TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
84üncü
Birleşim
26
Mart 2015 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı,
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, 24üncü Yasama Döneminin son
birleşimini yönetmesine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı,
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, 26 Mart Balkan Şehitlerini
Anma Gününe ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, 684 ve 684e 1inci Ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığı yerden devam edilmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun
olduğuna ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Başkanlık
Divanının, 688 sıra sayılı Kanun Teklifine 35inci
maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasıyla ilgili Anayasaya
aykırılığı ileri sürülen önergeyi işleme koymama
yetkisinin bulunmadığına ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu'nun, Kahramanmaraş ilinin sanayi ve
turizmine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bitlis Milletvekili Vedat
Demiröz'ün, Bitlis iline ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz'ün, 22 Mart Dünya Su Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili
Mustafa Öztürk'ün, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe ilişkin
açıklaması
2.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe ilişkin
açıklaması
3.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma
Gününe ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma
Gününe ilişkin açıklaması
5.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Yemendeki krizle ilgili Dışişleri
Bakanlığının yaptığı açıklamaya ve AKP
Hükûmetinin iç ve dış politikada ülkemizi büyük tehlikelere götürecek
uygulamalara devam ettiğine ilişkin açıklaması
6.- İzmir Milletvekili
Rıfat Sait'in, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe ilişkin
açıklaması
7.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
8.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınarın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
10.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınarın MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Doğan Kubat'ın, 705 sıra sayılı
Kanun Teklifine 27nci maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasına
dair önergenin işleme alınmamasının doğru bir uygulama
olmadığına ilişkin açıklaması
12.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Yemendeki operasyonla ilgili
Cumhurbaşkanının açıklamalarına ve bu konuda Hükûmetin
Meclise bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
13.- Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in, Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç'un, 705 sıra sayılı Kanun Teklifine eklenen
yeni maddeyle Bartındaki mülkiyet sorunlarına çözüm
sağlanacağına ve emeği geçen herkese teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
15.- Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın, Adana ilinin Kozan ilçesindeki mülkiyet sorunları için de
bir düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Hükûmetin, Yemende yaşanan gelişmeler ve
Reyhanlıya düşen füze sonucu meydana gelen patlamayla ilgili Genel
Kurulda bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 684 ve 684e 1inci Ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının özgürlüklere, demokrasiye ve
hukuk devletine aykırı olduğuna ilişkin
açıklaması
18.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, 684 ve 684e 1inci Ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının özgürlüklere, demokrasiye ve hukuk devletine
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
19.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, 684 ve 684e 1inci Ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının özgürlüklere, demokrasiye ve hukuk devletine
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
20.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Cumhurbaşkanına, görevi
olmayan bir konuda ödenek verilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
21.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Başkanlık Divanının
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bir önergeyi işleme
almama gibi bir yetkisinin olmadığına ve Sinop Milletvekili
Engin Altayın yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Başbakana Anayasa gereğince görevlerinde
kullanmak üzere örtülü faaliyetleri için tahsis edilmiş ödeneğin
Cumhurbaşkanına verilemeyeceğine ilişkin açıklaması
24.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün
688 sıra sayılı Kanun Teklifinde oyunun rengini belirtmek üzere
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Kâtip Üye Bayram
Özçelik'in, milletvekili arkadaşlarına hakkını helal
ettiğine ve herkese sağlık, başarı ve mutluluk
dilediğine ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 20 milletvekilinin, subakut sklerozan
panensefalit (SSPE) hastalarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1278)
2.- HDP Grubu adına,
Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
meslek ve iş yeri hastalıklarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1279)
3.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan ve 20 milletvekilinin, askerlerin psikolojisini bozarak
onları intihar etme noktasına getiren sebeplerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1280)
B) Gensoru Önergeleri
1.- HDP Grubu adına,
Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, ekonominin
kötü yönetildiği iddiasıyla Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/55)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan tarafından,
Çerkez halkının yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla 22/5/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015 Perşembe
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun, Grup
Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, imar
işlerinde oluşturulan rant lobileri ile yolsuzluk ve rüşvet
iddialarının araştırılması ve önlenmesi için
gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 27/2/2014 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop
Milletvekili Engin Altay ve Ankara Milletvekili Levent Gök tarafından, TMSF'nin
Çukurova Grubunun bazı şirketlerine el koyması, SPK'nın
bağımsız üye görüntüsü altında Turkcell yönetimine AKP'li
eski bakanlar ile İzmir il yöneticisini ataması ve Turkcell
yönetiminin reklam görüntüsü altında Ethem Sancak ile diğer medya
kuruluşlarına örtülü kazanç aktarması sürecinin tüm yönleriyle
araştırılması amacıyla 17/3/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Isparta Milletvekili Recep Özelin HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine satışması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiçin CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin 705 sıra
sayılı Kanun Teklifine 28inci maddesinden sonra gelmek üzere ihdas
edilen maddeyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın usul
görüşmesiyle ilgili konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.- Askeri Hakimler Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı:
685)
5.- Eskişehir
Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/2736, 1/1039, 2/2118, 2/2731) (S. Sayısı: 705)
6.- Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S.
Sayısı: 688)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç
Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında
İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyetinde
Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesine
Dair İşbirliği Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1004) (S. Sayısı: 673)
8.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
Arasında Üçüncü Taraf Maliyet Paylaşımı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/998) (S. Sayısı: 679)
B) Komisyonlara Geri Çekilen
Tasarılar/Teklifler
1.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684 ve 684e 1inci Ek)
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 705 sıra sayılı
Kanun Teklifine 28inci maddesinden sonra gelmek üzere yeni madde
ihdasına ilişkin önergenin işleme alınması yönündeki
tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı
hakkında
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 684 ve 684e 1inci Ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmesi yönündeki tutumunun Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 688 sıra sayılı
Kanun Teklifine 35inci maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasına
ilişkin İçişleri Bakanı tarafından verilen önergeyi
işleme almasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
XII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı
:705) Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili
İsmail Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür Özelin; Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin oylaması
2.- (S. Sayısı :
684 ve 684e 1inci Ek) Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik
Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi'nin oylaması
3.- (S. Sayısı :
688) Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, Şanlıurfa'da tarım arazilerinin
sulanmasına dair sorunlara,
- Adana Milletvekili Ali
Demirçalı'nın, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumuna Elâzığ'da yapılan başvurulara,
Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumuna Adana'da yapılan
başvurulara,
- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek'in, özel at yetiştiricilerinin
mağduriyetine,
- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, kent ve köy arasındaki yaşam farkını
azaltacak örnek köy modelleri geliştirilmesine yönelik
çalışmalara,
Çiftçilerin çevre ve insan
sağlığı konusunda bilinçlendirilmesine yönelik
çalışmalara,
Çiftçilerin örgütlenme
sorununun giderilmesine yönelik çalışmalara,
Tarımda ürünün
tüketiciye ulaşmasına kadar geçen süreçte aracıların
sayısının azaltılmasına yönelik çalışmalara,
Çiftçilerin taban fiyat
uygulaması benzeri bir sistemle desteklenmesine yönelik
çalışmalara,
Çiftçilerin ortak olduğu
paketleme ve depolama tesislerinin oluşturulmasına yönelik
çalışmalara,
Tarımda üretimden
tüketime kadar geçen süreçte rol alan aktörlerin bir araya geldiği
işbirliği toplantıları yapılmasına yönelik
çalışmalara,
Tarımsal
araştırma kuruluşlarının yeniden
yapılandırılmasına yönelik çalışmalara,
Çiftçilerin arazi
ıslahı sırasında yaptığı giderlerin bir
kısmının kamu tarafından üstlenilmesine yönelik
çalışmalara,
Çiftçilerin girdi maliyetlerinin
düşürülmesine yönelik çalışmalara,
Çiftçilerin ihtiyacı
kadar ilaç ve gübre kullanabileceği bir yapılanmaya gidilmesine
yönelik çalışmalara,
Tarım ve kooperatif
mevzuatının yenilenmesine yönelik çalışmalara,
Endüstriyel ürünlerin
işlenebileceği yan sınai faaliyet alanlarının
teşvik edilmesine yönelik çalışmalara,
İyi tarım modeli
kapsamının genişletilmesine yönelik çalışmalara,
Küçük arazilerin daha verimli
üretim alanlarına dönüştürülmesi için teşvik sistemi
geliştirilmesine yönelik çalışmalara,
Çiftçilere ürün bazlı
desteklemelerin yapılmasına yönelik çalışmalara,
Organize tarım
alanlarının hayata geçirilmesine yönelik çalışmalara,
Tarıma altyapı
desteği sağlanmasına yönelik çalışmalara,
Çiftçilerin kolayca
ulaşabileceği bilgi sistemlerinin kurulmasına yönelik
çalışmalara,
Çiftçilerin sudan en verimli
şekilde yararlanmasının sağlanmasına yönelik
çalışmalara,
Gençlerin tarım
sektöründe faaliyet göstermesinin teşvik edilmesine yönelik
çalışmalara,
Toprak ıslahı,
erozyon kontrolü ve drenaj yönetimi konusunda çiftçilerin desteklenmesine
yönelik çalışmalara,
Meteorolojik verilerin
çiftçilere sağlıklı ve hızlı bir şekilde
ulaştırılmasına yönelik çalışmalara,
Parçalı arazi sorununun
çözülmesi için yürütülen çalışmalara,
Tarım
alanlarının sınırlarının belirlenmesi için
yürütülen çalışmalara,
- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar'ın, EXPO 2016 Antalya Ajansının gelir ve giderlerine,
- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşların 2003-2015 yılları arasındaki proje ve
yatırımları ile ödenek kullanımına,
- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, peynirle ilgili bir tebliğe,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/61071), (7/61072), (7/61073), (7/61074),
(7/61075), (7/61076), (7/61077), (7/61078), (7/61079), (7/61080), (7/61081),
(7/61082), (7/61083), (7/61085), (7/61086), (7/61087), (7/61088), (7/61089),
(7/61090), (7/61091), (7/61092), (7/61093), (7/61094), (7/61095), (7/61096),
(7/61097), (7/61099), (7/61100), (7/61101), (7/61102), (7/61103), (7/61104)
26 Mart 2015 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Sadık
Yakut'un, 24üncü Yasama Döneminin son birleşimini yönetmesine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Ondan önce, sayın milletvekilleri,
millet ruhuyla millet adına fikir hamlelerini hayata geçirmek için görev
yaptığımız Türkiye Büyük Millet Meclisinde 24üncü Yasama
Döneminin son birleşiminde sizlerle birlikteyiz. Geçen zaman içerisinde,
bu çatı altında, bazen büyük bir sevincin oluşturduğu
mutluluk rüzgârları dalgalandı yüreğimizde, bazen gönlümüzde
kopan fırtınalar sardı benliğimizi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Kulağını ve kalbini millete yöneltmiş
bir Meclis olma yönünde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çekim alanı ve
güç merkezi olduğunun milletimizce daha iyi anlaşılması ve
daha çok takdir edilmesi kaygısını taşıdık her zaman.
Halkın verdiği yetkiyi millet meselelerinin çözümü için kullanırken
sorumluluk kamçısının omuzlarımıza inişini
hissettikçe yer yer öfkelendik ya da öfkelendirdik birbirimizi.
Karşılığını, temsil ettiğimiz
insanımızın adına ödeme aşkıyla ortaya
koyduğumuz tutum ve davranışlarımızın sonucunda
bazen kol kola olduk bu kutsal mekânda, gözlerimizi birbirimizden çevirdik
bazen, bazen yüzlerimiz güldü birbirimize, hiç arzu etmememize rağmen
bazen akıl reflekslerimizle beden dillerimiz eşgüdümsün hâle
geliverdi birdenbire. Sebebi ve sonucu ne olursa olsun, olup bitenlerin
ardından, vefanın, zekânın ve vicdanın
ağırlık merkezi olan kalplerimizin derinliklerinden gelen samimi
bir helalleşme, bütün bu olumsuzlukları yok sayacaktır.
Değerli milletvekilleri, aslında her veda, bir
başlangıçtır, hele buluşma tarihi belli değilse hüzün
doludur. Veda, aynı zamanda sonsuzluğa açılan bir geçitten
sızan kırık dökük kelimeler, sevgiyle
ıslatıldığında sulanıp tomurcuklanarak duygular,
yepyeni umutlara yol alır durur hep.
Her birimizin bir başka ses, bir başka tercih,
bir başka rüzgâr olduğu güzel Türkiyemizin aynı kalbe
bağlı olan farklı damarları olarak, güneş
açtığında da yollarımıza kar
yağdığında da birbirimize ihtiyacımız her zaman
vardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Zihinsel
iklimi sıcak tutacak bireysel ve toplumsal sözleşmenin ön
şartı da bu olsa gerek.
En güzel anıları geçmişe yolcu edip hüznün
ve mutluluğun tadını, milletin kalbî özgürlüklerinin merkezi
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bırakırken, birikimiyle sorumluluk ve
millet arasında bağ kuracak arkadaşlarıma başarılar
diliyor, önümüzdeki dönemde memleketimizin kaderinde söz sahibi olacak
arkadaşlarımın demokrasi, insan hakları ve hukukun
üstünlüğü yolunda, barış içerisinde
yarışmalarını temenni ediyor, hoş kalın,
hoşça kalın dileklerimle hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından ayakta alkışlar; CHP, MHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
Sağ olun, Allah razı olsun. Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı ilk söz, Kahramanmaraş
ilinin sanayisi ve turizmi hakkında söz isteyen Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğluna aittir.
Buyurun Sayın Dedeoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu'nun, Kahramanmaraş ilinin sanayi ve turizmine ilişkin
gündem dışı konuşması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Martta Ankarada yapmış
olduğumuz Milliyetçi Hareket Partisinin 11inci Büyük Kurultayına
gelirken ve giderken kaza yapan araçlarımız, otobüslerimiz oldu.
Buradan hepsine geçmiş olsun diyorum, hayatlarını kaybedenlere
Allahtan rahmet diliyorum. Bunların bir tanesini de Kahramanmaraş
teşkilatımızda yaşadık. Bir otobüsümüz, Kayseride
kaza yaptı. Birçok arkadaşımız yaralandı ve yine bir
dava arkadaşımız olan Mustafa Paksoyu orada kaybettik. Buradan,
Allahtan rahmet diliyorum. Teşkilatımıza ve
Kahramanmaraş'ımıza, Türk milletine, dava
arkadaşlarımıza başsağlığı diliyorum,
yaralı arkadaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kahramanmaraş, Türkiye'nin en güzel şehirlerinden bir tanesi.
Aynı zamanda da, Kurtuluş Savaşında dış
güçlerin, Kahramanmaraş'ı ele geçirmeye çalışmasıyla
büyük bir kahramanlık destanı yazmış ve dünyada da
madalyalı tek şehir olan Kahramanmaraş. Aynı zamanda,
Kahramanmaraş halkı, dedelerinin, atalarının
yapmış oldukları bu kahramanlıklardan dolayı da hepsi
kahraman torunlarıdır; buradan hepsini, Kahramanmaraş'ı
saygılarımla selamlıyorum.
Dört yıldan beri Kahramanmaraş'ın
aşağı yukarı bütün problemlerini Meclisin kürsüsünden
gündeme getirmeye çalıştım. Gerek yazılı ve sözlü
önergelerle gerek kanun teklifleriyle gerekse Meclis araştırma
önergeleriyle bir muhalefet partisi milletvekilinin yapmış
olduğu ve yapacağı bütün görevleri yerine getirmiş
bulunuyorum ama üzülerek ifade ediyorum ki, Kahramanmaraş'ın şu
ana kadar hiçbir problemi çözülemedi, bu
sıkıntılarının hiçbiri giderilmedi, Kahramanmaraş
halkını mutlu edecek, onların refah seviyesini yükseltecek
bazı yatırımlar maalesef ki yapılmadı.
Bunlara şöyle kısaca değinecek olursak:
İşte, otoyollarımız, bağlantı
yollarımız, ilçe yollarımız, Kahramanmaraş'ı
ilçelerine bağlayan yollarımız ve ilçelerin köylere
bağlanan yolları. Eğitimde Türkiye'nin son sıralarındayız,
sağlıkta Türkiye'nin son sıralarındayız, tarım ve
hayvancılık yok denecek noktaya gelmiş ve maalesef ki köylerden
ilçeye, ilçelerden de şehre göç başlamış durumda.
Afşin Elbistan Termik Santralimizin ki kuzey kazalarımızın
büyük bir geçim kaynağı oraya bağlı- birçok problemi var,
maalesef ki onlar da yerine gelmedi. Keza, Kahramanmaraş Havaalanı
1991 yılında 940 metre olarak yapılmış stol tipi
havaalanıydı, şehir halkı, kendi imkânlarıyla bu hâle
getirdi birçok bölümünü ama Türkiye'nin en köhne havaalanı. Demir yolu
gelecek, hızlı tren gelecek. dediler, maalesef o da gelmedi.
Bununla beraber Kahramanmaraşın yer altı
kaynakları, tarihî güzelliklerinin içerisinde Germanica -ki dünyada
eşi benzeri olmayan bir tarihî güzellik- Karamaraş dediğimiz
bir bölgede, hâlâ toprağın altında duruyor; istimlak
çalışmaları yapılmadı, çok yavaş gidiyor,
yeryüzüne çıkmadı ki orayı görmeye gelsinler; yurt içi-yurt
dışı, iç turizm-dış turizm Kahramanmaraş için
canlansın, ekonomiye katkı sağlasın.
Bunun yanında, Kahramanmaraşın en büyük
geçim kaynaklarından bir tanesi kuyumculuk mesleğidir; gün yüzüne
çıkartılmadı, Türkiye'nin birçok yerinde satılan
kuyumculardaki el işçiliğinin tanıtımı
yapılmadı.
Keza, abiye ayakkabı, yani gelinlerimizin
nişanlarında veya düğünlerinde giymiş olduğu bu
ayakkabılar Kahramanmaraşta yapılır, maalesef
tanıtımı yapılmadı ve çok köhne bir yerde bu
imalatı, bu esnaflarımız yerine getirmeye
çalışıyorlar.
Bununla beraber, Kahramanmaraşın en büyük
geçim kaynaklarından bir tanesi bakırcılık el
işlemeciliğimiz, krom ve alüminyum çaydanlık ve bakır
tencere üzerine, maalesef ki onlara da istenilen nitelikte teşvik
verilmedi, istenilen yerlerde çalışma imkânları
sağlanmadı, Kahramanmaraş ve Türk ekonomisine istenilen derecede
yardımcı olunmadı, teşvik verilmedi.
Yine, Kahramanmaraşımızın
medarıiftiharı iplik, kumaş ve örme penye konusunda da bir
markalaşma durumuna gidilemedi, istenilen teşvikler
Kahramanmaraşa verilemedi.
Velhasıl, Kahramanmaraş halkı mutsuz,
Kahramanmaraş halkı yardım bekliyor. Hangi anlamda?
Teşviklerin yapılması noktasında ve Kahramanmaraşa el
uzatılması noktasındadır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Bitlis ili
hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Vedat Demiröze aittir.
Buyurun Sayın Demiröz.
2.- Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz'ün,
Bitlis iline ilişkin gündem dışı konuşması
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vadideki güzel şehir Bitlisle ilgili gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bitlis, doğuyu güneydoğuya bağlayan
doğal geçit, iki nehrin arasındaki vadide kurulan güzel şehir;
doğal, tarihî ve kültürel varlıklarıyla bir şaheserler
yumağı. Kaleler, anıt mezarlar, kümbetler, hanlar, hamamlar,
medreseler ve köprüler
Tarihî dokusunu kaybetmeyen nadir şehirlerimizden
birisidir Bitlis.
Beş minaresiyle İhlasiye Medresesi, Bitlisin
en gözde sembolü. İslam dünyasının en büyük anıt
mezarlığı da burada. Ahlat Selçuklu Kabristanı, Anadolunun
Orhun Abideleri diye anılan abidevi mezar taşlarıyla ünlü. Bir
de kümbetleri var. Van Gölünün kuzeybatısını bir hilal gibi
çevreleyen Adilcevaz, Ahlat ve Tatvanın bir ucunda Süphan, diğer
ucunda Nemrut Dağı yer alıyor. Ulaşım
açısından şanslı bir merkez Bitlis.
Bitlis, balıyla öne çıkıyor. Bol çiçekli
yaylalar mükemmel lezzeti ortaya çıkarmış. Dağ çiçeklerini
bilir misiniz? Çok nadir çiçeklerdir. Arıları oldukça yorar ama
ortaya öyle bir bal çıkarır ki yemeye doyamazsınız.
Tadı ve kokusu nefistir. Dağlardaki şifalı bitkilerle
yapılan otlu peyniri, Van Gölünün inci kefali ve kapalı
tandırda etin buharda pişirilmesiyle yapılan büryan kebabı
en meşhur lezzetleri. Tabii, bunlara Ahlat, Adilcevaz, Hizan ve Mutkinin
cevizini de eklememiz lazım.
Bitlis, insanlık tarihiyle var olmuş ve insani
ilişkileriyle varlığını sürdüren bir şehir.
Allah, turizm açısından ne varsa vermiş Bitlise. Van Gölü
kıyısında altın kumsallar, Türkiyenin en büyük krater
gölü, şifalı kaplıcalar, mineralli içmeler, müthiş zirve
tırmanışları ve kayak merkezleri
Öyle bir şehir ki
âdeta yok, yok. Yüzmek mi istiyorsunuz, Van Gölü sakin denizlerin en güzeli.
Keyifle, gönül rahatlığıyla yüzeceğiniz dalgasız,
tehlikesiz sular. Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz kumsalları bakir ve tam size
göre. Butik otelleri kaliteli ve ucuz. Nemrutun eteklerinden, sıcak ve
soğuk birbirinden değerli sular fışkırıyor.
Dünyanın en şifalı içme ve kaplıcalarından biri
Güroymakta.
Kaymak mı istiyorsunuz? Nemrutun ve Süphanın
etekleri kış sporları için biçilmiş kaftan. Dünyanın
2nci en büyük krater gölünün eteklerinden Van Gölüne doğru müthiş
bir manzara eşliğinde kayak yapmanın keyfi bir başka.
Tırmanmak mı istiyorsunuz? Seçiminizi
yapın. Kolay ve zahmetsiz bir parkur diyorsanız: Nemrut Zirvesi.
Krater gölünün çevresinde endemik çiçekler ve kuş
cıvıltıları eşliğinde bir günlük keyifli bir
yürüyüşe ne dersiniz? Adrenalin biraz daha yüksek olmalı.
diyorsanız Süphan Dağı zirve tırmanışı tam
size göre. Türkiye'nin bu harika zirvesine tırmanmak için iki güne
ihtiyacınız var: Bir gece kamp, ertesi sabah tırmanış.
Zirvedeki buzul gölüne ulaşmak müthiş bir keyif.
Yürümek mi istiyorsunuz? Van Gölünü seyrederek mi, yoksa
birbirinden gizemli vadilerde mi? Hizan ve Mutkinin yeşille
bütünleşen vadileri, içinizi rahatlatacak, size huzur verecek güzellikte.
Bitlis mutfağı, et, balık ve bulgura
dayanır. Asırlara dayalı zengin kültür ve gelenekler yemeklerde
de kendini gösterir.
Yetiştirdiği birbirinden değerli
şahsiyetler, tarihî güzellikler, insanın sevecenliği ve
misafirperverliği, Bitlisin öne çıkan özellikleri. Nüfusunun az
olmasına bakmayın; Küçük. deyip geçmeyin; sırtını
yüce dağlara yaslamış, o güzel vadideki resim gibi bir
şehir sizleri bekliyor.
Hele kızıl kahverengi küfeki taşından
yapılmış tek katlı Bitlis evlerinin her biri bir
şaheser. Geçmişin sanatla bütünleşen zenginliği, tüm Bitlis
evlerine yansımış; dışı başka güzel, içi
başka güzel.
Bitlis, Selçuklulardan başlayarak bir üniversiteler
şehri olmuş ve asırlar boyunca bilimin her alanında ünlü
âlimler yetiştirmiştir.
Ahlata o kadar çok cami ve kümbet
yapılmış ki kubbelerin çokluğundan dolayı, Buharaya
verilen Kubbet-ül İslam unvanı, Ahlata da verilmiştir.
Van Gölü kıyısında âdeta bir boğaziçi
görünümündeki Ahlat, doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihî
eserleriyle de tam bir açık hava müzesidir. Doğa turizmi, yaz
turizmi, kış turizmi, Bitlis turizmi açısından âdeta
biçilmiş kaftan. Hepinizi en kısa zamanda bekliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Davet edersen
oradayız ağabey. Ağustosta geliyoruz ağabey, ayırt
yerlerimizi.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, 22 Mart Dünya Su
Günü münasebetiyle söz isteyen Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öze aittir.
Buyurun Sayın Öz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz'ün, 22
Mart Dünya Su Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Dünya Su Günü münasebetiyle söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
1992 yılında, Birleşmiş Milletler
Çevre ve Kalkınma Konferansında, dünyada giderek azalan su
kaynakları ve kullanılabilir temiz suyun kullanılma
miktarının artmasıyla beraber su sorununa dikkat çekmek
anlamıyla böyle bir günü gün olarak belirtmek ve belirlemek önemli
olmuştur.
Suyun değeri ancak kuyu kuruyunca
anlaşılır. derler. Hakikaten, susuz hayatı düşünmek
mümkün bile değildir. Bunu düşünen Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı, iktidara geldiği günden bugüne kadar orman ve su
kapsamında yaklaşık 65 milyar, 65 katrilyon lira civarında
su ve sulamayla ilgili yatırımlar yapmıştır. Aynı
şekilde, seçim bölgem olan Malatyada da 850 trilyonun üzerinde bir
yatırım gerçekleştirmiştir. Bu yatırım içerisinde
Turgut Özal Kapıkaya Barajımız tamamlanmış, şu
anda su tutulmuş; sulama kanallarının da yapımı,
inşallah, peyderpey tamamlanarak hizmete girmek üzere önümüzdeki yıl
içerisinde tamamıyla tamamlanacak, yaklaşık 40 bin hektar
alanın sulaması gerçekleştirilmiş olacaktır.
Yine, Recai Kutan Boztepe Barajımızın
gövdesi tamamlanmış, su tutulmaya başlanmış; sulama
kanallarının da kapalı sistem olarak yapımı
hızlı bir şekilde devam etmekte, önümüzdeki yıl içerisinde
inşallah o da tamamlanarak hizmete girmiş olacaktır.
Yıllardan beri devam eden ama daha sonra ihalesi
iptal edilerek yeni bir ihaleyle daha geniş bir alanı kapsayacak
şekilde Yoncalı Barajının ihalesi tamamlanmış,
hem baraj yapımı hem de barajla beraber kapalı sistem olarak
Yoncalı Barajının sulama sistemlerinin de yapımı
devam etmektedir. Bu kapsamda yapılacak olan sulama tüneliyle beraber çok
geniş bir alanın sulaması yapılmış olacaktır
inşallah.
Yine, aynı şekilde, Aliağa Deresi üzerinde
planlanan Aliağa Deresi Barajının da planlama ihalesi
yapılmış, firma, çalışmalarına
başlamıştır. Beylerderesinin üst kısmında
bulunan İnekpınarı Barajıyla ilgili de planlama ihalesi
yapılmış, firma, çalışmalarına başlamıştır.
İnşallah, bu yıl içerisinde aynen Beylerderesi üzerinde bir
Beylerderesi Göleti yapılmasıyla ilgili de ihale planlaması son
noktaya gelmiştir.
Melet Deresi üzerinde yapılacak olan bir barajla,
özellikle Akçadağ bölgemizde Suçatı ve Sultansuyu sulamalarına
da takviye edilmiş olacaktır.
Yine, Gölsu kapsamında, merkezde Yaygın,
Erkenek, Karaçayır, Bıcır, Kurşunlu, Elmalı,
Ayvalı, Budaklı ve Karadere göletlerinin ihalesi
yapılmış ve birçoğunun da yapım işleri belli bir
noktaya gelmiştir.
Yine, şu anda ihale aşamasında olan
Hekimhan-Güzelyurt-Karamahmut, Akçadağ-Taşevler,
Darende-Çınarlı, Doğanşehir-Söğüt,
Darende-Yukarıulupınar ve Darende-Ilıca ile
Hekimhan-Hasançelebi, Pütürge-Mir Yaylası ve Kubbedağı göletleri
ile İzollu (Kale) ilçemizin Bürüstün Göletiyle ilgili de ihale
çalışmaları devam etmektedir. Bu yatırımların
tamamlanmasıyla beraber şu anda 128 bin hektar tarım alanı
Malatyada sulanabilirken bunların tamamlanmasıyla beraber, inşallah,
200 bin hektar alan sulanabilir bir hâle gelecektir.
İktidarımız döneminde sadece ülkemizin
illerinde değil, Yavru Vatan olan Kuzey Kıbrısta da dünyada ilk
defa uygulanan bir sistemle Anamurdan deniz altından 80 kilometre
uzaklığında yılda yaklaşık 70 milyon metreküp
suyun gönderileceği bir baraj gerek Anamurda gerekse de
Kıbrısta tamamlanmıştır ve Kuzey Kıbrıs da
içme ve kullanma suyuna kavuşacaktır. Ben inanıyorum ki bu su,
Kuzey Kıbrısın ihtiyacını
karşıladıktan sonra Güney Kıbrıs da bu suyu talep
edecektir çünkü onlar da su sıkıntısı
yaşamaktadırlar. Dolayısıyla, bu su, inşallah,
barış suyu olarak da hizmet vermiş olacaktır.
Yine,
iktidarımız döneminde, aynı şekilde, Afrikanın
birçok ülkesinde, 50 derece sıcağın altında kavrulmuş,
suya ihtiyacı olan insanlarımızın, orada yaşayan
insanların da su ihtiyacını karşılama noktasında
TİKA vasıtasıyla çok önemli su kanalları açılmakta ve
artezyenler vurulmakta, suya kavuşmaktadırlar.
Ben,
Dünya Su Günü dolayısıyla her birimizin suyu kullanmada gerekli
hassasiyeti, gerekli dikkati göstermemiz gerektiğini, israftan
kaçınmamız noktasında hassas olmamız gerektiğini
belirtir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER
FARUK ÖZ (Devamla) -
başta sayın vekillerimiz olmak üzere bütün
milletimizin su gibi aziz olmasını temenni eder, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öztürk, söz talebiniz var.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk'ün, 26
Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ÖZTÜRK (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün,
26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Günü. Bulgaristanda doğmuş,
Türkiye-Bulgaristan Dostluk Grubu Başkanı olarak ve
inancını, dilini, kültürünü koruma noktasında oradan göç
etmiş bir ailenin ferdi olarak
1876-1879 Osmanlı-Rus
Savaşından başlayarak Plevne, Balkan Savaşları ve
Edirne Muhasarası esnasında gerek çeteler gerekse savaşlarda
binlerce şehit verdik inancımızı, vatanımızı
korumak için.
Şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de,
bundan sonra da Balkanlarda soydaş ve Müslüman kardeşlerimizin hep
yanında olacak, onların orada huzurlu yaşaması için de her
türlü gerekli desteği verecek, vermeye de devam ediyoruz. Biz de
Türkiye-Bulgaristan Dostluk Grubu Başkanı olarak bu konuda birçok
çalışma yapıyoruz, projemiz var.
Ben,
bu savaşlarda hayatını kaybeden şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Vural
2.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe ilişkin
açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, dün de Balkan
Şehitleri Günü olduğunu ifade etmiştim. Balkan
savaşları, bu dram
Açıkçası, evladıfatihan, bu
dramları yaşadık. 300 bin şehidimiz var. Saray içinde 20
bin askerimiz aç susuz bırakılarak şehit edildi. Bugün, Balkan
Türkünü Balkanlarda şehit veren ve bu toprakların, bu vatanın
asli sahiplerinden olan ve bu coğrafyayı vatanlaştıran
Balkanlarda yaşamış insanlarımızın acı
duyduğu bir gün. Ben de şehitlerimizi ve Balkanlarda
yaşayanları ve bu şekilde Anadoluyu
vatanlaştıranları saygıyla anıyorum. Allah rahmet
eylesin.
Hükûmet, böyle bir günde, Edirnede Balkan
Şehitlerini Anma Günü düzenlenirken bir sinagog
açılışını gerçekleştirmeyi kendine uygun
görmüştür ve bunu da açıkçası
vatandaşlarımızın takdirine sunuyorum. Gönül isterdi ki bu
yönüyle bakıldığında gerçekten Hükûmet de böyle bir günde
sadece Balkan şehitlerini, bu şehitleri ansa, bir ibadethane
açılışıyla ilgili girişimini daha sonraki bir tarihte
yapsaydı daha uygun olurdu diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bostancı
3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Bugün, Balkan Şehitlerini Anma Günü. Balkan
faciasında, o acılı geri çekilişte hayatını
kaybeden ve Balkan topraklarında şehit düşen tüm şehitleri
rahmetle, minnetle anıyorum.
Balkan harplerinden çıkarılacak çok dersler
var. Tarihin yenilgilerini de bugünkü kuşaklara konuşmalı.
Tarihin sadece şanlı, zafer dolu sayfalardan ibaret
olmadığını görmek gelecek bakımından da
öğretici.
Balkan harplerine ilişkin küçük bir
ayrıntıyı bugün ders çıkarmak için söylüyorum. İttihat
ve Terakkinin kurucularından, Balkanlardaki o acılı geri
çekilişte gerçekten de kahramanca bir eylemde, bir huruç harekâtında
bulunarak Edirneyi geri alan kahraman kişidir Enver Paşa. Aynı
Enver Paşanın Türk dünyasına, İslam dünyasına yönelik
ne kadar soylu ve asil düşüncelere sahip kahraman bir kişi
olduğunu hepimiz biliriz, Çegan tepelerinde nasıl şehit
düştüğünü de biliriz ama aynı zamanda, Sarıkamış
faciasının nasıl başfaili olduğunu da biliriz.
Sarıkamışta askerlerin başında, o karın
altında Enver Paşa yürürken, evet, orada donan askerlerin elinden
tutmuş, atına bindirmiş, kaftanını
çıkartmış, onlara giydirmiştir ama yazlık
urbaları içerisinde, lojistik desteği olmayan o insanların o
beyaz ölümün altına gömülmesinin faili olmuştur.
Buradan çıkarılacak ders şudur: Kahraman
ve soylu olmak yetmiyor, aynı zamanda akıllı olmak gerekir.
Enver Paşa, kahramandı ama romantikti, Atatürk, hem kahramandı
hem de çok rasyonel bir insandı. İkisini mukayese ederler. Bugün de
çıkarılması gereken ders, sadece romantik bir kahramanlık
değil, aynı zamanda siyasi bir akıldır.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Hamzaçebi...
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüz yılı aşkın bir süre önce, 1911 ve
1912 yıllarında yaşadığımız Balkan
savaşları, tarihimizin en acıklı, en trajik
sayfalarından birisini oluşturur. Balkan savaşlarında
Osmanlı İmparatorluğunu oluşturan çeşitli milletlerin
Osmanlı İmparatorluğuna karşı bir
bağımsızlık mücadelesine girişmesi nedeniyle
Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü görürüz. 1912
yılının Ekim ayında Adriyatikten Çatalcaya kadar
Osmanlı İmparatorluğu tam 170 bin metrekarelik bir alanı
kaybeder ve bu alanın kaybıyla birlikte, bu topraklarda,
vatanlarında yaşayan yüz binlerce insan Türkiyeye, Anadoluya
doğru göç etmeye başlar. Osmanlı İmparatorluğuna
karşı verilen bu mücadele, Osmanlı İmparatorluğuna
karşı isyan bayrağını açmış olan
orduların Çatalcaya kadar gelerek topraklarımızı
işgal etmesi yönündeki çabaları Çatalcada olağanüstü bir
direnişle karşılaşmıştır. Diyebiliriz ki,
1915teki Çanakkale ruhunun temelleri, işte o 1912deki Çatalca
direnişinde atılmıştır. Çatalcadaki direniş,
belki Lozanın da, Türkiye Cumhuriyetinin de temeli olmuştur
diyebiliriz. Çanakkale savaşları, ardından Büyük Millet
Meclisinin kuruluşu ve sonrasında 29 Ekim 1923le birlikte, Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşunun temelinde, Balkan Savaşları gibi,
çok acı, çok trajik olayların yaşandığı bir
savaş vardır. Yüz binlerce insanımız bu savaşlarda
şehit olmuştur.
Ben, böyle bir günde, bu toprakları bize vatan
yapan, vatan yapılmasının temelini oluşturan, o
yıllarda ölen bu insanlarımızı, şehit olan
insanlarımızı, hastalıktan, yokluktan, sürgünden,
yolculuktan, soğuktan ölen bu insanlarımızı rahmetle ve
şükranla anıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Baluken
5.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in,
Yemendeki krizle ilgili Dışişleri
Bakanlığının yaptığı açıklamaya ve AKP
Hükûmetinin iç ve dış politikada ülkemizi büyük tehlikelere götürecek
uygulamalara devam ettiğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP
Hükûmeti, gerek dış politikada gerekse de iç politikada ülkemizi
büyük tehlikelere götürecek birtakım uygulamalara yelken açmaya devam
ediyor. Özellikle dış politikada bugüne kadar yapılan
yanlışları defalarca Genel Kurulda da dile getirmiştik.
Suriyede, daha çok Sünni, mezhepçi bir hat üzerinden örülen dış
politika Türkiyeyi Orta Doğuda fiilî savaşın bir parçası
hâline getirmişti. Bütün Orta Doğu politikası -Suriye özelinde-
aslında bugün itibarıyla iflas etmiş bir duruma gelmişti.
Ancak, AKP Hükûmeti, bütün bu iflaslardan ders çıkarmak yerine, bu
yanlış, mezhepçi tutum üzerinden yeni birtakım maceralara ülkeyi
sürüklemeye devam ediyor.
Bugün de Yemende patlak veren krizle ilgili,
Dışişleri Bakanlığı bir açıklama
yapmıştır. Yemende perde arkasında Suudi Arabistan ve
İran arasında yaşanan mezhep savaşına, Türkiye taraf
olduğunu açık bir şekilde ilan etmiştir. Aslında, bu
ilanla birlikte, hâlâ, Orta Doğu, Suriye politikasında
yapmış olduğu yanlışları, halkları
karşı karşıya getiren tehlikeli mezhep
savaşlarının devamcısı pozisyonunda olduğunu bir
anlamda bütün dünyaya deklare etmiştir. Bu birinci büyük çelişkidir.
İkinci büyük çelişki de: Yemendeki bu denklem
içerisinde, AKP Hükûmetinin darbeci olarak nitelediği Mısır
Hükûmetinin de, Mısırdaki darbeci cuntanın da ciddi
katkısı olduğunu biliyoruz. AKP bu tavrıyla
Mısırdaki bu cunta yönetimiyle de bir araya gelmiş bulunuyor.
Bu konuda şu ana kadar Meclise herhangi bir açıklama
yapılmamasını kınıyoruz. Ülkeyi savaşın
eşiğine getirecek, halkları belki de birbirine boğazlatacak,
uzun sürecek bir savaşın tetiğini çekebilecek böylesi
gelişmelerle ilgili Dışişleri
Bakanlığının bir an önce Genel Kurula bilgilendirme
yapması ve bu konuda diğer siyasi parti gruplarının da
görüşlerine başvurması son derece önemlidir. Biz başından
beri Orta Doğunun demokratik geleceğinin halkların iradesine
saygı duymaktan, etnik, dinî, mezhebe dayalı çatışmalardan
uzak durup demokratik bir geleceği demokratik ulus perspektifi üzerine
kurmaktan geçtiğini ifade ediyoruz. Bugün de bu
ısrarımızı sürdürüyoruz. Dolayısıyla, AKP
Hükûmetinin bu yanlıştan vazgeçmesi gerektiğini ve Meclise de
bir an önce bir bilgilendirme yapması gerektiğini ifade ediyoruz.
Bunun bir iç politika yansıması da var.
Özellikle, Cumhurbaşkanının orduya öz eleştiri
anlamına gelen özür mahiyetindeki konuşmasından sonra içeride de
çok vahim gelişmeler oluyor. Genelkurmay ve Genelkurmay Başkanı,
siyasete müdahale anlamına gelecek, eski askerî vesayetin
çağrışımlarını tekrar hatırlatacak
antidemokratik çıkışlarda bulunuyor. Bununla beraber, bu
çıkışlarla beraber, Genelkurmayda bölgenin her tarafında
bir operasyon hazırlığı var. En son Mardinde ve Hakkâride
yapılan operasyonlarda da yer yer bazı çatışmalar
sağlandı. Yani hem dış politikada hem de iç politikada
gerilimi, savaşı, çatışmayı öncülüne alan bir hükûmet
pratiğiyle karşı karşıyayız. Bunu son derece
tehlikeli buluyoruz. Halkların Demokratik Partisi olarak AKPyi bugünden
uyarıyoruz. Savaştan, çatışmadan dolayı bu ülke büyük
bedeller ödemiştir, büyük acılar çekmiştir. Bu tutum devam
ederse korkarım ki ülkenin demokratik geleceği açısından
çok ciddi zorlanmaların, sıkıntıların
yaşanabileceği bir eşiğe gelebiliriz diyorum. Bu konuda
tekrar Hükûmeti uyarıyoruz diyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Vereceğim Sayın Bostancı,
bir saniye.
Sayın Sait
6.- İzmir Milletvekili Rıfat
Sait'in, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe ilişkin
açıklaması
RIFAT SAİT (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bugün, Balkan Şehitlerini Anma Günü. Ben de bu
vesileyle bütün Balkan şehitlerini rahmetle ve minnetle anıyorum.
Balkanlar, gerçekten ders alınması gereken bir
yer, önemli bir yer. Ailemin Balkanlardan gelmesiyle, bu bakımdan önemli
ve ben, Balkanların şu anda karışıklık içerisinde
kaynadığını da burada hatırlatmak istiyorum; Kosovada
karışıklık devam ediyor, Arnavutlukta
karışıklık devam ediyor, Makedonyada keza aynı
sıkıntılar devam ediyor. Ama bütün bunlar bizim birlik,
beraberlik içinde olmamız gerektiğini gösteren sinyallerdir. Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti TİKAyla, Yunus Emreyle, Diyanetiyle, Yurt
Dışı Türkler Başkanlığıyla, TRTyle
Balkanlarda büyük hizmetler vermektedir. Bunun da
karşılığını almaktadır.
Ben, bu vesileyle, Balkanlardan, özellikle Fevzi Çakmaktan,
Mehmet Akiften, Atatürkten bahsetmek istiyorum, hepsini rahmetle
anıyorum. Bütün Balkan şehitlerine de Allahtan rahmet diliyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bostancı, buyurun.
7.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın,
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, Sayın Balukenin açıklamalarını
hayretle ve üzüntüyle dinledim.
AK PARTİnin bölgedeki siyaseti çok
açıktır ve mezhep temelli değildir. Yakın tarihte AK
PARTİ iktidarda olduğu süre içerisinde Orta Doğuya yönelik
yaklaşımına baktığımızda, gerek İranla
ilişkileri gerek Suriyeyle ilişkileri mezhep temelinde değil,
temel insani değerler istikametinde olmuştur. O yüzden de, bu
referanslar çerçevesinde, kimi zaman yakın, kimi zaman uzak olmuştur.
Eğer mezhep temelli bir yaklaşımı olsa, sürekli ve
istikrarlı bir şekilde husumete dayalı bir yaklaşım
olurdu ki AK PARTİ iktidarları döneminde asla böyle bir dış
politikaya rastlanmaz, kendisi de bilir Sayın Balukenin. Suriyeyle daha
düne kadar ne kadar yakındık. Bu da burada çok eleştirildi.
Yemen meselesine gelince, Yemende, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin 2201 sayılı Kararına ve Yemende
varılan anlaşmalara aykırı bir şekilde, orada
olayların önemli faillerinden Husiler bu kararlar hilafına davranarak
mevcut Cumhurbaşkanı Hadiye, onun Adende ilan ettiği
başkente yönelik olaylar çıkartmışlardır, kararlara
uymamışlardır. Yemende yaşanan iç
karışıklık bugünün eseri değildir, uzun zamandan beri
Yemen bu tür problemlerle karşı karşıyadır. Husilere
karşı 10 kadar ülkenin ittifaken, Birleşmiş Milletler
kararları istikametinde bir operasyonu söz konusudur. İran da buna
itiraz etmektedir.
Türkiyenin desteklediği Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin kararıdır, uluslararası
meşruiyeti olan bir karardır. Sayın Balukenin bunu bilmesi
gerekir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Baluken.
8.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, ben çok açık bir şekilde beklentilerimizi dile getirdim
ve burada ülkeyi büyük bir yangının içerisine sürükleyecek durumla
ilgili Dışişleri Bakanlığından bir bilgilendirme
istediğimizi ifade ettim. Dolayısıyla, burada, Sayın Naci
Bostancının kendisini bir Hükûmet yetkilisi yerine koyarak ya da
Dışişleri Bakanlığının yapması gereken
açıklamayı yapmış pozisyonuna koyarak ortaya koymuş
olduğu açıklamaları hiçbir şekilde tatmin edici
bulmadığımızı ve bu talepteki
ısrarımızı sürdürdüğümüzü ifade ediyorum.
Diğer taraftan, benim dile getirdiğim
görüşlerle ilgili geliştirmiş olduğu eleştirilerin
takdirini halkımıza bırakıyorum. AKPnin Orta Doğu ve
Suriye politikasının hangi hat üzerinden ilerlediğini en iyi
halkımız ve bütün dünya halkları takdir ederler. Bugüne kadar
Suriyede destekledikleri grupların, özellikle son dönemde Orta
Doğuda yaşanan, Suriyede yaşanan katliamlarda nasıl rol
aldıklarını bütün dünya biliyor, bu gizli saklı bir
şey değil. Bunların tamamı AKP Hükûmetinin yürütmüş
olduğu mezhep eksenli dış politikanın getirmiş
olduğu felaketlerdir.
Bugünkü durum şu açıdan da vahimdir:
Bakın, dünden beri basında yer alan çok vahim bazı haberler var.
Türkiyeye ait bir insansız hava aracının Suriyede
düşürüldüğüne dair, yine, Reyhanlıda büyük bir füze
saldırısıyla meydana gelmiş olan bir patlamaya dair
haberleri dünden beri basından okuyoruz. Türkiye AKP Hükûmeti
öncülüğünde yürütmüş olduğu dış politikayla
halkımızı, Orta Doğu halklarını âdeta bir
savaşın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
eşiğine
çekecek ısrarını sürdürmeye devam ediyor. Bu kadar vahim bir durum
ortadayken Hükûmetin ve Dışişleri
Bakanlığının gelip Meclise bilgilendirme yapması
şarttır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Biz Grup Başkan
Vekilinin şahsi düşüncelerini merak etmiyoruz.
BAŞKAN Hükûmet yetkilisi burada efendim.
Tutanaklara da geçti.
Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kurumsal olarak
Meclisi bilgilendirecek bir muhatabiyet arıyoruz.
Teşekkür ederim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan
Vekili Sadık Yakut'un, 26 Mart Balkan Şehitlerini Anma Gününe
ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Başkanlık Divanı
olarak, Balkan Savaşlarında şehit olanları rahmet ve
minnetle anıyoruz, mekânların cennet olsun diyoruz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve 20 milletvekilinin, subakut sklerozan panensefalit (SSPE) hastalarının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1278)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE), kızamık
hastalığı sonrasında merkezi sinir sisteminde ortaya
çıkan ve çok yavaş ilerleyerek beyni âdeta eriten bir durumdur. Bu
hastalık hemen hemen tüm olgularda ölümle sonuçlanır. Bununla
birlikte, kızamık aşı ile önlenebilir bir hastalıktır.
Ülkemizde bu hastalığa yakalanan çocukların ve ailelerinin
durumunun araştırılması, bu hastalıkla mücadele eden
ailelerin durumunun iyileştirilmesi bir ihtiyaçtır.
İstatistiki bilgilerin tutulması ve
bildirimleri konusunda sağlıklı bilgilerin
oluşturulması ve bilimsel araştırılmaların
yapılmasının desteklenmesi yönünde
kolaylaştırıcı kararlar alınmalı ve teşvik
edici çalışmalar yapılmalıdır.
Bu gerekçeler kapsamında, söz konusu hastaların
sorunlarını tespit etmek, yaşamlarını
kolaylaştırmak ve ailelerin sosyal ve ekonomik gereksinimlerini
belirlemek amacıyla Anayasamızın 98'inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırılması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
1) Aytuğ Atıcı
(Mersin)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Aydın Ağan Ayaydın
(İstanbul)
4) Ercan Cengiz
(İstanbul)
5) Levent Gök
(Ankara)
6) Ensar Öğüt
(Ardahan)
7) Aytun Çıray
(İzmir)
8) Engin Altay
(Sinop)
9) Kadir Gökmen Öğüt
(İstanbul)
10) Hasan Ören
(Manisa)
11) Turhan Tayan
(Bursa)
12) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
13) Mehmet Şeker
(Gaziantep)
14) Aylin Nazlıaka
(Ankara)
15) Tolga Çandar
(Muğla)
16) Muharrem Işık (Erzincan)
17) Ramis Topal
(Amasya)
18) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
19) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
20) Ömer Süha Aldan
(Muğla)
21) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
Gerekçe:
Sağlık hizmetleri, sosyal devlet ilkesinden
yola çıkarak kişilerin sağlığının
korunması, gerektiğinde tedavisinin sağlanması ve
esenlendirme çalışmaları şeklinde planlanmalıdır.
Halkımızın hastalıklardan korunmasına yönelik tüm
önlemlerin alınması Anayasanın devlete verdiği bir
görevidir. Anayasamızda temel haklardan görünmesine rağmen,
sağlık hizmeti, on yıllık AKP iktidarında hizmet
anlayışından sektör ve kâr kapısı
anlayışına dönüştürülmüştür. Oysaki sağlık
yönetiminde temel unsur insan olmalıdır.
SSPE'li hastaların yüzde 95'i kaybedilirken
hastalığı yenip yaşamını sürdürenler ise çok
ağır nörolojik sekeller taşımaktadır. Tedavisi olmayan
bu hastalık, hastayı yavaş yavaş beklenen sona doğru
sürüklemektedir.
Ülkemizdeki SSPE hastalarının çeşitli
uygulamalardan kaynaklanan sorunları olduğu bilinmektedir. Bu
sorunlar hastalığın tanınması ve tespitiyle
başlamaktadır. SSPE hastalarının hastalık raporu
alması mevcut sağlık sisteminde uzun sürmekte ve Sosyal Güvenlik
Kurumu raporlarla ilgili olarak çeşitli zorluklar çıkarmakta ve bu
hasta grubunun geri dönüşümsüz özelliklerini göz ardı etmektedir.
Kırsal alanda yaşayan yurttaşların bazen 150-200 kilometre
yol katederek ilgili polikliniklere ulaşabilmesi, tetkik, muayene ve rapor
sırasında günlerce beklemesi, yoksulluk sınırında
yaşayan aileler için önemli bir yaşam sorunu hâline gelmektedir.
Kendini çocuğun bakımına adamak zorunda
kalan anne babalar, hastane rapor işlemleri, mahkeme vasilik
işlemleri, çocukların olağan günlük bakımları
arasında çırpınmaktadır. Anne babalar,
zamanlarını, imkânlarını bu konuda harcamakta, başka
çocuklarına ve kendilerine sosyal anlamda zaman ayıramamaktadır.
Bir başka sorun da ümit vadetmeyen hastalık
grubundan olması nedeniyle bazı hastanelerin, yoğun bakım
ünitelerinde yatak işgal etmemesi için bu hastaları zaman zaman
hastanelere almadığı da görülmektedir.
Çocuk sağlığı ve
hastalıkları uzmanı, çocuk nöroloji uzmanı, fizyoterapist,
çocuk yoğun bakım, diş hekimi ve psikiyatristin olduğu
merkezlerin olması bir ihtiyaç şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Bu gerekçelerle hastalığın yoğun olduğu bölgelerde
SSPE hastaneleri, klinikleri, poliklinikleri kurulması
tartışılmalıdır. SSPE Hastalarına Evde
Sağlık Hizmeti Sunumu Yönergesinin uygulanması konusunda ne
derece yardımcı olunduğu ve uygulamadaki aksaklıkların
tespit edilmesi gerekmektedir.
Görüldüğü gibi, idari, sosyal ve tıbbi olmak
üzere çok sayıda sorunu olan SSPE'li hasta ve ailelerinin
sorunlarının tespiti ve bu sorunların giderilmesi için Meclis
araştırması gereklidir.
2.- HDP Grubu adına, Grup Başkan
Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, meslek ve iş
yeri hastalıklarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1279)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Meslek hastalıkları, ve iş yeri
hastalıkları, çalışma hayatının
sorunlarının başında gelmektedir. Ülkemizdeki işçi
sayısına karşılık, resmî verilere göre meslek
hastalığı sayısı çok düşük olup Avrupa standartlarının
oldukça gerisindedir. Meslek hastalıklarının ve iş yeri
hastalıklarının tanıma ve tespit
aşamalarının geliştirilmesi, çalışma
hayatında meslek hastalıklarının önlenmesini
sağlayacak tedbirlerin ve çözüm yollarının bütün yönleriyle
araştırılması için Anayasa'nın 98inci ve İç
Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim.
Pervin
Buldan
HDP
Grup Başkan Vekili
Iğdır
Gerekçe:
Meslek Hastalıkları, meslekle, işle ilgili
hastalıklardır. Meslek hastalıkları çoğunlukla kronik
seyirli hastalıklardır ve uzun süreli etkilenme sonucunda meydana
gelir. Bu yüzden meslek hastalığı tanımında, bazı
mesleklerde çalışıyor olmanın yanı sıra belirli
bir iş yerinde uzunca bir süreden beri çalışıyor olma özelliği
yer almalıdır. Ülkemizde, SSK ve bu yasaya bağlı olan
Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü'nde meslek
hastalığı tanımı şu şekilde verilmektedir:
"Meslek hastalıkları, sigortalının
çalıştırıldığı işin niteliğine
göre, tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları
yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık,
sakatlık ve ruhi arıza hâlleridir."
Kavramsal açıdan, insanın herhangi bir işi
yapmaya başladığı tarih, meslek
hastalıklarının başlangıç tarihi kabul edilmelidir.
Topluluk hâlinde yaşamak, üretilen mal ve hizmetlerde uzmanlaşma
doğal olarak meslekleri ve meslek hastalıklarını ortaya
çıkarmış olmalıdır. Yılın birkaç günü kendi
giyeceği kumaşı dokuyan kişinin kas, iskelet, eklem
sorunlarıyla karşılaşması beklenmez ama
uzmanlaşan ve tüm topluluğa kumaş dokuyan insanın bir süre
sonra kas, iskelet, eklem hastalıklarından acı çekmesi
beklenebilir bir durumdur.
Ancak, meslek hastalıklarının dikkat çeker
hâle gelmesi ve yazılı kayıtlara geçişi insanın bir
başkası hesabına, bir başkası için
çalışır hâle gelmesiyledir. Üretim araçlarının
karmaşıklaşması, gittikçe tek elde toplanması, insan
emeğinin alınır satılır hâle gelmesine yol
açmıştır. Çalışan ve çalıştıran
kavramlarının ortaya çıkmasıyla iş hukuku
normları oluşmaya başlamış ve iş kazaları,
meslek hastalıkları konusu bu alanın önemli
tartışmalarından biri hâline gelmiştir.
Dokumacıları çalıştıran ve emeklerini satın alan
işverenlerin ortaya çıktığı bu dönemde, işveren
ile yanında çalışan dokumacıların
çalışma-çalıştırılma ilişkilerinden
doğan karşılıklı hakları söz konusudur ve bu
haklar doğal bir biçimde sağlığı bozan risklere
karşı korunmayı da içine almaktadır. Bu dönem öncesinde ve
kendi hesabına çalışan dokumacının kas, iskelet, eklem
rahatsızlıkları işin doğal sonucu olarak görülme
eğilimindeyken, bu dönemin başlangıç döneminde değil ama
zamanla üretim araçlarına sahip olanların sorumluluğu olarak
görülmüştür.
Türkiyede 5 milyon 800 bin sigortalı vardır ve
ülkede çalışan sayısı en az 30 milyon kişidir. SSK
istatistiklerinde son beş yıl içinde meslek hastalıkları
sayısı 1.000-1.250 iken, son yıllarda 800, 600 ve 400e
inmiştir. Bu sayı gerçek durumu gösteremeyecek kadar düşüktür.
Belçikada sigortalı sayısı bizdeki sayıya yakındır.
Meslek hastalığı sayısı ise 5.800-6.000
civarındadır. Sayı Almanyada 84 bin, Amerikada 280 bin
civarı, İtalyada 54 bin civarındadır. Bu da göstermektedir
ki ülkemizde meslek hastalıkları tanınmamakta ve ortaya
çıkarılmamaktadır. Oysaki yılda 6 binin üzerinde maluliyet,
2 binin üzerinde ölüm vakası meslek hastalığı
kaynaklıdır.
İşe bağlı hastalıklar ve meslek
hastalıkları önlenebilirdir. Doğru tespit mekanizmaları
kurulmasıyla meslek hastalıklarından korunma açısından
ilk adım atılmış olacaktır. Yeni ve güvenli
teknolojilerin kullanılmaya başlanması, eğitim aktiviteleri,
yasal yaptırımların artması, iş yerlerindeki iş
sağlığı ve güvenliği politikalarının
oluşturulmaya başlanması, kayıt dışı,
sigortasız işçi çalıştırılmaması, işe
giriş muayenelerinde sağlık durumu uygun olmayanların o
işe alınmamaları, bunun yanında iş saatlerinin
İş Yasası'nda belirtilen sürelere göre düzenlenmesi gibi
gelişmelerle iş yerlerinin bundan sonra çalışanlar için
daha güvenli yerler olacağı açıktır.
3.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve 20
milletvekilinin, askerlerin psikolojisini bozarak onları intihar etme
noktasına getiren sebeplerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1280)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son dönemde yaşanılan asker intiharları
ülkemizin gündeminden düşmemektedir. Rakamlara
baktığımızda, son on yılda terörle mücadelede 818
asker hayatını kaybetmiş, aynı süre içinde
kışlada 934 askerimiz intihar etmiştir. İntihar
sayısı şehit sayısını geçmiştir. Bu nedenle,
askerlerin psikolojisini bozarak onları intihar etme noktasına
getiren sebeplerin neler olduğunun araştırılması ve
bundan sonra yaşanacak intiharların önlenmesi için
yapılması gerekenlerin bilinmesi için Anayasanın 98inci ve
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi uyarınca araştırma
açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
04/12/2012
1) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
2) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
3) Özcan Yeniçeri (Ankara)
4) Sinan Oğan (Iğdır)
5) Reşat Doğru (Tokat)
6) Sümer Oral (Manisa)
7) Alim Işık (Kütahya)
8) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
9) Koray Aydın (Trabzon)
10) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
11) Necati Özensoy (Bursa)
12) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
13) Mehmet Şandır (Mersin)
14) Ali Halaman (Adana)
15) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
16) Erkan Akçay (Manisa)
17) Mustafa Kalaycı (Konya)
18) Cemalettin Şimşek (Samsun)
19) Bülent Belen (Tekirdağ)
20) Mustafa Erdem (Ankara)
21) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
Gerekçe:
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde son on beş
yıldır yaşanan kuşkulu asker ölümleri 2007'nin ilk
aylarından bu yana artmaktadır. Basına yansıyan haberlere
göre, 2007'de 23, 2008'de 20, 2009 Ekim ayının ilk haftası
itibarıyla 35 asker, 2010'dan Temmuz 2012'ye kadar kışlada 252
ölüm gerçekleşti.
Bu ölümlerden 175'i intihar olarak kayda geçerken,
yıldırım çarpması nedeniyle 4, araç kazalarında 16,
silah kazalarında 30, düşme, çarpma, elektrik çarpması gibi
kışla içinde yaşanan kazalarda 27 er ve erbaş
ölmüştür.
Sadece 2012 yılında 43 intihar vakası
yaşanmıştır. Son on yılda ise ortalama 100 asker
intihar ediyor ve intihar vakaları sürekli artan bir ivmeyle devam ediyor.
2002-2012 yılları arasında terörle mücadelede 818 asker
hayatını kaybetmiş, aynı süre içinde kışlada 934
askerimiz intihar etmiştir. İntihar sayısı şehit
sayısını geçmiştir. Bu kabul edilemez bir durumdur. Son
dönemde artan asker intiharlarına bir yenisi daha eklenmiş,
İzmir'in Bergama ilçesindeki orduevinde vatani görevini yapan 20
yaşındaki Er Mert Evren Akdağ, kaldığı koğuştaki
demire bağladığı kravatla kendisini asarak canına
kıymıştır.
Son aylarda birçok kuşkulu asker ölümü daha
yaşanmıştır ve bu tür olaylar sonucu ölen asker
sayısı ise bilinememektedir. Ölen askerlerin ailelerine
çelişkili açıklamalar yapılmış, intihar olarak
gösterilen bazı ölüm olaylarında, askerin sırtından
vurulduğuna dair tanık olduğu, askerî tutanakları ile
hastane raporlarının birbirine uymadığı, çoğu kez
cenazelerin ailelerine gösterilmeden defnedildiği de
vatandaşlarımızın kuşkularının
artmasına neden olmaktadır.
Askerlerin psikolojisini bozarak onları intihar etme
noktasına getiren sebeplerin neler olduğunun
araştırılması ve bundan sonra yaşanacak
intiharların önlenmesi ve de yapılması gerekenlerin bilinmesi
için Anayasanın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddesi uyarınca araştırma açılmasını
saygılarımızla arz ve talep ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir gensoru önergesi vardır, önerge bugün
bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
B) Gensoru Önergeleri
1.- HDP Grubu adına, Grup Başkan
Vekili Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, ekonominin kötü
yönetildiği iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/55)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dolar kurunun hızla artması, T.C. Merkez
Bankasına müdahale edilmesi, siyasi istikrarsızlık sonucu
ekonominin riske sokulması nedeniyle; "Ekonomik Konularda Genel
Koordinasyon Sorumlusu" Başbakan Yardımcısı,
Sayın Ali Babacan hakkında Anayasanın 98, 99,
İçtüzüğün 106ncı maddesi uyarınca gensoru
açılmasını arz ve teklif ederiz.
23/3/2015
İdris
Baluken
Bingöl
HDP
Grup Başkanvekili
Genel Gerekçe:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın, Merkez Bankasıyla sürdürdüğü faiz
kavgası, Hükümetin basiretsizliği, suskunluğu ve etkili önlemler
alınmaması sonucu zirve yapan dolar rekor kırmaya başladı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın istifa
edeceğine yönelik dedikodular ve Başçı'nın sağlık
sorunlarından ötürü Merkezin toplantısına
katılmadığı yönündeki bilgi de eklenince korkulan oldu.
Merkezden istifa iddialarına yalanlama ve
Başçı'yla ilgili "Görevinin başında"
açıklamaları gelse de yurt dışından gelen veriler ile
Amerikan Merkez Bankasının yaklaşmakta olan kritik faiz
kararı da sürece eklenince dolar bir gün içinde 3-4 zirve birden görmeye
başladı.
Merkez Bankasının günlük olarak arttırma
kararı aldığı döviz silahı da doların
ateşini söndürmeye yetmedi. 2,55 seviyeleri ile zirveye çıkan dolar
Merkezin piyasaya sürdüğü 60 milyon dolar sonrasında beklenenin
aksine düşüş yerine 2,62 seviyeleriyle en yüksek zirvesine ulaştı.
Şirket bilançoları hasar görürken, reel
sektörün açık pozisyonu 180 milyar dolar. Burada yüzde 10'luk bir kur
artışının 18 milyar dolar
karşılığı Türk lirası etkisi olacak. Bu da kabaca
35-40 milyar TL zarar bilançolara yansıyacak demektir.
İhracatçıların ara malı ithal etmesi
nedeniyle bu piyasanın da dolaylı bir zarara
uğradığı görülmektedir.
Türkiye, petrol fiyatlarının düşmesi
sonucu 2015 yılında daha düşük bir enflasyon elde etse de,
olası sert faiz indirimi, mevcut dalgalanmalarda devalüasyona yol
açıyor. TCMB dolardaki son yükselişe bakarak, geçen yıl faizleri
yükselterek dolardaki yükselişin önüne geçmiş ve bir devalüasyon
(Paranın satın alma gücünün düşürülmesi) krizini engellediyse de
önümüzdeki günlerde yeni krizler kapıda.
Doların güçlenmesinin TL'nin dış
değerinde, enflasyonun devam etmesinin de TL'nin iç değerinde
yarattığı kayıplar Türkiye üreticisinin rekabet gücünü
olumsuz şekilde etkiliyor. Bu, önümüzdeki dönem için ciddi bir risk
oluşturuyor.
Ayrıca yabancı yatırımcı için
şu anki Türk lirası faiz oranları cazip gelmiyor. Daha
doğrusu bu cari açık ile bu uluslararası konjonktürde Türk
lirası yatırımı yapmak için mevcut faiz
oranlarını yeterli bulmuyorlar.
Türkiye'de döviz kurunu daha çok Türkiye'deki iç
istikrarsızlıklar belirliyor ama 2,50 de psikolojik bir
sınır. Sade vatandaş doların artacağını
beklerse o zaten artar. Küçük tasarrufu olanlar bile gidip bunu dövize
çevirmeye çalışırlar. Zaten Merkez Bankasının döviz
rezervleri oldukça sınırlı. Türkiye'nin net döviz rezervleri 40
milyar doların biraz üzerinde. Bir döviz talebi olduğu zaman da
kısa sürede bu cephane tükenebilir.
Özellikle 2010-2013 döneminde hesapsızca borçlanarak
döviz borçlarını büyüten firmaları bu yıl da çok zor günler
bekliyor. Dolar kurunun düşük olduğu sıralarda dövizle borçlanan
firmaların 2013 sonrası hızla değerlenen döviz
karşısında TL olarak borçları olağanüstü arttı.
Sadece 2013 sonunda bile 390 milyar dolarlık dış borç stokunun
TL karşılığı 862 milyar TL iken, 9 Şubat 2015
itibarıyla bu borç 967 milyar TL'ye çıktı ve 226 milyar TLlik
kur farkı zararı birikti. Sadece on dört ayda yüzde 33 oranında
artan TL cinsinden borç yükü, birçok sanayi ve hizmet firmasının
kâbusu durumunda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
faiz indirimiyle ilgili Merkez Bankasını baskı altına alan
demeçleriyle de yukarı giden dolar kurunun her sentlik
artışı, borç stokunun 4 milyar TL artışına yol
açıyor. G-20 içinde 5li kırılgan içinde en başta gelen
Türkiyede, yanlış ekonomi politikaları sonucu, enflasyon ve
işsizlik artmış, TL değer kaybetmiş, ülke risk
altına sokulmuştur.
Ekonominin kötü yönetilmesi dolayısıyla
Ekonomik Konularda Genel Koordinasyon Sorumlusu Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan hakkında gensoru
açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmenin günü daha sonra
Danışma Kurulu önerisiyle onayınıza sunulacaktır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan tarafından, Çerkez
halkının yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla 22/5/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
26/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 26/3/2015 Perşembe günü
(Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup Başkan Vekili
Öneri:
22 Mayıs 2013 tarihinde Iğdır Milletvekili
Grup Başkan Vekili Pervin Buldan tarafından verilen (3414 sıra
no.lu), "Çerkes halkının yaşadığı
sorunların araştırılması" amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 26/3/2015 Perşembe günlü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Çerkezlerin yaşadığı sorunların
araştırılması ve bu sorunların çözümlerine dair
çalışmalar yapılması gayesiyle Meclis
araştırması komisyonu kurulmasına ilişkin
Halkların Demokratik Partisi olarak vermiş olduğumuz önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Çerkezler, Kafkas coğrafyasının yerli
halklarından biri olup uzun tarihler boyunca bu topraklarda
yaşamışlardır. Buna karşın, Çerkezler, tarihleri
boyunca acımasız saldırılara karşı ülkelerini ve
bağımsızlıklarını korumak zorunda
kalmışlardır. Çarlık Rusyasının 18inci yüzyıl
da başlattığı saldırılara kadar tüm
istilacılara karşı direnen Çerkezler, kendi ülkelerinde tarihsel
kültürlerini koruyabilmişlerdir. Ancak, 19uncu yüzyıl
ortalarındaki yenilgilerinden sonra, bu halk, büyük kitleler hâlinde
yabancı topraklara sürgün edilmiştir. Çerkez halkının
sürgünü modern zamanların en büyük sürgünlerinden birisidir.
Değerli milletvekilleri, nüfusunun büyük
çoğunluğu sürgün edilmiş ve sürgün edilenlerin önemli bir bölümü
de sürgünde açlık ve hastalıktan yok olmuştur. Sürgünde sağ
kalanlar farklı ülkelere dağıtılmıştır. Tüm
acılara ve güçlüklere rağmen, Çerkezler bir topluluk olarak hayatta
kalmayı başarmışlardır. Günümüzde Çerkezler, ana
vatanları ile diaspora arasında yakın bağların
kurulması ve geliştirilmesi için çalışırken sadece kültürlerini
korumayı, dillerini konuşmayı, özgün biçimde ve barış
içinde yaşamayı istemektedirler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Çerkezler, 21 Mayıs 1864 günü, Kafkas-Rus savaşının
akabinde insanlık tarihinin en trajik, en acımasız sonuyla
karşı karşıya kalmışlardır. Her ne kadar
yaşananlar sürgün olarak tanımlansa da yarattığı
sonuçlar bakımından bir soykırımdır. Zira, 500 bin
insanını Rus savaşında yitiren bu halk, savaşın
ardından Osmanlı topraklarına sürgün edilmiştir. Tarihî
kayıtlara göre 1,5 milyon insan ana vatanından koparılıp
neredeyse dört bir kıtaya gönderilmişlerdir.
Kıtalararası bir sürgüne tabi tutulan
Çerkezler, Osmanlı topraklarına adım attıkları andan
itibaren ana vatan hasretiyle yanıp tutuşmuşlardır.
Üstelik, sürgün ve yer değiştirme politikaları uzun süre devam etmiştir.
Değerli milletvekilleri, Ürdün'e, Suriye'ye,
Mısır'a, Filistin'e, Lübnan'a, Balkanlara dağılan
Çerkezler, tarihin büyük acılar çekmiş halklarından biridir.
Nitekim, bu halk topraklarını terke zorlanırken sadece
toprağını, evini barkını değil, dilini,
inancını, kültürünü de terke zorlanmış oluyor çünkü
halkın sürgün edildiği topraklar, sürgün halkını ancak
kendine benzemesi hâlinde kabulleneceğini, bu vesileyle de dilini,
kültürünü, inancını dayatıyor.
İşte bu dayatma neticesinde,
yüzyıllardır ilmek ilmek örülerek oluşturulan Ubıh dilini
konuşan tek bir insan dahi kalmadığından, daha doğrusu
öğretilip yaygınlaştırılması bir yana,
konuşulması dahi yasaklandığından ölü diller
arasına girmiştir. Yine birçok Kafkas dili bu dayatma sonucu can
çekişir hâldedir.
Dillerini, geleneklerini, kısaca vatanlarında
sahip oldukları ve ürettikleri, biriktirdikleri her şeyi
bırakıp başka topraklarda tutunmaya çalışan bu
halkın acısı ve özlemleri kuşkusuz çok derindir. Ancak,
başka inanca, dile, kültüre sahip bir halkla kardeşçe ve eşitçe
yaşam hakkı tanımak yerine, ona kimliğinden ari biçimde
yaşamasına yönelik bir dayatma halkın çektiği acı ve
özlemi perçinlemektedir.
Gittikleri her sürgün coğrafyasında gücü elinde
bulunduran iktidarların uyguladıkları baskı
politikası, bir halkla birlikte tüm değerlerini de yok etmektedir. Bu
nedenle, Kafkas halklarının taleplerini duymak ve bu taleplere çare
olmak demokrasinin zorunlu bir koşuludur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
cumhuriyetin kuruluş aşamasında Anadolu'daki diğer
halklarla birlikte eşit ve özgür bir yaşam için mücadele eden
Çerkezler, eşit ve özgür yaşamdan pay alamamış, dillerini,
isimlerini, kimliklerini unutmaya zorlanmışlardır. Üstelik
cumhuriyetin kurulması sürecinde her türlü katkıyı sağlayan
ve halkının tüm gücünü bu savaşa yönlendiren Çerkez Ethem
hainlik yaftasıyla itibarsızlaştırılarak hâlen
birçok tarih kitabında, ders kitaplarında yer almaya devam
etmektedir. Cumhuriyet tarihi boyunca da Çerkezlere dönük asimilasyon
politikaları devam etmiş, Çerkezler okullarda öğrencilere
Türklerin bir kolu olarak anlatılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Çerkezler şimdi
dünyanın 40 civarında ülkesinde yaşamlarını
sürdürüyor. Ubıh, Abaza ve Adıgelerin Türkiye'deki nüfusu, kadim
topraklarında yaşayanlardan çok daha fazla. Bugün Çerkezlerin en
büyük bölümü Türkiye'de yaşamaktadır. Çerkezlerin 1908'de İkinci
Meşrutiyet'in ilanıyla İstanbul'da kurdukları derneklerin
ve okulun Cumhuriyet Döneminde kapatılması, Çerkez Ethem'e hain
damgası vurulması, 1922 yılı Aralık ayında
başlayan Gönen Manyas'taki Çerkez köylerinin doğuya sürgünü, köylerde
yürütülen "Yurttaş Türkçe konuş." faaliyetleri,
Katıksız Türkçe soyadı kanunu ve benzeri girişimlerle
inkâr ve asimilasyon politikaları uygulanmıştır.
Türkiye'deki diğer halklar gibi Çerkezler de inkâr ve asimilasyon
politikalarının kurbanı olmuşlardır. Toplumsal
barışın inşası için Türkiye'de yaşayan tüm
farklı kimliklerle beraber Çerkezlerin de dillerini, kültürlerini,
kimliklerini yaşayabilmesi ve yaşatabilmesi adına tüm kolektif hakları
tanınmalı ve var olan yasal engeller
kaldırılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye'de yaşayan Çerkezler, yeryüzündeki tüm toplumlar gibi kültürlerini
yaşatmak ve kimliklerini korumak istemektedirler. Çerkez toplumunun ve
kültürünün Türkiye kültürüne önemli katkıları olmuştur ve bundan
sonra da olmaya devam edecektir. Kimliği ve kültürü korunan, Kafkasyayla
ilişkilerini devam ettiren Çerkez halkının gelişiminin
Türkiye'nin kültürel, ekonomik, toplumsal ve siyasi gelişimine önemli
katkıları olacağı aşikârdır. Ayrıca, Türkiye
Çerkezlerinin kimlik ve kültürünün yaşatılması, demokrasi ve
insan haklarının bir gereğidir ve bunu sağlamak da devletin
vatandaşlarına karşı temel sorumluluklarından biridir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye'de yaşayan diğer halklarla birlikte Çerkezlerin de sorunlarının
giderilmesi için temel hak ve özgürlükleri temel alan, evrensel normlara uygun,
sivil, çağdaş bir anayasa hazırlanmalı,
yurttaşların dillerini, dinlerini ve kültürlerini istedikleri gibi
yaşamalarını engelleyen tüm yasaklar
kaldırılmalıdır. İnsan hakları ile dil ve
kültürel hakların geliştirilmesini güvence altına alan tüm
uluslararası sözleşmeler hiçbir çekince konulmadan onaylanmalı
ve uygulanmalıdır. Çerkez kimliğinin ifadesi ve yaşatılmasına
ilişkin her türlü engel ortadan kaldırılmalı, bir toplum ve
kültür olarak Çerkezlerin varlığı kabul edilmelidir. Çerkezler
yaşadıkları yerleşim birimlerine istedikleri isimleri
koyabilmeli, Çerkez köylerine eski isimleri geri verilmelidir.
Ayrımcılık ve her türlü ırkçılıkla aktif bir
şekilde mücadele edilmeli, özellikle ders kitaplarından dil, din,
etnisite farklılığı temelinde
ayrımcılığı ve nefreti körükleyen tüm ifadeler
çıkarılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
devlet, yurttaşların dillerini ve kültürlerini korumaları için
sadece izin veren değil, destekleyen bir konumda olmalıdır. Bu
bağlamda, Çerkez kültürünün korunması ve geliştirilmesine
yönelik faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarına destek
sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, 21 Mayıs Çerkezlerin
soykırım ve sürgününün simgesel tarihi olarak kabul edilmeli ve bu
tarihsel gerçek tanınmalıdır. Çerkezler, ana yurtlarından
sürgün edilerek zorla çıkarıldıkları için tarihsel olarak
ana yurtlarına dönüş hakkına sahiptir. Rusyayla gerekli
anlaşmalar yapılarak Türkiye Çerkezlerinin ana yurtlarıyla olan
bağları yasal olarak da sağlanmalıdır. Türkiye'de
yaşayan Çerkezlerin akrabalarının bulunduğu Kuzey Kafkasya
Cumhuriyetleri, özellikle Adigey, Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar Cumhuriyetleriyle
ekonomik ve kültürel ilişkiler geliştirilmeli, Kuzey Kafkasya'ya
yerleşen veya iş kuran vatandaşlarımız bu anlamda
desteklenmelidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yaşayan
Çerkezlerin toplumsal ve sosyal yaşamda
karşılaştıkları zorlukların
araştırılması ve alınacak tedbirlerin tespit edilmesi
için vermiş olduğumuz Meclis araştırması önergemize
bütün siyasi partilerden destek bekliyor, tekrar Genel Kurula saygılar
sunuyor, iyi günler diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri aleyhinde söz isteyen Recep Özel, Isparta
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Özel.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisinin vermiş
olduğu, Türkiye'ye 21 Mayıs 1864 yılında sürgün edilen
Çerkez halkının yaşadığı sorunlar ile bu
sorunlara dair gerekli çözümlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98 ile
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılması hakkındaki araştırma önergesi üzerine söz
aldım.
Tabii ki biraz önce HDP grup sözcüsünün
konuşmuş olduğu konulara katılmamak mümkün değil,
hepsine büyük bir oranda katılıyoruz. Gerçekten, o dönemde, Ruslar
adına göç demişler ama soykırıma varacak derecede,
neredeyse 1 milyon insanın göç ettiği bir tarihî olaya
tanıklık edildi, tarihe böyle not düşüldü.
21 Mayıs 1864 tarihi, Kafkasyalıların
yıllarca süren onurlu bir direniş sonucunda Çarlık
Rusyasına yenildiği gündür. Bu savaş sonucunda 1 milyon insan
soykırıma uğramış, Osmanlı topraklarına
sürgün edilmiştir. Tarihin en kanlı savaşları
yaşanmış, Kafkas Kartalı Şeyh Şamil elindeki
kısıtlı imkânlara rağmen, yıllarca Ruslara
karşı en şerefli direnişi gerçekleştirmiştir.
Ülkemizde ve dünyada çeşitli Kafkas
soydaşlarımız ve kuruluşları, her yıl 21
Mayısta bu soykırım ve sürgün gününü anmakta ve
insanlığa ve tarihe unutturmamaya çalışmaktadır.
HDPnin vermiş olduğu bu önerge, 22 Mayıs
2013 tarihli, iki yıla yakın bir zaman geçti. Gerekçesinde, 2014
yılında Rusya Soçide yapılacak olan olimpiyatlara
karşı Olimpiyat Komitesi nezdinde girişimlerde bulunulması
talep edilmiş, gerekçesinde onların da yapılması
istenmiş. İki yıl geçmiş ve bu arada da Soçide bu
olimpiyatlar maalesef, gerçekleşti, yeterli tepki herhâlde o zamanlar
gösterilmedi. Çerkez halkının orada büyük bir ıstırap
duyduğunu biliyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Siz takip
etmemişsiniz, HDP yeterli tepkiyi gösterdi, siz desteklediniz.
RECEP ÖZEL (Devamla) O topraklarda Soçi deyince kendi
geçmiş tarihlerini anımsıyorlar, hatırlıyorlar. Bir de
orada barışın simgesi olan olimpiyatların
yapılması, gerçekten onlar için bir acı olmuştur. Bu, iki
yıl öncesinde belki gündeme alınabilirdi ama bugün alındı.
Şurada, önümüzdeki hafta Meclisi nihayete
erdireceğiz inşallah, el birliğiyle tamamlama
aşamasına geleceğiz. Biz bu konulara, Türkiyede yaşayan
Çerkezlerin sorunlarına duyarsız kalalım. diye bir şey
yok. Nasıl bir Türk, bir Kürt, Çerkez, Tatar eşit yurttaş
haklarına sahipse onlar da, Çerkez vatandaşlarımız da
aynı yurttaşlık haklarına, vatandaşlık
haklarına sahiptir ama bir eksiklik, gediklik varsa da onları
gidermek en öncelikli görevimizdir diyorum.
Burada, Meclis çatısı altında hiç kimsenin
Meclis araştırması önergesinin aleyhinde olması mümkün
değildir.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) O zaman destek verin.
RECEP ÖZEL (Devamla) Ama önümüzdeki süreç, bir hafta
sonra nihayete erdireceğimiz Meclis çalışmaları, benim de
bu kadar konuşmamı gerektiriyor, bu Meclis araştırması
önergesi üzerinde bu kadar konuşmamı gerektiriyor.
Ondan dolayı, gündeme getirdiğiniz için
teşekkür ediyor, Meclisin yüksek takdirlerine arz ediyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın hatip
konuşması sırasında 2013 yılında gündeme
getirdiğimiz bir önergenin bugün buraya, Genel Kurula getirilmiş
olmasını, biraz, zamanlama açısından bilinçli bir şey
olarak değerlendirdi.
RECEP ÖZEL (Isparta) Olimpiyat oldu diye şey
ettim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sataşıyorsun Recep,
şimdi konuşuyorsun!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ya, hiç mi bir
şey demeyecek?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aynı zamanda,
Soçi Olimpiyatlarıyla, gerekçede yazdığımız
olimpiyatlarla ilgili, parti olarak yeterli tavrı göstermediğimizi
ifade etti, sataştı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hiç öyle bir şey
demedi.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hayır, hiç öyle bir şey
demedim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Aksine
Katılıyorum. dedi.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır,
hayır, olimpiyatlarla ilgili.
RECEP ÖZEL (Isparta) Katılıyorum dedim ya.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken. İki dakika
söz veriyorum sataşma nedeniyle.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in,
Isparta Milletvekili Recep Özelin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine satışması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Son bir ayda bu Meclise getirdiğimiz grup
önerileriyle ilgili AK PARTİ Grubu tam bir tiyatral yaklaşım
sergilemeye başladı. Yani Önerge haklıdır,
içeriğindeki bütün her şey doğrudur, biz de
katılıyoruz ama zamanımız kalmadığı için,
Genel Kurulda önemli işler olduğu için de katılamıyoruz.
gibi bir ifade oluyor. Bir kere bu ayıptır yani muhalefet partilerine
karşı göstermiş olduğunuz bu tutum ciddiyetten
uzaktır. Siz, on üç yıldır iktidarda olduğunuzun
farkında değilsiniz herhâlde. Biz Çerkez dilinin
tanınmasını, anayasal güvence altına
alınmasını, Çerkez halkları üzerindeki asimilasyonun
bitirilmesini burada önerirken aslında, sizin on üç yılda hiçbir
şey yapmamanızla ilgili politikaları da teşhir ediyoruz.
Eğer bu politikalardan vazgeçmişseniz, buraya gelir, yeni dönemde
anayasal güvence alınması noktasında, dillerin ve kültürlerin
yaşatılması noktasında neler yapılabileceğini
açık bir şekilde Meclis tutanaklarına geçirirsiniz; bu
birincisi.
İkincisi de: Bu Soçi Olimpiyatlarıyla ilgili
sayın hatibin ifade ettiği eleştiriler son derece yersizdir. Biz
o tarihlerde hem Meclis Genel Kuruluna araştırma önergesi verdik hem
grup konuşmamızda Eş Genel Başkanımız açık
çağrı yaptı, Türkiyeyi de bu olimpiyatları boykot etmeye,
hatta Dışişleri Bakanlığını bunlara
karşı aktif şekilde bir açıklamaya da davet ettik.
Milyonlarca insanın âdeta soykırıma tabi tutulduğu
topraklarda bütün insanlığı buluşturan bir etkinliğin
yapılmasının Çerkez halkını ve bütün Kafkas
halklarını ne kadar rencide ettiğini defalarca ifade ettik.
Keşke, o gün Dışişleri Bakanlığı olarak
yeterli tavrı gösterip bugün gelip böyle haksız ithamlarda
bulunmasaydınız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan tarafından, Çerkez
halkının yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla 22/5/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Öneri lehinde söz isteyen Ali Rıza
Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan tam yüz elli
yıl, on ay ve beş gün önce, 21 Mayıs 1864 yılında
yaşanmış bir olay nedeniyle HDP Grubunun verdiği önerge,
Çerkezlerin yaşadığı soykırımın tanınması,
Çerkez Ethemin itibarının iade edilmesi, Çerkezlerin ana yurda dönme
isteklerinin yerine getirilmesi, Olimpiyat Komitesi kararının, 2014
Kış Olimpiyatlarının Soçide yapılmasına yönelik
girişimin önlenmesi, Çerkezlerin yaşadığı
sorunların çözümüne dair girişimlerin yapılmasına
ilişkin bir önerge. Şimdi, tabii, Olimpiyat Komitesinin
kararında sözü edilen 2014 Kış Olimpiyatları geçti. Önerge,
sanıyorum, 2013 yılında verildiği için bundan söz ediyor.
Burada, her şeyden önce, sözlerime
başlarken şunu söylemek istiyorum: Biz, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, tarihte yaşanmış ve tarihselleşmiş,
tarihçilerin araştırma ve soruşturma konusu hâline gelmiş
olayların siyasi istismar konusu yapılarak siyasetçiler
tarafından bunun kesin hükümle sonuçlandırılmasına -kim
olursa olsun- karşı olduğumuzu açıkça söylüyoruz. Mesele,
tarihte yaşanmış olayların haklılığı ya
da haksızlığının, o çerçevedeki koşullarla
değerlendirilmesidir. Bu, her şeyden önce, tabii ki tarihçilerin
görevidir. Yüz elli yıl sonra, bugün yaşanan sorunlar vardır,
bundan önce de sorunlar vardır.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, buraya baktığımız zaman yani örneğin,
Amerikalıların Kızılderilileri yok etmesi de bir sorun;
Fransızlar 2 milyon Cezayirliyi öldürdü, hiç özür dilemedi. Bunlar da
bence önemli konular.
Şimdi, burada mesele ne? Mesele şu: 1827-1829
Osmanlı-Rus Savaşları, 1787-1792 Osmanlı-Rus
Savaşları sonunda, bu savaşta Osmanlıdan yana olan
Çerkezlerin kaderi değişiyor aslında ve radikal biçimde
politikalarını değiştiriyorlar, Edirne
Anlaşmasıyla Çerkesya Rusyaya bırakılıyor. Çar I.
Nikola, Özel Kafkasya Kolordu Komutanı Kont Paskeviç dağlılar
dediği bölge halkları için sadece iki seçenek olduğunu söylüyor:
Bunlardan biri, dağlı halkları ebediyen itaat altına almak,
ikincisi itaat etmeyenleri yok etmek.
1837-1839 arasında, Kuban Nehri ve kolları
boyunca kale ve karakollar inşa edildikten sonra Batı Adigelerin
dış dünyayla irtibatı kesiliyor. Bu nedenle, 1839
kıtlığında bölge halkları gerçekten büyük zarar
görüyor ve 1840larda, baltalı Rus askerleri dağlıların
bütün bağ ve bahçelerini yok ediyor. Çerkezler, 1853-1856 Kırım
Savaşı sırasında, topraklarını kaptırmamak
için Osmanlılardan ve İngilizlerden yardım almaya
çalışınca Rusların buna tepkisi iyice sertleşiyor.
1857 yılının kışında, Adagum Rus birliği
Natukhay avullarını yakıp yıkıyor;
dağlıların mallarını, hayvanlarını
yağmalıyor, köyleri harabeye çeviriyor ve binlerce dağlı
esir ediliyor. Şeyh Şamil esir düşüyor ve en sonunda da efsanevi
ve siyasi lider, gerçekten Çerkezlerin lideri Şeyh Şamilin esir
alınmasından sonra, Rusya bütün dikkatini Adige, Abazya,
Ubıhlara çeviriyor.
İlk adım, General Melikovun 1860ta
İstanbula gönderilmesi oluyor. Abdülmecitle yapılan anlaşma
sonucunda, Müslüman Kafkasyalıların küçük grup ve partiler hâlinde
Osmanlı topraklarına göç etmelerine ilişkin mutabakat belgesi
imzalanıyor. Bu anlaşma, ileriki yıllarda Çerkezlerin
ülkelerinden Rusyanın zorlamasıyla değil, gönüllü olarak
ayrıldıkları yönündeki Rus tezine dayanak yapılmak için
kullanılıyor.
1861de ikinci adım atılıyor. Çar II.
Aleksandr Çerkesyaya geliyor ve Çerkezlere 2 seçenek sunuyor: Ya
silahları bırakarak Kuban Nehrinin sol kıyısında
bataklık Don bölgesine yerleşecekler ya da Osmanlı
topraklarına sürgün edilecekler; onlardan boşalan yerlere de Ruslar
ve Kafkaslar iskân edilecekler.
Değerli
milletvekilleri, aslında Kefken ve Babalı sahilleri Çerkezlerin ana
yurdu. Tarihte yaşanan olayların esiri olmadan bu olaylara
baktığımızda, gerçekten Çerkezlerin mal
varlıklarının yükte ağır kısmını,
asıl olarak da sürülerini yanlarında götürmemeleri için
dağlıların kara yoluyla göçleri yasaklanıyor,
dolayısıyla sürgünler Karadeniz kıyılarına
karşı yöneliyorlar.
Bu
anlamda olaya baktığımızda 21 Mayıs Çerkez
halkının yaşama direncinin ifadesi, yani Çerkezler için
aslında bir direniş, bir başkaldırı, bir diriliş,
tüm zalimlere inat Çerkesyanın yeniden var olma mücadelesi.
Değerli
milletvekilleri, yalnız, baktığımız zaman, ata
topraklarını yabancı istilasından korumak için gerçekten
kahramanca savaş veren 1,5 milyon Çerkez, hiçbir kusurları
olmadığı hâlde doğduğu toprakları terk etmek
zorunda bırakılıyor. Bunların yaklaşık üçte 1i
Karadenizin hırçın sularında kayboluyor ve güç koşullarda
sahile çıktıktan sonra hayatını kaybediyor. Sahillerimize
çıkıp da hayatta kalabilenleri de büyük güçlükler, zorluklar
bekliyor. Ama onlar bütün güçlükleri aşarak önce bu sahillerde tutunuyor,
varlıklarını sürdürüyorlar. Daha sonra da Anadolunun
çeşitli bölgelerine yerleşerek oraları yeni vatanları
yapıyorlar, orada kökleşiyorlar ve Türk milletinin saygın bir
parçası hâline geliyorlar.
Yerleştikleri
yeni ülkelerde sıkıntı çekmiyor mu Çerkezler? Evet, çekiyorlar.
Zorluklarla karşılaşmıyorlar mı? Evet,
karşılaşıyorlar. Maalesef, büyük sıkıntılar
yaşıyorlar, büyük zorluklar çekiyorlar, hak etmedikleri muamelelere
maruz kalıyorlar ama onlar bütün bu sıkıntılarını
yüreklerine gömerek bu ülkede iyi insanlar, iyi vatandaşlarımız
olarak yaşamlarını sürdürüyorlar.
Millî Mücadelede ve cumhuriyetin kuruluşunda
Atatürke destek olan Çerkezlerin yaptıkları katkıları
unutmamalıyız. Tarihimizde bazı üzücü olaylar da oldu.
Örneğin, Çerkez Ethem olayını bütün Çerkez kardeşlerimiz
hatırlar. O olayla ilgili olarak okul kitaplarında yer alan bazı
ifadeler elbette ki Çerkez toplumunu üzmektedir, incitmektedir. Ama, o dönemde
yaşanan sıkıntıları Çerkez kardeşlerimiz içlerine
atma olgunluğunu gösterdiler ve cumhuriyetin iyi birer örnek
vatandaşları olma hedeflerinden hiç sapmadılar. Tarihte
yaşanan bazı olayların esiri olmadılar. Tarihi tarihçilere
bırakarak daima ileriye baktılar. Kin ve nefret duyguları
beslemediler. Hiçbir koşulda şiddete başvurmadılar.
Haklarını elde etmek için zora başvurma, silaha başvurma
yolunu hiç seçmediler. Onlar barış insanlarıydı.
Silahlı mücadele onların lügatinde yoktu. Barış yoluyla,
düşünce yoluyla, ikna yoluyla, demokrasi yoluyla sorunlarına çare
aradılar.
Bizim dileğimiz, beklentimiz ülkemizde hiç kimsenin
silah yoluyla çözüm arama yoluna gitmemesidir, silah yoluyla devlete
çözümlerini dayatmaya çalışmamasıdır. Medeni ülkelerden
hiçbirisi silahla çözüm arayanları hoşgörüyle
karşılamıyor. Çare, demokrasi yoludur. Çare, özgürlükleri daha
da geliştirme yoludur. Çare, eşitliği artırmaktır.
Çare, barış yoludur, silahla değil düşünceyle mücadele etme
yoludur. Muhalefetiyle iktidarıyla herkesin, bu ülkeyi yönetenlerin bu
ülkede yaşayan kişilerin etnik kökenlerine bakmaksızın,
herkesin özgür bir birey, vatandaş olmalarını sağlama
görevleri vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bu çerçevede, demokrasi
ve özgürlüğün egemen olduğu bir toplum yaratmak ve bireyleri
gerçekten özgür ve korkusuz vatandaşlar olarak yaşatmak hepimizin
görevidir. Ben bu dileklerimle önergedeki düşüncelere
katıldığımı ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
RECEP ÖZEL (Isparta) - Daha konuşmacı var.
BAŞKAN Bir konuşmacı daha var.
Öneri aleyhinde söz isteyen Hilmi Bilgin, Sivas
Milletvekili.
Buyurun Sayın Bilgin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, Halkların Demokratik
Partisi Grubu tarafından verilen, Çerkezlerin yaşadığı
soykırımın tanınması, Çerkez Ethemin
itibarının iadesinin sağlanması başta olmak üzere,
Çerkezlerin ana yurduna dönme istemlerine kulak verilerek devlet
desteğinin sağlanması ve Olimpiyat Komitesinin kararına
yönelik girişimlerde bulunularak acılarına ortak olunması
yönünde Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine
yönelik grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında, öncelikle, dün ölüm yıl
dönümünde andığımız rahmetli Muhsin
Yazıcıoğlunu bir kez daha rahmetle anıyoruz. Kendisi, her
zaman, hayatı boyunca milletinin yanında olmuş, millî iradeye
saygı göstermiş, millî iradenin devamı noktasında mücadele
etmiş bir dava adamıdır. Kendisini tekrar rahmetle
anıyoruz, Allah mekânını cennet etsin diyoruz.
Halkların Demokratik Partisi tarafından verilen
grup önerisinin içeriğine katılmamak mümkün değil. Biz, bu
konunun -her zaman söylediğimiz gibi- gerek ülkemizdeki arşivlere
girerek gerekse uluslararası arşivleri inceleyerek tarihçilerin
araştırması gereken, tarihçilerin karar vermesi gereken bir konu
olduğuna inanıyoruz. Bizce tüm halkların kendi vatanlarında
yaşaması aslolandır. Bu noktada, milletlerin verdiği mücadeleyi
desteklemek, milletlerin kendi doğdukları, doğup büyüdükleri
vatanı vatan olarak bilip devam ettirmeleri aslolandır.
Tabii, bu olayda önergenin içeriğine
baktığımız zaman, 21 Mayıs 1864te başlayan
Çerkezlerin Ruslar tarafından ülke dışına sürülmesi sonucu
yaşanan acılar cidden hepimizi üzmektedir. Bugün, ülkemizin de dört
bir tarafında -kendi seçim bölgemiz olan Sivas da dâhil olmak üzere-
Çerkez vatandaşlarımız ile her kesimin birlik, beraberlik
içerisinde kardeşçe yaşamı devam etmektedir.
Bu önerge içinde bahsedilen hususlar da haklı
taleplerdir, inşallah, önümüzdeki dönemde, Meclisin geniş
çalışma ortamında da değerlendirilir. Tarihçiler bu
konuları, tarihî gerçeklere, arşivlere dayanarak araştırırlar.
Ben, bu vesileyle, önergenin içeriğine katılmakla
birlikte, gündemin yoğunluğu sebebiyle gündemin belirlenen
şekilde devam etmesi arzusuyla grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu
bildiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı...
BAŞKAN Oylarınıza sunacağım,
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.30
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.41
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- MHP Grubunun, Grup Başkan Vekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, imar işlerinde
oluşturulan rant lobileri ile yolsuzluk ve rüşvet
iddialarının araştırılması ve önlenmesi için
gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 27/2/2014 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
26/03/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 26/03/2015 Perşembe günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
27 Şubat 2014 tarih ve 3744 sayı ile TBMM
Başkanlığına vermiş olduğumuz, MHP Grup
Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, imar
işlerinde oluşturulan rant lobileri ile yolsuzluk ve rüşvet
iddialarının araştırılması, önlenmesi için
gerekli tedbirlerin alınması amacıyla verdiği Meclis
araştırması açılması önergesinin 26/3/2015
Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; imar işlerinde oluşturulan
rant lobileri ile yolsuzluk ve rüşvet iddialarının
araştırılması ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla bu Meclis araştırması
açılması önergesi 27 Şubat 2014 tarihinde verilmişti. Bu
önergenin bugün gündeme getirilmesinin nedeni, Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın bu önergede ifade edilen
iddiaları doğrulayan itirafları yapmış olmasından
kaynaklanmaktadır. Onun için, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu
önergeyi bugün gündeme aldık.
Türkiye, AKP iktidarında, yalnızca
yolsuzluğun yapıldığı değil, aynı zamanda
korunduğu, aklandığı, kollandığı ve
teşvik edildiği bir ülke hâline gelmiştir. Şehir
rantları, iktidar yandaşları tarafından bir
zenginleşme, haksız kaynak aktarma aracı hâline gelmiştir.
Kentsel alanlar üzerinde imar düzenlemeleri kentsel ihtiyaçlar için değil,
yandaşlara zenginlik aktarmak için kullanılmaktadır.
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, bu yandaşı
bir açın ya.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Urlada sit
alanına yapılan müdahaleler, müdahale için bilirkişi
ayarlamaları, kaçak villaların yıkılmaması için nüfuz
kullanma iddiaları arşıâlâyı sarmıştır.
Etiler Polis Okulu arazisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi
aracılığıyla düşük maliyetle satın alınması ve sonuçta
alışveriş merkezine çevrilerek yüksek miktarda kazanç
sağlanmasına yönelik iddialar mevcuttur. İmara ilişkin
yetkilerin çeşitlendirilmesi ve bu suretle rant paylaşımının
kolaylaştırılması söz konusu olmuştur. İmar
planlarında yapılan değişikliklerle oluşturulan imar
rantlarıyla yandaşlar zenginleştirilmektedir.
AHMET
YENİ (Samsun ) Yandaş kim oluyor Hocam, söyleyin onları.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Rant, haksız kazanç, rüşvet, irtikap
ve yolsuzluk bir ahtapot gibi AKPnin bütün birimlerini
kuşatmıştır. Tepeden tabana geçen bir yolsuzluk illetiyle
Türkiye karşı karşıyadır. Hatırlanacağı
üzere, 17 Aralıkta yapılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun
ardından zamanın Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar,
milletvekilliği ve Bakanlıktan istifa ederken Soruşturma
dosyasındaki imar planları Başbakanın onayıyla
yapılmıştır, tarafıma baskı
yapılmasını kabul etmiyorum. Başbakanın istifa etmesi
gerekir. demişti. Bu açıklamanın sonrasında, zamanın
Başbakanı Tayyip Erdoğan, müstafi Bakanı Erdoğan
Bayraktarla görüşür ve şu açıklamayı yapar: Görüşme
yaptım, orada kullandığı bir yanlış ifadeyi
düzeltmek onun görevi, onun bundan pişman olması gerekir.
Başbakanın tehdit kokan sözlerinin üzerinden bir süre geçtikten sonra
Erdoğan Bayraktar pişman olur, şunları söyler:
Maksadımı aşan bir şekilde istifa kelimesi
tarafımdan kullanılmıştır. Bu ifademden dolayı
liderimden ve dava arkadaşlarımdan özür diliyorum. der. Bu, gücün
ahlak karşısındaki zaferini anlatmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç:
Benim cemaat denen olguya karşı sevgimi ve sempatimi 78 milyon insan
bilir. Bu arada AKP de bilir demeye getiriyor. Ama şunu da çok iyi bilir
ki eğer bu paralel yapı 17-25 Aralık sahtekârlıkları
ortaya çıktığı günden itibaren ben Hükûmetimin
yanındayım, ben Sayın Cumhurbaşkanımın
yanındayım. Amerikaya giden benim, olimpiyatlara koşan benim,
bu hizmetlerin ne kadar iyi olduğunu anlatan benim. Ben bunları
gizlemedim ki. Ama Gökçek bunlardan daha fazlasını
yapmıştır. Arınç açıkça ve resmen Ben eski
paralelciyim. diyor. Yani, Arınç şimdi akademide olsa o
akademiden atılan çocuklarla beraber oradan atılması gerekir.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçekin belediye
başkanlığı adaylığında ve seçimlerde oy
isterken paralel yapının kucağında oturduğunu da
Arınç söylemiştir. Arınç bu sözleriyle de Melih Gökçekin hâlâ
paralelci olduğunu söylemiş oluyor ama konumuz bu değil.
Arınç, AKP iktidarının Başbakan
Yardımcısıdır. Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Gökçek için, Paralel yapıya Ankarayı parsel
parsel satmıştır, yurt yerleri vermiştir, zengin iş
adamlarına okullar yaptırmıştır, imar planlarında
değişiklik yaptırmıştır. 30 Mart seçimlerine
kadar da ağzından bu paralel yapıyla ilgili bir tek kötü cümle
dahi çıkmamıştır. Vakta ki çok zor seçimi kazandıktan
sonra -ki o da muammalı- birilerine yaranmak için mücadele ediyor
görünmektedir. Kanunen vermiş olduğu yerlerin hepsini iptal etme kaygısındadır,
mahkemelerde boğuşmaktadır. Biz, o zaman, hiçbir zaman
Ankarayı veya devletin imkânlarını bu yapı için
onların eline, kucağına bırakmadık. Gökçekle ilgili
yüz konuyu seçimden sonra konuşmak isterim ama AK PARTİyi
yıpratacak bir işin içinde olmam. diyor.
Bu iddiaların yenilir yutulur bir yanı yoktur.
Bu iddialar insanın yalnız yüzünü değil,
tırnaklarını da kızartacak niteliktedir. Bütün bu
iddialarda bulunan, sıradan bir kişi de değil, Türkiyede
Başbakan Yardımcısıdır. O da eski Çevre Bakanı
Erdoğan Bayraktar gibi Sus. denilince sonunda susmuştur.
Arınçın, söyledikleri doğru değilse iftiradan,
doğruysa itiraftan hesap vermesi gerekecektir. Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında iddialarda bulunan
Arınç, 17-25 Aralık yolsuzluklarıyla ilgili olarak bu yolsuzluk
iddialarının AKPye sinek ısırığı kadar
etkisinin olmadığından da söz etmiştir. Demek ki kendi
iddiaları 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk
iddialarının çok fevkindedir. Sinek ısırığından
daha fazla etkisi olacağına inandığı için zira bu
iddiaları dile getirmiştir.
Sayın Melih Gökçek ise Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçı fitnecilikle suçlayarak
Bülent Arınça şu andan itibaren düşen görev, önce Hükûmet
sözcülüğünden, sonra da Başbakan Yardımcılığından
derhâl istifa etmesidir. Ancak ben, istifayı paralel yapının Sonuna
kadar direneceksin. talimatı nedeniyle çok zayıf bir ihtimal olarak
görüyorum. Bu takdirde görev Hükûmete düşecektir. demiştir. Melih
Gökçek, açıkça, Bülent Arınçın istifa etmemesi için paralel
yapının Sonuna kadar direneceksin. talimatı verdiğini
söylüyor. Gökçeke göre, Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç Başbakandan değil, paralel yapıdan talimat
almaktadır. Bu, ciddi bir iddiadır. Bu iddia doğruysa devletin
derinliklerine değil, tepesine sızmış bir paralel yapı
söz konusudur. Hatırlanacağı üzere Bülent Arınç da Melih
Gökçekin Ankarayı parsel parsel paralel yapıya tahsis ettiği
iddiasında bulunuyor. Tüm Türk halkı bu iddia, itham ve
isnatların açığa çıkmasını beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, özelde Ankara, genelde ise
Türkiyede meydana gelen yolsuzluk ve rüşvet iddiaları bireysel
değil örgütseldir. Kökeninde AKPnin kudret elitleri vardır. AKP, bu
yönü itibarıyla bir siyasi partiden çok, bir çıkar birliğidir.
AKP, çeşitli unsur ve birimleriyle yolsuzlukların tam göbeğinde
bulunmaktadır. Bu bağlamda, Ankarada kentsel rantın
paylaşımındaki yolsuzluk da bir birey işi değil ekip
işidir. Ankaranın rantının
paylaşımının suç ortakları arasında parselleri
belirleyenler, parselleri ucuza kapatanlar, plan değişikliğini
teklif edenler, onaylayanlar, pay alanlar, göz yumanlar, olanı biteni
bilip ancak konuşmayanlar vardır.
Davutoğlunun, iddialar delillendirilmiş bir
tarzda olmadığı için konunun kendileri açısından
kapandığını söylemesi de calibidikkat bir husustur.
Başbakan Yardımcısının itiraflarından,
iddialarından ve yaşanan gerçeklerden daha önemli bir delil mi olur?
Yani bir Başbakan, yardımcısının söylediklerini
dikkate almıyor da kimin söylediklerini dikkate alıyor ve onları
delil olarak kabul ediyor, bunu anlamak da mümkün değildir. Böyle devlet
idarecisi olur mu, böyle ekip olur mu, böyle Bakanlar Kurulu olur mu, böyle
Hükûmet olur mu?
OKTAY VURAL (İzmir) Olmaz!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) AKP 17-25
Aralıktaki delilli, belgeli, itiraflı ve görüntülü yolsuzluk ve
rüşvet iddialarını kapatmıştır. O, ayrı bir
konudur. Burada çok ciddi iddialar, ithamlar ve itiraflar vardır.
İddia ve itham sahibi de Türkiye Cumhuriyetinin Başbakan
Yardımcısıdır. Bu tür iddialar Sayın Davutoğlu
tarafından değil ancak bağımsız yargı
tarafından kapatılabilir. AKPnin üstünü kapattığı
yolsuzluklar, bir Meydan Larousse kalınlığında külliyat
meydana getirecek büyüklüktedir. Bütün yolsuzlukların,
haksızlıkların ve adaletsizliklerin faili iktidardır.
İktidar, bu nedenle, yolsuzlukların
araştırılmasını değil üstünün
kapatılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle, bizim, imar
işlerinde oluşturulan rant lobileri ile yolsuzluk ve rüşvet
iddialarının araştırılması ve önlenmesi için
gerekli tedbirlerin alınması amacıyla getirdiğimiz bu
araştırma önergemizi de muhtemelen AKP reddedecektir. Bu
suçların failleri, kendi söyledikleri gibi, kendileridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Buna rağmen,
sesi ve görüntüsü Türkiyeyi saran yolsuzluk, rant paylaşımı ve
haksız kazanç iddialarının araştırılması
için Meclis araştırması açılmasını
vicdanında ipotek olmayan milletvekillerinden talep ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, zabıtlara geçmesi açısından birkaç cümle
söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın konuşmacı bütün camiamızı ve bütün AK
PARTİyi töhmet altında bırakacak söz ve cümlelerde
bulunmuştur. Hepsini ispata davet ediyorum. Elinde belge, bilgi varsa
imarla ilgili veya paralelle ilgili, savcılıklara müracaat edebilir.
(MHP sıralarından gürültüler)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Onu Bülent Arınça
soracaksınız. Bülent Arınçtan isteyin, Bülent Arınçtan.
OKTAY VURAL (İzmir) Onu Bülent Beyden isteyin,
Bülent Beyden.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bülent Beye
soracaksınız onu, Bülent Beye.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Konuşmasının metnini tam olarak inceleyip kendisi hakkında
suç duyurusunda bulunacağımızı grubum adına
bildiriyorum. Kendisini de şiddetle kınıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Aaa
Bülent
Arınçı kınamıyor musunuz?!
OKTAY VURAL (İzmir) Bülent Arınç ile Melih
Gökçeki kınasaydınız daha iyi olurdu.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Onun söylediklerini
ben tekrarladım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ben
cevabı verdim, mahkemede görüşürüz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Şimdi Özcan Beyi
kınayacaksınız, Bülent Arınçı
kınamayacaksınız. Eyvah, eyvah(!)
OKTAY VURAL (İzmir) Melih Gökçeki de
kınamayacaksınız
BAŞKAN Şimdi, öneri aleyhinde söz isteyen
Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, dün akşam haberlerinde
televizyonlara baktınız mı? Ukrayna Parlamentosunda,
yolsuzluğa karışanları -bakan yardımcıları
düzeyinde- polis kelepçeledi, götürdü, hesabı soruldu. Türkiyede
cumhuriyet tarihi boyunca, bugüne geldiğimiz şu ana kadar, bu konuda,
yolsuzluk, rant lobisi, faiz lobisi, bunların yaptıkları
konusunda bir denetim, bir hesap verme, bir halka hesap verme olayı etkili
olarak yapılıyor mu? Hayır. Uluslararası
Şeffaflık Örgütü 2014 raporuna göre Türkiye 175 ülke içinde 64üncü
sırada. Bu çok kötü bir sicildir arkadaşlar.
Yine, yargıya müdahale ve torba kanunlarla bu rant
lobisine Meclis hizmet eder duruma geldi arkadaşlar. Torba kanunlarla,
bürokratların getirdiği son dakika önergeleriyle Meclis fabrika gibi,
kanun fabrikası gibi çalışıyor ve bunlara hizmet eden,
aklayan, hatta mahkeme kararı çıktığı zaman da mahkeme
kararlarını baypas eden düzenlemeler yapılıyor. Nasıl?
Özelleştirme yapılan 4 tane büyük şirketle ilgili mahkemeler
iptal kararı verdi; getirildi, torba kanunla bunlar burada
kurtarıldı.
Yine, küresel yolsuzluk barometresine göre Türkiyede her
5 kişiden 1i rüşvet veriyor arkadaşlar. Rüşvet vermeden,
maalesef, hiçbir şey dönmüyor. Avrupa Komisyonunun yüzde 64,5 adaletin
yani yargının tarafsız olmadığı konusunda
tespitleri var, raporları var.
Şimdi, bütün bunları koyduğumuz zaman
şöyle bir durum çıkıyor tabii ortaya: 17-25 Aralıkla ilgili
burada bir soruşturma komisyonu kuruldu, 4 bakanla ilgili. Sonra, hâlâ
birçok dosya birçok yerde var ve bunlarla ilgili olarak da süren
yargılamalar var ama ilginç olan faiz lobisi. Dolar ha bire
zıplıyor dikkat edin, yükseliyor. Şu an Yemen müdahalesiyle
beraber doların ve altının hızla yükseldiği
çıkıyor ortaya.
Şimdi, enteresan olan şu ki böylesine
dönemlerde, çalkantılı dönemlerde, küresel kriz dönemlerinde küresel
krizi yönetmenin en etkili yöntemlerinden biri karmaşa yaratmak,
karışıklık yaratmak, çatışma yaratmak,
savaşlar ve savaşlar yoluyla istediğini yapmaktır.
Suudi Arabistan Yemene müdahale ediyor 100ün üzerinde
uçakla. Bakıyorsunuz ki Hükûmet, burada Meclise hiçbir bilgi vermeden,
hiçbir açıklama yapmadan, muhalefete bilgi vermeden Yemen operasyonunu
desteklediklerini söylüyor. Dün Sisiye karşı olan
Cumhurbaşkanı ee, bugün Sisiyle beraber oluyor; şimdi,
enteresanlığa bakın.
Suriye politikasında da müthiş bir tahribat
yaşandı, bataklık içinde; 2 milyon Suriyeli Türkiyede,
şehirler harap oldu. Müteahhitler, savaş müteahhitleri oradan bir
rant nasıl sağlayabiliriz çabası içinde.
Gezi Parkı, Gezi direnişi olayları,
temelinde rant lobisinin Topçular Kışlasını Taksim
Meydanına yapmak istemesi üzerine patlak verdi ve büyük bir toplumsal
direniş gösterildi. Bu toplumsal direniş, kabul edelim ki Hükûmeti sarstı.
Şimdi, hazine, turizm, kıyılar, orman, en
gözde yerler istenilen şirketlere bakanların, bir bakanın
imzasıyla, yetkisiyle kırk dokuz yıllığına
devrediliyor, kiralanıyor, istenilene de tescil ediliyor.
Şimdi, bırakın onu Vakıflar Genel
Müdürlüğünün kıymetli mal varlıkları, bir bakıyorsunuz
Sayın Cumhurbaşkanı
17 Ocakta Yeşilay Vakfı kuruldu
-yüz yirmi beş yıllık Yeşilay Cemiyeti var- 19 Ocakta kanun
teklifi getirildi torba kanuna, iki maddesi kaldı, yürürlük maddeleri bu
torba kanunun. Sayın Cumhurbaşkanının kızı
Esranın da olduğu Yeşilay Vakfına Sepetçiler Kasrı
kırk dokuz yıllığına verildi. Bakın, Sepetçiler
Kasrı, basın merkeziydi, Eminönünde, Sarayburnunda tarihî, turizm,
kültür merkezi, çok güzel bir yer. Yani Yeşilay Vakfına,
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bu vakfa hemen
kâğıt üzerinde verildi kırk dokuz yıllığına.
Şimdi, bu vakfın bahçeleri var, salonları var, bunlar rantiye
amaçlı olarak kullanılacak, belli kesimlere gelir getirecek.
Eğer gerçekten zararlı alışkanlıklarla bir mücadele
söz konusuysa bunun için çok daha uygun yerlerde Yeşilay için
vakıflar, cemiyetler kurulabilir pekâlâ. İlla Sarayburnunda denize
nazır, Kız Kulesine nazır, Galata Köprüsüne nazır
olması gerekmiyor.
Şimdi, bu alışkanlıklar bir iktidar
hastalığıdır, kanser gibidir, metastaz
yapmıştır arkadaşlar. Şimdi, Arınç, Gökçeke
Parsel parsel sattınız. dedi. Susun. dediler, sustular. Susun
deyince susulmuyor, yazmayın deyince yazılıyor; bu işler
konuşulacak ve yazılacak. Nitekim Hükûmetin eski bakanları da bu
rant lobisine, faiz lobisine çok ciddi dikkat çekmişlerdi geçmişte.
Şimdi, burada şunu söylemek lazım:
TOKİnin inşaatları
TOKİ neden hâlâ Başbakana
bağlı? Bu kadar özelleştirme yanlısısınız,
bütün kâr getiren kuruluşları özelleştirdiniz, PETKİMden
tutun şeker fabrikalarına kadar. Niye o zaman TOKİ bir komünist
devlet anlayışıyla devlet projesi olarak işliyor? Çünkü
TOKİ proje dinlemiyor, imar dinlemiyor. İstanbulu beton şehre
çevirdiniz. Bırakın İstanbulu, Ankarayı bile AVMlere,
betona mahkûm ettiniz. Beton içinde yeşillikleri göremez bir durum yaratıldı.
İstanbulun mahallelerini, bu rant amacıyla, bir torba kanunda, bir
kanun teklifiyle Kadıköy Belediyesinden alıp Ümraniye Belediyesine
bağladınız. Bunların hepsi rant lobisinin, rant
cenahının ekiplerinin işleri.
Şimdi, buradan şöyle
baktığınız zaman, Atatürk Kültür Merkezi harabe hâline
getirildi Taksim Meydanında. Kültür deyince, sanat deyince, tarih deyince
bu Hükûmet sınıfta çakıyor. Atatürk Kültür Merkezi neden harabe,
neden bu zenginlik tarumar edilmiş, ortalık yerde
bırakılmış? Bunu anlatamazsınız kimseye.
Şimdi, bakın, mega projeleriniz var değil
mi? 3üncü köprü, buraya getirdik, hâlâ alan teslimatı
yapılmadı. Teslimi yapılmadı alanın arkadaşlar
ama binlerce hafriyat için kamyonlar geliyor, gidiyor, çalışıyor;
orada, 3üncü köprüyle ilgili mega proje çalışıyor. Yine Gebze
yolu olarak geçen büyük yol, Bursaya kadar giden yol var. Bütün bu projeleri
yandaş, havuz içindekiler alıyor. Aldıktan sonra Başbakan
yardımcılığına bağlı bir yönetmelikte
geçmişe dönük düzenleme yapıp bu müteahhitlere devlet garantörlük
veriyor ve gidiyor, yurt dışındaki bankalardan çektiği
kredilerin kefili oluyor Türkiye Cumhuriyeti devleti hazinesi. Şimdi,
garantörlük veriyor bunlara. Yarın bunlar batırdığı
zaman, parayı kaçırdığı zaman yurttaşa
bunların faturaları mal edilecek. İşte, bu
yolsuzlukları, bu haksızlıkları, bu soygunu, bu talanı
Halkların Demokratik Partisi, Allahın izniyle 7 Haziranda gelerek
son verecek ve bunların hepsinden teker teker hesap soracaktır. Bizim
seçim beyannamemizde bunun hesabının sorulacağı yer
alacaktır diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri lehinde söz isteyen Ali Özgündüz, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Özgündüz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sözlerime başlarken
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, baştan söyleyelim, Milliyetçi Hareket
Partisinin imar işlerinde oluşturulan rant lobilerinin, yolsuzluk ve
rüşvet iddialarının araştırılması için
vermiş olduğu bu önergeyi destekliyoruz, sizin de
destekleyeceğinizi bekliyoruz. Yani, arazi, imar, rant, yolsuzluk,
rüşvet olayının araştırılmasını
istemiyor musunuz? Eğer bu önerge lehine oy vermeyecekseniz niye
istemiyorsunuz? Efendim, işte, Meclisin gündemi yoğun. Ya, bundan
daha önemli bir gündem mi var arkadaşlar? Yani, Türkiyenin mal
varlığı birilerine peşkeş çekiliyorsa birileri kamu
malı üzerinden rant sağlıyorsa, yolsuzluk yapıyorsa,
rüşvet yiyorsa bunun araştırılması, açığa
çıkarılması mı önemli, yoksa, efendim, Göstericiler yüzünü
kapattı, bilmem, sapanla taş attı. bunun önlenmesi mi önemli?
Bana göre bu önemli.
Değerli arkadaşlar, şimdi, İtalyada
bir bakanın oğluna 10 bin dolarlık bir saat hediye edildi diye,
EXPO 2015 Fuarı nedeniyle yapılan alt yapı ihalelerini alan bir
müteahhit, bakanın oğluna 10 bin dolarlık bir saat hediye etti
diye bakan istifa etti ve savcılar hemen soruşturma
başlattı. Kimse demedi yani Hükûmete darbe marbe, yok paralel
maralel diye zırvalıklara sığınmadı. Ya,
olması gereken bu. Bir iddia var mı arkadaş, savcı
soruşturmayı başlatır, gereken kişi de istifa eder.
İstifa etmiyorsa siyasi iktidara düşen iş, gereğini yapmak,
onu görevden almak soruşturmanın selameti açısından. Sistem
böyle işler. Doğru mu? Her yerde böyle işler. E, size gelince,
yok, Efendim, Hükûmete darbe falan, paralel maralel. Ya, kim paralel onu da
anlamıyoruz. Melih Gökçek, Bülent Arınça paralelci diyor, Bülent
Arınç diyor ki: Sen, kardeşim, şeyin kucağına
oturmuşsun, Ankarayı parsel parsel satmışsın. Bu
Parsel parsel eylemişler dünyayı. türküsü aklıma geliyor.
Satmışsın. Kime satmışsın biliyorum, bak
söylerim.
Yahu arkadaşlar, yahu arkadaşlar, bir
yolsuzluk, hırsızlık iddiasını Hükûmet sözcüsü ortaya
koyuyor. Size düşen görev, bu iş açığa çıksın.
Efendim, bu iş bizim iç meselemizdir. Başbakan Davutoğlu
başbakancılık oynuyor: Bu iş kapanmıştır.
Nasıl kapanmış? Bu ülke senin babanın çiftliği mi?
Belediye Başkanı satacak, birilerine rant sağlayacak, yolsuzluk
yapacak, hırsızlık yapacak, mal varlığı artacak;
bugüne kadar hiçbir kuruş üretim yapmayan, ülkeye bir kuruşluk katma
değer sağlamayan oğulları, çocukları lüks içinde
yaşayacak, Bu iş kapanmıştır. Nerede
yaşıyorsunuz siz? Böyle bir şey olur mu, başka bir düzen mi
kurdunuz?
Değerli arkadaşlar, Hazreti Ali diyor ki: Üç
çeşit Müslüman var yani inanan insanlar üç çeşittir. Birincisi:
Tüccar mantığıyla inanır, tüccar gibi düşünür,
çıkarını düşünür. Cennete gitmek için, cenneti istemek için
ibadet eder. Allahın yasaklarından sakınır ki cennete
alsın, o daha kârlı görür işi, o öyle inanır; bu, tüccar
gibidir.
İkinci bir grup vardır: Köle gibidir, korkar
sahibinden, Allahtan korkar. Cehennem ateşinden korunmak için
Allahın yasaklarına uyar, ibadetleri yerine getirir ki cehenneme
gitmesin.
Üçüncüsü: Özgür insanın inanmasıdır, özgür
insan gibi, özgür birey gibi inanır. Bu, ne cehennem korkusuyla ne cennet
vaadiyle değil, sadece Allaha kulluk ederek; kula kulluktan kurtulmak,
özgürleşmek, sadece ibadete layık, kulluğa layık, o mabuda
kulluk etmek için inanır. Böylelikle dünya malına tapmaz, böylelikle
kula kulluk etmez, özgür birey olur, böyle inanır, böyle ibadet eder.
Şimdi, ben hakikaten merak ediyorum: Yani, ya, hangi
çeşit inanıyorsanız ona göre bir tavır alın.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bir de dört var: Hiçbiri.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Yani bu olayların
Arkadaşlar, bakın, geçen gün burada bizim
arkadaşımız sizin bir kısım milletvekillerinizin
adı geçen bir belge okudu, haklı olarak arkadaşlar öfkeyle
karşı çıktılar, şiddetle karşı
çıktılar. Ya, kardeşim, benim haberim yok çünkü bir
insanın haberi olmadan
diye isyan etti haklı olarak. Ki o olayda da
bürokratların bir yolsuzluk, dolandırıcılık işi
vardır bana göre, onu konuşuruz ayrıca. Ya, bu iş
araştırılsın, evet, tabii ki. Kardeşim, şimdi
böyle bir şey var. Ya, bir Başbakan Yardımcısı diyor
ki: Büyükşehir Belediye Başkanı Ankara'yı sattı,
birilerine müthiş rant sağladı, kendisine çıkar
sağladı. Yahu, Eğer cennet istiyorsan bu işi
araştır, cehennemden korkuyorsan araştır, özgür insan
olacaksan bu işi araştır. demek lazım.
Dün de söyledim, bu iş AKPnin iç işi falan
değil. Aslında siz de pragmatik yaklaşsanız bile, siyasi
partinin korunması açısından bile yaklaşsanız bence
sizin bu işin üzerine gitmeniz lazım, bizden daha çok sizin istemeniz
lazım. Kim doğru söyledi, kim yanlış yaptı, kim
hırsızlık yaptı, yolsuzluk yaptı açığa
çıksın arkadaş. Senin yüzünden ben niye zarar göreyim? Senin
keyfin yüzünden, senin dünyalığın için ben niye zarar göreyim,
ben niye bu eleştirilere maruz kalayım, ben niye vatandaşa hesap
vermek zorunda kalayım? Ya da senin yüzünden ben niye oy kaybedeyim, niye
iktidardan gideyim? Ya, sizin sormanız lazım; iktidarın, siyasi
partinin bu işin üzerine gitmesi lazım. Yok, üzerini
kapatalım. Kapatamazsınız ki, şaibe devam edecek. Kapatamazsınız
ki, artık cin lambadan çıktı, girmez oraya;
araştırılacak, bugün olmazsa yarın
araştırılacak. Yani, 7 kez mal varlığı el
değiştirse bile ucu açık, bulunacak, yarın el konulacak, on
beş yirmi yıl zaman aşımına tabi suçlar isnat
ediliyor, bitti bu iş, artık cin lambadan çıktı. Siz
temizleyin arkadaş, kangren olmuş kolu kesin, atın.
Davutoğlu başlangıçta umut vermişti, Sayın
Başbakan, Ben, yolsuzluk, hırsızlık yapan kardeşim
bile olsa yolsuzluğa, hırsızlığa uzanan eli keserim.
demişti. Ee, kes kardeşim. Ben de inanıyorum Davutoğlunun
temiz olduğuna bu noktada. Yani, Davutoğlunun dış
politikasını, efendim, Başbakanlık yönetimini falan
eleştiririm, o ayrı mesele ama Davutoğlu,
hırsızlık, yolsuzluk, çıkar sağlama anlamında
temiz bir insandır. Buna inanıyorum, samimiyetle inanıyorum,
samimiyetle inanıyorum; dün Bülent Arınçla ilgili söylediğim
gibi samimiyetle inanıyorum. Hırsızlık, yolsuzluk,
akçalı, pis işlerde yoktur; ne Davutoğlunun parmağı
vardır ne Bülent Arınçın parmağı vardır. E,
arkadaş, temizle içindeki şeyi. Yok, ben akım, pakım. Ak,
pak değilsin, bütün dünya da biliyor. Ya, çok basittir, kendin teftiş
et yani savcı zaten yapmalı, görevidir cumhuriyet
savcısının, 3628 sayılı Yasaya göre hemen, derhâl
soruşturma başlatıp bütün mal varlığını,
yurt içi, yurt dışı, kasalar, masalar ne varsa derhâl tespit
etmeli, bunun hesabını sormalı, kaynağını
sormalı. Nereden aldın Melih Gökçek? Babandan miras mı
kaldı arkadaş? Veraset ve intikal vergisini verdin mi? E, çok güzel,
teşekkür ediyoruz, sana bir de madalya veriyoruz., Nereden aldın Osman
Gökçek, piyangodan mı çıktı? Hangi bilete çıktı? Gel
göster bakalım. Teşekkür ediyoruz. Çok güzel, bunu sor,
kaynağını açıklasın, biz de kamuoyu olarak diyelim ki:
Evet, kardeşim, meşru yoldan kazanmış, sorun yok. E, ama
meşru yoldan kazanmamışsa sen üstüne git ya, sen onun bunun
çıkarı, dünyası için niye ahiretini feda ediyorsun?
Değerli arkadaşlar, şimdi, bugün Orman ve
Su İşleri Bakanlığı Muğla Göcekteki Bedri Rahmi,
Akbük, Göbün ve Küçük Sarsala koylarını yirmi dokuz
yıllığına kira için ihaleye çıkardı, ortalama
yıllık, işte, 80 bin-100 bin lira arasında. Bu kime
verilecek hakikaten? Bu her bir koyun yaklaşık 2 hektara yakın
ormanı var, ormanlık alan. Yarın burada kimler villa yapacak?
Urla villaları gibi özel imtiyazlar mı sağlanacak? Kimler rant
sağlayacak? Ormanlar, kıyılar, koylar bütün kamunundur, devletin
hükmü ve tasarrufu altında ve kamunun kullanımına açık
yerlerdir. E, birilerine verdiğiniz zaman o bölgedeki yaşayan
insanlar bile buradan faydalanmayacak ama birileri keyif çatacak; birileri,
efendim, milyon dolarlık tekneleriyle oraya gelecek, keyif çatacak. Bu
olmaz, bu konuların araştırılması lazım.
Bakın, en son Erdoğan Bayraktar enteresan bir
şey söyledi iki yıl önce 22 milyon dolara aldığı yerle
ilgili. Kentsel dönüşüm alanına sokuldu bu Koşuyolundaki bir
arazi, biliyorsunuz, daha sonra burası da yaklaşık 115 milyon
TLye çıktı. Erdoğan Bayraktar diyor ki: Bu arsa üzerinde
riskli yapı yoktur. Buranın kentsel dönüşüme sokulması
yasanın ruhuna aykırıdır, yanlıştır ve hatta
bana göre suçtur. 17 Aralık sürecinde dediği gibi yani Ben ne
yaptıysam Başbakanın emriyle yaptım arkadaş.
Şimdi de bunu diyor. Yahu siz desenize Arkadaş, kim rant
sağlıyor? Ya, Allah belanı versin, senin yüzünden ben niye
sıkıntı yaşıyorum? Arkadaş,
hırsızlığın, yolsuzluğun partisi purtusu olmaz.
Kim yapmışsa üzerine gidilmesi lazım. Başta da iktidar
partisine görev düşüyor diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri aleyhinde söz isteyen Özcan Ulupınar,
Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Ulupınar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; MHPnin imar işlerinde
oluşturulan rant lobileri, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının
araştırılması ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla Meclis araştırması
açılması için verdiği grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bizim on bir yıllık iktidar dönemimizde hem
merkezî hem de mahallî idarelerde imar düzenlemeleriyle ilgili yolsuzluk
iddialarının ayyuka çıktığı ifade edilmektedir.
Ben konuyla ilgili çok değil, iki ay öncesinde
Başbakanımızın yaptığı
açıklamaları dile getireceğim.
Bizim hükûmetlerimiz döneminde imar düzenlemeleri,
tadilatlarıyla ilgili yolsuzlukların daha da üzerine gidilmiş,
yapılan düzenlemeler de bunun göstergesidir. En son
yaptığımız düzenlemelerle İmar Kanununda 3 temel
hususu ele aldık.
Birincisi: İmar uygulamaları adil ve
hızlı olacak, bu konudaki her gecikmenin mağduriyete neden
olması önlenecek.
Bir diğeri: İmar planı
değişiklikleri sonucu değer artışından
belediyelerin pay alması sağlanacak. Her belediye planların
yapımına, kabul edilenlerin askıya çıkarılmasına
ilişkin mevzuatta web üzerinden bilgilendirme yapacak, ayrıca Kültür
ve Turizm Bakanlığı da bu bilgilendirmeyi yapacak, bu düzenleme
ortaklık payı ve vatandaşların bir belirsizlik içine
düşmesini önleyecektir.
Plan değişikliği tarihî, kültürel ve
doğal dokuyu koruyarak yapılacak ve rutin bir işlem olmayacak.
İmar planı değişiklikleri sıkı planlara
bağlanacak belediyeler bundan pay alacak. İmar planının bir
bölümünde yapılacak noktasal değil, bir bütünü kapsayan genel plan
değişikliği yapılabilecek.
Haksız bir gelir dağılımı, bir
komşunun istifade edememesi gibi bir durum olmayacak. İmarda
değer artış payı alınacak. Bir plan
değişikliğiyle yeni değerin sahibi kamudur. Bu yeni
getirilen düzenlemeyle değer artışlarının hangi oranda
ele alınacağı netleşecek. Belediyelerimize
sağlanan bu imar payını, belediyelerimize, sosyal
dayanışma, kentsel dönüşüm için kullanma mecburiyeti
getirilmiştir. İmar planlarıyla ilgili yapılan
düzenlemelerle inşaat sektörü de nitelikli bir ivme kazanacaktır.
İnşaat sektörü ekonomi için çok önemlidir. Bu düzenlemeler
inşaat sektörüne olumsuz yansımaz, bürokrasinin de yükünü alır.
Bununla ilgili ayrı bir çalışmamız var. Sektörün
gelişmesi bu anlamda ciddi bir imkân kazanacak, bu çerçevede ekonomik
aktiviteleri artıracaktır.
Bir
ayağı mazide bir ayağı atide olan İstanbul ilimize
baktığımızda dünyada tarihî geçmişe sahip olan nadide
şehirlerimiz arasındadır. Bu şehir ki birçok partinin
iktidar olmasına vesile olurken birçok partimizi de iktidardan
etmiştir. Bu şehirle ilgili imar düzenlemeleri yaparken ilmek ilmek,
her metrekaresini düşünerek, irdeleyerek planlarımızı bu
felsefeye göre yaptık. Dünyada böyle bir doğal ve tarihî güzellik
yok. Bunu koruyacağız. İstanbul aynı zamanda yaşayan
bir şehir, bulunduğu yerden 60, 70 ülkeye uçan bir şehir.
İstanbulun tarihî dokusu giderse bir daha geri getirilemez.
İstanbulun bu özelliği konusunda atılacak her adımı
da yakından takip ediyoruz.
Değerli
arkadaşlar, AK PARTİ iktidarlarımızın
başladığı günden bu yana marka şehirler ve
markaları olan şehirler oluşturduk. Geçmişteki zengin
değerlerimizi imar planlarımızla düzenleyip, kendimize has
Selçuklu ve Osmanlı mimarisiyle süsleyip Türkiyenin dört bir yanında
vatandaşlarımıza bu kaliteyi sunduk.
Ancak,
bugün itibarıyla -ben Zonguldak milletvekili olarak bir şeyi ifade
etmek istiyorum- Zonguldakımızı da çok yakından
ilgilendiren bir mülkiyet konusu var. 50 bin vatandaşımızı
doğrudan ilgilendiren bir konu, bir sorun, yüzyıllık bir
problem. TTK havzayifahmiyeden dolayı, kömür havzası olduğu için
vatandaşlarımız bulundukları arsaların tapusunu
alamamakta. 1984 yılında çıkartılan imar affı
kanunuyla tahsis belgeleri alındı ama bu tahsis belgeleri maalesef
tapuya çevrilemedi. Bununla ilgili de İş Güvenliği
Yasasında 31inci madde Zonguldaklı hemşehrilerimizin
beklediği önemli bir konu. Önümüzdeki günlerde, inşallah, onun ve
diğer kanunların buradan geçirilmesi gerekmektedir. Bu sayede
vatandaşlarımız tapu alabilecek, tahsis belgeleri tapuya
dönüştürülebilecek ve yüzyıllık sorun dediğimiz o problem
ortadan kalkmış olacaktır. Bu, bugün görüşeceğimiz torba kanun,
yarım kalan iç güvenlik yasası, onun arkasından
görüşeceğimiz bir torba kanun daha, uluslararası
sözleşmeler, İş Güvenliği Yasası gibi birçok yasa
gündemimizdedir, beklemektedir ve bir hafta süremiz kaldı. 5 Nisan
itibarıyla Meclis kapanacak. 7 Nisandan sonra bütün arkadaşlar,
hepimiz arazide seçim çalışmalarında olacağız. Bu
yasaları da bekleyen binlerce vatandaşımız olduğu için
bu önergenin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, 60a göre bir söz
talebim var efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin, Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınarın MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın hatip
konuşmasında Zonguldaktaki havzayifahmiye uygulamasıyla ilgili
bazı konuları dile getirdi. Zonguldakta havzayifahmiyedeki mülkiyet
sorununu çözerek vatandaşlarımızın oturdukları
evlerin, kullandıkları binaların tapularına sahip
olması, yine 2981 sayılı İmar Affı Kanunu
uyarınca zamanında başvurusu yapılmış tapu tahsis
belgesine bağlanmış ya da bağlanmamış olmakla
birlikte hak sahibi olan vatandaşlarımızın 2981 sayılı
Kanundan kaynaklanan haklarını koruyarak onlara da
tapularının verilmesini amaçlayan Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda iktidar partisinin,
diğer siyasi partilerin de desteğiyle, Sayın Bakanın da
desteğiyle kabul edilerek ilgili tasarıya girmiştir ancak o
tasarının ve teklifin yasalaşması Parlamentonun yoğunluğunu
dikkate aldığımızda belki mümkün olmayabilecektir.
Cumhuriyet Halk
Partisi olarak önerimiz: Oradaki maddenin oradan alınarak görüşmekte
olduğumuz bu torba tekliflerin birisine eklenmesidir. Bu konudaki önerimi
ve önerge taslağımı Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna
ilettim. 4 siyasi parti bu konuda karar verir ise Zonguldaklılara müjdeyi
bugün verebiliriz. Ben bu müjdeyi bugün verelim istiyorum ve Zonguldaklıları
buradan sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bal,
buyurun.
10.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın,
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınarın MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FARUK BAL (Konya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Zonguldakta taş kömürü bulunmasından hemen
sonra 1910 tarihinde tezkereyisamiyeyle kömür havzası o zamanın
hukukuna göre bir iradeye bağlanıyor ve buranın üzerinde daha
sonra oluşan veya 1910 tarihinden önce hak sahibi olan insanların
hukuki sorunları başlıyor. Daha sonra çıkarılan
birtakım yasalar, tapu tahsis belgesi gibi uygulamalarla mülkiyet
hakkı ihlal edilen veya mülkiyet hakkı doğuran işlemleri
gerçekleştiren kişiler hak ihlaliyle karşı
karşıya kalıyorlar. Bunu 57nci Hükûmet döneminde, Milliyetçi
Hareket Partisinin de koalisyon ortağı olduğu dönemde 4479
sayılı Yasayla çözmeye çalıştık. Ancak yasanın
çıkarılmasından sonra ortaya çıkan gelişmeler sorunun
tam olarak çözülmesine imkân sağlamamıştır.
Burada bir sorun olduğuna Milliyetçi Hareket Partisi
de inanmaktadır. Bu sorunun başka hukuki sorunlar yaratmadan ve
hukuki mükteseplere uygun ve mevzuata uygun bir şekilde çözülmesi
arzusundadır. Milliyetçi Hareket Partisi diğer gruplarla da
uzlaşma sağlandığı takdirde bu yönde iradesini ortaya
koyup Zonguldakta mülkiyet hakkı ihlal edilen
vatandaşlarımızın hukukunu savunmaya devam edecektir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun, Grup Başkan Vekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, imar işlerinde
oluşturulan rant lobileri ile yolsuzluk ve rüşvet
iddialarının araştırılması ve önlenmesi için gerekli
tedbirlerin alınması amacıyla 27/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.24
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.34
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık söz
konusu.
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.50
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin ikinci
oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin
Altay ve Ankara Milletvekili Levent Gök tarafından, TMSF'nin Çukurova
Grubunun bazı şirketlerine el koyması, SPK'nın
bağımsız üye görüntüsü altında Turkcell yönetimine AKP'li
eski bakanlar ile İzmir il yöneticisini ataması ve Turkcell yönetiminin
reklam görüntüsü altında Ethem Sancak ile diğer medya
kuruluşlarına örtülü kazanç aktarması sürecinin tüm yönleriyle
araştırılması amacıyla 17/3/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 26/03/2015 Perşembe günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına grup başkan
vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili
Engin Altay ve Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; "TMSF'nin Çukurova
Grubunun bazı şirketlerine el koyması, SPK'nın
bağımsız üye görüntüsü altında Turkcell yönetimine AKP'li
eski bakanlar ile İzmir il yöneticisini ataması ve Turkcell
yönetiminin reklam görüntüsü altında Ethem Sancak ile diğer medya
kuruluşlarına örtülü kazanç aktarması sürecinin tüm yönleriyle
araştırılması" amacıyla 17/03/2015 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis Araştırma Önergesinin (1752 sıra no.lu) Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere, bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
26/03/2015 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Umut Oran, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Oran. (CHP sıralarından
alkışlar)
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konumuz, medya ve siyaset ilişkileriyle ilgili bir
araştırma önergesi. Bu önergeyi, araştırma önergesini
önemsiyoruz, bu araştırma komisyonunun kurulmasının
gerekliliğini vurguluyoruz. Tabii, medya, bağımsız medya,
tarafsız medya, özgür medya ve bunun ilişkileri son derece önemli,
demokrasi açısından son derece önemli.
Geçen hafta Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis
Ayala Türkiyedeydi, Türkiyede üç gün çeşitli temaslarda bulundu ve
Türkiyeden giderken şu saptamaları yaparak ayrıldı:
Türkiyede demokrasi ve özgürlük açığı var. dedi. İkinci
saptaması: Türkiyede demokrasi çalışmıyor, felç
olmuş. Üçüncü saptaması: Demokratik kurumlar işlevini
yitirmiş; yasama, yürütme, yargı işlevini yitirmiş.
Dördüncü saptaması, burası önemli, konumuzla önemli: Türkiyede
medya kriminal bir hâl almış, bir suç örgütü durumuna gelmiş.
Ve beşinci saptaması da Seçimlere seksen gün kala Türkiyede seçim
güvenliği de tartışılır hâle gelmiş. Böyle bir
saptamayla Luis Ayala ayrıldı. Sonra, geçen hafta, tekrardan Avrupa
Parlamentosunun ilerleme raporu sorumlusu buradaydı,
Dışişleri Komisyonu Başkanı buradaydı, üç
aşağı beş yukarı onlar da aynı endişelerini
bizlerle paylaştılar.
Tabii, demokrasi son derece önemli ve demokraside de
medya, bağımsız, tarafsız özgür medya son derece önemli.
Şimdi, Türkiyede bu medya ne kadar bağımsız, ne kadar
tarafsız, bu medya ne kadar özgür? Şimdi, bunu anlayabilmemiz için
bir kere bu havuz problemini çözmemiz lazım. Yani şu tespiti
yapıyoruz ve bunu ortaya koyuyoruz. Türkiyede bir havuz problemi var.
Dolayısıyla bu havuz medya sorununu masaya yatırmamız
lazım.
Bakın, bir örnek vermek istiyorum: TMSF, 21
Kasım 2013 tarihinde 2 gazete, 1 televizyon; Akşam, Güneş ve Sky
televizyonuna el koyuyor ve burada o gazetelerin yönetiminde olan Çukurova
Grubunu alıyor ve bunları Ethem Sancakın başında
olduğu Türkmedyaya veriyor. 62 milyon dolarlık bir
İhale yok,
para ödendi mi ödenmedi mi belli değil. Şimdi, TMSF ayağı
böyle.
Ondan sonra Sermaye Piyasası Kuruluna
bakıyoruz, SPKya. O da Turkcelli ele alıyor, Turkcellde Çukurova
Grubunun yönetim kurulu üyelerini belli şartları yerine
getirmedikleri için kenara çekiyor ve -burasına özellikle dikkatinizi
çekiyorum- bağımsız yönetim kurulu atıyor,
bağımsız yönetim kurulu atıyor. 7 yönetim kurulu üyesi var,
5 bağımsız yönetim kurulunu Çukurovadan alıyor ve
bağımsız yönetim kurulu olarak SPK atıyor. Kimi atıyor
buraya? Atilla Koç, eski AKPli bakan. Sonra Hilmi Güler, yine eski bakan.
Sonra, Bekir Pakdemirli, İzmir İl Başkanı AKPnin ve
milletvekili aday adayı. Mehmet Bostan ve Ahmet Akar.
Baktığınız zaman hani bu bağımsız yönetim
kurulu esasında göbekten bağlı. Nereye bağlı?
İktidara, AKPye bağlı.
Şimdi, peki, Turkcell bu tarafta, işte medya bu
tarafta. Peki diyeceksiniz ki: Bu havuz problemi nedir, bu havuz problemi
nasıl oluyor? Bakın şöyle oluyor havuz problemi: Mesela 2014
yılına bakıyoruz, elimde şöyle bir şey de var, bu 4 Şubat
2015te bir gazetenin açıklanmış, kamu kurumlarının
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne gazetesi o?
UMUT ORAN (Devamla)
AKP yöneticilerinin
atadığı şirketler ve buradan nereye ne kadar kaynak
aktarılmış, burada hepsini tek tek veriyor. Bizim konumuz
Turkcell yani bizim araştırılmasını istediğimiz
şey Turkcell.
Bakın, nasıl oluyor bu sistem? Şöyle
oluyor: 2014 yılı, Akşam, Güneş, Star; 3 tane gazeteyi
alalım buraya, yaklaşık 10-15 bin tirajı olan gazeteler
bunlar ama şişirilmiş olarak baktığımız
zaman 300 bin civarında bir tirajları var. Toplam tirajın
içerisindeki payları yüzde 7 yani 3 gazete var, tirajları yüzde 7.
Peki, Turkcellin reklam bütçesinden ne kadar kaynak aktarılıyor
buraya? Yüzde 7 olan bir şeye ne kadar aktarılabilir? Yüzde 7, yüzde
8, yüzde 10; hayır, yüzde 31,3 bu 3 gazeteye ki şişirilmiş
olan yani bunların bayi satışı olmayan tirajlarına
kaynak aktarılıyor. Biraz evvel gösterdiğim bu gazete, örnek
verelim, Sözcü gazetesi bu. Bu gazetenin hemen hemen, şişirilmiş
olarak baktığımız zaman, 3 tane gazeteyi saydım,
onlardan daha fazla tirajı var, yüzde 8 civarında tirajı var.
Peki, ne kadar kaynak aktarılıyor Turkcellden? Yani,
baktığınız zaman bir adalet, eşitlik var mı?
Binde 4 yani aynı tiraj, bir taraf yüzde 31,3 yani üçte 1, öbür taraf binde
4. Şimdi, işte bu büyük bir sıkıntı yani burada bir
adalet ve eşitliğin olmadığını görüyoruz.
Peki, kriminal nasıl olunuyor yani niye kriminal
olunuyor? Bizim de bu konuda, bakın, şubat ayında yani
geçtiğimiz ay bu gazete grubu, bu medya grubu, Ethem Sancakın
başında olan bu grup, partimize, partimizin Genel
Başkanına, şahsıma, milletvekillerimize bir sürü iftirada
bulundu, bir sürü hakarette bulundu, hedef gösterdi. Biz de gerekli belgeleri,
gerekli bilgileri ortaya koyduk ve onların bütün bu
iftiralarını, bütün bu yalanlarını çürüttük, bir kenara
attık. Ama, şimdi, bu bir siyaset olabilir mi? Böyle bir siyaset
olabilir mi? Şimdi, siz bir medya grubuna el koyacaksınız, onu
istediğiniz kişiye vereceksiniz, ondan sonra da o gelecek,
istediği siyasi partiye istediği gibi tetikçilik yapacak,
istediği gibi tezgâh kuracak. İşte, kriminal böyle oluyor. Yani,
böyle bir şeyin olmaması lazım.
Peki, bakıyorsunuz kimdir bu medya, alan yani
iktidarın vermiş olduğu kimdir, Ethem Sancak kimdir diye
bakıyorsunuz; iş adamı kimliği var, efendim, bir medya
patronu olmuş, AKPyle yakın ilişkisi var, şu anda da
AKPnin eski MKYK üyesi, AKPnin, yine, şu anda, bir kurumunun -Parti
İçi Demokrasi ve Hakem Kurulu- üyesi. Yani, şimdi, buradaki
ilişkilere baktığınız zaman, burada sağlıklı
olmayan bir durum var. Yani, bu sadece Cumhuriyet Halk Partisinin sorunu
değil, bu sadece Umut Oranın sorunu da değil; biz, sonuçta bize
gelen, atılan çamuru temizlemesini biliriz, bizim alnımız ak
başımız dik, biz bunlarla mücadele etmesini biliriz. Ama söz
konusu Umut Oran veya Cumhuriyet Halk Partisi değil, söz konusu temiz
siyaset, ahlaklı siyaset, siyaset-medya ilişkileri; söz konusu olan
demokrasi, söz konusu olan parlamenter, demokratik, hukuk sistemi yani söz
konusu olan bu.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Gürsel Tekinin
açıklamasına ne diyeceksin? 8 Haziranda el koyuyormuş.
UMUT ORAN (Devamla) Şimdi, bunun için hep beraber
mücadele etmemiz gerekiyor.
Şimdi, biz, burada düğümün ucunu aldık
yani biz bir yerden yakaladık, paçasını, yakasını
yakaladık; bunun arkasında da kim varsa, bunun arkasında iş
adamı varsa iş adamına gideceğiz, bunun arkasında
medya varsa medyaya gideceğiz, siyasetçi varsa siyasetçiye gideceğiz
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Gürsel Tekin selam
söyledi.
UMUT ORAN (Devamla)
bürokrat varsa bürokrata
gideceğiz, kim varsa onun arkasına gideceğiz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bakın, ne hâle geliyor? Bakın, Turkcell, eminim ki buradaki bütün
arkadaşların da -hangi partiden olursa olsun- göz bebeği olarak
gördüğü, gurur duyduğumuz dünya çapında bir şirketti,
değil mi? Yani, baktığınız zaman, iletişimde
dünya çapında, hepimizin iftihar ettiği bir şirket. Şimdi,
bu olan doğru bir şey mi? Yani, iktidar alıyor, 7 yönetiminden
5ine kendi bakanlarını oraya
Yani, bir yerde eski Bakanlar
Kabinesi gibi kuruyor, ondan sonra da kaynakları istediği gibi
başka yerlere devrediyor.
Şimdi, bugün Turkcell bana göre sorgulanır yani
Turkcell mi AKPCELL mi? Yani, ben bu Turkcelle nasıl güveneyim?
İnanın, yani şunu bile düşünüyorum: Turkcell abonesiyim ama
aboneliğimi oradan almayı bile düşünüyorum. Orada binlerce
çalışan var, milyonlarca abone var ama ben bu kuruma güvenmiyorum.
Niye güvenmiyorum? Çünkü siyasetle, medyayla -bu çete, suç örgütü- kötü
ilişkiler bunlar. Onun için diyorum ki -hepinize diyorum- temiz siyaset
için, ahlaklı siyaset için gelin
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ya, sen mi
söylüyorsun temiz ve ahlaklı siyaseti?
UMUT ORAN (Devamla)
bu Meclis araştırma
komisyonunu çalıştıralım ve gerçeklerin ortaya
çıkmasına hep beraber yardımcı olalım.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Havuz için topladığınız
paralar nerede?
UMUT ORAN (Devamla) Bu, hepinizin görevi.
Hepinize saygılar sunuyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Havuz için
topladığınız paralar nerede?
BAŞKAN Sayın Bak, lütfen
UMUT ORAN (Devamla) Tekrardan sizlerin vicdanına
sesleniyorum, alacağınız kararla da sizleri Allaha havale
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Havuz için
topladığınız paralar nerede? Adam ağlıyor,
paramı çaldılar diyor.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sen mi ahlaklı
siyasetten bahsediyorsun!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Önce 17-25
Aralığın hesabını verin.
BAŞKAN - Öneri aleyhinde söz isteyen Süreyya Sadi
Bilgiç, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Bilgiç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) O adam Başbakan
Yardımcısına saldıran adamı bağrına
basıp okşamış adam. O kriminal bir adam.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Mehmet Cengiz ve
Özaltın nereye para aktardılar? Milletle sevişen adam nereye
para aktardı?
BAŞKAN Sayın Çavuşoğlu, lütfen
Buyurun.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis
araştırması açılması önergesi üzerine aleyhte söz
almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii burada önergeye
baktığımızda kendi içerisinde pek çok çelişki ve pek
çok iddiayı görüyoruz. Bunlar çoğaltılabilir; hangi açıdan
bakıyorsanız -değişik zaviyelerden
baktığınızda- çok daha farklı şeyleri
söyleyebilirsiniz.
Öncelikle, Sayın Oranın konuşmasına
baktığımda, işte bir AKP medyası ki bu ifade
önergede de geçiyor, işte Yandaş medya, candaş medya.
Değerli arkadaşlar, her şeyden önce AK
PARTİ ve AK PARTİ iktidarı gökten zembille inmedi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İndirildi.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - Yani bu,
ciddi manada milletin büyük bir teveccühünü alarak, hele bugün yüzde 50ler
seviyesinde teveccühünü alarak iktidarda olan, burada yüce Mecliste temsil
edilen bir parti.
ENGİN ALTAY (Sinop) 38
38
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - Tabii ki
vatandaşın içerisinde olduğu gibi medyada da bu iktidarı
destekleyen farklı medya kuruluşları olabileceği gibi bunun
karşısında, aleyhinde olan medya kuruluşları da
olabilir. Onlar da her türlü şekliyle özgürce, serbestçe, özgür medya,
özgür basın düşüncesi içerisinde yayınlarını
yapabilirler.
Burada, ben yalnız bu önergenin aslında özünün
ne olduğunu anlamamıştım ancak Sayın Oranın
konuşmasına baktığımda bu önergenin özünü
anladım. Bu önerge şudur: Bir hesaplaşma dürtüsü içerisinde
verilmiş bir önergedir. Nedir? İşte, bu medyada bahsedilen
diyelim ki gazetelerde aleyhte birtakım yazılar
çıkmıştır, bunlara belki hukuki yollardan gereken cevaplar
verilmiştir, verilmemiştir, onu bilemiyorum ancak bununla
yetinilmemiş, bir hesaplaşma dürtüsü içerisinde bir de bu mesele
farklı bir açıdan Meclis kürsüsüne taşınmış
bulunuyor.
Şimdi, mesela, burada, bakıyorum, diyor ki
işte: 6362 sayılı -sizin önergenizden okuyorum- Kanunun
21inci maddesinin (1)inci fıkrasında halka açık
ortaklıkların piyasa teamüllerine, ticaret hayatının
basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak ticari uygulamalar
yapması ve kârlarını veya mal varlıklarını
azaltarak kazanç aktarımında bulunması yasaklanırken
Şimdi, sadece burasını almışsınız ama bu
6362nin 21inci maddesini okursak şunu söylüyor, diyor ki: Halka
açık ortaklıklar ve kolektif yatırım kuruluşları
ile bunların iştirak ve bağlı
ortaklıklarının; yönetim, denetim veya sermaye bakımından
doğrudan veya dolaylı olarak ilişkide bulundukları gerçek
veya tüzel kişiler ile emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri, ticari
hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine
diye cümle devam ediyor. Yani,
hangi şart var burada? Bu halka açık ortaklığın,
bahsedilenin mutlak surette yönetim, denetim veya sermaye açısından
doğrudan veya dolaylı olarak ilişkide bulunmuş olduğu
bir gerçek veya tüzel kişiyi aramanız gerekiyor.
Şunu soruyorum arkadaşlar: O zaman Turkcell ile
bahsetmiş olduğunuz medya kuruluşlarının nasıl
bir ilişkisi var yönetim, denetim ve sermaye açısından?
OKTAY VURAL (İzmir) Siyasi. AKP ile Turkcell
arasında ne ilişki var, Atilla Koçla?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla)
İşin başında, o zaman buradan
baktığımızda bu önergenin hukuki dayanağının
birinci ayağı çökmüş oluyor.
İkinci, diğer taraftan
baktığımızda, değerli arkadaşlar, özel
şirketler medya planlarını, ticari öncelikleri, yapılan
iletişimin hedef kitlesi, erişim maliyetleri, ticari ilişkiler
ve şartları çerçevesinde yapmaktadırlar. Turkcellin de
diğer şirketler gibi medya planlamalarını bu şekilde
yaptığını zannediyorum. Öte yandan, özel bir şirketin
kendi özel tercihleri ve uygulamaları çerçevesinde yapmış
olduğu işlemlerinin Anayasamızın 98inci maddesi
çerçevesinde Meclis denetimine tabi tutulması isteminin de hukuki bir
karşılığının bulunmadığı da
açıktır, hatta böyle bir konunun Meclis İçtüzüğünün 97nci
maddesi uyarınca gündeme alınması dahi mümkün değildir ama
bugün bunu konuşuyoruz.
Turkcell, değerli arkadaşlar, özel bir
şirkettir, medya planlamasını yapmakta serbesttir. Hiçbir
şekilde, kendi planlamasını sanki Basın İlan Kurumunun
bir ilanıymış gibi, Basın İlan Kurumu bu medya
planlamasını yapıyormuş gibi, bütün herkese eşit
şekilde dağıtmasını falan beklemek, maalesef ticari
hayatın gerçekliğiyle bağdaşmaz bir bakış
açısıdır.
Ayrıca, şunu söyleyeyim: Bir yanda, işte,
medyayı suçluyoruz, onu yapıyoruz, bunu yapıyoruz, öbür taraftan
özgür medya diyoruz ama diğer taraftan, bir Genel Başkan
Yardımcısı da bu olaylardan, hadiselerden sonra çıkıp
gazetelere el koymaktan bahsetti. Peki, değerli arkadaşlar, hukuk
karşısında hakkımızı arıyoruz ama gazetelere
el koymanın nasıl bir hukuki karşılığı
olabilir? Böyle bir hukuki karşılık var mı? Yok. Ha, ondan sonra
tabii ki bundan vazgeçildi. Ama değerli arkadaşlar, şunu
anlamamız lazım: Burası, Meclis kürsüsü dışarıda
yaşanan birtakım kavgaların, medya üzerinden yaşanan
birtakım kavgaların hesaplaşma yeri değildir ve zaten
dediğim gibi, özel bir şirkettir. Burada ne 6362 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 21inci maddesinin (1)inci fıkrasında,
yönetim, denetim ve sermaye açısından bir ilişki kurulması
mümkündür ne de dediğim gibi, Anayasanın 98inci maddesi
çerçevesinde bir hukuki karşılığı yoktur bu önergenin.
Bütün bu gerekçelerle bu önergeye karşı
olduğumu bildiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri lehinde söz isteyen, Seyfettin Yılmaz, Adana
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin TMSFnin gözetimindeki
Çukurova Grubu bünyesinde bulunan Sky Türk televizyonu, Akşam ve
Güneş gazetelerine Turkcell üzerinden aktarılan reklamlar üzerine
vermiş olduğu araştırma önergesi hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu Turkcellin
olayı, bu medyaya karşı yapılanlar, tamamen Adalet ve
Kalkınma Partisi döneminde al gülüm ver gülüm sistemidir. Nedir bu sistem?
Bu sistemin ana unsuru şu: Bu, 17-25 Aralıkta kendisini ortaya
koymuştur. Ne yapılmaya çalışılıyor?
Yapılan, asrın yolsuzluğu. Milletin trilyonlarını
götüren, katrilyonlarını götüren bir anlayış, bir
yapı, bir hükûmet anlayışı, oluşturulan yandaş
medya marifetiyle halkta bir algı operasyonu oluşturularak, bu
yapılan işlerin gerçekte bir darbe olduğunu, sanki milletin
malının, kamunun malının yenilmediğini, bunları
milletin gözünün içine baka baka anlatacak bir medyaya ihtiyaç var. Bu
yapılanlar darbedir, bunu yapan savcılar haindir, bunu yapan
savcılar darbecidir. Bu algının yaratılması
gerekiyor. Kimle yaratılması gerekiyor? Oluşturulan medya
marifetiyle.
Bu Hükûmet, belli bir dönemden sonra Türk medyası
üzerinde bir operasyon yapmıştır. Buna operasyon demek de mümkün
değildir, bu bir darbedir değerli milletvekilleri. Bunu niye
söylüyorum? Bu, kendi şahsınızla
İşte, Sayın
Recep Tayyip Erdoğan kendi parası varsa çıkar, bir televizyonu
alır, bir gazeteyi alır; AK PARTİnin zengin milletvekili
vardır -birçok zengin milletvekili de vardır- çıkar, televizyon
alır, gazete alır ama yapılan ne? Değerli milletvekilleri,
yapılan, kamu ihalelerinden yandaş iş adamlarına ihaleleri
vereceksiniz, oradan kazanılan paraların bir kısmını
da aktaracaksınız bir tarafa, oradan -efendime söyleyeyim-
Sabahı alacaksınız, ATVyi alacaksınız,
başına damadını getireceksiniz. Gazeteyi alanların
gazeteyle alakası yok. Öbür tarafta -yine ne işte- bu, Akşamla,
Starla, Sky Türkle oluşturulan da bunun bir benzeri.
Şimdi, şurada, bu tapeler Adli Tıp Kurumu
tarafından belirlendi; burada, millete küfreden bir iş adamı da
dâhil olmak üzere tapelere geçmiş. Bunu inkâr edemezsiniz, bunlar eninde
sonunda ortaya çıkacak. Burada diyorlar ki işte 730 milyon dolar
para toplanmış. Yani ne kadar? 1 katrilyon 400 trilyon lira. Kimin
parası bu, Allahınızı severseniz? Bunlar kamudan ihale
alıyorlar. Ne yapıyorlar kamudan aldıkları ihalelerle?
Şişirilmiş rakamlarla iş yapıyorlar ve ondan sonra bu
paraların bir kısmı, beyefendi talimat veriyor, bir taraflara
aktarılıyor.
Size bir örnek Sayıştay raporundan
Yani buna
hiç mi vicdanınız sızlamayacak? Ulaştırma
Bakanlığı gibi tarihin en büyük ihalelerine imza atıyor.
Bakın, Adapazarı-Karasu, Tekirdağ-Muratlı, Kars-Tiflis,
İzmir-Kemalpaşa, 4 tane demir yolunun projesi hazırlanıyor,
ihalesinin yaklaşık maliyeti kaç lira biliyor musunuz? Tam
rakamını size vereyim, 945 trilyon lira. Peki, bu 4 ihale iş
bitiminde kaça mal oluyor? Efendime söyleyeyim, 3 katrilyon 87 trilyon liraya.
Kim kazanıyor burada parayı? 5-6 tane iş adamı
kazanıyor. Buradan milletin sırtına bine bine
kazandıkları paralarla ondan sonra tutuyorlar Sabah gazetesini
alıyorlar, ATVyi alıyorlar, Starı alıyorlar,
Akşamı alıyorlar, bir ordu oluşturuyorlar. Ne ordusu?
Basın ordusu. Bu basın ordusunun televizyonlarında,
gazetelerinde köşe yazarlarına Alın size 100 bin dolar.,
basında Alın size 100 bin dolar maaş. Ne
yapacaksınız? AKPyi öveceksiniz. Beyefendi, Recep Tayyip
Erdoğan ak derse ak diyeceksiniz, kara derse kara diyeceksiniz.
Yani, bundan farklı bir yapı var mı Allahınızı
severseniz?
Dün, Balyoz ve Ergenekon olurken Recep Tayyip
Erdoğan çıkıyordu Bu millete darbe yapılıyor.
diyordu ama bu milletin savcıları bu darbeye karşı dik
durarak bu darbenin önüne geçiyor, İşte benim zırhlı
Mercedes arabam. diyordu. Bir bakıyorsunuz o yandaş medyadaki
köşe yazarları, o yandaş televizyondaki sunucular ne
yapıyorlar? Vay, darbe!, Millet iradesi, sandık, darbeciler,
hainler, ordu içindeki hainler, Allah bizi bunlarla beraber savaşa
göndermedi. diyorlardı. Oturuyorlar orada karşılıklı,
ayda 100 bin, 200 bin doları alıyorlar milletin bin liraya
geçinemediği bir ortamda, Recep Tayyip Erdoğanı ve AKPyi öv
babam öv; görevleri bu, başka bir görevleri yok. Döndü Recep Tayyip
Erdoğan dedi ki: Yahu, bu kumpasmış. Baktım aynı
adamlar aynı televizyonlarda diyorlar ki: İşte hainler orduya
kumpas kuruyorlar, ordu içerisinde kumpas kurmuşlar, bunu
oluşturmuşlar. Şimdi çıkmışlar bu
televizyonlarda karşılıklı 2 tanesi 100er bin dolar
maaşı da alarak bunları anlatıyorlar. Yahu böyle bir medya
dünyanın neresinde görülmüş? Böyle bir adalet olur mu?
Bakın, size bir şey söyleyeceğim. Dün bunu
kim yapıyordu biliyor musunuz? Bundan on dört-on beş yıl önce
muktedir güçler sakallı bir kişi buluyorlardı, başörtülü
birini buluyorlardı, birtakım değerleri buluyorlardı, bir
senaryo, bütün televizyonlar, köşe yazarları, program
yapımcıları vay tarikat, vay din, vay şu, vay bu diyerek
veriyorlardı yaygarayı. Peki, o zaman sizin canınız
yanmıyor muydu? Bugün, onun kat kat kötüsünü siz yapıyorsunuz,
farkında değil misiniz? Yazık, günah değil mi! Adalet
lazım değil mi bir ülkeye? Haksızlık kimden gelirse gelsin,
önemli olan hakkın yanında durabilmektir. Bana yapılırsa
haksızlık, yaşasın zalimler için cehennem ama başkaları
mağdur olduğu zaman oh ne güzel, ne âlâ memleket! Böyle bir ülke
yönetilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Peki, bunun garantisi
var mı? Yarın bir benzeri size yapıldığı zaman
zorunuza gitmeyecek mi? Gelin, adil olun ya! Bunun neyini savunuyorsunuz?
Bugün, bu soru önergesinde verilen, Star Sancak Grubunun
şeyleri
İşte burada rakamları var.
Bakın değerli arkadaşlar, 60 trilyonluk
reklam verilmiş. Bunun 25 trilyonunu kim alıyor, biliyor musunuz?
Sabah gazetesi alıyor. 8 trilyonunu kim alıyor? Star gazetesi
alıyor. Bunların tirajları ne? Havaalanlarına gidiyoruz,
her tarafta Star gazetesi var. Kim dağıtıyor bunları? Kim
bunların parasını veriyor?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Zaman da var, Zaman.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Zaman falan yok,
başkası da yok. Geçin onları.
Gidiyorsunuz başka yerlere, her tarafta Star.
Satıldığı falan yok ama toplumun olduğu yerlerde
bedava dağıtılıyor. Kim ödüyor? Halk ödüyor değerli
arkadaşlar, halk ödüyor bunun parasını. Bunun parası
dağın başındaki köylü Mehmet Ağadan
çıkıyor, işçiden çıkıyor, emekçiden çıkıyor,
emekliden çıkıyor, memurdan çıkıyor, esnaftan
çıkıyor. Bu paralar babanızın parası değil.
Öbür taraftan, bakıyorsunuz, adalet olsa CNN Türke
yok, efendime söyleyeyim, Kanal Dye yok, Sözcüye yok, Zamana yok, Bugüne
yok, Samanyolu Televizyonuna yok. Kime var? Kanal 24. Şurada
bakıyorum ben, Halkbank tamamını Kanal 24e vermiş. Kimdir
bu Kanal 24? Kim izliyor Kanal 24ü?
RECEP ÖZEL (Isparta) Biz izliyoruz.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Haa, kim izliyor
biliyor musunuz? Algı oluşturuyorsunuz, algı ama unutmayın
ey Recep Tayyip Erdoğan ve onunla yol yürüyenler, siz dün bunların
hepsinden dert yanıyordunuz. Yola çıktığınızda,
cebinizdeki simit parasını vererek o Millî Gazeteye destek
veriyordunuz. Millî Gazete de yok bunun içerisinde. Dün Bu satılık
medya. Bu medya bizi linç ediyor. Bunlar muhafazakâr kesimleri linç ediyor.
diyordunuz. Bugün sizin yaptığınızın ne farkı var
Allah aşkına? Bugün belli yerden aynı gazeteler ele
geçirilmiş -Sabah, Star, Akşam, Takvim, şu, bu- belli noktadan
bir talimat veriyor, hepsi aynı manşetle çıkıyor. Hedef
gösteriliyor, ondan sonra devletin başka kurumları,
yargısıyla, adliyesiyle beraber hedef gösterilen noktaya yallah atışa
gidiyorlar. Dün de aynısı yapılıyordu, dün de bir
televizyon kanalı, bir gazete alıyordu bir başörtülüyü,
alıyordu bir sakallıyı, ondan sonra, onun üzerinden İslami
değerlere vuruyorlardı. Bugün sizin yaptığınızla
onun yaptığı arasında ne fark var biliyor musunuz? Siz
onlardan daha acımasız gidiyorsunuz, açık söylüyorum, net
söylüyorum, bunun böyle bilinmesinde fayda var. Niye tahammül edemiyorsunuz?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma
yapıyor. Market açılışı yapsa, çeşme
açılışı yapsa Türkiye'de 37 tane televizyon kanalı,
ulusal kanal, 100e yakın yerel kanal canlı veriyor. Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçelinin salı günleri olan grup
toplantılarına bile tahammülünüz yok. Başbakan Katardan
arıyor, Alo Fatih
diyor, Ne oldu Sayın Başbakanım?,
Siz bu Devlet Bahçeliyi niye canlı veriyorsunuz? diyor. Ya, bir
beş dakika konuşmasına bile tahammülünüz yok. Böyle bir
demokrasi olabilir mi? Böyle bir hakkaniyet anlayışı olabilir
mi?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Alt yazıya bile
tahammülü yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Alt yazı
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Fatih Saraç ne diyor
biliyor musunuz? Sayın Başbakanım, hemen
kaldırıyoruz. Veriyor talimatı, genel
başkanımızın canlı yayındaki
konuşmasını kaldırıyor ve Bilal Erdoğanı
arıyor, Ya, beyefendiyi çok üzdüm, buna üzüldüm. diyor. Ama
unutmayın, bu millet sizi üzecek, ama bugün ama yarın, çünkü
haksızlık üzerine, adaletsizlik üzerine kurulan bir sistem hiçbir
zaman için ayakta kalmamıştır. Onun için hakka davet ediyorum,
onun için adalete davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bırakın bu yandaşlığı, oradan laf
atmayı bırakın da hakka doğru yürüyün, adalete doğru
yürüyün, millete doğru yürüyün.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Millete yürüyoruz
zaten, on seçimdir milletle beraberiz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Göreceğiz Osman.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Tamam, yine
göreceğiz. On seçimdir görüyorsun.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) İnşallah sizi
ziyaret etmek zorunda kalmayız.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne savunuyorsun ya? Neyi
savunuyorsun ya?
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Oran.
OKTAY VURAL (İzmir) Senin siyasetin Star mı
ya? Partini savun, fikirlerini savun.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Partimi
savunuyorum, Milletle yürüyoruz. dedim ben de.
BAŞKAN Sayın Bak, Sayın Vural, lütfen
Sayın Oran bir şeyler ifade edecek.
OKTAY VURAL (İzmir) Star, medya siyasetini ne
savunuyorsun ya? Sen milletin vekilisin, medyanın vekili değilsin ya.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Milletle
yürüyoruz. dedim ben de.
OKTAY VURAL (İzmir) Avukatı mısın?
BAŞKAN Buyurun Sayın Oran.
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın Başkan,
Sayın Süreyya Sadi Bilgiç benim bir hesaplaşma içerisinde
olduğumu ifade etti. Herhâlde yanlış anlaşıldım.
Bir sataşma üzerinden söz almak istiyorum müsaade ederseniz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sataşma yoktur Sayın Başkanım, tutanakları isteyelim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oran.
Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Umut
Oran'ın, Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiçin CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın milletvekilleri,
burada bir hesaplaşma içerisinde değiliz yani biz sonuçta burada bir
yasama organının bir parçasıyız. Ortada gerçek bir durum
var, ben biraz evvel rakamlarla bunu ifade ettim yani bir gazetenin eğer
tirajı yüzde 7yse, yüzde 31,3 reklam bütçesinden ayrılıyorsa;
diğeri de yüzde 8se, binde 4 alıyorsa burada bir
yanlışlık var yani akıl, bilim, mantık, vicdan
Yanlışlık var. diyor. Yoksa, benim burada bir hesaplaşma
içerisinde olmadığımı ifade etmek isterim. Doğrudur,
yani son dönemlerde ben de bir medya mağduru, bu havuz
medyasının mağduru oldum ama ben kendi sorunumu, kendi partimle
ilgili, kendimle ilgili bu sorunu yargı önünde çözeceğim, sonuna
kadar gideceğim. Zaten elimdeki bilgiler, belgeler de bütün bu
yalanları da çökertmiş oldu, bu kumpası da, tezgâhı da bir
anlamda çökertmiş oldu, ortadan kaldırmış oldu.
Şimdi, buradaki dava bu değil, bunu lütfen
böyle değerlendirmeyin. Bu hepimizin ortak sorumluluğu. Bugün size,
yarın bize; bugün bize, yarın size. Bakın, Sayın
Başbakan Davutoğlu, Sayın Genel Başkanınız diyor
ki: Kim şu veya bu gerekçeyle millî hazinemize, kaynaklarımıza
yolsuzluk niyetiyle yaklaşırsa, kim herhangi bir şekilde harama
bulaşırsa kardeşim de olsa onun kolunu koparmaya
kararlıyız. Bunu sizin Genel Başkanınız Sayın
Başbakan Davutoğlu söylüyor.
Şimdi, burada işte, hesaplaşma,
şudur, budur diye bakmamak lazım; ortada bir realite var,
yanlış giden bir iş var. Bunu düzeltmek hepimizin görevi; bunu
düzeltmek, bunu ortadan kaldırmak hepimizin görevi.
Ben bu konuda bir kez daha, bunun bir hesaplaşma
olmadığını, demokrasinin sağlıklı
işlemesi için özgür medyaya ihtiyacımız olduğunu ortaya
koyuyorum. Orada çalışanlara da yazık oluyor, Turkcellde
çalışanlara da yazık oluyor. Yani sonuçta yukarıda bir
şeyler oluyor, filler tepişiyor ama bunun faturasını,
maalesef, her seferinde vatandaş ödüyor.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin
Altay ve Ankara Milletvekili Levent Gök tarafından, TMSF'nin Çukurova
Grubunun bazı şirketlerine el koyması, SPK'nın
bağımsız üye görüntüsü altında Turkcell yönetimine AKP'li
eski bakanlar ile İzmir il yöneticisini ataması ve Turkcell
yönetiminin reklam görüntüsü altında Ethem Sancak ile diğer medya
kuruluşlarına örtülü kazanç aktarması sürecinin tüm yönleriyle
araştırılması amacıyla 17/3/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Önerinin aleyhinde söz isteyen Ramazan Can,
Kırıkkale Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
16 Mayıs 2013 tarihinde aldığı
kararla, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Çukurova grubundan olan
alacaklarının tahsilini teminen 5411 sayılı
Bankacılık Kanunundan kaynaklanan yetkilerini kullanarak 10
şirketin yetkilerini devralmıştır.
Sayın milletvekilleri, TMSF, hukuktan ve mevzuattan
almış olduğu yetkiyle, kamunun, yani milletin
alacaklarını tahsil etme anlamında, borçlunun hukukunu da
koruyarak, bu alacakları en yüksek değerde tahsil etme gayretinde
olan bir hukuki kurumdur. Dolayısıyla, TMSFnin
açıklamasından da anlaşılacağı üzere,
alacakların tahsili zımnında Show TV ve BMC satışa
çıkartılırken, diğer şirketlerin de yönetimini devraldığından
bahsetmektedir.
Çukurova grubu firmalarıyla Fon arasında, Fona
devredilen çeşitli bankalara ait alacaklar kapsamında, ilk olarak
31/1/2003 tarihli ana sözleşme, 4/8/2004 tarihli de ek sözleşme
imzalanmış ve protokollerle mutabakat altına
alınmış, ancak gerek 2007 tarihli protokol gerekse 30/12/2012
tarihli protokol kapsamında taksitlendirme yapılmış ve
taksitlendirmeye de riayet edilmemiş, netice itibarıyla da grup
temerrüde düşürülmüştür. 15/5/2009 tarihli protokolle ise taksitler
ödenmiş ama gecikme faizleri ödenmemiştir, gecikme faizleri
ödenmediğinden dolayı da grup temerrüde düşürülmüştür.
Temerrütler yüzünden durdurulan davalar ve takipler kaldığı
yerden devam etmiştir. Çukurova grubuyla sayısız görüşmeler
yapılmış, ek süreler verilmiş, taahhütler
alınmış, ancak grup bu taahhütlere riayet etmemiştir.
Netice itibarıyla, Mayıs 2013te son süre
verilmiş, buna rağmen de süreye riayet edilmediğinden bahisle,
16/5/2013 tarihli 135 sayılı Fon Kararıyla haciz işlemi
gerçekleştirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
TMSF, kanunla kendisine verilen görevleri yapmaktadır. Netice
itibarıyla, milletin alacağını, kamunun
alacağını tahsil etmektedir.
Bu nedenle, biz siyasiler olarak TMSFnin yanında
yer almalıyız diyorum. Grup önerisini de Genel Kurulun takdirine
sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın
Özgündüz, Sayın Çetin, Sayın Akar, Sayın Özkes, Sayın
Seçer, Sayın Oran, Sayın Öztürk, Sayın Küçük, Sayın
Danışoğlu, Sayın Atıcı, Sayın Aldan,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Türeli, Sayın Özbolat, Sayın
Düzgün, Sayın Öz, Sayın Özensoy, Sayın Dedeoğlu.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin
Altay ve Ankara Milletvekili Levent Gök tarafından, TMSF'nin Çukurova
Grubunun bazı şirketlerine el koyması, SPK'nın
bağımsız üye görüntüsü altında Turkcell yönetimine AKP'li
eski bakanlar ile İzmir il yöneticisini ataması ve Turkcell
yönetiminin reklam görüntüsü altında Ethem Sancak ile diğer medya
kuruluşlarına örtülü kazanç aktarması sürecinin tüm yönleriyle
araştırılması amacıyla 17/3/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.29
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
17.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Ceza
İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik
Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S.
Sayısı: 616)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Askeri
Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı:
685)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan
Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail
Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve
Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür Özelin; Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/2736, 1/1039, 2/2118, 2/2731) (S. Sayısı: 705) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen teklifin geçen birleşimde ikinci bölümünde yer alan
27nci maddesi kabul edilmişti.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
yönelik iki adet değişiklik önergesi
Başkanlığımıza ulaşmıştır. Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve arkadaşlarının 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa geçici madde eklenmesine
dair bir önergesi vardır. Ancak bu önerge 3üncü maddenin
görüşmelerinden sonra verilmesi gerektiği ve işlem
sırası geçtiği için işleme alınamamaktadır.
İkinci önerge, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından verilen ve yeni madde
ihdasını içeren önerge. 3303 sayılı Taşkömürü
Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair
Kanunda bir değişiklik öngörülmüştür. İç Tüzükün 87nci
maddesine göre görüşülmekte olan tasarı ve teklifin konusu olmayan
sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir kanun teklifi
niteliğindeki değişiklik önergeleri işleme konulamaz. Söz konusu
önerge görüşülmekte olan teklif ile düzenleme konusu yapılmayan bir
kanunda değişiklik içerdiğinden işleme
alınamayacaktır.
28inci maddede üç önerge vardır ancak bu
önergeler... Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve arkadaşları
tarafından verilen, 28nci maddeye bir bent ekleyen önergeyle 3194
sayılı İmar Kanununda bulunan bir hükmün yürürlükten
kaldırılması önerilmiştir. İç Tüzükün 87nci
maddesine göre görüşülmekte olan tasarı ve teklifin konusu olmayan
sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir kanun teklifi
niteliğindeki değişiklik önergeleri işleme konulamaz. Söz
konusu önerge görüşülmekte olan teklifte düzenleme konusu yapılmayan
bir kanunda değişiklik içerdiğinden işleme alınamamaktadır.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkan, bir saniye efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kubat.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Efendim, bu
konuda usul tartışması açılmasını talep ediyorum
çünkü bu konuda daha önce örnek uygulamalar var. Konu bütünlüğü içerisinde
teklifte kanun yer almaktadır. Sırasının geçmiş
olması bunun görüşülmesine mani değildir. Bu konuda usul
tartışması açılmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kubat, biraz önce onu
konuştuk, bu bulunmayan maddeyle ilgili konuşuyoruz efendim.
Diğer
iki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 705 sıra sayılı yasa teklifinin 28inci maddesinin dördüncü
paragrafında geçen yer alan ibaresinin bulunan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Nursel
Aydoğan Erol
Dora
Bingöl Diyarbakır Mardin
Hasip Kaplan Adil
Zozani
Şırnak Hakkâri
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile,
Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail
Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun 28. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rahmi Aşkın Türeli Müslim
Sarı Vahap
Seçer
İzmir İstanbul Mersin
Mehmet Hilal Kaplan Ali
Serindağ İzzet
Çetin
Kocaeli Gaziantep Ankara
Haydar Akar Mehmet
Akif Hamzaçebi
Kocaeli İstanbul
MADDE 28- Bu Kanunla;
a) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 207 nci maddesi,
b) 27/7/1967 tarihli ve 926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 176 ncı
maddesi,
c) 2547 sayılı Kanunun 46
ncı maddesinin (c) fıkrasında yer alan "Bu maddenin (ç)
fıkrasında belirtilen durumlarda her" ibaresi,
ç) 6362 sayılı Kanunun 138
inci maddesinin sekizinci fıkrasının 2 nci cümlesi, yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN
KURTULMUŞ Katılmıyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Kubat, yerinizden buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Doğan Kubat'ın, 705 sıra sayılı Kanun Teklifine
27nci maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasına dair önergenin
işleme alınmamasının doğru bir uygulama
olmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
Bir yanlış anlama olmasın diye, biz 27nci
maddeden sonra yeni 28inci madde ihdası noktasında bir önerge
vermiştik. Fakat Başkanlık içeriğini belirtmeden genel bir
ifadeyle bunun tasarı metnindeki sırasının geçmiş
olmasından dolayı işleme alamayacağına dair bir görüş
belirtti ve ben bunun üzerine bir usul tartışması
açılmasını istedim. Çünkü Sayın Başkanım, daha
önce sırası geçen maddelerle ilgili burada, Genel Kurulda verilen
önergeler kabul edilmiş. Sehven olabilir, bazen acil konular o maddeyle
ilgili iki üç madde geçtikten sonra da anlaşılabilir. Bu konuda
aslolan, bu yeni madde ihdaslarına yönelik komisyonun salt
çoğunluğunun ve Genel Kurulun kararıdır.
Dolayısıyla, bu konuda bir usul tartışması talebimiz
vardır, lütfen bunu karşılamanızı arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Bu usulle olabilecek bir konu
değil, geçti artık.
BAŞKAN Sayın grup başkan vekillerini
davet ediyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.51
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.15
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
705 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve
Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının
Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/2736, 1/1039, 2/2118, 2/2731) (S.
Sayısı: 705) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.16
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.37
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
705 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
28inci madde üzerinde dört adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 S. Sayılı Kanun
Teklifinin 28 inci maddesine aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Recep
Özel Osman
Aşkın Bak
Kayseri Isparta İstanbul
Muhyettin Aksak Adnan
Yılmaz Mehmet
Akyürek
Erzurum Erzurum Şanlıurfa
d) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar
Kanununun 8 inci maddesinin (d) bendinin ikinci cümlesi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
yasa teklifinin 28'inci maddesinin dördüncü paragrafında geçen "yer
alan" ibaresinin "bulunan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Nursel
Aydoğan Hasip
Kaplan
Bingöl Diyarbakır Şırnak
Adil Zozani Erol
Dora
Hakkâri Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile, Eskişehir
Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
28. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz
Rahmi Aşkın Türeli Müslim
Sarı Vahap
Seçer
İzmir İstanbul Mersin
Mehmet Hilal Kaplan Ali
Serindağ İzzet
Çetin
Kocaeli Gaziantep Ankara
Haydar Akar Mehmet
Akif Hamzaçebi
Kocaeli İstanbul
MADDE 28- Bu Kanunla;
a) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 207 nci maddesi,
b) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk
Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 176 ncı maddesi,
c) 2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin
(c) fıkrasında yer alan "Bu maddenin (ç) fıkrasında
belirtilen durumlarda her" ibaresi,
ç) 6362 sayılı Kanunun 138 inci maddesinin
sekizinci fıkrasının 2 nci cümlesi, yürürlükten
kaldırılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 705 sıra sayılı kanun teklifinin 28. maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Duran Bulut Erkan Akçay Özcan Yeniçeri
Balıkesir Manisa Ankara
Lütfü Türkkan Necati
Özensoy
Kocaeli Bursa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ Katılmıyoruz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, şu önergelerden
elimizdekilerinde değişiklik varsa, lütfen, değişik olan
önergeyi istiyoruz. AK PARTİ Grubunun vermiş olduğu bir
değişiklik önergesi elimizde var, bunun da
değiştirildiği söyleniyor.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, öyle bir şey söz konusu olmaz. Yani
değişiklik olsa göndeririz tabii ki.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, görüşülmedi, siz ara
verdiniz, hiçbir şey görüşülmedi. Bir madde ihdası var burada.
BAŞKAN
Hayır, bununla ilgili değil efendim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sonraki maddeyle ilgili.
BAŞKAN
Yeni madde ihdası var, ayrı bir konu.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, 28i görüşüyoruz
şu an.
BAŞKAN
Evet, 28i görüşüyoruz.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın Kaplan, bundan sonraki maddede o
önerge, madde ihdası var.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ahmet Duran Bulut, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bulut.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, vatanın her tarafı bizim için birer namustur.
Ülkenin çevresinde, bilhassa Ege Denizindeki adalar bizim envanterimize
kayıtlı kara parçalarıdır. Bu adalardan, Ege
adalarından 2004 yılından itibaren Yunanlılar 16
adamıza çıkarak bayrak diktiler, oralarda binalar yaptılar, ilk
yardım ekiplerini kurdular, çevrelerini 6 mil kıta
sahanlığı çerçeveleyerek başka gemileri izinsiz
sokmadılar ve dolayısıyla kıta
sahanlıklarını genişlettiler. Bunlardan envantere
kayıtlı olan 16 adamızdan Hurşit Adası,
İstanbuldaki Büyükadanın 5 katı büyüklüğünde olan bir
ada; Koyun Adası İzmirin hemen yakınında; Bulamaç
Adasını İnternete girdiğinizde görürsünüz,
adını da değiştirdiler Farmakos adası yaptılar.
Faros, Nergizçik, Kalolimnos, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık,
Gavdos, Dhia, Dionisades -Akdenizdeki
adalarımız- Koufonisi. Bunların
hepsi Türk adaları. Tamamı 16 ada, İzmirin
karşısında bir kayalık, Lozan Anlaşmasına göre
Türk adaları. Lozan Anlaşmasına ekli 2 no.lu haritada her
şey açık ve altı kırmızı çizili olarak
gösterilirken görülüyor ki bu adalar Türkiye Cumhuriyetinin egemenliği
altında, o şartlarda. AKP iktidarıyla birlikte hepsi tek tek
Yunanlılar tarafından işgal edildi.
Kardak
kayalığı için 1996da Yunanistanla savaşın
eşiğine gelen Türkiye, 2004 itibarıyla 16 adayı sessiz
sedasız kaybetti.
Lozan
Anlaşmasına göre Türkiye'nin savaş borcu 84 milyon. Borcunun
tamamını ödeyerek bu adaları kendi envanterine katmış
idi.
Ayrıca,
adalara salt büyüklük açısından da bakmamak gerekmektedir. Çünkü
deniz ve hava hukukuna göre adaların etrafında 6 millik kara
sularıyla hava sahası vardır. Ayrıca, kara sularına
ilave olarak bitişik bölge kıta sahanlığı ve
münhasır ekonomik bölge de bulunmaktadır. Yeni kurulan Yunanistan
Hükûmetinin Millî Savunma Bakanı ilk ziyaretini bu adalara
yapmıştır. Yani kaybedilen 16 adayla birlikte Yunanistanın
kıta sahanlığı 7 bin kilometrekareye
çıkmıştır. Böylesine vahim bir olayı, Türkiyede
basının yazmaması, iktidar tarafından görmezden gelinmesi,
sessiz kalınması şaşırtıcı bir şey.
Bulamaç Adasının hava sahasında kıta
sahanlığı ihlali yapılıyor, Genelkurmay müdahale etmek
istiyor, Dışişleri Bakanlığı Bir siyasi irade
var arkasında, İnternet sitesinden indirin ve müdahale etmeyin.
emrini veriyor.
Dün Sayın Millî Savunma Bakanına burada sordum,
diyor ki: Evet, fiilî bir durum var. Yani fiilî durum, işgal var. E
adanın nikâhı bizim üstümüzde ama Yunanlılar kullanıyor.
Biz gidemiyoruz, el süremiyoruz, dokunamıyoruz, çıkamıyoruz,
etrafında balık avlayamıyoruz, kendi namusumuza sahip çıkamıyoruz,
toprağımıza sahip çıkamıyoruz. Böylesine bir görmezden
gelmek
Evet, fiilî durum var, anlaşmalarla düzeltmeye
çalışıyoruz; hukuken bizim elimizde, toprağı
vermiş değiliz. denmesini nasıl içimize sindirebiliyoruz?
Sayın Bakanın bu davranışını
kınıyorum. Hükûmeti bu noktada ciddi tedbir almaya davet ediyorum.
Büyük devlet, haklarını koruyan devlettir. Ekonomimiz büyük,
büyüdük, itibarımız var. diye böbürlenmek değil...
Başkasının toprağında gözümüz yok, kendi
toprağımızı kaybetmeyelim. Onurlu duruş budur. Buna
sessiz kalmak, göz yummak acizliktir, zavallılıktır diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile, Eskişehir
Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
28. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Haydar Akar (Kocaeli) ve arkadaşları
MADDE 28- Bu Kanunla;
a) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 207 nci maddesi,
b) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk
Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 176 ncı maddesi,
c) 2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin
(c) fıkrasında yer alan "Bu maddenin (ç) fıkrasında
belirtilen durumlarda her" ibaresi,
ç) 6362 sayılı Kanunun 138 inci maddesinin
sekizinci fıkrasının 2 nci cümlesi, yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ
Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim, bir şey söyleyeceğim.
Milletvekilleri Genel Kurul salonunda yemek yiyebilir mi Sayın
Başkanım? Yani şurada, arka sırada oturan,
Başkanlık Divanında da görev yapmış olan bir
milletvekili orada yemek yiyor efendim, böyle bir şey olabilir mi?
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen. Kimse,
bilmiyorum ama doğru değil ki.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Vallahi, dün burada
biri kelle yedi kürsüde ya.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Haydar Akar,
Kocaeli Milletvekili.
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bir torba kanun görüşüyoruz ve bu torba kanun
da seçime hazırlık olarak, vatandaşların birtakım
problemlerini giderdiği düşünülen maddeleri içeren torba kanun ama
amaç öğretmen atamalarıyla ilgili.
Tabii, bu konuları değerlendirmeden önce
Türkiyedeki açlık sınırını, 4 kişilik bir
ailenin açlık sınırını hatırlatmak istiyorum.
Türkiyedeki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.301
TL. Asgari ücret ne kadar Türkiyede? 949 TL. Şimdi, bu iki rakamın
herkesin iyi, böyle hafızasında bir yer etmesini istiyorum özellikle.
Şimdi, bu kanunla öğretmen atamaları
getirildi, 47 bin öğretmenin atanacağı müjdesi atanmayı
bekleyen öğretmen kardeşlerimize verildi, aileler sevindi, atama
bekleyen arkadaşlarımız sevindi ama bir gerçeği de onlara
hatırlatmak istiyorum -yanlış olan da bu zaten- bu 47 bin
rakamı doğru bir rakam değil, 35 bin öğretmen atanacak ve
Aralık 2015 tarihine kadar atanacak. Yani zannetmeyin ki bu kanun
çıktığında, yarın öğretmenlerimiz, 35 bin
öğretmenimiz atanacak ve hemen göreve başlayacaklar. Hayır,
Aralık 2015e kadar atanacak bunlar. Hemen şurada, öğretmen
kardeşlerime bir şey söylemek istiyorum: Umarım seçimden önce bu
atamayı yaparlar, 35 bin kişiyi. Eğer yapmazlar ise 7 Haziranda
Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında, 8 Haziranda bu 35 bin kişi,
artı Grup Başkan Vekilimizin vermiş olduğu kanun teklifinde
belirtildiği gibi, 160 bin yeni öğretmeni de atayacağız,
bunu herkes böyle bilmeli diyorum.
Yine, şimdi, bu kanunla çeyiz yardımı ve
konut yardımı getiriyorsunuz. Ya, Allah aşkına,
şuradan size yalvarıyorum, Allah aşkına, yalvarıyorum,
o güzel duygularla bir yuva kurmanın hesabını yapan
kardeşlerimizi, gençlerimizi niye kandırıyorsunuz? Niye
kandırıyorsunuz? Yani 5 bin lira yardım alabilmek için 25 bin TL
paranın birikmesi gerekiyor üç yılda. Yani aylık ortalama 700
TLnin birikmesi gerekiyor. Biraz evvel rakam söyledim, 949 lira asgari ücret
dedim. Ford fabrikasında 6.500 genç çalışıyor, sanat okulu
mezunu ve iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu, 1.200 lira ücret
alıyorlar. Şimdi, bu arkadaşımızın ayda 700 lira
yatırıp üç yıl sonra çeyiz yardımı alma
şansı var mı? Hatta, biraz daha ileri gideyim, 75 bin lira
birikmesi gerekiyor 15 bin TL konut yardımı alabilmek için, bunun
için de ayda 2 bin TL yatırması gerekiyor. Bir insanın ayda 2
bin TL yatırabilmesi için, en az, hiç çoluğu çocuğu olmadan,
bakmakla yükümlü olduğu kimse olmadan, 4 bin TL aylık alması
gerekiyor. Size soruyorum ya, Türkiyenin yüzde kaçı 4 bin lira aylık
alıyor? İnsanın aklıyla dalga geçmeyin, çocuklarımızı,
insanlarımızı kandırmayın diyorum.
Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
bütün bunlar aile sigortasıyla çözülecek. O kadar büyük ekonomiyseniz
yapmanız gereken şu: Gerçekten Türkiyede insanlar evlenirken
sıkıntı yaşıyor. Aslanlar gibi çıkacaksınız
buraya: Evlenen her gence 5 bin TL çeyiz yardımı
yapacağız. diyeceksiniz. Bunun için üç yıl banka falan
söylemeyeceksiniz ve İlk kez konut edinen bir aileye de 15 bin TL
yardım yapacağız. diyeceksiniz, o zaman ben sizi buradan
alkışlayacağım. Niye kandırıyorsunuz bu
insanları, niye akıllarıyla dalga geçiyorsunuz, niye bu
insanları ümitlendiriyorsunuz?
Böyle bir olay yok arkadaşlar, bu seçim
yatırımından, bu insanların bu kadar duygu yüklü ve yuva
kurmak için yapacakları o birlikteliği bile istismar etmekten
vazgeçin. Dini istismar ettiniz, aileyi istismar ediyorsunuz, yuvayı
istismar ediyorsunuz. Bırakın Allah aşkına ya!
Bırakın Allah aşkına! Bir doğru iş yapın
diyorum.
Yine, çocuklarımızı
kandırıyorsunuz. Büyük ülkeyiz. diyorsunuz, 17nci büyük
ekonomiyiz. dediniz yıllarca, 19a çıktı, 19u kullanmıyorsunuz.
Aslında 19, 17den büyük, kaldırabilirsiniz, bir algıyla bunu
değiştirebilirsiniz. Bakın, 19, 17den büyük arkadaşlar,
matematiksel olarak büyük, bunu kullanabilirsiniz çünkü aldatıyorsunuz,
çünkü insanlara doğruyu söylemiyorsunuz. Diyorsunuz ki:
Öğrencilerimizin harçlarını, katkı paylarını
iptal ediyoruz geçmişinde fazla alınanları. Hani büyük
ekonomiydiniz, niye öğrencilerden para alıyorsunuz? 949 lira ücret
alan bir ailenin çocuğunu okutma şansı yok mu bu ülkede? Hani
anayasal haktı, hani Anayasanın 42nci maddesine göre herkesin
eğitim hakkı vardı?
On üç yıldır AKP Hükûmetinde insanları
çökerttiniz, insanları yoksullaştırdınız ve
yoksullaştırmaya devam ediyorsunuz. Çünkü en iyi
yaptığınız iş yoksulluğu yönetmek. Her şeyin
bir çözümü var, yoksulluğu yönetmek
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, 7 Hazirandan
itibaren Türkiyede kimse yoksul olmayacak diyor, hepinize sevgiler
saygılar sunuyorum.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) CHP Anayasa
Mahkemesine giderek belediyelerin burs verme hakkını elinden
almıştır. Bunu CHP yapmıştır Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
yasa teklifinin 28'inci maddesinin dördüncü paragrafında geçen "yer
alan" ibaresinin "bulunan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Arkadaşlar, bu torba kanunun son dakika önergeleri
her zaman için AK PARTİnin artık, bir
alışkanlığı hâline gelmiş. Şöyle, önce
önümüze 28inci maddeyle ilgili bir önerge geldi, hemen arkasından bu petrol
taşımacılığında KDVnin
kaldırılmasıyla ilgili önerge geldi, hemen arkasından bu
28inci maddeyle ilgili önerge değiştirildi, 29uncu madde olarak,
madde ihdası olarak buraya getirildi. Şimdi, birazdan onu tartışacağız.
Size şunu öncelikle söyleyelim: Halkların Demokratik
Partisi olarak biz emekçi halkımızın, yoksul
halkımızın mağduriyetleri karşısında son
derece duyarlı bir partiyiz. Zonguldak Kömür Havzasında
yerleşimi olan, evi olan, mülkü olan ama hazineyle ihtilaflı
olduğu için mağdur edilen yurttaşlarımızla ilgili
düzenleme dışında, Halkların Demokratik Partisi olarak,
özellikle TANAPın, BTCnin, Mavi Akımın petrol boru
hatlarıyla ilgili taşımacılıkta devletlerin ve
şirketlerin vergiden muaf tutulmasıyla ilgili düzenlemelerin
karşısındayız, burada birilerine bir şeyler
yapılmak istendiğiyle ilgili halkımızı buradan uyarmak
istiyorum, çok açık uyarıyorum.
Bakın, Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru
Hattının taşımacılığına bakın.
Bunların hepsi uluslararası sözleşmelerle yapılıyor.
Buraya uluslararası sözleşme geliyor; bunlar, uluslararası
sözleşme niteliğinde olan, devletlerin imzasını
taşıyan, devletleri bağlayan,
karşılıklılık ilkesi getiren bir hükmü bir torba
kanuna son dakikada bir önergeyle koyup hangi şirketlere, hangi nakliye
şirketlerine, hangi ülkelere hangi milyar dolarları
harcayacaklarını, kazandıracaklarını buradan
açıklamak zorundalar.
Arkadaşlar, Türkiye en pahalı doğal
gazı tüketiyor, Türkiye en pahalı doğal gaz vergisini ödüyor,
Türkiye en pahalı akaryakıtı tüketiyor, Türkiye dünyadaki en
pahalı vergileri, dolaylı vergileri -benzinde, mazotta,
akaryakıtta- Türkiye veriyor. Peki, vatandaşa niye vergi muafiyeti
getirmiyorsunuz? Vatandaşa niye muafiyet yok? Vatandaşa niye vergiyi
indirmiyorsunuz? Şirketler, şirketler, şirketler; kendiniz,
kendiniz, kendiniz, hep kendinize yontuyorsunuz!
Ortaklığınızı Azerbaycanda kurdunuz, Rusyada
ortaklığınızı kurdunuz, gittiniz Irakta
ortaklığınızı kurdunuz, şirketleriniz belli.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını da buna ortak
ettiniz. Buradan götürüyorsunuz, kepçeyle değil vagon vagon
götürüyorsunuz. Ama vatandaşın canına okuyorsunuz. Yüzde 80
dolaylı vergi alıyorsunuz. Bu dolaylı vergiler; benzinde vergi,
mazotta vergi, doğal gazda vergi, keserken vergi, ödemedin vergi; bu
vergiler lokantada, dükkânda, markette, tekstilde, tarımda, üretimde, her
yerde vatandaşın cebine kazık olarak giriyor. Bu
kazığın da sahibi
Bu kazığı iktidar olarak bu
vatandaşa atmaktan artık yeter ya! Dönemin sonuna geldiniz, yeter bu
kadar vergi! Yeter bu kadar vergi muafiyeti!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sesi biraz
kısalım mı?
HASİP KAPLAN (Devamla) Hoşunuza gitmiyor
değil mi söylediklerim? Çok zorlanıyorsunuz değil mi
anlatınca?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hayır, çok
bağırıyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şirketleriniz
kazanınca çok mutlu oluyorsunuz değil mi?
Böyle son dakika önergeleriyle uluslararası
sözleşmeleri burada değiştireceğinizi mi zannediyorsunuz?
Burada İç Tüzükü çiğneyeceğinizi mi zannediyorsunuz? Plan ve
Bütçe Komisyonunu oraya oturtup: Oy çokluğumuz vardır, Komisyon istediğini
değiştirir, her şeyi yapar. Tabii, önerge getirirsiniz
erkeği kadın yaparsınız, kadını erkek
yaparsınız, gücünüz var. Bu mantığa geldi demokrasi
anlayışınız. Demokrasi
anlayışınızı bu noktaya indirdiniz. Yanlış
yoldasınız, yanlış yoldasınız, yanlış
yoldasınız!
Sizi uyarıyorum: Bakın, götürdünüz, götürdünüz
artık götüremeyeceksiniz. 7 Haziranda sizin şirketlerinizin ve
hepsinin hortumlarını keseceğiz. Bu seçimlerde bunu halka
anlatacağız teker teker. Kimleri zengin ettiniz, hangi yandaş
şirketleri zengin ettiniz, madende, petrolde, enerjideki hangi holdingleri
basında desteklediniz, diğer maddede devam edeceğiz.
Usul tartışmasıyla, madde
tartışmasıyla devam edeceğiz arkadaşlar.
Selamlar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 S. Sayılı Kanun
Teklifinin 28 inci maddesine aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
"d) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanununun 8 inci maddesinin (d) bendinin ikinci cümlesi,
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve
arkadaşları
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bu önergeyle ne amaçlanmaktadır efendim? Komisyon bir
bilgi verebilir mi bize?
BAŞKAN Sayın Komisyon, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Sayın Başkan, önergenin gerekçesinde de
belirtildiği gibi, şu anda Kültür ve Turizm Bakanlığı
veya diğer bakanlıkların plan yapma ve onama yetkisi, mevcut
hâlde, bulunmaktadır. Oysa, bu düzenlemeyle bu yetki Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının görev ve yetkilerine
bırakılmaktadır. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının görev ve yetkilerinde çakışma
oluşturmakta, müracaat sahipleri bakanlıklar arasında
sıkışmakta veya farklı uygulamalardan dolayı
mağdur olmaktadır. Karışıklığın
giderilmesi ve yetki karmaşasının sonlandırılması
için önerilen değişikliğin yapılması uygun
bulunmaktadır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ Kabul
ediyoruz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
3194 sayılı İmar Kanununun 4 üncü maddesi
uyarınca özel kanunlara tabi alanlar İmar Kanununun istisnası
olup, bu alanlarda ilgili mevzuatı uyarınca Kültür ve Turizm
Bakanlığı'nın veya diğer bakanlıkların plan
yapma ve onama yetkisi bulunmaktadır. Ancak 8 inci maddenin (d) bendinin
ikinci cümlesi ile Kanunun istisnası sayılan özel kanunlar
kapsamındaki yerlerin planlama yetkileri Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına verilmiştir. Bu durum özel kanunlarla
yetkilendirilmiş olan Bakanlıklar ile Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının görev ve yetkilerinde çakışma
oluşturmakta, müracaat sahipleri bakanlıklar arasında
sıkışmakta veya farklı uygulamalardan dolayı
mağdur olmaktadırlar. Karışıklığın
giderilmesi ve yetki kargaşasının sonlandırılması
için önerilen değişikliğin yapılması uygun
görülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.03
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
705 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.04
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
705 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair
iki önerge vardır.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre, yeni bir madde
olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi
okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla,
21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi ilk önergeyi okutuyorum
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu bize
dağıtılan önergeyle ilgili
Sayın Başkan, İç
Tüzüke göre, çok açık hüküm var, 87ye göre yeniden madde ihdası
yapılıp görüşülemez. Yani, böylesi bir teklif daha önce Meclis
Başkanlığına verilmediği için, Komisyona da
gelmediği için, Komisyon raporunda da yer almadığı için
böylesi bir madde ihdası, AK PARTİ Grubunun verdiği, 29uncu
maddeyle ilgili madde ihdası yapılamaz.
BAŞKAN Evet, Sayın Kaplan, usul
tartışması açıyorum o zaman.
Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Usul
tartışması
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Lehte
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Aleyhte
HASİP KAPLAN (Şırnak) Aleyhe, tabii ki,
söz istiyorum ama Sayın Başkan, bu bir usul tartışması
değil.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Kaplan, bu konuda
farklı uygulamalar var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Farklı
uygulamalar sizin Başkanlığınız, AKP başkan
vekillerinin Başkanlığı döneminde oluyor. Normalde
BAŞKAN Doğru, doğru.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim, bak ne güzel doğruluyorsunuz.
BAŞKAN Ama geçen yönetimlerde de sayın
başkan vekillerinden biri Ben fikrimi değiştiriyorum. dedi,
ben henüz değiştirmiş değilim de. Bu konuda zaman zaman
fikir değiştirilebiliyor.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi,
yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN Usul tartışması
açıyorum.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Lehte...
BAŞKAN Evet, lehte Sayın Öztürk.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Alehyte
BAŞKAN Sayın Kaplan aleyhte.
OKTAY VURAL (İzmir) Lehte
BAŞKAN Doldu lehte.
Evet, Sayın Kubat, buyurun.
Mehmet Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili lehte
söz istemiştir, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Sadık Yakutun, 705 sıra sayılı Kanun Teklifine
28inci maddesinden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasına ilişkin
önergenin işleme alınması yönündeki tutumunun İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul görüşmesinde
Başkanlığımızın tutumu lehinde görüşlerimi
ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bu konuda Genel Kurulun
farklı uygulamaları olduğunu öncelikle belirtmek isterim çünkü
yeni madde ihdaslarında zaman zaman mutabakat olmadan da madde
numarası geçen tekliflerde madde ihdası yapıldığı
görülmektedir.
Şimdi, görüştüğümüz kanun bir temel kanun
ve bu temel kanunun 91inci maddede nasıl görüşüleceği, üzerinde
nasıl önerge verileceği belirtilmiş ve bizim İç
Tüzükümüzün 87nci maddesinin dördüncü fıkrasında Görüşülmekte
olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak
tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılır. diyor. Şimdi, biz yeni madde ihdasına
yönelik bir önerge verdik ve Sayın Başkanlığımız
bunu işleme almak suretiyle görüşmeye açtı, Komisyona soracak.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu madde
ihdasını önerdiğimiz 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanununun, şu 705 sıra sayılı Kanun Teklifinin
3üncü maddesinde yine başka bir maddesi düzenlenmektedir. Yani, 87nci
maddenin dördüncü fıkrasında, tasarı ve teklif ile ilgisi
kurulabilecek bir maddeyi biz önermiş durumdayız. Bu teklifin, 3üncü
maddede yer alan 3065 sayılı Kanunun hemen peşi sıra
yapılması yani 4üncü maddede bu ihdasın yapılması
gerektiği ileri sürülebilir, geçmişte buna benzer uygulama
Ama tersi
de yapıldı. Yani, İç Tüzükte bunun hemen takip eden maddede
yapılması gerektiğine dair emredici bir hüküm yok.
Dolayısıyla, bir konuda aslolan, eğer
yasaklanmamışsa o konuda serbestliktir. Nitekim, bu teklifin
tamamına konu olarak bütünlük bakımından
baktığımız zaman, burada yeni madde olarak ihdas edilmesini
önerdiğimiz konu yine o teklifin kapsamı içerisinde yer alan 3065
sayılı Kanunla ilgili bir madde ihdasıdır.
Dolayısıyla, Başkanlığın bu önergemizi
işleme alması noktasındaki tutumu yerindedir. Ancak, daha önce
de farklı uygulamalar olduğundan ve bu konuda bir Genel Kurul
kararı olmadığından dolayı, 63üncü maddenin son
fıkrası uyarınca, Sayın Başkanımızın,
bundan sonraki uygulamalara esas olmak üzere bu konudaki tutumunu Genel Kurulun
onayına sunmasını da arz ediyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben konuşacağım Sayın Ali Rıza
Öztürk yerine.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Evet.
BAŞKAN Sayın Öztürk lehte istemişti,
aleyhte söz vereceğim, ondan sonra size söz vereceğim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Pardon,
pardon
BAŞKAN Evet, şimdi, aleyhte söz isteyen Hasip
Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, önce tutanakları getirtelim, bir okuyalım. Çok güzel
güzel tecrübeniz, engin deneyiminizle dediniz ki: Bu yeni madde ihdası
görüşülemez. Tutanakları getirtelim Sayın Başkan, ne oldu
da değiştiniz, değiştiriverdiniz?
Şimdi, bir, bu yeni bir madde ihdasıdır,
Komisyona gelmemiş.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) İlgili kanun var.
HASİP KAPLAN (Devamla) İlgili kanun deyip
bütün kanunları getirip bu torbanın içine mi koyacaksınız?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) 3üncü madde kanunla ilgili.
HASİP KAPLAN (Devamla) O zaman İç Tüzük
niçin? Niçin teklifler Meclis Başkanlığına gidiyor? Niye
oradan Plan ve Bütçeye geliyor? Niye oradan Enerji Komisyonuna gitmiyor? Niye
Dışişleri Komisyonuna gitmiyor? Niye uluslararası
sözleşmelerin geçtiği Avrupa Birliği Komisyonundan geçmiyor,
Dışişleri Komisyonundan geçmiyor, Enerji Komisyonundan geçmiyor?
Torba diye her şeyi buraya getiriyorsunuz. Niye Komisyon raporunuzda bu
yok?
Bakın, dersinizi iyi çalışmıyorsunuz.
Ben, Sayın Reisin yerinde olsam hiçbirinizi milletvekili adayı
yapmam. Böyle şey olur mu? Torba, torba geliyorsunuz, son dakikaya kadar
işinizi yapamıyorsunuz. Yahu, doğru dürüst işinizi
yapacaksınız kardeşim.
Bakın, iki tane önerge vermişsiniz aynı
konuda, 28le ilgili. Dikkat edin, bakın, birisi 28de, birisi 29da, AKP
grup başkan vekilinin iki önergesi var. Birisinde -aynısı, bak,
dikkat edin- çizmişler KDVden muaf tutulması
29uncu madde
ihdası olarak geliyor. 28indekini çekmişler geri. E, kardeşim,
aynı önerge; 28i 29 yap. E, size Sayın Başkan Yakut dedi ki:
Bu madde görüşülmez. Tutanağı var, getirteceğiz. Çünkü
gelmemiş, Komisyondan geçmemiş, Komisyonun görüşü alınmamış,
raporu yazılmamış, Meclise
dağıtılmamış, üstünde görüşülmemiş. dedi.
Haydi bu bir yana, ya bu uluslararası sözleşme
Kardeşim, Anayasanın 90ıncı maddesi var, varsa vergiyle
ilgili bir durum, kanun hükmündedir uluslararası sözleşmeler,
uygularsınız, niye bize iş çıkarıyorsunuz, angarya
yapıyorsunuz?
İşin doğrusuna gelelim. Arkadaşlar,
bu boru hatlarının taşımasından, petrolün mal teslim
ve hizmetinden hangi şirketler yararlanıyor, haydi bir
çıkın açıklayın bana, açıklayın bana. TANAP, BTC,
Mavi Akım, Kerkük-Yumurtalık da var, Kerkük-Yumurtalıktan
Zahoya kadar olan petrol boru hattını hangi şirkete verdiniz,
onu da açıklayın. Yüzde kaç komisyonla daha ucuza verdiniz, onu da
açıklayın ki milyar dolarlar nasıl bu son dakika önergeleriyle
birilerine cukka oluyor, bunu da millet bilsin. Hani, gecenin bu vaktine
geldik, yorulduk diye bu tür önergeler görüşülemez.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sanayi
Komisyonundan geçmiş bir madde, orada
tartışılmış.
HASİP KAPLAN (Devamla) Arkadaşlar,
Komisyonunuzun çoğunluğu geldi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) -
kadını erkek,
erkeği kadın yapamaz ya! Bu kadar da basit, bu kadar! Anlayın
artık. (HPD sıralarından alkışlar)
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sanayi
Komisyonunun metnine bakın Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, tutanakları getirtin, beyanınız var bu konuda.
BAŞKAN Lehte söz isteyen Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben Sayın
Başkanın tutumunun üzerinde söz aldım.
Şimdi, bu önerge öncesinde ilk
başlangıçtaki duruma geri gidelim. Sayın Başkan bu önergeyi
daha önce okudu. Daha doğrusu 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanununda değişiklik öngören bir önerge vardır ancak
3065 sayılı Kanunla ilgili olarak teklifte yer alan 3üncü maddeden
sonra görüşülmesi gereken bu önerge o zaman verilmediği için ben bunu
işleme koymuyorum. dedi Sayın Başkan.
Sonra, Zonguldakla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun vermiş olduğu önergeyi Genel Kurulun bilgisine sundu
önergeyi özetleyerek Bu da yeni bir madde ihdasıdır diğeri
gibi, bu da teklif metninde olmadığı için bunu da işleme
koymuyorum. dedi. Sonra, yine benzer mahiyette bir önerge daha okudu ve Onu
da işleme koymuyorum. dedi. Üçü de bu teklifle ilgili değildi.
Sonra, ara verildi. Arada görüşmeler yapıldı. Biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak Zonguldakla ilgili mülkiyet sorununu çözecek düzenlemenin
buraya getirilmesi ve çözülmesi gerektiği yönündeki görüşümüzü,
kanaatimizi kendileriyle paylaştık. Sonuçta denildi ki: Zonguldakla
ilgili önerge buraya girsin. Bu çerçevede, Katma Değer Vergisi
Kanunundaki değişikliği öngören bu önerge de buraya girsin.
Genel Kurul açıldı. Bu çerçevede, önergeleri görüşüyoruz.
Sayın Başkanın ilk tutumunun ben
lehindeyim, Yeni madde ihdası olduğu için, zamanında da
verilmediği için, ben bunu işleme koymuyorum. dedi. Lehinde
olduğumuz tutum budur. Sonrasındaki gelişmeyi size
aktardım, bu önerge bu çerçevede geldi, dolayısıyla ben burada
Genel Kurulun oyuna sunulacak veya Başkanın başlangıçtaki
ilk tutumunu değiştirecek bir durum görmüyorum. Eğer
Halkların Demokratik Partisi Ben bu önergeye hiçbir şekilde
katılmıyorum. diyor ise o zaman ara verelim, yeniden bir daha bir
görüşme yapalım. Yoksa, oylamaya sunulması gereken bir durum
bence yoktur.
Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, aleyhte söz isteyen Oktay Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Sarfınazar ediyorum,
yeterince vuzuha kavuştu.
BAŞKAN Vazgeçiyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
ilişkin önergenin işleme alınmasına yönelik itiraz üzerine
açılan usul görüşmesinde lehte ve aleyhte görüşleri birlikte
dinledik. İç Tüzük'ün 63üncü maddesindeki usul görüşmesinden sonra
başkanın gerekiyorsa oya başvurabileceğine yönelik hüküm
doğrultusunda Başkanlığın yeni madde ihdası
önergesinin işleme alınması yönündeki tutumunu Genel Kurulun
oylarına sunmak istiyorum:
Yeni madde ihdası önergesinin işlemine devam
edilmesini kabul edenler
HASİP KAPLAN (Şırnak) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.01
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
705 sıra sayılı Kanun Teklifine yeni
madde ihdasına ilişkin usul görüşmesinin ardından önerge
işleminin sürdürülmesine dair oylamada karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yeni madde ihdasına ilişkin
önergenin işlemine devam edilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum,
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı vardır ve kabul edilmiştir.
705 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, söz talebimiz var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken'in, Yemendeki operasyonla ilgili Cumhurbaşkanının
açıklamalarına ve bu konuda Hükûmetin Meclise bilgi vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugünkü Genel Kurul oturumu sırasında bir siyasi partinin grup
başkan vekili olarak bölgede yaşanan gelişmelerle ilgili
kaygılarımızı ve bu konuda hem partimizin hem Genel Kurulun
bir bilgilendirilme talebini iletmiştim. Şu anda gelen haberlere göre
Yemendeki operasyonla ilgili İranlı yetkililerden çok büyük bir
bölgesel savaşın nedeni olabilecek değerlendirmeler haber
sitelerine düşüyor. Aynı şekilde, Türkiye
Cumhurbaşkanı da, Sayın Erdoğan da buradaki, Yemendeki
operasyona her türlü lojistik desteği vereceğini açıklayan
birtakım beyanatlarda bulunmuş. Dolayısıyla, bir büyük
mezhep savaşını, büyük bir bölgesel savaşı
tetikleyebilecek, bu anlamda Türkiye ile İranı karşı
karşıya getirebilecek çok ciddi, vahim bir durumla karşı
karşıyayız.
Bu konuda, Meclis Genel Kurulunun bilgilendirilmesi
talebimizi yineliyoruz. Dışişleri Bakanlığından
bir yetkili, altı saat boyunca, sekiz saat boyunca, Meclis Genel
Kurulundaki siyasi partinin bu yöndeki talebini dikkate alıp, buraya
gelip, gelişmelerle ilgili bizi bilgilendirebilirdi. Eğer böyle bir
imkân yoksa, Hükûmeti temsil eden sayın bakanlar burada, sayın
bakanlar çıkıp bu vahim gelişmelerle ilgili bizi
bilgilendirebilirler. Aksi durumda, biz, neredeyse savaş pozisyonuna
geleceğimiz bir durumla ilgili Hükûmetin Meclis iradesini hiçe
saydığı yorumunu yapacağız.
Dolayısıyla, talebimizi yineliyoruz, sayın
bakanlar, Türkiye ile İranı savaş boyutunda karşı
karşıya getirebilecek olan bu gelişmelerle ilgili, acil olarak
Genel Kurulu bilgilendirmelidirler diyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Baluken.
Evet, Sayın Bakan, bilgilendirilecek mi veya ne
zaman bilgilendirilecek, bilgi verirseniz seviniriz.
13.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik'in, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ülkemizin dışında komşu ve dost
ülkelerde meydana gelen bu gelişmelerle ilgili, Değerli Grup
Başkan Vekilinin bu talebini ilgili bakan arkadaşlarımıza
iletip, eğer mümkünse Meclis çalışmaları esnasında
bilgilendirme imkânı, değilse, yarın bu konuyla ilgili -Meclis
çalışma takvimini bilemediğim için- en kısa süre içerisinde
bilgilendirmeleriyle ilgili gereğini yapacakları inancı
içerisindeyim.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
değerlendirmesi tamamen kendi takdirleridir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Savaş
kararı alıyor.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Cumhurbaşkanımız Müdahil olacağız. demiş, ne
var ki müdahil oluyor?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Savaş
kararını Meclis verir, burada bir yanlışlık var.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve
Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür Özelin; Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/2736, 1/1039, 2/2118,
2/2731) (S. Sayısı: 705) (Devam)
BAŞKAN Evet, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer
maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Recep
Özel
Kayseri İstanbul Isparta
Yusuf Başer Hakan
Çavuşoğlu Hilmi
Bilgin
Yozgat Bursa Sivas
MADDE 29- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 34- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce usulüne uygun olarak yürürlüğe
giren ve 23/6/2000 tarihli ve 4586 sayılı Petrolün Boru Hatları
ile Transit Geçişine Dair Kanun kapsamında bulunan
milletlerarası andlaşma hükümleri çerçevesinde katma değer
vergisinden istisna edilmiş olan transit petrol boru hattı projelerinin
inşa ve modernizasyonunu gerçekleştirenlere 1/1/2014 tarihinden
itibaren yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisinden
müstesnadır.
Bu kapsamda yapılan mal teslimleri ve hizmet
ifaları nedeniyle yüklenilen vergiler, vergiye tabi işlemler üzerinden
hesaplanan vergiden indirilir. İndirim yoluyla telafi edilemeyen vergiler,
32 nci madde hükmü uyarınca istisna kapsamında işlem yapan
mükellefin talebi üzerine iade edilir.
Maliye Bakanlığı, istisna kapsamına
girecek teslim ve hizmetleri tanımlamaya, istisna ve iadeye ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz? Salt çoğunluğunuz var
mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz vardır.
Önergeye Komisyon olarak salt çoğunlukla katılıyoruz.
BAŞKAN Evet, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yeni madde
ihdasına Komisyon yeni karar verdiği için İç Tüzük 89a göre
önergelerimiz olacak. Çünkü, yeni bir maddedir. Yeni madde ihdası
olduğu için üzerinde hem konuşma hem önerge hakkımız var.
Bu hakkı kullanmak üzere ara verin yani
BAŞKAN Hayır, konuşma vereceğiz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hayır,
konuşma da vereceksiniz, önerge de vereceğiz. Yani, biz
şipşak önerge mi hazırlayalım? Allah aşkına,
yapmayın böyle!
BAŞKAN Önerge hazırlamak için ara veririm,
tamam.
On beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.14
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.34
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
705 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Madde üzerinde söz isteyen?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, söz istiyoruz tabii ki.
OKTAY VURAL (İzmir) Grup adına Alim Işık
konuşacak efendim bizden.
LEVENT GÖK (Ankara) Grup adına Akif Hamzaçebi
konuşacak efendim.
BAŞKAN Madde üzerinde, HDP Grubu adına
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, MHP Grubu adına Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık ve CHP Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi
konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Kaplan.
HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak)
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, tutanakları getirttim,
Mecliste en tecrübeli hukukçu, İç Tüzükü en iyi bildiğini iddia eden
bir Başkan Vekili olarak sizin bu madde ihdasıyla ilgili sözlerinizi
tutanaklardan aynen okuyorum: İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen teklifin geçen birleşimde ikinci bölümünde yer
alan 27nci maddesi kabul edilmişti.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
yönelik iki adet değişiklik önergesi
Başkanlığımıza ulaşmıştır. Ancak,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve arkadaşlarının 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa geçici madde eklenmesine
dair bir önergesi vardır. Bu önerge, 3üncü maddenin görüşmelerinden
sonra verilmesi gerektiği ve işlem sırası geçtiği için
işleme alınamamaktadır.
Şimdi, Sayın Başkan, siz böyle
yönetirseniz, işleme almadığınız bir önerge için
Komisyon toplanırsa burada ve Plan ve Bütçe Komisyonunun iktidar partili
üyelerinin -üstelik de 40 milletvekili üyesi var Plan ve Bütçe Komisyonunun-
burada çoğunluğu olmadığı hâlde siz bir usul
tartışmasıyla oylatarak bu torba kanuna iktidar partisi grubunun
verdiği önergeyi, yeni madde ihdasını koyuyorsunuz, ondan sonra
da gruplar adına burada söz açıyorsunuz.
Şimdi, sormazlar mı: Dışişleri
Bakanlığı ne iş yapar? Soruyoruz: Dışişleri
Bakanlığı ne işe yarar arkadaşlar?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hiçbir işe yaramaz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bu tür sözleşmeleri
yapmak için teknik komisyon var mı? Var.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Bu vergi düzenlemesi.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sanayi ve Enerji Komisyonu var mı? Var. Enerji Bakanı her
gün televizyonda boy boy gösteriyor kendini. Ne diyor Enerji Bakanı:
TANAP, BTC, ondan önce Mavi Akım, şimdi Kürt petrolü gazı,
Irakta Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle yapılan petrol
anlaşmaları ve en son Kandil bölgesi petrol arama ruhsatları,
hepsi var. Şimdi, burada son dakika önergesiyle torba kanuna -İç
Tüzüke göre Meclis Başkanlığına verilmemiş, komisyona
havale edilmemiş, komisyonda görüşülmemiş, bununla ilgili tali
komisyonlar dinlenmemiş, ondan sonra getiriyorsunuz- milyarlarca
liralık KDV istisnası getiriyorsunuz. Burada getirdiğiniz KDV
istisnası bu önergeyle genel bir maddedir arkadaşlar, geneldir
bakın. Petrol boru hatlarıyla transit geçişine dair kanun
kapsamında bulunan milletlerarası antlaşmalar hükümleri
gereği diyorsunuz. Şimdi soruyorum size: Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı Irak-Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle anlaşmalar
yaptı. Üç dört tane de iktidara çok yakın, iktidarın yandaş
basınının da sahibi olan -isimlerini saymayacağım
burada- patronlar da burada ortak. Hükûmetin içinde çok
önemli isimler -bir kısmı- direkt endirekt bu şirketlerde ortak.
Biliyorsunuz,
Kerkük-Zaho arasında bir petrol boru hattı var. Onun
taşıması genel olarak belli bir yüzde üzerinden
yapılır, yüzde 8. Fakat bu şirketler, ayrıcalık olsun
diye
Kürt gazı, petrolü Rusyadan, hatta kardeş Azerbaycandan da
çok çok daha ucuz veriliyor. Şimdi, o yüzde 8de 15 ürün bedeli olarak
taşımacılık yapılıyor. Şimdi, bu
taşımacılığı alan, ihaleyi alan firmalar bu
taşımacılık işinde KDVden kurtulduğu zaman
ceplerine -bir önerge, beş dakikada şipşak- ne kadar milyar
girer biliyor musunuz? Bu Meclis birilerine mi çalışacak, birilerine
özel yasa mı yapacak? Birilerinin şirketleri kazansın diye mi bu
Meclis çalışacak? Bu Meclisin çalışması bunun için mi?
Ülkenin menfaatleri
Şimdi, TANAPta, BTCde, Mavi
Akımda
Ki Mavi Akım da mahkemelik olmuştu, biliyorsunuz. Mavi
Akımdan ne dumanlar çıktı, biliyorsunuz. Şimdi, TANAPta
kaç ülke var? Kafkas ülkeleri, Rusyayı alın, Azerbaycanı alın,
Türkiyeden geçiyor -Türkiye bir köprü, transit geçiş- Kapıkuleye
geliyor, oradan Avrupaya geçiyor. Şimdi, bu petrol boru hattından
doğal gaz akarken bunun taşımacılığı var
mı arkadaşlar? Tanker mi taşıyacak? Tankerler taşımayacağına
göre bunun taşımacılığının KDVsi nedir?
Türkiye bir geçiş hakkı ücreti alıyor, onu da devlet olarak
alıyor. Türkiye bunları depolama ve göndermede para alıyor,
evet, doğru. Peki, şimdi size sorarım: Eğer bu kadar KDV,
petrol hassasiyetiniz varsa şimdi Türkiye'nin içinde olduğu ateş
çemberine bir baksanıza. Ukraynada Rusyayla bir iç savaş var
mı, bir de devletler arası bir savaş var mı? Var. Direkt
Türkiyeyi etkiliyor mu? Etkiliyor. Peki, Suriyede bir savaş var mı?
Var. Türkiyeyi etkiliyor mu? Etkiliyor. Irakta bir iç savaş var mı,
IŞİD var mı, saldırıları var mı? Var. Türkiyeyi
etkiliyor mu? Etkiliyor. Yetmedi, şimdi de Yemende bir savaş var.
Yemendeki savaşa Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor: Var
gücümüzle biz buna yardım edeceğiz. Savaş kararı
alınıyor. Savaş kararı alınırken Meclis baypas
ediliyor, Meclise bilgi verilmiyor, Meclis konuşmuyor. Savaş
kararı alınıyor. Obamayla telefon görüşmesi
yapılıyor. Türkiye ile İran bir savaş durumuyla
karşı karşıya geliyor, tehlikede.
Şimdi, bütün bunlar bu petrol boru taşıma
olayını kökten etkilemeyecek mi? Bir savaş durumunda bu boru
hatlarından, TANAPtan petrol, doğal gaz akacağını
mı zannediyorsunuz? Şimdi, bunca tehlike varken, Türkiye bir
savaşın eşiğindeyken, dış politikada
Şii-Sünni ekseninde, dış politikayı ideolojik
akrabalıklar kodunda götüren bir Hükûmetin yanlışlarıyla
Türkiye bir ateş çemberi içinde çok tehlikeli bir durumdayken bütün
bunları bu Mecliste bu saatte konuşamıyoruz ama birileri KDV
vergisinden istisna olsun diye özel torba kanuna önergeler veriyor iktidar
partisi.
Peki arkadaşlar, hiç mi vicdanen sorgulamıyorsunuz?
Türkiye'nin içinde olduğu ateş çemberindeki bir
kıvılcım Türkiyeyi ne yapar, ne hâle getirir? Suriyedeki,
Iraktaki çalışmanın bilfiil içindedir şu an Türkiye, ister
kabul edin ister kabul etmeyin. Bir de Yemen üzerinden -zaten Suriyede İran
yanlıları çatışma sürecinin bir parçasıdır- hem
Suriye cephesinden hem İran cephesinden bir tehlike durumuyla
karşı karşıya gelmek var. Şimdi bu tehlikeler varken
konuşmuyoruz ama birileri KDVden yararlansın, kasalarına
milyarlar girsin diye önerge verip hem de İç Tüzüke aykırı hem
de Sayın Sadık Yakutun son görev saatinde, son anında,
doğru aldığı bir kararı kendisine de yanlış
yaptırarak buradan yolculamaya çalışıyorsunuz. Bu da
şık olmadı, kendi Meclis Başkan Vekilinize karşı
bu duruşunuz hiç de hoş olmadı, hiç de yakışık
almadı. Kendisine yanlış yaptırdınız. Hadi sizi
üzmesin diye bir usul tartışması açtı,
alıştınız buna. Ama Sayın İdris Baluken önerge
üzerinde buna devam edecek. Size buradan tarihî
uyarılarımızı yapmakla yetineceğiz.
Çekin bu önergeyi, gelin ciddi konuları
konuşalım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 705 sıra sayılı Kanun Teklifine
yeni bir madde olarak eklenen madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonunda 18 Mart 2015 tarihinde görüşmeleri tamamlanan ve
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı içerisinde de yer alan bir
maddedir. Komisyon görüşmeleri sırasında da Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bu maddenin yerinde bir düzenleme olduğunu söyledik çünkü
1/1/2014 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren TANAP projesiyle ilgili
uluslararası sözleşmede, sözleşmenin 2.2.8inci maddesinde bu
muafiyet dile getirilmiş. Hatta Sayın Bakana sorduk o zaman, niye
2014 dedik. Geriye yönelik bir düzenleme doğru olmaz, bunu 2015 veya 2016
diye alalım dediğimizde, o da söz konusu bu düzenlemenin sadece TANAP
isimli projeyle ilgili olduğunu ve bu tarihin de o projeye ait
sözleşme tarihi olması nedeniyle, sözleşmede de geçen hüküm
gereğince bu şekilde olması gerektiğini söyledi, Komisyon
tutanaklarında vardır. O nedenle, bu açıklamadan sonra biz
rahatladık.
Yani sadece, bir uluslararası projenin, daha önceden
varılan mutabakat gereğince katma değer vergisinden istisna
tutulması getiriliyor. Bu düzenlemeyle de en azından Maliye
Bakanlığının bu konuya ilişkin -hangi mal ve hizmetler
bu kapsamda tutulacak- istisnai, daraltıcı bir yetki alması da
olumlu olarak değerlendirilmeli. Çünkü her uluslararası boru
hatlarıyla ilgili projede söz konusu mal veya hizmetlerle ilgili daha
geniş düzenlemeler de olabilirdi. Onun için, bu hâliyle sadece TANAPla
ilgili bir düzenleme olması ve 1/1/2014 tarihinden itibaren başlayan
bu projenin geriye yönelik herhangi bir yük getirmeyeceği de yine
Sayın Bakan tarafından Komisyon üyelerine açıklandı. Hatta
ben sordum, Geriye yönelik hangi mal ve hizmetler yapıldı şimdiye
kadar bu projeyle ilgili? Dolayısıyla, bundan dolayı devletin,
hazinenin kaybı nedir, bu konuda bir çalışmanız var
mı? deyince bu tarihe kadar önemli bir mal ve hizmet üretiminin
olmadığı, dolayısıyla, geriye yönelik olarak
başlatılmış olmasının hazineye vergi kaybı
olarak fazla bir yük getirmeyeceği, belki de hiç yük getirmeyeceği
şeklinde açıklaması üzerine rahat şekilde, bu maddeyi çok
da fazla tartışmadan geçirdik.
Söz konusu sözleşmenin 2.2.8inci maddesinde de yer
alan hüküm şöyle: TANAP Sisteminin inşası ve tadili ile ilgili
TANAP Proje Şirketine sağlanacak tüm mal ve hizmetlerin teslimi
KDVden muaf tutulur. İşbu Madde 23.1(c)ye göre KDV muafiyeti 1 Ocak
2014 tarihi itibarı ile geçerlidir. denilmektedir. Dolayısıyla,
söz konusu sözleşmede yer alan bu hüküm doğrultusunda
uluslararası bir anlaşma nedeniyle Türkiye'nin ileride herhangi bir
tahkim ve benzeri gibi sıkıntıya düşmemesi
açısından bu düzenleme yerinde ancak yerinde olmayan şu: Tabii,
böyle bir gece yarısı önergesiyle sadece bu maddenin o komisyondan
geçmiş kanun tasarısı içerisinden çekilip buraya konması ve
iktidar partisinin sayısal çoğunluğuna güvenerek komisyonun bu
şekilde karar alması şık olmamıştır. Bu,
bundan sonra da yol açacak bir uygulamadır. Her ne kadar daha önce yine
aynı şekilde birkaç konu bu uygulamayla Genel Kurul gündemine
getirilmiş olsa da doğru değildir, bunu biz de
eleştiriyoruz.
İkinci eleştirimiz: Orada, o kanun
tasarısında önemli bir madde daha vardı. Yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla ilgili yatırım yapan yerli imalatçıların
desteklenmesiyle ilgili komisyonun oy birliğiyle
katıldığı ve bir an önce uygulamaya geçmesi için
Hatta
benim önerim de aynı yöndeydi Mümkünse bunu torba yasalardan birine
koyalım, Türkiyede yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlarda
kullanılacak yerli imalatı destekleyen bu düzenlemeyi bir an önce
geçirelim. dedim. Ben şahsen bu maddenin yerine onun gelmesinin çok daha
doğru ve ülkemizin yararına olacağını
düşünüyorum. Bu konuda da mademki bu yol açıldı, yerli yatırımcıların
beklediği, çok önemli gördüğümüz o yerli imalat desteğini
teşvik eden düzenlemenin bu torba yasaya konmasının yerinde
olacağını düşünüyorum.
Özet olarak: Bu
düzenleme teknik bir düzenlemedir, daha önce varılmış
anlaşma gereğince yapılması gereken bir
değişikliktir fakat buna dayanarak kimler ne kazanır, ne kadar
vergiden istisna edilir, tabii, bu vicdani sorumluluk iktidarındır.
Eğer bize Komisyonda bugüne kadar bu projeyle ilgili vergiden istisna
tutulacak önemli bir miktarın olmadığını, ciddi bir çalışmanın
olmadığını söyleyen Sayın Bakan doğru söylediyse
bir problem yok. Onun dışında bir düşünce
var ve ne Komisyon ne Genel Kurul bunlardan habersizse de bunu bilenler vebal
altındadır. O nedenle, eğer bu şekilde bir olumsuzluk söz
konusu olacaksa onun vicdani sorumluluğunun Hükûmette olduğunu ifade
etmek istiyorum.
Tekrar
önerimi yeniliyorum: Mademki usule uygun olmayan, gerçekten Genel Kurulun bu
torba yasa görüşmelerinde her gün bir sürpriz
yaşattığı bu tür uygulamayı
başlattınız, gelin, bu ülkenin yerli yatırımcılarını
destekleyen, rüzgârda, güneşte, biyogazda ve benzeri biyomas enerjisinde
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik
yatırımcıların önünü açacak ve Komisyondan geçmiş o
düzenlemeyi de buraya getirin, hayırlı bir iş yapmış
olalım diyorum.
Bu
düşüncelerle, söz konusu düzenlemenin çok kötü ya da aleyhinde
olduğumuz bir düzenleme olmadığını ancak teknik bir
zorunluluktan dolayı buradan geçirilmesi gerektiğini
Keşke
1/1/2014 tarihinden bu yana Sayın Enerji Bakanı bu konuyu bu Meclisin
gündemine normal usullerle getirseydi, böyle bir yolla bu Genel Kurulun
gündemine getirmemiş olsaydı. Neredeydi, kardeşim, iki
yıldır, iki yıla yakın süredir bu imzayı atan
Sayın Enerji Bakanı? Niye daha önceki Enerji Komisyonundan geçen
tasarılara bunu koymadı da son anda aklına geldi?
Şimdi
orada da bazı düzenlemeler var. Belki önümüzdeki hafta onlar da aynı
şekilde, Komisyondan geçen ve itiraz ettiğimiz bazı
düzenlemeler, yani kayıp kaçak elektrikle ilgili düzenlemeler de aynı
usulle bu Genel Kurulun gündemine getirilebilecektir. Bu yolu fazla
zorlamayalım.
Söz
konusu uygulama, usule, İç Tüzük kurallarına uygun bir uygulama
değildir ancak teknik nedenlerle bu zorunluluk mademki Genel Kurulun
gündemine geldi, bu konunun da bir maddeyle geçirilmesinin yerinde olacağını,
Türkiyenin millî menfaatleri açısından TANAP gibi bir önemli
projenin en azından böyle bir teknik sıkıntıdan dolayı
aksamaması adına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak buna
destek verdiğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz yeni madde, Katma
Değer Vergisi Kanununa TANAP petrol boru hattının
inşası nedeniyle üstlenilecek olan katma değer vergilerinin
istisna edilmesini, yüklenicilere iade edilmesini öngören bir düzenlemeyi
içeriyor.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'nin boru hattı yapması elbette son derece
güzel bir şey. Türkiye coğrafi konumu, stratejik konumu
itibarıyla yükselen enerji karşısında enerji
piyasasında çok daha büyük roller üstlenmesi gereken bir ülkedir. Türkiye
büyük bir ülkedir ancak, maalesef, enerji konusunda yapması gereken
atılımı yapamamıştır.
Petrol boru
hatlarının inşası bugüne kadar Türkiye'nin yabancı
olduğu bir konu değildir. Daha evvel Kerkük-Yumurtalık Petrol
Boru Hattımız vardı, sonrasında Mavi Akım Anlaşmasıyla
bir doğal gaz -petrol değil belki ama- hattı inşa edildi,
daha sonra yine Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı inşa edildi. Bütün
bunlar Türkiye'nin bu konudaki tecrübesini gösteriyor.
Önceki
uygulamalarda, Mavi Akım ve Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattına
ilişkin uluslararası sözleşmelerde söz konusu boru
hatlarının inşası katma değer vergisinden istisna
edilmiştir. Bu, Türkiye'nin bugüne kadar uyguladığı
politikanın bir gereğidir, maliyeti düşürme amaçlı bir
operasyondur ve bütün uluslararası anlaşmalarda, Türkiye'nin
imzaladığı anlaşmalarda bu inşaatlar, doğal gaz
boru hatları, petrol boru hatları katma değer vergisinden
istisna edilmiştir.
Ancak katma değer vergisi istisnası hem Mavi
Akımda hem Bakü-Tiflis-Ceyhanda şu şekilde
düzenlenmiştir: Bu boru hatlarının inşası ve
modernizasyonuna yönelik olarak inşaatın yapımını,
modernizasyonunu üstlenen şirketlerin bu işi başka
şirketlere yaptırması durumunda -ki öyledir, mutlaka mal ve
hizmet alacaktır, ya doğrudan alacaktır ya başka
şirketlerden alacaktır bunları- bu mal ve hizmetlerin
alımı sırasında bu şirketin, inşaatı
üstlenen şirketin katma değer vergisinden istisna edilmesi sorunu
çözmüyor. Çünkü o mal ve hizmeti o şirkete, TANAP şirketine ya da
Bakü-Tiflis-Ceyhan ya da Mavi Akımı inşa eden şirkete teslim
eden şirketlerin o mal ve hizmetin iktisabı sırasında
yüklendiği katma değer vergileri kendi üzerinde kalıyor.
Dolayısıyla nihai aşamada Bu mal ve hizmetin teslimi katma
değer vergisinden istisnadır. demek gerçekte tam bir istisna
getirmek olmuyor.
Bu tip istisnalar Katma Değer Vergisi Kanununun
17nci maddesinde düzenlenir. Ancak bu amaca uygun yani sistemi, süreci tümüyle
katma değer vergisinden arındıracak bir düzenleme değildir.
Bu kısmi istisnadır. Tam istisna düzenlemesiyse Bakü-Tiflis-Ceyhan ve
Mavi Akımda olduğu gibi doğal gaz boru hattının
inşaatını üstlenen şirkete mal ve hizmet teslim eden
şirketler bu mal ve hizmet teslimleri nedeniyle katma değer vergisi
tahsil etmezler ancak bu mal ve hizmetleri kendileri satın alırken
yüklenmiş oldukları, ödedikleri katma değer vergisini iade
alırlar. Bu tam istisnadır. İşte, Bakü-Tiflis-Ceyhan modeli
ile Mavi Akım modeli bu şekildedir. Türkiye'nin önünde böylesi iyi
bir tecrübe var. Devlet bunu bilir, Maliye Bakanlığı Gelir
İdaresi bunu gayet iyi bilir ama gelgelelim Adalet ve Kalkınma
Partisi hükûmetlerinin iş yapma biçimi, devlet geleneklerini
tanımadığı için, devleti bilmediği için, Maliye
Bakanlığındaki bu birikimi bilmediği için bunlara uymamışlar.
TANAPla ilgili, boru hattının inşasıyla ilgili Türkiye ile
Azerbaycan arasında bir uluslararası anlaşma imzalanıyor.
Yine bu uluslararası anlaşma çerçevesinde inşaatı üstlenen
şirket ile Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti arasında ev sahibi ülke
anlaşması imzalanıyor, oraya bir madde yazılıyor.
Madde şu: TANAP şirketinin, TANAP boru hattının
inşası nedeniyle sağlanacak olan mal ve hizmetlerin teslimi
KDVden muaf tutulur. Böyle bir istisna hükmü olmaz. Bunu
yazdığınız zaman kısmi istisna olur, TANAPa mal ve
hizmet teslim eden şirketler TANAPtan KDV tahsil etmezler ama
yüklendikleri katma değer vergileri kendi üzerlerinde kalır.
Dolayısıyla, bu istisna pek bir işe yaramaz yani bu
inşaatı katma değer vergisinden arındırmaz.
Yine, anlaşmadaki hükme göre Bu istisna hükmü,
vergi muafiyeti hükmü 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla geçerlidir.
Şimdi 2015 yılındayız, mart ayı bitiyor, seçime
doğru gidiyoruz, ta 1 Ocak 2014e geri giderek, o tarihten geçerli olmak
üzere bir vergi istisnası getiriliyor. Değerli arkadaşlar, böyle
bir şey olmaz. Yani bir anlaşmayı yapıyorsanız
devletin birimleri bir araya getirilir, bu birimlerin tecrübelerinden
yararlanılır ve anlaşma hükmü o şekilde yapılır.
Böyle bir şey olmaz; geri dönüyorsunuz, 1 Ocak 2014e giderek istisna
hükmü düzenliyorsunuz.
İkincisi, maddenin yazımı da
yanlış. Bakın, maddenin yazımı yanlış.
1/1/2014 tarihinden itibaren yapılan teslim ve hizmetler katma değer
vergisinden müstesnadır. Değerli milletvekilleri, Sayın
Başkan; Başkanlık Divanının da özellikle dikkatini
çekmek istiyorum, şimdi, bu hüküm böyle yazılmaz. Bunlar
istisnadır. dersiniz, dönüp yürürlük maddesine dersiniz ki: Anılan
madde -ki geçici madde 34- hükümleri, 1/1/2014 tarihinden itibaren geçerli
olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Kanun
tekniği bunu gerektirir. Bir hatayı düzeltelim derken burada dahi
usule uymuyorsunuz.
Ben böylesi bir kanun yapma tekniğini doğru
bulmuyorum. Bir buçuk yıl sonra geriye dönüp bir istisna hükmü getirmeyi
ben kendi devlet anlayışımla
bağdaştırmıyorum ama şunu söylüyorum: Petrol boru hatlarının
inşası tabii ki katma değer vergisinden istisna
olmalıdır ama böyle bir iş yapma yöntemini hiçbir şekilde
doğru bulmuyorum. Hele bunu bir başka tasarıya koyup sonra
Hadi, sıkıştık, oradan alalım, buraya koyalım
gece yarısı bir önergeyle., bütün bunların hiçbirisini
doğru bulmuyorum.
Evet, sözlerimi burada bitiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen
Ekrem Çelebi, Ağrı Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; madde üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi:
Yapılan tahminlere göre 2035 yılına kadar dünya enerji
tüketiminin yaklaşık yüzde 41 oranında artması
beklenmektedir. Enerjiye olan talepteki büyük artışın önemli bir
kısmının ülkemizin de içinde bulunduğu bölgeden
karşılanması öngörülmektedir.
Türkiyeyi çevreleyen Orta Asya, Orta Doğu ve Rusya
Federasyonu dünyanın hâlihazırdaki petrol rezervlerinin yüzde 53üne,
doğal gaz rezervlerinin ise yüzde 71ine sahiptir. Dünya petrolünün
yaklaşık olarak yüzde 53ünün ve dünya doğal gazının
yaklaşık olarak yüzde 70inin boru hatları vasıtasıyla
taşınması, boru hatları ve dar su yollarının
güvenliğinin sağlanması, küresel enerji arz güvenliği
açısından önemli bir hâle gelmiştir.
Güçlü ve sürdürülebilir ekonomisi, barışı
hedefleyen dış politikası ve istikrarlı yönetim
anlayışının yanı sıra bulunduğu
coğrafya itibarıyla zengin doğal gaz ve petrol rezervlerine
komşu olan Türkiye, kaynak ülkeleriyle tüketici piyasaları
arasında güvenli bir köprü vazifesi görmeye devam edecektir. Türkiye dünya
enerji ticaretinin kesişme noktasında yer almaktadır. Türkiye
konumunu ve vizyonunu petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip bölge
ülkelerinden enerji ihtiyacı olan Batı ülkelerine uluslararası
boru hattı projelerini gerçekleştirme yönünde kullanmaktadır.
Jeopolitik açıdan çok önemli bir bölgede bulunan ülkemiz doğu,
batı, kuzey, güney enerji koridorlarını hızla hayata
geçirmektedir. Türkiye, kendi enerji talebini karşılamak için
projeler geliştirirken, Avrupanın artan talebini karşılamak
için de Türkiye üzerinden Avrupa istikametli çeşitli projeleri uygulamaya
koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin 2002den bu
yana yaşadığı değişim ve dönüşüm, bölgenin
enerji kaynaklarının ülkemize ve Avrupaya sevkinin de bir anlamda
önünü açmıştır. Kardeş ülke Azerbaycan ile Bakü-Tiflis-Ceyhan
ham petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru
hattı bu dönemde başarıyla hayata geçirilmiştir. Bu
projeler ile doğu-batı enerjinin bağlantısının
kurulmasına ilişkin ilk adımlar atılmıştır.
İş birliğine ve siyasi iradenin oluşturulmasına büyük
önem veren Türkiye, Azerbaycan ile birlikte Trans Anadolu Doğal Gaz Boru
Hattı yani TANAP projesini geliştirerek Hazar gazının
Avrupaya ulaştırılabilmesi için önemli bir adım atmıştır.
TANAP projesi Türkiye ve Avrupanın güzergâh ve kaynak ülke
çeşitliliği yoluyla doğal gaz arz güvenliklerini
artırmalarına katkı sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, güney gaz koridorunun ana
omurgasını oluşturacak olan TANAP projesi ile Şahdeniz
gazının Türkiye ve Avrupaya arz edilmesi ve devamında, Azerbaycandaki
diğer sahalarda üretilecek gazlar ile diğer Hazar menşeli
gazların yine Türkiye ve Avrupaya ulaştırılması
amaçlanmaktadır.
Haziran 2012de TANAP projesinin hükûmetler arası
anlaşması ve ev sahibi hükûmet anlaşması imzalanarak
Azerbaycan ve Türkiyenin projeye yönelik siyasi desteği ortaya
konulmuş, ayrıca projenin hukuki ve ticari altyapısı
kararlaştırılmıştır. Mayıs 2014te imzalanan
anlaşmalar ile TANAP projesinin ilk aşama gaz kaynağı olan
Şahdeniz sahasında Türkiye Petrolleri Anonim Şirketinin hissesi
yüzde 9dan yüzde 19a çıkarılmış ve TPAO, sahanın,
BPden sonraki ikinci büyük ortağı olmuştur. Ayrıca
BOTAŞın TANAP projesindeki hissesi yüzde 20den yüzde 30a
çıkarılmıştır. TANAP Boru Hattı Sistemi ile ilk
etapta taşınması öngörülen yıllık 16 milyar
metreküplük Şahdeniz Faz-II doğal gazının 6 milyar
metreküplük bölümü ulusal şebekeye bağlanarak Türkiyede
kullanılacak, 10 milyar metreküplük bölümüyse Avrupaya iletilecektir.
Değerli milletvekilleri, TANAPta taşıma
kapasitesinin kademeli olarak önce 22 milyar metreküp ve ardından da 31
milyar metreküpe çıkarılması hedeflenmektedir.
Yaklaşık 1.900 kilometre uzunluğunda olacak TANAP sisteminin
temel atma töreni, Sayın Cumhurbaşkanımızın yanı
sıra Azerbaycan ve Gürcistan cumhurbaşkanlarının da
teşrifleriyle 17 Mart 2015 tarihinde atılmıştır. Boru
hattından 2018 yılı sonunda Türkiyeye ve 2020 yılı
içerisinde de Avrupaya gaz arzı başlatılmasını
planlamaktayız. Yaklaşık maliyetinin 10 milyar dolar olması
öngörülen TANAP projesi, ülkemizin genel ekonomisine
oluşturacağı yeni iş ve istihdam imkânlarıyla da
önemli katkılar sağlayacaktır.
Ben bu projenin hayırlı olmasını
diliyorum. Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Başka söz talebi yok. Soru yok.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
29. Madde ihdası İçtüzük ve Anayasaya
aykırı olduğundan çıkartılmasını arz ve
talep ederiz.
Hasip Kaplan İdris
Baluken Erol
Dora
Şırnak Bingöl Mardin
İbrahim
Binici Nursel
Aydoğan
Şanlıurfa Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın
Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında sadece bu maddenin Anayasaya ve İç
Tüzüke aykırı olduğunu söylemişiz ama bu kanun
hazırlama tekniğinin tamamı Anayasaya aykırılık
teşkil eden maddelerle dolu ve maalesef AKP bunu bir
alışkanlık hâline getirdi. Yani gecenin bu saatinde ciddiyetsiz
olarak hazırlanmış, birbiriyle alakası olmayan konuların
doldurulduğu bir torbayı görüşüyoruz. Bu ülkenin gündeminde ne
kadar büyük sorunlar var, deminden beri ifade etmeye
çalıştığımız, yanı başımıza
gelen tehlike çanları var ama bu saatte bu torba kanunun petrol
şirketlerine sağlayacağı rantı görüşüyor bu
Meclis. Gerçekten halktan bu kadar kopuk, ülkeden bu kadar kopuk, gündemden bu
kadar kopuk bir Meclis pratiği ülke adına, halkımız
adına eminim ki herkes tarafından büyük bir hicapla takip
ediliyordur. Burada, düşünün ki gündüz saatlerinde de, Genel Kurul ilk
açıldığı zaman da ben ülkemizin, halkımızın
başına büyük felaketler getiren bir tehlikeyi işaret
etmiştim. Türkiye, fiilî olarak yürüttüğü dış politikalarla
hızla bir savaşın eşiğine doğru getiriliyor ve bu
konuda Meclis, herhangi bir bilgilendirme gündemi bile işletemiyor. Yani
aradan neredeyse dokuz on saat geçti, Sayın Bakandan da bilgi talep ettik,
Türkiye Dışişleri Bakanlığı açıklama
yapıyor, Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor Yemendeki
savaşa müdahiliz, her türlü lojistiği sağlayacağız.
diyorlar ama biz, bu Yemendeki çatışmayla Türkiyenin hangi ilgisi
var, ne alakası var, niye böyle bir müdahillik durumu var, bununla ilgili
bilgilendirme istiyoruz. Bu önemli konuda, bu savaş durumunu getirecek
konuda bile Meclis iradesini hiçe sayan bir anlayışla karşı
karşıyayız. Demek ki sizin bakış açınıza
göre yandaş olan bazı şirketlerin cebine rant sağlamak,
ülkenin savaş tehlikesinden daha önemli bir konu. Yani eğer sekiz
dokuz saat boyunca bu konuyu konuşup savaşla ilgili, savaş
tehlikesiyle ilgili bir bilgilendirme yapmıyorsanız bizim buradan
çıkardığımız anlam budur.
Özellikle, Orta Doğu ve Suriye politikasında
Türkiyeyi getirdiğiniz durum ortada. Kendi elinizle büyüttüğünüz,
kendi elinizle desteklediğiniz Selefi grupların Orta Doğu
halklarının başına nasıl bela olduğunu, Orta
Doğu halklarına nasıl katliamlar yaptığını
en iyi sizler biliyorsunuz. Böyle bir macera hattı üzerinden şimdi de
Yemendeki Mısır ve Suudi Arabistan öncülüğünde
başlatılan bir çatışmanın, bir savaşın
tarafı olma durumuyla karşı karşıyayız. Orada,
mezhep üzerinden bir çatışma uzun süredir var ve giderek daha çok
tetiklenen ve bölgenin tamamını yangına çeviren bir tehlike söz
konusu. Ama bu konuda Türkiyenin pozisyonu, Türkiyenin dış
politikası nasıl şekillenmiş, hangi tartışmalar yürütülmüş,
hangi tartışmalardan sonra bu pozisyonlar alınmış,
bunların hiçbir tanesiyle ilgili bir bilgi sahibi değiliz.
Özellikle, tabii, ben AKPnin mevcut durumuna
şaşırmıyorum yani siz suni eksenli bir dış
politika üzerinden bu ülkeyi felaketlere sürüklemeyi neredeyse bir
alışkanlık hâline getirdiniz ama muhalefet partilerinde de
aynı suskunluk var. Ne Cumhuriyet Halk Partisinden ne Milliyetçi Hareket
Partisinden bu konuyla ilgili tek bir cümle duymadık. Siz, AKPnin ülkeyi
savaşın eşiğine getiren politikalarına bu suskunlukla
âdeta destek veriyorsunuz, bunu kabul etmemiz mümkün değil. Yani, bu konu
bir tek HDPnin konusu mu? HDP genel görüşme istiyor, onun için önerge
veriyor, Genel Kurulda bilgilendirme istiyor, Dışişleri
Bakanı niye Meclise gelip bilgilendirme yapmıyor? diyor, Hükûmetin
Bakanı gayriciddi birkaç cümleyle konuyu geçiştiriyor ama ne CHPden
ne MHPden bu konuyla ilgili bir tek cümle duymuş değiliz. Burada
iktidar partisi yanlış yapıyorsa, muhalefet olarak Meclisin
gerçek gündemini, ülkemizin önüne gelen gerçek savaş tehlikesini bertaraf
etmek muhalefetin görevi olmalı diye düşünüyoruz. Ben, özellikle bu
saatte, bu önerge üzerinde bu şekilde konuşmayı da büyük bir
talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Umarım, büyük tehlikelere
atılmadan Meclisin ve halkın gerçek gündemiyle bu Mecliste oturur,
gerçek sorunlarımızı konuşuruz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Hatip Böyle bir konuda risk
var, işte bununla ilgili bu maddeleri görüşüyoruz. İşte
savaş tehlikesiyle ilgili gelişmeler var, Milliyetçi Hareket Partisi
bunlarla ilgili bir şey söylemiyor. demek suretiyle Milliyetçi Hareket
Partisinin bu konudaki bakış açısını yanlış
aksettirmiştir. Müsaadenizle iki dakika
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin 705 sıra
sayılı Kanun Teklifine 28inci maddesinden sonra gelmek üzere ihdas
edilen maddeyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Adalet ve Kalkınma Partisinin
dış politikasını da, iç politikasını da çok
yanlış buluyoruz. Bırakın dış politikada
battığı batağı, terör örgütleriyle müzakere eden bir
iktidar var, terör örgütlerinin coğrafyamızda hâkimiyet
kurmasını meşrulaştıracak adımlar atıyor.
İşte Eşme ruhu denilen şey de aynen bu. Kendi vatan
toprağımızı alıp bir başka yere getirenler, kendi
meşruiyetleri açısından bunu Eşme ruhu olarak müspet
karşılıyor ve Türkiye Cumhuriyeti devleti dış
politikası ve içerideki politika da dâhil olmak üzere, terör örgütlerinin
yönlendirmesiyle şekillendiriliyor.
Musulda konsolosumuz dâhil,
vatandaşlarımızı terör örgütü geliyor, rehin alıyor.
Toprağımız orada, koruyamıyoruz. İmralıda terör
örgütüyle müzakere ediliyor ve Türkiye Cumhuriyetinin Anayasası,
vatanı, milleti terör örgütleriyle müzakerenin bir parçası hâline
getiriliyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak terörü bir araç olarak gören,
insanları öldüren hiçbir girişimi kesinlikle meşru görmüyoruz ve
bu yönüyle bakıldığında Adalet ve Kalkınma Partisinin
bu dış politikasının, özellikle Orta Doğudaki
dış politikasının Türkiyenin yumuşak gücünü bu
medeniyet havzasında kullanmak yerine, maalesef, kaba gücü kullanmak
suretiyle, bu coğrafyada etnik kimliklere ve mezheplere dayalı yeni
fay hatları oluşturan Büyük Ortadoğu Projesi ekseninde
şekillendirmesini aslında çatışmacı bir
yaklaşımın eseri olarak görüyoruz. Biz orada bir barış
istiyoruz. Barışın unsuru da etnik ve mezheplere dayalı,
birbiriyle çatışan değil; beraber, birlikte bu medeniyet
havzasında barışı oluşturacak bir girişimdir.
Adalet ve Kalkınma Partisinin bu
politikasının ecdadımızın ve medeniyetimizin bu
coğrafyada oluşturduğu o barış ikliminden Türkiyeyi
uzaklaştırdığını ve giderek kaba gücün,
silahlı gücün tarafı hâline getirdiğinden dolayı da
eleştirilerimizi yapıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve
Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının
Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/2736, 1/1039, 2/2118, 2/2731) (S.
Sayısı: 705) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.16
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.24
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
705 sıra sayılı Kanun Teklifine yeni
madde 29 olarak ihdası öngörülen madde üzerinde verilen Bingöl
Milletvekili İdris Baluken ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
705 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Yeni madde ihdasına dair önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece yeni madde ihdası kabul edilmiştir.
İkinci yeni madde ihdasına dair önergeyi
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Sayın Başkan, maddeyle ilgili bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Sayın Başkan, maddenin daha açık olması
için sadece katma değer vergisinden ifadesi kullanılıyor ancak
bu uluslararası sözleşmenin 2.2.8inci maddesinde tüm mal ve
hizmetlerin teslimi ifadesi var. Burada da tüm mal ve hizmetlerin teslimi
katma değer vergisinden istisna edilmiştir. şeklinde
olmasında fayda görüyoruz.
BAŞKAN Tutanaklara geçmiştir efendim, madde
oylandı.
İkinci yeni madde ihdasına dair önergeyi
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, öyle şey olur mu?
OKTAY VURAL (İzmir) Madde oylandı. dedi
zaten.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Oylandı,
bitti.
BAŞKAN Sayın Kaplan, tutanaklara geçti, Yeni
madde oylandı. dedim.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Madde
oylandı, hiçbir şey yapılamaz. dedi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bitti.
BAŞKAN Dedim ama. E, tutanakları isteyeyim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi
Sayın Komisyon Başkanının söylediği tüm mal ve
hizmetlerin teslimi.
BAŞKAN Farklı şey söylemiyoruz
Sayın Kaplan. Farklı şeyi söylemiyoruz, aynı şeyi
söylüyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Olmaz ki efendim,
bu olduğu şekliyle kabul edilmiş.
BAŞKAN Aynı şeyleri söylüyoruz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Olduğu şekliyle kabul edildi: diyor zaten. Sen geç kaldın
konuşmak için.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hayır
efendim, Bütçe Komisyonu Başkanı
BAŞKAN Efendim, Komisyon Başkanı bir
açıklama yaptı ve ben tutanaklara geçtiğini söyledim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Madde
ihdasının dışında, KDV dışında, katma
değer vergisi dışında böyle bir ekleme
yapmıştır. Bu yeni bir eklemedir. Bu olmaz, bu tartışılmadı.
OKTAY VURAL (İzmir) Ekleme yok ya.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Yapılmadı. diyor zaten.
BAŞKAN Madde metnine yansıtılacak.
diye bir şey söylemedim Sayın Kaplan.
Evet, ikinci yeni madde ihdasına dair önergeyi
okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Redaksiyon verilsin. demedi
Başkan yani.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Ekleme yok.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, Allah aşkına yani. Ya doğru dürüst önerge
yapsınlar yani yoksa
Hani ustalık döneminizdi Sayın
Başkan?
BAŞKAN Sayın Kaplan, sizin
söylediğinizle benim söylediğimin arasındaki farkı izah
eder misiniz bana?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Niye
karıştırıyor ortalığı Komisyon
Başkanı?
BAŞKAN Ben Tutanaklara geçti, madde daha önce
oylandı. dedim. Aynı şeyleri söylüyoruz, farklı değil
ki söylediğimiz şeyler.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani, sonradan
söyledikleri geçersizdir, değil mi Sayın Başkanım?
Tutanaklara geçsin.
OKTAY VURAL (İzmir) Redaksiyon kabul edilmedi ki
ya.
BAŞKAN Tutanaklara geçti efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 Sıra Sayılı
Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail
Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay Vural Mihrimah Belma
Satır
İstanbul İzmir İstanbul
Ali
İhsan Köktürk Mehmet
Haberal Ali
Rıza Öztürk
Zonguldak Zonguldak Mersin
Umut
Oran Sedef
Küçük Aytuğ
Atıcı
İstanbul İstanbul Mersin
Ayşe
Eser Danışoğlu İdris
Baluken Ercan
Candan
İstanbul Bingöl Zonguldak
Özcan
Ulupınar
Zonguldak
"MADDE 30- 5/6/1986 tarihli ve 3303 sayılı
Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların
İktisabına Dair Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve maddeye bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
"Bu Kanun kapsamında kalan ve bu maddeyi ihdas
eden 11/11/1999 tarihli ve 4479 sayılı Kanunun yürürlüğe
girdiği tarih olan 14/11/1999 tarihinden önce yapılan tapulama ve
kadastro çalışmaları sonucunda hükmen de olsa tapuda Hazine
adına tescil edilen taşınmaz mallar ile tescil harici
bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler;
14/11/1999 tarihindeki zilyetleri veya fiili kullanıcıları
tespit edilmek ve aynı tarih itibariyle varsa üzerindeki muhdesatın
kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne
zamandan beri kullanıldığı kadastro
tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, 21/6/1987
tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 inci maddesinde
belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar
yapılmaksızın öncelikle fiili durumlarına uygun olarak
ifraz ve/veya tevhit edilmek suretiyle kadastroları yapılarak tapuda
Hazine adına tescil edilir ve kadastro tutanağının beyanlar
hanesindeki bilgiler tapu kütüğünün beyanlar hanesine de aynen
aktarılır: Tapu kütüğünün beyanlar hanesinde
taşınmazın zilyedi/kullanıcısı ve/veya üzerindeki
muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişiler veya bunların kanuni
ya da akdi halefleri, bu madde kapsamında hak sahibi sayılır.
"Bu kapsamda yapılacak kadastro
çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.
Bu madde kapsamında kalan taşınmaz mallar
ile tescil harici yerler, daha öncesinde tapuda Hazine adına tescil
edilmiş olup olmadığına veya tescil harici
bırakılıp bırakılmadığına
bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi
üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım
durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de
edilebilir.
Bu madde kapsamında kalan taşınmaz mallar
ile tescil harici yerlerin kadastro çalışmaları ile diğer
iş ve işlemler 3402 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi
hükümlerine göre yürütülür.
Bu maddeye göre tapuda Hazine adına tescil edilen
taşınmaz mallardan hak sahiplerine devrinde sakınca
bulunmayanlar, kadastro işlemlerinin kesinleştiği tarihten
itibaren beş yıl içinde il defterdarlığına veya
taşınmazın bulunduğu ilçe mal müdürlüğüne müracaat
etmeleri halinde hak sahiplerine, 3402 sayılı Kanunun 14 üncü
maddesinde belirtilen miktarları aşmamak kaydıyla 2/7/1964 tarihli
ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesine göre hesaplanacak
harca esas değeri üzerinden devredilir.
Bu taşınmaz mallardan fiili durumuna uygun
olarak ifraz ve/veya tevhit edilerek müstakil parsel olarak devredilmesi mümkün
olmayanlar paylı olarak, üzerinde çok katlı bina bulunan
taşınmazlar ise kat irtifakı/mülkiyeti tesisi suretiyle, bunun
mümkün olmaması hâlinde ise paylı olarak hak sahiplerine
devredilebilir.
Hak sahiplerinin, daha önce bu taşınmaz mallar
hakkında 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine
uygun olarak arsa bedelinin tamamını ödeyerek; tapu tahsis belgesi
almış olan kişiler veya tapu tahsis belgesi almak için yetkili
idaresine müracaat eden ancak işlemleri henüz
sonuçlandıramamış olan kişiler olması halinde, bu taşınmaz
malların tapu tahsis veya müracaat belgelerinde belirtilen miktar kadar
olan kısmı 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre, bu miktardan
fazla olan kısmı ise 492 sayılı Kanunun 63 üncü maddesine
göre hesaplanacak harca esas değeri üzerinden devredilir. Devredilen taşınmaz
malların tapu tahsis veya müracaat belgelerinde belirtilen ve arsa bedeli
tamamen ödenen kısımları için hak sahiplerinden kadastro
harcı dışında bir bedel alınmaz. Bu taşınmaz
mallar için hak sahipleri tarafından kısmen ödenen arsa bedelleri
ise, devir işleminin yapılacağı tarihe kadar kanuni faizi
uygulanarak güncellenir ve devir bedelinden düşülür. Arsa bedelini hiç
ödemeyen hak sahipleri hakkında ise bu maddeye göre harca esas değer
üzerinden devir işlemi yapılır."
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, önergeye salt çoğunlukla katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Şahıs
adına
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2981 sayılı İmar Affı Kanunu 1984 yılında
yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe girdiği tarihten bu yana
otuz bir yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ tapu tahsis
belgesi başvurusu yapmış olan vatandaşlarımız ya
tapu tahsis belgesini almış ama tapusunu alamamış ya da
tapu tahsis belgesini dahi alamamış olup o tarihten bu yana
müracaatının sonucunu beklemektedir. Hatırlanacaktır, geçen
hafta 2981 sayılı Kanunun yürürlükte kalma süresini uzatan önergeyi
burada hep birlikte kabul ettik. 2981 sayılı Kanun, daha evvel kabul
edilen Kentsel Dönüşüm Yasası uyarınca 31 Mayıs 2015
tarihinde yürürlükten kalkıyordu. Bu sürenin uzatılması yönünde
Cumhuriyet Halk Partisi olarak öneri yaptık. Önerimiz tüm siyasi partiler
tarafından kabul gördü, Hükûmet de katıldı ve süre üç yıl
daha uzadı. Bu, şüphesiz tapu tahsis belgesi sahibi olan
vatandaşlarımıza ya da tapu tahsis belgesi başvurusu
yapmış olan vatandaşlarımıza büyük bir kolaylıktır.
Şimdi, sıra Zonguldaka geldi, Zonguldaktaki
mülkiyet sorunlarını çözecek olan bir önergeyi görüşüyoruz.
Görüştüğümüz önerge Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunda kabul edilmiş olan bir önergedir. Bu önergenin
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda gündeme getirilmesi
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından olmuştur. Ben bizzat Komisyona
gitmek suretiyle Zonguldaktaki vatandaşımızın mülkiyet
sorununu çözecek, onun tapu sahibi olmasını sağlayacak bu
öneriyi orada yaptım, Sayın Bakanımız Faruk Çelik
oradaydı, bu önerime uygun görüşle baktı, siyasi partiler buna
olumlu yaklaştılar ve hep birlikte bu öneriyi bazı konularda
Cumhuriyet Halk Partisinin farklı görüşü olmakla birlikte- orada
kabul ettik.
Şimdi, o yasa tasarının
yasalaşması belki bu dönem mümkün olmayacağı için, orada
kabul edilmiş olan maddeyi görüştüğümüz bu torba yasaya monte
etmek suretiyle burada yasalaştıralım önerisini yaptık. Bu
önerimiz de hem Hükûmet tarafından hem tüm siyasi parti grupları
tarafından kabul gördü ve şimdi hep birlikte imzalayıp
verdiğimiz bu önergeyi görüşüyoruz.
Önerge iki bölümden oluşuyor: Birincisi,
Zonguldakta tapu tahsis belgesi sorununu çözüyor. Zonguldakta tam 19.700
vatandaşımız tapu tahsis belgesi sahibidir. Bir o kadar da tapu
tahsis belgesi almak için zamanında başvuru yaptığı
hâlde tapu tahsis belgesi dahi alamamış olan vatandaşımız
vardır. Yani yaklaşık 40 bin civarında
vatandaşımız 1984 yılında çıkmış olan
İmar Affı Kanunu uyarınca tapu tahsis belgesi başvurusu
yaptığı hâlde o günden bugüne kadar tapularını
alamamışlardır.
Şimdi, bu önergeyle bu
vatandaşlarımızın tapuya kavuşması
sağlanmaktır. Önerge şunu getiriyor: Bu
vatandaşlarımız hatırlanacaktır- İmar Affı
Kanunu uyarınca 400 metrekareye kadar olan kısım için hak
sahibidir ve bunun için o zaman, o tarihte 2 bin Türk lirası bir bedel
ödemişlerdir. O 2 bin Türk lirası bedel ödemiş olan
vatandaşlarımız ister elinde tapu tahsis belgesi olsun isterse
olmasın, yeter ki başvurusunu yapmış olsun -yani o 2 bin
Türk lirasını ödemek zaten başvuruyu yapmış olmak demektir-
bu 400 metrekarelik arsayı başka hiçbir bedel ödemeden alacaktır.
Bu çok önemli bir adımdır. Ama vatandaşımızın
kullandığı arazi, arsa 400 metrekarenin üzerinde olabilir;
bazıları 400ün altındadır, bazıları da belki az
da olsa 400ün üzerinde olabilir, 500 metrekare olabilir, 600 olabilir, daha
fazla olabilir, her neyse; 400 metrekareyi aşan kısmı da bu
vatandaşlarımız harca esas değer yani bir
taşınmazın alım satımında tapuda gösterilen bedel
neyse o değer üzerinden bir bedel ödemek suretiyle satın
alabilecektir. Zonguldaklı vatandaşlarımızı, tapu
tahsis belgesi başvurusu yapmış olan, ister elinde belge olsun
ister olmasın buradan Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sevgi ve
saygıyla selamlıyorum, kendilerine hayırlı olsun diyorum.
Önergenin getirdiği ikinci konu şudur:
Zonguldak Türkiye taş kömürü havzasıdır. Taş kömürü,
Zonguldak deyince aklımıza gelen taş kömürüdür.
Zonguldakın taş kömürü havzası olması nedeniyle orada ta
Osmanlı İmparatorluğundan bu yana özel mülkiyet
yasaklanmıştır, yasalarla yasaklanmıştır. O yasak
uzun yıllar boyunca devam etmiştir. 1986 yılında 3303
sayılı Zonguldak Taşkömürü Havzası Kanunu
çıkmıştır, oradaki bu mülkiyet sorunlarını çözmek
üzere bir kanun çıkmıştır. Daha sonra, 1999
yılında 4479 sayılı Kanunla buradaki
vatandaşlarımıza yani Havzayifahmiye olarak
isimlendirdiğimiz bu alandaki vatandaşlarımıza
kullandıkları, oturdukları evin, binanın tapusunu vermek
amacıyla bir kanun çıkarılmıştır. O kanun harca
esas değer üzerinden bu taşınmazların devrini
öngördüğü için ve harca esas değer de o tarihte son derece yüksek
olduğu için maalesef bu kanun işlememiş, amacına
ulaşamamıştır. O tarihten bu yana 4479 sayılı
Kanun uyarınca vatandaşlarımız tapu
alamamıştır. Çok iyi niyetle çıkarılmış olan
bir kanundur, ancak demek ki vatandaşın bütçesine
uymamıştır; vatandaşın bütçesine, cebine, günlük
hayata uymayan bir kanun başarılı değildir.
Şimdi, önerge buna yönelik bir düzenleme de
getiriyor. Burada da yine harca esas değer üzerinden devir öngörülüyor.
Biz, 1999 yılındaki tecrübeden hareketle, o
tarihte harca esas değerin yüksek olmuş olması nedeniyle
vatandaşların tapu alamadığı gerçeğinden
hareketle, bu değerin düşürülmesini Komisyonda teklif ettik.
Nasıl 2/B yasasında çeşitli kanun değişiklikleriyle
değerin düşürülmesi yoluna gidilmiş ise, gelin, burada da
Havzayifahmiyede de bu harca esas değeri düşürelim dedik. Harca esas
değerin yüzde 50sini, yüzde 40ını esas alalım ya da
başka bir oranını alalım, ama yeter ki Zonguldaktaki
vatandaşımızın bütçesine uygun bir kanun yapalım, ama
işin bu kısmı, maalesef, kabul görmedi. Dolayısıyla,
Havzayifahmiyeyle ilgili düzenleme, inşallah bu şekliyle
vatandaşın sorununu çözer, çözmesini elbette arzu ediyoruz,
çözemeyebilir de ama çözeceği vatandaşlarımız da
şüphesiz ki vardır; belki 1999 yılından bugüne kadar o
harca esas değerlerde belediyeler birtakım yumuşamalara
gitmiş olabilir, bu mümkündür, ancak orada değerin biraz yüksek
kaldığı kanaatindeyiz, bu değerin düşürülmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu önerge hayırlı
olsun. Bu önergeyle, özellikle tapu tahsis belgesi sahibi vatandaşlarımızın
ya da tapu tahsis belgesi başvurusu yapmış olan
vatandaşlarımızın tapularını alması için,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak büyük çaba sarf ettik, bu çabanın sonucunu
görmekten son derece mutluyum.
Zonguldaklılara hayırlı olsun diyorum ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Vural.
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) Evet,
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında, bugün burada bir önergeyle eklenmek istenen
madde Türkiyenin çok önemli bir sorununun bir parçası. Bugün, çok önemli
olan mülkiyet hakkı 2/Bler olsun, orman arazileri olsun, gecekondu
bölgeleri olsun, tapu tahsis bölgeleri olsun ya da kentsel dönüşüm
adı altında maalesef vatandaşın üzerinde
yaşadığı yer, alan, mülkiyet, şu ya da bu sebeple
devletle bir ihtilaf hâlinde. O bakımdan, aslında bizim hep beraber,
birlikte çözmemiz gereken husus
Burada yaşayan vatandaşların
mülkiyet hakkını koruyacak şekilde çok kapsamlı
düzenlemelere ihtiyaç olduğu gayet açık ve net. Ceylanpınarda
da bu sorun var, Zonguldakta da bu sorun var, Sultanbeylide vardı
-işte, bu sorunu çözmek için adımlar atıldı- ama bugün
kentsel dönüşüm adı altında bile insanların sahip
olduğu mülklerin nasıl değerlendirileceği konusunda çok
ciddi problemlerle karşı karşıyayız. Daha geçen gün
mahalle birliklerinin grupları ziyaretinden sonra, Afet Kanununda
yapılan bir değişikliğin tapu tahsis belgeleri gibi bir
uygulama gerçekleşmediği için ötelenmesi istenmişti ve bütün
gruplar mutabakata vardı ve bunu öteleyecek bir maddeyi de geçirdik.
Bu mülkiyet sorununu çözmek lazım.
Vatandaşın özgürlüğüyle de çok önemli. Zonguldak da tapusuz bir
şehir. Yani, Havzyifahmiyeden başlayan, maden havzasında kalan
toprakların yüzde 80i gerçekten mülkiyet sorunuyla karşı
karşıya. Bu yönüyle bakıldığında, tapu tahsis
belgeleri verildi ama geçersiz olma riskiyle karşı
karşıyayız. 1999 yılında bu konuda kanun
çıkardık, zilyetlik durumuna göre hak sahiplerine tescil edilmesine
ilişkin ama bu sorun hâlen devam ediyor. Bu sorun devam edince ekonomik
yapıyı da Zonguldakta değiştiremiyorsunuz,
şehirleşme ve kentleşme açısından da
sağlıklı bir karar alamıyorsunuz. Bu bakımdan, bu
sorunun çözümü önemlidir. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi İl
Başkanlığı da birçok defalar bu raporları
getirmiştir. Bu konuda belediye seçimleri sırasında da Bu
mülkiyet sorununu çözmek gerekiyor kentleşmeyi sağlayabilmek için;
ekonomik yapının düzeltilmesi için de bu mülkiyet sorunun çözülmesi
gerekir. diye söylenmişti. Dolayısıyla, bugün geldiğimiz
bu nokta da gerçekten önemli bir adım. Tabii, bunun uygulamasını
görmek lazım. Harca esas değer üzerinden satılması
öngörülüyor ama umarım bu uygulamayla ilgili olarak hiç olmazsa bu
doğdukları yeri başka şeyleri de yok onların,
villaları yok, başka şeyleri de yok- hiç olmazsa bu
kişilerin bu yaşadıkları yeri, açıkçası,
sahiplenmesini sağlayacak, harca esas değer olmakla birlikte uzun
dönemli taksitlerle almasını temin edebilecek ve bu konuda da kamu
bankalarının devreye girmesi suretiyle vatandaşa, alım gücü
olmayan vatandaşlara da imkân tanıyarak faizsiz kredilerle
almasını temin etmek suretiyle, bu şekilde sosyoekonomik
açıdan da önemli bir sorunu gideririz.
Tabii, Zonguldakı yaşatmak için taş
kömürünü işlemek gerekiyor, o havzayı işlemek gerekiyor; o
bakımdan, önemli ölçüde bir emekli kentine dönüşmüş
Zonguldakın, aynı zamanda bir üretim yeri hâline dönüştürecek
politikalara ihtiyacı var. Bu mesele Zonguldakın sorununu tapu
açısından çözebilir ama Zonguldaktaki kaynakların verimli bir
şekilde kullanılmasını sağlayacak daha mevzi
kalkınma programlarına, sosyal projelere, ekonomik projelere ihtiyaç
vardır çünkü Zonguldak kömür olmadan yaşamaz, yaşayamaz. Bu
bakımdan, yapılması gereken: Mülkiyet sorununu çözdüğümüz
gibi bu maden havzalarındaki, açıkçası, işletmelerle ilgili
sorunları çözmek. Bu kömürün çıkartılmasını,
işletilmesini sağlayabilecek bir mekanizmayı kurabilmek
lazım. Bu bakımdan, bu mülkiyet sorunuyla ilgili çözüm son derece
önemli olmakla birlikte Zonguldaklılar iş istiyor, aş istiyor,
çocuklarının, açıkçası, bu havzadan geçinmesini istiyor. Bu
yönüyle bakıldığında, bu havzayla ilgili daha
kapsamlı, açıkçası, bu havzanın ekonomik kaynaklarını
geliştirecek ve Zonguldakta yaşayanları orada yaşatacak,
doyuracak şekilde bir planlamayla
kalkındırılmasını sağlayacak daha kapsamlı,
özel kalkınma programlarına ve projelerine ihtiyaç olduğunu
düşünüyorum. Bu bakımdan, bu getirilen husus Zonguldakın
meselesini tam manasıyla çözebilecek bir husus değildir. Zonguldaka
bütün olarak bakmak gerekir. Oradaki maden havzasının
işletilmesini sağlayacak mekanizmalarla, orada yaşayanların
ya da burada kömür havzasında yaşayan işçilerin güvenliğini
sağlayacak politikalarla çok kapsamlı bir şekilde ele
alınabilecek özel bir Zonguldak kanunu çıkması gerekir çünkü
kömüre bağlı bunlar, bu bakımdan böyle kapsamlı bir
şekilde düşünmek lazım.
Mülkiyet sorununun çözülmesi çok önemli bir adım
olacaktır. İnşallah uygulamada başka problemler olmaz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bunun uygulanmasında herhangi bir
problem ortaya çıktığı zaman bu sorunu çözmek konusunda da
grubumuzun her türlü adımı atmaya ve bu konuda Türkiyeyi yönetenlere
hem katkı sunmaya hem destek vermeye hazır olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Bu düzenlemenin, gecenin bu vaktinde, hayırlı
bir düzenleme olmasını, orada, Zonguldakta yaşayan
insanların geleceğe umutla bakmasını
Çocukların
ailelerinin mülkiyet sorununu çözmüş olan ve buna katkı sağlayan
böyle bir girişimin hayırlı sonuçlar getireceğini
düşünüyorum. Buna destek veren bütün milletvekillerinin de bu ecirden
faydalanacağını, Zonguldaklılara bu hakkını
teslim etme gibi bir iradenin arkasında olduğumuz için de bunu
memnuniyetle karşıladığımı ifade ediyor, hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, demek ki Mecliste bazen dört parti grubu
birleşerek yurttaşın hayrına olan,
çıkarlarını gözeten yasaları yapabilirmiş fakat çok az
örnek maalesef bu. Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris Baluken ve
diğer parti grup başkan vekilleri bir araya geldiğinde bir
hukukçu olarak da bana sordukları zaman şöyle düşündüm ilkin:
Taş kömürü havzasının hazineye tescili yapılıyor.
Hazineye tescil edilen araziler, bakın, dikkat edin, hazineye tescil
edilen araziler iktisap edilemiyor. Zilyetlik de, istersen elli yıl
orayı kullan, orada dur. Bir de ta Osmanlı dönemine giden
birtakım yasalar, mevzuatlar falan filan eklenince tezkereyisamiyeden
gele gele bugüne kadar 21inci yüzyıla geldik. 19uncu yüzyıldan, bir
yüzyıl geçmiş aradan, 20nci yüzyıl, 21inci yüzyıla
geldik. Düşünün, evleri orada, bahçeleri orada, tarlaları orada ve o
taş kömürü farklı şirketlere kiralanabiliyor, taşeron
işçiler gelebiliyor, binlerce işçi orada bir yaşam alanı
sürdürüyor ve onca üretim ilişkisi içinde düşük ücret ve sosyal
güvencesi olmadan yaşayan bu insanların barındıkları
evleri dahi kendi adlarına tapulanamıyor.
Yani, bugün sadece Hükûmetin Antalyada
Antalya
milletvekilleri burada, hepsi susuyor, niye susuyor, anlamıyorum. Göcek
Koyunu 1 milyon liraya
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Orası
Muğlada.
HASİP KAPLAN (Devamla) Muğlada mı?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Göcek Koyu Antalyada
değil.
HASİP KAPLAN (Devamla) Muğlada mı?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Bizde değil,
Antalyada değil.
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Şimdi, 1 milyon liraya yirmi dokuz
yıllığına kiraya verildi. Ormanlar,
kıyılar kırk dokuz yıllığına çok
rahatlıkla kiraya verilebiliyor. Yap-işlet-devret modeliyle devletin
hazinesi, ormanı, limanları, köprüleri çok rahatlıkla
özelleştirilebiliyor. Devletin bütün mal varlığı sermayeye,
parası olanlara çok rahat verilebiliyor. Ama Zonguldakta 19.300
yurttaşımız barındıkları evin tapusu için
kıyameti koparıyor ve senelerdir uğraşıyor. Gelinen
nokta, 2 bin kişiye tapu tahsis belgesi -Sayın Hamzaçebi
açıkladı- ve 60-65 kişiye de tapu verilmiş. Bu Meclis,
kardeşim, bu kadar yurttaşının bunca senedir kapı
kapı dolaştığı, her gün bakanına
anlattığı, her gün hükûmetine anlattığı, her
seçim döneminde gündeme gelen bu konuyu niye bu kadar zaman öteledi, getirdi bu
noktaya?
Devletin hazinesini, ormanını
-Antalyada, Muğlada, Marmariste, Bodrumda-
kıyılarını, hepsini ucuz ucuz insanlara veriyorsunuz ve
gidip 5 katlı, 6 katlı oteller dikiyorlar, hem de 100 metre
kıyı şeridine. Sonra Reisicumhur tekneyle geziyor, önlerinden
geçiyor, sinirleniyor, diyor ki: Niye bu beton binaları kıyı
şeridine yapıyorsunuz? Ama Zonguldaklı işçi, emekçi
yaşadığı o topraklarda elli yıl, belki yüz yıl
-babadan bu yana- bir evde, bir tapu sahibi olamıyor. Bu ne adaletsizlik!
Bu adil bölüşümdeki adaletsizlik var ya
Emekçiden yana,
çalışandan yana, yoksuldan yana bu Meclis ne zaman güçlü kararlar
alacak? Bizim bütün umudumuz ona yöneldi, biliyor musunuz? Bu
Meclis bugüne kadar hep patronlara çalıştı, hep şirketlere
çalıştı, hep sermayeye çalıştı. İşte,
arada bir vicdanlar azıcık tıngırdıyor, 4 parti grubu
bir araya gelebiliyor.
Şimdi, ben, Zonguldaktaki kardeşlerimizin
sorununun benzerini 2002 seçimlerinde İstanbul 2nci bölgeden milletvekili
adayıyken Okmeydanında yaşamıştım.
Okmeydanında bana anlattılar, dediler: Elli yıldır,
altmış yıldır bu apartman dairelerinde kalıyoruz. Biz
depremde geldik buraya ama tapularımız yok. Tapusu yok, iştirak
hisse var, müşterek hâlinde mülkiyet var, kadastro giremiyor. Kadastro
giriyor, Hazinedir. diyor, hazine karşısına çıkıyor
veya Ormandır. diyor, bu sefer 2/Bye yöneliyor. Yani,
vatandaşın barındığı evine bir çözüm bulmakta bu
Meclis çalışamıyor. Çalışsaydı bu bugüne gelmezdi
arkadaşlar, bugüne gelmezdi.
Bakın, buna örnek
Şu an Türkiyede herkes
kendi iline şöyle bir göz gezdirsin, benzer birçok örnek var.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa)
Ceylânpınar
Ceylânpınar
HASİP KAPLAN (Devamla) Ceylânpınarda da
inşallah Zonguldak modeli bir çözüm bulacağız. Zonguldak modeli
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Ondan önce
getirmiştik.
HASİP KAPLAN (Devamla) Çözümü size
öğreteceğiz. Böyle seçim dönemine denk getirip böyle belediyelerinize
falan peşkeş çekecek önergeler getirmeyin önümüze. Vallahi, sizi
teşhir de ederiz, rezil rüsva da ederiz. Getirin doğru dürüst,
doğru kararlar getirin, sonuna kadar destek oluruz. Ceylânpınar için
bir önerge getirdiler, biliyor musunuz, bu Zonguldak önergesini
konuştuğumuzda? Ceylânpınardaki bu tapu, tahsis,
dağıtım işleri için yetkiyi kime veriyorlar, biliyor
musunuz? Belediyeye. Devletin kadastrosu, hazinesi, millî emlaki dururken
belediyesine verecek, belediyesi de seçim öncesi bunu seçim propagandası
yapacak, Gel. diyecek, istediğine verecek, istemediğine vermeyecek.
Buna takoz koyduk. Böyle kimseye peşkeş çektirtmeyiz ha! Böyle siyasi
çıkarlara alet ettirmeyiz ha! Bilesiniz, Halkların Demokratik Partisi
adaletin yanındadır, hakkın yanındadır ama böyle köylü
kurnazlığının da, böyle küçük kurnazlıkların da
karşısındadır. Hiç yemeyiz, yutmayız, ona dikkat
ederiz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ama sorun çözülsün
diyoruz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Ama biz çözülsün diye,
çözmek için gereğini yapacağız. Çözülsün ve çözmek için,
çözülmesi için...
Şimdi, burada Zonguldaklı kardeşlerimizin
bu sorununu çözerken akçeli işlerde bence biraz daha lehe
davranılması gerekirdi. O harç konusu ve diğer konularda biraz
daha pratik bir yolun bulunması gerekirdi. Biz bu tür konularda
çağırıyoruz, maliye bürokrasisi karşımıza
çıkıyor. Vatandaş gidip tapusunu alacaksa illa cebinden para
çıkacak, para çıkmadan evinin tapusunu alamıyor, illa bir para
yatıracak. Ceylânpınarda da istiyorlar, Zonguldakta da istiyorlar.
Ya, kırk senedir, elli senedir babasından, dedesinden kalan evde
yaşıyorsa, şunu parasız, harçsız hurçsuz Al
kardeşim, doğrudur, senin evindir, senin olsun... Bir de bunun
üstüne haraç huruç almasanız olmaz mı? İnşallah,
onları da zamanla yaparız, buna da geliriz.
Biz Halkların Demokratik Partisi olarak
vatandaşın lehine olacak her konuda yapıcı, demokratik
muhalefetimizi sürdüreceğiz. Zonguldaklı kardeşlerimiz bilsin ki
kömür neyse Zonguldakta, Şırnakta da odur. Biz sizin dertlerinizi
çok iyi biliriz. Halkların Demokratik Partisi işçinin, emekçinin, maden
işçisinin sorunlarını en iyi bilen, en iyi takip eden, yerinde
olan bir partidir. Biz bu konularda sizlerin çok daha fazlasını hak
ettiğinizi düşünüyoruz. İnşallah, bu uzlaşma kültürünü
genişletiriz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına söz isteyen Ali İhsan
Köktürk, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Köktürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Bu akşam gerçekten Zonguldakın iki temel
sorunu konusunda kısmen de olsa -çünkü bir bölümüyle ilgili sorunu çözüyor
ama diğer bölümüyle ilgili sorun devam edecek gibi görünüyor- çözüm
getiren bir önergenin Meclis gündemine gelmesinden büyük onur ve mutluluk
duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Hepimizin bildiği gibi, taş kömürü Zonguldakta
1829 yılında bulunmuş, 1848 yılında ise üretime
başlanmış. Taş kömürü üretimine başlanmasından
sonra Zonguldak, başta Trabzon, Rize gibi doğu Karadeniz illeri olmak
üzere, Türkiye'nin dört bir tarafından göç almış, insanlar
aşını, ekmeğini kazanmak için Zonguldaka gelmişler,
yerin yüzlerce metre altında Devreklisiyle, Çaycumalısıyla,
Ereğlilisiyle, Alaplılısıyla taş kömürü çıkararak
ülke ağır sanayisini yıllarca omuzlarında
taşımışlar ve ülke ağır sanayisini
omuzlarında taşırken 5 bine yakın madenci şehidi
vererek büyük bedeller ödemişler, büyük acılar
yaşamışlar.
Ülke için bu kadar önemli görevler üstlenen, bu kadar
büyük acılar yaşayan Zonguldak, maalesef, yaptığı
katkıların karşılığı olarak bir başka
sorunla karşılaşmış. Çünkü taş kömürü çok önemli
olduğu için -az önce Sayın Grup Başkan Vekilimizin de ifade ettiği
gibi- Osmanlı döneminden başlayarak taş kömürü havzasında
yerin üzerindeki mülkiyetin edinilmesi konusunda sınırlamalar
getirilmiş. 1910 yılında Başbakanlık tezkeresiyle,
tezkereyisamiyeyle taş kömürü havzasındaki
taşınmazların zilyetleri, sahipleri adına tescili konusunda
sınırlayan bir düzenleme maalesef gündeme koyulmuş. Hepimiz
biliyoruz ki 1926 tarihinde çıkan Medeni Kanunun 639uncu maddesi
kazandırıcı zaman aşımıyla iktisabı
düzenliyor, şu anki hâliyle 713üncü madde. Bu maddeye göre, Türkiye'nin
herhangi bir yerinde yirmi yıl süreyle nizasız, fasılasız
malik sıfatıyla bir taşınmazı zilyet eden kişi bu
taşınmazın maliki oluyor. Hâl böyleyken Anayasanın 10uncu
maddesi de yok sayılarak sırf 1910 yılında
çıkarılan tezkereyisamiye nedeniyle Zonguldakta yirmi yılı
aşkın bir süre nizasız, fasılasız malik
sıfatıyla bu taşınmazlara zilyet edenler Medeni Kanunun
639uncu maddesindeki haklarından yararlanamamış. Yani,
Türkiye'nin her tarafında bu taşınmazlar malikleri adına
tescil edilmiş ancak Zonguldaktaki vatandaşlar yerin yüzlerce metre
altında bir taraftan çalışırken diğer taraftan yerin
üstündeki almaları gereken tapularını alamamışlar ve
Zonguldak bir tapusuz kente dönüşmüş. Daha sonra, 1984
yılında az önce yine Grup Başkan Vekilimin söylediği-
İmar Affı Yasası çıkmış ancak İmar Affı
Yasasında da yapılan müracaatlara rağmen, tapu tahsis belgesi
alanlar veya tapu tahsis belgesi için müracaat etmiş olanlar
-yaklaşık toplam 40 bin kişi- maalesef yine tapularını
alamamış.
Zonguldakla ilgili 3303 sayılı Yasa
çıkartılarak bu sorunların kısmen çözümü için bir adım
atılmış, taş kömürü havzasındaki taşınmazların
da zilyetlikle iktisap edileceği öngörülmüş ancak bu konuda da
yasanın uygulanmasında çıkan, işte gerek yargı
kararlarındaki farklılıklar gerekse zilyetlik edinmenin
başlangıç tarihlerindeki farklılıklar nedeniyle
vatandaş yine tapularını alamamış. Şimdi, bu
yasayla Zonguldaktaki 1984 yılında İmar Affı
Yasasından kaynaklanan sorunlar hakikaten çözülüyor. Ben bu
sorunların çözümünde özel bir çaba içerisine giren, başta Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Akif Hamzaçebi olmak üzere tüm siyasi
partilerimizin grup başkan vekillerine ve milletvekillerine, sadece
Cumhuriyet Halk Partisinin Zonguldak milletvekilleri olarak Mehmet Haberal ve
Ali İhsan Köktürk adına değil, tüm Zonguldak milletvekilleri
adına teşekkür etmeyi bir borç biliyorum ve Özcan Ulupınara,
Ercan Candana, Köksal Toptana, az önce hocamı söyledim, başta Grup
Başkan Vekilimiz Akif Hamzaçebiye ve tüm gruplara teşekkür ediyorum.
Ama, diğer
taraftan bir mağduriyetimiz de var. Bakın, az önce söyledim. Şu
anki Medeni Kanunun 713üncü maddesine göre yirmi yıl süreyle bir
taşınmazı nizasız, fasılasız malik
sıfatıyla zilyet edenler Türkiye'nin diğer
taraflarındalarsa eğer kadastro çalışmaları
sırasında bu taşınmazlar adlarına tescil ediliyor
ancak bu çıkartılan düzenlemeyle maalesef Harçlar Kanununun 63üncü
maddesine göre harca esas bedel üzerinden Zonguldaklılara devrediyoruz.
Yani Zonguldaklılar bedelsiz adlarına tescil edilmeleri
gereken taşınmazları Harçlar Kanununun 63üncü maddesine göre
harca esas bedelini ödeyerek ancak alabilecekler. Bu, hakikaten hem Medeni
Kanunun 713üncü maddesine aykırı hem Anayasanın 10uncu
maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Ben, belki bu döneme yetişmez ama burada
bir dahaki dönemde görev alacak arkadaşlarımıza, bir dahaki
Parlamento döneminde bunun giderilmesi ve düzeltilmesi arzu ve isteğimi
ileterek hepinize iyi akşamlar diliyorum, teşekkür ediyorum. (CHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına söz isteyen Özcan Ulupınar, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ulupınar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN
ULUPINAR (Zonguldak) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün
öğlen saatlerinde grup önerisi üzerinde yaptığım
konuşmada bu konudan bahsetmiştim. Bu saatlerde de bunun burada
gündeme alınmış olması ve biraz sonra inşallah
yasalaşacak olması, beni ve bütün Zonguldaklı hemşehrilerimizi
çok sevindirmiştir. Ben, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
İki yıldır üzerinde durduğumuz bir konu. Sayın
Bakanımızla Komisyon Başkanımızla,
Başbakanımızla, grup başkan vekillerimizle
görüştüğümüz bir konu.
Zonguldak,
80 ilden göç almış bir şehir, maden şehri. Hepinizin
akrabaları var Zonguldakta. Bizim bütün akrabalarımız,
babamız, dedemiz, amcalarımız maden ocaklarında
çalıştı. Bazıları şehit oldu, bazıları
maden hastalıklarıyla mücadele etmekte. 5 bine yakın maden şehidi
Zonguldakımızda. Allah rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.
Bugün 2 kardeşimiz yine madende yaralandı, kaza geçirdi;
inşallah, onlara da Rabbimden şifalar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu önerge, dört partinin bir araya gelerek ortaklaşa
vermiş olduğu bir önerge. Tüm partilerimize teşekkür ediyorum.
Çalışma Komisyonu Başkanımıza teşekkür ediyorum,
Çalışma Komisyonumuzda önergeye imza atan Komisyon Üyesi
İsmail Tamer Vekilimize, Türkan Dağoğlu Vekilimize teşekkür
ediyorum. Komisyon Başkanımız Sayın Ünüvara teşekkür
ediyorum. Yine, Plan Bütçede Komisyon Başkanıma teşekkür
ediyorum. Bu, önümüzdeki hafta İş Sağlığı
Güvenliği Kanununda gelecekti. Gelmeme ihtimali olabilir
düşüncesiyle Sayın Bakanımız sağ olsun- oradan bunun
alınmasını uygun gördüler grup başkan vekillerimizle
beraber, bu torba yasaya dâhil edildi. Ne olur ne olmaz, beş altı gün
sonra Meclis kapanacak yeni döneme kalabilirdi ama şimdi, hayata geçirilecek.
40 bin
vatandaşımız istifade edecek. Tahsis belgeleri tapuya
dönüştürülecek, tahsis belgelerini zamanında almış
taksitlerini ödeyememiş olan vatandaşlarımızın da
yaklaşık 20 bin kişi civarında- harca esas değer
üzerinden tapu alması sağlanacak.
Altı kömür,
bundan dolayı birçok yerde tasman oluşmakta, evlerde çatlamalar
oluşmakta. Ama sayın hatibin de söylediği gibi, 1,2 milyar ton
kömür Zonguldakta. Ülkemizin de 80 milyon ton kömüre ihtiyacı var.
İnşallah, bu kömürün tamamı yurdumuzdan, ülkemizden, yerli
kaynaklardan karşılanır ve Zonguldakta da işçi
sayısı bizim çocukluğumuzda 50 binlerdeydi, şimdi 10
binlere düştü- tekrar artar. Zonguldak da bundan dolayı bir katma
değer oluşturur diye düşünüyorum, istihdam yaratılır
diye düşünüyorum.
Sadece kömüre
bağlı değil, biz Zonguldakın kalkınması için
Filyos Projesini de, inşallah, hayata geçiriyoruz. Bu, yüz
yıllık bir problemdi, Filyos da elli yıldır konuşulan,
hayata geçirilemeyen bir devasa projeydi. Onun da ihalesini mart ayında
gerçekleştirdik. İnşallah, çok yakın bir zamanda orada 150
bin nüfuslu bir şehir kurulacak, 15 bin insanımıza orada iş
imkânı sağlanacak.
Ben, tekrar, bütün
milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Zonguldak çok sevinçli.
İnşallah, tüm memleketimize hayırlı olsun,
Zonguldakımıza hayırlı olsun. Önümüzdeki haftadan sonra
hepimiz sahada, seçim bölgelerimizde çalışmalara
katılacağız. Bu müjdeyi, ben, bu akşam Zonguldaklı
hemşehrilerimize veriyorum.
Tekrar,
Başbakanımıza, Bakanımıza, Hükûmetimize, bütün
partilerin grup başkan vekillerine, milletvekillerimize yürekten
teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN Evet, yeni madde ihdasına dair
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın Tunç, söz talebiniz var, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç'un, 705 sıra sayılı Kanun Teklifine eklenen yeni maddeyle
Bartındaki mülkiyet sorunlarına çözüm sağlanacağına
ve emeği geçen herkese teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz
Malların İktisabına Dair Kanunda yapılan
değişiklik Zonguldakın yanı sıra Bartın ilini de
ilgilendirmektedir. Havzayifahmiye sınırları içerisinde kalan
taşınmazlardaki mülkiyet sorununu çözen ve biraz önce Genel Kurul
tarafından da kabul edilen önemli bir değişiklik. Bu
değişiklik Zonguldakın yanı sıra Bartındaki
mülkiyet sorunlarının çözümünü de sağlayacaktır.
Bu olumlu değişiklik nedeniyle seçim bölgem
Bartın adına emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Halaman, buyurun.
15.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın,
Adana ilinin Kozan ilçesindeki mülkiyet sorunları için de bir düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Başkanım, ben, bu
Zonguldakla ilgili kömür havzasından dolayı verildiği için
memnuniyetimi bildiriyorum ama aynı tür, bizim Adananın Kozan ilçesi
var. En az 15-20 köyde Abdülhamitin tapusu diyerek yüz senedir çiftçilik
yapan, tarımla uğraşan insanlar ecrimisil ödeyerek de çiftçilik
yapıyor. Bunlara bir türlü tapu verilmiyor. Dolayısıyla bu 2/B
yasasından dolayı da komisyonlar kurdular, çok yüksek fiyatla tespit
ettiler, yine olmuyor.
Bu Zonguldak işini emsal göstererek iktidar partisi
yeni bir ihdas kanunu yapıp o bölgenin insanlarının da kanunen
haklarının verilmesini talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Halaman.
Hem Hükûmet hem iktidar partisi ve hem de diğer
parti grup başkan vekilleri dinlediler efendim; bir araya gelip meseleyi
çözerler zannediyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Eskişehir Milletvekili Salih Koca ve
Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür Özelin; Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/2736, 1/1039, 2/2118, 2/2731) (S. Sayısı: 705) (Devam)
BAŞKAN Evet, şimdi, geçici madde 1de iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
yasa teklifinin GEÇİCİ MADDE 1- maddesinde geçen feriler
ibaresinin feri borçlar şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Erol
Dora Nursel
Aydoğan
Bingöl Mardin Diyarbakır
Hasip Kaplan Adil
Zozani
Şırnak Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile, Eskişehir
Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
Geçici 1. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rahmi Aşkın Türeli Müslim
Sarı Vahap
Seçer
İzmir İstanbul Mersin
Aytuğ Atıcı Ali
Serindağ Mehmet
Akif Hamzaçebi
Mersin Gaziantep İstanbul
Haydar Akar İzzet
Çetin Mehmet
Hilal Kaplan
Kocaeli Ankara Kocaeli
"GEÇİCİ MADDE 1- 10/7/2004 tarihli ve 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Geçici 3 üncü maddesi ile
3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun Geçici 5 inci
maddesi kapsamında vadesi 31/12/2004 ve öncesine ait uzlaşma
kapsamına girmiş borçlar için 31/12/2004 tarihinden itibaren takip
amaçlı olarak hesaplarda tutulan gecikme zammı gibi her türlü
fer'iler, Uzlaşma Kararlarının Resmi Gazetede yayımlanmasıyla
birlikte, alacak olarak addedilmez ve takip edildikleri hesaplardan
çıkarılır. 5216 sayılı Kanunun Geçici 3 üncü maddesi
ile 5393 sayılı Kanunun Geçici 5 inci maddesi ve bu maddenin
uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve gerekli
düzenlemeleri yapmaya Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Bakan yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT
BAĞCI (Çorum) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz efendim.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu önerge ile madde üzerinde redaksiyon
yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
yasa teklifinin GEÇİCİ MADDE 1- maddesinde geçen feriler
ibaresinin feri borçlar şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın
Dora. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 705 sıra
sayılı torba yasa üzerinde geçici 1inci madde nedeniyle söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun
teklifiyle Kamu İhale Kanununda öngörülen değişiklikle TRTnin
Anadolu Ajansından yapacağı her türlü program, haber, yapım
ve yayınlarla ilgili mal ve hizmet alımlarının Kamu
İhale Kanunundan istisna tutulması getirilmektedir. Daha açık
bir ifadeyle, kamuya ait bir kurumun satın alım işlemleri Kamu
İhale Kanununun dışına çıkarılmakta, böylece
kurum kamu denetiminden çıkarılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu maddeyle iki şey yapılmaktadır. Birincisi,
Anadolu Ajansının zararlarının hülleyle TRTye ödetilmesi
sağlanmak istenmektedir. Bildiğimiz gibi, geçtiğimiz yıl 28
milyon lira gelir sağlayan Anadolu Ajansı 105 milyon lira zarar
etmiştir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere,
yurttaşlarımızın vergileriyle oluşan TRT bütçesi
Anadolu Ajansının niteliksiz yönetim anlayışının
yol açtığı zararları kapatmak için kullanılmak
istenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmetinin TRTnin satın alma işlemlerini kamu
ihale mevzuatı dışına çıkarmak istemesinin başka
bir nedeni ise 2015 genel seçimleri öncesinde bazı program
yapımları aracılığıyla kimi kişi ve
kurumların haksız kazanç sağlamalarının önünü yasal
olarak açma isteğidir.
Dış
yapımlar aracılığıyla bazı yandaş
şirket ve kişilere nasıl kaynak aktarılabileceğine
defalarca şahit olduk. TRT yetkililerinin yine bu tür bir iltimas
gerçekleştirmesi bu maddenin kabulüyle daha da mümkün hâle gelecektir.
Değerli milletvekilleri, öte yandan, Anayasaya göre
Kamu tüzel kişiliği olarak kurulan TRT ile kamu tüzel
kişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği
ve yayınlarının tarafsızlığı esastır.
hükmü yer almaktadır. Yine TRT Kanununda, kurumun kuruluşunda ve
yayınlarında tarafsızlık ilkesinin sürekli gözetilmesi ve
tüzel kişiliğinin tarafsız olması esası
getirilmiştir. Buna karşın, bütün kamuoyu bilmektedir ki keyfî
uygulamalar neticesinde, TRT âdeta Hükûmetin yayın organı hâline
getirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
keyfî bir şekilde yönetilen ve muhalefeti yok sayan TRTden şimdi de
Anadolu Ajansına kaynak aktarılmakta ve Anadolu Ajansının
da seçim sürecinde iktidarın propagandasını yapması, seçim propagandalarına
ilişkin yayınlarını muhalefet partileri aleyhinde olacak
biçimde adaletsiz, istismarcı uygulamaları için zemin
oluşturmaktadır.
TRT Genel Müdürlüğü Hükûmetin bir çeşit
propaganda ve manipülasyon bürosu gibi çalışmaktadır. Bu yönü
itibarıyla Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü
iktidar lehine işleyen asimetrik propagandanın koordinasyon merkezi
hâline getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, iktidarın basın
yayın alanındaki bu tür girişimleri Türkiyede basın ve
yayının güdümlü hâle geldiğinin resmidir. Bu durum Türkiyede
basın ve ifade kısıtlılığının resmidir.
TRTnin yayınlarındaki tarafgirlik gizlenemeyecek boyutlardadır.
RTÜK ise bu konudaki şikâyetleri yalnızca geçiştirmektedir.
Bugün objektif gözle bakan bir kişi ya da kurum, bir kamu kuruluşu
olan TRTnin tarafsız olduğunu iddia dahi edebilecek durumda
değildir. 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun
5inci maddesinin ilgili fıkrası aynen şöyledir: Kamuoyunun
sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek
konularda yeterli yayın yapmak, tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak
ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya
düşüncenin menfaatlerine alet olmamak
Geldiğimiz noktada, tam da
bunun tersini yapan bir kurumla karşı karşıyayız. Yasa
TRTye halkın televizyonu olmak görevini vermişken, günümüzde TRT
Hükûmetin televizyonu hâline gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şunu yüksek sesle ifade etmek istiyorum ki demokrasi şartların
eşit kılınmasıdır. Şartları eşit
kılınmayan bir yerde yapılacak hiçbir faaliyetten halkın
iradesini yansıtan bir sonuç da elde etmek mümkün değildir.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasındaki anlaşmazlık
nedeniyle elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
yasa teklifinin 29uncu maddesinde geçen kanunun ibaresinin yasanın
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Nursel
Aydoğan Hasip
Kaplan
Bingöl Diyarbakır Şırnak
Adil
Zozani Erol
Dora
Hakkâri
Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 Sıra Sayılı
kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin (a) fıkrasında yer alan
1.7.2015 ibaresinin 1.1.2018 olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan
Akçay Necati Özensoy Faruk Bal
Manisa Bursa Konya
Lütfü
Türkkan Ahmet Duran Bulut
Kocaeli Balıkesir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile, Eskişehir
Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan vekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
29. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Rahmi Aşkın Türeli Müslim
Sarı Vahap
Seçer
İzmir İstanbul Mersin
Mehmet Hilal Kaplan Ali
Serindağ İzzet
Çetin
Kocaeli Gaziantep Ankara
Haydar Akar Aytuğ
Atıcı
Kocaeli Mersin
Madde 29- Bu Kanunun;
a) 9 uncu maddesi ile 5520 sayılı Kanunun 10
uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ı) bendi 1/7/2015
tarihinde,
b) 21 inci maddesi ile 28 inci maddesinin (a) ve (b)
bentleri 15/5/2015 tarihinde,
c) Geçici 1 inci maddesi 1/1/2005 tarihinden geçerli
olmak üzere yayımı tarihinde,
d) Diğer maddeleri kanunun yayımı
tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT
BAĞCI (Çorum) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Vahap Seçer,
Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından
alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündemde Yemende meydana gelen iç
karışıklıkla ilgili bazı değerlendirmeler oldu.
Tabii, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Hükûmetin, yakın tarihte Orta
Doğuda meydana gelen olaylardan, özellikle Mısırda, Suriyede
o iç karışıklık sonucu ortaya çıkan çatışmalardan,
Müslümanın Müslümanı kırdığı
çatışmalardan bir ders çıkartması gerektiğini
düşünüyoruz. Bugün aynı olayları Yemende yaşıyoruz ve
buraya bir müdahale söz konusu, Suudi Arabistanın,
Mısırın başını çektiği bir müdahale söz
konusu.
Olayın doğruluğuna ya da
yanlışlığına girmeyeceğim ama Mısırda
ve Suriyede yapılan hataların burada da yapılmaması
gerektiğini düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanının
bu konudaki olayların oluşmasının hemen ardından,
belki de bekleyip, gelişmeleri görüp, bazı değerlendirmeler
yapıp, bu konuda bazı şeyler söylemesi gerekiyordu; İran ve
terörist grupların Yemenden çekilmesini, Türkiyenin lojistik destek
verebileceğini söylüyor. Umut ediyorum, Mısırda
yaptığımız hatayı, Suriyede
yaptığımız hatayı bu Yemen olayında, Türkiye
Hükûmeti olarak bu süreç içerisinde yapmazsınız.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir
torba tasarı nihayetleniyor, kaç gündür bunu tartışıyoruz.
Burada, gerçekten, özellikle öğretmenleri ilgilendiren çok önemli bir
düzenleme oldu. Yeterli bulmadık, önergelerle desteklemek istedik daha
fazla atama yapalım diye ama bu mümkün olmadı. Hiç olmazsa bu
evlatlarımızın atamalarını, 47 bin ihdas
ettiğimiz kadrodaki 35 bin atamayı nisana kadar yapalım, hiç
olmazsa bu taleplerini yerine getirelim, buradan Hükûmeti uyarıyorum.
Bir düzenlemede TRTnin hizmet alımlarında Kamu
İhale Kanunu istisnası getirdiğimiz Anadolu Ajansı konusu
var. Buna şiddetle karşıyız, bunun yanlış
olduğunu bir kez daha buradan belirtmek istiyorum.
Sermaye piyasası araçlarını olumsuz
etkileyecek beyanatların cezai müeyyidesine ilişkin bir düzenleme
yaptık, oraya bir ibare koyduk ve ceza koşulunu menfaat
sağlamayla burada koşullandırdık. Bu da son derece
yanlış bir düzenleme oldu. Bir kez daha bu teklif görüşmeleri
sona ererken belirtmek istiyorum.
Diğer taraftan, çeyiz yardımı, konut
edindirme yardımı ve doğum yardımları. Bunların
da ağır aksak ve uygulamada sıkıntı yaratacak
birtakım yanlışlıklarla dolu olduğuna dair sizleri
uyarmak istedik ama bu konuda da herhangi bir değişiklik
yapmadınız.
Şimdi, bugün -Sayın Çalışma
Bakanı da burada- beni bir yurttaş aradı. Tabii, Sayın
Başbakan Türkiyenin önemli sorunlarında birtakım beyanatlar
verirken insanları da beklenti içerisine sokmamalı. Biliyorsunuz,
taşeronluk sistemi aslında hepimizin eleştirdiği bir konu
ama bu konu hükûmetleriniz döneminde Türkiyenin başına bela oldu ama
sizin hükûmetleriniz döneminde de çözüm bulmadı. İşte, 7
Haziranda seçime gidiyoruz. Tabii, 7 Haziran seçimlerinden sonra nasıl bir
tablo oluşacak Parlamentoda bilemiyorum ama sizin hükûmetleriniz süresi
boyunca bu sorun çözülmedi. Sayın Çelik de Soma faciasından sonra,
taşeronluk sistemine ilişkin, bunun bir köle düzeni olduğunu ve
bunun kökünün kazınacağını söylemişti. Ama o günden
bugüne bir değişiklik olmadı.
Önceki gün, Sayın Davutoğlu TÜRK-İŞ
ziyaretinde kıdem tazminatı konusunda bazı değerlendirmeler
yapıyor ve hemen ilave ediyor, diyor ki: Taşeron sorununu
kalıcı olarak çözmek için adımları atacağız.
Bakın, bir beklenti yaratıldı. Bugün, bir vatandaş da bana
bunu soruyor Acaba seçim öncesi böyle bir düzenleme mi var, böyle bir
çalışma mı var? Sayın Başbakan böyle bir beyanatı
boşu boşuna vermez. diyor. Ben isterdim ki bu düzenleme içerisinde,
bu torba teklif içerisinde, işte, böyle, 1 milyon 700 bin taşeron
çalışanı ilgilendiren, Sayın Bakanın deyimiyle
kölelik düzenini ortadan kaldırıcı bazı düzenlemeler
yapılmış olsaydı diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 Sıra Sayılı
kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin (a) fıkrasında yer alan
1.7.2015 ibaresinin 1.1.2018 olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT
BAĞCI (Çorum) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 29uncu maddede verdiğimiz önerge üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
705 sıra sayılı torba kanun teklifinin
görüşmelerinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bu torba kanun görüşmelerinde de yine ilkeli, sorumlu,
sorun çözen ve çözüm üreten politikamızı, anlayışımızı
yürütmeye gayret ettik ve olumlu düzenlemelerin, maddelerin daha da olumlu
olması için gayret gösterdik, olumsuz bulduklarımızın da ya
olumlu hâle gelmesi veya kaldırılması için gayret gösterdik.
Bütün torba kanunların karakteri, yine bu 705
sıra sayılı torbada da var. Öğretmen atamalarına evet
dedik, daha fazla, bütün, atanamayan, atama bekleyen öğretmenlerin
talebinin karşılanmasını istedik. Sosyal politikaya yönelik
çeyiz yardımı, konut yardımı ve doğum
yardımları gibi hususları hem destekledik hem olumlu bazı
öneriler de getirdik fakat bazı düzenlemeler var ki bunları gerçekten
desteklemek, katılmak mümkün değil. Bu konuda ciddi
uyarılarımızı da yaptık. Hatta, birinci bölüm üzerine
yaptığım konuşmada da bu torba kanunların, genellikle
bu tür kanuni düzenlemelerle iktidarın âdeta bir istisna ve muafiyetler
iktidarı hâline geldiğini, her kanuni düzenlemede, pek çok temel
kanunda istisna ve muafiyetler getirerek temel kanunların özünü
yozlaştırdığını ifade ettik ki bu torba kanunda
da maalesef buna ilişkin düzenlemeler var, kapitülasyon
diyebileceğimiz maddeler var, Anadolu Ajansının
zararını TRTye yüklemek var. Ve bir de yine bu 29uncu maddenin (a)
fıkrasındaki önergemizle ilgili ve bu torbanın 9uncu maddesinde
düzenlenen çok önemli bir düzenleme var. Aslında perde gerisinde gerçekten
yolsuzluğa zemin hazırlayacak, âdeta bana göre bir seçim rüşveti
şeklinde düzenlenmiş çok kritik bir düzenlemedir bu 9uncu maddedeki
düzenleme ve maalesef, bu 9uncu maddeyle Kurumlar Vergisi Kanununa getirilen
istisnanın Meclisimiz tarafından yeterince
tartışıldığı, değerlendirildiği
kanaatinde değilim, yine burada da bu uyarılarımı yapmak
istiyorum.
Bu 9uncu maddenin özü kısaca şu değerli
arkadaşlar: Nakdî olarak sermaye artıran veya kurulacak
şirketlere nakdî sermaye artışları üzerinden hesaplanacak
faizlerin kurumlar vergisi matrahından indirilmesine imkân veriliyor.
Kabaca bir hesapla, tahminen yaptığımızda, yeni kurulacak
şirketler veya sermaye artıracak şirketler yaklaşık,
eğer bunun 50 milyar lira olduğunu bir yıl içerisinde örnek
alacak, hesap edecek olursak, sermaye artışı yaparlarsa 50
milyar lira tutarında, bunun bir yılda yüzde 10-12 civarında
faizi olacağını düşünürsek, yaklaşık 6 milyar
faiz gideri indirim konusu yapılacaktır, bunun da kurumlar vergisine
etkisi en az 1 milyar liradır yani 1 katrilyon liradır. Bu çok genel
bir hesap ama Maliye Bakanlığı her zamanki gibi düzenleyici etki
analizini Meclise getirmedi, hangi hakla, hangi gerekçeyle bu 1 milyar liradan
vazgeçiyor bir milletvekilinin kanun teklifiyle? Bu kanun teklifini imzalayan
milletvekili arkadaşımızın hangi düzenlemelerin ne
getirdiğinden haberi var mı veya sizler onaylarken bunun
hesabını, muhasebesini yapıyor musunuz? Bu çok yüksek bir maliyettir.
2014 yılı kurumlar vergisi tahsilatı 32 milyar lirayı
buluyor yani 32 milyar lirada 1 milyar liradan -tahmini bir hesapla-
vazgeçilmiş oluyor. Neden vazgeçiliyor, bunun mutlaka izahının
yapılması gerekir. Gelsin Maliye Bakanı bunun izahını
yapsın. Hangi ihtiyaçtan doğdu? Ülkeye, üretime, yatırıma,
istihdama bu düzenlemenin ne faydası var? 3-5 kişiye rant çıkar
ve bunun karşılığında da bir seçim rüşveti
alınacaktır. Bunu böyle bilesiniz. Bu, önümüzdeki günlerde ve aylarda
tartışılacak ve Adalet ve Kalkınma Partisinin
başını ağrıtacak düzenlemelerden biridir. Bizden
söylemesi.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
yasa teklifinin 29uncu maddesinde geçen kanunun ibaresinin yasanın
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT
BAĞCI (Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nursel
Aydoğan, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydoğan.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu torba kanunda bizim için önemli olan iki şey var.
Bunlardan bir tanesi çeyiz yardımı, diğeri de çocuk yardımıyla
ilgili.
Değerli arkadaşlar, hepiniz biliyorsunuz,
Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı olmadan önce de,
Başbakanken yaptığı hemen hemen bütün konuşmalarda biz
kadınlara en az üç çocuk yapmamızı tavsiye ediyordu. Hatta bazen
tavsiye ederken daha ileriye de gidip talimat verir gibi bazı
değerlendirmeler yapıyordu. Şimdi, tabii ki Sayın
Cumhurbaşkanı Başbakan olduğu dönemde de bu
değerlendirmeleri yaparken, bu ülkede genç nüfusun azaldığını,
Türkiyenin genç bir nüfusa sahip olması gerektiğini, Türkiyenin
ancak kendisini ileriye genç bir nüfusla taşıyabileceğini
söylüyordu.
Şimdi, gerçekten Türkiyede genç nüfus yok mu? Ben
baktığımda, Türkiyenin aslında çok genç bir nüfusu
olduğunu görüyorum. Özellikle, görev yaptığım,
milletvekilliği yaptığım bölgede yani Diyarbakırda
çocuk sayısına baktığımda, en az çocuk
sayısının 5 olduğunu görüyorum, ortalama 7-8, bazı
ailelerde 11-12 tane çocuk olduğunu görüyorum. Şimdi, durum böyleyken
neden ısrarla en az 3 çocuk yapılması meselesine gelince, biz
bunu şöyle değerlendiriyoruz: Türkiyede artan bir nüfus var ancak
artan bu nüfus ülkenin doğusunda. Yani, Kürtlerde bir nüfus
artışı var, Türklerde, Türkiyenin batısında bir nüfus
azalması var. Bundan yirmi beş otuz yıl sonrayı
değerlendirdiğimizde, Türkiyede Kürt nüfusunun ileri derecede
artacağını, bunun karşısında da Türk nüfusunun
azalacağını istatistiki veriler bize gösteriyor. İşte,
aslında, Sayın Cumhurbaşkanının ısrarla 3 çocuk
yapın. demesinin ardında bu dengeyi kurmak var. Yani, artan Kürt
nüfusunun karşısında Türk nüfusunu dengeleme niyeti var.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Bizim Kürtler de
bundan sonra yapmasınlar!
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Şimdi, bu, böyle
palyatif tedbirlerle
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Bizim Kürtlere
Yapmayın. mı diyoruz?
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Bir dakika
Bir dakika
Şimdi, palyatif tedbirlerle bu önlenebilir mi?
Önlenemez. Niye önlenemez? Bu ülkenin batısı kapitalist moderniteyle
tanışmış.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Siz kendi
partinize yapmamayı tavsiye edin.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Bu ülkenin
batısındaki insanlar, evet, liberalizmle tanışmış
ve çocuk yapmıyorlar. Bu ülkenin doğusu da hâlen kapitalizmle
tanışmamış, kapitalist modernitenin etkisi altında
değil, çocuk yapmaya devam ediyorlar.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) O dönemler geçti.
RECEP ÖZEL (Isparta) Senin kaç çocuğun var?
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Dolayısıyla, bu
tedbirlerle, böyle şeylerle yani yok çeyiz parası vererek,
insanları evliliğe teşvik ederek, işte, çocuk
yardımını 600 milyon liraya çıkararak bunu engellemek mümkün
değil. Nasıl yapacağız? Elimizde tabii ki formüllerimiz
var.
Biz hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, hepimiz
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Sayın
Cumhurbaşkanı da bu ülkede yaşayan herkesi Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olarak görecek, Kürt nüfusunun artışından
rahatsızlık duymayacak. Herkes Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olarak kendini hissettiği müddetçe; bu ülkeye, bu
devlete aidiyet hissettiği sürece de böyle, gençlerimizin önüne gerçekle
de hayatla da yaşamla da alakası olmayan kanunlar
çıkartmayacağız diyorum.
Hepinizi tekrar selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Sizin kaç
çocuğunuz var?
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) 1 tane var. Ben
Bursalıyım ve Türküm.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi?
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Evet.
RECEP ÖZEL (Isparta) Demek sen de kapitalist oldun.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile, Eskişehir
Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
30. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Rahmi Aşkın Türeli Müslim
Sarı Vahap
Seçer
İzmir İstanbul Mersin
Mehmet Hilal Kaplan Ali
Serindağ İzzet
Çetin
Kocaeli Gaziantep Ankara
Mehmet Akif
Hamzaçebi
İstanbul
MADDE 30- Bu kanun
hükümlerini Anayasa'ya uygun şekilde Bakanlar Kurulu yürütür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 705 sıra sayılı yasa teklifinin 30'uncu maddesinde geçen
"yürütür" ibaresinin "tarafından yürütülür"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Nursel
Aydoğan Hasip
Kaplan
Bingöl Diyarbakır Şırnak
Erol Dora Adil
Zozani Nazmi
Gür
Mardin Hakkâri Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT
BAĞCI (Çorum)- Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa)- Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nazmi Gür, Van
Milletvekili.
Buyurun Sayın Gür.
NAZMİ GÜR (Van) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Genel Kurulu sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, torba yasalar bitmiyor. Torba yasaların biri
gidip biri geliyor ama bir türlü mevcut Hükûmet torba yasa yapma
tekniğinden vazgeçmiş değil. Aslında hem hukuk devletine
hem hukukun üstünlüğü ilkesine hem de Meclisin manevi şahsiyetine bir
hakaret gibi algılamak gerekir çünkü iktidarın ihtiyaç duyduğu
ne varsa bu torbanın içine koyuyorsunuz, getiriyorsunuz, çoğunlukla
kendiniz de şaşırıyorsunuz ne getireceğine ne
götüreceğine ama nihayetinde bu torba kanunlar çıkıyor.
Tabii, bu torba kanunların uygulamada da ciddi sorunlar
yarattığını elbette ki sizler çok daha iyi bilirsiniz.
Uygulayıcılar, bu kanunu uygulayıcılar yani bürokrasi, bir
taraftan mahkemeler, bir taraftan idarenin kendisi ciddi sorunlarla, ciddi kafa
karışıklığıyla karşı karşıya.
Onun için, bu Meclisin artık bu gelenekten vazgeçmesi gerekiyor.
Umarım -ki öyledir- birkaç gün sonra bu Meclis kapanacak, yeni bir Meclis
8 Hazirandan sonra oluşacak, bu gelenekten hızla vazgeçerler ve
artık dört başı mamur ve gerçekten halkımızın,
halklarımızın ihtiyaç duyduğu yasaları
çıkarırlar. Böyle her seçim öncesi, Hükûmetin ihtiyaç duyduğu ve
deyim yerindeyse, çuval çuval oy götürecek yasaları torba torba getirip
önümüze koyması gerçekten hiç de hoş değil. Bu vıcık vıcık
popülizm kokan yaklaşımlar belki kısa vadede sizlere oy
getirebilir, sizleri bir kez daha belki iktidara taşıyabilir ama bu
ülkenin geleceğini karartma konusunda da ciddi sorunlar yaratır.
Hukuk devleti ilkesini, hukukun üstünlüğü ilkesini son derece
aşındıran bir yaklaşım. Biz bunu eleştiriyoruz
gerçekten, artık bu yasa yapma tekniğinden vazgeçmek gerekir.
Elbette ki toplumda sorunlarına çözüm bekleyen ve bu
sorunların çözüm yeri olarak Meclisi gören çok sayıda kesim var.
Örneğin öğretmenler. 30 bin öğretmen daha atanacak ama öte
yandan atamayı bekleyen 100 binlerce öğretmen var.
Yine, Türkiye'nin her yerine deyim yerindeyse gecekondu
üniversiteler kurdunuz. Bu gecekondu üniversitelerden -akademik düzeyi- mezun
olanların elbette ki niteliğini sorgulamıyorum ama bir şey
var: Bu sefer de diplomalı işsizler ordusu yarattınız.
Neredeyse, bu üniversitelerden mezun olanların tamamına
yakını -Türkiye'nin birkaç iyi üniversitesini hariç tutmak üzere
söylüyorum- gelecek kaygısıyla karşı karşıyalar.
Dolayısıyla mezun ettiğiniz ya da ettirdiğiniz bu gençler
diploması elde iş bekliyor ve fakat bununla ilgili en ufak bir
yaklaşım söz konusu değil.
Bir taraftan suni büyüme rakamlarından söz ediliyor,
öte yandan, yüzde 10un üzerine çıkan bir işsizlik söz konusu bu
ülkede. Bu ülkenin işsizlerine gerçekten istihdam yaratacak,
sorunlarına çözüm getirecek ve onları rahatlatacak önlemlerin
alınmasından ısrarla kaçınıyorsunuz.
Yine, bu ülkenin gerçek sahipleri olan emekçilerin, o
mübarek elleriyle bu ülkenin gerçek katma değerini sağlayan, gerçek
değerlerini yaratan insanların sorunlarını çözmede de son
derece ketum davranıyorsunuz. Biraz önce Sayın Hasip Kaplanın
dile getirdiği gibi, sermayenin ve sermayedarların
çıkarları söz konusu olunca da bu Mecliste neredeyse AKP Grubu tam
kadro görev alıyor, yer alıyor ve büyük bir istekle bu taleplerinin
yerine getirilmesi için çaba gösteriyor.
Tabii, halkımız bunu görüyor ve gerçekten bu
iktidarın halktan ne kadar uzaklaştığı, sermayeye ne
kadar yakınlaştığının bir göstergesi. Elbette ki
burada biz sermaye konusunda bir düşmanlık yapmak istemiyoruz, böyle
bir durum söz konusu değil ama toplumun belirli kesimlerini dikkate
almadan, toplumun farklı sınıf ve katmanlarının
önerilerine, düşüncelerine ve taleplerine dikkat etmeden, sırf
popülist yaklaşımlarla kimi küçük kırıntılarla
onları susturmak ama öte yandan, büyük sermayedarların
milyarlarına milyar katacak yasaları buralardan hızla
çıkarmak da adil değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum,
karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 705 sıra sayılı
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile, Eskişehir
Milletvekili Salih Koca ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun 30. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Rahmi Aşkın Türeli
(İzmir) ve arkadaşları
MADDE 30- Bu kanun hükümlerini Anayasa'ya uygun
şekilde Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT
BAĞCI (Çorum) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin son maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, bu teklifle ilgili görüşlerini
çok kısa cümlelerle sizlere ifade etmeye çalışacağım.
Teklif Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiğinde,
demokrasimiz açısından son derece sakıncalı, son derece
tehlikeli olarak ifade edebileceğimiz bir düzenlemeyi içeriyordu, o da
seçime doğru giden bir süreçte, özel radyo ve televizyonların
yayınlarının tarafsızlığı konusunda Yüksek
Seçim Kuruluna verilmiş olan önlem alma yetkisinin, Yüksek Seçim
Kurulundan alınarak RTÜKe devredilmesini içeren bir düzenlemeden
kaynaklanıyordu, böyle bir hüküm vardı. Bu hüküm Plan ve Bütçe
Komisyonunda çıkarıldı, çok doğru bir iş
yapıldı orada. Aksi takdirde özel radyo ve televizyonlar seçim
sürecinde tarafsızlık ilkesinden ayrılırsa, taraf
tutarlarsa, siyasi partilere eşitlik ilkesi çerçevesinde davranmazlarsa,
bu, seçim üzerinde çok büyük bir gölgenin oluşmasına yol
açacaktı. Bu düzenlemeye Plan ve Bütçe Komisyonundaki
arkadaşlarımız itiraz ettiler, bizler, grup başkan
vekilleri olarak burada görüştük ve sonuçta iktidar partisi bu düzenlemeyi
tekliften çıkardı. Bu olumlu bir düzenleme, yani bunun
çıkması olumlu bir adım oldu.
Bunun yanında teklifte sakıncalı
gördüğümüz birkaç düzenleme daha var. Birisi, TRTnin Anadolu
Ajansından yapacağı mal ve hizmet alımlarını Kamu
İhale Kanunu dışına çıkarmak suretiyle, TRT kaynaklarının
âdeta Anadolu Ajansına aktarılmasını amaçlayan bir madde,
bunu son derece sakıncalı buluyoruz, olumsuz buluyoruz.
Bir diğer olumsuz bulduğumuz düzenleme,
teklifin 16ncı maddesinde yer alan, Sermaye Piyasası Kanununun
piyasa dolandırıcılığı maddesini, piyasaya amaç
dışı, objektif olmayan şekillerde müdahaleyi
kolaylaştıran bir düzenleme. Yani bir kimse,
yatırımcıların kararlarını etkilemek
amacıyla yalan yanlış haber yayarsa, rapor yayınlarsa,
bunları başkalarıyla paylaşırsa ve sermaye
piyasası araçlarının bu suretle değerinde, arz ve talebinde
oynamalara neden olursa buna yönelik olarak kanunda var olan müeyyideyi menfaat
sağlama şartına bağlı kılan düzenleme. Bu,
tespiti son derece zor olan bir şeydir. Örnek olarak Bank Asyayı
vermiştim. Bir başka banka olabilir, halka açık bir başka
şirket olabilir. Bir kişi, bir siyasi veya piyasa oyuncusu bir halka
açık şirketle ilgili olarak Bu şirket batıyor.
şeklinde bir değerlendirmede bulunur ise, bu değerlendirmeyle
yatırımcıların kararlarını etkilerse, bundan
dolayı eğer bir menfaat sağlamamış ise ceza almayacak.
Bu çok olumsuz bir düzenlemedir. Bunu olumsuz buluyoruz.
Tasarıda olumlu bulduğumuz düzenlemeler
öğretmen atamalarıdır. 47 bin kadro ihdas edildi. Biz 150 bin
kadro ihdasına yönelik önerge verdik. Hem öğretmen
açığı hem atama bekleyen öğretmenlerin sayısı
dikkate alındığında 47 bin kadronun son derece yetersiz
olduğunu ifade ettik. 150 bin kadro ihdasını önerdik ancak bu
önergemiz kabul edilmedi. Öyle de olsa 47 bin kadronun ihdas edilmiş
olmasını elbette olumlu buluyoruz ama bir yanda nisanda atama
bekleyen öğretmenlerimiz, öte tarafta temmuzda atama bekleyen
öğretmenlerimizi dikkate aldığımızda bu 47 bin
sayısının ne kadar yetersiz olduğu ortaya çıkar.
Ayrıca, Millî Eğitim Bakanı bununla ilgili olarak 35 bin kadroya
atama yapılacağını söyledi. 47 binin de daha
aşağı çekilmiş olmasını doğru bulmadık.
Doğum yardımını olumlu buluyoruz.
Çeyiz hesabı, konut yardımı, tasarrufu artırmaya yönelik bu
düzenlemeleri olumlu buluyoruz. Ancak, şartlarının
ağır olduğunu ifade ettik, miktarın yetersiz olduğunu
ifade ettik, bunların artırılması gerektiğini
söyledik.
İvedi yargılama usulünde yapılan
değişiklik yeterince açıklanmamıştır. Oradaki
karanlık noktalar, tereddütler giderilmiş değildir.
Değerli milletvekilleri, tasarının olumsuz
düzenlemelerini olumlu bulduğumuz düzenlemelerin önüne
koymayacağız. Olumlu bulduğumuz düzenlemeler nedeniyle bu
teklife Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak evet oyu vereceğiz. Ancak,
saydığım olumsuz düzenlemelerle ilgili itirazlarımız
ve eleştirilerimiz devam edecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece ikinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, teklifin tümünün oylamasından önce,
İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek
üzere aleyhte söz isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyoruz.
Maalesef, birazdan yine bu ülkenin gerçek
sorunlarını çözmeyen ve özensizce hazırlanmış bir
torba kanunu oylayacağız.
Aslında hepinizin şapkayı önüne koyup bir
düşünmesi gerekiyor. İktidara geldiğinizde özellikle 3Yyle
mücadele edeceğinizi söylemiştiniz. Şimdi, sadece bu torba kanun
için değil, on üç yıllık bir pratikten sonra -belki de
önümüzdeki dönemde bu sıralarda oturan pek çok milletvekili burada
olmayacak- bu 3Yyle ilgili hangi noktadasınız, bunu bütün iktidar
partisi milletvekillerinin düşünmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Yani, herhâlde bu ülkedeki yoksulluğu
çözdüğünüzü düşünmüyorsunuzdur. Bu ülkede milyonlarca insan
açlık sınırının altında yaşıyor,
milyonlarca insan yoksulluk sınırının altında
yaşıyor; gelir dağılımı adaletsizliği
almış başını gidiyor; en zengin kesim ile en yoksul
kesim arasındaki gelir dağılımı, maalesef, döneminizde
uçurum denecek seviyelere ulaştı ve bunlara karşı sizin
ortaya koyduğunuz etkin politikalardan söz edemiyoruz. İşsizlik,
hakeza. Yani, bu ülkede 3Yden biri olan yoksullukla mücadele anlamında
tam anlamıyla sınıfta kaldınız. Ve bu dört
yıllık pratik içerisinde de Meclisi bu şekilde torba kanunlarla
çalıştırarak, gerçek sorunlara değecek, ciddi, özenli
hazırlanmış, muhalefetle ortaklaşmış kanunlar
getirmeyerek maalesef bu konudaki tutumunuzu aynen sürdürdünüz.
Diğer Yyi biliyorsunuz. Yolsuzlukla ilgili
detaylı konuşmaya gerek var mı? Zaten Hükûmet yetkilileriniz,
belediye başkanlarınız konuştuğu zaman yolsuzlukla
ilgili hangi aşamada olduğunuzu kendiniz görüyorsunuz. Burada dört
sayın bakanın yolsuzlukla ilgili nasıl Yüce Divana gitmekten
kurtarıldığına bütün ülkemiz tanıklık etti.
Dolayısıyla, yolsuzlukla ilgili karnenizi biz sizin vicdani
muhasebenize bırakıyoruz.
Yine, üçüncü Y olarak Çözeceğiz. dediğiniz
yasaklarla ilgili de birazdan bu Meclisin gündemine getireceğiniz iç
güvenlik paketi her şeyi anlatıyor zaten. Polise vur yetkisi veren,
valilere gözaltı yetkisi getiren, yargının
bağımsız bir erk olarak ortadan kalkmasını
sağlayan bir düzenlemeyle siz, maalesef, bu ülkedeki yasakları
artıran bir Hükûmet olarak tarihe geçeceksiniz.
Demokrasi ve özgürlükler konusunda
halkımızın sizden büyük beklentileri vardı. Siz,
aslında, Cumhuriyet Döneminin ezilen bir kesimini temsil etme
iddiasıyla halka gittiniz ve o kesimin temsiliyetiyle aslında
iktidara geldiniz. Cumhuriyet Döneminde ezilen Kürtler, sol sosyalist kesimler,
Aleviler ve muhafazakâr İslamcı kesimlerden Siyasal İslam
çizgisini temsil ediyoruz. diye oy istediniz; Bu ülkedeki bütün ezilenler
için demokrasi ve özgürlükleri genişleteceğiz, yasakları
kaldıracağız, 3Yyi ortadan kaldıracağız.
dediniz ama maalesef bugün ülkeyi getirmiş olduğunuz tablo son derece
vahim.
Dediğim gibi, keşke bu Meclis döneminde, bu
yasama dönemini kapatırken burada birkaç olumlu şey söyleyebilseydik
ama hedefi kendiniz koymuştunuz, 3Yyle ilgili tanımlamaları
kendiniz söylemiştiniz. Eminim ki her biriniz yastığa
başını koyarken bir vicdani muhasebe yapıyorsunuz. Bu bütün
dönemle ilgili yapacağınız vicdani muhasebenin de biz son derece
önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu ülkede saraylarla, lüks makam
arabalarıyla, sarayı donatan lüks eşyalarla ne demokrasinin
geleceğini ne yoksulluğun biteceğini ne de yolsuzlukların
önleneceğini aslında en iyi siz biliyorsunuz. Bunu bilmenize
rağmen, bugüne kadar maalesef burada vicdanından kopan sesle gelip bunlara
karşı bir itiraz yükseltmediniz. Bu görüştüğümüz torba
yasada da bu çerçeveyle yine hareket ettiniz. Bazı olumlu düzenlemeler
tabii ki var içerisinde. Özellikle, 47 bin öğretmen atamasıyla ilgili
düzenleme yetersiz olmasına rağmen yine de olumlu bir düzenleme
olarak tarafımızdan değerlendirildi. Ama biz, bu ülkenin
kaynaklarının 350 bin işsiz öğretmenin atamasına
yeteceğini, yine gözü burada olan ziraat mühendislerinin, su ürünleri
mühendislerinin, 100 binlerce üniversite mezununun sorunlarını çözeceğine
inanıyoruz. Sizde bu ciddiyet olmadığı için biz palyatif
çözümlerle yetinmek zorunda kalıyoruz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, biraz önce kürsüde teklifin olumlu bulduğum
düzenlemelerini sayarken bir tanesini zaman yetersizliği nedeniyle ifade
etme imkânı bulamadım. O da biraz önce kabul ettiğimiz
Zonguldaktaki tapu tahsis belgesi sorunlarını ve havzayifahmiyedeki
mülkiyet sorunlarını çözmeyi amaçlayan düzenlemeydi. Teklifin bu
düzenlemesini de Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisi olması nedeniyle
olumlu bulmuş olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak hem komisyonlarda hem burada bu kanun tasarısıyla
ilgili önergelerimizle katkı sunmaya ve bu kanun tasarısında
vatandaşımızın aleyhine olan konuların da açıkçası
çıkartılmasına yönelik önerilerimizi yaptık. Şüphesiz,
bu kanunda özellikle TRTden Anadolu Ajansına kaynak aktarılması
gibi bir garabetin olması doğru olmamıştır.
Ayrıca, Sermaye Piyasası gibi güven verici kurumlar üzerinde
kötülemeleri meşrulaştıracak bir girişim gerçekten son
derece tehlikeli sonuçlar doğurabilecektir.
Diğer
taraftan, öğretmen ataması, aynı zamanda Zonguldakta mülkiyet
sorununun çözülmesine yönelik atamalar, bunlarla ilgili tasarrufu
artıracak birtakım adımlar ve bunlarla ilgili olumlu şeyler
vardır.
İnşallah,
bu kanunun hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum. Komisyonda görev
yapan milletvekili arkadaşlarımıza ve önergelerde konuşma
yapan milletvekili arkadaşlarımızın yaptığı
katkılara da huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Teklifin
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 705 sıra
sayılı Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 242
Kabul :
241
Ret :
1(X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
İsmail Kaşdemir Dilek
Yüksel
Çanakkale Tokat
Böylece, teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.07
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 00.45
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
6ncı sırada yer alan, Polis Vazife ve
Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
B) Komisyonlara Geri Çekilen
Tasarılar/Teklifler
1.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684 ve 684e 1inci Ek) (x)(xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Sayın
milletvekilleri, bildiğiniz üzere, 12 Mart 2015 tarihli 75inci
Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
üçüncü bölümünde yer alan 67nci madde kabul edilmişti. Aynı
birleşimde kanun tasarısının 68 (dâhil) ila 130uncu
(dâhil) maddeleri İç Tüzükün 88inci maddesi uyarınca Hükûmetin
talebi üzerine İçişleri Komisyonuna geri verilmişti.
İçişleri Komisyonunun Raporu sıra sayısı 684e 1inci
Ek olarak 24/3/2015 tarihinde Başkanlıkça bastırılıp
dağıtılmıştır.
Komisyon raporuna göre 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının geri çekilen 68 (dâhil) ila 130uncu (dâhil)
maddeleri metinden çıkarılmıştır. Üçüncü bölümde yer
alan diğer maddeler Komisyon tarafından tasarı metninden
çıkarıldığından üçüncü bölümde başka madde
kalmamıştır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
hayır, hayır, bir dakika efendim
Siz işin esasına
girdiniz, siz raporu görüşüyorsunuz. Bu raporu bu şekilde ifade
edemezsiniz ki. Önce 684e 1inci Ekle ilgili itirazımız var. Siz
Çıkarılmıştır. deyip doğrudan doğruya bu
raporun gereğini ifade ediyorsunuz.
BAŞKAN Dinleyeceğiz Sayın Vural, söz
vereceğiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, dinlemek değil,
siz Çıkarılmıştır. diyorsunuz. Hayır,
çıkarılmadı efendim. Zaten meselenin özü de bu,
tartışıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN O zaman, buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, kamuoyunda iç güvenlik yasa teklifi olarak
adlandırılan, Cumhuriyet Halk Partisi olarak polis devleti kurmaya
yönelik bir yasa teklifi olarak isimlendirdiğimiz bu teklifin 1 ila
67nci maddeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşüldükten
sonra Hükûmetin vermiş olduğu bir önergeyle 68 ila 130uncu maddeleri
Komisyonda bir kez daha görüşülmek üzere Komisyona geri çekilmiştir.
Komisyonda yapılan görüşmeler sonucunda 684 sıra
sayılı Rapora ek olarak düzenlenen bu sıra sayısıyla
Komisyon görüşmeleri ve Komisyonun varmış olduğu sonuç
Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur. Ancak yürütülen süreç 684e 1inci
Ek olarak isimlendirilen bu sıra sayısının bugün burada
görüşülmesine izin vermemektedir. Bunun burada görüşülecek
olması, bunda ısrar edilecek olması Anayasa ve İç Tüzüke
aykırıdır.
Aykırılıklar şunlardır: Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubuna mensup milletvekillerinin her madde üzerinde
maddenin metinden çıkarılmasına yönelik olarak Genel Kurulda
verdiği iddia edilen önergeler -bu ifade sıra sayısında yer
almaktadır- Genel Kurulun bilgisine sunulmamıştır. Böyle
önergelerin verilip verilmediğini biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
bilmiyoruz. Biz yasa teklifinin başlangıcından itibaren bütün
maddelerle ilgili önergelerimizi Divana verdik ama Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun 68inci maddeden sonraki maddelerin, 130uncu maddeye kadar
olan maddelerin teklif metninden çıkarılmasına yönelik
önergelerini bilmiyoruz, bunu ben rapordan öğreniyorum. Bu önergelerin
varlığını bu maddeler Komisyona geri çekildikten sonra
oradaki görüşmeler sırasında öğrendik.
Dolayısıyla, Genel Kurulun bilgisine sunulmamış olan bu
önergeler sanki Genel Kurulda verilmiş gibi sayılarak Komisyonun
düzenlediği rapor, orada yapılan işlemler Anayasaya ve İç
Tüzüke aykırıdır. Bunu kabul etmiyoruz Sayın Başkan.
Birinci söyleyeceğim konu budur.
İkinci
söyleyeceğim konu şu: Komisyon Başkanı İç Tüzükü
çiğnemiştir. Bu maddeler Komisyona geri çekildi. Komisyondaki
görüşmeleri sınırlandırmıştır. O önergelerde
imzası olan bütün milletvekilleri orada görüş ifade etme hakkına
sahiptir, sadece bir kişiye konuşma hakkı verme yönünde bir
eğilime girmiştir. Bunun dışında, Komisyon üyelerinin
orada önerge vermesine izin vermemiştir. 82nci madde buna izin veriyor.
82nci maddenin buna izin vermediği kanaatinde değilim. 82nci madde
şunu der: Önerge sahipleri komisyon toplantılarına
katıldıkları takdirde beş dakikayı geçmemek üzere
konuşabilirler. Bütün önerge sahipleri konuşabilir. Komisyon
Başkanının bu konuda konuşmaları
sınırlandırma yetkisi bulunmamaktadır. Maddenin birinci
fıkrasında da: Bir kanunun bir maddesi hakkında birçok önerge
verilmiş ve madde değişiklik önergeleriyle birlikte komisyona
geri alınmışsa, komisyon önergeleri görüştükten sonra eski
metni kabul edebilir veya yeni bir metin hazırlayabilir. Bakın,
eski metni kabul edebilir bu kısmında sorun yok. Veya yeni metin
kabul edebilir. Yeni metni nasıl kabul edecektir? Diyelim
ki bu maddelerin çıkarılması dışında yeni bir
metin benimsiyor Komisyon, herhâlde Komisyonun oyuna sunulacak olan bir metin
olacaktır, bir önerge olacaktır. Yani Komisyon üyeleri Komisyonun
yeni bir metin hazırlayabilmesi için önerge verme hakkına sahiptir.
82nci madde bu şekilde yorumlanmalıdır. Aksi takdirde milletvekilinin
önerge verme, yasa yapma yönündeki öneri yapma hakkı elinden
alınmış olur. Komisyon Başkanı tek taraflı bir
iradeyle İç Tüzükü çiğnemiştir. Bu nedenle bu raporun
görüşülmesi mümkün değildir Sayın Başkan.
Teşekkür
ederim.
OKTAY
VURAL (İzmir)- Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, Komisyon, bir kere, daha önce hazırladığı
rapora sahip çıkamamıştır. Dolayısıyla bu
yönüyle, Komisyonun kabul etmiş olduğu bir rapor varken bu rapora
sahip çıkmaması, doğrusu Komisyon Başkanının bu
iradesini ortaya koymaması son derece yanlıştır.
Biliyorsunuz, burada, bir komisyon raporuna ilişkin bir hususla ilgili bir
değişikliğe katılmak için salt çoğunluğu
gerekmektedir. Dolayısıyla bu yönüyle
bakıldığında bununla ilgili bir değişiklikle
ilgili Komisyonun muhakkak bunu araması gerekiyordu.
Diğer
taraftan Komisyon önergeleri görüşür. diyor. Komisyonun görüşmesi
demek ne demektir? Komisyon üyelerinin bu önergeler üzerinde konuşma
yapması demektir, değil mi? Konuşma hakkı verildi mi?
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) 1 kişiye.
OKTAY
VURAL (İzmir) 1 kişiye. Bunu nasıl
kısıtlıyorsunuz?
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Beş dakikayla kısıtlı.
OKTAY
VURAL (İzmir) Beş dakikayla nasıl
kısıtlıyorsunuz? Hangi hakla kısıtlıyorsunuz?
Komisyon görüşür. diyor. Önerge sahiplerinin yaptığı
görüşmenin dışında Komisyonun görüşmesine imkân
sağlamış değilsiniz. Bu yönüyle
bakıldığında, 67nci maddeden sonra çektiğinize göre,
67nci madde üçüncü bölümdür ve üçüncü bölümle ilgili tüm önergelerin
bölümün başında verilmiş olması gerekir. Oysa Adalet ve
Kalkınma Partisinin üçüncü bölümle ilgili, en azından üçüncü bölümle
ilgili değişiklik önergesi ve talebi bize
dağıtılmış değildir, yok ortada böyle bir
şey. E, olmayan bir önerge olduğuna göre siz Komisyonda, 67den sonra
hiç olmazsa dördüncü bölüme kadar olanı hangi önergeyle
değiştirdiniz? Genel Kuruldan çıkan bir önerge
olmadığına göre, olmayan bir önergeyle nasıl bunu madde
metninden çıkartıyorsunuz? Ve bu yönüyle
bakıldığında bu hülle
Açıkçası
vatandaşa eziyet sizin için öncelik, vatandaşa hizmet sizin
önceliğiniz değil.
Bizim, bu eksende,
Komisyonun bu şekilde çalışmış olması, her
şeyden önce bu Komisyon raporunun lafzına ve ruhuna aykırı.
Bir de, Sayın
Başkan, biliyorsunuz kırk sekiz saat geçmeden bu görüşülemez,
kırk sekiz saat geçmeden. Bu durumda bununla ilgili sürenin, ne zaman
bunun dağıtıldığı ve kırk sekiz saat geçip
geçmediği hususunun Başkanlık tarafından Genel Kurula
belirtilmesi lazım. Eğer kırk sekiz saat geçmeden bu rapor
görüşülemiyorsa o zaman bu raporun ayrı olarak görüşülmesi
gerekiyor. Bu bir ayrı rapordur. Şu anda Komisyon apayrı bir rapor
getirmiştir, birinci raporun dışında yeni bir rapor tevdi
etmiştir. Bu durumda Komisyonun tevdi ettiği bu raporun ve -neyse-
ilgili maddelerin görüşülmesine devam edilmesi gerekiyor.
O bakımdan, sizin burada Bunlar
çıkartılmıştır. Dolayısıyla
görüşülemez. şeklindeki bir yaklaşımınız kabul
edilemez. Bu raporun görüşülmesi gerekiyor. Kırk sekiz saatten önce
gündeme alınamayacağına göre bu durumda bu raporun gündeme
alınıp görüşülebilmesi için de bir iradenin olması gerekir,
bir Genel Kurul iradesi olması gerekir. Genel Kurul 684ü görüşmek
üzere karar almıştır. Bu durumda Komisyon Genel Kurulun
görüşmek istediği 684ün dışında yeni bir metin
sunduğuna göre bu yeni metnin Danışma Kurulu
aracılığıyla görüşülmesini temin etmek üzere gündemin
ilgili yerine getirilmesi gerekiyor. Bu getirilmeden görüşülmez. Nasıl
kırk sekiz saati beklediyseniz kırk sekiz saat geçtikten sonra da
gündemin ilgili yerini alabilmesi için Genel Kurul iradesi var çünkü neden? Bu
Genel Kurul iradesine sunulmuş bir rapordur. Genel Kurul iradesine
sunulmuş bir raporu tekrar Genel Kurulun görüşmesini temin edebilmek
için Genel Kurulun bu raporu görüşme iradesinin ortaya çıkması
lazım. Böyle bir Danışma Kurulu kararı yok. Adalet ve
Kalkınma Partisi kırk sekiz saat geçmeden bunun gündeme alınması
için bir öneri yapacağını söyledi ama uygulamayla bu zaten
kırk sekiz saati geçeceği için Getirmeyelim. dediler.
O bakımdan, bu raporla ilgili Genel Kurulun bunu
görüşmeyle ilgili iradesi olmadığına göre bu raporu şu
anda görüşmemiz mümkün değildir. Görüşmeye müsait bir irade söz
konusu değildir. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi 684le, ilgili
kanunlarla ilgili temel kanun olma iradesini ortaya koymuş ve maddeleri de
belirtmiştir: Ben bu maddeleri görüşeceğim. E Bu maddeleri
görüşeceğim. deyip maddeleri çıkardıktan sonra bu yeni
raporun yeni bir Genel Kurul kararı olmadan gündeme alınıp
görüşülmesi mümkün değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu usulsüzlüklerle ilgili olarak
Meclis Başkanlığına bir dilekçe verdim, üstelik
ağır bir iddiayla verdim; usulsüzlük değil, bir de
sahtecilik dedim.
Şimdi, bu durumda benim verdiğim metin önümde
ve sizin imzanızla bana gönderdiğiniz yazıda diyorsunuz ki
Sayın Başkan: Hükûmetin 68-130uncu maddelerin geri çekilmesine
ilişkin önergesi okundu, ondan önce 23.05te AK PARTİ önergeleri
vardı, MHPnin de 23.36 ile 23.39 arasında verilmiş önergeleri
vardı.
Sayın Başkan, ben bununla yetinmedim,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına 9 Şubatta vermiş
olduğum 132 tane önergem vardı, ayrıca parti grubumun 132 tane
önergesi vardı ve bu önergeler verildiği zaman hepsi önceden
verilmiş ve açıkça Anayasaya, İç Tüzüke aykırı olan
bütün maddelerin çıkarılması yönündeydi. AK PARTİnin
verdiği 30 Ocak tarihli önergeleri var, 132 tane. AK PARTİnin bu
önergelerinin hiçbirinde maddelerin çıkarılması yoktu ve bu
maddelerin çıkarılmasının olmadığı önergeler
Genel Kurula da dağıtılmamıştır.
Sonra, Hükûmet bu maddelerin İç Tüzük 88e göre
çekilmesini istedikten sonra, Sayın Akşener, Meclis Başkan
Vekili yönetiyordu ve o günün bütün kayıtlarını
çıkardık Sayın Başkan,
çıkardığımız kayıtları da sizlere verdik.
Sayın Başkan, size bir saat on dakikalık, o önergelerin
veriliş esnasındaki Başkanlık Divanının bütün
görüntülerini verdim. Dikkat edin Sayın Başkan, 684le ilgili
görüşmelerin başlangıcından Hükûmetin geri çekme önergesine
ve kapanışına kadar bir saat on beş dakika boyunca Genel
Kurul konuşmalarını verdim.
(Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın
dizüstü bilgisayardan Genel Kurul görüntülerini izletmesi)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi, bu,
bizim itirazlarımız en sonunda, bizim itirazlarımız
Sayın Başkan. Bu görüntüleri size verdim, bu görüntüler Meclis Genel
Kurulunda.
Şimdi, burada özellikle de belirttik, şunu belirttik
Sayın Başkan: Bizim önergelerin dışında Meclis Genel
Kuruluna ne AK PARTİnin ne MHPnin ne de CHPnin o esnada
Başkanlık Divanına gelip hiçbir önerge vermediğini, bu
önergelerin işleme konmadığını, bu önergelerin
dağıtılmadığını, tutanaklarda da bunun yer
almadığını söyledik.
Şimdi, işleme alınmamış,
dağıtılmamış, tutanaklara geçmemiş, önergeler
sonradan Meclis Başkanlık yazısıyla, bir tutanakla
Komisyona gönderiliyor. Arkadaşlarımız açıkladılar,
Sayın Hamzaçebi açıkladı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Yalnız biz verdik yani, yanlış
Dil sürçmesi var orada,
anlayamadım.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz de verdik.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Hamzaçebi, çıkarılma yönündeki önergeleri konuşuyorum ben.
Çıkarılma yönünde bir tek bizim önergemiz var, Halkların
Demokratik Partisinin.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ha,
pardon.
OKTAY VURAL (İzmir) Bizim de var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) MHPnin ise saat
23.33 yani önerge verilip Hükûmet önergesiyle çekilme kararı okunduktan
sonra, 88den sonra. Bu da dağıtılmamış, bizlere
dağıtılmadı.
Şimdi, hem AK PARTİnin hem MHPnin son
önergeleri maddelerin metinden çıkarılması yönünde; bizimkiyse
Anayasaya aykırılık nedeniyle çıkarılması
yönünde.
Şimdi, bu, işleme alınmamış
önergeleri Komisyon İç Tüzüke aykırı olarak işleme
aldı. Hükûmetin başkaca bir önergesi olmadı Komisyonda.
Olmadığı hâlde, size Meclis canlı tutanaklarının
yayınını vermemize rağmen AK PARTİnin 23:05te
Yani
önergenin okunduğu saat 23:17. 23:17 ile 23:05 arasında tam on iki
dakika var. On iki dakikada, bu arada çok rahatlıkla bu önergelerin hem
çoğaltılması hem dağıtılması mümkündü. Bu
iş hem yapılmamış ve korsanvari bir şekilde, usule
aykırı bir sahtelik gerçekleştirilmiştir.
Aynı şekilde, tutanakta 23:17de Hükûmetin
önergesi işlem gördükten sonra, MHPnin 23:33te, 23:36da, 23:39da
verdiği önergeler var, yani önerge okunduktan sonra verilen önergeler. Bu
da işleme konmamış. Şimdi, bu iki önerge
konmadığı hâlde, Komisyonda bu önergeler usulüne uygun
verilmiş gibi işlem görmüştür ve bizim önergelerimiz, Anayasaya
aykırılık, zamanında verilen önergelerimiz maalesef
reddedilmiş, üstelik -arkadaşlarımızın da
açıkladığı gibi- 68 ve 130uncu maddeler Hükûmette
görüşülmek üzere geri çekilmiştir, maddeleri çıkarmak üzere
değil Sayın Başkan. Bu birinci yanı.
İkinci yanı: Bu önergeler görüşülemezdi
çünkü AK PARTİli İçişleri Komisyonu üyelerinin yeni bir önerge
verme hakkı yok, İç Tüzük 88e göre o an Mecliste bulunan önergeler
üzerinden görüşme yapılır. Bu konuda tereddüt yok, çok net. Ne
deniyor? Tasarı veya teklifin belli bir veya birkaç maddesi geri
istenmişse, o madde veya maddeler hakkındaki önergeler esas komisyona
verilir.
Şimdi, verilmemiş önergelere verilmiş gibi
işlem yapılıyorsa, bu Meclisin çatısı altında
sahtecilik yapılıyorsa bu, siyaseten, ahlaken ve hukuken hem suçtur
hem etik değildir hem yanıltıcıdır, hem Komisyonu hem
Parlamentoyu yanıltan bir durum var. Bu çok ağır bir durumdur,
bu ağır durumu görmezlikten gelmek ve AK PARTİli üyelerin
oylarıyla Komisyonda bu önergeleri kabul ettirmek tamamen İç Tüzüke
aykırı bir hukuksuzluk.
Sadece bu önergeler üzerinde değil, yine, İç
Tüzükün amir hükümleri uyarınca Komisyon çalışması
olmamıştır. Komisyonda zaman zaman bunun sert
tartışmaları oldu, Komisyona gelen milletvekillerine söz
verilmedi Sayın Başkan, söz verilmedi, Komisyon üyesi değilsin,
önerge sahibi değilsin. denildi. Biz bu önergelerin geçersizliğini
ileri sürdük ama bu önergelerin geçersizliği konusunda da Komisyon İç
Tüzüke aykırı olarak bir karar verdi.
Sonra, gerçekten onca tartışmanın üstünde,
şu gördüğümüz 684 sıra sayılı Tasarı, şu da
ek. Şimdi, bu eke baktığımız zaman bir sayfalık
bir Komisyon raporu var. Hiçbir şeyin görüşüldüğü belli
değil, bu önergelerin nasıl görüşüldüğü, kimin
konuştuğu, neyi konuştuğu, ne
yapıldığı, hangi amaca hizmet ettiği belli değil.
Bunu ha PTT kanalıyla göndermiş Genel Kurula Komisyon, bunu ha birisinin
eline teslim etmiş, göndermiş Genel Kurula, bir farkı yok.
Genel Kurula İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
Danışma Kuruluyla yasalar iner Sayın Başkan.
Danışma Kurulu kararı olmadan yasalara göre bu ya dört parti
grubunun ortak kararıyla iner ya da bir parti grubu İç Tüzük 19a
göre Danışma Kurulu önerisi olarak getirir. Bunun da görüşme
günü belirlenir, bunun da görüşmeleri yapılır, kabul edilir veya
edilmez. Yani ortada bir Genel Kurul kararı yok.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi, hem
etik değil hem hukuki değil hem İç Tüzüke aykırı
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Başkanım,
aynı şeyleri söyleyip duruyor, yeter artık ya!
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
HASİP KAPLAN (Şırnak)
hem de İç
Tüzük 19a göre Genel Kurul kararı yok.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ne aynı şeyi
söylüyor, ne yeteri, dinle, dinlemiyorsanız gidin.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Dinleyeceksiniz;
bu paket faşizm paketidir, faşizme karşı direnmek
insanlık onurudur!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bu itirazlarla ilgili
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sıkılan
çıksın! Faşizme karşı direnmek en önemli, onurlu
insanlık görevidir!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Dinlemiyorsan kalk git
oradan ya!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Beş defa dinledin de
ne anladın! Yazık be! Aynı şeyleri söyledin
Ne
anladın? Bakıyorsun sadece.
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, buna Genel Kurul kararı yok. Böyle bir kâğıt
parçası gibi gönderilmiş, buna ek olmaz, ek olmaz buna,
görüşülemez bu, bu kadar açık.
BAŞKAN Evet, Sayın Kaplan, teşekkür
ediyorum.
Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Şu anda görüşülmekte olan tasarıda tamamen
İç Tüzüke uygun olarak işlemler yapılmıştır. Öncelikle
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Allah Allah, bir defa
geldin mi? İç Tüzüke uygun mudur gördün mü? Allah Allah,
uğramadın bir defa bile.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İzah edeceğim
arkadaşlar, biz dinledik.
Öncelikle şunu ifade edeyim ki İç Tüzükün
88inci maddesine göre usule uygun olarak Hükûmet tarafından bir
kısım maddeler Komisyona çekilmiştir ve Komisyona çekilmeden
önce bütün siyasi parti grupları tarafından verilen önergelerle
birlikte bunlar Komisyona çekilmiştir. Dolayısıyla, Genel
Kurulda verilen önergeler maddelerle birlikte Komisyona çekilmek zorunda. Ve
önergeler, süresinde Meclis Başkanlık Divanına Genel Kurul
aşamasında verilmiştir; üzerinde kayıt tarihleri
açıktır, nettir, şeffaftır. Komisyonda yeni verilen
herhangi bir önerge yoktur. Dolayısıyla, bu kaydı
ihtirazlarını da haksız bulduğumu ifade etmek istiyorum
çünkü Meclis kayıtları çok açıktır.
İkincisi: Kırk sekiz saatle ilgili herhangi bir
problem yoktur. Zira, İç Tüzükün 52nci maddesi Genel Kurula sevk edilen
bir komisyon raporu veya herhangi bir metin, aksine karar alınmadıkça
dağıtımı tarihinden itibaren kırksekiz saat geçmeden
görüşülemez. diyor; doğrudur. Peki, Komisyon raporu ne zaman
dağıtılıp yayınlanmış? Komisyon raporu
24/3/2015 Salı günü saat 20.53te dağıtılmış ve
aynı günkü gelen kâğıtlarda da Komisyon raporu
yayınlanmıştır. Dolayısıyla, kırk sekiz
saatle ilgili en ufak bir tereddüt yok, 52nci madde de usule uygun olarak
işletilmiş ve kırk sekiz saati de aşmış
durumdayız.
Yine bir başka husus, önerge üzerinde önerge sahipleri
adına bir kişinin konuşacağı 87nci maddede
açıktır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Okuyun, biz de
öğrenelim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Nerede
yazıyor? Nerede önergede bir kişi konuşabilir?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çok açık bir
şekilde önerge sahibi tarafından beş dakika
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sahipleri
diyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sahibi diyor.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sahipleri,
sahipleri
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sahibi diyor, açın,
bakın arkadaşlar.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) 82
82
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) 88i
oku.
AHMET AYDIN (Adıyaman) 87nci madde
değişiklik önergelerini çok açık bir şekilde ifade
etmiş ve burada da
önerge, sahibi tarafından beş dakikayı
geçmemek üzere açıklanabilir. diyor. Dolayısıyla, önerge
sahiplerinden bir tanesi beş dakikayı geçmemek üzere komisyonda
konuşabilir. Kaldı ki komisyon gündemine hâkimdir, komisyon
konuşma sürelerini, başka türlü bir şekilde sayıları
da yeri geldiğinde sınırlayabilir. Yine aynı şekilde,
ama burada tamamen İç Tüzük uygulanmış, 87nci maddeye göre her
önergede bir kişi beş dakikayı geçmemek üzere
konuşturulmuştur.
Bir başka husus, Komisyonda geri çekilen önergeler
üzerinde İç Tüzük 82nci maddenin birinci ve ikinci fıkraları
uygulanmıştır. Bu 82nci maddesi İç Tüzükün Bir kanunun
bir maddesi hakkında birçok önerge verilmiş ve madde
değişiklik önergeleriyle birlikte komisyona geri
alınmışsa, komisyon önergeleri görüştükten sonra eski metni
kabul edebilir veya yeni bir metin hazırlayabilir. diyor. İkinci
fıkrası: Önerge sahipleri komisyon toplantılarına
katıldıkları takdirde beş dakikayı geçmemek üzere
konuşabilirler.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Bir yorumlar
mısınız, bunu yorumlar mısınız?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Şimdi, değerli
arkadaşlar, yine, aynı şekilde, Komisyonda bu konu usul
tartışması olarak gündeme gelmiş, Komisyonun mütemmim cüzü
hâlinde olan 1inci Ekteki bu raporuna da baktığımızda çok
açık bir şekilde bu ifade edilmiştir. Komisyonumuz, usul tartışmaları
sonucunda yaptığı oylamayla geri çekilen maddelerin
görüşülmesinde yöntem olarak İç Tüzükün 82nci maddesi hükmü
kapsamında, geri çekilen maddeler üzerinde sadece Genel Kurulda
verilmiş olan önergelerin görüşülmesi ve bu görüşmeler
kapsamında işleme alınan önergelerin sahiplerine beşer
dakika söz verilmesi, sonrasında ilgili önergelerin oylanması
şeklinde bir yöntem belirlemiş. Dolayısıyla, bütün bu usul
tartışmaları da Komisyonun gündemine gelmiş, bu usul
tartışmalarını Komisyon orada yapmış olduğu
oylamayla neticeye bağlamış ve yöntemi de belirlemiştir.
Yine, Komisyonumuzda yapılan görüşmeler
neticesinde, geri verilen maddelerin metinden çıkarılmasına
ilişkin olarak her madde üzerinde verilmiş olan aynı mahiyetteki
önergelerin kabulüyle 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 -dâhil- ila 130uncu -dâhil- maddeleri metinden
çıkarılmıştır. diye Komisyon bunu rapora
bağlamıştır. Dolayısıyla, şu anda her grubun
vermiş olduğu önergeler, madde metninden çıkarılma
önergeleri, her 3 siyasi parti grubu adına verilen aynı mahiyetteki
bu değişiklik önergeleri kabul edilerek bu maddeler metinden
çıkarılmıştır.
Şu hâlde, bütün bu maddeler metinden
çıkarıldığına göre, burada bizim müzakere
edeceğimiz ortada herhangi yeni bir metin, madde
kalmamıştır. Dolayısıyla, tamamen İç Tüzüke,
Anayasaya uygun olarak tasarıya kaldığı yerden devam
edilmesi gerekir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir saniye, Sayın Hamzaçebi sisteme
girmiş.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Ahmet Aydının İç Tüzüke
dayanarak vermiş olduğu bilgiler yanlıştır. Kendi
ağzıyla da bu yanlışı ifade etmek zorunda kaldı
en sonunda.
Şimdi, Sayın Aydın diyor ki: İç
Tüzükün 87nci maddesine göre değişiklik önergeleri üzerinde önerge
sahibi konuşur çünkü 87nci maddenin ilgili fıkrası önerge
üzerinde Genel Kurulda önerge sahibinin konuşacağını
söyler, önerge sahiplerinden söz etmez. Bu, genel kural ama Genel Kurulda
görüşülmekteyken komisyona geri çekilen bir tasarının, teklifin
veya belirli maddelerinin nasıl görüşüleceği, buna ilişkin
önergelerin nasıl görüşüleceği 82nci maddede ayrıca
düzenlenmiş durumda. O maddenin ikinci fıkrası aynen şu
şekilde: Önerge sahipleri komisyon toplantılarına katıldıkları
takdirde beş dakikayı geçmemek üzere konuşabilirler.
87nci madde önerge sahibinden söz ederken 82nci madde
önerge sahiplerinden söz ediyor. Birisi, 87nci madde, Genel Kuruldaki
önergenin konuşma usulünü düzenliyor, diğeri yani önerge sahiplerinden
söz eden 82nci madde ise komisyondaki önergenin görüşülme usulünü
düzenliyor.
Hepimiz biliyoruz ki ve İç Tüzük öyle
düzenlemiştir ki komisyondaki görüşmeler Genel Kurul
görüşmelerine göre çok daha uzun zaman alır, bir konu etraflı
bir şekilde komisyonda tartışılır.
Dolayısıyla, İç Tüzükü koyan irade, önerge sahiplerinin, o
önergeye imza atan herkesin komisyonda görüş ifade etmesini
benimsemiştir çünkü problemli bir durum var. Genel Kuruldan bir madde veya
maddeler komisyona geri çekildiğine göre, bunun komisyonda etraflı
bir şekilde görüşülme ihtiyacı var ki İç Tüzük Önerge
sahiplerinin konuşma hakkı var. demiştir. Aydının
açıklaması, İç Tüzükü tarif etmiştir yani İç Tüzükü
yanıltıcı bir şekilde Genel Kurula bildirme, tanıtma
amaçlıdır.
Bu rapor görüşülemez Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, çok teşekkür
ederim; Sayın Ahmet Aydın bizim tezimizi güçlendirdi, doğrusu,
kendisine teşekkür ederim çünkü Bu rapor kırk sekiz saat geçmeden
görüşülemez. dedi. Kırk sekiz saat geçti. Dolayısıyla,
bunun bir yeni rapor olduğu, kırk sekiz saat geçtikten sonra gündemde
ancak sıraya alınabileceği, bunun ön sıraya getirilmesi
için de Genel Kurul iradesinin olması gerektiğini bu şekilde
itiraf etmiş oldu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bu raporun mütemmim cüzü.
dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu, yeni bir Komisyon raporu,
yeni bir irade olduğuna göre, Komisyonun bu raporunu Genel Kurulun
görüşmesiyle ilgili bir irade oluşmadığına göre bunun
görüşülmeyeceğini de bu şekilde ifade etmiş oldu,
doğrusu kendisine teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Grup önerisiyle getirmeleri
lazım, başka türlü olmaz bu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, burada hakikaten Sayın Aydına ben de teşekkür
etmek istiyorum çünkü İç Tüzük 19uncu maddeye göre Danışma
Kuruluyla gelmeyen bir rapordan bahsetti, yeni verilen bir rapordan bahsetti.
Doğru, bu görüşülmemiştir, Genel Kurul kararı yoktur, bunun
için zaten bu görüşme açılamaz ama önergelerle ilgili olarak
yanıldığı bir nokta vardır ki AK PARTİ ile
MHPnin önergeleri, Hükûmetin tezkeresinden, tasarıdan geri çekilme
önergesinden sonra verildiği ve işleme konmadığı için
geçerli önergeler değil Sayın Başkan. Bunu siz ısrarla
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Önergenin üzerinde saati yazıyor Hasip Bey ya, saatini göre göre hâlâ
ısrar ediyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Siz saat maatten
bahsediyorsunuz, ben size ısrarla canlı yayını
gösteriyorum, 23.17 tezkerenin okunma dakikası. 23.17 Sayın
Başkan, 23.17.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Önergenin üstünde saati yazıyor, onu hâlâ kabul edemiyorsun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Burada canlı
kaydı var, bir saat on beş dakika. Meclis
Başkanlığında var bu kayıt Sayın Başkan. Siz
kendi kayıtlarınıza itibar etmiyor musunuz? Şimdi, burada
çok açık, bu önergeler işleme konmadı. Bu önergeler, Hükûmetin
tasarıdan çekilme önergesi okunduktan sonra olduğu için, usule uygun
işlem görmediği için İç Tüzük 87ye göre geçerli önergeler
değil, Komisyonda da bu önergelere dayalı olarak maddelerin çekilme
işlemi yapılmıştır, bunlar da butlanla maluldür,
geçersizdir. Bu iki noktadan dolayı şu an 684 sıra
sayılı Tasarının görüşülmesi mümkün değil, bu
iki aksaklığın giderilmesi lazım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Grup önerisi getirmeleri
lazım.
BAŞKAN Sayın Aydın
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Öncelikle şunu ifade edeyim ki Meclisimizde
önergelerin görüşülme usulü gerek İç Tüzükümüzde gerekse de bugüne
kadarki Meclis teamüllerinde çok açık ve nettir. Bir önergeye 50 tane
milletvekili de imza atabilir. 50 arkadaşın imza atmış
olduğu bir önergede ancak önerge sahipleri adına bir kişi
konuşturulur, çok açık ve nettir, hiç kimse kusura bakmasın.
Kaldı ki bu önergelerle birlikte geri çekilen maddelere ilişkin
olarak önerge sahiplerine zaten Komisyon tarafından bilgi verilmiş,
onlar Komisyona davet edilmiş ve bu manada da önerge sahibi orada her
önergede bir arkadaş beş dakikayı geçmemek üzere
konuşturulmuş. Olağan akış bu, Meclisin teamülleri bu.
Onun da ötesinde, İç Tüzük bunu çok açık bir şekilde,
değişiklik önergelerini 87nci maddesinde belirlemiş.
İkincisi, ben az önceki konuşmamda da dedim,
Bu ayrı bir rapor değil. dedim. Bu, mevcut komisyon raporunun
mütemmim cüzüdür, bu bir ek rapordur. Adı üstünde zaten, onun
tamamlayıcısı konumunda, yeni bir rapor değil.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman kırk sekiz saat
niye bekliyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Velev ki öyle olsa dahi
kırk sekiz saat geçmiş.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Niye kırk
sekiz saat bekliyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kırk sekiz saatle
ilgili zaten bir tereddüt yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Kırk sekiz saat gündeme
almak içindir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Zaten herhangi bir tereddüt
yok kırk sekiz saatle ilgili, olsa da olmasa da.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hepsinin raporu
aynı rapor, fark etmiyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Benim ifade etmek
istediğim budur. Dolayısıyla, ilgili tasarı da
kaldığı yerden, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının kaldığı yerden görüşmelerine
devam edilmesi lazım. Buna mâni hiçbir durum yoktur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon
Başkanı, 684e 1inci Ek Komisyon Raporuyla ilgili olarak öne
sürülen iddialarla ilgili açıklamalarınızı alabilir miyiz?
Buyurun, sizi dinliyoruz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepimizin bildiği gibi, o akşam verilen Hükûmet önergesi üzerine,
88inci maddeye göre, Sayın Meclis Başkanı 68 dâhil, 130uncu
maddeye kadar dâhil olan maddelerin önergeleriyle birlikte Komisyonumuza iade
edildiğini ilan etmiştir. Daha sonra, cuma günü bir dizi pusulasına
bağlı olarak, hangi maddede hangi siyasi partinin, hangi grubun,
hangi önergelerinin olduğu bir dizi pusulasına bağlanarak adet
olarak ayrıştırılmış bir şekilde
Komisyonumuza teslim edilmiştir. Şimdi, bu bağlamda,
Komisyonumuzun, verilen önergelerin usulüne uygun olarak verilip
verilmediği, kayda alınıp alınmadığı,
işleme alınıp alınmadığıyla ilgili bir
araştırma yapacak hâli yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Demek üzerinde yok efendim.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Bir saniye
OKTAY VURAL (İzmir) Önerge geldiği zaman saat
atılır, tarih atılır; demek yok, önergede
olmadığını itiraf ediyor.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Vural, ben sizi sabırla dinledim,
dikkatlice dinledim ve her birinin notlarını aldım. Komisyonuma
da aynı itirazlar yapıldığı için, Komisyonun böyle bir
görevinin olmadığını söylemeye çalışıyorum,
üzerinde kayıt yok demiyorum. Hem Milliyetçi Hareket Partisinin hem Adalet
ve Kalkınma Partisinin önergelerini hangi dakikada
Başkanlığa teslim ettikleri -bütün önergelerin üzerine
kaydı düşülmüş zaten- var.
OKTAY VURAL (İzmir) Var olanı senin
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Bu önergeler Komisyonumuza geldikten sonra Komisyonumuz,
doğal olarak, öncelik sırasına göre önce Anayasaya
aykırılık önergesini, daha sonra veriliş sırasına
göre metinden çıkarılma önergelerini görüşmeye
almıştır. Anayasaya aykırılık önergeleri
görüşülmüş ve bu önergeler reddedildikten sonra aynı mahiyetteki
her üç siyasi partinin de -bazı, birkaç madde hariç, o
ayrıntılara girmiyorum- maddelerin metinden
çıkarılmasına ilişkin önergeleri görüşülmüş ve bu
maddeler metinden çıkarılmıştır. Şimdi, burada
itiraz edilen husus Biz az konuştuk. ise
Ben, İç Tüzük maddeleri
açısından falan bir şey söylemiyorum, onlarla ilgili Sayın
Ahmet Aydının yaptığı açıklamalara
katılıyorum ve aynı şeyleri ben de tekrar edebilirim ancak
şunu merak ediyorum: Her üç siyasi parti de bu maddelerin metinden
çıkarılmasına ilişkin önerge vermiş, gerekçenin
okunması ya da bir konuşmacının konuşması
Komisyonumuzu ikna etmiş ve bu üç siyasi partinin istekleri
doğrultusunda bu maddeler metinden çıkarılmışsa, daha
çok konuşmacıya söz verdiğimizde bu konuşmacılar
Komisyonda neye ikna edeceklerdi? Maddenin metinden
çıkarılmamasına mı ikna etmeye
çalışacaklardı?
Bu itibarla, görüşmelerin özünde asla ve asla bir
eksiklik olmamıştır. Kaldı ki, Meclis teamülleri
gereğince eğer Komisyon ya da üyeler katılıyorsa ya da
milletvekilleri, siyasi partiler bu konuda bir ittifak yapmışsa
konuşma bile yapılmaz. 3 siyasi parti de birlikte metinden
çıkarma önergeleri vermiş.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Aynı
gerekçede değil Sayın Başkan.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Varsa, konuşma talebi
varsa?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Efendim, her önerge sahibine
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, tamamı çıkarılsın diye bir önerge yok.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Aynı gerekçe
değil.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
niye bağırıyorlar?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bizimkini niye
reddettiniz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Efendim, hep beraber
bağırışınca çok da
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bizimkini niye
reddettiniz Sayın Başkan?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Kaplan, hep beraber
bağırışınca daha iyi anlaşamıyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Benim önergelerimi
niye reddettiniz o zaman?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Lütfen dinleyiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Size nesi
Dilediğince
konuşur.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Kaplanı
anlayamıyoruz bağırmasından.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ama öyle
yanlış bilgi veriyorsunuz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Hayır, yanlış bilgi vermiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sen kendi komisyon raporuna
sahip çıkmadın bir kere.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yanlış
bilgi veriyorsunuz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Kaldı ki
HASİP KAPLAN (Şırnak) Oylamada
reddetmediniz mi önergemizi?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Efendim, ben, bağırmaya alışık
değilim, karşılıklı bağırarak
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yalan söylemeye mi
alışıksın Başkan?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Hayır, estağfurullah, lütfen
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yalan söyleme!
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Lütfen, saygısızlık etmeyin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Benim önergelerimi
reddetmediniz mi?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Ettik.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Peki, niye Üç
önerge kabul edildi. diyorsunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Efendim, sizin
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
müdahale eder misiniz?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Benim önergeleri
reddetmediniz mi?
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Katıldığın
önergeleri niye reddettin?
HASİP KAPLAN (Şırnak) HDPnin önergeleri
reddedilmedi mi?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Allah Allah,
HDPnin önergeleri reddedilmedi mi?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Kaplan
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Yahu
senin önergenden bahsetmiyor ki, seninki Anayasaya aykırılık
önergesiydi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Niye, doğru
konuşsun.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Seninkinden bahsetmiyor, 3 partiden bahsediyor, 3 partininki
çıkartılma yönünde.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Kaplan, işte birbirimizi
dinleyemediğimiz için gereksiz yere bağırıyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hayır ama
yalan söylediğiniz için
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Seninki Anayasaya aykırılıktı zaten.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Üç önerge sizin önergeniz değil, lütfen
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yalan
söylüyorsunuz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Üç önerge sizin önergeniz değil ki; Milliyetçi
Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisinin
önergeleri.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Onu reddettiniz,
reddettiniz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sizinkileri reddettik tabii ki.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sonra AK
PARTİ ile MHPninkini kabul ettiniz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Hayır.
OKTAY VURAL (İzmir) HDPyi konuşturdunuz,
bizi konuşturmadınız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
duyamıyoruz.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) 3
diyor, 3 parti diyor yahu, sen anlamıyorsun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Yahu, sizinkini reddettik, Anayasaya
aykırılıkları Komisyon reddetti. Sırasıyla
görüşüldü. diyorum. Önce Anayasaya aykırılık, sonra
metinden çıkarılma önergeleri.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hayır, siz de
çıkarma dediniz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) 3 partinin metinden çıkarma önergesi. 3 parti:
Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket
Partisi, siz değilsiniz ki. 3 parti, bu 3 parti. Verdikleri önergeler
metinden çıkarılınca da başka milletvekillerine söz verecek
bir metin zaten ortada kalmadı. Neyi görüşecektik ki? 3 siyasi parti
de o maddenin metinden çıkarılmasını önermiş,
oylamışız, kabul edilmiş. Kabul edildi, metin kalmadı
ortada.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
önce karar verip sonra mı konuşturuyorsunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Haliyle, hiçbir milletvekiline söz verme şeyimiz
kalmadı. Dolayısıyla, öncelik, önerge
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sizin
yaptığınız kifayeti müzakere midir ya! 10 tane vekil
konuşur, sonra cevap verirsiniz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Hayır, önergeleri görüşeceğiz,
oylayacağız. Önergeleri görüştük, oyladık.
BAŞKAN Sayın Korkmaz
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Oylayınca metin kalmadığına göre
hangi madde üzerinde kime söz verecektik?
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bir kere, önergelerin
yeterince görüşülmediği iddiası var zaten.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, yine kısa bir
açıklama lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, şimdi, Sayın Komisyon Başkanı
yanıltıcı bilgi veriyor sanki Cumhuriyet Halk Partisi bütün
maddelerle ilgili çıkarma önergesi vermiş gibi.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Hayır
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Raporunuzda var, yazmışsınız. Cumhuriyet Halk Partisinin
104, 107 ve 128inci maddelerle ilgili değişiklik önergesi var.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Birkaç maddede dedi ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bu
değişiklik önergelerini siz görüştünüz mü?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu raporda
yazmıyor hiçbiri.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Bakın, değişiklik önergesi var yani şöyle bir yoruma
katılmıyorum: Efendim, zaten çıkarılma önergesi
vermiştiniz, biz de çıkardık, konuşsanız ne
olacaktı? Böyle bir şey olabilir mi?
Sayın Başkan, bu olmadı. Bu tam polis
devleti yasa tasarısına uygun bir yaklaşım oldu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kifayeti müzakere
vermiş yani.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Ahmet Aydın bir şey söyledi: Bu ek rapor diğer
raporun mütemmim cüzüdür yani ayrılmaz parçasıdır, esas olan
diğer rapordur. O zaman, şunu önereceğim: Esas olan diğer
rapor ise bu maddelerin Komisyon tarafından çıkarılmasından
sonra ortada yeni bir metin vardır, bu maddelerin
çıkarılmış olduğu yeni bir metin vardır. Bu
durumda, 82nci maddenin (3)üncü fıkrasına göre, bu yeni metinle
ilgili olarak ancak Komisyon salt çoğunluğuyla bir oylama isteyip ve
bu oylamada bu talep kabul edilirse önergeler reddedilmiş
sayılacaktır; aksi takdirde, önerge sahiplerinin konuşma
hakları vardır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, tabii,
bizim de 68, 69, 70, 71, 72de değişiklik önergelerimiz var.
Dinleseydiniz, belki fikrinizi değiştirirdiniz. Niye birer
kişiyi konuşturdun? Niye konuşturdun? Yani efendim
Çıkarılma önergesi vardı da kabul ettik. Değişiklik
önergesi de vardı. Niye konuşturmadın önerge sahiplerinin
tamamını?
Sayın Başkan, açıkçası, meselenin özü
budur. 52nci madde: Genel Kurula sevk edilen bir komisyon raporu veya
herhangi bir metin
, bu metin,
aksine karar alınmadıkça
dağıtımı tarihinden itibaren kırk sekiz saat geçmeden
görüşülemez
, Ahmet Aydın Bey kabul ediyor, doğru,
Bu süre
geçmeden gündeme alınması, gündemdeki kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işlerden birine öncelik verilerek bu
kısmın ilk sırasına geçirilmesi, Hükümet veya esas komisyon
tarafından gerekçeli olarak Genel Kuruldan istenebilir. Bu takdirde, Genel
Kurul, işaret oyuyla karar verir. Yok böyle bir karar. Açık
şerh, açık bir hüküm, açık bir hüküm. Bunun, bu maddenin, bu
metnin görüşülmesiyle ilgili, ön sıraya alınmasıyla ilgili
bir Genel Kurul kararı yok. Olmadan neyi görüşüyoruz? İşin
özü bu.
Yani şu anda bakmamız gereken husus budur,
Sayın Akif Hamzaçebinin ifade ettiği, 82nci maddeyle ilgili
yapılması gereken husus, zannederim bu konuda açıkçası bu
raporun görüşülmesiyle ilgili Genel Kurul iradesi oluştuktan sonra konuşabileceğimiz
bir konudur.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Gerçekten, şu
Komisyon Raporu Komisyonda yaşananları bile doğru dürüst kayda
almamış. Demin, Sayın Komisyon Başkanı önergeleri
konuşurken 3ünün de çıkarma olduğunu ve kabul edildiğini
söyledi. Bizimkiler Anayasa'ya aykırılık önergeleriydi, İç
Tüzük'e aykırıydı ve bu nedenle önce okutuldu ve her seferinde
bizim önergeler reddedildikten sonra AK PARTİyle MHP'nin önergeleri
çıkarmaydı, CHP'nin kısmen
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Hayır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hepsi değil,
hayır, kısmen.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Sadece 3 tanesi.
OKTAY VURAL (İzmir) Bizim de 5 tane.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Takip
etmemişsiniz Başkan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, takip etmediniz, bakın, size maddeleri saydılar.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Şartlanmışsınız, takip etmemişsiniz.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Hem
raporda var hem de Başkan söyledi onu Hasip Bey.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi, böyle
bir durum söz konusu.
Şimdi, ben burada şunu iddia ediyorum:
Sayın Başkan, burada AK PARTİyle MHP'nin önergeleri İç
Tüzük 88e göre çekildiği için yani çekilme Hükûmet tarafından
yapıldığı için alınamaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Doğru aslında,
doğru.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi,
bakın, şurada çok net bir şey var.
(Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın
dizüstü bilgisayardan Genel Kurul görüntülerini izletmesi)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bunu inkâr mı
edeceğiz? İşte önerge, okunuşu ve saati, belli. Yani
kâtibin okuduğu önerge. Allahtan korkun ya, Allahtan korkun! Bu kadar
insanın, bu kadar kameranın önünde bu kadar sahte işlem
yapılmaz, sahte önerge verilmez, böyle bir sahtecilik yapılmaz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Allahtan korkun ya, Allahtan
korkun ya!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yeter ya, yeter
ya; vallahi billahi nefret ettirdiniz bizi bu Meclise gelmekten, nefret
ettirdiniz!
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
Açıklama yapacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu çekilme iradesi
oluştuktan sonra tabii, biz bölümler itibarıyla önerge veriyoruz,
bölüm başlangıcında. Fakat Komisyonda bu konuda konuşma ve
görüşme yapabilmek amacıyla çekilme iradesi okununca alelacele
hazırlayabileceğimiz önerge sadece metinden çıkartılma
önergesiydi ve o irade oluştuktan sonra bunları gönderdik. Evet, ben
burada Hazırlayın. dedim arkadaşlarıma, Mehmet
Erdoğan ve Nevzat Korkmaz Bey, bu irade açıklandıktan sonra
neden yaptık bunu? Çünkü önergeleriyle birlikte Komisyona gideceği
için siz daha bölümler başlayınca önergeleri
aldığınız için biz değişiklik önergelerimizi
vermemiştik ama Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bu konuda Hükûmetin,
üstelik tarafsız olması gereken bir Hükûmetin taraflı bir
şekilde bu seçimleri bile etkileyebilecek bir yasa konusunda alelacele
hiçbir gruba vermeden bizim önerge sunma hakkımızı ve Komisyonda
görüşme hakkımızı bile gasbedecek şekilde olduğu
için okunduktan sonra alelacele elle yazdığım ve
boşlukları doldurduğum şeyi verdim. Bunun için verdik.
Böyle bir korsan olur mu?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye, Sayın Aydın girdi
sisteme, sonra size vereyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Tarafsız Bakan çekecek,
parti gruplarına söz
Siz tarafsız Bakansınız, nasıl
bilgi vermezsiniz? Benim Komisyonda görüşülecek önerge hakkımı
gasbediyorsunuz. Bu oldubitti gecekondu tarzı. O bakımdan, okunduktan
sonra verdim, okunduktan sonra verdiğime okunmadan önce verilmiş gibi
işlem yapılmış olması da bir garabettir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) O da Komisyonun ve
üyelerinin ayıbıdır ayrıca.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Aynen Komisyonda itiraz ettik AK PARTİ Grubu olarak.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hepinizin
ayıbıdır.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Vural.
Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzükümüzün
88inci maddesi açık, metnin veya maddenin geri istenmesini çok açık
bir şekilde düzenlemiş. Esas komisyon veya Hükûmet -Hükûmet
adına herhangi bir bakan, kim olursa olsun- tasarı veya teklifin
tümünün, belli veya birkaç maddesinin, komisyona geri verilmesini, bir defaya
mahsus olmak üzere isteyebilir.
Usul tamamen İç Tüzüke uygun olarak
yapılmış. Daha sonra, Komisyon, İç Tüzüke uygun ve Meclis
teamüllerine uygun, gündemine de hâkim bir şekilde olayı
incelemiş, tek tek maddeler metinden çıkartılmak suretiyle
metinden düşürülmüştür. Dolayısıyla, geri çekilen maddelerin
metinden çıkarılması hâlinde ortada yeni bir metin
kalmamış, çünkü bütün maddeler metinden düşürülmüştür,
çıkarılmıştır; uygulanacak, oylanacak 82/3e göre,
bahsettikleri gibi ortada yeni bir metin yoktur. Dolayısıyla, bu
82/3ün uygulama alanı da kalmamıştır. Geçmiş
teamüllere baktığımızda da buna dair en ufak bir uygulama
yoktur. Dolayısıyla, hem Komisyonun uyguladığı hem
şu an Meclis Başkanlık Divanının yürütmeye
çalıştığı gibi, bundan sonraki süreçte ortada
oylanacak bir metin de olmadığına göre, 684 sıra
sayılı Tasarının kalan maddeleri üzerinde
görüşmelerin devam edilmesi lazım diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, şimdi, bir şey yavaş yavaş ortaya çıktı.
Sayın Hasip Kaplan başlangıçta bir cümle
kurmuştu, ben onun Cumhuriyet Halk Partisine yönelik
kısmını bir dil sürçmesi olarak anlamıştım, öyle
olmasını arzu ederim, ama ortaya şu çıktı: Demek ki
Hükûmetin 68 ila 130uncu maddeleri Komisyona geri çekme yönündeki iradesi
Genel Kurulda ortaya çıktıktan sonra birtakım önergeler
verilmiş, bu açık. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun da bu
şekilde önerge verdiği ortaya çıkıyor. Ancak, bizim,
Cumhuriyet Halk Partisinin 132 maddeyle ilgili 132 önergesi de bu teklife
ilişkin görüşmeler başlamadan önce Divana verilmiştir.
Bunun geliş saatine, geliş tarihine bakın, bunu göreceksiniz.
Böyle olduğu hâlde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önergelerini
esas alarak Komisyonda çıkarma yönünde bir işlem tesis edilmesi, çok
açık bir şekilde İç Tüzüke aykırıdır. Burada
işlem görecek olan önerge, Genel Kurulda verilmiş olan, geri çekme
iradesinin ortaya çıkmasından önce Divana teslim edilmiş olan
önergelerdir.
Ben ara verilip bu önergelerin
ayıklanmasının tespit edilmesini ve ona göre yola devam etmemizi
öneriyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Başkanım, kısa bir
açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Vereceğim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaplan, kısa
lütfen.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, öncelikle şunu ifade edeyim: Ben
konuşmalarımın hep başında Cumhuriyet Halk Partisinin
sonradan önerge verdiğini söylemedim.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Aynen öyle.
HASİP KAPLAN (Şırnak) AK PARTİ ile
MHPnin sonradan verilip işleme konmayan önergelerden bahsettim, bir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir
tek biz verdik, diğerleri sonra verdi. gibi bir şey söylediniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yok, hayır.
AK PARTİnin 23.05, MHPnin de 23.36 olarak -önergelerin verildiği
saati- söyledim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
yanlış anlamışım.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Divanda bellidir o ya,
kayıt tarihi vardır hepsinin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) CHPnin önergeleri
ise hepsi çıkarma değil. İşin garip tarafı, bir tek,
geçerli olan iki önerge vardır; CHPnin -zamanında verilen- bir de
HDPnin verdiği önergeler var. Bu iki geçerli önergeler reddedilmiş;
korsan bir şekilde, usule aykırı, İç Tüzüke aykırı,
saatinde verilmeyen, işlem görmeyen önergeler Komisyonda
görüşülmüş, kabul edilmiş.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Böyle
bir şey olabilir mi ya!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Korsan bir
şekilde geliyorlar ve 63 madde çıkarılmış, Yeni bir
şey yok, mütemmim cüzü. diyor. Çuval boşalmış, çuval
boşalmış. Sayın Başkan -684 çuvalı- muhalefet
direnişi karşısında 67nci maddede pes etmişlerdi, 63
maddeyi geri çekmenin yollarına düşmüşlerdi.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu boş rapor,
mütemmim cüzü değil, yeni bir rapordur. İç Tüzük 52ye göre Genel
Kurula Danışma Kuruluyla gelmesi lazım. Görüşmelere son
verilmesi lazım şu anda.
BAŞKAN Evet, son söz
Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biraz
önce söylediğim konu aynı zamanda Komisyon raporunda da var.
Bakın, dikkat edin, 67den sonra üçüncü bölümün
bitimine kadar olan 68, 69, 70, 71, 72nci maddelerle ilgili
değişiklik önergemiz var. Bunu neden verdik? Bölüm
görüşmelerinin başında veriyoruz ki gruplara
dağıtılsın, dağıtım işlemi
yapılsın diye; bunu da zaten Başkanlık bizden istiyor.
Ondan sonraki bölümlerle ilgili hususlar
Burada Komisyona geri çekilme
iradesinden sonra verdik, yetiştiremediğimiz için; vardı fakat
alelacele olduğu için veremedik. Burada 68den 72ye kadar olan
değişiklik önergeleri vermiş olmamız bizim, aslında,
madde metninden çıkarılmayla ilgili irademiz olduğundan
değil, Komisyonda söz hakkı verilmeyeceğine ilişkin bir
endişe; bu çerçevede, Genel Kuruldan Komisyona bu önergeleri alelacele
göndermek amacıyla verdik.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Vural.
Sayın Başkan, buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Başkanım, Sayın Hamzaçebinin
işaret ettiği hususa bir açıklık getirmek istedim. Tekrar
ediyorum: Komisyonumuzda önergeler, bir, Anayasaya aykırılık,
arkasından madde metninden çıkarılma önergeleri
sırasıyla görüşülmüştür. Bunlar da siyasi parti
gruplarının veriliş sırasına göre işleme
alınmış ve hâliyle Cumhuriyet Halk Partisinin önergeleri esas
alınarak işlem yürütülmüştür. Elbette, değişiklik
önergesi varsa o geriye kalmıştır ama metinden
çıkarılma önergelerinin tamamında Cumhuriyet Halk Partisinin
önergeleri esas alınarak işlem yapılmıştır.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani,
birleştirme işlemi yapmadınız mı?
BAŞKAN - Şimdi, sayın milletvekilleri
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, o
zaman ben bir şey istirham ediyorum: Benim burada verdiğim önerge
sizin Geri verilmiştir. iradesinden sonra mı olmuş,
olmamış mı? Bu önergenin işleme alınma saati ve geri
verilmeyle ilgili iradeyle ilgili bana bu bilgiyi verin. Dolayısıyla,
ben bu şeyi istiyorum.
BAŞKAN Vereceğiz o bilgiyi
efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
CHPnin önergelerini değil, AK PARTİnin önergelerini oyladılar,
kabul ettiler. Bir de oradan kendilerine meşruiyet kazandırmak
istiyorlar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, şimdi Komisyon Başkanı
Komisyonda Cumhuriyet Halk Partililerin vermiş olduğu çıkarma
önergelerini esas alarak işlem yaptık. dedi. Bir soru sormak
istiyorum. Diğer çıkarma önergeleriyle birleştirmeden mi
işlem yaptınız?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) İşte, onu
söylüyorum efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Ama onu söylemediniz yani sanki Cumhuriyet Halk Partisi
istedi, biz de çıkardık, şimdi niye itiraz ediyorsunuz?
anlamında söylüyorsunuz.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Geliş
sırasına göre, üç siyasi partimizin önergelerinden en önce Cumhuriyet
Halk Partisinin önergeleri verilmiş olduğu için, ilk önce Cumhuriyet
Halk Partisinin önergeleri işleme alınmış, diğer
siyasi partilerin aynı mahiyetteki önergelerinin imza sahiplerinin
isimleri okunmuştur. Doğal olarak
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Ama bunu belirtmediniz demin, bakın.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Peki, şimdi
belirtmiş oldum efendim. Özür diliyorum eğer bir eksiklik
yaptıysam.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Sadık Yakut'un, 684 ve 684e 1inci Ek sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığı
yerden devam edilmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Evet, sayın
milletvekilleri, 684e 1inci Ek Komisyon Raporuyla ilgili ileri sürülen
iddialar ve Komisyon Başkanının açıklamaları ile
Başkanlığın işlemlerini birlikte değerlendirerek
birleşimi yöneten Başkan olarak tutumumu belirtmek istiyorum.
Komisyonda İç Tüzük hükümlerine
aykırı görüşmelerin yapıldığı iddiası:
684e 1inci Ek Komisyon Raporundan Komisyonca geri çekilen maddeler üzerinde
İç Tüzükün 82nci maddesi kapsamında sadece Genel Kurulda
verilmiş olan önergelerin görüşülmesi, önerge sahiplerine 5er dakika
söz verilmesi ve önergelerin oylanması şeklinde bir yöntem
benimsendiği; açılan usul tartışması sonrasında
yapılan oylama sonucunda da görüşmelere bu yöntemle devam edilmesinin
kabul edildiği anlaşılmaktadır.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) 5er
dakika verilmedi Sayın Başkan.
BAŞKAN Bilindiği üzere,
komisyonlarda kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülme yöntemine
ilişkin olarak İç Tüzükte ayrıntılı düzenlemeler
bulunmamaktadır. Uygulamada, İç Tüzükte açık hüküm bulunmayan
hâllerde komisyonlarca görüşme şekil ve yöntemlerinin
belirlenebildiği, Genel Kurulun işleyişine ilişkin
hükümlere kıyasen uygulanabildiği görülmektedir.
İçişleri Komisyonunda 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının geri çekilen maddelerinin
görüşülmesine ilişkin olarak İç Tüzükün 82nci maddesi
çerçevesinde bir yöntem benimsendiği ve açılan usul
tartışması sonucunda görüşmelere bu yöntemle devam
edilmesinin Komisyonca kabul edildiği anlaşılmaktadır.
AK PARTİ milletvekillerince verilen metinden
çıkarma önergeleri 12/3/2015 tarihinde saat 23.05te verilmiştir. Bu
önergeler ve diğer metinden çıkarma önergeleri ile
değişiklik önergeleri de Komisyona verilmiştir. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna mensup milletvekillerince verilen önergelerin de
birleşimi yöneten Başkanca tasarının geri verildiğinin
ifade edilmesinden önce verildiği anlaşılmaktadır.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hayır, sonra
verildi efendim.
BAŞKAN Bir saniye, açıklamalar bitsin
efendim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ama
gerçeğe aykırı beyanlar bunlar.
BAŞKAN İç Tüzükün 82nci maddesinin üçüncü
ve dördüncü fıkraları hükümlerinin uygulanmasına yönelik talep,
İç Tüzükün 82nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarına
göre Komisyon, kabul ettiği metnin önergelerden önce ve açık oyla
oylanmasını üye tamsayısının salt
çoğunluğuyla isterse, Genel Kurulda, önergelerden önce komisyon metni
oylanır. Bu metin kabul edilirse, önergeler reddedilmiş ve madde
kabul edilmiş sayılır. Açık oylamadan önce, önerge
sahiplerinin beşer dakikayı geçmemek üzere konuşma hakları
vardır. Bu fıkra hükümleri geri çekilen maddelerin metinden
çıkarılması hâlinde uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
Kaldı ki Komisyonda geri çekilen maddelerin Genel Kurulda üç siyasi parti
grubu adına verilen aynı mahiyetteki değişiklik
önergelerinin kabulüyle metinden çıkarıldığı
görülmektedir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Hepsi
değil.
BAŞKAN Sadece metinden çıkarılma
önergesi Anayasaya aykırılık gerekçesine dayanması
nedeniyle bir siyasi parti grubunca verilen değişiklik önergesinin
Komisyonda reddedildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, madde
gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, İç Tüzükün
82nci maddesinde benimsenen usul, Genel Kurul
çalışmalarının rasyonel ve verimli kılmasını
amaçlamakta olup izlenecek usulün bu amacı göz önünde bulundurması
gerekmektedir. Geçmiş uygulamalar itibarıyla da geri çekilen
maddelerin metinden çıkarılması hâlinde söz konusu
fıkraların uygulandığına ilişkin bir örnek
bulunmamaktadır. Geri alma sonrasında Komisyonun karara bağladığı
geri alınan maddeler kapsamında Komisyonun kabul ettiği madde ve
maddeler, bir başka deyişle bir metin bulunmadığından
İç Tüzükün 82nci maddesinin Genel Kurulla ilgili hükümlerinin uygulama
imkânından söz edilemeyecektir. Tasarının Genel
Kurul görüşmelerine, temel kanuna ilişkin İç Tüzükün 91inci
maddesindeki hükümler çerçevesinde devam edilecektir.
Kırk
sekiz saat geçmeden gündeme alındığı itirazı: 684e
1inci Ek sıra sayılı Komisyon Raporu 24/3/2015 Salı günü
saat 20.53te dağıtılmış ve aynı günkü gelen
kağıtlarda yayımlanmıştır. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, uygulamasında, komisyon raporları
dağıtıldıkları saate bakılmaksızın
dağıtıldıkları günden itibaren üçüncü günde Türkiye
Büyük Milet Meclisinde gündeme alınırlar. Örneğin, pazartesi
günü dağıtılan bir rapor çarşamba günü gündeme
alınırken salı günü dağıtılan bir rapor
perşembe gününün gündemine alınır. 684e 1inci Ek sıra
sayılı işin gündeme alınmasında da aynı yöntem
uygulanmıştır.
Komisyon
raporu üzerinden ayrı bir görüşme açılması talebi: İç
Tüzükün 42nci maddesine göre, komisyonlar, karara bağladıkları
işler için birer rapor düzenlerler ve komisyon raporu
bastırılıp milletvekillerine dağıtılır.
Geçmiş uygulamalar itibarıyla da temel kanun olarak görüşülürken
İç Tüzük 88inci maddesine göre geri çekilen ve rapor düzenlenen bir örnek
bulunmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 24/3/2011
tarihli 82nci Birleşiminde temel kanun olarak görüşülen 696
sıra sayılı Kanun Tasarısının 71inci maddesinin
İç Tüzükün 88inci maddesine göre komisyona geri çekilmesinin
ardından sunulan raporun ek sıra sayısı olarak
bastırıldığı,
dağıtıldığı ve aynı gündem maddesine
eklendiği görülmektedir.
Bu
itibarla, temel kanun olarak görüşülen 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine kalınan yerden devam
edilmesinin uygun olduğunu değerlendirmekteyiz.
Şimdi,
efendim, usul tartışması açacağım ve onar dakika süre
vereceğim.
OKTAY
VURAL (İzmir) Şimdi, Sayın Başkan, bir dakika
BAŞKAN
Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, siz
önceden hazırlanmış bir metni
Bu konuda
uyguladığınız usulle ilgili olarak itirazlar
uygulamanızla oluşur. Siz, bununla ilgili, Efendim, işte, 82ye
göre buna gerek yoktur. diyerek hepsini bir araya getirmek suretiyle, bir usul
belirlemeden önce, uygulamadan önce bir usul tartışması
açamazsınız. Sizin yaptığınız, şu anda
açacağınız usul tartışması,
yaptığınız uygulama, bu raporun kırk sekiz saat
geçtikten sonra Genel Kurul iradesi olmaksızın gündeme
alınmasıyla ilgili usul tartışmasıdır. Bunun
dışında yapacağınız bir başka uygulama
ayrı bir usul tartışmasını gerektirir. Bu
bakımdan, sizin önceden, bütün hepsini kavrayarak Ya, bunların
hepsini ifade edeyim de herkese vereyim, bununla ilgili topyekûn bir karar
alayım. Olmaz, böyle bir şey olmaz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
bütün iddialar dile getirildi zaten!
OKTAY VURAL (İzmir) - Size şu anda
itirazımız, Genel Kurulun iradesi olmaksızın bu Komisyon
raporunu görüşmeniz konusudur. Bununla ilgili siz Bölümlerle ilgili
bunlar olacaktır. diyemezsiniz ki. Bununla ilgili bir uygulama yapılmadan
önce -mutasavver bir şekilde yapıp- usulle ilgili bir adım
atmadan usul tartışmasını açmak usule aykırı bir
kere. Onun için adım adım gidilecek. Öncelikli olarak bu raporun
alınmaması konusu ve bununla ilgili bakıldığında,
eğer varsa temel kanunla ilgili hususlar bir başka usul
tartışmasının konusudur. O bakımdan, bu uygulama
başlamadan önce sizin açıkçası bu raporu gündeme alarak
görüşmenizle ilgili usul tartışması
açılmasını istiyorum.
BAŞKAN Efendim, yaptığım
açıklamada bütün iddiaları değerlendirdim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim,
açıklamaya usul tartışması olmaz!
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) -
Sayın Başkan, işlem iradesini ortaya koydunuz, daha bunun
üzerine konuşmanın bir anlamı yok ki, Devam edeceğiz.
dediniz!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Öyle şey
olmaz Sayın Başkan!
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, açıklamaya usul
tartışması olmaz, usul tartışması sizin
uygulamanıza olur! Böyle bir şey olur mu ya?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sizin tutumunuza
karşı zaten Sayın Başkan, tutumunuz aleyhinde.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın, dinliyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Öncelikle şunu ifade
edeyim ki: Bakın, herhâlde en az bir saate yakın bir süre oldu belki
de. Bütün iddialar gündeme getirildi ve bütün bu iddialarla ilgili yerlerinden
her grup başkan vekili defalarca söz aldı, Komisyon Başkanı
aynı şekilde birtakım beyanlarda bulundu, 2-3 defa söz
aldı, Başkanlık Divanı tutumunu belirledi. Burada usul
tartışmasındaki murat çok açık, nettir. Aslında usul
tartışmasına dahi gerek kalmayacak şekilde açıklamalar
yapıldı.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, usul uygulanmadan
tartışılmaz. Böyle bir şey olur mu ya?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ama, şunu ifade edeyim
ki: Usule ilişkin olarak siz beyan ettiniz. Sizin bu usulünüze
ilişkin ancak, zaten bütün bu iddialarla birlikte bir tartışma
açılabilir. Bunların parça parça...
OKTAY VURAL (İzmir) Yok, hayır.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yok, şunun için
ayrı, yok bunun için ayrı denmesine gerek yok.
Dolayısıyla, tek bir seferde bunun ifade edilmesi lazım.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Aydın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Vereceğim Sayın Hamzaçebi.
OKTAY VURAL (İzmir) 63üncü madde gayet açık
ve net.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan...
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi siz bir usul tartışması
açın, bütün bugüne kadar yapılmış usulle ilgili
hususları karara bağlayın. Böyle olmaz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İddiaların hepsi
şimdi konuşuldu ama, hepsi şu anda dile getirildi bütün bu
iddiaların.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu çok açık bir
şekilde ortaya çıktı: Bir kısım önergeler, Hükümetin
tasarının 68 ila 130uncu maddelerini Komisyona geri çekme iradesini
Genel Kurulun bilgisine sunmasından sonra verilmiştir ve Komisyon
Başkanı yapmış olduğu açıklamada bu
eksikliği telafi etmek amacıyla Cumhuriyet Halk Partisinin
önergelerini biz esas alarak Komisyonda çıkardık. şeklinde bir
beyanda bulunmuştur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Geliş
sırasına göre.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Daha
sonra benim itirazım üzerine bunu düzeltti, diğer önerge sahiplerinin
de isimlerini okumak suretiyle Hepsini işleme koydum. dedi. Ama bu,
şunu ortadan kaldırmıyor: Maddelerin Komisyona geri çekilmesi
yönündeki irade ortaya çıktıktan sonra verilen önerge gerçeği
vardır. Bu önergelerin Komisyonda görüşülmesi mümkün değildir.
Mademki Komisyon Başkanı Cumhuriyet Halk Partisinin önergelerini esas
alarak Ben Komisyondaki işlemi başlattım. diyor, o hâlde
Komisyonda Cumhuriyet Halk Partisinin bazı maddelerin
değiştirilmesi yönündeki önergelerini esas alarak da işlemi
başlatmak zorundaydınız Sayın Başkan.
Dolayısıyla, burada çok açık bir
usulsüzlük vardır, İç Tüzüke aykırılık vardır.
Bu rapor görüşülemez Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, çok ciddi bir ithamda bulunuyorum. Size, Başkanlık
Divanına, canlı, Hükûmet tezkeresinin okunduğu anı, bir
saat on beş dakikalık görüntüyü gönderdim. Ben buradan iddia
ediyorum: İç Tüzük 88e göre, maddelerin geri çekilmesiyle ilgili AK
PARTİ ile MHPnin önergeleri, tezkere, Hükûmet önergesi okunduktan sonra
geldi ve işleme konmadı, dağıtılmadı.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) AK
PARTİninki önce verildi. Hâlâ ısrarla, üstünde tarih ve saat yazmasına
rağmen inkâr ediyorsun ya.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bir sahtecilik
olayı var burada. Bu sahtecilik olayını
atlayamazsınız. Bu önergeler geçersiz. Sayın Başkan,
geçersiz önergede
BAŞKAN Sayın Kaplan, bir saniye
Genel Kurulun ilgili tutanaklarının
incelenmesinden mezkûr talebin
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hangi tutanak?
Sayın Başkan, kurşun kalemle üstünde bir saat işareti var.
BAŞKAN Bir saniye
mezkûr talebin saat 23.18de okutulduğu, belirtilen
maddelerin geri verildiğinin oturumu yöneten başkan vekili
tarafından 23.41de ifade edildiği anlaşılmaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) 23.18de verilmiş önerge.
BAŞKAN Ayrıca, yapılan inceleme
sonucunda
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, Hükûmetin önergesi okunduktan sonra işlem biter, önergeler
işleme girmez.
OKTAY VURAL (İzmir) 23.18de okunuyor, ben
23.33de, 39da vermişim. 23.18de hepsi verilir.
BAŞKAN Evet, Sayın Kaplan, teşekkür
ediyorum.
Usul tartışması açıyorum efendim
biraz önceki söylediğim gerekçelerle.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, sözümüzü tamamlamadık.
BAŞKAN Bir saatten bu tarafa konuşuyoruz
Sayın Kaplan, zaten bir saati de geçti efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, hangi
konuda?
BAŞKAN Benim izah ettiğim konuda efendim. Her
dört konuda efendim, dört konuda da açıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
hayır, olmaz, böyle usul tartışması açamazsınız.
Siz bir uygulama yapmadan açamazsınız.
BAŞKAN Devam edelim efendim.
Lehte ve aleyhte söz isteyenler
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Aleyhte Sayın Hamzaçebi, Sayın
Vural aleyhte, siz de artık Sayın Baluken lehte
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Kaplanı yazın.
BAŞKAN Evet, lehte söz isteyen Sayın Mehmet
Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Sadık Yakutun, 684 ve 684e 1inci Ek sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine devam edilmesi yönündeki
tutumunun Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli arkadaşlarım; açılan usul
görüşmesinde, Başkanlığın 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığı yerden devam etmesi noktasındaki tutumunun lehinde
görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bir saate
yakındır grup başkan vekillerimiz ve milletvekili
arkadaşlarımız bu 684e 1 inci Ek Raporla ilgili
itirazlarını etraflıca dile getirdiler. Sayın Başkan
da topluca Başkanlık makamına yöneltilen bu itirazlara yönelik
olarak tutumunu biraz önce ifade etti.
Bu itirazlardan birincisi, Komisyonda yapılan
görüşmelerin İç Tüzüke aykırı olduğu
iddiasıydı ve Başkanlık makamı bu konuda kendisinin
yapacağı bir işlem bulunmadığını söyledi.
Değerli arkadaşlar, Komisyona, 88inci maddeye
göre, Hükûmet tarafından geri çekme önergesi verildikten sonra iade edilen
bu tasarı üzerinde Komisyon İç Tüzükün belki de ilk defa
uygulaması oldu bunun- 82nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında
belirtilen usule göre bir görüşme yaparak yine İç Tüzükün 42nci
maddesine göre ek raporu hazırlayıp sundu. Bu raporun üzerine
bakıldığı zaman 684e 1 inci Ek Rapor, dikkat ederseniz
Ek 1 yazıyor. Eğer bu müstakil bir rapor olsaydı o elinizdeki
kırmızı gündemde bugünkü sıra 684se onu alması
gerekirdi ama 684 yani ana rapora ek olarak
Ki bütçede de bunu yaptık
biliyorsunuz ek raporlar düzenlenir, ait olduğu, ilgili olduğu,
bağlantılı olduğu ana rapora gider ve onun üzerinden birleştirme
suretiyle işlem görür. Nitekim, burada da bu rapor ana raporla aynı
sıra sayısına ek olduğu belirtilmek suretiyle geldi ve
şu anda biz bu raporun görüşmelerini bu rapordaki kararı esas
alarak metinden çıkarıldığı için maddeler ana raporun
yürütme ve yürürlük, kalan maddeleri üzerinden görüşmelere devam
edeceğiz.
Değerli
arkadaşlar, İç Tüzükün Komisyonda çiğnendiği
iddialarına yönelik olarak: Komisyonda yapılan görüşmelerin usul
ve esasları detaylı olarak burada yer almamıştır.
Burada, İç Tüzükün yine 26ncı maddesinde, Komisyon
kendi gündemine hâkimdir. ilkesi gereğince ve bütün Komisyonda
çalışan arkadaşlarımızın da bunu gayet iyi
bildiği üzere, Komisyon, bu Başkanlık makamı
tarafından 88e göre kendisine iade edilen rapor, geri çekilen maddeler ve
onların üzerindeki o ana kadar Başkanlık Divanına
ulaşmış olan önergelerle birlikte bunları Komisyona iade
etti. O günü hatırlayın, son konuşmacının son iki
dakikası kaldığı zaman, AK PARTİ Grubu olarak geri
çekme önergelerimizi, 68 ile 130 arasındaki çekme önergelerimizi Recep
Özel arkadaşımız Başkanlık Divanına
vermiştir. Görüntü kayıtlarında da var bunlar. Sonra Hükûmet
tarafından, Sayın İçişleri Bakanı tarafından
verilen bir önergeyle 88e göre o maddeler geri istenmiştir fakat bu
esnada siyasi parti gruplarının başkan vekilleri, muhalefetin grup
başkan vekilleri yapılan bu işlemle ilgili
itirazlarını dile getirmişlerdir ve bu esnada on-on beş
dakikalık bir zaman geçmiştir ancak bu esnada Başkan Rapor,
maddeler Komisyona iade edilmiştir yahut geri verilmiştir.
şeklinde bir bağlayıcı irade beyanı ortaya
koymadığı için bu sürede
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Koydu, koydu.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla) Yok.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Tutanakta var o. Bak, Doğan Bey,
ayıp oluyor, tutanakta var.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla) Lütfen, rica ederim. Yani bunu gelip burada biraz
sonra anlatırsınız. Ben o gün
hatırladığımı söylüyorum.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Anlatırsınız ne demek?
Tutanağı gösterelim o zaman.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla) Bu esnada bu görüşmeler yapılırken
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Hayır, hayır. Var, tutanakta var.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla)
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu daha önce
vermiş olduğu değişiklik önergelerini ve bir
kısım yeni önergeleri çıkarma şeklinde
değiştirdi.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hayır, hayır, hayır. Yok öyle bir şey.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla) Yapabilir, gayet doğal ve İç Tüzüke de
aykırı değil bana göre.
OKTAY
VURAL (İzmir) O da doğru değil.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla) Başkanım, bunların üzerinde
Bakın, biraz önce kanun görüştük, herhangi bir madde, işte
buraya Başkanlık Divanı 24 Mart 2015, saat 21.29da
alınmış, HDPnin önergesi; bir başka, CHPninki yine 23
Mart 2015, saat 22.06da. Yani Başkanlık Divanı önüne gelen her
önergeye tarih ve saati atar. Yani bunu kurşun kalemle atacak
Noterden kâtip
getirip tasdik ettirecek hâlimiz yok ki. Burası, Türkiye Büyük Millet
Meclisi arkadaşlar. Yani Başkanlık Divanına verilen bu
önergelerde, efendim, gerçekten insanların zihninde soru işaretleri
uyandıracak şekilde Başkanlık Divanı bir işlem
yapmış gibi bir algı uyandırmak da gerçekten şık
değil en azından onu söyleyeyim.
Dolayısıyla,
burada, Sayın Başkanın -Meral Hanım yönetiyordu- Komisyona
iade edilmiştir. beyanına kadar verilen önergelerin hukuki
açıdan herhangi bir problemi yoktur, onlar geçerlidir çünkü aslolan
Başkanın iade iradesidir. Bu, zabıtlara
bakıldığı zaman da çok rahat görülebilir.
Diğer yandan,
değerli arkadaşlar, 82nci maddenin bir ve ikinci fıkraları
biraz önce de belirttim, bu ilk defa uygulanan bir fıkradır tespit
edebildiğim kadarıyla- burada, önergeler üzerinde nasıl bir görüşme
usulü izleneceğini belirtmiş. Burada, önerge sahiplerine, ki önerge
sahibi derken orada 4 tane siyasi partinin grubu tarafından verilen
önerge var.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sahibi demiyor, sahiplerine diyor.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Önerge sahipleri dediği zaman, o önergede 70 kişi
varsa onların hepsini konuşturmak değildir. Meclisin
açıldığı günden beri uygulanan 87nci maddede, nasıl
biz 5ten fazla imza var önerge sahipleri adına birimiz çıkar konuşuruz,
bu usul kıyasen komisyonlarda da zaten uygulanmak mecburiyetinde. Komisyon
Başkanlığı da önergede imzası olanlardan birinci imza
sahiplerine -sanıyorum- yazılı olarak davette bulunmak suretiyle
Komisyona davet etmiş ve bütün arkadaşlarımız oraya katılmış,
imzası olanlara söz vermiş. İmzası olmayan elbette konuşamaz
çünkü 82nci maddenin bir ve ikinci fıkraları bunu amirdir.
Komisyon yaptığı bu görüşmeler
neticesinde bütün usul tartışmalarını ve diğer
iddiaları inceleyerek bu çıkarma
Çünkü önergeler geliş
sırasına göre işleme alınacak, aykırılık
sırasına göre işlem görecek. Bizim bu Mecliste
yaptığımızın, Genel Kurulda
yaptığımızın aynısını yapıyorlar.
Nitekim Komisyon Başkanımız da HDP tarafından verilen
Anayasaya aykırılık önergelerinin ayrı olarak
katılmadıklarından dolayı reddettiklerini ancak diğer
aynı mahiyetteki üç grup tarafından verilen çıkarma
önergelerinin aynı mahiyette işlem gördüğünü ve bunların
Komisyon tarafından kabul edilerek bu maddelerin tamamının
tasarıdan, tekliften çıkartıldığını rapora
bağlamış. Dolayısıyla bizim şu anda Genel Kurulda
görüşeceğimiz hukuki anlamda tasarı veya teklif veya madde
olarak kabul edebileceğimiz bir madde, metin kalmamıştır.
Dolayısıyla 82nci maddenin üçüncü ve dördüncü
fıkralarının -biraz önce bunun uygulanması, Genel Kurulda
görüşme açılması talep edilmişti- burada uygulanma
olanağı hukuken yoktur çünkü görüşülecek bir metin yoktur. Daha
önce de bir örnek uygulama, Sayın Başkanımız biraz önce
belirttiler, burada Komisyon çıkarma kararı verdikten sonra takip
eden maddeden sırasıyla, eğer arada madde
çıkarılmışsa ondan sonraki maddeden bu teselsül ettirilmek
suretiyle yüce Genel Kurulda görüşülmüş ve işlem, kanun nihayete
bağlanmıştır.
Dolayısıyla değerli arkadaşlar,
kırk sekiz saat konusunda da Ahmet Aydın
Başkanımızın zabıtlara geçen konuşmasına
aynen katılıyorum. Perşembe günü gruplara da şifahi olarak
bilgi vermişimdir. Saat 21.00de -ama 20.53te
dağıtılmış resmen, onu da gördük- 52nci maddeye göre
dağıtımdan itibaren kırk sekiz saat bugün itibarıyla
20.53te dolmuştur. Dolayısıyla eğer saat hesabı
yapacaksak, bu açıdan da görüşmelere mâni bir hâl
olmadığından kalan maddeler üzerinden tasarının
görüşmelerine İç Tüzük ve Anayasa hükümleri karşısında
herhangi bir mâni hâl olmadığından dolayı
Başkanımızın tutumu yerindedir diyorum, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; usul
tartışması açılmadan önceki bölümde uzun uzun konuya
ilişkin görüşlerimizi ifade etmiştim, onları çok kısa
bir şekilde özetlemek istiyorum.
Önergeler: Önergelerle ilgili konuşma hakkı
olanlar kimlerdir? İktidar partisinin bu konudaki yorumuna kesinlikle
katılmıyorum. Onlar İç Tüzükün 87nci maddesini esas
alıyorlar. İç Tüzükün 87nci maddesi önergelerin Genel Kurulda
görüşülme usulünü düzenler. Eğer İç Tüzükte farklı bir
hüküm yok ise elbette bu, komisyon aşamasında da tabii ki uygulanabilir.
87nci madde der ki: Önergelerle ilgili olarak önerge sahibi konuşabilir
yani bir kişi konuşabilir bu kürsüde. Birden çok kişi imza
edebilir ancak bir kişinin konuşma hakkı vardır çünkü Genel
Kurulda herkesin çok uzun konuşma hakkına sahip olması yasama
sürecinin gecikmesine yol açacaktır. Ancak İç Tüzük koyucu herhangi
bir tasarı veya teklifin tümünün veya bir kısım maddelerinin
komisyona geri alınması hâlindeki görüşme usulünde önerge
sahiplerinin konuşmasına ilişkin farklı bir yöntem
benimsemiştir. Madde 82, burada der ki: Komisyona bir tasarı veya
teklif veya onun belirli maddeleri geri çekildiğinde, önerge sahipleri
komisyon toplantılarına katıldıkları takdirde beş
dakikayı geçmemek üzere konuşabilirler. Bunu çok zaman
tartıştık, bir İç Tüzük hükmünün lafzı açık ise
başka bir şey aranmaz. 87nci madde önerge sahibinden söz ediyor,
82nci madde önerge sahiplerinden. Komisyon görüşmelerinde de
görüşmelerin Genel Kurula kıyasla daha uzun olduğu gayet açıktır,
İç Tüzükün ruhu budur. Komisyon görüşmeleri Genel Kurul gibi
değildir, teknik çalışma yapılır orada,
dolayısıyla görüşmelere katılanlar olabildiğince
geniş ölçüde görüşlerini ifade ederler. 82nci maddenin bu hükmü de
bu şekildedir. Dolayısıyla, komisyonda konuşma
hakkının kısıtlanması yönündeki tutum İç Tüzüke
çok açık aykırıdır, çok açık.
Değerli milletvekilleri, biz neyi konuşuyoruz?
Yani neyle ilgili bu tartışma çıkıyor? Polis devleti yasa
teklifinin görüşmeleri nedeniyle bütün bu tartışmalar meydana
geliyor. Konu bir başka yasa tasarısı veya teklifi olsaydı
herhâlde bu tartışmaları yapmayacaktık. Burada,
doğrudan insanımızın, bireyin özgürlüklerine müdahale eden,
birey karşısında devleti çok daha güçlü bir hâle getiren, onun
özel hayatına, özgürlüklerine müdahale eden bir devlet tanımı
getirmiş olduğu için bu tartışmalar çıkıyor. Biz
böyle bir teklife karşıyız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Yani usul değil, esas
sorun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Hayır,
esas sorun derken, siz polis devleti yasa teklifini İç Tüzükü,
Anayasayı çiğneyerek yasalaştırmak istiyorsunuz, biz de
buna izin vermek istemiyoruz; siz çoğunluk yüzünüzle demokrasinin bütün
kurallarını çiğneyerek bu yasa teklifini geçirmek istiyorsunuz,
biz de size demokrasiyi, Anayasayı, İç Tüzük kurallarını
hatırlatıyoruz. Sorun buradan çıkıyor. Şimdi, bütün
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hani demokrasi kurallar
rejimiydi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Dinlersen,
sayın arkadaşım, belki yararlanacağın bir şeyler
söyleyebilirim burada.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Zor ama
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Tabii,
yararlanıp yararlanmamak sizin elinizde.
Bu teklif neyi getiriyor? Çok kısaca özetleyelim:
Polis devleti kurmayı amaçlıyor. Bu çerçevede neler yapıyor?
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerini kısıtlıyor. Yani
molotofkokteyliyle etrafı yakmak, yıkmak, kamu malına zarar
vermek, bütün bunlara karşı alınacak önlemlere Cumhuriyet Halk
Partisi destek veriyor, bunu ifade ettik. Bu konudaki ihtiyaç neyse getirin,
bunları yasalaştıralım ama tek yanlı bir iradeyle Biz
hak hukuk tanımayız, her türlü toplantı ve gösteri
yürüyüşünü yasa dışı ilan edecek şekilde bir yetkiyi
buraya koyarız. derseniz bu olmaz değerli arkadaşlar.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunuyla
ilgili size bir önerimiz var. Bakın, madem Avrupa Birliğinden
örnekler arıyorsunuz, AİHM kararları ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinden hareketle size bir öneri yapıyorum:
Gelin, ana kural olarak 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununa şunu koyalım: Her türlü
barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü serbesttir.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Madde 3te aynen var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ya da bunu
tersinden ifade edelim: Şiddet içermeyen, şiddeti teşvik
etmeyen bütün toplantı ve gösteri yürüyüşleri serbesttir.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Aynen böyle.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Böyle bir
şey yok, hayır, böyle bir şey yok.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Var
efendim, var. 3üncü madde aynen böyle.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın,
AİHM kararları şöyle der: Bir toplantı izne
bağlı olmuş olsa dahi, o izin alınmadan
yapılmış olursa veya o izinde belirtilen güzergâh
dışına bile çıkılmış olsa, şiddet
içermiyor ise, barışçıl bir amaca hizmet ediyor ise bu
toplantıya müdahale edemezsiniz. Gayet açık. Nerede, sizin böyle bir
ruhunuz var mı? Böyle bir ruhunuz yok.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Var, var, Sayın
Başkan var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ne
yapıyorsunuz başka burada: Polise, Anayasayı bir kenara atarak,
arama yetkisi veriyorsunuz. Yani polis bir arabayı çevirip oradaki
karı kocayı çıkarıp Çıkarın üzerinizdeki
elbiseleri. diyebilir. Bu yetkiyi veriyorsunuz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Yok Sayın
Başkan, öyle bir şey demiyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet,
veriyorsunuz bu yetkiyi.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Öyle bir şey yok, yok öyle bir şey.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu polise bu
yetki veriliyor, Kafam kızdı, atın şunu içeri. yetkisini
veriyorsunuz 24 saate kadar, toplu gösterilerde 48 saate kadar yetki
veriyorsunuz.
Rahmetli Berkin Elvanın sapanının izini
sürüyorsunuz. Bu sapanı bulunduran kişi bir mitingde cebine sapan
koydu gitti, başka hiçbir şey yapmıyor.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Öyle değil Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu kişi
iki buçuk yıldan dört buçuk yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılacak. Rahmetli, o küçücük, 15 yaşında, 16
kiloda hayatını kaybeden Berkin Elvanın izini sürüyorsunuz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Başkaları
ölmesin diye bunu yapıyoruz Sayın Başkanım,
başkaları ölmesin istiyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, savcının, hâkimin yetkisini valiye veriyorsunuz,
kaymakama veriyorsunuz, yargı sürecine müdahale ediyorsunuz. Sizler
hukukçusunuz, bu mümkün müdür? Ama Olur. diyorsunuz
BÜLENT TURAN (İstanbul) Tartışalım,
öyle değil ama.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Öyle, öyle.
Biraz açın, Anayasaya bakın Avrupa Birliğinden örnekler
bulacağınız yerde.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Beraber inceleyim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sözlü emirle
polis herkesi arayabilir, tutuklayabilir, gözaltına alabilir. diyorsunuz.
Anayasada sözlü emir var mı? Anayasada gecikmesinde sakınca
bulunan hâller der, siz acil hâller diyorsunuz, ikisi farklı
şeyler, bunların hepsi farklı.
Değerli milletvekilleri, anayasalar ne için
vardır? Anayasalar bireyin hak ve özgürlüklerini korumak için vardır;
anayasalar birey karşısında devleti daha güçlü hâle getirmek,
devleti korumak için değildir, vatandaşı devlete karşı
korumak için vardır, anayasacılık budur. Sizin dediğiniz
anayasacılık 20nci yüzyılın başlarında
kaldı, 19uncu yüzyılda kaldı, o zaman devlet kutsanıyordu.
Elbette devlet bizim devletimizdir ama devlet artık kendisi için
değil, birey için vardır, vatandaş için vardır. Her türlü
siyasal güç, bütün siyasal sistemler, bütün devletler vatandaşın
mutluluğu için vardır, bunun için oluşturulur.
Devletin oluşturulmasının temelindeki
toplum sözleşmesi kavramı bireyin rızasına dayanır.
Bireyler, insanlar bir araya gelirler, daha mutlu bir şekilde, daha
barışçıl bir şekilde savaştan, karmaşadan uzak
bir şekilde yaşamak için toplumu oluştururlar. Bunun temelinde
bireyin rızası vardır; rıza, siyasal meşruiyetin
kaynağıdır, siz bu rızayı yok ediyorsunuz.
Devlet-birey ilişkisi, güç-itaat ilişkisi değildir, bu eskidendi
arkadaşlar, artık rıza var, meşruiyet buna dayanır.
Tek başına çoğunluğumuz var, Parlamentodaki çoğunluk,
bizim meşru olmamızı, bizim burada
çıkardığımız yasaların meşru
olmasını sağlamaya yeter. diyemezsiniz. Bu meşruiyet kavramı
eskidi, eskidendi bu. Artık doğru işler yapanlar, adil
işler yapanlar meşrudur. İstediğiniz kadar buraya
çoğunlukla gelin, herhangi bir parti, kim olursa olsun, çoğunlukla
geldi diye meşru değildir, yetmez. İlk adım
tamamlanmıştır, ondan sonra kurallarınızı adalet
üzerine koyarsanız meşru olursunuz.
Şimdi, getirdiğiniz yasa teklifi, polis devleti
yasa teklifi bütün bunları yok eden, bireyin özgürlüklerini yok eden, onun
rızasını yok eden, meşruiyet kavramını altüst
eden bir düzenlemedir bu, bunu kabul etmiyoruz. Başkanın buna
ilişkin tutumu da yanlıştır, Başkanın tutumuna
katılmıyorum.
İyi sabahlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.21
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 02.25
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
684 ve 684e 1 Ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi lehte söz isteyen Oktay Vural, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aslında, bu lehte söz alma konusu olunca
düşündüm, gerçekten lehinizde konuşacağım çünkü yaptıklarınız
yapacaklarınızın teminatıdır, dün ne
yapmışsanız aynısını yapıyorsunuz.
Dolayısıyla, uygulamanızda farklı bir şey yok. Bu
tasarının muhtevası, hukuksuzluğu
meşrulaştırmaktır, keyfîliği getirmektir, hukukun
üstünlüğünü değil, üstünlerin hukukunu oluşturmaktır ve
meşrulaştırmaktır, tasarının özü budur. Bu öze
uygun olarak da Meclisi yönetenler, yine aynı şekilde burada milletin
hukukunu yok saymışlardır, hukuksuzluğu usul edinmişlerdir,
hukuksuzluğu usul edindikleri için bu tasarının
görüşmelerinde ne konuşma hakkımızı kullanmamıza
izin vermişlerdir ne gürültü, kavganın önlenmesini
sağlamışlardır ne gerekçesi okunmamış önergenin
oylanmasını engelleyebilmişlerdir ne bizim toplantı ya da
karar yeter sayımızı uygulamamışlardır; zaten
usulsüz. Hangi hukuku yapıyorsunuz siz? Yani, bu hukuksuzluk zaten Meclisi
yöneten iradenin uygulamalarının devamıdır, bunun
dışında bir farklı uygulama görmedim.
Burada tarafsız bir İçişleri Bakanı
var, değil mi? Tarafsız, tarafsız bir İçişleri
Bakanı. Niye? Seçimler var. Seçimlere giden tarafsız bir
Yani,
tarafsız ne demek? Şu partilerle ilgili, seçime girenlerle ilgili
tavrını birisinden yana koymayan bir irade. Şimdi bu irade
buraya geliyor, muhalefetin bu konuda itiraz ettiği bir kanunda oturuyor,
haber vermeden -Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun haberi var, ona haber
vererek- geri çekme önergesi veriyor ve tarafsız Bakan. Kimi
kandırıyorsunuz ya?
Tarafsızlık önemli bir şeydir ya. Şu
hukuk var ya, milletin hukuku, bu hukuk, bu milletin hukuku, bunu içinize
sindireceksiniz; içinize sindiremezseniz hukuku üstün
kılamazsınız. Doğru ya da yanlış,
yanlışsa değiştirirsiniz ama milletin egemenliği böyle
üstün kılınır. Siz milletin egemenliğinin hukukunu,
Anayasanın emrettiği tarafsızlık hükümlerine
aykırılığı burada oturarak zaten yok etmişsiniz.
Kime, nasıl güveneceğiz? Nereden tarafsız oluyorsunuz siz?
Nasıl tarafsızsınız? Tarafsız Adalet,
İçişleri, Ulaştırma Bakanı; neresi tarafsız?
Tercihinizi koymuşsunuz. Üstelik bu yasa seçim öncesi getirilmek
suretiyle, seçmeni korkutup sindirmek, bu şekilde toplumsal muhalefetin
etkinliğini azaltmak için bir araç olarak kullanılıyor.
Böylesine muhalefetin esastan karşı çıktığı bir
yasada bile burada tavrını ortaya koyan birisi tarafsız olamaz.
Sayın Cumhurbaşkanı pazarcı
esnafıyla dün konuşmuş Tartı adil olmalı, yalanla
olmaz. diyor. Peki, bu kürsüden tarafsızlık üzerine yemin edilmedi
mi? Peki, 400 milletvekilini kime istiyorsun? Kimin aday olup
olmayacağına niye karar veriyorsun? Pazarcı esnafına
yaptığın tavsiyeyi önce kendin tut. Esnaf da demiştir: Ya,
iyi, öyle diyorsun da, senin kantarının mizanı da yok yani,
kendine 400 istiyorsun. Bu nasıl bir adil tartı, bu nasıl bir
tarafsızlık?
Sayın Başkan, siz
Şimdi, İç Tüzük
63
Girmeyeceğim ayrıntılara. Baştan aşağı
hukuksuzluk, baştan aşağı zulüm. Bunu açık
yüreklilikle söylüyorum. Burada benim hukuktan kaynaklanan hakkımı
gasbedenler benim kul hakkımı yemişlerdir. Millet nezdinde,
milletin iradesini ifade etmeyle ilgili hakkımı gasbetmişlerdir.
Kim olursa olsun bunu affetmemiz mümkün değildir.
Bu çerçevede usul tartışmasının
esası 63üncü madde Görüşmeye yer olup olmaması,
Başkanı gündeme veya çalışma usullerine uymaya davet.
Çalışma usulüyle ilgili uygulama olmadan usul tartışması
açılmaz. Siz hepsini bir torbaya koyuyorsunuz torba,
alıştık ya- Hadi, konuşun canım... Bu konuyu
konuştuk. diyeceksiniz. Yani bu bile
Ne konuşsak boş,
gerçekten boş, hiçbir anlamı yok arkadaşlar. Vicdan
olmayınca, hukuk üstün olmayınca gerçekten boş konuşma,
inanın ki boş. Ne oluyor? On dakikanızı alacağım,
iki dakikanızı alacağım, ne olacak? Bir gün olsun, şu
vicdansızlığa karşı, şu hukuksuzluğa
karşı Ya, yanlış oldu.
Meclis Başkanlığına ilettik ya,
delilleriyle ortaya koyduk. Divan toplandı, koskoca Divan. Anayasa, Divan,
Divan! Ne yaptı? Reddediyorum. dedi. Ben delilleriyle ortaya
koymuşum, tutanaklar da istenmemiş, çoğunluk iradesiyle
reddediyor. Bunun neresi hukuki? Allahınızı severseniz, bir
milletin hukukunu, uygulamayı, hukuk devletinin
Hukuk devleti budur,
hukukun üstünlüğü budur ve bu konuda Sayın Başkanın
kalkıp hepsini
Ben gündemde bu raporun görüşülmeyeceğini
söylüyorum, Sayın Başkan bölümlerin olmayacağını
Ya,
daha dur, oraya gelmedik daha. Ne biliyorsun? Bununla ilgili uygulama
çıkmadı daha, nasıl böyle bir irade beyanı
oluşturursunuz, vicdanınıza sığar mı bu ya, ne
gereği var buna? Ne gereği var Sayın Başkan, ne gereği
var? Yani, siz diyorsunuz ki ben leb demeden leblebiyi anlarım,
koyayım böyle, salla, yap. Ne oldu? Vallahi, bravo, çok güzel bir iş
yaptık, şöyle bir göz atarsınız. Ne olacak? Burada bu
kadar, elinizdeki güçle, bizim hakkımızı, hukukumuzu gasbetmeye
yönelik
Biz sadece şu İç Tüzükte yer alan hukuku savunduk,
başka bir şey yapmadık ya. Bunu da sonuna kadar savunurum.
Hodri meydan! da derim. Hukuka aykırı bir işlem
yapılıyor. Bir tek bu var gücümüz. Biz hukuka inanırız,
zorbalığa değil; biz hakka inanırız, hakkın üstün
olmasına inanırız, üstünlerin haklı olduğuna
değil, çoğunluğun haklı olduğuna değil,
haklı çoğunluğa inanırız, hakkı savunana
inanırız. Bizim için hak önemlidir. Dişi deveyi erkek deve yapan
çoğunluk iradesidir ama olmaz, olmaz.
Bütün bunlarla ilgili her şeyi Sayın Başkanın
buraya bir usul tartışmasıyla koyması, burada
huzurlarınızda tarafsız Bakan oturuyor, Komisyon var,
getirdiği rapora karşı yeni rapor hazırlıyor, söz
hakkını kesiyor, bizim söz hakkımızı kesmek için üçte
2 çoğunluk bulunduruyor konuşmasınlar diye, HDPyi
konuşturuyor, HDP burada işgalde, gürültüde duyulmuyor, idare amiri
hiçbir şey yapmıyor. Oylama
Yoklama istiyor musunuz? diye soruyor,
İstiyoruz. diyoruz, salla, gerek yok diyor. Ne oldu? Bu milletin
hukukunu ayaklar altına aldıktan sonra bu Parlamento kendi
damarını, milletle, kesiyor arkadaşlar, inanın ki kesiyor,
inanın kesiyor. Bu hukuksuzluk burada olursa vatandaş hangi hukuka
inanacak? Ben de tanımıyorum seni ya, ben de senin hukukunu
tanımıyorum. diyor, sen benim hukukuma riayet etmiyorsun. Bu yasa da
aynı şekilde. Tipini beğenmedim, ne bu el kol hareketi? Böyle
yaptın. Şunu bir kırk sekiz saat alın içeri. Alın
bakalım, önleme yakalaması. İstihbari dinlemeler
Ağır ceza mahkemesi üyesini, birisini tayin edin, dinleyin
bunları canım, bir bakalım ne konuşuyorlar acaba? Hukukun
garantisi yok. Gücün acımasızca insanları
bastıracağı despot bir yönetim anlayışı. Bugün
Parlamento kendi hukukunu yok sayıyorsa, milletin hukukunu yok saymak için
yasa çıkartıyorsa, milletin egemenliği, milletin iradesi
değil arkadaşlar; birilerinin isteği, talebi var, samimiyetle
söylüyorum. Olur, ben itiraz ederim İç Tüzük hükümlerine göre, yarım
saat, bilmem ne...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, uygulama olduktan sonra
oldu. E, bu da benim hakkım ya, benim hakkım ama bu hakkımı
gasbetmek için daha İç Tüzükle ilgili uygulama yapılmadan siz yeni
bir İç Tüzük ihdas ediyorsunuz. Hepsini bir araya getiriyor, yeni İç
Tüzük ihdas ediyor, Ben bunu böyle uygulayacağım. diyor. Bu bir
keyfî yönetim. Anlatsan ne olur? Görmeyen gözlere, duymayan kulaklara ne
diyeceğiz? Ama gözler ve kulaklar şehadet edecek arkadaşlar,
inanın ki şehadet edecek. Biz inanan insanlarız. Bunları
bunun için söylüyorum. Cenab-ı Hak da bize hiç kimseye haksızlık
yaptırmasın diye hep dua ediyorum ama maalesef hep
haksızlık yaptınız. Bunlara inanıyor musunuz? Şu
anda bizi sadece istihbarat dinlemiyor, saray dinlemiyor, kirâm-ün-kâtibîn
melekleri de yazıyor bunları, söylediklerimi, hamdolsun söylüyorum ve
bu haksızlık gözlerinize ve kulaklarınıza şehadet
olsun. Sayın Başkan, sizlerin bizim hukukumuzu gasbeden, bu hukuka
aykırı uygulamalarla bana verilen bu hakkı kullanmamı
engellemek yoluyla sizin de gözlerinize ve kulaklarınıza şehadet
olsun. Sayın Bakan, siz de tarafsız bir Bakan olarak geldiniz ama
tarafsız değilsiniz.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Dolayısıyla, bu konuda
size hukukun gerektirdiği şekilde hareket etmediğinizden
dolayı gözleriniz ve kulaklarınız şehadet etsin diye
söylüyorum. Gören gözler varsa, duyan kulaklar varsa ibret alın diye
söylüyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, sayın konuşmacı
BAŞKAN Evet, aleyhte söz isteyen, Hasip Kaplan.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bir saniye
Bir
dinleyin önce. Grup Başkan Vekili olarak söz istiyoruz, Sayın Hasip
Kaplan, buyurun. diyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Baluken, o şekilde
konuşma hakkınız yok. Bir usul tartışması
açmışız, sırasıyla lehte ve aleyhte söz veriyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sataşma var
partimize.
BAŞKAN Ne diye sataşma var efendim?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Başkanlık
Divanıyla ilgili eleştirileri yaparken Halkların Demokratik
Partisini konuşturup, onlarla ilgili hukuku gözetip MHPyle ilgili hukuku
gözetmediniz. diye partimize doğrudan sataştı, gerçeğe
aykırı beyanda bulundu.
BAŞKAN Eylem yapıldığında
seslenmediniz. denildi, ben o şekilde biliyorum. Tutanakları
isteyeyim efendim Sayın Kaplan konuşana kadar, ondan sonra
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Tutanakları
isteyecek bir şey yok. Halkların Demokratik Partisini
konuşturdunuz, MHPyi konuşturmadınız. dedi. Öyle bir
durum yok, öyle bir cümle kullandı.
BAŞKAN Bu cümlede sataşma nerede efendim?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın Oktay Vural
burada.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, evet, kullandım
çünkü üçte 2 çoğunlukla bize katıldınız,
konuşturmadınız, HDPyi konuşturdunuz. Gayet açık,
bunu söyledim.
BAŞKAN Tamam, doğru, Sayın Baluken, bu
cümlede sataşma nerede?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır ya, öyle
şey mi olur?
BAŞKAN Sizin konuşturulmanızın
söylenmesi sataşma mıdır, onu soruyorum yani.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sataşma,
grubumuza açık sataşma var.
BAŞKAN Konuşuyoruz ne demek sataşma?
Burada asıl olan konuşmadır, partilerin konuşturulmasıdır
gerçekten.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Nasıl?
BAŞKAN Burada asıl olan partilerin
konuşturulmasıdır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır, öyle bir
durum olmadığı için, söz hakkımız gasbedildi, Genel
Kurula yanlış bilgi verdi, HDPnin de sanki Başkanlık
Divanı tarafından kayrılan bir parti şeklinde sunumu oldu.
OKTAY VURAL (İzmir) Öyle oldu.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Dolayısıyla,
sataşmadan dolayı
BAŞKAN Sayın Baluken, iki dakika söz
veriyorum. Ortada sataşma söz konusu değil.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Lütfediyorsunuz yani
söz verirken!
BAŞKAN - Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın usul
görüşmesiyle ilgili konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu İç Tüzük eğer bir işe yaramıyorsa,
burayı keyfinize göre yönetecekseniz hiç oturmayalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Zaten öyle.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Açık bir
şekilde grubumuza sataşma yapılıyor, HDPnin
konuşmalarına engel olunmadığı, MHPnin
konuşmalarına engel olunduğu şeklinde bir algı
yaratılıyor; bunu ifade ediyoruz, bunu bir sataşma gerekçesi bile
saymıyorsunuz. Yani, buraya girmeden önce bir çorba içtik, bir
helalleştik sizinle ama hakikaten tahammüllerimizi zorluyorsunuz yani.
Böyle bir şey olabilir mi?
Bu yasa tasarısı görüşülürken bütün siyasi
partilere karşı İç Tüzük ve Anayasa rafa
kaldırılmıştır. Bu yasa tasarısının
tümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi konuşamamıştır,
bölümü üzerine konuşamamıştır, soru-cevap üzerinde söz
hakkını kullanamamıştır; karar yeter sayısı
istemiş, dikkate alınmamıştır, diğer muhalefet
partilerinin yoklama talepleri dikkate alınmamıştır. Tüm bu
usulsüzlükleri tespit edip çarşaf çarşaf dilekçeyi
Başkanlık Divanına gönderdiğimizde Başkanlık
Divanı, AKPnin grup başkan vekilinin talimatı
doğrultusunda hukuku tamamen rafa kaldırmıştır.
Dolayısıyla, burada, bu güvenlik yasa
tasarısının görüşmeleri sırasında hukuk tamamen
ortadan kaldırılmıştır. Bizim bir çekincemiz yok, size
hayırlı uğurlu olsun. Bu güvenlik yasa tasarısı sizi
götürecek, sizin ayağınıza dolanacak. Özel güvenlik mahkemeleri
için aynı şeyi söyledik, duymazlıktan geldiniz, nasıl
köşe bucak saklandığınızı en iyi siz
biliyorsunuz. Yüksekovada 3 genç, polis kurşunuyla katledildiğinde o
dönemin İçişleri Bakanını aradığımızda
Benim polisim yanlış yapmaz. demişti. Üç gün sonra
çocuğunu polis aradığı zaman Paralelciler bana kumpas
kurdu, İçişleri Bakanı olarak benim haberim olmadı. dedi.
Aynı şeyle karşılaşacaksınız, çok geç
kalınmaz bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) Polis ve polise
verdiğiniz yetki, valiye verdiğiniz yetki, erkler arasında
ortadan kaldırmış olduğunuz bu hukuksuzluk gelip en başta
sizi vuracak ve inanın ki bundan büyük bir pişmanlık
duyacaksınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ben
şunu söyledim: Maddelere katılmayla ilgili üçte 2 çoğunluk
olunca, bizim önergelerimize katıldılar, katılınınca
bizim söz hakkımız olmadı ama HDPnin önergeleriyle ilgili böyle
bir irade kullanmadılar ve onlar konuştular. Dolayısıyla,
Komisyon Başkanı ve AKP, HDPnin konuşmasını istedi
önergelerde; bu açık.
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 684 ve 684e 1inci Ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmesi yönündeki tutumunun Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Aleyhte söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, gecenin bu vaktinde
LEVENT GÖK (Ankara) Sabahın, Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) Sabaha doğru
Hep
zaten bu paketleri böyle geçirirsiniz,
alışkanlığınızdır, biliyoruz. Ama buradan
hem iktidara hem iki muhalefet partisine bir şey söyleyeceğim:
Bakın, bu önergeyi, 9 Şubatta, güvenlik paketi Meclise verilir
verilmez Meclis Başkanlığına verdim.
Bakın, dikkat edin. Burada Sayın Hasip
Kaplanın 684 sıra sayılı Tasarıyla ilgili 1-132nci
maddelerine ilişkin önergelerini teslim aldım. 9 Şubat 2015,
saat 16.10 Yasama uzmanı, adı, soyadı ve imzası.
Arkadaşlar, önerge böyle teslim edilir, böyle. Bu
işi öğrenin, herkes bilsin. Bunu, sizin ustalık döneminiz, siz
öğrenememişsiniz. Sizin teslim ettiğiniz önergeleri de böyle
getirin.
Bakın, şimdi
RECEP ÖZEL (Isparta)- Tek imzalı önergelerde öyle
de, önerge öyle teslim edilmez.
HASİP KAPLAN (Devamla) Tek imzayla da olsa 5
imzayla da verdiğimiz 132 önerge var ve Komisyona da 126 tane önergemiz
gitmiştir.
Bakın, şimdi, buradan yola çıkarak
şunu çok açık söylüyorum: Ben buradan polemik yapmayacağım.
Sayın Vurala da çok açık söylüyorum. Bu tür bir önergeyi Anayasaya,
İç Tüzüke aykırı diye siz de verseydiniz konuşurdunuz. Bu
kadar basit. Halkların Demokratik Partisi bunu görmüştür, bu
paketteki oyunu sezmiştir
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)- Biz görmedik mi?
HASİP KAPLAN (Devamla) -
ve başından beri
önergelerini vermiştir ve sürecin içinde, paketin başından
sonuna kadar Mecliste en direngen, en etkili muhalefeti hem göstermiş, hem
Meclis Başkanlığını, Divanını, İç Tüzük
13e göre harekete geçirmiş, Komisyonda şikâyetlerini sürdürmüş,
onunla da kalmamış.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Slogan attı, slogan!
HASİP KAPLAN (Devamla) - Angaryadan Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine bu çalışma tarzını
vermiş, Anayasa Mahkemesine de bu Tüzükteki yasa
dışılıklar karşısında başvuru
yapmıştır.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Hangi maddeyle ilgili?
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, biz, burada
çalışırken böyle sayfalarca itirazlar verdik, tek tek
belgeledik. Ana muhalefet Anayasa Mahkemesine giderken bunlardan
yararlanır. Şu gördüğünüz itirazların hepsi İç Tüzük
ihlalleriyle ilgilidir, bakın. Ve biz bunların hepsini yaparken
Meclis tarihinin en karanlık, milletin iradesini tamamen yok sayan,
hukukun değil, İç Tüzük'ün değil, Anayasa'nın değil,
kaba gücün hâkim olduğu; AK PARTİli Meclis başkan vekillerinin
İç Tüzük'e ve Anayasa'ya göre değil, tamamen patronun Bu paket
çıkacak. emirlerine göre yirmi dört saat çalışma yöntemi
koyduğu 17 Şubattan 12 Marta kadar cumhuriyet tarihinin en büyük
muhalefet direnişine sahne olmuştur burası. Çünkü bu faşizm paketi
karşısında direnmek insanlık onuru için direnmekti.
Şunu söyleyeyim: Eğer bu Mecliste AKPli Meclis
başkan vekilleri şu Divanda oturdukları zaman İç Tüzük ve
hukuk uygulansaydı, milletin iradesine saygı olsaydı, iktidar
milletvekillerinin muhalefet milletvekillerinden 7 tanesini
yaraladığı zaman birisi hakkında bir uyarı cezası
verirdi, en azından kendi yetkisini kullanırdı, en azından
özür dilemeye davet ederdi. Şu merdivenlerden, 15 mermer basamaktan ana
muhalefet partisinden bir milletvekili atıldı, kemikleri
kırıldı, bununla ilgili bu Meclis kürsüsünde Başkanlık
Divanı çıkıp iki söz etmedi. (AK PARTİ sıralarından
Yalancı. sesleri) Hakaret edildi, küfredildi, kadınlara şiddet
uygulandı, bunların hepsi görmezlikten gelindi. Çünkü iktidar
milletvekilleri bunu yapma hakkına sahipti, sayın başkan
vekilleri de
Sayın Yakut, maalesef, son gününüz, size övgü dizecek
durumda değilim ama sizin ve Ayşe Nur Bahçekapılının
yönetim döneminde Meclis, Meclis tarihinin en kötü sınavını
vermiş ve itibarsızlaşma konusunda, demokrasiye güven konusunda
son derece tehlikeli bir aşamaya girmiştir.
Tabii ki, size nasıl anlatayım? Bir paket
getirdiniz, 132 maddeydi. Biz size dedik ki: Direneceğiz, siz bu
paketleri çıkaramayacaksınız. Ve 67nci maddeye
gelindiğinde, 12 Martta yani tam şöyle ortasına, pes ettiniz,
şu şekilde ikiye böldünüz. Hükûmet, tarafsız Bakan bir önerge
verdi, 67de pes etmişti, 63 maddesini geri istedi. İşte, bütün
mesele burada arkadaşlar. Burada 63 maddeyi, 132 maddeyi bu muhalefet
direnişi, HDPnin etkili muhalefeti, diğer muhalefetin de
muhalefetiyle çıkaramayacağını anlayınca geri çekti
ama geri çekerken bir şeyi görmedi iktidar partisi, bu geri çekme
konusunda fark etmediği bir şey vardı; evet, önergeleri
kapatmıştı, 30 Ocakta önergeleriniz vardı tek imzalı,
bu 30 Ocaktaki önergelerin hepsi tırışkadandı biliyor
musun? Sırf, önergeleri muhalefet kapmasın, bağımsız
milletvekilleri kullanmasın diye vermiştiniz, sonra
RECEP ÖZEL (Isparta) Tırışkadan olur mu
ya?
HASİP KAPLAN (Devamla) Aynen,
tırışkadandı. O tırışkadan önergeleri
sonradan Hükûmet önerge verip çektikten sonra siz yeni uyandınız ve
farkına yeni vardınız. Bu maddelerin çıkarılması
için önerge verilmesi gerekir, yeni ayıktınız, aklınız
başınıza yeni geldi ve siz son dakikada üstüne kurşun
kalemle yazılmış, Hükûmet önergesi okunduktan sonra siz ve MHP
Burada Sayın Oktay Vural, Allahınıza, dininize,
imanınıza doğru söyleyin, burada okunduktan sonra o önergeler
verilmedi mi ikisi?
OKTAY VURAL (İzmir) Verildi, ben onu verdim.
HASİP KAPLAN (Devamla) İşleme
konulmadı, dağıtılmadı.
RECEP ÖZEL (Isparta) Onlar öyle vermiş de biz öyle
vermedik.
HASİP KAPLAN (Devamla) İkinizin de önergeleri
öyleydi.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, sen kendin söyledin, 23.05te
verdiniz. dedin ya.
HASİP KAPLAN (Devamla) - CHPnin önergeleri ise
karmaydı.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Kameralara
bakmadın mı, Recep oturuyordu orada? Recep 23.05te oradaydı,
24/04te.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, hukuksuzluk her
tarafınızdan akıyor, her tarafınızda bu pakette
usulsüzlük var. Bu pakette bu çalışma tarzında bu Mecliste zulüm
uyguladınız.
Bakın, bu paketin içinde faşizmin bütün
maddeleri olduğu için son sözümüzü de söyleyeceğiz, ancak bizim
yaptığımız itirazlar sahtecilik içeriyor arkadaşlar,
sahtecilik, sahtecilik! Evrakta sahtecilik!
Ben, size, bunun canlı kanıtı olarak, bir
saat on beş dakika Meclis kürsüsündeki konuşmaların hepsini
Meclis Başkanına verdim. Şimdi, Meclis Başkanına
verdiğim bu görüşmelerin bütün tutanakları burada, bir saat on
beş dakika, hepsi var Başkanlık Divanının. Bu
Başkanlık Divanına sizin önerge verdiğiniz, o saatlerde,
gözükmüyor, önergeler kapandıktan sonra MHPyle beraber verildi; Meclis
Başkanlığı sizin önergeleri Komisyona gönderdi, Komisyon da
yasalara aykırı olarak bu önergeleri İçişleri Komisyonu
üyelerine oylattı, orada milletvekillerinin konuşma
haklarını gasbetti. Önerge sahiplerinin önergeler üzerinde elbette ki
beş dakika konuşma hakkı var, usule aykırı olarak AK
PARTİnin ve MHPnin önergeleri İç Tüzük 88e göre işleme
konulmaması gerekirken konuldu ve bu rapor geçersizdir. Bu rapor İç
Tüzük 52ye aykırıdır. Bu rapor Danışma Kurulundan
geçmemiştir. Bu rapor boştur boş, boş! Arkadaşlar, siz
yediniz 63 maddeyi, bunun içinde hiçbir madde yok, boş, boş! Bu
boş raporu mütemmim cüzü olarak getiriyorsunuz. Siz
boşaldınız, frenleriniz, zemberekleriniz boşaldı,
feleğinizi şaşırdınız, böyle muhalefet
görmediniz.
Bakın, size söyleyeyim: Bu rapor Danışma
Kurulundan geçer, Genel Kurulda oylanır, ondan sonra görüşülür.
Eğer Başkan Vekili Sayın Sadık Yakut, son
dakikalarınızda siz bu usulsüzlüğü yaparsanız -ki Meclis
tarihinde ilktir- Allah var, affetmeyiz, hakkımızı helal etmeyiz
size.
ENGİN ALTAY (Sinop) Yapmaz, yapmaz!
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben, bizim bu önergelerimizi
vermeyle ilgili, zaten Meclis Başkanlığının tespiti
var. Saat 11.18de Hükûmet önergesi okunuyor. Bizim verdiğimiz önergelerin
11.30, 11.33 ve 11.39da yani Hükûmetin önergesi okunduktan sonra
verildiğini Meclis Başkanlığı tespit etmiş.
Dolayısıyla, 88inci maddede İsteyebilir, görüşülmeksizin
yerine getirilir, verilen bütün önergeler esas komisyona verilir... Yani, bu
irade ortaya çıkıncaya kadarki verilmiş önergeler Komisyona
gider.
RECEP ÖZEL (Isparta) 11.43te çıktı o irade
efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Anlıyoruz ki benim
11.30da verdiğim önerge, iradeden sonra verilmiş bir önergedir.
Komisyon bunları görüşmüştür. Bu bile usule
aykırıdır.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Görüşemezsiniz ki, bırakın.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Hasip Kaplan konuşmasının
başlangıcında Cumhuriyet Halk Partisini de dâhil ederek üç
partiye bir yol gösterdi, dedi ki: Bakın, size örnek olsun, önergeler
böyle verilir. diye kendi önergelerinin bir tutanakla Meclis
Başkanlığına verildiğini ifade etti. Sayın Kaplan
konuşmasının diğer bölümlerinde de gayet açık bir
şekilde ifade etti. Cumhuriyet Halk Partisi bu yasa tasarıyla ilgili
olarak, 132 maddeyle ilgili önergesini, toplam 132 adet önergeyi yasa
tasarısının görüşmelerinden önce Başkanlık
Divanına teslim etmiştir ve bizim 132 önergemizin Komisyona çekilen
maddeleriyle ilgili olanları da Komisyona intikal ettirilmiş ve orada
arkadaşlarımız, daha doğrusu birer kişi bu önergeler
üzerinde görüş ifade etmişlerdir. Bizim önergelerimizin verilmesinde
herhangi bir eksiklik yoktur Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, 684
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, kayda geçmesi için
Cumhuriyet Halk Partisi başından
önergelerini verdi. (AK PARTİ sıralarından Yeter! sesleri)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ya ne yeteri?
Oturuyorsan otur, oturmuyorsan çık! Yeter! diyor ya. Milletvekili
konuşmayacak mı burada?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Lütfen milletin
iradesine saygılı ol. Olmak istemeyen çıksın gitsin, çay
içsin, kahve içsin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Kaplan, dinliyoruz, lütfen
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Sen kimsin ki Çık,
git! diyorsun! Otur yerine! Burada hiç kimseye Çık, git! diyemezsin!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sana mı
soracağız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hadi be!
Sinirlerinizi bozacağız bu paket çıkana kadar.
BAŞKAN Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu paket
çıkana kadar bir taraflarınız şişecek yani kusura
bakmayın. Bu faşizm paketi karşısında milletin
iradesine saygılı olun.
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, CHP başından vermiştir, biz de başından
vermişiz. Benim tekli 132, grubumun 132 beş imzalı önergesi var.
AK PARTİ ile MHPnin önergeleri sonradan verilse bile işleme konamaz
88e göre; biz bunu anlatıyoruz Sayın Başkan. Son gün göreviniz
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani,
hukukçusunuz, bu işi çok iyi biliyorsunuz. Meclis tarihinde bir ilktir. Bu
şekilde sinirleri gerdirmeye hakkınız yok. Bırakın
yarına, Danışma Kurulu
BAŞKAN İki saatten bu tarafa bu konuyu
konuşuyoruz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, ama Danışma Kuruluna bırakın, yarın
gelir, öbür gün gelir yani.
BAŞKAN - Söz verdim yani, tam iki saat oldu, daha
nasıl şey yapabilirim?
Evet, sayın milletvekilleri, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kalınan yerden devam edilmesinin uygun olduğu şeklindeki
tutumumu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) Komisyonlara Geri Çekilen
Tasarılar/Teklifler (Devam)
1.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684 ve 684e 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN - 67nci maddeden sonra gelmek üzere yeni
madde ihdasına dair iki adet önerge vardır, okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) - Çok uygun oldu, hakikaten,
vallahi(!) Çok meşru, bravo(!)
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Jübileniz iyi
olmadı Sayın Başkanım, jübileniz çok kötü oldu.
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri, yeni
madde ihdasına dair iki adet önerge vardır.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre yeni bir madde
olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önerge üzerinde görüşme açılır ve
bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi okutup
Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14
üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım, komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 67. Maddesinden sonra
aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Levent
Gök İhsan
Özkes
İstanbul
Ankara İstanbul
Ali
Serindağ Aytun
Çıray Ali
Haydar Öner
Gaziantep İzmir Isparta
MADDE 68- 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı
İl İdaresi Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
EK MADDE 1- Nüfus kayıtlarına yetkisiz olarak
erişilmesini, kayıtların kanuna aykırı olarak
açıklanmasını ve paylaşılmasını engellemek
amacıyla Bakanlık her ilde gerekli tedbirleri alır.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET
ERSOY (Sinop) Sayın Başkanım, izninizle Komisyon üyelerimizi
komisyon sıralarına davet ediyorum.
Sayın Başkanım, salt
çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469)
"4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
İç Hizmet Kanununun 34 üncü maddesinin (d) fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı mensuplarının
kıyafetine ilişkin hususlar, Genelkurmay
Başkanlığının görüşü alınarak Millî Savunma
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
tarafından müştereken çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir." şeklindeki 67. maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Erdoğan Seyfettin
Yılmaz S.
Nevzat Korkmaz
Muğla Adana Isparta
Ali
Öz Alim
Işık
Mersin Kütahya
MADDE 68- İç Hizmet Kanununun 34'ncü maddesine göre
belirlenen kıyafetleri temin etmek için Mülki görev yapan Jandarma ve
Sahil Güvenlik personeline her yıl Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenen miktarda kıyafet ödeneği verilir.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) İçişleri Komisyonunun sayın üyelerini
madde ihdası için komisyon sıralarına davet ediyorum efendim.
Sayın Başkanım, salt
çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve
arkadaşlarınca verilmiş bulunan üçüncü bölümde,
sırasıyla 69, 70, 71 ve 72nci maddelerden sonra gelmek üzere yeni
madde eklenmesine yönelik dört adet önerge bulunmaktadır.
Biraz
önce de yeni madde ihdasına dair iki önergenin işlemi
yapılmıştır. Malumunuz, Komisyona geri alınan 69 ila
130uncu maddeler İçişleri Komisyonunca metinden
çıkarıldığı ve bölüm üzerinde iki yeni madde
ihdası önergesi işlemi gerçekleştirildiği için yeni madde
ihdasına yönelik bu dört önergenin işleme alınma şansı
bulunmamaktadır.
Ayrıca,
içerik olarak Nüfus Hizmetleri Kanununda değişiklik öngören söz
konusu önergeler, Komisyon metninde bulunmayan sair kanunda
değişiklik öngördüğünden de işleme alınması
mümkün bulunmamaktadır. İç Tüzükün 87nci maddesinin üçüncü
fıkrasına göre, görüşülmekte olan tasarı ve teklifin konusu
olmayan sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir kanun
teklifi niteliğindeki değişiklik önergeleri de işleme
konulamamaktadır.
Yeni
madde ihdasına ilişkin verilmiş önergeler, değişiklik
öngörülen kanunla ilgili maddelerin komisyon metninden
çıkarılması nedeniyle söz konusu hüküm uyarınca işleme
konulmamıştır.
Böylece
üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Dördüncü
bölümün 73 ila 102nci maddelerinden oluşması ve bu maddelerin
metinden çıkarılması nedeniyle şimdi beşinci bölümün
görüşmelerine başlayacağız.
Yalnız,
dördüncü bölümde, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve
arkadaşlarınca verilmiş bulunan, 73üncü maddeden sonra gelmek
üzere yeni madde eklenmesine yönelik bir önerge, İzmir Milletvekili Oktay
Vural ve arkadaşlarınca verilen 75inci maddenin
değiştirilmesine yönelik bir önerge bulunmaktadır.
Komisyonda
geri alınan 69 ila 130uncu maddeleri İçişleri Komisyonu
metninden çıkarıldığı ve dördüncü bölümde herhangi bir
madde kalmadığı ve bölüm üzerinde bir görüşme
yapılmadığı için bu önergelerin işleme alınma
şansı bulunmamaktadır.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, önce bölüm üzerinde görüşme
yapılması lazım ki bunu sizin okuyabilmeniz lazım.
BAŞKAN
Görüşme yapılmıyor ki onu okuyorum zaten.
OKTAY
VURAL (İzmir) Görüşme yapılması lazım işte.
BAŞKAN
Çıkartılmış efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) Zaten, bu maddeyle ilgili önergeyi okuyabilmeniz için
bölüm üzerinde görüşme yapmanız lazım.
BAŞKAN
Madde yok üzerinde ki görüşülecek.
OKTAY
VURAL (İzmir) Görüşme yapmadan nasıl Gündeme alınamaz.
diyorsunuz? Aradaki maddeler kaldırıldığına göre
BAŞKAN - Beşinci bölümün 103 ila 130uncu
maddeleri Komisyon tarafından tasarı metninden
çıkarıldığından bölümde 131 ve 132nci maddeler
bulunmaktadır. Maddeler üzerindeki işlemelere Komisyonun mevcut metni
üzerindeki madde numaralarından devam edilecektir. Tasarının
tümü kabul edilip kanunlaştığı takdirde kanun metninin
yazımı esnasında metin üzerinde gerekli teselsül
yapılacaktır.
Şimdi, beşinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Beşinci bölüm üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde bir faşizm yasası
görüşüyoruz ve bu faşizm yasası, bu ülkenin demokratik
geleceğinin ve toplumsal barışının altına
yerleştirilmiş olan bir dinamittir. Bu dinamitin kimler
tarafından ateşleneceğini eminim ki hepiniz az çok tahmin
ediyorsunuzdur. Bu ülkenin toplumsal barışını ve demokratik
geleceğini istemeyen hem devlet içerisinde örgütlenmiş hem de
uluslararası düzeyde ellerini ovuşturarak bekleyen pek çok güce çok
önemli bir malzeme, önemli bir zemin hazırlıyorsunuz. Özellikle bu
dönemde toplumsal barışımız için bu Meclisin gündeminde
olması gereken demokratikleşme ve özgürlüklerle ilgili yasal
hazırlıklar yerine, böylesi bir faşizm paketini getirmenin
bedelini ağır ödeyeceksiniz. Açık konuşuyoruz, bundan
hiçbir şekilde kaçışınız olmayacak. Biz, burada,
halkımız adına, halkımızdan
aldığımız yetkiyle bu yasaya karşı direnirken
aynı zamanda sizi de bu anlamda uyarma görevimizi mümkün olduğunca
yerine getirmeye çalıştık. Ama, ısrarla bu yasada eğer
siz bu şekilde bir kararlılık gösteriyorsanız -demin de
ifade ettiğim gibi- bu yasa size hayırlı uğurlu olsun. Bu
yasa bu ülkeyi bir polis devleti hâline getirecek, bunu Türkiye halkı
kabul etmeyecek. Bu yasa olağanüstü yetkilerle donatılmış
valilerin olduğu bir devlet hâline getirecek bu ülkeyi ve bu ülkenin
halkı bu devleti bu hâliyle kabul etmeyecek. Bu yasa
kaldırıyorum diye övündüğünüz, halka yalan söylediğiniz
olağanüstü hâl uygulamasını 81 ile yayacak ve olağanüstü
hâl uygulamasını bu halk kabul etmeyecek. Dolayısıyla, bu
yasadan en büyük zararı göreceğinizden emin olabilirsiniz.
Demin kısa konuşmada iki örnek verdim. Özel
güvenlik mahkemelerinden çocuklarınızı, Hükûmet, devlet
yetkililerinizi nasıl saklamak zorunda
kaldığınızı daha birkaç ay öncesinden biliyoruz. Yine,
İçişleri Bakanının Benim polisim yanlış yapmaz.
dedikten üç gün sonra, kendi oğlunu polisin gözetiminde gördükten sonra
içerisine girdiği zavallı tavrı hepiniz gördünüz. Bu ülkenin
İçişleri Bakanı, halkın çocuğu sokak ortasında
katledilirken Benim polisim yanlış yapmaz. diyordu, üç gün sonra
kendi oğluna o polis terörü aynı şekilde yönelince
mazlumları oynama zavallılığına düştü.
İnanın ki bu konuda bu yasa tasarısıyla ilgili de aynı
şeyi yaşayacaksınız.
Bugünlerde özellikle çözüm süreciyle ilgili de
farklı birtakım söylemler içerisine girdiniz. İç politikada ve
dış politikada yaşadığınız bütün
iflasları bir kenara bırakarak nefes aldığınız
tek zemin olan çözüm süreciyle ilgili girmiş olduğunuz tutum da en
büyük zararı size verecek. Dün söylediğinizi bugün inkâr etmenin, dün
yaptığınızı bugün farklı bir noktada halka
sunmanın bedelini, faturasını ağır ödeyeceksiniz. Biz
halkımıza karşı olan sorumluluğumuz gereği
buradan size bu uyarıları yapmayı bir görev olarak biliyoruz.
Burada yeni bir ittifakın geliştiğinden
haberdarız. Sayın Cumhurbaşkanının orduya öz
eleştiri vermesinden sonra, özür dilemesinden sonra çözüm süreciyle ilgili
söylemlerinin değiştiğinin farkındayız. Türk
Silahlı Kuvvetlerinin tıpkı eski yıllardaki gibi vesayet
iştahıyla tekrar meydana atıldığının
farkındayız. Ordunun Eşme ruhuyla ilgili bütün cümlelerinin,
Hükûmetinizi hedef alan açıklamalarının ne anlama geldiğini
ve hangi ittifakla ortaya konduğunun farkındayız. Bu
açıklamayla paralel olarak Mardinde, Hakkâride başlatmış
olduğu operasyonların ne anlama geldiğinin
farkındayız. 34 yurttaşı F16larla paramparça ettiği
Roboskide, tespih tanesi gibi, katırları katlederek oradaki halka ne
mesaj verdiğinin farkındayız. O mesajların amacı bize,
halkımıza bir gözdağı vermekse orada
yanılıyorsunuz; Cumhurbaşkanı da yanılıyor, ordu
da yanılıyor. Bu ordudan korkacak bir halk ya da bu operasyonlardan
korkacak, bu tehditlerden, gözdağından korkacak bir siyasi parti yok
karşınızda.
Siz kendi yanlışlarınızda ısrar
ettiğiniz sürece adım adım gelen bir darbe mekaniğinin
nasıl sizi götüreceğine tanıklık edeceksiniz. Rahmetli
Menderes de bir darbe mekaniği harekete geçtiği zaman, askerler
kendisine gelip darbe tehdidinden bahsettiği zaman Benim ordum, benim
askerim bu yanlışı yapmaz. demişti, ta ki kendisini
farklı bir noktada, ordu tarafından alaşağı
edilmiş görünce
Şu anda da siz farklı ittifaklara yelken
açmış olabilirsiniz ama inanın ki bu ittifak
başınıza büyük bir felaket getirecek. Burada detaylı
konuşmaya gerek yok, yakın tarihimize bakarsanız ne
söylediğimizi rahatlıkla görebilirsiniz.
Bu getirilen yasa tasarısının bir
amacının da seçimlerde halka yönelik baskı oluşturmak ve
seçim sonrasında güya kendi kafanızda oluşturmuş
olduğunuz senaryolara göre tedbir almak olduğunu da biliyoruz.
Şimdiden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine 20 bin polisi
gönderirken, şimdi arkasından da Vur. yetkisi veren bir yasayı
çıkararak o polislerin arkasından gönderiyorsunuz. Bunun çok ince
planlanmış, çok ince hesaplarla hayata geçirilmiş bir tezgâh
olduğunu gayet iyi biliyoruz ama inanın ki bu tezgâhtan en büyük
zararı siz göreceksiniz. Bizim, polis kurşunlarından, polisin
Vur. yetkisinden herhangi bir korkumuz yok. Bugüne kadar en büyük bedelleri
ödeyerek demokrasi ve özgürlükler mücadelesini bu çatı altında
yürütmeye çalışıyoruz.
Bu sokakta oluşturulacak polis terörüyle bütün bir
Türkiyeyi teslim almaya çalışma hesapları da
yapıyorsanız yakın dönemde Gezide ortaya çıkan ruha
bakmanız yeterlidir. Artık, Türkiye halkının tamamı bu
antidemokratik, bu faşizan yasalardan korkmanın eşiğini
çoktan geçmiş, demokrasi ve özgürlükler konusunda
kararlılığını ortaya koymuş bir noktaya
gelmiş durumdadır. Dolayısıyla, ataşe benzin
döküyorsunuz. Bu harlanacak ateş inanın ki en büyük zararı
sizlere verecek. 8 Haziran sabahı uyandığınız zaman
getirdiğiniz bu antidemokratik yasaların hesabını halk size
soracak. 8 Haziran sabahı Türkiyede on üç yıllık bir
iktidarın final faşizan yasalarının Türkiye halkı
tarafından nasıl cezalandırılacağına hep birlikte
tanıklık edeceğiz. O gün işte siz pişman olacaksınız.
O gün, getirdiğiniz bu yasaların size geri dönme ihtimaline
karşı büyük bir pişmanlık duyacaksınız ama son
pişmanlık fayda etmeyecek.
Şimdi,
Hükûmet yetkilileriniz kalkmış bazı açıklamalarla ilgili
Çözüm sürecini zehirliyor. gibi söylemlerde bulunuyorlar. Öyle
açıklamalarla falan çözüm süreci zehirlenmez. Siz bu
yasayı getirmekle çözüm sürecine baldıran zehri içiriyorsunuz. Sonucu
ne olur bilemeyiz. Biz umarız ki, sonucu, büyük emeklerle bugüne kadar
getirmiş olduğumuz bir sürecin provokasyonlara kurban edilmesi olmaz
ama bu yasa, bu provokasyonların sonuç alması açısından,
demin dediğim gibi, hem içerideki hem de dışarıdaki güçlere
büyük bir zemin hazırlıyor. Bu provokasyonlarla, dediğim gibi,
sadece halk katledilmeyecek, Türkiyede faşizan yasaları getirenler
nereye gittiyse AKPye de o yolları gösterecek diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
03.16
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 03.24
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On Beşinci Oturumunu
açıyorum.
684 ve 684e 1inci ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi,
beşinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili.
Buyurun Sayın
Erdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının beşinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki bu tasarının Meclise sevk
edildiği 24 Kasımdan bugüne kadar bütün görüşmeleri İç
Tüzüke aykırı, usule aykırı, kavgalı gürültülü geçti.
Tabii ki kavganın, gürültünün sebebi var. Kavga gürültü oluyor diye
sokağa çıktığınızda millet Meclisteki kavgadan
gürültüden rahatsız olduk. diyor ama burada kavganın gürültünün niye
olduğunu da birazcık incelemek lazım. Bu kanun ne getiriyor ne
götürüyor? AKPnin iktidara geldiği on üç yıldır burada
görüşülen kanunların millete faydası nedir zararı nedir,
bunları da aslında bir masaya yatırmak lazım.
AKP iktidara geldiğinden bugüne 2.500 civarında
kanun çıktı. Pekâlâ, bu kadar kanun çıktı da Türkiyede
işsizlik azaldı mı? Bu kadar kanun çıktı da Türkiyede
uyuşturucu kullanımı azaldı mı? Bu kadar kanun
çıktı da Türkiyede huzur sağlandı mı, fuhuştaki
artış azaldı mı?
Aslında konuşulacak çok şey var. AKP
iktidara geldiğinde Türkiyede üniversitelerde huzur vardı. Bugün
Ankaranın göbeğindeki üniversitelerde huzur yok. Pekâlâ, Sayın
İçişleri Bakanına ve yanındaki ekibine sormak istiyorum:
Bugün Ankaranın göbeğindeki üniversitelerde güvenliği
sağlamak için bu kanuna mı ihtiyaç var? Bugün o üniversitelere gidip
gerekli tedbirleri alacak yetkiniz yok mu? Bu kanun, sadece bu güvenlikle
ilgili sıkıntıları mı getiriyor? Bu kanun, Türkiyede
AKPnin sistematik olarak yaptığı işlerden bir tanesini
daha gerçekleştiriyor, kurumları çökertiyorsunuz. Demokrasilerde
devletlerin kurumları vardır. İşte, bu kanunla da
Türkiyede güvenliğin altyapısını oluşturan emniyeti
ve jandarmayı çökertiyorsunuz. Bundan sonra emniyetin ve jandarmanın
tarafsız, sağlıklı olarak bu millete hizmet etmesi, bu
ülkede sükûneti sağlaması mümkün değildir çünkü siz
Tabii ki
şimdi Polis Akademisi, polis koleji varken bir komiser muavinini sekiz
yılda yetiştiriyorsunuz. Bu çok uzun bir süre. Siz bu, işte,
paralel maralel ayaklarıyla şimdi sekiz yılda değil, sekiz
ayda komiser muavini yetiştireceksiniz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kabak yetişir ancak kabak!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - E, tabii, bu, Dalaman
Ovasında kabak yetiştirmeye benzer tabii, eskiden de bunun örnekleri
yaşandı.
Şimdi, bakın, bununla ilgili, bu polis
okullarının kapatılmasıyla ilgili bir veli mektubu
okuyacağım burada. Buradaki, tabii ki, imla hataları, kelime
hataları bunu yazan köylü, gariban bir velimize ait. Ben olduğu gibi
okumak istiyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisine,
Vereceğiniz kararla 1.500 insanın
geleceğine hükmedecek olan sayın vekiller, ben Anadoluda
yaşayan, işçi emeklisi, oğlu Akademi 2nci sınıf
öğrencisi; Allahına, devletine, milletine bağlı bir
veliyim.
Benim sizden naçizane ricam şudur: Paralel yapı
illetine bulaştırılan 1.500 günahsız vatan
evladının, 1.500 Mehmetçikinin istikballerini, hayallerini,
ideallerini bitirmeyin. Hükûmetinize ve Meclisin büyüklüğüne leke
getirmeyin.
Türkiye Cumhuriyeti devleti 18-22 yaş arası bu
çocukların okullarının kapatılması, kendilerinin de
fişlenerek başka okullara gönderilmesiyle kurtulacaksa hepsini
zindanlara atın bence. Bu çocuklara okullarından ayrılırken
ne diyeceksiniz? Vereceğiniz belgelerde ne yazacak? Vatan hainliği
yaptınız, devleti yıkmaya teşebbüs ettiniz, onun için
hepinize kapı dışarı. mı diyeceksiniz? Vatan
hainiyseler neden iktisadi idari bilimler fakültelerine gönderiyorsunuz,
bunların yeri hapishaneler değil mi?
Sayın vekiller, Allahtan korkun, hepiniz
insansınız, hepinizin ailesi, çoluğu çocuğu var. Bu verilen
karar, bu çocukların emekleri, bu, Allahtan reva değildir. Lütfen,
kararınızı bir daha gözden geçirin.
İçişleri Bakanlığı
okulların kapatılmasına gerekçe olarak maliyet
artışı vesaire diyor. Öyleyse fakülte yüksekokuluna alınan
2.500 kişi yiyeceklerini ve yataklarını yanlarında mı
getirdiler?
Sayın vekillerim, paralel yapının,
Pensilvanyanın intikamını niçin bu gençlerden
çıkartıyorsunuz? Bu gençler bunların kucağına
atılırken nerelerdeydiniz, neden sahip çıkmadınız,
neden yüz çevirdiniz? Kurtulan kurtuldu da bu 1.500 kişi günah keçisi mi
ilan edildi? Bu gençler Pensilvanyanın siyasetini mi yapıyor, meydanlara
mı iniyor, vuruyor kırıyor mu, bayrağı mı
indiriyor, vatanı mı satıyor? Bu kapatma kararına
karşı hiç eylem yapan oldu mu? Bunun için mi dikkate
alınmıyorlar? Sayın vekillerim, eğer öyle bir şey
yapan varsa cezasını verin, ne gerekiyorsa yapın ama devletin
verdiği 120 TL maaşa sevinen, bunu harçlık eden, salata yerine
tatlı çıktığında sevinen, vermiş olduğunuz
yemekle hayatını idame eden gençlerin, suçu sudûru olmayan vatan
evlatlarını da aynı potada eritip yakmayın, ideallerini
öldürmeyin.
Sayın vekillerim hepiniz öğrencilik
yaptınız, hepiniz aynı yaşlardan geçtiniz. Bu çocuklar
öğrenci, devletin öğrencisi, bunlar ekmek yediği sofraya
bıçak sokmaz. Bu gençlerin duasını alın bedduasını
değil.
Sizler devlet yönetiyorsunuz. Sizlerin insanlardan intikam
alma, kin tutma lüksünüz yok. Sizler insanları hüsnüzan ile
yönetemezsiniz, buradaki evlatların kazanılmış
haklarını ellerinden alamazsınız böyle bir
haksızlığa Cenab-ı Allahın da rızası olmaz,
bu haksızlık döner dolaşır er geç bir yerlerden çıkar.
Sayın vekillerim, hak, adalet kavramı sadece
söylemekle olunmayan, yapılan icraatlarla kendisini gösteren bir
kavramdır. Bu çocukların hayatlarıyla oynuyorsunuz, bu
çocukları fişliyorsunuz, bu çocuklar Anayasa Mahkemesine gitse,
kazansalar bile tekrar okullarına dönemeyecekler. Tüm yollarını
kapatıyorsunuz. Bu sene okul başladığından beri
uygulanan psikolojik baskılar, sürekli uzatılan tatiller, derslerin
boş geçmesi, yabancı öğrencileri okutup mezun ederken kendi
kanınızdan, ırkınızdan, dininizden vatan evlatlarını
dışlamak, kendi yurdunda parya olmak bu olsa gerek.
Rahmetli Necip Fazıl ne güzel söylemiş. Lütfen
beyler, bu çocukları yüzüstü süründürmeyin, Sakarya misali ayağa
kaldırın, yüce Meclise de yakışan hareket bu
olacaktır.
Hassasiyetimi bağışlayın, yüce
Meclisinize saygılar sunarım.
Bugüne kadar değişik kanunlarla ilgili çok
konuştuk. Ben şimdi sözlerime son vermeden önce bir şiir
okuyarak sözlerimi bitirmek istiyorum. On üç senedir
yaptığınız işlerin belki bir muhasebesini de bu vesileyle
yapma imkânı hasıl olur.
Haberin olsun! diyor şair:
Aslını söyle ki kimsin bilelim,
Mezar taşında bir künyeniz olsun,
Yiğit mi, hain mi karar verelim,
Yatacak yerin yok, haberin olsun!
Hep körlerle yattın, hep şaşı
kalktın,
Dünya malı için halkı aldattın,
Ülkemin varını yoğunu sattın,
Tarih bunu yazacak, haberin olsun!
Helal ile haram karışır oldu,
Doğru ile yalan yarışır oldu,
Milletin aklına bir hâller oldu,
Tımarhane dolacak, haberin olsun!
Tren yolu gibi yandaş yarattın,
Kralı, sultanı mumla arattın,
Milletin ruhunu hepten kararttın,
Ampuller sönecek, haberin olsun!
Böyle sürüp gitmez; bu bayram, düğün,
Yalancının mumu sönecek bir gün,
İstediğin kadar nutuk at, övün,
Sesler kısılacak, haberin olsun!
Kutsaldır vatanın toprağı,
taşı,
Verilince ağrır sultanın başı,
Bir de tükenince yoksulun aşı,
Saçını yolarlar, haberin olsun!
Düşmanlık besleme Türklüğe, Türke,
Babanın çiftliği değildir ülke,
Kefen diye sarınsan bir vizon kürke,
Azrail bekliyor, haberin olsun!
Köşkler, saraylar kurtarmaz seni,
Diline dolama ölmüş dedeni,
Dünyayı kurtardın, düşün mahşeri,
Zebani bekliyor, haberin olsun!
Hepinize saygılar. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili.
Buyurun Sayın Serindağ. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
beşinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, bu tasarı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine geldikten bu yana problem yaşamaya devam
ediyoruz. En sonunda da tarafsız olması gereken Sayın
İçişleri Bakanı tasarının yarıya yakın
maddesini, 63 maddesini Komisyona tekrar aldı. Bunun sebebini de
açıklamadı, sadece Komisyona geri verilsin. dedi. Komisyonda da biz
sorduk, bize niçin buna ihtiyaç duyulduğu konusunda tatmin edici bir cevap
verilmedi.
Biliyorsunuz, Sayın Bakan Anayasanın 114üncü
maddesine göre atanmıştır. Anayasanın 114üncü maddesine
göre seçime üç ay kala İçişleri, Ulaştırma ve Adalet
bakanları Parlamentodan veya Parlamento dışından
bağımsızlar arasından seçiliyor.
Şimdi, Anayasanın bu maddesinin bu
şekilde düzenlenmesinin elbette bir sebebi var. Bundan sonra Sayın
Bakana düşen şudur: İçişleri Bakanlığına
mevzuatla verilmiş rutin işlemleri yürütmek ve seçim güvenliğini
sağlamak. Sayın Bakanın yapması gereken budur. Onun dışındaki
her şey Sayın Bakanın durumdan vazife
çıkarmasıdır ve 114üncü maddenin ruhuyla bağdaşmaz
ama Sayın Bakan buna riayet etmemiştir, bana göre kendisine de
yazık etmiştir, İçişleri Bakanlığına da
yazık etmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu tasarının
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen bölümü 3 esas, ana
kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda temel hak
ve özgürlükleri kısıtlayan, âdeta onları kullanılmaz hâle
getiren düzenlemeler var. İkinci bölümde Emniyet Genel Müdürlüğünde
bir tasfiye hareketi yapılıyor, ondan sonraki bölümde de Jandarma
Genel Komutanlığında ve Sahil Güvenlik
Komutanlığında yeni düzenlemeler yapılmak suretiyle bu iki
kurumun yani Jandarma Genel Komutanlığının ve Sahil
Güvenlik Komutanlığının- dolayısıyla da Türk
Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşması,
siyasallaştırılması amaçlanmaktadır. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin siyasallaşmasından AKP ne umar, onu da
anlamış değiliz. Hâlbuki Türk Silahlı Kuvvetleri siyaset
dışı kalması gereken, kendine özgü kuralları olan
ancak elbette sivil otoritenin de denetimine tabi olması gereken kurumdur.
Biz, bakın, demokrasi kurumlar ve kurallar rejimi
diyoruz; kurumlar güçlü olmalı ama kurallar da işlemeli. Siz
objektif, nesnel, genel kurallar koyacaksınız, onların
yürütülmesini gözeteceksiniz, olması gereken budur. Aksi hâlde siz bunlara
riayet etmez de kurumların güçlü olmasını istemez de
kişilerin güçlü olmasını isterseniz, kişileri öne
çıkarırsanız o zaman Türkiye giderek otoriter bir rejime kayar,
şimdi olduğu gibi. Bu yasanın bu şekilde getiriliş amacı
da odur.
Değerli arkadaşlarım, olanı biteni
hepimiz izliyoruz, Türkiyede neler oluyor, neler bitiyor hepimiz izliyoruz.
Şimdi, bu yasa bu hâliyle Cumhuriyet Halk Partililere uygulanacak da sizin
yakınlarınıza veya size oy verenlere uygulanmayacak mı?
Herkes bu yasanın muhatabı olacak, herkes bu hukuksuzlukların
muhatabı olacak. O nedenle, hâlâ zaman var, gelin yanlıştan
dönün.
Bu yasa ne getiriyor? Bakın, bu yasaya göre polis
sizi herhangi bir zamanda, herhangi bir noktada durdurabilecek, üstünüzü,
eşyanızı, aracınızı arayabilecek. Bunun
sınırı da yok.
Başka ne yapacak? Bu yasayla silah kullanma yetkisi
genişletiliyor ve kolaylaştırılıyor. Biliyorsunuz,
meri mevzuatımızda da zabıtanın yani kolluğun silah
kullanma yetkisi vardır ama silah kullanma yetkisini kullanırken
kademe kademe gider. Ama sizin yaptığınız
değişiklikle, silah kullanma yetkisi kullanılırken herhangi
bir merhale kat etmek gerekmiyor yani doğrudan silah kullanma yetkisi
veriyorsunuz. Bu çok tehlikeli ve kabul edilebilir bir durum değildir.
Başka ne getiriyorsunuz? Yeni kolluk tedbirleri
ihdas ediyorsunuz. Nedir bu? Uzaklaştırma. Ne demek
uzaklaştırma? Ne kadar uzaklaşacak? Başkalarının
zarar görmemesi için bu tedbire başvuruyorsunuz. Böyle bir şey
düşünülebilir mi? Yani suç şüphesi altında yapılan bir
uygulama bu şekilde olabilir mi değerli arkadaşlarım? O nedenle,
bu tehlikelidir. Bu durumda herhangi bir suç oluşturmasa bile polis, bir
fiil veya davranışı başkalarının can
güvenliğini tehlikeye düşürmek olarak nitelendirebilecek ve yakalama
işlemi tatbik edebilecektir. Bunun emarelerini bu yasa yürürlüğe girmeden
de görüyoruz. Ne oluyor? Sayın Cumhurbaşkanı bir vilayeti
ziyaret ettiği vakit önceden tabii kendilerine göre- suç işleme
temayülü olan kişileri topluyorsunuz. Öyle diyorsunuz. Nerede, nasıl
niyet okuyorsunuz? Önceden topluyorsunuz. Hâlâ bu yasa yürürlüğe girmedi,
girdikten sonra da siz olanı biteni görün. Yasa yürürlüğe girmeden ne
oldu? İzmir Valisi sıkıyönetim tedbirlerine benzer tedbirler
içeren bir genelge yayınladı. Ne yaptı sonra? Gelen tepkiler üzerine
o genelgeyi yürürlükten kaldırdı ama bu bir denemedir. Zaten Adalet
ve Kalkınma Partisi iş başına geldikten sonra uygulanan
yöntem de budur, iki ileri bir geri, iki ileri bir geri bu şekilde tabii
gitmiş oluyor. Bu şekilde siz nereye kadar gideceksiniz? Despot,
otoriter, diktatöryal ve faşist bir yönetim kurana kadar.
Şimdi, bugün Sayın
Cumhurbaşkanının -şimdi aklıma geldi- bir sözü var.
Diyor ki: Ya, seçimle gelen diktatör olmaz. Arkadaşlar, hâlbuki seçimle
gelen çok diktatör var. Diktatörlerin tehlikelisi de seçimle gelendir çünkü
diyor ki: Benim arkamda halk desteği vardır. Evet, kimseyi
kastetmiyorum, kimseyi kastetmiyorum, genel söylüyorum ama gerçekten, en
tehlikeli diktatörler seçimle gelen diktatörlerdir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ya, niye üzerinize alıyorsunuz? Bak,
kimseye bir şey demiyorum ben, şudur budur demiyorum, üzerinize
alınmayın, alınmanıza gerek yok. Ben genel bir hususu
söylüyorum, hiç alınmanıza gerek yok değerli
arkadaşlarım. Şimdi, bunları izlerseniz görürsünüz.
Bu yasa yürürlüğe girdikten sonra toplantı ve
gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak mümkün değil. Sayın
İdris Şahin Şey serbest. 2911 sayılı Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 3üncü maddesinde bunlar
belirtilmiştir. diyor. Doğru mudur?
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Evet, doğru.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Doğru. Ondan
sonra ne diyorsunuz? Şurada yapamazsınız, burada
yapamazsınız, buradan yürüyemezsiniz, öbür taraftan gidemezsiniz. Bu
nasıl bir serbestliktir? Bakın, serbestlik neyi içerir biliyor
musunuz? Serbestlik
Zaten Anayasamız ne diyor? Anayasamız diyor
ki: Herkes önceden izin almaksızın silahsız ve
saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma
hakkına sahiptir. Bizim Anayasamız bunu diyor mu? Tamam, o zaman
siz bunun gereklerini yapacaksınız. Efendim, Taksim Meydanında
Emek ve Dayanışma Günü kutlanamaz, siz şurada yürüyemezsiniz,
şurada toplanamazsınız
Toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkı aynı zamanda toplantının nerede yapılması
gerektiği hakkını da kapsar. Siz dağ başında
kimsenin ilgisini çekmeyecek, kimsenin hayatını etkilemeyecek bir toplantı
yaparsanız o toplantının bir anlamı var mı? Niçin siz
o toplantıyı yapıyorsunuz? İnsanların dikkatini çekmek
için yapıyorsunuz, insanları etkilemek için yapıyorsunuz,
insanların dikkatini o konuya çekmek için yapıyorsunuz. Aksi hâlde,
toplantı yapmanın bir anlamı var mı? Değerli
arkadaşlarım, bunları önünüze getirecek
Bir de ne getiriyorsunuz? Boyalı su getiriyorsunuz.
Boyalı su getirmek suretiyle de insanların fişlenmesinin önünü
açıyorsunuz.
Arkadaşlar, dinlenmekten bahsediyorsunuz değil
mi? Ondan yakınıyorsunuz ama siz dinlenmeyi
kolaylaştırıyorsunuz. 77 milyon insan dinleniyor, siz gittikçe
de bunu kolaylaştırıyorsunuz. Şimdi bu kriptolu
telefonlardan bahsediyorsunuz değil mi? O zaman size şu soruyu
soruyorum değerli arkadaşlarım: TÜBİTAKtan ne kadar
kriptolu telefon alındı yani ne kadarı teslim edildi, elde ne
kadarı var, kayıp kriptolu telefon var mı yok mu? Bakın,
burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzurunda size bir soru soruyorum,
diyorum ki: TÜBİTAKtan ne kadar kriptolu telefon aldınız, elde
ne kadar var, kayıp kriptolu telefon var mı yok mu? Değerli
arkadaşlarım, bu soruyu lütfen araştırın.
Araştırın ki Türkiyenin nereden nereye geldiğini siz
artık anlayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Şimdi, siz
nasıl bir kabulden hareket ediyorsunuz? Diyorsunuz ki -sözlerimi
bitiriyorum Sayın Başkan- : Efendim, mevcut kanunlarla kamu düzeni
sağlanamaz, emniyet ve asayiş temin edilemez. Siz öyle bir ön
kabulden gidiyorsunuz. Bu ön kabul yanlıştır çünkü siz mevcut
kanunları tatbik etmiyorsunuz. Sorun kanunlarda değil,
tatbikattadır, o da sizden kaynaklanıyor diyorum.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum,
sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Ali
Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir faşist devletin yasası olan bu
yasayla ilgili nelere itiraz ettiğimizi bu kürsüden açıklamaya
çalıştık.
ENGİN ALTAY (Sinop) Müteaddit defalar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Evet ama
anlatamadık. Aslında siz de anladınız ama anlamak
istemiyorsunuz. Bunun ilk uygulamasını ben kendim de
yaşadım. Eğer İçişleri Bakanı isterse o plaka numarasını
veririm. Geçen hafta İbni Sina Kalp Merkezine giderken Kolejde Servi
Sokakta arkamızdan bir polis arabası siren çalıyor, herkesi de
rahatsız ediyor ve benim danışman arabayı kullanıyor,
sekreterimiz de yanımızda. Danışman durdu, polis geldi bir
havayla, bastı frene, arabayı durdurdu. Hayrola. dedim. Efendim,
arabanın içini görmedik de uygulama yapıyoruz. Ne uygulaması,
uygulamanın adı ne? dedim ben. Efendim, uygulama yapıyoruz.
dedi. Ya, kardeşim, anladım da neyin uygulaması bu? Böyle
bizim uygulamamız vardır, gelenekseldir. dedi. Neyse, tabii, ben
aracın plakasını aldım. Benim milletvekili olduğumu
öğrenince Efendim
diyerek kıvırmaya başladı. 3
polisti. Dedim ki: Ya, ben milletvekili olunca değil, herkese
karşı bunu yapmanız lazım. Plakasını aldım,
saatini de aldım, isterse İçişleri Bakanı, veririm ona.
OKTAY VURAL (İzmir) Tarafsız olduğu için
istemez!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bu daha
başlangıç.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi
arkadaşlar, bu sözlerle ilgili benim söyleyecek çok lafım
kalmadı çünkü zurnanın zırt dediği yerdeyiz. Bu
yasanın ne getirip ne götüreceğini göreceğiz. 24üncü Dönemi
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti kendisine yaraşır bir
yasayla kapatıyor, faşist, dikta bir yönetimi getiren bir yasayla.
Onun için, diktatöre diktatör diyenler yargılanıyor. Türkiyede
13-14 yaşındaki çocuklar -dünyada ilk örneğidir- devlet
büyüklerine hakaret etmeleri nedeniyle ceza aldılar.
Şimdi, diktatöre diktatör demek hakaret
değildir. Ben diyorum, diktatör.
Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve
bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok
inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir
kıpırtı ve bir davranış duydu mu Bu ülkenin polisi
vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü
vardır. demeyecektir, elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa
onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek,
asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir. diye
düşünecek ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu
yargılayacaktır. Yine düşünecek, Demek adliyeyi ıslah
etmek, rejime göre düzenlemek lazım. diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal
yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana,
Başbakana ve Meclise telgraflar yağdırıp haklı ve
suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını,
kayırılmasını istemeyecek, diyecek ki: Ben inanç ve kanaatimin
gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde
haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem bu
haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de
benim görevimdir. İşte benim anladığım Türk genci ve
Türk gençliği budur. (CHP sıralarından alkışlar)
Ne yaparsanız yapın bu gençler olduğu
müddetçe siz bu ülkeye diktatörlüğü de getiremeyeceksiniz, faşizmi de
getiremeyeceksiniz, başkanlık sistemini de getiremeyeceksiniz,
parlamenter sistemi bekleme odasına alamayacaksınız ama
diktatörler yok olup gidecekler.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Kaplan, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, söz
talebimiz var, ikinci söz. Şahıs adına söz istiyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Benim de ikinci söz efendim. Benim
yazılı talebim vardı efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Şahsı adına
Sayın Alim Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yine gecenin geç saatinde, sabaha karşı
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maalesef, iç güvenlik yasası olarak bu yüce Meclisin
gündemine gelen ama bu ülkede iç güvenliği tesis etmekten çok iç
kargaşaya yol açacak olan bir tasarının son bölümü üzerinde
şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle birkaç konuyu sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Çektiğiniz maddelerden sonra kalan ve bu son iki
maddeyi de görüştükten sonra yasalaşacak olan bu tasarıda ne
yaptığınızı bir kez daha sizlere hatırlatmak
istiyorum. Bir, Anayasaya ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı olarak
mülki idare amirlere yani valilere ve kaymakamlara savcının ve
hâkimin yapacağı, yetkisi dâhilinde olan, alacağı kararlar
gereğince uygulamaları verip polis amirleri
aracılığıyla vatandaşı kırk sekiz saate
kadar gözaltına alacaksınız. Bunun Türkiyede yaratacağı
kaosa bir örnek, şimdiden uyarıyorum. 7 Haziran seçimleri öncesi, 5
veya 6 Haziran tarihinde maaşını AKPden
aldığını zannederek AKPnin il ve ilçe yöneticisi gibi
çalışan vali ve kaymakamların talimatıyla muhalefet
partilerine ait sandık kurulu görevlilerini vali ve kaymakamlar makul
şüpheli ve AKPye zarar verecek kişiler olarak görüp
toplattığında ne yapacaksınız? Türkiyede çıkacak
kaosu nasıl önleyeceksiniz?
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Hayal
görüyorsun sen.
ALİM IŞIK (Devamla) Hayal görüyorsun. diyen
kardeşim, bu yetki olmadan bunu yapan valileri ben biliyorum. Kütahyada
son üç saatte çete kurarak sandıklara darbe yapan ve operasyon yaparak
seçim sonuçlarını şaibeli bir şekilde tarihe yazdıran
valiler var. Siz bilmezsiniz, biz biliriz. Siz bu yasayı bunun için
çıkarıyorsunuz, bir.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Senin o sandıkta MHPli
temsilcin yok mu?
ALİM IŞIK (Devamla) Sandıklardan sonra
torbaları çaldırıyorsun değerli kardeşim. Bilmeden
konuşma!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ben biliyorum, sen bilmeden
konuşuyorsun.
ALİM IŞIK (Devamla) Sen çok iyi biliyorsun.
OKTAY VURAL (İzmir) Biliyor,
çalındığını biliyor, itiraf ediyor Ben biliyorum
çalındığını. diyor.
ALİM IŞIK (Devamla) İki: Paralelci
diyerek kendi aldığınız Polis Koleji ve Polis Akademisi öğrencilerini
yuvalarını yıkacak şekilde, üç ay sonra meslek sahibi
olmaktan men ediyorsunuz. Bu vebal size yeter. Onun için, bu, tarafsız
olması gereken, Hükûmet adına oturan bakanlara destek vererek bu
vebale ortak olmayınız. Bu vebal, sizi, inanıyorum ki bu
milletvekilliği döneminizin sonunda vicdanınızla baş
başa kaldığınızda yiyip bitirecektir. Bunlara müsaade
eden bu AKP Grubunun değerli milletvekilleri, bir kez daha düşünerek
bundan sonra oy kullanınız.
Jandarmayı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığını yine bu valilerin emrine amade ettiniz,
valileri baş tacı yaptınız, kaymakamları
başınızın üstüne çıkardınız ama şunu
hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayınız: Polise doğrudan
silah kullanma yetkisi vererek, karşı çıkan vatandaşı
bastırma amacıyla bu tür yetkilerle donatarak kaosa yol
açabilirsiniz. Ama bir gün bugün alnına paralelci damgası
vurduğunuz veya Türk milliyetçisi olduğu için paralelci diyerek bir
taraflara sürdüğünüz polisler eğer bu silahları kazara sizlere
doğru doğrultursa Biz ne yaptık? demeyiniz. O zaman çok
iş işten geçmiş olur. Onun için, Türkiyede, özellikle AKP-PKK
anlaşmalarının kamuoyu tarafından
anlaşılması durumunda çıkabilecek tepkileri bastırma
amacıyla özellikle Türkiyenin batısındaki ayaklanmalar için
çıkardığınız bu tasarı bir gün sizin
ayağınıza geri dönecek ve bir pranga olarak
yapışacaktır. Bu ayıp da size yeter diyorum.
Hayırlı geceler diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde İç Tüzükün 72nci maddesine göre
verilmiş bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının son bölümü
üzerindeki görüşmelere İç Tüzük madde 72 uyarınca devam
ettirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Serindağ,
Sayın Altay, Sayın Seçer, Sayın Öner, Sayın Öğüt,
Sayın Öztürk, Sayın Bayraktutan, Sayın Türeli, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Haberal, Sayın Akar, Sayın Torlak,
Sayın Işık, Sayın Yılmaz, Sayın Öz, Sayın
Bulut, Sayın Şimşek, Sayın Halaman, Sayın Korkmaz.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) Komisyonlara Geri Çekilen
Tasarılar/Teklifler (Devam)
1.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili
Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684 ve 684e 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN Görüşmeye devam edilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edildi efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Kabul
edildi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Kabul edildi.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
(CHP, MHP ve
HDP sıralarından ayağa kalkmalar, Kabul edildi. sesleri) Bir
saniye efendim. Bir saniye
Tutanakları isteyelim. Kabul edilmiştir.
denmedi efendim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Zabıtlara
geçmedi, kabul edilmedi. Demedi ya!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ne
tutanağı ya! Göz göre göre...
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim, Kabul
edenler deyince el kaldırdılar.
BAŞKAN Hayır efendim, anladım.
Tutanakları isteyelim. Kabul edilmiştir
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kameralara bakalım
Sayın Başkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kabul edilmiştir.
demedi.
BAŞKAN Demedim ki ya!
Efendim, tutanakları da
OKTAY VURAL (İzmir) Görüşmeler devam edecek
efendim.
BAŞKAN Evet, yeni konuşmacıları
talep ediyoruz gruplar ve şahıslar adına.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, kabul etmeyenleri sormadınız efendim, lütfen,
zabıtlara bakın.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, olur mu öyle
şey.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sormadı,
hayır efendim.
Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Divan karar verir,
burası artık karar veremez.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul etmeseydiniz canım.
Neye kaldırdığınızı bilmiyorsunuz. Sayın
Başkan uygulamayı yapsın.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Tutanaklara
bakın Sayın Başkan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) İç Tüzük 13
Divan karar verir
Burası artık karar veremez.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yapılan
oylama sonucunda her ne kadar Kabul edilmiştir. demememize rağmen
(Gürültüler)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Her ne kadar ne demek?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hayır, öyle
bir şey yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Hasip Bey, bir dakika ya.
BAŞKAN Bir saniye, lütfen, bir dinleyin, sabredin
sayın milletvekilleri, sabredin ama.
Genel Kuruldaki sayın milletvekilinin el
kaldırışına göre kabul edildiği
anlaşılmıştır. Dolayısıyla yeni
konuşmacı
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Lütfen Sayın Aydın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın
Başkanım, kabul etmeyenleri de sorun.
OKTAY VURAL (İzmir) Divanı toplantıya
çağırırsınız görüşmeleri
BÜLENT TURAN (İstanbul) Elektronik yapabilirsiniz,
bir daha sayın.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Parmaklarınıza sahip çıkın ya.
BAŞKAN Evet, gruplar adına söz isteyenler
(Gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ali Rıza Öztürk
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Başkanım, Hasip Kaplan
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hasip Kaplan
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
oylamayı bitirir misiniz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, oylamayı bitirin.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Yaptı açıklamayı, Kabul edilmiştir. dedi.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Demedi,
demedi.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Oylamayı bitirir
misiniz Sayın Başkanım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ahmet, niye zorlayıp
duruyorsun ya, sabaha kadar sen de buradasın biz de buradayız
işte.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Sayın Başkanım, işlem tamamlanmadı, tamamlanmayan
işlemden dolayı siz nasıl olur da yeniden bir görüşme
açarsınız?
BÜLENT TURAN (İstanbul) İşlemi
tamamlayın Sayın Başkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Yerinize geçin de söz vereyim Sayın
Aydın.
BÜLENT TURAN (İstanbul) İşlemi bitirir
misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, biraz önceki oylamada siz görüşmelerin devamı önergesini
oylarken Kabul edenler
dediniz, Kabul etmeyenler
demediniz
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Dedi,
dedi.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Dedi, dedi.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
dedim Sayın
Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
ve Kabul edilmiştir.
demediniz. (Gürültüler)
BAŞKAN - Kabul edilmiştir. demedim evet ama
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
denmiştir, evet.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) AK PARTİ,
grubunun iradesine saygı duymuyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Şimdi, Sayın
Başkanım, orada bir defa bu önergenin kabul edilip edilmediği
belli değil ve tutanağa işlenmedi; bir bu.
İkincisi: Bakın, arkadaşlar İç
Tüzükün 13üncü maddesini bu kanunda her gün dile getirdiler, defalarca dile
getirdiler. Genel Kuruldaki oylamalarda ve seçimlerde -bu oylama olduğuna
göre- önemli bir yanlışlık olduğu iddia edilirse
Başkan usul görüşmesi açabilir veya gerekirse oya başvurarak
düzeltme yapabilir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir yanlışlık yok
ya, sana göre yanlışlık var.
BAŞKAN Yanlışlık söz konusu
değil efendim, yanlışlık yok ortada. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim,
yanlışlık söz konusu.
BAŞKAN Yok efendim. (CHP, MHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bravo Sayın Başkan,
alkışlıyoruz sizi.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Siz kabul etmediniz, kabul
edilmedi bu ve bu, tutanağa işlenmedi. Burada bir
yanlışlık olduğu çok açık ortadadır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
grubunuzun yaptığı hatayı, yaptığı
yanlışı Başkanın telafi etmesini mi istiyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Dolayısıyla, bu
oylamanın tekrar edilmesi lazım. 13e göre oylamanın
düzeltilmesi lazım Sayın Başkanım. Az önce tutanağa
bunu geçmediğinizi kendiniz de ifade ettiniz Başkanım.
BAŞKAN Evet, geçmedim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) O zaman, geçmediniz ve
oylamanın ne şekilde sonuçlandığı belli olmadan bu
görüşmeyi devam ettiremezsiniz. Dolayısıyla, oylamanın 13e
göre tekrar edilmesi lazım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Başkanlığın oylamayla ilgili bir yanlışı
yok, yanlış oy kullanan AKPyse, onu kendinize sorun. Siz el
kaldırdınız, senin yaptığın
yanlışı niye ona yüklüyorsun, sen Kabul ediyorum. dedin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, bu
oylamanın sonucu belli değil, bu oylama karara bağlanmadı.
BAŞKAN Evet, gruplar adına sözler
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Ali Rıza Öztürk.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Öztürk.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan, iktidarın
Temel hak ve hürriyetleri koruma yasası olarak ilan ettiği,
kamuoyunda İç güvenlik yasası olarak bilinen
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın Başkanım, müdahale ederseniz,
arkadaşlar tartışıyorlar da.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Buyurun Sayın Öztürk, devam edin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kamuoyunda İç güvenlik yasası olarak
bilinen, iktidarın Temel hak ve hürriyetleri koruma adıyla
gizlemeye çalıştığı, faşist diktatörlüğü
inşa yasası olan bu kanunla ilgili muhalefet partileri olarak çok
şeyler söyledik. Biz, iktidarın polis devletini
meşrulaştıran bu yasadan dönmesi için çok çaba sarf ettik.
Geldiğimiz noktada bu görüşmelerin devam
etmesini istedik, iktidar partisi bizim söylediklerimizi anlamamış ve
sağ olsun, teşekkür ediyoruz kendilerine; bu görüşmelerin devam
etmesi yönündeki önergemizi kabul ettiler, belki de ilk defa muhalefetin
önergesini kabul ettiler, bu nedenle kendilerine gerçekten teşekkür ediyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu yasanın neden
faşist diktatörlüğü inşa etme yasası olduğunu uzun
uzun anlattık. Bu yasa, aslında yasama, yürütme ve yargı olarak
tanımlanan kuvvetler ayrılığının üzerine
oturmuş olan, demokratik hukuk devletini kalbinden vuran bir yasadır.
Hukuk devletinin temeli, özü kuvvetler ayrılığıdır.
Hukuk devleti demokrasinin özüdür İçişleri
Bakanı. Burası kahve değildir. Böyle oturarak seyirci
dinleyemezsin. Burası kahve değil, burası Türkiye Büyük Millet
Meclisidir. Sen milletin iradesini temsil etmeyebilirsin. Millete
saygısızlık yapma hakkın yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
hatip doğru konuşsun, Genel Kurula hitap edebilir. Genel Kurula hitap
etmeleri lazım. Böyle şey olmaz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
Saygısızlık yapıyorsun, saygısızlık
yapıyorsun, ayıptır!
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Lütfen, burada bizi
dinlemek zorundasın. Sen Milletin iradesiyle gelmedim. diye milletin iradesini
çiğneyemezsin. Buna hakkın yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sakin ol ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ali
Rıza Bey, lütfen.
BAŞKAN Sayın Öztürk, Sayın Bakan Anayasa
hükümlerine göre atanmıştır, lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Deminden konuşurken
de böyleydin, şimdi de böylesin.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Bize anlat, bize!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) İşte
faşizmin uygulaması budur
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Ya Sayın Öztürk, Genel
Kurula hitap et.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Millî iradeyi hiçe
sayan, millî iradeyi yok eden, diktatörlüğü esas alan bir
tavırdır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ulan, diktatörlük kadar
başınıza şey düşsün!
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) İşte bu
kadar despotsunuz!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) İşte
faşizm budur.
RECEP ÖZEL (Isparta) Faşizm senin gibi
konuşmadır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Faşizm, sokaklarda
polis kurşunuyla insanların sorgusuz sualsiz öldürülmesidir.
Faşizm, sizin İçişleri Bakanınızın Canım,
bu polis de bizi dinliyor., Cumhurbaşkanınızın
Canım, polis bizi bu kadar dinliyor. dediği sistemin
adıdır. Siz kendi getirdiğiniz sistemden şikâyet eder hâle
geldiniz. Dün çıkardığınız yasalardan bugün
şikâyet ettiniz, Aldatıldık. dediniz. Sizi
aldattığını söylediğiniz adamlarla Türk
halkını, Türkiye halkını aldatmaya
çalıştınız. Siz dün yapılan her şeyi bugün inkâr
ettiniz. İnanıyorum ki yarın bu yasayla getirilen şeyleri
de inkâr edeceksiniz. Diyeceksiniz ki: Biz aldatıldık. Hiç merak
etmeyin ama sizin ne aldatılmaya ne de aldatmaya zamanınız
olmayacak. Türk halkı sizi hazirandaki seçimlerde, sandıkta silip
sürüp götürecek. (AK PARTİ sıralarından Rüyanda görürsün.
sesleri) Görürüz.
Değerli milletvekilleri, bu yasanın en önemli
özelliği, kuvvetler ayrılığına dayanan yargı
yetkisini polise, mülki amire verme olayıdır; bir kere en önemli, can
alıcı noktası burasıdır.
Şimdi, soruşturma savcı tarafından
yapılır, bunu hukuk fakültesindeki herkes bilir; siz soruşturma
evresini mülki amire veriyorsunuz.
Bugüne kadar demokratikleşmeden bahsettiniz, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarından bahsettiniz ve
dediniz ki: Türkiyede tutuklama müessesesi
Yargıdaki sorunların
hepsi bu müesseseden kaynaklanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin içtihatlarına uygun hâle getireceğiz.
Değerli milletvekilleri, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tutuklama müessesesini asıl yargılama
sürecinden ayrı gören ve öyle de olan bir sistemdir ve suçun vasıf ve
mahiyetinin hiçbir zaman tutuklama nedeni olamayacağını söyler.
Suçun vasıf ve mahiyeti yargılama sonunda alınacak cezayla
ilgilidir; tutuklama ise ceza muhakemesinin güvenli şekilde
yapılmasının temini amacıyla bir tedbirdir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 100üncü maddesinin (3)üncü
fıkrasında otomatik tutuklama maddesi dediğimiz katalog suçlar
var. Aslında tutuklama için gerekli iki tane neden var. Birincisi,
delillerin karartılması ya da yok edilmesi tehlikesi; ikincisi,
şüphe, kaçma şüphesi. Bu iki tehlikenin de gösterilmesi lazım.
Bu da yetmez. Genel bir şart: Delillerin karartılması ya da
sanığın kaçması başka bir tedbirle önlenebilecekse
yine tutuklamaya başvurulamaz. Ama siz, burada, bir bilyeyle, bir sapanla
barışçıl bir toplantı ya da gösteriye katılan bir
insanı tutukluyorsunuz, otomatikman tutukluyorsunuz; Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33üncü maddesindeki suçun
vasfını değiştiriyorsunuz. Eskiden polisin
yaptığı şuydu: Dur. diyordu, vuruyordu. Şimdi Dur.
demeden vuracak, Dur. demeden polis silahını çekip vuracak.
Şimdi, arkadaşlar, polis bunu yaparken AKPli,
MHPli, CHPli, HDPli ayırmayacak -kimsenin alnında yazmıyor-
yani bu Mecliste bu yasaya parmak kaldıran insanlar da bundan zarar
görecek. Çünkü faşizmin tek bir kuralı vardır, sadece kendisidir,
kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımaz. Bu yasa
hükümlerinin faşist devletteki hükümlerden hiçbir farkı
olmadığını, sanıyorum, Adalet ve Kalkınma
Partisindeki hukukçu arkadaşlarımız en az benim kadar biliyorlar
ve bu getirilen hükümlerin çok bilinçli olarak getirildiğini onlar da
biliyor.
Örneğin, polisin silah kullanmasıyla ilgili
getirilen (d) bendi, polisin silah kullanmadan önce, çağrı
yapması, dur demesi, uyarı ateşi yapması gibi şeyleri
yapmadan, doğrudan silah kullanması hâlini düzenliyor ve
İçişleri Bakanı diyor ki: Canım, öyle bir uyarı
yaparsak elinde molotof ya da bomba olan adam kaçar gider. İyi,
kaçsın, senin görevin insan öldürmek değil ki etkisiz hâle getirmek.
Şimdi, arkadaşlar, buradaki temel mantık
yanlıştır. Bir yönetim diktatörleştikçe böyle faşist
yasalar çıkarır ama faşist yasalarla kendisini kurtaramaz,
sonunu kendisi hazırlar. Ben, bugüne kadar tarihte halkına zulmeden
yönetimlerin ve diktatörlerin kalıcı olduğunu hiç görmedim, er
ya da geç gidicilerdir. Ve bugün Türkiye'yi demokrasi yerine bu diktatör yönetim
biçimine uygun görenler de mutlaka gideceklerdir, hem de bu önümüzdeki 7
Haziran seçimlerinde gideceklerdir, bir daha gelmemek üzere gideceklerdir ama
parlamenter sistem de hukuk devleti de demokrasi de güçlenerek
gelişecektir, geliştikçe güçlenecektir, demokrasi var olacaktır.
Yaşasın demokrasi, kahrolsun faşizm. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz
isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisi adına AK PARTİye bir teşekkür etmek istiyorum,
sabahın dördünde kalesine bir gol attı ve bir saat daha güvenlik
paketi üzerindeki görüşmeleri yararlı buldular. Gerçekten gözümüzü
yaşarttınız. Yani, onca gün, onca kavga, sabahlara kadar
itelemeler, kakmalar, sesimizi kısmalar, söz hakkımızı
engellemeler
Ya, bir defa işte bir el kaldırdınız; bak,
işte, bir saat konuşacağız.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Belki oylamada da öyle
yaparlar.
HASİP KAPLAN
(Devamla) İnşallah, oylamada da teşevvüş edersiniz, bu
millete de hayırlı bir iş yaparsınız. Şunu
söyleyeyim size, bakın, samimiyetimle söyleyeceğim, bir
arkadaşınız olarak bu son günlerinde Meclisin, belki
birçoğumuz dışarıda karşılaşacağız
ama şunu söyleyeyim: Yarın siz ve biz
çocuklarımıza baktığımız zaman veya
çocuklarımız bize baktığı zaman, babalarından
veya analarından utanç duyacakları bir eser almamalılar, miras
almamalılar.
Bakın,
burada sizin özgürlük paketi diye yutturmaya
çalıştığınız aslında faşizm paketinde
neler var? Sakin sakin anlatacağım. Arkadaşlar uyuyorlar
dışarıda, kulis koltuklarında sakin sakin. Yani onlar bu
iyiliği yaptılar, olumlu oy kullandılar, ben de sakin sakin
konuşarak size 285 no.lu Kanun Hükmünde Kararnameyle olağanüstü hâl
bölge valilerinin nasıl atandığını söyleyeyim.
Şimdi,
siz, 81 tane ile olağanüstü hâl bölge valisi atamayacaksınız, 81
ile sömürge valisi atayacaksınız, sömürge valisi! Sömürge
dönemlerinde gücü, silahı, postalı, askeri, polisi elinde tutan ve
vatandaşı iliklerine kadar sömüren, sesini
çıkardığı zaman kafasına vuran, ağır cezalar
veren o zalim koloni emperyalizminin 19uncu yüzyıl ideolojisini, birinci
dünya krizini, 1900lere gelirken dünyayı Birinci Dünya Harbine getiren o
kriz dönemini iyi hatırlamanızı burada salık veririm.
1929 ikinci dünya büyük krizinde, İkinci
Dünya Savaşına gittiğimizde, burada hoşunuza gitmiyor ama
Hitler gibi diktatörler de seçilerek sandıktan gelmişti, Mussolini de
gelmişti, hatta yakın zamanda Saddam Hüseyin de, Esad da,
bayağı çok oy alarak Kenan Evren de sandıktan çıkarak
geliyor. Yani sandıktan çıkmak, zorla milletin iradesine aykırı
olarak oy almak, seçilmiş olmak Diktatör olunmaz. anlamında
değildir.
Arkadaşlar, diktatörlük bir hukuk rejimidir.
Eğer sizin Anayasanız darbe anayasasıysa, eğer ülkenizde
özgürlükler yoksa, eğer çıkardığınız bu paketle
Size tane tane bir daha hatırlatayım, bir daha anlatayım ki
yarın evinize gittiğiniz zaman, çocuklarınıza veya torunlarınıza
baktığınız zaman Biz ne yaptık? Vay
başımıza, kül başımıza! demeyesiniz, dizlerinizi
dövmeyesiniz diye, son, daha oylamalara fırsatınız varken size
neler olacağını anlatayım.
Bakın, sizin milletvekilliğiniz bitecek, sizi
de arayacaklar, çocuklarınızı arayacaklar, ailenizi arayacaklar
ve aradıkları zaman hiçbir hesap vermeyecekler, Arabayı çek.
diyecekler, istedikleri saatte kapınızı zorla açacaklar,
istedikleri vakitte, gece vakti evlerinize girecekler. Tek başına
yaşayan eğer bir kadın, doktor, öğretmen, görevli, memur
varsa onun evine de herkes istediği gibi bu yetkiyi kullanarak mahremiyet,
namus, haysiyet, din, ahlak, vicdan demeden istediği saatte
dalabilecektir. Sizin getirdiğiniz bu kanunla herkes ama herkes, sizin çocuklarınız
dâhil, çok rahatlıkla kırk sekiz saat sorgusuz sualsiz gözaltına
alınacaktır ve siz derdinizi Marko Paşaya bile
anlatamayacaksınız, siz derdinizi anlatacak bir makam
bulamayacaksınız, siz yargıya itiraz edemeyeceksiniz, siz avukat
isteyemeyeceksiniz, Amerikan filmlerinde görüldüğü gibi Sana
haklarını anlatıyorum, istersen konuşma avukatın
gelene kadar. demeyecekler. Sahte polis kimlikleriyle polis
teşkilatı içinde, jandarma kolluğu içinde çeteler, derin
yapılanmalar ve sizin çokça şikâyet ettiğiniz paralel
yapılanmalar istedikleri gibi provokasyon yapacaklar. İhalelere fesat
karıştıracaklar, gösterileri kana bulayacaklar, kamu düzenini
ihlal edecekler ve ortalığı karıştıracaklar,
başka devletlerin ajanı olacaklar, bu ülkeyi 3 kuruşa, 5 dolara
satacaklar, karıştıracaklar ve siz hukuken bunun
hesabını, denetimini yapamayacaksınız, bunu
soramayacaksınız.
Bakın, arkadaşlar, Vur. emri, Antepteki
esnafa Sık ulan, sık. diyenlerin Vur ulan, vur. dediği bir
noktaya gelecek. Bunlara hesap soramayacaksınız. En küçük gösteride,
en küçük itirazda, en ufak çevre olayında, en ufak HES direnişinde
cezaları katbekat artıracaksınız. Bu da olmayacak; yürüyene
Yürüyüş yasak. diyeceksiniz, cezalar vereceksiniz; gösteri yapana
Gösteri yasak. diyeceksiniz, cezalar vereceksiniz; miting yapmak isteyene
Miting yasak, izinsiz. diyeceksiniz, Anayasada olan hakkı bu yasaya
dayanarak yok edeceksiniz. Tıpkı ne gibi, biliyor musunuz?
Tıpkı İç Hizmet Kanunu 35inci maddeye dayanarak Anayasayı
ihlal etmiş 5 generalin yaptığının
aynısını bu pakette yapmış olacaksınız. Ne
yapacaksınız? Basın açıklaması yapan insanların
üstüne TOMAlarınızı, gaz fişeklerinizi, gaz
bombalarınızı salacaksınız. Ne yapacaksınız?
Düşünen herkese düşman olacaksınız. Düşünen herkesten
şüpheleneceksiniz, düşünen her beyin sizi korkutacak, korkuya
kapılacaksınız. Havada bulut. diyeni ördek dedi diye içeri
atacaksınız. Ne yapacaksınız? Örgütlenme yasak.
diyeceksiniz. Ağaçları sevmek için bir dernek kurana, kırmızıbiber
sevenler için bir dernek kurana bile illegal örgüt deyip tıpkı
darbe dönemlerinde olduğu gibi on yıldan yirmi yıla kadar
hapislere atacaksınız. Yazmak yasak. diyeceksiniz, Konuşmak
yasak. diyeceksiniz, Hak aramak yasak. diyeceksiniz, Sendikal örgütlenmeler
yasak. diyeceksiniz ve bir sapan dört sene ceza aldığı zaman
-hiçbir kimse, zulme uğramış hiçbir halk- baskıcı,
diktatör egemen yapıların, yönetimlerin zulmü altında
yaşayan yurttaşlar gün gelecek, isyan bayrağını
çekecek ve Birleşmiş Milletlerin 665 sayılı Kararı
uyarınca başkaldırı hakkını
kullandığı zaman bu hak meşru sayılacaktır.
Bu ülkeyi karıştıracaksınız, bu
ülkeye kötülük yapacaksınız. Bu ülkeyi Suriye savaşına
katmak istediniz, çekilen felaketler ortadadır. Iraktaki
çatışmanın tarafındasınız, felaketler
ortadadır. Yemende Şii-Sünni çatışmasına bu ülkeyi
çekiyorsunuz, orada felaket kapıdadır. Bu ülkeye savaşı
dayatıyorsunuz, bu ülkenin barışa ihtiyaç duyduğu,
barışa özlem duyduğu bugünlerde, toplumsal barışın
bu kadar güzel bir sevdayla, Nevroz bayramlarında bütün ülkede, her yerde
yankılandığı ve umudun güçlendiği yerde siz
savaşı körüklüyorsunuz, savaş tamtamlarını
çalıyorsunuz. Savaş tamtamlarını bu paketle güçlendirerek
zulmün, zorbalığın hükûmeti, iktidarı olmaya kendinizi
adadınız.
Ama unutmayınız ki 7 Haziranda halkın terazisine
çekileceksiniz, bu paketinizle hesap vereceksiniz. Bu hesabı sizden,
Halkların Demokratik Partisi olarak barajı aşarak, sizleri
iktidar olmanın altına düşürerek, saltanatınıza son
vererek, diktatörlüğünüze, baskı yasalarınıza, zulmünüze
son vererek HDP olarak sizi de kurtaracağız, zulmünüzden sizi
kurtaracağız, çocuklarınızı kurtaracağız
sizin zulmünüzden, bunu da iyi bilesiniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili.
Buyurun Sayın Türkoğlu.
MHP GRUBU ADINA HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer
milletvekilleri; evvela, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, 684 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine devam edilmesi yönünde
kullandığı oylardan dolayı da parti grubunun mensubu
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Anlattıklarımızı anlamaya başladılar galiba.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Evet, evet,
nihayet onlar da bu tasarının mahzurlarını
anlamış olmalılar ki bizimle beraber oy kullandılar, çok
teşekkür ediyoruz onlara.
Bu tasarı, 24 Kasım 2014 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisinde İçişleri Komisyonuna geldi. O tarihten bu
tarihe kadar geçen süre zarfında esas Komisyon, Alt Komisyon ve Genel
Kurul çalışmaları ile ve Genel Kurul
çalışmalarından sonra tekrar Komisyona çekilen 63 madde dolayısıyla
uzun zamandan beri hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin hem de kamuoyunun
gündeminde bir tasarı.
Tasarıya, Türkiye Büyük Millet Meclisine geldikten
sonra havale edildiği komisyonlar itibarıyla
bakıldığında, Meclis Başkanlığı
tarafından, eksik olmakla beraber, bu Meclisin ihtisas komisyonlarından
önemli bir bölümüne havale edildiği hepimizce Komisyon raporundan
öğrenilebilecek malum bir husus ancak bu komisyonlardan özellikle Anayasa
Komisyonu ve Adalet Komisyonu tarafından bu tasarının
incelenmemiş olması, bu tasarıya ilişkin bu
komisyonların değerlendirmelerinin, görüşlerinin rapora
eklenmemiş olması çok ciddi bir eksiklik çünkü bu tasarı
İçişleri Komisyonunda görüşülmekle beraber aslında ihtiva
ettiği maddelerden dolayı daha çok Adalet Komisyonunun ele
alması gereken bir tasarı idi fakat Adalet Komisyonu işlerinin
yoğunluğu, gündeminin yoğunluğu gibi hiç kimseyi
inandıramadıkları bir gerekçeyle bu tasarıyı
görüşmemiştir. Diğer taraftan, Anayasaya açıkça
aykırı hükümler içermesi sebebiyle Anayasa Komisyonu tarafından
ele alınması gerekirken o komisyon tarafından da ele
alınmadığı, bir değerlendirme
yapılmadığı hepimizce malumdur. Tasarının
içerisinde düzenleyici etki analizi olmadığı için, ekinde böyle
bir değerlendirme yapılmadığı için bütçeye ne kadar
bir yük getirdiği hususunda da bir görüş imkânı yok. Bunu
yapacak olan Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından da bu tasarının
değerlendirilmemiş olması çok ciddi bir eksiklik. Bu
tasarıyla ilgili havale edilen komisyonlardan esas komisyon olan
İçişleri Komisyonu dışında değerlendirme yapan
bir tek komisyon var, o da Avrupa Birliği Uyum Komisyonu. O da bu
tasarıda mahzurlu bir taraf bulamadığını,
bulmadığını ifade etmiş muhalif oylara rağmen.
9 Şubat 2015
tarihli gazeteleri açıp bakarsanız, Avrupa Konseyinin İnsan
Hakları Komisyonu Başkanı Nils Muiznieksin, bu
tasarıyla ilgili Avrupa Konseyinin derin endişeler
taşıdığına ilişkin beyanını
göreceksiniz. Dolayısıyla bu tasarı, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yeterince değerlendirilmemiş, bu tasarıyla ilgili
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri yeteri kadar fikir
sahibi olmamışlar ve bu tasarıyla ilgili Avrupa Konseyi
başta olmak üzere Avrupa Birliğinin çeşitli mahfillerinden
endişeler dile getirilmiş ancak bizim bu tasarıya muhalefet
etmemizle ilgili çok yalan, çok yanlış, hatta iftira diyebileceğimiz
şekilde kamuoyunun algısını oluşturmak ve kamuoyunun
ikna edilmesine yönelik değerlendirmeler yapılmıştır.
Bu
tasarı, bir kere Anayasada öngörülen hukuk devleti ilkesini
çiğnemektedir çünkü bu tasarıyla okullar kapatılmakta, kamu
görevlileri emekliye sevk edilmektedir. Hâlbuki hukuk devletinin en önemli
özelliklerinden birisi öngörülebilir olmasıdır,
kazanılmış haklara saygı duyan bir anlayışa sahip
olmasıdır. Bu tasarıyla maalesef bu ilkeler çiğnenmektedir.
Bu
tasarıyla egemenlik yetkisi, ki devredilemeyecek, Anayasayla
devredilemeyeceği hüküm altına alınmış olan egemenlik
yetkisi, maalesef bir kuruma, bir kurumun içindeki komisyonlara
devredilmektedir. Emniyet müdürleri emekli edilmektedir hem de Anayasanın
128inci ve 7nci maddelerine aykırı bir şekilde emekli
edilmektedir ki bu, Anayasanın 6ncı maddesiyle Anayasadan
alınmamış bir yetkinin, görevin yerine getirilmesi anlamına
gelmektedir.
Diğer
taraftan, bu tasarıyla yargı yetkisi bağımsız
mahkemeler yerine idarenin memurlarına verilmektedir.
Bu
tasarıyla kişi dokunulmazlığı, kişi hürriyeti ve
güvenliği ihlal edilmektedir. Bu tasarıyla özel hayatın
gizliliği yok sayılmaktadır.
Bu
tasarıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı ortadan
kalkmaktadır.
Bu
tasarıyla hâkim ve savcıdan alınan yetki ve görevler vali ve
kaymakamlara devredilmektedir. Daha önceki düzenlemelerle memur hâline
getirilen hâkim ve savcıların yanına hâkim ve savcı yetkisi
verilen memurlar oturtulmaktadır.
Bu tasarı
jandarmayı siyasallaştırmaktadır. Bu yapılırken
jandarmanın tüm atama sistemi altüst edilmektedir. Jandarma bir kaosun
içine terk edilmektedir. Hülasa bu tasarı, hem Anayasamız hem de
devlet düzenimiz açısından mahzurlu ve hepsini altüst etmektedir.
Bu tasarı,
hem gerekçesinde hem de topluma sunulurken kamu düzenini sağlamak
gerekçesi ileri sürülmüştür. Oysa hepimiz kamu düzenini sağlamak için
eldeki kanunların da kullanılabileceğini çok iyi bilmekteyiz.
Kamu düzeninin bahane edildiği bu tasarı uyuşturucuyla mücadele,
paralel yapılanmayı yok etme gerekçeleriyle de desteklenmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak molotofla ilgili düzenlemeye, bonzaiye ve
diğer bazı maddelere vermiş olduğumuz kabul oyları bu
gerekçeleri de boşa çıkarmıştır.
Paralelle
mücadeleyi bahane ederek emniyetin kadrolarını ve okullarını
tasfiye etme anlayışı ise tam da bir kuyruklu yalandır.
Daha bugünlerde Melih Gökçek ile Bülent Arınç arasındaki
tartışma paralel diye tabir edilen bir yapının
aslında AKPnin içinde hâlâ var olduğunu ortaya koymuştur.
Paralel iddialarının 17-25 Aralık
soruşturmalarını, yolsuzluk ve rüşvet olaylarını
kapatmak, onun üzerini perdelemek gayesiyle ortaya atılmış bir
palavra olduğunu söylemiştik. Melih Gökçek ile Bülent Arınç
arasındaki tartışmanın, aslında bu
iddialarımızın ne kadar doğru olduğunu ortaya
koyduğunu lütfen sizler de kabul edin.
Yolsuzluğun
ve rüşvetin ortasında boğazına kadar yolsuzluğa ve
rüşvete batmış olanların toplumu kandırmak için
montaj, dublaj, darbe, kumpas, paralel uydurmalarına nasıl
sarıldıklarını göstermiştir bu son olaylar.
Bu tasarıyla okullar kapatılmaktadır.
Polis kolejinde okuyan 14, 15, 16 yaşında olan çocuklara vatan haini
muamelesi yapılmaktadır. Bunların vatan haini olduğu
söylenmektedir. Şimdi sizlere soruyorum: Bu çocuklar vatan hainiyse
cezası başka okullara nakledilmek midir? O okullarda da vatana
ihanete devam etmeyecekler midir? Böyle bir yalan sizi nasıl ikna
edebiliyor? Bu çocuklar sizin referanslarınızla bu okullara girdiler,
polis kolejlerine girdiler. Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Polis Akademisinin
dünyada ve Türkiyede kendi alanında gerçekten büyük değerler üreten,
değerli çalışmalara imza atan fakültenin kapatılması
bu tasarıyla söz konusudur. Bu fakültede okuyan yabancı
öğrencilere mezun olup komiser yardımcısı olma imkânı
tanınırken kendi çocuklarımızı -ki sayısı
1.280 civarında- bu haktan mahrum bırakmak hangi vicdanın, hangi
izanın gereğidir, bunu da açıklamak lazım.
Polis meslek yüksekokullarında bugün itibarıyla
5 bin civarında gencimiz, bunların yarıya yakın bölümü
önümüzdeki haziranda polis meslek yüksekokulu mezunu olarak mezun olacaklar ve
polis olmayı hayal ederlerken şimdi bu tasarıyla onlara
sınav getiriliyor. Hani sizin fahri kurucu genel
başkanınız, şu anda da fiilî genel başkanınız
Recep Tayyip Erdoğan ne diyordu? Oyun başladıktan sonra kural
değişmez. Bu çocuklar oyun başladıktan sonra kural
değiştirilmek suretiyle mezun oldukları polis meslek yüksekokulu
diplomasıyla tekrar bir sınava tabi tutulacaklar. Peki, bu
sınavı kazanamayan bir çocuk olursa bu diploma ne işine
yarayacak? Bu çocuklar aynı üniversite öğrencileri gibi devletten
burs alıyorlar. Eğer bir meslek sahibi olamazlarsa bu bursları
nasıl ödeyecekler?
Dolayısıyla bu düzenlemeler, bu
tasarının içerisinde hakkı, hukuku, anayasal sistemi, anayasal
düzeni ortadan kaldıran bu yasaya evet dediğiniz zaman aslında
bir zulme imza atmış olacaksınız, bir
haksızlığa imza atmış olacaksınız, bir
haksızlığı yerine getirmiş olacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Biz bu
tasarıya terörle mücadele edilmesin diye, bonzaiyle mücadele edilmesin
diye karşı çıkmıyoruz; biz, bunlar için karşı
çıkıyoruz. Tabii, başka gerekçelerimiz de var karşı
çıkma sebeplerimiz arasında. Biraz sonra inşallah onları da
sizlere anlatmak durumunda kalacağız. Ama bunu
anlamayacağınızdan eminim çünkü emir büyük yerden. Tabii,
dışarıdan bizi seyredenler ya sabahın köründe olduğu
için anlamadığınızı düşünecek ama hayır,
asıl, vicdanlar karardığı için anlamamış
olacaksınız.
Bu düşüncelerle Türk milletinin milletvekillerini
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sabahın nuru,
nuru. Sabahın körü değil, sabahın nuru.
BAŞKAN Şahsı adına söz isteyen
Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının beşinci bölümü üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum.
Kamuoyunda iç güvenlik yasa tasarısı olarak
adlandırılan bu yasa tasarısı, ne yazık ki ülkenin iç
güvenliğine yönelik bir tasarıdan ziyade sarayın ve
iktidarın kendi güvenliğini sağlamaya yönelik bir yasa
tasarısı olarak adlandırabileceğimiz bir
tasarıdır. Çünkü ülkenin güvenliğini sağlayacak yasaların
uygulanmasında ciddi noktada sıkıntılar çeken bir Hükûmetin
yeni yasa tasarısına ihtiyacı yoktur. Eğer bu ülkede
güvenliği sağlayacaksanız, bu ülkede terörle mücadele
edecekseniz elinizdeki mevcut yasalar zaten yeterince var. Bir de on üç
yıldır siz iktidardasınız ve tek başınıza
iktidardasınız, eğer iç güvenliği sağlama
noktasında hâlâ sıkıntı yaşıyorsanız, bu, ne
yazık ki sizin öngörüsüzlüğünüz ve Türkiyeyle ilgili görülmesi
gereken, alınması gereken tedbirlerin alınmaması
manasına gelir.
Şunu ifade etmek istiyorum ki: Ne yazık ki
iktidar partisi günlük ihtiyaçlara göre yasa çıkaran, kanun çıkaran
ve bu uygulamalarda da bunu hayata geçiren bir yapıya sahip. Kendi
içerisinde istikrarsızlığa sahip olan, kendi içerisinde
tutarsızlığa sahip olan bir anlayıştan doğru
yasaları beklemek mümkün değildir. On üç yıllık yol haritasına
baktığınız zaman iktidar partisinin, ne yazık ki, otuz
yıl beraber siyaset yaptıkları Necmettin Erbakan ve
arkadaşlarını yüzüstü bırakarak Avrupa Birliği
kervanına katılan, Avrupa Birliği kervanına katılarak
demokrasiden, hukukun üstünlüğünden bahseden bir süreci yaşayan ve
otuz yıl siyaset yaptığı anlayışı
Gömleğimizi değiştirdik. diyerek otuz yıllık
birikimi yok eden bir yapıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, esas sıkıntı şuradan
kaynaklanıyor: Bu, kendi içerisindeki tutarsız yapı, kendisiyle
beraber yol yürüyen insanların da nerede duracağı ve hangi
söylemde bulunacağı noktasında ciddi sıkıntılara
neden oluyor. Bu ülkede Ergenekon ve Balyoz davaları olduğu zaman
gerek Hükûmet üyeleri gerekse milletvekilleri koro hâlinde Bu ülkede darbe
var, AKP Hükûmetine karşı ve millî iradeye karşı darbe
yapıyor. deniyordu. Bunu kim diyordu? Bunu AK PARTİnin
milletvekilleri diyordu. Kim diyordu? Özellikle oluşturulan havuz medya ve
yandaş medyada köşe yazarları söylüyordu, televizyon
ekranlarına çıkıp ikili yapı hâlinde Ergenekon ve Balyoz
davaları var. diyorlardı. Gün geldi, devran döndü, aradan iki üç
yıl geçtikten sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu darbelere, dün
darbe dediklerine bugün kumpas dedi, bir bakıyorsunuz, aynı
şekilde, iktidarın, Hükûmetin mensupları, milletvekilleri ve
yandaş medyadaki yazarları ne yapacaklarını
şaşırmış vaziyette aynı ifadeyi
kullanıyorlar. Dün beraber yürüdükleri Fethullah Gülen hareketiyle beraber
bütün etkinliklerine katılan, Türkçe Olimpiyatlarına katılan,
övgüler düzenler, o gün televizyonlara çıkıp yere göğe
sığdıramayanlar bugün hain dediler. Ama bundan
kurtulabiliyorlar mı? Kurtulamıyorlar. Şimdi bakıyoruz,
bürokraside, milletvekilliği adaylığında insanlar birbirini
suçlamak için herkes birbirine paralelci diyor. Şimdi, burada istikrar
nerede kalır?
Dün Sayın Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır
meydanında Bu ülkede Kürt sorunu vardır ve bu sorun benim sorunum.
diyordu. Bir bakıyorsunuz, Hükûmetin yetkilileri, iktidar güçleri, iktidar
mensupları Evet, bu ülkede Kürt sorunu var, otuz yıldır
çözülemeyen bu sorunu biz çözeceğiz. Biz buna çözülme süreci
dediğimiz zaman Milliyetçi Hareket Partisine kanla beslenen diyenler
şimdi Recep Tayyip Erdoğan Ne sorunu yahu! Bu ülkede cumhurbaşkanı
oluyorlar, başbakan oluyorlar. dedikten sonra şimdi, ben merak
ediyorum, özellikle televizyonları takip ediyorum, dün Kürt sorunu, akil
insanlar diyenler bugün ne diyeceklerini şaşırmış
vaziyette, kişiliklerini ve karakterlerini kaybedecek seviyeye
gelmişler. İnsanların fikrî namusu olur. Yani bir iktidar
uğruna, bir güç uğruna veya bir güç odağına iyi görünmek
uğruna eğer insanlar fikrî namusundan vazgeçiyorsa, ilkelerinden
vazgeçiyorsa, dün söylediklerini inkâr ediyorsa ne kendilerine faydaları
olur, ne de bu ülkeye faydaları olur diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına söz isteyen
Recep Özel, Isparta Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
684 sıra sayılı Yasanın beşinci
bölümü üzerinde söz aldım şahsım adına. Bu bölüm üzerinde
sadece 2 madde var: Yürütme, yürürlük. Bunu ikinci defa görüşüyoruz.
Muhalefeti mutlu ettik. İnşallah cuma, cumartesi, pazar da
çalışarak daha da mutlu olacaklarını ümit ediyorum.
Bu saatte çalışan bütün
arkadaşlarımıza, AK PARTİ Grubuna da Allah razı olsun
diyorum, muhalefete de Allah razı olsun diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 17-25 Aralık yolsuzluk ve
rüşvet operasyonlarından sonra AKPli valilerce başlanan
vatandaşı fişleme işlemleri ne aşamada? Bugüne kadar
kaç iş adamı, kaç kamu çalışanı ve kaç normal
vatandaş AKP karşıtı olduğu gerekçesiyle
fişlenmiş durumdadır? Bunun sayısını verirseniz
memnun olurum. 77 milyonu buldu mu bulmadı mı, vatandaş merak
ediyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, Uluderenin Roboski köyünde yine 9 katır vurulmuş. Hangi
yasaya dayanarak bunlar yapılıyor?
Bir de özel taburlar, özel komando taburları
kurulacağı söyleniyor, 307 karakol olduğu söyleniyor. Jandarma,
güvenlik paketiyle valilere bağlanıyor artık. Siz de
İçişleri Bakanı olarak bu sorumsuzca ateş edenlere kimin bu
emri verdiği konusunda bir açıklama yapacak mısınız?
Size bu konuda intikal eden bir bilgi var mı? Bir soruşturma
açtı mı İçişleri Bakanlığı, yoksa katır
vurmak serbest mi Türkiyede? İnsanları biliyorduk,
katırları da sınırı geçiyor diye vurmak serbest mi,
onu da öğrenelim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biliyorsunuz, Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı Aytaç Durak geçen dönem seçildikten dört buçuk
yıl sonra görevden alındı. Alınma gerekçesinde de ilk neden
gazete kupürlerinde çıkan birtakım iddialar neticesinde
İçişleri Bakanlığından onlarca müfettiş
gönderildi. Şimdi, buradan size net bir şekilde soruyorum: Hükûmetin
Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili çok ciddi iddialarda
bulundu yani parsel parsel Ankarayı sattığını ifade
etti. Adana Büyükşehir Belediyesinin 10 katı suçlamayla
karşı karşıya kalan Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanını görevden almayı düşünüyor musunuz? Şu
ana kadar mülkiye müfettişi gönderdiniz mi? Eğer bunları
yapmadıysanız bu, tarafsızlık ilkesine aykırı
değil midir?
İkinci soru olarak da
Siz tarafsızlık
adına oraya atandınız. Ama ne yazık ki 63 maddenin bir gece
yarısı çekilmesiyle tarafsızlığınızı
yitirdiğinizi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Öz
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan, Polis Meslek Yüksek Okulu, Polis
Akademisi ve polis kolejlerinde okuyan öğrencilerin okullarla
ilişkileri kesiliyor ve okullarla alakaları kesilirken de
üzerlerindeki temel itham, alınmalarından itibaren bunların
vatan haini veya paralelci olması yani bunu başka bir şekilde
izah etmeniz mümkün değil ve bunları başka okullara
göndereceksiniz. Paralelci polis istemezken başka üniversitelere
gönderince oralarda bu çocukların paralelci sıfatları
üzerlerinden kalkacak mı? Yarın bunlar kamuda başka alanlarda
işe müracaat ettiklerinde paralelci yaftasıyla kamu kurumunda görev
alabilecekler mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sayın Cumhurbaşkanı
geçenlerde Balıkesirde kardeşim ne Kürt sorunu ya diyerek bu ülkede
Kürtün ne sorunu varsa Türkün de aynı sorunu olduğunu ifade
etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı, bugün ak dediğine
yarın kara diyebildiği için artık ona güvenimiz yoktur. Ancak,
bu konudaki politikaları kim yürütüyor? Eğer böyle bir sorun yoksa
Hükûmetin bu sözde çözüm süreci dediği şey nedir? Bebek katili
Abdullah Öcalan ve Kandille ne görüşmesi yapıyorsunuz? Yine bir
seçim oyunu mu bu? Sayın Cumhurbaşkanı AKPye oy toplamak için
mi yine bir yalana başvuruyor? Hükûmete göre ülkemizde Kürt sorunu var
mı yok mu?
BAŞKAN Sayın Kuşoğlu
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bazı sorularımız siyasi
oluyor, siz de tarafsız bir Bakansınız ama Hükûmeti siz temsil
ediyorsunuz, mecburen soruyoruz.
Dün Sayın Cumhurbaşkanı İran bölgeyi
domine etmeye çalışıyor, bizi de bu durum rahatsız ediyor.
dedi ve Yemendeki harekâta biliyorsunuz destek veriyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanı bir de nisanda İrana gidecek, ziyarette
bulunacak, o da iptal edilmedi. Ne oluyor yani bir taraftan rahatsız
ediyor açıklamaları yapılıyor bir taraftan ziyaret ediyoruz
ve askerî bir operasyona da destek veriyoruz. Bunların bir
izahını yapabilir miyiz?
Bir de Sayın MİT Müsteşarının
kararnamesi çıkmıyor, ataması yapılamıyor, vekâleten
devam ettiğini biliyoruz. Vekil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakan,
son aylarda üniversitelerde terör örgütleri yapılanmakta, emniyet ve idare
sessiz kalmaktadır. Üniversitelerde dışarıdan öğrenci
olmayan unsurlar girmekte ve terör örgütü mensuplarıyla birlikte eylem
yapmaktadırlar. Durum, bu örgütlere dâhil olmayan öğrenciler
tarafından emniyet ve valiliğe iletildiği hâlde bir tedbir neden
alınmamaktadır. Bu, Bakanlığınızın ve
Hükûmetin bilerek çizdiği bir strateji midir? Bu kargaşayı ve
terör örgütünün yapılanmasını neden önlemiyorsunuz, neden
engellemiyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öğüt
ENSAR ÖGÜT (Ardahan) Sayın Bakanım, benim
bölgemde kış ağır geçiyor, şu anda karlar eridi.
Karlar eriyince de yollar çok bozuk hâle geldi, özellikle köy arasındaki
yollar, şehir arasındaki yollar
Zaten siz de bilirsiniz ki bozuk
yollarda asayişi sağlamak da zordur çünkü arabalar gidip gelmiyor. Bu
anlamda, özellikle Doğu Anadoluda karlar kalktığı için hem
belediyelerde hem köy yollarında çok büyük bozukluklar var. Bununla ilgili
bir tedbir alacak mısınız ve talimat verip, oraya ödeme
yapıp oradaki yolların yapımını hızlandırma
durumunuz var mı? Onu rica edecektim ben.
BAŞKAN Sayın Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, görev alanınızda sizden
yardım bekleyen ya da bazı düzenlemeleri bekleyen 3 ayrı kesim
var. Bunlardan birisi korucular, köy korucuları. Köy korucuları PKK
terör örgütünün saldırılarıyla bir bir şehit ediliyor.
Bunlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Onları bu şekilde terk mi
edeceksiniz, yoksa bir düzenleme düşünüyor musunuz? Diğeri Emniyet
mensubu, özellikle polis memurlarının 3600 ek gösterge talepleri.
Onların da taleplerine şimdi Sayın Cumhurbaşkanı olan
dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan söz vermiş
olmasına rağmen sekiz yıldır yerine getirilmemiş
sözler var. Diğerleri de mülki idare amirleri. Yani, bu kesimlerle ilgili
ücret düzenlemesi yapacak mısınız? Mülki idare amirlerinin özlük
haklarını düzeltecek misiniz? Hâkim ve savcılarla ilgili bu
dengesizliği, onların almış olduğu yüksek ücretleri
aynı seviyeye getirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17-25
Aralık sonrasında vatandaşların fişlenmesiyle ilgili
sorulan soruya şöyle bir cevap vermek isterim: Bu, gazetede yer
almış olan bir istihbarat programı üzerinden söylenmiş bir
söz. Kesinlikle, hiçbir şekilde 77 milyon değil, herhangi bir
vatandaşın fişlenmesi söz konusu değil. Daha önceki
yıllarda yapılmış olan bir program dâhilinde, bir sorgulama
programı olarak düzenlenmiş ve bu da zaten yargıya intikal
etmiş dinlemelerle ilgili olarak yapılmış olan bir
savcı iddianamesinden alınmıştır.
Roboski katır öldürülmesi meselesi, tamamen
kaçakçılıkla ilgili bir faaliyet sonucu meydana gelmiştir.
Tabii, herhangi bir şekilde bir hayvanın öldürülmesi güzel bir
şey değil, insanların öldürülmesi hiç iyi bir şey
değil ve dolayısıyla dikkat edilmesi gereken bir husus
olduğunu ben de düşünüyorum. Ama kaçakçılıkla mücadele
ederken bu tür olayların da bazen olması kaçınılmaz
olabiliyor. İnsanlara zarar gelmesin, bizim birinci derecede
istediğimiz şey budur.
HASİP KAPLAN (Şırnak) İnsanlara da
gelmesin hayvanlara da gelmesin.
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Hayvanlara da gelmesin, evet.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani, hayvanlara
ateş edecek kadar âciz midir?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Ankara Büyükşehir Belediyesi hakkında bilebildiğim
kadarıyla yargıda şu anda birtakım şikâyetler üzerine
bir işlem devam ediyor. O işlemin sonucu, muhtemelen, eğer devam
ederse, yargıda bir şekilde muamele görürse bize gelecektir ve onunla
ilgili olarak idari yönden de 4483e göre işlem yapacağımız
açıktır.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Delilleri karartabilir
Sayın Bakan, açığa almanız lazım.
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen cevap verin siz,
cevaba devam edin.
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Evet, KÖYDESle ilgili olarak şunu söyleyeceğim Sayın
Ardahan milletvekilimize: Kesinlikle o bölgeyi ben de biliyorum. Şu
mevsimde oraların, yayla yollarının özellikle
yapılması gerektiğini, köylerin haydi haydi yapılması
gerektiğini. Bu konuda özel idare orada var, muhtemelen bu yolla bu
tamamlanacaktır. Bu konu titiz bir şekilde takip edilecektir. KÖYDES
Programından da paralar gönderilmiştir.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Üniversiteler
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Üniversitelerle ilgili son zamanlarda özellikle Ankaradaki
üniversitede ve daha önce ne yazık ki İzmirdeki üniversitede bir
öğrenci kardeşimizi kaybettik. Bu olaylarla ilgili mücadelemiz devam
ediyor. Yalnız, üniversitenin içinde olan biten olaylara karşı,
hepinizin bildiği gibi, anayasal olarak, müdahale ederken mutlaka rektörlerimizin
bizi davet etmesi gerekiyor. Onunla ilgili, içinizden bazı sayın
milletvekillerimizin bize birtakım önerileri var, onları dikkatle
değerlendiriyoruz, nasıl olabilir diye rektörlerle görüşüyoruz
özellikle Ankarada hem Ankara hem Hacettepe hem de Orta Doğu Teknik
Üniversitesinde.
OKTAY VURAL (İzmir) Ankara Üniversitesi
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Özellikle Ankara Üniversitesinde bu devam ediyor. Bununla ilgili
tedbirler alacağız. Rektörümüzle de görüşmelerimiz devam ediyor.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Marmara Üniversitesi
de çok tehdit altında.
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Yani başka şehirlerde de var, sadece orayla ilgili
değil. Bu konuyu dikkatle takip ediyoruz.
Diğer kalan sorulara yazılı olarak cevap
vereceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öner, buyurun.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkan,
Sayın Bakanımızdan öğrenmeye ihtiyaç duyduğumuz bir
husus var. Biliyorsunuz, Mazıdağında Türk Silahlı
Kuvvetleri unsurları bazı operasyonlar yürütüyorlar. Son dönemde
valiler gerek polis güçlerine gerek jandarma güçlerine operasyon talimatı
vermiyorlar ve Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarını göreve davet
etmiyorlardı. Hükûmetçe bir politika değişikliği mi var?
Mazıdağı operasyonunun sonuçları nelerdir?
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın İçişleri Bakanından önceki
Sayın İçişleri Bakanı Genel Kurul kürsüsünde,
Anayasayı tanımadığını ve
tanımayacağını açık seçik bir şekilde ifade etmişti.
Daha sonra Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya Milletvekilimiz Sayın Alim
Işık, size, Anayasayı tanıyıp
tanımadığınıza, çalışmalarınızda
Anayasa çerçevesinde görev yapıp yapmayacağınıza
ilişkin bir soru yöneltmişti. O günden bu yana Anayasaya
bağlılığınız konusunda herhangi bir cevap
vermediniz. Ben bu soruyu tekrarlıyorum, Anayasaya bağlı
mısınız, bağlı kalacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Son sorudan başlayalım. Şunu söylemek lazım:
Hukuki olarak var olan bir metne uymak için özel olarak Bağlı
kalacağım. diye bir beyanda bulunmak gerekmez, doğal olarak
bağlı kalacağız, elbette öyledir.
Mazıdağı konusunda sayın
milletvekilimize cevap vermek isterim. Yapılmış olan işlem
bir arazi arama taramasıdır, herhangi bir operasyon orada
yapılmadı. Dolayısıyla, politika değişikliği
gibi bir şeyi bu olaydan yola çıkarak öne süremeyiz ama zaman zaman
bu tür arazi arama taramaları bundan sonra da yapılacaktır.
Oralar, malumunuz, biliyorsunuz, sınır olduğu için Kara
Kuvvetlerimiz tarafından özellikle
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Operasyona
meraklı olan vekilleri gönderin Sayın Bakan.
OKTAY VURAL (İzmir) Operasyon yapılmayacak,
öyle bir şey yok, değil mi?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Arazi arama taraması yapılacak.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gönüllü vekiller var,
gönderin, gitsinler operasyon yapsınlar.
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam yani operasyon gibi bir
niyetiniz yok, onu itiraf ediyorsunuz, mıntıka temizliği yani.
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, beşinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi beşinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 04.59
ON ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 05.14
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On Altıncı Oturumunu
açıyorum.
684 ve 684e 1inci ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, yeni madde ihdasına dair bir adet önerge
vardır. İç Tüzükün 91inci maddesine göre yeni bir madde olarak
görüşülmesine Komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi
okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla,
14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım; komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Tasarıya aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Serindağ Ali
Haydar Öner Rahmi
Aşkın Türeli
Gaziantep Isparta İzmir
Haydar
Akar Uğur
Bayraktutan
Kocaeli Artvin
Ek. Md: 1: 2803 Sayılı Yasa ile 2692
Sayılı Kanunlarda yapılan ek ve değişikliklerin 5442
sayılı yasaya aykırı hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Komisyon üyesi
arkadaşlarımız
Salt çoğunluğumuz olmadığı için
katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir davet yapın önce Sayın
Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Davet etmiyor ki Sayın
Başkan, davet edeceksin, ona göre
Davet etmeden olur mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Komisyondaki
arkadaşları komisyon sıralarına davet ediyorum
Salt çoğunluğumuz yoktur Sayın
Başkanım, katılamıyoruz.
BAŞKAN Evet, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Sayın milletvekilleri yeni geçici madde
ihdasına dair iki önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Tasarıya aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Serindağ Ali
Haydar Öner Uğur
Bayraktutan
Gaziantep Isparta Artvin
Haydar
Akar Rahmi
Aşkın Türeli
Kocaeli İzmir
Geçici Ek Md:1- 5442 Sayılı İl İdaresi
Kanununda yapılan ek ve değişiklikler bu Kanunun
Yayımı tarihinden itibaren 10 yıl süre ile uygulanmaz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Arkadaşları davet
ediyorum komisyon sıralarına.
BAŞKAN Salt çoğunlukla katılıyor
musunuz Sayın Başkan?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Salt
çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmadığı için işlemden kaldırıyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) 131. maddesinden önce gelmek üzere aşağıdaki
geçici maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Erdoğan Mehmet
Günal Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Antalya Osmaniye
Muharrem
Varlı Seyfettin
Yılmaz Ali
Öz
Adana Adana Mersin
GEÇİCİ MADDE 1- Bu kanunun yürürlülük
tarihinden itibaren 10 yıl içinde 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun ek göstergeye ilişkin 43/B maddesinin ve ekinde
yer alan "cetveller" kısmındaki I Sayılı Cetvel'
in 7'nci bendinde tanımlanan yükseköğrenim mezunu polis
memurlarının ek gösterge rakamı 3600, lise mezunu polis
memurlarının ek gösterge rakamı 2200 olarak uygulanır.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Salt
çoğunluğumuz yoktur, katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
131inci madde üzerinde üç adet önerge vardır; birisi,
Anayasaya aykırılık önergesidir, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer." şeklindeki
131. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 131- Bu Kanun 1.1.2071 tarihinde yürürlüğe
girer.
Ali
Serindağ Ali
İhsan Köktürk Ali
Haydar Öner
Gaziantep Zonguldak Isparta
Ensar
Öğüt Levent Gök
Ardahan Ankara
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) 131. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Erdoğan Muharrem
Varlı Ali
Öz
Muğla Adana Mersin
Mehmet
Günal Seyfettin Yılmaz Hasan Hüseyin Türkoğlu
Antalya Adana Osmaniye
Bu kanun, yayımını izleyen günden
itibaren 10 yıl sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasa'ya aykırılık önergesidir:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti, tek adam, diktatörlük rejimi ve polis
devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması
getirdiğinden kanun tasarısının 131 inci maddesinin
Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ye teklif ederiz.
Gülser
Yıldırım Nazmi
Gür Pervin Buldan
Mardin Van Iğdır
Hüsamettin
Zenderlioğlu Erol
Dora Abdullah Levent Tüzel
Bitlis Mardin İstanbul
Demir
Çelik Nursel
Aydoğan
Muş Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon, Anayasa'ya
aykırılık önergesine katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nursel
Aydoğan, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydoğan.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, iç güvenlik paketi Genel Kurula
getirildiğinden beri Halkların Demokratik Partisi olarak bu paketle
ilgili söylenecek ne varsa hepsini söyledik, tahmin ediyorum söylenmedik
herhangi bir şey kalmadı. Paketin neler getireceğini, tehlikelerinin
neler olduğunu hem sizlere hem de Türkiye halkalarına anlatmaya
çalıştık; anlatmakla yetinmedik, burada eylemler yaptık,
dikkatleri bu paket üzerine çekmeye çalıştık fakat bütün bunlara
rağmen paketle ilgili herhangi bir değişim olmadı ve
kısa bir süre sonra da, sanırım bir saat içerisinde bu paket
oylanacak. Âdettir tabii, bu tür şeyler çıkarken Hayırlı
olsun. denir, ben hayırlı olsun diyemeyeceğim çünkü
hayırlı olmayacağını biliyorum, bu paketin
hayırlı olmayacağını bize kısa bir zaman içerisinde
hayat ve yaşam gösterecek.
Tabii ki, dünya üzerinde polisin yetkilerini
artırarak, işte, hukuk katledilerek yani bir kamu güvenliğinin
-tırnak içerisinde söylüyorum- sağlandığı
görülmemiştir. Sayın Başbakan Avrupa Birliğinden bazı
yasaların alınarak Türkiyedeki iç güvenlik paketinin
oluşturulduğunu söyledi. Elbette ki, Avrupa Birliğinin bazı
ülkelerinde iç güvenlik paketinde bizim itiraz ettiğimiz maddeler olabilir
ama dikkatinizi çekmek isterim, Avrupa Birliğindeki demokrasi
standardı bizimle aynı değildir. Eğer bugün Avrupada
-tırnak içinde söylüyorum yine- kamu güvenliği meselesi yoksa bu,
oradaki o yasaların varlığından değil, Avrupadaki
demokrasi standartlarının son derece yüksek olmasındandır,
Avrupadaki eşitlik, adalet, özgürlük kavramlarına bağlı
olunmasındandır. Dolayısıyla, bize düşen şu
olmalıdır diye düşünüyoruz Halkların Demokratik Partisi
olarak: Bu tip yasaları çıkarmaktansa, hep birlikte demokrasinin bu
ülkede standartlarını yükseltelim, bu ülkeyi aydınlığa
götürecek olan da demokrasiyi geliştirmektir, bu ülkeyi
demokratikleştirmektir diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi bir kez daha
saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
05.28
ON YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 05.35
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On Yedinci Oturumunu açıyorum.
Kanun tasarısının 131inci maddesi
üzerinde Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve
arkadaşlarının önergesinde karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler.. Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
684 ve 684e 1inci ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Hükûmetin, Yemende yaşanan gelişmeler ve
Reyhanlıya düşen füze sonucu meydana gelen patlamayla ilgili Genel
Kurulda bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bugün Genel Kurulda iki defa, Halkların Demokratik
Partisi olarak bir bilgilendirme talebimizin olduğunu ve bu konuda
Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden bir
açıklama beklediğimizi ifade ettik. Yemende yaşanan
gelişmeler ve bununla bağlantılı olarak Türkiye ile
İran arasında giderek artan tansiyonla ilgili hâlâ Hükûmet
tarafından Genel Kurulu bilgilendirecek, partimizi bilgilendirecek bir
açıklama yapılmadı. Bu tavrı kınıyoruz, bu
tavrın antidemokratik olduğunu ve Meclis iradesinin tanınmaması
anlamına geldiğini ifade ediyoruz.
Yine, bu talebimizi dile getirirken ülke içinde de iki
vahim gelişmeden bahsetmiştim. Birincisi, bu, Reyhanlıya
düşen füzeyle ilgiliydi. Yerleşim yerlerine çok yakın bir yerde
bir füze düşmüştü ve büyük bir şans eseri can kaybı
olmadı ama biliyoruz ki yaralananlar ve büyük ölçekte maddi hasarlar
meydana geldi. Bu olayla ilgili durum nedir? Bu füze başka bir ülkeden mi
Reyhanlıya düştü? Kimler tarafından atıldı? Mevcut
tehdit devam ediyor mu? Reyhanlı halkının tedirginliği
üzerine bu Hükûmet neden bir açıklama yapmıyor? Neden bu tarz
haberleri biz basından öğrenmek zorunda kalıyoruz şeklinde
bu talebimizi yineliyorum buradan.
Yine, bununla bağlantılı olarak da
Türkiyeye ait bir insansız hava aracının Suriye
topraklarında düşürüldüğüne dair haberleri sormuştuk.
Yani, burada boş konuşmuyoruz biz; bunları
dile getirirken bu konuda insanlarımızda, halkımızda
oluşan tereddütleri ortadan kaldıracak şekilde Hükûmet
yetkililerinden bir açıklama beklentisiyle dile getiriyoruz ama hâlâ bu
konuda herhangi bir açıklama yapılmadı. Eğer Sayın
İçişleri Bakanı özellikle Reyhanlıdaki patlamayla ilgili
bir bilgi sahibiyse, kendisinden rica ediyoruz, kürsüden Genel Kurulda bu
konuda bir bilgilendirme yapmasında fayda var çünkü Reyhanlıdan
telefonlar geliyor bize, insanlar tedirgin. Her an can korkusuyla, can
kaybı korkusuyla yatmak zorunda kalıyorlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) Komisyonlara Geri Çekilen
Tasarılar/Teklifler (Devam)
1.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684 ve 684e 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) 131. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları
Bu kanun, yayımını izleyen günden
itibaren 10 yıl sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Süleyman Nevzat
Korkmaz, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hayırlı sabahlar.
Tüm uyarılarımıza rağmen, Anayasaya,
temel hak ve hürriyetlere aykırı, açıkçası devletin
polisini ak polis, devletin jandarmasını da ak jandarma hâline
getirecek yasa tasarısının son maddelerini görüşüyoruz.
Komisyon da dâhil, aralık ayından itibaren 4üncü ayını
doldurmuş bulunuyor. Birçok tasarı ve teklif geçti Genel Kuruldan ama
herhâlde bu kadar dirençle karşılaştığınız
ender kanun tasarı ve tekliflerinden birisi.
Bu kadar muhalefetimize rağmen Muhalefet acaba ne
diyor, muhalefetin bize bir mesajı mı var dikkate almamız
gereken? diye hiç düşünmediniz, hiç anlamaya
çalışmadınız. 2010 Anayasa değişikliğinde
yargıda yaptığınız, hukuk devletine aykırı
fecaat değişikliklerle aslında söylediğimiz noktaya
geldiniz. Yargının siyasallaşmasının bedelini siz de
kendi payınıza düştüğü kadarıyla aslında
ödediniz. Aynı şey bu yasada da olacak. Gücün hep kendinizde
olacağını, iktidar gücünün hep kendinizde
kalacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Elinizle çıkardığınız bu yasalar, önünde sonunda,
değerli arkadaşlar, değerli iktidar partisi milletvekilleri,
sizi de vuracak. Adalet, güvenlik hizmeti, korunma ihtiyacı asıl
olarak muhalefetteyken artar. İktidardayken güçlüsünüzdür ama muhalefete
ya da azınlığa düşmüş iseniz yana yakıla
tarafsız hâkim, tarafsız polis ararsınız, adalet o zaman
aklınıza gelir. Artık, bilmem, o zaman da
Kandırılmışız, aldatılmışız.
mı dersiniz, yoksa gündüz vakti Diyojen misali elde fener adalet mi ararsınız,
onu bilmem. Ben bu vesileyle bazı hususları son kez sizlere
hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, çok konuşuldu ama
sürekli telefonlar geliyor, sizlere de geliyordur, iktidar partisindeki
arkadaşlara söylüyorum. Polisin özlük haklarıyla ilgili gerekli
iyileştirmelerin bir an önce yapılması lazım. Söz verdiniz
ama bugüne kadar da oyaladınız, sözünüzü tutmadınız.
Dolayısıyla, polisin bu kadar yoğun
çalışmalarının karşılığı olarak
insanca yaşamasını temin edecek ücretlerini iyileştirmenizi
bekliyor Emniyet teşkilatı.
Yine, polisin okullarını kapatıyorsunuz
arkadaşlar. Bundan vazgeçelim, bu büyük bir haksızlık. Çocuklar
gerçekten çok büyük mağdur olacak. Bunlar bize telefonlarla
ulaşıyorlar, fakslarla ulaşıyorlar. Değerli
arkadaşlar, İktidar partisine, çoğunluk partisine söyleyin, hiç
olmazsa sosyal alanda istediğimiz fakültelere kaydolmamıza izin
verilsin. diyorlar. Belki bir nebze de olsa haksızlığı
böylece gidermiş olursunuz.
Ayrıca, değerli arkadaşlar, dünyanın
her tarafında Polisin eğitimini şu kadar artırdık.
İşte, teşkilatta yüksek lisans, doktora yapma oranını
bu kadar yükselttik. diye övünülür. Sadece, herhâlde, bize özgü bir
İçişleri Bakanlığı düşünün ki polis teşkilatına
eğitim veren okulunu kapatsın.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle bir hususu
daha sizlerle paylaşmak istiyorum. 26 uzman çavuş yerel seçimlerden
önce İslâhiye Belediyesinde işe başlatılıyor. Sonra
belediyeyi Adalet ve Kalkınma Partisi kazanıyor ve bütün
işçileri yani bütün uzman çavuşları işten
çıkartıyor. Bölge idare mahkemesine gidiyorlar, bölge idare
mahkemesinde açtıkları davayı kazanıyorlar.
Değerli arkadaşlar, mahkeme
kararının
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, çoğu milletvekili yatıyor şu anda.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Onlar zaten başından beri öyle yapıyor
arkadaşlar. Bu kadar söylediklerimize kulak vermediklerine göre
uyanık olduklarını da kimse iddia etmiyor.
Değerli
arkadaşlar, mahkemeyi kazanıyorlar, bunlardan sadece 2si işe
başlatılıyor. Soruyoruz: Kim bu 2 kişi? Biri Belediye
Başkanının akrabası, diğeri de yine AKP
teşkilatından tandanslı birisi. 24 kişi, mahkeme
kararına rağmen yirmi gündür işe başlatılmıyor.
Değerli
milletvekilleri, işte, AKPnin istediği, özlediği hukuk devleti bu.
Kendisinden olursa hak hukuk ama başkasından olursa Hukuk
tanımıyoruz. deyip geçiyor. Bu Belediye Başkanını
hakikaten merak ediyorum. Bu zulmü kime dayanarak, kime güvenerek yapıyor?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S.
NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Bunu özellikle Gaziantep milletvekili
arkadaşlarıma bir kez daha hatırlatıyorum. Bu, aynı
zamanda, insan hakkı meselesidir. Bu konuyla ilgili lütfen girişimde
bulunsunlar.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Sayın Başkanım, sayın hatip
İslâhiye Belediyesiyle alakalı bir bilgilendirme yaptı.
Eğer arzu ederlerse kısa bir şekilde cevap vermek isterim.
BAŞKAN
Böyle bir usulümüz yok Sayın Tayyar.
Teşekkür
ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
var.
Elektronik
cihazla oylama yapacağız.
Bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun, "Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer." şeklindeki 131. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 131- Bu Kanun 1.1.2071 tarihinde yürürlüğe
girer.
Ali Serindağ
(Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Haydar Öner,
Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Öner. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Bizim 2071e kadar iktidarda
kalacağımızı söyleyeceksin herhâlde, değil mi?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Kanun ne kadar ciddiyse
önerimiz de o kadar ciddi. Alınacak ne var? Bininci yılda belki
hidayete erersiniz de doğru bir şey yapmaya meyledersiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17
Şubatta başlayıp 6 Martta yasalaştırılması
düşünülen yani on sekiz gün içinde yasalaştırılması
düşünülen bir metnin 39uncu gününü idrak ediyoruz.
Bu kanun bazı yalanlar ve çarpıtmalar üzerine
kurulmuş bir kanundur.
Bu yalanlardan bir tanesi: Bu kanun milletin
beklediği bir kanundur. Ayşe teyze mi bekliyor, Mehmet emmi mi
bekliyor, Osman amca mı bekliyor? Kim bekliyor?
Bir diğer husus: Bonzaiciler ile molotofçular bu
yasayı istemiyor.
Bir diğer çarpıtma: Her ülkede polisin
gözaltına alma yetkisi var.
Bu kanun milletin beklediği bir kanun değildir.
Bu kanun kaçak saraydaki müstebidin milletten korktuğu için
çıkarılmasını Türkiye Büyük Millet Meclisine
dayattığı ve bir an önce çıkarılmasını
istediği bir kanundur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bu kanun haksız mal edinenlerin, haramilerin beklediği bir kanundur.
Bu kanunla Ermenekli Recep amcanın bir ilgisi yoktur ama tuzu kuru olanlar
ile tuzu kokutanların ilgisi çoktur. Bu kanun hak ve hakkaniyet duygusunu
insafsızca sarsacak bir kanundur. Bu kanun 24üncü Dönemin yüz karası
olacak kanunlardan biridir. Bu kanun yasa dışı yöntemlerle
Anayasa, TBMM İçtüzüğü hükümleri ihlal edilerek çıkarılacak
bir kanundur. Bu kanun bizi Avrupa Birliği anlayışından ve
sürecinden uzaklaştıracak çok olumsuz bir düzenlemedir. Bu kanun AB
normlarına, evrensel hukuk ilkelerine, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarına, geleneklerimize, göreneklerimize aykırı
düzenlemeler içeren bir kanundur. Bu kanunla, müktesep hak ve beklentiler ihlal
edilerek, yok sayılarak; öğrenciler, veliler, öğretmenler, okul
çalışanları mağdur edilmektedir. İlgililerin tazminat
hakları doğmaktadır ancak bu, kayıplarını tazmin
ve tatmin edemeyecektir.
Bu kanun tasarısı devletin acımasız
gücünü mazluma haddini bildirmek amacıyla
hazırlanmıştır. Bu kanun kaçak sarayda kilometrelerce
uzanan kalın demir parmaklıklar, dakikada binden fazla mermi atan silahlar,
koruma görevi verilen binlerce güvenlik görevlisi ve kaçış tüneline
rağmen kendilerini güvende hissedemeyenlerin korku ve panikle medet
umdukları bir kanundur. Bu kanun yasal eylemleri yasa dışı
ilan etme çabasıdır.
Her ülkede polisin gözaltı yetkisi var. deniyor,
doğrudur ama yargının emriyle gözaltı yetkisi vardır,
yürütmenin emriyle değil. Bu kanunla daha önce suç sayılan eylemler
suç olmaktan çıkarılmakta, suç olmayan eylemler ağır suçlar
sayılmaktadır. Bu kanunla, silahsız ve
saldırısız, demokratik gösteri haklarını kullananlar
silahla saldırıya uğrayabileceklerdir. Daha önce,
saldırı etkisiz hâle getirilirken bu kanunla, duraksamadan
saldırgan etkisiz hâle getirilecektir.
Seçilmiş başkan diktatör olmazmış.
Örnekleri çok, Hitler de Mussolini de daha büyük oranlarla seçildiler ve
tarihin en büyük diktatörleri oldular.
RECEP ÖZEL (Isparta) Senin ne problemin var ya
Sayın Cumhurbaşkanıyla? Sen ruh hastası olmuşsun, ruh
hastası!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Bu kanunla Jandarma
siyasallaşacak, Jandarma da polis gibi kara kolluk kuvveti hâline
getirilecektir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, sen valiyken havlu tutuyordun
Sayın Cumhurbaşkanına. Havluyu serdin böyle, havlu tutuyordun.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hazır olda
bekliyordun, hazır olda.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Bu kanun, cezai
yaptırımlarda ölçülülük ve denge kavramını gözetmeyen,
adalet duygusunu sarsan antidemokratik bir yasadır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ispartadan kaçtın, yüzsüz
yüzsüz burada bunu konuşuyorsun ya!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Emsaline tiranlık
döneminde bile rastlanmayan bir yasadır. Kim ne derse desin, kimin niyeti
ne olursa olsun bu kanun hazırlayanlara hayır getirmeyecektir.
Yurttaşların demokratik haklarına
saygı duyarak bu kanuna ret oyu vereceklere saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
132nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, biri
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis
Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun, Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür, şeklindeki 132.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ali Haydar Öner Ensar
Öğüt
Gaziantep Isparta Ardahan
Vahap Seçer Rahmi
Aşkın Türeli
Mersin İzmir
MADDE 132- Bu Kanun hükümlerini Anayasaya göre Bakanlar
Kurulu yürütür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür." şeklindeki 132.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Muharrem Varlı Seyfettin Yılmaz
Muğla Adana Adana Mehmet Günal Hasan Hüseyin
Türkoğlu Ali
Öz
Antalya Osmaniye Mersin
"MADDE
69 -Bu Kanun hükümlerini Orman Bakanı yürütür."
BAŞKAN
Şimdiki önerge Anayasaya aykırılık önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti-tek
adam-diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
132 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hüsamettin Zenderlioğlu Abdullah Levent Tüzel
Iğdır Bitlis İstanbul
Erol Dora Demir Çelik Gülser Yıldırım
Mardin Muş Mardin
Nazmi Gür İdris Baluken
Van Bingöl
BAŞKAN
Komisyon Anayasaya aykırılık önergesine katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın
Baluken. (HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hâlâ geç
değil, hâlâ vicdanının sesini dinleyen AK PARTİli
milletvekilleri, bu ülkenin demokratik geleceğiyle ilgili tarihe geçecek
bir tavır ortaya koyabilirler. Bu Genel Kurul görüşmeleri
sırasında yaşanan tüm tatsızlıklar bir kenara
bırakılarak kendi vicdanının sesini dinleyen
milletvekilleri, Türkiye halkına, 78 milyona karşı duymuş
oldukları sorumluluğun gereği olarak bu hukuk garabeti olan
yasayı hâlâ bu ülkenin gündeminden çıkarabilirler.
O nedenle, biz
hâlâ oylama sırasında da sizin tavırlarınızı
gözlemleyeceğiz. İnanın ki oylama sırasında bugüne
kadar göstermiş olduğunuz tavrı ortaya koyarsanız 7
Hazirandan sonra bu halkın içerisine çıkamazsınız.
Diyarbakırın, Antalyanın, Hakkârinin, İstanbulun
sokaklarında bile rahat yürüyemeyecek bir duruma gelirsiniz. O nedenle
hepinizden ricamız, vicdanınızdan gelen sesi dinlemeniz ve hukuk
kriterleri, evrensel insan hakları kriterleri üzerinden bu yasayla ilgili
bütün düşüncelerinizi tekrar gözden geçirmenizdir.
Bakın, bu yasanın tesadüfen buraya
getirilmediğini bildiğimizi söyledim. Aslında her şey on
iki saatlik Millî Güvenlik Kurulu toplantısında
kararlaştırıldı. Bunu çok iyi biliyoruz. O Millî Güvenlik
Kurulunda, aslında büyük bir savaş kararı alınmış
durumda. Bu savaş kararının hayata geçmesi için AKP Hükûmeti
seçim sonrasını bekliyor. Seçimde elini güçlendirecek seçim
hileleriyle halkın desteğini alarak hem siyasi alana hem de gerillaya
karşı topyekûn bir savaşı başlatmanın
hazırlıklarını yapıyor. Dolayısıyla, bugün
getirmiş olduğunuz bu yasa da Millî Güvenlik Kurulunda
alınmış olan bu kararla doğrudan ilişkilidir. Bunun
bir tek engelleyecek, bu ülkeyi bu savaş felaketinden koruyacak tek bir
şeyi vardır: Ya bu yasayı engelleyerek belli şeyleri
reddedeceğiz, buna katılmayacağız ya da seçimde
beklediğiniz halk desteğini halkımız size göstermeyecek.
Biz, 7 Haziranda savaş kararını uygulamak için beklediğiniz
desteğin size çıkmayacağını, Türkiyedeki siyasette
yeni bir sayfa açılacağını çok iyi biliyoruz. Özellikle
Halkların Demokratik Partisinin barajı aşmasıyla beraber
sarayda görülen başkanlık rüyalarının, 400 milletvekili
rüyalarının tarihe karışacağından adımız
gibi eminiz. Dolayısıyla hâlâ geç olmadan belirli şeyleri
toparlamaya çalışalım diyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı son dönemde özellikle
bu Millî Güvenlik Kurulunda alınan kararlarla ilgili de son derece önemli
ipuçları veriyor. Bunları da çok büyük bir kaygıyla takip
ediyoruz. Son bir ay içerisinde Kürt sorunu yoktur. diyen, İzleme
heyetine karşıyım. diyen, On maddelik mutabakatı
tanımıyorum. diyen, Dolmabahçedeki o görüntü
yanlıştır. diyen aslında o pratiğin arka planı
öncesinde aramak gerekir.
Hükûmetin çözüm süreciyle ilgili
Cumhurbaşkanının bu açıklamalarına rağmen
yapmış olduğu kararlılık iradesini ve bu yöndeki
açıklamalarını önemsemekle birlikte bu söylemlerin bu yasayla
birlikte büyük bir tehlikenin habercisi olarak gündemleştiğini ve
bunun yeni Ceylan Önkollar, yeni Uğur Kaymazlar, yeni Berkin Elvanlar,
yeni Nihat Kazanhanların acısını bağrımıza
getirme riski taşıdığını buradan ifade etmek
istiyorum.
Tekrar bütün vicdanlı iktidar partisinin
milletvekillerine sesleniyorum. Bu gece tarihe geçme şansını
yakalayabilirsiniz, bu gece ülkenin demokratik geleceğine
adınızı altın harflerle yazdırabilirsiniz. Aksi bir
durumda da çok fazla beklemeye gerek kalmayacak, birkaç ay sonra ne hâle
geleceğinizi hep birlikte göreceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Evet, karar yeter sayısı
arayacağım ve karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür." şeklindeki 132.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları
"MADDE 132 - Bu Kanun hükümlerini Orman Bakanı
yürütür."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, bu önergeyi nasıl kabul edersiniz?
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, Orman Bakanlığı diye bir bakanlık yok. Bu
önergeleri kabul ederken bunlara dikkat etmeniz gerekiyor.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri;
tasarının son maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında
söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarı, kolluk üzerinde tek bir merkezden ve siyasal
bir merkezden hegemonya kurulmasına ilişkin bir tasarı. Bu
tasarı bir taraftan Emniyet teşkilatını tamamıyla
siyasal inisiyatife bırakıyor. Yani polis olabilmek için siyasetçinin
referansı, terfi edebilmek için siyasetçinin referansı, polis
kalabilmek için, emekli edilmeden polis kalabilmek için siyasetçinin
referansını getiren bir düzenleme, düpedüz siyasallaşma.
Jandarma teşkilatı için de aynısı söz konusu. Jandarma
teşkilatı içerisindeki personel politikasına, ortasına
siyasetçiyi yerleştirmek suretiyle o kurum da siyasallaşıyor.
Peki niçin yapılıyor? Niçin
yapıldığını hepimiz biliyoruz; yolsuzluğa itiraz
edenler, hırsızlığa itiraz edenler, bölücülüğe itiraz
edenler bu tasarı gerçekleşirse anında yok edilecekler.
Hatırlayın, 17-25 Aralık soruşturmalarından sonra adli
kolluk yönetmeliğinde yapılan bir değişiklik vardı.
Orada, idari mercilerin, idari görevlilerin adli kolluk sürecine dâhil
olması düşünülüyor, öngörülüyordu. Onu Danıştay iptal etmişti.
İşte, o, Danıştayın iptal ettiği düzenlemenin çok
daha ilerisini şimdi bu tasarıyla getiriyorsunuz.
Peki, Jandarma niye siyasallaşıyor?
Jandarmanın siyasallaşmasının sebebi, işte bu gazete
haberi. Bakın, diyor ki: 2010 KPSS skandalında kopyayı Jandarma
buldu ama polis görmedi. Çünkü polis zaten şu anda yeteri kadar
siyasetçinin emrinde. Jandarmayı da bu hâle getirip bu şekilde yeni
bir kolluk teşkilatı, hem de bir merkeze bağlı. Kolluk
güçlerinin bir merkezden, bir yerden talimat almasını Anayasa ve
hukukla ilgili bütün kafa yoranlar çok sakıncalı bulmuşlar,
demokrasi için çok sakıncalı bulmuşlar. Bugün o işe imza
atıp bir hengâmenin, bir karmaşanın
başlangıcını biraz sonra -inşallah
yapmazsınız ama- yapacaksınız.
Bakın, bu karmaşayla ilgili -İçişleri
Bakanlığı olunca mülki idare amirleri akla geliyor- bir mülki
idare amirinin yazmış olduğu bir şiiri sizinle
paylaşmak istiyorum. 1890lı yıllarda Mardin
Mutasarrıflığı yapmış olan Diyarbakırlı
Said Paşa şöyle diyor, sanki bugünleri işaret etmiş:
Halkı tahrib eyleyipde kendin âbâd eyleme
Bu cihanda ev yapıp ukbâyı berbâd eyleme
Nefsin zâlim-i bî-rahme imdâd eyleme
Âlemi tenfir iden ahvâli mutad eyleme
Müstakiym ol Hazreti Allah utandırmaz seni
Yani diyor ki: Halkı, milleti tahrip edip, topluma
zarar verip kendini zengin, mutlu ve abat etme. Bu dünyada evler, saraylar
yapıp ahiretini berbat etme. Zulmederek kendin rahmete muhtaç kalma.
Herkese kin ve nefret kusmayı alışkanlık hâline getirme.
Ancak dürüst ve dosdoğru olursan Allah seni rezil etmez, utandırmaz.
Devam ediyor üstadımız:
Seyyiat, insana nefs-i kemterinden gelir
Her hacâlat âdeme sui karîninden gelir
İzzet-ü zillet mekâna hep mekîninden gelir
İstikamet, müstakiym-ül hâle dîninden gelir
Müstakiym ol Hazreti Allah utandırmaz seni
Bütün fenalıklar, günah ve kötülüklere insanın
sadece kendi nefsini düşünmesi neden olur. İnsanı
utandıran, rezil eden bütün işler, insana ahlaksız akraba, dost
ve yandaşlarından gelir. Bir mekânı, yani sarayları,
köşkleri, konutları izzet sahibi kılan da zillete düşüren
de o yerde oturan kişidir. Kişi izzetliyse saray da izzetli olur,
kişi zillete düşmüşse saray da zillete düşer. Ancak dürüst
ve doğru olursan Allah seni rezil edip utandırmaz. buyuruyor
üstadımız.
Devam ediyor:
At riyayı elden islaha çalış efalini
Boşboğazlık itme, tâdil eyle kıyl-ü
kâalini
Sen ne türlü saklayım dersen de sui hâlini
Hak Teâlâ senden âlemdir senin ahvâlini
Müstakiym ol Hazreti Allah utandırmaz seni
Riyakârlığı bırak, doğru,
dürüst ve samimi ol. Boşboğazlık edip konuşma. O şunu
diyor, bu bunu diyor. diye dedikodu yapma. Sen hırsızlığını,
yolsuzluğunu, ahlaksız işlerini ne kadar saklamaya
çalışırsan çalış, Allah seni senden daha iyi
tanır ve bilir. Suçunu Allahtan saklayamazsın. Ancak dürüst ve dosdoğru
olursan Allah seni rezil edip utandırmaz. diye, bundan yüz yirmi beş
yıl evvel Mardin mutasarrıflığı yapmış olan
meslektaşım bunu söylüyor -Allah rahmet eylesin- yüz yirmi beş
yıl evvel sanki bugünü işaret ediyor.
Türk milletinin milletvekillerini saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun, Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür, şeklindeki 132.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali Serindağ
(Gaziantep) ve arkadaşları
MADDE 132 - Bu Kanun hükümlerini Anayasaya göre Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ensar
Öğüt, Ardahan Milletvekili.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Malzemeler nerede
Sayın Öğüt?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Siz varken malzeme olmaz
mı.
Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan iç
güvenlik yasası üzerinde söz almış bulunuyorum.
Arkadaşlar, AKP AKP olalı millete böyle bir
zulüm yapmadı.
Şimdi bakın, malzeme sizde Recep. Bakın,
arkada herkes uyuyor, dışarı gidin herkes uyuyor. Yani 16
saattir, bakın saat ikide başladık, saat altıyı çeyrek
geçiyor, 16 saat 15 dakikadır böyle bir işkence, böyle bir zulüm
millet görmedi kardeşim.
ZEYNEP KARAHAN USLU (Şanlıurfa) Milletimiz
için çalışıyoruz, muhalefetin engellemelerine rağmen, size
rağmen, her şeye rağmen.
ENSAR ÖGÜT (Devamla) - Yani inanın Zeynep Hanım,
ben şaşırıyorum. Ya insan vücudunda kimya kalmadı. Ya
böyle bir işkence olabilir mi? Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çalışanlar
Ya dışarı çıktım
-dışarı çıkın Allah için bakın- insanlar
koltukların üzerinde uyuyor, aileleri perişan, kendileri perişan,
milletvekilleri perişan, aileler evde bekliyor. Yani bu yasa, işkence
yasası önce Büyük Millet Meclisinde çalışanlara ve
milletvekillerine işkence yaptırdı, şimdi bundan sonra da
millete yaptıracak. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Samimi söylüyorum.
Yani bu öyle bir işkence ki böyle bir zulüm
görülmemiş arkadaşlar. Bakın, şöyle bakalım, bu AKP on
iki yıldır ne yapmış? Milleti göçe zorlamış,
yoksullaştırmış, fukaralaştırmış,
hakkını elinden almış, ekmeğini elinden
almış, işini elinden almış. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Şimdi bakın, müsaade eder misiniz, nereye
geleceğim bakın: İş, ekmek, aş, hak, adalet
arayanları durdurabilmek için bu faşist yasayı
çıkartıyorsunuz. Bakın, iş, ekmek, hak, adalet arayanların
yürüyüş haklarını elinden alıyorsunuz, hak
arayışını elinden alıyorsunuz. Bu iş, aş,
ekmek arayanlar nereden geldi, nasıl oldu? Bu insanlar niye aç kaldı?
Bu insanlar niye cezaevine girdi? Bu insanlar neden çekini, senedini,
vergisini, kirasını ödeyemiyor da yollara düştüler? Neden geçinemiyorlar?
Asgari ücret alan adam, yarı aç yarı tok kalan emekli neden gidip
eylem yapıyor, hakkını, adaletini arıyor biliyor musunuz?
Bizim orada bir halk ozanımız var, şöyle diyor: Fabrika
işim olsaydı,/ Ekmeğim, aşım olsaydı,/ Ankara
başım olsaydı,/ Ben köyümden göçer miydim? (CHP
sıralarından alkışlar) Ankara başımız
olsaydı, biz köyümüzden göçüp niye aç kalalım, niye asgari ücretle
taşeronda çalışalım kardeşim?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Onu ne zaman
yazmış? Onu hangi tarihte yazmış?
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Başka bir
kıtasını söyleyeyim, bir kıtasında da diyor ki:
Öğretmenim sürgün geldi,/ Doktorum ilaçsız kaldı,/
Hastamız kızakta öldü,/ Ben köyümden göçer miydim?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Her biri
iktidarınızda olan şeyler.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Bu AKP Hükûmeti millete öyle
bir zulüm etti ki Anadoludan herkesi göç ettirdi batıya. Batıda
insanlar aç kaldı, hakkını, hukukunu aramaya kalkıyor,
faşist bir anlayışla onları durdurmak için, onları
öldürtmek için, onlara işkence yapmak için bir yasa çıkartıyorsunuz
arkadaşlar. Yapmayın etmeyin, hakikaten çok zor. Bakın,
şunu söyleyeyim: Türkiyenin genelinde
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Ot, saman giydik, mal davar
giydik!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Evet, ot, saman olsa da
hayvanlarımız yese. Ulan, bu milleti ota, samana muhtaç
bıraktınız kardeşim siz. Ne konuşuyorsunuz ya? Ota,
samana muhtaç bıraktınız yani hakikaten, samimi söylüyorum.
Bakın, Amerikada 1 kişi yılda 125 kilo
kırmızı et yiyor, Türkiyede 12 kilo yiyor. Ya, bu
insanların beynini geliştirmemek için insanlara et yedirmiyorsunuz
ya. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Hani nerede, hani nerede?
İnsanların beynini geliştirmemek için et yedirmiyorsunuz
kardeşim, geçin bunları.
Bakın arkadaşlar, hakikaten yani Türkiyede bir
zulümdür yapıyorsunuz, yapmayın, etmeyin. Türkiye Büyük Millet
Meclisi çalışanlarına, milletvekillerine işkence
yaptınız, şimdi, bundan sonra da insanlara işkence
yapacaksınız. Yirmi dört saati kırk sekiz saate
çıkarttınız.
İnşallah, umuyorum, bu lafımı
unutmayın, bir gün siz ve sizin çocuklarınız o polise teslim
olacak, kırk sekiz saat nezarethanede kalacaksınız ve de
göreceksiniz, o işkenceyi çektiğiniz zaman bizi
hatırlayacaksınız, Muhalefet bizi destekledi, biz
anlayamadık, yanlışlıkla geldik, oy verdik, rezil olduk.
diyeceksiniz. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, beşinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının tümünün oylanmasından önce,
İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince lehte ve aleyhte söz
isteyen sayın milletvekilleri
Lehte söz isteyen Recep Özel, Isparta Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Recep bilmiyor ki,
bilen birisi konuşsaydı.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Bir gün sana
bunu hatırlatırlar, lehte konuştuğunu.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, şu anda bu yasa teklifinin tümünü
görüştük ve oylamasına gelmiş bulunmaktayız Kimimize göre
altın harflerle kimimize göre teneke harflerle yazılacak olan bir
şeyi Parlamento tarihine sokmuş bulunmaktayız.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Doğru
söyledin.
RECEP ÖZEL (Devamla) İç Tüzükün bütün hükümlerini
-olan, olmayan bir şekilde- ilginç bir görüşme trafiği
yaşayarak büyük bir tecrübe sağladık.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sen de öğrendin
RECEP ÖZEL (Devamla) Bu tecrübeyi sağlayan,
sağlatan herkese de teşekkür ederiz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Isparta halkı
sana gerekli cevabı verecek, merak etme.
RECEP ÖZEL (Devamla) Tabii, bu yasayı,
göğsümüzü gere gere, AK PARTİ Grubu olarak belki de en onurlu, en
şerefli bir evet oyunu kullanmanın şerefini hep birlikte
inşallah yaşayacağız diyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu bir
zafer olmalı herhâlde.
RECEP ÖZEL (Devamla) Burada, bütün AK PARTİ
Grubunda bulunan milletvekili arkadaşlarımıza, sebatla, azimle
çalışarak, burada bulunarak yasaya vermiş oldukları üstün
destekten dolayı da teşekkürlerimizi en kalbi şekilde sunuyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu yasanın öncelikle ülkemize, insanımıza
hayırlı olmasını diliyoruz. Daha güvenli, daha huzurlu bir
Türkiyenin temeli olacağına da inancımız tamdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. Yasamız ülkemize,
milletimize hayırlı olsun diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yine, oyunun rengini belli etmek üzere ve
aleyhte söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Günaydın
arkadaşlar
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Günaydın,
günaydın.
HASİP KAPLAN (Devamla)
(*)
Evet, 132 maddeyle geldiniz, 63 maddede döküldünüz,
döküldünüz, döküldünüz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bir Pirus Zaferi kazandığınızı
zannediyorsunuz. Özgürlükleri yok ederek
YUSUF BAŞER (Yozgat) Özgürlük getiriyoruz ya.
HASİP KAPLAN (Devamla)
kişilik
haklarını yok ederek, adaleti, yargıyı yok ederek
YUSUF BAŞER (Yozgat) Adaleti getiriyoruz.
HASİP KAPLAN (Devamla)
hakkı, hukuku, insan
haklarını, demokrasiyi yok ederek, düşünceyi ve özgürlüğü
yok ederek, faşizme götürerek, Türkiyeyi karanlığa çekerek
YUSUF BAŞER (Yozgat) Aydınlığa
götürerek
HASİP KAPLAN (Devamla)
paşaya kelle götürür
gibi sabahlara kadar angarya angarya, köle, biat
çalıştınız.
Sizler, çocuklarınızın, hiçbir zaman
başınız dik karşılarına
çıkamayacaksınız çünkü Türkiyeyi karanlığa,
faşizme götüren hiçbir kimse alnı ak, çocuklarına bir gelecek
bırakmadı ama biz, muhalefetin direnişi olarak türkülerimizle,
sloganlarımızla, pankartlarımızla bütün Türkiyeye cumhuriyet
tarihinin en şanlı direnişini göstererek sizlere burada pösteki
saydırdık, sizleri uyutturmadık. Sizlerin koltuklarda yatan
resimlerinizi basın çarşaf çarşaf verdi.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Bu daha
başlangıç. Öyle diyordunuz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Sizler, istediğiniz kadar,
Şu an paşanın emrini yerine getirdik. diye övünün. Ama
unutmayın, bu, Pirus Zaferidir.
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) JİTEM ne oldu
Hasip Bey, JİTEM?
HASİP KAPLAN (Devamla) Bu Pirus Zaferinde Türkiye
kazanmadı, 78 milyon yurttaşımız kazanmadı,
eşitlik kazanmadı, adalet kazanmadı, özgürlük kazanmadı;
zorbalık, parmak oylarınızın çokluğu, dikta
anlayışınız, faşizmin karası
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Ve sizin bu koşullarda korkak korkak
duruşunuzla, 2 milyon silahlı güce sığınan bir parti
olarak halkın içine çıkamıyorsunuz. Sizin bakanlarınız
bin tane korumayla halkın içine çıkıyor.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hadi canım.
HASİP KAPLAN (Devamla) Camiye bile namaz
kılmaya bakanlarınız tek başına gidemiyor, sokakta
dolaşamıyorsunuz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Senden mi korkuyor?
HASİP KAPLAN (Devamla) Yolsuzluk almış
yürümüş, hırsızlık almış yürümüş.
Başbakan yardımcılarınızla büyükşehir belediye
başkanlarınız parsel parsel ülkeyi satmaktan bahsediyor,
başkenti satmaktan bahsediyor, haramdan bahsediyor, günahtan bahsediyor,
zehirden bahsediyor, zıkkımdan bahsediyor, her şeyden
bahsediyor.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Sakin, sakin.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Siz de biraz düşünce
olur, insan biraz düşünür; beyin vardır, beyin.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Şov yapma.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bu ülkenin özgürlüklere
ihtiyacı var, bu ülkenin güzelliklere ihtiyacı var, bu ülkenin
barışa ihtiyacı var, bu ülkenin çözüme ihtiyacı var, bu
ülkenin kardeşliğe ihtiyacı var. Siz, JİTEMi getirmek
istiyorsunuz, 1990ları getirmek istiyorsunuz, faili meçhul cinayetleri
getirmek istiyorsunuz, polise vur emri vermek istiyorsunuz,
karanlığı getirmek istiyorsunuz.
ZEYNEP KARAHAN USLU (Şanlıurfa) Onlar gelsin
diye siz istiyorsunuz ama daha çok beklersin.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Darbeci generallerden bir
farkınız yok. 12 Eylül darbeci generalleri de sizin
yaptığınızı yaptı bir farkla, onlar burada
üniformalarıyla oturdu, siz sivil darbecilersiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Bağırma,
bağırma.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bundan sonra darbeci
sizsiniz, vesayetçi sizsiniz. Sizin bu karanlık yasanızı, biz, 7
Haziranda Halkların Demokratik Partisi, halkın vicdanı
barajı gümbür gümbür aşarak gelecek, iktidarınıza son
vereceğiz, yasanızı da paketinizi de başınıza
geçireceğiz, sizi o paketin içine paketleyip sizin biletinizi
keseceğiz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Bağırmadan
konuş.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Çok havalandınız,
çok uçtunuz, tekeriniz çok şişti, lastiklerinizi
patlatacağız, jant üzerinde bırakacağız. Öyle ki
haramı da, hırsızlığı da, yolsuzluğu da,
hepsinin de hesabını sormazsak bize de HDPli demesinler. (HDP
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) PKKlı mı desinler size?
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bunların hepsinin
hesabını soracağız, yargıda kelepçelendiğiniz
zaman hırsızlıktan yargılanacaksınız. Biz
düşüncelerimizden, siz yolsuzluktan; biz özgürlüğü savunmaktan
yargılanırken siz hırsızlık, yolsuzluk, ihaleden,
ülkeyi parsel parsel satmaktan yargılanacaksınız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Ayıp, ayıp,
neden söylüyorsun bunları?
HASİP KAPLAN (Devamla) - Biz çocuklarımıza
güzel bir gelecek bırakacağız, biz çocuklarımıza
onurlu bir defter bırakacağız. Biz çocuklarımıza
övünecekleri bir muhalefet bıraktık.
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Sayın Kaplan, tiyatro
bitti.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti, bu
Meclis güzel bir muhalefet gördü, bir direniş gördü, HDPyi gördü, HDPyi
tanıdı. HDP geliyor, korkunuz, korkunuz, korkunuz, korkunuz,
geliyoruz. (HDP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 684 ve 684e 1inci Ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının özgürlüklere, demokrasiye ve
hukuk devletine aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, polis devleti yasa
tasarısının biraz sonra oylaması yapılacak.
İktidar partisi adına biraz önce burada konuşma yapan son
konuşmacı, bunu, Adalet ve Kalkınma Partisinin bir onuru olarak
değerlendirdi. Benzer bir değerlendirmeyi, 2 Temmuz 2012 tarihinde
yine sabaha kadar süren üçüncü yargı paketi görüşmelerinin sonunda
yine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan bir arkadaş yapmıştı
ve o kabul edilen üçüncü yargı paketini bir zafer olarak
değerlendirmişti. Evet, ortada sizin açınızdan bir zafer
vardır. Bu zafer Pirus zaferidir, kazananı olmayan,
yıktıklarınızın altında bir gün sizin de
kalacağınız bir zafer. Bunun kazananı yoktur, bunun
kaybedeni vardır.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Kazananı
millet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
İnsanımız, halkımız özgürlüklerini bununla
kaybedecektir, demokrasi kaybedecektir ama hiç kimse endişe etmesin. Biraz
sonra kabul edeceğiniz bu yasa, 7 Hazirana kalmadan, önümüzdeki hafta
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesine götürülecektir.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Hep aynı
şeyi söylüyorsunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ve
Anayasaya, hukuka vurmuş olduğunuz bu darbe, inanıyorum ki
Anayasa Mahkemesinden dönecektir.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Farklı
bir şey yapmıyorsunuz, hep aynısınız zaten.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Milletimiz rahat olsun, özgürlüklere kastedenler hiçbir zaman
başarılı olamamışlardır, yine
olamayacaklardır. Bu yasa hukuktan dönecektir, 7 Haziranda milletten
dönecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural
18.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, 684 ve 684e 1inci Ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının özgürlüklere, demokrasiye ve hukuk devletine
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu yasa tasarısının sonuna gelmiş
bulunmaktayız. Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem hukuka hem hukuk
devletine olan inancımızla bu yasanın, açıkçası
özgürlüklere, hukuk devletine, demokrasiye aykırı yönlerine
karşı çıktık ve bu yanlıştan dönmeye davet ettik.
Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, açıkçası,
şiddet ya da şiddetle mücadele, uyuşturucuyla mücadele
konularında açık bir şekilde destek verdik ancak
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. felsefesine
dayalı Türk devlet geleneğinde, maalesef, bu yasayla
İnsanı korkut, sindir ki ben devam edeyim. anlayışı
vardır. Bu yasa Sık ulan, sık. yasasıdır, Otur
ulan, otur. yasasıdır, Konuşma ulan, konuşma.
yasasıdır, Toplanma ulan, toplanma. yasasıdır.
Evet, saraydan şöyle demişlerdi: Bu yasanın
eksiği var, fazlası yok. Netice itibarıyla 63 tane fazla
bulundu. Dolayısıyla, böyle görüldüğü zaman gerçekten,
fazlası olmayan bir yasadan 63 maddeyi çıkartmak zorunda
kaldılar. Ama işin ilginç tarafı, Adalet ve Kalkınma
Partisinin millete eziyet maddelerine sahip çıkıp, millete hizmet
maddelerini çıkartması da Adalet ve Kalkınma Partisinin millet
iradesiyle bağını kestiğini ortaya koyuyor. Bürokratik
oligarşinin temsilcisi olarak görevlerini yapıyorlar. Bu
bakımdan, tarihî olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda
İç Tüzük ve Anayasa çerçevesinde mücadelemizi sürdürdük. Bu çerçevede, hem
Komisyon üyelerine hem de önergelerde, bölümlerde konuşma yaparak bu
yanlıştan dönülmesi için bütün çabalarını sarf eden ve bu
konuda ısrarlı bir hukuk devleti, özgürlük mücadelesi sürdüren
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerine çok teşekkür ediyorum. Ben de
hayırlı sabahlar diliyorum efendim.
Umarım bu açık oylamada, son olarak, ret oyu
çıkmak suretiyle açıkçası bu yasa olduğu gibi geri
gönderilir. Bunu da vicdanlarına havale ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
19.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, 684 ve 684e 1inci Ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının özgürlüklere, demokrasiye ve hukuk devletine
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
Tabii, birazdan bu antidemokratik yasanın
oylaması olacak. Ben demin kürsüden yapmış olduğum
çağrıyı burada yinelemek istiyorum. AK PARTİ içerisinde
vicdanı olan, vicdanının sesini dinleyen, insan haklarına
inanan, demokrasiye inanan, evrensel demokratik kriterleri ilke edinmiş
olan milletvekillerinin bu yasaya karşı tarihin gerektirmiş
olduğu sorumlulukla hareket etmesini temenni ediyorum. Bir antidemokratik
yasa çıkıyor diye Türkiyedeki demokrasi ve özgürlükler mücadelesi
geriye gitmez. Bu ülkedeki 78 milyon halkımız bugüne kadar büyük
badireler atlattı, çok büyük bedeller ödedi, çok büyük acılar çekti.
Bu ülkede sıkıyönetimler, olağanüstü hâller, demokrasiyi
kesintiye uğratan darbe dönemleri yaşandı. Yine bu ülkede belki
de hiçbir ülkede yaşanmamış kadar faili belli olan cinayetler
bizzat devlet eliyle işlendi. Asit çukurlarında gençler infaz edildi.
Sokak ortasında gençler polis kurşunuyla katledildi. Bütün bu
zulümlere rağmen bu ülkedeki demokrasi ve özgürlük mücadelesi asla
kesintiye uğramadı, bundan sonra da uğramayacak. Bu yasa
çıksa bile, bu yasa demokrasi ve özgürlük mücadelesi anlamında,
eminiz ki, 78 milyonda yeni bir kenetlenmeyi beraberinde getirecek. Bizim
açımızdan sözün bittiği yerdeyiz. Bundan sonraki sözü
halkımız söyleyecek. Bunun en yakın tarihini de 7 Haziranda hep
beraber göreceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) Komisyonlara Geri Çekilen
Tasarılar/Teklifler (Devam)
1.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684 ve 684e 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN - Tasarının tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 231
Kabul :
199
Ret :
32 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
üye
İsmail
Kaşdemir Bayram
Özçelik
Çanakkale Burdur
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati:
06.39
ON SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 07.16
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
7nci sırada yer alan, Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkerelerinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
6.-
Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can
ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S. Sayısı: 688)
(x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
07.17
ON DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 07.31
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin On Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
7nci sırada yer alan, Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkerelerinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen teklifin, 19/3/2015 tarihli 80inci Birleşimde,
ikinci bölümde yer alan çerçeve 34üncü maddeden sonra yeni madde 35 kabul
edilmişti.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair
bir önerge vardır.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre, yeni madde
olarak görüşülmesine Komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler görüşmeye açılır ve
maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona
soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle
katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer
maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederim.
Sebahattin
Öztürk
İçişleri
Bakanı
MADDE 36
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir
dakika, bu önergeyi Komisyonun şeyine sunamazsınız yani
kabulüyle ilgili sunamazsınız. Çünkü, Anayasa gereğince
Cumhurbaşkanına tanınan görevler vardır.
Cumhurbaşkanının görevleri içerisinde, bu önergede yazıldığı
gibi istihbarat yapmak yoktur, icrai görevi yoktur. Cumhurbaşkanı makamının
yürütmeyle ilgili görevleri tadat edilmiştir. Cumhurbaşkanı
makamının bunun dışında hiçbir görevi yoktur. Anayasa
gereğince Cumhurbaşkanına tanınmamış bir görevi
ifa etmek amacıyla bir ödenek konulması mümkün değildir,
dolayısıyla görevi değil. Bununla ilgili, yürütmeyle ilgili
yapacağı görevleri Anayasada tadat edilmiştir. Tadat edilen bu
görevler içerisinde istihbarat yapmak, kapalı istihbarat, kapalı
savunma hizmetleri gibi birtakım şeyler yazılı değildir.
Dolayısıyla, yazılı olmayan bir görevi ifa etmek üzere
kaynak vermek mümkün değildir. Bu, Anayasa gereğince doğrudan
doğruya
Açıkçası sizin bunu Komisyonun şeyine dahi
sunmamanız gerektiği gayet açık ve net. Bu, fiilî olarak
Cumhurbaşkanının görevlerini farklı bir şekilde
yaptırma eğilimidir. Gerekçeden bu gayet açık ve net bir
şekilde anlaşılmaktadır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Cumhurbaşkanı
istihbaratçı mı, MİTçi mi ya?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu
maddeyi işleme koymanız mümkün değildir, Anayasaya
aykırıdır Sayın Başkan. Anayasamıza göre
Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Bugünkü Cumhurbaşkanı
Ben tarafsız değilim. Parlamenter sistem bekleme odasına
alınmıştır. dese de Anayasa, Cumhurbaşkanına
tarafsız bir konum vermiştir ve yürütmeyle ilgili görevleri de
bellidir. Cumhurbaşkanı yürütmeyle ilgili görevlerinden dolayı
tarafsız olması nedeniyle sorumsuzdur. Sorumluluğu olmayan,
Anayasa gereği sorumsuz olan bir Cumhurbaşkanına istihbarat
hizmetleriyle ilgili, doğrudan yürütmeyle ilgili, devletin gizli
istihbarat faaliyetleriyle ilgili bir işlemi, bir görevi vermek mümkün
değildir. Tam anlamıyla -eğer bu işlem görürse, kabul
edilirse- gerçekten bu önergeyle parlamenter sistem bekleme odasına
alınmış olacaktır, bu anayasal darbedir.
Şimdi, burada Cumhurbaşkanına örtülü
ödenek verilmektedir ve normal örtülü ödenek sisteminden de
ayrılınmaktadır. Örtülü ödenek bugüne kadar
başbakanların namusuna emanet edilmiş olan bir paradır, o
kullanır. Bir sistem kurulmuştur; başbakanın örtülü
ödenekten kullandığı rakamlarla ilgili olarak başbakan
kimseye hesap vermez. Bu sisteme göre oradan yapılan harcamalar
başbakan, maliye bakanı ve ilgili tarafından imzalanan kararname
esaslarına göre gerçekleştirilir; üçlü bir sistem vardır.
Şimdi, Hükûmetin vermiş olduğu önergeyle bu üçlü sistem terk
ediliyor; bunun nereye harcanacağı, kime verileceği konusunda
Cumhurbaşkanı hiç kimseye hesap vermeyecektir. Başbakanın
bunu paylaştığı iki tane bakanı var, üçü birlikte imza
ediyor; Cumhurbaşkanı tek imzayla bu parayı istediği gibi
kullanacak.
Sayın Başkan, bunu işleme koyarsanız
anayasal bir darbeye teşebbüs etmiş olacaksınız, sizi
uyarıyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Allah, Allah!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kim o
Allah, Allah! diyen, kim o?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Benim, ben söyledim,
ne var bunda?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Uyarıyorum, uyarıyorum; sizi de uyarıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, görevi
olmayan bir konuyla ilgili kesinlikle bunun yapılması mümkün
değil. Yarın, öbür gün Meclis Başkanlığının
görevlerini üstlenir. diye bir şey geldiği zaman kabul mü
edeceksiniz? Anayasada açıkça var. Anayasanın neresinde
Cumhurbaşkanının böyle bir görevi var, neresinde? Yani, sarayda
muhaberat devleti mi kuruldu? Demek ki partilerle ilgili MİTten gelen
algı operasyonu yapmak üzere özel istihbarat dinleme merkezleri
kurulduğu iddiası doğru çıkıyor. Böyle bir şey
olmaz! Bir Cumhurbaşkanının istihbaratla ne alakası
olabilir? Sorumlu Hükûmettir, bunlarla ilgili hizmetleri götürmesi gereken
Hükûmettir; Hükûmetin sorumluluğunda olan bir konunun bu
değişiklikle fiilî olarak Cumhurbaşkanına verilmesi mümkün
değildir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bu önergenin kabulü, Arap ülkelerinde olan Baas
rejiminin Türkiyeye ithal edilmesidir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Buna başta karşı çıkması gereken,
Sayın Başbakanın kendisidir. Millî İstihbarat Teşkilatı
kendisine bağlıdır, istihbarat faaliyetleri kendisine
bağlıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet,
Başbakanlığa bağlıdır, efendim, icrai bir
görevdir, bunu yürütemez.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bunun
Cumhurbaşkanıyla hiçbir ilgisi yoktur, gerekli hâllerde, hangi
hâllerde Cumhurbaşkanına istihbarat konusunda bilgi verileceği
bellidir. Ama istihbarat faaliyetleriyle ilgili Ben şuna şu
parayı vereceğim, doğrudan MİTi yöneteceğim ya da
MİTin içinde oluşturulan o yasa dışı
yapılanmayı yöneteceğim
Bu mümkün değildir, bu odur.
Cumhuriyet Halk Partisi bunu açıkladı, Millî İstihbarat
Teşkilatı içerisinde, 2si İstihbarata Karşı Koymadan,
2si de Stratejik Analiz biriminden olmak üzere, 4 kişilik yasa dışı
bir örgütlenme gerçekleştirilmiştir. Bu örgütlenme, Cumhuriyet Halk
Partisine ve muhalefet partilerine yönelik bir operasyonu
gerçekleştirmektedir, bir algı operasyonunu. Bu, onun
uzantısı bir maddedir, bunu reddediyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Kesinlikle, Sayın
Başkan, yani burada, Anayasada verilmeyen bir görevi ifa etmek üzere
kaynak veremezsiniz milletin bütçesinden.
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Evet, burada, devletin başı konumundaki
Sayın Cumhurbaşkanına özellikle birtakım görevlerini ifa
ederken kullanmak üzere ödenek tahsisiyle ilgili bir önerge var.
Değerli arkadaşlar, burada ayıp kaçan,
yanlış olan, hukuki olmayan, Anayasaya aykırı hiçbir
tarafı yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Hepsi Anayasaya
aykırı. Bu kadar olmaz ya!
AHMET AYDIN (Adıyaman) Değerli
arkadaşlar, Cumhurbaşkanı devletin başıdır,
devletin millî egemenliğinden de aynı zamanda sorumludur. Devletin
yüksek menfaatleri açısından yapılması gereken işlemleri
yapmak, yürütmek üzere görev almıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir görevi yok efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yine, aynı
şekilde, bu millî menfaatlere uygun olarak yürüteceği işlerde
birtakım ödenek tahsislerinin olması da gayet doğaldır.
Bunun doğal karşılanması lazım.
OKTAY VURAL (İzmir) Doğal değil efendim,
hukuki değil! Senin için doğal olabilir, hukuki değil.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bunun, Anayasanın
104üncü maddesindeki devletin başı olması sıfatıyla,
aynı zamanda bu ülkenin başkomutanı sıfatıyla
kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, yine devletin millî
güvenliği ve yüksek menfaatleriyle devlet itibarının gerekleri,
siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar
ERKAN AKÇAY (Manisa) Anayasayı oku Sayın
Başkan, önergeyi okuyorsun.
OKTAY VURAL (İzmir) Ordu mu kuracak?
AHMET AYDIN (Adıyaman) -
ve olağanüstü
hizmetlerle ilgili devlet icapları için kullanılmak üzere
Cumhurbaşkanlığı bütçesine de bu ödeneğin
konulması gerekli durumdadır. Dolayısıyla, bunun,
devletimizin bir numarası olan, devleti temsil eden o makama
yakışır tarzda da bence burada bu Mecliste yaşayan bütün
siyasi parti gruplarının da buna destek olması gerekir diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Yok ya! Yok ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bravo!
Bravo, bravo, kutluyorum sizi!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bu,
kesinlikle kaynaklar verilen görevler itibarıyla verilir. Yapılacak
-gelirler- olan hizmetler mukabilinde milletin vergileri verilir. Bununla
ilgili bir hizmeti, bir görevi söz konusu bile değildir. Tadat
edilmiştir, burada doğal diyorlar. Bu kadar olmaz ya. Anayasada
hangi maddede yazıyor, söyleyin görevleri içerisinde.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Anayasada var.
OKTAY VURAL (İzmir) Neye sokuyorsun? Senin için
doğal.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Doğal tabii.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Anayasa Mahkemesi
OKTAY VURAL (İzmir) Sen maaşından ver.
Sen maaşını ver.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Neresinde olmaz diyor?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime
on dakika ara veriyorum
Kapanma Saati:
07.41
YİRMİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 07.52
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Yirminci Oturumunu açıyorum.
688 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardı,
önergeyi okutmuştuk.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, işleme
alamazsınız. İşleme almanız mümkün değil.
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Cumhurbaşkanının
görevleri tadat edilmiştir. Anayasamızın 104üncü maddesinde
yürütme alanına ilişkin görevler tadat edilmiştir. Bu görevler
içerisinde Cumhurbaşkanına istihbarat yapma görevi, savunma yapma
görevi verilmemiştir. Bununla birlikte, siz, Cumhurbaşkanı
makamına vurucu timleri, faili meçhulleri, istihbarat dinlemelerini
meşrulaştıran bir görev vermiş oluyorsunuz. Kanun
gereğince istihbaratla ilgili bütün görevler Başbakanlık Millî
İstihbarat Teşkilatına ve ilgili kanunlarla diğerlerine
verilmiştir. Bu çerçevede, Cumhurbaşkanı makamına böylesine
icrai bir görevi ifa etmek üzere bir ödenek konulması mümkün değildir
çünkü böyle bir görevi yok. Görevleri arasında değildir, işleme
alamazsınız.
BAŞKAN Sayın Vural, sizin bahsettiğiniz
konular maddede belirtilmiş konular değil. Burada ne maksatla
konulduğuyla ilgili önce Komisyona bir söz vereyim, sonra bir usul
tartışması açayım.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, söz alabilir miyim ben?
BAŞKAN Vereceğim efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan,
bakın, burada, gerekçede, maddede var. Çünkü bu maddenin başında
söyleniyor kapalı istihbarat ve kapalı savunma diye. Bu maddenin
aslına gittiğiniz zaman orada istihbarat ve savunma var.
Dolayısıyla, sizin Yoktur. demeniz doğru değil çünkü
maddede mündemiç, zaten var maddede. Bu durumda, bu olmadığına
göre, sizin işleme koymayla ilgili iradeniz bu -iradenizi anladım-
olduğuna göre işleme alamazsınız, iradenizi belirttiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Anayasanın 105inci maddesine aykırı.
Cumhurbaşkanının böyle bir görevi yok. Görevi olmayan bir konuda
Cumhurbaşkanına örtülü ödenek veremezsiniz, bu bir.
BAŞKAN 104üncü madde.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
İki: Bütçe Kanununun 163üncü maddesine göre, bu, bütçede
değişiklik yapılmasını öngören bir düzenlemedir.
Anayasaya aykırılığını konuştuk ama
ayrıca Anayasanın bütçeyle ilgili düzenlemesine de
aykırıdır. Bu düzenlemeyi yapmak suretiyle
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde şu ana kadar o bütçede
olmayan bir ödenek kaleminin ihdası öngörülmektedir. Bu ödeneğin
miktar olarak burada yazılması önemli değil, şart da
değil. Bu düzenleme yasalaştıktan sonra Maliye
Bakanlığının yedek ödenek tertibinden bu kaleme aktarma
yapılır ve Cumhurbaşkanı örtülü ödeneği kullanmaya
başlar. Bütçede değişiklik yapılabilmesi, Anayasanın
163üncü maddesine göre, Bütçe Kanununun yasalaşma sürecine paralel
olarak takip edilmesi gereken bir süreci gerektirir. Bu, aynı zamanda,
Anayasanın 163üncü maddesine de aykırıdır. Bu nedenle
işleme koyamazsınız Sayın Başkan. Bunu tek yanlı
bir iradeyle, usul tartışmasıyla işleme koymanızı
tavsiye etmiyorum. Bu kürsü bizimdir, bu kürsüyü Anayasa dışı
tutuma karşı korumak bizim hakkımızdır Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kuşoğlu, buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, bu, 5018de Örtülü ödenek başlıklı 24üncü
maddeyi değiştiriyor. Burada Cumhurbaşkanını
Başbakanın yetkilerine ortak ediyoruz ve ortak ettikten sonra...
Teklifin son fıkrası şöyle:
Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki ödenekler
bakımından ikinci ve üçüncü fıkralar kapsamında yer alan
hususlar Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile belirlenir ve
uygulanır. Yani, örtülü ödeneğin nasıl yönetileceğini de
Cumhurbaşkanı belirliyor, tümüyle kendi hâkimiyetine giriyor. Bu,
devlet düzenini değiştirmektir; devlet düzenini
değiştirmek, sistemi değiştirmek. Bu çok önemli. Burada
hiçbirimizin böyle bir yetkisi yok. Hepimizin yeminine aykırı bir
durum bu. Çok önemli bir yanlış yapıyoruz; Anayasaya
aykırı, devlet düzenine aykırı; sistemi
değiştirmektir bu. Bunu yapamayız. Gerçekten çok önemli bir
yanlış yapıyoruz. Yapmayın bunu lütfen. Çok önemli bir
yanlış yapıyoruz bakın.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; burada verilen önergenin gerekçesi
formüle edilirken kanundaki genel düzenlemeye referans
yapılmıştır. Ancak buradan anlaşılması
gereken elbette ki Cumhurbaşkanımıza anayasal olarak
verilmiş görevlerin ifasıyla ilgili bu imkânın
kullanılmasıdır. Gerekçede, kanun metninden genel ifade
alındığı için ilgili bütün hususlar ifade edilmiştir.
Ancak buradan anlaşılması gereken,
Cumhurbaşkanımızın elbette anayasal yetkileri neyse o
yetkileri kullanırken bu örtülü ödenek imkânının da
kullanılmasıdır.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanununun 24üncü maddesine
baktınız da mı söylüyorsunuz bunu? Hangi görev?
OKTAY VURAL (İzmir) 24üncü maddede yazıyor.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) 24üncü madde o şekilde.
OKTAY VURAL (İzmir) İstihbarat var mı
orada?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) 24ü
okudunuz mu Sayın Bakan? Arkanızda uzmanlar var, sorun lütfen.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Ama o görev verilmemiş ki Cumhurbaşkanına.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
24üncü madde, örtülü ödenek, kapalı istihbarat ve kapalı savunma
hizmetleri, devletin millî güvenliğiyle ilgili ve devlet
itibarının gerekleriyle ilgili Hükûmete verilmiş bir görevdir.
Dolayısıyla, Hükûmetin yaptığı icrai bir faaliyetle
ilgili Cumhurbaşkanına istihbarat amacıyla bu kanun hükümleri
çerçevesinde örtülü ödenek kullandırılması mümkün değil.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) İstihbarat değil, diğer gerekçeler,
diğer.
OKTAY VURAL (İzmir) Eğer Sayın
Başkan, bu konuda Cumhurbaşkanının temsille ilgili bu
ödeneği yeterli değilse bu ödeneğin artırılması
için para verin, verin onu. Madem bu görevlerle ilgiliyse görevleriyle ilgili
bütçe tahsis edilmiştir kendisine, Para yetmiyor. diyorsanız 5
katına artırın, 10 katına artırın.
Hiç gerçekçi değil, hiç de inandırıcı
değil Cevdet Bey.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Kanun gerekçesi, maddenin gerekçesi yazılırken
madde metnine baktığımızda böyle bir ibare zaten söz konusu
değil de özellikle, mevcut 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun 24üncü maddesinde birtakım alıntılar, örtülü
ödenekle ilgili var olan madde olduğu için gerekçe oradan esinlenerek
yazılmış, tabii ki madde içeriğinde böyle bir şey yok.
Kaldı ki bunun anayasal yetkiyi
aştığı, anayasal düzene aykırı olduğu gibi
birtakım iddialar da doğru değil. Tam da
Cumhurbaşkanının Anayasadaki görevlerini ve yetkilerini
kullanmak suretiyle verilen bir ödenek
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir görevi yok.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bakın,
Anayasanın 104üncü maddesi Cumhurbaşkanı devletin
başıdır. diyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ne demek o?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bu sıfatla Türkiye
Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Anayasanın
uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu
çalışmasını gözetir. Bunlar tümden zaten
Cumhurbaşkanımıza Anayasa gereği verilen görevler ve
yetkiler. Bunlar tadat edilmiş, evet ama 104üncü maddesinin ilk
paragrafına baktığınızda, devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını,
Anayasanın uygulanmasını gözeten Sayın
Cumhurbaşkanıdır.
Bir başka husus, öyle zannediliyor ki, sanki burada
bir düzenleme yapıldığı zaman bunlar şahsa
bağlı düzenlemelermiş gibi addedilmeye
çalışılıyor.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Bugüne kadar
verildi mi, bugüne kadar var mıydı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Burada bir makamı
temsil ediyor ve Türkiye Cumhuriyetinin Başkomutanlığını
temsil eden bir makam
OKTAY VURAL (İzmir) 400 milletvekili
kampanyası mı yapacak?
AHMET AYDIN (Adıyaman) -
Türkiye Cumhuriyetinin
varlığını, birliğini temsil eden bir makam ve bir
numaralı bir makam, devletin başı olan bir makam. Böyle bir
makama da görevlerini yerine getirirken birtakım ödeneklerin verilmesinin
de çok görülmemesi lazım diye düşünüyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bütçesini artırsın,
bütçesini.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Zira, devletin millî
güvenliği, yüksek menfaatleri, devlet itibarının gerekleri, yine
siyasi, sosyal, kültürel amaçlar adına özellikle birtakım yetkileri
kullanırken Sayın Cumhurbaşkanının
Ki, bu makamda
kimin olduğundan ziyade bu makamın yetkilerinin kullanılması
suretiyle birtakım ödeneklere de ihtiyacının olduğunun
bilinmesi lazım. Ki, bütçe yasasıyla da bir
sıkıntısı yoktur. Zaten, Başbakanlıkta böyle bir
yetki var, bütçede de var bu.
OKTAY VURAL (İzmir) Başbakanı mı
kıskanıyor?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Burada
Başbakanlık bütçesine ibaresi yerine Cumhurbaşkanlığı
ve Başbakanlık bütçelerine şeklinde
Kanun maddesini de tümden
okuduğumuzda da anlaşılacak ki böyle bir
aykırılık da yok diyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, bu öneri, hem İç Tüzük
gereği hem Anayasa gereği hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
teamülleri gereği koyulamaz.
Bugün gerçi biraz
önce Sayın Hasip Kaplanın talebiyle bir yanlış zaten
yapıldı. Eğer bu, 688in
5018 sayılı
Kanunun 6ncı maddesinde var. Biz şimdi kanunun sonuna
gelmişiz. Bu ek madde 5018le ilintilendirilecekse bunun önünde ya da
arkasında olabilirdi İç Tüzük bakımından.
BAŞKAN
Onu tartıştık daha önce efendim.
ENGİN
ALTAY (Sinop) Bu ayrı bir boyut. Burada da değişik,
geçmişte de koyulmayacağına dair sizin içtihatlarınız,
kararlarınız var.
BAŞKAN
- Siz burada yokken bugün usul tartışması yaptık o konuda.
ENGİN
ALTAY (Sinop) Evet, biliyorum, biliyorum, yukarıdan takip ettim.
Ama
daha vahim bir durum var şimdi burada Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet.
ENGİN
ALTAY (Sinop) 5018 sayılı Kanunun 24üncü maddesi örtülü
ödeneği düzenlemiş. Başbakana Hükûmet icapları için diye
söylemiş, istihbaratı, kapalı savunmayı, devletin millî
güvenliğini ve yüksek menfaatlerini saymış. Bununla beraber
Devlet itibarının gereklerinden sonra siyasi ibaresi de var
orada. Siyasi ibaresi de var. Sizin bu
Sizin derken gelen öneri bu
ibarelerden sonra, Hükûmet icapları için kullanılmak üzereden sonra
Başbakanlıktan önce Hükûmet icaplarından önce Devlet
icapları- Cumhurbaşkanlığı diyor,
Başbakanlıkla beraber. Cumhurbaşkanlığının
siyasi -bu anlamda bu kanunda tarif edilen- bir işlemi bizim
Anayasamıza göre olamaz. Cumhurbaşkanının ilaveten
Anayasanın 104ünde tanımlanmış görevleri bellidir
yasamayla ilgili, yürütmeyle ilgili, yargıyla ilgili. Bunlar son derece
açık ve nettir. İlaveten Anayasa 105, Cumhurbaşkanının
sorumsuzluk hâlini düzenlemiştir. Bu Parlamento milletin parasını
Cumhurbaşkanına verecek ve Cumhurbaşkanının
sorumsuzluk hâli var, Başbakanın sorumluluk hâli var. Yani el insaf!
Bu kadar fütursuzca Anayasayı, kanunları, İç Tüzükü,
Parlamento çoğunluğumuz var. diye iktidar grubu çiğneyip
dolanmak isteyebilir. Ama bugün nezih bir siyasi veda konuşması
yaptınız; bunun üzerine siyaseti böyle Anayasayı
çiğneyerek, ayaklar altına alarak, yok sayarak burada bir işlem
gerçekleştirmenizin, ben, sizin dört dönemlik parlamenterlik
hayatınıza da çalınmış kara bir leke olacağını
düşünüyorum. Sizi saygıyla uyarıyor, Anayasanın
icaplarına uymaya davet ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Vural, buyurun.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Anayasamıza göre, bir kere,
genel siyasetin yürütülmesinden sorumlu Bakanlar Kuruludur ve yaptığı
görevlerle ilgili sorumluluğu vardır. Sayın
Cumhurbaşkanının temsil görevi vardır. Bu temsil görevinin
bir icrai yönü yoktur. Dolayısıyla, icrai bir görevi olmayan bir
Cumhurbaşkanına istihbarat amaçlı, savunma amaçlı
Ne
yapacak? Yani özel timler mi kuracak?
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Ordu kuracak.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ordu mu kuracak ya? Yani birilerini bir yere git vurdur mu
diyecek, ne diyecek? Bunlar çok tehlikeli hususlardır.
Başbakana
verilmiş bir görev, Millî İstihbarata verilmiş bir görev,
paralel bir sarayla olduğu zaman devlet yönetilmez. Bu devletin bir
geleneği vardır, bu devletin bir yönetim şekli vardır.
Türkiyede bir Başbakan vardır ve Hükûmeti güvenoyu almış
bir Başbakan buraya hesap verir. Bu durumda, bunlarla ilgili, istihbaratla
ilgili, diğerleriyle ilgili örtülü operasyonların merkezi hâline
gelemez Cumhurbaşkanlığı.
Örtülü operasyon
yapsın. diyorsunuz burada. Bu amaçla veriyoruz. diyorsunuz çünkü örtülü
ödeneğin amacı ve hedefi budur. Bu durumda, bunlarla ilgili,
yapılanlarla ilgili Parlamentoya sorumlu olan Hükûmet olduğuna göre,
milletin vergisinin hesabını kim soracak kesin hesapta? Biz
soracağız. Bunu neyle soracağız? Yaptığı görevle
ilgili soracağız. Cumhurbaşkanının görevleri burada
var Sayın Başkan. Bunlarla ilgili hiçbiriyle bir illiyet
bağı kurulamadı, kuramazsınız, mümkün değil.
Dolayısıyla,
kanunun amacı ve hedefi, icraat yapan yürütme, yani icrai görevi ve
sorumluluğu olan yürütmenin, Hükûmet ve devlet icaplarının
gereği olarak örtülü ödeneği vermesidir.
Cumhurbaşkanının böyle bir görevi yoktur. Bununla ilgili,
istirham ediyorum, para yetmeyebilir, yeni geçirdiniz. Diyor ki: Ödeneğe
ihtiyacı var. Getirin ödeneğini artırın, ödeneğini
artırın. Bunlarla, örtülü ödenek, kapalı savunma hizmetleri,
istihbarat hizmeti yapacak. Bunlar olacak şeyler değil.
Siz, Başbakana karşı sorumlu bir
Bakansınız. Bakın, siz, Başbakana karşı
sorumlusunuz. Başbakan da bakanların koordinasyonundan sorumludur.
Bir İçişleri Bakanının böyle bir önerge vermesi,
Başbakanın sorumluluk alanında olduğu bir istihbarat
görevini Cumhurbaşkanının yürütmesi için ödenek tahsisi ve bunun
da hesap vermeden yapılması sizin Başbakana karşı
sorumluluğunuzu ve Parlamentoya karşı sorumluluğunuzu da
göz ardı ettiğinizi ortaya koyar. Tamamen paralel bir
yapılanmaya izin veriyorsunuz. Böyle bir şeye müsaade etmeyin. Bu,
doğru bir şey değil.
BAŞKAN Evet Sayın Vural, teşekkür
ediyorum.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Başkanlık
Divanının, 688 sıra sayılı Kanun Teklifine 35inci
maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasıyla ilgili Anayasaya
aykırılığı ileri sürülen önergeyi işleme koymama
yetkisinin bulunmadığına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Anayasaya
aykırılığı ileri sürülen bir önergeyi Anayasaya
aykırılık yönünden Genel Kurul değerlendirir. Komisyon salt
çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açılacak ve görüşler paylaşılacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Vural, bir bitsin
konuşmam.
Bu değerlendirme sonunda Anayasaya
aykırılık görülürse yapılacak oylamayla düzenlemeyi Genel
Kurul reddedebilir. Bunun dışında
Başkanlığımızın Anayasaya
aykırılığı ileri sürülen bir önergeyi işleme
koymama yetkisi bulunmamaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) Vardır, vardır
BAŞKAN Hayır efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Var efendim.
BAŞKAN - Anayasaya aykırılıkla
ilgili kararı verecek olan yüce kuruldur. Düzenleme
kanunlaştıktan sonra Anayasa Mahkemesine de anayasaya
aykırılık gerekçesiyle iptal davası açılması ve
düzenlemenin iptal ettirilmesi mümkündür.
Burada tartışılması gereken konu,
Anayasaya aykırılığı iddia edilen bir önergenin
Başkanlık tarafından işleme konulup
konulmayacağıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bu, Anayasaya
aykırılık değil, Anayasada yazılı olmayan bir
görev. Bu, açıktır.
BAŞKAN Sizin bahsettikleriniz önergenin
muhtevası ve gerekçesiyle ilgili yapılan konuşmalardı
deminden bu tarafa ama asıl tartışılması gereken
Başkanlığın buna Anayasaya
aykırılığı iddia edilen bir önergeyi işleme
alıp almama yetkisi var mı, yok mu?
OKTAY VURAL (İzmir) Var.
BAŞKAN Yok efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Var. Var.
BAŞKAN Daha önce de bu konuda
kararlarımız var.
Evet efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, söz alabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Cumhurbaşkanına, görevi
olmayan bir konuda ödenek verilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, varsayalım ki burada bir önerge verildi. Bu
önergede Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet değildir. hükmü var.
Anayasaya aykırılığını ileri sürdük. Siz bunu
işleme koyacak mısınız Sayın Başkan?
BAŞKAN Hayır efendim. O buna örnek
teşkil etmez efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, nasıl örnek değil? Anayasaya
aykırılığın cinsleri mi var yani? Hafif
aykırı, tam aykırı, ilk 3 maddeye aykırı,
diğerlerine aykırı; böyle bir şey olur mu Sayın
Başkan? Cumhurbaşkanının görevi olmayan bir konuda
Cumhurbaşkanına ödenek verilemez. Bu, bütçe hakkına da
aykırıdır. Parlamento bütçelerle yürütme organına
verdiği ödenekleri denetleme hakkına sahiptir.
Cumhurbaşkanına görevi olmayan bir konuda ödenek veriyorsunuz,
Parlamento bunu kesin hesap kanunuyla denetleme imkânına sahip değil.
Bütçe ilkelerine, Anayasanın bütçeyle ilgili hükümlerine de
aykırı Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Aydın, buyurun.
21.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Başkanlık Divanının
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bir önergeyi işleme
almama gibi bir yetkisinin olmadığına ve Sinop Milletvekili
Engin Altayın yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkanım,
İç Tüzükümüzün 84üncü maddesi Anayasaya aykırılık
önergelerini düzenliyor. Bir kanun tasarı veya teklifinin Genel Kuruldaki
görüşülmesi sırasında tasarı veya teklifin belli bir
maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen
önergeler, diğer önergelerden önce oylanır. Tabii, burada Meclis
Başkanlık Divanının yapacağı hiçbir husus yok. Bu
önergenin işleme alınması
Eğer varsa ki Anayasaya
aykırılık önergeleri, bu işleme alınır madde
görüşülmesine geçtikten sonra ve bunu diğer önergelerden önce Genel
Kurulun oyuna sunabilir. Dolayısıyla, bu noktada tamamen Genel
Kurulun oyuna bağlı olarak bunu ancak halledebiliriz.
Başkanlık Divanının Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle bir önergeyi işleme almama gibi bir yetkisi yok.
Bir ikinci husus, az önce de söylendi, sanki
Cumhurbaşkanlığına siyasi propaganda yetkisi için ödenek
ayrılıyormuş gibi.
ENGİN ALTAY (Sinop) Evet.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Eğer metnin
tamamı okunsa, Engin Bey, bir bakın, orada metin değişiyor.
ENGİN ALTAY (Sinop) Okudum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bakın, devamında
ne diyor? Aslına bakın, 5018 sayılı Kanunun 24üncü
maddesine bakın. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve
Başbakanın ve ailesinin kişisel harcamaları ile siyasi
partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz.
diyor. Çok açık ve net bir şekilde zaten bunun içerisinde var,
devamında var. Okumadığınız için
ENGİN ALTAY (Sinop) Sen siyasi amaçla siyasi
parti
AHMET AYDIN (Adıyaman) Hayır, siyasi parti,
siyasi değil. Başbakan dahi kullanamaz, değil
Cumhurbaşkanı. Başbakan da kullanamaz, Cumhurbaşkanı
da kullanamaz bu düzenlemeye göre.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Arkadaşım,
örtülünün hesabını kim soracak, kime verecek?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Dolayısıyla,
bunun siyasi partilerin idaresinde, propagandasında ya da seçim
ihtiyaçlarında asla kullanılamayacağı da hükme
bağlanmıştır. Bu gerekçeler de yerinde değildir.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Örtülünün
hesabını kime verecek?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim, bir an önce maddenin
görüşülmesine de başlanmasını arzu ediyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
Sayın Aydın hem oturduğu yerden, bir kere, beni bu metni
okumamakla itham etti, ayıp etti. Ben bu metni 3 kere okudum evde
Beyefendi.
RECEP ÖZEL (Isparta) O değil, metni
AHMET AYDIN (Adıyaman) O metin değil.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hayır, hayır, sen de
bunu okudun, madde 24.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ben onu demiyorum,
hayır, Maddenin tamamına bak. dedim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Siyasi amaçla siyasi partiye
hizmetin ayrı şey olduğunu bilmiyorsan sen bu siyaseti
bırak.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bırak Allah
aşkına ya!
RECEP ÖZEL (Isparta) Şunu gönderelim size de,
bakın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bu metne bakın, metin çok
açık.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ben söz istiyorum Sayın
Başkanım bu konuda, bir Grup Başkanıyım.
BAŞKAN Açık zaten, söz verdim efendim.
22.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (Sinop) Evet, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Aydın laf
çarpıtıyor şimdi. Bu 24ü okudum, Burada, bir sürü, örtülü
ödenekle ilgili hüküm var, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar diye de hüküm
var. dedim, peşine dedim ki: Cumhurbaşkanının ettiği
yemin gereği, bir kere, siyasi amacı olamaz. Dolayısıyla
bu metne, siz bu metnin altına Başbakandan önce
Cumhurbaşkanını eklerseniz bu maddeyle
BAŞKAN Efendim
Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Sinop) Cumhurbaşkanının
hem ettiği yeminle hem 104 ve 105le çelişir. Bunu söylüyorum.
Siyasi
BAŞKAN Ben açıklamasını
yaptım, tartıştığımız konu o değil.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
Sayın Aydın
BAŞKAN Evet, tamam
ENGİN ALTAY (Sinop) Bizi izleyenler benim söylediklerimi
yanlış anlıyor Aydının sözlerinden dolayı.
Siyasi amaç başka şeydir, siyasi partiye hizmet başka
şeydir. Bunu söylüyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Vural, son söz.
23.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Başbakana Anayasa gereğince görevlerinde
kullanmak üzere örtülü faaliyetleri için tahsis edilmiş ödeneğin
Cumhurbaşkanına verilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biraz
önce dediniz ki: Anayasaya aykırılığı
sunarsınız, yaparsınız. Kanun geldi, dedi ki: Meclis
Başkan Vekilliği görevini kanunla Cumhurbaşkanı Sözcüsü
İbrahim Kalın yönetir. Ne yapacaksınız? Anayasaya
aykırı, işleme mi alacaksınız?
Sayın Başkan, burada doğrudan doğruya
bizim Anayasamızda Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri
içerisinde Bakanlar Kurulu ve bakanları denetleme görevi vardır.
Bakanları denetleme görevini, hem kesin hesap kanunu hem bütçe
kanunları hem de diğer komisyonlar vasıtasıyla -bu
denetimi- yaparız. Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu bu amaçla
kuruldu, Millî İstihbarat Teşkilatının ve diğer
güvenlik kurumlarının denetlemesi.
Şimdi, Cumhurbaşkanının kapalı
istihbarat ve kapalı savunma hizmetlerinin denetlenmesi icrai bir
faaliyettir ve icrai faaliyetlerin tamamı Meclise hesap vermek
durumundadır. Herkes hesap verir ve vermek durumundadır ama
Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu vardır. Bu durumda bunun
açıkçası bu 5018 kapsamında Başbakanın hükûmet
icapları ve Anayasa gereğince kendine verilmiş görevleri
kullanmak üzere örtülü faaliyetleri için tahsis edilmiş bir ödenek
Cumhurbaşkanına verilemez çünkü Cumhurbaşkanı Başbakan
değildir, icraatçı değildir. Ha, bununla ilgili,
Cumhurbaşkanının, dediğim gibi, parası yetmiyor,
toplayalım, verelim, gönderelim; bütçesi bitmiştir, ödenek
aktarsın Maliye Bakanı. Bu ihtiyaç varsa Maliye
Bakanlığı ödenek aktarır. Demek ki -örtülü ödenekten amaç
ve hedef- bu konuda tahsis edilmeyen bir ödeneği, kendisine verilmeyen bir
görevi ifa etmek için bunu kullanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu işleme alınamaz.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
6.- Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S.
Sayısı: 688) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum efendim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer
maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederim.
Sebahattin
Öztürk
İçişleri
Bakanı
"MADDE 36- 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 24 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "Hükümet icapları" ibaresi
"Devlet ve Hükümet icapları" şeklinde,
"Başbakanlık bütçesine" ibaresi "Cumhurbaşkanlığı
ve Başbakanlık bütçelerine" şeklinde ve
"Başbakanın ve ailesinin" ibaresi
"Cumhurbaşkanının, Başbakanın ve
ailelerinin" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki
ödenekler bakımından ikinci ve üçüncü fıkralar kapsamında
yer alan hususlar Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile
belirlenir ve uygulanır.""
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
şimdi, bu önerge İçişleri Bakanı tarafından
imzalanmıştır. Hükûmeti temsil eden makam o değildir.
Dolayısıyla, Hükûmet bu önergeyi verebilir, Hükûmet verebilir.
Hükûmeti temsil eden olmadığı için işleme
alamazsınız. Alamazsınız, yok. Hükûmeti temsil eden irade
burada. Alamazsınız efendim, Hükûmeti temsil eden irade burada.
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
alamazsınız, usul tartışması açıyorum.
Alamazsınız!
BAŞKAN Usul tartışması açalım.
Buyurun.
Lehte, aleyhte söz isteyen?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
alamazsınız.
BAŞKAN Niye alamam efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Hükûmeti temsil eden irade burada, Sayın Cevdet Yılmaz bu durumda.
İçişleri hangi sıfatla veriyor? Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, şunu
soruyorum: Hükûmet değişiklik önergesi verebilir ya da
BAŞKAN Evet, İçişleri Bakanı veriyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bakın, Hükûmeti
temsil eden Bakan burada, iradesi yok.
BAŞKAN Biraz önce buradaydı
İçişleri Bakanı canım. Olur mu? Lütfen Sayın Vural,
öyle şey söz konusu değil.
Evet, lehte
AHMET AYDIN (Adıyaman) Lehte.
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte.
ENGİN ALTAY (Sinop) Aleyhte.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, siz
hukuk mu yapıyorsunuz ya? Siz gerçekten Anayasaya, hukuk devletine yemin
mi ettiniz? Sizin iradeniz yok. Nasıl korsan birisi veriyor da
görüşülüyor? Siz Hükûmeti temsil ediyorsunuz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Korsan değil, Hükûmetin bir Bakanı.
OKTAY VURAL (İzmir) Bakan olsun.
BAŞKAN Usul tartışması
açıyorum.
Lehte söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman
Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER (Devam)
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 688 sıra sayılı
Kanun Teklifine 35inci maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasına
ilişkin İçişleri Bakanı tarafından verilen önergeyi
işleme almasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, tabii, bugüne kadar bizim
hem İç Tüzük gereği bildiğimiz,
uyguladığımız hem de Meclisin teamüllerinde hakikaten
sürekli gördüğümüz, yaşadığımız ve tecrübe
ettiğimiz bir hususun olmaması gerektiği yolunda ve buna
ilişkin olarak da bir usul tartışması açıldı.
Şimdi, burada Hükûmeti kim temsil edebilir? Hükûmete
ait Bakanlar Kurulundan herhangi bir bakan arkadaş temsil edebilir mi?
Edebilir. Kim önerge verebilir? Herhangi bir bakan yine Hükûmet adına
önerge verebilir mi, İç Tüzük gereği bu yetkisi var mı? Var.
Dolayısıyla, bir arkadaş, bir bakan bir önerge verebilir, bir
başka bakan Hükûmeti -Hükûmet sıralarında, Komisyon
sıralarında- burada temsil edebilir. Bunun burada tartışma
konusu dahi yapılmasını açıkçası ben abesle
karşıladım. Böyle bir şey doğru değil. Burada
usul var erkân var, burada İç Tüzük var, bugüne kadarki bütün Meclis
teamülleri var.
Dolayısıyla, şu anda bunun devam etmesi ve
madde ihdasına ilişkin görüşmelerin de bir an önce
başlaması gerekir. Buna ilişkin birtakım başka
ihtirazi kayıtlar oldu. Anayasaya aykırılık iddiaları
dile getirildi. Anayasaya aykırılığı da yine İç
Tüzükümüz çok açık ve net bir şekilde ifade etmiş. İç
Tüzükümüzün 84üncü maddesine göre de bir Anayasaya aykırılık
iddiası varsa ilgili madde görüşüldüğü zaman buna ilişkin
olarak Anayasaya aykırılık önergesi verilebilir. Bu Anayasaya
aykırılık önergesi de diğer önergelerden önce
görüşülür ama diğer önergelerden önce görüştükten sonra Genel
Kurul tarafından oylanarak karara bağlanır.
Dolayısıyla, Meclis Başkanlık Divanının gelen bir
öneriyi ya da bir madde ihdasını, başka bir önergeyi Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle işleme almama yetkisi yoktur,
böyle bir yetki yok. Dolayısıyla, burada bu önergenin, madde
ihdasına ilişkin Hükûmet tarafından verilen önergenin,
işleme alınan bu önergenin ki işleme alınmak durumunda,
işleme de alındı Meclis Başkanlık Divanı
tarafından, haklı ve doğru bir şekilde- üzerindeki
görüşmelerin bir an önce yapılması lazım.
İkincisi, değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Devletin ve milletin
birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını
sağlar. Anayasanın 104üncü maddesine
baktığımızda böyle.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Bunlar parayla
mı satılıyor?
AHMET AYDIN (Devamla) - Yine, Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Başkomutanlığını temsil eder, Türkiyenin onurunu
temsil eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) Ve bu manada da yapmış
olduğu Anayasal görevlere ilişkin olarak da var olan
Başbakanlıktaki birtakım örtülü ödeneklerin
Cumhurbaşkanlığında da olması kadar doğal bir
şey yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Süleyman Şahı terk edip kaçan bir ülke.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Bunlar parayla
mı oluyor kardeşim?
AHMET AYDIN (Devamla) - Lütfen arkadaşlar, bunu çok
fazla da farklı yollara çekmeyelim. Meramımız çok açık, net
ortadadır ve bu şahsa yönelik olarak verilen bir paye de
değildir, makama dönük verilen bir şeydir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın, teşekkür
ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çok açık bir Anayasa ihlali yapmaz diye umuyorum bu
Meclis. Şunu da merak ediyorum: Sayın Davutoğlunun bundan
haberi var mı, yok mu? İnanın, merak ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Yoktur, yok, darbe
yapıyorlar, yiyorlar adamı.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben olduğunu
zannetmiyorum çünkü 24üncü madde çok açık.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Başbakanımızın talimatı olmadan hiçbir şey
yapmayız.
ENGİN ALTAY (Devamla) 24üncü madde örtülü
ödeneği Başbakanlığa belli gerekçelerle tahsis etmiş.
Bu gerekçelerin hepsi bir sorumluluk da gerektiriyor yani Ben bu işi
yaparım ama sorumlu olmam. denecek bir hâl değil. Bu gerekçeler
istihbarat, kapalı savunma, devletin millî güvenliği, yüksek
menfaati, devlet itibarının gerekleri ve biraz önce iddia
ettiğim konu, siyasi amaçlar. Cumhurbaşkanının siyasi
amacı olur mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Devletin yok mu?
ENGİN ALTAY (Devamla) Devletin olur. Devletin ali
menfaati Cumhurbaşkanlığı makamından bir siyasi amaç
değildir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Kim temsil ediyor? Devletin siyasi amacını kim
temsil eder?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir siyasi amaç
değildir. Cumhurbaşkanı kendisine Anayasada verilmiş
görevleri yapar, bu da 3e bölünmüş.
a) Yasamayla ilgili.
b) Yürütmeyle ilgili.
c) Yargıyla ilgili.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yürütmenin başı
kim?
ENGİN ALTAY (Devamla) Cumhurbaşkanı
sarayda bıldırcın çiftliği kurabilir ama bir istihbarat
timi sarayda kullanamaz Cumhurbaşkanı, kullanamaz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Öyle bir şey yoktur.
ENGİN ALTAY (Devamla) Madem o kadar emin, 400
verin, verin. deyip duruyor, beklesin iki ay daha, 400 alınca yapsın
bu işi, sistemi değiştirince yapsın.
RECEP ÖZEL (Isparta) O zaman başka bir şey
yapacağız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) O zaman başka,
başka.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ya, ya, evet!
Sayın Başkan, bu teklif gerçekten Anayasaya
aykırıdır, Anayasa Mahkemesinden dönmemesi de mümkün
değildir. Bu teklifle devletin kabuğunu değiştiriyorsunuz,
devletin özünü değiştiriyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var? Nerede
yazıyor özünü değiştirdiği?
ENGİN ALTAY (Devamla) Anayasayı, her
vesileyle söylüyorum, ayaklarınızın altına alıp
çiğnemeye çalışıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yok, yapmayın.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben daha önce de bu ülkede
on üç gün Anayasa ayaklar altında süründüğü vakit bu kitabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
fırlattığımda, aldığım eleştirilere
şu cevabı verdim: Benim fırlattığım Anayasa veya
İç Tüzük değildi, benim fırlattığım kitap da
değildi çünkü siz onun özünü ve ruhunu iğfal etmiştiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Aboo!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Çok ayıp.
ENGİN ALTAY (Devamla) Özünü ve ruhunu
boşaltmıştınız. Benim kürsüye
fırlattığım bir selülozdan ibaretti. dedim. Şimdi de
yapılmak istenen budur.
Burası -hep söylerim- kanun koyan bir yer. Kanunlar,
Anayasa her yerde çiğnenebilir. Sayın Başkan, kanunların ve
Anayasanın hiç ama hiç çiğnenmeyeceği yeryüzünde 780.500
kilometrekarelik coğrafyada 1 metrekarelik alan neresi derseniz, ben
oturduğunuz koltuğun kapsadığı alanı söylerim.
Türkiyenin her yerinde Anayasa çiğnenir belki ama orada çiğnenmez.
Sizi Anayasaya göre oturduğunuz koltuğun şanına göre
işleme tekrar davet ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen Mehmet Doğan Kubat, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ya,
Başbakana güvenmiyor musunuz? Niye Cumhurbaşkanına istihbarat
örgütü ödeneği vermeyi düşünüyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Darbe planlıyorlar
herhâlde.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul görüşmesinde Başkanlığın tutumu
lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Anayasada 114üncü madde
de Seçimlerde geçici Bakanlar Kurulu başlığını
taşıyan bu madde de, seçimlerden önce Adalet, İçişleri ve
Ulaştırma Bakanlarının istifa edeceği hükmünü amirdir.
Bu çerçevede, Sayın İçişleri Bakanının istifası
üzerine, yine, bu madde gereğince dışarıdan bir bakan
atanmıştır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Bağımsız diyor ama bağımsız diyor.
Bakın, dikkat edin, orada bağımsız kelimesi var.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Anayasanın
109uncu maddesi Bakanlar Kurulunun kuruluşunu düzenler.
Dışarıdan atanan Bakanlar da bu Bakanlar Kurulunun bir üyesi ve
onlarla yine
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Aç
Anayasayı oku bağımsız kelimesi var.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bağımsız da kimden
bağımsız?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) 112nci maddenin son
fıkrasını okursanız, bu, milletvekili olmayanların da
Millet Meclisi önünde ant içecekleri ve Bakan sıfatını
taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları
kayıt ve şartlara uyacakları, yasama
dokunulmazlığına sahip bulunacakları, Millet Meclisi üyeleri
gibi ödenek ve yolluk alacakları da yine Anayasada düzenlenmiş.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Ya,
Doğan Bey, bu anlattıklarının ne alakası var bu
şeyle?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Sayın
İçişleri Bakanının Anayasadan kaynaklanan bu
sıfatından dolayı
OKTAY VURAL (İzmir) Örtüsüz verin, niye örtülü
veriyorsunuz?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) -
yine İç
Tüzükün 62nci maddesine göre Hükûmetin temsili, burada görüşmelerde
oturup başından sonuna kadar Hükûmeti temsil etme yetkisi var. Yine
İç Tüzükün 91 ve 87nci maddelerinde çok açık biçimde kimlerin
önerge verebileceği, milletvekillerinin, esas komisyonun ve Hükûmetin
önerge verebileceği çok açık ve net biçimde düzenlenmiştir.
Dolayısıyla, İçişleri Bakanının milletvekili
olmayan birisi olması, dışarıdan atanmış
olması onun Anayasa ve İç Tüzükte tanınan hakları
kullanmasına bir engel teşkil edecek durum değildir. Aksine,
temsilde birlik kuralı gereğince Bakanlar Kurulunu, Bakanlar Kurulunun
herhangi bir üyesi Genel Kurulda çok rahatlıkla temsil edebilir.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Onlar versin,
bağımsız Bakan vermesin.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Tartışma
konusuna gelince, evet, gerekçe biraz insanın zihninde müphem
uyandıracak ama
OKTAY VURAL (İzmir) Kanun öyle zaten.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) -
Sayın
Bakanımız çok güzel ifade ettiler, 5018in 24üncü maddesindeki
gerekçeden esinlenerek alındığı için. Ama, değerli
arkadaşlarım, 24üncü madde devlet itibarının gereklerinden,
siyasi, sosyal ve kültürel amaçlardan bahsediyor.
ENGİN ALTAY (Sinop) Canım, onun için örtülüye
gerek yok.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Başbakan
yapar o işi, Başbakan yapar, Başbakan yapar.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Anayasanın
104üncü maddesi Cumhurbaşkanına devletin başı diyor,
hükûmetin başı 112nci maddeye göre de Başbakan diyor; devleti
ve hükûmeti ayırmış.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Devletin başının
görevleri Anayasada yazıyor.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Devletimizin de
itibarının gerekleri olabilir, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar
olabilir. Burada zaten istihbarat vesaire, bu Anayasa ve yasalarla
bunların hangi birimlere, makamlara bağlı olduğu belirli.
Bu, Bakanımızın da belirttiği gibi, Anayasada Sayın
Cumhurbaşkanımıza tanınan ve özellikle devlet
itibarının gerekleri çerçevesinde kullanılmak amacıyla
tahsis edilen bir ödenektir.
Başkanımızın tutumu yerindedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kubat.
ENGİN ALTAY (Sinop) Başbakanın haberi
var mı, onu söyle, Başbakanın haberi var mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) Var, var, olmaz mı ya? Grup
Başkan Vekilimiz burada, grup burada.
ENGİN ALTAY (Sinop) Bence yok Başbakanın
haberi bu işten.
BAŞKAN - Aleyhte söz isteyen Oktay Vural, İzmir
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, tabii,
aslında bu önerge
Samimiyetle söylüyorum ve gözlerden de şunu çok
rahat anlıyorum ki burada ister gülücüklerle, ister methiyelerle,
bazıları kendilerini göstermek için, dördüncü kattaki paralel
terminalin kendisini göstermek için yapsa bile vicdana sığmadığını,
doğru olmadığını gözlerinizden anlıyorum.
Samimiyetle söylüyorum bakın. Bu doğru bir şey değil. Bir
Hükûmetin, kendisine verilmiş bir görevle ilgili olarak Cumhurbaşkanının
bu görevi yapması için ödenek oluşturması demek, Hükûmetin kendi
görevini başkasına ve Parlamentoya hesap vermeyecek bir kuruma
vermesi kendisini inkârdır. Siz şu anda kendinizi inkâr ediyorsunuz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bununla ilgili verdiğiniz önergeyle,
güvenoyu verdiğiniz Hükûmetin, kanunlarla görevlendirdiğiniz,
Anayasayla görevlendirdiğiniz kurumların görevi
dışında fiilî olarak görev yapmasını
sağlıyorsunuz. Bu hukuk değildir, bu fiilî durumdur. Fiilî
durumlarla devlet yönetilmez. Bakın, biraz önce söyledim, Sayın
Başkan, değişiklik önergeleri, 87nci maddede Maddenin
eklenmesi hakkında, milletvekilleri, esas komisyon veya Hükûmet
isteyebilir. diyor, değil mi? Peki, Hükûmetin temsiliyle ilgili 62nci
madde: Her görüşmenin başından sonuna kadar, Hükûmet adına
görüş bildirmek üzere Başbakan, ilgili bakan veya zorunlu hâllerde
yetkilendirilmiş birinci derecede sorumlu daire amirleri bulunur.
Hükûmeti temsil eden burasıdır ve bu yönüyle gerekçeye
bakıldığı zaman, gerekçe diyor ki: Bu maddeyle Genel
Kurulda Hükûmetin Başbakan, ilgili bakan temsili kuralı sevk
edilmekle Hükûmetin Genel Kurulda tek bir görüşle ortaya
çıkmasını sağlamaktır. Ne olacak? Her bir bakan Ben
Hükûmetim diye önerge verirse olur mu Sayın Başkan? Hükûmeti temsil
eden irade budur, Hükûmeti temsil eden irade Sayın Cevdet
Yılmazdır, Cevdet Yılmazın da böyle bir temsille ilgili,
önerge vermeyle ilgili durumu olmadığına göre, Hükûmet
adına verilmiş bir önerge yoktur. Nasıl milletvekili, Sayın
Başkan
Berber Hicabi önerge verebilir mi? Veremez. Milletvekili ya da
Hükûmet
BAŞKAN Hükûmeti temsil eden her bakan verir,
Hükûmet üyesi her bakan verebilir efendim.
OKTAY VURAL (Devamla) Hükûmet sırasında
oturmayan birisi, Hükûmeti temsil etmeyen birisi önerge verebilir mi? Veremez.
Yetkisiz temsil olur, bu gerçekten çok yanlıştır. Sayın
Cevdet Yılmazın böyle bir iradesi Hükûmet adına
olmadığına göre, bu tamamen darbe anlayışıyla
getirilmiş ve bir bakıma kim zorluyor, onu da bilmiyorum
açıkçası.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün Hükümetin
temsili başlıklı 62nci maddesinde, Hükûmet adına
görüş bildirmek üzere Başbakan veya ilgili bakanın hazır
bulunacağı belirtilmektedir. Önergede imzası bulunan
bakanın görüşmelerde bulunma zorunluluğu bulunmayıp önemli
olan Hükûmetin temsilidir.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
6.- Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S.
Sayısı: 688) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi soruyorum: Sayın Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Salt çoğunluğumuz vardır, önergeye salt
çoğunluğumuzla katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Şahsım adına
aleyhte söz istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben de şahsım
adına istiyorum, lehte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
grup adına
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
kim istiyor efendim?
ENGİN ALTAY (Sinop) Akif Bey.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ben şahsım
adına aleyhte istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben de şahsım
adına istiyorum, lehte.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ben de şahsım adına
istiyorum efendim.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Ben de istiyorum.
BAŞKAN Sayın Altay istedi sözü.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tamam, ben de lehte istedim.
İki tane yok mu efendim? Onlar şimdi kalktı.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ya yazılı
verildi, şahıslar verdi. Sayın Başkanım,
şahıslar adına verildi yazılı olarak, önceden verildi.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, yazılı verdik, orada var bizim taleplerimiz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Tutanaklara bakılsın
efendim, Haydar Beyin önce olduğu görülecek.
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisinden
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şahıs konuşmaları için tutanaklara bakalım Sayın
Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz Divana teslim ettik
şahıs adına olanı.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
kim istiyor Sayın Vural?
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, söz talep
edenleri
BAŞKAN Evet, madde üzerinde, şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önceki
tartışmalarda konuyu bir parça aydınlatmaya
çalıştım ama bir kez daha konuyu ana hatları
itibarıyla, anayasal çerçevede sizlere anlatmak istiyorum.
Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı örtülü ödenek
ihtiyacı duymamıştır. Eğer böyle bir ihtiyaç olsaydı,
Türkiyede yönetim buna göre kurulurdu, Cumhurbaşkanının buna
göre anayasalarda yazılı görevleri olurdu ve
cumhurbaşkanlarına da bütçelerle örtülü ödenek
ayrılırdı. Bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanı Bana
örtülü ödenek verin. dememiş. Bunu tek söyleyen Türkiyenin 12nci
Cumhurbaşkanı, Parlamenter sistem bekleme odasına
alınmıştır. diyen Sayın Erdoğandır.
Sayın Erdoğanın bunu istemesinin şüphesiz nedenleri var,
şüphesiz nedenleri var. Bu talebin MİTte yaşanan son
gelişmelerle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
MİTte yaşanan gelişmeler üzerine Sayın
Cumhurbaşkanı; MİTi, MİTin içinde yasa
dışı olduğu ifade edilen ve basına geçen o
yapıyı kendine bağlamak istemektedir. Türkiyede artık
gizli kapaklı operasyonlar bu önergeden sonra Erdoğanın talimatıyla
çok daha rahat bir şekilde yapılıyor olacaktır.
Anayasaya aykırıdır. Bunu Anayasa
Mahkemesine Anayasaya aykırılık nedeniyle
taşıyacağız tabii ki ama Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun buna alet edilmiş olmasını
ve Cumhurbaşkanından geldi diye bu talep otomatik olarak buna
uyulmuş olmasını üzüntüyle karşılıyorum. Bu,
parlamenter sisteme ihanettir. Bu, Başbakana ihanettir. Başbakan
yürütmenin başı olan kişidir, yürütmenin bütün
işlemlerinden dolayı Sayın Başbakan sorumludur. Öyle
olduğu hâlde ve istihbarat hizmetleri Sayın Başbakana
bağlı olduğu hâlde sorumsuz olan bir Cumhurbaşkanına
istihbarat hizmetlerini yürütme, Millî İstihbarat
Teşkilatını yönetme görevi verilmektedir.
Düzenleme, bu şekliyle bütçe hakkına da aykırıdır.
Bütçe kanunlarıyla millet adına hareket eden milletin vekilleri
yürütme organına bir bütçe verir. Bu bütçenin nasıl
harcandığını, amacına uygun olarak harcanıp
harcanmadığını denetlemek de millet adına burada görev
yapan milletvekillerinin hakkıdır, görevidir. Milletvekilleri,
milletin vermiş olduğu bu ödenekleri denetleyebilmek için, bu
ödenekleri ve bunların nerelere harcandığını bilmek
zorundadırlar ve bunların görevlere uygun olarak verilip verilmediğini,
harcanıp harcanmadığını bilmek zorundadırlar.
Cumhurbaşkanına görevi olmayan bir konuda ödenek verilmektedir. Bu,
bütçe hakkına, dolayısıyla, Anayasanın bütçeyle ilgili
hükümlerine de aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, doksan iki yıllık
cumhuriyet hayatımızın son on üç yılını Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetleriyle geçirdik. On üç yıl önceye göre
bugüne baktığımızda, bugünden yarına
baktığımızda insanımızın geleceğe daha
umutla baktığını söylemek mümkün değildir.
Bu önergeden önce kabul edilen polis devleti yasa
teklifi, şimdi kabul edilecek olan bu önerge ve bundan sonra bu önergenin
eklendiği tasarıda yer alan iki düzenlemeyle birlikte Türkiyede
polis devletinin bütün kurumları adım adım
yerleştirilmektedir.
Bu, görüştüğümüz teklife eklenen bu önerge
yanında, teklifte kişisel verilerin korunması adı
altında yapılan, gerçekte kişisel verilere devletin
müdahalesinin yolunu açan bir düzenleme var.
Yine, İnternet yasakları olarak
isimlendirdiğimiz ve daha önce Anayasa Mahkemesine götürerek iptal
ettirdiğimiz düzenlemeler görünüşte Anayasa Mahkemesinin iptal
kararlarındaki gerekçeler dikkate alınarak hazırlanmış
gibi gözükmekle, yani bize öyle anlatılmakla birlikte, gerçekte tamamen
Anayasa'ya aykırı olarak yine devletin İnternete müdahalesini,
İnternet sitelerine kapatma yönlü müdahalesini yasalaştıran, onu
meşru saymaya çalışan bir düzenleme vardır. Yani
İnternetle ilgili düzenleme bu şekildedir.
Polis devleti yasa tasarısı,
Cumhurbaşkanına örtülü ödenek verilmesi yönündeki düzenleme,
İnternete müdahale, kişisel verilere müdahale, onlara devletin
müdahale etmesinin, devletin ulaşmasının yolunu açması
Türkiye'de artık demokrasiden uzaklaşıldığını,
bir dönem Arap ülkelerinde olan, hâlen bir kısım Arap ülkelerinde
yine var olan Baas rejiminin ve El Muhaberat istihbarat
anlayışının Türkiye'de olduğunu görüyoruz. Bu
düzenlemelerle, El Muhaberat artık Türkiye'dedir. Türkiye gerçekten bu
düzenlemeyle ve diğer saydığım düzenlemelerle parlamenter
sistemi rafa kaldırmış olacaktır. Bekleme odasına
Gerçekten daha önce Cumhurbaşkanının bir güç gösterisi olarak
ifade ettiği, Hükûmete baskı kurmak amacıyla ifade ettiği
bu cümle bu düzenlemelerle, özellikle de bu istihbarata yönelik örtülü ödenek
verilmesi düzenlemesiyle hayata intikal etmiş olacaktır.
Ama şuna inanıyorum: 7 Haziranda seçim
yaşayacağız, 7 Hazirana kadar elbette Anayasa'ya
aykırı gördüğümüz bu düzenlemeleri Anayasa Mahkemesine
götüreceğiz. Anayasa'ya aykırı olduğundan şüphe
etmediğimiz bu düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edileceğinden hiçbir kuşkumuz yoktur demek istiyorum. Elbette Anayasa
Mahkemesinin ne karar vereceğini bilemeyiz ama Anayasa Mahkemesinin son
dönemlerde vermiş olduğu hukuku yücelten kararların bu
Anayasaya aykırı diğer düzenlemeler nedeniyle de yeniden
verileceğini tahmin ediyorum.
Bir yandan çocuklarının vakıflarına
hazinenin yani milletin arazilerini kanun yoluyla pervasızca
bağışlayanlar, öte taraftan 14 yaşındaki öğrenci
çocukları cezaevine gönderenler ve onların cezaevlerindeki
acıları üzerine mutluluk kuranlar, mutluluk inşa edenler.
90ların mazlumuydunuz, 2002 yılında
iktidara gelirken 90ların mazlumuyuz. diyerek Bizim
iktidarımızda adaletin, hukukun, özgürlüğün yönetimini
kuracağız. dediniz ama on üç yıllık iktidar döneminin
sonunda Türkiyeyi polis devleti rejimine taşıdınız.
90ların mazlumu artık 2015 yılında mazlum değil
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Azgın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -
halkına
zulmeden bir Hükûmettir, bir yönetimdir. Bu yönetimin 7 Haziranda milletin
oylarıyla demokratik bir şekilde sandığa
gömüleceğinden hiçbir kuşkum yoktur, buna yürekten inanıyorum.
İktidarda kalma süresi uzayan yönetimler yönetim
süresi uzadıkça kamu gücünü giderek daha sert bir şekilde
kullanırlar, daha otoriter bir anlayışla kullanırlar. Daha
otoriterleşen, daha sertleşen yönetimlerin bu sertlikle,
otoriterlikle iktidarda kaldıkları görülmemiştir, bunların
hepsi demokratik bir şekilde yıkılıp gitmişlerdir.
Bugüne kadar her seçim sonrasında balkona çıkanların 7 Haziran
akşamı çıkacak balkon bulamayacaklarını hep birlikte
izleyeceğiz ve göreceğiz. O balkonda 7 Haziran akşamında
Adalet ve Kalkınma Partisi değil Cumhuriyet Halk Partisi
olacaktır, millet olacaktır, halk olacaktır, demokrasi
olacaktır, özgürlük olacaktır.
Hepinize iyi sabahlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Vural.
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, aziz vatandaşlarım; saat
dokuza çeyrek var ve dün saat 14.00ten bu yana çalışıyoruz.
Zaman zaman, burada, gece yarısı önergeleriyle
Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kurmayı meşrulaştıran
düzenlemeler getirildi ve bu önergelerle kurumlar çökertildi.
Son dönemlerde Adalet ve Kalkınma Partisinin
çıkardığı kanunların tamamı diktatörlüğe
geçiş yasalarının kılıfını
hazırlamaktadır. Hepimizi makul şüpheli hâle getiren, hepimizin
özgürlüğünü istediği gibi kısıtlayan, kendi partisindeki
adayları belirleme yetkisini almak isteyen ve bu yönüyle, kendisine
Anayasa tarafından verilmeyen görevleri ifa etmek üzere, tek adamcı
bir diktatörlük anlayışını fiilî olarak meşrulaştırmak
isteyen bir darbeci zihniyetle karşı karşıyayız.
Bu madde ekleme, birincisi, getiren Hükûmetin kendini
inkârıdır ve vesayet altında olduklarını ortaya
koymaktadır.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Hiçbir
şekilde değil.
OKTAY VURAL (Devamla) İkincisi, parlamenterlerin
milletin vekili değil, hukukun üstünlüğüne yemin etmiş vekiller
değil, üstünün hukukunu gerçekleştirmekle ilgili görevli
olduğunu ifade eder. Bu çok vahimdir.
Milletle irtibatını, hukukla
irtibatını kesenler politik terörist hâline gelir ve şu anda,
bunu getirmekle, bir politik terörist gibi davranıyorsunuz. Neden?
Aziz vatandaşlarım, çünkü
Cumhurbaşkanına verilen görev 104üncü maddede tadat edilmiş.
Cumhurbaşkanının görevlerinin hiçbirinde, bu maddede verilen
örtülü ödenekleri kullanması için bir icrai faaliyet yok.
Aziz vatandaşlarım,
Cumhurbaşkanını seçtiniz, Cumhurbaşkanı sarayda
istihbarat merkezi kuracakmış, kapalı savunma
yapacakmış, örtülü operasyon, örtülü istihbarat yapacakmış.
Bu bir istihbarat devleti, parti devleti anlayışıdır. Aziz
milletvekilleri, siz milletin vekilisiniz, sarayın değil,
kişinin değil. Dönüp gideceksiniz, milletin içinde
yaşayacaksınız ve bugünlere geldiğimiz bu ortam içerisinde
herkesin birbirini paralelci
Ve yola çıktıklarının hepsini
itenler gibi, değerli milletvekilleri, siz de parlamenter hukukuna sizin
sahip olduğunuz yetkiler ve size hesap vermesi gerekenlerin hesap
vermemesini sağlayacak kanunsuz bir irade kullanıyorsunuz.
Anayasamıza göre
Burada aynen şunu söylüyor: Madde ile kapalı
istihbarat, kapalı savunma hizmetleri devletin millî güvenliğiyle
ilgili gerekleri yerine getirmek üzere
Ben soruyorum: Cumhurbaşkanı
tim mi kuracak, birilerine infaz emri mi verecek, darbe mi planlayacak, bizi mi
dinleyecek, sizi mi dinleyecek, sizi mi izleyecek, ne görevi var? Millî güvenlikle
ilgili, devletin millî güvenliği
Anayasamız devletin millî
güvenliğiyle ilgili diyor ki: Millî güvenliğin
sağlanmasından Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı
Bakanlar Kurulu sorumludur. Siz Cumhurbaşkanına millî güvenlikle
ilgili örtülü ödenek kullanmasını nasıl verebilirsiniz ya?
Kendinizi inkâr ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, olabilir, eski Genel
Başkanınız olabilir ama unutmayın ki siz millete
karşı sorumlusunuz. O da zamanı geldiğinde millete
karşı gidecek ama siz şu hukuku üstün kılacaksınız.
Sayın Bakan, size verilmiş millî güvenlik
görevi var, size verilmiş devlet istihbarat görevi var. Bir
Cumhurbaşkanının, orada kurulmuş -daire başkanı
mı diyorsunuz, ne diyorsunuz- bir daire başkanlığının
istihbarat yapmasını, savunma hizmeti yapmasına ilişkin
örtülü ödenek kullanmasını nasıl yapabilirsiniz? Paralel devlet
işte bu.
Sayın Bakan, siz devlet geleneğinden gelen
birisiniz, bunlar olmaz. Bunlar Devlet Planlama Teşkilatında bir
uzmanın önüne gitse bile Böyle bir rezalet olmaz. diyerek siz
söylersiniz. Bu bir garabettir. Kendinizi ve Parlamentoyu inkâr ediyorsunuz. Bu
yönüyle bakıldığında, Anayasamızca
Cumhurbaşkanına verilmemiş bir görevi ifa etmek üzere örtülü
ödenek
Sonra kalkıp Efendim, işte, maddede böyle belirtilmiş.
Efendim, işte, sosyal, kültürel
Madem öyle, örtüsüz ödenek verin; bunu
yapmıyorsunuz. Örtülü ödeneğin amacı nedir? Gizli birtakım
faaliyetler, devletin yüksek menfaatleri. Türkiye Büyük Millet Meclisine ve
millete karşı sorumlu olan Bakanlar Kuruluna verilen görev
neticesinde denetlememiz gerekiyor ama böyle olduğu zaman, gerçekten, bu
iradeyle, Hükûmetin böyle bir irade koymakla kendini artık
feshettiğini
Biz Bakanlar Kurul değil saray kuruluyuz. diyor.
Yarın, öbür gün bir şey geldi, Ekonomiyle ilgili yatırımları
takip etmek üzere ya da tahsis etmek üzere Cumhurbaşkanlığı
ödeneğine, açıkçası, Ekonomi Bakanlığındaki
ödenekler aktarılır. dedi; ne yaparsınız siz, ne
yaparsınız? Evet mi dersiniz? Hayır derim diyor, bak.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Öyle bir şey gelmedi. Gelince
OKTAY VURAL (Devamla) Geldi, yaptı; ne
yapacaksınız? Oradaki ekonomik işlerden sorumlu daire
başkanlığı yürütsün canım, daire başkanı
var, ne gerek var size? Bu parlamenter demokrasi ya, şeffaf, hesap
verebilir devlet.
Biz faili meçhulleri ortadan kaldırmak istiyoruz.
MİT mensuplarına, Başbakanın bir görev vermesi hâlinde bu
görevleri ifasından dolayı dokunulmazlık zırhı
getirdiniz. Parlamento ve Hükûmet, yetkisini bürokratik oligarşiye
veriyor; şu anda yapılan budur.
Eleştirebiliriz sizi, yapabiliriz ama sizin sorumlu
olduğunuz halk var; gideriz halka, millete ama
Cumhurbaşkanlığındaki güvenlik daire
başkanının halka karşı sorumluluğu yok,
Cumhurbaşkanının Parlamentoya karşı sorumluluğu
yok. Eleştiririz sizi, yaparız. Ama bugün ben istihbarat konusunda
yapılanlarla ilgili kimi eleştireceğim? Türkiye Büyük Millet
Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu kimi inceleyecek? Geçenlerde bir
toplantıya çağırdık, olağanüstü toplantıya,
Cumhurbaşkanlığında istihbarat merkezi kuruluyor.
iddiaları karşısında toplantıya
çağırdık, geçiştirildi. Nasıl denetleyeceğiz,
nasıl bakacağız? Bu milletin denetlemediği bir kamu idaresi
olabilir mi? Bu bürokratlar sizden üstün mü değerli milletvekilleri ya?
Sizin arkanızda millet var, onu temsil ediyorsunuz. Sizin arkanızda
da milletin egemenliğini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi var.
Bununla yaptığınız, gerçekten bir istihbarat devleti; fiilî
olarak Cumhurbaşkanına icrai görev vermek suretiyle, fiilî bir
durumla darbe yapmasını temin ediyorsunuz; bindiğiniz dalı
kesiyorsunuz.
Değerli kardeşlerim, eksikler olur, bunlar
olabilir ama hukuk kaybolursa ne olacak? Devlet giderse, yönetim
anlayışı giderse ne olacak ya? Birileri istiyor olabilir,
elinizi vicdanınıza koyunuz ya. Biraz önce söyledim, geldi bir önerge
-ben de yatırımları izleme, Binali
Yıldırımı getirdim, 3 dönemi doldu- bütün
yatırımlarla ilgili onayların Cumhurbaşkanından
geçmesine ilişkin bir önerge geldi, ne yapacaksınız? Devletin
başı canım, ya ne olur canım
Bunu mu diyeceksiniz?
Aynı yaptığınız iş, fiilî olarak nasıl Kamu
Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı reddedildiyse, bütünşehir
yasalarıyla birlikte devletin üniter yapısını ortadan
kaldırmaya yönelik girişimleri kanunlarla yerine getirdiğiniz
gibi, bugün de icrai faaliyetten sorumlu olan Bakanlar Kurulu, icrai
faaliyetleriyle ilgili kamu harcaması yapması için
Cumhurbaşkanlığına ödenek veriyor.
Bir şey daha söyleyeyim: Sayın Cevdet
Yılmaz, bunu koydunuz, Devlet Planlama Teşkilatında uzmana
gittiniz. Şimdi, bununla ilgili bu kanunun 6ncı ya da 8inci
maddesinde bir üniversite kurdunuz. Bu üniversite kurmakla ilgili ek cetvele
koydunuz değil mi ismini?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Sağlık Üniversitesi.
OKTAY VURAL (Devamla) Peki, burada nerede? Ek cetvelde
nerede yeri? Yani, bütçede, bütçenin ilgili ek cetvelinde yer
almadığı sürece nasıl siz bütçeden harcama
yapacaksınız, cetveli değiştirmemişsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Tabii, yapılmayacak demek ki.
OKTAY VURAL (Devamla) Siz kanuna koymuşsunuz ama
bütçede bununla ilgili o ek cetveldeki ibareyi
değiştirmemişsiniz. Bu da sanıyorum Sayın Cevdet
Yılmazın önüne Planlamada ya da Sayın Recai Berbere gelseydi
Ya, bunun ek cetvelde yeri yok. Şimdi, yeri olmadan nasıl harcama
yapacaksınız? Yok, koymadınız.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Harcama yapılmak istenmiyor demek ki.
OKTAY VURAL (Devamla) Koymadınız işte.
Dolayısıyla, bakın, kendi kanununuzda
yaptığınız değişiklikle ek cetveli
değiştirdiniz. Şimdi Cumhurbaşkanlığıyla
ilgili örtülü ödenek veriyorsunuz ama bununla ilgili bütçede ek cetvelde bir
tane değişiklik yapmıyorsunuz. Bu bile bu teklifin teknik olarak
değil, doğrudan doğruya tepeden inme bir talimatla
geldiğini gayet açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor.
Sayın Başkan, bu önergeyle ek cetvelle ilgili
düzenleme yapılamadığı için, olmadığı için
uygulanması mümkün değildir. Uygulanması fiilen mümkün olmayan
bir önergeyi de açıkçası görüşmek abesle iştigaldir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (Devamla) Ödenek konulmasıyla ilgili
husus var ama bütçede yeri yoksa bu harcamanın
yapılamayacağını da ortaya koyuyor.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Şimdi, şahsı adına söz isteyen Bülent
Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bugün hakikaten sadece Parlamentoda bulunduğum süre
içerisinde değil ama hayatımın en üzüntülü günlerinden birini
yaşadım. Yani, sonuçta hepimizin olan bu devleti bugün ayaklar
altına alıyoruz, devlet çarkını bozuyoruz. Bunun
için çok çok üzüldüm. Hem de bunu devletten yetişmiş, devletin en
önemli kurumlarından, Planlamadan yetişmiş, diğeri Maliye
Bakanlığından yetişmiş 2 Hükûmet temsilcisiyle
yapıyoruz. Başkanlık Divanında da bir hukukçu oturuyor,
onun da devlet adabını, devlet yönetimini bilen bir kişi
olduğunu biliyorum şimdiye kadar. Bütün bunlara rağmen,
milletvekili olmayan bir Bakan bir teklif veriyor ve devlet nizamını
olduğu gibi değiştiriyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu 5018 sayılı Kanunun 24üncü maddesinde
örtülü ödenek tanımlanmış: Örtülü ödenek; kapalı
istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve
yüksek menfaatleri ile Devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve
kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili Hükümet icapları
için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine bir ödeneğin
konması.
Bunun,
bu konan ödeneğin Cumhurbaşkanıyla paylaşılması
ve bunun hesabının kitabının, denetiminin de tümüyle
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılması
deniyor.
Cumhurbaşkanının görev ve
yetkileri, biliyorsunuz, Anayasanın 104üncü maddesinde
tanımlanmış: Cumhurbaşkanı Devletin
başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk
Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını,
Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını
gözetir. deniyor. Neler bunlar, onları da tek tek saymış:
Yasamayla ilgili olanlar, yürütmeyle ilgili olanlar, yargıyla ilgili
olanlar. Bunları da tek tek saymış. Bunlar arasında böyle
bir yetkisi yok Cumhurbaşkanının. Yani bunun,
Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin yetkilerini almasından
bir farkı yok. Başbakanın yetkilerini alıyor. Başbakanın
en önemli yetkilerini, kapalı istihbaratı alıyor, o konudaki
ödeneği alıyor, onun kullanımını alıyor daha
doğrusu, kendisine mal ediyor. Anayasa Mahkemesinin de o zaman yetkilerini
alsın, Genelkurmay Başkanının da yetkilerini alsın ya
da Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanının yetkilerini de alsın.
Bundan bir farkı yok inanın bunun. Devlet çarkı böyle
çalışmaz, devlet düzeni böyle çalışmaz. Bu
anlayışın, bu yapının değiştirilmesi
sistemin değiştirilmesi, rejimin değiştirilmesi
anlamına geliyor. Biz rejimi değiştiriyoruz, sistemi
değiştiriyoruz. Örtülü ödeneği Cumhurbaşkanının
emrine vermiyoruz sadece, sistemi değiştiriyoruz. Burada suç
işleniyor. Burada oturan arkadaşlarım, el kaldıran
arkadaşlarım bilsinler ki suç işlediler. Buna onay vermemiz de
suçtur. Anayasaya aykırı bir iş yapıyoruz değerli
arkadaşlar. Sizleri ikaz ediyorum; yanlış yapılıyor,
suç işliyorsunuz, devlet düzenini değiştiriyorsunuz, devleti
altüst ediyorsunuz. Bunun altından kalkılamaz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Darbe
yapılıyor, darbe!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Gerçekten bir darbe
yapılıyor, bir darbe yaşıyoruz. Şu anda bir darbe
yapılıyor. Bundan bir farkı yok. Devlet düzenini
değiştirmek, altüst etmek, sistemi çökertmek anlamındadır
bu. Dediğim gibi çok açık ve bunun denetimi
Bakın, önergede ne diyor?
Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki ödenekler
bakımından ikinci ve üçüncü fıkralar kapsamında yer alan
hususlar Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile belirlenir ve
uygulanır. İkinci ve üçüncü fıkradaki hususlar da örtülü
ödeneklere ilişkin giderler. Üçüncü fıkra
Başbakan, Maliye
Bakanı ve ilgili Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına
göre gerçekleştirilir ve ödenir. diyor, Bunu
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yaparım. diyorsunuz;
bunu da kaldırıyorsunuz. İkinci fıkra:
Başbakanlık ve diğer ilgili idare bütçelerinde yer alan örtülü
ödeneklerin kullanılma yeri, giderin kimin tarafından
yapılacağı, hesapların tutulma ve kapatılma yöntemi,
gideri yapanın değişmesi halinde yeni yetkiliye hangi belgelerin
aktarılacağı Başbakan tarafından belirlenir.
Bunları da Cumhurbaşkanı üzerine alıyor. Bu, sistemi
değiştirmektir, Cumhurbaşkanının Başbakanın
yetkilerini almasıdır, rejim değişikliğidir.
Tekrar ediyorum, buna fırsat vermeyiniz; suç
işliyoruz, yanlış yapıyoruz, rejim
değişikliği, sistem değişikliği yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Tarihî bir olay
yaşıyoruz ama kötü bir şekilde yaşıyoruz, lütfen buna
izin vermeyiniz.
Sayın Başkan, siz de ve Sayın Bakanım
siz de tekrar, lütfen, bunu gözden geçiriniz. Yanlış bir iş
yapmayalım lütfen. Herkesin sağduyusuna hitap ediyorum.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kuşoğlu.
Şahsı adına söz isteyen Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı freni
boşalmış bir kamyon gibi, son sürat, yokuş
aşağı gidiyor ve bütün Türkiye nefesini tutmuş, son
çarpışma anını bekliyor. Bugün itibarıyla geldiğimiz
nokta budur ve bu son çarpışma anı da uzak değil,
yakındır.
Devletin başı, evet, devletin
başıymış! Devletin başı artık sizin
başınızda küp olmuş, devletin başı
başınızda yük. Yakın zamanda bu küpü siz devireceksiniz, yükten
kurtulacaksınız.
Cumhurbaşkanına örtülü ödenek, Erdoğan
AŞye kayıt dışı para lazım -Erdoğan
AŞ- ama bu AŞ, bu şirket kayıt dışı
çalışıyor, merdiven altı çalışıyor; denetim
yok, hesap yok. Zaten saray da kaçak; kaçak saraya kayıt
dışı para. Örtülü ödenek niçin gerekli? Cumhurbaşkanının
görevleri Anayasanın 104üncü maddesinde sayılmış.
Bütçeyle ilgili hükümler de yine Anayasanın 163üncü maddesinde ve Kamu
Mali Yönetimi Kanununda sayılmış. Anayasaya aykırı,
bütçe hakkına aykırı bir dayatmayla geliyorsunuz.
Şu, ayan beyan ortaya çıkıyor ki
Erdoğan sarayda illegal bir örgüt kuruyor.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Temiz bir dille
konuşun.
OKTAY VURAL (İzmir) Aynen öyle, aynen öyle.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu illegal örgütün diğer bir
tanımı da çetedir ve suç işlenecektir, başka da bir
anlamı yoktur, hukuk dışı; Başbakanın görevlerini
üstleniyor. Türkiye kurum ve kurallarıyla yönetilmekten
çıkmıştır. Yapılanlar tam bir darbedir. Bu
kaçıncı darbedir? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hadi canım sende!
ERKAN AKÇAY (Devamla) Siz devam edin laf atmaya.
Ve devleti şirazesinden çıkardınız;
devleti, kurumlarıyla, kurallarıyla hukuku da altüst ederek her türlü
teamülü, geleneği, anlayışı mahvederek tamamen bozdunuz.
Para yetmiyorsa artırın ve sadece çiğ çiğ laf
atabilirsiniz, gelip bu kürsüden hukuka göre, akla göre, mantığa
göre, devlet bilincine göre, devlet hayatına, kamu hayatına göre
savunamazsınız.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Sizin
aklınız bizim aklımızı anlamaz,
anlayamazsınız.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Paralel yapılar kuruluyor.
Bir gün sizin aklınız anlayacak bunları ve bu tutanaklar bir gün
aynanız olacak, Eyvah! diyeceksiniz. Zaten bir kısmınız
da demeye başladı, bir kısmınız tuzluk oldu, tuzluk
için sıraya girecekler var. Bu paralel yapılar yine sizin
iktidarınızın sonunu hazırlıyor. Ey Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleri, kendinizi bu kadar
kullandırmayınız, size yazık!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
müdahale eder misiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah Allah!
ERKAN AKÇAY (Devamla) Gelsin o İçişleri
Bakanı yemin etsin; Başbakanın haberi var mı, yok mu.
İddia ediyoruz, Başbakan Sayın Davutoğlunun haberi yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) Nereden biliyorsun ya, nereden
biliyorsun?
ERKAN AKÇAY (Devamla) Sen nereden biliyorsun? Sen
bilmiyorsun, ben iddia ediyorum
RECEP ÖZEL (Isparta) Nereden biliyorsun, sen
yanında mısın?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hayal görüyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Biz sizi biliyoruz. Her türlü
iddiaya da varım. Gelsin, İçişleri Bakanı, o imzayı
atıp kaçan İçişleri Bakanı gelsin izah etsin.
OKTAY VURAL (İzmir) Cevdet Yılmaz niye imza
atmıyor? Atmaz böyle bir şeye.
VAHAP SEÇER (Mersin) Başbakanı
hançerliyorsunuz, hançerliyorsunuz; Allah bilir, haberi yoktur.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Her yıl örtülü ödenek üçe,
beşe katlanarak 2014 yılında 1 milyar 75 milyon liraya
ulaştı. Dört aylık, 2015 yılında 337 milyon lira bu
örtülü ödenek. Ya, bu iktidarın bu kadar örtülü işleri nedir? Biliyor
musunuz, haberiniz var mı? Yok. Savunamıyorsunuz ama cılız
cılız laf atarak güya tepki gösteriyorsunuz. Mesele sadece para
değil, para israf ediliyor ama sadece para değil, yetkiler
gasbediliyor; Anayasa, devlet hayatı, kurumlar, makamlar ayaklar
altına alınıyor.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Vay vay vay vay!
ERKAN AKÇAY (Devamla) Evet, ya, vay vay vay vay!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sabah oldu,
horozlar ötüyor.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu yetkiler gasbediliyor ama
sorumluluk yok, yetki var sorumluluk yok.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Verelim sorumluluk.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Buna aklınız,
vicdanınız var mı? İddia ediyorum ki dilinizin
söylediği ile kalbinizdeki aynı değil, ben kesinlikle
inanmıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, san nereden biliyorsun
kalbimizi?
ERKAN AKÇAY (Devamla) Kamu kaynaklarına
çöreklendiniz, Yeşilay Vakfına bütçeden 15 milyon lira para
aktarıyorsunuz. Bu paralar kimin, kime gidiyor, nereye harcanacak bu?
Daha, Yeşilay Vakfının yönetimi belli değil. TÜRGEVe
arsalar, araziler bu kadar niye veriliyor?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Ayakkabı kutuları,
havuzlar
Dakikalar, saatler, günler yetmez. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, on dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Kuşoğlu, buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu Örtülü ödenek
başlıklı maddenin üçüncü fıkrasında
hesapların
tutulma ve kapatılma yöntemi, gideri yapanın değişmesi
hâlinde yeni yetkiliye hangi belgelerin aktarılacağı
Başbakan tarafından belirlenir. deniyor. Bu, Cumhurbaşkanı
kararnamesiyle belirlenecek yani Cumhurbaşkanı, 5018deki bu yetkiyi
alıyor, yürütmeyle ilgili bir yetkiyi. Bir gözetim organının bu
yetkilere sahip olması ne anlama geliyor, siz nasıl yorumluyorsunuz
bunu? Örtülü ödenek maddesinin ikinci fıkrasında Başbakana
verilen yetkilerin Cumhurbaşkanı tarafından
kullanılmasını nasıl yorumluyorsunuz? Bu, bir rejim
değişikliği, sistem değişikliği değil midir?
Buna nasıl seyirci kalacaksınız Sayın Bakanım?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Türeli
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, şimdi, 5018 sayılı
Yasaya -orada bir maddesi var- 24üncü maddeye bir ekleme yapılıyor
Cumhurbaşkanıyla ilgili örtülü ödenek için.
Şimdi, 5018 sayılı Yasanın 1inci
maddesi amacını söylüyor, diyor ki orada: Bu Kanunun amacı,
kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler
doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir
şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını
sonra devam
ediyor; bütçeleme, raporlama ve denetim işi... Yani bu 5018
sayılı Yasada Cumhurbaşkanının yeri yok, böyle bir
yasaya siz Cumhurbaşkanını nasıl koyuyorsunuz? Tamamen
Bakanlar Kurulunun, biraz önce söylediğim ilgili bakanların, biraz
önce söylediğim amaç çerçevesinde çalışmalarını, bütçe
tahsislerini, kalkınma planlarını, programlarını,
onları düzenliyor yani bunu buraya koymanız mümkün değil
Sayın Bakan. Bu konuda cevabınızı almak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan,
Cumhurbaşkanının görevi olmayan bir alan için, istihbarat için
kullanacağı ve sadece vatana ihanetten sorgulanabilen, bu
ödeneği kullanırken
Hiçbir şekilde denetlenmeyen, kontrol
edilmeyen bu ödenek, geçmişte olduğu gibi, Libyada olduğu gibi,
Suriyede olduğu gibi, Mısırda olduğu gibi
Müslümanların birbirini boğazlaması, öldürülmesi için
kullanıldığında vicdanınız sızlamayacak
mı, çocuklarınıza bunu nasıl anlatacaksınız?
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bu düzenleme, demokrasiye ve parlamenter demokratik
sisteme bir darbedir. Ey planlamacılar, ey maliyeciler, dünyanın
hangi Parlamentosu denetleyemediği kişilere ödenek verir? Siz, bütçe
hakkı nedir bilir misiniz? Sorumsuz ama tam yetkili Cumhurbaşkanı
hangi parlamenter demokraside vardır? Ey hukukçu milletvekili
arkadaşlar, siz nasıl hukuk okudunuz? Bu duruma niye sessiz
kalıyorsunuz, bu duruma niye seyirci oluyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çirkin
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Başbakan olduğunda
Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanı olduğunda da
Başbakana tahammül edemeyen bir anlayışla karşı
karşıyayız yani işin özü bu. Her işi kendi yapmak
isteyen ve her işi yapmak isterken de Anayasa manayasa tanımayan bir
anlayış bu. Parayı harcayacak, hesap soramayacağız
yani böyle bir durum.
Şimdi, devletin çivisi çıktı. Yani
basında, köşke Türkiyenin her yerindeki olayları izleme kabiliyeti
taşıyan bir sistem kurulduğu söyleniyor. İşte para
isteniyor, örtülü ödenek isteniyor.
Sayın
Başkan, bu, aynı zamanda Anayasaya aykırı olduğu gibi
tedaviye muhtaç bir durumdur. Bu, son derece mahzurludur ve Sayın
Cumhurbaşkanının acilen bir ehliyetten geçmesi gerekmektedir.
Teşekkür
ediyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Ehliyetten, ehliyet sınavından!
BAŞKAN
Sayın Öztürk
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, bugüne kadarki
Cumhurbaşkanlarına verilmeyen örtülü ödeneğin neden Sayın
Recep Tayyip Erdoğana verilme ihtiyacı doğmuştur? Recep
Tayyip Erdoğanın devletin başı olduğu söylenildi.
Peki, bundan önceki Cumhurbaşkanları neyin başıydı?
Yine,
daha önce de Adalet ve Kalkınma Partisine mensup Sayın Abdullah Gül
Cumhurbaşkanıydı, ona neden böyle bir ödenek verilmedi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Az önce
izah etmeye çalıştım arada, burada gerekçe ifade edilirken bu
örtülü ödeneği kullanan bütün ilgili kesimlerle ilişkili bir
şekilde kanunda yer alan hususlara atıfta bulunulmuştur. Ancak
ben de bunu açıklığa kavuşturmaya gayret ettim. Burada,
esas itibarıyla, elbette Anayasadan ve yasadan
Cumhurbaşkanımızın aldığı yetkiler neyse
onların kullanımına ilişkin olacağını bir
kez daha tekrarlamak istiyorum.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Ne bileceğiz, nasıl kontrol
edeceğiz?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Ayrıca, yine
baktığımızda kanunda bu ödeneğin kişisel
harcamalar ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında
kullanılamayacağı hususları da çok net bir şekilde düzenlenmiş
durumdadır.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Anladım da, denetimi yok ki, denetimi yok
ki.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Zaten seçim yapmıyor ki toplu
açılış töreni yapıyor.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın Kuşoğlunun kararnameyle
ilgili bir sorusu oldu. Başbakanın, Başbakanlığın
bu ödeneği kullanmasıyla ilgili, bütçesiyle ilgili değil bu
kararname; sadece Cumhurbaşkanının örtülü ödeneği
kullanımına ilişkin düzenleme
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle gerçekleşmiş
olacak bu kanun yasalaştığı takdirde.
Diğer türlü, Başbakanlığın
nasıl kullanılacağına ilişkin hususlar zaten kanunda
ayrıca düzenlenmiş durumda, ikisi ayrı ayrı düzenlemelere
tabi olmuş olacaklar. Dolayısıyla,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Başbakanlığa
ilişkin hususların düzenlenmesi söz konusu değil, onu
açıklığa kavuşturmak isterim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Aynen öyle Sayın
Bakan, aynen öyle.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Diğer
taraftan, Sayın Türeli 5018in genel amacında böyle bir şey
yok. dedi. Şimdi, sonuçta, Cumhurbaşkanlığının
idari yürütmeye ilişkin birtakım yetkileri ve bütçesi var.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) Sadece
cetvel olarak var, başka bir yerde yok Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bütçe içinde
yeri olan bir kurumsal yapılanma. Ve burada, yine kanunda, Meclisimizin
iradesiyle ilave birtakım hususların eklenmesinde doğrusu ben
hiçbir sakınca görmüyorum.
ADNAN ŞERİF ÇİRKİN (Hatay)
Sayın Bakan, Cumhurbaşkanı yargılanamıyor.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Diğer
taraftan, bu denetleme konuları
OKTAY VURAL (İzmir) - Yahu, kime operasyon yapacak
Sayın Bakan? Beni mi dinleyecek, sizi mi izleyecek?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Az önce ifade
ettim Sayın Cumhurbaşkanının anayasal ve yasal görevleriyle
ilgilidir bu husus.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir görevi mi var?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Öyle bir görevi
yoksa tabii ki kullanmayacak o durumda böyle bir ödeneği.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Dinleyemiyoruz Sayın
Başkan.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Sordunuz, dinleyin.
OKTAY VURAL (İzmir) 24 öyle demiyor,
İstihbarat için kullanılır. diyor.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Dolayısıyla, o genel bir düzenleme, Hükûmete ilişkin
hususları da düzenlediği için her türlü görev orada ifade edilmiş
durumda.
OKTAY VURAL (İzmir) Her şey için
kullanır demektir, ona yetki veriyorsun.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Ama, burada,
elbette ki Cumhurbaşkanımız anayasal ve yasal görevleri
çerçevesinde değerlendirecektir.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Örtülü
ödeneği sıfırlarsa ne olacak Sayın Bakan?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Ayrıca,
Cumhurbaşkanlığı kurumunun bütçesi de Meclisin denetimine
tabidir. Her yılda Meclisimizin bütçe hakkı vardır. Bu bütçe
hakkı çerçevesinde Meclisimiz neyi takdir ederse bundan sonra da o
şekilde bütçeler düzenlenecektir ve Meclisimizin denetimine de bütçeler
açıktır. Cumhurbaşkanlığının
sorumsuzluğu bütçenin denetimi ve bütçe hakkı anlamında bir
hususa taalluk etmemektedir.
Diğer taraftan, niçin bugüne kadar bu yetki
verilmedi şimdi verildi
Kanunlarda her zaman yeni birtakım unsurlar
devreye girebilir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ne girdi? Hangi usul girdi?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Ancak bir
taraftan da şunu değerlendirmek durumundayız: Bugüne kadar
cumhurbaşkanları halk tarafından seçilmiyordu.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ya, ne olur
halk tarafından seçilince? Anayasa mı değişti? Öyle
şey mi olur?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Halk
tarafından seçilen bir cumhurbaşkanından beklentilerin de daha
fazla yükseldiğini
OKTAY VURAL (İzmir) Anayasa Mahkemesi üyelerinin
bir kısmı Meclis tarafından seçiliyor, diğerini de
Cumhurbaşkanı atıyor; üstünlüğü mü var?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
halkla ilişkilerinin,
toplumla ilişkilerinin daha farklı bir düzeye geldiğini de
görmemiz gerekiyor.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirse Anayasa işlemiyor
mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bu yetki
herhangi bir kişiye verilen bir yetki değildir, bir makama verilen
bir yetkidir.
OKTAY VURAL (İzmir) Makama değil, ailesine de
gidiyor.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) O makam da
devletin başıdır ve sorumluluk için de bu yetkisini
kullanacaktır elbette.
Hepinize çok teşekkür ediyorum.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Sayın Bakan, halk tarafından seçilince beklentilerin artması
maddi beklenti mi oluyor, maddi beklenti mi?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan,
öncekiler neyin başıydı? onu sordum.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Şimdi, halk
tarafından Cumhurbaşkanımızın seçiliyor olması
BAŞKAN Sayın Yılmaz buyurun.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Evet, O
zaman beklentiler artıyor. dediniz, hangi beklentiler?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
elbette ki Cumhurbaşkanlığı
makamına bakışı, beklentileri de artırmaktadır.
Halkımızın
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Tamam,
para mı yani?
OKTAY VURAL (İzmir) Nedir beklenti yani ne
bekliyor?
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Beklenti
nedir Sayın Bakan? Ben onu anlayamadım.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Benim sorum var.
OKTAY VURAL (İzmir) Örtüsüz verelim beklentiyi,
örtmeyelim.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Şimdi,
değerli arkadaşlar, burada Cumhurbaşkanımızın
daha aktif bir şekilde görev icra etmesi
OKTAY VURAL (İzmir) Ya aktifi var. Anayasada var.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ya, görev
burada var. Bak, burada ne yazıyorsa odur.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
doğrudan
halk tarafından seçilen bir kişilik olarak halkla ilişkilerinin
daha yoğunlaşması normal bir durumdur.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani pazarcı
esnafını toplamak için mi gerekiyor?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bunda hiçbir
yadırganacak durum yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Pazarcı
esnafını toplamak için mi gerekiyor?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Toplumun her
kesimi kıymetlidir, pazarcı esnafı da kıymetlidir.
Cumhurbaşkanımızın görüşmesi herkesle demokratik
kültürümüz açısından hiç de yadırganacak bir durum değil.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz de görüşüyoruz, bunun
için para istemiyorlar.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan,
öncekiler neyin başı? Onu sordum, o cevabı niye vermiyorsunuz?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Soru değil mi?
BAŞKAN Buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sorduk sorumuzu,
cevabını alamadık.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, siz sorunuzu sorun.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Bakanım,
sorum vardı. Şimdi sabaha karşı gelen bu madde önergesiyle
-çok merak ediyorum- Türkiye Cumhuriyetinde paralel bir devlet mi kurulmak
istiyor Cumhurbaşkanı katında? Kamuoyuna
yansıdığı şekilde
Cumhurbaşkanlığında kaç tane istihbarat elemanı var?
Kaç tane silahlı vurucu tim var Cumhurbaşkanlığında?
Bunları da bir netleştirirsek ödeneğin neye gittiğini
anlamamız açısından daha iyi olacağını
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Yeni madde üzerinde iki adet Anayasaya
aykırılık önergesi vardır, okutup işleme
alacağım. Önergeler aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
688 sayılı teklifte eklenen önerge Anayasaya
aykırı olduğundan metinden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Oktay
Vural Adnan
Şefik Çirkin
Manisa İzmir Hatay
Seyfettin Yılmaz Cemalettin Şimşek
Adana Samsun
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Akif Hamzaçebi
Engin Altay Haydar
Akar
İstanbul Sinop Kocaeli
Ali Serindağ Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli
Gaziantep Ankara İzmir
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki Anayasaya aykırılık
önergelerine katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
Buyurun.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Deminden
beri, bu getirilmek istenen düzenlemenin Anayasaya aykırı
olduğunu ve diğer mali mevzuata da uymadığını ve
Başbakana, Cumhurbaşkanına verilen görevler bakımından
doğru olmadığını, hukuka aykırı
olduğunu söylüyoruz.
Ben
buradan Sayın Komisyon Başkanına da bir soru yöneltmek
istiyorum. Sayın Berber değerli bir maliyeci
arkadaşımız. Manisa Kırkağaç Mal Müdürlüğüne
gitsek, orada bir muhasebe memuruyla bu hususu konuşsak ne der acaba? Ben
ne diyeceğini gayet iyi biliyorum. Bunun kanunlara, ne 5018e ne
Anayasaya
Çünkü Anayasa da bilir bizim maliye memurları, mali
mevzuatı da bilir, devlet hayatının teamülünü de bilir; devlet
adamı nosyonu vardır temelinde, mayasında. O ferasetiyle
Kırkağaç Mal Müdürlüğündeki muhasebe memuru
arkadaşlarımız şu kürsüden benim
anlattıklarımı aynen anlatırlar.
Değerli
arkadaşlar, burada hiç mugalata yapmasına gerek yok Hükûmetin.
Mugalata yapıyorsunuz, laf kalabalığı yani kafa
karıştırmak için laf kalabalığı
yapıyorsunuz. Kitaba göre konuşacağız, kitap
Anayasadır; Anayasa ne diyorsa odur. Cumhurbaşkanının
devletin başı olması demek, her istediğini keyfince yapacak
anlamı taşımaz. Bir temsil görevi vardır, devletin de
başıdır ama görevleri ve bu görevlerini nasıl yerine
getireceği Anayasa tarafından ayrıntılı bir
şekilde düzenlenmiş: Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini
temsil eder.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Meclis belirlemiş
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Meclis belirler ama Anayasayı yok farz ederek Meclise
belirtemezsiniz. Eğer Meclise Yaptırtacağız bu Anayasaya
rağmen. derseniz darbe yapmış olursunuz. İşte, darbe
dediğimiz de bu. Siz darbeyi savunuyorsunuz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ne alakası var?
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Evet, biz buradan kürsüden görüşlerimizi savunuyoruz ama
sizler savunamıyorsunuz.
Bak, söz alıp
Anayasaya, hukuka göre de savunamıyorsunuz. Demek ki bizim
söylediklerimiz doğru.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Biz icraat yapıyoruz.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Anayasanın uygulanmasını gözetecek
Cumhurbaşkanı. En başta Anayasayı ayaklar altına
alıp Anayasa da tanımam, hukuk da tanımam. diyen kendisi ve
onu örnek alan İçişleri Bakanları, bazı Hükûmet yetkilileri
ve iktidar sahipleri.
devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını
gözetir. Peki, bu düzenlemeden, bu örtülü ödenek düzenlemesinden devlet
organlarının düzeni ve uyumlu çalışması bozuluyor
zaten. Olay, sadece ödenek tahsisi değil, para işin bir
kısmı. Burada, Hükûmetin ve devlet kurumlarının yetkileri
üstleniliyor. Yani ne gibi bir istihbarat faaliyeti yürütecek
Cumhurbaşkanı? Anayasada yorumla dahi getirebileceğiniz
görüş nedir kapalı istihbarat faaliyetleri, birtakım operasyonlar?
Demek ki gizli bir çete oluşumu ayan beyan ortaya çıkıyor.
İpuçları bunlar ve yarın bunların eylemleri de çıkacak
ve bunların hiçbirinin de gizli kalması mümkün değil.
Yetkileri de saymış: Yasamayla ilgili yetkileri
var (a) bendinde Gerekli gördüğü takdirde
diye başlıyor, uzun
uzun saymıyorum. Yürütme alanına ilişkin olanlar var:
Başbakanı atamak, istifasını kabul etmek vesair. Diğer
hususları var: Kararnameleri imzalamak, Millî Güvenlik Kurulunu
toplantıya çağırmak. Millî Güvenlik Kuruluna Başkanlık
yapıyor Cumhurbaşkanı. Ama bu örtülü ödenek verilmesine gerekçe
teşkil edecek ve örtülü ödenek tahsis edilmesini gerektiren hiçbir görevi
yok Cumhurbaşkanının. Devlet Denetleme Kuruluna ilişkin
görevleri var; Anayasa Mahkemesine, HSYKya ilişkin atamaları var;
çeşitli soruşturmalar yapacak, YÖK üyelerini ve rektörleri seçecek,
yargıya ilişkin olan görevleri var ancak istihbarata, birtakım
kapalı operasyonlara ilişkin görevi yok. Ortada bir yetki gasbı
var. Açıkça suç işleniyor ve suça zemin oluşturulmaktadır.
İşin mali boyutu ayrı bir bahis.
Hepinize saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz
isteyen Rahmi Aşkın Türeli, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Türeli.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
şimdi, tabii, bu torba kanun zaten öyle bir geldi ki genişledi,
genişledi. Geçtiğimiz günlerde gene görevden alınan kamu
yöneticilerinin nerelere atanacağına ilişkin bir ek madde
ihdası geldi, çok tartışıldı. Şimdi de önümüze
böyle son derece problemli bir ek madde geldi.
Şimdi, Sayın Bakan, tekrarlıyorum, biraz
önce de söyledim: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununun amacında da
kalkınma planları ve programlarda yer
alan politika ve hedefler doğrultusunda... diyor. Bu açıdan, burada
Cumhurbaşkanının yeri yok. Cumhurbaşkanının yeri
sadece (I) sayılı cetveldedir Sayın Bakan. Onun
dışında, Cumhurbaşkanını buraya
koyamazsınız. Burada Başbakanın, bakanların kamu
kaynaklarının elde edilmesi, kullanılması, bütçelenmesi,
raporlanması ve denetimi söz konusudur. Cumhurbaşkanının
burada bir rolü yok ki. Neden 5018 sayılı Yasayı
getiriyorsunuz? Bunu yapamazsınız. Birinci konu bu.
İkinci konu: Bütçe ödenekleri konusu, Sayın
Oktay Vural da söyledi. Kesinlikle ilgili kurumun bütçesinde ilgili fasıllara
gerekli ödeneğin konması gerekirdi. Ben bir baktım ondan sonra
madde metnine, 24üncü maddeye, acaba dedim tek bir örtülü bütçe mi
kullanılıyor. Çünkü sadece Başbakanlık değil, burada
diyor ki: Başbakanlık bütçesi ne
Kanunlarla verilen görevlerin
gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin
bütçeleri ne
İkisi de var, ayrı ayrı ve birlikte mi, tek bir
para mı diye baktım; hayır, ayrı ayrı konuluyor. O
zaman, burada ayrıca Cumhurbaşkanı da devreye giriyorsa mutlaka
Cumhurbaşkanına da ayrı biçimde o bütçede yer
ayrılmasına ihtiyaç vardı. Bu şekilde olmaz yani toptan,
toplu bir para ayrılıp da işte, Başbakanlık ya da
ilgili kurum, MİT oradan kullanmıyor bu parayı; bunu
yapamazsınız. Bütçe tekniği açısından da
aykırı.
Sonra, gene başka bir şey söyleyeyim. Burada
diyor ki 24üncü maddenin birinci fıkrasının sonunda:
İlgili yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel
bütçe başlangıç ödenekleri toplamının binde beşini
geçemez. Yani bu binde 5i üçü beraber mi kullanacak, nasıl kullanacak,
neye göre kullanacak? İster misiniz yarın Cumhurbaşkanı,
Başbakan ve istihbarat kurumları arasında kavga
çıksın, Ben onu kullanacağım., Ben öbürünü
kullanacağım. diye, buradaki yapının içinde. Yani son
derece belirsiz bir şey getiriyorsunuz. Bütçe tekniklerinde hepsi belli
Sayın Bakan. Siz de Planlamadansınız, ben de Planlamadanım;
orada yetiştik yani bunların hepsi bellidir, neye nasıl para
ayırırız. Ayırmadığınız parayı da
kullanamazsınız; hele böyle, örtülü ödenek gibi hassas bir konuyu hiç
kullanamazsınız.
Diğer taraftan, burada, tabii, eskisinde kararname
vardı, söylüyordu işte, Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili
bakan tarafından hazırlanan kararname; burada
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi getiriliyor. Ama ben
Anayasaya baktım, Anayasanın 107nci maddesinde
-Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
başlıklı- Cumhurbaşkanlığı kararnamesinden
bahsediliyor; onun dışında Anayasada yok Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi ve orada da sayıyor: Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliğinin kuruluşu, teşkilat ve çalışma
esasları, personel atama işlemleri
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir. Bunun
dışında, başka Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi çıkaramazsınız, Anayasaya aykırı.
Anayasada sayılmış, Anayasaya aykırı; açık ve
net.
Diğer taraftan -devam ediyorum- şimdi, burada,
bakıyoruz, yeni düzenlemede Hükûmet icapları işini Hükûmet ve
devlet icapları olarak koyuyorsunuz, devlet icabı;
Cumhurbaşkanını eklediniz ya devleti de ekliyorsunuz. İyi
de devlet sadece Cumhurbaşkanından mı ibaret? Bakanlar Kurulu,
Başbakan, ilgili bakanlıklar devlet değil mi? Arkadaşlar,
yani Hükûmet Hükûmeti temsil ediyor, devleti koyacaksınız,
Cumhurbaşkanı da girecek. Hepsi zaten bunun içinde, devletin içinde.
Öyle bir şey olabilir mi? Sonra, gene, ben bakıyorum, 24üncü maddede
zaten diyor ki: Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma
hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet
itibarının gerekleri
Yazıyor zaten devlet burada.
Ayrıca oturup da burada Hükûmet ve devlet icapları demenize gerek
yok. Yani siz bir şey yapacaksınız, farkındasınız
yanlış bir iş yaptığınızın ama bunu
nasıl formüle ederiz diye, o Hükûmetin yanına devleti koyduğunuz
zaman işi çözdüğünüzü zannediyorsunuz. Çözemezsiniz. Zaten var orada
devlet,
devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleriyle devlet
itibarının gerekleri
diyor ve arkasından Hükûmet
icapları diyor. Çünkü Hükûmet yürütüyor bunları,
Cumhurbaşkanı çünkü tarafsız ve aynı zamanda da sorumsuz.
Sorumluluk, sorumsuzluk 105inci madde de tanımlanmış.
Bu yüzden, arkadaşlarımız zaten
olayın mevcut yapı içinde, parlamenter sistemle yönetilen bir
ülkedeki böyle bir sistemin son derece yanlış olduğunu, iki
başlı bir sistem yaratacağını söylediler. O konuya
ilişkin olarak zaten yanlışlıkları ortaya koyduk ama
bunlar da teknik açıdan önemli konulardır. O yüzden de diyorum,
Anayasaya da aykırıdır, ilgili mevzuatlara da
aykırıdır. Böyle bir düzenlemeyi yapamazsınız,
mantığa da aykırıdır ayrıca.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Evet, karar yeter
sayısı vardır, aynı mahiyetteki önergeler kabul
edilmemiştir.
Yeni madde ihdasına dair önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece yeni madde ihdas edilmiştir, kanunun
yazımı esnasında teselsül ettirilecektir.
Şimdi, Komisyonun kabul ettiği metin üzerinden
görüşmelere devam edeceğiz.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
09.31
YİRMİ BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 09.39
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL
(Tokat), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Yirmi Birinci Oturumunu
açıyorum.
Geçici madde 1de iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinde yer alan Geçici Madde 1 in
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Serindağ Rahmi Aşkın Türeli Müslim
Sarı
Gaziantep İzmir İstanbul
İzzet Çetin Ali Rıza Öztürk Vahap Seçer
Ankara Mersin Mersin
"GEÇİCİ MADDE 1 Bu kanunun 30 uncu
maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış
olan ödemesiz geçişlere 6001 sayılı Kanunun mevcut 30 uncu
maddesinin birinci ve yedinci fıkrası hükümleri uygulanır."
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Kanun Teklifinin Geçici 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Seyfettin
Yılmaz Ali
Halaman
Manisa Adana Adana
Necati Özensoy Ahmet
Kenan Tanrıkulu Alim
Işık
Bursa İzmir Kütahya
"GEÇİCİ MADDE 1- Bu Kanunun 30 uncu
maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce geçiş ücreti ödemeden
gerçekleşen geçişlere bu kanunda öngörülen değişiklik
öncesi 6001 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci ve yedinci
fıkra hükümleri uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 688
sıra sayılı Kanun Teklifinin geçici 1inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle
hepinize iyi günler diliyorum.
Aralıksız yirmi saate varan
çalışmanın sonunda bu yasama Meclisinde Anayasanın hiçe
sayıldığı, Anayasayı tanımıyorum. diyen
Bakanın Müsteşarının Bakan yapıldığı ve
onun da Anayasayı tanımadığı, önergelerin gırla
gittiği, havada uçuştuğu bir dönemi yaşıyoruz. Ne
yazık ki yasama döneminin sonunda Meclis tarihine kara leke olarak geçecek,
bunların altında imzası bulunanlar inanıyorum ki bir gün
kendi vicdanlarında kendi kendilerini yargılamak zorunda
kalacaklardır.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanının kaçak saraya yerleşmesinden beri gölge
kabine kurduğu iddialarının ne kadar doğru olduğunun,
medyada çıkan buna yönelik haberlerin ne kadar yerinde olduğunun bir
göstergesi sizlerin onayıyla geçen bugünkü önergedir. Bu hukuksuzluğa
onay veren milletvekilleri olarak inşallah vicdanınızla baş
başa kaldığınızda kendinizi hafifletecek sebepler bulursunuz.
Bu göstergenin Anayasanın amir hükümlerine rağmen kapalı
istihbarat, kapalı savunma hizmetleri, devletin millî güvenliği ve
yüksek menfaatleriyle devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve
kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili devlet icapları
için kullanılmak üzere Cumhurbaşkanlığı bütçesine de
örtülü ödenek konulması öngörülmüş. Aileleriyle beraber bu, bugüne
kadar bütçesi bir anda yüzde 100 artan Cumhurbaşkanlığı
makamının paraya doymadığının,
doymayacağının ve örtülü ödenek altında bu milletin helal
vergilerinden toplanan paraların ne kadar daha önemli bir bölümünün
nerelere gittiğini bilmeden harcanacağının göstergesidir.
Sizi izleyecek, önce sizlerden başlayacak, hiç
endişeniz olmasın. Yani bugün kapalı istihbaratta şu anda
güvenmediği Davutoğlu hükûmetinin kabinesinden ona destek olan milletvekillerine
kadar herkesi izleyip bir gün sizin aleyhinizde delil olarak kullanacak bir
sistem için kendi ellerinizle, kendi oylarınızla verdiğiniz bu
örtülü ödeneğin nerelere kullanıldığını siz de
göreceksiniz. Onun için bu yasama döneminde, dönemin sonunda sizler için iyi
bir karne notu olarak geçmeyecek bu düzenlemeye onay vermenizi gerçekten bir
milletvekili olarak anlayabilmiş değilim. Bu kadar korku, bu kadar
tebaa bu milletvekillerine yakışmıyor diye söylemek zorundayım.
Başkaca bir şey söyleyemeyeceğim.
Değerli milletvekilleri, ne desek boş, ne
söylesek kulaklar sağır, gözler kör, vicdanlar duyarsız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinde yer alan Geçici Madde 1 in
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
Rahmi Aşkın Türeli
(İzmir) ve arkadaşları
"GEÇİCİ MADDE 1 Bu kanunun 30 uncu
maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış
olan ödemesiz geçişlere 6001 sayılı Kanunun mevcut 30 uncu
maddesinin birinci ve yedinci fıkrası hükümleri uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir)
Sayın Vahap Seçer
BAŞKAN Vahap Seçer, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Seçer.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, az önce gelen madde ihdası öyle çok
gırgıra alınacak bir konu değil ama ben oradan oturup
izliyorum ve ibretle de izliyorum. Gerçekten, dünyanın hiçbir
parlamentosunda bu kadar gayriciddi bir çalışma olmaz. Bakın,
dün saat 14.00ten beri burada çalışmalar yapıyoruz. Bir yasa
gelir de burada müzakereler yapılır, siz kabul ettirmeye
çalışırsınız, muhalefet gerekli karşı
duruşunu yapar ama bunu bir ciddiyetle yapmak lazım. Ben şuradan
izliyorum gerçekten.
Şimdi, Anayasaya aykırı bir düzenleme,
Cumhurbaşkanına örtülü ödenek veriyoruz. Kamu Mali Yönetimi Kontrol
Kanununun 24üncü maddesi açık. Biz bütçe görüşmeleri
sırasında en büyük bütçe artışını,
hatırlayacağınız gibi, 2015 bütçesinde
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde yaptık Sayın Bakan
yani 300 milyon TLye yakın Cumhurbaşkanına bir bütçe
ayırdık. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanını halk
seçti de, bütün argümanları halk seçmesi üzerine kuruyor, bütün
savunmaları, o kadar maliyeti yüksek oldu ki. Yapılan ak saray
Başbakanlık hizmet binası olarak yapıldı, 1,5 milyar
TLye yakın para harcandı, Cumhurbaşkanına tahsis edildi.
2015 bütçesinin en büyük artışı
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde oldu, şimdi ilaveten bir
de örtülü ödenekten yeni bir kaynak yaratıyoruz. Bir kere
bırakın Anayasaya, yasalara, hukuka aykırılığı,
bu yöntemle böyle bir madde ihdası ahlaki de değil.
Bakın, şimdi, 688 sayılı torba
Teklifte 30dan fazla madde Komisyonda müzakere edildi. Madem böyle bir
şey var, orada aslında Komisyon Başkanının da
-Sayın Berber burada mı bilmiyorum ama- bu işlere müdahale
etmesi lazım, bu tip konulara izin vermemeniz lazım Sayın
Bilgiç. Yani, siz bizi de ciddiye almıyorsunuz, biz Komisyon üyelerini de
değerli bulmuyorsunuz. Gerçekten hicap duyuyorum. Yani, bu yasama dönemi
kapandı artık, Türkiye seçime gidiyor ama umut ediyorum gelecek dönem
parlamentoları böyle ibret tabloları yaşamasın. Gerçekten
çok utanç verici.
Gülüyoruz ama aslında ağlanacak hâlimize
gülüyoruz. Yani, biz ne güne duruyoruz? 40 parlamenter Komisyonda görev
yapıyoruz, aklı başında insanlarız. Böyle bir şey
varsa gelsin, bir saat, iki saat, üç saat bunlar müzakere edilsin. Allah
aşkına, siz bizim aklımızla alay mı ediyorsunuz?
Bunlar çok yanlış, çok yanlış.
Şimdi, ikinci torba teklifi bitiriyoruz. Burada,
yine, parayla ilgili, bakın, ilk karşıma çıkan meşhur
Yeşilay Vakfı. Bir sürü, yine, istisnalar getiriliyor. Daha önce,
2013 yılında, Kızılay Derneğine, yine,
Sağlık Bakanlığı bütçesinden para aktarmak için bir
yasa, düzenleme yapılıyor; şimdi bu torba teklifte de
Yeşilay Vakfına yıllık 15 milyon TL -tabii bu her yıl
revize edilecek- yine Sağlık Bakanlığı bütçesinden bir
para aktarılması söz konusu.
Yine, Yeşilay Vakfına iltimaslar var. Bunun
yanında, Kızılay Derneğini getiriyorsunuz.
Kızılay Derneğine diyecek bir şeyimiz yok, Yeşilaya da
diyecek bir şeyimiz yok ama bunun gibi kamu yararına
çalışan, gerçekten insanlığın hizmetine
çalışan Türkiyede birçok dernek var; eğitim vakıfları
var, LÖSEV var, Darüşşafaka var. Niçin Yeşilaya bu
ayrıcalığı yapıyorsunuz, tüm kamu
taşınmazlarında kırk dokuz yıllık bir irtifak
hakkı veriyorsunuz, bunu da bilabedel yapıyorsunuz? Geriye dönük de
kullandığı kamu mallarında aynı hakkı onlara
tanıyorsunuz ama diğer kuruluşlara bunları
tanımıyorsunuz.
Yine çok önemli bir düzenleme geçiyor, İnternet
düzenlemesi. Bu yeni değil, dördüncü kez, daha önce bir geldi, Anayasa
Mahkemesine götürdük, tekrar gitti, tekrar geldi, şimdi dördüncü
düzenleme. Gerekçeleri tabii ki burada makul bir şekilde göstermeye
çalışıyorsunuz. İnternet yayınlarında
erişimi engelleme ya da erişimin kaldırılmasını
direkt Bakanın ya da Başbakanın talimatıyla, TİBe
talimatıyla yetkiyi veriyorsunuz, bu da gayrihukuki bir düzenleme.
Değerli arkadaşlarım, bu torba teklifte
elbette makul gördüğümüz düzenlemeler var ama bunun gibi, daha çok adrese
teslim düzenlemelere de muhalefet ettiğimizi belirtiyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı istedim.
BAŞKAN Duymadım efendim ben doğrusu.
Karar yeter sayısı var zaten Sayın Vural ama ben duymadım
doğrusu. Ben diyorum duymadım, farkında olmadım yani.
35inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 35 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma Satır Mehmet Doğan Kubat Osman Aşkın
Bak
İstanbul İstanbul İstanbul
Recep Özel Sıtkı
Güvenç Tülay
Kaynarca
Isparta Kahramanmaraş İstanbul
MADDE 35- Bu Kanunun;
a) 28 inci maddesi 19/2/2014 tarihinden geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde,
b) 29 uncu maddesi 26/1/2015 tarihinden geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde,
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 35 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Seyfettin
Yılmaz Ali
Halaman
Manisa Adana Adana
Necati Özensoy Ahmet
Kenan Tanrıkulu
Bursa İzmir
"MADDE 35- Bu kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 35 inci Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Rahmi Aşkın Türeli Müslim Sarı İzzet
Çetin
İzmir İstanbul Ankara
Ali Rıza Öztürk Ali Serindağ Bülent
Kuşoğlu
Mersin Gaziantep Ankara
"MADDE 35 - Bu kanunun maddeleri yayımı
tarihinde yürürlüğe girer
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Bülent
Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılar
sunuyorum.
Kürsüye geldim ama hakikaten üzüntümden ne
konuşacağımı da bilmeden, tasarlamadan geldim. Biz bu
dönemde bir şeyler yapıyoruz ama bilmiyorum, neler
yaptığımızı, hangi amaçla yaptığımızı,
bunların sonucunun ne olacağını yeteri kadar düşündük
mü değerli arkadaşlarım. Bakın, bir iktidar tabii ki
devleti belli kurallar dâhilinde, hukuka göre yönetmek durumundadır, böyle
bir görevi vardır açık olarak ama toplumla ilgili olarak da aynı
şekilde görevleri vardır bir hükûmetin, toplumdan da sorumludur.
Bizim bu dönemde topluma bakın, toplumun değerlerine bakın.
Gittikçe kötüleşiyoruz, sıkıntılara giriyoruz. Toplumda
değer kalmadı, bağımlılık, uyuşturucu
kullanımı gittikçe arttı, 5 kat, boşamalar arttı,
toplumda sıkıntılar had safhada. Toplum bunalımda,
işsizlik, ekonomik sıkıntılar vesaire ama değer de
kalmadı, hiçbir değerimiz, millî, manevi değerimiz kalmadı,
hiçbir şeyin önemi kalmadı. Böyle sıkıntılı bir
dönem yaşıyoruz. Bunlardan da iktidar sorumludur, bizler sorumluyuz
devleti yönetenler olarak, devletin başında, tepesindeki örnek
kişiler olarak bizler sorumluyuz. Ama bundan önce yapmamız gereken
devleti kurallarına göre yönetmek.
Şimdi, biraz önce kabul ettiğimiz ihdas edilen
maddeyle biz devleti tamamen değiştirmiş olduk, tamamen. Hiçbir
zaman, hiçbir yerde, Osmanlıdan, Selçukludan beri böyle anormal bir madde
görülmemiştir. Biz, Cumhurbaşkanına Başbakanın
yetkilerini verdik, Başbakanlığı ortadan
kaldırdık. Başbakanlık diye şimdiye kadar
bildiğimiz o yetkili kurum yok artık, o yetkili kişi yok
artık, kaldırdık. Sistemi değiştirdik, rejimi
değiştirdik, farklı bir durum yaptık. Sayın
Başbakanın bugün bu konuyla ilgili haberi olduğu andan itibaren
istifa etmesi gerekir. Kendisine karşı bir darbe yapılmış
vaziyette çünkü, istifası gerekir. Devleti de altüst ediyoruz demektir bu
toplumla beraber, toplum değerleriyle beraber.
Bakın, inancımız en önemli, en fazla
değer verdiğimiz bir konu değil mi? Daha önce, yirmi yıl
önce, bir adam için Beş vakit namazını kılar, dürüst,
düzgün bir insandır. dediğiniz de hakikaten hemen borç da
verebilirdiniz, şimdi bu da yok. Bunun için kimseyi suçlamıyorum,
sizleri suçlamıyorum ama böyle bir toplum olduk, bütün değerlerimizi
yitirdik. Onun için, oturup düşünmemiz lazım, ne oluyor, nereye
gidiyoruz diye. Bir vebal var üzerimizde, bu vebali sırtlanmış
vaziyetteyiz. Buraya geldik, konuşuyoruz, tartışıyoruz,
bağırıyoruz çağırıyoruz, yiyoruz, içiyoruz güzel
ama bunların haricinde üzerimizde bir vebal var. Bunların, bütün bu
konuların nereye doğru gittiğini hep beraber düşünmek
zorundayız.
Bakın, bugün iç güvenlik paketini
çıkardık. Bundan bir süre önce de oturduk, Dolmabahçede 10 madde
çıkardık, tam bunun tersi. Bir taraftan özgürlükleri
kısıtlıyoruz, bir taraftan sıkılaştırıyoruz,
bir taraftan da çözüm süreci diyoruz, özgürlükleri genişleteceğimizi
söylüyoruz. Ne yapıyoruz biz? Yani bütün bunların bir mantalitesi var
mı, mantığı var mı, ne
yaptığımızın farkında mıyız?
Bunları bilmemiz lazım.
Özetle, toplum değerleri açısından, toplum
açısından, devlet açısından bir yığın
yanlış yapıyoruz, benim gördüğüm bir muhalefet milletvekili
olarak bu. İnançlarımızla, değerlerimizle ilgili
yanlışlar yapıyoruz. Bütün bunların vebalini ben iktidar
milletvekili değilim ama üzerimde yaşıyorum, bu
sıkıntıları yaşıyorum, uykularım
kaçıyor. Eminim sizler de en az benim kadar bu hassasiyeti gösteren
insanlarsınız. Belki sistem, mekanizma sizin itirazınıza
cevap vermiyor ama bir şekilde bu itirazı yapmak
zorundasınız, yapmamız lazım. Çünkü, toplum bir karmaşaya
doğru, bir kaosa doğru gidiyor. Devletin bütün bunlara bu
anlayışla, artık bir sistemi kalmayan, bir bütünlüğü
kalmayan, yönetilmeyen devletin bunlara müdahale etmesi artık mümkün
değildir. Toplumun müdahale etmesi mümkün olmadığı gibi,
artık bir kanaat önderinin, toplumda bir entelektüel kişinin, aklı
başında birinin Evet, bu örnek kişidir. dediğimizin
topluma nasıl müdahalesi söz konusu değilse artık devletin de
yavaş yavaş müdahalesi söz konusu olmayacak hâle geliyor. Evet,
itikatlarımız var, imanımız var ama amelimiz çok
farklı hâle geldi. Bu sorumluluğu müdrik olmamız lazım,
farkında olmamız lazım.
Bu vesileyle, tekrar hepinize saygılar sunuyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 35 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay
(Manisa) ve arkadaşları
MADDE 35- Bu kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin
Yılmaz, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 688 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 35inci maddesi üzerinde verdiğimiz
önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Burada Bu kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer. diyoruz. Her zaman yaptığınız gibi
artık burada kişisel verilerle ilgili bir sıkıntı var
ki, 26/01/2015 tarihinde yürürlüğe girer. ifadesini getirmişsiniz.
Oysa kanunların geriye yürümezliği, evrensel bir hukuk ilkesidir.
Gerçi, bunlardan bahsetmemizin bir mantığı yok, bu ülkede
artık ne hukuk kaldı ne yasa kaldı ne Anayasa kaldı, hiçbir
şeyin kalmadığı bir süreçten geçiyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz önce geçici madde
ihdasıyla beraber Cumhurbaşkanlığına örtülü
ödeneğin bu Mecliste, bu yüce Mecliste, millet iradesini temsil eden bu
yüce Mecliste AK PARTİnin oylarıyla kabul edilmesi, demokrasiye
yapılan bir darbedir. Bu saat itibarıyla Hükûmet düşmüştür
Sayın Bakan, açık söylüyorum. Sayın Davutoğlunun bu ülkede
Başbakanım. diye gezdiği hiçbir günün hiçbir manası
olmaz. Buna ne kadar gülerseniz gülün değerli arkadaşlar. Bir ülke
kanunlarla yürütülür. Bir ülke Anayasayla yürütülür. Bir ülke yasalarla
yürütülür. Eğer siz Anayasayı yok sayıyorsanız, eğer
siz yasaları yok sayıyorsanız
Bunu açık yüreklilikle soruyorum: Yani, bir insan bu
ülkede hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem MİT
Müsteşarı hem Bakan hem Kalkınma Bakanı hem Genel Müdür hem
-ne bileyim- Meclis Başkanı olabilir mi ya? Böyle bir şey var mı
değerli arkadaşlar? Bu nasıl vicdanımıza
sığar? Yani, bu Cumhurbaşkanın ne kadar üstün özellikleri
var?
RECEP ÖZEL (Isparta) Böyle bir şey yok!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Ben sana soruyorum
Recep Efendi o zaman
Bugün, bu Cumhurbaşkanının
yaptığını kendi Başbakanken Cumhurbaşkanı
yapsaydı ortalığı 56ya kaldırırdı
değerli arkadaşlar. Bunu görmüyor musunuz yani bunu yapmadı
mı? Forsunu çıkarsın, siyasete girsin o kadar meraklıysa.
Bu kadar Başbakanlığa meraklıydın, o zaman geleceksin,
siyasete devam edeceksin.
Bakın arkadaşlar, ne derseniz deyin, tarih bunu
yazacak, göreceğiz.
Bugün, bu gece, sabaha karşı burada
verdiğiniz oylarla bir rejim değişikliği
yaptığınız. Cumhurbaşkanlığında bir
paralel devlet kurumu var. Bunu, bundan üç sene önce söylediğinde
nasıl bugün yargılanıyorsa bugün
Cumhurbaşkanlığı katında o paralel devleti kuranlar
mutlaka yargılanacaktır. Bakın göreceksiniz!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hadi canım!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Sen istediğin
kadar Hadi canım! de, mutlaka yargılanacak. Şimdi ben
soruyorum: Cumhurbaşkanının istihbaratla, kapalı savunmayla
ne alakası var? O zaman insanın aklına şu geliyor:
Cumhurbaşkanlığının kontrolü altında bu ülkede
daha önce Başbakan olduğu dönemde gayriresmî birtakım
eylemlerde, birtakım olaylarda kullanılmak üzere birtakım
elemanları mı besliyordu?
Bugün Cumhurbaşkanlığında MİT
Müsteşarıyla olan sorun, MİT Müsteşarı gitti, istifa
etti. Cumhurbaşkanına rağmen bu ülkede MİT
Müsteşarı Hakan Fidanın istifa etmesi mümkün mü?
Karşı çıktı, bütün yasalara aykırı olarak geri
MİTin başına geçti, orada bir iç hesaplaşma var. O zaman
adamın aklına şu geliyor, bunu hiç sorgulamıyor musunuz?
Orada gayriresmî birtakım unsurlar var, Davutoğlu Hükûmeti bu
gayriresmî unsurlara ödenek ayırmadığı için bu örtülü ödeneği
Cumhurbaşkanlığına mı alarak bunları finanse
edeceksiniz yani insanın aklına bunlar geliyor.
Bir Cumhurbaşkanına kapalı istihbarat
için, savunma hizmetleri için örtülü ödeneği niye gerekli kılar
arkadaşlar yani bir sorgulayın, neyin istihbaratını yapacak
Cumhurbaşkanı? Bu ülkenin Başbakanı var, bu ülkenin
Hükûmeti var, bu ülkenin Başbakanının ve Hükûmetinin eli armut
mu topluyor değerli arkadaşlar? Neyiniz varsa
Cumhurbaşkanısınız
Bakanlar Kuruluna başkanlık
yapıyorsunuz, gördüğünüz bir eksiklik varsa Hükûmete söyleyin,
Bakanlar Kuruluna söyleyin, bu ödeneği niye istiyorsunuz?
Yani siz, o zaman paralel bir devlet kurma
peşindesiniz. Siz, bir rejim değişikliği peşindesiniz.
Bakın, açık söylüyorum, bunlar yarın ortaya çıkacak, bunlar
size şaka gibi gelir. Dün nasıl bunları söylediğimde ama
canınız yandığında hain, şu, bu dediniz
yarın gene aynı noktaya gelmeyin. Devlet hepimizin devleti,
hükûmetler gelir geçer, Cumhurbaşkanı gelir geçer. Neye sahip olmak
istiyorsun ya, Allahına şükret? On üç yıl boyunca bu millet
size Başbakanlığı vermiş,
Cumhurbaşkanlığı gibi en şerefli makamı tahsis
etmiş, daha hangi yola gitmeye çalışıyorsunuz?
Başkanlık sistemine geçiyorsanız Anayasayı
değiştirecek çoğunluğa ulaşırsınız,
kanunları, yasaları Anayasa çerçevesi içerisinde
yaparsınız. Şimdi, bunlara ulaşmadan
BURHAN KAYATÜRK (Van) Bugün de yaparız.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) O zaman yapın
gücünüz yetiyorsa.
BURHAN KAYATÜRK (Van) Onu da yaparız.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Şimdi, gayriresmî
yapamazsınız, bu, gayriresmîdir, gayrihukukidir.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, bilmezsin sen ya, ne
bilirsin ya, neyi konuştuğumuzu bile bilmiyorsun?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Bu, bir darbedir,
bugünden itibaren Başbakan Davutoğlunun
Başbakanlığı düşmüştür. Düşmüştür,
göreceğiz onu, göreceğiz! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HALİL ÜRÜN (Afyonkarahisar) Hadi be!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Millî irade, millî
irade, millî irade.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sana hadi!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 35 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma
Satır (İstanbul) ve arkadaşları
MADDE 35- Bu Kanunun;
a) 28 inci maddesi 19/2/2014 tarihinden geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde,
b) 29 uncu maddesi 26/1/2015 tarihinden geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde,
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, burada
takdire bırakacağız ancak şunu ifade etmek istiyorum:
Burada (a) bendinde belirtilen 28inci madde, teklife yeni 28 olarak ihdas
edilen maddeyi (b) bendindeki 29 ise hâlihazırdaki Komisyon metnindeki
mevcut maddeyi ifade etmektedir. Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun 28 inci maddesi ile Erişim
Sağlayıcıları Birliğinin çalışma usul ve
esaslarının belirleneceği Tüzüğün
çıkarılmasına ilişkin geçici 3 üncü maddede yapılan değişikliğin
yürürlük tarihinin, geçici 3 üncü maddenin 5651 sayılı Kanuna
eklendiği 6518 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin yürürlük
tarihi olan 19/2/2014 tarihinden itibaren geçerli olmasına yönelik
düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Arayacağım.
Bir dakika süre veriyorum arada anlaşmazlık
olduğu için.
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
36ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 36 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Rahmi Aşkın Türeli Müslim Sarı
İzzet
Çetin
İzmir İstanbul Ankara
Ali Rıza Öztürk Ali Serindağ
Mersin Gaziantep
"MADDE 36 - Bu kanun hükümlerini Anayasa'ya uygun
şekilde Bakanlar Kurulu yürütür"
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 36 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Seyfettin
Yılmaz Ali
Halaman
Manisa Adana Adana
Necati Özensoy Ahmet
Kenan Tanrıkulu
Bursa İzmir
"MADDE 36- Bu kanun hükümlerini Sağlık Bakanı,
Millî Eğitim Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı,
İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı yürütür."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 36ncı madde üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir günde, yirmi dört saat içerisinde iki torba kanunu
tamamladık. İkisi birbirinden berbat diyebileceğimiz ve sonu
maalesef hiç de tatlı tamamlanmayan 688 sayılı torba
düzenlemesini tamamlıyoruz. 36 madde, hepsini otuz altı saat
konuşsak yine az gelecek ve pek çok noksanıyla birlikte dile
getirmeye çalıştığımız ve iktidar tarafından
dikkate alınmayan düzenlemeler.
Elbette üç beş tane de olsa olumlu gördüğümüz
düzenlemeleri de, her zaman olduğu gibi, ilkeli, sorumlu siyaset
anlayışımız gereğince destekledik ancak o kadar
zararlı, kamuya, kamu hayatına, millete, devlete zararlı
düzenlemeler yapıyorsunuz ki bunları düzeltmek kolay olmayacak.
Ancak, inşallah, bizler Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında
bunların hepsini de kısa süre içerisinde düzelteceğiz, ancak
elbette bu yapılan hataların, yanlışların, yolsuzlukların,
usulsüzlüklerin hesabını da sormak suretiyle; Allah, inşallah
gösterecek, inşallah gösterecek.
Kızılay ve Yeşilayla oynayarak, arazi ve
arsa tahsisleri yaparak birtakım vakıflara, ne idüğü, yöneticisi
bile belli olmayan hayalî vakıflara aktarılan bütçeden kaynaklar.
Tarihe geçtiniz, bu 688 sayılı, 705 sayılı torba kanunla
AKP iktidarı hakikaten bir tarih yazdı! O kadar
Beceriksizlik de
hâkim tabii, pek çok düzenlemeye. Getirdiğiniz bir maddeyi, bir
değişikliği daha değişmeden değiştirmeye çalıştınız.
İçişleri Bakanına sormuştuk Anayasayı tanıyor
musunuz? diye, meğerse o da tanımıyormuş Anayasayı.
Bir de Anayasaya aykırı önergeyi imzaladı, kaçtı, gitti,
ara ki bulasınız.
İç güvenlik yasası ile örtülü ödenek harcanarak
yapılacak olan örtülü faaliyetler arasında bir bağ var, iç
güvenlik yasası ile bu örtülü ödenek düzenlemesi arasında bir
bağ var, bunu unutmayın. Tutanaklara da girdi, altını da
yazın. Bu örtülü ödenek, iç güvenlik yasasındaki birtakım örtülü
faaliyetler için kullanılacak ama bir gün bu hukuksuz, vicdansız
işlemleri yapanların da burnundan fitil fitil gelecek.
Bir kalemde, insafsızca, bir yılda 1 milyar
liralık kurumlar vergisinden vazgeçiliyor. İki dakikada vazgeçtiniz
ama 5-6 milyon lirayı geçmeyecek Somalı maden işçisinin
kıdem tazminatlarını ödememek için binbir türlü ayak sürüyor
iktidar. Atama bekleyen öğretmenlerde hâlâ ayak sürüyorsunuz, ziraat
mühendisleri, gıda, su ürünleri mühendisleri, veterinerler,
arkeologların feryatlarını duymamakta inat ediyorsunuz, ancak
kayıt dışı nereye, nasıl harcanacağı belli
olmayan bütçe imkânlarını hoyratça, bir kişinin şahsi ve
keyfî yönetimine terk ediyorsunuz, hesap yok, kitap yok.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Allah soracak.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekillerine ve Hükûmete soruyorum: Acaba içinizden hatırlayan
var mı? Birkaç defa bazı ortamlarda sordum, hatırlayan
çıkmadı. Sayın Bakan da dâhil, Maliye Bakanı da dâhil.
2002de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelirken
vatandaşlarımıza yeşil mazot sözü vermişti, hiç
hatırlayanınız var mı içinizde, yoktur. Aradan on iki
yılı aşkın bir süre geçti, bu sözler
ALİM IŞIK (Kütahya) - Yeşil dolar,
yeşil dolar yanlış anlaşılmış.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Evet ama yeşil dolarlar,
ayakkabı kutuları, çikolatalar ve nerelere harcandığı
belli olmayan paralar ve vazgeçilen kamu gelirleri, milyarlar, milyarları
aşan rakamlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Tabii, bu yeşil mazot sözü
için Geçti Borun pazarı
diyorum, 7 Haziran geldi.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ALİM IŞIK (Kütahya) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 688 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 36 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Rahmi Aşkın Türeli (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Rahmi
Aşkın Türeli, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Türeli.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu, görüşmekte olduğumuz torba kanunun son
maddesi.
Genel anlamda bu torba kanunda ne var; nelere
katılıyoruz, nelere katılmıyoruz diye bir toparlama
ihtiyacı var. Katıldığımız sadece birkaç
düzenleme var açıkçası. Onun dışındaki bütün maddelere
ciddi anlamda muhalefetimiz var hem Komisyonda gündeme getirdik, aynı
zamanda muhalefet şerhimizde de yer verdik ve Genel Kuruldaki
görüşmeler sırasında da dile getirdik.
Kurslarda, dershaneler kaldırıldı
biliyorsunuz, şimdi kurslarda çalışan öğretmenlerin ek ders
ücretleri artırıldı. Buna karşı değiliz, ancak
biz tüm öğretmenlerin ek ders ücretlerinin artırılmasını
istedik. 9 lira 33 kuruş gibi bir rakam -yani bütün öğretmenlerin ek
ders ücretinin artırılmasına ihtiyaç var- çok düşük bir
miktar.
Diğer taraftan, Türk deniz ticaret filosunun
yenilenmesi söz konusu oldu, bir hurda indirimi söz konusu. Yeniden gemiler
yapılacak Türk tersanelerinde ve aynı zamanda da, en az yüzde 35
yerli katkı payıyla, ona katılıyoruz zaten, ortak geçti
biliyorsunuz o.
Gene aynı şekilde, gemi uzmanlarının
özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin bir düzenleme
vardı, ona da gene katılıyoruz. Bunun gibi birkaç tane düzenleme
vardı. Ona da gene katılıyoruz. Bunun gibi birkaç tane madde var
ama onun dışındaki maddelere ciddi anlamda
karşıyız. Zaten arkadaşlar, bu torba kanun teklifinde ne
ararsanız var. Yani yok, yok. Deveye sormuşlar Boynun niye
eğri? diye, Nerem doğru ki? demiş. Biz de burada
açıkçası o kadar çok, hem Anayasaya aykırılıklar,
mevzuata aykırılıklar
Yani mevcut sistemin işleyişine
ilişkin getirilen birtakım düzenlemelerle sistemin
işleyişinin imkânsız hâle gelmesi gibi durumlar söz konusu.
Kısaca bahsedersem, öncelikle şunu söyleyeyim:
Sağlık bilimleri üniversitesi kuruluyor bu gelen kanun teklifiyle.
Bir devlet üniversitesi olarak kuruluyor ancak mütevelli heyeti var. Böyle bir
şey yok. Bu, zaten Anayasanın 130, 131 ve 132nci maddelerine
aykırı; yani, üniversitenin organları bellidir; rektör
vardır, senato vardır, üniversite yönetim kurulu vardır.
Mütevelli heyeti yok değerli arkadaşlar. Mütevelli heyet vakıf
üniversitelerinin organıdır. Bir de mütevelli heyetine birtakım
görevler veriliyor. Bunlar aynı zamanda diğer organlarla, devlet
üniversitesi organlarıyla ciddi anlamda çelişiyor. Bu, son derece
yanlış bir düzenlemedir. Bir de ayrıca Sağlık
Bakanlığına özel bir üniversite kurulmasını da
anlamış değiliz.
Kamulaştırma Kanununun 4üncü maddesinde bir
değişiklik yapıldı, yazın görüştüğümüz torba
kanunda değerli arkadaşlar. Bir taşınmaz malın üstünden
ve altından birtakım tesisler geçirdiğiniz zaman, tabii,
sonuçta, adamın taşınmazının
kullanımını sınırlıyorsunuz, aynı zamanda
değeri de düşüyor ama bunlara ilişkin
herhangi bir tazminat,
bir ödeme yapılamaz. hükmü vardı. Biz onu Anayasa Mahkemesine
götürdük, Anayasa Mahkemesi bekliyor görüşmek üzere, sıraya aldı
bunu. Şimdi ise, burada getirilen düzenlemeyle diyorlar ki: Tünel de
getiriliyor. Köprü vardı, raylı sistemler vardı, meğerse
tüneli unutmuş arkadaşlar. E, tabii, böyle apar topar, bu kadar
gayriciddi, torba kanun yöntemiyle yasa yaparsanız işte böyle olur.
Unutursunuz, ondan sonra buraya, çıktıktan sonra, aradan daha üç ay,
dört ay geçti, yeniden gündeme getirirsiniz.
İnternet ortamında, gecikmesinde sakınca
bulunan hâllerde içeriğin çıkarılması veya erişimin
engellenmesine ilişkin Başbakanlık ve bakanların talebiyle
TİBe yetki verildi. Bu da yanlıştır. Gene aynı
şekilde Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Biz diyoruz ki: Bu yargı
kararıdır. Yargının kararını idareye veremeyiz
arkadaşlar. Bu kararı yargı kullanmalıdır. Bu da gene
yanlıştır.
Diğer taraftan, sağlıkta Yap-kirala
yöntemi var. Bu, kamu-özel ortaklık modeli. Bunun
yanlışlıklarını söyleye söyleye
Yani
kaçıncı kere, önümüze gelen bütün yasalarda söylüyoruz.
Şimdi gene ne geldi biliyor musunuz arkadaşlar?
Diyelim ki anlaşmazlık oldu, tahkime gidildi. Neydi eskiden? Dava,
Türkiyede görülüyordu. Şimdi getirilen bir düzenlemeyle artık dava,
Türkiyede görülmeyecek, dışarıda, yurt dışında,
başka ülkelerin mahkemelerinde görülecek. Ee, böyle bir şey
nasıl olabilir? Biz bunu sorduğumuz zaman bize Komisyonda dediler ki:
İşte yabancılar, Türk mahkemelerine güvenmiyor. Ee, işte,
bakın, gene başka bir ciddi sıkıntı çıktı.
Elektrik kayıp kaçaklarıyla ilgili ciddi bir
problem var, bir 17nci madde. EPDK belirliyor 2011-2015 dönemi için, her
yıl için 21 dağıtım bölgesinde kayıp kaçak
oranlarını; şimdi 2015 yılı için kanunla bunu
değiştiriyoruz. Hâlbuki, bu, kamu ihale sözleşmelerine
aykırı, bu yapılan sözleşmeler değiştirilemez.
Gene Kızılay Derneği, Yeşilay
Cemiyeti ve Yeşilay Vakfına bir sürü vergi istisnaları ve
muafiyetleri sağlanıyor; bedelsiz mal, taşınmaz mal irtifak
hakkı tesis ediliyor. Bunların hepsi yanlış işler.
Elbette bu kurumlar önemli ama bunun dışında
Darüşşafaka var, başka kurumlarımız var, biz burada
eğer böyle bir şey yapacaksak kapsamın geniş tutulması
gerektiğini söyledik. Yani önümüze gelen torba kanuna
baktığımız zaman arkadaşlar, iler tutar yanı yok
bunun, o açıdan da buna karşı olduğumuzu ve ret oyu
vereceğimizi burada ifade ediyorum.
Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümünün oylanmasından önce, İç Tüzük
86ncı maddeye göre oyunun rengini belirtmek üzere lehte söz isteyen Tülay
Bakır, Samsun Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Bakır.
TÜLAY BAKIR (Samsun) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamda, bu yasa kapsamında kurulacak olan
Sağlık Bilimleri Üniversitesinden bahsetmek istiyorum. Kasım
2014 verilerine göre, toplam 1.492 hastanemizin 874'ü Sağlık
Bakanlığı, 548'i özel sağlık kurumu ve 70'i tıp
fakültesi bünyesi içindedir. Uzman hekim sayımız 74.451'dir.
uzmanlarımızın 36.374ü Sağlık Bakanlığı,
22.819u özel sağlık kurumları ve 15.258i tıp
fakültelerinde görev yapmaktadır. Aile hekimi olarak görevli 1.143 uzman
ve 19.567 pratisyen hekim bulunmaktadır.
Tıp fakültelerinin birinci görevi, hekim, ikinci
görevi uzman yetiştirmektir. Yetiştirdiği hekim ve
uzmanların bilimsel ve meslekî donanım yönünden dünyadaki her
saygın üniversitede çalışabilecek düzeyde olması
gereklidir. Tıp fakültelerinin bir başka görevi, öğretim üyesi
yetiştirmek ve bilimsel araştırma yapmaktır. Bilimsel
araştırmalar; temel bilimler, klinik bilimler ve biyomedikal
araştırmalar gibi birçok alanda yapılmaktadır. Bazı
ülkelerde tıp fakültelerinde öğretim üyelerinin çalışma
alanları eğitim, araştırma ve klinik olarak
gruplandırılmıştır. Önümüzdeki on ila yirmi
yıllık dönemde Türkiyenin de böyle bir ayrıma gitme
zorunluluğu olacağını düşünüyorum.
Tematik üniversitelerin eğitim öğretim ve
bilimsel çalışmalar açısından daha yararlı
olacağını düşünmekteyim. Birçok üniversitemizde tıp
fakültesi, eczacılık fakültesi, diş hekimliği fakültesi,
hemşirelik fakültesi, sağlık meslek yüksekokulları zaten
birlikte yer almaktadır. Bu fakültelerin birbirleriyle disiplinler
arası yakın çalışma içinde olması gerekmektedir.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi bu anlamda da yararlı
olacaktır. Sağlık Bilimleri Üniversitesi akademik gelişimin
önünü açacak, bilimsel çalışmaların ve birçok araştırma
faaliyetinin yürütülebilmesini kolaylaştıracaktır, uzmanlık
eğitimi için gereken hasta sayısı ve çeşitliliği
sağlanacak, bilimsel araştırmaların nicelik ve nitelikleri
yükselecektir.
Önceki yıllarda ülkemiz genelindeki hastane
sayısı, bu hastanelerin konforu, alet, ekipman ve uzman
sayısı sınırlı durumdaydı. Şimdi
ilçelerimizin önemli bir kısmında nüfusla orantılı yatak
sayısına sahip hastane sayımız artmıştır ve
ilçede oturanlar bir il hastanesine gitmeyi bile yük olarak görmektedirler. Son
yıllarda özel sağlık kurumlarınızın
sayısı da büyük bir artış göstermiştir. Bu
hastanelerin bir kısmı büyük ameliyatları veya
karmaşık hastalıkları tedavi edebilecek kuruluşlara
dönüşmüştür.
Yine, her ilçemizde ana çocuk sağlığı
ve aile planlaması merkezleri bulunmakta, bu merkezlerde de belirli
hizmetler, aile hekimleri tarafından verilmektedir.
Sağlık Bakanlığının
uzmanlık eğitimi vermeye başlaması bir ihtiyaçtan
doğmuştur. Üniversite sayımız artmış
olmasına rağmen tüm ülkenin ihtiyacını karşılayacak
düzeyde uzman sayısına ulaşılamamıştır.
Benim 2013'te kitaplaştırdığım, 2023 Hedefinde
Sağlık Stratejileri Raporunda belirttiğim 100 bin kişiye
düşen uzman sayısına örnek verilirse, iç hastalıkları
uzman oranı Avrupa Birliği ülkelerinde 22,8 iken Türkiye'de 6,0 ve pediatri
uzman oranı 16 iken ülkemizde 5,6 idi. İki yıl sonra bu oranlar
ancak 6,1 ve 5,9'a yükselebilmiştir. Sağlık
Bakanlığına bağlı eğitim araştırma
hastanelerinde uzman hekim ihtiyacının karşılanması
amacıyla büyük gayret sarf edilmektedir. Uzmanlık eğitiminin
üniversite düzeyinde yürütülmesi için bir üniversite çatısı
altında toplanması, yeterli sayıda uzman yetiştirilmesini
kolaylaştıracaktır.
Burada belirtmek istediğim bir başka konu da
acil servis ve yoğun bakım ünitelerimizde uzman hekim
sayımızın azlığıdır. Kurulacak
Sağlık Bilimleri Üniversitesinin bu iki uzmanlık alanına
önem vermesini diliyorum. Yine ana çocuk sağlığı ve aile
planlama merkezlerinde görevli doktorlarımızın aile hekimlik
uzmanlık eğitimini almaları gerektiği düşüncesindeyim.
Hâlen bu görevi yürüten pratisyen hekimlerimizin bu imkândan
yararlanmasını diliyorum.
Ülkemizde sağlık kurumlarımızda
sağlanan tanı ve tedavideki başarı oranı yurt
dışından gelen hasta sayısını
artırmıştır. Yine, uzmanlık eğitimi almak ve
araştırma yapmak amacıyla ülkemize gelmek isteyen hekim ve
diğer tıp bilimleri alanındaki gençlerin sayısı da
artmıştır. Bu üniversitenin kurulmasıyla inanıyorum ki
bu alandaki talepler daha fazla karşılanabilecektir.
İstanbul'da kurulacak olan Sağlık
Bilimleri Üniversitesi, sağlık bilimlerine odaklanmış ilk
devlet üniversitesi olması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜLAY BAKIR (Devamla)
bünyesinde doktora ve master
amaçlı sağlık bilimleri enstitüsü bulunması ve mütevelli
heyetinin kurulması önemlidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun.
TÜLAY BAKIR (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Devlet üniversitelerinde bulunmayan mütevelli heyeti
sıkıntı yaratmayacaktır çünkü öğretim üyeleri siyasi
değil, bilimsel kimliğiyle ön plandadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Eğer üniversite yönetiminin etkisiyle bilim
insanının siyasi düşüncesi değişebilseydi, ben
değişirdim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu yasanın ülkemiz ve milletimiz için
hayırlı ve başarılı olmasını diliyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi de oyunun rengini belli etmek üzere aleyhte
söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun, Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün saat 14.00ten itibaren şu ana kadar Mecliste
yasama faaliyetini yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dışarıdan bakınca bizi gören de bir
şey yaptığımızı sanacak ve kendisi için, halk
için bir şeyler yaptığımızı sanacak.
Değerli milletvekilleri, bu işten en kârlı
çıkan, Sayın Recep Tayyip Erdoğan oldu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Birinci görüştüğümüz yasa,
hepimizi gerçekten sonradan pişman edecek olan ve iç güvenlik yasası
olarak tanımlanan bir yasa. Onunla ilgili çok konuştuk.
Arkasından da Cumhurbaşkanı ve ailesine örtülü ödenek tahsis
edilmesine ilişkin maddenin de konulduğu bu yasa.
Değerli milletvekilleri, öncelikle şu
düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum: Özellikle AKPli arkadaşlarımızda
şöyle bir algı var. Efendim, bu Cumhurbaşkanı halk
tarafından seçildi. Dolayısıyla, diğer
cumhurbaşkanlarından daha güçlü ya da Anayasada öngörülen yetkiler
bakımından daha fazla yetkiye sahipmiş gibi bir savunulma içine
giriliyor.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Doğru.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
Cumhurbaşkanının görevleri ve yetkileri Anayasada
yazılıdır. Dolayısıyla,
Cumhurbaşkanının halk tarafından ya da Parlamento
tarafından seçilmiş olması yetki, görev ve gücü
bakımından herhangi bir etki oluşturmaz. Seçim teknik bir
olaydır. Bu aynı zamanda, böyle bir anlayış, Parlamentonun
kendi kendini inkârı anlamına gelir çünkü bu Parlamentodaki tüm
milletvekilleri halk tarafından seçilmişler, dolayısıyla
egemenlik kapsamında yani kayıtsız ve şartsız egemenliği
elinde tutan milletin egemenliği kapsamında yasama yetkisi yapmak
üzere buraya görevlendirilmişlerdir. Parlamenter sistemde bir görevleri de
Cumhurbaşkanını seçmektir. Yani, bizler, hepimiz zaten millet
iradesinin bir gereği olarak buradayız. Dolayısıyla,
Cumhurbaşkanını bu Meclisin milletvekillerinin seçmiş
olması ile halkın doğrudan seçmiş olması arasında
öyle bir fark yoktur arkadaşlar. Tüm anayasa hukukçularımız da
bunun böyle olduğunu bilirler. Çünkü, bizim Anayasamız, parlamenter
sistemin Cumhurbaşkanını seçimine ilişkindir, devlet
başkanına ilişkin değildir. Dolayısıyla, bu
yanlış anlayış bize mevcut Cumhurbaşkanının
daha kudretli, diğerlerinin daha az kudretli olduğunu, bunun daha çok
kudretli olduğunu gösteriyor ve bütün düzenlemeler de bu anlayışla
yapılıyor; buna katılmamız mümkün değildir.
Öte yandan, ilk defa halk tarafından seçilen
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan değildir.
Hepimiz hatırlıyoruz ki 2007 yılındaki
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan sorunlar nedeniyle,
bir tepki yasası olarak mevcut milletvekilinin görev süresi dört yıla
indirildi, onunla beraber Cumhurbaşkanının da halk
tarafından seçilmesini öngören bir Anayasa değişikliği yine
bu Meclis tarafından kabul edildi. Sonradan da, Sayın
Cumhurbaşkanının o tarihte Başbakan sıfatıyla
verdiği pek çok demeç vardır, oralarda da bu düzenlemenin
yanlış olduğunu aslında kendisi de kabul etmiştir.
Ama şunu söylemek istiyorum: Bundan önce de bir
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi, o da Kenan Evren.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Keşke söylemeseydin!
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Arada fark var ama.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Hiç fark yok, hiç fark
yok.
7 Kasım 1982de doğrudan halk tarafından
seçildi. 1982 Anayasasıyla birlikte gitti yüzde 92 oy aldı.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Şeffaf zarflarla
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Siz de
şimdi kamu kaynaklarını oy için kullanıyorsunuz, ne fark
eder?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Belki de sizlerin içinde
o tarihte Kenan Evreni destekleyen, Kenan Evrenin Cumhurbaşkanı
olmasını isteyen pek çok arkadaşımız var, olabilir.
Yani, şunu söylemek istiyorum, söylemek
istediğim konu şudur: Cumhurbaşkanı, ilk defa Sayın
Recep Tayyip Erdoğan halk tarafından seçilmiyor, ondan öncesi de var;
iyidir kötüdür, vardır ama, onu söylemek istiyorum. Dolayısıyla,
arkadaşlar, burada Sayın Recep Tayyip Erdoğan parlamenter
sistemin Cumhurbaşkanı olduğunu hiçbir zaman unutmamalı ve
bizler de unutmamalıyız.
Hepiniz diyorsunuz ki: Anayasanın 104üncü
maddesine göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır,
herkesi temsil eder. Onun yararına olan işlemlerde bunu
söylüyorsunuz, eyvallah. Ama bir Cumhurbaşkanının yapmaması
gereken olaylarda Canım, bu Cumhurbaşkanını halk seçti.
diyerek sanki onun yaptığı Anayasa dışı eylem ve
işlemleri meşruymuş gibi göstermeye kalkıyorsunuz.
Anayasanın 104üncü maddesi Recep Tayyip
Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra yazılmadı, ondan
önce de vardı. Eğer Recep Tayyip Erdoğan devletin
başıysa ondan öncekiler de devletin başı. Demin de sordum Sayın
Bakana, cevap vermedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Peki, o zaman ben
şu soruyu sorarım: Ondan öncekiler neyin başıydı?
Onlar için öngörülmeyen örtülü ödenek, Abdullah Gül için öngörülmeyen, Necdet
Sezer için, Süleyman Demirel için öngörülmeyen örtülü ödenek, Özal için
öngörülmeyen örtülü ödenek Sayın Recep Tayyip Erdoğan için hangi
ihtiyaçtan dolayı öngörülmüştür? İtirazım bunadır.
Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Şahsa ait değil,
şahsa ait değil, makama ait.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bostancı.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün
688 sıra sayılı Kanun Teklifinde oyunun rengini belirtmek üzere
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kayıtlara
geçmesi bakımından söylüyorum. 1982 Anayasası oylanırken
ben de oy kullananlardan biriyim, o dönemin atmosferini çok iyi bilirim, Ali
Rıza Beyin de bilmesi gerekir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Muhtemelen
evet demiştir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Biliyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kenan Evren o
dönemde seçilirken kendisini Anayasaya ekledi, bağladı, Anayasayla
beraber oylandı. Yapılan propaganda şuydu: Anayasa geçmezse yani
Kenan Evrenin Cumhurbaşkanlığı onaylanmazsa darbe devam
eder. Dolayısıyla, Evrenin alternatifi darbeydi.
OKTAY VURAL (İzmir) Demek ki oy verdin. Oy
verdim. diyor yani. Ondan verdim. diyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) Seni gidi darbeci seni!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Millete şantaj
yapılmıştır, şantaj. Onunla, bugün
yaptığımız ve halk tarafından gerçekleştirilen
seçme aynı değildir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz ne
yaptınız bu şantaj karşısında?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ayrıca, 10
Ağustosta yaptığımız seçim hepimizin namusudur yani
nomos, kural, kurallar bakımından öyledir. Seçimin kendisini bir
kere mukayese ediyoruz burada. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kimin seçildiğini bırakın, Ekmeleddin Bey de seçilebilirdi. Bu
ikisini birbiriyle yöntem olarak, iklim olarak, siyasi hava olarak mukayese
kanaatimce doğru değildir.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama
Kenan Evrenin yüzde 10 seçim barajını kullanıyorsunuz.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
25.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bir seçimin usulü,
hukuk devletinde, bir kimseye ilave yetki vermez. Biz burada, Parlamentoda,
Anayasa Mahkemesi üyesi seçtik, millet olarak, milletvekili olarak. Anayasa
Mahkemesi üyesinin Anayasa Mahkemesinde diğerlerinden farklı görevi
mi var, yetkisi mi var, Ben üstünüm. mü diyor?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Ne alakası var
Sayın Başkan? Gündeme dönelim.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani,
Allahınızı severseniz ya
BAŞKAN Evet Sayın Vural, teşekkür
ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Çalışın, çalışın, 2019da
Cumhurbaşkanını sizler çıkarın.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sen şu
şımarık tavrını bir bırak! Millete tepeden bakan
şımarık tavrını bir bırak! Yaşına da
yakışmıyor, makamına da. Ayıp!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben de bir söz söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi,
açıklayın.
26.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; temel problem
şurada: Halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanının
yetkileri ile Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilen Cumhurbaşkanının
yetkileri arasında hiçbir fark yoktur. Yani, Parlamentonun seçtiği
Cumhurbaşkanı halkın seçtiği Cumhurbaşkanıyla
eşit yetkilere sahiptir. Anayasa böyle olduğu hâlde Ben halk
tarafından seçildiğim için benim yetkilerim daha fazla. diyen bir Cumhurbaşkanı
var, problem buradadır. O Cumhurbaşkanının istediği
hükûmet politikasının yürütülmesine yönelik bir yasayı kabul
ettiniz bugün siz ve bugün siz sarayın isteğiyle demokrasiye bir
darbe indirdiniz. Konu bu kadar basittir.
OKTAY VURAL (İzmir) Saray yaptırdı,
saray.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani,
bu kadar basit cümlelerle özetlenebilecek kadar açıktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
6.- Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S.
Sayısı: 688) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
OKTAY VURAL (İzmir) Arkadaşlar, emekliye 24
lirayı reva görüp katrilyonluk sarayda oturana bir de örtülü ödenek vermek
milletin vicdanına sığmaz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bu batıl
kıyas, böyle kıyas olmaz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sıfırlamış,
bu sefer de onun için istiyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çalışın,
katrilyonluk saraya sizler de geçin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Oktay Bey,
sıfırlamış, onun için istiyor para.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kıskanma ne olur, çalış
senin de olur.
OKTAY VURAL (İzmir) Yetmemiş para
arkadaşlar, örtüsüzü yetmedi, şimdi örtülü istiyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi de örtülüleri
OKTAY VURAL (İzmir) Bence Meclis
Başkanlığı olarak, milletvekilleri olarak birer
maaşımızı gönderelim, yetmiyor! Masraf fazla!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hiç kusura bakma,
günahımı verirsem Kur'an çarpsın.
OKTAY VURAL (İzmir) Bugün cumadır, hakikaten,
hocaya bir söyleyelim ya! Yetmiyor!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Soma maden işçilerinden bile
SMSle yardım toplandı.
OKTAY VURAL (İzmir) Bence iyi olur, hakikaten
bugün hocadan isteyelim, Cumhurbaşkanına örtüsüz ödenek verelim.
Kabul eder, değil mi?
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 688 sıra
sayılı Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 217
Kabul :
198
Ret :
19 (x)
Kâtip
Üye Kâtip Üye
Bayram
Özçelik Dilek Yüksel
Burdur Tokat
Böylece teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, Divan Üyemiz Sayın
Bayram Özçelik bir veda konuşması yapacak.
Biz kendisine Divan olarak bundan sonraki hayatında
başarılar diliyoruz, Allah yolunu açık eylesin diyoruz.
Buyurun Sayın Özçelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Kâtip Üye Bayram
Özçelik'in, milletvekili arkadaşlarına hakkını helal
ettiğine ve herkese sağlık, başarı ve mutluluk
dilediğine ilişkin açıklaması
KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım ve büyüklerim; Türkiye
Büyük Millet Meclisinde üç dönemdir Türkiyemizi ve Burdurumuzu temsil etmeye
çalıştım. Benim için en büyük şeref, Birinci Mecliste
Burdur Milletvekili Allaha dayan, saye sarıl, hükmüne ram ol/Yol varsa
budur, bilmiyorum başka çıkar yol. diyen Mehmet Akif Ersoy gibi
abide şahsiyetin halefi olmaktı. Özellikle, üç dönemdir Meclis
Başkanlık Divanında, Genel Kurulda, Divan arkasında birçok
müzakereleri yakından takip ettim. Kim demiş her şeyin
bitişi ölüm/Destanlar yayılır mezarımızdan. ilkesiyle
çalıştık.
Genel Kurul çalışmalarının son
günlerinde siz kıymetli milletvekili arkadaşlarımdan helallik
diliyorum. Benden yana helal olsun. Hakkınızı helal ediniz.
Sizlere sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 8inci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti
Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç
Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında İşbirliğine
İlişkin Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç
Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesine Dair
İşbirliği Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç
Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında
İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyetinde
Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesine
Dair İşbirliği Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1004) (S. Sayısı: 673) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 673 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Var, var, bir dakika ya, Alim
Işık.
BAŞKAN Buyursun Alim Işık, Sayın
Kütahya Milletvekili.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 673
sıra sayılı Kanun Tasarısının geneli üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu antlaşma Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Japonya Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç
Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında
İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile Türkiye
Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin
Geliştirilmesine Dair İşbirliği Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
olarak Genel Kurula gelmiştir.
Şimdi, özellikle Türkiyenin enerji
ihtiyacının karşılanması ve enerji
çeşitliliğinin artırılması amacıyla nükleer güç
santrallerinden elde edilecek enerjiye de ihtiyaç olduğu gerçeğini
bilerek Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuya genelde olumlu
baktığımızı, ancak bu tür çok önemli ve dünyanın
birçok ülkesinde tartışılan, henüz hiçbir ülkede denenmemiş
bir teknolojiyi içeren ve uluslararası anlaşmayla, ikili anlaşma
çerçevesinde Türkiyenin ev sahipliğinde ülkemiz toprakları üzerinde
kurulacak olan nükleer güç santrallerinin, bu ikili anlaşmalarla
yapılmasına karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Sebebi şu: Uluslararası rekabete açık bir
konuda serbest piyasa koşullarını dikkate almadan iki hükûmet
arasında belli çerçeve içerisinde ama içerisinde birçok belirsiz
konuların yer aldığı anlaşmayla böyle bir santralin
kurulmasını doğru bulmuyoruz. Neden? Eminim ki hiçbiriniz
okumadı anlaşma metnini, okuduğunuzda birçok şeyin belirsiz
olduğunu göreceksiniz. Daha Madde 1 Tanımlarda proje sahası
kavramına baktığınız zaman Türkiye Cumhuriyetinin
Sinop ilinde ya da şartların gerektirmesi durumunda başka bir
yerde
ifadesi var. Şimdi, bu Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı bugüne kadar 1incinin Mersin Akkuyu Nükleer Güç Santrali, 2ncinin
de Sinop Nükleer Güç Santrali olduğunu defalarca söyledi. Ama,
anlaşma metninde diyor ki: Sinop ilinde ya da başka bir yerde
Yani
şimdi ya bu Sinop ilindedir ya başka yerdedir; birincisi bu.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Ama, termik yapamazsın
ALİM IŞIK (Devamla) - Mustafa Bey, okursan sen
de buna inanmayacaksın, söylenenlerin o zaman doğru
olmadığına kanaat getireceksin. Belirsizlik olmaz. Bu ülkede,
hangi büyüklükte alana, nerede kurulacağı belli olmadan bir
anlaşma imzalanmış, imza atmış bu ülkenin Bakanı.
Bu belirsizlikleri söyleyeceğiz, önce bunu gidermek gerekiyor.
İki: Proje şirketi kavramı projenin
uygulanması amacıyla proje katılımcıları
tarafından Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına göre kurulacak anonim
şirket, diğer taraftan proje katılımcısına
baktığınız zaman proje şirketinde yer alacak herhangi
bir Türk devlet teşekkülü ya da herhangi bir özel teşekkül
anlamına gelmekte. Aşağıda anonim şirket olarak
tanımlanmış, yukarıda herhangi bir devlet şirketi veya
özel şirket. O da belirsiz, yani buraya ortak olacak şirket devlet
şirketi mi olacak, özel şirket mi olacak? İkisi de değil,
ne olacağı belirsiz.
Devlet teşekkülü kavramına
baktığınız zaman, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin sahip
olduğu ya da Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti tarafından kontrol edilen
herhangi bir teşebbüs anlamına gelmektedir. Burada da ya bu ya bu.
Yani, Hükûmet kafasında daha bu işi netleştirmemiş,
dolayısıyla sözleşmeye, anlaşmaya bunu koymuş.
Devam edeceğiz. Yine, teknolojinin hafif su
reaktörüne ilişkin olduğu söyleniyor. Ancak, daha önce Rusyayla
yapılan ikili anlaşmada da aynı teknoloji kabul edilmişti
ama o günden bugüne dünyada yeni teknolojiler gelişti, onlardan birisi de
ayrıca seçilebilirdi çünkü son teknolojinin bu
olmadığını bu alanda çalışan herkes bilir.
Başka ne var? Saha ve altyapıya ilişkin
hususlar var, madde 4.
Değerli arkadaşlar, okuyorum, lütfen vicdanınızda bir değerlendirin.
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti: Proje için gerekli olan Proje
Sahasını, mülkiyetini vermeksizin, nükleer güç santralinin söküm
sürecinin sonuna kadar Proje Şirketine bila bedel tahsis edecektir.
Yaklaşık iki yüz yıl değerli arkadaşlar
Yetmiş,
seksen yıl normal ömrü, yüz yıla kadar uzuyor, bir o kadar söküm ve
onun etkisinin devam ettiği iki yüz yıl Japon firmasına Türkiye
topraklarını, Sinop veya başka bir yerde, ne kadar olduğu
belli değil, tahsis ediyorsunuz, bilabedel. Tamam. Diğer taraftan,
proje sahası dışında proje için gerekli olan
altyapıyı bilabedel Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti sağlayacak.
Onunla ilgili ne gerekiyorsa, yol, bina, kanalizasyon, başka ne varsa
altyapıda, neye ihtiyaç görülüyorsa onu da bilabedel biz
yapacağız, Japonlara Gel kardeşim, buyur saha sana, buyur
altyapısını yaptım, teknolojiyi getir buraya koy.
diyeceğiz.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Onlar örtülü verdiler parayı, örtülü.
ALİM
IŞIK (Devamla) Devam, devam, daha ne diyor bakınız
arkadaşlar: Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uygun olarak, proje için
uygun şartlara sahip yabancı vatandaşların istihdam
edilebilmesi amacıyla gerekli izinlerin verilmesini
kolaylaştıracak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve bununla ilgili onayların,
izinlerin ve lisansların verilmesini kolaylaştıracak, bunu takip
edecek. Yabancı adamın gelişiyle ilgili her türlü işi de
biz yapacağız, Buyur kardeşim. diyeceğiz.
Başka
ne var arkadaşlar? Bakınız, Elektrik Satın Alma
Anlaşmasıyla ilgili bölümde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ilgili
Türk Devlet Teşekkülünün Proje Şirketi ile Elektrik Satın Alma
Anlaşmasını akdetmesini sağlayacaktır
Yani
EÜAŞla bunu sağlayacağız ve proje finansmanı
konusunda sadece Japonyadan, Japon Hükûmetinin uygun gördüğü
şartlarda para alacağız. Finansın yüzde 70i krediye
dayalı, yüzde 30u öz kaynaklara dayalı, öz kaynağın yüzde
51i Japonların, yüzde 49u bizim. Yani Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin sadece
yüzde 30unun yüzde 49una ortak olma hakkı var ama söz hakkı yok
çünkü yüzde 51 öbür tarafta ve yüzde 70lik krediye de, yüzde 30luk öz
kaynağa da aynı oranlarda ortak olacağız. Kritik bir anda
-yüzde 51 Japon şirketinin- o ne derse Türkiye ona uymak zorunda kalacak.
Madde 9 İhtilafların Halli
başlığı altında: Taraflardan birinin ya da her
ikisinin hakları ve yükümlülüklerine ilişkin olarak işbu
Anlaşmanın uygulanmasından ve yorumlanmasından
kaynaklı herhangi bir ihtilaf, Taraflar arasında istişare ile
dostane yollarla çözülecektir.
Değerli arkadaşlar, uluslararası
ilişkilerde dostluk yoktur, akıl öndedir. Siz eğer
karşı tarafın yüzde 51 oy hakkı olduğu bir işte
onun vicdanına dayanarak böyle bir anlaşmaya imza atarsanız
yarın herhangi bir ihtilaf durumunda hiçbir söz hakkınız
olmayacak, onlar ne derse, nasıl uygun görürlerse, onların
şartlarında bu anlaşmazlığı kabul etmek ve çözmek
zorundasınız.
Başka bir konu, madde 10da: İşbu
Anlaşma on beş yıl süreyle yürürlükte kalacak ve Taraflardan
herhangi biri işbu Anlaşmayı sona erdirme niyetini, yürürlük
süresi dolmadan en geç altı ay önce karşı Tarafa diplomatik
yollardan yazılı olarak bildirmediği sürece beş
yıllık süreler için kendiliğinden uzayacaktır.
Burada on beş yıllık yürürlük süresi
koymuşuz, üretilen elektriği satın almada yirmi yıl
satın alma garantisi vermişiz. Şimdi, on beş yıl bu
anlaşma geçerli, yirmi yıl alım garantisi var, diğer
beş yılı nasıl ikili anlaşmaya dâhil edeceğiz,
belirsiz.
Diğer taraftan, bu anlaşmanın ekinde yer
alan diğer hükümlere bakarsak, Projenin Uygulanması
başlığı altında (c) fıkrasına
baktığımız zaman, ormanlık araziler dâhil olmak üzere,
proje sahası, projeye ilişkin her türlü faaliyetin yerine getirilmesi
için Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti tarafından proje şirketine
bilabedel, nükleer güç santralinin sökümüne kadar tahsis edilecek. Arkadaşlar,
orman arazileri devletin malı ve Anayasayla belli hükümler altında
kullanıma sunulmuş. Anayasayı burada çiğniyoruz. Japon
Hükûmetinin gönderdiği şirket Karadeniz ormanlarının
tamamına ben talibim. derse
Buyur kardeşim, biz Anayasa falan
tanımıyoruz, sen yeter ki gel, bunu yap. diyoruz. Olmaz. Bu
anlaşmanın bu hükmü sakıncalı. Yine, söküme kadar tahsis
edilmesini -biraz önce de ifade ettiğim gibi- bugünkü şartlarda,
yaklaşık iki yüz yıllık bir süreyle bu ülkenin herhangi bir
bölgesinde onların istediği alanın, ormanlar dâhil, Japonlara
teslimini öngörüyor.
Bir başka konu: Elektrik Satın Alma
Anlaşmasına baktığınız zaman 10,80 dolar
sent/kilovatsaatlik bir garanti veriliyor. Buna KDV dâhil değil, söküm
masrafları dâhil değil, net para. KDVyle beraber 11-12 dolar sent. Rusyada
bugün nükleer enerji piyasa bedeli 4-4,5 dolar sent. Bu işi yapan
Japonyada muhtemelen öyledir, Rusyaya gidip oradan öğrendiğimiz
için bu rakamı söylüyorum. Yani normal piyasa bedellerinin, dünyadaki
fiyatların 3 katı alım garantisi veriyoruz değerli
arkadaşlar, 3 katı. Türkiyenin şu andaki enerji maliyeti
kilovatsaat başına 7-8 kuruş, bunu 12-13 liraya satıyoruz,
25 liraya kadar çıktığı yerler var. Maliyete
baktığınız zaman, maliyet de dünya piyasasının 3
katına çıkmış, alım garantisi vermişiz ve yirmi
yıl süreyle.
Ne zaman yürürlüğe girecek? Yani ilk ünite 2023
yılında, 4üncü ünite de 2028de, her biri 1.200 megavatlık
olmak üzere 4.800 megavatlık bir ikinci nükleer güç santrali
anlaşmasından bahsediyoruz.
Özellikle, tarife, yapılacak fizibilite
çalışmaları sonunda ve fiyat ayarlama mekanizmalarına tabi.
Yani EPDKnın bu ülke için belirlediği kayıp kaçak dâhil fiyat
mekanizmasına uygun.
Yine, enterkonnekte sisteme girdiğinde, burada
üretilen enerjinin de, ülkenin bazı elektrik dağıtım
bölgelerinde yüzde 75-80 oranında kaçak kullanılması hâlinde
onun da faturası bize, tüm vatandaşlara eşit şekilde
dağıtılacak bir anlaşma.
Yakıt masrafı bu tarifeye dâhil edilmemiş.
Biraz önceki 11-12 dolar sent/kilovatsaat, yakıt masrafı hariç fiyat.
Onu da eklediğiniz zaman, o dünya piyasası fiyatının 3
katına varan alım garantisi belki 4-5 katı bulacak. Ne kadar
yakıt maliyeti var, bunun birim enerji başına yansıyan
miktarı nedir, bu belli değil.
Bir başka konu: Tarife, atık yönetimi ve söküm
fonlarını kilovatsaat enerji başına 0,30 ABD senti olmak
üzere içermekte.
Yüzde 49u söylemiştim.
Elektrik iletim hatları için, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti, Türkiye Cumhuriyeti Elektrik İletim Şirketi, nükleer güç
santralinin şalt sahasına bağlanacak olan elektrik iletim
hatlarının tasarımından, alımlarından,
inşasından, işletmesinden, bakımından,
onarımından, yenilenmesinden ve finanse edilmesinden, masrafları
kendisine ait olmak üzere sorumlu olacak ve nükleer güç santralleri için
elektrik iletim hatlarının vaktinde hazır olmasını
sağlayacaktır. Bugün, kendi yerli kaynaklarımızdan
yenilenebilir enerji kaynaklarının sisteme dâhil edilmesi için
TEİAŞın iletim hatlarında yetersizlik olduğu
gerekçesiyle imkân tanımadığımız, kendi
yatırımcımıza, kendi ülkemize
yapmadığımız işi burada peşin yapıyoruz.
İstedikleri kadar Biz yapacağız, finansını biz
sağlayacağız, her türlü hattın
bağlantısını, trafosunu Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti
sağlamak zorunda ve Buyur Japon kardeş, bizim Türk
vatandaşına sağlamadığımız imkânı sana
sağlıyoruz. diyeceğiz. Bu kabul edilebilir bir anlaşma
değildir.
Bir başka konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti,
Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uygun olarak kullanılmış
yakıt ve radyoaktif atığın nihai bertarafından sorumlu
olacaktır. Peki, hani ortaktık? Niye Japon Hükûmeti bundan sorumlu
değil? Japon gelecek parayı kazanacak, söküm aşamasına
gelince, Allaha ısmarladık Türk kardeş, ben gidiyorum, Allah
bereket versin, keseyi de doldurdum, hadi bundan sonra sen uğraş.
Yok böyle bir anlaşma değerli arkadaşlar. Mademki
ortağız, kâra da zarara da ortak olmak zorundayız. Sökümü
Türkiyeye bırakacak, yetmiş seksen sene bu memleketin insanı
bunun atımıyla uğraşacak, ne olacağı belli
olmayan bir akıbete doğru Türkiye bunun faturasını çekecek!
Olmaz! Dünyanın hiçbir yerinde böyle, tek tarafı güldüren, öbür
tarafı -kapitülasyonlar gibi- mahkûm eden bir anlaşmaya imza
atılmaz, maalesef Türkiyede atılmış. Böyle bir şey
olamaz.
Nükleer Zararlardan Sorumluluk: Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti, anayasal usulüne uygun olarak nükleer zararlardan sorumlulukla ilgili
yasal çerçeveyi oluşturmak için tedbirler alacak. E, karşı
taraf? Karşı tarafın hiçbir sorumluluğu yok
arkadaşlar. Burada bir tehlike olursa tek taraflı Bu tehlikenin
sorumlusu biziz. diyeceğiz, olan her türlü masrafı ve Allah
göstermesin, ölümleri ya da sakatlanmaları biz üstlenmiş
olacağız. E, ne var böyle anlaşmaya? Siz Japon olsanız
Türkiyenin bu şartlarda sunduğu bu anlaşmaya Hayır deme
şansınız var mı? Yok.
Başka bir konu: Diğer Önemli Hususlar diye 10uncu
maddede bir başlık var; arkadaşlar, lütfen bir okuyunuz.
Amaçlarla başlamış, mücbir sebep ve fikrî mülkiyet
haklarıyla bitmiş. Cümlenin ne öznesi var ne yüklemi var. Ya,
nasıl bir Türkçe bu? Nasıl bir anlaşma, nasıl bir
uluslararası anlaşma? Yok. Dolayısıyla, çalakalem, o
tarihte, bir araya gelindiğinde matbu, diğer anlaşmalardan
esinlenerek imzalanmış bir anlaşmadan bahsediyoruz. Bu
anlaşmayla Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi önünü bağlayıp
bundan sonra, bu alanda uluslararası arenada ortaya çıkacak rekabet
şartlarından faydalanmayacak şekilde maalesef, bir yükümlülük
altına girmektedir ve bunu ikili anlaşmayla yapmaktadır. Evet,
nükleer güç santrali bu ülkede yapılmalı ama yapılırken
Türkiye Cumhuriyeti devletini uzun yıllar bağlayacak ve tamamen
uluslararası anlaşma çerçevesi içerisinde değil,
uluslararası serbest piyasa koşulları ve rekabet
koşulları içerisinde bu teknolojiye kavuşmalı.
Yine, bu anlaşmada, bakıyoruz, Japon Hükûmeti
gelecek, Türkiyeye herhangi bir teknoloji vermeyecek; aynen Akkuyuda
olduğu gibi, kendi santralini kuracak, bu santralde
çalışacakları eğitecek, onunla ilgili bazı eğitim
çalışmalarını yapacak ama teknoloji dediğiniz zaman
yok, Size teknoloji yok. Biz santrali kurarız, elektriği üretiriz,
sizin topraklarda üretiriz, size satarız, paramızı
kazanırız, geri döneriz, hiçbir sorumluluğa da ortak
olmayız. anlayışıyla hazırlanmış bir
anlaşmadan bahsediyoruz. Onun için, Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
prensipte nükleer teknolojinin kazanılmasına evet ama böyle bir kapitülasyon
anlaşmasına hayır diyoruz.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve aynı
zamanda şahsı adına söz isteyen Engin Altay, Sinop Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Altay, süreniz otuz dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tıraşsız kürsüye
çıktığım için bizi izleyen
vatandaşlarımızdan özür diliyorum. Yirmi üç saattir Genel
Kuruldayız, yirmi altı saattir de ayağımızdan
ayakkabı çıkarmadık. Bu yüzden, muhtemelen sizin ve bizim
ayaklarımızda da çeşitli enfeksiyon hastalıkları
olabilir. Bu Parlamentoda keşke vatandaşlarımızın
yararına, ülkemizin ali menfaatlerine bir şeyler olmuş
olsaydı da sakalımız daha çok uzasaydı,
ayaklarımız daha çok hasar görseydi ama yirmi iki saatte
yaptığımız işlere baktığımız
zaman, Türkiyenin hayrına bir iş burada yok.
Önce, iç güvenlik paketini
yasalaştırdınız saray diktatörlüğüne yasal bir
zırh temin ettiniz. Sonra, 688e bir ek madde ilave ettiniz usulsüz bir
şekilde, bununla da saraya bir hazine dairesi tahsis ettiniz.
Parlamentonun işi bunlar değil. Parlamento vesayete girmek için çaba
harcamamalı, tam tersine, bir ülkede parlamentoya yönelik bir vesayet,
basınç, baskı varsa parlamento bu baskıya direnebilmeli. Hangi
siyasi menşeden gelirsek gelelim önce üzerine yemin ettiğimiz
Anayasaya ve inançlarımıza bir parça sadık olmak zorundayız.
Sayın milletvekilleri, Türkiye ile -sıra
sayısını da yanıma almamışım- Japonya
Hükûmeti arasında imzalanan
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 673
ENGİN ALTAY (Devamla) Numarasını
biliyorum.
nükleer güç santralleri iş birliği
anlaşmasıyla ilgili söz aldım. Zira, bu anlaşmayla
memleketim Sinopta bir nükleer güç santrali Japonlara yaptırılacak.
Bu nükleer hikâyesi, 2006 ve 2007 yıllarında,
gene, ben Parlamentodayken, sevgili mevkidaşım Mehmet Ersoy yokken,
onun selefleri varken burada, bu kürsüde çok konuşuldu, çok söyledik, çok
tartıştık. Dönemin Enerji Bakanı o zaman bana dedi ki:
Senin bu kafayla siyasi ömrün kısa olur ama ben seni yanıma
danışman alırım. Ben de ona Buna zaman karar verir ama
sen bu kafayla gidersen, uluslararası nükleer lobicilerin rant
tuzağına teslim olursan ben, sen ileride yargılanırken sana
hukuki yardımda bulunurum. demiştim. Ben hâlâ buradayım, burada
olmaya da devam edeceğim ama bu uluslararası nükleer lobilerin rant
tuzağına düşenler hem burada olmayacak hem ileride yargı
önünde hesap verecekler.
Değerli milletvekilleri, 2006da -o zaman
şöyleydi, şimdi daha farklı bir yöntem var- Amerika ve
Kanadadaki şirketlerle iş birliği içinde, bunu devletin
kurması, Türk sanayicilerinin de iş birliğiyle, konsorsiyumlarla
kurulması hedeflenmişti. O zamanlar söylediklerimizi hemen hemen
kelime kelime hatırlıyorum ama bugün biraz daha yeni şeyler
söylemek lazım çünkü rakamlar değişti. Mesela o zaman, gene
sizin Hükûmetiniz vardı, enerjide dışa
bağımlılığımız -biraz sonra rakamları
vereceğim- şimdikinden çok daha azdı. Güya on üç senedir ülkeyi
her alanda çok iyi idare ettiğinizi söylüyorsunuz ama 2006da ben Hilmi
Gülerle -orada oturuyordu- tartışırken Türkiyenin enerjideki
dışa bağımlılığı, Sayın
Bostancı, şimdikinin çok çok çok altındaydı. Enerji
talebimiz de bu zamana göre çok daha yüksek değildi.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Çok hızlı
gelişiyoruz Engin Bey.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, önce şunu
söyleyeyim: Çernobil, Fukuşima başta olmak üzere, dünyada, Atom
Enerjisi Kurumu kaynaklarına göre 205 tane -bir kaynağa göre 205
tane, bir kaynağa göre 611 tane- irili ufaklı nükleer kaza olmuş.
Yani, ben o zaman, bunun bir sıfır güvenlikli, dev bir felaket
projesi olduğunu iddia ederken ezbere konuşmadım,
tıpkı şimdi olduğu gibi.
Bakın, elimde Cumhuriyet Halk Partisinin enerji
politikalarını içeren ciddi bir çalışması var,
kitapçığı var. Şu da sakın zannedilmesin: Efendim, bu
Cumhuriyet Halk Partisi her şeye karşı. Hayır, Türkiye'de,
Cumhuriyet Halk Partisi çağın, teknolojinin gelişimine paralel
olarak nükleer teknolojideki gelişmelerin takip edilmesinden yanadır.
Bu belgemizde de bunlara yer verdik. Siz yarın kurnazlık edip bunu
bulup önüme getirirsiniz diye ben şimdiden söyleyeyim. Ama, şimdi,
sizin Japonyayla Sinop için ve Rusyayla Mersin Akkuyu için
yaptığınız anlaşmalar enerjide Türkiye'nin en büyük
sorunu olan dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik
değil, bilakis enerjide dışa
bağımlılığı çok daha fazla artıran, çok daha
faza büyüten anlaşmaları içermekte.
Şimdi, esasen, Japonlarla Sinop için
yaptığınız, Ruslarla Mersin için
yaptığınız bu anlaşmaların özü şudur: Sinop
İnceburunda bağımsız bir nükleer santral devleti
kurulmasına meydan veriyorsunuz . Diyorsunuz ki: Akkuyuda ve Sinop
İnceburunda tıpkı Vatikan gibi, bağımsız bir
nükleer santral devleti olsun. Yahu, Allah aşkına, Sayın Hükûmet
-Sayın Bakanı çok severim, dürüstlüğünden, namusluluğundan
zerre kadar şüphe etmem, Enerji Bakanı da değil kendisi- elin
Japonuna, elin Rusuna diyorsunuz ki: Sen gel, dünyada hiç denenmemiş,
test edilmemiş bir teknolojiyi Sinopta ve Mersinde kur kardeşim. Ben
de -rakamlar belki değişmiş olabilir- 12 sentten devlet olarak
senden satın alacağım. Şimdi ne var? Yani, burada
şimdi ne yapıyorsun? Şu anda nasıl ki enerjide yüzde 77si
Rusyaya ve İrana bağımlı olan bir dışa bağımlılığı
yaşıyoruz yani elin Japonu gelip Sinopa nükleer santral kurunca sizin
dışa bağımlılığınız mı
azalıyor? Ne alakası var? Sizin Türkiyedeki uranyum rezerviniz bin
megavatlık bir santrale otuz sene yeter. Hükûmetin de beni dinlemesini
istiyorum ayrıca. Bin megavatlık santrale otuz yıl yetecek
uranyum rezerviniz var, o da ham uranyum, zenginleştirilmiş uranyum
değil. E, Sinopta kurulması tasarlanan nükleer güç santrali 4.400
megavat, Mersindeki de 5 bin küsurdu galiba.
Ali Rıza Bey, kaçtı?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) 4.800.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, 4.800.
Sonra ne olacak Sayın Bakan?
Dışarıdan ham madde gelecek, zenginleştirilmiş uranyum
gelecek. Sonra, Japon onu Sinopta, Rus onu Akkuyuda işleyecek, sonra biz
onlardan elektrik satın alacağız. Bunun İrandan
aldığınız, doğal gaz çevrim santralinde kullanmak
üzere aldığınız doğal gazdan ne farkı var? Yani,
bu şekilde cari açığın nasıl
azalacağını tasavvur ediyorsunuz anlamıyorum.
Şimdi, mükemmellik ve kalite sisteminin dünyadaki
öncüsü Japonya değil mi? Doğru. Nükleer kazaya maruz kaldı
Fukuşimada ve Japonya bu konuda tedbirler aldı, nükleer güç
santralleriyle ilgili geri adımlar attı.
Şimdi, İzmit Körfezindeki Japon mühendis kablo
koptu diye intihar etti. Pamukova tren kazasına kader diyebilen bir
Demiryolları Genel Müdürünü de siz milletvekili yapmak istiyorsunuz. Şimdi,
sizin bu kafanızla, ben yeryüzü cenneti Sinopa hiç denenmemiş bir
teknolojiyle nükleer santral yapılmasına seyirci kalamam.
Sayın Ersoy, bakma öyle, seyirci kalamam.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Ersoy da aynen
sizin gibi düşünüyor, Sinoplulara bu haksızlığı
yapamayız. diyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) Her vesileyle ileri
demokrasi diyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanının çok sık
kullandığı, bir aralar, bir söz vardı: Bu ülke referandum
kültürüne alışmalı. Bu ATMEA1 tipinin daha denenmemiş bir
tip olduğunu biraz önce Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan
sayın milletvekili söyledi, örneği yok. Biraz sonra onları
anlatacağım.
Gelin, 7 Haziranda nasıl olsa millet
sandığa gidiyor
Bak, 7 Haziran, hiç külfeti yok, masrafı yok.
Sayın Hükûmet, beni dinlemek zorundasınız,
işiniz varsa başka bakan gelsin oraya.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Arkadaşlar
bilgi veriyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Hükûmet, bir
teklifte bulunuyorum: Sayın Cumhurbaşkanı -örtülü ödeneğini
tahsis ettik biraz önce- Bu ülke referandum kültürüne alışsın.
dedi. Dünyanın birçok ülkesinde de bu işler referandumla oluyor. 7
Haziranda sandık var, gelin Sinopta referandum yapalım. Hatta, çevre
illeri de etkileyeceğini varsayarak çünkü nükleer kazalar vilayet mülki
hudutlarına göre tesir göstermiyor... Mehmet Bey valilik yaptı,
bilir, nükleer serpinti vilayet mülki hudutlarıyla sınırlı
değil. Sinop, Kastamonu, Samsun, Çorum belki
Çernobildeki Sinopa
sirayet ettiyse Sinoptaki de bir ters rüzgârla Ankaraya gelir. Bir referandum
yapalım, bir sandık koyalım milletin önüne. Öyle, yalandan
demokrasicilik oynanmaz. Ben demokrasiye inanıyorum. diyorsanız,
önce bunu yapmanız lazım.
Ben inanıyorum ki Allah esirgesin, Mersin ya da
Sinopta bir nükleer kaza yaşandığında, bir felaket
yaşandığında -ki o zaman bu Hükûmet olmayacak, tek tesellim
o, 7 Haziranda bu Hükûmet olmayacak- Allah esirgesin, Adalet ve Kalkınma
Partisi destekli bir hükûmet o sıralarda oturursa, bu sıralarda
oturursa Sinopta yaşanabilecek olası -ki bana göre çok mümkün- bir
kazadan sonra, hükûmet yetkilileri Bu, işin fıtratı. diyecek,
Kader. diyecek, Kaza. diyecek, Güzel ölüm. diyecek.
Recep Bey, bir yerine otur lütfen!
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Bugün Meclisin tamamen siz yönetiyorsunuz!
ENGİN ALTAY (Devamla) Estağfurullah, ben
kürsüdeki hakkımı kullanıyorum.
İnsanların canı,
sağlığı, sağlıklı bir çevrede yaşama
hakkı enerji politikası olmayan böyle bir Hükûmete teslim edilemez.
Sayın milletvekilleri, benim bildiğim,
Sayın Ersoy da bilir
Sayın Ersoyun ismini de çok sık
zikrediyorum ki söz alsın diye.
MEHMET ERSOY (Sinop) Konuşsun diye.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sinopta, tümünü Sayın
Ersoyun da tanıdığı, 54 siyasi parti, sivil toplum örgütü,
odalar, dernekler, birlikler nükleer karşıtı platform
oluşturdular ve hepinize, sayın milletvekillerine, Türkiye Büyük
Millet Meclisindeki 535 milletvekiline bu mektubu gönderdiler; önlü arkalı
bir mektup. Sizden rica ediyorum, bu mektubu bir okuyun. Sinop Nükleer
Karşıtı Platform Yürütme Kurulu tarafından size gönderilen
bu mektup, Sinop halkının bu konudaki yaklaşımını
ve anlayışını temsil eder.
Şimdi, Avrupa Birliği normları -sizin
girmemek için uğraştığınız- enerjide
dışa bağımlılığın yüzde 30u
bulması ve geçmesi hâlinde tehlike çanlarını işaret eder.
Zaten biz, biraz önce söyledim, dışa bağımlılıkta
yüzde 77yiz. Dışa bağımlılığımız
yüzde 77yken böyle, riskli bir projeye bu Hükûmet ne adına ne uğruna
imza attı benim anlamam ve bunu kabul etmem mümkün değil.
Aslında, tabii ki işin doğrusu Türkiyenin bir enerji
politikası yok. Eğer öyle olsaydı, sizin desteklediğiniz
Hükûmetin, siz sayın milletvekillerinin güvenoyu verdiği Hükûmetin
bir enerji politikası olsaydı, bugüne kadar toplam rüzgâr potansiyelimizin
sadece yüzde 2sini kullanıyor olmazdık. Yani, Türkiyede 2.800
megavat kurulu rüzgâr enerjisi kaynağımız var. Ya,
Boğazın altına 3 kat köprü yaptık. diye övünen bir
Hükûmetin toplam rüzgâr enerjisi kapasitesinin sadece yüzde 2sini kullanmasına
-çok özür dilerim Sayın Bakandan- ahmaklık denir. Eğer sizin bir
enerji politikanız olsa HES potansiyelimizin, hidroelektrik
potansiyelimizin sadece yüzde 60ını kullanıyor olmazdık.
Yani, en kolay şey bunlar. Çıkıp övünüyorsunuz Boğazın
altına 3 kat tünel yaptık. diye. İyi, aferin, güzel, tebrik
ediyorum ben. Ama, bizim Boyabatta Boyabat Elektrik Limitet Şirketinin
barajı yok mu Mehmet Bey? Adam yaptı, işletiyor mu? E,
bunları teşvik edin, bunları yaptırın kardeşim,
niye Sinoplunun hayatını risk altına atıyorsunuz? Niye
HES'lerin sadece yüzde 60ını biz kullanabiliyoruz?
MEHMET ERSOY (Sinop) HES'lere de
karşısınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) Linyit rezervimiz yani en
zengin olduğumuz alan: 11,8 milyar ton rezervimiz var Naci Bey, 9 bin
megavat kurulu gücümüz var ama kapasitemiz 16 bin megavat. Herkes daldan armut
toplarken bakana aptal derler. Bu linyit kaynaklarının -linyit
havzalarında ama zeytinliklerde değil- kömür kaynaklarının
olduğu yerde santral kurdunuz da elinizi mi tuttuk? Yani, akışkan
yatak teknolojili santralleri devreye sokmak istediniz de Olmaz. mı
dedik? Yok, çünkü enerji politikanız yok.
380 milyar kilovatsaat güneş enerjisi potansiyelimiz
var ve bunu hemen hemen hiç kullanmıyoruz. Sayın milletvekilleri,
burayı iyi dinleyin, bir dahaki dönem inşallah, yarıdan az olmak
kaydıyla gelirsiniz: 2014te Türkiye ne kadar elektrik kullanmış
biliyor musunuz? 240 milyar kilovatsaat. Türkiye'nin sadece güneş
enerjisindeki potansiyeli 380 milyar kilovatsaat. Yani, bunu niye
kullanmıyor bu Hükûmet, ben bunu anlamıyorum.
Biyogaz: Küçük gerçi ama 35 milyar kilovatsaat biyogaz
potansiyeli var, atıl duruyor.
Jeotermal deyip geçmeyin, 10 milyar kilovatsaat
jeotermal potansiyeli var Türkiye'nin.
Başka bir şey söyleyeyim: Mevcut santrallerin
rehabilitasyonuyla, biraz iyileştirmeyle 19 milyar kilovatsaat sisteme
katkı yapılması mümkün. Bunu anlayacak bir hükûmete
ihtiyacı var Türkiye'nin. 2013te 245 milyar kilovatsaat elektrik
tüketmişiz biz ama Varlık içinde darlık çekmek. diye buna
denir, 760 milyar kilovatsaat Türkiye'nin potansiyeli var sayın
milletvekilleri, yıllık hem de.
Şimdi, manzara bu. Bu verdiğim rakamları
Hükûmet gelip burada çürütemez. Bu verdiğim rakamlar Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliğinin, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun
rakamlarıdır.
Şimdi, sayın milletvekilleri
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın
Başkanım, Hükûmet seni dinlemiyor, hiç umurunda değil.
ENGİN ALTAY (Devamla) Hükûmet yok ki zaten, saray
var! Ben saraya konuşuyorum!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O da kaçak, legal değil!
ENGİN ALTAY (Devamla) Çernobilden, özellikle de
Fukuşimadan sonra dünyada nükleer enerjiyle ilgili algı ve
politikalar değişti, hem de tamamen değişti. Bir örnek
vermek isterim: Japonya ve Almanya nükleer güç santrallerini kademeli olarak
kapatıyor araştırın, yalan söylüyorsam yarın ölüm
çıksın- bunlar resmî bilgiler. Avusturya, Danimarka, Yunanistan,
İtalya, İrlanda ve Norveç nükleer güç santrallerini zinhar
yasakladı, yasak. Belçika, Almanya, İspanya ve İsveç yeni
santral kurmama kararı aldı. Olay bu. Biz şimdi Türkiye'de
Aslında bu, Türkiye üzerinde yıllardır sallanan bir
oltadır, sopada bir havuçtur, şimdi bu Hükûmet buna tekrar -bizdeki
tabirle- sazan balığı gibi atladı.
Yanlıştır, risklidir. Bunu söylememiz lazım.
Sadece ülkeler değil sayın milletvekilleri,
dünyanın dev şirketlerinin enerji alanında akredite çok büyük
şirketlerin bir kısmı da nükleer güç santraliyle ilgili
işlerden elini eteğini çekti, Siemens bunlardan biri.
Avrupa Birliği ülkelerinin üzerinde mutabakat
sağlayamadığı, uzlaşamadığı en önemli
konu ve sorun nükleer enerji santralleri. Yani, baktığınız
zaman, dünyanın kaçtığı bir tehlikenin biz üstüne
atlıyoruz. Hükûmetin bunu yapmaya hakkı yok, bunu yapması -bana
göre- bu ülkeye yapılabilecek en büyük ihanettir.
Altı sene önce söylediğim şeyi burada gene
söyleyeyim: Bu ülkeye yapılmış en büyük ihanetlerden biri de
alım garantili doğal gaz anlaşmalarıdır.
Alacağız. diye alım garantisi verip İrandan, Rusyadan,
şuradan buradan doğal gaz anlaşmaları
yapmışız, sonra öz kaynaklarımızı
bırakmışız, doğal gaz çevrim santralleriyle elektrik
üretme derdine düşmüşüz. Böyle bir geri zekâlılık
yapılabilir mi? Bu, sizin Hükûmetten önceki iş, sizden önce.
İyi, sizden öncekiler böyle bir geri zekâlılık yaptı diye
sizin de bunun üstüne daha vahim sonuçları olan
Ötekinin ekonomik vahim
sonuçları var, sizinkinin hem ekonomik hem trajik, toplumsal, sosyolojik
boyutları var.
Bak, bir şey daha söyleyeyim: Hani, bir firmayı
kurtarmak için mahkeme kararını dolanmak için kanun getirdiniz
Meclise kayıp kaçaklarla ilgili. Kayıp kaçak sorununu çözebilseydi bu
Hükûmet, üretim aşamasından iletim aşamasına,
dağıtım aşamasına on yıl hiç enerji
yatırımı yapmadan Türkiye'nin her yerinde şalterler
açık ve çalışır olurdu. Ee, bu Hükûmet ne işe yarar?
Kayıp kaçağı çözmez, potansiyel güç kaynaklarını
devreye sokmaz, varsa yoksa Dışarıdan birileriyle
anlaşıverelim, bir ihale yapalım. Anlaşıvereceksin de
ne olacak? Bu konularda ihale deyince zaten, artık milletin midesi
bulanıyor.
Kayıp kaçak bedelini vatandaşa ödeten ender
ülkelerden biriyiz. Yargı kararına karşı kanun yapan bir
Meclisiz ve dürüst vatandaşı hırsıza sponsor yapan bir
Hükûmet var orada. Ben dürüstüm, adam gibi elektrik, faturamı ödüyorum,
öteki diyor ki: Ben ödemem, devlet ödesin. Ya da öteki diyor ki: Yok.
Oradaki kaybı kaçağı da dürüstten tahsil ediyoruz. Dürüst
vatandaş ne Hükûmetin ne de sizin elektrik dağıtım
şirketlerine devrettiğiniz, elektrik dağıtım
işindeki o firmalarınızın sponsoru değildir. Bir
vatandaşa bundan daha büyük bir saygısızlık da bence
yapılamaz.
Sayın Hükûmet hakikaten, bugün Mecliste Hükûmet
yok, kanaat getirdim- Sayıştayın nükleer enerjinin ucuz
olmadığına yönelik raporlarını gördü mü acaba?
Sayıştay niye var? Sayıştay bu Meclise bağlı
çalışan bir denetim kurumu değil mi? Sayıştay Türk
nükleer enerji ucuz değil. diyor. Ya, Sayıştay
yanlış, yalan söylüyor ya bu Hükûmetin yanlış
hesapları var.
Şimdi, bir şey daha söyleyeyim ben size.
Çernobilin üzerinden yirmi dokuz yıl geçti, yirmi dokuz yıl. Ukrayna
ve Belarus, genel bütçelerinin yüzde 5 ila 9luk kısmını
Çernobilin yarattığı tahribatı tamire ayırıyor.
Sayın milletvekilleri, üzerinden yirmi dokuz yıl geçmiş, Ukrayna
ve Belarus ülkeleri, genel bütçelerinin yüzde 5i ile 9u arasındaki bir
oranı bu işin tamirine ayırıyor hâlâ.
MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Eski
teknoloji onlar, eski teknoloji.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bunun size bir şey
düşündürmesi gerekmiyor mu?
Şimdi, demin söylediğim, girişte
söylediğim dışa bağımlılığa gelince:
Enerjide siz gelmeden önce dışa bağımlılık
oranımız Sayın Kubat, yüzde 67ydi. Siz geldikten sonra, 2012yi
söylüyorum -2014te Allah bilir ne olduk- yüzde 72. Nere 67, nere 72?
Evet, şimdi, bir şey daha söyleyeyim: 2002de,
sizden önce yani eski Türkiyede
MEHMET ERSOY (Sinop) Vakit daraldı.
ENGİN ALTAY (Devamla) Daha var, daha var; beş
dakikada alırız abdestimizi.
MEHMET ERSOY (Sinop) Hayır, beş dakika da ben
konuşayım.
ENGİN ALTAY (Devamla) - 2002de enerji ithalatı
için ödediğimiz para 9,2 milyar dolar, şimdi 2012de 60 milyar dolar.
Efendim, denebilir ki: O zaman ihtiyaç yoktu, biz Türkiyeyi büyüttük, ihtiyaç
çoğaldı. Öyle bir rakam da yok önümde. 1990-2012de enerji talebi
yüzde 129 artmış, 2002-2012de enerji ithalatı yüzde 220
artmış. Bak, talep yüzde 129 artıyor, dışarıdan
alım yüzde 220 artıyor. Hesapsız kasabın elinde kalır
masat. Sizin Hükûmetin durumu budur, sizin Hükûmetin elinde masat kaldı ve
bu sebeple de Türkiyeyi sonu belirsiz, yanlış bir enerji
politikasına, politikasızlığına mahkûm etti.
Cuma namazına gideceğiz, biliyorum.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Bir üç dakika da Mehmet
Başkan konuşsun.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Gelince konuşur o
artık.
Şimdi, şunu söylemek istiyorum: Sinopa
gelmeyen iktidar partisinin bütün sayın milletvekillerini, Tülay Hocam
başta, Sinopa davet ediyorum.
TÜLAY BAKIR (Samsun) Ama konuşalım bu nükleer
santrali, sizinle her türlü şeyini konuşalım; her türlü
konuşalım
ENGİN ALTAY (Devamla) - Konuşalım Hocam.
Sinopa geldikten sonra -Ben sizi misafir edeceğim,
Mehmet Ersoy değil- dönerken bana: Ya, bırak Engin Bey, bu olsa da
olur buraya derseniz ben de sizle beraberim. Önceki 11inci
Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül dedi ki: Olmaz, böyle
bir şey kardeşim. Ama, hepiniz diyeceksiniz ki: Bu olmaz. Buraya bu
olmaz.
Ben şimdi bu Sayın Hükûmete 13 tane soru
sordum. Şimdi, demin arkadaşlar söyledi, o zamanki teknolojiyle bu
farklı diye. Bu, Sinopa kurulacak ATMEA1 tipi diye bir tip
arkadaşlar. Şimdi zamanımız yok. 13 soruya Hükûmet kendine
göre cevap vermiş, hiç vermese daha iyiydi.
Arkadaşlar, Sinopa kurulması düşünülen ATMEA1 tipi reaktörünün
akredite bir lisansı da yok, denenmişliği de yok. Yani
dünyanın bir ülkesinde kurulmuş da çalışıyor
değil, yok. Bir macera, riski büyük bir macera. O kadar meraklıysa
Taner Yıldız, gitsin bunu Kayseriye yapsın, gitsin oraya
yapsın.
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Olur, niye olmasın?
ENGİN
ALTAY (Devamla) Yapmaz. Sinop, Türkiye'nin en kuzey ucudur, nüfus
yoğunluğu düşüktür. Dolayısıyla nüfus az, en uçta,
böylece, bir şey olursa fıtrat deriz, Bereket az insan öldü.
deriz mantığı var, mantık bu, bu sebeple ve
sayamadığım diğer sebeplerle. Sinop halkının bana
verdiği yetkiye dayanarak bu anlaşmanın
onaylanmamasını, en azından bir referandum yapılana kadar
ertelenmesini Sinop halkı adına Hükûmetten ve yüce Meclisten talep
ediyorum. Bence mevzuat mümkün. 7 Haziranda sandıklar kurulmuşken bu
referandumu yapalım, Sinop halkı kurulsun derse başım
üstüne, el ile gelen düğün bayram. Ben Sinop halkına on üç yıl
boyunca hiç yalan söylememiş biri olarak diyorum ki: Bu, çok riskli, çok
sakıncalı.
Son bir
soru: Hükûmet, bakan çıksın buradan desin ki, şu soruma cevap
versin, ben çıkıp Nükleeri savunuyorum. diyeceğim. Dünyada
lisanslı bir tane nükleer atık deposu var ise Lisanslı var,
şurada var böyle bir depo. desin Hükûmet, ben buraya geleceğim, Ben
yanlış biliyormuşum, bu iş olurmuş. diyeceğim.
Yok kardeşim. Bunun kurulumu ayrı dert, sökümü ayrı dert,
atığı ayrı dert. Ceyhan boru hattını yaparken
dediniz ki: Boğazlardan tankerlerle mazot, petrol geçiyor, risk
taşıyor. Peki, Sinoptaki santrale zenginleştirilmiş
yüksek radyasyonlu uranyum nereden gidecek? Hükûmet bana cevap vermiş
demiş ki: Efendim biz ona başka yol da buluruz. Gökten zembille
indirecekse bilmem ama Sinopa uranyumun gelmesinin tek yolu Çanakkale ve
İstanbul Boğazıdır, başka bir yol olduğuna
ihtimal vermiyorum.
Tüm bu saydığım ve
sayamadığım gerekçelerden dolayı, şurada bir
kısmınızla on üç yıl, bir kısmınızla yedi
yıl, bir kısmınızla dört yıl beraber
çalıştım yani şu kadar hatırım varsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) -
ya, bir kere de Hükûmetten
gelen bir şeye hayır deyin ya. Sizde insanlık yok mu ya?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Siz bir kere Hükûmetten
gelen bir şeye evet deyin ya.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına söz isteyen Mehmet Ersoy,
Sinop Milletvekili.
Buyurun Sayın Ersoy. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Başkan,
değerli milletvekillerimiz; hemşehrim bu kadar bencil olmasa, otuz
dakikanın hepsini kullanmasa, biraz da bana bıraksaydı şu
cuma vakti öncesinde ben de on beş dakikada nükleer güç santrallerinden
neden enerji alma ihtiyacı içinde olduğumuzu daha uzun
anlatırdım ama maalesef buna zamanım yok, sadece birkaç hususun
altını bir devlet politikası olarak nükleer güç santrallerinden
enerji almakla ilgili olarak çizmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiyeden nükleer
santrallerden enerji alma konusu 1956 yılına dayanır. Türkiye
Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreterliği o tarihte kurulmuştur. O
tarihten bugüne, Türkiye, nükleer santrallerden alternatif enerji üretmeyi hep
gündeminde tutmuştur. O günden bugüne, iktidar olan hiçbir siyasi parti,
hiçbir hükûmet Ben nükleer santrallerden enerji temin etmeyeceğim.
dememiştir. Yapamadığı nedir? Türkiyenin
bulamadığı siyasi istikrardır çünkü bir nükleer santralin
yapılması, etüdü, projesi, faaliyete geçmesi en az on yılı
bulur. Türkiyedeki hükûmetlerin ortalama ömrü on altı ay olmuştur.
Onun için AK PARTİ iktidarlarındaki siyasi istikrar yakalanabilene
kadar Türkiyenin nükleer santraller kurabilmesi maalesef gündeme gelememiştir.
Bugün geldiğimiz noktada Türkiyede nükleer santrallerin yeri
referandumlarla, yerli halka sorarak tespit edilemez. Atom Enerjisi Kurumu en
doğru yeri, en doğru şekilde tespit etmek için
çalışır. Bu etütler yıllarca
yapılmıştır ve nihayet Türkiyede belli noktalar güvenli
bölgeler olarak tespit edilmiş ve yine bir devlet politikası olarak
buralara, bu santrallerin kurulması
kararlaştırılmıştır. Şimdi, ben, Türkiyenin
bir devlet politikası olarak kuracağı nükleer santralleri hiçbir
şekilde lokal olarak yapacağı referandumlara bağlayamam.
Eğer Türkiye, nükleer santrallerden enerji alacaksa eğer bütün
alternatif enerji seçenekleri içinde bunu da kullanacaksa Bu Sinopta
olmasın çünkü riskleri var ama Bartında olursa olsun. diyemem.
Bartın da bizim, Sinop da bizim, Ordu da bizim, Kayseri de bizim, Mersin
de bizim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Kayseride oluversin, ne var.
MEHMET ERSOY (Devamla) Sorumlu devlet en uygun yer
nereyse yapacağı bilimsel araştırmalarla bunları
tespit eder ve ona göre yerini belirler. Sinopta yıllardır bu
incelemeler yapılıyor. Nihayetinde Japonlarla bir anlaşma
yapıldı ve hâlen o etüt safhası devam ediyor. Niye devam ediyor?
Son teknolojiye göre, son gelişmelere göre, dünyada duyulan hassasiyetlere
göre risklerin en aza indirilebilmesi için neler yapılması
gerektiği bir bir inceleniyor, araştırılıyor. Hâlen de
Sinop ya da başka bir yer denilmesinin altında yatan neden de budur,
hâlen de etüt safhası devam ediyor. Yapılacak iş çok ciddi bir
iştir, yapılacak iş çok önemli bir iştir, yapılacak
iş büyük sorumluluk isteyen bir iştir. Onun için, böyle sorumluluk
isteyen işlere karşı riskini düşünerek ya karşı
çıkarsınız, Türkiyenin hiçbir noktasına
yapılmasın. dersiniz ya da yapılacaksa Bartına
yapılmasın da Mersine yapılsın, Orduya
yapılmasın da Trabzona yapılsın. diyemezsiniz. Bu ülkenin
her tarafı bizim ülkemiz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Seni Sinoplulara şikâyet edeceğim.
MEHMET ERSOY (Devamla) Bir başka şeyi
dikkatlerinize sunmak istiyorum sayın milletvekilleri: Bugün
kullanılacak teknoloji elbette ki kullanılmamış teknoloji
olacaktır, çünkü bugüne kadar yaşanan deneylerin üzerine konulan en
modern teknoloji olacaktır. Mercedesin ürettiği son model arabaya
Buna bugüne kadar kimse binmedi? diye binmeyecek miyiz?
ENGİN ALTAY (Sinop) Yahu, lisanslıdır,
patentlidir o; bu, bir yerden bir şey almamış.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O arabaların hepsinin
dışarıda testi yapılıyor, diğer testleri, yol
testleri yapılıyor, ondan sonra izin alınıyor. Sen nerede
yapacaksın bunun testlerini?
MEHMET ERSOY (Devamla) O en üste gelmiş, en üst
seviyeye gelmiş bir teknolojidir ve bugün inşallah dünyada bilimin bulduğu,
insanlığın bulduğu en ileri noktadaki teknoloji neyse,
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, bu teknolojiyi kullanmaya, Türk
insanını, milletimizi, bu teknolojiyle, nükleer santrallerden
oluşabilecek risklere karşı en iyi şekilde korumaya
kararlı olarak yoluna devam edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, ben, ülkemin, neredeyse
yarım yüzyıldır hayalini yaşadığı, bütün
alternatif enerji ihtimallerinin yanında nükleer santrallerden de enerji
temin etmesini bir prensip olarak destekliyorum. Bunun nereye yapılacağının,
nasıl uygun yapılacağının kararını verecek
olanlar da bilimsel olarak yapacakları tespitlerle Türkiye Cumhuriyeti
devletidir diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
11.41
YİRMİ
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
12.40
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Yirmi İkinci Oturumunu
açıyorum.
673 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Türkkan? Yok.
Sayın Bulut? Yok.
Sayın Şimşek? Yok.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler de
tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
12.41
YİRMİ
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
12.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Yirmi Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
673 sıra sayılı Kanun
Tasarısının maddelerine geçilmesi oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, tasarının maddelerine geçilmesini
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, elektronik
cihazla yapalım.
BAŞKAN Elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
12.52
YİRMİ
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
13.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Yirmi Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
673 sıra sayılı Kanun
Tasarısının maddelerine geçilmesine dair ikinci oylamada da karar
yeter sayısı bulunmamıştı.
Şimdi, tasarının maddelerine geçilmesini
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım. Kabul edenler...
LEVENT GÖK (Ankara) Yok. Elektronik yapın.
BAŞKAN Elektronik yapalım.
Elektronik cihazla oylama yapacağız, bir dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır. Tasarının maddelerine geçilmesi kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE JAPONYA HÜKÜMETİ ARASINDA
TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE NÜKLEER GÜÇ SANTRALLERİNİN VE
NÜKLEER GÜÇ SANAYİSİNİN GELİŞTİRİLMESİ
ALANINDA İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN
ANLAŞMA İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE NÜKLEER GÜÇ
SANTRALLERİNİN VE NÜKLEER GÜÇ SANAYİSİNİN
GELİŞTİRİLMESİNE DAİR
İŞBİRLİĞİ ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya
Hükümeti arasında akdedilen Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç
Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında
İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile Türkiye
Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin
Geliştirilmesine Dair İşbirliği Zaptının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sinopta nükleer santral
inşasını öngören uluslararası anlaşmanın 1inci
maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, nükleer, eğer
doğru ve ulusal bir stratejimiz varsa, nükleer enerji konusunda ve az
sonra anlatacağım sakıncalar giderilebiliyor ise o zaman enerji
tüketim profilinde hak ettiği yeri alabilir. Maliyetlerin makul ve kabul
edilebilir bir seviyelere çekildiği, teknolojisi güvenilir, teknoloji
transferi sağlanmış, inşaatında, işletmesinde,
sökümünde -atık yönetimine kadar- Türk teknik gücünün etkin olduğu,
işletme güvenliği tam, nihai atık sorunu çözümlenmiş,
sadece bizleri değil, gelecek nesillerimizi de tehdit eden ve çevre riski
ortadan kalkmış nükleer reaktörlerden eğer söz edebiliyor isek o
takdirde makul çoğunluk gibi buna ben de olumlu yaklaşabilirim. Buna
karşın, sorunlarını çözümlememiş, inşa ve
işletme işini ihaleyle vermek yeriner doğrudan sipariş
edilmiş ve bir alışveriş paketinin parçası hâlindeki
nükleer reaktör inşasına karşı çıkılması
sadece doğal bir şey değil, bunun da ötesinde bir
vatandaşlık görevidir.
Değerli milletvekilleri, nükleer enerji, özellikle,
dünyamızda en parlak dönemini 1973-1974 petrol krizinden sonra
yaşamıştır. Petrol fiyatlarının
aşırı yükselmesine tepki olarak bir yandan enerjinin daha
verimli kullanımı, diğer yandan ise alternatif bir kaynak olarak
görülen nükleer enerjiye yönelik talep deyim yerindeyse âdeta bir patlama
yaşamıştır. Bugün içinde bulunulan nükleer reaktörlerin
büyük çoğunluğunun bu algılama sonrasında
gerçekleştirildiğini unutmamak gerekir. İktidarın
yanlış nükleer enerji politikası dünden itibaren bugün devam
etmekte, yarın da devam edeceğe benzemektedir.
İktidar nükleer enerjiyi savunurken kamuoyunu ikna
etmek için uzun bir süreden beri bazı savları öne sürmektedir:
Nükleer en ucuz enerjidir. demektedir. Nükleer enerji sayesinde enerjideki
mevcut bağımlılığımızdan
kurtulacağız. demektedir. Nükleer enerji sayesinde Rusyaya
aşırı bağımlı olduğumuz doğal gaz
bakımından söz konusu bağımlılığımızı
azaltacağız. demektedir. Nükleer enerji güvenlidir, işletme
güvenliği Rus santralleri için söz konusudur. Ölümlü kaza Çernobilde yani
Rus teknolojisiyle inşa edilen reaktörlerde olmuştur. demektedir. Nükleer
enerji çevreye zararlı olmayan bir enerji türüdür. demektedir. Atık
diye bir sorun yoktur, ayrıca hepsinin müşterisi hazırdır.
demektedir.
Gerçekten öyle midir? Nükleer enerjinin ucuzluğu tam
bir safsatadır. Nükleer güç santrallerinin finansmanı Avrupa
Birliği ülkelerinde ve gelişmiş ülkelerde çok ciddi bir
sorundur. Bugün dünyada gelişmiş ülkeler, özellikle Avrupa
Birliği ülkeleri enerji politikalarını çizerlerken, genel
eğilim, arz güvenliği sürekli olan ve yerli enerji
kaynaklarından üretilen yenilenebilir enerjiye doğrudur.
Bugün başta Amerika Birleşik Devletleri ve
Avrupa olmak üzere, nükleer enerjiye alım garantisi vermemektedir. Bugün
dünyada nükleer santrallerden elde edilen enerjiye alım garantisi veren
tek ülke Türkiyedir. Bu nasıl bir çelişkidir ki, nükleer enerji
olarak, nükleer santraller çok iyi bir enerji kaynağıysa neden Avrupa
ve Amerika nükleer santrallerdeki üretilen enerji için alım garantisi
vermiyor, neden yenilenebilir enerji kaynakları için alım garantisi
vermektedir?
Nükleer enerji sayesinde dışa
bağımlılığımızın nasıl
azalacağı da ayrıca bir mizah konusudur. Santrallerin
inşasında, sahipliğinden işletmesine, uranyum zenginleştirmesinden
atık yakıtların yönetimine kadar her aşamasında
Rusyaya bağımlı olduğumuz bir alanda bırakın
bağımlılığın azalması, tersine, zaten
aşırı bağımlı olduğumuz Rusya'ya bir de
nükleerde bağımlılığımız ilave
edilmiştir.
Türkiye
tükettiği gazın yüzde 98'ini ithalatla
karşılamaktadır. İthalatın yaklaşık yüzde
64'ü Rusya'dan yapılmaktadır. Hâl böyleyken, daha önce
"Nükleeri, Rusya'ya gazda olan bağımlılığımızı
azaltmak için istiyoruz." diyerek, bu anlaşmanın
onaylanmasıyla bir de nükleerde Rusya'ya bağımlı hâle
gelerek nasıl azaltacağımızı ben şahsen bir
mühendis olarak anlayamıyorum. Kaldı ki, Türkiye'nin Rusya'ya
bağımlılığı bunlarla da sınırlı
değildir. Petrol dış alımımızda da yüzde 33
oranında bir bağımlılık söz konusudur. TÜİK
verilerine göre, Rusyayla 2008 yılı toplam dış ticaret
hacmimiz 38 milyar dolardır. Bu, bugün daha da düşmüştür. Bunun
32-33 milyar doları Rusyanın bize sattığı
mallardır, 5-6 milyar doları da bizim, Rusyaya
sattığımız mallardır yani denge Rusya lehinedir. Rakamlar
bu denli açıkken başka hiçbir kanıta gerek yoktur, Türkiye
enerji alanında Rusyaya tam bağımlıdır.
Nükleer enerjinin güvenli olduğu ve sadece Rus
santrallerinde kaza olduğu tezi de doğru değildir. Three Mile
Island, Hamm-Uentrop, Tokaimura, Crystal River, Point Lepreau, Sellafield ve en
son Fransada kayda girmiş pek çok kazalar vardır.
Japonyanın Fukuşima eyaletinde meydana gelen
nükleer santral kazası, burada AKP sözcüsü Sayın Ersoyun
söylediği gibi nükleer santrallerin güvenli
olmadığını, tam aksine güvensiz olduğunu
açığa çıkartmıştır.
Fukuşimada nükleer santral patlaması
olduğu zaman Japonya Başbakanı başını iki elinin
arasına almış ne yapacağını kara kara
düşünürken bizim o tarihteki Başbakanımız ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı, Fukuşimadaki nükleer santral
patlamasını ve ardından meydana gelen süprüntüyü sanki
sobanın üzerinde unutulmuş kestane patlaması ya da ninelerimizin
bize yaptığı mısır patlamasının sesleri
olarak algılamıştır. Japonya o tarihten sonradır ki
nükleer santrallerde duraklama devrine girmiş ve eğilim, azalma
yönündedir.
Değerli milletvekilleri, bugün gelinen noktada
baktığımızda nükleer enerjinin, santrallerin çevreye
zararlı olmadığı iddiası da doğru değildir. Nükleer
enerji üretiminde, uranyum üretiminden başlayan bir dizi işlem
sürecinde, bu işlemler zincirinin her aşamasında çevre için
ciddi riskler oluşturulduğu kanıtlanmış bilimsel
gerçeklerdir. Bu bilimsel gerçeğe Canım, termik santrallerde de
uçakla seyahat ederken de kaza oluyor." türünden dam üstünde saksağan
misali örneklerle yaklaşmak konuyu saptırmaktan ibarettir. Rusya
tarafından Akkuyuda inşa edilmesi hedeflenen VVER-1200 Nükleer
Reaktörü normal çalışmasını yürütebilmek için her gün
binlerce milyar ton soğutma suyu alacaktır. Bu suyun miktarı
soğutma suyundaki ısı artmasıyla ters
orantılıdır.
Değerli milletvekilleri,
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Şimdilik teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
MHP GRUBU ADINA YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, nükleer enerjiden
bahsediyoruz ve bu nükleer enerjinin Çernobil başta olmak üzere Japonyada
bir kaza neticesinde dünyaya sızıntı vermesiyle birlikte çekilen
sıkıntıları hepimiz çok yakından biliyoruz.
Çernobildeki patlama sonrasında Türkiye'de kanser
sayısının yüzde kaç arttığını da çok iyi
biliyorsunuz. Dolayısıyla, böyle bir yakıt için bir
girişimde bulunuyoruz bugün. Japonya bile bundan endişe duyuyor ve
Avrupada, özellikle Fransa ve Almanyada yavaş yavaş nükleer enerji
santralleri kapatılmaya başlanmış durumda. Bunun yerine
dönüştürülebilir enerjiler kullanılıyor; güneş enerjisi,
rüzgâr enerjisi gibi. Türkiye bu konularda son derece şanslı bir
ülke. Özellikle uranyumdan önce ve bu kadar Japonyaya bağımlı
olmak ve dünyaya bağımlı olmak yerine aslında Türkiye'de
bir önemli enerji madeni var. Bunu neden Enerji Bakanlığımız
göz ardı eder anlamıyorum. Şu an Almanyada ve Çinde bunun
santralleri kurulmuş ve çalışır durumda. Öyle ki sadece 30
metreküplük bir reaktör 3 bin megavat enerji üretebilmektedir. Tekrar ediyorum,
30 metreküplük bir alanda bu santral 3 bin megavat enerji üretebilmektedir.
Evet, bu maden dünyada Türkiye'nin ikinci sahip olduğu bir ülkedir.
Adı: Toryum. Toryum madeni geçmiş dönemlerde çözümlenmesi zor bir
element olduğu için bu konularda fazlaca itibar görmeyen bir madendi ama
şu sıralarda Hindistanda 2020 yılına kadar enerjisinin
yüzde 30unu karşılamaya yönelik bir proje devam etmektedir.
Arkadaşlar, toryum madeni atom numarası 9 olan
ve atom ağırlığı 232 grammolekül olan, 1.700 santigrat
derecede eriyen, kurşun renginde, havada bozulmayan bir element.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede toryum madeninin tespit edilmiş
şu anki miktarı 880 milyon ton, 880 milyon ton. Öyle ki şöyle
söyleyeyim: 1 ton toryum madeni 200 ton uranyuma karşılık
gelmektedir. Tekrar ediyorum, 1 ton toryum madeni 200 ton uranyuma karşılık
gelmektedir. Türkiye'nin üzerinde oturduğu bu maden değer olarak,
işlenmemiş değer olarak şu an 120 trilyon dolar
karşılığındadır, 120 trilyon dolar
karşılığındadır. 1 ton uranyum ayrıca 3,5
milyon ton kömüre bedeldir. Bu çerçeve içerisinde düşünecek olursak 50 ton
uranyumla, 50 ton uranyumla 50 gigavat enerji üretebilecek durumdayız, 50
gigavat enerji üretebilecek durumdayız. Şimdi, böyle bir imkân varken
bunlara meyletmek, bununla ilgili gerekli değerlendirmeleri yapmak yerine
neden doğrudan doğruya nükleer enerjiye geçilmektedir? Hâlbuki toryum
madeni uranyumdan çok daha az plütonyum ve diğer transuranyum elementleri
ürettiğinden toryum santralleri en temiz yakıt olarak
adlandırılmaktadır ve çevreye en az zarar veren
yakıttır. Nitekim, Türkiye Enerji Vakfının raporunda millî
toryum teknolojisine sahip olunmasının rezerv açısından
dünyada ikinci sırada bulunan Türkiyeye dört büyük fırsat
sunacağı belirtilerek millî bir toryum teknolojisine sahip
olunması sayesinde Türkiye yakın gelecekte gerçek bir
uluslararası enerji merkezine ve teknoloji ihraç ülkesine
dönüşebileceği belirtilmektedir. Bununla enerjide dışa
bağımlılık sona erecektir. Düşünün, 30 metreküplük bir
alanda 3 bin megavat üretiyorsanız Türkiyede her şeyi,
ısınma da dâhil ucuz enerjiyle sağlayabilecek bir
pozisyondasınız. Diğer taraftan, Türkiye, toryum reaktörleri
sayesinde elektrik üretiminde dışa bağımlılıktan
kurtulabilecek, daha güvenli, temiz, ucuz elektrik üretme imkanına
kavuşacak ve böylece yüksek enerji ithalatı faturasını
azaltabilecektir. Dolayısıyla, Ankara merkezli ve resmî dili Türkçe
olan bir uluslararası toryum ajansının kurulması
gerekmektedir. Toryum teknolojisinin ticarileştirilmesiyle yüksek
teknoloji ürün ve hizmet ihracından kazanç elde edebilecektir Türkiye.
Toryum reaktörlerinin devreye girmesiyle daha çevreci bir elektrik üretim alt
yapısına sahip olunabilecek, böylece fosil kaynak kullanımı
azaltılabilecektir.
Değerli arkadaşlar, bu konuda Türkiyeye pek
çok firma gelmiştir, herhâlde Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına da uğramışlardır bana
geldiklerine göre. Kanadalı bir firma geldi, bu konuda ve bununla ilgili
Türkiyede çalışmalar yapmak ve bu konuya el atmak istediğini
belirtti, kendisine destek olunmasını istedi. Bunu
yaptığımız takdirde sanıyorum ki Türkiye nükleer
enerji gibi tehlikeli bir santral sevdasından vazgeçecektir. Kaldı ki
kaynaklar tamamen Türkiyeye ait olduğu için dışarıya
bağımlılığımız olmayacaktır çünkü siz
nükleer enerji santralleri kurduğunuzda uranyumu dışarıdan
almak zorunda kalacaksınız ve bunun için büyük bedeller
ödeyeceksiniz. Kendi elimizdeki kaynakları değerlendirdiğimiz
takdirde zannediyorum ki Türkiye sadece ısınma değil, elektrikli
araçlar dâhil olmak üzere pek çok konuda dışarıya
bağımlılıktan, petrole bağımlılıktan
kurtulabilecek ve önemli bir ekonomik güç elde edecektir. Bunu tekrardan Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına hatırlatıyorum,
hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum sayın
milletvekilleri.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.29
YİRMİ
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
13.33
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Yirmi Beşinci Oturumunu
açıyorum.
673 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
9uncu sırada yer alan 679 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
Arasında Üçüncü Taraf Maliyet Paylaşımı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/998) (S. Sayısı: 679)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 27 Mart 2015 Cuma
günü, yani bugün, saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:
13.34
(x) 705 S. Sayılı Basmayazı 23/3/2015 tarihli 81inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/02/2015 tarihli 58inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(xx) 684e 1 inci Ek S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(*) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler kullanıldı.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 688 S. Sayılı Basmayazı 16/3/2015 tarihli 77nci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 673 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.