TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
90ıncı
Birleşim
3
Nisan 2015 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Karabük Milletvekili Osman Kahvecinin, Karabükün kuruluşunun 78inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanı merhum Alparslan Türkeşin 18inci ölüm yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, Türkiye genelinde
yaşanan elektrik kesintileri ve elektrik piyasasının son
durumuna ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Haluk
Özdalganın, Yemende yaşanan iç savaşa ilişkin
açıklaması
2.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Sarının, 25inci Dönemde Mecliste olmayacağı için
milletvekilleri ve çalışanlardan helallik dilediğine
ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, adliyelerde avukatlara çıkarılan zorluklara ve
sandık kurulu görevlilerinin eğitim kurslarıyla ilgili ciddi
iddialar olduğuna ilişkin açıklaması
4.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, 25inci
Dönemde Mecliste olmayacağı için milletvekilleri ve
çalışanlardan helallik dilediğine ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, adliyelerde avukatlara
çıkarılan zorluklara ve adliyelerdeki güvenlik sorununa ilişkin
açıklaması
6.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Karabükün kuruluşunun 78inci yıl
dönümüne ve sanatçı Kayahanın ölümü nedeniyle Türk ulusuna
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
7.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Hükûmetten,
Türkiye'nin gerçek sorunları üzerine gitmesini ve yapay gündem
oluşturmamasını dilediğine ilişkin
açıklaması
8.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeşin 18inci ölüm
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
9.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Karabükün kuruluşunun
78inci yıl dönümüne, sanatçı Kayahanın ölümü nedeniyle
ailesine, sanat camiasına ve Türk milletine
başsağlığı dilediğine ve 1-7 Nisan Ulusal Kanser
Haftasına ilişkin açıklaması
10.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, AKPnin Artvin İl Genel
Meclisi üyesi Hamza Güneyin sosyal medyada paylaştığı
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.-
Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşekin, Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeşin 18inci ölüm yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
12.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, sanatçı Kayahana
Allahtan rahmet dilediğine ve Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının 687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
13.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Şanlıurfa Milletvekili
Abdulkerim Gökün 687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
14.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeşin 18inci ölüm
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 22 milletvekilinin,
balıkçılık sektöründe yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1290)
2.-
Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve 23 milletvekilinin, son yıllarda artan
asker ve polis intihar vakalarının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1291)
3.-
Van Milletvekili Nazmi Gür ve 21 milletvekilinin, Van İl Afet
Müdürlüğü ve Van Valiliği hakkında çıkan yolsuzluk
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1292)
B)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Kenya'nın başkenti Nairobi'de 21-23 Nisan 2015 tarihlerinde
düzenlenecek olan "Engellilerin Katılımı için Küresel
İttifak" konulu konferansa katılması Genel Kurulun
10/3/2015 tarihli 73'üncü Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere
ilişkin tezkeresi (3/1763)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Malta'nın başkenti Valletta'da 5-6 Mayıs 2015 tarihlerinde
düzenlenecek olan Uluslararası Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü
(IIJ) ve Avrupa Komisyonu tarafından "Hukukun Üstünlüğü
Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemlerinin İnşasında
Milletvekillerinin Rolünün Geliştirilmesi" konulu çalıştaya
katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1764)
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Almanya
Federal Cumhuriyeti'nin başkenti Berlin'de 21/5/2015 tarihinde düzenlenecek
olan "Alman Gençlik Dairelerinin Türk ve Müslüman Çocuklara Yönelik
Uygulamaları" konulu etkinliğe katılım
sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1765)
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
CHP Grubunun, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 30 milletvekili
tarafından, Vakıflar Bankası emeklilerinin 6111 sayılı
Kanunla getirilen düzenlemeden kaynaklanan mağduriyetlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 27/11/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 3 Nisan 2015 Cuma günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
AK PARTİ Grubunun, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri arasından
belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen ve bastırılarak
dağıtılan 713 sıra sayılı Komisyon Raporunun
kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurulun 3 Nisan 2015 Cuma günkü gündeminin
Seçim" kısmına alınarak mezkûr rapor doğrultusunda
Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için seçimin bu birleşimde
yapılmasına; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 708, 686, 422, 604, 58, 582, 447, 584, 432 ve 690 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve
16ncı sıralarına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine
ilişkin önerisi
VII.-
SEÇİMLER
1.-
Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S.Sayısı:
713)
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
3.-
Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.-
Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1008) (S. Sayısı: 685)
5.- İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir
Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili
Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekinin; İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin; Diyarbakır Milletvekili Nursel
Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulunun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın;
Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüşün; Manisa Milletvekili
Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664,
2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534,
2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687)
6.-
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Merkez Anlaşmasının Ekinde
Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezinin
Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine
İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1036) (S. Sayısı:
696)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan'ın, Genel Kurul çalışmaları
sırasında yaşanan kavgalara ve Genel Kurul Salonunda
yapılması gereken düzenlemelere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/61486)
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in, Manisa'nın Sarıgöl ilçesinde üzüm bağları
soğuk havadan etkilenen çiftçilerin yaşadığı
mağduriyete,
- Yozgat Milletvekili Sadir
Durmaz'ın, sürü yöneticisi istihdam desteğine,
- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman'ın, süt üreticileri birliklerinin denetimine,
- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından incirin sigorta kapsamına alınmasına yönelik
yürütülmekte olan çalışma ve projelere,
Karaman İl
Müdürlüğü tarafından verilen bir eğitimin
yaygınlaştırılmasına,
- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın, zeytinyağı piyasasına,
- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Meriç ve Tunca Nehirlerinin taşması nedeniyle zarar
gören çiftçilere,
- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar'ın, Antalya'daki mera alanlarına,
- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, besicilere damızlık desteği verilmesi adına
yürütülmekte olan çalışma ve projelere,
- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, Iğdır
kayısısının tanıtımına,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/61550), (7/61551), (7/61552), (7/61553),
(7/61554), (7/61555), (7/61556), (7/61557), (7/61558), (7/61559)
3.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan televizyon ve radyo alıcıları ile sesli
ya da görüntülü kayıt ve çoğaltma cihazlarına,
Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan iş
kıyafetleri, özel iş giysileri ve aksesuarlarına,
- Yozgat Milletvekili Sadir
Durmaz'ın, Yozgat'taki çiftçilere 2014 yılı destekleme
ödemelerinin yapılmadığı iddiasına,
- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan posta ve kutlama kartları ile davetiyelere,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/61805), (7/61806), (7/61807), (7/61808)
3 Nisan 2015 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşimini açıyorum.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Karabükün kuruluş yıl dönümü
hakkında söz isteyen Karabük Milletvekili Osman Kahveciye aittir.
Buyurunuz Sayın Kahveci. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Karabük
Milletvekili Osman Kahvecinin, Karabükün kuruluşunun 78inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 3 Nisanın Karabükün kuruluş günü
olması nedeniyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi ve ekran başında bizi izleyen aziz vatandaşlarımızı
ve Karabüklü hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Bu, benim de bu dönem için son konuşmamdır. Ben
de herkesten haklarını helal etmesini diliyorum çünkü gidip de
gelmemek var, gelip de görmemek var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, 3 Nisan 1937 tarihi, ulusal
bağımsızlığımızın ekonomik
bağımsızlıkla desteklenmesi maksadıyla yerli
ağır sanayimizin ilki ve en büyüklerinden birisi olan Karabük Demir
Çelik Fabrikalarının temelinin atıldığı tarihtir.
Bugün, aynı zamanda, cumhuriyet şehri Karabük'ün doğuşu ve
kuruluşunun 78inci yılıdır. Bu yılın, Karabükün
78inci il olması ve plaka numarasının da 78 olması
dolayısıyla farklı bir anlamı da vardır.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin ilk
kurulduğu yıllardaki en büyük hedefi, siyasi
bağımsızlığımızı ağır
sanayinin kurulmasıyla desteklemekti. O dönemde ağır sanayinin
kurulmasına devletin öncelik etmesine ihtiyaç vardı. Bunun için,
ülkemizde millî sanayileşme hamlelerinden birisi olan demir çelik
sanayisinin kurulması gerekiyordu. Bunun için en uygun yer Karabük
seçilmiş ve 3 Nisan 1937de demir çelik fabrikalarının
Karabükte kurulmasına karar verilmiştir. O yıllarda 13 haneli
bir köy olan Karabükte sanayileşme paralelinde şehirleşme
süreci de başlamıştır. O yıllarda Karabük Demir Çelik
Fabrikalarının kurulması işi İngiltereli bir firmaya
verilmiş ve yapılan anlaşmada Türk milletinin
bağımsızlık konusunda kararlı duruşunun güzel bir
örneği de oluşmuştur.
Demir çelik fabrikalarının kurulmasıyla
Karabük ülkemizin en önemli ağır sanayi merkezi olurken bir yandan da
hızlı bir göçle şehirleşmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Karabük, ülkemizde
şehirleşme ve sanayileşmenin birlikte kurulduğu nadir
şehir örneklerinden biridir. Karabükte, Türkiyenin dört bir
yanından gelen değişik kültürdeki insanlar Karabüke has, ortak
bir yaşam kültürüyle birlikte bir Karabük mozaiği
oluşturmuşlardır. Bunun yanında, hızlı
gelişen demir çelik sanayisi Karabükü demir ve çelik üretiminin merkezi
ve okulu hâline getirmiş, Karabük Demir Çelik Fabrikaları
geliştirdiği teknolojilerle fabrikaları kuran fabrikaları
da üreterek ülkemizin kalkınmasında önemli görevler görmüştür.
Bugün, ülkemizin her bölgesinde büyük altyapılarda ve birçok fabrikalarda
Karabükün ve Karabüklü ağır sanayi işçisinin emeği ve alın
teri vardır.
Karabük
dendiğinde her ne kadar ilk akla gelen demir çelik ise de bugün, Karabük,
ilçeleriyle birlikte tarihî değerleri ve doğal güzellikleriyle de
ülkemizin en önemli şehirlerinden biri hâline gelmiştir. Bugün
Karabük AK PARTİ iktidarları döneminde ülkemizin her alanında
yaşanan değişimi ve gelişimi bütün hızıyla
yaşamakta ve özellikle demir çelik sektöründeki atılımlar
hepimizi gururlandırmaktadır. Bu paralelde, Karabüke eğitimden
sağlığa, ulaşımdan spor tesisine kadar her alanda 4
milyarı bulan yatırımlar yapılmış ve
yapılmaya devam edilmektedir. Bugün, Karabük, altyapılarını
büyük ölçüde tamamlamış, dünden daha yaşanabilir bir şehir
olmaya doğru hızla ilerlemektedir.
Karabükün
kurulmasına vesile olan o dönemin devlet büyüklerini bir kere daha minnet
ve şükranla anıyor, Karabüklü hemşehrilerimin 3 Nisan
Kuruluş Gününü kutluyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kahveci.
Gündem
dışı ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi merhum Genel
Başkanı Alparslan Türkeşin ölüm yıl dönümü hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili
Oktay Vurala aittir.
Buyurunuz Sayın Vural. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanı merhum Alparslan Türkeşin 18inci ölüm yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın, Türk milletinin, devletiyle, vatanıyla onurlu
bir şekilde kıyamete kadar yaşamasını hayatı
boyunca kendine gaye edinmiş büyük siyaset ve devlet adamı Alparslan
Türkeş Bey'in Hakka yürüyüşünün 18inci yıl dönümü. Evet, 4
Nisanda karlı bir günde milyonlar onu Hakka teslim etti. Bugünkü gündem
dışı konuşmam onun aziz hatırasını yâd etmek
içindir. Hepinize saygılarımı arz ediyorum.
Evet, merhum Alparslan Türkeş,
Türk milletinin büyüklüğüne, gücüne, kabiliyetine sarsılmaz bir
imanla inanmış, hayatını da bu güzel millete vakfetmiş
bir şahsiyetti. 9 Şubat 1969da Adanada
başladığı siyasi yolculukta o zamanki kongrede Sizleri,
pazarlarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, adalete
değil, hakka, hakikate, adil bir paylaşıma davet ediyorum;
hakikat yoluna, Allah yoluna çağırıyorum. demişti.
İşte, o günden bugüne kadar kırk altı yıldır
Milliyetçi Hareket Partisi bu yolda siyasetini yapmaya devam ediyor. Evet,
rahmetli Türkeş, milletimizin bu büyük duruşuna vurgu yaparak
"Türk milleti yabancı akımların tasallutundan kurtulup
kendi öz devlet felsefesine yeniden döndüğü gün, büyük devlet
vasfını tekrar kazanacak, dünya milletleri üzerinde üstün yerini
alacaktır. Türk milletinin varlığını korumak,
yükseltmek ve onu ebediyen devam ettirmek fikrine hizmet etmeyen, bu fikre
uygun olmayan hiçbir davranış, hiçbir hareket Türk milleti için
meşru sayılmaz." demişti.
Son dönemde, millî değerlerimizi,
milletin adını, bayrağını horlayan, milletin
birliğine ve dirliğine göz diken, toprağını,
egemenliğini terör örgütleriyle müzakere masalarında pazarlayanları
gördükçe aslında Alparslan Türkeş Bey'in bu uyarıları daha
da anlam kazanmaktadır. Onun millet kavramı, şimdi kimi
siyasilerce kullanıldığı gibi mücerret bir kavram
değildir; Türkeş Bey'e göre millet, ne fertlerin maddi
toplamından ne de bugün bazı siyasilerin kullandığı
biçimiyle bir partiye üye olan, o partiye oy verenlerden ibarettir. Millet,
somut bir varlıktır; işçiden köylüye, öğrenciden
öğretmene, esnaftan memura aynı tarih bilinciyle, tasada ve
kıvançta ortak olanların tamamını temsil eder. Millî
iradeyi de bu bütün temsil eder. Onun millet anlayışı bizden
olanlar-olmayanlar diye ayrıştırıcı,
kutuplaştırıcı bir dili değil, millet mensubiyetini
hisseden herkestir. Onun devlet anlayışının temelinde bu
nedenle toplumun tamamını temsil eden millet yatar. O, bu
anlayışa millî demokrasi der. O, her zaman millî bütünleşme ve
millî demokrasi ülküsünü savunmuştur.
Alparslan
Türkeş, Türk milletinin, Türkün yönetim yolunu, kader çizgisini daima
demokratik sistemde görmüştür. O, Türk milletinin inancına,
değerlerine saygılı bir yönetim anlayışını
ömrünün sonuna kadar savunur. Bu nedenle İnsan kişiliğinin
gelişip şekillenebilmesi hür ve demokratik rejimlerde mümkündür. Hür
ve demokratik olmayan rejimler insan şahsiyetine aykırıdır.
Bu rejimlerde insana saygı duyulmaz, insan sevgisi yoktur. Bu sebeple, hür
demokratik düzene muhalif olan bütün rejimlere karşıyız, bunlara
inanmıyoruz. diyerek demokrasi dışına çıkan her türlü
eylemin, talebin, düzenlemenin milletin hürriyetine kasıt olduğunu
işaret eder. Onun için -ona göre- En kötü demokrasi, en iyi darbe, en iyi
diktatörlükten daha iyidir. diyerek kararını vermiştir.
Milletine
âşık bir devlet adamı olduğu gibi, aynı zamanda güçlü
öngörüleri olmuştur. "Çözüm süreci" olarak pazarlanan
yıkım senaryolarına yıllar öncesinden işaret
etmiş, idarecileri uyandırmıştır. Bu eksende,
geldiğimizde, kendi devletine, kendi insanlarına karşı,
açıkçası, bir plan uygulamak suretiyle düşmanlık
yaratanlara karşı Doğulusuyla batılısıyla
memleketimizin insanları birbirinin kardeşleridir. demiştir ve
bu süreçle ilgili açılımlarla Türkiyenin bölünmeye
götürüleceğini ve Bir bölgeye ayrılık istemek, Ayrı
halklar var. demek, özerklik istemek ya da demokrasi kılıfı
altında bölücülüğe yol açacak birtakım durumlar ortaya
çıkarmaya çalışmak Türkiyenin dağılmasına yol
açar. Türkiye'yi parçalatmayız. Bunda kararlıyız. Bunu iyi
anlayın." demiştir.
İşte,
bugün, biz, 24üncü Dönem içerisinde milletvekilleri olarak kırk altı
yıldır bu siyasetin temsilcisi olan Sayın Genel
Başkanımızın liderliğinde aynı siyaset
anlayışında milletin bütünlüğünü korumaya, demokrasiyi
korumaya, İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışı, felsefesi içerisinde siyaset yapmaya devam ediyoruz.
Bu vesileyle,
rahmetli Genel Başkanımızı bir kez daha minnetle, rahmetle
anıyorum ve bu vesileyle de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
milletvekillerinin bu davaya 24üncü Dönemde yaptıkları görevlerden
dolayı bu temsil görevini yerine getiren milletvekillerimize de
şükranlarımı arz ediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Gündem
dışı üçüncü söz, Türkiye genelinde yaşanan elektrik
kesintileri ve elektrik piyasasının son durumu hakkında söz
isteyen Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğluna aittir.
Buyurunuz
Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun,
Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintileri ve elektrik
piyasasının son durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinize saygılar sunuyorum. Bu dönemin son
konuşması, ben de bu vesileyle hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. Hepimiz için, bundan sonra ülkemiz için
hayırlısı olmasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ben, bu kürsüye bundan önce birkaç kere daha
gelmiştim, gündem dışı bir söz aldığımda
Enerji Bakanımızın istifasını istemiştim. Yine,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın istifasını
istemek için bu kürsüye çıktım. (CHP sıralarından
alkışlar) Neden? Biliyorsunuz, salı gününden beri çok
olağanüstü -kendi ifadesiyle- bir elektrik kesintisi yaşadık;
hâlâ sebebi bulunmuş değil, hâlâ ne olduğu
anlaşılmış değil. Teşhisi koyduk, gerekçeyi
araştırıyoruz. gibi garip bir cümle kullanıyor. Ne
olduğunu bile anlayamamış bir Bakan var. Biliyorsunuz,
Sayın Bakan, madenler konusunda çok başarısız oldu.
Madencilerin o 301 ölüm, ondan sonra Ermenekteki ölüm, ondan önceki kazalar
Hiçbirinde başarılı olamadı; cenazeleri gömme konusunda,
ailelerini teselli etme konusunda sadece başarılı oldu.
Onun haricinde, bu
elektrik mevzusunu biraz sonra anlatacağım; nasıl bir
başarısızlık var, Bakanlıkta nasıl bir rezalet
var, skandal var, yönetim rezaleti var, boşluğu var, onları da
anlatacağım ama onun haricinde verdiğim bir gensoru vardı.
O gensoruyla, ayrıca, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının
yolsuzluk yaptığını da, usulsüzlük
yaptığını da sizlere anlatmıştım,
ispatlamıştım. Konuyu şahsileştirmiş Grup
başkan vekillerine 10 belge gönderiyorum. demişti. Çıktım
buraya o 10 belgenin de benim iddialarımla ilgisi
olmadığını, 2013 yılıyla ilgili olan
iddialarımın öncesinde -2013 yılından önce- 2006yla,
2005le, 2007yle ilgili mahkeme kararları
çıkardığını, onları gönderdiğini
anlatmıştım.
Madenleri
yönetemez, Sayın Çalışma Bakanımızın deyimiyle
açgözlü bir üretim yaptırır, arkasından, yönetemez; yolsuzluk
yaptırır, usulsüzlük yaptırır, bu kadar
vatandaşımızın ölümüne sebep olur, ondan sonra
Bakanlığını yönetemez; hâlâ işbaşında
durması anormalliktir. Ben, iktidar milletvekilleri içerisinden çok daha
başarılıların çıkabileceğini biliyorum. Neden bu
ısrar? Bir başka arkadaşımız çıkar, çok daha
başarılı şekilde bu Bakanlığı yönetir. Böyle
olması gerekirdi.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, Bakanlıktan getirilen raporlar var
bana. Biliyorsunuz bir havuz sistemi var özelleştirmeden sonra. Buraya
üreticiler ürettikleri elektriği bildiriyorlar, ortak havuz
oluşturuluyor, buradan da tüketiciler alıyorlar. Buraya giriş ve
çıkışlarda, zaman zaman, ani düşüşler ve
yükselişler yaşanabiliyor. Bunlar için yedek tutulması
gerekiyor. Bu yedeklerin tutulması, denetlenmesiyle ilgili de
Bakanlıkta çok önemli sorunlar var. Sayın Bakanın ve
Başbakanın belirttiği gibi, güneydeki bir çekilme nedeniyle
pazartesi günü bir sorun yaşandı, salı günü bu hadise
yaşandı İzmirdeki düşüşten sonra. Bunlarda yedeklerin
devreye girmesi gerekirdi. Yedekler için devlet bir ödeme yapıyor; ayda 20
ila 30 milyon lira arasında tutuyor bu ödeme. Bu yedeklerin devreye
girmesinin otomatik olması lazım. Primer, seconder yedekler var.
Bunlar otomatik olarak devreye giriyor, bunların bir yazılımla
otomatik olarak devreye sokulması gerekiyor. Bütün bunlar
yapılmamış. 2 milyon 750 bin lira verilen bir yazılım
2013te devreye girmesi gerekirken, çalışması gerekirken hâlâ
çalışmıyor. Bu kadar rezalet, sıkıntı bir arada
olmaz.
Ben, şu
İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsünde başarısız
olduğu için 51 yaşında intihar eden Japon mühendis Kishi
Ryoichinin yaptığı gibi intihar etsin demiyorum ama istifa
etmesi gerekir artık. Bu kadar başarısızlık olamaz.
Enerji Bakanlığının geldiği yer, Enerji Piyasasının
olduğu nokta hepimizin gözleri önünde. Hangi başarı var burada?
Geliyor, düzgün konuşuyor, güzel konuşuyor her şeyi
biliyormuş gibi ama uygulamada hiçbir şey yok. Bu grup içerisinden
çok daha başarılıları çıkar. Üretim eksikliği
yok, yönetim eksikliği var Bakanlıkta, irade eksikliği var;
yönetim eksikliğinin bir an önce giderilmesi lazım. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanının istifa etmesi gerekir.
Hepinize bu
vesileyle saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kuşoğlu.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce sisteme girmiş olan sayın
milletvekillerimize birer dakika söz vereceğim.
Sayın
Özdalga
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara
Milletvekili Haluk Özdalganın, Yemende yaşanan iç savaşa
ilişkin açıklaması
HALUK ÖZDALGA
(Ankara) Teşekkür ederim.
Yemen krizi
hakkındaki görüşlerimi, dün söyleyemediğim birkaç cümleyle
tamamlamak istiyorum. Yemen iç savaşı, bir yönüyle, Suudi
Arabistan-İran çatışmasının bir
yansımasıdır. Bölgeyi tahrip eden bu çatışmaya elbette
seyirci kalmamalıyız. Türkiyeye düşen görev, iki ülkeden
birinin tarafını tutmadan Suudiler ve İran arasındaki
sorunların yumuşamasına katkıda bulunmaktır. Tarihî
ağırlığı nedeniyle bu görevi en iyi yapabilecek bölge
ülkesi Türkiyedir. Yapılacak çok şey vardır. Ama, Türkiyenin
dış politikasını yönetenler, ciddi bir analiz yapmadan
taraflardan birinin yanında yer aldı, kavganın içine bir taraf
olarak atladılar. Bir kez daha vahim bir yanlış içindeler.
Bölgeyi doğru okuyamıyor, Türkiyenin
ağırlığını doğru değerlendiremiyorlar.
Yemen politikasının hüsrana uğramadan bir an önce
değişmesini diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özdalga.
Sayın
Sarı
2.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Sarının, 25inci Dönemde Mecliste olmayacağı için
milletvekilleri ve çalışanlardan helallik dilediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET SARI
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekillerim,
kıymetli Gaziantepliler ve yüce milletimiz; 22nci, 23üncü ve 24üncü
Dönemde bu yüce çatı altında aziz milletimize hizmet etme
şerefine nail oldum. On iki yıl yedi ay içerisinde milletin
yanında, milletin sesi olarak pek çok kanuni düzenlemelere ve yeniliklere
hep beraber vesile olduk. Baki kalan kubbede hoş bir sada
bırakabildiysek ne mutlu bizlere. Bu yüce çatı altında hizmet
etme imkânını bizlere bahşeden başta Gaziantepli
hemşehrilerime ve Adalet ve Kalkınma Partime
şükranlarımı sunuyorum. Yeni dönemde görev almayacağım
için, görev sürem içerisinde her zaman yanımızda olan başta
aileme ve çocuklarıma olmak üzere, yol arkadaşlarıma,
teşkilatıma, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışanlarına, danışman ve
yardımcılarına, milletvekili arkadaşlarıma
teşekkür ediyor, hepsinden ve milletimizden helallik diliyorum. 7 Haziran
seçimlerinin hayırlı olmasını dilerken 25inci Dönemde görev
alacak milletvekili arkadaşlarıma başarı diliyorum.
Hepinizi Allaha emanet ediyorum.
Saygılarımla.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Sarı.
Sayın
Öğüt
3.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğütün, adliyelerde avukatlara çıkarılan
zorluklara ve sandık kurulu görevlilerinin eğitim kurslarıyla
ilgili ciddi iddialar olduğuna ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dört
yıldır bulunmaktan onur duyduğum yüce Mecliste her geçen gün daha
baskıcı bir yönetime geçiyor olmaya şahit olduğumdan
dolayı burada üzüntülerimi belirtmek istiyorum. Son örneği, dün
adliyelerde yaşanan, avukatlara yapılan baskılar, zorla
aramalar, çıkarılan zorluklar, yargının bir
kısmını yok saymalar.
Diğer bir
bölüm de: Yüksek Seçim Kurulu ile Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından hayata geçirilen sandık kurulu görevlilerinin eğitim
kurslarıyla ilgili ciddi iddialar dolaşıyor. Bazı illerde
gerekli duyuru yapılmadan deneme eğitimleri düzenlenerek
katılımcılara sertifika verildiği dile getiriliyor.
Elektrik kesintisiyle ilgili iddiaların ardından şimdi de bu
iddialar, daha şimdiden seçimlerin üzerinde kuşku
bırakıyor. Derhâl kamuoyu bu konuda tatmin edilmeli, muhalif
sendikaların YSKya başvuruları titizlikle incelenmelidir. Bizim
parti olarak yapılacağı tahmin edilen bu seçim hilelerinin
tamamının önüne geçeceğimizi buradan bildirmek istiyorum. Bütün
halkımızla birlikte bu seçimin sorunsuz geçeceğine
inanıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
Sayın Öz
4.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Özün, 25inci Dönemde Mecliste olmayacağı için milletvekilleri
ve çalışanlardan helallik dilediğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri, 24üncü Yasama Döneminin son gününü bugün
geçiriyoruz. Bu dönem içerisinde, şahsım olarak seçim bölgem Malatya
ve ayrıca her birinizin kendi seçim bölgesi ve ülkemizle ilgili birçok
yasa faaliyetinde, yatırımların gitmesi noktasında gayret
sarf edişi içinde olunduğunu hep beraber biliyoruz.
Önümüzde yaklaşan seçimlerde de ben burada bulunan
bütün milletvekillerimizin şu hassasiyeti de
taşıyacaklarına inanıyorum: Önceliğimiz bu ülkenin, bu
milletin, bu devletin bekası ve kalkınması, gelişmesi
noktasında birlik ve beraberlik içerisinde seçimleri
atlatmamızın doğru olacağı kanaatindeyim.
Burada 24üncü Dönemde özellikle İdare Amiri olarak
sizlerle beraber çalışmaktan mutluluk duydum. Her birinize bundan
sonraki siyasi yaşamınızda başarılar diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Sayın Tanal
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
adliyelerde avukatlara çıkarılan zorluklara ve adliyelerdeki güvenlik
sorununa ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Milletin hakkını ve hukukunu savunduğum
için bana saldıranlara hakkımı helal etmiyorum. Ve avukatlar bu
ülkenin yüz akıdır, avukatlar temel hak ve özgürlüklerin bekçisidir.
Şu anda İstanbul Adliyesinde avukatlar içeri alınmıyor,
adliyeye alınmıyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Niye alınmasınlar ya?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şehit olan
savcımızın, şehit olan yargı görevlisinin,
savcının bir hafta önce polis korumasının
alınması doğru mudur? Hükûmet yetkilileri şu anda Genel
Kurulda, eğer şehit olan savcımızın polis
koruması bir hafta önce alınmışsa bu olayla bağlantısı
nedir, kamuoyuna bunu açıklamaları lazım.
Ayrıca, adliyenin içerisine kolilerle malzemeler
getiriliyor, x-ray cihazlarından geçirilmiyor. Bu kolilerin getirilmesiyle
ilgili kusuru bulunan görevlilerle ilgili Adalet Bakanı ne tür işlem
yaptı, yapacak, bunu kamuoyuna açıklamalarını istirham
eder, sizlere saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Gök
6.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Karabükün kuruluşunun 78inci yıl
dönümüne ve sanatçı Kayahanın ölümü nedeniyle Türk ulusuna
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bugün Karabükün kuruluş yıl dönümünü
kutlarken, aynı zamanda Karabükü Karabük yapan İsmet İnönünün
Karabük Demir Çelik Fabrikalarının temelini attığı bir
gün olduğunu da hatırlatmamızda ve İsmet İnönüyü
rahmet ve saygıyla anmamızda sayısız yarar olduğunu
düşünüyorum.
Sayın Başkan, bir ulusu ulus yapan
değerler vardır: Yazarlar, eğitmenler, ses
sanatçıları. Bir ulus bütün bunların birleşiminden
oluşur. Bugün Türkiyenin, özellikle Türk pop müziğinin gerek
besteleriyle gerek güfteleriyle yıldızlarından birini,
Kayahanı kaybetmenin büyük üzüntüsünü yaşıyoruz. Kayahan gerek
besteleriyle gerekse güfteleriyle, pek çok sanatçı tarafından
dillendirilen şarkılarıyla Türkiyenin mümtaz ve unutulmaz
sanatçıları arasında yerini almıştır. Onun
şarkılarıyla gençliğimizi yaşadık ve onun
şarkılarıyla pek çok anımızı paylaştık.
Türkiyenin unutulmaz sanatçılarından Kayahanın zamansız
kaybından duyduğum üzüntüyü paylaşıyorum. Kendisine rahmet,
Türk ulusuna başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Gök.
Sayın
Atıcı
7.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Hükûmetten, Türkiye'nin gerçek sorunları üzerine
gitmesini ve yapay gündem oluşturmamasını dilediğine
ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar; AKP üst düzey yöneticileri, bakanlar, Başbakan ve
Cumhurbaşkanı arasındaki sorunlar, Hükûmet sözcüsünün Kral
çıplak filan demedik daha. veya 8 Hazirandan sonra Ankaranın
parsel parsel nasıl satıldığını ve daha yüz
başlığı açıklayacağım. sözleriyle iyice
ayyuka çıkmıştır. Ancak Türkiyenin gündemi bu
değildir; Türkiyenin AKPnin yarattığı gerçek gündemi
işsizliktir, yoksulluktur, açlıktır, atanamayan öğretmenlerdir,
kadrolaşmadır, emeklilerin sorunlarıdır, çiftçilerin
sorunlarıdır, eğitim sorunlarıdır, rüşvet ve
yolsuzluk sorunlarıdır, hatta son zamanlarda karşımıza
çıkmaya başlayan derin devletle ilgili ciddi şüphelerdir.
Hükûmetin bu konular üzerine gitmesi ve gündemi değiştirerek yapay
gündem oluşturmamasını istiyoruz ve halkımızın da
bunlara artık inanmadığını söylüyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Atıcı.
Sayın
Türkoğlu
8.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlunun, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum
Alparslan Türkeşin 18inci ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yarın 4
Nisan, Milliyetçi Hareket Partisinin kurucusu, merhum Başbuğ
Alparslan Türkeş Beyin Hakka yürüyüşünün 18inci seneidevriyesi.
Kendisini bir kez daha minnet, şükran ve rahmetle anıyoruz.
Bugün siyasi,
sosyal ve millî meselelerimize önerdiği ekonomik, kültürel ve siyasi
çözümlerle kalkınmış bir Türk devleti ve milleti hedefleyen merhum
Başbuğ Aynı geçmişe sahip, aynı devleti kuran, bu
devleti yaşatma kararlılığı olan, aynı
sınırlar içinde yaşayan, aynı dine inanan halka Türk
milleti denir. diyerek bugün Türk milletini 36 parçaya bölmek isteyenlere çok
önceden cevap vermiştir. Tekraren kendisine Cenab-ı Hakktan rahmet
diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.
Sayın Vural
9.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Karabükün kuruluşunun 78inci yıl dönümüne, sanatçı
Kayahanın ölümü nedeniyle ailesine, sanat camiasına ve Türk
milletine başsağlığı dilediğine ve 1-7 Nisan
Ulusal Kanser Haftasına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün, evet, 3
Nisan. 3 Nisan 1937de rahmetli Atatürkün temelini
attırdığı demir çelik fabrikalarının ve
aslında Karabükün aslında kuruluşu ve bugünlere getiren bir
gün. Dolayısıyla, bugün de Karabüklüleri kutluyorum.
Efendim, acı
bir kaybımız
Gerçekten besteleri ve şarkılarıyla Türk
milletinin büyük beğenisini kazanan, müziğimizin usta ismi sevgili
Kayahan kansere yenik düşmüş. Allahtan rahmet diliyorum, ailesine,
sanat camiasına, aziz milletimize başsağlığı
diliyorum. O güzel şarkılarından birinde Kayahan:
Ben Anadolu
çocuğuyum
Yılandan
korkmam yalandan korktuğum kadar
Benim bu âleme
aklım ermiyor. demişti.
Bir yemin ettim
ki dönemem. demişti. Dolayısıyla, bugünün gelişmeleri
istikametinde onu bir daha rahmetle yâd ediyorum.
Ayrıca, 1-7
Nisan Kanser Haftası. Bu Kanser Haftası münasebetiyle bu
hastalığa maruz kalmış bütün hastalarımıza Allahtan
şifa diliyorum. Kanserden dolayı hayatını kaybetmiş
bütün vatandaşlarımıza da Allahtan rahmet diliyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın
Bayraktutan.
10.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
AKPnin Artvin İl Genel Meclisi üyesi Hamza Güneyin sosyal medyada
paylaştığı bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, geçen hafta içerisinde AKPnin
Artvin İl Genel Meclisi üyesi -adını da vereyim- Hamza Güney, sosyal
paylaşım sitesinde, kendi Facebook sayfasında şöyle bir
şeyi paylaştı, diyor ki: Değerli muhtarlarım ve
köylerde oturan hemşehrilerim, Artvin merkezdeki köylerdeki özel idarenin
ve KÖYDESin yapmakla mükellef olduğu hizmetlerin programını il
başkanlığımız ve ilçe
başkanlığımız programlamaktadır.
Muhtarlarımızın ve köylerdeki
vatandaşlarımızın istek ve taleplerini, bundan sonra bana
ve diğer AKPnin İl Genel Meclisi üyesine değil, il ve ilçe
yönetimlerine iletmeleri gerekmektedir. Saygılarımla. Artvinliler
şunu merak ediyor: Sadece burada muğlak bir ifade
kullanılmış il ve ilçe yönetimlerine diye AKPnin il ve ilçe
yönetimindeki hangi kişiler bu konuda sorumludurlar? Eğer onu AKP
yetkilileri açıklarsa Artvinliler onlara yönlendirerek köylerine ve mahallelerine
hizmetlerini onlar aracılığıyla yapacaklardır. Bu
konuda eğer bizi aydınlatırlarsa çok teşekkür ederim.
Vatandaşların da mağduriyeti giderilir. Hatta bakan
açıklarsa daha çok seviniriz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
Sayın
Şimşek
11.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşekin,
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan
Türkeşin 18inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 4 Nisan
2015, Türk dünyasının ve Türk milliyetçiliğinin unutulmaz lideri
Başbuğ Alparslan Türkeşin ölümünün 18inci yılı. Ben
bu vesileyle kendisine Allahtan rahmet diliyorum, minnet ve şükranla
anıyorum, ruhu şad olsun.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 22
milletvekilinin, balıkçılık sektöründe yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1290)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir
yarımada konumunda ve 8.333 kilometrelik kıyı şeridine
sahiptir. Diğer yandan 177.714 kilometre uzunluğunda akarsuları
bulunmaktadır. Türkiye'deki toplam tarım alanları kadar deniz ve
iç su kaynaklarımızın toplam yüzey alanı 25 milyon
hektardır. Bu nedenle balıkçılık kaynaklarının
etkin, verimli kullanılması son derece önemlidir. FAO
Balıkçılık ve Enformasyon ve İstatistik Servisi Su Ürünleri
30/11/2012 tarihli verilerine göre Türkiye'nin toplam su ürünleri üretim
miktarı 2008 yılında 646.310 ton ve 2009 yılında
622.962 ton, 2010 yılında da 653.660 ton olarak
hesaplanmıştır. 2011 yılında 190 bin tonu
yetiştiricilikten olmak üzere 703.545 ton su ürünleri üretimi
gerçekleşmiş, 2012 yılı 750 bin ton hedeflenmiştir.
TÜİK 2011 verilerine göre deniz ürünleri olarak balıkçılıkta
çalışanların sayısı Karadeniz 16.486, Marmara 8.240,
Ege 8.678, Akdeniz 4.343 olmak üzere toplam 37.747 kişiye doğrudan
istihdam sağlamaktadır. 167.558 avcılık
ruhsatının bulunduğu Türkiye'de balıkçıların
3.996'sı tirol, 8.720'si gırgır, 2.752'si tirol-gırgır,
288'i taşıyıcı gemi, 21.991'i de diğer gemi ve tekne
türlerinde çalışmaktadırlar. Su ürünleri sektörü ihracatta
yarattığı katma değer yönünden de büyük bir öneme sahiptir
ve TÜİK verilerine göre, 2011 yılı ihracat 66.737 ton, 65.698
ton, iç tüketim 468.040 ton, işlenen 228.709 ton, değerlendirilemeyen
5.756 ton ve kişi başı tüketim ise 6.329 kilogramdır. Bu
verilerden de anlaşıldığı gibi böylesine büyük bir
potansiyel ve sektörel hacme sahip balıkçılığın
GSYH'ye sağladığı katkı ise sadece yüzde 0,4 oranındadır.
Son yıllarda,
komşu ülkelerle ortak kullanılan Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de
kirlilik nedeniyle balık stoklarında azalma görülmektedir. Bir iç
deniz olan Marmara Denizi'nde de görülen kirlilik her geçen gün artmakta ve
büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Kirliliği önlemek için ulusal
ve uluslararası çözüm arayışlarına ağırlık
verilmesi balıkçılık açısından büyük öneme sahip
denizlerimizin korunup kollanması, balık türlerinin
devamlılığı için tüm ülkelerin kurallara titizlikle
uymasının sağlanması hayati önem arz etmektedir.
Türkiye'de
avcılık yoluyla elde edilen üretim miktarının, avlanabilir
stok büyüklüğünün sınırına eriştiği de kabul
edilmektedir. Bu nedenle ülkemizde avlanma miktarının
artırılması yerine sürdürülebilir avcılığın
sağlanabilmesi için önlemlerin alınması, bu amaçla stokları
koruyucu ve geliştirici yönde araştırmaların
yapılması ve koruma-kontrol çalışmalarının
sektörden geçimini sağlayanların da düşünülerek yürütülmesi,
balıkçılıkta arz-talep dengesi oluşturularak sürdürülebilir
balıkçılığın sağlanması hayati bir önem arz
etmektedir. Bunun yanı sıra sektörün sorunlarının çözümü
için devletin koordinatörlüğünde özel sektör, kooperatifler ve sektörde
örgütlü olan balıkçıların iş birliğinin
sağlanması gerekliliği bulunmaktadır.
Balıkçılık
sektöründe yaşanan sorunların sektörde faaliyet gösterenlerle
birlikte çözümü, korunması, geliştirilmesi; Meclis
araştırması açılarak, sektörle ilgili sorunların
ayrıntılarıyla incelenmesi, çözümüne yönelik politika ve
önlemlerin en kısa sürede hayata geçirilmesi için Anayasa'nın 98'inci
ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
1) Namık
Havutça (Balıkesir)
2) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
3) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
4) Emre Köprülü (Tekirdağ)
5) Kamer Genç (Tunceli)
6) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
7) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
8) Mevlüt Dudu (Hatay)
9) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
10) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun)
11) Ramis Topal (Amasya)
12) Mahmut Tanal (İstanbul)
13) Oğuz Oyan
(İzmir)
14) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
15) Veli
Ağbaba (Malatya)
16) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
17) Celal Dinçer (İstanbul)
18) Sedef Küçük (İstanbul)
19) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
20) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
21) Bülent Tezcan (Aydın)
22) Gürkut Acar (Antalya)
23) Ali
Demirçalı (Adana)
2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve 23
milletvekilinin, son yıllarda artan asker ve polis intihar
vakalarının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1291)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Son yıllarda
sayıları artan asker ve polis intihar vakalarının
nedenlerinin araştırılması amacıyla Anayasanın 98
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırma komisyonunun
kurulmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Vahap Seçer (Mersin)
2) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
3) Ensar Öğüt
(Ardahan)
4) Celal Dinçer (İstanbul)
5) Ali Sarıbaş
(Çanakkale)
6) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
7) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
8) Ali Özgündüz (İstanbul)
9) Muharrem
İnce (Yalova)
10) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
11) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
12) Sedef Küçük (İstanbul)
13) Engin Altay (Sinop)
14) Candan Yüceer (Tekirdağ)
15) Osman Oktay
Ekşi (İstanbul)
16) Oğuz Oyan
(İzmir)
17) Mustafa
Moroğlu (İzmir)
18) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
19) Sena Kaleli (Bursa)
20) Erdoğan
Toprak (İstanbul)
21) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
22) Bülent Tezcan (Aydın)
23) Gürkut Acar (Antalya)
24) Ali
Demirçalı (Adana)
Gerekçe:
Son on yılda
güvenlik güçleri arasında intihar eğilimi artış
kazanmıştır. Meclis İnsan Hakları Komisyonunun
yaptığı belirlemeye göre, iç güvenlik olaylarında 818
şehit verilirken, aynı dönemde kışlada 934 er ve erbaş
intihar etmiştir. Keza, on iki saat mesai yapan polisler arasında da
intiharın yaygın olduğu görülmektedir. Geçmişi yüz
yıldan daha öteye uzanan ve yaklaşık 250 bin kişinin görev
yaptığı teşkilattaki polis intiharları için
sağlam bir veri tabanı bulunmamaktadır. 2000 yılından
bu yana 600'den fazla polisin intihar ettiği belirtilmekle birlikte, bunun
en az üçte 1i kadarının da intihar girişiminde bulunduğu
ifade edilmektedir. Yani, her yıl ortalama 50 polis çeşitli
nedenlerle canına kıymaktadır.
Uzmanlara göre,
dikkatlerin üzerine çevrildiği intihar vakalarını uyku, yemek,
nöbet ve iş şartları tetiklemektedir.
Gerek asker
gerekse polis intiharlarının önüne geçilmesi için gerekli psikolog ve
sosyolog desteği de yeterince sağlanamamaktadır.
Keza, kötü muamele
uygulandığı gerekçesiyle özellikle er ve erbaş
sınıfındaki askerler arasında intiharı seçen, sakat
kalanların olduğu da bilinen acı bir gerçektir.
Emniyet
teşkilatında Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin
Çalışma Saatlerine İlişkin Esaslar
başlığı altında yapılan düzenleme,
olağanüstü durumlar ve hizmetin gerekleri dışında mesai
saatleri içinde çalışılabileceğini öngörmektedir. Yine,
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 61inci maddesi komiser ve polislere haftada
yirmi dört saat izin verileceğini öngörmektedir. Ancak, mevzuattaki
hükümlere rağmen bu durum pratikte hiç uygulanmamaktadır.
Fazla mesaisini
alamayan, dinlenmeye fırsat bulamayan, ek işlere boğulan polis
ve asker, koşulların yarattığı iş stresiyle intihara
yönelirken hizmet alan kamu da bu durumdan olumsuz olarak etkilenmektedir.
Aileleri, arkadaşlarıyla görüşemeyen, gecesi gündüzüne
karışan güvenlik güçlerinin sosyal çevreleriyle ilişkileri
zayıflamakta ve giderek normal hayattan kopmaktadır.
Son yıllarda
intihar edenlerin sayısının şehit sayısının
üzerinde olduğuna dair açıklamalar, intihar eden asker ve polislerin
aile ve arkadaşlarının yaşadığı acılar,
asker ailelerinin şikâyetleri görmezden gelinemez. Şüpheli bazı
ölümler ve ölümlerden sonra yapılan açıklamaların tatmin edici
olmaması, gerekli adli ve tıbbi inceleme
yapılmadığı iddiaları kamuoyunda kuşkuyla
karşılanmaktadır.
3.- Van Milletvekili Nazmi Gür ve 21 milletvekilinin, Van
İl Afet Müdürlüğü ve Van Valiliği hakkında çıkan
yolsuzluk iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1292)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Van İl Afet Müdürlüğü ve Van Valiliği
hakkında çıkan yolsuzluk haberleri ve 23 Temmuz 2012 tarihinde AFAD'a
yapılan yolsuzluk baskını üzerine söz konusu yolsuzluk
iddialarının araştırılması için Anayasa'nın
98inci, İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Nazmi Gür (Van)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) İdris
Baluken (Bingöl)
4) Sırrı
Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel
(İstanbul)
17) Mülkiye
Birtane (Kars)
18) Erol Dora (Mardin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
21) Özdal Üçer (Van)
22) Ertuğrul
Kürkcü (Mersin)
Gerekçe:
Bilindiği
üzere 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde Van'da 2 büyük deprem
yaşandı. Bu depremlerin ortaya çıkardığı durum ve
sonuçlar itibarıyla birçok konuda sıkıntılar olduğunu
göstermesinin yanı sıra birçok kemikleşmiş bürokratik ve
sistematik sorunu da gözler önüne sermiştir. Vatandaşların
birçok bürokratik sorunla boğuşmak zorunda kaldığı bu
dönemde bazı devlet kurumları ve bazı şahısların
sistematik bir biçimde bu depremleri fırsat bilerek kendilerine rant elde
etme aracı olarak kullandıkları bir kez daha ortaya
çıkmıştır.
Deprem
sonrası halkın sorunlarını çözmek görevini yürütmesi
gereken kurumların başında AFAD ve valilik gelmektedir. Ancak
deprem sürecinde ve sonrasında ortaya çıkan durum gösteriyor ki, bu
kurumlar halkın sorunlarını çözmek adına en ufak bir çaba
göstermez iken, içinde bulundukları uygulamalarla kendilerine çok ciddi
rant kapıları açmayı başarmışlardır.
Örneğin, 23 Temmuz 2012 tarihinde Van İl Afet Müdürlüğü personeline
karşı yapılan yolsuzluk operasyonunda 10 kişinin
gözaltına alınmış olması ve yapılan
soruşturma sonucunda özellikle 38 binanın hasar durumunda
değişiklikler yapıldığına dair önemli deliller
elde edilmiştir. Bu durum, AFAD içindeki bazı şahısların
insanların can güvenliğini hiçe sayarak sadece kendi şahsi
rantlarını göz önünde bulundurarak söz konusu bina sahiplerinden
rüşvet aldıklarını göstermektedir.
Medyada yer alan
bazı haber ve köşe yazılarına göre Van Valiliğinin
özellikle hizmet satın alma yoluyla araç kiralama ihalelerinde yolsuzluk
yapılmıştır. Örneğin, 30 Eylül 2011 tarihinde
yapılan 2011/151697 İhale Kayıt Numaralı ve 7 milyon 259
bin 268.22 TL muhammen bedelli Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü
muhtelif şantiyelerinde bir yıl süreyle hizmet alımı
ihalesine sadece bir firma katılmış, 7 milyon 199 bin 820.00 TL
bedelle almaya hak kazanmıştır. Karayolları 11. Bölge
Müdürlüğü 2010 yılında 300 gün
karşılığı 132 bin TL kira bedeli
karşılığı araç kiralamanın adı yolsuzluk
değil de nedir? Kiralanan 1 aracın satın alma bedeli 50 bin TL
iken, 2 adet araca satın alma bedelinin çok üstünde kira ödemesi
yapılmıştır. Yine, 2 traktörün bir yıllık kira
bedelinin 124 bin TL olduğu ihaleler yapılmıştır. Bir
traktörün satın alma fiyatı 50 bin TL civarındayken bir
yıllık kira bedelinin traktörün fiyatından fazla olması da
yolsuzlukların vardığı düzeyi gözler önüne sermektedir.
Bahsedilen
yolsuzlukların birer iddiadan öte gerçeklik boyutu göz önünde
bulunmaktadır. Valiliğin bu iddialara karşın hiçbir
açıklama yapmamış olması manidardır. Bu konudaki
iddiaların araştırılması için bir Meclis
araştırma komisyonu kurulması önem arz etmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan ve 30 milletvekili tarafından, Vakıflar
Bankası emeklilerinin 6111 sayılı Kanunla getirilen
düzenlemeden kaynaklanan mağduriyetlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 27/11/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
3 Nisan 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Sayı:
1189 03/04/2015
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 3/4/2015 Cuma
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Levent
Gök
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 30 milletvekilinin, Vakıflar
Bankası emeklilerinin 6111 sayılı Kanunla getirilen
düzenlemeden kaynaklanan mağduriyetlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 27/11/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1167 sıra
no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak, 3/4/2015 Cuma günlü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Lehinde Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan.
Buyurunuz Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri
ve bugün bizi yukarıda izleyici sıralarından izleyen
Vakıfbank Emeklileri Derneği Başkanı ve Yönetim Kurulu
üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ben de 24üncü Dönemin son
konuşmasını yapıyorum. Bu vesileyle, Parlamentoyu bir kere
daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu vesileyle, dört yıl içerisinde
yaptığımız konuşmalarda bilmeden üzdüğüm,
kırdığım arkadaşlarım varsa onlardan özür
diliyorum, haklarını helal etmelerini istiyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Vakıflar Bankası emeklilerine ilişkin ciddi anlamda sorunlar
var, mağduriyetler var. Uzun zaman önce bu Meclis araştırma
önergesini Parlamento bünyesine indirdim, bugüne vesile oldu. O anlamda da buna
büyük destek veren Grup Başkan Vekilimiz Sayın Levent Göke içten
teşekkürlerimi ve şükranlarımı arz ediyorum Meclis
kürsüsünden.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye
Vakıflar Bankası Memur ve Hizmetlileri Emekli ve Yardım
Sandığı Vakfı 1957 yılında kuruluyor. 1957
yılında kurulduktan bugüne kadar yaklaşık 9 bin, 10 bin
civarında emeklisi var, 10 bine yakın emeklisi var değerli
arkadaşlarım. Kurulduğu anda SSKya eş, muadil olan,
SSKnın diğer emeklilere sağlamış olduğu
yardımları sağlayacağına ilişkin aynı
şekilde bir sosyal yardım kuruluşu, emekliliğe ilişkin
bir kuruluş. Ama tarih içerisinde, zaman içerisinde, ne yazık ki,
birtakım olumsuzluklar oluyor. Sadece bu 8.500 kişiyi, 9 bin
kişiyi, 10 bin kişiyi ilgilendiren bir mağduriyetin ötesinde,
Vakıflar Bankası emeklilerini, global anlamda, total anlamda 100 bin
kişiyi ilgilendiren bir mağduriyet sorunu. Emekliliklerine
ilişkin, maaşlarına ilişkin 100 bin kişiyi
ilgilendiren bir sorunla karşı karşıyayız değerli
arkadaşlarım.
Bu nedir? Bakın, Vakıflar Bankası
çalışanları görev yapmış oldukları süre
içerisinde, SSKlılarla
karşılaştırıldığı zaman,
SSKlıların emekliliğe yönelik olarak ödemiş oldukları
primlerin yaklaşık 3 katını ödemiş olmalarına
rağmen, emekli olduktan sonra almış oldukları maaşlar,
ne yazık ki, SSK emeklileriyle aynı, hatta onlardan düşük
düzeyde maaş alan arkadaşlarımız var.
O nedenle, yaklaşık 100 bin kişiyi
ilgilendiren bu kanayan yaranın bir anlamda ortadan
kaldırılması için bu sorunun bir an evvel giderilmesi gerekmekte
değerli arkadaşlarım. Vakfın, Sosyal Sigortalar Kurumunun
yüklendiği görevler ve sağladığı haklar
açısından -o düzeyin altına düşmemek üzere-
gerçekleştirmekle yükümlü olduğu birtakım görevleri var
değerli arkadaşlarım.
2000 yılını müteakip 2001deki krizde
sandığın genel kurulunda sosyal güvenlik prim keseneği ve
emeklilik aylığı bağlama tavanı
değiştirilmiş bulunmakta. Böylece, tavan en yüksek devlet memuru
maaşıyken SSK tavanına indirilmiş. En büyük sorunlardan bir
tanesi bu. Akabinde SGK düzenlemesinde sandıkların bu kuruma devri kararı
çıkmış değerli arkadaşlarım. SSK emeklilerine
4447/38inci maddeyle uygulanan TÜFE artışları -en önemli
sorunlardan bir tanesi de bu- 1/7/2002 tarihinden 1/1/2005 tarihine kadar
Vakıfbank emeklilerine yansıtılmamış. Üç
yıllık bir ağır mağduriyet durumu söz konusu. Bu
konuda diğer emeklilere TÜFE artışları uygulanmış
olmasına rağmen, Vakıflar Bankası emeklileri özellikle bu
tarihler arasında derin bir mağduriyetle karşı karşıya
kalmışlar.
Değerli
arkadaşlarım, oysa bunun arkasından birtakım emekliler adli
yargıda bunların giderilmesi için davalar açmışlar ve bu
davalar, olumlu anlamda düzeltilmesi için açmış oldukları bu
davalar Yargıtay aşamasına kadar gelmiş, Yargıtay
aşamasından geçmiş, maddi anlamda kesin hüküm teşkil
etmiş ve icra, hatta infaz aşamasına gelmiş olan mahkeme
kararları var. Bunların temel dayanağı şu: En fazla
prim ödemiş olmalarına rağmen, fazla prim ödeyenler az
maaşla karşı karşıya kalmışlar.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu sorunun temel dayanaklarından bir
tanesi şu: Bakın, biraz önce de ifade ettiğim gibi 1/7/2002 ve
1/1/2005 tarihleri arasında emekli maaşında hiç artış
yapılmaması ve bunun yanı sıra SGK tarafından emekli
aylıklarına yapılan artışların
yansıtılmaması ve buna bağlı olarak da sonraki
dönemlerde yapılan artışların 506 sayılı Kanunun
kapsamındaki emeklilerin altında kalmasıyla iş
mahkemelerinde dava açılmış bulunmaktadır. Bu davalardan
bir tanesi Ankara 2. İş Mahkemesinde Ahmet Bal davası, yine
örnek vermek açısından değerli arkadaşlarım, Zekiye
Şanlı davasıdır ki birçok davalar
açılmıştır.
Bakın, bu
davalar açılıyorken Vakıfbank çalışanları,
emeklileri şöyle bir durumla da karşı karşıya
kalmışlar: Bunu hukuk mahkemesi içerisinde çözeceklerine inanarak
birçok avukatın yanına gitmişler, avukatlara para
ödemişler, yargılama giderlerine ilişkin masraflar
yapmışlar, ücretli vekâlet vermişler. Bunların içerisinde
belki bugünkü değerle 10 bin lirayı aşan vekâlet ücretleri
ödemeleri gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, daha olumsuz bir olayla karşı
karşıya kalmışlar. Bu Vakıflar Bankası emeklileri
yargıya güvenerek yasayla ve hukukla kendilerine düzenlenecek olan bu
lehte uygulamaların kendi lehine birtakım yararlar
sağlayacağını düşünerek avukatlara dava vermişler
ve bu dava sürecini takip etmişlerdir. Ama davalar devam ediyorken, hatta
bu davalar Yargıtay aşamasından geçtikten sonra lehlerine
sonuçlanmış olmasına rağmen, arkasından Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bir torba yasayla ilginç bir düzenlemeyle de karşı
karşıya kalmışlardır. Bu da nedir değerli arkadaşlarım?
Bakın, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 53üncü maddesi bir garabet gibi olayın üzerine çökmüş
bulunmaktadır. Bu maddeyi aynen okuyorum değerli
arkadaşlarım, en ilginci de budur. Yani insanlar mahkeme
kararlarına güvenileceğini zannetmişler ama bu şekildeki
bir düzenlemeyle de mahkeme kararları kadük olmuş, boşlukta
kalmış bulunmaktadır. 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20nci maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir değerli arkadaşlarım bu torba
yasayla.
Birinci
fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, yardımların
sağlanması ve bağlanması yönünden alt
sınırın belirlenmesinde muadil miktar
karşılaştırması esas alınır. Ancak -en
ilginci de bu- gelir ve aylıkların artırılmasında 506
sayılı Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların
artırımına ilişkin hükümler devir tarihine kadar
uygulanmaz. 5510 sayılı Kanunun geçici 20nci maddesinin on ikinci
fıkrasında yer alan sınırlama dâhilinde
sandıkların kuruluş senetlerinde yer alan hükümler ve
sandıkların uygulamaları saklıdır. hükmü yer
almıştır. Bu hüküm, yürürlüğe girdiği tarihten önceki
artışlarda ve görülmekte olan davalar hakkında da
uygulanır." şeklinde ilginç bir ibare torba yasanın
içerisine konulmuş bulunmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bu madde kazanılmış hak ilkesine,
kanunların geriye yürüyemeyeceği ilkesine, evrensel hukuk
normlarına ve dolayısıyla da Anayasanın 2, 38, 36 ve
138inci maddelerine aykırı olduğu gibi, aynı yasanın
52nci maddesiyle eklenen geçici 33üncü maddesine de aykırılık
teşkil etmiştir.
52nci maddeyle
eklenen geçici 33üncü maddede Kanunun 53üncü maddesinin birinci
fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan
değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe
girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz. denilmiştir. Esas hukuk
garabeti de budur değerli arkadaşlarım. Aynı yasa
içerisinde iki hükmün birbirine mübayenet teşkil etmesini, bir
çelişki teşkil etmesini hukuken açıklamak, hele de
Vakıfbank emeklilerine bunları anlatmak hukuken mümkün değildir.
Başka bir
deyişle, yasanın 53üncü maddesi ile aynı yasanın 52nci
maddesinin geçici 33üncü maddesi çelişkili hükümler içermektedir.
Uygulayıcıları tereddüde düşürecek 2 farklı hüküm
aynı yasada yer almış bulunmaktadır. Bu, bir anlamda,
yasama yetkisinin kötüye kullanılmasıdır. Bu konudaki
mağduriyetin giderilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Anayasa
Mahkemesine gerekli başvurular yapılmış ama ne yazık
ki bu başvurulardan da sonuç alınamamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce de ifade ettiğim gibi, Vakıfbank
emeklileri yaklaşık 10 bin kişilik bir kitleyi temsil
etmektedir. Sadece onlarla da değil, aileleri, çocukları,
onların bakmakla yükümlü olmuş oldukları geniş bir kitle,
büyük bir aile toplumu vardır. O nedenle, eğer bu şekildeki bir
torba yasa garabetiyle içinde bulundukları
Yıllardır emekli
olabilme hayali kuran, emeklilikte en azından insanca yaşama, onları
insanca yaşayacak olan bir gelir düzeyine kavuşturabilecek bir
yaşam hayali kuran bu kardeşlerimizin, Vakıflar Bankası
çalışanlarının -ve hâlen çalışanlar da var-
emeklilerinin bu sorunlarının giderilmesi çok önemlidir. Bu konuda
yapılacak bir Meclis araştırma önergesinin veya Meclis
araştırmasının yüce Parlamento tarafından kabul
edilmesi geleceğe ilişkin hayaller kuran bu insanların içinde
bulundukları mağduriyetleri bir anlamda giderecektir.
Biraz önce de
ifade ettiğim gibi, bu sadece rakamsal olarak düşük bir kitleyi
kapsamamaktadır. Değerli arkadaşlarım, bunlar yasalara
güvenerek hukuk mahkemelerinde davalar açmışlardır ve biraz önce
de ifade ettiğim gibi, bu davalar alt mahkemelerde olumlu olarak sonuçlanmıştır.
Karşı taraf tarafından Yargıtay temyiz yoluna
başvurulmuş ve kesinleşmiş, maddi anlamda kesin hüküm
teşkil eden kararlar ortaya çıkmıştır. Hatta bunlardan
bir bölümü maaş artışlarına ilişkin bölümleri icraya
koymuşlar, infaz kabiliyeti olan mahkeme kararları elde
etmişlerdir. Şimdi, bütün bunlara rağmen, lehte olan mahkeme
kararlarının varlığına rağmen siz arkadan bir
torba yasa getirerek aynı dönem içerisinde
Düşünün değerli
arkadaşlarım, SSK emeklileri çalışırken 3 lira SSK
primi ödüyorken aynı dönem içerisinde Vakıflar Bankası
emeklileri sandığa güvenerek 3 katını ödemişlerdir, 9
lira ödemişlerdir ve doğal olarak, emekli olduktan sonra da bunlara
yaraşır bir ücret artışını, bunlara
yaraşır bir emekli maaşı artışını
öngörmüşlerdir ama gelinen noktada onlara layık görülen maaş ne
yazık ki SSKnın altında da kalmıştır. Bu
anlamda, Vakıflar Bankası emeklileri derin bir mağduriyet
yaşamaktadır, bunu yüce Parlamentoda bir kere daha dile getiriyorum.
Bu konuda iktidar partisinin ve Parlamento grubundaki diğer parti
gruplarının hassasiyetini dikkate çekiyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
Aleyhinde Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç.
Buyurunuz
Sayın Bilgiç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, 2001 yılında yaşanan finansal krizle
bankaların içinin boşaltılması sonucunda, 2005
yılında bankacılık sistemine çekidüzen vermek,
bankacılığın sağlam temellere
kavuşturulmasını sağlamak amacıyla 5411
sayılı Bankacılık Kanunu
çıkartılmıştır. Bu kapsamda, bankaların aktüeryal
dengesinin bozulmasına yol açan sebeplerden biri olduğu için
bankaların personel sandıklarının açıklarını
kapatamayacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer
taraftan, 5510 sayılı Kanunla, ülkemizde, esas itibarıyla
herkesin sosyal güvenceye kavuşturulması ve sosyal güvenlik
sisteminin tek bir çatı altında toplanması
sağlanmıştır. Sandıkların emekli rejimine tabi
olan personel emekli aylıklarını Sosyal Sigortalar Kurumundan
değil kendi sandıklarından almakta oldukları için 506
sayılı Kanuna tabi emeklilere göre daha yüksek emekli
maaşı aylığı alabiliyorlardı. Ancak bu durum bu
sandıkların aktüeryal dengelerinin bozulmasına yol açıyordu
çünkü gelirleri giderlerini karşılamıyordu. Bu nedenle 6111
sayılı Kanunun 53üncü maddesiyle aylık ve gelirlerde yapılacak
artışlarda muadil miktar
karşılaştırmasının esas alınması
sağlanmıştır. Aynı düzenlemeyle, doğacak
uyuşmazlıklar da çözüme kavuşturulmuştur.
Söz konusu kanun
hükmü Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesine
götürülmüştür. Ancak Anayasa Mahkemesi, kanunla, verilmiş bir mahkeme
kararının iptal edilmediğini, bir kanunun farklı
yorumlanmasından doğabilecek ihtilafların kanunla
açığa kavuşturulmasının sağlandığı
gerekçesiyle iptal istemini reddetmiştir. Anayasa Mahkemesinin
kararında aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir. Yasama
organının mahkeme kararlarını değiştirememesi
ilkesi yasama organının kanun yoluyla kesinleşmiş olan
kararları ortadan kaldıramaması anlamına gelir. Mahkeme
kararının kanun yoluyla değiştirilememesi ilkesi, maddi
hukukta herhangi bir değişiklik yapmaksızın sadece somut
mahkeme kararlarının kanun yoluyla değiştirilmesi ya da
uygulanmasının engellenmesi hâlleri için söz konusu olacaktır.
506
sayılı Kanunun geçici 20nci maddesinde bazı kuruluşlara
personelinin sosyal güvenliğini sağlaması amacıyla
vakıf veya dernek şeklinde sandık kurabilme yetkisi
verilmiştir. Maddenin (1)inci fırkasının (b) bendinde, bu
madde uyarınca kurulan sandıkların üyelerine en az 506
sayılı Kanunda belirtilen yardımları sağlayacağı
belirtilmiştir. Kurul, sandıklarca sağlanan
yardımların SGK sigortalısına sağlanan
yardımlardan aşağı olmaması yönündeki hükmün
uygulanmasında, yardım miktarları dışında
aylık artış oranlarının da SGK sigortalısının
aylık artış oranlarından aşağı
olamayacağı yönünde ortaya çıkan ihtilafların giderilmesi
amacıyla getirilmiştir. Düzenlemeyle, sandıkların
sağladıkları yardımın alt
sınırının belirlenmesinde muadil miktar
karşılaştırmasının esas alınacağı
belirtilmek suretiyle mevcut hükümden ne anlaşılması
gerektiği ve maddenin lafzına ve amacına uygun nasıl
uygulanacağı hususuna açıklık getirilmiştir.
Vakıf senedi gereği üyelerine sağladıkları
yardımlardaki artış oranını SGK tarafından
uygulanan oranın altında tutan vakıf sandıklarının
bu uygulamasını, onun mali yapısını ve aktüeryal
dengesini sağlam tutmaya yönelik bağımsız bir karar olarak
görmek gerekmektedir.
Dolayısıyla,
sandıkların alt sınır kuralını ihlal etmedikleri
sürece sağladıkları yardımlar için SGKdan daha düşük
artış oranı belirleyebilmeleri mümkün görülmelidir. Aksi hâlde,
sandığın asli görevi olan üyelerinin sosyal güvenliğini
sağlama fonksiyonu tehlikeye girecektir. Vakıf
sandıklarının mali yapısını ve aktüeryal
dengesini sağlam tutarak üyelerinin sosyal güvenliğini sağlama
yönündeki asli görevini yerine getirebilmesinin tehlikeye girmemesi için mevcut
kanun hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak ortaya çıkan
ihtilafların giderilmesi amacıyla yapıldığı
hususu göz önünde bulundurulduğunda yeni bir uygulama getirmeyen ve sadece
sandıkların sağladıkları yardımın alt
sınırı belirlenirken muadil miktar
karşılaştırmasının esas
alınacağını belirtmek suretiyle mevcut hükümden ne
anlaşılması gerektiğini açıklığa
kavuşturan kural, kamu yararı amacıyla getirilmiş olup
Anayasaya aykırı bir yönü de bulunmamaktadır.
Diğer
taraftan, söz konusu sandıklar tarafından bağlanan aylık ve
gelirlerin artırılmasında muadil miktar
karşılaştırılmasının esas
alınmasının sağlanmasına yönelik düzenlemenin,
yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda da uygulanacağı
öngörülerek geriye yürütülmesi, sandık tarafından yapılan
yardımlarda alt sınırın hatalı belirlenmesi sonucu
aleyhine uygulamada bulunulan sandık üyelerinin haklarının ihlal
edilmemesi amacıyla kabul edildiği
anlaşıldığından, hukuk güvenliği ilkesini ihlal
eden bir durum da bulunmamaktadır.
Kanun koyucu
tarafından bir kanun hükmünün farklı yorumlanmasından
kaynaklanan ihtilafları gidermek amacıyla yapılan
düzenlemelerin, söz konusu ihtilaf nedeniyle açılmış ve
düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla henüz sonuçlanmamış
davalar hakkında da uygulanmasını sağlamak amacıyla getirilen
kuralın, yargılamanın ne yönde yapılacağı veya
belirli, somut bir uyuşmazlığı nasıl karara
bağlayacağı hususunda bir ifade içermediği gibi,
hâkimlerin, görevlerini bağımsızlık içinde
yapmalarını, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine
göre hüküm vermelerini engelleyen ve yargı yetkisinin
kullanılması bakımından mahkemelere ve hâkimlere emir ve
talimat verilmesine yol açan bir yönü de bulunmamaktadır.
Her kanunun,
muhatapları ve uygulayıcıları açısından
uyulması zorunlu emirler niteliğinde olması hukuk
kurallarının normatif doğasından kaynaklanır. Bir
hukuk devletinde, her kamusal yetkinin hukuka uygun kullanılması
gerektiği gibi mahkemelerin de önlerine gelen uyuşmazlıklar
hakkında karar verirken ilgili kanunlara uyma yükümlülüğü
vardır. Bu nedenle, sandıklarca yapılacak yardımlardan
kaynaklanan uyuşmazlıkları karara bağlarken mahkemelerin
uymaları gereken esasları belirleyen kuralın yargı
bağımsızlığını ihlal edici nitelikte
olduğu söylenemez. Öte yandan, sandıkça ödenecek gelir ve
aylıklar nedeniyle açılacak davaların kazanılmış
hak doğurması, davada sigortalı lehine karar verilmesi ve bu
kararın kesinleşmesiyle söz konusu olacaktır. Anılan
uyuşmazlıklarla ilgili olarak dava açılmış olması
o ihtilafın sigortalı lehine sonuçlanacağı anlamına
gelmeyeceği gibi, bu kişiler için de kazanılmış
herhangi bir haktan söz edilemez.
Bu gerekçelerle
Cumhuriyet Halk Partisinin önerisine karşı olduğumu, aleyhte
olduğumu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bilgiç.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bu
konuyla mı ilgili Sayın Vural? Sonra verebilirim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Başka konuşmacı varsa
BAŞKAN Yok.
Bu konuyla ilgili
mi?
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, bu konuyla ilgili.
BAŞKAN
Tamam, söz vereyim size, oylamaya geçeceğim çünkü.
Buyurunuz
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim efendim.
Aslında, bu
Vakıflar Bankası emeklilerinin bir mağduriyet
yaşadığı açık ama Mahkeme kararını kanun yoluyla
değiştiremiyoruz. ifadesi yerine, bence bir mağduriyet varsa,
bu mağduriyetin giderilmesi konusunda atılması gereken bir
adım varsa bunu atalım, hazır torba yasa da var. Bunlarla ilgili
bir mağduriyet tespiti varsa, bir haksızlık varsa yani Mahkeme
kararı şöyle olmuş, şu şöyle olmuş,
reddedilmiş. filan demekten ziyade hakka göre meseleye bakmak lazım.
Eğer bir hakları varsa bu hakları iade etme yolunda bir
adım atmanın daha doğru olacağını
düşünüyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, eğer böyle bir
adım söz konusu olursa, bir mağduriyetin giderilmesi konusunda bir
adım atılmasına ilişkin bir inisiyatifi
destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
LEVENT GÖK
(Ankara) Karar yeter sayısı istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.04
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.22
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Şimdi, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım.
2.- AK PARTİ Grubunun, Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen ve
bastırılarak dağıtılan 713 sıra sayılı
Komisyon Raporunun kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurulun 3 Nisan 2015
Cuma günkü gündeminin Seçim" kısmına alınarak mezkûr rapor
doğrultusunda Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için seçimin
bu birleşimde yapılmasına; gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında bulunan 708, 686, 422, 604, 58, 582, 447, 584, 432 ve 690
sıra sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve
16ncı sıralarına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 3/4/2015 Cuma günü (bugün) toplanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Plan ve Bütçe
Komisyonu üyeleri arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul
edilen ve bastırılarak dağıtılan 713 sıra
sayılı Komisyon Raporunun kırk sekiz saat geçmeden Genel
Kurulun 3/4/2015 Cuma günkü (bugün) gündeminin Seçim" kısmına
alınarak mezkûr rapor doğrultusunda Sayıştayda boş
bulunan 7 üyelik için seçimin bu birleşimde yapılması,
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan 708, 686, 422, 604, 58, 582,
447, 584, 432 ve 690 sıra sayılı Kanun Teklifi ve
Tasarılarının, bu kısmın, sırasıyla 7, 8, 9,
10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16ncı sıralarına alınması
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN
Lehinde İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat.
Buyurunuz
Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; grup önerimizin lehinde görüşlerimi
ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, grup önerimizde, Sayıştay için boş bulunan 7
üyelik seçimlerinin bugün yapılması ve bunun dışında,
bir kısım uluslararası sözleşmelerin -bunların
birçoğu Türki cumhuriyetlerle ilgili ve ülkemizin ikili ilişkileri
açısından oldukça önem taşıyan bir kısım
uluslararası sözleşmeler- bugün gündeme alınmak suretiyle
görüşülmesi
Dün 687 sıra
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu Tasarısının 9uncu maddesini bitirmiştik. Gerçekten
iki üç gündür burada iktidar ve muhalefet çok ciddi, yoğun bir emek
vererek bu mesele üzerinde bütün görüşler ortaklaşa masada
tartışıldı ve çok şükür iyi bir noktaya geldik. Ben bu
katkılarından dolayı muhalefetimize, bu kanun için emek veren
bütün arkadaşlarımıza, bütün herkese çok teşekkür ediyorum,
onların da gerçekten yapıcı anlamda önemli katkıları
oldu. Bu vesileyle bugün inşallah bunu kanunlaştırdıktan
sonra çalışmalarımızın akıbeti ne olur, onu da
ilerleyen saatlerde görürüz.
Bu
düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kubat.
Aleyhinde Ankara
Milletvekili Levent Gök.
Buyurunuz
Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimizin
son günlerinde yine AKP Grubunun son güne
sıkıştırılmış bir gündemiyle karşı
karşıyayız.
Değerli
milletvekilleri, Meclisin ne zaman kapanacağı belli, komisyonlardan
hangi yasaların hangi tarihte geçtiği belli. Memleketin yararına
olacak konuların enine boyuna tartışılması gereken bir
zaman diliminde, sıkıştırılmış bir zaman
takvimi içerisinde bir aceleyle, bir koşturmayla yani iyice incelenmeden
yasalar çıkarmaya çalışıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu konuda gerçekten gözümüzden kaçan bir husus var mı diye de
dikkatli olmak durumundayız, elbette sizler de öyle olmak
durumundasınız.
Yani, iş
güvenliği ve iş sağlığıyla ilgili bir yasada biz,
iş dünyasının, emekçi kardeşlerimizin, hayatını
bu yolla kazanan milyonlarca yurttaşımızın en
sağlıklı ortamlarda, bütün dünyadaki standartlar neyse o
çerçevede bir iş sağlığına ve iş güvenliğine
kavuşmasının arzu edilmesi konusunda elimizden gelen çabayı
gösteriyoruz ama bunların böyle
sıkıştırılmış bir zaman içerisinde
konuşulmasından endişemiz var, Acaba gözümüzden kaçan,
işçinin aleyhine, emekçinin aleyhine bir durum olur mu? diye endişe
ediyoruz. Bu konuda, bu yasa görüşülürken arkadaşlarımız
Cumhuriyet Halk Partisinin bu konulara yaklaşımını sizlerle
paylaşacaklar. Bunların her biri önemli ve değerli. Umuyor ve
diliyorum ki Cumhuriyet Halk Partisinin iş sağlığı ve
güvenliği konusundaki görüşleri de dikkate alınarak yasanın
emekçiler lehine en uygun koşullarda çıkmasının bir yolunu
buluruz.
Bakın, dün
yaşam odalarını kanun metnine koyduk. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak çok üzerinde durduğumuz, önemsediğimiz bir konu. Maden
ocaklarında meydana gelen kazalarda ölüm riskini, yaralanma riskini en aza
indirmek açısından, ILO standartları ve bütün dünyanın
uyguladığı standartları nasıl uygulayabiliriz
arayışı içerisinde Cumhuriyet Halk Partisi görüşlerini dile
getirdi ve memnuniyetle görüyorum ki Genel Kurul da bu önerilerimizi kabul etti
ve yaşam odaları bir kanuna girdi. Şimdi artık madenci
kardeşlerimiz madenlerde çalışırlarken daha bir güvencede
olacaklar. Bunun bir an önce hayata geçirilmesi neden önemli? İnsan, her
şey insan için de ondan. Yani, bir tek insanımızı dahi
kaybedecek hiçbir zaman lüksümüz olmamıştır, bundan sonra da
olamaz. Özellikle geçtiğimiz aylarda yaşanan büyük maden
kazalarından sonra, Türkiye artık dünyada maden kazalarından ve
iş cinayetlerinden dolayı hayatını kaybeden işçi
kardeşlerimizle anılmasın değerli arkadaşlarım.
Bütün hassasiyetimiz bu çünkü bu haberler sadece Türkiyede duyulmuyor, bütün
dünya bunları takip ediyor ve başka ülkelerde maden kazalarında
ölümler sıfır, hatta en az düzeydeyken Türkiyede bu kadar yüksek
iş cinayetlerinin, iş kazalarının olması, ölümlerin
olması ve bu konuda yaralanmaların olmasını biz dünyaya
anlatamıyoruz. Bu konuda birinci sınıf ne varsa onu yapmak
durumundayız. Hangi usul ve esaslar yapılırsa bunlar en aza
iner, hatta hiç olmaz? dedirtecek uygulamaları yapmak durumundayız.
Bu nedenle, bu hassasiyetle İş Sağlığı ve
Güvenliği Yasasını takip ediyoruz değerli
arkadaşlarım. Belki zamanımız dar ama biz bu zaman
darlığı içerisinde dahi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
-görüşlerimizi sizlerle paylaşarak- en ufak bir nokta açık
kalmasın diye görüşlerimizi, eleştirilerimizi, yapıcı
önerilerimizi sizlerle paylaşacağız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önceki gün İstanbulda
gerçekleştirilen terör saldırısı sonucunda bir değerli
savcımızı maalesef şehit verdik ve bu terör
olayının yarattığı tahribat daha gitmeden, ertesi gün
bir terör olayı daha oldu. Dün Mecliste konuştum, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak terörü kınayalım, bir ortak bildiri
yayınlayalım diye ama bu konuda, maalesef, parti grupları
arasından bana ulaşan herhangi bir mutabakat gelmedi.
Teröre
karşı durmamız gerekiyor. Terörün yarattığı
sonuçları, bunun toplumdaki infiali, moral değerleri Meclisimizin
güçlü bir karşı çıkışla dile getirmesi ve
karşı durması gerekirdi. Elbette bunun sorumlusu da var. Bir
yandan sorumlular da belirlenmeli ama bu konuda terörden Türkiyede kimsenin
prim yapamayacağı gerçeğinin altını çizmek
durumundaydık. Bunu yapamadık ama şunu yaptık değerli
arkadaşlarım: Sayın Savcımızı şehit eden
teröristlerin bir avukat cübbesini kollarında tutarak adliyeye girmesinden
yola çıkarak bugün tüm Türkiyede bütün avukatlar hakkında çok
ölçüsüz ve hiçbir kalıba sığmayacak uygulamalar oluyor.
Değerli
arkadaşlarım, terörist elbette kendisini gizleyecek. Bir avukat
kıyafetine girebilir, bir yargıç kıyafetine girebilir, bir polis
kıyafetine girebilir, hatta Cumhurbaşkanının aynı bir
takım elbisesini üzerine alıp giyebilir. Yani şimdi buradan yola
çıkarak, avukat cübbesini koluna taktı da adliyeye girdi diye bütün
avukatları suçlu nasıl ilan edebiliriz? Avukatlar, hâkimler ve
savcılar gibi yargı sürecinin en önemli unsurlarından bir
tanesi. Kaldı ki bu konuda zaten adliyelerde x-ray cihazlarından
herkes geçiyor ama avukatlara gerçekten son derece ağır muameleler
uygulanıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Yani, sanki, bütün
avukatlar bu terörün içindeymiş gibi bir algı yaratılıyor.
Bunu kabul edemeyiz. Ben aynı zamanda avukat kökenli bir kardeşiniz
olarak bunun altını çiziyorum. Teröre karşı
duracağız. İşte, bunun için de istihbarat güçleri ne
işe yarar?
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın Başkan,
nasıl sağlayacağız?
LEVENT GÖK (Devamla) İstihbarat güçleri, zaten
kılığını değiştirmiş bir teröristi
ayırt edecek değerli arkadaşlarım.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Nasıl ayırt
edecek?
LEVENT GÖK (Devamla) Bu hepinizin başına gelebilir,
hepinizin başına gelebilir.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Çözüm ne?
LEVENT GÖK (Devamla) Çözüm,
siyasallaşmamış bir istihbarat teşkilatıdır.
AKPnin üyesi olmayan bir MİT Müsteşarını getirirseniz
çözüm olur. Güvenlikçiler, valiler, kaymakamlar siyasallaşmadan uzak
durduktan sonra bunlar çözülür değerli arkadaşlar. Siz bir MİT
Müsteşarını, istihbaratın en üst düzeyinde bulunan bir
kişiyi AKPye üye yaptırır, adaylık için istifa ettirir,
AKPden temayül yoklamasına koyar, ondan sonra istifa ettirir tekrar
MİT Müsteşarı yaparsanız bu olmaz; bu, AKPnin bir güvenlik
müsteşarlığı olur.
Zafiyetler var, ciddi zafiyetler var. Şimdi
bunların konuşulması gerekiyor.
SALİH KOCA (Eskişehir) Türkiyede
Cumhurbaşkanı da öyle seçiliyor, Başbakan da öyle seçiliyor.
LEVENT GÖK (Devamla) Böyle bir tabloda -bakın, bu
konuştuklarımı lütfen iyi değerlendirin- bu güvenlik
zafiyetinin sorumlusu devleti yöneten iktidardır değerli
arkadaşlarım. Siz hâlâ muhalefeti suçluyorsunuz. İnşallah,
7 Hazirandan sonra ülkede güvenliğin nasıl
sağlanacağını göreceksiniz. Yani, böyle bir tablo
olduğu zaman siyasal iktidarın bir Başbakanı,
İçişleri Bakanı ve ona katılan Cumhurbaşkanı
muhalefeti suçluyorsa burada gerçekten iktidarın çok vahim bir
şekilde düşünmesi gerekir.
Şimdi, bunları niçin söylüyorum? Terör
-istiyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisi olarak istiyoruz ki- arzu ettiği
moral bozukluğunu yaratmasın Türkiyede. Terörün zaten amacı
budur; bir moral bozukluğu, güvensiz bir ortam. İşte buna karşı
bir karşı duruşu mutlaka sergilememiz gerekiyor.
Elbette, değerli milletvekilleri, millî irade, millî
iradeye saygı özellikle AKP sözcülerinin, Cumhurbaşkanının,
Başbakanın sıkça kullandığı sözcükler ve
kavramlar. Millî irade
Çoğunluğun oyunu alınca her şey
oluyor diye bugüne kadar getiriyorsunuz. Peki, aynı konuşmayla,
İstanbul Üniversitesinde yapılan rektörlük seçiminde üniversite
öğretim üyelerinin seçtiği Raşit Tükel 1.202 oyla 1inci
sırada gelmişken niçin daha sonra gelen bir başkasını
rektör seçiyorsunuz? Soru bu. Millî irade eğer saygıysa işte
size bir irade yani millî irade sizler için geçerli olacak ama bir
başkası aldığında, öne çıktığında
millî irade olmayacak, Cumhurbaşkanının takdir hakkı
olacak, öyle mi?
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Bir oyla bile seçilir.
LEVENT GÖK
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu kavramlar konusunda karar vermeniz
gerekir. Millî irade
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Kirli irade bu, kirli!
LEVENT GÖK
(Devamla) - Bakın, biz yine şunu söylüyoruz: Millî irade
çoğunluğun her sözünün geçtiği bir nokta değildir. Millî irade,
tam tersine, azınlığın da korunduğu bir
kavramdır. Bu kavramlar konusunda bir kere netleşmeniz gerekiyor.
Millî irade, eğer sizin dediğiniz gibiyse o zaman Raşit Tükeli
rektör seçmeniz gerekiyor. Şimdi, bu konuda AKPnin
samimiyetsizliğini görüyoruz, sorguluyoruz.
Bunlar, istiyoruz
ki, Türkiyede demokrasiyle gerçekleşsin, Türkiye'de demokrasideki bütün
kurallar ve kurumlar yerine otursun ama bütün bunları bozan AKP
iktidarına karşı elbette bizim her kanunda söyleyeceğimiz
çok fazla sözcükler vardır, bunları söylemeye devam edeceğiz
diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Lehinde,
Eskişehir Milletvekili Salih Koca
SALİH KOCA
(Eskişehir) Vazgeçtim.
BAŞKAN Peki.
Aleyhinde, Bingöl
Milletvekili İdris Baluken.
Buyurunuz
Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİ
Grubunun vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz aldım. Zaten
çalışma saatleriyle ilgili AK PARTİ Grubunun bugüne kadar
getirdiği önergelere katılmak mümkün değil çünkü bu Mecliste
işleyişle ilgili bir siyasi nezaket, bir uzlaşma kültürü
aslında vardı ama maalesef bu dört yıllık süreç içerisinde
AK PARTİ neredeyse -bu uzlaşma kültürünü ve bu siyasi nezaketi
tamamen ortadan kaldıracak şekilde- Meclis Genel Kurulunu kendi parti
ihtiyaçlarını gözetecek şekilde çalıştırmaya
devam etti, bugün getirilen grup önerisinde de yine aynı ruh var.
Aslında, son günlerde Meclisin çalışmasıyla ilgili de
mevcut anlam tamamen ortadan kalkmış durumda. Çünkü bu Meclisin
çalışmalarını bir şekilde artık değersiz
gören bir anlayış giderek hâkim kılınıyor ve maalesef
bu algıyı da Sayın Cumhurbaşkanı yaratıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, parlamenter sistemin rafta
beklediğini, buzdolabında beklediğini ima eden cümleler
kullanıyor. Böyle cümleler varken, ortada parlamenter sistemle ilgili bu
düzeyde ağır cümleler varken bu Meclisin çalışmasıyla
ilgili de mevcut işleyiş, mevcut pratik halkımız
tarafından artık çok değerli bulunmuyor.
Gönül isterdi ki,
muhalefet dışında AK PARTİ Grubundan milletvekilleri
çıkıp parlamenter sistemin hâlâ devam ettiğini ve bu
Parlamentonun da halkın yararına olacak şekilde
çalışmalarını aynı şekilde sürdürdüğünü
ifade etsinler. Ama maalesef bugüne kadar ne AK PARTİ grup başkan
vekillerinden ne de AK PARTİli milletvekillerinden bu konuda tek bir
yorum, tek bir değerlendirme cümlesi bile biz duymadık. Dolayısıyla
rafta bekletilen bir sistemin Meclisi olarak bugün aslında burada bir
çalışma yürütüyoruz. Bunun son derece sakıncalı
algılar yarattığını, halk nezdinde Meclisin
güvenilirliğiyle ilgili ciddi tartışmaları beraberinde
getirdiğini ifade etmek istiyoruz.
Tabii, Sayın
Cumhurbaşkanının Meclis iradesine ipotek koyan bu cümlesi kendi
bulunduğu konumla çelişen tek cümle olarak tarihe not
düşülmüyor. Yani tarafsız olması gereken bir
Cumhurbaşkanı seçim meydanlarında Bana 400 milletvekili verin.
şeklinde oy isteyebiliyorsa, Bana yeni anayasayı yapma yetkisi
verin. şeklinde halka propaganda yapıyorsa orada artık ciddi
sorunlar var demektir, orada halkın vicdanıyla, siyaset kurumunun
güvenilirliğiyle ilgili ciddi birtakım sıkıntılar
baş göstermiş demektir. Ama maalesef, dediğim gibi, biz bu
konularda muhalefet milletvekilleri dışında AK PARTİye
mensup milletvekillerinden hiçbir söz işitmedik.
Zaten Meclisin
genel çalışma saatlerine de baktığınız zaman son
iki ayda neredeyse ortalama on altı-on sekiz saat çalışan bir
pratik var. Bu on altı-on sekiz saatten aslında kimse şikâyetçi
değil ama şikâyetçi olduğumuz husus şu: Halkın gerçek
sorunlarını çözen, ülkenin gerçek sorunlarına çözüm arayan
yasalarla ilgili burada görüşmeler yürütülmüyor. Demin dediğim gibi,
bir partinin ihtiyaçları ve daha çok da seçimde kullanacağı
bazı taktik yasalarla vakit geçiren bir Genel Kurul pratiği söz
konusu. Hani gönül ister ki bu kadar yoğun bir mesainin son iki
ayını da demokratikleşme ve özgürlükler konusunda bu ülkeye
gerçekten kalıcı birtakım yasalar kazandırmış
olarak geçirseydik ya da çalışma hayatı ve emek alanıyla
ilgili bu ülkedeki milyonlarca işçinin, emekçinin sorunlarını
çözen, yoksulun sorunlarını çözen birtakım yasaları
başarmış olarak geçirseydik ya da bu ülkedeki yoksulluk,
işsizlik, açlıkla ilgili birtakım sorunlara tamamen olmasa bile
palyatif çözümler üreten birtakım yasaları geçirmiş
olsaydık. Ama maalesef, bunlara baktığımızda, konu
başlıklarını çoğaltabiliriz, Türkiyedeki sorun
alanlarını burada saymakla bitiremeyiz. Bu sorun
alanlarının hiçbirine çözüm getirmeyen torba yasalarla, özensiz
hazırlanmış, bürokratların sipariş ettiği
maddelerle bu Meclis maalesef mesai dolduruyor. Son bir iki günü de AK
PARTİ Grubu bu şekilde geçirmeye kararlı görünüyor. Bunun
yanlış olduğunu ve bunun Meclisin güvenilirliği
açısından son derece büyük problemler yarattığını
biz tekrar ifade etmek istiyoruz.
Bakın, en
basitinden, demokratikleşmeyle ilgili son iki ayda hiçbir şey
yapamıyorsak bile seçim barajını ortadan kaldıran bir düzenlemeyi
bu ülkeye, bu ülkenin halkına armağan edebilirdik. Darbecilerin
çıkarmış olduğu ve bugüne kadar iktidar sahiplerinin
arkasına sığındığı yüzde 10luk seçim
barajının ayıbını bile AK PARTİ Grubu son iki ay
içerisinde kendi gündemine almadı, Meclis Genel Kuruluna getirmedi.
Basın özgürlüğü, düşünce, ifade özgürlüğüyle ilgili, yine
hakeza mevcut sorunlar aynı şekilde devam ediyor.
Özgürlükler ve
demokratikleşme bu kadar fazla kısıtlanınca, Genel Kurul bu
konuda kılını kıpırdatacak bir yasal düzenlemeyle
ilgili bir çaba içerisinde olmayınca, bu ülkede, işte, bu saat
itibarıyla da avukatlar Çağlayan Adliyesinde yerlerde süründürülerek,
gündüz ortası, sokak ortasında işkence görebiliyorlar. Bu
tabloları meşrulaştıran sizsiniz. Eğer avukatlar
adliye kapısında polis tarafından darp edilecek şekilde
işkenceye maruz kalıyorlarsa, burada, bu özgürlük alanıyla
ilgili rahatsızlık duymayan pratiğiniz birinci derece suçludur.
Yine, iç güvenlik
paketi gibi bir garabeti buraya getirerek, âdeta polis devletine onay çıkaran
bir yasayı çıkaran milletvekilleri olarak, hepiniz şimdiden
tarihe adınızı yazdırdınız.
Özellikle emek ve
çalışma alanıyla ilgili bir yasa görüşeceğiz. Bu
yasanın içerisinde de beklerdik ki hani, Meclisin son pratiğinde,
iş cinayetleriyle ilgili, yaşanan işçi katliamlarıyla
ilgili, emek sömürüsüyle ilgili, gelir dağılımı
adaletsizliğiyle ilgili birtakım köklü değişiklikler olsun,
ama, maalesef, getirilen düzenleme de dediğim gibi palyatif bile sayılmayacak
birtakım seçim taktiklerinin maddeleştirilmiş hâlinin ötesine
geçmeyen bir yasa pratiğiyle karşı karşıyayız.
Dolayısıyla,
burada halkın gerçek sorunlarını tespit eden ve o sorunlara
çözüm üreten bir Meclis pratiğinden giderek uzaklaşan bir
çalışma takvimiyle karşı karşıyayız. Bu
konuda, AK PARTİnin dört yıl boyunca sınıfta
kalmış olduğu pratik son iki günde de getirmiş
olduğunuz önerilerle net bir şekilde tescillenmiştir.
24üncü Dönem,
bizim gözümüzde Türkiye halklarının sorunlarının çözümü
açısından kayıp bir dönem olmuştur, bu ülkedeki gerçek toplumsal
barışı sağlama, çözüm sürecinin kalıcı
barışa doğru gitmesi ve Türkiye'deki bütün alanlarda
yaşanan sorunlarla alakalı olarak yasal düzenlemelerin
yapılmasıyla ilgili Hükûmetiniz ve grubunuz tam anlamıyla
sınıfta kalmıştır. Artık bunun değerlendirmesini
halk 7 Haziranda sandıkta yapacaktır. 7 Hazirandan sonra bu Meclise
tekrar geldiğimizde hepimiz halkın vermiş olduğu
kararları önümüze koyup ona göre Meclis Genel Kurulunu ve Genel Kurulda
görüşülen yasaların nasıl olması gerektiğini
değerlendireceğiz.
Şundan eminiz
ki dört yıllık pratiğinizle halk size sandıklarda önemli
oranda ciddi bir ders verecektir. Bu seçimde AK PARTİ on üç
yıllık iktidarı boyunca görmediği bir hezimeti bu
pratiği sayesinde Genel Kurulun bu işlevsizliği sayesinde
görecektir.
Burada, tabii,
olmayan milletvekili arkadaşlar da olacaktır. Bizler de belki bu
Meclis sıralarında bir daha olmayız. Acısıyla
tatlısıyla 24üncü Dönemde her ne kadar işlevsiz ve verimsiz bir
pratik geçirdiğimizi düşünsek de yine de milletvekilleri olarak Türkiyenin
yararına bazı şeyler yapmaya çalıştık. Hepimiz
farklı pencerelerden, farklı dünya görüşlerinden bakabiliriz ama
eminiz ki kaygımız ortaktır, halkın ve ülkenin
yararına siyaset yapmaktır.
O nedenle, biz
şimdiden bu 24üncü Dönem pratiğiyle ilgili burada genel bir
helalleşme sürecinin yaşanmasının da uygun
olacağını, bireysel kırgınlıkların
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla)
bu şekilde süreçlerle giderilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
VII.- SEÇİMLER
1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere
seçim (S.Sayısı: 713) (x)
BAŞKAN - Şimdi,
alınan karar gereğince gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, lütfen, konuşmam bitene kadar yerlerinizden
ayrılmamanızı, kabinlerin önüne gitmemenizi rica edeceğim.
Sayıştayda
boş bulunan 7 üyelik için 6085 sayılı Sayıştay Kanununun
15 ve 16ncı maddeleri ile İç Tüzükün 150nci maddesine göre gizli
oylamayla seçim yapılacaktır. Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri
arasından belirlenen Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu
tarafından Sayıştay üyelikleri için kontenjan gruplarına göre
boş üyelik sayısının 2 katı olarak belirlenen
adayları içeren birleşik oy pusulası Başkanlıkça
bastırılmıştır.
Toplantı ve
karar yeter sayısı mevcut olmak şartıyla,
Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubu listesinden en çok
oyu alan 5 aday, Maliye Bakanlığı meslek mensubu diğer
adaylar kontenjan grubu listesinden en çok oyu alan 2 aday Sayıştay
üyeliğine seçilmiş olacaktır.
Gizli
oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Oy gizli olacağı için vekâleten oy kullanılmayacaktır.
Komisyon sırasında
kâtip üye Adana'dan başlayarak Denizli'ye kadar, Denizli dâhil ve
Diyarbakır'dan başlayarak İstanbul'a kadar, İstanbul dâhil;
Hükûmet sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den başlayarak
Mardin'e kadar, Mardin dâhil ve Mersin'den başlayarak Zonguldak'a kadar,
Zonguldak dâhil, adı okunan milletvekillerinin adını defterden
işaretleyecek ve kendisine mühürlü birleşik oy pusulaları ve
zarf verilecektir.
Milletvekilleri
Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan
kabinlerden başka yerde oylarını kullanamayacaklardır.
Adını ad
defterine işaretlettiren ve mühürlü oy pusulasını alan
sayın üye oy kabinine girecek ve oy pusulasında Sayıştay
meslek mensupları kontenjan grubu listesinden 5 adayın ve Maliye
Bakanlığı meslek mensubu diğer adaylar kontenjan grubu
listesinden 2 adayın, karşısındaki daireyi çarpı
işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak
Başkanlık Divanı kürsünün önünde yer alan oy kutusuna
atacaktır.
İlgili
kontenjan grupları aday listesinden seçilecek üye sayısından
fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz
sayılacaktır. Bu husus oy pusulasında da dipnot olarak
belirtilmiştir.
Kabinlere
aynı renk tükenmez kalemler konulmuştur. Sayın üyeler bu
kalemleri kullanacaklardır.
Sayın kâtip
üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.
Oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif
komisyonu tespit edeceğim. Tasnif komisyonuna seçilen üyeler oylama
işlemi bittikten sonra komisyon sıralarında yerlerini
alacaklardır.
Şenol
Gürşan, Kırklareli? Burada.
Derya Bakbak,
Gaziantep? Burada.
Oktay Öztürk,
Erzurum? Yok.
Ertuğrul
Günay, İzmir? Yok.
Mustafa
Moroğlu, İzmir? Yok.
Kerim Özkul,
Konya? Yok.
Zeki Aygün,
Kocaeli? Burada.
Orhan Düzgün,
Tokat? Yok.
İsmail Tamer,
Kayseri? Burada.
Emin Çınar,
Kastamonu? Yok.
Selahattin
Karaahmetoğlu, Giresun? Yok.
Hakan
Çavuşoğlu, Bursa? Burada.
Peki,
başarıyla tamamladık sayın milletvekilleri.
Şimdi gizli
oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Şimdi oy kupalarını
kaldırtıyorum.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar
okuyorum:
Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan,
Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün, Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için yapılan seçime ait
Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
713 sıra sayılı Raporda belirlenen
adaylardan Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için yapılan
seçime 291 üye katılmış, kullanılan oyların 3ü
geçersiz sayılmış, geçerli oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Şenol
Gürşan Derya
Bakbak Zeki
Aygün
Kırklareli
Gaziantep
Kocaeli
Üye Üye
Üye
İsmail
Tamer Hakan
Çavuşoğlu
Kayseri
Bursa
Üye Üye
Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan
Grubu:
İsmail
Aktaş 283
oy
Abdullah
Doğru 233
oy
Ali Özek 231
oy
Ahmet Gümüş 228
oy
Osman Kaya 226
oy
Fatma Betül Ceylan
61
oy
Hüseyin
Dikilitaş 55
oy
Bülent Geçgel 51
oy
Osman Safa Öner 10
oy
Sami Doğan 5
oy
Maliye Bakanlığı Meslek Mensubu Diğer
Adaylar Kontenjan Grubu:
Sema Küçük 277
oy
Mehmet Akif Umay 277
oy
Mehmet Aksoy 9
oy
Muammer Çolak 5
oy
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, buna göre
Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubundan İsmail
Aktaş, Abdullah Doğru, Ali Özek, Ahmet Gümüş, Osman Kaya; Maliye
Bakanlığı meslek mensubu diğer adaylar kontenjan grubundan
Sema Küçük, Mehmet Akif Umay Sayıştay üyeliklerine
seçilmişlerdir; hayırlı olmasını diliyorum.
Otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.54
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
17.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Kenya'nın başkenti Nairobi'de
21-23 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan "Engellilerin
Katılımı için Küresel İttifak" konulu konferansa
katılması Genel Kurulun 10/3/2015 tarihli 73'üncü Birleşiminde
kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/1763)
3/4/2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kenya'nın
başkenti Nairobi'de 21-23 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenecek
"Engellilerin Katılımı için Küresel İttifak"
konulu bir konferansa Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir heyetin
katılması Genel Kurulun 10/3/2015 tarihli 73'üncü Birleşiminde
kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi
uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ad ve Soyadı Seçim
Çevresi
Hülya Güven İzmir
Abdurrahim Akdağ Mardin
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Malta'nın başkenti
Valletta'da 5-6 Mayıs 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan
Uluslararası Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) ve Avrupa
Komisyonu tarafından "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle
Mücadele Sistemlerinin İnşasında Milletvekillerinin Rolünün
Geliştirilmesi" konulu çalıştaya katılım
sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1764)
3/4/2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Malta'nın
başkenti Valletta'da 5-6 Mayıs 2015 tarihlerinde Uluslararası
Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) ve Avrupa Komisyonu
tarafından "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele
Sistemlerinin İnşasında Milletvekillerinin Rolünün
Geliştirilmesi" konulu çalıştay düzenlenecektir.
Söz konusu
çalıştaya katılım sağlanması hususu, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Almanya Federal Cumhuriyeti'nin
başkenti Berlin'de 21/5/2015 tarihinde düzenlenecek olan "Alman
Gençlik Dairelerinin Türk ve Müslüman Çocuklara Yönelik Uygulamaları"
konulu etkinliğe katılım sağlanmasına ilişkin
tezkeresi (3/1765)
3/4/2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Almanya Federal
Cumhuriyeti'nin başkenti Berlin'de 21 Mayıs 2015 tarihinde,
"Alman Gençlik Dairelerinin Türk ve Müslüman Çocuklara Yönelik
Uygulamaları" konulu bir etkinlik düzenlenecektir.
Söz konusu
etkinliğe katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı:
616)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1008) (S. Sayısı: 685)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili
Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın
Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve
İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in; İstanbul Milletvekili Abdullah
Levent Tüzel'in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın;
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu'nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2
Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2
Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Başkanlığı Tezkerelerinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami
Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile
50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul
Milletvekili Gürsel Tekinin; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun;
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın; Balıkesir Milletvekili Haluk
Ahmet Gümüşün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2
Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664,
2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534,
2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen tasarının geçen birleşimde birinci bölümde
yer alan 9uncu maddesi kabul edilmişti.
Şimdi 10uncu maddeye geldik.
10uncu madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
yasa tasarısının, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 32'nci maddesinin ikinci fıkrasında
değişiklik öngören 10'uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 10- 31/12/1960 tarihli ve 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32'nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "ilk iki çocuk için % 7,5" ibaresi
"her çocuk için % 10" olarak değiştirilmiştir."
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri
Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Oktay
Vural Alim
Işık
Manisa İzmir Kütahya
Cemalettin
Şimşek Emin
Çınar Ali
Öz
Samsun Kütahya Mersin
MADDE 10-
31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 32-
Ücret geliri elde edenlerin elde ettikleri ücretlerin brüt asgari ücret
tutarı gelir vergisinden muaftır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı "İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 10'uncu Maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Kadir Gökmen
Öğüt Süleyman
Çelebi
Mersin İstanbul İstanbul
Mahmut Tanal Mehmet Hilal
Kaplan Musa
Çam
İstanbul Kocaeli İzmir
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
31/12/1960 tarihli
ve 193 sayılı Gelir vergisi kanununun 32 nci maddesinin ikinci ve
üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Asgarî geçim
indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında
geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük
işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt
tutarının mükellefin kendisi için % 50'si, çalışmayan ve
herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların her biri için
ayrı ayrı olmak üzere % 10 dur. Gelirin kısmî döneme ait
olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye
isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim
indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi
tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın
çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup
edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla
olması halinde iade yapılmaz.
İndirimin
uygulamasında "çocuk" tabiri, mükellefle birlikte oturan veya
mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile
ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte
oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını
doldurmamış çocukları, "eş" tabiri ise,
aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder.
BAŞKAN
Komisyon bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Kuşoğlu, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının
10uncu maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım.
10uncu madde,
Gelir Vergisi Kanununun 32nci maddesinde bir değişiklik öngörüyor.
Gelir Vergisi Kanununun 31inci ve 32nci maddesi indirimlerden bahseder;
31inci madde engellilerle ilgili indirimlerden bahsediyor, 32 de bir ara
kaldırılmıştı, mülga edilmişti, tekrar
yürürlüğe girdi- asgari geçim indiriminden bahsediyor. Asgari geçim
indirimi şu anda asgari ücretin mükellefin kendisi için yüzde 50
tutarında, eş için yüzde 10 ve ilk 2 çocuk için yüzde 7,5; ilk 2
çocuktan sonrakiler için yüzde 5. Burada 3üncü çocuk için de yüzde 10luk bir
oran getiriyoruz. Bu yüzde 10luk oran 3 çocuklu bir aile için 9 lira fark
ediyor, 9 lira değerli arkadaşlarım, 9 liralık bir
değişiklik getiriyoruz. Sayın Bakanım, bununla ilgili yetki
zaten Gelir Vergisi Kanununda var, Bakanlar Kurulu bunu düzenlemekle zaten
yetkili. Bakın, indirim konusu yapılacak maddenin altında,
32nci maddenin altında diyor ki: Bakanlar Kurulu indirim konusu
yapılacak toplam tutarın asgari ücretin yıllık brüt
tutarını aşmaması şartıyla ikinci fıkrada
belirtilen asgari geçim indirimi oranlarını artırmaya veya
kanuni oranına kadar indirmeye yetkilidir. Bakanlar Kurulu bunu
artırıp azaltmaya yetkili. Bu 9 liralık konu için bir madde
düzenlemeye gerek yoktu ki, zaten böyle bir yetkiniz var.
Değerli
arkadaşlarım, bu yetkiden bahsedince, vergiden bahsedince sizinle bir
konuyu daha paylaşmak istiyorum. Geçmişte birkaç kere vergi
konularından dolayı -maliyecilik var serde- zaman zaman vergide
mükellef sayısının artmadığından
bahsetmiştim genel olarak, bizim Maliye Bakanıyla böyle bir
tartışmamız var. Şimdi, sizlere özellikle 2002
Kasımından 2014 Kasımına kadar artış değil
azalış olan illeri çıkarttım, bunları tek tek
okuyacağım. Bakın, Adıyamanda Kasım 2002de
6.541miş gelir vergisi faal mükellef sayısı, 5.968e
düşmüş Kasım 2014te, on iki senede düşüş var.
Afyonda düşüş var, -Sayın Bakanımız nerede şu
anda- Afyonda da Sayın Bakanım, 12.973ten 12.239a
düşmüş. Artvinde, Balıkesirde, Bilecikte, Boluda,
Çanakkalede, Çorumda düşüş var. Edirnede gelir vergisi faal
mükellef sayıları
Bunun şöyle bir önemi var: Faal mükellef
sayısı, o ile yapılan yatırımı gösteriyor yani kayda
girmiş yatırımları gösteriyor, çalışanları
gösteriyor. Gerçek anlamda bir düşüş var. Ankara, İstanbul,
İzmir gibi yerlerde bir yükselme var, yaklaşık 20ye yakın
metropolde bir yükselme var, onun dışında sizin Bayburt gibi
yerlerde düşüş var. Buralara aslında yatırım
yapmamız, teşvik etmemiz gerekiyor, ben de onu anlatıyorum. Yani
biz bunu yapamadık özellikle son senelerde, nüfusun azalmasına, gelir
vergisi mükellefinin azalmasına sebep olduk, yapmamız gereken bu.
Edirnede, Elâzığda, Erzurumda, Giresunda, Gümüşhanede,
Hatayda, Karsta, Kastamonuda, Kırklarelinde, Kırşehirde,
Kütahyada, Malatyada, Manisada, Mardinde, Nevşehirde, Orduda,
Rizede, Sakaryada, Siirtte, Sinopta, Sivasta, Tokatta, Trabzonda,
Tuncelide düşüş söz konusu. Tam 32 ilde düşüş var. Yozgat,
Uşak, Zonguldak, Bayburt, Kırıkkale gibi illerimizde
düşüş var.
Özellikle bu
istatistikleri çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor, bunları doğru
okumamız gerekiyor. Özellikle, son yıllarda üretimin artmaması
nedeniyle, üretime ağırlık veren bir ekonomi olmaması
nedeniyle büyük sıkıntılar çekiyoruz Anadolu illerinde. Bunu
belirtmek istedim.
Herkese
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kuşoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 31/12/1960
tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32'nci maddesinin
ikinci fıkrasında değişiklik öngören 10'uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 10-
31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32'nci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ilk iki çocuk için %
7,5" ibaresi "her çocuk için % 10" olarak
değiştirilmiştir."
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Komisyon ve
Hükûmet bu önergeye niye katılmıyor, anlamış değiliz
doğrusu. Madem asgari ücretle geçinenler için bir düzenleme
yapacağız, bu düzenlemenin en azından işe yarar bir
şekilde bu Meclis Genel Kurulunda ele alınması en doğal
beklentimizdir ve vermiş olduğumuz önergede de bu yönlü bir öneri
sunmuşuz.
Normalde, 32nci
maddenin ikinci fıkrasında ilk iki çocuk için % 7,5 olan
ibaresinden sonra biz her çocuk için yüzde 10 olarak değiştirilmesi
gerektiğini söylemişiz. Yani, asgari ücretin 1.000 TLyi bile
bulmadığı bir ülkeden bahsediyoruz arkadaşlar. Bu ülkede
açlık sınırı 1.400 TLnin üzerine çıkmış
durumda. Bu, sendikaların, meslek örgütlerinin vermiş olduğu
rakamlar. Açlık sınırının altında yaşayan
milyonlarca asgari ücretliyle ilgili pozitif bir düzenleme yapmak her
milletvekilinin vicdani görevi, her siyasi partinin de aslında halka
vermiş olduğu bir sözdür. Asgari ücretin satın alma gücünde bir
düzelmenin AK PARTİ iktidarları döneminde olduğunu söylemek
mümkün değil. Yani, rakamsal olarak belli rakamları burada
zikrettiğinizde belki, hani, bir artış oranından
bahsedebilirsiniz ama enflasyon oranı ve satın alma gücü üzerinden bu
asgari ücreti değerlendirdiğinizde burada herhangi bir pozitif
gelişmenin olmadığını hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla, burada vergi indirimi ya da asgari
geçim indirimiyle ilgili düzenlemenin belli bir çocuk sayısıyla
sınırlı tutulması ve ondan sonra gelenlerde
düşürülmesinin hiçbir mantığı yoktur. Her çocuk için yüzde
10 olacak şekilde bu asgari geçim indiriminin düzenlenmesi, zaten
düşük olan asgari ücretlilerin geçim sorunuyla ilgili asla bir düzelme
yaratmıyor, kısmi bir düzelmeye belki katkısı olabiliyor.
Ama bu kısmi düzelmeye katkısı olabilecek önergeye de Komisyon
Katılmıyoruz. diyor, Hükûmet Katılmıyoruz. diyor.
Birazdan oylanacak, her zaman yapıldığı gibi, AK PARTİ
Grubundan bu konuda da sayısal çoğunlukla parmaklar kalkacak ve kabul
edilmeyecek. Dolayısıyla, burada iyileştirme amacıyla
getirmiş olduğunuz bir düzenleme de hiçbir işe yaramayacak.
Yani, biz böylesi bir düzenleme getirmenizi olumlu
buluyoruz ama gelin -burada demin Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu önerge de aynı çerçevedeydi- hep beraber uzlaşalım,
hiç olmazsa asgari ücretle zaten açlık sınırının
altında yaşayan büyük bir kesimi, milyonlara ulaşan bir kesimi
de rahatlatacak bir düzenleme yapalım.
Bakın, Türkiyede yoksulluk sınırını
artık tartışmıyoruz. Yani, bu ülkede yoksulluk
sınırı 4 bin TLnin üzerine çıkmış durumda. Biz,
aslında, başından beri, bu ülkedeki milyonlarca insanın
yoksulluk koşullarında yaşamasını neredeyse
kanıksamış duruma gelmişiz. Açlık
sınırı altında olan insanların almış
olduğu ücretler, hepimizin vicdanını ciddi düzeyde rahatsız
etmesi gereken düzeydedir.
Bunları dile
getirirken burada en başta rahatsız olması gereken sizlersiniz.
Bu ülkenin kaynaklarıyla, işçinin, emekçinin, köylünün, asgari
ücretlinin, ezilenlerin vergileriyle bu ülkede saray yaptırıp bir
asgari ücretlinin bir aylık ücretine denk gelecek paralarla bir kadeh
almayı eğer içinize sindiriyorsanız buna diyecek bir
şeyimiz yok ama içinize sindiremiyorsanız, hiç olmazsa, bu tarz
kısmi iyileştirme getiren düzenlemelerde biraz
vicdanınızın sesini dinleyin.
Türkiyedeki gelir
dağılımı adaletsizliği her geçen gün kötüleşiyor.
En zengin ile en yoksul arasındaki uçurum, maalesef hükûmetleriniz
döneminde olabildiğince arttı. Yani Türkiyede, bir taraftan dolar
milyarderlerinin sayısı artıyorsa, diğer taraftan da
açlık sınırının altında yaşayan
milyonların sayısı her gün artıyorsa burada
yanlış giden bir şey vardır diyorum.
Dolayısıyla,
bu önergeye karşı çıkmanızın hiçbir gerekçesi yoktur.
En azından, rahatlama getirecek bu önergeye destek istiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
MADDE 10-
31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 32-
Ücret geliri elde edenlerin elde ettikleri ücretlerin brüt asgari ücret
tutarı gelir vergisinden muaftır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim,
bu düzenlemeyle, 3 çocuklu olandan gelir vergisi alınmıyor asgari
ücrette. Bu düzenlemede sosyal taraflarla anlaştık,
dolayısıyla katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 10uncu maddede verdiğimiz önerge üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Bakanın bu önergelere katılmamasına doğrusu
şaşırmadım. 20 Mart 2013te Sayın Bakan, asgari
ücretle geçinilebileceğini, o zamanki 800 liranın da büyük para
olduğunu, işte zeytinin, peynirin fiyatlarının da belli
olduğunu ifade etmişti.
Yalnız, bu
düzenleme, şimdiki bu torba tasarıda 10uncu maddede getirilen
düzenleme, aslında asgari ücretlilerle, çok affedersiniz, dalga geçen bir
düzenlemedir. Asgari ücretli bir kişi, evli olacak, eşi
çalışmayacak, 3 de çocuğu olacak, ondan sonra işte vergi de
ödemeyecek. Şimdi, burada getirilen düzenlemeyle asgari ücretliye
sağlanan avantaj 9 lira. Bu parayla hangi çocuğunun hangi
masrafını veya ailenin hangi giderini
karşılarsınız?
Asgari ücret
nedir? Asgari ücret, çalışanların ve onların ailelerinin
insan onuruna yaraşır bir hayat seviyesini sağlayan bir gelir
tabanı olarak tanımlanıyor. Ancak, ülkemizdeki asgari ücret hem
yalnızca, sadece tek kişi olarak çalışanın
ihtiyaçları göz önüne alınarak hesaplanmakta hem de ciddi
şekilde kesintiler yapılmaktadır.
2015
yılının 1inci altı aylık dönemi için asgari ücret
1.201 lira 50 kuruştur. Bu asgari ücretten 168 lira sigorta primi,
işçi payı, 12 lira işsizlik sigortası primi, 63 lira gelir
vergisi, 9 lira damga vergisi olmak üzere toplam 242 lira kesinti
yapılmaktadır. Bekâr ve çocuksuz bir kişinin asgari geçim
indirimi 90 liradır. Dolayısıyla, 2015 yılının
1inci altı aylık döneminde bekâr ve çocuksuz bir
çalışanın aldığı asgari ücret 949 liradır.
Sadece çalışanın -yani ailesi hariç- ihtiyaçları dikkate
alınarak belirlenen bu ücretin doğrudan vergilendirilmesi sosyal
devlet anlayışıyla da bağdaşmamaktadır. Bu
nedenle asgari ücretin vergi yükünün kaldırılması artık
sosyal ve ekonomik bir zorunluluk hâline gelmiştir. Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak asgari ücretten hiç vergi alınmamasını savunuyoruz.
Önergemiz de bu yöndedir.
Asgari ücret
üzerinden yapılan vergi, sigorta, fon gibi kesintiler
çalışanların net ücretini azaltıyor, ayrıca
işverenlerin maliyetini de artırıyor. Bu da kayıt
dışı istihdama zemin hazırlamaktadır. Kayıt
dışının pek çok sebepleri var fakat kayıt
dışı istihdamın önemli sebeplerinden biri de budur.
Uygulamada işverenler ile çalışanlar arasında maalesef
kayıt dışı pazarlığı yapılabiliyor.
Ücretlerine bir miktar zam alma ya da işe alınma
karşılığında sigorta ve şikâyet haklarından
vazgeçmeleri söz konusu olabilmektedir. Denetim mekanizmalarının
yetersizliği de bu durumu teşvik eden bir diğer unsur olarak
görülmektedir.
Asgari ücretin
vergi dışı bırakılması zannedildiği kadar
bir vergi kaybına neden olmayacaktır. Belki ilk yıl için bir
miktar vergi kaybı söz konusu olsa da tasarruf eğilimi düşük
olan ücretli ve maaşlı kesim, gelirlerinin büyük
çoğunluğunu zaten harcamaktadır. Ortaya çıkacağı
varsayılan vergi kaybının, hem harcamalar üzerinden alınan
dolaylı vergi gelirlerinin artmasıyla hem de mal
piyasasının hareketlenmesine bağlı olarak imalat
sanayisinde sağlanan üretim artışı sonucunda kurumlar
vergisi gelirleriyle karşılanması söz konusu olabilecektir.
Yani, bu asgari ücretliler bu gelirlerinin tamamını harcayacak.
Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla
işverenler kayıt dışı istihdamı çok daha az
tercih edeceklerdir. Devletin vergi gelirlerinde bir miktar artış
ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, asgari ücretin vergi
dışı bırakılmasıyla kısa dönemde bazı
açıklar ortaya çıksa da orta ve uzun vadede herkesin yararına
olacaktır.
Bu
düşüncelerle önergemizin kabulünü diler, saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.11
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.23
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
687 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının verdiği
önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi,
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, yeni
madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona
soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani 14 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Eğer Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla
katılmazsa önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Recep
Özel
Amasya İstanbul Isparta
Osman
Aşkın Bak Ramazan
Can
İstanbul Kırıkkale
MADDE 11-
31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40
ıncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki
bent eklenmiştir.
11.Türkiye
İş Kurumu tarafından düzenlenen işbaşı
eğitim programlarından faydalananlara, programı yürüten
işverenlerce fiilen ödenen tutarlar (Bu kapsamda işverenler
tarafından ticari kazancın tespitinde ücretle
ilişkilendirilmeksizin her bir katılımcı itibarıyla
indirim konusu yapılacak tutar aylık olarak asgari ücretin brüt tutarının
yarısını aşamaz.)."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN -
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış
olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Yeni madde
ihdasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 11 üzerinde
iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda
değişiklik öngören 11inci maddesinin ikinci fıkrasında
geçen yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Adil Zozani Erol Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent
Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 11nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay Vural Erkan Akçay Cemalettin Şimşek
İzmir Manisa Samsun
Alim
Işık Emin
Çınar Ali Öz
Kütahya Kastamonu Mersin
MADDE 11-
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;
a) 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun eki (I) Sayılı Ek
Göstergeler Cetvelinin "IV- Eğitim ve Öğretim Hizmetleri
Sınıfı" bölümünün (b) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
'b) Öğretmen
ve diğer personel 1 3600
2 3000
3 2200
4 1600
5 1500
6 1200
7 1100
8 900
9 800
b) Ekli (I) sayılı EK Gösterge Cetvelinin VII.
EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI bölümü aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
VII. EMNİYET
HİZMETLERİ SINIFI
UNVANI Derece Ek
Gösterge
a) Emniyet Genel
Müdürü 1 7000
b) Emniyet Genel
Müdür 1 6000
Yardımcıları,
Teftiş Kurulu
Başkanı,
Polis Akademisi
Başkanı,
Ankara, İstanbul ve
İzmir İl
Emniyet Müdürleri
c) Daire
Başkanları, I. Hukuk 1 5000
Müşaviri,
Diğer Birinci Sınıf
Emniyet Müdürleri,
d) Kadroları
bu sınıfa dahil 1 4000
olup da
İkinci, Üçüncü ve 2 3600
Dördüncü
Sınıf Emniyet 3 3000
Müdürü ile Emniyet
Amiri 4 2200
Sıfatını
kazanmış olanlar
e)
Başkomiser, Komiser,
Komiser
Yardımcısı, Kıdemli
Başpolis,
Başpolis ve Polis
Memurlarından;
aa) Yüksek Öğrenimliler 1 3600
2 3000
3 2000
4 1600
5 1300
6 1150
7 950
8 850
bb) Diğerleri 1 3000
2 2200
3 1600
4 1300
5 1200
6 1100
7 900
8 800
c) Eki (II) sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin "1. Başbakanlık ve Bakanlıklarda" bölümüne
"Milli Emlak Dairesi Başkanı" ibaresinden sonra gelmek
üzere, İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma
ve Geliştirme Enstitüsü Başkanı" ibaresi eklenmiş,
"4. Başbakanlık ve Bakanlıklarda" bölümünde yer alan
"İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitü
Müdürü," ibaresi "İş Sağlığı ve
Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkan
Yardımcısı," şeklinde değiştirilmiş ve
bu ibareden sonra gelmek üzere "İş Sağlığı
ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Bölge
Laboratuvar Müdürü," ibaresi eklenmiştir.
d) EK (II) sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin " 5-Yargı Kuruluşları Bağlı ve
İlgili Kuruluşlar ile Yükseköğretim
Kuruluşlarında" bölümünde yer alan Fakülte Sekreteri,"
ibaresi madde metnin çıkartılmıştır.
e) EK (II) sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin " 2. Yargı Kuruluşları, Bağlı ve
İlgili Kuruluşlar ile Yükseköğretim
Kuruluşlarında" bölümünde yer alan "Gelir İdaresi Grup
Başkanı" ibaresinden sonra gelmek üzere Fakülte Sekreteri"
ibaresi eklenmiştir.
f) Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı
Cetvelinin 7 nci sırasına "Gelir İdaresi Grup
Başkanı," ibaresinden sonra gelmek üzere "İş
Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve
Geliştirme Enstitüsü Başkanı," ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL TAMER (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN -
Gerekçeyi mi okutuyorum?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet, gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizin huzur ve
güvenliği için fedakârca çalışan emniyet mensupları
verdiği hizmetin karşılığını alamamaktadır.
Düzensiz çalışma şartları, mesleki risk, stresli
çalışma ortamı bırakın çalışma azmini,
polisimizin yaşama azmini dahi kırmaktadır. Son on yılda
300 polis intihar etmiştir. 100'ün üzerinde polis şehit olmuş,
1.600 polis, görevi sırasında ve görevin yarattığı
meslek hastalığından vefat etmiştir. Önergemizle, emniyet
hizmetleri sınıfında çalışanların ağır
çalışma şartları ve emsallerine yapılan ödemeler
dikkate alınarak, emniyet hizmetleri tazminatında iyileştirme
yapılmaktadır. Emniyet çalışanlarının emniyet
hizmetleri tazminatı artırılmakta, ek göstergelerinde
iyileştirme yapılmakta ve 8'inci dereceye kadar ek göstergeler
belirlenmektedir. Ayrıca, başka sınıflarda
çalışan memurlarda olduğu gibi emniyet hizmetleri
sınıfında çalışanlara da 8inci dereceye kadar ek
gösterge verilmesi ve emsali çalışanlara verilen ek göstergeler de
dikkate alınarak, bazı unvanların ek göstergeleri yeniden
düzenlenmektedir. Böylelikle halen çalışanlar ile emekli emniyet
personelinin mağduriyetleri giderilmektedir.
Öğretmenlerin
özel öğretim tazminatları artırılmakta ve ek göstergeleri
yükseltilmektedir.
Fakülte
sekreterlerinin iş yoğunluklarının ve sorumlulukları
ile ek göstergeleri arasında tam bir uyumsuzluk vardır. Önergemizle,
sayıları 1.500 civarında olan fakülte sekreterlerinin ek
göstergeleri 3.000'den 3.600'e çıkarılarak, fakülte sekreterlerinin
görev ve sorumlulukları ile ek göstergeleri arasında adalet
sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısının, 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda
değişiklik öngören 11inci maddesinin ikinci fıkrasında
geçen yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Dora, buyurunuz.
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 687 sıra
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 11inci maddesi üzerinde, Halkların Demokratik
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yaşam hakkı, Anayasada ve taraf olduğumuz uluslararası
insan hakları sözleşmelerinde güvence altına
alınmış olan kutsal bir haktır, ancak maalesef ki ülkemizde
işçilerin iş sağlığı ve güvenliğine yönelik
önlemlerin yeterince alınmamasından dolayı her yıl
yaklaşık bin insanımızın yaşam hakkı ellerinden
alınmaktadır. Tasarıda, 5510 sayılı Kanunun geçici
59uncu maddesinde yer alan 13/5/2014 tarihinde Manisa ilinin Soma ilçesinde
meydana gelen maden kazası ibaresi 13/5/2014 tarihi ile 28/10/2014
tarihleri arasında maden ocaklarının yer altı işlerinde
meydana gelen iş kazası şeklinde
değiştirilmiştir. Bu düzenlemeyle, Soma ve Ermenekte
gerçekleşen madenci işçi kıyımlarında
hayatını kaybeden işçilerin aileleri çeşitli sosyal hak ve
yardımların kapsamına alınmaktadır.
Hayatlarını
kaybeden, işçi cinayetlerine kurban giden işçilerimiz, ancak toplu
bir şekilde öldüklerinde ciddiye alınır olmuştur. Bunu
kabul etmek mümkün değildir. Her gün işçiler ölmeye devam ederken
Hükûmetin sadece, kamuoyunda da derin yaralar açan Soma ve Ermenekle
kısıtlanmış düzenlemeler yapması son derece yetersiz
bir yaklaşımdır. Maddede tarif edilen düzenlemeler yalnız
Soma ve Ermenek faciaları arasındaki tüm yer altı maden
işlerinde meydana gelen iş kazalarında yaşamını
yitiren işçilerin ailelerine değil, geriye de yürümek üzere iş
kazası ya da meslek hastalıklarında yaşamını
yitiren tüm işçilerin hak sahiplerini de kapsayacak biçimde
değiştirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisinin verilerine göre Türkiyede iş güvenliği
önlemi alınmadığı için her gün en az 5 işçi
yaşamını yitiriyor. Maliyetlerden kaçınmak ve sermayenin
kâr hırsını tatmin etmek amacıyla her gün 5 işçi âdeta
bile bile ölüme gönderiliyor. Altını çizerek belirtmeliyiz ki, hiçbir
önlem alınmadığı için yaşanan bu işçi cinayetleri
doğallaştırılamaz ve
sıradanlaştırılamaz.
Uluslararası
Çalışma Örgütü ILO verilerine göre El Salvador ve Cezayirin
ardından işçi ölümlerinde 3üncü sırada olan Türkiyede her
yıl ölen işçi sayısı bin kişinin üzerindedir.
İnşaat, enerji ve madencilik sektörleri Türkiyenin kârlı, bir o
kadar da kanlı sektörleri hâline gelmiştir. O nedenle, sermaye bu
alanlara üşüşmekte ve işçiler 19uncu yüzyıl vahşi
kapitalizminin cehennemlerine benzer koşullarda, düşük ücretlerle,
uzun çalışma saatleriyle ve ölümüne çalıştırılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Soma ve Ermenek kömür madenlerinde meydana gelen facialar,
Türkiyede enerji üretimindeki ve madenlerdeki bir çeşit peşkeş
çekme mantığıyla gerçekleştirilen özelleştirmelerin
yarattığı riskleri tekrar ortaya koymuştur. Sermaye ve
devlet ilişkileri özellikle madenler, tersaneler gibi tehlikeli iş
alanları söz konusu olduğunda tamamıyla tarafların ortak
çıkarlarına dayanan ancak emekçilerin hak ve güvencelerini gözetmeyen
bir şekilde düzenlenmiştir.
İşletmelerde
denetimler artık ciddiyetle yapılmalı, çalışanlar için
insana yakışır iş kolları
sağlanmalıdır. Emekçilerin canlarını tehlikeye
atmadan, insanca çalışabilmeleri ve iş cinayetlerinin önlenmesi
için, başta taşeron sistemi olmak üzere, güvencesiz ve esnek
çalışma düzeni durdurulmalıdır. İşsizlik
tehdidiyle kötü çalışma koşullarına mahkûm edilen
işçilere yönelik örgütlenme ve sendikasını seçmeye yönelik
siyasi baskılara derhâl son verilmelidir. Sendika barajı ve
örgütlenme önündeki fiilî ve yasal engeller kaldırılmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasası yerine, emek ve
meslek örgütleri ile bilim insanlarının katılımıyla
hazırlanacak, işçileri gerçekten koruyacak bir işçi
sağlığı ve güvenliği yasası bir an önce
çıkarılmalıdır diyor ve bu duygu ve düşüncelerle
tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde
kabul edilmiştir.
12nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 4/11/1981
tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 5 inci maddesinde
değişiklik öngören 12'inci maddesinde geçen "20/6/2012 tarihli
ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanununa göre iş güvenliği uzmanı olabilecek
mezunları yetiştiren fakültelerde iş sağlığı
ve güvenliği" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve ilk ve orta
dereceli okullarda İş Sağlığı ve Güvenliği
eğitiminin koordinasyonunu sağlayan" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim,
bu 12nci maddede üniversitelerin ilgili fakültelerine iş
sağlığı ve güvenliği dersi konulması getiriliyor.
Son derece önemli bir düzenleme. Onun için katılamıyoruz efendim.
EROL DORA (Mardin)
Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yasa
tasarısı bu maddede mezunları iş güvenliği uzmanı
olabilen fakültelerde "iş sağlığı ve
güvenliği" dersleri zorunlu ders hâline getirilmeyi
amaçlamaktadır. Bu düzenleme bu haliyle yetersizdir. Gerek genel anlamda
gerek çalışma yaşamı bakımından sağlık
ve güvenlik bilinç ve kültürünü geliştirmek amacıyla,
ilköğretimden üniversiteye kadar her aşamada ve alanda benzer ders ve
eğitsel çalışmaların verilmesi
sağlanmalıdır. Değişiklikle bu
yaklaşımın mevzuata eklenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde
kabul edilmiştir.
13üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 4/11/1983
tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa Geçici Madde
eklemeyi öngören 13üncü maddesinde geçen altı ay ibaresinin beş
ay olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri
Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul
Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim,
katılamıyoruz. Bu son derece önemli bir düzenleme. Binlerce, on
binlerce vatandaşımızı ilgilendiren kamulaştırma
içerisinde vatandaşlardan kendilerine ödenen kamulaştırma
bedellerinin geri istenmesinden kaynaklanan ciddi bir sorun var, o sorunu
birlikte çözüyoruz. Herkese teşekkür ediyorum.
Önergeye
katılamıyorum.
EROL DORA (Mardin)
Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle
mahkemelerce iptal edilen kamulaştırmalar sonucunda ortaya çıkan
alacakların daha kısa zamanda tahsilinin mümkün
kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 9/1/1985
tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 8 inci maddesinin (e) bendinde değişiklik öngören 14'üncü
maddesinde geçen "şeklinde" ibaresinin, "ibare ile"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı "İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 14'üncü Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Aytuğ
Atıcı Haydar
Akar Süleyman
Çelebi
Mersin Kocaeli İstanbul
Ali İhsan
Köktürk İzzet
Çetin Kadir
Gökmen Öğüt
Zonguldak Ankara İstanbul
MADDE 14- 9/1/1985
tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 8 inci maddesinin (d) ve (e) bendleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"d"
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü
"e) Avrupa
Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi
Başkanlığı."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) -
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim
konuşacak? Gerekçe mi?
LEVENT GÖK
(Ankara) Kadir Gökmen Öğüt konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Öğüt, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 687 sıra sayılı Tasarı hakkında söz
almış bulunuyorum. Ama, öncesinde, bugün usta sanatçımız
Kayahanı kaybettik, salı günü de korumasının
olmadığı söylenen savcımız Selim Kirazı
kaybetmiştik. Kendilerine rahmet, ailesine ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz tasarıyla ilgili pek çok madde
üzerine uzlaşılmış. Özellikle, yakın tarihimizde
ülkemizi yasa boğan maden kazaları dikkate
alındığında önemli düzenlemeler getirilmiştir.
Başta grubumuz olmak üzere emeği geçen tüm
arkadaşlarımıza ve Sayın Bakana teşekkür ederim.
Dileğimiz, bu kanunların sağlıklı
şekilde işlemesi, eksikliklerin ivedilikle yerine getirilmesi ve
denetim mekanizmalarının kanunda belirtildiği üzere etkili bir
biçimde işletilmesidir.
Değerli milletvekilleri, son bir
yıl içinde çok hızlı bir süreç yaşadık. Yerel seçimler
ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından dört
yıllık bir yasama sürecini geride bırakıp şimdi de
genel seçim sathımailine girmiş bulunmaktayız. Bu süreçte pek
çok tartışma yaşandı ve yaşanmakta. Türkiyede hemen
her gün, Avrupa ülkelerinde birkaç yılda bir rastlanan türden olaylar
yaşıyoruz. Sadece son bir hafta içinde yaşananlara bakarak yeni
Türkiyenin nasıl bir kara tablo üzerine oturduğunu anlamak mümkün.
Bakınız, İş
Güvenliği Yasa Tasarısını görüşüyoruz ama ben hâlen
durumun ne kadar ciddi olduğunun anlaşıldığından
pek emin değilim. İşçi Sağlığı ve
İş Güvenliği Meclisi raporuna göre mart ayında en az 139,
yılın ilk üç ayında en az 351 işçi yaşamını
yitirdi ama bunu konuşan yok. Daha geçen gün konteynerde yanarak ölen
işçilerimizi düşünmeden edemiyorum.
Cumhurbaşkanının
gündeminde başka konular var. Meksika tipi başkanlık diktatöryal
yapısını, sistemini nasıl getirebilirim, muhalif sesleri
nasıl susturabilirim; kendisi bunları düşünüyor, ülkemizi iç
karmaşaya sürüklüyor. Hâlen bulunduğu makama asla
yakışmayan ve eşi görülmemiş bir üslupla konuşuyor ve
ne yazık ki bu ülkede yaşanan hiçbir gerçek acının umurunda
olmadığını görmekteyiz. 15 yaşındayken öldürülen
bir çocuğu hâlen siyaset ve propaganda malzemesi olarak kullanıyor,
kullanmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanının işi
bu mudur? Gündem yaratmak mıdır, saf tutmak mıdır, oy
istemek midir? Sayın Genel Başkanımıza Berkin Elvan ekmek
almaya giderken vuruldu ise belgelerini göster. diyebiliyor ama camide içki
içildiğinin belgesini bulamıyor, imamın reddine rağmen.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır)
Annesi babası açıklama yaptı, bunlar üzerinden siyaset
yapmayın lütfen!
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) -
Boşver, boşver
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Geç,
geç! Ölüler üzerinden siyaset yapmayın lütfen!
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) -
Evet, yapmayın bence de.
Annesini yuhlatmayın, mitinglerde
annesini yuhlatmayın.
Kabataş yalanının ise
karşı belgesi var. İddiaların yalan olduğunu yedi düvel
gördü, sağır sultan duydu.
Değerli arkadaşlar, lütfen,
hepimiz, ideolojimiz ve görüşümüz ne olursa olsun sağduyulu
olalım ve Berkinin daha fazla siyaset malzemesi yapılmasına,
ailesinin acı üstüne acı yaşamasına izin vermeyelim çünkü
acının ideolojisi yoktur.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kim
yaptı siyaset malzemesi?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, dört yılı geride bırakırken genel anlamda
neler oldu, bir bakalım. İş kazaları, cumhuriyet tarihinde
görülmemiş derecede arttı. Çocuk işçi sayısı,
kadına şiddet vakaları yükseldi. Eğitim, önceki AKP
iktidarlarında olduğu gibi yine geriledi. İmam-hatipler
çoğaltılarak Anadolu ve fen liseleri işlevsizleştirildi.
Eğitimde gericilik tavan yaptı. Kindar ve dindar nesiller
yetiştirilmesinin tüm altyapısı hazırlandı.
Sağlık sisteminin tüm unsurları alarm verir hâle geldi.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Savcının
kafasına sıkılan tabancayı kim ateşledi, anlatın.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) Doktorlar
performansla, hastalar acillerle perişan edildi. Diş hekimi
muayenehanelerinden hizmet alımı çabalarında kulak
tıkandı.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Savcıyı
katledenler dindarlar mıydı? Kimdi?
AHMET YENİ (Samsun) Konuştukça
batıyorsunuz! Konuştukça batıyorsunuz!
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) Sizin
battığınızdan daha fazla batmıyoruz, merak etmeyin.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Biraz DHKP-Cyi
konuş bakalım.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) Ülkemiz
mozaiğini oluşturan tüm görüş, inanç ve ırklar üzerinde
kaos yaratmak amacıyla oyunlar oynandı.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır)
Cumhurbaşkanına laf söylediğin kadar DHKP-Cye laf söylesene!
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) 12 Eylül
sıkıyönetiminde görmediğimiz uygulamalar biçim ve el
değiştirerek ve kanunlarla kılıf yaratılarak hayata
geçirildi. Çağlayanda iki gündür avukatlara yapılan muamele, emniyet
güçlerinin bu ülkenin geleceğini inşa edecek üniversiteli gençlere
yaptığı kabul edilemez gözaltı ve uygulanan şiddet,
nasıl faşizan bir iktidarın hüküm sürdüğünün en açık
göstergesidir.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Savcıya gel,
savcıya!
GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Teröristlere sahip
çıkıyorsunuz!
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Şehit edilen
savcıya gel avukatları konuşacağına!
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) Bu halk,
işçisinden memuruna, öğrencisinden öğretmenine, hastasından
doktoruna, emeklisine değin sistematik bir şekilde AKPden zulüm
görmektedir.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Hadi DHKP-Cyi
konuş. DHKP-Cyi konuş bakalım. Terörist mi onlar? De
bakalım, diyebiliyor musun?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla)
Milletvekillerinize bu dönemin simgesi olarak kol saati dağıtmakla
çok isabetli bir iş yapmışsınız. Bu dönem bu kol
saatiyle hatırlanacak, bir eski bakanın da iki bavulla
İngilterede yakalandığı iddiaları da cabası.
AHMET YENİ (Samsun) 7 Haziranda görüşmek
üzere!
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) Biz CHP olarak
iktidara geldiğimiz zaman bunların hiçbirine izin vermeyeceğiz,
tek tek hesabını soracağız; Yüce Divanda
yargılanmalarını, adalet önünde hesap vermelerini
sağlayacağız; çocuklarımızı, kızlarımızı,
kadınlarımızı koruyacağız; Gezide öldürülenlerin
hesabını adalet önünde soracağız.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) DHKP-Cye terörist
desene, diyebiliyor musun?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
LEVENT GÖK (Ankara) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı görmüyorum.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.49
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
18.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 14üncü maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 9/1/1985
tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 8 inci maddesinin (e) bendinde değişiklik öngören 14'üncü
maddesinde geçen "şeklinde" ibaresinin, "ibare ile"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
çalışma hayatı ve emek alanını ilgilendiren
aslında önemli bir düzenlemeyi görüşüyoruz ancak maalesef, kanun
yapma tekniğinize yönelik eleştirilerimizi tekrar ifade ediyoruz.
Neredeyse Türkiye
nüfusunun büyük bir kısmını ilgilendiren bir alanla ilgili,
işçileri, emekçileri ilgilendiren bir alanla ilgili bu şekilde
özensiz hazırlanmış ve yapısal, köklü sorunları
çözmekten uzak bir torba yasa örneğiyle yine karşı
karşıyayız. Bu, torba yasayla buraya yasa getirme
alışkanlığınızı maalesef
bırakmadınız. Burada ben hatırlıyorum, şubat
ayında Sayın Bülent Arınç Başbakan
Yardımcısı olarak bu kürsüden torba yasayla ilgili tekniği
eleştiren ve bundan sonra da Meclise bu şekilde yasa
getirmeyeceğine söz veren bir konuşma yapmıştı ama ne
ilginçtir ki Sayın Arınçın bu konuşmasından sonra AK
PARTİ Grubu ve Hükûmet durmadan, şişirilmiş torba
yasaları bu Meclisin gündemine getirdi. Burada da yine aynı durumla
-dediğim gibi- karşı karşıyayız. Aslında
çalışma alanının en köklü sorunları yerinde duruyor.
Bu torba yasa yasalaştığında neyi çözeceksiniz, oturup bir
düşünmeniz lazım. Yani çalışma hayatında
sendikasız çalışmayla ilgili, güvencesiz, esnek
çalışmayla ilgili hangi sorunu çözmüş olacaksınız?
Kayıt dışı çalışma ve
taşeronlaştırmayla ilgili neyi düzeltmiş
olacaksınız? Bunu kendinize sormanız gerekiyor. Buraya bir yasa
getirdiğiniz zaman en azından yakın dönemde çalışma
hayatında karşı karşıya kaldığımız
facialardan, felaketlerden, iş katliamlarından ders
çıkarmanızı beklerdik. Yakın dönemde Soma, Ermenek,
Torunlar inşaatında yaşanan iş katliamları önümüzde
duruyor. Bu iş katliamlarının daha çok
taşeronlaştırma ve redevans sistemi üzerinden
geliştiğini biliyoruz. Hiç olmazsa buraya bir yasa getirirken bu
taşeronlaştırma ve redevans sistemiyle ilgili doğru dürüst
bazı düzenlemeler yapmanızı beklerdik ama anlıyoruz ki bu
beklentimizin hiçbir karşılığı yok. Gerçi Sayın
Çalışma Bakanı Kabinedeki diğer bakanlar arasından
sıyrılarak şöyle bir yöntemi hep benimsedi: Yani bir yasayı
yasalaştırmadan önce bütün gruplara bir nezaket ziyareti ve önerilere
açık olduğunu belirten bir erdemli duruşu hep gösterdi ama
maalesef, biz isterdik ki bu erdemli duruş torba yasa hazırlanmadan
önce olsun. Bu torba Mecliste Komisyondan geçtikten sonra Genel Kurula gelmeden
önce ziyaretin bir anlamı olmuyor. Aslında hazırlanmadan önce
siyasi parti gruplarını ziyaret etse, ilgili meslek örgütlerini,
sendikaları, sosyal tarafları ziyaret etse, onlardan gelen önerileri
gerçekten bu yasa tasarısında dikkate aldığını
belirten birtakım düzenlemelerle Genel Kurulda bazı yasa teklifleri
getirmiş olsa belki de bugün çalışma hayatında
yaşadığımız pek çok sıkıntıyı
yaşamamış olacaktık. Yani ben tekrar ifade ediyorum, bütün
sıkıntılar bir yana ama 300den fazla işçinin
yaşamını yitirdiği, katliam gibi olan iş
kazalarıyla, felaketlerle karşılaştık. Hiç olmazsa
bunların önüne geçecek birtakım düzenlemelerin burada olması
gerektiğini düşünüyoruz.
Biz, Çalışma Bakanlığının,
sendikaları hiçe sayan, meslek örgütlerini dikkate almayan, onların
önerilerine sürekli kapalı olan ve kendi parti çıkarları
doğrultusunda seçim öncesi biraz popülist yaklaşımlar üzerinden
meseleyi ele alan yaklaşımlarının çalışma ve emek
hayatındaki sorunları çözmediğini düşünüyoruz. Umarız
ki önümüzdeki dönemde bu yanlışlardan vazgeçilir. Gerçi, önümüzdeki dönemde
hükûmet olup olmayacağınız da belli değil ama en
azından hükûmet olacak olan siyasi partiye biz şimdiden kendi
uyarılarımızı yapalım.
Umarım, Halkların Demokratik Partisi
iktidarıyla, halk iktidarıyla burada muhatap oluruz, o zaman bu
eleştirileri bu kürsüden duymamış olursunuz diyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
yasa tasarısının, 3146 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinde değişiklik öngören 15inci maddesine
aşağıdaki ek fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
İş Sağlığı ve
Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü
Başkanlığı ile İş Sağlığı ve
Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Bölge
Laboratuvar Müdürlüklerinin, ilk ve orta öğretim kurumlarıyla
çalışmaya ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri
Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle
iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin
yaygınlaştırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 3146
sayılı Kanunun 12/A maddesinin başlığında
değişiklik ve fıkra eklemeyi öngören 16'ıncı
maddesinde geçen "Bakanlık tarafından hazırlanacak"
ibaresinin "Bakanlıkça hazırlanacak" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle madde metninin daha
anlaşılır kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
yasa tasarısının, 3146 sayılı Kanunun ek 3 üncü
maddesinde değişiklik öngören 18'inci maddesine
aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"İş Sağlığı ve
Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü
Başkanlığı genel yönetiminde işçi sendikalarından
en az 1 ve kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin temsilcilerinden
en az 1 kişi yer alır. Enstitünün finansmanı genel bütçe
kalemlerinden karşılanır. Enstitü idari olarak özerktir."
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu yolla enstitüde toplumsal tarafların temsil
edilmesi amaçlanmış, özerklik yoluyla da siyasi baskı ve iktidar
değişikliklerinden etkilenmemesi sağlanmaya
çalışılmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 19uncu Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Vahap
Seçer Süleyman
Çelebi
Mersin Mersin
İstanbul
Kadir Gökmen
Öğüt Ali
Serindağ
İstanbul Gaziantep
MADDE 19- 3146
sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 4- Ekli
(1) ve (2) sayılı listelerde yer alan kadrolar iptal edilerek
13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ait bölümünden
çıkarılmış ve ekli (3) (4) ve (5) sayılı
listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına ait bölümüne eklenmektedir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
LEVENT GÖK
(Ankara) Vahap Seçer konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Seçer, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bir torba yasa
düzenlemesi birçok konuyu da ihtiva ediyor. Aslında iş
sağlığı, iş güvenliğiyle ilgili konuları
tamamıyla kapsayan bir düzenleme değil. İşte, seçim öncesi,
yine seçime yönelik birtakım düzenlemelerin olduğu bir
çalışma.
Şimdi,
adı geçen önerge kadro ihdasıyla ilgili bir mesele. Türkiyede en
büyük sorun -biliyorsunuz- işsizlik sorunu. Son on yılda 20 milyon
yurttaşımız KPSS sınavına girmiş ve bu süre zarfında
da 611 bin kişi memur olarak atanmış.
Bir diğer
yöntem de KPSS dışında, KPSS zorunluluğu olmayan kadrolar
var, istisnai kadrolar var. İşte, sıkıntı burada
başlıyor. Tabii, bu konu birçok kez dile getirildi. Özellikle
iktidarınız süresi boyunca, hükûmetleriniz süresi boyunca işte
bu istisnai kadrolara, KPSS zorunluluğu olmayan kadrolara maalesef
liyakata bakılmadan, tecrübeye bakılmadan, deneyime bakılmadan,
insanların hakkı gasbedilerek daha çok sizlere yakın yandaş
insanlar atandı.
Son günlerde
özellikle Hükûmetinizin, dün Sayın Başbakanın, emekliler
konusunda sanki gerçekten çok önemli bir uygulama yapılıyormuş
gibi 100 TL her emekli için yapılacak seyyanen zamlarla ilgili seçime
yönelik birtakım uygulamalarını dinledik. Bugün de enflasyon
oranı açıklandı. Baktım, son üç ayın enflasyon
oranı yüzde 3 civarında. 2015 yılı ilk altı ay için
emeklilere yapılan zamma bakıyorum 2,32 civarında.
Çalışanlara Hükûmetin öngördüğü altı aylık zam
oranı yüzde 3 civarında. Yani Türkiyede ocak, şubat, mart, üç
aylık süreç içerisindeki enflasyon oranı emeklilere yapılan
altı aylık zammın üzerine çıkmış yani emekliler
zaten o zammı yemiş, ilk üç ayda yemiş. Çalışma
hayatındaki insanlara bakıyorum, onlar da aynı şekilde.
Türkiyede en
düşük SSK emekli aylığı yaklaşık olarak 360 euro
civarında. Bakın Avrupa Birliğine gireceğiz. diyoruz, o
Avrupa Birliğine üye ülkeler ile Türkiyedeki emekliler arasındaki
uçuruma bakalım: İtalyada 1.772 euro alıyor ortalama bir
emekli. Türkiyede 363 euro alan emekli İtalyada 1.772 avro,
İspanyada 1.843 ve Yunanistanda 2 bin avro civarında bir emekli
maaşı alıyor.
Şimdi bizim
seçimlere ilişkin yaptığımız emeklilere yönelik
çalışmalarda dinî bayramlarda bir maaş ikramiye verilmesi konusu
var. Dikkatimi çeken bir konu var. Sizler, herhangi bir sosyal sınıfa
yaptığınız uygulamalarda bir ilave ücret, zam ya da daha
iyi koşullar sunduğunuz zaman bunun kaynağını nedense
kimse sormuyor ama biz, örneğin, Emeklilere iki zam vereceğiz dinî
bayramlarda. dediğimiz zaman kıyamet kopuyor. Şimdi siz
seyyanen 100 lira zam yapıyorsunuz emeklilere. Bunun kaynağı
nerede? Bütçeden karşılayacaksınız. Herhâlde biz de bunu,
dinî bayramlarda vereceğimiz ikramiyeleri bütçeden karşılayacağız.
Emeklilerin
sorunları çok. Bir intibak sorunu var. Yine biz bunu 2011 seçimi öncesi
gündeme getirdik, yine kaynak tartışması oldu ama 2011
seçimlerinden sonra Hükûmetiniz bunu gündeme getirdi, eksik gedik bunu hayata
geçirdiniz. Ama intibak meselesi tekrar gündeme gelmesi gereken bir konu.
Emeklilerin katkı
payı sorunu var. Eczanelerde, hastanelerde emeklilerden 12 kalemde
katkı payı kesiliyor. Bu çok önemli bir sorun.
Emeklilerin
zamlarını verirken enflasyon oranına göre düzenleme
yapılıyor ama o enflasyon hesabı içerisindeki sepet içerisinde
emeklileri ilgilendirmeyen birçok emtia var. Dolayısıyla, emeklilere
yapılacak zamların daha çok gıda enflasyonu oranında
yapılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.
Önergemize destek
vereceğinizi umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Seçer.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 3146
sayılı Kanuna i geçici madde eklemeyi öngören 21 inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Adil Zozani Erol Dora
Bingöl Hakkâri
Mardin
Abdullah Levent
Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İşçi
Hizmetleri Uzmanı ve Yurt Dışı İşçi Hizmetleri
Uzman Yardımcısı atamalarının bir defaya mahsus olarak
atanmak istenmesi, nitelik isteyen konularda liyakat ve tecrübe
esaslarını ortadan kaldıracak ve suiistimallere açık hale
getirecektir. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 21inci
madde kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 22nci madde kabul
edilmiştir.
20.00ye kadar ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.16
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
20.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
23üncü madde üzerinde üçü de aynı mahiyette olmak
üzere üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 23 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Recep
Özel
Amasya İstanbul Isparta
Ramazan Can Hüseyin
Filiz Osman
Aşkın Bak
Kırıkkale Çankırı İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
İdris
Baluken Abdullah
Levent Tüzel Adil
Zozani
Bingöl İstanbul Hakkâri
Nazmi Gür Erol
Dora
Van Mardin
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ
Atıcı Sinan
Aydın Aygün İzzet
Çetin
Mersin Ankara Ankara
Süleyman Çelebi Mehmet Hilal Kaplan Musa Çam
İstanbul Kocaeli İzmir
Haydar Akar Ramazan Kerim
Özkan
Kocaeli Burdur
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki bu üç önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI KENAN
İPEK Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, 687 sıra sayılı
Tasarının 23üncü maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu madde aslında Genel Kurulumuzun daha önceki
oturumlarında yasalaştı. Adalet ve Kalkınma Partisinin...
Maddenin metinden çıkarılmasının gerekçesi aslında bu
maddenin daha önce yasalaşarak, buradan geçerek kanunlaşmış
olmasıdır. Evet, biz de aynı gerekçeyle bir önerge verdik ancak
bu yasanın, bu maddenin daha önceki görüşmelerinde de olan
itirazlarımızı dile getiriyoruz ve konuyu pişirerek Anayasa
Mahkemesinden nasıl bir cevap alacağımızı da aramaya
çalışıyoruz ve Anayasa Mahkemesine de bu maddeyle ilgili olarak
hazırlıklarımızı yapıyoruz.
Peki, bu madde
neleri getiriyordu, şöyle bir hatırlayalım: Bu madde
aslında derinliği çok fazla olan bir madde, üzerinde çok
düşünülmüş, çokça çalışılmış ve gerçekten
bir siyaset mühendisliği uygulanmış olan bir maddeydi.
Hatırlayalım, ne diyordu madde? Diyordu ki efendim, eğer üst
düzey devlet memurlarını görevden alırsak ya da görevden
alınırsa yani müsteşar ve ek göstergesi 7.000in üzerinde
olanlar eğer görevden alınırlarsa veya görevleri sona ererse,
bunlar Başbakanlık müşaviri olarak görevlendirilecekler idi.
Kulağa hoş geliyor. Yani bir üst düzey bürokrat, bir müsteşar
görevi sona erer veyahut da görevden alınırsa -efendim, yani bu
adamcağız tabii boşa düşmesin, mahkemeye gitmesin- biz bu
eski müsteşarımızı Başbakanlık
müşavirliğine atayalım. Peki, kadro yoksa ne olacak? Kadro
şartı aranmaksızın bir kereye mahsus olmak üzere bunlar buraya
atanacaklar ve emekli olduktan sonra veya Hakkın rahmetine kavuşurlarsa
o madde otomatikman düşmüş olacaktı. Kulağa hoş
geliyor, insani gibi geliyor. Aynı şeyi daha düşük rütbeli
memurlar için de yapıyordunuz, onları da Başbakanlık
müşaviri olarak değil de bakanlık müşaviri veyahut da
çeşitli kadrolara atıyordunuz. Yani ne gibi? Valiyi görevden
aldığınızda nasıl merkez valisi
yapıyorsanız, kızağa çekiyorsanız, bunları da
aynı şekilde merkeze alıyordunuz.
Peki, bu hikâyenin
arkasındaki tablo neydi, düşünce neydi, arka planı neydi?
Şöyle hatırlatayım size: Seçimler geliyor. Tabii ki Hükûmet
-şu an ki AKP Hükûmeti- varlığını korumak istiyor.
Bundan daha doğal bir şey olamaz. Fakat varlığını
korumak için her yola başvurmaya çalışıyor. Bu yollar yasaları
da bazen biraz zorluyor. Buna kimse hayır diyemez. Sayın
Cumhurbaşkanın 400 milletvekili istemesi hem yasaları hem
Anayasayı zorlamıyor mu? Zorluyor. Sayın
Cumhurbaşkanının kalkıp da Ben Adalet ve Kalkınma
Partisinin programını okudum. demesi yasaları ve
Anayasayı zorlamıyor mu? Zorluyor. Şimdi, buna hiçbiriniz
herhâlde Yok, vallahi zorlamıyor; asla böyle bir şey
olmamıştır. diyemezsiniz çünkü Sayın
Cumhurbaşkanı bunu televizyonların karşısında
konuşuyor ve yasaları ve Anayasayı zorluyor. Şimdi,
yasayı ve Anayasayı zorlayan Cumhurbaşkanı aynı
zamanda, benzer şekilde davranarak bürokratların da yasaları
zorlamasını ister mi istemez mi? Vallahi isteyebilir. İşte,
bu madde onun için getirilmiş olan bir maddedir. Yani, yasaları,
yönetmelikleri, mevzuatı zorlayarak müsteşardan başlayarak daha
aşağı seviyedeki memurlara kadar bazı
sıkıntılı işleri yaptırabilmek için
çıkarılmış bir yasadır, benim iddiam budur. Bir
başka iddia var ise bunu rahatlıkla tartışabiliriz. Bu
iddiaya göre, sizler görevinin dışında işler yapmaya
zorladığınız memurları koruma altına
alacaksınız. Bir sonraki maddede bunu nasıl koruma altına
aldığınızı, nasıl bir şemsiye
oluşturduğunuzu size anlatmaya çalışacağım yani
bu yaptığınız siyaset mühendisliğinin aslında
duvara tosladığını, herkes tarafından ibretle
izlendiğini sizler de göreceksiniz. Bir sonraki maddede biraz daha
detaylı olarak sizlere ne yaptığınızı
anlatacağım çünkü birçok AKPli milletvekilinin de ne
yapıldığını bilmediğinden eminim.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeyle bir
kısım devlet personelinin özlük hakları ortadan
kaldırılmaktadır. Değişiklikle Anayasaya da
aykırı olan bu durumun düzeltilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Diğer gerekçeyi de okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı
metninde yer alan 23 üncü madde 688 sayılı Kanun Tasarısı
metni içerisine dâhil edilip görüşülerek
kanunlaştığından tasarı metninden
çıkarılmaktadır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bu üç önergeyi oylarınıza sunuyorum.
LEVENT GÖK
(Ankara) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.14
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
20.25
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 23üncü maddesi üzerinde metinden çıkarmaya
yönelik aynı mahiyetteki üç önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, önergeleri tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Böylece, madde metinden
çıkartılmıştır. Görüşmelere Komisyonun kabul
ettiği metin üzerinden devam edeceğiz ancak daha sonra madde
numaraları teselsül ettirilecektir.
Şimdi, 24üncü madde üzerinde aynı mahiyette
iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
Kanun tasarısının 24 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Osman Aşkın Bak
Amasya İstanbul İstanbul
Hüseyin
Filiz Mehmet Yüksel Ali Ercoşkun
Çankırı Denizli Bolu
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Aytuğ Atıcı Sinan Aydın Aygün Süleyman Çelebi
Mersin Ankara İstanbul
Mehmet Hilal Kaplan Ramazan Kerim Özkan Haydar Akar
Kocaeli Burdur Kocaeli
Musa Çam
İzmir
BAŞKAN Komisyon bu önergelere katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI KENAN İPEK Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Atıcı, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 687
sıra sayılı Tasarının 24üncü maddesi üzerine
verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 24üncü madde de 23üncü
maddeyle bağlantılı. Aslında sadece iki buçuk
satırlık bir madde. İki buçuk satırlık bir maddeyi
konuşuyoruz ama biraz detayına girince iki buçuk ciltlik kitap
yazacak kadar bir derinliğe sahip olduğunu hep birlikte görüyoruz.
Bir önceki maddeyle ilgili yaptığımız konuşmalarda
sizlerin aslında müsteşar veya üst düzey memurları görevden
aldığınızda onları Başbakanlık müşaviri
olarak atadığınızı, daha sonra, daha düşük
rütbeli memurları da görevden aldığınız da onları
bakanlık müşaviri olarak atadığınızı
anlatmıştım. Şimdi, burada da gerçek niyetinizi
anlatacağım.
Gerçek niyetiniz şu arkadaşlar: Seçimlere
giderken, eğer bir müsteşara veyahut da daha alt düzey bir memura
yasaları zorlayıcı bir iş yaptırmaya kalkarsanız
size karşı çıkabilir, Efendim, bu buyurduğunuz iş
yasalara aykırıdır ve biz bunu yapmak istemiyoruz. diyebilir.
Bu durumda iki yolunuz var: Ya bu insanı görevden alacaksınız ya
da ikna edeceksiniz. Görevden alırsanız ne olur? Görevden
alırsanız, gider dava açar ve görevine geri gelir, daha önceden
olduğu gibi. Peki, ikna etmek için ne yapmanız lazım? İkna
etmek için, bu memuru bir koruma altına almanız lazım. Memura
diyorsunuz ki: Kardeşim, sen benim dediğimi yap, korkma. Benim
dediğimi yaparsan ben zaten seni görevden almam ama 8 Haziranda eğer
ben iktidarı kaybedersem, bir başka hükûmet gelirse seni görevden
alabilir. Hiç merak etme, bu durumda sen görevden alınmış
olmayacaksın, görevden alındığın gibi eş
değer bir kadroya yani bakanlık müşavirliğine veya
Başbakanlık müşavirliğine geçeceksin. Eh, bunu gören
bürokrat elbette size boyun eğebilir, elbette boyun eğebilir. Peki,
eğer bu bürokrat sizin gibi düşünmüyorsa, dünyaya sizin pencerenizden
bakmıyorsa yani dik duruyorsa ve size Hayır. diyorsa bu durumda ne
yapacaksınız? Elbette görevden alacaksınız bu insanı.
Bu insanı siz görevden aldığınız zaman -mahkemeye
gitmesini engellemek adına- yine bu insanı bakanlık veya
rütbesine göre Başbakanlık müşaviri yapıp mahkemeye
gitmesini engelliyorsunuz. Yani, yaptığınız bütün bu
siyaset mühendisliğinin temelinde, sizin, başta müsteşarlar
olmak üzere, daire başkanları düzeyine kadar inmek kaydıyla
bütün memurlara yasaları zorlayıcı işleri yaptırabilme
imkânını elde etmek var. Zaten siz merak etmeyin, siz bu maddeye el
kaldırdığınız zaman siz söylemeden de bu memurlar
mecburen sizin dediklerinizi yapacaklar, sizin aklınızdan ne geçtiğini
anlayacaklar ve size hoş görünmek adına bir kısmı Ya Lanet
olsun, uğraşmayayım ben bu işlerle. diyerek veyahut da bir
kısmı E, ne yapalım, yüce Meclis kanun çıkarmış
yani emir demiri keser. deyip sizin buyurduğunuz bu işleri
yapacaktır.
Küçücük bir örnek
verebilir miyim size arkadaşlar, bakın, siz bir küçücük
değişiklik yaptığınızda rüzgâr nasıl esiyor?
Hatırlarsanız kaçak saraya halılar koyduğunuzda bu
halıların rengi turkuazdı yani hani eskiden meşhur
kırmızı halılar döşenirdi ama şimdi Sayın
Cumhurbaşkanı böyle münasip gördü ve kaçak sarayın içine ya da
holüne turkuaz renkli halı serdi. Ne oldu Türkiye'de? Her gün
yürüdüğünüz o VIPye giriş koridorlarındaki halıların
rengine bir bakın, birdenbire değişiverdi,
kırmızı halılar gitti, yerine turkuaz halılar geldi.
Şimdi, bu
örnekten kıssadan hisse, siz eğer bu maddeyi kabul ederseniz
memurlarınız sizin aklınızdan ne geçtiğini
anlayacaklar, bir kısmı sinecekler, bir kısmı sineye
çekecekler ama yeri, zamanı geldiğinde de bunun hesabını
soracaklar. Ne zaman bunun yeri, zamanı? 7 Haziran. Onlar 7 Haziranda
bunun hesabını soracak, biz de sizi Yüce Divana göndereceğiz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bostancı.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
12.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, sanatçı Kayahana
Allahtan rahmet dilediğine ve Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının 687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Müziğimizin
büyük üstatlarından Kayahan vefat etti. Kendisine Allahtan rahmet
diliyorum, milletimizin, yakınlarının başı sağ
olsun.
Müzik bizim ortak
ruhumuzun tecessüm ettiği alanlardan birisi ve Kayahan da bu işi iyi
yapan bir sanatkârdı, nur içinde yatsın diyorum.
Biraz önce
konuşan Değerli Aytuğ Bey'in anlatımlarına
ilişkin de iki çift laf etmek istiyorum: Bu maddenin sizinle aynı
pencereden bakmayan, sizinle aynı görüşte olmayan yani size
karşı dik duran bürokratlara karşı
-çıkardığımız- bir madde olduğunu iddia ediyor.
Bunu eleştiri adına söylüyor ama ben Aytuğ Bey'e çok
teşekkür ediyorum, metnin içine gizlenmiş bir övgü de var burada. On
üç yıldır iktidarda olan AK PARTİnin bürokrasiye
dokunmadığını, son derece renkli bir bürokrat kadronun
yerinde durduğunu, herkesin aynı pencereden bakmadığını
da ifade etmiş oluyor.
Çok teşekkür
ediyorum kendisine. Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili sözlerimi
çarpıtarak bir yorumda bulundu. İzin verirseniz sataşmadan dolayı
söz istiyorum.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sataşma yok, yerimden açıklama yaptım.
BAŞKAN
Buyurunuz, kısa bir sürede cevap verirseniz sevineceğiz, lütfen.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Süreyi doldurmayacağıma söz veriyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii, güzel güzel tartışmak, güzel güzel sohbet
etmek hoş.
Ben böyle bir
şey söylemedim. Bu sizin hayal ettiğiniz bir şey olsa gerek yani
keşke AKP Hükûmeti bürokratlara dokunmasaydı, keşke bürokrasi
renkli olsaydı. Dediğinizi beyninizdeki, ruhunuzdaki olayların
bir tezahürü olarak yorumluyorum.
Bir küçücük örnek
vereceğim, Millî Eğitimdeki müdür ve müdür
yardımcılarını bile görevden aldınız Sayın
Grup Başkan Vekili. Bakın, vazgeçtim üst düzey bürokratlardan, Millî
Eğitimdeki bütün ama bütün müdür, müdür yardımcılarını
görevden aldınız ve oralara sadece
EĞİTİM-BİR-SENe kayıtlı olan ve dünyaya sizin
baktığınız pencereden bakan okul müdürlerini
atadınız. Ben daha size ne söyleyeyim?
Süremin
tamamını kullanmayacağıma Başkana söz verdiğim
için burada kesiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami
Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile
50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul
Milletvekili Gürsel Tekinin; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun;
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın; Balıkesir Milletvekili Haluk
Ahmet Gümüşün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2
Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664,
2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534,
2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı
metninde yer alan 24 üncü madde 688 sayılı Kanun Tasarısı
metni içerisine dâhil edilip görüşülerek kanunlaştığından
tasarı metninden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiş ve böylece 24üncü madde
tasarı metninden çıkartılmıştır.
25inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
26ncı madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 25/8/1999
tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 48
inci maddesinde düzenleme öngören 26 ncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
KENAN İPEK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Milyonlarca
işsizin bulunduğu Türkiye'de işsizlik fonu işini
kaybedenler için bir sigorta niteliğindedir. Ekonomik krizin
derinleşme ihtimali de göz önüne alındığında fonun bu
amaçla kullanımından sakınılması gerekmektedir. Bu
giderlerin genel bütçeden karşılanması daha uygun
olacaktır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
27nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
yasa tasarısının, 4447 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi
öngören 27'inci maddesinde geçen "sınavlarda başarılı
olan" ibaresinin "sınavlara giren", "Fondan"
ibarelerinin ise "Genel Bütçeden" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Nazmi Gür Abdullah
Levent Tüzel
Van İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI KENAN İPEK Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yoksulluğun giderek derinleştiği bir
dönemde sınava girenler arasında ayrım yapmak adil bir uygulama
olmayacaktır. Sınavlarda başarısız olmak
yurttaşlar arasında ayrım yapmayı haklı kılan bir
husus değildir. Değişiklikle uygulamadan sınava giren
herkesin faydalanması ve kaynağın genel bütçeden
karşılanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 4447
sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 28 inci maddesinde geçen
"%1 olarak alınır" ibaresinden sonra gelmek üzere "bu
fark Genel Bütçeden Fona aktarılır." ibaresinin eklenmesini ve
"yasal faizi ile birlikte geri öderler" ibaresinin "yasal
faiziyle birlikte 10 katını geri öderler" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Nazmi Gür Abdullah
Levent Tüzel
Van İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı "İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 28inci Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Aytuğ
Atıcı Sinan
Aydın Aygün Süleyman
Çelebi
Mersin Ankara İstanbul
Mehmet Hilal Kaplan Haydar Akar Musa Çam
Kocaeli Kocaeli İzmir
EK MADDE 4-
20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu kapsamında çok tehlikeli sınıfta yer
alıp ondan fazla çalışanı bulunan ve üç yıl içerisinde
ölümlü veya sürekli ya da geçici iş göremezlikle sonuçlanan iş
kazası meydana gelmeyen işyerlerinde çalışanların 5510
sayılı kanunun 81. Maddesinin c fıkrası gereğince
ödeyecekleri iş kazası ve meslek hastalıkları primi,
teşvik olarak bir sonraki takvim yılından geçerli olmak üzere ve
üç yıl süreyle %1 olarak; ölümlü iş kazası meydana gelmesi
halinde ise aynı şartlara tabi olmak üzere %3 olarak alınır.
Bu primin %1 olarak alınması halinde teşvik olarak
alınmayan %1'lik prim hazine tarafından sosyal güvenlik kurumuna
bütçeden aktarılır. Türkiye genelinde birden fazla tescilli çok
tehlikeli sınıfta yer alan işyeri bulunan işverenin
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında
çalıştırılan toplam çalışan sayısı esas
alınır.
Bu maddeye göre
teşvikten yararlanan işverenlerden birinci fıkrada belirtilen iş
kazalarını bildirmeyenlere fiil başka bir suç oluştursa
dahi 6331 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendinde belirtilen idari para cezası,
aynı maddenin üçüncü fıkra hükümlerine tabi olmaksızın on
katı olarak uygulanır. Geçmişe dair yararlanılan primler
yasal faizi ile birlikte geri alınır. Bu durumdaki işverenlere
beş yıl süre teşvik yasağı uygulanır.
Haklarında yasaklama kararı uygulananların gerçek veya tüzel kişi
olması durumuna göre; ayrıca bir şahıs şirketinde
ortak olmaları hâlinde bu şahıs şirketi hakkında da,
sermaye şirketinde ortak olmaları hâlinde ise sermayesinin
yarısından fazlasına sahip olmaları kaydıyla bu
sermaye şirketi hakkında da aynı teşvik yasağı
uygulanır.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça
belirlenir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
KENAN İPEK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Çelebi, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) İyi akşamlar değerli
arkadaşlar.
Sayın
Başkan, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, bu yasayla
ilgili bizim bütün itirazlarımız bu İşsizlik Sigortası
Fonunun kötüye kullanılmasına ilişkindir. İşsizlik
sigortasına bir göz dikilmiştir, nerede ne iş varsa, hangi
iş yapılacaksa orada işçiler için biriken paraların büyük
bir bölümü İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanıyor. Sosyal devletin gereği olarak devletin yapması
gereken, sosyal devletin yapması gereken katkıyı sosyal devlet
yapmıyor, gözünü İşsizlik Sigortası Fonuna dikmiş
durumda.
Diğer
taraftan, İşsizlik Sigortası Fonundan GAPa katkı
veriliyor, yola katkı yapılıyor, birçok vergi afları,
birçok sigorta afları, birçok şu anda ödenmeyen paraların
tamamı İşsizlik Sigortası Fonundan ödeniyor değerli
arkadaşlar. Ama Gelin, şu İşsizlik Sigortası Fonuyla
ilgili verdiğimiz önergelerle tamamı işçileri ilgilendiren daha
reel olarak, açlık sınırı altında verdiğiniz o
işsizlik maaşını, işsizlik sigortasından
aldığı maaşı düzeltelim. dediğimizde orada
iktidar frene basıyor. Gelin, bu işsiz kalan insanların
işsizlikle ilgili aldıkları maaş süresini uzatalım.
dediğimizde iktidar frene basıyor. Ama bir yere kaynak mı
aktarılacak, o kaynağı İşsizlik Sigortası
Fonundan aktarma konusunda her türlü çabayı, her türlü iradeyi
Bu konuda
işverenlerin her türlü taleplerinin karşılandığı
bir kaynak var, o kaynak da İşsizlik Sigortası Fonudur
değerli arkadaşlarım. Oysa, bu alanda gerçekten onlarla ilgili
yapılacak, o fondan yapılacak eğitim açısından,
istihdam açısından birçok projeler yarıda
bırakılıyor. Ama diğer taraftan, bununla ilgili başka
hangi talep gelirse maşallah, Çalışma Bakanımız da bu
konuda evelallah kesesi bende diye- her türlü bonkörlük onun üzerinden
yapılıyor.
Önemli olan,
işçilerin ödediği primden bonkörlük yapmak değil. Başka
yerlerden tasarruflar ederek -bu konuda Ermenekte yaşanan, Somada
yaşanan, diğer yerlerde yaşanan bu sonuçlardan sonra- sosyal devletin
gereği olarak devlet öncelikle bu uygulamayı yapsın ve sonra
devletin yaptığı görevden sonra işverene rücu edecekse
etsin. Tabii ki öyle olmalı, tabii ki birinci derecede işverenler
sorumlu, oraya rücu etsin, ama burada İşsizlik Sigortası Fonuna
göz dikiliyor; eğer işveren de battıysa, yok olduysa, o para da
İşsizlik Sigortası Fonundan batacak ve yanacak. Yazık
değil mi arkadaşlar? Ama biz bunları öneriyoruz, Komisyonda
önerdik, burada bir kez daha bu konuda önerge verdik, bu verdiğimiz
önergenin dikkate alınması hâlinde, gerçekten İşsizlik
Sigortası Fonundan elinizi çektiğinizde çok daha onurluca bir
iş yapılmış olacak.
Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısının, 4447
sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 28inci maddesinde geçen
"% 1 olarak alınır" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bu
fark Genel Bütçeden Fona aktarılır." ibaresinin eklenmesini ve
"yasal faizi ile birlikte geri öderler" ibaresinin "yasal
faiziyle birlikte 10 katını geri öderler" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
KENAN İPEK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu ceza ve
teşvik sisteminin İşsizlik Sigortası üzerinden
yapılması doğru değildir. Düzenlemenin mevcut hâliyle,
10'dan çok işçi çalıştıran çok tehlikeli sınıfta
yer alan iş yerlerinde ölümlü ya da sürekli iş göremezlikle
sonuçlanan iş kazaları üç yıl süreyle olmadığı
takdirde, İşsizlik Sigortası Fonu'nun gelirleri
azalacaktır. İşçiler ve işsizlerin "kara gün
dostu" olan İşsizlik Sigortası Fonu'nun aktüeryal
dengesinin hem de işçilerin yaşamı ve
sağlığı üzerinden bir kurguyla bozulması
yanlıştır. Bu maddeyle, kaza geçiren işçiler sakat kalma
hâlleri ile işsizlik fonundaki gelirlerin azalması yoluyla birkaç kez
haksızlığa uğratılmaktadır. Bu durum genel
bütçeyle düzenlenmelidir.
Mevcut düzenleme
bu teşvikten yararlanan ya da yararlanmayı amaçlayan
işverenleri, iş kazalarını bildirmemeye de teşvik
edecektir; zira maddenin ilk halinde öngörülen "10 katı
tutarında idari para cezası" yaptırımının
olmadığı koşullarda, işverenlerin en azından
iş kazalarını bildirmemeleri durumu
şaşırtıcı olmayacaktır. Değişiklikle bu
sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
28inci madde
kabul edilmiştir.
29uncu madde
üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 29 uncu maddesi ile 4447 Sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen Geçici 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının
sonunda yer alan "edilir" ibaresinin "edilerek Fona gelir
kaydedilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Recep
Özel
Amasya İstanbul Isparta
Osman
Aşkın Bak Ramazan
Can Hüseyin
Filiz
İstanbul Kırıkkale Çankırı
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ
Atıcı İzzet
Çetin Süleyman Çelebi Mersin Ankara İstanbul
Ali İhsan
Köktürk Haydar
Akar Özgür Özel Zonguldak Kocaeli Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 29 uncu
maddesinin ikinci fıkrasının sonuna " Ödemeler kazanın
olduğu tarihten yasanın yayımlandığı tarihe kadar
olsan süreyi de kapsar." eklenmesini; üçüncü fıkranın sonuna
" Tahsil edilen bu tutarlar Fona geri aktarılır."
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
KENAN İPEK Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ermenek
civarında faaliyeti durdurulan madenlerde çalışan işçilere
6331 Sayılı Kanunun 25inci maddesinin 6'ncı fıkrası
uyarınca, işverenler ücretlerini ödemek ya da ücretlerinde düşme
olmamak üzere başka bir iş vermekle yükümlüdür ve işverenin bu
yükümlülüğü faaliyetin (işin) durdurulması ile birlikte
başlamaktadır. Ancak maddenin mevcut hâline göre Fon'dan
yapılacak ödeme, maddenin yayımını takip eden ay
başından başlayacak, işin durdurulması ile bu tarihe
kadar geçen süre bakımından işçilere bir ödeme
yapılmayacaktır. Yapılması planlanan ödeme, işin
durdurulması tarihinden itibaren başlamalı, yapılacak tüm
ödemeler, işverenlerden yasal faiziyle tahsil edilmelidir.
Değişiklikle bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Aynı
mahiyetteki iki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı "İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 29'uncu Maddesinin sonunda yer
alan "edilir" ibaresinin "edilerek fona gelir kaydedilir."
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel (Manisa)
ve arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Naci
Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki bu iki önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
KENAN İPEK Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Özel, buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Uzun süre
Komisyonda çalıştık üzerinde, alt komisyonda ve Komisyonda.
Sayın Süleyman Çelebi burada. Alt komisyonda ve üst komisyonda diyelim-
Komisyonun kendisinde bu konuda inanılmaz uzun emekler verdik ve bazı
maddelerde Cumhuriyet Halk Partisi olarak haklı endişelerimizi,
haklı rahatsızlıklarımızı dile getirdik. Ve
bunlar sürekli dikkate alınmadı, reddedildi, zaman zaman tansiyon
yükseldi.
Şimdi,
Meclisin son iki üç günü, belki son günü olması sebebiyle, demokrasilerde
olması, iktidar tarafından aranması, zorlanması gereken ama
Adalet ve Kalkınma Partisinin pek yanından da geçmediği bir
uzlaşma kültürünü bize zaman baskısı dayatıyor. İyi ki
de dayatıyor çünkü iktidar partisi uzlaşma arayınca hayat,
hakikaten, parlamenter rejim için de, her birimiz için de çok daha iyi oluyor.
Nasıl bir
görüntüyle karşı karşıya kalıyoruz? Arkadaşlar,
bizim geçirmek istediğimiz maddeler var, sizin de olumlu katkı
yaptığınız şeyler var. Bunların üzerinde
konuşalım ve doğruları yapalım ama bizim
zorladığımız, sizin karşı çıktığınız
maddeleri geçirmek zorunda değiliz. O konularda biraz daha ortak aklı
arayalım. dendi mi, bu sefer muhalefet partileri olumlu katkı
veriyorlar. Bu sırada, kulaklar açılınca, algılar
açılınca, muhalefetin 2 kere 2 dediğine 4 dememe
geleneğinden biraz uzaklaşınca doğruları yapmaya
başlıyoruz.
Örneğin bu
madde için biz çok anlattık, çok söyledik. Ermenekte yaşanan olaydan
sonra -Soma benzeri- verilecek olan yardımlar var. Bu, İşsizlik
Sigortası Fonundan veriliyor. Bir kere, biz buna tümüyle karşıyız.
İşsizlik Sigortası Fonunun, işsiz kalan işçinin kötü
günleri için birikmiş kumbarası olduğunu düşünüyoruz;
düşünmüyoruz, realite bu. Bir çocukla karşılaştırdık
Komisyonda, Sayın Bakana en basit şekliyle anlatmaya
çalıştık, dedik ki: Arkadaşlar, kumbara çocuğun
kumbarasıdır. Bu mesele içine parayı kimin
attığından bağımsızdır,
harçlığından artırabilir, kendi babası verebilir veya
bayramlarda akrabalarından toplayabilir. Para kumbaraya girdi mi, para
çocuğun parasıdır. Siz baba olarak çocuğunuza Ayakkabın
eskimiş, bayram geldiğinde ben sana bir çift yeni ayakkabı
alacağım. dediğinizde çocuk sevindi. Bayram günü Getir
bakalım, şu kumbarayı açalım, sana onun içinden bir çift
ayakkabı alalım. derseniz bu yaptığınız iş
babalığınıza yani devletliğinize yakışmaz.
İşçilere bir para ödüyorsunuz, o parayı İşsizlik
Sigorta Fonundan ödüyorsunuz. O, işçinin kumbarası, orayı
zayıflatmaya gerek yok. Bu itirazı çok anlattık, Sayın
Bakan kabul etmedi. Aksine, bir de hata yaptılar daha sonra.
İşsizlik Sigortası Fonundan ödenen bu paralar daha sonra
ilgilisinden, şirketten tahsil edilecek ya, o tahsilatta da parayı
hazineye gelir kaydediyordunuz. Yani, verirken çocuğun kumbarasından
veriyorsunuz, geri atarken de hazineye gelir kaydediyorsunuz. Süleyman Çelebi
bunu çok anlattı, İzzet Çetin çok anlattı, Aytuğ
Atıcının dilinde tüyler bitti, benim boğazım böyle
çatallandı, dinletemedik. Ama, iktidarda olmayan o uzlaşma kültürüne
zaman baskısı dayatılınca algılar açıldı,
Doğru söylüyormuş arkadaşlar. noktasına geldik.
Önerge, şöyle
bir önergedir: Bu paranın, rücu durumunda, tekrar İşsizlik
Sigortası Fonuna devredilmesi bir hakkın teslimidir. Ama esas mesele
şudur ki: Siz işçiye bir şey yapmaya söz veriyorsanız yani
devrin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı, devletin
başı, en acılı günde çıkıp Merak etmeyin,
devletimiz güçlüdür, Hükûmetimiz vicdanlıdır. Yaralar hızla
sarılacaktır. Altı ay maaş veririz gerekirse. Ben
yaparım. dedi mi devlet gibi yapacaksın arkadaş. Sonra, onu
yapmaya gelince Ben parayı hazineden ödemem, İşsizlik
Sigortası Fonundan öderim. O fondaki para, içine parayı atan devlet
de olsa, işveren de olsa, işçi de olsa kumbara işçinin
kumbarasıdır. O kumbaraya el uzatmak devlet yönetimi
anlayışıyla, devlet geleneklerimizle ve biraz önce
anlattığım basit, net örnekle de
bağdaşmamaktadır. İşçinin parası işçinindir.
Devlet devletlik yapacaksa, baba babalık yapacaksa bunu kendi kesesinden
göstermesi lazım.
Çok sayıda
benzer önerge var. İşsizlik Sigortası Fonuna duble yollar için
el atılmasına da karşıyız, bu tip durumlarda verilen
devlet sözleri tutulurken de el atılmasına karşıyız.
İşsizlik Sigortası Fonunun gerçek amacına uygun
kullanılması gerekmektedir. Tartışma, Kıdem Tazminatı
Fonunun, Bakan tarafından savrulan, neyle sonuçlanacağının
da göstergesidir.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
29uncu maddesinin son cümlesinde yapılacak değişiklikle maddede
belirtilen hak sahiplerine İşsizlik Sigortası Fonundan
yapılan ödemelerin işverenden tahsil edildiğinde Fona gelir
kaydedilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önergeler doğrultusunda madde 29u oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
30uncu madde
üzerinde ikisi de aynı mahiyette olmak üzere iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 30 uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ
Atıcı Ramazan
Kerim Özkan Sinan
Aygün
Mersin Burdur Ankara
Haydar Akar Mehmet Hilal
Kaplan Süleyman
Çelebi
Kocaeli Kocaeli İstanbul
Musa Çam
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE ve SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Çelebi,
buyurunuz.(CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Mecliste -belki bugün
tamamlanacak belki yarın da devam eder, hiç sorun değil- önemli
yasalarda biz her zaman katkı verdik, burada da bir katkı verdik
aslında, devletin kasasına katkı verdik ama. Yersiz, hak
etmediği hâlde
Biliyorsunuz, bu bir teşvik düzenlemesi.
Kadınların, gençlerin istihdamının teşvikiyle ilgili
güzel bir madde. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak her türlü istihdamı
teşvik eden, bu konuda getirilen bütün önerilere katkı veren bir
partiyiz.
Burada problem ne? Bu madde
getirildiğinde duyarlılıklarına teşekkür ediyorum
Komisyon üyelerimizin, bu sürece katkı verenlerin. Yersiz, böyle istihdam
yapmadığı hâlde yani kadın istihdamı yapmadığı
hâlde, genç istihdamı yapmadığı hâlde yapmış gibi
parasını alan iş adamlarına af getiren bir düzenlemeydi bu.
Devletin kasasından tam 77 milyon lirayı, eski parayla 77 katrilyon
lira parayı affeden bir düzenlemeydi. Şimdi, bugün gelinen noktada en
azından affı kaldırdık. Komisyondaki arkadaşlarla üç
saat bu konuyu müzakere ettik. Burada katkı veren ve duyarlılık
gösteren arkadaşlara da teşekkür ediyorum. Ama, sonuçta faizi kaldı.
Yani, aslında, o arada bu parayı haksız elde ettikleri hâlde, bu
parayla ilgili haksız kazanç elde edildiği hâlde bu paranın
faizinin de silinmemesini öneriyoruz. Yani -bizim derdimiz- şu anda,
bazı maddelerde 5 milyon liralık, 10 milyon liralık, 20 milyon
liralık bu anlamda emekçiler açısından devlete katkı
verecek düzenlemeler konusunda direnmeyi görüyorum ama devletin bu konuda,
zarara uğratılması konusunda nasıl bir duyarlılık
gösterdiğimizi de bir kez daha takdirinize sunuyorum. Eğer bu maddeyi
eski hâliyle geçseydik, devlet 76 milyonunu haksız yere bu kazancı
elde eden sermayeye teslim edecekti.
İşte, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak
duruş noktamız bu değerli arkadaşlar. Bizim haksız
kazançlara karşı duruşumuz bu noktadadır, yoksa
teşvikin yapılmasına, istihdamın sağlanmasına
asla karşı değiliz. Ama, yapılmadığı hâlde
yapılmış gibi gösterilerek haksız kazanç elde etme
konusunda da taviz vermeyiz. Bu konuda direndik. Bu konuda -bu
direnişimizin sonucu- katkı veren arkadaşlarıma, devletin
kasasını bu anlamda başka yere aktarmayan arkadaşlara bir
kez daha bu kürsüden teşekkür ediyorum. Ama, bu kanunun nasıl bir
düzenlemeyle, nasıl bir mantıkla buralara geldiğini de bu
kürsüden söylemek istedim. Çünkü buna benzer birçok düzenleme bu yasada var,
bunları sırası geldikçe söyleyeceğiz. Bir dipnot
düşmek, tarihe not düşmek adına bunları yapıyoruz.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Hukuk
devleti ve hukukun temel prensiplerine aykırı olarak düzenlenen bu
maddede yasaya aykırı bir yararlanmanın yasa
değişikliğiyle "usulüne uygun yararlanma"
sayılarak uygun hâle getirilmesi söz konusudur. "Ortalama
sigortalı sayısının yanlış
hesaplanması" tespiti olanaklı olmayan, bir gerekçedir.
İşverenlere yönelik "af niteliğinde olan bu madde
İşsizlik Sigortası Fonu'nu açıkça zarara uğratmaktadır.
Değişiklikle bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
30uncu madde kabul edilmiştir.
Böylece,
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm 31 ila 60ıncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci
bölüm üzerinde gruplar adına konuşacak olan ilk konuşmacı
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Özgür Özeldir.
Buyurunuz
Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İkinci
bölüm üzerinde söz almış durumdayım. İkinci bölümde pek çok
madde var. Biraz önce de arz ettiğim gibi, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak... Önce, 13 Mayıs faciasından önce verdiğimiz
araştırma önergesinin iktidar partisi tarafından kabul edilmeyişi;
üzücü, hepimizi derinden yaralayan, Türkiyedeki herkesin yüreklerini yakan
faciadan sonra, iktidar partisinin de verdiği önergeyle
birleştirilerek Mecliste kurulan bir araştırma komisyonu;
ardından hem devrin Başbakanının hem tüm yetkililerin,
bakanların verdiği sözlerle Somadaki durumun bir daha
yaşanmaması için verilen bir Soma kanun teklifi ve tarih 30
Mayıs 2014. O gün, Türkiyede herkes ve özellikle Somadaki madenciler,
kendisine verilen devlet sözlerinin tutulacağını,
yaralarının hızla sarılacağını, benzer bir
facianın bir daha yaşanmasına da Türkiye Cumhuriyeti devletinin
izin vermeyeceğini düşünüyordu, hepimiz de bu konuda Hükûmete ve
bürokrasiye gereken desteği vermeye hazırdık. 30 Mayıs günü
bu sözler verildiğinde madenciler Somada oturma eylemi
yapıyorlardı ve iktidar partisinin genel başkan
yardımcıları, halkla iletişim bölümünden yetkililer,
milletvekillerimiz, 10 kişilik bir heyet Somaya geldiler ve müjdeli
haberi verdiler, dediler ki: Sizin bütün sorunlarınızı
çözeceğiz. Biz de oradaydık, bir kenardan izliyorduk. Madenciler
sordular: Ne zaman çözeceksiniz? Salih Kapusuz dedi ki: Beş-altı
gün, bir hafta içinde biz bunu çözeriz. O sırada yandan uyaranlar oldu,
Sayın Kapusuz On Meclis günü diyelim. dedi. On Meclis günü; haftada üç
gün çalışırsa, bilemediniz üç hafta. Bunun üzerine madenciler
oturma eylemlerine son verdiler ve o on Meclis günü yüz takvim gününe
dönüştü. Araya, 18 maddelik kanun teklifi bir yanda dururken, tüp bebek
uygulamasının üçüncü tekrarında alınacak katılım
payının artırılmasından, filanca ilçedeki emlak
vergisiyle ilgili geriye dönük düzenlemelere kadar neler neler geldi, o
Komisyonun raporunun içine girdi. Biz, Soma maddelerini ayıklayalım,
18 maddeyi ayrı görüşelim dedik, bunu bütün muhalefet partileri
ayrı ayrı söylediler, iktidar reddetti. Âdeta Somada verilen sözler,
kendi istediği birtakım düzenlemeleri, örneğin, o gün için,
paralel yapıyla mücadele adına hukuken verilmiş kararların
iki yıl uygulanmaması gibi akıl almaz işleri -ki sonradan
Anayasa Mahkemesi tarafından bozulacaktı- geçirmek adına
ellerinde rehin olarak tutuldu. Muhalefet Soma dedi, siz başka
şeyler söylediniz ama 10 Eylüle kadar bu yasa geçmedi,10 Eylül tarihinde
yasalaştı. Yasalaştığında döndük baktık -verilen
sözleri 3 kategoriye ayırırsak- bu sözlerden, hayatını
kaybeden madencilerin ailelerine verilen sözler nispeten, diğerlerine göre
oransal olarak daha fazla tutulmuştu. Mevcut madencilere verilen sözler
kısmen tutulmuştu. Ama işçi sağlığı ve
iş güvenliği adına verilen sözlerin hiçbir tanesi
tutulmamış, o konuda âdeta bir arpa boyu yol
alınmamıştı.
Bu düzenlemelerin
yapılmaması bir yana, bir yanda da Soma Komisyonu
çalışıyordu. 4 partiden milletvekillerinin, Manisa
milletvekillerinin inanılmaz özverisiyle, Komisyondaki tüm milletvekillerinin
özverisiyle çalıştı. 1.250 sayfalık bir rapor
yazıldı, yabana atılmayacak bir rapor. Raporda, muhalefetin
Yazalım. deyip iktidarın katılamadığı
kısımlar oldu, ona da rapor kadar bir muhalefet şerhi
yazıldı. Ama bunlar konuşulurken daha rapor bile
yazılmadan, biz, Somada yaşananlar bir daha
yaşanmasın.la ilgili Meclis iradesini ortaya çıkaramadan, o
konuda biz oyalanırken Ermenek yaşandı. Ermenekten sonra biraz
daha duyarlılık arttı gibi oldu, Ermenekle ilgili bir kanun
çıkarılacaktı, işte, o kanunun uzantısı
buralarda, Ermeneke verilen sözlerin de bir kısmı burada tutulmaya
çalışılıyor.
Ama hazin olan,
sıkıntılı olan, hepimizi üzen mesele şudur: Soma
Komisyonu 4 partiden oluşan 17 kişilik bir Komisyon. Hani iktidar
partisi son seçimlerde aldığı yüzde 47 oyla, 2 kişiden
1inin oyunu alıyorum. diyor da neredeyse ülkedeki rejimi
değiştirecek gücü kendinde görüyor ve savunmayı millî iradeye
dayandırıyor ya, bu Komisyonun arkasındaki millî irade, Meclis
aritmetiğine bakarsanız, yüzde 100dür, normalde de zaten yüzde
94lük bir yansıması vardı herhâlde Meclise, böyle bir millî
irade. 4 parti burada, uzlaşıyla kurulmuş, 4 partinin
milletvekilleri çalışmış, 1.250 sayfada mutabakat var, 135
sayfasında çözüm önerileri var. Hatta demişiz ki: 135 sayfa çözüm
önerisi var, bürokrasimiz yorulur, üzülür, biraz detaylı olabilir bu
kısımlar, 13 sayfalık da özet çıkarmışız,
önce buraya bakarlar, detayı içeride bulurlar diye.
Maden Kanunu
çıkacak, Maden Kanununu bekliyoruz ama tabii, burada Komisyon
Başkanı Sayın Ali Rıza Alaboyunun hakkını teslim
edelim, onun da çok üstünde durduğu, bizim de
ortaklaştığımız
Bir kere, madenlerle ilgili
madencilik bakanlığının kurulması lazım çünkü
Enerji Bakanlığı enerjiyi yani çıktıyı esas
alıyor, odağa alıyor ama tabii kaynakları yani madeni tali
bir unsur, bir girdi olarak görüyor, bu yüzden de onun üzerine
yoğunlaşamıyor. Bir madencilik bakanlığı kurulsun
önerimiz vardı mesela içinde başlı başına.
Kömür kanunu
Amerikada 5 bin sayfaydı, Ukraynayı inceledik 3 bin sayfa falandı.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde kömür kanunları binlerce sayfa,
Türkiyede kömürle ilgili mevzuat 18,5tan 19 sayfa. Burada detaylı bir
çalışma yapılmasını önerdik.
Bunun
yanında, Somadaki facianın eski bir üretim alanında biriken
gazlardan ve o gazların ölçülmemesinden, o alanın kendi hâline terk
edilmesinden ve oradan fışkıran gazların bir
ihmalkârlık veya işte alev sızdırmaz cihazların
kullanıldığının ilgili bakanlık tarafından
yeterince denetlenmemesi sonucunda patlamanın tetiklendiği falan
düşünülüyordu. Yani eski imalatlarda biriken gazlara bir şey
yapılması lazımdı. Bu eski imalat meselesi Ermenekteki
Uyar Madende de biriken su olarak karşımıza
çıkmıştı. Yani eskide bıraktığınız
imalatta ne olduğuna bakmalıydınız. Gazlar için de metan
drenajı mutlaka dikkate alınması gereken bir unsurdu.
Bunların
üzerinde ortaklaştık, söyledik. Maden Yasası çıkarken
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının bulunduğu komisyona gittik,
baktık, Soma Komisyonu raporunun kapağı
kaldırılmamış. Dedik ki: Bu nasıl olur?, dediler ki:
Bürokrasi inceliyor, biz bakacağız, ileride yaparız. falan. Bu
kanunun çıkarılacağı yere gittik, o gün Sayın Bakana
vekâlet eden değerli bürokrat arkadaşımız Soma Komisyonu
raporuna erişemediğini söyledi. O laf söylendikten otuz beş gün
önce bütün basının elinde vardı, Sayın Alaboyun basına
tanıtmıştı ama rapora erişememişlerdi.
Gelinen noktada,
Meclisi kapatıyoruz, 23üncü Dönemle ortak bir kadere ve ortak bir kedere
imza atmak üzereyiz. 23üncü Dönem 2010 yılında yaşanan elim
kazadan sonra bir araştırma komisyonu kurmuş, o komisyon güzel
bir rapor yazmış, 23üncü Dönem 2010 yılında kurulan o
komisyon raporunu görüşemeden kapanmış gitmiş. Sonra, ta
Soma gelene kadar beklemişiz ve biz bir daha komisyon kurmuşuz. Çok
üzgünüz ki o komisyonun raporu da 23üncü dönemde olduğu gibi,
sayfası bile açılmadan, oradan yararlanılmadan, burada müzakere
edilemeden, Sayın Ali Rıza Alaboyun Komisyon Başkanı olarak
burada on dakika düşüncelerini söyleyemeden, Komisyon üyelerimiz teker
teker gelip burada kendi düşüncelerini ifade etmeden ve en kötüsü bu
söylediklerimiz, bu yazdıklarımız dikkate alınıp da
kanunlaşmadan kapanıyor. 25inci Dönemde bir endişe içindeyim.
Biz kaderini paylaştık önceki dönemle ama 25inci Dönem kederimizi
paylaşmasın. Lütfen, birilerinin artık sağduyulu
davranması lazım, devlet ciddiyetiyle davranması lazım ve
bundan sonraki süreçte bu Komisyon raporunun değerlendirilmemiş
olmasının hüznü ve kederinin gelecek Parlamentoda olmaması
lazım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu Komisyon raporunu kurulacak
olan Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ilk iş olarak ilgili
bakanlıklar tarafından yasalaştırarak getirmenin Meclise
sözünü veriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Erol Dora.
Buyurunuz
Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 687
sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Halkların Demokratik
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tasarıya
göre, ölümlü iş kazası meydana gelen maden iş yerlerinde kusuru
yargı kararıyla tespit edilen işveren, mahkeme tarafından
iki yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanıyor.
Değerli
milletvekilleri, madenlerde yaşanan iş cinayetlerinin
başlıca sebepleri arasında taşeronlaştırma,
üretim zorlanması ve redevansa değinmek istiyorum.
Taşeronlaştırma,
işçilere dönük sendikal hak ihlalleri, ekonomik ve sosyal hak
kayıpları yanında işçi ölümlerine de neden olmaktadır.
Özellikle madencilik sektöründe çok ilkel bir şekilde hayata geçirilen
taşeronlaştırma sonucu ortaya çıkan aşırı
hırs ve denetimsizlik maden kazalarına davetiye
çıkarmaktadır.
Bir diğer
konu üretim zorlaması. Maden şirketleri en az maliyetle ne kadar çok
kömür çıkarırsa o kadar çok kazanıyor. Böylece işçilerin
beş dakika soluklandıklarında bile alelacele işe
koşuldukları bir emek cehennemi yaratılmaktadır. Buna ek
olarak, redevans sistemiyle de kamuya ait olan madenler dolaylı olarak
özelleştirilmiş, kamunun taşeronu hâline getirilen bu özel
teşebbüslere büyük kamu imkânları sunulmuştur.
Değerli
milletvekilleri, tasarıda işçi sağlığı ve iş
güvenliğiyle ilgili kısmi ve yetersiz birkaç iyileştirmeye yer
verilirken, işverenlere çok sayıda af ve erteleme getiren,
işçileri ise esnek koşullarda çalışmaya iten düzenlemeler
öngörülmüştür. Tasarı hazırlanırken emek ve meslek
örgütlerinin görüşleri alınmadığı gibi, tasarı
bir işçi sağlığı ve güvenliği paketi olmaktan
çıkmış, işverenlere af, işçilere esneklik paketine
dönüşmüştür. Toplu işçi katliamlarına göz yummuştur.
Bir şirketin iki yıl ihalelerden mahrum bırakılması
caydırıcı bir ceza değildir. İki yıl ihaleye
girmemekle insan sağlığına önem veren bir şirket
hâline gelinemeyeceğini en iyi Sayın Çalışma Bakanı
bilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tasarı işçi cinayetlerini önlemekte yetersizdir.
Türkiye, çalışma yaşamı koşulları
açısından hem Hükûmetin hem de kamuoyunun olağanüstü
hassasiyetle üzerine eğilmesi gereken son derece olumsuz bir tabloyla
karşı karşıyadır. İş cinayetlerinde,
işçi ölümlerinde dünyada en üst sıralardadır. Özellikle AKPnin
iktidara gelmesiyle artan iş kazaları açısından bakacak
olursak, 2003 yılında günde ortalama 3 işçi
yaşamını yitirmekteyken bugün bu sayı 5 ile 7 işçiye
kadar çıkmıştır. 55 ve 161 sayılı ILO Sözleşmelerinin
2004 yılında kabulünden 2010 yılında 6331 sayılı
İş Güvenliği Yasasının kabul edilmesine kadar geçen sürede
iş kazası sayısı her yıl ortalama 75 bin
civarındadır. AKP Hükûmetinin on iki yıllık iktidarı
döneminde en az 14.668 işçi yaşamını yitirmiştir.
Yalnızca 2014 yılı içerisinde iş kazalarından
hayatını kaybeden işçilerin sayısı en az 1.886
kişidir. İş cinayetleri inşaat, maden, tarım ve
taşımacılık iş kollarında; mevsimlik
çalışmanın sendikasız, örgütsüz ve güvencesiz
çalışma koşullarının hâkim olduğu iş kollarında
yoğunlaşmıştır. Meslek hastalıkları ise
çağın gizlenen salgınıdır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'de en çok iş cinayeti büyük madenci
katliamının yaşandığı Manisa'da meydana
gelmiştir. Yine, sanayinin merkezi olan İstanbul'da ve hemen her
sektörde yoğun iş cinayeti yaşanmıştır.
Zonguldak, Karaman, Isparta, Elâzığ ve Şırnak'ta maden;
Antalya'da konaklama ve organize sanayi; Adana, Düzce, Isparta, Muğla,
Aydın, Şanlıurfa ve Mersin'de tarım; Ankara, Gaziantep,
Tekirdağ, Samsun, Malatya, Kayseride organize sanayi; Bursa ve Mersin'de
metal; Kocaeli'nde kimya; Konya'da gıda ve İzmir'de tersane kazaları
öne çıkmaktadır. Tarım, inşaat, enerji,
taşımacılık, belediye, ticaret ve eğitim iş
kollarındaki cinayetler ise ülkenin her şehrinde
yaşanmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işçilik maliyeti kategorisi
içindeki ücret, kıdem tazminatı, sosyal haklar, iş güvencesi,
işçi sağlığı ve çalışma güvenliği
tedbirlerini büyüme ve istikrarı tehdit eden unsurlar olarak görme
alışkanlığı hem Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesine
hem de ulusal sanayi stratejisine hâkim olmuştur. Emekçilerin aleyhine olan
bu temel yaklaşım iş cinayetlerinin artmasındaki temel
politika belirleyeni olmaya devam etmektedir. Bu tasarıyla
Çalışma Bakanlığı üzerinde bulunan yükümlülükleri
dağıtılarak işverenlere âdeta cezasızlık
imkânı getirilmektedir. Tasarının bu hâliyle yasalaşması
durumunda, iş yerlerindeki yükümlülüklerini piyasa şartlarında
temin ettiği çeşitli firmalara devretmiş olan işverenler
açısından âdeta cezasızlık imkânı getirilmiş olacaktır. Böylesi
bir süreçte de iş kazalarının artış eğiliminin
gelişerek devam edeceği kolaylıkla söylenebilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işçi sağlığı ve güvenliğinin
gerçek anlamda sağlanabilmesi için özgür ve demokratik bir sendikal
örgütlenmenin önünü açmaktan uzak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu
İş Sözleşmesi Kanunu yeniden düzenlenmeli, özgürlükçü ve
katılımcı bir demokratik düzenleme gerçekleştirilmelidir.
İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin
uygulamada denetlenebilmesi sendikalar eliyle işçi denetimi yoluyla
doğrudan demokratik denetim sistemlerinin geliştirilmesinden
geçmektedir. İşçi sağlığı ve güvenliğinin
işletme düzeyinde etkin olmasının koşullarından en
önemlisi budur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarıyla işçilerin gece çalışma süresi
on bir saate kadar çıkabilmektedir. Son derece ihlal edilmeye açık
hâle getirilen gece çalışma saatleri işçi
sağlığını tehdit eden yeni bir unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır. Hizmetler ve tarım
sektöründe işçiler geceleri on bir saate kadar çalıştırılabilecek
ve haftalık kırk beş saat geçilmediği sürece de
işçilere fazla mesai ödenmeyecektir. Söz konusu düzenlemenin Avrupa
Birliği direktifleriyle uyumlu olduğu öne sürülse de bu düzenleme
Avrupa Parlamentosu ve Konseyi direktifiyle uyumlu değildir.
Direktifin 8'inci maddesine göre, gece
işçileri için normal çalışma saatlerinin herhangi bir yirmi dört
saatlik süre içinde ortalama sekiz saati geçmemesi gerekirken, işleri
ağır fiziksel ve zihinsel baskı veya özel tehlike içeren gece
işçilerinin gece çalışmasını icra etmeleri
esnasındaki herhangi bir yirmi dört saatlik sürede sekiz saatten fazla
çalışmaması gerekmektedir. Oysa tasarıyla sanayiden
sayılmayan işlerde çalışan tüm işçiler için gece
çalışma süresini on bir saate kadar artırabilen bir düzenlemeye
gidilmekte, gece ve gündüz çalışmaları arasında hiçbir fark
kalmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, çocuk
hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların
doğuştan sahip olduğu eğitim, sağlık,
yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye
karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta
kullanılan evrensel bir kavramdır.
14
yaşını doldurmamış tüm çocukların sanat, kültür
ve reklam faaliyetlerinde günde beş, haftada otuz saate kadar
çalıştırılabilmelerine olanak sağlayan bu tasarı,
yoğun çocuk emeği sömürüsüne kapı aralamaktadır. Tasarı
bu hâliyle de uluslararası direktif ve sözleşmelere de uygun
değildir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasasında kendisini
demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlayan Türkiye'nin,
işçilerin can güvenliklerinin sağlanması, insan hak ve
özgürlüklerini, insan ve çevre sağlığını garanti
altına alma amacında olan evrensel hukuku referans alan
uluslararası sözleşmelere sırtını dönmesi elbette
kabul edilemez.
Bu bağlamda,
uluslararası bilimsel ve teknik esaslarda bir madenciliği ve
işçi güvenliğini öngören çevresel ve sosyal boyutlarda bir
gelişmeyi sağlayacak daha kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç
bulunduğunu bir kez daha hatırlatıyor, bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Dora.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Faruk Bal.
Sayın Bal,
şahsınız adına da söz talebiniz olmuş, ikisini
birleştiriyorum arzu ederseniz.
Buyurunuz efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
FARUK BAL (Konya) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, hain
bir saldırı sonunda şehit edilen İstanbul Savcısı
Mehmet Selim Kiraz meslektaşıma Cenab-ı Allahtan rahmet
diliyorum.
Keza, Türk pop
sanatının önemli bir ustası olan Kayahanı kaybettik,
Cenab-ı Allah rahmet eylesin, sevenlerinin başı sağ olsun.
Evet, on sekiz
yıldır özlediğimiz rahmetli Başbuğumuzu da minnetle,
şükranla anıyorum. Türk siyaset hayatı onun ferasetli
bakış açısına ihtiyaç duymaktadır. Rahmetli
Başbuğumuza da Cenab-ı Allahtan niyazda bulunuyorum,
mekânı cennet olsun, kabri nurla dolsun.
Değerli
arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi, sonuna geldiğimiz
24üncü Dönemde doğru bildiği her şeyi söylemiş,
inandığı her sözün arkasında durmuş ve Hükûmetin
getirmiş olduğu kanun tasarılarına, destek verdiği
tekliflerine kendi siyasi görüşü içerisinde değerlendirme yaparak
olumlu veya olumsuz bakış açısıyla muhalefetini
yapmıştır. Bu kanun tasarısına da Milliyetçi Hareket
Partisi genel olarak olumlu bakmaktadır. AKP iktidarından aş ve
iş bekleyen milletimizin özellikle iş dünyasında, iş
güvenliğinde ve iş barışında önemli
katkıları bulunacak olan bu tasarıya Sayın Bakanın da
pozitif bakış açısıyla müzakereler
yapılmıştır. Genel olarak Milliyetçi Hareket Partisi bu
kanun tasarısına torba kanun olması nedeniyle eleştirisini
yapmıştır ancak olumlu bakmaktadır, desteğini
vermektedir.
Ben, bu vesileyle
24üncü Dönemde bir muhasebe yapılması gerektiğine
inanıyorum. 2011 yılında yapılmış olan seçimlerde
Türkiyenin gündeminde bir Anayasa değişikliği vardı.
Milletimiz 12 Eylül darbe Anayasasından kurtulmak, demokratik
değerlerle barışık, millî birliği ve
kardeşliği güçlendiren, temel hak ve özgürlükleri genişleten bir
anayasa bekliyordu. Sayın Genel Başkanımız Devlet
Bahçelinin 2007 ve 2010 yıllarında yapmış olduğu
konuşmalarda verdiği perspektif dâhilinde nihayet Meclis
Başkanının inisiyatifiyle bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu
kurulmuştur.
Değerli
milletvekilleri, bu Komisyon cumhuriyet tarihinde, Anayasa yapım sürecinde
en doğru ve en makul çalışma yöntemlerini benimsemiş ve
halkın anayasa yapımına katkısını alabilmek için
ciddi bir çaba sarf etmiştir. Bu çerçeve içerisinde, 20 bin sayfadan fazla
görüş, öneri ve teklifi en azından veri havuzu olarak toplayabilmiştir.
Anayasa
yapımında, bildiğiniz gibi, 5 ayrı bölüm
bulunmaktadır. Bu bölümlerden birincisi temel hak ve hürriyetleri
kapsamaktadır; ikincisi yasama, üçüncüsü yürütme, dördüncüsü yargı ve
beşincisi de genel idaredir. Bu minval üzerine görüşmeler yapılırken
birinci bölümde çok büyük bir başarı sağlandı, 82 maddenin
görüşülmesinden sonra 60 maddede mutabakat temin edildi. Bu, herhâlde
AKPyi ürkütmüş olacaktır ki bu mutabakat ortamını
bozabilmek amacıyla başkanlık sistemi adı altında
bir ucube teklifi ortaya koydu ve başkanlık sistemi parlamenter
sistemden kökü itibarıyla, esası itibarıyla farklı
olduğundan, yasama, yürütme, yargı ve genel idare bölümlerinde
mutabakat sağlanmasını kesinlikle engellemiş ve Anayasa
Uzlaşma Komisyonunun önüne bir takoz olarak konulmuştur.
AKPnin
başkanlık sistemi adını vermiş olduğu sistem,
bir sistem değildir. Sayın Cumhurbaşkanının
şimdilerde ifade ettiği, prangadan kurtulma diye tabir ettiği,
denge ve denetim mekanizmalarını bozarak tek kişinin
hükümranlığını sağlayacak bir sistemdir.
Bakınız,
AKPnin başkanlık sistemi adı altında önerdiği
sistem nasıl tek kişilik bir diktatörlük yaratıyor?
Başkanlık sistemlerinde başkan ile yasama meclisi arasında
sert kuvvetler ayrılığı bulunmaktadır ve her ikisinin
seçimi farklı tarihlerde yapılır ki başkanın
seçildiği tarihte inşa edilecek olan yasama meclisi
başkanın kontrolü ve vesayetinde olmasın diye. İşte bu
temel kural AKP tarafından ihlal edilmektedir, başkan ile tek
kanatlı meclisin seçimi aynı tarihte yapılacaktır.
Eğer bugünkü kulislere, basına düşen bilgileri birlikte
değerlendirecek olursak, Sayın Cumhurbaşkanı şimdi 400
milletvekili isterken AKPye, bunun gerçekleşmesi hâlinde 400 tane
milletvekilini nasıl seçeceğine dair, işte, Çankayada bir ofis
tutmuş, orada milletvekillerinin isimlerini de kendisi belirliyor. Bu
doğru ise, başkanlık sistemine de geçilirse, Recep Tayyip
Erdoğan da başkan olursa o takdirde bu Meclis yani yasama Meclisi
nasıl, başkana karşı bir denge ve denetim aracı
olabilecektir? Böyle bir şey eşyanın tabiatına
aykırıdır. Dolayısıyla, başkanın vesayetinde
bir yasama Meclisi yapılıyor ki bu başkaca hiçbir ihtimal olmasa
bile doğrudan doğruya Yasama Meclisi artı başkan
eşittir diktatörlük anlamına gelmektedir.
Ama AKP bununla da
yetinmiyor. Meclis ne yaparsa yapsın, ayrıca, başkana kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi veriyor. Yani tek imzayla kararnameler
çıkararak kanun ihdas etme, kanun yapma yetkisini veriyor ki bu, Meclisin
ana görevini elinden almak anlamına geliyor.
Demek ki denge ve
denetim araçları dediğimiz araçları pranga olarak niteleyen
başkan, AKPnin teklifine göre yargı organından da kurtulmak
istiyor. Yargı organını da pranga olarak görmekte ve o çerçeve
içerisinde de bakın, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu için
nasıl bir öneride bulunuyor? Başkan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulundan 22 üyeden 16 tanesini kendisi veya nüfuzu altındaki Meclise
atama suretiyle getirecek, Anayasa Mahkemesinin 17 üyesinden 8ini başkan
veya vesayeti altındaki Meclis seçecek, Danıştaya ve
Yargıtaya da dörtte 1 oranında üye atayabilecek.
Değerli
arkadaşlarım, bunun özü, sözü, adı tektir, güçlerin
birleştiği bir sistemdir. Güçlerin birleştiği sistem
dediğimiz bu sistemin üç kelimeden ibaret olmadığını
anayasa hukuku bilenlerin hepsi idrak eder. Bunun adı tam bir
diktatörlüktür.
İşte,
böyle bir ortamda başkanlık sistemini getiremeyeceğini anlayan
AKP anayasa çalışmalarını boğdu ve milletin 24üncü
Dönem Parlamentosundan beklemiş olduğu yeni bir anayasa
yapılmasını engellemiş oldu.
Değerli arkadaşlarım, bunu da tabii
kendisi yapmadı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının
olmayan yetkisini varmış gibi göstererek Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından müteakip toplantı tarihini verdirmemek suretiyle
fiilen Anayasa Uzlaşma Komisyonunu ortadan kaldırmak istedi ancak 3
muhalefet partisi bu oyunu fark ederek AKPyi müteakip toplantılara davet
etti, gelmediği için AKP, Uzlaşma Komisyonunun Yönergesinin 15inci
maddesi uyarınca komisyondan çekilmiş sayıldı.
Değerli arkadaşlarım, yine bu dönemde çok
vahim olaylar oldu. Bu vahim olayları şunun için anlatıyorum:
Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekili arkadaşlarım
bundan alınabilir ama vicdan muhasebesine ihtiyaçları var. Çünkü her
fani ölümlüdür, her siyasi hayat da ölümlüdür; bu koltuklarda ilanihaye hiç
kimse oturmamıştır. İçimizden, içinizden bugün Mecliste son
günü olanlar, yeni dönemde olmayacak olanlar vardır; o olmayacak olanlar
ve yer alacak olanların muhasebesini yapabilmeleri için Türkiyenin
bazı önemli konularını hatırlatarak sizleri bir vicdan
muhasebesine davet etmek istiyorum.
Bu Meclis döneminde Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas
kurulmuştur. Kumpas kurulduğunu söyleyen dönemin
Başbakanıdır, aynı dönemin Başbakanı,
şimdiki Cumhurbaşkanı o kumpasın savcısıyım
diyecek kadar yargıyı eğip büken ve Silahlı Kuvvetler
üzerinde böyle bir yargısal operasyonun yapılmasını tahrik
eden kişidir.
Bu dönemde, değerli arkadaşlarım,
İnternete düşen 27 adet, Başbakana suikast
yapıldığı iddiası vardır. Allah aşkına,
Başbakana suikast yapılacak da bunun adli sonucu olmayacak; böyle bir
ihtimal düşünülebilir mi? Demek ki Başbakana suikast iddiası
dahi bir propaganda aracı olarak kullanılmış ve Türkiye'de
siyasi ahlak yerlere kadar sürüklenmiş, bu şekilde işin
cılkı çıkarılmıştır.
Yine, bu dönemde,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin beynine girilmiştir. Bütün harp öncesi,
harp sonrası, seferberlik dâhil olmak üzere gizli planların
bulunduğu kripto odasına girilmiştir, Sayın Başbakan
Yardımcısına suikast iddiasıyla girilmiştir,
tahkikatın sonunda böyle bir şeyin olmadığı da ortaya
çıkmıştır. Daha sonra bu suikast iddiasıyla girilen
kripto odasından elde edilen bilgilerin başka yerlere servis
edildiği iddiası vardır, bu iddia da boşluktadır. Bu
kadar vahim bir olaya Türkiye Büyük Millet Meclisi el koyabilmeliydi.
Yine, bu dönemde,
basın, tarihinde görülmemiş bir şekilde baskı altına
alınmıştır. 2 bin civarında köşe yazarı,
Ankara bölge temsilcisi, İstanbul bölge temsilcisi, muhabir vesaire
işinden gücünden edilmiştir. Önemli basın kuruluşlarına
mali ve sigorta teftişleri nedeniyle tehditler
yağdırılmış ve basın milletin gözü,
kulağı ve dili olmaktan çıkarılmıştır.
Bu dönemde,
etnisitelere, inançlara, mesleklere göre insanlar
kutuplaştırılmış,
inatlaştırılmış,
zıtlaştırılmış ve bir gerginlik ortamı
yaratılmıştır. Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç bile Biz belki bir miktar oy alıyoruz ama bizi
sevmeyenlerin niçin sevmediğini anlayamıyoruz. şeklinde bir öz
eleştiri bile yapmak durumunda kalmıştır.
Yine, bu dönemde,
uluslararası hukuktan doğan Süleyman Şah Türbesi bir Türk
toprağı iken bugün PKK uzantısı PYDnin hükümran
olduğu kanton denilen bir bölgeye, Abdullah Öcalan posterlerinin
altına gömülmek gibi haysiyetsiz bir duruma düşülebilmiştir.
Türkiye'de Lozan
Anlaşmasının ortaya koymuş olduğu bir
uluslararası hukuk mevzusu vardır. Bizim kara sularımız
sınırları içerisinde bulunan 16 tane, Lozana göre sahipsiz
kayalık diye bilinen ada Yunanistan tarafından işgal
edilmiştir. 1990lı yıllarda harp meselesi hâline gelen bu
adalarla ilgili AKP Hükûmetinin kılı
kıpırdamamıştır.
Cinayetler
artmıştır, kadın-çocuk cinayetleri
artmıştır, istismarlar artmıştır; bonzai ve
uyuşturucu artmıştır; terör örgütü
legalleşmiştir, dağdaki eşkıya şehre inmiş,
mahkeme kurmuştur, asayiş toplantısı yapmaktadır, polis
kuvvetlerini oluşturmuştur, vali tayin etmekte, bayrak indirmekte,
şehitlik kurmaktadır; işsizlik patlamıştır bu
dönemde. 77 milyondan 8 milyonu açlık sınırının
altında yaşamaya mahkûm edilmiştir, 46 milyon insan yoksulluk
sınırının altında yaşamaya mahkûm
edilmiştir. Ama bunun yanı sıra nevzuhur zenginler
peydahlanmıştır. Dünyada dolar milyarderinin sayısı on
iki yılda artan başka bir ülke yoktur, o da Türkiye'dedir. Türkiye,
2002 yılında 4 tane olan dolar milyarderini bu yıl
itibarıyla 37ye çıkarmıştır. Yani hanı
yağmadan beslenen dolar milyarderi türetmiştir AKP iktidarı.
İşte,
böyle bir iktidarda AKP grubu kendi içerisinde, kendi yarattığı
Hükûmeti, kendi parti tüzüğü içerisinde dengeleyememiştir,
denetleyememiştir. Kendi bakanlarından hesap sorsaydı -4
bakandan- bizim hesap sormamıza gerek kalmazdı. Kendi
bakanlarının çocuklarından hesap sorsaydı, bu Meclis bu
kadar gerilmezdi. Sıfırlanamayan paraların hesabı bizim
kadar olduğu gibi sizin de hesabınızdır. Siz
sormadınız bu hesabı, biz sorduk, sizin hepinize inşallah 7
Haziran tarihinde bu millet hesabını soracaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) O günün hesaplaşması içerisinde gelecek dönemde
aramızda olmayacak arkadaşlara hayatlarında başarılar
diliyorum. Önümüzdeki dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Türk
milletine daha verimli bir çalışma yapma ortamı nasip etmesi
niyazıyla hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bal.
Hükûmet adına
Sayın Çelik.
Buyurunuz efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasasıyla ilgili ve
çalışma hayatıyla ilgili önemli düzenlemeleri içeren yasa tasarısıyla
ilgili birinci bölümü sonlandırmış bulunuyoruz. Katkı sunan
bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum, siyasi parti gruplarına
teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz
gibi, bu birinci bölümde iş güvenlik uzmanlığına güvence
getirdik.
Bunun
yanında, üretim zorlamasını önleyici düzenlemeler getirdik.
Durdurulan iş
yerini açan, mühürlenen iş yerini açan işletme sahibine hapis
cezası getirdik. Ceza müeyyidelerini artırdık iş
sağlığı, güvenliğiyle ilgili ihmallerden dolayı.
İhale
yasağı düzenlemesi getirdik yani ölümlü iş kazası olan
madenlerde iki yıl ihaleye katılamama düzenlemesini getirdik.
Yer altında
çalışan, madenlerde çalışan işçilerimize çip sistemi
dediğimiz yer altı takip sistemini getirdik.
Üç çocuğu
olana gelir vergisi indiriminden yararlanması düzenlemesini getirdik.
Üniversitelere
iş sağlığı dersi -ilgili fakültelere-
konulmasıyla ilgili düzenlemeyi içermektedir.
Kamulaştırma
mağduriyeti neticesinde vatandaşlara ödenen, kamunun ödediği paraların
geri istenmesiyle meydana gelen cezai müeyyideleri ortadan kaldıran, ana
parayla sınırlı kılan buradaki mağduriyetleri
giderdik.
MYK belge
zorunluluğu hem ikinci bölümde var, birinci bölümde de mesleki
yeterlilikle ilgili olarak düzenlemeler getirdik, o da şu şekilde
değerli arkadaşlar: Mesleki yeterlilik sertifikasını
alabilmesi için bir çalışanımızın, bununla ilgili
süreler var, sınavlar var ve bunların masraflarını işçinin
kendisinden değil, fondan karşılanması ve bu belge sahibi
olma konusunda fon imkânlarının kullanılması düzenlemesi
var.
Ermenekte
kazanın meydana geldiği ocakta çalışanlara altı ay 2
asgari ücret düzeyinde ödeme yapılacak. Ayrıca, o bölgede, o havzada
bulunan ve kapalı kalan, bu kazanın oluşturduğu travmadan
dolayı kapalı kalan ocaklarla ilgili olarak da üç ay, işverene
rücu etmek kaydıyla, işçilere aylık ödemeler
gerçekleştirilecek.
Yine, bu bölümde,
işbaşı eğitimiyle ilgili olarak bir düzenlemeyi biraz sonra
madde ihdasıyla huzurlarınıza getireceğiz. Burada, asgari
ücret düzeyinde eğer bir kişiyi istihdam ederse bir işveren,
çalıştırdığı işçiye ilave olarak bir
istihdam gerçekleştirirse, ücreti altı ay asgari ücret düzeyinde
ödenecek ve işverenin burada bir maliyeti olmayacak ama işçi orada
pratik eğitimle meslek sahibi olacak. Dolayısıyla, bu
getirdiğimiz teşvikle işçinin hem meslek sahibi olma
imkânını getiriyoruz hem de yeni bir iş bulma, istihdama
katılma imkânını gerçekleştirmiş oluyoruz.
Huzurlarınıza
gelecek olan düzenlemeyle otuz aylık, kırk iki aylık, ki bunlar
kırk sekiz ay ve kırk iki aya çıkacak olan önemli teşvikler
içermektedir.
Önümüzdeki bölümde
ise, yine son derece önemli düzenlemelerle birlikte olacağız. Bu
ikinci bölümde de katkılarınızı beklediğimizi ifade
ediyorum.
Bu önemli
düzenlemelere katkı verdiğiniz için bir kez daha teşekkür
ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Şimdi,
soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Soru-cevap bölümü
on beş dakikadır.
Buyurunuz
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu taşeronlaşmayla ilgili
Taşeronu kaldırmayı
düşünüyor musunuz, böyle bir çalışmanız var mı? Bu
taşeronlaşmanın kaldırılması ülkemiz
açısından yararlı bir durum değil midir? Bu konudaki
düşüncelerinizi almak isteriz.
İkincisi:
Bugün ve dün itibarıyla İstanbul Çağlayan Adliyesinde avukatlar
maalesef tartaklanıyor, adliyelere alınmıyor. Ancak, gerekçe
olarak terör örgütleri tarafından şehit edilen savcı
gösteriliyor. Yani, adliyeye silahın sokulması, kelepçelerin
sokulması, pankartların sokulması, o gerekçe gösteriliyor.
Şimdi, burada aslında amaç avukatların susturulması.
Eğer bu gösteriliyorsa aynı şekilde
Avukat yargının
ayrılmaz kurucu parçasıdır yani savcı, hâkim neyse avukat
da aynı durumdadır. Hatırlanırsa, bundan bir yıl önce
Çağlayan Adliyesinde bir yargıç, oradaki bir sekreterine
aşık olmuştu, onu rehin almıştı. Onunla ilgili,
yargıçlarla ilgili, savcılarla ilgili herhangi bir işlem
yapılmadı. Ancak, gelinen bu noktada avukatları potansiyel suçlu
göstermek hukuk devletiyle bağdaşır bir durum değil. Bu
konuyla ilgili bir çalışmanız var mı? İstanbul
Başsavcısıyla görüşmeleriniz oldu mu? Bu konudaki
çalışmalarınızı öğrenmek isteriz.
Teşekkür
ediyorum ben.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, belki direkt olarak sizi ilgilendirmiyor ama iki üç gün önce
Türkiye çapında bir elektrik kesilme olayı yaşandı. Hâlâ
nedenini ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti bulmuş değil,
bazı gerekçelere sığınıyor. Ama bir şeyi
paylaşmak istiyorum sizinle: Türkiyede sanayinin kalbi olarak bulunan
Kocaeli elektrik kesiminden en çok etkilenen il oldu. KOBİlerin, orta
çaplı yatırımcıların, sanayicinin zararı sanayi odasının
belirlediği tespite göre yaklaşık 70 milyon Türk lirası
dolayında. Bunun sorumluluğunu, bu KOBİlerin, işverenin ya
da orta ölçekli bu çalışma alanlarının zararını
Hükûmet olarak gidermek gibi bir programın içerisinde olabilir misiniz?
İkinci bir sorum:
İş yeri hekimliğiyle ilgili Hükûmetiniz döneminde Ortak
Sağlık ve Güvenlik Birimi kuruldu. Kurulan Ortak Sağlık ve
Güvenlik Birimi neticesinde iş yeri hekimlerinin özellikle
kurumsallaşmış bulunan iş yerlerinden
çıkarılarak, daha kısa süreli, daha ucuz nitelikli, daha uygun
koşullarda olmayan bir çalışma ortamı hekimleri
itibarsızlaştırdı. Özellikle hekimlerin, çalışan
işçilerin iş ortamlarının işçiye uygun olup
olmadığının tespitinden ziyade, SSKya ya da SGKya gidecek
olan hastaların bir nevi bloke edilmesi noktasına getirilmesini ne
kadar doğru buluyorsunuz? Bunu önlemek konusunda bir
çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Buyurunuz
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
İstanbul ili Üsküdar ilçesi Yavuztürk Mahallesinde ilkokul, ortaokul
olduğu hâlde -yoğun bir nüfusu olan bir mahallemiz- burada lise yok.
İkincisi:
Yavuztürk Mahallemize, bugüne kadar, uzun yıllardan beri
iktidarınızda olan belediye tarafından imar sorununun
çözüleceği sözü verildiği hâlde Yavuztürk Mahallemizin bugüne kadar
imar sorunu halledilmedi.
Bir başka
sorun: Yine, Yavuztürk Mahallemizde belediye otobüsleri hattı var ancak
bir tek eski belediye otobüsleri çalışıyor, yeni belediye otobüsleri
çalışmıyor, halkımız bu konuda mağdur. Bununla
ilgili çalışmanız var mı?
Aynı
şekilde, Sultanbeyli ilçemiz var. Sultanbeylideki insanlarımız
Mecidiyeköyde belediye otobüsüne bindiği zaman Sultanbeyliye gelinceye
kadar bir veya bir buçuk saatlik bir yol alıyor. Yol aldığı
zaman Sultanbeyli ilçesine inen vatandaşımızın tuvalet
ihtiyacını giderebilecek halka açık bir tuvalet yok.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yani, koskoca bir ilçenin meydanında belediyenin bu
konuda bir hizmeti yok. Bu konuda bir hizmet vermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın
Köktürk
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bugün İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasını
görüşüyoruz. Bildiğiniz gibi, Türkiye Taşkömürü Kurumunda da
özellikle taşeron uygulamasının olduğu alanlarda ciddi
iş kazaları meydana geliyor. En son Kilimlide ve Kozluda yaşadığımız
acılar bunun örneğini oluşturuyor. Kazalarda hem
hazırlık işlerinin taşerona verilmesinin yanı
sıra, özellikle çalışan sayısının
azaltılmasının iş güvenliğini tehdit eder hâle
gelmesinin de payı çok büyük. Yani, artık, yer altındaki
çalışan işçi sayısındaki azalma yer altındaki
güvenliği de ciddi anlamda tehdit eder hâle gelmiş bulunuyor. Kurumun
Genel Müdürlüğünde 3.200 işçi alınması talebi var. Siz bir
Çalışma Bakanı olarak en azından oradaki iş
güvenliğini sağlamak için işçi almayı düşünüyor
musunuz? Bu konuda herhangi bir çalışmanız var mı Enerji
Bakanlığıyla beraber?
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Köktürk.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Kamuda ve
diğer alanlarda, hizmet alanlarında hizmet alımı tabii ki
devam edecek ama bunların hizmet alımının hangi alanlarda
olacağı konusunu birlikte düzenledik. Dolayısıyla,
taşeron uygulamaları disipline olmuş durumdadır. Bu
konudaki sıkıntılar, bize göre, ortadan kalkmış
bulunmaktadır. Eksik olan Bakanlar Kurulu kararıdır. Daha önce
de ifade ettim, Bakanlar Kurulu kararı, hangi alanlarda hizmet
alınacağıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararı
açıklanınca bu konudaki serzenişlerin son bulduğunu hep
birlikte görmüş olacağız.
Türkiye
Taşkömürü veya diğer alanlarda özel sektörün işlettiği veya
ihaleyle aldığı işletmelerde taşeron uygulaması
kesinlikle olmayacak, Maden Kanununu çıkarırken bu düzenlemeyi oraya
koyduk. Dolayısıyla, taşeron uygulaması artık özel
sektör tarafından bu kurumlarımızda gerçekleştirilemeyecek.
Ayrıca, yer
altı çalışmaları tabii ki madende son derece önemli ve
tehlikeli bir alan. Öteden beri ben Çalışma Bakanı olarak ifade
ediyorum, buradaki yapısal sorunlar mutlak suretle çözülmeli; yeni Maden
Kanunu buna imkân sağlıyor ve inşallah kısa süre içerisinde
bizim yer altı maden işletmelerimiz yapısal
sorunlarını çözmek durumundadır ve işletmeler de teknoloji
ağırlıklı olmak durumundadır. Çok insanla yer
altında riskli yerlerde üretimden ziyade teknolojiyi iyi kullanan bir
anlayışa geçmemiz gerekiyor bu acıları yaşamamak için.
Bunu biz söylemiyoruz, dünya bunu böyle yaptı, bu adımları
attı ve bu acılar birçok ülkede artık yaşanmıyor ve
Türkiye de mutlaka teknolojiyi kullanmak durumundadır. Bugün, Maden
Kanununun değişmesi ve bizim getirdiğimiz iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili önlemler
hızlı bir şekilde Türkiyeyi o lige çıkaracak olan
düzenlemelerdir.
Ortak
sağlık birimleri tabii ki iş sağlığı ve
güvenliği alanında önemli görevler görüyorlar ama ortamın
sağlıklı olup olmadığı ve bunun meslek
hastalıklarının nedeni olup olmadığıyla ilgili,
bizim, İSGÜM birimimiz var. Yani, ölçümlemeleri yapan ve gerçekten
sağlıklı bir ortamda mı işçimiz
çalışıyor, emekçimiz çalışıyor, yoksa olması
gereken değerlerin üzerinde sağlıksız bir ortamda
mıdır, bu konudaki teknolojimiz
Bakanlığımızın bünyesinde var, gezici ekiplerimiz var.
Ve böylece işletmeler, sağlıklı ortamda işçilerimizin
çalışmasına hazırlanmaktadır.
Bunun
yanında, Çağlayan Adliyesinde yaşananlar ve o müessif olay ve
ondan sonraki bazı gelişmeler, elektrik kesintileriyle ilgili
değerli arkadaşlarımızın soruları oldu.
Bunları ilgili bakan arkadaşlarımızın
cevaplandırmasını ben son derece uygun buluyorum ve kendilerine
ileteceğimi ifade ediyorum.
Sayın Tanal,
Yavuztürk Mahallesiyle ilgili bazı sorunları dile getirdi. Tabii,
şimdi, mahallelerimizin sorunları olabilir ama Sayın Tanal
ağırlıklı olarak çok zaruri ihtiyaç duyulan alanlardaki
sıkıntıları iki gündür ortaya koyuyor. Bunlar, tabii,
inanıyorum ki yerel yöneticilerin dikkatlerine sunulmuştur. Gerek
illerde gerekse Meclisteki bu konuşmalarınızdan, onlar bunlardan
gerekli dersi çıkarırlar diye ifade ediyorum.
Hepinize çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Biraz daha süremiz
olduğu için, Sayın Kaleli sisteme girmiş.
Buyurunuz efendim.
SENA KALELİ
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde iş güvenliği ve
sağlığını, emeğin hakkını koruyabilmek
için aynı zamanda üretimin de desteklenmesi, kapasite
kullanımlarının artırılması da gerekmektedir.
Çünkü, maliyetler yükseldikçe işveren ne yazık ki emekten payını,
emeğin hakkını almak durumunda bırakılmaktadır.
Hatta özelleştirilen şirketlerde Zarar ediyor. gerekçesiyle de
destekler, teşvikler verilmek durumunda kalınmaktadır.
Emeğin sendikal hakları da, sendikal tercihleri de
zorlanmaktadır. Emeğin işten çıkarılmasına neden
olacak baskılar da artmaktadır. Üretim artışı, rekabet
gücünün artışıyla ilgili herhangi bir önlem alıyor musunuz?
Aksi hâlde, tüm bu düzenlemeler denetimden yoksun ve askıda
kalacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaleli.
Sayın Öz
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Bakanım,
malumlarınız olduğu üzere, kamu kurum ve
kuruluşlarında daimî işçi kadrolarında çalışan
yüksekokul mezunu arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin
memuriyete geçmeyle ilgili taleplerini yakinen biliyorsunuz ve bu konuda
mağduriyetlerin giderilmesi noktasında da birçok
çalışmanızın olduğunu biliyorum. Bu süreçte belki bu
kanun tasarısına yetişmeyebilir ama önümüzdeki süreçte bu
noktada kamu kurumlarında daimî işçi kadrolarında
çalışan kardeşlerimizin istemeleri hâlinde devlet
memurluğuna geçme noktasındaki çalışmalarımız
hangi aşamadadır, öğrenebilir miyim?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Sayın Değirmendereli
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, en son emekli sayımız
kaçtır? Birinci sorum bu.
İkinci sorum da, emekli olup çalışan ve
yüzde 15 maaşından kesilen emeklilerimizin sayısı
kaçtır?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Değirmendereli.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum.
Sondan başlayalım. Emeklilerimizin
sayısı, kişi bazında, yani hak sahipleri bazında
-küsuratını söylemiyorum- 10 milyon 900 bin. Yüzde 15
Yani, bir
ticari faaliyetle, emekli olduktan sonra meşgul olanların
sayısıysa 630 bindir.
Bir diğer soruda Üretimin desteklenmesiyle ilgili
burada bir düzenleme yapıyor musunuz? diye sordu Sayın Kaleli.
Onunla ilgili de, biliyorsunuz, dün, Sayın Başbakanımız
gerek istihdamın artırılması gerek üretimin
artırılmasıyla ilgili öteden beri yapmış
olduğumuz teşvikler, düzenlemelerin yanında, yeni teşvik
sistemimizi de açıklamış bulunuyor. Bir öncesinde, bölgesel
teşvik sistemi uyguladık. Türkiye'de uzun yıllar gerçekten adil
olmayan bir kalkınma anlayışı, bölgeler arasında
adaleti gözetmeyen bir kalkınma anlayışından, bölgeler
arasındaki eşitsizlikleri giderecek bir bölgesel kalkınma
anlayışını, teşvik anlayışını
geliştirdik ve Türkiye, bu konuda önemli kazanımlar elde etti.
Şimdi, yeni
düzenlemelerle yine üretimin artırılması hedeftir. İstihdam
arzulanıyor ise üretimin olması gerekiyor. Bunlar ayrılmaz bir
ikili, işveren ve işçiyi 20nci yüzyıl
mantığıyla, düşüncesiyle, bakış
açılarıyla, endüstriyel ilişkileriyle değerlendirmek,
takdir edersiniz ki doğru değil. Dolayısıyla, yeni bir
bakış açısıyla, işçi-işveren ilişkileri
birbirinden ayrılmaz bir ikili olarak değerlendirilip hem emeğin
hakkını korumak hem üretimi artırarak dünya pazarlarında
rekabet gücü olan bir üretim anlayışını mutlak surette
gerçekleştirmemiz gerekiyor ki Hükûmet olarak bu anlayışı
pekiştirecek, hem emekten yana, onları enflasyona ezdirmeyecek,
enflasyonun çok üzerinde ücret artışlarını, seyyanen
artışları ama diğer taraftan da üretimi artıracak
birçok teşviki birlikte gerçekleştirdiğimizi öyle tahmin
ediyorum, kamuoyunun bildiği gibi, sizlerin de takdirlerinize sunuyorum.
Diğer
taraftan, Sayın Öz üniversiteli işçilerle ilgili bir talebi
ilettiler. Doğrudur, bize de bu talepler geliyor. Üniversite mezunu
kardeşlerimizin, işçi olarak çalışanların memuriyete
geçme talepleri var. Bunun gibi birçok talep önümüzdedir ama bunları bir
sıra içerisinde çözüme kavuşturma gayreti içerisinde olduğumuzu
da bu vesileyle belirtiyorum.
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Sayın
milletvekilleri, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarınca
verilen yeni madde ihdasına ilişkin bir önerge
Başkanlığımıza gelmiştir.
Yeni maddeyle,
Soma-Eynes Maden Ocağında çalışırken işten
çıkarılan işçilerin Türkiye Kömür İşletmelerine
işçi olarak alınmaları öngörülmektedir. Ancak söz konusu
düzenleme önerisinin eklenmek istendiği 399 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname görüşülen kanun tasarısında yer
almamaktadır. Tasarı metninde bulunmayan bir kanun veya kanun
hükmünde kararnamede değişiklik öngören değişiklik
önergelerinin işleme alınma imkânı İç Tüzük'ün 87nci
maddesine göre mümkün bulunmamaktadır. Bu yüzden bu önergeyi işleme
alamıyoruz.
Bilgilerinize
sunulur.
Şimdi, yeni
madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona
soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla yani 14
kişiyle katılırsa önerge üzerinde/ yeni bir madde olarak
görüşme açacağım, eğer Komisyon salt çoğunluğuyla
katılmazsa önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet Doğan
Kubat Osman Aşkın Bak
Amasya İstanbul İstanbul
Hilmi Bilgin Abdulkerim Gök Fehmi Küpçü
Sivas Şanlıurfa Bolu
MADDE 31- 4447 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 15: 18 yaşından büyük, 29 yaşından küçük olanlardan
Türkiye İş Kurumu tarafından 31/12/2016 tarihine kadar
başlatılan işbaşı eğitim programlarını
tamamlayanların;
a) Programın bitimini müteakip en geç üç ay
içerisinde programı tamamladıkları meslek alanında özel
sektör işverenleri tarafından 5510 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında işe
alınması ve
b) İşe alındıkları
yıldan bir önceki takvim yılında işyerinden bildirilen
aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı
sayısının ortalamasına ilave olması kaydıyla, işe
alındıkları işyerinin imalat sanayi sektöründe faaliyet göstermesi
halinde 42 ay, diğer sektörlerde ise 30 ay süre ile 5510 sayılı
Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi
uygulandıktan sonra kalan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait
oranına göre ve aynı Kanunun 82 nci maddesi uyarınca belirlenen
prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan tutar Fondan
karşılanır. 30/06/2015 tarihine kadar başlayan
işbaşı eğitim programlarının
katılımcıları için bu fıkradaki süreler 6 ay
artırımlı uygulanır.
Birinci fıkra
kapsamında destekten yararlanacak imalat sanayi sektöründe faaliyet
gösteren işyerleri, işkollarına göre Avrupa Topluluğu
Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması dikkate
alınarak Bakanlık tarafından belirlenir.
İşveren
hissesine ait primlerin Fondan karşılanabilmesi için işverenlerin
çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak;
5510 sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini
yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermesi,
sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı
hissesine isabet eden tutarı ile Hazine ve Fon tarafından
karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresi
içinde ödemesi ve kapsama giren sigortalının işe
alındığı işyerinden dolayı Sosyal Güvenlik
Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme
cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır.
Sosyal Güvenlik
Kurumuna olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme
cezası ve gecikme zammı borçlarının 6183 sayılı
Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirilmiş veya ilgili
diğer kanunlar uyarınca prim borçlarının yeniden
yapılandırılmış ve taksitlendirilmiş olması,
bu tecil, taksitlendirme ve yeniden yapılandırma devam ettiği
sürece işverenlerin bu fıkra hükmünden yararlanmasına engel
teşkil etmez.
Yapılan
kontrol ve denetimlerde, çalıştırdığı kişileri
sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işverenler bir
yıl süreyle bu maddeyle sağlanan destek unsurlarından
yararlanamaz.
Bu madde
hükümleri; kamu idaresine ait işyerleri, 21/4/2005 tarihli ve 5335
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası
kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerleri ile 8/9/1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 4/1/2002 tarihli
ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve uluslararası
anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım
işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve
yapım işlerine ilişkin işyerleri, sosyal güvenlik destek
primine tabi çalışanlar ve yurt dışında
çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz.
Fondan
karşılanan prim tutarları, gelir ve kurumlar vergisi
uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.
Bakanlar Kurulu,
birinci fıkrada belirtilen tarihi birer yıl süreyle ve en çok
31/12/2018'e kadar ertelemeye yetkilidir.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından
belirlenir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış
olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz madde,
Başbakan Sayın Davutoğlunun birkaç gün önce kamuoyuna
açıklamış olduğu teşvik paketi içindeki bir taahhüdün
yerine getirilmesi amacıyla Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
tarafından getirilmiş olan bir önergedir. Elbette bu önergeyle, bu
madde ihdasıyla ilgili görüşümüz olumludur. İstihdamı
teşvik açısından getirilmiş olan bir düzenlemeye Cumhuriyet
Halk Partisinin destek vermemesi düşünülemez. Ancak, konuyu biraz daha
geniş bir çerçevede ele almak istiyorum. Önergenin amacı, Türkiyede
istihdamı teşvik etmek için yeni istihdam yaratanlara yönelik olarak
sigorta primi yönünden bir teşvik sağlamaktır.
Değerli
arkadaşlar, bir ekonominin istihdam yaratması sadece teşvik
paketleriyle mümkün olsaydı
Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
bugüne kadar sayısız diyebileceğimiz ölçüde teşvik paketi çıkardılar
ama bir türlü bu teşvik paketleri Türkiyede istihdamı
artırmadı. 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidar olduğunda Türkiyede işsizlik oranı yüzde 10,3tü,
şimdi Türkiyede işsizlik oranı yüzde 10,9. İki
rakamın, iki verinin birbiriyle istatistiki olarak kıyaslanması
mümkün değildir. denilebilir, Çünkü TÜİK hesaplama yöntemini
değiştirmiştir. denilebilir. TÜİK, eskiye ait verileri
yeni hesaplama yöntemiyle yayınlamadığı için eski ile
yeniyi kıyaslamak mümkün değil ama TÜİK eskiyi yayınlamıyorsa
yapacağımız başka bir şey yoktur, eski ile yeniyi bu
şekilde yine kıyaslayacağız.
Değerli
milletvekilleri, on üç yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarları döneminde Türkiyede işsizlik
azalmamıştır, tersine, artmıştır. Şu anda
Türkiyede, yine TÜİKin rakamlarına göre, 5 milyon 673 bin kişi
işsizdir, resmî işsiz sayısı; bunun yanına ilave
edeceğimiz diğer işsiz sayılarıyla birlikte rakam 5
milyon 673 bindir.
Resmî işsiz
sayısı derken, TÜİK şöyle bir hesaplama yöntemi
kullanıyor: İşi olmayanları işsiz olarak
sayıyor. Bir de iş bulma umudu olmadığı için iş
aramayanlar var, bunu işsiz sayısı içinde saymıyor, onu
ayrı bir grup olarak gösteriyor, bu işsiz grubunda değil.
Aslında bunu da işsiz grubuna koymak gerekir. Yaklaşık
2,5 milyon bu şekilde işsiz vardır, 2 milyon 400 bin
civarında böyle bir işsiz sayısı vardır.
Yine, mevsimlik
çalışanları iş sahibi kabul eder; oysa o kişiler
yılın yedi ayı, sekiz ayı, dokuz ayı -her neyse-
işsizdir, iş arıyor, iş bulamıyor; bunları da
işsiz saymaz. Hepsini birlikte topladığımızda 5 milyon
673 bindir.
Şimdi, bir
yandan Türkiyede 5 milyon 673 bin işsiz var, öte taraftan Sayın
Bakan, Sayın Başbakan istihdamı teşvik için paket üstüne
paket açıklıyor. Kasım ve aralık aylarında iki paket
açıkladı, içinde toplam 25 önlem paketi yer aldı; bununla
yetinmedi, şimdi, bir daha paket açıkladı, burada da 11 tane
önlem var; toplam 36. 36 önlemden, ben şimdi sizlere sorsam,
vatandaşlara sorsam, iş dünyasındaki vatandaşlarımıza
sorsam, Sayın Başbakanın bu teşvik paketlerinden hangisi
aklınızda kaldı desem, hiç kimse hiçbir şey
hatırlamayacak çünkü bunlar sabun köpüğü gibi teşvik
paketleridir, ömrü bir sabun köpüğünün ömrü kadardır. Başbakan
seviyor bunları, sağına soluna bakanlarını koyuyor
En
son 7 bakanını sağına, soluna oturttu, Sayın Faruk
Çelik de oradaydı, bu paketin zayıflığını,
güçsüzlüğünü 7 bakanla doldurmaya, gidermeye çalışıyor.
Sayın Başbakan, istersen yanına Bakanlar Kurulunun tamamını
oturt, senin paketin yine teşvik paketi olamaz, içi boş. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi,
Başbakan kendisiyle çelişkiye düşüyor. Başbakan 23 Ocak
2015 tarihinde Zürihte bir açıklama yaptı. Türkiye ekonomisini
övüyor. Tabii ki ekonomimizin yurt dışında övülmesinden biz
mutlu oluruz, elbette yani övünülecek bir durumumuz varsa tabii ki. Övünülecek
durumumuz olmasa bile Başbakan Türkiye ekonomisi iyidir. derse bundan da
mutlu oluruz. Elbette, başbakanlar gidip ülke ekonomisini kötülemez,
iyidir diyecektir, kötü de olsa, problem de olsa, risk de olsa, elbette
Başbakanın görevi ekonomiyi iyi tanıtmak ve
yatırımcıları Türkiyeye davet etmektir. Ancak,
Başbakan orada bir cümle kullanıyor -tarihi tekrar
hatırlatıyorum, 23 Ocak 2015- diyor ki: Eğer
Avrupalıların işe ihtiyacı var ise şimdi onlara da
iş kapısı olabilecek yükselen büyük bir Türkiye var, Türkiyeye
gelsinler. Türkiyede resmî rakamlara göre 5 milyon 673 bin kişi
işsiz, Başbakan Sayın Davutoğlu Avrupalıları
Türkiyeye çağırıyor, Gelin, Türkiyede iş var. diyor.
Sayın Başbakan aslında gerçekten sözünün eri -parantez, ünlem
işareti koyuyorum buna- bu sözü Zürihte verdikten kısa bir süre
sonra, daha bu sözün üstünden bir ay bile geçmeden, 9 Şubat 2015
tarihinde, bir Bakanlar Kurulu kararıyla, yabancıların
Türkiyede istihdam edilmesini sağlamak amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine bir tasarı gönderdi, Sayın Bakanın da bu
tasarının altında imzası var. Amaç, Türkiye'de muazzam
iş olanakları var, yabancılar Türkiye'ye gelsin, Türkiye'de
çalışsın. Her alanda yani teknik adam falan değil, herkes
Türkiye'ye gelip çalışabilir. Meclise geldi, komisyon gündem
yaptı. Ne zaman ki Sayın Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Halk
Partisi grup toplantısında bu tasarıyı millete mal etti,
Hükûmet geri adım attı, getirmedi. Şimdi, niyet, bu
tasarıyı -yani niyet öyle de, bunu yapamayacaklar tabii- Adalet ve
Kalkınma Partisi, eğer seçimleri kazanırsa, Hükûmet kurarsa,
getirecek ama bu şansı elde edemeyeceksiniz, bunu
yapamayacaksınız, millet size bu fırsatı vermeyecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi buraya
önerge getirmiş. Sayın Başbakan talimat vermiş, grubu
önerge getiriyor. Ne için? Türkiye'de istihdamı teşvik edelim. Neden?
Türkiye'de işsizlik var çünkü. Türkiye'de, resmî rakamlara göre, 5 milyon
673 bin işsiz var. Sayın Başbakan, bu kadar işsiz varken
yabancıların Türkiye'de istihdam edilmesi için siz nasıl kanun
tasarısı getiriyorsunuz, bu tasarıyı
yasalaştırmaya teşebbüs ediyorsunuz? Başbakan bu paketi
açıkladığı toplantıda bir cümle daha kullanıyor,
çok ilginç: Türkiye'de işsizlik var gibi bir algı oluşturulmaya
çalışılıyor. Sayın Başbakan, ne
algısı, gerçek öyle, gerçek. Sayın Başbakan TÜİK
rakamlarına bakmıyor mu? Bir ekonomi büyümüyor ise, üretim
artmıyor ise, katma değer yaratmıyor ise istihdam olmaz; problem
buradadır.
Şimdi size
ben birkaç rakam vermek istiyorum. Eski Başbakan, şimdiki
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan çıraklık,
kalfalık, ustalık dönemlerinden geçti ya, Sayın Davutoğlu
çıraklık döneminden başlıyor şimdi, öyle kabul edelim,
bu çıraklığı bir türlü geçemeyecek ama öyle görüyorum.
Şimdi, Sayın Erdoğanın o çıraklık, kalfalık,
ustalık dönemlerini ben size özetleyeyim ekonomik büyüme
açısından. 2003-2007 döneminde gelişmekte olan
ülkelerde -Türkiyenin de içinde olduğu- bize benzeyen ülkelerde büyüme
oranı -ortalama rakam- yıllık yüzde 7,7; Türkiye 6,9.
Paranın dünyada en bol olduğu dönemde Türkiye gelişmekte olan
ülkelerin ortalamasının gerisinde kalmış. Çinle,
Hindistanla kıyaslamıyorum, onların fersah fersah gerisinde
Türkiye. Kalfalık dönemi: Gelişmekte olan ülkelerin yıllık
büyüme ortalaması yüzde 5,6; Türkiye yüzde 3,3; yarısı
düzeyinde. Yani çıraklıktan kalfalığa geçtikçe büyüme
oranımız düşmüş. Gelelim ustalık dönemine: Şimdi,
ustalık dönemi 2012-2014. Gelişmekte olan ülkeler yüzde 4,7; Türkiye
yüzde 3. Hükûmet sınıfta çakmış. Şimdi getiriyor
buraya, uydurma kaydırma birtakım paketlerle istihdamı
arttıracağım diye bir algı yaratmaya
çalışıyor. Hiç kimse inanmıyor buna. Korkum, endişem,
Sayın Davutoğlu hiçbir zaman çıraklıktan kurtulamayacak, Türkiye
ekonomisi de sürünecek.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Akçay.
Buyurunuz
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
genelde bir deyim vardır: Faydalı da değil ama faydadan da ari
değil cinsinden. Faydadan da ari olmayan bir düzenleme.
Fakat
bize yine bir Nasrettin Hoca fıkrasını hatırlatıyor:
Nasrettin Hoca borçlu, alacaklısına bir kese diken tohumu veriyor.
Yolların kenarına ekilecek; geçen koyunların, keçilerin
yapağıları takılacak, ondan sonra da satılacak.
Gerekçesine
de baktığımızda, aslında bir şeyler yapıyor
görünme gayretinden öte, seçim öncesi, seçim arifesi bir propagandaya yönelik. Ne ekonomiye ne
işsizliğe hiçbir katkısı olmayacak bir düzenleme.
Şimdi, insanlar işlerinden, iş sahibi
olan, işi olan işinden oluyor, işten atılıyor. 1
Aralık 2014 tarihinde Somada tam 2.831 maden işçisi cep telefonu
mesajlarıyla işten atıldı. 1 Aralıktaki Bakanlar
Kurulu toplantısından sonra Hükûmet Sözcüsü Sayın Bülent
Arınç aynen şunları söyledi: Bu işçilerimizi aç ve
açıkta bırakacak değiliz. Elbette, bunların
sorunlarını çözeceğiz. E, işçilerimizin iki temel sorunu
var. İşten atılan bir insanın önce bir işe sahip
olması gerekir. İkinci olarak da: İşte, bugüne kadar
kıdem tazminatlarını alamadılar, dört aydır bunun
feryadı içerisindeler, hâlen de çözülebilmiş değil.
İnşallah, bugün gelen bir düzenlemeyle Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunda olan şirketin mal varlığından, parasından
işçilerin kıdem tazminatı da ödenmeye
çalışılacak, inşallah uygulanır. Ama, bunun en
doğrusu, hazır yargı kararları da varken, ilgili madenin
sahibi Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından kıdem
tazminatlarının ödenmesi ve işverene rücu edilmesiydi. Ama, yine
de temenni ederiz ki, bu düzenlemeyle de çözümünün de takipçisi
olacağız. 105 bin nüfuslu Somada bir anda 2.831 işçinin
işsiz kalması, çok büyük sosyal ve ekonomik travmaya neden olan bir
durum. İşçiler hâlâ eylemde ve bu işçilerden birçoğu -zannediyorum
Atabacasıydı, işte faaliyete geçti- birkaç yüzü madende
istihdam edilmeye başlandı. Mahkeme kararları da, Bu
işçilerin, asıl işverenin işçileri olduğuna dair
yargı kararları da var. Bunlara da uymak suretiyle, pekâlâ bir sosyal
devlet olmanın gereği olarak, işte bu şimdi getirilen madde
ilavesiyle göstermelik düzenlemeler yapılacağına, hakiki
düzenlemelerle bir kere, işi olup da işini kaybedenlerin
işlerine yeniden kavuşmaları sağlanabilir ve
yapılması gereken de budur.
Gecenin
vakti ilerliyor. Bu önergelerle biz de, işte... Bize getirilen
birtakım ek madde önergeleri var, inceliyoruz, görüşlerimizi dile
getiriyoruz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 24üncü Dönem faaliyetlerinin son gününde
olduğumuz bu son saatlerde, inşallah bir gece yarısı
sürpriziyle karşılaşmayız diye temenni ediyoruz. O
temennimizi de her saat başı, dakika başı böyle...
Açıkçası ben şahsen diken üstündeyim, hâlâ inanamıyorum,
Acaba ne zaman, ne gelecek? diye... Ama inşallah...
RECEP
ÖZEL (Isparta) Hiç diken üstünde olma, bir şey yok. Rahat ol, rahat ol.
ERKAN
AKÇAY (Devamla) Recep Bey, size güvenemeyiz de Sayın Bakana bu konuda
güveniriz, güvenmek isteriz yani getirmeyeceği konusunda. Ama bu konuda
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna doğrusu çok güvendiğimizi
ifade etmemiz mümkün değil bu kürsülerden.
Bu
düşüncelerle konuşmama burada son veriyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Halkların
Demokratik Partisi adına Bingöl Milletvekili İdris Baluken.
Buyurunuz
Sayın Baluken.
HDP
GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Halkların Demokratik
Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine,
sorunlara kalıcı çözüm bulmayan, palyatif çözümle seçim öncesi
popülist yaklaşım gösteren bir AKP önergesiyle karşı
karşıyayız. Burada önergenin gerekçesi istihdamla ilgili
bazı kaygıları göz önünde bulundurmuş gibi görünüyor ama
-demin torba yasayla ilgili söylediğimde de ifade etmiştim- genel
ekonomik politikaları masaya yatırmadığınız
zaman, işsizlikle ilgili doğru dürüst bir politika
oluşturmadığınız zaman, istihdam ve üretimle ilgili ciddi bir
çalışmanız olmadığı zaman, bu şekilde seçim
öncesi halkı kandırmaya yönelik önergelerle prim yapmaya
çalışırsınız, popülist yaklaşımlar
göstermeye çalışırsınız. Ama bilirsiniz ki bu
getirdiğiniz önergelerin ne istihdamı artırmaya ne
işsizliği bitirmeye yönelik kalıcı bir etkisi olmaz. Yani,
vücutta ağır bir hastalık var, bu hastalıktan dolayı
neredeyse bütün organlar, bütün sistemler ağır bir hastalık
içerisinde pençeleşiyor ama siz bir ağrı kesiciyle o
ağrıyı dindirmeye çalışarak sanki
hastalığı tedavi etmiş gibi bir algı yaratmaya
çalışıyorsunuz. Bunun doğru bir yaklaşım
olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum.
Zaten
işsizlikle ilgili mevcut durumu masaya yatırdığınız
zaman hangi vahim tabloyla karşı karşıya olduğumuzu
hepiniz görürsünüz. Yani, resmî rakamlar ortalama yüzde 10lar civarında
bir işsizlik oranını belirtebilir ama biz gayriresmî olan gerçek
rakamların bunun çok çok üstünde olduğunu biliyoruz. Çünkü iş
arayan, umudunu kaybetmiş, iş aramayla ilgili umudunu kaybetmiş
büyük kesimler bu rakamlara dâhil edilmiyor. Birkaç ay asgari ücretle
belediyelerde ya da farklı kurumlarda taşeron olarak istihdam
ettiğiniz kitleleri yine bu rakamların içerisine dâhil etmiyorsunuz,
oysaki bu çalışanların çoğu yılın büyük bir
kısmını işsiz geçiriyor. Yani, TÜİK eliyle rakamlara
takla attırarak, rakamları çarpıtarak, birtakım
oranları burada ters yüz etmekle mevcut sorunlar çözülmüyor. Neticede,
Türkiyede ağır bir işsizlik sorunu var ve bu
işsizliği çözmeye yönelik de bu Hükûmetin doğru dürüst bir
ekonomi politikası yok. Rakamlar 5 milyonun üstünde işsiz
olduğunu söylüyor. Ama dediğim gibi -yerellere gittiğiniz zaman
kendiniz de eminim daha fazla muhatap oluyorsunuz- gerçek rakamlar bunun çok
çok üstünde.
Şimdi,
işsizler için durum bu iken sanki çalışanlar için iyi bir
şey varmış gibi ya da çalışanlar bu mevcut
işsizlerin ekonomik ve sosyal koşullarından
sıyrılmışlar gibi bir algı yaratılmaya
çalışılıyor, bu da doğru değil. Yani demin de
asgari ücretlilerle ilgili konuşurken ifade etmiştim, yoksulluk
sınırının 4 bin TLnin üzerine çıktığı,
açlık sınırının 1.500 TLye dayandığı
bir ülkede, milyonlarca asgari ücretlinin yaşadığı bir
ülkede siz çalışanların da olumlu koşullarından
bahsedemezsiniz. Zaten bu işsizler ordusu bir yönüyle çalışanlar
için de bir tehdit aracı olarak kullanılıyor. Yani Biz size
köleliği dayatıyoruz, kölelik koşullarında sizi
çalıştırıyoruz, iş güvenceniz yok, her an sizi
işten çıkarabiliriz, geçiminizi bu verdiğimiz ücretlerle
sağlayamıyorsunuz ama buna da mahkûmsunuz. diyorsunuz. Çünkü
eğer buna karşı çıkarsa, işte, bekleyen işsizler
havuzunu bir tehdit aracı olarak gösterip çalışma hayatında
bu şekilde bir kölelik sisteminin devam etmesini âdeta teşvik
ediyorsunuz.
Yani bu tarz
teşviklerle ilgili önergeler getirince de keşke örtülü ödeneklere
göstermiş olduğunuz duyarlılığı göstermiş
olsanız. Örtülü ödeneklerden devasa rakamlar, eski paralarla trilyonlar,
yeni paralarla milyon dolarlar havada uçuşuyor ama işsizlerle ilgili,
çalışanlarla ilgili düzenlemelere gelince de -dediğim gibi-
böyle palyatif, kısmi birtakım düzenlemelerle halkı
kandırmaya çalışıyorsunuz.
Şimdi bunu
yapmanızın sebebini biliyoruz çünkü seçim yaklaştı, seçimde
önünüze gelen anketler, hızla büyük bir düşüş
yaşadığınızı gösteriyor. Belki de
aklınıza gelmeyen bir oy oranıyla tarihin en büyük hezimetini
yaşama kaygısı giderek sizde artmaya başladı. Bu
nedenle, sürekli olarak Türkiye'nin gündemini farklı noktalara çekme,
milliyetçi oylara göz kırpma, bu popülist yaklaşımlarla da -hani
ne derler- seçmenin ağzına bir parmak bal çalmayla bu işi
kotaracağınızı sanıyorsunuz ama inanın ki
halkın gerçek gündemi böyle değil. Açlıkla, yoksullukla,
işsizlikle, yolsuzlukla ilgili size çok ciddi bir fatura
hazırlanıyor ve bu faturayı 7 Haziran seçiminde bir sürpriz
olarak biz göreceğinizden eminiz.
Bu seçimler
döneminde yaptığınız bir şey de sosyal
yardımlaşma imkânlarını yani devletin kamusal
imkânlarını olabildiğince iktidar partisi lehine kullanmak
şeklinde bir marifetiniz var. Aslında, işsizliğin ve
çalışanların ne koşullarda olduğunu da bu sosyal
yardımlardan yararlanan kitlelerin nüfusuna
baktığınızda daha iyi görürsünüz çünkü ihtiyacı olmayan
kesimler bu sosyal yardımları alma yönünde bir irade göstermezler, öyle
bir çaba içerisinde olmazlar ama bugün baktığınızda, her
yıl kendisini katlayarak sosyal yardımlara muhtaç hâle gelen bir
kitleyle karşı karşıyayız. Bu dönemde, seçim döneminde
de yoksul halka bu yardımları ulaştıracaksınız.
Bundan hiçbir şikâyetimiz de yok yani ulaştırın ama bunu
seçim döneminde yapmanızı, özellikle o dönemlerdeki bir zaman
aralığına sığdırmanızı biz çok etik
bulmuyoruz, bu yaklaşımlar etik değil. Yani kendi seçim
bölgemden söyleyeyim: Bingölde, geçen mart aylarında yapılan
seçimde, hemen hemen benim ziyaret ettiğim bütün köylere hemen
ardından, üç gün geçmeden, üç gün içerisinde muazzam düzeyde bu Sosyal
Yardımlaşma Vakfının imkânları yetişti.
Dediğim gibi, yani bunu olumlu da karşılıyoruz ama burada
vatandaşta bir bilinçlenme oluştu. Bu sosyal yardımları
kendi cebinizden vermediğinizle, bu sosyal yardımlarla ilgili de
büyük vurgunların altına imza attığınızla, bu
sosyal yardımları aslında Birleşmiş Milletlerin geri
kalmış ülkelere ya da yoksul ülkelere dayatılan bir zorunluluk
olarak vermek zorunda olduğunuzla ve iktidar değişse bile bu
sosyal yardımların artık kesintisiz bir şekilde
dağıtılacağıyla ilgili halkta giderek artan bir bilinç
durumu var. Dolayısıyla, bu bilincin de, dediğim gibi, 7
Hazirandaki sandıklarda size önemli bir sürpriz
hazırlayacağı kanaatindeyiz.
Tabii, demin
çalışanlarla ilgili bahsederken çalışanların
yaşam koşullarının kötülüğünden bahsettik. Bu
yaşam koşullarının kötülüğüne karşı
itirazını yükselten, kendi hakkını kullanmak isteyen,
hakkını arayan işçiye, emekçiye de on üç yıllık
iktidarınız boyunca reva gördüğünüz muameleyi biliyoruz. Deyim
yerindeyse başını kaldıran işçiye copu, tazyikli suyu,
işkenceyi maalesef reva gördünüz. İktidarınız dönemde
diğer iktidarlar döneminde olmadığı kadar, işçiler,
alanlarda, sokak ortalarında polisin işkencesine maruz kaldılar;
grevleri yasaklandı; grev yasağını protesto etmek için
sokağa çıktıklarında yine acımasız bir
şekilde polis şiddeti uygulamaktan çekinmediniz. Toplantı ve
gösteri hakkını âdeta yasa dışı bir faaliyetmiş
gibi sürekli ele aldınız. İşte, gündemde yine bir ay sonra
hatta bir aydan daha kısa bir süre kaldı, yirmi-yirmi beş gün
sonra 1 Mayısı işçiler, emekçiler Taksimde kutlamak
isteyecekler. Bugüne kadar yaptığınız gibi, Taksimi de,
işçiler için çok büyük bir anlamı olan, işçi mücadelesinin bedel
ödeyerek, kendi değerlerine sahip çıkarak bugüne kadar
kazanmış olduğu Taksimle ilgili hakkını da gasbetmeye
çalışacaksınız. Dediğim gibi, bütün bunları
yapabilirsiniz, iktidarsınız ama bunun büyük faturasına da hazır
olun diyorum, 8 Haziranda bu faturayı önünüzde göreceksiniz diyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.
Görüşmeler
tamamlanmıştır.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece yeni bir
madde ihdas edilmiş oluyor.
Madde 31 üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 31inci Maddesinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Haydar
Akar Süleyman
Çelebi
Mersin Kocaeli İstanbul
İzzet
Çetin Ali
İhsan Köktürk Musa
Çam
Ankara Zonguldak İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Köktürk, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 31inci maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasına yönelik önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin
hatırlayacağı üzere, Zonguldaktaki mülkiyet sorununun çözümünü
içeren düzenlemeyi kapsayan bu 31inci madde Meclisin çalışma
süresinin kısalması ve bu paketin Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine gelmesinin olanaklı olmaması gibi bir düşünceyle 705
sıra sayılı Tasarının içeriğinde yeni maddesi
ihdası suretiyle görüşüldü ve dolayısıyla 705 sıra
sayılı Tasarının görüşmeleri sırasında yeni
madde ihdas etmek suretiyle, Zonguldaktaki mülkiyet sorununun iki temel
ayağından biri olan, özellikle 1984 tarihinde çıkarılan
İmar Affı Yasasıyla ilgili mülkiyet sorununun çözümüne ilişkin
Zonguldakta büyük ilerlemeler kaydedilmişti. Geçen hafta buna yönelik
düşüncelerimizi anlatmıştık. Çünkü belediyelerin İmar
Affı Yasasından doğan yükümlülüklerini gerek maliyet gerekse
teknik nedenlerle yeterince yerine getirememeleri nedeniyle, özellikle Zonguldakta
İmar Affı Yasasına göre tapu tahsis belgesi almak için müracaat
eden, tapu tahsis belgesi alan fakat tapularını alamayan 20 bine
yakın vatandaşın sorunu ile yine, tapu tahsis belgesi almak için
müracaat eden ancak bu belge için işlemlerini başlatmakla birlikte bu
belgeyi alamayan 20 bin civarındaki yurttaşımızın
sorununun çözümünde gerçekten büyük ilerlemeler kaydedilmişti. Ben, geçen
haftaki konuşmamda bu konuda özel çaba gösteren Grup Başkan Vekilimiz
Sayın Akif Hamzaçebiye, Sayın Bakanımıza, Parlamentoda
grubu bulunan tüm siyasi partilerimize teşekkür etmiştim, bu
vesileyle bir kez daha teşekkür ediyorum. Ancak, her ne kadar
Parlamentonun bundan sonra yeniden çalışabilme
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Ancak deme artık.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Deme artık onu.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - Ama bunu söylemek zorundayım çünkü bir
dahaki dönemin Parlamentosundan Zonguldak adına taleplerimiz var, tüm
siyasi partilerimizden taleplerimiz var. Çünkü, Zonguldakın mülkiyet
sorununun iki temel ayağından biri olan tapu tahsis belgesine yönelik
sorun çözülmekle birlikte havzayifahmiyeden kaynaklanan sorunlar çözülemedi.
Geçen hafta anlatmıştım, 1910 yılında
çıkarılan Başbakanlık tezkeresiyle tezkireyisamiyeyle-
taş kömürü havzasındaki taşınmazların zilyetlikle
iktisabı yasaklanmıştı. Her ne kadar 1986 yılında
çıkarılan 3303 sayılı Yasayla altındaki madenlerin
devlete ait olması koşuluyla taş kömürü havzasındaki
taşınmazların da zilyetleri adına tescil edileceği düzenlemesi
getirilmişse de maalesef Zonguldakta bu sorun çözülmemişti.
Zonguldakta kadastro çalışmaları sırasında
aslında kazandırıcı zaman aşımı nedeniyle
vatandaş adına tescil edilmesi gereken araziler hazine adına
tescil edilmişti veya tescil dışı
bırakılmıştı.
Şimdi, biz bu
düzenlemeyle, geçtiğimiz hafta 705 sayılı Tasarıda geçirdiğimiz
düzenlemeyle bu taşınmazları zilyetleri yani iktisap sahipleri
adına bedelsiz tesciline değil, Harçlar Kanununun 63üncü maddesi
uyarınca harca esas satış değeri üzerinden
satışına yönelik bir düzenlemeyi Parlamentoda
yasalaştırdık. Oysaki Medeni Kanunun 639uncu maddesi, yeni
Medeni Kanunun 713üncü maddesi ve Anayasanın 10uncu maddesi son derece
açık. Türkiyenin diğer bölgelerinde bu kazandırıcı
zaman aşımı şartlarının gerçekleştiği
şartlarda zilyetleri adına bu taşınmazlar bedelsiz tescil
ediliyor. Ancak, Zonguldakta kazandırıcı zaman
aşımı koşullarının gerçekleşmesine
rağmen, biz bu taşınmazları hak sahipleri, malikleri,
zilyetlerine ancak harca esas değerini ödemek suretiyle satıyoruz.
Yani, bedelsiz edinmeleri gereken taşınmazları ancak
satış bedelini ödemek suretiyle vatandaş adına tesciline
yönelik bir düzenlemeyi Parlamentoda yasalaştırdık. Ben, bir
dahaki Parlamento döneminde görev alacak milletvekillerimizin belleklerine ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kurumsal hafızasına seslenerek Zonguldakın bu
sorununun, havzayifahmiye sorununun, Anayasanın 10uncu maddesine ve
Medeni Kanunun 713üncü maddesine uygun bir şekilde, adalet ve
eşitlik ilkeleri gereğince bedelsiz devri konusunda bir yasal
düzenlemeyi Parlamentodan geçirmelerini diliyorum. Zonguldak adına bunu
talep ediyorum ve inşallah, Zonguldak bir dahaki Parlamento döneminde
mülkiyetin ikinci temel ayağının sorunundan da kurtulmuş
olur.
Tüm Parlamentoya teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Köktürk.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve
böylece, 31inci madde metinden çıkartılmıştır.
32nci madde üzerinde aynı
mahiyette olmak üzere iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 32 nci maddesiyle 29/6/2001
tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 17 nci
maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Mehmet
Akyürek
Amasya İstanbul Şanlıurfa
Halil Özcan Abdulkerim
Gök Seyit
Eyyüpoğlu
Şanlıurfa Şanlıurfa Şanlıurfa
Osman
Aşkın Bak Mahmut
Kaçar
İstanbul
Şanlıurfa
"Geçici Madde 17- 12/11/2012
tarihli ve 6360 sayılı On Dört ilde Büyükşehir Belediyesi ve
Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlük
tarihinden önce geçerli olan Şanlıurfa İli, Ceylanpınar
İlçesinin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan
ve tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar ile tescil
harici bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler;
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki zilyetleri veya fiili
kullanıcıları tespit edilmek ve aynı tarih itibariyle varsa
üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler
tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro
tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, 21/6/1987
tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 inci maddesinde
belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar
yapılmaksızın öncelikle fiili durumlarına uygun olarak
ifraz ve/veya tevhit edilmek suretiyle kadastroları yapılarak tapuda
Hazine adına tescil edilir ve kadastro tutanağının beyanlar
hanesindeki bilgiler tapu kütüğünün beyanlar hanesine de aynen
aktarılır.
Tapu
kütüğünün beyanlar hanesinde taşınmazın
zilyedi/kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi
olarak gösterilen kişiler veya bunların kanuni ya da akdi
haleflerinden bu taşınmazları satın almak için süresi
içerisinde ilçe malmüdürlüğüne başvuran ve ilçe malmüdürlüğünce
tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul
edenler bu maddeye göre hak sahibi sayılır. Bu madde kapsamında
yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro
sayılmaz.
Bu madde
kapsamında kalan taşınmazlar ile tescil harici yerler, daha
öncesinde tapuda Hazine adına tescil edilmiş olup
olmadığına veya tescil harici bırakılıp
bırakılmadığına bakılmaksızın Maliye Bakanlığının
talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım
durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de
yapılabilir.
Bu madde
kapsamında kalan taşınmazlar ile tescil harici yerlerin kadastro
çalışmaları ile diğer iş ve işlemleri, 3402
sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi hükümlerine göre yürütülür.
Bu maddeye göre
tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlardan imar
planında kamu hizmetlerine ayrılanlar ile fiilen kamu hizmetlerinde
kullanılanlar hariç olmak üzere hak sahiplerine satışında
sakınca bulunmayanlar, kadastro işlemlerinin kesinleştiği
tarihten itibaren iki yıl içinde ilçe malmüdürlüğüne müracaat
etmeleri halinde hak sahiplerine, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63
üncü maddesine göre hesaplanacak harca esas değeri üzerinden
satılır.
Bu
taşınmazlardan fiili durumuna uygun olarak ifraz ve/veya tevhit
edilerek müstakil parsel olarak satılması mümkün olmayanlar
paylı olarak, üzerinde çok katlı bina bulunan taşınmazlar
ise kat irtifakı/mülkiyeti tesisi suretiyle, bunun mümkün olmaması
hâlinde ise paylı olarak hak sahiplerine satılabilir.
Hak sahiplerinin,
daha önce bu taşınmazlar hakkında 24/2/1984 tarihli ve 2981
sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak arsa bedelinin
tamamını ödeyerek; tapu tahsis belgesi almış olan
kişiler veya tapu tahsis belgesi almak için yetkili idaresine müracaat
eden ancak işlemleri henüz sonuçlandıramamış olan
kişiler olması halinde, bu taşınmazların tapu tahsis
veya müracaat belgelerinde belirtilen miktar kadar olan kısmı 2981
sayılı Kanun hükümlerine göre, bu miktardan fazla olan
kısmı ise 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesine
göre hesaplanacak harca esas değeri üzerinden satılır.
Satılan taşınmazların tapu tahsis veya müracaat belgelerinde
belirtilen ve arsa bedeli tamamen ödenen kısımları için hak
sahiplerinden kadastro harcı dışında bir bedel
alınmaz. Bu taşınmazlar için hak sahipleri tarafından
kısmen ödenen arsa bedelleri ise, satış işleminin
yapılacağı tarihe kadar kanuni faizi uygulanarak güncellenir ve
devir bedelinden düşülür. Arsa bedelini hiç ödemeyen hak sahipleri
hakkında ise bu maddeye göre harca esas değer üzerinden
satış işlemi yapılır.
Taşınmazın
üzerindeki hak sahibine ait ağaçlar ve muhdesat değer tespitinde
dikkate alınmaz.
Taşınmazın
satış bedeli peşin veya taksitle ödenebilir. Taksitle ödenmesi
halinde, satış bedelinin dörtte biri, ilçe mal müdürlüğünce
yapılacak tebliğinden itibaren otuz gün içinde, kalanı ise en
çok yirmi dört ayda, dört eşit taksitle ve kanuni faizleri ile birlikte
ödenir.
Taksit tutarı
ve faizleri ödenmedikçe taşınmaz tapuda devralan adına tescil
edilmez.
Bu Kanuna göre
yapılacak ifrazlarda, 3194 sayılı İmar Kanunu ve Uygulama
Yönetmelikleri hükümleri uygulanmaz."
Aynı
mahiyetteki önergenin imza sahipleri:
Mehmet Akif Hamzaçebi Aytuğ
Atıcı Süleyman
Çelebi
İstanbul Mersin İstanbul
Sinan Aygün Uğur
Bayraktutan
Ankara Artvin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki bu iki
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın
Başkanım, uzun yıllardır
Şanlıurfamızın Ceylânpınar ilçesinin tapu sorunu
vardı. Daha doğrusu, kurulduğundan beri tapusu olmayan bir ilçe
ve burada yapılan çalışmalarla Ceylânpınarın bu
kaderi değişiyor ve Ceylânpınarlılar tapularına
kavuşacaklar. Ben katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.
Önergeye katılıyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan bir süre önce, 26 Mart 2015 tarihinde Zonguldak
ilindeki vatandaşlarımızın mülkiyet sorunlarını
çözmek ve onları tapu sahibi yapmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak bir önerge verdik. Verdiğimiz önerge tüm siyasi partilerin
katılımıyla ve Hükûmetin de desteğiyle yasalaştı
ve bugün Zonguldaklılar, ta cumhuriyetin öncesinden beri devam eden
mülkiyet sorununu inşallah çözecekler ve hepsi tapu sahibi olacak. Hem
havzayifahmiye uygulamasından dolayı hem de 2981 sayılı
İmar Affı Kanunundan kaynaklanan tapu tahsis belgesiyle ilgili
haklarından dolayı herkes, inşallah, tapusunu alacak. Bundan son
derece mutluyuz.
Mutlu olduğum
ikinci konu: Zonguldakla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisinin
atmış olduğu bu adımın şimdi Ceylânpınarda
takip edilmesi. Ceylânpınardaki vatandaşlarımız son derece
mağdurdur. Yıllardır yaşadıkları evlerinin
olduğu o arazinin, arsanın tapusunu alamıyorlar. Hem orada
yaşıyorlar hem de yaşadıkları yerin tapusuna sahip
değiller. Şimdi Sayın Bakan bir açıklama yaptı. Hani,
elbette Sayın Bakan da emek vermiştir bu konuya ama
açıklamasını ben biraz düzeltmek istiyorum. Sayın Bakan,
Hükûmet tasarısında, Ceylânpınarda yaşayan
vatandaşlarımızın tapu sahibi olabilmesi için belediye
araya konulmuştu yani bu arazi belediyeye devredilecek, belediye de
vatandaşa devredecek. Ne zaman devredecek, nasıl devredecek, imar
planı yapacak mı yapmayacak mı, imar planı yaptıktan
sonra yüzde 35leri vatandaştan kesecek mi, resmî alanlar ayıracak
mı ayırmayacak mı bunların hepsi meçhuldü. Şimdi,
görüyorum ki burada belediye aradan çıktı, doğrudan
vatandaşa kullandığı arazi verilecek, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünün koordinasyonuyla ifrazlar yapılacak, bu ifrazlar
çerçevesinde oluşan parseller vatandaşa mal müdürlüğünün tespit
edeceği bedel üzerinden satılacak. Burada tabii, bu bedel tespiti
önemlidir. Bedel tespitinde elbette komisyonlar yasalara göre belli edecektir
bu bedeli ama bedel tespitinde vatandaşın ödeyemeyeceği bir
rakam ortaya çıkarsa, bu, sorundur. O zaman yapılması gereken, bu
vatandaşlarımıza harca esas değer üzerinden bunları
satmaktır, eğer harca esas değer yüksekse elbette farklı
çözümler düşünülebilir; bir kere bunu hatırlatıyorum.
İkincisi; İmar Affı Kanunundan
kaynaklanan sorunların çözümü burada var. Bu, aynen Zonguldakla ilgili
önergeden alınmıştır, aynısı buraya
taşınmıştır. 1984 yılında bu
vatandaşlarımız İmar Affı Kanunundan kaynaklanan
haklarını alabilmek için o zaman 2 bin Türk Lirası
ödemişler tapu tahsis belgesi sahibi olmuşlar ya da bedeli ödemekle,
bütün yükümlülüklerini yerine getirmekle birlikte idare kendilerine tapu tahsis
belgesi de verememiş olabilir, bu vatandaşlarımız da
başka hiçbir bedel ödemeden tapularını alacaklardır. Orada
bir 400 metrekare sınırı vardır, eğer 400 metrekarenin
üzerinde bir arsayı kullanıyor ise 400 metrekarenin üzerinde kalan
kısım için bu vatandaşlarımız da yine bir bedel ödemek
suretiyle bu fazla olan kısmı da alabileceklerdir.
Ben Ceylânpınardaki kardeşlerimizi buradan
kucaklıyorum, hepsine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun sevgi ve
saygılarını iletiyorum.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin konuşmacısı Sayın Gök.
Buyurunuz
Sayın Gök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDULKERİM
GÖK (Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
önerge aslında AK PARTİ Grubumuzun bir önergesidir, öncelikle onu
düzeltmek isterim. O önergemizin neticesi beraberinde alınıp
aynı şekilde bir başka siyasi parti grubu bunu önerge olarak
vermiştir.
Bir başka
konu, Zonguldaktaki çözüme kavuşan bu meselenin boyutunda aslında
öncesinde yeniden Ceylânpınar vardır. Doğma büyüme
Ceylânpınarlıyım. Bir anda çocukluğum aklıma geldi.
Birilerinin siyaset yapma suistimal alanları ortadan kalktı bu
akşam. Birileri Ceylânpınara gelip Artık göçerler sorununu
çözeceğim, tapu sorununu çözeceğim... Son bu akşam.
Bütün siyasi
gruplara yürekten teşekkür ediyorum. Emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Nasıl teşekkür ediyorsun?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Bu nasıl teşekkür ya?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ayıp! Sen bütün parti gruplarını oyuna
getirmek istedin.
ABDULKERİM
GÖK (Devamla) Burada, bir hakkı teslim etme adına dün akşam
teşekkür ettiğimde Sayın Cumhurbaşkanına, bazı
arkadaşlarımız tepki gösterdiler. Sayın
Cumhurbaşkanımız Ceylânpınarı ziyaret ettiğinde
bu iki sorunun çözüme kavuşacağını söylemişti.
Sayın Bakanımız Faruk Çelik Bey, değerli milletvekili
arkadaşlarım, Urfa milletvekili arkadaşlarım, ne dediysek
alanda, hamdolsun
24üncü Yasama Döneminin son günlerinde, son
dakikasında, belki bu andan itibaren son olacağı bu
görüşmede ben bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Hamdolsun, ne dediysek onları bir bir gerçekleştirme
şansını yakaladık. Söz verip, daha sonra Ankaraya gelip
bunu unutanlardan olmadık, olmayacağız. Burayı -siyaset
alanına, politika alanına- yasaklar üzerinden vatandaştan oy
isteme alanından çıkardık artık.
Dolayısıyla
Ceylânpınarda bütün vatandaşlarımız özellikle harca esas
değer üzerinden, kendilerinin hak sahibi olduğu, ana sütü gibi hak
sahipleri olduğu bundan sonra da alacakları tapuları son derece
önemlidir.
Birazdan, bu
maddeden sonra da görüşeceğimiz ikinci bir yüz yıllık sorun
daha vardır, o da göçerler sorunudur. O da hepinizin, hepimizin birlikte
Evet. diyeceği ve kanunlaştığı takdirde Ceylânpınarda
iki temel sorunun çözümü özellikle bu 24üncü Döneme nasip olmuştur.
Gerçekten hepinize, hepimize yürekten teşekkür ediyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kaç defa getirdik bu önergeyi buraya!
ABDULKERİM
GÖK (Devamla) - Bu akşam emeği geçen bütün arkadaşlarıma,
bütün gruba yürekten teşekkür ediyorum. Aynı zamanda sizleri, bu
andan itibaren de hepinizi Ceylânpınarlı olarak görüp fahri
hemşehrim olarak görüyorum.
Emeği geçen
AK PARTİ Grubuna, Sayın Cumhurbaşkanımıza,
milletvekillerine, Değerli Bakanımız Sayın Faruk Çelik
Beye yürekten teşekkür ediyorum. Komisyona sağ olun, var olun
diyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gök.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Cumhurbaşkanıyla ne alakası var bu
konunun ya?
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) Sayın Başkanım, Komisyonu
başından sonuna kadar takip eden biri olarak sayın vekil
açıklamasında gelişmeleri çarpıtmıştır. Onun
için söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Şimdi, bir dakika Sayın Şimşek. Sisteme daha önce Baluken
girmiş, bir dakika onun sözünü alacağım. Sonra Sayın
Hamzaçebiye söz vereceğim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ya, bir dakika değil. Yani önemli bir konu, grup başkan
vekili olarak bu süreçle ilgili düşüncelerimizi aktaracağız.
BAŞKAN
Evet, vereceğim söz hakkınızı. Sonra da Sayın Akçay bu
konuyla ilgili olarak bir şey söylemek arzusunda.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Cemalettin Şimşek Bey konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Şimşeke devrettiniz, peki.
Siz sisteme
girerseniz Sayın Şimşek, yerinizden de söz verebilirim.
Buyurunuz
Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, tabii, burada Ceylânpınarın tapu sorununu çözen önemli
bir önerge görüşülüyor. Biz aslında bu önergeleri, her iki önergeyi
son derece olumlu olarak değerlendiriyoruz ve bu önergelere destek
vereceğiz. Daha önce siyasi, popülist birtakım
yaklaşımlarla düzenlenmiş olan maddenin çıkarılmasına
dair vermiş olduğumuz önergeyi de geri çekiyoruz. Aslında bir
önceki görüşülen torba yasada AK PARTİ Grubu bir gece
yarısı önergesiyle Ceylânpınarla ilgili bu düzenlemeyi getirmek
istemişti ve orada bu tapuların vatandaşa ulaştırılmasıyla
ilgili süreçte belediyeyi aracı yapmak istemişti. Biz ona
karşı çıktık tabii çünkü bütün bir kenti ilgilendiren çok
önemli, yıllardır süren tapu sorunuyla ilgili belediyenin siyasi
görüşüne uymayan vatandaşlarımızın mağduriyetiyle
ilgili bir durum ortaya çıkabilirdi. Yine, belediyeyle aynı siyasi
görüşü taşıyıp belediye yönetimiyle ters düşen
vatandaşlarla ilgili keyfî uygulamalar devreye girebilirdi.
Dolayısıyla, biz, itirazımızı, belediyenin aracı
olmaktan çıkarılıp Tapu Kadastro eliyle yani bir devlet kurumu
eliyle vatandaşın bu mağduriyetinin giderilmesi sürecinin
geliştirilmesi gerektiğini söylemiştik.
Şimdi,
verilen önergeyle AK PARTİ Grubu bu düzeltmeyi yapmış durumda
ama kürsüden konuşan Sayın Urfa Milletvekili bütün bu süreçler
olmamış gibi, geçen gece yarısında da diğer siyasi
parti gruplarını yanıltmaya çalışmamış gibi
bir konuşma yaptı, bunu büyük bir talihsizlik olarak
değerlendiriyoruz. Muhalefete dair kullanmış olduğu sözleri
de geri alması gerekir çünkü her 3 siyasi parti de muhalefette bulanan her
3 siyasi parti de, bu mağduriyetin giderilmesi için yapıcı
öneriler sundu. Sayın Bakana da teşekkür ediyoruz, bu
yapıcı önerileri dikkate aldı ve bizim, siyaset malzemesi olarak
kullanılabilecek ve siyasi görüş farklılığından
dolayı vatandaşı mağdur edebilecek, o kaygılarımızı
giderecek yeni bir önergeyle geldiler. Dolayısıyla,
Ceylânpınarın uzun yıllardır yaşamış
olduğu bir mağduriyet ortadan kalkmış oldu.
Bütün
Ceylânpınara hayırlı olsun diyoruz, biz de emeği geçen
bütün siyasi parti gruplarına teşekkür ediyoruz.
Sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Sayın
Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce
kürsüden konuşan hatip, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
konuşan hatip benim sözlerimi Genel Kurala bir miktar yanlış
çevirerek anlattı, önce onları düzeltmek istiyorum.
Birincisi şu:
Ceylânpınarla ilgili olarak Hükûmet tasarısında yer alan
düzenlemede tapu tahsis belgeleriyle ilgili bir sorunun çözümü yer
almıyordu. Önergenin bu bölümü, tamamen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Zonguldakla
ilgili olarak vermiş olduğu önergeden aynen
alınmıştır. Elbette bir şey doğru
yapılıyor ise iktidar partisinin Cumhuriyet Halk Partisinden bunu
almasında hiçbir yanlışlık yok, biz bundan memnun oluruz.
İkincisi:
Yine, Ceylânpınardaki diğer tapu sorununun çözümünde, yani tapu
tahsis belgesi dışındaki yerlerin mülkiyetinin vatandaşa
devrinde Hükûmet tasarısı belediyeyi araya koyuyordu yani Hükûmet
Seçime doğru belediyeyi araya koyayım, belediye üzerinden bir
siyaset geliştireyim. derdindeydi. Buna gerek yok. Bakın, yine
doğru yol bulundu, gelindi, Cumhuriyet Halk Partisinin Zonguldakla ilgili
önergesi takip edildi burada; belediye aradan çıkarıldı,
doğrudan vatandaşa bunun tapusu verilecek.
Yalnız,
burada, bedelde bir sorun var, sayın hatip kürsüde onu yanlış
ifade etti, Harca esas değerden devredilecek. dedi. Önerge iki bölüm:
Tapu tahsis belgeli olanlar harca esas, daha doğrusu onlar bedelsiz 400
metrekareye kadar, 400 metrekarenin üstü harca esas değerden devredilecek;
diğerleri ise ilçe takdir komisyonunun belirleyeceği değer
üzerinden devredilecek.
Şimdi,
bakın, burada problem olabilir, burada da harca esas değer
denebilirdi. Hükûmet diyebilir ki: Harca esas değer yüksekti.
Bilemiyorum, orada harca esas değer nedir? Vatandaşın bütçesinin
üzerindeyse sorun yaratabilir. Ancak, böyle bir durumda yetkiyi komisyona
vermekle sorun çözülmez. Neden çözülmez? Komisyon değer takdir ederken
harca esas değerin altına düşemez. Umarım, bu iyi
irdelenmiştir, biz Hükûmetin bunu irdelediğini kabul ederek
onların bedel konusundaki bu önerisini burada benimsedik ve ilçe takdir
komisyonunun belirleyeceği bedel olarak bunu buraya biz de yazdık.
Şunu hemen
son olarak ifade edeyim: Gerek Ceylânpınardaki mülkiyet sorununun çözümü
gerekse Zonguldaktaki mülkiyet sorununun çözümü konusunda Cumhuriyet Halk
Partili Komisyon üyeleri başından sonuna kadar olumlu
görüşlerini ifade etmişler ve desteklerini bildirmişlerdir.
Bu önergemize ve
diğer aynı mahiyetteki önergelere Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
evet oyu vereceğini buradan bir kez daha ifade ediyorum. Tüm
Ceylânpınarlıları buradan selamlıyorum.
İyi
akşamlar.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Sayın
Şimşek
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de öncelikle
şunu ifade edeyim: Gerek alt komisyonda gerekse üst komisyonda süreci
takip eden, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına olayları takip
eden bir milletvekili olarak, öncelikle Sayın Bakanın bu konudaki
gayretlerini takdir ettiğimi, ancak, bunun gerek Ceylânpınarda gerekse
Zonguldaktaki bu hak sahiplerine teslimi konusunda tüm siyasi partilerin ortak
iradesi olduğunu ifade etmek isterim. Onun için hakikaten çok büyük çaba
sarf ettik. Bizim, bu konuyla ilgili olarak, ülkedeki benzer sorunları
olan tüm vatandaşları ilgilendirecek şekilde,
sorunlarını çözecek şekilde vermiş olduğumuz önergeye
kapsamı nedeniyle Sayın Bakan Çok fazla değerlendirirsek
eğer, bunun içinden çıkamayız. gibi bazı ifadeler kullandı
Komisyonda. Hâlbuki, biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak benzer
sorunları, tüm Türkiye genelindeki sorunları çözecek şekilde
kanunun da tekniğine uygun olarak
Yani, kanunun kapsayıcı
olması gerekir. Biliyorsunuz, şahsa, adrese teslim kanunlar olursa
bunların -Ermenekte, Somada olduğu gibi- ömürleri üç beş ay gibi
bir süre oluyor, sonra tekrar geliyor Parlamento gündemine.
Dolayısıyla, benzer sorunlar olan çok yer var ülkemizde. Ben bu
sorunların da önümüzdeki dönemde en kısa zamanda gene Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine geleceğine inanıyorum. Bizim, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, o zaman benzer sorunların çözülmesi konusunda
çabalarımız oldu ama mümkün olmadığı söylendi. Onun
için, konuşmacı sayın milletvekili sanki AK PARTİ bu
işi yapmış gibi döndü AK PARTİ Grubuna teşekkür etti.
Bu çok doğru değildir. Bir de, Cumhurbaşkanının bu
işle ne alakası var onu çok fazla anlayamadık. Herhâlde
yaklaşan seçim döneminde aday belirlemede sayın vekilimiz belki bir
yardım almak amacıyla söylemiş olabilir diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.
Buyurunuz
Sayın Bakan, kısa bir söz talebiniz vardı sizin de.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim,
çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle 2011
yılında Şanlıurfa Milletvekili olarak
görevlendirildiğimde, gittiğimde, Şanlıurfayı ve
Şanlıurfalıyı tanıma konusunda yoğun bir
gayretimiz oldu, onlarla kaynaşma konusunda güzel dönemler, günler
yaşadık. Ciddi sorunlar vardı. Bu sorunların başında
da Ceylânpınar ilçemizdeki göçerlerin tapu sorunları geliyordu.
Şimdi, tabii,
siyaset, hizmet aracı. Burada Cumhurbaşkanımızın
dahli: Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken
Şanlıurfaya geldiler ve oradaki toplantılarda kendilerine bunu
vatandaşlarımız aktardılar, onun da bizlere talimatı
oldu yani Bu meseleyi bir şekilde, yasal ise yasal, idari ise idari
olarak çözün. tarzında talimatı oldu. Değerli milletvekilimiz
Ceylânpınarlı olduğu için, yüreği de yandığı
için -bunu kabul etmek gerekiyor, hakikaten ciddi bir sorun bu mesele- bu
çerçevede dile getirmişlerdir hissiyatını.
Bu meselenin
çözümü konusunda dört yıldır gerçekten yerel tüm dinamiklerle
mücadele ettik ve en sonunda Ceylânpınarla ilgili Maliye
Bakanlığımızın bir taslak hazırlamasını
ben rica ettim. Maliye Bakanlığımız Ceylânpınarla
ilgili bir düzenlemeyi hazırladı ve biz bu tasarıya koyduk ve
Hükûmet tasarısı olarak gönderdik. Komisyona geldiğimizde,
Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri, Sayın Milliyetçi Hareket Partisine
mensup arkadaşlarımız, Komisyon üyelerimiz, Cemalettin Beyler
farklı yerlerde de bu ve buna benzer bazı sorunların
olabileceğini ifade ettiler ve bu anlamda Zonguldakla ilgili sorunu da
yine Maliye Bakanlığı yetkililerine verdik, bu sorunun da teknik
olarak çözümünün -bir yanlışlık olmaması açısından-
hazırlanmasını istedik. Daha önce Ceylânpınarla ilgili
verdiğiniz yerel yönetimler boyutuyla çözülmesi şeklinde bir öneriyi
taslağa koyduk, sonra gelende ise yerel yönetimler değil, kadastro
boyutuyla çözümü şeklinde öneri geldi. Burada bizim bir dahlimiz
kesinlikle siyaseten söz konusu değil.
Şimdi, Zonguldak
meselesi kadastral boyutla çözüme kavuşunca bunun da onun gibi
düzenlenmesinde biz bir mahzur görmedik. Onun için, bu talebi bütün
gruplarımızın talebi olarak Komisyonda, alt komisyonda birlikte
değerlendirdik ve -çok keyifli bir çalışma- ülkemizin, vatandaşlarımızın
önemli bir sorununun çözümü konusunda birliktelik içerisinde,
dayanışma içerisinde bu düzenlemeyi yaptık. Ama siyaseten -ben
otuz yıldır siyasetteyim- ille de kürsüden bir şey söylemek gerekiyorsa,
yüz yıldır çözülemeyenler on üç yılda AK PARTİ
iktidarı tarafından çözülüyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu hakkı da teslim edelim. Aksi takdirde şu
sorulur: Kimler geldi, kimler geçti? Yani bunlar, Şanlıurfada,
Türkiye'nin muhtelif yerlerinde çözülebilirdi ama çözülememiş. Bir
başka açıdan da söylüyorum: Kısmet bizeymiş diyelim. Bizim
fazla dahlimiz olmasın ama böyle gerçekleşti.
Ben tekrar 3
muhalefet grubuna mensup grup başkan vekillerimize, Komisyon üyelerine ve
AK PARTİ Grubuna çok teşekkür ediyorum.
Ceylânpınarlılara,
Zonguldaklılara, milletimize bu kararımız hayırlı
olsun diyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, benim de söz talebim var.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar yeter sayısı istiyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, söz talebim var.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN
Kabul edilmiştir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, söz talebim var.
BAŞKAN Öyle
mi?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar yeter sayısı dedim Sayın
Başkan, ama duymadınız.
BAŞKAN Ben
duymadım, özür dilerim.
Bir daha
yineleyeyim isterseniz yani itirazınız varsa.
Sayın Akar,
sizin söz talebiniz bu konuyla mı ilgiliydi?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Evet, bu konuyla ilgili Sayın Başkan.
BAŞKAN Yani
böyle bir şeyimiz yok ama İç Tüzük 60a göre bir söz vereceğim.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Herkes aldı, ben de alayım müsaade ederseniz.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Bakanın yirmi dakikalık kısa bir
değerlendirmesi üzerine
BAŞKAN
İç Tüzük 60a göre buyurunuz efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
13.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim
Gökün 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, AKP Grubu adına konuşan
Şanlıurfa Milletvekili, Ceylânpınar doğumlu arkadaşımız
sorunları aktarırken kendi dönemlerinde, 24üncü Dönemde olayın
çözüldüğünü, sanki Türkiye Cumhuriyeti 24üncü Hükûmetinin
Başbakanı, bugünkü Cumhurbaşkanı, o dönemin
Başbakanı Erdoğan tarafından kurulan
Ama 21, 22nci
Dönemin veya 23üncü Dönemin farklı olduğu anlamında bir ifade
kullandı. Yani on üç yıllık iktidarları döneminde
sıkıştırılıp 24üncü Dönemin sonunda çözülen
işlerin sanki sadece bu dönemde görüşüldüğü şeklinde bir
ifadesi var aslında orada. Baktığınız zaman -ben
KİT Komisyonundayım- Ceylânpınar ve TİGEM arazileri
KİT Komisyonunda Sayıştay raporlarında her zaman
görüşülmüş, 22nci Dönemde de görüşülmüş, 23üncü Dönemde
de görüşülmüş. 22nci ve 23üncü Dönemde yine KİT Komisyonundaki
üyeler Ceylânpınara gitmişler, oradaki göçerlerin sorunlarını
yerinde incelemişler ama bir çözüme ulaştıramamışlar.
24üncü Dönem milletvekili olarak gittik, oradaki 674 aile 4.600 kişinin
mağduriyetinin giderilmesi konusunda KİT Komisyonu olarak önerimizi
hazırladık ve bu önerinin sonucunda da, o vatandaşlarımızın
orada 68 bin dönüm birinci sınıf tarım arazisi, 33 bin dönüm
mera ve 40 bin dönüm de tarım dışı alan olmak üzere hazine
adına kayıtlı ama yüzer dönümlük
Bakın, çok önemli bir
şey söylüyorum, hazine adına kayıtlı diyorum. Bugün o
göçerlerin malı olmuyor onlar hâlen, problem devam ediyor orada, devam da
edecek böyle giderse. Ama orada şunun yapılması gerekiyordu:
Vatandaşlara, aynen Ceylânpınarda, bugün çıkan kanun gibi
nasıl tapuları verilecekse, oradaki göçerler de 1943
yılından beri orada yaşıyorlar, aynı şekilde
tapuları verilmeliydi. Onlara ayrıca başka sözler de verildi
orada, şuydu: Konutları TOKİ tarafından yapılacak,
oradaki ahırları, yaşam alanları, ibadet yerleri,
okulları yapılacak ve göçerler oraya transfer edilecekti ama
maalesef, AKP hükûmetleri döneminde, üç dönemdir -24üncü Dönem dâhil olmak
üzere- henüz bir çivi dahi çakılmış değil. Göçerlere sadece
arazi tahsis edilmiştir ama problemleri çözülmemiştir. Bunu da
buradan Urfalılara ve göçerlere selam olsun diye söylüyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami
Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile
50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul
Milletvekili Gürsel Tekinin; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun;
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın; Balıkesir Milletvekili Haluk
Ahmet Gümüşün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin;
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664,
2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534,
2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) 32nci madde Sayın Başkan.
BAŞKAN -
32yi oyladık efendim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Bu 32ydi Sayın Başkan.
LEVENT GÖK
(Ankara) Bu 32ydi efendim.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) 32de önergelerin oylanmasında karar yeter
sayısından dolayı oylama yapacaktınız.
BAŞKAN -
Hayır, şimdi, önergeleri oyladık, sonra da 32nci maddeyi
oyladık.
32nci madde
oylanmadı mı?
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Oylamadınız.
BAŞKAN -
Karıştı her şey.
Peki, 32nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum, tekrar yineleyeyim: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
32nci madde kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi de
kabul etmiştiniz.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
23.09
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
23.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
34üncü maddede
kalmıştık.
34üncü madde
üzerinde üç önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 34 üncü
maddesinde geçen "Çalışma ve İş Kurumu il
müdürlüğüne" ibaresinden sonra gelmek üzere " ve ilgili meslek
odaları ve sendika temsilciliklerine" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Adil Zozani Erol Dora
Bingöl Hakkâri
Mardin
Abdullah Levent
Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
34 üncü maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve
teklif ederim.
Cemalettin Şimşek Yusuf Halaçoğlu Erkan Akçay
Samsun Kayseri Manisa
Münir Kutluata Murat
Başesgioğlu
Sakarya İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 34 üncü maddesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet Doğan Kubat Nurdan Şanlı
Amasya
İstanbul Ankara
Recep Özel Osman
Aşkın Bak Ramazan Can
Isparta İstanbul Kırıkkale
BAŞKAN
Komisyon, bu aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeyle
değiştirilen düzenleme mevcut hâliyle yeterli görüldüğünden
getirilmesi öngörülen değişiklik önerisinin tasarıdan
çıkarılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Diğer gerekçeyi de okutuyorum:
Gerekçe:
İş
yerinde, çalışmaların, iş sağlığı ve
güvenliği mevzuatına göre düzenlenmesi gereken sağlık
güvenlik planına uygun olarak yapıldığını kontrol
etmek ve denetlemek iş yeri hekimi ve iş sağlığı
ve güvenliği uzmanlarının görevi olduğundan dolayı,
iş yerinde yetki karmaşası doğurmasının önüne
geçilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiş, madde metinden
çıkartılmıştır. O yüzden, diğer önergeyi
işleme almıyorum, işlemden kaldırıyorum.
34üncü madde
metinden çıkmıştır.
35inci madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 35 inci
maddesinde geçen %50si ibaresinin %70i olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Adil Zozani Erol Dora
Bingöl Hakkâri
Mardin
Abdullah Levent
Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
çerçeve 35 inci maddesinde değiştirilmesi öngörülen 4708
sayılı kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinde yer alan veya (f) bendi ifadesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Cemalettin Şimşek Yusuf Halaçoğlu Erkan Akçay
Samsun Kayseri Manisa
Münir Kutluata Murat
Başesgioğlu
Sakarya İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 35 inci maddesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet Doğan Kubat Nurdan Şanlı
Amasya
İstanbul Ankara
Recep Özel Osman
Aşkın Bak Ramazan Can
Isparta İstanbul Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon, bu son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılıyoruz efendim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
34üncü maddenin tasarıdan
çıkarılması önerildiğinden 35 inci maddedeki idari para
cezaları düzenlemesinin de tasarıdan çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiş ve madde metinden
çıkartılmıştır. Böylece diğer önergeleri
işlemden kaldırıyorum.
Madde 36yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 36 kabul
edilmiştir.
Madde 37 üzerinde
üç önerge vardır, üçü de aynı mahiyettedir, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısının 37nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri
Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 37'nci maddesinin kanun
tasarısından çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ
Atıcı İzzet
Çetin Süleyman
Çelebi
Mersin Ankara İstanbul
Haydar
Akar Musa Çam
Kocaeli İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 37nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Amasya İstanbul Kırıkkale
Recep
Özel Osman
Aşkın Bak Nurdan
Şanlı
Isparta İstanbul Ankara
BAŞKAN Aynı mahiyetteki bu önergelere
Komisyon katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
düzenlemeyle İş Kanunu'nun 14üncü maddesi
değiştirilmiş ve "uzaktan çalışma"ya
ilişkin hükümler İş Kanununa eklenmiştir. Uzaktan
çalışma niteliği gereği iş yeri olarak tanımlanan
alanın dışında, işçinin evinde ya da farklı bir
mekândan işverenin işini yapmasıdır. Bu esnekleştirme
ve kuralsızlaştırma politikalarının bir
parçasıdır. Özellikle 2003 yılında İş Kanunu'nun
çıkarılması esnasında bu "uzaktan
çalışma" tartışılmış ve kanun
tasarısında olmasına rağmen kanun metninden
çıkarılması düzenlenmişti. Özellikle istihdamın
yaklaşık yüzde 37'sinin enformel olarak
çalıştığı ülkemizde, bu düzenleme kayıt
dışılığı arttıracaktır. Düzenlemenin
yapılış gerekçesinde, teknolojik olarak ileri teknoloji sektörlerde
çalışanlar açısından bir ihtiyaç olduğu dile
getirilmektedir. Ancak, özellikle tekstil sektöründe enformel
çalıştırmanın yaygınlaşmasının bir
aracı olarak kullanıldığı önceki yıllarda
Çalışma Bakanlığı müfettişlerince de defalarca
tespit edilen bu çalışma biçiminde iş yerinin mekânsal olarak
ortadan kaldırılması, işverenin iş
sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ortadan
kaldıracağı gibi ücretsiz aile işçiliğini ve
dayıbaşı sistemini, iş kazalarını, güvencesiz
çalışmayı da yaygınlaştıracaktır. Uzaktan çalışma
aynı zamanda kuralsız, güvencesiz çalışmayı, aile
emeğinin ve kadın-çocuk emeğinin sömürülmesini
doğuracaktır. Ayrıca kadınları evden
çalışmaya ve eve mahkûm eden kadınların çalışma
hayatında görünür olmasını engelleyecek bir düzenlemedir. Ev
eksenli çalışmayı iş sağlığı ve
güvenliği kapsamı dışında tutan İş
Güvenliği Yasası varken getirilen bu düzenleme ev eksenli
çalışmanın yoğunluğunu ve tehlike düzeyini
arttırmıştır. Uzaktan çalışmayla
çalışma sürelerine ilişkin sınırlar ortadan kalkacak,
sendikal örgütlenme olumsuz etkilenecektir. Ücretlerin düşmesine neden
olacaktır. Üretim sürecinin parçalanması
yaygınlaşacaktır. İşverenlerce yapılan ham
maddelerin kontrolü mümkün olmayacaktır. Ev ortamında kimyasallar ve
sağlığa zararlı maddeler kullanılabilecektir. Bu
düzenleme ILO 177 sayılı Sözleşmeyle uyuşmamaktadır.
Yapılması gereken evde yapılacak çalışmaların
alanını belirlemek ve güvenceli, güvenli hâle getirmektir.
BAŞKAN -
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşlarının önergesinin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddede
düzenlenen ev eksenli çalışma Borçlar Kanunu ile
şekillendirilmiştir. İş Yasasında yapılacak
düzenlemede bu çalışma şekli kayıt altına
alınmaya çalışılıyor ancak çalışmanın
sınırlandırılması, bu tarz çalışanların
sosyal haklarının güvence altına alınması, işçi
sağlığı ve iş güvenliği açısından
tedbirler, yaptırımlar öngörmesi gerekirdi. Türkiye'de
sayısı 200 binden fazla ve yüzde 90ı kadın ev eksenli
çalışan olduğu düşünülürse, evden çalışma, atipik
ve esnek bir çalışma biçimi olup, prensip olarak reddedilmelidir.
Hangi işlerin iş yeri dışında (evde ya da ev
haricinde) yürütülebileceğine ilişkin bir sınırlama
getirmeyen düzenlemelerde bakış açısı bunları sadece
kayıt altına almak değil aynı zamanda işçi
sınıfının ortak kazanımlardan faydalanabilecekleri bir
düzenleme esas alınmalı, konu sendikalar, kadın örgütleri,
meslek örgütleri ve akademisyenlerin katkı ve önerilerine açık hâle
getirilmelidir. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşlarının önergesinin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut
düzenlemelerin ihtiyaca cevap verebileceği düşünüldüğünden madde
tasarı metninden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiş ve 37nci madde metinden
çıkartılmıştır.
38inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 38 inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah
Levent Tüzel Nazmi
Gür
İstanbul Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Dünya
standartlarına göre, Türkiye, çalışma saatlerinin en yüksek
olduğu ülkelerden biridir. Bu durum emeğin sömürüsünü
arttırdığı gibi temel insan haklarına da
aykırılık teşkil etmektedir. Değişiklikle bu
sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
38inci madde
kabul edilmiştir.
39uncu madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 39 uncu
maddesinde geçen üç gün ibaresinin beş gün olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle
işçiye eşinin doğum yapması veya evlat edinmesi veya
yakınlarının ölümü hâlinde üç gün ücretli izin düzenlenmesinin
beş güne çıkarılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
39uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
39uncu madde
kabul edilmiştir.
40ıncı
madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 40ıncı Maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İzzet Çetin Ali
İhsan Köktürk Süleyman
Çelebi
Ankara Zonguldak İstanbul
Aytuğ
Atıcı Musa Çam
Mersin
İzmir
MADDE 40 4857
sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Yer altı ve
su altı işlerinde çalışan işçiler için
çalışma süresi; haftada en çok otuz altı saat olup günlük
altı saatten fazla olamaz. şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 40
ıncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN Son
okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Alandaki
sendikaların bu konuya ilişkin önerileri ve talepleri
açıktır. Bu öneri ve talepler doğrultusunda işçilere 2 gün
hafta tatili hakkı tanıyarak, haftalık çalışma
süresinin 35, günlük çalışma süresinin ise 7 saat ile
sınırlandırılmasıdır. Değişiklik ile
ortaya çıkacak fazla çalışma ve can güvenliği
sorunlarının giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 40ıncı Maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İzzet Çetin
(Ankara) ve arkadaşları
MADDE 40 4857
sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Yer altı ve
su altı işlerinde çalışan işçiler için
çalışma süresi; haftada en çok otuz altı saat olup günlük
altı saatten fazla olamaz. şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Köktürk, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sizleri de saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin
bildiği gibi, madencilik gerçekten emeği yoğun olan,
ağır çalışma şartlarını gerektiren bir
sektör. Özellikle, yer altı madenciliği söz konusu olduğunda
şartların daha da ağırlaştığını
görüyoruz. Seçim bölgem olan Zonguldakta taş kömürü havzasındaki
özellikle jeolojik durum, damarların yapısı, mekanizasyonun
yetersizliği göz önünde bulundurulduğunda da işçilerin hangi
şartlarda çalıştığını gerçekten görmek ve
yakından izlemek gerekiyor. Tasarının bu maddesiyle aslında
çalışma süresinin günlük yedi buçuk saatle
sınırlandırılarak, haftada otuz yedi buçuk saatle
sınırlandırılarak kırk sekiz saat aralıksız
izin yapılması yani hafta tatilinin iki güne
çıkarılması amaçlanıyor. Ben, Zonguldak maden işçileri
adına, Türkiye Taşkömürü Kurumunda çalışan tüm maden
işçileri adına ve yer altındaki maden işçileri adına bu
düzenlemeyi olumlu görüyorum. Çünkü yerin yüzlerce metre altında
çalışan, sabahın köründe evinden çıkarak, ulaşım
araçlarıyla en az bir saatlik yol giderek baca ağzına
ulaşan, baca ağzından girdikten sonra ayaklardaki
çalışma alanlarına gidinceye kadar en az bir saat yürümek
zorunda kalan ve insan bedeninin giremeyeceği o daracık alanlarda
taş kömürünü üreterek madenleri ülke ağır sanayisine
kazandıran ve bunu yaparken de kömür ve silis tozlarına maruz kalarak
pnömokonyoz gibi solunum yolları
yetersizliğine neden olan hastalıklara maruz kalan maden işçisi
için tek günlük hafta tatili yeterli değildir. İki günlük hafta
tatilinin yapılması hem moral açısından hem
sağlık açısından yer altı işçileri
açısından zorunludur. Ben bu düzenlemenin tüm madencilerimize
hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köktürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
40ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
40ıncı madde kabul edilmiştir.
41inci madde
üzerinde aynı mahiyette olmak üzere iki önerge vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
41'inci Maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ
Atıcı İzzet
Çetin Süleyman
Çelebi
Mersin Ankara İstanbul
Ali İhsan
Köktürk Haydar
Akar Musa
Çam
Zonguldak Kocaeli İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN Aynı mahiyetteki bu
iki önergeye Komisyon katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Baluken,
buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddenin mutlaka tasarı
metninden çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü
bu maddeyle işçilerin çalışma süreleri on bir saate kadar
çıkabiliyor. Zaten mevcut çalışma süreleri işçiler açısından,
çalışanlar açısından neredeyse bütün Avrupa ülkelerinin çok
çok üstünde. Burada özellikle üst sınır, sanayiden sayılmayan
tüm işlerde kullanılabileceği için çok ciddi sorunları
beraberinde getirecek.
Gece çalışma saatleri
işçi sağlığını direkt tehdit eden en önemli
olgulardan biridir ve bunun sınırlandırılması gerekir.
Bu sınırlandırılmayı ortadan kaldıracak bir
düzenlemeyi burada hiçbir vicdanın kabul etmemesi gerektiği
kanaatindeyiz.
Biz, bu
torba tasarısında yararlı gördüğümüz, faydalı
gördüğümüz maddelerle ilgili katkı sunmaya
çalışıyoruz, yapıcı önerilerle desteklemeye
çalışıyoruz. Ama burada gerçekten insan hakkına
aykırı, çalışma hukukuna aykırı bir düzenleme
var. O nedenle, siz de gelin, bu çalışma hukukuna aykırı,
vicdana aykırı maddelerde muhalefetin önerilerine katkı sunun,
muhalefete destek verin. Neticede, burada yapacağımız
düzenlemeler direkt insanların sağlığını
etkileyecek. Pek çok iş alanında mesleki maruziyetlerle işçiler,
çalışanlar, maalesef, ağır meslek hastalıkları
riski altına giriyorlar.
Silikozis hastalarının dramını biliyorsunuz.
24üncü Dönem Parlamentosunun en büyük ayıplarından biri, özellikle
kum taşlama işinde çalışan ve birkaç ay içerisinde akut
fulminan formlarda hayatını kaybeden silikozis hastalarıyla
ilgili o kadar kanun teklifi vermemize rağmen tek bir düzenleme
yapılmamış olması.
Madencilerle ilgili de illa ki madencilerin yaşanan
göçüklerde yaşamını yitirmesi üzerinden bir değerlendirme
yapmayın diyoruz. Her madenci yaşarken akciğerine inhale
ettiği partiküllerle aslında her gün ölüme daha fazla
yaklaşıyor. Pnömokonyoz gibi ağır hastalıklarla çok
ciddi sağlık sorunları yaşayan ve hayat süresi kısalan
madencileri bir göğüs hastalıkları uzmanı olarak, direkt
takip eden bir hekim olarak çok yakından biliyorum ben. O nedenle,
özellikle bu düzenlemede karşı çıkacağınız bir
şeyin olmaması gerektiği kanaatindeyiz.
Günlük yedi saat, haftalık otuz beş saat insan
hakkına, çalışma hukukuna da uygun olan öneridir.
Dolayısıyla, değişiklik önergemizle biz bu düzenlemeyi
yapmak istiyoruz. Bu konuda da sizin desteğinizi bekliyoruz. Son iki ayda
burada milletvekillerine nasıl angarya
yaptırdığınızı biraz göz önüne getirin. Yani, biz
bu rahat koltuklarda, bu kadar rahat ortamda bile yedi sekiz saatin üstüne
çıkan çalışma sürelerinde çok ciddi zorlanmalar
yaşadık. On saati geçen oturumlarda rahatsızlanan
arkadaşlarımız oldu, acillere başvuran, müşahedeye
alınan, burada tansiyonlarını ölçtüğümüz
arkadaşlarımız oldu. Yani, bu koşullarda, bu rahat
koşullarda bile yedi saatin üzerine çıktığımızda
bu kadar zorlanıyorsak, ağır iş alanı olan yerlerde
işçilerle ilgili bir vicdani muhasebeye hepinizi davet ediyorum ve bu
maddenin mutlaka çıkarılmasını tekrar takdirlerinize
sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Buyurunuz Sayın Atıcı.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, sanayiden sayılmayan işlerde gece
çalışmayı uzatıyorsunuz ve bunun bir sınırı
yok. Sanayiden sayılmayan aklınıza gelebilecek bütün
işlerde, bunun içine sağlık da dâhil, Sanayiden sayılmayan
bütün işler. dediğiniz zaman bu, ucu açık bir noktaya
doğru gidiyor. O yüzden bu maddenin, eğer Hükûmet de uygun görürse
yeniden müzakere edilmesinde yarar var. Örneğin, sağlıkta biz
sağlık çalışanlarının uykusuz bir şekilde
bir hastaya bakmasını istemiyoruz. İçinizde
sağlıkçı olanlar bilirler, ameliyatta uyuklayan insanları
bilirler. Ben kan değişimi yaparken defalarca uyukladım, ben
hasta başında defalarca uyudum.
Arkadaşlar,
bakın bu sağlık konusu, yarın sizin torununuzun,
çocuğunuzun başındaki hemşire de uyuyacak, yapmayın
Allah aşkına. Siz, sağlık
çalışanlarının gece çalışma saatlerini
uzatmamalısınız, bu gerçekten zararlı bir şey. Yani
başka, yerleri süpüren insan uyursa hadi bir derece zararı olmaz,
sadece insan haklarına aykırı davranmış olursunuz. Ama
işin içine sağlığı da koyduğunuz zaman,
değerli arkadaşlarım, yani bu olacak bir şey değil. O
yüzden bu maddenin hiçbir şekilde kabul edilmemesi gerekiyor.
Eğer bu maddeyi
kabul edecek olur iseniz, Sayın Bakan, biz, eğer maddeyi kabul ederse
Genel Kurulumuz bir tekririmüzakere için arada gene görüşmeyi arzu ederiz.
Bu kapsamın daraltılmasında çok büyük yarar var. O nedenle, bu işi
geniş tutmadan ve mümkünse de sağlığı bu işin
dışında bırakarak ve Avrupa Birliği normlarına
göre yapabilirsek yapalım. Yani, şurada, çalışma
dönemimizin sonunda böyle anlamsız bir maddeye de imza atmayalım,
zararlı olabilecek bir maddeye imza atmayalım diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Atıcı.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Madde 41i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 41 kabul edilmiştir
Madde 42 üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra
sayılı yasa tasarısının 42 nci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri
Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz.
EROL DORA (Mardin) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddeyle 14 yaşını
doldurmamış tüm çocukların "sanat, kültür ve reklam
faaliyetlerinde" günde beş haftada otuz saate kadar
çalıştırılabilmelerine olanak tanınmakta, yoğun
çocuk emeği sömürüsüne kapı aralamaktadır, bu konudaki
uluslararası direktif ve sözleşmelere uygun değildir. Bu madde
bu şekliyle tasarı metninden çıkarılmalı ve
uluslararası sözleşmelere göre yeniden düzenlenmelidir.
BAŞKAN Gerekçesini
okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 42nci madde kabul edilmiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 43üncü madde kabul
edilmiştir.
Yeni madde ihdasına ilişkin
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 43 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Oktay
Vural Cemalettin
Şimşek
Manisa İzmir Samsun
Alim
Işık Emin
Çınar Ali
Öz
Kütahya Kastamonu Mersin
MADDE 44
22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 112 inci maddesinin sonuna
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
c) Yeraltı maden
işletmelerinde faaliyet gösteren kamu kurum ve
kuruluşlarının yeraltındaki maden işlerine
ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle
5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanun kapsamında devam eden sözleşmeleri ile 25/2/1998 tarihli ve
3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında devam eden rodövans
sözleşmeleri kapsamında çalışmış olan
işçilerden iş sözleşmeleri kıdem tazminatını
almaya hak edecek şekilde sona erenlerin kıdem tazminatları o
kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgilinin hesabına
yatırılır. Ödemeye esas bilgi ve belgeler, işçinin son
çalıştığı işvereni tarafından ilgili kamu
kurum ve kuruluşuna teslim edilir. Bu ödemenin gerçekleştirilmesi
için gerekli bütçe tertibi ilgili kamu kurum ve kuruluşları
tarafından düzenlenir. Kamu kurum ve kuruluşunun bu ödeme nedeniyle
ilgili firma veya firmalara rücu hakkı saklıdır."
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunluğunuzla katılıyor
musunuz?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Salt çoğunluğumuz olmadığı
için katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunluğuyla katılmadığı için
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Yeni madde
ihdasına dair iki önerge vardır, ikisi de aynı mahiyettedir,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
takip eden madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Ahmet
Aydın Mehmet
Doğan Kubat
Manisa Adıyaman İstanbul
Recai Berber Muzaffer
Yurttaş Selçuk
Özdağ
Manisa Manisa Manisa
Nesrin Ulema Uğur
Aydemir Ayşe
Türkmenoğlu
İzmir Manisa Konya
İlknur
Denizli Fehmi
Küpçü Ali
Aydınlıoğlu
İzmir Bolu Balıkesir
MADDE 44- 4857
sayılı Kanunun 112 nci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"5/1/2002
tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile
4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında rödövans
sözleşmeleri çerçevesinde yeraltı maden işletmeciliği yapan
şirketlere ve ortaklarına ait malların Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu tarafından el koyma veya takip yoluyla satışından
elde edilen gelirler, öncelikle bu sözleşmeler kapsamında söz konusu
şirketlerde çalışmış olan işçilerden, iş
sözleşmeleri kıdem tazminatını hak edecek şekilde sona
ermiş olanların kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla
çalışma ve diğer ücret alacaklarının ödenmesinde
kullanılır. Bu ödemeler Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
tarafından ilgililerin hesaplarına yatırılmak suretiyle
gerçekleştirilir. Ödemeye esas bilgi ve belgeler, işçinin son
çalıştığı işvereni tarafından Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonuna teslim edilir."
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ
Atıcı Kadir
Gökmen Öğüt Süleyman
Çelebi
Mersin İstanbul İstanbul
Ali Haydar Öner Ramazan Kerim Özkan Özgür Özel
Isparta Burdur Manisa
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki iki yeni madde ihdasına dair önergeye Komisyon salt
çoğunluğuyla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Salt çoğunluğumuz mevcuttur,
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış
olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi var
mıdır? Sayın Akçayın var.
Sayın Erkan
Akçay, Manisa Milletvekili.
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
24üncü Dönemin
son saatlerinde, son torba tasarıda ve son madde eklemelerinde yine önemli
bir düzenlemeyi görüşüyoruz. Tekrar özetleyecek olursak: 1 Aralık
2014 tarihinde Somada, bu Soma faciasının
yaşandığı maden şirketinde ve ocaklarında
çalışan 2.831 işçi ve hayatını kaybeden 301 maden
işçisinin aileleri ve mirasçıları
İşten
çıkarılanlar 1 Aralık tarihinden itibaren, hayatını
kaybedenler 13 Mayıstan itibaren kıdem tazminatlarını
alamamışlardı. Özellikle, 1 Aralık 2014 tarihinde bir
çırpıda ve cep telefonu mesajlarıyla işçilerin işine
son verilince tabii bu konu Hükûmetin önüne de çözülmesi gereken ciddi bir
sorun olarak geldi. 1 Aralık tarihinde Başbakan
Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Sayın Arınç da İşçilerimizi
aç ve açıkta bırakacak değiliz. dedi. Tabii, aradan da dört
aylık uzun bir süre geçti, şu anda işçiler aç ve açıkta.
Tabii, bunların istihdamı çok önemli bir sorun. Çözülmesi gayet kolay
bir sorun olmasına rağmen ne hikmetse Hükûmet, çeşitli
mülahazalarla her türlü sermayeye ilişkin sorunları bir çırpıda
çözerken milyarlara varan birtakım istisna ve muafiyetleri gözünü
kırpmadan yine burada torba kanun görüşmeleri sırasında
getirirken ve insafsızca getirirken dolayısıyla bu
işçilerle ilgili insafta oldukça zorlanıldı. Bunun aslında
doğrusu şuydu: Kıdem tazminatlarını alamayan
işçilerin kıdem tazminatlarını, madenlerin asıl mülk
sahibi olan Türkiye Kömür İşletmeleri asıl işveren
sıfatıyla kıdem tazminatını ödeyecek ve firmaya rücu
edecekti çünkü firmanın kıdem tazminatlarını ödeyememe
gerekçesi mal varlıklarının ve paralarının bloke
edilmiş olması ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından
haczedilmesi söz konusuydu ve bunu gerekçe gösteriyordu. Rücu etme imkânı
var iken
Neyse uzun tartışmalardan ve arayışlardan sonra
şimdi bizim de kabul ettiğimiz ve imza da koyduğumuz bu
düzenleme geldi, bu da faydadan ari değil, inşallah bu
uygulanır. Eğer bizim önergemiz kabul edilseydi mutlaka yüzde 100
uygulanacaktı, daha rahat bir durum söz konusuydu.
Ben bu önergeye,
madde eklenmesine canıgönülden destek verip imzalamakla birlikte yine de
bunun uygulamasını dikkatle ve ihtiyatla takip edeceğimizi ifade
ediyorum ve vakit geçmeden bu düzenlemelerin ve ödemelerin mutlaka
yapılması gerekiyor.
Sorun bitti mi?
Sorun bitmedi değerli arkadaşlar. 2.831 maden işçisinin istihdamı
sorunu yine hâlihazırda Hükûmetin elinde ateş topu gibi duruyor.
Aslında ateş topu filan değil yani çözmek isteyen bir iktidar
bunu pekâlâ kolayca çözebilir çünkü bu konuda Hükûmetin elini
kolaylaştıracak veya idarenin, Türkiye Kömür İşletmelerinin
elini kolaylaştıracak mahkeme kararları da var. Asıl
işveren olarak Türkiye Kömür İşletmelerini sayıyor
İş Kanununa atıfta bulunarak. Yargı kararlarının
da idarenin karar vermesini kolaylaştıracak bir durumudur.
Şu anda
ödenmesi gereken kıdem tazminatının tutarı kuruşu
kuruşuna 41 milyon 84 bin liradır değerli arkadaşlar yani
ödenecek rakam, Eynez Maden Ocağı işçilerine 31 milyon 267 bin
lira, Atabacasında çalışan işçilere de 9 milyon 817 bin
lira olmak üzere toplam 41 milyon 84 bin liralık bir kıdem tazminatı
ödenmesi söz konusudur. İnşallah bir an evvel bu kıdem
tazminatları ödenir ve işçiler de büyük bir mağduriyetten
kurtarılır çünkü pek çoğu ev kiralarını ödemediler,
banka hacizleri ve alacaklılar kapıda ve pek çok sorunla
karşı karşıyalar. Hükûmetin de artık vakit geçirmeden
bunların istihdamına ilişkin tedbirleri de bir an evvel
geliştirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Recai Berber.
Buyurunuz
Sayın Berber. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; evet, gerçekten,
gecenin on ikisinden sonra çok önemli bir konu tekrar gündeme geldi çözüm
sürecinde. Ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İş
Kanununa -madde demiyorum- 112nci maddeye bir fıkra ekliyoruz. Böylece,
aslında gerçekten temelde çok daha büyük sorun olan kıdem
tazminatı konusunu
Sadece Somadaki bir iş kazası sonucunda,
bir facia sonucunda kapanmış olan iş yerlerinin, bir
ocağın çalışanlarına ilişkin bir mağduriyeti
gideriyoruz. Aslında, bu, aysbergin görünen kısmı. Çünkü, bu
ocakta biz, çalışanları altı ay süreyle, biraz önce
konuşan milletvekilimiz bazı hususlarda
Devletimiz
başından itibaren burada yanında oldu ve hakikaten de altı
ay süreyle kapalı olan bu işletmede çalışan işçilerin
maaşları ödendi devlet tarafından. Kaza anında orada olan,
o vardiyada olan işçilerimiz ise hem işverenden hem devletten olmak
üzere çift maaş aldı. Yine, aynı şekilde bugün orada
çalışan insanlar Asgari ücretin 2 katından az olamaz. diye
yine bu Meclisimizin bütün milletvekillerinin katılımıyla
gerçekleştirdiğimiz yer altı maden işçileri için çok önemli
olan asgari ücretin 2 katı uygulaması
Türkiyede asgari ücrette ilk
defa bir farklılaştırma yaratmış olduk. O da yer
altında çalışan işçilerin asgari ücreti artık
yürürlükteki asgari ücretin 2 katından az olamıyor. Yine,
biliyorsunuz ki onlardan vergi kesintisi de yapılamıyor.
Dolayısıyla, çok büyük bir avantaj sağlandı. Ama, bu, büyük
bir sorundu. Evet, bazı arkadaşların değişik
teklifleri oldu, 1 Aralıktan bu yana değişik çözüm önerileri
uğraşıldı. Firmanın bir gerekçesi vardı: TMSF tarafından
haczedilen, el konulan mal varlığı nedeniyle ödeyemediği.
Şimdi bu gerekçe ortadan kalkmış olacak bu yasal düzenlemeyle ve
inşallah önümüzdeki günlerde TMSF tarafından satışı
gerçekleştirilen mal varlıklarından öncelikli olarak
işçilerin kıdem tazminatları ödenecek. Şunu belirtmek
istiyorum, o yörenin bir insanı olarak, bir milletvekili olarak: Burada
sadece 2.831 işçinin sorunu çözülmeyecek, onların ortaya çıkan
dolaylı sorunları da çözülmüş olacak. Onların esnafa olan,
başkalarına olan borçları da şu anda
takılmış vaziyette. 40 milyon lira civarındaki bir
kaynağın bu vesileyle Somaya gelmiş olması, hakikaten,
artık Somada iş hayatıyla ilgili, ekonomik hayatla ilgili,
sosyal hayatla ilgili oluşan pek çok sorunu da beraberinde çözmüş
olacak. Dolayısıyla başta bunun bu şekilde çözülmesi
yönünde emek sarf eden değerli bakanlarımıza ben de
teşekkür ediyorum. Bu sorunu hep birlikte çözdük. Diğer gruplardaki
arkadaşlarımıza da, emeği geçen arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum. Komisyonumuza çok teşekkür ediyoruz. Tam yerinde,
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunuyla ilgili
düzenlemelerin içinde bir torba yasaya bu maddeyi eklememiz de ayrıca
yerinde bir düzenleme oldu.
Ben tekrar emeği geçen
arkadaşlara teşekkür ediyorum. İşçilerimiz için,
Manisamız için, Somamız için hayırlı uğurlu olsun
diyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Berber.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada birazdan 4 grubun oylarıyla ve
uzlaşısıyla doğru bir iş yapacağız, Soma
AŞye ait kapanmış olan maden ocağında işten çıkarılan
2.831 tane arkadaşımızın kıdem tazminatları ve
diğer tazminat alacaklarını almaları için bir iş
yapacağız.
Yaptığımız yasa
özünde doğru bir iş ama eksik bir iş. Açıkça söylemek
gerekirse bir gün bile beklemeye tahammülü olmayan arkadaşlar, TMSFnin,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun bu şirkete ait el koymuş
olduğu mal varlıklarını satmasını ve oradan
tazminatlarının ödenmesini bekleyecek. Hiçbir şey yapmamaya göre
çok doğru bir şey yapıyoruz. Ama bunun doğrusu şudur: Madenler
devletindir, redevans anlaşması falan buradaki Türkiye Kömür
İşletmelerinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Redevansçı emekçinin kıdem tazminatı alacağını
ödemiyorsa esas işveren olarak devlet devreye girer, öder, daha sonra
gereğini yapar. Gereğini yapmaktaki sıkıntılar,
yapılan redevans sözleşmesindeki eksikliklerin itirafıdır
ve açıkçası Emekçinin emeğinin, işçinin emeğinin
karşılığını alnının teri kurumadan
veriniz. hadisi ortadayken bugün bu kadarlık gecikme ve TMSFyi bekleme
meselesi hepimizin ciddi bir sorumluluğunu gecikmeli olarak ve yine ihmal ederek
yaptığımızın bir gerçeğidir.
Burada yine
eksiklerimiz var çünkü sadece 2.831 Soma AŞ işçisinin sorununu
çözüyoruz oysa Uyar Madencilikten mağdur aynı durumda 700 tane
arkadaş var, onların sorununu çözmüyoruz. Uyar Madenciliğin
Ermenekteki mağdur ettiği kişilerin tazminatlarını
ödemesini bekleyemeyiz, onlar alamayacaklar ama Meclis kapanacak, onların
sorununu çözmüyoruz. Bu arkadaşların sorununu da çok gönüllü
çözmedik. Cumhuriyet Halk Partisi bunu aylardır dile getiriyor, dilimizde
tüy bitti, defalarca reddedildi. İktidar partisinde olmayan uzlaşma
kültürünün bugün zaman baskısıyla ortaya çıkması sonucunda,
Cumhuriyet Halk Partisinin olmazsa olmazı bu madde ve
kırmızı çizgimiz dememiz üzerine bir noktaya kadar getirildi.
Bundan sonra hep birlikte oy vereceğiz, geçecek ama şunu
hatırlatalım: Bu 2.831 işçi Manisada yalvardılar, 400ü
buraya geldi, 40 tanesini gruplara götürdük Sayın Süleyman Çelebiyle
birlikte, 3 muhalefet partisi grubu Hemen çözelim. dedi, Sayın
Elitaşı aşamadık, aşamadık, aşamadık,
bu geceye kadar. Muhalefet partileri uzlaşma arayışında
buna Olmazsa olmaz. dedikten sonra böyle ehvenişer bir şekilde bu
mesele çözülüyor ama devlet sözü tutulmuyor. Neydi Sayın Bülent
Arınçın sözü? İşçilerimizi açta açıkta kış
ortasında işsiz bırakacak hâlimiz yok. Devletimiz güçlüdür,
Hükûmetimiz insaf sahibidir. Açta açıktalar, hak ettikleri kıdem
tazminatını üç ay sonra belki alacaklar. Ama esas
sıkıntı istihdam. Bizden ne beklenirdi? Esas işveren olan
TKİnin bu kişileri kamu işçisi olarak göreve
başlatması. Türkiyenin önemli bir ihtiyacı, Soma Komisyonunda
da çok söyledik, bir uygulama maden ocağı, bir örnek maden
ocağı açılmalı. TKİ, imzalamış
olduğumuz ILO standartlarında Türkiyenin en ileri, o bakanın
söyleyip de arkasında duramadığı Bu maden Türkiyenin en
güvenli madenidir. sözünü, o devlet sözünü burada tutacak, güvenli, örnek bir
uygulama madeni açmalı. Orada maden mühendisleri, maden teknikerleri, ilk
kez madene inecek işçiler uygulama eğitimlerini almalılar.
Redevansçıların maliyetlerinin denetlenebildiği bir örnek maden
ocağı elimizde olmalı. Bu 2.830 kardeşimiz orada
sendikalı kamu işçisi olarak çalışabilmeliydi. Bunu
yapabilseydik dört dörtlük bir iş yapmış olacaktık.
Evet, Sayın
Berber son derece haklıdır. İşçiye verilecek para
işçinin cebinde kalmak yerine, Somadaki esnafa borçlarını
ödeyeceği için önemli bir adım ama bu firmanın Somadaki esnafa
borçları var, Somadaki taşıma kooperatifine borçları var,
Kamyoncular Kooperatifine borçları var, Kınıktaki,
Savaştepedeki, Kırkağaçtaki taşımacılık
yapan servis şoförlerine borçları var. Onların
alacaklarını da koymalıydık, defalarca önerdik maalesef
kapsam hep Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının ayak diremesi
sonucunda geriledi geriledi, o sorunları çözemiyoruz. Atılan
adım küçük bir adımdır ama işçilerimiz açısından
önemli bir adımdır. Daha iyisini mutlaka atmalıydık. Bundan
sonraki süreçte hâlâ daha gece bitmiş değil bir ek maddeyle
esnafın, taşımacıların, Kamyoncular Kooperatifinin
alacakları için de benzer düzenleme yapılabilir ve bunun derhâl
ödenip daha sonra satıldığında tahsil edilmesi
noktasında da devletimiz bir adım atabilir. Doğru olanlar
bunlar, buna da yine yetmez ama maalesef evet demek zorundayız. Evet
diyoruz memnuniyetle ama yeterli değil, kapsamı daha geniş
olmalı. Uyar Madencilik ve esnaf da bu işin içinde olmalı.
İstihdam olmazsa olmazdır, bu işçileri açta açıkta
bırakmamalıyız, güçlü devletimizin bu işe bir çare
bulması lazım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Soru-cevap için
sisteme girmiş sayın milletvekilimiz var.
Buyurunuz
Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce
konuştuğumuz konuyla ilgili olarak Sayın Bakana bir şey
sormak istiyorum. Bu ilgili firma sürekli olarak bankaların
alacağının temliki talebinde bulunuyor ve TKİden sürekli
olarak alacaklarını erkenden alıyordu. Yani
alacaklarını bir anlamda bırakmıyor, sürekli olarak temlik
ederek hiç alacak bırakmıyordu. Bu şekilde de işçilerin
kıdem tazminatları veya o bölgedeki diğer esnafın
alacakları alınamadı. Yani sonuçta onlar ödenmemiş oldu.
Bunun hiç mi müeyyidesi yok? Bu konuyla ilgili olarak ben milletvekili olarak
zamanında uyarmıştım, Sayın Bakanı da
uyarmıştım. Bu şeyler
İşçilerin ve esnafın
alacağı vardır, alacağın temlikine TKİnin izin
vermemesi gerekir demiştim. Bu konuda Sayın Bakanın
görüşünü öğrenmek isterim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Kuşoğlunun
sorusu, ben şimdi buraya yeni oturdum, bildiğim bir konu değil.
(CHP sıralarından gülüşmeler)
İZZET
ÇETİN (Ankara) Zor bir soru, bir öğretmen cevap veremez.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Çalışmadığım yerden çıktı.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Birazdan ilgili
Sayın Bakan nasıl olsa gelecek. Elektrik kesintisinin sebepleriyle
ilgili olsa hay hay, memnuniyetle açıklayayım ama birazdan gelecek
Sayın Bakan, o açıklar.
LEVENT GÖK
(Ankara) Size zaten hep zor sorular geliyor Sayın Bakan bugünlerde,
elektrik kesintisi size geldi, terör size geldi
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Birazdan,
Sayın Bakan geldiği zaman Sayın Kuşoğluna tatminkâr
bir cevap verir.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın
Kuşoğlu, buyurunuz.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bu sorduğum
soru önemli bir konu. Sayın Bakan bunu bilmemekte haklı ama bu konu
şöyle: Sürekli olarak bunu yaptılar Manisa-Somadaki firmalar sürekli
olarak bankalar vasıtasıyla alacaklarını temlik ettirdiler
TKİ buna izin verdi. İzin verdi, izin vermemesi gerekirken izin verdi
ve her defasında, bu kazadan, 301 ölümlü kazadan sonra dahi bunu
yaptılar izin vermemeleri gerekirken. Bütün alacakları
dolayısıyla işçilere ödenmeden, esnafa ödenmeden temlik
edilmiş oldu yani alınmış oldu; bunun bir suç olması
lazım. Biz burada düzenleme yapıyoruz, bunu bir şekilde yok
ediyoruz ama bununla ilgili olarak da ilgili Bakanın ve ilgili Genel
Müdürün, bürokratların bir soruşturmaya tabi tutulması gerekir.
Bunu bile bile, böyle bir borç olduğunu bile bile bunu yapmaları
doğru değildi.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kuşoğlu.
Sayın Değirmendereli
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben Sayın Bakana kendi konusuyla ilgili,
çalıştığı derslerle ilgili bir soru sormak istiyorum,
anlaşılıyor ki bu İş Güvenliği Yasasıyla
ilgili tatmin edici yanıtlar alamayacağız.
Sayın Bakan, birincisi, siz Bakanlığa
geldiğinizden beri kaç tane lise imam-hatibe dönüştürüldü? Siz
pozitif ilimleri çok yakından takip eden, izleyen bir Bakan olarak kaç
tane yeni fen lisesi açtınız, kaç tane yeni matematik lisesi
açtınız?
RECEP ÖZEL (Isparta) Yasayla ilgili olmayan soru
soruyorlar ya!
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) 2023
yılında dünyanın ilk 10 ekonomisine girmeyi hedefleyen
Türkiyenin esas itibarıyla fen liselerini, matematik liselerini
çoğaltma ihtiyacı yok mudur? Bu, birinci sorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yasayla ilgili sorsunlar ya!
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne)
İkinci sorum da, Edirnede Odalar Birliğinin fen lisesi olarak tahsis
edip yapmayı planladığı lisenin siz nasıl olur da
ilahiyat fakültesine dönüşmesine izin verdiniz Sayın Millî
Eğitim Bakanı olarak?
Bunların yanıtını rica edeceğim
efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Değirmendereli.
RECAİ BERBER (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bakan.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkan, söz talebi var.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Sayın Başkan, liselerin imam-hatibe
dönüştürülmesi diye bir şey söz konusu değil, şöyle:
Herhangi bir yerde hangi okul türüne ihtiyaç duyduğumuzu öğrenci
sayısına bakarak, talebe bakarak belirliyoruz. Ondan sonra eğer
orada ciddi bir imam-hatip talebi varsa ve ayrıca diğer herhangi bir
lise türünden bir okulda da ciddi bir talep düşüşü varsa veya yeni
bir bina yapıldığı için orada bir boşluk
oluştuysa o binaları takas ediyoruz, bir.
İkincisi:
Bazı imam-hatip liselerinin, bu sadece imam-hatip liseleri için de
değil fen lisesi de olabilir, Anadolu lisesi de olabilir,
inşaatı devam eden okulların inşaatları
tamamlanıncaya kadar atıl kapasitesi olan okullarda bazı
katları veya sınıfları şube olarak bir başka okul
türüne tahsis ediyoruz, bunu yapıyoruz. Ama orada diyelim fen lisesi
ihtiyacı varken ve fen lisesi öğrencisi varken veya Anadolu lisesi
varken ve Anadolu lisesi öğrencisi de varken o öğrencileri zaten
istesek de başka bir yere taşımayacağımız için
onların herhangi bir başka okul türüne, mesela imam-hatibe
dönüştürülmesi gibi bir işlem söz konusu değil.
Şimdi, bu,
daha çok bu söylem
Bizim fen lisesine ve Anadolu lisesine
dönüştürdüğümüz Anadolu öğretmen liseleri vardı. Anadolu öğretmen
liselerini kapattık ve bunları pansiyonları müsait olduğu
için genellikle yatılı fen liselerine ve sosyal liselere
dönüştürdük. Bunların içerisinde -tam rakamı şimdi
hatırlamıyorum ama- 2 veya 3 tanesi sadece yatılı Anadolu
imam-hatip lisesine dönüştürüldü, 390ın üzerindeydi bunlar, geri
kalanlarının tamamı ya fen lisesi oldu ya sosyal bilimler lisesi
oldu veya Anadolu lisesi oldu.
Ayrıca bizim
matematik lisesi diye bir lise türümüz yok; fen liseleri var, Anadolu liseleri
var, Anadolu imam-hatip liseleri var, Anadolu meslek ve teknik liseleri var,
bir de çok programlı liselerimiz var. Matematik lisesini duymadım
yani yok böyle bir lise türümüz, fen lisesini kastettiniz herhâlde.
Edirnedeki okulla
ilgili olarak da oradaki fen lisesinin bildiğim kadarıyla yeni bir
binaya taşınması söz konusu. Ama tam gerçek, sahih bilgiyi size
daha sonra yazılı olarak da vereyim.
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Yani o bina fen lisesi olarak
MİLLİ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Olabilir yani
inşaat öyle başlamış olabilir ama ihtiyaca göre YÖKle
böyle bir protokol yapılabiliyor.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın Berber
RECAİ BERBER
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, bu maddeyle
ilgili olarak çalışmalarımız sırasında bizim
komisyonlarda da, Plan ve Bütçe Komisyonunda da buna ilişkin önergeler ve
hep müzakereler yapıldığı için
Şu konuda bir eksik
bilgilendirme de var hem de sormak istediğim bir husus da var: Bir kere bu
Soma Kömürleri AŞnin TKİden herhangi bir alacağının
olma imkânı yok. Temlik nedeniyle değil, bir yanlış
bilgilenme var. Mahkeme kararıyla, doğan, şu andaki
alacaklarının yüzde 60ı tazminat talepleri nedeniyle bloke
ediliyor, mahkeme bloke ediyor. Dolayısıyla, bu bloke edilen
meblağın herhangi bir şekilde başkasına ödenme
imkânı yok, başka alacaklar için ödenme imkânı yok. O nedenle
böyle bir TMSF üzerinden firma da gerekçelerinden bir tanesi bu olduğunu
söylediği için- ödenme imkânı getirildi.
İstihdam
konusunda da Somada ciddi anlamda alternatif yatırımlar söz konusu,
başta organize sanayi olmak üzere ve diğer firmaların
çalışmaları nedeniyle TKİ oradaki istihdamı da
hızlı bir şekilde artıracak. Dolayısıyla, bu
yanlış anlamayı da düzeltmek istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Berber.
Hâlâ süremiz
olduğu için sisteme girmiş milletvekillerine söz vermek
durumundayım.
Buyurunuz
Sayın Değirmendereli.
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın Bakanın eksik
bıraktığı bir konu var. Efendim, ihtiyaca göre imam-hatip
liseleri açılıyor. dediniz ama Edirnede imam-hatip lisesine giden
Roman çocuklarına ayda 100 TL ödeme yapılıyor. Bu Millî
Eğitimin kaynaklarından mı yapılıyor yoksa başka
kaynaklardan mı?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Değirmendereli.
Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Biraz önce Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Berberin açıklaması
benim ifademe yönelikti. O konuyu çok iyi biliyorum çünkü o tarihte, geçen
yıl bu konuyla ilgili bir soru önergesi vermiştim. Her ay
çıkarılan kömür karşılığında hak ediş
bildiriliyor, ona karşı ödeme yapılıyor ama ödeme
yapılmadan önce alacağın temliki müessesesine gidiliyor nedense,
o zaman da yapılmıştı, 301 kişinin ölümünden sonra da
yapılmıştı bu, uyarmamıza rağmen, bu sefer
düşük bir meblağla ilgili olarak yapılmıştı.
Rakamları yanıltıcı olmasın diye vermiyorum şu
anda -yanılabilirim- ama yapıldığını gayet iyi
biliyorum. Dediği şekilde değildir -biraz önce ifade
ettiğim şekilde- hiç alacak kalmaması için
uğraşılmıştır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakan, söyleyeceğiniz bir
şey varsa alalım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Evet, Sayın Değirmenderelinin sorusu, Edirnede
imam-hatip lisesine giden Roman çocuklara Millî Eğitim
Bakanlığınca 100 lira ödendiğine dair. Bizim böyle bir
ödenek faslımız yok yani ne Edirnede ne bir başka yerde, ne
Roman çocuklarına ne diğer çocuklara böyle bir ödeme yapma
şansımız yok, imkânımız da yok. Ama, bu vesileyle bir
kere daha vurgulamakta yarar var, daha önce başka bir vesileyle yine böyle
bir soru sorulmuştu, Bazı imam-hatip liselerinde öğrencilere
öğlenleri yemek veriliyor ama diğer okullarda niye verilmiyor? diye
bir soru sorulmuştu, o vesileyle de açıklamıştım.
Genellikle bu tür yardım veya mesela yemek desteğini Ensar Vakfı
yapıyor. Ensar Vakfı, imam-hatip lisesi mezunlarının
kurduğu bir vakıf. Dolayısıyla, ben bu vakfın kendi
mezunları için yaptığı bu tür hizmetlerin diğer
okullarımızın mezunlarına da örnek olmasını
diliyorum. Ben ilk defa duyuyorum Roman çocuklarına 100 lira
ödendiğini ama böyle bir hizmet yapıyorlarsa bu diğerlerine de
örnek olsun. İhtiyacı olan öğrencilere o okuldan mezun olan ve
imkânları müsait olan mezunların bu tür destekler vermesi olumlu bir
davranış.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Bakan, onu devlet yapmalı.
Niye vakıflara havale ediyoruz? Böyle bir şey olabilir mi? Devlet
ciddiyetiyle bağdaşır mı? Bunun niçin
yapıldığını siz de biliyorsunuz.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Bizim böyle bir
uygulamamız yok.
BAŞKAN - Yeni
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiş ve yeni bir madde ihdas edilmiştir.
44üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
44üncü madde
kabul edilmiştir.
45inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı "İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 45'inci maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
Aytuğ
Atıcı Haydar
Akar Süleyman
Çelebi
Mersin Kocaeli İstanbul
İzzet
Çetin Musa
Çam
Ankara İzmir
MADDE 45- 5434
sayılı Kanunun geçici 206 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 206- 8/9/1999 veya bu tarihten önce iştirakçiliği bulunup,
8/9/1999 tarihi itibarıyla 50 ve daha yukarı yaşlarda bulunanlar
yaş haddi nedeniyle istekleri üzerine veya re'sen emekliye
ayrıldıklarında fiili hizmet sürelerinin 8 yılı
doldurmuş olması şartıyla emekli aylığına
hak kazanırlar. 8/9/1999 tarihinden önce geçen ve aylık
bağlanmasında dikkate alınan hizmetler nedeniyle bu madde hükümlerinin
uygulanması talep edilemez. Birinci fıkrada belirtilen
şartları taşıyanlara maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten sonra olmak üzere müracaatlarını takip eden
aybaşından itibaren aylık bağlanır ve bunlara
geçmişe yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 45 inci
maddesinde geçen "ve bunlara geçmişe yönelik herhangi bir ödeme
yapılmaz" ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Adil
Zozani
Bingöl Mardin Hakkâri
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
İstanbul Van
BAŞKAN
Komisyon bu okuttuğum önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle
emekli maaşı almaya hak kazananların geçmişe yönelik alacak
durumlarında ortaya çıkacak sorunların yargıya taşınmasının
önünün açılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı "İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 45'inci maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
MADDE 45- 5434
sayılı Kanunun geçici 206 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. "GEÇİCİ MADDE 206-
8/9/1999 veya bu tarihten önce iştirakçiliği bulunup, 8/9/1999 tarihi
itibarıyla 50 ve daha yukarı yaşlarda bulunanlar yaş haddi
nedeniyle istekleri üzerine veya re'sen emekliye ayrıldıklarında
fiili hizmet sürelerinin 8 yılı doldurmuş olması
şartıyla emekli aylığına hak kazanırlar.8/9/1999
tarihinden önce geçen ve aylık bağlanmasında dikkate alınan
hizmetler nedeniyle bu madde hükümlerinin uygulanması talep edilemez.
Birinci fıkrada belirtilen şartları taşıyanlara
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra olmak üzere
müracaatlarını takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır
ve bunlara geçmişe yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fiilî hizmet
süresi düşürülerek emekli aylığının daha erken
bağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
45inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
45inci madde
kabul edilmiştir.
Buyurunuz
Sayın Bostancı, sisteme girmişsiniz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı
merhum Alparslan Türkeşin 18inci ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
4 Nisan
tarihindeyiz. Bundan on sekiz yıl önce MHP Genel Başkanı
Alparslan Türkeş vefat etmişti. Allahtan, bu vesileyle, bir kez daha
rahmet diliyorum.
Son yüz elli
yıllık modernleşme tarihimizde asli unsurlardan birisi olan
milliyetçiliğin yakın dönemdeki siyasi temsilcisi olarak önemli bir
görevi ifa etmişti rahmetli. Kendisini ben de yakından
tanımıştım, hem 1980 öncesinde hem de 1980den sonra 12
Eylül döneminde mahkemedeki yargılamalarda aynı yerde
bulunmuştum.
Rahmetli
Türkeş, milliyetçiliği bu ülkenin yerli dokusuna uygun bir tarzda
yorumlayan ve bunu siyasete taşıyan biriydi. Bugünden geleceğe
baktığımızda, siyaseten Türkiyenin ufkuna dair
yorumlarımız farklı olabilir; bugünden geçmişe
baktığımızda ise siyasetleri ne olursa olsun, nerede yer
alırlarsa alsınlar bütün farklı çizgilerdeki insanların,
aktörlerin, faillerin bizim ortak tarihimizin bir parçası olduğunu,
kıymetli olduğunu, hepsinin bu ülkeye ve millete ait olduğunu
belirtmek isterim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami
Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile
50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul
Milletvekili Gürsel Tekinin; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun; Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet
Gümüşün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2
Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664,
2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534,
2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)
BAŞKAN
46ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 46 ncı
maddesinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Bu veriler veri
sahibinin bilgisi dışında verilemez.
İdris
Baluken Adil
Zozani Nazmi
Gür
Bingöl Hakkâri Van
Erol Dora Abdullah Levent
Tüzel
Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle veri paylaşımında
ortaya çıkacak mağduriyetlerin giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 46ncı madde kabul edilmiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 47nci madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
00.42
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati:
01.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, bir yeni madde ihdası vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Recep Özel
Amasya İstanbul Isparta
Hakan Çavuşoğlu Osman
Aşkın Bak Ramazan
Can
Bursa İstanbul Kırıkkale
Fatih
Şahin
Ankara
MADDE 48- 5510 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde yer alan %15i
ibaresi %10u şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon salt çoğunluğuyla
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Salt çoğunluğunuzla yani 14
kişiyle önergeye katılmış olduğunuz için önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi var mıdır?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına
Buyurunuz efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle, Türk milliyetçiliğinin en önemli ismi
olan Başbuğ Alparslan Türkeşin vefatının 18inci
yıl dönümünü burada özellikle bütün Türk milletine duyurmak üzere ve
kendisine de Allahtan rahmet dilemek üzere bulunmaktayım. Kendisi 4 Nisan
1997 yılında Hakkın rahmetine kavuştu. Ruhu şad
olsun, mekânı cennet olsun. Milliyetçi Hareket Partisinin kurucusu, büyük
insan. Makamı cennet olsun, nur içinde yatsın.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu, kabul edilen maddeyle, emekliliğe hak
kazanmış kişilerin bir başka işte
çalışmaları veya bir iş kurmaları ve hatta
yanlarında da istihdam ettikleri insan olmasına rağmen,
kazanılmış haklarının devlet tarafından
Anayasanın 2nci maddesine de aykırı olmak üzere kesintiye
uğradığını görüyoruz. Aslında, bu maddeyle yüzde
10a indirilmekle beraber, bu hakkın, maalesef, yüzde 10a indirilmiş
olmasına rağmen yine de gasbedilmiş olduğunu bilgilerinize
sunmak istiyorum. Zira, otuz sene çalışmış bir insan
kanunlarımıza göre emekliliğe hak kazanmıştır ve
bir maaş kendisine bağlanmıştır. Bu maaş
kendisinin kazanılmış hakkıdır, anayasal
hakkıdır. Kendisinin bir başka yerde çalışması
veya bir iş kurması hâlinde emekli maaşının yüzde 15i
-ki bu yasaya göre yüzde 10a indirilmiştir- yüzde 10u kesintiye
uğramaktadır.
Biliyorsunuz,
Anayasamızın 2nci maddesine göre Türkiye bir hukuk devletidir.
Öyleyse, hukuk devletiyse, kazanılmış hakkının
herhangi bir şekilde elinden alınması hukuka
aykırıdır. Sadece hukuka aykırı değil,
insanlığa da aykırı. Keza, eğer istihdamda kendisi bir
yer işgal ediyor diye düşünülüyor ve bundan dolayı kesiliyorsa,
bunun ötesinde, kendisi işveren hâline gelen insanlar var emeklilerden,
kendi yanında çalıştırdığı insanlar var,
istihdam var. Buna rağmen yine yüzde 15 veya şimdi yüzde 10
kesilecek. Buna hangi hakla el konabiliyor? Yani, düşünün, emekli
olmuş, çalışmış, didinmiş, sonunda kanunlara göre
bir maaş elde etmiş, kazanmış ve siz başka bir yerde
çalıştı diye bu kişinin maaşının yüzde
15ini kesiyorsunuz. Hangi kanuna dayanarak kesebiliyorsunuz bunu veya hangi
hukuk kurallarına dayanarak kesiyorsunuz? Bunu açıklamanız
mümkün değil. Bu, hakkaniyete de uygun değil, adalete de uygun
değil, hatta insanlığa da uygun değil. Efendim, sadece
bütçenin bazı kesimlerini düzelteceğiz diye böyle bir duruma
başvurmak, zannediyorum ki en büyük hatalardan ve hukuksuzluklardan bir
tanesidir. Biz bunun yüzde 10 değil, tamamen kaldırılması
gerektiğini savunuyoruz. Dolayısıyla, ben, burada tekrardan
Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu hukuksuzluğun düzeltilmesi, adaletin
sağlanması konusunda gerekeni yapmasını diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Halaçoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili İzzet Çetin.
Buyurunuz Sayın Çetin. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi gecenin bu
saatinde saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, keşke Türkiye
Cumhuriyeti Parlamentosu bu tip reaktif yasalar yapmak yerine, aklıselim
olsa da düzgün yasalar yapsa.
Şimdi, seçimden seçime iktidarın aklına
gelen zavallı bir kesime Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
-onların yoksulluğunu gördüğü için- hiç olmazsa iki bayramda
rahat etsinler, ettirelim diye İkramiye vereceğim. deyince
Başbakan hemen
Şimdiye kadar, ta 6 Mayıs 1986da
başlayıp 2008de AKP iktidarı, o günkü iktidar partisi, sizler
tarafından aynen devamıyla bugüne kadar gelen bu uygulamayı,
gerçekten dünyanın hiçbir ülkesinde olmayacak tarzda, çalışan
emeklileri cezalandırma anlayışıyla süregelen bir
uygulamayı, yüzde 15 olan sosyal güvenlik destek primini yüzde 10a
çekiyorsunuz.
Sosyal güvenlik
destek primi nedir arkadaşlar? Sosyal güvenlik destek primi, 5510
sayılı Yasada belirtildiği gibi, belirlenmiş
yaşı, sigortalılık prim/gün sayısını ve
süresini tamamlayıp emeklilik şartlarını yetiren,
tamamlayan kişi emekli aylığına hak kazandıktan sonra
emekli maaşıyla geçinemediği için eğer işveren
yanında çalışıyorsa işverenin onun adına, kendi
nam ve hesabına çalışıyorsa çalıştığı
için kendi emekli aylığından kesilen prim demektir yani
çalışmış, emekli olmuş, geçinememiş, bir bakkal
dükkânı açmış, Sen niye dükkân açtın? diye cezalandırılan
bir durum.
Değerli
arkadaşlar, bunun yüzde 10a düşürülmesi gerçekten emekli için bir
kazanç gibi gözükse bile bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu oranı
sıfırlamak bundan evvelki seçim bildirgelerimizde -hem 2007 hem 2002
seçimlerinde- açıkladığımız bir konudur. Bugün, sadece
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı açıkladı diye, emeklilerin
bir bölümüne 100 lira bir artış sağlamak, diğer taraftan da
145 lira maaş alan 65 yaş üstündekilere 54 lira para vererek
onların oyuna talip olmak siyaset değil. Bu, gerçekten geçinemeyen -o
da değil, o da değil, o yeterli değil- kesimden banka promosyonlarını
esirgediniz. Diğer tüm emekliler, biz milletvekili emeklileri, memurlar
alırken, bankalardan promosyon almaları konusunda bankaları
kayırdınız, emeklilere vermediniz.
Ne
yaptınız başka? Sizin döneminizde hastaneye gittiler, katkı
payı; eczaneye gittiler, katkı payı; ayakta tedavi oldular,
katkı payı.
Daha başka ne
yaptınız? Ya, bunlar intibak bekliyor arkadaşlar.
Bakınız, bunların sayıları da belli
Emekli
aylıklarını, en düşük ve en yüksek
aylıklarını burada her ay takip ediyorum. Yani sayısal
olarak, dosya bazında 11 milyona yaklaşan emeklinin bugün ortalama
maaşı 1.000 lira, 1.100 lira. Yani bu seviyedeki bir insan
geçinemediği için çalışıyor; 5 puan, yüzde 15i yüzde 10a
düşür, 100 lira para ver. Bunu siz gelecekte ödünç alacaksınız.
Çünkü sizin yılbaşında emeklilere reva gördüğünüz ücret
artışı yüzde 2,32ydi. Yani AKP olarak sizin bütçeden emeklilere
ayırdığınız para 24 lira idi. Eğer Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Onlara ikramiye veriyorum. demese
emekliler sizin için unutulmuş bir kesimdi.
Yani şimdi kalkıp gecenin bu saatinde Aman
hızlı geçelim., Aman tartışmayalım., Aman bir an
evimize gidelim. mantığıyla oldubittiye getirerek yasa yapan
bir başka ülke de Türkiye Cumhuriyetinden başka muz cumhuriyetidir,
cumhuriyetle idare edilen başka bir ülke yoktur. Böyle bir yasa yapma
tekniğini buraya getirmek de ancak sizin zihniyetinize uyar. Her şeye
rağmen, emeklilere bu yüzde 5 önerinizin bir pay getireceğini kabul
ediyoruz. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında çalışan emeklilerin
cezalandırılması uygulamasının sona ereceğini
söylemek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çetin.
Halkların
Demokratik Partisi adına Bingöl Milletvekili İdris Baluken.
Buyurunuz
Sayın Baluken.
HDP GRUBU ADINA
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada, yeni ihdas edilen maddede
emekli aylıklarından kesilen sosyal güvenlik primlerinin yüzde 15ten
yüzde 10a düşürülmesiyle ilgili bir düzenleme var. Tabii, olumlu bir
düzenleme ama yetersiz bir düzenleme. Demin bu kürsüden konuşan sayın
hatiplerin belirttiği gibi, aslında, köklü bir şekilde belli
düzenlemeleri ele almak gerekiyor. Yani emeklilerin bu ülkede yaşadığı
sorunları hepimiz biliyoruz; komisyonlarda, Genel Kurulda defalarca
tartıştık; soru önergeleri, araştırma önergeleri
verdik ama maalesef, bu geçmiş dönem içerisinde emeklilerin
sorunlarına köklü çözüm getiren bir yasal düzenlemeyi bu Genel Kurulda başaramadık.
Yani bu hepimizin büyük bir ayıbıdır. Gerçek ortadadır,
emeklilerin büyük bir kısmı açlık sınırının
altında yaşıyor, yine büyük bir oranda da yoksulluk
sınırının altında yaşıyorlar, çoğu
emekli ek iş yapmak zorunda kalıyor. Yani emekli olduktan sonra hâlâ
geçim derdi, geçim kaygısı devam ettiği için eğer insanlar
tekrar çalışmak zorunda kalıyorlarsa, burada çok ciddi bir geri
kalmışlık düzeyini tespit etmek lazım.
Özellikle
emeklilerin aldığı aylık miktarlarını Avrupa
ülkeleriyle kıyasladığınız zaman, gerçekten son derece
kötü bir tabloyla karşı karşıyayız. Biz, süreç
içerisinde bütün bunların sayısal verilerini de
paylaşmıştık, gecenin bu saatinde tek tek o verileri
paylaşmaya gerek yok, ama Avrupa ülkelerinin pek çoğunda emeklilerin
aldığı aylık ücret burada orta sınıf
çalışanların aldığı ücrete denk ise, o ülkede bir
şeyler doğru gitmiyor demektir.
Bu ülkenin
kaynakları olmadığı için mi böyle? Kesinlikle hayır,
bu ülkenin kaynakları yanlış kullanıldığı
için, doğru yerlere aktarılmadığı için, bu ülkenin
kaynakları çalındığı
çırpıldığı için, emeklilere
ayrılmadığı için böyle bir durum ortaya çıkıyor.
Şundan hep
büyük bir üzüntü duymuşumdur: Yani herhangi bir vesileyle bu ülkede
görülmesi gereken turistik bir yere gittiğiniz zaman, hep Avrupadan gelen
emeklileri ya da dünyanın dört bir yanından gelen emeklileri,
sırtında sırt çantasıyla bu ülkeyi gezmeye gelmiş
olarak görüyorsunuz. Tabii, bu tablodan üzülmüyoruz ama bu ülkedeki emeklilerin
böyle bir şeyi yaşayamıyor olmaları, gerçekten hepimize
büyük bir üzüntü veriyor. Bu ülkedeki yıllarını devlet için
geçirmiş olan ve emekli olan insanlar, Anadolu toprağıyla
yoğurulmuş olan insanlar eğer emekli olduktan sonra bu ülke
içerisindeki güzellikleri bile göremeyecek bir mağduriyeti yaşıyorlarsa
burada gerçekten hepimizin şapkayı önüne koyması gerekiyor.
Biz artık
geçtik bu tarz, böyle lüks sayılabilecek birtakım talepleri, bir
emekli bu ülkede hastalanmaktan korkar hâle geldi. Yani, ilaç katkı
payından tutun da, bilmem, hastaneye gittiğinde kendisine
çıkarılan tetkik farklarından, özel hastane paylarından,
emeklilerin artık hastalanmaktan korktuğu bir düzeye gelmiş
durumdayız. Meclis hiçbir şeyi yapamıyorsa bile, bu dönem
içerisinde sağlıkla ilgili konularda emeklileri ciddi şekilde
rahatlatacak birtakım düzenlemeler yapmalıydı, emeklileri bütün
bu ek katkı ödemelerinden muaf tutacak birtakım düzenlemeleri
yapabilirdi ama maalesef, dediğim gibi, bu konularda total olarak
sınıfta kalmış bir Meclis pratiği var.
Gecenin bu
saatinde çok fazla ben de uzatmak istemiyorum ama sorun emeklilerin sorunu olunca
iki önemli grubu da sadece zikrederek geçeyim.
Yaşını
doldurup prim gününü doldurmayan büyük bir kesim var. Yine, prim gün
sayısını doldurup yaşı bekleyen, emekliliği
bekleyen büyük bir kesim vardı. Bu konuda da muhalefetin buraya pek çok
önerisi geldi ama bir türlü çözmediniz. Dolayısıyla, dağ gibi
sorunları olan bir emekli kitlesiyle yüzleşeceksiniz.
Umarız, bu
dönemde çözülmeyen sorunlar, önümüzdeki dönemde Parlamentoda ciddi bir
şekilde ele alınır ve ciddi bir şekilde çözülür diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Hükûmet adına
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik.
Buyurunuz
Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gerçekten
uzlaşı sağladığımız bir yasayı
görüşüyoruz ama belki bazı arkadaşlarımız merak
ediyorlardır Neden biraz uzuyor? diye. Dikkat ederseniz, her maddesi
toplumun çok önemli kesimlerini ilgilendiren bir düzenleme. Bundan dolayı
ben saygı duyuyorum, tabii ki, arkadaşların söz almasında
bir mahzur yok, değerlendirmeleri de gerekir ve her siyasi partinin bu
konularla ilgili bir yorum yapmasına saygı duyuyoruz.
Şimdi, burada
şunu ifade etmek istiyorum: Sosyal güvenlik destek primi
BAĞ-KURlularda yani esnaflarda, kendi nam ve hesabına
çalışanlarda 1999da bizim sistemimize girmiş bulunuyor.
Diğerleri ise 2003 yılında, yani SSK ve diğer emeklilerle
ilgili destek primi düzenlemesi 2003 yılında devreye giriyor.
Neden buna ihtiyaç
duyulmuş? Çok açık: Türkiyede 38-40 yaş emekliliği olunca
ve bu emekliler de kayıt dışı çalışmaya
başlayınca bir taraftan kayıt dışılık yüzde
50leri aşmış, diğer taraftansa genç emekliler cennetine
dönen Türkiyede yeni nesle hem sosyal güvenlik imkânını hem iş
imkânını hem aş imkânını
sağlayacaksınız. Bunlar bizi yeni alanlara yöneltmiş. Nedir
o? Sosyal güvenlik destek primi. Aynen katılıyorum, hiç olmayıversin,
hiç olmayıversin ama ihtiyaç duyulmuş işte; 48 yaş, 50
yaş emekliliği bizi bu noktalara getirmiş. Bundan dolayı
-bu düzenlemeler eski Hükûmetler döneminde başlamış, bizim
Hükûmetimiz döneminde devam ediyor- şimdi, biz ne yapıyoruz? Bu
oranları aşağıya çekiyoruz. Bir taraftan emeklilik
yaşı yükseliyor, bir taraftan bu alanlardaki oranları düşürüyoruz.
Şimdi, bugün
ne getiriyoruz arkadaşlar? Arazide de, seçimlerde de bize çok lazım
olacak düzenleme. 65 yaşında, hiçbir geliri olmayan
vatandaşlarımız 65 yaş aylığı
alıyorlar; bu, 25 TLyken bu dönemde, on üç yıllık dönemde 145
TL olarak alınıyor. Bu düzenlemeyi, inşallah, birlikte
gerçekleştirirsek bu vatandaşlarımız 200 TL almış
olacaklar.
LEVENT GÖK
(Ankara) Bozdur bozdur harca!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Diğeri, seyyanen
zam. Efendim, bugün yapıyorsunuz. Hayır, 2003te de yaptık,
2011de de yaptık. Bir de ayrıca tarım BAĞ-KURları
gibi, tarımdaki BAĞ-KURlulara yüzde 150lere varan zamlar dönem
içinde gerçekleşti. Biz bu dönemde hatırlamış değiliz,
zaten sürekli bu kesimlerin enflasyon altında kalmamalarıyla ilgili
çok büyük gayretler gösterdik, emeklilerimize ve ücretlilere enflasyonun çok
üzerinde zamlar gerçekleştirdik ve bu 100 TLyle yaklaşık 5
milyon 80 bin emeklimize 100 TL oranında seyyanen zam yaptık,
maliyeti 4 milyar lira.
65 yaş
aylığı için 145 TLnin 200 TLye çıkmasıyla
yaşlılarımıza yapılan toplam aktarım 342 bin TL
ve sosyal güvenlik destek primi çerçevesinde yüzde 15in 10a indirilmesi ise
435 bin TL. Emeklilerimize ve 65 yaş aylığı alanlara
aktarılan toplamı yaklaşık 5 milyar liralık bir para
var.
Şimdi,
arkadaşlar, şunu söylüyorum: Sayın Kılıçdaroğlu
-az önce değerli başkan ifade etti- dediler ki: 2 maaş
vereceğiz. Ben şimdi bu kurumlardan sorumluyum, tam 26 milyar lira
bugün itibarıyla. Mutlaka hesabını yapmıştır bu
kurumlardan gelen bir siyasetçimiz kendisi.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Elbette yaptı.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) O, kendilerinin
yapacağı bir hesap. Bizim o alanda gidip şu anda bir şey
söylememiz doğru değil ama burada, biz, düzenli olarak emeklilerimizin
durumunu bütçe imkânlarıyla iyileştirme gayreti içerisinde olan bir
iktidarız. Gerçekçi, olabilecek, verilebilecek ve bütün kesimlerin
ihtiyaçları, 76 milyonun ihtiyaçları dikkate alınarak
yapılan bir hesaplamanın ürünü olarak huzurlarınıza getirmiş
bulunuyoruz.
Ben bu çerçevede
değerlendireceğinizi ve katkılar
sunacağınızı ve emeklilerimizde de büyük bir memnuniyet
oluşturacağını ifade ediyorum, hepinize teşekkür
ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Yeni madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına eklenen yeni
maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Kadir
Gökmen Öğüt Süleyman
Çelebi
Mersin İstanbul İstanbul
Binnaz Toprak Ali Haydar Öner
İstanbul Isparta
MADDE 48 5510
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının
(b) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 47. maddesinden sonra gelmek üzere ihdas
edilen 48. maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Yusuf
Halaçoğlu Murat
Başesgioğlu
Manisa Kayseri İstanbul
Hasan Hüseyin
Türkoğlu Cemalettin
Şimşek
Osmaniye Samsun
MADDE 48
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 30 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının (b) bendi ile 5 inci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon son okuttuğum bu önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Tabii, bir
düzenleme yapınca mış gibi yapmamak lazım. Sosyal
güvenlik destek priminin haksız bir kesinti olduğunu sürekli dile
getiriyoruz, Sayın Bakan da bunu kabul ediyor ancak yüzde 15lik kesinti
yüzde 10a indiriliyor. Bu da artık yani mış gibi bir
düzenleme oluyor.
Ben bu kürsüden
Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum. Sayın Bakan,
hatırladığım kadarıyla geçen yıl yine bu Mecliste
esnafın, Sosyal Güvenlik Kurumu mensuplarının sosyal güvenlik
destek primi borçlarının yapılandırmasını
yaptınız. Acaba kaç kişi bu sosyal güvenlik destek primi borcunu
yapılandırdı? Bir kısmı da ödedi bunların, büyük
çoğunluğu. Peki, bu düzenleme karşısında, bu
yapılandırmada bu borçlarını ödeyenler ne duruma girdi, ne
hâle getirmiş oldunuz? Yine, o düzenleme getirildiğinde Plan ve Bütçe
Komisyonunda ve Genel Kurulda dedik ki: Bu yanlıştır.
Geçmişe yönelik sosyal güvenlik destek primi borçlarının
tamamı silinmeli ve yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi
de alınmamalıdır. Önünde sonunda Türkiyenin geleceği
nokta odur.
Emekliyken iş yeri açan veya mevcut
iş yerini işletmeye devam eden bu esnaf ve sanatkârın emekli
aylığından, karşılığında hiçbir hizmet
vermeden zorla alınan paranın literatürümüzdeki adı ne olabilir
bu SGDPnin? Haraç.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Gasp.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Yani biz en
hafif tabiriyle haraç diyelim buna çünkü kesinlikle
karşılığı yok. Vergi, resim ve harçların
tanımında da harcın
Haraçtan gelir zaten, hiçbir şeyi
yoktur. Dolayısıyla, aynı zamanda ekonomik faaliyet yürüten,
istihdam sağlayan esnaftan sosyal güvenlik destek priminin
alınması bir haksız alımdır ve haraç
niteliğindedir. Bunun tamamen kaldırılması gerekir.
Önergemiz de bu yöndedir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısına eklenen yeni maddeni
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 48- 5510 sayılı Kanunun
30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE ve SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Öner, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Aralık 2014 itibarıyla işsizlik oranının son verilere
göre yüzde 10,9; genç işsiz oranının daha yüksek, 15-24
arasında 20,2; yükseköğrenim gören işsiz oranının daha
da yüksek olduğu ülkemizde, çalışanların büyük
çoğunluğu insanca yaşam olanaklarından yoksundur. Asgari
ücret 949, açlık sınırı 1.301 Türk lirası, yoksulluk
sınırı ise 4.238 lira olarak hesaplanmıştır.
Emekliler, 2011 Haziranında kendilerine vadedilen
düzeyde intibak haklarına kavuşamayıp düş
kırıklığına uğratıldılar, müteakip
yıllarda komik sayılacak düzeyde zamlarla oyalandılar. Maliye
Bakanlığı ısrarla promosyonlardan pay vermedi. Çalışırken
yeterli geçim olanaklarına kavuşamayan emeklilerin göstergeleri artan
tek verileri kredi kartlarında ödenemez boyutlara ulaşan
meblağlar oldu. Emeklilerin bir kısmı çocuk okutuyor, bir
kısmı da çocuk okutabilmek için emekli olup ikramiyesini bu alanda
kullanmak istiyor. Emeklilikte ev alanlar ölene kadar banka kredisi veya taksit
ödüyorlar. Çalışırken yeterli ücret, maaş alamayanlar
emeklilikte perişan oluyorlar. Yılda iki bayram Oh! dedirten
uygulamayı Cumhuriyet Halk Partisi getirecek. Böylece, hasat vakti,
fındık sezonu, hububat sezonu, bağ bozumunda yapılan ödeme
vaatlerine şimdi bayram vadesi eklenecek. Karşı atak olarak
Başbakan Davutoğlunun açıkladığı azami 100 Türk
lirasına ulaşan seçim sonu zam vaadi ise Hükûmetin
yazdığı destan olarak anılacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2014 sonu itibarıyla 10 milyon 920 bin 901 olan emeklilerimizin yüzde
28,4ü çalışmak zorunda kalıyor. Emekli erkeklerin yüzde
34,6sı çalışıyor. Kadın emeklilerin yüzde 7si
çalışmak zorunda. Ama, daha vahim olan bir tablo var, 55 yaş altı
emeklilerin yüzde 50si, 65 yaşın üzerinde olanların da yüzde
20si çalışmak zorunda. Türkiyede ortalama insan ömrü
dikkate alınırsa bazı emeklilerimizin Hakka yürüyene kadar
çalışmak zorunda kalması çok acı, mirasçılarına
borç bırakması ise insanlık dramı. Ömürlerini ülkesine
hizmet için harcayanların bu duruma düşürülmesi devlet adına
ayıp sayılacak bir uygulamadır.
Çalışmak
zorunda kalan emeklilerden yüzde 15 ya da bu akşamki düzenlemeyle yüzde 10
oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmesi
haksızlıktır. Emeklilerin yüzde 15 olan sosyal güvenlik destek
priminin kaldırılması çalışan emeklilerimizi de,
ticari potansiyeli olan esnafımızı da kısmen
rahatlatacaktır. Ayrıca, çalışan emekliler kayıt
dışına çıkmaktan kurtulacaklardır.
Emeklilerimize
son dönemlerinde sıkıntı çektirmek yerine, evlatlarına,
torunlarına destek sağlama mutluluğu yaşatmak; onlara,
tatil, seyahat ve benzeri olanaklar yaratmak bir vefa borcu olduğu kadar
insanlık görevidir.
Çiftçi,
girdi pahalı olduğu için perişan, işsizler perişan,
atanamayanlar perişan, dükkânını besmeleyle açıp günü kurtaramayan
esnaf perişan, üretici perişan, üretim ekonomisi felç, rantiyeciler
dört köşe. O bakımdan, kimler neyi sıfırlamaya
çalışırsa çalışsın Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında emeklilerden alınan sosyal güvenlik destek primleri
sıfırlanacaktır.
Hak
edenlere saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öner.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Şimdi,
yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum...
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Bir dakika, şahsım adına ben söz
istemiştim.
BAŞKAN
O bitti efendim, önergelere geldiğimiz için daha önce talep edecektiniz.
Başka bir şeyde o zaman...
Yeni maddeyi kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Yeni madde kabul edilmiştir.
Şimdi, yeni madde ihdasına
dair iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 Sıra
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına
47nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cemalettin
Şimşek Münir
Kutluata Yusuf
Halaçoğlu
Samsun Sakarya
Kayseri
Murat
Başesgioğlu Erkan
Akçay
İstanbul Manisa
MADDE 48 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu'nun 41'inci maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent ilave edilmiş ve üçüncü
fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"k) 3308
sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen çıraklar ile
meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri
sırasında staja tabi tutulan öğrencilerin çıraklık ve
staj süreleri,"
"Birinci
fıkranın (k) bendinde geçen sürelerin borçlanılması
halinde, çıraklık ve stajın başladığı tarih,
sigortalılık başlangıç tarihi esas alınır."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunluğuyla katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunluğuyla katılmadığı için önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına
47nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cemalettin
Şimşek Münir
Kutluata Yusuf
Halaçoğlu
Samsun Sakarya
Kayseri
Murat
Başesgioğlu Erkan
Akçay
İstanbul Manisa
MADDE 48- 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 60 ıncı maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"4/11/1981
tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Ek 29. Maddesine
göre kendilerine ücret ödenen öğrencilerden bu Kanuna göre genel
sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi
durumunda olmayanlar kendilerine ücret ödenen süre ile sınırlı
olmak üzere genel sağlık sigortalısı sayılır. Bu
şekilde genel sağlık sigortalısı
sayılanların genel sağlık sigortası primleri Kanunun
82 nci maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt
sınırının otuz günlük tutarının
yarısıdır. Bu primler öğrencilerin öğrenim gördükleri
üniversiteler tarafından ödenir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmadığı
için önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Yeni madde
ihdasına dair bir önerge daha vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 47 nci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik
Şanlıurfa
MADDE 48-
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunun 80 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katıldığı
için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Şahsı
adına Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı
konuşacak.
Buyurunuz efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz 687 sıra sayılı
Kanun Tasarısına eklenen bir madde üzerine şahsım
adına söz almış bulunuyorum.
Az önce bir madde
daha eklenmişti ve Hükûmet, emekli aylıklarından kesilen sosyal
güvenlik destek primi oranını yüzde 10a düşürmüştü. Tekrar
okuyorum gerekçeyi: Emekli aylıklarından kesilen
, kesilen. Kim
kesiyor bunu? Hükûmet kesiyor. Yani adamların parasını
kesiyorsunuz yüzde 15, sonra diyorsunuz ki: Hadi yüzde 5ini
bağışladım. Yani bunu da büyük bir olaymış gibi
âlâyla vâlâyla Sayın Bakanın buraya çıkıp anlatmasını
da ben hayretle karşılıyorum. Bunu yüzde 0a düşürseniz
bile kalkıp da burada Efendim, bunca sene sizin
maaşınızı kestik, özür dileriz. demeniz lazım iken
Şöyle yaptık, işte yüzde 10ü düşürdük. diye burada
emekliye sanki bir şey yapmış gibi gösteriyorsunuz. Yaptığınız
bir şey yok arkadaşlar. On iki yıldır, on üç
yıldır iktidarsınız bunu yapabilirdiniz, çözebilirdiniz.
Geçmişte hata yapılmıştır, eksik
yapılmıştır, her şey olabilir. On iki yıldır
siz bunun farkındasınız ve biz bunu yıllardır
söylüyoruz. Biz bunu 2011 yılında kendi seçim programımıza
koyduk ve bunun vaadini verdik yani bunun ipucunu biz size bundan tam dört
yıl önce verdik. Dört yıl önce bari yüzde 10a düşürseydiniz de
emekli biraz daha refaha erseydi. Şimdi yüzde 10a düşürülüyor,
tamam, kötü bir şey değil ama yani emeklinin hakkını hiç
olmazsa kendisine teslim etmeniz lazım.
Bir de olayın
sosyal boyutuna bakalım. Bir emekli niye çalışır
arkadaşlar, niye çalışır? Herkes milletvekilleri gibi güzel
emeklilik yaşamıyor, emekli olana kadar canı çıkıyor.
Emekli olup torun seveceği yerde, aç kaldığı için
çalışmak mecburiyetinde kalıyor. Şimdi, siz adama ya da
hanıma diyorsunuz ki: Emeklisin, sürün, aç kal; aç kalmamak istiyorsan
çalış ama çalışırsan da paranın yüzde 15ini
keserim. Böyle bir mantık sosyal açıdan acaba nasıl
değerlendirilmeli? Hangi vicdana sığar arkadaşlar? Emekliye
siz: Çok teşekkür ederiz, bunca sene ekonomimize katkı sundunuz,
bürokrasimize katkı sundunuz. Sizin sayenizde ülkemiz bu duruma geldi,
buyurun evinizde oturun, kurbanınızı kesin, şekerinizi verin,
bayram harçlığı verin torununuza. demeniz gerekirken, hatta
Sizin için uyum programları hazırladık, gelin emeklilik
yaşamına uyum sağlayın, mutlu olun ya, hayatınız
boyunca olamadığınız mutluluğu yaşayın. dememiz
gerekirken biz onları çalışmak zorunda bırakıyoruz,
çalışanın maaşından da prim kesiyoruz. Bu iş
böyle olmaz arkadaşlar. Bizim, emekliye iki tane önemli sözümüz var hatta
üç tane önemli sözümüz var.
Birincisi: Sizin
bu Yüzde 10a indirdik. dediğiniz sosyal güvenlik destek primini
sıfıra indireceğiz, hiç tartışması yok. İki:
Emekli intibak yasamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu intibakı da
sadece milletvekili emekliliklerine değil gerçekten ihtiyacı olan
gariban emekliye yapacağız. Üç: Kesin ve net bir şekilde ilk
bayramdan başlamak üzere her dinî bayramımızda emeklilerimize
birer maaş ikramiye vereceğiz, nokta. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
Şimdi
soru-cevap bölümündeyiz.
Sayın
Kuşoğlu, buyurunuz efendim...
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Bakan, SGKnın bütçesi 205 milyar
liraydı hatırlıyorsam 2015 için, bir de 20 milyona yakın
sigortalı var aktif. Her biri ayda 100 lira ödese 1.200 lira yapar, 240
milyar liralık bir yıllık gelir olması gerekir yani 100
lira primden. Dolayısıyla, 223 milyar liralık da gider bütçeniz
var, 26 milyar liranın çok olmaması lazımdı yani sizin bunu
Emekliler için iki maaş ikramiye çok büyük bir paradır. diye
söylememeniz gerekirdi diye düşünüyorum bu bütçe içerisinde.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim,
tabii, bu çok uzun tartışılacak, bu seçim döneminde meydanlarda
herkes söyleyecek. Ama şu kadarını söyleyeyim: Uzun bir
mücadelenin sonucunda geçen yıl sosyal güvenlik
açığını 20 milyar olarak kapattık. Bahsettiğimiz
rakamlar, az önce de burada konuşulanları da dikkate
alırsanız, yaklaşık 60 milyar liralık bir şeyden
bahsediliyor, 60 katrilyon liralık. 60 katrilyon artı 20 katrilyon,
toplam 80 katrilyon liralık bir meblağdan bahsediyoruz. Tabii ki
böyle bir bütçe imkânı oluşturuluyorsa ve milletimiz de bunu gerçekçi
görüyorsa saygı duyarız ama benim söylediğim şu oldu: Biz
bütün bütçe imkânlarıyla gerçekçi bir ücret artışını,
maaş artışını sağladık. Bunları tabii
ki platformlarda uzunca tartışabiliriz.
Sorunuz için de
teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yeni madde
kabul edilip böylece yeni bir madde ihdas olmuştur.
48inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 48inci
madde kabul edilmiştir.
49uncu madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 49 uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Adil
Zozani
Bingöl Mardin Hakkâri
Nazmi Gür Abdullah Levent
Tüzel
Van İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılmıyoruz efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenlemeye konu husus yürürlükteki farklı
yasalarla düzenlenmiş durumdadır. Bu durumu temel hukuk prensiplerine
aykırıdır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 49uncu madde kabul edilmiştir.
50nci madde üzerinde, ikisi aynı mahiyette olmak
üzere üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 50 inci maddesiyle 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenmesi
öngörülen ek 10 uncu maddenin ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ancak bu maddenin yayımı tarihinden önce 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar
saklıdır.
Aytuğ
Atıcı Binnaz
Toprak Kadir
Gökmen Öğüt
Mersin İstanbul İstanbul
Süleyman Çelebi Gökhan
Günaydın
İstanbul Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Recep
Özel
Amasya İstanbul Isparta
Hakan
Çavuşoğlu Fatih
Şahin
Bursa Ankara
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 sıra
sayılı yasa tasarısının 50 nci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Nazmi
Gür
Bingöl Hakkâri Van
Erol Dora Abdullah Levent
Tüzel
Mardin İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Sağlık
hizmetlerinde hekimlerin yaptıkları işler asıl iştir.
Bu hizmetlerin taşerona konu edilmesi yasal ve anayasal mevzuata
aykırıdır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Aynı
mahiyetteki iki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 50 inci
maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa eklenmesi öngörülen ek 10 uncu maddenin ikinci
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ancak,
bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak
çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır.
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve
arkadaşları
Diğer
önerge imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bu iki önergenin gerekçelerini okutuyorum:
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
Gerekçe:
Özel
sağlık kurum ve kuruluşlarında hizmet sunan ve sunduğu
hizmetin bedelini fatura düzenleyerek almakta olan hekimler ve diş
hekimlerinin sigortalılıklarını düzenleyen maddede,
belirsizliğe mahal vermemek ve bu maddenin yürürlüğünden önceki
dönemde aynı biçimde sunulan hizmetlere ilişkin
kazanılmış hakları muhafaza etmek
amaçlanmıştır.
Mehmet
Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
Gerekçe:
Özel
sağlık kurum ve kuruluşlarında sunmuş olduğu
hizmet bedelini fatura düzenlemek suretiyle almakta olan hekimlerin ve diş
hekimlerinin sigortalılık ilişkisini belirlemek üzere
yapılmakta olan düzenlemenin, geçmiş yıllarda aynı
şekilde çalışılan dönemlere ilişkin
kazanılmış haklar açısından ne şekilde
uygulanacağına açıklık getirilmektedir.
BAŞKAN Gerekçelerini
okuttuğum aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önergeler
doğrultusunda 50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
50nci madde kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 Sıra
Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına 50'inci maddeden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve izleyen
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cemalettin
Şimşek Münir
Kutluata Yusuf
Halaçoğlu
Samsun Sakarya Kayseri
Murat
Başesgioğlu Erkan
Akçay
İstanbul Manisa
MADDE
51- 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK
MADDE 11- 13/5/2014 tarihinden sonra, iş kazası sonucunda ölen
sigortalının; Kuruma olan her türlü borçları terkin edilir ve
hak sahiplerine 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde
öngörülen şartlar aranmaksızın bu Kanun hükümlerine göre
aylık bağlanır. Bu Kanunda öngörülen primlerin eksik olan
kısmı Maliye Bakanlığınca Kuruma ödenir.
Ölen
sigortalının anne ve babasına gelir ve aylık
bağlanmasında, 34 üncü maddenin birinci fıkrasının (d)
bendinde belirtilen her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu
gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer
çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere
gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması
şartları aranmaz.
Birinci
fıkrada belirtilen nedenlerden dolayı ölen sigortalının
eş ve çocuklarından birisi, eşi ve çocuğu yoksa
kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam bir kişi hakkında 3713
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesindeki istihdama ilişkin hükümler
ayrıca uygulanır.
Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığınca müştereken tespit edilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılamadığı
için önergeyi işlemden kaldırıyorum.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Davet etmedi ki Sayın Başkan. Davet ettiniz mi Komisyon
üyelerini?
BAŞKAN
Şimdi, yeni bir madde ihdası daha vardır, okutuyorum.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, davet etti mi Komisyon üyelerini?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, davet etmedi, sormadı,
kendisi Yoktur. dedi. Yani, katılıyor mu, katılmıyor mu
BAŞKAN Şimdi,
Komisyon katılmadıklarını söylediler.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Ama Komisyona sormadı ki
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Ama davet etmedi ki efendim.
BAŞKAN
Komisyon orada duruyor galiba arkadaşlar ama şey yapmadılar.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) El kaldırsınlar, her zaman el
kaldırılıyor.
BAŞKAN
Şimdi yeni bir madde ihdasına dair bir önerge daha vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısına
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 51 -
5510 sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
Birinci
fıkranın (b) bendinde belirtilen %15 oranı, 2015 yılı
Temmuz ve takip eden ödeme dönemlerine ilişkin olmak üzere %10 olarak
uygulanır."
Naci
Bostancı Hakan
Çavuşoğlu Ramazan
Can
Amasya Bursa Kırıkkale
Mehmet Doğan Kubat
Fatih
Şahin Recep
Özel
İstanbul
Ankara
Isparta
Osman
Aşkın Bak
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Salt çoğunluğumuz mevcuttur,
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Evet, o zaman
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Demin de mevcuttu
BAŞKAN Ama
katılmıyorlarmış.
Şimdi 14
kişi var herhâlde.
Şimdi,
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış
olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Görüşme
talebi olan var mı? Yok.
Yeni maddeyi
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Var efendim.
BAŞKAN
Şahıs adına mı konuşacaksınız, grup
adına mı konuşacaksınız?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Grup adına.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Çelebi.
CHP GRUBU ADINA
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Saygıyla hepinizi
selamlıyorum.
Uykunuz da geldi,
biliyorum ama uyuyamayan vatandaşlar var, gece hâlen emekli
maaşıyla çöplerin içerisinden ekmek toplayan insanlarımız
var. Siz uyuyabilirsiniz ama
Bu toplumu bugüne kadar uyuttunuz, bundan sonra
bu toplum artık uyumayacak, bunu bilin. Ve her şeyi bir an önce
çözelim, buradan gidelim. İyi, çözelim de arkadaşlar, şu
getirdiğiniz düzenlemeyle, bu getirilen düzenlemenin sonucu, gerçekten bu
ülkenin emeklilerine ne veriyorsunuz? Sadaka kültürü, sadaka niyetinde. Tam da
seçim öncesi, Genel Başkanımızın, bütün emekli sendikalarıyla,
dernekleriyle, bütün sosyal taraflarla görüştüğü temel 11 maddeyi
kamuoyuna açıkladık, ondan sonra uyandınız. Bu toplum size
inanmaz. Bu toplum, bu saatten sonra bu ufacık ufacık
iyileştirmelerle size dönüş yapmaz artık. Çok net orada
şunları ifade ettik: Bir: Emekli maaşı açlık sınırının
altında olmayacak. Ne demek bu? 1.340 liranın altında maaş
olmayacak. dedik. İki: İntibak yasasını
çıkartacağız ve bu adaletsiz uygulamaları ortadan
kaldıracağız. dedik. Üç: Yüzde 15 kesintileri
kaldıracağız. dedik. Dört: Katkı paylarını kaldıracağız.
dedik. Beş: Emeklilere Kurban ve (Şeker) ve Ramazan
Bayramlarında birer maaş tutarında ikramiye vereceğiz.
dedik.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) - Kaç emekli oluyor?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Biliyoruz, biliyoruz, biz hesapları
yapıyoruz. Şimdi, biraz sonra gelecek maddede size hesaplarıyla
onu ortaya koyacağım, biliyoruz biz. Bizim Genel
Başkanımız böyle popülist politika yapmaz, son dakikada politika
yapmaz. Bizim Genel Başkanımız inanmadığı bir
şeyi söylemez, altına da imza atmaz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - SSKyı kim batırdı, onu söyle.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) - O nedenle de Genel Başkanımızın
hesapları bilerek, nereden geldiğini de bilerek verdiği
vaatlerdir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Söyleyeceklerim var. Gocundunuz mu?
Şimdi,
arkadaşlar, daha söyleyeceklerim var. Ne kadar
sabırsızlanıyorsunuz. Siz sabırsızlandıkça ben
daha fazla konuşurum. Ben her maddede konuşurum. Her maddede laf
atmak yerine dinleyin.
ŞENOL
GÜRŞAN (Kırklareli) Konuş, sabaha kadar konuş!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Kaç emekli var?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Şimdi, gene emeklilere sendikalaşma
hakkını getiren düzenlemeyi oraya koyduk. Yine, emeklilere
promosyondan, hani, sizlerin vermediğiniz promosyonun emeklilere
verilmesini taahhüt ettik. Şimdi ben madde madde bunların hepsini
sayarım. Dolayısıyla, şimdi arkadaşlar,
getirdiğiniz iyileştirmelerle, daha önce verdiğiniz zamlar
emeklilerin canına zaten ot tıkadı. Zam diye söylediklerinizle
enflasyon altında inim inim inlettiniz, çoğu açlık
sınırı altında maaş alıyor ve maaş
bağlama oranlarını bu yeni getirilen düzenlemeyle daha da
aşağı çektiniz, şimdi burada kısmi
iyileştirmelerle makyaj yapacağınızı
düşünüyorsunuz. Olmayacak artık. Hani, şimdiki
Cumhurbaşkanı, daha önce çıraklık dönemi, sonra
kalfalık dönemi, sonra ustalık dönemi, şimdi yeni bir sistem
buldu -hep mağdurları oynadı ya, bitti bu sistem, bu tükendi, bu
deniz bitti- şimdi yeni bir hayali var. Yeni hayali padişahlık
sistemi, başkanlık sistemi. Başkanlığa geçerse Türkiye
kurtulur.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Başkanlıkla padişahlığın ne
ilgisi var?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Başkanlığa geçince bu milleti
aldatamayacaksınız, onun için. Bu verdiğiniz düzenleme
emeklileri artık kesmeyecek, emekliler bu oyuna gelmeyecek, emekliler
artık bu sadaka kültürüne asla izin vermeyecek ve emekliler size de oy
vermeyecek arkadaşlar; bunu bilin. (CHP sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla, şimdi yeni senaryo.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) 2011de de aynı şeyi söylüyordunuz.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Dokuz yıldır
aynı hikâye.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) Aynı hikâyeleri siz
on üç yıldır söylediniz, on üç yıldır inim inim inlettiniz,
on üç yıldır işçileri açlık sınırı
altında çalıştırdınız, on üç yıldır
emeklilere açlık sınırı altında maaş verdiniz,
şimdi burada, tutuyorsunuz, bir avuç, bir gıdım.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) On üç yıldır
iktidardayız.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Can suyuyla bu emekliler
canlanmaz, bu emeklilerden size bundan sonra yâr olmaz diyorum, hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısına eklenen yeni maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Kadir
Gökmen Öğüt Kemal
Değirmendereli
Mersin İstanbul Edirne
Ramazan Kerim Özkan Ali Haydar Öner Osman Taney Korutürk
Burdur Isparta İstanbul
MADDE 51- 5510
sayılı Kanunun geçici 14. maddesi başlığıyla
birlikte yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Değirmendereli, buyurun.
Buyurunuz efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 24üncü Dönemin sonunda önemli bir kanunu görüşüyoruz.
Özellikle bu son birkaç maddede emeklilerimizin sorunlarıyla ilgili
konuları arkadaşlarım özellikle de Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında
emeklilere verecekleri imkânları çok net olarak ortaya koydular. 8
Hazirandan itibaren emeklilerimiz yepyeni bir dönemi yaşayacaklar, huzurlu
bir dönemi yaşayacaklar; buradan bu müjdeyi bugün, Meclisin son günü
veriyoruz.
Şunu
paylaşmak istiyorum, iki tane çok önemli konunun altını çizmek
istiyorum: Bu kanunla birlikte gerçekten olumlu düzenlemeler yapıldı
el birliğiyle, özellikle işçilerimizin hem daha güvenli
çalışmaları hem çalışma sürelerinin
kısaltılmasıyla birlikte daha güvenli ve huzurlu bir
çalışma dönemi yaşayacakları muhakkak. Yalnız burada
üstünde durmamız gereken bir konu, özellikle yer altı
işçilerimizin beş gün çalışmalarından dolayı
sektöre gelecek sıkıntıları daha önce Sayın Enerji
Bakanımızla da görüşmüştük, bunları giderecek tedbirleri
burada almadığımız gibi -ben ümit ediyordum ve söz de
verilmişti- Sayın Başbakanın açıkladığı
teşvik paketinde aradık ama orada da bulamadık. Yani, maalesef,
bu eksiklikler olduğu süre içerisinde özellikle Türkiye'deki yer altı
madenciliği çok büyük bir sıkıntı yaşayacak, yani
madenlerimizin büyük çoğunluğu kapanma noktasında
olacaktır. Yani buna bugün bu iradeyi koymayan, koyamayan AKP Hükûmetinin
yerine bizler bu eksikliği 8 Hazirandan sonra Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında gidereceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bir diğer
önemli konu, bu yasa tasarısı içerisinde Zonguldak var, Soma var,
Ermenek var, hatta Ceylânpınar var ama Edirne yok. Yani Edirne
Milletvekili olarak burada Edirnede yaşanan taşkınları ve
taşkınların yarattığı
sıkıntıları feryat figan seslendirmiştim.
Buradaydı biraz önce Ramazan Bey, Sayın Kırıkkale
Milletvekili, onun verdiği sözler vardı, Kemal Bey, bu
mağduriyetleri gidereceğiz, gidereceğiz. demişlerdi ama ne
daha önceki torba kanunlarda ne de bu yasa tasarısında, torba
niteliğindeki bu kanunda bunlar yine dile gelmedi.
Edirnede,
sayın milletvekilleri, artık taşkınlar sıradan bir
olay olmaya başladı, kronik bir hâl aldı. Buraya hızlı
bir müdahale ihtiyacı var. Sayın Bakan bir kanal
yapacağız. dedi ama kanalla çözülmüyor iş. O 220 kilometrelik
Meriç Nehrini ta Ege Denizine döküldüğü noktadan itibaren temizleme
ihtiyacımız var. Yani bu çok önemli bir ihtiyaç. Burada şu anda
bile setler 64 yerden yarılmış durumda ve 10 binlerce dönüm
arazi ekilemez durumda. Yani buraya ivedilikle hem bu setlerin tahkimi
ihtiyacı var hem de bundan sonraki süreçte bu temizliğin
yapılarak bundan sonra bu sıkıntıların
yaşanmaması konusunda tedbirleri almamız gerekiyor. Bu iradeyi
de AKP Hükûmeti bu saate kadar koymadı. Bundan sonra, inşallah, 8
Hazirandan sonra Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Edirnenin
aydınlık insanlarına bu hizmeti de bizler yerine
getireceğiz.
Bu duygu,
düşünce ve inançla yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Değirmendereli.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
02.04
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati:
02.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
687 sıra sayılı Kanun Tasarısı
üzerindeki yeni madde ihdasının kaldırılmasına dair Edirne
Milletvekili Kemal Değirmendereli ve arkadaşlarının
verdiği önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
RECEP ÖZEL (Isparta) Elektronik cihazla yapalım
efendim.
BAŞKAN Yok görünüyor, elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum, oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde
kabul edilmiştir.
51inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 51 inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Süreyya Önder Erol
Dora
Bingöl İstanbul Mardin
Nazmi Gür Adil
Zozani Abdullah
Levent Tüzel
Van Hakkâri İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle
tasarıda Anayasa ve yasalara aykırılık teşkil eden
ilgili maddenin tasarı metninden çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
51inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
51inci madde
kabul edilmiştir.
52nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 52 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederim.
Erkan Akçay Yusuf
Halaçoğlu Cemalettin
Şimşek
Manisa Kayseri Samsun
Yusuf Ziya
İrbeç Ali
Halaman
Antalya Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
YÖK
tarafından yurt dışına gönderilen öğrencilerden
süresinde borçlanma yapamayanların borçlanmasına imkân veren bir
düzenleme sorunu temelden çözmeye yönelik değildir.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
52nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
52nci madde
kabul edilmiştir.
53üncü madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü
maddesinde geçen "28/10/2014 (dâhil)" ibaresinin" bu
yasanın yürürlüğe girdiği" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Adil
Zozani
Bingöl Mardin
Hakkâri
Sırrı
Süreyya Önder Nazmi
Gür Abdullah
Levent Tüzel
İstanbul Van İstanbul
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekle
olan Kanun Tasarısının 53 üncü maddesinde yer alan
"13/5/2014 tarihi ile 28/10/2014 (dâhil) tarihleri arasında
ibaresinin, "22/5/2003 tarihi (dâhil) bu maddede değişiklik
yapan Kanunun yayımlandığı tarih arasında"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Murat
Başesgioğlu Yusuf
Halaçoğlu
Manisa İstanbul Kayseri
Hasan Hüseyin
Türkoğlu Cemalettin
Şimşek
Osmaniye Samsun
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı'nın 53'üncü Maddesinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ
Atıcı Haydar
Akar İzzet
Çetin
Mersin Kocaeli Ankara
Süleyman Çelebi Ali İhsan
Köktürk Musa
Çam
İstanbul Zonguldak İzmir
Mehmet Haberal
Zonguldak
Madde 53- 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa 10.9.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanunun 63. maddesi ile
eklenen geçici 59. maddenin birinci fıkrasındaki 13/5/2014 tarihinde
Manisa ilinin Soma ilçesinde" ifadesi, 10/6/2003 tarihinden itibaren
linyit ve taşkömürü işyerlerinde" şeklinde değiştirilmiş
ve üçüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Bu
okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılmıyoruz efendim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
10/9/2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanunun
63üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununa eklenen geçici 59uncu maddenin
birinci fıkrasında, "13/5/2014 tarihinde Manisa ilinin Soma
ilçesinde meydana gelen maden kazası sonucunda ölen
sigortalının; Kuruma olan her türlü borçları terkin edilir ve
hak sahiplerine 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde
öngörülen şartlar aranmaksızın bu Kanun hükümlerine göre
aylık bağlanır. Bu Kanunda öngörülen primlerin eksik olan
kısmı Maliye Bakanlığınca Kuruma ödenir."
denilirken; üçüncü fıkrasında ise "Birinci fıkrada
belirtilen nedenlerden dolayı ölen sigortalının eş ve
çocuklarından birisi, eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden
birisi olmak üzere toplam bir kişi hakkında 3713 sayılı
Kanunun ek 1 inci maddesindeki istihdama ilişkin hükümler ayrıca
uygulanır." denilerek madde ile sağlanan haklar Soma faciasında
yaşamını yitirenlerin geride bıraktıkları ile
sınırlanmıştır.
Düzenlemenin temelinde Soma maden kazası
sonrasında ortaya çıkan toplumsal duyarlılığı
bastırma arayışı yatmaktadır. Düzenlemenin Soma maden
kazası ile sınırlandırılarak Soma maden kazasında
yaşamını yitirenler" ile Zonguldak'taki maden
kazalarında yaşamını yitirenler" veya "Ermenek
maden kazasında yaşamını yitirenler" arasında
ayrım yapılması, Anayasa ve hukukun evrensel kurallarına
aykırılık taşımaktadır.
Bu itibarla
maddenin birinci fıkrasındaki, "13/5/2014 tarihinde Manisa
ilinin Soma ilçesinde" ifadesi, "10/6/2003 tarihinden itibaren linyit
ve taşkömürü işyerlerinde" şeklinde
değiştirilerek, fıkra ile sağlanan haklardan 4857
sayılı İş Kanununun yürürlüğe girdiği 10/6/2003
tarihinden itibaren linyit ve taş kömürü işyerlerindeki kazalarda
yaşamını yitirenlerin geride bıraktıklarının
yararlanması ve böylece düzenlemenin evrensel hak ve adalet ölçütleri ve
Anayasanın "sosyal devlet", "hukuk devleti" ve
"kanun önünde eşitlik" ilkeleriyle uyumlu hâle getirilmesi
amaçlanmaktadır.
Öte yandan,
başka bir maddeyle bu konuda 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 50nci maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
eklenmesi öngörülen üçüncü fıkrayla 10/6/2003 tarihinden itibaren iş
kazası veya meslek hastalığı sonucu hayatını
kaybedenlerin eş ve çocuklarından bir tanesi, eşi ve çocuğu
yoksa kardeşlerinden birinin sınav şartı
aranmaksızın doğrudan devlet memurluğuna atanması
öngörüldüğünden, 5510 sayılı Kanunun geçici 59uncu maddesinin
üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 53 üncü maddesinde yer alan 13/5/2014
tarihi ile 28/10/2014 (dâhil) tarihleri arasında" ibaresinin,
"22/5/2003 tarihi (dâhil) bu maddede değişiklik yapan Kanunun
yayımlandığı tarih arasında" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Erkan Akçay
(Manisa) ve arkadaşları.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yeterli iş
güvenliği tedbirlerinin alınmaması, ILO'nun 176 sayılı
Madenlerde İş Sağlığı ve Güvenliği
Sözleşmesinin ülkemiz tarafından vaktinde onaylanarak iç mevzuatta
gerekli uyum çalışmalarının yapılmamış
olması, sendikal örgütlenmenin yetersiz olması, sendikal seçimlerin
bağımsız yapılmaması, iş güvenliği
uzmanlarının iş akdi ve ücret yönünden işverene
bağlı olması ve bilhassa denetimin yeterince
yapılmaması madenlerde iş kazalarının artmasına
neden olmaktadır. Bütün bu olumsuzluklar nedeniyle Türkiye, ölümlü maden
kazalarında dünyada ilk sıradadır. 1955-2014 tarihleri
arasında maden kazaları nedeniyle 3.410 madencimiz hayatını
kaybetmiş, 326 bin madencimiz yaralanmış, 15 bin maden
işçimiz meslek hastalığına yakalanmıştır.
Tasarının
53 üncü maddesiyle 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da meydana gelen maden
faciasında hayatını kaybedenlerin ailelerine sağlanan
imkânlar 28/10/2014 tarihinde Ermenek'te meydana gelen maden faciasında
hayatını kaybedenlerin ailelerine de tanınmaktadır.
3 Kasım 2012
tarihinde iktidara gelen AKP Hükûmetinin ilk icraatlerinden biri de madenleri
redevans ve hizmet alımı gibi yöntemlerle özel sektöre devretmek
olmuştur. Özelleştirme, taşeronlaştırma, hizmet
alımı ve rödövans vb. gibi yanlış uygulamalar sonucu
madencilik sektörü, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı
kişi ve şirketlere bırakılması nedeniyle ölümlü
kazalarda ciddi bir artış yaşanmıştır.
Önergemizle hem
madenlerdeki taşeronlaşma, redevans ve hizmet alımı
yöntemlerinin yaygınlaşarak kazaların artmaya
başladığı ve İş Kanununun
yayımlandığı 22 Mayıs 2003 tarihinden günümüze kadar
meydana gelen yer altı maden kazalarında hayatını
kaybedenlerin Somalı maden şehitlerinin ailelerine verilen haklardan
yararlandırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü
maddesinde geçen "28/10/2014 (dâhil)" ibaresinin bu yasanın
yürürlüğe girdiği" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle
maddenin yürürlük tarihine kadar meydana gelebilecek kazaların da dâhil
edilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN -
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
53üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
53üncü madde
kabul edilmiştir.
54üncü madde
üzerinde üçü de aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 54 üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken Adil
Zozani Erol
Dora
Bingöl Hakkâri Mardin
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür Sırrı
Süreyya Önder
İstanbul Van İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ
Atıcı Haydar
Akar Süleyman
Çelebi
Mersin Kocaeli İstanbul
Ali İhsan
Köktürk İzzet
Çetin Musa
Çam
Zonguldak Ankara İzmir
Mehmet Akif Hamzaçebi
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Erkan Akçay Yusuf
Halaçoğlu Cemalettin
Şimşek
Manisa Kayseri Samsun
Yusuf Ziya
İrbeç Murat
Başesgioğlu
Antalya İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki bu üç önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Bankalar Kanunu
çerçevesinde iflas, kapanma ve benzeri nedenlerle icra işlemleri
başlatılan sermaye sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri arasından
üst düzey yöneticilerin, şirketlerin yönetiminde yer almayan sermaye
sahiplerinin müşterek ve müteselsil sorumlulukları
kaldırılarak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından başlatılan
icra işlemlerinin durdurulması amaçlanmaktadır. Kamu
zararına yol açan ve işverenleri adeta yasa dışı
faaliyetlere teşvik eden bu düzenleme tasarı metninden
çıkarılmalıdır.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim, bizim önergemiz üzerinde Sayın Hamzaçebi
konuşacak.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu madde üzerinde vermiş
olduğumuz önerge maddenin tasarıdan çıkarılmasını
amaçlıyor. Gerekçemiz şudur: Vergi borçlarından dolayı
mükelleflerin sorumluluğu Vergi Usul Kanununda düzenlenmiştir,
sigorta primi borçlarından dolayı sigorta mükelleflerinin
sorumluluğu da 5510 sayılı Kanunda düzenlenmiştir. Kural
olarak, gerek prim borcundan gerekse vergi borcundan dolayı
sorumluluğun aynı şartlara tabi olması gerekir; birinde
farklı sorumluluk, birinde farklı sorumluluk olmaz. Vergi borcunun
hükümleri ile sigorta prim borcunun hükümleri aynı olmalıdır.
Ancak Hükûmet, 5510 sayılı Kanun düzenlemesini yaparken sigorta prim
borcunda daha farklı bir sorumluluk düzenledi. Bu sorumluluğun
kapsamına girenlerin sayısını çoğalttı. Örnek
veriyorum: Vergi Usul Kanununa göre, bir anonim şirketin vergi borcundan
dolayı o anonim şirketin kanuni temsilcileri, yönetim kurulu üyeleri
sorumludur, kural budur. 5510 sayılı Kanunla bu sorumluluğun
kapsamına, prim borcundan doğan sorumluluğun kapsamına
yönetim kurulu yanında şirketin yönetim kurulu üyesi olmayan
birtakım yönetici personeli de dâhil edildi, örneğin, yönetim kurulu
üyesi olmayan genel müdür, şirketin muhasebe müdürü, mali işler
müdürü gibi şirketin yöneticileri de yönetim kurulu üyesi olmasa dahi
sigorta prim borcundan dolayı sorumlu hâle getirildi. Olabilir, Hükûmet
belki böyle bir tercihte bulunmuş olabilir. Ben, vergi ve prim borcundan
doğan sorumluluğun farklılaştırılmasını
doğru bulmam ama Hükûmet, olabilir, böyle bir politika benimsemiş
olabilir. Bu uygulama bugüne kadar süregeldi. Şimdi Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu, daha doğrusu, Hükûmet diyor ki: Efendim, bu
sorumluluğu biraz gevşetelim. İflas etmiş, iflasına
karar verilmiş veya iflas kararı sonuçlanmış olan
şirketlerde şirketin yönetim kurulu üyesi olmayan sorumluları
-bu genel müdür olabilir, muhasebe müdürü olabilir, mali işler müdürü
olabilir- sigorta prim borcundan dolayı sorumlu olmasın, bu maddenin
yürürlük tarihi itibarıyla bunlar hakkında
başlatılmış, sürdürülmekte olan birtakım
işlemler, haciz işlemleri varsa da bunlar
sonlandırılsın, hacizler kaldırılsın.
Şimdi, ben
sormak istiyorum: Bunu zamanında getirdiniz Sigorta prim borcunu biz
tahsil edeceğiz, SGKnın prim alacakları olağanüstü ölçüde,
kurumun aktüeryal dengeleri iyi değil, bu önleme ihtiyacımız
var. dediniz, bunu aldınız. Şimdi diyorsunuz ki: Yanlış
yapmışız ama bu yanlışı da birazcık
düzeltelim. Bunu kabul etmiyorum. Bir yanlışlık varsa Vergi Usul
Kanunundaki sorumluluk ile 5510 sayılı Kanundaki
sorumlulukları paralel hâle, aynı hâle getirirsiniz. Kısmi bir
şey yapıyorsanız benim aklıma şu gelir: Ne oldu da,
konu nedir de, kim var da bu düzeltmeyi yapıyorsunuz? Bunun muhatabı
kimdir?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Miktarı nedir?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Miktarı ne kadardır? Bir
yanlışlıksa bunu herkes için giderin, sadece belli bir kişi
veya kişiler için değil. Bu nedenle saydam olmayan bu maddenin biz
tasarıdan çıkarılmasını arzu ediyoruz.
Teşekkür ederim arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddenin kanun
tasarısının genel kapsamıyla bir ilgisi
bulunmadığı gibi seçim öncesi suistimal niteliği
bulunmaktadır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
54üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
55inci madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 55 inci
maddesinde geçen "beş katı" ibaresinin "iki
katı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Erol Dora Adil Zozani
Bingöl Mardin Hakkâri
Sırrı
Süreyya Önder Nazmi
Gür Abdullah Levent Tüzel
İstanbul Van İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 55 inci
maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 62 nci maddesine
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet Doğan
Kubat Hakan Çavuşoğlu
Amasya İstanbul Bursa
Recep Özel Fatih
Şahin
Isparta Ankara
''Bu madde
kapsamına giren fiiller için bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce tahsil edilen tutarlar iade ve mahsup edilmez."
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Önergenin bir tanesi geri çekilmiştir.
Son okuttuğum
önergeye Komisyon katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddeyi ihdas
eden kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilen idari para
cezalarının iade veya mahsup edilmemesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge nedeniyle diğer önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Madde 55i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 55 kabul
edilmiştir.
Madde 56 üzerinde
iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısının
56ncı maddesinde geçen üç ay ibarelerinin dört ay olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Adil
Zozani
Bingöl Mardin Hakkâri
Sırrı
Süreyya Önder Nazmi
Gür Abdullah
Levent Tüzel
İstanbul Van İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 56ncı maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Erkan
Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya Manisa Kayseri
Cemalettin
Şimşek Ali
Öz Ali
Halaman
Samsun Mersin Adana
Yusuf Ziya İrbeç
Antalya
BAŞKAN Son okuttuğum önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı,
kamuoyunda beklenen ve vatandaşımızın mağduriyetini
giderecek düzenlemelerden yoksundur. Yaklaşan 25inci Dönem milletvekili
genel seçimleri öncesinde yapılan bazı küçük iyileştirmelerle,
AKPnin siyasi çıkar sağlamak amacına yönelik olarak
gerçekleştirdiği düzenlemeler yerine, yıllardır çözüm
bekleyen sorunların tasarı metninde yer alması gerekmektedir.
Maddenin tasarı metninden çıkartılması kamu ve milletimiz
yararına olacaktır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 56 ncı
maddesinde geçen üç ay ibarelerinin dört ay olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Değişiklikle
maddeden etkilenecek kişilere daha uzun bir zaman aralığı
tanınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
56ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
56ncı madde kabul edilmiştir.
57nci madde
üzerinde bir önerge vardır.
Okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
687 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 57. maddesinin Tasarı
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Erkan
Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya Manisa Kayseri
Cemalettin
Şimşek Ali
Öz Ali
Halaman
Samsun Mersin Adana
Yusuf Ziya
İrbeç
Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Tasarı,
kamuoyunda beklenen ve vatandaşımızın mağduriyetini
giderecek düzenlemelerden yoksundur. Yaklaşan 25inci Dönem Milletvekili
genel seçimleri öncesinde yapılan bazı küçük iyileştirmelerle
AKPnin siyasi çıkar sağlamak amacına yönelik olarak
gerçekleştirdiği düzenlemeler yerine, yıllardır çözüm
bekleyen sorunların tasarı metninde yer alması gerekmektedir.
Maddenin, tasarı metninden çıkartılması kamu ve milletimiz yararına
olacaktır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
57nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
57nci madde
kabul edilmiştir.
Beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
02.45
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
02.48
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin On Birinci Oturumunu
açıyorum.
687 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer alan, 696 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü
ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez
Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılmasına
ve KEİ Merkezinin Kalıcı Olarak Taşınmasının
Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü
ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1036) (S. Sayısı:
696)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 4 Nisan 2015
Cumartesi günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
02.49