TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
1inci
Birleşim
1
Ekim 2015 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkanı İsmet Yılmazın, 25inci Dönem İkinci
Yasama Yılının ve yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
konuşması
2.- TBMM
Başkanı İsmet Yılmazın, 18/9/2015 tarihinde
İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 75 milletvekili tarafından Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergenin İç
Tüzük hükümlerine ve teamüllere göre Genel Kurulun bilgisine
sunulacağına ilişkin konuşması
3.- TBMM
Başkanı İsmet Yılmazın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin usul görüşmesi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
IV.-
SÖYLEVLER
1.- Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın, 25inci Dönem İkinci Yasama
Yılı açış konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 114üncü maddesi uyarınca kurulan geçici Bakanlar
Kurulunda görev alan ve bakanlık görevlerinden çekilen Avrupa Birliği
Bakanı Ali Haydar Koncanın yerine Hatice Beril Dedeoğlu, Kalkınma
Bakanı Müslüm Doğanın yerine Mustafa Cüneyd Düzyolun
Anayasanın 109 ve 114üncü maddeleri gereğince
atandıklarına ilişkin tezkeresi (3/20)
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 18/9/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verdikleri, dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet
Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay,
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri
Bakanı Efkan Ala haklarında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergenin Gelen Kâğıtlarda
yayınlanarak Genel Kurulun bilgisine sunulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, HDP
milletvekillerine valiler, kaymakamlar ve emniyet müdürlükleri tarafından
gerçekleştirilen hukuk dışı uygulamalar nedeniyle Meclis
Başkanı, Başkanlık Divanı ve milletvekilleri
tarafından ortak bir tutum sergilenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, 1 Kasım 2015 seçimlerinin
hayırlara vesile olmasını temenni ettiğine ve teröre
karşı hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
4.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, 1 Kasım 2015
seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 1 Kasım 2015 seçimlerinin
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
6.- Ankara Milletvekili
Levent Gökün, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
7.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, 1 Kasım 2015 seçimlerinin
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
VII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Anayasanın
114üncü maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan geçici Bakanlar Kurulu
üyesi bakanların Birinci Oturumunun başında ant içmeleri
gerekirken Başkanlık tarafından davet edilmemelerinin ve ant
içmeden Genel Kurul salonunda bulunmalarının İç Tüzük ve Anayasa
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
VIII.- ANT
İÇME
1.-
Anayasanın 114üncü maddesine göre atanmış bulunan Avrupa
Birliği Bakanı Hatice Beril Dedeoğlu ve Kalkınma
Bakanı Mustafa Cüneyd Düzyolun ant içmesi
IX.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2 Ekim 2015 Cuma gününden
başlayarak 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak 26ncı dönem
milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839
sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 37nci ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 3üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu kanallarında ilanını takip
eden beşinci gün saat 15.00te toplanmak üzere tatile girmesine ilişkin
önerisi
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
XI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Halkla İlişkiler
Binasındaki milletvekili oda sayısının yetersizliğine
ve Bahçe Lokantanın kapatılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Naci Bostancının
cevabı (7/1)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir vakfa hazine arazisinin
tahsisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/9)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı binasının engellilerin erişimine uygun
olmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı
(7/55)
4.- Mersin
Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Adıyaman'da Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından
dağıtılan yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı
(7/77)
5.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, kadınlara yapılan
saldırıları önlemeye yönelik çalışmalara ilişkin
sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın
cevabı (7/81)
6.- Mersin
Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Bakanlık
tarafından gerçekleştirilen araç kiralamalarına ilişkin
sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın
cevabı (7/82)
7.- İzmir
Milletvekili Müslüm Doğan'ın, yol kusurlarından kaynaklanan
trafik kazalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilginin cevabı (7/114)
8.- İstanbul
Milletvekili Eren Erdem'in, bir gazeteye açılan davalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpekin cevabı
(7/122)
9.- İzmir
Milletvekili Ali Yiğit'in, ülkemizde bulunan Suriyeli
sığınmacılara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı
(7/127)
10.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2013-2015
yılları arasında işlenen kadın cinayetlerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşen Gürcanın cevabı (7/147)
11.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
sığınmacı kamplarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un
cevabı (7/157)
12.-
Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın,
Osmaniye 2 No'lu T Tipi Cezaevindeki iki mahkûma keyfi ceza verildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpekin
cevabı (7/162)
13.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın,
Cumhurbaşkanlığı tarafından yüksek yargı
mensuplarına takım elbise diktirildiği iddiasına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpekin cevabı
(7/165)
14.- Kocaeli
Milletvekili Ali Haydar Konca'nın, IŞİD tarafından
düzenlenen saldırıda yaralanan bir tıp fakültesi
öğrencisinin tutuklanmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Kenan İpekin cevabı (7/166)
15.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel'in, mevsimlik tarım işçilerinin
sorunlarının çözümüne yönelik yürütülen çalışmalara
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen
Gürcanın cevabı (7/177)
16.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, son on yılda engelli ve yaşlılara
sağlanan evde bakım hizmetlerine ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı (7/178)
17.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, son on yılda Hatay'da ailelere ve bireylere
sağlanan sosyo-ekonomik desteklere ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı (7/179)
18.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, son on yılda ülkemizde ailelere ve bireylere
sağlanan sosyo-ekonomik desteklere ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı (7/180)
19.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, son on yılda Hatay'da engelli ve
yaşlılara sağlanan evde bakım hizmetlerine ilişkin
sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın
cevabı (7/181)
20.- Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budak'ın, Antalya'nın Güzeloba ilçesindeki
Fethi Bayçın Huzurevine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı (7/182)
21.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu'nun, göçmen
kadınların yaşadıkları sorunlara ilişkin sorusu
ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı
(7/183)
22.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu'nun, kadına yönelik
şiddete ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşen Gürcanın cevabı (7/184)
23.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydın'ın, engellilerin toplu taşıma
araçlarından ücretsiz yararlanması uygulaması ile ilgili
sorunlara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşen Gürcanın cevabı (7/185)
24.- İzmir
Milletvekili Kamil Okyay Sındır'ın, İzmir'in Bornova
ilçesindeki bazı taşınmazlara ve Bornova Kültür Merkezi
Projesi'ne ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/261)
25.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Biyogüvenlik
Kurulunun GDO'lu ürünlerin ithalatına izin veren kararına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzunun cevabı (7/308)
26.-
İstanbul Milletvekili Garo Paylan'ın, Kars'ta yapılan bir
açıklamaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpekin
cevabı (7/392)
27.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, engelli vatandaşlara yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşen Gürcanın cevabı (7/397)
28.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, ihracatçı birliklerine üye olan
firmaların ödedikleri aidat ve diğer ücretlere ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/439)
29.- Kayseri
Milletvekili Ali Kilci'nin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşanan
terör olaylarının ülke ekonomisine olan olumsuz etkisine ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/440)
30.- Konya
Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt'un, gıda mühendisi atamalarına,
- Burdur Milletvekili
Mehmet Göker'in, Göller Bölgesi'nde kuruyan sulak alanlara,
- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Karaburun Yarımadası'ndaki
RES yatırımlarının zeytincilik ve keçi
yetiştiriciliğine etkisine,
- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, balıkçılık
sektöründe faaliyet gösterenlerin sorunlarına ve sektöre yönelik
desteklere,
İzmir'deki
çiftçilerin sorunlarına ve borçlarının
yapılandırılmasına yönelik çalışmalara,
- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, kayısı üreticilerinin
desteklenmesine,
- Manisa
Milletvekili Zeynel Balkız'ın, Manisa'da don ve dolu felaketleri
nedeniyle mağduriyet yaşayan çiftçilere,
- Adana
Milletvekili İbrahim Özdiş'in, Adana'nın Tufanbeyli ilçesine
bağlı bir köyde yaşanan hayvan ve insan ölümlerine,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Kutbettin Arzunun cevabı (7/456), (7/457), (7/458), (7/459), (7/460),
(7/461), (7/462), (7/463)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, GDO'lu ürün ithalatına ve GDO'lu
ürünlerin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcının cevabı (7/464)
32.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, alışveriş
merkezlerinde bazı ürünlerin satışı için yerli
üreticilerden kayıt dışı bedeller talep edildiği
iddialarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap
Aşcının cevabı (7/465)
33.- Mardin
Milletvekili Enise Güneyli'nin, Girmeli Sınır Kapısı'na
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap
Aşcının cevabı (7/467)
34.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, bir şahısla bağlantılı şirketler
hakkında düzenlendiği iddia edilen inceleme raporuna ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcının
cevabı (7/468)
35.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık bütçesinden seçimlerde
harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına ilişkin
sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın
cevabı (7/708)
36.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, eski bakanlara
tahsis edilen makam araçlarına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı (7/717)
37.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan
kiralamalara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşen Gürcanın cevabı (7/718)
38.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel
Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlunun cevabı
(7/812)
39.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2014-2015
yılları arasında sosyal medya paylaşımları
nedeniyle hakkında soruşturma açılan personele ilişkin
sorusu ve Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlunun
cevabı (7/815)
40.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelden
maaşında icra takibi ve haciz olanlara ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlunun cevabı
(7/822)
41.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel
Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/825)
42.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık
tarafından hizmet binası olarak kullanılmak üzere kiralanan
binalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/826)
43.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile bağlı kurum ve
kuruluşlar bünyesinde bulunan araçlara ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/827)
44.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık bütçesinden seçimlerde
harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı
(7/828)
45.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2014-2015
yılları arasında sosyal medya paylaşımları
nedeniyle hakkında soruşturma açılan personele ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/829)
46.- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen kurs ve eğitim seminerlerine ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/830)
47.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarca gerçekleştirilen ihalelere
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı
(7/832)
48.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, eski bakanlara
tahsis edilen makam araçlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekcinin cevabı (7/833)
49.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların
bünyesindeki makam araçlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekcinin cevabı (7/834)
50.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan
kiralamalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/835)
51.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelden
maaşında icra takibi ve haciz olanlara ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/836)
52.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, temsil ve ikram
giderlerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/837)
53.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık
tarafından gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri
alımlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/838)
54.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık
tarafından hizmet binası olarak kullanılmak üzere kiralanan
binalara,
- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, İzmir iline yönelik proje ve
yatırımlara,
- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel
Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele,
Bakanlık
bütçesinden seçimlerde harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı
iddialarına,
- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile bağlı
kurum ve kuruluşlara ait hizmet binası inşaatı ve
tadilatı projelerine,
Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde bulunan araçlara,
- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2014-2015 yılları
arasında sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında
soruşturma açılan personele,
- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen kurs ve eğitim seminerlerine,
İzmir iline
yönelik yatırımlara,
- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarca gerçekleştirilen ihalelere,
Eski bakanlara
tahsis edilen makam araçlarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların bünyesindeki makam
araçlarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan kiralamalara,
Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelden
maaşında icra takibi ve haciz olanlara,
Temsil ve ikram
giderlerine,
Bakanlık
tarafından gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri
alımlarına,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Kutbettin Arzunun cevabı (7/871), (7/872), (7/873), (7/874), (7/875),
(7/876), (7/877), (7/878), (7/879), (7/880), (7/881), (7/882), (7/883),
(7/884), (7/885), (7/886)
55.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel
Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcının cevabı (7/887)
56.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık bütçesinden seçimlerde
harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap
Aşcının cevabı (7/889)
57.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel
Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele,
Bakanlığın
2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara,
- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık tarafından
hizmet binası olarak kullanılmak üzere kiralanan binalara,
- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık bütçesinden seçimlerde
harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına,
- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, İzmir iline yönelik proje ve
yatırımlara,
Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlara ait hizmet binası
inşaatı ve tadilatı projelerine,
Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde bulunan araçlara,
- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2014-2015 yılları
arasında sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında
soruşturma açılan personele,
- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen kurs ve eğitim seminerlerine,
İzmir iline
yönelik yatırımlara,
- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarca gerçekleştirilen ihalelere,
Eski bakanlara
tahsis edilen makam araçlarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların bünyesindeki makam
araçlarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan kiralamalara,
Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelden
maaşında icra takibi ve haciz olanlara,
Temsil ve ikram
giderlerine,
- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığının 2015 yılı bütçesinden
yapılacak harcamalara,
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2015 yılı bütçesinden
yapılacak harcamalara,
Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğünün 2015 yılı bütçesinden yapılacak
harcamalara,
Bakanlığın
2014 yılı bütçesinden yapılan harcamalara,
Türkiye Yazma
Eserler Başkanlığının 2014 yılı bütçesinden
yapılan harcamalara,
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2014 yılı bütçesinden
yapılan harcamalara,
Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğünün 2014 yılı bütçesinden yapılan
harcamalara,
İlişkin
soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçunun cevabı
(7/948), (7/949), (7/950), (7/951), (7/952), (7/953), (7/954), (7/955),
(7/956), (7/957), (7/958), (7/959), (7/960), (7/961), (7/962), (7/963),
(7/965), (7/966), (7/967), (7/968), (7/969), (7/970), (7/971)
58.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, soru önergelerine ve önergelerin
cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Ayşen Gürcanın cevabı (7/1343)
59.- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Kıymetli Eşya
Lojistiği ve Borsa Kasa Hizmetine İlişkin Genelgeye ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/1423)
60.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, soru önergelerine ve önergelerin
cevaplandırılmasına,
- Uşak
Milletvekili Özkan Yalım'ın, Ağrı'daki şeker
fabrikasının kapatılmasına,
- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akın'ın, domates üreticilerinin firmaların
alım politikalarından kaynaklanan mağduriyetine,
- Manisa
Milletvekili Zeynel Balkız'ın, domates üreticilerinin ürünlerini
satın alan firmalar tarafından uğratıldıkları
zarara ve söz konusu piyasada yaşanan düzenleme ihlallerine,
- Denizli
Milletvekili Kazım Arslan'ın, Denizli'nin bazı ilçelerindeki
tarım alanlarında görülen fare istilasına,
- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, hayvancılık sektörü
yem üretimi miktarının yetersizliği ve maliyetlerin
yüksekliğine,
- Adana
Milletvekili İbrahim Özdiş'in, Adana ilindeki tarımsal
üreticilerin IPARD hibe ve destek programlarından
yararlandırılmasına,
- Batman
Milletvekili Saadet Becerekli'nin, Batman'da anız yakma sonucu meydana
gelen yangınlara,
- Antalya
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç'un, Üretici Birlikleri Kanunu ile ilgili,
- Batman
Milletvekili Ali Atalan'ın, dane mısırda 2015 yılında
çiftçiye ödenecek toplam prime,
- İstanbul
Milletvekili Eren Erdem'in, kırmızı et fiyatındaki
artışa ve besicilere yönelik desteklere,
- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, veteriner hekim kadrolarına,
- Mardin
Milletvekili Mehmet Ali Aslan'ın, doğu illerinde yaşanan orman
yangınlarına yeterli müdahalede bulunulmadığı
iddiasına,
- Çanakkale
Milletvekili Muharrem Erkek'in, Çanakkale'deki organik tarım çiftçilerinin
destekleme ödemeleriyle ilgili yaşadığı sorunlara,
- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlu'nun, sözleşmeli tarım uygulamalarında
işletmelere karşı çiftçilerin haklarının
korunmasına,
- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde çay
tarımından geçinen ailelerin mağduriyetine,
- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Mersin'deki mısır
üreticileri için 2014 yılı teşvik primleri tutarına,
- Bursa
Milletvekili Orhan Sarıbal'ın, mülga 1757 sayılı Kanuna
göre kamulaştırılan ancak kamulaştırma bedelleri
maliklerine ödenmeyen arazilere,
- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlu'nun, Manisa ve ilçelerinin afet bölgesi ilan
edilmesine ve çiftçilerin zararının karşılanmasına,
- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak'ın, sığırlarda görülen
çiçek hastalığına,
2003
yılından bu yana ithal edilen tarım ürünlerine,
- Çanakkale
Milletvekili Muharrem Erkek'in, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne giriş
yapılamamasından kaynaklanan mağduriyetlere,
- Adana
Milletvekili İbrahim Özdiş'in, tarım işçileri
arasındaki kayıt dışılık oranına,
- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayan'ın, Kırklareli'nde TMO'nun buğday
alım merkezlerinin sayısının azalmasına,
- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akın'ın, 2002-2014 yılları arasında
küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısına ve et ithalatına,
- İzmir
Milletvekili Kamil Okyay Sındır'ın, kırmızı et
piyasası ile ilgili çeşitli hususlara,
- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, mısır taban
fiyatının açıklanmasına,
- Konya
Milletvekili Mustafa Sait Gönen'in, mısır alımlarına,
- Denizli
Milletvekili Kazım Arslan'ın, su ürünleri mühendislerinin istihdam
sorununa,
- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün'ün, Bilecik'teki yoğun kar
yağışının yol açtığı zararın tazminine,
- Edirne
Milletvekili Erdin Bircan'ın, Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumunca desteklenen illere ve verilen destek
miktarlarına,
- Bursa
Milletvekili Orhan Sarıbal'ın, İstanbul Halk Ekmek A.Ş.
tarafından üretilen ekmekler ile ilgili,
- Bursa
Milletvekili Asiye Kolçak'ın, sözleşmeli tarımsal üretimde
üreticinin korunmasına,
- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, domates üreticilerinin sorunlarına,
Domates
üreticilerinin ürünlerinin satışında yaşadıkları
sorunlara,
- İstanbul
Milletvekili Emine Beyza Üstün'ün, Türkiye'deki hububat üretimine,
- Adana
Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in, ayçiçek üretimine ve ithalatına,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Kutbettin Arzunun cevabı. (7/1455), (7/1456),(7/1457), (7/1458),
(7/1460), (7/1461), (7/1462), (7/1463), (7/1464), (7/1465), (7/1466), (7/1467),
(7/1468), (7/1469), (7/1470), (7/1471), (7/1472), (7/1473), (7/1474), (7/1475),
(7/1476), (7/1477), (7/1478), (7/1479), (7/1480), (7/1481), (7/1482), (7/1483),
(7/1484), (7/1485), (7/1486), (7/1487), (7/1488), (7/1489), (7/1490), (7/1491),
(7/1492)
1 Ekim 2015
Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.00
BAŞKAN:
İsmet YILMAZ
KÂTİP ÜYELER:
Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 25inci Yasama Döneminin İkinci Yasama Yılının
1inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme
geçiyoruz.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkanı İsmet Yılmazın, 25inci Dönem İkinci
Yasama Yılının ve yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, değerli
konuklar; bugün yüce Meclisimizin yeni yasama yılını
açıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Kuruluşundan bugüne kadar yüce Meclisimizin
çatısı altında milletimize hizmet eden başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere yüce Meclisin tüm mensuplarını
saygıyla selamlıyorum. Ayrıca bu ülke için en büyük
fedakârlığı yapan aziz şehitlerimize Allahtan rahmet,
gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Yeni yasama yılını yeni bir seçim süreci
içinde açıyoruz. Demokraside millet denetiminin en somut şekli
seçimdir. Milletimizin, bu denetimi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra
da en iyi şekilde yerine getireceğine olan inancım tamdır.
Halkımızın seçime tam olarak katılması millî iradenin
Meclise tam olarak yansımasını da sağlayacaktır.
Yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
kuruluşundan bugüne kadar aldığı kararlarla,
çıkardığı yasalarla ülkemizin kaderini belirledi.
Meclisimiz bugün de demokrasimizin kalbi ve sorunlarının çözüm
adresidir. Demokrasinin, özgürlüğün, refahın ve huzurun hâkim
olduğu güçlü bir Türkiye ortak hedefimizdir. Milletimizin demokrasi bilinci
ve olgunluğu bizim en büyük güvencemiz ve ilham
kaynağımızdır. İktidarı ve muhalefetiyle birlikte
tüm siyasi partilerimizin ülkemizin ekonomik ve siyasi hayatındaki emek ve
katkıları her türlü takdirin üstündedir. Bu Gazi Meclisin mümtaz bir
şahsiyeti ve köklü değerleri vardır. Bu çerçevede, iş
birliği ve diyalog kanallarının açık tutulması,
uzlaşı kültürünün geliştirilmesi, demokratik ilkelerin bir bütün
hâlinde hayata geçirilmesi ülkemizin çağdaş uygarlık yolunda
atacağı adımları güçlendirecektir. Sağduyu içinde,
milletimizin ortak değerlerine ve birbirimizin görüşlerine saygı
göstererek demokratik kültürün daha da yerleşmesini
sağlamalıyız. Bu itibarla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığını ve itibarını yükseltmek dün
olduğu gibi bugün de hepimize düşen öncelikli görev ve sorumluluktur.
Sayın milletvekilleri, demokratik yol ve yöntemler
çerçevesinde her sorunun konuşulacağı ve çözüleceği yer bu
Meclistir. Bugün ülkemizin öncelikli sorunu toplumun geleceğine, huzur,
barış ve istikrarına karşı en büyük tehdit olan
terördür. İnsanlığa karşı bir suç olan terör ekonomik
kalkınmanın da önündeki en büyük engeldir. Hukuk devleti ilkesinden
taviz vermeden, hep birlikte teröre karşı güçlü ve kararlı bir
yaklaşım sergilemeli, milletimizin bekasını her şeyin üstünde
tutmalıyız. Toplumsal barışı koruma ve sürdürme
konusunda herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Millî birlik ve
beraberliğimiz bizim en büyük gücümüzdür. Bir arada, huzur içinde
yaşamak için birbirimizi daha çok anlamalı, birlikte daha çok
çalışmalı ve ortak değerlerimizi birlikte
savunmalıyız. Milletimizin de bizden beklentisi budur. Gelecek
nesillere çözülmesi zor sorunlar bırakmak yerine barış ve huzur
içerisinde güçlü bir ülke bırakmak bizlerin en önemli görevidir.
Değişen dünya, ülke ve toplum şartlarına uygun yeni çözüm
yöntemlerini birlikte geliştireceğiz. Bu millet Millî Mücadelesiyle bu
coğrafyanın mazlum milletlerine nasıl örnek olduysa kendi
sorunlarını çözme konusunda da örnek olacaktır. Etnik kimlik ya
da inanç farklılıkları adına kamplaşarak kesret içinde
vahdet, çokluk içinde birlik fikrinden uzaklaşan toplumların
yaşadığı büyük acıları bu coğrafyada
yaşayan herkes görmektedir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye, sorunlarına
rağmen ateş çemberine dönmüş bir coğrafyada güçlü demokrasisi
ve güçlü ekonomisiyle bölgenin huzur adası durumundadır. 28 Avrupa
Birliği ülkesi 120 bin sığınmacıyı nasıl
paylaşacağını tartışırken, İngiltere 20
bin sığınmacıyı beş yılda kabul
edebileceğini açıklamışken Türkiye 2 milyondan fazla
sığınmacıyı kabul ederek 7,5 milyar doların
üzerinde bir harcama gerçekleştiren ülkedir. Millî gelirine oranla dünyada
en fazla yardım eden ülke de Türkiyedir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye, çağdaş bir
ülke olarak farklılıklara saygı temelinde kendi
sorunlarını kendisi çözebilecek sağlam bir siyasi kültüre ve
engin bir devlet tecrübesine sahiptir. Türkiye özgürlük, demokrasi, hukukun
üstünlüğü, insan hakları, sosyal adalet ve toplumsal sorumluluk
ilkeleri çerçevesinde siyasi alandaki farklı görüşlerin toplum önünde
rekabet etmesine dayalı demokratik sistemini her geçen gün daha da
güçlendirmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken yeni
yasama yılının ve yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve
şahsınızda aziz milletimi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımız yeni yasama yılının
açılış konuşmasını yapmak üzere şu anda
Genel Kurul salonunu teşrif etmektedir.
Kendilerine Meclisimiz adına Hoş geldiniz.
diyorum. (AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar; CHP
ve MHP sıralarından ayağa kalkmalar)
Şimdi
İstiklal Marşımız okunacaktır:
(İstiklal
Marşı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Cumhurbaşkanı.
(HDP
milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk etmesi)
IV.-
SÖYLEVLER
1.- Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın, 25inci Dönem İkinci Yasama
Yılı açış konuşması
CUMHURBAŞKANI
RECEP TAYYİP ERDOĞAN Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Dönem İkinci
Yasama Yılının açılışında sizleri en kalbî
duygularımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
23 Nisan
1920de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışını
gerçekleştiren o ilk Meclisten 25inci Döneme kadar bu aziz çatı
altında vazife yapmış olan tüm milletvekillerine şükranlarımı
ifade ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden,
başta ilk Başkan Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, ahirete irtihal
etmiş olan herkesi de rahmetle yâd ediyorum.
Yine bu yasama yılı açılışı
vesilesiyle tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor;
gazilerimizden vefat edenlere rahmet, hayatta olanlara uzun ömürler niyaz
ediyorum.
Milletin oyuyla milletimizi temsil etmek maksadıyla
bu çatı altında vazife üstlenmiş ancak vazifeleri
sırasında çeşitli şekillerde kendilerine
kıyılmış Meclis üyelerimizi bugün özellikle anmak
istiyorum. Ali Şükrü Beyi, Gün Sazakı, Adnan Menderesi, Hasan
Polatkanı, Fatin Rüştü Zorluyu ve Meclis üyesi iken
katledilmiş diğer tüm isimleri hayatları pahasına
demokrasinin yolunu aydınlattıkları için rahmetle yâd ediyor,
mekânları cennet olsun diyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği gibi 7 Haziran seçimleri hiçbir siyasi partinin tek
başına iktidarı sağlayamadığı bir tabloyla
sonuçlandı. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 25inci Dönemi, evet,
kısa sürmüş olabilir ama millî iradenin üstünlüğü ve çözüm
üretme kabiliyetini ortaya koyması bakımından çok büyük anlama
sahiptir. Yaşadığımız süreç, demokrasi tarihimizde ilk
kez şahit olduğumuz bir süreçtir. Bir hükûmet kurulmamış olmasına
rağmen, Türkiye, Anayasasını harfiyen uygulamak suretiyle çok
büyük bir demokratik olgunluk sergilemiştir.
Geçmişte benzeri süreçlerde Türkiyede ekonominin ve
siyasetin karşı karşıya kaldığı badireler
hepimizin malumudur. Hükûmet kurulamaması, cumhurbaşkanı
seçilememesi gibi durumlarda Türkiye aylarca krizlerin pençesinde
kıvranmıştır, hatta kimi durumlarda demokrasi dahi
askıya alınmıştır. Siyasetin çözüm üretemediği
bahanesine sarılan müdahaleciler, vesayetçiler, siyaset kurumunu
zayıflatmakla kalmamış, demokrasimizde de derin yaralar
açmışlardır.
7 Hazirandan bugüne kadar olan süreci Türkiye'nin,
demokrasinin, hukukun, siyasetin, millî iradenin gereklerine uygun şekilde
yaşamış olması hepimiz adına büyük bir kazançtır.
Ülkemizde siyasetin de, devletin de kurumsallaşma sürecinde katettiği
mesafeyi bu dönem vesilesiyle test ettik, ulaştığımız
ileri düzeyi gördük.
Siyasi partilerin varoluş gayesi, siyasal alanı
savunmak ve temsil görevlerini en iyi şekilde yerine getirmektir. Siyaset
dışı saiklerle bu alanı boşaltan, görev üstlenmekten
kaçınan siyasi partiler kendi varlıklarını inkâr ediyor
demektir. Kimse siyasal alanda ortaya çıkartılan boşluğun
faturasını Cumhurbaşkanlığı başta olmak
üzere, başka yerlere kesmeye çalışarak sorumluluktan kaçamaz.
Bir kez daha vurgulamak isterim ki Türkiye'nin
sorunlarının çözümünü siyasetin dışında, siyaset
dışı odaklarda aramak bu ülkeye ve bu millete yapılacak en
büyük kötülüktür. Milletimizin basireti her türlü kilidi açacak marifete
sahiptir. Millî irade tek ve yegâne çıkış yoludur.
Allahın
izniyle Türkiye, 1 Kasımda bir kez daha demokratik kurallar çerçevesinde
seçimini yapacak, millî iradeyi tecelli ettirecektir. 1 Kasımda millet
iradesinin en sağlıklı şekilde sandığa
yansıması Parlamento içindeki ve dışındaki tüm siyasi
partiler için bir namus ve şeref meselesidir. Terörün çirkin yüzünün
sandıkları tehdit etmesini engellemek için tüm siyasi partilerin
insani ve vicdani bir tavır sergileyeceklerini,
kolaylaştırıcı bir yaklaşım içinde
olacaklarını umuyorum. Siyasetteki
farklılıklarımız ile ülkenin ve milletin menfaatleri
arasındaki ayrımı çok iyi yaparak hep birlikte üzerimize
düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Milletimizin birliğinin,
ülkemizin bütünlüğünün, bayrağımızın, İstiklal
Marşımızın, resmî dilimizin hepimizin asgari
müştereği olduğunu burada özellikle vurgulamak isterim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu aziz kürsüde edilen yeminlere, yapılan
ahitleşmeye uymak herkes için demokratik bir görevden öte, ahlaki bir
vazifedir. Türkiye'nin istiklalinin ve istikbalinin söz konusu olduğu
yerde yekvücut olarak hareket edemezsek milletimize karşı
sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Siyasi partiler ve siyasi
kadrolar ülkeye ve millete hizmet konusunda rekabet içindedir, yarış
içindedir. Şuna hiç kimsenin itirazı olamayacağı
düşüncesindeyim: Bu rekabetin ülkenin ve milletin aleyhine sonuçlar
doğuracak bir zemine kayması kabul edilemez. Milletin
dışında güç odaklarına, özellikle de terör örgütlerine, paralel
yapılara sırtlarını dayayanlar, bunlar üzerinden algı
operasyonlarına girişenler millete ve hukuka hesap vermekten
kurtulamayacaklardır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Milletimizin
feraset ve basireti, millî ve yerli olan ile gayrimillî ve
yabancılaşmış olanı en iyi şekilde ayıracak
hassasiyete sahiptir. 1 Kasım seçimleri bu manada son derece önemli bir
sınavdır, Türkiye'nin bu önemli sınavı da
başarıyla atlatacağına yürükten inanıyorum. Seçimlerin
ardından Türkiye ekonomisi büyümeye, Türkiye demokrasisi emin
adımlarla geleceğe ilerlemeye devam edecektir. Türkiye her anlamda
emin ellerdedir. Tarih -hiç şüpheniz olmasın- Türkiye'nin önlenemez
büyümesine ve güçlenmesine şahitlik etmeyi sürdürecektir. Türkiyeye
yönelen tüm saldırılar bu ülkenin çelikten iradesi karşısında
erimeye mahkûmdur. Tek bir vatandaşım dahi tedirgin olmasın,
Türkiye, okun yaydan fırlaması gibi geri dönülemez bir
atılım dönemindedir ve inşallah, 2023 hedeflerimize mutlaka
ulaşılacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
standartları yüksek bir demokrasinin, özellikle de istikrar ve güven
ortamının Türkiye ekonomisine etkisini geçtiğimiz on üç yıl
içinde milletçe hep birlikte tecrübe ettik. Güçlü, kararlı, dürüst ve
şeffaf bir yönetim altında geçtiğimiz on üç yılda Türkiye
ekonomisi yıllık ortalama yüzde 5 oranında büyüme kaydetti.
Millî gelirimiz 230 milyar dolardan 2014 yılı itibarıyla 800
milyar dolara çıktı. İhracatımız 36 milyardan 158
milyar dolara yükseldi. Enflasyon ve faizler, bu istikrar ve güven
ortamında tarihî seviyelere geriledi. Uluslararası
yatırımlar artarken Türkiye, okulları, hastaneleri,
yolları, köprüleri, tünelleri ve tüm havalimanlarının 26ten 55e
çıkmasıyla, yüksek hızlı trenleriyle dünyanın parlayan
yıldızı oldu.
Sadece yüksek hızlı trenlerde bugüne kadar
tamamlayıp işletmeye alınan hat uzunluğu 1.213 kilometreyi
buldu. Ankara-Eskişehir-İstanbul, Ankara-Konya hatlarında yolcu
taşımacılığı hâlen yapılıyor.
Ankara-Sivas, Bursa-Bilecik, Ankara-İzmir, Konya-Karaman hızlı
tren hatlarının inşası devam ediyor. Hedefimiz, 2023 yılına
kadar ülkemizdeki hızlı tren hatlarının uzunluğunu 13
bin kilometreye çıkarmaktır.
Aynı şekilde, hava
taşımacılığı konusunda büyük bir atılım
gerçekleştirdik; hava yolunu halkın yolu hâline getirdik. Az önce de
ifade ettiğim gibi, 2002 yılında 26 olan ülkemizdeki
havalimanı sayısı on üç yılda 29 yeni havalimanı
ilavesiyle bugün 55e ulaştı. Bu güzel tabloyu eğitimde,
sağlıkta, enerjide ve diğer tüm alanlarda görmek mümkündür.
Türkiye, bu büyük kalkınma hamlesinden asla vazgeçmeyecek, geriye
gitmeyecektir.
Bakınız 7 Haziran seçimlerinin hemen öncesine
ait olan ikinci çeyrek büyüme oranı, beklentilerin üzerine çıkarak
yüzde 3,8 olarak gerçekleşti.
2002 sonundan itibaren devam eden istikrar ve güven
ortamının 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarıyla birlikte
sorgulanır hâle gelmesi, hiç kuşkusuz bir tedirginlik oluşturdu.
Ancak, on üç yıl boyunca gerçekleştirilen yapısal reformlar,
ekonomide ciddi sarsıntı yaşanmasını engelledi.
Aylardır süren belirsizlik ortamına
rağmen, Türkiye ekonomisi, üstesinden gelinemez bir şoka maruz
kalmadı. Bugün Avrupa'da ve içinde bulunduğumuz bölgede, küresel
krizin etkilerini en az hisseden ekonomi durumundayız.
Bankacılık sistemimiz dünyanın en güvenli ve sağlam
sistemlerinden biridir. Ekonomik göstergelerde oluşan kısmi durgunluk
geçicidir.
1 Kasım sonrası kurulacak güçlü hükûmet,
umuyorum ki ekonomik göstergelerin yeniden yukarıya doğru
seyretmesinin de miladı olacaktır.
Bu ortamı
kendileri için fırsata çevirmek isteyenlere imkân vermemeliyiz. Özellikle
ekonomi bürokrasisi kararlı hareket etmelidir. Finans sektörünün reel
sektörü zor durumda bırakacak şekilde davranmasını da asla
kabul edemeyiz. Bunlar gelip geçici dönemlerdir.
Türkiye ekonomisi, dışa açık
yapısıyla, küresel rekabetin şartlarına uygun olarak,
üretime dayalı, adil, kapsayıcı büyüme ilkeleriyle yoluna devam
edecektir. Tüm saldırılara rağmen Türkiye, ekonomide de 2023
hedeflerine ulaşacak, dünyanın parlayan yıldızı
olacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin geçtiğimiz yılın 1 Ekiminde
gerçekleştirdiğimiz yasama dönemi açılışından
bugüne kadar geçen sürede ülkemiz açısından son derece kritik
gelişmeleri hep birlikte yaşadık. Bilhassa önceki dönemin son
haftalarında görüşülen iç güvenlik paketinin, terörle mücadele
konusunda güvenlik güçlerimize ve adli birimlerimize çok önemli
katkısı olduğuna inanıyorum.
Geçtiğimiz bir yıllık süreçte, maalesef
pek çok acı hadiseye de şahit olduk. Yanı
başımızdaki Suriye ve Irak'ta yaşanan hadiseler giderek
tırmanırken bunların ülkemize de farklı
yansımaları oldu.
Bir siyasi parti başkanının büyük
sorumsuzluk olarak değerlendirdiğim çağrısıyla
başlayan 6-8 Ekim olaylarında 50 vatandaşımız hayatını
kaybetti. O günlerde, Ayn El Arap veya Kobani olarak adlandırılan
bölgeye yönelik DAİŞ saldırıları konusunda ABD
Başkanı Sayın Obama'nın aktardığı bir
bilgiyi kamuoyuyla paylaşarak bölgenin her an düşebileceğini
ifade etmiştim.
Bu sözümü çarpıtan bölücü terör örgütü
mensupları ve onlarla aynı çizgide hareket eden diğer siyasi
parti veya partiler, onların mensupları, ülkeyi ateşe ve kana
boğan olayların fitilini ateşlediler. Hâlbuki, söz konusu
bölgedeki çatışmalardan kaçan 220 bin kişiyi biz
sınırlarımızı açarak kabul ettik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bunların önemli bir bölümünü
hâlâ misafir ediyoruz.
Yine, bölgenin savunulması için peşmerge ve
Özgür Suriye Ordusu güçlerinin topraklarımızdan geçişine izin
veren de bizdik. Bölgeye yüzlerce kamyon insani yardım malzemesini
gönderen, bu yardımların yerlerine ulaştırılmasına
aracılık eden de yine bizdik. Yalan ve fitne çarkını
durmaksızın işleten bu kesimler, gerçek tüm
açıklığıyla ortada olmasına rağmen, hâlâ
aynı iftiraları tekrarlamaktan geri durmuyorlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şu hususu burada bir kez daha sizlere ve aziz milletimize ifade etmek
istiyorum: Türkiye olarak biz, tıpkı Balkanlardaki, Orta Asya'daki,
Kuzey Afrika'daki, Afrika ve Asya'nın diğer bölgelerindeki
kardeşlerimiz gibi Suriye ve Irak'taki kardeşlerimize de gönlümüzü ve
kapılarımızı daima açık tuttuk, tutmaya devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bizim
için aslolan, bu kardeşlerimizle olan tarihî geçmişimiz, kültürel
yakınlığımız, medeniyet
ortaklığımız ve paylaştığımız
insani değerlerdir.
Bugün Suriye ve Irak dediğimiz yerler daha bir
asır önce bizim için Mardin'den, Diyarbakır'dan, Gaziantep'ten,
Hatay'dan farkı olmayan coğrafyalardı.
Suriye ve Irakta yaşayanları kendi
vatandaşlarımızdan ayrı görmek bizi tarih nezdinde
ecdadımız ve bilhassa şehitlerimiz nazarında mahcup eder.
Bizim bu topraklara ve oralarda yaşayan kardeşlerimize
bakışımız asla Batı ülkeleri başta olmak üzere
diğer devletlerle aynı olamaz.
Kobanide veya bölgedeki bir başka şehirde
yaşayan kardeşlerimizin sıkıntıya düşmesi en az
onlar kadar bizi de ilgilendirir, bizi de harekete geçirir.
İşte bu anlayışla Suriyeden ve
Iraktan ülkemize gelen tüm kardeşlerimize
kapılarımızı açtık, açmaya devam ediyoruz. Hâlâ bu
ülkelerin topraklarında yaşayan kardeşlerimize de elimizden
gelen her türlü yardımı yapmayı sürdürüyoruz.
Bizim, kimi Avrupa ülkelerinin yaptığı
gibi, bu kardeşlerimizi Akdenizde ölüme terk etme, sınır
boylarında, tren istasyonlarında zulme maruz bırakma
hakkımız asla yoktur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Kardeş sözü bizim ağzımızdan bir alışkanlık
olarak değil, kalbimizden, yüreğimizden kopup gelen bin
yıllık arka planı olan bir duygunun ifadesi olarak
çıkıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İmkânlarımız sınırlı
olabilir ama hamdolsun gönlümüz zengin. Gönül zenginliğimizin bereketini de
beş yıldır görüyoruz, inşallah bundan sonra da görmeye
devam edeceğiz.
Türkiye'den imkân olarak katbekat güçlü Avrupa ülkeleri
birkaç yüz bin mültecinin sınırlarına dayanması
karşısında paniğe kapılırken biz milyonlarca
kardeşimizi yıllardır misafir ediyoruz. Elbette
sıkıntılar vardır, olacaktır. 2 milyon insan
dünyanın neresine giderse gitsin mutlaka birtakım
sıkıntılara yol açar. Ama şunu da kabul etmeliyiz ki
ülkemize gelen milyonlara gösterdiğimiz misafirperverliğin dünyada
bir başka örneği yoktur. Gerek kamplarda kalan gerek şehirlerde
kendi imkânlarıyla ve yardımlarla barınan misafirlerimizin
durumu, diğer ülkelerle kıyaslandığında çok iyi
düzeydedir. Bunu biz söylemiyoruz, ülkemize gelip durumu
kendi gözleriyle gören insaf
ve vicdan sahibi tüm yabancılar bize takdir ve teşekkürlerini
ileterek bu gerçeği teslim ediyorlar.
Sınırlarımız
dışındaki tüm kardeşlerimize karşı bu
duyguları beslerken ülkemiz içinde herhangi bir bölgeyi, herhangi bir
kesimi, herhangi bir grubu dışlamamız mümkün müdür? Böyle bir
iddiada bulunmak bölücülüktür, daha önemlisi Türkiyeye ve milletimize
bühtandır. Geçmişte Kırımdan, Kafkasyadan, Balkanlardan,
daha uzaklardaki Afganistandan, Türkistandan, Orta Asyanın muhtelif
bölgelerinden gelenlere gönlünü açan Türkiyenin kapı
komşularına karşı farklı bir tavır içinde
olmasına en başta ben karşı çıkarım.
Bunları, yaptığımız iyilikleri kimsenin
başına kakmak için değil, istismar konusu yapılan bir
meseleyi açıklığa kavuşturmak için ifade ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; her şeye rağmen Türkiye,
istikrarsızlık, çatışma ve kaosun giderek
arttığı bir bölgede, güven ve istikrar adası olarak
varlığını muhafaza ediyor. Türkiye, komşularına ve bölge
ülkelerine hiçbir zaman salt çıkar penceresinden
bakmamıştır.
Bölge ülkelerindeki
olaylara kesinlikle mezhep veya etnik temelli olarak da
yaklaşmıyoruz.
Kısa dönemli
menfaatleri bizi biz yapan değerlere tercih etmedik, etmeyeceğiz. Günü kurtarmanın değil, ortak
bir geleceği bölgedeki kardeşlerimizle birlikte inşa etmenin çabası
içindeyiz. Bu
anlayışla, bölgemizde ve dünyada barışın, huzurun,
istikrarın ve güven ortamının hâkim olması için
çalışıyoruz.
Arap, Kürt, Türkmen, Ezidi, Şii, Sünni, Nusayri,
Hristiyan ve Musevi demeden; kökenine, mezhebine, inancına bakmadan tüm
mazlumlara, mağdurlara sahip çıkıyoruz.
Ülkemize gelen misafirlerimiz için bugüne kadar 7,5
milyar doların üzerinde harcama yaptık.
Harcadığımız bu rakamın sadece 417 milyon
dolarını diğer ülkelerin yapmış olduğu
yardımlar oluşturuyor.
Türkiye, dört yıldır 2 milyonu aşkın
Suriyeli ve Iraklı kardeşine sahip çıkarak, komşuluk
görevini yapmanın ötesinde tüm insanlığın onurunu
kurtarmıştır. Milletimiz, büyük bir özveriyle davranarak
uluslararası topluma âdeta bir insanlık dersi vermiştir. Bu
vesileyle, buradan, 78 milyon vatandaşımızın hep birlikte
gösterdikleri bu insani duruş için şükranlarımı sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dört yıldır görmezden gelinen, birkaç ülkenin
sırtına yüklenen bu ağır sorunla artık Avrupa
devletleri de yüzleşmeye başladı. Suriyede iç
savaşın, Libyada istikrarsızlığın, Afrikadaki,
Asyadaki sıkıntıların beslediği sorunlara
duvarları yükselterek, sınırları tel örgülerle çevirerek,
güvenlik tedbirlerini artırarak çözüm bulunamaz. Sorunun
kaynağına inerek önce katliamlara Dur! demek, bununla birlikte
bölgenin gerçeklerine uygun politikalar geliştirmek zorundayız.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Suriye halkı
kendini katleden rejim ile terör örgütleri arasında bir tercih yapmaya
zorlanamaz. Türkiye, sınırlarının hemen yanı başında
ne terörün kök salmasına ne de tek yanlı oldubittilere izin
vermeyecektir. Adı ne olursa olsun terör örgütlerinin ülkemizde ve
bölgemizde etkinlik kurmasına rıza göstermeyeceğiz.
Son günlerde
yaşanan gelişmelerin yaklaşık beş yıldır
devam eden bu sorunun çözümüne vesile olmasını diliyorum. Türkiye bu
konuda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da elinden gelen çabayı
göstermeyi sürdürecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bölgemizdeki sorunlara çözüm bulunması için mücadele ederken, Avrupa
Birliğine tam üyelik konusundaki
kararlılığımızı da sürdürüyoruz.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini,
"kazan-kazan" stratejisine dayalı olarak bugünlere getirdik,
aynı anlayışla devam ettirmek istiyoruz. Buna rağmen,
bazı üye ülkelerce önümüze çıkartılan siyasi engeller nedeniyle
müzakere sürecimizde uzunca bir süredir kayda değer ilerleme
sağlayamadık. Birlik üyesi bazı ülkelerin Avrupa değerleri
ve dayanışmasıyla bağdaşmayan yaklaşımlarının
bu duruma yol açtığını biliyoruz. Ukrayna'da ve bölgede
yaşanan olaylar, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin
önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Önümüzdeki dönemde, ülkemize
yönelik ikircikli tavrın bir tarafa bırakılarak, objektif
esaslara dayalı yeni bir sayfanın açılacağına
inanıyorum.
Diğer taraftan Türkiye, ekonomik
kalkınmasına paralel olarak az gelişmiş ve gelişme
yolundaki ülkelere sağladığı kalkınma
yardımlarını giderek artırıyor. Resmî kalkınma yardımlarımızı
2014 yılında 4,5 milyar dolar seviyesine çıkartarak, bu alanda
dünyada üçüncü ülke hâline geldik.
Türkiye, gayrisafi millî hasılasına oranla
dünyada en fazla uluslararası insani yardım yapan ülke
konumundadır. Gelecek sene, bu konuda çok önemli bir adım daha
atarak, ilk defa düzenlenecek olan Dünya İnsani Zirvesine ev
sahipliği yapacağız. Bu zirve, uluslararası insani hukuk,
insani müdahale ve yardımlar gibi alanlarda geleceğin gündeminin
belirlenmesine önemli katkıda bulunacaktır.
Gelişmekte olan ülkelerde büyümenin yavaşladığı,
finansal piyasalardaki hareketliliğin tüm ekonomileri etkilediği
zorlu bir dönemde Türkiye, 1 Aralık 2014 tarihi itibarıyla G-20nin
Dönem Başkanlığını üstlendi. On aydır sürdürdüğümüz
Dönem Başkanlığımızda, platformun meşruiyetinin
güçlendirilmesi için gayret gösterdik. Bu doğrultuda güçlü, dengeli,
sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedeflerinin yanı sıra
daha demokratik bir G-20'nin oluşması için yoğun çaba sarf
ettik. İnşallah tüm çabaları, 15-16 Kasım tarihlerinde
Antalya'da gerçekleştirilecek G-20 zirvesiyle taçlandırmış
olacağız. İnsan odaklı bir kalkınma
anlayışıyla, barışı, dayanışmayı,
adaleti, hak ve özgürlükleri öne çıkaran politikalarımızı
kararlılıkla sürdüreceğiz.
Öte yandan İsrail'in Kudüs'te sürdürdüğü
baskıya, şiddete, saygısızlığa dayalı
uygulamalarının, bölgeyle birlikte tüm dünyayı tehlikeli bir
yere doğru sürüklediğini belirtmek istiyorum. İsrail,
Müslümanların ilk kıblesi, Harem-i Şerifi olan Mescidi
Aksa'nın kutsiyetini sürekli ihlal ederek fevkalade yanlış bir
politika izliyor. Türkiye olarak bu konuda diğer ülkelerin liderleriyle
görüşmeler yaparak, tepkimizi ortaya koyarak meselenin çözümüne katkı
sağlamaya çalışıyoruz. İsrailin bu tavrından bir
an önce vazgeçmesini, üç dinin kutsal mekânlarına ev sahipliği yapan
Kudüste huzurun ve güvenliğin sağlanmasını temenni
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerek bu aziz kürsüde gerek diğer platformlarda ısrarla
vurguladığım bir hususu önemine binaen burada tekrar
hatırlatmak arzusundayım. Doksan beş yıl önce, 23 Nisan 1920de,
bu aziz Meclis Türkiye'nin tüm renklerini kucaklayan bir anlayışla
kurulmuştur. Bugün de 78 milyon vatandaşımızın her
biri bu Meclisin, bu devletin ve elbette bu vatanın eşit ölçüde
sahibidir, her biri birinci sınıf vatandaşıdır. Doksan
beş yıllık süreçte, kimi dönemlerde farklı etnik kökenlere,
inançlara, mezheplere baskı yapıldığı tabii ki inkâr
edilemez bir gerçektir. Bu manada inançlı kesime de farklı
düşünenlere de Kürtlere de başka kesimlere de haksızlıklar
yapılmıştır. Hatta zaman zaman bu haksızlıklar
zulme dönüşmüştür. Biz, ilk gençlik yıllarımızdan
itibaren bu haksızlıkları bizzat yaşamış, bunlara
bizzat şahit olmuş kişileriz. Bu haksızlıkları inkâr
etmediğimiz, tam tersine bu haksızlıkları yüksek sesle
ifade ettiğimiz tarihin kayıtlarında mevcuttur. Tüm siyasi
hayatım boyunca olduğu gibi bugün de hiçbir şahsi
çıkarın, rütbenin, payenin peşinde değilim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Milletim beni dünyada rütbelerin en
büyüğüne, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı
makamına layık gördü. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından
Bravo sesleri, ayakta alkışlar)
Ben, büyük Türkiye, yeni Türkiye, güçlü Türkiye, 78
milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye mücadelesi
veriyorum. Buradan Kürt kardeşlerime özellikle seslenmek isterim: Biz Kürt
kardeşlerimizle her zaman gönül diliyle konuştuk.
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) Gittiler.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Burada Kürt kardeşlerim var benim. Burada Kürt kardeşlerim var da siz
tanımıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şunu bilmeniz lazım, bilemediğiniz bir
şey var: Kürt kardeşlerimi onlar temsil etmiyor. Burada Kürt
kardeşlerim var. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bir şeyi birbirinden iyi ayırmak lazım.
Kürt sorunuyla terör sorunu farklıdır. Siz bunu ayırt
edemediniz.
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) Altı
yıldır söylüyoruz!
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN Bugün
de gönül diliyle konuşuyoruz. İstiyoruz ki yarın da öbür gün de
ebediyen aramızdaki gönül köprüsü sapasağlam muhafaza edilsin. Her
bir Kürt kardeşim elini vicdanına koysun ve Türkiyenin nereden
nereye geldiğini görsün. Bizleri birbirimizden koparma çabası,
birbirimize düşman etme oyunu aslında her ikimizi de hedef
alıyor. Bunun için diyorum ki: Kürt ayrıdır, terörist
ayrıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) Altı
yıldır söylüyoruz bunu.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Devlet Bey de bunu
söylemişti, 2009dan beri Bahçeli de bunu söylemişti.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN Kürt
kardeşimin inancı, değerleri, ahlakı, onuru böyle bir
örgütle yol yürümeye zaten uygun değildir. Mücadelemiz bir etnik kökenle
değil, altını çizerek ifade ediyorum, terörledir, terör
örgütüyledir, teröristledir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Açılımla mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN -
Terörden en büyük zararı gören de yine Kürt kardeşlerimizdir. Elif
Şimşeki, Yasin Börüyü, Fırat Sımpili katleden, bununla
da kalmayıp cansız çocuk bedenleri üzerinden alçakça algı
operasyonları yürüten bir zihniyetin Kürt kardeşlerimle hiçbir ortak
noktası olamaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, Kürt kardeşlerimizle yine gönül diliyle
konuşacağız. Bugün, evet, teröre karşı amansız
bir mücadele veriyoruz. Dağ taş demeden her tarafta şu anda
operasyonlar süreklilik arz eder şekilde devam edecektir, bundan taviz
veremeyiz. Bin yıllık kardeşliği bozmamak, özgürlüklerden
taviz vermemek için de son derece hassas davranıyoruz.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) İnşallah!
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN Çözüm
süreci, 78 milyonun kardeşliğini tesis etme noktasında bir son
aşamaydı, biz bunun zor olduğunu biliyorduk ama başarmak
için denemek, mücadele etmek zorundaydık. Bu süreçte nihai aşama
olarak kardeşlik adına, huzur adına, yeni ve büyük Türkiye adına
silahların bırakılması gerekiyordu. Türkiye düşmanı
odaklara taşeronluk yapan örgüt ne yazık ki bunu yapmadı. Terör
örgütü alçakça, canice saldırılarına yeniden girişti.
Türkiye Cumhuriyeti devleti de terör örgütüne hangi dilden anlıyorsa o
dilden cevap veriyor, vermeye devam edecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu örgüt, ülkemiz ve milletimiz için tehdit olmaktan
çıkartılana, silahlar gömülüp üzerine beton dökülene kadar bu
mücadele sürecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, silahların susması demiyorum, silahların
bırakılması ve üzerlerine de betonların dökülmesinden
bahsediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) Dolabın
fişini çekin o zaman.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN Kimi
siyasiler, kimi medya kuruluşları, kimi hain ve harici odaklar terör
örgütünü desteklese de Türkiye, istiklal ve istikbal mücadelesinden kesinlikle
taviz vermeyecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kimin gerçekten teröre karşı mücadele verdiğini, kimin de
terörün yanında, arkasında durduğunu, terörü perdelediğini
görmektedir.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Gördük!
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Türkiye Cumhuriyetinin askerini, polisini, korucusunu A
şahsının, B şahsının askeri, polisi, korucusu
gibi göstermek teröriste alenen sahip çıkmaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Teröristler her gün güvenlik
güçlerimize saldırırken bunlarla mücadele edenleri itham etmek teröre
destek vermektir. Terörden siyasi rant ummak, aynı şekilde, terörü
desteklemektir. Terör örgütünün siyasetin üzerinde vesayet kurmasına
rıza gösterilmesiyse terörle mücadeledeki en büyük zaaftır.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Bölge zaafla dolu.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Siyasi partiler terör karşısında tek yürek, yekvücut
olmadıkları sürece şehitlerimizin aziz hatırası
önünde, millet önünde mahcup olacaklardır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buradan, terörü ve terör örgütlerini destekleyen ülkelere
de sesleniyorum: Ne yaptığınızı çok iyi biliyoruz, çok
yakından takip ediyoruz. Tuttuğunuz maşalar gün gelecek sizin
elinizi de yakacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DAİŞ, PKK, DHKP-C, vesaire, adı ne olursa
olsun
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Adını
saymayın, adını saymayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Niye sayıyorsunuz Sayın
Cumhurbaşkanı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
sırf Türkiye'ye zarar veriyor diye terör örgütlerini destekleyenler
bilsinler ki, gün gelecek, bu namlular onlara da dönecektir.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Cumhurbaşkanı,
meşruiyet kazandırmayın PKKya!
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Rahatsız mı oldun?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bir
Cumhurbaşkanının terör örgütünün adını saymaması
gerekir Sayın Cumhurbaşkanı!
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN Ben
sayıyorum. Gereği neyse onu yapın.
Çünkü terörün karakteri böyledir; akrep gibi, eninde
sonunda kendisini taşıyanları da sokar. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Sayın Cumhurbaşkanı Genel Kurula hitap etsin lütfen.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN Siz
bu kürsülerin çok acemisisiniz. Ben nereye hitap edileceğini çok iyi
bilirim. Siz daha öğreneceksiniz. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Bunun için terörü, terör örgütlerini doğrudan veya
dolaylı olarak destekleyen tüm ülkelerin bu tavırlarından
vazgeçmelerini bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teröristle mücadele, evet, önemlidir ama yeterli değildir. Asıl olan
terörle mücadeledir, yani sorunun kaynağına inmektir, bir başka
ifadeyle bataklığı kurutmaktır.
Biz, işte bu anlayışla, bir yandan sürekli
istismar konusu yapılan bölgenin geri kalmışlığı
sorununu çözecek adımları atarken bir yandan da hak ve özgürlükleri
genişletecek reformları hayata geçirdik. Demokratik açılım
olarak ilk adımlarını attığımız
çalışmaları millî birlik ve kardeşlik projesine
dönüştürdük. Nihai sonucu almak için de çözüm sürecini
başlattık. Amacımız terörü tüm boyutlarıyla ortadan
kaldırmak, teröristlerin ülkemiz içindeki faaliyetlerini sıfıra
indirmekti. Tek bir askerimizin, polisimizin, korucumuzun, vatandaşımızın
canı yanmasın, kanı akmasın, evlerine ateş
düşmesin, çocuklar yetim kalmasın, eşler dul, anne babalar boynu
bükük kalmasın diye mücadele ettik, uğraştık. Milletimiz de
samimiyetimizi gördüğü için bu sürece destek verdi, bizi teşvik etti.
6,7,8 Ekim olayları terörün yeni yöntemleri, yeni yüzü konusunda ilk
önemli tecrübemiz oldu. Geçmişte kendi amaçları uğruna onlarca
masum insanı gözünü kırpmadan öldüren bu yapının hâlâ
aynı yöntemlerde ısrar ettiğini gördük ve açıkçası
bunu görünce de ürperdik. Biz akan kanı tümüyle durdurmak isterken
birilerinin kan akıtmak için âdeta
sabırsızlandığına, el ovuşturduğuna da
şahit olduk.
7 Haziran seçimleri öncesinde, milletimizin iradesine
tehditle, baskıyla, şiddetle ipotek koymaya
çalışanların kurdukları tezgâhları, ziyaret
ettiğim illerimizde bizzat tespit ettim.
Buna rağmen, seçim sonrasında sürecin
demokrasinin, hukukun, vicdanın, ahlakın, izanın
sınırları içinde yürüyeceğine olan
inancımızı muhafaza etmeye çalıştık.
Ancak terör örgütü, ilk fırsatta
silahlarını, bombalarını, tuzaklarını harekete
geçirmekten geri durmadı.
Bununla da kalmayıp, hadiseleri
şahsımın ve Hükûmetin başlattığı
propagandasını yaparak gerçeği örtme, hedef
şaşırtma çabası içine girdiler. Maalesef aynı
propagandaya, medya başta olmak üzere çeşitli kesimlerden de destek
verenler olduğunu görüyoruz.
Biz, bu toprakları kendimize vatan yapmak için bin
yıldır mücadele ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Yapmadık mı daha?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bu
topraklar bizim vatanımızdır. Vatanımızı bölmek
isteyenlere karşı mücadele ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından Dinle, dinle! sesi)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, lütfen müdahale eder misiniz.
Sayın Cumhurbaşkanı, biz sizi dinliyoruz
efendim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Eğer bu coğrafyada yaşamaya devam edeceksek... Ki gidecek
başka bir vatanımız olmadığına göre elbette devam
edeceğiz. Bin yıldır verdiğimiz
VEDAT BAYRAM(Niğde) Gelişigüzel oraya
gidebiliyor musunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN Biz o
bölgeye çok gittik. Siz kaç kere gittiniz onu söyleyin! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Kaç kere gittiniz onu söyleyin! O
bölgelerde teşkilat bile kuramadınız, kuramıyorsunuz.
Gidin, o bölgelerde çalışma yapın. Hiçbir zaman bunu
yapmadınız, yapmıyorsunuz.
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) Sayenizde!
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP
ERDOĞAN Benim Cumhurbaşkanı olarak gitmediğim il yok,
ilçeleri bile dolaşıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı lütfen milletvekillerimize
hitap etsinler.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Yeminine
sadık kalsın.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP
ERDOĞAN Bin yıldır verdiğimiz mücadeleyi bugün de
gelecekte de devam ettireceğiz.
Buradan, terörle mücadelede görev alan
tüm güvenlik görevlilerimize ve diğer kamu personelimize de
başarılar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İSMAİL OK (Balıkesir)
3 tane şehit var bugün yine, 3 tane
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP
ERDOĞAN Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılarımıza şifalar temenni ediyorum.
Şehitlerimizin ailelerine ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Amacımız
VEDAT BAYRAM(Niğde) Gitmeyin
cenazelerine.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP
ERDOĞAN Arkadaşlar, bakın, bizde şehitliğin ne
anlama geldiğini biliyorsan bu ifadeyi kullanmazsın.
Kıyamete dek şehitlik devam
edecektir. Bunu bilmeniz, öğrenmeniz lazım. Ve Allah yolunda
öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridir ama siz bilemezsiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Fark bu. (Bakanlar Kurulu
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
ayakta alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Şehitlerimize kelle deyin de demiyor! Şehitler ölmez, vatan
bölünmezlere yaygara demiyor!
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP
ERDOĞAN Amacımız bu mücadeleyi mutlaka başarıya
ulaştırarak şehitlerimizin dökülen tek bir damla
kanının dahi boşa gitmemesini sağlamaktır.
Terörle mücadele
Cumhurbaşkanıyla, Hükûmetle, devletin ilgili kurumlarıyla
birlikte Meclisin, burada temsil edilen siyasi partilerimizin
tamamının ortak görevidir.
İSMAİL OK (Balıkesir)
Dolmabahçe Sarayında ne yaptınız?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP
ERDOĞAN (Devamla) Bunun için diğer tüm
farklılıklarımızı bir kenara bırakarak terör
karşısında birlik, beraberlik, dayanışma, iş
birliği içinde olmalıyız.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Devlet
Beyin dediği gibi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP
ERDOĞAN Bu safta en küçük bir zafiyete izin vermemeliyiz.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Sayın
Bahçelinin dediği gibi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP
ERDOĞAN Tekrar milletvekili adayı olursun belki. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yerli ve millî duruşa en çok
ihtiyacımızın olduğu konu işte bu meseledir.
Küresel sistemde süren
değişim ve bölgemizde yaşanan çalkantılar
karşısında çelik gibi bir iradeyle tek yürek, tek vücut olarak
hareket etmek mecburiyetindeyiz.
RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Adayız, sorun yok.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Çocuklarımıza güvenli, huzurlu ve müreffeh bir gelecek bırakmak
için başka bir yolumuz, başka bir çaremiz yok.
İşte, bunun için, biz, tek millet diyoruz, tek
bayrak diyoruz, tek vatan diyoruz, tek devlet diyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Adı ne? Adı ne?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Türkiye'nin geleceğini işte bu dört sütun üzerinde inşa etmek
durumundayız. Bu dört sütundan hiç kimse rahatsız olmasın. Bu
dört sütun, 78 milyonu aynı çatı altında buluşturan
sütunlardır.
Selçuklu Atabeyi Nurettin Zengi ve Eyyubi Sultanı
Selahattin Eyyubi'nin, özellikle torunları olarak, bu dört sütunu biz
asırlar içinde birlikte inşa ettik, istikbale de birlikte
yürüyeceğiz.
Küresel sistem bir hareketlenme, bir yeniden
yapılanma sürecindeyken, gelin, bu fırsatı iyi
değerlendirelim diyorum.
Türkiye'nin kazanımlarına ve hedeflerine hep
birlikte sahip çıkalım. Bugün geriye doğru
baktığımızda nasıl heba edilen imkânları
hayıflanarak hatırlıyorsak, bizden sonraki nesillerin de bizi
benzer duygularla yâd etmesine izin vermeyelim. Güçlü, büyük, yeni Türkiye'nin
inşasını birlikte gerçekleştirerek tarihe hep birlikte hayırla
yâd edebileceğimiz bir iz bırakalım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RUHİ ERSOY (Osmaniye) İnşallah
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
25inci Dönem Meclisinde bu imkânı yakalayamadık.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Senin yüzünden...
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
(Devamla) 1 Kasım seçimlerinde belirlenecek 26ncı dönem Meclisinin
bu tarihî fırsatı değerlendireceğine inanıyorum.
Bu düşüncelerle, kısa çalışma
döneminde ülkemize önemli bir demokratik tecrübe kazandıran 25inci Dönem
Meclisimizin siz kıymetli üyelerini bir kez daha kutluyorum.
1 Kasım seçimlerinin ülkemiz, milletimiz, tüm siyasi
partilerimiz, tüm milletvekillerimiz ve milletvekili adaylarımız için
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Sizleri sevgiyle,
saygıyla selamlıyor, hepinizi Allaha emanet ediyorum. (AK PARTİ
ve Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞKAN Sayın Cumhurbaşkanımıza
teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
15.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.11
BAŞKAN: İsmet YILMAZ
KÂTİP ÜYELER : Emre KÖPRÜLÜ
(Tekirdağ), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-------0-------
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığının geçici Bakanlar Kurulundan
bazı bakanların çekildiğine ve yerlerine yapılan atamalara
ilişkin bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 114üncü maddesi uyarınca kurulan geçici Bakanlar
Kurulunda görev alan ve bakanlık görevlerinden çekilen Avrupa Birliği
Bakanı Ali Haydar Koncanın yerine Hatice Beril Dedeoğlu, Kalkınma
Bakanı Müslüm Doğanın yerine Mustafa Cüneyd Düzyolun
Anayasanın 109 ve 114üncü maddeleri gereğince
atandıklarına ilişkin tezkeresi (3/20)
22 Eylül 2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 114üncü
maddesi uyarınca kurulan geçici Bakanlar Kurulunda görev alan ve
bakanlık görevlerinden çekilen Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar
Konca'nın yerine H.Beril Dedeoğlu, Kalkınma Bakanı Müslüm
Doğan'ın yerine M. Cüneyd Düzyol, Anayasanın 109 ve 114üncü
maddeleri gereğince atanmışlardır.
Bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Evet, bilgilerinize
sunulmuştur.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Vural,
buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 18/9/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verdikleri, dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet
Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay,
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri
Bakanı Efkan Ala haklarında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergenin Gelen Kâğıtlarda
yayınlanarak Genel Kurulun bilgisine sunulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, sunuşlara geçtiniz herhâlde.
BAŞKAN Doğrudur.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet efendim.
Bundan sonra bir sunuş var mı, yok mu;
bilmiyorum. Zannederim yok.
BAŞKAN Yok, grup önerisi var.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
efendim, biz 18 Eylül 2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü hedef alan bölücü terör örgütü PKKyla mücadeleyi akamete
uğratmak, çözüm süreci adı altında terör örgütünün siyasi
amaçlarına ulaşmasını kolaylaştırmak, bu süreç
içerisinde PKK terör örgütünün silahlarla birlikte hâkimiyet kurmasına,
silah stoklamasına; vergi toplamak, asayiş birimleri kurmak,
mahkemeler oluşturmak suretiyle devlet yapılanması
kurmasına izin vermek, göz yummak, terörle mücadele eden güvenlik
görevlilerinin operasyon taleplerini valilere talimat vermek suretiyle
engellemek ve bunları bizatihi itiraf etmekten dolayı PKK ve terör
örgütünü vatandaşlarımızın temsilcisi konumuna getirerek
demokratik nizamın temellerini sarsmak, yaygınlaşan terör
eylemleri ve ülkenin ve milletin bölünmezliğini tehlikeye düşüren
şiddet hareketlerine yönelik Anayasa ve hukukun verdiği yetki ve
imkânları kullanmamakla ilgili olarak, bu eylemlerle ilgili olarak
sorumluları olanlar hakkında, bu konusu suç teşkil eden
eylemlerde bulunan ve emirler veren dönemin Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri Bakanı
Efkan Ala hakkında Anayasanın 5, 6, 92, 112, 117, 137, 138inci
maddelerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinin PKK terör örgütünü bertaraf etmek
için Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine yönelik
kararlarına, Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun
2nci maddesinin (a) ve (i) bendine, 4üncü maddesinin (a) ve (c) bendine,
konusu suç teşkil eden talimatlar vererek terör suçlarıyla mücadeleyi
aksatması, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24, 37, 39, 257,
281, 283üncü maddelerine aykırılık oluşturduğu
gerekçesiyle Anayasanın 100, İç Tüzükün 107 ve 108inci maddeleri
gereğince Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
bir müracaatımızı ilettik.
Bilindiği gibi, İç Tüzükümüzün amir
hükümlerinden biri Meclis soruşturmasıyla ilgili bu taleplerin gelen
kâğıtlarda yer alması ve Mecliste okunmasıdır.
Şimdi, bu eksende Milliyetçi Hareket Partisinin 18 Eylülde verdiği,
aslında bugün de kanlı terör örgütünün eylemlerine
karşılık güvenlik güçlerimizin elini kolunu
bağlayanların, valilere talimat verenlerin sorumluluk
aldığı, hatta ve hatta birtakım kamu görevlilerinin
suçlandığı bu süreçle ilgili Meclis soruşturması
önergemiz gelen kâğıtlarda ve şu anda sunuşlarda
okunmamıştır. Dolayısıyla, bunun okunması
gerekiyor çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunulmuştur. Milletimiz görsün, terör örgütünü kim desteklemiş, kim
stoklatmış, kim talimat vermiş, herkes bu yüce Meclise gelsin,
hesabını sorsun diye bu irademizi belirttik. Bizim
istirhamımız, bu önergemizin okunmak suretiyle Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun bu konuda bilgilendirilmesidir.
Arz ederim.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Vural, teşekkür ediyorum.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- TBMM
Başkanı İsmet Yılmazın, 18/9/2015 tarihinde
İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 75 milletvekili tarafından Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergenin İç
Tüzük hükümlerine ve teamüllere göre Genel Kurulun bilgisine
sunulacağına ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, İç
Tüzükün 108inci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilen Meclis soruşturması
önergesinin gelen kâğıtlar listesine alınacağı ve
Genel Kurulda okunacağı, Meclis soruşturması
açılıp açılmaması hakkında yapılacak
görüşmelerin gününün ise önergenin verilişinden itibaren bir ay
içinde görüşülüp karara bağlanacak şekilde bir özel gündem
hâlinde Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca tespit edileceği
belirtilmiştir.
Yine, teamül çerçevesinde verilen soruşturma
önergeleri bastırılıp dağıtılmaktadır.
İç Tüzükte önergenin bir aylık süre içerisinde ne zaman gelen
kâğıtlarda yayımlanıp Genel Kurulda okutulacağına
dair bir hüküm yer almadığı gibi, önergenin verildikten sonraki
ilk birleşimde okutulması yönünde bir uygulama da
bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, Meclisin açıldığı
ilk birleşimde bu tür metinlerin okutulmaması şeklinde bir
uygulama da gelişmiştir, ilk birleşim olduğu için, bugün
için. Ayrıca, İç Tüzükün 77nci maddesi uyarınca Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis
soruşturması önergesi verildiği yasama dönemi içinde
sonuçlandırılamaması hâlinde dahi hükümsüz sayılmamakta,
takip eden dönemde işlemler kaldığı aşamadan, yerden
devam etmektedir. Yine, Meclisin tatilde olduğu süreçte soruşturmaya
ilişkin süreler durmaktadır. 18 Eylül 2015 sizin de
belirttiğiniz gibi- tarihinde İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 75
milletvekili tarafından sunulan soruşturma önergesine ilişkin
İç Tüzükte ve teamülen öngörülen işlemler
Başkanlığımızca makul süreler zarfında takip
edilip Genel Kurulun bilgisine sunulacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
bu size geldi mi? Başka Meclis soruşturması var mı? Geldi.
Gelen kâğıtlarda yayınlayıp
Bugün Meclisin toplanma günü,
hem de çağrısız toplanıyor, gelen kâğıtlarda bunu
aziz milletvekillerinin bilgisine sunup okutmamanızın bir gerekçesi
var mı, olabilir mi?
Sayın Başkanım, bakın, bugün
Sayın Cumhurbaşkanı bahsetti, çok önemli bir konu, birileri
suçlanıyor, birileri yapılıyor, gelin hep beraber, birlikte, kim
sorumluysa üzerine gidelim. Bu bakımdan, bugün bunun okunması
Tabii
gündeme alınıp alınmaması konusu
Elbette kadük
olmayacaktır ama bugün okunması ve bu irademizin Meclis Genel Kurulu tarafından,
aziz milletvekilleri tarafından bilinmesi gerektiğini ben
düşünüyorum. Bu bakımdan, gelmemiş gibi addetmeniz doğru
değildir. Gelen kâğıtlarda yayınlanmış değil
zaten, bugün toplantı olmasına rağmen. Meclisin
çalışıp çalışmayacağı konusunda bir irade
beyanı olmadığına göre bunun bugün okunması çok
doğru olurdu. Dolayısıyla, sizin bugün gelen kağıtlara
almayıp okutmamanızı amir bir husus yoktur. İvedilikle, bu
konudaki iradenin Meclis Genel Kuruluna sunulması bence Başkanın
en önemli görevi olmalıydı.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
İç Tüzükte ve teamülde öngörülen işlemler
yapılacaktır, arz ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
çok özür dilerim ama
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
biraz önce Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisine
hitap etti. Tabii, gerekli görmüş olacak ki hitap etti ama Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna hitap ederken gerçekten Türkiye Büyük Millet
Meclisine saygısız davranmasını kınıyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Konuşmaya
saygısızlık yapan kendileri.
OKTAY VURAL (İzmir) Burada, bütün milletvekilleri
olarak böylesine bir konuda birtakım polemikler içine girmesi doğru
değil.
Ayrıca, bilindiği gibi Şehitlere ölü
demeyiniz, bilakis onlar diridirler, siz bilemezsiniz. ayetikerîmesini burada
okumak suretiyle âdeta bütün milletvekillerini bunu bilmediğine
ilişkin bir töhmette bırakmıştır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
Ben, şunu ifade ediyorum, diyorum ki: Şehitler
ölmez, vatan bölünmez! ifadelerine yaygara diyenler ve şehide kelle
diyenler bunu bilmeyenlerdir.
Saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Burası
siyasi şov yeri mi Sayın Başkan?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan...
BAŞKAN Ahmet Bey, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Gündeme
kaldığımız yerden devam etmemiz lazım; usul belli,
İç Tüzük belli, teamüller belli. Kaldı ki, bu milletin, yüzde 52 oyla
seçilen, seçilmiş Cumhurbaşkanına, kürsüde konuşma
yaptığı sırada asıl
saygısızlığı yapan kendileri olmuştur; bunun da
bilinmesi gerekir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi; terörle mücadele konusunda getirmiş
olduğumuz iç güvenlik paketine aynı HDPyle birlikte ortak bir
şekilde karşı duran da yine kendileri olmuştur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL OK (Balıkesir) Valilere emir
veren kim? Valilerin elini kolunu bağlayan kim?
OKTAY VURAL (İzmir) Aziz milletimiz görüyor
arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasa'nın 104üncü maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan geçici
Bakanlar Kurulu üyesi 2 sayın bakanın Anayasa'nın 112nci
maddesine göre ant içmesi gerekmektedir. Sayın bakanları ant içmek
için kürsüye davet edeceğim.
Buyurun Sayın Gök...
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, 1 Ekim itibarıyla Meclisin
ilk birleşimini açtığınız andan itibaren -daha sonra
tespit ettik ki- şu anda yemin etmesi için birazdan davet yapacağınız
sayın bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin içerisinde yapılan
işlemleri ve Cumhurbaşkanının konuşmasını
izlediler. Oysa, milletvekili olmayan sayın bakanların yemin töreni
için davet edildikleri sırada salona gelmeleri gerekirdi. Bu, ayrı
bir husus. Kaldı ki Sayın Başkan, milletvekili olmayan
sayın bakanların ilk birleşimde ant içmeleri şarttır.
Şu anda biz 1inci Birleşimin İkinci Oturumunu yapıyoruz.
İç Tüzükümüzün 3üncü ve Anayasamızın 112nci maddeleri
uyarınca, milletvekili olmayan bakanlar milletvekilleri statüsünde yemin
edeceklerinden dolayı, sizin daha baştan, açılışı
yaptığınız zaman kendilerini yemine davet etmeniz
gerekirdi. Bu bakımdan, sayın bakanların yemin etmesiyle ilgili
işleminizi başlatmadan bir usul tartışması açmak istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun, lehte, aleyhte iki kişiye söz
vereceğim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, bu konuda usul tartışmasının dahi yeri
yoktur.
BAŞKAN Tamam, lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, talep
ediyorum, lütfen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Aleyhte
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Arkadaşlar, üçer dakika söz
vereceğim.
Aleyhte olan Sayın Baluken, aleyhte Sayın Gök,
lehte Sayın Aydın; üç kişi. Peki, teşekkür ediyorum.
İlk söz, Ahmet Aydın, lehte.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Doğan
Kubat.
BAŞKAN Buyurun Doğan Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır Sayın Doğan Kubat.
VII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Anayasanın 114üncü maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan geçici
Bakanlar Kurulu üyesi bakanların Birinci Oturumunun başında ant
içmeleri gerekirken Başkanlık tarafından davet edilmemelerinin
ve ant içmeden Genel Kurul salonunda bulunmalarının İç Tüzük ve
Anayasa hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; yüce heyetinizi saygılarımla
selamlarım.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Gök, 114üncü madde uyarınca
geçici hükûmete bağımsız olarak atanan sayın
bakanların Meclis Genel Kurulunda bulunmalarını ve
Cumhurbaşkanımızın konuşmalarını izlemesinin
Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine aykırı olduğuna dair bir
görüş ileriye sürdü. Bu görüş yerinde olmayan bir görüştür.
Anayasanın 81inci maddesi milletvekillerinin göreve başlarken yemin
edeceğini ve bu yeminin şeklini düzenlemiş. Yine
Anayasanın 112nci maddesi, hükûmete dışarıdan atanan,
milletvekili sıfatını taşımayan bakanların da bu
yemini 81inci maddeye göre icra edeceklerini belirtmiş. Yeminin ne
şekilde yapılacağı da yine İç Tüzükümüzde
birleşimin başı deniyor. Biliyorsunuz, birleşim, Genel
Kurul açıldıktan itibaren oturumların tamamını
kapsayan, bir gün içerisindeki oturumların tamamıdır.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım Sayın Cumhurbaşkanımız
-dikkat ederseniz- Anayasa gereği gerek görürse Meclisin
açılış konuşmasını yapar. diyor, henüz o
safhadayız daha ve birleşimin başındayız. Ve sayın
bakanlarımızın kürsüde yemin etmek için burada gelip Hükûmet
sıralarında oturmasında ne İç Tüzük ne Anayasa ne de teamül
açısından hiçbir problem yoktur. Kaldı ki milletvekillerimizin
buradaki yemin törenlerini hepimiz beraberce izledik. Kimi milletvekillerimiz
çeşitli sağlık sebepleriyle veya işi gücü olduğundan
dolayı geciktiler. Bizim akşam, gece geç yarılarında bile
burada yemin ettirdiğimiz arkadaşlarımız oldu ki göreve
başlasın diye. Dolayısıyla, sayın
bakanlarımızın Genel Kurulumuzda yürütmenin
dışarıdan, Anayasaya göre atanmış bakan
sıfatıyla burada yemin etmek üzere hazır bulunmalarında,
oturmalarında, Genel Kurul faaliyetlerini izlemelerinde ne Anayasa ne de
İç Tüzüke aykırı bir husus yer almadığından
Sayın Başkanımızın bu konudaki -aslında usul
tartışmasına da gerek yoktu- tutumunun yerinde olduğunu
belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İdris
Baluken, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında uzun
süredir ülkede yasalar, Anayasa ve İç Tüzük tamamen rafa
kaldırılmış durumda. Bu seçim Hükûmetinin kurulması
aşamasında da görevlendirilen, tarafsız ve
bağımsız olması gereken bürokratların ya da
milletvekillerinin ne kadar tarafsız ve bağımsız
olduğunu daha önce bu Meclis kürsüsünden ifade etmiştik.
Kırk yıldır AKPde siyaset yapan bir
milletvekilinin ki Millî Savunma Bakanlığı yapmış bir
milletvekilinin, bir gece önceden istifa edip bir gün sonra
bağımsız ve tarafsız bir bakan olarak bu Hükûmete
yerleştirilmesini siz, halka ve bize asla izah edemeyeceksiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakan vermediler.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Yine, daha önce
AKPden defalarca milletvekili adayı olmuş, bakan
yardımcılığı yapmış insanların
tarafsız ve bağımsız olarak bu seçim Hükûmetine sizin
tarafınızdan getirilmiş olmasının,
Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış
olmasının kendisi zaten Anayasaya aykırı olarak tarihe
geçti.
Bugün de yapılan itirazın kesinlikle haklı
olduğu kanaatindeyiz. Henüz yemin etmeden, henüz burada Genel Kurulda o
yeminle ilgili prosedürü işletmeden burada yeni atanmış olan
bakanların bulunması kesinlikle doğru olmamıştır
ama burada birinci sorumluluk da tabii ki Meclis Başkanı olarak
Sayın Başkan size aittir. Siz Meclis Genel Kurulunu kendi keyfinize
göre ya da siyasi görüşünüze göre yönetemezsiniz. Sizi bağlayan bir
İç Tüzük var. Defalarca Genel Kurulda, o İç Tüzük gereği olarak
bu Parlamentonun ve milletvekillerinin itibarını sağlamakla
görevli olduğunuzu hatırlatmamıza rağmen, bakın, demin
medyaya yansıyan bir habere göre Bitlis Valiliği, bu Parlamentonun 2
milletvekilini gözaltına aldığını bir resmî
açıklamayla duyuruyor.
Öyle bir şey yok tabii, öyle bir şey haddi de
değil. Bitlis Valisi milletvekillerini gözaltına almaya kalkarsa
orada kendi bütün meşruiyetini yitirip kendi karşısındaki
halk gücünü görür tabii ama Anayasayı tamamen çiğneyeceğini
açık deklare eden bir valiye karşı bile sizin bugüne
karşı bir tavrınız olmadı.
Şırnakta yine aynı şeyi yapmaya
çalıştılar, Şırnak milletvekilimizi gözaltına
almaya çalıştılar. Tabii ki gözaltına alamazlar, hadleri
değildir. Yaparlarsa anayasal suç işleme boyutu ayrı ama
karşısında, kendisine o kararı yutturacak halkın
gücünü görmeleri de ayrıdır. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sizin bu tutumunuz nedeniyle dün bir ilçenin
kaymakamı
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Roketle
mi saldıracaksınız? Elifi öldürdüğünüz gibi roketle mi
saldıracaksınız? (HDP sıralarından gürültüler)
KADRİ YILDIRIM (Siirt) Sus! Dinle, dinle
İDRİS BALUKEN (Devamla)
bu Parlamentonun
üyesine vekil bozuntusu demek suretiyle hitap edebiliyor.
Dolayısıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Yasin
Börüyü öldürdüğünüz gibi kafasını mı
parçalayacaksınız ?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Önce bir
tahammül et, bir dinle bakayım önce!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Varsa bir
şeyiniz buraya gelir konuşursunuz, oradan öyle laf atmayın.
Sayın Başkan, süremi ekleyeceksiniz herhâlde.
Milletvekilinin ve Parlamentonun itibarını bu
kadar düşüremezsiniz. İç Tüzükte eğer milletvekilinin ve
Parlamentonun itibarını sağlamakla ilgili o maddeleri dikkate
alacaksanız Beytüşşebap Kaymakamına da Bitlis Valisine de
Şırnak Valisine de buradan söyleyecek iki çift sözünüzün olması
gerektiğini düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baluken, teşekkür ediyorum.
Sayın Gök, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; herkesin gözü Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde usul ve Tüzük hükümleri yanlış
uygulanırsa bu ülkede yasaların uygulanmasını nasıl
sağlayabilirsiniz? Bir tartışmayı başlatmak
amacıyla söylemedik ama Türkiye Büyük Millet Meclisi daha yasama
yılının ilk açılış günü bir
yanlışın içinde olursa bunu halkımıza nasıl izah
edersiniz?
Değerli arkadaşlarım, yasalar açık,
Tüzükümüz açık, hep beraber okuyalım.
Sayın Başkan sabahleyin birleşimi açarken
-haklı olarak- Yasama yılının 1inci Birleşiminin
Birinci Oturumunu açıyorum. diyerek söze başladı ve ondan
sonra, konuşmasını yaptıktan sonra Cumhurbaşkanını
kürsüye konuşmak için davet etti. Cumhurbaşkanı konuştuktan
sonra da Sayın Başkan ara verdi, geldiğimiz zaman -tutanaklar
ortada- Sayın Meclis Başkanı 1inci Birleşimin İkinci
Oturumunu açıyorum. diyerek söze başladı. Değerli
arkadaşlarım, 1inci Birleşimin İkinci Oturumu
farklı bir kavramdır, birleşimin başı farklı bir
kavramdır.
Şimdi Meclis İçtüzüğümüzü okuyorum
Sayın bakanları da tenzih ederim, elbette yemin etsinler, görevlerine
devam etsinler ama yani İç Tüzükümüzün 3üncü maddesinin ikinci
fıkrasını nasıl yorumlamamız gerekir? Aynen şu,
bütün yurttaşlarımızın da bilgisine sunuyorum: Andiçme
töreninde bulunmayan milletvekilleri, katıldıkları ilk
birleşimin başında andiçerler.(AK PARTİ
sıralarından Milletvekilleri diyor. sesi)
Bakın, evet, çok güzel
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özel bir durum vardı
Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Devamla) Bakanlar da aynen
milletvekillerinin statüsüne bağlı. Anayasanın 112nci maddesi
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Daha doğru işler
bekliyoruz sizden!
LEVENT GÖK (Devamla) Bağırmayın, bir
dinleyin ya, hukuki bir şey anlatıyoruz burada! Oturun bir.
112nci maddede aynen şunu söyler Anayasamız:
Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede
yazılı şekilde Millet Meclisi önünde andiçerler
Yani,
sayın bakanların burada yemin etmesi gereken zaman, Sayın Meclis
Başkanının saat 15.00te Meclisi açtığı ilk anda
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özel oturumla açtı.
LEVENT GÖK (Devamla)
birleşimi açtıktan
sonra onları önce Meclise, sonra da kürsüye davet etmesi şeklinde
olmalıydı.
İç Tüzük şu anda aykırı
kullanılıyor. İç Tüzük sadece burada aykırı
kullanılmıyor, yasalar da aykırı kullanılıyor.
Örneğin, geçici Bakanlar Kurulu üyeleri, bağımsız
bakanlardan, AKPden MHPden, CHPden, HDPden talep edildi, sonradan MHPden bir
arkadaş -Sayın Tuğrul Türkeş- bakan oldu, sonra da istifa
etti.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neden?
LEVENT GÖK (Devamla) Şimdi, MHPden AKPye geçen
Sayın Bakanı MHPnin kontenjanından mı
sayacaksınız? Nereye sayacaksınız bunu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakan verdiniz mi?
LEVENT GÖK (Devamla) Artık o da AKPnin bir
bakanıdır ve AKPnin geçici hükûmetteki bakan sayısı da
artmıştır. Bütün bu yanlışlar içerisinde devleti idare
etmeyin diye uğraşıyoruz. Burada bir hukuki tartışmayı
yürütüyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) ...ve sabah ilk
açıldığı zamanki oturumda yemin etmesi gereken
bakanların şu anda yemin edemeyeceğini ifade ediyoruz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gök, teşekkür ediyorum.
İç Tüzükümüze göre ant içmenin birleşimin başında
yapılması gerekmektedir ancak birleşimin
açılışının yasama yılının ilk
birleşimine özel olarak Cumhurbaşkanının
açılış konuşmasıyla başlaması nedeniyle
diğer iş ve işlemler bu konuşmanın akabinde
yapılabilmektedir. Bu esnada henüz yemin etmemiş bakan ve
milletvekillerinin açılış konuşmasını yerinden
takip etmesinde bir sakınca olmadığını
düşünüyorum.
Şimdi sayın bakanları yemin etmek üzere
kürsüye davet ediyorum.
VIII.- ANT
İÇME
1.-
Anayasanın 114üncü maddesine göre atanmış bulunan Avrupa
Birliği Bakanı Hatice Beril Dedeoğlu ve Kalkınma
Bakanı Mustafa Cüneyd Düzyolun ant içmesi
BAŞKAN - Sayın Hatice Beril Dedeoğlu,
Avrupa Birliği Bakanı.
Sayın Bakan, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Avrupa Birliği Bakanı Hatice Beril
Dedeoğlu ant içti) (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan, hayırlı olsun.
Sayın Mustafa Cüneyd Düzyol, Kalkınma
Bakanı.
Sayın Bakan, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Kalkınma Bakanı Mustafa Cüneyd Düzyol ant
içti) (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- TBMM
Başkanı İsmet Yılmazın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin usul görüşmesi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın
Balukenin bir açıklaması oldu. Bu Meclisin itibarı
milletvekillerinin itibarıyla orantılıdır,
milletvekillerinin itibarını korumak herkesin vazifesidir.
Dolayısıyla, bir kaymakam veya vali hiçbir milletvekilini
Şunu çok net söylüyorum: Bu Mecliste birinci
sınıf milletvekili, ikinci sınıf milletvekili, üçüncü
sınıf milletvekili yok; herkes birinci sınıf
milletvekilidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla da, gerek kamuda çalışanların gerekse
Mecliste çalışan herkesin bunu bilerek davranması gereklidir.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hiç öyle görmedik.
BAŞKAN
Bakın, yapılan hareketler milletvekillerine karşı
değildir, onların temsil ettikleri halka karşıdır. Her
biri buraya gelirken 30 bin, 40 bin, 50 bin, 80 bin, 100 bin, 120 bin oy alarak
geldi. Dolayısıyla onları görmezden gelerek milletvekillerine
gerek kaymakam gerek valinin bir saygısızlık yapmasını
kesinlikle bu millî iradeye yapılmış bir
saygısızlık olarak görürüz, yaptığı hareketlerin
yanlış olduğunu söyleriz. Yasayı da hiç kimsenin ihlal
etmemesi lazım.
Bakın,
Anayasada 83üncü madde var; yasama dokunulmazlığı: Seçimden
önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili
Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz,
yargılanamaz. Anayasa açık, herkesin buna uyması gerekir.
Ha, bunun
dışında, ağır cezayı gerektiren suçüstü hâlleri
de hariç diyerek herkesi yasaya, Anayasaya uymaya davet ediyoruz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Hiç uymayanlara
ne yapacaksınız Sayın Başkan, uymayanlara?
BAŞKAN Güzel. Uymayanları da
Eğer bir
yasa ihlali varsa, hiç kimsenin, milletvekillerinin dışında bir
dokunulmazlığı yoktur.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkan, kendisi beyan ediyor gözaltına
alındığını.
BAŞKAN Ama o soruşturmayı biz yapacak değiliz,
burada İçişleri Bakanımız vardır, burada Adalet
Bakanımız vardır, dolayısıyla ilgili bölümden
gereğinin yapılmasını isteyeceğiz.
SELMA IRMAK (Hakkâri) Sayın Başkan, biz söz
istiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın
Başkan, biz söz istiyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19uncu maddesine göre
verilmiş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın
Başkan, bu konuda bir açıklama yapmamıza izin verin.
BAŞKAN Vereceğim, vereceğim, lütfen
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
IX.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2 Ekim 2015 Cuma gününden
başlayarak 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak 26ncı dönem
milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839
sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 37nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 3üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye
Radyo ve Televizyon Kurumu kanallarında ilanını takip eden
beşinci gün saat 15.00te toplanmak üzere tatile girmesine ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 01/10/2015 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mehmet Doğan Kubat
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 2 Ekim 2015 Cuma gününden başlayarak 1 Kasım 2015
Pazar günü yapılacak 26ncı dönem milletvekili genel seçimine
ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçimi
Kanununun 37nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 3üncü
maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca, Türkiye Radyo ve Televizyon
kanallarında ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00te
toplanmak üzere tatile girmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte ve aleyhte söz isteyenlere onar dakika söz vereceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın
Başkan, önce şu diğer meselede söz istiyoruz, önergeye geçmeden.
BAŞKAN Lehte Mehmet Doğan Kubat,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım,
çok değerli milletvekili arkadaşlarım; grubumuzun vermiş
olduğu öneri lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere,
Sayın Cumhurbaşkanımız Anayasanın 116ncı
maddesi gereğince seçimlerin yenilenmesine karar vermiş ve şu
anda Yüksek Seçim Kurulu, yargı denetim ve gözetiminde bir seçim sürecini
işletmektedir. Bizler de -25inci Dönem milletvekili arkadaşlarımız-
sahaya inip siyasi partilerimizin, kendi partilerimizin programları,
ilkeleri doğrultusunda aziz milletimizin huzuruna gideceğiz.
Dolayısıyla, bu otuz gün -1 Kasıma kadar olan süre- yoğun
bir çalışma temposu içerisinde geçecek.
Ben bu sürecin demokratik esaslara göre hoşgörü
içerisinde -düşmanca değil- bunun bir rekabet olduğu bilinciyle
bu saha çalışmalarının
Gerçekten Türkiyeye
yakışan bir seçim ortamının olacağını ümit
ediyorum ve sahada yapılacak
çalışmalarda gürültü kirliliği, çevre kirliliği
yapılmaması noktasında siyasi partilerimizin büyük bir
çoğunluğunun bu centilmenlik anlaşmasını
yapmış olması da gerçekten çok sevindirici.
Dolayısıyla,
bu kısa süre içerisinde Meclisimizin çalışmalarına devam
etmesinin de çok faydalı olmayacağı kanaatindeyiz. Daha önceki
uygulamalarda da olduğu gibi Genel Kurulumuzun 1 Kasım tarihinde
yapılacak seçimlere kadar çalışmalarına ara vermesi, daha
doğrusu tatile girmesi -İç Tüzük gereğince yeni seçilen Meclis beş
gün içerisinde zaten toplanacak- o tarihe kadar tatil kararı vermesi
noktasında önerimiz vardır.
Önerimize
desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kubat, teşekkür ediyorum.
Lehte Sayın
Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Yok, gelecek.
BAŞKAN
Peki.
Aleyhte Sayın
Levent Gök, Ankara Milletvekili
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Efendim, söz talebi vardı sayın milletvekilimizin, bu
süreyi öyle değerlendirelim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Geçti efendim, geçti.
LEVENT GÖK
(Ankara) Önce sayın milletvekilinin söz isteği vardı efendim.
BAŞKAN
Levent Bey, söz veremeyiz, şunu bitirelim, ondan sonra söz vereceğim,
HDPli milletvekillerine söz vereceğim.
LEVENT GÖK
(Ankara) Hayır, Pervin Hanım geliyor diye
BAŞKAN Yok,
Pervin Hanım henüz gelmiyor efendim, beklemeyelim.
Levent Bey,
buyurun.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yeni
yasama yılımızın ilk açılış günü.
Yasama
yılımızın ilk açılış gününde, sabah yine
Silvandan gelen şehit haberleriyle sarsıldık ve orada
şehit verdiğimiz askerlerimizin acısını hepimiz
yüreğimizde hissettik. Bugün Silvanda şehit olanlara ve bugüne kadar
şehit verdiğimiz tüm polislerimize, askerlerimize ve herkese
ayrı ayrı Allahtan rahmet diliyorum. Ulusumuzun başı
sağ olsun.
Yine, bugün
Ankarada hepimizin vicdanını karartan ve Bu nasıl oluyor?
dedirten bir trafik kazasında, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
ehliyetsiz, nereden geldiği belli olmayan otobüs şoförünün bir
faciası sonucunda 12 hemşehrimi kaybetmiş olmanın derin
acısıyla huzurunuzdayım. Bugün Ankara Cebecide onlarca
yaralı var ve maalesef 12 vatandaşımızı kaybettik ve
Ankara bugün kan ağlıyor. Bunu bu hâle getiren belediye
anlayışını şiddetle kınıyorum. Şiddetle
kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, bugün sabah, demokrasimizin olmazsa olmaz
koşullarından
Yargı nasıl olsa olacak, yasama olacak,
yürütme olacak ama medya olmazsa demokrasi olur mu, Türkiye olur mu? Bugün
Türkiye tarihinin, medya tarihimizin en utanç verici günlerinden birine tanık
olduk ve günlerden beri saldırıya uğrayan Hürriyet gazetesinin
bir değerli yazarına yönelik bir saldırıyla
sarsıldık. Bu saldırıyı, Sayın Ahmet Hakana
yapılmış olan saldırıyı şiddetle ve nefretle
kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Öncekileri de
kınasanız!
LEVENT GÖK (Devamla) Bu saldırı bile bile
gelmiştir, göz göre göre gelmiştir, Ben geliyorum. demiştir saldırı.
Âdeta himaye edilmiştir. Saldırının geleceği bellidir.
Koruma talep etmiştir Sayın Ahmet Hakan. Bayramdan sonra
bakarız. denilerek geçiştirilmiştir. Bayramdan sonra
geçiştirerek
Bakan, Sayın İçişleri Bakanı,
İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü neredesiniz? Bunun
bir açıklamasını yapabilir misiniz? Böyle bir değerli
yazara yönelik bu saldırının sorumluları sizlersiniz,
sizlersiniz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Değerli bir yazar
olduğu için mi, insan olduğu için mi?
LEVENT GÖK (Devamla) Medyamız
karartılmış, askerlerimiz ölüyor, Ankaralı
hemşehrilerim ölüyor ve böyle bir günde ülkeyi birleştirmesi ve bir
huzura sürüklemesi gereken Cumhurbaşkanını biz de olması
gereken bir saygınlık içerisinde dinliyoruz ama
Cumhurbaşkanı kürsüden konuşurken hâlâ biz diyor, siz diyor
ve atıfta bulunuyor: Herkes ettiği yemine sadık kalsın.
Sayın Cumhurbaşkanı, siz
Cumhurbaşkanı olduktan sonra artık partinizle
bağınız kesilmiştir, artık sizin için bütün partiler
birdir. Sizin kafanız hâlâ AKPde, bu nasıl bir anlayıştır
böyle? (CHP sıralarından alkışlar) Cumhurbaşkanı
laf yetiştiriyor, ona laf yetiştiriyor, buna laf yetiştiriyor.
Değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanlığı önemli bir makamdır. Bugün Cumhuriyet
Halk Partisi, Cumhurbaşkanlığı makamına
saygının gereği Cumhurbaşkanını dinledi, ayağa
kalktı ve karşıladı onu. Böyle mi olmalıydı?
Buradan daha huzur ve güven dolu sözlerle çıkmak durumundaydık.
Parlamentoda oy almış meşru partilere sataşarak, her
biriyle didişerek bir Cumhurbaşkanlığı yapmak ne
yazık ki Türkiyeye özgü bir davranış. Bugün demokrasiyi
konuşuyor Meclis. Elbette Mustafa Kemal Atatürkü, İsmet
İnönüyü ve bugünlere getiren devrimcileri, aydınları,
yurtseverleri, herkesi saygıyla anıyoruz. Demokrasi olmazsa olmaz
koşulumuz ama illa da diretiliyor Ben tek adam olacağım. diye.
Öyle mi?
Bakın, değerli milletvekilleri, Sayın
Başkan; demokrasi tarihî gelişim içerisinde devletin
sınırlandığı, bireyin hak ve özgürlüklerinin
korunduğu bir kavramdır. Devlet bireye karşı
korunmayacaktır, birey devlete karşı korunacaktır. Devlet
bireyin hak ve özgürlük alanına giremez.
Yıllar önce
ülkemizin yetiştirdiği en önemli aydınlardan Profesör Doktor
Tarık Zafer Tunaya Pariste bir müzeyi gezerken gözleri küçük bir kitaba
takılır: 1791 Fransız Anayasası. Eserin altına biraz
daha eğilince, baktığında şu cümleyi okur ve
kanının donduğunu hisseder Tarık Zafer Tunaya: Bu kitap
insan derisiyle kaplanmıştır. Bu söz hürriyet
savaşlarının derinliğini, uzunluğunu, özgürlük denen
şeyin bedava olmadığını o kadar anlamlı ifade
ediyor ki hür yaşamanın bedeli açıkça görülüyor. Bu mücadeleler
bizi günümüzün demokrasi platformuna ulaştırmıştır.
Bundan sekiz yüz yıl önce Magna Cartayla başlayan
anayasacılık ve insan hakları ve özgürlük
arayışları günümüzün demokrasi kavramını
oluşturmuştur. Amaç, insanın insan olmak onuruyla birtakım
haklara ve hürriyetlere sahip olduğunu kabul ettirmektir. Yöneticilerin
yetkileri sınırlanacak ve yöneticiler denetlenecektir. İktidar
işte bu dünyaya girmemelidir. Kişilerin hakları
doğuştan gelmiştir ve onlar doğduğu için zaten -insanlar-
bu haklara sahiptir. Yönetenler bu hakları tanımakla, korumakla,
geliştirmekle ödevlidirler. Fert fert, kitle kitle yapılmış
olan bütün bu ihtilallerin ortak amacı bu fikirlerde
toplanmıştır. Tarihin bize sunduğu iktidar türleri,
krallar, emirler, sultanlar yurttaşların haklarını bir
bahşiş ve ulufe saymışlardır. Ne demektir insan
hakları ve özgürlükler? Onlar dağıttığı oranda
ancak hak sahibi olunabilirdi. İnsanlar birer kuldular, hak istemeye
hakları yoktu
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) Siz de öyleydiniz,
siz de.
LEVENT GÖK (Devamla)
görevleri iktidarlarının
yüceliğini ve gücünü artırmaktı, o kadar.
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) Siz de öyleydiniz.
LEVENT GÖK (Devamla) İşte bu fikirlerle
savaşılmıştır. Bütün özgürlükçü ihtilallerin
amacı bu otoriter koşulları yıkmak ve bu yolda elde
edilmiş sonuçlara yeni gelişmeler eklemek olmuştur.
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) Siz de
yaptınız aynısını.
LEVENT GÖK (Devamla) Hürriyet mücadelesi insan
derisiyle kaplı anayasalar içinde bugün de devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilim adamları araştırıyorlar, bir ülkede demokrasi mi var
diktatörlük mü var, birtakım testlere tabi tutuyorlar. Gelin, o testleri
Türkiye için yapalım. Diyorlar ki bilim adamları: Şehir
meydanı testi yapalım. Bir ülkede yurttaşlar şehrin ana
meydanına çıkıp hapse atılma ve fiziksel şiddete
uğrama korkusu olmadan özgürce konuşabiliyor mu konuşamıyor
mu? Özgürce konuşuyorsa demokrasi var, konuşamıyorsa, en ufak
bir hakaretten dolayı hapse atılıyorsa diktatörlük var. Bilim
adamları söylüyor bunu.
İkincisi, iktidarı seçim sandığına
gönderme testi. Bizde seçim var, 7 Haziranda seçim oldu. Peki,
Cumhurbaşkanı süre yeterli olduğu hâlde ana muhalefet partisi
Genel Başkanına bu ülkede niçin hükûmeti kurma görevi
vermemiştir? Niçin vermemiştir? (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Kiminle kuracaktınız,
kiminle?
LEVENT GÖK (Devamla) Böyle bir yetkisi var
mıdır? Demokrasi diyorsanız herkes çuvaldızı
kendisine batıracaktır.
Bağımsız yargı
Bağımsız yargı olmazsa olmaz koşullardan bir tanesi.
Değerli milletvekilleri, Böyle ülkelerde
diktatörler türer. diyor bilim adamları ve diktatörleri şöyle tarif
ediyorlar, diyorlar ki: Diktatörlerin en önemli özelliği, liderliklerinin
her şeye kadir olduğu ve ülkeyi her yönüyle kanatlarının
altına alma istekleridir. Acaba birileri size bunu hatırlatıyor
mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben her şeye
hâkimim, ben her şeyi bilirim, ben her şeyi yaparım, ben
kudretliyim. İşte, ortak özellik budur diktatörlerde.
Devam ediyor gene bilim adamları: Hayatın
akışında diktatörün karar vermeyeceği hiçbir alan yoktur.
Diktatör her şeye karışır ve özellikle de
kadınların yaşam biçimine karışır. Onlara
nasıl giyinmesi gerektiğini, kaç tane çocuk doğurması
gerektiğini anlatır. Biliyor musunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Diktatörün gözünde uzmanlık, eğitim, profesyonel
becerilerin hepsi harcanabilir, cahil ve yeteneksiz olsanız bile ona biat
ediyorsanız en makbul insanlar odur. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Niye alınıyorsunuz arkadaşlar, ben bilim
adamlarının anlattıklarını anlatıyorum.
Diktatörler bir de şuna bakarlar: Halkın kendilerini sevdiklerini ve
sonuna kadar liderlerinin arkasında duracaklarına inanırlar ama
onlara da en güzel cevabı Mahatma Gandhi vermiştir. Mahatma Gandhi
demiştir ki: Tarih boyunca böyle adamlar hep oldu. Umutsuzluğa
düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman
kazandığını hatırlarım. Diktatörler, tiranlar
olmuştur, hatta yenilmez de gözüktüler ama hep yenildiler. Düşünün,
her defasında. diye bizlere seslenir.
Şimdi, yeni Meclisimizin
açılışında diktatörlüğün olmadığı,
Türkiyede halk egemenliğinin kurulacağı 1 Kasım
seçimlerinde tüm halkımızla buluşmak umuduyla herkesi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gök, teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Söz vereceğim.
Sayın Buldan, buyurun lütfen.
MEHMET METİNER (İstanbul)
Tiranlığı sizden öğrendi bu ülke.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Biz kimsenin
dişini çekmedik ama, tırnak da çekmedik.
BAŞKAN Hatibi dinliyoruz, lütfen
PERVİN BULDAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce dün akşam
saldırıya uğrayan Sayın Ahmet Hakana buradan geçmiş
olsun dileklerimizi ifade etmek istiyorum. Ayrıca, Azadiya Welat ve
DİHAya da yönelik yapılan saldırıları buradan bir kez
daha kınadığımızı ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, söz
hakkı almamın sebebi bugün AKPnin, Meclisi 1 Kasım tarihine
kadar tatil etme yönünde vermiş olduğu grup önerisidir ve şunu
ifade ederek başlamak istiyorum değerli arkadaşlar: Ülkemiz bir
savaş hâli yaşarken ve ülkemizde sivil
insanlar katledilirken
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Savaş yok.
PERVİN
BULDAN (Devamla) -
halkın iradesi olan, halkın oylarıyla
seçilmiş olan milletvekillerini ve Genel Kurulu tatile sokmak doğru
bir tutum ve davranış değildir.
Aslında en
fazla çalışmamız gereken günleri yaşıyoruz,
aslında en fazla yasaların çıkması gereken bir süreci
yaşıyoruz değerli arkadaşlar. Meclis bugünlerde yasalar
çıkarmayacak da, Meclis bugünlerde çalışmayacak da ne zaman
çalışacak, ne zaman yasalar çıkaracak, bunu gerçekten merak
ediyoruz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Komisyonlar yok.
PERVİN
BULDAN (Devamla) - Komisyonlar kurulmamış, işte esas
tartışılması gereken mesele budur değerli
arkadaşlar. Komisyonlar kurulmalı ve Meclis ondan sonra tatil
kararını almalıdır seçim nedeniyle. Oysa 7 Haziranda bu
ülkede bir seçim yapıldı. Halk ve halklar, Türkiye halkları
iradelerini beyan ettiler, oylarını verdiler. Ama ne yazık ki
biraz önce bu kürsüde konuşma yapan bu ülkenin Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın başkanlık hırsı yüzünden,
AKPyi tek başına iktidar yapma hırsı yüzünden bu ülke bir
kez daha seçim kararı almak durumunda kaldı değerli
arkadaşlar.
Evet Bölgede
kan akıyor. dedik değerli arkadaşlar.
AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Kanı siz akıtıyorsunuz.
PERVİN
BULDAN (Devamla) - Şırnakta, Mardinde, Diyarbakırda,
Hakkâride, Vanda sivil insanlar öldürülüyor değerli arkadaşlar.
AKPnin katliam politikası devreye konulmuş... (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Hatibi dinleyelim lütfen.
PERVİN
BULDAN (Devamla) -
bunun üzerinden siyaset yapılıyor, bunun
üzerinden prim elde edilmeye çalışılıyor ve 1 Kasım
seçimlerinde zannediyorsunuz ki -bu tekrar seçimde- insanlar size oy
verecekler.
AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Bir defa da asker ve polisi öldürenleri
kınayın.
PERVİN
BULDAN (Devamla) - Asla ve asla umduğunuzu bulamayacaksınız
değerli arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)
İstediğiniz kadar seçimleri tekrarlayın, istediğiniz kadar
seçim yerlerini değiştirin, sandıkların yerlerini
değiştirin, taşımalı sistemi devreye koyun.
AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Silah zoruyla oy kullandırttınız.
PERVİN BULDAN (Devamla) - Her şeye
rağmen insanlar sizin bu katliam politikanızı
unutmayacak, bunun bilinciyle hareket edecek ve buna göre sizlere oy verecekler
değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ölen, öldürülen sivil insanların resimleri burada.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) PKK terör örgütünün
katlettiği insanlar onlar!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Dinleyin bir
ya! Ne bu müdahale!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Niye? Rahatsız
mı oldunuz!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Müdahale
etmeyin oradan!
PERVİN BULDAN (Devamla) - Toplu bir şekilde
Cizrede katledilen insanların resimleri değerli arkadaşlar.
Cizrede 22 insan katledildi.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Kimin
katlettiğini sen de söyle!
PERVİN BULDAN (Devamla) - Sizin terörist
dediğiniz 70 yaşında bir baba... AKPnin emir verdiği
güvenlik güçlerinin açmış olduğu ateş sonucu
yaşamlarını yitirdiler. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Evet, 3 yaşında bir bebek, değerli arkadaşlar,
bu bir terörist olabilir mi? 3 yaşında bir bebek, güvenlik güçlerinin
silahı sonucu, açılan ateş sonucu yaşamını
yitiren bir bebek. Vicdanlar bile ağladı buna. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Orada teröre
sırtınızı dayıyorsunuz!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Yüzleşmek
zorunuza gidiyor!
PERVİN BULDAN (Devamla) - Biz cenazelerimizi
buzdolaplarında saklamak durumunda kaldık değerli
arkadaşlar.
Bu, Cemilenin resmi. Cemilenin annesi çocuğunun
cenazesini on gün boyunca buzdolabında saklamak durumunda kaldı.
Niye? Çünkü sokağa çıkma yasağı ilan ettiniz, oradaki
halkı cezalandırmak istediniz. Niye? HDPye oy verdiler diye. Hiç
merak etmeyin değerli arkadaşlar, HDP yüzde 13ün çok çok üzerinde oy
alacak. (HDP sıralarından alkışlar) HDP sizi özellikle
bölgede bir tabela partisi hâline getirecek, bundan hiç kuşkunuz
olmasın.
SELMA IRMAK (Hakkâri) - Zaten tabela partisi.
PERVİN BULDAN (Devamla) - Yaralı olan
arkadaşlarımız, yaşamlarını yitiren
arkadaşlarımız
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Keşke
Türkiye'nin partisi olabilseniz! Türkiye Büyük Millet Meclisindesiniz,
Türkiye'nin partisi olun!
PERVİN BULDAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, biz yaşanan bütün ölümlerden üzüntü duyuyoruz; bir
askerin ölümünden de, bir polisin ölümünden de, bir gerillanın ölümünden
de üzüntü duyuyoruz. Eğer ölümleri ayrıştırırsak bu ülkeye
barışı getiremeyiz değerli arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ölümleri ayrıştırarak bu
ülkeye barışı getiremeyiz. Vartoda yaşanan bir
insanlık suçuydu değerli arkadaşlar. Ekin Van isminde bir
kadın gerilla katledildikten sonra
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Hatibi dinleyelim lütfen.
PERVİN BULDAN (Devamla) Ekin Van
arkadaşımız
Bakın, Ekin Van Vartoda katledildi,
çıplak bedeni teşhir edildi. Bu, Türkiye açısından bir
utanç tablosudur değerli arkadaşlar. Bunu kınıyoruz, bunu
kabul etmiyoruz değerli arkadaşlar.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Sayın Buldan,
bak, bu Yasin Börünün annesi, Yasin Börünün annesi bu.
PERVİN BULDAN (Devamla) Evet, bu ülkenin
barışa ihtiyacı var, bu ülkenin huzura ihtiyacı var, bu
ülkenin özgürlüklere, kardeşliğe ihtiyacı var. Eğer bu
ülkeye barışı güvenlik güçlerinin zulmüyle getirmeye
kalkışırsanız halkın direnişiyle
karşılaşırsınız. (HDP sıralarından
alkışlar) Halk size gerekli cevabı 1 Kasım seçimlerinde
tekrar verecektir.
Buradan bir kez daha ifade ediyoruz, biraz önce
Sayın Cumhurbaşkanı buradan özellikle, HDPnin Kürtleri temsil
etmediğini ifade etti. (AK PARTİ sıralarından Doğru
sesleri, gürültüler) Diyarbakırda AKP 1 milletvekili çıkardı,
Hakkâride 3-0 yaptık, Iğdırda 2-0 yaptık, Batmanda,
Mardinde, Vanda Diyarbakırda aldığınız o birer tane
milletvekilliğini 1 Kasım seçimlerinde sizden alacağız
değerli arkadaşlar.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Buldana teşekkür ediyorum.
Sayın Oktay Vural
Oktay Bey, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün aslında çok trajik bir tabloyla
karşı karşıyayız, Meclis açılıyor ama
kapanıyor. Gerçekten, böyle bir günde maalesef yine 3 şehidimiz var,
12 vatandaşımız Ankarada maalesef vefat etti, acımız
çok. Tabii, böyle bir ortam içerisinde medyaya yönelik sistematik
saldırılar, kurşunlamalar, bunların hepsi aslında
bugün içinde bulunduğumuz sorunu ortaya koyuyor, bu olaylar Türkiyenin
bir sorunla karşı karşıya kaldığını
ortaya koyuyor. Hepimiz, hep beraber, birlikte farklı görüşlerimiz
olmakla birlikte elbette demokrasi içerisinde bağımsız, hür
medya aracılığıyla vatandaşlarımıza
görüşlerimizi ifade edeceğiz, onlar da, açıkçası
vatandaşlara ilettiğimiz bu görüşler doğrultusunda hür
tercihlerini kullanacak. Ama bugün Ahmet Hakana yapılan saldırı
aslında halkın bilgi edinme özgürlüğüne yönelik bir
saldırıdır. Demokrasimizin kalitesi açısından
geldiği bu nokta çok tehlikeli bir noktadır. Bu bakımdan,
bununla ilgili, muhakkak, havuz medyası olsun, yandaşı,
candaşı, şu bu; medyayı bir ele geçirme, bir manipülasyon
ve politika aracı hâline dönüştürmek isteyen bir zihniyetin
demokrasiyle alakası olmadığını bu vesileyle ifade
etmek istiyorum.
Evet, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanı
konuştu. Cumhurbaşkanının konuşması,
birtakım sataşmalar ve gerçekten Meclisin bütün milletvekillerini
rahatsız edebilecek konularla ilgili görüşlerimi ifade ettim.
İki konuyu da önemli gördüm, çok önemliydi gerçekten, bu kürsüde
yapılan yeminlere ahlaki ölçüde sadık kalma konusuna vurgu
yaptı, bu çok önemli gerçekten. Bugün, bu kürsüde yemin edenleri, bu
yeminin asgari ahlaki gereğini yapmayanları aziz milletimiz gerçekten
biliyordur, takdir ediyordur; bizim de arzumuz, isteğimiz sadece ve sadece
bu yemine sadık kalınmasını temin etmektir. (MHP
sıralarından alkışlar)
İkinci konu da bugüne kadar terörle müzakere
edenlerin, muhatap alanların, açıkçası, Milliyetçi Hareket
Partisi çözüm süreciyle ilgili görüş ve düşüncelerini ifade ederken
Siz kandan besleniyorsunuz. diye söyleyenlerin, onları aklayıp
paklayanların bugün terör örgütüyle ilgili bir noktaya gelmiş
olması gerçekten önemli ve aslında, bu açıdan
bakıldığında bu gelişmeler Milliyetçi Hareket
Partisinin, Türkiyenin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor. Bizim
tespitimiz bu çünkü Türkiyenin terörle mücadelesi siyasi ve hukuken
meşrudur. O bakımdan, bu açıdan bakıldığında
dün farklı noktada olanların bugün
Umarım taktik değildir,
umarım stratejik değildir, umarım dolaba koydukları çözümü
raftan indirmek için bir reklam arası değildir, inşallah
değildir. (MHP sıralarından alkışlar) Çünkü bütün
bunların hepsini gördük; 2011 yılında da Yapıyoruz.
dediler, Bitirdik. dediler, sonuçta geldik, gördük ki Osloda
buluşmuşlar. O bakımdan, bu, ibretlik noktadır, bütün duyan
kulaklar, gören gözler, umarım bu ibretlik noktada bir muhakeme
yapmışlardır. Kim sorumlu? Bu süreç içerisinde PKKya silah
stoklatanlara göz yumduk. diyenlerin, El sallıyordu, görmezden geldik.
diyenlerin, askeri ve polisi kışlalara koyup da PKKnın alan
hâkimiyetine yol açanların, valilere operasyon yapmama talimatı
verenlerin kim olduğunu aziz milletvekillerimiz herhâlde biliyorsunuz; aziz
milletimiz, siz de biliyorsunuz. Dolayısıyla, bugün geldiğimiz
bu tablonun sorumlularının 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya
koydukları bu konsept değişikliği umarım Dün dündür,
bugün bugündür. anlayışının tipik bir tezahürü
değildir, umarım bu tezahür Parti menfaati için papaz elbisesi bile
giyerim. diyen bir siyaset anlayışının unsuru olmaz,
devamı olmaz. (MHP sıralarından alkışlar) Hep beraber,
birlikte teröre karşı, şiddete karşı dimdik
duracağız. Ama, bu kürsülerde söylediğimiz zaman, bütün bunlara
Terör bitecek, siz de biteceksiniz. dediler, böyle dediler ama biten
Türkiyeydi. Bugün, bu noktada, bu eksende olanlar,
karşılıklı olarak atışmalar umarım
Osloda
neler görüşüldüğünü, İmralı-Kandil arasında hangi
konularda müzakereler yapıldığını, Dolmabahçede neler
görüşüldüğünü açıklayın, millet görsün, millet duysun ya,
millet duysun. (MHP sıralarından alkışlar) Herhâlde çay
içmediniz, kahve içmediniz, bütün bunlarda bir müzakere oldu, bir şeyler
oldu. Bunları anlatmıyorlar, bu eksende bakıyoruz
Bir
anlatın bakalım, ne oldu, ne görüşüldü, İmralıya ne
sözler verildi? Dolmabahçedeki mutabakat
Bunlar açıklanmalı
açık yüreklilikle. Tabii, geldiğimiz bu noktada
7 Haziranda aziz milletimiz oyunu kullandı,
değerli milletvekillerinin hepsini gönderdi buraya. Hepiniz heyecanla
geldiniz, inanıyorum, hepiniz heyecanlı. 23 Haziranda yemin ettik ve
yemin ettikten sonra bir hükûmet kurma süreci
Ama seçimden önce 400 vekil
verin, bu iş huzur içerisinde, barış içerisinde olsun.
diyenler
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakan verdin mi?
OKTAY VURAL (Devamla)
parlamenter demokrasiyi bekleme
odasına aldı aziz milletim. Milletimin temsil edildiği
Parlamentoyu, parlamenter demokrasiyi 1.150 odanın içerisine
hapsedecekmiş. Parlamento, millet iradesinin tecelligâhıdır,
milletimizin tamamını temsil eder ama parlamenter demokrasiyi bekleme
odasına alanların, AKP Genel Başkanına hükûmet kurma
değil seçime götürme görevi verenlerin, Cumhuriyet Halk Partisiyle 32 gün konuşup
sonuçta Yahu, niye oturduk, konuştuk? noktasına gelip de, 45 günün
32 gününü yitirenlerin, görevi devrettikten sonra ilave bir görevlendirmeyi de
Zaman israfı olur. demek suretiyle reddedenlerin, sistemi kimin
çalıştırmadığını, bugün seçime gitme
sebeplerini gayet açık, net ortaya koyuyor.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu süreç içerisinde
aziz milletvekilleri, tavrımız açık ve net Bu dönem içerisinde
milletin adını tartıştınız, cumhuriyetin millî
devlet niteliğini, etnik kimliğe bölmek istediniz. Üniter devleti, federasyon,
eyaletlere bölmek istediniz. Dilimizi tartıştırdınız.
Gelin, bundan vazgeçin. dedik, yok. Çözüm süreci PKKyı güçlendiriyor,
çözüm sürecini sona erdirelim. dedik. Yok. dediler, Hayır. dediler.
Gelin, rüşvet ve yolsuzluğa karşı ortak tavır
alalım, hesabını soralım, kime gidecekse... Olmaz.
dediler. Gelin, parlamenter demokrasiye yapılan müdahaleleri kabul
etmeyelim, Parlamentoyu çalıştıralım ve hükûmet
Parlamentoya karşı sorumlu olsun. dedik.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Niye bu kadar paniksiniz?
OKTAY VURAL
(Devamla) Hayır, biz saraya karşı sorumluyuz. dediler.
Aziz milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi bu
Parlamentoya sorumlu bir hükûmet kurma noktasında dört ilkesini, dört
mutabakat zeminini Adalet ve Kalkınma Partisine iletmiş olmasına
rağmen maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi bunlara Hayır
demiştir. Ama ben inanıyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi
kılavuzlarının şu ya da bu sebeple reddettikleri bu dört
ilkeye 1 Kasımda vatandaşlarımız sahip çıkacak. Evet,
diyecek ki: Ben devletimin adının tartışılmasını
istemiyorum. Bu milletin adının tartışma konusu
yapılmasını istemiyorum. Yok, çözüm mözüm diye, eyalet,
federasyon, özerklik, ben istemiyorum. Rüşvet ve yolsuzluk
Benim sana
verdiğim helal oyumu kolundaki haram saate dâhil edenlerin, ayakkabı
kutularına dâhil edenlerin hesabını ben değil onlar
verecek. diyecektir onlar. (MHP sıralarından alkışlar)
İşte, bugün bu süreç içerisinde, çözüm sürecinde PKKnın silah
stoklamasına, PKKnın siyasi taleplerini
meşrulaştırıp istediklerini Dolmabahçe noktasına kadar
götürenlere karşı Benim irademi Dolmabahçe değil Erzurum
Kongresi, Sivas Kongresi çizmiştir, başka yerde mutabakat
aranmasına izin vermem. diyecektir 1 Kasımda, buna sahip
çıkacaktır ve Parlamentoda aziz milletvekillerinin temsilinde, millî
egemenliğe dayalı parlamenter demokrasi içerisinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinde sorumlu bir hükûmetin kurulmasına destek verecektir.
İşte bugün bu noktada, değerli milletvekilleri, çok garip,
gerçekten, açılış yapıp da kapanış
yaptığımız ilk Meclisimiz. Bu, bugün Adalet ve
Kalkınma Partisine, 10 Ağustosta milletin iradesiyle cumhurbaşkanı
seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanı dönemine rast geldi ama ben,
burada milletvekili olmayan ya da seçilebilecek kim olursa olsun 25inci
Dönemde büyük heyecanla, bu millete hizmet etmek heyecanı içerisinde olan
milletvekillerimizin, inşallah, 1 Kasımdan sonra hep beraber,
birlikte bu milletimizin bize millî mücadeleyle kurduğu cumhuriyetimizi
ebed müddet yaşatmak, milletimizin kardeşliğini güçlendirmek,
vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek üzere, bu
Mecliste büyük bir mutabakat, büyük bir irade oluşacağına
inanıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kısa dönemli
Parlamentoda görev yapan tüm milletvekillerine bu süre içerisinde
MEHMET METİNER (İstanbul) Oktay Bey, sahada
anlat, sahada.
OKTAY VURAL (Devamla) -
burada kısa da olsa
milletvekili sıfatı kazananlara bundan sonraki hayatlarında
başarılar diliyorum.
MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) Oktay Bey,
üzgünüm ama ben size aynı temennilerde bulunamayacağım.
OKTAY VURAL (Devamla) Cenab-ı Hak,
milletvekillerini milletimize karşı utandırmasın.
Cenab-ı Hak, yâr ve yardımcımız olsun.
Hepinize, hepimize, bu dönem içerisinde, inşallah, 1
Kasımda, gerçek manada millî iradenin tesis edileceği, millî
egemenlikle birlikte olacağımız Parlamentoda
vatanımıza, milletimize hayırlı çalışmalar
yapılmasını dileyerek, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Vural, teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım
BAŞKAN Ahmet Bey, size daha sonra iki dakika söz
vereceğim ve kapatacağım.
Buyurun lütfen Sayın Danış, iki dakika söz
veriyorum.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
2.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, HDP milletvekillerine
valiler, kaymakamlar ve emniyet müdürlükleri tarafından
gerçekleştirilen hukuk dışı uygulamalar nedeniyle Meclis
Başkanı, Başkanlık Divanı ve milletvekilleri
tarafından ortak bir tutum sergilenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Grup Başkan
Vekilimizin de ifade ettiği gibi, milletvekillerimize karşı
birçok ilde ve merkezde gerçekten hukuk dışı, çok keyfî, hiçbir
yasa tanımayan tutumlar valiler, kaymakamlar, emniyet müdürlükleri
tarafından hızla derinleştirilmekte ve bu konuda hiçbir
sınır tanımamaktadır. Bu konuda, özellikle Meclis
Başkan Vekillerinin, Meclis Başkanının, Meclis
Başkanlık Divanının ve tek tek burada halkın iradesini
temsil eden siz değerli milletvekillerinin, milletvekillerinin
itibarını, halkın iradesini temsil eden misyonlarının
yerine getirilmesini engelleyenlere karşı ortak bir tutum göstermesi
gerekiyor. Bu konuda o kadar çok yoğun sıkıntılar
yaşıyoruz ki. Sadece örnek olarak şunları vereyim: Şu
anda bölgede birçok ilde gerçekten halka karşı yoğun ve ciddi
bir savaş açılmış durumda; 3 aylık bebekten 10
yaşındaki Cemileye kadar, 70 yaşındaki kadınlara,
erkeklere kadar siviller her gün katledilmeye devam ediyor.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Makbuleyi öldürdünüz, Elifi öldürdünüz, neye karşı öldürdünüz?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Ve şuna inanıyoruz ki
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Hatibi dinleyelim lütfen.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Makbule
teyzeyi öldürürken neye karşılık öldürdünüz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Şu
anda işlenen suçlar, Cenevre savaş hukukunda bile olmayan,
insanlığa karşı suçlardır
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Elifi
öldürdünüz, niye öldürdünüz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
ve bu
suçun arkasında olanlar, buna sesini yükseltmeyenler Lahey Adalet
Divanında yargılanacaktır.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Çocukları dağa kaçırdınız, neye karşı
kaçırdınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Buna hiçbir
kuşkumuz yok. Şu anda valiler ve emniyet müdürleri bizim
telefonlarımıza çıkmıyorlar
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Geçen
sene Selahattin Demirtaş Diyarbakırda
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz bir
kere susun bir. Bir kadın olarak vicdanınızı dinleyin. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Niye bir
kadın olarak?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Aynı hakareti
yapıyorsun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bir
kadın olarak 3 yaşındaki
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Bilakis,
bir kadın olarak söylüyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Vicdansızlık yapmayın, kadın olarak
yakışmıyor size. Siz, bir kere, siz kadın olarak
kadınların hassasiyetini, duygularını temsil ediyor olamazsınız.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şu anda milletvekilleri bölgede, Bitlis Valisi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şırnak Valisi açıkça milletvekillerimizin gözaltına
alınması için talimatlar verdiler.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teröristler nerede?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Milletvekili adam kaçırmaz! Milletvekili terör örgütüne yardım etmez!
Nereden çıktı bu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Milletvekillerinin haysiyetini, itibarını koruyamayacaksak bu Meclis
asla ve asla görevini yerine getiremez, halkın iradesini de temsile devam
edemez.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Milletvekili
teröristin vekili olmaz, milletin vekili olur.
BAŞKAN Bir dakika ilave süre veriyorum, lütfen
buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Şu
anda biz, benim de tanık olduğum bir olayda, Diyarbakır
Dağkapı Meydanında 10 tane akrep arka arkaya bizim 3
milletvekili olarak içinde bulunduğumuz kitleyi taramıştır
ve oradaki Emniyet Müdür Yardımcısına Bunlar kim? diye
sorduğumda, Bize bağlı birimler değil, biz
plakalarını aldık. diyecek kadar da pervasızlaşmıştır.
Yanımda bulunan arkadaşım Çağlar Demirel hedef gözetilerek,
bacağından gaz bombası ve kapsülüyle yaralandı. Yine,
Saruhan Oluç İstanbulda gaz bombası isabet ettirilerek bilinçli bir
şekilde yaralandı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Roboskide, Roboski katliamının hâlâ hesabını vermeyenler
Şırnak Milletvekili Ferhat Encuyu orada darbettirmiş ve Vali
buna karşı yanıtlardan kaçınmıştır. Cizrede
on gün halkın sokağa çıkmasını engelleyen büyük bir
insanlık suçu işlenmiştir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler ve sıra kapaklarına vurmalar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Orada,
dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde, insanlar, anneler,
kardeşler, babalar cenazelerini buzlarla korumak zorunda
kalmıştır. Bizim milletvekillerimiz oradayken -son olarak
şunu da söyleyeyim- Cudi Mahallesinden geçmeye çalışırken
milletvekillerimize özel harekât Biz sizi tarayacağız.
demiştir ve bunun üzerine Cemilenin, 10 yaşında, polisler
tarafından öldürülen Cemilenin cenazesi dondurucuya konulmuştur.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Siz
kendinizi anlatıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
İşte bütün bunlar şu anda bölgede yaşanan savaşın
vahametini gösteriyor.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Yeter
artık ya, konuşmayın.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Söz alın da
konuşun, söz alın konuşun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Eğer
milletvekilleri, bu Meclis, buna karşı durmazsa, Meclis
Başkanı buna karşı durmazsa gerçekten hukuktan, Anayasadan
söz edemeyiz. (HDP sıralarından alkışlar)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Bölgede
bir savaş yok, bölgede PKK terör örgütüyle mücadele var.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Ya bir sus ya! Her
oturumda aynı şekilde yapıyorsunuz. Bir sus!
BAŞKAN Sayın Beştaş, teşekkür
ediyorum.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Mücadele
var, mücadele. PKKyla mücadele var, savaş yok.
BAŞKAN - Sayın Aydın, süreniz üç
dakikadır, uzatma vermeyeceğim. Buna göre lütfen toparlayın.
Buyurun.
3.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, 1 Kasım 2015 seçimlerinin
hayırlara vesile olmasını temenni ettiğine ve teröre
karşı hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
25inci Dönemin İkinci Yasama Yılının
son toplantısını yapıyoruz.
1 Kasımın hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum.
Onca laftan sonra, onca icraattan sonra, söylenenden
sonra büyük hakem olarak aziz milletimiz 1 Kasımda kararını
verecek ve millî irade buna göre yeniden tesis edecek ve inşallah 1
Kasımda güçlü iktidarını tek başına kuracaktır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, şunun
altını çizmek istiyorum: Türkiye bugün terörle amansız bir
şekilde bir mücadele veriyor ve teröre de, teröriste de
anladığı dilden cevap veriyor. Bu süreci kim başlattı,
bunun çok iyi bilinmesi lazım. PKK terör örgütü 11 Temmuzda
çatışmasızlığı başlattı. PKK terör
örgütü yine 13-14 Temmuzda devrimci halk savaşlarını
HDP 19
Temmuzda sırtını YPJye, YPGye ve PYDye
dayadığını Eş Genel Başkanı marifetiyle
söyledi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
IŞİDe mi dayasın?
AHMET AYDIN (Devamla) PKK yine 20 Temmuzda silahlanma
ve topyekûn -maalesef- mücadele çağrısı yaptı.
Peki, şimdi soruyorum: Kim siyasetin önünü
tıkadı?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ayıp
ayıp! Diyarbakır miting alanını bombalattınız ya!
AHMET AYDIN (Devamla) Yüzde 13le, 80 milletvekiliyle
buradaysanız millî iradeye diyeceğimiz yok ama siz o yüzde 13e de
saygısızlık ediyorsunuz. Gücü milletten, yüzde 13ten değil
de terör örgütünden aldığınızı söylüyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Onlar da oy veriyor.
AHMET AYDIN (Devamla) Bu yanlıştır, bu
bir haksızlıktır, bu saygısızlıktır.
Soruyorum: Kim savaş çağrısı yaptı?
SELMA IRMAK (Hakkâri) Tabii ki AKP, tabii ki siz. 7
Hazirandan sonra kim savaş başlattı?
MİTHAT SANCAR (Mardin) Saray, saray.
AHMET AYDIN (Devamla) Kaldı ki bu bir savaş
değil, bu bir terörle mücadeledir. Yine, bu savaş
çağrısı yapanlara kim sırtını dayıyor?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Saray, saray!
AHMET AYDIN (Devamla) Soruyorum, kim
barışın arkasına sığınarak teröre destek
veriyor?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Saray, saray!
AHMET AYDIN (Devamla) Soruyorum: Terörü lanetlemeyerek
mi, gücü terörden alarak mı barış istiyorsunuz Allah
aşkına? Böyle barış olur mu? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Saray
savaşı, saray!
AHMET AYDIN (Devamla) Yine, siyasi partiler olarak,
değerli arkadaşlar, terör gibi toplumsal meselelerde
duyarlılık göstermeyeceğiz de, bu milletin yanında
olmayacağız da, şiddetin durması, siyasetin sonuna kadar
kapılarının açılması için
çalışmayacağız da ne zaman, ne için
çalışacağız?
AHMET YILDIRIM (Muş) IŞİD için,
IŞİD!
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın, burada birtakım görüntüler verildi.
SELMA IRMAK (Hakkâri) Hadi, inkâr et!
AHMET AYDIN (Devamla) Genç çocuklar, sivil, asker,
polis hiçbir canın gitmesini istemeyiz ama bunlara sebep olanları da
ne olursunuz bir yargılayın, sorgulayın.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Saraydan
başlayalım o zaman!
AHMET AYDIN (Devamla) Ne olursunuz, Elif Şimşeki
de hatırlayın, Yasin Börüyü de hatırlayın, Fırat Sımpili
de hatırlayın. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bunları da hatırlayın.
Sayın Cumhurbaşkanımıza, Hükûmetimize
söylediğinizin kaçta kaçını terör örgütüne söylüyorsunuz? Cesaretiniz
var mı onu söylemeye? Onu söyleyin öyle gelin!
Değerli arkadaşlar, evet, evet, terörden en
büyük zararı da Kürt kardeşlerim görmüş.(HDP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) Onun için de, onun için de terör
örgütü de, onun siyasi uzantıları da Kürt kardeşlerimin
temsilcisi olamaz. Kürtler barış istiyor, kardeşlik istiyor.
Bölgeye baraj istiyor, baraj yıkanları değil, baraj
yakanları değil
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kürtler senden
akıl almaz, canını sıkma, merak etme!
AHMET AYDIN (Devamla) Kürtler, kendini temsil eden
kendi iktidarlarını istiyor.
SELMA IRMAK (Hakkâri) Siz Türkleri de, Kürtleri de
temsil edemezsiniz.
AHMET AYDIN (Devamla) Huzur istiyor, kardeşlik
istiyor.
Siz de terörle aranıza mesafe koyun, silahları
terk edin, terörü lanetleyin. Gelin, hep birlikte bu millete, bütün unsurlarla
78 milyona hizmet edelim diyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Meclisimizin bu
dönemin son saniyeleri, son dakikaları. Dolayısıyla grup
başkan vekillerine hem teşekkür hem de genel bir toplamak için de
ayrı ayrı her bir grup başkan vekiline oturdukları yerlerden
birer dakika
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Birer dakika süre veriyorum, lütfen.
Sayın Vural, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hayır,
hayır. Sayın Başkan
BAŞKAN Oktay Bey, buyurun efendim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Söylemediği laf
kalmadı Sayın Başkan.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim...
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) HDP
sırtını terör örgütlerine yaslayarak siyaset yapmak demek
suretiyle açık bir şekilde sataşmada bulunmuştur.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kendiniz söylediniz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Figen Yüksekdağ
söyledi.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) YPG terör
örgütü değildir, YPG halk için savaşan bir kurtuluş örgütüdür.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) İç
Tüzükü okursanız sataşmadan dolayı siyasi partimize grubumuz
adına kürsüden
Sayın Başkan
BAŞKAN Önemli olan kayda geçmesi değil midir
Sayın Baluken?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hayır,
hayır değil, grubumuz adına kürsüden
BAŞKAN Sayın Baluken, bu tartışma
devam eder, bitmez.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hayır,
olur mu öyle şey Sayın Başkan. Kanunlardan
arkadaşlarımız var danışın onlara, siyasi
partilere sataşılmış mı, sataşılmamış
mı; sataşma var, kürsüden söz vermek zorundasınız.
BAŞKAN Danıştım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sataşma
var burada.
BAŞKAN - Efendim, burada bir sataşma yok. Biz
de gördük. (HDP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar yok. Her iki tarafta
Dolayısıyla, lütfen, bakın, bulunduğunuz yerde de
açıklamanızı yapın, ilave bu dönemin son
konuşmasını
AHMET YILDIRIM (Muş) Lütfen tarafsız olun
Sayın Başkan.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Onu da
yaparız.
AHMET YILDIRIM (Muş) Lütfen tarafgirlik
yapmayın.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, sataşmadan bize söz vermeniz lazım.
BAŞKAN Yok, hayır
O zaman
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Ağzına geleni söyledi sabahtan beri.
BAŞKAN Ne söyledi?
AHMET YILDIRIM (Muş) Tarafsızlığa
davet ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Eli
kanlı diyor. Terör örgütü diyor. Kürsüden cevap vereceğiz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKK terör örgütüdür.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Grup
başkan vekillerimize söz verirseniz onu söylerim ama şu anda
grubumuzu zan altında bırakan söylemlerde bulundu ve İç Tüzük
gereği de sataşmadan söz vermek zorundasınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yerine geç yerine.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Böyle bir usul var
mı Başkanım?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İşte, Kanunlardaki arkadaşlar burada.
BAŞKAN Sayın Baluken, doğru bir iş
yapmıyorsunuz.
Bir dakika söz veriyorum, yerinize geçiniz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sataşmadan bir dakika, öyle şey mi olur?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Bir dakika da yeter.
BAŞKAN Yok arkadaş, süreyi de siz
belirlemeyeceksiniz, lütfen, bir dakika.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sırrı Süreyya Bey konuşacak.
BAŞKAN Peki.
Sırrı Bey, iki dakika süreniz var.
Buyurun lütfen.
MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) Grup başkan
vekili mi?
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Evet, grup adına
konuşuyorum. Sizin gerçeğin hilafına
beyanlarınızı berhava etmek için Sayın Başkanın
cimrilikle verdiği bir dakika çok bile!
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) İki verdi, iki dakika.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İki verdi, iki dakika.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) İki verdiniz mi?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bak oraya, bak!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Önce bir dedi, evet,
sonra
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Gerçekleri
konuşun!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Babasının
bostanından bağ bağışlamıyor hanımefendi,
bize hakkımız olan bir şeyi veriyor! Onun için, öyle
babasının...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Vermediğini ifade
ettiniz de.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Tamam, ama bir dakika
dedi.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Neyse, biz de bir
yanlışı düzelttik beyefendi!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
Sırtımızı PYDye, YPGye dayıyoruz. lafına çok
hassasiyet gösterdiniz ya
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Demediniz mi?
Siz söylediniz, siz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Bütün sözleri
alayım, hepinize toptan muamele edeceğim! (HDP sıralarından
gülüşmeler) Dedik, dedik, bunu söylerken tek değildik, Sayın
Ahmet Davutoğlu da bunu söyledi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bravo!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Soruyorlar ya Neler
konuşuldu? diye. Sayın Ahmet Davutoğlu Rojovaya, PYDye
teşekkür etti. (AK PARTİ sıralarından Yapma gözünü seveyim
ya! sesi)
Bakın, bana değil, bana değil! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Senaryo!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Süleyman Şah
Arkadaşlar, ben bunu rüyamda görmedim!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sen bir senaryo yazıyorsun
ve ona kendin inanıyorsun!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Sayın Davutoğlu
kalksın, sadece Teşekkür etmedim. desin, kâfi; arşivler
ortada, arşivler ortada, ben kendimden uydurmuyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İki: Süleyman Şah Türbesi için, sonradan bakan
yaptığınız arkadaş da bunun şahidi, ben de bir
tarafıyım; öyle kafadan atmıyorum, üfürmüyorum, elimdeki
metinleri konuşmuyorum.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Senaryo yazıyorsun!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Burada Sayın
Sinirlioğluyla beraber
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
ben organize ettim o
türbenin taşınmasını. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) Doğru mu
arkadaşlar, doğru mu bunlar?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Bu da size Meclisin son
konuşmasında güzel bir anı olsun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Güle güle! İyi
senaryo!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Allah işinizi,
gücünüzü rast getirsin. (HDP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İyi senaryo
yazmışsın, iyi senaryo!
BAŞKAN Sayın Önder, teşekkür ediyorum.
Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - AKPliler
cevap verebilirler Sayın Başkan.
BAŞKAN Yok, hayır.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, cevap hakkı doğdu.
BAŞKAN Yok efendim, hayır.
Sayın Baluken, iki dakika yerinizden konuşacak
mısınız efendim?
Sayın Baluken buyurun lütfen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kürsüden mi
buradan mı?
BAŞKAN Yerinizden lütfen Sayın Baluken.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Başkan,
cevap bekliyoruz AKPden. AKP cevap vermeli.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bence de, iyi
bir sataşmaydı.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) Cevap verin o
zaman, yalansa yalan deyin.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Başkan,
cevap bekliyoruz.
BAŞKAN Bir arada yaşayacağız,
birbirimizi dinleyeceğiz, birbirimizi anlayacağız ama
konuşurken duyamazsınız, konuşurken
anlayamazsınız. Dolayısıyla, anlamak için dinlemek
lazım. Lütfen
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Başkan,
cevap bekliyoruz AKPden.
BAŞKAN - Sayın Baluken, buyurun lütfen.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, 1 Kasım 2015
seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok
kısaca görüşlerimizi ifade edeyim ben.
Henüz üç buçuk ay önce, 7 Haziran seçimlerinde tüm
halkımız, tüm halklarımız çok önemli bir mesaj
vermişlerdi. Demokratik çözümün Meclis çatısı altında bütün
sorunların uzlaşma temelinde ele alınması ve Parlamentonun
tarihî rolünü oynamasıyla ilgili mesaj bütün Türkiye
sandıklarında çok net olarak verildi. Özellikle, 7 Haziran seçimine
girerken parti teşkilatlarımızın bombalanmasından yüz
binlerce insanımızın katıldığı miting
etkinliklerimize kadar, çok ağır katliam girişimlerine
rağmen biz, 7 Haziran seçiminde halkımızın ortaya
koyduğu bu mesajı çok önemli, çok değerli, çok anlamlı
bulduk ve bunun için de demokratik siyasi çözümün bir parçası olarak
elimizden geldiğince büyük bir çaba sergiledik. Ancak, maalesef, seçim
öncesinde çözüm masasını devirenler seçim sonrasında da
halkımızın vermiş olduğu bu mesajı anlamak
istemediler. Oluşturulan koalisyon masasının devrilmesinden
sonra da, maalesef, Türkiyede hem bir savaş konsepti hem de siyasi olarak
halkın iradesi boşa çıkarıldığı için bir
darbe konsepti devreye konuldu ve bugün bu konseptin gereği olarak da,
maalesef, hiç gereği yokken ülkemiz tekrar bir seçime götürülecek.
Özellikle 1 Kasım seçimlerinde ortaya çıkan halk iradesinin
gasbına yönelik olarak sandıkların taşınması,
sandıkların birleştirilmesi, seçime hile ve şaibe
karıştıracak pek çok uygulamayla ilgili ortaya konulan
beyanları, yapılan açıklamaları büyük bir ibretle takip
ediyoruz. Biz halkımıza şu mesajı bugün vermek istiyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ne olursa
olsun, ne yapılırsa yapılsın 7 Hazirandaki
saldırıları bertaraf etmiş olan Halkların Demokratik Partisi 1 Kasımda da
halklarımızın iradesini sandığa yansıtma
noktasında kendi tarihsel görev ve sorumluluğunu yerine getirecektir.
1 Kasımda daha büyük bir uzlaşma, demokratik siyasi çözüm ve
parlamentonun bütün sorunların çözüm adresi olarak gösterilmesi
mesajını mutlaka buraya taşıyacaktır diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baluken, teşekkür ediyorum.
Sayın
Vural, buyurun lütfen.
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 1 Kasım 2015 seçimlerinin
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, tabii, ben dileklerimi kürsüden ifade etmiştim ama bir konu
vardı, bir iki konuya değinmek istiyorum.
Çorumda
Çorum Milliyetçi Hareket Partisi İl Kadın Kolları ve Çorum
milletvekili adayımızın eşi vatandaşla
yaptığı bir seçim çalışması sırasında
maalesef fiilen gözaltına alınmak istenmiştir. Yani bir seçim döneminde
bu türlü bir fiilî hareketle Milliyetçi Hareket Partisi iradesini susturmak
isteyenlere karşı elbette hakkımızı hukukumuzu
korumayı birinci görev addediyoruz. O bakımdan, Çorum Milliyetçi
Hareket Partisi Kadın Kollarına geçmiş olsun diyorum. Kimse
sindiremez, kimse korkutamaz. Herkes ayağını denk alsın.
Hukuk devletinde herkes hukuk çerçevesinde hareket etsin. Birilerinin
hesabı varsa yargıya gitsin, yargı gereğini yapsın. O
bakımdan, fiilî olarak hareketimize yönelik bu girişimi
kınıyorum.
Diğer
taraftan, yani gerçekten, çözüm süreciyle ilgili geldiğimiz bu noktada
umarım bir yüzleşme olur. Gerçekten, neler oldu, neler
yapıldı, bütün bunlarla ilgili bu sebep sonuç ilişkilerini
ortaya koymak lazım çünkü hiç kimse kendi sorumluluk
hırkasını başkasına atarak 7 Haziran seçimleri
sonrasında geliştirilen olaylarla ilgili sorumluluklarını
başkasının üzerine atmakla, devleti yönetenlerin, herhâlde, bu
görevini ihmal edenlerin zannederim böyle bir yüzleşmeye tabi tutulması
gerekli.
Sayın
Başkan, birçok önemli mesele söyledik ama aziz milletvekillerimiz,
hepimiz, bakın, bu Meclisten çok umudu olanlar var. Yani gerçekten,
atanamayan öğretmenlerimiz; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığında atanamayanlar; polis meslek yüksekokulu
mağdurları; polis olmak için girip de mülakatta elenenler; KPSS
mağdurları; taşeron işçiler; iktisadi, idari bilimler
fakültesi mezunları; emeklilikte yaşa takılanlar; emniyet
güçlerimiz; uzman erbaşlarımız; korucularımız; genç
işsizlerimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir)
esnafımız,
çiftçimiz, aslında hepsinin gözü buradaydı. Ama inşallah 1
Kasımdan sonra gerçekleşecek Türkiye Büyük Millet Meclisinde
vatandaşımızın bu sorunlarını çözebilecek bir
iradenin oluşmasını temin ederiz.
1 Kasım seçimlerinin hayırlı uğurlu
olmasını istiyorum. Bu bakımdan, seçmen iradesinin tecelli
edeceği sandık güvenliğini temin etmek,
vatandaşlarımızın tayin edilen sandıkta güvenli bir
şekilde oy kullanmasını temin etmek konusunda da Hükûmetten bir
garanti vermesini, vatandaşımızın bu konuda,
güvenliğini temin etmek konusunda hiçbir endişenin
olmadığını ifade etmek istiyorum ve bu çerçevede valiler ve
kaymakamların da partinin valisi değil, partinin kaymakamı
değil, milletin ve devletin hizmetkârı olduklarını
hatırlatmak istiyorum. Seçimlerin hayırlı uğurlu
olmasını dilerim.
BAŞKAN Sayın Vural, teşekkür ediyorum.
Sayın Gök, buyurun lütfen.
6.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Öncelikle, az önce Sayın Sırrı Süreyya
Önder tarafından dile getirilen hususların AKP ve Hükûmet cephesinden
net bir şekilde kamuoyuna anlatılmasını istiyoruz.
Biz, 1 Kasımdan sonra
oluşacak Meclisimizde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Mecliste sadece
iktidarın değil, muhalefetin de temsil edileceği bilincinde bir
çalışmayı gerçekleştirmek istiyor ve gerçek demokrasiyi
ancak bu şekilde yaşatabileceğimize inanıyoruz. Torba
yasalarla değil, ihtisas komisyonlarının baypas edilmediği,
gerçekten kapkaç anlayışından uzak bir yasama
çalışması dönemini arzu ediyoruz. İktidarın on
binlerce soru önergesine cevap vermediği bir yasama dönemi değil, tam
zamanında verilen soru önergeleriyle Meclisin hükûmeti
denetleyebildiği bir ortamın yaratılmasını istiyoruz.
Parlamenter denetimin fiilen kaldırılmasını asla kabul
etmiyoruz. Yasa çıkartmak için Mecliste kaba kuvvetin
kullanılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Dayatılmayla
çalışılan bir Meclis değil, halkın çıkarları
için çalışan bir Meclisi oluşturmak için çaba sarf ediyoruz.
Bu bakımdan, Cumhuriyet Halk
Partisi yola çıktı. Asgari ücreti net 1.500 lira yapmak, 2 milyon 600
bin vatandaşımızın banka kredi borçlarını çözmek,
geliri olmayan vatandaşların çıkarılan genel sağlık
sigortası prim borçlarını silmek, yoksul ailelerimizin asgari
elektrik tüketimini ödemek, emekli olmuş ancak işine devam eden
esnaftan kesilen sosyal destek primini kaldırmak, taşeron sistemini
kaldırmak, konutu olmayanları aylık 277 lira taksitle ev sahibi
yapmak, çiftçilerimize mazotu 1 lira 80 kuruştan vermek, lise son
sınıf öğrencilerimize ayda 100 lira ödemek için yola
çıktık.
1 Kasım seçimleri ulusumuza,
Türkiyemize hayırlı olsun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gök,
teşekkür ediyorum.
Sayın Aydın, buyurun.
7.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, 1 Kasım 2015 seçimlerinin
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle, az önceki ifadelere
istinaden
Bir defa, şişenin içindeki sütün her zaman temiz
olduğunu biliriz ama şişenin kırılması hâlinde
yere dökülen süt kirlenir. Dolayısıyla, sözlerin amacından
saptırılması, bağlamından koparılarak başka
bir mana verilmesi siyasi etiğe de uygun düşmez.
Süleyman Şahın yerinin
değiştirilmesi sürecinde, özellikle güvenlik güçleri tarafından
orada herhangi bir engelin çıkarılmaması noktasında bir
uyarıda bulunulmuştur, aksi takdirde herhangi bir teşekkür
yoktur. Sadece ve sadece güvenlik güçlerimiz tarafından bir uyarıda
bulunulmuştur aksi takdirde gereği yapılacaktır diye.
Şu teröre ve terörle iş
birliği yapan herkese karşı olduğumuzu herkes çok iyi ve
net bilir.
İkincisi: Tabii, önümüzde çok
önemli bir seçim var, 1 Kasım seçimleri. Hepimizin siyaseten demokratik
kanallarla kendimizi ifade etmesi, propagandamızı yapması,
gayrimeşru hiçbir örgütün arkasına sığınmadan, illegal
hiçbir güçle iş birliği yapmadan, sadece ve sadece
vatandaşlarımızın özgür iradeleriyle gidebileceğimiz 1
Kasım seçimi olmasını temenni ediyorum.
Büyük hakem olan aziz milletimize
gideceğiz. Herkes söylenmesi gereken her şeyi söylüyor. Hepimiz
kendimizi en iyi şekilde ifade edeceğiz, etmek de gerekiyor.
Sözlerine katılsak da katılmasak da demokrasinin içinde olmak
kaydıyla en aykırı düşünce, görüş ve siyasi ideoloji
kendisini ifade ediyor, edecektir de. Ama neticede kararı millet
verecektir. Milletin vereceği karara şimdiden hepimizin rıza
göstermesi, saygı göstermesi gerekiyor.
Bu vesileyle 1 Kasımın tekrar
ülkemiz için, milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Sizlere de söz verdiğiniz için
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın,
teşekkür ediyorum.
Halkın gözü terazidir.
Alınan karar gereğince, 1
Kasım 2015 Pazar günü yapılacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26ncı Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin
sonuçların Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu
kanallarında ilanını takip eden 5inci gün saat 15.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Her birinize de ayrı ayrı
teşekkür ediyorum.
Kapanma Saati: 17.38