TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
100üncü
Birleşim
9
Haziran 2016 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Antalya Milletvekili Niyazi Nefi
Karanın, Antalya ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Isparta Milletvekili Nuri Okutanın,
elmacılığın ve meyveciliğin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Bitlis Milletvekili Mizgin Irgatın,
kadınlar üzerinde toplumsal ve siyasal baskılara ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Bitlis Milletvekili Mizgin Irgatın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Bitlis Milletvekili Mizgin Irgatın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Bitlis Milletvekili Mizgin Irgatın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlığın, İstanbul
Milletvekili Serap Yaşarın Dışişleri Komisyonu
üyeliğinden (4/37); Konya
Milletvekili Ahmet Sorgun ile Ordu Milletvekili Ergün Taşcının
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyeliğinden (4/38),(4/39);
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu üyeliğinden (4/40); İstanbul Milletvekili Erol
Kayanın Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu üyeliğinden (4/41), istifa ettiklerine ilişkin
önerge yazısı
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural tarafından, Türkiye Cumhuriyetini ve Türk
milletini ağır itham altında bırakan Almanya Federal
Meclisinin 2 Haziran 2016da aldığı haksız, mesnetsiz ve
kabul edilemez karar ile diğer ülkelerin sözde Ermeni
soykırımı iddialarını
meşrulaştırmayı içeren karar, açıklama ve yasalar ile
bundan böyle girişilebilecek benzeri tasarruflar hakkında
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 8/6/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan genel görüşme açılmasına dair önergesininin
Genel Kurulun 9 Haziran 2016 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunarak ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan'ın, TDK'nın internet
sayfasında bir kelime için cinsiyetçi bir tanım
kullanılmasına,
-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, TDK
tarafından bazı kelimelerin kadınları
aşağılayıcı biçimde tanımlanmasına,
Türk
Dil Kurumu sözlüğünde bir kelimenin açıklamasına,
İlişkin
Başbakandan soruları ve Başbakan Yardımcısı
Yıldırım Tuğrul Türkeşin cevabı (7/5298)
(7/5391)(7/5487)
2.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özel'in, TBMM Yerleşkesine ziyaretçi girişlerinde
uygulanan randevu sistemine ve bir ziyaretçi hakkındaki giriş
yasağına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Ahmet Aydının cevabı (7/5718)
9 Haziran 2016 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU
(İzmir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır.
Görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Antalyanın sorunları hakkında söz
isteyen Antalya Milletvekili Sayın Niyazi Nefi Karaya aittir.
Sayın
Kara, süreniz beş dakika.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Antalya
Milletvekili Niyazi Nefi Karanın, Antalya ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu nedenle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Ama Sayın Başkanım, herhalde arkadaşlar
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Genel
Kurulda bir uğultu var, rica ediyorum, lütfen, özel sohbetlerinizi kuliste
yapınız; sayın Hatip kürsüde.
Yeniden başlatıyorum sürenizi Sayın
Kara.
Buyurun.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla)
Arkadaşlarımız ayakta dinleyebilirler. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, özellikle yaz
aylarında Türk ekonomisine ve tarımına büyük desteklerden biri
olan Antalya turizmi maalesef AKP iktidarının hamaset üzerine kurulu,
ulusal çıkarları yok sayan yönetim anlayışı nedeniyle
bitmiş durumdadır. Alanya otellerinde 2015 yılından bu yana
yüzde 58lik bir düşüş vardır. Açık olan otellerde de yüzde
20-25 dolayında bir doluluk oranı vardır. Bu, sadece Alanya
değil Manavgat, Belek gibi, Kemer gibi merkezlerimizde de
aynıdır. Buralarda da esnafımız kan ağlıyor.
Rusyayla yaşanan krizin ardından düşen oransa yüzde
96dır. Antalyaya yılın beş aylık döneminde
havayoluyla gelen turist sayısı 1 milyon 400 bindir ki bu yüzde 42
azalmıştır. 2014 yılı ocak-mayıs döneminde gelen
sayı da çok düşük kalmıştır. Önümüzdeki üç yıl
içinde Almanyada 400 acentenin Türkiyeye turist göndermediği
ortadadır ve yapılan anketlerde Cumhurbaşkanının bu
söylemleri devam ettiğinden dolayı Türkiyeye turist olarak gelmek
istemiyoruz. diyorlar.
Değerli arkadaşlar, TÜRSAB verileri yine
aynı şekilde gittikçe artan bir süreç yaşıyoruz.
Antalyanın bu dönemde
yaşadığı tek sorun turizm değil değerli
arkadaşlar. Hükûmetin genel politikalarıyla tarım sektörü de
çökmüş durumdadır.
Değerli arkadaşlarım, Antalyadaki
otellerin, özellikle turizm işçilerinin en büyük maddi gelir
kaynağı turizm iken AKPnin ilk başta düşürmekle
övündüğü, o dönemin başbakanının,
cumhurbaşkanının Talimat verdim düşürdüm. dediği Rus
uçağından sonra şimdi de Bir pilot hatasından
düşmüş ya, ne yapalım. diye kıvırdığı
bu dönemle, bu siyasetle yürümüyor.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) -
Ayıp oluyor Sayın Vekil ya! Ne demek kıvırıyor? Düzgün
konuşun!
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, turizmde, tarımda bütün bu sorunları
yaşamaya devam ediyoruz. Soğuk hava depolarında bulunan
elmaların tamamı çürümeye terk edilmiş durumda, ağaçlarda
portakallar toplanamıyor, sebze-meyve hallerinde satış yok,
bütün çiftçimiz kan ağlıyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi,
sizlerin izlediği politika nedir? Ne getirdi bu Hükûmet? Yeni Hükûmetin Başbakanı
Varsa yoksa başkanlık. diyor, değil mi? Siz de diyor musunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet, diyoruz.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Güzel.
Bu Başkanlıktan ne kastettiğinizi anlıyor musunuz peki?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Anlıyoruz.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Güzel,
arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen Antalyaya
yapılanları anlat. Neler yapıldığını
görmüyor musun?
MEHMET METİNER (İstanbul) Cumhurun başkanından
bahsediyoruz.
SELİM DURSUN (Sivas) Vallahi, Sayın
Genel Başkanınız da başkanlıktan bahsetti.
MEHMET METİNER (İstanbul) Cumhur başkanını
seçti, güle güle.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla)
Arkadaşlar, dün İstanbuldaydım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne yaptın Antalya
için sen?
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Dün
İstanbulda, hani o İSPARKın karşısında patlayan
bomba var ya, canlı bomba, hani o emniyet güçlerinin müdahale
edemediği, o sizin İSPARKınızda depolanıp da
patlatılan bomba var ya, biliyor musunuz? Evet, bir polis
arkadaşımızla konuştum, ne dedi biliyor musunuz?
MEHMET METİNER (İstanbul) Cumhur başkanını
seçti, güle güle! Cumhurun Başkanı var, yeni Türkiyenin lideri var,
güle güle!
BAŞKAN Lütfen müdahale etmeyelim sayın
milletvekilleri.
MEHMET METİNER (İstanbul) Bunu
engelleyemezsiniz, güle güle!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen PKK için bir
kelime söylemedin, onu da söyle Antalya için de bir şey söylemedin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Biliyor
musunuz ne diyor? Birilerinin zafiyeti bizim şehadetimize neden oluyor ve
itiraz ettiğimizde fırça yiyoruz; yetmiyor, sürgüne gönderiyorlar
bizi. diyor.
MEHMET METİNER (İstanbul)
Şehadetten anlamazsınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Boş
konuşuyorsun ya.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Allah
kabul ederse, inşallah, tek tesellimiz şehadet kaldı. Daha ne
yapacağız? diyor.
Değerli arkadaşlarım, sizin
anladığınız, anlayışınız, bu fiili
başkanlık sisteminiz buysa batsın diyorum, lanet olsun diyorum.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bu ülkenin insanlarını kaosa
sürüklemekle, bu insanları birbirine düşürmekle, dün orada 4
insanı, yetiştirdiğiniz yandaşa Çevik Kuvvet giydirerek
Genel Başkanımıza saldırtıyorsanız, sizin bu
başkanlık sisteminiz batsın diyorum arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET METİNER (İstanbul) Siz
battınız zaten, battınız, gırtlağınıza
kadar battınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
hatibi dinleyelim.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Ya, neden
atıldığını düşünün ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Onunla alakası
yok.
MEHMET METİNER (İstanbul)
Gırtlağınıza kadar battınız, gırtlağınıza
kadar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Bu sizin
yaptığınız kaos değil midir? Sıkılmıyor
musunuz? Utanmayacak mısınız?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Şehidin
dayısı, dayısı!
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Bu
halkın evlatlarını öldürtmekten, bu ülkeyi kaosa sokmaktan
sıkılmıyor musunuz arkadaşlar?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şehidi ziyaret
ettin mi? Sen şehidi ziyaret ettin mi? Gel, beraber gidelim seninle
şehit ziyaretine.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Ne zaman
aklınızı başınıza toplayacaksınız, ne
zaman diyorum size? Değerli arkadaşlar, bir an önce
aklınızı başınıza toplayın, bir an önce
kendinize gelin, bir an önce halkın size verdiği oyları
düşünün.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKKya da bir şey
söyle.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) O
gittiğiniz yerlerdeki o yaptığınız anarşik
eylemlerinize, o kaos ortamına artık yeter deyin. İçinizde
vicdanlı olan arkadaşlar olduğunu biliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET METİNER (İstanbul) Hadi oradan,
hadi oradan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKKya da bir şey
söylesene.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) PKK
terör örgütüdür.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kara.
MEHMET METİNER (İstanbul) Cumhur
başkanını seçti, güle güle.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) PKKyla
iş tutan sizsiniz...
BAŞKAN Sayın Kara
MEHMET METİNER (İstanbul) O kanda
boğulacaksınız, o kanda boğulacaksanız!
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Osloyla
iş tutan da sizsiniz...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, kürsüyü işgal ediyor. Sayın Başkan
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Sizin
derdiniz bu halkı bölmektir. Bu halkı bölmeye gücünüz yetmez.
MEHMET METİNER (İstanbul) Arka
çıktığınız o kanda boğulacaksınız!
BAŞKAN Sayın Kara, teşekkür ederiz,
söz süreniz bitti.(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Efendim,
biliyorsunuz bu güçler kaostan nemalanıyor.
MEHMET METİNER (İstanbul) Sizi gidi kan
seviciler sizi!
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) Niyazi
Nefi Kara bu milletin kürsüsünde, haydi bakalım kaos yapın, haydi
bakalım gelin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
METİN KÜLÜNK (İstanbul) İndir o
elini aşağıya!
BAŞKAN Sayın Kara, çok rica ediyorum...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, kürsüdeki hatip, AK PARTİ Grubuna, çevik kuvvete sivil elbise
giydirerek genel başkana
BAŞKAN Sayın Elitaş, hiç
duyamıyorum sizi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim siz,
beni kürsüye çağırın.(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Kara
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU
(İzmir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündem dışı ikinci söz,
elmacılığın ve meyveciliğin sorunları
hakkında söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın Nuri Okutana aittir.
Buyurun Sayın Okutan, güzel bir konu.
Süreniz beş dakika. (MHP sıralarından
alkışlar)
2.- Isparta Milletvekili
Nuri Okutanın, elmacılığın ve meyveciliğin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
NURİ OKUTAN (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; elmacılığın sorunlarıyla
ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Elma, bilhassa Isparta, özelde Eğirdir ve çevresinde
fevkalade kaliteli yetişmektedir. Elmanın pazarlanması Irak,
Suriye, Ürdün ve Rusya ülkelerine yapılmaktaydı. Ancak bugünlerde bu
ülkelere pazarlamakta zorluklar çekmekteyiz ve elmalarımız
çiftçilerin ellerinde kaldı, maliyetinin altında elmalarını
pazarlar oldular; hatta bir kısmı bugün depolarda saklanmakta ve
tüketilememektedir, pazarlanamamaktadır. Eğer birkaç hafta içerisinde
pazarlanamazsa bu elmalar, elde kalacaktır.
Aslında bugün elmanın maliyeti -kurulum
maliyetini de dikkate aldığımızda- girdi maliyetlerini de
dikkate aldığımızda ton başına yaklaşık
900 lira civarındadır, Hatta bugünkü değerlerle tonu 600 liraya
elden çıkarılmayla karşı karşıya
kalınmıştır; bu, sürdürülebilir bir şey değildir,
bu durum daha fazla sürdürülemez. Çiftçiler mevcut elma bahçelerini de elden
çıkarmak zorunda kalacak ve elma ağaçlarının kesilmesine
neden olunacaktır. Aslında bu da çözüm olarak gözükmüyor. Belki de
üretici böylece her yıl zarar etmekten kurtulacak ama yapmış
olduğu yatırım maliyeti başta olmak üzere, makine
parkı, tesis maliyeti, altı, yedi yıllık
karşılıksız yaptığı harcamalar boşa
gitmiş olacak. Ayrıca, kesilen ağaçların yerine ne
dikilecek, hangi ürünü üretecek ki geçimini sağlayacaktır çiftçi?
Dolayısıyla, elma üretiminin sorunlarıyla yakından ilgilenmek,
elma üretiminde süregelen yanlışlıkların önüne geçmek ve
üreticilere destek olmak gerekmektedir. Bunun için, ülkemizde verimli verimsiz
her yere yapılan elma dikiminin önüne geçilmelidir, bir politika olarak bu
takip edilmelidir.
Uluslararası pazarda rekabet edebilmemiz için
dünya fiyatlarına uygun olarak kaliteli ve belli bir standartta elma
üretmek icap eder. Bunun için, uygun havzaların dışında
elma dikiminin önüne geçmek ve sınırlandırmak icap etmektedir.
Rekabet edebilmek için kaliteyi korumamız lazım, Kaliteli elma
üretebilmek için de Eğirdir ve Isparta gibi belli alanlarda elma üretmek
gerekiyor.
Bunun yanında, bizimle ileride rekabet
edebilecek ülkelere elma fidanı ihracatı yapmaktayız ki bunun da
önüne geçilmeli ya da bu iş kontrollü bir şekilde
yapılmalıdır.
Girdi maliyeti çok yüksek olduğundan depolama,
ambalajlama, mazot, gübre, sulama ve elektrik gibi hususlarda KDV
alınmaması yoluna gidilmeli, üretici
rahatlatılmalıdır.
Uluslararası rakiplerimiz gibi, elma
ihracatına yapılan desteklerin tekrar gözden geçirilerek nakliye,
ulaşım maliyetinin karşılanması yoluna gidilmeli,
taşıma maliyeti rekabet ettiğimiz ülkelerde olduğu gibi
sübvanse edilmelidir yani başka ülkeler elma ihracatında hangi
teşvikleri yapıyorsa bizim ülkemiz de bunları gerçekleştirmelidir.
Geçtiğimiz aylarda yaşanan don afetinin
yaraları daha hâlâ sarılmamışken, geçen gün, üç gün önce
yine belli bölgelerde don olayı olmuş ve TARSİM de buralarda
gerekli yardımı yapamamıştır. Bunun muhakkak ele
alınması ve düzeltilmesi icap ediyor. Elmacılığın
ve meyveciliğin sorunlarında altyapı, üretim, finansman ve
pazarlama gibi alanlarda sektör bir bütün olarak ele alınmalı,
teşvik edilmeli ve sistematik bir mantıkla hayata geçirilmelidir.
Mevcut pazarlarımız yanında yer alan ülkelerin uyguladığı
yüksek gümrük tarifelerinin kaldırılmasına yönelik
girişimler başlatılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
elmacılık ve meyveciliğin sorunlarının çözümü için
getirdiğimiz önerilerin Hükûmet tarafından dikkate
alınmasını diliyorum.
Bu yıl kaybettik ama hiç
olmazsa gelecek yılları kurtarabilmemiz için önerilerimizin Hükûmet
tarafından dikkate alınmasını diliyor, herkesi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Okutan.
Gündem dışı
üçüncü söz, kadınlar üzerinde toplumsal ve siyasal baskılar
hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Sayın Mizgin Irgata aittir.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika
Sayın Irgat.
Buyurun.
3.- Bitlis Milletvekili
Mizgin Irgatın, kadınlar üzerinde toplumsal ve siyasal
baskılara ilişkin gündem dışı konuşması
MİZGİN IRGAT
(Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, aslında
konuşmamın özünü oluşturan konuları az önce bu Mecliste
tekrar yaşadık. Toplumun, Meclisin, siyasetin erilleşmesi ve bu
zihniyetin aslında eril sisteme doğru makbul vatandaş
yaratılması noktasında geliştirilen politikaları
eleştirmek üzere söz almıştım. Bu sözümü yinelerken burada,
Mecliste her gün tarafımızca eleştirilen, şiddetle
eleştirilen eril zihniyetin, eril dilin ve tarzın bu Meclisin
çatısı altında artık olmaması gerektiğini dile
getiriyor ve söz konusu manzaralardan dolayı bu sistemi
kınıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP iktidarının sisteme geldiği, iktidara
geldiği günden bugüne aslında bizler yavaş yavaş yasalarla,
topluma verilen mesajlarla makbul vatandaşın oluşturulmaya
çalışıldığını, makbul kadının,
makbul gençliğin ve emekçinin oluşturulmaya
çalışıldığını çok net görüyoruz ve en vahim
açıklamaların bir tanesi bu ülkenin Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından bir açılışta dile getirilmiştir.
Ben ve benim gibi evli olmayan ve çocuk sahibi olmayan kadınlara
yarım kadın ithafıyla aslında hakaret silsilesinin bir
yenisi tekrar Türkiye gündemine düşmüştür. O günden bugüne
aslında medya, yargı
Tek taraflı çalışan medyada bu
haberler her ne kadar tarafınızca tam olarak takip edilmese de
kadınlar nezdinde çok ciddi tepkilere neden olan bu açıklamayı
bizler asla kabul etmiyoruz.
2008 yılından bu yana Sayın
Cumhurbaşkanı 3 çocuktan başlayarak kadının kürtaj
sorununa, nasıl evleneceğine, toplumda nasıl yer
alacağına, nasıl giyineceğine kadar her noktada kadına
ilişkin, kadının toplumsal rolüne ilişkin açıklamalar
yapmıştır. Bu açıklamalarla aslında istenen şeyi,
toplumun tek tipleştirilmesi, otoriter sisteme doğru giden Türkiye'de
makbul kadını yaratarak muhalefet olan, bu sistemde kendisini
görmeyen ve itiraz eden herkesi tek tip altında toplamaya dönük bir hamle
olarak görüyoruz.
Toplum mühendisliğinin en üst seviyesini
yaşadığı AKPnin, kadınların en mahremine
uzanarak belki de toplumsal yaşayış içerisinde geleneksel
rollerini tarihe gömdüğü, özelde kadının emeğiyle,
çabasıyla ve mücadelesiyle tarih sahnesine gömdüğü, kadını
yok sayan, kadını ötekileştiren sisteme karşı yeniden
eski sistemi var etme, kadını eve hapsederek, ev işlerine
hapsederek, ucuz iş gücü olarak görerek, belki de kadını
toplumun en gerisine iterek toplumu tek tipleştirmeye yönelik
çalıştığı bir sisteme doğru gidiyoruz. Bu sisteme
doğru giderken kadınlar aslında her yerde, tarihten bugüne,
bütün kıtalarda buna dur demeyi becermiştir. Dolayısıyla da
emekçilere, kadınlara toplumun en dinamik varlıkları olan
kadınlara ve gençlere yöneltilen bu tür politikaların biz Türkiye'de
yaşam bulmayacağını düşünüyoruz ve biz kadınlar
olarak, HDPliler olarak ve aslında AKPli kadınlar olarak da buna
dur demek durumundayız. Çünkü Türkiye'de yaratılan şey tek
tipleştirilen, gerçeği, özü yok edilen bir sistemdir. Medeni Kanun
kişiliğin tam ve sağ doğmakla
başladığına, ölümle ve ölüm karinesiyle
sonlandığına işaret eder. Dolayısıyla da orada yarım,
tam bir tanım bulunmamaktadır. Yeni suç ihdasları, yeni
şiddet kanalları yaratılmaktadır. Yani bugün kadın
üzerindeki şiddete yeni bir gerekçe eklenmiştir. Bugüne kadar olan
gerekçelere, anne olmayı reddeden ya da var olan sistemde kendi tipiyle,
kendi görüşüyle, kendi iradesiyle yer etmek isteyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla)
kadının şiddetle karşılaşması ve belki de
hayatının sonlanması için bir suç ihdası, yeni bir
şiddet ortamı yaratılmaya çalışılmaktadır.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Irgat.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bostancı, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Bitlis Milletvekili Mizgin Irgatın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Mizgin
Hanım yapmış olduğu konuşmada Sayın
Cumhurbaşkanının kastetmediği, söylemediği, ifade
etmediği Evli olmayan kadınlar çocuk sahibi olamadıkları
için yarımdır. tarzında yorumladığı şekilde
bir beyanı kesinlikle olmamıştır, zaten maddeten mümkün de
değildir. Sayın Cumhurbaşkanı bu konulara ilişkin
kendi görüşlerini, tavsiyelerini ve temennilerini ifade etmektedir.
Buradan toplumu totaliter bir şekilde biçimlendirme tarzında yorumlar
kesinlikle kastının da, anlamının da, Türkiye'deki mevcut,
rayiç siyasal sistemin araçlarının da dışında bir
değerlendirmedir.
Türkiye'de demokrasi vardır, Sayın
Cumhurbaşkanının söylediği sözleri doğru bulan olur,
yanlış bulan olur. İnsanlar kendi değerlendirmeleri
çerçevesinde bakarlar. Nitekim Mizgin Hanım da uygun
bulmadığını ifade ediyor. Devletin başındaki
kişinin, son derece olağan bir tarzda kendi görüşlerini
açıklamasıdır. O görüşlerin mahiyetine ilişkin
değerlendirmeler ayrı bir bahis teşkil eder. Onlara ilişkin
söyleyeceklerimiz elbette var. Sayın Mizgin Hanımın
görüşlerine hiçbir şekilde katılmıyoruz. Ama buradan
totaliter bir anlayış çıkartmak yanlıştır,
kastetmediği anlamlar çıkartmak da yanlıştır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, sözleriniz kayıtlara
geçmiştir Sayın Bostancı.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Irgat
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, ben bu konuda bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden lütfen. Çünkü Sayın
Bostancı kürsüyü kullanmadı Sayın Irgat. Size de yerinizden bir
dakika söz verelim, açıklama yapın lütfen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kayıtlara
geçer efendim.
BAŞKAN Buyurun.
2.- Bitlis Milletvekili
Mizgin Irgatın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sürem beş dakika olduğu
için elimdeki verileri sizlere okuyamadım. Burada, Mayıs 2016,
Mayıs 2012 ve çeşitli tarihlerde, Sayın Erdoğanın
kadınlara ilişkin, özellikle kadınlara ilişkin birtakım
açıklamaları mevcuttur. Bir: Kadın-erkek eşitliğine
inanmıyorum.,
dolayısıyla da kürtaj cinayettir. ve benzeri.
Aslında bütün bunlar, Sayın Erdoğanın topluma yön
verdiği, şekil verdiği bir sisteme işaret etmektedir.
Cumhurbaşkanının görevleri -yasama, yargı ve yürütme
alanına ilişkin- maddeler hâlinde tek tek
sayılmıştır. Dolayısıyla da kendisi aslında
sembolik bir görevi, sembolik bir işlevi yerine getirirken, tam tersine
Türkiyede yargının, yasamanın, yürütmenin önüne geçip bu
toplumda kadınlara, topluma şekil vermeye, kendi fikirlerini bir
Anayasa maddesi gibi dikte etmeye çalışan bir
Cumhurbaşkanlığından söz ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Irgat, teşekkür
ederiz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, gene anlamamış.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
3.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Bitlis Milletvekili Mizgin Irgatın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kürtajın
cinayet olduğu konusu, dini, mezhebi, kültürü farklı olan dünyada
milyarlarca insanın paylaştığı görüşlerden
birisidir. Sayın Cumhurbaşkanı da bu kanaatini ifade
etmiştir. Bu bir.
İkincisi: Kadın-erkek eşitliği
meselesi, esasen Mizgin Hanımın okuyor ve biliyor olduğunu
varsaydığım feministlere ilişkin tartışmalarda da
çokça konuşulan, kimilerinin de itiraz ettiği, pozitif
ayrımcılığı talep ettiği bir konudur. Bunu
getirip burada kadın-erkek eşitliği gibi soyut -yani
reification derler, şeyleştirme, nesneleştirme- böyle bir tarz
üzerinden tartışmayı manasız bulurum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
Sayın milletvekilleri, sisteme giren
milletvekili yok.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-
Başkanlığın, İstanbul Milletvekili Serap
Yaşarın Dışişleri Komisyonu üyeliğinden
(4/37); Konya Milletvekili Ahmet Sorgun
ile Ordu Milletvekili Ergün Taşcının Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonu üyeliğinden (4/38),(4/39); İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
üyeliğinden (4/40); İstanbul Milletvekili Erol Kayanın
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
üyeliğinden (4/41), istifa ettiklerine ilişkin önerge yazısı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
İstanbul Milletvekili Sayın Serap Yaşarın
Dışişleri Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısı 8/6/2016 tarihinde;
Konya Milletvekili Sayın Ahmet Sorgunun
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısı 9/6/2016 tarihinde;
Ordu Milletvekili Sayın Ergün Taşcının
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısı 9/6/2016 tarihinde;
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Muşun Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısı 9/6/2016 tarihinde;
İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Kayanın Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı
9/6/2016 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- MHP Grubunun, Grup
Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, Türkiye
Cumhuriyetini ve Türk milletini ağır itham altında bırakan
Almanya Federal Meclisinin 2 Haziran 2016da aldığı haksız,
mesnetsiz ve kabul edilemez karar ile diğer ülkelerin sözde Ermeni
soykırımı iddialarını meşrulaştırmayı
içeren karar, açıklama ve yasalar ile bundan böyle girişilebilecek benzeri
tasarruflar hakkında alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla 8/6/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
açılmasına dair önergesininin Genel Kurulun 9 Haziran 2016
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunarak ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
9/6/1016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9 Haziran 2016
Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
Milliyetçi
Hareket Partisi
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
8 Haziran 2016 tarih 1722 sayıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına İzmir Milletvekili ve MHP
Grup Başkan Vekili Oktay Vuralın verdiği Türkiye Cumhuriyetini
ve Türk milletini ağır itham altında bırakan Almanya
Federal Meclisinin 2 Haziran 2016da aldığı haksız,
mesnetsiz ve kabul edilemez karar ile diğer ülkelerin sözde Ermeni
soykırımı iddialarını
meşrulaştırmayı içeren karar, açıklama ve yasalar ile
bundan böyle girişilebilecek benzeri tasarruflar hakkında
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
verdiğimiz genel görüşme açılması önergemizin 9 Haziran
2016 Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerin
bugünkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisinin lehinde ilk konuşmacı Erzurum Milletvekili Sayın
Kamil Aydın.
Süreniz on dakika, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine
konuşmak amacıyla söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Son zamanlarda gerçekten Türk kamuoyunu bir hayli
meşgul ettiği gibi Parlamentomuzu da meşgul eden, Alman
Parlamentosunun aldığı bir karar var. Tabii, bu, sözde Ermeni
soykırım iddiaları ve alınan kararlar
ışığında yapılan ilk şey değil, bunun
tabii ki bir geçmişi var ama biz maalesef başımıza gelince
kısmi olarak hatırlıyoruz ve palyatif çözüm, biraz da reaksiyoner
bir davranış içerisine giriyoruz.
Bu, Uruguayın 1965 yılında
aldığı bir kararla başlayan bir süreç. Hatta geçen sene,
biliyorsunuz, yüzüncü yılına denk geldiği için Vatikandaki Papa
Franciscusnun da yaptığı konuşmada Yüzyılın en
büyük soykırımı. gibi talihsiz bir açıklamaya maruz
kalmıştık. Maalesef, keşke o yüzyılın iyi
okuması yapılsaydı da Papa kendi mezhep
çatışmaları içerisinde yaşanan o büyük trajedileri gündeme
getirseydi. Bunlar, tabii, mütemadiyen olacak. Bu, yüz yıllık bir
hesaplaşmanın sonucu.
Biz daha önce de bunu, Parlamentoda grupları
bulunan büyük bir çoğunlukla da aldığımız karar
gereği yok hükmünde saydık. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bunun, ne tarihî ne de hukuksal bir geçerliliği olmadığını
defaten söyledik. Ama, tabii, Bu yüz yıllık bir hesap. dedik, ta
Sevrden beri sürekli pişirilerek önümüze konulan bir menü hâline geldi.
Ne idi o, kısaca bir hatırlamak gerekirse? Efendim, Sevrde söz
konusu 25 ülkenin Osmanlı bakiyesinden çıkarılması ve
2sinin bunu başaramamasından dolayı -bu da büyük Ermenistan ve
büyük Kürdistan hayalleriydi- diplomatik yollarla sürekli bir havuç-sopa
politikası gereği önümüze sürekli konulan bir şey hâlindedir.
Alman Parlamentosu böyle bir karar aldı.
Uluslararası ilişkilerde çok şey konuşulmaz, az şey
konuşulur ama çok iş yapılır. Uluslararası dilde
hamaset yoktur; palyatif, günü kurtarıcı birtakım şeyler
dikkate alınmaz; daha çok uzun vade, planlı programlı
birtakım eylemler gündeme gelir ve eyleme dönüştürülür. Şimdi,
bizler de diyoruz ki, bu anlamda reaktif olmaktan çok Yani evet, böyle
talihsiz bir karar, bağlayıcılığı da yok, rahat
olalım. suçluluk psikozuna girerek bizim yapmadığımız
bir şeyden dolayı sanki yapmışız da inkâr
ediyormuşuz gibi böyle bir suçluluk psikozuna girmeyelim. Allaha
şükür, alnımız açıktır, yüzümüz aktır o konuda
çünkü biz yüz yıllardır Ermeni kökenli kardeşlerimizle de
diğer etnik gruplara dâhil kardeşlerimizle de bu coğrafyada
dostça, kardeşçe yaşamayı başarabilmiş bir milletiz
Allaha şükür ama efendim, ne yaptık biz? Çok reaktif davrandık.
Yani her zaman olduğu gibi uluslararası önümüze çıkan herhangi
bir engel sonrasında elçilikleri çağırırız,
konsoloslukları çağırırız, talimatlar veririz,
efendim, protestolar yaparız, siyah çelenkler falan filan, birkaç gün bir
gaz alma operasyonu gibi kamuoyunun ufak bir tepkisini yumuşatır,
tekrar kaldığımız yerden devam ederiz. Batı, bunu da,
maalesef bu zaafımızı da çok iyi bilmektedir. Yani nasıl
olsa Türkler yine öfkelenir, kızar, günübirlik birtakım şeyler
yapar, ondan sonra unutur, giderler. Artık öyle olmaması gerekir
kanaatindeyim.
Bir önceki konuşmamda kısmen
bahsetmiştim. Bizim -evet, yok hükmündedir, o konuda hiçbir endişemiz
yok ama- yapmamız gerekenleri lütfen bir göz önünde bulunduralım.
Almanya özel bir coğrafya. Almanyada bizim gerçekten Almanya ikinci
vatanımız. diyen bir sürü nüfusumuz var değil mi? Almanyada
üçüncü kuşak, hatta dördüncü kuşak geliyor. 3 milyonun üzerinde bizim
vatandaşımız var. Bunların 1,5-2 milyon civarındaki
eğitim aşamasında olan gençlerimiz. Bu tasarının geçip
geçmemesi önemli değil, biz oradaki nüfusumuz üzerinde
yaratacağı travmadan endişe duyuyoruz. Bu anlamda elbette ki
yapmamız gereken şeyler var. Neler yapabiliriz? İşte, zaman
zaman geriye çağırdığımız o, bizim resmî ve
gayriresmî lobi faaliyetlerimizi yürütmekle mükellef elçiliklerimiz,
konsolosluklarımız, ataşeliklerimiz -bunun içerisine kültürü
katın, eğitimi katın, hatta dinî işlerden sorumlu ataşemiz
de dâhil- bu coğrafyada yaşayan 3 milyon insanımıza bu
tarihî gerçekleri çok iyi anlatmak zorundadırlar. Bunu yapmazsak
kuşaklar arasında çatışma oluştururuz Almanyadaki
Türkler arasında. Bunu becermek zorundayız. Bu, bizim millî
politikamızın bir parçası olmalı.
Ama Batı -sadece Almanya, Fransa,
İngiltere, fark etmeden- bu tür kararları alırken bir taraftan
amaçları kendi içerilerinde bir kamuoyu oluşturmak iken, bir
başka önemli amaçları da Türkiyedeki kamuoyunun kafasını
karıştırmak. İşte bu anlamda bizim, gerçekten, iki
yönlü bir strateji geliştirmemiz gerekir. Bir: İçerideki kamuoyunu bu
anlamda bilgilendirmek. Hamasetten uzak, tamamen bilgiye, belgeye dayalı,
tarihî gerçeklere dayalı millî bir tarihî şuur oluşturarak, yani
Tarih Kurumu başta olmak üzere, bütün araştırma merkezlerimizi
daha da aktif hâle getirerek, onlara maddi desteği esirgemeden
Bakın, zengin kaynakları olan bir ülkeyiz,
bilime verilen önemin sonuçlarını hepimiz kabul ediyoruz burada.
Sosyal bilimlerde gerçekten çok zayıfız. Bu araştırma merkezlerimizi
Bakın, İncil Aramice yazılmış ve bu coğrafyalarda
yazılmış olmasına rağmen, Aramice bilen bir bilim
adamımız yok. Efendim, bizim Ermeni masalarımız var,
Süryani, Ezidi masalarımız var, Pontus masalarımız var;
bunları geliştirelim. Bunlar plan, proje olarak düşünülen
şeylerdi ama akamete uğradı. Yani Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesinin kuruluş felsefesindeki amaçları genel bir devlet
politikası hâline getirilip gerçekten, bütün dünya dilleri, kültürleri,
değerleri, tarihleri öğrenilmeli, öğretilmeli.
Özellikle,
her zaman kadim coğrafya diyoruz ama bu kadim coğrafyada
yaşamanın gereklerini yerine getirmede biraz sıkıntı
yaşıyoruz. Bu coğrafyadan gelmiş geçmiş bütün
medeniyetlerin, bütün kültürlerin çok iyi irdelenip
araştırılıp bunun bir envanter hâline dönüştürülmesi
lazım. Bunlardan bir tanesi de Ermeni masası olmalı, Ermeni
araştırmaları merkezi olmalı. Bu anlamda, gerek
Batılı arşivlerden belge almak gerek oraya gerçekten bilimsel
yetkinliği olan arkadaşlarımızı görevlendirip, orada
araştırmalarını yapıp bunu dünya kamuoyuyla
paylaştırmak
Bir başka şey de dünyanın her
tarafında lobi faaliyetleri olurken bizim buna hareketsiz kalmamız
mümkün değil. Dediğim gibi, resmî temsilciliklerimiz başta olmak
üzere, yurt dışındaki, yurt içindeki ilgili STKları da
destekleyerek bu anlamda gerçekten kamuoyumuzu bilgilendirmek zorundayız.
Böyle yaparsak geçmişimizle herhangi bir sorunumuz olmaz. Önce biz
geçmişimizi
öğreneceğiz. Geçmişimizi bilmeden, tarihimizi bilmeden
geleceğe yön vermek afaki olur. Bu anlamda hepimize büyük sorumluluk
düşmektedir.
Nasıl yapabiliriz bunu? Efendim, sadece
politikayla değil, evet siyaset onun bir parçası ama kültürel
boyutuyla da yapabiliriz. Geçen hafta o filmden bahsettin bir romana
bağlı olarak; senaryosu birazcık -yanlı olarak-
değiştirilmiş Salkım Hanımın Taneleri diye bir
filmin vizyona girdiği günleri hatırlıyorum. Büyük bir sinemada
ben de seyrettim. Ön sıralarda öğrencilerim vardı ve film
bittikten sonra dışarı çıktığımda,
inanın, hamaset yüklü o öğrencilerimiz dışarı
çıkarken, kendi aralarında konuşurken şuna kulak misafiri
oldum: Ya, biz de bu Ermenilere az etmemişiz. Niye? Çünkü o konuda
herhangi bir bilgisi, herhangi bir yetişmişliği söz konusu değil;
bilmiyor, kulaktan dolma. Hâlbuki bizim canlı müzelerimiz var, şu
anda Doğu Anadolu başta olmak üzere Türkiye'nin birçok yerinde,
gerçekten mezalimin çok somut göstergeleri olan toplu mezarlarımız
var, bunların müze hâline dönüştürülmüş mekânları var,
yakılan, yıkılan, hâlâ daha restorasyonu bekleyen yerlerimiz
var. İşte, tarih bazen böyle görselliklerle desteklenir,
anlatılırsa kalıcı olur. O film gibi, bizim artık bir
propaganda filmine değil, tarihî gerçekler yaşanmışlık
çerçevesinde, belgelere dayalı belgesellere, büyük filmlere
ihtiyacımız var ve okullardaki ders kitaplarımıza
bunları koymamız, bunları anlatmamız gerekir. Hatta,
inanın, yurt dışındaki din görevlilerimizin dahi
Türkiye'deki, mezhepsel ayrımın nüanslarına takılıp
bir şeyler söylemekten ziyade, ülkemizi yurt dışında birinci
derecede zor bırakan bu meselelere vakit ayırması dahi
inanın büyük bir katkı sağlayacaktır diyorum.
İnşallah, bundan sonraki süreçte tekrar bir karar çıkması
aşamasında birbirimize düşüp de Efendim, nasıl protesto
ederiz? değil, Hayır, biz şu belgeyi açarız, şu
belgede şu vardır. deriz -ben bir tanesini sizinle paylaşmak
istiyorum- ve bunun psikolojik rahatlığını da
yaşarız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydın, mikrofonunuzu
açıyorum, tamamlayınız lütfen.
KAMİL AYDIN (Devamla) Teşekkür ederim.
Sözlerimi tamamlıyorum Sayın Başkan.
Efendim, 1923 Taşnak Kongresi, bir itiraf:
Türklere biz savaş açtık. Denizden denize Ermenistan hayali için
ayaklandık. Olayların sebebi biziz ama aldatıldık.
Türklerin uyguladıkları tehcir amaca uygundur. Kendi dışımızda
suçlu aramayalım. Yüzlerce yıl birlikte yaşadık, şimdi
Türklere bakacak yüzümüz kalmamıştır. Dönemin Ermenistan
Başbakanı.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Aydın.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup önerisinde başka konuşmacı yok.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Oylamaya geçmeden önce karar yeter
sayısı arayacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Toplantı yeter
sayısı
BAŞKAN Yoklama talebi var, yoklama talebini
yerine getireceğim. Önce, yoklama talebinde bulunan yeter sayıda
sayın üyenin ismen tespitini yaptıktan sonra elektronik cihazla
yoklama yapacağım.
Sayın Gök, Sayın Özcan, Sayın
Yılmaz, Sayın Yeşil, Sayın Gökdağ, Sayın
Özdiş, Sayın Öz, Sayın Uslupehlivan, Sayın Tanal,
Sayın Arslan, Sayın Hürriyet, Sayın Basmacı, Sayın
Gündoğdu, Sayın Çamak, Sayın Yıldız, Sayın
Kuyucuoğlu, Sayın Akın, Sayın Kara, Sayın
Yarkadaş, Sayın Yüceer.
Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika
süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime üç dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU
(İzmir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
- Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin oylamasından önce istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter
sayısı bulunamadığından, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 14 Haziran 2016 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 15.26