TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
11inci
Birleşim
8
Aralık 2015 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, 26ncı Dönemin
ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ahmet Aydının, 17-25 Aralık süreciyle ilgili gizlilik
kararı bulunduğundan fezlekelerin ve eklerinin incelemeye
açılmadığına ve cumhuriyet savcılıklarınca
yürütülen soruşturma sonuçlandıktan sonra Meclis soruşturmasına
konu dosyaların milletvekillerinin incelemesine
açıldığına ilişkin
konuşması
IV.- ANT İÇME
1.- Mardin Milletvekili Gülser Yıldırımın ant içmesi
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycının, Hazreti
Mevlânanın Hakka vuslatının 742nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Bursa Milletvekili Bennur Karaburunun, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Başkan Vekili Ahmet Aydına
görevinde başarılar dilediğine ve İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre verilen sözlerde başkan vekilleri arasında
uygulama birliği sağlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Başkan Vekili Ahmet
Aydına görevinde başarılar dilediğine, bütün başkan
vekillerinin İç Tüzük çerçevesinde ortak bir anlayışla Meclisi
yönetmesi gerektiğine, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin bazı
yerleşim yerlerinde uygulanan sokağa çıkma
yasaklarının yaşamı felç ettiğine ve AKP Hükûmetinin
devreye koyduğu darbe ve savaş konseptini
kınadığına ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Başkan Vekili Ahmet Aydına
görevinde başarılar dilediğine, bütün başkan vekillerinin
İç Tüzük çerçevesinde ortak bir anlayışla Meclisi yönetmesi
gerektiğine, Diyarbakırda tarihî mirasımıza yapılan
saldırılar ile Rus donanmasına ait bir geminin İstanbul
Boğazından geçişi sırasında Montrö
Anlaşmasının ruhuna aykırı girişimini
kınadığına ve NATO Genel Sekreteri Stoltenbergin Suriyeye
asker gönderilmesiyle ilgili bazı ifadelerini kabul edilemez
bulduğuna ilişkin açıklaması
4.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Başkan Vekili Ahmet Aydına
görevinde başarılar dilediğine, 3 Aralık Dünya
Engelliler Gününe, devletin kendi sistemine yönelik tehditleri ortadan
kaldırma hakkına sahip olduğuna ve terör örgütleri
tarafından tarihî değerlerimize yapılan saldırıları
kınadığına ilişkin açıklaması
5.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, 3 Aralık Dünya
Engelliler Gününe ve öğrencilerin seçmeli dersleri kendi tercihleri
doğrultusunda seçmelerinin sağlanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul Sultanbeylide
engelli vatandaşların yaşadıkları sorunlara ve engelli
kadrolarında engelli olmayanlar
çalıştırıldığından haklarının
ihlal edildiğine ilişkin açıklaması
7.-
İzmir Milletvekili Musa Çamın, Türkiyede ifade ve basın
özgürlüğünün tamamen yok edilmek istendiğine ve tutsak gazeteci ve
yazarlara sevgilerini gönderdiğine ilişkin açıklaması
8.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, kadın
sığınmaevlerinden engelli kadınların da
yararlanabilmesi için fiziksel düzenlemelerin yapılması
gerektiğine ve Gemlik Belediyesinin bazı taşınmazları
satışa çıkarmasının mülkiyet hakkına
saygısızlık olduğuna ilişkin açıklaması
9.-
Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, 3 Aralık Dünya Engelliler
Gününe, kadın ceza infaz kurumlarında anneleriyle birlikte kalan
çocukların durumuna ve Bodrum Gerişte yapılmak istenen RESe
ilişkin açıklaması
10.-
Bursa Milletvekili Ceyhun İrgilin, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü
ile 10 Aralık İnsan Hakları Gününe ve Bursa hızlı
tren yolunun ne zaman biteceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
11.-
Bursa Milletvekili Orhan Sarıbalın, gazetecilerin
tutuklanmaması için Meclisin hızlı bir şekilde gerekli
düzenlemeleri yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
12.-
Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurtun, Cumhurbaşkanının,
Rusyayla yaşanan uçak kriziyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi ve Genel
Başkanına yönelik ithamlarını haksız bulduğuna
ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlunun, 3 Aralık Dünya
Engelliler Günü ile 10 Aralık İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması
14.-
Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcının, Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
15.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 17-25 Aralık süreciyle ilgili cumhuriyet
savcılılıklarının gönderdiği fezlekelerin ve
eklerinin milletvekillerinin tetkikine açılmamasının
yanlış bir uygulama olduğuna ve bu konuyla ilgili Meclis
soruşturması önergelerinin tekrar gündeme getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
16.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 17-25 Aralık süreciyle
ilgili cumhuriyet savcılılıklarının gönderdiği
fezlekelerin ve eklerinin milletvekillerinin tetkikine
açılmamasının yanlış bir uygulama olduğuna ve bu
konuyla ilgili Meclis soruşturması önergelerinin tekrar gündeme
getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, 17-25 Aralık süreciyle
ilgili cumhuriyet savcılılıklarının gönderdiği
fezlekelerin ve eklerinin milletvekillerinin tetkikine
açılmamasının yanlış bir uygulama olduğuna ve bu
konuyla ilgili Meclis soruşturması önergelerinin tekrar gündeme
getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
18.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, 17-25 Aralık süreciyle ilgili
gizlilik kararı bulunduğuna, cumhuriyet
savcılıklarınca yürütülen soruşturma sonuçlandıktan
sonra belge ve bilgilere ulaşamama gibi bir durumun söz konusu
olmadığına ve bu konuda Anayasa ile hukuka uygun işlem
yapıldığına ilişkin açıklaması
19.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, ihtisas komisyonlarında başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerinde muhalefet partilerinden
milletvekillerine görev verilmemesini Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına şikâyet ettiğine ilişkin
açıklaması
20.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Açıklamalar
1.- Başkanlığın, 30/11/2015 tarihli 7nci Birleşimde
yapılan güven oylamasının açık oylama sonucunda sehven 194
olarak ifade edilen ret oylarının sayısının kâtip
üyelerce 204 olarak tashih edildiğine ve siyasi parti gruplarına konu
hakkında bilgi verildiğine ilişkin açıklaması
B)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Kültür ve
Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay hakkında Kültür ve Turizm
Bakanlığı Teftiş Kurulu
Başkanlığının raporu ve anılan
Bakanlığın takdim yazısı ile Millî Eğitim
Bakanı Nabi Avcı hakkında Çorlu Cumhuriyet
Başsavcılığının 3 ayrı yazısı ve
eklerinin, Anayasanın Meclis soruşturmasını düzenleyen
100üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere
Başkanlığa intikal ettiğine; Anayasanın 100üncü
maddesine göre Meclis soruşturması açılmasının Türkiye
Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda 1inin (55
üye) vereceği önergeyle istenebileceğine; böyle bir önerge olmadan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının mezkûr yazılar ve
ekleriyle ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin bir
işlemi resen yürütmesi mümkün bulunmamakla birlikte teamül
doğrultusunda söz konusu evrakların milletvekillerinin tetkik ve
takdirlerine açıldığına ilişkin tezkeresi (3/361)
2.-
Anayasa Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/362)
3.-
Adalet Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/363)
4.-
Millî Savunma Komisyonu Geçici Başkanlığının,
komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/364)
5.-
İçişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının,
komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/365)
6.-
Dışişleri Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/366)
7.-
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/367)
8.-
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Geçici Başkanlığının, komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/368)
9.-
Çevre Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/369)
10.-
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Geçici Başkanlığının, komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/370)
11.-
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/371)
12.-
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/372))
13.-
Dilekçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/373)
14.-
Plan ve Bütçe Komisyonu Geçici Başkanlığının,
komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/374)
15.-
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/375)
16.-
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/376)
17.-
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/377)
18.-
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/378)
19.-
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/379)
20.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Van
Milletvekili Burhan Kayatürk, Osmaniye Milletvekili Suat Önal, Konya
Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Sinop Milletvekili Barış
Karadenizin, 7-12 Aralık 2015 tarihleri arasında Kamboçyanın
başkenti Punon Pende düzenlenecek olan Asya Parlamenter Asamblesi 8inci
Genel Kurul Toplantısına katılmalarına ilişkin
tezkeresi (3/358)
21.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Düzce
Milletvekili Faruk Özlünün, Avrupa Birliği Konseyi Lüksemburg Dönem
Başkanlığınca 10-11 Aralık 2015 tarihlerinde
Lüksemburgda düzenlenecek olan Kalkınma İşbirliği
Komiteleri Başkanları Toplantısına katılmasına
ilişkin tezkeresi (3/359)
22.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman
başkanlığındaki bir heyetin, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Cumhuriyet Senatosu Başkanı Sibel Siber ve Azerbaycan
Millî Meclisi Başkanı Oktay Asadovun vaki davetlerine icabet etmek
üzere 9 Aralık 2015 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine
ve 15-16 Aralık 2015 tarihleri arasında Azerbaycana resmî birer
ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/360)
C) Önergeler
1.- Başkanlığın, İzmir Milletvekili Mustafa Ali
Balbay (4/1) ile Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin (4/3), Millî Savunma
Komisyonundan; İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürkün (4/2), Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonundan istifa ettiklerine ilişkin
önergesi
D)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Antalya Milletvekili Hüseyin Samani ve 23 milletvekilinin,
seracılığın gelişmesi ve yaygınlaşması
için yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1)
2.-
Ardahan Milletvekili Orhan Atalay ve 25 milletvekilinin, ailelerin
dağılmasına ve çocukların mağdur olmasına neden
olan boşanma olaylarının ve sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2)
3.-
Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 21 milletvekilinin, kayısı
üretiminde ve pazarlanmasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3)
VIII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Meclis Başkanlığının, Meclis soruşturmasına
konu olabilecek dosyaların milletvekillerinin tetkikine açılması
konusundaki uygulamalarının Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili İdris
Baluken tarafından, AKP Hükûmetinin politikalarıyla birlikte
çeşitli valilikler tarafından hukuka aykırı bir biçimde
ilan edilen sokağa çıkma yasakları boyunca yapılan
operasyonlarda öldürülen sivillerin araştırılması
amacıyla 8/11/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 8 Aralık 2015
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Burdur Milletvekili Reşat Petekin, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Burdur Milletvekili
Reşat Petekin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
8 Aralık 2015 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet
AYDIN
KÂTİP ÜYELER : İshak GAZEL (Kütahya), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11inci Birleşimini açıyorum.
(HDP
sıralarından pankart gösterilmesi)
BAŞKAN - Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür
ediyorum.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, 26ncı Dönemin ülkemiz ve milletimiz için
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı Yasama Döneminin ülkemize,
milletimize ve demokrasimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak millete hizmet yolunda bir araya geldiğimiz bu
yasama döneminde hoşgörünün temel alınacağı, her türlü
fikrin Meclisimizin mehabetine uygun bir adap ve üslup içerisinde
tartışılacağı; nezaket, zarafet ve uzlaşı
kültürünün en güzel örneklerinin yaşanacağı bir
çalışma süreci diliyorum.
Bu bağlamda,
millî iradenin daha da güçleneceği, yeni anayasa başta olmak üzere, milletimizin
beklentilerini karşılayacak, huzurunu ve refahını
artıracak reformların yapılacağı, cumhuriyetimizin tam
anlamıyla demokrasiyle taçlanacağı bir dönem geçirmemiz
temennisiyle iktidar, muhalefet, tüm gruplara ve siz değerli tüm
milletvekillerimize şimdiden başarılar diliyorum.
Ayrıca, Başkanlık
Divanına vereceğiniz her türlü destek ve katkı için de hassaten
teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle, millî iradenin
tecelligâhı olan yüce Meclisimizin kurulduğu günden bugüne kadar bu
çatı altında hizmet vermiş, başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere tüm Başkanlarımızı ve
parlamenterlerimizi, şehit ve gazilerimizi minnetle anıyor, yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- ANT İÇME
1.- Mardin Milletvekili Gülser
Yıldırımın ant içmesi
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, Anayasamıza göre milletvekillerinin göreve
başlamadan önce ant içmeleri gerekmektedir.
Şimdi, geçen birleşimlerde
ant içmemiş olan Mardin Milletvekili Sayın Gülser
Yıldırımı ant içmek için kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Yıldırım.
GÜLSER YILDIRIM (Mardin) Yemin
etmeden önce şurada vurgulamak istediğim bir konu var: Biliyorsunuz,
yemin gününde benim burada olmayışımın bir sebebi
vardı.
BAŞKAN Sayın
Yıldırım, sadece yemin için davet ettim, yemininizi
yaptıktan sonra, daha sonraki safhada açıklamalarınızı
yapabilirsiniz.
GÜLSER YILDIRIM (Devamla) Mardinde
maalesef sivillerin de katledildiği, her gün -ilçelerin
etrafının- sokağa çıkma yasağının ilan
edildiği günleri aşarak geldik. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Yıldırım, henüz yemin etmemiş bulunuyorsunuz.
GÜLSER YILDIRIM (Devamla) Bu
tamamıyla insanlık ve hukuk dışı bir olay ve bunu
kınıyorum.
BAŞKAN Yemin etmeyen
milletvekili yasama faaliyetlerine katılamıyor biliyorsunuz.
Dolayısıyla, bu açıklamanız kabul edilmiyor. Yemine
geçiyorsunuz.
Buyurun.
GÜLSER YILDIRIM (Devamla) Şimdi
de yemine geçiyorum.
(Mardin Milletvekili Gülser
Yıldırım ant içti)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim, konuşma
süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap
verebilir, süresi de yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Hazreti Mevlânanın Hakka vuslatının
742nci yıl dönümü hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Sayın
Mustafa Kalaycıya aittir.
Buyurun Sayın
Kalaycı, süreniz beş dakikadır. (MHP sıralarından
alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Hazreti Mevlânanın Hakka vuslatının
742nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazreti
Mevlânanın Hakka vuslatının 742nci yıl dönümü üzerine
söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Başkanı da yeni görevinden dolayı tebrik ediyorum,
başarılar diliyorum.
Hazreti
Mevlânanın 742nci Vuslat Yıldönümü Anma Törenleri içinde
bulunduğumuz 7-17 Aralık tarihleri arasında Konyada
gerçekleştirilmektedir. Mevlânanın evi Konyaya herkesi bekliyoruz.
İnsan
yaratılmışların en şereflisidir. düsturuyla her
dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan Hazreti Mevlâna
sevginin, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün
sembolüdür. Hazreti Mevlâna Anadolunun kutlu bağrından
insanlığa kollarını uzatan, evrensel mesajlarını
ulaştıran devasa hidayet ve hikmet çınarıdır.
Mevlânada bütün insanlığı kucaklayan bir
insan sevgisi vardır. Dünyayı hayranlığa düşüren bu
sevgi İslamiyetin öngördüğü insan sevgisinin ta kendisidir. Bir
felsefi akım olan hümanizmde yüceltilen insan sevgisiyle Mevlânada
yüceltilen insan sevgisi aynı değildir. Mevlânadaki insan sevgisi
Yaratılanı severiz Yaradandan ötürü.
anlayışının bir ifadesidir. Mevlâna bu konudaki
anlayışını şu sözleriyle açıkça ifade etmektedir:
Ben bu canı bu tende taşıdığım sürece
Kuranın bendesiyim, Kur'anın kölesiyim. Ben Hazreti Muhammedin
ayağının tozuyum. Benden bundan gayrısını nakleden olursa ondan da, o
söylenen sözlerden de bizarım, şikâyetçiyim.
Hazreti
Mevlâna hem büyük bir mutasavvıf ve mütefekkir hem de âlim ve gönül
eridir. Mevlâna bir sevgi ve hoşgörü elçisidir. Mevlâna aşktır,
Mevlâna engin bir okyanustur. Şayet Konya bir âşıklar tekkesi
olmuşsa, sevgi ve muhabbet çeşmesi hâline gelmişse bunun
gerisindeki asalet en başta Mevlâna Celâlettin Rumidir. Şemsi
Tebriziden Sadrettin Koneviye, Muhyittin İbni Arabiden Sultan Velede
kadar nice büyüklerimiz, nice ilim ve irfan ehlimiz vatan
topraklarını sevgiyle sulamış, bağlılıkla
yoğurmuş ve milletimize nurlu bir istikamet çizmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Mevlâna bütün insanları aynı aşkla
sevmiştir, hiçbir insanı insan sevgisinin dışında
bırakmamıştır, kötüyü, kötülüğü yermiştir ama
hiçbir insanı insanlığın dışına
itmemiş, kimse için yargılayıcı olmamış, hatta
kucak açmıştır. Onun çağrısı kavuşmaya ve
kucaklaşmayadır. Onun daveti aşkla buluşmaya ve imanla
hâlden hâle girmeyedir. Ona öyle bir âşık gerektir ki kalktı
mı her yandan ateşli kıyametler koparsın, cehennem gibi bir
gönül gerektir ki ona cehennemi unuttursun, yüzlerce denizi yakıp
kurutsun, bir dalgadan bir deniz meydana getirsin, gökleri eline alsın,
sıksın, bir mendil gibi buruştursun, zevalsiz
ışığı bir kandil gibi gök kubbeye asakoysun.
İnsanda bu cesaret olmadıkça neye yarar? Gönlünü
yıkamamış âdem istediği kadar yüzünü yıkasın,
abdest alsın, namaz kılsın boştur. Onun deyimiyle insan,
Hırsla bir süpürge olduktan sonra elbette daima hep toz içindedir.
Hazreti
Mevlâna surete, şekle ve görünüşe bağlanmamayı bize vasiyet
olarak bırakmıştır. Benlikten kurtulmaya, kendini bulmaya,
dışa değil öze bakmaya davet etmiştir. Suretten
sıyrılarak manaya varılacağını, böylece
Hakkın bulunacağını müjdelemiştir. Bu büyük gönül ve
ilim kutbumuz şekle ve benliğe kapılanların
şeytanın izinden gidenler olduğunu ikazen ve önemle
bildirmiştir.
Hazreti
Mevlânanın yolu aşk ve edep yoludur. Hak yolunda olduğunu
söyleyip bu yolun gerektirdiği edebi yerine getirmeyen, benliklerinde
kalan kişilere söylediği şu sözlerle Hak yolunun tamamen edepten
ibaret olduğunu belirtir: Efendi, bilmiş ol ki edep, insanın
bedenindeki ruhtur.
Efendi,
edep, Hak erinin göz ve gönlünün nurudur. Eğer şeytanın
başını ezmek dilersen, aç ve gör, şeytanın katili
edeptir. İnsanoğlunda edep bulunmazsa o insan değildir.
İnsan ile hayvan arasındaki fark edeptir.Gözünü aç da bak cümle
Kelamullaha Kur'anın bütün ayetlerinin manası edepten ibarettir.
Allah ile bakıp Allah ile gören Hazreti Mevlânada sevgi,
bağlanış, hürmet, terbiye ve irşat gıpta edilecek
seviyededir.
Bu
duygularla Hakka vuslatının 742nci seneidevriyesinde Hazreti
Mevlânayı rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kalaycı.
Gündem
dışı ikinci söz, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Erkan Aydına aittir.
Buyurun
Sayın Aydın. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
ERKAN
AYDIN (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Geçtiğimiz hafta çeşitli
etkinliklerle değerlendirilen 3 Aralık Engelliler Günü
dolayısıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Hepimizin günün birinde engelli olabileceğimizin bilinciyle sizlere
sesleniyorum.
Toplumsal
duyarlılığın bir göstergesi olan, toplumsal hassasiyetin
vazgeçilmez yanını oluşturan engelli sorunları Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında da değerlendirilmesi
gereken, ivedilikle çözüm bekleyen ana konulardan biridir çünkü
çağdaş ve gelişmiş ülkelerin düzeyi dezavantajlı
gruplara verdiği değerle, onların sorunlarına bulduğu
kalıcı çözümlerle ölçülür. En temel hak yaşam
hakkıdır. Engellilerin engelsiz yaşamaları da en temel hak
ve hürriyetlerdendir.
Son
yıllarda gerek bakanlık düzeyinde gerek yerel yönetimler düzeyinde bu
konuda birçok projenin hazırlanarak uygulanması elbette
sevindiricidir. Ben buradan engelli sorunlarına kulak veren, hangi
partiden olursa olsun, tüm yetkililere teşekkür ediyorum. Ancak engelli
örgütlerinin açıklamalarına bakılırsa bu
çalışmalar günümüz için yeterli değildir, çözüm bulunması
gereken ağır sorunlar hâlâ önümüzde bulunmaktadır.
Anayasamızın ilgili maddesi; dini, dili, ırkı, cinsiyeti
ne olursa olsun her türlü eğitim, sağlık, barınma ve can
güvenliği devlet tarafından karşılanır. Bunları
kendi imkânlarıyla sağlayamayan vatandaşlar devlet
tarafından alınacak tedbirlerle sağlanır, der.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi, Avrupa
Engelli Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerin
altına imza atan Türkiyede çalışmalar sürse de uygulama
kısmında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.
Engellilerin
sorunlarının başında hiç kuşkusuz geçim
sıkıntısı ve işsizlik gelmekte; bir dönem evde
bakım parası bağlandıysa da sistem şu anda
sağlıklı bir şekilde işlemiyor. Bir engellinin
kendisine maaş bağlatması, deyim yerindeyse deveye hendek
atlatmaktan daha zor. Yapılması gereken, engel oranı yüzde 40 ve
üzeri her engelli bireyin aile içinde herhangi bir gelir cetveline tabi olmadan
maaşını almasıdır. Dışarı
çıkabiliyor ve sosyal hayata katılabiliyorsa giderlerini bir
şekilde karşılamalı ama bunu ailesine boyun bükmeden
yapmalıdır.
Değerli milletvekilleri, her kesimin olduğu
gibi engellilerin de en büyük sıkıntısı istihdam,
işsizlik tüm toplumun içinde kanayan yaradır. Engelliler
işsizlikten en mağdur olan kesimlerin başında geliyor.
Rakamlara göre Türkiye genelinde engelli istihdam etmesi gereken her 100 kamu
kurumundan 72si bu kontenjanı doldurmamaktadır. Kurumların
sadece yüzde 28i kontenjanı doldurmuş olup yüzde 16sı da
kontenjan fazlası engelli istihdam etmektedir. Mevcut durumda kontenjan
gereği istihdam edilmesi gereken engelli sayısı 61.386 iken bu
kadronun 37.031i dolu, 24.355i ise açıktır. Kamu kurumları bile
sorumluluklarını yerine getirmezken özel sektördeki sorunun
ağırlığını siz düşünün.
Diğer yandan,
engellilerin yaşadıkları en önemli sorunlardan biri de
kurumların istedikleri raporlardır. Tespitlere göre, her kurum
farklı uygulama yapmakta, ağır rapor şartları talep
etmektedir. Sağlık kurulu raporları üzerinde birçok
değişiklik yapılsa da ortaya konan sistemler henüz
işlememektedir. Bir engellinin yıllar önce aldığı
rapor son dönemde kriter dışında kalmakta, ciddi
mağduriyetlere yol açmaktadır. Yıllardır engelli
yakınlarının Ben ölürsem çocuğum ne olacak?
kaygısı hâlen devam etmektedir. Ne denli önlem alırsak
alalım bu kaygıyı gideremediğimiz açık bir gerçektir.
Birçok bakım merkezinin de denetimi düzenli
yapılmadığı için durumu içler acısıdır. Bakım
merkezleri, rehabilitasyon merkezleri mercek altına alınmalı,
velilerle mutlaka temasa geçilerek aldıkları hizmetin kalitesi ve
verimliliğini mutlaka takip etmelidir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Anayasamıza göre, eğitim, sağlık,
barınma gibi temel ihtiyaçlardan tüm vatandaşlar eşit
şekilde faydalanır. Bu, Türkiye Cumhuriyetinin esaslarından
biridir.
Anayasamızda
göz önüne alınan gruplardan biri de engellilerdir. Ancak, günümüzde
çeşitli engel gruplarından oluşan bireyler hâlâ bu
haklarını kullanamıyorsa ve yıllardır
kaldırımlar, merdivenler konuşuluyorsa demek ki burada yolunda
gitmeyen bir şeyler var demektir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Özür
diliyorum süreyi uzatmadan bir selamlama
ERKAN AYDIN
(Devamla) Başkanım, hemen topluyorum.
25inci Dönemde
soru önergesi vererek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından
görüş istedik, Bakanlık sağ olsun, cevap da verdiler -genelde
cevap da gelmiyordu- verdiği yanıtta yasanın açık ve net
olduğunu vurgulayarak, her kurumun yasalara uyması gerektiği
yönünde görüş bildirdi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi anonim
şirketi olan BURULAŞIN uygulamasının, denetiminin
valilikte olduğunu bildirdi; bu konuda da takipçisi olacağımızı
söylüyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, sosyal devlet anlayışımız gereği,
başta engelliler olmak üzere, tüm dezavantajlı grupların
yanında olduğumuzu buradan vurgulamak isterim. Sorunları Meclis
çatısı altında değerlendireceğimizi, çözüm
yolları için her türlü girişimde bulunacağımızı
tüm halkımıza duyurmak isterim. Engelli olarak bireysel ve sportif
başarılara imza atan ve bizlere büyük onur yaşatan
engellilerimizi de Meclis kürsüsünden kutluyor, beyindeki engellerin
kalktığı bir dünya diliyorum.
Yüce Meclisimize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Erkan
Bey, çok teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz, yine 3 Aralık Dünya Engelliler Günü
hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Bennur Karaburuna aittir.
Buyurun Sayın
Karaburun. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
3.- Bursa Milletvekili
Bennur Karaburunun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
BENNUR KARABURUN
(Bursa) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Millet iradesinin
en müşahhas ifadesi olan bu yüce çatı altında engelli
vatandaşlarımızı temsilen söz almaktan büyük onur ve
mutluluk duyduğumu söylemek isterim.
Engelli
milletvekili olmam hasebiyle sadece engelli kitlesini temsil ediyor
değilim. Engelli dost ve kardeşlerimizin oylarıyla olduğu
kadar engelli olmayan vatandaşlarımızın da oylarıyla
vekillik görevine seçilmiş olduğumuz hepimizin malumu. Bu, benim için
olduğu kadar bütün milletvekillerimiz için de hiç kuşkusuz böyledir.
Buna binaen bu çatı altında bütün vatandaşlarımızın
hak ve hukuku için yapılacak her çalışmayla ilgili olarak
sorumluluklarımız ve görüşlerimiz söz konusu olacaktır.
Başta kendi bölgem olmak üzere bütün vatandaşlarımız
adına söz sahibi olacağız. Bu çerçevede kendimi bir engelli ve
hatta bir kadın olmaktan önce bir insan yerine koyuyorum. İnsan
olmam, insanca yaşamam benim açımdan her şeyden daha önemli diye
düşünüyorum. Allahutaala bizi eşrefi mahlukat olarak
yaratmış ve inanıyorum ki, aramızdaki birtakım
farklılıklar böylece teferruattan ibaret hâline gelmiştir. Bu
itibarla, insanı eşrefi mahlukat olarak vasıflandıran
dinimizin bizi her insanın hak ve hukukuna sahip çıkma göreviyle
yükümlü kıldığına inanıyorum. Neticede halkımızın
sorunları da bu Meclis çatısı altına
taşınabildiği nispette siyasetimiz sağlıklı bir
yapıya kavuşacak ve çözüm mekanizması etkisiyle de
işleyecektir.
Bu anlamda, 9
milyonu aşkın engelli camiasının sorunları üzerine
çalışmak ve çözüm aramak konusunda yüce Meclisimizin gereken
hassasiyeti göstereceğine bütün kalbimle inanıyorum. Hiçbir
ayrım gözetmeksizin sağlık ve eğitim gibi en tabii
haklardan eksiksiz şekilde yararlanması için
çalıştığımız engelli
vatandaşlarımızın toplumun içinde aktif rol oynayarak gerek
siyaset gerek sanat gerekse birçok istihdam alanında milletimizi
başarıyla temsil etmeleri bizlerin gurur vesilesidir. Bu anlamda,
gerek bir milletvekili gerekse engelli biri olarak yapmamız gereken en
önemli şeylerden birinin empati yapmak olduğuna inanıyorum.
Bilindiği üzere, kalıcı çözümlere ancak empati yapmak suretiyle
ulaşabiliriz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, AK PARTİ, temsil mekanizmasının
güçlendirilmesine yönelik çalışmalara başından beri önem
veren bir partidir. İktidardaki devamlılığı, temsil
noktasındaki bu dirayetin ve anlayışın bir sonucu olarak da
değerlendirilebilir. Engelli milletvekillerini her dönem Meclise sokarak
da bu özelliğini sürekli tezahür ettirmiştir. AK PARTİ,
engelliler konusundaki hassasiyetinin temsil meselesinden ibaret
kalmadığını yaptığı icraatlarla ve
sağladığı kazanımlarla da ortaya koymuş bir
partidir. Bu anlamda engelli vatandaşlarımıza pozitif
ayrımcılık uygulayarak onları topluma kazandıran ve
sorumluluk sahibi bireyler olarak ülkemize katkı
sağlamalarını gözeten pek çok düzenleme ve proje hayata
geçirmiştir. Bu çerçevede, engelsiz bir dünya için mücadele etmeyi kendimize
bir vazife telakki ediyoruz.
AK PARTİ
olarak on üç yıllık iktidar boyunca büyük işlere, önemli
reformlara imza attık. Birleşmiş Milletler Sözleşmesine
2007 yılında çekincesiz imza vererek engelliler hukukunun
güçlendirilmesini sağladık. İstihdam, maaşların
iyileştirilmesi, eğitim hakkı, kamu hizmetlerinden yararlanma,
erişilebilirlik ve sosyal hayata katılımla ilgili birçok ilke
gerçekleştirildi. Engelli istihdamındaki kontenjan oranı kamuda
yüzde 4, özel sektörde yüzde 3e çıkarıldı. 2010
yılında engellilere pozitif ayrımcılık anayasal
güvence altına alındı. 2012 yılında dünyada bir ilke
imza atarak Kamu Personeli Seçme ve Yerleştirme Sınavı
engelliler için ayrı bir sınav uygulaması hâline
dönüştürüldü. Bu uygulamaya bağlı olarak 2002 yılında
5.777 engelli memur sayısı bugün 41 bini aşmış
bulunuyor. 7 katı bulan bu artış engelli istihdamı
açısından tarihî bir kazanımdır.
2007
yılında başlattığımız evde bakım
aylığı uygulamasıyla ağır engelli
vatandaşların hayatı kolaylaştırıldı. Hâlen
467 binin üzerinde vatandaşımıza evde bakım desteği
sağlanıyor. Bakım merkezlerimizde 2002 yılında 30
engelliye 1 bakım elemanı düşerken şimdi bu oran, 6ya 1
olmuştur. Biz diyoruz ki: Kimse boynu bükük kalmamalı, hiç kimse umutsuzluk,
eziklik içinde yaşamaya mahkûm olmamalı. Bu sebeple insanlara engelli
kimliğiyle değil, kişiliği, çabaları ve ürettikleriyle
bakılmasından yanayız. Toplumun böyle bir olgunluk düzeyine
ulaşmasını istiyoruz. Yanlış ön yargı ve
bakış açısından kurtulmayı ümit ediyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Karaburun, süre bitti ama bugüne mahsus olarak ve engellilere dönük
olduğu için gündem dışılara birer dakika ilave veriyorum,
size de bir dakika ilave ediyorum.
Buyurun efendim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - İki dakika ver Sayın Başkanım.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) - Yani cebinden zarar mı edeceksin Başkan, beş
dakika versen ne olur?
BENNUR KARABURUN
(Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.
Bizim
medeniyetimiz, kültürümüz, geleneklerimiz de bunu gerektirmektedir.
Hülasa, dünya tüm
varlıkların geçici yaşam alanıdır. Engelli engelsiz
herkesin özlemini çektiği ve uğruna mücadele ettiği yegâne amaç
mutluluktur. Mutluluğun da çözüm formülü herkesin sahip olduklarından
yararlanma çabasını göstermesi ve elde edebilirliklerinden tat
almasıdır.
Bu duygularla
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına bütün engelli
vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin Dünya Engelliler
Gününü kutluyor, herkese sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Saygılarımla.
Allaha emanet
olunuz.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karaburun.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ahmet Aydının, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Tüm
engelli vatandaşlarımızın bu anlamlı gününü Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı olarak bizler de tebrik
ediyoruz. Geleceğine, çevresine ve memleketine umutla bakan öz güvene
sahip bireyler olarak gelecek günlerin başarı, mutluluk ve sağlık
getirmesini temenni ediyoruz.
Gündem
dışı konuşmalar sona ermiştir.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bazı milletvekillerinin sisteme girmiş
olduğunu buradan görüyorum. İç Tüzükün 59uncu maddesinde,
birleşimi yöneten başkan vekilinin en fazla 3 milletvekiline beş
dakikayı geçmemek üzere söz verilebileceği düzenlenmektedir. Gündem
dışı konuşmalardan sonra İç Tüzükün 60ıncı
maddesine göre kısa söz verilmesi gündem dışı konuşma
şekline dönüşmektedir. Bu nedenle, gündem dışı
konuşmalardan sonra kısa söz taleplerini
karşılamayacağımı belirtmek istiyorum.
MUSA ÇAM
(İzmir) Neden? Neden vermiyorsun?
BAŞKAN
Sisteme giriş yapmış olan milletvekillerine söz
vermeyeceğim.
MUSA ÇAM
(İzmir) Neden vermiyorsun? Niye keyfî davranıyorsun?
BAŞKAN
Keyfî davranmıyorum, İç Tüzüke bakabilirsin. Sayın Çam, İç
Tüzüke bak.
MUSA ÇAM
(İzmir) Birer dakika verseniz ne olur!
BAŞKAN
Ancak daha önceki Meclis uygulamalarına dayanarak siyasi parti grup
başkan vekillerinin söz talepleri olursa bunu yerine getireceğim.
Teşekkür
ediyorum.
MUSA ÇAM
(İzmir) Birer dakika söz hakkımızı ver, keyfî kullanma.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, bizim de söz talebimiz
vardı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biz de istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Grup
Başkan Vekillerimizden Sayın Altay
İki dakika
arkadaşlar
Buyurun Sayın
Altay.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Başkan Vekili Ahmet Aydına görevinde
başarılar dilediğine ve İç Tüzükün 60ıncı
maddesine göre verilen sözlerde başkan vekilleri arasında uygulama
birliği sağlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bize de mi Başkan?
BAŞKAN Yok,
size yok.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İki dakikayla sınırladınız da
BAŞKAN
İki iki artar bu.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Hayırlı
uğurlu olsun, görevinizi tebrik ediyorum. Görevinizi ifa ederken Anayasa,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin oturmuş teamülleri çerçevesinde
çalışacağınıza olan inancımı korumak
istiyorum. Bu duygularla tekrar hayırlı olsun diyorum.
Sayın
Başkan, Meclisimizin karşılaştığı en önemli
sorunlardan birisi oturumu yöneten sayın Meclis başkan vekillerinin
oturum yönetme tutumlarıyla, tarzlarıyla ilgili
farklılıklar ve çelişkilerdir. Bu da, çok doğal olarak,
başta muhalefet partisine mensup milletvekilleri olmak üzere, Genel
Kurulda çeşitli ahenk ve uyum bozukluklarına yol açıyor.
Şimdi, biraz
önce yeni seçilmiş bir Meclis Başkan Vekili olarak, 60ıncı
maddeye göre söz vermeyeceğinizi belirttiniz. Bu İç Tüzük size bu
konuda bir takdir yetkisi tanımış, buna ben bir şey demem
ama grup başkan vekilliğinden gelen tecrübeli bir milletvekili olarak
çok iyi bilirsiniz ve bildiğinizi zannederim ki, bu, 60a göre verilen -10
kişi, 15 kişi, 6 kişi, bunu bilmem, takdiri size ait- sözlerin,
bir, Meclisin tansiyonunun düşmesine, dengelenmesine büyük yararı
var; ikincisi, bu sözlerin verilmemesinden kaynaklı gereksiz usul
tartışmaları, şu, bu derken Türkiye Büyük Millet Meclisi
daha çok zaman israf etmektedir. Öte yandan -geçmişte de bilindiği ve
görüldüğü gibi- kimi başkan vekilleri bu uygulamayı bir ritüel
hâline getirirken, kimi başkan vekillerinin bu uygulamaya asla müsaade
etmemesi, Türkiye Büyük Millet Meclisine dışarıdan
bakıldığı vakit, hoş bir manzara olarak görülemez.
Sizden, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak talebimiz ve ricamız, İç
Tüzükün sizin takdirinize bıraktığı bu konuyu
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Açalım arkadaşlar.
ENGİN ALTAY
(Devamla)
Meclis Başkanlık Divanı toplantısında bir
şekillendirmek, bu konuda bir ortak uygulama birliği
sağlamaktır. Sayın Meclis Başkanına hayırlı
olsun ziyaretimizde altını özenle çizerek belirttiğimiz bir
husustur bu. Başkan vekillerinin oturum yönetme tarzlarında bir
uyuma, bir birliğe ihtiyaç vardır.
Öte yandan, bazen
-geçmişte olan örnekleri biliriz- sizin gibi 60a göre söz vermeyen
başkan vekillerinin de özel hâllerde, günlerde ve haftalarda 60a göre söz
verdikleri çok örnek vardır. Malumunuz, Engelliler Haftası ve
İnsan Hakları Haftasını birlikte
yaşadığımız günlerdeyiz. Takdir ederseniz, uygun
bulursanız, arkadaşlarımızın çoğunluğunun
engelliler ve insan haklarıyla ilgili söz talebi olduğunu biliyorum,
takdirlerinize sunuyorum.
Şimdiden,
60ı işleteceğinize olan inancımla, tekrar görevinizde
başarılar diliyorum.
BAŞKAN Çok
teşekkür ediyorum Sayın Altay.
Tabii, bu konuda
Meclis Başkanlık Divanının da yanında aslında tüm
siyasi partilerin, belki grup başkan vekillerinin de oturup
konuşacağı, Meclisin çalışma usullerine ilişkin
birtakım kararlar alabileceği bir toplantı yapılabilir. Ama
İç Tüzüke ve Anayasaya mutlak surette sadık
kalacağımızı bilmenizi isterim. Özel, istisnai hâller
pekâlâ olabilir, o noktada da esneyecek hâller belki olabilir ama benim genel
manada tutumum budur. Onu özellikle ifade etmek istiyorum.
Buyurun Sayın
Baluken.
2.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
Başkan Vekili Ahmet Aydına görevinde başarılar
dilediğine, bütün başkan vekillerinin İç Tüzük çerçevesinde
ortak bir anlayışla Meclisi yönetmesi gerektiğine, Güneydoğu
Anadolu Bölgesinin bazı yerleşim yerlerinde uygulanan sokağa
çıkma yasaklarının yaşamı felç ettiğine ve AKP
Hükûmetinin devreye koyduğu darbe ve savaş konseptini
kınadığına ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle
şahsınıza yeni görevinizde başarılar diliyorum. Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin dile getirmiş olduğu, İç
Tüzüke uygun olarak Genel Kurulun yönetilmesiyle ilgili hususları ben de
ifade etmek istiyorum, böyle bir beklentimizin olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Değerli
Başkan, 7 Haziran seçimlerinden önce başlayan, AKP Hükûmetinin
devreye koymuş olduğu darbe ve savaş konsepti maalesef can
almaya devam ediyor. 1 Kasım seçimlerinden önce de, tek başına
iktidar olması durumunda istikrar vadeden AKP Hükûmeti maalesef hem
içeride hem dışarıda ülkemizi ve halklarımızı
büyük bir kaos ve çatışmanın içerisine, bir savaş
ortamının içerisine sürüklemeye devam ediyor. Dışarıda
bir Rus uçağının düşürülmesiyle yaşanan siyasi kriz,
yine Musula yönelik -Irak Hükûmetinin itirazlarına rağmen oraya
asker gönderilmesiyle ilgili- ortaya konan serüvenci bir dış politika
büyük bir bölgesel savaşın içerisine ülkemizi ve
halklarımızı çekme riskini bütün dünyada maalesef
gündemleştirmiştir. İçeride de bu darbe ve savaş konsepti,
sokağa çıkma yasakları uygulamalarıyla, âdeta bütün
kentlerde bir abluka ve kuşatma durumunu beraberinde getirmiştir.
Konuştuğumuz saat itibarıyla, Diyarbakırın Sur
ilçesinde 5inci defa Sokağa çıkma yasağı adı
altında tam bir hukuksuzluk örneği sergileniyor ve bu sokağa
çıkma yasağının bugün 7nci gününü yaşıyoruz.
Aynı şekilde, Mardinin Nusaybin ilçesinde de 5inci defa ilan edilen
sokağa çıkma yasağının 3üncü günü içerisinde
bulunuyoruz. Bu uygulamalarla, âdeta tüm kent merkezi abluka altına
alınıyor ve günlük yaşam tamamen felç durumuna getiriliyor.
Bugüne kadar, Surdaki ve Nusaybindeki son sokağa çıkma
yasağında da, Surda 3 sivil yurttaşımız, Nusaybinde
de 5 sivil yurttaşımız maalesef katledilmiştir,
yaşamını yitirmiştir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) - Sadece insanlara yönelik operasyonel süreçlerle
karşı karşıya değiliz. Bu sokağa çıkma
yasağının uygulandığı kent merkezlerinde
aynı zamanda tarihî ve kültürel değerlerimiz de tek tek yok
edilmekte, ifade ettiğim gibi, sadece canlıya, canlılara yönelik
değil, bütün bir toplumun değerlerine yönelik âdeta bir
saldırı geliştirilmektedir. Diyarbakırın Sur
ilçesinde UNESCOnun koruma listesinde olan Kurşunlu Camisi, Paşa
Hamamı, Ermeni Katolik Kilisesi, Giragos Kilisesi, Diyarbakır
Surları ve Hasırlı Mahallesindeki pek çok tarihî eser maalesef
bilinçli bir şekilde tahrip edilmiş, burada yapılan
bombalamalarla çıkan yangınlara itfaiye ekiplerinin müdahale etmesine
de izin verilmemiştir.
Biz, devrede olan
bu darbe ve savaş konseptini kınıyor, AKP Hükûmetini bir an önce
bu konsepti geri çekmeye, halkın taleplerini, demokratik, siyasi çözümü
esas alacak bir politikaya davet ediyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Baluken.
Sayın Vural,
buyurun efendim.
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Başkan Vekili Ahmet Aydına görevinde başarılar
dilediğine, bütün başkan vekillerinin İç Tüzük çerçevesinde
ortak bir anlayışla Meclisi yönetmesi gerektiğine,
Diyarbakırda tarihî mirasımıza yapılan
saldırılar ile Rus donanmasına ait bir geminin İstanbul
Boğazından geçişi sırasında Montrö
Anlaşmasının ruhuna aykırı girişimini
kınadığına ve NATO Genel Sekreteri Stoltenbergin Suriyeye
asker gönderilmesiyle ilgili bazı ifadelerini kabul edilemez
bulduğuna ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görevinizde
başarılar diliyorum.
Bundan sonra görev
yapacak bütün Meclis başkan vekillerinin de İç Tüzük çerçevesinde
ortak bir anlayışla Meclisi yönetmesi gerektiğini, bu konuda bir
mutabakatın oluşması gerektiğini bu vesileyle ifade etmek
istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef PKK terör örgütünün
saldırıları, şehitlerimiz, sivil kıyafetli
askerlerimize olan saldırı, polisimize olan saldırı
Maalesef bu kanlı saldırılar devam ediyor. Şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum.
Ama bunun
ötesinde, aynı zamanda Diyarbakırda tarihine ve manevi
değerlerine dönük olarak da saldırılar gerçekleşmekte.
1516-1520 yıllarında Bıyıklı Mehmed Paşa
tarafından yapılan ilk Osmanlı eseri Kurşunlu Camisinin
PKK terör örgütünün attığı patlayıcı maddelerle
yakılmış olması, gerçekten tarihe yönelik bir
saldırı olmasıyla bunun bir münferit hadise
olmadığını da görüyoruz. Tahir Elçiye yönelik
saldırı sırasında, Akkoyunlu Hükümdarı Kasım
Hanın inşa ettirdiği Dört Ayaklı Minareye yönelik olarak
yapılan saldırıyı da dikkate
aldığımızda, bu saldırıların orada bir
tarihe yönelmesini gerçekten bütün milletimizin de ibretle ve o yörede
yaşayan insanlarımızın da ibretle takip ettiğini ve bu
hususu kınadığını da biliyoruz. Bu bakımdan, hep
birlikte, bu tarihî mirasımıza yapılan bu
saldırıları kınamaya ve sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Diğer
taraftan, Boğazdan geçen Rus donanmasına ait bir gemiden omuza
alınan bir füzenin kullanılması, gösteri amaçlı
yapılmasını Türkiyenin egemenlik ve hükümranlık
haklarına yönelik bir hasmane tutum olarak değerlendirdiğimizi
ifade etmek istiyorum. Türkiyeyi bir tehdit olarak mı gösteriyorsunuz
yoksa Türkiyeye yönelik bir tehdit misiniz? Eğer böyle ise Montrö
Anlaşması bu tehditle nasıl baş edebileceğimizi zaten
ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, Rusyanın bu şekilde,
Montrö Anlaşmasıyla Türkiyenin hükümranlık hakkı olan
özellikle Boğazlar üzerinde, Montrönün ruhuna aykırı bu
girişimini de kınıyorum. Bundan sonra tekerrürü hâlinde Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetinin de Montröden kaynaklanan haklarını
kullanması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Öte yandan, NATO
Genel Sekteri Stoltenbergin, özellikle NATOnun IŞİDe
karşı savaşmak üzere Suriyeyle ilgili asker
göndermeyeceğini söylerken Bu mücadeleyi Müslümanlar için yürütemeyiz.
ifadesini çok talihsiz görüyorum. Dolayısıyla, NATO bir Hristiyan
kulübü müdür? Bu konuda NATO ittifakının alacağı kararlar
çerçevesinde nerede ne olursa bununla ilgili güvenlik tedbirlerini bu ittifakın
belirleyeceği kararlar doğrultusunda almak durumundadır.
Dolayısıyla, bu meseleyi Müslümanlar için savaşmayız.
demek suretiyle âdeta bir dinler eksenine taşıması NATOnun
ruhuna aykırıdır. Dolayısıyla, bu bakımdan NATO
Genel Sekreteri Stoltenbergin bu ifadesi çok talihsizdir. O zaman sormak
gerekiyor: Libyada ne işiniz vardı? Kuzey Koreye giderken biz ne
amaçla gittik? Afganistanda hangi amaçla bulunuyorsunuz?
Dolayısıyla, Stoltenbergin bu meseleyi Müslümanlar arasında bir
mesele olarak gören yaklaşımını doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu kategorik
yaklaşım gerçekten kabul edilemez ve NATOnun oluşturduğu
güvenlik şemsiyesi anlayışına da aykırı
olduğunu bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Sayın
Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Sayın
Canikli, buyurun.
4.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Başkan
Vekili Ahmet Aydına görevinde başarılar dilediğine, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe, devletin kendi sistemine yönelik
tehditleri ortadan kaldırma hakkına sahip olduğuna ve terör
örgütleri tarafından tarihî değerlerimize yapılan
saldırıları kınadığına ilişkin
açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ben de tebrik
ediyorum Sayın Başkan, çalışmalarınızda
başarılar diliyorum.
Engelliler
Haftası nedeniyle bütün engelli vatandaşlarımıza buradan
sevgilerimizi, saygılarımızı gönderiyoruz. Tabii, engelli
vatandaşlarımızın toplumda engelli olmayan diğer
insanlarla birlikte, yan yana, aynı şartlarda ve aynı
imkânlardan faydalanarak yaşaması gerekiyor. Devletin, toplumun temel
görevlerinden bir tanesi budur, bu olması gerekir. Bunu hep söylüyoruz,
bunu hep konuşuyoruz ama bunun realize edilmesinde, hayata geçirilmesinde
zaman zaman birtakım engeller çıkabiliyor. Önemli olan bütün bu
söylemlerin hayata geçirilmesi. Tabii, bu da devlet açısından, hükûmetler
açısından bu engelli vatandaşlarımıza yönelik olarak
ne yapılıyor, ne yapıldı sorusunun cevabıyla çok
yakından bağlantılı, buna bakmak gerekiyor.
Herkes
konuşur, herkes söyler ama esas olan engelli kardeşlerimizin,
vatandaşlarımızın taleplerinin yerine getirilmesidir. Bu
açıdan bakıldığında, son yıllarda, engelli
vatandaşlarımıza yönelik olarak gerçekten çok ileri ve sosyal
devlet kuralının da bir gereği olarak aynı zamanda,
düzenlemeler yapıldığını biliyor ve görüyoruz. Bunun
en somut yansıması hükûmetlerin bütçede bu amaçla
ayırdıkları kaynaktır, rakamdır, somut olarak bununla
ölçülür. Evet, konuşmalar güzel, hepsi önemli ama sonuç itibarıyla
bunların nesnel, somut olarak yansıması gerekir. Bunun da
yansıma yöntemi, biçimi ayrılan kaynaktır sonuç itibarıyla.
Bu açıdan bakıldığında 2015 bütçesinde engelli
vatandaşlarımız için doğrudan bunlara yönelik olarak
ayrılan kaynağın miktarı 9,3 milyar lira
civarındadır. Bu çok ciddi bir kaynaktır. Ha, yeterli midir?
Elbette yeterli değildir ancak bir on yıl, on beş yıl
öncesiyle kıyaslandığında sıfır denecek
seviyeden bugün -9,3 milyar liralık- sadece engelli vatandaşlarımıza
maaş, evde bakım yardımı, onun dışında
diğer sorunlarının çözülmesine yönelik olarak aktarılan
kaynaklarla birlikte toplam rakam 9,3 milyar liradır. Bunun not edilmesi
gerekiyor. Elbette engelli vatandaşlarımıza bu bir hibe ya da
bir ayrıcalık falan değildir, toplumun görevidir,
kalanlarının görevidir ve o görevin bir gereği olarak yerine
getiriliyor. Bunlar devam etmelidir, artarak devam etmelidir. Engelli
vatandaşlarımız ancak bu şekilde toplumla, diğer
bireylerle birlikte, yan yana, o farklılığı hissetmeden
yaşayabilme imkânı elde edebilirler. Bunu da elbette yapmamız
gerekiyor.
Tabii, devlet kendi sistemine yönelik olarak bir tehdit
söz konusu olduğunda bu tehdidi ortadan kaldırma hakkına
sahiptir ve bu refleksi her yerde gösterir Türkiyede ve bütün dünyada. Son
zamanlarda, biliyorsunuz, terör örgütünün buna yönelik olarak, bu amaca yönelik
olarak yani sistemi bozmak ve devletin hâkimiyetini, egemenliğini en
azından belirli bölgelerde ortadan kaldırmaya yönelik olarak
birtakım çalışmalar ve faaliyet içerisinde olduğunu biliyoruz.
Tabii, hiçbir devlet buna kayıtsız kalamayacağı gibi
Türkiye Cumhuriyeti devleti de bu anlamda sistemin sürdürülmesi ve bunun ortadan
kaldırılmasını amaçlayan bu tür faaliyetlerin bertaraf
edilmesi noktasında doğal bir hakka sahiptir ve devlet bu
hakkını kullanıyor. En meşru hakkıdır.
Yapılan bütün çalışmalar doğu ve güneydoğuda terör
faaliyetlerinin bu amacının bertaraf edilmesine yönelik
çalışmalardır. Elbette desteklenmesi gerekiyor ve bunlar yerine
getirilirken insan haklarının korunması noktasında gereken
bütün hassasiyet, azami hassasiyet gösteriliyor. Demokratik kurallar
çerçevesinde, hukuk kuralları çerçevesinde bu yerine getirilmeye
çalışılıyor, öyle de olması gerekir zaten. Yani,
terörle mücadele yapılırken o gerekçe gösterilerek insan
haklarının ihlali hiçbir şekilde savunulamaz ya da haklı
gösterilemez. Hükûmetimizin bu çalışmalarının bu konuda çok
dikkatli olduğunu biliyoruz, zaten aksi olsaydı çok farklı
ortamlar, durumlar söz konusu olabilirdi.
Tabii,
terörün hiç kuralı yok, hiçbir ilkesi yok, her türlü şeye
saldırıyor; nizamı ortadan kaldırmak, düzeni bozmak için
her türlü şeye saldırıyor. Tarihî değerlerimize
yaptıkları saldırı da bunlardan bir tanesi. Bu ilk defa
olmuyor, geçmişte de bunun sayısız örneklerini biz
yaşadık, gördük Türkiye olarak. Elbette mücadele, genel anlamıyla,
bu nizamın tesisi çerçevesinde bunların da bertaraf edilmesidir. Ama
kınıyoruz elbette bütün bunları, terör örgütünün özellikle
camilerimiz ve diğer tarihî değerler başta olmak üzere, hepsine
yönelik olarak yaptıkları bu haksız, ahlak dışı
saldırılarını da elbette kınıyoruz.
Bu
çalışmalar, esasında, bunların bu
saldırılarını da ortadan kaldırmaya yöneliktir, o
boyutu da vardır. Hepimizin, herkesin, her Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşının buna destek vermesi gerekir.
Ha,
bu uygulama sırasında, ifade etmeye
çalıştığım gibi, yanlışlıklar varsa
elbette bunların üzerine gidilmesi gerekir, eleştirilmesi gerekir ya
da hukuk ve demokratik kurallar çerçevesinde ne ile
cezalandırılması gerekiyorsa mutlaka onun uygulanması
gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Bundan
taviz verilmesi mümkün değil. Ancak, temel olan, esas olan insan
haklarının korunması ve terör faaliyetlerinin
insanlarımızın o bölgede günlük hayatlarını çekilmez
hâle getiren bu uygulamalarının bertaraf edilmesi. Çünkü en büyük
sıkıntı, en büyük baskı terör örgütü tarafından o
bölgede yaşayan vatandaşlarımıza yönelik olarak
yapılmaktadır ve devletin yaptığı çalışmalar
esas itibarıyla hem düzenin tesisi ama aynı zamanda ve esas olarak da
o bölgedeki vatandaşlarımızın normal, insan haklarına
uygun bir şekilde hayatlarını idame ettirmelerini sağlamaya
çalışmaktır. Olay bundan ibarettir.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
Evet,
gündeme geçiyoruz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) İnsan haklarına ve engelli haklarına
saygınız, bunlara bakışınızla ilgili kötü bir
sınav vermiş olacaksınız. İlk günden
BAŞKAN
Alakası yok Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Özel bir haftadır, milletvekillerimize
60ıncı maddeye göre birer dakika verseniz, Meclis bundan on dakika
kaybediyor gibi görünse de aslında iki saat kazanmış
olacaktır. Siz de tüm Türkiyedeki engellilerin gözünde bu zor durumda
kalmayın istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Altay, şunu ifade edeyim: Konuyu farklı bir mecraya
çekmeyin.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Engellilerin gözünde çok zor durumda
kalacaksınız. Benden dostane bir uyarı!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, istisnai bir durum
olarak biz de destekliyoruz. Yani, istisnai bir durum olarak bugün özellikle
engelli vatandaşlarımıza
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bütün engelliler Meclisi izliyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Şimdi, bakın arkadaşlar, benim, gündem dışı
konuşmalara verdiğim birer dakika ilave süre, engellilere istinaden
vermiş olduğum ilave bir süreydi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Gelin engellileri küstürmeyin! Gelin engellileri
küstürmeyin!
BAŞKAN
İstisnai birtakım kaideleri göreceğiz ama tabii ki engellilere
dönük olarak hepimizin ortak tavır içerisinde olması lazım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Verin, 10 kişiye verin. 10 kişiye verin, ne
olacak?
BAŞKAN
Öneme istinaden, söz talebinde bulunan ilk 10 kişiye, bugünün önemine,
anlamına uygun düştüğü için söz vereceğim. Bunu istisna
olarak görmenizi istiyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Evet,
sırasıyla
Sayın
Atıcı
5.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ve
öğrencilerin seçmeli dersleri kendi tercihleri doğrultusunda
seçmelerinin sağlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
Engelliler Gününün anlamına yakışır bir şekilde idrak
edilmesini ve onlara sahip çıkılmasını istirham ediyorum.
Sayın
Millî Eğitim Bakanımız lütfeder, bir dakika dinlerlerse
Efendim, seçmeli, zorunlu seçmeli ders olarak Kuran-ı Kerim ve Hazreti
Muhammed, Peygamber Efendimizin Hayatı konuları, biliyorsunuz,
seçmeli oldu. Fakat, okullarda yeterli sayıda öğrenci yok diye
diğer branşlara; beden eğitimi, müzik, resim gibi branşlara
başvuran öğrencileri zorunlu olarak bu derslere alıyorlar.
Mersinde bunun örnekleri var. Bugün basına çok yansıdı.
Efendim, bu konu önemlidir. Dinde zorlama olmaz. ilkesiyle de
bağdaşmamaktadır. Bu konuya bir el atıp insanların
istediği şekilde dinini yaşamalarını, istediği
şekilde de derslerini seçmelerini sağlamamız gerekiyor. Bu
konuda özel önem istirham ediyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Atıcı.
Şimdi
Sayın Tanala söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Tanal.
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, İstanbul Sultanbeylide engelli vatandaşların
yaşadıkları sorunlara ve engelli kadrolarında engelli
olmayanlar çalıştırıldığından haklarının
ihlal edildiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, İstanbul ili Sultanbeyli ilçesinde engelli
vatandaşlarımızın kaldırımlarda yürüyebilecek ve
eczaneye girebilecek, mağazalara girebilecek erişim hakkı yok,
yürüyemiyor kaldırımlarda engelli vatandaşlarımız.
Sultanbeyli ilçemizde engelli vatandaşlarımız ibadetini
yapabilmek için camilere ulaşamıyor. Sultanbeyli ilçemizde engelli
vatandaşlarımızın otobüs duraklarında bekleyebilecek
alanları yok. İstanbul ili Sultanbeyli ilçemizde engelli
kardeşlerimizin, evden çıktıktan sonra tuvalet
ihtiyaçlarını giderebilecekleri medeni ve uygar ihtiyacı olan
tuvalete erişim hakkı yok. Sizden istirham ediyorum.
Tabii,
o kadar engelli kardeşlerimizin bir sorunu daha, engelli kadrosunda
engelli olmayanlar çalıştırılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Engelli kadrosunda engelli olmayan kişiler
çalıştırılıyor. İş Kanununda kamu kurumunda
yüzde 3, özel iş yerlerinde yüzde 4 kontenjan var. Bu hakları ihlal
ediliyor. Bununla ilgilenmenizi istirham eder, saygılarımı
sunarım Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanal.
Sayın
Çam, buyurun.
7.- İzmir Milletvekili Musa Çamın,
Türkiyede ifade ve basın özgürlüğünün tamamen yok edilmek
istendiğine ve tutsak gazeteci ve yazarlara sevgilerini gönderdiğine
ilişkin açıklaması
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle
tutumunuzla ilgili bir şey söyleyeceğim. Yeni bir dönem, milletvekili
arkadaşlarımızın kendi yöresel sorunlarını dile
getirmeleri için bir dakikalık hakkını lütfen kem etmeyiniz.
İkincisi,
ünlü Fransız düşünürü Voltaire diyor ki: Düşüncelerinizden
nefret ediyorum ama o düşüncelerinizi özgürce ifade edebilmeniz için
gerekirse canımı vermeye hazırım. Türkiyede ifade
özgürlüğü, basın özgürlüğü ne yazık ki tamamen yok edilmek
istenmektedir. Geçtiğimiz hafta içerisinde Silivride Can Dündar, Erdem
Gül ve Nokta dergisi tutukluları Cevheri Güven ve Murat Çapan
arkadaşlarımızı ziyaret ettik. Buradan, kendilerine, bir
daha, tutsak gazetecilere, yazarlarımıza kucak dolusu
selamlarımızı, sevgilerimizi gönderiyor ve Özgür basın
susturulamaz. diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çam.
Sayın
Kayışoğlu
8.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, kadın sığınmaevlerinden
engelli kadınların da yararlanabilmesi için fiziksel düzenlemelerin
yapılması gerektiğine ve Gemlik Belediyesinin bazı
taşınmazları satışa çıkarmasının
mülkiyet hakkına saygısızlık olduğuna ilişkin
açıklaması
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Buradaki
ilk konuşmamda, engelli kadınların
sığınmaevlerine alınmadığını
söylemiştim ve Sayın Davutoğlu, Hükûmet programını
açıklamadan önce, bu konuyu araştırdığını,
böyle bir sorun olmadığını söylemişti.
Ben
isim veriyorum: Bursadan ENKADER kurucusu Canan Hanım, kendisi bizzat bu
sorunu yaşamıştır. Sonra tekrar araştırdım
ve engelli kadınlar çifte dezavantajlı olarak -hem engelli hem
kadın olarak- bu konuda mağdurdurlar. Sığınmaevlerinin,
tekrar, bu konuda fiziksel olarak gözden geçirilmesinin takipçisi
olacağımızı belirtmek istiyorum.
İkincisi:
Yine, İnsan Hakları Haftası. Mülkiyet hakkına saygı
duyulacağı Hükûmet programında belirtilmişti. Gemlik
Belediyesi, 6360 sayılı Yasayla köylülerden kendilerine geçen ve
çoğu zeytinlik olan yaklaşık 300 tane taşınmazı
satışa çıkarmıştır. Köylülerin yıllardan
beri, atalarından dedelerinden kalan, ortak bir şekilde kullandıkları,
oradan ekip biçtikleri, faydalandıkları bu mülkiyetlerinin
satılması da mülkiyet hakkına
saygısızlıktır.
BAŞKAN
Teşekkürler
Sayın
Demir
9.- Muğla Milletvekili Nurettin
Demirin, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, kadın ceza infaz
kurumlarında anneleriyle birlikte kalan çocukların durumuna ve Bodrum
Gerişte yapılmak istenen RESe ilişkin açıklaması
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Teşekkür ediyorum ben de Sayın Başkan,
özellikle Engelliler Haftası nedeniyle verdiğiniz bu söz için.
2015
tarihi itibarıyla, 8 farklı ilde, kadın ceza infaz
kurumlarında 0-6 yaş arasında yaklaşık 400 çocuk
bulunuyor. Bu çocuklar en temel gelişim süreçlerini cezaevi
koşullarında geçiriyorlar, her türlü olumsuzluğa
tanıklık ediyorlar. Bu çocuklardan biri olan ve yüzde 40 engelli
raporuna rağmen annesiyle hapiste olan Poyraz Ali özel eğitime
muhtaç. Çocuklar tutsak değil özgür olmalıdır. Çocuklarıyla
birlikte hapishanelerde olan annelere denetimli serbestlik verilmesi yönünde çalışmalarınız
var mıdır?
Muğla-Bodrum-Yalıkavak-Gerişte
yapılmak istenen RESe karşı yerleşik halk, Bodrum
Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından
açılmış davalar vardır. Bu davaların bir
kısmında karar verilmiş olmasına ve firma,
kamulaştırma yapmadan inşaata başlayamayacağını
belirtmesine rağmen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler
Sayın
İrgil
10.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgilin,
3 Aralık Dünya Engelliler Günü ile 10 Aralık İnsan Hakları
Gününe ve Bursa hızlı tren yolunun ne zaman biteceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
CEYHUN
İRGİL (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu
İnsan Hakları Haftası nedeniyle ve Engelliler Haftası
nedeniyle söz verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Ben
de insan hakları açısından, özellikle insan haklarından bir
tanesi olan ulaşım hakkı ve doğru bilgi alma hakkı
açısından bir soru sormak istiyorum. Bugün Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız birazdan sorulara cevap
verecek, önergelere fakat burada görüyoruz ki 12 soruya cevap verecek ve 6 soru
aynı milletvekiline, 6 soru aynı milletvekiline ait ve sadece
İstanbul ve Bolu milletvekillerinin sorularına yanıt verecek.
O
yüzden, ben, burada, bize yanıt vermeyeceğini düşünerek
şimdiden Bursa adına kendisine bir şey sormak istiyorum: Üç
yıl önce aralık ayında Bursa hızlı tren yolunun
temelini attı Sayın Bakan ve dedi ki: Üç yıl sonra bugün buraya
açılışa geleceğiz ve Bursa hızlı trenini
açacağız. Ve 25 Şubat 2015te
açılışının yapılacağı ve süre uzatımının
olmayacağı belirtiliyor. Bursanın tren özlemi ne zaman bitecek?
Ve bir kez daha bu soruya mahal bırakmayacak şekilde net ve
inanılır bir tarih verilirse Bursa için sevindirici bir haber olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler
Sayın
Sarıbal
11.- Bursa Milletvekili Orhan
Sarıbalın, gazetecilerin tutuklanmaması için Meclisin
hızlı bir şekilde gerekli düzenlemeleri yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN
SARIBAL (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Silivrideydik, Can Dündar ve Erdem Gülü ziyaret ettik. Maalesef
hükümlü olmadıkları hâlde bir tecritle karşı
karşıyalar, birbirleriyle görüştürülmüyorlar; diğer hiç
kimseyle, başka insanlarla da görüştürülmüyorlar. Hüküm
giymemiş, tutuklu olan bu arkadaşların basın özgürlüğü
meselesi üzerinden tam bir sindirme, korkutma ve yıldırma
operasyonuyla karşı karşıya olduklarını
görüyoruz. Bu Meclisin çok hızlı bir şekilde karar alıp bir
kanun teklifiyle gazetecilerin tutuklanmaması için gerekli düzenlemeleri
yapmaları gerektiğini düşünüyoruz. Erdem Gül ve Can Dündüra
özgürlük! diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bozkurt, buyurun.
12.- Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü
Bozkurtun, Cumhurbaşkanının, Rusyayla yaşanan uçak
kriziyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi ve Genel Başkanına yönelik
ithamlarını haksız bulduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA
HÜSNÜ BOZKURT (Konya) Sayın Başkan, sizi ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
İnsan
Hakları ve Engelliler Haftası olmasına karşın, benim
için çok önem taşıyan bir başka konuyu da gündeme getirmek
istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı,
Cumhurbaşkanlığı makamının mehabetiyle çok da
bağdaştıramadığım bir biçimde, Cumhuriyet Halk
Partisini ve Sayın Genel Başkanı, Rusya uçak krizi
bağlamında, Putinle aynı sırada, aynı yerde durmakla
itham ettiler ki son derece haksız buluyorum. Cumhuriyet Halk Partisi
elbette milliyetçi bir partidir, elbette bütün millî meselelerde bütün Meclisle
birlikte olmayı onur sayar, elbette milliyetçiliği asla ayaklarının
altına alacak bir parti değildir, elbette Cumhuriyet Halk Partisi
milliyetçiliği ırkçılık olarak da bir
ayrımcılık unsuru olarak da görmez. Ama sevgili arkadaşlar,
değerli vekiller, Sayın Başkan; Cumhuriyet Halk Partisi,
milliyetçiliği Sakaryanın sularına, Kıbrısın
dağlarına, Egenin ovalarına kazımış bir
partidir, oradan geliyoruz. Onun için, herkes Cumhuriyet Halk Partisine bu tür
ithamları yaparken, lütfen, insan haklarına olduğu kadar
partimizin özlük haklarına da saygılı olmalıdır.
Çok
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bozkurt.
Son
söz Sayın Kerestecioğlunda.
Buyurun.
13.- İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlunun, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ile 10 Aralık
İnsan Hakları Gününe ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim.
Hem
İnsan Hakları Haftası hem de Engelliler Günü nedeniyle söz almak
istedim. İnsanın en önemli hakkı aslında yaşama
hakkıdır ve maalesef biz son yedi ay içerisinde 301 sivilin
hayatını kaybettiği, yaşam hakkının ihlal
edildiği bir dönem yaşıyoruz.
Engelli
vatandaşlarımızın çok ciddi, büyük sorunları var, bir
dakika içerisinde ifade etmek mümkün değil ama ben sadece şunu ifade
etmek isterim: Gerek Ankara gerek Suruç katliamı gerekse Kürt illerinde
yaşanan katliamlarda çok sayıda engelli insan ortaya çıktı.
Biz yeni engelliler yaratmaya devam ediyoruz maalesef. O nedenle, bir an önce,
bu ülkede, eğer bu Mecliste konuşabiliyorsak gerçekten
karşı karşıya, ön yargılarımızı bir
kenara koyarak bunu yapmaya devam etmeli
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) -
ülkede
çatışmasızlığı, barışı
sağlamalıyız, yeni engellileri yaratmaya bir daha izin
vermemeliyiz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyoruz.
Şimdi
gündeme geçiyoruz.
Sayın
Bakanımıza bir iki soru vardı, Sayın
Bakanımızın da söz talebi var.
Buyurun
Sayın Bakanım.
Millî
Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı
14.- Millî Eğitim Bakanı Nabi
Avcının, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Önce
bu zorunlu seçmeli derslerle ilgili soru: Tabir seçmeli dersler, zorunlu
seçmeli yok, seçmeli dersler var.
Evet,
Türkiye genelinde bazı okullarımızda, sadece Kuran-ı Kerim
veya Siyeri Nebi dersleriyle ilgili olarak değil, bütün diğer seçmeli
derslerle ilgili olarak yöneticilerin kendi tercihlerini velilere ve
öğrencilere değişik gerekçelerle, ya O dersin öğretmeni
yok. diyerek veya O derse yeterince talep yok. diyerek velilerin ve
öğrencilerin tercihlerini yönlendirmeye çalıştıklarına
dair bilgiler geliyor. Hemen hemen her dersle ilgili, dediğim gibi,
yöneticinin, müdürün, müdür yardımcısının veya konuyla
ilgili öğretmen arkadaşların kendi tercihlerini empoze etme
yönünde bazı şeyleri olduğunu biliyoruz. Bununla ilgili
uyarılarımızı yapıyoruz.
Herhangi
bir derste eğer öğretmen sıkıntısı varsa, o
seçmeli dersi seçme konusunda öğretmen eksiği gerekçe olarak
gösteriliyorsa onu velilerin bize bildirmeleri hâlinde
Bize nasıl
bildirecekler? İlçe millî eğitim müdürlüğüne veya il millî
eğitim müdürlüğüne Ben çocuğumun şu dersi
almasını istiyorum, oysa filanca okulda bu dersin öğretmeni
olmadığı gerekçesiyle bu ders açılmıyor. veya
Yeterince öğrenci müracaatı olmadığı için bu ders
açılmıyor. gibi bize bilgi vermeleri hâlinde biz bu gerekçelerin
sağlıklı olup olmadığını -bazıları
da hakikaten doğru olabilir- sağlıklı bir gerekçe mi yoksa
yöneticinin kişisel tercihlerinden mi kaynaklandığını
araştırıp gerekli düzenlemeleri yapıyoruz.
Dolayısıyla, bu konuda bir hassasiyetimiz var ama bu vesileyle bu
hassasiyetimizi bir kere daha buradan duyurmuş olalım. Eğer somut
olarak Şu filanca okulda şöyle bir uygulama oldu ve
dolayısıyla çocuğumuz istediği seçmeli dersi değil,
okul yönetiminin tavsiye ettiği bir başka dersi seçmek zorunda
kaldı kendi isteği hilafına. gibi bir bilgi varsa, o bilgiyi
benimle paylaşırsanız ben gereğini
araştırır, yaparım.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Makamınıza ileteceğim efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Avcı.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Bir de küçük bir
şey Sultanbeyliyle ilgili, zaten tutanaklara da geçti, zannediyorum
Sultanbeyli Belediyesi de buradan mesajı almıştır, biz de
ayrıca uyarırız.
Kadın
cezaevlerinde anneleriyle birlikte yatmak zorunda olan çocuklarla ilgili
alınabilecek tedbirler babında denetimli serbestlik uygulanması,
bunu da Adalet Bakanımızla paylaşacağız.
Ulaştırma
Bakanımız Bursa hızlı tren meselesiyle ilgili zaten burada
gereken açıklamayı zannediyorum yapacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Avcı.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Açıklamalar
1.- Başkanlığın, 30/11/2015 tarihli 7nci
Birleşimde yapılan güven oylamasının açık oylama
sonucunda sehven 194 olarak ifade edilen ret oylarının
sayısının kâtip üyelerce 204 olarak tashih edildiğine ve
siyasi parti gruplarına konu hakkında bilgi verildiğine
ilişkin açıklaması (x)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Genel Kurulun 30/11/2015 tarihli 7nci
Birleşiminde yapılan güven oylamasında açık oylama
sonucunda sehven 194 olarak ifade edilen ret oylarının
sayısı 204 olarak kâtip üyelerce tashih edilmiş olup siyasi
parti gruplarına da konu hakkında bilgi verilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Sayın Binali Yıldırım gündemin Sözlü Sorular
kısmının 1, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57 ve
58inci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının Anayasanın
100üncü maddesi kapsamında bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Kültür ve Turizm eski Bakanı
Ertuğrul Günay hakkında Kültür ve Turizm Bakanlığı
Teftiş Kurulu Başkanlığının raporu ve anılan
Bakanlığın takdim yazısı ile Millî Eğitim
Bakanı Nabi Avcı hakkında Çorlu Cumhuriyet
Başsavcılığının 3 ayrı yazısı ve
eklerinin, Anayasanın Meclis soruşturmasını düzenleyen
100üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere
Başkanlığa intikal ettiğine; Anayasanın 100üncü
maddesine göre Meclis soruşturması açılmasının Türkiye
Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda 1inin (55
üye) vereceği önergeyle istenebileceğine; böyle bir önerge olmadan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının mezkûr yazılar ve
ekleriyle ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin bir
işlemi resen yürütmesi mümkün bulunmamakla birlikte teamül
doğrultusunda söz konusu evrakların milletvekillerinin tetkik ve
takdirlerine açıldığına ilişkin tezkeresi (3/361)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kültür
ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay hakkında, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Teftiş Kurulu
Başkanlığının raporu ve anılan
Bakanlığın takdim yazısı ile Millî Eğitim
Bakanı Nabi Avcı hakkında Çorlu Cumhuriyet
Başsavcılığının üç ayrı yazısı ve
ekleri, Anayasa'nın Meclis soruşturmasını düzenleyen
100üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere
Başkanlığımıza intikal etmiştir.
Bilindiği
gibi, Anayasa'nın 100üncü maddesine göre Meclis soruşturması
açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
tamsayısının en az onda 1inin (55 üye) vereceği önergeyle
istenebilmektedir.
Böyle bir önerge olmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının mezkûr yazılar ve ekleriyle ilgili
olarak Meclis soruşturmasına ilişkin bir işlemi resen
yürütmesi mümkün bulunmamakla birlikte, teamül doğrultusunda söz konusu
evraklar milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine
açılmıştır.
Yüce heyetin bilgilerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
17-25 Aralık süreciyle ilgili cumhuriyet
savcılılıklarının gönderdiği fezlekelerin ve
eklerinin milletvekillerinin tetkikine açılmamasının
yanlış bir uygulama olduğuna ve bu konuyla ilgili Meclis
soruşturması önergelerinin tekrar gündeme getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bilindiği gibi
17-25 Aralıkla ilgili cumhuriyet savcılığının
gönderdiği fezlekeler vardı. O zaman Cumhuriyet Halk Partisi bir
olağanüstü toplantıda bu fezlekelerin gündeme
alınmasını istemişti. Daha sonra, Meclis
Başkanlığı olarak, bu fezlekenin geldiği bilgisi
paylaşılmış ancak bu fezleke ve eklerinin milletvekillerinin
tetkikine açılmasına ilişkin bir ibare olmamıştı.
Ben de bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
başvurmuş ve değerli milletvekillerinin inceleme ve tetkikine
açılmaması işleminin yanlış olduğunu ifade
etmiştim ama görülmektedir ki, 17-25 Aralıkla ilgili bu fezlekenin
milletvekillerinin tetkikine açılmaması iradesinin, bilerek ve
istenerek soruşturmayı ve incelemeyi engellemek amacıyla
yapıldığı ortaya çıkmaktadır. Gerçekten çok vahim
bir durumla karşı karşıyayız.
Şimdi soruyorum: Siz bunları açıklarken
milletvekillerinin inceleme ve tetkikine açık tutuyorsunuz da 19 Mart 2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş fezleke ve eklerini
neden milletvekillerinin tetkikine ve incelemesine açık
tutmadınız? Bunun, Meclis Başkanlığının
taraflı bir tutumla, yapılan bir soruşturmanın
muhtevasını değerli milletvekillerinden saklamak iradesiyle Anayasanın
ve İç Tüzükün Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği yetkileri,
milletvekillerine verdiği yetkileri doğrudan kısıtlamak
amacıyla yapıldığı gayet açık ve nettir.
Şimdi ben soruyorum: Madem bu teamül idiyse 17-25 Aralıkla ilgili
fezlekeleri niye teamülen milletvekillerinin incelemesine açmadınız?
Neden? Böyle bir şey olabilir mi? (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla,
bu konu çok vahim bir konudur, teamül ve İç Tüzükün, Anayasanın
milletvekillerine verdiği hak gasbedilmiştir. Bu ifadeniz
doğrudan doğruya, zorakice bu hakların yönetim tarafından
gasbedildiğini ortaya koyar. Ben bu konuda Ankara İdare Mahkemesi
Başkanlığına dahi başvurdum. Şimdi soruyorum:
Hangi çifte standarttır ki bunları incelemeye açıyorsunuz da
AKPli 4 bakanla ilgili fezleke ve eklerini incelemeden sakladınız?
Dolayısıyla, bu konu tezekkür edilmesi gereken ve bu konuda bu
idareyi kullanan kim ise o dönemin yöneticileriyle ilgili, Meclis
Başkanlığının, fiilen milletvekillerinin bu fezleke ve
eklerini inceleme hakkını ortadan kaldıran, gasbeden işlemi
hakkında hukuki işlemleri dahi başlatması gerektiği
gayet açık ve net. O bakımdan bunu grupların da dikkatine
sunmayı görev addettim ama bütün huzurlarınızda şu
görülüyor ki, 17-25 Aralıkla ilgili fezleke ve ekleri o günün yönetimi
tarafından milletvekili incelemesinden bilerek ve istenerek,
kasıtlı olarak saklanmıştır ve milletvekilinin milletin
verdiği yetkiyi kullanması gasbedilmiştir; bu kadar açık ve
nettir. Aziz milletim bu oyunu görsün. Bütün bunlarla ilgili, 17-25 Aralık
süreciyle ilgili maalesef değerli milletvekillerinin hiçbirisi bu ekleri
inceleyememiştir, bu fezlekeyi okuyamamıştır. Bunlarla
ilgili Meclis Başkanına başvurduğumuz zaman, efendim, türlü
türlü cevaplar verilmiştir ama bugünkü uygulamanız gösteriyor ki o
günkü yönetim doğrudan doğruya aziz milletimin gözünden bu fezlekeleri
kaçırmak için böyle fiilî bir durum yaratmıştır. Meclis
fiilî durumlarla değil, İç Tüzük, Anayasa ve teamüllerle yönetilir.
Dolayısıyla, bu yaklaşımınız
karşısında değerli grupların da zannederim
söyleyecekleri hususlar vardır. Ondan sonra nasıl bir
davranış şekli benimseyeceğimiz hususunun da tezekkür
edilmesi gayet açık ve nettir.
Milletvekillerinin inceleme ve tetkikine açılmamış
fezlekeler konusunda milletvekillerinin irade beyanı kullanması da
mümkün olmadığına göre, buna göre de muhtemelen bu
soruşturma önergesine ilişkin uygulamanın da, Meclis
Başkanlığının bu fiilî durumu ortaya koymasından
dolayı yapılan uygulamanın da fiilen olmadığı
anlamına gelir. Meclis soruşturma önergeleri de kadük
olmadığına göre, bu Meclis soruşturma önergelerinin
ivedilikle tekrar gündeme getirilmesi gerektiği açık olmaktadır.
Ben bunu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, teşekkür ediyorum.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, 17-25
Aralık süreciyle ilgili gizlilik kararı bulunduğundan
fezlekelerin ve eklerinin incelemeye açılmadığına ve cumhuriyet
savcılıklarınca yürütülen soruşturma sonuçlandıktan
sonra Meclis soruşturmasına konu dosyaların milletvekillerinin
incelemesine açıldığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Altay, size de söz vereceğim ama
öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Bir defa, tabii ki Meclis
Başkanlık Divanı, oturumu yöneten hangi arkadaş olursa
olsun Anayasa ve İç Tüzüke göre tarafsız bir şekilde Meclisi
yönetmek durumunda. O günkü Sayın Meclis Başkan Vekili de -oturumu
yöneten Başkan da- buna ilişkin açıklamalarını yapmış.
Kaldı ki iki dosya farklı ve önceki dosyaya ilişkin olarak
üzerinde bir gizlilik kararı olduğunu da ifade etmiştir. Bu
bağlamda bir açıklama gereği hissediyorum:
Sayın milletvekilleri, 24üncü Yasama Döneminde, 19 Mart 2014
tarihli birleşimde 4 eski bakanla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisine
cumhuriyet savcılığınca gönderilen fezlekelerle ilgili
hazırlanan 2 adet Başkanlık tezkeresi Genel Kurulda
okutulmuş ancak dosyalar daha önceki uygulamalardan farklı olarak
milletvekillerinin incelemesine açılmamıştır. Oturumu
yöneten Meclis Başkan Vekili tarafından yapılan uygulamanın
gerekçesi Söz konusu dosyaların devam etmekte olan başka bir
hazırlık soruşturmasına konu olduğu ve Ceza Muhakemesi
Kanununun 157nci maddesi gereği gizliliği devam ettiği için dosyaların
incelemeye açılmadığı şeklinde ifade edilmiştir.
Başkanlığımıza,
bugün Genel Kurulun bilgisine sunulan dosyalarla ilgili olarak yürütülmekte
olan bir hazırlık soruşturması bilgisi
ulaşmamıştır. Bu itibarla, teamül doğrultusunda dosyaların
incelemeye açılmasında da bir sakınca görülmemektedir.
Yine,
kaldı ki 24üncü Dönemde hakkında Meclis soruşturması
kurulan dosyalarla ilgili cumhuriyet savcılıklarınca yürütülen
soruşturmalar sonuçlandırıldıktan sonra Meclis
soruşturmasına konu dosyalar milletvekillerinin incelemesine de
açılmıştır.
Konu
bundan ibarettir. İki farklı dosya vardır ve tamamen bir avukat,
bir hukukçu olarak aynı zamanda ifade ediyorum ki üzerinde gizlilik
ibaresi olan bir dosyanın açılması da mümkün değildir.
Kaldı
ki bir başka hazırlık soruşturmasına da konu olan bu
dosyanın o günün şartları itibarıyla gizliliği devam
ettiği için de milletvekillerinin incelemesine açılmamış
ancak Meclis soruşturmasına konu dosyalar daha sonradan cumhuriyet
savcılıklarıyla yürütüldükten sonra, sonuçlandırıldıktan
sonra milletvekillerinin incelemesine açılmıştır.
Teşekkür
ediyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Anayasa ve İç Tüzükün
verdiği yetkileri cumhuriyet savcılığı kısıtlayamaz.
Benim burada söz hakkımı, yetkimi savcılık iradesi
kısıtlayamaz. Ben burada
BAŞKAN
Efendim, yargı konusu olan bir hususta.
OKTAY
VURAL (İzmir)
Meclis soruşturması yapmışım,
adli tahkikat yapmıyorum. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
üzerinde sulh ceza hâkimliği ya da başka bir hâkimlik olamaz. Bu
milletin iradesi vardır.
BAŞKAN
Mahkeme kararlarına hepimiz riayet etmek durumundayız.
OKTAY
VURAL (İzmir) Böyle bir irade vardır. Yani milletin iradesinin
üstünde mi cüppeliler? (MHP sıralarından alkışlar) Bunu mu
demek istiyorsunuz?
BAŞKAN
Yargının bağımsızlığı,
tarafsızlığı vardı hani Sayın Vural?
OKTAY
VURAL (İzmir) Biz de egemenliği kullanan milletvekilleriyiz, buraya
gelen her türlü bilgi ve belgeyi inceleme hakkımız vardır. Bu da
bu inceleme hakkımızın yönetim tarafından
gasbedildiğini gayet açıkça ortaya koyuyor. Meclis soruşturma
önergelerini incelemek ayrıdır, gizliliğini ihlal
ayrıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Meclis soruşturma
komisyonu üyeleri incelerken gizliliği ihlal mi etmiş oldular?
BAŞKAN
Efendim, zaten soruşturmalar sonuçlandıktan sonra açıldı
bu.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bu bir yasama faaliyetidir. Yasama faaliyeti gizli olamaz.
Yani cumhuriyet savcılığı, şimdi Türkiye Büyük Millet
Meclisi hakkında bu oturumla ilgili gizlilik kararı
aldığı zaman gizlilik kararı var, o bakımdan
yayın yapamıyor muyuz diyeceğiz? Öyle bir şey olabilir mi
ya.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) O ibareleri tutanaktan çıkarmanız
gerekiyor.
BAŞKAN
Sayın Başkanım, bugün zaten
OKTAY
VURAL (İzmir) Öyle şey olur mu ya.
BAŞKAN
Sayın Vural, zaten bugün bilgiye sunduğumuz dosyalar incelemeye
açıldı diye ifade edildi, açıklandı.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hayır efendim, yok öyle bir şey.
BAŞKAN
Şimdi, incelemek için bugün sunduğumuz
OKTAY
VURAL (İzmir) Bugün sunduğunuz dosyalar incelemeye
açılmış.
BAŞKAN
Evet.
OKTAY
VURAL (İzmir) - Bakın, benim o gün sunduğum, o gün
yaptığım itiraz, denetimle ve
Ben bunu söylüyorum, diyorum ki
bugüne kadarki teamül inceleme ve tetkikine açılmıştır ama
siz bunu yapmadınız diye söylüyorum.
BAŞKAN
Bugün açılıyor. O gün de niçin
açılmadığını o günkü oturumu yöneten başkan
vekili zaten ifade etmiş.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, onların hiçbiri gerekçe değildir, öyle
bir şey olamaz.
BAŞKAN Nasıl gerekçe değil?
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Onu tutanaktan çıkartmanız gerekir
Sayın Başkan.
OKTAY
VURAL (İzmir) Öyle bir şey olamaz. Savcılığın
gizlilik ibaresi varmış, onun için görüşmeyelim, iyi o zaman,
konuşmayalım.
BAŞKAN
Yargı kararlarını sonuçta
OKTAY
VURAL (İzmir) Ne yapacaksınız? Diyelim ki
savcılığın MİT tırlarıyla ilgili gizlilik
şeyi var, burada bir değerli milletvekili çıktı, onunla
ilgili konuşma yapıyor, ne yapacaksınız, karartma mı
yapacaksınız, Meclisi mi kapatacaksınız? (AK PARTİ
sıralarından evet sesi)
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Evet. diyor.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, o sözlerinizi geri
almanız lazım.
OKTAY
VURAL (İzmir) Meclisi kapatacak, darbeci zihniyete bak, hâkimlik Meclisi
kapatacak.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Altay önce söz istemişti, Altaya verelim.
Sayın
Altay, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, 17-25 Aralık süreciyle ilgili cumhuriyet
savcılılıklarının gönderdiği fezlekelerin ve
eklerinin milletvekillerinin tetkikine açılmamasının
yanlış bir uygulama olduğuna ve bu konuyla ilgili Meclis
soruşturması önergelerinin tekrar gündeme getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Benim sesim Oktay Bey kadar gür değil, şunu
açıverseler daha iyi olur Sayın Başkan uygun görürseniz.
Şimdi,
Sayın Başkan, ne kadar zor ve çaresiz bir hâl içinde olduğunuz,
inanın, yüzünüze bile yansıyor.
BAŞKAN
Çaresiz değiliz. Kusura bakmayın, öyle bir algı operasyonu
yapmayın, ben ne yaptığımı çok iyi biliyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, hayır, savunmaya
çalıştığınız şeye kendinizin de
inanmadığı en azından yüzünüze yansıdı, önce bunu
bir söylemem lazım; birincisi bu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bunu
açma imkânı yok mudur Sayın Başkanım? Her hâl ve
şartta ayaktayız.
Sayın Başkan, 17 ve 25 Aralık
soruşturmalarıyla ilgili evraklar o dönemin Meclis Başkanı
Sayın Cemil Çiçekin şahsına gelmedi; Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 550 sayın üyesinin bilgi, ilgi, dikkatine ve bu çerçevede bir
işlem yapılmasına yönelik olarak geldi. Şimdi, bu noktada,
bugün İsmail Kahramanın uygulaması ile o gün Cemil Çiçekin
uygulaması arasındaki durum için şu söylenebilir: Aslında
ha Cemil Çiçek ha İsmail Kahraman. O gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin
iradesini hiçe sayan, saygısızlık yapan, gasbeden,
dolayısıyla 78 milyona saygısızlık yapan, 78 milyonu
hiçe sayan irade de AK PARTİSİ, Adalet ve Kalkınma Partisi, AKP
iradesidir; bugün işin doğrusunu yapan da o iradedir. Bu, AKP için
bir ayıptır, bir utanç vesilesidir.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Hayır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
Gerçekten Cemil Çiçekin şahsi kararı değildi,
tıpkı bugün İsmail Kahramanın da şahsi kararı
olmadığı gibi. Kaldı ki, sizin savunmanızda
söylediğiniz Anayasa 138 Yargı yetkisinin kullanılması
bakımından Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşme
yapılamaz. demiştir. Dolayısıyla, bu işte Türkiye
Büyük Millet Meclisinin sadece Başkanı bilecek, üyeleri bilmeyecek
diye bir mantık olamayacağına göre, o dönemin Meclis
Başkanı Sayın Cemil Çiçek, buradaki, başta AK PARTİli
milletvekilleri olmak üzere, bütün Parlamentoyu oluşturan yüce milletin
kıymetli temsilcilerinin hakkını gasbetmiştir. Bu
milletvekillerinin tamamını yok saymıştır, hiçe
saymıştır, daha vahim olmak üzere, Türkiye Büyük Millet
Meclisine saygısızlık yapmıştır. Bu şunu da
doğurur: 17 ve 25 Aralık soruşturmalarının yeniden,
sil baştan Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele alınması hepimiz
için, sadece muhalefet için değil, iktidar partisinin çok sayın
milletvekilleri için de bir zorunluluk hâline gelmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buradan hem tutanaklara geçiriyorum hem Başkanlık
Divanına hem Genel Kurula sesleniyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi,
kendisine yapılan bu saygısızlığa, bu hiçe saymaya, bu
hak gasbına karşı el birliği yaparak 17 ve 25
Aralığı yeniden ortaya koymalıdır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Bir yolsuzluk
haftası ilan edelim.
17.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, 17-25 Aralık süreciyle ilgili cumhuriyet
savcılılıklarının gönderdiği fezlekelerin ve
eklerinin milletvekillerinin tetkikine açılmamasının yanlış
bir uygulama olduğuna ve bu konuyla ilgili Meclis soruşturması
önergelerinin tekrar gündeme getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bu
Mecliste maalesef iktidar partisi eliyle bir aklama faaliyetinin
yürütüldüğünü bütün Türkiye kamuoyu biliyor. O dönem, bu mevcut
yolsuzluklar ortaya çıktığı zaman burada bir
araştırma komisyonun hızla kurulması ve konuyu
incelemesiyle ilgili talepler maalesef reddedilmişti. İktidar
partisinin sayısal çoğunluğuna güvenilerek bu
yolsuzlukların üstünün örtülmesiyle ilgili bir siyasi tutum ortaya
konmuştu. Ancak daha sonra kamuoyundan yükselen tepkiler ve giderek
dış kamuoyunda da bu yolsuzluklarla ilgili ciddi bir gündemin
oluşması üzerine, Meclis Genel Kurulunda tartışılan
bir soruşturma önergesi üzerine bir soruşturma komisyonu
kurulmuştu. Maalesef, bu soruşturma komisyonunun yürütmüş
olduğu bütün çalışmalar 17-25 Aralık
yolsuzluklarını, hırsızlıklarını
açığa çıkarma değil, tam tersine üstünü örtme girişimi
olarak tarihe, kayıtlara geçmiştir. Öncelikle bunu ifade edelim.
Tabii,
bu aklama faaliyetlerine Meclis Başkanının ya da Meclis
Başkanlık Divanının bir şekilde dâhil edilmiş
olması hiçbir şekilde kabul edilemez. Soruşturma Komisyonunu
ilgilendiren bir konuyla ilgili, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve
hırsızlık iddialarıyla ilgili bir olayla alakalı
olarak milletvekillerinin bilgi edinme haklarının Meclis
Başkanı tarafından gasbedilmesi başlı başına
bir garabettir. Şimdi, bu garabetin sizin tarafınızdan bir
savcının Meclise göndermiş olduğu bir yazı üzerine
gerekçelendirilmiş olması da ikinci ve daha vahim olan bir garabettir
çünkü şöylesi bir durum ortaya çıkıyor: Meclisi, Parlamentoyu,
halkın iradesini yargı vesayetine almanın yolunu açıyor.
Bundan sonra, buradaki herhangi bir konuyla ilgili herhangi bir cumhuriyet
savcısı yazı yazarak milletvekillerinin bilgi edinme
hakkını ve burada sağlıklı bir tartışma
yürütme, Meclisin sağlıklı bir sonuç çıkarma
hakkını gasbetmek isteyecektir. O nedenle, demin kullanmış
olduğunuz ibarelerin tutanaktan çıkarılması gerekiyor.
Darbe anlayışları, vesayet anlayışları
salt militarist birtakım kurumların Parlamento üzerine kurmuş
olduğu tahakkümlerle ifade edilemez. Siz de belirttiniz: Eğer
Türkiyede kuvvetler ayrılığı varsa, yargı, yürütme ve
yasamanın kendi alanını ilgilendiren konularla ilgili bir
bağımsızlığı varsa burada yasama
organını yargının tahakkümü altına alacak olan bir
gerekçeyi Meclis Genel Kurulunda sunamazsınız. O nedenle, ileride
emsal olmaması adına da bu kullanmış olduğunuz
cümlelerin tutanaktan çıkarılması, 17-25 Aralıkla ilgili
Meclis Başkanı ve Başkanlık Divanının tutumlu
tavırlarından dolayı da bir kez daha Türkiye Büyük Millet
Meclisinde güncellenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Canikli.
18.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
17-25 Aralık süreciyle ilgili gizlilik kararı bulunduğuna,
cumhuriyet savcılıklarınca yürütülen soruşturma
sonuçlandıktan sonra belge ve bilgilere ulaşamama gibi bir durumun
söz konusu olmadığına ve bu konuda Anayasa ile hukuka uygun
işlem yapıldığına ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
17-25
Aralık olayları çok uzun bir zaman -hatta yıllar
diyebileceğimiz- dilimi içerisinde belki de Türk siyasi tarihinde en çok
tartışılan konulardan bir tanesi oldu.
Öncelikle, işin hukuki boyutunu biraz önce Sayın Başkan
siz ifade ettiniz. Ayrıca, yani bir gizlilik kararı var ama buna
rağmen biz biliyoruz ki, bütün o iddialarla ilgili tüm metinlerin, yine
iddialarla ilgili tırnak içerisinde söylüyorum, iddialarla ilgili- tüm
konuşmaların, tapelerin hepsinin herkes tarafından
bilindiği, servis edildiği ve ellerinde bulunduğunu biliyoruz.
Yani, o gizlilik kararına rağmen o dosya münderecatı gizli
kalmamıştır, hepsi, siyasi parti grupları da dâhil olmak
üzere, herkesin rahatlıkla ulaşabileceği bir konuma
getirilmiştir. Dolayısıyla, buradan yola çıkarak, yani o
uygulama nedeniyle o iddialarla ilgili bilgi ve belgelere
ulaşılamamıştır. Resmî olarak, resmî kanaldan
ulaşılamamıştır ama bu bütün topluma servis
edilmiştir, bunu da biliyoruz; bütün belgeler, bütün bilgiler, bütün
tapeler. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum: O
değerlendirmeyi yapanlar, o konuda görüş, kanaat belirtenler bu
bilgilerden rahatlıkla, özgürce düşüncelerini ifade edebilmeleri
açısından bir mahrumiyet yaşamamışlardır, o
bilgilere ulaşamama gibi bir durum, o belgelere ulaşamama gibi bir
durum söz konusu olamamıştır. Dolayısıyla,
konuşulmadık hiçbir şey kalmamıştır, bilinmeyen
hiçbir şey yoktur.
Şimdi,
biraz önce ifade edildi, bütün bu iddiaların AK PARTİ çoğunluğu
tarafından kapatıldığı, ortadan
kaldırıldığı ve örtbas edildiği şeklinde.
Bugün, yeni değil, daha önce de sık sık gündeme gelen ifadeler
biraz önce söz konusu oldu. Şimdi, bir sistem var, bir düzen var; bir
iddia olduğu zaman işte, bakanlarla ilgili, nasıl
yürütüleceği Anayasamızda belli harfiyen, hangi aşamada kim
neler yapmaya yetkili, nasıl soruşturulacak, bu soruşturma
nasıl olacak, nasıl Yüce Divana gönderilecek ya da gönderilmeyecek,
oylama biçimi, hepsi belli. Ve soruşturma komisyonu da biliyorsunuz bir
yargı yetkisi kullanıyor
OKTAY
VURAL (İzmir) Yargı yolunu açıyor, yargı.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) -
yargı gibi bu işlemleri yerine
getiriyor.
Sonuç
itibarıyla, Anayasamızda bu tür iddialar söz konusu olduğunda
nasıl yürütülmesi gerekiyorsa ona uygun bir şekilde, harfiyen ona
uygun bir şekilde bu işlemler yürütülmüştür. Burada herhangi bir
itiraz var mı? Yok. Yani komisyonların kurulması,
komisyonların karar alma biçimi, çalışma biçimi vesaire. Denilen
şu: Efendim, AK PARTİnin çoğunluğu var ve
çoğunluğunu kullanarak Yüce Divana gidilmesi engellendi ve bu
şekilde kapatıldı.
Değerli
arkadaşlar, eğer usulüne uygun, yönteme uygun, hukuka uygun,
Anayasaya uygun bir şekilde bir işlem yapılıyorsa bunun
sonucunda ortaya çıkacak olan kararın yasa dışı, hukuk
dışı olduğunu hiç kimse söyleyemez, böyle bir iddiada
bulunamaz. Yani eleştirebilirsiniz, kanaatinizi söyleyebilirsiniz; o
ayrı bir konu ama sonuç itibarıyla, bugün ya da yarın, geçmişte,
bizden önce, bizden sonra böyle bir konu gündeme geldiğinde yine aynı
yöntemle soruşturulacak, yine aynı şekilde oluşturulacak
soruşturma komisyonları tarafından, yine iktidar partisinin ya
da çoğunluğu sağlayan partinin ağırlıkta
olduğu bir soruşturma komisyonu tarafından yapılacak bu
işlemler; orada oylamalar yapılacak, aynı, usulüne göre
yapılacak. Dolayısıyla, bunun başka alternatifi yok,
alternatifi yok.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yani Yine aklarız. diyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bakın, bizden önce diyorum, bizden
sonrasını örnek için söylüyorum. Dolayısıyla, burada
aklama ifadesi ne hukukidir ve kesinlikle gerçeği
yansıtmamaktadır, doğru da değildir
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Niye Yüce Divana göndermediniz? Yüce Divana
gönderseydiniz, neden korktunuz?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) -
bunun başka alternatifi yoktur. (CHP
sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, izin verin, bakın,
lütfen
Kanaatimizi söylüyoruz burada, düşüncelerimizi ifade ediyoruz
tıpkı sizler gibi. Yani buna katılırsınız,
katılmazsınız; o ayrı bir konu ama kanaatlerimizi izin
verirseniz paylaşalım burada, tabii, tamamlayalım.
Dolayısıyla,
burada, bütün arkadaşlarımız, tıpkı geçmişte
diğer siyasi partilerin iktidarda olduğu, başka bir siyasi
partinin iktidarda olduğu dönemlerde kurulan soruşturma
komisyonları gibi ve gelecekte de yine aynı şekilde kurulacak
soruşturma komisyonları gibi, hangi hassasiyetle, hangi
kaygıyla, hangi ahlaki değerlerle karar veriyorsa, vermişse,
aynı şekilde 17 ve 25e ilişkin de soruşturma komisyonu
aynı mantıkla, aynı hassasiyetle karar vermiştir; arada
hiçbir fark yoktur
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Beni yargılayın. diye yalvarıyordu.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Çünkü kural Anayasada belirtilmiştir, kural
bellidir, kural aynıdır. Dolayısıyla, yapılan
hukukidir, hukuki olarak yapılmıştır.
İşin
bir başka boyutu
BAŞKAN
Sayın Canikli, bitirelim, konu uzadı.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bakın,
hepsi iddiadır. Bir defa bunu hukukun en temel kuralı olarak iddia
olarak almak durumundayız.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) İddiaların araştırılması için
Yüce Divana göndermeniz gerekirdi.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Anayasada böyle bir iddianın hangi usule
göre soruşturulması gerekiyorsa, o usule göre, en ufak bir usul
hatası yapmadan soruşturma da tamamlanmıştır, olay
budur.
İkincisi,
bakın
ALİ
ÖZCAN (İstanbul) Hırsızı savunma!
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Niye kaçtınız yargıdan?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lütfen
Siyasi
açıdan da bu konu bugüne kadar hiç konuşulmadığı kadar
konuşulmuştur, başka hiçbir konu bugüne kadar
ayrıntılı bir şekilde, siyasi olarak
Seçim döneminde,
seçim meydanlarında, Mecliste, dışarıda, içeride
sayısız kereler, grup toplantılarında
konuşulmuştur, konuşulmuştur, konuşulmuştur,
gündeme getirilmiştir. Yani işin siyasi boyutunu söylüyorum,
bakın, hukuki boyutunu biraz önce ifade etmeye çalıştım,
işin siyasi boyutunu söylüyorum
BAŞKAN
Sayın Canikli, teşekkür ediyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, lütfen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum, bitirelim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, bir dakika
Sözlerimi
tamamlayayım Sayın Başkan.
siyasi
olarak da gündeme getirilmiştir, her yerde
tartışılmıştır ve milletimizin takdirine
sunulmuştur.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Ya, bıraksaydınız da aklansalardı, niye
engellediniz?
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Bıraksaydınız aklansalardı
Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Milletimizin takdirine sunulmuştur ve
milletimiz de takdirini kullanmıştır, takdirin nasıl
olduğunu da 1 Kasım seçim sonuçları ortaya koyuyor.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Canikli.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Altay, herkes meramını ifade etti bence
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, hayır.
Şimdi
Türkiye Büyük Millet Meclisinde hiç yapılmaması gereken tek bir
şey var, o ne diye size sorulsa eminim ki Usul hatası dersiniz.
Esasta
herkes her şeyde hata yapabilir, ama kanun koyucu yerde usul hatası
olmaz. Ortada çok açık bir Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının -şu anki oturumu yöneten
Başkanlığı kastetmiyorum- hatanın da ötesinde bir usul
yanlışı var. Bundan sonraki süreçlerde de Türkiye Büyük Millet
Meclisinin itibarına halel getirmemek bakımından, siyasi
partilerin Meclisin kürsüsünden bu konuyla ilgili bir değerlendirme
yaparak, belki bir ortak noktada da buluşulmak suretiyle, Türkiye Büyük
Millet Meclisini bu ayıptan kurtarmak maksadıyla bir usul
tartışması açılmasını arz ve teklif ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Altay, öncelikle şunu ifade edeyim: Şimdi, en az kürsüde
yapacağınız konuşma kadar her bir grup başkan vekili
arkadaşımız meramını ifade etti.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Benim sesimi duymuyorlar, arkadakilerin hiçbiri
duymuyor.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Usul tartışması açmak başka bir
şey.
BAŞKAN
Kaldı ki usul tartışması gündeme davettir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sadece gündeme davet değil Sayın Başkan.
BAŞKAN
Geçmişe ait olan bir konuya ilişkin olarak, bunun üzerinden fikir
yürütülerek burada çalışmaları akamete uğratmayalım.
Bakın,
her biriniz fikrinizi söylediniz. Ben hepinize teşekkür ediyorum. Takdir
kamuoyunun olacaktır.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Söyleyemedik daha, söyleyeceğimiz bir sürü
şey var.
BAŞKAN
Şimdi, değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, usul tartışması açılması
gerekiyor çünkü Meclisin çalışma usulüyle ilgili daha önceki
uygulamanın
BAŞKAN
Çalışma usulünde problem yok.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Var.
BAŞKAN
Sayın Vural, çalışma usulünde problem yok. Zaten, sizin arzu
ettiğiniz neticeyi bugün ifade ediyoruz, olması gerektiği gibi.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, biz zaten usulle ilgili
Bu durumda bir usul
tartışmasıyla, Meclisin, daha sonraki keyfî uygulamalar
açısından bu usulü belirlemesinde fayda vardır. Usulüne
aykırı davranışın
BAŞKAN
Sayın Vural
OKTAY
VURAL (İzmir) Bu yönde bir usul tartışması
yapılması gerekiyor çünkü benim bu konuda yargıya
başvurduğum zaman belli bir konuda usul tartışması
yapıldığını ifade ederek farklı noktaya çekerek
bir savunma gerçekleştirilmiştir. Bu durumda bu usul
tartışması bu açıdan da hukuki açıdan bizim Türkiye
Büyük Millet Meclisinde kullandığımız en önemli konudur. Bu
bakımdan bu usulünüzle ilgili, bu usulle ilgili daha önceki yapılan
uygulamalarınızla farklılık konusunda
BAŞKAN
Usulümüzde bir problem yok ama Sayın Vural.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sizin usulünüzde yok, Başkanlığın
usulünde var.
OKTAY
VURAL (İzmir)
usul tartışması açılmasının
faydalı olduğunu düşünüyorum. Ben, usul
tartışması açacağınız zaman lehinde söz almak
istiyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Aleyhte söz talep ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Aleyhte.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Vural, sıkıntı şurada: Bizim
yaptığımız uygulama burada dosyaların tetkike
açılması. Yani, sizin arzu ettiğiniz neticeyi doğuran
usulüne uygun bir işlem yapıyoruz burada. Bu işlem üzerinden
usul tartışması açmak
Daha sonra başka bir konu için gene
konuşalım, mutlaka olacak. Arzu ederseniz
OKTAY
VURAL (İzmir) Ama bundan önceki uygulama
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bu geçmişi ilgilendiren bir durum değil
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bakın, arkadaşlar, burada doğru bir işlem yapalım,
yoksa usul tartışmasından kaçtığım için
değil. Veririm ancak
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, bundan önceki uygulamayla farklılık arz
ettiği için, bu uygulamanızın yerleşik hâle gelmesini
teminen
BAŞKAN
Zaten yerleşik hâlde.
OKTAY
VURAL (İzmir)
burada usul tartışmasının
açılması gerektiğini düşünüyoruz.
BAŞKAN
Ama bu uygulamada bir problem yok ki. Bu uygulama, İç Tüzüke,
teamüllere uygun bir uygulama. Dolayısıyla, bakın, istirham
ediyorum Sayın Başkanlar, beraber çalıştık orada,
biliyorum, sizin
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sunuşlardan çekin bu yazıyı, usule gerek
kalmaz.
BAŞKAN
Bu yazı, incelemeye açılmasına dönük. Sizin arzu
ettiğiniz neticeyi doğuran, usulüne uygun bir işlem bu.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Efendim, arzu ettiğimiz oldu da geçmişin
günahı ne olacak?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bu sadece bir sunuştur Sayın
Başkan, sadece okuttunuz.
BAŞKAN
Usulüne uygun, bunu çekmeye gerek yok ki. Okundu, bilgilerinize sunuldu bu.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Burada geçmişe dair bir usul hatası
diyerek bunun, bundan sonraki süreçte ortaya çıkacak
yanlışların önünü açamazsınız. Sizin her bir cümleniz,
kullandığınız her bir kelime tutanaklara geçiyor.
BAŞKAN
Doğrudur Sayın Baluken.
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, usul
tartışmasını aç kurtul!
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Burada bir savcının yazmış
olduğu yazı üzerine bu fezlekelerin, fezleke dosyalarının
milletvekillerine kapatıldığını gerekçelendiren bir
tutumunuz bundan sonraki süreç için de Meclisin çalışmasıyla
ilgili çok ciddi bir sıkıntıyı da beraberinde getirecektir.
BAŞKAN
Sayın Baluken, sizin bahsettiğiniz konu 24üncü Döneme ait bir
konu.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, bundan sonraki süreçleri de
ilgilendiriyor.
BAŞKAN
O konuyla ilgili fikirler yürütüldü. Şu anda Meclis, gündemine hâkim bir
şekilde, usulüne uygun devam ediyor. Yani, bizim
yapacağımız usul tartışması usulsüzlük olur
şu aşamada çünkü usule davet ediyorsunuz, usulü zaten uyguluyoruz.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Hayır, hayır
Sayın Başkan,
bugünkü konuşmalarınıza bakarak, bugünkü tutanaklara bakarak
önümüzdeki oturumlarda da bu tarz usulsüzlüklerin önü açılmış
olur. Dolayısıyla, bu konuda bir usul tartışması
açmaya ihtiyaç vardır.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sadece bir okutma söz konusu Sayın
Başkan. Siz sadece bir sunuşu okuttunuz, başka bir şey
yapmadınız. Bir usul de yok aslında ortada. Yani, konu Meclis
Başkanlığıyla alakalı bir olaydır.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Varsayım üzerine tartışma
açılmaz, varsayım üzerine olmaz.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Varsayım değil ya!
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, tutumunuzun lehinde istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın Grup Başkan Vekilleri, bakın, ben hepinizden istirham
ediyorum. Lütfen
Bakın, bu ilk nöbetimiz ve ilk günümüz, sizinle daha çok
beraber çalışacağız. Emin olun, şu Anayasayı,
İç Tüzükü en adil bir şekilde ne güzel
uyguladığımı da göreceksiniz. Yeri geldiğinde, pekâlâ,
sizlerin söz hakkını hiç kesmedim. Bakın, yerinizden altı
dakika konuştunuz her biriniz, usul tartışması olsaydı
üç dakika olacaktı.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Canikli yarım
saat konuştu.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hatta siz uyarmak zorunda kaldınız, Sayın
Canikliyi uyardınız.
BAŞKAN
Yerinizden defalarca da konuşuldu. Kaldı ki ben Meclis teamüllerine
uymak, Meclis geleneklerine uymak ve İç Tüzüke uymak durumundayım.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Başkanım, usul tartışmasını
açmaktan niye imtina ediyorsunuz?
BAŞKAN
- Şu andaki usul tartışmasında bir usule
aykırılık olmadığı için
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Ama üç siyasi partinin usul
tartışması açılması talebi var.
BAŞKAN
Çünkü, biz, 24üncü Dönemdeki bir konuyu getirip, bugün pişirip bununla
ilgili bir usul tartışması açmak istiyoruz
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Biz gidelim buradan o zaman. Üç siyasi partinin böyle
bir talebine
Zaten İç Tüzük bu konuda bir inisiyatif
bırakmamış.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Yani illa ki AKPden mi usul
tartışması açtırmak gerekiyor?
BAŞKAN
Sayın Başkanlar, birleşime on dakika ara veriyorum, bir çay
molasına da davet ediyorum sizi.
Kapanma Saati: 16.33
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.58
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara) -----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, yaklaşık kırk
beş dakikadır Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
yapılan tartışmalar ve bu tartışmalar esnasındaki
tutumunuz usul tartışmasına muhtaçtır; tartışma
talep ediyor, aleyhte söz istiyorum efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, uygulamanın lehinde söz istemiştim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Lehte
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Aleyhte
BAŞKAN
Meclis soruşturmasına konu olabilecek, Başkanlığa
intikal eden dosyanın bilgiye sunulması uygulaması hususunda
usul görüşmesi talebi olmuştur. Uygulamanın lehinde ve aleyhinde
ikişer milletvekiline üçer dakika söz vereceğim.
Lehte Oktay
Vural.
Buyurun
Sayın Vural.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Meclis
Başkanlığının, Meclis soruşturmasına konu
olabilecek dosyaların milletvekillerinin tetkikine açılması
konusundaki uygulamalarının Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aziz
vatandaşlarımız, aslında tartışma şundan
kaynaklandı: Bundan önce 4 Bakanla ilgili fezlekeler Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna gelmişti ama maalesef Meclis
Başkanlığı bu fezleke ve eklerini milletvekillerinin
tetkikine ve incelemesine açmamıştı. Oysa, bugün, Sayın
Başkan bir başka eski bakanla ilgili fezleke ve eklerini inceleme ve
tetkike açıyor. Bizim sorumuz şu: Madem öyle açacak idiyseniz 17-25
Aralıkla ilgili fezleke ve eklerini neden açmadınız
milletvekillerine? Milletvekillerine bu fezleke ve eklerini açmayarak hem
Meclis soruşturma önergesi vermesini engellediniz hem de değerli
milletvekillerini bu fezleke ve eklerini inceleyerek karar vermesini
sağlayacak bilgiden yoksun bıraktınız. Bu da ortaya koyuyor
ki Sayın Başkanın bu davranışı Meclis
teamüllerine, çalışma usullerine ve milletvekillerinin egemenlik
yetkilerinin kullanılmasına uygundur. Eğer bu uygun ise daha
önceki yanlıştır çünkü ben bu konuda Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına yazıyla başvurdum. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Bugüne kadar teamüller
uyarınca milletvekili inceleme ve tetkikine açılırken bu
fezlekeleri açmadınız, bana açın. dedim. Reddettiler. Bunun
üzerine Ankara idare mahkemesine başvurdum.
Bununla
ilgili yapılan uygulama, tamamen Meclis faaliyetlerini engelleme
uygulaması olmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen bu
evrakların muhakkak surette milletvekillerinin incelemesine
açılması gerekmektedir. Bunun gizlilikle alakası olamaz.
Milletvekillerinin bir şeyi incelemiş olması gizlilik ihlali
değildir. Milletvekillerinin inceledikleri evrakı diğerleriyle
paylaşması hâlinde gizlilik ihlali olabilir. Bu bakımdan, bu bir
denetim yoluydu, Anayasa ve İç Tüzük gereğince milletvekiline verilen
denetim hakkı yok edilmiştir. Fiilî durumda zaten bu fezlekelerin
başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi
yani. Fezlekeler gitti, geldi; 35 klasör 10 klasöre indi, okundu,
okunmadı; o kadar çok badireler atlattık ki karşımıza
gelen fezlekenin ne olduğunu bile bilmiyoruz. Bununla ilgili gerçekten fiilî
olarak Meclis iradesinin teşekkülünü engelleyen fiilî bir uygulama
vardır.
Onun
için, Sayın Başkan, bu uygulamanız önemlidir. Bu
uygulamanızla Meclis Başkanlığına gelen fezleke ve
eklerini milletvekillerinin incelemesine açması Meclis
Başkanlığının görevidir. Bu, görevi ihmalin ötesinde,
görevi kötüye kullanmaya kadar götürebilir. Fiilen benim bu konuda bilgi edinme
hakkımı, denetim yollarıyla bilgi edinme hakkımı
engelleyemezsiniz. Başkanın bu uygulaması, bundan önce 17-25
Aralık ve fezlekelerle ilgili uygulamanın milletvekillerinin denetim
hakkını gasbettiğini, bilgi edinme hakkını ortadan
kaldırdığını ve bu yönüyle fiilî olarak 17-25
Aralık soruşturmasına bir karartma uygulandığının
da tescilidir.
Ben
Sayın Başkanın bu uygulamasının doğru
olduğunu ifade ediyorum. Bu uygulamanın Meclisin çalışma
usulü olarak bundan sonraki dönemlerde benimsenmesi, bundan önceki
uygulamanın bu şekilde tezahür etmiş olmasının hukuki
sonuçlarının da daha sonra değerlendirilmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Saygılarımı
arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Aleyhte
Sayın İdris Baluken.
Buyurun
Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle
yerimden söz isterken de bir hususu dile getirdim. Bu 17-25 Aralık
dosyalarıyla ilgili AKP Grubunun müthiş bir korkusu var. Yani, ne
zaman bu konuyla ilgili bir söz açılsa, Meclis bu konuyla ilgili bir
çalışma yürütmeye kalksa, AKP Grubunda büyük bir panikle hemen bu
olayın üzerini örtme ve gündemi farklı yere çekme
arayışı oluyor.
Şimdi,
bugün ifade edilen şey son derece net. Geçmişe dair burada, Mecliste
usulsüz bir işlem yapılmış. Bir savcı Meclise
fezlekeyle ilgili dosyaları gönderdiği zaman milletvekillerinin
tamamının o dosyaları inceleme ve ona göre kendi denetim
yetkilerini kullanma hakkı var. Örneğin, ben o 4 bakanla ilgili bir
soruşturma önergesi hazırlamayı düşünüyorum. Bu
soruşturma önergesiyle ilgili bilgilere ulaşabilmem için o
dosyalardaki bilgilerin tamamının benim ulaşımıma,
ulaşabilmeme açık olması gerekiyor. Savcı Meclise
gönderdikten sonra siz burada gizlilik kararı üzerinden milletvekillerinin
iradesini gasbeden bir tutum ortaya koyamazsınız. Savcı buraya
göndermişse, 550 milletvekilinin tamamının bu konuda
dosyaları inceleyebileceğini, bir yönüyle aslında Meclise ifade
etmiş olarak kabul etmek zorundasınız. Dolayısıyla,
buradaki asıl amaç, hem o dönemin Meclis Başkanının hem de
oturumu yöneten Başkanlık Divanının ortaya koymuş
olduğu tutum, milletvekillerinin o dosyaların içeriğine
ulaşmasıyla ilgili duyulmuş olan bir korkunun
yansımasıdır. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok. Bu,
geçmişi ilgilendiren bir durum değildir, geleceğe dair de bu
tarz yanlış uygulamaların önünü açar. Demin de ifade ettim,
bundan sonra, sizin görüşülmesini istemediğiniz herhangi bir konuda,
talimatlandırdığınız bir savcı Meclise gizlilik
yazısı yazar, Parlamentonun bütün faaliyetlerini bir şekilde
tahakküm altına almış olursunuz. Bunun hiçbir şekilde
halkın iradesiyle, milletin iradesiyle, Parlamentonun iradesiyle uzaktan
yakından bir ilgisi yoktur.
Ben
demin kullanmış olduğunuz sözlerin de tutanaktan mutlaka
çıkarılması gerektiğini ifade etmiştim.
Dolayısıyla, hem o ifadelerin tutanaktan çıkarılması
hem de bu soruşturma önergesinin tekrar Meclis gündemine getirilmesi son
derece önemlidir. O dönem Başbakan da bu soruşturma komisyonu ilk
kurulacağı dönemde Biz, kim hırsızlık
yapmışsa kolunu keseceğiz. dedi ama bir süre sonra Başbakanın
üstünden gelen talimatla da Başbakan söylediklerini maalesef yutmak
zorunda kaldı. Ne soruşturma komisyonlarınız ne de seçim
sonuçlarınız bu yolsuzlukların üstünü örtemeyecek, bunların
sonuna kadar üzerine gitmek durumundayız.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Baluken.
Lehte
ikinci söz Sayın Naci Bostancının.
Buyurun
Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, kıymetli
arkadaşlar; tutumunuz bütünüyle usule uygundur, esasen, bir usul
tartışmasını gerektirecek herhangi bir durum söz konusu da
değildir. Siz, Başkanlığın sunuşlarını
yaptınız, bu çerçevede, iki sayın bakana ilişkin
dosyaların intikal ettiğini ve vekillerin incelemesine açık
olduğunu söylediniz. Son derece usule uygun bir iş. Bunu açıklamanızdan
sonra Sayın Oktay Vural bunun üzerinden kendisi bir tartışma
başlattı. Başlattığı tartışma, 24üncü
Dönemde Başkanlığın uygulamasına ilişkin bir tartışma,
kanaatleri de tamamen Sayın Oktay Vuralın kendi kanaatleri,
yaptığı yargılama tamamen kendi kanaatleri istikametinde
bir yargılama. 24üncü Dönemde Meclis Başkanlığı
savcılığın ilişkili dosya konusunda gizlilik
yazısı olduğu için bunu ancak soruşturma komisyonunun
inceleyeceğinden bahisle herkese kapalı değil- Meclis karar
verirse, ciddi bulursa, soruşturma komisyonu kurulursa o çerçevede
incelenebileceğini ifade ederek böyle bir karar almış.
Geçmişte yapılmış bir uygulama, sizin buradaki
uygulamanızı ilişkilendiren, uygulamanızla bağlantılı
olan, sizin uygulamanıza yönelik yargı çıkartılabilecek
hiçbir husus söz konusu değil. Eğer biz bu şekilde
davranırsak Geçmişte de şöyle bir şey olmuştu, burada
da şu şekilde davranmaya sizin yol açmanız gerekir. Yeni
yorumlara niye kapı açmıyorsunuz? diye usul
tartışmaları açmak gibi bir garabete kapılırız
yahut da burada ifade edildiği gibi, çok çeşitli varsayımlar
üzerinden Ya, şöyle şöyle olursa onu engellemek amacıyla bir
usul tartışması açalım. Usul
tartışmasını usulüne uygun bir şekilde açmak da
kanaatimce doğrudur.
Evet,
hukuk esnektir. Burada hukuk okumuş birçok arkadaş var. Biz de
Mülkiyede okuduk hukuku. Okumaya da gerek yok, Türkiyede zaten herkes hukukla
dolmuş vaziyette -Anayasa tartışmaları, yasa
tartışmaları- hukuk bilgisi olmayan hiç kimse yok.
Maşallah, herkes her konudan anlıyor. Fakat, hukuk metinleri bu kadar
da Kabala metinleri gibi okuyanın kendi keyfine göre
yorumlayacağı metinler de değil, ucu belli, sonu belli,
başı belli. Burada yapmış olduğunuz uygulama da
tamamen İç Tüzükün ruhuna da, lafzına da uygun bir uygulamadır.
Tabii, metinleri bu kadar esnetir, bu kadar genişletir, biraz da keyfî bir
şekilde konuşmaya kalkarsak emin olun, bu yüce Meclisin, hepimizin
meşruiyetini borçlu olduğumuz ve kendi görüşlerimizi anlatmaya
kalktığımızda da hep kendisine atıf
yaptığımız yüce Meclisin çalışmasına da mâni
oluruz diye düşünüyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bostancı.
Aleyhte
son söz Sayın Engin Altay.
Buyurun
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, Meclisin kıymetli zamanını çalma
meraklısı değiliz. Usul tartışmasından
muradımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde keyfî uygulamaların
son bulması, uygulama birliğine de yön açmaktır. Zira biraz önce
Sayın Aydının 60ıncı maddeye göre söz vermesi
konusundaki ricamda da aynı şeyi belirttim. Türkiye Büyük Millet
Meclisi başkanlarının usul ya da esasta uyacakları
ellerinde bir şu kitap var, Anayasa ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü. İşte efendim, Anayasanın 138i
şöyleydi, böyleydi. Çok açık söylemek gerekirse -keşke kendisi
de burada olsa cevap verse- Sayın Cemil Çiçek yasama yetkimize 24üncü
Dönemde fiilî darbe yapmıştır, bunun adı tam olarak budur.
İçinizde yeni Parlamentoya gelen milletvekili arkadaşlarımız
var, bu arkadaşlarımızın da önümüzdeki yıllarda,
dönemlerde böyle darbelerle karşı karşıya kalmamaları
için Meclis bu tartışmaya muhtaç.
Şimdi,
Sayın Cemil Çiçek de Sayın İsmail Kahraman da aynı partinin
oylarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
seçilmişler. Biraz önce de söyledim -ne Sayın Çiçek ne de Sayın
Kahraman- burada iktidar partisinin ortaya koyduğu bir iradeyle
geçmişte büyük, tarihî, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve onun sayın
üyelerine saygısızlık anlamı taşıyabilecek,
yetkilerini, haklarını gasp anlamı taşıyabilecek bir
uygulama yapılmıştır. Şu anki yapılan uygulama
olması gereken, o zaman da bunun böyle olması gerektiğini
söyledik. Sayın Vural söyledi: Dosyalar gitti geldi, şöyleydi,
böyleydi. Bin dereden su geçirildi ve o zaman dedim ki bu kürsüden dün gibi
hatırlıyorum- Kâbeden örtü getirseniz 17-25 Aralığın
üstünü örtemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Bak iki
sene geçti hâlâ konuşuyoruz. Yemin ediyorum, vallahi de billahi de bu
işi, bu hesabı sormazsak, bu rüşvetin, bu yolsuzluğun
hesabını sormazsak yirmi sene daha biz bu işi konuşuruz.
Yazıktır, günahtır; orta yerde rüşvet, nüfuz suistimali
var, görevi kötüye kullanma var, her şey var. Biz buraya bu milletin kör
kuruşunu korumak için gelmedik mi, burada hepimiz yemin etmedik mi?
Milletin huzuru, refahı, mutluluğu için Anayasaya sadık kalarak
hukukun üstünlüğü çerçevesinde çalışacağız, namusumuz
ve şerefimiz üzerine diye yemin etmedik mi? Ettik. Şimdi, biraz önce
Sayın Canikli yerinden: Daha önce bu işler yapıldı, konuşulmadık,
bilinmedik bir şey kalmadı. dedi. Sayın Canikli, bu tapeler
konuşuldu, her şey yazıldı çizildi, siz o zaman Bunlar
montaj. bilmem Bunlar sahte. falan diyordunuz, kabul etmiyordunuz hiçbir şeyi.
Ondan sonra ne oldu? Gene o günleri eski vekiller hatırlamayacak mı,
Allah var yukarıda yani 1ini verelim, 2sini kurtaralım. , 3ünü
verelim, 1ini kurtaralım. muhabbetleri şu kulislerde günlerce
yapılmadı mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (Devamla) Allah için, yapıldı. 4 bakanın 3ünü mü
verelim, 1ini mi verelim? tartışmaları oldu.
Ben
onu bunu bilmem, AKP burada Sayın Cemil Çiçek eliyle Türkiye Büyük Millet
Meclisine bir yasama darbesi yapmıştır. Cemil Çiçek de hukuk
fakültesi mezunu, Kahraman da hukuk fakültesi mezunu. Ya hukuk fakültelerini
kapatalım ya da bu fakülteyi bitiren arkadaşlar hukukun
üstünlüğünün dışında bir üstünlük tanımasınlar.
Ayıp etmişlerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini, yasama
yetkisini gasbetmek kimsenin hakkı ve haddi değildir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan...
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, bir hukukçu olarak, Sayın
Naci Bostancı hukuk mesleğimize gerçekten sataşmada bulundu,
mesleğin vakarını, etiğini lekeleyecek şekilde
sataşmada bulunduğu için ben söz almak istiyorum mümkünse.
BAŞKAN
Sayın Bostancı, sizi dinleyeyim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Konuşmacının AK
PARTİ darbe yapmıştır. şeklindeki cümlesini
reddediyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, yasama yetkimize darbedir.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Cevap verilmesi bile gerekmeyen bir siyasi
spekülasyon olarak görüyorum. Bunu belirtmek için söz aldım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar.
Evet,
konu açığa çıkmıştır. Konular, dosyalar
arasında, hukuki durum ve nitelikleri arasında farklı olan iki
durum söz konusu. 24üncü Döneme ilişkin, Anayasanın 138 ve Ceza
Muhakemesi Kanununun 157nci maddeleri ortadadır. Aslında geçen
dönemdeki uygulamanın bilgiye sunduğumuz bu konu üzerinde
tartışılması birleşim gündemiyle de
örtüşmemektedir.
Sayın
milletvekilleri, Meclis soruşturmasına konu olabilecek dosyalar
Meclis Başkanlığına gönderildiğinde
Başkanlık tezkeresiyle Genel Kurul bilgilendirilmektedir. Gelen
dosyaların hukuki durumları, hukuki içerikleri ve gönderen resmî
merciler farklı olabilmektedir ancak Genel Kurulun bilgisine tüm dosyalar
sunulmaktadır. 24üncü Yasama Döneminde de 2 dosya üzerinde Başkanlıkça
tetkike açılma noktasında soruşturma komisyonuna bu imkân
tanınmıştır. Daha sonra, savcılıkla
hazırlık soruşturması sona erdiğinde diğer
milletvekillerinin de tetkikine açılmıştır. Bugünkü
uygulamamız da tetkike imkân vermektedir. Uygulamada herhangi bir sorun
bulunmamaktadır. Tutumumu bu açıdan değiştirmiyorum.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sorun Sayın Cemil Çiçekte yani.
BAŞKAN
- Ve, bu bağlamda Sayın Tanal lütfen gündemimize
kaldığımız yerden devam edelim,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarında
kalmıştık.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, siz bir hukukçusunuz,
ettiğiniz avukatlık yemini gereğince eğer Sayın
Bostancının sarf ettiği cümleleri Meclis Başkan Vekili
olarak hazmediyorsanız, bilemiyorum ben de artık.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tanal.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- Başkanlığın,
İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay (4/1) ile Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşenin (4/3), Millî Savunma Komisyonundan; İstanbul Milletvekili
Hulusi Şentürkün (4/2), Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonundan istifa ettiklerine ilişkin önergesi
BAŞKAN
- Evet, arkadaşlar, Genel Kurulun sunuşlarından,
kaldığımız yerden devam ediyoruz .
Sayın
milletvekilleri, İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Ali Balbayın
Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısı 1/12/2015 tarihinde; Trabzon Milletvekili Sayın Haluk
Pekşenin Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısı 8/12/2015 tarihinde; İstanbul Milletvekili
Sayın Hulusi Şentürkün Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu
üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 4/12/2015
tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır, bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyonların
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair tezkereleri
vardır, okutuyorum:
B) Tezkereler (Devam)
2.- Anayasa Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/362)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Başkan, Başkan Vekili, Sözcü
ve Kâtip seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat 16.30da
toplanmış ve kullanılan (22) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları
yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak
İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili,
Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Öztürk
Mersin
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Mustafa Şentop (İstanbul) (15) oy
Başkan Vekili: Reşat Petek (Burdur) (15) oy
Sözcü: Abdurrahman Öz (Aydın) (15) oy
Katip: Muhammet Emin
Akbaşoğlu (Çankırı) (15) oy
3.- Adalet Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/363)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet
Komisyonu Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için
30/11/2015 Pazartesi günü saat 16.30'da toplanmış ve kullanılan
(24) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda
adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü maddesi
uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Hakkı
Köylü
Kastamonu
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Ahmet İyimaya (Ankara) (17) oy
Başkan Vekili:
Hakkı Köylü (Kastamonu) (15) oy
Sözcü: Serap Yaşar (İstanbul) (15) oy
Kâtip : Adnan Boynukara (Adıyaman) (15) oy
4.- Millî Savunma Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/364)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Millî
Savunma Komisyonu, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için
30/11/2015 Pazartesi günü saat 16.30'da toplanmış ve kullanılan
(23) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda
adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü
maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt
Konya
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan : Faruk Özlü (Düzce) (14) oy
Başkan Vekili: Hüseyin
Şahin (Bursa) (15) oy
Sözcü: Murat Baybatur (Manisa) (15)
oy
Kâtip : Metin Akgün (Tekirdağ) (15) oy
5.- İçişleri Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/365)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İçişleri
Komisyonu, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için
30/11/2015 Pazartesi günü saat 16.30'da toplanmış ve kullanılan
(23) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda
adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü
maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Celal
Doğan
İstanbul
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Celalettin
Güvenç (Kahramanmaraş) (14) oy
Başkan Vekili: Hüseyin
Bürge (İstanbul) (15) oy
Sözcü: Mustafa
Baloğlu (Konya) (15)
oy
Kâtip: Ayhan Gider (Çanakkale) (15) oy
6.- Dışişleri Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/366)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu, Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat
17.00'de toplanmış ve kullanılan (22) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü maddesi uyarınca Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Ekmeleddin
Mehmet İhsanoğlu
İstanbul
Dışişleri
Komisyonu Geçici Başkanı
Başkan :Taha Özhan (Malatya) (17) Oy
Başkan Vekili:Cemalettin Kani Torun (Bursa) (15) Oy
Sözcü : Sena Nur Çelik (Antalya) (17)
Oy
Kâtip : Hasan Basri Kurt (Samsun) (17)
Oy
7.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Geçici Başkanlığının, komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/367)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, Başkan, Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat 16.30'da
toplanmış ve kullanılan (21) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları
yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak
İç Tüzük'ün 24'üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili,
Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Beşir
Atalay
Van
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Beşir Atalay (Van) (17)
Oy
Başkan Vekili: Burhanettin Uysal (Karabük) (12) Oy
Sözcü: Ertan Aydın (Ankara) (13) Oy
Kâtip: Mehmet Akif Yılmaz (Kocaeli) (13) Oy
8.- Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/368)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu, Başkan, Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat 17.00'de
toplanmış ve kullanılan (24) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları
yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak
İç Tüzük'ün 24'üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili,
Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Ali
Özcan
İstanbul
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Erol Kaya (İstanbul)
(17) Oy
Başkan Vekili: Ahmet
Arslan (Kars) (17) Oy
Sözcü: Mustafa
Ilıcalı (Erzurum) (17) Oy
Kâtip: Cesim Gökçe (Ağrı) (17) Oy
9.- Çevre Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/369)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çevre
Komisyonu, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için
30/11/2015 Pazartesi günü saat 17.00de toplanmış ve kullanılan (25)
adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda
adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü
maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Hüseyin Çamak
Komisyon Geçici
Başkanı
Mersin
Başkan: Cihan
Pektaş (Gümüşhane) (15) Oy
Başkan Vekili: Muhammet
Balta (Trabzon) (15) Oy
Sözcü: Sebahattin Karakelle (Erzincan ) (15)
Oy
Kâtip: Bayram Özçelik (Burdur) (15) Oy
10.- Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/370)
Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat
17.00de toplanmış ve kullanılan (25) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Ahmet Eşref Fakıbaba
Komisyon Geçici
Başkanı
Şanlıurfa
Başkan:
Vural Kavuncu (Kütahya) (15)
Oy
Başkan
Vekili: Celil Göçer (Tokat) (15) Oy
Sözcü : Mehmet Ali Pulcu (İstanbul ) (15) Oy
Kâtip : Mahmut Kaçar (Şanlıurfa) (15) Oy
11.- Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/371)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve
Kâtip seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat 17.00de toplanmış
ve kullanılan (24) adet oy pusulasının tasnifi sonucu,
aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzükün 24üncü
maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Türabi Kayan
Komisyon Geçici
Başkanı
Kırklareli
Başkan:
Recep Konuk (Karaman) (15) Oy
Başkan
Vekili: Mehmet Öntürk (Hatay) (15) Oy
Sözcü : Mehmet Erdem (Aydın
) (15)
Oy
Kâtip : Hüseyin Filiz (Çankırı) (15) Oy
12.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Geçici Başkanlığının,
komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/372)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sanayi,
Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat
16.30da toplanmış ve kullanılan (24) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Necip Kalkan
Komisyon Geçici
Başkanı
İzmir
Başkan: Ziya
Altunyaldız (Konya) (17)
oy
Başkan
Vekili: Harun Karacan (Eskişehir) (16) oy
Sözcü: Mehmet
Galip Ensarioğlu (Diyarbakır) (15) oy
Kâtip: Şahin
Tin (Denizli)
(17)
oy
13.- Dilekçe Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/373)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dilekçe Komisyonu
Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 30/11/2015 günü
saat 16.30da toplanmış ve kullanılan 10 (on) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygılarıyla
arz olunur.
Fikri
Demirel
(Yalova)
Komisyon Geçici Başkanı
Başkan:
Mihrimah Belma Satır (İstanbul) (9)
oy
Başkan
Vekili: İsmail Bilen
(Manisa) (8) oy
Sözcü: Canan
Candemir Çelik (Gaziantep) (8) oy
Kâtip: Ramazan Can
(Kırıkkale)
(8) oy
14.- Plan ve Bütçe Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/374)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için
30/11/2015 Pazartesi günü saat 16.30da toplanmış ve kullanılan
otuz sekiz (38) adet oy pusulasının tasnifi sonucu
aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzükün 24üncü
maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz
ederim.
Saygılarımla.
Zekeriya
Temizel
(İzmir)
Komisyon Geçici Başkanı
Başkan: Süreyya
Sadi Bilgiç (Isparta) (26) oy
Başkan
Vekili: İbrahim Mustafa Turhan (İzmir) (25) oy
Sözcü: Mehmet
Şükrü Erdinç (Adana) (26) oy
Kâtip: Emine Nur
Günay (Eskişehir) (26) oy
15.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/375)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonu Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip üye
seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat 16.30da toplanmış ve
kullanılan (32) adet oy pusulasının tasnifi sonucu
aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzükün 24üncü
maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
Tahir
Öztürk
(Elazığ)
Kamu
İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonu
Geçici Başkanı
Başkan: Fatih
Şahin (Ankara) (20)
oy
Başkan
Vekili: Uğur Aydemir (Manisa) (21)
oy
Sözcü: Kasım
Bostan (Balıkesir) (20)
oy
Kâtip: Halil
Eldemir (Bilecik) (20) oy
16.- İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının,
komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/376)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu; Başkan, 2 Başkan Vekili,
Sözcü ve Kâtip üye seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat 16.30da
toplanmış ve kullanılan (22) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları
yazılı üyeler, karşılarında gösterilen oyu alarak,
TBMM İç Tüzüğünün 24üncü maddesi uyarınca, Başkan,
Başkan Vekili (2), Sözcü ve Kâtip üye seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz
ederim.
Saygılarımla.
Şenal
Sarıhan
(Ankara)
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan:
Mustafa Yeneroğlu (İstanbul)
(20) oy
Başkan
Vekili: Fatma Benli (İstanbul)
(21) oy
Başkan
Vekili: Şenal Sarıhan (Ankara)
(14) oy
Sözcü: Leyla
Şahin Usta (Konya)
(21) oy
Kâtip: Ayhan
Bilgen (Kars) (14) oy
17.- Avrupa Birliği
Uyum Komisyonu Geçici Başkanlığının, komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/377)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu, Başkan, 2 Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat 17.00de toplanmış ve
kullanılan (21) adet oy pusulasının tasnifi sonucu,
aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler,
karşılarında gösterilen oyu alarak 4847 sayılı
Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Başkan, Başkan Vekili (2),
Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Nurettin
Demir
(Muğla)
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Mehmet
Kasım Gülpınar (Şanlıurfa)
(19) oy
Başkan Vekili:
Şaban Dişli (Sakarya)
(18) oy
Başkan Vekili: Özkan
Yalım (Uşak)
(18) oy
Sözcü: Zehra
Taşkesenlioğlu (Erzurum)
(17) oy
Kâtip: Saadet Becerikli (Batman)
(18) oy
18.- Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu Geçici Başkanlığının,
komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/378)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, Başkan, 2 Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 30/11/2015 Pazartesi günü saat 17.00de
toplanmış ve kullanılan (22) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı
üyeler, karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzükün
24üncü maddesi uyarınca, Başkan, Başkan Vekili (2), Sözcü ve
Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Aydın
Uslu Pehlivan
(Adana)
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Radiye Sezer
Katırcıoğlu (Kocaeli)
(18) oy
Başkan Vekili:Bennur Karaburun (Bursa) (18)
oy
Başkan Vekili:Candan
Yüceer (Tekirdağ) (18) oy
Sözcü:Murat Göktürk (Nevşehir) (18)
oy
Kâtip:Filiz
Kerestecioğlu (İstanbul) (16)
oy
19.- Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu
Geçici Başkanlığının, komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/379)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Güvenlik ve İstihbarat
Komisyonu, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için
30/11/2015 Pazartesi günü saat 17.00de toplanmış ve kullanılan
on beş (15) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda
adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak, İç Tüzükün 24üncü
maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Ahmet Sorgun
(Konya)
Komisyon Geçici Başkanı
Başkan: Emrullah
İşler (Ankara) (10)
oy
Başkan Vekili: Veysi
Kaynak (Kahramanmaraş) (10) oy
Sözcü: Mehmet Altay (Uşak) (10) oy
Kâtip: Murat Baybatur (Manisa) (10)
oy
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyona seçilen tüm Başkanlık
Divanı üyelerine hayırlı olsun diyor, başarılar
diliyoruz.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç adet önerge vardır
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
söz talebim var efendim.
BAŞKAN Önergeleri okutmadan önce Sayın
Özele söz veriyoruz.
Buyurun Sayın Özel, hayırdır?
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
ihtisas komisyonlarında başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
üye seçimlerinde muhalefet partilerinden milletvekillerine görev verilmemesini
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına şikâyet ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
elbette hayır, Cumhuriyet Halk Partisinin şerle işi olmaz. (CHP
sıralarından alkışlar) Buradaki tüm grupların da bu
hakkı teslim edeceklerini tahmin ederiz.
Sayın Başkanım, 18 komisyonun görev
dağılımlarıyla ilgili komisyonda tutulan tutanakları
Meclisin bilgilerine sundunuz. 26 kişiden oluşan komisyonlarda
partilere göre, Meclisteki sandalye dağılımına göre bir
kompozisyon ortaya çıkıyor. Bu komisyonlardan sadece 3 tanesi,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, Avrupa Birliği Uyum ve
İnsan Hakları Komisyonunda, kiminde muhatabı olduğumuz
dış mevzuat gereği, 1 tanesinde de gelenekselleşmiş,
artık kurallaşmış katı bir yerleşik uygulama
dışında, komisyonlarda tüm arkadaşlarımızın
ısrarla taleplerine rağmen, mademki Sayın Başbakan seçimden
sonra yaptığı konuşmasında, Mecliste güvenoyundan
sonra yaptığı teşekkür konuşmasında ve
basından izlediğimiz kadarıyla her yerde, bu dönem Adalet ve
Kalkınma Partisinin 2011-2015 arasında yaşadığı
süreçten, Meclise yaşattıklarından ve 7 Haziran günü iktidardan,
tek başına iktidarı kaybetmekten gerekli
çıkarımları yaptığı, öz eleştirisini
yaptığı, bundan sonra istişareye, bundan sonra muhalefetle
sürekli diyaloğa, bundan sonra karşılıklı
iletişim ve etkileşimle ortak aklı aramaya önem vereceklerini,
kendi deyimiyle tırnak içinde söylüyorum, benim o ayarlarla ilgili bir
yorumum olamaz ama- fabrika ayarlarına döndüklerini ve kendileri
açısından başarılı gördükleri bir dönemdeki
istişare, yumuşak üslup ve karşı tarafı anlamaya
çalışan bir çizgide olacaklarını ifade ediyor.
Şimdi, lafa bakacak hâlimiz yok. Biraz önce okuttunuz; 15 tane
komisyon görev dağılımı yapıyor,
arkadaşlarımız ve diğer muhalefet partisinden
arkadaşlarımız elbette ki komisyon başkanlığını
çoğunluk partisinin oradaki çoğunluğuyla almasına bir
şey söylemiyorlar ama bir ikinci başkanlık var, başkan
vekilliği var, komisyonda sözcülük var, komisyonda kâtip üyelik var,
bunlardan hiçbir tanesini Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri
dışında 3 partinin, 3 muhalefet partisinin sayın
milletvekillerine bu görevi vermeyip kendi çoğunluk oylarıyla tüm bu
görev dağılımını Adalet ve Kalkınma Partisinin
bünyesine alıyorsunuz.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Kâtipliği bile çok
gördünüz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl istişare edilecek? Nasıl
birlikte yol yürünecek? Nasıl muhalefetle diyalog kurulacak? Nasıl
bir bakış açısıdır ki bunu ilkokulda, anaokulunda bir
çocuk yapsa, anaokulu öğretmeni der ki: Ayıp değil mi
evladım, arkadaşlarınla neden paylaşmıyorsun?
Şimdi, Türkiyeyi yöneten ve bu dönemde de tek başına yönetme
noktasında görev almış olan bir partinin bir kâtip üyeliği
dahi
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Milletten isteyeceksiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
muhalefet partileriyle paylaşmama
noktasındaki iradesini bu iktidar partisine oy veren, tercihine saygı
duyduğumuz seçmenlerimize, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına
şikâyet ediyoruz. Durum aynen ortadadır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Milletten isteyeceksiniz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Komisyon seçimleri, millî irade ve İç Tüzüke uygun olarak
yapılmıştır. Tüm seçilenlere de bir kez daha
hayırlı olsun diyoruz.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç adet önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Antalya Milletvekili Hüseyin Samani ve 23
milletvekilinin, seracılığın gelişmesi ve
yaygınlaşması için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki
seracılığı daha iyi bir yere getirmek, geliştirmek ve
yaygınlaştırmak amacıyla Anayasa'nın 98inci ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Hüseyin Samani (Antalya)
2) Hasan Karal (Rize)
3) Şirin Ünal (İstanbul)
4) Adem Yeşildal (Hatay)
5) Erkan Kandemir (İstanbul)
6) Osman Boyraz (İstanbul)
7) Hilmi Bilgin (Sivas)
8) Mustafa Baloğlu (Konya)
9) Halil Etyemez (Konya)
10)
Süreyya Sadi Bilgiç (Isparta)
11)
Sebahattin Karakelle (Erzincan)
12)
Hüseyin Filiz (Çankırı)
13)
Erol Kaya (İstanbul)
14)
Mehmet Erdoğan (Gaziantep)
15)
Mehmet Altay (Uşak)
16)
Mehmet Babaoğlu (Konya)
17)
Mücahit Durmuşoğlu (Osmaniye)
18)
Tülay Kaynarca (İstanbul)
19)
Hüseyin Bürge (İstanbul)
20)
Şahin Tin (Denizli)
21)
Fatma Benli (İstanbul)
22)
Ziya Altunyaldız (Konya)
23)
Oktay Çanak (Ordu)
24)
Ali Ercoşkun (Bolu)
Gerekçe:
Toplam
78 milyon hektar alanı olan ülkemiz oldukça değişik ekolojik
şartlara sahip olduğundan, gerek sıcaklık değerlerinin
uygunluğu gerekse ışık miktarının yüksek seviyede
olması, pek çok bahçe bitkileri türünün yetiştirilmesine olanak
sağlar. Örtü altı yetiştiriciliği de bu grup içerisinde
önemli bir yere sahiptir.
Sera
işletmeciliğinde planlamanın gayesi, bitkilerin
yetiştirilme, büyüme ve gelişmeleri için uygun olmayan çevre
koşullarında en uygun bitki gelişme koşullarını
yapay olarak oluşturmaktır.
Birim
alandan yüksek verim alınmasını sağlayarak küçük
alanların marjinal olarak değerlendirilmesine imkân veren örtü
altı yetiştiriciliği, aynı zamanda yıl içerisinde
düzenli bir iş gücü kullanımı sağlaması nedeniyle de
ülkemizdeki en önemli tarımsal faaliyetlerden birisi hâline
gelmiştir.
Ülkemiz
örtü altı varlığı bakımından dünyada ilk 4 ülke
arasında, Avrupa'da ise İspanya ile birlikte ilk sırada yer
almaktadır. Günümüzde pek çok ülkede, seralarda üretimin büyük bir
kısmı topraksız tarımla gerçekleştirilmektedir.
Türkiye'de seracılık son yıllarda hızlı bir
gelişim göstermiştir. Bunda iş dünyasının
seracılığa artan ilgisi ve beraberinde getirdiği
teknolojinin payı büyüktür. Türkiye'de seracılık yeni
değildir. Geçmişi 1940'lı yıllara kadar uzanmaktadır.
Seracılığın 1970'li yıllarda önemli gelişmeler
kaydettiği bilinmektedir. Ancak asıl sıçrama 2002 tarihinden
sonra yaşanmıştır. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı ve sivil toplum
kuruluşlarının başlattığı, çiftçileri Avrupa
standardında ürün yetiştirme konusunda bilinçlendirme projeleri, örtü
altı tarımsal faaliyetler için hem yatırım hem de
işletme aşamasında birçok kalemde sağlanan destek, hibe ve
krediler vasıtasıyla teşvik edilen seracılık, ülkemiz
ve üreticilerimiz için önemli bir gelir kapısı oluşturmaktadır.
Türkiye'de
2014 yılında toplam 28,6 milyon ton yaş sebze üretilmiş
olup, bunun yüzde 21,7'sine tekabül eden 6,2 milyon tonu örtü altında
gerçekleştirilmiştir. 2014 yılında örtü altı
tarım alanlarımızda 2002'ye göre yüzde 21,1; 2013'e göre yüzde
5,5'lik artış gerçekleşmiştir.
TÜİK
verilerine göre ülkemiz toplam örtü altı varlığı 649.118
dekar olup bunun örtü altı tarım alanlarımızın 379.627
dekarlık (yüzde 58,5) bölümü seralardan, 269.491 dekarlık (yüzde
41,5) bölümü de tünellerden oluşmaktadır.
2014
yılı itibarıyla örtü altı tarım
alanlarımızda 6,56 milyon ton sebze ve meyve üretimi ile 1,18 milyar
adet süs bitkisi üretimi gerçekleşmiştir. Bu miktarın yüzde
94,8ine tekabül eden 6,22 milyon tonluk kısmı sebzelerden
oluşmaktadır.
Seracılıkta
topraksız üretimin, geleneksel (topraklı) üretime göre en büyük
farkı verim ve kalitedir. Topraksız tarımda elde edilen ürün
konvansiyonel yöntemlere göre yaklaşık iki üç kata yakın daha
fazla olabilmekte bunun yanında daha kontrollü yetiştirme
ortamında gübreleme ve ilaçlamanın gerektiği kadar
yapılması ile daha sağlıklı ürün elde edilebilmesine
olanak sağlamaktadır.
Ülkemizin örtü altı bitkisel üretim potansiyeli
bakımından, birçok ülkede olmayan iklim avantajına, ekolojiye ve
doğal kaynaklara (jeotermal enerji) sahip olması bu sektöre olan
yatırımları daha da cazip hâle getirmektedir. Ülkemiz jeotermal
enerji potansiyeli bakımından dünyada 7nci Avrupa'da ise 1inci
sırada yer almaktadır. Mevcut Jeotermal enerjili seralarda
yıllık ortalama 100 bin ton domates üretimi
gerçekleştirilebilmektedir. Bu üretimin değeri yaklaşık 180
milyon TL'dir.
Seracılığın
geliştirilmesiyle ekonomimize sağlayacağı
katkının yanı sıra, özellikle doğu ve
güneydoğudaki terör olayları nedeniyle terk edilen veya
boşaltılan yerleşim yerlerinin yeniden
canlandırılması ve on binlerce insanımıza iş ve
aş sağlaması açısından da önemli olacağı
muhakkaktır. Söz konusu yatırım kalemleri arasında
seracılığın da bulunması ve
yaygınlaştırılması da önemlidir. Bu konuyla ilgili bir
Meclis araştırması açılması büyük yarar
sağlayacaktır.
2.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalay ve 25
milletvekilinin, ailelerin dağılmasına ve çocukların
mağdur olmasına neden olan boşanma olaylarının ve
sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aile
kurumumuzun güçlendirilmesi için, ülkemizde meydana gelen, birçok ailenin
dağılmasına ve çocuklarımızın mağdur
olmasına neden olan boşanma olaylarının ve sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98'inci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1)
Orhan Atalay (Ardahan)
2)
Hasan Karal (Rize)
3)
Adem Yeşildal (Hatay)
4)
Hüseyin Filiz (Çankırı)
5)
Şirin Ünal (İstanbul)
6)
Hüseyin Samani (Antalya)
7)
Hacı Bayram Türkoğlu (Hatay)
8)
Orhan Karasayar (Hatay)
9)
Ali Ercoşkun (Bolu)
10)
Oktay Çanak (Ordu)
11)
Ömer Ünal (Konya)
12)
Erkan Kandemir (İstanbul)
13)
Osman Boyraz (İstanbul)
14)
Hilmi Bilgin (Sivas)
15)
Ziya Altunyaldız (Konya)
16)
Nurettin Yaşar (Malatya)
17)
Fatma Benli (İstanbul)
18)
Mustafa Baloğlu (Konya)
19)
Halil Etyemez (Konya)
20)
Şahin Tin (Denizli)
21)
Mehmet Altay (Uşak)
22)
Süreyya Sadi Bilgiç (Isparta)
23)
Erol Kaya (İstanbul)
24)
Mehmet Erdoğan (Gaziantep)
25)
Mücahit Durmuşoğlu (Osmaniye)
26)
Tülay Kaynarca (İstanbul)
Gerekçe:
Toplumun
en küçük birimi olan aile kurumunun temelini evlilik oluşturmaktadır.
Milletlerin tarih sahnesindeki varlıklarını devam
ettirebilmelerinin en sağlam ve sağlıklı yolu da bu kurumun
canlılığını koruyabilmesidir. Sosyal yapıdaki bu
önemi nedeniyle bütün ülkelerde ailenin kurulması veya aile
birliğinin bozulması kanunlar çerçevesinde yapılan
düzenlemelerle gerçekleştirilmektedir.
Ülkemizde
artan genç nüfusa rağmen yeni bir ailenin ilk adımı olan evlilik
oranlarında düşüş yaşanmaktadır. 2014
yılında evlenmelerde önemli bir değişim gözlenmezken
boşanmalar yüzde 4,5 arttı. Evlenen çiftlerin sayısı bir
önceki yıla göre yüzde 0,1 azalarak 2014 yılında 599 bin 704
oldu. Kaba evlenme hızı ise binde 7,8 olarak gerçekleşti.
Boşanan çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 4,5
artarak 130 bin 913'e yükseldi. Kaba boşanma hızı binde 1,7
olarak gerçekleşti. Boşanmaların 2014 yılında yüzde
39,6'sı evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 21,8'i ise
evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti.
Bütün
bu rakamsal değerler, toplumun temel taşı ve ana birimi olan
aile kurumunun yara aldığını göstermekte ve tedbir
alınmadığı takdirde de sıkıntılara sebep
olacağı aşikârdır.
AK
PARTİ iktidarı döneminde aile kurumunun güçlendirilmesi amacıyla
pek çok kanuni düzenleme yapılmış, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı kurulmuş, çeyiz, konut ve doğum
yardımları çıkarılmıştır. Atılan bu
yararlı adımlara rağmen aile kurumundaki bozulmanın
nedenlerinin araştırılması faydalı olacaktır.
Özellikle boşanma olayları, ailenin yıkımına ve pek
çok çocuğun anne ve/veya baba sevgisinden mahrum kalmasına ve
neticede çocuklarımızda tamiri mümkün olmayan psikolojik tahribatlara
neden olmaktadır. Kimi zaman da tamamen sahipsiz kalan çocuklara devlet
kol kanat germekte, aile sıcaklığı verilmeye
çalışılmakta ama hiçbir zaman kendi ailesi gibi olmamaktadır.
Kısacası
boşanma olaylarıyla ortaya çıkan aile dramlarının en
büyük mağdurları çocuklar olmaktadır. Anne veya babasından
ayrı kalmak zorunda kalan veya devletin kurumlarına verilen çocukların
kişisel gelişimlerinde ciddi sorunlar ortaya çıkmakta ve bu
nedenle ilerleyen yıllarda topluma entegre olma sorunu
yaşamaktadırlar. Dolayısıyla boşanma hadiseleri,
kişisel ve ailevi problemler olmaktan öte toplumun genelini ilgilendiren
sonuçlar doğurmakta ve toplumumuzun aile yapısını derinden
yaralamaktadır.
Toplumumuzun
aile yapısının sağlam temeller üzerine kurulabilmesi için
evlilik müessesinin güçlendirilmesi, ülkemizde meydana gelen, pek çok ailenin
dağılmasına ve pek çok çocuğun mağdur olmasına
neden olan boşanma olaylarının ve sebeplerinin
araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi için bir Meclis araştırma komisyonu
kurulmasının toplum hayatımıza önemli katkılar
sağlayacağından yararlı olacağı kanaatindeyiz.
3.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve
21 milletvekilinin, kayısı üretiminde ve pazarlanmasında
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bölge
ve ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayan kayısının
üretiminden pazarlanmasına kadar tüm sorunlarının tespit
edilerek gereken önlemlerin alınması hususunda Anayasanın
98inci ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1)
Öznur Çalık (Malatya)
2)
Hasan Karal (Rize)
3)
Nurettin Yaşar (Malatya)
4)
Hüseyin Filiz (Çankırı)
5)Orhan
Karasayar (Hatay)
6)
Hacı Bayram Türkoğlu (Hatay)
7)
Mehmet Öntürk (Hatay)
8)
Ali Ercoşkun (Bolu)
9)
Ömer Ünal (Konya)
10)
Osman Boyraz (İstanbul)
11)
Hilmi Bilgin (Sivas)
12)
Mustafa Baloğlu (Konya)
13)
Halil Etyemez (Konya)
14)
Süreyya Sadi Bilgiç (Isparta)
15)
Oktay Çanak (Ordu)
16)
Mehmet Babaoğlu (Konya)
17)
Mehmet Erdoğan (Gaziantep)
18)
Mücahit Durmuşoğlu (Osmaniye)
19)
Ziya Altunyaldız (Konya)
20)
Tülay Kaynarca (İstanbul)
21)
Şirin Ünal (İstanbul)
22)
Hüseyin Bürge (İstanbul)
Gerekçe:
Kayısı
Malatya ili ve içinde bulunduğu bölge için çok önemli bir ekonomik
değerdir. Malatya halkının yüzde 80'inin geçim kaynağı
doğrudan ya da dolaylı olarak kayısıdır.
Malatya
ili ve bölge halkı için önemli bir ekonomik değer olan
kayısı ülkemiz ekonomisi için de önemli bir gelir potansiyeline
sahiptir. Ancak, çeşitli nedenlerle bu önemli ürün bugüne kadar yeterince
değerlendirilememiş, bölge halkına ve ülke ekonomisine istenen
düzeyde artı değer yaratılamamıştır. Çünkü,
kayısı yetiştiriciliğinde kalitenin yükseltilmesi
çalışmaları yetersizdir. Bu çalışmaların
artırılarak sürdürülmesi, bunun için de kayısıya yönelik
bilimsel araştırmalar yapılması gerekmektedir.
Kayısı
ürününe zarar veren beyaz çil, larva gibi zararlılarla mücadele etkisiz
kalmaktadır. Bu sorunun giderilmesi için üniversitelerle iş
birliği içerisinde çalışmak zorunludur.
Kayısının
geleneksel yöntemlerle yapılan hasadı ürüne önemli ölçüde zarar
vermekte ve bu da ihracatımız yönünden büyük sorun teşkil
etmektedir. Bu nedenle, kayısı hasadı için daha farklı bir
yöntem bulunabilmesi amacıyla bilimsel çalışmalara hız
verilmesi gerekmektedir.
Kayısı
yetiştiriciliği, kayısının toplanması,
kükürtlenmesi ve depolanması gibi konularda üreticinin eğitilmesi ve
bilinçlendirilmesi çalışmaları yetersizdir.
Kayısı
üreticisine, hasattan önce gübre, zirai ilaç gibi harcamalarında destek
verilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Üretici,
kayısının fiyat istikrarsızlığından korkarak
kükürdü fazla vermekte ve bu fazla kükürtlü ürünse Avrupa Birliği
ülkelerine ihracatta sıkıntı yaratmaktadır.
Kayısının
ulusal ve uluslararası medyalarda reklamı ve tanıtımı
ciddi bir şekilde yapılmamaktadır.
Kayısının
yaş olarak satışına yeterince önem ve
ağırlık verilmemektedir. Yaş kayısı gibi,
kayısı çekirdeğinin de kabuk ve iç kabuk olarak
değerlendirilmesi istenen seviyede değildir.
Kayısının
uluslararası standartlarda ambalajlanması yapılamamakta, bu
durum da kayısının ihracatının önünde büyük engel
oluşturmaktadır.
Bütün
dünyada artan natürel ürün eğilimine paralel olarak kükürtlü üründen
vazgeçilerek kayısının doğal ortamda kimyasal işlem
yapmadan kurutulması ve bunun için gereken bilimsel çalışmaların
yapılması gerekmektedir.
Kayısının
(konserve, reçel, marmelat, hoşaf ve meyve suyu gibi) ürün
çeşitlemesiyle ulusal ve uluslararası pazarlara sunulması
imkânları kısıtlıdır.
İhracatın
artırılması için gerekli olan iade desteği kayısı
ürününe sağlanmamaktadır.
Kayısı
ürünü hem bölge halkına hem de ülke ekonomisine çok önemli katkılar
yapabilecek, önemli bir ihracat potansiyeline sahip olabilecek iken bütün bu
sorunlar ve yetersizlikler yüzünden yeterince değerlendirilememektedir.
Yukarıda
saydığımız nedenlerle kayısının hem bölge
hem de ülke ekonomisi için daha etkin ve verimli bir şekilde
değerlendirilmesi, gerekli araştırmaların
yapılması ve sorunların giderilmesi için gerekli acil önlemlerin
Meclisimiz tarafından tespit edilmesi amacıyla bu Meclis araştırması
önergesi hazırlanmıştır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler,
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının üç
tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Buyurun.
B) Tezkereler (Devam)
20.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Van Milletvekili Burhan Kayatürk,
Osmaniye Milletvekili Suat Önal, Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve
Sinop Milletvekili Barış Karadenizin, 7-12 Aralık 2015
tarihleri arasında Kamboçyanın başkenti Punon Pende
düzenlenecek olan Asya Parlamenter Asamblesi 8inci Genel Kurul
Toplantısına katılmalarına ilişkin tezkeresi (3/358)
03 Aralık 2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Asya
Parlamenter Asamblesinin 7-12 Aralık 2015 tarihleri arasında
Kamboçya'nın başkenti Punon Pen'de düzenlenecek olan 8inci Genel
Kurul Toplantısına Van Milletvekili Burhan Kayatürk, Osmaniye
Milletvekili Suat Önal, Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Sinop
Milletvekili Barış Karadeniz'in katılması hususu 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail Kahraman
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bir
sonraki tezkereyi okutuyorum:
21.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Düzce Milletvekili Faruk Özlünün,
Avrupa Birliği Konseyi Lüksemburg Dönem Başkanlığınca
10-11 Aralık 2015 tarihlerinde Lüksemburgda düzenlenecek olan
Kalkınma İşbirliği Komiteleri Başkanları
Toplantısına katılmasına ilişkin tezkeresi (3/359)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa
Birliği Konseyi Lüksemburg Dönem Başkanlığınca 10-11
Aralık 2015 tarihlerinde Lüksemburg'da düzenlenecek olan Kalkınma
İşbirliği Komiteleri Başkanları
Toplantısına Düzce Milletvekili Faruk Özlü'nün katılması
hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İsmail Kahraman başkanlığındaki bir
heyetin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Senatosu Başkanı
Sibel Siber ve Azerbaycan Millî Meclisi Başkanı Oktay Asadovun vaki
davetlerine icabet etmek üzere 9 Aralık 2015 tarihinde Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetine ve 15-16 Aralık 2015 tarihleri
arasında Azerbaycana resmî birer ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/360)
4 Aralık 2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman
Başkanlığındaki heyetin; Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Cumhuriyet Senatosu Başkanı Sibel Siber ve Azerbaycan
Millî Meclisi Başkanı Oktay Asadov'un vaki davetlerine icabet etmek
üzere 9 Aralık 2015 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne
ve 15-16 Aralık 2015 tarihleri arasında Azerbaycan'a resmî ziyarette
bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken tarafından, AKP
Hükûmetinin politikalarıyla birlikte çeşitli valilikler
tarafından hukuka aykırı bir biçimde ilan edilen sokağa
çıkma yasakları boyunca yapılan operasyonlarda öldürülen
sivillerin araştırılması amacıyla 8/11/2015 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 8 Aralık
2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
08/12/2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
08/12/2015 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Diyarbakır
Grup Başkan Vekili
Öneri:
08 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Milletvekili
Grup Başkan Vekili İdris Baluken tarafından verilen (198
sıra no.lu), "AKP Hükûmetinin politikalarıyla birlikte
çeşitli valilikler tarafından hukuka aykırı bir biçimde
ilan edilen sokağa çıkma yasakları boyunca yapılan
operasyonlarda öldürülen sivillerin araştırılması"
amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 08/12/2015 Salı günlü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi üzerine lehte Ayşe Acar
Başaran, Batman Milletvekili.
Buyurun
Sayın Başaran. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şu
anda burada anlatacaklarım üzerinde özellikle AKP milletvekilleri
sıralarından yoğun olarak, bunu,
anlatacaklarımızı inkâr etmek üzerine ve
anlatacaklarımızı kabul etmemek üzerine birtakım
girişimlerde bulunulacağını, birtakım cevaplar
verileceğini şu andan biliyorum. Ancak sadece on dakika, bütün ön
yargılarınızı bir tarafa bırakarak, siyasi ve
kişisel kaygılarınızı bir tarafa bırakarak, bire
bir yaşayan biri olarak, bire bir bu sokağa çıkma
yasaklarında bu uygulanan antidemokratik uygulamalara maruz
kalmış biri olarak beni sadece on dakika dinlemenizi istiyorum. Çünkü
bu anlatacaklarım Suriyeden değil, Filistinden değil, sizin
iktidar olduğunuz ülkenin sınırları içerisinde uygulanan
politikalardır.
MUHAMMET
BALTA (Trabzon) Siz hangi ülkedesiniz?
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Biz bıkmadan usanmadan bunları
anlatmaya devam edeceğiz. Biliyorum ki sizler bunlara
kulaklarınızı tıkamaya devam edeceksiniz ancak şu anda
son birkaç aydır kürdistanda on sekiz yerde il ve ilçeler olmak üzere
(AKP sıralarından gürültüler)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Sayın Başkan
Öyle bir yer mi var
Sayın Başkanım?
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) ...toplam 149 gün sokağa çıkma
yasağı ilan edilmiş ve bu sokağa çıkma
yasaklarında AKPnin bu savaş politikaları neticesinde 77 insan,
77 sivil yurttaş yaşamını kaybetmiştir. Bizler
Cizredeyken ben bizzat orada siviller olduğunu söylediğim zaman
Sayın Başbakan sivil olmadığını söylemişti.
Bu, sivil değildi, evet, sizin gözünüzde bu, sivil değildi ya da
kendi çocuğunu, on yaşındaki Cemileyi buzlukta saklamak zorunda
kalan
Cemile, sivil değildi değil mi? Ya da kendi ellerimizle
hastaneye yetiştirmeye çalıştığımız bu
çocuk, sizin gözünüzde sivil değil, teröristti.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Onları, siz, kendiniz öldürüyorsunuz.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Tüm bunların bire bir şahidi olarak
sekiz gün Cizrede, altı gün Silvanda, bizzat, bu antidemokratik
uygulamalara maruz kaldım.
Bizler,
sokağa çıkma yasaklarının olduğu yerlerde, bire bir
AKPnin talimatıyla çalışan valiler ve kaymakamların eliyle
halka yapılan katliamın bire bir şahidi olduk.
Çocuklar,
keskin nişancılar tarafından katledildi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kürtler öyle demiyor
Kürtler öyle demiyor
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Çocuklar, sokakta oyun oynarken dizlerinden,
bacaklarından vuruldu.
Çocuklar
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kürtler muzdarip
Zulmediyorsunuz Kürtlere
Kürtlere zulmediyorsunuz orada
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Dinlerseniz öğreneceksiniz!
Çocuk,
annesinin kucağında, bu antidemokratik uygulamaya maruz kaldı.
Buyurun
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kürtlere zulmediyorsunuz. Sizden şikâyetçi
onlar.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Sonra, burada, sizin
yaptığınız bütün savunmalar, orada hendeklerin
olduğuydu. Peki, hendeklere karşı bu şekilde mi savunma
geliştirdiniz?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siz zulmün yanındasınız.
Zulmediyorsunuz Kürtlere.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, laf atmaları engeller
misiniz?
BAŞKAN
Arkadaşlar, hatibi dinleyelim, sonra cevap vermek isteyen verebilir.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kürtlere zulmediyorsunuz!
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Türksen övün, değilsen itaat et midir? Bu
mudur hendeklere karşı verilen mücadele?
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bu ortamda böyle bir oturum
olmaz. Eğer varsa bir cevabı kürsüye çıkar verir.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Bu mesele hendek değildi. Bunu, sizler de,
bire bir hepiniz biliyorsunuz.
BAŞKAN
Arkadaşlar, hatibi dinleyelim, daha sonra sözü olan cevap verebilir.
HARUN
KARACA (İstanbul) Mecbur muyuz saçma sapan sözleri dinlemeye!
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Başkan, lütfen, müdahale eder misiniz?
BAŞKAN
Dinleyelim hatibi.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Dinlemek zorundasınız!
BAŞKAN
Sayın Hatip, biz sizi dinleyeceğiz, Genel Kurul sizi dinleyecek.
Yalnız, özellikle, İç Tüzüke uygun olarak
HARUN
KARACA (İstanbul) Kürdistan deme hakkı yok burada. O şekilde
söylenemez.
BAŞKAN
-
67nci maddeye göre ülkenin belli bir bölgesini farklı bir nitelendirme
yapmak suretiyle bir kısmı yaralayacak sözler de
kullanmamanızı özellikle istirham ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Başkanım, lütfen, müdahale eder
misiniz?
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, buna siz müdahale
edemezsiniz.
BAŞKAN
İç Tüzük 67 yetki veriyor.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sizin grup toplantınızda Başbakan
olarak Tayyip Erdoğanın kullanmış olduğu
coğrafi, siyasi, tarihî bir coğrafya
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Bakın Sayın Baluken, kürsüde hatibiniz var. Hatibiniz
konuşsun.
Arkadaşlar,
hatibi dinleyelim.
Sayın
milletvekilleri, lütfen
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) İzin verirseniz
Başkanım ve müdahalelere bir uyarı yaparsanız
sevineceğim.
Evet,
orada hendeklere karşı bir mücadele olmadığını
hepiniz biliyorsunuz. Orada bir halkın iradesine
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ne işi var o hendeklerin orada?
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Dinlerseniz öğreneceksiniz
Bir
halkın iradesine, bir halk sadece Ben varım. dediği için
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ne işi var o hendeklerin orada?
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar
Sayın milletvekilleri
Hakan Bey, lütfen
hatibi dinleyelim.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla)
Ben de kendi irademi beyan edebilirim.
dediği için, o esedullah timi denilen ve burada
araştırılmasını istediğimiz, üstünü
örttüğünüz o timler vasıtasıyla oradaki sivil halkın
üzerinde birçok baskı uygulanıyor.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Niye kazdın hendekleri o zaman? Sokağa
çıkma yasağı istemiyorsan kazma hendeği kardeşim!
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) - Evet, bu mudur hendeklerle mücadele? Türksen
övün, değilsen itaat et! Bunların yazılımlarının
hepsi sizin basın kuruluşlarınız tarafından çekilip
Silvanda sokağa çıkma yasağı kaldırılmadan bir
gün önce servis edildi. Yapılan şuydu: Eğer siz muhalif ses
çıkarırsanız, eğer siz Benim iradem var. derseniz,
eğer siz Bu tekçi zihniyete karşı mücadele ediyorum. derseniz,
Ben bu tekçi zihniyeti kabul etmiyorum. derseniz, işte o zaman Sizin
karşınızda sizi katlederiz. dediler.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) O hendek ne olacak? Hendekten bahset!
BAŞKAN
Sayın Çavuşoğlu, lütfen
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Türksen övün, değilsen itaat et. denildi.
Biz bu topraklar üzerinde birçok halkın olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp şunu söyledi:
Kürt halkı. dedi. Mademki Kürt halkı, biz onların
yanındayız. diyorsa eğer bununla ilgili neden şu ana kadar
Mecliste herhangi bir çalışma başlatılmadı? Neden
herhangi bir AKP milletvekilinin ağzından bununla ilgili tek bir
cümle söylenmedi? Bunun hepsinin bire bir araştırılması
gerekiyor.
Evet,
sokağa çıkma yasaklarında neler yapıldı,
anlatayım. Siz belki dinlemek istemiyorsunuz ama tutanaklara geçecek ve
gerçekten 90lı yıllarda yapılan bütün katliamlar gibi bu da
Türkiyenin tarihine kara bir leke olarak geçecek. Bunun geçmesi için de
tutanaklara geçmesi gerekiyor.
Neler
yapıldı sokağa çıkma yasaklarında? Su kesildi,
elektrikler kesildi, hiçbir GSM operatörü çekmedi. AKPnin
iktidarının talimatıyla GSM operatörleriyle biz 112ye bile
ulaşamadık, 112ye bile.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hendek ne olacak? Bir kere de hendekten bahset!
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) - Çıkıp hiçbir şeyden haberi
olmayan, oradaki hiçbir şeyden haberi olmayan, hiçbir inisiyatifi olmayan,
hiçbir yetkisi olmayan valiler, kaymakamlar çıkıp şu
açıklamaları yaptılar: Biz halka ekmek, su
dağıttık. dediler. Ben sekiz gün kaldım Cizrede,
Silvanda altı gün kaldım. Tek şunu gördüm ben: Altı saat
kaldığım evde altı saat boyunca bomba atarlara maruz
kaldım, altı saat boyunca silahlarla taramalara maruz kaldım.
Bugün burada konuşuyorsam tamamen şans eseridir, çünkü orada bizim de
hayatımıza kastedildi. Nasıl ki sokağa çıkma
yasaklarının olduğu yerlere girmeye çalışan Sayın
Figen Yüksekdağa karşı bu uygulama geliştirildiyse,
içeride de bizim de hayatımıza kastedildi. O güvenlik görevlileri
halkı koruyorsa madem, insanlar niye beyaz bayraklarla
dışarıya çıkıyor, niye?
Düşünün
ki Kızılay Meydanında sokağa çıkma yasağı
var
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Orada hendek yok, hendek yok orada.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla)
ve sizler milletvekilleri olarak oraya
giremiyorsunuz.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Hatip, Kızılay
Meydanında hendek yok.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Elektrik yok, su yok, hiçbir yiyecek yok. O halk
tamamen kendi iradesini ortaya koyduğu için, tamamen Ben kendi kendimi
yönetebilirim. dediği için, tamamen sizin ırkçı, faşist ve
tekçi zihniyetinize karşı
(HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
Başkan,
lütfen müdahale eder misiniz! (Gürültüler)
Ben
sizin bu uygulamalarınızı kabul etmiyorum. dediği için bu
insanlara karşı bir imha ve katliam politikası
geliştirilmiştir.
BAŞKAN
Sayın Hatip, bütün Meclisi ırkçı olarak, faşist olarak
nitelendiremezsiniz.
Bakın,
İç Tüzük 67ye göre, kaba ve yaralayıcı sözler
kullanamazsınız.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Meclise hitap etmiyor, laf atanlara söylüyor.
Çıkıp cevap versinler.
BAŞKAN
Lütfen
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Başkanım, sürekli bana müdahale
ediyorsunuz.
BAŞKAN
Lütfen
Temiz bir dille konuşmanızı istiyorum.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Göreviniz gereği
BAŞKAN
Sayın milletvekillerinden de
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Sayın Başkan, tek müdahaleniz bana
karşı olmamalı, lütfen bu sıralara da müdahale edin.
Ben
devam ediyorum.
BAŞKAN
Bir dakika, bir dakika, bir dakika
Sayın
milletvekillerinden de
Konuşmanın içeriğine katılmak
durumunda değilsiniz ama kürsüye çıkan her hatibi dinlemek
durumundayız. Her gruptan da konuşmacılar var. Gerekirse
konuşmacılar cevaplarını verirler.
Lütfen
değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Ama bana faşist demeye hakkı yok ya, çok
ayıp!
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Bu uygulamalar
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, bir saniye
Bir süreyi
durdurur musunuz.
İkinci
defadır hatibin konuşmasına müdahale ediyorsunuz.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Ben uygulamalardan söz ediyorum. Bu faşist
bir uygulamadır.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Faşist sensin! Faşist orada.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Bu faşist bir uygulamadır, faşist
bir uygulamadır.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Faşistin kim olduğunu ben biliyorum.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Ve şunu söylüyorum, bu uygulamalara
karşı
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Çok ayıp!
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla)
eğer orada ne olduğunu bilmek
istiyorsanız biz oradayız, biz oradaki insanların
yanındayız, biz onlarla beraber bu antidemokratik, bu
gayrimeşru, bu hiçbir hukuka ve insanlığa sığmayan
uygulamalara karşı o insanların yanında yer alıyoruz.
Eğer sizler de orada ne yaşandığını görmek
istiyorsanız, bir zahmet çıkalım odalarımızdan,
hepimiz gidelim, orada ne yaşandığını bire bir
kendiniz görün. Size gösterilen ve sürekli medyada gösterilenler üzerinden
yorum yapacağımıza, buyurun, neler yaşanıyor, bu halk
neler yaşıyor, bu 77 insan sivil miydi, değil miydi
MUHAMMET
BALTA (Trabzon) Caminin içerisinde şehit edilen vatan evlatlarından
bahset.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) 35 günlük bebeğe sivil demeyen bir
zihniyetten söz ediyoruz. 35 günlük bebek hastaneye gidemediği için
hayatını kaybetti.
MUHAMMET
BALTA (Trabzon) Caminin içerisinde şehit edilen vatan evlatlarından
bahset.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Bunun için de, buyurun, en kısa zamanda
gerçeğin, hakikatin ne olduğunun ortaya çıkmasını
eğer sizler de istiyorsanız, buyurun, bu araştırma
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla)
komisyonunu oluşturalım ve bu
sivillerin kimler tarafından ne şekilde öldürüldüğünü hep
beraber görmüş olalım.
MUHAMMET
BALTA (Trabzon) PKKlılar, teröristler öldürdü, teröristler.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Devamla) Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Evet, teşekkürler Sayın Başaran.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bir hususu özellikle iletmek istiyorum. Şimdi,
sayın hatip konuşurken, defalarca Genel Kuruldan konuşma
düzenini bozacak şekilde laf atmalar oldu. Gürültüyle defalarca sayın
hatibin konuşmasını bütün milletvekillerinin dinlemesini
gasbedecek şekilde müdahaleler oldu.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hatip de tahrik etmesin.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Siz bu laf atanları, bu gürültü yapanları
uyaracağınız yere kürsüde konuşma yapan sayın hatibin
sözünü 2 kez kestiniz.
BAŞKAN
Evet Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Her iki söz kesme girişiminiz de İç
Tüzüke uygun değildir, İç Tüzüke aykırıdır.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Faşist kim?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Onları yapanlar faşist.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hendek kazanlar ne, hendek kazanlar?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Zihniyetiniz faşist, zihniyetiniz.
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir dakika. Sayın Balukeni dinliyoruz.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Ya bir susun! Susun! Siz mi
susturacaksınız!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kim hendek kazanlar?
BAŞKAN
Hakan Bey, Sayın Çavuşoğlu
Buyurun
Sayın Baluken, dinliyorum sizi.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Ya bir Grup Başkan Vekili konuşuyor, hâlâ
aynı şeyi gösteriyor.
BAŞKAN
Buyurun, sizi dinliyorum. Dinliyorum, tamam.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın hatibin belirttiği Kürdistan ismi
bu toprakların siyasi ideali ve tarihî bir gerçekliğidir. (HDP
sıralarından alkışlar) Bugüne kadar, Selçuklu Sultanı Sencerden
Yavuz Sultan Selime, ilk Meclis kuruluşundan bu Meclis
tutanaklarına, şu anki Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğanın AKP Grubunda yapmış olduğu konuşmaya
kadar da defalarca ifade edilmiştir ve hiçbir Meclis başkanı da
sizin gibi İç Tüzük maddesini gerekçe göstererek o konuya müdahale
etmemiştir. Dolayısıyla, bu tutumunuz yanlıştır.
BAŞKAN
Sayın Başkan
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) İkincisi: Sayın hatip orada Türksen
övün, değilsen itaat et. yazısını göstererek bu
yazının genel olarak bugün yaşanan sorunların kökeni
olduğunu belirtmiş, oradan gelen tepkiler üzerine de Bunu savunan
ırkçı ve faşisttir. demiştir. Bu tespiti de son derece
yerindedir.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Evet, bunu savunan ırkçı ve faşisttir ama
öyle demedi.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Dolayısıyla, sizin ona müdahale etmeniz
de İç Tüzüke uygun değildir.
BAŞKAN
Sayın Baluken, ben İç Tüzük 67ye istinaden, yine, İç Tüzükün
66ncı maddesine göre
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Bunu savunan ırkçı ve faşisttir ama
aksini savunan da ırkçı ve faşisttir.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, kürsüdeki üyenin sözü ancak Başkan
tarafından, kendisini İç Tüzüke uymaya ve konudan ayrılmamaya
davet için kesilebilir. Ben de bunun için, İç Tüzükten
aldığım yetkiye dayanarak konuya davet ettim ve
yaralayıcı sözler sarf etmemesini ifade ettim. Bu, Başkanın
yetkisidir, İç Tüzükten aldığı yetkidir. (HDP sıralarından
gürültüler)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bakın, Sayın
Cumhurbaşkanının Başbakan olarak AKP Grubunda
yapmış olduğu oturumu da yönetiyordunuz. Bu Meclisin
tutanaklarında kürdistan ve Lazistan mebusları dediğinde
müdahale etmediniz.
BAŞKAN
Doğrudur, kürdistan, Lazistan mebusları vardı geçmişte,
tarihte, doğrudur.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Orada yapmadığınız müdahaleyi
burada yapamazsınız. Kişilere göre burada tutum
sergileyemezsiniz.
BAŞKAN
Doğrudur efendim, teşekkür ediyorum, tutanaklara geçmiştir.
Önerinin
aleyhinde Niğde Milletvekili Sayın Alpaslan Kavaklıoğlu.
Buyurun
Sayın Kavaklıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Niğde) Sayın Başkanım, öncelikle yeni
vazifenizi tebrik ediyorum. Allah hayırlı hizmetler yapmayı
nasip etsin.
Sayın
milletvekilleri, HDPnin grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Toplumsal
hayatın vazgeçilmez ilk ve temel esası, insanın en asli ve temel
hakkı olan yaşam hakkının temin edilmesidir. Bir devletin
ve ülkenin var olabilmesi ve varlığını devam ettirebilmesi,
vatandaşlarının can ve mal güvenliğinin teminidir.
Bugün,
maalesef, ülkemizin bazı bölgelerinde, bazı şehirlerinde ve
bazı sokaklarımızda, vatandaşlarımızın
günlük hayatlarını idame için gerekli olan faaliyetlerin
yapılmasını engellemek isteyenler ve
vatandaşlarımızı dehşete düşürüp terörize etmek
isteyenler vardır. Çocuklarımızın okula gitmesini, vatandaşlarımızın
semt polikliniğine, doktora gitmesini engelleyen, fırından ekmek
almasını zorlaştıran unsurlar yetmezmiş gibi
sokaklarda hendekler kazıp barikatlar kurmaya, çoluğun çocuğun
geçeceği, oyun oynayacağı sokaklara bubi tuzaklı bombalar
yerleştirmeye cüret etmektedirler. Vatandaşlarımızın
günlük hayatlarını devam ettirmelerindeki rahatlığı,
güvenliği ve esenliği yok etmek istemektedirler.
Bütün
bunları bertaraf edip vatandaşlarımızın rahatça
dolaşabilmeleri için o tuzakların, patlayıcıların
temizlenmesi ve hendeklerin kapatılması gereklidir.
Vatandaşlarımızın güvenliği bizim için her şeyden
daha önemlidir.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Hiç gittin mi o yöreye?
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Vatandaşlarımızın istekleri
doğrultusunda bu temizliğin yapılabilmesi,
patlayıcıların etkisiz ve zararsız hâle getirilebilmesi
için mülki idare amirleri, tedbir amaçlı, halkımızın can ve
mal güvenliğine zarar vermeden, gündelik hayatın normal
akışını temin için geçici olarak sokağa çıkma
yasağı uygulamaktadırlar.
FERHAT
ENCU (Şırnak) 300 sivili katlederek mi yapıyorsunuz bunu?
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Bu sokağa çıkma yasağı, ilan
edilen sokak, cadde ve mahallelerde, değişik alanlarla
sınırlı olarak uygulanmaktadır. Mülki amirlerce alınan
bu kararların temel hukuki ve yasal dayanağı öncelikle
Anayasamızın 23üncü maddesi ve İl İdaresi Kanununun
MAHMUT
TANAL (İstanbul) 23üncü maddeyi oku, öyle bir yetki yok.
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Var. Efendim, Anayasamızın 23üncü
maddesini hemen okuyayım ben size.
BAŞKAN
Sayın Tanal, lütfen kürsüdeki hatibe müdahale etmeyin.
Efendim,
siz de Genel Kurula konuşun Sayın Kavaklıoğlu.
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Başlığı Yerleşme ve
seyahat hürriyeti biliyorsunuz. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini
önlemek, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi geliştirmek,
kamu mallarını korumak; seyahat hürriyeti ise suç soruşturma ve
kovuşturması sebebiyle genel sağlığı korumak yahut
suç işlenmesini önlemek amacıyla
sınırlandırılabilir. diyor.
MİTHAT
SANCAR (Mardin) 13üncü ve 15inci maddeyi de okuyun lütfen.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) 13üncü maddesi ne bu Anayasa'nın?
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Yine, İl İdaresi Kanunumuzun 11inci
maddesi valilerimize tanınan yetkileri ve görevleri belirlemekte.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Van) Doğru, sizin valileriniz! AKPnin valileri!
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Bu 11inci maddenin (A) fıkrasına göre
Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk
kuvvet ve teşkilatının amiridir. Suç işlenmesini önlemek,
kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır. Bu maksatla
Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder, bu teşkilat amir
ve memurları vali tarafından verilen emirleri derhâl yerine
getirmekle yükümlüdür.
Yine,
İl İdaresi Kanununun 11inci maddesinin (C) fıkrasında
İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi
dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu
esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev
ve görevlerindendir.
Bunları
sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır. Bu hususta
alınan ve ilan olunan karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında
66ncı madde hükümleri uygulanır.
Buna
benzer bir yetki, yine -aynı kanunun- İl İdaresi Kanununun
32nci maddesinde kaymakamlara da tanınmıştır. Kaldı
ki, Diyarbakırda son alınan sokağa çıkma yasakları,
biliyorsunuz Sur Kaymakamlığı tarafından
alınmıştır. Burada da, (A) fıkrasında Kaymakam,
ilçe sınırları içinde bulunan genel ve özel kolluk kuvvet ve
teşkilatının amiridir. Yine (B) fıkrasında Suç
işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken
tedbirleri alır. Bu maksatla Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini
istihdam eder. Kanun, tüzük, yönetmelik ve Hükümet kararları hükümlerinin
yürütülmesi için emirler verir. Bu teşkilat amir ve memurları
kaymakam tarafından verilen emirleri derhâl yerine getirmekle ödevlidir.
DİRAYET
TAŞDEMİR (Ağrı) Cezası nedir?
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Yine -aynı maddenin- 32nci maddenin (Ç)
fıkrasında İlçe sınırları içinde huzur ve
güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa
müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici
kolluk yetkisi kaymakamın ödev ve görevlerindendir. Bunları
sağlamak için kaymakam gereken karar ve tedbirleri alır. Bu hususta
alınan ve ilan edilen karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında 66ncı
madde hükümleri uygulanır.
Peki,
bu 66ncı madde hükümleri nedir? 66ncı maddede de İl genel
kurulu veya idare kurulları yahut en büyük mülki idare amiri
tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve
usulen tebliğ ve ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına
muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler, mahallî
mülki amir tarafından Kabahatler Kanununun 32nci maddesi hükmü
uyarınca cezalandırılır.
FERHAT
ENCU (Şırnak) Kaç kişi cezalandırıldı?
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Kaç kişi cezalandırıldı?
DİRAYET
TAŞDEMİR (Ağrı) Sokağa çıkmanın
cezası nedir, ihlal etmenin?
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Ancak, kamu düzenini ve güvenliğini veya
kişilerin can ve mal emniyetini tehlikeye düşürecek toplumsal
olayların baş göstermesi hâlinde vali tarafından kamu düzenini
sağlamak amacıyla alınan ve usulüne göre ilan olunan karar ve
tedbirlere aykırı davrananlar, üç aydan bir yıla kadar hapis
cezasıyla cezalandırılır. diyor 66ncı madde.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Van) Hapis değil, mezara koyuyorlar, mezara!
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Bu hükümlere ve şimdiye kadar valilerimizin
ve kaymakamlarımızın aldığı kararlara
halkımız tamamen riayet etmiştir, burada bir
sıkıntı yaşanmamaktadır.
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Gördünüz mü acaba, orada
mıydınız?
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Halkımız, güvenlik güçlerimizin
sokaklarımızı yaşanabilir hâle getirmesine
yardımcı olmaktadır çünkü vatandaşlarımızın
bakkala ekmek almaya gitmesi bile tehlikeli hâle gelmiştir.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Van) Esedullah timi onlar.
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Devamla) Camiler bile terör unsurları tarafından
kundaklanmaya ve işgal edilmeye başlanmıştır.
Bunların temizlenmesi ve huzurun temini için devlet gereğini
yapmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, bütün bu barikatların kaldırılması ve
hendeklerin doldurulması sırasında terör unsurları,
güvenlik kuvvetlerimize, çalışan kamu görevlilerine ve
araçlarına silahlı saldırılarda bulunmaktadır.
Yapılan bu faaliyetlerde Hükûmetimizin üzerinde hassasiyetle durduğu
en önemli husus sivil kayıpların olmamasıdır. Bunun için
güvenlik güçlerimiz tarafından çok hassas çalışmalar
gerçekleştirilmektedir.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Van) Çok hassas, çok!
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) Bu sebeple işler uzamakta,
güvenlik kuvvetlerimiz maalesef çok sayıda yaralı ve şehit
vermektedir. Sivil kayıp olarak nitelendirilenlerin çoğu da
silahlı unsurlar olmaktadır. (HDP sıralarından gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Gel gidelim
araştıralım o zaman.
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) Sivil kayıpların
olmaması ortak temennimizdir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ayıp denen bir
şey var ya.
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) Bu konuda gerekli hassasiyet
gösterilmektedir.
BESİME KONCA (Siirt) 35 günlük bebek hendek mi kazmış?
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) HDPnin grup önerisine
katılmadığımızı belirtir, hepinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kavaklıoğlu.
GÜLSER YILDIRIM (Mardin) Cesaretiniz varsa gidin o sivil ölümleri
araştırın, kaçmayın be!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hatip konuşması
sırasında o bölgede herhangi bir sivil kaybın
olmadığı demek suretiyle Genel Kurulu yanlış
bilgilendirmiştir. Bu durumda bizim grup hatibimizin sokağa
çıkma yasağının uygulandığı bölgelerdeki
sivil kayıpla ilgili verdiği bilgiyi de yanlış bir yöne
çekmiştir. Müsaade ederseniz bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN Sayın Baluken, açıklamaysa yerinizden bir
dakika
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani kürsüden
BAŞKAN Tamam, yerinizden açıklama yapın. Bu
sataşma olmadığı için
Bu, açıklama,
açıklamayı gerektiriyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hayır, hayır,
şöyle Sayın Başkan
BAŞKAN Bakın açıklama dediniz. Evet, size söz
vereceğim.
Tamam, iki dakika yerinizden açıklama
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bakın, burada
sataşma olmayabilir ama bize atfolunan bir bilgiyi Genel Kurula
farklı yansıtması vardır.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İç Tüzük 69a
baktığınızda, bağlamdan koparılmış bir
bilgiden bahsediyoruz.
BAŞKAN İşte, açıklama hakkını
kullanmanız
Açıklama olarak ben size yerinizden,
açıklamayı ancak yerinizden verebiliyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hayır, Sayın
Başkan, İç Tüzük 69da nettir yani bizim bilgilerimizi
bağlamından koparıp Genel Kurula farklı
yansıtıyorsa
BAŞKAN Bakın, size ya da grubunuza sataşma
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
kürsüden cevap verme
hakkımız doğar.
BAŞKAN İşte, açıklamayı gerektiriyor, tamam,
yerinizden vereyim.
Sayın Baluken, lütfen buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Yani, İç Tüzükü doğru uygulayalım diyorum
Sayın Baluken. Ben söz vermeme taraftarı değilim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan,
bugün ilk yönetiminiz. En azından, umarım bundan sonraki
yönetiminizde biraz daha dikkat edersiniz.
BAŞKAN Tamam, rahat olun, ben dikkat ederim ama siz de dikkat
edin. Hep birlikte bu Meclisi verimli bir şekilde
çalıştıralım, temennim bu.
Yerinden, evet, Sayın Balukene söz verelim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlunun HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Değerli
milletvekilleri, bakın, çok önemli bir araştırma önergesini
buraya getirip bir araştırma komisyonu kurulmasını bütün
Meclise ifade ediyoruz.
Şimdi, bugüne kadar, bu sokağa çıkma yasağı
uygulamalarının devreye girdiği tarihten bugüne kadar katledilen
sivil sayısı 140ı geçti. 7 Haziran öncesinden başlayarak
bugüne kadar devreye konan savaş konseptinde de yaşamını
yitiren sivil sayısı 300ü geçti. Bu çok ciddi bir rakamdır.
Henüz,
bakın, dün, Silopide 15 yaşında, yüzde 50 engelli olan Ferhat
Kartal -yüzde 50 engelli arkadaşlar, 15 yaşındaki bir çocuk
katledildi. Cizrede 9 yaşındaki Baran, Nusaybinde 60
yaşındaki Ahmet amca, Nusaybinde 55 yaşındaki Selamet
teyzenin katliyle ilgili buraya gelip gerçekleri çarpıtmanın bir
anlamı yok.
REŞAT
PETEK (Burdur) Yasin Börünün de kafası ezildi değil mi.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) - Madem sivillerin katledilmediğini
düşünüyorsanız, madem orada sivil bir can kaybı yok
düşünüyorsanız, madem bütün sorun hendek meselesine indirgenecek
şekilde eğer ele alınıyor diye düşünüyorsanız,
gelin bu araştırma önergesine oy verelim, hep birlikte
milletvekilleri olarak gidip o bölgede durumu yerinde tespit edelim,
halkın taleplerini ve orada yaşanan sıkıntıları
da birlikte getirip Genel Kurula sunalım. O zaman niye karşı
çıkıyorsunuz?
Madem
orada bu can kayıplarını yapanlar başka insanlarsa, madem
orada sizin bahsettiğiniz tek bir sivil kayıp yoksa neden
korkuyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) - Bu araştırma önergesine en çok da sizin
destek vermeniz gerekiyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Baluken.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
Önerinin
lehinde ikinci söz Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi
Anayasamızın 13üncü maddesi diyor ki: Temel hak ve hürriyetler,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı kalmak kaydıyla kanunla
sınırlanabilir.
BAŞKAN
Doğru söylüyor.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Biraz evvel Sayın AKPli hatibin dediği
valilerin sokağa çıkma yasağını ilan ederken ne
Anayasamızın 23üncü maddesinde ne İl Özel İdaresi
Kanununda ne İl İdaresi Kanununda, hiçbir kanunda böyle bir
dayanağı yok. Kamuoyuna yanlış bilgi veriyor. Bu
sokağa çıkma yasağını ilan eden valiler günün birinde
mutlak suretle hukuka hesap vermek zorundadırlar.
BAŞKAN
Tamamdır Sayın Tanal.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken tarafından, AKP
Hükûmetinin politikalarıyla birlikte çeşitli valilikler
tarafından hukuka aykırı bir biçimde ilan edilen sokağa çıkma
yasakları boyunca yapılan operasyonlarda öldürülen sivillerin
araştırılması amacıyla 8/11/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 8 Aralık 2015
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Önerinin lehinde ikinci söz Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sizi
de kutluyorum, başarılar diliyorum.
Tabii,
biraz önce AKP Grubunun göstermiş olduğu tepkiyi hayretle izledim
değerli arkadaşlar. Yani siyaseten bu kadar ikiyüzlü nasıl
olunabilir anlamak mümkün değil. Birkaç örnek vereceğim. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
REŞAT
PETEK (Burdur) Hakarete başlama.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bu siyasi eleştiridir Sayın Vekil.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Otur dinle, otur dinle! Siyaseten
ikiyüzlü nasıl olunabilir, örnek vereceğim. Otur, dinle!
BAŞKAN
Arkadaşlar, hatibi dinleyelim.
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Otur, dinle! Otur, dinle! Sen hiç konuşma, sen hiç
konuşma Sayın Savcı! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Ağbaba
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Sen daha düne kadar Gültekin Avcıyla
cellatlık yapan adam, sen sus! Sen sus, otur!
BAŞKAN
Sayın Ağbaba, Genel Kurula hitap edelim, kaba ve
yaralayıcı sözler de sarf etmeyelim, temiz dile davet ediyorum,
lütfen.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sen düne kadar vatanseverlere, solculara, insan
hakları savunucularına cellatlık yapan adamsın Gültekin
Avcıyla! Sus, sus sen!
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) O yatay geçiş yaptı.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Yatay geçiş yaptı, o, paralel değil,
evet, yatay geçiş yaptı, her şekle bürünebiliyor.
BAŞKAN
Şahsiyatla uğraşmayalım Sayın Ağbaba, Genel
Kurula hitap edelim lütfen.
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Düne kadar Gültekin Avcıyla, düne kadar o
paralel yapı dediğiniz adamlarla kalkacaksınız,
askerleri, bilim adamlarını katledeceksin, şimdi
karşıma çıkıp konuşacaksın! Sus, konuşma,
sus! (CHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
PETEK (Burdur) Haddini bil, haddini bil!
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Bakın, ben size örnek vereceğim, bu siyaseten
ikiyüzlülük nasıl olmuş anlatacağım ben size, siyaseten
ikiyüzlülük nasıl olur anlatacağım.
REŞAT
PETEK (Burdur) Bir milletvekiline Sus! diyemezsin, haddini bil!
Cevabını vereceğim sana!
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, 2012nin
sonbaharında BDP milletvekilleri Hakkâride PKKlı militanlarla
kucaklaştılar. Burada Sayın Başbakan başta olmak üzere
BDP milletvekilleri Meclisten atılmalıdır, Öcalan idam
edilmelidir. diye bir tartışma başlatıldı, buradaki
aynı grup alkışladılar bunu. Ardından tam kırk
yedi gün sonra, 28 Aralık akşamı Başbakan bir konuşma
yaptı, Biz İmralıyla görüşüyoruz. dedi. Aynı grup,
BDP milletvekilleri atılsın. diyen, Öcalan idam edilsin. diyen
grup birden alkışlamaya başladı. Evet, çözüm süreci
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) BDP milletvekillerini atmak kimsenin haddi
değil, değil; bunu bilin. Kimsenin haddi değil BDP
milletvekillerini buradan atmak.
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, aynı
grup döndü, Çözüm, mutlaka görüşülmelidir, İmralıyla
görüşülmelidir, BDP milletvekilleriyle görüşülmelidir. diyen
aynı grup. Şimdi, burada bir ikiyüzlülük var mı yok mu,
takdirlerinize bırakıyorum.
Yine,
bakın arkadaşlar, Sayın Kavaklıoğlu Sokağa
çıkma yasağını biz uygulamıyoruz, Sur
Kaymakamlığı aldı. dedi. AKPyi kutlamak lazım,
hakikaten bu konuda yarattığınız algının önünde
saygıyla eğiliyorum, yaptığınız önemli bir
şey. Bakın, ne diyor? Duble yolları AKP yapıyor. PKKyla
görüşmeyi kim yapıyor? Devlet yapıyor. Barajları kim
yapıyor? AKP yapıyor. Sur ilçesindeki sokağa çıkma
yasağı kararını kim alıyor? Devlet alıyor.
Değerli
arkadaşlar, bakın, sizin yaratmış olduğunuz öyle
algılar var ki, yani bunu nasıl beceriyorsunuz insan hayret ediyor!
Bakın, sizin Hükûmetinizi kutlamak lazım. AKP Hükûmeti dünya
tarihinde bir ilki yaptı ve başka yapan bir hükûmet de çıkamaz.
Bakın, dağla ve adayla konuşabilen tek parti sizsiniz. Ne
diyorsunuz? İmralıyla görüşmemiz sürüyor. Adayla
konuşulur mu? Ne diyorsunuz? Kandille görüşmelerimiz sürüyor. Sizi
kutluyorum! Bakın, adayla ve dağla konuşan dünyadaki gelmiş
geçmiş tek siyasi parti sizsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Size
söyleyecek başka şeyler de var değerli arkadaşlar.
Bakın, biz, bu gördüğünüz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu şu anda
sokağa, herkesin önüne dimdik çıkan bir grup. Niye? 2011de Balyoz,
KCK, Oda TV, Devrimci Karargâh, Ergenekon, bugün utandığınız
Askerî Casusluk davaları çıktığı zaman o davalara
cesaretle gidebilen tek grup vardı, bu grup. Diğer hiçbir siyasi
parti; sağımızdaki, solumuzdaki hiçbir siyasi parti bizim kadar
cesaretle gidemediler. Ne dediniz bize? Biz faili meçhullerle
hesaplaşıyoruz, biz kireç kuyularına atılan insanların
katilleriyle hesaplaşıyoruz. Hadi oradan! Kireç kuyusuna
atılan, 1990lı yıllarda katledilen
Bir tane insanı
cezalandırabildiniz mi? Kimi cezalandırdınız? İlker
Başbuğu, Mustafa Balbayı. Şimdi, bazen düşünüyorum,
şu Tuncay Özkanın yüzüne bakıp utanmıyor musunuz?
Düşünüyorum. Bakın, Askerî Casuslukta, insanlar
nişanlısıyla Facebooka koymuş olduğu resimlerden
dolayı fuhuş çetesinin üyesi olmakla suçlandılar. Bu grup,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Bütün siyasi davalardaki hukuksuzluğu
ortaya koyan tek parti CHP. Şimdi, bu siyasi ikiyüzlülük değil mi?
Aynı grup Biz yapmadık, onlar yaptı. diyor. Fethullah Gülen
Hoca Efendi hazretleri diyenler, Zaman gazetesini göğsünün altına
koyup Zaman yazısı görünsün diye gezen grup şimdi paralel
yapı diyor. Bu, ikiyüzlülük değil mi?
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ama şimdi canciğer kuzu
sarmasısınız!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bakın, eğer cesaretiniz varsa, eğer Bu akan kanlarda
parmağımız yok, bizim günahımız yok. diyorsanız
bu araştırma önergesinin lehinde karar verirsiniz, oy verirsiniz.
PKK, başka güçler, kim yapmışsa bunların açığa
çıkarılması lazım.
Orada bir şey gerçek, orada kucağında 10
yaşındaki Cemileyle yatağa giren, buzdolabına giren anne
gerçek. (CHP sıralarından alkışlar) 14-15
yaşındaki çocuğun yanında katledilen hamile kadın
gerçek. Bunların PKK militanı olmadığını siz de
adınız gibi biliyorsunuz ama eğer burada samimiyseniz, eğer
bu akan kanlarda sizin talimatınız yoksa, gelirsiniz,
araştırırsınız.
Değerli arkadaşlar, bakın, biz, şimdiye kadar her
şeyde olduğu gibi bu noktada da doğruları söylüyoruz. Sizin
Başbakanınız 28 Aralık akşamı Bu süreç
başlıyor. dediği -barış süreci, çözüm süreci,
ardından millî birlik, kardeşlik süreci- zaman bir şey söyledik:
Eğer akan kan duracaksa destek vermeye hazırız. 4 tane şeyi
söyledik. Ne dedik bunların başında, vazgeçilmez? Bu sorun
mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisinde çözülmelidir dedik. Bazı gruplar
-en fazla AKP- bizi bu çözüm sürecine karşı çıkmakla
suçladınız. Ardından üç buçuk yıl geçti -nasıl
bakıyorsunuz yüzümüze bilemiyorum- aynı grup çözüm yerinin
-Cumhurbaşkanının- Meclis
olduğunu söyledi. Biz bunu üç buçuk yıl önce, 5 Ocak 2013 tarihinde
söyledik.
Değerli arkadaşlar, bu mesele en önemli meseledir.
Şimdi, laf atıyorsunuz ya, kavga ediyorsunuz ya, bakın,
geçmişte HDP milletvekillerine değil, geçmişte CHP
milletvekillerine değil, MHP milletvekillerine değil ama bir yerlere
laf söylüyordunuz. Ne diyordunuz? İsimleri siz bulun. Öcalanın
mesajları bizim de düşüncemiz. Bunu söyleyen kim? Sizsiniz. Burada
biri söylese kırk gün sokağa çıkarmazsınız bizi.
Başka? Öcalan, Türkiyenin demokrasisine katkı sağlıyor.
Eyvah, eyvah! Başka? Öcalanın olayları okuma kabiliyeti ve
tecrübesi var. Size danışmanlık yapıyor! Öcalan, Orta
Doğuda Türkiyenin önünü açıyor. Bunu söyleyen herhangi bir
milletvekili değil, herhangi, sıradan biri değil, bir bakan.
Değerli
arkadaşlar, bakın, sizin Başbakanınız ne diyor? Diyor
ki: Çözüm süreci şu an Orta Doğunun tek barış
projesidir. Ne zaman söylüyor? Mart 2015te. Geliyoruz, 7 Haziran
seçimlerinden sonra, aldığınız sonuca bakıyorsunuz,
Orta Doğu ve dünyanın tek barış projesi ne oluyor? 7
Hazirandan sonra kan akmaya başlıyor.
Bakın,
burada haykırıyorum, yüzünüze vuruyorum: Suruçta 33 kişi öldürülmüşse,
katledilmişse bunun sorumlusu sizsiniz, bunun sorumlusu sizsiniz. Bu akan
kanda
Bakın,
bir rapor yazdık, Sayın Ahmet Aydın Adıyamana laf
atıyorsun. dedi. Sayın Ahmet Aydın Adıyamanla ilgili
olumsuz şeyler söylüyorsun. dedi. Suruçta yaşananların
Ankarada yaşanacağını söyledik.
Değerli
arkadaşlar, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda her şeyi
söylüyoruz. Suruçta sizsiniz
Bakın,
Iğdırda öldürülen 13 polis var ya, 13 polis. 13 polis, gündüz,
geçerken mayın patlatıldı, öldürüldü ya, onun sorumlusu da
sizsiniz. Niye sizsiniz? Şimdi diyorlar ki: Hendekler açıyorlar,
mayınlar döşüyorlar. O zaman hükûmet CHP miydi, MHP miydi? Kimdi o
zaman hükûmet, hendekler açılırken?
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) O mayınları
döşeyenlerin yanına git.
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Daha fazla bir şey söyleyeyim: O öldürülen 13
insanın kanında senin parmağın var, Hükûmetin
parmağı var. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Daha ağırını
söylüyorum, kalkar cevabını verirsiniz siz. Böyle bir şey olur
mu? Adam hendeği açıyor, mayını döşüyor, sen
uyuyorsun. Sen ne yapıyorsun? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Sen ne yapıyorsun? Ben sana söyleyeyim: İmralıyla
flört ediyorsun, flört, flört! Şimdi de kalkmışsın, ne
zaman ki 7 Haziranda düştün çukura, oradan çıkmaya
çalışıyorsun.
Değerli
arkadaşlar, bakın, size
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Mayın döşeyen
arkadaşlarının yanına git.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Söyleyeceğim, dur.
Siz
var ya, vaadini en hızlı gerçekleştiren Hükûmet sizsiniz. Beyaz
Torosla geleceğiz. dediniz ama onlar da sizin gibi büyük ciplere biniyor,
3 bin, 4 binlik motorlulara. Büyük ciplerle geldiler, ne yaptılar? Ne
yaptılar değerli arkadaşlar? Esedullah, bakın, görüyorsunuz.
Bu da sizin eseriniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın,
sizin demokrasi karneniz burada. Bir ülkede bu kadar sokağa çıkma
yasağı ilan edilir mi yahu! Bir ülkede bu kadar insan öldürülür mü?
Bir ülkede, demokrasi olan ülkede, gündüzün, bu kadar sivil, asker insan
katledilir mi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM
TUNÇ (Uşak) Teröristse öldürülür.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Askerse ne olur? Sivilse ne olur? Sivilse ne olur?
Sivilse ne olur? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ağbaba.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sivil ölümlerde, akan her kanda sizin
parmağınız var.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - CHP'nin parmağı var.
VELİ AĞBABA (Devamla) -
sizin parmağınız var,
parmağınız. Her yeriniz kanlı. (CHP sıralarından
alkışlar)
REŞAT PETEK (Burdur) - Sizin eseriniz.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı.
REŞAT
PETEK (Burdur) Sayın Başkan
BAŞKAN
Önce Sayın Bostancıyı bir dinleyeyim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, konuşmacı AK
PARTİ Grubunu ikiyüzlülükle suçlamıştır, birçok başka
hakaret de etmiştir; söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, sataşmadan iki dakika süre veriyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ajitasyon ve provokasyon propagandada bir
tekniktir. Bu tekniğe en çok müracaat edenlerden birisi Lenindi, bunun
kurucusu da odur. Bolşevikler de galiba bu yöntemle Sovyetler
Birliğinde bir iş yaptılar ama her zaman ajitasyon ve
propaganda işe yaramaz.
Veli
Bey burada, başka konuşmalarında da hep
kışkırtıcı bir dil kullanıyor, kullansın.
(AK PARTİ sıralarından Görevi o. sesleri) Bizi
eleştirebilir ama hakaret etmek ancak zayıfların işidir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kışkırtıcılık,
ancak kelimelerle başı hoş olmayan, söyleyebileceğini
doğru bir şekilde bu Meclisin çatısı altında söyleme
birikiminden, müktesebatından yoksun olanların işidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Veli
Bey, elbette, burada, CHPnin içerisinde başka konuşmacılar var,
çok kıymetli konuşmacılar.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Veli Bey de kıymetlidir Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Biz burada müzakere ederken nasıl bir dil
kullanacağız? Eğer ben Veli Beyin dilinin bir benzerini CHP
Grubu için bu Meclisin içinde kullanmaya kalksam, herhâlde oradan bana ne tür
sözler gelir, neler söylerler tahmin edersiniz Engin Bey.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sen söyleme, dur.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) İlginç bir gözlemimi de paylaşarak
noktalayacağım: AK PARTİ Grubundan birtakım laflar
atıldı, Veli Bey çok daha büyük bir öfkeyle buraya söylendi; buradan
Sayın Baluken, Haddini bil, HDP Grubuna laf söyleyemezsin. dedi, son
derece terbiyeli bir şekilde konuşmasına devam etti.
Zannediyorum AK PARTİ Grubunun engin demokratik hoşgörüsü de bu
cesareti artırıyor.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Ben öyle bir şey demedim canım.
HDPlileri kimse buradan atamaz, haddi değildir. dedim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bostancı.
REŞAT
PETEK (Burdur) Sayın Başkanım
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ağbaba.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Şimdi, Sayın Hatip, Grup Başkan Vekili
kışkırtıcılıkla suçladı beni, itham etti,
hakaret etmekle itham etti; bu konuda söz almak istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından doğru sesleri)
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika söz veriyorum ancak başka bir sataşmaya meydan
vermeyelim. Kullandığımız dil gerçekten çok önemli,
milletimize uygun bir dil kullanalım hep birlikte.
2.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi, tabii, Sayın Grup Başkan Vekili benim
kışkırtıcı bir dil kullandığımı
söyledi. (AK PARTİ sıralarından Doğru söyledi. sesleri)
Şimdi, tabii, insan geçmişe bakınca, siyaseti de biraz bilince,
geçmişte yapılanları da görünce bazen bunları söylemek
gerekiyor çünkü -bunu içtenlikle söylüyorum- Türkiye tarihinde hakikaten sizin
kadar algı yöneten, sizin kadar dün siyah dediğine bugün beyaz
diyen bir siyasi parti gelmedi. Bakın, siz, hepiniz, burada
birçoğunuz -belki göz göze geliyoruz- bugün paralel yapı
dediğiniz, FETÖ dediğiniz, terör örgütü dediğiniz Hoca
Efendi hazretlerinden -sizin deyiminizle söylüyorum, biz hiç öyle demedik-
randevu talep ediyordunuz, araya gazeteci
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bak, sen de almışsındır
mutlaka, sen de istemişsindir mutlaka, belki vermemiştir.
BAŞKAN
Şahsiyetle uğraşmayalım, Genel Kurula hitap edelim.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sayın Aydın, sizin gidip gitmediğinizi
bilmiyorum.
Bunları
söyleyince siz bozuluyorsunuz, üzülüyorsunuz. Bunlar gerçek, bunlar gerçek.
Bakın arkadaşlar, bunlar gerçek. Ya bu gerçek değil mi? AKPli
belediyelerde Zaman gazetesi zorla abone edilmiyor muydu Sayın Grup
Başkan Vekili, siz rektörlük yaptınız?
ALİM
TUNÇ (Uşak) Şimdi size bedava geliyor, bedava, bedava!
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Ne istediniz de vermedik? dedi, Ne istediniz
de vermedik?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Ne istediniz de vermedik? diyen o değil mi?
Efendime söyleyeyim, daha mayıs ayında, 2013ün Mayıs
ayında gidip Hoca Efendiyle konuşan Sayın Bülent Arınç
değil mi? Şimdi bunları söyleyince üzülüyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bakın,
başka bir şey söyleyeyim ben size: Değerli arkadaşlar, bu
çözüm sürecinde hani bizi çözüme karşı olmakla suçladınız
ya -siz suçladınız Sayın Başkan- biz o zaman da aynı
şeyleri söylüyorduk, Kürt sorunu Türkiyenin önündeki çözülmesi gereken
en temel meseledir. diyorduk, Kan mutlaka durmalıdır. diyorduk.
Siz ne yaptınız? Bu meseleyi birilerine havale ettiniz. Ben,
İmralıyla flört ederken iyiydi, şimdi, 7 Haziranda
aldığınız sonuçtan sonra memnun olmadınız,
bozuştunuz diyorum.
ALİM
TUNÇ (Uşak) 1 Kasımda ne oldu?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Başka bir şey söyleyeyim değerli
arkadaşlar, başka bir şey söyleyeyim: Bakın, bunu yüzünüze
vurmaya devam edeceğim, o geçmişte yaşanan hukuksuzluklarda,
geçmişte yaşanan şeylerde yaptıklarınızı
yüzünüze vurmaya devam edeceğim, bunu bilin. Buna öfke mi dersiniz,
kışkırtıcılık mı dersiniz, ne derseniz
deyin, bundan geri durmam.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Hakaret yok, hakaret yok.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Bakın, o Balyoz davasını izledim, Askerî
Casusluk davasını izledim, KCKsini, Oda TVsini, Devrimci
Karargâhını izledim ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ağbaba.
MUHAMMET
BALTA (Trabzon) Siz önce kendi geçmişinize bakın.
VELİ
AĞBABA (Devamla)
bunun hesabını sizden sormak benim boynumun
borcu. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Petek.
REŞAT
PETEK (Burdur) Sayın Başkanım, hatip bizzat
şahsımı göstererek hakarette bulunmuştur, cevap
hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN
Tam olarak ne dedi efendim? İç Tüzük gereği
REŞAT
PETEK (Burdur) İkiyüzlü tabirini, bizzat Sensin diyerek, göstererek
söyledi, cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN
Yeni bir sataşmaya meydan vermeden, buyurun iki dakikada lütfen. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Burdur Milletvekili Reşat Petekin,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
REŞAT
PETEK (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben kötü
söz söylemeyeceğim, kem söz sahibine aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ancak burada, verilen
araştırma önergesi vesilesiyle ben isterdim ki Diyarbakırda
tarihî Fatih Paşa Camimiz kundaklandı
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Siz kundakladınız, siz. Ayıp ya!
REŞAT
PETEK (Devamla)
bu araştırma önergesinin içinde bu tarihî camimizi
kundaklayan teröristler de araştırılsın denilebilseydi
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Siz istemediniz Sayın Petek.
REŞAT
PETEK (Devamla)
veya sokağa çıkma yasağı gündeme
getirilip de konuşanlar, buradaki bir siyasi partinin eş genel
başkanının çağrısıyla 3üncü kattan yere
atılıp kafası ezilen Yasin Börünün yaşam hakkını
da gündeme getirebilseydi. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Araştırılsın, siz
Hayır dediniz siz!
REŞAT
PETEK (Devamla) Bugün, kazılan hendeklere EYP denilen el
yapımı patlayıcıları oraya yerleştirip de
devletin güvenlik kuvvetlerinin sokağa çıkmasına engel olan
teröristlerin eylemlerinin hukuk içinde bir cevabının olduğu
soruşturulup adalete teslim edilmesi gerektiğini de söyleyebilseydi.
(CHP sıralarından O da araştırılsın. sesleri)
BAŞKAN
Lütfen hatibe müdahale etmeyelim değerli milletvekilleri.
REŞAT
PETEK (Devamla) Şimdi, bir konuya yargı el atmışsa
Yasama, yürütme ve yargı erkleri hukuk devletinde kendi görevlerini yerine
getirirler.
Şimdi,
siz çıkıp Neden yaşam hakkını devlet korumuyor?
diyeceksiniz veya daha kürsüye çıkar çıkmaz Faşist uygulama,
katil Hükûmet, katil devlet. diyeceksiniz, ondan sonra da Yaşam
hakkını neden korumuyor? diyeceksiniz. Şimdi, insanın
kendi söylemleriyle bu kadar çelişkiye düşmemesi gerekir. Elbette ki
kamu düzenini korumak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin görevidir. Yasaları
kim ihlal ediyorsa, başkalarının yaşam hakkını
ortadan kaldırmak için hendek kazanlarla, dinamit atanlarla,
patlayıcı hazırlayanlarla devlet mücadele edecektir. Onun için,
böyle bir önergenin lehinde olmak mümkün değildir.
Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Petek.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın hatip açık bir şekilde
grubumuza sataşmada bulunmuştur. Bir eş başkanın
söylemiyle Yasin Börünün 3üncü kattan atılıp katledildiğini
söylemiştir. Müsaade ederseniz cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baluken, iki dakika.
Lütfen,
yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
Sayın
milletvekilleri, kürsüdeki hatiplerin sözlerine katılmayabiliriz ama her
birimiz saygıyla dinlemek durumundayız. Hatip indikten sonra da
eğer hakları haleldar olan gruplar ya da milletvekili
arkadaşımız olursa da burada biz kendilerine zaten söz
veriyoruz. Lütfen, değerli arkadaşlar
Ama bu işi de
uzatmayalım, şu Meclisi de verimli bir şekilde
çalıştıralım.
Teşekkür
ediyorum.
Buyurun
Sayın Baluken.
4.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Burdur Milletvekili Reşat Petekin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6-8
Ekim Kobani direnişinde yaşanan can kayıplarıyla ilgili bu
kürsüden defalarca izahatlarda bulunduk. O can kayıplarının
nereden başladığını, hangi provokasyonlarla nereye
geldiğini defalarca buradan ifade ettik. Vartoda polis kurşunuyla
katledilen 24 yaşındaki bir gencin, Vanda Dargeçitte korucu ve
asker kurşunlarıyla katledilen sivillerin olayından sonra o
provokasyonların hangi boyuta geldiğini burada defalarca ifade ettik.
Bunu ifade ederken de hiçbir ölüm arasına ayrım
koymadığımızı, çok zalimane bir şekilde
yaşamını yitiren Yasin Börünün acısını da
yüreğimizde taşıdığımızı, o dönemde
yaşamını yitiren 52 insanın nasıl
yaşamını yitirdiğiyle ilgili Meclisin bir
araştırma komisyonu kurması gerektiğini de defalarca
söyledik. Yaşamını yitiren 52 kişiden 46sı bizim
partili arkadaşlarımızdı, parti üyelerimizdi. Polis, asker,
korucu, sizin yönlendirmiş olduğunuz birtakım paramiliter
çetelerin kurşunlarıyla katledildiler. Böyle olmasına rağmen,
biz asla hiçbir ölüm arasına ayrım koymadan, Meclis, Yasin Börü
cinayeti dâhil olmak üzere, bütün o cinayetleri araştırsın,
provokasyonun arka planını açığa çıkarsın diye
buraya önerge getirdiğimizde siz reddettiniz, tıpkı bugün
olduğu gibi. Yani, bir konuyla ilgili eğer kendinizden bu kadar
eminseniz niye o konunun araştırılmasından
kaçıyorsunuz?
Bakın,
Diyarbakırda, Surda sivil katliamı yapmakla kalmıyorsunuz,
Kurşunlu Cami, Paşa Hamamı
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Oradaki camileri kim yaktı, camileri?
İDRİS
BALUKEN (Devamla)
tarihî Ermeni Kilisesi, Diyarbakır Surları ve
Dört Ayaklı Minarenin tamamını sizin
talimatlandırdığınız o paramiliter çeteler ve şu
anda güvenlik güçleri tahrip ediyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Camileri kim yaktı, camileri? Kurşunlu
Camisini kim yaktı?
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Eğer eminseniz onay verin, gidip soralım.
Kurşunlu Camisini kim bombaladı, Ermeni Kilisesini kim
bombaladı
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla)
Dört Ayaklı Minareyi kim kurşuna dizdi?
Korkmuyorsanız, gelin gidelim işte. Onay verin, gelin gidip
soralım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET
BALTA (Trabzon) Teröristler!
BAŞKAN
Evet, Sayın Baluken, teşekkür ediyorum.
(AK
PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken tarafından, AKP
Hükûmetinin politikalarıyla birlikte çeşitli valilikler
tarafından hukuka aykırı bir biçimde ilan edilen sokağa
çıkma yasakları boyunca yapılan operasyonlarda öldürülen sivillerin
araştırılması amacıyla 8/11/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 8 Aralık 2015
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi aleyhinde son söz
Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Cana aittir.
Buyurun
Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. HDP grup önerisi
aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslolan, normal olan, sokağa
çıkma yasağının değil, sokakta gezmenin, özgürce
dolaşmanın olduğu ortamlardır. Peki, sokağa çıkma
yasağı niye ilan ediliyor? Bunun gerekçesi hiç burada konuşuldu
mu? Hendek kazacaksın, belediye hendek kazmaya devam edecek
Hendekler
niçin kazılıyor? Pusu kuracaksın, askerî, güvenlik görevlisini
şehit edeceksin. Öyle yağma yok, bu hendekler kapanacak, operasyonlar
devam edecek, hiç kimse rahatsız olmasın, hiç kimse rahatsız
olmasın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Gel sen kapat Ramazan!
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Şehitlerimize tekrar Allahtan rahmet diliyoruz.
Demin,
Sayın Kavaklıoğlu bana bir bilgi verdi kürsüye çıkarken:
Nusaybinde 2 şehit verdik, Allah rahmet etsin onlara. Evet, bu
şehitler gelmesin diye, analar ağlamasın diye çözüm süreci
vardı. Evet, bu süreci baltalayanlar kimler, onu da biliyorsunuz.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Yarıştırın. Ne kadar
şehit vereceksiniz, yarıştırın. Ne kadar sivil ne
kadar polis öldü sayıp çakıştırın.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Onların bu kirli savaşta katledilmesini
sağlıyorsunuz.
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Sayın Başkanım, burada, bir hatip
çıkıyor; AK PARTİ sıralarını eliyle göstererek
Akan kanlarda her birinizin parmağı var. diyecek
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Evet, yalan mı? Kararı siz
veriyorsunuz.
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Bizim akan her kanda parmağımızın olup
olmadığını milletin takdirine bırakıyoruz. Ama
akan her kanda genel başkanınızın
arkadaşlarının parmağı olduğunu herkes biliyor.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) - O polislerin de, askerlerin de herkesin sorumlusu
sizsiniz.
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Evet, Hakkârinin, Batmanın, Şırnakın
bütün dağlarında ve ovalarında insanların özgürce
dolaşabildiği ortamlar sağlanıncaya dek bu operasyonlar
devam edecek. Bu operasyonların devam etmesinden de kimse rahatsız
olmasın.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Van) Orada yaşayanlar rahatsız ama.
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Bütün bunlar
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Van) Orada yaşayanlar rahatsız, orada
yaşamıyorsunuz.
RAMAZAN
CAN (Devamla) -
780 bin kilometrekare toprakta 78 milyon
insanımızın güvenliğini ve huzurunu sağlamak içindir.
Eğer bu güvenlik ve huzuru sağlamak devletin asli bir göreviyse tabii
ki devlet
Devlet olmanın gereği nedir?
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Sen hayatında polis özel harekâtla hiç
karşılaşmadın herhâlde. Katliam yapıyorlar be,
haberiniz yok!
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Vatandaşlarının, bireylerinin güvenliğini
ve huzurunu tesis etmektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti de
vatandaşının, her bir bireyinin güvenliğini ve huzurunu
sağlamakla görevlidir ve devlet, bu görevini
FERHAT
ENCU (Şırnak) O kadar erkeksen al silahını git,
hendekleri temizle o zaman.
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Ona şüphen varsa başka mekânlarda görüşürüz.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, lütfen, kürsüdeki hatibe müdahale etmeyelim.
Buyurun
Sayın Can.
RAMAZAN
CAN (Devamla) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
gönül arzu eder ki bütün siyasi partiler, hep beraber, milletimizin her bir
bireyinin güvenliğini, huzurunu ve bekasını sağlamak için
seferber olalım. Çünkü hepimiz milletvekiliyiz, yasama ve denetleme
görevini ifa ediyoruz ve milletimizin vermiş olduğu vergilerden
maaşlarımızı alıyoruz. Ama, milletin vermiş
olduğu maaşları ve yetkileri kullanırken milletin aleyhine
de olmamak durumundayız. Ben diyorum ki: Buraya çıkan her hatip
hendekler ve sokağa çıkma yasağından bahsediyor. Allah
aşkına, Kurşunlu Camisi niçin yakılıyor, niçin
bombalanıyor, hendekler niçin kazılıyor? Bunların
cevabını vermek durumundasınız.
CEYHUN
İRGİL (Bursa) - Hepsi araştırılsın işte!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Evet, Cumhuriyet Halk Partili hatibe de geleceğim.
Siz burada tarafınızı ve konumunuzu belirleyin. Siz
hendekler kapatılsın istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Siz
operasyonlar devam etsin istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Bu konuda
kararınızı netleştirmek durumundasınız.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Van) - Siz, siz istiyor musunuz?
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Hendek kapatacağız diye 14 gün
insanları sen hapsedemezsin!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Grup önerisi tamamen araştırmaya matuf cümleler de
taşıyor.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Hendek kapatacakmış! 14 gün insanlar
orada aç susuz yaşıyor! Bu nasıl vicdan!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Diyor ki grup önerisinde: Vatandaşın elektrik, su,
doğal ve zaruri ihtiyaçları karşılanamıyor.
Doğrudur.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Burada konuşuyorsun bol bol! 14 gün, 14
gün insanlar evlerinden çıkamadı be! Bu ne vicdansızlık!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Eğer bunlar karşılanamıyorsa ben de buraya
çıkan hatibe diyorum ki Allah aşkına, hastaneler, trafolar, havaalanları
niçin bombalanıyor? Bunlardan da söz etmeniz lazım.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) İnsanlar doktora gidemedi be, öldüler!
Vicdansızlar!
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Göreceksiniz siz! Hesabını
vereceksiniz bunun.
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, müdahale etmeyelim.
RAMAZAN CAN
(Devamla) Grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Aleyhinde olacaksın tabii
RAMAZAN CAN
(Devamla) -
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Can.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Göreceksiniz siz!
BAŞKAN -
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisini
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Siz 14 gün boyunca bir halkı eve
hapsetmenin ne olduğunu göreceksiniz! Bu hesabı vereceksiniz!
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baluken
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Alçak alçak sırıtma oradan!
BAŞKAN -
Ama, milletvekilinize önce bir söyleyin de sizi dinleyelim.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Zevk mi alıyorsun sen 14 gün halkı
eve kapatmaya?
BAŞKAN -
Sayın Aydoğan, lütfen
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Terbiyesiz! Ahlaksız! Vicdansızlar!
BAŞKAN -
Sayın Aydoğan, Sayın Grup Başkan Vekiliniz ayakta ve
konuşmak istiyor.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Hesabını vereceksiniz tek tek!
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, Sayın Grup Başkan Vekilinizi dinleyin
lütfen.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Sırıtma orada!
BAŞKAN -
Sayın Aydoğan
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Bu kadar insani ve vicdani bir konuda
sırıtan insan bu ülkenin milletvekili olamaz!
BAŞKAN -
Sayın Aydoğan, lütfen
Sayın
Baluken, siz de müdahale eder misiniz. Bakın, size söz verdim Sayın
Baluken.
Buyurun
Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi
açısından tekrar ifade edelim. Şu anda
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Çok sırıtacaksın sen daha, sen
gör! Bu sırıtmanın da hesabını vereceksin! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor. Sayın
Aydoğan, lütfen
Buyurun
Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Şu anda kent merkezlerinde uygulanan
sokağa çıkma yasaklarının tamamı Türkiye
Cumhuriyetinin mevcut yasalarına ve Anayasaya açıkça
aykırıdır. Anayasanın yaşam hakkı,
sağlık hakkı, eğitim hakkı, seyahat özgürlüğü
hakkının tamamı valilerin keyfî uygulamasıyla, hendekler
gerekçesiyle gasbedilmiş durumdadır. Hiçbir gerekçe, bir kent
merkezinin tamamını ya da büyük bir kısmını darbe
dönemlerinde bile görülmeyecek şekilde sokağa çıkma
yasağı uygulamasına maruz bırakmanın asla bir
gerekçesi olamaz.
Bizim,
bugün burada vermiş olduğumuz araştırma önergesi de bu
mevcut hukuksuzluğa karşı Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosunun
devreye girmesiyle ilgili bir taleptir. Burada dile getirilen hendekler
meselesi bir sebep değil, bir sonuçtur, bunun altını açıkça
çiziyorum. Bakın, bu hendekler meselesini çözüm süreci devam ederken de
görüşmeler yoluyla defalarca halletmiş olmamıza rağmen, bu
konuda Hükûmetle yapmış olduğumuz görüşmelerle sonuç
almış olmamıza rağmen bugün Hükûmet, o bölgede bulunan
insanların can güvenliğiyle ilgili herhangi bir güvence
vermemektedir, o insanların yaşam hakkına saygıyla ilgili
herhangi bir güvence vermemektedir. Kent merkezlerini abluka altına alıp
orayı havan toplarıyla dövdüğünüz zaman, o insanları hendek
kazmaya mecbur bırakan da AKPnin kendisidir.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Tutanaklara geçmiştir.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir. (HDP
sıralarından gürültüler)
ALİ
ÖZCAN (İstanbul) Bugün burada parmak kaldıranlar muhakkak tarih
önünde, hukuk önünde hesap verecektir. Al bu da benim sözüm.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündemimizde Cumhuriyet Halk Partisinin grup
önerisi vardı ancak on dakikadan az bir zaman kaldığı için
bu grup önerisini görüşemeyeceğimizden
VELİ
AĞBABA (Malatya) Tam on dakika var.
BAŞKAN
- Sürenin de sonuna yaklaştık.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Hayır, var.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) On dakika var Başkan, on bir dakika var.
BAŞKAN
Dolayısıyla, bunu neticelendiremeyeceğimize göre
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Gündeme alınır, yedide bitirilir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
- İç Tüzükün 55inci maddesi çok açık arkadaşlar: Zorunlu
hallerde, o birleşim için gerekli olmak kaydıyla ve sona ermek üzere
olan işlerin tamamlanması amacıyla
diyor. Sona ermek
Biz
daha bu işe başlamadık.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Belki bitecek Başkan.
BAŞKAN
Bu işe daha başlamadık. Onar dakikadan konuşmacılar
var, onar dakikadan
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Belki birer dakika konuşacağız.
BAŞKAN
-
bu işin neticelenmesini beklemek durumundayız.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, belki birer dakika konuşacağız.
BAŞKAN
O zaman
Değerli milletvekilleri
OKTAY
VURAL (İzmir) Yarın önerinizi yineleyin.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan
Sayın Başkan
Böyle
bir peşin hüküm vermeye şeyiniz yok.
BAŞKAN
Evet, Sayın Altay, dinliyorum sizi.
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, gündemdeki bir işle
ilgili, gündemdeki işin süresiyle ilgili bir hüküm verme yetkinizin
olduğunu zannetmiyorum, bir.
İkincisi:
Meclisteki bazı işler beklenenin çok üstünde sürerken bazı
işler beklenenden çok kısa bir süre içinde bitebilir. Sizin
şimdi Şu kadar zaman kaldı, bu iş yetişmez, o zaman
bırakalım. demek gibi bir keyfî tutumunuz olamaz.
Üç:
Bugünden başlar, kaldığı yerle ilgili konu daha sonra
İç Tüzüke göre yeniden değerlendirilir. Biz önergemizin sıraya
göre görüşülmesini istiyoruz.
BAŞKAN
Tamam Sayın Altay.
Biz
grup önerinizi tamamıyla görüşemeyeceğiz diye böyle bir kanaate
vardık
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Başlayalım.
BAŞKAN
-
ama siz gittiği yere kadar gitmek istiyorsanız
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, uzatabiliriz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Vural, buyurun.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, saat yedide çalışma süresi sona eriyor.
Tabii, Cumhuriyet Halk Partisinin önergesinin gündeme alınmasını
ve konuşulmasını istemesi çok tabii. Ama takdir edersiniz ki bu
grup önerisi üzerinde bizim grubun da konuşma hakkı var.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Gayet tabii.
OKTAY
VURAL (İzmir) Dolayısıyla, saat yedide kesildiği zaman
bizim grubun konuşma hakkı ortadan kalkmış olacak.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Meclis Genel Kurulu bunu uzatabilir, Bu iş
bitinceye kadar
diye Genel Kurul karar alabilir.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, kararınızı
açıkladınız artık.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, o zaman, öncesinde uzatmayla ilgili işlemi
önersinler, ondan sonra yapalım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Şimdi alalım, şimdi alalım. Ama
başlasın, Sayın Başkan Genel Kurula ondan sonra sunsun.
OKTAY
VURAL (İzmir) Teklifim şöyle size: Bu grup önerinizi yarın
getirin.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Yarın Danışma Kurulu var.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Yarın getirin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Altay, Sayın Vural, sekiz dakika var, sekiz dakika
konuşacaksanız ben hemen geçeyim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yok, hayır.
BAŞKAN
O zaman, bunu görüşemeyeceğimize göre
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Çalışmaların bitimine kadar
görüşülmesini siz Genel Kurula sunabilirsiniz, kabul edilir, edilmez;
bilmem.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Kararlaştırıldı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sona ermek üzere olan
diyor orada, İç Tüzükün ifadesi çok açık,
biz daha henüz başlamadık.
Dolayısıyla,
sona ermek üzere olmadığına göre, çalışma süremizin de
sonuna geldiğimize göre, gündemimizde yer alacak konuları
görüşmek için 9 Aralık 2015 Çarşamba günü saat 15.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.53
(x) Bu açıklamaya ilişkin ifade 30/11/2015 tarihli 7nci Birleşim Tutanağının 146ncı sayfasında yer almıştır.