TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
115inci Birleşim
19 Temmuz 2016 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılı'nın, 15 Temmuzda Türk Silahlı Kuvvetlerinin
içinde yuvalanmış bir avuç teröristin millete ve devlete
karşı hain bir darbe teşebbüsünde bulunması nedeniyle
millete geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, demokrasi
şehitlerine ve Trabzon Maçkada alçak bir saldırı sonucu
şehit olan polislere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Siirt
Milletvekili Kadri Yıldırım'ın, akademisyenlerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Ali Şeker'in, İstanbulun sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Yalova
Milletvekili Fikri Demirel'in, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydın'ın, darbe girişimini ve Türkiyenin
demokratik rejiminin değiştirilme çabalarını
kınadığına, önümüzdeki süreçte darbecilerin hesap
vermesini, toplumsal normalleşmenin sağlanmasını ve
demokrasinin güçlendirilmesini temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
2.- Hatay
Milletvekili Serkan Topal'ın, darbelerin hiçbir soruna çözüm
olmadığı gibi birlikte yaşam olanaklarını da
tahrip ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun, 15 Temmuz gecesi
gerçekleştirilen darbe girişimini lanetlediğine ve Gazi Meclise
yönelik alçakça saldırıya karşı gerçekleştirilen ortak
mücadeleyi selamladığına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Didem Engin'in, ülke tarihinde ilk kez kendi Meclisini bombalayan
ve parlamenter sistemi hedef alan bir darbe girişimiyle
karşılaşıldığına ve darbelere asla geçit
verilmeyeceğine ilişkin açıklaması
5.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arık'ın, kendi milletine silah çeken darbecileri
lanetlediğine, millete başsağlığı ve geçmiş
olsun dileğinde bulunduğuna ve bir istihbarat zafiyeti olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
6.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu'nun, 15 Temmuz gecesi Türk
Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenmiş bir terör örgütünün
silahlı güç kullanarak yönetimi ele geçirme girişimi
sırasında şehit olanlara Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
7.- Ankara
Milletvekili Murat Emir'in, 15 Temmuz gecesi Meclise ve parlamenter demokrasiye
karşı yapılan darbe girişimini şiddetle ve nefretle
kınadığına ilişkin açıklaması
8.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm'ün, 15 Temmuz gecesi yüce Meclise
karşı darbeciler tarafından yapılan çirkin
saldırıyı şiddet ve nefretle kınadığına
ilişkin açıklaması
9.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın, 15 Temmuz darbe
girişimini lanetlediğine ve şu anda Mecliste var olan
uzlaşı ve diyalog ortamının devam etmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, 15 Temmuz darbe
girişimini kınadığına, Nusaybinde özel harekât
polislerinin, içlerinde Halkların Demokratik Partisi milletvekillerinin de
bulunduğu bir gruba yönelik tutumuna ve Meclis
Başkanlığı olarak milletvekillerinin karşılaştığı
bu tür durumlar karşısında bir tavır alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- Muş
Milletvekili Burcu Çelik Özkan'ın, Türkiye halklarının
barışa ve demokrasi ihtiyacına yönelik gerçekleşen darbe
girişimini kınadığına, 15 Temmuzda
başlatılan tutuklu ve hükümlülerin görüşmelerinin engellenmesi
uygulamasından derhâl vazgeçilmesini rica ettiğine ilişkin
açıklaması
12.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın, sivil iradeyi hedef alan 15
Temmuz darbe girişimini kınadığına ilişkin
açıklaması
13.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, 15 Temmuz darbesini de
geçmişteki tüm darbeleri de şiddetle kınadığına
ve darbelerin panzehrinin şeffaf, adil ve demokratik hukuk devleti
olduğuna ilişkin açıklaması
14.-
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir'in, halkın hür iradesine,
demokrasiye, insanlığa yöneltilmiş olan darbe girişimcilerini
kınadığına ve Parlamentodaki tüm siyasi partileri, neler
yapılması gerektiğiyle ilgili ortak bir fikir ve irade
oluşturma konusunda çaba göstermeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
15.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşek'in, yüce milletin iradesine karşı
düzenlenen, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecek darbe
girişimini şiddetle kınadığına ilişkin
açıklaması
16.- Osmaniye
Milletvekili Ruhi Ersoy'un, En kötü demokrasi en iyi darbeden daha üstündür.
diyen Başbuğ Alparslan Türkeşi rahmetle
andığına, Milliyetçilik ve demokrasi ikiz kardeşimiz.
diyen Devlet Bahçelinin milliyetçi, ülkücü iradeyi temsilen o gece
gösterdiği tavra millet adına teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
17.- Bursa
Milletvekili Kadir Koçdemir'in, Türk milletinin irade ve kaderine yapılan
şerefsiz teşebbüsü lanetediğine, vakar ve cesaretle demokrasiye
sahip çıkan aziz milleti takdir ve hürmetle selamladığına
ve hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
18.- Samsun
Milletvekili Erhan Usta'nın, 15 Temmuz gecesi Türk milletine ve devletine
karşı yapılan darbe girişimini şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
19.- Ankara
Milletvekili Murat Alparslan'ın, 15 Temmuzda hain, kalleş bir darbe
teşebbüsüne maruz kalan milletin, verdiği mücadeleyle tarihe
altın harflerle demokrasi kahramanları olarak geçeceğine
ilişkin açıklaması
20.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun, ordu ile milleti karşı
karşıya getirmeye çalışan vatan hainlerini en güçlü
şekilde lanetlediğine ve demokrasi şehitlerini rahmetle
andığına, yaralılara acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
21.- Kütahya
Milletvekili İshak Gazel'in, 15 Temmuz gecesi karşı
karşıya kalınan alçakça ve haince bir darbe girişiminin
karşısında duran bütün milleti saygıyla
andığına ilişkin açıklaması
22.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şeker'in, 15 Temmuz darbe girişimini nefretle
kınadığına ve demokrasi şehitlerine Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
23.- Bursa
Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç'in, 15 Temmuzda milletin tarih
yazdığına, ihanet içindeki paralel terör örgütünün tarihte
kapkara bir leke olarak yer alacağına ilişkin
açıklaması
24.- Gaziantep
Milletvekili Abdullah Nejat Koçer'in, ülke olarak bir tarafta paralel terör
örgütüyle diğer tarafta bölücü terör örgütüyle mücadele edilen zor bir
süreçten geçildiğine, 15 Temmuz demokrasi şehitlerini rahmetle,
minnetle andığına ve hangi partiye gönül vermiş olursa
olsun tüm vatandaşları meydanlara çıkmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
25.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç'un, 15 Temmuzdaki darbe girişiminin
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın dirayetli duruşu, vatan
sevgisiyle dolu milletin kahramanca mücadelesi sonucu akamete
uğratıldığına ilişkin açıklaması
26.- Trabzon
Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu'nun, 15 Temmuz gününün, darbe
girişimine karşı halkın iradesinin galip geldiği bir
demokrasi bayramının yıl dönümü olarak tarihe geçeceğine
ilişkin açıklaması
27.- Düzce
Milletvekili Ayşe Keşir'in, 15 Temmuzda hain, kalleş darbe
girişimine katılan, ortak olan, paralel örgüt başta olmak üzere
tüm iş birlikçilerinin her birinin tek tek bu millete hesap
vereceğine ilişkin açıklaması
28.-
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç'ın, 15 Temmuzda bu
ülkenin bağımsızlığına ve huzuruna yönelik
yapılan alçak ve hain kalkışmada milleti, vatanı için
canını feda eden aziz şehitleri rahmetle andığına
ve sokakları dolduran halka teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
29.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu'nun, milletin, 15 Temmuz gecesi
alnına sürülmek istenen kara lekeyi önlediğine, şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine ve özellikle Astsubay Ömer Halisdemiri
rahmetle, minnetle andığına ilişkin açıklaması
30.- Burdur
Milletvekili Reşat Petek'in, Fethullahçı terör örgütünün kamu
kurumlarında, yargıda, Silahlı Kuvvetlerde sinsi sinsi
örgütlenmek suretiyle 15 Temmuz günü kalkıştığı bu
darbe girişimini lanetlediğine ilişkin açıklaması
31.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, 15 Temmuzda gerçekleştirilen
kalkışmanın yalnız seçilmiş iktidar ve
milletvekillerini değil, Türk milletinin tamamını, millî
iradeyi, bütün kurumlarını hedef aldığına, ihanete
karşı milletçe ve devletçe bütün demokrasi kurumlarıyla bir
arada olunması gerektiğine ve darbenin karşısında
durmanın Türkiye Cumhuriyetine, birlik ve dirliğe ve hukuka sahip
çıkmak demek olduğuna ilişkin açıklaması
32.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, 15 Temmuz darbesini
planlayanları, gerçekleştirenleri ve bu darbeyle bir şekilde
destek içerisinde olan bütün çevreleri şiddetle lanetlediğine, bu
darbe girişimi esnasında yaşamını yitiren
yurttaşlara Allahtan rahmet, yaralananlara acil şifalar
dilediğine, Nusaybinde Halkların Demokratik Partisi
milletvekillerine yönelik saldırıları kınadığına
ve 19 Temmuz 2012 Rojava devriminin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
33.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, 15 Temmuz darbesini gerçekleştirmeye
kalkanların tümünü lanetlediğine, hayatını kaybeden tüm
yurttaşlara Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
dilediğine, böyle bir tablo içerisinde bütün partiler arasında
baş göstermesi gereken uzlaşma kültürünün bir an önce hayata
geçirilerek Türkiyenin siyaset dilinin değişmesi gereken bir zamanda
olunduğuna ilişkin açıklaması
34.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, 15 Temmuz darbe
girişimini lanetlediğine, milletin kendi iradesine el koymak isteyen
alçaklara geçit vermediğine, darbeye karşı direnen halkı
şükranla andığına ve şehitlere rahmet, yaralılara
şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişlinin
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeliğinden istifa
etmeleriyle boşalan üyelikler için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
Başkanlığınca bildirilen ve Başkanlık
Divanında yapılan incelemede uygun görülen İstanbul Milletvekili
Durmuş Ali Sarıkaya ve Sakarya Milletvekili Mustafa İsenin
üyeliklerine ilişkin tezkeresi (3/809)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İsmail Kahraman
başkanlığındaki bir heyetin Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal
Halk Kongresi Başkanı Zhang Dejıangin vaki davetine icabet
etmek üzere 23-29 Temmuz 2016 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyetine
resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/810)
3.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 20 Temmuz Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Barış ve Özgürlük Bayramı
vesilesiyle KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncının vaki
davetlerine icabetle KKTCye resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/811)
B) Önergeler
1.- HDP Grup
Başkan Vekilleri Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İçişleri
Bakanı Efkan Ala hakkında verilen (11/11) esas numaralı Gensoru
Önergesini geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/50)
2.- İzmir
Milletvekili Atila Sertel ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, (2/261) esas numaralı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu
Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/51)
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, Artvin ili Ardanuç
ilçesinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/264)
2.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, Artvin ili Murgul
ilçesine bağlı Damar beldesinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/265)
3.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, 12 Eylül 1980 askerî
yönetiminin Artvinde ortaya koyduğu faşist baskı ve
uygulamalarının etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/266)
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda
Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Milli Savunma
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VIII.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.-
Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı (1/727) ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporunun (S. Sayısı: 403)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre
Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı
Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/702) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 396)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında Askerî Alanda
Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/515) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 145)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel ve
Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/344) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 249)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/493) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/623) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 213)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim
Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/347) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 42)
IX.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 19 Temmuz 2016 Salı günkü
birleşiminde gündemin 130 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin önerisi
X.- OYLAMALAR
1.-
(S.Sayısı: 396) Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin
Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası
Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
2.-
(S.Sayısı: 145) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ
Hükûmeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel
İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
3.-
(S.Sayısı: 249) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ
Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
4.- (S.Sayısı:
141) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
5.-
(S.Sayısı: 213) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ
Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
6.-
(S.Sayısı: 42)Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
19 Temmuz 2016
Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe
Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ),
Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 115'inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılı'nın, 15 Temmuzda Türk Silahlı Kuvvetlerinin
içinde yuvalanmış bir avuç teröristin millete ve devlete
karşı hain bir darbe teşebbüsünde bulunması nedeniyle
millete geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, demokrasi
şehitlerine ve Trabzon Maçkada alçak bir saldırı sonucu
şehit olan polislere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 15 Temmuzu
16 Temmuza bağlayan gece yarısı, üst aklın kontrolündeki
malum örgüte mensup ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin içinde
yuvalanmış bir avuç terörist, milletimize ve devletimize
karşı hain bir darbe teşebbüsünde bulundu. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana dönük suikast denemesiyle eş
zamanlı başlayan bu alçak darbe girişiminde, Genelkurmay
Başkanlığımız, Özel Kuvvetler
Komutanlığımız, Emniyet birimlerimiz, medya ve yayın
sağlayıcı kurumlarımız işgal edilmeye
çalışıldı. Vatandaşlarımız şehit
edildi. Gazi Meclisimiz savaş uçaklarıyla bombalandı.
Olayların en sıcak anında ise Mustafa Kemal Atatürkün
kurduğu bu Meclis, bombalar altındayken Meclis
Başkanımızın Başkanlığında darbeye
karşı dik durdu. Parti gruplarımız, milletvekillerimiz
çalışmalarını bu şartlar altında ara vermeden
sürdürdü, yekvücut oldu. Meclisimiz bu demokratik duruşu sergilerken aziz
halkımız emniyet güçleriyle beraber tankların,
kurşunların üzerine yürüdü, savaş uçaklarından
korkmadı.
Sayın milletvekilleri, bilinmelidir ki dünya
siyasal tarihinde böyle bir Meclis destanı yoktur. Millet olma iradesini
kendini feda ederek gösteren böyle bir halk yoktur. Bu halk bizim
halkımız, bu millet bizim milletimizdir, bu Meclis bizim
Meclisimizdir. Bizler, içinden çıkardığı temsilcisi
değil, kendisi olarak gördüğü ülke liderinin kararlı ve dik
duruşuyla bütünleşerek ve onun sözüyle harekete geçerek gerici ve faşist
darbe kalkışmasını paramparça eden bir halkın evlatlarıyız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu halkın ve
halkımızın, milletimizin parçası olmaktan, onu temsil etme
şerefine sahip olmaktan ne kadar gurur duysak azdır.
Bilinmeli ki 15-16 Temmuz
halkımızın millî iradeye vücut vererek sahip olduğu egemenliği
koruma mücadelesidir ve halkımızın demokratik devrim
hareketidir. 15-16 Temmuz halkımızın millî, yerli, demokrat ve
cesur kurumlarına, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet
Meclisine, demokratik Hükûmete, kahraman ordusuna, kahraman emniyet güçlerine sahip
çıkma destanıdır. 15-16 Temmuz, halkımızın kurucu
liderimiz Atatürkün emaneti cumhuriyetimize, laik, demokratik ve hukukun
üstünlüğüne dayalı siyasal sistemimize, tanklara, toplara, silahlara,
kurşunlara vücudunu siper ederek sahip çıktığı bir
tarihin adıdır. 15-16 Temmuz halkımızın egemenlik
savaşında millî iradeyi her türlü kurumsal faşist ve kadrocu
egemenlik odaklarına karşı hâkim kıldığı
olağanüstü kazanımın adıdır.
Sayın milletvekilleri, ben bir kez daha
Sayın Cumhurbaşkanımıza, milletimize, Meclis
Başkanımıza, Mecliste grubu bulunan tüm partilerimize, parti
genel başkanlarına, grup başkan vekillerimize ve tüm
milletvekillerimize ve medya kuruluşlarına cesaretleri ve
sergiledikleri Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ruhu için
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Ve son söz olarak milletimize tekrardan geçmiş
olsun dileklerimi iletiyorum. Demokrasi şehitlerimize rahmet diliyorum.
Anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Ailelerine sabır
ve yaralılarımıza şifalar diliyorum. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bu sabah memleketim
Trabzon Maçkada yine alçak bir saldırı sonucu şehit olan
polislerimize de Allahtan rahmet diliyorum. Maçkalı hemşehrilerime
ve şehit ailelerine sabır, yaralı vatandaşlarımıza
ise acil şifalar diliyorum. Yaşadığımız bu hassas
günlerde kardeşçe ülkemize sahip olmamız gerekirken insanlık
dışı bu terör eylemini lanetliyorum, şiddetle
kınıyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan...
Pardon, sözünüzü kesmiş olmayayım efendim.
BAŞKAN Efendim?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sözünüzü kesmiş
olmayayım, bir arzım olacaktı.
BAŞKAN Size söz vereceğim Sayın
Akçay.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz akademisyenlerin sorunları
hakkında söz isteyen Siirt Milletvekili Kadri Yıldırıma
aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım...
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, malumunuz olduğu üzere bugün 30 milletvekiline
yerinden bir dakikalık söz vereceğinizi ifade etmiştiniz ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, milletvekili arkadaşlarımız da
birleşim açılır açılmaz söz istemek üzere elektronik talep
sistemine giremediler, girilmedi. Biraz sonra kâtip üyemiz Divana
gittiğinde de bu 30 kişilik listenin dolduğu ifade edildi.
Şimdi, burada bir yanlışlık olması gerekir ve
çoğunluğu da iktidar partisi mensubu
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Biz de giremedik.
BAŞKAN Hiçbir
milletvekiliniz sisteme giremedi mi Sayın Akçay?
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Hiçbiri, hiçbir arkadaşımız giremedi. Ret yazdı.
BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Girdik, Ret yazdı efendim, hepsine Ret yazdı.
BAŞKAN Ret
yazdı
Peki, 30 milletvekiline söz
verdikten sonra sisteme giren Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerine
yerinden birer dakika söz verelim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Peki,
teşekkür ederiz Sayın Başkan.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Biz de giremedik Sayın Başkan.
BAŞKAN Gündem
dışı ilk söz, akademisyenlerin sorunları hakkında söz
isteyen Siirt Milletvekili Kadri Yıldırıma aittir.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 15+15=30 milletvekiline söz verme işlemini sayın
grup başkan vekilleriyle birlikte kararlaştırdık
MEHMET TÜM (Balıkesir)
Sayın Başkan, biz de sisteme giremedik.
BAŞKAN
bu nedenle
benim şu anda yapacak bir şeyim yok. Grup başkan vekilleri bu
konuda anlaşırlarsa, yeni bir formül üretirlerse ben de tabii ki onu
yerine getiririm.
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Sayın Başkan, sisteme girilemiyor, elektronik sisteme
girilemiyor.
BAŞKAN Dolduktan sonra
Ret veriyor tabii ki, dolduktan sonra Ret veriyor.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Yine girilemiyor, sistemde sorun var.
BAŞKAN Dediğim
gibi, sayın grup başkan vekilleri yeni bir formül üzerinde
anlaşırlarsa ben elbette ki onu yerine getiririm.
Buyurun Sayın
Yıldırım, söz sizin.
Süreniz beş dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım'ın,
akademisyenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
KADRİ YILDIRIM (Siirt)
Değerli Başkan, çok saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Yine, öncelikle, 15 Temmuz
darbe girişiminin, halkımızın iradesi ve bu iradenin
tecelligâhı olan Meclisimizdeki bütün partilerin birlikte duruşu
karşısında hezimete uğramasından duyduğum
memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Bu bağlamda diyorum ki: Kahrolsun bütün
darbeler, yaşasın demokrasi.
Bilindiği gibi bir grup akademisyen geçenlerde
bir bildiri yayımladı. Bana göre bu bildirinin can alıcı
cümlesi Bu suça ortak olmayız. cümlesidir. Bundan
anlaşılması gereken şey şudur: Sokağa çıkma
yasağının uygulandığı yerlerde bazen ve
bazılarınca etik ve hukuk ilkelerinin dışına
çıkılarak suç işlenebilmektedir. Bu suçlara sessiz kalırsak
bunlara ortak olmuş oluruz.
Bakın, 15 Temmuz darbe girişiminin
ardından ortaya çıktı ki bu darbe girişimi içerisinde yer
alan ve elinde komuta ve talimat yetkisi olan askerlerin önemli bir
kısmı sokağa çıkma yasağının
uygulandığı yerlerde görevli olan şahsiyetlerdir. Yani
devlet ve Hükûmet o komutanları, o şahsiyetleri oralara etik ve hukuk
ilkeleri içerisinde kalmak üzere göndermiş, onlar bu ilkelerin
dışına çıkarak -tabii kısmen diyorum, genelleme asla
yok- bir yandan halkları karşı karşıya getirerek, bir
yandan da halkla Hükûmeti ve devleti karşı karşıya
getirerek bir iç savaşın hazırlığı içerisine
girmişlerdir. Bu iç savaşın emareleri veya ilk
kıvılcımları ortaya çıktıktan sonra da
yapacakları darbeyi şu gibi sözlerle savunacaklardı: Hükûmet
dedi ki: Beş altı ay içerisinde terörü bitireceğim. Ancak
şu kadar zaman geçmesine rağmen terör bitmediği gibi her gün
10-15 şehit verilmekte ve ülke bir iç savaşa sürüklenmektedir.
Dolayısıyla bunun önünü almak için Silahlı Kuvvetler olarak
yönetime el koymuş bulunuyoruz. Allah korusun, yönetime el koyduktan
sonra da ilk hedefleri, bana göre, AK PARTİ ve Halkların Demokratik
Partisi olacaktı ve en büyük zararı bu iki parti görecekti. Zira
çözüm sürecinin en iki ucunda olan iki parti bunlardı ancak daha sonra
sıra öbür partilere de gelecekti. Bu bağlamda, Abdullah Öcalan, Kürt
sorunu barışçıl bir çözüme kavuşturulmadığı
takdirde darbelerin devreye gireceğine ve bunun AK PARTİnin de
sonunu getireceğine dikkat çekmişti.
Akademisyenlere dönecek olursak: Arkadaşlar, hiçbir
akademisyenin ekmeğini yediği, suyunu içtiği ülkesine ihanet
etmeyi aklının ucundan geçirdiğine ihtimal verilmemelidir.
Bilakis her akademisyen ülkesini sevdiği ve düşündüğü içindir
ki, savaş ve yıkımların ülkeyi felaketlere
götüreceğine inandığı içindir ki ifade özgürlüğü ve
eleştiri hakkını kullanmaktan çekinmemekte, çekinmemelidir de
çünkü yapıcı eleştiriler kişi ve kurumları tekâmüle
götürür.
Bakın, yabancı ülkelerdeki
akademisyenlerle ilgili iki örnek arz edeyim. Bunlardan bir tanesi
Amerikalı dil bilimci Chomsky. Bildiğiniz gibi Chomsky Bu suça ortak
olmayacağız. bildirisinin destekçisidir. Birçok platformda Chomsky,
ülkesini haydut devlet olarak bile nitelendirmekten çekinmemiş, Orta
Doğuda yaptıklarını eleştirmiştir devletinin,
buna rağmen herhangi bir siyasi linçe ve hukuki baskıya maruz
kalmamıştır. Bir diğer örnek: 2000 yılında
dünyaca ünlü Profesör Edward Said İsrail güvenlik noktasına taş
attığı için Yahudi lobilerinin dayatmasıyla Kolombiya
Üniversitesinden atılmak istenmiş fakat asla asla Profesör Saide
terör profesörü muamelesi yapılmamış ve üniversitesi onu hiçbir
şekilde üniversitesinden atma yoluna gitmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
teşekkür ederim.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Böyle bir özgürlük
ortamının bize de nasip olacağı düşüncesiyle ve
temennisiyle hepinize saygılarımı, sevgilerimi arz ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Gündem dışı ikinci söz,
İstanbulun sorunları hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Ali Şekere aittir.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker'in, İstanbulun
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
15 Temmuz darbe girişimini ve Meclisimize
yapılan saldırıyı nefretle kınıyorum.
Yaşanan olaylar sonucu hayatını kaybeden 260
yurttaşımıza Allahtan rahmet, yakınlarına sabır,
yaralılara acil şifalar diliyorum. Darbeye karşı Meclisi
açık tutmak için direnen milletvekili arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum.
15 Temmuz darbesi, bundan önce yaşanan tüm
askerî veya sivil darbeler gibi, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine ve
hukuka yapılan bir saldırıdır. Bu darbeyi planlayanlar,
destek verenler, göz yumanlar mutlak yargılanmalı, suçlular en
ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, normalde
İstanbulun sorunlarını konuşacaktık ama
olağanüstü bir durumda, artık, ülkemizin sorunlarını
konuşmak durumundayız.
Bazı darbelere değil tüm darbelere
karşı çıkmak her yurttaşın demokratik hakkı ve
görevidir. 15 Temmuz ve sonrasında yaşananlar demokrasi kültürünün
önemini bir kez daha gösterdi. Aynı demokratik tavrı, 7 Haziran
seçimlerinden sonra Hükûmeti kurma görevinin ikinci partiye verilmemesinde de,
Sayın Ahmet Davutoğluna yapılan saray darbesinde de beklerdik
herkesten.
Sokaklarda, yapılan çağrılarla,
demokratik hakkını kullanan yurttaşların yanında,
kendisine verilen emirleri yerine getirmek zorunda kalan er ve erbaşları
"Teslim oluyoruz abi." demelerine rağmen döven, linç eden
birtakım milis güçleri de gördük bu arada.
Bir araya gelip Gazi'de, Okmeydanı'nda,
Tuzluçayır'da, Paşaköşkü'nde Alevi mahallelerine girmeye
çalışan, provokatif eylemlere girişenleri de gördük.
Ellerinde palalar, döner bıçakları,
silahlar, sopalarla, kendilerini vatanın sahibi, diğerlerini vatan
haini gibi gören insanlar da gördük.
İstihbarat zaaflarını, FETÖ'yü
izlemekten başka bir işinin olmadığını
düşündüğümüz MİT'in bu işi de doğru dürüst
yapmadığını gördük.
Darbe, başka bir darbenin gerekçesi ve
kılıfı olmamalıdır asla. "Darbecileri
cezalandıracağız" diyerek bir cadı avı
başlatmak, alanları linç kültürüne teslim etmek, farklı
düşünen tüm muhalifleri bertaraf etmeye çalışmak faşizmden
başka bir şey değildir.
Ülke kan gölüne dönmüş durumdayken
alanları seçim meydanlarına çevirmek tam bir
fırsatçılıktır. Ülkenin dört bir yanında, farklı
düşünen yurttaşlar tedirginliklerini dile getirmektedir.
Yurttaşlarımızın can ve mal güvenliklerini sağlamak
devletin temel görevidir.
Hopada linci engellemek için sokağa çıkan
ve gözaltına alınan gençler derhâl serbest
bırakılmalıdır.
Darbecileri temizlemek
bahanesiyle, özellikle kamuda bir açığa alma harekâtı
başlamıştır. Yöneticiler kamu personeline farklı
düşünen herkesi ihbar edin baskısı kurmakta,
yurttaşların haberleşme, bilgi alma, ifade etme gibi
özgürlükleri engellenmeye çalışılmaktadır. Tüm bu ve
benzeri uygulamalar ötekileştirici, kutuplaştırıcı,
gerginlik yaratıcı bir siyaset anlayışıdır.
İnancı, kökeni ne olursa olsun bu topraklarda yaşayan herkes bu
ülkenin ortak sahibidir. Yurttaşlarımızın can ve mal
güvenlikleri devlete emanettir. Devlet aygıtlarını yöneten
iktidar bunun gereğini yerine getirmeli, bu gerginlik politikalarına
derhâl son vermelidir.
Sevgili arkadaşlar, AKP
iktidarında devlet cemaatlere pay edildi maalesef. Bu pay edilme zamanla
güç kavgasına dönüştü ve filler tepişir, çimenler ezilir misali
bu kavgadan halkın payına da ölümler düştü.
Devletin denetim
mekanizmalarının felç edilmesi, içine giren hastalıklı
yapıların ve virüslerin temizlenmesini de engellemiştir. 15
Temmuz darbesini planlayanlar ve gerçekleştirenler, ordunun kendi
dinamikleriyle sürekli olarak temizlemeye çalıştığı,
sizin şerh koyduğunuz ordunun attıkları, belediyelerinizde
baş tacı ettiğiniz güçlerdir. Orduyu o şerhlerle bu komuta
kademesine teslim edenler bu şerrin de sorumlusudur. Darbeciler ne istediler
de vermedik. diyerek orduyu teslim ettiğiniz cemaattir. 10uncu Türkçe
Olimpiyatlarında bu hasret bitsin diye mesaj gönderdiğiniz cemaat
güçleridir. Bunun sorumluluğundan sıyrılmanız mümkün
değil. Demokrasiye ihtiyacımız var; insan hak ve özgürlüklerine,
hukuka ihtiyacımız var. Demokrasi istediğiniz durakta
ineceğiniz, darbe girişimine maruz kaldığınızda
binermiş gibi yapacağınız bir tramvay değildir.
Demokrasi bir yaşam biçimidir; insan hak ve özgürlükleri ve hukuk ekmek,
su ve hava kadar yaşamsal değerdedir.
Çoğunluk
diktatoryası ve linç kültürüyle devlet yönetilmez. Faşist diktatör
Kenan Evrenden otuz altı yıl sonra Cezaevine atıp senelerce
besleyelim mi? demek, bir askerî ayaklanma olan 31 Mart
ayaklanmasının merkezi Topçu Kışlasını Kim ne
derse desin ben bildiğimi yaparım. diyerek İstanbulun
ortasındaki tek yeşil alana inşa etmeye çalışmak,
cumhuriyet değerleriyle kavgayı sürdürmek, Vatandaşın
silahlanmasını kolaylaştıracağız. demek ülkeye
demokrasi getirmez. Bu anlayış gerçek bir demokrasi bayramı
yaşatmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER (Devamla)
- Bu anlayış olsa olsa dünya siyaset tarihine ikinci bir Reichstag
baskını vakası armağan eder.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker,
teşekkür ederim.
Gündem dışı
üçüncü söz, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında söz isteyen Yalova
Milletvekili Fikri Demirele aittir.
Buyurun Sayın Demirel.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Yalova Milletvekili Fikri Demirel'in, 15 Temmuz darbe
girişimine ilişkin gündem dışı konuşması
FİKRİ DEMİREL
(Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15 Temmuz gecesi milletimize, Gazi Meclisimize,
Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, devlet
kurumlarımıza karşı başlatılan, milletin
uçağıyla, tankıyla, helikopteriyle milletimizi katleden,
cumhuriyet tarihimizin en alçak darbe teşebbüsüyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle darbe gecesi ölümü göze alarak
yüce Meclisimize koşan, bombalar altında dahi Genel Kuruldan
ayrılmayarak fedakâr ve cesur bir milletin vekili olmanın
gereğini yerine getiren, her şartta millî iradeyi ayakta
tutacağını ispat eden Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben ezelden beridir hür
yaşadım, hür yaşarım. / Hangi çılgın bana zincir
vuracakmış? Şaşarım. diyerek tankların
sokaklarda yürüdüğünü duyar duymaz yediden yetmişe,
kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla
sokağa dökülen, ölümü göze alarak tankların önüne yatan, mermilere
göğüs gererek özgürlüğün bedelini kanlarıyla ödeyerek bu alçak
teşebbüsü durduran, bir ferdi olmaktan gurur duyduğum aziz ve asil
milletimi saygıyla, minnetle selamlıyorum; aziz şehitlerimizi
rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu topraklarda kendi
milletinin üzerine tankla, uçakla, helikopterle saldıracak alçaklar asla
yetişmez. FETÖ terör örgütü bir proje ürünüdür ve belli amaçlarla
üzerimize salınmıştır. Bunların hepsi uzun yıllar
boyunca sinsi bir planın parçası olarak özel olarak
yetiştirilmiş, eğitilmiş, beyinleri iğfal edilmiş
mankurtlardır. Gözleri olup görmeyen, kulakları olup işitmeyen,
dilleri olup konuşmayan bu insanlara ne anlatsanız boştur. Asker
kılığına girmiş bu caniler, bu teröristler, bu
Haşhaşiler insan olmadığı gibi bunlar Müslüman da
olamaz. Mehmetçikler bizim evlatlarımızdır, evlatlarımızı
kandırıp sokağa dökmüş, anne, baba ve kardeşlerine
kurşun sıktırmışlardır. Bugüne kadar birçok darbe
yapılmış, hiçbiri bunların yaptığını yapmamıştır.
Onun için bunlar canidir, bunlar katildir, katillerin yeri de cehennemdir.
Buradan bu canilere bir şekilde sempati duyan
vatandaşlarımıza da seslenmek istiyorum; artık görün ve
dönün; Fethullah Gülen terör örgütünün başıdır, Türkiyenin
düşmanıdır, sizin de düşmanınızdır.
Demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinden taviz
vermeden milletin ve devletin geleceğini tehdit eden tüm terör
örgütlerine, tüm yapılara karşı amansız bir mücadele
yürütmeye devam edeceğiz. Sayın
Cumhurbaşkanımızın deyimiyle, Tek millet, Tek bayrak,
Tek vatan, Tek devlet ilkeleriyle bir olacağız, iri
olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız,
hep birlikte Türkiye olacağız. Birliğini, beraberliğini,
kardeşliğini güçlü tutan bir Türkiye'de huzurun, istikrarın,
kalkınmanın önünde hiçbir engel olamaz. Geçmişte millete rağmen,
milleti idare etme anlayışının bedelini çok ağır
şekilde ödedik. Artık kimsenin hangi söylemle ve hangi amaçla olursa
olsun milletimize bedel ödetmeye hakkı yoktur. Paralel ihanet çetesinin
başarısız darbe girişiminin bu olumlu tabloyu
bozmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bölgesinde ve tüm dünyadaki
mağdurların ve mazlumların ümidi olan Türkiyenin dimdik ayakta
durması, bununla kalmayıp sürekli güçlenmesi, 79 milyon
vatandaşımızla birlikte milyonlarca insanın beklentisidir.
Bu kardeşlerimizi boynu bükük bırakamayız.
Bu darbe girişiminin önlenmesinde başta
Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakanımıza, grubumuza,
muhalefet partilerinin genel başkan ve gruplarına, cefakâr
polislerimize, vatansever ordu mensuplarımıza, en büyük pay sahibi
yüce milletimize ve basınımıza teşekkür ediyor,
şükranlarımızı sunuyorum.
Yine, bugün Yalovamızın 95inci
kurtuluş yıl dönümü. Bu vesileyle Yalovanın kurtuluş
gününü kutluyor, bu darbe girişiminin başından itibaren Yalova
meydanında her gece sabahlara kadar demokrasiye, istiklal ve istikbaline
sahip çıkan tüm Yalova halkına bu Gazi Meclisin kürsüsünden selam ve
saygılarımı gönderiyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken
15 Temmuz akşamı aziz milletimizin iradesine karşı
düzenlenen, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecek bu terör
saldırısını şiddetle ve nefretle kınıyor, bu
hain terör saldırısında şehit düşen güvenlik
güçlerimize, vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Demirel.
Sayın milletvekilleri, grup başkan
vekillerini toplantıya davet ediyorum ve birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.26
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER
: Ömer SERDAR (Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115'inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Biraz
önce grup başkan vekilleriyle yapmış olduğumuz toplantı
sonucunda şimdi isimlerini okuyacağım milletvekili
arkadaşlarıma yerlerinden birer dakika söz vereceğim. Bu
arkadaşlarımızın sistemi sıfırladıktan sonra
tekrar sisteme giriş yapmalarını rica ediyorum.
Sayın
Aydın, Sayın Topal, Sayın Altaca Kayışoğlu,
Sayın Engin, Sayın Akın, Sayın Bektaşoğlu,
Sayın Emir, Sayın Tüm.
Sadece
isimlerini okuduklarım sisteme girsinler lütfen.
Sayın Danış
Beştaş, Sayın Aydoğan, Sayın Çelik Özkan, Sayın
Yıldırım, Sayın Tan, Sayın Baydemir, Sayın
Şimşek, Sayın Ersoy, Sayın Koçdemir, Sayın Usta,
Sayın Alpaslan, Sayın Durmuşoğlu, Sayın Gazel,
Sayın Şeker, Sayın Gözgeç, Sayın Koçer, Sayın Tunç,
Sayın Sula Köseoğlu, Sayın Keşir, Sayın Dalkılıç,
Sayın Kavaklıoğlu, Sayın Petek.
Sayın Aydın,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın, darbe
girişimini ve Türkiyenin demokratik rejiminin değiştirilme
çabalarını kınadığına, önümüzdeki süreçte
darbecilerin hesap vermesini, toplumsal normalleşmenin sağlanmasını
ve demokrasinin güçlendirilmesini temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Darbe girişimini ve Türkiyenin demokratik
rejiminin değiştirilme çabalarını kınıyorum.
Önümüzdeki süreçte darbecilerin hesap vermesi, toplumsal normalleşmenin
sağlanması ve demokrasinin güçlendirilmesini temenni ediyorum.
Bununla birlikte, Türkiyenin
saygınlığı açısından süreç sadece ve sadece hukuk
sınırları içinde yürütülmelidir. Darbeciler tüm iş
birlikçileriyle birlikte hukuk düzeni içerisinde yargı önünde hesap vermelidir.
Hesap sorma sürecini ve soruşturmaları Anayasa ve hukuk
sınırı dışına taşıyıp bir
cadı avına dönüştürmemek gerekir. Anayasayı ihlal eden
darbecilerle aynı konuma düşülmemelidir. Hiç kimse kendini
yargının yerine koyup adaleti kendi sağlamaya
çalışmamalıdır. Bu nedenle, darbeye karışan
askerleri öldüren, linç girişiminde bulunanların da bulunarak adalete
teslim edilmelerini temenni ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Topal
2.- Hatay Milletvekili Serkan Topal'ın, darbelerin hiçbir
soruna çözüm olmadığı gibi birlikte yaşam
olanaklarını da tahrip ettiğine ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
15 Temmuz gecesi bir azınlık
tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan askerî darbe
demokrasimize ve parlamenter sistemimize olan inançla engellenmiş fakat
geride maalesef yüzlerce şehit ve yaralı bırakmıştır.
Buradan bir kez daha darbelerin hiçbir soruna çözüm
olmadığı gibi birlikte yaşam olanaklarımızı
da tahrip ettiğini belirtmek istiyorum. Bizler darbeye de faşizme de
diktatörlüğe de karşıyız. Bizler yaşama
hakkının güvence altında olduğu özgür, demokratik ve laik
bir ülke istiyoruz. Gün parlamenter sisteme sahip çıkma günüdür.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Altaca Kayışoğlu
3.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlu'nun, 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe
girişimini lanetlediğine ve Gazi Meclise yönelik alçakça
saldırıya karşı gerçekleştirilen ortak mücadeleyi
selamladığına ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
15 Temmuz gecesi
gerçekleştirilen darbe girişimini lanetliyorum. Çatısı
altında bulunduğumuz Gazi Meclisimize yönelik alçakça saldırıya
karşı gerçekleştirilen ortak mücadeleyi de selamlıyorum.
Bundan sonraki süreçte herkesin samimiyetle
demokrasinin bütün kurumlarına sahip çıkmasını temenni
ediyor, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve parlamenter demokrasinin
birlikteliğimizin teminatı olduğu bilinciyle hareket edilmesini
diliyorum ve hiçbir suretle provokasyonlara mahal verilmemesini, hukuk
dışına çıkılmamasını, laik, Alevi
yurttaş avcılığına çıkanlara karşı da
birlikte kardeşçe mücadele edilmesini talep ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Engin
4.- İstanbul Milletvekili Didem Engin'in, ülke tarihinde ilk
kez kendi Meclisini bombalayan ve parlamenter sistemi hedef alan bir darbe
girişimiyle karşılaşıldığına ve
darbelere asla geçit verilmeyeceğine ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizin tarihinde ilk kez kendi
Meclisini bombalayan ve parlamenter sistemi hedef alan bir darbe
girişimiyle karşılaştık. Hepimiz bu darbe
girişimini şiddetle kınadık. Şehitlerimize Allah'tan
rahmet, yaralılara şifa diliyorum.
Bu tür girişimleri planlayanlar bilmeliler ki
ülkemizde darbelere asla geçit verilmeyecektir. Darbe girişiminin faili
olarak gösterilen Gülen Cemaatinin yıllarca devletin tüm
kurumlarında nasıl örgütlendiği ve AKP hükûmetlerince
örgütlenmelerine hangi kapsamda nasıl destek olunduğu
ayrıntılı bir şekilde araştırılarak darbeye
giden yol taşlarının nasıl döşendiği kamuoyunun
bilgisine sunulmalıdır. Bu konuda bir Meclis
araştırması açılmasını talep ediyoruz.
AKPnin tek başına iktidarında
liyakat bir kenara bırakılarak kamu kurumlarındaki Atatürkçü,
laik ve Alevi çalışanlar tasfiye edilirken Gülen Cemaatine
methiyeler düzen ve Ne istediler de vermedik? diyen AKP yöneticileri nelerin
istendiğini ve nelerin verildiğini dürüstçe kamuoyuna
açıklamalıdır.
BAŞKAN Sayın Arık
5.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık'ın, kendi milletine
silah çeken darbecileri lanetlediğine, millete
başsağlığı ve geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve bir istihbarat zafiyeti olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, milletimizin sağduyusuyla
başarısızlığa ulaşan darbe girişiminde
şehit olan yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Kendi milletine
silah çeken darbecileri lanetliyor, milletimize
başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Sayın Başbakana sormak istiyorum: 2003
yılından bugüne Yüksek Askerî Şûrada ihraç edilen tek bir FETÖ
mensubu subay ve astsubay var mıdır? Bugün 103 general ve amiralin, 2
binden fazla subay ve astsubayın gözaltına
alındığı, Cumhurbaşkanının yaverinden
Genelkurmay Başkanının emir subayına kadar söz konusu
yapının üyesi olduğu bir ortamda istihbarat zafiyeti yok mudur?
Genelkurmay Başkanının elinden istihbarat birimini alıp
neden MİTe verdiniz? Yeniden bu istihbaratı Genelkurmaya devretmeyi
düşünüyor musunuz? MİT için herhangi bir soruşturma yapacak
mısınız?
Dönemin Başbakanı Ne istediler de
vermedik? demişti. Maalesef gelinen nokta gösteriyor ki örgüte devletin
tapusu verilmiş.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bektaşoğlu
6.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu'nun, 15
Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenmiş bir terör
örgütünün silahlı güç kullanarak yönetimi ele geçirme girişimi
sırasında şehit olanlara Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli üyeleri; 15 Temmuz
gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenmiş bir terör örgütünün
silahlı güç kullanarak yönetimi ele geçirme girişimine hep birlikte
tanık olduk. Bu olay sırasında şehit olanlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı,
yaralılara acil şifalar, vatandaşlarımıza geçmiş
olsun dileklerimizi iletiyorum.
Birdenbire ortaya çıkmadığı
anlaşılan bu teşebbüsün örgütlü yapısı içinde
bulunanların kim ya da kimler olduğunun,
uzantılarının, arkasındaki güçlerin birlikte ortaya
çıkarılması en içten dileğimizdir. Bugünden itibaren
ağır yara alan demokrasimizi, halkımızın bozulan güven
duygusunu, moral değerlerini süratle onararak Türkiyemizi normal hayat
koşullarına çevirmeye çalışmalıyız. Bu kaos
ortamında güvenlik ve otorite boşluğundan yararlanarak ülkemiz
yeni maceralara sürüklenmemelidir. Herkesi duyarlılığa davet
ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ilkeleri Atatürk tarafından belirlenen
demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu yapıyı ve
halkımızın iradesiyle oluşan parlamenter sistemi bozmaya
kalkışanlara karşı Cumhuriyet Halk Partisi olarak
mücadelemiz geçmişte olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Emir
7.- Ankara Milletvekili Murat Emir'in, 15 Temmuz gecesi Meclise ve
parlamenter demokrasiye karşı yapılan darbe girişimini
şiddetle ve nefretle kınadığına ilişkin
açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15 Temmuz gecesi Meclisimize ve parlamenter
demokrasimize karşı yapılan darbe girişimini şiddetle
ve nefretle kınıyorum, lanetliyorum.
Bu darbenin savuşturulmasında başta
Millet Meclisi olmak üzere bütün anayasal kurumlarımızı ve buna
karşı duran siyasi partilerimizi ve tüm
vatandaşlarımızı tebrik ediyorum. Elbette bundan sonra da
darbeye karşı koymak için ve darbe olmasın diye de daha fazla
hukuk ve daha fazla insan hakları demek zorundayız. Özgürlükleri
genişleterek, hukuk devletini işleterek ve her türlü darbeye, nereden
gelirse gelsin her türlü darbeye karşı çıkarak ancak
demokrasimizi güçlendirebiliriz ve bir daha böyle badireler atlatmak durumunda
kalmayız.
Bunun ötesinde, sokakların terörize edilerek ve
darbe bahane edilerek yeni darbeler yapılmasını ve hukukun
ayaklar altına alınmasını da şiddetle
kınıyoruz.
BAŞKAN Sayın Tüm
8.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm'ün, 15 Temmuz gecesi
yüce Meclise karşı darbeciler tarafından yapılan çirkin
saldırıyı şiddet ve nefretle kınadığına
ilişkin açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, 15 Temmuz gecesi yüce Meclisimize
karşı darbeciler tarafından yapılan bu çirkin
saldırıyı şiddet ve nefretle kınıyorum.
Şahsınızda tüm Meclisimize ve halkımıza geçmiş
olsun diyorum.
Darbelerin ve darbecilerin önüne geçmenin tek yolu
daha çok demokrasiden ve insan haklarından geçmektedir. Bugün her
zamankinden daha çok laik ve demokratik ve sosyal hukuk devletine
ihtiyacımız var. Bundan asla vazgeçmemeliyiz. Ne zaman hukuk
devletinden, demokrasiden, laiklikten ödün verdiysek bu tür darbelerle veya
darbe girişimleriyle karşı karşıya geldik. Meclisimiz
ve Hükûmet, bu deneyimi dikkate almalı ve parlamenter demokrasinin daha
sağlıklı işlemesi için bir an önce gerekli
adımları atmalıdır.
Tüm arkadaşlarıma ve halkımıza
tekrar geçmiş olsun diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tüm.
Sayın Danış Beştaş
9.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaş'ın, 15 Temmuz darbe girişimini lanetlediğine ve
şu anda Mecliste var olan uzlaşı ve diyalog ortamının
devam etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 15 Temmuz darbe girişimini
lanetliyorum. Gerçekten Türkiye tarihine kara bir gün olarak geçecek ve bundan
sonra hepimizin önünde çok daha önemli görevler var. Bu da daha fazla
demokrasi, daha fazla hak, daha fazla özgürlük ve toplumun soluk borusunu
tıkayan değil, gerçekten konuşmasını, demokratik
tepkilere olanak sağlayan düzeni devam ettirmeliyiz ve şu anda
endişe verici bazı gelişmeler de devam ediyor. Kaotik ortam hiç
kimseye fayda sağlamayacaktır. Hâlâ hukuk kuralları
yürürlüktedir. Türkiye uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülüklerini
yerine getirmelidir. Özellikle kamuoyunun vicdanını ve adalet
duygusunu zedeleyecek uygulamalardan ve yaklaşımlardan
vazgeçilmelidir. Şu anda Mecliste de var olan ortamın,
uzlaşı ortamının, görüş ve diyalog ortamının
devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Danış Beştaş.
Sayın Aydoğan, buyurun.
10.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, 15
Temmuz darbe girişimini kınadığına, Nusaybinde özel
harekât polislerinin, içlerinde Halkların Demokratik Partisi milletvekillerinin
de bulunduğu bir gruba yönelik tutumuna ve Meclis
Başkanlığı olarak milletvekillerinin
karşılaştığı bu tür durumlar
karşısında bir tavır alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, öncelikle, 15 Temmuz darbe
girişimini kınadığımı belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün Mardinin
Nusaybin ilçesinde uzun süreden beri devam eden sokağa çıkma
yasaklarını protesto etmek için Mardin Milletvekilimiz Gülser
Yıldırımla birlikte Leyla Birlikin de içinde bulunduğu
bir grup kadın arkadaş Nusaybine gittiler. Orada bir basın
açıklaması yapmak istemişlerdi. Ama ne yazık ki Nusaybinde
bulunan özel harekât polisleri tarafından, 2 milletvekilimizin de içinde
bulunduğu grup abluka altına alındı ve milletvekillerimizle
birlikte bu grup bir duvarın kenarında, yüzleri duvara bakacak
şekilde, tam kırk beş dakika bekletildiler, bu arada 2
milletvekilimizin çantası özel harekât polisleri tarafından 2 kez
arandı ve daha sonra valilik ve İçişleri
Bakanlığıyla yapılan görüşmeler sonrasında
arkadaşlarımız serbest bırakıldılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydoğan.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, ben sizden bu durumu -Mecliste şu anda siz varsınız
Meclis Başkanını temsilen- kınamanızı rica
ediyorum ve Meclis Başkanlığı olarak, bir kez daha,
milletvekillerinin karşılaştığı durumlar
karşısında bir tavır ve tutum almanızı rica
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydoğan.
Sayın Çelik Özkan
11.- Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan'ın, Türkiye
halklarının barışa ve demokrasi ihtiyacına yönelik
gerçekleşen darbe girişimini kınadığına, 15
Temmuzda başlatılan tutuklu ve hükümlülerin görüşmelerinin
engellenmesi uygulamasından derhâl vazgeçilmesini rica ettiğine
ilişkin açıklaması
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Türkiye
halklarının barışa ve demokrasi ihtiyacına yönelik
gerçekleşen bu darbe girişimini kınadığımızı
ve her türlü darbenin karşısında grup olarak olduğumuzu
tekrar belirtmek isterim. Ancak 15 Temmuz gecesi sonrası ülkemizdeki
kaotik durumla bağlantılı olarak tüm kurumlarda da
olağanüstü bir hâl olduğunu söylemek isterim. Bu kurumlardan bir
tanesi de cezaevleri.
Sayın Adalet Bakanlığına yönelik
bir sorum olacak: 15 Temmuz gecesinden itibaren cezaevlerine gönderilen bir
genelge olduğu aşikâr; bu, Bakanlık tarafından da kabul
ediliyor ve bu genelgeyle birlikte ailelerin telefonla görüşmeleri ve
tutuklu ve hükümlülerin açık ve kapalı görüşlerinin de şu
an itibarıyla engellendiği bilgisi tarafımıza
ulaşmış durumda. Bugün aldığımız telefonlar
bu uygulamanın hâlen devam ettiğine ilişkin de yine bizlere
açık bir göstergedir. Bu konuya ilişkin Adalet
Bakanlığının açıklama yapmasını ve bu
uygulamadan derhâl vazgeçmesini rica ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Yıldırım
12.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın,
sivil iradeyi hedef alan 15 Temmuz darbe girişimini
kınadığına ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de 15 Temmuz darbe girişimini, sivil
iradeyi hedef alan bu darbe girişimini kınıyorum. Sadece bir
kişiyi veya sadece bir partiyi değil bütün ülkeyi ve toplum
yapısını hedefleyen bir darbe olarak algılıyoruz bunu.
Aslında demokrasi bütün kurumlarıyla hiçbir zaman yerleşik hâle
gelmediği için cumhuriyet tarihî boyunca darbelere müsait olan bir ülke
tarihine sahibiz. Bu temelde 15 Temmuz darbe girişiminin engellenmiş
olması önümüzdeki dönemde bu darbe ihtimalini ortadan kaldırmış
değildir. Bu nedenle, daha fazla güvenlikçi politikalarla değil, daha
fazla demokrasi, özgürlükle darbenin nedenlerini ortadan kaldıracak bir
çalışmayı bu Parlamentonun önüne koyması gerektiğini
düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tan
13.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, 15 Temmuz
darbesini de geçmişteki tüm darbeleri de şiddetle
kınadığına ve darbelerin panzehrinin şeffaf, adil ve
demokratik hukuk devleti olduğuna ilişkin açıklaması
ALTAN TAN (Diyarbakır) 15 Temmuz darbesini
de, geçmişteki tüm darbeleri de şiddetle kınıyorum.
Memleketimizde birkaç yüzyıldır devam etmekte olan
demokratikleşme mücadelesinin önündeki en büyük engel, otoriter ve
totaliter zihinlerdir. Bu otoriter ve totaliter zihinler, ister elinde silah
olan askerî güçler olsun ister halk iradesinin öne
çıkardığı kişiler olsun, halka felaketten başka
bir şey sunmamaktadır. Sivil darbelerin de, askerî darbelerin de
panzehri şeffaf, adil ve demokratik hukuk devletidir. Askerler sivil yönetimlerin
emrinde, sivil yönetimler de yüzde 99 oy almış olsalar bile
kendilerine muhalif yüzde 1in hakkını ve hukukunu gözeten bir
anlayışta olmalıdır. Çare daha fazla hukuk, daha fazla
demokrasi ve daha fazla şeffaflıktadır.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Baydemir, buyurun.
14.- Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir'in,
halkın hür iradesine, demokrasiye, insanlığa yöneltilmiş
olan darbe girişimcilerini kınadığına ve
Parlamentodaki tüm siyasi partileri, neler yapılması
gerektiğiyle ilgili ortak bir fikir ve irade oluşturma konusunda çaba
göstermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
OSMAN BAYDEMİR
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bir kez daha halkın hür iradesine, demokrasiye,
aslında insanlığa yöneltilmiş olan darbe, darbe suçu ve
girişimcilerini kınıyoruz. Özü itibarıyla, hedeflenen,
hepimizin birlikte yaşam arzusu, birlikte yaşam duygusudur.
Bu vesileyle bir kez daha,
Parlamento ve Parlamento içerisinde bulunan bütün siyasi partileri, özellikle
bu son bir yıllık zaman dilimi içerisinde, Türkiye'nin darbe sürecine
giden yolların yapı taşlarının döşenmesi
sürecinde kendi sorumluluklarını görmeleri ve bir daha böylesi bir
hastalığın nüksetmemesi için neler yapılması
gerektiği konusunda bir fikir, bir ortak irade oluşturma konusunda
çaba göstermeye davet ediyorum.
Bu vesileyle,
yaşasın demokrasi, yasasın özgürlük, yaşasın
barış, yaşasın birlikte yaşamak!
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Şimşek, buyurun.
15.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek'in, yüce milletin
iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak
geçecek darbe girişimini şiddetle kınadığına
ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, yüce milletimizin
iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara leke olarak
geçecek bu girişimi şiddetle kınıyoruz.
Darbenin ilk saatlerinden
itibaren uçakların alçak uçuş yaptığı dönemde,
darbelerden ve işkencelerden en büyük mağduriyeti
yaşamış bir siyasi hareketin lideri Genel
Başkanımız, uçaklar havada alçak uçuş yaparken
tavrını her zaman olduğu gibi milletten ve demokrasiden yana
koymuş ve darbecilerin umudunu kırmıştır; namlusunu
millete çevirenlere selam durmayacağımızı
belirtmiştir; kimin suçlu, kimin mazlum olduğu tespit edilmeden,
Mehmetçikin yüzüstü yatırılmasına, elleri yukarıdan teslim
alınmasına, yerlerde darbedilmesine ve çıplak hâlde
kafalarına vura vura polis otolarına bindirilmesine de
karşı çıkmıştır.
Yaşasın demokrasi,
yaşasın insan hakları diyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Ersoy
16.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy'un, En kötü demokrasi en
iyi darbeden daha üstündür. diyen Başbuğ Alparslan Türkeşi
rahmetle andığına, Milliyetçilik ve demokrasi ikiz
kardeşimiz. diyen Devlet Bahçelinin milliyetçi, ülkücü iradeyi temsilen
o gece gösterdiği tavra millet adına teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
RUHİ ERSOY (Osmaniye)
En kötü demokrasi en iyi darbeden daha üstündür. diyen kurucu Genel
Başkanımız, Başbuğumuz Alparslan Türkeşi
rahmetle anıyor, onun rahleitedrisinden geçerek Milliyetçilik ve
demokrasi ikiz kardeşimiz. diyen Devlet Bahçeli Beyefendinin milliyetçi,
ülkücü iradeyi temsilen o gece gösterdiği tavra bir kez daha milletim
adına teşekkür ediyorum. O gece arkadaşlarımızla
beraber burada mücadele verdiğimiz tüm milletvekili arkadaşları
tebrik ediyorum. Bu kapsamda milliyetçi ülkücü iradenin sadece sayısal
anlamda bir oy oranı olarak değil, mazisiyle, kutlu tarihiyle,
verdiği mücadelesiyle özgül ağırlığının fark
edilmiş olmasından da duyduğumuz memnuniyeti ifade ediyorum.
Sayın Başbakanın Sayın Genel
Başkanımıza göstermiş olduğu nezaketten dolayı
Sayın Başbakana da teşekkür ediyor, bu millî mutabakatın,
paralel devlet yapılanması ve PKK defedilinceye kadar,
bağımsız Türkiye oluşturuluncaya kadar devam etmesini
temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Koçdemir
17.- Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir'in, Türk milletinin irade
ve kaderine yapılan şerefsiz teşebbüsü lanetediğine, vakar
ve cesaretle demokrasiye sahip çıkan aziz milleti takdir ve hürmetle
selamladığına ve hayatını kaybeden vatandaşlara
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) Türk milletinin
irade ve kaderine yapılan ve ülkeye kâbus yaşatan şerefsiz
teşebbüsü lanetliyorum. Vakar ve cesaretle demokrasiye sahip çıkan
aziz milletimizi takdir ve hürmetle selamlıyorum. Hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum. Geçmiş olsun, başımız sağ
olsun.
Bu olay, bir daha böylesi acılar
yaşanmaması için demokrasiye bütün kurum ve kurallarıyla sahip
çıkmanın önemini göstermiştir. Bir kere daha, kuvvetler
ayrılığı ve bilhassa hukuk devleti ilkesinin ne kadar
hayati olduğu görülmüştür. Unutulmamalıdır ki hukuk devleti
ve demokrasiden uzaklaşmak darbecilerin gerçekleştirmek istediği
sonuçtur. Millî egemenliğin, yetkisini Anayasa ve kanunlardan alan
organlarca kullanıldığı demokratik sistem içinde yetki
yetkisine sahip tek organ olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu hususta
üzerine düşeni yapması sağlanmalıdır. Devlet, adaletle
ve ehil, emin ve halka yakın kadrolarla yönetilmelidir.
BAŞKAN Sayın Usta
18.- Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın, 15 Temmuz gecesi
Türk milletine ve devletine karşı yapılan darbe girişimini
şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
15 Temmuz 2016 günü akşamı Türk milletine
ve devletine karşı yapılan darbe girişimini şiddetle
kınıyorum. Bu girişim karşısında, asil milletimiz
tek yumruk olmuş, demokrasiyi ne kadar özümsediğini ve demokrasiden
vazgeçmeyeceğini ortaya koymuştur.
Bundan sonra yapılacak iş, darbecileri
hukuk kuralları içinde, intikam hırsına kapılmadan, en
ağır şekilde cezalandırmak olmalıdır.
Ayrıca, toplumda, sevgiyi, hoşgörüyü ve uzlaşıyı hâkim
kılacak, demokrasimizin standartlarını yükseltecek, hukuk
sistemini tam ve kusursuz bir şekilde işletecek adımlar
atılmalıdır. Bu olay nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri
yıpratılmamalıdır. Bu olaydan herkes üzerine düşen
payı da çıkarmalıdır.
Türkiye, sorunlarını demokrasi içerisinde
çözecek güçtedir. Bir süredir askıya alınmak istenen demokrasinin ne
kadar önemli olduğu, sanırım, herkesçe görülmüştür. Devleti
yönetenler, milletimizin gösterdiği bu birlik ve beraberlik ruhunu bozacak
fiil ve hareketlerden kaçınmalıdır. Bundan sonra kimse bu
olayı siyasi istismar konusu yapmamalı, siyasi veya kişisel
ranta çevirmeye çalışmamalıdır.
Yüce milletimize geçmiş olsun dileklerimle,
Cenab-ı Allahın, tekrarında milletimizi korumasını
temenni ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Alparslan
19.- Ankara Milletvekili Murat Alparslan'ın, 15 Temmuzda
hain, kalleş bir darbe teşebbüsüne maruz kalan milletin, verdiği
mücadeleyle tarihe altın harflerle demokrasi kahramanları olarak
geçeceğine ilişkin açıklaması
MURAT ALPARSLAN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15 Temmuz günü hain, kalleş bir darbe
teşebbüsüne maruz kalan millet iradesi ve egemenliğin asıl
sahibi milletimiz, bu çapulcuların ve vatan hainlerinin
kalkışmasına topyekûn karşı durarak, istiklal şairimizin
mısralarındaki gibi Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl
milletmişiz./Gelmişiz dünyaya, milliyet nedir, öğretmişiz.
diyerek verdiği mücadeleyle tarihe altın harflerle demokrasi
kahramanları olarak geçecektir. Milletimiz Bayrakları bayrak yapan
üstündeki kandır./Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
şiarınca, bayrağına, devletine, ülkesine sahip
çıkmıştır. Bu ülkenin birliğine, devletin
bütünlüğüne, istiklal ve istikbaline kastedenler bilmelidir ki
Asımın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek/İşte
çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek düsturunca bu ülke, bu millet her
zaman istiklal ve istikbaline sahip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
20.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun, ordu
ile milleti karşı karşıya getirmeye çalışan vatan
hainlerini en güçlü şekilde lanetlediğine ve demokrasi
şehitlerini rahmetle andığına, yaralılara acil
şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Tarihin her döneminde imkânsızı başaran şanlı
ordumuzla aziz milletimizi karşı karşıya getirmeye
çalışan vatan hainlerini en güçlü şekilde lanetliyorum.
15 Temmuzun kahramanı şüphesiz ki aziz
milletimiz, kaybedeniyse Pensilvanyadan aldıkları talimatla vatana
ihanet eden paralel çetedir.
Harcı milletimizin kanıyla karılan bu
Meclis daima burada olacak, soysuz köpekler gibi saldıran bu
Haşhaşi topluluğu ise sonsuza dek hain olarak anılmaya
devam edecektir.
Ben buradan bir kez daha, yaşanan ihanetin ilk
anından itibaren gösterdiği üstün liderlikle milletimizin iri ve diri
olmasını sağlayan Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğana, Meclisin başında bizzat bulunarak
açık tutulmasını sağlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanımız Sayın İsmail Kahramana, hainlerin tarumar
edilmesi için gereken emirleri vermekte bir an olsun tereddüt etmeyen
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırıma, birlik
ve beraberlik ruhunu koruyan tüm siyasi partilere, güvenlik güçlerimize ve
hepsinden önemlisi, bayrağının ve vatanının
arkasında dimdik duran aziz milletimize sonsuz şükranlarımı
sunuyor, demokrasi şehitlerimizi rahmetle anıyor, yaralılara
Allahtan acil şifalar diliyorum.
BAŞKAN Sayın Gazel
21.- Kütahya Milletvekili İshak Gazel'in, 15 Temmuz gecesi
karşı karşıya kalınan alçakça ve haince bir darbe
girişiminin karşısında duran bütün milleti saygıyla
andığına ilişkin açıklaması
İSHAK GAZEL (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
15 Temmuz gecesi, maalesef, alçakça ve haince bir
darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Bu darbe
girişimi Sayın Cumhurbaşkanımızın ve
Başbakanımızın yerinde müdahalesi ve milletimizi meydanlara
çağırması ve cesareti sayesinde, diğer siyasi parti
liderlerimizin darbe karşısındaki net duruşu sayesinde,
milletvekillerimizin darbe karşısındaki net duruşu
sayesinde ve kefenlerini giyerek meydanları dolduran milletimizin feraseti
sayesinde ucuz atlatılmıştır. Bu alçak girişimin tabii
ki birçok yönü konuşulup tartışılacaktır ancak bu,
milletimizin feraseti ve iradesini sahiplenmesi yeni bir dönemin
başlangıcıdır.
Bizi bir çatışma ortamına sokmak
isteyen, bu coğrafyayı kanlı bir coğrafya hâline getirmek isteyen
tüm kliklerle mücadele sistematik bir şekilde devam etmelidir. Ben darbe
karşısında duran bütün milletimizi saygıyla anıyorum.
Herkese teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
22.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker'in, 15 Temmuz
darbe girişimini nefretle kınadığına ve demokrasi
şehitlerine Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
dilediğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
15 Temmuz darbe girişimini nefretle
kınıyorum. Demokrasi şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza
acil şifalar diliyorum.
Millî iradeye, ülkenin birliğine, seçilmiş
Hükûmete, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızmış askerî
kıyafetli gözü dönmüş alçak, katil, Haşhaşi FETÖ terör
örgütünün ihtilal girişimini önleyen polis teşkilatımızı
tebrik ediyorum.
Yine, şehit kanlarıyla elde edilmiş
780 bin kilometrekare vatan için canlarını feda eden, şanlı
tarihimizi yazan, kahraman ecdadımızın yiğit torunları
yani milletimize çok teşekkür ediyorum. Yaşlısıyla,
genciyle, kadınıyla sabahlara kadar sınırda nöbet tutar
gibi demokrasi nöbeti tutan tüm halkımıza teşekkür ediyor ve
diyorum ki: Tarih sizin bu şanlı direnişinizi yazacak ve gelecek
nesiller sizlerle övünecektir. Sahada demokrasi nöbeti tutan halkımızın
Meclisimizden talebi şudur Sayın Başkanım: Millî iradeye
karşı darbe girişiminde bulunan gözü dönmüş cani FETÖ terör
örgütü üyelerinin asılmasıdır. Ben de millî iradenin temsilcisi
ve milletin bir vekili olarak aynı kanaatte olduğumu ifade ediyor ve
Gazi Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gözgeç
23.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç'in, 15 Temmuzda
milletin tarih yazdığına, ihanet içindeki paralel terör
örgütünün tarihte kapkara bir leke olarak yer alacağına ilişkin
açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) 15 Temmuzda
milletimiz tarih yazmıştır. İhanet içindeki paralel terör
örgütü tarihte kapkara bir leke olarak yer alacaktır. Çok şükür ki
Meydanlara gelin, meydanlardan bunlara gereken cevabı verelim.
çağrısıysa hiç tereddüt etmeden vatanına, iradesine,
demokrasiye sahip çıkan bir milletimiz var. Çok şükür ki darbe
sözünü duyunca kaçıp gitmek yerine milletine koşup Milletin
iradesinden başka güç tanımıyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar
Allah nurunu tamamlayacaktır. diyen yiğit adam Başkomutan Recep
Tayyip Erdoğan var. Hainlere teslim olmayarak millî iradenin yanında
olan askerimiz, polisimiz, savcımız, memurumuz var. Fiziki
sınırları aşan gönül coğrafyamızda Irakta,
Tunusta, Filistinde, Azerbaycanda, Balkanlarda hep birlikte atan
yüreklerimiz var. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin dediği
gibi Hak şerleri hayreyler/ Ârif anı seyreyler / Zannetme ki
gayreyler / Mevlâ görelim neyler/ Neylerse güzel eyler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Koçer
24.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer'in, ülke olarak
bir tarafta paralel terör örgütüyle diğer tarafta bölücü terör örgütüyle
mücadele edilen zor bir süreçten geçildiğine, 15 Temmuz demokrasi
şehitlerini rahmetle, minnetle andığına ve hangi partiye
gönül vermiş olursa olsun tüm vatandaşları meydanlara
çıkmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ülke olarak, bir tarafta paralel terör örgütüyle,
diğer tarafta bölücü terör örgütüyle mücadele ettiğimiz zor bir
süreçten geçiyoruz. Bu süreçte yaşanan hainliklerin en alçakçası
olan, vatan hainliğiyle yapılan darbe girişimini ve bu alçak
kalkışmayı tertip edenleri, onlara destek verenleri ve iş
birlikçileri ve hain FETÖ üyelerini şiddetle, nefretle kınıyor,
lanetliyorum.
Meclis bombalanan darbe girişimi olarak tarihe
geçen o gece, meydanlara inen, yüreği vatan ve millet sevgisiyle dolu asil
milletimize, kahraman polislerimize, millî irade üzerindeki ve millete
karşı verilen Bu emri tanımam diyen, devletine ve milletine
bağlı Mehmetçiklerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Birlik ve
beraberlik mesajları veren tüm siyasi partilerimize teşekkür
ediyorum. Bu vesileyle, 15 Temmuz demokrasi şehitlerimizi rahmetle,
minnetle anıyor; hangi partiye gönül vermiş olursa olsun tüm
vatandaşlarımızı meydana çıkmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tunç
25.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç'un, 15 Temmuzdaki
darbe girişiminin Cumhurbaşkanı ve Başbakanın
dirayetli duruşu, vatan sevgisiyle dolu milletin kahramanca mücadelesi
sonucu akamete uğratıldığına ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
15 Temmuz gecesi, paralel terör çetelerinin hain
darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Millî
iradenin tecelligâhı bu kutsal çatıya bomba atacak kadar vatan haini,
Polis Özel Harekâta bomba yağdıracak kadar
aşağılık, MİT ve
Cumhurbaşkanlığına saldıracak kadar düşman,
Cumhurbaşkanımızı öldürebilecek kadar gözü dönmüş,
halkımızı kurşun yağmuruna tutup tanklarla ezecek
kadar cani bu darbe girişimi, Sayın Cumhurbaşkanımız
ve Başbakanımızın dirayetli duruşu, vatan sevgisiyle
dolu milletimizin kahramanca mücadelesi sonucu akamete
uğratılmıştır.
Bu asil millet, 15 Temmuzu demokrasi bayramı
olarak geleceğimize armağan etmiştir. Millî irade
kahramanlarını kutluyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Darbeci hainlerin en şedit cezaya
çarptırılması şehitlerimize ve milletimize olan borcumuzdur
diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Sula Köseoğlu...
26.- Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu'nun, 15
Temmuz gününün, darbe girişimine karşı halkın iradesinin
galip geldiği bir demokrasi bayramının yıl dönümü olarak
tarihe geçeceğine ilişkin açıklaması
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
15 Temmuz 2016 günü, darbe girişimine
karşı halkın iradesinin galip geldiği bir demokrasi
bayramının yıl dönümü olarak tarihe geçecektir. Demokrasinin
yaşaması, halkın iradesine sahip çıkılması
adına Türk halkı tüm dünyaya örnek bir duruş sergilemiştir.
Milletimiz sokaklara ve meydanlara, milletvekillerimiz de millî iradenin
tecelligâhı Meclise sahip çıkmıştır. O geceyi
bombaların altında Mecliste nöbet tutarak geçiren bir milletvekili
olarak söylüyorum ki, düşmanların bile
yapmadığını yapan, milletin koynundan beslenen bu vatan
hainleri, Meclise bomba atmakla milletin egemenliğini
tanımadıklarını açıkça ortaya koymuşlardır
ancak Türkiye artık eski Türkiye değildir; ne lideri darbe
karşısında şapkasını alıp giden bir lider ne
de halkı darbeye karşı boyun eğen bir halktır. Ölümü
göze alarak milletini yönlendiren bir lider ve tüm siyasi partileriyle topyekûn
birlik olan bu aziz millet kurşunlara, tanklara vücudunu siper ederek
demokrasiye sahip çıkmış ve darbelere dur demiştir.
BAŞKAN Sayın Keşir...
27.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşir'in, 15 Temmuzda hain,
kalleş darbe girişimine katılan, ortak olan, paralel örgüt
başta olmak üzere tüm iş birlikçilerinin her birinin tek tek bu
millete hesap vereceğine ilişkin açıklaması
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkan, 15 Temmuz hain, kalleş darbe girişimine katılan,
ortak olan, paralel örgüt başta olmak üzere, içerideki
dışarıdaki iş birlikçileri, derin eller her biri tek tek bu
millete hesap verecektir. Cumhurbaşkanımızın
çağrısına tereddütsüz karşılık veren aziz
milletimiz başta olmak üzere, darbeye karşı gelen kahraman polis
ve kahraman askerlerimiz, siyaset kurumu, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
basın emekçileri meslektaşlarım tarihe mal olacak büyük bir
sınavı başarıyla vermişlerdir. Tüm kurumlar ve
halkımız tam bir millet refleksiyle, demokrasinin ortak diliyle,
aynı fikir ve iş birliğiyle darbe girişimine
karşı dimdik durmuştur. Yediden yetmişe tutulan demokrasi
nöbetiyle siyasi tarih bugünü altın harflerle yazacaktır.
Milletimizin, bu kara girişimden, tazelenen, güçlenen millet bilinci,
ortak gelecek kazancıyla çıkacağına olan inancımla
şehitlerimizin ruhu şad olsun diyor, yaralılarımıza da
acil şifalar diliyorum.
BAŞKAN Sayın
Dalkılıç...
28.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç'ın,
15 Temmuzda bu ülkenin bağımsızlığına ve huzuruna
yönelik yapılan alçak ve hain kalkışmada milleti, vatanı
için canını feda eden aziz şehitleri rahmetle
andığına ve sokakları dolduran halka teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz gecesinde bu
ülkenin bağımsızlığına ve huzuruna yönelik
yapılan alçak ve hain kalkışmada, başta
Başkomutanımız Cumhurbaşkanımızın bir
sözüyle alanları, sokakları dolduran halkımıza, yüz
binlerce vatandaşımıza teşekkür ediyorum. Gazi Meclisi
açık tutan Meclis Başkanımızı, Sayın Başbakanımızı
kararlı tutumundan dolayı ve tüm partilerin liderlerini ve
milletvekillerini gönülden kutluyorum.
Bu hain kalkışmada milleti, vatanı
için canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum,
yakınlarına sabırlar diliyorum, milletimizin başı sağ
olsun. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Şerefli
ordumuzun içerisine sızmış bu hain çeteyi,
saldırıyı planlayan, uygulayan alçakları nefretle
kınıyorum. Kahraman polisimizi yüreklerinden öpüyorum. Aziz
milletimizi selamlıyorum. Bu alçak saldırıyı yapan,
milletine kurşun sıkan, Gazi Meclisi bombalayan alçakların
anneleri, babaları yaşıyorsa onlara sesleniyorum: Anneleri
sütlerini haram etmeli, babaların da haklarını haram etmeleri
gerekiyor; bunu belirtiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kavaklıoğlu
29.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu'nun,
milletin, 15 Temmuz gecesi alnına sürülmek istenen kara lekeyi
önlediğine, şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ve özellikle
Astsubay Ömer Halisdemiri rahmetle, minnetle andığına ilişkin
açıklaması
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Milletimiz, 15 Temmuz gecesi alnına sürülmek
istenen kara lekeyi önlemiştir. Tüm dünya aziz milletimizi
hayranlıkla izlemiştir. Çok sayıda polisimiz, askerimiz ve sivil
vatandaşımız şahadet şerbetini içmiştir; Allah
hepsine rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.
Ben özellikle, buradan, Niğdeli kahraman
hemşehrim Astsubay Ömer Halisdemiri rahmetle, minnetle anmak istiyorum. O
gece Özel Kuvvetler Komutanlığı ele geçirilmek istendiğinde,
yiğit astsubayımız hiç tereddüt etmeden hain generali
alnının ortasından vurarak olayın seyrini
değiştirmiştir. O cuntacı hain terörist general ölmeseydi,
bugün çok farklı bir yerde olabilecektik. Bu kahramanımızın
tavrı FETÖcü darbeyi sekteye uğratmıştır. Böyle
yiğit bir evladı yetiştiren ana, babası, eşi,
kızı Elif ve oğlu Ertuğrul milletimizin emanetidir.
Kahraman Ömerimizin ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kavaklıoğlu.
Sayın Petek
30.- Burdur Milletvekili Reşat Petek'in, Fethullahçı
terör örgütünün kamu kurumlarında, yargıda, Silahlı Kuvvetlerde
sinsi sinsi örgütlenmek suretiyle 15 Temmuz günü
kalkıştığı bu darbe girişimini lanetlediğine
ilişkin açıklaması
REŞAT PETEK (Burdur) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Fethullahçı terör
örgütünün kamu kurumlarında, yargıda, Silahlı Kuvvetlerde sinsi
sinsi örgütlenmek suretiyle 15 Temmuz günü kalkıştığı
bu darbe girişimini lanetliyorum. Bu darbe girişimi karşısında
aziz milletimizin gösterdiği tepkiyle, aynı zamanda bütün siyasi
partilerimizin, meşru güvenlik kuvvetlerimizin, milletine bağlı
Silahlı Kuvvetlerimizin gösterdiği tepkiyle püskürtülmesinden millet
olarak ne kadar memnun olduğumuz ortadadır.
Bu ortak tepkiyi, demokrasiye
sahip çıkma duygumuzu bundan böyle de millet olarak, siyasi partiler
olarak devam ettirmemiz milletimizin hayrına olacaktır.
Kendilerine tevdi edilen
silahları milletimize döndüren bu alçakları, bu şerefsizleri hep
birlikte telin edelim, bundan sonra benzeri girişimde bulunamasınlar.
BAŞKAN Sayın
milletvekili arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.
Şimdi, sisteme giren ve
söz almak isteyen sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Akçay, iki
dakika süre veriyorum.
31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 15 Temmuzda
gerçekleştirilen kalkışmanın yalnız seçilmiş
iktidar ve milletvekillerini değil, Türk milletinin tamamını,
millî iradeyi, bütün kurumlarını hedef aldığına,
ihanete karşı milletçe ve devletçe bütün demokrasi kurumlarıyla
bir arada olunması gerektiğine ve darbenin karşısında
durmanın Türkiye Cumhuriyetine, birlik ve dirliğe ve hukuka sahip
çıkmak demek olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
15 Temmuz 2016 gecesi ülkemiz
büyük bir badire atlatmıştır. Demokrasi ve hukuk
dışı bu arayışa milletçe dur dedik. Bu ahval ve
şerait içinde ülkemizin çok kritik bir süreç içerisinde olduğunu göz
ardı etmemek gerekir.
Bu kalkışma,
yalnız seçilmiş iktidar ve milletvekillerini değil, Türk
milletinin tamamını, millî iradeyi, bütün kurumlarını hedef
almıştır. Bu darbe girişimiyle ülkemiz bir kaos
ortamına sokulmak istenmiştir. Bu ortamda en çok ihtiyaç duyduğumuz
şey, ihanete karşı milletçe ve devletçe bütün demokrasi
kurumlarıyla bir arada olmamızdır. Farklılıklarla
değil, ortak akıl ve iradeyle hareket etmeliyiz, sabrın ve
sağduyunun izinden ayrılmamalıyız.
Başta Türk Silahlı
Kuvvetleri olmak üzere, devletimizin kurumlarını birbiriyle ve Türk
Silahlı Kuvvetleri ile milletimizi karşı karşıya
getirecek söylem ve eylemlerden özenle uzak durulması ve mâni
olunması gerekmektedir. Asker de bizimdir, polis de bizimdir; hepsi
milletimizin özbeöz evlatlarıdır.
Öte yandan,
dayanışmaya, kardeşliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz
bugünlerde Cumhurbaşkanı ve Başbakandan, muhalefet partileri ve
iktidar partisine kadar bütün demokratik kurumların ve sivil toplum
kuruluşlarının, herkesin, kutuplaştırıcı ve
ayrıştırıcı söylemlerden, çok özenle uzak durması
gerekmektedir.
Altını çizerek
belirtmek istiyorum ki hâkimiyet kayıtsız şartsız
milletindir. Bütün silahlı silahsız darbelere karşı
çıkmak, demokrasiye sahip çıkmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
Darbenin karşısında durmak, Türkiye Cumhuriyetine, birlik ve
dirliğimize ve hukuka sahip çıkmaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak her türlü darbeye karşıyız, karşı
çıktık, karşı çıkacağız; her türlü fiilî
duruma, oldubittiye karşıyız, karşı çıkacağız
ve herkesin, Anayasaya uyması, hukuka uyması ve herkesin, devletin
kurum ve kurallarıyla yönetilmesi ilkesine uyması gerekmektedir.
Yaşasın Türk
milleti, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın hukuk,
yaşasın demokrasi.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Sayın Baluken, buyurun.
32.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, 15 Temmuz
darbesini planlayanları, gerçekleştirenleri ve bu darbeyle bir
şekilde destek içerisinde olan bütün çevreleri şiddetle lanetlediğine,
bu darbe girişimi esnasında yaşamını yitiren
yurttaşlara Allahtan rahmet, yaralananlara acil şifalar
dilediğine, Nusaybinde Halkların Demokratik Partisi
milletvekillerine yönelik saldırıları
kınadığına ve 19 Temmuz 2012 Rojava devriminin yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 15
Temmuz akşamı, Türkiyede tarihî bir darbe girişimiyle
karşı karşıya kaldık. Bu darbe girişimi, bugüne
kadar gerçekleştirilen bütün darbelerden farklı bir niteliğe
sahipti. Halk egemenliğinin tecelli ettiği Meclise yönelik
yapılan bombalamalar ve sokak ortasında sivil halkın
katledilmesi, yurttaşların tanklar tarafından cadde
ortasında ezilmesi, aslında, bu darbenin nasıl büyük bir kaosu
hedeflediğini de açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Biz, bu darbeyi
planlayanları, gerçekleştirenleri ve bu darbeyle bir şekilde
destek içerisinde olan bütün çevreleri, buradan şiddetle
kınadığımızı, lanetlediğimizi ifade etmek
istiyoruz.
Bu darbe girişimi
esnasında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza,
bir kez daha Allahtan rahmet, yaralananlara acil şifalar, bütün Türkiye
halklarına da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Güçsüz de olsa, eksik de olsa, yetersiz de olsa,
demokrasinin geçerli olduğu bir sistemde her türlü darbe girişimine
karşı olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Darbe
girişimine karşı olduğumuz ölçüde bu girişimden sonra
ortaya çıkan işkence, sokak ortası infazlar ve insan onuruna yakışmayan
görüntüleri de kabul edilemez bulduğumuzu ifade etmek isteriz.
Bu ülkede darbe mekaniğinin devreye
girdiğini yıllardır söyleyen ve tehlikenin yakın
olduğunu defalarca ifade eden bir siyasi hareket olarak bizler, 15 Temmuz
darbe girişimine gelinmeden alınması gereken önlemleri de
sıralamıştık ama siyaset kurumu, maalesef, bu
uyarılarımızı dikkate almamıştı, bu
önerilerimizi hiçbir şekilde kayda değer bulmamıştı.
Dünya deneyimleriyle birlikte değerlendirdiğimizde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
15 Temmuz darbe girişimi boşa
çıkarıldıktan sonra artık söz Türkiyede siyaset
kurumundadır. Başta siyasi iktidar olmak üzere muhalefet partileri,
sivil toplum alanı bir bütün olarak demokrasi, insan hakları, hukuk
devleti ve toplumsal barış temelinde yeni dönemin
politikalarını belirlemek durumundadır.
Bugün darbeyi kınadığımız
bir günde Nusaybinde Halkların Demokratik Partisi milletvekillerine
yönelik tıpkı bir darbe uygulaması
gerçekleştirilmiştir. Mardin Milletvekilimiz Gülser Yıldırım
darbedilmiş, yine Şırnak Milletvekilimiz Leyla Birlik, Mardin
Milletvekilimiz Ali Atalan ve DTK Eş Genel Başkanı Sayın
Leyla Güvenin de aralarında bulunduğu milletvekillerine yönelik
fiziki ve sözlü hakaret ve darp müdahaleleri yapılmıştır.
Bu saldırıyı da nefretle kınadığımızı
ve bunun darbe zihniyeti olduğunu ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Diğer taraftan, 19 Temmuz 2012, Rojava devriminin ete kemiğe
büründüğü tarihtir. Dördüncü yılını geride
bıraktığımız Rojava devrimini bütün Orta Doğu
halklarını aydınlatan bir meşale olarak gördüğümüzü ve
önümüzdeki dönemde de Rojava halklarıyla dayanışma duygumuzu bir
kez daha ifade ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Gök, buyurun.
33.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 15 Temmuz darbesini
gerçekleştirmeye kalkanların tümünü lanetlediğine,
hayatını kaybeden tüm yurttaşlara Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar dilediğine, böyle bir tablo içerisinde
bütün partiler arasında baş göstermesi gereken uzlaşma
kültürünün bir an önce hayata geçirilerek Türkiyenin siyaset dilinin
değişmesi gereken bir zamanda olunduğuna ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz tarihi Türkiye
açısından bir milattır. 15 Temmuz gecesi Türkiye, tarihî ve kritik bir süreçten
geçmiştir. 15 Temmuz gecesi yaşanan olaylarda, darbe
girişiminde, öncelikle, hayatını kaybeden -darbeyi önlemek
adına hayatını kaybeden- tüm yurttaşlarımıza Allahtan
rahmet diliyorum. Yaralılarımızın hepsine de acil
şifalar diliyorum.
Türkiye 15 Temmuzu bir
başka türlü geçirebilirdi. 15 Temmuzdan sonra artık Türkiye bütün
siyasi partilerin, her birinin, sivil toplum örgütlerinin çok daha fazla
değerlendirebileceği sonuçları olan başka bir sürece
girmiştir. 15 Temmuz tarihinde siyasi partiler -demokratik hayatın
vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler- tarihî bir gün yaşatarak
Türkiyeye ve bütün topluma ve bütün dünyaya moral değerler
aşılamışlardır. Bombalar altında
çalışan Gazi Meclis çalışmalarını sürdürmüş
ve dosta düşmana darbeye karşı olduğunu bütün partilerin
yekvücut olmasıyla göstermiştir. Halkımızın da darbeye
direnmesiyle bu darbe girişimi önlenmiş ve Türkiye büyük bir
badireden kurtulmuştur.
Şimdi yaraları
sarma zamanıdır. Siyasi partilerin ne kadar önemli olduğu,
parlamenter rejimin ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya
çıkmıştır. Paylaşarak, uzlaşarak ve
konuşarak siyaset üretmede artık herkesin, iktidarın ve
muhalefetin kendisini sorgulaması gereken bir dönemden geçtiği
muhakkaktır.
Bu darbenin önlenmesiyle
birlikte, esas tehlike bundan sonra başlamaktadır. Darbenin
önlenmesindeki süreç ne kadar önemliyse ve eğer darbe
başarılı olsa idi ortaya çıkacak sonuç ne kadar kötü
olacaksa, bundan sonra yapılacak her türlü yanlış da en az o
anlamda kötü sonuçlar doğuracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin
lütfen Sayın Gök.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Bu
nedenle devleti yöneten devlet aklının soğukkanlılıkla
ve basiretle davranması gereken çok önemli bir sürecin içerisinde
olduğumuzun herkes tarafından bilinmesi gerekiyor. Yapılan her
yanlış, yapılan her hukuksuz uygulama, atılacak her türlü
antidemokratik adım Türkiyeyi darbe gecesinden çok daha farklı ve
kötü günlere geri getirebilir. Böyle bir tablo içerisinde şu anda bütün
partiler arasında baş göstermesi gereken uzlaşma kültürünün bir
an önce hayata geçirilerek Türkiyenin siyaset dilinin değişmesi
gereken bir zaman dilimi içerisindeyiz.
15 Temmuz darbesini gerçekleştirmeye
kalkanların tümünü lanetliyorum. Gazi Meclisi bombalayanları, sivil,
masum halkı öldürenleri, askerlerimizi, polislerimizi şehit edenleri,
tümünü lanetliyorum. Türkiye bir daha darbelerle karşılaşmayacaktır
çünkü Gazi Meclis vardır. Bombalar altında çalışan Gazi
Meclis o gün bir tarih yazmıştır. Bütün partiler ve
halkımız bütünleşmiş, darbeye geçit vermemiştir,
bundan sonra da vermeyecektir.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Sayın Bostancı, buyurun.
34.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, 15
Temmuz darbe girişimini lanetlediğine, milletin kendi iradesine el
koymak isteyen alçaklara geçit vermediğine, darbeye karşı
direnen halkı şükranla andığına ve şehitlere
rahmet, yaralılara şifalar dilediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum. Bu
girişimin arkasında, önünde, sağında, solunda her kim
varsa, bağlantıları her neyse muhakkak açığa
çıkarılacak ve hukuk önünde hesap vereceklerdir. Askeriyenin içinde
çöreklenmiş bir eşkıya grubu bu girişimde bulunmuştur
ve esasen toplumumuzda travma yaratan önemli unsurlardan birisi, devletin
tankıyla, devletin zırhlı aracıyla, devletin
uçağıyla millete karşı bu alçakça girişimde bulunulma
hadisesidir. Bizim de bu travmadan çok çabuk çıkmamız, bu
insanların orduyla ilişkisiz, milleti düşmana karşı
korumakla yükümlü bu güzide kurumun dışında bir eşkıya
örgütlenmesi olduğunu hep hatırlayıp bu ikisini birbirinden
ayırt ederek davranmak olmalıdır.
Sayın
Başkanım, her türlü, millet iradesine dayanmayan, yine
hesabını millete vermeyen girişim, tahakküm biçimi kirlidir,
yöntemleri de kirlidir. Bu darbeciler de kendi egemenliklerini, iradelerini
kirli yöntemlerle dayatmaya kalkışmışlardır. Devletin,
ülkenin, halkın seçilmiş kişilerini -başta Sayın
Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız olmak üzere-
enterne etmek, böylelikle millet iradesini felce uğratmak; milletin
meclisine müdahale ederek, uçakla vurarak milleti terörize etmek, psikolojik
olarak baskı altına almak; kendilerine karşı direnecek
güvenlik kurumlarına yönelik yine tanklarla ve uçaklarla saldırarak
netice almaya çalışmışlardır ama neticeyi
alamadılar. Burada, Sayın Cumhurbaşkanımızın,
Sayın Başbakanımızın, CHP Genel Başkanı
Sayın Kılıçdaroğlunun, MHP Genel Başkanı
Sayın Bahçelinin, HDPnin değerli yetkililerinin darbeye
karşı açık tavır alışları son derece
önemlidir. Böylelikle, darbecilerin hiçbir sivil ayağı
olmadığı, kerameti kendinden menkul bir iddiayla, tek güvendiklerinin,
ellerinde silah olan bir sergerde grubu olduğu açığa
çıkmıştır.
Öte yandan, bu girişime
karşı demokratik kurumlar, medya, diğer organizasyonlar itiraz
etmişler, reddetmişlerdir, bu da son derece önemlidir. En büyük
itirazıysa, partisi ne olursa olsun, sokakları, meydanları
dolduran, tanka karşı çıplak yumruğuyla kendi iradesi için
direnen halkımız göstermiştir. Hepimiz mutlak surette,
demokrasinin asli sahibi olan bu millete şükran borçluyuz. Milletimiz
kendi iradesine el koymak isteyen bu alçaklara geçit vermemiştir, üstelik
bunu, kendisinin emanet ettiği silahlarla yapılmasına da
gerektiğinde o silahları çıplak elleriyle geri
alabileceğini hem onlara hem de cümle âleme göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Ek süre
veriyorum Sayın Bostancı.
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Her şerden hayır çıkar. Bu girişim hepimiz için
demokrasinin, millet iradesinin, medeni kurallar içerisinde siyasi rekabeti
sürdürmenin, farklılıklar kadar yeri geldiğinde nasıl ortak
değerlerimiz için mücadele ettiğimizin o çarpıcı
sahnelerini hatırladığımızda o ortaklıkların
ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir, demokratik
kurumların önemini göstermiştir. Dolayısıyla, demokrasiye
ilişkin o temel normları ayakta tutmak, rekabetin yanı sıra
bu memleketin ortak kaderi ve geleceği için gerektiğinde birlikte
davranma ruhunu siyaset olarak ortaya koymak -rekabeti ihmal etmeksizin- bu
asil millete karşı, bu kendi iradesini gerektiğinde tanklara karşı
sahiplenen millete karşı saygının ve şükranın bir
gereğidir, demokrasinin de bir gereğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) O
bakımdan, darbeye karşı direnen halkımızı bir kez
daha şükranla anarken, şehitlerimize rahmet diliyorum; gazilerimize,
yaralılarımıza şifa diliyorum. Demokrasinin ruhunu
yükselten herkese, bütün siyasi partilere, her kesimden halkımıza,
Alevisine Sünnisine, Türküne Kürtüne teşekkür ediyorum. Millet iradesi
her şeyin üstündedir.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben de sayın grup başkan
vekillerine bir kez daha teşekkür etmekteyim.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Başkanım,
söz istiyorum. Benim ilçemden 2 şehidim var, Erzurumdan 6-7
şehidimiz var. Niye söz hakkı vermiyorsunuz? Böyle şey olur mu
ya? Bugün konuşmayıp ne zaman konuşacağız?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Orhan Bey
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Protesto ediyorum.
BAŞKAN Birleşim kapatılmadı
sayın milletvekili. Birleşim kapatılmadı. Lütfen
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişlinin Türkiye-Avrupa
Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeliğinden istifa etmeleriyle
boşalan üyelikler için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
Başkanlığınca bildirilen ve Başkanlık
Divanında yapılan incelemede uygun görülen İstanbul Milletvekili
Durmuş Ali Sarıkaya ve Sakarya Milletvekili Mustafa İsenin
üyeliklerine ilişkin tezkeresi (3/809)
157/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ve
Sakarya Milletvekili Şaban Dişlinin Türkiye-Avrupa Birliği
Karma Parlamento Komisyonu üyeliğinden istifa etmeleriyle boşalan
üyelikler için, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunun 2nci maddesine göre Adalet ve Kalkınma Partisi Kalkınma
Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen ve anılan
Kanunun 12nci maddesi uyarınca Başkanlık Divanında
yapılan incelemede uygun görülen İstanbul Milletvekili Durmuş
Ali Sarıkaya ve Sakarya Milletvekili Mustafa İsenin üyelikleri Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
bir gensoru önergesinin geri alınmasına dair önerge vardır,
okutuyorum:
B) Önergeler
1.- HDP Grup Başkan Vekilleri Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirel ile Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında verilen (11/11) esas
numaralı Gensoru Önergesini geri çektiklerine ilişkin önergesi
(4/50)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
30/6/2016 tarihinde
vermiş olduğumuz (11/11) esas numaralı İçişleri
Bakanı Sayın Efkan Ala hakkında verilen gensoru önergemizi geri
çekiyoruz.
Bilgilerinize
saygılarımla arz ederim.
Çağlar
Demirel İdris
Baluken
Diyarbakır Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN - Gensoru önergesi geri verilmiş ve
gündemden çıkartılmıştır.
Sayın milletvekili, bir konuda bir
açıklama yapmak istiyorum; bunu, gündeme geçmeden önce de sayın
milletvekillerine bir dakika yerlerinden söz verme aşamasına geçmeden
önce de söyledim.
Hatırlarsanız, grup başkan
vekilleriyle bir toplantı yaptık. O toplantıda, siyasi
partilerin Parlamentodaki gruplarının milletvekili sayısı
oranında konuşmacı tespit etti sayın grup başkan
vekilleri, isimleri belirlediler, böyle bir uzlaşıyla ben sayın
milletvekili arkadaşlarıma söz verdim. Sayın milletvekili
arkadaşım biraz önce bir tepki gösterdi. Bugünlerde, bu hassas
günlerde anlayışla karşıladığımı bilmenizi
isterim.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Önergeleri ayrı
ayrı okutacağım. Üçüncü sırada okutacağım Meclis
araştırması önergesi 500 kelimeden fazla olduğu için önerge
özeti okutulacaktır. Ancak önergenin tam metni Tutanak Dergisinde yer
alacaktır.
Buyurun.
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24
milletvekilinin, Artvin ili Ardanuç ilçesinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/264)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Artvin ili Ardanuç ilçesinde Hükûmetiniz döneminde
birçok kurum ve kuruluşlarının kapatıldığı
ve ilçenin küçültüldüğü iddialarına karşın Ardanuç
ilçesinde yapılan çalışmaların belirlenip
araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98inci ve
İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırma komisyonu açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Uğur Bayraktutan (Artvin)
2) Şenal Sarıhan (Ankara)
3) Namık Havutça (Balıkesir)
4) Devrim Kök (Antalya)
5) Ceyhun İrgil (Bursa)
6) Lale Karabıyık (Bursa)
7) Erkan Aydın (Bursa)
8) Kazım Arslan (Denizli)
9) Mazlum Nurlu (Manisa)
10) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
11) Ali Şeker (İstanbul)
12) Gülay Yedekci (İstanbul)
13) Mevlüt Dudu (Hatay)
14) Cemal Okan Yüksel (Eskişehir)
15) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
16) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
17) Kadim Durmaz (Tokat)
18) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
19) Mahmut Tanal (İstanbul)
20) Haydar Akar (Kocaeli)
21) Aydın Uslupehlivan (Adana)
22) Çetin Osman Budak (Antalya)
23) Barış Karadeniz (Sinop)
24) Tur Yıldız Biçer (Manisa)
25) Orhan Sarıbal (Bursa)
Gerekçe:
Artvin ili Ardanuç ilçesi her
nedense Hükûmetiniz döneminde devlet yatırımlarının az
yapıldığı fakat kurumlarının ise en çok
kapatıldığı bir ilçemizdir. Ardanuç'un ilçe nüfusu 5.678 kişidir,
köy nüfusu ise 5.482dir. Yani toplamda Ardanuç sınırlarında
11.160 kişi yaşamaktadır. Bu nüfus yaz aylarında 20 bin
rakamını geçmektedir.
Türkiye'nin en çok göç veren
bölgesi olan Doğu Karadeniz Bölgesinde de en çok göç veren ilçeler
arasında Ardanuç ilçemiz başı çekmektedir. Tarım ve
hayvancılıkla uğraşan Ardanuç halkı iklim ve
ulaşımın zorluklarıyla baş etmeye
çalışırken devlet yatırımlarının da en az
yapıldığı ilçe olması göçü kaçınılmaz
kılmaktadır.
Kalkınma
Bakanlığınızın ve Hükûmetinizin Ardanuç ilçesi ile
ilgili hiçbir yatırımı mevcut değildir. Bırakın
yatırım yapmayı, son yıllarda; Halk Bankası,
İş Bankası, cezaevi, sağlık meslek lisesi, Ardanuç
Ortaokulu; Bulanık, lrmaklar, Torbalı köyü sağlık
ocakları; ORÜS kereste fabrikası, TELEKOM, Irmaklar Pansiyonlu
Ortaokul, askerlik şubesi ve en son olarak da Ardanuç Adliyesi
kapatıldı.
Bu kapatılanlar arasında başı
çeken örnekler, benzer irili ufaklı birçok kurumun ve kuruluşun
kapatılması Ardanuç halkında Acaba Ardanuç ilçesi AKP Hükûmeti
tarafından cezalandırılıyor mu? düşüncesini hâkim kılmaktadır.
Bir ilçenin büyümesi planlanırken her geçen gün
bir kurumunu kaybetmesi nihayetinde göçü arttırmıştır.
Ekonomik olarak da kurum ve kuruluşların kapanması Ardanuç
ilçesinin vizyonunu oldukça daraltmıştır. Esnaf iş yapamaz
hâle gelmiştir. Yanlış Hükûmet politikaları Ardanuç'un
üzerine kâbus gibi çökmüştür. En son olarak adliyenin
kapatılması, taraflı tarafsız her kesimin büyük tepkisini
almıştır.
49 köyü olan Ardanuç ilçemizin köylere ortalama
mesafesi 20 kilometredir. 49 köy içerisinde 45 kilometre uzaklıkta olan
köylerimiz de mevcuttur; bir de köylerin daha yüksek alanları diye
bildiğimiz mezraları, bağları ve yaylaları
vardır. Ardanuç halkı mezralara, bağlara ve yaylalara
yoğunluk ve ilgi gösterir. Ardanuç merkezden bu alanlara ulaşmak 2-3
saat zaman almaktadır. Yani adliyesi kapatılan bir ilçenin
yaşanabilecek olumsuz bir olay karşısında ilçe merkezine
ulaşması ve ilçe merkezinden de bağlı olduğu Artvin
Adliyesine gitmesi ancak 3-4 saatlik bir süre zarfında gerçekleşebilir.
Ardanuç Artvin arası 42 kilometredir. Baraj çalışmalarından
dolayı sıklıkla trafiğe kapanan yolumuz, iklim
koşullarının ve kara yolunun güç olduğu vilayetimizde bu
zaman zarfı daha da uzayabilir. Hâl böyle iken, adliyenin Ardanuç
ilçesinden alınması bir çılgınlıktır ve
Hükûmetiniz bu çılgınlığı da gerçekleştirmiştir.
Sağlıklı düşünen veya kasıtlı düşünmeyen
hiçbir kimse, Ardanuç ilçesinden adliyenin kaldırılmasına olumlu
bakmaz.
Ardanuç halkı son on-on iki senede ilçelerinde
yaşanan bu olumsuz tablonun tesadüf olmadığı ve Hükûmet
yetkililerinin Ardanuç üzerinde oyunlar oynadığı
düşüncesindedir. Ayrıca, Ardanuç (Yalnızçam)-Ardahan yolunun da
uzun süredir bitirilmemesi, yine kafalarda soru işareti
yaratmaktadır.
Yukarıda belirtilen hususlar
ışığında, Ardanuç ilçesinin son yıllarda
yaşadığı sorunların irdelenmesi için kurulacak bir
Meclis araştırma komisyonu tarafından görülmesi,
araştırılması ve olumsuzlukların yerinde tespit
edilmesinin, Ardanuç ilçesi ve Ardanuç halkının geleceği ve
ilçesinin mevcut durumu hakkında bilgi sahibi olunması amacıyla,
Anayasa'nın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24
milletvekilinin, Artvin ili Murgul ilçesine bağlı Damar beldesinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/265)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Artvin ili Murgul ilçesine bağlı Damar
beldemizdeki sorunların belirlenip yerinde araştırılması
amacıyla, Anayasanın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Uğur Bayraktutan (Artvin)
2) Mazlum Nurlu (Manisa)
3) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
4) Ali Şeker (İstanbul)
5) Gülay Yedekci (İstanbul)
6) Mevlüt Dudu (Hatay)
7) Cemal Okan Yüksel (Eskişehir)
8) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
9) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
10) Kadim Durmaz (Tokat)
11) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
12) Mahmut Tanal (İstanbul)
13) Haydar Akar (Kocaeli)
14) Aydın Uslupehlivan (Adana)
15) Çetin Osman Budak (Antalya)
16) Şenal Sarıhan (Ankara)
17) Barış Karadeniz (Sinop)
18) Namık Havutça (Balıkesir)
19) Devrim Kök (Antalya)
20) Ceyhun İrgil (Bursa)
21) Lale Karabıyık (Bursa)
22) Erkan Aydın (Bursa)
23) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
24) Kazım Arslan (Denizli)
25) Orhan Sarıbal (Bursa)
Gerekçe:
Yeşil Artvinimizin güzel ilçesi Murgulun
şirin beldesi Damar, 1950 yılından beri ülke ekonomisine
katkı sağlamak amacıyla birçok güzelliklerini feda etmiş,
çıkarılan maden sayesinde büyüyeceği vaadiyle
vatandaşları yıllarca kandırılmıştır.
Aradan altmış, altmış beş
yıl geçmesine karşın Damar beldemiz büyüme katedememiş, tam
aksine her geçen gün küçültülmüştür. Hatta son olarak da belediyesinin
kapatılması Hükûmet tarafından
kararlaştırılmış Damar halkı da bu duruma oldukça
tepki göstermiştir. Damar beldesinde 2006 yılında ihaleyi
kazanan Eti Bakır AŞ, maden işletmesini
devralmıştır. Anılan şirket, yangından mal
kaçırırcasına maden çıkarma işlemini
hızlandırmış, hatta çalışma sürelerinde kanunun
belirlediği süreyi aşarak, günde on iki saat işçi
çalıştırarak suç işlemiştir. Maden şirketi,
işçilerin sosyal haklarında kısıtlamalara,
çalışma koşullarında, tatil gibi doğal
haklarını da vermeyerek işçi ayaklanmalarına sebebiyet
vermiştir. Ayaklanma sonucunda işçiler bazı haklarını
kazanmış olsa da çalışanlar sunulan koşullardan memnun
değildir.
Kısacası, bir beldenin istikbali olarak
sunulan maden, ne Damarın gelişmesine ne de maden sahasında çalışan
işçilerin yaşamsal refahına gelecek olmamıştır.
Damar halkına anlatılan ve Damar halkının beklentisi,
cevabını bulamamıştır.
Yukarıda belirtilen hususlar
ışığında, şirin Damar beldemizdeki madenlerden
kaynaklı yaşanan sorunların kurulacak bir Meclis
araştırma komisyonu tarafından görülmesi,
araştırılması ve olumsuzlukların yerinde tespit
edilmesi amacıyla Anayasanın 98inci ve İç Tüzükümüzün
104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırma
komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24
milletvekilinin, 12 Eylül 1980 askerî yönetiminin Artvinde ortaya koyduğu
faşist baskı ve uygulamalarının etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/266) (*)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
12 Eylül 1980 askerî yönetiminin Artvinde ortaya
koyduğu faşist baskı ve uygulamalarının görülen
sonuçlarının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını
saygılarımla arz ederim.
1)
Uğur Bayraktutan (Artvin)
2)
Ceyhun İrgil (Bursa)
3)
Namık Havutça (Balıkesir)
4)
Şenal Sarıhan (Ankara)
5)
Orhan Sarıbal (Bursa)
6)
Kazım Arslan (Denizli)
7)
Erkan Aydın (Bursa)
8)
Mazlum Nurlu (Manisa)
9)
Niyazi Nefi Kara (Antalya)
10) Ali Şeker (İstanbul)
11) Gülay Yedekci (İstanbul)
12) Mevlüt Dudu (Hatay)
13) Cemal Okan Yüksel (Eskişehir)
14) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
15) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
16) Kadim Durmaz (Tokat)
17) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
18) Mahmut Tanal (İstanbul)
19) Haydar Akar (Kocaeli)
20) Aydın Uslupehlivan (Adana)
21) Çetin Osman Budak (Antalya)
22) Barış Karadeniz (Sinop)
23) Devrim Kök (Antalya)
24) Lale Karabıyık (Bursa)
25) Tur Yıldız Biçer (Manisa)
Özet Gerekçe:
Artvin, 12
Eylül 1980 askerî yönetiminin Türkiyede yaşattığı
baskılar, işkenceler ve faşist uygulamalarının olumsuz
sonuçlarının yaşandığı illerin başında
gelmektedir.
1980
yıllarında toplam şehir nüfusu yaklaşık 17 bin iken
Artvin ve ilçelerini kapsayan sıkıyönetimce açılan, 1.500
sanığı kapsayan, Artvin Dev-Yol adıyla sürdürülen toplu
dava ve binlerce gözaltı süreci baskı ve işkencelerin en önemli
göstergelerinden biri olmuştur. Sanık sayısına nüfusa
oransal olarak bakıldığında, neredeyse her eve bir
gözaltı veya tutuklu sanık düşmektedir.
12 Eylül sabahının ilk
ışıklarıyla başlayan yoğun gözaltılar,
evlerinden alınan binlerce insan içerisinden işçi, memur,
öğrenci ve köylüler Artvine uzun yıllar binlerce öğretmen
yetiştirmiş, köklü eğitim kurumlarından Artvin
Öğretmen Okulu binası ve spor salonunda toplanmıştır.
Burada önceden hazırlanan tecrit odalarında, soğuk hava
depolarında her yerden öbek öbek getirilen insanlar, aileler günlerce aç
susuz ayakta bekletilerek işkence ortamına hazır hâle
getirilmiştir. Öyle ki, ne olacağını bilmeden üst üste
küçük odalara ve korku günlerce sürmüş, bir arada tutulan insanlar gece
uyurken gizlice sorgu odalarına götürülerek, âdeta kaybedilerek,
diğer tutuklulara kapatılan insanlara korku ve belirsizlik
yaratılarak psikolojik işkence yapılmıştır.
Geceleri uyuyan insanların arasından seçtikleri insanlar gizlice
alıp götürülerek kaybetme senaryoları oluşturulmuş sorgu
öncesi bu strateji işkence ortamına hazırlık süreci olarak
devam etmiştir. İşkenceye göz bağı ile tek tek sorgu
odalarına götürülen insanlar ya sorgu odalarında ya da yolda cinsel
tacize uğramış, kızların, kadınların ve
yakınları olan gözaltındaki insanların işkencede
sesleri dinletilerek insanlar âdeta
çıldırtılmıştır. Sıklıkla uygulanan
işkence yöntemleri olarak sırasıyla; uykusuz olarak ayakta
bekletme, askıya alma, tazyikli soğuk su, falaka, elektrik, aç
bırakma, zaman kavramını yok etme (zamansız okunan
ezanlar), yakınlarının sesini dinletme, taciz, tecavüz
girişimleri en yaygın işkence yöntemleri olarak
uygulanmıştır. Ayrıca, köylerde yaşayan insanlar köy
meydanlarında toplanarak meydan dayakları atılmış,
yakınlarınca birbirlerine işkence yaptırmaya
zorlanılmıştır. İşkence mekânları sadece
Öğretmen Okulu binasıyla kalmamış, köy karakolları,
özellikle Artvin Sirya Karakolu önemli işkence merkezleri hâline
getirilmiştir. Ayrıca, dereler, köprüler, insanları
çırılçıplak suya sokma, köprüden sarkıtma, silahla öldürme
amaçlı korkutma denemeleri, uygulanan diğer işkence
yöntemleridir.
Artvin Öğretmen Okulunun işkence merkezi
olarak işlev gördüğü 12 Eylül faşist uygulamalarının
önemli merkezi olan bu bina o dönemin sorumlu görevlileri başta Albay A.,
Üsteğmen F., Başçavuş M., Sirya Karakol Komutanı
Başçavuş B., Artvin Emniyet Müdürlüğü 1. Siyasi Şube Müdürü
Komiser H., Polis memurları İ., H., o dönemde görev yapmış
sorumlu Jandarma İstihbarat ve Millî İstihbarat
elemanlarının bu işkence ölümlerinden sorumlu olup
olmadığının tartışılması gerekir.
Yukarıda belirtilen hususlar
ışığında 12 Eylül 1980 askerî yönetiminin Artvinde
ortaya koyduğu faşist baskı ve uygulamalarının
yarattığı etkilerin kurulacak bir Meclis araştırma
komisyonu tarafından araştırılması, görülmesi ve
tespit edilmesi amacıyla Anayasanın 98inci ve İç Tüzükümüzün
104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırma
komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 tezkeresi
vardır. Ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
A) Tezkereler (Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman
başkanlığındaki bir heyetin Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal
Halk Kongresi Başkanı Zhang Dejıangin vaki davetine icabet
etmek üzere 23-29 Temmuz 2016 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyetine
resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/810)
14/7/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
İsmail Kahraman Başkanlığındaki heyetin Çin Halk
Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Başkanı Zhang Dejıangin vaki davetine
icabet etmek üzere 23-29 Temmuz 2016 tarihleri arasında Çin Halk
Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 20 Temmuz Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle KKTC
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncının vaki davetlerine
icabetle KKTCye resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi
(3/811)
15/6/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa
Akıncının 20 Temmuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle vaki davetlerine icabetle
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sayın Mehmet Akif
Hamzaçebinin KKTCye resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
B) Önergeler (Devam)
2.- İzmir Milletvekili Atila Sertel ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, (2/261) esas numaralı
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/51)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/261) esas numaralı Kanun Teklifimin İç
Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Atila
Sertel Mustafa
Sezgin Tanrıkulu
İzmir İstanbul
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
İzmir Milletvekili Sayın Atila Sertel konuşacak.
Buyurun Sayın Sertel. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, Genel Kurulun kıymetli vekilleri; herkesi saygıyla
selamlıyorum.
Çok
sıkıntılı ve kötü günleri geride bırakmak ve birlikte
bu tehlikeyi, bu kötü emelli insanların Türkiyeye vermek istediği
zararı birlikte burada yekvücut olarak, bütün partiler bir araya gelerek
başarısızlığa uğratmak ve Türkiyede
demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin güvencesi olan Meclisi
korumak gerçekten çok önemliydi.
Şimdi, biz bu teklifi
verirken bu olaylar gündemde değildi ama bu teklif gerçekten önemli bir
teklif. Biz diyoruz ki: Radyo, televizyon, video ve birleşik cihazlardan
alınacak zorunlu olan ücretlerin, elektrik giderleri ve bandrol
ücretlerinin kaldırılması gerekmektedir. Bunu niçin söylüyoruz?
Çünkü TRTnin kendi iç yapısı içerisinde mutlaka gelir
kaynaklarını yaratarak, diğer kuruluşlarla rekabet ederek
ayakta kalmasının çok önemli olduğunu ve zorunlu olarak
halkın parasına el konmasının da haksızlık
olduğunu söylüyoruz.
Türkiyede TRT
yaklaşık 800 trilyonun üzerinde paraya elektrik giderlerinden el
koymaktadır. Bu paranın yanı sıra, eski parayla 600 küsur
trilyon lira, bugünkü parayla 600 milyon lira civarında da bandrol
gelirlerinden elde etmektedir. Ancak bununla da yetinilmemiştir,
şimdi, çıkarılan yeni ek vergilerle cep telefonlarından,
iPadlerden de vergi alınacaktır. TRT bu parayı doğru
düzgün ve gerçekten yayıncılık anlamında doğru bir
çizgide sürdürebilse buna söyleyecek hiçbir söz yok. Yalnız 7 bin
civarında çalışanı olan TRT, elektrikten elde ettiği
800 trilyonun üzerinde paranın, bandrollerden elde ettiği 600 trilyon
lira paranın çok önemli bir miktarını, elektrik kesintileri
payının yüzde 85lik dilimini dış yapımlara
harcamaktadır. Yani, savurgan bir yönetim biçimi vardır. Bunun
içerisinde çok sayıda örnekler verebilirim, çok uzun konuşabilirim
ama birkaç örneği sizin, vekillerimizin dikkatine sunmak istiyorum.
TRTnin içerisinde spor programı yapan bir
arkadaş var; adı Ersin, soyadı Düzen. Bu kişi, TRTden her
program başına haftalık yaklaşık 69.500 lira para
almaktadır. Yanına aldığı 2 futbolcuyla sadece Lig
TVden gelen maçları yorumlayarak ayda 278 bin lira parayı hak
etmeden cebine koymaktadır. Oysa TRTde bu konuda
uzmanlaşmış ve spor konusunda gerçekten çok önemli isimler var
iken TRTnin bu kendi stüdyolarında ve kendi kameramanlarını da
kullanarak bu kişiye ve bu tip kişilere program yaptırmasını
anlamak mümkün değildir. Biz bu mesleğin içinden gelen
insanlarız ve benim burada konuşmam kesinlikle muhalif bir
milletvekilinin, işte, muhalefet etme gerekçesi olarak asla
görülmemelidir.
Burada bulunan iktidar partisi milletvekillerine de
özellikle altını çizerek birkaç rakam vermek istiyorum. Sayın
İbrahim Saraçoğlu, sarayın danışmanı, ot üzerinde
yaptığı konuşmalar ve TRTde yaptığı
programda program başına 35 bin lira para almaktadır; bu
vicdansızlıktır. Yaklaşık 700 trilyon lira
civarında rakam dış yapımlara harcanmaktadır. TRTnin
sadece Diriliş dizisi, haftalık 1 milyon 100 bin lira pay
almaktadır, o hak etmektedir çünkü 1inci sıradadır ama TRTnin
hiçbir dizisi ilk 10 arasında yer almamaktadır. Örneğin
Yeşil Deniz diye bir filme haftalık 500 bin lira para ödenmektedir
ve ilk 12de, ilk 10 içerisinde yerini almamaktadır. Bunun gibi pek çok
dizi filme haksız uygulamalarla para aktarılmaktadır. TRT
torpilin işlediği, yayıncılığın
tarafsız olmadığı ve ilkeleriyle Türkiye Cumhuriyetine çok
yararlı bir yayıncılık yapmadığı için TRTden
bu payın, elektrikten kesilen bu rakamların, bandrolden kesilen bu
rakamların kaldırılmasını kanun teklifi olarak sizin
onayınıza sunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sertel.
Bir milletvekili adına Niğde Milletvekili
Sayın Ömer Fethi Gürer konuşacak.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 15 Temmuz darbe
girişimini ben de şiddetle kınıyorum.
Darbe girişiminde Niğdemiz 6 şehit
verdi. Bu şehitlerden Ömer Halisdemir darbenin gidişatını
da değiştiren bir kardeşimizdi. Ayrıca, ülke genelinde 260
yurttaşımız bu olaylarda şehit oldu. Hepsini rahmetle anıyor;
ailelerine, halkımıza başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanun teklifinde, herkese
hizmet veren TRTnin kurumsal olarak zorunlu kesintilerle
sağladığı geliri yanlış biçimde ve haksız
biçimde kullanmasının değiştirilmesi amaçlanmaktadır.
KİT Komisyonunda TRT Genel Müdürünün TRTyle ilgili yönelttiğimiz
sorulara verdiği yanıtta kurumun ne kadar yanlış
yönetildiği ve ne kadar haksız yere yandaşlarına aktarma
yaptığı kendi ifadeleriyle açığa
çıkmıştır. 15 Temmuzda yaşanan darbe girişiminden
sonra, tüm kurumların yalnızca yandaşların ya da iktidarın
sesi olma yerine muhalefetin de düşüncelerini yansıtacak kurumlara
dönüşmelerini umarım ve dilerim çünkü yapılan
yanlışların bedeli ağır olmakta ve bunu
iktidarıyla, muhalefetiyle hepimiz birlikte ödemekteyiz.
Bugün, beş yıl aradan sonra, zorunluluk
dışında, ilk kez TRTnin Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunu söyleşi için TRTye
çağırması olumlu bir adımdır. TRT yöneticilerini, bu
anlamda, yıllar sonra akılları başlarına geldiği
için kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, TRTnin on yıl
içinde 69 defa yayını durdurulmuş, 11 defa da uyarı
cezası almıştır. Devletin bir kuruluşunun yayın
durdurma ve ceza alması düşündürücüdür. Keza, TRTye İbrahim
Şahin döneminde 257 kişi, Şenol Göka döneminde 129 kişi
alınmıştır. Bunların getirildikleri görevleri meslek
birikimiyle, liyakat ve beceriyle yerine getiren insanların yerine bizim
personelimiz ya da arkadaşımız mantığıyla
getirilenlerin alınması, TRTnin yayınında kaliteyi ve
beceriyi de düşürmüştür.
Bu son olayda da görüldü ki TRT gibi bir kurumun
yerine, insanlar, özel TVleri izleyerek ne olup bittiğini öğrenme
ihtiyacı duydular. Oysa, TRT, kurum olarak en çok güvenilen ve haberleri
çok önemsenen bir yapıydı. Bu yanlış yaklaşımlar,
TRTyi bugün bu boyutlara taşıdı. Bu olay vesilesiyle, TRTnin
bu tür davranışlardan uzaklaşarak halkın sesi olması,
iktidarıyla muhalefetiyle herkesin düşüncelerine yer veren bir kuruma
dönüşmesini de diliyorum.
TRT kurumunda yapılan uygulamalardan birkaç
örnek de vereyim; bunlar, TRT Genel Müdürünün bizlere verdiği
yazılı yanıtta yer alıyor. Kuşlar Bizim Gibi dizisi,
2009 yılında 4,5 milyon euroya yaptırılıyor, 2014
yılında teslim alınıyor ve bugüne kadar bu dizi, hâlâ
yayına verilmiyor. Bu halkın parasıyla yaptırılan,
halkın ödedikleriyle gerçekleşen durum ne yazık ki yayına
dahi verilmeden rafta duruyor.
Keza, bunun dışında, yine, firmalara
ödenen ücretler, 2009 yılında 9 milyon 277 binken 2016
yılında 21 milyon 963 bine geliyor. Bölüm başı ödenen
ödemelerle ilgili, biraz evvel sayın vekilimin söylediği gibi,
dışarıda insanın duyduğu zaman dudak uçuklatan
uygulamalar var.
Bunun yanında, TRT, Oranda yerleşke
içinde, mimarisi ve projesi hazır yer yapma yerine TRT Kurdî programı
için dışarıdan yer kiralayarak, aylık 225 bin lira ödeyerek
stüdyo kiralıyor. Olanakları bu kadar geniş olmasına
rağmen, var olan dokusundan yararlanmak yerine kaynaklarını
çarçur eden ve bugüne kadar ne yazık ki tarafsızlık ilkesine
uyum göstermeyen bir TRTye, 79 milyonun her kesiminin hakkının
olduğu, ödemelerde bulunduğu, destek verdiği bir yapıda
olması nedeniyle, bu kanun maddesiyle, ödemelerin, halkın cebinden
çıkan ödemelerin yapılmaması gerektiği ifade ediliyor çünkü
haksız rekabete de yol açıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Diğer
yayın kuruluşlarının yanında, halkın
desteğiyle sağlanan bu avantajın TRTyi olumlu
kılmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Gürer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Milli Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündemin
Seçim kısmına geçiyoruz.
Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna düşen bir üyelik için İstanbul
Milletvekili Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bundan sonraki
çalışmalarımızı planlamak için birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
17.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER
: Ömer SERDAR (Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 115'inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan (1/727) esas numaralı
Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı
(1/727) ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 403)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan (1/702) esas numaralı
Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre
Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı
Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı
Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/702) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 396) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu, 396
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Şimdi, gruplar üzerine
söz vereceğim.
Tümü üzerinde söz yok.
Soru-cevap yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ HUKUKUNA GÖRE
KURULMUŞ OLAN ÜNİVERSİTELERİN KARŞILIKLI TANINMASINA
DAİR MİLLETLERARASI ANLAŞMAYA EK ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 13
Ekim 2015 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan
Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair
Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir konuşacak.
Buyurun Sayın Koçdemir.
Süreniz on dakika. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KADİR KOÇDEMİR (Bursa)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, 15 Temmuzda
yaşadığımız kâbus gibi darbe teşebbüsünü bir kere
daha lanetliyor, hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum. Cenab-ı Allah bir daha böyle
bir kabusu milletimize yaşatmasın diyorum.
Kıbrıs, bizim akranlarımız için,
kimliğimizi bulma, birbirimizle kavga gürültü ettiğimiz zaman
kenetlenme, birleşme vesilesi olması itibarıyla önemli bir millî
konumuzdur. Üç yüz-dört yüz yıllık izmihlal döneminde ilk defa
Türkiye, uluslararası kamuoyunu da karşısına almayı
göze alarak hem millî gücünün gereğini yerine getirmiş hem de ülke
içindeki bütün millî güç unsurlarını seferber ederek orada bulunan
kardeşlerinin, soydaşlarının hakkını yedirmemek
için harekete geçmiştir. Onun akabinde bütün dünya, dünyanın pek çok
yerinde çok daha fazla kan ve gözyaşının olduğu anlaşmazlıklar,
çatışmalar olduğu hâlde, Kıbrıs meselesini fiilî durum
olarak herhangi bir çatışma ve kan, gözyaşı
olmadığı hâlde her zaman gündemin birinci konusu
yapmış, ambargolarla Avrupa Birliği müzakerelerinde her zaman
önümüze getirilen madde olarak da Türkiyeye, bu hakkını yedirmeme
davranışının bedelini ödetmek istemiştir.
Uluslararası hukukun bir defakto hukuk
olduğu gerçeğinden hareket eden Türk hükûmetleri, Kıbrıs
konusunda birbirini takip eden politikalar uygulayagelmişlerdir. Son
Hükûmetimiz de arada bazı tereddütlere rağmen, bu politikayı
devam ettirmiştir. Ancak burada bir fayda-maliyet analizi
yaptığımızda Kıbrısa Türkiye hükûmetlerinin
aktardığı kaynak, sağladığı imkânlarla orada
Türkiye hakkında oluşturduğu kanaati
kıyasladığımızda, burada başarılı
olduğumuzu söylemek maalesef mümkün değildir.
Bir eğitim adası hâline getirilmek istenen
Kıbrısta yükseköğrenimde diplomaların tanınması,
bugünkü sözleşmenin konusudur. Geç kalmış bir uygulamadır
ancak bu uygulama, sadece diplomaların tanınması olarak gündeme
getirilip oradaki eğitimin kalitesiyle ilgili hususlar dikkate
alınmadığında, korkarım, önümüzdeki yıllarda bu
diplomaların itibarı ve geçerliliği konusunda, maalesef, arzu
ettiğimizden çok daha kötü bir neticeyle karşılaşma
imkânımız olacaktır. Bunun göstergelerinden biri, son bir
yıl içinde bu küçük adada 27 tane yeni üniversite açılması talebinin
olduğunu hatırlatmak isterim.
Yine, buradaki üniversitelere Türkiyeden
yapılan imtihanlarla öğrenci alımında, mesela tıp
fakültesine ilk 300-400 binde olan öğrencilerin de kayıt
yaptırabilmeleri, buraya YÖKün muadiliyet verirken arayacağı
kriterler, üniversitedeki kalite bakımından da bazı şeyler
yapması zorunluluğunu gündeme getirmektedir.
Bu sözleşmenin, ben, Kıbrısta
şu anda eğitim alanında faaliyet gösteren hem
Kıbrıslı hem ana vatan Türkiyeli müteşebbislerimize,
oradaki öğrencilerimize hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum. İnşallah, Kıbrıs, oradaki bazı Avrupa Birliği
süreciyle birlikte gelen yanlış beklentilere rağmen Türkiyenin
millî bir konusu olmaya devam edecek ve Kıbrıstaki millî
menfaatlerimiz, bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye
tarafından korunmaya devam edecektir. Bunun en son somut bir örneği
olarak su meselesinin bir şekilde halledilmiş olması
sevindiricidir. Ama orada Lefkoşe Belediyesinin Türkiyeden gelen suyun
kullanılıp kullanılmamasını referanduma götürecek
kadar başka etkilerde kalmasına müsaade edilmesi de ayrıca göz
önünde bulundurulması gereken bir husustur.
Ben, tekrar, bu anlaşmanın iki ülke için
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Koçdemir.
1inci madde üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacak.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Grubum adına, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin
Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası
Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Tasarıdan ziyade içinden geçtiğimiz
olağanüstü sürece dair birkaç hususta görüşlerimizi ifade etmek
istiyorum. Doğrusu gerçekten çok ciddi bir dönemeçteyiz şu anda ülke
olarak, Parlamento olarak, demokrasi güçleri olarak ve halkın iradesini
temsil eden vekiller olarak önümüzde çok büyük görevler duruyor. Tabii ki,
biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, 15 Temmuz darbe girişimine
karşı bütün partilerin aynı oranda tepki vermesinin önemli
olduğunu ve bundan sonra da bu iletişimin, bu zeminin korunması
için bütün partilere ve özellikle de Parlamentoya, parlamento hukukuna,
eşit yaklaşıma ve adil yaklaşıma ihtiyaç olduğunu
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Gerçekten darbe girişimine ilişkin
ayrıntılar ortaya çıktıkça her gün yeni bir şok
yaşıyoruz. Sadece bizler değil, özellikle Türkiye kamuoyu,
Türkiye yurttaşları açısından bu sürecin daha
travmasız, daha rahat atlatılabilmesi için Parlamentoya düşen
çok büyük görevler var, bunu asla ıskalamamamız gerekiyor. Şu
anda gerçekten Türkiyenin her tarafında büyük bir korku ve kaygıyla
bu süreç izleniyor ama gelişmelerden de duyulan çok büyük kaygılar
var. Bizim demokrasiden, hukuktan, barıştan, temel hak ve
özgürlüklerden vazgeçmek için değil, daha sıkı
sarılmamız gereken bir dönemi yaşıyoruz. Çünkü hepimiz
biliyoruz ki darbe ortamlarını yaratan koşulları, kaotik
ortamları, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını,
demokrasiyi askıya almayı ya da hukuku ve hukukun üstünlüğünü
hiçe saymayı bırakmamız gerekiyor. Şu anda bizim bu vahim
süreçten, bu kaotik ortamdan çıkmamızın yolu, gerçekten daha
fazla hak, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasidir. Daha düne kadar
Türkiye işkenceyle anılan bir ülkeydi, daha düne kadar -dün derken
1990lı yılları kastediyorum- Türkiyedeki hak ihlalleri çok
büyük şekilde
Ama Kürt illerinde yaşananları da bu kürsüden
yüzlerce defa ifade ettik, Bu hukuksuzluk gerçekten hepimizin önüne
çıkar. dedik. İşte şimdi İşkenceye
sıfır tolerans. diyen bir ülke olarak bunu tekrar gündemimize
almalıyız. NATOdan, Birleşmiş Milletlerden, diğer
uluslararası güçlerden son iki gündür çok ciddi çağrılar var
özellikle Türkiyenin taraf olduğu ulusal üstü sözleşmelerin
gereğini yerine getirmesi konusunda, hukukun üstünlüğünden
vazgeçmemesi konusunda. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak da, el
ele vererek, bu Parlamentodan, gerçekten bu darbeye karşı yükselttiğimiz
sesi daha da genişletebilir ve bütün Türkiyeye yayabiliriz ve bunun yolu
da kesinlikle ve kesinlikle hukukun üstünlüğünü, uluslararası
evrensel değerleri, toplumsal barışı esas almaktan geçiyor.
Çünkü şu andaki güvensizlik ortamı, korku ortamı, kaygı
ortamı başka şiddet eylemlerine, başka hak ihlallerine
açıkça cevaz verebilir ve sanki Hükûmet, Parlamento bunu kabul ediyor gibi
bir neticeye varabilir. Ama biz bunun asla ve asla bir çıkış
olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Biz,
Halkların Demokratik Partisi olarak, bu işin çözümünün Parlamentodan
geçtiğini de bir kez daha söylemek istiyoruz. Bu ülkede yasa yapma gücüne
sahip erk olarak Parlamentonun, derhâl, demokratikleşme, temel hak ve
özgürlüklerin genişletilmesi ve adaleti tesis edecek, tecelliye kavuşturacak
düzenlemeleri yapabileceğine inanıyoruz. Siyasi parti liderleri
zirvesi, yaptığımız önerilerden bir tanesidir. Böyle bir
zirveyle, toplumun şu anda içinde bulunduğu ruh hâlini aşma ve
adım atma, daha ileriye adım atma çok mümkün olacaktır.
Türkiyede denenmemiş
baskıcı yöntem kalmadı; ne olağanüstü hâl ne
sıkıyönetim ne özel yetkili mahkemeler ne devlet güvenlik mahkemeleri
ne TMK 10la görevli mahkemeler ne sokağa çıkma yasakları ne
ablukalar ne büyük katliamlar ne işkence bu ülkeye demokrasi getirmedi,
daha fazla hak ve özgürlük getirmedi ve insanların yaşam
standardını yükseltmedi. Daha önce defalarca denenen ve her seferinde
başarısızlıkla neticelenen bu yöntemlere bir daha
başvurulmaması gerekiyor. Bizim şu anda yapmamız gereken
şey, yol haritamız, bir tek cümleyle söylemek gerekirse: Demokrasi,
demokrasi, demokrasi diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
1inci madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Levent
Gök konuşacak.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 396 sıra
sayılı Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum. Bu arada bizi izleyen yüce milletimizi de saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün burada Parlamentoyu çalıştırmakla çok
önemli bir iş yapıyoruz. Türkiye çok önemli ve kritik bir süreçten
geçiyor. 15 Temmuz gecesi yaşadığımız o kabus dolu
dakikalarda, -Türkiye'nin demokrasisine, anayasal düzene ve parlamenter
rejimine dönük darbe teşebbüsünün milletçe göğüslendiği- tüm
siyasi partilerin Meclis çatısı altında can güvenliklerini
tehlikeye atarak, bombalar altında demokrasiyi ve anayasal düzeni, millî
egemenliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisini sahiplenmesi Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin en önemli milat noktalarından bir tanesidir.
Sıradan bir gece geçirmedik 15 Temmuzda. Burada darbeyi yorumlayıp
darbe olduğu teşhisini -noktasını- koyan bütün siyasi
partiler soluk almadan derhal Meclise geldiler ve Mecliste, uçak sesleri
arasında, bombalar arasında, bombaların açtığı
gürültü, bombaların yol açtığı tahribat, toz duman arasında
bu Meclise sahip çıkmaya çalıştılar. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) O gün burada yaşananlar sıradan bir olay
değildi. O gün burada AKPli, CHPli, MHPli ve haber gönderen HDPli
arkadaşların yürekleri, can güvenlikleri tehlikede de olsa herkes
buradan haykırdı ki Türk halkının bir tek ferdinin
başına bir şey gelmesin, gelecekse bizim başımıza
gelsin, biz madem milletin vekilleriyiz, onlara layık olmaya
çalışıyoruz, Gazi Meclise layık olmaya
çalışıyoruz ve biz bu Mecliste bu darbeyi önleyecek
kararlılığı göstermek için buradayız. (CHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu özel ve anlamlı
davranış, bence bütün siyasi paradigmaları yerle bir
etmiştir. O gün burada, darbecilerin almak istediği moral
desteği, görmek istediği moral desteği Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri çökertmiştir. Halkımız Meclisimizle
bütünleşerek bir darbe teşebbüsünü çok ama çok önemli bir
şekilde göğüslemiş ve Türkiyenin yıllarca geriye gitmesine
neden olabilecek çok kötü bir senaryoyu, çok kötü bir olayı burada
cesaretle önlemiştir. Burada buna katkı sağlayan tüm
halkımıza, şehit olan asker ve polislerimize, hayatını
kaybeden tüm yurttaşlarımıza, tüm demokrasi şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Bu konuda, tankların
karşısında, uçak bombaları altında hayatını
ortaya koyarak demokrasi mücadelesini kazanan Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Evet, o gün dünya ülkeleri
tarafından da ilgiyle ve ibretle izlenen bu tarihî olay, işte, bu
salonda gerçekleşti değerli arkadaşlarım. Bu salonda bütün
milletvekilleri, o bombaların yıkıcı etkisinden can güvenliklerini
koruma kaygılarını bir kenara bırakarak demokrasi
adına burada nöbet tuttular. Bunun bir anlamı var, bunun bir
anlamı olmalı. Bundan çıkarılacak en büyük kazanım,
Türkiyede siyasi partilerin, parlamenter demokrasinin ne kadar önemli ve güçlü
olduğu. Siyasi partilerin, meşruiyet sınırları
içerisinde, iktidarın sadece ve sadece millet egemenliğiyle,
seçimlerle değişmesi ilkesinin ne kadar yanında saf
tuttuğunu göstermesi açısından da çok önemli bir sınav olmuştur.
Evet, bizim, iktidar partisiyle
sorunlarımız var, onların yaptıkları pek çok
uygulamayı benimsemiyoruz, tartışıyoruz ama biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak Türkiye'de iktidara gelmeyi ancak milletimizin helal
oylarından yola çıkarak millî iradenin gerçekleşmesiyle bize
verilecek iktidar göreviyle bu Mecliste ve hükûmette yerine getirme
kararlılığı içerisindeyiz, başkaca hiçbir
düşüncemiz yok. İşte, bu anlayış, bütün partilerin
gösterdiği bu anlayış, Türkiye'de siyasette çok önemli bir
döneme bizleri sokmaktadır değerli arkadaşlarım. Bu dönem
bütün herkesin geçmişlerini ve siyasi backgroundlarını
düşünerek birbiriyle uzlaşmayı, dayanışmayı,
Türkiyenin menfaatlerine, Türkiye'de yaşayan tüm
yurttaşlarımız adına demokrasiyi, insan
haklarını, hukukun evrenselliğini, yargı
bağımsızlığını, velhasıl demokrasilerde
olması gereken her türlü unsuru gerçekleştirmelerine tarihî bir
fırsat sunmuştur. 15 Temmuz gecesi Türkiyeye aslında çok önemli
fırsat kapısı aralamıştır. Bunu fırsata
dönüştürmek aklımızı kullanmakla mümkündür. Şimdi
böyle bir ortamda hepimizin son derece soğukkanlı, son derece
basiretli davranması gereken bir süreçten geçiyoruz.
Her darbe dönemlerinin, her darbe
teşebbüslerinin çok yıkıcı etkisi olmuştur. Bu
darbenin de yıkıcı etkilerini önümüzdeki günlerde göreceğiz
ve tartışacağız. Bunun bizlere neler kaybettirdiğini,
darbe teşebbüsünde bulunanların Türkiyenin imajına ne kadar
zarar verdiğini, ekonomisine ne kadar zarar verdiğini önümüzdeki
günlerde çok yakından tespit edeceğiz. Şimdi bir başka
yanlışın içine düşülmemesi gerekiyor. Bakın, 27
Mayıs
Bugün 27 Mayısı konuştuğumuz zaman
aklımızda kalan en önemli hadise 27 Mayısta asılan Adnan
Menderes ve arkadaşlarıdır. 12 Mart
12 Marttan
aklımızda kalan en önemli unsurlar, en önemli olaylar Deniz
Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasıdır. Yine,
12 Eylülde 50ye yakın olan idam aklımızda kalan
yıkıcı sonuçlardır. İşte, darbe bunlara yol açan
sonuçlar getirecekti. Türkiyeyi onarılması güç, telafisi güç
olaylarla karşı karşıya bırakacaktı. Bunu
milletimiz ve Meclisimiz önlemiştir. Bütün siyasi partiler, bütün devlet
aygıtı bu konuda önemli bir görev yapmıştır.
Şimdi, böyle bir tarihî dönemeçten geçerken
önümüzdeki sürecin nasıl yürütüleceği çok ama çok önemlidir. Bu
dönemde yapılacak yanlışlıklar, duygusal
davranışlar, kışkırtmalarla oluşturulabilecek,
alınabilecek kararlar biliniz ki darbe başarılı
olsaydı Türkiyeye ne denli zarar verecek idiyse aynı zararı
verecek durumdadır.
Şimdi, iktidar partisine, devleti yönetenlere
çok önemli tarihî sorumluluklar düşmektedir. Kurunun yanında
yaşın yanmadığı, gerçekten hukukun uygulandığı,
gerçekten cezası olan herkesin cezasını çektiği ve
yargı önüne çıktığı bir süreçte, suçu olmayanın,
kurunun yanında yaşın yanmadığı bir süreç mutlaka
ama mutlaka çok ciddi takip edilmelidir.
Bu arada, devletin kimi kurumlarında
yapılan işten almalar, açığa almalar çok dikkatli takip
edilmelidir değerli arkadaşlarım. Örneğin, bugün Millî
Eğitim Bakanlığında 15 bin memurun açığa
alındığı ifade ediliyor. İşte, buralarda
düşülecek her türlü hata biliniz ki darbe başarılı olsa idi
karşılaşacağımız sorun ne ise aynı oranda
yıkıcı etkisini yapacaktır.
Çok dikkatli olmamız gerekiyor, çok
soğukkanlı olmamız gerekiyor. Biz bu süreçte Türkiyenin
demokrasisinin, insan haklarının, temel hak ve hürriyetlerinin,
Türkiye devlet aygıtının içerisinde örgütlenmiş
şebekelerin temizlenmesi açısından her türlü katkıyı
vermeye hazırız. Hukuk içinde kalarak, evrensel hukuk içinde kalarak
ama daima adalet içinde kalarak bunları yapmak durumundayız. Buradan
atılacak en kötü bir geri adım, biliniz ki Türkiye demokrasisini
tartışılır hâle getirecektir. İnsan
haklarını, temel hak ve hürriyetleri tartıştırmadan,
sadece ve sadece suça giden kişileri yargılamak ve adaletin önüne
çıkartarak, bir kabile devleti olmadan, bir aşiret devleti olmadan,
gerçek bir hukuk devleti olarak davranmak durumundayız. Şu anda
devlet aklının soğukkanlılıkla uygulayabileceği
en önemli yöntem, adalet, yargı bağımsızlığı
ve hukuktur değerli arkadaşlarım. Bu tablo göz ardı
edildiğinde bizleri çok daha kırılgan bir yapı
bekleyebilir.
Ben 15 Temmuz gecesi burada canı pahasına
sergilenen bu olumlu havadan iktidarın, devlet aygıtının,
devleti yöneten tüm kadroların, bütün siyasi partilerin gerekli dersi
çıkardığını düşünüyorum, bunu ümit etmek
istiyorum. Böyle bir tablonun Türkiyeyi çok ileriye götürmesi mümkündür, aksi
davranışın Türkiyeyi çok geriye getirmesi de mümkündür. Bizim
hedefimiz daima ileriye olmalıdır, bizim hedefimiz daima Türkiyeyi
demokrasiyle tanıştırmak, taçlandırmak, daha da yükseltmek
olmalıdır. Türkiye bunu aşacak güçtedir. Bu olumsuz tabloyu o
gün kararlılıkla nasıl aşmışsak, bundan sonraki
süreçte bütün partiler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın
Başkanım, bir dakikanızı alabilir miyim.
BAŞKAN Buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) - ...samimi bir
davranış içerisinde, Türkiyenin menfaatlerini ve demokrasisini öne
çıkaran bir anlayışla yola çıktıklarında, beraber
olduklarında eminim ki Türkiyeyi çok daha fazla zenginlik bekleyecektir.
Adalet duygusunun her alanda sürdürülmesi gerekiyor. Adaleti gerçekleştirecek
olan devlettir. Sokağa çıkan vatandaşların adaleti
gerçekleştirme, kişileri cezalandırma hakkı yoktur. Adaleti
ancak, cezayı ancak devlet tesis eder. Bu konuda darbe gününde
yaşanan kimi linç görüntülerinin de hesabı mutlaka
sorulmalıdır. Devlet, büyük devlet olduğunu
kanıtlamalıdır. Devlet, sadece ve sadece adaleti
dağıtacak tek organ olduğunu kanıtlamak durumundadır.
Sokağa teslim olmadan, bağımsız yargının öncülüğünde
mutlaka ve mutlaka darbecilerden ve suça karışan herkesten hesap
sorulmalıdır. Türkiyenin önceliği buradadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) - Türkiyeyi büyük bir beladan
kurtaran ve darbe teşebbüsünü önleyen halkımıza, burada irade
gösteren tüm siyasi partilerimize, siyasi parti genel başkanlarına,
tüm devlet aygıtında bunu önlemeye çalışan herkese
huzurunuzda bir kez daha teşekkür ediyor ve tüm Türkiyeyi, sevgili
milletvekillerimizi, herkesi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Şentop konuşacak.
Buyurun Sayın Şentop. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ŞENTOP
(İstanbul) Değerli Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Tabii, başka bir mevzuyla ilgili
görüşüyoruz ama artık, Türkiyenin gündemi bir süre 15-16 Temmuz
gecesi yaşamış olduğumuz bu hareketle ilgili olacak. O
bakımdan ben de müsaadenizle konuşmamı bu konuya tahsis etmek
istiyorum.
Öncelikle, değerli arkadaşlar, bu
yaşadığımız hareketi bunu özellikle
kullanıyorum- bir darbe teşebbüsü olarak değerlendirmek
yanlış kanaatimce. Darbe teşebbüsü, malum, literatürde de teknik
olarak baktığımızda, askerlerin, Silahlı Kuvvetler
içerisindeki bir grubun hükûmeti devirerek yönetimi ele geçirmesi şeklinde
tanımlanabilecek bir şeydir. Burada, tabii, Silahlı Kuvvetlerine
mensup askerler olması gerekiyor bunların. Bu çerçevede bakacak olursak,
eğer buna Darbe teşebbüsü dersek, bizim Türk Silahlı
Kuvvetleri mensupları içerisinde bir grubun bunu
yaptığını kabul etmemiz lazım. Görünüşte öyle ama
bunlara Türk askeri, Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu demek bir
yanlıştır, Türk Silahlı Kuvvetlerimize, milletimize,
devletimize bir hakaret olur. Bunlar, Pensilvanyanın -Pensilvanya, malum,
Amerika Birleşik Devletlerinin bir şehridir- askerleri. Türk askeri,
Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olarak bunları nitelendirmek mümkün
değil ve bu harekete de genel anlamıyla bir terör hareketi ama belki
bir işgal hareketi, işgal teşebbüsü demek gerekir. Devletimizin
en azından bazı kurumları itibarıyla işgal edilmesine
yönelik bir teşebbüsle karşı karşıyayız.
Hamdolsun, bu hareket, bu teşebbüs püskürtüldü,
engellendi. Bu teşebbüsün, bu hareketin merkezi -tabii, çok sık o
akşam bunu dinledik, takip ettik- Akıncılar Üssü. Burada, çok
kısa bir tarihî işarette bulunacağım: Hatırlayanlar
vardır, buranın önceki adı, esas adı Mürted Üssü idi. Mürted,
bir bölge Kazan ilçemiz sınırları içerisinde. Mürtet, biliyoruz
dinî bir tabir; Müslüman olduğu hâlde Müslümanlıktan ayrılan
kişiye mürtet denir dinen. Buraya bu ismin verilmesinin bir sebebi var.
1402 Ankara Savaşı sırasında Yıldırım
Bayezidin ordusundaki bazı güçler orduyu arkadan vuruyorlar, ihanet
ediyorlar orduya. Bu sebeple burada, dinî anlamda mürtet değil ama
devlete ihanet edenler anlamında mürtet, devletten dönenler
anlamında mürtet olmak üzere bu bölgeye verilmiş bir isim. Tabii,
bunu ben tarihî bir vaka olarak anlatıyorum. Burada yaşayan
insanlarımız, büyük kahramanlar onlar; bu bölgede bu üsse konuyla
ilgili bilgi sahibi olduklarında hemen giden, Kazanda yaşayan
yaklaşık 8 bin civarında insan; onlar burada canlarını
siper ederek, göğüslerini siper ederek buradaki bu teşebbüsün
karşısında duran insanlar. Bunlarla ilgili değil sözüm, bir
tarihî olaya işaret etmek istiyorum. Dolayısıyla, bugün
karşı karşıya olduğumuz hadise, bir bakımdan da
tarihin tekerrürüdür. Bir mürtet ihanetiyle karşı karşıya
Türkiye Cumhuriyeti devleti.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu hareketin
püskürtülmesinde en büyük pay aziz milletimizin, millet fertlerimizin. Hepimiz
Türkiye'nin muhtelif yerlerinde birçok vakayla karşılaştık.
Bugün ben geldiğimde birçok arkadaşımdan da, gerek Ankara'dan
gerek İstanbul'dan, Türkiye'nin başka yerlerinden çeşitli
vakalar, olaylar dinledim; hepsi başlı başına birer
kahramanlık hikâyesi. Gerçekten, milletimizle ne kadar büyük gurur
duyarsak duyalım onun hakkını veremeyiz.
Türkiye çok büyük badireler yaşadı;
cumhuriyetin kuruluşundan itibaren muhtelif harekâtlarla, askerî
darbelerle, başarılı olan, olmayanlarla
karşılaştık. Bunların hiçbirisinde, bugün olduğu
gibi, bu anlamda milletin kendi kendine organize olarak göstermiş olduğu
bir reaksiyon görmedik, yaşamadık. Öncelikle, bu tarihî süreç,
yaşadıklarımızın hepsi demek ki hepimize, milletimizin
bütün fertlerine bir hassasiyeti, bir devlete, demokrasiye, millî iradeye sahip
çıkma asaletini kazandırmış; bu çok önemli bir şey, yaşadığımız
hadise. Ama, milletimizin kahramanlığını burada ne kadar
anlatacak olursak olalım onu layıkıyla ifade etmiş
olamayız.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin her
yerinde tankların üzerine çıkan, silahla yapılan taramalara
göğsünü siper eden insanlar esasen kendi iradesine, millete yönelmiş
olan bir tecavüze karşı durmaktadırlar. Sadece -eskiden
olduğu gibi- seçim günü sandıkta oyuyla devlete, millete, yönetime
sahip çıkmak yerine bu sefer her hâlükârda kendi iradesi aleyhine meydana
gelen bir gelişmenin karşısında durma cesaretini ve
şuurunu gösteren vatandaş topluluğuyla karşı
karşıyayız. Milletimizi buradan hürmetle selamlıyorum. Bu,
tarihî bir hadisedir. Bu Meclis Gazi Meclistir, hep diyorduk ya, ikinci defa
gazilik unvanını Meclisimiz, yaşadığımız
hadiseyle aldı.
Tabii, yaşadığımız bu
hadise niye darbe teşebbüsü değil? Darbecilerin en büyük problemi
dünyanın her tarafında bir meşruiyet problemidir. Darbe
yapıyorsunuz, ülkeyi yöneteceksiniz, sizin bir tabanınız yok,
millet nezdinde bir meşruiyetiniz yok. Bu meşruiyet
sıkıntısı özellikle darbecileri halka karşı
duruşlarında bir dikkate sevk ediyor dünyanın birçok yerinde,
Afrikada gerçekleşen bazı darbeleri istisna tutacak olursak. Onun
için, darbe yapanlar halka, sıradan vatandaşa silah
doğrultmaktan kaçınırlar, halkı karşısına
almaktan kaçınırlar. Hâlbuki bu harekette görüyoruz ki hedef
gözetmeksizin topluluğa ateş açan
Hatta keskin
nişancılarca Boğaziçi Köprüsünde doğrudan -bazı
otopsi raporlarında, Adli Tıpta çıkan- tek kurşunla ve
bizzat nişan alınarak öldürülmüş, katledilmiş
vatandaşlarımız var. Bu şekilde vatandaşı, yine
en önemli kurumumuz yüce Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisini, yine
Cumhurbaşkanlığı Külliyesini hedef alan bir
anlayış sadece bir darbe teşebbüsünde bulunuyor diye nitelendirilemez.
Çünkü darbede hükûmeti, iktidarı ele aldığınız zaman
neticede siz yöneteceksiniz ülkeyi. Kurumları niye tahrip ediyorsunuz? Bu
anlayış sadece bu şekilde bir hareket olarak da
nitelendirilemez, bu bir intikam hareketidir siyasetten ama en
başında milletten intikam almak üzere tasarlanmış, yola
çıkılmış bir harekettir. O hareketi, darbeyi telin
ediyorum. Hepimiz beraber bunu burada gerçekleştirdik ama en büyük pay
aziz milletimizin.
Tabii, burada, başta hakkını ifade
etmemiz lazım, Cumhurbaşkanımızın duruşu çok
önemli. Kendisini, milletimiz, biz -çeşitli illerimizde de bulundum- parti
farkı olmaksızın da bu duruşu herkes saygıyla,
takdirle ifade ediyor. Kendisini hürmetle buradan selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ben ilk haber aldığım
saatlerde kendisini telefonla aradım. Birçok kimseye ulaşamadığımız
vakitlerdi onlar. Bulunduğu yerden telefonla aradım ve bir tek
çalmada telefonunu açtı. Önce tabii, güvenliğiyle ilgili hususta emin
olmak istedim ama sonra dedi ki: Bizim bu hareketin karşısında
durmamız lazım. Derhâl herkes sokaklara, meydanlara inecek ve
milletimiz bu harekete iradesine sahip çıkarak karşı duracak.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) İlk anda daha
bunu söyledi ve kendisi de bunu bizzat yaşayarak da bu duruşu, bu
tavrı ortaya koydu. O şartlar altında, malum,
ağırlıklı olarak Jandarma içerisinde, kısmen de Hava
Kuvvetleri içerisinde bir örgütlenme var. Dolayısıyla, havadan
intikal etmek İstanbul veya Ankaraya, çok riskli bir şey. Buna
rağmen, bu riski göze alarak, hani her zaman söylediği Biz
kefenimizi giyerek yola çıktık. mottosunu, ilkesini,
anlayışını bizzat yaşayarak da milletimize
göstermiş oldu. Onun liderliğinde, önderliğinde bu hareket, bu
hain ihanet hareketi, bu mürtet hareketi çökertilmiş oldu.
Ben, bütün partilere mensup
arkadaşlarımızın da, tabii basın mensuplarımızın
da bir birlik, beraberlik içerisinde, bu gayrimeşru harekete
karşı durduğunu ifade ediyorum. Herkesi bu anlamda tebrik
ediyorum. Tabii polisimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahir ekseriyeti
bunun karşısında durdu. Savcılarımız,
hâkimlerimiz hemen eş zamanlı olarak harekete geçtiler. Türkiye bir
tarih yazmıştır, bir destan yazmıştır. Bütün
dünyaya da örnek olacak bir tabloyu göstermiştir. Artık bu ülkede hiç
kimse bu milletin karşısına çıkıp darbeyle, zorla,
millî iradeyi gasbederek hükmetme imkânına, hakkına sahip
değildir. Bu tescil edilmiştir. Bunda emeği geçen herkesi burada
tebrik ediyorum.
Hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şentop.
1inci maddede şahsı adına
konuşma yok.
Soru-cevap yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Kars Milletvekili Sayın Ayhan Bilgen
konuşacak.
Buyurun Sayın Bilgen. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu çatı
altında bu kürsüden -belki daha önceki yasama dönemlerinde de defaatle
olmuştur ama- güvenlik bürokrasisinin sivil denetiminden, parlamenter
denetiminden söz ettiğimizde ön yargıyla, kafalarımızdaki
şablonlarla dinlemeyip daha ilkesel, daha evrensel çerçevede
söylediklerimizi dikkate alsaydınız belki bu
yaşadığımız sürecin bu kadar ağır bedeli, bu
kadar ağır faturası olmazdı.
Böyle bir girişi ne kimseyi kınamak için
ne Şu parti haklıydı, bu parti haksızdı.
polemiğine girmek için sarf etmiyoruz. Sonuçta darbelerin hiçbir parti
açısından kazananı olmaz.
Parlamento kelimesi, hepiniz gayet iyi
biliyorsunuz ki parler kelimesiyle yani konuşmayla aynı kökten
gelir. Sorunlarını konuşacak bir çatı olmaktan burayı
çıkardığınızda, buranın elbette mermilerle,
toplarla vurulması kadar işlevsizleştirilmesi, yapması
gereken denetim görevini yapmaması da kendisine dert edinilmeye değer
bir durumdur.
Değerli arkadaşlar,
bir darbeyle yüzleşmeden, darbelerle yüzleşmeden aslında yeni
darbeleri önlemek de çok kolay ve mümkün değildir. Ama bu yüzleşmeyi
gerçekleştirmek için önce yanılmış olma ihtimalimizi, eksik
okuma ihtimalini kendimize yedirebilmemiz gerekiyor yani Biz bir yeri
görememişiz., Bir şeyi fark edememişiz., Bir şeyi
okuyamamışız. deme erdemliliğini öncelikle göstermemiz
gerekiyor.
Şimdi, bir taraftan çete ifadesi
kullanıyoruz ama öbür taraftan neredeyse kurmayların üçte 1i
tutuklanıyor. E, şimdi, ya bu tutuklamalar, bu görevden almalar
abartılı ya çete tarifi çok gerçekçi, çok inandırıcı
bir tarif değil. Sadece saat dörtte öğrenildiği iddia edilen bir
darbenin üzerinden geçen saatlere rağmen, Cumhurbaşkanının
bile aynı mekânda kalıyor olması, Parlamentonun
öğrenildikten beş altı saat sonra vurulmasının
engellenemiyor olması ayrı bir tartışma konusu. Bugünün
sıcaklığında, bugünün tartışma ortamında
bunları açmak niyetinde değiliz ama galiba durumun daha vahim
tarafı şu: Darbe olsaydı darbeciler bizim neyi
tartışmamızı isterdi ve şimdi biz neyi
tartışıyoruz? Türkiye kamuoyu idamı
tartışıyor. Tam da darbeciler zaten darbe yaptıktan sonra
idamın tartışılmasını isterler. İdamı
kim, kimin için veriyor, kimi cezalandırıyor? Darbe meselesi darbeyi
başarıyla bitiren, darbede kaybeden meselesi değildir ki; darbe
meselesinin panzehri, alternatifi demokrasidir, hukuk devletidir, insan haklarıdır.
Darbeyi başarısız kılmanın ve bundan sonra bir daha
kimse tarafından darbeye tevessül edilmemesinin tek teminatı da
demokrasiyi bütün kurumlarıyla hayata geçirecek bir tavrı, bir
kararlılığı hem hukuki zeminde, yasal mevzuat zemininde hem
de pratikte hayata geçirmektir.
Değerli arkadaşlar, Darbeden daha kötüsü
nedir? sorusu galiba bugün kimsenin cevaplama konusunda istekli
davranmayacağı bir soru ama ben bütün netliğiyle söyleyeyim:
Darbeden daha kötüsü vardır ve darbeden daha kötüsü iç savaştır.
Elbette darbeciler başarılı olduklarında da çok
ağır bedeller ödetirler halka ama iç savaş darbeyle
kıyaslanmayacak kadar büyük felaketleri getirir. Şu anda yapılan
bazı işler tam da darbecilerin yapılmasını
istediği işlerle çok benzeşiyor. Ben bir tanesini
söyleyeceğim. Diyanet İşleri
Başkanlığının hayatını kaybeden -tırnak
içinde söylüyorum- darbecilerin selalarının verilmeyeceği, defin
hizmetlerinin yapılmayacağı, cenazelerinin
yıkanmayacağıyla ilgili kararını bence yeniden, bir
daha düşünün, bir daha değerlendirin.
Değerli arkadaşlar, cenaze hizmeti ölenle
ilgili değildir, cenaze hizmeti kalanlarla ilgilidir. Kim olduğunu
değil, onun toplumsal zeminde toplumsal barış iklimine
vereceği zararı düşünmek zorundasınız. Yoksa, dinî
açıdan kimin cenaze namazı kılınır, kimin
kılınmaz tartışmasıyla eğer
bakıyorsanız başka vakalar da var, başka şeyler de var
sayılabilecek ama hepimiz biliyoruz ki bunu hiçbir yerde din görevlileri o
perspektifle ele almazlar. Örneğin, intihar edenin cenaze namazı
kılınmaz dinî açıdan ama asla camilerimizde böyle bir şey
olmaz çünkü o, aileyi rencide etmektir. Dolayısıyla da
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Kılınır, intihar edenin cenaze namazı
kılınır, bâgîlerin cenaze namazı kılınmaz.
AYHAN BİLGEN (Devamla) O da tabii, ayrı
bir tartışma ama ben fıkıh tartışması için
açmadım bunu, başka bir şey için söylüyorum.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Tartışıyorsan her yönüyle tartışacaksın!
AYHAN BİLGEN (Devamla) Bakın, eğer
siz toplumda kırılma doğuracak işler yapmaya devam
ederseniz, toplumsal barışı tehdit edecek şeyler yapmaya
kalkarsanız, değerli arkadaşlar, şu anda içinde
bulunduğumuz kaosu önlemek bir yana, bunu durduracak bir aklı, bir
sağduyuyu, bir ortaklaşmayı egemen kılmak bir yana, tam
tersine, toplumda daha büyük kırılmaları, daha büyük
çatışmaları -altını çizerek ifade ediyorum- Türkiyeyi
iç savaşa sürükleyecek bir büyük felaketi kendi ellerimizle
hazırlamış oluruz. Umut ederim ki insan hakları ihlalleri
ve demokratik duyarlılık konusunda bu Meclis üzerine düşeni
yapabilsin ve bugünden daha kötü, bugünleri arayacağımız bir
atmosfere bu ülke sürüklenmek zorunda kalmasın.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
2nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Saffet Sancaklı
konuşacak.
Buyurun Sayın Sancaklı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, zor günler
geçiriyoruz, birlik olmamız lazım.
Daha önce de bazı konuşmalarımda
Aylarca geriye gittim, bugün birkaç tanesini dinledim, aşağı
yukarı hep aynı konuşmaları yapmışım. Bugün
Balkanlarla ilgili bir şey hazırlamıştım, biraz bilgi
verecektim ama tabii, konu çok farklı, günümüze
bağlayacağım.
Balkanlar dağlık yer anlamına
gelir. Balkanlar Karadeniz ve Adriyatik Denizi arasındaki
dağlık, engebeli sahaları oluşturur yani o bölgenin
içerisinde. Bölgenin yüz ölçümü 550 bin kilometrekare, nüfusu 55 milyon
civarındadır. Başlıca devletleri Yunanistan, Bulgaristan,
Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Karadağ ve Bosna-Hersek'tir. Türkiye Balkan
Yarımadasında bir miktar toprağı olduğundan, Romanya,
Hırvatistan, Slovenya, Macaristan ve Moldova ise tarihi
bağlarından ötürü Balkan ülkesi sayılır.
Ama Balkanlara kötü ün veren, savaşlar ve katliamlardır,
soykırımlardır. Tarih boyunca Avrupanın hiçbir bölgesi
Balkan Yarımadası kadar saldırı, istila ve işgale
uğramamıştır. Bölge Persler, Makedonyalılar,
Arnavutlar, Romalılar, Bizanslılar, Hunlar, Avarlar, Bulgarlar,
Sırplar, Türkler, Avusturyalılar ve daha birçok ulus tarafından
uzun yıllar boyunca yönetildi. Balkanların yerli halkı olan
topluluklar, kısa süreli dönemler hariç, tarih boyunca hep başka
milletlerin idaresi altında yaşadılar.
Nitekim 14üncü yüzyıl ortalarında
Türklerin Rumeli'ye geçişi Balkanların tarihinde önemli bir dönüm
noktası oldu. Osmanlılar Balkan Yarımadası'na ayak
bastıklarında bölgede kendilerine karşı koyabilecek ne
güçlü bir siyasi birlik ne de güçlü bir devlet bulunmaktaydı. O dönem
Balkanların en güçlü devleti olan Sırp Krallığı bile
Osmanlıların askeri gücüne dayanamayarak 15inci yüzyıl
ortalarında çöktü.
Osmanlıların Trakya'ya ayak bastıktan
sonra bölgede yavaş yavaş ilerlemeye başlaması,
aralarında çeşitli dinî, siyasi, askeri ve benzeri sorunlar olan
Balkan halklarının bütün bu sorunlarını bir kenara
bırakıp yaklaşan Türk tehlikesine karşı
birleşerek Haçlı Seferleri başlatmalarına neden
olmuştur. Bu seferlere, Balkan devletleri dışında zaman
zaman, bölgenin hamiliğini üstlenen Macar Krallığı
doğrudan, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya,
İskoçya gibi Avrupanın çeşitli ülkeleri de bir miktar asker
göndererek dolaylı yönden iştirak ettiler Türklere karşı.
Haçlı orduları ve Osmanlılar arasında 14üncü
yüzyılın ortalarında Birinci Kosova Savaşıyla
başlayan bir hilal-haç savaşı, İkinci Kosova
Savaşıyla 15inci yüzyılın ortalarına kadar devam
etmiştir.
Bu anlatmış olduğum hilal ve haç
arasındaki mücadelenin 14üncü yüzyılda başlayarak
yüzyıllarca devam ettikten sonra 11 Temmuz 1995 tarihinde, Srebrenitsa
soykırımının yıl dönümünde Sırp
ordularının Komutanı Ratko Miladiçin Müslüman Türklerden
tarihin intikamını alıyoruz. sözleriyle Müslüman Türklere
karşı kinini ve öfkesini göstermiştir.
Şimdi, bunu anlattım ki ufak bir hikâye
anlatarak günümüze bağlayacağım. Daha önce de bundan
bahsetmiştim size, Osmanlı-Rus savaşında, Bulgaristanda
bir şehir Rusların eline geçmek üzere. Osmanlı paşası
da şehre gidiyor ve insanlara diyor ki: Ruslar geliyor. Toplarımızı
tepelere çıkarmamız lazım. Lütfen,
katırlarınızı bize verin, yardım edin. Söylediği
insanlar da Osmanlının tabiiyetinde yaşayan Müslüman Türkler.
Tabii, evin birine giriyor komutan, diyor ki: Katırını ver.,
Benim katırımın ayağı sakat. diyor; öbürüne giriyor,
Benim katırım hasta. diyor; öbürüne gidiyor, Benim
katırım yok ki. diyor. Paşa bakıyor ki kimse
katırını vermiyor, parayla satın alıyor, ancak 9 tane
katır satın alabiliyor ve topları yukarıya çıkarmaya
çalışıyor, 9 tane katırla ne kadar çıkarabiliyorsa.
Rus ordusu geliyor, şehri zapt ediyor. Şehir meydanında bütün
katırları topladığında 1.700 tane katır
çıkıyor ahırlardan. Bütün herkesin evine el koyuyorlar, bütün
herkesin karısına, kızına tecavüz ediyorlar ve böyle
sonuçlanıyor bu hikâye.
İşte, bugün, arkadaşlar, bizim,
katırları verme günümüz. Bugün, bu Mecliste, hiçbir parti ismi
gözetmeksizin, hiçbir şeye bakmadan bizim birlik olmamız gerekiyor.
İşte, bu 15 Temmuzda yaşanan bu
kalkışma girişimi akşamı olaylar başlar
başlamaz Milliyetçi Hareket Partisinin lideri Sayın Devlet Bahçeli,
Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Merkezine gelerek, bütün
ışıkları da açtırarak, üstelik de Ankarada çok önemli
binaların ışıklarının söndüğü anda bütün
ışıkları açtırarak, büyük bir riske girerek MHP Genel
Merkezine gelmiştir ve arkasından bütün kurmaylarıyla, bizlerle
beraber olayları izlemiştir. Arkasından, Ankarada bulunan
milletvekillerimiz Meclise gelmiştir ve ilk açıklamayı da
Sayın Genel Başkan yapmıştır, Sayın
Başbakanı arayarak Böyle bir şey kabul edilemez, böyle bir
şeye izin verilemez. Biz buradayız, milletimizin ve Hükûmetimizin
arkasındayız. demiştir. Bu tarihî bir olaydır.
Bugün Sayın Başbakan Binali Bey ile
Sayın Genel Başkanımızın görüşmesinden sonra,
Binali Bey kendisine Mesele memleketse gerisi teferruattır sözü bugün
Sayın Bahçeli ve MHPnin tavrıyla örnek bulmuştur. diyerek
Sayın Genel Başkana teşekkür etmiştir. Biz de Sayın
Başbakanımıza bu teşekküründen dolayı teşekkür
ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisinin bu duruşu ilkeli
bir duruştur, konjonktürel bir duruş değildir. (MHP
sıralarından alkışlar) Milliyetçi Hareket Partisi, memleket
meselesi ne zaman olduysa bu duruşun aynısını
göstermiştir.
Ama, herkesten rica ediyorum, bu olay hiçbir partiye
mal edilmesin. Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı ilk önce
çıkmıştır, Başbakanı aramıştır ve
bütün televizyon kanallarına bu haberi göndermiştir.
Anlatılmayacak birçok olay olmuştur ama Milliyetçi Hareket Partisinin
Genel Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi dimdik durmuştur ve
bu kalkışma en azından şimdilik önlendiyse, bu tehlike
atlatıldıysa büyük payı vardır. Ama, bizim hiçbir zaman
Şu anda bu olaylardan biz nasıl bir rant devşiririz, nasıl
oyu bize doğru yönlendiririz? veyahut da Nasıl Milliyetçi Hareket
Partisinin oylarını yükseltiriz? gibi bir düşüncemiz yok. Hiç
kimseden de böyle bir şey beklenmiyor, kimseden de olmasın.
Ama, çok dikkat etmemiz gereken bir şey var
şu anda -artık cümleleri de çok dikkatli seçiyorum- 358 generalin
115ine görevden el çektirildiği, tutuklandığı bir ortamda
çok vahim bir durum var ortada. Eğer bu böyle ise bu çok vahim, böyle
değilse bu daha da vahim. Şu anda güneydoğuda ve doğuda
görev yapan üst düzey rütbeli komutan arkadaşlarımdan birkaç
tanesiyle konuştum telefonda. O bölgedeki komutanların da ciddi bir
bölümü alındı. Asker kışlaya çekildi, meydanın kime
kaldığını hepimiz biliyoruz. Lütfen, rica ediyorum, çok
dikkatli olalım. Başka bir tarafa yönlenirken başka bir
şeyleri kaçırmayalım. Aylardır güneydoğuda ve
doğuda büyük bir askerî üstünlüğümüz var terör örgütüne
karşı, belini kırma noktasına geldik belki ama bu olaya
kimse rehavete kapılmasın, tek bir tarafa da yönlendirmesin bizi.
Şu anda acaba onlar ne yapıyorlar? Hükûmet yetkililerine sesleniyorum
buradan bir kez daha. Halk sokaklara çıkmıştır, demokrasiye
sahip çıkmıştır. Burada iki noktaya çok dikkat etmemiz
lazım: Provokasyona çok açık bir ortam, lütfen bunun bir yolunu
bulun. İki, doğuda ve güneydoğuda Türk bayraklarıyla
sokağa çıkan insanlara da biraz dikkat edelim. Hepsi için
söylemiyorum, belli bir bölümü
Acaba birileri prova yapmayı deneyebilir
mi? Milliyetçi Hareket Partisi olarak uyarılarımızı lütfen
dikkate alın.
Şu zaman eleştiri zamanı
değildir, şu zaman katırlarımızı verme
zamanıdır. Eksiklerimiz olabilir, fazlalıklarımız
olabilir. Lütfen, kimse kimseyi de eleştirmesin, eleştiri
hakkımız saklı kalsın. Çok büyük bir badireden geçiyoruz,
tehlike henüz geçmedi. Avrupanın büyük televizyon kanalları ve büyük
gazeteleri çok ağır şeyler yazıyorlar; kayıp
gemilerden bahsediyorlar, başka bir şeylerden bahsediyorlar. Lütfen,
çok dikkatli olalım, birlikte olalım, bir olalım ama bu işi
de lütfen başka taraflara çekmeyelim.
Beni dinlediğiniz için de çok teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancaklı.
2nci madde üzerinde sahsı adına
başka söz yok.
Soru-cevap bölümü yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3 - (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz alan yok.
Soru-cevap bölümü yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Türkiye
Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre
Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına
Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Oy sayısı: 211
Kabul: 211
Kâtip
Üye
Kâtip Üye
Elif
Doğan Türkmen Ömer
Serdar
Adana
Elâzığ (x)
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
IX.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 19 Temmuz 2016
Salı günkü birleşiminde gündemin 130 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin önerisi
19/7/2016
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 19/7/2016 Salı günü
yaptığı toplantıda, Genel Kurulun 19/7/2016 Salı günkü
(bugün) birleşiminde gündemin 130 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi uygun
görülmüştür.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Mehmet Naci Bostancı Levent
Gök
Milliyetçi Hareket Partisi Halkların
Demokratik Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Erkan Akçay İdris
Baluken
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Danışma Kurulu önerisi kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 3üncü sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ
Hükûmeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel
İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti
Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş
Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/515) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 145) (X)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 145 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ İLE KARADAĞ
HÜKÛMETİ ARASINDA ASKERÎ ALANDA EĞİTİM, TEKNİK VE
BİLİMSEL İŞ BİRLİĞİ ÇERÇEVE
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 4 Haziran 2014 tarihinde Saraybosnada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında
Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında Askerî Alanda
Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 245
Kabul
: 241
Ret
: 4 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ömer Serdar Elif
Doğan Türkmen
Elâzığ Adana
Böylelikle, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
4üncü sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel
ve Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/344) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 249) (xx)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 249 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ
ARASINDA BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 12 Nisan 2013 tarihinde Ankarada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel ve
Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 237
Kabul
: 236
Çekimser
: 1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ömer Serdar Elif
Doğan Türkmen
Elâzığ Adana
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
5inci sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/493) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141)
(XX)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 141 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi? Yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ
ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE KORUNMASINA
İLİŞKİN ANLAŞMANIN
ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 14 Mart 2012 tarihinde
Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Karadağ Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 240
Kabul
: 238
Çekimser
: 1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ömer Serdar Elif
Doğan Türkmen
Elâzığ Adana
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
6ncı sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Geri Kabul Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/623) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 213 sıra sayısı ile
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ
ARASINDA GERİ KABUL ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 18
Nisan 2013 tarihinde İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 242
Kabul
: 241
Çekimser : 1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ömer Serdar Elif
Doğan Türkmen
Elâzığ Adana
Böylelikle, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
7nci sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/347) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
42) (xx)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 42 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ ARASINDA
EĞİTİM ALANINDA İŞBİRLİĞİ
MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 18 Nisan 2012 tarihinde Ankarada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat
Zaptının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında
İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 232
Kabul :
219(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ömer Serdar Elif
Doğan TÜRKMEN
Elâzığ Adana
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri,
gündemimizdeki işlerin görüşmeleri tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 20 Temmuz 2016 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 18.49
(*)(10/266) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin tam metni tutanağa eklidir.]
(x) 396 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) 145 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 249 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 141 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 213 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 42 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.