TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
119uncu Birleşim
27 Temmuz 2016 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Nevzat Ceylan'ın, 15 Temmuz gecesi Ankaranın Kazan
ilçesinde şehit olanlara ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, 15 Temmuzun toplumsal barışın
yeniden tesisine vesile yapılmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Kars
Milletvekili Ayhan Bilgen'in, 15 Temmuz darbe girişimi ve demokrasinin
kurumsallaştırılmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkan'ın, milletin dik duruşuyla püskürtülen darbe
teşebbüsü nedeniyle darbecilerden bunun maliyetinin sorulması ve
bedellerin ödettirilmesi yoluna gidilmesinin Parlamentonun üzerinde bir görev
olduğuna ilişkin açıklaması
2.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun, Anadolunun her yerinde
demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşları kutladığına,
ihanetin başladığı ilk andan itibaren safını
belli ederek dik duruşuyla kendilerini gururlandıran Osmaniyeli
hemşehrilerini selamladığına ilişkin
açıklaması
3.- Samsun
Milletvekili Orhan Kırcalı'nın, başta Samsunlu
hemşehrileri olmak üzere demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşlara
teşekkür ettiğine ve alçak darbe girişimini yapanları,
destek olanları, az da olsa sempati duyanları lanetlediğine
ilişkin açıklaması
4.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, 15 Temmuz darbe girişimini
şiddetle lanetlediğine, bu darbe girişiminin olduğu
akşam Hopada suçu olmayan 9 gencin tutuklandığına ve bu
çocukların bir an evvel özgürlüklerine kavuşmasının hem
Hopanın hem Artvin halkının beklentisi olduğuna
ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli
Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, 15 Temmuzda demokrasiye yapılan
darbeyi kınadığına, şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine, Millî Eğitim Bakanlığının
yaşanan kaostan etkilenilmemesi için planlı bir çalışması
olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Osman Boyrazın, küresel şer çeteleri ve yerli iş
birlikçileriyle yapılmış olan darbe girişiminin yerli ve
millî güçler tarafından başarısızlığa uğratıldığına
ilişkin açıklaması
7.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlu'nun, milletin dünya tarihinde görülmemiş
bir şekilde demokrasiye sahip çıkma mücadelesini tebrik
ettiğine, halkın idam taleplerinin Meclis tarafından yerine
getirileceğinden hiç şüphesi olmadığına ve hainlerin
bombalarına maruz kalan Meclisin kış bahçesinin tarihî bir
müzeye çevrilmesini önerdiğine ilişkin açıklaması
8.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Erzurum Kongresinin 97nci
yıl dönümüne ve gerek Erzurumdaki dadaşlar gerekse Türkiyedeki
bütün vatandaşların demokrasi nöbetinde Cumhurbaşkanına,
Hükûmete, Meclise sahip çıktıklarına ilişkin
açıklaması
9.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslan'ın, siyasi iktidarın, hukuk devleti
ilkesi, laiklik ve liyakat ilkeleri için muhalefeti dinlemesi, her gün
yapılan sokak gösterilerinden vazgeçmesi ve ülkede sağduyuyu hâkim
kılarak huzuru ve güveni sağlaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
10.- Ordu
Milletvekili Oktay Çanak'ın, 15 Temmuz akşamı hainler
tarafından uygulanmaya çalışılan darbe girişiminin
milletin kahramanlığıyla son bulduğuna ve FETÖ terör
örgütünün kanlı eyleminin daha iyi anlatılabilmesi için tüm siyasi
partilerin birlikte hareket etme zorunluluğu bulunduğuna ilişkin
açıklaması
11.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu'nun, Giresun kırsalında
askerî helikopterin düşmesiyle meydana gelen kazayla ilgili açıklama
beklediğine ilişkin açıklaması
12.- İzmir
Milletvekili Ali Yiğit'in, masum insanlar üzerinde yapılacak
hesaplaşmaların yeni cephelere yol açacağı
uyarısıyla Hükûmeti göreve çağırdığına ilişkin
açıklaması
13.- Sivas
Milletvekili Selim Dursun'un, 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün darbe
teşebbüsünde şehit olanlara Allahtan rahmet, yaralılara
şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
14.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu'nun, alınan güvenlik önlemlerinden
bazılarının dünyanın sayılı orduları
arasında yer alan Silahlı Kuvvetlerin
saygınlığına gölge düşürür hâle geldiğine
ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin, 15 Temmuzda
yapılan darbeyi kınadığına, şehitlere Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine, tecavüzün erkek
egemen toplumun sahip olma güdüsünün bir sonucu olduğuna ve eşitlik
olmadan tecavüz ve şiddetin önüne geçilmesinin imkânsız olduğuna
ilişkin açıklaması
16.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım'ın, burada
bulunan herkesin, darbelerin antidemokratik yollarla meşru olmayan bir
iktidar anlayışı yaratmaya
çalıştığını bildiğine ve darbeler kimden
gelirse gelsin karşı çıktıklarına ilişkin
açıklaması
17.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, Halkların Demokratik
Partisi olarak, sabah saatlerinde Rojavanın Kamışlı
kentinde IŞİD tarafından sivil yerleşim alanlarına
düzenlenen bombalı saldırıyı büyük bir lanetle ve öfkeyle kınadıklarına
ve yaşamını yitiren bütün Rojavalı yurttaşlara
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediklerine ilişkin
açıklaması
18.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, devlet kadrolarına sızan terör
örgütü mensuplarının kökünün kazınmasını
desteklediklerine, söz konusu işlemler için bir koordinasyon kurulu
kurulmasını memnuniyetle karşıladıklarına ve
terör örgütünün kamudan silinirken suçluyla suçsuzu ayıracak
mekanizmaların bir an önce işletilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceöz'ün, 15 Temmuz akşamı darbe
girişimini gerçekleştirenlerin kendilerini yıllarca kurumlar
içerisinde kamufle eden terör örgütü mensupları olduğuna ve çok yönlü
araştırma yapıldığına ilişkin
açıklaması
20.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Niğdenin Bor ilçesinde işçileri
taşıyan minibüse bir trenin çarpması sonucu vefat eden 6
işçinin ailelerine başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan ve 24 milletvekilinin, Bolu ve Düzce illerinde meydana
gelebilecek olası bir depremde bu illerin depreme ne kadar
hazırlıklı olduklarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280)
2.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan ve 24 milletvekilinin, Bolu ilinin Mengen ilçesi
başta olmak üzere üretim aşamasından pazarlamaya kadar olan
süreçte süt ve süt ürünleri sektörünün sorunlarının ve çözüm
önerilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/281)
3.- Zonguldak
Milletvekili Şerafettin Turpcu ve 19 milletvekilinin, Zonguldakta
gerçekleşmiş maden kazaları nedeniyle hayatını
kaybeden maden emekçilerinin ailelerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/282)
B) Tezkereler
1.-
Başkanlığın, (10/123, 124, 125, 126) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, görev süresinin uzatılmasına
ilişkin tezkeresi (3/815)
VI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.-
Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı (1/727) ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporunun (S. Sayısı: 403)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Konsolosluk
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/491) ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun (S. Sayısı: 130)
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
Niğdenin Bor ilçesinde yaşanan kazada hayatını kaybeden
işçilere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
27 Temmuz 2016 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
119uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 15 Temmuz gecesi
Ankaranın Kazan ilçesinde şehit olanlar hakkında söz isteyen
Ankara Milletvekili Nevzat Ceylana aittir.
Sayın Ceylan, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, hatibi kürsüye davet
ettim, lütfen derin bir sessizlik bekliyoruz.
Buyurun Sayın Ceylan.
Lütfen beş dakikada tamamlayalım, süre
uzatımı vermeyeceğim, tüm konuşmacılar için geçerli.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan'ın, 15 Temmuz gecesi
Ankaranın Kazan ilçesinde şehit olanlara ilişkin gündem
dışı konuşması
NEVZAT CEYLAN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde
halkımız tüm yurt sathında darbeci vatan hainlerine
karşı destansı bir mücadele verdi. Tüm Türkiyede tek yürek olup
demokrasinin kurtulmasında birlikte mücadele verdiğimiz tüm siyasi
parti mensubu kardeşlerimizi sonsuz sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Demokrasiye inanan, darbeye karşı olan
herkes, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere her siyasi
partinin liderinin çağrısıyla sokaklara çıkarak hain
darbeye geçit vermedi. Vatandaşlarımız ve kahraman güvenlik
güçlerimiz yurt genelinde darbe teşebbüsünü önlemek için askerî
birliklerin önünde, stratejik noktalarda toplanarak kurşunlara, tanklara
göğsünü siper etti. Hain darbeciler üst akıldan aldıkları
talimatlarla harekete geçmiş, her şeyi hesap etmişti ama
halkımızın demokrasiye bağlılığını
düşünememişti. Karşılarında korkusuzca direnen
halkımız, hainlerin hesaplarını altüst etmişti. Bu
ülkenin vatandaşı olmaktan dolayı herkes
gururlanmalıdır çünkü bu darbenin önlenmesinde herkesin
yaşadığı bir hikâyesi ve nesilden nesile aktaracakları
anıları vardır; bu anılar yaşadıkça, bundan böyle
kimse darbeyi aklının ucundan dahi geçiremeyecektir.
Değerli milletvekilleri,
hepinizin bildiği gibi, darbe merkezi Başkent Ankaradır.
Darbeciler Başkenti ele geçirdiklerinde tüm ülkeyi ele geçireceklerini
hesaplamışlardı. Darbe işaretleri
alındığında Cumhurbaşkanımızın
halkımızı meydanlara davet etmesiyle tüm Türkiyede olduğu
gibi Ankarada da halkımız bir saniye beklemeden harekete geçti.
Başta merkez ilçeler olmak üzere tüm taşra ilçelerimizde binlerce
Ankaralı merkezdeki noktaları tutmak için yollara düştü.
Başta Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere, ilçe
belediyelerimiz, kamu kuruluşlarımız tüm ağır iş
makinelerini askerî birliklerin önüne çekerek, tankların ve askerî
araçların birliklerinden çıkışlarını önledi.
Özellikle Ankara teşkilatlarımızın yönlendirmesiyle
Başkentin en stratejik noktalarına süratli bir şekilde intikaller
sağlandı. Her partiye gönül vermiş demokrasi
sevdalısı, darbe karşıtı 7den 70e çocuk, kadın
her yaştan vatandaşımız stratejik noktalarda darbecilerin
kurşununa, tankına, uçaklarına karşı ölümden korkmadan,
etten duvar örerek göğsünü siper etti, kahramanca mücadele etti.
Özellikle
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Genelkurmay Başkanlığı, Millî İstihbarat
Teşkilatı, Güvercinlik, Kara Havacılık, TRT, Ankara Emniyet
Müdürlüğü önlerinde ve Kızılay Meydanı gibi yerlerde binlerce
Ankaralı darbecilere meydan okudu. Gölbaşı ayrı bir destan
yazdı. Polis Akademisi, Özel Kuvvetler, TÜRKSAT gibi yerlerde tüm
Gölbaşılılar başta olmak üzere teşkilatımız,
belediye başkanımız darbecilere karşı unutulmayacak
dersler verdi. Mamakta askerî birliklerin önünde yine Mamaklılarla
birlikte teşkilatımız, belediye başkanımız
darbecilere haddini bildirdi. Etimesgut Zırhlı Birliklerin önünde
binlerce Etimesgutlu ve Sincanlı tanklara geçit vermedi. Altındağ,
Keçiören, Yenimahalle, Pursaklarda yine darbecilere karşı
halkımız teşkilatlarımızla birlikte, belediye
başkanımızla destanlar yazdı. Ayrıca Polatlı
askerî birliğinden askerî araçların çıkışını
önleyen Polatlılılar da unutulmamalıdır. Kalecik, Çubuk,
Kızılcahamam, Çamlıdere, Ayaş, Beypazarı, Güdül,
Nallıhan, Akyurt, Elmadağ, Balâ, Haymana, Şereflikoçhisar,
Evrenli hemşehrilerimiz süratle Ankaraya intikal ederek darbecilerin ele
geçirmeye çalıştıkları noktalara ulaşıp
darbecilere unutulmayacak dersler verdi.
Halkımızın bu kahraman
direnişinde teşkilat yöneticilerimizden, belediye meclis
üyelerimizden şehitler verildi, yaralananlar oldu. Fakat Kazan
halkımızın verdiği mücadele ayrı bir destandır.
Darbecilerin üs olarak seçtikleri Kazan sınırları içinde
Akıncı 4. Ana Jet Üssünden kalkarak Ankarayı, Meclisi,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesini bombalayan F16
uçaklarının kalkışını önlemek için binlerce
Kazanlı, çocuk, genç, kadın demeden Akıncı Üssünün önüne
giderek uçakların kalkmasını önlemek için akıl almaz
mücadele verdi. Traktörlerle taşıtları, saman balyalarını,
biçilmemiş buğday tarlalarını, kullanılmamış
lastikleri yakarak çıkan dumanlarla uçakların
kalkışını kahramanca önlemeye çalıştı.
Kazandaki bu şanlı direnişte 9 şehit verildi, 84 gazimiz
var.
Değerli milletvekilleri, bu hain darbe
teşebbüsünde en çok şehit Başkent Ankarada verildi, en çok gazi
yine başkentimizde bulunmaktadır. Bilindiği gibi, Kurtuluş
Savaşında Mustafa Kemali Dikmen sırtlarında
karşılayarak mücadeleye başlayan Ankara, Kurtuluş
Savaşını yöneten Gazi Meclise ev sahipliği yaparak
başkent olmaya hak kazanmıştı. Ankara tekrar canlanan
kurtuluş aşkıyla darbeye Dur. diyerek, ikinci kurtuluş
savaşını zaferle taçlandırmıştır. Bu
sebeple, hain darbeye karşı göğsünü siper ederek darbenin
önlenmesinde en büyük katkıyı sağlayan, kahramanca,
kurşunlara, tanklara, uçaklara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NEVZAT CEYLAN (Devamla) -
göğsünü siper eden
ve en çok şehit veren Ankaraya tüm vilayetler adına kahramanlık
madalyası verilmesini yüce Meclisimize arz ediyorum.
Ayrıca, yine darbenin üs olarak
kullandığı Ankara Hava Üssü yönünde uçakların
kalkmasını önlemek için destan yazan ve en çok şehit veren ve
yaralısı olan Kazan ilçesine yine tüm Türkiyede darbeye
karşı mücadele veren ilçeler adına yüce Meclisimiz
tarafından kahramanlık madalyası verilmesinin uygun
olacağını düşünüyorum.
Yüce Meclisimizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ceylan.
Gündem dışı ikinci söz, 15 Temmuzun
toplumsal barışın yeniden tesisine vesile yapılması
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğluna
aittir.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, 15
Temmuzun toplumsal barışın yeniden tesisine vesile
yapılmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama 15 Temmuzda demokrasi
şehidi olan insanları saygıyla, şükranla, rahmetle anarak
başlıyorum. Bu insanlar tarihe geçti değerli
arkadaşlarım, tarih şöyle yazacak: Türkiyede kanlı askerî
darbe teşebbüsü oldu, halk tanklara karşı durarak bunu
engelledi.
Değerli milletvekilleri, Nasıl oldu?,
Hangi ihmaller, yanlışlıklar bunu hazırladı?,
Asker, sivil kimler sorumlu? Bunları konuşacağız ama
şimdi bunların zamanı değil ve fakat bu darbenin tepeden
kurulan siyasal ve toplumsal kutuplaşma ortamında olduğunu, bu
gerçeği, bundan sonra siyasetin, toplumun ve devletin yeniden
inşası için asla unutmamız gerekiyor. Evet, Fethullahçı
darbeciler başı çekmiştir, kalkışmanın ana rengi
bu ama oyunun içinde birçok oyun var; içeriden, dışarıdan birçok
karışan var, aktör var; hâlâ yeni yeni oyunlar kuruluyor. Oyunu bozan
ise, hâlâ bozmakta olan ise her kesimden insanın, iktidarın, muhalefetin,
medyanın, tüm halkımızın birlikte kucaklaşarak darbeyi
durdurmasıdır. Herkese teşekkür ediyoruz ama en çok
teşekkürü, elbette tankların karşısına dikilen
insanlarımız hak ediyor.
Şunu kabul edelim değerli milletvekilleri,
aslında aymazlığımızın sonucu elimizden
kayıp gitmek üzere olan demokrasiyi, halk onlarca şehit vererek geri
verdi ve tekrar, bize, siyasete emanet etti. Şimdi, bu felaketi, toplumsal
barışın kurulması için bir fırsata dönüştürme
imkânına sahibiz. Şimdi, bu halka olan borcumuzu ödemenin
zamanı. Bunu, ancak demokrasiyi bütün gerekleriyle yeniden kurarak,
yeniden tesis ederek yapabiliriz.
Değerli milletvekilleri, bunun için
şunlara dikkat etmek durumundayız:
Öncelikle hukuka, hak ve özgürlüklere
bağlı kalarak darbecileri cezalandırmamız gerekiyor, asla
ve asla kuru ile yaşın yanmaması gerekiyor; bu iş bir sürek
avına dönmemeli, genel bir tasfiye şeklinde olmamalıdır.
İki: Bu darbeyi hazırlayan önemli
sebeplerden bir tanesi hukuk devletiyle ilgili problemlerimizdir. O nedenle
hukuk devletinin yeniden inşa edilmesi, bütün gerekleriyle birlikte
yeniden inşa edilmesi esastır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
elbette demokrasilerde ülkeyi seçilmiş çoğunluk yönetir ama o
çoğunluk hukuka bağlı kalarak, hukukun içinde yönetir. Biz
seçilmişiz, millî irade elimizde, her şeyi yapabiliriz. olmaz
değerli arkadaşlarım, bunu bu teşebbüs esnasında bir
kere daha gördük.
Başka önemli bir konu: Devlet yeniden inşa
edilecek. Gerçekten döküldük değerli arkadaşlarım.
Cumhurbaşkanının 5 yaverinden 4ünün darbeci olması,
Genelkurmay Başkanının, bunlar kabul edilebilir şeyler
değil. Devlet yeniden inşa edilecek ve inşa edilirken, eşit
yurttaşlık, liyakat asla ve asla unutulmamalıdır, asla ve
asla ayrımcılık yapılmamalıdır.
Değerli
milletvekillerim, en önemli konulardan bir tanesi de tepeden kurulan
kutuplaştırıcı dildir, bu dili terk etmek
durumundayız. Herkese, iktidarıyla muhalefetiyle herkese söylüyorum
ama en çok görev iktidara düşüyor, çünkü iktidar sorumluluk sahibidir.
Muhalefete tahammül etmek durumundayız. Farklı düşünceler ifade
edilmelidir. Muhalefetin kendisini ifade etme imkânları mutlaka
açılmalıdır, bu konuyla ilgili sorunlar giderilmelidir.
Başka önemli bir konu adalettir değerli
arkadaşlarım. Bir kişiye dokuz pulun, dokuz kişiye bir
pulun verildiği bir düzende hiçbir şekilde demokrasi korunamaz,
kollanamaz. Yoksulluğun yönetildiği bir ülke değil, sosyal
devletin ayağa kaldırıldığı bir ülke ve en
önemlisi, son olarak, din, inanç ve kimlikler siyasetin konusu olmaktan
çıkarılmalıdır değerli arkadaşlarım. Buna
laiklik diyoruz.
Değerli milletvekilleri, artık gerçekten
başımızı iki elimizin arasına alıp bu darbeyi
hazırlayan bu İslam anlayışını, bu inancı,
bu anlayışı gözden geçirmek durumundayız. Muaviyeden
başlayıp bugüne kadar gelen, dinin siyaset için, ticaret için kullanılması,
araç edilmesine artık hep birlikte son vermeliyiz değerli
arkadaşlarım ki bu laiklik ilkesi diye geçer kitaplarda.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, 15 Temmuz darbe
girişimi ve demokrasinin kurumsallaştırılması
hakkında söz isteyen Kars Milletvekili Ayhan Bilgene aittir.
Buyurun Sayın Bilgen. (HDP
sıralarından alkışlar)
3.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen'in, 15 Temmuz darbe
girişimi ve demokrasinin kurumsallaştırılmasına ilişkin
gündem dışı konuşması
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; demokrasinin kurumsallaşması ile
darbeler arasındaki ilişkiyi sorgularken galiba masaya
yatırılacak ilk şey güvenlik sektörünün, güvenlik bürokrasisinin
ve güvenlik algısının nasıl şekillendiği
konusudur.
Biraz önce televizyonlar altyazı verdi.
Silahlı Kuvvetler adına yapılan açıklamada, şimdiye
kadar gözaltına alınan söz konusu grupla ilgili, çevreyle ilgili
toplam sayı ile Silahlı Kuvvetlerin toplam mensubu arasındaki
oran yapılmış ve sonuç itibarıyla yüzde 1,5a tekabül
ettiği kamuoyuyla paylaşılmıştır. O zaman iki
soru var önümüzde, çok net: Ya yüzde 1,5 bizde yüzde 98,5u yönetebilecek,
etkileyebilecek, hatta sadece 98,5u değil, bütün ülkenin geleceğini,
kaderini belirleyebilecek hamleler yapabiliyor ya da o gece
yaşadıklarımız sadece yüzde 1,5un marifeti değildi,
başkaları da bu işin içerisinde.
Değerli milletvekilleri, dünyanın her
yerinde silahlı kuvvetlerin siyasal iradeye tabi olması demokrasinin
olmazsa olmazıdır ama demokrasi bundan ibaret değildir.
Demokrasi artık dünyada güvenlik sektörünün, güvenlik bürokrasisinin sivil
denetimini, parlamenter denetimini gerekli kılıyor. Yani,
silahlı kuvvetlerin harcamalarından harekât planlarına kadar çok
özel ve mesleki olan, teknik uzmanlık gerektiren boyutların
dışındaki bütün politik karar mekanizmaları, bütçeleri
dâhil olmak üzere sivil toplum tarafından ve parlamento tarafından
denetlenebiliyorsa orada gerçek bir demokrasiden söz etmek mümkündür ama
eğer toplumun bir kısmını tehdit olarak belirleme iradesi,
yeterince demokratik olmayan, şeffaf olmayan mekanizmalarca
şekillendirilebiliyorsa o ülkede darbeye heveslenen, devlet gücünü ele
geçirmeyi ancak silahıyla sağlayabileceğini düşünen bir
güç, bir irade her zaman olacaktır.
Burada, bundan sonra bir daha 15 Temmuzların
yaşanmaması için acilen yapılması gereken radikal
adımların, özellikle güvenlik politikalarının belirlenmesi,
iç güvenlik politikaları başta olmak üzere bu güvenlik
politikalarının uygulanmasının sadece Silahlı
Kuvvetlere havale edilmemesi ve bu kararın, bu yetkinin kimlerle
paylaşılacağı konusunun masaya yatırılması
gerekiyor. Yoksa, mesele 15 Temmuzda büyük badireyi atlatmaktan ibaret
kalır ki bu sağlıklı, bütüncül bir okuma değildir. Eğer
ortada gerçekten bir üst akıl varsa bu üst akıl oyunu kurarken
herhâlde 15 Temmuzun, o akşamki kalkışmanın
başarısızlığa uğrama ihtimali
karşısında ne olacağına dair b, c
planlarını da yapmış olması gerekir. Eğer biz tam
da darbecilerin başarısızlık durumunda istediği
şeyleri siyasi irade olarak yapıyorsak ya da
yaptığımız şeyler tam da onların
arzuladığı toplumsal gerilime, toplumsal çatışmaya,
yeni ötekileştirmelere hizmet edecek yanlışlar içeriyorsa o
zaman biz, bilerek ya da bilmeyerek, aslında üst aklın başka
senaryolarına alet oluyoruz demektir.
Aliya İzzetbegoviçin Yugoslavya iç
savaşıyla ilgili çok değerli bir sözü vardır, der ki:
Savaş öldüğünüz zaman bitmez, savaş düşmana
benzediğiniz zaman biter. Eğer işkence, darbecilerin tenezzül
edeceği bir yöntemse; idam, darbecilerin bilinen, klasik, geleneksel,
siyasal tasfiye aracıysa -Mısırda çok somut biçimde
gördüğümüz gibi- bu yöntemleri kullanıp kullanmamayı, hatta
tartışıp tartışmamayı, toplumsal beklentiyi,
toplumsal algıyı bu yönde şekillendirip şekillendirmemeyi
bile masaya yatırmak, sorgulamak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, bugün gelinen tablonun
hangi ilişkilerden kaynaklandığını, hangi göz
yummalardan, hangi desteklemelerden, hangi hesap ve beklentilerden
kaynaklandığını bütün boyutlarıyla sorgulamak
zorundayız. Bugüne kadar, bu saate kadar, görebildiğimiz
kadarıyla, bürokrasi içerisinde, eğitim kurumlarında, Diyanette,
Silahlı Kuvvetlerde, yargıda bu işin bağlantılarına
dair bir geçici görevden el çektirme ve yargılama süreci işliyor ama
bunun belediyelerdeki, bunun doğrudan Parlamentodaki
karşılığının ne olduğunu masaya
yatırmazsak asıl karar vericiyle ilgili inisiyatifi ele
almış olmayız.
Özellikle Rus uçağının
düşürülmesiyle ilgili açıklamalar ve mezarlıklarla ilgili
uygulamalar hem güvenlikle ilgili kaygı duymayı hem toplumsal
barışla ilgili tehdidi daha ciddi ele almayı zorunlu
kılıyor.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bilgen.
Şimdi, İç Tüzük 60a göre, sisteme giren
sayın milletvekillerinden ilk 15 kişiye birer dakika süreyle söz
vereceğim.
İlk söz Sayın Özkana aittir.
Buyurun Sayın Özkan.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan'ın, milletin dik
duruşuyla püskürtülen darbe teşebbüsü nedeniyle darbecilerden bunun
maliyetinin sorulması ve bedellerin ödettirilmesi yoluna gidilmesinin
Parlamentonun üzerinde bir görev olduğuna ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
FETÖ terör örgütünün hain, kalleş darbe
planı, 15 Temmuzda Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde milletimizin kendi iradesine sahip çıkmasıyla
Allaha şükür püskürtülmüştür. Sadece o gecenin maliyeti bugün
itibarıyla hesap edildiği üzere 80 milyar TLdir. Bunun yanında,
Silahlı Kuvvetlerin envanterine, kamu malına ve özel mülke verilen
zararla birlikte maliyetin 100 milyar TLyi aştığı
ortadadır. 15 Temmuz darbe teşebbüsü bir de başarılı
olmuş olsaydı ne olacağı tarihsel tecrübemizle sabittir.
Bilindiği üzere, 1960lı, 1970li ve 1990lı yıllarda
ekonomik kriz, ticaretin bitme noktasına gelmesi, ambargo, kara borsa,
kardeş kanının dökülmesiyle ağır bedeller
ödenmiştir. Allaha şükür milletimizin dik duruşuyla püskürtülen
bu darbe teşebbüsünden, darbecilerden bunun maliyetlerinin sorulması
ve bedellerinin ödettirilmesi yoluna gidilmesi milletimizin ve Parlamentonun
üzerinde bir görevdir.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
2.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun, Anadolunun
her yerinde demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşları
kutladığına, ihanetin başladığı ilk andan
itibaren safını belli ederek dik duruşuyla kendilerini
gururlandıran Osmaniyeli hemşehrilerini selamladığına
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarihinin her döneminde iç ve dış
düşmanlara karşı vatanı için canını feda etmekten
bir an dahi tereddüt etmeyen büyük milletimiz, 15 Temmuz darbe girişiminde
bulunan Fethullahçı terör örgütü üyesi hainlere karşı da dik
duruşunu bir kez daha göstermiştir. Şehitlerimiz, gazilerimiz ve
milletimiz ülkemizin dört bir yanında o gece tarih
yazmıştır. Bu ülkenin egemenliğine kastetmek için
saldıranlara karşı yüzyıl önce Çanakkalede, Kutül
Amarede, Dumlupınarda ne cevap vermişse 15 Temmuzda da aynı
cevabı vermiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın tek bir cümlesiyle meydanlara akan, kendini
tankların, uçakların, helikopterlerin önünde siper eden, üzerine sıkılan
kurşunlara aldırmadan ülkesinin istiklalini ve istikbalini kurtaran
bu kahramanlara ne kadar teşekkür etsek, onlar için ne yapsak, ne kadar
çalışsak azdır. Sadece İstanbul ve Ankarada değil,
Anadolunun her yerinde demokrasi nöbeti tutan tüm
vatandaşlarımızı kutluyor, ihanetin
başladığı ilk andan itibaren safını belli ederek
dik duruşuyla bizleri gururlandıran Osmaniyeli hemşehrilerimi de
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kırcalı
3.- Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı'nın,
başta Samsunlu hemşehrileri olmak üzere demokrasi nöbeti tutan tüm
vatandaşlara teşekkür ettiğine ve alçak darbe girişimini
yapanları, destek olanları, az da olsa sempati duyanları
lanetlediğine ilişkin açıklaması
ORHAN KIRCALI (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki nevri
dönmüş, aklını yitirmiş, alçak FETÖcü darbecilere
karşı aziz milletimiz, demokrasiye ve millî egemenliğine sahip
çıktı; 15 Temmuz gecesi, şanlı tarihinde defalarca
olduğu gibi yeni bir destan yazdı; bir an dahi tereddüt etmeden vatan
hainlerinin ağır silahlarının karşısına dikildi.
81 il, 78 milyon vatandaşımız birlik ve beraberlik içerisinde o
günden sonra her akşam meydanlardaki yerini almakta, gün ağarana
kadar demokrasi nöbetine aralıksız devam etmektedir. Bu vesileyle
başta Samsunlu hemşehrilerim olmak üzere demokrasi nöbetini tutan tüm
vatandaşlarıma teşekkür ederim. Alçak darbe girişimini
yapanları, destek olanları, az da olsa sempati duyanları
lanetliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, 15 Temmuz
darbe girişimini şiddetle lanetlediğine, bu darbe
girişiminin olduğu akşam Hopada suçu olmayan 9 gencin
tutuklandığına ve bu çocukların bir an evvel özgürlüklerine
kavuşmasının hem Hopanın hem Artvin halkının
beklentisi olduğuna ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerimin başında bir kere daha 15
Temmuz darbe girişimiyle alakalı girişimi şiddetle
lanetliyorum. Bu Parlamento kürsüsünden bu darbeye sebep olanlarla alakalı
onlarca konuşma yapan Tuncelinin yiğit milletvekili merhum Kamer
Gençi bir kere daha saygıyla anıyorum.
Dün Parlamentoda yapmış olduğum
konuşmada, bu darbe girişiminin olduğu akşam Hopada suçu
günahı olmayan -Sayın Adalet Bakanının da kaygı
duyduğu, konuşmalarında; kurunun yanında yaşın da
yandığı gerçeğine ilişkin- 9 gencimiz ne yazık ki
tutuklu bulunmaktadır. Bunlar, bu 9 genç özgürlüğüne hâlen
kavuşmamıştır. Dün yaptığım konuşmada
da söyledim, herhangi bir şekilde bu kişilerin darbe girişimiyle
alakaları yoktur, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek gibi
bir suç işlememişlerdir. O andaki iklim nedeniyle savcının
yaptığı bir hızlı soruşturma sonucunda
özgürlüklerinden mahrum kalmışlardır. Bu kişilerin, bu
çocukların bir an evvel özgürlüklerine kavuşması hem Hopanın
hem Artvin halkının beklentisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tarhan
5.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, 15 Temmuzda
demokrasiye yapılan darbeyi kınadığına, şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine, Millî Eğitim
Bakanlığının yaşanan kaostan etkilenilmemesi için
planlı bir çalışması olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
15 Temmuzda demokrasiye yapılan darbeyi
kınıyorum, ölen şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Sorum Millî Eğitim
Bakanına. Millî Eğitimle ilgili çok ciddi bir kaos
yaşanıyor. Açığa alınan öğretmenler,
kapatılan okullar ve yurtlar, sözleşmeli öğretmenler ve tabii ki
öğrenciler var. Bu kaostan öğrencilerimizin etkilenmemesi için Millî
Eğitim Bakanlığının planlı bir
çalışması var mı? Özellikle öğretmen kadrolarında
yaşanacak boşluk konusunda nasıl bir çalışma
yapılıyor? Kapatılan okullarda nasıl bir yöntem izleniyor?
Kapatılan okullarda okuyan öğrenci sayısı kaçtır? Bu
öğrencilerin diğer okullara dağılacağı
düşünüldüğünde, Millî Eğitim Bakanlığı
yaşanacak yığılma karşısında nasıl
önlemler alıyor?
BAŞKAN Sayın
Boyraz
6.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın, küresel
şer çeteleri ve yerli iş birlikçileriyle yapılmış olan
darbe girişiminin yerli ve millî güçler tarafından
başarısızlığa uğratıldığına
ilişkin açıklaması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul)
15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin içimizi acıtan en dramatik
yanlarından biri Altın nesil yetiştiriyoruz. diye yola
çıkanların savrularak devletine ve milletine karşı
nasıl kurşun sıkan bir nesle dönüştürüldüğünü görmek
oldu. Aklı hür, vicdanı hür, devletine ve milletine bağlı
bir nesil yetiştirmek yerine, mankurtlaştırılmış
bir çeteyle toplumu karşı karşıya bıraktı.
Milletimizin hayallerini gerçekleştirmek için yola
çıktıklarını söyleyenlerin milletimizin
umutlarını, yarınlarını küresel güçlere nasıl
pazarladığına; Başkomutanına, silah
arkadaşlarına, milletine karşı nasıl kurşun
sıkan bir nesle dönüştürüldüğüne hep birlikte şahit olduk.
Kendi Meclisini bombalayan, tankları kendi milletinin üstüne süren gözü
dönmüş, vicdanı dumura uğramış, aklını
kiraya vermiş katillere dönüştürülmesine söyleyecek söz
bulamıyorum. Bu hain neslin küresel şer çeteleri ve yerli
işbirlikçileriyle yapmış oldukları darbe girişimi,
devlet ve millet kavramlarını çökertme emelleri yerli ve millî
güçler tarafından başarısızlığa
uğratılmıştır. Başkomutanımızın
sarsılmaz iradesi, aziz milletimizin vatan sevgisi, demokrasi inancı
ve Allahın yardımıyla ülkemiz üzerinde karanlık planlar
kuranların planları başlarına geçirilmiştir.
BAŞKAN Sayın
Dedeoğlu
7.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu'nun, milletin dünya
tarihinde görülmemiş bir şekilde demokrasiye sahip çıkma
mücadelesini tebrik ettiğine, halkın idam taleplerinin Meclis
tarafından yerine getirileceğinden hiç şüphesi
olmadığına ve hainlerin bombalarına maruz kalan Meclisin
kış bahçesinin tarihî bir müzeye çevrilmesini önerdiğine
ilişkin açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu büyük
milletin dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde demokrasiye sahip
çıkma mücadelesini candan tebrik ediyorum. Vatan için gözlerini
kırpmadan canla başla mücadele ederek hayatını kaybeden
şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına sabrıcemil,
yaralılara acil şifalar diliyorum. Kahramanca mücadele eden
halkımızı, güvenlik güçlerimizi, özel harekât birimlerimizi,
yargımızı ve alçakça girişime asla prim vermeyen
değerli komutanlarımızı tebrik ediyorum.
Demokrasi meydanlarında
halkımız tarafından dile getirilen idam taleplerinin de bu yüce
Meclis tarafından yerine getirileceğinden hiç şüphem yoktur;
halkımız müsterih olsun.
Hainlerin bombalarına
maruz kalan Meclisimizin iktidar ve muhalefet kulisinde bulunan kış
bahçesinin de tarihî bir müzeye çevrilmesini öneriyorum.
15 Temmuz Demokrasi
Bayramı ülkemize, milletimize hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın
Ilıcalı
8.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın,
Erzurum Kongresinin 97nci yıl dönümüne ve gerek Erzurumdaki
dadaşlar gerekse Türkiyedeki bütün vatandaşların demokrasi
nöbetinde Cumhurbaşkanına, Hükûmete, Meclise sahip
çıktıklarına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
Teşekkürler Değerli Başkanım.
Geçtiğimiz cumartesi
günü Erzurum Kongresinin 97nci yıl dönümüydü. Bizler de
milletvekillerimiz olarak katıldık törenlere. Ben de tarihî kongre
binasında dünyaya o günle bugünü karşılaştıran bir
konuşma yaptım. O gün Erzurum halkı, dadaşlar, Mustafa
Kemal Atatürke sahip çıktılar; ülkemizi bölmeye, parçalamaya
çalışanlara karşı irade beyanında bulundular, millî
mücadeleyi başlattılar. Gel gör ki 15 Temmuz 2016da da sözde asker
darbeci hainler, Meclisimizi bombaladılar, sivillerimizi şehit
ettiler ve o günden bugüne geçen süre içerisinde gerek Erzurumdaki
dadaşlar gerekse tüm Türkiyedeki bütün vatandaşlarımız
demokrasi nöbetinde, seçtikleri Cumhurbaşkanımıza, Hükûmetimize,
Meclisimize sahip çıktılar. Bu coşku ve şevk hiçbir zaman
kaybolmadı ve bu, Allahın izniyle gösterdi ki bu demokrasiye sahip
çıkan bu vatandaşlarımız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) ...sayesinde bundan
sonra hiçbir kimse böyle bir teşebbüste bulunamayacaktır.
Bu vesileyle de şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum. Az önce de ziyaret ettiğim gazilerimize de acil şifalar
diliyorum.
BAŞKAN Sayın Arslan...
9.- Denizli Milletvekili Kazım Arslan'ın, siyasi
iktidarın, hukuk devleti ilkesi, laiklik ve liyakat ilkeleri için
muhalefeti dinlemesi, her gün yapılan sokak gösterilerinden vazgeçmesi ve
ülkede sağduyuyu hâkim kılarak huzuru ve güveni sağlaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Milletimizin canına,
demokrasimizin varlığına kasteden 15 Temmuz darbe girişimi,
yıllardır açıkça uyardığımız hâlde belli
ittifaklar nedeniyle görmezden gelinen Fethullahçı örgütün içyüzünün ve
onun irticai faaliyetlerinin devleti ne hâle getirdiğini göstermektedir.
Darbe girişiminde bulunanlar adalet önünde en ağır cezayı
alması gerekirken bu darbecilerin devletin her kademesinde bu derece
yükselmesine yol açan iktidar sahipleri de hesap vermeli, hatalarından
ders çıkarmalı, demokratik tepkiyi siyasi fırsata
dönüştürmemelidir.
Bugün ülkemizde açık bir devlet krizi
yaşanırken gerekli önlemi almayan siyasi iradenin her hatanın
hesabını yıllardır vermekten kaçındığı,
FETÖcü darbecilerle sürekli iş birliği ve onları koruduğu
bir gerçektir. Bu nedenle, siyasi iktidar, yok ettiği hukuk devleti
ilkesi, laiklik ve liyakat ilkeleri için muhalefeti dinlemeli, her gün
yapılan sokak gösterilerinden vazgeçmeli, ülkemizde sağduyuyu hâkim
kılmalı, huzuru ve güveni sağlamalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çanak...
10.- Ordu Milletvekili Oktay Çanak'ın, 15 Temmuz
akşamı hainler tarafından uygulanmaya çalışılan
darbe girişiminin milletin kahramanlığıyla son
bulduğuna ve FETÖ terör örgütünün kanlı eyleminin daha iyi
anlatılabilmesi için tüm siyasi partilerin birlikte hareket etme
zorunluluğu bulunduğuna ilişkin açıklaması
OKTAY ÇANAK (Ordu) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
15 Temmuz Cuma akşamı hainler
tarafından uygulanmaya çalışılan gayrimeşru, hukuk
dışı, illegal darbe girişimi aziz milletimizin
kahramanlığı ile son bulmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
olayın ilk anından itibaren dik duruşu, Sayın
Başbakanımızın yerinden yönetimi, muhalefet partilerimizin
sayın genel başkanlarının darbe karşıtı
ifadeleri paralel ihanet çetesi üyelerinin tüm planlarını altüst
etmiştir. Şimdi de gerek yurt içinde gerekse yurt dışında
FETÖ terör örgütünün kanlı eyleminin daha iyi anlatılabilmesi için
tüm siyasi partilerin birlikte hareket etme zorunluluğu bulunmaktadır
çünkü darbecilerin tek hedefi millet iradesidir, millî egemenliktir, aziz
milletimizin bize devrettiği kutsal emanettir. Bize de düşen,
kahraman milletin vekili olarak, böylesine bir millet iradesini her zaman her
yerde ama, ancak, fakatsız temsil etmek, korumak, muhafaza etmektir diyor,
Genel Kurulu sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
11.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu'nun,
Giresun kırsalında askerî helikopterin düşmesiyle meydana gelen
kazayla ilgili açıklama beklediğine ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Giresun Cumhuriyet Başsavcısı dün bir
basın toplantısı düzenledi. Bu toplantıda savcı,
Giresun kırsalında askerî helikopterin düşmesiyle meydana gelen
helikopter kazasının da soruşturulacağını
söylemiştir. Ayrıca, kazada eşini ve kızını
kaybeden, kendisi de ağır yaralanan ve hâlen tedavisi GATAda
yoğun bakımda süren Giresun Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral Mustafa Doğru hakkında Fethullah terör örgütü
üyeliği ve darbe girişimi nedeniyle yakalama kararı
olduğunu belirtmiştir. Tuğgeneral hakkında devletin elinde
hangi bilgi ve belgeler mevcuttur, bunları nereden ve nasıl elde
etmiştir bilemiyoruz. Bunlar soruşturma kapsamında
değerlendirilecektir. Ancak, bu yeni gelişmeler sonrasında,
asker ve askerî ailelerden oluşan 7 kişinin hayatını
kaybettiği helikopter kazası daha da anlam kazanmıştır.
Daha önce dile getirdiğim gibi, kuşkuları da artırmıştır.
Kaza dışında başka olasılıklar da
tartışılmaktadır. Sayın Başbakandan ve ilgili
bakanlardan bu konuda yeni bir açıklama bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yiğit
12.- İzmir Milletvekili Ali Yiğit'in, masum insanlar
üzerinde yapılacak hesaplaşmaların yeni cephelere yol
açacağı uyarısıyla Hükûmeti göreve
çağırdığına ilişkin açıklaması
ALİ YİĞİT (İzmir)
Sayın Başkan, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili maalesef
kaş yapayım derken göz çıkartan uygulamalara da şahit
oluyoruz. Bunlardan biri de İzmirin Torbalı ilçesinin Pancar köyünde
olmuştur. 15 Temmuz gecesi köyde bir askeri uğurlama gecesi
yapılmaktadır. Bu gençlerin çoğu alkollüdür. Eğlencenin
olduğu sırada sela verilmesi üzerine gençlerden biri camiye gidip Bu
ne selası? Şeriat mı geldi yoksa? diye imamla
tartışmaya başlamış, tartışmanın
büyümesi üzerine olayın ne olduğunu anlamaya çalışan ve
ortamı sakinleştirmeye çalışan köy halkı camide toplanmaya
başlamıştır. Sonuçta, şu anda 7-8 köylü genç darbeyi
desteklemekten tutuklu bulunmaktadır. Bunlar ne bir kamu kurumunda
çalışan ne de olaydan haberdar olan gençlerdir, ayrıca da
alkollüdürler ancak cami imamının ifadesine göre
tutuklanmışlardır.
Bu duruma dikkat çekiyor, masum insanlar üzerinde
yapılacak bu tür hesaplaşmaların yeni cephelere yol
açacağı uyarısıyla Hükûmeti göreve
çağırıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Dursun
13.- Sivas Milletvekili Selim Dursun'un, 15 Temmuz FETÖ terör
örgütünün darbe teşebbüsünde şehit olanlara Allahtan rahmet,
yaralılara şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
SELİM DURSUN (Sivas) Sayın
Başkanım, 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün darbe teşebbüsünde
şehit olan kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralılara,
gazilerimize şifalar diliyorum.
Uluslararası güçlerin oyuncağı
olmuş, piyonu olmuş bu terör örgütüne, millî iradeye ve demokrasisine
sahip çıkan halkımız tankların önüne atlayarak, uçaklara,
helikopterlere müdahale etme cesaretini göstererek en güzel şekilde
gereken cevabı vermiştir. Bu uluslararası güçlerin
piyonları şunu bilmelidirler ki bu millet devletine her zaman sahip
çıkmıştır, bundan sonra da çıkacaktır. Şunu
da gördük: Burada farklı bir ruh kazandı toplumumuz, birlikte hareket
etme ve beraber vatanına, milletine, bayrağına sahip çıkma
kültürünü de pekiştirmiş oldu.
Sayın Cumhurbaşkanımıza,
Başbakanımıza, vekillerimize, siyasi partilerimize, bütün
kesimlere hakikaten teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELİM DURSUN (Sivas) Gerçekten, birlik
beraberlik zamanını gösterdik. Bu devlet ebet müddet yaşayacaktır
inşallah.
BAŞKAN Sayın Kuyucuoğlu
14.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu'nun, alınan
güvenlik önlemlerinden bazılarının dünyanın
sayılı orduları arasında yer alan Silahlı Kuvvetlerin
saygınlığına gölge düşürür hâle geldiğine
ilişkin açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkemiz 15 Temmuz gecesi bir darbe girişimine
maruz kalmış ve milletimizin topyekûn birlikteliğiyle bu
hainlere darbe fırsatı verilmemiştir. Sonrasında yeni darbe
girişimi olabilir endişeleriyle önemli kamu kurum ve
kuruluşlarımızda güvenlik önlemleri
alınmıştır. Fakat alınan bu güvenlik önlemlerinden
bazıları, ülkemizde ve dünyanın sayılı orduları
arasında yer alan Silahlı Kuvvetlerimizin
saygınlığına gölge düşürür hâle gelmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin de, uzun süre
uygulamasını gördüğümüz belediye otobüsleriyle
kapıları kapatarak güvenlik önlemi almak, belediyelerin
kamyonlarını, kepçelerini Silahlı Kuvvetlerimizin
kapılarına dayamak, ordumuzun ve ülkemizin imajı
açısından hoş olmayan görüntülerdir. Yetkililerden
isteğimiz, bu tür görüntülere bir an önce son verilmesi, güvenliğin
ilkel yöntemlerle değil de daha teknolojik, bilimsel ve istihbarat
birimlerimiz aracılığıyla sağlanması
gerektiğini düşünüyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın İlgezdi
15.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin,
15 Temmuzda yapılan darbeyi kınadığına, şehitlere
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine, tecavüzün
erkek egemen toplumun sahip olma güdüsünün bir sonucu olduğuna ve eşitlik
olmadan tecavüz ve şiddetin önüne geçilmesinin imkânsız olduğuna
ilişkin açıklaması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Teşekkürler Başkan.
Öncelikle, 15 Temmuzda yapılan darbeyi
kınıyorum. Hayatını kaybeden şehitlerimize Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.
Tecavüzü sadece cinsel saldırı olarak
tanımlayanlar, kimyasal hadım yasası çıkararak bunun önüne
geçmeyi düşünüyorlar. Fakat unutulan bir şey var; tecavüz, erkek
egemen toplumun sahip olma, ele geçirme güdüsünün bir sonucudur. Hâlbuki
kadına yönelik her türlü şiddet, kadınların
eşitsizliği ve ezilmesine dayanan toplumsal düzenin bir parçası.
Yani eşitlik olmadan tecavüz ve şiddetin önüne geçilmesi
imkânsızdır.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin TCKdaki, 15
yaşını tamamlamamış çocuklara yönelik her türlü cinsel
davranışı istismar sayarak sekiz ila on beş yıl
arası hapis öngören maddeyi iptal etmesi bu suçlara ilişkin tüm
davalarda sanıklara, mağdurlar sanki yetişkinmiş gibi ceza
uygulanmasının yolunu açacaktır. Yani sanıklara daha az
ceza verecektir, bu da çocukların her türlü taciz ve tecavüze
karşı korunmasız hâle gelmesine vesile olacaktır.
BAŞKAN Son olarak Sayın
Yıldırım
16.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırım'ın, burada bulunan herkesin, darbelerin
antidemokratik yollarla meşru olmayan bir iktidar anlayışı
yaratmaya çalıştığını bildiğine ve darbeler
kimden gelirse gelsin karşı çıktıklarına ilişkin
açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) 15 Temmuz
akşamı bombalanan bir Meclisin üyesi olarak, darbe girişiminin
halkta yarattığı travmanın bilincinde olarak diyorum ki:
Darbeyi lanetlemeyen, darbeye karşı çıkmayan hiç kimse yoktur.
Burada bulunan bütün arkadaşlar, darbelerin antidemokratik yollarla
meşru olmayan bir iktidar anlayışı yaratmaya
çalıştığını bilir ve haklı olarak, darbeler
kimden gelirse gelsin karşı çıkarlar.
Demokrasiler bir uzlaşma ihtiyacı üzerine
şekillenir ve bir uzlaşma kültürü üzerinden yol alır. Benim
gücüm var, bana destek vermeyen, oy vermeyen diğer insanları
önemsemeden her şeyi yaparım. derseniz sonuç kargaşa, kaos ve
darbe mekaniğidir. İster arkanızdaki halk desteği olsun
ister arkanızdaki kolluk kuvvetlerinin silah gücü olsun ister
yaptırım gücü olsun, siyasal bir organizasyon olsun, arkanızdaki
destek ve güç ne olursa olsun sizin gibi düşünmeyen insanları vatan
haini ilan edersiniz. Yarın, başka bir gücü elinde bulunduran
insanlar kendi dünyalarında, kendi zihinlerinde sizi vatan haini addedip
böyle demokrasi dışı, hukuk dışı, insanlık
dışı girişimlerde bulunabilirler. Bu mekaniği
baştan bozmanın en kestirme yolu demokrasiyi tüm kurumlarıyla
işler hâle getirmektir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç adet önerge vardır, ayrı
ayrı okutuyorum.
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 24 milletvekilinin, Bolu ve
Düzce illerinde meydana gelebilecek olası bir depremde bu illerin depreme
ne kadar hazırlıklı olduklarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/280)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bilindiği gibi ülkemiz dünyanın en etkin
deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Yurdumuzda
meydana gelen geçmiş depremler incelendiğinde büyük can ve mal
kayıplarının olduğu görülmektedir.
Ülkemizin yüzde 92'si deprem riski altında,
nüfusumuzun yüzde 95'i deprem tehlikesi altında
yaşadığı düşünüldüğünde depremin ülkemiz
gerçeği olduğu bilinmelidir.
1999 yılı 17 Ağustos ve 12 Kasım
depremlerinin bilançosu incelendiğinde 18 bine yakın can kaybı
olmuş, binlerce insanımız yaralanmış ve 100 bine
yakın bina değişik derecelerde hasar görmüştür. Depremler
sonucu meydana gelen can ve mal kayıplarının yanında
ekonomik, sosyal ve psikolojik etkileri de yadsınamaz bir şekilde
önemlidir.
Doğa olaylarının afetlere neden
olmasında yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve iklim özellikleri
etkili olduğu kadar insan faktörü de çok önemli bir yer tutmaktadır.
İnsan faktörüne en güzel örnek, aynı şiddetle etkilenen iki ülke
arasındaki hasar durumlarıdır. Can ve mal kaybının az
olduğu ülkelerde olası bir depreme karşı alınan
önlemlerin en üst seviyede olması ve deprem bilincinin gelişmiş
olması hasarın da o denli az olmasıyla
orantılıdır.
Ülkemizde her deprem sonrası meydana gelen can
kayıplarıyla ilgili, bu kayıpların depremin
yıkıcı etkilerinden çok insan hatasından olduğu
yönündeki uzman görüşleridir. Gereği gibi yapılmayan binalar,
denetimlerin azlığı, deprem bilincinin tam olarak oturmaması
kayıpların fazlalığına davetiye
çıkarmaktadır.
Ülkemizde geçmişte birçok yıkıcı
depremler meydana geldiği gibi, gelecekte de can, mal ve maddi
hasarların olacağı bilimsel bir gerçektir.
Bolu ve Düzce bölgesi kuzey Anadolu fay zonunda yani
birinci derece deprem bölgesinde bulunmaktadır.
Bolu ve Düzce illerimizde meydana gelebilecek
olası bir depremde iki ilimizin depreme ne kadar hazırlıklı
olup olmadıklarının tespiti ve alınması gereken
önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104
ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
1)
Tanju Özcan (Bolu)
2)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3)
Gülay Yedekci (İstanbul)
4)
Mevlüt Dudu (Hatay)
5)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
6)
Şenal Sarıhan (Ankara)
7)
Ali Şeker (İstanbul)
8)
Çetin Arık (Kayseri)
9)
Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
10)
Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
11)
Kadim Durmaz (Tokat)
12)
Mahmut Tanal (İstanbul)
13.
Haydar Akar (Kocaeli)
14)
Aydın Uslupehlivan (Adana)
15)
Çetin Osman Budak (Antalya)
16)
Ahmet Akın (Balıkesir)
17)
Namık Havutça (Balıkesir)
18)
Devrim Kök (Antalya)
19)
Melike Basmacı (Denizli)
20)
Erkan Aydın (Bursa)
21)
Ceyhun İrgil (Bursa)
22)
Lale Karabıyık (Bursa)
23)
Kazım Arslan (Denizli)
24)
Orhan Sarıbal (Bursa)
25)
Tur Yıldız Biçer (Manisa)
2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 24 milletvekilinin, Bolu
ilinin Mengen ilçesi başta olmak üzere üretim aşamasından
pazarlamaya kadar olan süreçte süt ve süt ürünleri sektörünün
sorunlarının ve çözüm önerilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/281)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye gerek coğrafi konumu gerekse
bulunduğu iklim kuşağı nedeniyle süt ve süt ürünleri
sektöründe önemli bir yere sahiptir. Sektör, ekonomimizin önemli üretim
dallarından birisidir.
Bilindiği gibi süt özellikle protein, yağ,
vitamin (C vitamini hariç) ve mineraller (başta kalsiyum ve fosfor olmak
üzere) gibi beslenmede çok önemli olan toplam 85 besin öğesini içermesi
ile sağlıklı beslenmenin temel unsurudur. Günümüzde son
zamanlarda çok geniş bir sektör olan süt sektöründe yatırımlar
hız kazanarak üretimde artışlar yaşanıyor. Geleneksel
metotlardan ziyade modern tesislerde işlenen daha sıhhi ve uzun
ömürlü süt ve süt ürünlerine yönelik talep de artıyor.
Verimli arazilerimiz, bitki çeşitliliğimiz
ve geniş hayvan varlığımız ile sektörde avantajlı
konumda yer alıyoruz. Ancak, bol bulunan ve kolaylıkla tüketilebilen
süt, ülkemizde bilinçli ve verimli bir şekilde tüketilemiyor. Süt ve süt
ürünleri tüketimimiz komşu ülkelere göre çok alt seviyelerde kalıyor.
Bununla birlikte ülkemizde özellikle modern süt üretim ve işleme
tesislerine ihtiyaç var ve bu alanda yatırım potansiyeli bulunmaktadır.
Ancak sektör bu gelişmelerin yanında genel
olarak pek çok sorunla baş etmek zorunda kalmaktadır. Sektörde
karşılaşılan engeller arasında; hijyenik olmayan
koşullarda gerçekleşen ve denetlenmeyen süt üretimi,
sağlıklı süt üretimi için altyapı eksikliği,
sağlıklı koşullarda hayvan bakılamaması nedeniyle
yaşanan hayvan kaybı, süt hayvanlarının veriminin
düşük olması, üreticilerin çok az bir bölümünün birlik veya
kooperatif çatısı altında örgütlenmiş olması, sektörde
küçük aile işletmelerinin yer alması, sokak sütçülüğünün hâlen
var olması, süt sanayisinde kapasite kullanımının;
pazarlama sorunları, araştırma ve geliştirme faaliyetleri
için yeterince kaynak ayrılmaması, kaynak kullanım
yetersizliği, kaliteli ham madde temin edilememesi, ham madde temini ve
pazarlamasındaki mevsimsel dalgalanmalar gibi nedenlerle yetersiz
olması, nitelikli iş gücünün sektörde az yer alması, teknoloji
eksikliği yer almaktadır.
Sektörün sorunlarında kilit nokta ise
fiyatların dalgalı bir seyir izlemesidir. Süt üreticileri mevsimsel
olarak fiyatların oynaması nedeniyle önlerini göremediklerini ve bu
durumdan zarar gördüklerini belirtmektedirler.
Bolu ilimizde de süt ve süt ürünleri sektöründe
yukarıda sayılan sorunlar bulunmaktadır. Özellikle Mengen
ilçesinde süt alımlarında diğer bölgelere göre düşük fiyat
verilmesi üreticiyi zor duruma düşürmektedir. Yem ücretlerinin bölgede
pahalı olması da tüm ülkemizde olduğu gibi Mengen ilçemizde de
önemli bir sorun oluşturmaktadır,
Tüm bu verilerin ışığında,
Bolu ili Mengen ilçemiz başta olmak üzere, üretim aşamasından
pazarlamaya kadar olan süreçte süt ve süt ürünleri sektörünün
sorunlarının ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1)
Tanju Özcan (Bolu)
2)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3)
Kazım Arslan (Denizli)
4)
Gülay Yedekci (İstanbul)
5)
Mevlüt Dudu (Hatay)
6)
Ceyhun İrgil (Bursa)
7)
Ahmet Akın (Balıkesir)
8)
Aydın Uslupehlivan (Adana)
9)
Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
10)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
11)
Şenal Sarıhan (Ankara)
12)
Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
13)
Mahmut Tanal (İstanbul)
14)
Kadim Durmaz (Tokat)
15)
Çetin Osman Budak (Antalya)
16)
Ali Şeker (İstanbul)
17)
Çetin Arık (Kayseri)
18)
Haydar Akar (Kocaeli)
19)
Namık Havutça (Balıkesir)
20)
Devrim Kök (Antalya)
21)
Melike Basmacı (Denizli)
22)
Erkan Aydın (Bursa)
23)
Lale Karabıyık (Bursa)
24)
Orhan Sarıbal (Bursa)
25)
Tur Yıldız Biçer (Manisa)
3.- Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu ve 19
milletvekilinin, Zonguldakta gerçekleşmiş maden kazaları
nedeniyle hayatını kaybeden maden emekçilerinin ailelerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/282)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Zonguldakta gerçekleşmiş maden
kazaları nedeniyle hayatını kaybeden maden emekçilerimizin
ailelerinin sorunlarının araştırılarak belirlenmesi,
sorunlara çözüm getirilmesi ve gereken önlemlerin alınması amacıyla
Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104
ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1)
Şerafettin Turpcu (Zonguldak)
2)
İrfan Bakır (Isparta)
3)
Veli Ağbaba (Malatya)
4)
Melike Basmacı (Denizli)
5)
Ünal Demirtaş (Zonguldak)
6)
Zeynel Emre (İstanbul)
7)
Seyit Torun (Ordu)
8)
Onursal Adıgüzel (İstanbul)
9)
Gürsel Erol (Tunceli)
10)
Hilmi Yarayıcı (Hatay)
11)
Muharrem Erkek (Çanakkale)
12)
Mustafa Akaydın (Antalya)
13)
Tacettin Bayır (İzmir)
14)
Şenal Sarıhan (Ankara)
15)
15) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
16)
16) Lale Karabıyık (Bursa)
17)
17) Elif Doğan Türkmen (Adana)
18)
18) Akın Üstündağ (Muğla)
19)
19) Namık Havutça (Balıkesir)
20)
20) Erkan Aydın (Bursa)
Gerekçe:
Zonguldak, kaderi kömürle
yazılmış bir şehirdir.
"Emeğin
Başkenti" olarak bilinen Zonguldak ülkemizin sanayisini kurmak ve
geliştirmek uğruna yerin altındaki taş kömürünü
çıkartmak için 5 binden fazla madencinin şehit olduğu, on
binlerce madencinin sakat kaldığı, taş ve kömür tozunun
sebep olduğu meslek hastalıklarından dolayı yüz binlerce
insanın hayatını kaybettiği bir ildir. Bu nedenle,
Zonguldak bugüne kadar çok ağır bedel ödemiş, çok acı
çekmiş bir şehirdir.
Maden emekçilerinin ekmek
mücadeleleri her gün yerin yüzlerce metre altında devam etmektedir.
Tartışmasız dünyanın en zor mesleğine sahip olan, çok
zor koşullarda alnının teriyle çalışan madenciler
şimdiye kadar popülizm kurbanı olmuşlardır. Madencilerimiz,
ramazan ayında iftar yapılan, yeni yıla birlikte girilen,
sonrasında ise kaderine terkedilen bir meslek grubu hâline gelmiştir.
Zonguldak'ın
geçmişinde ne yazık ki büyük maden kazaları vardır. Bu
kazalarda hayatını kaybeden maden emekçilerimizin aileleri
kendilerine devletin sahip çıkmasını beklemektedir. Bu
ailelerimiz seslerini duyurmak için dernekleşmiş, taleplerini ve
önerilerini dile getirmiş, seslerini 2014 yılında
çıkarılan torba yasada duyurmak için çabalamış ancak
başarılı olamamışlardır.
Yakın zaman önce,
Soma'da yaşanan facia nedeniyle 301 emekçimizi kaybettikten sonra bu
ailelerimize tanınan hakların Zonguldak'taki ve Türkiye'nin
diğer illerindeki madenci ailelerine tanınmaması bu
insanlarımızı derinden yaralamıştır. Olaylara has
düzenleme yapmak, belirli bir zaman ve olayın gerçekleştiği yer
ile ilgili sınırlama yapmak mağduriyet
yaratmıştır. Aynı veya benzer nedenlerle hayatını
kaybetmiş emekçilerimizin arasında il, bölge ve zaman gözeterek
ayrım yapmak Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı
olmakla birlikte, vicdanların da kabul edebileceği bir durum
değildir.
Zonguldak, en yakın ve
en ağır bilançolu facialara baktığımızda 1983 senesinde
Armutçuk'ta 103, 1992 senesinde Kozlu'da 263, 2010 senesinde Karadon'da 30,
2013 senesinde Kozlu'da 8 maden şehidi vermiştir.
Yukarıda sözü edilen 1992 Kozlu kömür madeni
faciası, taş kömürü madenciliği tarihinin en büyük
felaketlerinden biri, ayrıca Zonguldak'ta yaşanan kömür
madenciliği tarihinin en büyük felaketidir. Felaket sonucunda 263
madencimiz yaşamını yitirmiştir.
Madencilerin çalışma şartları,
genellikle bir facia yaşandığında, kazalar, ölümler
olduğunda gündeme gelmekte, konuşulmakta ve unutulmaktadır. Her
kaza ardında acılı eşler, yetim çocuklar, gözü
yaşlı anne babalar bırakmaktadır. Yaşanan facialar
nedeniyle hayatını kaybeden maden emekçilerimizin geride
bıraktığı ailelerinin ve yakınlarının
yaşadığı sorunlar dikkate alınmamaktadır. Maden
kazası olduğunda herkesin yanında olduğu maden
emekçilerinin aileleri, emekçi toprağa verildikten sonra kaderine terk
edilmektedir. Hayatını kaybetmiş birçok maden emekçimizin
ailelerinin çok zor durumda olduğu bilinmektedir. Yüce Meclisimizin bu duruma
kayıtsız kalması düşünülemez. Bu nedenle vakit kaybetmeden
gerekli tedbir ve önlemler alınarak mağduriyetin giderilmesi
sağlanmalıdır.
Bu nedenlerle, Zonguldak'ta
gerçekleşmiş maden kazaları nedeniyle hayatını
kaybeden emekçilerimizin ailelerinin sorunlarının
araştırılarak belirlenmesi, sorunlara çözüm getirilmesi, gereken
önlemlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98, TBMM İç
Tüzüğü'nün 104üncü ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Baluken sisteme girmişsiniz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Demin
sisteme girmiştim, sanırım bir teknik sorun var.
BAŞKAN Yok, yeni gördüm.
60a göre bir dakika süreyle söz veriyorum.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in,
Halkların Demokratik Partisi olarak, sabah saatlerinde Rojavanın
Kamışlı kentinde IŞİD tarafından sivil
yerleşim alanlarına düzenlenen bombalı saldırıyı
büyük bir lanetle ve öfkeyle kınadıklarına ve
yaşamını yitiren bütün Rojavalı yurttaşlara Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar dilediklerine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, bugün sabah saatlerinde
Rojavanın Kamışlı kentinde IŞİD adlı cani
çeteler tarafından sivil yerleşim alanlarına birkaç büyük
bombalı saldırı düzenlenmiştir. Bu alçak saldırı
neticesinde onlarca kişinin yaşamını yitirdiği ve
yüzlerce sivilin yaralandığı bilgisini büyük bir üzüntüyle
öğrendik. Şu anda ölü sayısı net değildir ama en az 30
kişinin yaşamını yitirdiğine ve ölü
sayısının artabileceğine dair haberleri endişeyle,
kaygıyla takip ediyoruz. Bu saldırıyı Halkların
Demokratik Partisi olarak büyük bir lanetle ve öfkeyle kınıyoruz.
Yaşamını yitiren bütün Rojavalı yurttaşlara Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Tüm Rojava halklarına
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Kamışlıda gerçekleşen bu saldırı, bu
IŞİD çetelerinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Bir dakika ilave edelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bu
çetelerin aslında tüm insanlığa nasıl tehlike
saçtığını ve nasıl tüm insanlığı tehdit
ettiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu kapsamda bugüne kadar IŞİDe
dolaylı ya da direkt olarak destek vermiş olan bütün güçleri, bütün
hükûmetleri, devletleri buradan bir kez daha uyarıyoruz.
İnsanlığa karşı olan bu suçlara ortak olmamak için bu
vahşi çetelerle bir an önce etkin tutumlar geliştirilmesi, yerel ve
küresel düzeyde IŞİDe karşı mücadele eden güçlerle
dayanışma içerisinde olunması son derece önemlidir. Bu
çağrımızı yineliyoruz.
Halkların Demokratik Partisi olarak da
IŞİDe karşı mücadele eden Rojava halklarının
siyasi iradesini temsil eden Demokratik Suriye Meclisi, Demokratik Suriye
Güçleriyle dayanışma duygumuzu ve bir kez daha başsağlığı
dileklerimizi iletmek istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay, siz de sisteme girmişsiniz.
Size de bir dakika
Buyurun.
18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, devlet
kadrolarına sızan terör örgütü mensuplarının kökünün
kazınmasını desteklediklerine, söz konusu işlemler için bir
koordinasyon kurulu kurulmasını memnuniyetle
karşıladıklarına ve terör örgütünün kamudan silinirken
suçluyla suçsuzu ayıracak mekanizmaların bir an önce işletilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya
çıkan tabloyla Fethullahçı terör örgütünün devleti âdeta bir ur gibi
sardığı net olarak görülmüştür. Darbe girişiminin
ardından 13 bini aşkın kamu personeli gözaltına
alınmış, 50 bine yakın personel ise görevinden
uzaklaştırılmıştır.
Devlet kadrolarına sızan bu terör örgütü
mensuplarının kökünün kazınmasını destekliyoruz. Söz
konusu işlemler için bir koordinasyon kurulu kurulmasını da
memnuniyetle karşılıyoruz. Öte yandan, FETÖye yönelik kamudaki
görevden alma işlemlerini hassasiyetle takip ediyoruz. Görevden
almaların sağlam bilgi ve belgelere dayanması gerekmektedir.
Aksi hâlde masum vatandaşlarımızın haklarını
gasbedecek yeni ihlaller ve mağduriyetler ortaya çıkabilecektir.
Milletvekilleri olarak hepimize bu konuda şikâyetler gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen siz de tamamlayın
konuşmanızı.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Vatan ve millet
sevdasıyla görev yapan vatandaşlarımızın bir terör
örgütüyle aynı kategoride ele alınması hukuksuzluk ve zulme yol
açabilecek bir durumdur, buna yol açılmamalıdır. Toplumun her
kesimindeki kaygı ve huzursuzlukların giderilmesi için önlemlerin bir
an önce alınması gerekir. 15 Temmuz ihanetinin toplumumuza
saldığı endişe görevden almalar ve hukuksuz gözaltına
almalarla, bilhassa 15 Temmuzdan sonra oluşan milletimizdeki ortak duygu
ve mutabakata gölge düşürülmemelidir. Terör örgütü kamudan silinirken suçluyla
suçsuzu ayıracak mekanizmaların bir an önce işletilmesi gerekir.
Ayrıca bu olağanüstü hâl kapsamında ve bu
değerlendirmelerde de terör örgütleri arasında bir ayrım
yapılmaması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - PKK ve IŞİD mensubu
olan kamu personelinin de dikkatlerden uzak tutulmaması gerekir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın İnceöz, fark etmedim.
Buyurun size de bir dakika süreyle söz veriyorum.
19.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz'ün, 15 Temmuz
akşamı darbe girişimini gerçekleştirenlerin kendilerini
yıllarca kurumlar içerisinde kamufle eden terör örgütü mensupları
olduğuna ve çok yönlü araştırma yapıldığına
ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Bundan önceki bütün darbeleri
öncelikle lanetleyerek, kınayarak sözlerime başlamak istiyorum ama 15
Temmuz akşamı gerçekleştirilen darbe girişiminin diğer
tüm darbe girişimlerinden iki noktada ayrı bir özelliği var. Bir
tanesi: Kendilerine teslim edilen bütün o uçaktı, helikopterdi,
tanktı, vesaireydi bunu milletimize doğrultan ve devlet içerisine,
kurumlara, askeriye de dâhil olmak üzere, elli yıldır sızan bir
terör örgütünden bahsediyoruz. Bu terör örgütünün elli yıl içerisinde
devletin içinde çeşitli kademelerde yer almış bulunması
bugün bu örgütle mücadele noktasında zorluğumuzu da göstermektedir.
Bugün, Genelkurmay Başkanının en yakınından Sayın
Cumhurbaşkanımızın en yakınındakilere kadar bu
örgüt mensuplarının olması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
bu örgütle
mücadelenin ne kadar zor olduğunu göstermektedir. Eğer bundan önce
görünen bir terör örgütü olsaydı bu noktada mücadele çok daha kolay
olurdu. 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişiminin bu
yönüyle bundan sonra bu terör örgütüyle mücadeledeki zorluğu da net olarak
ortadadır. Onun için 79 milyon vatandaşımızdan, bu terör
örgütüyle, tehlikeli, sinsi, hain ve elindeki bütün imkânları, vatanı,
milleti korumak için verilmiş tüm imkânları aziz milletimize
çevirmekten, onu tehdit etmekten, ölümüne kastetmekten çekinmeyecek bu terör
örgütüyle mücadele bu kadar zor iken bu noktada biraz sabır dilemek
zorundayız. Çünkü bu işin içerisinden, bu kurumların içerisinden
ayıklanmalı ki devletimiz ve demokrasimizle bundan sonraki
yapıda çok daha sağlam, sağlıklı, etkin bir sonuç
alınabilsin. O noktada da bu konuda böyle bir açıklama
zorunluluğu doğmuştur. Bunun bir cadı avı gibi
değerlendirilmemesi gerekmekte ve burada bir sabır gerekmektedir.
Nihayetinde bunlar kendilerini yıllarca kurumlar içerisinde kamufle eden
terör örgütü mensuplarıdır ve çok yönlü araştırma
yapılmaktadır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Başta Cinsel İstismar Olmak üzere
Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan 10/123, 124, 125 ve 126 esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının
Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
B) Tezkereler
1.- Başkanlığın, (10/123, 124, 125, 126) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, görev süresinin uzatılmasına
ilişkin tezkeresi (3/815)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çalışma süresi 21/04/2016 tarihinde
başlayan Komisyonumuz, İç Tüzükün 105inci maddesinin ikinci
fıkrasına istinaden, 22/07/2016 tarihinden geçerli olmak üzere bir
aylık ek süre istenmesine 14/07/2016 tarihinde karar verilmiştir.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Yılmaz
Tunç
Bartın
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN İç Tüzükün 105inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan Araştırmasını üç ay
içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir. hükmü
gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.
Şimdi, alınan karar gereğince, sözlü
soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyondan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Uluslararası
İşgücü Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı
(1/727) ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 403) (X)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Burada.
20 Temmuz 2016 tarihli 116ncı Birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 403
sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerindeki
konuşmalar ve soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere
28inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi, (b) bendi ve (c)
bendi dâhil olmak üzere 1 ila 28inci maddesinin birinci
fıkrasını kapsamaktadır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddelerin ve o
maddeler üzerindeki önerge işlemlerine geçiyoruz.
1inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısının
1inci maddesine esasları, ibaresinden sonra gelmek üzere denetim ve
cezaları, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ruhi Ersoy Fahrettin
Oğuz Tor Ahmet
Selim Yurdakul
Osmaniye Kahramanmaraş Antalya
Zihni Açba Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta
Sakarya Konya Samsun
BAŞKAN Maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, önergemizi çekiyoruz.
BAŞKAN Çekiyorsunuz.
Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor.
Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge
üzerinde MHP adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri
ve bizleri izleyen yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün ve önceki günlerde
Gazi Mecliste yapılan birçok konuşmada 15 Temmuz darbe girişimi
kınanmış, lanetlenmiştir. Ben de bir kez daha darbe
girişimini lanetliyorum. İnsanımıza bomba, kurşun
yağdıran teröristlerin Yüce Mevla belasını versin diyor,
gereğinin de yapılacağından asla şüphe duymuyorum.
Bu arada, hemen hemen her gün PKK terör örgütü
mensupları da kalleş saldırılarına devam etmekte ve
güvenlik güçlerimizi şehit etmektedir. Dün de Diyarbakır ve Vanda
biri astsubay, diğeri onbaşı 2 askerimiz şehit
edilmiştir. Bu saldırılarda şehit olanlara Allahtan
rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar niyaz ediyorum. Bir
başka dileğim de 15 Temmuz darbe girişiminin, diğer terör
örgütüyle olan mücadeleyi sekteye uğratmamasıdır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli dün grup toplantısında
yaptığı konuşmada 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili
önemli açıklamalarda bulunmuştur. Açıklamalarında yer alan
ve dikkat çektiği önemli bir hususu ben de burada tekraren dile getirmek
istiyorum. Sayın Genel Başkanımız Öncelikle ve ilk olarak,
askerî ve sivil bürokraside toplu görevden almalar yapılırken
kesinlikle sağlam delil ve belgelere dayanmak esas olmalıdır.
Paralel devlet yapılanmasının tüm unsurları tespit
edilmeli, her yönüyle analiz edilerek araştırılmalı ve
hepsi birden adaletin önüne çıkarılmalıdır. Bu
yapılıyorken masumların hakkını gasbetmek, suçsuz, günahsız
insanımızı mağdur etmek, en az terör örgütünün
zalimliği kadar tehlikelidir. Aldığımız yoğun
şikâyet ve eleştiriler, vatanını ve milletini canından
aziz bilen kardeşlerimizin de FETÖ terör örgütüyle aynı kategoride
ele alındığı yönündedir; bu, doğru ve hakkaniyetli
görünmemektedir. Bu itibarla idari ve kanuni tasarruflar, sırasıyla
ve süratle alınırken mazlumlara ilişilmemeli, onların hak
ve insanlık onurları çiğnenmemelidir.
Toplumun her kesimi kaygılı ve
huzursuzdur. 15 Temmuz ihaneti zaten yeterince korku
yaratmıştır. Hükûmetten beklentim, FETÖ terör örgütünün kökünü
kuruturken suçlu ile suçsuzun birbirine
karıştırılmamasıdır. Genel
Başkanımızın bu yöndeki önerisi çok önemlidir, beyanı
çok önemlidir. Keza, az önce sayın grup başkan vekilimiz de benzer
konulara değindi. Söz konusu darbe girişimiyle mücadele edilirken
masumların hakkını gasbetmek, suçsuz, günahsız
insanları mağdur etmek, en az terör örgütünün zalimliği kadar
tehlikelidir. Evet, bugünkü ortam, fevkalade hassastır ve gergindir; bu hassasiyet,
yeni gerginlik ve mağdurlar yaratmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, bakınız,
karşılaştığımız birkaç somut örneği
burada söylemek istiyorum: Bir bankadan konut kredisi çekti diye -bunda
kendisinin inisiyatifi de yoktur; müteahhit, o bankayla anlaşmıştır;
bankanın ismini burada vermiyorum ama sizler biliyorsunuz- bugün memur
arkadaşımız görevden
uzaklaştırılmıştır. Veyahut araba kredisi çekti
diye arkadaşımız, görevden
uzaklaştırılmıştır, mevduat hesabı
açtırdı diye, altın hesabı varmış, altın hesabı
açtırdı diye veya çocuğunun okul taksitini yatırdı
diye, bu gibi sebeplerle hatta HGS köprü geçiş kartını o
bankadan aldı diye görevden uzaklaştırılan memur
arkadaşlarımız vardır. Terör örgütüyle hiçbir
yakınlığı ve ilişkisi olmamış kişileri
görevden uzaklaştırarak aynı torbaya koymak büyük
haksızlıktır. Bu yapılırken aynı konuda aynı
işlerin yapılmaması da ayrı bir garabettir. Bunu rastgele
de söylemiyorum, bilerek söylüyorum.
Sayın Bakanım, şu konuyu burada
herkesin bilmesinde fayda var: (A) kişisi, (A) bankasından kredi
çekmiş, görevden uzaklaştırılıyor ama genel müdür
düzeyinde, teftiş kurulu başkanı düzeyinde görevliler görevden
uzaklaştırılmıyor. Bu ayrımcılık, ayıptır,
günahtır, vicdansızlıktır. Aynı işlemde aynı
işlemin uygulanması gerekirken birtakım kişilerin görevden
uzaklaştırılmaması hakikaten yanlıştır.
Böyle bir konuda bile ayrımcılık yapılmasını
şiddetle kınıyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde
kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 2nci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan ve tüzel ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Fahrettin Oğuz Tor Ruhi Ersoy Ahmet Selim
Yurdakul
Kahramanmaraş Osmaniye Antalya
Zihni Açba Erhan Usta Mustafa
Kalaycı
Sakarya Samsun Konya
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi, önergesini
çekiyor; onu okumuyoruz.
Komisyon okunan önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Antalya
Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul.
Buyurun Sayın Yurdakul. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlar;
kendi işsizlerimiz dururken yabancıların ülkemizde
çalışmasını düzenleyecek kanun tasarısı için söz
almış bulunuyorum.
Şu dikkat çekici istatistiği bizi
dinleyenlerin dikkatine sunmak isterim: Geçtiğimiz yıl, ülkemizde
çalışan yabancıların sayısı tam olarak yüzde 260
oranında artış kaydetmiş ve çalışan sayısı
64 bine ulaşmıştır. AKPnin on dört yıllık
iktidarından sonra, bugün ülkemiz bazı branşlarda kalifiye
çalışan bulamamakta ve ihtiyacı yurt dışından
sağlamak zorunda kalmıştır. Bu nedenle Hükûmet, acilen,
Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK ve üniversitelerle bir araya
gelerek ülkemizin ihtiyacı olan alanlarda kendi
vatandaşlarımızı eğitmek üzere gerekli önlemleri almak
zorundadır. AKP iktidarı, artık muhalefetin
uyarılarını dinlemelidir, aksi hâlde bunun
acısını yine Türk milleti çekecektir.
Son bir yılda terörle mücadelede
verdiğimiz 600e yakın şehitten sonra, 15 Temmuz gecesinden
sonra 246 kardeşimiz daha bugün maalesef aramızda yoktur. Bu darbe
girişimini yapan teröristleri lanetliyoruz. Demokrasinin gereği,
seçimle gelen Hükûmetlerin seçimle el değiştirmesi, yani sorumlulara
hak ettikleri cevabın sandıkta verilmesidir. Ancak bu, her şey
sandık demek değildir; özgür basın, ifade hürriyeti,
şeffaflık, hesap verilebilirlik ve hukuk demokrasinin olmazsa
olmazıdır.
Dönem dönem bazı iktidarlar, Türk milletine
rağmen antidemokratik uygulamalarda bulunsa da ülkemiz ve milletimiz er
geç bu anomalilerden kurtulmayı bilmiştir. Bu nedenle, daha birkaç
gün önce ortaya çıkan paralel yapının idaresindeki darbe
denemesine Türk milleti direnmiş ve Demokrasiye darbe kabul edilmez.
mesajını vermiştir. Artık, zaman temel hak ve hürriyetleri
eskisinden de daha çok ileriye götürme zamanıdır; zaman, devlet
düşmanı biat kültürüne karşı durma zamanıdır;
zaman, hür düşünceyle donatılmış vatan
âşığı, milliyetçi nesiller yaratma zamanıdır.
Kimseyi ötekileştirmeden ve Türke yakışmayan Orta Doğu
benzeri manzaralar yaratmadan, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak
zorundayız. Bizler, ilkeli olmak ve ülkemizde çirkin, Şark
kurnazlıkları taşıyanların karşısında
yüksek seciyeli birer Türk gibi durmak zorundayız.
Bugün, beddua ettiğimiz ve bu millete tarifi
imkânsız acılar yaşatan o kişi için nihayet Amerika
Birleşik Devletlerine iade talebinde bulunmuşsunuz. Ayrıca,
Bakan Soylunun ifadesine göre, o kişinin en son temmuz ayında
devletimizden aldığı maaşı da nihayet
durdurmuşsunuz. Başka diyecek bir şeyimiz yok Günaydın!
diyoruz.
Darbeye ilişkin diğer bir detay da darbeye
ilişkin istihbaratın MİT tarafından o gün
alınması ancak Cumhurbaşkanının ve
Başbakanın saat 20.00de eniştesi ve korumaları vasıtasıyla
haberdar edilmesidir. Cumhurbaşkanının çok güvendiği
MİT Müsteşarı Hakan Fidanın darbeyi
Cumhurbaşkanına ve Başbakanına bildirmemesini ben
açıkçası izah edemiyorum. Bu nedenle, acilen bir düzenleme
yapılmalı ve kurulacak iletişim kanallarıyla devlete ve
millete yönelik tehditler anlık olarak devlet sinir sistemine yayılarak
gerekli önlemlerin bir an önce alınması sağlanmalıdır
çünkü bu darbe teşebbüsünün mağduru tektir ve o da yüce Türk
milletidir. Bu yüzden, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere,
artık herkes birlik, beraberlik dilini kullanmaya devam etmeli,
yanlışlardan çıkaracağımız derslerle parlamenter
sistemimizi güçlendirmeliyiz.
Ayrıca, paralel devlet
yapılanması tümüyle adaletin önüne çıkarılırken masum,
suçsuz ve günahsız insanların mağdur edilmemesi
lazımdır.
Bir diğer önemli nokta
ise, şerefli Türk askeri ile Peygamber ocağı Türk Silahlı
Kuvvetlerine sızmış terör örgütü FETÖnün asker
kılıklı teröristlerini de karıştırmamamız
lazım.
Konuşmama son verirken
yüce Türk milletini ve Türkiye Büyük Millet Meclisini saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
3üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısı'nın 3üncü maddesinin (h) fıkrasının,
madde metninden çıkarılmasını ve (ı) ve (i)
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ Atıcı Ünal Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin
Arık
İzmir Kayseri
"(ı) Yabancı: Türk yasalarına
göre Türk Vatandaşı sayılmayan kişiler
yabancıdır."
"(i) Yetkili aracı kurum: Nitelikleri ve görev
çerçevesi yönetmelikle belirlenen ve Genel Müdürlük tarafından 4734
Sayılı Kamu İhale Kanunu çerçevesinde yapılacak ihale
sonucunda yetkilendirilen kurum veya kuruluşu,"
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı.
Buyurun Sayın
Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Uluslararası
İşgücü Kanunu Tasarısının 3üncü maddesiyle ilgili
olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Alın terinin hakkını veren, alın terini sömürmeyen bütün
milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun
tasarısıyla uluslararası iş gücü alanında yeni
düzenlemeler yapılıyor. Bu düzenlemelerle ilgili, kanunun ilk
hâlindeki çok ciddi sıkıntıları bir uzlaşı
çerçevesinde aşmaya çalıştık. Elbette dört dörtlük ve
mükemmel bir kanun tasarısı değil ancak sonuç itibarıyla
ülkemiz için uluslararası iş gücünü güçlendirecek ve ülkemize yarar
sağlayacak bir tasarı olarak görüyoruz,
yaptığımız düzenlemelerden sonra.
Özetle tasarıyı bir hatırlayacak
olursak, neler getiriyordu bu tasarı bize? Uluslararası iş gücü
alanında bir genel müdürlük kuruluyor yani uluslararası iş gücü,
kendi başına iş yapabilen bir genel müdürlüğe
kavuşuyor. Bu hususta, bu genel müdürlük, gerekli verileri toplayacak; çok
daha önemlisi, yabancıların kayıt dışı
çalışmasına engel olabilecek, bunların önlenmesine vesile
olabilecek çeşitli politikaların geliştirilmesi, burada çok
önemli bir maddeydi. Yine bu kanun tasarısında nitelikli yabancıların
yani her elini kolunu sallayarak gelenin değil ama nitelikli
yabancıların çalışma, iş gücü piyasasına
girişini düzenleyen çeşitli maddeler var.
Tam da işte bizim 3üncü maddedeki önergemiz
burayla alakalı. Burada yabancıyı tanımlıyor. Diyor
ki yabancı da: Türkiye Cumhuriyeti devletiyle vatandaşlık
bağı bulunmayan kişi. Biz de çok daha basit bir şekilde
-çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletiyle vatandaşlık
bağını insanlar hissedebilirler, muğlak bir
tanımdır; geçmişte vatandaştır,
çıkarılmıştır; Türk soyludur, kendini Türkiye
Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı
hissediyordur- dedik ki: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan
kişidir yabancı bize göre. Bu, basit bir düzenleme, aslında herkesi
de rahatlatacak olan bir düzenleme.
Niye bu maddeyi bu şekilde düzenledik,
endişemiz neydi bu madde üzerinde? Şuydu: Açıkçası,
Suriye'den ülkemize elini kolunu sallayarak gelen, hatta davet edildiklerini
iddia eden 3 milyon Suriyeli, bu şekilde Ben, Türkiye Cumhuriyetiyle
vatandaşlık bağları hissediyorum. dediği anda
sıkıntılı bir durum ortaya çıkabilir. Hâlbuki biz
diyoruz ki: Bu gelen Suriyeliler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
değil ise yabancıdır. Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığına geçmiş ise ancak o zaman
vatandaşımız olur.
Burada özellikle dikkat çekmek istediğimiz konu
şudur arkadaşlar: Suriyede yaşanan çok ciddi iç savaş
nedeniyle ülkemize korkup gelen misafirler var,
sığınmacılar var, orada vatanını satıp da
gelenler var, davet edilip gelenler var, var oğlu var. Şimdi, biz
diyoruz ki: Bu insanlara, her ne koşulda bize
sığınmış olurlarsa olsunlar, insani görevimizi
yapalım. Belirli bir süre bunları besleyelim, giydirelim, yedirelim,
içirelim, ibadet yapmalarını sağlayalım, her türlü insani
görevimizi yapalım ve hepsinden çok daha önemlisi, bunları kendi
vatanlarına sağ salim gönderelim. Ne demek sağ salim? Suriyede
karışıklık bitecek, Suriyede iç savaşın
bitmesine katkı sağlayacağız ve Suriyede iç savaş
bittikten sonra bu insanlar kendi yurtlarına, kendi vatanlarına
dönecekler. Biz bunu öneriyoruz, bunu istiyoruz eğer mümkünse. Buna
rağmen eğer Ben, Türkiye'de kalmak istiyorum, ben nitelikli iş
gücüne sahibim, iyi bir beynim var, bir mesleğim var, yatırım
yapacak param var. diyen Suriyeli varsa da bunları ayırabiliriz,
arzu ediyorlarsa ülkemizde kalabilirler ama geri kalan 3 milyon Suriyeliye
vatandaşlık vermeyi biz doğru bulmuyoruz ve bunların
sağ salim ülkelerine dönmelerini arzu ediyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 4 üncü maddesinin (4)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, (4)üncü fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve sonraki
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Ali Cumhur Taşkın Ahmet Tan
Amasya Mersin Kütahya
Murat Göktürk Necip Kalkan
Nevşehir İzmir
"(4) Uluslararası İşgücü
Politikası Danışma Kurulu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı başkanlığında, Bakanlık
Müsteşarı, Avrupa Birliği, Dışişleri, Ekonomi,
İçişleri, Kalkınma, Kültür ve Turizm
Bakanlıklarının müsteşarları ile Uluslararası
İşgücü Genel Müdüründen oluşur."
"(5) Toplantı gündemine göre, konuyla
ilgili kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ile Ekonomik ve Sosyal Konseyde temsil edilen işçi
ve işveren konfederasyonlarının temsilcileri kurul üyesi olarak
toplantıya davet edilir."
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önergesini çekiyor. MHP de çekti. Adalet ve Kalkınma Partisi önergesine
ortak imzayla önergelerini çektiler.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin (4)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"4. Uluslararası işgücü
Politikası Dayanışma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı başkanlığında, Bakanlık
Müsteşarlığı, Avrupa Birliği, Dışişleri,
Ekonomi, İçişleri, Kalkınma, Kültür ve Turizm
bakanlıklarının müsteşarları ile Uluslararası
İşgücü Genel Müdürlüğü ile işçi ve işveren
konfederasyonunu temsilen birer kişi ile kanunla kurulmuş meslek
odaları temsilen birer kişiden oluşur. Toplantı gündemine
göre konuyla ilgili bakanlık ulusal ve uluslar arası kurum ve
kuruluşlar ve meslek kuruluşları ve sendikalar ve Sivil Toplum
Kuruluşları çağrılır ve oy kullanır."
İdris Baluken Çağlar
Demirel Sibel
Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır
Diyarbakır
Berdan Öztürk Meral
Danış Beştaş
Ağrı Adana
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Biz de önergemizi çekiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi Grubu da önergesini çekiyor.
Ortak öneriye dönüşen önergeyi tekrar okutup
işleme alıyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 4üncü maddesinin dördüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve sonraki
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Ali Cumhur Taşkın Ahmet Tan
Amasya Mersin Kütahya
Murat Göktürk Aytuğ Atıcı Necip Kalkan
Nevşehir Mersin İzmir
Fahrettin Oğuz Tor
Kahramanmaraş
(4) Uluslararası İşgücü
Politikası Danışma Kurulu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı başkanlığında, Bakanlık
Müsteşarı, Avrupa Birliği, Dışişleri, Ekonomi,
İçişleri, Kalkınma, Kültür ve Turizm
Bakanlıklarının müsteşarları ile Uluslararası
İşgücü Genel Müdüründen oluşur.
(5) Toplantı gündemine göre, konuyla ilgili
kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ile Ekonomik ve Sosyal Konseyde temsil edilen işçi
ve işveren konfederasyonlarının temsilcileri kurul üyesi olarak
toplantıya davet edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uluslararası İşgücü Danışma
Kurulunun oluşumunda sivil toplum kuruluşlarının kurul
gündemine göre toplantıya davet edilebilmeleri
sağlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesinin 2nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
2. Bakanlık kamu güvenliğine ilişkin
hususlar saklı kalmak üzere yabancılara ve yabancı
istihdamı ihtiyacına ve Kanun kapsamındaki diğer hususlara
ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşlar ile kamu kurumu
niteliğinde olan mesleğe haiz meslek örgütlerinden ve sendikalardan
bilgi ve belge talep edebilir.
Çağlar Demirel İdris Baluken Sibel Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır
Berdan Öztürk Meral Danış Beştaş Behçet
Yıldırım
Ağrı Adana Adıyaman
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
Sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 5inci maddesinin (2) ve (3) üncü
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ Atıcı Tur Yıldız
Biçer
İstanbul Mersin Manisa
Ünal Demirtaş Ali Yiğit Çetin
Arık
Zonguldak İzmir Kayseri
"(2) Bakanlık, kamu güvenliğine
ilişkin hususlar saklı kalmak üzere; yabancılara, yabancı
istihdamı ihtiyacına ve bu Kanun kapsamındaki diğer
hususlara ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları ve meslek
odaları ile gerçek ve tüzel kişilerden bilgi ve belge talep
edebilir."
"(3) Bilgi paylaşımına
ilişkin usul ve esaslar, ilgili kurum ve kuruluşlar ile meslek
odalarının görüşleri alınarak Bakanlık tarafından
belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşacak Tur
Yıldız Biçer, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Biçer. (CHP
sıralarından alkışlar)
TUR YILDIZ BİÇER (Manisa) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Uluslararası İşgücü
Kanunu Tasarısıyla ilgili vermiş olduğumuz önerge üstüne
söz almış bulunuyorum.
İş ve çalışma
yaşamında devletin en önemli görevi, kendi yurttaşlarına
istihdam sağlamak ve çalışanlarını korumaktır.
Amaç, sosyal ve halktan yana politikalar üretmektir elbette. Orta Doğu
gibi savaşın ve gözyaşının eksik
olmadığı bir coğrafyanın içinde olan ülkemiz,
mülteciler, sığınmacılar ve savaşın
yarattığı göç sorunuyla boğuşurken ne yazık ki 15
Temmuz gecesinden beri karanlığın dozunun her geçen gün
arttığı, âdeta bir alaca karanlık
kuşağının içine girmiştir.
Sayın milletvekilleri, eğer bu faşist
darbe gerçekleşmiş olsaydı gazeteciler tutuklanacaktı,
kumpas ile linç davaları başlayacaktı, mevcut kutuplaşma
üzerinden toplum paramparça olacaktı, akademisyenler cezaevlerine
tıkılacaktı, sizin hakkınızda sahte örgüt
şemaları servis edilecekti, gençlerimiz, çocuklarımız
vesayetin kolluk kuvvetleri tarafından sokaklarda öldürülecekti. Peki,
size sormak istiyorum: Bu tablo size tanıdık geliyor mu? Bunları
hâlihazırda yapmakta olan bir anlayışın da öz eleştiri
vermesi gerekmez mi? Yalnızca sandık başını tutarak
demokrat olunmadığının, demokrasinin tam da bu
söylediğim şeylere karşı olma durumu olduğunu
anlamamızın zamanı gelmedi mi?
Sayın milletvekilleri, bakın, elimde
üzerinde Atatürk resmi olmayan 1 TL var. Bu Atatürk resmi olmayan 1 TL, 2012
yılında cemaatin düzenlediği Türkçe Olimpiyatları
anısına basılmış Türk liralarındandır.
2013te Cemaat ile AK PARTİ arasında
fitne ateşi yakmayı başaramayacaklar. diyen kişi, bugün
Adalet Bakanı. Sayın Bakan şimdi çıkıp FETÖ konusunda
biz muhalefete inanmadık, 17 Aralıktan sonra da onlar bize
inanmadı. diyebiliyor.
Peki, sormak istiyorum: 17 Aralıkla ilgili
herhangi bir yargılama oldu mu? Gerçekler mahkeme
karşısında ortaya çıktı mı? Unutmayın,
Bitsin bu hasret, gel artık. dediğiniz günden beri yalnızca
dört yıl geçti. Peki, ya öncesi? Öncesi de Ne istediniz de vermedik.
cümlesinde gizli.
Diyaneti istemişler vermişsiniz. TRT'yi
istemişler, RTÜKü istemişler, TÜİKİ istemişler,
vermişsiniz. Hazine Müsteşarlığını,
üniversitelerimizi, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Başbakanlığı
istemişler, vermişsiniz. İçişleri
Bakanlığını, Millî Eğitimi, Maliyeyi, Enerji
Bakanlığını, Aile Bakanlığını,
Kalkınma Bakanlığını, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını, Millî Savunma Bakanlığını,
Ulaştırma Bakanlığını istemişler,
vermişsiniz. Yargıyı, polisi istemişler, vermişsiniz.
MiTi istemişler, vermişsiniz. Orduyu istemişler,
vermişsiniz. Her 3 generalden 1ini vermişsiniz, onlar da
kalkmış bugün darbe yapmışlar. Şimdi kalkıp
başlarındaki zatı Darbe yaptı, vatan hainidir. diye
dosyalarla Amerikadan bakan göndererek isteyecek noktaya gelişinizi,
sadece Aldatıldık. sözüyle geçiştirmemelisiniz.
Şimdi sizlere sormak istiyorum:
Uğradığı iftira sonucunda Bu şekilde giderseniz, ne
yönetecek bir ordu ne yaşanacak bir ülke ve cumhuriyet
bulamayacaksınız. diyen, onurlu hayatına son vererek sizleri uyaran
Yarbay Ali Tatarın ölümüne neden olmaktan dolayı vicdan azabı
duymayacak mısınız; hatırası önünde saygıyla
eğilmeyecek misiniz?
Biz, demokrasiden yanayız; sizi darbecilerin
devirmesine izin vermeyeceğiz, sizi sandıkta yeneceğiz.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403
sıra sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesinin
2nci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"2. Bakanlık kamu
güvenliğine ilişkin hususlar saklı kalmak üzere yabancılara
ve yabancı istihdamı ihtiyacına ve Kanun kapsamındaki
diğer hususlara ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşlar ile kamu
kurumu niteliğinde olan mesleğe haiz meslek örgütlerinden ve
sendikalardan bilgi ve belge talep edebilir."
Çağlar
Demirel (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesi üzerinde
grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
Darbe, bize Allahın bir lütfudur. şeklinde bir söylemi oldu,
üzerinde kimse durmadı ama önemliydi. Sayın Cumhurbaşkanına
buradan sesleniyorum: Darbeyi lütuf olarak görmemek, lanetlenmesi gereken bir
felaket olarak değerlendirmek en doğru tutumdur.
Bu felaketten eğer bir lütuf çıkarmak
istiyorsak şunları sıralıyorum:
1) Bugüne kadar ağzınızdan
düşürmediğiniz tekçi zihniyetten vazgeçmeniz için,
2) Yakın tarihe bakın lütfen, Türkiye'nin
en büyük sorunu olan Kürt sorununun silahla, savaşla, vurmayla,
kırmayla çözülemeyeceğini hatırlamanız için,
3) Türkiyenin evrensel değerlere sahip
çıkacağı, her halkı, her inancı, her kesimi
kucaklayacak bir anayasa için,
4) AKP dışında partilerin de
olduğunu ve bu partilerin de bu ülkede söz sahibi olduklarını
hatırlamanız için,
5) Eleştiriye açık olmanız için,
6) Sizin gibi düşünmeyen akademisyenleri,
gazetecileri, bilim adamlarını, sorgulayan bireyleri hakir görmemeniz
için,
7) Üniversiteleri bilim yuvası hâline getirmek
için tarafsız olmanız ve liyakate, hakkaniyete göre hareket etmeniz
için,
8) Tam demokratik bir Türkiye inşa etmek için,
9) Tarafsız, herkesin güvenebildiği, adil
yargılandığı bir yargı sistemi oluşturmak için,
10) Ve en önemlisi,
kutuplaştırıcı söylemlerin halkta tedirginlik
yarattığını ama darbelere karşı yekvücut hâline
geldiğini görmeniz açısından bir lütuftur, size göre bir
lütuftur bu darbe. Bunu görmek lazım. Bütün darbelere karşı,
bütün halkımızın birlikte hareket ettiğini, yekvücut hâline
geldiğini görmeniz için bunları sıraladım.
Yine, bunlara benzer onlarca madde
sıralayabilirim ama hepsinin çözümü Meclis diyoruz. Halkın iradesi,
halkın iradesi
diyorsunuz ama pratikte Mecliste bunu göremiyoruz. 6
milyon oyla gelmiş bir siyasi irade var, onların
dokunulmazlıklarını kaldırıp askere, polise, kolluk
kuvvetlerine dokunulmazlık getirmekle, halkın yüzde 80 gibi oylarla
seçtiği belediyelere kayyum atamak için Meclise getirmeye
çalıştığınız yasalarla sorunlar çözülmez;
bilakis, büyür, kangrenleşir.
Şimdi, gelelim yasa tasarısına. Yine,
önümüze Türkiyenin güvenilir olmayan bir ortamı, demokrasi sorunu
geliyor. Komşularıyla, dünya ülkeleriyle kavgalı ya da limoni
ilişkilerde bulunan bir ülkeye, iç barışını
sağlayamayan bir ülkeye, kırılgan bir ekonomisi ve demokrasisi
olan bir ülkeye -kusura bakmayın, özür dileyerek söylüyorum- hangi ahmak
yatırımcı yatırım yapmaya gelir?
Sekiz, dokuz yıl sonra
Beşiktaşımız şampiyon oldu. Bakın,
Beşiktaşın şampiyonluğunda pay sahibi olan Sosa,
Gomez, güvenli bir ortam yok diye Beşiktaşımızı terk
ettiler. Milyon dolarlar verdiğimiz, önerdiğimiz bir futbolcuyu bile
Türkiyeye getiremiyoruz, yabancı sermaye nasıl gelecek?
Yatırımcı, böyle, güven ortamının
olmadığı, kırılgan ekonomisi olan bir ülkeye gelmez;
önce demokrasi, önce güvenilir bir ortam arar.
Nitelikli iş gücüne gelince: Vallahi, benim
ülkemde o kadar nitelikli iş gücü var ki. Maalesef iş yok. 2
üniversite bitirip iş arayanlar mı dersiniz, üniversite mezunu olup
asgari ücretle bir taşeronda iş bulmak için torpil arayanlar mı
dersiniz, işe girmek için rüşvet verenler mi ararsınız;
hepsi var. Ki bunların çoğuna benim gibi sizler de şahit
olmuşsunuzdur. Tekrar ediyorum, nitelikli iş gücü var ama nitelikli
iş yok, iş. Yeter ki biz istihdamı oluşturalım,
çalışacak milyonlarca insan var ülkemizde.
Meslek örgütlerini, odalarını
karşınıza almayın, onların görüşünü alın.
Yurttaşlarının çalışma yaşamını
geliştirmek, çalışanları ve işsizleri korumak,
çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye uygun
ekonomik ortam yaratmakla yükümlü olan devletin, yabancı kişilerin
çalıştırılmasını uluslararası hukuka uygun
olarak nesnel koşullarla sınırlama yetkisine sahip olması
ve bu bağlamda yabancıların
çalıştırılmasının izne bağlanması
kaynağını Anayasa'da bulan zorunlu önlemlerdir. Bu düzenlemede,
bunun tersine, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye
sınırları içerisinde çalıştırılmasında
kendi vatandaşlarına göre ayrıcalıklı kurallar
getirilmektedir. Bu durumu anayasal kurallarla ve kamu yararıyla, kamu
düzeniyle bağdaştırmak mümkün değildir.
Bu yasa tasarısı, hizmet sunumunda
vatandaşa değil yabancıya öncelik veren; vatandaşı
için aradığı koşulları yabancıdan istemeyen;
mühendislik, mimarlık, hekimlik ve benzeri hizmetlerde yabancılarda
akademik ve mesleki yeterlilik aramayan; ülkemizde işsizlik
oranının yüksek olduğu üniversite mezunlarını görmek
yerine yabancı şirketlerin ülkeye getireceği mühendis, mimar,
şehir plancısı olduğunu dahi bilmediğimiz, kontrol
edilmeyen, beyana bağlı mühendis ve mimarların istihdamına
olanak veren; vergi ödemesine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) -
gerek
olmaksızın yabancıların uzaktan ülkemize hizmet
sunmasını sağlayan bir yasa tasarısıdır ve bu
yasa tamamen geri çekilmelidir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yıldırım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin
(1)inci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(1) Çalışma izni diğer
kanunlarda aksi görülmedikçe 4. Maddeye göre belirlenen uluslararası
işgücü politikası ve meslek örgütlerinin mevzuatı esas
alınarak Bakanlıkça verilir."
İdris Baluken Sibel Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Diyarbakır Adıyaman
Mahmut
Toğrul Mithat
Sancar
Gaziantep Mardin
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısı'nın 6ncı maddesinin (1)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup
Akkaya Aytuğ
Atıcı Ünal
Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali
Yiğit Çetin
Arık Kazım
Arslan
İzmir Kayseri Denizli
"(1) Çalışma izni, diğer
kanunlarda aksi öngörülmedikçe 4 üncü maddeye göre belirlenen uluslararası
işgücü politikası esas alınarak Bakanlıkça verilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Denizli
Milletvekili Kazım Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
403 sıra sayılı Uluslararası
İşgücü Kanunu Tasarısının 6ncı maddesinde
değişiklik için verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlarım, aslında
bugün işçi ithalinin ötesinde, mevcut işçilerimizi nasıl daha
iyi barındırabiliriz, daha iyi bir yaşama kavuşturabiliriz,
onların sosyal haklarının hangi noktalarda eksik olduğunu
görüp onları tamamlamak için neler yapabiliriz, bunun üzerine
konuşmamız gerekiyordu. Ama maalesef, bu kadar işsizliğin
olduğu ülkemizde, öğretmenlerin işsiz olduğu, ziraat
mühendislerinin, veterinerlerin, mimarların, mühendislerin boşta
gezdiği ülkemizde, bu alanda işçi ithal eden, çalışmasını
istediğimiz bazı yabancı işçiler için bu düzenlemeyi yapmak
durumunda kalıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, önce vatan,
önce vatandaş. Eğer bu kadar işsizi olan, işsiz ordusu olan
bir ülkede, bunları tam, iyi bir şekilde değerlendirmeden bu
kanunu konuşuyorsak, gerçekten, bana göre eksik yapıyoruz diye
belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
yabancıların gelmesiyle birlikte
Zaten bugün ülkemizde 5 milyona
yakın yabancının olduğu ve bunların değişik
yerlerde, değişik şekillerde kaçak bir şekilde çalıştıkları
da bir gerçektir. Şimdi, bunları görmezlikten gelerek, yurt
dışından daha fazla yabancıları getirerek ülkede bir
kargaşayı, bir kaosu artıracak olan bu çalışmayı,
bu düzenlemeyi yaparsak, kesinlikle bu alanda ekonomiye katkıdan ziyade
çalışma hayatımıza zarar verecek bir konuma getirmiş
oluruz diye belirtmek istiyorum.
Şimdi, yabancıların gelmesiyle
birlikte kaçak işçi çalıştırılması
artacaktır değerli arkadaşlarım. Kaçak işçi
çalıştırılması demek, ücretlerin düşmesi demektir.
Kaçak işçi çalıştırılması demek, vergiden az
tahsil etmek demektir. Kaçak işçi çalıştırmak demek, sosyal
güvenlik primlerinin azaltılması demektir ki burada da ülkemizin
gerçek anlamda hem devlet olarak hem de millet olarak bir fayda
sağladığını söylemek mümkün değildir değerli
arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin
işçi ithaline değil, ülkemizin bilgi ve teknoloji ithaline
ihtiyacı vardır. Aslında bu Meclisin, bugün bu alanlarda
değerlendirme yapmasına, düzenleme yapmasına ve ülkemize
getirilecek bilgi ve teknoloji ile yatırımı daha çok artıracak
çalışmaların yapılmasına ve çalışma
hayatının böylelikle daha geniş boyuta yayılmasına ve
Türkiyenin daha hızlı bir şekilde büyümesine olanak
sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyacımız vardır diye
belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün ülkemizin
gerçekten, işçiye değil, ülkemizin yatırıma, üretime,
istihdama ve ihracata ihtiyacı var. Bizim, ithalattan, gerek işçi
ithalatından gerekse mal ithalatından uzaklaşmamız
gerekiyor. Dış ticaret açığımızın bu kadar
fazla olduğu bir dönemde, bir yandan işçi ithalatı yaparak,
ithalatımızı kısmak yerine artırıyorsak,
ihracatımızı artırmak yerine daha farklı alanlarda
zamanımızı ve enerjimizi harcıyorsak, bu, ülkemizin
yararına olmayacaktır diye belirtmek istiyorum. Onun için,
çalışma hayatıyla ilgili yeni düzenlemelere ihtiyaç var,
sendikal haklarla ilgili düzenlemelere ihtiyaç var, çalışanların
sosyal haklarıyla ilgili düzenlemelere ihtiyaç var; bu
vatandaşın, bu çalışanların, üretenlerin daha refah,
daha huzurlu bir ülkede yaşama ihtiyacı var. Bunlarla ilgili
düzenlemeyi yapmamız gerekiyordu.
Bu şekilde sözlerimi bitiriyorum. Beni
dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin
(1)inci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(1) Çalışma izni diğer
kanunlarda aksi görülmedikçe 4. Maddeye göre belirlenen uluslararası
işgücü politikası ve meslek örgütlerinin mevzuatı esas
alınarak Bakanlıkça verilir."
İdris
Baluken (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp.
Buyurun Sayın Yiğitalp. (HDP
sıralarından alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
ve sevgiyle selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisi olarak 403
sıra sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Mevcut durumda bizim baktığımız
yer şu: Herhangi bir çalışma izninin, ne kadar süreyle
çalışması gerektiğinin
Bunun üzerine bir denetleme
mekanizmasının olmamasından kaynaklı bir şerhimiz var.
Bu şerhimiz, aslında, şu anda Türkiyede yaşanan bütün
dinamikler üzerinden bir denetleme mekanizmasının
olmayışıyla da ilgili.
Şu anda mevcut siyasete
baktığımızda, herkesin demokrasi üzerinden cümle
kurduğu bir dönemden geçiyoruz ama bunun iş hayatında,
çalışma koşullarında, bütün yaşam alanlarında,
pratikte gerçekleşme düzeyini ne yazık ki çok az görüyoruz.
Şimdi, biz, çalışma hayatıyla ilgili bir iyileştirme
yapmaz isek
Sadece kendi vatandaşlarımızın değil,
gelebilecek olan sığınmacıların ve var olan
sığınmacıların da çalışma
koşullarını, insani şartlar altında
çalışmasını hep birlikte sağlamak zorundayız.
Mevcut durum bu iken, yapılan yasa
tasarısına baktığınızda, bununla ilgili,
nasıl çalışacağı, çalışma saatleri ve
çalışma koşullarına dair hiçbir denetleme mekanizması
yok. Böyle olunca, merdiven altı çalışmalar, insan iş
gücünün sömürüsü ve tamamen işveren ve işçi üzerinden, hukuksuzca,
antidemokratik bir çalışma zemini sağlamaktadır. Bu yüzden,
bu çalışma zemininin denetleme mekanizması üzerinden olması
gerektiğini; çalışma saatinin belirlenmesi ve bunun bir hukuk
çerçevesi içerisinde olması konusunda şerhimizi ifade ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403
sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısının
7nci maddesinin (5)inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ Atıcı Ünal Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin Arık Orhan Sarıbal
İzmir Kayseri Bursa
(5) Bakanlıkça başvurunun ilgili
olduğu işkolu ve niteliğine göre ilgili kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının görüşleri dikkate alınır.
BAŞKAN Maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesinin (5)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(5) Bakanlıkça başvurunun ilgili
olduğu iş kolu niteliğine göre ilgili kurum kuruluş ile meslek
ve Sivil Toplum Kuruluşlarının görüşleri dikkate
alınır.
İdris Baluken Çağlar Demirel Sibel Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır
Berdan Öztürk Meral Danış Beştaş Mahmut Toğrul
Ağrı Adana Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Uluslararası
İşgücü Kanunu Tasarısı üzerine grubum adına
verilmiş önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, 403 sıra
sayılı bu kanunla, hizmet sunumunda vatandaşa değil,
yabancıya öncelik veriyorsunuz. Bu yasayla, vatandaş için aranan
koşulları yabancıdan istemiyorsunuz.
Yine bu yasayla, mühendislik, mimarlık,
hekimlik ve benzeri hizmetlerde, yabancılarda akademik ve mesleki
yeterlilik aramıyorsunuz.
Yine bu yasayla, ülkemizde işsizlik
oranının yüksek olduğu üniversite mezunlarını görmek
yerine, yabancı şirketlerin ülkeye getireceği, mühendis, mimar,
şehir plancısı dahi olduğunu bilmediğimiz, kontrol
edilmeyen, beyana dayalı mühendis ve mimarların istihdamına
olanak veriyorsunuz.
Yine bu yasayla, vergi ödemelerine gerek
olmaksızın, yabancıların uzaktan yani ülkeye gelmeden
hizmet sunmasını sağlıyorsunuz.
Yine bu yasayla, yabancıların serbest
meslek mensubu olarak kendi ad ve namlarına kolayca hizmet
sunmalarının önünü açıyorsunuz, kendi
vatandaşımız aleyhine haksız rekabet ortamı
yaratıyorsunuz.
Yine bu maddeyle, yabancılara, nitelikleri bir
yana, çalışma ve ikamet izni dahi aramıyorsunuz, muafiyet
tanıyorsunuz.
Yine bu yasayla, kamu yararına dernek ve vergi
muafiyeti olan vakıflarda, yabancılara, çalışma iznine tabi
olmadan çalışma hakkı veriyorsunuz.
Yine bu tasarıyla, AR-GE ve serbest bölgeler
konusunda özel hükümler getiren bir niteliğe sahip bir yasa
çıkarıyorsunuz.
Üzerine söz aldığım yasa maddesi ise
Gerek görülecek hâllerde ilgili kamu kurumları ve STKların
görüşleri alınır. diyor. Değerli arkadaşlar, gerek
görülecek hâllerden kastınız nedir? Bu hâller açıkça
tanımlanmalı ve hangi durumda görüş alınacağı net
olarak belirlenmelidir. Hangi tür ve ölçekte olursa olsun, Bakanlık, ilgili
meslek odaları ve STKların görüşünü mutlaka
almalıdır. Nitelikli iş gücünün değerlendirilmesinde ve
seçilmesinde getirilmesi planlanan puanlama sisteminin objektif kriterlere
uygunluğu garanti altına alınmalıdır. Bu kriterler
şeffaf ve katılımcı bir biçimde
hazırlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, özellikle, 15 Temmuz
darbesi üzerine, ilk kez söz aldığım için, darbeyi bu vesileyle
lanetlediğimi bir kez daha belirtiyorum. Daha önce bu konularla ilgili
yaptığımız uyarıları maalesef göz ardı
ettiniz, dikkate almadınız. Şu anda kamuda FETÖ çetesinin
temizlenmesi yönünde adım atıyorsunuz ama burada yine
uyarılarımızı yapmak durumundayız. Özellikle
yerellerde bu çetelerin temizlenmesi sırasında olay bir cadı
avına dönüştürülmekte, özellikle yerel yöneticiler, ilgili mülki
idareler bu anlamda kendilerine rakip gördükleri ya da istenmediğini
düşündükleri bazı kesimleri de maalesef bu torbanın içine atarak
aslında yürütülen çalışmayı sulandırmaktadırlar.
Bakın, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde FETÖcüleri açığa
alırken beraberinde bu ülkede savaş istemeyen ve bunun için imza
vermiş olanları da yanına katıyorsunuz, aynı şeyi
Tunceli Üniversitesinde yapmaya çalışıyorsunuz. Bu son derece
tehlikelidir ve yaptığınız işin de
sulandırılmasını getirecek ve yarın gerçekten varmak
istediğiniz yere ulaşmaktansa farklı limanlara ulaşacaksınız.
Onun için bu işi bir cadı avına dönüştürmemek gerekiyor;
doğru araştırmak ve hukuk önünde, hukuka dayalı bir
şekilde tespit ederek bu işi yürütmek durumundasınız. FETÖ
çetesiyle uğraşıyoruz. diyorsunuz, bakıyoruz ki
yıllarca FETÖyle mücadele etmiş EĞİTİMSEN
yöneticilerini bu torbanın içine atıyorsunuz. Bakıyoruz, yine,
KESK yöneticilerini, KESK çalışanlarını bu torbanın
içine alıyorsunuz. Bu konuda uyarı görevimizi yerine getiriyoruz. Bu
yoldan vazgeçilmezse bu iş sulanır ve gerçekten, dediğim gibi,
varmak istediğiniz noktaya da ulaşamazsınız, böylelikle
FETÖ çetesini de engelleyemezsiniz.
Daha da önemlisi, liyakati
esas alacak yol ve yöntemleri hep beraber bulmak zorundayız diyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403
sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 7nci maddesinin (5)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Orhan Sarıbal (Bursa) ve
arkadaşları
(5) Bakanlıkça başvurunun ilgili
olduğu işkolu ve niteliğine göre ilgili kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının görüşleri dikkate alınır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal.
Buyurun Sayın
Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra
sayılı, uluslararası iş gücü transferiyle ilgili konuda
sizlerle bazı bilgileri paylaşmak isterim.
Öncelikle, 5inci maddenin ilgili bölümünde mutlaka
meslek odalarından bilgi alınmalı, bunlara dayalı bir
çalışma yürütülmelidir. Sadece Bakanlığın böyle bir
sorumluluğu üstlenmesinin bazı sorunlarla bizi karşı
karşıya bırakacağını açık bir şekilde
ifade etmek gerekir.
Yine, çalışma izni başvuruları
konusunda yetkili aracı kurum olarak belirtilen bir kurum söz konusu ki
bu, özel istihdam bürolarını içermektedir. Bunlar, özel istihdam
bürolarına benzer bir anlayışla ortaya çıkmaktadır ki
bunun mutlaka ve mutlaka bu yapıdan çıkarılması gerekir.
Bu, ciddi anlamda bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Yabancı mühendis, mimarlar ve şehir
plancılarının ülkemizde çalışma koşulları
2003 yılından itibaren 4817 sayılı Yabancıların
Çalışma İzinleri Hakkında Yasayla belirlenmiştir. Bu
yasa, ülkemizde çalışacak yabancı mühendis, mimar ve şehir
plancılarının çalışma izinlerini ve çalışma
koşullarını düzenlemektedir. TMMOBun ilgili yasası da
zaten -6235 sayılı Yasa- bunu çok açık bir şekilde
öngörmektedir. Yani, TMMOB yabancı mühendis, mimar, şehir
plancılarının bu ülkede çalışmasını öngörmüştür,
bununla ilgili belirli kriterleri vardır, TMMOBun buna itirazı zaten
söz konusu değildir, bu da burada açık bir biçimde ortaya
çıkmaktadır.
AKP iktidarı sermaye için teşvik
paketleri, yasal düzenlemeler yapmaya devam ediyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine alınan Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısı ülkemiz ve birçok akademik meslek disipliniyle birlikte
yerli mühendis, mimar, şehir plancıları aleyhine birçok
olumsuzluğu içermektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu düzenleme,
esas olarak, sermayeye daha ucuz emek gücü sağlamak amacıyla
yapılmak istenmektedir. Tasarı yalnızca yabancı sermayenin
taleplerini dikkate almakta, halkımızın ve ülkemizin
çıkarlarını göz ardı etmektedir. Tasarı, TMMOB ve
bağlı odalarının yetkilerini ülkemiz ve mühendislik,
mimarlık ve şehir plancılığı birikimimiz aleyhine
yeniden düzenlemeyi öngörmektedir. Kaldı ki daha birkaç gün önce
yaşadığımız darbe meselesi sonrası FETÖ
örgütlenmesinin yurt dışında açtığı onlarca
üniversitede yetişen mühendisleri acaba bu yasanın neresine
koyacaksınız, nasıl seçeceksiniz bu disiplinsizlik
ortamında?
Artan işsizliğe ve derinleşen
güvencesizliğe ek olarak emeği ucuzlatmak amacıyla
hazırlanan bu tasarı mühendisleri, mimarları, şehir
plancılarını yakından ilgilendirmektedir. Yasalaştığı
takdirde, işsizlik, daha uzun çalışma saatleri, ücretlerin
düşürülmesi ve sendikasızlaştırma olarak yer
bulacaktır. Tasarının yasalaşması durumunda mühendis,
mimar, şehir plancılarımızın kendi ülkelerinde mülteci
ve ucuz iş gücü konumuna düşürülecekleri açıktır.
Meslektaşlarımız arasında mevcut olan işsizlik daha da
artacaktır. Akademik ve mesleki yeterliliğini kanıtlamayan,
diploma denkliği aranmayan yabancı çalışanlar nitelikli
iş gücü sayılacak, kanıtlayan yurttaşlarımız ise
ara eleman konumuna indirgenecektir. Yasa tasarısı, akademik ve
mesleki yeterliliğini kanıtlamayan yabancıyı nitelikli
iş gücü, kanıtlayan ülke vatandaşını ara eleman
konumuna getirmek için elinden geleni yapmaya çabalamaktadır.
Yabancıya bağımsız çalışma izni veren
tasarı, ülke vatandaşının serbest çalışma
hakkını elinden alarak yabancıların yanında düşük
ücretli çalışan konumuna getirecektir. Yabancı
çalışanlar ülkemize gelmeden, uzaktan ve vergi ödemeksizin
çalışabilecek, ülkeye gelenlerse çalışma ve ikamet izni
almaktan muaf olacaklardır.
Şunu da çok açıkça
ortaya koymak gerekiyor: Bu yasa tasarısı ucuz emek, ucuz iş
gücü üzerine kurulmuştur. Yabancı sermayenin Türkiyeye gelebilmesi
için bu ülkedeki işsizler, yoksullar yok sayılmaktadır,
yabancıların bu ülkede iş bulması ama öbür taraftan da emeğin
ucuzlatılarak, emek sömürüsü yapılarak yabancı sermayenin bu
ülkeye taşınması öngörülmektedir. Bu bağlamıyla, bu
ülkenin 1970lerde, 1980lerde olduğu gibi bir iş gücüne,
yabancı iş gücüne ihtiyacı olmadığını
öngörüyoruz ve söylüyoruz. Aynı zamanda, bu ülkenin mühendisi de, bu
ülkenin işçisi de, bu ülkenin işsizi de niteliklidir. Bunun en iyi
örneği, 1950li yıllarda, 1940lı yıllarda Almanyaya
giden, o dev ekonominin birer parçası olan bizim yoksul köylü
yurttaşlarımızdır.
Bu anlamda, bu yasa
tasarısının bu ülkeye ve emek sınıfına bir
kazanım getiremeyeceğini; tam tersi, yeni sömürü alanları
açılacağını çok açık bir şekilde ifade etmek
gerekiyor.
Yaşasın TMMOB,
yaşasın demokrasi! diyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
8inci madde üzerinde üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403
sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 8inci maddesinin (1)inci, (2)nci, (3)üncü
fıkralarının madde metninden çıkarılarak diğer
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ruhi Ersoy Zihni Açba Fahrettin
Oğuz Tor
Osmaniye Sakarya Kahramanmaraş
Ahmet Selim Yurdakul Mustafa Kalaycı Baki
Şimşek
Antalya Konya Mersin
Erhan
Usta
Samsun
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 8inci maddesinin (3)üncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve
aşağıdaki (3)üncü fıkranın eklenmesini, (4) üncü
fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ Atıcı Ali Yiğit
İstanbul Mersin İzmir
Şenal Sarıhan Ünal Demirtaş Çetin Arık
Ankara Zonguldak Kayseri
(3) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, tarım alanında, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, kentsel ve çevre alanlarındaki, Orman ve Su
İşleri Bakanlığı, orman ve su ile ilgili alanlarda,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, madenler ve tabii
kaynaklarımızla ilgili alanlarda, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı, deniz ulaştırma
alanıyla ilgili mesleki faaliyette bulunacak yabancılara ön izin
vermeye yetkili olup, ön izin alınması gereken meslekler anılan
Bakanlığın görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir.
Bakanlık, profesyonel meslekler, mimar ve mühendislerle ilgili
başvurular için ilgili meslek odalarının da ön görüşünü
almak zorundadır. Bakanlık, ülke güvenliği ve uluslararası
anlaşmalar gereğince çalışma izni başvurularında
İçişleri Bakanlığının ve Dışişleri
Bakanlığının da görüşlerine başvurur.
(4) 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca çalışacak
yabancı uyruklu öğretim elemanlarına çalışma izni, Yükseköğretim
Kurulunca İçişleri Bakanlığına bildirilir ve bir ay
içinde alınacak olumlu görüş neticesinde ilgili mevzuata göre
vereceği ön izne istinaden Bakanlıkça verilir. Ön izne istinaden
çalışacak yabancı öğretim elemanlarının
çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde,
bu Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı
fıkraları ile (f), (g) ve (ğ) bentleri saklı kalmak üzere 9
uncu maddesinin birinci fıkrası uygulanmaz.
BAŞKAN Okutacağım son önerge
maddeye en aykırı önerge olup onu işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel İdris Baluken Sibel Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır
Berdan Öztürk Meral Danış Beştaş
Ağrı Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp.
Buyurun Sayın Yiğitalp. (HDP
sıralarından alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önemli bir yasa üzerinde konuşuyoruz ama
asıl önemli olan sorunumuz şu anda Türkiye'nin kaotik ve gerçekten
yönetilebilir düzeyden çıkmış olmasıdır. Hoş,
uzun süredir yönetilmez bir durumdaydı ama son sürece
baktığınızda, yalnız on iki gün önce bu Meclis
bombalandı, F16larla bombalandı, Türkiye'nin birkaç yeri
bombalandı, sivil bir sürü insan yaşamını yitirdi,
onları da rahmetle anıyorum ve o gün Mecliste ve dışarıda,
demokrasi adına gerçekten Meclisin iradesine sahip çıkanları da
selamlıyorum.
Şimdi, biz buralara geldik ve şu anda
herkes millî birlik ve beraberlik üzerinden bahsediyor, millî birlik ve
beraberlik üzerinden bir sürü etkinlik yapılıyor, eylemler
yapılıyor, insanlar sokaklara çağrılıyor ve bu da
Meclisi sahiplenme, iradeye sahip çıkma, halkın meşruiyetine
sahip çıkması adına yapılıyor; çok meşru ve
haklı bir taleptir. Bu çok meşru ve haklı bir talebi, bir de
Fıratın doğusuna baktığımızda, kürdistana
baktığımızda, orada da görmek gerekiyor. Sadece burada,
F16larla bombalandığında, oradaki gelen unsurlar kötü
değildir. Bu unsurları besleyen, ona dokunulmazlık
zırhı veren, onu bu konuda motive eden, Ev ev temizleyeceğiz,
mahalle mahalle temizleyeceğiz. diye motive eden siyasi iktidar, bugün
F16larla buranın bombalanmasının zeminini
yaratmıştır ne yazık ki.
Bakın, hâlen Şırnakta, Nusaybinde,
Surda sokağa çıkma yasakları devam ediyor ve önümüz
kış, bir ay sonra kış gelecek, o insanlar, binlerce insan
evleri, yaşam alanları tamamen yıkılmış bir hâlde
nasıl dönecek, nasıl yaşayacak? Bunun üzerinden burada bir cümle
kurulması gerekiyor. Ama, biz sadece millî birlik ve beraberlik diyerek
kürdistan coğrafyasını, orada yaşayan halkları
görmezden gelirsek bu darbe mekanizmasının yeniden
oluşmasını, yeniden bir zeminini yaratmış
olacağız. Bu kadar ağır bir dönemden geçerken bu ülke,
burada konuşulması gereken şuydu: Herkesin
farklılığıyla, herkesin değişikliğiyle,
herkesin kendini temsil ettiği iradesiyle bir araya gelip gerçekten bu
darbe mekaniğini boşa çıkarmak gerekiyordu.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı
Allahın bir lütfu. diyor, evet, Allahın bir lütfu ama bunu siz
nasıl lütfa çevireceksiniz? Sadece kendi iktidarınızın
sarsılma noktasında mı çağrı yapacaksınız?
Peki, Amedde yani Diyarbakırda, Şırnakta, Nusaybinde,
Mardinde yaşayan halkın taleplerine, meşru ve onurlu
taleplerine karşı hâlen tanklarla, toplarla cevap vererek mi bu
meşruiyeti sahipleneceksiniz? Şunu unutmayalım: Orada
yapılan tüm katliamların yegâne sebebi ve zemini, ısrarla,
altını çizerek söylüyorum: 15 Temmuzda burası
bombalanmışsa oranın bombalanmasının tezahürüdür. O
gün orada yapanlar kahramanken, bugün burada yapanlar vatan haini oldu. Orada
yaşayan insanların iradesi hâlen burada konuşma zemini üzerinden
bir cümle kuramıyorsa bugün millî irade ve ortaklıktan bahsetmemiz ne
kadar doğrudur, ne kadar sahicidir? Gerçekten demokrasiden bahsediyorsak,
diğer tarafı görmeden sadece buradaki iktidarın, kendi
iktidarının sarsılması üzerinden cümle kurabiliyorsak bu ne
kadar sahici bir demokrasi anlayışıdır? Bizim, şu anda
gerçekten bu kaostan çıkmamızın tek ve yegâne koşulu
şudur: Demokratik cumhuriyettir. Demokratik cumhuriyetin bir araya gelmesi
için de bütün tarafların bir araya gelip çözüm ve müzakere sürecini
başlatması gerekir. Bu da İmralıda ağır tecrit
koşulları altında bulunan Sayın Abdullah Öcalanın
üzerinden öncelikle tecridin kaldırılması, sokağa
çıkma yasaklarının kaldırılması, katliamların
bitirilmesi, oturup gerçekten aklı başında bir araya gelerek bu
sorunu nasıl çözebiliriz
Bu sorun siyasal bir sorundur, bu sorun terörle izah
edilemez, bu sorun kamu güvenliği üzerinden izah edilemez. Eğer
edilmiş olsaydı kırk yıl boyunca bu 70 bin insan
yaşamını yitirmemiş olacaktı. Bizim, gerçekten
artık biraz aklımızı başımıza alıp bu
son yaşanan
Binlerce insan yaşamını kaybetti, yüz binlerce
anne baba çocuklarını kaybetti, binlerce insan evinden, yurdundan
oldu, evleri yok oldu arkadaşlar. Bakın, Nusaybin yerle bir
olmuş, Sur yerle bir olmuş; o gerçeği buradan görmezsek,
burası o gerçeği görmezse asla ve asla, oluşabilecek yeni bir
darbeye bu kadar sağlıklı karşı çıkma
şansımız olmayacak, inanın ki bu kadar ucuz da
kurtulmayacağız. Eğer bu ülkeye gerçekten demokrasi getirilmek
isteniyorsa Kürt sorununun bir siyasal sorun olduğunu görmek ve güvenlik
politikalarından vazgeçerek, gerçek bir siyasal platformda
tartışarak bunu çözmemiz gerekiyor. Yoksa, burada her gün birbirine
insanlar rahmet okusun, her gün darbeye lanet getirsin; arkası
gelmeyecekse, bir çözüm olmayacaksa bunun bir anlamı var mı? Bu
Meclis bunun için burada değil mi? Bu Meclisin iradesi halkların
iradesi üzerinden burada oluşmamış mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Öyleyse bu iradeye niye saygı duymuyoruz arkadaşlar?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 8inci maddesinin (3)üncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve
aşağıdaki 3üncü fıkranın eklenmesini, (4)üncü
fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(3) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, tarım alanında, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, kentsel ve çevre alanlarındaki, Orman ve Su
İşleri Bakanlığı orman ve su ile ilgili alanlarda,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, madenler ve tabii
kaynaklarımızla ilgili alanlarda, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı, deniz ulaştırma
alanıyla ilgili mesleki faaliyette bulunacak yabancılara ön izin
vermeye yetkili olup, ön izin alınması gereken meslekler anılan
Bakanlığın görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir.
Bakanlık, profesyonel meslekler, mimar ve mühendislerle ilgili
başvurular için ilgili meslek odalarının da ön görüşünü
almak zorundadır. Bakanlık, ülke güvenliği ve uluslararası
anlaşmalar gereğince çalışma izni başvurularında
İçişleri Bakanlığının ve Dışişleri
Bakanlığının da görüşlerine başvurur.
(4) 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca çalışacak
yabancı uyruklu öğretim elemanlarına çalışma izni,
Yükseköğretim Kurulunca İçişleri Bakanlığına
bildirilir ve bir ay içinde alınacak olumlu görüş neticesinde ilgili
mevzuata göre vereceği ön izne istinaden Bakanlıkça verilir. Ön izne
istinaden çalışacak yabancı öğretim elemanlarının
çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde,
bu Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı
fıkraları ile (f), (g) ve (ğ) bentleri saklı kalmak üzere
9uncu maddesinin birinci fıkrası uygulanmaz.
Şenal
Sarıhan (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Şenal Sarıhan.
Buyurun Sayın Sarıhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Teşekkür ederim.
Değerli Başkan, değerli kâtip üyesi
arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım, yazman
arkadaşlarım ve Meclisimizin bütün emekçileri; elbette önemli bir
yasa üzerinde konuşuyoruz ve biraz önce değişiklik önergemiz
okundu. Değişiklik önergemizde altı çizilecek nokta, ön izinler
konusudur. Ön izinler konusu, aslında, hem o bakanlıkların
görüşlerine hem de meslek odalarının görüşlerine verilen
değer nedeniyledir. Herhangi bir alanda çalışacak olan
kişiyle ilgili meslek odalarının görüşlerinin
alınması, ön izin niteliğinde görüşlerine
başvurulması, YÖK, Yükseköğretim Kurumu yönünden de özellikle
vakıf üniversitelerinde dahi çalışacak olsalar güvenliğin
bir sorun olması nedeniyle, bu konudaki güvenlik
araştırmalarının İçişleri Bakanlığı
kanalıyla yapılmasının, eğitim ve öğretimdeki
gelişmeler açısından önemli olduğuna işarettir.
Ancak, ben, izin verirseniz, bu çok dar olan zaman
içinde, bugüne ilişkin, bugün içinde bulunduğumuz koşullara
ilişkin birkaç değerlendirmeyi size sunmaya çalışmak
istiyorum. Çalışma bir haktır arkadaşlar. Çalışma
hakkı hem uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan bir
haktır hem de Anayasamızın sağladığı bir
haktır. 48, 49 ve 50inci maddeler çalışma hakkını
güvence altına alır. Anayasalar bu hakkı güvence altına
alırken esas olarak yurttaşın bir hakkını güvence
altına almış olurlar. Yani, öncelikle, devletlerin koruması
gereken kişiler yurttaşlardır. Yabancıların
çalışma izni elbette ki insani bir olgudur ama eğer siz kendi
ülkenizde yeterli iş alanları sağlayamıyorsanız bu
sizin için ciddi bir sorundur.
Şimdi, ben, bu noktadan, bugün
yaşamış olduğumuz bu ağır darbe girişiminin
arkasından, bu kanlı darbe girişiminin arkasından devlete
düşen önemli bir göreve dikkatinizi çekmek istiyorum. Burada bulunan
arkadaşlarımızın önemli bir bölümü birkaç darbeyi birden
yaşadılar ve bu darbelerden özellikle 1980 darbesi 1402likler diye
bir grup yarattı; bu grubun yani kamu alanında çalışan
insanların herhangi bir biçimde adli ya da idari soruşturmaya tabi
tutmaksızın görevlerine son verdi, kapının önüne
bıraktı. Hiçbir iddia yoktu, onların FETÖcü oldukları
gibi, bir terör örgütü üyesi oldukları gibi bir iddia yoktu; büyük bir
çoğunluğu ya sol ya sağ görüşlere sahip oldukları
bilinen kamu görevlileriydi.
Şimdi, bugün, bizim özellikle bir darbenin alt
edilmesinden sonra -elbette ki nazik bir noktadayız ama- burada kanun
hükmünde kararnameler çıkarırken üzerinde durmamız gereken nokta
şudur: Direnme hakkı ne denli meşru ise bu meşruiyeti
ortadan kaldırmayacak ölçüde meşru ve demokratik uygulamalar yapmak
gibi bir sorumluluğumuz var. Eğer işlerine son verdiğimiz
insanları gelişigüzel bir şekilde kapıya
bırakırsak onların çalışma hakkını öncelikle
ihlal etmiş oluruz. Çalışma hakkı, biliyorsunuz, bütün
hakların öznesidir aslında. Çünkü, çalışabilen insan
sağlık hakkına sahiptir, çalışabilen insan yaşama
hakkına sahiptir, çalışabilen insan söz söyleme hakkına
sahiptir. Bu sebeple, bugün içinde bulunduğumuz koşullarda özellikle
görevlerine son verilenlerden -ki hem yargı alanında hem de bütün
kamusal alanlarda çok sayıda insanın görevine son verildiğini
biliyoruz- hepimize, biliyorum, size de AKPli milletvekili
arkadaşlarım, sizlere de birçok telefon geliyor, talepler geliyor.
Bu insanların iddia edilen bu örgütle bir alakaları yoktur,
nasıl buna bu haksızlığı yapıyorsunuz? ya da
Ben haksızlığa uğradım. biçiminde
çağrılarda bulunuyorlar. Bu sebeple, bizim şu anda Hükûmete
şu çağrıyı yapmamız gerekiyor: Adil olmak, adaletli
olmak, meşruluğu sağlayıcı en önemli araçtır.
Biz, bir darbeyi yok ederken, o darbeye karşı bütün bir toplumca
direnirken darbenin yandaşı gibi görerek masum insanların
özellikle çalışma haklarını ihlal edersek o noktada suçlu
ve sorunlu hâle geliriz ve meşruiyeti sağlamakta
başarılı olamayız.
Daha önceki bir konuşmamda da özellikle sorgu
aşamasında insanlara kötü muamele yapılmasının,
işkence yapılmasının onların alacakları
cezaları gölgeli hâle getireceğine de işaret ederek bunların
birer insan hakkı ihlali olduğuna dikkatinizi çekmek istemiştim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Bugün de bu
çalışma hakkı konusunda bu bilgiyi sunmak istiyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sarıhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403
sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 8inci maddesinin (1)inci, (2)nci, (3)üncü
fıkralarının madde metninden çıkarılarak diğer
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Baki Şimşek.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 8inci maddesinde verilen önerge üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz
Türk milletini ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarıyı
incelediğimizde yabancılar için mesleki yeterlilik ve vergi
şartlarının aranmamasının yabancıların
lehine, kendi vatandaşlarımızın ise aleyhine olduğunu
görmekteyiz. Bu kadar işsizi olan, mühendisi olan bir ülkenin yabancı
personel çalıştırma gibi bir anlayışa girmesini
doğru bulmuyoruz. Madem bu kadar üniversite açtık, bu kadar mezun
veriyoruz, sıkıntı nerede? Bu verdiğimiz mezunları
niye değerlendirmiyoruz? Kendi insanımıza niye sahip
çıkmıyoruz? Bu uygulamaya içerik olarak karşı
çıkıyoruz.
Değerli milletvekilleri, yüce Türk milletinin
iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara leke olarak
geçecek 15 Temmuzda yapılan alçakça girişimi buradan tekrar
şiddetle kınıyorum. Bu milletin vergisiyle alınan tankla,
topla, uçakla kendi halkını bombalayan teröristleri Türk milleti de
Türk tarihi de affetmeyecektir.
Yaşanan bu darbe girişiminin üç tane
kırılma noktası olduğunu görmekteyiz. Bunlardan bir tanesi
ve bize göre en önemlisi şudur: Uçakların alçak uçuş
yaptığı sırada ve darbe haberinin
alındığı ilk dakikalarda, darbelerden ve işkencelerden
en büyük zararı görmüş bir siyasi hareketin lideri Sayın Genel
Başkanımız Doktor Devlet Bahçeli, genel merkezimize gelmiş,
partinin ışıklarını açmış,
kurmaylarıyla toplantı yapmış ve Sayın
Başbakanı arayarak Hükûmetin ve Başbakanın arkasında
olduğunu belirtmiştir ve darbecilerin umudunu kırmıştır.
İkincisi ise 1inci Ordu Komutanının
Sayın Cumhurbaşkanını İstanbula davet etmesidir.
Üçüncü ve en önemli kırılma noktası,
Başbakanın ve Sayın Cumhurbaşkanının demokrasiye
sahip çıkan bütün siyasi partileri ve vatandaşlarımızı
sokağa davet ederek demokrasiye sahip çıkılmasını
istemesidir.
Türk halkı topyekûn demokrasiye sahip
çıkmıştır. Darbe girişimi neticesinde Genelkurmay Özel
Harekâta baskın sırasında komutanından
aldığı emri, Cuntacıları oraya sokmayın. emrini
uygulayan Niğdeli kahraman Astsubayımız Ömer Halisdemirle
birlikte, tankların önüne yatan, kendi hayatlarını feda eden
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türk milliyetçileri
bugüne kadar mevzubahis vatan olduğu zaman hiçbir şeyi
sorgulamamışlardır. 12 Eylül öncesinde her kesimin Türkiyeyi
İnsan Hakları Mahkemesine ve dış ülkelere şikâyet
ettiği dönemlerde, en büyük mağduriyeti yaşayan, en büyük
işkenceleri çeken ülkücüler Türkiye Cumhuriyeti devletini hiçbir yere
şikâyet etmemişlerdir. Yıllardır pırıl
pırıl milliyetçi, ülkücü, vatansever kadrolar bürokrasiden
dışlanmış, eziyet ve suçlamalara maruz kalmışlardır.
Devletten beklentimiz, yıllardır devlet kadrolarından tasfiye
edilen Türk milliyetçilerinin hak ettiği görevlere yeniden getirilmesi,
itibarlarının yeniden iade edilmesidir. Tabii, buradan, darbecilerin
tamamının en ağır şekilde cezalandırılmasını
da talep ediyoruz.
Bunun yanında, sadece vatana, millete hizmet
için komutanlarının verdiği talimatlara uyan, bugün
gözaltında olan ve tutuklanan iki üç aylık askerlerin, erlerin
tamamının da bire bir suç işlememişlerse bunların
mağdur edilmemelerini ve tahliye edilmelerini bekliyoruz.
Sayın Genel Başkanımızın da
ifade ettiği gibi, öncelikli ve ilk olarak, askerî ve sivil bürokrasi ve
toplu görevden alınmalar yapılırken kesinlikle sağlam delil
ve belgelere dayanılmasını bekliyoruz. Bu sorgulamalar yapılıyorken
masumların hakkını gasbetmek, suçsuz, günahsız
insanları mağdur etmek en az terör örgütünün zalimliği kadar
tehlikelidir.
Bir diğer mağduriyet de şu anda hacca
gidecek olan kamu görevlileriyle ilgili husustur. Birçok
vatandaşımız bizi aramaktadır. Devlet memuru olup hacca
gitmek isteyenler için şu anda belirsizlik devam etmektedir. Bunun bir an
önce netleştirilmesini ve hacla ilgili yaşanan bu mağduriyetin
bir an önce giderilmesini, Diyanet İşleri Başkanlığının
bu konuda bir açıklama yapmasını bekliyoruz.
Ayrıca, televizyon ekranlarında ambargo
uygulanan Ölürüm Türkiyem şarkısının meydanlarda
demokrasiye sahip çıkan insanlarımız tarafından
söylenmesinden dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Bununla ilgili,
televizyonlarda uygulanan ambargonun da kaldırılmasını
bekliyoruz.
Evet, değerli milletvekilleri, hem
kardeşçe yaşayacağız hem birbirimize saygı duyup
hoşgörü ve uzlaşmayı canlı tutacağız. Bu duygu ve
düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesinin (h)
bendinden sonra gelmek üzere (i) bendinin eklenmesini, diğer bent
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(i) 6235 Sayılı Kanunla ilgili
diğer mevzuat çerçevesinde ilgili meslek örgütünün mevzuatına
uymayanlar.
İdris Baluken Çağlar
Demirel Sibel
Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır
Diyarbakır
Berdan Öztürk Meral Danış Beştaş Ayhan Bilgen
Ağrı Adana Kars
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 9uncu maddesinin (g) fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (h)
fıkrasından sonra gelmek üzere (i) fıkrasının
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Ünal
Demirtaş İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin Arık
İzmir Kayseri
"(g) "6485 Sayılı Kanun'un 7 ve
9. Maddeleri çerçevesinde Türkiye'de
çalışmasında sakınca görülen
yabancılara ilişkin olan"
"(ı) "6235 Sayılı Kanun ve
ilgili diğer mevzuat çerçevesinde ilgili meslek örgütü tarafından
olumsuz görüş verilmiş olan"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya.
Buyurun Sayın Akkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası İşgücü
Kanunu Tasarısının Çalışma izni başvurusunun
reddi başlıklı 9uncu maddesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz darbe girişimi sonucunda, canlarını
ortaya koyarak demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenlere bir kez
daha Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine, ülkemize sabırlar,
başsağlığı diliyorum. Ayrıca, o günden bugüne
kadar demokrasi nöbetinde bulunan bütün yurttaşlarımızı da
buradan saygıyla selamlıyorum.
Bunun yanında, 24 Temmuzda Taksimde, emek ve
özgürlük meydanında cumhuriyete ve onun kazanımlarına ve
demokrasiye sahip çıkan, polis kayıtlarına göre 1 milyon 200 bin
yurttaşımızı da buradan, bu Meclisten bir kez daha
selamlıyorum. Bu şunu gösteriyor: Yurdumuzun her köşesinde,
hangi düşüncede ve hangi görüşte olursa olsunlar, ortak noktada,
ortak paydada, demokrasiye sahip çıkma konusunda
yurttaşlarımızın, milletimizin birbirleriyle nasıl
kenetlendiklerini görüyoruz. Taksim Meydanında da milyonlarca işçi
şunu haykırdı: Biz bu ülkeyi kolay kazanmadık, bu ülkeyi
ve cumhuriyetin kazanımlarını elbette ki hep beraber koruyacağız.
Değerli milletvekilleri, Uluslararası
İşgücü Kanunu Tasarısını görüşüyoruz, bunu
komisyonlarda da görüştük. Elbette, ekonomik krizin artarak sürdüğü,
özellikle, yaşadığımız bu olumsuz olaylar sonucunda
krizin gittikçe derinleşeceğinin ekonomistler tarafından dile
getirildiği günümüzde, işsizliğin, özellikle genç
işsizliğinin ve üniversite mezunu işsizliğinin
arttığı bu süreç içinde yabancıların
çalışmasına ilişkin kanun tasarısının
görüşülmesi ve çalışma izinlerinin
kolaylaştırılması elbette ki Türkiyedeki çalışma
hayatını da sıkıntıya sokacaktır. Elbette,
Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısıyla yabancı,
nitelikli ve ülkeye katkı sağlayacak olanların ülkede çalışması
bizim için yararlı olabilir ama kolaylaştırıcı
değil, nitelikli işçilerin ya da meslek sahiplerinin bu ülkede
çalışması en doğrusu olacaktır.
Bu kanun tasarısıyla getirilen
düzenlemelerde hangi hâllerde çalışma izni başvurusunun
reddedileceğinin esasları bu maddede belirtilmiştir. Bu
düzenlemede 4817 sayılı Yabancıların Çalışma
İzinleri Hakkında Kanunun 14üncü maddesindeki düzenlemelerden
farklı düzenlemelere yer verilmiştir. Burada en önemli
değişiklik, eski yasalarda Türk yurttaşlarını koruyucu
olan (b) fıkrasının çıkarılmasıdır. Burada
Başvurulan iş için ülke içinde, dört haftalık süre içerisinde o
işi yapacak aynı niteliğe sahip kişinin bulunması,
hükmü kaldırılarak (a) fıkrasıyla Uluslararası
işgücü politikasına uygun olmayan, düzenlemesi yapılmıştır.
Bu düzenleme, Türkiyedeki işsiz ve nitelikli
yurttaşlarımızı koruyucu bir düzenleme değildir. Gönül
isterdi ki bu ülkede Türkiye İş Kurumuna başvurmuş
işsizlerimizin dikkate alındığı bir model kurulsun
ancak bu yapılmamıştır.
Yine bu maddenin (g) fıkrasında belirtilen
ibareler oldukça soyut kavramlardır. Kamu düzeni ve kamu sağlığı
kavramları oldukça muğlak kavramlardır. Yabancıların
çalışmaları hakkındaki uluslararası mütekabiliyet ve
eşitlik ilkeleri çerçevesinde, bu soyut ve muğlak ifadelerin yerine
6458 sayılı Uluslararası Koruma Kanunu çerçevesinde ikamet
izinlerine ve vize işlemlerine ilişkin iptal ve düzenlemelerin,
maddeye uyumlu düzenleme yapılması daha uygun olurdu.
Yine bu maddeyle önerilen yeni fıkrayla gerek
çalışma izni gerekse bağımsız çalışma izni
başvurusunda bulunan yabancılar için -kendi kamu kanunu çerçevesinde-
görüş veren mühendis ve mimar odalarının olumsuz görüşleri
olması hâlinde de ne yapılacağı düzenlenmemiştir.
Burada önerdiğimiz, yeni düzenlemeyle bu durumda da çalışma izni
başvurusunun reddedilmesi hususu düzenlenmiştir. Yani,
dışarıdan bu yasa tasarısına
baktığımız zaman hangi hâllerde iznin iptal
edileceğine ilişkin düzenleme vardır, mevcuttur ama burada
meslek odaları bu kanun kapsamı dışına
çıkarılmıştır, bize göre eksik olan da budur. Esasen
nitelikli personelin, nitelikli çalışanların izinlerinin
bağlı bulundukları meslek odalarından da onay
alınması en doğru karar olacaktır.
Meclise bir kez daha bu konuyla ilgili bizi
desteklemelerini öneriyor, hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9uncu
maddesinin (h) bendinden sonra gelmek üzere (i) bendinin eklenmesini,
diğer bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
(i)
6235 Sayılı Kanunla ilgili diğer mevzuat çerçevesinde ilgili
meslek örgütünün mevzuatına uymayanlar.
Ayhan
Bilgen (Kars) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kars
Milletvekili Ayhan Bilgen.
Buyurun Sayın Bilgen. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYHAN BİLGEN (Kars)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9uncu madde, biraz
önceki hatibin de çok net ifade ettiği gibi, çalışma izni
başvurusunun reddiyle ilgili bir yeni çerçeve ortaya çıkarıyor.
Biz elbette ki iki ucunu netleştirerek yeni bir denge ihtiyacı
duyuyor olabiliriz. Bu iki uçtan birisi küresel sermayenin
yaşadığı kriz ve Türkiyenin bu konuda
takınacağı tavır, beklentileri. İkinci ucu ise galiba
yabancı düşmanlığı yapmamak, çalışma
hakkına evrensel bakmak, emeğin korunmasını bir biçimde
gözeten bir dengeyi, özellikle toplumsal yararı esas alarak, eksen alarak
ortaya koyabilmektir.
Bu yasal düzenlemenin, bu yeni düzenlemenin
motivasyon nedeni nedir? Yani, Türkiyede nitelikli iş gücü eksiği
var, bunu tamamlamaya dönük, bunu gidermeye dönük bir esneme mi
ihtiyacımız yoksa özellikle yabancı sermayenin Türkiyeye girişi
konusunda birtakım engelleri, zorlukları aşmak ve onlara
kolaylaştırıcı bir zemin sunmak mı? Elbette biliyoruz
ki Türkiye ekonomisinin -biraz daha genelleştirelim- Türkiye gibi
ekonomilerin Aşil topuğu sıcak para girişidir yani finans
ihtiyacının özellikle cazip koşullar oluşturularak
teşvik edilmesidir. Bunu yaparken emeği ne kadar ve nasıl
gözeteceğiz, ne kadar koruyacağız, ne kadar bu anlamda
Türkiyedeki ihtiyacı dikkate alarak hareket edeceğiz? Galiba
ayrıştığımız yer tam burası. Eğer
iş gücünü maliyetin unsurlarından birisi olarak görüyorsak ve
sermayenin daha çok kazanması için ve dolayısıyla bir yerde
yatırım yapması için, bir yerde istihdam yapması için
kârını artırmasının yolunu başka maliyetler
dolayısıyla emek maliyetini düşürmekte görüyorsak yani ucuz
iş gücünde görüyorsak, emeğin rekabette daha nesnelleştirilerek
ele alınmasını yani bir özne olarak, bir değer olarak
görülmemesini esas alıyorsak evet, bu yasanın mantığı
son derece anlaşılabilir, ikna edilebilir bir anlam ifade ediyor.
Fakat, eğer siz hayata daha sermaye merkezli, daha kapitalist
kalkınma mantığıyla değil de insan merkezli, alın
teri, emek, değerler, toplumsal fayda merkezli bakıyorsanız
birtakım fren mekanizmalarını gözetmek zorundasınız.
Dünyanın gerçekten parmakla gösterilen kalkınma hamlesi
gerçekleştirmiş ülkelerine baktığınızda,
özellikle de İkinci Dünya Savaşında yerle bir olup ama
şimdi dünyada galiba en çok rekabet edebilen ama çalışma
koşulları da daha insani ülkelere baktığınızda
şunu çok net görüyorsunuz: Ortada bir model var. Yani, bir Japon kalkınma
modelinden söz ediliyor, bir Alman kalkınma modelinden söz ediliyor.
Diğer uç kalkınma modellerini bir tarafa bırakıyorum yani
daha devletçi ya da daha ultra liberal modelleri bir tarafa
bırakıyorum. Bizim böyle bir modelimiz var mı? Öncelikle bir modelin
olması için galiba kendi içinde tutarlı ve mümkün olduğu kadar
az popülist, gerçekçi, uygulanabilir bir bakış
açısının olması gerekiyor.
Şimdi, biz bir taraftan burada küresel
sermayeyi teşvik etmek için onlara cazip gelecek düzenlemeler,
kolaylaştırıcı düzenlemeler yapıyoruz ama öbür
taraftan -dün gece de izledik, birkaç gündür izliyoruz, bugün akşam da
muhtemelen televizyona birtakım siyasi temsilciler çıkacaklar-
Türkiyenin uluslararası ilişkilerini, uluslararası
taahhütlerini, sözleşmelerini her an askıya almaya hazır bir
meydan okuma psikolojisiyle karşı karşıyayız yani
Avrupa Konseyinden çıkabiliriz, hiçbir önemi yok. diyen bir söylemle
karşı karşıyayız ya da başka birtakım
ilişkilerden. Kredi derecelendirme kuruluşlarının
verdiği notların bizim açımızdan hiçbir önemi yok, dikkate
almayız. Şimdi, siz eğer siyaseten bu kadar öngörülemez, bu
kadar yarına dair tutumu, tavrı kestirilemez bir ülke
performansı sergiliyorsanız, bunu siyaset diline taşıyorsanız
o zaman yani böyle düzenlemelerle falan sermayeyi buraya çekmeyi
başaramayız.
Değerli arkadaşlar, galiba siyasetin
önündeki en büyük risk, en büyük tehlike bu popülist yaklaşımlarla
yani iç kamuoyunu ikna ile gerçekçi olmak ve sorumlu davranmak arasındaki
doğru noktayı yakalamaktan geçiyor.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısı'nın 10uncu maddesinin (1), (6) ve (7)nci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Ünal
Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin
Arık
İzmir Kayseri
"(1) Başvurunun olumlu
değerlendirilmesi halinde, yabancıya, iş veya hizmet
sözleşmesinin süresini aşmamak koşuluyla, gerçek veya tüzel
kişiye, kamu kurum veya kuruluşları hariç olmak üzere, ait
belirli bir iş yerinde veya bunların aynı işkolundaki
iş yerlerinde belirli bir işte çalışmak şartıyla
ilk başvuruda en çok bir yıl geçerli çalışma izni
verilir."
"(6) Profesyonel meslek mensubu
yabancılara, diğer kanunlarda belirtilen özel şartların
sağlanması ve ilgili meslek odasının olumlu görüşü
olması kaydıyla bağımsız çalışma izni
verilebilir."
"(7) Bağımsız çalışma
izninin uluslararası işgücü politikası doğrultusunda
değerlendirilmesinde, yabancının Türkiye'de en az 5 yıl
kanuni ve kesintisiz olarak ikamet etmiş olması; eğitim düzeyi,
mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, Türkiye'deki
faaliyetinin veya yatırımının ülke ekonomisine ve istihdama
etkisi, yabancı şirket ortağı ise sermaye payı ile
Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu
önerileri doğrultusunda belirlenecek sektörlerle ve işkolları
ile sınırlı olmak koşuluyla Bakanlıkça belirlenecek
diğer hususlar dikkate alınır."
BAŞKAN Şimdi, maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 10uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sibel
Yiğitalp Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Diyarbakır Adıyaman
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk Osman Baydemir
Gaziantep Ağrı
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir.
Buyurun Sayın Baydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; cunta
girişimi sonrası hayatını yitirmiş olan bütün
yurttaşlarımı, bütün kardeşlerimi saygıyla, sevgiyle,
hürmetle anıyorum, yâd ediyorum. Onların bu ülkeye ve bu ülkenin
geleceğine bırakmış oldukları çok büyük ve çok
kıymetli bir miras vardır ve şüphesiz ki o mirasa layık
olma yükümlülüğü, sorumluluğu vardır, sorumluluğu
bulunmaktadır.
Müsaadeniz olursa bir kez daha dikkatlerinizi, çok
değil bundan bir yıl öncesine çekmek istiyorum. İşte, o bir
yıllık zaman dilimi içerisinde bu Parlamentoda bu kürsüde sizlere
hitap ettiğimizde, devlet içerisinde hukuk dışı
örgütlenmelerin, devlet içerisinde devletin imkânını, pozisyonunu,
erkini elinde bulunduranların kimi yerde ve kimi zamanda bunu kötüye
kullandığını, kötüye kullanabildiğini ifade etmeye
çalışmıştık. Doğrusunu ifade etmek gerekirse, ya
biz izah edememiştik ya da sesimizi duyuramamıştık.
Bir musibetten elbette ki hayırlar
çıkarmak mümkündür. Bu mümkünlüğün yanı sıra, bu büyük
musibetten büyük hayırlar çıkarmakla mükellefiz, böyle bir
sorumluluğumuz var. Bu itibarla da gelin, bugüne kadar, son bir
yıllık zaman dilimi içerisinde devlet şiddetinden
hayatını yitirmiş olan bütün sivilleri, bütün masumları,
bütün insanları hep birlikte yâd edelim ve diyelim ki her zaman, eğer
demokrasi olmazsa böyle riskler çıkabilir. Dolayısıyla gerçekle
yüzleşmenin de zamanıdır, mekânıdır, yeridir diye
düşünüyorum. Bu minvalde, bugüne kadar kullanmış olduğumuz
dilin, üslubun yanı sıra, yeni bir dil, yeni bir üslup üretmekle
mükellefiz, böyle bir sorumluluğumuz var hepimizin.
Darbe şükürler olsun ki bertaraf edildi ancak
risk devam ediyor. Şu anda belki de tarihimizin en büyük iç
provokasyonlarıyla karşı karşıyayız. Darbecilik
ve darbe mekanizması her şeyden önce antidemokratik zeminde ürerler,
darbe ve darbecilik mekanizması çatışma ortamı içerisinde
ürerler, büyürler. O hâlde darbecilikle, darbe mekanizmasıyla etkin
mücadele etmenin ilk ve acil adımı çatışmasız bir ülke,
çatışmasız bir toplum inşa etmektir. Son bir yıllık
zaman dilimi içerisinde bizler de dâhil olmak üzere her bir siyasal parti
tutumunu gözden geçirmek durumundadır, yeni bir okumayı hayata
geçirmek durumundadır. Ortak akılla hem içeride hem
dışarıda barışı inşa edebilirsek bir bütün
olarak darbe zihniyeti, darbe mekaniğiyle hesaplaşma imkanına da
sahip olacağız.
Saygıdeğer milletvekilleri, darbe ve darbe
mekanizmasıyla mücadele ederken gözden kaçırmamamız gereken bir
husus daha var, o da masum insanı darbecilikle suçlamaktır. Ben
buraya gelmeden önce Diyarbakırda Dicle Fırat Kolejini ziyaret
ettim. Hayatı boyunca darbeden çekmiş, belki darbe amacına
ulaşsaydı ilk gözaltına alınacaklardan ve ilk
işkenceye maruz kalacaklardan bir tanesinin okuluna el konuldu. Okul Millî
Eğitim Müdürlüğüne teslim edildi. Dolayısıyla, yaşla
beraber kurunun da yakılacağı bir sistemden demokrasi üretme
imkânına da sahip olamayacağız. Bu itibarla, bir yandan darbeyle
mücadele ederken öte yandan da hukuk dışı hiçbir yönteme de
başvurmamak gerekiyor, sürek avına veya cadı avına da
dönüştürmemek gerekiyor. Tam da demokrasinin bize emretmiş
olduğu hususlardan bir tanesi budur.
Memnuniyetle görüyorum ve memnuniyetle istişare
ediyorum ki şu anda Meclis birbirini dinliyor, siyasi partiler birbirini
dinliyor, hatipler birbirini dinliyor. İşte, bunun
kalıcılaşması, bunun bir demokrasi kültürüne
dönüşmesi, bunun bir yurttaş davranış biçimi hâline
dönüşmesi için de mutlak suretle bizim toplumsal barışı
inşa etmemiz lazım, sorunlarımızla yüzleşmemiz
lazım, tutumlarımızla yüzleşmemiz lazım ve
aydınlık bir geleceği topluma miras bırakmamız
lazım. Halk görevini yaptı; tankın karşısına
çıkarak, topun karşısına çıkarak, şiddetin
karşısına çıkarak görevini yaptı. Şimdi görev
Parlamentodadır, şimdi görev siyasi partilerdedir, şimdi görev
iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisindedir.
En derin saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısı'nın 10uncu maddesinin (1), (6) ve (7)nci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
"(1) Başvurunun olumlu
değerlendirilmesi halinde, yabancıya, iş veya hizmet
sözleşmesinin süresini aşmamak koşuluyla, gerçek veya tüzel
kişiye, kamu kurum veya kuruluşları hariç olmak üzere, ait
belirli bir işyerinde veya bunların aynı işkolundaki
işyerlerinde belirli bir işte çalışmak şartıyla
ilk başvuruda en çok bir yıl geçerli çalışma izni
verilir."
"(6) Profesyonel meslek mensubu
yabancılara, diğer kanunlarda belirtilen özel şartların
sağlanması ve ilgili meslek odasının olumlu görüşü
olması kaydıyla bağımsız çalışma izni
verilebilir."
"(7) Bağımsız çalışma
izninin uluslararası işgücü politikası doğrultusunda
değerlendirilmesinde, yabancının Türkiye'de en az 5 yıl
kanuni ve kesintisiz olarak ikamet etmiş olması; eğitim düzeyi,
mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, Türkiye'deki
faaliyetinin veya yatırımcının ülke ekonomisine ve
istihdama etkisi, yabancı şirket ortağı ise sermaye
payı ile Uluslararası İşgücü Politikası Danışma
Kurulu önerileri doğrultusunda belirlenecek sektörlerle ve
işkolları ile sınırlı olmak koşuluyla
Bakanlıkça belirlenecek diğer hususlar dikkate
alınır."
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Mersin Milletvekili
Sayın Aytuğ Atıcı konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Atıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Uluslararası
İşgücü Kanunu Tasarısının 10uncu maddesiyle ilgili
olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Siyasi sorumluluktan kaçmak için
başkalarını öne itmeyen, eski yaptıklarını
gizlemek için kelime oyunlarına sığınmayan ve asker olsun
sivil olsun, darbe kimden gelirse gelsin dimdik duran milletvekillerini de
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, 10uncu
maddeyle ilgili endişelerimiz net bir şekilde ifade edilecek. 10uncu
maddede ne getiriyor Hükûmet? Diyor ki: Eğer bir yabancı benim
ülkeme gelir ise, bir yıldan az çalışacaksa ben bu
yabancıyı kamu kurumlarında istihdam edebilirim. Dikkat edin,
altını çiziyorum:
kamu kurumlarında istihdam edebilirim.
diyor bir yıllığına geleni. Peki, aynı
tasarının 4üncü maddesinde ne diyor: Eğer süresiz çalışma
izni verecek kadar güvenmişsem bu sefer kamu görevlerine girme
hakkını engellerim ve bunlar da askerlik yapmaz. diyor. Şimdi,
burada çok ciddi bir çelişki ve vatandaşlarımıza bir
saygısızlık var. Bir yıllığına gelen, geçici
bir iş için gelen, ne olduğunu daha iyi bilemediğimiz bir insana
diyoruz ki: Gel, devlet dairesinin herhangi bir yerinde çalış. Ama
süresiz çalışma izni verecek kadar
araştırdığımız, süresiz çalışma izni
verecek kadar güvendiğimiz bir insana da diyoruz ki: Devlete giremezsin.
Peki, biz ne diyoruz? Bizde diyoruz ki: Biz kendi vatandaşlarımıza
saygı duyulmasını istiyoruz. Öncelikle kendi
vatandaşlarımızın devlet dairelerine yerleştirilmesini
istiyoruz, geçici olsun, sürekli olsun. Tabii ki arzumuz sürekli
çalışmalarıdır ama geçici bile çalışacak ise
yabancılar değil, bizim evlatlarımız buraya girsin diyoruz.
İşte, önergemiz bunu getiriyor. Şimdi ona nasıl
hayır diyeceksiniz bilmiyorum. Biz diyoruz ki, kamu kurumlarında
yabancılar istihdam edilmesin ancak vatandaş olursa ona bir şey
diyemem. Ama ola ki eğer bir yere birisini istihdam da edecekseniz
6ncı maddede diyoruz ki, ya oda görüşünü alın. Yani bu insan
hakikaten bu işi yapabilir mi diye oda görüşünü alın ve
vatandaşlarımıza olan saygımızı hep beraber
gösterelim.
Peki, vatandaşlarımıza burada
yeterince saygı göstermiyoruz; bu darbe girişiminde ve
arkasından hazırlanan olağanüstü hâl kararnamesinde acaba
saygı gösteriyor muyuz? Hayır, göstermiyoruz.
Değerli arkadaşlar, evet, darbe
girişimini hepimiz kınadık ama arkasından olağanüstü
hâl ilan edilmesin diye çırpındık. Bütün muhalefet partileri hep
birlikte dedik ki, darbeyle ilgili ne istiyorsanız çıkaralım
çünkü biz olağanüstü hâli biliyoruz. Olağanüstü hâlin iyi bir
şey olmadığını biliyoruz. Olağanüstü hâlin bize
acı, keder, gözyaşı ve yas getirdiğini biliyoruz. Onun için
de olağanüstü hâle bütün gücümüzle karşı çıktık,
dinlemediniz. Olağanüstü hâlin osu çıktığı andan
itibaren yas tutmaya başladık. Tepkisel olarak
sakalımızı bıraktık ve bizi her görene de,
Hayırdır, niye sakalınız var? diyenlere de
Olağanüstü hâle tepkiliyiz, yas tutuyoruz, şimdiden peşinen
tutuyoruz. dedik ve maalesef, haklı çıkıyoruz.
Şimdi, bakıyorum, öğretmenleri bir
bir topluyorlar. Ya arkadaşlar, terör örgütüne, FETÖye mensup
olanları el birliğiyle toplayalım ama garibanları niye
toplarsınız ya? Allah aşkına, akademisyenleri niye bir bir
toplarsınız sorgusuz sualsiz? Her gün birçok insanın
feryadıyla karşı karşıya geliyoruz. Benim kuzenim
öğretmen, ellerimle yetiştirdiğim çocuğu görevden
aldınız. Yahu arkadaşlar, biraz akıl, biraz vicdan. Siz
eğri ile doğruyu ayıramıyorsanız hep beraber
ayıracağız, ayıracağız bunları. Eğriyi
doğruyu ayırmak mecburiyetindeyiz. Eğer bunu yapmaz isek bunun
vebali çok büyüktür. Nihayet, on dört yıllık iktidarınız
sonunda darbelerin adım adım geldiğini anlayabildiniz.
Atatürkçü, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetini yok etmeye yönelik darbeleri
nihayet anladınız. Bir tek Atatürkçüler sizi kandırmadı,
aldatmadı. Ne olur bunu algılayın ve şu
kıyımı hep birlikte durduralım.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403
sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 11inci maddesine aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İlknur İnceöz Fahrettin
Oğuz Tor Aytuğ
Atıcı
Aksaray Kahramanmaraş Mersin
İdris Baluken Mehmet Doğan
Kubat Tülay
Kaynarca
Diyarbakır İstanbul İstanbul
Ramazan Can Hakan
Çavuşoğlu
Kırıkkale Bursa
"(5) Turkuaz Kart
uygulamasında; akademik alanda uluslararası kabul görmüş
çalışmaları bulunanlar ile bilim, sanayi ve teknolojide ülkemiz
bakımından stratejik kabul edilen bir alanda öne
çıkmış olanlar ya da ihracat, istihdam veya yatırım
kapasitesi olarak ulusal ekonomiye önemli katkı sağlayan ya da
sağlaması öngörülenler nitelikli yabancı olarak
değerlendirilir.
(6) Geçici koruma
sağlanan yabancılara bu madde hükümleri uygulanmaz."
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle, Turkuaz Kart
uygulamasından yararlandırılacak yabancılarda aranacak
niteliğe ilişkin tanımının açıklığa
kavuşturulması ve geçici koruma altında olan
yabancıların nitelikli yabancılar için geliştirilen Turkuaz
Kart uygulamasından yararlanmamaları
sağlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 11inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 12nci maddesinin (3)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İlknur İnceöz Fahrettin
Oğuz Tor Aytuğ
Atıcı
Aksaray Kahramanmaraş Mersin
Tülay Kaynarca Mehmet
Doğan Kubat İdris
Baluken
İstanbul İstanbul Diyarbakır
Ramazan Can
Kırıkkale
"(3) Türkiye'nin taraf olduğu ikili veya
çok taraflı sözleşmelerle sağlanan haklar saklı kalmak
kaydıyla ve karşılıklılık ilkesi çerçevesinde
çalışma izinlerini, iş piyasasındaki durum ve
çalışma hayatındaki gelişmeler, istihdama ilişkin
sektörel ve ekonomik konjonktür koşullarının gerekli
kıldığı hallerde, belirli bir süre için, tarım, sanayi
veya hizmet sektörleri, belirli bir meslek, işkolu veya mülkî ve
coğrafi alan itibarıyla
sınırlandırılabilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4817 sayılı Yabancıların
Çalışma İzinleri Hakkında Kanunda belirtilen Bakanlar
Kurulu yetkisinin ihtiyacı karşılaması nedeniyle mevcut
hâlinin korunması değerlendirilmiştir.
BAŞKAN Grupların ortak önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy
birliğiyle kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 13üncü maddesinin (3)üncü
fıkrasının metinden çıkarılarak diğer
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ruhi Ersoy Ahmet
Selim Yurdakul Zihni
Açba
Osmaniye Antalya Sakarya Mustafa Kalaycı Erhan
Usta İsmail
Faruk Aksu
Konya Samsun İstanbul
Fahrettin
Oğuz Tor
Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Milet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13üncü
maddesinin (7)nci fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel İdris
Baluken Sibel
Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır
Berdan
Öztürk Meral
Danış Beştaş
Ağrı Adana
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 13üncü maddesinin (1) ve (7)inci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Ünal
Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin Arık
İzmir Kayseri
"(1) Aşağıdaki bentlerde
belirtilen ve çalışma izni muafiyeti kapsamında olan
yabancılar, çalışma izni muafiyeti almak kaydıyla
çalışabilir. Özel kanunlarda belirlenen hükümler saklı kalmak ve
yabancı ile işverenin diğer kanunlardan doğan
yükümlülüklerini yerine getirmeleri kaydıyla;
a) Türkiye'nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı
sözleşmelerle çalışma izninden muaf tutulanların,
b) Daimi ikametgahları yurt
dışında olup bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler
amacıyla bir aydan az, sportif faaliyetler amacıyla dört aydan az
süre ile geçici olarak Türkiye'ye gelecek yabancıların,
c) Türkiye'ye ithal edilen makine ve teçhizatın
montajı, bakım ve onarımı, kullanımına
ilişkin eğitiminin verilmesi veya teçhizatı teslim almak veya
Türkiye'de arızalanan araçların tamiri amacıyla; Türkiye'ye
giriş tarihinden itibaren bir yıl içinde toplam üç ayı geçmemek
ve bu durumu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlamak koşuluyla
gelenlerin,
ç) Türkiye'den ihraç edilen ya da Türkiye'ye ithal
edilen mal ve hizmetlerin kullanılmasına ilişkin eğitim
amacıyla Türkiye'ye giriş tarihinden itibaren bir yıl içinde
toplam üç ayı geçmemek ve bu durumu ibraz edeceği belgeler ile
kanıtlamak koşuluyla Türkiye'de bulunanların,
d) Belgeli turizm işletmelerinin
sınırları dışında faaliyette bulunacak fuar ve
sirklerde gösteri ve benzeri görevli olarak Türkiye'ye giriş tarihinden
itibaren altı ayı geçmemek ve bu durumu ibraz edeceği belgeler
ile kanıtlamak koşuluyla bulunanların,
e) İki yılı geçmemek ve eğitim
süresiyle sınırlı olmak üzere durumunu ibraz edeceği
belgeler ile kanıtlayarak üniversiteler ile kamu kurum ve
kuruluşlarına bilgi ve görgülerini artırmak üzere gelen
yabancıların,
f) Sosyo-kültürel ve teknolojik alanlar ile
eğitim konularında altı ayı aşmayan bir sürede
Türkiye'ye önemli hizmet ve katkı sağlayabilecekleri ilgili
mercilerce bildirilenlerin,
g) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik
Programları Merkezi Başkanlığının (Ulusal Ajans)
yürüttüğü programlar kapsamında gelecek yabancıların
program süresince,
ğ) Kapsamı ve süresi konusunda
Bakanlık, İçişleri ve Dışişleri
Bakanlığı ile Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığının
mutabakata vardığı uluslararası stajyer öğrenci
programları çerçevesinde staj görecek yabancıların,
h) Görev süresi sekiz ayı geçmemek
kaydıyla Türkiye'ye gelen tur operatörü temsilcisi yabancıların,
ı) Türkiye Futbol Federasyonunca veya Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünce talepleri uygun bulunan yabancı
futbolcular ile diğer sporcu ve antrenörlerin sözleşmeleri süresince,
i) Gemi adamlarının Eğitim,
Belgelendirme ve Vardiya Standartları Hakkında Uluslararası
Sözleşme'nin I/10 kuralına göre devletlerle yapılan ikili
protokoller gereği, ilgili idareden "Uygunluk Onayı
Belgesi" almış Türk Uluslararası Gemi Siciline
kayıtlı ve kabotaj hattı dışında
çalışan gemilerde görev yapan yabancı gemi
adamlarının,
j) Türkiye Avrupa Birliği Mali
İşbirliği Programları kapsamında yürütülen projelerde
görevlendirilen yabancı uzmanların, görevleri süresince,
çalışma izni almalarına gerek bulunmamaktadır."
"(7) Türkiye'de gerçekleştirdiği
faaliyetleri yüz seksen gün içerisinde doksan günü geçmeyen sınır
ötesi hizmet sunucusu, çalışma izni muafiyeti kapsamında
değerlendirilir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Ali Yiğit.
Buyurun Sayın
Yiğit. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ YİĞİT
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısının 13üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, çok önemli bir
süreçten geçiyoruz çünkü ülkemizin geleceğiyle ilgili her vicdan sahibi
yurtsever insanın yüreğinde çok derin kaygılar, korkular ve
endişeler yatmaktadır. Gerçekten, ülkemiz, tarihinin en
ağır, en vahim tehditlerinden birini atlatmıştır.
Ancak, tehdit ve tehlikenin henüz geçmediği bir gerçektir çünkü ana gövde
hâlâ yerindedir.
Hiç şüphesiz, geçmişte de büyük
sıkıntılar yaşanmıştır. Ama, bu sorunlar, bu
sıkıntılar bugün içeride ve dışarıda
yaşamakta olduğumuz derin kırılma karşısında
hiçbir anlam taşımamaktadır. Bunda on dört yıllık AKP
iktidarının tek başına sorumluluğu elbette yoktur,
1980 darbesinden sonra da izlenen politikaların büyük etkisi vardır.
Biz parti olarak yıllarca buna dikkat çekmeye çalıştık ama
ne yazık ki hep görmezden gelindi, uydurma senaryolarla kurum ve
kuruluşlar tasfiye edildi; demokrasiye ve cumhuriyete bağlı,
başta ordu ve yargı mensupları olmak üzere, tabloyu gören birçok
yurtsever görevden alındı, cezaevlerine gönderildi ve son noktada da
15-16 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya
kalındı.
Şimdi, ne mutlu ki bu tehlike bertaraf edildi
ve herkes öz eleştiriden bahsetmeye başladı. Evet, şimdi öz
eleştiri yapma zamanıdır. Başta AKP olmak üzere, bütün
partiler şapkasını önüne koyup Biz nerede hata yaptık?
diye düşünmelidir. Bunu polemik yapmak için söylemiyorum, bir daha böyle
bir şey yaşanmaması için söylüyorum. Bu bağlamda, Türkiye
Büyük Millet Meclisine de büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir.
Dün 4 partinin girişimiyle kurulan Meclis
araştırma komisyonu bu doğrultuda son derece yerinde ve
anlamlı bir adımdır. Ancak, bununla da yetinilmemeli, gerekirse
kapalı bir oturumda 15-16 Temmuz darbe girişimi bütün
bağlantıları ve uzantılarıyla enine boyuna
tartışılmalıdır. Herkes eteğindeki
taşları dökmeli, darbe girişiminin arka planı sorgulanmalıdır.
Bu kalkışmaya kahramanca direnen Gazi Meclis, ortak bir bildirinin
dışında, süreçte aktif rol almalı, yeni bir yol
haritası üzerinden sorumluluk üstlenmelidir. Çünkü, bu darbe
girişimiyle ilgili karanlıkta kalan, aydınlatılması
gereken birçok nokta vardır.
Öte yandan, tarihe kara bir leke olarak geçen bu
darbe girişimi sonrası olağanüstü hâl ilan edilmiş, Hükûmet
darbe girişimini sadece kendisine yönelikmiş, sadece onlara
aitmiş gibi bütün inisiyatifi kendi elinde toplamıştır. Bu
durum darbeye karşı ayakta kalan Gazi Meclisin gösterdiği
iradeye saygısızlıktır. Bu aynı zamanda demokrasi
etrafında kenetlenen partilere de yapılmış siyasi bir
nezaketsizliktir. Ben merak ediyorum: Şu an Hükûmetin yapmak isteyip de
yapamadığı ne var? Darbe karşısında tek vücut
olan Meclis çözüm üretme konusunda da yetersiz midir ki iradesiz
kılınmaktadır? Daha tehdit devam ederken, travmalar sürerken, en
önemli gündem demokrasi olmalıyken biz burada İşgücü Kanunu
Tasarısını görüşmek üzere tartışıyoruz.
Onun için tasarıyla ilgili de değerlendirme,
tartışmaların bugünün gündemi olmaması gerektiğini
düşünüyorum. Ancak yine de uzlaşıyla gündem olarak önümüze
getirilen tasarıyla ilgili görüşlerimi aktarmaya
çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, geçmişte, bir
ara, yurt dışında bir şirket kurdum ve ben o şirketten
dolayı sadece vize alabilmek için çok uğraştım ama oturma
müsaadesi alamadım, çalışma müsaadesi de alamadım onun
için. Sadece zorlayarak ancak bir vize alabildim. Biz ise burada her türlü
olanağı sağlıyoruz. Yani bırakın vize vermeyi,
neredeyse, vatandaşımız gibi her şeyden muafsın
diyoruz. Bunlar elini kolunu sallaya sallaya bu kadar rahat bu ülkeye girip
çıkmamalılar, bu ülkenin vatandaşı gibi davranmamalılar.
Bir anonim şirketin yüzlerce ortağı olduğunu düşünün.
O zaman yüzlerce ortağın hepsine oturma ve çalışma
müsaadesi dâhil her türlü serbestliği sağlarsanız bu doğru
olmaz, bu durum daha da büyük suistimallere dönüşebilir, sorunlar
çıkarabilir. Bu nedenle kısıtlayıcı hükümlere ihtiyaç
olduğu açıktır.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 13üncü maddesinin (7)nci
fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Berdan
Öztürk (Ağrı) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Özcan Beyin
yüzüne nur doğmuş.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Özcan Beyin
ışığı aydınlatıyor Meclisi. diyor
Sayın Gürer.
BAŞKAN Özcan Bey nuruyla Meclisimizi
aydınlatıyor.
Buyurun Sayın Öztürk. (HDP
sıralarından alkışlar)
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 13üncü maddesinin (7)nci
fıkrasının tasarıdan çıkartılması üzerine
söz almış bulunmaktayım. Genel kurulu saygıyla
selamlıyorum.
İlgili fıkrada, Türkiye'de kurulmuş
olan anonim şirketlerin yabancı ortaklarına verilen muafiyetle
bir kişinin Türkiye'ye gelmeden çalışma izni almasına
olanak verilmektedir. Haksız bir inisiyatifle verilen bu hak, eşitlik
ilkesine aykırı olmakla birlikte kanunun ruhuna da
aykırılık teşkil etmektedir. Başka ülkelerin teknik
elemanları ve mühendisleri hiçbir denetim ve kontrole tabi
olmaksızın ülkemizde meslek icra edeceklerdir. Üstelik Türkiye'ye
gelmeden, uzaktan ve vergi ödemeden çalışabilecek; ülkeye gelenler
ise çalışma ve ikamet izni almaktan muaf tutulacaktır.
Ülkemizde her yıl 51 bin kişi mühendis, mimar
ve şehir planlama bölümlerinden mezun olmaktadır. 100 binin üzerinde
mühendis, mimar ve şehir planlamacı işsizdir. Bu nedenle bu
maddenin tasarı metninden çıkarılmasının gerekli
olduğunun altını çizmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kürsüye çıkmışken Nusaybin'den söz etmemek Nusaybin'e ve
Nusaybinlilere büyük bir haksızlık olacaktı.
Mezopotamya'nın en eski kentlerinden biri olan ve dünyanın ilk
üniversitesinin kurulduğu bu kadim kent şu anda virane bir hâlde.
Devletin tankıyla topuyla 6 mahallesini yerle bir ettiği Nusaybin'de
abluka bugün itibarıyla 135inci gününe girmiş bulunmaktadır.
Yasağın kısmi olarak kalktığı bu kentin her
tarafı tel örgülerle çevrilmiş durumda. Zaten üç tarafı dikenli
tellerle çevrili olan Nusaybin'in içi de 2 metrelik çelik tel örgülerle
çevrelenmiş durumdadır. Gazze'ye ağlayanların Gazze'ye
rahmet okutan görüntülerden rahatsız olmamaları en hafif tabiriyle
tam bir samimiyetsizliktir. Bir ilçeyi yüz otuz beş gün boyunca kuşatın;
yetmedi, bir de içini tel örgülerle çevreleyerek tam bir düşman hukuku
uygulayın.
15 mahalleden 6 mahalle yüksek tel örgülerle
kaplatılarak girişler yasaklanmış durumda. Söz konusu 6
mahalle nerdeyse Nusaybinin yarısına tekabül etmektedir. Ablukadan
önce bu mahallelerde yaklaşık 40 bin insanın
yaşadığı ve abluka nedeniyle kenti terk ettiği herkes
tarafından bilmektedir. Bu insanların tamamı
yakınlarının olduğu köylere; Kızıltepe, Midyat ve
Mardin başta olmak üzere başka illere de göç etmişlerdir. Bir
nevi kendi topraklarında mülteci muamelesi görmüşlerdir. Bu
utancı nasıl taşıyacaksınız?
Dönmek isteyen insanlar mahalleleri yasaklı
olduğundan ve Nusaybinde kiralık ev olmadığından
dönemiyorlar. Zaten Nusaybindeki konut sayısı mevcut durumu
karşılayacak imkâna sahip değildir, valilik çadır
kurulmasına da izin vermemektedir. 6 yasaklı mahallede iş
makinaları şu anda harıl harıl yıkım için
çalışmaktadırlar.
Yakılıp yıkılan mahallelerde
enkaz temizleme işlemlerini kimler yapmaktadır? İhale hangi
şirketlere verilmiştir? Sağlam evler neden yıkılmaktadır
ve en önemlisi tel örgülerle çevrelediğiniz mahalleleri ne zaman
açmayı düşünüyorsunuz?
Nusaybinde şu anda yaklaşık 9 bin
ailenin evsiz olduğu tahmin ediliyor. Esnafların dükkânları
yıkılmış durumda. Tel örgü çekilen mahallelerin
arasında kalan iş yerlerini de hesapladığımızda
Nusaybin esnafının büyük çoğunluğunun iş yerlerini
kaybetmiş olduklarını biliyoruz.
Hükûmete soruyoruz: Bu esnaflarımız için
ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Nusaybinde tel örgülerle
çevrelenmiş mahallelerde yaşayan insanların durumuna geçici
çözüm bulmak için şu anda orada bulunan milletvekili
arkadaşlarımızın konteyner getirilmesi noktasında
kaymakamla görüşmeleri olmuş ve sayın kaymakam da buna
sıcak baktığını ancak durumu valiye ileteceğini
söylemiştir. Konteynerler 6 yasaklı mahallede yaşayan
insanlarımız için ilk etapta geçici bir çözüm olacaktır. Bu
konuda Hükûmeti acilen göreve davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 13üncü maddesinin (3)üncü
fıkrasının metinden çıkarılarak diğer fıkraların
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Uluslararası
İşgücü Kanunu Tasarısının 13üncü maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, 15 Temmuz
gecesi yaşanan darbe girişimini lanetliyorum. Hayatını
kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
diliyorum.
15 Temmuz gecesi demokrasiye pranga vurulmak ve
darbe indirilmek istenmiştir, göz göre göre millet iradesi
saldırı ve suikasta uğramıştır. Türkiye'mizin diz
çökmesi ve millî varlığın tümden yıkılması
maksadıyla Türk milleti tam kalbinden hançerlenmiştir. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bombalanması korkunç ve hepimizi dehşete
düşüren bir hainlik, aynı zamanda kanlı bir terör saldırısıdır.
Bu şerefsiz kalkışma kuşkusuz Türk milletinin
tamamını hedef almıştır. Demokrasi uçurumdan
dönmüş, milli iradeye sürülmek istenen kara leke yine milletin azim ve
kararlılığıyla engellenmiştir. Türk Milleti,
varlığına biçilen kefeni son anda yırtıp
atmıştır.
Bize göre, hiçbir bahane demokrasiden kopuşa,
silahlı müdahale ve ara rejim özlemlerine dayanak teşkil
edemeyecektir. Nitekim, Milliyetçi Hareket Partisi ve onun lideri Devlet
Bahçeli, olayın su gibi renksiz ve kokusuz olduğu ilk andan itibaren
olası bir kalkışmanın kabul edilemeyeceğini, her türlü
demokrasi dışı arayışa karşı
olduğumuzu, darbe teşebbüsünde bulunanların derhâl hukuka teslim
olmaları gerektiğini, ama demeden, ancak demeden Bize yarar
mı, hissemize bir şey düşer mi? hesabı yapmadan darbe
cüretinin karşısına çakı gibi, çelik gibi çıkarak
cesurca ilan etmiş, Hükûmetin ve milletin yanında olduğunu ifade
etmiştir.
Bu tavır, millî iradeye ve demokrasiye
bağlılığı ifade eden sarsılmaz bir ilkenin, bir
duruşun ve bir liderliğin tezahürüdür. Bu tavır, milliyetçi
hareketin duruma göre değişmeyen Türk milletinin ve Türk devletinin bekasını,
demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü esas alan siyaset
sebebinin sonucudur.
Milliyetçi Hareket Partisi hukukun
üstünlüğünün, insan şeref ve haysiyetinin, fikir, teşebbüs, din
ve vicdan özgürlüğünün teminatı olarak demokrasiyi sadece bir siyasi rejim
değil, aynı zamanda bir hayat tarzı olarak görmekte, sosyal ve
siyasi ilişkilerde, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla
işletilmesi gerektiğini savunmaktadır. Parlamenter
demokrasilerde egemenliğin yegâne sahibinin millet olduğuna, siyasi
iktidarların meşruiyetinin millî iradeye dayandığına, millî
iradenin tecelli ettiği yerin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğuna,
hangi düşünce ve gerekçeyle olursa olsun demokratik rejime ve
Parlamentonun anayasal yetkilerine dışarıdan her türlü
müdahalenin gayrimeşru ve kabul edilemez olduğuna inanmaktadır.
Diğer taraftan, bu süreçte Türk Silahlı
Kuvvetlerinin tümüyle tahkir edilmesine ve Mehmetçikin
itibarsızlaşmasına yol açacak, Türk milletinin ittifak hâlinde
karşı durduğu bu hain girişimden yeni kutuplaşmalar
üretecek girişimlerin önüne geçilmesi konusunda yetkililerin duyarlı
olması, olağanüstü hâl uygulamasındaki hukukun egemen
kılınması, mazlum ile hainin birbirine
karıştırılmaması, hak ve adaletten
şaşılmaması gerekmektedir. Bu süreçte, ülke yönetiminde
gösterilen zaafın da tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması,
kastı ve ihmali olan her alandaki sorumluların tespit edilmesi Önce
Türkiye, önce Türk milleti, önce Türk vatanı. demeyenlerin ifşa
edilmesi zorunlu bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
tasarının gerekçesinde ülkemize yönelik yüksek vasıflı iş
gücü göçünün yabancıların çalışma izinleri konusunda yeni
düzenlemeler yapılmasını zorunlu kıldığı
ifade edilse de meselenin bu denli iyimser değerlendirilmesinin
gerçeklerle bağdaşmadığı ortadadır.
Tasarıyla, esasen, ülkemizin istihdam
alanı sınırsız bir şekilde yabancılara
açılırken, Türk vatandaşları için aranan bazı
şartlar yabancılardan istenmeyecektir. Bu durum, işsiz yüz
binlerce Türk gencine, Türk vatandaşlarına karşı bir haksızlıktır.
Bu durumda devletin önceliği, kendi vatandaşlarına yönelik ilave
iş imkânları geliştirmek, işsizlik ve yoksullukla mücadele
için etkili önlemler almak; yatırım, üretim ve istihdam zincirini
sağlıklı bir şekilde hayata geçirmek olmalıdır.
Nitekim, hâlen genç işsizlik oranı ülkemizde yüzde 16nın
üzerindedir. Ülkemizde üniversite mezunu, yetişmiş, atanmayı
bekleyen binlerce nitelikli iş gücü bulunmaktadır.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Gürer, 60a göre bir dakika süre
veriyorum.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Niğdenin
Bor ilçesinde işçileri taşıyan minibüse bir trenin çarpması
sonucu vefat eden 6 işçinin ailelerine başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğdenin Bor ilçesinde işçilerimizi
taşıyan minibüse bir trenin çarpması sonucu 6 işçi
kardeşimiz vefat etmiştir. Ailelerine
başsağlığı diliyorum, acılarını
paylaşıyorum.
Ülkemizde bu tür kazaların
yaşanmaması için de gerek yoldan kaynaklanan gerekse dikkatsizlikten
oluşan sorunların da irdelenerek çözüm üretilmesinin gereğini
vurgulamak istiyorum.
Tekrar, tüm işçilerimizin
acılarını paylaşıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, Niğdenin Bor ilçesinde yaşanan kazada
hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de
başsağlığı diliyoruz. Hayatını kaybeden tüm
hemşehrilerimize, Niğdeli kardeşlerimize Allah rahmet eylesin.
Yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Evet, gene güneş nurlandırdı böyle,
15 Temmuzun eseri. Bu şerden inşallah burada hep birlikte,
ortaklaşarak bir hayır çıkaracağız.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı
(1/727) ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 403) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, 14üncü madde üzerinde
ortak bir önerge var, okutuyorum, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 14üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İlknur İnceöz Aytuğ
Atıcı Fahrettin
Oğuz Tor
Aksaray Mersin Kahramanmaraş
İdris Baluken Murat Alparslan Ramazan Can
Diyarbakır Ankara Kırıkkale
Fatih Şahin Tülay Kaynarca
Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının geneli hakkındaki
değerlendirme yapıldığında, uygulamada gönüllülük
esasına göre yapılacak çalışma izni başvurularının
tasarıda yer almasının mevcut durumda zorunlu
olmadığı değerlendirilmiştir.
BAŞKAN Evet, gerekçesini okuttuğum ortak
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy
birliğiyle kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 14üncü madde
tasarı metinden çıkarılmıştır.
Evet, gruplarımızın yoğun talebi
üzerine, dünden beri ilk defa birleşime ara vereceğim.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.13
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.42
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 119uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
403 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, biraz önce 14üncü madde
üzerinde kabul edilen önerge doğrultusunda 14üncü madde Komisyon
metninden çıkarılmıştır. Bir
karışıklığa mahal vermemek için Komisyon metninin mevcut
maddeleri üzerinden görüşmelere devam ediyoruz. Kanun yazımı
sırasında madde numaraları teselsül ettirilecektir. Yine,
tasarının daha sonra görüşülecek maddelerinde yer alan madde
atıfları kanun yazımı sırasında düzeltilecektir.
BAŞKAN Sayın Komisyon, sizin
söyleyeceğiniz bir şey var mı?
Buyurun.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce ortak
önergeyle tasarı metninden çıkarılan 14üncü madde nedeniyle
tasarının 19uncu ve 26ncı maddeleri ile geçici maddede yer
alan atıfların redakte edilerek metne işlenmesi gerekmektedir.
Bilgilerinize ve takdirlerinize arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Kanun yazımı sırasında bunlar
dikkate alınacaktır.
15inci maddeye geçiyoruz.
15inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 15inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (b) bendinde "çalışma izni"
ibaresinden sonra gelen virgülün tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Behçet Yıldırım Osman Baydemir
Diyarbakır Adıyaman Şanlıurfa
Berdan
Öztürk Mahmut
Toğrul
Ağrı Gaziantep
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısı'nın 15inci maddesinin (1)inci
fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Burcu
Köksal
İstanbul Mersin Afyonkarahisar
Ünal Demirtaş Ali Yiğit Çetin
Arık
Zonguldak İzmir Kayseri
"(1) Karşılıklılık
ilkesine uygun şekilde yabancı ülkelerin Türkiye'deki diplomatik ve
konsüler temsilciliklerinin;"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 15inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Öncelikli olarak, 15 Temmuz sonrası ilk kez
Meclis kürsüsünde söz aldığım için, FETÖ terör örgütünün
yapmış olduğu darbe teşebbüsünü, bu darbe teşebbüsünde
bulunanları, yardım ve yataklık edenleri lanetliyorum. Bu
teşebbüsün karşısında dimdik duran Türkiye Büyük Millet
Meclisinin içindeki ve dışındaki tüm siyasi partileri,
halkımızı, emniyet teşkilatını ve Mustafa
Kemalin askerlerini saygıyla selamlıyorum. Darbe teşebbüsü
esnasında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Atanamayan öğretmenlerin,
sağlıkçıların, üniversite mezunu işsiz gençlerimizin
yaşadığı ülkemizde iş gücü ithalini
yasalaştıran bu kanun tasarısını konuşuyoruz.
Devletin görevi, kendi yurttaşlarına en iyi çalışma ve
yaşam koşullarını sunmaktır. Bugün, kendi
yurttaşlarımız işsizken, özellikle de Suriyeden gelen
mültecilerin sayısı 3 milyonu aşmışken yabancı
istihdamının bu Meclis kürsüsünde konuşulması son derece
manidardır. Hükûmetin görevi, ülkemizdeki işsizlik sorununu çözmek,
yurttaşlarımıza istihdam alanı sağlamaktır.
Ancak, bu sorunu çözmek yerine yabancı istihdamının
kapısını açıp Türkiyedeki işsizler için haksız
rekabeti oluşturmak yanlıştır. Allah aşkına, önce
Türkiyedeki işsizlerimize iş imkânı sağlayın.
Sigortasız, merdiven altı firmalarda her türlü sosyal güvenceden
yoksun olarak çalışan emekçilerimize, sosyal güvencelerini ve
haklarını verelim.
Seçim bölgem
Afyonkarahisardan günde onlarca kişi iş için beni arıyor ve ne
yazık ki yeteri kadar torpil bulamadıkları için kamu
kuruluşlarında işe giremiyorlar. İşe alımlarda,
dayı kızı, amca oğlu, benim cemaatin üyesi, bizim
vakıftan gibi kriterler yerine liyakat esas alınmalıdır.
Devlette liyakat olmazsa FETÖ gibi terör örgütleri
virüs gibi devletin en kılcal damarlarına kadar inerek en kritik
noktalarda görev alıp yayılıp cumhuriyeti yıkmaya
kalkışacaklardır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Biliyoruz ki bugüne kadar birçok
yurttaşımız liyakat sahibi olduğu hâlde ne yazık ki
görüşlerinden dolayı kamu kurum ve kuruluşlarında işe
alınmadı. Harp okullarında okuyan gençlerimiz FETÖcü
komutanların insanlık dışı uygulamaları yüzünden
çok sevdikleri okullarına veda etmek zorunda bırakıldı,
bunların mağduriyetleri de giderilmelidir. Lütfen, artık
işe alımlarda objektif davranalım, işi ehli olana verelim.
Biz bunun bedelini ülke olarak çok ağır bir şekilde ödemek
istemiyoruz.
Bizim bildiğimiz bir cemaat vardır, o da
hiçbir siyasi parti gözetmeksizin halkın oluşturduğu cami
cemaatidir. Onun için bundan sonra cami cemaati dışındaki hiçbir
cemaate, vakfa, tarikata, derneğe kesinlikle taviz verilmesin, adam
kayırma yapılmasın. Bunu şunun için söylüyorum:
Zamanında taviz verilen cemaat yüzünden bu Gazi Meclis
başımıza yıkılıyordu. Bir daha bu olayı
yaşamak istemiyoruz. Onun için şunu söylüyoruz: Devlette liyakat
olmazsa FETÖ gibi terör örgütleri olur. Bundan sonra alacağımız
her türlü kriterde, işe alımlarda liyakat esas alınsın.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 15inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (b) bendinde "çalışma izni"
ibaresinden sonra gelen virgülün tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Behçet
Yıldırım (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Kabul ediyoruz.
BAŞKAN Önerge kabul ediliyor, konuşmaya
gerek kalmadı Behçet Bey. Önergenize katılıyor Sayın
Hükûmet ve Komisyon.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklikle madde metninin daha
anlaşılır olması hedeflenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge oy birliğiyle kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 15inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 16ncı maddesinin (2)nci
fıkrasının (b) bendi ile (h) bentlerinin madde metninden
çıkarılmasını ve (ç) ve (g) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Ünal
Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin Arık Hüseyin
Çamak
İzmir Kayseri Mersin
ç) Çalışmasının kanuni olarak
sona ermesi
g) Kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu
sağlığı açısından Türkiyede
çalışmasında sakınca olduğunun ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarınca yapılan başvuru çerçevesinde verilen
yargı kararının bakanlığa bildirilmesi,
BAŞKAN Maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 16ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel İdris Baluken Sibel
Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır
Berdan Öztürk Meral
Danış Beştaş Aycan
İrmez
Ağrı Adana Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şırnak Milletvekili Aycan İrmez.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYCAN İRMEZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 16ncı maddesi üzerine
konuşmak için grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle çalışma izni muafiyetinin
geçerliliği tamamen soyut ibarelere bırakılmaktadır.
Çalışma izni muafiyeti alan bir yabancının, geçerli bir
sebep belirtilmeden çalışma izni muafiyeti iptal edilebilecektir. Bu
düzenlemeyle, yabancıların çalışabilmesi tamamen siyasi
iktidarın çıkarları doğrultusunda keyfî uygulamalara tabi
olacaktır.
Maalesef son dönemlerde ülkemizde
yaşanılan, başta kürdistan bölgesinde 24 Temmuz 2015 tarihinde
başlatılan savaşla, şu anda devletin darbe girişiminde
bulunan TSK üyeleri, askerleri maalesef şunu bize gösterdi ki devlet bu
tür yönde siyasi bir kriz yaşamaya devam etmektedir.
Bugün
Şırnakın yasağı 135inci gününe girmiş
bulunmaktadır. Ben yüz yirmi altı gün orada gözlemlerde bulundum.
Maalesef orada hiçbir yetkiliyle irtibata geçemedik. Orada yüz yirmi altı
gün boyunca halkımız, Şırnak halkı birçok
mağduriyet yaşamış bulunmaktadır. Şırnak
halkının 70 bine varan bir nüfusu bulunmaktadır ama maalesef
uygulamalar ve saldırılar öyle vahşice ve barbarcaydı ki
halk kendisini kendi memleketinde barındıramadı.
Şunu gördük ki söz
konusu Kürtler olduğu zaman maalesef devlet uygulamalarının
1990lı yıllardan hiç de ayrı kalır bir yanı
olmadığını
Tamamen 1990lı yıllardaki
zihniyetle, bugün Türkiyenin, 2016 Türkiyesinin aynı uygulamalarla ve
zihniyetlerle, Şırnak ilinde bu yasağa devam edilmesiyle
birlikte halkımızın çok daha fazla mağduriyetine sebep olunmaktadır.
Biz defalarca burada
bağırdık, defalarca sokaklarda bağırdık. Bugün o
kenti, o ilçeleri yıkan tanklar, toplar, obüsler -geçen gün gördük-
maalesef batıda da aynı şekilde, halka yönelik
saldırılarda bulunulmak üzere halka çevrildi. Ama halkın oradaki
girişimiyle, darbe girişiminin önlenmesiyle
Evet, her zaman söylediniz;
demokrasi kazandı, doğrudur. Ama bu demokrasi sadece batı
halkı için olmamalı. Bu demokrasi, bu adalet, bu eşitlik
kürdistan halkı için yani Kürt halkı için de olmalıdır ve
Kürt halkı için de devreye girmelidir.
Yüz yirmi altı gün
Şırnakta, gerçekten, dediğim gibi yani vahşi ve barbarca
olan o uygulamalar... Yani bir düşünün batıdaki bir kenti ya da darbe
girişimi gerçekleşmiş olsaydı -o darbe- şu an neler
yaşayacağımızı Allah bilir, bir de bizler bilirdik.
Biz şu an kürdistan bölgesinde bu tür savaşın
tanıklığını bire bir kendimiz yapmaktayız.
İnsanlarımız orada mağdur edilmekte ama bir günden bir
güne, iktidar partisi kalkıp da Şırnaka gelip, o Şırnakta
çadırlarda, barakalarda, çardaklarda yaşayan halkın
sorunlarını ne dinlemiş ne de göz önünde bulundurmuş ne de
Mecliste dile getirmiştir.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Ben geldim. Doğru söylemiyorsun ama.
AYCAN İRMEZ (Devamla) - Biz
sizi görmedik ama. Nereye gittiniz?
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Ben de sizi ilk defa görüyorum.
AYCAN İRMEZ (Devamla)
Çadırlara geldiniz mi, Kumçatı beldesine geldiniz mi?
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Kumçatıya geldim.
AYCAN İRMEZ (Devamla)
Oradaki halkımızın neler yaşadığına, oradaki
çocukların neler yaşadığına, kadınların
neler yaşadığına bire bir şahit oldunuz mu? Yok.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Evet, PKKnın yaptıklarını çok iyi biliyoruz.
AYCAN İRMEZ (Devamla)
Bizim bu tür şeylere karnımız tok.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Sizi ilk defa görüyorum.
AYCAN İRMEZ (Devamla)
Beni ilk defa görmüyorsunuz.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Siz Meclise daha önce geldiniz mi? (HDP
sıralarından gürültüler)
AYCAN İRMEZ (Devamla) -
Ben hep buradaydım, ben hep bölgedeydim, halkımın
arasındaydım.
SİBEL
YİĞİTALP (Diyarbakır) Sen buraya bak.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Ben de halkımın arasındaydım.
Şırnaklı kardeşlerimin yanındayım.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Lütfen, müdahale etmeyelim.
AYCAN İRMEZ (Devamla)
Yaşanan sorunları bire bir
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Ben de oradaydım, biliyorum. Doğruyu söyleyin.
BAŞKAN Müdahale
etmeyelim Sayın Kavakcı, lütfen.
AYCAN İRMEZ (Devamla)
Evet Sayın Başkan, söyleseniz çok daha iyi olur.
Şırnakta
aylardır hukuka, ahlaka ve insani tüm değerlere aykırı
olarak ortaya konulan uygulamalara bir an önce son verilmesini
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) PKKnın Şırnakta yaptıkları
AYCAN İRMEZ (Devamla) -
Ayrıca, Şırnakı o hâle getiren Çakırsöğüt Tugay
Komutanı Ali Osman Gürcan ve Şırnak 23üncü Sınır
Tümen Komutanı Abdullah Baysar, darbeci olarak ve darbe girişimi
suçlaması nedeniyle şu an tutuklu olarak Şırnak T Tipi
Kapalı Ceezaevinde bulunmaktadır. Umarız ki Şırnaka
yaşatılan bu insanlık dışı suçlamalardan
kaynaklı bu şahısların, darbecilerin, bu suçlardan
kaynaklı da bir an evvel yargılanmaları gerektiğini bir kez
daha vurgulamak istiyoruz.
Buradan, ayrıca,
Hükûmete ayrı bir beyanda bulunmak istiyoruz, talepte bulunmak istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYCAN İRMEZ (Devamla) -
Bir an evvel Şırnak yasağının kaldırılarak
halkın mağduriyetine son verilmesini istiyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 16ncı maddesinin (2)nci
fıkrasının (b) bendi ile (h) bentlerinin madde metninden
çıkarılmasını ve (ç) ve (g) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Hüseyin Çamak (Mersin) ve arkadaşları
ç) Çalışmasının kanuni olarak
sona ermesi
g) Kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu
sağlığı açısından Türkiyede
çalışmasında sakınca olduğunun ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarınca yapılan başvuru çerçevesinde verilen
yargı kararının bakanlığa bildirilmesi,
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Hüseyin Çamak konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çamak. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı
Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı hakkında söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Meclis çalışanlarını,
medya emekçilerini, bizleri izleyen vatandaşlarımızı ve
yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Bu kanun tasarısına
baktığımızda mühendis ve mimarlar odası gibi önemli
meslek örgütlerinin yapısının yabancı sermayenin
isteklerine göre şekillendiği anlaşılmaktadır. Bu
birliklerin kuruluş yasasını değiştiren böylesi köklü
değişimler yapmadan önce Komisyon aşamasında ilgili
odaların itirazlarının göz önünde bulundurulmaması,
görüşlerinin dikkate alınmaması büyük bir eksikliktir. Bu yasa
tasarısı çok açık ve net bir şekilde yabancı mühendis
ve mimarları ülkemizdeki mimar ve mühendislerden avantajlı konuma
getirmektedir. Bu tasarıyla birlikte yabancıların ülkemizde
hizmet sunması veya çalışmasında hiçbir denetim veya kural
olmayacaktır. Mühendislik, mimarlık hizmetlerinin kontrolsüz,
denetimsiz bir şekilde, yeterli eğitim ve mesleki deneyimden yoksun
kişiler eliyle yürütülmesinin yaratabileceği facia ve
yıkımların bedelini yine vatandaşlarımız ödeyecektir.
Öte yandan, bu durum, sadece mevcut meslek uzmanlarının
durumuyla ilgili değildir; mesleğin geleceği açısından
daha ciddi bir risk söz konusudur; yılda ortalama 51 bini mezun olan ve
hâlihazırda mühendislik, mimarlık öğrenimi gören 435 bin
öğrencinin geleceğiyle ilgilidir. Tasarının
yasalaşması durumunda milyonlarca vatandaşımız,
mühendis, mimar, şehir planlamacısı arkadaşımız
mevcut istihdam sorunları yanında, büyük bir sömürü, işsizlik,
mesleki geleceksizlik tehlikesiyle karşı karşıya
kalacaktır. Ayrıca, akademik ve mesleki yeterliliğini
kanıtlamayan, diploma denkliği aranmayan, salt beyana dayalı
yabancı çalışanların nitelikli iş gücü
sayılmasının üretimin kalitesi ve insan hayatı üzerinde
oluşturacağı risk de göz ardı edilmektedir.
Bu kanun
tasarısındaki kritik maddelere baktığımızda,
uluslararası hukuktaki karşılıklılık ilkesi göz
ardı edilmekte, yabancı sermayenin ve yabancı
çalışanların lehine haksız bir rekabet ortamının
oluşacağı anlaşılmaktadır. Ülkemizde nitelikli
iş gücünü koruma ve geliştirmeyi öngörmeyen, yerli mühendis, mimar,
şehir planlamacılarımızı kendi ülkesinde ikinci
sınıf, ucuz iş gücü konumuna düşürecek bu uygulamayla emek
sömürüsü yoğunlaşacak, ülkemizin dışarıya
bağımlılığı artacaktır.
Sayın milletvekilleri, bütün bu
söylediklerimizin odak noktası demokrasidir. Ülkemizde demokrasi açığının
olduğu, son yaşadığımız olaylardan
anlaşılmıştır. Demokrasi açığını
kapatmak, ilk önceliğimiz olmalıdır. Demokrasi, toplumsal
barışı sağlamaktır. Başkasının
özgürlüğüne, farklı olanın fikrine saygı duymadan yönetmek,
düzen kurmak mümkündür ama toplumsal barışı bu şekilde
sağlamak imkânsızdır. Gerçek demokrasi, askerî vesayet
başta olmak üzere, türlü vesayetten kurtulmayı hedefler. 15 Temmuzdan
bu yana yaşananlar toplumsal barış ve demokrasinin öne
çıkması yönünde bir kapı aralamıştır, umarım
bu kapı iktidar tarafından kapatılmaz ve bir büyük
uyanışa vesile olur. Muhalefet şu ana kadar bu konuda iyi bir
sınav verdi, iktidar çevresi de ilk öfkeli tepkisellikten uzaklaşmaya
başladığı izlenimini veriyor. Umarım bu olay büyük bir
gözaltı ve baskı rejimine vesile olmasın, umarım OHAL
olağan hâle gelmesin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısı'nın 17nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Ünal
Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin Arık Serdal
Kuyucuoğlu
İzmir Kayseri Mersin
"Çalışma izninin istisnai olarak
verilebileceği yabancılar
MADDE 17- Türkiye'nin taraf olduğu ikili ya da
çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe;
a) Bir Türk vatandaşı ile evli olan ve
eşiyle Türkiye'de evlilik birliği içinde yaşayan veya evlilik
birliği en az üç yıl sürdükten sonra sona ermiş olmakla birlikte
Türkiye'de yerleşmiş olan yabancılar ile bunların Türk
vatandaşı eşinden olan çocuklarına,
b) 5901 sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanununun 19, 27 ve 28 inci maddeleri
çerçevesinde Türk Vatandaşlığını kaybedenler ve
bunların füruuna,
c) Türkiye'de doğan veya kendi millî kanununa,
vatansız ise Türk mevzuatına göre rüşt yaşını
doldurmadan Türkiye'ye gelen ve Türkiye'de meslek okulu, yüksek okul veya
üniversiteden mezun olan yabancılara,
d) 2510 sayılı İskân Kanununa göre
muhacir, mülteci veya göçebe olarak kabul edilen yabancılara,
e) Avrupa Birliği üyesi ülke
vatandaşları ile bunların Avrupa Birliği üyesi ülkelerin
vatandaşı olmayan eş ve çocuklarına,
f) Yabancı devletlerin Türkiye'deki
büyükelçilikleri ile konsolosluklarında ve uluslararası
kuruluşların temsilciliklerinde görevli diplomat, idarî ve teknik
personelin hizmetinde çalışanlar ile
karşılıklılık ilkesi çerçevesinde olmak ve görev
süresiyle sınırlı kalmak üzere Türkiye'de bulunan
büyükelçilikler, konsolosluklar ve uluslararası kuruluşların
temsilciliklerinde görevlendirilen diplomatların ve idari ve teknik
personelin eş ve çocuklarına,
g) Bilimsel ve kültürel
faaliyetler amacıyla bir ayı aşan ve sportif faaliyetler
amacıyla dört ayı aşan süre ile geçici olarak Türkiye'ye gelecek
yabancılara,
h) Kanunla yetki verilen bakanlıklar ile kamu
kurum ve kuruluşlarınca sözleşme veya ihale usulleriyle mal ve
hizmet alımı, bir işin yaptırılması veya bir
tesisin işletilmesi işlerinde çalıştırılacak
kilit personel niteliğindeki yabancılara,
ı) Uluslararası koruma başvurusunda
bulunan ve İçişleri Bakanlığınca şartlı
mülteci statüsü verilen yabancı ve vatansız kişilere,
j) Ülkemizin bilim, teknoloji, Ar-Ge, yenilik ve
tasarım alanındaki gelişimine katkı sağlayacak
nitelikli yabancılara,
Bu Kanunda öngörülen sürelere
tâbi olmaksızın çalışma izni verilebilir."
BAŞKAN Maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403
sıra sayılı Kanun Tasarısının 17nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Çağlar Demirel Sibel Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır
Berdan Öztürk Meral
Danış Beştaş
Ağrı Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Yiğitalp. (HDP sıralarından alkışlar)
SİBEL
YİĞİTALP (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz 403 sıra sayılı Yasanın 17nci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Buna
baktığımızda, bir soya atıfta bulunan bir yasa var ve
şu anki bu zamanın ruhunda ve bu dönemde hâlen bir etnik kimliğe
vurgu yapmak, hâlen bir etnik kimlik üzerinden bir çalışma
koşulları sağlamak veya vatandaşlık sağlamak
şu anki ruh açısından baktığınızda hiç uygun
değil çünkü insanlar ne doğuştan getirdikleri özelliklerden
dolayı üstünler ne de değiller. Yani getirdiği ırk,
yaşadığı, taşıdığı gen onun ne bir
farklılığını yaratır ne bir üstünlük yaratır
ne de onun üzerinden bir ödüllendirme olur ne de bir ötekilendirme olur. Ama
baktığınızda burada bir ötekileştirme sadece bir soya
atıfta bulunduğu zaman bunun kendi dışındaki
diğer milletlere, diğer farklı inançlara veya farklı etnik
kimliklere karşı bir ötekileştirme yasası uygulanıyor.
Biz, herkese eşit mesafede, her inancın,
farklılığın, her etnik kimliğin kendi
farklılığıyla birlikte yaşamını esas alan
bir parti olarak böyle bir şeyi yasal olarak, etik olarak, ahlaki olarak
ve insani olarak doğru bulmuyoruz. Çünkü hiçbir insanın getirdiği
özelliği onun üstün özelliği değildir, ısrarla bunu
defalarca tekrarlıyorum şu anda bu etnik farklıklar bir üstünlük
dili ve üstünlük politikasına dönüştüğü için. Bu üstünlük
politikası şu anda ulus devletin ana esasını
oluşturuyor. İşte o yüzdendir ki, Şırnak, Nusaybin,
Sur hâlen tanklarla, toplarla bombardıman altında.
Arkadaşımız az önce anlattı, Şırnak
milletvekilimiz, dört aydır orada, dört ay boyunca
yaşadıkları gerçekten anlatmayla istediği kadar söylesin-
asla ifade edilemez. Çok ağır, çok insanlık dışı
son derece etnik bir dil üzerinden, etnik bir tanım üzerinden bir politika
uygulanıyor. Şu anda şu koşullarda bu kadar kaotik ortamda
hâlen biz bir etnik vurgu üzerinden bir yasa oluşturuyorsak gerçekten 15
Temmuzdan ders çıkarmamışız demektir. Bu 15 Temmuzdan ders
çıkarmama hâlimiz bizi daha büyük bir kaosa, daha büyük bir buhrana ve
belki de bugünleri arayacağımız günlere getirecektir.
Şimdi, şunu söylemek gerekiyor: Burada
Türkiye vatandaşı olması yeterlidir. Sadece bir etnik dil,
sadece bir etnik aidiyetin ifade edilmiş olmasını biz parti
olarak, paradigmamız olarak reddediyoruz ve bunu bütün etnik
farklılıkların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak
kabul görmesi ve onun üzerinden bir atıf olması gerektiğine
inanıyoruz ve buna da o yüzden şerhimizi koyduk.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 17nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Serdal Kuyucuoğlu (Mersin) ve
arkadaşları
Çalışma izninin istisnai olarak
verilebileceği yabancılar
MADDE 17- Türkiye'nin taraf olduğu ikili ya da
çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe;
a) Bir Türk vatandaşı ile evli olan ve
eşiyle Türkiye'de evlilik birliği içinde yaşayan veya evlilik
birliği en az üç yıl sürdükten sonra sona ermiş olmakla birlikte
Türkiye'de yerleşmiş olan yabancılar ile bunların Türk
vatandaşı eşinden olan çocuklarına,
b) 5901 sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanununun 19, 27 ve 28 inci maddeleri
çerçevesinde Türk Vatandaşlığını kaybedenler ve
bunların füruuna,
c) Türkiye'de doğan veya kendi milli kanununa,
vatansız ise Türk mevzuatına göre rüşt yaşını
doldurmadan Türkiye'ye gelen ve Türkiye'de meslek okulu, yüksek okul veya
üniversiteden mezun olan yabancılara,
d) 2510 sayılı İskân Kanununa göre
muhacir, mülteci veya göçebe olarak kabul edilen yabancılara,
e) Avrupa Birliği üyesi ülke
vatandaşları ile bunların Avrupa Birliği üyesi ülkelerin
vatandaşı olmayan eş ve çocuklarına,
f) Yabancı devletlerin Türkiye'deki
büyükelçilikleri ile konsolosluklarında ve uluslararası
kuruluşların temsilciliklerinde görevli diplomat, idari ve teknik
personelin hizmetinde çalışanlar ile
karşılıklılık ilkesi çerçevesinde olmak ve görev
süresiyle sınırlı kalmak üzere Türkiye'de bulunan
büyükelçilikler, konsolosluklar ve uluslararası kuruluşların
temsilciliklerinde görevlendirilen diplomatların ve idari ve teknik
personelin eş ve çocuklarına,
g) Bilimsel ve kültürel faaliyetler amacıyla
bir ayı aşan ve sportif faaliyetler amacıyla dört ayı
aşan süre ile geçici olarak Türkiye'ye gelecek yabancılara,
h) Kanunla yetki verilen bakanlıklar ile kamu
kurum ve kuruluşlarınca sözleşme veya ihale usulleriyle mal ve
hizmet alımı, bir işin yaptırılması veya bir
tesisin işletilmesi işlerinde çalıştırılacak
kilit personel niteliğindeki yabancılara,
ı) Uluslararası koruma başvurusunda
bulunan ve İçişleri Bakanlığınca şartlı
mülteci statüsü verilen yabancı ve vatansız kişilere,
j) Ülkemizin bilim, teknoloji, Ar-Ge, yenilik ve
tasarım alanındaki gelişimine katkı sağlayacak
nitelikli yabancılara,
Bu Kanunda öngörülen sürelere tâbi
olmaksızın çalışma izni verilebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Serdal Kuyucuoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kuyucuoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı
Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısının 17nci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz hassas bir
dönemden geçiyor. Türkiye, 1960, 1971 ve 1980 darbeleri sonrası, 1962 ve
1963te de Talat Aydemirin darbe teşebbüsleri, son olarak 15 Temmuz
2016da darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı.
Darbe girişimi, demokrasi ve Türkiye Büyük Millet Meclisine
karşı yapıldı. Darbe girişimi, toplumsal destek
görmediği ve muhalefet karşı çıktığı için
başarısız olmuştur. Darbeciler özel kalem müdürlerine,
yaverlere kadar sızmıştır. Cumhurbaşkanının
darbeyi eniştesinden öğrenmesi komiktir. İstihbarat neredeydi?
sorusu herkeste soru işareti olarak bir kenarda duruyor.
Ülke acilen normalleşmeli, her şey hukuk
içinde olmalı, cadı avı olmamalıdır. McCarthy dönemi
yaşanmamalı, ordunun itibarı korunmalıdır. Er ve
erbaşlara sahip çıkılmalı -darbeciler dâhil-
yapılacaklar insan hakları ve hukuk içinde yapılmalıdır.
OHAL ilan edilmesiyle demokrasi ve hukukun
askıya alınması daha büyük sıkıntılara neden
olacaktır. İş dünyasından akademisyenlere, hukukçulardan
devlet görevlilerine herkeste bir endişe vardır. Asıllı,
asılsız ihbarlar sıkıntılar yaratmakta, her gün
yargısız ve haksız uygulamalarla ilgili ihbarlar
alınmaktadır. Darbeye teşebbüse ortak oldukları kesin
olmayan ordu mensuplarına yapılan itibarsızlaştırma
kabul edilebilir değildir. Kamu ve askerî tesisler önüne konulan belediye
araç ve otobüsleri çirkin ve askeri rencide edicidir. Suçluları
yakalanmalı ve cezalandırılmalıdır ancak bunlar
yapılırken kurumlar yıpratılmamalı, insan hak ve
hukukuna dikkat edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede şu
anda benim de içinde bulunduğum 500 binin üzerinde mühendis ve mimar
vardır. Yine, mühendislik, mimarlık öğrenimi gören 400 binin
üzerinde öğrenci bulunmakta ve her yıl da on binlerce öğrenci
mezun olmaktadır ve bunların çok büyük bir kısmı da
işsizler ordusuna katılmaktadır. Bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisinde de 85 civarında mühendis ve mimar kökenli
arkadaşımız bulunmaktadır. Tasarı, lisans
eğitimine dayalı meslek alanlarının tamamını
ilgilendirmektedir. Bu yasa Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı mühendis,
mimar ve şehir plancısının aleyhinedir. Mühendislik, mimarlık
hizmetlerinin kontrolsüz ve denetimsiz şekilde, yeterli eğitim ve mesleki
deneyimlerden yoksun yabancılar eliyle yürütülmesinin yaratabileceği
sorunların bedelini halkımız ödeyecektir.
Mezun oldukları okulların denkliğine
bakılmaksızın, beyana dayalı yabancı
çalıştıranlar nitelikli iş gücü sayılacak, mesleki
yeterliliği olan yurttaşlarımız ise ara eleman konumuna
düşecektir. Yabancı mühendis ve mimarların ülkemizde kolayca
çalışmalarının yolunu açmak yerine mezunların iş
edinmelerine ve mesleğin daha çok disiplin altına
alınmasına ihtiyaç vardır. Bu konuda da Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği meslek örgütlerinin mesleki konularda daha çok rol
almalarına ihtiyaç vardır. Açılan çok sayıdaki mühendislik,
mimarlık bölümü ve fakültesi yerine, eğitim kalitesinin
yükseltilmesinin daha doğru olacağını düşünüyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde bir önerge vardır.
Okutuyorum ve işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 18inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan altı ay ibaresinin on iki ay olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ahmet Selim Yurdakul Fahrettin Oğuz Tor Zihni Açba
Antalya Kahramanmaraş Sakarya
Erhan Usta Mustafa
Kalaycı Ruhi
Ersoy
Samsun Konya Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Osmaniye
Milletvekili Ruhi Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zor günler
yaşıyoruz. Hepiniz, hepimiz bunları fiilî olarak
yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Hepimizin ortak kanaati bu
zorluklardan dayanışma kültürüyle çıkacağız ama bu
dayanışma kültürünü değerlendirirken geçmiş tecrübelerde
iyi niyetli de olsa teşebbüs edilen birtakım hamlelerin sonuç
vermediği tecrübelerini de yaşadık. Bunlar neydi? Türkiye
Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı
olan herkesi Türk milletinin asli unsuru olarak kabul etmek meselesiydi. Bugün
itibarıyla meydanlara baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlık bağını mensubiyet olarak hissetmiş
tüm aziz Türk milleti Türkiyem diyerek sahada Türk Bayrağı
altında ve bir arada İstiklal Marşını okuyabiliyor.
Ama bu coşkuyu aynı duyguyla hissedemeyerek devletin içerisinde,
etnik kimlikler veyahut da ideolojik örgütlenmelerle ya da paralel
yapıyla, FETÖ örgütlenmesi gibi örgütlerle vatandaşlık hukukunun
dışarısında birtakım aidiyetler hissederek müdahil
olmanın ne kadar büyük bir sıkıntı olduğunu gördük,
yaşayarak tecrübe ettik. Bundan sonra önümüze bakarken demek ki
meydanlarda konfetiler eşliğinde Şivan Perwerler dinleyerek
milleti toplama sorunları çözmüyormuş, sahada Mustafa
Yıldızdoğanlarla Türkiyemi söylemek gerekiyormuş.
Bunların ötesine geldiğimizde, adımla, kararlı bir
şekilde emin adımlarla gittiğimizde gördüğümüz bir
başka hakikat de milleti millî romantizmle, coşkuyla bu tür
olağanüstü hâllerde bir araya getirebilen dayanışma ruhunun da
milliyetçilik duygusu olduğunu, milliyetçilik duygusunun da etnik
kimliklerden arınmış ve sosyolojik terkibin toplamı olan
aidiyet olduğunu gördük. Ama, biz bunu görürken aynı şekilde bu
hata kamu spotu adı altında, reklam adı altında
ekranlarda Ne mutlu Kürtüm, ne mutlu Lazım, ne mutlu Aleviyim, ne
mutlu Ermeniyim diyenlere. gibi birtakım anlamsız jenerikler
dönmeye başladı. Çok büyük tepkiler aldı. Çok şükür ki onun
artık sonunun geldiğini ve müdahale edildiği duyduk. Bu tür
hataların yapılmaması ve ortak ruhla, ortak bilinçle hareket
etmenin ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk.
İkincisi: Bundan sonra
yapacağımız işlerde hukuk devletini, hukukun
üstünlüğünü, devlet olmanın gereği olarak görmemiz gerekiyor.
Bireysel hak ve özgürlükleri sonuna kadar desteklerken, hakların önünü
açarken, hukuk devleti olurken aidiyetlerini başka bir yerlerde
hissedenlerin kafasına bitmek, gerekirse hukukla en üst derecede
cezalandırmanın gerektiğini gördük.
Bir başka şey daha gördük ve bu da bir
hakikattir. Bugün meydanlarda ikramlar eşliğindeki coşkulu
kalabalıkların ekmek ile idealin yan yana olduğu zaman bu
şekliyle devam edeceğini hatırlatmak lazım. Rahmetli Peyami
Safanın bir sözü var: Ekmek ile ideal bir arada olursa anlamlı olur
ve sonuç alır, ekmeksiz ideal olmaz ve insandan ideali
çıkartırsan da geride çamur kalır. diyor. Biz çamur da
olunmasını istemiyoruz, idealin en iyi yerlerde de olmasını
istiyoruz. Ama, bugünkü şartlar içerisinde durumun sürdürülebilir olması
konusunda Türk devletinin ve Hükûmetin bir an önce önünü görüp önümüzdeki
günlerde olası bu örgütlenmenin uluslararası ağlarıyla
Türkiyeyi dara koşabilecek, ekonomik sıkıntılara
getirebilecek risklerinin de önünün açılması gerektiğini
düşünüyorum.
Bugün itibarıyla basına düşen,
Avusturyada Hükûmet yanlısı gösteri yapan, evine bayrak asan
vatandaşlarımıza Gidin, siz Tayyipçiyseniz, Türkiyeciyseniz
ülkenizde yaşayın. gibi cezalandırılmalarına dair
haberler var. Doğru yanlış bilmiyorum ama bildiğim başka
bir şey daha var; Almanya başta olmak üzere, ciddi anlamda Türkiye
karşıtı lobiler iş başında. Bizim de Meclis
olarak boş durmamamız gerektiğini düşünüyorum. Meclisler
arası dostluk grupları başta olmak üzere, Hariciye
Teşkilatı başta olmak üzere; maruz
kaldığımız bu terör örgütü faaliyetlerinin, PKK,
IŞİD, FETÖ örgütlenmeleri başta olmak üzere, uluslararası
kamuoyuna haklılığımızı ifade edebilecek
tezlerimizle beraber çalışmalar yapmamız gerektiğini
düşünüyoruz.
Bu gerçekler önümüzdeyken biz emek, alın teri,
hukuk, demokrasi, üreten ekonomi ve sorgulayabilen bir eğitim ve bütün
bunlardan ortaya çıkan şahsiyetli millî bir devletin, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin gelecekteki teminatı
olduğunu ifade ediyor, bu hatırlatmalarla iş kanunu yasamızın
hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz. Ekmekle ideali yan
yana getirmenin yolunu her zaman için açalım diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyoruz efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
20'nci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 20nci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan ön lisans ve lisans ibaresinin lisans ve lisansüstü olarak
değiştirilmesini ve ikinci cümlesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Selim Yurdakul Fahrettin Oğuz Tor Zihni Açba
Antalya Kahramanmaraş Sakarya
Erhan Usta Mustafa
Kalaycı Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Samsun Konya Hatay
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 20nci maddesinin (2)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) Yabancı öğrencilerden ön lisans ve
lisans düzeyinde öğrenim görmekte olanlar, öğrenimlerinin ilk
yılının tamamlanmasının ardından
çalışma iznine başvurabilir. 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanunu gereğince haftada 24 saati
aşmamak üzere kısmi süreli çalışabilirler. Örgün
öğretim programlarına kayıtlı lisansüstü öğrenciler
için bu sınırlama uygulanmaz.
Çağlar Demirel İdris Baluken Sibel
Yiğitalp
Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır
Berdan Öztürk Meral Danış Beştaş Filiz Kerestecioğlu
Demir
Ağrı Adana
İstanbul
BAŞKAN
Maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 20nci maddesinin (2)nci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Ünal
Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin Arık
İzmir Kayseri
(2) Yabancı öğrencilerden ön lisans ve lisans
düzeyinde öğrenim görmekte olanlar, öğrenimlerinin ilk
yılının tamamlanmasından sonra çalışma iznine
başvurabilir ve 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş
Kanunu uyarınca haftada 24 saati aşmamak üzere kısmi süreli
çalışabilirler. Örgün öğretim programlarına
kayıtlı lisansüstü öğrenciler için bu sınırlamalar
uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Ali Yiğit.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ YİĞİT (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası İşgücü
Kanunu Tasarısının 20nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, çok değil, bundan
bir yıl önce çoğunuz gibi ben de yeni bir milletvekili olarak bu
çatının altına geldiğimde gözüme ilk çarpan Egemenlik
kayıtsız, şartsız milletindir. sözüydü. Tabii, bu beni çok
heyecanlandırdı. Geçen süre içerisinde gördüm ki bu veciz sözün
ağırlığı altında ne kadar
uğraşırsak uğraşalım değişen hiçbir
şey yok. Ne kadar çalışırsak çalışalım
düşüncelerimiz, önerilerimiz dikkate alınmıyor,
çoğunluğun mutlak egemenliği demokrasi olarak görülüyordu. Ancak
geçen hafta yaşanan, tarihe kara bir leke olarak geçen
başarısız bir darbe girişimi sonrası Meclis, Gazi
Meclis olmanın hakkını teslim etmiş, iktidarı ve
muhalefetiyle egemenliğin kayıtsız, şartsız millete
ait olduğu bir kez daha tarihe not olarak düşülmüştür.
Yaşananlar en büyük paydamızın demokrasi olduğu
gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Yüce Meclis, öncelikle, demokrasiye yapılan bu
darbe girişimini bütün boyutlarıyla araştırıp bir daha
yaşanmaması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Ancak bununla
da yetinmemesi gerekir. Geçmişten bugüne, olaylar darbe
aşamasına gelinceye kadar süreci görmezden gelenlerin, zemin
oluşturanların, kayıtsız kalanların da bu millete
hesap vermesi gerekir. Bunun için, başta iktidar olmak üzere bütün siyasi
partiler sorumluluklarının bilincinden hareket ederek demokratik
siyaseti zayıflatacak alanlardan kaçınmalı, günü kurtarmaya
değil geleceğe yönelik politikaları uzlaşı ve
anlayış içerisinde Mecliste görüşerek mutabakat
yaşamalıdır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz tasarının komisyon görüşmeleri
sırasında İstanbulda havaalanında patlamalar olmuştu;
47 insanımız ölmüş, yüzlerce insan yaralanmıştı.
Bu süreçte tasarının geri çekilmesi, görüşmelerin ertelenmesi
için yaptığımız girişimler ise ne yazık ki
sonuçsuz kalmıştı. Şimdi de bir darbe girişiminin
ardından, daha yaşanan travma atlatılmadan bu tasarı
görüşülmeye başlandı. Şimdi ben doğal olarak merak
ediyorum ve soruyorum: Ülkede bombalar patlarken komisyon görüşmeleri
devam ettirilen, anayasal düzene yönelik bir saldırı ve darbe
girişimi tehdidi devam ederken Genel Kurulda görüşmelerine
başlanan bu tasarı hangi sorunu acilen çözüme
kavuşturacaktır? Bu tasarı hangi ihtiyaçlardan
doğmuştur ve bu ihtiyaçların hangisi şu an karşı
karşıya olduğumuz rejim ve güvenlik sorunundan daha önemlidir?
Gerçekten merak ediyorum, Sayın Bakandan da yanıtını
bekliyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin
geleceğiyle ilgili çok önemli bir öz eleştiri süreci
gerçekleştirmek yerine bugün görüşmelerine
başladığımız tasarı ulusal
mevzuatımızın uluslararası mevzuata uyumu için
düzenlenmiş ancak aceleye getirilmiş bir tasarıdır. Avrupa
Birliği diyoruz, uluslararası anlaşmalar diyoruz, birçok alanda
onlara benzemeye çalışıyoruz ama insan hakları, hukuk,
adalet, eşitlik, demokrasi, sosyal haklar, medyanın
bağımsızlığı, bireyin özgürlüğü, gelir
dağılımı eşitsizliği gibi konularda nedense
Avrupa Birliği yasalarını ve uluslararası anlaşmaları
görmezden geliyoruz, aynı duyarlılığı ve hassasiyeti
göremiyoruz. Bugün karşı karşıya kaldığımız
birçok sıkıntının, birçok sorunun kökeninde demokrasinin ve
birlikte yaşama iradesinin temelini oluşturan bu değerlerin
zafiyete uğratılmasının büyük etkisi vardır. Onun için
bizim öncelikle bu değerleri içselleştirmemiz, ayrımcı
politika söylemlerinden uzak, uzlaşmacı, adaletli ve hoşgörülü
anlayışı yaşamın bütün alanlarında egemen
kılmamız gerekir.
Tasarının 20nci maddesiyle yabancı
öğrencilerin daha uzun süreler çalışabilmelerine olanak
sağlanmaktadır. Yasa tasarısının gerekçesine
bakıldığında bunların eğitimlerinin devam
etmesini sağlamak amacıyla bunların kısmi süreli
çalışma haklarının otuz saate çıkarılmasına
yönelik bir değişiklik önerisi bulunmakta ve İçişleri
Bakanlığının yetkileri kaldırılmaktadır.
Genç işsizliğin yüksek olduğu ülkemizde yabancı
öğrencilere çalışma izni verilmemesi gerekirken diğer
kanunlarla verilmiş olan izinlerin süre olarak artırılması,
kolaylaştırılması ise genç işsizlikle mücadele
politikalarıyla uyumsuz bir durum yaratmaktadır. Bu gerekçeyle
maddenin geri çekilmesi ve tekrar görüşülmesi daha uygun olacaktır.
Bu düşüncelerle ülkemize bir kez daha
geçmiş olsun diyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20nci
maddesinin (2)nci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2)
Yabancı öğrencilerden ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim
görmekte olanlar, öğrenimlerinin ilk yılının
tamamlanmasının ardından çalışma iznine
başvurabilir. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş
Kanunu gereğince haftada 24 saati aşmamak üzere kısmi süreli
çalışabilirler. Örgün öğretim programlarına
kayıtlı lisansüstü öğrenciler için bu sınırlama
uygulanmaz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu Demir. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz darbe girişiminden sonra burada
yapmış olduğum bir konuşmada bir demokrasi
fırsatını aslında yakalayabileceğimizin ve buradan
gerçekten aslında özgürlüklere, daha fazla demokrasiye
geçebileceğimizin, bunun imkânı olduğunu ifade etmiştim.
Ancak, daha sonra yapılan uygulamalar gösteriyor ki, maalesef, özellikle
getirilen OHAL başta olmak üzere bu fırsatı yakalayabilmiş
görünmüyoruz. Ama, hakikaten buna yine de çağrı yapmak, yine de bunun
için mücadele etmek gerektiğine inanıyoruz.
Şimdi, olağanüstü hâlde otuz gün
gözaltı dediniz. Otuz gün gözaltı, uzunun ötesinde, çok çok uzun ve
kabul edilemez bir uygulamadır arkadaşlar. Birçok yerden işkence
haberleri geliyor, işkence söylemleri geliyor, insanların
darmadağın olmuş suratlarını basında,
çeşitli yerlerde, televizyonlarda görüyoruz.
Şimdi, bu insanlar gerçekten nasıl
diyeyim
Bu insan haklarına saygı, insan haklarının
yerleşmesi bu ülkede her daim, her zaman bizlerin savunduğu
şeyler. Darbelere de karşı çıkmak her zaman
savunduğumuz şeyler oldu. Belki Kürt illerinde yıllarca, aylarca
bombalamalar yapan ve şu anda darbe şüphesiyle zanlı olarak
gözaltına alınmış olan insanlara da işkence
yapılmaması ya da bizlerin yüzüne bakmayan ve hiçbir şekilde
basın-yayın organlarına çağırmayan gazetecilere
işkence yapılmaması, onların sadece gazeteci olduğunun
hatırlatılması sadece bizim savunmamız gereken, bize
düşecek bir şey değildir, bunu hep birlikte yapmamız
gerekiyor. Olağanüstü hâl hukuku dediğimiz şey olağanüstü
hâlde her şeyin yapılabilmesi anlamına gelmemektedir;
kısıtlı olan bazı şeylerin yapılabilmesi, bu
olağanüstü hâlde bazı tedbirlerin alınabilmesi anlamına
gelmektedir.
İntikam kültürüyle yaşamak istemiyoruz.
İntikam kültürü hiçbirimize yaramayacaktır, hiçbirimiz için
hayırlı olmayacaktır. Bir gün aynı şekilde
gözaltında olanlar sizler olsanız, belki sizler bizim için bunu
yapmayacaksınız ama emin olun, bizler insan hakları
savunucuları olarak sizlere aynı desteği vermek zorundayız
çünkü bu ülkede insan hakları hukuku, insan hakları kültürü
yerleşmedikçe hep beraber intikam kültürüyle yaşamaya devam edemeyiz.
Bugün savunulan şeyler, örneğin,
İstanbul Belediye Başkanının, inanmak istemediğim
hainler mezarlığı diye bir şey kabul edilebilir bir
şey olabilir mi arkadaşlar? Sizler dindar insanlarsınız.
Hainler mezarlığı diye bir şey, bir ideolojik
mezarlık nasıl yaratılabilir? Kadir Topbaş eğer çok
faydalı bir şey yapmak istiyorsa, yıllardır şiddete
uğrayan kadınların talep ettiği
sığınakları açsın İstanbulda, şiddete
uğrayan kadınlara destek olsun, hainler mezarlığı
açmasın. Bu, arkada kalanları cezalandırmaktır aynı
zamanda. Böyle bir kültür hiçbir insanlıkta, hiçbir hukukta rastlanabilir,
kabul edilebilir bir şey değildir.
Evet, örneğin, ben az önce Şırnak
Milletvekili arkadaşımıza -ki yüz otuz gündür orada olan,
gerçekten her şeyi, her türlü ihlali gözlemiş olan, Kürtlere
yapılan her türlü haksızlığı gözlemiş olan,
tespit etmiş olan arkadaşımızdır Aycan İrmez-
müdahale eden Sayın Kavakçının, bir gün ablasını
buraya getiren insanın da Nazlı Ilıcak olduğunu ve Acaba,
gerçekten, Nazlı Ilıcak gazeteci midir değil midir, şüpheli
midir değil midir? diye bakmasını isterdim çünkü bugün
yapmamız gereken, gazetecilerle ilgili olarak, akademisyenlerle ilgili
olarak özellikle budur. Herkese şüpheyle bakmamız lazım ve
herkesin hukuka uygun, insan haklarına uygun, hakları ihlal etmeden
yargılanmasını savunmamız lazım. Darbelere
karşı olmak başka bir şeydir ama tek tip insan olmak
başka bir şeydir. Az önceki bir başka hatibin dillendirdiği
gibi, hep birlikte aynı şarkıyı söylemek zorunda
değiliz. Hepimiz hangi şarkıyı söyleyeceğimize
demokrasi çerçevesinde, çoğulcu anlayış içerisinde kendimiz
karar veririz. Aksi Deutschland, Deutschland uber alles
şarkısını söylemek olur, tıpkı Hitler Nazizmi
zamanındaki gibi.
Saygılar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 20nci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan ön lisans ve lisans ibaresinin lisans ve lisansüstü olarak
değiştirilmesini ve ikinci cümlesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hatay Milletvekili
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu konuşacaklardır.
Buyursunlar efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 20nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum, Gazi Meclisi ve aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun
tasarısının 20nci maddesinde Türkiyede bir yükseköğretim
kurumunda kayıtlı yabancı öğrencilere çalışma
izni almak kaydıyla çalışabileceği, ilk yıldan sonra
kısmi süreli çalışacağı, yabancı
öğrencilerin çalışmalarına ilişkin usul ve
esasların Göç Politikaları Kurulunca ortaya konulan esaslar dâhilinde
İçişleri Bakanlığının görüşleri
doğrultusunda belirleneceği, başvuruların da
Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulunca
belirlenecek esaslar dâhilinde değerlendirileceği belirtilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu kanun
tasarısının gerekçesinde ülkemizde yabancı uyruklu olup da
çalışan ancak kayıtlara girmediği söylenen yani kayıt
dışı çalışanların önlenmesinin
amaçlandığı söylenmektedir. Ayrıca ülkemizdeki yabancı
yönetici, vasıflı teknik eleman sayısında ciddi
artışların olduğu, bu hususta düzenlemelerin
yapılması gerektiği ve Avrupa Birliği üyelik sürecinde bu
tasarının uyum kapsamında alınması gerekli önlemleri
kapsadığı belirtilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı
yabancı sermayeye vasıflı iş gücü adı altında
emek yoğun-ücret az şekliyle imkân tanımakta, genç
işsizliğin yoğun olduğu ülkemizde yabancılara iş
imkânı sunmaktadır. Milyonlarca işsiz insanın olduğu,
bunların da yüzde 19-20sini eğitimli genç insanların
oluşturduğu düşünüldüğünde bu tasarı maalesef Türk
insanına karşı yapılmış en büyük
haksızlıktır. Ülke ihtiyaçlarına göre mevcut
yükseköğretim kurumlarında okuyan 450 bin civarındaki mühendis
ve mimar olacak mezunların, teknik elemanların gelecekleri
karartılmakta, onların yetiştirilmesinde ve bunların
iş gücü sahibi olmasında maalesef kendi ülkesinde engeller
çıkarılmaktadır. Bunun sonucu olarak beyin göçü dediğimiz
olgu oluşacak, kendi ülkesinden umut kesen genç nüfusun
dışarlarda umut araması ve ülkesine, milletine duyduğu
aidiyet duygusunun zayıflamasına yol açacaktır.
Değerli milletvekilleri, Suriyedeki olaylar
neticesinde kendi seçim bölgem olan Hatay da en çok göç alan ve nüfusuna göre
en çok sığınmacı bulunan illerin başında
gelmektedir. Yüzde 19-20 gibi bir rakamla işsizliğin en yoğun
olduğu ilimizde başlıca problem işsizliktir. Kendi
vatandaşının işsizlik problemini çözememiş, onlara
yaptığını söylediği yatırımlarda istihdam
sağlayamamış bir yönetim anlayışını
halkımızın ve özellikle de vasıflı, vasıfsız
genç işsiz kardeşlerimin takdirine bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz 15 Temmuzda
büyük bir badireyle karşılaşmıştır. Çok
şükür ki, milletimizin demokrasiye olan inanç ve
bağlılığı, cumhuriyet değerlerine sahip
çıkma duygusu bu hain kalkışmayı önlemede en büyük etken
olmuştur. Türk milletinin iradesine ve geleceğine ihanet edenlerden
muhakkak ki Türk adaleti hesabını soracaktır ve gereken en büyük
cezayı verecektir. Ancak burada şunu da önemle ifade etmek istiyorum
ki: Bu sıkıntılı ve bulanık ortamda vatan ve millet
sevgisiyle yoğrulmuş insanlarımızın mağduriyete
uğratılmaması, hukukun üstünlüğü ilkesinden hareket edilerek,
adaletli ve tarafsız davranılarak milletimizin üzerindeki korku ve endişelerin
bertaraf edilmesi gerekmektedir. Son yıllarda, bilerek veya bilmeyerek,
paralel yapı etkisiyle, kamu görevlilerinin atamalarında, görevde
yükselmelerinde, tayin ve terfilerinde tarafsızlık ve liyakat
ilkesinden maalesef vazgeçilmişti. Kamu kuruluşlarında hak eden
memurun hak ettiği göreve getirilmemesi çalışma
barışını, birlik ve dayanışmayı
engellemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Bu
nedenle, terör örgütü paralel yapı yok edilirken bir daha
haksızlıkların yapılmamasını diliyor, yüce
Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
21nci maddede ortak önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 21inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İlknur İnceöz Fahrettin
Oğuz Tor Aytuğ
Atıcı
Aksaray Kahramanmaraş
Mersin
Tülay Kaynarca Murat Alparslan İdris
Baluken
İstanbul Ankara Diyarbakır
Ramazan
Can
Kırıkkale
"(1) Öğrenimlerini Türkiye'de bir
yükseköğretim kurumunun mühendislik ve mimarlık fakültelerinde veya
yurtdışında ilgili ülke makamları ve Yükseköğretim
Kurulu tarafından tanınmış bir yükseköğretim kurumunda
tamamlayarak mühendis ve mimar unvanlarını almış olan
yabancılar bu Kanuna göre proje bazlı ve geçici süre ile
çalışma izni alarak mühendislik ve mimarlık mesleklerini icra
edebilirler."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Kabul ediyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Öğrenimlerini Türkiye'de bir yükseköğretim
kurumunun mühendislik ve mimarlık fakültelerinde veya
yurtdışında ilgili ülke makamları ve Yükseköğretim
Kurulu tarafından tanınmış bir yükseköğretim kurumunda
tamamlayan yabancı uyruklu mühendis ve mimarların proje bazlı ve
geçici süreli işlerle sınırlı olarak akademik denklik
aranmaksızın çalışma izni başvurusu yapabilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Oy birliğiyle kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 21inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısı'nın 22nci maddesinin (1)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Şenal
Sarıhan
İstanbul Mersin Ankara
Ünal Demirtaş Ali Yiğit Çetin
Arık
Zonguldak İzmir Kayseri
"(1) Çalışma izni veya
çalışma izni muafiyeti başvurusunun reddi ve düzenlenen
belgelerin iptali kararları, yabancı çalıştıran
işverene veya bağımsız çalışma izni, süresiz
çalışma izni yabancı ile ilgili meslek kuruluşuna da
11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre
tebliğ edilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN
SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Atıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
görüşmekte olduğumuz Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 22nci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz
önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu maddeyle ilgili çok basit bir şey öneriyoruz, diyoruz ki: Her şey
liyakate göre olsun. Yani, çalışma izni veya çalışma izni
muafiyeti verilecek ise ilgili meslek kuruluşunun da fikrini, önerisini
alın yani işi layıkıyla yapana vermeye
çalışalım. Yani, hükûmetlerin içerisinde teknik elemanlar
elbette, muhakkak olabilir ama bir meslek erbabı diğer meslek
erbabını bizlerden, siyasetçilerden çok daha iyi tanır.
Şimdi, bu liyakate göre
iş yapılmaz ise işin gerçekten sorunlu noktalara
varacağını hepimiz görüyoruz. Nereden görüyoruz eğer
iş liyakate göre verilmezse? En başta üniversitelerde görüyoruz.
Üniversitelerde Fethullah Gülen yapılanmasıyla ilgili defalarca
söylediğimiz hâlde, bütün söylemlerimiz geri plana atılarak jet
profesörler icat edilmişti, hatırlarsınız. Şimdi,
mademki biz bu işin üzerine gidiyoruz, el birliğiyle bu jet
profesörlerin de üzerine gitmemiz lazım. Eğer bu profesörler, bu
akademisyenler, bu öğretim üyeleri layık olmadıkları hâlde
bu noktalara getirilmişler ise bunların
araştırılması lazım. Dedik ya liyakat. Bunları
kim araştıracak? Elbette ki YÖK araştıracak. Çünkü, YÖKün
içinde bulunan yöneticiler kimin ne yaptığını çok iyi
bilirler.
Şimdi, deminden beri
konuşuyoruz, Önünüze geleni topluyorsunuz. diyoruz, Aman ha,
sakın, kul hakkı yemeyin, eğri ile doğruyu birbirinden
ayırın. diyoruz. Şimdi üniversitelerde akademisyenlere de bunu
yapıyorsunuz; suçlu suçsuz herkes toplanıyor. Toplanıyor da buna
kim engel olacak? Rektör engel olacak. Rektör diyemiyor ki Bu adam
Fethullahçı değil. Bunu dediği anda hakkında
soruşturma açılacağı konusunda ciddi endişeleri var
çünkü daha yeni, bir hâkim bir zanlıyı salıverdiği için
hâkim hakkında soruşturma başlatıldı Adalet
Bakanlığı tarafından Nasıl sen bunu
salıverirsin? diye. Ya, kardeşim, hâkim bunu suçsuz görmüş,
salıvermiş. Size ne? Niye hakkında soruşturma
açıyorsunuz? Aynı şekilde, üniversitelerin rektörleri de kendi
personellerini savunamaz duruma geldiler.
Şimdi sizden şöyle bir iş
birliği içerisinde olmanızı istiyoruz: Geçmiş dönemlerde
Fethullahçı olduğu nedeniyle bir şekilde çeşitli kademelere
gelmiş insanları, haksız yere gelmiş insanları
toplayalım, biz de size yardımcı olalım ama yetmez.
Eğer bu insanlar bu unvanlarını haksız yere
almışlar ise bunların unvanlarının da muhakkak geri
alınması lazım. Çok canlı bir örnek; daha iki hafta önce,
bir önergeyle, Şanlıurfada görev yapan bir acil tıp
uzmanının sahte belgelerle doktorluk yaptığını
kanıtladık ve bu insan Amerikaya giderek üç sene içerisinde iki
ihtisas birden bitiriyor. Pratisyen hekim olarak mezun oluyor, bir yıl
burada mecburi hizmet yapıyor, arkasından Amerikaya gidiyor, hem
çocuk ihtisasını hem çocuk acil üst ihtisasını yaparak
geliyor. Şimdi siz bu insanların üzerine gitmeyecek misiniz? Sizden
isteğimiz şudur: Bunların üzerine kararlılıkla
gidilmesi gerekir ve bu konuda iş birliği yapılması
gerekir.
Şimdi, biz bu kanun tasarısında da
iş birliği yaptık sizinle, bazı maddeleri
değiştirdik, siz Tamam. dediniz. Bir önceki kanun
tasarısında kara parayı aklayan maddeyi çıkarma üzerine de
sizinle iş birliği yapmıştık ama daha onun mürekkebi
kurumadan bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda kara parayı aklayan çok daha
iğrenç bir maddeyi kabul ettiğinizi öğrendik.
Arkadaşlar, bizim size olan
itimadımızı test etmeyin çünkü gerçekten itimadımız
çok düşük. Burada da sorunlu maddeleri çekip yarın getirecek iseniz
ben size hakkımı helal etmiyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde üç önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan çalışma izni veya çalışma
izni muafiyeti ibaresinin çalışma izni ve çalışma izni
muafiyeti şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sibel Yiğitalp Aycan İrmez Meral
Danış Beştaş
Diyarbakır Şırnak Adana
Behçet Yıldırım Osman Baydemir
Adıyaman Şanlıurfa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 23üncü maddesinin (1)inci fıkrasında
yer alan on beş gün ibaresinin on beş iş günü olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Selim Yurdakul Fahrettin Oğuz Tor Zihni Açba Antalya Kahramanmaraş Sakarya
Erhan Usta Mustafa
Kalaycı Deniz
Depboylu
Samsun Konya Aydın
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 23üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya Aytuğ
Atıcı Ünal
Demirtaş
İstanbul Mersin Zonguldak
Ali Yiğit Çetin Arık
İzmir Kayseri
(1) Yabancı çalıştıran
işverenler ile süresiz veya bağımsız çalışma izni
bulunan yabancılar, çalışma izninin veya çalışma izni
muafiyeti kapsamında çalışmanın başlaması halinde
çalışmanın başlamasından birgün önce ve sona ermesi
durumu ile çalışma izni veya çalışma izni muafiyetinin
iptalini gerektirecek halleri ise onbeş gün içinde Bakanlığa
bildirmekle yükümlüdür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Yakup Akkaya konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Akkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Uluslararası
İşgücü Kanunu Tasarısının Bildirim ve sosyal
güvenlik yükümlülüğü başlıklı 23üncü maddesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu gereğince bir Türk vatandaşı bir iş
yerinde işe başlayacaksa bir gün önce bu iş yerini Sosyal
Güvenlik Kurumuna bildirir. Bu düzenleme daha önce kanunlarda yoktu. 506 sayılı
Kanun döneminde işçi işe başladıktan sonra bir ay içinde
Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuruyordu. Bu kanun uygulamada kötü
kullanılmaya başlanmıştı. Kaçak işçi
çalıştırma durumunda herhangi bir müfettiş o iş yerine
geldiğinde işverenler Bu işçi daha işe yeni
başladı, bu ay içerisinde bildirimde bulunacağım. diyerek
cezalardan yırtıyordu. Bu kanun nedeniyle kaçak işçilikle
mücadele edilemiyordu ve ciddi sorunlarla karşı karşıya
geliniyordu. 5510 sayılı Kanunla bir çözüm bulduk, işçinin
çalışmaya fiilen başlamasından bir gün önce bu işçinin
Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmesi düzenlendi. Şimdi
bakıyorsunuz, Türk vatandaşları için getirilmiş bu
düzenlemeden farklı bir düzenlemeyle karşı karşıyayız,
yabancılara ayrı bir düzenleme getiriliyor. Bu, her şeyden önce
Anayasamızdaki eşitlik ilkesine aykırı bir düzenlemedir.
Türklerin yani Türk vatandaşlarının ayrı bir uygulamaya
tabii olması gerekirken yabancılar farklı bir uygulamaya tabi
tutulmaktadır.
İkinci olarak: Bu
düzenleme nedeniyle yasanın ana gerekçesinde belirtilen kaçak yabancı
işçilikle mücadele amacından sapılacağını, bir
sonraki maddede görüşülecek olan denetimlerin hiçbir anlamı
olmayacağını söylemek isterim. Sigorta veya iş müfettişleri
iş yerine denetime gittiklerinde işverenler hemen yeni
başladı savını öne süreceklerdir. Daha önceki 506
sayılı Kanunda 5510la değişmeden önceki uygulama bu
kanunla da yerine gelmiş olacak, yabancı işçiler kaçak
çalışmaya devam edeceklerdir ve işverenler de bu yasayı
gerekçe göstererek Daha yeni başladı, biz süresi içinde
bildireceğiz. diyeceklerdir. İşte bu nedenle verdiğimiz
önergede yabancı işçilerin işe başlamaları hâlinde
bildirimlerini çalışmaya başlamadan bir gün önce Sosyal Güvenlik
Kurumuna bildirilmesi hususu düzenlenmiştir.
Bu düzenleme aynı zamanda
sendikal hak ve özgürlükleri de ilgilendirmektedir değerli
milletvekilleri. Sendikalı örgütlenme durumunda başvurunun
yapıldığı tarihte çalışanın sayısı
dikkate alınmaktadır. Bu çalışanın
sayısının tespitinde de Sosyal Güvenlik Kurumunun verileri dikkate
alınır. İşte tam bu nedenle de kendi
yurttaşlarımız, işçilerimiz için 6356 sayılı
Kanunda düzenlediğimiz sorunlar bu yasayla yeniden
başlayacaktır. Burada bu sorunu hatırlatmayı bir görev
biliyorum. Yarın sendikalar Bakanlığa kaçak
çalıştırılan Suriyeliler nedeniyle çoğunluk
alamadıkları için müracaat edeceklerdir. Lütfen, verdiğimiz bu
önergeyi bu doğrultuda değerlendirelim ve değiştirelim.
Değerli milletvekilleri,
15 Temmuz darbe girişimi sonucunda, biliyorsunuz, Boğaziçi
Köprüsünün adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değişti,
Kızılay Meydanı ve Genelkurmay kavşağının da
yine 15 Temmuzda demokrasi mücadelesi vererek şehit olanların
anısına adları değiştiriliyor. Bu çok doğru bir
yaklaşımdır ve 15 Temmuzda şehit olanların da
bulundukları illerde elbette ki belediyelerimiz anılarını
yaşatacak düzenlemeler yapacaktır. Ancak, Taksim Meydanı bunun
dışında tutulamaz. Taksim, 1977de 34 emekçinin
katledildiği bir meydandır ve Taksim Meydanı 15 Temmuzdan
itibaren de demokrasi nöbetinin tutulduğu ve bu mücadelenin
sürdürüldüğü meydanlardan bir tanesidir. Onun için emekçilerin,
sendikaların bu konudaki, Taksim Meydanının Emek ve Demokrasi
Meydanı olması talebini bu Meclisin de dikkate
alacağını ve Taksim Meydanının da adının
yine diğer yerler gibi Emek ve Demokrasi Meydanı olarak
değiştirilmesinin Büyükşehir Belediyemize önerilmesini buradan
bir kez daha iletiyorum.
Hepinize sevgi ve
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Deniz Depboylu ve
arkadaşlarının önergesi geri çekilmiştir.
Şimdi diğer
önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan çalışma izni veya çalışma
izni muafiyeti ibaresinin çalışma izni ve çalışma izni
muafiyeti şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behçet Yıldırım (Adıyaman) ve arkadaşları
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Önergeyi
çekiyoruz.
BAŞKAN Önerge çekilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
28/1(a) maddesinde ortak önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 28inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İlknur İnceöz Fahrettin
Oğuz Tor Aytuğ
Atıcı
Aksaray Kahramanmaraş Mersin
Tülay Kaynarca Hakan
Çavuşoğlu Fatih
Şahin
İstanbul Bursa Ankara
Ramazan Can İdris
Baluken
Kırıkkale Diyarbakır
a) 34 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 34- Yabancı müteahhit veya yabancı
kuruluşlar, Türkiye'de Devlet daireleri ile resmi ve özel kuruluş ve
şahıslara karşı re'sen veya yerli kuruluşlarla
birlikte taahhüt ettikleri mühendislik veya mimarlıkla ilgili
işlerde, yalnız bu işe münhasır kalmak kaydıyla,
Odalar Birliğinin görüşü alınarak, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca verilen çalışma izni ile yabancı
mühendis ve mimar çalıştırabilirler. Bu madde uyarınca
verilecek Odalar Birliği görüşünde, diplomalarını yurt
dışındaki yükseköğretim kurumlarından almış
yabancı meslek mensuplarının, 4/11/1981 tarihli ve 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu uyarınca diploma
denkliğinin tespitinin yapılması şartı aranmaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle, ilgili meslek
odasının görüş vermesi uygulamasının sürdürülmesi ve
bu madde kapsamındaki işlerde akademik denklik prosedürünün
aranmaması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Şimdi gerekçesini okuttuğum
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi, 28inci maddenin (1)inci
fıkrasının (b) bendi üzerinde bir ortak önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 28inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İlknur İnceöz Fahrettin
Oğuz Tor Aytuğ
Atıcı
Aksaray Kahramanmaraş Mersin
Ramazan Can Tülay
Kaynarca Murat
Alparslan
Kırıkkale İstanbul Ankara
İdris Baluken Kemalettin Yılmaztekin
Diyarbakır Şanlıurfa
b) 35 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 35- 34 üncü madde kapsamına girmeyen
işlerde yabancı mühendisler ve yabancı mimarlar, Odalar
Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca verilen çalışma izni ile çalıştırılabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle, ilgili meslek
odasının görüş vermesi uygulamasının sürdürülmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy
birliğiyle kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 28inci maddenin
(1)inci fıkrasının (b) bendini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
28inci maddenin (1)inci fıkrasının
(c) bendi üzerinde bir ortak önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 403 sıra
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
Tasarısının 28inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (c) bendinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İlknur
İnceöz Fahrettin
Oğuz Tor Aytuğ
Atıcı
Aksaray Kahramanmaraş Mersin
İdris
Baluken Mehmet
Doğan Kubat Tülay
Kaynarca
Diyarbakır İstanbul İstanbul
Ramazan
Can
Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle, ilgili meslek
odasına üyeliğe ilişkin hükmün mevcut kanundaki şekliyle
korunması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Ortak önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda
28inci maddenin (1)inci fıkrasının (c) bendi, tasarı
metninden çıkarılmıştır.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU
(İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 119uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
403
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan 130 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Konsolosluk
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/491) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 130)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 28 Temmuz 2016 Perşembe günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum, hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 19.08