TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
122nci
Birleşim
3 Ağustos 2016
Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bursa
Milletvekili Lale Karabıyıkın, OHAL mağdurlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Kırıkkale
Milletvekili Mehmet Demirin, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsüne ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, üzüm üreticilerinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yapısının değiştirilmesini üzüntüyle
karşıladığına ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, Bilal Erdoğanla ilgili kara para
aklama soruşturması konusunda kamuoyunun acilen bilgilendirilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, suçları sabit olmamasına
karşın gazetelerin ve İnternet sitelerinin
kapatılmasının, sahipleri ile basın emekçilerinin geçim
kaynaklarının ellerinden alınmasının önüne geçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Manisa Milletvekili
Mazlum Nurlunun, darbeye karışan FETÖ terör örgütü
mensuplarının bir yana bırakılarak muhaliflere
karşı bir cadı avı başlatıldığına ilişkin
açıklaması
5.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, uyuşturucuyla mücadele konusunda ciddi tedbirler
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Hükûmetin özür dilemesi ve istifa
etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, OHAL nedeniyle çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerin ne zaman Meclisin onayına sunulacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, OHAL
fırsatçılığıyla başlatılan cadı
avının FETÖ terör örgütüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan
sosyal demokratları, devrimci gençleri, sanatçıları,
akademisyenleri hedef aldığına ve buna derhâl son verilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, Gazi Ünirversitesi Rektörlüğüne
atanan Ali Gürle ilgili iddialara ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Hüseyin Çamakın, 25 yaş üstündeki milyonlarca işsizin zorunlu
genel sağlık sigortası borçlarının hâlen devam
ettiğine ve bu soruna çözüm bulunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, mevcut iktidarın Avrupa Birliği
sürecindeki tutarsız duruşuna ve Avrupa Birliği
kazanımlarından uzaklaşılan bir süreçte olduğumuza ilişkin
açıklaması
12.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, MİTin darbe girişimi gününe kadar
FETÖye göz yumduğuna ve şu anda iktidarı kandıran
başka cemaat örgütlerinin olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
13.- Adana Milletvekili
Elif Doğan Türkmenin, 2010 KPSS sınavıyla kamuya yerleşen
devlet memurlarının akıbetinin ne olacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
14.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde ilindeki kiraz üreticilerinin
sorunlarına ilişkin
açıklaması
15.- Tokat Milletvekili
Kadim Durmazın, Millî Eğitim Bakanlığının üç
yıl önce çıkardığı bir yönetmelikle belli cemaatlere
mensup liselerdeki son sınıf öğrencilerinin yurt
dışına gönderilip bir yıl sonra sınavsız
üniversitelere yerleştirildiklerine ve bu fırsat
eşitsizliğine karşı bir önlem alınıp alınmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
16.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, bir taraftan FETÖyle mücadele edilirken diğer
taraftan PKKnın saldırılarının devam ettiğine,
terörle mücadelenin millî bir dava olduğunun unutulmaması
gerektiğine ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gündeme
gelen hususlardan birinin de istihbarat zafiyeti olduğuna ilişkin
açıklaması
17.- Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin, AKP Hükûmeti tarafından bölge
halkının görüşü alınmadan dayatılan Cizre ve
Yüksekovanın il, Hakkâri ve Şırnakın ilçe olması
karar sürecini kınadığına ve doğru
bulmadığına, 3 Ağustos Şengalde Ezidi halkına
yönelik katliamın 2nci yıl dönümüne ve Ezidilere yönelik bu
katliamın soykırım olarak tanımlamasını talep
ettiğine ilişkin
açıklaması
18.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 667 no.lu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında görevli olan çok
sayıda oyuncu ve yönetmenin açığa alınmalarına ve bu
tiyatro sanatçılarını bu şekilde yaftalamanın darbeye
ve darbecilere karşı oluşan toplumsal mutabakatı
yaralayacak bir davranış biçimi olduğuna ilişkin
açıklaması
19.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, 15 Temmuzun Türkiye tarihi için bir milat
olduğuna, meydanlarda demokrasi nöbetinde olanları
selamladığına, hem darbeci teröristlerin
karşısında hem PKK karşısında şehit
düşenlere Allahtan rahmet dilediğine, darbecilerle çok net, çok
somut mücadele etmek istediklerine ve yapılan işlemlerde bir hata
varsa mutlaka revize edileceğine ilişkin açıklaması
20.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, cezaevlerinde işkence olduğu iddialarının
Ceza ve İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İnceleme Alt Komisyonu
tarafından araştırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
21.- Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, cezaevlerinde
durumun çok vahim olduğuna ve OHALden dolayı işkencenin
meşrulaştırılamayacağına, tutukluların
haklarının göz ardı edilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
22.- Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin, AKP Hükûmeti tarafından paralel
devlet yapılanması adı altında bütün toplumsal kesimlere
yöneltilmiş olan gözaltı ve tutuklama furyasını kınadığına
ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
24.- Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin, Kâtip Üyelerin oylamalardaki tutumuna ilişkin
açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, bazı maddelerini olumlu bulmalarına rağmen
409 sıra sayılı Kanun Teklifine ret oyu vereceklerine
ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, bu tip düzenlemelerle ilgili bir kamu spotu hazırlanarak
vatandaşların bilgilendirilmesinin olumlu olacağına
ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, iki
yıl önce Şengalde Ezidi halkına yönelik yapılan katliamı kınadığına
ilişkin konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ali Özcan ve 21 milletvekilinin, turizmde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/289)
2.- Edirne Milletvekili
Okan Gaytancıoğlu ve 24 milletvekilinin, Türkiye'de atık yağların neden
olduğu su ve çevre kirliliğinin boyutlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/290)
3.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba ve 22 milletvekilinin, sahte içki üretimi ve
satışı ile bu nedenle meydana gelen ölüm ve yaralanma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/291)
B) Tezkereler
1.- Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Başkanlığının, 28/12/2015
tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan, 28/1/2016 tarihinde
tali komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, esas komisyon olarak da
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna havale edilen (2/571) esas
numaralı, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
arkadaşları tarafından verilmiş olan, 19/4/2012 tarihli ve
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin, İç Tüzükün 34'üncü
maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince Plan ve Bütçe
Komisyonuna havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/817)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP
Grubunun, Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan ve arkadaşları
tarafından, cezaevlerinde süregelen ve özellikle OHAL kararıyla ciddi
boyutlara ulaşan hak ihlallerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 26/7/2016 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Ağustos 2016
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma
Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun,
Genel Kurulun 4/8/2016 Perşembe günü toplanmamasının Genel
Kurulun onayına sunulmasının uygun görüldüğüne ilişkin
önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1310) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 409)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Garo Paylanın 409 sıra
sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
X.- OYLAMALAR
1.- Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.-
Hatay
Milletvekili Hilmi Yarayıcı'nın, Kurum kadrolarına ve
yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Ahmet Aydının cevabı (7/5477)
3 Ağustos 2016 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, OHAL
mağdurları hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Lale
Karabıyıka aittir.
Buyurunuz Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili Lale Karabıyıkın, OHAL
mağdurlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe
girişimi parlamenter demokrasimize karşı
yapılmıştır. Bu darbe girişiminin
sorumlularını, içerideki ve dışarıdaki destekçilerini
lanetliyor ve hukuk çerçevesinde cezalandırılmalarını
istiyoruz.
15 Temmuz akşamından bu yana
halkımız tedirgindir. Küçücük çocuklar o gün darbe kelimesiyle
karşılaştılar ve sabah uyandıklarında darbenin ne
olduğunu merakla sordular. O gece bütün siyasi partiler darbe
girişimine karşı çıktılar ve demokrasi konusunda ortak
bir paydada birleştiler. Evet, darbeler yıkıcıdır, askerî
ya da sivil darbeye her zaman karşıyız ancak darbe
girişiminde bulunanları ve destek verenleri tespit etmek konusunda bu
çalışmaların öfke ve ön yargıyla ya da sorumlu ile sorumlu
olmayanlar ayrıştırılmadan, toplumsal tedirginlikler
yaratarak gerçekleştirilmesi bazı kırılmalara da yol
açabilir. Hatta, darbenin yıkıcı etkileri kadar kötü izler de
bırakabilir. Darbe girişimi sonrasının nasıl
yönetildiği gelecekte tarih açısından da, uluslararası
ortamdaki algı açısından da önemli olacaktır. Öncelikle,
halkımızın huzuru ve bireysel şahsiyetlerine zarar
gelmemesi açısından sorumlu olanlar ile olmayanların
ayrıştırılmasının bir kez daha önemini vurgulamak
istiyorum.
Evet, şimdi size gerçek bir hikâye
anlatacağım. Az önce dedim ki: Sorumlular ile sorumsuzların
(Gürültüler)
Sayın Başkan, gürültüyü biraz azaltabilir
miyiz acaba?
BAŞKAN Bir saniye Sayın
Karabıyık.
Sayın milletvekilleri, efendim, Sayın
Karabıyık önemli bir konuda konuşuyor. Genel Kurulda bir
uğultu hissediyorum. Lütfen hatibi dinleyelim efendim.
Buyurunuz Sayın Karabıyık.
LALE KARABIYIK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Evet, ben Bursa Milletvekiliyim, otuz dört
yıldır Bursada yaşıyorum, yirmi yedi yıllık
akademisyenim ve Bursada çevreyi ve süreçleri çok iyi biliyorum.
Şimdi, size gerçek bir hikâye
anlatacağım. Bursadaki vakıf üniversitesi, Orhangazi
Üniversitesi açılmadan önce bir iftar yemeğine bütün üniversite
çalışanları, Bursadaki bütün sanayiciler, iş
adamları, şahsiyetler çağrıldılar. Orada Vali de
vardı, orada Büyükşehir Belediye Başkanı da vardı,
orada Emniyet Müdürü de vardı, bütün üst düzey yöneticiler vardı ve
üniversitenin maketi konuldu ekrana, dendi ki: Burası bir yıl
içerisinde bitecek, bütün iş dünyası buna destek versin. Yani pamuk
eller cebe. Bunun gibi başka yerlere de destek istendi. Bu destekler bazen
devletin üst kademe yöneticileri tarafından telefon edilerek, bazen de
bizzat iş yeri ziyaretlerine gidilerek istendi.
Şunu söylemek istiyorum: Bu darbe
girişimcilerine, FETÖye, gerçekten FETÖye bilerek destek veren
kişiler de var ama zorunlu olarak vermek zorunda bırakılan
kişiler de var ya da bilmeden devreye giren kişiler de var. Bakın,
devletin üst kademesindekiler nasıl Hata yaptık. diyorsa bilerek
veya bilmeyerek hata yapabilen insanlar da var. Bunların çok iyi
ayrıştırılması lazım.
BOTAŞ çalışanı, çocuğu
hasta, ameliyat olacak. Devlet hastanesi çok uzun bir tarih vermiş. Onun
için Özel hastanelere herkes gidebiliyor. diyoruz ya o da gidiyor ama
ameliyat olması için çok büyük bir maliyet çıkartıyorlar,
diyorlar ki: Şuraya, şu sendikaya eğer üye olursan yüzde 30
indirim. O da bilinçsiz olarak bunu yapıyor ve şimdi içeride hem de
işsiz kaldı.
Öğretmenler, günlerce, birkaç sene boyunca
işsiz kalıyor; yerleştirilemiyor, atanamıyor. Gidiyor bir
özel dershaneye, daha sonra özel okula çevriliyor ve iş buluyor.
Şimdi, Neden orada öğretmendin? diye kendisine soruluyor.
Sanayicilerin durumları öyle. Kimi bilerek kimi
bilmeyerek
Bilerek yapanlar, destek verenler evet
cezalandırılmalı ama diğerlerinin
ayrıştırılması, bu mağduriyetlerin önlenmesi son
derece önemli. Bu insanların çocukları, bakın, az önce anlattığım
bir öğretmenin çocuğu ya da bir bankadan kredi kullanan bir
vatandaşın çocuğu sokakta oynarken kendisine Senin baban
darbeci, seninle oynamayacağız. dedikleri zaman bu toplumsal bir
kırılmadır. Evet, cezalandırılması
gerektiğini ifade ediyoruz ama sorumluların. Bu sürecin öfkeyle
değil, bu sürecin mantıklı bir şekilde yürütülmesini talep
ediyoruz, bu mağdurların yaratılmamasını talep
ediyoruz. Bu sürecin doğru yönetilmesi tarihe geçecektir. Bakın,
uluslararası ortamlarda da şu anda algı yönetimi, olağanüstü
hâl sürecinin iyi kullanılıp kullanılmadığı,
kötüye kullanılması konusundaki eleştirileri de görüyorsunuz. Bu
nedenle, olağanüstü hâl sürecinin nasıl yönetildiğinin bundan
sonra da önemi olacak, bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karabıyık.
Gündem dışı ikinci söz, 15 Temmuz
2016 darbe teşebbüsü hakkında söz isteyen Kırıkkale
Milletvekili Mehmet Demire aittir.
Buyurunuz Sayın Demir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Kırıkkale Milletvekili Mehmet Demirin, 15 Temmuz 2016 darbe
teşebbüsüne ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzda millî iradeye
karşı yapılan darbe teşebbüsü hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz darbe zihniyeti adına kara bir leke
ancak millet namına bir demokrasi destanı olarak tarihteki mukaddes
yerini almıştır. Hemen belirtmek istiyorum ki 12 Eylül 1980
darbesini yaşadığım çocukluk günlerimden hafızamda
kalan bir anı şöyledir: Köyün meydanına toplanan erkekler bir
sıraya dizilmiş, darbe olduğu ilan ediliyor, sesini çıkaran
olursa sert bir tokatla veya dipçik darbesiyle yere seriliyor. Ancak, o zulüm
günlerinde dahi silahların namlusu doğrudan bir sivili yani milleti
hedef almıyor. Oysa 15 Temmuz ihanet kalkışmasında namlular
millete döndü, toplar millete döndü, uçaklar şu anda içinde
bulunduğumuz millî iradenin tecelligâhı olan Meclisi bombalamaktan
hayâ etmedi.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tarih böyle bir alçaklığı o güne
kadar yazmadı. Şimdi biz buna sadece bir darbe teşebbüsü
diyebilir miyiz? O gün teşebbüs edilen bu ülkenin işgaliydi. Bu
millet belki bir yüz yıl daha belini doğrultamasın diye zehirli
bir hançerle sırtından vurulmaya çalışıldı ancak
Allaha hamdolsun, oyunlar, kuranların başına geçti. Milletimiz
hiçbir siyasi görüş, etnik yapı yahut benzeri aidiyet unsuru
gözetmeksizin sırf millet olma bilinciyle, vatan sevdasıyla, merhum
şairimiz Mehmet Akifin de ifadesiyle gövdesini hayâsızca
akınlara siper etmiş ve binlerce yıllık devletini, namusunu
asker kıyafetli vatan hainlerine, teröristlere teslim etmemiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yıllarca aziz milletin samimiyetini,
cömertliğini ve fedakârlığını en ahlaksız bir
soyguna çeviren Fethullahçı terör örgütü, maalesef kendisini sinsi bir
hastalık gibi uzun süre gizlemeyi başarmıştır. Anadolu
insanının tertemiz evlatlarını kendi tezgâhlarında
birer mankurta, vatan hainine, eli kanlı teröristlere dönüştürdü ve
bunu yaparken en mukaddes hisleri kullanmaktan dahi çekinmedi. Hedefleri
uğruna kırk yıl bir akrep yumurtasına sabırla bekçilik
eden bu yapı, o yumurtadan hep bir Anka kuşu
çıkaracağını vadetti. Şükürler olsun ki daha o yumurta
çatlamadan milletimiz oyunu gördü. Sayın Cumhurbaşkanımız,
Başbakanımız, Başkomutanımız, devlet
başkanımız Recep Tayyip Erdoğanın bir sözüyle
meydanlara akın ederek yurdunu alçaklara çiğnetmedi.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ölüme yürümekte bu derece pervasız bir
milletin ferdi olmaktan gurur duyuyorum. Sizlerin de bu hislerimi
paylaşacağınızı zannediyorum. Zira, ihanet
girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesinde gerek
iktidar gerek muhalefet partileri gerekse toplumun farklılık arz eden
bütün bileşenleri vatan hainleri karşısında kararlı
bir tutum sergilemiştir. Vatan müdafaası uğruna siyasi rekabeti
bir kenara bırakmış ve siyasi tarihimize zor günlerde daima
hatıra gelecek bir not düşmüşlerdir.
Konuşmama son verirken şehitlerimize
Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum. 15 Temmuz FETÖcü
darbecilerin saldırısı karşısında ve PKKya
karşı vatanı, milleti, bayrağı için vücudunu siper
eden şehitlerimizi saygıyla yâd ediyor, Kırıkkalemizden
şehit olan kardeşlerimizi isimleriyle anmak istiyorum: Hakan
Yorulmaz, Alparslan Yazıcı, Volkan Pilavcı, Aydın Çopur,
Volkan Canöz, Çağdaş Tamkoç, Osman Yıldırım, Oğuz
Sümbül, Bekir Deniz, Ali Tonga. Şehitlerimizin mekânı cennet,
kabirleri nur olsun temennisiyle aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demir.
Gündem dışı üçüncü söz, üzüm
üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili
Erkan Akçaya aittir.
Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, üzüm üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; üzüm üreticilerinin sorunlarıyla ilgili
gündem dışı söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyede 480 bin hektar bağda ortalama 4
milyon ton üzüm üretilmektedir. Türkiye, üzüm üretiminde dünyada 6ncı,
çekirdeksiz kuru üzüm üretimi ve ihracatında 1inci sıradadır.
Ülkemizden her yıl ortalama 500 milyon dolarlık kuru üzüm ve 200
milyon dolarlık yaş üzüm ihracatı yapılmaktadır.
Türkiyedeki kurutmalık üzümün yüzde 88i,
sofralık üzümün yüzde 16sı Manisada üretilmektedir. Manisada 100
bin aile geçimini üzümden sağlamaktadır. Üzüm, ailenin geçimi,
gençlerin çeyizi, çocukların harçlığı demektir. Manisalı
çiftçimiz, don ve dolu afetleri nedeniyle birkaç yıldır ürün hasat
edemiyor. 2014 yılında dolu afetinden etkilenen Manisalı üzüm
üreticisi, 2015 yılı Nisan ayında ve 2016 yılı Mart
ayında don afetiyle karşı karşıya kalmıştır.
Mart ayındaki don afeti, Manisada 7 ilçede, 150 mahallede etkili olurken
5.979 çiftçimizin 130 bin dekar bağında yüzde 10 ila yüzde 90
oranında zarar meydana getirmiştir. Bu yıl temmuz ayında Manisanın bazı
ilçelerinde güneş yanığı, üzüm bağlarında yüzde
20lik rekolte kaybına ve kalite noksanlığına sebep
olmuştur. Güneş yanığı, doğal afet ve TARSİM
sigortasına dâhil değildir. Güneş yanıkları
TARSİM sigortası kapsamına dâhil edilmelidir.
Don afeti nedeniyle bağlarda gelecek
yılın ürününü de etkileyecek hasarlar meydana gelmiştir. Bu
nedenle, don afetinden etkilenen Manisalı çiftçilerin kamu bankaları
ile tarım kredi kooperatiflerine olan borçları uzun vadeli ve faizsiz
olarak ertelenmelidir. Çiftçilerimize yaralarını sarmak ve gelecek
yıla hazırlanmak amacıyla faizsiz ve uzun vadeli can suyu
kredisi verilmelidir.
2015 yılında bağlarda TARSİM
primi dekar başına ortalama 90 liradır. Bu bağın hasar
görmesi hâlinde 2016 yılında sigorta primi 170 liraya
yükselmiştir. Bağı zarar gören çiftçimiz bir de primlerin
artması nedeniyle sigorta yaptıramamaktadır. Bu nedenle,
sigortası olsun olmasın, afetten etkilenen çiftçilerin zararları
karşılanmalı ve bu çiftçilerimize dekar başına destek
verilmelidir. TARSİMden gelen zarar tespit eksperlerinin
raporlarının gerçek zarar oranlarını
yansıtmadığı iddiaları yaygın bir kanaat hâline
gelmiştir. Bu uyuşmazlıkları gidermek için ilçe ziraat
odası başkanları TARSİMin hasar tespit eksper heyetinin
doğal üyesi olmalı ve zarar tespit çalışmalarına
katılmalıdır.
Her hasat dönemi öncesinde üzüm rekoltesinin yüksek
olduğu yönündeki açıklamalar nedeniyle üzüm fiyatları
düşmektedir, borç içindeki çiftçiler de üzümlerini ucuza satmak zorunda
kalmaktadır. Rekolte hesaplanmasında spekülasyonu önlemek için devlet
mutlaka müdahil olmalıdır. Rekolte hesap ve tahmini, tarım il müdürlükleri,
çiftçiler, ziraat odaları, bağcılık enstitüsü,
TARİŞ, ticaret borsaları ve ihracatçılardan oluşacak
bir komisyon tarafından belirlenmelidir. Bu komisyonun üyeleri
arasından üzüm müdahale kurumu oluşturularak üzümdeki fiyat dalgalanmaları
önlenmelidir.
TARİŞ, kaynak yetersizliği nedeniyle
piyasayı regüle edecek alım yapamamakta, bu nedenle de üzüm
fiyatları düşmektedir.
Çekirdeksiz üzümde rekolteye bağlı olarak
arz talep dengesinin bozulması üreticilerimizi mağdur etmektedir. Bu
nedenle öncelikle üretim planlaması yapılmalıdır. Üzüm
üreticimiz yıllardır emeğinin
karşılığını alamamakta. 2000 yılında
kilogramı 80 kuruş olan yaş üzüm, bugün maliyetine, 1 liraya
satılmaktadır. İç piyasada geçen yıldan yaklaşık
25 bin ton kuru üzüm kalmıştır. Bu üzüm bir an önce
eritilmediği takdirde, yeni sezon kuru üzüm fiyatlarının
düşmesine sebep olacaktır. Üzüm üretiminde oluşan arz
fazlalıkları için alternatif tüketim imkânları
geliştirilmelidir; depolama sistemi kurulmalı, depolama maliyeti
desteklenmelidir ve üzüm mutlaka destekleme kapsamına alınmalıdır.
Kaçak üzümler hem iç piyasada fiyatın
düşmesine neden olmakta hem de Türk üzümünün içine
karıştırılarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla)
yurt dışına
satılıp kalitemizi tehdit etmektedir.
Bu düşüncelerle muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
İç Tüzükün 59uncu maddesi çerçevesinde
yapılan gündem dışı konuşmalar sona ermiştir.
Şimdi, elektronik sisteme girerek söz talep
eden milletvekillerine sırayla söz vereceğim.
Söz verme işlemini başlatıyorum.
Sayın Erkan Aydın
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yapısının değiştirilmesini üzüntüyle
karşıladığına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yapısının değiştirilmesini üzüntüyle
karşılıyorum. TSK siyasetten arındırılsın.
derken şimdi tek yanlı siyasetin merkezine oturtuluyor. Düzenlemeyle
Cumhurbaşkanı ve Başbakan kuvvet komutanlarına
doğrudan emir verebilecek. Peki, Genelkurmay Başkanı nerede? O,
atlanıyor. Bu düzenlemeden sonra, Genelkurmay Başkanı yüksek
rütbeli bir karargâh subayı oluyor.
Harp Akademileri kapatılıyor, yerine Millî
Savunma Üniversitesi geliyor. Rektörü, Cumhurbaşkanı atıyor.
Hepsine topluca bakıldığında, ordu tam manasıyla
siyasetin göbeğinde. Orduyu siyasetin dışına çekelim.
derken ordu siyasetin göbeğine oturtuluyor. Ordu içerisinde özellikle
terfilerin FETÖcülerin eline geçmesi karşısında, siyasi
iktidar, hele de bir darbe girişimi sonrasında, bir refleks olarak
bunu engellemek için bunu yapıyor olabilir. Ancak, bu defa da ordu, tam
anlamıyla, iktidara kim gelirse onun güdümüne girmiş oluyor ki bu da
ileriye bakıldığında çok sıkıntılı bir
durum olacak diyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı
2.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Bilal Erdoğanla
ilgili kara para aklama soruşturması konusunda kamuoyunun acilen
bilgilendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bir İtalyan
televizyon kanalına mülakat veren Recep Tayyip Erdoğan, darbe
girişimini değerlendirdikten sonra, oğlu Bilal Erdoğan
hakkında İtalyada açılan soruşturmaya da değinerek
Benim oğlumla uğraşmayı bıraksın da İtalyan
makamları kendi mafyasıyla uğraşsın. demiştir.
Cumhurbaşkanının oğlunun bu şekilde anılması
da, böyle bir beyanat verilmesi de milletimizi incitmiş,
başını öne eğmiştir. Bu arada jet hızıyla,
İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi Bilal Erdoğanın
İtalyadaki kara para soruşturması haberleri için erişim
yasağı kararı almıştır. Haberlere yayın
yasağı getirilmesi ve İtalyadaki konunun kara para aklama
iddiası olması önemlidir. Diğer yandan, AKP, kara para aklama
konusunda yeni bir yasayı ısrarla Meclisten geçirmeye çalışmaktadır.
Bütün bu olaylar göz önüne alınmalı ve
kamuoyu acilen bilgilendirilmelidir.
BAŞKAN Sayın Tümer
3.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, suçları sabit
olmamasına karşın gazetelerin ve İnternet sitelerinin
kapatılmasının, sahipleri ile basın emekçilerinin geçim
kaynaklarının ellerinden alınmasının önüne geçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hayata geçirilen
OHAL kapsamında Adanada bazı gazeteciler gözaltına
alınmış, bazıları tutuklanmış, ardından
üç yerel gazete ve bir İnternet sitesi kapatılmıştır.
Sahipleri tutuksuz yargılanmasına karşın Adana Haber, Adana
Medya ve Akdeniz Türk gazeteleri ve özelhaber01.com adlı İnternet
sitesi kapatılmış, gazetelerin bünyesindeki tüm mal
varlığına el konulmuş, gazete
çalışanlarının binbir emekle aldıkları sarı
basın kartları dahi iptal edilmiştir. Bu kapsamda, suçları
sabit olmamasına karşın gazetelerin ve İnternet sitelerinin
kapatılmasının, sahipleri ile basın emekçilerinin geçim
kaynaklarının ellerinden alınmasının önüne
geçilmelidir. Olaylarla hiçbir bağlantıları, ilgileri olmayan,
kolluk güçleri tarafından ifadeye dahi çağrılmayan, sadece
soruşturma kapsamına giren gazetelerde
çalıştıkları için kartları iptal edilen basın
mensuplarının sarı basın kartlarının iade
edilmesi de sağlanmalıdır.
OHAL kapsamındaki uygulamaların hukuk
kuralları çerçevesinde hayata geçirilmesini diliyor, operasyonların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Nurlu
4.-
Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun, darbeye karışan FETÖ terör
örgütü mensuplarının bir yana bırakılarak muhaliflere
karşı bir cadı avı başlatıldığına ilişkin
açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; demokrasiye ve laikliğe karşı
girişilen 15 Temmuz darbesinin defedilmesinin ardından uygulanan
OHAL, maalesef, öç almaya dönüşmüştür. Darbeye karışan FETÖ
terör örgütü mensupları bir yana bırakılmış,
muhaliflere karşı bir cadı avı
başlatılmıştır. CHP il
başkanlarımızın çocukları, gençlik kolları
üyelerimiz, KESK ve KAMU-İŞ üyesi memurlar, Aleviler, solcular,
sanatçılar gözaltına alınmakta, çalışanlar işten
çıkarılmaktadır. Darbeye karşı bir araya gelen
toplumun tüm kesimlerinin arasına nifak sokma niyeti açığa
çıkmıştır. AKP Hükûmeti intikam duygusuyla hareket etmeye
devam ederse siyasi partiler ve toplumdaki uzlaşma ortamı maalesef
uzun sürmeyecektir.
Darbeyle hiçbir alakası olmayanlara
karşı girişilen cadı avından acilen vazgeçilmesi
gerektiğini belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
5.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, uyuşturucuyla mücadele
konusunda ciddi tedbirler alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yoğun Türkiye gündemi içinde bazı hayati
meseleler üzerinde yeterince duramıyoruz. Bu konulardan biri de
uyuşturucu konusu. Yapılan araştırmalar
bağımlılık yapan madde kullanım yaşının
9a kadar düştüğünü, 2007-2015 yılları arasında
uyuşturucu kullanım oranının yüzde 678
arttığını gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde Tomarza
ilçemizde sentetik uyuşturucu kullanan bir gencimiz hayatını
kaybetti. Gencimize Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Aileler, gençlerimizin canına kasteden zehir
tacirlerinin Ben satıcı değilim, içiciyim. diyerek, ellerini
kollarını sallayarak dolaşmaya devam ettiğini belirtiyor.
Bu bağlamda, Sayın İçişleri Bakanına sormak istiyorum:
Ben içiciyim. diyen kişilerle ilgili tahkikatlar yeterince sağlıklı
yapılıyor mu? Bu konuyla ilgilenen uzmanların altını
çizdiği bir gerçek var ki her uyuşturucu kullanıcısı
aynı zamanda bir satıcıdır. Bunun için, uyuşturucuyla
mücadele konusunda uyuşturucuyu kullananların da uyuşturucu
ticareti yapanlar gibi ağır cezalar alması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
6.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Hükûmetin özür
dilemesi ve istifa etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler.
Ben on dört yıldır AKPlilere
yaptığım bütün eleştiriler için özür diliyorum. Ergenekon,
Balyoz döneminde Hukuk herkese lazım. diye başınızı
ütüledim, medyaya vergi cezaları kesildiğinde kızdım,
hâkimlik mülakatlarında çok beddualar ettim, TİB Yasası çıkarken
insan haklarını ihlal ediyorsunuz dedim, referandumda hayır
için kapı kapı dolaştım, daha bir sürü şey için özür
diliyorum. Meğer ülkeyi siz yönetmiyormuşsunuz. Şimdi siz de
özür dileyin, 15 Temmuza kadar burada kibirle on dört yıllık
iktidarımızdan bahsediyorduk ama iktidar değilmişiz.
deyin, Usta olduk zannediyorduk çırak bile olamamışız.
deyin, Muhalefet iki koyun güdemez. diyorduk ama meğer biz
güdemezmişiz. deyin, özür dileyin ve istifa edin.
BAŞKAN Sayın Arslan
7.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, OHAL nedeniyle
çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin ne zaman Meclisin
onayına sunulacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Teşekkür ederim
Başkanım.
Başbakana soruyorum: Olağanüstü hâl
kararı 20 Temmuz 2016 tarihinde verilmiştir. O günden bugüne birçok
kanun hükmünde kararnameler yayımlanmıştır. Şunu
öncelikle söyleyeyim: Bu kararnameler amacını aşmış,
devletin yapısını değiştiren bir konumda,
Anayasamıza aykırı olarak uygulanmaya
başlanmıştır. Anayasamızın 121inci maddesinin
son fıkrasına göre Olağanüstü hal süresince, olağanüstü
halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde
kararnameler çıkarabilir. denildiği hâlde Bu kararnameler, Resmî
Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin
onayına sunulur... denmektedir. Meclise onaylanması için sunulan bu
kararnamelerin otuz gün içinde İç Tüzük gereğince görüşülmesi
gerekirken ilk kanun hükmündeki kararnamenin çıkmasından on günlük
süre geçmiştir. Bu nedenle daha fazla bekletilmeden bu kanun hükmündeki
kararnameleri ne zaman Meclisin onayına sunmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
8.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, OHAL
fırsatçılığıyla başlatılan cadı
avının FETÖ terör örgütüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan
sosyal demokratları, devrimci gençleri, sanatçıları,
akademisyenleri hedef aldığına ve buna derhâl son verilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün vatan haini ilan ettikleriyle dün kirli
ittifakın içinde olanlar 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek
yeni bir cadı avı başlatmıştır. OHAL
fırsatçılığıyla başlatılan cadı
avı FETÖ terör örgütüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan sosyal
demokratları, devrimci gençleri, sanatçıları, akademisyenleri
hedef almaya devam ediyor. Ispartada, Burdurda, Gaziantepte Cumhuriyet Halk
Partisi gençlik kolları üyesi gençler darbe girişiminden sonra sosyal
medyadaki paylaşımlarından dolayı gözaltına alındı.
Bir taraftan hakaret davalarını geri çekmekle övüneceksiniz,
diğer taraftan eleştirel haklarını kullanan gençleri,
sosyal medya paylaşımları bahanesiyle gözaltına
alacaksınız. Cumhuriyet Halk Partisi gençlik örgütünün herhangi bir
üyesini cemaat üyeliği bahanesiyle gözaltına almak geçmişte
kurdukları kirli ittifakın sorumluluğunu gizlemekten başka
bir şey değildir. Başlatılan bu cadı avına derhâl
son verilmelidir ve demokratik hakkını kullanan gençlerimiz serbest
bırakılmalıdır. Türkiyenin en büyük
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu
9.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, Gazi Ünirversitesi
Rektörlüğüne atanan Ali Gürle ilgili iddialara ilişkin
açıklaması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkanım, bundan bir ay kadar önce Gaziantep Üniversitesinde rektör
adayları seçimi yapılmıştır ve Ali Gür 126 oyla
birinci sıraya geçmiştir. İşlemler devam ederken bir
Gaziantep milletvekili darbe girişiminden sonra Vakit gazetesinin kripto
paralelci yazarı Mehtap Yılmaz ve rektör adayı eşi Ali Güre
dikkat, YÖKü uyarıyorum -daha sonra- paralel yapının
Diyarbakır imamlığını yapan Ali Gür, sahte FETÖ
karşıtlığıyla Gaziantepte rektör olmaya
çalışıyor. Ey YÖK, sakın ha! diye bir iki tane
paylaşım yapmış. Daha sonra da geçtiğimiz günlerde,
pazartesi günü Sayın Cumhurbaşkanı, Ali Gürü rektör olarak
atamıştır. Şimdi soruyorum: Kim haklı, Gaziantep
Milletvekili mi, Cumhurbaşkanı mı? Kim
yanıltılmış? Bu örnek, insanların Fethullahçı
diye cadı avına tabi tutulmasının bir örneği olabilir
mi? Bu konuyla ilgili Hükûmetin yapacağı bir açıklama var
mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çamak...
10.-
Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, 25 yaş üstündeki milyonlarca
işsizin zorunlu genel sağlık sigortası
borçlarının hâlen devam ettiğine ve bu soruna çözüm bulunması
gerektiğine ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir süre önce sadece 25 yaş altındakilerin
zorunlu genel sağlık sigortası borçları silindi fakat 25
yaş üstündeki milyonlarca işsizin ödemesi beklenen milyonlarca liraya
varan borçları hâlen devam ediyor. GSS mağdurlarının sosyal
medyadaki tepkilerinin neredeyse hepsinin ortak noktası Gelsinler,
neyimiz varsa alsınlar ama yine de böylesi adaletsiz bir borcu
ödeyemeyiz. diyorlar. İşsizlere âdeta vatandaşlık
aidatı olarak kesilen bu borcu erteleyerek, yapılandırarak,
taksitlendirerek veya faizlerini silerek bu sorun çözülemez. İktidar
böylesi bir havadan borçlandırma uygulamasını neden tamamen
ortadan kaldırmayı düşünmüyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sibel Özdemir...
11.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, mevcut iktidarın Avrupa
Birliği sürecindeki tutarsız duruşuna ve Avrupa Birliği
kazanımlarından uzaklaşılan bir süreçte olduğumuza ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye 16 Aralık 2013 tarihinde Avrupa
Birliğiyle geri kabul anlaşması ve vize muafiyeti için yol
haritası belgesini imzalamıştı. Avrupa Birliği
Komisyonu tarafından vize muafiyeti sürecine ilişkin yayımlanan
tüm raporlarda Türkiyenin terör tanımını Avrupa Birliği
müktesebatına uygun hâle getirmesi açıkça tavsiye edilmekteydi. 72
tane madde öne sürdüler. Bu rivayet yeni çıktı, yoktu bunlar. Nereden
çıktı bunlar? diyen Sayın Cumhurbaşkanının 72
madde dediği değişiklikler kendilerinin de
katıldığı bir törende imzalanan mutabakat gereği
Türkiyenin yerine getirmesi gereken değişikliklerdir. Bu sürecin
başarıya ulaşması için anlaşmada taahhüt edilen
yükümlülüklerimizin eksiksiz olarak ve zamanında yerine getirilmesi büyük
önem taşımaktadır. diyen de Başbakanlığı
döneminde yayımladığı genelgede imzası olan yine
Sayın Cumhurbaşkanıdır. Mevcut iktidarın Avrupa
Birliği sürecindeki tutarsız duruşu ve Avrupa Birliği
kazanımlarımızdan uzaklaştığı ve kaybedenin
Türkiyenin ve vatandaşlarımızın olduğu bir süreçteyiz.
BAŞKAN Sayın Şeker...
12.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, MİTin darbe girişimi
gününe kadar FETÖye göz yumduğuna ve şu anda iktidarı
kandıran başka cemaat örgütlerinin olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
MİT, darbe girişimi gününe kadar FETÖye
göz yumdu, sorun sadece bir cemaate göz yumulmasıyla mı ilgili, yoksa
başka cemaatlere de şu anda göz yumuluyor mu? Acaba şu anda
iktidarı kandıran başka cemaat örgütleri var mı? Bu konuda
bir çalışma yapıyor mu acaba MİT? Bu daha önce göz yumulan
örgütlerden birisi maalesef El Nusra ve IŞİDdi ve bunun bedelini hep
beraber toplum olarak ödedik. Bu konuda uyanık olmaya davet ediyorum çünkü
çok sayıda kandıran var, arkadaşlarımızı uyarmak
da bizim görevimiz.
Bugün Olağanüstü Din Şûrası
toplandı ve bu Olağanüstü Din Şûrası, işte Rabbim
bizi affetsin, milletim bizi affetsin. noktasında bir günah
çıkarmaya dönüştü. Biliyorsunuz, Müslümanlıkta günah çıkarma
yoktur. Eğer bu suçları kabul edenler ve itiraf edenler varsa bu
suçlarının karşısında hukuk devleti önünde mutlaka
yargılanmalıdırlar, bu konuda hukuk devleti gereğini
yapmalıdır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çok
sayıda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Türkmen
13.-
Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, 2010 KPSS sınavıyla
kamuya yerleşen devlet memurlarının akıbetinin ne
olacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
827 bin kişinin katıldığı
2010 KPSSdeki genel yetenek ve genel kültür sınav sonuçlarına
dayanarak takip eden yıllarda 150 bin kişinin kamuya
yerleştirildiği bilinen gerçektir. Şu anda bu sınavın
iptal edildiğine dair de bir yargı kararı vardır. Peki, bu
sınavı yapan idare soruların çalınmasına yol
açmış ise bu sınavda sadece başarılı olarak
kamuya yerleşen devlet memurlarının akıbeti ne
olacaktır? Bu konuda, Başbakan başta olmak üzere, ilgili
bakanlar bir açıklama yapacaklar mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Gürer
14.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde ilindeki kiraz
üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde ili Ulukışla ilçemiz
Darboğaz, Porsuk, Emirler, Kılan, Beyağıl köylerimizi ziyaret
ettim. Bu köylerde kiraz önemli bir geçim kaynağıdır. Bu
yıl da kiraz üreticinin yüzünü güldürmemiştir, maliyetine
satış yapmak zorunda kalmaktadır, hatta bazen maliyetinin
altında da ürünü vermek mecburiyetindedir. Ülkemizin en güzel
kirazları bu bölgede yetişmektedir. 15 bin tonun üzerinde kiraz
hasadı gerçekleşmekte, üretici tüccardan başka satacak bir alan
bulamamaktadır. Bu nedenle, bölgede kirazı işleyecek entegre
tesislerin kurulması, üreticinin desteklenmesi ve kiraz üreticisine sahip
çıkılması beklentidir. Kiraz üreticisi, tüccar piyasadan
çekildiği zaman ortada kalmakta ve büyük sıkıntı
yaşamaktadır. Bu bağlamda, üretimi sorunlu olan kiraz için de
üreticinin desteklenmesi ihtiyaçtır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmaz
15.-
Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, Millî Eğitim
Bakanlığının üç yıl önce çıkardığı
bir yönetmelikle belli cemaatlere mensup liselerdeki son sınıf
öğrencilerinin yurt dışına gönderilip bir yıl sonra
sınavsız üniversitelere yerleştirildiklerine ve bu fırsat
eşitsizliğine karşı bir önlem alınıp
alınmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Millî Eğitim Bakanlığı üç
yıl önce çıkardığı bir yönetmelikle,
yaklaşık üç yıldır, ülkede özel okullarda ve belli
cemaatlere mensup liselerde son sınıfa gelen öğrencileri yurt
dışına gönderip, bir yıl yurt dışında
okuduktan sonra, sınavsız ülkemizdeki üniversitelere
yerleştirmişlerdir. Bu yaşanan eğitim ve öğretimdeki
fırsat eşitsizliğine karşı Millî Eğitim
Bakanlığının aldığı bir önlem var
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, söz talep eden sayın grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
İlk söz Sayın Erkan Akçayın.
Buyurunuz Sayın Akçay.
16.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, bir taraftan FETÖyle mücadele edilirken
diğer taraftan PKKnın saldırılarının devam
ettiğine, terörle mücadelenin millî bir dava olduğunun
unutulmaması gerektiğine ve 15 Temmuz darbe girişiminin
ardından gündeme gelen hususlardan birinin de istihbarat zafiyeti
olduğuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemiz terör örgütleri tarafından
kuşatılmıştır. Bir taraftan FETÖyle mücadele
edilirken diğer taraftan PKKnın saldırıları devam
etmektedir. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra 24 polisimiz, 17 askerimiz
terörle mücadelede şehit düşmüştür. Terör örgütleri sıraya
girmiş, kanlı saldırılarına devam etmektedir. Her
türlü teröre karşı irademizi net bir şekilde ortaya
koymamız gerekmektedir. Terörle mücadelenin millî bir dava olduğu
unutulmamalıdır.
FETÖye karşı İstanbulda, Ankarada
ve ülkemizin pek çok kent meydanında şanlı
bayrağımız dalgalanırken dağda, ovada, kırsalda
da bayrağımızı şanla şerefle dalgalandırmamız
gerekmektedir. İster FETÖ olsun ister PKK olsun ister IŞİD olsun
son terörist teslim alınıncaya kadar terörle mücadele kesintisiz ve
kararlı bir şekilde devam etmelidir.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından
gündeme gelen hususlardan birisi de istihbarat zafiyetidir. Darbe
girişimini, Cumhurbaşkanı eniştesinden, Başbakan
yakınlarından öğrenirken her ikisi de istihbarat zafiyetine
işaret etmişti. Daha önce bu kürsülerden istihbarat zafiyetinin
aslında bir yönetim zafiyetinden kaynaklandığına dikkat
çekmiştim. Sayın Başbakan dün katıldığı bir
televizyon programındaki konuşmasında âdeta bu görüşümüzü
teyit etmiştir. Sayın Başbakanın kullandığı
ifade şu şekildedir. MİT Müsteşarına sordum,
nasıl olur dedim, Başbakanın haberi yok,
Cumhurbaşkanının haberi yok? Bunun cevabını veremedi,
herhangi bir şey söylemedi. Bana da, Cumhurbaşkanımıza da
neden iletilmediğinin izahı yok. Demek ki görevini yapmayan birileri
var. Üstelik bu kişi Millî İstihbaratın başındaki
isim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum.
Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Neden hâlâ görevinde
tutuluyor? Sayın Başbakan buna cevabında diyor ki: Bizim için
işlerin önceliği var. Tamam da bu kişi işini
yapmamışsa hâlâ hangi işleri devam ettireceksiniz? O zaman vatandaşlar
da şu soruyu sorar: Neden 60 bin kamu görevlisine işten el
çektiriyorsunuz baş sorumlular görevlerine devam ederken?
Sayın Başbakana tavsiyemiz, istihbarat
zafiyetine sebep olan yönetim zafiyetlerini giderecek adımları bir an
önce atmalarıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Baluken, buyurunuz.
17.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, AKP Hükûmeti
tarafından bölge halkının görüşü alınmadan
dayatılan Cizre ve Yüksekovanın il, Hakkâri ve
Şırnakın ilçe olması karar sürecini kınadığına
ve doğru bulmadığına, 3 Ağustos Şengalde Ezidi
halkına yönelik katliamın 2nci yıl dönümüne ve Ezidilere
yönelik bu katliamın soykırım olarak
tanımlamasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, AKP Hükûmeti,
geçtiğimiz yıldan bu yana sokağa çıkma yasağı ve
ablukalarla yıkıma uğrattığı Cizre ve
Yüksekovanın il olması, Hakkâri ve Şırnakın da ilçe
olması için harekete geçmiştir. Dün itibarıyla Parlamentoya
sunulan tasarıda Hakkâri ve Şırnak illerimizin ilçeye, Yüksekova
ve Cizre ilçelerimizin de ile dönüştürülmek istendiğini
öğrenmiş bulunmaktayız.
Öncelikle, AKP Hükûmeti tarafından merkezden
yapılan ve halka dayatılan, orada yaşayan bölge
halkının görüşü alınmadan dayatılan bu karar sürecini
kınadığımızı ve doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz. Bir kentle ilgili
böylesi hayati karar süreçleri işletilirken halka, sivil toplum
örgütlerine, oradaki siyasi partilere danışılması gerekir.
Bunun dışındaki bütün yol ve yöntemler antidemokratiktir,
otoriterdir, gayrimeşrudur.
Açıktır ki Cizre ve Yüksekova ilçelerimiz
de ekonomik, sosyal ve siyasal gelişme için değil, bilakis güvenlik
ve askerî politikaların tam olarak hayata geçirilmesi için il statüsüne
kavuşturulmak istenmektedir. Dolayısıyla söz konusu düzenleme,
her dört yerleşim merkezinde de güvenlik sanrısını topyekûn
harekete geçirecek yeni bir militarizasyon arayışını
belirtiyor. Demokratik barış ve ekonomik kalkınma
amacının güvenlik anlayışına teslim edildiği bu
düzenlemeden halklarımıza herhangi bir hayır ve fayda
gelmeyeceğini ifade etmek istiyoruz. Bu kapsamda söz konusu düzenleme
yerine barışı, demokrasiyi ve ekonomik kalkınmayı
önceleyen bir düzenlemeyle Hakkâri ve Şırnakın il olarak
kalması, Yüksekova ve Cizrenin de son derece önemli sınır
ticaret merkezleri olacak şekilde, sınır ticaretini
canlandıracak şekilde il statüsüne kavuşturulması
doğru olacak olan düzenlemedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum,
sözlerinizi tamamlayınız Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Buna bir çözüm bulmamız lazım. Hakkâri ve
Şırnakın ortaya çıkan yıkım ve talan
politikalarından sonra bu şekilde bitirilmek istenmesine asla müsaade
etmeyeceğiz. Oradaki halkımızda da çok ciddi bir infial
durumunun olduğunu AKPli yetkililere iletmek istiyorum.
Tabii, Sayın Başkan, bugün 3 Ağustos
2016, bundan iki yıl önce Şengalde Ezidi halkına yönelik
insanlığı utandıracak bir katliam gerçekleştirildi.
Tarih boyunca yetmiş iki katliam fermanı düzenlenen ve
soykırımdan geçirilen Ezidi halkının bir kez daha
IŞİD çeteleri eliyle katliama, soykırıma
uğratılmak istenmesini buradan kınıyoruz. Ezidi
halkının IŞİD çetelerine karşı yürüttüğü
destansı mücadelenin yanında Halkların Demokratik Partisi olarak
bulunduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Bu konuda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunmuş olduğumuz bir kanun
tasarısıyla bu Parlamentonun da Ezidilere yönelik yapılan bu
katliamları soykırım olarak tanımlamasını talep
ediyoruz. Dün vermiş olduğumuz araştırma önergesinin de
kabul edilmemesini bu Parlamento tarihi açısından büyük bir
talihsizlik olarak gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, iki
yıl önce Şengalde Ezidi halkına yönelik yapılan
katliamı kınadığına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Ezidi halkına yönelik üç yıl
önce Şengalde yapılan katliamı ben de kınıyorum.
Sayın Özel, buyurunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 667 no.lu Kanun Hükmünde Kararname
uyarınca İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatrolarında görevli olan çok sayıda oyuncu ve yönetmenin
açığa alınmalarına ve bu tiyatro
sanatçılarını bu şekilde yaftalamanın darbeye ve
darbecilere karşı oluşan toplumsal mutabakatı yaralayacak
bir davranış biçimi olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
15 Temmuz akşamında da gördük;
dünyanın siyasi yakın tarihine baktığımızda da
darbeciler darbeyi yapabilmek için topu, tankı, uçağı,
silahı kullanıyorlar. Ona engel olabilmek için, kontrolünüzdeyse
eğer, polisle, askerle, diğer güçlerle karşı
çıkıyorsunuz. Ama darbenin başarılı olup
olmayacağını, darbeye karşı toplumsal bir
mutabakatın oluşup oluşmadığı belirliyor ve
eğer, o ülkede toplumun çok geniş kesimleri darbenin karşısında,
demokrasinin yanında dururlarsa darbecilerin başarılı
olmaları mümkün değil ellerindeki silahlar ne kadar güçlü,
vicdanları ne kadar kararmış olursa olsun. Bunu
sağlamış olabilmek Türkiye'de, hepimiz adına, tüm siyasi
partiler adına, ülkemiz adına bir gurur. Bunu tersine çevirecek
şey ise, darbedeki yaşananları bir fırsata çevirmek, darbenin
siyasi amaçlarla araçsallaştırılması, sanki bir kenarda
duran ve ilk fırsatta bertaraf edilecek muhalifler listesinin darbe
sonrası ortaya çıkarılıp onun üzerinden herkese, tüm
muhalif kesimlere darbeci yaftası yapıştırılarak
onları görevlerinden el çektirmek.
667 no.lu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında görevli
olan çok sayıda oyuncu ve yönetmen dün itibarıyla açığa
alındı. Kamuoyunda Mahperi Mertoğlu, İrem Arslan, Arda
Aydın, Yönetmen Ragıp Yavuz, Sevinç Erbulak, Kemal Kocatürkün
isimleri ve onlarla birlikte el çektirilen 19 isim daha var elimizde bulunan.
Emek ve demokrasiden yana kimlikleriyle tanınan bu isimlerin bu
şekilde açığa alınması, FTÖcü örgüt ile ilişkilendirilmesi
mümkün olmayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum,
sözlerinizi tamamlayınız Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
bu kıymetli tiyatro
sanatçılarını bu şekilde yaftalamak, işlerinden etmek,
iyi niyetle, tedbirle veya sözde devleti yeniden inşa etmekle ve sanata
saygıyla uzaktan yakından ilişkisi olmayan, açıkça
cadı avına dönüşmüş, darbeye ve darbecilere karşı
oluşan toplumsal mutabakatı yaralayacak, zayıflatacak ve son
sentezde darbecilerin işine yarayacak davranış biçimleridir. Bu
konuda Parlamentoyu duyarlı olmaya, iktidar partisi grubunu da bizden
alınan yasama yetkisini KHKlarla kullanan yürütme organına
karşı da gerekli uyarı ve yaptırımlarda bulunmaya
davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Sayın Turan, buyurunuz.
19.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, 15 Temmuzun Türkiye tarihi için
bir milat olduğuna, meydanlarda demokrasi nöbetinde olanları
selamladığına, hem darbeci teröristlerin
karşısında hem PKK karşısında şehit
düşenlere Allahtan rahmet dilediğine, darbecilerle çok net, çok
somut mücadele etmek istediklerine ve yapılan işlemlerde bir hata
varsa mutlaka revize edileceğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; 15 Temmuz, biliyorsunuz, Türkiye tarihi için bir
milat oldu. Milletimiz yaşarken âdeta bir tarih yazdı. Yüz yıl
önce milletimiz nasıl ki vatanımızı işgalcilere teslim
etmediyse, aynı inançla 15 Temmuz işgal hareketine karşı da
dikildi ve gereğini yaptı. Asker üniforması giymiş
aşağılık teröristler, düşman ordularının
bile yapmayacağı bir şekilde, şu an çatısı
altında bulunduğumuz Gazi Meclisimizi, milletin evi olan
Cumhurbaşkanlığı külliyemizi, Genelkurmay Başkanlığımızı
bombaladılar. Ancak bir millet âdeta destan yazdı ve bu harekâtı
püskürttü. Ülke olarak, siyasi farklılıklarımızı bir
yana bırakarak, vatan ortak paydasında buluştuk ve tüm siyasi
partiler darbeyle ilgili ortak kararımızı deklare etmiş
olduk. Günlerce meydanlarda demokrasi nöbeti tutan hemşehrilerimiz var,
arkadaşlarımız var. Ben tüm meydanlarda bu nöbette olan
kardeşlerimizi selamlamak istiyorum.
Tabii, bu süreçte PKK da can almaya devam etti.
Pazartesi günü Bingölde 6 polisimiz şehit oldu. Hem darbeci teröristlerin
karşısında şehit düşen vatandaşlarımıza
hem PKK karşısında şehit düşen
arkadaşlarımıza, askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
milletimizin başı sağ olsun.
Aynı şekilde, grup başkan
vekillerinin uyarmış olduğu konuyla ilgili de şunu ifade
etmek istiyorum: Kurunun yanında yaş da mı yanar? Cadı
avı mı oldu? gibi bazı endişeler dile getiriliyor. Bizler,
darbecilerle çok net, çok somut mücadele etmek istiyoruz, hiç kimsenin ekstra
burnu kanamasın, ekstra mazlum hakkı doğmasın istiyoruz.
Bir hata varsa mutlaka revize edilir. Ancak şu anki darbenin
yoğunluğu, sıkıntının büyüklüğü göz önünde
bulundurulduğunda, biraz daha bu konuda anlayışlı
davranıp adaleti beraberce gözetmemiz gerektiği kanaatindeyim.
Yapılan işlerde, bir daha söylüyorum, bir hata varsa düzeltilir
mutlaka, düzeltilmesi gerekir mutlaka. Ancak kurda merhamet kuzuya zulümdür,
bunu da biliyoruz. Dolayısıyla, varsa bir hata beraber
değerlendirelim.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Ali Özcan ve 21 milletvekilinin, turizmde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/289)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz turizmi son zamanlarda yaşanan olumsuz
şartlardan dolayı ciddi yara almaktadır. Gerek ekonomik
koşullar, gerek dış politikadan kaynaklı gerilimler,
gerekse de terör eylemleri ülke turizmimizi vurmaktadır.
Özellikle yurt dışından gelen turist
sayısında ciddi düzeyde azalma söz konusudur. Rus savaş
uçağının düşürülmesi sonrası Rusya'nın
takındığı tavır ülkemize gelen Rus turist
sayısını azaltmıştır. Önümüzdeki süreçte bu
sorunun artarak devam edeceği gözlemlenmektedir.
Ancak turizm alanındaki sorunlar bu konunun çok
daha ötesindedir. Ankara'da, başkentin göbeğinde meydana gelen terör
saldırısı ve benzeri terör olayları ülkemizde güvenlik
zafiyeti olduğu algısını yabancı turistlerde
yaratmaktadır.
Başta Suriye'den olmak üzere başka
ülkelerden gelen göçmenler ve Ege Denizi'nde yaşanan insanlık
trajedilerinin ülke turizmine faturası ağır olmaktadır.
Turizm ve kültür alanları gelişmiş
ülkelerde "Yumuşak Güç" olarak tabir edilen ve ülkenin
imajı için çok büyük katkısı olan alanlardır. Ülkemizin bu
yumuşak güce çok ihtiyacı vardır.
Ayrıca, turizmin ülkemizde ciddi bir istihdam
alanı olduğu da gerçektir. Ülkemiz, turizm sektöründe faaliyet
gösterenlerin çabalarıyla bu sorunları aşmaya
çalışmakta olsa da durum devletin konuya el atmasını
gerektirecek bir duruma gelmiştir.
Ülke turizmimizi olumsuz etkileyen tüm bu
koşulların etkisizleştirilmesi ve turizmimizi yeniden
canlandırabilmenin, hem sağlayacağı istihdam hem de
ülkemize kazandıracağı itibar gözetildiğinde ne kadar
önemli olduğu görülmektedir.
Turizmimizin canlandırılabilmesi ve
olumsuzlukların bertaraf edilebilmesi amacıyla Anayasanın
98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1) Ali
Özcan (İstanbul)
2) Kadim
Durmaz (Tokat)
3) Kazım
Arslan (Denizli)
4) Mazlum
Nurlu (Manisa)
5) Niyazi
Nefi Kara (Antalya)
6) Aylın
Nazlıaka (Ankara)
7) Ali
Şeker (İstanbul)
8) Gülay
Yedekci (İstanbul)
9) Mevlüt
Dudu (Hatay)
10) Cemal
Okan Yüksel (Eskişehir)
11) Nurhayat
Altaca Kayışoğlu (Bursa)
12) Mehmet
Gökdağ (Gaziantep)
13) Mustafa
Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
14) Mahmut
Tanal (İstanbul)
15) Haydar
Akar (Kocaeli)
16) Aydın
Uslupehlivan (Adana)
17) Çetin
Osman Budak (Antalya)
18) Şenal
Sarıhan (Ankara)
19) Barış
Karadeniz (Sinop)
20) Namık
Havutça (Balıkesir)
21) Onursal
Adıgüzel (İstanbul)
22) Devrim
Kök (Antalya)
2.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ve 24 milletvekilinin, Türkiye'de atık yağların neden
olduğu su ve çevre kirliliğinin boyutlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/290)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de atık
yağların neden olduğu su ve çevre kirliliğinin
boyutlarının araştırılması ve bu konuda
alınabilecek önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98,
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Okan Gaytancıoğlu (Edirne)
2) Öztürk Yılmaz (Ardahan)
3) Hüseyin Çamak (Mersin)
4) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
5) Çetin Arık (Kayseri)
6) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
7) Aytuğ Atıcı (Mersin)
8) Şenal Sarıhan (Ankara)
9) Aydın Uslupehlihan (Adana)
10) Haydar Akar (Kocaeli)
11) Sibel Özdemir (İstanbul)
12) Mustafa Tuncer (Amasya)
13) Serkan Topal (Hatay)
14) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
15) Barış Yarkadaş (İstanbul)
16) Ahmet Akın (Balıkesir)
17) Mehmet Göker (Burdur)
18) Uğur Bayraktutan (Artvin)
19) Ali Akyıldız (Sivas)
20) Ceyhun İrgil (Bursa)
21) Kamil Okyay Sındır (İzmir)
22) Gaye Usluer (Eskişehir)
23) Mahmut Tanal (İstanbul)
24) Kadim Durmaz (Tokat)
25) Devrim Kok (Antalya)
Genel Gerekçe:
Ülkemizde yılda 1 milyon 500 bin ton gıda
amaçlı bitkisel yağ tüketilmektedir. Kişi başı tüketim
20 kilogramdır, bu tüketilen yağdan yılda 350 bin ton atık
yağ oluşmaktadır. Bitkisel yağ sanayicilerinin görüşü
üzerine Türkiye'de toplanabilecek atık yağ miktarı ortalama 70
bin tondur fakat ülkemizde sadece 21 bin ton atık yağ
toplanabilmektedir ve geriye kalan toplanamayan atık yağlar ise
denizlerimizi ve akarsularımızı kirletmeye devam etmektedir.
Ülkemizde 17 milyon 500 bin hane bulunmaktadır ve ortalama her haneden
yılda 20 kilogram atık yağ dökülerek denizleri ve
akarsuları kirletmektedir. Evsel atıklar, atık su
kirliliğinin yaklaşık yüzde 25'ini oluşturuyor. Türkiye'nin
toprakları, gölleri ve akarsuları ciddi bir kirlenme tehdidiyle
karşı karşıya. Bu kirlenme, içme sularını ve
ekosistemi tehdit ediyor. Ayrıca, Tarım
Bakanlığının yeterince sık denetim yapmaması
nedeniyle bu kirlenme insan sağlığını da ciddi
şekilde etkilemektedir. Yeterli denetim yapılmadığı
için defalarca kez kullanılan yağlarda kanserojen madde miktarı
artmakta, bu yağları tüketen insanlarda daha çok kolon ve mide
kanseri vakaları görülmektedir. Buna neden olmamak için kızartma
yağları en fazla 2 kere kullanılmalı ve sonrasında
tüketimden çekilmelidir.
Bu tehditleri gören Avrupa Birliği (AB) 2003/30
sayılı yönergesini yayınlayarak evsel atık
yağların biyolojik yakıtlara dönüştürülerek çevre
kirliliğinin önlenmesini amaçlamıştır. Bu yönergeyle evsel
atık yağların sulara ve toprağa dökülmemesi, biyolojik
yakıtlara dönüştürülerek kullanılması öngörülmüş ve
tüm AB ülkelerine 31 Aralık 2005 tarihine kadar üretilen fosil
yakıtlarına en az yüzde 5,75 oranında bitkisel atık
yağlar, ham yağlar ve hayvansal atık yağlar katmak ve bu
yağları çevreye zarar vermeden ortadan kaldırma zorunluluğu
getirilmiştir. AB'nin 10 Ocak 2007 tarihli AB Komisyonu verilerine göre,
AB üyesi ülkelerde biyolojik yakıtların yüzde 80ni biyodizel, yüzde 20'si
biyoethanolden oluşuyor. En çarpıcı örnek Almanya'da göze
çarpmaktadır. Almanya'da 15 Haziran 2009'da yapılan yasal
değişiklikle karıştırma oranı yüzde 6,25'e
çıkarılmış, 2020 için karıştırma hedefi ise
yüzde 12 olarak hedeflenmiştir. Avrupa ülkeleri böyle hedeflere doğru
kararlılıkla ilerlerken Türkiye'de bu konuyla ilgili olarak bir
girişimde bulunulmamış, Hükûmet tarafından bir düzenleme
yapılmamıştır. Taslak bir tebliğin askıya
çıkmasına, bu tebliğde yüzde 0,1 -binde bir- gibi çok küçük bir
oranda karıştırma zorunluluğunun getirilmesi öngörülmesine
rağmen bu tebliğ dahi askıdan indirilmiş, atık
yağların değerlendirilerek çevre kirliliğiyle mücadele
edilmesi konusunda hiçbir önlem alınmamıştır.
Bilindiği üzere Anayasa'nın 56ncı
maddesi herkesin temiz bir çevrede yaşama hakkı olduğunu ifade
etmekte, yine aynı madde, çevrenin korunması ödevini devlete görev
olarak vermektedir.
Türkiye'de atık yağların neden
olduğu su ve çevre kirliliğinin boyutlarının
araştırılması ve bu konuda alınabilecek önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması gerekmektedir.
3.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 milletvekilinin, sahte içki üretimi
ve satışı ile bu nedenle meydana gelen ölüm ve yaralanma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/291)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sahte içki üretimi ve satışı
ülkemizde son yıllarda giderek yaygınlaşmakta ve ciddi yaralanma
ve ölüm vakalarına neden olmaktadır. Son beş yılda sahte
içki tüketimi dolayısıyla 100den fazla yurttaşımızın
hayatını kaybettiği ifade edilmektedir. Geçtiğimiz ekim
ayından bu yana başta İstanbul ve İzmir olmak üzere birçok
ilimizde sahte içki kullanımı nedeniyle 30dan fazla
yurttaşımız hayatını kaybetmiş, birçok yurttaşımız
hayatta kalmasına karşın başta görme kaybı olmak üzere
ciddi fonksiyon bozukluklarına maruz kalmıştır.
Sahte içki kullananların bir kısmı bu
durumu bilerek kullanmasına karşın, bazı
yurttaşlarımız ise Bulgaristan'dan veya başkaca ülkelerden
ucuza getirilen farklı bir çeşit olduğu yönünde
yanıltılarak kullanmaktadır. Ülkemizde yaygın olarak
tüketilen içkilerin başında gelen rakı örnek alınacak
olursa; 70 cclik bir şişe rakının piyasa fiyatı 65-75
TL arasında değişmekte iken, sahte üretim olan aynı
miktarda rakının fiyatı 10 TL civarındadır. Son
yıllarda alkol ürünlerine yapılan yoğun zamlar
dolayısıyla yurttaşlar gerek başka ülkelerden
getirildiği yönünde yanıltıcı beyanlara inanarak gerekse
bazı durumlarda sahte olduğunu bilerek bu içkilerin kullanımına
yönelmektedir.
Hemen hemen tüm içkilerin
üretiminde kullanılan etil alkol satışının içki imal
ruhsatı bulunmayan yerlerde satışı yasak olmasına
karşın sahte içki üretimi yapan kişiler, Bulgaristan ve Romanya
gibi ülkelerden kaçak yolla etil alkol getirmekte ve imalat
gerçekleştirmektedir. Maliyeti düşürmek amacıyla daha düşük
fiyatlı olan metil alkol de damıtılarak içki üretiminde
kullanılmakta, zaman zaman ise etil alkol yerine doğrudan metil alkol
kullanılmakta, metil alkolde bulunan metanol adlı zehirleyici madde
ölümle sonuçlanan facialara yol açmaktadır.
Sahte içki üretimi merdiven altı tabir edilen
atölyelerde gerçekleştirildiği gibi, bazı bölgelerde içki
satışı gerçekleştirilen büfelerde dahi kaçak üretim
gerçekleştirilmektedir. Gerek sahte içki üretimi gerçekleştirilen
yerlerin tespit edilmesi amacıyla gerekse imalatta kullanılan etil
alkolün yurt dışından kaçak yolla ülkemize getirilmesinde
denetim eksikliği söz konusu olabilmekte, bu da
yurttaşlarımızın hayatını kaybetmesine ve ciddi
fonksiyon kayıplarına neden olmaktadır. Bu bakımdan
yapılan denetimlerin artırılması ve önlem
alınması gerekmektedir.
Her yurttaşın güvenli
alışveriş yapma hakkının ihlali dolayısıyla
can kaybı ve sağlık sorunlarının yanı sıra
sahte içki satışı dolayısıyla gerek yasal içki
üreticilerinin gerekse vergi kaybı bakımından devletin ekonomik
kaybı söz konusudur. Tüm bu nedenlerden dolayı sahte içki üretimi ve
satışı ile bu nedenle meydana gelen ölüm ve yaralanma
olaylarının araştırılarak ihmallerin tespit edilmesi,
sahte içki üretimine karşı etkin ve caydırıcı
tedbirlerin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla Anayasanın
98inci TBMM İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddelerine göre
Meclis araştırma komisyonu kurulmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Zeynel Emre (İstanbul)
3) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4) Kadim Durmaz (Tokat)
5) Tekin Bingöl (Ankara)
6) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
7) Şenal Sarıhan (Ankara)
8) Gülay Yedekci (İstanbul)
9) Gürsel Erol (Tunceli)
10) Bülent Öz (Çanakkale)
11) İrfan Bakır (Isparta)
12) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
13) Musa Çam (İzmir)
14) Kazım Arslan (Denizli)
15) Ali Şeker (İstanbul)
16) Mevlüt Dudu (Hatay)
17) Cemal Okan Yüksel (Eskişehir)
18) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
19) Aylin Nazlıaka (Ankara)
20) Mahmut Tanal (İstanbul)
21) Aydın Uslupehlivan (Adana)
22) Çetin Osman Budak (Antalya)
23) Barış Karadeniz (Sinop)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan ve arkadaşları
tarafından, cezaevlerinde süregelen ve özellikle OHAL kararıyla ciddi
boyutlara ulaşan hak ihlallerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 26/7/2016 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Ağustos 2016
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 03/08/2016 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
26 Temmuz 2016 tarihinde, Muş Milletvekili Sayın
Burcu Çelik Özkan ve arkadaşları tarafından verilen 2500
sıra no.lu "Cezaevlerinde süregelen ve özellikle OHAL kararı ile
ciddi boyutlara ulaşan hak ihlallerinin" tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
03/08/2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunması
ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisinin lehinde ve aleyhinde toplam 4 sayın milletvekiline söz
vereceğim.
Lehinde olmak üzere, ilk söz hakkı Adana
Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaşa aittir.
Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün Şengal katliamının, Ezidi
katliamının ikinci yıl dönümü. 3 Ağustos 2014
yılında büyük bir katliam ve soykırıma daha imza
atıldı. Bir kez daha bu vesileyle kınamak istiyorum.
Ayrıca, bugün 3 Ağustos Kadın
Kırımı ve Soykırıma Karşı Uluslararası
Eylem Günü aynı zamanda, Ezidilere yönelik soykırımdan
dolayı. Bu eylem gününü de selamlamak istiyorum. Dünyanın her
tarafında milyonlarca kadın bu soykırım gününe karşı
bugün alanlardalar, selamlıyorum eylemlerini. Avrupa Parlamentosunun da
Ezidilere yönelik katliamları bir soykırım olarak
nitelediğini de hatırlatmak istiyorum ama maalesef, dün
verdiğimiz önerge Meclisimizden geçmedi. Bir ayıba daha, bir utanca
daha Türkiye Büyük Millet Meclisi imza atmış oluyor Avrupa
Parlamentosunun kararı karşısında.
Değerli milletvekilleri, olağanüstü hâl
süresinde yaşıyoruz. Evet, OHAL ilan edildiğinde burada partimiz
adına yaptığımız konuşmalarda birçok söz söyledik
ve uyarılarda bulunduk. Bu OHALin, devlete kendisinin getirdiği bir
OHAL olduğu söylemine karşın, bunun böyle olması
gerektiği yönündeki temennilerimizi ifade ederek aksi yöndeki
gelişmelerin gerçekten çok büyük sıkıntılara imza
atacağını ve sebep olacağını da söylemiştik
ve maalesef yanılmadık. Bugün Türkiyenin dört tarafı bir
yangın yeri. Darbecilerle mücadele etmek adı altında herkes
hedefte; doktoru, tiyatro sanatçısı, kamu emekçisi,
çalışanı, öğrencisi bir bütün olarak olağanüstü hâl,
aslında Anayasadaki ilan sebeplerine ve amaçlarına bağlı
olmadan bütün hızıyla devam ediyor ve bunun en büyük yansıma
alanlarından biri maalesef cezaevleri. Biliyorsunuz cezaevlerinde, ilk
olarak zaten, ondan öncesine otuz günlük gözaltı süreci getirildi ve otuz
gün gözaltı demek hepimizin tarihsel deneyiminden çok iyi biliriz ki
işkence demektir, işkencenin korunması demektir ve içinden
geçtiğimiz günlerde televizyonlarda, gazetelerde, bütün medya
organlarında işkencenin meşrulaştırıldığına
tekrar, işkence görüntülerinin büyük bir iftiharla servis edildiğine
üzülerek tanıklık ediyoruz ve gerçekten işkencenin bir
insanlık suçu olduğunu, kim olursa olsun işkenceye tolerans
gösterilmemesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Şu anda
Urfada açlık grevinde olan 2 genç, bugün on ikinci gündür gözaltında
ve konuştuğum saatlerde de işkence altındalar, açlık
grevinde oldukları hâlde kendilerine şeker dahi verilmiyor; sadece
bir örnek olarak söylemek istedim.
Diğer yandan, neler oldu
cezaevlerinde? Çok ciddi şikâyetler var tarafımıza. Telefon
görüşme hakkı on beş günde bire düşürüldü, üçüncü
görüşçü yazma hakkı kaldırıldı, sadece birinci
derecede yakınlar görüştürülebiliyor, savunma hakkı ve avukat
görüştürülmesi zapturapt altına alındı. Avukatlar normalde
sınırsız bir şekilde görüşme hakkına sahipken
Ceza Usul Kanununa göre şu anda 09.00 ila 17.00 saatleri arasında
sınırlandırıldı ve otuz dakika sınırı
getirildi.
Yine, sevk ve sürgünler; darbecilere yer
bulunamadığı için ve cezaevleri tıklım
tıklım olduğu için sevk ve sürgünler işkenceler
eşliğinde bütün Türkiye genelinde devam etmektedir. Gazete, dergi,
kitap, televizyon sınırlaması bütün hızıyla devam
ettiriliyor. Belirli televizyon kanalları rehberlerden
çıkarıldı. Yine, birçok temizlik aracına el konuluyor,
kantinlerden alışveriş sınırlanıyor ve keyfî
disiplin cezaları bütün hızıyla devam ettiriliyor. Örneğin,
sokağa çıkma yasaklarının olduğu illerde -ki
Şırnak bunlardan biridir hâlâ- şu anda, biraz önce, ailelerin 45
derece sıcak altında cezaevine girişi beklediklerini ve
alınmadıklarını öğrenmiş oldum telefonla
yaptığım görüşmede.
Yine, hasta tutsaklar başka bir
kangrenleşmiş bir mesele. Sibel Çapraz şahsında hasta
tutsaklar kamuoyuna çok cılız bir şekilde yansısa da
şu anda hasta tutsaklar bilerek ve istenerek, taammüden aslında
devletin denetimi ve gözetiminde ölüme terk edilmekte ve öldürülmektedir. Bunun
aslında cinayetten bir farkı yoktur. Hasta tutsakların orada
tedavi edilmemesi, tedavi ihtiyaçlarının
karşılanmaması kesinlikle devletin insan öldürmesinin başka
bir versiyonunu teşkil etmektedir.
Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevinde, örneğin
Kadın Kapalı Cezaevinde çok ciddi sıkıntıların
olduğu, beşer altışarlı gruplar hâlinde 2
kişilik, 3 kişilik koğuşlara sıkıştırıldıkları,
bazen bu sayının diğer cezaevlerinde 15-20yi bulduğu da
bize gelen bilgiler arasında.
Yine, askerî içtima dayatılıyor
değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri. Tam darbe
olsaydı da bu olacaktı zaten. 12 Eylülde de tutuklulara, hükümlülere
askerî içtima dayatılıyordu. Şu anda tutuklular duvar dibine
yüzleri dönük bir şekilde geçmeye zorlanıyor cezaevlerinde. Yani, bu
da darbe dönemlerinin tipik uygulamalarından biri. Bir darbe
bastırıldı ama başka bir darbe bütün hızıyla
Türkiye'de kol geziyor.
Bu konuda birçok şikâyet var elimizde,
bunlardan bir kısmını söyleyeceğim. Yine -benim içinde
olmadığım ama- milletvekillerimiz Sayın Besime Konca ve
Ayşe Acar Başaran geçen hafta Tarsus Cezaevine gittiler. Karataş
Cezaevi kapatıldı, kadınların hepsi Tarsusa götürüldü ve
oraya milletvekilleri gittiği hâlde idareyle görüşmelerine dahi izin
verilmedi ve cezaevinin kapısından keyfî bir şekilde, hukuksuz
bir şekilde geri çevrildiler.
Diyarbakır D Tipi Cezaevinde tutuklu olan Heja
Algan Nusaybindeki yasağın ardından -hâlâ 6 mahallede yasak
devam ediyor- 75 siville birlikte gözaltına alındı ve sağ
gözünü işkencede kaybetti ve sol gözünü kaybetme riski hâlâ devam
ettiği hâlde, Ankara Numune Hastanesine sevki çıktığı
hâlde sevk edilmiyor ve sevk edilmeyi bekliyor.
Malatya E Tipi Cezaevi daha hızlı, avukat
görüş odasına kamera ve ses kayıt cihazı
yerleştirilmiş durumda. Avukatın mahremiyeti, görüşme
mahremiyeti, sır saklama yükümlülüğü ve Avukatlık Kanunu tümüyle
lağvedilmiş durumda. Yine, Bakırköy L Tipi Cezaevinde geçen
hafta basına yansıyan ve bizim de yakından takip ettiğimiz
mesele gerçekten vahametin derecesini gözler önüne seriyor. Avukatların
bile darbedildiği ve gece yarısı bir tarlaya
bırakıldığı bir Türkiye'de yaşıyoruz. Evet,
şu bir avukat görüntüsü değerli arkadaşlar. Cezaevine gidiyor
müvekkilleriyle görüşmek için, izin verilmiyor. 2 avukattan bir tanesi. Ve
bu avukat arkadaşlarımız görüş yapmalarına izin
verilmedikten sonra Biz görüşmeyeceğiz ve cezaevini terk etmiyoruz.
diye bir tepkide bulunmuşlar. Bunun üzerine jandarma
çağırılıyor ve zorla avukatlar darbedilerek gözaltına
alınıyor, onların aracıyla cezaevinin
dışındaki bir tarlaya atmak suretiyle dışarı
atılıyor. Ve biz Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünü
aradığımızda bize Ne yangın var, ne sürgün var, ne
işkence var, bu iddiaların tümü asılsızdır. şeklinde
cevaplar veriliyor. Buna ilişkin, emin olun, örnekler saymakla bitmeyecek,
çok fazla örnek var elimizde. Mesela Urfa TEM şubesinde aylardır çok
ciddi bir şekilde sistematik işkence uygulanıyor. OHAL öncesinde
başlamıştı ve şu anda bu katmerlenerek devam
ettiriliyor. Cinsel işkence -üzülerek söyleyeyim- tecavüz, copla tecavüz,
bize çok ciddi şekilde yapılan başvurular arasında. Ve
Sincan F Tipi Cezaevinde ve daha birçok cezaevinde çok ciddi sürgün ve
sevklerde yine aynı muameleler, işkenceler ve baskılar bütün
hızıyla devam ediyor. Ve şu anda çıplak arama, yine,
yapılan, uygulanan rutinlerden bir tanesi. Çıplak arama AİHM
kararlarına göre de, uluslararası hukuk kurallarına göre de,
temel hak ve özgürlüklere göre de kabul edilemez ama bu tümüyle bir rutine
dönüştürülerek cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin iradesi
kırılmak isteniyor. Yine, vekili olduğum Adana Karataş
Kapalı Cezaevinde 33 siyasi kadın tutsak aynı yöntemlerle,
baskıyla başka bir cezaevine, Tarsusa nakledildiler, iletişim
hâlâ yok.
Genel olarak ve özetle şunu söylemek isterim ki
OHAL ilk cezaevlerine ve gözaltına geldi. Bütün yaşam
alanlarını daralttığı gibi devletin denetimi ve
gözetiminde, yaşamından, sağlığından, her türlü
ihtiyaçlarından sorumlu olduğu alanda en büyük baskı ve
işkence yöntemleri uygulanıyor. Bunun Anayasa 121 ve 122yle hiçbir
ilgisi yoktur. OHAL ilanı bunun sebep ve amaçları arasında
değildir. Bu nedenle biz bu uygulamaların, tutuklu ve hükümlülere
yönelik bu insanlığa karşı suçların bir an önce
durdurulmasını talep ediyoruz ve araştırma önergemizin
kabulünü diliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Danış Beştaş.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi
aleyhinde Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDPnin grup önerisi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz akşamından bu yana yaşanan
olağanüstü gelişmelerin içerisindeyiz ve bu olağanüstü
gelişmeler etkisini anbean, her gün hemen hemen göstermekte ve bu 15
Temmuzun yol açtığı yüksek gerilim ve gerginlik hemen hemen
hayatın her alanına da sirayet etmiş durumdadır. Darbe
girişiminin faili Fethullahçı terör örgütünün kamu kurum ve
kuruluşlarındaki, ekonomideki, sivil toplumdaki
yapılaşması devleti bir ur gibi sardığını
ortaya çıkarmıştır. Bu uru temizlemek hepimizin görevidir.
Hükûmet OHAL tezkeresiyle Meclisten onay almaya geldiğinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak bu görevin gereğini yerine getirdik. Tarihe ve
milletimize karşı sorumluluğumuz gereği Hükûmete terör
örgütünün ve örgütlerinin temizlenmesi için yetki verdik.
Ülkemiz FETÖ denilen terör örgütü tarafından
hedef tahtasına oturtulurken Hükûmetin terörle mücadele etmesi için,
özellikle de darbe tehlikesi bitene kadar darbecileri daha kolay
yakalaması için olağanüstü hâl ilan edildi. OHAL sonrası
çıkan 3 kanun hükmünde kararnameyle her ne kadar bu yönde adımlar
atıldığını görsek de devletin kurumsal
yapılanmasında öngörülen düzenlemeleri plansız, zamansız ve
yersiz bulduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum.
Öncelikle şunu hatırlatmak isterim ki,
Anayasanın 120nci maddesine göre olağanüstü hâl yasası
altı ay süreyle ilan edilebiliyor, gerekirse uzatma yetkisi Meclisten
isteniyor ve bu OHAL kanunu da üç aylık bir süre için verilmiştir ve
bu OHAL kararları ve OHAL düzenlemelerinin de alınan bu yetkiye
paralel olarak OHAL dönemiyle sınırlı tutulması
gerekmektedir. Yapılacak düzenlemeler OHAL dönemiyle
sınırlı kalmalı ve sonra olağan düzene de mutlaka
geçilmelidir.
Bu düzenlemelerden en önemlisi de Türk Silahlı
Kuvvetleri üzerinde yapılan düzenlemelerdir. 15 Temmuz darbe
girişiminin önlenmesinde Türk milletinin gösterdiği tutum ve
duruşun yerini öncelikle hatırlatmak istiyorum. Milletimiz
sokaklarda, meydanlarda demokrasiye ve millî iradeye sahip
çıkmıştır. Bu nedenle, Türk milletinin her bir ferdiyle
övünüyoruz. Bununla birlikte, 15 Temmuz akşamı itibarıyla
meydanların nabzını doğru okumak gibi de bir mecburiyetimiz
vardır.
Türk milleti 23 Nisan 1920deki, 29 Ekim 1923teki
kazanımları için meydanlara inmiştir çünkü darbe
girişiminin hedefi, Türkiye Cumhuriyetinin varlığı,
milletin bütünlüğü. 15 Temmuzdan bugüne vatandaşlarımız
meydanlarda Kurtuluş Savaşının kazanımlarına,
kurucu iradeye ve millî iradeye sahip çıkmıştır. Doksan
altı yıl önce şanlı bir mücadeleyle
kazandığımız hürriyet ve istiklalimiz için milletimiz,
yalnız, yine şanlı bir direnişle kendisini
göstermiştir. Dolayısıyla, meydanlardan, başka niyetler
veya başkanlık gibi birtakım fiilî durumlar devşirmeye
çalışmak beyhude bir çaba olacaktır çünkü meydanlarda devleti
anonim şirket gibi yönetmek isteyen anlayışa geçit yoktur,
meydanlarda devlet yönetiminde merdiven altı, informel ilişkilere
geçit yoktur. Meydanlardan gelen ses Devlet sensin, güç sende. değil,
Devlet de benim, güç de benim. diyen bir milletin sesidir.
Dolayısıyla, meydanlarda yeni Türkiye yoktur, büyük Türkiye ülküsü vardır.
Meydanlarda şahsi ve keyfî yönetime meşruiyet aranamaz, aransa da
bulunamaz. Milletimiz ne istiyor, meydanlar ne istiyor? Diyor ki: Terörün her
türlüsüyle mücadele et, benim güvenliğimi sağla; ülkemize sulh,
sükûn, refah ve istikrar getir. Bizi terör belasından kurtar. Bu çaba da,
yetki de, sorumluluk da Hükûmettedir.
Terörle mücadelede Meclis olarak her türlü
katkıyı sunuyoruz. OHAL dediniz, FETÖyü temizleyeceğiz,
bataklığı kurutacağız
OHALe Evet. dedik. Peki,
Hükûmet ne yapıyor? Terörle mücadele kılıfıyla şahsi
bir yönetimin inşa edilmeye
çalışıldığını üzülerek görüyoruz. 15 Temmuz
girişimi sürecine giden yol bu yönetim anlayışıyla
döşenmedi mi? Devletin kurum ve kurallarıyla değil de birtakım
çıkar gruplarıyla, cemaatlerle, paralel yapılarla yönetilmesinin
15 Temmuz gecesindeki payını hiç düşündünüz mü?
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe
girişiminin hedefi bütün Türkiyedir. Türk devletinin dirayeti, Türk
milletinin birliği, ülkemizin bütünlüğü hedef
alınmıştır. Darbe girişiminin hedefi sadece Cumhurbaşkanı
değildir. Eğer böyle düşünülürse yanlış
düşünülmüş olur ve teşhisi de çok yanlış
koyarsınız. Teşhisi yanlış koyarsanız uygun
tedaviyi de bulmak mümkün değildir.
Demokrasiyi savunuyoruz, uzlaşıyı
arıyoruz. Ancak kurumları yeniden yapılandırırken
millî irade de, Meclis de devre dışı
bırakılmaktadır. Toplumsal uzlaşma havası
yakalanmışken eski hatalardaki ısrar niyedir? Türk Silahlı
Kuvvetlerinde yeniden yapılanma bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı
değişiklikler için seçilen yöntemle gayrimeşru bir çizgiye
düşürmemek gerekir. Devlet yeniden yapılandırılırken
millî irade, Meclis devre dışı bırakılmamalı,
demokrasi askıya alınmamalıdır. Yapılacak
değişikliklerin enine boyuna analiz edilmesi, istişare
mekanizmasının canlı, aktif ve somut bir şekilde
işletilmesi gerekmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri Türk milletinin göz
bebeğidir. Asırlar boyunca oluşmuş ve
olgunlaşmış gelenek ve ilkelerin hallaç pamuğu gibi
dayatılmasına göz yumulmamalıdır, şekilcilikle uğraşılmamalıdır.
Çözüm, rasyonel, bilimsel, müzakereci ve uzlaşmacı bir
anlayışla elde edilmelidir. Demokrasi sadece sandık ve
çoğunluk değildir; demokrasi aynı zamanda müzakere ve
uzlaşma kültürüdür. Bu kültürden uzak bir şekilde Genelkurmay
Başkanlığı Cumhurbaşkanlığına, kuvvet
komutanlıkları Millî Savunma Bakanlığına bağlanıyor.
Bu millî savunma ayağı düzenlemesi kanun hükmünde kararnameyle
yapıldı. Şimdi, bu kanun hükmünde kararnamenin
çıkmasına imkân veren OHAL kararında FETÖyle mücadele öne
çıkarıldı. Yapılan düzenlemelerle darbeye sebep olan
durumlarla mücadele edilmesi gerekiyor. Bunun için Genelkurmayı
Cumhurbaşkanına mı bağlamak istiyorsunuz? Bunu yaparak
darbeyle mücadelede kesin sonuç alınacağını mı
düşünüyorsunuz? Emir komuta zincirinde ortaya çıkacak sorunları
nasıl bertaraf edeceğiz? Cumhurbaşkanı ile hükûmetin
ileride farklı siyasi görüşlerden olması hâlinde ortaya
çıkacak komuta zinciri boşluğunu nasıl gidereceksiniz?
Kaldı ki son birkaç yılda aynı partiden neşet etmesine
rağmen, başbakanlarla Cumhurbaşkanlarının ve bazı
bakanların ne kadar ters düştüğünü hepimizin herhâlde
hatırlıyor olmamız gerekir. Yarın ortaya çıkabilecek
tehditleri; savaş, yakın savaş risklerini neden görmüyorsunuz,
dikkate almıyorsunuz? Ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta kademesi
hiyerarşisi zedeleniyor.
Şimdi, MİT Cumhurbaşkanına
bağlanmak isteniyor. Bir hatıramı nakletmek istiyorum.
Geçmişte görev yaptığımız bir ilde bir MİT bölge
başkanı vardı. Böyle, protokolde sohbet ederken Ya, siz nereye
bağlısınız? diye sormuştum, o da Biz doğrudan
Allaha bağlıyız. diye bir cevap vermişti. Şimdi,
bağlılığını kanunlara, hukuka, Türkiye
Cumhuriyetine hissetmeyen ve bu şekilde ifade etmeyen bir kurumun
mensuplarını Cumhurbaşkanına bağlasanız ne,
bağlamasanız ne!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Kaldı ki Sayın
Cumhurbaşkanının yaverlerinin nereye bağlı olduğu
da 15 Temmuzda ortaya çıktı. Bu hususların çok iyi
düşünülüp tartışılması ve müzakere edilmesi gerekir.
Bu düşüncelerle hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi
lehinde Şenal Sarıhan, Ankara Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Sarıhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Değerli
Başkanım, değerli kâtip üyesi arkadaşlar, yazman
arkadaşlar, basın üyeleri ve çok sevgili milletvekili
arkadaşlarım; söz konusu konuya ilişkin her iki
arkadaşımız da -Meral arkadaşımız da Erkan arkadaşımız da-
görüşlerini ifade ettiler ve Meral Hanım özellikle cezaevlerinin
bugün içinde bulunduğu duruma ilişkin olarak son derece geniş
bir değerlendirmede bulundu. Ben bunları fazlasıyla yinelemeden,
hukuk sistemi ne demektedir, hukukun karşısında cezaevindeki
koşulların ne olması gerekir; bunlara ilişkin görüşlerimi
kısaca ifade edeceğim. Olağanüstü hâlin hukuka uygun yürümesi
konusundaki Erkan Vekilimizin görüşlerine de
katıldığımı ifade etmek isterim.
Her hâlükârda var olan hukukun koruması
altında olan cezaevlerimiz, tutuklular ve hükümlüler olmalı.
Olağanüstü hâlin getirdiği yeni düzenlemelerin temel insan haklarına
aykırı olmaması gerektiğine ilişkin düzenlemeler
uluslararası planda acaba hangi sözleşmelerle
bağıtlanmış ve özet olarak ya da öz olarak neyi ifade
ediyorlar? Kısaca onların adlarını vermekle
yetineceğim.
Mahpusların Islahı İçin Asgari
Kurallar diye ifade edilen Birleşmiş Milletler kuralları 1977
tarihlidir. Hapsedilenlerin ve Tutulanların İşkenceye ve
Diğer Zalimane, İnsanlıkdışı veya Onur
Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Korunmasında
Sağlık Personelinin ve Özellikle Doktorların Görevine Dair
Tıbbi Ahlak Prensipleri 1982 tarihlidir. İzleyen kurallar ise 1988,
1990 gibi tarihlerdedir. Örneğin Mahpusların Islahı İçin
Temel Prensipler adıyla prensipler vardır, ıslah
sözcüğünü tırnak içine alır çünkü esas olarak, tutulan,
gözaltına alınmış olan ya da cezaevine
alınmış olan, tutuklu ya da hükümlü konumunda olan
insanların temel hakları vardır.
Şimdi, bu haklara ilişkin olarak,
Herhangi Bir Biçimde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunmasına
İlişkin Prensipler başlığıyla düzenlenmiş
olan 1988 tarihli prensipler, bütün yasaların temeli olan
kurallardır. Ne der? İnsani tarzda muameleyi koşul olarak koyar;
hukuka uygun davranma, hak kısıtlama yasağı, yargısal
denetim hakkı, ayrımcılık yasağı, işkence
yasağı, tutuklu ve hükümlüyü ayrı tutma, hukuka uygun tutma,
bilgilendirme, savunma hakkı, hak bildirimi, aileye bildirim, avukat
yardımı, avukatla irtibat koşulu, ikamete yakın yerde tutma
ve itirafa zorlamama gibi kuralları ifade eder.
Şimdi biz, kendi iç hukukumuzdaki düzenlemeye
bakalım. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanundur bizim cezaevlerinin koşullarını düzenleyen kanunumuzun
adı. Burada, infazda temel ilke diye belirlenen ilkelerin temelinin adalet
olduğu ifade edilir. Temel ilke adalet ilkesidir yani adil davranma
ilkesidir. Güvenlik ilkesi (j) fıkralarında falan düzene girer yani
cezaevinde güvenliğin sağlanması açısından
alınacak önlemler, adil davranma ilkesiyle örtüşerek
değerlendirilebilir.
Şimdi, burada, infazda temel ilkenin Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunumuzda nasıl
biçimlendiğini kısaca okumak istiyorum. Deniliyor ki: Bütün bu
kurallar, ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum,
felsefi inanç, millî veya sosyal köken ve siyasi veya diğer fikir yahut düşünceleri
ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım
yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrı tutma koşulu
gösterilmeksizin uygulanır.
Genel kuralları şöylece bir size ifade
etmeye çalıştım. Şimdi, içinde bulunduğumuz durum yani
667 sayılı Kararnamenin getirdiği düzenlemelere dönerek bakmak
istiyorum. Cezaevleri, Foucaultnun deyimiyle -bunu buradan daha önce de
söylediğimi anımsıyorum- bir kötülüktür. Cezaevinde tutmak neden
kötülüktür? Çünkü insanı özgürlüğünden yoksun tutar. Bu kötülüğü
engellemek için insanın temel hak ve özgürlüklerini korursunuz. Sadece,
onu topluma zarar verme yani bulunduğu cezaevinin sınırına
çıkmama gibi bir engelle karşılamış olursunuz ki bu en
büyük kötülüktür yani sizin bir kafes içine hapsedilmiş olmanız en
büyük kötülüktür.
Şimdi, bugün, cezaevlerinde, özellikle son
dönemde, 15 Temmuzdan önce ifade ettiğimiz hak ihlallerinin
tırmanışı vardı. Bu konuda partimizin
hazırladığı büyük bir kitabımız ve raporumuz söz
konusu, eski ve yeni raporlarımız söz konusu ama bugün,
olağanüstü hâlin ilanıyla birlikte tam anlamıyla bir hak
gasbı cezaevlerinde ortaya çıkmış bulunuyor. Bir noter
vekâlet almak için en az 4 kez cezaevine gitmek zorunda kalıyor, bir
avukat görüşme yapabilmek için önce vekâletine sahip olmak durumunda.
Aileler, içerideki insanlarla, cezaevlerine gözaltından getirilmiş
olmalarına ve kamuoyundaki yaygın, gözümüzle gördüğümüz
işkence olgularına rağmen yakınlarıyla
görüşebilmek için süre beklemek durumunda kalıyorlar. Birinci
derecedeki yakınları dışındaki yakınlarla
görüşme imkânları verilmiyor. Avukatlarla dahi görüşme
imkânları, biraz önce de ifade ettiğim gibi, zor bela
sağlanıyor. Otuz güne çıkarılmış olan
gözaltı sürelerinin zaten mevcut hukuk sisteminin üzerinde bir düzenleme getirmesi
ve baskı, şiddet, kötü muamele, işkence iddialarının
ve iddianın ötesinde olgularının da varlığı
karşısında cezaevlerinin nasıl doldurulduğu durumuyla
karşı karşıyayız. Ama şimdi ne oluyor? Yeni alınan
insanlara, haklarındaki iddialar kanıta bağlanmadan, söylemler
ya da bazı tespitler üzerinden içeri alınmış olan insanlara
yer açmak için, zaten üst üste olan cezaevleri yeni nakillerle yeniden
doldurulmaya başlanıyor.
Örneğin dün arka sıralarda, belki buraya
dikkatimi de veremeden dakikalarca Bakırköy Cezaevinden Silivri Cezaevine
nakledilmiş olan 33 kadın arkadaşımızın can
güvenlikleri yerinde mi değil mi, ne durumdalar, ailelerin kapı
önündeki bekleyişlerine cezaevi idaresi ne zaman yanıt verecek;
bununla ilgili cezaevi müdürlüğüyle uğraşmakla
zamanımı geçirdim ve Sayın Silivri Cezaevi Müdürü yirmi beş
dakika beni telefonda bekleterek telefona herhangi bir yanıt vermedi. Bir
vekil dahi insanların yaşamları konusunda bilgi alabilmek, en
azından dışarıdaki insanlara İçeridekiler
yarasız beresiz, sağ. diyebilmek için bir cezaevi müdürüyle muhatap
olmayı başaramadı. Fakat söylüyorum, olumlu bir şey, Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünü aradım, bir dakikada bana
yanıt verdi. Yanıtının sağlığı ya da
sağlıksızlığı konusu ayrı bir
tartışmadır. Ama dedim ki, rica ettim 2 avukat
arkadaşımız görüşemiyor, içeri girsinler, görüşme
yapsınlar, müvekkillerini görsünler, kapı önünde birikmiş olan
ailelere çocuklarının can güvenliği, sağlığı
hakkında bilgi versinler. Gece yarılarına kadar bu
sağlanamadığı gibi, 2 avukat derdest edilip sokağa
bırakıldılar.
Gözaltı süreçlerinde avukatların hangi
muameleyle karşılaştıklarına bizzat tanık
olmuş olan bir arkadaşınızım. Şimdi, tutuklu ve hükümlülerin
-biraz önce sayıp okudum size- en önemli hakları savunma
haklarıdır, savunma haklarının birinci aşaması da
avukatla ilişkiyi ifade eder. Avukatıyla görüşemeyen,
avukatına ulaşamayan, avukat görüşmelerini yasaya rağmen,
mevcut ana, temel yasamız olan cezaevleri güvenlik yasasına
rağmen bir dinleyicinin eşliğinde ancak yapabilecek olan,
görüşmesi bir gardiyan tarafından rahatlıkla kesilebilecek olan,
savcı tarafından avukata kuşku düşürülerek herhangi bir
işaret, herhangi bir ek bilgi getirdiği iddiasıyla avukatın
avukatlık görevinin engelleneceği -ki bunlar, söylediğim
şeyler 667 sayılı Olağanüstü Hâl Yasasında var,
hikâyeler anlatmıyorum- böyle bir avukatın nasıl savunma yapacağı,
böyle bir sanığın savunma hakkını nasıl
koruyacağı, kuşku altındaki bir avukatın, kendisine
güvenilmeyen bir avukatın savunma görevini cezaevinde nasıl
sürdüreceği konusu son derece tartışmalı bir durumdur.
Değerli arkadaşlar, Destan yazdık. iddiaları, yazılan
destanlar hukukla beslenmezse, adaletle beslenmezse, eşitlikle
beslenmezse, insan haklarına saygıyla beslenmezse -defalarca buradan
ifade etmeye çalıştım- kısa sürede gölgelenir, kısa
sürede kararır ve o destanlar ne yazık ki olumsuz destanlara
dönüşür. Devletin, yönetenlerin dışarıdaki halkın
iradesini, halkın özgürlüklerini ve demokratik haklarını
koruyarak beslemesi ve yükseltmesi gerekir ama açık söyleyeyim ki bu
olağanüstü hâl ilanıyla olmaz. Bu, işleyen, yürüyen meşru
hukukla olur.
Saygılar sunarım. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıhan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi
aleyhinde Fatma Benli, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Benli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FATMA BENLİ (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
HDPnin grup önerisiyle ilgili olarak söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle altını çizmek istediğim
üzere gerek HDPnin önergesinde gerek Adalet Bakanlığı Ceza ve
Tevkifevleri Müdürlüğüne yapılan başvurularda gerek Meclis
bünyesinde olan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna ya da
onun alt komisyonu olan Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonuna
yapılan 146 başvuru arasında olağanüstü hâl dönemine
ilişkin olarak ceza infaz kurumlarında işkence, darp, kötü
muamele iddiası söz konusu değil. Buna ilişkin nakiller ya da
tutukluların avukatlarla yapılan görüşmelerinin
kısıtlanması, tutukluların yakınlarıyla olan
görüşmelerinin kısıtlanması, nakle ilişkin iddialar
söz konusu. Ama ister olağan dönemde olalım ister olağanüstü
dönemde olalım hiç fark etmez, cezaevlerinde işkencenin, kötü
muamelenin, zalimane muamelenin asla ve katiyen kabul edilemeyeceğine dair
kesin kuralımızı tekrarlamak istiyorum. Burada Türkiyenin
içerisinde bulunduğu şartlarla değişebilecek, esnetilebilecek,
biraz daha farklı muamele yapılabilecek bir durum söz konusu
değil. Bizim temel ilkemiz insan olma onuruna saygıdır, bizim
temel ilkemiz insanların ceza infaz kurumunda bulunmasının ek
bir ceza hâline getirilmemesidir.
Bu noktada, özellikle ifade etmek istedim, bunun
ötesinde Meclis araştırma komisyonu kurulmasının
istenmesinin asıl sebebi, olağanüstü hâl kapsamında
çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle tutukluların
avukatlarıyla yapılan görüşmelerinin sınırlandırılması,
savcı kararlarıyla beraber, savcının karar alması
üzerine tutuklu ile avukat arasında yapılan görüşmelerin kayda
alınması, evrakların fotokopisinin çekilmesi -gerekiyorsa
müşahit istenebilir- yanında müşahit bulunması,
avukatın 3le sınırlandırılması ve
hâlihazırda mevcut olan üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri
hısımlarla görüşme hakkının ikinci dereceye kadar kan
ve birinci dereceye kadar sıhri hısımlarla yani anne, baba,
eş, çocuk, kardeş, kayınvalide, kayınpederle
sınırlandırılması.
Aslında bu iddialar, bazı gazete ve
televizyonların ya da bazı yayınların yasaklanması
doğru değil. Sadece, haftada bir olan telefonla görüşme
hakkının on beş günde bir olmasına ilişkin kanun
hükmünde kararnamede düzenlemeler var. Bununla ilgili görüşlerimi ifade
edeceğim ama önce şunu kabul etmemiz gerekiyor. Olağanüstü
dönemde çıkarılmış bir kanun hükmünde kararname söz konusu
çünkü olağan bir dönemde değiliz. Bu yüzden, Meclisimiz 21 Temmuzda
olağanüstü hâl kararı aldı çünkü Meclis, düşman işgali
altındayken bile yaşamadığı bir zillet
yaşadı. Olağan bir hâlde olmadığımız için bu
Meclis 9 kere bombalandı, helikopterlerle tarandı. Bu Meclisi koruyan
polislerin şu an kollarında helikopterlerden atılan
kurşunlar var ve bir milletvekilimizin kolunda helikopterden atılan
tam 4 tane kurşun yarası var. Biz olağan bir zaman
yaşamadığımız için, dün benim ziyaret ettiğim 81
yaşındaki Esme teyzeye, sırtından vurulan oğlu için,
kendisini sırtında taşıyan oğlunun aslında onun
zannettiği gibi Rusyada olmadığını söyleyemedim. Biz
olağan bir zamanda yaşamadığımız için,
yaralıları ziyaret ettiğimizde Yanımdaki insan düştü,
yaralandı, ben onu alırken yaralandım. diyen insanlara verecek
herhangi bir cevabımız yok. O yüzden, 15 yaşındaki Halil
İbrahimin annesiyle, babasıyla konuşmak zorunda kalıyoruz.
Ki, sizlerin çok daha fazla örnekleri vardır eminim çünkü 238 şehit
verdik, 2.191 yaralımız var bizim ve bunlar sadece o gün sokaklarda
olan 246 tankın yaptığı ya da 35 tane uçağın, 37
tane helikopterin -onlara bu emri veren amirlerinin- verdiği hasar
değil. Biliyoruz ki, Fethullahçı terör örgütü tam bir mekanizma ve bu
mekanizma içerisinde organik bağı olan herkese bu örgüt istediklerini
yaptırabiliyor. Bu nedenle olağanüstü bir durumla karşı
karşıyayız ve olağanüstü hâl söz konusu olduğu için de
tutuklularla yapılan görüşmelerin kayıt altına
alınmaları... Ki, hâlihazırda da Ceza İnfaz Kanununda
mevcut olan, tutuklular ile avukatların görüşmesinde, eğer bu
kişilerin örgüte talimat verme, onlara şifre verme durumu söz
konusuysa görüşlerinin kayda alınmasının ceza infaz
savcıları tarafından karar altına alınması durumun
şartlarından kaynaklanıyor. Biliyoruz ki, normalde
tutukluların üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarla
görüşme şansı var ama bunu saydığınız zaman
baldızınızla, kaynınızla da görüşme
şansınız var, artı 3 kişiyle görüşme
şansınız var; nereden baksanız 50 kişiye tekabül
ediyor. Şu anki fiilî durumda tutukluların bu kadar çok kişiyle
görüşmesini sağlama şansımız yok çünkü zaten
cezaevlerinde 293 bin mahpusumuz var bizim, bunun 23 bini tutuklu ve bu
tutukluların her dakika normal şartlarda avukatlarıyla
görüşme hakları var, onların mahkemeye gitme, kendisini savunma
hakkı var.
23 bin tutuklusu olan bir ülkede
yaşadığımız olağanüstü hâl gereği
gerçekleştirilen tutuklamalarla beraber 13.500 tutuklu eklendi. İki
haftada 13.500 tutuklu eklendiğinde, onlara sınırsız
avukatla görüştürme yaptığınızda, 50 kişiye kadar
üçüncü derece sıhri ve kan hısımlarıyla görüşmeyi
sağladığınızda hâlen cezaevinde olan insanlarla bu
görüşmeyi sağlayamazsınız, sonuçta gün yirmi dört saat.
Eğer biz cezaevlerinde nakilleri gerçekleştirmezsek, sevkleri
gerçekleştirip de en azından cezaevlerindeki doluluğu
orantılayamazsak mevcut olan cezaevlerinin çok daha fazla artması
sorunuyla karşı karşıya kalmak durumundayız. Kanun hükmünde
kararnamede alınan, tutukluların avukatlarıyla yapılan
görüşmelerinin kayda alınması, tamamıyla, alınan emir
ve talimatlar gereği yeniden şifrelemeyle yeniden suçların
oluşmasını engellemeye yönelik ve bunlar cezaevi yönetimi
tarafından gerçekleştirilmiyor. Bu, Adalet
Bakanlığının yetkisi altında olan bir durum
değil; bu, savcıların aldığı bir karar.
Kaldı ki kanun hükmünde kararnamede tutukluların avukatlarıyla
görüşmelerinin yasaklanabileceğine, sulh ceza hâkimleri
tarafından yasaklanabileceğine ilişkin bir düzenleme var ama ben
özellikle sordurdum, sulh ceza hâkimlerinin bu tarz aldığı bir
yasaklama kararı söz konusu değil. Sadece darbe girişimi
olduğunun ertesi haftası çok fazla tutuklu olduğu için, bir
cezaevine 2 bin tutuklunun birden gelmesi nedeniyle yapılan bir
düzensizlik söz konusu ama şu an görüşmelerde de tespit
edilebileceği üzere avukatlarla görüşme noktasında
sıkıntı yok. Sınırlanmasının sebebi,
cezaevlerine birdenbire gelen 13.500 tutuklunun birdenbire sayıyı
artırmasından kaynaklanıyor.
Telefon görüşmesi de
aynı şekilde. Eğer biz şu an her tutukluya geçmişte
olduğu üzere haftada bir görüşme imkânı sağlarsak, bu
takdirde de cezaevinde bulunan diğer mahpuslara o hakkını
kullandırmamış oluruz. Bizim bir dengeyi sağlamamız
gerekiyor çünkü asgari yaşam şartlarını hâlihazırda
herkese sağlamak zorundayız, devlet olarak bu görevimiz; baştan
altını çizdim. Bizim olağan zamanda olmamız ya da
olağanüstü zaman içerisinde olmamız cezaevlerindeki
şartları zorlaştırmamızı gerektirmiyor.
Telefonların kısıtlanmasında -dediğim gibi- böyle bir
sıkıntı var, sadece on beş günde 1e indirilmesiyle
alakalı şartların gerektirdiği bir zorunluluk var ama
haberleşmenin kısıtlanması, mektubun yasaklanmasına
ilişkin bir engelleme söz konusu değil. 15 Temmuzdan sonra sadece
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun altındaki
Cezaevi Alt Komisyonuna 146 başvurunun yapılabilmesi, genellikle
başvurularının tekrar incelenmesi, itirazlarının kabul
edilmesine yönelik bu başvuruların bize gönderilebilmesi, resmî
makamlara gönderilebilmesi bile onların haberleşme hürriyetlerinin
kısıtlanmadığını gösteriyor. Televizyonların
kısıtlanmasının, gazetelerin
kısıtlanmasının söz konusu olmadığı da ifade
ediliyor.
Eğer cezaevlerinde, ceza
infaz kurumlarında fiilî olarak engellemeler söz konusuysa, genelgeçer
kuralların dışında o cezaevine has olarak cezaevi
yönetiminin gerçekleştirdiği keyfî bir muamele söz konusuysa bunu
araştırmak zaten devletin görevi.
Birleşmiş Milletler
İşkenceyi Önleme Komitesi zaten cezaevlerinde sürekli denetimler
yapıyor, cezaevi infaz kurumları zaten denetimler yapıyor,
Adalet Bakanlığı denetimler yapıyor. Bunların yeterli
olmadığı kanaatindeysek, bunların rutin olduğu, her
türlü hak ihlallerini dikkate almadığı kanaatindeysek o zaman
zaten, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun
içerisinde mahkûm ve tutuklu haklarının incelenmesine dair alt
komisyonumuz söz konusu -bütün partilerin katılımıyla
gerçekleştirilen alt komisyon sürekli cezaevi denetimleri
gerçekleştiriyor- bu komisyon vasıtasıyla da bizim cezaevlerinde
gerçekleştirildiği iddia edilen hak ihlallerini değerlendirmemiz
mümkün.
Bu noktada, Meclis
araştırması yapılması gerektiği kanaatinde
değilim çünkü şu an olağan bir dönem yaşıyor
olsaydık 8 yaşındaki Görkem Atalay sadece tankları çizgi
filmlerde televizyonlardan görecekti. Ama bugün bizim arabası tankın
altında ezildiği için hâlen hastanelerde kalan çocuklarımız
var. Olağanüstü bir durum söz konusu ve bu olağanüstü hâlin
bitmesinin tek çaresi bütün herkesin oy birliğiyle, hep beraber bir
şekilde Türkiyenin içinde bulunduğu bu zor durumdan beraberce
çıkabilmesi.
Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Benli.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özelin sizden önce bir söz talebi var.
Sayın Özel,
60ıncı maddeye göre bir dakika süreyle söz veriyorum.
Buyurunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, cezaevlerinde işkence olduğu
iddialarının Ceza ve İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
İnceleme Alt Komisyonu tarafından araştırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Sayın Benliyi dinledik
ama burada aslında söylenmesi gereken
Tabii, parlamenter olarak burada
görev yapıyorlar ama Sayın Sarıhanın, Sayın
Benlinin, HDPden Sayın Burcu Hanımın bugün Mecliste ne işleri
var? Bütün Türkiye diyor ki: Cezaevlerinde işkence var. Bu sözün
söylenmesi, gerçekleşmesi kadar kötüdür ve bu Meclisin, Cezaevi
İnceleme Alt Komisyonu var. Şu anda sizin, buradan
Araştırma önergesini kabul edelim, etmeyelim.
tartışmasının tarafı olmak yerine, hepimiz adına
cezaevlerinde bu duruma bakıyor ve 4 parti imzalı ortak
raporları bu Meclise sunuyor olmanız lazım, bu yüzden de
Meclisin İnsan Hakları Komisyonunun derhâl toplantıya
çağrılması ve alt komisyonu gerekirse de güçlendirerek bir an
önce yola düşmeniz lazım. Yapın ki 2016 yılında Türkiye
Cumhuriyeti devleti böyle bir ithamla ki çok kuvvetli şüpheler var-
karşı karşıya kalmasın. Görev sizindir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özel.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Danış Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Adana) Ben de 60a göre yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz,
sizin de mikrofonunuzu açıyorum Sayın Danış
Beştaş.
21.-
Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın, cezaevlerinde durumun çok vahim olduğuna ve
OHALden dolayı işkencenin meşrulaştırılamayacağına,
tutukluların haklarının göz ardı edilemeyeceğine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, sayın hatip
doğrusu, bizim sözlerimize yanıt vermekten ziyade genel bir
açıklama yaptı ama şunu söylemek istiyorum: Bizimkiler iddia
değil, tek tek görüşmelerle, mektuplarla, avukatlar
vasıtasıyla ispatlanan olgular. Bugün Meclis İnsan Hakları
Komisyonu işkenceyi araştırmayacak da ne yapacak?
Şu anda cezaevlerinde
yeni tutuklanan 2 bin-3 bin insan var ama 10 binlerce, başka suçlardan
tutuklu ve hükümlüler var ve cezaevlerinde ağır işkence ve
baskı var.
Biz, bugün bu
araştırma komisyonunun kurulmasından iktidar partisinin
çekinmesinden, doğrusu, iddialarımızı zımnen kabul
ettikleri sonucunu doğuruyoruz ve her şeye bir mazeret bularak buna
yanıt verilmesini de gerçekten kabul etmek mümkün değil.
Bizim söylediğimiz
sözleri, şu anda yüz binlerce ailenin cezaevleri kapısında
beklediği gerçeğini iktidar partisinin görmesini istiyoruz. Yani
durum çok vahim cezaevlerinde. OHAL var diyerek biz işkenceyi
meşrulaştıramayız, OHAL var diyerek cezaevlerindeki
tutukluların haklarını göz ardı edemeyiz.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Danış Beştaş.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan ve
arkadaşları tarafından, cezaevlerinde süregelen ve özellikle
OHAL kararıyla ciddi boyutlara ulaşan hak ihlallerinin tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 26/7/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
3 Ağustos 2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Bir karar yeter
sayısı talebi vardır, oylamada karar yeter
sayısını arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Zihni
AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan
karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi
Bilgiçin Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1310) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 409) (x)
BAŞKAN
Komisyon yerinde, Hükûmet yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 409 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 6ncı maddeleri
kapsamaktadır.
Şimdi birinci bölüm üzerindeki söz taleplerini
karşılayacağım.
Siyasi parti gruplarına önce söz
vereceğim. Siyasi parti gruplarından ilk söz hakkı, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Ustaya aittir.
Buyurunuz Sayın Usta. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 409 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Malum, bilindiği üzere, bu kanun teklifi genel
itibarıyla bir af veya yeniden yapılandırma
diyebileceğimiz hususları, maddeleri içeriyor. Birinci
kısım daha çok bu maddelerle ilgili. İkinci kısım ise
bizim geçen haftalarda da karşı çıktığımız
ve -o tasarıdan çıkartılmıştı ama- tekrar gündeme
getirilen, Türkiyeyi bir kara para cehennemi hâline getirecek bir maddenin
olduğu kısımdır. Ben, tabii, o kısım üzerinde
durmayacağım. Birinci kısımla ilgili düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Az önce de ifade ettim, bu, kamu
alacaklarının yeniden yapılandırılmasını
getiriyor. Bu kapsamda, hemen hemen, neredeyse bütün kamu alacakları var.
Yani vergi, sosyal güvenlik primi, Gümrük Bakanlığının
alacakları, onun dışında, belediyelerin, il özel idarelerinin
alacakları, su parası alacakları filan şeklindeki bütün
alacakları içeriyor. Bunun dışında, matrah
artırımı imkânı getiriyor gelir ve kurumlar vergisinde ve
katma değer vergisinde. Bunun anlamı şu: Siz geriye doğru
beş yıl değişik oranlarda matrahlarınızı
artırırsanız, ben de size vergi dairesi olarak, Maliye
Bakanlığı olarak hiçbir şekilde hesap
sormayacağım. şeklinde bir maddedir bu. Onun haricinde,
işletme kayıtlarının düzeltilmesi hususlarını
içeriyor.
BAŞKAN Sayın Usta, bir saniye efendim
Değerli milletvekilleri, sohbet etmek isteyen
milletvekillerini ben dışarıya davet ediyorum. Bu uğultuyu
lütfen sonlandıralım.
Buyurunuz, devam ediniz Sayın Usta.
ERHAN USTA (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
AKP hükûmetleri döneminde 5 defa vergi ve sosyal
güvenlik yapılandırılması, daha doğrusu, kamu
alacaklarının yapılandırılmasına ilişkin
yasa çıkmış, bu 6ncısı. Bunun dışında
da
Yani, bunlar çıkmış ama defalarca da
uzatılmış. Biraz abartarak söylemek gerekirse, yani bu on dört
yıl boyunca yeniden yapılandırma için müracaat
etmeyeceğimiz süre hemen hemen yok gibi neredeyse. Yani bu kadar, böyle
bir şey. Tabii, birazdan yapılandırmanın
mahzurlarının neler olduğunu ifade etmeye çalışacağım
dilimin döndüğü kadar. Yani, bu tabii, çok normal bir şey değil,
bu olağanüstü bir şey ve olağanüstü kötü bir şey esas
itibarıyla. Yani, bu kadar çok yapılandırmanın, af
diyeceğimiz hususların olmaması lazım. Hele hele böyle on
dört yıllık bir iktidardan sonra böyle bir yasayla Hükûmetin
karşımıza çıkması anlaşılabilir bir şey
değildir. Yani, bunun istisnai durumlarda olması lazım,
olağanüstü durumlarda olacak bir şeydir. Yani, bu tabii, 15 Temmuzdan
bağımsız şekilde zaten hazırlanmış bir
şey olduğu için onu katmıyorum işin içerisine. Özellikle
ekonomik anlamda bir ekonomik kriz mi var, ne var Türkiyede? Hakikaten bu
kadar mı sıkıştı ekonomi? Hele hele şu kara para
maddesini de düşündüğümüzde
Yani Türkiyeye ne olursa olsun para
gelsin -meşru, gayrimeşru- hiçbir şekilde hesap
sormayacağız. şeklinde maddelerin getirilmesiyle, demek ki
aslında, bizimde gördüğümüzün -tabii, bizim, iktisadi hayata
ilişkin ciddi eleştirilerimiz var ama- ötesinde risklerle ekonominin
karşı karşıya olduğu anlamı buradan
rahatlıkla çıkartılabilir. Yani, bunların böyle olup
olmadığı hususunda da Hükûmet tarafından da herhangi bir
açıklama gelmiyor işin doğrusu.
Şimdi, bir defa, af çıkartmak, en basit
şekilde ifade edecek olursak, idare açısından bir acizliktir.
Yani Ben kamu alacaklarımı, alacaklarımı tahsil
edemiyorum, şunun bir kolayını bulun. şeklinde Meclise bir
geliştir. Tabii, bunu kabul etmek mümkün değil.
Peki, neden sürekli af çıkartmak zorunda
kalıyoruz, kalınıyor, ona bakmak lazım. Bir, vergi
sistemimizde ciddi sorunlar var. Bunu zaman zaman ben bu kürsüden ifade ettim,
vaktim kalırsa birazdan bunun detaylarına da gireceğim. Tabii,
bu sistemdeki sorunları halletmediğimiz zaman sürekli aflarla hiçbir
şeyi çözemiyoruz. Yani, mesela, afların temel amacı nedir?
İşte, kamunun alacaklarını azaltmaktır ama bir önceki
aftan sonra bakıyorsunuz, şimdiye geldiğimizde, enflasyon
oranının çok çok üzerinde kamu alacaklarının hem vergi
tarafında hem de prim tarafında arttığını
görüyorsunuz. Dolayısıyla, aslında aflar hiçbir şeyi
çözmüyor, hiçbir sorunu çözmüyor; tam tersine, sorunu daha da kronikleştiriyor.
Şimdi, neden af
çıkartmak zorunda kalınıyor? Çünkü, idarenin kapasitesinde
yetersizlik var. Hem veri açısından hem de analiz açısından
idarenin kapasitesindeki yetersizlik Türkiyeyi affa veya yeniden yapılandırma
yasalarına mecbur kılıyor bir anlamda.
Şimdi, diğer bir husus, af
çıkartılmayacağına ilişkin bir siyasi irade
yokluğu. Böyle bir irade olmadığı zaman, özellikle
milletvekilleri de sahaya gittiğinde vatandaşlardan tabii talepler geliyor
Ya efendim, şu bizim vergi borçlarına bir kolaylık
yapsanız. diye. Ondan sonra milletvekilleri sahada söz vermeye
başlıyorlar, zaten siyasi irade de
Şöyle bir siyasi irade de
olmayınca, Hiçbir şekilde Türkiyede bundan sonra af
yapılmayacaktır, yeniden yapılandırma olmayacaktır.
diyen bir siyasi irade de olmayınca hemen böyle beklenti oluşuyor ve
af artık kaçınılmaz hâle geliyor. Bir önceki af yeni affın
mutlaka habercisi oluyor. Yani her af yeni bir af beklentisi yaratıyor, bu
çok enteresandır. Ve o esnadan itibaren, bir affı
çıkarttığınızda Tekrar af çıkartılacak.
beklentisi zaten sizin tahsilatlarınızı da azaltıyor ve af
tekrar kaçınılmaz hâle geliyor. Cezaların
caydırıcı olmaması, idarenin uygulamalarında adalet
eksikliği de Türkiyeyi affa, yapılandırma yasalarına
mecbur kılıyor.
Vergi sistemindeki temel sorunumuz nedir? Vergi
sistemindeki temel sorun, bir defa, çokça ifade ediyoruz, doğrudan
vergilerin sistem içerisinde yetersiz olmasıdır. Aslında,
işin garibi, bu vergiler zaten azdır yani bunları kabaca gelir
ve kurumlar vergisi olarak söyleyebiliriz, bu vergiler azdır ve affa da en
fazla konu olan vergiler de bunlardır. Yani bunların zaten az
olmasının bir nedeni de bunların sürekli af kapsamına
alınmış olmasıdır. İnsan niye gelir vergisi
ödesin, niye kurumlar vergisi ödesin; nasıl olsa birkaç yılda bir af
çıkıyor. Bunun olması bu vergideki adaletsizliği
olağanüstü şekilde artırıyor. Devlet işin
kolayını bulmuş, belli kalemlerde tüketim üzerine
yoğunlaşmış. Nedir? İşte, akaryakıttır,
otomotivdir, beyaz eşyadır -ben, bir ara bunların
hesabını yapmıştım- vergilerin yüzde 75i Gelir
İdaresinden bağımsız bir şekilde geliyor yani hiç
olmazsa bir kişi koyun Gelir İdaresi olarak, biz bu vergilerin yüzde
75ini zaten otomatik olarak topluyoruz. Kalan yüzde 25i üzerinde de Gelir
İdaresinin performansı ne kadardır, ona bakmak lazım.
Dolayısıyla, kolayı bulunmuş, tüketim üzerine
yüklenilmiş. Tabii, bizim gibi tüketimi yüksek olan ekonomilerde bu
büyüklükler anlaşılabilir ancak tamamen artık bütün vergilerin
tüketim üzerinden gelmesi
Doğrudan vergi dediğimizin de önemli bir
kısmı, stopaj şeklinde alınan yani ücretliler üzerinden
alınan vergilerdir. Onun dışında da kayıtlı olan
KİTlerden ve bir kısım bankalardan alınan vergilerle
doğrudan vergileri halletmiş oluyoruz.
Uzun süredir söylüyoruz, Hükûmet de söyledi, niye
bir rant vergisi hâlâ getirilemiyor? Bunun yokluğudur işte bizi affa
götüren nedenler yani orada, bu devlet sudan vergi alırken, imar nedeniyle
ciddi gelirler oluşuyor ve ciddi usulsüzlüklerin de kapısı açılıyor,
oralardan hiçbir vergi alınmaması sistem açısından bizi
affa iten nedenlerdir.
Tabii, Maliye
Bakanlığı bizim köklü bir kuruluşumuzdur ancak şunu
kabul etmek lazım: Ciddi veri eksiklikleri var ve ciddi analiz
eksikliği var. Bunu düzeltmek lazım. Veriyi de paylaşmıyor.
Biz, Maliye Bakanlığından Komisyonda zar zor bir tane tablo
aldık, o tablonun sağlığıyla ilgili de Maliye
Bakanımız da kendi endişelerini ifade etti.
Dolayısıyla, siz verinizi açmadığınız sürece
piyasaya, kamu kuruluşlarına, Meclise veri kalitesini
iyileştiremiyorsunuz. Veri kalitesi düşük diye de açamıyorsunuz
bu verileri, dolayısıyla birbirini besleyen bir durum. Analiz etme
kapasitesini Maliye Bakanlığının mutlaka
artırmamız lazım. Yani Türkiye'yi -bu kadar vergi
alacağının doğması- bu kadar affa iten nedenler
nelerdir bunların yıl yıl, sektör sektör ve mükellef türleri
itibarıyla incelenip buna göre birtakım çözümler getirilmesi
lazım. Yoksa bu af yasalarının çözüm getirmediğini az önce
zaten ifade ettik. Dolayısıyla bilgimizi paylaşacağız.
Verilerin şeffaf olması lazım. Yani kurumlardan, bununla ilgili
analiz yapan kurumlardan bu bilgiler esirgeniyor, Meclisten esirgeniyor, bunu
kabul etmek mümkün değil. Mesela önceki af
Şimdi, bir af
yasası çıkartıyoruz, yaptığımız bir kör
dövüşüdür esasında, diğer af yasalarından nasıl bir
performans elde edildi, ne kadar gelir topladık, buna ilişkin
elimizde hiçbir bilgi yok. O bilgi olmadan tekrar şimdi yeni bir
yasayı görüşüyoruz. Talep edilmesine rağmen, Komisyonda
defalarca söylenmesine rağmen bu bilgi bize verilmemiştir arkadaşlar.
İktidar grubunun da bundan haberi yok -önceki uygulamaların
sonuçlarına ilişkin- bizim de bununla ilgili haberimiz yok.
Peki, Buradan ne bekliyorsunuz? diyorsunuz, bir
kanun çıkartıyoruz öyle ya. Etki analizi diyoruz. Yani
bırakın artık bunun rekabet gücü üzerindeki etkisini, bir
kısım ekonomik göstergeler üzerindeki etkisini, Ya, buradan gelir
olarak ne bekliyorsunuz? diye soruyorsunuz, Maliye Bakanımız bize
cevap vermiyor. Yani şu yasadan ne kadar gelir beklendiğine
ilişkin hiçbir bilgi elimizde yok. Dolayısıyla kayıt
dışının yüksekliği diğer bir sorun. Kayıt
dışıyla af yasaları birbirlerini besler mahiyette
hususlardır, buraya çok fazla girme imkânım olmayacak.
Tabii, şimdi, artık iş
kaçınılmaz hâle gelmiştir, artık bunun, bu yasanın
çıkması gerekiyor kara para kısmı için demiyorum, af
kısmıyla ilgili olarak- ama esas olan hiçbir şekilde af
çıkartılmamasıdır, mümkünse bunu da Anayasa'ya
koymamız lazım, Bir daha af çıkartmayacağız. diye
Hükûmetin bunu deklare etmesi lazım.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Birinci bölüm üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Ahmet Yıldırım, Muş Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, ülkemiz gerçekten zor süreçlerden geçiyor. 15 Temmuz
darbe süreciyle birlikte biz bugün evet, 14 Temmuz gününe göre daha kötü
durumdayız ama 15 Temmuzun açığa çıkarmış
olduğu, 15 Temmuzda ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyen güçlerin
açığa çıkarmış oldukları bütün işleri
maalesef, bugün siyasi iktidar yapmaya devam ediyor. Deyim yerindeyse,
eğer darbe başarılı olmuş olsaydı Allah muhafaza,
o darbecilerin bu ülkede yapmak istedikleri birçok şeyi bugün siyasi
iktidar yapıyor ve öyle bir noktaya geldik ki kanun hükmünde kararname
adı altında ucube bir düzenlemeyle toplumsal yaşamın,
siyasal yaşamın, sosyal yaşamın, eğitim ve
sağlık yaşamının büyük bir bölümü felç edilmiş
durumda. Biz bunun, bu ülke atmosferinin bu buhranlı baskısı
altında 409 sıra sayılı özellikle Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması adı
altında Kanun Teklifini görüşüyoruz.
Ancak, ondan önce ifade etmeliyim ki, bugün
altyapısı hazırlanmamış ve geniş toplumsal
kesimleri maalesef mağdur eden, sosyal yaşamda mağdur eden,
siyasal yaşamda, toplumsal yaşamda, eğitim ve sağlık
yaşamında geniş toplumsal kesimleri mağdur eden
düzenlemelerle karşı karşıyayız biz. Düşünün,
özellikle Gülen Cemaatine yakın olarak eğitim alanında
örgütlenmiş olan sendika kapatıldı ve bu sendikaya üye
olanların işine son verildi. Şunu ifade edelim: Bir sendikaya
üye olmak başlı başına bir insanı, bir eğitimciyi,
bir sağlıkçıyı, bir memuru yalnız başına
darbeci yapmaz. Hadi orada kaldı, bu Gülen Cemaatine yakın olan
eğitimcilerin veya kamu personelinin özellikle kamu alanında
örgütlendiği sendika kapatıldı ve personeller işten
atıldı. Peki, 142 EĞİTİM-SEN üyesi, belki de
kuruluşundan bugüne kadar Gülen Cemaatinin devlette örgütlenme biçimine
karşı mücadele etmiş olan sendikanın 142 üyesi kamudan
atıldı ve 15 Temmuzdan sonra atıldı. Bunu darbeciler
değil, sözüm ona darbeye hedef olana siyasi iktidar
Kaldı ki biz
darbecilerin hedefinin sadece siyasi iktidar olmadığını,
bütün 79 milyon insanın toplumsal yaşamı olduğunu bir bütün
olarak kabul ediyoruz.
Bir diğer husus, KESKe bağlı
Sağlık Emekçileri Sendikasından 80 üyenin, 80 emekçinin
işine son verildi. Bunların Gülen Cemaati ve darbecilerle nasıl
bir ilişkisi var? Ve kanun hükmünde kararnameler eğer sadece Gülen
Cemaatine bağlı kurumlar için çıkarılıyor,
onları hedefliyorsa, bütün varoluşsal olarak Gülen Cemaatiyle
kurulduğu günden bugüne kadar mücadele etmiş sendikaların veya
ona üye olan devlet memurlarının nasıl bununla bağını
kuruyor siyasi iktidar, anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bu sebeple, 15 Temmuzdan beri, maalesef, ülkemiz bir
anayasa devleti değildir artık, ülkemiz bir yasa devleti
değildir, ülkemiz hukuk devleti zinhar değildir. Nedir? Ülkemiz ucube
bir kanun hükmünde kararnameler devletine dönüştürülmüştür ve devlet
yeniden dizayn ediliyor. İktidar buna karar veriyor ve muhalefet de
maalesef, bilerek ya da bilmeyerek iktidarın bu
yaptıklarını daha kolay yapabilmesinin zeminini hazırlıyor.
Böyle bir realiteyle karşı karşıyayız.
Bir diğer husus, düşünün, sadece son iki
günde, Muşta, seçim bölgemde, içinde çocukların olduğu, lise
öğrencilerinin olduğu 20ye yakın kişi gözaltına
alınıyor.
Dün, abisini Suruç patlamasında kaybetmiş,
Asel Devrim adındaki 15 yaşındaki kız çocuğumuz
gözaltına alınmış. Darbeyle nasıl bir ilgisi olabilir
veya nasıl bir suç ehliyetine sahiptir 15 yaşındaki çocuk?
Avukatlar gidiyor, görüşemiyor. Avukat, beş gün bu kız
çocuğuyla görüşemeyecek, otuz güne kadar da gözaltında kalabilir
diye söyleniyor.
Evet, darbeyi önlüyoruz, işte, darbeyi böyle
önlüyoruz. Biraz vicdan, hepimiz aile sahibiyiz, çocuk sahibiyiz. 15
yaşındaki bir kız çocuğunun, Allah aşkına, cezai
ehliyetini bütün Genel Kurulun vicdanına ve takdirine sunuyorum.
Yine, Cumhuriyet Halk Partisine bağlı
gençlik kollarından 30u aşkın gencin gözaltına
alındığını biliyoruz. Neyle alakalı? Darbeyle mi
alakalı? Burada, özellikle siyasi iktidarın bu yaptıklarına
bilerek ya da bilmeyerek zemin sunan ana muhalefet partisini de uyarayım;
bu gözaltılar, hani, bizim deyimimizle daha le ledir, lo losu var
bunun. Çok daha ötesi gelecek, bugünleri arayacağız biz. Bu yönüyle,
muhalefet partisini, bu kötü günlerde, kötü politikaların sahipleri olan
siyasi iktidarı yapıcı bir politikayla ya da etkili bir muhalefetle
daha doğru bir yere çekme, var olan darbe koşullarını
ortadan kaldırma tavrını takınmaya davet ediyorum.
Bir diğer husus, özellikle sapla samanın
birbirine karıştırıldığı. Değerli
arkadaşlar, bakın, size bir örnek vereyim. Hani, darbecilere operasyon
yayın dünyasına uzandı ya, basit bir örnek. Konya ilimizde 2
tane radyo, yayıncı kuruluş
Eski RTÜK üyesi olduğum için
bilirim ben. Bir radyonun adı Radyo Cihan, diğer bir radyo ise
Cihanbeyli merkezli kurulmuş bir şirketin yayın organı
olduğu için Radyo Cihana karşılık Cihan Radyo. İkisi
birden kapatılıyor. Diğerinin paralelle, darbecilerle hiçbir
ilgisi yok, tam aksine, onlara muhalif çizgide yayın yapan bir yayın
kuruluşu ama şu anda radyo kapatıldı, yöneticisi
tutuklandı. Gelin, çıkın işin içinden. Dün Sayın Özel,
Ahmetli Kaymakamıyla ilgili örnek verdi. O sadece bir örnek. Bunun gibi,
ilgisi olmadığı hâlde mağdur olan, gerçekten
sayısız farklı sektörde çalışma ve iş yürüten
insanlar mağdur edilmektedir.
Şunu ifade edeyim: Siyasi iktidarın bir an
önce, bu darbeye sebep olan koşulları, on dört yıldır
iktidarda olmaktan kaynaklı olarak kendisinin hazırlaması,
durumunu bilince çıkarıp bir nedamet getirmesi gerekiyor. Yani bir
pişmanlık
Bunun bir özrü var, bu toplumsal kesimlere dönük siyasi
iktidarın bir özür borcu var.
Yine, ifade edeyim: Allah bizi affetsin. gibi
şeylerle olmaz bu işler. Öncelikle, Allah, bu işe zemin
hazırlayan siyasi iktidarı affeder mi, etmez mi bilmiyorum ama Allah
kendisine karşı işlenmiş günahlara karşı
affedicidir. Peki, kul hakkı yiyorsunuz, az önce örneklerini verdim, kul
hakkını nasıl affedecek? Buyurun, intihar edenlerden,
tutuklananlardan, 15 yaşında, bir parça kız çocuğunun
gözaltına alınmasından, belki de bir ay boyunca gözaltında
kalması üzerinden bu kul hakkı nasıl affedilecek?
Değerli arkadaşlar, maalesef, şu anda
Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiyerarşik bir devlet yapısı da
yok, müesses nizam da yitirilmiştir. Ya değilse? İnanın
şu yasa maddesi üzerine Komisyondan beri yaptığımız
çalışmalardan ötürü söylenebilecek çok şey var ama ülkenin o
kadar can yakıcı sorunuyla karşı karşıyayız
ki bunlar çok tali kalıyor. Ya değilse? Artık siyasi
iktidarın
Sadece benim son iki yasama dönemimde, özellikle 26ncı
Dönemde iki hükûmet gördük, iki hükûmette de söylemekten artık dilimizde
tüy bitti maalesef: Zengini affeden, ona esneklik getiren, ona vergilerde
muafiyet getiren düzenlemelerden bir an önce vazgeçilmesini diliyoruz. Çünkü
özellikle bu kanun teklifinde
Neredeyse zaten AKP iktidarı döneminde her
üç dört yılda bir vergi affı veya varlık barışı
getirilmektedir. Ama bunun daha beteri var, işte, söyledik: 2012
yılında Cengiz Holdingin hiç yasaya, vergi affına, vesaireye
gerek kalmaksızın Gelir İdaresi Başkanlığının
Merkezî Uzlaşma Komisyonu tarafından, hiç Meclis, yasama organı
bilgilendirilmeden bir kalemde, neredeyse eski deyimle yarım katrilyonluk
borcunun silindiğini biliyoruz.
Bir diğer husus: Eğer yapılacaksa
servet vergisi gibi vergilendirmelerle üst sınıftan daha fazla vergi
alan, dar gelirlinin ise vergisini daha daha azaltan düzenlemelere
ihtiyacımız olduğunu, bunun da Anayasanın amir hükmü
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bakın, Anayasa 73 çok açık söylüyor:
Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi
ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımı, maliye politikasının sosyal
amacıdır. Anayasanın amir hükmü. Şimdi, asgari ücretli
hâlâ gelir vergisi veriyor ya, Allah aşkına! Hepimiz iyi biliyoruz,
asgari ücret demek en alt limitten yaşam geçimini sağlayabilmek
demektir. Asgari ücretin bugün artırılmış 1.300 TLlik
meblağı 4 kişilik ailenin hem yoksulluk
sınırının altındadır hem açlık
sınırının altındadır. Biz hâlâ kalkmış,
maalesef, gelir düzeyi yüksek olanların vergi aflarıyla ilgili
düzenlemeler yapıyoruz. Umarız bunları tezelden el
birliğiyle giderir, daha sosyal
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Devamla) -
daha müreffeh, daha
hukuk anlayışını içerlemiş olan bir devlet özlemini
gerçekleştirmiş oluruz.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Selin Sayek Böke, İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Sayek Böke. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SELİN SAYEK BÖKE (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün vergi affı ve varlık
barışı konuşuyoruz bir kez daha. Hazineye kaynak
sağlamak, ekonomik krizleri aşmak veya yeni bir sayfa açmak gibi
nedenlerle vergi affı benzeri uygulamalar ülkemizde sık sık
başvurulan bir yöntem. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Sadece AKP
Hükûmetleri döneminde, on dört yıllık bir süre içerisinde, 4
ayrı af kanunu çıkarıldı. Şimdi bu getirilen 5inci af
kanunu.
Türkiyede bir vergi reformuna ihtiyaç olduğu
aşikâr, vatandaşın ödeyemediği vergi yükünden
kurtarılması için devletin elini uzatmasına ihtiyaç olduğu
çok açık ancak akla ilk gelen çözüm af olmamalı. Her şeyden önce
ekonomide en temel ihtiyacın vatandaşımızın vergi
yükümlülüğünü ödeyebilme kapasitesini artıracak bir ekonomi reformu
olduğu asla unutulmamalı. Veriler de bunu çok açık bir biçimde
ortaya koyuyor. Bakın, vergi affı kapsamına giren katma
değer vergisi aslı miktarı 34,8 milyar Türk lirası. Bir
başka deyişle, vatandaş alışverişini
yapmış, alışverişini yaparken katma değer
vergisini ödemiş ancak esnaf, vatandaştan almış olduğu
bu emanet katma değer vergisini devlete teslim edebilecek nakde ve
ekonomik imkâna sahip değil. Yani, ödenemiyor olan, esnafın
emanetinde kalmış olan 34,8 milyar liralık katma değer
vergisi var. Çözüm çok açık: Afla değil, iyi bir ekonomi yönetimiyle
esnafa gelir yaratılmalı ve esnafın ödeyebilme kapasitesi
mutlaka artırılmalı.
Değerli arkadaşlar, af
kanunlarının hedefleri arasında mükelleflerin zor ekonomik
koşullarını toparlamaları, geçmişlerini temizlemeleri
ve vergi anlamında devletle barışmaları var. Peki, sürekli
karşımıza çıkan ve artık neredeyse rutin bir yönteme
dönüştürülen vergi afları gerçekten bu hedefe ulaşıyor mu?
Hakikaten mükellefler bu aflardan sonra düzenli vergi verebilir hâle geliyorlar
mı? Türkiye'nin vergi gelirleri artıyor mu, yoksa Nasıl olsa af
çıkacak, ödemesek de olur. beklentisiyle vergi ödeme
davranışlarında ciddi bir bozulma mı gözüküyor? Vergi
aflarını ele alırken eğer işimizi ciddiye
alıyorsak ilk soruyor olmamız gereken soru bu. Yanıt çok
açık bir biçimde belli. Bugüne kadarki deneyimlerimiz vergi
affının kısa vadede vergi toplamayı öngördüğü hâlde bu
vergiyi toplayamadığını, hatta uzun dönemde de vergi
gelirlerinde de ciddi kayıplara yol açtığını
gösteriyor. Mesela, 2003, eski parayla af kapsamına 7,9 katrilyon
liralık bir değer giriyordu. Bu meblağın ancak yüzde
60ı yani 4 katrilyon 715 milyar lirası tahsil edilebildi. Üstelik af
beklentisi yerleştiği için de davranış biçimleri bozuldu ve
uzun vadede de etkisi olumsuz oldu.
Uzun lafın kısası, bu aflarla vergi
gelirleri azalıyor hem de aflarla beklenen tahsilat asla
yapılamıyor. Daha iki yıl önce, 2014 affında 67 milyar
vergi borcu, 32 milyar SGK primi borcu af kapsamına alındı.
Eğer af kapsamına alınan bu borçlarla af başarıya
ulaşmış olsaydı bugün yeniden affedilmesi gereken yeni
borçlar karşımızda durmuyor oluyordu. Ancak bugünkü rakamlara
bakıyoruz çok daha yüksek bir af ihtiyacı ortaya
çıkmış. Vergi borcunda 90,7 milyar liralık, SGK prim
borcunda da 67 milyar liraya ulaşmış bir kamu alacağı
var. Kamu alacağı tahsil edilemiyor.
Bu rakamların dışında bir de
vergisini zamanında ve tam ödemiş olan milyonlarca da
vatandaşımız var ve onlar sayesinde vergi toplayabilmiş
olan bir devlet var. Şimdi, gelin, kendinizi bu
vatandaşlarımızın yerine bir koyun, biliyorum zor ama
vergisini zamanında, dürüstçe ödemiş vatandaşlarımız.
Alın teriyle kazanç elde etmişler, kendilerine hizmet
sağlamasını bekledikleri sosyal devlete gönülden, bir zorunluluk
olduğu için değil ama bir hizmet alabilmek beklentisiyle vergilerini
ödemişler. Sonra bir gün devlet vergisini ödemeyen komşusunu
affetmiş, yine ertesi gün yutkunmuş ve vergisini ödemiş olan
vatandaş bir kez daha afla karşılaştığında
üçüncü sefer Ben de enayi değilim. der ve vergi ödemeyi
bırakır. İstisna olan vergi afları eğer kural hâline
gelirse, istisnalar kaide olursa kimse kurallara uymaz. Affı kural hâline
getirmek, vergisini tam ve zamanında ödeyen kasabı, bakkalı,
esnafı, KOBİyi ve iş dünyasını cezalandırmak
demektir. Affı kural hâline getirmek, ülkeyi yönetmekten vazgeçmek
demektir; kuralsızlığı,
kayırmacılığı eskiden olduğu gibi
yarının da gerçeği hâline getirmek demektir. Bu sorunlar afla
çözülmez. Vergisini tam ve zamanında ödeyenlere bir ödül vererek ancak
vergiye gönüllü uyum sağlanabilir. İşte, biz bu yüzden, ödenen
vergi ve sigorta primi karşılığında KOBİ ve
esnafımıza sıfır faizli kredi imkânı verilmesini çok
çok çok önemsiyoruz.
Değerli arkadaşlar, vergi rejiminin
yapısal sorunları olduğu kuşkusuz, bunun çözümü bir af
değil; adil, etkin bir vergi toplama mekanizmasının hiç vakit
kaybetmeden bütüncül bir ekonomik program içerisinde yarın ele
alınması gerekiyor. Ancak, iktidar maalesef bataklığı
kurutmak yerine sineklerle uğraşmayı tercih ediyor. Bu aflar
ancak sinek vızıltısını keser. Yasalara uyan,
vergisini ödeyen vatandaş cezalandırılıyor ve böylece
yasaya uymamak ve cezai durumlardan kaçmak özendiriliyor. Kuralların hiçe
sayıldığı bir Türkiye yine ve yeniden inşa ediliyor ve
ne yazık ki bu on dört yıllık yönetim
anlayışının değişmediğini de çok somut bir
şekilde önümüze koyuyor. Güvene en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde Türkiye
ekonomisine güveni yerle bir edecek bu sorumsuzluğun yapılıyor
olmasını da biz asla kabul edemiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
söz konusu kanun teklifinde hatalı ve eksik olan vergi aflarıyla
sınırlı değil, aynı zamanda çok tehlikeli olan ve
bizim önerilerimizle bu tehlikesi biraz da olsa bertaraf edilmiş olan bir
varlık barışı düzenlemesi var. Bu maddenin endişe
yaratan tarafı, Türkiyeyi kara para aklama cenneti yapma
olasılığıdır. Komisyondan geçen maddeyle ilgili
endişelerimizi dile getirmiştik, gemiler ve yatların
dâhiliyetine dair soru işaretlerimizi ifade etmiştik, üçüncü
şahıslar üzerinden para getirilmesinin terör ve rüşvet
bağlantısına dair yaratacağı endişeyi ve bunun
uluslararası zeminde Türkiyeye kaybettireceklerini somut bir şekilde
ortaya koymuştuk ve gelen paranın herhangi bir inceleme ve
soruşturmaya tabi tutulmayacak olmasının Türkiye için nasıl
bir risk olduğunun altını çizmiştik. Şimdi, deniyor
ki: Genel Kurulda Komisyon tarafından dile getirilmiş olan bu
endişeler yeni bir düzenlemeyle bertaraf edilecekler. Anlıyoruz ki
eleştirilerimiz sonucunda gemiler ve yatlar yeni kanunda olmayacak, üçüncü
şahıslar üzerinden para getirilmesi artık bu kanun maddesinde
yer almayacak, suç gelirlerinin araştırılması ve
incelenmesi gibi hususlarda da yetki Maliye Bakanlığında olacak.
Bu düzeltmeler olumludur ancak oldukça yetersizdir. Şimdi, farz edelim ki
FETÖyle mücadele ettiğiniz bu dönemde FETÖ mensubu bir terörist iki
bavulla İstanbula geldi, içinde dolarlar dolu. Bu paranın
akıbetini sorabilecek misiniz? Maliye Bakanlığının
değiştirilecek olan maddede kendisine bırakılan bu önemli
sorumluluğu yerine getirmesini bekliyoruz ve çok sıkı takipçisi
olacağız.
Bu kanunda hâlâ düzeltilmemiş olan ve insana
dair hikâyeler barındıran birçok olumsuzluk da devam ediyor. Gelin,
bu gelişmeleri sizinle paylaşayım: Hakan; 24 yaşında,
çökmüş olan turizm sektöründe her gün Yarın işimi kaybeder
miyim? endişesiyle yaşıyor ve kazandığı asgari
ücretten 347 lirayı devlete gelir vergisi olarak ödüyor. Hakanın
ablası Suna; 28 yaşında, girişimci, kendi için ve Türkiye
için bir hayali var, her kazandığı 5 liranın 1
lirasını devlete vergi olarak ödüyor. Onların yeğeni Samet;
öğrenci, Sınav soruları çalınır, yine hakkım
yenir mi? endişesiyle sınava bile çalışamıyor ama o
sınav için kitap kırtasiye aldığında KDVsini ödüyor.
Sametin annesi; emekli, TRT payı ve katkı payının altında
ezildiği elektrik faturasını her gün ödüyor ama milyonlar bu
kapılardan geçecek ve onlar 1 lira bile Türk lirası vergi
ödemeyecekler. Onların karşısında başka bir hikâye
var, alın teri yok, zar zor ödenen elektrik faturaları yok, güvenlik
korkusu yok, temiz kazanç yok, vergi yükümlülüğü yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Bu yasada Hasan
yok, Suna yok, Samet yok, Türkan yok; varsa yoksa yeni yandaşlar var.
Gelin, Türkiyeyi düşünüyorsanız bu yasadan vazgeçin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sayek
Böke.
Birinci bölüm üzerinde siyasi parti grupları
adına yapılan konuşmalar sona ermiştir.
Şimdi, şahsı adına söz talep
eden sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Şahsı adına Utku Çakırözer,
Eskişehir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 409 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Sizleri ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gazi Meclisimizi de hedefine alan kanlı darbe
girişimini bir kez daha lanetliyor, demokrasimizin korunması için
hayatlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
İnsanımıza, yüce Meclisimize ve diğer anayasal
kurumlarımıza bomba ve kurşun yağdıran darbeci
teröristler ve onların destekçilerinin hukuk çerçevesinde en
ağır cezaya çarptırılması gerektiğine
inanıyorum.
Öte yandan, güneydoğuda da terör bitmiyor. PKK
saldırılarında şehit olan güvenlik görevlilerimize
Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, darbeyle
hesaplaşma sürecinde askerî ve sivil bürokraside çok sayıda görevden
almalar yaşanmakta. Bunların arasında darbeyle ya da cemaatçi
yapılanmayla uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerin
olduğu bilgileri sizlere olduğu gibi bizlere de iletilmekte. Kurunun
yanında yaşın da yanması olarak ifade edeceğimiz bir
durum var ortada. Toplumumuzun her kesiminde endişe ve
rahatsızlık yaratan bu uygulamalar aslında darbecilerle
mücadeleye de gölge düşürmekte.
Bakın, KESKin yaptığı
açıklamaya göre, tüm yurtta 300e yakın KESK üyesi açığa
alındı. Daha dün İstanbul Devlet Tiyatrolarında
sanatçılar açığa alındı. Gazetecilere yönelik
gözaltı ve tutuklama dalgası sürüyor. Bu sürecin, Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikasının yaptığı
ortak çağrı doğrultusunda, yeni hak ihlallerine, basın ve
ifade özgürlüğü açısından yeni kırılmalara yol
açmaması gerekmektedir. Hepimizin ortak dileği, darbenin
sorumlularından hesap sorma sürecinin hukuk devleti ilkesi
ışığında ve yakın geçmişte örneklerini
sıkça yaşadığımız yeni mağduriyetler
yaratılmadan yürütülmesidir.
Değerli arkadaşlarım, önümüzdeki
kanun teklifi aslında bir af düzenlemesidir; bu, 6ncısıdır.
İki yılda bir af çıkarmaktayız. Bu teklif on dört
yıllık AKP iktidarı döneminde vergi adaletinin
sağlanmasında başarısız olunduğunun, ülkemizin
ekonomik açıdan da iyi yönetilemediğinin en önemli
kanıtıdır. Toplumun büyük kesimlerinin,
esnafımızın, tüccarımızın, çiftçimizin,
emeklimizin, emekçimizin, milyonlarca vatandaşımızın
vergisini, primini ve diğer borçlarını ödeyemez hâle
geldiğinin kanıtıdır.
Bakın, arkadaşlarım, bugün
emeklilerimizin maaşları çok düşük, zor geçinmekteler. Emekliler
arasındaki eşitsizliği gidermeliyiz. Özellikle bekledikleri ve
hâlâ ödenmeyen banka promosyonlarının ödenmesini
sağlamalıyız. Benzer biçimde, 1.300 lira asgari ücretle
çalışan milyonlarca emekçi kardeşimiz var, ekim ayında
vergi dilimine girecekleri için maaşları düşecek. Bizim bir an
önce bunu düzeltmemiz lazım, taşeron işçileri kadroya
almamız lazım. Kısacası, biz işçilerimiz,
çiftçilerimiz, emeklilerimiz ve tüm dürüst vergi ödeyenler lehine bir an önce
düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. Bu konuda atılacak her
düzenlemeye evet diyeceğimizi de peşinen söylüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, her vergi
affı aynı zamanda vergisini tam ve zamanında ödeyen, devletine
inanan ve güvenen dürüst mükellefler bakımından haksızlık,
adaletsizlik yaratmaktadır. En temel görevi adaleti sağlamak olan
devlet kendi eliyle adaletsizlik yaratmakta, dürüst olmayan
vatandaşları korumakta, dürüst mükellefleri ise
cezalandırmaktadır. Biz işte bu nedenlerle bu
adaletsizliğin bir nebze olsun ortadan kaldırılması için
vergi ödevlerini süresinde yerine getirmiş mükellefler için indirim ve
teşvik mekanizması getirilmesini Komisyon sırasında önerdik
ancak iktidar partisi tarafından uygun bulunmadı. Umarız,
başta iktidar partisi olmak üzere tüm partilerimiz bu
çağrımıza kulak verirler, dürüst mükelleflerimizi biraz olsun
mükâfatlandırabiliriz.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun
teklifinin 7nci maddesinin ülkemizin kara para aklamaya ve terörizmin
finansmanıyla mücadele sistemini işlevsiz hâle getireceğine
ilişkin kaygılarımızı hem Komisyonda hem de Genel Kurulda
ifade etmiştik. Biz ülkemizin yatırım ihtiyacının,
sermaye ihtiyacının farkındayız, bunun için gerekli
düzenlemelere varız. Eğer gerçek bir varlık
barışı olacaksa, bunun geçmişte olduğu gibi kontrol ve
sorgulama mekanizmalarını içerecek biçimde olması
gerektiğini hep vurguladık, MASAKın elinin kolunun
bağlanmaması gerektiğini söyledik. Bu görüş ve
tavsiyelerimiz doğrultusunda, Hükûmetin ülkemizi uluslararası arenada
zor durumda bırakacak bazı önemli hükümleri ayıklamış
olduğunu duyuyoruz. Ancak, kanunun bugün düzeltilecek hâlinin şüpheli
işlem bildirimlerinin araştırma, inceleme, soruşturma ve
kovuşturmasını engellemeyecek biçimde uygulanması son
derece önemlidir. Kanunun yürürlüğe girdikten sonra, bu maddenin
altını çizdiğimiz ilkeler çerçevesinde uygulanmasının
sonuna kadar takipçisi olacağız. Hükûmetin de bu konuya en üst düzey
dikkati göstermesi gerektiğini vurgulamak isterim. Eğer buna dikkat
edilmezse uluslararası mali sistemden dışlanabiliriz, geçmişte
İrana uygulanan nitelikte finansal yaptırımlara maruz
kalabiliriz, dünyayla finansal bağlarımız kopabilir. Bu da zaten
kırılgan olan ekonomimiz ve sonuçta halkımız
açısından tam bir felaket anlamına gelecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Çakırözer.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) İç
Tüzük 60a göre bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurunuz, mikrofonunuzu
açıyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, AKP Hükûmeti tarafından
paralel devlet yapılanması adı altında bütün toplumsal
kesimlere yöneltilmiş olan gözaltı ve tutuklama furyasını
kınadığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Paralel devlet yapılanması adı
altında bütün toplumsal kesimlere AKP Hükûmeti tarafından
yöneltilmiş olan gözaltı ve tutuklama furyasını
kınadığımızı ifade etmek istiyorum. AKP, bunu
fırsat bilerek bütün toplumsal kesimleri sindirmenin planlarını
yapıyor. Sadece partimize yönelik son bir hafta içerisinde yüzlerce
çalışan arkadaşımız gözaltına
alınmıştır ya da tutuklanmıştır. Erzurum
Karayazıda 67 parti çalışanı arkadaşımız
hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alınmış ve hâlâ
avukatlarıyla bile görüştürülmemiştir. Diyarbakırda yasal
izinli bir mitingden sonra yaşları 12, 13 olan 11 çocuk
gözaltına alınmıştır. Dicle ilçesi başta olmak
üzere birçok ilçede eş başkanlarımızın ve
siyasetçilerimizin olduğu gözaltı ve tutuklama furyası âdeta bir
terör dalgası şekline getirilmiştir. Şimdi, bugün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hemen
toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz, açıyorum
mikrofonunuzu.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bugün
aldığımız haberlere göre Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik
Kollarına mensup 30un üzerinde gencin de değişik illerde
gözaltına alındığını büyük bir kaygı ve
endişeyle takip ediyoruz. Özellikle, Sayın
Kılıçdaroğlu ve CHPli yetkililerin Cumhurbaşkanı ve
Başbakanla birlik fotoğrafları çektirdiği, milliyetçi
gülücükler dağıttığı, ortak miting planlamaları
yaptığı bir dönemde CHP Gençlik Kolları üyelerinin de
gözaltına alınmaları önümüzdeki tehlikenin ne kadar büyük
olduğunu göstermesi açısından bütün topluma önemli bir
uyarı vermiştir; kınıyorum, sürecin takipçisi
olacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurunuz,
mikrofonunuzu açıyorum.
23.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Balukenin gençlik kolları
üyelerimizin tutuklanmasına ilişkin kaygılarını ifade
etmesini ne kadar memnuniyetle
karşıladığımızı söylememe gerek yok. Bu
durum biraz şuna benziyor: Halkların Demokratik Partisinin Adalet ve
Kalkınma Partisiyle yürüttükleri barış süreci ortamında
birlikte Türkiyeye gülücükler saçarlarken KCK operasyonlarıyla Kürt
siyasi hareketinin mensupları içeri alınırken durum ne kadar
ironiktiyse ve kendileri o konuda ne hissettilerse bizim de benzer bir şey
hissettiğimizi ifade etmem gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Sayın Özelin değerlendirmesi bir
sataşmaya yol açmıştır.
BAŞKAN Sayın Baluken, siz bir şey
söylediniz oturduğunuz yerden, Sayın Özel de oturduğu yerden
aynı çerçevede bir cevap verdi efendim. Karşılıklı,
birbirine denk gelen konuşmalar yaptınız. Bunu daha ileriye,
sataşmaya taşıyacak bir durum yok Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Tutanaklara geçmesi açısından ifade edeyim: Bizim çözüm süreci
kapsamında yürütmüş olduğumuz çalışmalarla ilgili
veremeyeceğimiz hiçbir hesap yoktur. O çalışmalar yürütülürken
Türkiyede akan kan durmuştur, barış umudu büyümüştür,
demokratikleşme ve barış adına toplumsal desteğin
arttığı dönemlere tekabül etmiştir. O dönemde AKPnin
yapmış olduğu bütün yanlış uygulamalara, KCK
operasyonları dâhil olmak üzere, alanlarda, sokaklarda, Mecliste,
Parlamentoda en etkin, dişe diş mücadeleyi de biz ortaya
koymuşuz ve sayısız bedel ödemişiz. Partimizin özellikle
KCK operasyonlarına yönelik yaptığı bütün etkinliklerde
vermiş olduğu bedeller, ortaya koymuş olduğu şehitler
vardır. Dolayısıyla, Sayın Özelin bu kıyaslamayı
yapması hiçbir şekilde denk düşmüyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ben de tutanaklara geçmesi
açısından şunu ifade edeyim: Gençlik kollarımızdan
Ispartada, Gaziantepte, farklı illerdeki arkadaşlarımıza
gözaltı uygulamalarına milletvekillerimiz ve Cumhuriyet Halk
Partisinin yereldeki siyasi örgütleri en sert tepkileri ortaya koymakta. Genel
Başkanımız salı günü yaptığı grup
konuşmasında bu konuda tavrını çok net ortaya koymuş
olup ben de bugün grubumuz adına yapmış olduğum basın
toplantısında karıncanın kardeşi olduğunu, bu
gençlerin 1 milyon kişilik bir ailenin mensubu olduklarını,
kimseye ezdirtmeyeceğimizi, bunun hesabını
soracağımızı çok net ifade etmişizdir.
Cumhuriyet Halk Partisi, bu süreçte darbe ve
darbecilere karşı tüm partilerin birlikte olduğu bir zeminde
verilecek mücadeleyi Türkiye'nin geleceği açısından önemli
gördüğü için, ortaya koymuş olduğu yapıcı anlayışın
hiçbir çevre tarafından istismar edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1310) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 409) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde siyasi parti
grupları ve şahıslar adına yapılan konuşmalar
sona ermiştir.
Şimdi bölüm üzerinde on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapacağım.
Soru-cevap işlemini başlatıyorum.
Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, şimdi size bir mesaj okuyacağım,
diyor ki mesaj: 2016/18 sayılı Genelgeyle gazi ve şehit
aileleri için düzenlenen 15 Temmuz Dayanışma Kampanyası
kapsamında personellerimizce yapılan yardımların genelgede
belirtilen hesap numaralarına yatırılması ve banka
dekontlarının birer örneğinin 17 Ağustos 2016 tarihine
kadar insan kaynakları birimlerine teslim edilmesi gerekmektedir. Bunu da
söyleyen Kamu Hastaneleri Birliği. Şimdi, bu ne anlama geliyor Allah
aşkına? Yani devletimizin yardım yapmaya gücü yok mu? Hadi
vatandaşlarımız yapsın, başüstüne, güzel, kendi
rızalarıyla yapsınlar, niye bunları fişliyorsunuz,
niye bunlardan yardım yaptıklarına dair bir belge istiyorsunuz?
Bunun doğru olmadığını düşünüyoruz, derhâl
müdahale edilmesini gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karabıyık
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, ben dünkü sorumu
tekrarlayacağım.
Kanun
teklifinin Kesinleşmiş alacaklar başlıklı 2nci
maddesinin (1)inci fıkrasının (a) bendinde, aslı bu
kanunun yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olanlar
dâhil olmak üzere asla bağlı olarak kesilen vergi
cezalarının ve bu cezalara bağlı gecikme
zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçildiği hükmüne
yer verilmektedir. Mezkûr maddenin (2)nci fıkrasının (a)
bendinde ise, yine gümrük vergileri açısından benzer düzenlemeye yer
verilmiştir. Söz konusu maddede yer verilen ve vergi aslının
ödenmiş olması ifadesinin uzlaşma aşamasında ortadan
kaldırılan vergi asıllarını da, örneğin vergi
aslının tamamının uzlaşmada silinmiş olması,
asla bağlı para cezasında ise uzlaşma
sağlanmış olması hâlini kapsayıp
kapsamadığının, bir diğer ifadeyle uzlaşma
sonrası ortadan kalkan vergi aslının bu madde kapsamında
ödenmiş sayılıp sayılmayacağının
açıklanmasını istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Akkaya
YAKUP
AKKAYA (İstanbul) Sayın Bakan, dün de söylemiştim siz bu
ülkeyi yönetemiyorsunuz diye çünkü on dört yıllık
iktidarınızda beceriksizliğiniz nedeniyle gelir
dağılımındaki adaletsizlikler artarak sürüyor. Sayın
Bakan, çözüm vergi aflarıyla değil, vergide adaleti sağlamakla
ancak olur. Onun yolu da emekçilerin üzerindeki vergi yükünü azaltmak
olmalıdır. Asgari ücretin üzerindeki vergi yükü de dâhil olmak üzere
bu yönde bir çalışmanız var mı?
BAŞKAN
Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, Birleşmiş Milletler verilerine
göre kayıtlı Suriyeli sığınmacı sayısı
2 milyon 715 bin 789dur. Türkiyede bulunan Suriyelilerin 1 milyon 420 bini
çocuktur. Başbakan Yardımcısı Suriyeli mülteci
sayısını 2 milyon 733 bin 784 olarak
açıklamıştır. 26 geçici barınma merkezinde kalan
Suriyeli sayısı ise 282.815 olarak açıklanmıştır.
İnsan Hakları İzleme Komitesi verilerine göre Türkiyede
yaşayan Suriyeli mültecilerin 708 bini okul çağındaki
çocuklardan oluşmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı
verilerine göre ise 2014-2015 eğitim yılında bu çocukların
yalnız 212 bini ilk ve ortaöğretim için devlet okuluna
kaydolmuştur. Geçici sığınmacı statüsündeki Suriyeli
misafirlerimiz için 2014-2015 yıllarında yapılan toplam harcama
ne kadardır? Bu bağlamda, bu yıl sonuna kadar
yapılması düşünülen harcama ne kadardır? Suriyeli
mültecilerin dışında ülkemizde diğer mülteciler için
yapılan yıllık harcama tutarı ne kadardır?
BAŞKAN Sayın
Usta...
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
çeşitli vesilelerle bu rakam ihtiyacımızı söylüyorum, bir
de buradan deneyeceğim, belki alma imkânımız olur.
Sayın Bakan, bu yeni
yasadan beklediğiniz vergi ve prim geliri ne kadardır? Birinci sorum
bu.
İkinci sorum: 2000
yılından itibaren yıllık olarak ve vergi türleri
itibarıyla vergi aslı ve ferî ayrımında vergi
alacağının miktarı ne kadardır?
Üçüncü sorum: AKP Hükûmetleri
döneminde vergi yapılandırmaları nedeniyle tahsil edilen vergi
miktarı ne kadardır? Bu yine vergi türleri ve yıllar
itibarıyla verilirse memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Parsak...
MEHMET PARSAK
(Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana sorum:
İki gün önce çıkarılmış olan olağanüstü hâl kanun
hükmünde kararnamesiyle birlikte askerî okulların kapatılması
çerçevesinde bu yönde bugün özellikle bize çok fazla, yoğun bir
şekilde talep ve şikâyet var. Bu olağanüstü hâlin bir
gereği olarak bu çerçevede bir çalışma neticesinde bu
yapıldı fakat bu noktada şu ayrımın
yapılmasında fayda var: Burada FETÖ/PDY kapsamında, bunlarla
bağlantılı öğrenci, vesaire hangi kapsamda kim suçluysa
suçunun cezasını mutlaka adaletli bir şekilde çekmeli ama
bunlarla hiç alakası olmayan, fakir, gariban, hatta milliyetçi, vatansever
Anadolu çocukları, gençleri var. Dolayısıyla, özellikle bu
kararnameden sonra da bunlardan da çok fazla, yoğun, haklı
şikâyet de çıktı. Bunların ayırt edilebilmesi, bunlar
arasında bu adaletsizliği gidermeye yönelik olarak Hükûmet
tarafından önümüzdeki günlerde çıkarılabilecek bir kanun
hükmünde kararnameye ilişkin bir çalışma var mıdır
Sayın Bakan?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Parsak.
Şimdi, cevaplar için
Hükûmete söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Sayın Atıcı kendisine
gelen bir mesajı bizlerle paylaştı, Kamu Hastaneleri Kurumuyla
ilişkili bir mesaj. Ben Sayın Bakanımızla müsaade ederseniz
görüşeceğim konuyu. Bilgim olan bir konu değil ama ancak hiçbir
şekilde gönüllü bir davranışın, bir bağışın
bir şekilde farklı bir yöntemle kişilere evrakının
ibraz edilmesi şeklinde bir yazışmanın doğru
olmadığını prensip olarak ifade etmem gerekir ama
Sayın Bakanımızla bu konuyu da
Gerçekten nedir konu anlamak
gerekiyor, belki yanlış bir anlama da olabilir.
Sayın Karabıyık bu Yeniden
Yapılandırma Kanun Teklifimiz içerisinde özellikle vergi aslına
bağlı olarak kesilen cezalara ilişkin bir soru sordular. Ben
metni inceledim, metinde böyle bir durumda uygulamanın nasıl
yapılacağı açık bir şekilde ifade edilmiş.
Sayın Akkaya Vergi yükünü
aşağıya çekecek misiniz? şeklinde bir soru sordu.
Öncelikle şunu ifade etmem gerekiyor ki: AK PARTİ hükûmetleri
döneminde öncelikle gelir vergisi, sonra kurumlar vergisi ve çok sayıda da
katma değer vergisinde vergi yükünü aşağı çeken, vergi
oranlarını aşağı çeken düzenlemeler yaptık.
Özellikle, asgari ücretliler üzerindeki vergi yükünü aşağı
getirebilmek için asgari geçim indirimi uygulamasını getirdik.
Sağlıkta, eğitimde, temel gıda maddelerinde ve özellikle
toplumun geniş kesimlerince kullanılan temel malların bir
kısmında da önemli ölçüde katma değer vergisi indirimleri
yaptık. En son biliyorsunuz, çiftçilerimize yönelik olarak gübrede ve
yemde katma değer vergisi indirimi yaptığımızı da
ifade etmem gerekir. Vergi yükü bakımından Türkiyeye
uluslararası karşılaştırmalar ölçeğinde
bakıldığında, vergi yükü sıralamasında ortalarda
yer almaktadır. Tabii ki, özellikle dolaysız vergiler bakımından
bizim mutlaka yapmamız gereken çalışmalar var, onu da hep
beraber inşallah birlikte yapacağız.
Sayın Gürer Suriyeli misafirlerimizle ilgili
olarak yapılan harcamalara ilişkin birtakım bilgiler istediler,
müsaade ederseniz o konuda da arkadaşlarıma söyledim, AFADdan
gerekli bilgileri aldıktan sonra sonraki sorular sırasında bu
bilgileri sizlerle paylaşırım.
Sayın Usta Vergi ve prim geliri olarak ne
kadar hedefliyorsunuz? şeklinde bir soru sordular. Açık söylemek
gerekirse, farklı varsayımlar altında bir gelir beklentisi ifade
edilebilir fakat daha uygulama başlamadan benim Maliye Bakanı olarak
Şu kadarlık bir gelir bekliyoruz. demem doğru olmaz, öyle bir
yaklaşımı eski bir teknokrat olarak çok doğru
bulmadığımı ifade etmek isterim. Burada
vatandaşlarımız bu kanun çerçevesinde kendi tercihlerinde
bulunmak suretiyle bu kanun hükümlerinden yararlanacaklar.
Şu anda vergi aslı olarak Sayın Usta,
90,7 milyar lira, bu yeniden yapılandırma kanunu çerçevesinde kapsama
dâhil olacak. Gecikme zammı tutarı olarak ise 45,8 milyar lira.
Geçmiş vergi kanunlarında yapılan tahsilat rakamlarına ilişkin
olarak da 4811 sayılı Kanun kapsamında 4,4 milyar liralık
bir tahsilat gerçekleşmiş, arkadaşlar o veriyi benimle
paylaştılar. Diğerlerine de ben daha sonraki sorularda cevap
vermeye çalışayım, arkadaşlar onu yetiştiremediler.
Sayın Parsak, askerî okulların
kapatılmasıyla ilgili olarak, biliyorsunuz burada olağanüstü hâl
yetki kanunu çerçevesinde olağanüstü hâlin gerektirdiği konularla
ilgili Hükûmetimiz tarafından kanun hükmünde kararnameler
yayımlanmaktadır. Özelikle, aslında hepimizin
konuştuğu savunma ve güvenlik hizmetlerinde sivilleşme hakikaten
bütün partilerin ortaklaşa ifade ettiği bir düzenleme. Bu kapsamda bu
son dönemde kanun hükmünde kararnamelerle yapılan düzenlemeler bu anlamda
özellikle savunma güvenlik konseptine ilişkin hepimizin sivil olarak
iştirak ettiği bir konsepti ifade ediyor. Ama okullarla ilgili olarak
yapılan düzenlemede mevcut okulların kapatılacağı
ifade edilmekle beraber şunu da ifade etmekte fayda var: Mevcut okullar
kapatılmakla beraber Millî Savunma Üniversitesi adıyla yeni bir
üniversite kuruyoruz ve daha önceki kapatılan okullar bünyesinde yürütülen
eğitim hizmetleri bu defa aslında daha yüksek standartta bir
eğitim kurumu olan Millî Savunma Üniversitesi bünyesinde yürütülecek.
Burada özellikle dikkat çekmek istiyorum yani burada
eğitim kurumlarının kapatılmasıyla her şey
bitiyor değil, tam tersine yepyeni bir başlangıç yapıyoruz.
Burada Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaç duyduğu nitelikli personel
ihtiyacını karşılamak amacıyla yükseköğretim
kurumu olarak bir üniversite kuruyoruz ve bu yeni kurduğumuz Millî Savunma
Üniversitesi bünyesinde de hâlihazırdaki okullar tarafından
yürütülecek hizmetleri bu defa fakülteler bünyesinde yürüteceğiz.
Dolayısıyla yükseköğretime ilişkin evrensel
yaklaşımlar ve kurallar, yükseköğretime ilişkin ortaya
konulan profesyonel yaklaşım ve sivil anlayış, sivil ve
askerî gereklere uygun bir üniversite ortamı, buna uygun olarak özellikle
yüksek lisans ve doktora programları açılmak suretiyle millî savunma
veya savunma, güvenlik alanında çağın gereklerine, teknolojideki
değişimlere uygun yeni bir eğitim konseptini gündeme
getiriyoruz. Dolayısıyla burada zaman zaman gündeme getirilen konuyu
bu bağlamda değerlendirdiğimizde aslında bugün Silahlı
Kuvvetlerin ihtiyacı olan nitelikli personel ihtiyacının
karşılanmasına da yeni kurulan bu üniversitemiz önemli bir
destek verecektir.
Tabii, bu arada, sizin sorduğunuz bu
okulların kapatılmasına bağlı olarak öğrencilerin
durumuyla ilgili olarak kanun hükmünde kararnamede bu öğrencilerin
durumlarına uygun olarak Yükseköğretim Kurulu tarafından denk
eğitim kurumlarına yerleştirileceğine ilişkin hüküm
bulunmaktadır. Bu çerçevede inşallah gerek bu öğrencilerimizin
yerleştirilmesi ama diğer taraftan da yeni kurulacak olan Millî
Savunma Üniversitesiyle çok daha çağdaş, çok daha modern,
Silahlı Kuvvetlerimizin günün şartlarına uygun
ihtiyaçlarını karşılayacak bir ortaöğretim ve
yükseköğretim sistemini de kurmuş olacağız.
Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Süremiz var.
Soru sormak isteyen sayın milletvekilleri var,
onlara söz vereceğim.
Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu darbe girişiminin ülkemize
maddi yükü konusunda çeşitli spekülasyonlar var, sizin bu konuda bir
bilginiz var mı? Bu maddi yük ne kadardır?
Bu maddi yükün darbenin oluşumuna kolaylık
sağlayan, darbenin oluşumuna yol yapan, taşlarını
döşeyen insanlara rücu etmesi konusunda da yani onlara yansıması
konusunda da bir çalışmanız olacak mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Usta
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Bakan Bu tasarıdan ne
kadar gelir bekliyorsunuz? diye sorduğum soruya, Eski bir teknisyen
olarak buna cevap vermemin doğru olmadığını
düşünüyorum. dedi. Ben de eski bir teknisyen olarak tam tersine buna
cevap verebilmemiz gerekir diye düşünüyorum çünkü bir düzenleme
yapıyoruz. Zaten bizim mevzuatımız da bir düzenlemeden
beklediğimiz etkinin düzenleme ekinde olmasını gerektiriyor.
Onun da ötesinde -geçmişte de bunları çok yaptık- bunlara
ilişkin bütçeye bunun bir gelirinin konulması lazım. Yani hem
sosyal güvenlik dengesinde hem de bütçe dengesinde aslında buradan ne
kadar gelir öngörülüyor, buna ilişkin bir rakamın da olması
lazım. Kaldı ki, bizim elimizde tabii eski uygulamalar var, eski
uygulamalardan elde ettiğimiz sonuçlar var. Bunlara göre makul,
mantıklı birtakım varsayımlar yapılabilir. Ben bu
konuda katkı vermek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Sayın Bakan, mikrofonunuzu açıyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bu darbe girişiminin maliyetleri konusunda,
tabii çalışma yapmak gerekir. Yani bunu farklı
yaklaşımlarla, farklı varsayımlarla hesap etmek mümkün.
Şu anda benim böyle bir rakam ifade etmem doğru değil. Hiçbir
şekilde böyle bir darbe girişimi olmasa, keşke olmasa. Bunun
ekonomi üzerinde oluşturduğu birtakım kısa vadeli etkiler
vardır. Ama hep beraber, inşallah, bu darbe girişimine
rağmen, hep birlikte Türkiye'de demokrasiyi geliştireceğiz,
hukuk devletini geliştireceğiz. Özellikle Türkiye'nin büyümesi,
kalkınması için hep beraber adım atacağız ve bu
yaraları hep beraber saracağız.
Diğer taraftan, biliyorsunuz, mevcut
mevzuatımızda herhangi bir kamu görevlisi yapmış
olduğu fiiller nedeniyle gerek kamuya gerekse şahıslara
vermiş olduğu zararlardan dolayı sorumludur. İlgili kamu
birimleri mevzuat çerçevesinde oluşturulan, meydana gelen zararı
tespit ettikten sonra kişiye bu zararların ödettirilmesi
noktasında rücu edebilmektedir. Bunu da ifade etmek isterim.
Sayın Ustanın söylemiş olduğu
hususlar kendisi bakımından geçerli hususlardır, saygı
duyuyorum, yaklaşım farkımız var.
İnşallah, bu yasada
vatandaşlarımıza önemli kolaylıklar getiriyoruz; gerek
yeniden yapılandırma gerek matrah artırımı gerek
kayıtların düzeltilmesi gerekse yurt dışından varlıkların
getirilmesi konusunda büyük kolaylıklar getiriyoruz.
Vatandaşlarımız açısından, özellikle şu içinde
bulunduğumuz ortamda, özellikle ödemeleri bakımından,
alışverişleri bakımından rahatlatıcı bir
düzenleme. Ben temenni ediyorum ki vatandaşlarımız bu yasa çıkar
çıkmaz yararlanmak üzere büyük bir katılım gösterirler ve
böylelikle geçmişten kalan borçlarını uzun vadede veya
peşin olarak ödeyebilirler. Burada, özellikle peşin ödeme indirimi
getirmek suretiyle de büyük bir kolaylık sağladık.
Dolayısıyla, uygulama başladıktan sonra başvurular
bittiğinde de zaten ne kadar kamu alacağının
yapılandırıldığını görmüş
olacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Ben de eski bir teknisyen, şimdi Genel Kurulu
yöneten Meclis Başkan Vekili olarak şunu ifade edeyim: Maliye
Bakanlığı, mutlaka, bu teklifin getirisi ne olur, bunun
hesabını yapmıştır ama Sayın Bakan ihtiyatlı
bir yaklaşımla bunu şu anda paylaşmak istemiyor çünkü
bakanlar, Maliye Bakanları hata yapmazlar; o nedenle, tahmin ediyorum.
Evet, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 1inci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan 30/06/2016
ibaresinin 31/07/2016, 2016 yılı Haziran ibarelerinin ise 2016
yılı Temmuz şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadim Durmaz Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
Tokat İstanbul
İzmir
Selin
Sayek Böke Lale
Karabıyık
İzmir
Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (b) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (c) bendinin eklenmesini ve bent
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Erdoğan
Konya Samsun
Muğla
Erkan
Akçay İsmail
Faruk Aksu
Manisa
İstanbul
"c) Hazineye ait taşınmazların
kira, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izin bedelleri, orman fonu ve
hasılat payları,"
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (a) bendinin (1) nolu alt bendi, (ç) bendi, (e)
bendinin (4) nolu alt bendi ve (g) bendinin (4) nolu alt bendinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris
Baluken Çağlar
Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Osman
Baydemir
Adana İstanbul
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Osman Baydemir, Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Baydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bir kez daha ifade etmekte büyük bir fayda görüyorum: Bugün bu
coğrafyada yaşayan bütün insanlarımız büyük bir zorluk ve
büyük bir zahmet içerisinde hayat sürdürmeye çalışıyor, gelecek
ve geleceğe dair umut beslemeye çalışıyor. Maalesef ülke
büyük bir kaos aralığından geçiyor ve bu kaos
aralığı hem ekonomik değerlere hem insani değerlere
hem de demokratik değerlere büyük bir tahribat, büyük bir zarar veriyor.
Sayın Bakan, müsaadeniz
olursa bu yasanın şüphesiz ki toplumda insanlarımızın
sosyoekonomik yapısına sirayeti olacaktır. Her ne kadar siz
rakamı vermekten imtina ettiyseniz de mutlaka bir hesabını
Sayın Bakan, yapmışsınızdır: Bu yasayla beklenen
kâr nedir, beklenen kaynak miktarı nedir? Örneğin kaç milyar
dolarlık bir gelirin bu yasayla birlikte Türkiyeye sıcak para olarak
geleceğini umut ediyorsunuz, tasarlıyorsunuz, bekliyorsunuz? Her ne
kadar bu rakamı bizimle paylaşmıyorsanız da son bir
yıllık zaman dilimi içerisinde Silopide, Cizrede, Surda,
Şırnakta, Geverde çatışma ortamından kaynaklı,
kentlerin yok edilmesinden kaynaklı ne kadar bir ekonomik zarar oldu? Öyle
sanıyorum ki bunun mukayesesini yapmışsınızdır,
öyle umut ediyorum ki bunun mukayesesini yaparsınız.
Dolayısıyla, buradan gelecek kaynak ve buradan gelecek ekonomik
değer ne olursa olsun, çatışma stratejisiyle, güvenlik
perspektifiyle bütün ekonomik değerler risk altındadır. Bunun
hayat hakkı, bunun demokrasiye sirayeti, bunun insani değerlere
sirayeti cabasıdır. Bu itibarla da kaşıkla toplayıp
kepçeyle dağıtma siyasetinden vazgeçmek için öncelikli olarak bu
ülkenin, bu coğrafyanın kendi iç barışını tesis
etmesi gerekiyor ve iç barış ancak ve ancak demokrasiyle, demokrasiyi
eksiksiz hayata geçirmek suretiyle mümkün olabilir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, öyle görünüyor ki darbe musibetinden şu ana kadar,
şu dakikaya kadar etkin bir sonuç, etkin bir hayırlı sonuç
çıkarılmamış çünkü darbe mekaniğiyle henüz
yüzleşilmemiş. Eğer ki millî irade vazgeçilmezimiz ise ve millî
irade konusunda hemfikir isek, bu Parlamento içerisinde 6 milyon temsiliyeti
olan HDPnin hâlen yok sayılması hangi millî irade
anlayışıyla izah edilebilir? Yok sayılıyor, hâlen yok
sayılıyor. Bu Parlamento içerisinden, dış ilişkiler
komisyonundan bugün dünyanın beş farklı ülkesinde heyetler
dolaşıyor ancak Demokratik Toplum Partisinin temsilcileri o
delegasyonun, o heyetlerin içerisinde hâlen yok.
Saygıdeğer
milletvekilleri, çok açık ve net, eğer ki bu ülkede gerçek manada
darbeyle yüzleşmek istiyorsak darbe mekaniği konusunda mütemadiyen bu
Parlamentoyu, Hükûmeti, devleti, toplumu uyaran Sayın Öcalanın
sesine kulak vermek gerekiyor artık. Bu minvalde tecrit, darbenin
devamı anlamına gelir; tecritte ısrar, çatışmada
ısrar anlamına gelir, çatışmada ısrar, ölüm
anlamına gelir. Eğer tek bir insanımızın, askerin,
polisin, gerillanın, sivilin ölmesini istemiyorsak -ki istemiyoruz- o
hâlde tecridi kaldıralım. Tecridi kaldıralım ki bir kez
daha 2013ün, 2014ün ruhuna bu toplum bu ülke geri dönmüş olsun ama
şu ana kadar görmüş olduğumuz realite, darbeye karşı
olduğu iddia edilen yeni bir şer cephesi inşa ediliyor. Emin
olun, şer cephesinden hayır çıkmaz bugüne kadar
çıkmadığı gibi. Yani, netice itibarıyla, Alavere
dalavere, Kürt Mehmet hadi nöbete. Vallahi otuz yıldır Alavere
dalavere, Kürt Mehmet nöbete. Sonuç çıkmadı bu politikadan, bundan
böyle de bu politikadan sonuç çıkmayacaktır. Eğer gerçekten bu
Parlamentonun irade sahibi olmasını istiyorsak tam da günüdür, tam da
zamanıdır. Çatışmaya karşı durmamız lazım,
savaşa karşı durmamız lazım, ölüme karşı
durmamız lazım. Antidemokratik her uygulamaya
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla)
eğer bugün karşı çıkmazsak ne zaman karşı
çıkacağız?
En derin
saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baydemir.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı talebi
vardır, karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.10
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Zihni
AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
409
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Teklifin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (c) bendinin eklenmesini ve bent
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu
(İstanbul) ve arkadaşları
"c) Hazineye ait taşınmazların
kira, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izin bedelleri, orman fonu ve
hasılat payları,"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 409 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önergemiz bu 1inci maddedeki kapsama bir bendin
daha eklenerek Hazineye ait taşınmazların kira, kesin tahsis,
irtifak hakkı, kullanma izin bedelleri, orman fonu ve hasılat paylarının
da bu yapılandırmaya dâhil edilmesidir. Bu, özellikle bizim,
Muğlada turizmle uğraşan hemşehrilerimiz
açısından oldukça önemli bir maddedir. Bu teklifimize herkesin
desteklerini bekliyorum.
Bildiğiniz gibi, 2015 yılı sonunda
Suriye sınırında Rus uçağının
düşürülmesinden sonra turizm gerçekten zorlu bir sürece girdi. Bununla
ilgili olarak nisan ayında Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir
araştırma önergesi verdik ve tekliflerimizi, önerilerimizi sunduk.
Ancak, Hükûmet önerilerimizi duymazdan geldi, şimdi bizi dinlemediği
gibi o gün de önerilerimizin hiçbirini dinlemedi. O günden bugüne turizm can
çekişmekteydi, ancak 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte artık
turizm can çekişmekten de öteye geçti, tamamıyla bitti, tükendi.
Bugün Bodrumdaki otellerin doluluk oranı yüzde 25in altına indi.
Marmaris ve Datçayı zaten konuşmaya gerek yok, on beş gündür
orası bu darbeci subayların, askerlerin aranması sebebiyle
tamamıyla abluka altına alındı dolayısıyla hiçbir
turizm faaliyeti gerçekleştirilemedi. Gene, Hükûmetin bu olağanüstü
hâl uygulamasıyla birlikte aldığı
Sayın Başkan, gürültüden ben kendi sesimi
duymakta zorlanıyorum.
BAŞKAN Sayın Erdoğan, bir saniye,
çok haklısınız.
Sayın milletvekilleri,
önemli bir konuda Sayın Erdoğan önergesini açıklıyor.
Genel Kurulda bir uğultu
vardır; lütfen efendim
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, yine Hükûmetin bu olağanüstü hâl
ilanından sonra aldığı birtakım kararlar var.
Bunlardan bir tanesi de kamuda izinlerin tamamen kaldırılması.
Bu sebeple bugüne kadar turizm sektöründeki iptallerin sayısı 1
milyona yaklaştı. Bu, can çekişen turizm sektörünü
tamamıyla bitirdi. Sayın Kültür ve Turizm Bakanı geçtiğimiz
günlerde bir televizyon programında turizm sektörünün 56 sektörün motoru
olduğunu, dolayısıyla turizmde hayat devam etmezse, sektör
çalışmazsa bu 56 sektörün de bundan olumsuz etkileneceğini
söyledi. Bu bakımdan turizmciye, efendim birtakım otelciye ya da
başkalarına vereceğiniz destekler turizm sektörünün sorunlarını
ve ona bağlı sektörlerin sorunlarını çözmeyecektir. Çözüm,
sektörün çalıştırılmasıdır. Bunun için de bu
kamudaki izin meselesinin muhakkak ki yeniden gündeme alınması ve
amirlerin takdirine bırakılması, hiç olmazsa, insanların
bir ay, 20 gün değilse bile birer haftalık paketler hâlinde izinlerini
kullanmasının sağlanması lazım.
Yine, turizm sektöründeki
vatandaşlar yani geliri yok ki bu yapılandırmadan nasıl
istifade edecek? Bu bakımdan bu insanların ekmek teknesinin dönecek
hâle gelmesi lazım.
Yine, sektördeki
insanların çoğunun çektiği krediler ve kamuya olan
borçlarından dolayı hesaplarında bloke var, bunun
kaldırılması lazım ki insanlar faaliyetlerine devam
edebilsin.
Ecrimisil bedellerinin bu
sene alınmaması konusunda Sayın Bakana defalarca söyledik. Bugün
Sayın Bakanın bizi dinleyecek vakti olmadığı için yine
dinlemekte zorluk çekiyor. Bu ecrimisillerin muhakkak bu sene için
alınmaması lazım.
Personelin sigorta
primlerinin ödenmesinde kolaylık sağlanması, primlerin bir
kısmının devlet tarafından ödenmesi lazım.
Yine, sezon başında
bu sektörde hizmet veren işletmelerin çektiği kredilerin muhakkak
yapılandırılması lazım.
Yine, yerel yönetimlere de
çok önemli görevler düşmektedir. Bu Büyükşehir Kanunundan sonra bu
turizm tesislerinin kullandıkları su fiyatları çok
yükselmiştir, bunlara da bir kolaylık sağlanması
lazım.
Kanun kapsamında olmamakla beraber bu turizm
sektöründeki insanların en önemli şikâyetlerinden birisi de elektrik
dağıtım şirketlerinin davranış biçimleridir.
Elektrik dağıtım şirketlerine olan borçlarını
ödeyemeyen işletmelerin ya elektrikleri kesilmekte ya da çok fahiş
fiyatlarla bunlar taksitlendirilmektedir. Bu konuda da Hükûmetin sektöre destek
çıkması gerekir. Aksi takdirde, bu sene bu sektördeki istihdam ve
diğer sebeplerle iflas edecek ve çaresiz kalacak çok insan vardır. Bu
yarayı hâlâ tedavi etme imkânı vardır. Hükûmeti bu konuda göreve
davet ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Erdoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 1inci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan 30/06/2016
ibaresinin 31/07/2016, 2016 yılı Haziran ibarelerinin ise 2016 yılı
Temmuz şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lale Karabıyık (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Lale Karabıyık, Bursa Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasıyla İlgili
Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili söz almış
bulunmaktayım.
Sayın vekiller, aslında doğrudan af
niteliğinde olan bu düzenlemenin teklif olarak gelmemesi
lazımdı, bir Hükûmet tasarısı olarak gelmesi daha uygun ve
daha şık olurdu. Hem de bu sayede kurumların görüşleri de
alınabilirdi ve her zaman ifade ettiğimiz, bir eksiklik olarak
gördüğümüz etki analizi de vurguladığımız gibi yapılmış
olabilirdi yani daha sağlam olabilirdi.
Evet, aslında çok geniş maddelerle
işlediğimiz bu kanun tasarısını beşer dakikalarla
görüşüyoruz ama bu önemli konularda bunların yeterli olduğunu
düşünmüyorum.
Diğer taraftan, orman köylüleri gibi,
çiftçilerin sorunları gibi birtakım ayrıntılar
kaçırılmıştı, hep sonradan ilaveler yapıldı
ve tabii, acele giderken, biraz çalakalem giderken bu sakıncalar da ortaya
çıkıyor, bunu bir kez daha görmüş olduk.
Evet, sayın vekiller, dayatma kültürü yerine
uzlaşma kültürünün önemini bugün bir kez daha görmekteyiz. Şu
geçtiğimiz süreci isterseniz hep beraber bir hatırlayalım.
Varlık barışı maddesiyle ilgili çok sancılı
günler geçirdik, sancılı bir süreç geçirdik. Defalarca ülkemiz için
iyi olmayacağını buradan bütün arkadaşlarımızla
vurguladık. Uluslararası sözleşmelere taraf olduğumuzu ve
bu uygulamayla terörün finansmanı ve kara para aklama konusunda
şüpheli ülke hâline gelebileceğimizi defalarca ifade ettik. Yana
yakıla, nereden gelirse gelsin fark etmez, yeter ki gelsin bu para,
ihtiyacımız var diye görüntü vererek aslında bu paraya muhtaç ve
âciz bir ülke görünümünde olacağımızı da burada söyledik.
Aslında yatırımcı çekmek istiyoruz, para gelsin istiyoruz
diye düşünürken mevcut yatırımcıyı da kaybetme riskimizin
olduğunu, hatta ithalatçılarımızın ve
ihracatçılarımızın uluslararası ortamda para
transferlerini bile zorlaştırabileceğine kadar giden olumsuz
etkilerinin olabileceğini de defalarca vurguladık.
Değerli vekiller, Türkiye'nin risk priminin
yükseldiği bir dönemdeyiz. Türkiye'nin yurt dışındaki
görünümü ve oluşan algısı güçlendirilmelidir. Güçlendirmenin
yolu da dayatma değil, uzlaşma kültürüdür. Uluslararası ortamda
Türkiye'nin OHAL uygulamalarını kötüye kullanıp
kullanmadığı dahi izlenmekteyken Türkiye'nin kara para aklayan
ülke görünümünde olup olmaması da bu algı açısından son
derece önemlidir. Son darbe girişimiyle birlikte artan risk priminin
negatif ve kredi notunu düşürmeye kadar varacak etkisinin önlenmesi bu
aşamada son derece önemlidir. Bu süreçte uluslararası ortamda da doğru
algı açısından muhalefetin de alınan kararlarda işin
içine katılmasının ve muhalefet şerhlerinin de son derece
önemli olduğunu sizler de, bizler de çok iyi biliyoruz. Bunu asla
unutmayalım. Biz bu sürecin sigortası olarak görevimizin de bilincindeyiz
ve bunu sürdüreceğiz. Biz ülkemizi seviyoruz ve bu tehlikeyi dile getirdik
ve bu çerçevede yeterli olmasa da ilgili değişikliklerin
yapılmış olması memnuniyet vericidir, bunu belirtmek
isterim.
Sayın vekiller, diğer taraftan iki
yılda bir vergi affı yerine ekonomik kalıcı çözümler
üretilmelidir. Gelir yaratan ekonomi politikaları üretmek yerine günü
kurtaran çözümlerle gidemeyiz sayın vekiller. Vergi psikolojisi
açısından da yükümlülüğünü yerine getirmiş olanlar için de
düşünmek, onların tarafından da düşünmek gerekir. Söz
konusu düzenlemelere karşı olmamakla birlikte, sürekli borcunu
ödeyemeyen ve af bekleyen kitle yerine, çözüm üretilmiş gelir yaratan
ekonomi hamlelerine ihtiyaç olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Diğer taraftan, 15 Temmuzdan sonraki
normalleşme sürecinde ve kadroların yeniden
yapılandırılması konularına kadar doğru
bildiklerimizi ve olması gereken doğru süreci ifade ediyoruz her
aşamada. Bu sürecin de liyakate dikkat edilerek ve hesap verilebilir bir
ortamda gerçekleştirilmesinin, OHAL sürecinin izlenmesi ve kurumların
yeniden yapılandırılması konusunda muhalefetin de işin
içine ve tüm süreçlere dâhil edilmesinin uluslararası algı
açısından da tekrar önemine işaret ederek sözlerime son
vereceğim. Varlık barışıyla ilgili maddede gerekli
değişiklikle tehlikenin eşiğinden döndüğümüzün de
tekrar altını çiziyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karabıyık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 2nci maddesinin (1)'inci fıkrasının (b) bendinde yer
alan "vergi cezalarının %50'si" ibaresinin "vergi
cezalarının %40'ının", "cezaların kalan
%50'sinin" ibaresinin ise "cezaların kalan %60'ının",
yine aynı maddenin (2)'nci fıkrasının (b) bendinde yer alan
"idari para cezalarının % 50'si " ibaresinin "idari
para cezalarının %40'ının", "cezaların kalan
%50'sinin "ibaresinin ise "cezaların kalan
%60'ının" şeklinde değiştirilmesini, söz konusu
maddeye aşağıdaki fıkranın (11)inci fıkra olarak
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(11) Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine tam ve
zamanında ödedikleri vergi ve sosyal güvenlik pirimi tutarı kadar
faizsiz işletme kredisi kullandırılır. Bu kredilere
ilişkin faiz ve diğer masrafların bedeli Hazine tarafından
karşılanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları düzenlemeye Maliye Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı müştereken yetkilidir.
Kadim Durmaz Bihlun Tamaylıgil Lale Karabıyık
Tokat İstanbul Bursa
Musa Çam Selin
Sayek Böke
İzmir İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesine aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"11) Vadesi geldiği halde ödenmemiş
vergi borcu bulunmayan ve son 3 yıla dair vergilerini yasal süresi
içerisinde düzenli bir şekilde ödemiş olan gelir vergisi mükellefleri
ve kurumlar vergisi mükelleflerine, yıllık gelir vergisi beyannamesi
ve kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan ettikleri gelir ve karlar üzerinden
tahakkuk ettirilen gelir vergisi ve kurumlar vergisi oranının 5
puanlık kısmına isabet eden tutar kadar vergi indirimi
sağlanır. Ancak, vergi indirimi tutarı 50.000 Türk
Lirasını aşamaz. Bu fıkranın uygulamasına dair
usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir."
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Muharrem Varlı
Konya Samsun Adana
Erkan Akçay İsmail Faruk Aksu Mehmet Erdoğan
Manisa İstanbul Muğla
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin (8) ve (10) no.lu
fıkralarının teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris Baluken
Çağlar Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Filiz Kerestecioğlu Demir Meral Danış
Beştaş Osman Baydemir
İstanbul Adana Şanılurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Müslüm Doğan, İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Doğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 409 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım.
Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi son
beş yıl içerisinde bu kapsamda çıkarılan 3üncü vergi
affını içermektedir. Ortalama dört yılda bir yeniden yapılandırılan
vergi ve sigorta prim afları anlamına gelen düzenlemeler ne
yazık ki vergide uyumluluğu ortadan kaldırmaktadır.
Aynı zamanda, bu tür vergi afları usulüne uygun bir biçimde,
geciktirmeden vergisini ve sigorta primlerini ödeyen
vatandaşlarımızı da mağdur etmekte ve bir anlamda da
cezalandırmaktadır. Bu teklife göre, alt ve orta sınıf
vatandaşlar neredeyse bu vergi affından yararlanamamakta ya da
kısmi olarak çok az faydalanmaktadırlar. Teklifte yer alan vergi
afları ve yapılandırmalardan esas olarak büyük sermaye
kesimlerinin faydalanabileceğini net bir biçimde görmekteyiz. Çok uzaklara
gitmeye gerek yok, daha önceki vergi aflarında büyük şirketlerin ve
iş adamlarının nasıl yararlandığını,
milyonları bulan vergi borçlarının bir kalemde nasıl
silindiğini hatırlamaktayız. Bu teklif de tıpkı
diğer vergi afları gibi, ortalama bir yurttaşa, işçiye,
emekçiye dönük değil, iş adamlarını ve büyük
sermayedarları mutlu etmeye, daha da zengin olmalarını
sağlamaya ve kâr oranlarını büyütmeye yol açacaktır.
Değerli milletvekilleri, maddenin 2nci
fıkrasının (c) bendinde, Kesinleşmiş alacaklar,
gümrük vergisine göre kesilen vergi aslına bağlı olmayan
cezaların yüzde 70 terkin ediliyor olması, diğerlerinin ise bu
orandan daha düşük olması da bu kaygıları kanıtlar
niteliktedir. Gümrük vergisinde yapılan affın büyüklüğü,
diğer oranların neye göre değiştiğine dönük Hükûmet
yetkililerinden kapsamlı bir açıklama beklediğimizi de burada
ifade etmek istiyorum. Bu durum, daha evvel de çıkarılan afların
belirli şahıslar ve sermaye odaklarının
çıkarlarına yönelik olması bu kaygılarımızı
da yine yinelememize neden olmaktadır. Ayrıca, maddede, vergi veya
kamu alacağının tahakkuk ettiği tarihten bugüne kadar olan yasal
gecikme faizleri yerine yurt içi aylık endeksleri baz alınarak bir
gecikme faizi alınacağı şeklinde düzenleme vardır,
yani mevcut oran aylık bazda 1,40tan 0,80e düşürülmektedir. Büyük
sermaye kesimlerinin vergi borçları düşünüldüğünde bu
oranın zaten, vergi adaletsizliğinin, zenginler lehine çok düşük
olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, daha da ciddi bir
vergi affı sağladığını söylemek yanlış
olmayacaktır.
Hükûmet ve iktidar partisi, bu teklifte sürekli bir
vergi affı ihtimalini besleyerek, özellikle büyük sermayedarların
düzenli vergi ödemesini zımni şekilde engellemekte, mali disiplini
ortadan kaldırmakta ve vergi usulsüzlüklerini de beslemektedir.
Hükûmet sürekli olarak vergi afları
çıkararak büyük şirketlerin, zaten ortalama bir yurttaşa göre
nispi olarak iğne ucu kadar vergi ödeyen zenginlerin, sürekli olarak vergi
affını bekleyerek vergisini düzenli ödeyenlere kıyasla büyük bir
adaletsizliği yaratmaktadır. Kamuya olan borcunu kredi kullanarak
ödeyen bir vatandaşın bankaya ödediği faizle bu şekilde
ödemesi arasında ciddi farklar oluşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, sermaye sahiplerine bu
kadar büyük bir vergi affı sağlanırken, yaşama
telaşı içinde bulunan ve yaşam şartlarının tüm
zorluklarına rağmen vergisini ödeyen vatandaşın neden mağdur
edildiğini buradan tekrar sormak isterim. Asıl konuşup
tartışmamız gereken mesele aslında budur. Bugüne kadar
sigorta primlerini ödeyen, vergi borçlarını günü gününe yatıran
vatandaş bu düzenleme karşısındaki durumuyla suçlu olan
konumuna düşürülmektedir. Bu adaletsizliğin bir an önce son
bulması gerekmektedir.
Bu adaletsizliğin giderilmesi adına,
vergisini düzenli ödeyen vatandaşlarımıza vergi indirimleri
yapılarak bu eşitsizlik bir nebze olsun düzeltilebilir. 5510
sayılı Kanunda yer aldığı gibi vergisini geciktirmeden
düzenli ödeyen vatandaşlarımızı koruyan bir yasa düzenlemesi
yapılabilir diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Doğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Karar
yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı talebi
vardır. Karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında görüş
farklılığı mevcuttur. O nedenle karar yeter
sayısının olup olmadığını anlamak için
elektronik cihazla işlem yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Zihni AÇBA
(Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
409
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde İzmir
Milletvekili Müslüm Doğan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Teklifin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Madde
üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 409 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 2nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer
alan "vergi cezalarının %50'si" ibaresinin "vergi
cezalarının %40'ının", "cezaların kalan
%50'sinin" ibaresinin ise "cezaların kalan
%60'ının", yine aynı maddenin 2'nci
fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari para
cezalarının %50'si" ibaresinin "idari para
cezalarının %40'ının", "cezaların kalan
%50'sinin" ibaresinin ise "cezaların kalan
%60'ının" şeklinde değiştirilmesini, söz konusu
maddeye aşağıdaki fıkranın 11inci fıkra olarak
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(11) Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine tam ve
zamanında ödedikleri vergi ve sosyal güvenlik pirimi tutarı kadar
faizsiz işletme kredisi kullandırılır. Bu kredilere
ilişkin faiz ve diğer masrafların bedeli Hazine tarafından
karşılanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları düzenlemeye Maliye Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı müştereken yetkilidir.
Kadim
Durmaz (Tokat) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kadim Durmaz, Tokat Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bir ülkenin temel gücü,
hukuka, adalete ve ekonomiye dayanır. Ekonomisi, hukuk sistemi, adalet
sistemi doğru işletilmeyen, yönetilmeyen her sistem çökmeye
mahkûmdur. Bu temel değerler, gündelik politikalara alet edilmeyecek kadar
da kritik alanlardır. Doğru ekonomik politika yürütmek, siyasilerin,
özellikle de Hükûmetin bu ülkenin tüm vatandaşlarına karşı temel
vebali ve sorumluluğudur.
Görüyoruz ki AKP, on dört yılda, ekonomi
alanında ciddi yapısal problemler yaşatmaya devam etmektedir. Bu
problemler, çözüleceği yerde, her yıl yapılan
yanlışlar sonucu halkımıza büyük bedeller olarak geri
dönmektedir. Ekonomi, önemli üretim kaynaklarının özelleştirilmesiyle
yükselmez; emeklilik fonunun, işsizlik fonunun sömürülmesiyle, hele
yoksulun sırtından hiç yükselmez. Gördüğünüz gibi, kötü
yönetilen ekonominin örnekleri saymakla bitmiyor.
Bütün bu yaşananlardan sonra, ülkemizin
itibarı açısından son derece önemli olan bir konuya dikkatinizi
çekiyorum. Uluslararası 2 kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiyeye
Yatırım yapılamaz bir ülke. demesi, ülkemize güvenin
eksilmesine yeterlidir. Buna Hükûmet olarak hakkınızın
olmadığını biliyoruz.
Ülkemizin ekonomi politikası ve güven, sadece
varlık barışı ya da vergi barışıyla
oluşturulamaz. Bu kanun, aslında, kötü giden ekonominin, kötü
yönetimin, sorunlara kalıcı çözümler bulamayışınızın
da acı bir sonucudur. AKP, iktidara geldiğinden bu yana beşinci
kez vergi barışını gündeme getiriyor ama ülkemize ekonomik
çözüm getiremiyor. Bundan önceki düzenlemelerde olduğu gibi bu düzenlemede
de sorumluluğunuz büyüktür. Dünyanın neresinde, hangi ülkede on dört
yılda beşinci kez vergi barışı görülmüştür? Örnek
verebileceğiniz bir ülke yoktur.
Günü kurtarmak için yapılan vergi afları,
vergide eşitlik ilkesine de aykırıdır. Vergi
barışının temel gerekçesi, kamu alacaklarını
azaltmak ve bunları düzenli takip etmekten geçer. Bu anlayış ve
yönetme politikalarının ülkemizi daha da çok
sıkıntılara düşürmesi kaçınılmazdır. AKP
Hükûmetleri, daha adil, daha basit ve geniş tabanlı, uygulanabilir
bir vergi sistemini on dört yılda hâlâ kuramamıştır.
Değerli milletvekilleri, devletler için
bütçeleri prestij sayılır ve önemlidir. Bu vergi
barışı, dürüst esnafın, yoksul halkın
barışı değil, hele ülkemiz bütçelerinin hedeften çok uzak
olduğunun Hükûmetçe bir ilanıdır. Bir devlet düşünün ki
afsız vergi toplayamıyor. Ülkemizde gelinen noktada vergisini düzenli
ödemeyi ilke edinmiş vatandaş, ekonomik darboğazda ve artık
vergisini ödeyemez hâle gelmiştir. Üzerinden henüz iki yıl
geçmiş bir düzenleme, üç yılda bir yenilenen vergi affı,
kamuoyunda vergiye gönüllü uyumu da ortadan kaldırmaktadır. Her yeni
vergi affı, vatandaşın mükellef sorumluluklarını
sekteye uğratıyor, nasıl olsa af gelecek diye vergi ödememe
yolunu benimsetiyor. Bunun adı, iyi niyetli, dürüst, vergisini
zamanında ödeyen yurttaşın âdeta devlet ve Hükûmet eliyle
cezalandırılmasından başka bir şey değildir.
Hükûmet on dört yıldır iktidarda.
Sayın Bakanım, sayenizde esnaf borcunu ödemiyor mu, yoksa ödeyecek
takati mi kalmadı; iyi etüt etmek lazım. Hani derler ya:
Vatandaşta kan alacak damar da bırakmadınız. Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun bu konuda vergisini ödeyen mükellefin ödüllendirilmesi
anlamında bir önerisi var, az önce okundu. Vergisini tam ve zamanında
ödeyenler, ödedikleri vergi ve sosyal güvenlik primi tutarı kadar faizsiz
işletme kredisi kullanmalıdır. Bu kredilere ilişkin faiz ve
diğer masrafların bedelini de hazine karşılamalıdır.
Bu öneriye de Genel Kuruldan destek bekliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Durmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesine aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Varlı (Adana) ve arkadaşları
"11) Vadesi geldiği halde ödenmemiş
vergi borcu bulunmayan ve son 3 yıla dair vergilerini yasal süresi
içerisinde düzenli bir şekilde ödemiş olan gelir vergisi mükellefleri
ve kurumlar vergisi mükelleflerine, yıllık gelir vergisi beyannamesi
ve kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan ettikleri gelir ve kârlar üzerinden
tahakkuk ettirilen gelir vergisi ve kurumlar vergisi oranının 5
puanlık kısmına isabet eden tutar kadar vergi indirimi
sağlanır. Ancak, vergi indirimi tutarı 50.000 Türk Lirasını
aşamaz. Bu fıkranın uygulamasına dair usul ve esasları
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN Önergeye katılıp
katılmadıklarını Komisyon ve Hükûmete soracağım.
Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Muharrem Varlı, Adana Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Varlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; grubumuz adına vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 15 Temmuzda yapılan darbe
girişimini kınıyorum. Bu darbe girişimi, siyaset kurumunun
dik ve net duruşu, halkımızın alanları doldurması
ve demokrasinin yanında yer almasıyla önlenmiştir. Bu
açıdan, siyaset kurumunun ne kadar önemli olduğunu, siyasi
partilerimizin ne kadar önemli olduğunu ve bunun adresinin de parlamenter
demokrasi olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Parlamenter
demokrasi Türkiyede yerleşmiştir, siyasi partiler de parlamenter
demokrasinin kurumlarıdır ve bu darbe girişiminin
karşısında net duruşu da siyasi partilerimizin tamamı
göstermiştir. Bu açıdan, bütün siyasi partilerimize de teşekkür
ediyorum.
Tabii, burada darbeyi yapmak isteyenler, dünden
bugüne devletin içerisinde çöreklenmiş, bu devleti ele geçirmeye
çalışanlarla mücadeleyi en sert şekilde yapmak hepimizin
hakkıdır. Bunların cezasını, bunların
cezalandırılmasını istemek hepimizin hakkıdır ama
şuna da dikkat etmemiz lazım: Lütfen, kurunun yanında
yaşı da yakmayalım arkadaşlar. Burada hepimizin vicdan
sahibi olması, hukuktan ayrılmaması, adaletten
ayrılmaması en önemli bir gerekçe olacaktır. Dün çocukları
dershaneye gitti diye, bunların okullarına gitti diye bir sürü devlet
memuru bugün açığa alınıyor. Peki, bu dershanelerin cazibe
merkezi hâline gelmesini kim sağladı acaba? Bunu da kendimize bir
sormamız lazım değil mi arkadaşlar? Bu dershanelerin cazibe
merkezi hâline gelmesini kim sağladı? Onun için, sırf
çocukları dershanelere gitti, bunların okullarına gitti diye
devlet memurları açığa alınıyor. Bu konuda da
vicdanlı ve duyarlı olmamız lazım.
Biz burada bir önerge verdik. Bu önergeyle diyoruz
ki: Vergisini geciktirmeden ödeyen ve vergi borcu bulunmayanlara bir ödül
verelim. Ne yapalım? Bir dahaki vergi tahakkukunda onlara yüzde 5 indirim
sağlayalım.
Şimdi, inanıyorum ki, biraz sonra Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... denildiğinde reddedeceksiniz ama ben yine
de buradan şunu izah etmek istiyorum: Değerli arkadaşlarım,
insanlar vergilerini ödemeyerek bugüne kadar devlete bir sürü borç
biriktirmişler. Bir tarafta da her gün cebinden, çoluğunun
çocuğunun rızkından artırmış, az yemiş,
alın teriyle çalışmış çabalamış,
götürmüş vergisini her defasında sağlıklı ve
sıhhatli ödemiş. Şimdi, siz bunları
cezalandırıyorsunuz ama öbür tarafta vergisini ödemeyenleri de
ödüllendiriyorsunuz. Böyle bir adalet anlayışı olmaz; bu,
yanlış bir bakış açısıdır. Onun için gelin,
vergisini bugüne kadar ödemiş, devlete hiç vergi borcu olmayanlar ile
vergi borcu birikmiş insanları bir tutmayalım, bunları
birbirinden ayırt edelim ve gerçekten vergisini devlete ödemiş
insanları da bir defaya mahsus ödüllendirelim. Bunu da 50 bin lirayla
sınırlı tutuyoruz yani yüksek meblağdaki vergileri de bunun
içerisine dâhil etmiyoruz. Niye? Daha az ölçekteki insanlar bundan
faydalansın diye bunu 50 bin lirayla sınırlandırıyoruz.
Ama, tabii, bakıyorum, sizler bunları dinlemiyorsunuz bile, anlamak
da istemiyorsunuz, birazdan da el kaldırıp reddedeceksiniz. Buradan
da milletimize şimdiden şikâyet ediyorum sizi. Bakın, vergisini
ödeyenleri cezalandırıyorsunuz, vergisini ödemeyenleri de
ödüllendiriyorsunuz.
Sayın Bakan, gariban Mehmet ağa vergisini
ödemediği zaman traktörünü bağlıyorsunuz, 10 dönüm tarlası,
20 dönüm tarlası varsa haciz koyuyorsunuz vergi dairesi
vasıtasıyla. Ne Ziraat Bankasından kredi alabiliyor ne traktörle
tarlasını sürebiliyor ama milyarlarca lira birikmiş borcu
görmezden gelip bugün de onları taksitlendirmeye
çalışıyorsunuz. Bu, adaletli bir uygulama değil, doğru
bir uygulama değil. Onun için gelin, bu önergemizi kabul edin, vergi borcu
olmayanların vergisinde bir daha tahakkuk ettiğinde yüzde 5 indirim
yapalım. Bunu kabul edin, niye kabul etmiyorsunuz? İşinize
gelmiyor.
Öbür taraftan, ecrimisil fiyatlarını çok
yüksek tutuyorsunuz, çiftçimiz bu konuda çok şikâyetçi, çiftçimizin bu
manadaki şikâyetini de gidermek zorundasınız. Bu pakette herkese
bir şeyler var ama çiftçiye gene bir şey yok. Gelin, bu ecrimisil
fiyatlarını da bir daha gözden geçirin, bürokratlarınıza
talimat verin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Varlı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 3'üncü maddesinin (1)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Lale Karabıyık Kadim Durmaz Bihlun
Tamaylıgil
Bursa Tokat İstanbul
Musa Çam Selin
Sayek Böke Ali
Özcan
İzmir İzmir İstanbul
MADDE 3- (1) Bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ilk derece yargı
mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz
geçmemiş olan ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış vergi
tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda;
vergilerin/gümrük vergilerinin %40'ı ile bu tutara ilişkin faiz,
gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;
bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla
vergilerin/gümrük vergilerinin %60'ı, faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari
para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının
tamamının tahsilinden vazgeçilir. Bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla gümrük vergilerine
ilişkin gümrük yükümlülüğü doğmuş ve idari itiraz süresi
geçmemiş veya idari itiraz mercilerine intikal etmiş bulunan
tahakkuklar hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve (2)nci fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Parsak
Konya Samsun Afyonkarahisar
Erkan Akçay İsmail
Faruk Aksu Mehmet
Erdoğan
Manisa İstanbul Muğla
Bu kanunun yayımlandığı tarih
itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava
açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş veya
itiraz/istinaf veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz ve temyiz yoluna
başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya
karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, re'sen veya idarece
yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine
ilişkin tahakkuklarda; vergilerin/gümrük vergilerinin %50'si ile bu tutara
ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu kanunun
yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;
bu kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla
vergilerin/gümrük vergilerinin %50'si, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı
ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları
ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının
tamamının tahsilinden vazgeçilir."
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris
Baluken Çağlar
Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral Danış Beştaş Osman Baydemir Filiz
Kerestecioğlu Demir
Adana Şanlıurfa İstanbul
İmam Taşçıer
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İmam Taşçıer, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Taşçıer. (HDP
sıralarından alkışlar)
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, iki yıl
önce bu vakitler, bugün, Güney Kürdistanın Şengal kentinde
katledilen Ezidi Kürtlerini saygıyla anıyorum. Onları katleden
IŞİDi de kınıyorum, lanetliyorum.
409 sıra sayılı Kanun Teklifinin
3üncü maddesi olan kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan
alacaklarla ilgili konuda söz almış bulunmaktayım.
Devlet alacaklarının tahsil edilebilmesi
için devletin şeffaf, demokratik olması gerekiyor, hukuk devleti
olması gerekiyor. Eğer hukuk devlet olmazsa, devlet, birileri
tarafından yönetilirse ya da bir iktidar tarafından yönetilirse,
böylece, devletin bütün organlarında hukuk da tecelli olmamış
olur, bu vergiler de istenildiği şekilde tahsil edilmez,
bazılarına haksızlık olur.
Bunları niye anlatıyorum? Devlet, son elli
altmış yıldır -zaten öncesinde tek partili sistemdi-
sıkıyönetimlerle, darbelerle ve OHALlerle yönetiliyor. 1960
darbesinden sonra, hepinizin malumu, idamlar, arkasından, uzun bir süre
sıkıyönetim ilanları, ondan sonra da 1970li yıllarda,
1971de yine askerî bir cunta, faşist bir cunta -yine yönetim
şekilleri o şekilde- 1980li yıllarda, 1980de ise askerî, yine
faşist bir cunta ve bu cunta, uzun süre iş başında kalarak
devleti istediği şekilde yönetti ve devletin demokratik bütün
teamülleri ortadan kalktı. Kimse de buna karşı direnmedi,
direnemedi, cunta istediği şekilde de bu 1980li yıllarda
yönetti ve cuntanın arkasından ise OHALler geldi.
OHALler de ne
yapıldı? Hepinizin bildiği gibi, on beş seneye yakın
OHAL sürdü. Bugünkü iktidar ise o OHALleri ortadan kaldırmakla övünen bir
iktidardı. O OHALler döneminde, kürdistan coğrafyasında
17.500e yakın insan katledildi, 4 bin köy boşaltıldı, 4
milyonun üzerinde insan yerinden yurdundan alınarak göç ettirildi.
Şimdi, yine, bir OHALle
karşı karşıyayız. Bu OHALle yönetiliyoruz. Temennim
odur ki bu OHALin de o şekilde olmamasıdır ama zaten adı
üzerinde, olağanüstü hâl. Bu, kanun hükmünde kararnamelerle yönetilecek ve
demokratik teamüller ortadan kalkacak; ülke, demokrasiyle değil de o
olağanüstü hâl dediğimiz kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmeye
çalışılacak.
Evet, arkadaşlar, yani bahsettiğim bu
sürecin, son elli altmış yıllık sürecin asıl nedeni,
bana göre, Türkiyede demokrasinin olmamasıdır, demokrasinin
yerleşmemesidir. Türkiyede demokrasinin yerleşebilmesi için de Kürt
sorununun mutlaka çözülmesi gerekiyor. Kürt sorunu çözülmeden Türkiyeye
demokrasi gelemez. Türkiyede 20-25 milyon Kürt yaşıyor ve bu 20-25
milyon Kürt görmezlikten geliniyor, dilleri inkâr ediliyor, kültürleri inkâr
ediliyor ve bunlar yönetime katılamıyor, kendi
coğrafyasında, kendi toprakları üzerinde kendi kendilerini
yönetemiyorlar. Böyle durumlarda tabii ki yöneticiler de bunlara
karşı, Türkiyeyi yönetenler refleks duyuyor, yönetmemeleri için de
bu sefer kendi halkına da baskılarını çoğaltmaya
başlıyor çünkü eğer kendi halkına yani Türkiyede
yaşayan Kürtlerin dışındaki Türk halkına ve başka
halklara da bu baskıyı uygulamaması için Türkiyenin tümünde
demokrasi olması gerekiyor ve Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor.
Kürt sorununun çözülebilmesi için de en önemli
unsur, Kürtlerin bu coğrafyada kendi kendilerini yönetmeleridir. Biz
ayrılma diye bir şeyden bahsetmedik, biz aynı coğrafyada
yaşayarak kendi topraklarımızın üzerinde kendi kendimizi yönetmekten
söz ediyoruz. Bu da bu Meclisin çatısı altında, bu Parlamentoda
müzakerelerle ve bu Parlamentoda diyaloglarla olur. Eğer bu diyaloglar
gelişirse, Kürt sorunu çözülürse Türkiyeye demokrasi gelir ve bir daha
OHALler, bir daha sıkıyönetimler yaşanmaz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Taşçıer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Karar
yeter sayısı istiyoruz Başkanım.
BAŞKAN Karar yeter sayısı talebi
vardır, oylamada karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında görüş
farklılığı olduğundan, karar yeter
sayısının olup olmadığını elektronik cihazla
tespit edeceğiz.
Oylama için iki dakika süre veriyorum, oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.28
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Zihni AÇBA
(Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 122nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
409 sıra sayılı Kanun Teklifinin
3üncü maddesi üzerinde Diyarbakır Milletvekili İmam
Taşçıer ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Teklifin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve (2)nci fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Parsak (Afyonkarahisar) ve
arkadaşları
Bu kanunun yayımlandığı tarih
itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava
açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş veya
itiraz/istinaf veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz ve temyiz yoluna
başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya
karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, re'sen veya idarece
yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine
ilişkin tahakkuklarda; vergilerin/gümrük vergilerinin %50'si ile bu tutara
ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu kanunun
yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;
bu kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla
vergilerin/gümrük vergilerinin %50'si, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı
ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para
cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının
tahsilinden vazgeçilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mehmet Parsak, Afyonkarahisar Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Parsak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Aziz Türk milleti,
saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 3üncü maddesine dair olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
almış bulunuyorum.
Şimdi, bu yüce kürsüde
yaptığımız konuşmalarda ve özellikle de son dönemlerde
en fazla ihtiyaç duyduğumuz adalet vurgusunu hep, özellikle de son on beş
gündür yapageliyoruz ve gerçekten adalet mülkün temeli olduğuna göre, yani
devletin temeli olduğuna göre, özellikle de 15 Temmuzdan sonra
yaşanan gelişmeleri nazara aldığımızda, en fazla
ihtiyaç duyduğumuz da adalet olduğuna göre, bu adaleti, bu çerçevede,
görüşmekte olduğumuz yasa teklifi çerçevesinde de aramamız
gerektiği bir hakikat, tartışmasız bir gerçek.
Devletin çok temel iki fonksiyonundan bir tanesi
yargılama, bunda adaletli olmak durumundayız, bununla birlikte
vergilendirme, vergi toplamada da adaletli olmak durumundayız.
Biraz önce, 2nci madde çerçevesinde hatibimizin de
ifade ettiği gibi, verginin belirlenmesinde, temelinde, tabanında,
tahakkukunda ne yazık ki adalet yok ve bu, ciddi zorluklara, ciddi
sıkıntılara yol açmakta. Bundan dolayı, en azından
tahsilat aşamasında bir adalet olsun diye, biraz önce 2nci maddede
bir önerge verdik ve dedik ki: Vergisini zamanında, tam olarak ve düzenli
biçimde ödeyen vergi mükellefleri ile yıllar boyu vergisini ödeyemeyen
veya ödemeyen ve AKP iktidarları döneminde sıkça çıkarılan
bu vergi barışı, affı tasarılarından dolayı
da buna cesaretlenip, bunu bir alışkanlık hâline getiren vergi
mükellefleri arasında bir adaleti tesis etme amacına yönelik olarak,
en azından vergisini zamanında, düzenli olarak ödeyen mükelleflere,
tahakkuk dönemi sonunda bir yüzde 5lik indirim uygulansın. Biraz önce
önergemiz oylandı; Hükûmet, Komisyon destek vermediği gibi, ne
yazık ki sayın Genel Kurul da hayır yönünde el
kaldırdı.
Şimdi, bu 3üncü maddede vermiş
olduğumuz önergeyle de, madem bu tabanda, tahakkukta ve tahsilatta
adaletsizlik yapıyorsunuz, sıkça bu yönde af kanunları
çıkarıyorsunuz, çıkarmış olduğunuz bu af kanunu
Hani temelde ödeyen ile ödemeyen arasında adaletsizlik yapılıyor
ya, madem, en azından bu çerçevede, ödemeyenler arasında bir adalet
tesis edilsin diye önergemizi vermiş bulunuyoruz.
3üncü maddenin mevcut hâlinde, vergisini ödeyemeyip
de bu kapsamda, af kanunu kapsamında ödeme kolaylığına,
yapılandırmaya tabi olacak vergi mükellefleri arasında vergi borcu
kesinleşmiş veya dava açma süresi içinde olunan ya da davası,
yargılaması devam edenler bakımından bir oran söz konusu.
Burada, davasını açmış fakat yargı yolları devam
edenler arasında da o anlamda adaletsiz bir ayrıma gidilmiş
durumda. İşte önergemizle -aynen okuyorum- mevcut hâle ek (1)inci
fıkranın ilgili kısmına
veya itiraz/istinaf veya temyiz
süreleri geçmemiş ya da itiraz ve temyiz yoluna başvurulmuş ya
da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna
başvurulmuş olan
ibaresini de eklemek suretiyle bu aşamalarda
bulunan mükellefler bakımından da aynı kolaylığın
sağlanmasını talep ediyoruz. Bu saydıklarımız
yargı yolları; yani, kişi bu yönde bir müracaatta bulunmuş,
ilk derece mahkemesinden aleyhine karar çıkmış ama sonrasında
da yargı yoluna müracaat etmiş. Bunlar ile dava açmış
olanları veya dava açma süresi gelmiş olduğu hâlde henüz
davasını açmamış olanları ayırt etmek suretiyle
en azından bunlar arasında adaletsizlik yapılmaması
gerektiğini düşünüyoruz.
Ben de üzülerek, tahmin ediyorum, bizim de
önergemize ne yazık ki bu çerçevede de hayır oyu
kullanılacağını düşünüyorum. Biz de en azından bu
yüce kürsüde aziz milletimize bu durumun farkını ortaya koyabilmek ve
bu çerçevede adaletsizlik yapıldığını vurgulayabilmek
adına bu önergemizi verdik. Önergemizin kabulünü talep ediyor, Gazi
Meclisi bir kere daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Parsak.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 3'üncü maddesinin (1)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim
Durmaz (Tokat) ve arkadaşları
MADDE 3- (1) Bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ilk derece yargı
mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz
geçmemiş olan ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış vergi
tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda;
vergilerin/gümrük vergilerinin %40'ı ile bu tutara ilişkin faiz,
gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı
tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve
şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin/gümrük vergilerinin
%60'ı, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve asla bağlı
olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara
bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden
vazgeçilir. Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla
gümrük vergilerine ilişkin gümrük yükümlülüğü doğmuş ve
idari itiraz süresi geçmemiş veya idari itiraz mercilerine intikal
etmiş bulunan tahakkuklar hakkında da bu fıkra hükmü
uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ali Özcan, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Özcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; vergi affı, devletin alacak
stokunun azaltılmasıyla ilgilidir. Ancak, on dört yıldır 6
kez vergi affı çıkarıldı ve vergisini düzenli ödeyenler
mağdur edildi, ödemeyenlere de kolaylık geldi. Peki, bunu
alışkanlık hâline getiren bu arkadaşlar taltif edilirken
bizim borç stokumuz 99 milyardan 158 milyara çıkmış.
Daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
gelen ancak Genel Kurulda muhalefetin de talebiyle tekliften
çıkarılan kara para konusunda muhalefet ile iktidar yan yana gelerek,
bazı maddeleri daha bir yumuşatarak bu maddeleri gündeme getirdiniz.
Elbette para kazanmak yaşamak için çok
önemlidir ama para nasıl kazanılmalı? Para üretimle
kazanılmalı, hizmetle kazanılmalı, emekle
kazanılmalı, risk alınmalı ve devlete vergi verilmeli.
Hangi vergiyi vereceksiniz? Muhtasar vergiyi vereceksiniz, SSK vergisini
vereceksiniz, işçi ücretlerini ödeyeceksiniz ve sonuçta sizin bir vergi
levhanız olacak. Kriz dönemlerinde zarar görebilir ama ekonominin iyi
günlerinde hiç olmazsa zararınız, kârınız,
matrahınız orada gözükecek. Bütün bunların oluşmaması
için esasında tek bir maddeye ihtiyaç var; siyasetin gücünden, siyasetin
olanaklarından para kazanmanın yolunu önleyeceğiz. Bu vergi
kanunu, vergi affı ve benzeri şeyleri önlemenin tek yolu, siyasetin
zenginleşme yeri olmadığını ispatlamamız
lazım. (CHP sıralarından alkışlar)
Tabii, şimdi, ülke iyi yönetilmiyor,
dolayısıyla ekonomi de iyi yönetilmiyor. Üretime dayalı bir
ekonomimiz yok, tüketime dayalı ve sıcak paraya dayalı bir
ekonomik sistem var. Sizi getirdi, duvara tosladınız. Kara paraya
ihtiyaç duyuyorsunuz. Şimdi, kara paraya niye ihtiyaç duyuyorsunuz? Kara
paraya ihtiyaç duymak yani Hükûmetin kara paraya ihtiyaç duyması
yiğidin kuru soğana muhtaç olması anlamına gelir. Ey
yiğit, sana soruyorum
Kuru soğana muhtaç olacaksın, bu ülkeyi de
kuru soğana muhtaç edeceksin bu ekonomik sistemle.
Şimdi, birinci sınıf ekonomi olmak
için bir mücadele verdik yıllarca. Geldiğiniz zaman 17nci
sıradaydık, 5inci sıranın içerisine girmek için mücadele
verdiniz. 5inci sıra için mücadele verirken şimdi 17nin de
aşağısına düşeceğiz, yakında 20nin
altına düşeceğiz.
Şimdi, kara paraya ihtiyaç duyan bir ekonomi
birinci sınıf ekonomi olamaz. Peki, ne yapmak lazım?
Ahlaklı, kurallara uyan, kanunlara uyan, bilgisi, birikimi, kültürü,
ekibiyle, kadrosuyla ve becerisiyle iş yapan iş adamlarına
Türkiyede ihtiyaç var. Ama siz ne yaptınız? Siz gerçekten
yandaş politikasıyla, birikimi olmayan, ahlakı olmayan
-bakınız, ahlakı olmayan diyorum, bunu isterseniz açarım,
yarım saat konuşurum- ve kadrosu olmayan, büyüyen firmalarla
değil büyütülen firmalarla iş yapmaya kalktınız. Büyük
projeler yapıldı, kimse buna itiraz etmiyor ama hangi yöntemle
yaptınız, hangi yandaşa verdiniz? Bunları sorgulamak için
beş dakikalık sürem yetmez. Her seferinde söylüyorum: Kimin
yüreği yetiyorsa -en tepeden en aşağıya kadar- hangi
televizyonda diyorsanız 2002den bu yana yapılan bütün
yatırımları masaya yatırmak istiyorum; ihale yöntemlerini
masaya yatırmak istiyorum; kayırılan firmaların yirmi
yıl öncesini, on beş yıl öncesini biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZCAN (Devamla) Parsel bazında ada
bazında da değil bölge bazında- Kamu İhale
Yasasını bile dikkate almadan gayrimenkul
ortaklığıyla kimlere ne iş verildiğini bu kürsüde
konuşalım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özcan.
ALİ ÖZCAN (Devamla) Sürem bitti mi?
BAŞKAN Süre bitti efendim.
ALİ ÖZCAN (Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Sayın Özcan, kimseye vermedim,
maalesef
ALİ ÖZCAN (Devamla) Peki.
Ekonomik barış, ekonomik uzlaşma
mı istiyoruz? Onun için 17-25 Aralığı masaya
yatıracağız. Burada, bütün partiler, 17-25te kimler
nasiplenmişse, kimler orada mağdursa, onları biz gündeme
getirdiğimiz zaman ekonomik uzlaşma da, ekonomik barış da
olur.
Şimdi, esnaf
Esnafın stokundan vergi
alıyorsunuz, büyük paralar getirecek adamdan vergi almıyorsunuz.
Böyle bir yasa olur mu? Esnaf şimdi bize soruyor: Benden vergi
alıyorlar
Ama, siz büyük paralar getirenden vergi almıyorsunuz.
Toplumda rahatlama ancak böyle olabilir.
BAŞKAN Sayın Özcan, çok teşekkür
ederim.
ALİ ÖZCAN (Devamla) Ve bundan sonra bana
ayrıcalık yapılsın istiyorum, benim beş dakikalık
süremin yedi dakikaya çıkarılmasını istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 4'üncü maddesinin (1)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Çetin Osman Budak Kadim Durmaz Bihlun Tamaylıgil
Antalya Tokat İstanbul
Lale Karabıyık Musa Çam Selin Sayek
Böke
Bursa İzmir İzmir
MADDE 4- (1) Bu Kanunun
kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun
yayımlandığı tarihten önce
başlanıldığı halde, tamamlanamamış olan
vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun
matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı
kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından
sonra tarh edilen vergilerin %40'ı ile bu tutara gecikme faizi yerine bu
Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu
tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin
bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi
aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %20'sinin;
ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde
yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin
tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık
dönemler halinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi
aslının %60'ının, vergi aslına bağlı olmayan
cezalarda cezanın %80'inin, vergilere bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve
vergi aslına bağlı cezaların tamamının
tahsilinden vazgeçilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin (5)inci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mevlüt Karakaya
Konya Samsun Adana
Erkan Akçay Mehmet
Erdoğan İsmail
Faruk Aksu
Manisa Muğla İstanbul
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris
Baluken Çağlar
Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral Danış Beştaş Osman Baydemir Filiz
Kerestecioğlu Demir
Adana Şanlıurfa İstanbul
Erol Dora
Mardin
BAŞKAN 4üncü maddenin teklif metninden
çıkarılmasını öneren, Halkların Demokratik Partisi
Grubuna mensup milletvekillerinin vermiş olduğu önergeyle ilgili
olarak Komisyona soruyorum: Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Dora. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerine Halkların
Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi Hükûmetin
Meclis gündemine getirdiği yeni bir vergi affı üzerinde
görüşüyoruz. En son vergi affı, bildiğimiz gibi, 2014 Eylül
ayında Meclisten geçerek kanunlaşmıştı. Bir vergi
sisteminde neredeyse iki yılda bir af çıkarılıyorsa
rahatlıkla söylenebilir ki aslında bir vergi sistemi yoktur. Dönemsel
konjonktürel durumlara,
ekonomik krize göre şekillenen ve büyük sermayeleri, vergi ödemeyenleri
kayıran bir vergi rejimi söz konusudur.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin
gerekçesinde Vergi affını kamu alacaklarını azaltmak için
getiriyoruz. denmiş. Peki, örneğin, son vergi affı kamu
alacaklarını azaltmış mı? Hayır. 2014te
çıkarılan vergi affı öncesi kamu alacağı Bakanlık
verilerine göre 67 milyar iken şu an kamu alacakları yine
Bakanlık verilerine göre 90 milyarı aşmıştır.
Yani, borçlular borçlarını ödememişlerdir, daha doğrusu
ödeyememişlerdir. Dolayısıyla, vergi affı, temel vergi
problemini çözememiştir. Çünkü, af çok önemli bir müessesedir ve istisnai
durumlarda ender olarak uygulanmalıdır. Vergisini düzenli ödeyen
yurttaşlarımıza haksızlık edilmemelidir.
Değerli milletvekilleri, elbette vergi affı
çıkarılırken ya da kamu alacakları
yapılandırılırken dikkat edilmesi gereken önemli bir husus
da merkezî ve genel kurallar yerine bölgesel kriterlerin de göz önüne
alınması gereğidir. Şöyle ki, örneğin, bölgeler
arasında farklılıklara göre şu anda Diyarbakırda
durum farklı, İstanbulda farklı, Ankarada farklı,
diğer bölgelerimizde farklıdır. Bu bölgelerde borçlular
özellikle hangi illerde yığılmış? Hangi bölgelerdeki
iş yerlerimizin borcu daha fazla ya da o bölgelerde küçük işletmeler
mi, büyük işletmeler mi borçlu ya da sektörler itibarıyla bu
borçların dağılımı nasıldır? Hangi sektörler
özellikle borçludur? Bunlara bakılmalıdır. Ancak,
anladığımız kadarıyla Bakanlığın bu
yönde somut bir çalışması bulunmamaktadır. Örneğin,
neredeyse bir yıldır sokağa çıkma yasağı
uygulanan il ve ilçelere dönük makul vergi düzenlemeleri
gerçekleştirilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, tabii, şimdi, bir
darbe girişimi yaşadık, bunu tekrar lanetliyoruz. Bu darbe
girişiminin ve öncesi süreçlerin bizi getirdiği bir ekonomik kriz
ortamı bulunmaktadır. Turizm ciddi ölçüde zarar gördü, bununla
bağlantılı tüm sektörler zarar gördü. Diğer taraftan,
yurttaşlarımızın kaygı düzeyi son derece yüksek. Bu da
alışveriş yapma davranışını engelleyen bir
husustur. Bu süreçler zincirleme olarak olumsuz neticeler
doğurmaktadır. Yurttaşlar sadece devlete olan
borçlarını aksatmamakta, bankalara, özel kişilere olan
borçların ödenmesinde de ciddi sıkıntılar
yaşanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bakınız,
resmî verilere göre 2016 Mayıs ayı itibarıyla Türkiyede
bankalardan çektiği bireysel kredi borcunu ödeyemediği için yasal
takibe intikal etmiş ve hâlen yasal takibe devam eden gerçek kişi
sayısı 1 milyon 700 bini aşmıştır. Yine, 2016 Mayıs
itibarıyla kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe
intikal etmiş ve hâlen yasal takibi devam eden gerçek kişi
sayısı 2 milyon 100 bini aşmış bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, sonuç itibarıyla
15 Temmuz darbe girişimiyle de iyice açığa
çıkmıştır ki içte savaş, dışta gerilim
sürdürülebilir politikalar değildir. Ülkemizde sürekli vergi affı,
barışı çıkarmak ancak geçici çözümlerdir ve sonuç
alıcı değildir. Asıl olan, vergi barışından
önce toplumsal barışımızdır. Eşit
yurttaşlık temelinde toplumsal barışımızı
sağladığımız takdirde vergi barışı kendiliğinden
sağlanacaktır. Çünkü, ekonominin başdüşmanlarından
biri savaşlardır. Birikimlerimizi silaha ve gerilime
harcamaktayız. Aksi durum gerilim, çatışma, kan ve
gözyaşının yanında, daha fazla yoksullaşma ve daha
fazla toplumsal travmadan başka bir sonuca yol açmamaktadır.
Buradan bütün siyasi partilere de seslenmek
durumundayız. Türkiyede vuku bulan bu darbe nedeniyle, bunu bir musibet
olarak değerlendirerek, bir musibetin bin nasihatten daha evla
olduğunu da düşünerek, bütün partilerle diyalog sürdürülerek bir an
önce Türkiyede cereyan eden bu çatışmalı sürecin de
bitirilmesine vesile olmasını temenni ediyor, tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Karar
yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı talebi
vardır, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) 96
kişi var Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin (5)inci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mevlüt
Karakaya (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mevlüt Karakaya, Adana Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerinde verilmiş olan önerge üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında, bu
maddede gecikme faizleri ve cezalara ilişkin aflar getirilmekte,
oranları şu ya da bu. İşin doğrusu, bu oranları
oturup tartışmanın kimseye bir faydası olduğunu da
düşünmüyorum. Çünkü konunun bu tarafından tartışılması
aslında havanda su dövmekten başka bir şey değil.
Bakın, buradaki asıl sorun, çarpık,
yanlı ve yanlış sistemin sonuçları,
çıktıları üzerinde konuşmaktır. Vergi
barışı diyoruz, varlık barışı diyoruz, stok
affı diyoruz, vergi affı diyoruz; bugüne kadar, son on dört yıl
içerisinde 5 barış denemesi yaptık. Barış diyoruz; e,
barış olduğuna göre herhâlde küs olanlar da var. Buradaki küs
kim? Kim kime küstü? Vatandaş devlete küstü. Niye küstü? Vatandaş
vergisini ödeyemedi, ödemedi, cezasını ödemedi.
Dolayısıyla, burada mali yükümlülüklerini yerine getiremediği
için devlete küsmüş durumda. Aslında, bu mantıktan bakarsak
vatandaşın devlete değil devletin vatandaşa küsmesi
lazım. Peki, soruyor muyuz -5 barış denemesi yapıyoruz,
arkasından yenilerini ilave ediyoruz ki son yapılanın süreci de
henüz tamamlanmadan- bu millet neden küsüyor, neden vergisini ödemiyor? Bu
çarpık ve yanlış sistemden kaynaklanan bir sonuç. Bunu
alışkanlık hâline getirenler de elbette olabilir ama
geldiğimiz nokta itibarıyla baktığınızda,
uygulanan vergi sisteminin hiçbir adaletli yanının
olmadığını görüyoruz. Ekonominin iki temel bileşeni
var özü itibarıyla, birisi üretim, diğer ayağı
paylaşımdır. Katma değeri yüksek, etkinliği yüksek
üretimi yapacaksınız, bunu da hakkaniyetli bir biçimde
paylaştıracaksınız. Peki, hakkaniyetli bir
paylaşım var mı? Bakın, gayrisafi yurt içi hasılanın
üçte 1ini tekrar topluyoruz. Peki, gayrisafi yurt içi hasılanın
oluşumunda adaletli, hakkaniyetli bir paylaşımdan bahsedebilir
miyiz? Bırakın sadece ekonomik alanda, birçok alanda, bugünlerde
üzerinde durduğumuz, konuştuğumuz merkezî sınavlarda
yapılan haksızlıklara bakın, hakça bir rekabet
ortamını oluşturabildik mi? Hayır. Hayatın,
yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım hepsinde bir
hakkaniyetsizlik, bir haksızlık var. Peki, gayrisafi yurt içi
hasılanın topladığımız o üçte 1ini ne
yapıyoruz? Bir kısmını kamu hizmetlerine kullanıyoruz,
transferler yapıyoruz, tekrar dağıtıyoruz. Ne maksatla? O
hakkaniyeti, adaleti sağlamak maksadıyla. Bunu yapabiliyor muyuz?
Hayır, bunu da yapamıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bakın, devlet ne
diyor? Affedelim, barışalım. diyor. Vatandaş
barışıyor mu? Hayır, yenilerini getiriyoruz. Peki, o zaman
ne yapmamız lazım? Öncelikle bu çarpık sistemi bir bütün olarak
ele almamız lazım, adaletli bir vergi sistemini getirmemiz
lazım, bu konuları aceleye getirmeden, çalışarak yapmamız
lazım. Bakın, bu yasa teklifindeki dile
baktığınızda baştan aşağı, ciddi bir
şekilde yanlışların olduğunu, yanlış
anlaşılmalara neden olabilecek birçok ifadelerin olduğunu
görüyoruz. 6ncı maddeyle ilgili verdiğimiz önergede biraz bu
konulara, teknik kısımlarına gireceğim ama artık bu
barış olayını, modern ülkelerde, çağdaş ülkelerde
olduğu gibi bizim de raflara kaldırmamız lazım, onun için
doğru, adaletli, hakkaniyetli sistemleri geliştirmemiz lazım.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Karakaya. (MHP sıralarından alkışlar)
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 409 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 4'üncü maddesinin (1)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Çetin
Osman Budak (Antalya) ve arkadaşları
MADDE
4- (1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu
Kanunun yayımlandığı tarihten önce
başlanıldığı halde, tamamlanamamış olan
vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun
matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı
kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından
sonra tarh edilen vergilerin % 40'ı ile bu tutara gecikme faizi yerine bu
Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu
tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin
bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi
aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın % 20'sinin;
ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı
başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen
aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde altı
eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %
60'ının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda
cezanın % 80'inin, vergilere bu Kanunun yayımlandığı
tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı
cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Çetin Osman Budak, Antalya Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Budak.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 409 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili önergemiz üzerine söz almış
bulunuyorum.
Konuşmamın
başında bir kere daha 15 Temmuz kanlı darbe girişimini
lanetliyor, darbeye geçit vermeyen milletimizi, milletvekillerimizi,
yaşamını yitiren yurttaşlarımızı saygıyla
anıyorum.
Türkiye büyük bir badire atlattı. Umarım
ülkemiz bir daha böyle olumsuzluklarla karşı karşıya
kalmaz. Bu tür olaylar kişisel kefaletle çözülecek olaylar değildir;
bu tür olaylar laikliğe, hukuka, demokrasiye, akla, bilime yönelmekle
olur. Eğer olmazsa önümüzdeki dönemde de yine aynı kabuslarla
karşı karşıya kalma riskimiz var. Ve burada şunu bir
kere daha ifade edeyim: Bundan ders almamız gereken bir durum
olduğunu, özellikle de AKPnin bu durumdan ders alması
gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu darbe
girişiminin aslında bizim önümüzü de biraz açmış
olması temennisindeyim. Demokratikleşme adına, hukukun
üstünlüğü adına, adalet anlamında önümüzü açmıştır
umarım ve buradan toplumsal bir mutabakatın, toplumsal bir
uzlaşmanın çıkmasını da temenni ediyorum.
Yıllardır yapısal reformlardan
bahsedilir, yıllardır yapısal sorunlardan bahsedilir,
yıllardır da bir türlü adım atamadığınız
reformlar söz konusudur. İşte geliyoruz oradan da bugünkü durumumuza,
6ncısını konuşuyoruz şu anda vergi affının.
Ben barış falan demiyorum çünkü iş barışını
bozacak noktaya gelmiş bir af silsilesiyle karşı
karşıyayız. 6 defa af olur mu on iki senede? Ben yirmi altı
yıldır özel sektörün içinde iş yapmaya çalışan bir
arkadaşınızım. Herhâlde 10un, 20nin üzerinde afla
karşı karşıya kaldık. Her seferinde kendimi enayi gibi
hissettim. Her seferinde günü gününe vergisini ödeyen, hatta zor zamanlarda
kredi kullanıp vergisini ödeyen bir kardeşinizim. Yine bu sefer aynı
durumla karşı karşıyayız. Yani, burada yapısal
reformları önünüze eğer bu dönemde de koymazsanız, eğer
muhalefetle birlikte yapısal reformları, eğitimden
sağlığa kadar, ekonomiden sosyal yaşama kadar yapısal
reformları gene ıskalarsanız önümüzde bundan daha büyük
badirelerin olacağını da burada uyarı olarak söylemek
istiyorum.
Bakın, ben burada birkaç rakam vereyim: 2003te
vergi barışı yapıldıktan sonra -6 defa dedik- son
2014te bir vergi barışı yapılmış. Şimdi ne
oluyor yani neden oluyor? Bakıyorsunuz, belki buradaki bu aflarda devletin
alacakları düşmüş olabilir diye düşünüyorsunuz,
baktığınızda geçen af zamanında 100 milyar alacak var,
bugünkü noktaya geldiğinizde yüzde 58 artmış, 158 milyara
çıkmış. Vergiler ödenemez durumda. Neden ödenemiyor vergiler?
Çünkü küçük esnafa yaptığınız hiçbir şey yok.
Yani, burada bir örnekle bunu size anlatmaya
çalışacağım, turizm sektörü. Tamamen iktidarın
yanlış politikalarıyla, dış politika, iç politika
hatalarıyla orada yatırım yapan yatırımcıyı,
orada çalışan turizm emekçisini mahvettiniz. Şu anda Rusyayla
el sıkıştık. Antalyanın geçen yıla göre sadece
rakamı -bakın, geçen yıl da kötüydü- eksi yüzde 97 yazdı
arkadaşlar. Ha, Almanya, Avrupa peki ne oldu? Oradan da, Almanyadan 500
bin eksi yazdık. Burada, ne ekonominin ne ülkenin yönetilmediğini bir
kere daha ifade etmek istiyorum. Antalya, Kapadokya, İstanbul, Muğla,
Aydın oradaki insanlar evine ekmek götüremiyor bırakın vergi
ödemeyi, evine ekmek götüremiyor; iflas eşiğinde. Maliye Bakanı
da burada, diğer arkadaşlarım burada, buraya el
atmadınız. Bu paketin içinde böyle bir şey yok, dibe vurmuş
turizm sektörü, tarım sektörü dibe vurmuş, bunlara hiçbir şey
yapmadınız; af üstüne af, vergi affı.
Dolaylı vergilerle ilgili de -zamanım
kalmadı- bir şey söyleyeceğim. Eğer siz maliyede bu
yapısal reformları yerine getirmezseniz, dolaylı vergilerle,
asgari ücretle 100 bin dolar geliri olanı bir tutarsınız.
İşte, bu insafsızlıktır, bu adaletsizliktir. Burada
toplumsal barışı da, vergi barışını da
sağlayamazsınız. Demek ki neymiş? Ekonomi yönetilemiyor.
Demek ki neymiş? Maliye politikaları böyle yürütülemezmiş, böyle
kamu maliyesi yönetimi de olmazmış. O yüzden vergiyi kazanandan
alacaksınız. Yani, benzinin üzerinden yoksulla fakir eşit
değerde vergi ödemeyecek. O yüzden, ben burada şunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) söylemiyorum,
bütün arkadaşlarım söyledi: Yani burada namuslu, kendi vergisini
kredi alıp ödeyenlere burada indirim sağlayın demiyorum. Bunu
düşünecek olan ülkeyi yöneten yürütmedir. Sizler düşüneceksiniz,
uygulamayı sizler yapacaksınız.
Ben hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Budak.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin (3)üncü
fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Mustafa Kalaycı Erhan Usta
İstanbul Konya Samsun
Erkan Haberal Mehmet
Erdoğan
Ankara Muğla
a)
Katma değer vergisi mükellefleri, her yıl bir vergilendirme dönemine
ilişkin olarak verdikleri beyannamelerdeki (ihtirazi kayıtla
verilenler dâhil) hesaplanan katma değer vergisi tutarından
hesaplanan katma değer vergisi yaratan teslim ve hizmetlerin alım
tutarlarına isabet eden indirilecek KDV tutarının
düşürülmesinden sonra bulunacak tutarın 2011 yılı için
yüzde 6, 2012 yılı için yüzde 5, 2013 yılı için yüzde 4,
2014 yılı için yüzde 3 ve 2015 yılı için yüzde 2
oranında artırarak hesaplanacak katma değer vergisini, vergi
artırımı olarak bu Kanunun yayımlandığı
tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar beyan ederler. 25/10/1984 tarihli
ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (c) bendi ve geçici 17 nci
maddesine göre tecil-terkin uygulamasından faydalanan mükellefler için
artırıma esas tutarın belirlenmesinde, tecil edilen vergiler
hesaplanan vergiden düşülür.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin (2/1310) 5inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (ğ) bendinin, aynı maddenin (3)üncü
fıkrasının (a) bendinin, yine aynı maddenin (7)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Selin
Sayek Böke Bihlun
Tamaylıgil
Tokat İzmir İstanbul
Musa Çam Lale
Karabıyık
İzmir Bursa
MADDE 5- (1) ğ) Gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları
yıllara ait zararların yüzde 25i, 2016 ve izleyen yıllar
kârlarından mahsup edilmez.
(3) "a) Katma değer vergisi mükellefleri,
her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri
beyannamelerindeki (ihtirazi kayıtla verilenler dâhil) hesaplanan katma
değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden 2011
yılı için %1,75, 2012 yılı için %1,5, 2013 yılı
için %1,25, 2014 yılı için %1 ve 2015 yılı için %O,75
oranından az olmamak üzere belirlenecek katma değer vergisini, vergi
artırımı olarak bu Kanunun yayımlandığı
tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar beyan ederler. 25/10/1984 tarihli
ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (c) bendi ve geçici 17 nci
maddesine göre tecil-terkin uygulamasından faydalanan mükellefler için
artırıma esas tutarın belirlenmesinde, tecil edilen vergiler
hesaplanan vergiden düşülür."
(7) "Artırımda bulunan mükellefler
hakkında başlanılan vergi incelemeleri ve takdir
işlemlerinden bu kanunun yayımlandığı tarih itibariyle
sonuçlandırılmamış olanlara bu maddenin birinci
fıkrasının (ı) bendi ve üçüncü fıkrasının
(e) bendi hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilmez."
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris
Baluken Çağlar
Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral Danış Beştaş Osman Baydemir Filiz
Kerestecioğlu Demir
Adana Şanlıurfa İstanbul
Mahmut Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mahmut Celadet Gaydalı, Bitlis Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına,
görüşülmekte olan 409 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu ve
kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin en büyük
problemlerinden biri vergi sisteminde meydana gelen adaletsizliktir. Hükûmetten
bu adaletsiz vergi sistemine yönelik kalıcı ve adil bir çözüm
getirmesi adına kanun tasarıları beklenirken maalesef Hükûmet
sorumluluk almaktan kaçınmıştır.
Kanun teklifi geneli itibarıyla
incelendiğinde, toplumsal adaletsizliği önlemek yerine bu adaletsizliği
daha da derinleştirerek vergisini ödeyen vatandaşa yönelik hiçbir iyi
niyet göstermediği gibi özellikle büyük sermaye gruplarının
vergilerini ödemediği için ödüllendirildiği bir
yapılandırma sergilenmektedir. Bununla birlikte hukuksal açıdan
resmen vatandaşla pazarlık yapılması öngörülmekte,
vatandaşa Vergi affından yararlanmayı istiyorsan davanı
çek. diyerek bir yaptırım da uygulanmak istenmektedir. Herhangi bir
kanun teklifi hazırlanırken hukuksal kazanımlara yönelik
baskıcı bir dil kullanılmamalıdır. Yani, eğer bir
vergi affı öngörülüyorsa toplumun en temel normu olan hukuka yönelik bir
cebir uygulanması, özellikle bu dilin iktidar partisine mensup bir
milletvekili tarafından kullanılıyor olması doğru bir
yaklaşım değildir.
3üncü maddeyle vergi affı için Davanı
çek. denilmekte, bir sonraki maddeyle Sahte belge düzenlesen de, kullansan da
vergi affından yararlanacaksın. denilmekte. Teklifin içeriği
bir yandan Vergi affı için hukuksal kazanımlardan vazgeç. derken
diğer yandan Hukuksal anlamda suçlu olsan da ön koşulsuz aftan
yararlanacaksın. denmekte ve kendi içerisinde bir çelişki
yaratmaktadır. Devletin adaletsizliklerle mücadele etmesi ve toplumun
yararına yönelik sağlam politikalar üreten bir yapı olması
gerekirken tam tersi bir yaklaşım sergilenmekte ve bunu yaparken de
toplum yanıltılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 5inci madde
incelendiği zaman tamamen sıkıntılı olan bir düzenleme
sunulmakta, matrah artırımında vergisel yükümlülüklerini yerine
getirmemiş, gerçek olması gereken vergiyi ödememiş
kişilerin ve işletmelerin matrah artırımı yaparak çok
küçük rakamlarla usulsüzlükten kurtulması öngörülmektedir. Böyle bir durum
baştan vergi adaleti ilkesine aykırıdır yani bir yandan düzgün
bir şekilde vergisini verenlerle diğer yandan usulsüzlük yapanlar
arasında adaletsizlik yaratacak, daha doğrusu, vergisini düzgün
vereni pişman edecektir. Hem anayasal eşitliği hem de vergi
uyumunu ortadan kaldıracak bir düzenlemedir. Oysa devlet insanlara vergi
verme yükümlülüğü getirir. Sürekli vergi aflarının
yapılması ve ucuz pazarlık usulleriyle özellikle büyük sermaye
kesimlerine büyük kolaylık sağlanmaktadır. Bu ve benzeri büyük
aflar mali disiplini bozan düzenlemelerdir. Büyük şirketlere dönük sürekli
yapılan vergi affı alışkanlığı vergi
alanında da birçok usulsüzlüğü beraberinde getirmektedir. Zira, bu
sebeple, serbest muhasebeci, mali müşavirlerin yaptığı
işlemler, tutulan defterler de hükümsüz kılınmakta ve yeminli
mali müşavirlerin tasdik raporları anlamsız hâle gelmekte, bu
meslek alanında usulsüzlük âdeta teşvik edilmektedir. Şu an,
birçok alanda olduğu gibi, usulsüzlükler gerek bu madde gerekse bundan
sonraki maddelerde yasal bir zemine oturtulmaya çalışılmakta,
toplumsal birçok alanda olmayan adaleti vergisel alanlarda da ortadan
kaldırmaktadır. Bizlerin burada yapması gereken sadece sermaye
ve ona bağlı kuruluşları desteklemek ya da bu anlamda
politikalar belirlemek değil, sorumlu vatandaşa en azından bunun
karşılığını verebilmek olmalıdır. Yani
en azından toplumsal ahlak, zihin ve mantık bize bunu emrediyor. Yani
Cengiz Holdingin bir kalemde 430 milyon TLlik vergi borcunu silip diğer
yandan topluma vergi ödeme konusunda kolaylıklar
sağladığımızı iddia etmek doğru bir
yaklaşım değildir.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaydalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Karar
yeter istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı talebi
vardır, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında görüş
farklılığı olduğundan, karar yeter
sayısının olup olmadığını elektronik cihazla
yapacağım oylamada anlayacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, bir söz talebim var İç Tüzük
60a göre.
BAŞKAN Buyurunuz
mikrofonunuzu açıyorum Sayın Baluken.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Kâtip Üyelerin
oylamalardaki tutumuna ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Halkların Demokratik
Partisi Grubu olarak Parlamentonun özellikle işlevsizleştirilmeye
çalışıldığı bir dönemde hem milletvekillerinin
yasama çalışmalarının takibi hem de bir muhalefet partisi
olarak karşı olduğumuz bir kanun teklifiyle ilgili İç
Tüzükten gelen engelleme hakkımızı kullanmak istiyoruz. Bunun
için de birkaç kezdir karar yeter sayısı istiyoruz. Her üç karar
yeter sayısı istediğimde de ben AKP Grubundaki milletvekillerini
saydım, 96 kişiyi aşmayan; 96, 90, 86 şeklinde olan
milletvekili sayısını Başkanlık Divanınız,
işte Tereddüte düşüldü, elektronik oylama yapalım.
şeklinde değerlendiriyor. Şimdi, bu, bir kere olabilir, hoş
da görülebilir ancak bu müteakip defalar yapılınca bir muhalefet
partisinin hak gasbı durumuyla karşı karşıya
kalıyoruz. Sizin tarafsızlığınızla ilgili
herhangi bir şüphemiz yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bütün
Meclis Genel Kurulundaki milletvekillerinin bire bir kulislerle
yaptığı değerlendirmelerde tarafsız bir yönetim
gösterdiğinizle ilgili olumlu, olumluyabileceğimiz ortak, güzel bir
kanaat var ancak Başkanlık Divanında oturan kâtip üye
arkadaşların bu konuda mutlaka uyarılması, orada oturan
kâtip üyelerinin parti kimliğinden sıyrılarak tarafsız bir
yönetim için işlerini ciddiyetle yapmaları gerektiğini özellikle
hatırlatıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Baluken.
Sayın milletvekilleri,
önerge oylamalarında ya da madde oylamalarında herhangi bir
şekilde karar yeter sayısı ya da toplantı yeter
sayısı istenmesi hâlinde İç Tüzüke göre, Başkanlık
Divanı bu oylamada, işari olarak yapılan bu oylamalarda
oyları sayarlar. Eğer kâtip üyeler arasında bir görüş
farklılığı olur ise doğal olarak bu oylamayı
elektronik cihazla yapmak zorundayız. İşari olarak
yaptığımız oylamalarda kâtip üyeler arasında
görüş farklılığı olmuştur, o nedenle elektronik
cihazla oylama yapmışızdır. Ben kâtip üyelerin bu konuda
özel bir niyetle hareket ettiklerini düşünmüyorum Sayın Baluken ama
uyarınızı ben aldım. Elbette oyların
sayımında Başkanlık Divanı gerekli dikkati,
titizliği gösterecektir.
Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, tutanaklara geçmesi açısından ifade ediyorum, ben
rakamları verirken uydurulmuş rakamlar ifade etmedim.
BAŞKAN Asla, ben öyle bir şey söylemedim
Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Her 3
defa da saydım ve siz de çok iyi gözlemliyorsunuz ki elektronik oylamaya
geçildiği zaman burada olmayan milletvekillerinden daha fazlası zaten
salondan buraya geçmiş oluyor. Dolayısıyla ilk kanaatler
dikkatli bir şekilde yapılmadığı için böyle bir durum
ortaya çıkıyor. Demin, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinden
oturan Başkanlık Divanı üyesinin kâğıt okurken size
görüş belirttiğini, kanaat belirttiğini müşahede ettik.
Yani bu konularda titizlik rica ediyoruz.
BAŞKAN Anladım, teşekkür ederim.
Hatta şöyle bir şey de oldu, ben onu ifade
edeyim: Bir süre önce yapılan 2 oylamada kâtip üyeler arasında
görüş farklılığı yine var gibiydi demeyeyim, bir kâtip
üye arkadaşımız müteredditti. Ben karar yeter
sayısının olmadığını ifade ettim ve o
şekilde Karar yeter sayısı yoktur. deyip ara vermiştim.
Arkadaşlar, uyarılar elbette ki
Başkanlık Divanı için yol göstericidir. Bu uyarıları
Başkanlık Divanı şüphesiz dikkate alacaktır. Bütün
arkadaşlarımız burada iyi niyetle, samimiyetle çalışmaktadır.
Teşekkür ederim arkadaşlar.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin
Kanun Teklifi (2/1310) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
409) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 5inci maddesinin (1)inci fıkrasının (ğ)
bendinin, aynı maddenin (3)üncü fıkrasının (a) bendinin,
yine aynı maddenin (7)nci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz (Tokat) ve arkadaşları
MADDE 5- (1) ğ) Gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları
yıllara ait zararların yüzde 25i, 2016 ve izleyen yıllar
kârlarından mahsup edilmez.
3) a) Katma değer
vergisi mükellefleri, her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak
verdikleri beyannamelerindeki (ihtirazi kayıtla verilenler dâhil)
hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden
2011 yılı için %1,75, 2012 yılı için %1,5, 2013 yılı
için %1,25, 2014 yılı için %1 ve 2015 yılı için %O,75
oranından az olmamak üzere belirlenecek katma değer vergisini, vergi
artırımı olarak bu Kanunun yayımlandığı
tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar beyan ederler. 25/10/1984 tarihli
ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (c) bendi ve geçici 17nci
maddesine göre tecil-terkin uygulamasından faydalanan mükellefler için
artırıma esas tutarın belirlenmesinde, tecil edilen vergiler
hesaplanan vergiden düşülür."
(7) Artırımda bulunan mükellefler
hakkında başlanılan vergi incelemeleri ve takdir
işlemlerinden bu kanunun yayımlandığı tarih itibariyle
sonuçlandırılmamış olanlara bu maddenin birinci
fıkrasının (ı) bendi ve üçüncü fıkrasının
(e) bendi hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Madde kapsamında yer alan bazı fıkra
ve bent hükümlerindeki oranların mükellefler lehine düşürülmesi
amacıyla söz konusu değişiklik önerilmektedir.
Teklifte mükellefler beyannamelerinde yer alan
hesaplanan KDVIeri üzerinden, 2011 yılı için yüzde 3,5, 2012
yılı için yüzde 3, 2013 yılı için yüzde 2,5, 2014
yılı için yüzde 2, 2015 yılı için yüzde 1,5 oranında
vergi artırımında bulunabilecekler.
Ancak bazı işkollarında hasılat
tutarı dolayısıyla hesaplanan vergi çok yüksek olabilmekte buna
karşılık çok düşük oranlarda kazanç elde edilmektedir.
Örneğin, toptan demir ticaretinde çok yüksek tutarlarda hasılat
gerçekleşmesine rağmen kârlılık oranları yüzde 1
civarında seyretmektedir. Bu örneğe akaryakıt ticareti veya
birçok toptan ticareti gibi sektörleri de eklemek mümkündür. Bu durumda
hasılat ve dolayısıyla hesaplanan KDV yüksekliği birçok
sektörde KDV artırımı durumunda yüksek tutarların ortaya
çıkması nedeniyle yasanın beklenen amaca ulaşmasını
engelleyeceği gibi bu iş alanlarında faaliyette bulunan mükellefler
bakımından bir haksızlığa neden olacaktır.
KDV artırımında uygulanacak
oranların en az yüzde 50 oranında indirilerek yıllar itibariyle
yüzde 0,75 ila yüzde 1,75 aralığına çekilmesi doğru
olacaktır.
Ayrıca yasa teklifinin 5inci maddesinin (7)
numaralı fıkrasında yer alan hükme göre artırımda
bulunan mükellefler hakkında başlanılan vergi incelemeleri ve
takdir işlemlerinin kanunun yayımlandığı tarihi
izleyen ayın başından itibaren bir ay içinde
sonuçlandırılamaması hâlinde bu işlemlere devam edilmeyeceği
belirtilmektedir.
Bu durumun önemli haksızlıklara sebep
olması muhtemeldir. Zira yasa teklifinde öngörülen sürede incelemesi
tamamlanan az sayıda mükellef vergi incelemesi veya takdir komisyonu
kararı ile öngörülen sonuçlara katlanmak durumunda kalacak iken buna
mukabil incelemesi tamamlanmayan mükelleflere önemli bir avantaj
sağlanmış olacaktır. Diğer yandan takdir veya inceleme
işlemi sonuçlanan mükellefler nezdinde diğer incelemeler bekler iken
kendisi hakkında süren incelemenin neden sonuçlandığı
şeklinde olumsuz düşünceler oluşabilecektir.
Bu nedenle yasanın
yayımlandığı tarihten önce başlanılan vergi
incelemeleri ve takdir işlemleri için tamamlamaya ilişkin herhangi
bir süre konulmaksızın yasanın yayımlandığı tarihte
sonuçlandırılmayan işlemlere devam edilmeyeceği yönünde
düzenleme yapılması önemlidir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra sayılı
kanun teklifinin 5inci maddesinin (3)üncü fıkrasının (a)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Erhan Usta (Samsun) ve arkadaşları
a) Katma Değer Vergisi
mükellefleri her yıl bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri
beyannamelerdeki (ihtirazı kayıtla verilenler dâhil) hesaplanan katma
değer vergisi tutarından hesaplanan katma değer vergisi yaratan
teslim ve hizmetlerin alım tutarlarına isabet eden indirilecek KDV
tutarının düşülmesinden sonra bulunacak tutarın; 2011
yılı için yüzde 6, 2012 yılı için yüzde 5, 2013
yılı için yüzde 4, 2014 yılı için yüzde 3 ve 2015
yılı için yüzde 2 oranında artırarak hesaplanacak katma
değer vergisini vergi artırımı olarak bu kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar
beyan ederler. 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanununun 11inci maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (c) bendi ve geçici 17nci maddesine göre
tecil-terkin uygulamasından faydalanan mükellefler için artırıma
esas tutarın belirlenmesinde, tecil edilen vergiler hesaplanan vergiden
düşülür.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Erhan Usta, Samsun Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Usta. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi bu maddede matrah
artırımı düzenleniyor. Nedir matrah artırımı?
Özetle devlet diyor ki: Ne kadar vergi verdiysen ben bunun üzerinden tekrar
bir hesap yapayım, biraz daha fazlasını ver
barışalım ve beş yıl süreyle de geriye doğru
herhangi bir inceleme yapmayayım. İşin özeti bu. Tabii burada
şimdi kapsamda olan vergiler kurumlar vergisi, gelir vergisi ve katma
değer vergisi. Burada bir mantık hatası var yalnız. Vergiyi
ne kadar fazla verdiyseniz, beyan ettiyseniz onun belli oranında, diyelim
ki kurumlar vergisinde, gelir vergisinde işte 2011 yılı için
yüzde 35 daha matrahınızı artırıyorsunuz. Yani, o
zaman vergiyi biraz fazla kaçırdıysanız diyelim ki orada daha düşük vergi
vererek barışıyorsunuz; dürüst mükellefler, vergi dairesinden
çekinen mükellefler vergisini de olduğu gibi gösterdi, diyelim ki yüksek
gösterdi veya ama yine vergiyle, Maliye Bakanlığıyla
uğraşmayayım, bu matrah artırımına da müracaat
edeyim dediklerinde çok daha fazla vergi vererek devletle barışmak
durumunda kalıyor. Burada bir mantık hatası var; ben bunu
Komisyonda da iletmiştim. Tabii, biraz zor olmakla birlikte
uygulaması, burada aslında sektörlere göre, belli mükellef
gruplarına göre bir ortalama vergi çıkartıp onun üzerinden
aslında, işte Şu kadar daha vergi verirsen geriye doğru
inceleme yapmam. diye bir mantığın burada olması
lazım. Bu hâliyle bu maddenin ben adaletsiz olduğunu
düşünüyorum.
Şimdi, tabii,
adaletsizlik işin zaten esasında var, tamamında var bunu ifade
ettik. Dürüst mükellefleri cezalandırdığını bu af
yasasının hep ifade ediyoruz, söylüyoruz. Buna ilişkin
önergemiz, hem Komisyonda verdiğimiz önerge hem de Genel Kurulda
verdiğimiz önerge maalesef kabul edilmedi. Aslında bunun bu
yasanın içerisinde olması çok büyük bir zaruretti bana göre, bunu
başka bir yerde yapmak da olmaz. Yani af yasası çıkardığımızda
üç yıl üst üste vergisini düzgün bir şekilde ödeyen, hiç vergisini
aksatmayan vatandaşlara 5 puanlık indirim keşke kabul edilseydi
diye düşünüyorum.
Komisyonda bir önergemiz daha
olmuştu bizim. Bu KDV matrahı artırımına
gittiğinizde verginin tamamının yani ilave verginin peşin
olarak ödenmesi öngörülüyordu. Biz orada bir taksitlendirme için önerge
vermiştik Bakanlık da bu önergemizi makul buldu ve Komisyonda bu
önergemiz kabul edildi; ben onun için teşekkür ediyorum. Aynı
anlayışı şimdi bu önerge için de aslında bekliyoruz.
Belki Bakanlığın çok fazla inceleme imkânı
olmamış olabilir, bunu ben yine Komisyonda da ifade etmiştim.
Burada yapılan şu arkadaşlar şimdi. Özellikle KDV matrah artırımında,
diyelim ki bir petrol istasyonunuz var, 100 bin lira KDV matrahınız
var; bunu işte 2011 yılı için yüzde 3,5 daha artırarak Gel
barışalım. diyor devlet. Fakat sektörler arasında kâr
marjları veya firmada oluşan katma değerler çok farklı
olabiliyor. Çok düşük kâr marjlarıyla çalışan sektörlerle
çok yüksek kâr marjları veya KDV yani katma değerle çalışan
sektörler arasında farklılık var, dolayısıyla burada
ciddi bir adaletsizlik oluşuyor.
Bizim buradaki önerimiz
şu: Hesaplanan katma değer vergisi var, mevcut kanun Hesaplanan
katma değer vergisi üzerinden artırımda bulun. diyor. Biz de
diyoruz ki: Hesaplanan katma değer vergisi ile indirilecek katma
değer vergisi var. Neler için? Hesaplanan katma değer vergisini
yaratan teslim ve hizmetlerle sınırlı olmak üzere, bunlarla
ilgili olarak indirilecek katma değer vergisini hesap edelim, aradaki fark
üzerinden ve bu teklifte öngörülenin de daha üzerinde bir oranla bir vergi
alalım diye öneriyoruz. Dolayısıyla, Sayın Bakanın
Komisyonda ifade ettiği bir şey vardı, zaman zaman indirilecek
katma değer vergisi hesaplanan katma değer vergisinin üzerinde
olabiliyor ve katma değer devri oluyordu. Burada öyle bir şey söz
konusu değil. Yani, hesaplanan katma değer vergisi hangi mal ve
hizmet teslimi içinse onlarla ilgili olan indirilecek katma değer
vergisini düşürelim ve arada yaratılan katma değer üzerinden bir
matrah artırımına gidilsin. Burada da vergi kaybı
olmaması için vergiyi de şu anda mevcut teklifte olanın daha
üzerine çıkartalım. Mesela, biz burada 3,5 olan oranı yüzde 6ya
çıkarmayı öngörüyoruz. Hiç olmazsa kendi içerisinde bir adaleti
yakalamış oluruz. Ve buradan ciddi şikâyetler geliyor. Mesela,
bu öneri bana Samsun Mali Müşavirler Odasından geldi. Bunun
işletilmesi açısından da mükelleflerin rahatlatılması
açısından da ben bunun önemli bir husus olduğunu düşünüyorum.
Bu anlamda, tekrar, idareye bu önergemize Olabilir mi acaba? Nasıl
olabilir? diye daha dikkatli bakmasını da tavsiye etmek istiyorum.
Dolayısıyla, bir sıkıntıyı bu şekilde belki
gidermiş oluruz.
Ben ilginiz için teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde dört önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin (3)üncü fıkrasının ilk cümlesinde yer alan
ortaklardan alacaklar" ibaresinden sonra gelmek üzere ile bunlarla
ilgili diğer işlemler" ibaresinin eklenmesini; aynı
fıkranın (a) bendinde yer alan net alacak
tutarlarını" ibaresinin net alacak tutarları ile bunlarla
ilgili diğer hesaplarda yer alan işlemlerini" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Vedat Demiröz Murat Baybatur
İstanbul Bitlis Manisa
Necip Kalkan Nihat Öztürk Emrullah İşler
İzmir Muğla Ankara
Ramazan Can
Kırıkkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin (2/1310) 6'ncı maddesinin (1)'nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Selin
Sayek Böke Bihlun
Tamaylıgil
Tokat İzmir İstanbul
Musa Çam Lale
Karabıyık
İzmir Bursa
MADDE 6- (1) İşletmede mevcut olduğu
halde kayıtlarda yer almayan mal, makine, teçhizat ve demirbaşlar
hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi,
kollektif ve adi komandit şirketler dahil), işletmelerinde mevcut
olduğu halde kayıtlarında yer almayan mal, makine, teçhizat ve
demirbaşları kendilerince veya bağlı oldukları meslek
kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun yayımlandığı
tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar bir envanter listesi ile vergi
dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bildirime dâhil
edilen kıymetler için amortisman ayrılmaz.
b) Bilanço esasına göre defter tutan
mükellefler, bu fıkranın (a) bendi hükümleri uyarınca
aktiflerine kaydettikleri mal için ayrı, makine, teçhizat ve
demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık
hesabı açarlar. Mal için ayrılan karşılık, ortaklara
dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde
sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makine, teçhizat ve
demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık
birikmiş amortisman addolunur. İşletme hesabı esasına
göre defter tutan mükellefler ise söz konusu mal'ı defterlerinin gider
kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.
c) Bu fıkranın (a) bendi uyarınca
beyan edilen; genel orana tabi makine, teçhizat, demirbaş ve malların
bedeli üzerinden %10 oranı, indirimli orana tabi diğer makine,
teçhizat, demirbaş ve malların bedeli üzerinden tabi olduğu
oranların yarısı esas alınarak katma değer vergisi
hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla
beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Makine, teçhizat ve
demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi, hesaplanan katma değer
vergisinden indirilemez. Mal üzerinden ödenen vergi genel esaslara göre
indirilir. Bu mal, makine, teçhizat ve demirbaşlar için 3065
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrası
hükmü uygulanmaz.
ç) Bu fıkranın (a) bendi kapsamında
bildirilen kıymetlerin satılması halinde satış bedeli,
bunların deftere kaydedilen değerinden düşük olamaz.
d) Özel tüketim vergisi konusuna giren malları
bu fıkranın (a) bendi kapsamında beyan eden ve alış
belgelerini ibraz edemeyen mükelleflerin bu malların beyan tarihindeki
miktarı ve emsal bedeli üzerinden geçerli olan özel tüketim vergisini bu
fıkranın (c) bendinde belirtilen beyanname verme süresi içinde
ayrı bir beyanname ile beyan ederek aynı süre içinde ödemeleri
halinde bu mallar bakımından 6/6/2002 tarihli ve 4760
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (3) numaralı
fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu şekilde beyan edilerek ödenen özel
tüketim vergisi için vergi cezası kesilmez.
e) Bu fıkra hükmünün uygulanmasına
ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası uygulanmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin (1)inci
fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan
Usta Mevlüt
Karakaya
Konya Samsun Adana
Erkan Akçay Mehmet
Erdoğan İsmail
Faruk Aksu
Manisa Muğla İstanbul
"c) Bu fıkranın (a) bendi
uyarınca beyan edilen; makine, teçhizat, demirbaş ve emtiaların
bedeli üzerinden, tabi olduğu oranların yarısı esas
alınarak katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir
beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme
süresi içinde ödenir. Makine, teçhizat, demirbaşlar ve emtia üzerinden
ödenen bu vergi, hesaplanan katma değer vergisinden indirilir. Bu emtia,
makine, teçhizat ve demirbaşlar için 3065 sayılı Kanunun 9 uncu
maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz."
"(5) Bu madde hükümleri çerçevesinde
işletme kayıtlarının düzeltilmesi durumunda, tam tasdik
sözleşmesi çerçevesinde daha önceki dönemlerine ilişkin tam tasdik
raporu düzenlenmiş veya bağımsız denetim raporu
düzenlenmiş olması durumunda raporu düzenleyen yeminli mali
müşavirler ile bağımsız denetçilerin bu işlemlerle
sınırlı olarak sorumluluğu aranmaz."
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris
Baluken Çağlar
Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Filiz Kerestecioğlu Demir Meral Danış Beştaş
Osman
Baydemir
İstanbul Adana Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Meral Danış Beştaş, Adana Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben
tasarı üzerinde değil, daha çok güncel meselelerle ilgili birkaç
hususta görüşlerimi ifade edeceğim.
Evet,
dün bir torba kanun Meclise sunuldu ve bu torba kanunda iki il deyim yerindeyse
idam edildi: Şırnak ve Hakkâri. Bu kararı kim aldı, niye
aldı? Bu torba kanunda niye bu iki ilimizin değiştirilmesi,
Cizre ve Yüksekovanın il yapılması kararı
alındı? Bunu bilen yok. Ama biz biliyoruz, güvenlik ve politik
kaygılarla bu karar alındı. Şu anda Şırnakta ve
Hakkâride halk gerçekten büyük bir tepkiyle bu kararı
karşıladığını ve bunu asla kabul
etmeyeceğini ifade etti. Şırnak ve Hakkâride hâlâ
yıkım devam ederken, hâlâ cenazeler morglarda beklerken, devletin
onlara sadece asker ve güvenlik personeli gönderdiği bir il olma özelliğini
korurken, sadece güvenlik sebebiyle ve siyasi hesaplarla bu kararın
verilmiş olmasını kesinlikle kabul etmek mümkün değildir.
Bu
karar, kentlerin, her iki kentin politik ve kültürel kimliğini
doğrudan hedeflemektedir. Bu karar, gerçekten, devletin bugüne kadar
baskısını ve zulmünü, asimilasyonunu, inkârını kabul
etmemelerine yönelik verilen bir cezalandırma kararıdır
aynı zamanda ve bu şekilde, gerçekten, bizim yerinden yönetimi
savunduğumuz ve demokrasinin olmazsa olmazlarından olan halkın
kendisiyle ilgili verilen kararlara katılma hakkı yine yok
sayılmıştır. Ankarada bir torba kanuna Cizre ve Yüksekova
il olacak, Hakkâri ve Şırnak ilçe olacak. diye bir karar, emir
buyuruluyor ve bu şekilde kendilerinin Şırnak ile Hakkâriye ve
diğer Kürt illerine yaklaşımını da bir kez daha ortaya
koyuyor. Merkeziyetçilik, tek elden yönetim ve siyasi kaygılar işte
bu şekilde halkı cezalandırmaya dönüşüyor.
Ama biz Ankaradan ve
Meclisten şunu söylemek isteriz ki: Gerçekten, Şırnak ve Cizre
torbalara sığmayacak kadar engindir. Siz bu konuda asla
başarıya ulaşamayacaksınız. Cizre ve Yüksekova tabii
ki il olmalı, önü açılmalı ama Şırnak ve Hakkâriye,
hele de Colemergi değiştirerek -Kürtçe adını- Çölemerik
diye trajikomik bir isimle bunu yutturmaya çalışmak gerçekten ne
kadar büyük bir acizlik olduğunu da ortaya koymaktadır.
Son günlerde başka bir mesele var: Millî
birlik, halk iradesi, Meclisin darbeye karşı duruşu her
fırsatta siyasi partilerin dilinden düşürmediği bir sakıza
dönüştü. Gerçekten öyle. Evet, Türkiye'de darbecilere karşı, bu
korkunç darbe teşebbüsüne karşı Meclisin, hepimizin birlikte
gösterdiği refleks olması gerekendi, demokrasiye sahip
çıkmaktı. Bu darbe sadece iktidar partisine ve
Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik bir darbe
değildi, bu darbe Türkiye yurttaşlarının tümüne
karşı yapılmış bir darbeydi, bu darbe bütün siyasi
partilere karşı yapılmış bir darbeydi ve bu darbeye
karşı çıkmak için birinin iktidar partisinden yana olması
ya da olmaması gibi bir tartışmayı biz zül kabul ederiz.
Bizim bu konudaki duruşumuz net. Ama bu millî birlik adı
altında sadece 3 partinin saraylarda buluşarak, 79 milyona Anayasa
yapmak adına gizli kapaklı ve sonra basına partimizin
adını söylemeden bunu servis etmeleri birlikten ne anladıklarını
ortaya koyuyor.
Bugüne kadar tarihe bakacak olursanız Kürt
düşmanlığı hiç kimseye kazandırmadı. Tarihte de
ittifaklar her zaman ülkenin önünü açtı. Şu anda burada bu kararlar
halka, Kürtlere, Kürt halkına Kürt ortak düşmandır. duygusunu
bir kez daha güçlü bir şekilde veriyor ve gerçekten bu politikadan
vazgeçilmesi gerekiyor. Biz burada kimse lütfettiği için oturmuyoruz,
sizlerin iradesiyle ve lütfuyla buraya gelmedik. Biz, sizin gibi halkın
iradesinin seçimi neticesinde buraya geldik. Anayasası masasında
olmak da sizden talep edeceğimiz, dileneceğimiz bir mesele
değil. Biz orada bir hak olarak oturuyoruz. Burada yasama faaliyetine hak
olarak ve temsiliyet olarak bakıyoruz. Bu nedenle Kürt
düşmanlığı size de, hiç kimseye de kazandırmayacak. 25
milyonu yok sayarsanız, emin olun, daha bir çok darbe teşebbüsüyle
karşılaşmaya devam edeceğiz ve huzura
erişemeyeceğiz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Danış Beştaş.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, ancak karar yeter sayısı istenmiş
olduğundan önerge oylamasında karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oyların sayımında kâtip üyeler
arasında görüş farklılığı olduğundan
oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 409 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
(1)inci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mevlüt Karakaya (Adana) ve
arkadaşları
"c) Bu fıkranın (a) bendi
uyarınca beyan edilen; makine, teçhizat, demirbaş ve emtiaların
bedeli üzerinden, tabi olduğu oranların yarısı esas
alınarak katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir
beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme
süresi içinde ödenir. Makine, teçhizat, demirbaşlar ve emtia üzerinden
ödenen bu vergi, hesaplanan katma değer vergisinden indirilir. Bu emtia,
makine, teçhizat ve demirbaşlar için 3065 sayılı Kanunun 9 uncu
maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz."
"(5) Bu madde hükümleri çerçevesinde
işletme kayıtlarının düzeltilmesi durumunda, tam tasdik
sözleşmesi çerçevesinde daha önceki dönemlerine ilişkin tam tasdik
raporu düzenlenmiş veya bağımsız denetim raporu
düzenlenmiş olması durumunda raporu düzenleyen yeminli mali
müşavirler ile bağımsız denetçilerin bu işlemlerle
sınırlı olarak sorumluluğu aranmaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mevlüt Karakaya, Adana Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge, özellikle bu maddenin (c)
fıkrasında indirimli katma değer vergisine tabi makine ve
cihazlarla ilgili olarak uygulanan vergi oranı ile normal vergi
oranlarına tabi olan varlıklara ilişkin vergi
oranlarının aynı baza getirilmesine ilişkin; diğeri de
yeminli mali müşavir ve bağımsız denetçilerin önceki
dönemlerle ilgili yaptıkları tam tasdikler dolayısıyla
herhangi bir sorumluluğunun doğmamasına ilişkin. Yani,
yeminli mali müşavirler, bağımsız denetçiler önceki
dönemlere ait mali tabloları tam tasdik onaylamışlar ve bugün bu
vergi affından dolayı -doğru ya da yanlış, çünkü bir
şey sormayacağımıza göre- mükellef bir giriş
yapmış, kayıtlarda bir düzeltme yapılmasını talep
etmişse yarın geçmişteki dönemde bu stok girişlerini ya da
çıkışlarını veya kayıt düzelmesine neden olan
varlık hareketlerini neden görmediniz diye bir sorumluluk altına
girmemeleri gerekir. Bunun da mutlaka düşünülüp burada eklenmesi gerekir.
5inci fıkra olarak söylüyoruz, inşallah oylamada buna itibar edilir
diyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce 4üncü maddeyle ilgili söz almışken
dilden de bahsedeceğimi söyledim. Bir iki hususu dikkatlerinize getirmek
istiyorum. Yani, aslında bu 6ncı maddenin iki temel düzenlemesi var.
Birisi, bir işletme için mal var, stok var, malzeme var ama
kayıtlarda yok. Diğer tarafı, kayıtlarda gözüküyor ama stok
yok, mal yok, makine ya da tesis yok. Bunların düzeltilmesiyle
alakalı. Bu konu zaten İşletme kayıtlarının
düzeltilmesi alt başlığı altında yer almış.
Ancak, buradaki düzenlemeye baktığımızda, buradaki
düzeltmelere ilişkin dile baktığımızda bu, uluslararası
finansal raporlama standartlarının ya da Türkiye finansal raporlama
standartlarının dili değil. Ben bu noktada Maliye
Bakanlığının da özellikle vergi ve muhasebeyi ilgilendiren,
kayıt sistemini ilgilendiren konularda daha dikkatli olması ve
doğru dil kullanması gerektiğini de buradan bir kez daha ifade
etmek istiyorum çünkü buradaki düzeltmelere baktığımızda
bunların tamamı vergi diliyle yazılmış. Örnek vermek
gerekirse, bakın, bu şekilde, bu maddedeki hükme dayanarak Kayda
alınan bir makine teçhizatla ilgili amortisman ayrılmaz. diyor. Oysa
uluslararası muhasebe standartlarında tabii ki amortisman
ayrılacaktır. Amortisman ayrılamaz. denmesinde Maliye
Bakanlığının maksadı bilmiyorum, dinliyorlar mı,
takip ediyorlar mı- buradaki maksat vergi matrahından
düşürülemeyeceğini ifade etmektir. Bunu söyleyin o zaman. Bir
taraftan Kamu Gözetimi Kurumu vasıtasıyla dünyanın
parasını harcayarak, masrafını yaparak uluslararası
finansal raporlama standartlarına uygun kayıt sistemi, finansal
raporlama sistemi getirmeye çalışacaksınız, öbür taraftan
da kanun yoluyla vergi muhasebesi uygulamasını zorunlu hâle getireceksiniz.
Örnekleri çok.
Bu uygulamada bir adaletsizlik de -biraz önce bir
hatibimiz yine ifade etti başka konulardaki adaletsizlikleri-
örneğin, bir mal stoklarda var, kayıtlarda yoksa bunun anlamı
faturasız satış demektir. Peki, stoklarda var, depoda yoksa
bunun anlamı da kayıt dışı giriş demektir.
Bunların ikisinin düzeltilmesinin vergi karşısındaki
avantajları tamamen birbirinden farklı, tamamen adaletsiz bir biçimde
uygulamayı gösteriyor.
Aslında söylenecek daha çok şey var;
teknik olarak da, dille ilgili de söylenecek çok şey var. Ben bir iki tane
örnek vererek burada yetinmek istedim.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karakaya.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 6'ncı maddesinin (1)'nci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadim
Durmaz (Tokat) ve arkadaşları
MADDE 6- (1) İşletmede mevcut olduğu
halde kayıtlarda yer almayan mal, makine, teçhizat ve demirbaşlar
hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi,
kollektif ve adi komandit şirketler dâhil), işletmelerinde mevcut
olduğu halde kayıtlarında yer almayan mal, makine, teçhizat ve
demirbaşları kendilerince veya bağlı oldukları meslek
kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar
bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine
kaydedebilirler. Bildirime dâhil edilen kıymetler için amortisman
ayrılmaz.
b) Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler,
bu fıkranın (a) bendi hükümleri uyarınca aktiflerine
kaydettikleri mal için ayrı, makine, teçhizat ve demirbaşlar için
ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açarlar. Mal
için ayrılan karşılık, ortaklara
dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde
sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makine, teçhizat ve
demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık
birikmiş amortisman addolunur. İşletme hesabı esasına
göre defter tutan mükellefler ise söz konusu mal'ı defterlerinin gider
kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.
c) Bu fıkranın (a) bendi uyarınca
beyan edilen; genel orana tabi makine, teçhizat, demirbaş ve malların
bedeli üzerinden %10 oranı, indirimli orana tabi diğer makine,
teçhizat, demirbaş ve malların bedeli üzerinden tabi olduğu
oranların yarısı esas alınarak katma değer vergisi
hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla
beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Makine, teçhizat ve
demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi, hesaplanan katma değer vergisinden
indirilemez. Mal üzerinden ödenen vergi genel esaslara göre indirilir. Bu mal,
makine, teçhizat ve demirbaşlar için 3065 sayılı Kanunun 9 uncu
maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz.
ç) Bu fıkranın (a) bendi kapsamında
bildirilen kıymetlerin satılması halinde satış bedeli,
bunların deftere kaydedilen değerinden düşük olamaz.
d) Özel tüketim vergisi konusuna giren malları
bu fıkranın (a) bendi kapsamında beyan eden ve alış
belgelerini ibraz edemeyen mükelleflerin bu malların beyan tarihindeki
miktarı ve emsal bedeli üzerinden geçerli olan özel tüketim vergisini bu
fıkranın (c) bendinde belirtilen beyanname verme süresi içinde
ayrı bir beyanname ile beyan ederek aynı süre içinde ödemeleri
halinde bu mallar bakımından 6/6/2002 tarihli ve 4760
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (3)
numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu şekilde beyan
edilerek ödenen özel tüketim vergisi için vergi cezası kesilmez.
e) Bu fıkra hükmünün uygulanmasına
ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu madde metninin anlaşılır
hâle getirilebilmesi için değişiklik önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi madde üzerindeki dördüncü ve son önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin (3)üncü fıkrasının ilk cümlesinde yer alan
ortaklardan alacaklar" ibaresinden sonra gelmek üzere ile bunlarla
ilgili diğer işlemler" ibaresinin eklenmesini; aynı
fıkranın (a) bendinde yer alan net alacak
tutarlarını" ibaresinin net alacak tutarları ile bunlarla
ilgili diğer hesaplarda yer alan işlemlerini" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılıyoruz, kabul ediyoruz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kayıtlarda yer aldığı hâlde
işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklarla ilgili
diğer işlemler hakkında da kayıtların
düzeltilebilmesine imkân sağlamak amacıyla önerge verilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Önergeyle yapılan değişiklik
doğrultusunda 6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı madde kabul edilmiştir.
Böylece birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime kırk dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.02
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.46
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 122nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
409 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 7 ila 13üncü maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerindeki söz taleplerini
şimdi karşılayacağım.
Önce siyasi parti gruplarına söz
vereceğim, daha sonra şahsı adına söz talep eden sayın
milletvekillerine söz vereceğim.
Gruplar adına ilk söz hakkı, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili İsmail Faruk
Aksuya aittir.
Buyurunuz Sayın Aksu.
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 409
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Aziz milletimizi ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinin siz değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyeyi bir iç çatışma ortamına
sürüklemeye dönük kalkışmanın, demokrasimize yönelik hain darbe
ve Türk milletine saldırı girişiminin üzerinden on sekiz gün
geçmiştir. Bu süre içinde bölücü hainler FETÖnün
bıraktığı yerden devam etmektedir. 15 Temmuz FETÖ darbe
girişiminden bu yana 19u polis, 17si asker olmak üzere toplamda 36 vatan
evladı şehit olmuştur. Konuşmamın başında,
bölücü terör örgütü PKKnın hain saldırıları sonucu
şehit olan polis ve askerlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar, milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin gerekçesinde yatırım
ortamının iyileştirilmesine yönelik kararları desteklemek
ve müteşebbislerin yatırım kararlarına daha sıhhatli
bir şekilde odaklanmalarını sağlamak için özel sektörün
kamuya olan borç yükünün azaltılması ve borçları taksitle ödeme
imkânı getirilmesi, ihtilafların sulh yoluyla
sonlandırılması, vergi incelemesinde olan konuların dava
yoluna gidilmeksizin çözümlenmesi, işletme kayıtlarının
fiilî durumlarının uygun hâle getirilerek kayıtlı ekonomiye
geçişin teşvik edilmesi ve bazı varlıkların millî
ekonomiye kazandırılmasının amaçlandığı
belirtilmektedir.
Düzenleme, kamu alacaklarının
yapılandırılması konusunda bugüne kadar ortaya
konulanların en kapsamlılarından biridir. Kamu
alacağının tamamından veya bir bölümünden vazgeçilmesi
kanun teklifinin kapsamı itibarıyla bir mali af niteliğinde
olduğunu göstermektedir. Teklifin yasalaşması hâlinde, 2016
Haziran ve önceki aylara ilişkin olup, bu kanunun
yayımlandığı tarihten önce tahakkuk ettiği hâlde
ödenmemiş olan prim, kesenek ve idari para cezaları ile bunlara
bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacaklarının
yapılandırılması ve taksitlendirilmesi mümkün olacaktır.
Bilindiği gibi, gerçek ve tüzel kişilerin
yurt dışında bulundurdukları para, altın, alacak ve
diğer sermaye araçlarının Türkiyeye getirilmesine ilişkin
düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine daha önce gelmiş ancak
itirazlar sonucu Genel Kuruldaki görüşmeler sırasında Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısından
çıkarılmıştır; bu defa ise aynı düzenleme
kapsamı da genişletilmiş şekilde 7nci madde olarak
teklifte yer almaktadır. Söz konusu madde, yurt dışında
bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarıyla birlikte bu defa her türlü gemi, yat ve
diğer su araçlarını da 31 Aralık 2016ya kadar Türkiyeye
getiren gerçek ve tüzel kişilerin bu varlıkları tasarruf
edebilmelerinin önünü açmaktadır.
Düzenlemeyle, belirtilen varlıkların
Türkiyeye getirilme işleminden dolayı ve bu işlemden hareket
edilerek hiçbir şekilde vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile
herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma
yapılmayacağı, vergi cezası ve idari para cezaları
kesilmeyeceği güvencesi verilmektedir. Yani, bankalar ve gümrükler yurt
dışından kendileri kanalıyla gelen varlıklar için kara
para da olsa şüpheli bildiriminde bulunmayacaklardır.
Bu maddeyle, konusu suç teşkil eden
gayrimeşru hatta Türkiye ve insanlık aleyhine faaliyetlerden elde
edilmiş varlıkların Türkiyeye getirilmesine imkân ve
fırsat verilmiş olunacak, hiçbir şekilde vergi incelemesi yapılmayacağı
gibi varlığın kara para veya bir suç ekonomisinden doğup
doğmadığı da araştırılmayacaktır.
Ayrıca, gerçek ve tüzel kişiler bu varlıkları diğer
kişilerin nam veya hesabına bildirim veya beyanda bulunabilecektir.
Türk vatandaşı olma şartı aranmayacağından,
yabancı ülke vatandaşları da şaibeli paralarını
aklama fırsatı bulabilecektir.
Yine, maddeyle, Türkiyeye
getirilen varlıkların her an Türkiye dışına geri
çıkarılabilmesi de imkân dâhilindedir. Bu niteliği
itibarıyla, ekonomik anlamda beklenen faydanın sağlanması
da mümkün olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, ekonominin içinde
bulunduğu durgunluk ortamında ülke ekonomisinde canlanma ve dinamizm
yaratmak ve had safhada bulunan kaynak ihtiyacını
karşılamak için yurt dışında bulunan varlıkların
ülkeye girişine olumlu bakmakla birlikte, konusu suç teşkil eden,
gayrimeşru faaliyetlerden elde edilmiş olma ihtimali bulunan
varlıkların her ne pahasına olursa olsun millî ekonomiye
sokulması anlayışını asla doğru bulmuyoruz.
Toplumun büyük kesiminin beklediği ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak
seçim beyannamemizde yer verdiğimiz ve daha önce gündeme
getirdiğimiz, bu teklifin komisyon görüşmeleri sırasında da
destek ve katkı verdiğimiz vergi, sigorta primi ve diğer
bazı kamu alacaklarının yapılandırılmasını
öngören maddelerin arasına bu düzenlemenin sıkıştırılmasının
doğru olmadığını, siyasetin ihtiyaç duyduğu etik,
ilke ve değerlere de uygun bulunmadığını belirtmek
istiyorum.
Bilindiği üzere, Antalyada toplanan G20
Zirvesinde liderler, finansal hesaplara ilişkin bilgilerin
karşılıklı olarak değişimi konusunda görüş
birliğine varmışlar, otomatik bilgi değişim sistemini
benimseyerek 2017 yılı bilgilerini 2018 sonrası diğer
ülkelerle paylaşmaya başlayacaklarını taahhüt
etmişlerdir. Bu durumda, kanun teklifiyle, yasa dışı
yollardan elde edilen gelirlerin Türkiye bu sisteme geçmeden
aklanmasının mı amaçlandığı sorusu akla
gelmektedir. Yine bu düzenlemeyle, varlık sahiplerinin adları
kamuoyundan gizlenmek istendiğine göre acaba varlıklar
açısından ortada ayıplı bir durum mu olduğu da akla
gelen bir başka sorudur. Ve nihayet, basından öğrendiğimiz
ve İtalyada yürütüldüğü anlaşılan kara para
soruşturması meselesi soru işaretlerini artıran bir
başka husustur. Akla gelen bu ve benzeri soruların cevap
bulmaması hâlinde şüpheli işlere zemin hazırlayan bu
düzenleme mahşerî vicdanda da kabul görmeyecek, yapılmak istenen,
varlıkta barış değil aklamada yarış olarak
değerlendirilecektir.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye'nin en
önemli ekonomik sorunu üretim çarklarını döndürecek
mekanizmaların yeterince hayata geçirilememesidir. Ülkemize gelmesi
beklenen üretken doğrudan dış yatırım yerine
ekonominin üretme kapasitesine etkisi düşük olan ve portföy
yatırımı olarak bilinen sıcak para girişi, aynı
zamanda sıcak paranın ekonomiden çok kısa süre içinde çıkma
ihtimali nedeniyle krize yol açma riskini de beraberinde getirmektedir. Yurt
içi sermayenin yetersizliği ve yabancı sermayenin beklenen düzeyde
olmaması sonucu ekonomide bugünkü üretim sorunu ortaya
çıkmıştır. Bu yapısal problemler çerçevesinde vergi
sisteminin adaletli hâle getirilmesi de Türkiye'nin öncelikli hedeflerinden
birisi olmalıdır ancak AKP döneminde vergi adaleti
sağlanamamış ve kayıt dışı ekonomi
büyümüştür, sistemdeki mükellefler daha çok vergilendirilirken vergi
tabanı genişletilememiştir. Vergi sistemindeki adaletsizlik ve
yapılan düzenlemeler sürekli yeniden yapılandırma beklentisi
oluşturmakta, bu durum ise hem yükümlülüklerin ertelenmesi sonucunu
doğurmakta hem de mükellefiyetlerini yerine getirenler
bakımından bir haksızlık ortaya çıkarmaktadır.
Nitekim, bu tür düzenlemeler yapılırken vergisini düzenli ödeyen,
yükümlülüklerini yerine getiren vatandaşlarımızı
ödüllendirecek, dolayısıyla vergi adaletinin ve bilincinin
yerleşmesine katkı sağlayacak bir mekanizma ne yazık ki
oluşturulamamıştır.
Kuşkusuz, ekonomiyi büyütebilmek için
yatırıma, yatırım için de kaynağa ihtiyaç
duyulmaktadır. Sorun, ülkemizin yurt içi kaynaklarının yani iç
tasarrufların AKP hükûmetleri döneminde ülke tarihinin en düşük
düzeylerine inmesidir. Bir başka problem de yatırımcı için belirleyici
temel faktörlerden olan demokrasi, hukuk sistemi, idarenin işleyişi,
iş gücünün niteliği, şeffaflık ve öngörülebilirlik
yönündeki güvensizliktir. Sağlıklı işleyen ve güven duyulan
bir ekonominin tesisi ancak bu temel problemlerin aşılmasıyla mümkün
olabilecektir.
Değerli milletvekilleri, yapısal
sorunları çözmek yerine kaynağı belirsiz varlık
girişinden medet ummak Türkiye'nin büyüklüğüne de, Türk milletinin
asaletine de yakışmayan bir durum olacaktır. Bu nedenle, daha
önceki görüşmelerde de ifade ettiğimiz gibi söz konusu maddenin
teklif metninden çıkarılması yerinde olacaktır.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Bölüm üzerinde Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Garo Paylan, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, konuştuğumuz yasa vergi affı ve
varlık barışı. Vergi nasıl toplanır? Ekonomi
işler, ekonomide insanlar tüketirler, tükettikçe üretirler, çarklar
işler, ekonomiye giren olur, sanayici yatırımlarını
yapar, yatırımlarını artırır ve nihayetinde vergi
oluşur. Güven varsa orada vergi işler yani anahtar sözcük güven,
ülkeye ve ekonomiye güven. Güven olmadığı zaman ve aynı
zamanda tabii ki vergi ahlakı olmadığı zaman vergi
toplanamıyor. Bu tip vergi barışları da vergi
ahlakını aşındıran barışlar ve
memleketimizde şu anda maalesef en eksik olan şey güven.
Bakın, temmuz ayı tüketici güven endeksi
açıklandı, yüzde 67ye düşmüş. Tüketici güvenmiyor,
güvenmeyince tüketmiyor. Araba satışları bu ay yüzde 30
düşmüş, konut satışları aynı şekilde,
perakendeci kan ağlıyor, esnaf kan ağlıyor. Kan
ağlayan esnaf
Tabii ki şöyle kötü bir
alışkanlığımız da var: İşletmelerimizi
güçlü tutmuyoruz, rant ekonomisi olduğu için herkes iyi günde
kazandığını hemen ranta yatırıyor, ev
yatırımı, araba yatırımı. Arsaya
yatıralım, şurada imar çıkacak, 10 liralık arsa 20
lira olacak. diye işletmeler zayıf bırakılıyor,
üretim anlamında zayıf bırakılıyor, finansal anlamda
zayıf bırakılıyor ve ranta gidiyor. Rant ekonomisini
durduramadık çünkü rantı da vergilendirmiyoruz. Bir yerde bir arsa 10
liradan 50 liraya çıktığında ondan vergi almıyoruz. Kimden
vergi alıyoruz? İşçiden, emekçiden vergi alıyoruz. Dün
Sayın Maliye Bakanını 40 milyar liralık, bakın
sermayeye sağladığı 40 milyar liralık affa
karşılık işçiye sağlayacağı, asgari
ücretliye sağlayacağı 1 milyar liralık rakama ikna
edemedim. İçeride tekrar görüştük, yine ikna olmadı. Sermayeye
40 milyar lira avantaj sağlayalım ama işçiye maalesef yok;
asgari ücretliye o da istediğimiz, yüksek gelirliye değil.
Bir de tabii ki varlık barışıyla
ülkeye para sağlayacağız. Nasıl
sağlayacağız? Bir ülke eğer ki
ışıldıyorsa, bir ülkenin hukuk sistemi sağlamsa,
kurumları yerindeyse, demokrasisi işliyorsa o ülkeye para gelir.
Parayı çıkaranlar zaten bu ülkeye güvenmeyenler, bu ülkeyle ilgili
risk var diyenler parayı çıkarıyorlar. Düşünebiliyor
musunuz, şu anda da ülkemiz bir darbe yaşamış, maalesef
şartlar yaratılarak bir darbe yaşadık ve darbeden sonra
diyoruz ki gelin, parayı getirin, biz size sormayacağız. Böyle
olmaz arkadaşlar. Güven dediğimiz de bir kişiye olan güven
değildir, sisteme olan güvendir, hukuk sistemine olan güvendir,
Parlamentoya olan güvendir. Parlamento işliyor mu? Vallahi ben boş
sıralara konuşuyorum, işlemiyor. Az sonra arkadaşlar oy
verirken gelecekler ama işlemiyor. Talimatlar çünkü maalesef sarayda belirleniyor.
Zaten Sayın Cumhurbaşkanı Biz yeniden
yapılandırmayı sarayda yapacağız, Parlamentodan da
ekonomi yasalarını geçireceğiz. dedi, dün bunu ifşa etti.
Bakın, tek kişi diyor ki: Ben kandırıldım, Allah beni
affetsin. Evet, insanlar yanılabilirler, Cumhurbaşkanı da olsa
yanılabilirler ama sistemler yanılmazlar. Eğer ki kurumlar
işliyorsa, demokrasi işliyorsa, istişare varsa, insanlar
birbirlerini dinliyorlarsa orada yanılma olasılığı
daha düşüktür ama tek kişinin iradesi üzerine bir yılda
geldiğimiz nokta bir darbeyse... Yeniden yapılanma noktasında
yine diyor ki tek kişi Ben yapılandıracağım., Biz
şimdi hız kazandırdık devlete, yeniden
yapılandıracağız. diyor. Biz niye güvenelim, Ben hata
yaptım, Allah affetsin. diyorsa o niye yapılandırsın?
Yapılandıracak olan yer önce Meclistir, burasıdır ama
baktığımızda bundan maalesef çok uzaktayız ve bundan
bir ders çıkarılmadığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
ekonomimiz ne noktada, ona da bakalım.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Canını veren şehitlere tiyatro diyeceksin, darbeye tiyatro diyeceksin,
burada gelip konuşacaksın ondan sonra. Tiyatro diyeceksin, hiç
saygın olmayacak bu millete.
GARO PAYLAN (Devamla) 4,5 büyüme hedefi var
Sayın Hükûmetin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kim
tiyatro demiş, nereden çıkarıyorsun, yok öyle bir şey.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Kürkcü ne
dedi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ya, ne
alakası var.
GARO PAYLAN (Devamla) Buyurun, siz konuşun.
BAŞKAN Sayın Paylan, siz devam edin.
Lütfen sayın milletvekilleri, sayın hatibi
dinleyiniz, lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın milletvekilleri,
bu yılla ilgili ekonomideki büyüme hedefimiz 4,5 değil mi? Hâlâ da
öyle olacağı iddia ediliyor ama maalesef işaretler o noktada
değil. Ekonomimiz yüzde 3 veya altında büyüyecek, bu noktada
işaretler veriyor çünkü güven düşük, yatırımlar durdu.
Enflasyon, temmuz ayında yüzde 8,79a çıktı, hedeflerimizin çok
üzerinde. Türkiyenin kısa vadeli borçları, gayrisafi yurt içi
hasılasına orantısı da yükseldiği için Türkiyenin CDS
primi de yükseliyor.
Bakın, bir noktanın daha altını
çizmek istiyorum. G20 üyesiyiz öyle değil mi? Şimdi hep denir ki:
Biz ilk 20 ekonomi içine taşıdık ülkeyi. Hâlbuki ülkemiz
1979da 16ncı sıradaydı ekonomi sıralamasında, 1993te
de 17nci sıradaydı, 2000 yılında da 17nci
sıradaydı. Bugün baktığımızda, bugünkü rakamlarla
ülkemiz 19uncu sıraya geriledi. Bu yıl sonunda öyle bir rakama
çıkacağı tekabül ediyor, 19uncu ekonomiye düştük. G20
dediğimiz, 19 ülke artı Avrupa Birliği. Yani, ülkemiz G20den
neredeyse düşmek üzere. Bu anlamda, yatırım ortamını
iyileştirebilecek şey, ülkemizi tekrar ışıldayan,
parıldayan, yatırımların arttığı hem yerli
sermayenin hem yabancı sermayemizin yatırım yaptığı,
işçimizin, emekçimizin hakkını alabildiği bir ülke
yapmanın yolu demokrasiden, hukukun üstünlüğünden ve sistemin
işlemesinden geçiyor. Bunun için ne yapmalıyız, çözüm nedir? Tek
adamın iradesinden vazgeçmeliyiz. Ankarayı bu kadar önemli bir yer
olmaktan çıkarmalıyız. Her ülkenin elbette bir başkenti
olacak ama demokrasilerde başkent bir koordinatör başkenttir; temel
politikaları belirler, sınır güvenliğini sağlar, hukuk
sistemini belirler ancak yetkileri yerellere dağıtır. Ama
şimdi bakıyoruz ki -bugün duyduk haberlerden- yeni bir torba yasa
gelecek, bırakın yerelin haklarının
artırılmasını yerele kayyum atamayı düşünen bir
OHAL yasası ve olağanüstü hâl durumu Meclisimize getirilmek üzere.
Yerele ben kayyum atayabilirim. diyor. Ve kimi atayacak? Valiye yetkiyi
veriyor bu anlamda. Bu, darbedir arkadaşlar. Bu darbeciler ne yapacaksa
aynen yapılacak şey odur. Bu noktada bizlerin yapması gereken
yerele hakları dağıtmaktansa Ankaranın bütün yetkiyi
toparlaması olmamalı. Böyle bir ülkeye ne kimse sermaye getirir,
istediğimiz kadar varlık barışı yapalım kimse de
güvenip ülkeye parasını getirmez.
Bir de şu nokta var yeniden
yapılandırırken, bakın yıllardır şunu
yaşadık: Bu hâkim efendim ulusalcı, şu hâkim
Fethullahçı, bu saraya bağlı hâkim, şu polis
Fethullahçı polis noktasından çıkamadık. Bir polisin
karşısına geçtiğimizde acaba demokrat bir polis mi, hukuka
bağlı bir polis mi, hukuka bağlı hâkim mi bugüne kadar
diyemedik. Yeniden yapılandırma noktasında da bakıyoruz
böyle bir anlayış yok, çoğulcu bir anlayış yok. Ve bu
darbe paralele sığmaz diyorum.
Bakın, sanki ilk kez darbe oluyormuş gibi
ortaya konuluyor. Her şey bir kötü
Elbette ki işin içinde
olduğu izlenimleri var her anlamda, Fethullah noktasında bir günah
keçisi ortaya konuluyor ve sanki ilk kez darbe oluyormuş memlekette,
darbeci bir zihniyet yokmuş gibi ortaya konuluyor. Bu anlamda bu darbe
geleneğiyle ve darbeci zihniyetle hesaplaşmanın yolu ancak
demokratikleşmeden geçer. Ancak bakıyoruz ki HDPyi yok sayan bir
anlayış var. Anayasa konuşuluyor, AKP, CHP, MHP Anayasa
Komisyonu kurmuşlar. Hayırlı olsun. Bu, tam darbecilerin
isteyeceği bir anlayıştır, darbeciler de olsa ancak böyle
yaparlardı. Bir temsiliyeti yok sayıp, ötekileştirip, toplumu
kutuplaştırıp birilerini yok sayardı. Ancak bu
ayrımcılıktır ve bu bölücülüktür arkadaşlar.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Darbeden sonra
yapılan mitinglerde Türk Bayrağı dalgalandırmak lazım,
Türk Bayrağı. Türk Bayrağıyla çıkmak lazım
mitinglere. Ötekileştiren kendinizsiniz.
GARO PAYLAN (Devamla) - HDPnin biliyorsunuz
oyları belli bölgede, yüzde 60-70lerle oy alan bölgelerde, yüzde 80 oy
aldığımız bölgelerde, Surda, Cizrede, Silopide bu
nasıl tınlar biliyor musunuz? Gönül bağlarını
koparır bu arkadaşlar. Gönül bağlarını
koparmayalım. Bu darbeci anlayıştan, darbeci bakıştan
kendimizi sıyıralım diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Paylan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Paylanın
konuşması sırasında üç partinin ortak Anayasa Komisyonu
kurduğuyla ilgili bir iddia oldu ve o konuda da sıralardan gelen
birtakım cevaplar da partimizi zan altında bırakacak nitelikte.
Bu konuya açıklık getirmek isterim efendim.
BAŞKAN Açıklık getirmek üzere söz
vermem mümkün değil. Bir sataşma varsa onu...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim şöyle: Üç parti
bir araya geldiniz, HDPyi dışlayarak komisyon kurdunuz. bir
sataşmadır partimize, ona cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Yani devamında söylediği
cümleleri mi söylüyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet efendim, evet.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Darbeci
anlayış dediğini söylesene.
BAŞKAN Peki.
Buyurunuz Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın 409 sıra sayılı Kanun Tasarısının
ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Paylan konuşması
sırasında bir Anayasa değişikliği için üç partinin bir
araya geldiğini, kendi partilerinin dışlandığını
ve bunun bir darbeci anlayışın ürünü olduğunu ifade ediyor.
Öncelikle şunu söyleyelim: Ben, partimizin
pozisyonunu tam olarak burada ifade etmek üzere kürsüdeyim. Anayasa
değişikliği, mini anayasa paketi fikri Sayın
Cumhurbaşkanının davetiyle gerçekleşen ve HDPnin
katılmamasına eleştiri getirdiğimiz o toplantıda
Sayın Genel Başkanımız tarafından ifade
edilmiştir. 12 Eylül 2010 referandumuyla cemaate teslim edilen yüksek
yargıya karşı, hukuk biliminin gerekleri, adalet sisteminin
duyduğu ihtiyaç, dünyadaki evrensel ölçütlerin dikkate alınarak
liyakat esaslı bir yükselme sistemiyle yargı ve yüksek yargıya
yönelik olarak bir mini anayasa değişikliği
yapmalıyız. önerisi bize aittir. Bu öneri iktidar partisi
tarafından daha sonra uygun görülmüştür, bu konuda bir
çalışma yapılmasına karar verilmiştir. Bu
çalışmanın dört partinin birlikte hareket ederek
yapılması konusundaki Cumhuriyet Halk Partisi fikri ortadadır.
Bunun dışında, Sayın Başbakanın Anayasa
masası artık yeniden fiilen kurulmuştur. yaklaşımına
karşı son görüşmelerinde Sayın Genel
Başkanımız şunu ifade etmiştir: Meclis
Başkanı tarafından CHPnin tutumundan sonra ortadan
kaldırılan Anayasa masası kalktığında CHP ne
noktadaysa yani Anayasanın ilk dört maddesi, parlamenter sistem ve darbe
hukukundan arınma, bu ön şartlar olmaksızın bizim bir
Anayasa masasında oturmamız mümkün değildir. Anayasa
uzlaşma masasının dört partinin katılımıyla
olması gerektiğiyle ilgili kurumsal parti tavrımız da
değişmemiştir.
Tüm milletvekillerimizin, yüce Türk milletinin
dikkatine sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1310) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 409) (Devam)
BAŞKAN Bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Bihlun Tamaylıgil, İstanbul Milletvekili
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Tamaylıgil, bölüm üzerinde
ayrıca şahsınız adına da konuşma talebiniz
vardır. Bu nedenle iki süreyi birleştiriyorum.
Konuşma süreniz on beş dakikadır.
Buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 409 sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili
görüşlerimizi paylaşmak üzere huzurunuzdayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Bu kanun teklifi, kanun teklifi midir
tasarı mıdır? sorgulamasıyla başlamamız gereken
bir konu içeriğinde. Neden? derseniz, kanun teklifinin
ağırlıklı kısmına
baktığımızda içinde afların olduğu,
yapılandırmaların başlığı altında gerçekten
vergi ve vatandaşlık görevinin sürekliliğini,
sürdürülebilirliğini beraberinde taşıyacak bir sorumluluğun
intikali yerine bir af sürecinin işletilmesinin
ağırlığını gördüğümüz bir düzenleme.
Sayın Maliye Bakanı bunun tasarı olarak gelmesi noktasında
herhâlde imtina ettiler çünkü kendileri bu yılın mart ayında
Kesinlikle ve kesinlikle bir af kanunu gelmesi söz konusu olmayacaktır.
diye beyan etmişlerdi. Bu beyanlarındaki şekilsel ve hukuksal
tutarlılığın geçerliliğini sağlamak üzere
-sanırım kendileri- Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan
vekili arkadaşımız ve yine Komisyonumuzun Değerli
Başkanına bir teklif hazırlatmak suretiyle, bu yasama
faaliyetinin gündeme gelmesini gerçekleştirdiler ve hukuken
baktığınızda tabii ki teklif ama uygulamada
baktığınızda, ben de bir Komisyon üyesi olarak, her türlü
gerekçe, her türlü çalışma, detaylandırma, önergeyle
değişime kadar Bakanlığımızın
sorumluluğu dâhilinde yapılmış bir çalışma olarak
kendini gösterdi.
Şimdi, benim üzerinde görüşlerimizi beyan
edeceğim ikinci bölüme baktığımız zaman da, tabii,
daha önce yatırım ortamının iyileştirilmesi
amacıyla ortaya konmuş olan, yine bir torba yasa sürecinde ortaya
çıkan, yurt dışından Türkiyeye kaynak getirimini
sağlayacak bir yasal düzenleme ve onunla beraber, bu yapılan af
kanununa paralel olarak ödeme süreçlerini düzenleyen ilgili maddelerin
içeriğini görüyoruz. Şimdi, o zaman yatırım
ortamını iyileştirmeydi kanun. İyileştirme niye
yapılır? Ortada bir hastalık var demek ki. Bu
hastalığın iyileştirilmesi için de bir tedaviye ihtiyaç
var. O tedaviyi gerçekleştirirken, şimdiki yapılanlar gibi,
geçici, dönemsel, günü kurtarma mantığıyla yapılan yasama
faaliyetlerinin kalıcı bir vizyonel stratejik geleceği
hazırlamayacağı çok açık ve alenidir. O zaman o kanun
teklifi üzerinde görüştüğümüzde, bu, yurt dışından
getirilecek ve vergisiz varlık barışı yapacağız.
Tekrar altını çizdiğimizde: Vergisiz varlık
barışı yapacağımız kaynaklarla ilgili tüm
muhalefet partileri olarak buradaki çekincelerimizi dile getirmiştik çünkü
içeriğinde menşesi ve aidiyeti belli olmayan, üçüncü
şahıslarla ilgili olarak burada kayda girebilecek ve bizim
yıllar içerisinde uluslararası anlaşma, direktif ve taraf
olduğumuz yapılanımlar açısından buraya gelecek
paraların kara para olma, suç teşkil eden eylemlerden elde edilen
kaynak olma, terörün finansmanı veyahut uyuşturucu ticaretine
bağlı olarak ortaya çıkan kaynakların ülkeye getirilmesinin
ve sonrasında işleyecek sürecin riskini açıkça vurgulayan bir
çalışma dönemi geçirdik. Şimdi, bugün, bu geldiğimiz
noktada, Maliye Bakanlığımızın yine bu konuda bir
çalışması olduğunu biliyorum, özellikle hassasiyetle
üzerinde durduğumuz, son dönemde de şimdi millî ekonomiye
kazandırılacak varlıklar başlığı
altında gelen madde içeriğinde gördüğümüz, gemi ve deniz
taşıtlarıyla ilgili de birtakım vergisiz kayıt
işlemlerini ortaya koyan tercihlerle ilgili yeni düzenlemelerin
geleceğinin bilgisini edinmiş olduk.
Baktığınızda
ilk hâliyle uluslararası hukuk açısından çok önemli olarak
taşıdığı risklerin tamamı sonuçlanmasa bile
geçmişe göre daha iyileştirilen ve yine içerisinde soru işaretleri
olan bir düzenleme hâline dönüşeceği beklentisi kanun maddelerinde
gerçekleşecek mi göreceğiz. Ama bunun yanında şunu da
unutmamak gerekiyor: Ülkemizin şu anda içinde olduğu, geçtiği
süreçte geçici, bir anda bugünü kurtaracak ve gelecekte
karşımıza çıkacak problemleri önleme mantığını
da düşünmeyecek yasamadan uzak durması lazım. Çünkü bir problemi
çözerken bulunan çözümler problemli olursa daha kötü sonuçlara
varılır ve elimizden gelen budur deyip de, bu işin en iyisini
yapıyoruz mantığıyla bakmadan başarının elde
edilmesi söz konusu değildir.
Şimdi, o maddenin
içeriğine baktığınızda daha acı şeyler de
var yani sadece olaya kara para noktasıyla
baktığımızda ürküten, korkutan gelişmelerin yanı
sıra o madde içeriğinde şu da var, diyor ki: Borcu olan
kişiler yurt dışındaki parasıyla bu
borçlarını kapatabilirler. Peki, şimdi, millî ekonomiye
kazandıracağımız para neden yurt dışında?
Yani, yurt dışında niye kalıyor? İhracat, ithalat,
buna bağlı işlemler için mi kalıyor, borç ödemeleri için mi
kalıyor, yoksa bizim işleyen ekonomik sistemimize güven duyulmuyor, o
güvensizliğin getirmiş olduğu duraksamadan dolayı mı
orada tutuluyor?
Şimdi, bakın, 180
milyar dolar Türkiyedeki özel sektörün açık pozisyonu var ve
bilançolarına baktığınızda 500 büyük sanayi
kuruluşunun geçen seneden bu seneye finansman giderlerinde yüzde 75lik
artış var. Bunun yanı sıra, faaliyet gelirlerinin yüzde
63ü kur farkı ve finansman gideri ödemesi olarak gidiyor. Yani, bir de
deniyor ki: Efendim, bu şirketlerin yurt dışında
parası var, bu parayı orada tutuyorlar, karşılığında
kredi olarak Türkiyeye kaynak getiriyorlar. Burada bu kaynak
kullanılıyor, hem vergiden imtina ve kaçınma hem de -iki taraf
da- baktığınızda ballı börek bir gelir. Şimdi, diyoruz
ki: Aman siz bunları kapatın; zaten vergi de ödemediniz, bu sistemi
işlettiniz. Hadi şimdi getirin bunu da koyun bilançonuza, 5
kuruş da vergi almayacağız. Ama vergi adaletsizliğinin
hâkim olduğu ülkemizde -vergi yükünün dolaylı vergilerle işçi,
memur, emekli üzerinde olduğu- uluslararası literatürde vergi
anestezisi denilen -insanların farkında olmadan ödediği bu
dolaylı vergilerle topladığınız- büyük bir kesimin
hakkını yiyerek, sıfır, hiç ödenmeyen vergilerle bu ülkeye
kaynağı çekiyoruz.
Ha, bir de, unutmayalım, yakında bir
açıklama oldu, Panama belgeleri. Neydi o belgeler? Birtakım
kişiler vergiyi daha düşük ödemek, burada vergi sistemine dâhil
olmamak üzere yurt dışında hani şu cennetler var ya, ada
cennetleri, adları farklı farklı olan, oralarda paralarını,
işlemlerini devam ettiriyorlar. Ama işte, çekirge iki sıçrar, üç
sıçrar, ondan sonra sıçrayamaz misali OECD ve Avrupa Konseyinin de ve
bizim de üyesi olduğumuz o yapıların içerisinde bir süreç
işlemeye başladı, o süreç de otomatik bilgi değişim
sistemi. Şimdi, en geç 2018e kadar otomatik bilgi değişim sistemi
işlemeye başlayacak ve bu sistem dâhilinde de yapılan bütün
işlemler bilgi dâhilinde, kontrol edilebilir hâle gelecek.
Ha, bunun öncesinde bizim mevzuatımızda
yani tam mükellefiyet olduğu zaman, tam mükelleflerin yurt
dışı gelirleri veya bir yılın altı aylık
süresinden uzun Türkiye'de kalanların tam mükellefiyeti dâhilinde, ilgili
mevzuata göre uymak zorunda oldukları ve mevzuatımıza
koyduğumuz bir kontrol edilen yabancı kurum kavramımız var.
Kontrol edilen yabancı kurum kavramı nedir biliyor musunuz? Yani bu
düşük vergili, cennet olan yerlerde işte, fonlar, buradaki elde
edilen trust yapılanımları veyahut oralardaki kurulan
dolaylı dolaysız ortaklıklardan temettü
dağıtılmasa bile elde edilen gelirler burada tam mükellefler
tarafından beyan edilmek zorundadır. Hani o farklı ülkelerde
olma ihtiyacıyla gidilen ülkelerden artık bu bilgi değişimi
sisteminden dolayı vergiyi ödememe, kaçınma gibi bir imkân
olamayacaktır.
O yüzden, şimdi, biz diyoruz ki gelin, kim
olursanız olun riskinizi de anlatım, tanıtım ve bunun
içerisinde Maliye Bakanlığı olarak tüm kovuşturma ve
soruşturma aşamasındaki sorumluluklarla ilgili yani bu kara
mıdır ak mıdır, ne renkse veya riski
Çünkü siz burada
vergi almayabilirsiniz ama sizden giden bir para eğer ki menşesi
açısından riskliyse büyük problemlere yol açar, onunla ilgili belli
düzenlemeleri ki bu maddede de Maliye Bakanlığı üstüne
alıyor.
Şimdi bir diğer özellik, buraya para
geldi, şirket gitti, bankanın kapısını çaldı,
bilanço büyüklüğüne göre kredi anlaşması yaptı, ondan sonra
diyoruz ki: Bu para gidebilir. E, risk ne olacak? Veya Kamu İhale Kanunu
dâhilinde ihalelere girdi, oluşacak risk ne olacak? Yani, birtakım
düzenlemeleri yaparken bu düzenlemelerin getireceği risklerin de net
olarak görülmesi gerektiğinin altını özellikle çizmek istiyorum.
Şimdi gelelim adalete. Adalet, hak ve hukuka
uygun olarak hareket etmekte midir? Vergi adaleti dediğiniz zaman da
Anayasanın 73üncü maddesinde de tanımlandığı üzere;
vergisini, gelirini, elde ettiği geliri vergi olarak ödemek ve devletin de
diğer bir taraf olarak aldığı vergiyi adil bir şekilde
dağıtması ve oluşan vergi yükünü de yapacağı
vergi mevzuatıyla ilgili düzenlemelerle koordine etmesidir.
Şimdi biz, ortalama iki buçuk senede bir
yaptığımız af düzenlemeleriyle beraber ülkede vergi
mevzuatı uygulamasını yerle bir ediyoruz, vergi
ahlakını yerle bir ediyoruz, vergi değişikliğini yerle
bir ediyoruz, vergi psikolojisini yok ediyoruz, vergi hukukunu işlemez
hâle getiriyoruz. Vergi hukukundaki alan ve toplayan kesimler arasındaki
ortaya çıkan sorunları halletmek yerine bu ülkede üreten, vergisini
ödeyen ve vergi ödeme bilincini de vatandaşlık bilinciyle ortaya
koyanlara karşı da haksızlık ve o kişilere de gerçi
kelimeyi söylemenin de doğru olduğunu düşünmüyorum ama
(CHP
sıralarından söyle, söyle sesleri)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söyle abla, söyle.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - O
kişileri enayi ve ahmak yerine koyuyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, biz her türlü zorlukta, her türlü
sıkıntıda -işte 15 Temmuzda yaşadık- toplumumuza,
demokrasimize, milletimize karşı yapılan her türlü
saldırıda bir ve beraber olmayı becerebilen bir toplumuz.
Vatandaş olarak sorumluluklarımızı yerine getirmekte imtina
etmiyoruz ama biz, bu Parlamento olarak, vatandaşlık görevini yerine
getiren kişilere karşı da ayrımcılık yapmadan,
onların vatandaş olarak hak ettikleri yönetim şeklinin ortaya
konmasının kararlılığını da ortaya
çıkarmak zorundayız. Biz bunun takipçisi olacağız,
çıkarılan yasalarla ilgili uygulamaların takipçisi
olacağız; bunun ötesinde, vergi, reform, hukuk ve buna
bağlı gelişmelerin tek tek uygulama ve gerçekleşmesinde
yakın olarak görev alacağız. Çünkü, bu ülkenin bugünkü
şartlarda
Bakın, G20nin son toplantısında IMF, Türkiye
tablosu çizdi, OECDnin başekonomisti bir Türk, Türkiye için, ekonomisi
için başlıkları yetiştiremediğim çok önemli tespitler
içinde bulundu. Ben tanımam. demekle dünyadan kopmak olmaz. Türkiye,
bugün eğer bu G20 içerisinde güçlü bir ekonomisi varsa, bunun sürekliliğini,
bunun gücünü devam ettirmek istiyorsa demokratikleşmeden vazgeçmeyecek,
hukuk devletinden vazgeçmeyecek, eşitlik ve özgürlükten vazgeçmeyecek ve
yatırımını, güveni artırarak güçlü ülke olmaya devam
edecek.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tamaylıgil.
Bölüm üzerinde şahsı adına ikinci
konuşmacı Mehmet Ali Cevheri, Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Cevheri. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlamadan önce 15 Temmuz gecesi yaşadığımız
karanlık geceyi, millî şairimiz Mehmet Akif Ersoyun bir ifadesinden
esinlenerek ifade etmek istiyorum. Ne demişti millî şairimiz?
Cenab-ı Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı
yazdırmasın. Evet, Cenab-ı Allah bu millete bir daha böyle bir
elim hadiseyi yaşatmasın.
Tabii, o gün biz Şanlıurfadaydık.
Şanlıurfanın yapısına
baktığımızda Kürtü, Türkü, Arapı herkes bir arada
yaşıyor ve o gün herkes meydanlardaydı. Muazzam bir güç
oluşmuştu, demokratik bir refleks oluşmuştu, bir millî
şuur oluşmuştu o gün ve -şunu idrak ettik- bizi bölmek
isteyenlerin neden ürktüklerini, neden bizi bir araya getirmek istemediklerini
daha iyi gördük çünkü bu güç bir arada olursa muazzam bir sinerji oluşuyor
ve Türkiyede ciddi manada büyük bir güç oluşuyor.
Evet, Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 409 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkındaki
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisin değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu kanunun yürürlüğe girmesiyle esnaf ve
sanatkâr, iş adamlarımızın çeşitli nedenlerle vergi,
SGK primleri, belediyelere olan borçları başta olmak üzere birçok
konuda geniş bir kitleye ciddi bir rahatlama sağlamanın
yanında bazı sebeplerle daralan ekonomik aktiviteler de
artacaktır. Bununla birlikte, borçlu durumda olanlar için
borçlarını ödeme imkânı getireceği için toplumsal
barışa da katkı sağlayacaktır. Özelikle bizim bölgede
elde olmayan sebeplerle ciddi manada bir ekonomik daralma meydana gelmişti
ve o bölge insanı için ciddi bir rahatlama getirmemiz gerekiyordu ki zaten
bu Türkiyede şamil.
Burada daha önce kamudayken
özelleştirilen elektrik ve doğal gaz ve benzeri özel şirketler
için de böyle bir çalışma yapılmasının bölge
açısından ve bölge çalışanları açısından
güzel bir netice doğuracağını düşünüyorum; hem
şirketin tahsilatı artar hem de bölge insanı rahat bir
şekilde borçlarını ödeyebilir.
Bu arada çok teşekkür ediyorum, özellikle
kuraklıktan dolayı ciddi manada mağdur olan bölge çiftçimiz için
ve Türkiyedeki çiftçilerimiz için de bir çalışma yapıldı
ve yine orman işçilerimiz için de bir çalışma var. Bundan
dolayı da ben bu çalışmanın çiftçilerimiz için ciddi manada
hayırlı olacağını düşünüyorum ve
Şanlıurfalı hemşehrilerimize buradan bekledikleri müjdeyi
vermek istiyorum. İnşallah, bekledikleri müjde bu
çalışmayla beraber yürürlüğe girecektir.
Kanunla yapılmak istenen düzenlemelere bir göz
atacak olursak, ülkemizdeki yatırımların ve istihdamın
artırılması, üretimin teşvik edilmesi, yatırım
ortamının iyileştirilmesi suretiyle ülkemizin uluslararası
yatırımlar açısından cazibe merkezi hâline gelmesi,
ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir bir şekilde
devamlılığının sağlanması,
müteşebbislerin iş ve yatırım kararlarına daha
sağlıklı bir şekilde odaklanmasına imkân sağlanması
ve temelde vatandaşlarımızın devletimize olan
borçlarını yeniden yapılandırmak için bu kanun teklifi
hazırlanmıştır. Bu kapsamda, teklifle, özel sektörün kamuya
olan borç yükü azaltılarak borçlarını taksitle ödeme imkânı
getirilecek, mükellefler ile devlet arasındaki mali ihtilaflar sulh
yoluyla sonlandırılacak, vergi incelemesinde olan konuların dava
yoluna gidilmeksizin çözümlenmesi sağlanacak, vergilemede
öngörülebilirliği artırarak geçmiş vergilendirme dönemleriyle
ilgili olası riskler ortadan kaldırılacak, işletme
kayıtları fiilî duruma uygun hâle getirilip kayıtlı
ekonomiye geçiş teşvik edilecek. 6552 sayılı Kanun
kapsamında yapılanan alacaklar, kanunun öngördüğü şartlar
dâhilinde borçlarını ödeyemeyen mükelleflere yeniden bir hak
verilerek kamu alacakları tasfiye edilecek olup bazı varlıkların
ekonomiye kazandırılması sağlanacaktır. Bu teklif
kapsamında bulunan alacaklar Maliye Bakanlığı, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve belediyelere
bağlı tahsil dairelerince takip edilen alacakları içermektedir.
Evet, bu teklif, 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harçlarla ilgili, gümrük vergileriyle
ilgili, sosyal güvenlik primleriyle ilgili 6552 sayılı Kanun
kapsamında yapılandırılmış alacakların
ihyasını, 6552 sayılı Kanun kapsamına giren Maliye
Bakanlığı, Gümrük Bakanlığı ve SGK
alacaklarıyla ilgili vergi cezaları, gecikme faizi ve gecikme
zamlarını kapsamaktadır. Emlak vergisi üzerinden hesaplanan
taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına
katkı payı ile buna bağlı gecikme zamları yapılandırılmaktadır.
Kesinleşmiş kamu alacaklarında alacak asıllarının
tamamı, alacak aslına bağlı olmayan cezaların yüzde
50si, gümrüklenmiş değere ilişkin para cezalarının
yüzde 30u, SGK tarafından uygulanan idari para cezasının yüzde
50si ödenecektir.
Zaman kalmadı. Yüce Meclisi buradan
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Cevheri.
Bölüm üzerinde gruplar ve şahıslar
adına yapılan konuşmalar sona ermiştir.
Şimdi bölüm üzerinde on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapacağız.
Soru-cevap işlemini başlatıyorum.
Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tarım ve Hayvancılık Bakanına
soruyorum, kendisi yok burada ama önemli bir soru: İklim
değişikliğinin Denizli ilimizde ve birçok illerde
değişik şekillerde tarım ürünlerine zarar verdiğini görmekteyiz.
Özellikle Denizli ilimizin Buldan ilçemizde aşırı sıcaklar
nedeniyle yüzde 50 civarında üzüm ürünü kaybı, Güney ilçemizde yüzde
30 civarında üzüm ürünü kaybı, Çal ilçemizdeki bağlarda
kuraklık nedeniyle yüzde 40 civarında üzüm ürünü kaybı
vardır. Bu ürün kayıplarını tarım il ve ilçe
müdürlerinin hızla tespit yaparak üzüm üreticilerimizin
zararlarının giderilmesini, en azından banka
borçlarının faizsiz olarak bir yıl ertelenmesini, varsa vergi ve
prim borçlarının da aynı şekilde ertelenmesini istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
2010 KPSSyle ilgili olarak, on binlerce insan
yarınlarının belirsizliğinin getirmiş olduğu bir
tedirginlik içinde. Dün Başbakan 2010 yılında yapılan
KPSSnin yetenek ve kültür oturumunun iptalinin olası sonucu için 86 bin
kişinin işten çıkarılabileceğine ilişkin
açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar süreçle ilgili
belirsizliği ortadan kaldırmıyor, aksine derinleştiriyor.
Şimdi, akıllara şu sorular geliyor. Birincisi, siz 86 bin
kişiyi topyekûn işten çıkarmakla bu haksız rekabet
ortamında emeğinin hakkıyla atanan binlerce kamu görevlisini bu
hırsızlığın bir parçası olanlarla aynı
kefeye koyarak haklarını gasbetmiş olmuyor musunuz?
İkincisi, altı yıl önce yaşanan bu suçta en az
soruları çalanlar kadar, biz sorular çalınmış
dediğimizde üç maymunu oynayıp Son derece başarılı ve
temiz bir sınav gerçekleştirilmiştir. iddiasında bulunan
siyasilerin de sorumluluğu vardır. Bu siyasi sorumlular hakkında
da bir süreç başlatmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Zeybek
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkan,
Sayın Bakanım; ülkemizde kaçakçılık, rüşvet, suç
unsurlarıyla elde ettikleri paraları dışarı
çıkaranların, Hükûmetiniz tarafından hukuksuz bir şekilde
elde edilen paraların milletin Meclisinde yasa hâline getirilen ve
milletin çalınan gelirlerini yasal hâle getirerek hukuken bu yasaları
yapabilirsiniz ama ahlaken, vicdanen 78 milyon insanın vebali üzerinizde
olacaktır. Küçük esnaf, zor koşullarda üretim yapan sanatkârlar,
imalatçılar, çiftçi ve üretimde namuslu, vergisini ödemek isteyen, ödeme
zorluğu çeken yurttaşlarımızın da vergilerinin
ödenmesi için hukuken yapılması gereken her türlü yasanın
yanında yer aldığımızı, orman ve
balıkçı esnafının da vergilerinin ayrıyeten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Usta
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Osman Gazi Köprüsü bilindiği üzere
geçtiğimiz günlerde açıldı, milletimize hayırlı olsun.
Basında 11-26 Temmuz tarihleri arasında ortalama araç geçişinin
günlük 5 bin araç olduğu şeklinde bir haber yer aldı. Oysa
verilen garantinin günlük 40 bin araç geçişi şeklinde olduğu
söyleniyor. Böyle bakarsak aslında hazinede iki haftada 20 milyon dolar
bir zarar ortaya çıkıyor, nihayetinde bunlar üstlenilecek hazine
tarafından. Dolayısıyla, bu hesaba göre, aynı trend devam
edecek olursa haftalık 10 milyon dolar, yılda 520 milyon dolar zarar
oluşuyor. Köprünün maliyetinin 1,1 milyar dolar olduğunu
düşünürsek, aslında köprünün toplam maliyetini biz zarar olarak iki
yılda karşılamış gibi bir noktadayız.
Dolayısıyla, sizin Maliye Bakanlığı olarak önümüzdeki
döneme ilişkin olarak projeksiyonunuz nedir? Yani buradan hazinenin ne kadar
bir vukuu muhtemel üstlenimi olacak? O konuda bize bilgi verir misiniz, konuyu
bir değerlendirir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Fındık sezonu başladı. Bu hafta
itibarıyla bahçeye giren fındık üreticilerimize sevgi,
saygı ve selamlarımı sunuyorum; bol mahsul, hayırlı,
bereketli bir sezon diliyorum ama bu dileğim çok gerçekleşmeyecek
gibi. Çünkü, birincisi, bu yıl rekolte tahminlere göre geçen yıldan
150 bin ton daha aşağılarda. Örneğin Giresunda geçen sezon
107 bin ton olarak tahmin edilen rekolte bu sezon 54 bin ton. Belki
kuraklık ve dökülmeyle bu rekolte çok daha aşağılara
inebilir. Bu durum bölgemizde bir mağduriyet yaratacaktır, üreticinin
cebine ve piyasalara daha az para girecektir.
İkincisi, bütün uyarılarımıza
rağmen, fındık bu sezon da maalesef sahipsizdir. İktidar,
bilinçli olarak, Türkiyede sektörün tamamına yakın bölümünü ele
geçirmesine çanak tuttuğu İtalyan firmasının fiyat
oluşturmasına maalesef göz yumuyor, çıkarlarına hizmete
devam ediyor. Alıcı bir kurumla müdahale etmiyor, fiyat belirlemiyor,
korkuyor, çekiniyor. Rekolte azlığı fındık
fiyatının inşallah 20 liraya çıkmasına neden olabilir
ama fındığın ve üreticinin kaderini kalıcı
politikalar belirleyecektir. Cumhuriyet Halk Partisi bunun için mücadele ediyor.
Son olarak da hazırladığımız fındık raporu
da bunu sağlayacaktır diye tahmin ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, esnaflara 30 bin liraya kadar yüzde 100 faiz indirimi olanağıyla
kredi verileceği açıklanmıştı. Kredi için kefil,
ipotek, borçsuz olma koşulları getirildi. Onca sınırlamaya
rağmen esnaflar şartlara uygun başvuru yaptılar. Esnaflarımızın
dosya başı 300-400 lira harcamaları oldu. İlk
açıklamada beş yılda geri ödeme olacağı belirtildi,
daha sonra kredi on sekiz aya düşürüldü. Esnaf ve sanatkârlar kredi ve
kefalet kooperatifleri aracılığıyla ödemelere geçti.
Uygulamada kooperatiflere gönderilen sınırlı plasmanla kredi
limitlerinin durdurulması ve bundan sonra ilgili herhangi bir kaynağa
aktarılmayacağı bildirildi.
2 milyonu aşan faal esnaf ve sanatkârdan bu
faizsiz kredi için kaç esnaf başvurdu? Kaç esnaf yararlandı?
Esnaflarımıza toplam ne kadar ödeme yapıldı?
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Torun
SEYİT TORUN (Ordu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
OHAL kapsamında bir dizi kararlar
alınmıştır. Bunlardan biri de devlet memurlarının
yıllık izinlerinin iptal edilmiş olmasıdır. AKP
iktidarının ehliyet ve liyakati esas almadan, tamamen siyasi
sebeplere dayalı olarak devletin içine yerleştirdiği bu çete
mensupları tabii ki temizlenmelidir, gereği neyse
yapılmalıdır. Ancak bu çeteyle hiçbir bağlantısı
olmayan, işi sadece devletin asli ve sürekli işlerini yapmakla
görevli milyonlarca devlet memuru da ciddi bir mağduriyet
yaşamaktadır. 2,5 milyon devlet memurumuz olduğu
düşünülürse, aileleriyle birlikte yaklaşık 10 milyon kişiyi
yakından ilgilendiren bu konuya Hükûmet üyelerinin dikkatini çekmek
istiyorum. Yazın, özellikle, aile tarımı yapan devlet
memurlarımız bölgelerinde hem hasret gideriyor hem de ayrıca
ekonomik olarak faaliyetlerde bulunuyorlar. Şu anda, yaz döneminde
tarımsal faaliyetleri olan yerlerde ciddi sıkıntı ortaya
çıkmıştır ve tarım ürünlerinin hasadında çok
ciddi mağduriyetler yaşanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarımsal üretim her türlü risk ve
belirsizliklerle karşı karşıyadır. Bu nedenden ötürü
tüm dünya ülkelerinde belirli bir bütçe ayrılarak tarım desteklenir.
Bu desteklemeler onlara lütuf olarak verilmez. Çiftçilere verilen destekleme
sadece üretim yapsınlar diye verilir. Siz aldığınız
bir kararla elektrik borcu olan çiftçilerin destekleme ödemelerinden elektrik
borçlarını mahsup ediyorsunuz, bunda bir geri adım atmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Gaytancıoğlu.
Şimdi cevaplar için
Sayın Bakana söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Arslan Denizli
ilinde meydana gelen iklim değişikliğine bağlı rekolte
kaybıyla ilgili bir soru sormuşlar ama uygun görürseniz konunun
sıcaklığına da sığınarak bu konuda Tarım
Bakanlığından bir bilgi alıp sizlere dönelim, olur mu?
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Olur.
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) İkinci olarak, Sayın Usta, Osman Gazi
Köprüsüyle ilgili olarak
Biliyorsunuz, Osman Gazi Köprüsü Türkiyenin önemli
mega projelerinden bir tanesi, yeni hizmete açıldı. Burası da
yap-işlet-devret modeliyle yapılan bir proje. Günlük araç
sayısına ilişkin olarak belli sayılar var. Belirli bir süre
içerisinde, bu önümüzdeki dönemde ben hedeflerin de üzerinde
artacağına inanıyorum. Şu anda, son günlerde yani çok
kısa bir vade içerisinde belki trafikte oluşan yoğunluğa
bakıp hani orta vadede, uzun vadedeki gelişmelere ilişkin bir
değerlendirme yapmak için çok erken. Bunun çok konjonktürel, kısa
vadede oluşan bir durum olduğunu düşünmek lazım. Bunu hep
beraber takip edeceğiz. Türkiyeye bu şekilde kazandıracağımız
mega projeler inşallah Türkiyenin kalkınması yönünde önemli
katkılar sağlayacak.
Diğer taraftan,
Sayın Ustanın işaret ettiği konu önemli. Yani, bu tür
projelerden hazineye gelebilecek yükümlülükleri mutlaka özel olarak takip etmek
gerekiyor. Maliye Bakanlığı olarak da buradan gelebilecek kamu
yüküne ilişkin ilgili yıl bütçelerinde eğer bir ödenek
ayırmamız gerekiyorsa bu konuda da zaten Meclisimize gerekli
bilgileri vereceğimizi düşünüyorum.
Diğer taraftan, Sayın Bektaşoğlu
fındık sezonuna ilişkin olarak özellikle rekolte
düşüklüğünü ifade ettiler.
Bu sene, gerçekten, beklentilere göre,
gerçekleşmelere göre önceki yıllarla mukayese edildiğinde yüksek
rekoltenin olmadığı bir yıl olarak değerlendirilebilir
ama özellikle, yanlış hatırlamıyorsam, 2009 veya 2010
yılında fındık üretiminde mevsimsel koşullara
bağlı olarak oluşabilen dalgalanmalara karşı
çiftçilerimizi korumak amacıyla bir destek getirdik. Dekar
başına 150 TL olarak başladığımızı
hatırlıyorum, şu anda 170 TL. Dolayısıyla, burada,
tabii ki çiftçimizin oluşan rekolteye bağlı olarak piyasada elde
ettiği hasılatın yanında, devlet olarak biz kendilerine
dekar başına 170 lira ayrıca destek veriyoruz. 2016
yılında bu çerçevede, haziran ayı içerisinde de çiftçimize 833
milyon lira destekleme ödemesini yaptık. Dolayısıyla,
fındık çiftçimizin, fındık üreticilerimizin bu konjonktürel
veya mevsimsel etkilere bağlı olarak dalgalanmalardan en az etkilenmesi
noktasında veya asgari bir geliri elde etmeleri noktasında 2010
yılında başlattığımız uygulamanın ne
kadar doğru bir uygulama olduğunu da son beş yıldır,
altı yıldır görüyoruz.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Sayın Bakanım, desteklemeden ziyade ürünün değerli
olmasını istiyoruz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Ama şöyle: Devlet olarak, doğru, hep beraber, aslında
Fındık stratejik bir ürün. Türkiye, fındık üretiminde
dünyada önemli bir aktör. Bunun sadece üretimi değil, üretimiyle beraber
katma değerinin Türkiyede kalması, ihracat gelirlerinin artması
noktasında hep beraber burada görüş ifade ediyoruz. Hükûmet olarak
burada, önceki yılları bildiğim için, yani 2010
yılında dekar bazlı destekleme ödemesine geçerken temel amaç
kamu alımları yoluyla
Yani Toprak Mahsulleri Ofisinin ürünü alması,
uzun vadede sürdürülebilir bir politika değildi. Biz, 2006
yılından beri bu meseleyi bildiğimiz için, 2010
yılında
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Desteklemeyi Dünya Bankası başlattı.
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Yok, hayır, o sizin söylediğiniz Doğrudan
Gelir Desteği 2002 yılında Dünya Bankasıyla başlayan
bir proje ama bu doğrudan gelir desteği değil. Biz, 2010
yılında Toprak Mahsulleri Ofisinin alımına dayalı politikadan
vazgeçtik, bunun yerine fındık üretiminin
yapıldığı alanlarda dekar bazlı bir destekleme sistemi
getirdik. Dolayısıyla ilk yıl hatırladığım
150 TLydi, şu anda da bu sene 170 TLye çıkmış. Burada
çiftçimiz ürettiği ürünün kilogramından bağımsız
olarak dekar başına 170 lira bir gelir elde ediyor ve bu çerçevede de
bu sene 833 milyon lira fındık çiftçimize devlet olarak destekleme
ödemesi yaptık.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
FİSKOBİRLİKi devreye sokun efendim,
FİSKOBİRLİKi devreye sokun.
SEYİT TORUN (Ordu) Doğrusu o.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Hep beraber konuşalım -yani sizin de görüşleriniz, önerileriniz-
beraber oturalım, konuşalım. Bakanlığımız bu
konuda çalışmalar yapıyor, sizlerden gelecek görüş ve
öneriler çerçevesinde doğrusu neyse onu yapalım. Ama doğrusu
piyasaya müdahale eden benim şahsi görüşüm bu- alım
politikaları yerine serbest piyasa içerisinde devlet çiftçinin belirli bir
geliri her hâl ve takdirde almasını sağlayacak bir sistem
kurmalı. Nitekim 2010 yılından bu yana -ben fındıkla
ilgili önceki yıllarda yaşadıklarımızı
hatırlıyorum- bu sorunlar büyük ölçüde ortadan kalkmış
oldu.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Efendim, piyasayı çok boş bıraktınız, 20 yabancı
firmaya bıraktınız, yabancı firma istediği gibi
çeviriyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Müsaade ederseniz, diğer sorulara da biraz vakit ayırayım,
sayın vekillerimiz ayrı ayrı sorular sordular.
Sayın Gürer, bu faizsiz kredi desteği
verilecek vatandaşlarımızla ilgili, kendi ifade ettiğiniz
gelişmeler çerçevesinde biliyorsunuz biz 1 Kasım seçim beyannamesinde
esnafımıza faizsiz bir kredi desteği vereceğimizi ifade
ettik, bu arada yoğun bir başvuru geldi, burada bütçe imkânları
çerçevesinde gerekli düzenlemeler yapıldı. Dosya masraflarıyla
ilgili, başta yüksek dosya masraflarının
alındığı görülünce bu konuda da Hükûmet olarak gerekli
düzenlemeleri yapmak suretiyle dosya masraflarını da
aşağı çektik. Sürelerle ilgili bir düzenleme yaptık. Ama
şu anda bendeki genel bilgi buradaki uygulama devam ediyor, bir
sıkıntı yok.
Sayın Torun, özellikle yaz aylarında
tarımsal üretime bağlı bir dönemde bu hem FETÖ terör örgütüyle
mücadele bağlamında izinlerin ve soruşturmaların memurlar
üzerinde oluşturduğu etkiden bahsetti. Önemli bir konu. Biz
biliyoruz, memurlarımız özellikle yaz ayları geldiğinde
izne ayrılırlar; herkesin bağı vardır, bahçesi
vardır, tarlası vardır, gider annesine babasına, kendisine
ait bağda, bahçede tarım yapar. Şimdi, ben biliyorum, Giresunlu
memurlar, şu anda herkes Giresuna gitti, orada fındık
hasadı yapılıyor. Bu çerçevede, yani kabul edelim ki gerçekten
SEYİT TORUN (Ordu) İzin yok Sayın
Bakan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Gidemediler.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Değerli vekillerim, yok şöyle: Sonuçta olağanüstü bir dönemden
geçiyoruz. Bakın, 15 Temmuz gecesi bu ülkeye yapılanların
şahidi olan bir mekândayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, mikrofonunuzu
açıyorum, sözlerinizi tamamlayınız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Teşekkür ederim.
Gazi Meclis o gece öyle bir duruş sergiledi ki
gerçekten bu ülkede demokrasinin ne kadar güçlü olduğunu teyit etti.
Burada, memurlarımızın izinleriyle
ilgili bir sıkıntı olduğu doğru, ama bir taraftan da
gerçekten yürütülen bir soruşturma süreci var. Hükûmet olarak bize
düşen, bu soruşturmaları en kısa sürede bitirmek ve ondan
sonra da memurlarımızın izinleriyle ilgili gerekli düzenlemeleri
ve ayarlamaları yapmak olacaktır.
Sayın Gaytancıoğlu, elektrik
borçlarının çiftçilerin destekleme ödemelerinden mahsup edilmesi
konusunu ifade ettiler, ancak bu doğru bir yöntem. Yani kişinin
devletten destekleme alacağı var, ama aynı kişinin de
ödemesi gereken bir borcu var; kaynakta kesinti yapmak suretiyle, normalde
kişinin gönüllü olarak ödemesi gereken bir borcunu bu aşamada tahsil
ediyoruz.
Ne dersek diyelim, bakın, o elektrik borcunun
sürdürülebilir bir şekilde ödenmesi de önemli. Varsayalım ki bu
elektrik borçları ödenmedi, bundan en fazla o çiftçimiz zarar görür, çünkü
eğer siz düzenli elektrik verebilecek bir sistemi kuramazsanız,
sürdüremezseniz, bir süre sonra oradan yine çiftçimiz zarar görür. Sistem
doğru bir sistem, burada mutlaka sistemi sürdürülebilir kılmamız
lazım.
Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakan, Suriyelilerle ilgili bilgi istemiştik.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım. Ancak bundan önce,
sayın milletvekilleri, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Başkanlığının İç Tüzükün 34üncü maddesi
uyarınca vermiş olduğu bir tezkeresi vardır, bu tezkereyi
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Tezkereler
1.-
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Başkanlığının, 28/12/2015 tarihinde TBMM
Başkanlığına sunulan, 28/1/2016 tarihinde tali komisyon
olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, esas komisyon olarak da Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonuna havale edilen (2/571) esas numaralı,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları
tarafından verilmiş olan, 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin, İç Tüzükün 34'üncü
maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince Plan ve Bütçe
Komisyonuna havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/817)
3/8/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
28/12/2015 tarihinde TBMM
Başkanlığına sunulan, 28/1/2016 tarihinde de tali komisyon
olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale
edilen (2/571) esas numaralı, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve arkadaşlarının verdiği "19/4/2012 tarihli
ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi",
İç Tüzükün 34'üncü maddesinin (bir)inci fıkrasında yer alan
"Bir komisyon, kendisine havale edilen tasarı veya teklifi,
başka bir komisyonun ihtisası dahilinde görürse, gerekçeli olarak
tasarı veya teklifin o komisyona havale edilmesini isteyebilir." hükmü
gereğince teklif, Plan ve Bütçe Komisyonunun ihtisas alanıyla ilgili
olduğundan, teklifin Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmesini arz
ederim.
Saygılarımla.
Recep
Konuk
Komisyon
Başkanı
Karaman
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
okunmuş bulunan tezkeredeki Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunun
talebi Plan ve Bütçe Komisyonunca da uygun bulunduğundan, bu istem İç
Tüzükün 34üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca
Başkanlığımızca yerine getirilmiştir.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1310) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 409) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 7nci
madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409
sıra sayılı Bazı Alacakların
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
7nci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan "sermaye
piyasası araçları ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla sahip olunan her türlü gemi, yat ve diğer su
araçlarını," ibaresinin sermaye piyasası
araçlarını," şeklinde değiştirilmesini; (3)üncü
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini;
(6)ncı fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını ve diğer fıkraların buna göre
teselsül ettirilmesini; mevcut (7)nci fıkrasında yer alan
"başkaca bir gerekçe olmaksızın" ibaresinin
"başkaca bir neden ile gerekli olması hali saklı kalmak
üzere" şeklinde değiştirilmesini, birinci fıkrada
sayılan varlıkların nam veya hesabına getirildiği
diğer gerçek ve tüzel kişiler ile ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fuat Köktaş Ramazan
Can Nazım
Maviş Halis
Dalkılıç
Samsun Kırıkkale Sinop İstanbul
İlyas Şeker Mehmet Muş Osman Mesten
Kocaeli İstanbul Bursa
Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kanuni
defterlerde kayıtlı olan sermaye avanslarının, yurt
dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve
diğer sermaye piyasası araçlarının bu maddenin
yürürlüğe girmesinden önce Türkiyeye getirilmek suretiyle
karşılanmış olması halinde söz konusu avansların
defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla bu madde
hükümlerinden yararlanılır.
BAŞKAN Şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte işleme
alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yıldırım İdris
Baluken Çağlar
Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir Osman
Baydemir
Adana
İstanbul Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Emin Haluk
Ayhan
Konya Samsun Denizli
Erkan
Akçay Mehmet
Erdoğan İsmail
Faruk Aksu
Manisa Muğla İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerle
ilgili Komisyon ve Hükûmetin görüşünü alacağım.
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeler hakkında konuşmak
isteyen sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 7nci maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere
söz aldım. Bu vesileyle, yüce heyeti selamlıyorum.
Bizim önergemizde gerçekten gerekçemiz şu
Biz
çıkmasını istiyoruz bunun metinden, tamamen
olmamasını, yok olmasını istiyoruz. Yurt
dışındaki varlıkların millî ekonomiye
kazandırılmasına tamamen taraftarız ancak konusu suç
teşkil eden, gayrimeşru, hatta Türkiye ve insanlık aleyhine
faaliyetlerden elde edilmiş varlıkların getirilmesine de imkân
veren bu maddeyle yapılan düzenlemeyi uygun bulmuyoruz. Bu daha önce
tasarı hâlinde geldi, Hükûmet bundan vazgeçti, her nasılsa razı
ettiler ama ben buna bir değişik perspektifle ne yapmak istiyorum?
Bakmak istiyorum. Ekonomi normal akışında olsa bu teklifteki
maddelerin buraya gelmesinin gereği yok. Demek ki ekonomi normal
değil, bir anormallik var, millet bunu halledemiyor ama getirdiğiniz
bu maddedeki olay hırsızın, arsızın, yolsuzun
parası mı, değil mi; nereden bileceksin, nereden ayırt
edeceksin?
Ben Sayın Bakana sordum
Haydar orada duruyor
bakmasın diye. Şimdi, bizim Ekonomi Bakanı da vardı.
Allahın bir kulu hiç size gelip de Ya, benim yurt dışında
param var, bunu getireceğim. dedi mi demedi mi arkadaş, bunu bir
öğrenelim ya?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Dedi, dedi.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Müspet olaylarda
da, bu tür işlerde bize bu insanlar geliyor, Ya Hükûmet bunu getiriyor
tasarı, teklif olarak ama siz de yolunu açın. diyorlar. Yeminle
söylüyorum, bana bir kişi gelmedi. Demek ki bunda bir anormallik var. Bunu
bir söylememiz lazım.
Ayrıca, burada özellikle ifade etmek
istediğim bir şey var. Bakın, ben ekonomiyi Sayın
Cumhurbaşkanının başdanışmanlarından takip
etmeye başladım. Sizlerin o kadar bu işte etkisi yok galiba.
Şimdi başdanışman diyor ki: 2008den sonra FETÖ
yandaşları postmodern mandacılığı savundu.
Özellikle 2012den sonra neoliberal ezberlerle büyüme düşmüş.
Hazineyi, Merkez Bankasını, SPK ve BDDK gibi
kurumlarımızı âdeta bu paralel çeteye emanet etmişler. Kim
emanet etmiş? Babacan orada. Başka kim var? Mehmet Şimşek
var. Ekonomi bakanları, siz bürokrattınız orada. Şimdi
bunları temizliyoruz. Ama bu yetmez, bunların ideolojisini ekonomi
yönetiminden de temizleyeceğiz. diyor. Kim söylüyor, kim bunlar, kim
yönetiyor ekonomiyi? Sayın Babacan, Sayın Şimşek,
Sayın Cevdet Yılmaz. Postmodern mandacılık cemaatin
işiyse, FETÖ terör örgütünün işiyse bu bakanlar ne orada ya,
Allahınızı severseniz ne arıyor? Yarın bir savcı
soruşturma bile açabilir bundan, bunu bir değerlendirmek lazım.
Çok tehlikeli ifadeler bunlar. Postmodern mandacılık FETÖnün
işiyse bu husus Parlamentoya darbe girişiminden önce geldi, o zaman
fark ettiniz, çıkardınız, darbenin olmayacağını
biliyordunuz. Şimdi darbe girişimi olmuş darbe girişiminden
sonra aynı şeyi getiriyorsunuz. Bakın, Sayın
Cumhurbaşkanının, Sayın Başbakanın tereddütleri
var. Eğer buradan bir para gelirse ekonomide sizinle oynarlar, ne
geleceğini bilmiyorsunuz. Darbe girişiminde bulunurlar, bunun önünü
kesmek lazım. Gelin bunu çıkarın, bu
sıkıntılı. Daha önce getirdiniz, zaten 3 kere getirseniz
olmadı, gerçekten sıkıntılı.
Sayın Babacan diyor ki: 10 bin doların
üstündeki ekonomilerde darbe olmaz. 2008den beri bakıyorsunuz, zaten 10
bin doların üstünde gelirimiz yok bizim. Hatta Suriyeli
arkadaşları da sayarsanız bu 8 bin doların altına
düşüyor neredeyse. Her zaman buna açıksınız. O zaman
Cumhurbaşkanının başdanışmanının
söylediği ile Sayın Babacanın söylediği örtüşüyor.
Sayın Bakanım, gelin bunu çıkaralım buradan.
Vicdanınıza hitap edip hepinize bu maddeyi
buradan çıkaralım diyorum. Yüce heyete saygılar sunuyorum,
teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Aynı mahiyetteki diğer önerge
hakkında Filiz Kerestecioğlu Demir, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Kerestecioğlu Demir. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Bazı
varlıkların millî ekonomiye kazandırılması
başlığı altında düzenlenen ancak Türkçe meali kara
para aklama düzenlemesi olan 7nci maddeyle ilgili söz almış
bulunuyorum.
Büyük itirazlar sonucu yatırımı
teşvikle ilgili torba yasadan çıkarılan bir düzenlemeyi yeniden
Meclise getirmek en hafif deyimiyle aslında bir kandırmacadır.
Sizler Kandırıldık. demeye alışkın olabilir ya
da her sorumluluktan böyle sıyrılıyor olabilirsiniz ancak bizim
böyle bir geleneğimiz ve halka karşı böyle bir
sorumsuzluğumuz yok.
Yapılan düzenlemeyle yurt
dışında bulunan para, altın, döviz, her türlü gemi,
gemicik, yat ve diğer su araçlarının Türkiyeye getirilmesi ve
bunları getirenlerin hiçbir vergi incelemesine tabi tutulmadan, vergi
beyanı vermeden Türkiyedeki hesaplarına yatırılması
yasallaştırılmak isteniyor. Yani, başka bir deyişle
vergi kaçırmış sermaye sahiplerine deniyor ki: Getirin
çaldığınız paraları, usulsüz
aldığınız gemicikleri hesap sormayacağız,
istediğiniz gibi kullanın ve vergi de almayıp
aklayacağız sizleri. Bu düzenlemeyle, Panama Belgelerinde ortaya
çıkan vergi kaçırma işlemleri Türkiyede resmî bir
kılıfa bürünecek. Söz gelimi ABDde kara para aklama, rüşvet
gibi suçlardan tutuklu olan Reza Zarrabın, kara parasını
Türkiyeye sorgulamadan getirmesi mümkün hâle gelecektir.
Bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum,
özellikle son günlerde sürekli vatanseverlik konuşmaları yapılan
bu Mecliste sormak istiyorum: Herkes vatansever, öyle değil mi? Özellikle
Hükûmet ve iktidar ve ona yakın kesimler hatta daha da vatansever. Peki,
bu ülkede yatırım yapmak yerine paraları sadece kendi
çıkarlarını korumak için yurt dışına kaçıran
ve hiç de vatansever olmayan bu kişilere niye af çıkarıyorsunuz
da emeğiyle geçinen insanları kaynaktan pat diye kesilen vergilere ya
da dünyanın en yüksek tüketici vergileriyle yaşamaya mahkûm
ediyorsunuz. Vatan böyle mi seviliyor? Zenginini sevip yoksulunu yok sayarak
mı vatanı seviyorsunuz?
Gelmesini istediğiniz bu sıcak paralar
ülkeye gelecek mi o da belli değil ama belli olan bir şey var, bu
ülkede vergi adaletsizliği ve her türlü adaletsizlik iyice artarak
yasallaşmış olacak. Aynı zamanda, vergisini düzenli ödeyen
insanlar için zaten devlet vatandaşa hizmet veren değil, âdeta
vatandaşın onu var etmesi, onun için çalışması, var
olması gereken bir yapı olarak yıllardır ayakta
durduğu için bu vatandaşların adalet duygusu ve vergi
ahlakı hepten aşılmış olacak. Bu nedenle, eğer
vatanseverseniz, önce ahlaklı ve emeğiyle çalışan
insanlarınızı sevin, onlara güvenin. Kendi çıkarından
başka hiçbir ahlakı tanımayanlara prim vermeyin ki sonra yine
karşımıza çıkıp Kandırıldık demeyesiniz
çünkü bunun sonu gelmeyecektir. Bu nedenle, bu maddenin kesinlikle bu torbadan
çıkarılması ve bir daha asla bu Meclis önüne getirilmemesi
gerekmektedir. Kara para aklamak bu ülkeyi daha iyi, daha
sağlıklı bir ülke yapmak yerine, aksine, dünyanın yine kara
para aklayan en kötü ülkelerinden ve demokrasiye ulaşamamış
ülkelerinden, barışı sağlayamamış ülkelerinden
birisi yapmaya devam edecektir. Vermemiz gereken değer, emeğedir;
hırsızlığa, yolsuzluğa değildir.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu Demir.
Aynı mahiyetteki iki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
7nci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan "sermaye
piyasası araçları ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla sahip olunan her türlü gemi, yat ve diğer su
araçlarını," ibaresinin sermaye piyasası
araçlarını," şeklinde değiştirilmesini; (3)üncü
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini;
(6)ncı fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını ve diğer fıkraların buna göre
teselsül ettirilmesini; mevcut (7)nci fıkrasında yer alan
"başkaca bir gerekçe olmaksızın" ibaresinin
"başkaca bir neden ile gerekli olması hali saklı kalmak
üzere" şeklinde değiştirilmesini, birinci fıkrada
sayılan varlıkların nam veya hesabına getirildiği
diğer gerçek ve tüzel kişiler ile ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş (İstanbul) ve arkadaşları
Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kanuni
defterlerde kayıtlı olan sermaye avanslarının, yurt
dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve
diğer sermaye piyasası araçlarının bu maddenin
yürürlüğe girmesinden önce Türkiyeye getirilmek suretiyle
karşılanmış olması halinde söz konusu avansların
defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla bu madde
hükümlerinden yararlanılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle gemi, yat ve diğer su araçları,
yurt dışından getirilmesi öngörülen varlıklar ile yurt
dışından diğer kişiler nam ve hesabına
varlık getirilmesine ilişkin düzenleme madde metninden
çıkarılmaktadır.
Ayrıca, önergeyle kanuni defter
kayıtlarında bulunan sermaye avanslarının yurt
dışından getirilen varlıklarla karşılanabilmesi
amaçlanmaktadır.
Bu madde kapsamında, sahip oldukları
varlıkları Türkiyeye getirenler ile Türkiyede bulunan
varlıklarını kanuni defterlerine kaydeden mükellefler
hakkında sırf bu işlemlerinden dolayı ve bu işlemlerden
hareketle inceleme, araştırma, soruşturma ve kovuşturma
yapılmaması öngörülmüştür. Bu düzenleme hukukun temel
prensiplerinden olan "masumiyet karinesi" ilkesine
dayanmaktadır. Ancak, madde hükmünden yararlananlar hakkında diğer
mevzuattan kaynaklanan sebeplerin hukuken zorunlu kıldığı
hâllerde gerekli işlemlerin her hâlükârda yapılacağı hususu
açıktır. Önergeyle bu hususa açıklık
kazandırılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Önergeyle yapılan değişiklik
doğrultusunda 7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 8inci maddesinde yer alan 2016 yılı Haziran ayı
ibarelerinin 2016 yılı Temmuz ayı, 30/06/2016 tarihine kadar
ibarelerinin ise 30/07/2016 tarihine kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Selin
Sayek Böke Bihlun
Tamaylıgil
Tokat İzmir İstanbul
Musa Çam Lale
Karabıyık
İzmir Bursa
BAŞKAN Şimdi maddeye aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasına arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris
Baluken Çağlar
Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral Danış Beştaş Filiz Kerestecioğlu
Demir Osman
Baydemir
Adana İstanbul
Şanlıurfa
İbrahim Ayhan
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İbrahim Ayhan, Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (HDP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi
selamlıyorum.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişimini de
lanetlediğimi ve kınadığımı da sizlerle
paylaşmak istiyorum. Tabii ki sadece bu darbe girişimi değil,
klasik, modern, postmodern ve sivil anlamdaki tüm darbeleri de
kınadığımı ve lanetlediğimi de buradan sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Sizlerin de içinden geçmiş olduğu,
yakından takip ettiğiniz süreç gereği ülkemizde çok ciddi altüst
oluşları yaşıyoruz. Bu altüst oluşları
yaşarken de özellikle eğer darbe girişimi olarak ifade edilen 15
Temmuz günü bir kötülükse, bir hastalıksa bu hastalığın
panzehri de kesinlikle demokrasiden başka hiçbir şey değildir.
Son günlerde gördüğümüz gibi, özellikle bu
darbe girişimini bertaraf etmek ve bu darbe girişimine
karşı önlem adı altında ortaya konulan pratikler de ne
yazık ki panzehir olarak ifade ettiğimiz yani darbelerin panzehri
olarak ifade ettiğimiz demokratik sisteme, anlayışa ve tutuma da
uygun düşmemektedir. Özellikle kamu alanında birçok çalışan
hukuksuz bir şekilde açığa alınmakta, görevden
alınmakta ve sürgün edilmektedir. Bugünkü rakamlar itibarıyla 60 bini
aşkın insan şu anda görevden alınmış veya
açığa alınmıştır veya sürgün edilmiştir. Bu
işlemlerin uygulandığı sektörlerin, iş kolunun en
başında da Millî Eğitim Bakanlığı gelmektedir.
Tabii, biz darbeye karışan, darbeyle
organik ilişkisi olan insanlara karşı hukuk çerçevesinde,
demokrasi çerçevesinde işlem yapılmasına karşı
değiliz. Ama darbe sanki bir fırsata dönüştürülerek özellikle,
paralel yapıyla, cemaatle ve bu darbe girişimiyle ilgisi olmayan
insanlar da bu operasyona, bu tasfiye pratiğine maruz kalmaktadırlar.
KESKe bağlı sendikalarda çalışan, yönetici ve üye
olanların 280i şu anda ya açığa alınmış ya
görevden alınmış ya da sürgün edilmiştir. Daha bugün
Urfada gıda, tarım ve hayvancılık iş kolunda
çalışan, KESKe bağlı TARIM ORKAM-SEN iş kolunda
sendika yöneticisi olan 7 arkadaş görevden alınmıştır.
Gerekçe de paralel yapıya, Fethullahçı yapıya üye olma
gösterilmiştir. Onun dışında, üniversitelerde de özellikle,
barış için imza atan akademisyenlere yönelik de büyük bir
saldırı ve görevden alma durumu söz konusu olmuştur. Bunun
yanında, dün Ağrı EĞİTİM-SEN Şube
Başkanı, gerekçesi sadece hizmet denilerek Bayburta sürgün
edilmiştir. Iğdırda EĞİTİM-SEN şube
yöneticisi Facebook paylaşımlarından dolayı İç
Anadoluya sürgün edilmiştir. Buna benzer o kadar çok vaka var ki
işte, geçen gün Antalya Valisinin dediği, bu gözaltına
almaların üzerinden yapmış olduğu açıklamada
Yanlış yapmışız, şu yapmışız, bu
yapmışız. diyerek bu tür yapılan tasfiye
operasyonlarını gerekçelendirerek meşrulaştırmaya
çalışmıştır ve bunlar tamamen yanlış
şeylerdir.
Bakın, insanlar arasında
ihbarcılığı, insanlar arasında jurnalciliği
yayarak, geliştirerek bu darbe girişimi ve bu darbe zihniyeti yok
edilemez. Daha ayın 31inde, 31 Temmuz günü Bitlis Valiliği tüm kamu
kurum ve kuruluşlarına yazı göndererek kendi iş yerinde
tespit ettikleri toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılan,
basın açıklamalarına katılan, sosyal medya
paylaşımlarında terör faaliyetlerine
katıldığı saikiyle düşündükleri kim varsa kurumlardan
isimlerini istemişlerdir.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Önerge neydi, önerge?
İBRAHİM AYHAN (Devamla) Burada, Bitlis
Valiliğinin yazısıdır. 31 Temmuz tarihinde tüm kamu
kurumlarına, kuruluşlarına ve STKlara gönderilmiş. Yani bu
bile toplumda korkuyu, endişeyi, şüpheciliği
yaygınlaştıran ve toplumda bir karşıtlık, bir
çatışma psikolojisini ve gerilimini yaratan bir uygulamadır.
Dolasıyla, siz bir darbe tehlikesine karşı mücadele ederken yeni
bir darbe anlayışını, yeni bir hukuksuz
anlayışı tesis etmeye çalışıyorsunuz. Bu oldukça
yanlış bir şeydir, bu bir an önce terk edilmelidir. Darbe
darbeyle, darbe tasfiyeyle ortadan kaldırılamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYHAN (Devamla) Darbenin yegâne
çözümü vardır; demokrasidir, hak ve özgürlüklerin önündeki engeli
kaldırmaktır.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/1310) 8inci maddesinde yer alan 2016 yılı Haziran ayı
ibarelerinin 2016 yılı Temmuz ayı, 30/06/2016 tarihine kadar
ibarelerinin ise 30/07/2016 tarihine kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Musa Çam, İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Çam. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin 409 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
AKP iktidarının on dört yıllık
Hükûmeti döneminde getirmiş olduğu tasarı ve tekliflerin bu
9uncusu oluyor. 2003 yılında 4811, Vergi Barışı
Kanunu; 2006da 5458, Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden
Yapılandırılması; 27/02/2008de 5736, Bazı Kamu
Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun;
2008de yine 5811, Bazı Varlıkların Millî Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun; yine 2009da 5917, bütçe
kanunlarında yer alan bazı hükümlerle ilgili düzenleme; 2011de 6111,
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması,
Sayın Demiröz; 2013 yılında 6486, Sosyal Sigortalar, Genel
Sağlık Sigortası Kanununda düzenleme ve son olarak 2014
yılında 6552 sayılı Kanun, İş Kanunu ve bazı
kanunlarda yapılan değişikliklerle yeniden
yapılandırmayla toplam 8 defa yeniden yapılandırma
yapılmış, bununla birlikte 9uncusu yapılıyor
arkadaşlar.
Peki, bir ülkede 9 defa vergi ve alacakların
yeniden yapılandırılmasına neden ihtiyaç duyulur? Bu
insanlar vergilerini neden veremiyorlar, neden ödeyemiyorlar ki sürekli iktidar
kendi on dört yıllık hükûmeti döneminde 9 kez yeniden
yapılandırmak mecburiyetinde kalıyor? Demek ki ülkede ekonomi
iyi değil, işler iyi değil, AKP ülkeyi iyi yönetemiyor, Türkçesi
budur arkadaşlar. İyi yönetemediğiniz için sürekli aflarla,
sürekli yeniden yapılandırmalarla Türkiyede bir ekonomik rahatlık
ve ferahlık sağlamaya çalışıyorsunuz ki bu doğru
bir yöntem ve doğru bir usul değildir arkadaşlar. İyi
yönetemediğinizin nedenleri çok açık ve net bir şekilde uzun bir
süredir ortalıkta gözüküyor ama bunu ancak yeni taze para
kazandırarak piyasayı rahatlatmayı düşünüyorsunuz.
Bunların hiçbirisi doğru değil, böylelikle zamanında
vergisini vermiş olan insanlara karşı da yapılan büyük bir
haksızlıktır. Onunla ilgili de verilmiş önergeyi
reddettiniz çünkü zamanında vergisini veren insanların, iş
adamının, sanayicisinin, esnafının da bir ödüllendirilmesi
gerekir ama Sayın Maliye Bakanımız onları değil, Daha
çok ben nasıl piyasadan para toplarım? onlara bakıyor. Onunla
ilgilidir ki bu toplanacak paralarla ekonomiye bir rahatlık
getiremeyeceksiniz. 2014 yılında Maliye Bakanının
Müsteşarı iken yine Plan ve Bütçe Komisyonunda biz 6552yi
yaptık ama taksitleri daha bitmedi, vatandaşın ödemesi daha
bitmeden yeni bir kanun teklifine ihtiyaç duydunuz ve Parlamentoya
getiriyorsunuz. Dolayısıyla bunlar bir çözüm değil.
Arkadaşlar, darbeye karşıyız,
her türlü askerî ve sivil darbelere karşıyız ve buna
karşı mücadele edeceğiz.
15 Temmuz akşamı İzmir Torbalı
Pancarda şöyle bir olay oluyor: Asker uğurlaması var.
Sayın Başkan Vekilim, Sayın Meclis
Başkan Vekilim, hukukçu Sayın Bahçekapılı, size de
söylüyorum, asker uğurlaması var. Bilirsiniz ki köylerde,
mahallelerde asker uğurlaması bir şenliğe döner; gençler,
kadınlar, kızlar halay çekerler, türkü söylerler, şarkı
söylerler, ağıt yakarlar, yemek yerler, içerler, oynarlar,
zıplarlar, büyük bir şenlikle askeri uğurlarlar. 15 Temmuz
akşamı Torbalı Pancarda asker uğurlaması bir
buçuğa kadar devam ediyor. Bir buçukta gençler meydana geliyorlar, bir
bakıyorlar ki sela okunuyor. İmamı tutuyorlar: Hocam, hayrola,
ne iştir? Darbe oldu, talimat geldi, sela veriyoruz. Bugüne kadar o
kadar şehit verdik, neden hiç sela verilmedi? Hadi biz de hazır ola
geçiyoruz, İstiklal Marşı okuyacağız. diyorlar.
Okursun okumazsın, imamla kısa bir tartışma
Bir vurma yok,
kırma yok, dövme yok, hiçbir şey yok. Jandarma geliyor, 20 kişiyi
gözaltına alıyor, sabaha kadar ifadeleri alınıp serbest
bırakılıyor ama mahalle baskısı o kadar çok ki -bu
mahalle baskısının AKP baskısı olduğunu
biliyoruz- o kadar baskı yapılıyor ki ertesi gün 20 kişi
bir kez daha gözaltına alınıyor ve ifadeleri alınıyor
sabaha kadar arkadaşlar, bu 20 kişiden 8 kişi tutuklanıyor.
Bir tanesi anne. 17 yaşındaki oğlunu almaya gidiyor, diyor ki:
Oğlum gel hadi, geç oldu, eve gidelim. Eve giderken anneyi ve 17
yaşındaki oğlunu da alıyorlar arkadaşlar.
Bakınız, şimdi, demin benden önce söylediler; Sercan Çıran,
Mert Genç, Yılmaz Bala, Salim Akıncılar, Serdar Kar, Doğan
Arsu, Pakize Çıran, Egemen İmre ve bir de Gamze Şahin diye bir
kardeşimiz Facebookta bir şey paylaştı diye darbeye
teşebbüsten, TCK 312den arkadaşlar -imama karşı
yapılan hareketi- darbeye teşebbüsten dolayı, TCK 312den
dolayı şimdi tutuklular arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSA ÇAM (Devamla) Dört gündür Adalet
Bakanını arıyorum. Yarın İzmire gideceğim, cuma
günü İzmirdeyim. Dört gündür Adalet Bakanını arıyorum
arkadaşlar, görüşeceğim kendilerini cezaevinde ziyaret etmek
için, dört gündür Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağa
ulaşamıyorum. Sayın Meclis Başkan Vekilimiz, size de
buradan duyururuz; Sayın Grup Başkan Vekilimiz, size de duyururuz
buradan, bakanlar telefonlarımıza çıkmıyor.
Teşekkür ederim arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Kamera görüntüleri
var, kamera!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde ikisi aynı mahiyette
olmak üzere üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin (1)inci
fıkrasının 1inci cümlesinde geçen "bu sürenin sonuna
kadar" ibaresinin "ilk taksit ödeme süresine kadar"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Deniz Depboylu
Konya Samsun Aydın
Erkan Akçay Mehmet Erdoğan İsmail
Faruk Aksu
Manisa Muğla İstanbul
BAŞKAN Şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyette olduğundan önergeleri birlikte işleme
alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/1310)
9'uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ Atıcı Kadim Durmaz Bihlun Tamaylıgil
Mersin Tokat İstanbul
Musa Çam Lale
Karabıyık Selin
Sayek Böke
İzmir Bursa İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ahmet Yıldırım İdris Baluken Çağlar Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral Danış Beştaş Osman Baydemir Filiz Kerestecioğlu Demir
Adana Şanlıurfa İstanbul
Hüda Kaya
İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerle
ilgili söz talep eden sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Hüda Kaya, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; beş dakika içerisinde hemen sözlerimi toparlamaya
çalışacağım. Fakat gündemimiz, Türkiye gündemi biliyorsunuz
yakıcı bir şekilde yine darbelerle uğraşmak, darbenin
mağduriyetleri, sebep olduğu sonuçlarla uğraşmaktan
ülkemizle ilgili çok daha yararlı işlere adım
atılamıyor.
28 Şubatlardan da, 12 Eylüllerden de bu yana
her birimiz, bu nesil, darbecilerden çekmiş ve bunun
mağduriyetlerini, bedellerini en ağır şekilde
yaşamış bir nesliz. 28 Şubatlarda binlerce
kadınımız ve insanımız gibi ben de 3 kızım
ve 1 oğlumla beraber DGMlerde yıllarca yargılandık, idamla
yargılandık, hapis yattık ve o süreçler içerisinde hep biz
şuna şahit olduk: Gümüş yüzüklü memurların, polislerin,
hâkimlerin, savcıların bizleri nasıl yıllarca sürüm sürüm
hapislerde süründürdüklerine ve daha sonraki süreçlerde yine bu malum çevrelerin
nasıl binlerce insanı eften püften sebeplerle terörist diye
hapislere doldurduğuna hepimiz şahit olduk.
Bugün size, Midyat Cezaevinden bana gelen bir
mektuptan, 63 yaşındaki Mele Abdülaziz Bilginnin
yazdığı mektuptan birkaç küçük alıntı hemen vermek
istiyorum sevgili arkadaşlar. Demokratik İslam Kongresi Midyat
delegesi, 63 yaşında, sağlık sorunları olan, bastonla
zor yürüyen ve yardım almadan yerinden kalkamayan bir kişi şu
anda Midyat Cezaevinde. Peki, neden cezaevinde sevgili arkadaşlar? 2015in
sonlarında bir yakını iş kazası sebebiyle silindir
altında kalıyor ve vefat ediyor. Onun taziyesine gidiyor ve taziye
ortamında ilçenin müftüsü, kaymakamı ve kalabalık bir ortam
içerisinde kendisinden sohbet yapması isteniyor ve kendisi de orada sohbet
ediyor, vaaz veriyor. Konuşmasında şehitliğin
mertebelerinden bahsediyor ve şehitliğin mertebelerinden birinin de
İş kazasında, yangında, enkazda ölenlerin de şehit
sınıfından olduğunu ve inşallah bu ölen
yakınının da bu mertebeden sayılabileceğini ifade ediyor
ve dualarını ediyorlar ve bu konuşmaların sonunda müftü ve
kaymakam da dâhil olmak üzere bu Mele Abdülaziz Bilgini kutluyorlar, tebrik
ediyorlar ve konuşmasının çok yararlı ve istifadeli
olduğunu ifade ediyorlar. Fakat ertesi gün evini polis basıyor. Ne
diyor? O konuşmasında şöyle bir ifadesi geçiyor, diyor ki:
Çocuklarınızı cemaatlerden uzak tutun. Bugünün cemaatlerinin
çoğunun kötü amacı vardır, özellikle Gülen Cemaatine dikkat
edin. Sohbetin sonunda, bu konuşmanın sonunda müftü, kaymakam ve
bazı ileri gelenler kendisini tebrik edip kutluyorlar. Ertesi gün polis
baskınıyla başlayan bir takibat ve sorgulanma süreci
başlıyor ve kendisine günler sonra bu sorgulamaların sonunda
hâkim ve savcı tekrar sorguya çağırdığında Evet,
sen konuşmanda bunları söylememişsin. Ses kaydı var ama
eğer bundan sonra bir daha Kürtçe dua etmezsen, buna söz verirsen seni
serbest bırakacağız ve devam etmeyeceğiz sorgulamaya.
diyorlar. Fakat kendisi buna evet demediği için hapsediliyor. Sadece
kendisi feryat ediyor, Hiçbir inançta bir insan kendi dilinde dua ettiği
için terörist olabilir mi? diyor, terörizmin propagandasını yapmak
suçundan hapsediliyor. Aylardır insanlar hapiste.
Şunu soruyorum değerli arkadaşlar: Bu
ülkenin iktidarında ve Cumhurbaşkanlığını yapan
bütün yöneticilerimiz Allah bizi affetsin, halkımız bizi affetsin,
biz yanıltıldık. diyorlar ama halktan olan birileri
yanıltıldığında bu insanların ödediği
bedeller nasıl telafi edilecek? Buna kafa yormamız lazım.
İnsanlar sadece yirmi, otuz yıl öncesinde bir öğrenci evinden
yolu geçmiş diye eşi, çoluğu çocuğu, gelini, hepsi görevden
alınmış durumdalar. Halkımızın
mağduriyetlerine sahip çıkmalıyız ve bu çevrelerin, malum
darbecilerin, 28 şubatlarda olduğu gibi bugünkü darbecilerin de sebep
olduğu sonuçları hep birlikte düzeltmeye gayret edelim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaya.
Aynı mahiyetteki diğer önerge
hakkında Aytuğ Atıcı Mersin Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Atıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 9uncu maddesi hakkında
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. İşçi
haklarını savunan, işçinin emeğinin alın teri
kurumadan verilmesini savunan ve işçileri aldatmayan milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yasa teklifinin 9uncu
maddesiyle, eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta
primlerini yatırmayan müteahhitlere af getiriyorsunuz. Yani ne yapıyorsunuz?
Kısaca şunu yapıyorsunuz: Diyelim ki bir müteahhit bir
inşaatı 15 işçiyle yapması gerekirken 10 işçinin
primini yatırmış. Burada iki olasılık var. Bir:
Müteahhit gerçekten 15 kişi çalıştırmış olabilir
ancak 10 kişinin primini yatırmış olabilir yani 5
işçiyi kaçak çalıştırmış olabilir. İki: Ya
da bu müteahhit 15 kişinin yapması gereken işi gerçekten 10
kişi çalıştırarak 10 kişinin üzerine yüklemiş
olabilir. Her iki durumda da işçinin hakkı gasbedilmiştir,
işçinin alın terine saygı duyulmamıştır. Siz de
bu müteahhitleri affederek kul hakkı yenmesine ortak oluyorsunuz ve daha
da kötüsü, yüksek sesle diyorsunuz ki: Ey dürüst çalışmayan
müteahhit, sen işçi haklarını yemeye devam et. Ben seni
nasıl olsa affederim. Dönüyorsunuz, dürüst olan müteahhide diyorsunuz ki:
Ey dürüst olan müteahhit! Sen de kafayı çalıştır, sen de
kul hakkı ye, ben seni diğerleri gibi nasıl olsa affederim.
Böyle bir olayı Allah affetmediği gibi biz de affetmiyoruz. O yüzden,
bu maddenin teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz. Müteahhidin
cezasını affederken, diğer taraftan kaçak olarak
çalıştırılacak olan işçinin durumunun ne
olacağı sizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor çünkü bu maddeyle kayıt
dışılıkla mücadeleye de engel oluyorsunuz. Hatta diyorsunuz
ki: Kayıt dışı işçi çalıştırılmasını,
biz, AKP Hükûmeti olarak teşvik ediyoruz. diyorsunuz. Müteahhit de diyor
ki: Kardeşim, ben kaçak işçi de
çalıştırırım, çok sayıda, çok fazla işi az
işçiye de yaptırırım, parası, cezası neyse
öderim, devlete de nanik yaparım. diyor, siz de bunu alkışlıyorsunuz.
Kayıtlı işçi çalıştırıp prim ödeyen ve
kayıtsız işçi çalıştırıp daha çok kâr
edenler arasında, yani kayıtlı işçi çalıştıran
dürüst müteahhit ile kayıtsız işçi çalıştıran,
dürüst olmayan müteahhit arasında bu şekilde haksız bir rekabete
de yol açmış oluyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Allah aşkına
işçilere artık vurmayın. Asgari ücretle vurdunuz. Biz 1.500
lira dedik, siz 1.300 lira dediniz. Eyvallah, ona da razı oldu
vatandaş. Ama döndü, işveren 1.300 liraya imza attırıp
işçinin eline 900 lira ile bin lira para veriyor, sesinizi
çıkarmıyorsunuz. Eğer işveren parayı bankaya
yatırıyorsa, mecburen, bu durumda işçiye diyor ki: Al şu
1.300 lirayı ama 300 lirayı bana geri getireceksin. diyor, siz de
bunu seyrediyorsunuz. Allah aşkına, kaç kişi acaba içinizde bir
işçi çocuğudur. Eminim ki içinizde çok işçi çocukları
vardır. Babanız size hakkını helal etmeyecek eğer buna
karşı çıkmaz iseniz.
Bu da yetmedi, Suriyeden
getirdiğiniz insanlarla bu işçilerin haklarını yiyorsunuz.
Bu da uygun değil. Bu da yetmedi taşeron sistemiyle, bu da yetmedi
sendikasız işçi çalıştırarak işçilerin
haklarını yemeye devam ediyorsunuz. Bakın, değerli
arkadaşlar, Sayın Bakan, Sayın Komisyon; 9uncu maddenin
(3)üncü fıkrasında da önemli bir hata yapıyorsunuz. Diyorsunuz
ki borçlu olan müteahhit çok zor durum olmaksızın ne demekse, benim
bildiğim bu mücbir sebeptir, mücbir sebep geçmiyor çok zor durumda
olmaksızın iki taksitini ödeyemezse bu haktan yararlanmaz Yani yine dönüp
dolaşıp bu parayı müteahhitten almayacaksınız, buradan
bu anlam çıkıyor.
Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin (1)inci
fıkrasının birinci cümlesinde geçen "bu sürenin sonuna
kadar" ibaresinin, "ilk taksit ödeme süresine kadar" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Deniz Depboylu (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aydın Milletvekili Deniz Depboylu.
Buyurunuz Sayın Depboylu. (MHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 9uncu maddedeki önergemiz üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına konuşmak üzere söz
almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de kayıt
dışılık oranı 2003 yılında 31 Avrupa
ülkesinin ortalama oranının yüzde 44 üzerindeyken 2015
yılında yüzde 54 fazlasına ulaşmıştır.
Aynı çalışmaya göre Türkiye'de kayıt
dışılık oranı 2013 yılında yüzde 26,5 iken
2015 yılında yüzde 27,8e çıkmıştır. Bu oranla
Türkiye, Bulgaristan ve Romanyadan sonra 31 Avrupa ülkesi arasında 3üncü
sıraya yerleşmiştir. Son verilere göre ise Türkiye
ekonomisindeki yüzde 28,72lik kayıt dışı oranıyla
OECDnin 34 ülkesinin en yükseği olarak kayıtlara geçmiştir. Bu
veriler ışığında yapılan
çalışmaların ne kadar başarılı olduğunu
sizlerin ve yüce Türk milletinin takdirine bırakıyorum.
Vergi ve prim af
uygulamaları vergisini zamanında ödeyen dürüst mükelleflere
yapılan en büyük haksızlıktır, toplumda adalet duygusunu
zedelemektedir. Çünkü, çoğu zaman vergisini zamanında ödeyen
mükelleflere göre çok daha uygun şartlarda yeniden yapılandırma
imkânı getirilmektedir. Bu da vergiye gönüllü uyumu azaltmaktadır.
Komisyonda, üç yıl üst
üste vergisini zamanında ödeyen mükelleflerin vergilerine 5 puan indirim
yapılmasına ilişkin verdiğimiz önerge, maalesef, Hükûmet ve
AKP Grubu tarafından reddedilmiştir. Grubumuz tarafından
Komisyonda Bari çiftçilerimiz de bu af paketinin içerisine dâhil edilsin.
diyerek verdiğimiz önerge de AKP Grubu tarafından kabul
edilmemiştir.
Özellikle matrah
artırımı yapılması durumunda geriye doğru vergi
incelemesi yapılmamasına yönelik maddeler kayıt
dışı davranmaya mükellefleri iten hatta cesaretlendiren
düzenlemelerdir.
Vergi afları, vergi
psikolojisi açısından vergi yükümlülüğünü yasalara uygun bir
biçimde yerine getirmiş olanlar için önemli sakıncaları da
beraberinde getirir. Vergi kaçağını azaltmak amacıyla
ileriye dönük olarak kullanılan, bir yöntem olarak adlandırılan
vergi affında temel amaç, af yoluyla vergi yükümlülüklerini bugün için
gerçek matrah beyanına teşvik etmek ve gelecekteki vergi
tahsilatını genişletmek olmalıyken, ülkemizde vergi
affına sıkça başvurulması her aftan sonra bir kez daha af
bekleme durumunu ortaya çıkarmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
içinde yaşadığımız olağanüstü hâl dönemi
sebebiyle birçok sanayi kolunda Hükûmet tarafından esnafın
yaşadığı zor durumdan kurtarılmasına yönelik
yapılan ve yapılacak çalışmaları olumlu
karşılamaktayız. Bununla birlikte, alınan önlem ve
yapılan çalışmaların özellikle turizmcilerin
yaşadığı sorunları çözmek konusunda da yeterli
olmadığı kanaatindeyiz.
Daha önceden Rusyayla
yaşadığımız krizin açtığı yaralar daha
onarılmadan 15 Temmuzdaki kalkışma girişimi, hain
girişim sonucunda turizm daha çok darbe almış, daha çok yaralanmıştır.
Seçim bölgem olan Aydın ilinin Kuşadası ilçesinde iptal edilen
yolcu gemisi seferleri ve turlar sebebiyle esnaf ve işletmeciler, tabiri
caizse, kan ağlamaktadır. Keza Kuşadasında dükkânlar saat
15.00te kepenk indirmektedirler. Bu, bugüne kadar kış aylarında
bile görülmemiş bir şeydir. Esnaf ve işletmecilerin kiralarını
bile ödeyemez duruma gelmeleri çok üzücüdür. Dört, beş aydır SGK
primlerini ödeyemeyen esnafın bekleyen çek ve senet ödemeleri, banka
kredisi borçları, turlarla yapılan anlaşmalar nedeniyle ödenecek
borçları bulunmaktadır. Onlar, bunları düşünmesi gerekirken
şu anda kış aylarında ailesini nasıl
besleyebileceğinin derdine düşmüşlerdir. Kuşadasına
gemi ve farklı seyahat yollarıyla turist gelmemesi demek sadece
Kuşadası değil Selçukta Efes, Denizlide Pamukkale ve
Karacasuda Afrodisias gibi yakın ören yerlerine turist girişini
maalesef azaltmaktadır.
Ayrıca azalan yabancı ve yerli turist
sayısı sebebiyle Kuşadası ve Didimde açık olan
otelden çok satılık otel mevcuttur. Sorun sadece turist
sayısına bağlı olarak azalan turizm geliri değildir,
turizme bağlı olan çok sayıda sektör bu durumdan olumsuz
etkilenecektir. Kısacası turizmin zarar etmesi sadece turizmcinin
zararı değil tüm tedarikçilerin ve ülkenin zarar etmesidir. Bu
durumda başta turizm bölgeleri olmak üzere esnafın
borçlarının yeniden yapılandırılması veya
ertelenmesi gerekmektedir.
Saygılarımı sunuyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Depboylu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan "kaydıyla" ibaresinin
"koşuluyla" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris
Baluken Çağlar
Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Filiz Kerestecioğlu Demir Osman Baydemir Meral
Danış Beştaş
İstanbul Şanlıurfa Adana
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
olan önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin (1)inci
fıkrasının (b) bendinde geçen "onsekiz eşit
taksitte" ibaresinin "otuzaltı eşit taksitte"
şeklinde ve (3)üncü fıkrasının (ç) bendinde yer alan
katsayıların aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Arzu Erdem
Konya Samsun İstanbul
Erkan Akçay İsmail
Faruk Aksu Mehmet
Erdoğan
Manisa İstanbul Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Arzu Erdem, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun
teklifiyle vergi ve prim borçlarının yeniden
yapılandırılması, vergi cezaları, idari para
cezaları, gecikme zammı, gecikme faizi ve gecikme cezalarına af
niteliğinde indirimler getirilmesi hedeflenmektedir.
Bilindiği gibi, ülkemiz vergi sisteminde
dolaylı vergiler ağırlıktadır. Dolaylı vergilerin
yüksekliği günlük yaşamı olumsuz etkilemekte ve vergilerdeki
adaletsizliği artırmaktadır. Son zamanlarda bütçe
açıklarını kapatmanın yolu olarak vergileri artırmak
öngörülmektedir. Kaynağından vergi toplamakta zorlanan iktidar,
dolaylı vergileri artırarak, başta memur ve işçiler olmak
üzere, dar gelirli milletimizden vergi alarak milletimizi
cezalandırmaktadır. Ayrıca, sık sık
çıkartılan vergi affı yasaları ve her geçen gün
sayıları arttırılan vergi kalemleri ülkemizde vergi
adaletsizliğinin olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Vergi
adaletsizliğine en çok sahne olan dolaylı vergilerin vergi gelirleri
içindeki oranı her yıl artmaktadır. Ülkemizde toplam vergi
gelirleri içerisinde yüzde 70 civarında olan dolaylı vergiler,
gelişmiş ülkelerde yüzde 50den daha düşük oranlardadır.
Dolaylı vergilerin vergiler içindeki oranı yükseldikçe vergi
adaletsizliği de aynı oranda artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kayıt
dışı ekonomi devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen ve bu
sebeplerle denetlenemeyen faaliyetlerdir. Yasa dışı ekonomi,
gayriresmî ekonomi, gizli ekonomi olarak da adlandırılan kayıt
dışı ekonominin ülkemizde çok yaygın olduğu
bilinmektedir. Ülkemizde kayıt dışılık oranı 2013
yılında yüzde 26,5ken, 2015 yılında yüzde 27,8e
çıktığı vurgulanmaktadır. Yüksek vergi oranı, durgunluk,
artan işsizlik, sosyal güvenlik yükü, kayıtlı ekonomideki kanuni
düzenlemelerin çokluğu, birden fazla işte çalışma
yasağı, Hükûmetin politikaları ve vergi oranlarından
kaynaklanan hoşnutsuzluk gibi faktörler kayıt dışı
ekonomi, vergi kaçırma gibi birçok olumsuz duruma sebep olmaktadır.
Büyük ölçekli kayıt dışı ekonominin varlığı,
yüksek vergi oranları, kamu hizmetlerinde azalma, rüşvet ve
yolsuzlukta artış, haksız rekabet ve dürüst ticaret yapmaya
çalışan milletimiz için elverişsiz bir iş ortamıyla
sonuçlanabilmektedir. Kayıt dışı ekonomi vergi gelirlerini
azaltmaktadır. Dolayısıyla, bu durum, Hükûmetin, aziz Türk
milletimize sağlamakla yükümlü olduğu altyapı, sağlık,
eğitim gibi birçok yatırım gerektiren hizmetlerde
başarısızlığına sebep olacak ve köklü
sorunları da beraberinde getirecektir. Tüm bu sorunları engellemek
için kayıt dışı ekonominin engellenmesi hususunda
caydırıcı tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Ağır ekonomik şartlar göz önünde
bulundurulduğunda, yapılacak düzenlemelerin milletimizi
rahatlatması gerekmektedir ve buna hizmet etmesi gerekmektedir. Daha önce
çıkarılan vergi affı kanunlarında bir
yanlışlık olmalıdır ki tahsil oranı -dün
Bakanın da belirttiği gibi- yüzde 25 olmuştur. İşte,
tam burada yapılan yanlışı düzeltmemiz gerekmektedir. Bu
manada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak sunmuş olduğumuz
teklifimizin kabul edilmesini ve buna destek vermenizi temenni etmekteyim.
Yani, son, en yüksek taksitlendirme oranı olan on sekiz ayın otuz
altı ay olarak düzenlenmesi gerektiğini yani milletimizi ne öldürür
ne güldürür zihniyetiyle değil de gerçekten rahatlatan zihniyetle olması
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
yeni varlık barışı adı altında yapılan bu
düzenlemeyle yurt dışında bulunan para, altın, döviz,
menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile her
türlü geminin -ki biliyorsunuz aslında
çıkarılmıştır şimdi ama bu yeterli değildir-
getirilmesinin önü açılmaktadır. Söz konusu varlıkların
ülkemize getirilmesinde herhangi bir inceleme, araştırma,
soruşturma ve kovuşturma yapılmaması, idari para
cezası verilmemesi hedeflenmektedir; bu da ülkemizi kara para cennetine
çevirecektir arkadaşlar, ülkemizde rüşvet, yolsuzluk ve
kaçakçılığın kapılarını sonuna kadar
açacaktır. Maddede Türk vatandaşı olma şartı
aranmadığından yabancı ülke vatandaşlarının
da kara paralarını ülkemizde aklama fırsatı
yakalanmaktadır. Vergi, sigorta primi ve diğer kamu
alacaklarının yapılandırılması gibi milletimizi
rahatlatması gereken hedeflerde bizim de desteğimiz vardır
elbette ancak gayrimeşruya hayır dediğimizi bilmelisiniz.
Yüce heyeti
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erdem.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan kaydıyla ibaresinin koşuluyla
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Diyarbakır) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKAN NACİ
AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Meral Danış Beştaş
Adana Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi selamlıyorum saygıyla.
Evet, darbecilere yönelik operasyonlar bütün
hızıyla devam ederken bugün bu kürsüden de çok sayıda masum
insanın, darbecilerle, örgütle hiçbir ilişkisi olmayanların
tutuklandığını söylediler, ben de somut bir vaka
paylaşmak istiyorum. Nevşehirin Hacıbektaş ilçesinde bir
diş hekimi şu anda gözaltında; dün akşam on ikiden beri kendisiyle
ilgileniyorum. Eşi aradı Adana vasıtasıyla ve sol
görüşlü bir doktor. Cumhurbaşkanına hakaretten
alındığını ifade ettiler Emniyet Müdürü ve ilgililerle
yaptığım görüşmede. Biraz önce avukatıyla
görüştüm, gözaltında ifadesi alınmış ve avukatı,
FETÖ terör örgütünden soruşturmanın devam ettirildiğini söyledi.
Sebebini sordum; nedir peki, iddiaya dayanak deliller nedir? 29 tane facebook
paylaşımı var. dediler. Facebook paylaşımında
birkaç örnek var, ÖDPnin, EMEPin ve sol partinin üç tane
paylaşımını paylaşmış kendisi de ve
kendisinin yazdığı mesaj Ne FETÖ ne AK PARTİ, sadece
demokrasi istiyoruz. diye bir paylaşımından dolayı şu
anda gözaltında ve cuma gününe kadar gözaltı süresi
uzatılmış. Bu diş hekiminin eşi, gerçekten
Adı
da Hüseyin Aksoy bu arada, hâlâ gözaltında. Buradan çağrıda
bulunmak istiyoruz: Gerçekten bu dönemde bu cadı avına, bu yaş
ile kurunun birlikte yakılmasına artık son verilsin.
Diğer bir mesele, birçok hâkim, savcı;
yüzlerle, binlerle ifade edilen hâkim, savcı tutuklandı,
gözaltına alındı, açığa alındı ve o zaman
Ergenekona yönelik davalarda Bu davalar kahraman ordumuza FETÖcülerin
kurduğu bir kumpastır. şeklinde birçok açıklama
yapıldı ve şimdi de farklı bir şekilde
anlaşmalarla, pazarlıklarla Genelkurmay ve üst düzey komuta
kademesinin paylaşıldığı artık alenen ilan
edilmiş durumda. Peki, hukukun bir intikam aracına
dönüştürüldüğünü açıkça gördüğümüz bir atmosferde, bir
havada KCK operasyonlarında beş yıl, altı yıl tutuklu
kalan 10 bin insanın yargılaması ne olacak? Onları
yargılayan, tutuklayan, cezaevinde tutan bütün hâkim, savcılar
şu anda tutuklu ve yargılanıyorlar. Ben bizzat girdiğim
davalardan biliyorum, KCK ana davasında yargılamayı yapan
hâkimlerin, başkanların tümü tutuklu, savcıların tümü
tutuklandı. Soruşturmayı yapanlar, KCK ana davasında -yine
İstanbul- ve daha yüzlerce dava tiplerinde bu yargılamayı
yapanlar tutuklu ama onların yargıladıkları insanlar
yargılanmaya devam ediyor. Belediye başkanları, milletvekilleri,
siyasetçiler, MYK üyeleri, bunlar kumpas değil mi peki? Yani, aynı
dönemde aynı kesim aynı hâkim, savcılar tarafından
yürütülen soruşturma ve kovuşturmaların bir kısmına
kumpas deyip beraat kararları verilirken diğer davaların devam
ettirilmesinin, Yargıtayda da bu onama sürecinin ısrarla devam
ettirilmesinin anlamını ve cevabını gerçekten arıyoruz
ve kesinlikle bu davaların tümünün de bir kumpas olduğunu hepimiz çok
iyi biliyoruz aynı zihniyet tarafından yapıldı ve bu
davaların hiçbirinde beraat kararı verilmedi.
Son sorum Hurşit Kültere dair. Bu kürsüden 23
Haziranda Hurşit Külteri beş dakika anlatmıştım.
Hurşit Külter 27 Mayıstan beri gözaltında kayıp ve bugün
altmış sekiz gündür. En son bilgi aldığımız tarih
benim bu kürsüden konuştuğum tarih. 23 Haziranda Millî Savunma
Bakanı Sayın Fikri Işık burada oturuyordu, kendisine sorduk
Hurşit Külter nerede? diye sorduk, kendisi de bize resmî olarak dedi ki:
İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişi
görevlendirdi, inceleme yaptırıyoruz. O tarihten bu yana 309 asker
Şırnakta gözaltına alındı ve tutuklandı.
Şırnakta neredeyse bütün üst komuta kademesi şu anda
cezaevinde. Yerle bir eden Şırnakı, bu kadar kolluk kuvvetini
tutuklayan, askeri tutuklayan devlet ve Hükûmet Hurşit Külteri bulmuyor.
Ben bir daha Mecliste sormayıp nerede soracağım? Hurşit
Külter nerede? Gerçekten nerede? Altmış sekiz gün oldu, bunun
yanıtını bütün Türkiye'deki arayanlar adına soruyorum,
Bakan da burada, 23 Hazirandan bu yana suskunluğunuz devam ediyor ve bunu
sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz Hurşit Külter nerede? (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Danış Beştaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önerge oylamasından önce karar
yeter sayısı istendiği için karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul Etmeyenler
Kâtip üyeler arasında görüş
farklılığı olduğundan elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.54
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Zihni AÇBA
(Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
409
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
11inci
madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409
sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin 1inci
fıkrasında yer alan borçlular talep etmeleri ibaresinin
borçluların talep etmesi şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris Baluken Çağlar Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral Danış Beştaş Filiz Kerestecioğlu
Demir Osman Baydemir
Adana İstanbul Şanlıurfa
BAŞKAN Şimdi
okutacağım önerge 11inci maddeye yeni fıkralar ihdasına
dairdir. Önergeyi okutup Komisyona soracağım, İç Tüzükün 87nci
maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde görüşme
açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlindeyse önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Teklifinin 11inci maddesine, (7)nci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Özgür Özel İdris Baluken
İstanbul Manisa Diyarbakır
Mustafa Kalaycı Hacı Bayram Türkoğlu Mustafa Ilıcalı
Konya Hatay Erzurum
Hakan Çavuşoğlu Zekeriya Temizel Ramazan Can
Bursa İzmir Kırıkkale
Mehmet Demir Emine Yavuz Gözgeç Ahmet Sami Ceylan
Kırıkkale Bursa Çorum
Halil Eldemir Radiye Sezer Katırcıoğlu Nihat Öztürk
Bilecik Kocaeli Muğla
Abdullah Öztürk Mustafa Şükrü Nazlı Hüseyin Şahin
Kırıkkale Kütahya Bursa
(8) 30/6/2016 tarihi (bu tarih dâhil)
itibarıyla, ödenmesi gerektiği halde Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar ödenmemiş olan; 7/6/2005
tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek
Kuruluşları Kanunu hükümlerine göre esnaf ve sanatkarların üyesi
oldukları odalara olan aidat borçları ile odaların birlik ve
üyesi oldukları federasyonlara, birlik ve federasyonların Türkiye
Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonuna olan katılma payı borç
asıllarınım ödenmemiş kısmının birinci
taksiti bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üçüncü ayın
sonuna kadar, kalanı aylık dönemler hâlinde ve azami toplam altı
eşit taksitte ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan faiz, gecikme
faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacakların tahsilinden vazgeçilir.
Bu fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın
sonuna kadar alacaklı birime başvurulması şarttır.
Fıkra kapsamında ödenmesi gereken tutarların fıkrada
öngörülen süre ve şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi hâlinde,
ödenmemiş alacak asılları ile bunlara ilişkin faiz, gecikme
faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre
tahsil edilir.
Bu fıkra hükmünden yararlanmak isteyen
borçluların fıkrada belirtilen şartları yerine
getirmelerinin yanı sıra dava açmamaları, açılmış
davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları
şarttır. Bu kapsamda tamamı ödenen alacaklara ilişkin
yargılama giderleri ile icra masrafları ve vekâlet ücretleri
karşılıklı olarak talep edilmez.
Bu Kanunun yayımlandığı tarih
itibarıyla üyelerin odalara, odaların birlik ve federasyonlara,
birlik ve federasyonların da Konfederasyona kısmen veya tamamen
ödemiş olduğu aidat ve katılma payı asıllarına
isabet eden ve ödenmemiş olan faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi
fer'i alacakların tahsilinden vazgeçilir.
(9) 30/6/2016 tarihi (bu tarih dâhil)
itibarıyla, ödenmesi gerektiği halde bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar ödenmemiş olan; 19/3/1969
tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükümlerine göre
avukatların ve stajyer avukatların baro kesenekleri ile staj kredisi
borçlarının asıllarının tamamının birinci
taksiti bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üçüncü
ayın sonuna kadar, kalanı aylık dönemler hâlinde ve azami toplam
altı eşit taksitte ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan faiz,
gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacakların, alacak
asıllarının bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce kısmen veya tamamen ödenmiş olması halinde ödenmiş
borç asıllarına isabet eden faiz, gecikme faizi, gecikme zammı
gibi fer'i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Baro keseneğinin ve
staj kredisi borcunun ödenmemesine bağlı olarak yürütülen levhadan ve
sicilden silme işlemleri ile yasal takip işlemleri bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyeni aydan itibaren taksitlerin
ödeme süresinin sonuna kadar durdurulur.
Bu fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın
sonuna kadar alacaklı baroya başvurulması şarttır.
Fıkra kapsamımda ödenmesi gereken tutarların fıkrada
öngörülen süre ve şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi hâlinde, ödenmemiş
alacak asılları ile bunlara ilişkin faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı gibi fer'i alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre tahsil edilin
Bu fıkra hükmünden yararlanmak isteyen
borçluların fıkrada belirtilen şartları yerine
getirmelerinin yanı sıra dava açmamaları, açılmış
davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları
şarttır. Bu kapsamda tamamı ödenen alacaklara ilişkin
yargılama giderleri ile icra masrafları ve vekâlet ücretleri
karşılıklı olarak talep edilmez.
Bu fıkranın uygulamasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye Türkiye Barolar Birliği yetkilidir.
(10) Orman köylerinde oturan köylüler ile bu
köylülerce kendi aralarında 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununa göre kurulmuş veya durumları bu Kanun
hükümlerine intibak ettirilmiş çok amaçlı tarımsal kalkınma
kooperatiflerine Orman Genel Müdürlüğünce kullandırılan
kredilerden ödeme süresi geldiği halde bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan
kredi alacaklarının asıllarının tamamı ile bu
alacaklara ilişkin fer'iler yerine, bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın
sonuna kadar orman bölge müdürlüklerine yazılı başvuruda
bulunulması ve ödenmesi gereken tutarın, ilk taksiti bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak
üzere ve her yıl ilk taksitin tekabül ettiği ayda toplam beş
eşit taksitte ödenmesi şartıyla bu alacakların ödenen
kısmına isabet eden fer'ilerin tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra
hükümlerine uygun ödeme yapıldığı takdirde Kanunun
yayımı tarihinden sonraki sürelere herhangi bir faiz, zam ve
katsayı uygulanmaz.
Bu fıkra uyarınca taksitlendirilen
alacaklara ilişkin olarak açılmış davalar
sonlandırılır. Yargılama giderleri ile icra masrafları
ve vekâlet ücretleri karşılıklı olarak talep edilmez.
Bu fıkranın uygulamasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye Orman Genel Müdürlüğü yetkilidir.
(11) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığınca, tarımsal amaçlı kooperatiflere veya bu
kooperatiflerin ortaklarına 30/6/2016 tarihinden önce kullandırılan
ve bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla muaccel
hale gelen krediler ile müteakiben yeniden yapılandırılan kredi
alacaklarının bakiye asılları ile ödenmeyen
alacağın vadesinin başlangıç tarihi itibarıyla bu
Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Bakanlıkça bu
Kanunun yayımlandığı tarihte kredilere uygulanan
sözleşme faiz oranı olan yıllık %3 oranı esas
alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı il
müdürlüklerine başvuruda bulunularak ilk taksit 2016 yılı
Kasım ayından başlamak üzere ve her yıl ilk taksitin
tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenmesi
şartıyla bu alacakların ödenen kısmına isabet eden
fer'ilerin tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra hükümlere uygun ödeme
yapıldığı takdirde Kanunun yayımı tarihinden
sonraki sürelere herhangi bir faiz, zam ve katsayı uygulanmaz.
Bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce dava konusu edilmiş ve/veya icra takibi
başlatılmış alacaklar için, borçlunun bu fıkra
hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması halinde davalar
sonlandırılır ve icra takipleri durdurulur. Bu takdirde
borçluların mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücretini ilk
taksit tutarı ile birlikte ödemeleri şarttır.
Bu fıkra kapsamına giren alacakların tamamının
fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödenmemesi halinde alacak ilgili
mevzuatın öngördüğü şekilde hesaplanır ve ödenen tutarlar
mahsup edilir.
Bu fıkra kapsamına giren alacaklara
karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce ödenen tutarlar bu fıkra hükümlerine dayanılarak red ve iade
edilmez.
Bu fıkranın uygulamasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı yetkilidir.
(12) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı bütçesinden Organize Sanayi Bölgelerine ve Küçük
Sanayi Sitesi Yapı Kooperatiflerine kullandırılan kredilerden,
30/06/2016 tarihinden önce ödeme süresi geldiği halde ödenmeyen kredi
borçları ile kanuni takipte olan kredi borçlarının; bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ya da
Bakanlığın uygun görmesi halinde kredi ödemelerine aracılık
eden bankaya başvuruda bulunulması ve alacak aslı ile buna
bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacaklar
yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE
aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanan
tutarın, ilk taksidi bu Kanunun yayımlandığı tarihi
izleyen üçüncü aydan başlamak üzere bu Kanunda öngörülen süre ve
şekilde ödenmesi halinde bu alacaklara bağlı fer'i
alacakların tahsilinden vazgeçilir.
Bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce dava konusu edilmiş ve/veya icra takibi
başlatılmış alacaklar için, borçlunun, bu fıkra
hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması halinde, davalar
sonlandırılır ve icra takipleri durdurulur. Bu takdirde
borçluların mahkeme ve icra masrafları ile vekalet ücretini ilk
taksit tutarı ile birlikte ödemeleri şarttır.
Bu fıkra kapsamına giren alacakların
tamamının bu Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmemesi
halinde alacak ilgili mevzuatın öngördüğü şekilde
hesaplanır ve ödenen tutarlar mahsup edilir.
Bu fıkra kapsamına giren alacaklara
karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce ödenen tutarlar bu fıkra hükümlerine dayanılarak ret ve iade
edilmez.
Bu fıkranın uygulamasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı yetkilidir.
(13) 6360 sayılı Kanun kapsamında
tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerin
kayıtlarında yer aldığı halde il özel idarelerine
devredilen özel veya kamu hukukundan kaynaklı alacaklardan aslı ile
bunlar üzerinden hesaplanan fer'ilerin (faiz, gecikme faizi ve gecikme
zammı ve sözleşmede düzenlenen her türlü ceza ve zamlar dâhil) toplam
tutarı 100 Türk Lirasını aşmayanlar ile aslı
ödenmiş fer'i alacaklardan 100 Türk Lirasını
aşmayanların tahsilinden vazgeçilir."
BAŞKAN Sayın Komisyon, biraz önce
okunmuş olan önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde görüşme
açıyorum.
Önerge hakkında söz talebi yoktur.
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile;
a) Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları
Kanunu hükümlerine göre üyelerin odalara, odaların birlik ve federasyona,
birlik ve federasyonların da Türkiye Esnaf ve Sanatkarları
Konfederasyonuna olan aidat ve katılma payı borçlarının
yapılandırılması,
b) 1136 sayılı Avukatlık Kanunu
hükümlerine göre avukatların ve stajyer avukatların ödemeleri gereken
baro kesenekleri ile staj kredisi borçlarının
yapılandırılması,
c) Orman köylüleri ve bu köylülerce oluşturulan
kooperatiflere Orman Genel Müdürlüğü tarafından verilen kredilerin geri
ödemelerinin yapılandırılması,
ç) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığınca, tarımsal amaçlı kooperatiflere veya bu
kooperatiflerin ortaklarına kullandırılan kredilerin
yapılandırılması,
d) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı bütçesinden Organize Sanayi Bölgelerine ve Küçük
Sanayi Sitesi Yapı Kooperatiflerine kullandırılan kredilerin
yapılandırılması,
e) 6360 sayılı Kanun ile tüzel
kişiliği kaldırılan belediyelerden il özel idaresine
devredilen alacaklardan küçük tutarlı olanların tahsilinden vazgeçilmesi,
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Komisyonun salt çoğunlukla
katılmış olduğu, anılan maddeye fıkra eklenmesine
ilişkin önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan borçlular talep etmeleri ibaresinin
borçluların talep etmesi şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ahmet
Yıldırım (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İdris Baluken, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Baluken. (HDP
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan bu 409 sıra
sayılı Yasa Teklifi ve içerisinden geçtiğimiz sürece dair
bugünlerde neden böyle bir güvensizlik ortamı içerisinde olduğumuzu
beş dakika içerisinde özetlemeye çalışacağım.
Hatırlarsanız, 17-25 Aralık
dosyalarının ortalığa saçıldığı
dönemlerde, aynı günlerde Meclise Halkların Demokratik Partisi olarak
iki araştırma önergesi sunmuştuk. Bu araştırma
önergelerinin görüşülerek Meclis tarafından iki komisyonun
kurulmasını önermiştik. Neydi bunlar? Birincisi,
yolsuzlukları araştırma komisyonunun bir an önce Meclis
tarafından kurulması ve bütün o dosyalardaki iddiaları
incelemesi; ikincisi de, açığa çıkan paralel devlet
yapılanmasının araştırılması ve gerekli
tedbirlerin alınmasıyla ilgili bir araştırma önergesi
konusuydu. Her iki önergemiz de maalesef sizin oylarınızla
reddedildi. Bakın, eğer o gün o iki önerge kabul edilmiş
olsaydı ne bugün görüşmüş olduğumuz bu 409 sıra
sayılı Yasa Teklifiyle ilgili, kara para aklama şüphesi
üzerinden, burada bir güvensizlik ortamı oluşacaktı ne de
içerisinden geçmiş olduğumuz bu fırtınalı dönemde
Türkiye bir darbe girişimini atlatmış olmanın
sancısını yaşamış olacaktı. O yüzden,
özellikle muhalefetin bugüne kadar bu kürsüden sunmuş olduğu önerilerle
ilgili sizin geriye dönük olarak Meclis tutanaklarına yönelik bir
araştırma ve inceleme yaptırmanız gerekiyor. Ben grup
başkan vekillerinizin yerinde olsam bu bahsetmiş olduğum çerçeve
içerisinde geriye dönük olarak, burada, Meclis kürsüsünde darbe kelimesinin
telaffuz edildiği ya da yolsuzluk kelimesinin, kara para aklama kelimesinin
telaffuz edildiği bütün konuşmaları çıkarır, bunlarla
ilgili iktidar partisi olarak nasıl bir tutum sergilediğimi bir kez
daha gözden geçirme şansını yakalayarak kendi grubuma bilgi
verirdim. Ama, maalesef, bunu yapmadığınız için işte
biz hem darbeyle ilgili içerisinden geçmiş olduğumuz süreçte
yapmış olduğunuz çalışmalara hem de buraya
getirmiş olduğunuz yasa tasarılarının çözüm gücüne
büyük bir güvensizlik duyuyoruz.
Bakın, şu anda, bu
fırtınalı ortamda belki biraz unutuldu ancak
iktidarınız döneminde uluslararası kamuoyunda
tartışılan ve Türkiyeyi de oldukça zorlayacak olan iki önemli
dosya var. Birincisi Reza Zarrab dosyası, ikincisi İrandaki Zencani
dosyası. Bakın, bu dosyaların konularını da burada
defalarca söyledik. Kara para aklama, altın
kaçakçılığıyla ilgili suçlar, uluslararası rüşvet
suçu ve terörün finansmanıyla ilgili ileriki dönemlerde ülkeyi de son
derece zor durumda bırakacak olan dosyalardan bahsediyorum. Şimdi,
böylesi bir realite ortadayken siz, ısrarla, muhalefetin kara para aklama
yasası olarak kaygı duyduğu, endişe duyduğu ve
önerilerle değiştirmek istediği o yasa tasarısını
yine bir torbaya koyup önümüze getiriyorsunuz. Geçen haftalarda buraya
geldiğinde, o maddeyi çektiğinizde torba yasayla ilgili
görüşmeler hızla sonuçlanmıştı ama bugün bir kez daha,
hiçbir düzenleme yapmadan, muhalefetin kaygılarını gidermeden bu
yasa teklifini aynı şekilde buraya getirdiğiniz için de
muhalefet olarak bizler uyarı görevimizi bir kez daha yerine getirmeye
çalışıyoruz. Niçin böyle telaşınız var? Çünkü
sıcak paraya ihtiyacı var çünkü ekonomi çökmek üzere, alarm zilleri
veriyor. Peki, ekonomi gelecek olan şaibeli parayla kurtulur mu?
Kurtulmayacağını hepiniz bizden daha iyi biliyorsunuz. Yaraya
pansumanla çare bulunmayacağını hepiniz çok iyi biliyorsunuz.
Bir ülkede demokrasi yoksa, hukuk devletine saygı kalmamışsa,
hukuk devletine itibar kalmamışsa, özgürlüklerle ilgili çok ciddi
birtakım kaygılar gelişmişse ve belki de hepsinden önemlisi
o ülkenin iç barışı yoksa orada ekonominin hayata geçmesi mümkün
değildir. Dolayısıyla, ekonomiyle ilgili bir düzenleme yapmak
istiyorsanız yapmanız gereken şey demokrasi, barış ve
özgürlüklerin genişletilmesi doğrultusunda köklü reformlar yapmak ve
buna uygun düşen yasal düzenlemeleri Meclise getirmek olmalıdır.
Bu duygularla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi önergeyle yapılan
değişiklik doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
ilişkin bir önerge vardır.
Bilindiği üzere, görüşülmekte olan
tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak
tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulanan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. İç Tüzükün 91inci maddesine göre
yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi
okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
11inci maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Muş Özgür Özel Çağlar Demirel
İstanbul Manisa Diyarbakır
Ramazan Can Mustafa Kalaycı
Kırıkkale Konya
MADDE 12.- 22.4.1983 tarihli ve 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanununun 71. maddesinin 2.
fıkrasının 2. cümlesinde yer alan parti teşkilat
kademelerinin yaptıkları ibaresinden sonra hizmet sözleşmeleri
de dahil her türlü ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz talebinin olmadığını
görüyorum.
Söz talebi olmaması nedeniyle önergenin
gerekçesini Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
Gerekçe:
Siyasi Partiler Kanununun 71inci maddesinde yer
alan sözleşme tanımlamasının dar yorumlanması sonucu
ortaya çıkan duraksamaların önlenmesi amaçlanmıştır.
Ayrıca hizmet sözleşmeleri açısından hakkın kötüye
kullanımının engellenmesi amacıyla söz konusu
değişiklik öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Bu şekilde 12nci madde olarak yeni bir madde
ihdas edilmiştir. Bir karışıklığa mahal vermemek
için Komisyon metninin mevcut maddeleri üzerinden görüşmelere devam
ediyoruz. Kanun yazımı aşamasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
12nci madde üzerinde bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 409
sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan
yayımı tarihinde ibaresinin yayımlandığı
tarihte şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım İdris Baluken Çağlar Demirel
Muş Diyarbakır Diyarbakır
Meral Danış Beştaş Filiz Kerestecioğlu Demir Osman Baydemir
Adana İstanbul Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İdris Baluken, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Baluken. (HDP
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir kez daha hepinizi saygıyla selamlıyorum. Deminki
konuşmada yarım kalan birkaç hususu da ifade etmek üzere söz
aldım.
Şimdi, biraz önce belli bir çerçeve ortaya
koyduk. Özellikle AKPnin 1 Kasım seçimleri öncesi ve 1 Kasım
seçimlerinden sonraki mevcut sürecine hepinizin dikkatini çekmek istiyorum.
Çünkü Türkiye halkları, Türkiye toplumu da bir süre sonra bu mevcut
gelinen aşamayı sorgulamaya başlayacaktır. Bakın, 1
Kasım seçiminden önce Siz bize tek başımıza iktidar olma
yetkisi verin ki bu memlekete, bu ülkeye huzur ve istikrar getirelim. dediniz
ve bunun için alanlarda çok ciddi propaganda yaptınız. Hatta 7
Haziran seçimlerindeki seçim propaganda çalışmalarındaki
başkanlık sistemi dayatmasından ya da yanlış
birtakım uygulamalardan vazgeçerek 1 Kasım seçimlerinden önce meydanlarda
demokratikleşme, ekonomik kalkınma ve toplumsal barışı
getirme adına bütün Türkiye toplumuna, 79 milyona söz verdiniz ve o dönem
içerisinde yaratılan çatışma ortamının şok
etkisinden de yararlanarak bu vermiş olduğunuz sözlerle yüzde 49,5 oy
aldınız yani tek başına iktidar oldunuz. Bu toplum sizin
vermiş olduğunuz sözler üzerine size bu ülkeye huzur ve istikrar
getirmeniz temennisiyle, en azından bu beklentiyle size büyük bir teveccüh
gösterdi. Ama, siz ne yaptınız? Bugün gelmiş olduğumuz
aşamada, bütün bu bir yıllık süreci göz önüne
getirdiğimizde bu ülkede bir huzur ve istikrardan bahsedebiliyor musunuz?
Bu ülkenin bugün içerisinde bulunduğu durumdan, 79 milyondan herhangi bir
ferdin yarına dair ya da önümüzdeki haftaya dair ya da birkaç ay
sonrasına dair gönül rahatlığıyla Ben huzur ve istikrar
içerisindeki bir ülkede kendi geleceğimi tasavvur ediyorum.
diyebileceğini söyleyebilir misiniz? Hadi bırakın
yurttaşları, bu sıralarda oturan milletvekilleri olarak sizler
şu anda böyle bir cümleyi kullanabilir misiniz? Bugün, maalesef
gelmiş olduğumuz ortamda büyük bir kaos ve büyük bir
istikrarsızlıkla karşı karşıyayız.
AKPnin fabrika ayarlarına geri dönerek... 1
Kasım seçimlerinden sonra büyük reformlar yapacağız dediniz ama
maalesef tam tersi uygulamaları devreye koyduğunuz için bugün
ülkemizde büyük bir tedirginlik, geleceğe dair büyük bir belirsizlik ve
öngörüsüzlük durumu var. Bakın, bunu somut birtakım olaylar üzerinden
özetleyeyim. Daha iki gün öncesinde AKPye yakın olan çevreler,
Tatvanda, İncirlikte ve İskenderunda kışlalarda
hareketlilik var, halkı sokağa çağırıyoruz. diye
sosyal medya üzerinden birtakım çağrılar yaptılar. Yani
ülkeyi öyle bir aşamaya getirdiniz ki ülkeyi hâlâ darbe tehlikesini
yapılmış olan resmî açıklamalara rağmen bugün
itibarıyla savuşturmuş değilsiniz. Hâlâ toplum, Darbe
tehlikesi tamamen savuşturuldu, bundan sonraki sürece daha rahat
bakayımın huzurunu içerisinde hissetmiyor.
Yine, özellikle size muhalif olan diğer yüzde
50lik kesimde de Acaba AKP ya da Erdoğan, mevcut durumdan bir
fırsat yaratarak, ülkeyi, bir diktatöryal sisteme gidecek olan
uygulamalara imza atacak mı? diye büyük korkular duyuyor. Bütün bunlarla
ilgili bir öz eleştiri yapmanız gerekiyor.
Bakın, daha önce de bu kürsüde ifade ettim,
milletvekili dokunulmazlığını kaldırıp askerî
darbeyi yapanlara dokunulmazlık getirdiğiniz o düzenlemeyle ilgili
Komisyon ve Genel Kurul tutanaklarını her birinizin incelemesi
gerekiyor. Şöyle bir trajediyle karşı karşıyayız:
Yani o gün darbeyi yapanlar, ben darbe yapıyorum iradesini ortaya
koymayıncaya kadar aslında sizin getirdiğiniz yasal düzenlemeyle
orada yasal olmayan bir şey yapmamışlardı. Siz
tankların şehir alanlarına çıkması, topların şehir
alanlarına çıkması ve orada her türlü yıkımı
yapabilecek yetkiyi bunlara getirmiştiniz zaten ve biz o dönem burada Bu
şekilde yaparsanız yarın öbür gün bu ülkeyi bir darbeye mahkûm
edersiniz. diye ısrarla uyarmıştık. Önümüzdeki günlerde
tabii ki bu darbeci yapıyla geçmişte girmiş olduğunuz
ilişkiler ve yapmış olduğunuz hataların
tamamını burada konuşacağız, burada
tartışacağız.
Size tavsiyem bir an önce bu öz eleştiri
sürecini yapmanız ve Bu çıkmazdan nasıl bir an önce
kurtuluruz? üzerinde ciddi ve cesur demokratikleşme hamlelerini bir an
önce hayata geçirmenizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Biz bu
tasarıya içerisinde bu kara para aklama düzenlemesi olduğu için ret
oyu vereceğiz. Sizi de bir kez daha, son kez olarak da böyle bir
yanlışın altına imza atmamaya davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Önergeyi
geri çekiyoruz.
BAŞKAN - 13üncü madde üzerinde bir önerge
vardı, geri çekilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece ikinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü üzerinde açık oylama işlemi
yapmadan önce İç Tüzükün 86ncı maddesine göre oyunun rengini belli
etmek üzere söz talep eden sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Oyunun rengini belli etmek üzere aleyhte söz isteyen
Kazım Arslan, Denizli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Aslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 409 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanunun tamamı üzerine şahsım üzerine söz
aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Tasarı, genel itibarıyla, vergi borcunun,
prim borcunun yapılandırılmasını, vergi cezası,
idari para cezası, gecikme zammı, faiz affıyla ilgili birçok
konuların affına ilişkin bir düzenlemeyi getirmektedir. Bu
düzenlemeyle kamu alacaklarında yeniden yapılandırma
yapılarak iş dünyasına bazı kolaylıkların
getirildiği de açıklıkla ortadadır. Ancak ne var ki genel
anlamda sık sık vergi affının getirilmiş olması
birçok dürüst mükellefi rahatsız etmektedir. Bu nedenle, bunların
daha düzenli, daha itinalı bir şekilde getirilmesinde fayda
vardır diye belirtmek istiyorum.
Yasanın en büyük eksik yönü ise: Bu kanunun net
rakamlarla devlete ve sektörlere mali yükünün ne olduğu konusunda mali
etki analizi yapılmamıştır. Bu konuda, devlet bu affı
yapmakla ne kadar vergiden vazgeçeceğini ortaya koymamıştır.
Vergi affı olarak Meclise gelen bu yasanın özellikle kara para aklama
yöntemini ortaya getirmiş olması bu yasanın en kritik maddesi
konumuna gelmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, alın teriyle para
kazanan, vergisini ödeyen, borcunu ödeyen birçok mükellefi de bu düzenlemenin
rahatsız ettiği açıklıkla ortadadır. Varlık
barışı adı altında kaynağı belirsiz
paraların yargıdan ve emniyet kontrolünden sorunsuzca geçmesine de
zemin hazırlanmış bulunmaktadır. Şimdiye kadar
cumhuriyet tarihimizde böyle bir vergisiz varlık barışı
kesinlikle olmamıştır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir
barışın olmadığı da kesindir.
Sayın Bakana bu paraların getirilmesiyle
ilgili şu öneriyi sunmuştum, demiştim ki: Bu parayı
vergisiz olarak ülkeye getiriyorsunuz da bu paranın ne kadarı
Türkiyede kalacak, ekonomiye ne kazandıracak, bu konuda
değerlendirme yaptınız mı? Bu para gelir gelmez tekrar
dışarıya çıkması hâlinde bunun ülkeye kazancı hiç
olmayacak. O nedenle, en azından, girişinde
almamışsanız çıkışında vergi almak suretiyle
ve belirli bir süre koymak suretiyle bu paranın ekonomiye daha iyi bir
şekilde kazandırılmasına olanak
sağlamalısınız demiştim ama bizim önerimiz dikkate
alınmadı.
Şimdi, iki yılda bir vergi affıyla
hem sanayimize ve hem esnafımıza devletimizin uzun vadede katkı
yapamadığı, sağlayamadığı ve böylelikle
verginin de tahsilatının çok iyi bir şekilde
sağlanamadığı da bir gerçektir. O nedenle, esas olan,
devletin sık sık vergi affı çıkarması yerine
kapsamlı bir vergi reformunun bir an önce yapılmasında fayda
vardır diye belirtmek istiyorum.
Bu yasanın genelinde mutabık kaldık
ancak ne olursa olsun, 7nci maddede birçok konunun
çıkarılmasını istediğimiz hâlde, bazı
düzenlemeler, bazı isteklerimiz yerine getirilmiş olmakla birlikte,
birçok kuşkumuzu da giderebilmiş değildir. O nedenle, iş
dünyasının beklediği birçok vergi affını, prim, faiz
ve ceza borcunu affetmesi sebebiyle bu yasanın
çıkarılmasının olumlu olduğunu da söylemek istiyoruz.
Ancak, içimizdeki kuşkular ve özellikle, kara para aklanması
yönündeki bu maddenin bu yasadan çıkarılmamış olması
sebebiyle oyumuzu ret vereceğimizi de belirtmek istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
İç Tüzükün 86ncı maddesi uyarına
yapılan konuşmalar sona ermiştir.
Sayın milletvekilleri, Danışma
Kurulunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 4/8/2016 Perşembe günü
toplanmamasının Genel Kurulun onayına sunulmasının
uygun görüldüğüne ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
3/8/2016
Danışma
Kurulunun 3/8/2016 Çarşamba günü yaptığı toplantıda
Genel Kurulun 4/8/2016 Perşembe günü toplanmamasının Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bülent Turan Özgür
Özel
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
İdris Baluken Erkan
Akçay
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Akçay, buyurunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, bazı maddelerini olumlu
bulmalarına rağmen 409 sıra sayılı Kanun Teklifine
ret oyu vereceklerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geniş toplum kesimlerini ilgilendiren, önemli
ve olumlu bulduğumuz düzenlemeler yer alan bu teklifin görüşmelerini
tamamlamış bulunuyoruz. Vergi ve bazı borçların
yapılandırılmasını biz de Milliyetçi Hareket Partisi
olarak elbette destekliyoruz. Ancak, vergi borçlarını üç yıl üst
üste düzenli ve zamanında ödeyen mükelleflere vergi indirimi
yapılmasını isteyen önergemiz de maalesef reddedilmiştir.
Ayrıca, daha önceki bir torba tasarıda yer
aldığı hâlde yoğun eleştiri ve tartışmalar
nedeniyle tasarıdan çıkartılan ve adına varlık barışı
denilen ve aslında kara paranın aklanmasına imkân veren bir
düzenleme olduğunu düşündüğümüz 7nci madde yapılan
bazı rötuşlara rağmen endişelerimizi gidermemiştir.
Elbette, bu madde uyarınca gelecek bütün paraların hepsini kara para
saymamız mümkün değil ancak buna imkân veren bir maddedir. Yine bu
maddeyle ilgili olarak Hükûmetin varlık barışıyla ilgili
konuyu ayrı bir düzenleme olarak getirme sözü vardı, bu söz de yerine
getirilmemiştir. AKPnin sıkça başvurduğu olumlu
konuları içeren maddeler arasına sakıncalı özel
düzenlemeler yerleştirmesi uygulaması bu teklifte de kendisini
göstermektedir. Sonuç olarak, bu vergi cezası, sigorta primi ve diğer
bazı alacakların yapılandırılmasını düzenleyen
bu maddeleri olumlu bulmakla birlikte açıkladığımız bu
nedenlerle bu kanun teklifine ret oyu vereceğimizi
saygılarımızla ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Özel
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, bu tip düzenlemelerle ilgili bir kamu spotu
hazırlanarak vatandaşların bilgilendirilmesinin olumlu
olacağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Özellikle bu yasanın 14 Mayıs günü kara
parayla ilgili maddesinin çekilmesi ve grubumuzun da çok ciddi
katkılarıyla birtakım kaygıların bertaraf edilmesi ama
hâlâ daha birtakım kaygıların olduğu bir ortamda ama o gece
o maddenin çekilmesiyle bugün ortaya çıkan bu birlikte çalışma
ortamının madde üzerinde yaptığı
değişiklikler ve Türkiyenin yurt dışındaki
itibarı açısından bakıldığında son derece önemli.
Ama grubumuzun genel yaklaşımını biraz önceki hatibimiz
ifade etti.
Söz alma sebebim, bir öneriye yöneliktir. Bu tip
yasalar çıktıktan sonra, BAĞ-KURla ilgili, vergiyle ilgili,
yapılan diğer düzenlemelerle ilgili başvuru süresi dolduktan bir
süre sonra Ben başvuruyu kaçırmışım, haberdar
olmadım, yenisi ne zaman çıkacak. tartışması
başlıyor. Eğer Sayın Bakan da uygun görürse bu konuda
Bakanlık tarafından bir kamu spotu hazırlatılarak Son
şu tarihe kadar başvurursanız şu avantajlardan
yararlanabilirsiniz. şeklindeki bir yaklaşımın hepimiz
açısından da hem de vatandaşlar için de olumlu
olacağını değerlendiriyoruz.
Katkı sağlayan herkese teşekkür
ediyoruz, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1310) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 409) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemlerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum. Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadı
ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama
için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiçin Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi
açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı: 250
Kabul: 230
Ret:
20(X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Zihni Açba İshak
Gazel
Sakarya Kütahya
Teklif, kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri, Komisyonun bir söz
talebi vardır teşekkür etmek amacıyla.
Yerinizden mi, kürsüden mi Sayın Bilgiç?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Yerimden konuşabilirim.
BAŞKAN Buyurunuz, mikronunuzu açıyorum.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; toplumumuzun hemen hemen bütün kesiminin beklemekte
olduğu bu kamu alacaklarının
yapılandırılmasına ilişkin kanun teklifimize
vermiş olduğunuz destek için teşekkür ediyoruz. Özellikle büyük
katkı veren Komisyon üyesi bütün arkadaşlarımıza,
milletvekillerimize, siyasi partilerimize, Hükûmete, özellikle Maliye
Bakanımıza ve çok değerli Maliye bürokratlarına, Bütçe
Komisyon çalışanlarımıza ve Kanunlar Kararlara
teşekkür ediyoruz.
İnşallah, memleketimiz ve milletimiz için
hayırlara vesile olur diyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bilgiç.
Sayın milletvekilleri, bugün saat 24.00e kadar
olan çalışma kararı gereği
çalışmalarımızı tamamlamış bulunuyoruz.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 9 Ağustos
2016 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
İyi geceler diliyorum.
Kapanma Saati : 23.57