TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
126ncı
Birleşim
17
Ağustos 2016 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, 17 Ağustos 1999
Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin, 17 Ağustos 1999 Marmara
depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, Adanada mısır
üreticilerinin problemlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak
ülkemizde deprem gibi bir felaketin bir daha yaşanmamasını
dilediklerine ilişkin konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 15 Temmuz darbe girişimi
nedeniyle kapatılan askerî okul öğrencileri ile kamu
kuruluşlarında işten el çektirilenlerden çok sayıda
müracaat aldıklarına ve mağdur olanların
mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
2.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, İnegöl Organize Sanayi Bölgesinin
atık suyunun Boğazköy Barajına aktığına ve bu
sorunun ivedilikle çözümlenmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
3.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, müttefiklerimizden demokrasiye sahip
çıkarak FETÖ terör örgütünün darbe teşebbüsünü lanetlemeleri ve Türk
milletinin, halkının ve demokrasisinin yanında
olduklarını göstermelerini beklediğine ilişkin
açıklaması
4.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, 17 Ağustos 1999
Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne, 15 Temmuz darbe girişiminden
sonra orduyla ilgili yapılan kurumsal değişiklikleri
kaygıyla izlediklerine ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli
Milletvekili Tahsin Tarhanın, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin
17nci yıl dönümüne ve depremde hayatını kaybeden eski
milletvekili Alaettin Kurtu saygı ve rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
6.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, Akdeniz Üniversitesinde bir
öğrenci grubunun burs ve kredilerinin kesilmesinin nedenini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
7.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, 15 Temmuzda yaşanan darbe
girişiminin ardından başlatılan soruşturma,
gözaltı ve tutuklamalar sürecinin sağlıklı yürütülmesi için
akılcı bir yaklaşımın hâkim kılınması,
hukuk kuralları dışına çıkılmaması konusunda
uyarılarını yinelediğine ilişkin açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 17 Ağustos 1999 Marmara
depreminin 17nci yıl dönümüne ve Şanlıurfa ve ilçelerinde
sürekli yaşanan elektrik ve su kesintileri nedeniyle mağduriyetlerin
giderilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
9.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, 17 Ağustos 1999
Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
10.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 17 Ağustos 1999
Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 17
Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
12.-
Muğla Milletvekili Akın Üstündağın, iktidarın
uyguladığı yanlış politikalardan dolayı
Muğlada turizm sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
13.- Sivas
Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivasın ilçelerinde yeterli
uzman doktor olmadığı için yaşanan sorunlara ve bu konuya
acilen bir çözüm bulunmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
14.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, Kızılırmak üzerindeki
tarihî Şahruh Köprüsünün durumuna ilişkin açıklaması
15.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, FETÖ terör örgütünün devlet
içindeki yapılanmasına yönelik mücadelenin hukuk düzeni içinde
yapılmasını istediğine ilişkin açıklaması
16.- Antalya
Milletvekili Ahmet Selim Yurdakulun, darbe girişimi sırasında
yaralanan tüm vatandaşlara gazilik unvanının ve
haklarının verileceği düzenlemeye terörle mücadelede
yaralananların da dâhil edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
17.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin
17nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 17 Ağustos 1999 Marmara
depreminin 17nci yıl dönümüne, basını susturarak temin edilmeye
çalışılan huzur ve güvenlik ortamının suni olacağına
ve Özgür Gündem gazetesinin kapatılmasının doğru bir karar
olmadığı kanaatinde olduğuna ilişkin
açıklaması
19.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, 17 Ağustos 1999
Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne, Özgür Gündem gazetesinin
kapatılması ve binasının basılmasına,
çalışanların, editörlerin darp edilerek gözaltına
alınmasına ve bu baskıyı şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
20.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, 17 Ağustos 1999 Marmara
depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
21.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Ceylânpınarda hayatını kaybeden 2
polisin isimlerinin Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar olduğuna ilişkin
açıklaması
22.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin
Güvençin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasında terör örgütü elebaşının
açıklamalarını referans göstermesine müdahale edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 40 binden fazla insanın
hayatının katledilmesine sebebiyet veren kişilerin
sözcülüğünü yapmanın hiçbir milletvekilinin hakkı ve haddi
olmadığına ilişkin açıklaması
24.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, verdikleri
araştırma önergesinin kabul edilerek Ceylânpınar ilçesinde
meydana gelen saldırıda 2 polisin yaşamını yitirmesi
olayının açığa çıkarılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
25.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Trabzon Milletvekili Adnan Günnarın CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve CHP grup önerisinin aleyhinde oy kullanacaklarına
ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan ve 21 milletvekilinin, ihracatta yaşanan
düşüşün nedenlerinin, ihracatın arttırılmasına
yönelik alınacak tedbirlerin ve uygulanması gerekli yapısal
reformların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/300)
2.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan ve 21 milletvekilinin, dâhilde işleme
rejiminin uygulamasının yol açtığı sorunların ve
alternatif bir sistemin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/301)
3.- Antalya
Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul ve 20 milletvekilinin, kamu özel
ortaklığı hastanelerinin maddi ve manevi maliyetlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/302)
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili İdris
Baluken tarafından, 22 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa'nın
Ceylânpınar ilçesinde meydana gelen saldırıda 2 kamu
görevlisinin yaşamını yitirmesi olayıyla ilgili
hakikatlerin açığa çıkarılması amacıyla 8/8/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
17 Ağustos 2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda uygulanan
politikaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/219) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin, ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 17 Ağustos 2016 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemirin, Kahramanmaraş
Milletvekili Celalettin Güvençin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 411)
2.- Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesinin Kültür Yollarına İlişkin
Genişletilmiş Kısmi Anlaşmayı Tesis Eden Kararına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/373) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 88)
XI.-
OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin
oylaması
2.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5inci maddesinin
oylaması
3.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 7nci maddesinin
oylaması
4.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8inci maddesinin oylaması
5.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 9uncu maddesinin oylaması
6.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10uncu maddesinin
oylaması
7.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 11inci maddesinin
oylaması
XII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in, 2014-2016 yılları
arasında gerçekleştirilen araç kiralama ihalelerine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet
Aydının cevabı (7/6769)
17 Ağustos 2016
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
126ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 17 Ağustos
1999 depreminin yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Kocaeli Milletvekili
Haydar Akara aittir.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 17 Ağustos 1999 depreminin 17nci
yılındayız, 17nci yılını anıyoruz. Evet,
bugün deprem şehitlerimizi anarken hayatlarını kaybeden
vatandaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
On yedi yılda 17 kez andık ama 17 santim
mesafe katedemedik arkadaşlar.
Evet, o depremi yaşayan bir
arkadaşınız olarak o gün, gerçekten, gece saat 03.02, bir
kıyametin habercisi gibiydi. Yaklaşık 18 bin
vatandaşımızı kaybettik, 48 bin vatandaşımız
yaralandı, çeşitli uzuvlarını kaybetti, aileler
dağıldı, çocuklar yetim kaldı, öksüz kaldı. Bugün,
hâlen o izler o bölgede devam etmektedir. Gerçekten, Gölcük depremi,
Türkiyenin 7.4le son yüzyılda yaşamış olduğu en
büyük depremlerden ve en büyük can kayıplarından birisiydi.
Şimdi, her kürsüye gelişimizde, her
olaydan sonra dualarımızla adlarını
andığımız bu tür olayları o gün anıyoruz ve daha
sonra unutuyoruz. Türkiye de bunu unuttu. Aslında, her 17 Ağustos
1999 depremini anarken unutmadık diyoruz ama unuttuk arkadaşlar. Bununla
ilgili zaman zaman çalışmalar yapıldı, bazı kanunlar
çıktı; en belirgin kanun da kentsel dönüşüm kanunuydu çünkü
Kocaelide ve 4 ayrı bölgede yaşanan, 4 ayrı ilde aynı anda
yaşanan bu deprem sonucunda, yaklaşık 400 bin konuta
ağır hasarlı, hasarlı, orta hasarlı gibi tanılar
konulmuştu ve bugün, hâlen bu konutlar içerisinde yaşam idame
ettirilmektedir.
Depremden hemen sonra, Kocaelide 617 adet
yıkılması gereken bina vardı. 2012de tekrar, bir talimatla
valiler yeni bir araştırma yaptılar; tekrar yapılan
tespitlerde sadece Kocaelide 3.756 binanın yıkılması gerektiğini
söylediler. 3.756 binada 9.971 konut ve iş yeri bulunuyordu. Bugün,
bunlardan 4.200 tanesinde kiracı oturuyor. Defalarca Meclis gündemine
getirdim, tabut evler diye getirdim. Yani, her gün uyarılıyoruz,
İstanbulda bir deprem olabilir. diye uyarılıyoruz.
İstanbul depreminin etkileyebileceği en yakın bölge yine
Kocaelidir, yine Yalovadır, yine Düzcedir.
Düşünün ki 4.200 konutta kiracılar
oturmakta. Bu kiracıları size tarif edeyim: Ev sahipleri oturmuyor,
tamir ettirmişler, boyattırmışlar, süslemişler,
pazarlamışlar. Hani, üniversite sınav sonuçları
açıklanan çocuklarınızı kaydettiriyorsunuz, illere
gidiyorlar, konut bakıyorlar, yurt bakıyorlar; işte, bu ev
sahipleri bu konutları çocuklarımıza kiraya veriyor.
Üniversiteyi kazanıp da gelen çocuklarımız Kocaelide,
Yalovada, Düzcede bu tabut evlerde oturuyorlar sevgili arkadaşlar.
Peki, ne yapmak gerekiyor? Kentsel dönüşümü
çıkarttık da kolonların kesilmesini önleyebildik mi galeri
yapabilmek için, ticaret yapabilmek için? Binaların kolonlarının
kesilmesini önleyebildik mi? Önleyemedik. Peki, dere yataklarında konut
yapılmasını önleyebildik mi? Önleyemedik ve hâlen
insanlarımız buralara konut yapmaya devam ediyorlar.
Kentsel dönüşüm dedik, rantsal
dönüşüme dönüştü. İstanbulda 493 tane toplanma alanı
tespit edildi; bunun 300üne imar verildi ve depremde İstanbullunun
kaçacağı bir alan kalmadı. Allah korusun. Biz o akşam
yaşadıklarımızı hatırlıyoruz. Sahile indik,
yaşlı bir vatandaş geldi Burada durmayın. dedi çünkü
sahil dolguydu. Daha önce yaşamadığımız için böyle bir
tecrübeyi Her an çökme ihtimali olur. dedi. Değirmenderede, Gölcükün
bir kısmında, o sabah, sahilde doldurulan yerler çökmüş,
konutlar görünmez hâle gelmiş, tekrar eski, yüz yıl önceki sahil
hâline dönüşmüştü.
Onun için sizden rica ediyorum, artık depremle
ilgili gerçekten bir çalışma yapılsın, depremle ilgili
oluşturulan kurullar çalışmalarına bir an evvel
başlasın, çok geç kaldık. Yine bu kürsülerden Allah bizi
korusun. deyip de arkasını unutmamak üzere diyorum çünkü unutuyoruz,
her olaydan sonra taziye, başsağlığı diliyoruz ve
unutuyoruz. Unutmamalıyız, unuttuklarımızı da
hatırlamalıyız diyor, hepinize sevgiler, saygılar
sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
(HDP milletvekillerinin
Özgür Gündem gazetesini sıralarının üzerine koymaları)
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, deprem hakkında söz isteyen Düzce
Milletvekili Ayşe Keşire aittir.
Buyurun
Sayın Keşir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin,
17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
AYŞE
KEŞİR (Düzce) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
on yedi yıl önce bugün, sadece on bir saat evvel, saat 03.02de
yaşanan 17 Ağustos depreminin 17nci yıl dönümü nedeniyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, depremde
hayatını kaybeden, tüm depremlerde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza da tekrar Allahtan rahmet diliyorum. Depremi
yaşayan bir şehrin milletvekili olarak, depremi yaşayan bir kardeşiniz
olarak o en uzun kırk beş saniyenin de tekrar
yaşanmamasını diliyorum.
Bilindiği gibi, ülkemiz deprem
kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Bunun en acı
örneklerini 1999 yılında yaşadığımız 2 büyük
depremle hissettik. 17 Ağustos depreminden çok kısa bir süre sonra 12
Kasımda, henüz seksen yedi gün geçmiş ve bölgemiz, Düzce, Sakarya,
Kocaeli henüz acılarını saramamışken 2nci bir depremi
de 12 Kasımda yaşadık ve otuz saniyede şehrim Düzcenin
Kaynaşlı ilçesi yerle bir oldu. Bu anlamda, Düzcelilerin, Gölcüklülerin,
Kocaelililerin, Yalovalıların, İstanbulluların ve
Sakaryalıların depremi unutması mümkün değil. Üzerinden
koskoca on yedi yıl geçmiş olmasına rağmen,
kaybettiğimiz canların acısı hâlâ yüreğimizde taptaze.
Benden önce konuşan sayın milletvekili rakamları
verdi, onun için çok fazla rakamları vermeyeceğim ama şunu da
ifade etmek istiyorum: 1999 yılında kaybettiğimiz canlar,
yaralılar ve engelli kalan vatandaşlarımızla birlikte
285.211 konut yıkıldı, yaklaşık 43 bin iş yeri de
yerle bir oldu. Gölcük depreminin en büyük hasarı, bulunduğu bölgenin
sanayi bölgesi olması sebebiyle ekonomiye ve iş gücüne oldu. 17
Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde bu aziz millet millî birlik ve
kardeşliğin, dayanışmanın en güzel örneklerini
gösterdi. 1999 yılında milletimiz, farklılıklarda
ayrılmak yerine, acıyı paylaşarak azaltmanın en güzel
örneklerini sergiledi.
Ülkemiz ne yazık ki deprem
kuşağında bulunmakta ve depremler olası ve yaşanacak.
Bir klişe, biliyorum ama tekrar etmek istiyorum: Deprem değil, ihmal,
bilgisizlik ve yanlış yapılaşmanın öldürdüğünü de
tekrar hatırlatmak istiyorum. Korkulması gereken deprem değil,
bilinçsiz ve hazırlıksız olmaktır. Her bireyin
bilinçlendirilmesi için 2013 yılında Afete Hazır Türkiye
Bilinçlendirme ve Eğitim Seferberliği Projesi başlatılmış,
4 milyon vatandaşımız afet bilinci eğitimi
almıştır. Türkiye olarak yaşadığımız
depremlerden çıkardığımız derslerle zorunlu deprem
sigortası getirilmiş, bu kapsamda 2009 yılında AFAD
kurulmuş, kentsel dönüşüm yasası, Afet Sigortaları
Yasası yürürlüğe girmiştir.
Ne yazık ki 17 Ağustos depreminin
bilançosunun ağır olmasının en büyük sebebi binalardaki
yapım hatalarıdır. Bu hatalar sebebiyle deprem sonrası
2.100 dava açılmış olmasına rağmen, dönemin yasal
boşluklarından dolayı bu davaların 1.800ü ne yazık ki
cezasızlıkla sonuçlanmıştır.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz deprem haritasına göre nüfusumuzun yüzde 95i
deprem riski altında yaşamaktadır. Aynı şekilde, büyük
sanayi merkezlerimizin yüzde 98inden fazlası, barajlarımızın
yüzde 91i yine etkin deprem bölgesi içinde yer almaktadır.
Ülkemizde yaşanabilecek depremlerin etkisini
azaltmak ve araştırmak için yüce Meclisimiz, Gazi Meclisimiz 2010
yılında bir araştırma komisyonu kurmuş ve
hazırlanan rapor Genel Kurula sunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 17 Ağustos depreminde
yaşadığımız ruhla, bu yüce millet 15 Temmuzda da
tıpkı deprem sonrası gibi yaraları sarmak için bir ve
beraber oldu, birlik beraberlik ruhunu tazeledi. Fakat, millete ihanete
sınır tanımayan FETÖ ve yandaşları, iş
birlikçileri deprem gibi büyük bir acı üzerinden bu milleti korkutmaya
çalışmaya tekrar cüret ettiler. Bu, ihanette sınır
tanımamanın en önemli göstergesidir.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; depreme dayanıklı konutlar inşa etmek, depreme
hazırlıklı olmak ve bilinçli davranışlar sergileyerek
maddi, manevi hasarları azaltmak, 1999 depreminde
yaşadığımız acıları tekrar yaşamamak
dileğiyle hepinizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Keşir.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının,
Başkanlık Divanı olarak ülkemizde deprem gibi bir felaketin bir
daha yaşanmamasını dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Allah bir daha ülkemize deprem gibi
bir felaketi yaşatmasın diyoruz Divan olarak.
Gündem dışı üçüncü söz,
Adananın mısır üreticilerinin problemleri hakkında söz
isteyen Adana Milletvekili Muharrem Varlıya aittir.
Buyurun Sayın Varlı.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, Adanada
mısır üreticilerinin problemlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mısır üreticilerinin problemleri hakkında
gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Adanada on beş yirmi günden bu yana
mısır hasadı başladı. Şu anda ofis emanet
alım yapıyor ancak yüzde 14 rutubetle nazlanarak tuzlanarak bir
alım yapıyor. Bir fiyat belirsizliği var, dolayısıyla
çiftçi müthiş bir mağduriyet yaşıyor.
Değerli arkadaşlarım, her
defasında burada söyledim; bizim önceliğimiz üreten insanları
korumak, üreten insanlara destek vermek. Şimdi, altı aydan beri
gübresini atmış, mazot yakmış, tarla kirası
vermiş, sulama ücreti vermiş ve mısırını
yetiştirmiş, bugün mısır hasadına
başlamış, hâlâ ortada mısır fiyatı belli
değil. Dolayısıyla, tüccar da bu belirsizlikten dolayı
fiyatı dünkü rakamların çok çok altına çekti. Nişasta
fabrikaları dahi şu anda mısır alımını
durdurdu. Dolayısıyla, çiftçinin müthiş bir mağduriyeti
var.
Bakın,
1 Temmuz itibarıyla mısırın fiyatı eski rakamla 800
bin TL yani yeni rakamla 80 kuruş; şu anda 17 Ağustos, şu
anda mısırın serbest piyasada fiyatı eski rakamla 660
bin-670 bin lira yani yeni rakamla 66-67 kuruş. Yani, Allahtan reva
mıdır bu? Bu çiftçi neden bu kadar sahipsiz, neden bu çiftçiye bu
zulüm reva görülür, ben anlamış değilim yani düşünüyorum
düşünüyorum bir türlü anlayamıyorum da bunu. Tarım
Bakanlığı nezdinde girişimde bulunuyoruz Bir an önce
TMOyu uyarın, bu fiyatı açıklasınlar, mısır
alımını başlatsınlar, peşin bedelle alsınlar
ki serbest piyasada da mısır yükselsin. diye ama kimsenin umurunda
değil, Hükûmetin hiç umurunda değil yani çiftçi diye bir derdi yok
Hükûmetin. Bakın, TMOnun elinde 200 bin ton mısır vardı.
Daha 1 Temmuz itibarıyla mısırın fiyatı eski rakamla
800 bin TLyken yeni rakamla 80 kuruşken bu mısırı elden
çıkartmadılar, şu anda hem depo kirası veriyorlar hem zarar
yazılıyor devletin hanesine.
Değerli
arkadaşlarım, böyle yanlış uygulamalarla bu ülkede çiftçiye
katkı sağlayamayız, çiftçiyi korumamız lazım. Şu
anda çiftçi bir an önce fiyatın açıklanmasını ve
enflasyonun altında bir rakam bekliyor, eski rakamla 780 bin lira, yeni
rakamla 78 kuruş. Bakın, bunu, geçen sene açıklanan fiyatla
enflasyonu çarpın. Enflasyonun altında bir rakam bekliyor çiftçi ama
siz bunu bile açıklamaktan imtina ediyorsunuz ya, Allahtan korkun!
Allahtan reva mıdır bu çiftçiye uygulanan zulüm? (CHP
sıralarından alkışlar)
Yani,
değerli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, burada
yapılması gereken iş, bir an önce ofisin fiyat
açıklamasıdır, çiftçinin ürününün korunmasıdır.
Eğer çiftçinin ürününü koruyamazsak çiftçi üretemez. Nişasta
fabrikaları neyle çalışacak, neyle nişasta üretecek, neyle
glikoz üretecek? Bu ülkenin ihtiyacı nasıl karşılanacak?
Kanatlı hayvan yemi üreten fabrikaların tamamı mısırla
çalışıyor. Dolayısıyla, biz çiftçiye sahip
çıkmazsak nasıl olacak arkadaşlar, bu çiftçi nasıl kendi
kendini koruyacak?
Şimdi, zaten 4 kuruş olan mısır
destekleme prim fiyatını 2 kuruşa çektiniz,
başınız göğe erdi mi, bilemiyorum. Yani, herkese bol
keseden dağıtırken, herkese bir şeyler verirken her gün
çiftçinin imkânlarını, kazancını daha da
aşağıya düşürüyorsunuz, daha da aşağıya
çekiyorsunuz. Yani, 4 kuruşken mısır destekleme prim fiyatı
2 kuruşa çektiniz. Yani herkese bol keseden dağıtıyorsunuz
da bu çiftçi üvey evlat mı değerli arkadaşlarım? Hükûmetin
değerli üyeleri, bu çiftçi üvey evlat mı? Bu çiftçi bu ülkenin üreten
insanı değil mi, katma değer sağlamıyor mu bu ülkeye?
Allahtan korkar insan ya! Sabahın altısında kalkıp gecenin
bilmem kaçına kadar yağmur, çamur, soğuk, kış, yaz
demeden çalışıyor, üretiyor, bu ülkenin insanlarını
beslemeye çalışıyorlar ama sizin umurunuzda bile değil.
Çiftçinin malı şu anda elinde kalmış durumda, satacak yer
bulamıyorlar. Niye? Çünkü ofisin fiyatı belli değil, bir
belirsizlik var, nişasta fabrikaları almıyor, tüccar alırsa
da istediği fiyattan alıyor.
Arkadaşlar, çiftçiye sahip çıkalım.
Allah rızası için üreten insanlara sahip çıkalım, Allah
rızası için bu insanların alın terinin hakkını
verelim. Çoluğunun çocuğunun rızkını kazanmaya
çalışıyor bunlar alın teriyle, mazot yakıyor, gübre
atıyor, tarla kirası veriyor, su parası veriyor. Yani, insan
biraz imtina eder ya, çiftçinin hakkını biraz savunur, biraz korur
ama ne yazık ki ben buradan söylemekten usanmadım, sizin
arkadaşlarınızın, Hükûmetin yapacağı hiçbir
şey yok.
Hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Varlı.
Şimdi, sisteme giren sayın
milletvekillerine yerlerinden birer dakika söz vereceğim.
Söz vereceğim sayın milletvekillerinin
isimlerini okuyorum: Sayın Gürer, Sayın Aydın, Sayın Özkan,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Tarhan, Sayın Çamak,
Sayın Özdiş, Sayın Tanal, Sayın Akın, Sayın
Durmuşoğlu, Sayın Kılıç, Sayın Üstündağ,
Sayın Akyıldız, Sayın Arık, Sayın
Bektaşoğlu, Sayın Yurdakul.
Dün, sondan bir sonraya
kalmıştınız Sayın Gürer, bugün 1incisiniz, sisteme
girmişsiniz, dünün intikamını almışsınız.
Buyurun, sizden başlayalım.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 15 Temmuz
darbe girişimi nedeniyle kapatılan askerî okul öğrencileri ile
kamu kuruluşlarında işten el çektirilenlerden çok sayıda
müracaat aldıklarına ve mağdur olanların
mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Dün de
1inciydim Sayın Başkan.
Teşekkürler Sayın Başkan.
31 Temmuz 2016 günü Resmî Gazetede yayımlanan
669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 104 ve 105inci maddeleri
hükmünce bazı askerî okullar kapatılmıştı,
öğrencilerin ilişiği kesilmişti. Öğrenciler mağdur,
aileleri bizleri arıyor; güvenlik soruşturması
yapılsın, mezun olmayı hak edenlerin hakları verilsin
istiyorlar. Ayrıca, bu çocuklar emsal okullara gittiğinde, ileride
tekrar askerî yüksek okullara girip girmeyeceklerini de merak ediyorlar. Keza,
kamu kuruluşlarında işten el çektirilenlerden de çok sayıda
müracaat alıyoruz, Bizim bu konularla hiç ilgimiz yok. deniyor ve bu
konuda öğretmenlerin, hemşirelerin ve benzer kurumlardaki personelin
de kendilerine haksızlık yapıldığı yönünde
iddiaları var.
Bunların hızla
araştırılarak mağdur olanların mağduriyetinin
giderilmesi ve bu darbe kalkışmasına
karışmayanların bir an önce görevlerine iadesi yönünde
çalışma yapılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aydın
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, İnegöl
Organize Sanayi Bölgesinin atık suyunun Boğazköy Barajına
aktığına ve bu sorunun ivedilikle çözümlenmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Bursada çevre felaketlerinin ardı
arkası kesilmiyor. Son olarak, Yenişehir Ovasını sulayacak
Boğazköy Barajında balık ölümleri bölge halkını
tedirgin ediyor. Ziraat odasının yaptığı açıklamaya
göre, İnegöl Organize Sanayi Bölgesinin atık suyu bu baraja
akıyor, tam arıtılmadığı için de kimyasallar suya
karışıyor. Konunun en önemli yanı ise bu suyun toprağa
karışması. Çünkü, bu suyla 5 bin çiftçi arazisini sulamakta,
sebze ve meyve yetiştirmekte. Kısacası, sudaki kimyasallar sebze
ve meyveye karışıyor ve insanımız da bunları
tüketiyor ve ölümler, kanser oranları artıyor.
Bu konunun ivedilikle Çevre ve Şehircilik ile
Tarım Bakanlığı tarafından düzeltilmesini talep
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özkan
3.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
müttefiklerimizden demokrasiye sahip çıkarak FETÖ terör örgütünün darbe
teşebbüsünü lanetlemeleri ve Türk milletinin, halkının ve
demokrasisinin yanında olduklarını göstermelerini
beklediğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bundan tam bir ay önce, 15 Temmuzda asker
kılığına girmiş FETÖcü cinayet şebekesi Türk
milletine, devletine ve demokrasisine savaş açmıştır.
Milletimiz meşruiyetini, millî iradesini ve egemenliğini korumak için
topyekûn ölümü göze almış ve darbecileri mağlup etmiştir.
Demokrasi talep eden diktatörlere, askerî darbelere, vesayetlere
karşı direnen halklar için bu direniş ebedî bir ilham
kaynağı olacaktır. Müttefiklerimizin bu darbenin üzerinden bir
ay geçmesine rağmen Türkiyeyi ziyaret etmemiş olmaları
şaşkınlık vericidir. Avrupa Komisyonunun ve yetkililerinin
paylaştığımız ortak demokratik değerleri savunma
konusunda Ankaradan bir ses yükseltme dürüstlüğünü göstermelerini beklerdik.
Müttefiklerimizden, bugüne kadar tapındıkları demokrasiye sahip
çıkarak FETÖ terör örgütünün millî iradeye ve demokrasiye karşı
darbe teşebbüsünü ve terör saldırısını lanetliyoruz.
Türk milletinin, halkının ve demokrasisinin yanındayız.
cümlesini kurabilmesini bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kayışoğlu
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci
yıl dönümüne, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra orduyla ilgili
yapılan kurumsal değişiklikleri kaygıyla izlediklerine ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Öncelikle, 17 Ağustos depreminde
hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Olası bir depremde
benzer acılar yaşamamak için iktidarı gerekli ve etkili
önlemleri almaya davet ediyoruz bu vesileyle.
Yine, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra
orduyla ilgili kurumsal değişiklikler yapılıyor ve bunu da
kaygıyla izliyoruz. İki yüz yıllık okullar
kapatılıp kontrgerilla örgütlenmesi olarak bilinen SADAT
yetkililerinin Cumhurbaşkanı danışmanı yapılması
ve onların projelerinin hayata geçirilmesi yerine, terör örgütünü bu
kurumlara yerleştiren, orduya yerleştiren, ihraçlarını
zamanında engelleyen, önlerini birtakım kumpaslarla açan ve buna
destek olan kişilerin sorumluluk üstlenip istifa etmesi daha gerçekçi bir
çözüm olur diye düşünüyorum. Çünkü, anlayışın maalesef,
değişmediğini yapılanlardan görüyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tarhan
5.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, 17
Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ve depremde
hayatını kaybeden eski milletvekili Alaettin Kurtu saygı ve
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
17 Ağustos depreminin üzerinden tam on yedi
yıl geçti. Kırk beş saniyelik o deprem hem Kocaeliyi hem de
Türkiyeyi hüzne boğdu. Zaman içerisinde, bu büyük felaketi
yaşayanların dışında herkesin unuttuğunu,
hasarlı binaların onarılmadığını, kentlerin
meydanlarının bile betona boğulduğunu üzülerek görüyoruz.
Türkiye'nin böyle acı felaketleri tekrar
yaşamaması dileklerimle 17 Ağustosta kaybettiğimiz
değerli yurttaşlarımızı ve Gebze için
sayısız hizmetleri olan, yine depremde kaybettiğimiz eski
milletvekilimiz Sayın Alaettin Kurtu saygı ve rahmetle
anıyorum.
BAŞKAN Sayın Özdiş
6.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, Akdeniz
Üniversitesinde bir öğrenci grubunun burs ve kredilerinin kesilmesinin
nedenini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Benim sorum Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Çağatay
Kılıça: Tarafıma gelen bilgilerde, Akdeniz Üniversitesinde
60-70 kişilik öğrenci grubunun burs ve kredileri
Bakanlığınızca kesilmiştir. FETÖ veya herhangi bir
terör örgütüyle, cemaatle bağlantısı olmayan bu gençlerimiz
neden mağdur ediliyor? KYKya sorulduğunda Emniyetten gelen
yazı üzerine kesildi. deniyor. Emniyet bu gençler hakkında ne dedi?
Dedikodu ve karalamalar üzerine cadı avı mı yapıyorsunuz?
Sizden açıklama bekliyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Çamak
7.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, 15 Temmuzda
yaşanan darbe girişiminin ardından başlatılan
soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar sürecinin sağlıklı
yürütülmesi için akılcı bir yaklaşımın hâkim
kılınması, hukuk kuralları dışına
çıkılmaması konusunda uyarılarını
yinelediğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
15 Temmuzda yaşanan darbe girişiminin
ardından ilan edilen OHAL ve başlatılan soruşturma,
gözaltı ve tutuklama dalgasında, özellikle, kurunun yanında yaş
yanmasın diyerek sürekli uyarılarda bulunduk. Özellikle, FETÖ
bağlantılı itirafçıların, ihbarcıların
Alevileri, vatanseverleri ve Atatürkçüleri hedef gösterdikleri, onları zan
altında bıraktıkları, cemaatle ilgili, ilgisiz herkesi
hedef aldıkları, FETÖyle ilgisiz
vatandaşlarımızı mağdur ettikleri yönündeki
şikâyetler tarafımıza iletilmektedir. İtirafçı
FETÖcüler serbest, nice suçsuz vatandaşımız zan altında.
Bu sürecin sağlıklı yürütülmesi için akılcı bir
yaklaşımın hâkim kılınması, hukuk kuralları
dışına çıkılmaması ve
vatandaşlarımızı sindirmeyi hedef alan bu uygulamalara son
verilmesi konusunda uyarılarımızı bir kez daha yineliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 17
Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ve
Şanlıurfa ve ilçelerinde sürekli yaşanan elektrik ve su
kesintileri nedeniyle mağduriyetlerin giderilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, tabii, bugün depremin
17nci yılı. İstanbulda deprem toplanma alanı olarak 493
yer ayrılmıştı, bunların 300ü imara
ayrıldı. İleride olası bir deprem nedeniyle
vatandaşlarımızın mağduriyetinin önlenmesi
açısından, imara açılan bu 300 yeri tekrar deprem toplanma
alanına dönüştürecek misiniz?
İkinci sorum: Şanlıurfa ilimizin il
ve ilçelerinde sürekli, periyodik olarak elektrikler ve sular kesilmekte.
Şanlıurfa ilimizin ve ilçelerimizin, köylerimizin bu sürekli elektrik
ve su kesintisi mağduriyeti ne zaman giderilecek?
Şanlıurfanın bu mağduriyetinin giderilmesini talep
ediyorum sizlerden.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akın
9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, 17
Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Tam on yedi yıl önce bugün, o bitmek bilmeyen
kırk beş saniye hayatımızı derinden yaraladı,
arkasında gözyaşı, keder ve enkaz hâline gelmiş
yaşamlar bıraktı. Marmara depreminin üzerinden geçen çeyrek
asır acılarımızı hafifletmiyor. Deprem
kuşağında yer alan ülkemiz bu acıları yaşamaya
maalesef devam ediyor ve bitmiyor. İmarsız, plansız,
sağlıksız ve güvensiz yapılar ve yanlışlar
yüzünden 17 Ağustos depreminde 17.480 kişi öldü, 23.781 kişi
yaralandı, 505 kişi de sakat kaldı. Yaşamlarını
yitirenlere Allahtan rahmet diliyorum. Deprem öldürmez, tedbir
alınmaması, kaçak yapılar, standartlara uygun olmayan binalar,
uygun olmayan gevşek zemindeki yapılaşmalar öldürür.
Bir daha bu acıların yaşanmaması
noktasında, o günden bugüne kadar hangi tedbirlerin alınıp
alınmadığıyla ilgili tartışmalar sık
sık yapılmakta. Bilim adamları, uzmanlar çeşitli
ortamlarda, çeşitli toplantılarda nelerin yapılmasıyla
ilgili gereklilikleri bildirmekte ve konuşmalar yapmakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AKIN (Balıkesir) Ben de buradan
Hükûmeti bu konularla ilgili tedbir alması için göreve davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
10.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
17 Ağustos 1999 yılındaki büyük
felaketin üzerinden tam on yedi yıl geçti. Acıların hâlâ taze
olduğunu, kaybedilenlerin hiçbir zaman unutulmadığını
özellikle ifade etmek istiyorum. Allah bize bir daha benzer acılar
yaşatmasın.
Devlet ve toplum olarak 17 Ağustosla ilgili
olarak en büyük sorumluluğumuz yaşanan felaketlerden ders
çıkarmaktır. Türkiye'nin aktif bir deprem kuşağı
üzerinde bulunduğu gerçeğini daima göz önünde tutarak yasal, idari ve
uygulamaya dönük kararları ve tedbirleri sürekli gündemde
tutmalıyız. Hükûmetimiz bu konuda ciddi çalışmalar
yürütmektedir, herhangi bir depreme karşı en
hazırlıklı ülkelerden birisi hâline gelebilmek için dünyadaki tüm
yenilikleri takip etmektedir. Deprem Stratejisi ve Eylem Planı bu
bakımdan çok önemli bir belgedir ve devletimizin ilgili kurumları
tarafından da en ince ayrıntısına kadar hayata
geçirilmektedir. Devletin ve sivil toplum kuruluşlarının
gayretleri yanında bireylerin bilinçlenmesi de önem
taşımaktadır. Hepimizin geçmişteki acı tecrübeleri
unutmadan üzerine düşeni yerine getireceğinden eminim.
Ülkemizin bir daha böyle felaketlerle
karşılaşmamasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor,
Marmara depreminde hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor,
yakınlarına bir kez daha başsağlığı ve
sabırlar diliyor, acılarını paylaşıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
11.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
17 Ağustos 1999da meydana gelen Marmara
depreminde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet,
yakınlarına bu acı günün yıl dönümünde sabırlar
diliyorum.
Ülkemizin tehlikeli bir deprem
kuşağında yer aldığı bilinmektedir. Bugüne kadar
yaşananlar depremin ülkemizin bir gerçeği olduğunu
göstermektedir. Artık bu gerçekle yaşamak zorunda olduğumuzu
unutmamalıyız. Depremden korunma hususunda bilim adamlarının
ve uzmanların önerileri ortadadır. Bu sebeple, yapılarımızı
zemin etütlerini yaptırıp tekniğine göre inşa ettirerek
gerekli tedbirleri almalıyız.
İnsanların kendi işledikleri
(yanlışlıklar) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya
çıkmıştır. Dönmeleri için, Allah
yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada)
onlara tattıracaktır. Rûm suresi, 41inci ayet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Depreme
karşı önce tedbir almalı sonra da Allaha tevekkül etmeliyiz.
BAŞKAN Sayın Üstündağ
12.- Muğla Milletvekili Akın Üstündağın,
iktidarın uyguladığı yanlış politikalardan
dolayı Muğlada turizm sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Muğla ili dünyaca ünlü bir turizm cennetidir.
İktidarın uyguladığı yanlış politikalardan
dolayı turizm büyük sorunlarla baş başa
kalmıştır. Üstelik, Muğlada altyapı
yatırımları son derece azdır. Bodrumda hemen hemen her hafta
çıkan çöplük yangınlarına rağmen, Muğla
Büyükşehir Belediyesinin planladığı katı atık
depolama tesisi için yer teslimi iktidarın baskısıyla
yapılamamaktadır. Milas-Yatağan kara yolunun büyük bir
kısmı bölünmüş yol olarak yapılmış olmasına
rağmen, Yatağan girişine doğru olan 5 kilometrelik
kısım hâlâ yapılmamıştır. Bu yapılmayan
kısımda meydana gelen trafik kazalarında birçok
vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Muğladaki altyapı eksikliklerinin giderilmesi sadece Muğla için
değil, ülke ekonomisi için hayati öneme sahiptir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akyıldız
13.- Sivas Milletvekili Ali Akyıldızın,
Sivasın ilçelerinde yeterli uzman doktor olmadığı için
yaşanan sorunlara ve bu konuya acilen bir çözüm bulunmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
3 Ağustos 2015 tarihinde, Sayın Sağlık
Bakanına, Sivasın ilçelerinde yeterli uzman doktor
olmadığı için hastanelerden Sivas merkeze sevk edilirken
yollarda, ambulanslarda çok sayıda Sivaslı hemşehrimin
yaşamını kaybettiğini belirtmiş ve bu konuya çözüm
bulunmasını istemiştim. En son olay 12 Ağustos Cuma günü
Sivasın Divriği ilçesinden üniversite hastanesine, Sivasa sevk
edilen Güldane Korkmaz isimli hemşehrimiz Kangalda, Sivasa
ulaşamadan ambulansta yaşamını kaybetmesi sonucu maalesef
aramızdan ayrılmıştı. Sayın Sağlık
Bakanına buradan soruyorum: Kaç tane daha Sivaslı kardeşimin
hastaneye, Sivasa sevk edilirken yollarda ölmesi gerekiyor ki Sivasın
ilçelerine uzman doktor gönderesiniz? Acilen bu konuya bir çözüm
bulunmasını talep ediyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Arık...
14.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kızılırmak üzerindeki tarihî Şahruh Köprüsünün durumuna
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiyenin en uzun nehri olan
Kızılırmak, Karaözü Mahallesinde Sarıoğlan ilçemizin sınırlarına
dâhil olur. Bölgedeki tek geçiş de Karaözü Mahallesindeki 1480
yılında Şahruh Bey tarafından yaptırılan 8 gözlü
tarihî Şahruh Köprüsüdür. Şahruh Köprüsü şimdi can çekişiyor.
Köprüyü yaşatmak için önceki dönem Belediye Başkanımız
Sayın Şener Tatar ve şimdiki mahalle muhtarımız
Sayın Muzaffer Özdemir çalmadık kapı bırakmadı. Bu
konuda, Sayın Özdemirle, geçmişte bu konuya el
atacağını belirten Sayın Başbakan Binali Yıldırımdan
Bakanlığı döneminde randevu talep ettik ancak bir sonuç
alamadık. Ulaştırma Bakanı Sayın Ahmet Arslana sormak
istiyorum: Çok bakan, çok Başbakan eskiten tarihî Şahruh Köprüsünün
yıkılmasına seyirci mi kalacaksınız, yoksa bu tarihe
sahip çıkıp yaşanabilecek faciaların önüne mi geçeceksiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bektaşoğlu...
15.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, FETÖ terör örgütünün devlet içindeki
yapılanmasına yönelik mücadelenin hukuk düzeni içinde
yapılmasını istediğine ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hain terör örgütü FETÖnün darbe girişiminin
üzerinden bir ay geçti. Bu örgütün devlet içindeki yapılanmasına
yönelik bizim de destek olduğumuz, katkı verdiğimiz bir mücadele
sürüyor. Bütün uygulamaların hukuk düzeni içinde
yapılmasını istiyor, takip ediyor ve de gözlemliyoruz. Bu
süreçte mağdur olduğuna inandığımız delilsiz,
mesnetsiz, bilgi ve belgesiz olarak suçlanan kişilerle,
yakınlarıyla ilgileniyor, ilgili kurumlara yönlendiriyoruz. Herkese
olduğu gibi tarafıma da çok sayıda dilekçe ve ihbar mektubu
ulaşıyor. Bunlardan birisi de Mardinde sözde PKK
şehitliğinde çatışma sırasında tuzaklanan el
yapımı bombanın patlamasıyla gazi olan ve daha sonra emekli
olarak görevine devam eden Jandarma Binbaşı Fatih
Altunköseoğludur. Altunköseoğlu, darbe girişiminden üç gün
sonra kendisine hiçbir gerekçe sunulmadan görevden uzaklaştırılmıştır.
Gazi binbaşı mektubunda, kendisinin birliği içinde, FETÖyle
mücadele eden ekiple birlikte hareket ederek pek çok örgüt üyesinin
atılmasını sağladıklarını
tanıklarıyla birlikte anlatmaktadır. Bu, sayısız
örnekten sadece bir tanesidir.
Sayın Bakanın bu konulara hassasiyetle
eğilmesini, suçsuz yere masum insanların, hele bir gazinin
ekmeğinden aşından edilmesinin önüne geçilmesini talep ediyor,
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Yurdakul
16.- Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakulun, darbe
girişimi sırasında yaralanan tüm vatandaşlara gazilik
unvanının ve haklarının verileceği düzenlemeye terörle
mücadelede yaralananların da dâhil edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan Binali
Yıldırım Bey, dünkü AKP grup toplantısında, darbe
girişimi sırasında yaralanan tüm vatandaşlarımıza
iş göremezlik oranına bakılmaksızın gazilik
unvanının ve haklarının verileceği bir düzenleme
hazırlandığını ifade etti. Bu, çok güzel bir
gelişme. Ancak diğer yandan, terörle mücadele sırasında
yaralanan kahraman vatan evlatlarımız da Başbakanın
şikâyet ettiği aynı mevzuat nedeniyle gazi
sayılmıyorlar. Bu vatan için canını feda etmeye hazır
olduğunu gösteren ve bu uğurda yaralanan tüm evlatlarımız
bizim gözümüzde zaten gazidir. Ancak bir düzenleme yapılıyorsa
terörle mücadelede yaralananlar da dâhil tüm gazilerimize çoktan hak ettikleri
payeyi sunarak görevimizi yerine getirmek zorundayız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sisteme giren milletvekillerine bir kez daha
teşekkür ederim.
Şimdi, söz talep eden grup başkan
vekillerine sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Akçay, buyurun.
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 17 Ağustos
1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, 1999 yılında Gölcük merkezli ve 7,5
şiddetindeki Marmara depreminin 17nci yıldönümünü idrak ediyoruz. On
yedi yıl önce dünyanın büyük depremlerinden biri olan Marmara
depreminde, 2010 yılında yayımlanan Meclis araştırma
komisyonu raporuna göre 18.373 vatandaşımız hayatını
kaybetmiş, 46.901 kişi yaralanmış, 317.493 konut ve 46.912
iş yeri büyük hasar görmüştü.
Depremler yıkıcı etkileri en yüksek
olan afetlerdendir. Türkiye tarihinin en büyük hasarlı iki depremi, 17
Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremi üç ay arayla
yaşanmıştır. Devlet ve millet el ele vererek bu iki
depremin yaralarını hızlı bir şekilde sarmaya
çalışmıştır.
Depremler şüphesiz ki doğal afetler
olarak tanımlanırlar ancak bunun arkasına gizlenerek göz göre
göre intihara da sürüklememek gerekir. Depremle, öncesi ve sonrasıyla, iki
aşamalı bir planla mücadele etmeliyiz. Depremle mücadele sadece
deprem sonrasında yara sarma odaklı bir politika değildir.
Deprem öncesine hazır olmak, tedbirleri almak ve deprem sonrasına da
hazırlık yapmak gerekir. Zarar azaltma hedefini bu politikaların
merkezine yerleştirmek gerekiyor. Depremle mücadelede can
kaybını azaltmak, ekonomik kaybı minimuma indirmek için
stratejiler geliştirmeli ve uygulanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, bir dakika ek süre
veriyorum.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bilhassa rantiye
zihniyetinden vazgeçilmelidir. Bu, depremle ilgili alınacak tedbirlerin en
başlıca gelenidir.
Depremde hayatını kaybeden bütün
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyor, ailelerine
taziyelerimizi sunuyor ve sabırlar temenni ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Akçay.
Sayın Altay, buyurun.
18.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 17
Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne, basını
susturarak temin edilmeye çalışılan huzur ve güvenlik
ortamının suni olacağına ve Özgür Gündem gazetesinin
kapatılmasının doğru bir karar olmadığı
kanaatinde olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biz de öncelikle aradan on yedi yıl geçmesine
rağmen Türkiye için büyük bir acı ve üzüntü kaynağı olan,
çok sayıda can kaybına yol açan Marmara depreminden sonra bölgede
yaşayan vatandaşlarımızın bugünlerde özellikle
basında çıkan haberlerden kaynaklı olarak yeni bir tedirginlik
ve endişe ortamı içinde olduğuna dair duyumlar almaktayız.
Bir suçlama anlamında değil belki ama aradan on yedi yıl geçti
ve bu on yedi yılın on dört yılında mevcut Hükûmet, iktidar
partisinin içinden çıkan hükûmetler iş başında idi.
Hükûmetin bu konuda Meclise bu vesileyle on dört yılda depremlerle ilgili
olarak hangi tedbirlerin alındığı noktasında bilgi
vermesini çok arzu ederiz.
Ne olursa olsun, geç kalınmış
sayılmaz, bugünden en azından başlayarak Meclisimizin ve
Hükûmetimizin artık depremde, deprem gerçekleştikten sonra can
kayıpları için taziye dilemek yerine tedbir alarak can
kaybını, mal kaybını minimize edecek işlerin
yapılması bu Meclisin öncelikli işlerindendir. Bunu
hatırlatmayı bir görev sayıyorum.
Öte yandan, Sayın Başkan, özgürlükler
herkes içinse anlamlıdır. Basın özgürlüğü yoksa
basını susturarak temin etmeye
çalıştığınız huzur ve güvenlik ortamı da
sunidir, geçicidir. Bir ülkede basının özgür olmaması ülkenin
önümüzdeki döneme yönelik daha güvenliksiz bir ortama evrilmesine zemin
hazırlar. Bu bakımdan medya çalışanlarına, gazetelere
Özellikle de özelde de Özgür Gündem gazetesinin kapatılmasının,
güçlendirilmesi gereken demokrasimiz açısından doğru bir karar
olmadığı kanaatindeyiz. Bu kararın, bu uygulamanın, bu
tatbikatın bir an önce sonlandırılması demokrasi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen. Bir dakika
daha ek süre veriyorum Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu
yanlış uygulamadan vazgeçilmesi hepimizin arzu ettiği ve
özellikle 15 Temmuz sonrası Türkiyenin en çok ihtiyacı olan
normalleşme ve demokratikleşme sürecine katkı
sağlayacaktır. İktidarı bu konuda ana muhalefet partisi
olarak uyarmayı bir görev sayıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Altay.
Sayın Demirel, buyurun.
19.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, 17
Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne, Özgür Gündem
gazetesinin kapatılması ve binasının basılmasına,
çalışanların, editörlerin darp edilerek gözaltına
alınmasına ve bu baskıyı şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de 1999 yılında Marmarada
gerçekleşen deprem sonucunda yaşamını yitirenleri bir kez
daha anmak istiyorum. Ama depremlere karşı önlemlerimize dair hâlâ
sıkıntıların olduğunu bir kez daha ifade ediyorum.
Bunun yanı sıra dün de ifade ettik. Dün,
özelde Özgür Gündem gazetesinin kapatılmasıyla birlikte Türkiyede
özgür basının kesin bir şekilde susturulmaya
çalışıldığını ifade etmiştik. Ve bu
sadece Özgür Gündemin kapatılması değil aynı zamanda
düşünce ve düşüncesini ifade etme özgürlüğünün önüne engel
konulduğunu da göstermektedir. Bu yüzden gazetenin kapatılması
yetmiyormuş gibi dün aynı saatlerde yine Özgür Gündem
binasının basılması ve oradaki çalışanların,
editörlerin ve orada bütün yayın yapanların hepsinin darbedilerek
gözaltına alındığını biliyoruz. Burada ifade
ettik Genel Kurulda ama darbedilmediğine dair bilgiler geçti,
sonrasında darbedildiğine dair, şurada da gördüğünüz gibi
görüntüler elimizde.
Bu da yetmezmiş gibi, tıpkı, 15 Temmuzda
darbecilerin basına yönelik, televizyon kanallarına, canlı
yayına yönelik baskılarını andıran görüntülerle orada
Özgür Gündem yayın yerinde imc TVnin canlı yayınına bile
tanıklık ettiği süreci hep birlikte televizyondan izledik ve
gördük. Özgür Gündem
imc televizyon muhabiri Gülfem Karataş ve kameraman
arkadaşlarının da orada darbedilerek canlı
yayının kesilmesi ve seslerinin tüm yayın boyunca da Türkiye'ye duyurulduğu
bir süreçte onların da apar topar gözaltına
alındığını görmüş olduk.
Özgür Gündemin kapatılması, bu Özgür
Gündeme yapılan baskıyla, yetmezmiş gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Demirel, toparlayın
lütfen, bir dakika süre daha veriyorum.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
bir de
yine Özgür Gündem çalışanlarının ve editörlerinin,
yazarlarının aynı şekilde evlerinin basılması da
söz konusuydu. Yine, Filiz Koçali, Eren Keskin, Ragıp Zarakolu gibi
gazeteci ve yazarların evlerinin polislerce basılması, yine
aynı şekilde, özellikle de dünya okurları tarafından
geleceğe kalacak 50 yazar arasında seçilen tek Türkiyeli yazar olan
Aslı Erdoğan da gözaltına alınmıştır ve
Aslı Erdoğanın gözaltına alınmasıyla birlikte
avukat görüşünün de beş gün süreyle erteleneceği, avukatla
görüştürülmeyeceği konusu, bilgisi bizlere iletilmiştir.
Bunların tamamen ortadan kaldırılması, özgür
basının, Özgür Gündemin yayın hayatına yeniden
başlaması ve bu gözaltı furyasında gözaltında
bulunanların serbest bırakılmasını bir kez daha ifade
ediyor, bu baskıyı da şiddetle
kınadığımı söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) -
Aynı zamanda, Özgür Gündem gazetesine, Özgür Gündem gazetecilerine KCK
operasyonları kapsamında 2009 yılında yapılan
baskınların cemaat tarafından yapıldığı
ifade edildi ve şimdilik savcılar ve hâkimler cezaevindeyken ne
yazık ki 2016 yılında tekrar Özgür Gündem gazetesi
basıldı ve aynı uygulamalar, daha ağır uygulamalar
bugün de gündeme geldi ve yaşatıldı. Bir kez daha, bu
yaşananları kınıyor, Özgür Gündemin düşüncelerini
özgürce ifade etmesi önündeki engelin kaldırılması ve
baskının, şiddetin kaldırılması gerektiğini
ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Gündeme geçiyoruz sayın milletvekilleri.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan ve 21
milletvekilinin, ihracatta yaşanan düşüşün nedenlerinin,
ihracatın arttırılmasına yönelik alınacak tedbirlerin
ve uygulanması gerekli yapısal reformların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/300)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2015 yılında Türkiyenin ihracatında
önemli düşüş yaşanmıştır. İhracat 2012
yılındaki seviyesinin altına gerilemiştir. Esasen, 2012
yılından bu yana ihracatımızda olumlu gelişmeler
kaydedilememekte, ihracatımız son üç yıldır düşüş
trendine girmiş bulunmaktadır. 2015 yılında bu
düşüş daha da hızlanmıştır. Orta vadeli programda
ihracatın büyümeye katkısının önümüzdeki üç yıl
negatif olacağı öngörülmektedir. Bu durumun ekonomimiz üzerindeki
olumsuz etkilerinin önlenmesi, ihracatta yaşanan gerilemenin nedenleri,
bugüne kadar alınan ve önümüzdeki dönemlerde alınması gerekli
tedbirlerin araştırılması amacıyla Anayasanın
98inci ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince ekte yer
alan gerekçe doğrultusunda Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
2)
Oktay Vural (İzmir)
3)
Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
4)
İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
5)
Ruhi Ersoy (Osmaniye)
6)
Mevlüt Karakaya (Adana)
7)
Mehmet Günal (Antalya)
8)
Edip Semih Yalçın (İstanbul)
9)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
10)
Kadir Koçdemir (Bursa)
11)
Atila Kaya (İstanbul)
12)
Deniz Depboylu (Aydın)
13)
Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
14)
Erkan Haberal (Ankara)
15)
Saffet Sancaklı (Kocaeli)
16)
İsmail Ok (Balıkesir)
17)
Mustafa Mit (Ankara)
18)
Zihni Açba (Sakarya)
19)
Şefkat Çetin (Ankara)
20)
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu (Hatay)
21)
Oktay Öztürk (Mersin)
22)
Zühal Topcu (Ankara)
Gerekçe:
Esasen, 2012 yılından bu yana
ihracatımızda olumlu gelişmeler kaydedilememekte,
ihracatımız son üç yıldır düşüş trendine
girmiş bulunmaktadır. 2015 yılında bu düşüş daha
da hızlanmıştır. İhracat, 2013 yılında eksi
0,4 azalmış, 2014 yılında sadece 3,8 oranında
artabilmiş, 2015 yılında ise ihracatımız yüzde 8,6
gerileyerek 143,9 milyar dolar seviyesine gerilemiştir.
2015 yılında ihracatımız, dört
yıl önceki seviyesinin altına düşmüştür. Bu hâliyle 2023
yılında 500 milyar dolar ihracat hedefinin tutturulması
imkânsız hâle gelmiştir. Üstelik bu gelişme döviz
kurlarında yaşanan hızlı artışa rağmen
sergilenmiştir.
Orta vadeli programda ihracatın büyümeye
katkısının 2018 yılı sonuna kadar negatif
olacağı öngörülmektedir. Bu durum ihracatımızda önemli
yapısal sorunların mevcudiyeti ve yanlış politikaların
uygulanmaya devam edeceğinin işaretidir.
İhracatta ithal girdi oranı giderek
artmaktadır. Katma değerli orta ve üst teknoloji üreten ürünlerin
payı son derece sınırlı kalmıştır.
Türkiye'nin belli başlı ihracat pazarlarında önemli pazar
kayıpları yaşanmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinin
ihracat içindeki payında son bir yılda gözlenen ılımlı
artış eğilimi 2014 yılı üçüncü çeyreğinde sona
ermiş ve 2015 yılında gerilemiştir.
Ayrıca, ülkemizin önemli pazarlarını
oluşturan Irak, Rusya Federasyonu, İran, Mısır, Libya gibi
ülkelere yapılan ihracat son üç yılda yaklaşık 15,4 milyar
dolar azalmıştır. Bahse konu ülkelerle 2012 yılında
33,7 milyar dolar olan ihracatımız 2015 yılında 18,3 milyar
dolara gerilemiştir. Son olarak Rusya Federasyonuyla yaşanan krizin
etkisiyle anılan ülkeye olan ticaretimizde daha ağır
kayıplar yaşanması ihtimali yükselmektedir. İranla
aramızdaki gerginlikler nedeniyle iş adamlarımız, bu
pazarda ambargo sonrası ortaya çıkan ticari potansiyelden ve iş
imkânlarından yeterince yararlanamamaktadır. Tüm bu gelişmeler
ihracatta yapısal sorunların varlığına işaret
etmekte ve mevcut iş politikasının ihracata ve ekonomimize ciddi
zarara yol açmaya başladığını ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan, Türkiye'nin küresel rekabet
gücünde azalma da kendini göstermektedir. Ülkemiz, Dünya Ekonomik Forumu (World
Economic Forum) küresel rekabet gücü sıralamasında 2012
yılında 144 ülke arasında 43üncü sıradayken, son üç
yılda 8 basamak gerileyerek, 2015 yılında 51inci sıraya
düşmüştür.
Gelinen aşamada, ihracatta yaşanan
tıkanıklığın aşılması için üretim
yapısında, ihracata dönük politikalarda ve dış politikada
bir dizi acil reform yapılması gerektiği ortaya
çıkmaktadır.
Bu amaçla, ihracatta yaşanan düşüşün
nedenlerinin, ihracatın arttırılmasına yönelik
alınacak tedbirlerin ve uygulanması gerekli yapısal
reformların belirlenmesi amacıyla bir araştırma komisyonu
kurulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
2.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan ve 21
milletvekilinin, dâhilde işleme rejiminin uygulamasının yol
açtığı sorunların ve alternatif bir sistemin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/301)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'nin ihracatında önemli bir yeri olan
dâhilde işleme rejiminin uygulamasının ülke çıkarları
açısından yeniden değerlendirilerek, sistemin cari
açığının önlenmesi, imalat sanayisinin dış girdi
bağımlığının azaltılması ve ileri
teknolojili ürün ihracatını destekleyecek bir sistemin
araştırılması amacıyla Anayasanın 98'inci ve
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince ekte yer alan gerekçe
doğrultusunda Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
4) İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
5) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
6) Edip Semih Yalçın (İstanbul)
7) Mehmet Erdoğan (Muğla)
8) Oktay Öztürk (Mersin)
9) Mevlüt Karakaya (Adana)
10) Atila Kaya (İstanbul)
11) Kadir Koçdemir (Bursa)
12) Erkan Haberal (Ankara)
13) Zühal Topcu (Ankara)
14) Deniz Depboylu (Aydın)
15) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
16) İsmail Ok (Balıkesir)
17) Mustafa Mit (Ankara)
18) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
19) Zihni Açba (Sakarya)
20) Şefkat Çetin (Ankara)
21) Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu (Hatay)
22) Mehmet Günal (Antalya)
Gerekçe:
Dâhilde işleme rejimi kapsamında
yapılan ihracat, geçtiğimiz on üç yıl boyunca hızla
yükselerek bazı sektörlerde ihracatımızın yüzde 70'ini
kapsayacak boyutlara ulaşmıştır. Bu sistem hiçbir ülkede bu
kadar yaygın olarak kullanılmamakta, esasen istisnai bir rejim
olması gereken dâhilde işleme hiçbir ülkede ihracatın yüzde
5'ten fazlasını kaplamamaktadır.
Diğer taraftan, 1996 yılından önce
döviz kullanım oranları yüzde 60la
sınırlandırılmışken, 1996 yılından
itibaren bu sınır yüzde 80'e yükseltilmiş ve bunun sonucunda
yıllar içerisinde ihracatın ithalata bağımlılığı
giderek artmıştır. Ülkemiz ihracatının
yaklaşık yarısını, ithalatının ise yüzde
13'ünü oluşturan bu rejim kapsamında 2006-2015 arasında 564,7
milyar dolarlık ihracat, 263,4 milyar dolarlık ithalat
gerçekleştirilmiştir. 2006-2015 döneminde bu kapsamda yapılan
ihracatın genel ihracat içindeki payı yüzde 44,8; ithalatta yüzde
13,29 olmuştur.
Dâhilde işleme rejimi kapsamında
yapılan ithalatın ihracat içindeki payı, bilgisayar ve
elektronik ürünlerde yüzde 67,7; ana metal sanayisinde yüzde 60,7; temel
eczacılık ve malzemeleri sektöründe yüzde 59,3; ulaşım
araçlarının imalatında yüzde 47,7; ticari ve ağır
vasıta üretiminde yüzde 43,2 gibi yüksek oranlara
çıkmıştır. Bu sektörlerde dâhilde işleme rejimi
kapsamında yapılan ithalat, sektörün toplam ithalatının
yarısını oluşturmaktadır. Bu ürünlerin Türkiye'de
üretilebilmeleri durumunda cari açığımızın ve dâhilde işleme
rejimine bağımlılığımızın önemli ölçüde
azaltılabileceği görülmektedir.
Bu şekilde ihracatın ithalata
bağımlılığı giderek artmaktadır. 2014 yılında
dâhilde işleme rejimi kapsamında 30 milyar dolarlık ithalat ve
67 milyar dolarlık ihracat yapılmıştır. Yani toplam
ihracatın yüzde 45'i dâhilde işlemeyle
gerçekleştirilmiştir. Bir başka deyişle, her 100
dolarlık ihracatın 45 doları ithal girdiyle gerçekleştirilmiştir.
Bu oran sektör bazında incelendiğinde daha yüksek oranlarla ithal
girdi kullanan sektörlerin olduğu görülmektedir.
1980lerde terk edilen ithal ikameci politikalar,
yerini ihracata dayalı kalkınma modellerine bıraksa da, ihracat
yapabilmek için giderek daha çok ithalata bağımlı hâle
gelindiği görülmektedir. İhracat dâhilde işleme kapsamında
yapılan ithalata bağlı olarak artmakta ya da 2015
yılında olduğu gibi azalmaktadır. Pek çok sektörde ithalat
yapılmadan rekabetçi üretim ve ihracat yapılamayacak noktaya
gelinmiş olduğu görülmektedir.
Diğer taraftan, son iki yıldır vergi,
resim, harç istisnası belgelerinin kapatılma oranlarında
belirgin bir düşüş gözlenmektedir. Kapatılan belge
sayısının tüm belgelere oranı daha önceki yıllarda
yüzde 70 seviyelerinde iken 2013 yılından itibaren bu oran yüzde
27'ye, 2015 yılında ise yüzde 8e kadar gerilemiştir.
KDV ve diğer vergi yükümlülüklerinin yurt içi
üreticiler üzerinde olumsuz etkileri de dâhilde işleme rejimi sisteminde
açığa çıkmaktadır. İhracatçı
firmalarımız için ithalat yapmak, komşusundan almaktan çok daha
ucuza gelmektedir. Ara mallar için KDV'nin kaldırılması veya
tecil, terkin sisteminin yurt içi üretimi destekleyecek şekilde
yaygınlaştırılması için gerekli olan
çalışmaların da yapılmasında fayda görülmektedir.
Mevcut sistem her ne kadar
ihracatımızın rekabetçi girdi teminini sağlamak
amacını taşısa da, sanayinin ithalat
bağımlılığını arttırmakta, yerli
sanayiyi hantallaştırmakta, katma değerli ürün üretimini ve
AR-GE ve ileri teknoloji ürün ihracatının önünü
tıkamaktadır. Bu etkiler orta ve uzun vadede ülke ekonomisinin
rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Bu etkilerin nasıl
giderilebileceğinin araştırılması önemli
görülmektedir. Bir girdinin Türkiye'den teminini mümkün ve daha cazip kılacak
bir sistemin uygulanması gerekliliğine işaret etmek
zorundayız.
Yukarıda da anlatılmaya
çalışıldığı üzere, dâhilde işleme rejiminden
firmalar tek tek yararlansalar da ülkemizin genel menfaatleri
açısından da konunun tüm etkilerinin incelenmesi ve sistemin daha
faydalı olabilmesi için olumsuz etkilerden
arındırılması ve imalat sektörlerimizin tümünün
faydasına olacak şekilde neler yapılabileceğinin
araştırılması gerekmektedir.
Ayrıca, dâhilde işleme rejimiyle ilgili
Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve
İhracatçı Birlikleri arasındaki koordinasyonun da daha iyi
nasıl sağlanabileceğinin incelenmesi de yararlı
olacaktır. Türkiye'nin ihracatında önemli bir yeri olan dâhilde
işleme rejiminin uygulaması bazı sektörlerin olumsuz etkilere
maruz kalmasına da neden olmaktadır. Konunun ülke çıkarı
açısından değerlendirilerek imalat sanayisinin bütününün
yararına olacak, cari işlem açığını azaltacak,
yerli sanayinin rekabet gücünü ve katma değeri yüksek mal üretimini
arttıracak bir alternatif sistemin araştırılması için
bir araştırma komisyonu kurulmasının uygun
olacağı düşünülmektedir.
3.- Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul ve 20
milletvekilinin, kamu özel ortaklığı hastanelerinin maddi ve
manevi maliyetlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/302)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kamu Özel Ortaklığı (KÖO) yöntemiyle
yapılan hastane projelerinin ihale ve sözleşmeleri sonucunda kamu
çıkarlarının korunup korunmadığının
belirlenmesi, orta ve uzun vadede devletin zarara
uğratıldığı ve özel sektör
yatırımcılarının çeşitli imtiyazlarla
olağanüstü kazançlar elde ettiği yönündeki değerlendirmelerin
araştırılarak bu projelerin Türk milletine maliyetlerinin tespit
edilmesi amacıyla Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Ahmet Kenan Tanrıkulu
(İzmir)
4) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
5) Oktay Öztürk (Mersin)
6) Edip Semih Yalçın (İstanbul)
7) İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
8) Kamil Aydın (Erzurum)
9) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
10) Deniz Depboylu (Aydın)
11) Arzu Erdem (İstanbul)
12) Şefkat Çetin (Ankara)
13) Zihni Açba (Sakarya)
14) Mehmet Erdoğan (Muğla)
15) Kadir Koçdemir (Bursa)
16) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
17) Atila Kaya (İstanbul)
18) İsmail Ok (Balıkesir)
19) Mustafa Mit (Ankara)
20) Erkan Haberal (Ankara)
21) Baki Şimşek (Mersin)
Gerekçe:
2002 yılından bu yana sağlık
sektörü hızlı bir değişim geçirmektedir. Bu
değişimlerin çoğu zaman günübirlik kararlarla yürütüldüğü,
Kervan yolda düzülür." Mantığıyla birçok zarar verici
sonucun meydana geldiği görülmektedir.
AKP'nin 2002 yılından itibaren
yürüttüğü özelleştirme uygulamalarının devamı olan
Kamu Özel Ortaklığı projelerinin maliyetleri günden güne
ağırlaşmaktadır.
Sağlık yatırımları için
gerekli kaynak ihtiyacını uzun vadeye yayarak devletin borç yükünü hafiflettiği
şeklinde tarif edilen KÖO modelinin tarif edildiği gibi kamunun
yararından çok orta ve uzun vadede zarara uğramasına neden
olacağı yönünde genel bir kanaat bulunmaktadır. KÖO modeliyle
faaliyete geçirilen hastanelere ödenen kira bedellerinin ve bu özel
şirketlere tanınan imtiyazların kamuyu zarara
uğrattığı yönündeki araştırmalar ciddi verilerle
kamuoyunu bu projelerin zararları konusunda bilgilendirmektedir. KÖO
modeliyle inşa edilen hastanelerin birkaç yıllık kira bedeliyle
yapılabileceğini gösteren maliyet hesaplarına göre Türk
milletinin yirmi beş yıllığına kiralanan bu
hastanelerden yirmi üç yıl boyunca zarar edeceği öngörülmektedir.
Basın-yayın kuruluşlarının
haberlerine göre KÖO yöntemiyle yapılan Ankara Bilkent Hastanesinin
yıllık kira bedeli 240 milyon TL, yirmi beş yıllık
toplam kira bedeli 6 milyar TLdir. Bu hastanenin devlet eliyle
yapılması hâlinde oluşacak sabit yatırım tutarı
ise sadece 1 milyar 97 milyon TLdir. Buna göre yirmi beş yıl sonunda
yapılacak olan fazla ödeme 4 milyar 900 milyon TLdir. Ayrıca hizmet
bedelleriyle bu kiraların çok yüksek rakamlara çıkacağı
belirtilmektedir.
İngiltere'de yıllar önce uygulanan ve
başarısızlıkla sonuçlanan KÖO yöntemiyle oluşturulan
hastanelerin 7 tanesinin iflas ettiği, diğerlerinin de finansal
açıdan çöküntü içinde oldukları, hastanelerin zarar eden bölümlerinin
kapatıldığı ve sağlık personelinin de maddi ve
manevi birçok zorluklarla karşılaştığı
bilinmektedir.
Esas itibarıyla özelleştirmenin
mantığı çeşitli riskleri kamunun üzerinden alarak özel
kesime aktarmak veya bu riskleri özel kesimle paylaşmaktır ancak
Türkiye'de yürütülen KÖO projelerinde Hükûmet, bu hastaneler için birçok geliri
garanti etmekte ve özel kesim yatırımcısına âdeta zarar
etmenin imkânsız olduğu altın yumurtlayan bir tavuk teslim
etmektedir. Ayrıca, KÖOyle yapılan hastaneler için devletin yüzde 70
doluluk oranı garantisi verdiği bu projeler, özelleştirme
felsefesinin doğasına aykırı olmanın da ötesinde
sosyal devlet ilkelerini de zedelemektedir.
Sağlık, günübirlik politikalarla idare
edilmemesi gereken bir alandır. İlgili tarafların
görüşlerinin politika oluşturulması sürecine dâhil edilmemesi ve
özel hukuk kapsamına girdiği gerekçesiyle üstleri örtülen ihale
süreçlerinde ve KÖO projelerinin sözleşmelerinde kamu
çıkarlarının veya zararlarının tespit edilmesi
gerekmektedir.
KÖO hastanelerinin Türk milletine ve devlet
bütçesine yüklediği maddi ve manevi maliyetlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Bostancı, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
17 Ağustos depreminin 17nci
yılındayız. Büyük tabiat felaketleri, toplumların bunlara
gösterdiği tepkiler bakımından da özel bir anlam
taşır. Bir topluluğun sadece tesadüfen bir araya gelmiş bir
topluluk olmadığının, ortak kader ve gelecek istikametinde
bir arada bulunduğunun çok önemli göstergelerinden birisi, böylesine büyük
felaketlere mukabelesidir. 17 Ağustos depremi karşısında da
Türk toplumunun mukabelesi tam bir dayanışma, acıları sarma
bakımından da her şeyi ortaklaştırma istikametinde
olmuştur.
Deprem döneminde Türkiye'nin çok farklı
katmanlarında yer alan insanların nasıl canhıraş bir
şekilde oradaki insanların yardımına koşmaya
çalıştıklarını; ilaç, gıda, yardım malzemesi
göndermek için çaba gösterdiklerini hepimiz görmüşüzdür muhakkak. Ben de
şahsen, belki bulunduğu şartlar itibarıyla bir tane su
bidonunu şuradan alıp şuraya koymayacak durumda olan
insanların o deprem döneminde minibüslere, kamyonlara nasıl yük
taşıdıklarını kişisel olarak gözlemlemiş ve
millet olma hâline ilişkin bu duyarlılığa bu görüntüler
üzerinden bir kez daha şahit olmuş birisiyim. 17 bini aşkın
canımız yitti bu depremde, 25 bin yaralımız oldu. Bu
depremin acılarını, yaralarını o dönemde toplum olarak
sarmaya çalıştık, elbette bu deprem bize millet olma hâlini
gösterdiği kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu büyük tabiat
felaketi toplumsal olarak bize millet olma hâlini gösterdi muhakkak ama
aynı zamanda bir başka hususa işaret etti: Deprem fay
hatları üzerinde bulunan bu Anadolu coğrafyasında geleceğe
ilişkin düzenlemeleri yaparken bir daha bu tür depremleri yaşamama
duası ve temennisinin ötesinde, bunu mümkün kılacak düzenlemeleri
yapmak ve bunları sürekli güncellemek gerektiğini gösterdi. Hep
beraber bu istikamette davranıyoruz. Bu vesileyle bunları ifade etmek
istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Diyarbakır
Milletvekili İdris Baluken tarafından, 22 Temmuz 2015 tarihinde
Şanlıurfa'nın Ceylânpınar ilçesinde meydana gelen
saldırıda 2 kamu görevlisinin yaşamını yitirmesi
olayıyla ilgili hakikatlerin açığa çıkarılması
amacıyla 8/8/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 17 Ağustos 2016
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 17/8/2016 Çarşamba
günü bugün toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
8 Ağustos 2016 tarihinde, Diyarbakır
Milletvekili Grup Başkan Vekili İdris Baluken tarafından (2580
sıra no.lu) 22 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa'nın
Ceylânpınar ilçesinde meydana gelen saldırıda 2 kamu
görevlisinin yaşamını yitirmesi olayıyla ilgili hakikatlerin
açığa çıkarılması amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin, Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 17/08/2016 Çarşamba günlü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biraz
sessiz olabilir miyiz lütfen.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
lehinde ilk olarak Şanlıurfa Milletvekili Sayın Osman Baydemir
konuşacak.
Buyurun Sayın Baydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, grubum
adına, Ceylânpınarda 22 Temmuz 2015te 2 polisin evinde katledilmesi
olayının Meclis araştırması suretiyle bir kez daha
karanlığa ışık tutulması talebi ve
çağrısıyla söz almış bulunuyorum.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük siyasi
gelişmesi Kürt sorununun çözümü bağlamında nedir? diye bana
sorarsanız 2013te başlayan ve maalesef akamete uğrayan çözüm
sürecidir. Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt sorununun çözümü önünde engel ve
provokasyon yaratma girişimlerinin en karanlığı
hangisidir? diye bana sorarsanız şüphesiz ki bunlardan bir tanesi de
22 Temmuz 2015te Ceylânpınarda uyudukları evde elleri ve
ayakları bağlanmak suretiyle katledilen 2 polis memurunun öldürülmesi
vakasıdır derim. Eğer ki bugün biz, Parlamentoda grubu bulunan
siyasi partiler bu karanlık olayı aydınlığa
çıkarmayı başarırsak, emin olun, darbe mekaniğinin
bütün işleyen aksamlarını ve uzantılarını da
açığa çıkarmanın kapısını aralamış
oluruz.
Müsaadeniz olursa birinci olaya dönmek istiyorum. 20
Temmuz 2015te Suruçta bir canlı bomba kendisini patlattı, 32 masum
sivil genç kardeşimiz hayatını yitirdi. Canlı bomba
Abdurrahman Alagözün terör nitelikli aranan şahıs olduğu
İstihbaratı, otuz beş gün önce yani 16 Haziran günü Suruç
Emniyet Müdürlüğüne ulaştırılmıştı. Yine
Suruç patlamasından üç gün önce, Urfa emniyeti, Suruç emniyetini Canlı
bomba saldırısı olabilir. diye yazılı bir
şekilde uyarmıştı. Bütün bunlar dosyalarda mevcut. Ancak
önlem alınmadı, tedbir alınmadı ya da göz yumuldu ve
maalesef katliam gerçekleşti. Aradan kırk sekiz saat geçmeden, bu
kez, Ceylânpınarda 21 gününü 22ye bağlayan gece yarısı bu
katliam, bu cinayet gerçekleşti.
Değerli grup başkan vekilleri,
Saygıdeğer Başkan, Sayın Bakan; öyle bir tuzak
kurulmuş ki ve bu tuzak harfi harfine uygulanmış. 22 Temmuz günü
cinayet gerçekleştikten sonra Ceylânpınarda seyir hâlinde olan bir
araç trafik kontrol noktasında durduruluyor ve o araçta bulunan 3 tane
şahıs, aracın ticari alacak verecek meselesinden dolayı
hacizli olmasından kaynaklı emniyet avlusuna çekiliyor. Emniyet
avlusuna çekildikten gece saat 23.00e kadar haciz işleminin
kaldırılması konusunda çalışmalar yürütülüyor. O
esnada aracın içerisinde bulunan şahıslar dışarı
gidiyorlar, ekmek alıyorlar, zeytin alıyorlar, bankaya gidiyorlar
para yatırıyorlar, getiriyorlar; hiçbir sıkıntı yok, bunlar
bu olayla ilgili herhangi bir ithama maruz kalmıyorlar. Gece saat 23.30da
bir ihbarcı telefonu Ceylânpınar İlçe Emniyet Müdürlüğüne
geliyor ve söz konusu olayı gerçekleştirenler olarak bu araçta
bulunan 3 kişinin ismini veriyor. Gece saat 24.00 sıralarında bu
3 kişi Terörle Mücadele Şubesine teslim ediliyor. Ağır
işkenceler, copla tecavüze varan ağır işkenceler, akla
hayale gelmeyen işkencelere maruz kalıyorlar. Çok açık ve net
söylüyorum: Şu anda tutuklu olan hiç kimsenin bu dosyayla uzaktan
yakından bir ilgisi yok.
Şimdi, söz konusu dosya bir bütün olarak
incelendiğinde ve bütün veriler alt alta, üst üste konulduğunda büyük
bir kumpasla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Aynı gün Urfa Valisinin yapmış
olduğu açıklama: Bugün saat on civarında Ceylânpınar
ilçesi Beşevler mevkisinde 2 polis memurumuz ikamet ettikleri evde ölü
olarak bulunmuşlardır. Biri Terörle Mücadele Şubesi, diğeri
Çevik Kuvvette görevli olan polislerimizin evlerinin kapısında
herhangi bir zorlama tespit edilmemiştir. Olayın
aydınlatılmasına yönelik savcılık ve güvenlik
güçlerimizin incelemeleri devam etmektedir. Kamuoyuna ilerleyen saatlerde yeni
bilgiler verilecektir.
Aynı evde ikamet eden 3üncü polisin hâlen
ifadesine başvurulmamıştır. Aynı evde ikamet eden
polisin, o gün gece saat 23.30a kadar onlarla birlikte olmasına
rağmen, dosyaya ifadesi dâhil edilmemiştir. Dolayısıyla, en
büyük karanlık perdelerden bir tanesini bu oluşturmaktadır.
Yine, söz konusu polis memurlarının cenaze
töreninde konuşan il emniyet müdürü aynen şunu ifade etmektedir:
Devletin tüm kurumlarına ve teşkilatlarımızın tüm
hücrelerine giren örgütle de âdeta kol kola girerek ihanet sarmalını
derinleştirmişler
BAŞKAN Sayın Baydemir
Sayın milletvekilleri, lütfen biraz
sessizliğimizi koruyabilir miyiz, rica ediyorum, lütfen.
Buyurun Sayın Baydemir.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakikamı ekliyorsunuz. Teşekkür ediyorum.
Bu örgütün teşkilatımızın
içerisine sızdırdığı uzantıları
aracılığıyla istihbarat zafiyetleri oluşturulmaya
çalışılmış; ilimizin plaka tanıma sistemi,
abilerinden aldıkları talimatla, kapatılarak asayiş ve
terör olayları tırmandırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işin esasına gelelim. Bu dosyada iki temel dayanak
var: Bunlardan bir tanesi ihbarcı. İhbarcının kendisi
şu anda kayıp, ifadesine başvurulmamış. İhbarcının
abisi darbe girişiminden tutuklandı. İhbarcının bir
diğer abisi cemaatin Urfa koordinatörü olduğu gerekçesiyle şu
anda aranıyor.
Bir diğer husus: Bu dosyayı yürüten hâkim
şu anda darbeden tutuklu.
Bir diğer husus: Dosyaya esas delil
oluşturan telefon yani HTS kayıtları Analiz Büro Amirliği görevlileri
olarak soruşturma kapsamında değerlendirilmek üzere tanzim
edilen ilişki ve irtibat raporu sonrasında HTS verileriyle
yapılan çalışmalara ait verilerin tamamı şube
müdürlüğümüz uhdesinde kopyası kalmayacak şekilde silinerek
(shift+delete) imha edildiğine dair bu imza tutanağı
tarafımızdan tanzim edilmiştir. Şanlıurfa Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğü
Yani bütün deliller bir şekliyle delili
oluşturanlar tarafından karartılıyor, ortadan
kaldırılıyor.
Müsaadenizle, bu olay, bir sayfanın
kapanması, savaş sayfasının açılmasının
bardağı taşıran son damlası olarak
nitelendirilmişti. Dönemin Başbakanı tarafından aynen
şu açıklama yapılmıştı: Ama bardağı
taşıran son damla bir gün sonra, 22 Temmuzda bir sabah erken bir
vakitte İçişleri Bakanımızın aramasıyla geldi. 2
polisimiz Ceylânpınarda gece uyurken ensesinden vurularak şehit
edildiler. Dün hâlâ barıştan söz eden HDP sözcüleri var ya, bunun
hesabını versinler. Verecekler, verecekler
Çatışmasızlık. diyorlar ya, polislerimiz
çatışma fırsatı bulmadan şehit edildiler.
Ben de müsaadenizle Sayın Başbakana
çağrıda bulunuyorum: Gelin, el ele verelim ve bunların birlikte
hesabını soralım. Eğer gerçekten gerçekle yüzleşmeye
hazırsanız, gerçekle yüzleşmeye hazırsak bu vakayı
aydınlatmak, darbe mekaniğini aydınlatmaktır. Bu
vakayı aydınlatmak, kirliliğe, bir nevi kumpasa, bir nevi darbe
mekaniğine aynı zamanda birlikte irade ortaya koymaktır.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; ahlaki, vicdani, insani ve ama aynı zamanda siyasi
sorumluluklarımız var. Eğer bu sorumluluklarımızdan
kaçmayacaksak bu vakanın araştırılmasına hepimizin
evet reyi vermesi gerekiyor. Eğer, gerçekten, kirlilikler kime
uzanırsa uzansın hesabı sorulsun istiyorsak, o zaman bunun yeri
ve mercisi bu Parlamentodur. Eğer gerçekten çatışma ve
çatışmadan kaynaklı ölümlerin, gerçeklerin üzerini örtsün
istemiyorsak çatışmayı başlatan kıvılcım
olan, fitili ateşleyen bu vakayı aydınlatmak durumundayız.
Bana göre, bu önergeye Hayır. diyenler hem o
2 mazlumun vebalini taşırlar ama aynı zamanda, Suruçtan bugüne
değin öldürülen, çatışmalarda ölen bütün insanların da
vebalini sırtlarında taşırlar. Gelin, birlikte bu vebali
taşımayalım; gelin, birlikte bu karanlığın
üzerine gidelim. Eğer biz bu karanlığı
aydınlatırsak başka karanlıkların bu ülkeyi, bu
coğrafyayı sarmasına da engel olmuş oluruz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baydemir.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde ilk olarak Erzurum Milletvekili Sayın Kamil Aydın
konuşacak.
Buyurun Sayın Aydın. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, tecrübenin bir tanımı da
yaşanan sıkıntılardan, trajedilerden, felaketlerden ders
çıkarmaktır. Evet, Türkiye Cumhuriyeti devleti bugüne kadar çok
acı tecrübeler edinmiştir. Bunlardan bir tanesi de tarihe
geçmiştir -benden önceki konuşmacılar da, grup başkan
vekilleri de dile getirdiler- 17 Ağustos 1999 yılında
yaşadığımız Marmara Bölgesindeki felakettir, deprem
felaketimizdir. Birçok insanımızı kaybettik, şehirlerimiz
yerle bir oldu ama Allaha şükür, birlik ve beraberlik içerisinde
yaralarımızı sarmaya hep birlikte çalıştık.
Yine, benzeri bir felaketi de çok yakın
geçmişte yaşadık, bu da bizim için acı bir tecrübe hanesine
geçti; 15 Temmuz akşamı hain, melun bir tuzakla, bir fitne fesat
hareketiyle bir darbe girişimi oldu. Bunda da yine hedef alınan
şey neydi? Türk demokrasisiydi, Türk parlamenter sistemiydi, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bekasıydı hedef alınan ama Allaha
şükür, bunda da yine Türk milleti aynı feraseti göstermiştir.
Geçmişte olduğu gibi, yine birlik beraberlik ruhuyla devletine,
milletine, bekasına, parlamenter yapısına sahip çıkarak,
bunun simgeleşmiş kurumsal yapılarına sahip çıkarak
meydanlara çıkmış Artık yeter! Biz bugüne kadar büyük
bedeller ödeyerek kazandığımız haklarımızı,
demokratik gelişmişlik düzeyimizi bir gecede artık heba
edemeyiz, yok edemeyiz. demiştir.
Tabii buradan hepimiz bir
ders çıkarmalıyız. Sanıyorum 15 Temmuzdan bugüne kadar
çeşitli konuşmalarda gerçekten hepimizin mutabık olduğu
birtakım şeyler dile getirildi. Neydi bunlar? Bir musibet bin
nasihatten evladır. Evet, çok sıklıkla kullanırız,
tecrübe ederek söylediğimiz bir atasözü. Ya da Her şerde bir
hayır vardır. deyip, acaba bu şerden nasıl bir hayır
çıkarırız kararlılığını gösterdik. Bunu
Parlamentoda da yaptık, kamuoyunda da halkımız bunu çok net bir
şekilde tavır olarak ortaya koydu ve bunun gereği olarak da
malumunuz, Yenikapıda bir miting organize edildi ve millet sadece
bayraklarını alarak, siyasi mülahazalarını, etnik
mülahazalarını, mezhepsel mülahazalarını, dünyevi
mülahazalarını bir kenara bıraktı. Çünkü niye? Söz konusu
vatan, söz konusu millet, söz konusu devletin bekası. dedi ve gerisini
teferruat sayarak orada bir irade ortaya koydu. Buna siyasi partilerimiz de
katıldılar. Özellikle Genel Başkanımız bu iradeyi ilk
önce ortaya koyanlardandı. Biz de Yenikapıya gidip bu iradenin,
halkın koyduğu bu iradenin ete kemiğe bürünmüş
şekliyle biz de orada olacağız. dedik ve orada bulunduk.
Şimdi, böyle bir
iradenin ortaya konulması çok da hesaplanmış bir şey
değildi çünkü tarihsel geçmişimize baktığımız
zaman, bu tür hareketler özellikle bünyenin zayıf olduğu dönemlerde,
sıkıntıların birazcık ayyuka
çıktığı dönemlerde tezahür ederdi, aynen insan vücudu gibi;
zaman zaman söylüyoruz.
Terör örgütleri, özellikle bu bağlamda
zamanlamayı çok dikkatlice yaparlar, aynen yüz yıl önce
yaptıkları gibi; Birinci Dünya Harbinde de yaptılar,
İstiklal Harbimizde de yaptılar, Millî Mücadele
yıllarımızda çok net bir şekilde gördük ya da genç
cumhuriyetin ilk dönemlerinde de aynı şeyi yaptılar. Yani,
devletin başına bir musibet geldiği zaman, milletin
başına bir felaket geldiği zaman, onlar pusularından
çıkar, hücrelerinden çıkar Acaba biz bu
sıkıntılı ortamdan nasıl bir pay
çıkarırız, nasıl bir melun, nasıl bir sinsi hareketle
ne yapabiliriz? düşüncesiyle ortaya çıkarlar. Bunun bir örneği:
İşte, 15 Temmuz akabinde -bakın, aradan üç gün geçmemişti-
Trabzonun Maçka ilçesinde bir hain terör saldırısı oldu ve 3
polisimizi şehit verdik. Bu durmadı, devam etti. 15 Temmuzdan sonraki
süreçte, bütün Türkiyenin bekası üzerinde hesabı olan birtakım
güçlerin maşalığını yapan terör örgütleri dur durak
bilmeden, kararlılık içerisinde, efendim, terör eylemlerine, cani
eylemlerine devam etmişlerdir.
Peki, biz ne yapmalıyız, hem bu musibetten
bir ders çıkarma adına o zaman biz ne yapmalıyız?
Değerli milletvekilleri, bakın, biz ne yapmalıyız?
Demokrasiyi güçlendirmeliyiz; biz, birlik ve beraberliğimizi
güçlendirmeliyiz; kardeşlik hukukumuzu daha sağlam temellerde, daha
güzel şekilde ortaya koymalıyız. Ne yapmalıyız?
Artık, bakın Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa
vardır. düşüncesiyle Yenikapıya hücum eden, gelen ve bir
demokrasi şölenine dönüştüren halkımızın isteklerine,
vatandaşlarımızın dileklerine, lütfen, artık kulak
kabartmalıyız.
Hizmet ederken de Hükûmeti burada göreve
çağırıyoruz, daha dikkatli olması noktasında
uyarıyoruz. Bundan sonra, ne olur, senden-benden hesabı yapmadan
Çünkü o, Yenikapıda ete kemiğe bürünmüş ruh hâli bir birlik
beraberlik hâliydi. Dolayısıyla bundan sonra, atamalar başta
olmak üzere, yeniden yapılanma düşünülen kurumlardaki atamalar
başta olmak üzere, artık, senden-benden hesabı
yapılmamalı.
Ama, maalesef, bir iki hayal
kırıklığımızı ifade etmek istiyoruz.
Bakın, geçen bir aylık süre zarfında üniversitelerimizde rektör
atamaları yapıldı. Maalesef
Bakın, burada bize gelen
şikâyetler, bize gelen dilek temenniler; bu, gece demokrasi nöbetinde olan
insanlar, Yenikapıda iradesini ortaya koyan insanlar, tankın üzerine
çıkan insanlar, helikopterin altında açık hedef olan
insanların talebidir. Biz sadece aracılık ediyoruz. Bunun
entelektüel uzantıları da var, akademisyen uzantıları da
var. Diyorlar ki: Artık demokratikleşme hamlelerini daha çok
yapmalıyız. Biz irademizi ortaya koyup üniversitelerde seçim
yapıyoruz ama seçtiğimiz irade maalesef, yüzde 90lık bir irade
olmasına rağmen yüzde 10luk iradenin emrine veriliyor. Şimdi,
Allah aşkına, böyle, bir kucaklamada, böyle bir demokratikleşme
sürecinde, böyle milleti tek vücut hâline getirmede bunlar yapılacak
işler mi? Bunlar gerçekten nakisadır; bunlar, insanların
yaptıkları, ortaya koydukları iradelerine karşı
yapılan bir saygısızlık olarak addediliyor.
Efendim, aynı mantıkla, yüce Mecliste,
bizim aldığımız bireysel oyumuz yüksek olmasına
rağmen temsil olarak şurada 40 vekille Allaha şükür kendimizi
temsil ediyoruz; Sayın Cumhurbaşkanı Hükûmeti kurma yetkisini
niye bize vermedi o zaman? Aynı mantıkla hareket ediyorum. Yani bir
üniversiteye 4üncü olmuş biri rektör atanıyor ise, 3üncü
olmuş, 2nci olmuş, 5inci olmuş birine rektörlük görevi tevdi
ediliyorsa bunun benzerini burada niye yapmadınız? Niye bir yerde
demokratik kurallar ve teamüller işliyor, öbür tarafta işlemiyor? Bu
çifte standarttan bir an önce uzaklaşmalıyız. Bu arkadaşlarımız
kırılıyor, üzülüyor. Bir millî mutabakat, birlik beraberlik bu
ülkede böyle sağlanmaz. Bunu dışarıya da anlatamayız,
iç kamuoyuna da anlatamayız. Bu, FETÖ gibi yapıların da
işine gelir maalesef. Bu, fay hatlarını genişletir,
kırılganlığı artırır, Allah korusun, ileride
tekrar denenmesi düşünülen şeyleri besleyici faktörler olur. Onun
için, bir an önce, bundan sonraki icraatlarımızda, Hükûmetin bütün
icraatlarında biz istiyoruz ki bu birlik ruhunun, millî mutabakat ruhunun
daha demokratik yansımasını görelim. Bu bizden talep ediliyor,
şikâyetler oluyor; işten atılanlar, efendim, açığa
alınanlar, hapse girenler
Bu, bütün mağdurları kapsayan bir
taleptir; bakın, bu, Milliyetçi Hareket Partisinin bireysel talebi
değildir. Milliyetçi Hareket Partisi bunu halkın ve hakkın
tavrı olarak ortaya koymaktadır. Biz halkın isteğini ve
hakkın öngördüğünü ifade etmek zorundayız değerli
arkadaşlar. Onun için, gelin, kısa yoldan bir an önce bu
yanlışlardan vazgeçip
Gerçekten milleti kucaklayan, milletin, bütün
cumhurun reisine olan bir özlem varsa bunu gerçekleştirmenin yolu hiçbir
siyasi mülahazaya başvurmadan herkesi birlikte kabul etmek ve herkesin
tercihine saygı duymaktır diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
lehinde son konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök
olacak.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin grup önerisi
üzerinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce 17 Ağustos
depreminde yitirdiğimiz tüm yurttaşlarımızı bir kez
daha saygıyla andığımı ve bu olaylar
karşısında Türkiyenin kendisini bekleyen tehlikeler, deprem
tehlikesi karşısında etkin bir şekilde tedbirlerinin
alınmasının zorunluluğunun altını çizerek tüm
ulusumuza da tekrar başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiyede çok ağır,
travmatik, kabus dolu bir geceyi burada geçirdik, hep beraber burada geçirdik;
tüm Türkiyedeki yurttaşlarımız sokaklarda, meydanlarda, bizler
de milletvekilleri olarak burada. Bir darbe girişimine karşı
bütün partiler AKP, CHP, MHP, HDP- tereddütsüz bir duruş sergiledi,
yurttaşlarımız hayatlarını tankların altında
ezilmek pahasına harcadı, bizler burada Mecliste Meclis
çalışmalı, ulusal egemenlik sürmeli, darbeler olmamalı,
darbecilere karşıyız. diyerek bir duruş sergiledik.
Üzerimize bomba yağarken o gün çok özel ve anlamlı bir günü bütün
partiler bir arada geçirdi ve Türkiyenin 15 Temmuzu atlatabilme
olasılığından sonrasını biz, burada,
sığınaklarda beraber konuştuk. 15 Temmuzu
atlatamayabilirdik; ne kadar ağır sorunlar yarattığını,
ne denli örgütlenilmiş olduğunu yaşayarak görüyoruz. O gün atlatılmış
olması Türkiye için bir şanstır. İşte 15 Temmuz
gecesi, biz, sabaha kadar bunları aramızda bir fikir jimnastiği
yaparak bombaların altında değerlendirirken bundan sonraki Türkiyenin
de nasıl olması gerektiği konusunda herkesin
uzlaştığı bir düzlem üzerinde buluştuk. O da tam
demokrasi, Türkiyenin şeffaflaşması ve Türkiyenin
gerçekleriyle yüzleşmesi.
Evet, demokrasi güzel bir kelime ama
altının doldurulması gerekiyor. Türkiye kendisiyle
yüzleşebilecek mi; Türkiye acaba geçmişinden gelen bütün olayları,
karanlık olayları açığa çıkartacak bir cesarete sahip
mi? Yani bunu yapabiliyorsak demokrasinin altını
dolduracağız; yapamıyorsak değerli arkadaşlarım,
her şey 15 Temmuzun öncesi gibi devam eder. İşin şakaya
gelir tarafı yok. 15 Temmuz gecesi, Türkiye bu ağır tabloyu
atlattığında, Artık zaman geçtikçe, etkisi
azaldığı zaman yine eski tarz siyaset yaparız.
anlayışının iflas ettiği bir tarihtir. Bu konuda,
özellikle iktidar partisine çok ağır bir sorumluluk düşüyor. Bu
süreci yönetmek konusunda, yürütmek konusunda ağır bir sorumluluk
var. Muhalefet, el birliğiyle darbe girişimine karşı durdu,
beyanlarını söyledi; sokaklarda, meydanlarda, Mecliste sahip
çıktı ama bunun altının dolması gerekiyor.
Demokrasiyi Türkiyede tekrar inşa etmemiz; bir
daha darbe olmamasına, Türkiyenin kuruluş felsefesinin bir daha
örselenmemesine dönük hareketlere karşı bir ittifak
oluşturabilmemiz açısından Türkiye'nin yapacağı ilk
iş, bir kere geçmişiyle yüzleşmek olmalıdır.
İşte, bu karanlık, faili meçhul olaylar da bunların
başında geliyor değerli arkadaşlarım. Biz faili meçhul
olaylarla 15 Temmuzdan önceki süreçte gereği gibi yüzleşebilseydik
belki 15 Temmuz darbe girişimi olmazdı. Bu konuda pek çok
araştırma önergesi verildi. Ne yazık ki iktidar partisi bir
kıskançlık içinde muhalefet partilerinin verdiği önergeleri
reddediyor ama değerli arkadaşlarım, eğer bunlar gibi daha
önce verilmiş araştırma önergeleri burada kabul edilseydi belki
15 Temmuz darbe girişimi olmazdı.
Eğer biz, Ceylânpınar'da 2 polis
kardeşimizin öldürülme olayının üzerine hep beraber gidip
arkasındaki gerçeği ortaya çıkarsaydık belki 15 Temmuzu
önlerdik, tıpkı Suruçtaki gibi. Bakın, 15 Temmuzda bu darbe
girişimi yaşandı. Siz biliyor musunuz ki acaba
Ceylânpınar'da o 2 polisin öldürülmesi olayının bununla
irtibatı var mıdır yok mudur? Uluderede 34
yurttaşımızın öldürülme hadisesini burada hep beraber
konuştuk, defalarca araştırma önergesi verdik gelin bunun üstüne
gidelim diye. İktidar partisi reddetti ama şimdi bakıyoruz ki
karanlık ilişkiler, bizim o gün söylediğimiz ama itibar
edilmeyen görüşler ortaya çıkıyor ve Acaba bunu FETÖcüler mi
yaptı? denilme noktasına geliyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
yani böyle bir tablo içerisinde iktidar partisi sorumluluğunu yerine
getirmemiştir. Bakın, bu araştırma önergesi önemli. Valilik
olaydan sonra -2 polis öldürülmüş- yaptığı yazılı
açıklamada diyor ki: 2 polis memurumuzun evinde, kapısında
herhangi bir zorlama yok, silah sesi de duyulmamış. Silah sesinin
duyulmadığı, zorlamanın olmadığı bir
atmosferde 2 polis ölüyor ve faili ortada yok. Nedir bu oyunun altındaki
gerçek? Ondan iki gün önce Suruçta patlayan bomba, polislerin öldürülmesi,
daha sonra Ankara Garındaki patlama, Ankaradaki diğer patlamalar,
İstanbuldaki patlamalar ve Türkiye'nin birçok yerinde faili meçhul
cinayetler; nedir bunlar değerli arkadaşlarım?
Bir iktidar partisi açısından gerçekten
bunlar züldür çünkü demokrasilerde faili meçhul diye bir olay olamaz
değerli arkadaşlarım. Faili meçhul olay nasıl olabilir?
Devletin görevi faili meçhulleri ortadan kaldırmak ve faillerini ortaya
çıkartarak demokrasimizi bizlere tekrar yaşatmaktır ama herkes
korku içerisinde acaba başıma bir şey gelecek mi diye. Bu olay
aydınlatılmadığı takdirde Türkiyenin, geleceğini
inşa etmesi çok zordur. Bakın, bizim bunları
tartışmamız gerekiyor.
Darbe Komisyonu kurduk 15 Temmuzdan sonra. Bütün
partiler Komisyona üye verdi. E, AKP niye vermiyor değerli
arkadaşlarım Darbe Komisyonuna üyeyi? E, ne oldu yani, darbeyi
araştırmayacak mıyız biz, nedir onun sebepleri? Belki o
sebeplerin içerisinde Ceylânpınardaki 2 polisin öldürülmesi hadisesi
olacaktır, Uludere olacaktır, Ankara Garı patlaması
olacaktır. Bunları araştıralım, iktidar partisi
bunları tekrar halının altına süpürmesin.
Çok ağır ve veballi günlerden geçiyoruz
değerli arkadaşlarım. Biz muhalefet olarak sorumluluğumuzu
yerine getirmek istiyoruz. Bu konuların üzerine gidelim, yüzleşelim
ve korkmayalım, altından ne çıkarsa çıksın
korkmayalım bunlardan çünkü bu olayları önleyemezsek ve çözemezsek
Türkiyenin Kürt sorunu çözülmez değerli arkadaşlarım.
Türkiyenin birçok sorunu çözülmez; demokrasi sorunu çözülmez çünkü hangi
olayın hangi süreci hangi aksi yönde tetiklediğini bilmemiz
gerekiyor, işte bunları ortaya çıkartmamız gerekiyor. Bu,
ancak şeffaf devletle olur, üzerine gitmekle olur; bir ağır
sorumluluktur bu. Bizim bunları tartışmamız lazım ama
bir bakıyoruz, Şırnak, Hakkâri il olmaktan çıksın
mı, çıkmasın mı?
Değerli arkadaşlarım, Hakkâri ve
Şırnak niye il olmaktan çıksın? Biz gerekiyorsa Cizreyi
de, Yüksekovayı da il yapalım ama Hakkâri ve Şırnak gibi
önemli 2 kentimizi niye il olmaktan çıkartalım? Şırnak ve
Hakkâride yaşayanların ne kadar hayatlarından endişeli
olduklarına, geleceğe dair güvenceyle bakamadıklarına biz
bugün bir kez daha tanık olduk. Bunlara gerek yok, şimdi
aklıselim olunması gereken bir zaman dilimi içerisindeyiz, burada da
sorumluluk iktidar partisinde.
İktidar partisi, bütün partilerle iş
birliği yapmalı değerli arkadaşlarım, bütün partilerin
demokrasiye olan katkısını almalı, içine sindirmeli. Madem
15 Temmuzdan sonrasını biz milat ilan ettik, madem 15 Temmuzdan sonra
artık yeni bir siyaset dilini konuşacağız, bu siyaset
diline uygun araştırma önergelerimizi yapmak, grup önerilerimizi
yapmak, kanunları çıkartmak durumundayız. Bakın, bir torba
yasa tartışılıyor, muhalefetin rızası yok. Bu
olmaz değerli arkadaşlarım, Türkiyeyi böyle inşa edemeyiz.
Biz 15 Temmuz gecesini bir daha yaşamak
istemiyoruz. Bu konularda defalarca uyardık: FETÖ örgütüne dikkat edin.
Defalarca uyarılarımız vardır, araştırma
önergelerimiz vardır; tamamı reddedilmiştir. Ne olurdu değerli
arkadaşlarım, iktidar partisi bir kıskançlık içerisinde
olmasa da bunları incelesek ne olurdu? Belki daha vahim sonuçlar olmadan
önlenebilecek olayları önlerdik. Muhalefet olarak bu uyarıcı,
yapıcı görüşlerimizi tekrar söylemeye devam edeceğiz.
Sakın yanlış yapmayın değerli arkadaşlarım,
Türkiyenin artık yanlışı kaldıracak başka bir
zamanı yoktur.
Nasıl örgütlendi bu FETÖ Türkiyede? Kurumlara
nasıl sızdı? Ne denli bu kadar siyaset kurumunu bir anda
çökertecek bir hâle gelebildi? Kimin sorumluluğu var, kimlerin
sorumluluğu var? Nasıl oldu? Bunların hepsini ortaya
çıkarmak bizim vazifemiz.
İşte, Ceylânpınarda öldürülen 2
polisin olayı da eğer açığa çıkarılırsa
belki o pamuk ipliğine bağlı olan bütün gelişmeler
birbirini tetikler ve ortaya çıkar. Bundan ne çıkar demeyin, çok
şey çıkar. Ben inanıyorum ki Ceylânpınarla ilgili
Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu bu önerge bu
Mecliste kabul edildiğinde belki büyük bir adım daha atmış
olacağız. Olayı araştırdığımızda,
olayın ardındaki gerçekler belki iktidara da yol gösterecek.
O olayın ardındaki gerçekleri biliyor
musunuz? Bilmiyorsunuz. Vali diyor ki: Kapı kapalı, silah sesi yok.
E, nasıl öldürüldü değerli arkadaşlarım bunlar? Ben bir
yurttaş olarak -bırakın milletvekili kimliğimi- kapı
zorlanmadan, silah sesi duyulmadan bir evde 2 kişi nasıl öldürülür,
Türkiyede nasıl öldürülür, bunu öğrenmek istiyorum. Nasıl
olmuştur bu iş? Benim güvencem ne olacaktır? 79 milyonun
güvencesi ne olacaktır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) Onların aynı
akıbete uğramayacağı nereden bilinecektir? Bu nedenle
Bir dakikanız var mı efendim?
Toplayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN Peki.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) Bu nedenle, çok önemli bir
süreçten geçtiğimiz bu zaman dilimi içerisinde, şimdi
yapıcı olan her türlü konuyu iktidar partisi, bir kere, masaya
yatırmak durumundadır. Böyle bir tablo Türkiyenin demokrasisinin bir
daha örselenmeyecek bir şekilde tekrar inşası için mutlak
zorunluluktur değerli arkadaşlarım, bunların altını
çizmek istiyoruz. Bu ve buna benzer bütün olayları masaya
yatırıp hep beraber, el birliğiyle çözmek durumundayız.
O nedenle, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak Ceylânpınarda öldürülen
2 polis kardeşimizin ölümüyle ilgili olarak verilen araştırma
önergesini desteklediğimizi ifade ediyorum ve iktidar partisinin de bu
konuda Meclisin önünü açarak bu konudaki şüpheleri giderici bir komisyon
kurulmasına olanak verecek oy kullanmasını sizlerden
beklediğimizi ifade ediyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde son olarak Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Celalettin
Güvenç konuşacak.
Buyurunuz Sayın Güvenç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisi önerisi hakkında grubum adına görüşlerimi belirtmek
üzere huzurlarınızdayım. Sizleri, saygı ve hürmetle
selamlıyorum.
Sözlerimin başında, 17 Ağustos 1999
depreminde kaybettiğimiz insanlarımıza Cenab-ı Haktan
rahmet diliyorum. Allah, bir daha, ülkemize, insanlarımıza böyle
acı olaylar yaşatmasın diye temenni ediyorum.
Yine sözlerimin başında, 15 Temmuz 2016
hain darbe girişiminde kaybettiğimiz tüm şehitlerimize rahmet
dilerken kahraman gazilerimize Cenab-ı Haktan acil şifalar
diliyorum.
Gene bu bağlamda, 15 Temmuz tarihinde millet
olarak halkımızın gösterdiği kahramanlığa,
dünyaya verdiği demokrasi dersi hakkında bütün milletimize, 79 milyon
insanımıza, tüm partilere şükranlarımı sunuyorum ve 15
Temmuzdaki bu kahramanlığın, halkın gösterdiği
kahramanlığın, ülkemizdeki demokrasi kültürünün hangi
aşamaya geldiğini göstermesi bakımından da önemli
olduğunu bir kere daha belirtiyorum.
Ve tabii, bu hain darbe girişiminin
püskürtülmesinde başrolü oynayan Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza, Gazi
Meclisimizin Başkanına ve o gün Mecliste bulunan, Meclisin
açılmasını sağlayan tüm partilere mensup milletvekillerine
de bu kahramanlık destanı için şükranlarımı,
minnetlerimi sunuyorum ve bu ülkenin bir evladı olarak, bu ülkenin
artık önünün açık olduğunu, ne yaparlarsa yapsınlar 21inci
asırda bu ülkenin başrolü alacak ülkelerden biri olduğunu
gösterdiğimizi ve bunun gururunu yaşadığımı ve bu
acı olaydan da çok iyi sonuçlar çıkarabileceğimizi belirtmek istiyorum.
Şimdi, ülkede tam böyle bir demokratik hava,
yumuşama, iş birliği muhalefet arasında
yaşanırken doğrusu, Halkların Demokratik Partisinin bu
önergesinin beni şaşırttığını belirtmek
istiyorum. (HDP sıralarından gülüşmeler) Sorunumuz bu zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz o
birlikte yokuz nasıl olsa, siz yapın.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) - Şunda
hemfikiriz: Bu ülkenin temel sorunu terör ve şiddeti bitirmektir. Terör ve
şiddet, demokrasimizin hızını kesmektedir, demokrasimizi
tehdit etmektedir, geleceğimize karşı da ciddi bir engel
olmaktadır. Elbette demokrasi içerisinde terör ve şiddeti çözmek
zorundayız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Biz de onun için veriyoruz, ne olmuş diye.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) - Bugün bu ülkede
şiddete karşı demokrasi, demokrasi diye bağıran,
çırpınan bir yüzde 50 halk iktidarı var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Diğer yüzde 50yi öldürelim o zaman! Diğer yüzde 50nin hepsini
öldürelim!
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) - Bu ülkede
Baldıran zehri de olsa içerim. diye yola çıkan, halkın
seçtiği bir Cumhurbaşkanı var. Değerli
arkadaşlarım, bunu görmek zorundayız.
BESİME KONCA (Siirt) Cumhurbaşkanı
demokrasi istemiyor, diktatörlük istiyor.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) - Eğer
karanlık olayları aydınlatacaksanız, eğer bu ülkede
bir daha yargısız infazları, cinayetleri, işkenceleri
önleyecekseniz demokratik siyaseti tercih edeceksiniz.
BESİME KONCA (Siirt) Devlet önleyecek, devlet
önleyecek!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Siz önleyeceksiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz
tercih edeceksiniz, siz! Sen bize bunu anlatma!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) Şunu
söylüyorum, söylediğim şu
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sen bize ne
anlatıyorsun ya?
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) İzin verir
misiniz.
Bakın, ben sizi dinledim, Sayın Baydemiri
dinledim, ben dinledim sizi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Dinlenecek bir
şey söyle!
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) - Bana laf atanlar
Bir cümle söylüyorum: Bu ülkenin gerçek demokrasiye ulaşmasını
isteyenler, geleceğin birlik, beraberlikte olduğunu düşünenler
bana laf atmayacak; bu kürsüye gelecek, Türkiyede silahın argüman
olmadığını, o devirlerin geride
kaldığını, silahlı çözüm olmayacağını,
demokratik siyasetten yana olduğunu burada söyleyecek.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Daha dün söyledik.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Biz onu her gün söylüyoruz, her gün.
BESİME KONCA (Siirt)
Siz duymak istemiyorsanız ayrı bir şey.
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Başka bir mesele yok. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(İzmir) Bırak Allahını seversen ya!
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Bakın, biz net bir şekilde, dünyanın gözüne bakarak
DAEŞe de, El Kaideye de, PKKya da, FETÖye de, her türlü şiddet
yanlısı, gizli, sihirli yapıları olan yapılara
karşı halk egemenliği diyoruz, demokrasi diyoruz,
barış diyoruz.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Hepsiyle ilişkilerinizi bir araştıralım.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Evet, evet, hepsini kim getirdi, onu da
açıklayın. Darbeyi kim hazırladı? Darbecileri kim bu hâle
getirdi?
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Sizden de beklediğimiz, bakın, çok açık ve net
söylüyorum: Kandil silahı bırakacak.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(İzmir) FETÖ sizin ortağınız değil mi?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sizin ortağınız değil miydi?
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Biz mi yerleştirdik?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Biz mi yerleştirdik?
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Kandil silahı bırakmıyorsa bu Mecliste oturanlar
buraya gelecek
BESİME KONCA (Siirt)
Buradayız, buradayız.
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla)
diyecek ki: Silahın devri bitti, silahın devri bitti.
BESİME KONCA (Siirt)
Yüz kere söyledik.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Her istediklerini verdiniz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Ya, siz beraber yürüdünüz o yollarda ya!
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Artık millet bizi gönderdi, burada demokratik siyaset
yapacağız. diyeceksiniz.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Ne istediler de
Biz mi verdik?
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Bunu dediğiniz gün çözemeyeceğimiz hiçbir olay yok. Bunun
dışında
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Eski videolara bakın, eski.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(İzmir) Sen onu git PKKye söyle, ne bize anlatıyorsun!
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Oturun yerinize, oturun!
Bunun dışında
söylediğiniz
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Bize anlatma onu, bize anlatma.
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Bakın, 1 Kasımdan beri hep buradayız. Dikkatle
izliyorum, anlamaya çalışıyorum, empati yapmaya
çalışıyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş)
Ama anlayamıyorsun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Anlamamışsın.
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Meslek hayatının yirmi beş yılı bölgede
geçmiş bir insanım. İnsanların ne acılar
çektiğini biliyorum. Her gün, 2-3 yaşında bebesini
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Biz daha çok acı çekiyoruz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, dinliyoruz, lütfen
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla)
geride bırakan şehit polislerin cenazesini
kaldırıyoruz, askerlerin cenazesini kaldırıyoruz.
BESİME KONCA (Siirt)
Şehitler Tepesi boş kalmayacak. diyen sizsiniz.
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Bölgedeki Kürt çocukları ölüyor.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Siz ailelere Ne mutlu size! diyorsunuz ama!
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Bakın, çok açık söylüyorum: Bunlar ülkemize kan
kaybettiriyor. Kürt siyaseti, şiddet dışında, demokratik
siyasete, sivil siyasete evrilmek zorunda.
BESİME KONCA (Siirt)
Otuz yıldır bunu söylüyoruz, otuz yıldır. Sen geç
kalmışsın.
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Evrildiğiniz an hiçbir karanlık nokta kalmayacak, bu
ülkenin demokrasisi tekamül edecek. İşin özü budur.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) O yüzden mi kayyum yasası getirdiniz?
CELALETTİN GÜVENÇ
(Devamla) Bu olaya gelince, bu olayla ilgili de maalesef kafaları
bulandıracak açıklamalarınız var.
Bakın, 22 Temmuz,
olayın sabahı, lütfen İnternete girin Sayın Baydemir, rica
ediyorum, ANFnin Fırat Haber Ajansı üzerinden açıklaması
var. Okuyorum sizlere, milletimizin huzurunda okuyorum: HPG: 2 polisi Apocu
fedai timi cezalandırdı. 22 Temmuz günü bu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Tamam,
araştıralım.
BESİME KONCA (Siirt) Tamam,
araştıralım.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) Bir dakika
Açıklamayı okuyorum: 22 Temmuz günü bir Apocu fedai timi Suruç
katliamına misilleme olarak bugün sabah 06.00 sularında
Ceylânpınarda DAEŞ çeteleriyle iş birliği içinde olan 2
polise karşı bir cezalandırma eylemi
gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirilen eylem sonucunda Feyyaz
Özsahra ve Okan Acar isimli polisler öldürülürken polislerin silah ve
kimliklerine el konulmuştur. Cep telefonlarınızda var ANFnin
açıklaması. Peki
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Ne kadar
doğru o?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Ulaşılamıyor, siz ulaşabiliyorsunuz ama!
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) Ben
ulaştım.
BESİME KONCA (Siirt)
Araştıralım, araştıralım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) O
haberleri sadece siz okuyabiliyorsunuz.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) Şimdi,
aynı gün, CMK 135e göre teknik takibi
yapılan PKK terör örgütünün 2 elemanının konuşmaları:
Ararat: Bu sabah saat altıda, Urfaya
bağlı Ceylânpınarda, Çevik Kuvvete ait 2 polisi arkadaşlar
vuruyor, 2si de ölüyor. Üzerlerinden 2 tane silah alınıyor,
kimliklerine el konuluyor.
Rojhat: Tamam.
Ararat: Bak, isimlerini vereyim: Feyyaz Özsahra; bu,
Kırşehirlidir.
Rojhat: Tamam.
Ararat: İkincisi Okan Acar; bu,
Niğdelidir.
Rojhat: Tamam.
AHMET YILDIRIM (Muş) O Rojhatlar sizin
adamlarınız zaten.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) - Şimdi,
ayın 29unda
GARO PAYLAN (İstanbul) İstihbaratı
Davutoğluna kim vermişti?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya
tamam, bunu araştıralım.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) - Arkadaşlar,
anlamaya çalışalım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Çok iyi anlıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Anlıyoruz zaten.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Anlıyoruz, anlıyoruz
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) Samimi olarak,
sizi rencide etmek istemiyorum; bakın, samimi olarak size bir şey
anlatmaya çalışıyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) Onlara kim verdi o
istihbaratı?
BESİME KONCA (Siirt) Önergeyi onaylayın,
araştıralım, Rojhatın kim olduğunu bilelim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) Bakın, 29
Temmuza gelindiğinde, olaydan, 2015
GARO PAYLAN (İstanbul) Onlar darbeci
çıktı, hepsi içeride şimdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Darbeciler onlar.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Hepsi içeride.
AHMET YILDIRIM (Muş) Paralel onlar,
okuduklarının hepsi paralel.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla)
Anlatacağım, dinlersen anlatacağım.
Diyor ki BBCye
Bakın, BBC kaynaklarına
girin, ona giriş kolaydır. BBC Türkiyeden Mahmut Hamsiciye
konuşan KCK dış ilişkiler sözcüsü Agit, Ceylânpınarda
2 polisin öldürüldüğü saldırıyı PKKnın
yapmadığını açıkladı. Ben her şeyi söylerim.
Bunlar PKKdan bağımsız birimler. BBC kayıtlarında
var. Bizim, yaptığımız bir şeyi üstlenmekle ilgili
çekincemiz yok. TAK yaptı. diyor. Yedi gün sonra birileri
uyandırıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Kim
olursa olsun araştıralım.
CELALETTİN GÜVENÇ (Devamla) Ve bu dosyadaki
bazı hâkim ve savcılar FETÖcü diye tutuklanıyor. Acaba kim
kimle iş birliği yapıyor değerli kardeşlerim?
Hepinize saygı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Demirel, sizi dinleyelim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Hatip
konuşmasında bizim demokrasi karşıtı olduğumuzu,
yüzde 50 iktidarla kendilerinin demokrasi anlayışını ifade
ettiklerini ve bizim demokratik siyaset yapmadığımızı,
bununla da demokratik siyasete gelmemiz gerektiğine dair bir sürü bizim
grubumuza ve vermiş olduğumuz önergeye ilişkin ifadelerde bulundu.
Bu yüzden sataşmadan kaynaklı söz talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Baydemir mi konuşacak?
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Evet.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Ayrıca, şahsımı da
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Ayrıca, zaten, Baydemirin ismini de söyleyerek şahsına
karşı da, kendisine ilişkin de konuştu.
BAŞKAN Sayın Baydemirin ismini söyledi
ama hakaret etmedi.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Doğrudur, doğrudur.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ama
söylediğini
BAŞKAN Hakaret etmedi.
GARO PAYLAN (İstanbul) Ama ifadelerini
çarpıttı.
BAŞKAN Hayır, hiç hakaret yok.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ama
kendi...
BAŞKAN Çok iyi dinledim, hiç hakaret etmedi.
Sataşmadan söz istiyorsanız size vereyim
veya yerinize Sayın Baydemir konuşsun.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Tamam,
sataşmadan söz istiyoruz Sayın Başkan.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Önce,
Başkanım bir şey söylesin.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, benim kısa bir
açıklamam olacak yerimden, mümkün mü acaba?
BAŞKAN Sayın Baydemir konuşacaksa
sataşmadan, sonra sizi dinleyeyim Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Tamam, peki efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baydemir, iki
dakika. (HDP sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemirin,
Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvençin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; doğrusu
sayın hatip bu konuşmayı yapmamış olsaydı ben bu
konuyla ilgili örgütün en üst ağızı olan Cemil
Bayıkın açıklamasını burada
paylaşmayacaktım.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) Geç onu, geç, geç
onu!
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Çünkü, eğer
paylaşsaydım diyecektiniz ki: Örgütün en üst düzeyinin
ağzının avukatlığını mı yapıyorsunuz?
HARUN KARACA (İstanbul) Ona ne şüphe!
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Şimdi,
bakın, çok açık ve net diyor ki: Bizim savaş ahlak ve
kültürümüzde uyuyan, bizimle çatışmayan birini vurmak diye bir
şey yoktur. Biz bunu suç sayarız. (AK PARTİ sıralarından
Aaa! sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Bunu mu referans alıyorsunuz
Sayın Baydemir?
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Bu ne kadar
doğru bu ne kadar yanlış
BAŞKAN Sayın Baydemir, lütfen
Bu
kürsüden, referans aldığınız kişilere lütfen dikkat
edin. Lütfen
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan, kendisi konuşuyor, kendisi söylüyor.
BAŞKAN Burası Türkiye Cumhuriyetinin
kürsüsü, lütfen
Lütfen
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Böyle şey olur
mu?
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Ne
anlatıyorsun sen Allah aşkına ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
müsaade edin. (HDP sıralarından gürültüler)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Niye müdahale
ediyorsunuz Sayın Başkan?
BAŞKAN Benim söz kesme hakkım var.
Lütfen
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Neyi
anlatıyorsun sen ya!
BAŞKAN Sayın Baydemir, devam edin.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan, süremi verin ama.
BAŞKAN Ben size süre ekleyeceğim, devam
edin. Siz de sözlerinizde lütfen seçici olun. (HDP sıralarından
gürültüler)
FATİH ŞAHİN (Ankara) 5
yaşındaki çocukları öldürmenin neresi ahlaki? Bebekleri öldürmek
hangi ahlaka sığıyor?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
dinliyoruz
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) İşte,
provokasyon dediğimiz mesele budur.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Daha iki gün önce
Diyarbakırda insanlar öldürüldü.
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Bebekleri
öldürmek hangi ahlaka sığıyor?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Sayın Vali
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Biz derken kimi
kastediyorsunuz? PKK mı demek istiyorsunuz?
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) -
siz yıllarca
o şehirde valilik yaptınız ve o şehirde valilik
yapmış olduğunuz bütün zaman dilimi içerisinde o yapıyla ne
kadar ilişkiniz vardı?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) PYD mi PKK mı,
hangisini kastediyorsunuz?
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bütün valilerin, bütün
kaymakamların, bütün bakanların ne kadar ilişkisi vardı?
Ben, dün söyledim, hem yardım hem yataklık hem iş birliği
var. Mevzu bu değil, mevzu bu değil. Bizim mevzumuz, gelin cesaretle,
samimiyetle, ahlakla, kim bu savaşta kirlenmişse o kirliliklerini açığa
çıkaralım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HARUN KARACA (İstanbul) Yazıklar olsun!
FATİH ŞAHİN (Ankara) Haydi, haydi!
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Savaş kirletir
HARUN KARACA (İstanbul) Savaş yok,
teröristle mücadele var.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) -
savaşın
bütün taraflarını kirletir. Devlet de kirlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Sensin kirli!
HARUN KARACA (İstanbul) Kirli olan sizsiniz.
Devlet kirli değil, kirli olan sizsiniz.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Haydi, haydi!
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Ne
anlatıyorsun ya!
BAŞKAN Bir dakika daha veriyorum.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın
Başkan, süre verin.
BAŞKAN Veriyorum, bir dakika
Ne kadar
sinirli herkes ya! Müsaade edin işimizi yapalım. Lütfen
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayenizde ama.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) İşte bu
savaş, 20 Temmuzda fitili ateşlenen bu savaş
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) Ne
savaşı!
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) -
Hükûmet,
çatışma, ölüm, darbe mekaniğini oluşturdu.
Bakın, Başbakan bile yönlendiriliyor.
Başbakanı sabahın erken saatlerinde bakanlık arıyor,
diyor ki: Böyle olmuş. Oysaki olayın aydınlığa
kavuşması saat on biri buluyor. Saat on birden önce Başbakan
aranıyor, bir devir kapatılıyor. Niye bunu anlamıyorsunuz?
Yani, kandırma süreci 17-25 Aralık sonrası devam ediyor. Bu
devleti, sizi, Hükûmeti savaşın içerisine, çatışmanın
içerisine çekerek darbenin zeminini hazırlıyorlar, bunu niye
görmüyorsunuz?
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Bırak Allah
aşkına!
HARUN KARACA (İstanbul) O silahlar bir günde
mi geldi, o silahlar bir günde mi geldi, hendekleri bir günde mi
kazdınız?
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Sizi o
yönlendirenler, eğer onların üzerine giderseniz kimler büyük
fotoğraftan istifade etti bunu görme şansına sahip
olacağız.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Sen, seni
yönlendirene bak.
MİTHAT SANCAR (Mardin) En çok itiraz edenleri
not edin.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Eğer bunu görme
şansına sahip olmazsak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla)
böylesi birbirimizi
dinlemezsek, darbe musibetinden de ders çıkarmamış olursunuz,
ders çıkarılmamış olur.
HARUN KARACA (İstanbul) Darbeyi
ağzınıza almayın be!
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Eğer darbe
musibetinden ders çıkarılmazsa yeni darbelerin de zeminini
hazırlamış olursunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baydemir, teşekkür
ederim.
Sayın Gök, siz Sayın Altayın yerinde
oturmuşsunuz.
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Sırayla gidiyorum.
Sayın Altay sistemde görülüyor, herhâlde siz
söz talebinde bulundunuz?
LEVENT GÖK (Ankara) Evet.
BAŞKAN Sayın Gök, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ceylânpınarda
hayatını kaybeden 2 polisin isimlerinin Feyyaz Yumuşak ve Okan
Acar olduğuna ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben kayıtlara geçmesi
açısından bir konuyu düzeltmek istedim.
BAŞKAN Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Burada Ceylânpınarda
hayatını kaybeden 2 polis kardeşimizin ölümüyle ilgili bir
araştırma önergesini konuşuyoruz ama o
arkadaşlarımızın da, kardeşlerimizin de isimlerinin
doğru bir şekilde zapta geçmesi gerekir. Bizi izleyen aileler,
çocuklarımızın isimleri en azından, hiç olmazsa Mecliste
kayıtlara girerken doğru girsin diye düşünmüş olabilirler.
BAŞKAN Doğrudur.
LEVENT GÖK (Ankara) Çünkü önemli bir konuyu
tartışıyoruz. Çünkü az önce konuşan AKP sözcüsü
arkadaşımız ölen polislerden birisinin adını Feyyaz
Özsahra olarak belirtti. Özsahra değildir soyadı o Feyyaz
kardeşimizin, Yumuşaktır. Yani bu şekilde kayıt-
bilinmesinde yarar vardır.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Daha ismini bilmeden
gelmiş onun hakkında konuşuyor, ismini bilmiyor.
LEVENT GÖK (Ankara) Diğeri de Okan
Acardır, her ikisine de tekrar Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN Allah rahmet eylesin.
Teşekkür ederim.
Sayın Akçay
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvençin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasında terör örgütü
elebaşının açıklamalarını referans göstermesine
müdahale edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, biraz evvel burada kürsüde konuşan Adalet ve Kalkınma
Partisi sayın milletvekili terör örgütünün birtakım bildirisini
baştan sona okuyor, daha sonra telsiz mesajlarına geçiyor, buna
mukabil, yine bir terör örgütü elebaşının açıklamaları
referans gösteriliyor. Böyle bir Meclis görüşmesi olamaz Sayın
Başkan. Terör elebaşlarının sözleri ve
yaptığı konuşmalar üzerinden bu kürsü kirletilemez,
kınıyorum, müdahaleye davet ediyorum.
BAŞKAN Müdahale ettim Sayın Akçay,
gözden kaçırdınız herhâlde.
AHMET YILDIRIM (Muş) AKPye niye müdahale
etmiyorsunuz?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) AKPye
müdahale etmezsin Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Elitaş
23.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, 40
binden fazla insanın hayatının katledilmesine sebebiyet veren
kişilerin sözcülüğünü yapmanın hiçbir milletvekilinin hakkı
ve haddi olmadığına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Biraz önce burada konuşma yapan
konuşmacı Türkiye Büyük Millet Meclisine ve Türk milletine, Türkiye
Cumhuriyetinde yaşayan vatandaşlara hakaret etmiştir. Terör
örgütünün elebaşını burada iyi göstererek, terör örgütünün
elebaşının buradaki açıklamalarını okumak Türkiye
Cumhuriyetinde yaşayan vatandaşlara bir hakarettir.
FERHAT ENCU (Şırnak) Hoca Efendi
diyordunuz siz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 40 binden fazla
insanın hayatının katledilmesine sebebiyet veren kişilerin
burada sözcülüğünü yapmak hiçbir milletvekilinin hakkı ve haddi
değildir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Provokatörsün
sen ya!
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) İyi de
Sayın Öcalan demeyi suç olmaktan çıkardık. diye
ortalıkta gezen sizdiniz kardeşim!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Burada Türk
milletinin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hak ve
menfaatlerini savunmak gerekir. Siz bu konuşmacının sözünü
kestiniz ama devam ettirmemeniz gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Demirel
24.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin,
verdikleri araştırma önergesinin kabul edilerek Ceylânpınar
ilçesinde meydana gelen saldırıda 2 polisin yaşamını
yitirmesi olayının açığa çıkarılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, tutanakları istedik,
tutanaklar gelecek önümüze; göreceğiz kimler ne demiş bu Genel
Kurulda, nasıl konuşmuş.
AKP adına konuşan sayın hatip ANFden,
HPGden açıklama okuyorum. dedi, yani ben not da almışım
ama yine de tutanaklara hep birlikte bakarız. Arkasından, Agit ve
Rojat isimli iki kişinin kayıtlarından alıntılar
yaparak ifade etti, iki kişinin kendi arasındaki
kayıtlarından alıntılar yaparak ifade etti. Onun
dışında, BBCden KCK sorumlusunun yapmış olduğu
açıklamayı ifade etti. Tutanaklara bakarız, belki ben
kaçırmış da olabilirim ve bunların hepsini ifade ederken
siz hiç müdahale etmediniz ama bunları ifade ettikten sonra bizim hatip de
bize bunlarla ilgili sataşmadan kaynaklı cevap hakkını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Osman Baydemir de bu ifadelere cevaben yapmış olduğu
ifadeyi açıkladı. Kaldı ki geçmiş tutanaklara
bakabilirsiniz Sayın Başkan, siz oradan sadece bizim hatibe müdahale
ettiniz ve konuşmasını kestiniz, bunun doğru olmadığını
ifade ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Terör sözcüsü
gibi davrandığı için müdahale etti.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sus be!
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Bir kez
daha söyleyeceğim
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Terörist
başının oradan sözcülüğünü yapıyor,
açıklamasını yapıyor, Başkanın müdahalesi
doğru.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Arkadaşlar, bir sözümü bitireyim.
BAŞKAN Ben sizi dinliyorum, buyurun.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sizden rica ediyorum. Burada, birkaç ay önce, yani
tarihini şu anda hatırlamıyorum, Çevre ve Şehircilik
Bakanımız, burada, kürsüden KCKnin üst düzey yetkililerinin
yapmış olduğu açıklama. diye bir metin okudu ve o zaman
hiç kimse müdahale etmedi. Yani, o yüzden, bunların hepsine bir bakmak, tutanakları
görmek ve bu tutanakları değerlendirerek cevap vermenizin daha
doğru, daha ahlaki olacağını düşünüyorum. Onun için,
burada söylenen ifadeler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ben,
sözüm çok kesildiği için
Bitiriyorum Başkan.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ya, yeter ya, kaç dakika
konuşacaksın!
AHMET YILDIRIM (Muş) Ne yeter ya! Sana
mı soracağız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Dinliyorum ben sizi, dinliyorum, devam edin.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Demirel, tutanaklara
bakacağım
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Tamam,
ben sadece bir cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Çok
bağıranlar FETÖcü olmasın.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Bir
cümle söyleyeceğim Başkan.
BAŞKAN Ben duyuyorum sizi Sayın Demirel,
zaten tutanaklara geçecek, lütfen devam eder misiniz.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Sadece
bir cümleyle bitireceğim.
Biz, burada, bu olayı, Ceylânpınar
olayını kim yaptı, nasıl gerçekleşti, bunun
açığa çıkmasını istiyoruz. Varsanız hodri meydan!
Bu araştırma önergesini kabul edin, yaşamını yitiren 2
polisin ailesine karşı da sorumluluk hissediyorsanız, o zaman bu
araştırma önergesini kabul ederek, bunun hep birlikte
araştırılmasını ve açığa çıkarılmasını
talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ve
şu anda darbeden sonra tutuklanan cemaatçiler ve bu soruşturmayı
yürüten cemaatçiler söz konusu, bunun bir an önce açığa
çıkması gerektiğini bir kez daha söyleyeyim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Tutanaklara bakacağım
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Yani özetle
çifte standart demek istiyorsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
aynı şekilde bir
açıklama söz konusuysa, müdahalem aynı şekilde o
konuşmacı için de geçerlidir.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Bakın Başkan
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Diyarbakır
Milletvekili İdris Baluken tarafından, 22 Temmuz 2015 tarihinde
Şanlıurfa'nın Ceylânpınar ilçesinde meydana gelen
saldırıda 2 kamu görevlisinin yaşamını yitirmesi
olayıyla ilgili hakikatlerin açığa çıkarılması
amacıyla 8/8/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 17 Ağustos 2016 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini
III. YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN
oylarınıza
sunacağım ve yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Konca, Sayın
Kerestecioğlu, Sayın Paylan, Sayın Yıldırım,
Sayın Yıldırım, bir Yıldırım daha,
Sayın Danış Beştaş, Sayın Baydemir, Sayın
Aydoğan, Sayın Encu, Sayın Yıldırım, Sayın
Başaran, Sayın Doğan, Sayın Dora, Sayın Bilgen,
Sayın Aslan, Sayın Sancar, Sayın Kürkcü, Sayın Botan, Sayın
Öztürk, Sayın İrmez, Sayın Akdoğan, Sayın Irmak.
Üç dakika süre veriyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) İkiydi dün,
niye zam yaptınız Başkan?
BAŞKAN Süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.02
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.18
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisinin grup önerisinin oylamasından önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Diyarbakır
Milletvekili İdris Baluken tarafından, 22 Temmuz 2015 tarihinde
Şanlıurfa'nın Ceylânpınar ilçesinde meydana gelen
saldırıda 2 kamu görevlisinin yaşamını yitirmesi
olayıyla ilgili hakikatlerin açığa çıkarılması
amacıyla 8/8/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
17 Ağustos 2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda uygulanan politikaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/219) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun
17 Ağustos 2016 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 17/8/2016 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Doğu ve Güneydoğu
Anadoluda uygulanan politikaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, (10/219) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin
Genel Kurulun 17/8/2016 Çarşamba günlü (Bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin lehinde ilk olarak Tunceli Milletvekili Sayın Gürsel Erol
konuşacak.
Buyurun Sayın Erol.
GÜRSEL EROL (Tunceli) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken insan hayatında
değer verilmesi gereken dostluklardan ve arkadaşlıklardan
bahsetmek isterim öncelikle. İnsanın hayatında
unutamadığı arkadaşlıkları vardır.
İşte, çocukken çocukluk arkadaşınız, mahalle
arkadaşlarınız, okurken okul arkadaşınız, askere
gittiğinizde tertip arkadaşlıklarınız
Bunlar, bu
arkadaşlıklar siyasi düşüncelere göre değil, ideolojik
düşüncelere göre değil dostluk ilişkileri üzerine kurulan
arkadaşlıklardır ve insan yaşadığı süre
içerisinde bu arkadaşlıklarını unutmaz. 26ncı Dönem
Parlamentomuzun bu anlamda bana göre çok önemli bir misyonu var. 26ncı
Dönem Parlamentomuzda, 15 Temmuzda FETÖ terör örgütünün cumhuriyetimize,
demokrasimize ve insan hak ve özgürlüklerine karşı yapmış
olduğu darbe girişiminde 26ncı Dönem milletvekillerimiz
aslında kader ortaklığı yapmış, aynı dönem
milletvekili olmuş arkadaşlarımızdır. Bu anlamda,
bizler burada konuşurken siyasi partimiz, siyasi düşüncemiz ne olursa
olsun önce nezakete, hoşgörüye, birbirimizi anlamaya, dinlemeye yönelik
sabır da gösterebilmeliyiz.
Bakın, değerli milletvekilleri, ben
Tuncelide Atatürkçü ve cumhuriyetçi çizgide siyaset yapan, bu kimliğimle
tanınan bir siyasetçiyim. Hayatım boyunca ve siyasi
yaşantım boyunca da HDP karşıtı siyaset yaptım ve
PKKnın o bölgedeki tüm eylemlerine şiddetle karşı
çıktım. Ama hepimizin unutmaması gereken ve hepimizin bilmesi
gereken bir şey var: Bizler hepimiz ayrı siyasi partilerde siyaset
yapan, ayrı seçmen kitlelerine hitap eden ve milletvekili olarak seçmen
kitlelerinin de bizden beklentileri olan milletvekilleriyiz. Yani, bu
Parlamentoda, bu kürsüde siyasi düşüncesi ne olursa olsun, hangi siyasi
partinin milletvekili olursa olsun düşüncesini özgürce ifade ederken laf
atmak yerine, onunla tartışma açmak yerine birbirimizi anlayabilmenin,
dinleyebilmenin mücadelesini verebilmeliyiz. Bugün grup önerimizle ilgili
yapacağım konuşmada
Tabii,
doğu, güneydoğu şu anda önümüzdeki süreçle ilgili ve bugünkü
yaşanan olaylarla ilgili riskli bir dönemin içerisinde. Bakın, PKK
terör örgütünün ilk eylemi 1984 Eruh katliamıdır. Yani, aradan otuz
iki yıl süre geçmiş. Bu otuz iki yıl süre içerisinde bizim
toplamda 6 cumhurbaşkanımız değişmiş, 12
başbakanımız değişmiş, 11 genelkurmay başkanımız
değişmiş, 27 içişleri bakanımız
değişmiş ve 23 hükûmet değişmiş. Yine, aynı
şekilde, sanıyorum bir ayı aşkın bir süre önce,
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bu kürsüden bir
açıklama yaptı, dedi ki: Otuz iki yıllık süre içerisinde
devletin kamu kaynaklarından terörle mücadeleye harcadığı
para 1,5 trilyon dolar. Yani 1,5 trilyon dolar demek bin tane boğaz
köprüsü demek, iç ve dış borcumuzun toplam 2 katı kadar
parayı terörle mücadeleye harcamışız, zaten sorun da
burada. Bakın ben Tunceli Milletvekiliyim ve CHPnin bölgedeki tek
milletvekiliyim. Devlet o bölgede yalnızca teröristle mücadele eden bir
bakış açısıyla mücadele ediyor ama bu yanlış bir
açı. Tabii ki devlet kamu düzenini ve kamu otoritesini sağlayacak.
Ama, devlet kamu otoritesini ve kamu düzenini korurken kamu hukukunu, kamu
özgürlüğünü yok sayamaz, saydığı zaman işte orada
insan hakları ihlali olur, işte orada faili meçhul cinayetler olur,
işte orada yargısız infazlar olur. Yani, bu anlamda, HDPli
milletvekilli arkadaşlarımızın düşüncelerine
katılmasak bile, onların siyasi düşüncelerini benimsemesek bile
onlara kulak verebilmeliyiz, burada onları da dinleyebilmeliyiz. Bölgede
yaşanan olayları yalnızca kendi bakış
açımızla değil, o bölgedeki insanların bakış
açısıyla bu kürsüde onlar da seslendirebilmeli ve Parlamento
gerekirse bununla ilgili araştırma komisyonu da kurabilecek cesareti
gösterebilmelidir.
Sayın
milletvekilleri, 15 Temmuz, ülkemiz için bir dönüm noktasıydı. Tabii,
Türkiyede OHAL uygulamasına geçildi, valilerimizin yetkileri
farklılaştırıldı. OHAL yetkilerinden kaynaklı
olarak gerek Türkiye'nin 81 ilinde gerekse bölgede valiler kendi
inisiyatifleriyle güvenlik politikaları uygulamaya başladılar ve
ben kendi ilimi anlatmak isterim. Tunceli, aslında coğrafi olarak
kırsal kesimde terör örgütünün hâkim olduğu bir bölge. Yani bizim
Ovacık ve Pülümür yollarımız var, kırsal bölge
olmasından dolayı, PKK terör örgütü o bölgelerde zaman zaman tarih
içerisinde yolları keser. Arkasından bu sefer devlet, aynı
bakış açısıyla o bölgeyi güvenlik alanı ilan ederek
insanların ulaşım, seyahat etme özgürlüğünü kısıtlar
yani PKKnın eylem şekliyle devletin güvenlik tedbiri aynı,
vatandaşın mağduriyeti üzerine. Yani PKKnın yol kesmesi,
araç yakması, orada insanlara suikast düzenlemesi, bomba patlatması
ne kadar yanlışsa devletin de bölgede yalnızca güvenlik endeksli
bir politika yürütmesi aynı derecede yanlıştır. Bu ülkede yaşayan
herkesin seyahat etme özgürlüğü vardır. İnsanların seyahat
etme özgürlüğünü hiçbir hukuki gerekçeyle ellerinden
alamazsınız. Bir terör örgütü yolu kesebilir ama devlet olmanın
sorumluluğu, sizin o bölgede yaşayan insanların can
güvenliğini ve ulaşım özgürlüğünü sağlayabilmektir.
Onu yasaklamak mantığı yanlış bir mantıktır.
Bu mantık neyi doğuruyor? Bu mantık, yerel halkın terör
örgütüne vereceği tepkiyi tam tersine çevirerek yaşadığı
mağduriyetten dolayı devlete mağduriyeti doğuruyor. Yani
bir anlamda, terörle mücadele edilirken devletin yanlış
uygulamalarından kaynaklı, vatandaşın orada devlete
yanlış bakış açısını sağlayan bir sonuç
doğuruyor.
Değerli milletvekilleri, eğer
yalnızca terörle mücadele edersek, eğer yalnızca olayı
terörist olarak görürsek ve o bölgenin gerçeklerini anlayamazsak, o bölgenin
gerçeklerine çözüm üretmek için gerçekten ortak aklı oluşturamazsak o
bölgede yaşanan sorunlar bir otuz yıl daha devam eder, çözülmez.
Bakın, bir terör örgütü mensubunun ölü veya
diri, devlete maliyeti 7 milyon. Bir aileden bir terör örgütü mensubu
öldüğü zaman, aynı aileden 3 kişinin terör örgütüne katılma
eğilimi var. Yani yalnızca silahlı güçle teröristle mücadele
altında o bölgede sağlanan güvenlik tedbirleri doğru tedbir
değildir. Tabii ki kamu düzenini sağlayacaktır, kamu otoritesini
sağlayacaktır ama bunları sağlarken de yalnızca
teröristle mücadele etme anlayışı doğru bir
yaklaşım değildir.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuzdan sonra,
evet, sokaklarda, meydanlarda, Parlamentoda bir millî birlik, millî mutabakat
bakış açısı doğdu ve millî irade gerçekten de laik
cumhuriyetin, demokrasinin, laikliğin yanında durdu. Ama, AKPli
milletvekili arkadaşlarımız bu kürsüden konuşurken
yanlış bir tanımlamanın içindeler. Millî irade AKPnin
aldığı yüzde 50 oy demek değildir; millî irade,
Parlamentoda bulunan 550 milletvekilinin mensup oldukları tüm siyasi
partilerin aldığı oydur. Yani, sizin, millî iradeyi
yalnızca kendi seçmen kitleniz, kendi partinizin aldığı oy
olarak değerlendirmeniz doğru bir değerlendirme değildir.
Önümüzdeki süreçle ilgili eğer gerçekten laik
cumhuriyetimizin yaşamasını istiyorsak, devletimizin
varlığının ve
bağımsızlığının yaşamasını
istiyorsak bundan sonra yapılması gereken, kendi aramızda
uzlaşma kültürünü kamunun, devletin yeniden inşa edilmesiyle
sağlamalıyız. Bugüne kadar Türkiyede bu darbelerin olma
gerekçelerine en büyük neden siyasi liderlerimizin yalnızca parti
politikası yapmalarından kaynaklıdır ama bugünden sonra bu
ülkenin ve bu devletin ihtiyaç duyduğu şey devlet adamlığıyla
karar alacak ve devlet adamlığı kimliğiyle siyaset yapacak
liderlere ihtiyaç var ve burada biz bu düşünce üzerinde
yoğunlaşabilmeliyiz. Devletin yeniden yapılanmasında bir
parti politikası değil, liyakat de yalnızca kendi
başına yeterli değil, liyakat de olacak ama her şeyden önce
laik cumhuriyete sadakat olacak. Eğer laik cumhuriyete sadakat içerisinde
olmazsanız hangi liyakat esasına gelirseniz gelin, devletin
içerisinde belli bir güce vardığınız zaman kendi cemaat
düşüncenizin hâkim olması için on yıl sonra aynı
tehlikelerle karşı karşıya kalabiliriz.
Benim buradan Sayın Hükûmetimize, Sayın
Başbakanımıza ve Sayın Cumhurbaşkanımıza bir
çağrım var: Bakın, birinci boğaz köprümüzün adını
Şehitler Köprüsü koyduk, son derece anlamlı ve doğru.
İkinci boğaz köprümüzün adı Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yani
İstanbulu alan, kazanan Fatih Sultan Mehmetin ismi. Gelin, üçüncü
boğaz köprüsüne de İstanbulu işgalden kurtaran, cumhuriyeti
kuran Atatürkün adını verelim; Atatürk köprüsü yapalım ve
Sayın Cumhurbaşkanımız o köprüyü açmaya gittiğinde ben
Tunceli CHP Milletvekili olarak Sayın Cumhurbaşkanımın
yanında kurdeleyi kesmeye hazırım.
Eğer mutabakat olacaksa, kendi aramızda
birlikteliği, hoşgörüyü, sevgiyi ve karşılıklı
anlayışı gerçekleştirebileceksek birbirimizi
anlayabilmeliyiz.
Ben hepinize en içten dileklerimle
teşekkürlerimi sunarım. Hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erol.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde
ilk olarak Malatya Milletvekili Sayın Mustafa Şahin konuşacak.
Buyurun Sayın Şahin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; CHPnin özellikle doğu ve güneydoğuyla ilgili
vermiş olduğu önerinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle, tabii, Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu bu öneride, doğu ve güneydoğuda son
yıllarda yaşanan olaylarla alakalı olarak bölgede yapılan
çalışmaların yetersiz olduğu ve ayrıca, orada
eğitim hizmetlerinin zamanında yerine getirilemediği
noktasında bir iddia var. Tabii, biz o bölgede yapmış
olduğumuz çalışmalara baktığımız zaman
Yaklaşık bir yıl önce, yanılmıyorsam yine Temmuz
ayı 2015 yılı içerisinde bölgede sürdürülmekte olan bu
barış ve kardeşlik süreciyle alakalı yeni baştan bir
dönemin başlamasına vesile olan, orada 2 masum yavrumuz
diyebileceğimiz polisimizin gece vakti evlerine girilerek kurşuna
dizilmesiyle birlikte bu süreç başlatılmış oldu. Tabii, o
güne kadar AK PARTİ iktidarları olarak elimizden geldiğince
bölgede yeni birtakım çalışmaların imarı ve
inşası için gerçekten sabırla, sükûnetle, suhuletle işin
üstesinden gelmeye çalışıldı. Tabii, bu süreç içerisinde
bütün olumlu adımlara rağmen, özellikle, PKK terör örgütü denilen
bu illet yapının o bölgede, gece girmiş oldukları bir evde
iki masum polisimizi her zaman olduğu gibi katlederek ve arkasından
da tekrar inkâr politikası güderek bu işin içerisinden
sıyrılmaya çalıştığını görmekteyiz.
Tabii, o güne kadar bölgede yapmış
olduğumuz iyi niyetli çalışmalar çerçevesinde bölgenin
kalkınması, özellikle, bölgeye yatırımların gelmesi,
iş adamlarımızın o bölgede yeni baştan tesis edilen
barış ve kardeşlik sürecinin hemen akabinde bölgeye
yatırımların gelebilmesi için de gerçekten ciddi manada
adımlar atıldı. Tabii, o süreç içerisinde hiç kullanılmayan
otlakların, özellikle, yaylaların vatandaşlarımız
tarafından kullanılmaya başlanması bazı kesimleri
ciddi manada rahatsız etmekte ve bu süreci baltalama adına belki ufak
tefek birtakım fevri çıkışlar olmuş olsa bile biz her
seferinde işi sükûnetle, suhuletle, itidalle götürmenin gayreti içerisinde
olduk ama bardağı taşıran son damla
O bölgedeki
barış ve kardeşlik süreci içerisinde, özellikle, bölge
halkının yavaş yavaş terör örgütlerinden kopup devletin
yanında yer almaya çalışmasının, oradaki atmosferi
yeni baştan şekillendirmeye başlamasının bazı
çevreleri ciddi manada rahatsız ettiğini görmekteyiz.
Tabii, o süreç içerisinde
vatandaşlarımızın belki zorunlu olarak, bir tercihte
bulunmaları gerekiyorsa gücü terör örgütlerinde görerek onların
yanlarında olduklarına şahit olduk ama o süreçte, özellikle,
devlet erkânı olarak elimizden geldiğince kansız bir
şekilde, bölgenin yeni baştan imar ve inşasını
sürdürebilmek için elimizden gelen gayreti gösterdik. Bundan
rahatsızlık duyan terör ve teröre destek veren yereldeki güçlerin,
unsurların maalesef bu süreçte rahatsızlık
duyduklarını ve çatışma ortamını yeni baştan
başlattıklarını gördük.
Özellikle, o bölgede bugüne kadar yapmış
olduğumuz yatırımlar her seferinde bölge halkı
tarafından kabul görmekte ve saflarını netleştirirken de
biraz daha devlete olan güvenleriyle yeni baştan devlet ile milletin
kaynaşmasına vesile olacağı süreci başlatmış
olduk ama maalesef, terör örgütünün o bölgede yapmış olduğu
çalışmalarla, her zaman olduğu gibi, silahla, kanla,
gözyaşıyla insanlarımızı derdest ederek, maalesef
dağa kaldırarak, o bölgede namus mefhumu, insanlık adına hiçbir
çalışmanın yapılmaması için namuslarına kadar
ayakaltına alarak, 15 yaşındaki genç
kızlarımızı, evlatlarımızı,
oğullarımızı dağda ne idüğü belirsiz o çevrelerin
emirleri altında hizmetlerine sunduklarını gördük. Bölge
insanının bundan memnun olması imkân dâhilinde değil. Ama,
hiçbir zaman için Kürt halkının özellikle hamisi olmadığını
o bölge insanları çok iyi bir şekilde bilmekte ve bundan
rahatsızlık duyanları da -ki, yaklaşık kırk
yıldan beri o bölgede döktükleri kanda boğulmak üzere- yapılan
çalışmaların sıkıntıya koyduğunu gördük.
Ama, biz her seferinde işi itidalle götürmeye çalışırken
elbette ki o bölgenin yeniden inşası için de özellikle eğitim ve
sağlık alanında yapmış olduğumuz
çalışmaları daha iyi bir noktaya taşımanın
gayreti içerisinde olduk.
Eğitim alanında yapmış
olduğumuz çalışmalarda özellikle sürecin başlamış
olduğu yani daha doğrusu, bu barış ve kardeşlik
sürecinin kesintiye uğramış olduğu tarihten hemen sonra
sokağa çıkma yasaklarının olduğu, o bölgede
eğitimin artık verilemez bir noktaya geldiği dönemlerde
özellikle 8 ve 12nci sınıflardan başlamak üzere bölgedeki
evlatlarımızın mağdur edilmemesi için özellikle o bölgede
almış olduğumuz tedbirlerle bölgede kalanlar için ayrı bir
plan ve program uygulandı, göç edenler için de yine yeni baştan
onlarla ilgili düzenlemelere imza atmış olduk. Bölge
insanının yapmış olduğumuz çalışmalardan
ciddi manada memnuniyetleri var ama özellikle o bölge üzerinde emellerini her
seferinde kana, silaha ve zorbalığa tevil eden oradaki silahlı
terör örgütlerinin yapılan çalışmalardan rahatsızlık
duyduğunu ve bugüne kadar yapılan çalışmalara
baktığımız zaman özellikle orada süreci bozanın,
kesintiye uğratanın AK PARTİ olduğundan hareketle yine hâlâ
bugüne kadar burada çıkan konuşmacıların, onlar adına
kendilerini yetkili görmeye çalışan bazı unsurların
maalesef meseleyi saptırmaya çalıştıklarını
görüyoruz. Ama bizim o bölgede yapmış olduğumuz
çalışmalarla gerçekten bölge halkının ne kadar memnuniyet
içerisinde olduğunu, zaten son günlerde orada teröre destek veren bazı
sivil toplum örgütlerinin yapmış oldukları
çalışmalarda, özellikle meydanlardaki mitinglerdeki sayının
düne göre bugün hangi noktaya geldiğini çok daha iyi bir şekilde
görmekteyiz.
Özellikle hayatını kaybeden
arkadaşlarımızla ilgili
Sağlık alanında
yapılan çalışmalarda bütün sağlık
elemanlarımıza karşı çok sinsi ve alçakça bir
saldırının var olduğunu görüyoruz. Orada eğitim
kurumlarında çalışan öğretmenlerimizden eğitim
hizmetlerine kadar okullarımızın tamamını
bombalayıp o bölgede içinden çıkılamayacak durumu ve tamamen o
bölgede okumuş, kültürlü, kendi kültürlerine, değerlerine
bağlı olan gençlerin yetişmesinden ziyade gerçekten cahil
bırakılacak nitelikte olan insanların kendileri için çok daha
önemli olduğunu çünkü kendileri için bir altyapıya bunlar
vasıtasıyla ulaşabileceklerini her seferinde maalesef
vatandaşlarımıza yaşatmış oldular. Özellikle o
bölgede yapmış olduğumuz sağlık
çalışmaları çerçevesinde 27 Ağustos 2015te
sağlık memuru Eyüp Ergenin Şırnakta, 31 Ağustos
2015te Doktor Abdullah Biroğul Diyarbakırda, 25 Eylül 2015
tarihinde -ambulans şoförüne varıncaya kadar- Şehmuz Dursunun
Şırnakta
FERHAT ENCU (Şırnak) Şehmuz
Dursunu polisler öldürdü.
MUSTAFA ŞAHİN (Devamla) -
31 Ağustos
2015te eczacı Yunus Kocanın Diyarbakırda, 9 Şubat 2016
tarihinde Uludere Devlet Hastanesinde görevli 2 memur olmak üzere
Şırnakta 6 sağlık personelinin katledildiğini
görmekteyiz. Biz bu süreç içerisinde özellikle personelin nöbet ve
harcırah ücretlerini artırarak o bölgedeki
insanlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için
çalışırken, gözü dönmüş eli silahlı terör örgütleri o
bölgede hizmet veren, masum insanlarımıza hizmet vermeye
çalışan, sağlık hizmetlerinde, eğitim hizmetlerinde
bulunan çalışanlarımıza ciddi bir şekilde baskı
ve terör uygulayarak maalesef bu süreci onlara zehir etmişlerdir.
Yine, bu süreç içerisinde özellikle
Geçenlerde,
biliyorsunuz, 30 tondan fazla patlayıcıyı, özellikle,
Diyarbakır yolunda köylülerin ayıkması üzerine patlatarak 15-20
civarında vatandaşımızın o bölgede gerçekten
cesetlerinin dahi bulunamaması noktasına
taşıdıklarını biliyoruz.
Yine, bundan iki üç gün önce trafik bölge
müdürlüğümüzde yapılan bir çalışmayla
Biraz önce izledim,
maalesef, onların sözcülüğüne soyunmaya çalışan bazı
zavallıların özellikle onu bile devlete mal edecek kadar
aşağılık cümlelerinin var olduğunu görüyoruz.
Biz kesinlikle bu süreç içerisinde yapmış
olduğumuz çalışmalarla, özellikle eğitim alanında
olsun, sağlık alanında olsun, bölgenin yeni baştan
imarı ve inşası için elimizden gelen gayreti göstermemize
rağmen bu süreçte rahatsızlık duyan bazı çevrelerin her zaman
için saflarını belirlemesi gerektiği noktasında bugüne
kadar net bir adım atmadıklarını görüyoruz. Bölge
insanlarının yapılan bu son operasyonlarla birlikte artık
saflarını netleştirmiş olduklarını görmekteyiz.
Özellikle yapmış olduğumuz bu çalışmaların hem
eğitim alanında hem sağlık alanında yeterli
olduğunu, belki eksik olduğunu ama yerli yerinde birçok hizmeti
yapmaya başladığımızı görmekteyiz.
Ben tekrar, verilen önerinin aleyhinde olduğumu
ifade ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şahin.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde son
olarak Adana Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş
konuşacak.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, 17
Ağustosun yıl dönümünde depremde yaşamını yitiren
bütün yurttaşlara tekrar Allahtan rahmet diliyorum ve ailelerinin
acısını paylaştığımızı da ifade
etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; bugün CHPnin Kürt sorunuyla ilgili bir önergesi var. Her ne
kadar son önergede, bugün verdiği önergede, sadece sağlık,
eğitim, ekonomik boyutunu merkeze alarak Kürt sorununun yaklaşık
yüz elli yıllık tarihsel ve politik arka planını yine
görünmez kılmaya çalışmışsa da, biz içerikte
paylaşmamakla birlikte hepsini, önergeye olumlu destek vereceğimizi
baştan ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten bu önerge
kelimenin tam anlamıyla insana şunu sorduruyor: Ya, olay yeri neresi?
Bu işin öznesi kim? Kürt halkı nerede? Kürt sorunu nedir? Yani bunu
demin iktidar partisi hatibi anlatırken de Kürt demeye bile çekinirken
Bölge halkı
Bölge halkı
Sağlık, eğitim
Sanki
uzayda bir ülkeden söz ediyoruz, sanki bu ülkede milyonlarca Kürt yurttaş
yaşamıyor, sanki ortada Türkiyenin en önemli problemi yokmuş
gibi olayın esasını gözlerden kaçırmaya çalışan,
işi yine terörle, terörizmle, şiddetle birlikte değerlendiren
yaklaşımın bizi bugünlere getirdiğini tekrar tekrar ifade
etmek istiyorum. Evet, bu önergede her ne kadar yoksa da Temmuz 2015ten beri
devam eden çatışmalı süreç boyunca yaşanan göç, göçertme,
yakılıp yıkılan bir şehir merkezi ve yedi ilçe merkezi
ve toplamda 1.659 güne varan sokağa çıkma yasaklarından söz
edilmemiş. Üzülerek belirtmeliyim ki CHP Grubu haftalarca süren
sokağa çıkma yasağı demiş, keşke daha fazla bir
araştırma yapsalardı çünkü daha Şırnakta
aylardır sokağa çıkma yasağı devam ediyor.
Yine önergede Temmuz 2015ten bugüne kadar
aralarında HDP, DBP ve demokratik kitle örgütlerinin, STKların ve 21
belediye eş başkanının bulunduğu 2.062 kişinin
tutuklandığı söylenmiyor. İnsan hakları kurumlarına
intikal edenlerin dışında bu süre içinde 5.700 insan
gözaltına alındı arkadaşlar.
Yine, KCK operasyonlarındaki
mağduriyetlerden ve darbecilerin yargı mensuplarının
yargılanmasına hiç değinilmiyor çünkü CHPnin tek derdi var
Ergenekon ve Balyoz sanıklarını aklamak, bu konuda iktidar
partisiyle de gerçekten ciddi bir uyum içinde devam ediyorlar. Muğlak bir
önerge ama yine de biz bunu açmaya çalışalım.
Değerli arkadaşlar, bu
çatışmalı süreç boyunca 165 kişi protesto gösterilerinde,
yıkımlarda ve infazlarda, 259 kişi ise son darbe
girişiminde yaşamını yitirdi. Kürdistandaki ablukalarda,
Kürt illerinde yaşamını yitiren 856 kişiyle birlikte AKP
Hükûmetinin yürüttüğü özel savaş kararıyla ve konseptiyle bugüne
kadar 117si çocuk 113ü kadın olmak üzere toplamda 1.539 kişi
-bazılarının kimliği belli değil çünkü morglarda, hâlâ
aileler cenazelerini alamadılar- yaşamını yitirdi. Ve
bunların, özellikle bu önergede, abluka bölgelerinde
yaşamını yitiren 856 kişinin büyük çoğunluğunun
sivil olduğunun ıskalanmamasını temenni ederdik ama bu da
ıskalanmış. Yine büyük bir göç dalgası var ve burada resmî
rakamlara göre 500 bine yakın insan kendi ilinden, ilçesinden göç
etmiştir. Fakat, tüm bu vahşet tablosuna rağmen, AKPnin
şiddeti tırmandıran, savaş kararıyla beraber
alınan politikaya rağmen, CHPnin bugüne kadar millî mutabakat
ekseninde AKPye koltuk çıkması Kürt sorunu bağlamında
iktidardan farklı düşünmediğinin aslında açık bir
göstergesidir.
Yenikapı mitingine gidelim, o mitingde bütün
konuşmacılar Türkiye halklarını tariflerken Türk
kelimesini ısrarla kullandılar; Türk demokrasisi, Türk milleti,
Türk ırkı, Türk tarihi. Ve çok belirgin bir şekilde bu bir
Türk mitingiydi, Türkler dışında hiç kimse yoktu o mitingde.
Oraya Ermeni, Rum patrikleri, Hristiyan rahipler
çağrıldığı hâlde, Sayın
Kılıçdaroğlu hariç herkes onlara hakaret etti; Ermeni
çeteleri, Haçlı orduları, Bizansın nesli,
tekfurların varisleri, Konstantinin torunları gibi hakaretler
havada uçuştu. Bütün Hristiyanlar tekrar düşman ilan edildi ve
şimdi görülmeye çalışılan hesabın eski bir hesap
olduğu, Su uyur düşman uyumaz. mantığıyla defalarca
bu mitingde dile getirildi.
Millî mutabakat mitingi deniyor, 15 Temmuzun bu
ülkede yarattığı büyük bir birlik olduğu söyleniyor.
Eğer, gerçekten -buraya lütfen dikkat, çok önemsediğimiz bir mesele-
mutabakat eğer buysa, 15 Temmuzdan önce de mutabakat vardı. Darbe
girişiminden önce tek fark var, bu millî mutabakatın içinde
darbeciler de vardı. Tek fark, bu dönemde darbeciler bu millî mutabakatta
yok. HDPye ve Meclise karşı darbe yasalarında, askere zırh
getiren yasalarda, kürdistandaki yıkımın sürdürülmesi hususunda,
CHP, MHP, AKP ve saray zaten beraber hareket ediyordu. Mutabakat buysa, bu
mutabakat zaten vardı, yeni bir mutabakat yok. Kürt
düşmanlığında mutabıktılar, Kürt kimliğini,
dilini, inancını, kimliğini reddetmekte mutabıktılar.
Dolayısıyla, öyle abartıldığı gibi, tarihî bir
mutabakat falan yok, uzlaşma yok. Sıradan bir milliyetçiliğin ve
ırkçılığın sürdürülmesi var. Bunun adını
koyalım. Mehmet Ağar, Tansu Çiller demokrasi nöbetlerinde boy
gösteriyor, Veli Küçük yine sahnelerde. Mutabakata çağırılan,
yeni sahneye davet edilenler eskilerin katilleri, çetecileri,
hırsızları ve yolsuzluk yapanları. Alevilerin
dışlandığı, Kürtlerin dışlandığı,
aslında tekçi, faşist, milliyetçi bir cephe 2nci kurtuluş
mücadelesi olarak sunuluyor. Öncelikle şunu hatırlatmak istiyorum: Ne
biz 1920li yıllardayız ne Aleviler eski Aleviler ne Kürtler eski
Kürtler ne de yeni milliyetçi, tekçi cephe demokrasi mücadelesi veriyor.
Demokrasinin zeminini el birliğiyle ortadan kaldırıyorlar.
Şu anda ülkede bir demokrasi falan yok, kendimizi aldatmayalım.
Şu anda her yerde tam bir faşizm görüntüsü var. OHAL Türkiyedeki
bütün muhalefete karşı tüm hızıyla devam ettiriliyor.
Evet, hani vardır ya: Cinlerin adı
anılmaz. Böyle bir rivayet vardır. Bugünlerde de 3 harfliler diye
adlandırılır onlar. HDPye de aynı muamele
yapılıyor, milyonların iradesi yok sayılıyor. Biz ana
muhalefet partisine defalarca çağrı yapmamıza rağmen
gelmediler Anayasa görüşmelerine ama şimdi merdiven altı Anayasa
görüşmelerinde HDP yokmuş gibi davranıyorlar. Biz varız
arkadaşlar, buradayız ve bu halkın iradesini, bu halkların
farklılıklarının iradesini sonuna kadar da burada devam
ettireceğiz.
Deminki hatip bizden Zavallı diye söz etti,
yatırımlar, sağlık, eğitim falan dedi. Değerli
arkadaşlar, Kürtler eğer bugün ekonomide, sağlıkta,
eğitimde bu kadar geriyse bu Kürtlerin özgürlük, eşitlik, dil
taleplerinin karşılanmamasıyla ilgilidir. Bu bir devlet
politikasıdır. Yıllardır, yüz yıllık bir tarihsel
geçmişte bütün hükûmetler bölgeler arası
ayrımcılığı körüklemiş ve bu politikayı
devam ettirmiştir.
Evet, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
sarayın rüzgârına gerçekten kendisini kaptırmış
durumda. Evet, bu blokta ezilenler yok, Aleviler yok, Kürtler yok,
farklılıklar yok. Sarayın şefaatine
sığınmış olan Sayın Kılıçdaroğlu
bir de bize meşru zemine gelmekten söz ediyor. Gerçekten biz, ne saraya ne
darbecilere ne de tekçi zihniyete sahip olanlara eyvallahı olmayanlarız.
Kimse bize bu konuda akıl vermesin, bunda akla ihtiyacımız yok.
Ama CHPye şu çağrıyı yapmak istiyoruz: Ey CHP! Bak,
girdiğin yol yol değil, bu yol meşru değil, bu yol
sarayın yoludur; bu yol Berkinleri, Ali İsmailleri, Medeni
Yıldırımları öldürenlerin, Cizrede bodrumlarda insan
yakanların yoludur. Ve Saray kaçaktır gitmem. diyen
Kılıçdaroğlu koşa koşa gitti, Yenikapıya
gitmem diyordu, kulağına fısıldandı gitti.
İşte, bu yaklaşım Kürt sorununu çözecek bir
yaklaşım değildir. Dün bize Başkanlığı
getiriyorsunuz. diyen ana muhalefet partisi bugün Yargıtayda,
Danıştayda, devlet kurumlarında pazarlık ve
alışveriş yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
konuda iktidarın dümenine gerçekten girmiş durumdalar. Kürt sorunu,
sadece ne eğitim ne sağlık ne ekonomi sorunudur; eşit ve
özgür yurttaşlık meselesidir.
SALİH CORA (Trabzon) Eşit eşit
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Kürtler bu ülkede kendi dilleriyle, kimlikleriyle, inançlarıyla ve statü
istemleriyle yaşamak istiyor. Bunu artık görün diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
vekilim güzel bir CHP güzellemesi yaptı baştan sona, zevkle dinledik.
Müsaade ederseniz bir konuya açıklık getirmemiz lazım.
BAŞKAN Buyurun iki dakika, müsaade sizin.
(CHP sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hangisinden
başlasam, nereden başlasam merak ediyorum ama önce şunu
söyleyeyim.
BAŞKAN Bol bol vaktiniz var, iki dakika
Sayın Altay.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, iki dakika
önemli.
Cumhuriyet Halk Partisi mağdur olan, mazlum
olan herkesin hakkını savunur, bunu siz de bilirsiniz. Biz Türkiyede
Kürt sorununun varlığını ilk önce bu Parlamentoda söyleyen
partiyiz. Kürt sorunu sizin tekelinizde bir sorun da değildir; sorunun çözümsüzlüğünde
AKP kadar belki sizin de suçunuz var, bunu da böyle göreceksiniz, bu bir.
Ergenekon, Balyoz sanıkları değil,
Ergenekon, Balyoz mağdurlarının avukatlığını
yaptık, evet, yapmaya da devam ederiz. Siz bugün hâlâ Ergenekon ve Balyoz
davasındakiler için sanık diyorsanız bence kendinizi bir
gözden geçirin, onu da söyleyeyim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Sanık olanları da var.
ENGİN ALTAY (Devamla) Kaldı ki AKPyle
iş birliğimiz, yok şu bu tamam da bize önce şunu ya sizin
ya AKPnin açıklaması gerekir: Daha Osloda, Dolmabahçede,
İmralıda, Kandilde içtiğiniz kahvelerin fincanları
soğumadı; o kahveleri içerken ne konuştunuz, gelin burada bu
millete biriniz bunun hesabını verin. (CHP sıralarından
alkışlar) Kürt sorununu çözmek isteyen bunu Mecliste çözer, bu
Meclisin dışında başka adres arayarak Kürt sorunuyla ilgili
çözüm üretmeye çalışmak olsa olsa Kürt sorunundan beslenmektir. (CHP
sıralarından alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisi kandan,
kinden, ırk aidiyetinden beslenen bir parti değildir.
Sayın Genel Başkanımız kaçak
sarayla ilgili olarak Bir devlet meselesi olmaması durumunda oraya
gitmeyeceğim. dedi. Genel Başkanın laflarını da
çarpıtmayın. En başında, bir devlet krizi olursa oraya
gideceğini beyan etti. Bunun da altını özellikle çizmek
istiyorum.
Berkinlerin, Ali İsmaillerin
kanlarını da bence buralara CHP eleştirisi üzerinden alet
etmeniz doğru değildir. Cumhuriyet Halk Partisinin 133 milletvekili
sizden daha fazla o çocukların davasına sahip çıkmıştır.
Bunları doğru bulmuyorum. Yani iktidarla bir sorununuz var, siyaseten
bir yere sıkıştıysanız, CHPye çamur atarak o
sıkıştığınız alandan
kurtulamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir şey daha
söyleyeyim: Yenikapıya
çağırılmayışınızı bu millete ya Recep
Tayyip Erdoğan ya da siz açıklamak zorundasınız. Ben niye
çağırılmadığınızı biliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı)
Söyleyin biz de bilelim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Demirel
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın grup başkan vekilinin konuşması tamamen sataşma
içeriyor, açıkladı, söyleyebilirim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Neresi
sataşma? Sataşmaya cevap verdik.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Siyaseten sıkıştığımızı, Oslo,
Dolmabahçede içtiğimiz kahvelerin hesabının verilmesiyle
ilgili
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, ne
konuştunuz orada? Açıklayın tutanakları, doğrusunu
açıklayın.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Kürt
sorununun sadece bize ait olmadığını
BAŞKAN Peki.
Siz mi konuşacaksınız?
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Meral
Hanım konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Danış
Beştaş, iki dakika.
Lütfen yeni sataşmalara neden olmayalım.
3.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Grup Başkan Vekili, biz Yenikapıya
çağırılmamaktan sadece onur duyarız. (HDP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) O zaman onu
ayrımcılık olarak görmeyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Böyle
bir millî mutabakatın, böyle bir cephenin içinde olmaktan hiçbir zaman
mutluluk duymayız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben bilmem. Çağırılsanız
belki koşa koşa gidecektiniz, onu bilmiyorum ben.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bence
bu konuda bir sıkışmışlık varsa kendi
tabanınıza, Türkiye halklarına bir açıklama
zorunluluğunuz var. Böyle bize saldırarak bu işin içinden
çıkamazsınız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yok, bizim hiçbir
sıkışıklığımız yok.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Yenikapıda
nasıl bir sıkıntı var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz
böyle tekçi bir yaklaşımı reddediyoruz çünkü bizim varlık
sebebimiz çoğulculuktur. Biz farklı bir yerden bakıyoruz.
Diğeri, dediniz ki: Çözüm süreci üzerinden
yıllardır politika yapıyorsunuz, karşıtlık
üzerinden. Ama, biz hep söyledik, o sürecin arkasındayız. Bu
meseleyi çözecek tek olgu demokratik siyasettir, demokratik siyaset
kanallarının açılmasıdır. Ama, CHP bunun üzerinden çok
ekmek yedi, gerçekten çok ekmek yediniz. Bence artık bunu ifşa
etmenin zamanı geldi geçiyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kimse inanmaz size,
boşuna uğraşmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz
Berkinleri falan alet etmiyoruz, sadece, burada
anlattıklarınızı gidin onların anne babalarına
anlatın. O sarayda gerçekten neler konuştuğunuzu, anayasa
masasında 25 milyonun iradesi olmadan hangi pazarlıkları
yaptığınızı, HSYK yapısında,
Yargıtayda, Danıştayda neler konuştuğunuzu siz açıklayın
bu ülkeye; onun arka planında ne var sizin açıklamanız
lazım, bizim açıklayacağımız hiçbir şey yok.
Balyoz ve Ergenekon meselesinde de kesinlikle
mağdurların sonuna kadar yanındayız. Ben sanık
derken biraz da hukukçu kimliğimle belki sanık dedim. O konuda geri
adım atıyorum, Balyoz ve Ergenekondan mağdur olanların
sonuna kadar yanındayız ama siz bugüne kadar hiçbir zaman KCK
sanıkları ve şu anda 21 belediye eş başkanı için
tek söz etmediniz. Şu anda bizim 21 belediye eş
başkanımız tutuklu ama maalesef CHP bu konuda üç maymunu
oynamaya devam ediyor diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, sizi dinleyeyim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın hatip
çözüm süreci üzerinden, yani kan üzerinden ekmek yediğimizi iddia ederek
açık bir sataşmada bulundu.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yenikapıya
hiç Gitmeyeceğiz demedik; benim ve İstanbul İl
Başkanlığımızın başkanlığında
bir heyet olarak gideceğimizi Yenikapı miting kararı
alındığı gün bildirdik. Sayın Genel
Başkanımız daha sonra evet, vatandaştan, milletten,
kamuoyundan gelen talepler üzerine kendisi de gitmeye karar verdi; çok
doğru bir karardır, arkasındayız.
Biz Yenikapıya gittik diye bir yere
sıkışmadık. Yenikapıya gittik diye bence 78 milyonun
itibarını, ilgisini kazandık, takdirini gördük; bir. (CHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Çözüm süreci üzerinde iktidara dedik ki: Bir gizli
ajandanız olmasın, millete hesap veremeyeceğiniz bir angajmana
girmeyin. Belli şeyleri söyledik, Bu şartlarda size çek de
veriyoruz. dedik. Çözüm sürecini Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman ne
istismar etti ne karşı çıktı ama siz çözüm sürecini kan
sürecine çevirdiniz. Kim çevirdiyse, sataşmıyorum, partileri
kastetmiyorum, birileri çözüm sürecini kan sürecine çevirdi. Bunda bizim ne
kabahatimiz var?
Cumhuriyet Halk Partisi Kürt sorunu konusunda
Parlamentodaki diğer üç partiden de çok farklı düşünen, en
objektif çözüm önerilerini bu Parlamentoya getirmiş tek partidir. Kürt
sorunu konusunda diğer partilerin hepsinin kendine göre farklı
bakışları var, buna saygı duyarım. Bu işin bir
tane çözümü var. dedik on yıl önce de şimdi de, Türkiye Büyük
Millet Meclisi dedik. Burada eşit temsille bir komisyon kuralım; bu
sorun başka türlü adada, dağda, bayırda çözülmez. dedik. Bunu
neden duymamakta ısrar ediyorsunuz? Gerçekleri araştırma
komisyonu kuralım. dedik.
GARO PAYLAN (İstanbul) Oraya söyle!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Niye
duymamazlığa geliyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisini bu konularda,
hele kan, kin üzerinden vuramazsınız.
KCK sanıklarına gelince; ya, insaf,
Allah'tan korkun.
AHMET YILDIRIM (Muş) Niye sanık onlar,
niye sanık?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Niye sanık
onlar?
GARO PAYLAN (İstanbul) Niye sanık?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY (Devamla) Adalet Bakanı
liste yayınladı 80 defa, bizim milletvekillerimiz Şunun
şunun ziyaretine gitti. diye, milletvekillerimizin gitmedikleri
ziyaretlere de gitti diye Adalet Bakanı basına liste servis etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Yok PKKlılara
gittiler, yok DHKP-Clilere gittiler. Bendeniz söyledim, yine söylüyorum:
Mazlum ve mağdur olan herkesin yanında Türkiye'de Cumhuriyet Halk
Partisi vardır, bundan sonra da var olacaktır işinize gelse de
gelmese de, bu kadar basit. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Demirel, sizi dinleyeyim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, bu açık oturuma dönüyor, böyle olmaz, bu şeyleri
dışarıda konuşsunlar. Bizi ilgilendirmiyor bunların
kendi aralarındaki rekabeti.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yapma gözünü seveyim, sizin
yüzünüzden kavga ediyoruz ya.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, grup başkan vekili ayaktayken böyle müdahale
etmesi doğru değil aslında Elitaşın.
BAŞKAN Bana hitaben söyledi, müsaade edin ben
karar vereyim.
Buyurun.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın grup başkan vekili ifadesinde siz diyerek bize Çözüm
sürecini kan sürecine çevirdiniz. dedi.
BAŞKAN Hayır, hayır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır, hiç
öyle bir şey demedim. Partileri kastetmiyorum. dedim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Evet.
Yani, çözüm sürecini kim götürüyordu?
BAŞKAN Sayın Demirel, Partileri
kastetmiyorum, sataşmıyorum. dedi.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Sonra
kastetmediğini söyledi ama bu sözü ifade ettikten sonra söyledi.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Düzeltti.
BAŞKAN Hayır, hayır. Olabilir,
Sataşmıyorum ve partileri kastetmiyorum. dedi. Lütfen
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkan, ben söyleyeyim, dinleyin.
BAŞKAN Buyurun.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başta siz dedi, Siz çözüm sürecini kan sürecine çevirdiniz. dedi.
BAŞKAN Evet, Partileri de kastetmiyorum.
dedi sonra.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Evet,
sonra partileri
Peki, kim var burada, kim var Başkan, bu sözde kim var?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Partileri,
burayı kastetmiyorum. dedim. Güç odaklarını kastettim ben.
GARO PAYLAN (İstanbul) Ya, yapmayın.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Kürt
sorununa ilişkin de farklı düşündüğümüzü, bizim Kürt
sorununa yaklaşımımızın daha farklı olduğunu
ifade etti ve eşit komisyon kuralım
Çözüm sürecinde sanki biz
eşit komisyon, Mecliste komisyon kuralım dememişiz gibi, burada
sadece CHP Grubu demiş gibi bir ifade de kullandı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Size bir şey demedi ya,
biz kendi yaptığımızı söyledik. Hiçbir sataşma
yok size.
BAŞKAN Hayır, Sayın Demirel,
Sayın Altayı çok ciddi dinledim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bitti mi? Bitmedi mi daha?
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Sayın Altayın konuşmasında
grubumuza ilişkin çok açık sataşması vardır. Yani, biz
sanki çözüm sürecini AKPyle birlikte
Yani, onlar kendi üzerlerine
almayabilirler ama biz kendi üzerimize alıyoruz. Siz derken kimi
kastettiği çok net ortadadır. Çözüm sürecini kan sürecine
çevirdiniz. dedi. Buna bir açıklama getirmek zorundayız Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Alınganlık gösteriyorsunuz, alınganlık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tutanaklara bakın
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Demirel, lütfen
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Aynen
öyle dedi. Ben yazdım buraya, tutanaklara bakabilirsiniz.
BAŞKAN Sayın Altay bunu söyledi, hemen
akabinde ikinci cümle olarak Hiçbir partiyi kastetmiyorum, siz derken
yapanlar kimse onları. dedi, Sataşma yapmıyorum." dedi.
Lütfen.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, çözüm sürecinde HDP heyeti vardı,
dolayısıyla
BAŞKAN Sayın Demirel, Sayın Altay
partinizin adını zikretmedi, Hiçbir partiye sataşma
yapmıyorum." dedi.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ama
siz derken buradaki gruplardan kim var Başkan?
BAŞKAN Sayın Demirel, lütfen,
bakın, mümkün olduğu kadar eşit davranmaya
çalışıyorum, bunun da böyle algılanmasını rica
ederim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Peki,
ben şunu size sorayım: Siz derken
BAŞKAN Ama Sayın Altay bu konuda sizin
grubunuzu hedef alarak hiçbir sataşmada bulunmadı, aksine Hiçbir
partiyi kastetmiyorum, sataşmada da bulunmuyorum." dedi. Lütfen, iyi
niyetle birbirimizi takip edelim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) O zaman
şunu çok net ifade edelim: Siz derken, Çözüm sürecini kan sürecine
çevirdiniz. derken neyi kastediyor yani?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Burada her
şeyi, sizi sorgulama hakkı yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Sizin partinizi kastetmediği
aşikâr.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) O zaman
-şuna yönelik bir açıklama- tutanaklara geçmesi için bir şey
söyleyeceğim Başkan.
BAŞKAN Sizin partinizi kastetmediği
aşikâr, lütfen. Tutanaklara geçti, sizin partinizi kastetmediğini de
söyledi. Lütfen Sayın Demirel.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) O zaman
tutanaklara geçmesi için bir iki cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN Söylediniz ama yani iki dakikadır
konuşuyorsunuz Sayın Demirel.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ben söz
hakkı talep ediyorum Başkan, ben grubumuz adına söz hakkı
talep ediyorum.
BAŞKAN Bir dakika yerinizden söz veriyorum,
lütfen
Yine döndük eskiye, arkadaşlar, burada
konuşuyoruz ama Meclisin bombalanan duvarları hâlâ orada duruyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) Evet, bence de yani.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) O zaman komisyona üye verin.
BAŞKAN Lütfen, hepimize söylüyorum bunu.
Buyurun, bir dakika
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Şimdi, Sayın Başkan, yani amacımız burada Kürt
sorununa gerçekten çözüm üretmektir, Kürt sorununun çözümü için çaba sarf
etmektir.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Kürt sorunu
yok, PKK sorunu var.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ben dün
Kürt illeri dedim, siz oradan tepki gösterdiniz. Evet, Şırnak ve
Hakkâri
Niye bugün bu süreci yaşıyoruz? Şırnak ve
Hakkâriyi getirip bugün Komisyonda il statüsünden ilçe statüsüne
düşürüyoruz. İşte bu Kürt sorununa yaklaşımdır.
İşte bu sorunları biz burada tartışmak
zorundayız. Bu sorunları biz hep birlikte komisyon kurarak burada
ifade etmek zorundayız, araştırmak zorundayız. O yüzden bu
çözüm süreci, bu süreç açısından bizim arkasında
durduğumuz, desteklediğimiz en önemli süreçtir. Eğer çözüm
süreci devam etmiş olsaydı bu kadar kan, bu kadar gözyaşı
akmamış olacaktı. O yüzden bu darbe de gerçekleşmemiş
olacaktı diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Ayrıca da Cumhuriyet Halk Partisinin grup
önerisinin özeti Doğu ve Güneydoğu Anadoluda uygulanan
politikaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacını içeriyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Biz destekleyeceğimizi söyledik.
BAŞKAN Niçin tartışma
çıkıyor? Ben bunu da anlamış değilim ayrıca.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Eleştirerek destekleyemez miyiz? Demokrasi böyle bir
şey.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda uygulanan politikaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/219)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 17 Ağustos 2016 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
aleyhinde son olarak Trabzon Milletvekili Sayın Adnan Günnar
konuşacak.
Buyurun Sayın Günnar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADNAN GÜNNAR (Trabzon) Sayın Başkan, çok
kıymetli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin
grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
17 Ağustos depreminde bu millet tüm
kesimleriyle birlikte, her siyasi görüşten, nasıl deprem mahalline
koşarak gittiğiyse ve cebindeki parasını, evindeki
ekmeğini paylaştıysa 15 Temmuz darbe girişiminde de millî
iradeyle beraber, CHPlisiyle, MHPlisiyle, AK PARTİlisiyle, Kürtleriyle,
Türkleriyle, Lazı ve Çerkeziyle beraber olmuş ve meydanlarda
tankları durdurmuştur.
Kıymetli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk
Partisinin vermiş olduğu önergede dikkatimi çeken en önemli cümle
Kürt sorunu meselesidir. Evet, bir zamanlar bu memlekette Kürt sorunu
ifadesini ağza alabilmek neredeyse imkânsız ve cesaret meselesiydi ve
en sonunda, milletin iradesiyle iktidara gelmiş
Cumhurbaşkanımız ve kurucu Genel Başkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan Türkiyede Kürt sorunu vardır ve
çözmek de bizim vazifemizdir. demiştir. Bununla ilgili de devletimiz,
Hükûmetimiz elinden geleni fazlasıyla yapmış ve artık
ülkemizde Kürt sorunu değil, Kürtlerin de Türklerin de, kısacası
Türkiye Cumhuriyetinin PKK sorunu vardır. PKK sorununa karşılık
bütün siyasi partilerin halkımızla bir ve halkımızın
aynı anlayışıyla hareket ederek PKK meselesinde bir araya
gelmesi gerekmektedir.
Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadoluya sadece
turistik seyahat maksadıyla giden vatandaşlarımızı
samimiyetle dinlediğimizde, Karadeniz Bölgesinden de İç Anadoludan
da çok daha büyük ve önemli yatırımların o bölgede
yapıldığını ve halkımızın, devletin
yapmış olduğu tüm yatırımlardan büyük bir memnuniyet
duyduğunu ifade ettiklerini rahatlıkla gözlemlemekteyiz.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde sağlık,
ekonomi ve sosyal problemler, PKK, DAEŞ ve hatta FETÖ terör örgütünün o
bölge halkımız üzerinde yapmış olduğu
baskıların bir neticesidir. Orada hasta başına düşen
hekim sayısından yatak sayısına varıncaya kadar ve
ayrıca, o bölgede tüm devlet imkânlarının Türkiye
ortalamasıyla denk düzeyde olmasına rağmen asıl sorun,
hastanelerin, okulların ve ambulansların bombalanması,
taranması, memurların, çalışanların ve halkımızın
dağlara kaçırılması meselesidir.
Dolayısıyla, güneydoğuyla ilgili olarak
ve Doğu Anadoluyla ilgili olarak, eğitim, sağlık
başta olmak üzere, kamu hizmetlerinin 15 Temmuzdaki darbe girişimine
rağmen hâlen daha sağlıklı bir şekilde
yürütüldüğünü görmenin mutluluğu içerisindeyiz. Çünkü Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletiyle birlikte dimdik
ayaktadır. Tüm banka işlemlerinden uluslararası işlemlere
varıncaya kadar Allaha şükürler olsun- geçmiş dönemlerde
ufacık bir Anayasa kitapçığını fırlatmayla
birlikte yıkılma noktasına gelmiş bu ülke, dünyanın
gelmiş geçmiş en kanlı darbe girişiminden dahi
etkilenmemiştir.
Kıymetli kardeşlerim, 15 Temmuz
sabahı Meclis çalışmaları sona erdiğinden bendeniz
birçok milletvekili arkadaşım gibi memleketime gittim. Gece saat
22.30 sıralarında, darbe girişimi endişesiyle birlikte AK
PARTİ Trabzon İl Başkanlığı binasına gittik.
AK PARTİ Trabzon İl Başkanlığı
binasının önünde, şehrin meydanında
halkımızın da toplanmaya başladığını
gördük ve bu toplantı esnasında, bu toplanmalar esnasında
partinin balkonundan baktığımda, ülkücü kardeşlerimizi ve
sosyal demokrat kardeşlerimizi ve AK PARTİye gönül vermiş
vatandaşlarımızı meydanda toplanmış olarak
gördükten sonra, bu milletin, millî irade, vatan, millet, bayrak ve devlet söz
konusu olduğunda siyasi görüşlerin tamamen bir teferruat
olduğunu hissettirdiğini algıladım. Az önce Cumhuriyet Halk
Partisi grup başkan vekilimizin Millet iradesiyle biz Yenikapıya
gittik. sözünü alkışlıyoruz. Millet iradesiyle birlikte Yenikapıda
Türkiye için, vatanımız, milletimiz için Türkiyede yaşayan
herkes ve her görüş oradaydı. Ancak, DAEŞ, PKK ve FETÖ terör
örgütüne mensubiyet algısı içerisinde olanlar veyahut da bir gün dahi
onları kınayamayanlar oralara gelememişlerdir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Kıymetli kardeşlerim, Türkiye'nin birlik
ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Dünya beşten büyüktür.
ifadesini gerçekleştirebilmemiz için Türkiyede yaşayan herkesin ve
herkesin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin bu birlik ve
beraberliği devam ettirmesi gerekmektedir. Ben, Türkiye'nin önünün
açık olduğuna inanıyor, hem Türk milletine hem de İslam
dünyasına karşı, FETÖ, DAEŞ ve PKK terör örgütleri gibi
terörist örgütlerle birlikte, Avrupanın belli ülkelerinin ve dünyanın
büyük güçlerinin tüm organizasyonlarının Allahın izniyle
boşa çıkacağına inanıyor; birlik, beraberlikten
ayrılmadan, samimiyetle, kardeşane duygularla milletimiz,
bayrağımız ve cumhuriyetimiz için
koşuşturacağımıza, gayret edeceğimize
inancımı sizlerle paylaşıyor, hepinizi en kalbî
duygularımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Günnar.
lll.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım, ancak yoklama talebi var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Ayağa kalktılar, sonra
yapalım.
Sayın Altay, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Hürriyet, Sayın Yiğit, Sayın Bekaroğlu,
Sayın Sertel, Sayın Tanal, Sayın Emir, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Demirtaş, Sayın Atıcı,
Sayın Yüksel, Sayın Özcan, Sayın Yedekci, Sayın Özcan,
Sayın Yalım, Sayın Balbay, Sayın Yarkadaş, Sayın
Erkek, Sayın Göker.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin oylamasından önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda uygulanan politikaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/219)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 17 Ağustos 2016 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisinin grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, söz
istemiştim.
BAŞKAN Sayın Akçay, kusura
bakmayın, siz söz istemiştiniz
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama yani oylamadan önce önem
kazanıyordu bu. Oylamayla ilgili bir şey söyleyecektim.
BAŞKAN Oylamayla ilgili bir şey mi
söyleyecektiniz? Ben size Oylamadan sonra söz vereceğim. dedim, öyle
anlaştık zannettim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) O zaman, ben yine de
söyleyeyim efendim.
BAŞKAN Peki, buyurun.
Bir dakika lütfen.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Trabzon
Milletvekili Adnan Günnarın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve CHP
grup önerisinin aleyhinde oy kullanacaklarına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
teşekkür ederim.
Biraz evvel Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
vermiş olduğu grup önerisinde, AKP adına konuşma yapan
sayın milletvekilinin Bir Anayasa kitapçığının
fırlatılmasıyla yıkılacak duruma gelen devletin
diye
bir ifadeleri oldu. Bunu son derece saptırma, abartma ve yanlış
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Öyle bir durum yok. Bir
sıkıntı yaşanmıştır. Bu
sıkıntı birtakım güçler tarafından abartılarak
lanse edilmiştir ancak ekonomiye
Örneğin, bir yıl içerisinde
kendisini toparlayıp ülkenin ihtiyacı olan en temel reformları
da gerçekleştirebilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı da bu reformlardan sonra hükûmet etmeye
başlamıştır. Siyaseten de olsa bir nankörlük etmemek
gerekiyor.
İkincisi: CHPnin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sözümü tamamlayayım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir dakika daha veriyorum.
Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu önerge Kürt sorununun
çözümü ibaresini taşımaktadır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak ülkemizde bir Kürt sorunu olmadığını
düşünüyoruz. Kürtün sorunu yoktur ancak emperyalizmin ve istismar
edenlerin bir sorunu vardır, terör sorunu vardır. Etnik
yapıyı, bir etnisiteyi istismar edip bundan beslenerek birtakım emeller
peşinde koşanlar vardır.
Ayrıca, bu Kürt sorunu ifadesinin de
modasının geçtiğini düşünüyoruz. Belki de Türkiyede bir
otuz kırk yıl moda bir deyim olarak ifade edilmiştir ancak
yaşanan gelişmeler bu hakikati de ifade etmiştir. O nedenle
önergenin aleyhinde oy kullandığımızı da ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Varlık
Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzük'ün 91'nci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 411 sıra sayılı
Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19/4/2012 tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/571) 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam Aytuğ
Atıcı
İstanbul İzmir Mersin
Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık
İstanbul Bursa
"Madde 1 - Defin ruhsatiyeleri belediye
tabipleri tarafından ölü muayenesinden sonra verilir. Belediye
tabiplerinin bulunmadığı izin gibi geçici hallerde toplum
sağlığı merkezi ve aile hekimlerinden oluşan ortak bir
nöbetçi havuzundan gelecek hekimler tarafından bu hizmet verilir."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan
Akçay Erkan
Haberal
Manisa Ankara
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
MEHMET ÖZHASEKİ (Kayseri) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde öncelikli olarak Kars
Milletvekili Sayın Ayhan Bilgen konuşacak. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz torba kanundaki defin
ruhsatiyeleriyle ilgili aslında Hıfzısıhha Kanununda bir
değişiklik yapılıyor. Daha önce de aynı girişimde
bulunuldu ve Danıştay bunu kabul etmedi. Aile hekimleri ve toplum
sağlığı merkezlerinin yetkilendirilmesini onaylamadı.
Şimdi biz bir kez daha Danıştayın kabul etmediğini
yasama organından tekrar geçirmeye çalışıyoruz.
Aslında bu, yargıya bakışı, Danıştayın
rolünü hukuk sistemi içerisinde nerede gördüğümüzü yansıtan bir durum
ama galiba içinden geçtiğimiz dönem, şimdi üzerinde söz
aldığım düzenlemeyle ilgili durumdan çok daha ciddi, çok daha
vahim.
Değerli milletvekilleri, Türkiye 15 Temmuzda
kritik bir dönemeçten geçti ama bugün hâlâ 15 Temmuzla ilgili yapılan
değerlendirmelere baktığımızda ne yazık ki o
geceyi doğru okumadığımız gibi o geceye giden süreci
de doğru değerlendirmediğimizi, o geceden sonra
yapılanların da bizi tekrar aynı noktaya getirebilecek riskler
taşıdığını dikkate almıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bir darbenin bir
gecede kotarıldığını düşünmüyorsak ya da birkaç
haftada, sadece birkaç ayda planlanma söz konusu olsa bile bunun bir arka
planı olduğunu dikkate almıyorsak, ona karşı
Türkiyenin demokratikleşmesine dair düzenlemeler yapma ihtiyacı da
hissetmeyiz. Burada son derece üst perdeden, bir mağdur ya da sorumlu,
suçlu psikolojisiyle değil; neredeyse her şeyi bilen, her şeyi
doğru yapmış olan ama hasbelkader bir darbe atlatmış
olan bir siyasi akılla karşı karşıyayız. Oysa
darbeler böyle değerlendirilemez.
Değerli milletvekilleri, çok uzun
girmeyeceğim çünkü başka bir şeye değinmek istiyorum ama
bundan otuz yıl önce yazılmış, dünyadaki darbelerle ilgili
önemli bir çalışmanın 2016 baskısı nisan ayında
yapıldı ve o baskıya Türkiyeyle ilgili bir değerlendirme
girdi. Siz bunu bir komplo olarak okuyabilirsiniz yani işte Temmuzdaki
darbeyi yabancılar biliyorlardı, onun için o kitaba girdi. falan
diyebilirsiniz ama kitap tümüyle sosyolojik analiz içeriyor ve diyor ki:
Toplumda dışlama, kamplaşma, ayrımcılık varsa bu
sıkışmışlık ve bu tek merkezli otoriter iktidar
anlayışı darbelerle patlak verir.
Şimdi, 15 Temmuz öncesinde bu güç nasıl
oluşturuldu? Bunda siyaset kurumunun payı nedir, Parlamentonun
sorumluluğu nedir, yerel yönetimlerin payı nedir? Bununla ilgili bir
yüzleşme içerisine girmezsek, o zaman aslında tam da iş bu noktaya
gelmişken yani artık darbede siyaset kurumunun payı,
sorumluluğu masaya yatırılması gerekirken hedef
şaşırtmayı tercih ederiz; başka toplumsal muhalefet
aktörlerine yönelmeyi, onlara saldırmayı, böylece dikkatleri
başka bir yöne çekmeyi tercih ederiz. Aslında, Gündem gazetesine
yönelik başlatılan girişim de bunun bir parçasıdır.
Eğer siz bu süreçle ilgili siyasetin payını konuşturmak
istemiyorsanız, yerel yönetimlerin bu gücün bu noktaya gelmesindeki
payını sorgulatmak istemiyorsanız başka kurgular yaparsınız
ki birkaç haftadır ilginç değerlendirmeler yapılıyor.
Örneğin FETÖ-KCK ilişkisi diye bir kurgu geliştiriliyor;
işte, bir çatıda bunların buluştuğu, bir üst
aklın bunları yönettiği ifade ediliyor.
Değerli milletvekilleri, hatırlayın,
bir süre önce de KCK operasyonlarını tam da FETÖnün
yaptığını ve süreci onların sabote ettiğini
anlatıyordunuz. Şimdi, ya o doğru ya öbürü doğru ama galiba
-üst akıl var mı yok mu bilmiyoruz ama- sizin aklınız bu
konuda son derece karışık. Eğer bir gazeteyi kapatarak, hem
de hukuksuz biçimde, mahkeme kararı soruşturma açılması
yönünde olmasına rağmen sanki mahkeme kapatma kararı vermiş
gibi bir uygulama yaparsanız, kapıya kilit vurursanız,
yazarların evini basar tutuklarsanız, bu ülkede sadece şiddeti
körükleyen, şiddeti derinleştiren bir iş yapmış
olursunuz ve bu şekilde ne demokrasiye katkı sunmuş ne de yeni
darbelerin ortaya çıkmasını engelleyecek bir iradeyi ortaya
koymuş olursunuz.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bilgen.
Aynı mahiyetteki önergelerin diğer
konuşmacısı Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, zaman zaman gerek Mecliste
konuşurken gerekse dışarıda, özellikle 2001
yılında Türkiye ekonomisinde yaşanan bazı
sıkıntılara yönelik, gerçeği hiç de yansıtmayan ve o
döneme ciddi haksızlık yapılan değerlendirmeler oluyor,
böyle gelişigüzel laflar konuşuluyor. Ben şimdi bu anlamda biraz
daha o dönemin ekonomi ortamını bir izah etmeye
çalışacağım size dilimin döndüğü kadar çünkü hakikaten
ciddi haksızlık yapılıyor.
Şimdi, az önce ne dedi mesela bir tane
konuşmacı? 2001 yılında bir tane kitapçığın
fırlatılmasıyla devlet yıkılıyordu. Şimdi,
önce 1990lı yıllara bir bakmamız lazım. 1990lı
yıllar aslında hem gelişmekte olan ülkeler açısından
hem de Türkiye açısından çok zor yıllar olmuştur. 1991
yılında bir Irak krizi, Körfez krizi Türkiyeyi ekonomik olarak ciddi
etkilemiş, 1994 yılında Türkiye kendi krizini
yaşamış, 1997 yılında Rusya krizi hemen dibimizde
ciddi etkilerde bulunmuş, 1998 yılında Asya krizi, 1999
yılında Türkiye -uluslararası konjonktür yine dalgalı-
ayrıca bir de asrın en büyük depremini yaşamış bir
ülke. Bunun üzerine bir hükûmet geliyor. Hükûmetin gelir gelmez
yaptığı ilk iş -57nci Hükûmetten bahsediyorum, Milliyetçi
Hareket Partisinin de koalisyon ortağı olduğu Hükûmetten-
bankacılık sisteminde hemen değişiklik yapmaktır,
Bankacılık Kanununu değiştirmiştir, daha ilk iki ay
içerisinde. Şimdi, bankacılıkla ilgili o günkü Hükûmet
suçlanıyor. Allah aşkına, böyle bir şey olabilir mi? Yani
iki ayda mı o Hükûmet bankacılık sistemini batırdı da
böyle bir reform ihtiyacı ortaya çıktı? Hemen sonrasında,
sosyal güvenlik reformu yapılıyor. Yani, bakın, o kadar
sıkıntılı ortamda, depremin hemen üzerine sosyal güvenlik
gibi çok büyük bir reformu o Hükûmet gerçekleştirmiştir.
Şimdi, reform süreci ondan sonra da 2002nin
sonuna kadar devam etti. Bütçe
Ortada bütçe yok, kara delikler
oluşmuş yani yamalı bohçaya dönmüş, millî gelirin yüzde
10unu aşmış kamu açıkları. Yani, düşünebiliyor
musunuz, millî gelirin yüzde 10unun üzerinde devlet açık veriyor. Böyle
bir ortamda, kamu bankalarının tamamen zarar ettiği,
KİTlerin zarar ettiği, bütün sorunların halının
altına süpürüldüğü bir ekonomik ortamı devralmış o
Hükûmet ve bunun üzerine reform süreci başlatmış.
1990lı yıllarla ilişkili olarak kamu
açıkları açısından, kamu maliyesi açısından son
derece kötüdür performans ama büyüme açısından -buna rağmen-
bugünkü AKP Hükûmetlerinin on üç yılına göre, 1990lı
yıllardaki on üç yıl -büyüme açısından yalnız- göreli
olarak, diğer ülkelerle mukayese ettiğimizde çok daha iyidir, o da
ayrı bir şey. Ama tabii kamu maliyesi çok bozulmuştur. Zaten
esas olan hem kamu maliyesini hem de büyümeyi aynı anda, birlikte iyi
götürmektir.
Şimdi, o dönemde bir program
başlatılıyor ve o program aslında sadece o Hükümetle
bağlı da değil, 2008 yılına kadar da sürdürülüyor,
bakın. Yani, madem o programı beğenmiyorsunuz, o programı
eleştiriyorsunuz 2008 yılına kadar AKP o programı niye
sürdürdü?
Şimdi, program
başlatıldığında tepeden tırnağa bütün
alanlarda reform yapılıyor, hiçbir şekilde popülizme
kaçılmıyor, hiçbir şekilde kısa dönem oy
kaygısıyla hareket edilmiyor. Nitekim, bakın, o programları
yapan, o reformları yapan Hükûmet ani bir seçime gidilmesi nedeniyle, daha
işin faydası da alınamadığı için 3 tane partinin
3ü birden baraja takılıyor çünkü siyasi davranılmış
olsaydı o baraj aşılabilirdi ama bir devlet adamı
şeklinde davranılıyor ve bir devlet adamı sorumluluğu
içerisinde davranılarak Türkiye o günden sonra eğer biraz iyi
şeyler yaşadıysa o günkü reformlara borçludur.
Şimdi, 2002 yılında anakronizm hatasına
düşülüyor, işte, enflasyondan bahsediliyor. Bakın, 2002
yılında Milliyetçi Hareket Partisinin de koalisyon ortağı
olduğu Hükûmetin devrettiği enflasyon son yirmi beş
yılın en düşük enflasyonudur ve hedef yüzde 35 iken yüzde
29larda bir enflasyon devredilmiştir yani bir enflasyon yüzde 100lerden
yüzde 29a getirilmiştir, kamu açıkları düşürülmüştür,
büyüme yükseltilmiştir.
Ben şunu iddia ediyorum buradan; ekonomiyle
ilişkin arkadaşlar da burada, varsa farklı bir fikri olan
söylesin: Enflasyon rakam olarak- ve kamu borç stoku haricinde 2002
yılının bütün göstergeleri bugünden daha iyidir, sizin o
beğenmediğiniz Hükûmetin bütün göstergeleri. Enflasyon ve kamu borç
stoku
Onun da nedenleri ortadadır. Enflasyonu yüzde 100lerden yüzde
29lara getirmişsin, süreç devam ediyordu. Eğer Hükûmet devam
etseydi, tek basamaklı enflasyonu o Hükûmet de yaşayacaktı.
Borç stokunun yüksek olmasının nedeni de
borcumuzun, aslında bizim önceki dönemlerde daha düşük
olduğundan değil, uygulanan programlar nedeniyle, şeffaflık
nedeniyle, düzgün kamu maliyesi nedeniyle geçmişte yapılan
borçların rakamsal olarak gösterilmesinden kaynaklanmıştır.
O yüzden, iki göstergenin haricinde bugünden çok daha iyi olan,
performansı çok daha iyi olan bir Hükûmeti, bu şekilde
acımasızca, haksızca eleştirmeyi, sorumsuzca
eleştirmeyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) -
ben doğru bulmuyorum.
Bunu ifade etmek için söz aldım.
Çok teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım.
lll.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
talebimiz var Başkan.
BAŞKAN - Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Kerestecioğlu,
Sayın Paylan, Sayın Taşdemir, Sayın Danış
Beştaş, Sayın Yıldırım, Sayın Konca,
Sayın Baydemir, Sayın Aydoğan, Sayın Encu, Sayın
Yıldırım, Sayın Kürkcü, Sayın Irmak, Sayın
Toğrul, Sayın Doğan, Sayın Bilgen, Sayın Akdoğan,
Sayın Zeydan, Sayın Başaran, Sayın Gaydalı, Sayın
Botan.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.59
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.16
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Tasarının 1inci maddesi üzerine verilen değişiklik
önergesinin oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Şimdi madde üzerindeki son önergeyi okutup
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19/4/2012 tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/571) 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
"Madde 1 - Defin ruhsatiyeleri belediye
tabipleri tarafından ölü muayenesinden sonra verilir. Belediye
tabiplerinin bulunmadığı izin gibi geçici hallerde toplum
sağlığı merkezi ve aile hekimlerinden oluşan ortak bir
nöbetçi havuzundan gelecek hekimler tarafından bu hizmet verilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Sayın Aytuğ Atıcı konuşacak.
Buyurun Sayın Atıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Varlık
Fonu Kurulmasıyla ilgili Kanun Tasarısının 1inci maddesi
üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz almış
bulunuyorum. İnsan yaşamına değer verdiği gibi
inancına, ırkına ve siyasi görüşüne bakmadan, insanın
ölüsüne de saygı duyan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz
madde defin ruhsatıyla ilgili. Değerli arkadaşlar, yani,
hepimize gerekli olacak, hepimizin mutlaka muhtaç olacağı bir belge
üzerinde konuşuyoruz. Nerede konuşuyoruz? Varlık Fonuyla ilgili
bir tasarıda. Vahim. Daha da vahimi, yasa Varlık Fonuyla ilgili,
içinde Varlık Fonu yok. Şimdi, hiç lafı uzatmaya gerek yok,
işte memleketi de aynen böyle yönetiyorsunuz: Görüntü var, ses yok; ses
var, görüntü yok; ses ile görüntü bir arada olduğu zaman da
karmakarışık, hiçbir şey anlaşılmıyor.
İşte bütün sorun tam da burada başlıyor.
Bakın, aile hekimliğiyle ilgili bir kanun
tasarısı getirmiştiniz geçmiş yıllarda, şiddetle
karşı çıkmıştık. Yarım yamalak olsa da
çıkardınız. O zaman doktorları aldattınız, defin
ruhsatı verme görevini onlara vermeyeceğinizi söylediniz. Kısa
bir zaman sonra, bu doktorlar aile hekimi olduktan sonra onlara dediniz ki:
Ben sözümden dönüyorum ve defin ruhsatını sen vereceksin.
Doğal olarak, mahkemeye gidildi ve Danıştay bunu iptal etti,
Siz böyle bir şey yapamazsınız. dedi. Şimdi ne
yapıyorsunuz? Bunu bir kanun tasarısı hâline getirdiniz ve
kanunla emrediyorsunuz, doktorlara, aile hekimlerine diyorsunuz ki: Bunu sen
vereceksin. Biz de diyoruz ki: Devlet sözünde durur. Devlet ve onu yönetenler
yalan söylemezler. Halkını, doktorları aldatmazlar. Bir yandan
da, ölenlere defin ruhsatı vermek lazım. Tamam, gelin, önergemizde
olduğu gibi yapalım. Yani bir insanın ölümünden toprağa
verilmesine kadar hatta daha sonraki taziyesine kadar bütüncül olarak bu görevi
üstlenen belediyeler bu defin ruhsatını da kendi hekimi
aracılığıyla versin. Ola ki hekimi yetersiz veya izindeyse
o zaman o bölgedeki aile hekimlerinden ve toplum sağlığı
merkezindeki hekimlerden bir havuz oluşturalım, nöbet sistemi
yapalım ve bunlar gelip defin ruhsatını versinler. Önergemiz
budur ve mantıklıdır. Bunun da muhakkak bu şekilde kabul
edilmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, şimdi defin
ruhsatını vermeyi konuşuyoruz ama esas önemli olan konu defin
ruhsatı bile veremediğiniz ölülerdir. Defin ruhsatı verecek
ölüyü bile bulamadığınız zamanlar oluyor. Cumartesi
Anneleri hâlâ çocuklarını bekliyorlar. Siz, o çocukları
bulacağınıza defin ruhsatını kimin vereceğini
tartışıyorsunuz. Vatandaşlarımız,
yurttaşlarımız Suriyede ölüyorlar, Irakta ölüyorlar,
cenazelerini buraya getiremiyorsunuz. Bu insanlar yok oluyorlar, kayboluyorlar,
defnetmek üzere bu insanları siz ülkemize getirmiyorsunuz, özellikle
getirmiyorsunuz.
Bununla birlikte, zamansız verilen defin
ruhsatları yani gencecik ölen çocuklarımız, şehitlerimiz,
gençlerimiz
Zamansız yere defin ruhsatı verdiriyorsunuz. Defin
ruhsatını kimin vereceğinin bir önemi kaldı mı?
Kalmadı. Siz, benim ülkemde zamansız ölümleri önlemek
mecburiyetindesiniz. Yetti mi? Yetmedi, daha da beterini yapıyorsunuz,
ölmeden defin ruhsatı veriyorsunuz insanlara. Ergenekon davasında,
Balyoz davasında, KCK davasında, hâlâ sürüp giden birçok davada o
insanlar ölmeden sizin yüzünüzden defin ruhsatı aldılar ve ölmeden bu
insanlar toprağa girdiler. O nedenle, evet, defin ruhsatı vermek
önemlidir ancak gençlere ölümü tattırmamamız gerekiyor, bizim
yüzümüzden ölmemeliler.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
Önergeyi
oylarınıza
lll.
YOKLAMA
(HDP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi
var.
Sayın Demirel,
Sayın Taşdemir, Sayın Kerestecioğlu Demir, Sayın
Paylan, Sayın Danış Beştaş, Sayın
Yıldırım, Sayın Aslan, Sayın Baydemir, Sayın
Doğan, Sayın Bilgen, Sayın Toğrul, Sayın Konca,
Sayın Kürkcü, Sayın Irmak, Sayın Botan, Sayın Akdoğan,
Sayın Zeydan, Sayın İrmez, Sayın Öztürk, Sayın
Yıldırım.
İki dakika süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2nci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan
Akçay Erkan
Haberal
Manisa Ankara
MADDE 2- 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun geçici 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında
yer alan on ibaresi altı şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19/4/2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim
Durmaz Selin
Sayek Böke Mehmet
Bekaroğlu
Tokat İzmir İstanbul
Bihlun
Tamaylıgil Utku
Çakırözer Zekeriya
Temizel
İstanbul Eskişehir İzmir
Musa
Çam
İzmir
MADDE 2- 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı
Devlet Su işleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun geçici 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında
yer alan beş ibaresi yirmi şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Besime
Konca Saadet
Becerekli
Diyarbakır Siirt Batman
Abdullah
Zeydan Ferhat
Encu Nihat
Akdoğan
Hakkâri
Şırnak Hakkâri
Mehmet
Ali Aslan Selma
Irmak
Batman Hakkâri
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Hakkâri Milletvekili
Sayın Selma Irmak konuşacak.
Buyurun Sayın Irmak. (HDP
sıralarından alkışlar)
SELMA IRMAK (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Önerge üzerinde grubumun görüşlerini belirtmek
üzere söz almış bulunuyorum fakat daha önemli bir konuya, şu
anda gündemde olan ve yeni bir sürecin belki de başlangıcı olan
konuya değinmek istiyorum.
Hakkâri ve Şırnak illerinin ilçe
yapılması konusu, bizce şu anda ülkenin ve bölgenin,
kürdistanın en önemli sorunu ve gündemidir. Günlerdir insanlar buralarda
kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar, aylardır olduğu
gibi. Ancak, kimse ne onları dinlemekte ne de onların ne söylemeye
çalıştığını anlamaya
çalışmaktadır.
Hakkâri ve Şırnak illerinin ilçe
yapılması meselesi, hepinizin bildiği gibi, siyasi bir
meseledir. Tamamen politik argümanlarla, tamamen güvenlik gerekçesiyle ve bir
anlamda da intikam almak, bu bölgelerden öç almak amacıyla
alınmış bir karar ve bu şekilde uygulamaya sokulmaktadır.
Bunun bu şekilde olduğunu nereden biliyoruz? Uzunca bir
zamandır, Cizrenin ve Yüksekovanın ilçe olması için
başvurular var. Hakkâri ve Şırnakın gelişmek için
bütün uğraşlarına rağmen bu konuda herhangi bir adım
atılmamakta, bunların tamamı göz ardı edilmekte.
Yığınla sorun bu kürsüde defalarca dile getirilmekte ancak bu
sorunlara bigâne kalınmakta ama bugün her ne hikmetse 2 ilçenin il
yapılması ve illerin de ilçe yapılması kararı bir anda
alınmış olmaktadır. Bunu, özellikle seçimden sonra ve
sık sık, buradaki yetkililerin kendilerine sorun gelen
vatandaşlara verdiği cevaplardan da anlıyoruz. Siz bu
sonuçları hak ettiniz; siz, size yapılan muameleyi hak ettiniz çünkü
siz kime oy vereceğinizi bilmek zorundasınız. Siz HDPye oy
verirseniz elbette ki sonuçları bu olur. diyen yetkililer de aslında
bu görüş ve düşüncelerin ne anlamda
alındığını, hangi mercilerden
kaynaklandığını, hangi argümanlarla
oluşturulduğunu ifade etmektedir.
Şimdi, en son, Hakkâriden gelen bir
arkadaşımız Sayın Cumhurbaşkanıyla
yaptığı bir görüşmede Sayın Cumhurbaşkanım,
burası bir kadim kenttir, tarihi olan, geçmişi olan, sekiz bin
yıllık tarihi olan bir kadim kenttir. dediği zaman Ne tarihi?
gibi bir cevap veriyor kendisine. Ben bu konuda birkaç cümle kurmak istiyorum
izninizle.
Hakkâri Gevaruk Vadisi, Trişin Yaylası ...(X) tepesinde ve ...(XX) yöresinde saptanan kaya resimlerinde
yörede neolitik çağda, İsadan önce 8000-3000de avcılık ve
tarıma dayalı bir yaşamın sürdüğü ortaya
çıkarılmıştır bu bölgede.
Yine, İsadan önce 13üncü yüzyıla ait
Asur çivi yazılı belgelerinde adı dağlık bölge
anlamına gelen Uruatri olarak geçmektedir.
Buna benzer bir bilgi daha aktarmak istiyorum
sizlere.
İsadan önce 2nci yüzyıldan beri bu bölge
pek çok uygarlığa başkentlik etmiş, hem kültürel hem siyasi
hem de sosyal anlamda başkentlik yapmış bir bölgedir.
Hakkâri kültürel ve tarihî bağlamda bugünden
daha geniş bir alana da sahiptir ayrıca. Son Hakkâri Miri Nurullah
Bey zamanında mirliğin etkin olduğu Çukurca, Yüksekova,
Şemdinli, Çatak, Başkale, Uludere, Beytüşşebap, Zaho,
Amediye bölgelerini kapsar ve bu bölgelerin dışındaki yine
siyasal etkinliğinden söz etmeye gerek yoktur.
Hakkâri bölgesi pek çok dininde de aslında yer
bulduğu, pek çok inancın barındığı bir yerdir de.
Yahudiliğin, yine Ezidiliğin, Nasturiliğin,
Müslümanlığın, Kadirî ve Nakşibendi
tarikatlarının başladığı ve hüküm sürdüğü
yerlerin başında gelmektedir. Ve yine edebiyata, sanata pek çok
değerli sanatçı kazandırmış ve buraya ev
sahipliği yapmış bir yerdir.
Şırnak için de aynı şeyi
söyleyebiliriz. Nuhun şehridir evet ama Nuh şehri olmayı kabul
etmemektedir. Kendi isteği, kendi rızası dışında
bir değişime Evet. dememektedir. Oranın adı Çölemerik
değil, Cölemerktir ve onun bölgesi Hakkâridir.
Şırnaktır onun adı, Nuh şehri olamaz. Zorla ad koyma
zorla esir alma, zorla köleleştirme anlayışıdır, onun
iradesini yok saymadır. Bu anlamda da yapılacak bir
değişikliğin ve zorla ad değiştirme, ili zorla ilçe
yapma, ilçeyi de o bölgenin istekleri dışında, isteği
varken yapmama, daha sonra yapma, o ilçenin ve ilin, o bölgenin, bölge
halkının iradesini tanımamaktır. Bu ne anlama gelir? Ben
seni tanımıyorum, bundan sonra da tanımayacağım, ne
yaparsan yap. demektir. Bu, buna mı davetiyedir? O hâlde, bölge
halkının da herhâlde kendisi için alacağı bir karar
vardır.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu (Ankara) ve arkadaşları
MADDE 2- 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı
Devlet Su işleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun geçici 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında
yer alan beş ibaresi yirmi şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Sayın Bülent Kuşoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, bu 2nci madde birçok kişi için
önemsiz görünebilir ama çok önemli bir madde. Biz de bunu Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşürken -tabii 80 madde var- süre de verilmedi, yeteri
kadar görüşemedik.
Şimdi, kısaca konu şu: 2011
yılında kanun hükmünde kararnamelerle biliyorsunuz bakanlıklar
ve kurumlar oluşturuldu. Devlet Su İşleri de o tarihte kanun
hükmünde kararnameyle yeniden teşkilatlandırıldı.
Aslında eski, köklü bir kuruluş. O tarihte katma değerli bütçeye
sahipken özel bütçeli bir idare oldu ve Maliye Bakanlığından
elemanlar orada DSİnin yeni muhasebe sistemine göre olan muhasebesini
tutmaya başladılar. Kanun hükmünde kararnamede bunun için bir hüküm
de var, beş yıl süreyle maliyeciler orada çalışacaktı.
Şimdi, beş yıl süreyle çalıştılar, dokuzuncu ayda
galiba doluyor, bunu bir beş yıl daha uzatıyoruz. Ne var
bunda? diyeceğiz. Şimdi, 4-5 memurun çalışmasıyla
ilgili biz burada kanun düzenliyoruz; bir kere bir bu, yanlışlık
bu. Bunun için kanun düzenlenmez yani, bir.
İkincisi: Bir kamu kuruluşu, bir
diğer kamu kuruluşuna memur göndermez, kiralık memur vermez.
Böyle bir adap yok devlette, kamu anlayışında böyle bir şey
yok. Siz bir kamu kuruluşu olarak bir başka kamu kuruluşundan
memur kiralayacaksınız, muhasebenizi tutturacaksınız. Böyle
bir adap yok devlette. Devleti bilen, devlet adamı olan, devlet nosyonu
olanlar bunu bilir. Böyle bir şey olabilir mi?
Ayrıca, hani diyelim ki oldu, bir şeyler
yapılması gerekiyor, bir beş yıl yapılmış
zaten, bir şey becerilememiş, bir beş yıl daha isteniyor.
Burası, Genel Kurul, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu yüce Meclis bununla
ilgili olarak maalesef işgal ediliyor. Ama şu var: Hani bunları
da geçtim, bakın, bunları da geçtim, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğüyle ilgili olarak 2013te bir Sayıştay denetimi var.
Bir şey yapılmamış, onun için boş rapor verilmiş.
Ama 2014 yılında Sayıştay denetim raporu 2014
yılının en kalın raporlarından bir tanesi ve bütün
bulgular
Bakın, beş bulgu var Sayıştayın Devlet Su
İşleriyle ilgili; performans denetim raporu var, üç bulgu da onunla
ilgili olarak var. Bütün bulgular muhasebe departmanıyla ilgili ve
muhasebe departmanının iyi
çalışmadığını söylüyor. Biz şimdi
oturuyoruz, bu iyi çalışmayan, kiralık alınmış,
Maliyeden kiralanmış muhasebe departmanının süresini
beş sene daha uzatıyoruz. Ya, DSİ gibi köklü bir kuruluş
bir muhasebe departmanı kuramaz mı? Kuramaz mı böyle bir köklü
kuruluş? 4 tane adam alamaz mı? Peki, aldığı adamlar,
Maliyeden gelen adamların yaptığı işe bakın; en
fazla Sayıştay eleştirisi bu konularla ilgili olarak var,
bakın yapılan hatalara: Bulgu 1- DSİ Genel Müdürlüğüne ait
taşınmazların tümünün kayıt altına
alınmaması. Daha taşınmazlarını kayıt
altına almamış. Bu 2014 raporu. 2011, 2012, 2013, 2014, dört
yıl geçmiş daha bu işlem yapılamamış.
Bulgu 2- Gayrimenkuller için gerçekleştirilen
büyük onarım ve tadilat işlerine ait harcamaların varlık
hesaplarına alınması gerekirken gider hesaplarında
muhasebeleştirilmesi. Yanlış hesaplanmış,
yanlış yerde işlem yapılmış,
muhasebeleştirme yapılmış. Tam bir rezalet. Ve
Sayıştayın önerisi var, burayı denetleyenlerin. Öncelikle
DSİde bir bilişim sistemi oluşturulması gerekir. diyor.
Yapılması gereken bu, yoksa Maliyeden adam kiralamak değil. Bir
kamu kuruluşu bir başka kamu kuruluşundan adam kiralamaz, böyle
bir usul yok. Bunun yapılması gerekir diyor,
yapılmamış.
Bulgu 3- Yatırımlar hesabında takip
edilen yatırımlardan tamamlananların ilgili olduğu maddi
duran varlık hesabına alınmaması. Muhasebeyi bilenler
bilir, bunlar büyük rezaletler. Biz bu kadar rezaletin
yapıldığı bir kurumda kiralık olarak bir başka
kurumdan alınan memurların görev süresini burada kanun çıkararak
uzatıyoruz. Bu hiç size yakışır mı? Bu Hükûmetin böyle
bir şey getirmesi doğru mudur? Tam bir skandal durumdur bu. Tabii,
bakanlar önlerine bürokratlar ne getiriyorsa imzalıyorlar. Sayın
Bakan başarılı bir bakan DSİden sorumlu
bakanımız ama bu konuları hiç bilmiyor. En fazla da özellikle
mühendislerin olduğu bakanlıklarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) -
bu tür
rezaletleri yaşıyoruz. Ama gerçek anlamda bu bir rezalettir,
sıkıntıdır. Arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kuşoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Taşdemir,
Sayın Danış Beştaş, Sayın Aslan, Sayın
Yıldırım, Sayın Kürkcü, Sayın Yıldırım,
Sayın Baydemir, Sayın Doğan, Sayın Konca, Sayın
Bilgen, Sayın Doğan, Sayın Gaydalı, Sayın Toğrul,
Sayın Başaran, Sayın Botan, Sayın Akdoğan, Sayın
Zeydan, Sayın Öztürk, Sayın Yıldırım.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kadir
Koçdemir (Bursa) ve arkadaşları
MADDE 2- 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun geçici 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında
yer alan on ibaresi altı şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Sayın Kadir Koçdemir konuşacak.
Buyurun Sayın Koçdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye Varlık Fonu
Kurulması diye başlayan ancak içinde Türkiye Varlık Fonundan
herhangi bir emare bulunmayan 411 sıra sayılı kanunun 2nci
maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Sözlerimin başında hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu 2nci madde 6200 sayılı Devlet Su
İşleri Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun geçici bir
maddesinde düzenlenen beş yıllık süreyi on yıla
çıkarmaktadır. Peki, bu beş yıllık süre ne için
verilmiştir? 2011 yılında Devlet Su İşlerinin muhasebe
hizmetlerinin Maliye Bakanlığı tarafından yürütülmesini
sağlayan bir maddedir ve beş yıl içinde Devlet Su
İşlerinin buna bir çözüm bulması öngörülerek verilmiştir.
Niye getirildiğine dair gerekçeye baktım. Elinizdeki basılı
metnin 9uncu sayfasında var. Orada gerekçede bile pek çok Türkçe
hatası var. Sürenin dolmak üzere olduğundan bahsederken cümlelerde
bile hatalar var.
Arkadaşlar, 1 Kasımdan beri
yaşadığımız yasama döneminde buna benzer şeylerle
sürekli meşgul ediliyoruz. Burada ele aldığımız
kanunların pek çoğu iki üç sene önce getirilen değişiklikler
ve yine iki üç sene önce getirildiğinde çok acele edilen, burada Meclisin
müzakere etmesine, anlamasına müsaade edilmeyen değişiklikler.
Şimdi Mecliste bir irade olsa ve bu geçici maddeyi uzatmasa Devlet Su
İşleri bir ay sonra ne yapacak? Devlet Su İşleri gibi
Türkiyenin Karayolları teşkilatıyla birlikte en köklü
kurumlarından birisi muhasebe işlerini yapamıyor mu olacak?
Bu usul iyi bir usul değil arkadaşlar.
Demokrasi sayıdan ve oylamadan daha fazlasıdır ve demokraside
üretilen kararların meşruiyeti öngörülen usule
uyulmasındadır. Bu usul ihlal edildiği vakit buradan meşru
bir karar çıktığını iddia etmek, bunu ileri sürmek
mümkün değildir. Maalesef, biz, çalışma takvimimiz, tatilimiz,
çalışma saatlerimiz başta olmak üzere bu usulün sürekli ihlal
edildiğini görüyoruz. Eskilerin güzel bir sözü var, der ki: Tahtına
oturmayanın bahtına otururlar. Eğer Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu anayasal sistem içinde kendisine ayrılan yere oturmaz ise,
kendisine verilen görevleri yerine getirmez ise sürekli böyle,
bürokratların hatalarını düzeltmek zorunda kalır. Bunun pek
çok örneğini gördük. Mesela, haziran öncesi gece saat ikilere, üçlere
kadar, sabahlara kadar burada Avrupa Birliğinin vize muafiyetiyle ilgili
kanunlar çıkardık. O zaman da söyledik, Kişisel Verilerin
Korunması Kanununda dedik ki: Arkadaşlar, Avrupa Birliğinin bu
konudaki müktesebatı değişti, bu kanun daha önceki duruma göre
hazırlanmıştı, gelin bunu biraz sakin bir şekilde yeni
müktesebata göre tekrar yazalım ve buradan geçirelim. Hayır."
dendi. Ne oldu sonra? 72 maddelik yol haritasında yerine
getireceğimiz hususlardan eksik olduğuna karar verilen 5 taneden
1incisi Kişisel Verilerin Korunması Kanununda kurumun ve kurulun
bağımsızlığı ve kişisel veriler konusundaki
muafiyet ve istisnalardaki düzenlemelerin Avrupa müktesebatına
uymaması oldu. Muhtemelen ileride tekrar getireceğiz, tekrar burada
gece yarılarına kadar çalışıp ne olduğunu
anlamadan oylayıp geçireceğiz.
Arkadaşlar, muhtevaya değil, mensubiyete
bakarsak; ne denildiğine değil, kimin dediğine bakarsak burada
milletin bize verdiği vekâleti doğru kullanmamış oluruz. Onun
için, Nabinin bir sözü var -Sayın Bakanımın
adaşıdır- diyor ki: Devlet aheste gerektir cari. Eğer
aceleyle karar alırsak -ki, 15 Temmuz sonrası
aldığınız tedbirlerde de aynı sakıncalar çok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİR KOÇDEMİR (Devamla)
bariz bir
şekilde kendisini gösteriyor- tekrar tekrar bu tür kararları almak
durumunda kalırız. Onun için, biz diyoruz, gelin, bir sene bunu
uzatalım ve bu bir sene içinde DSİ kendi tedbirini alsın.
Önergemizin kabulü konusunu tekrar düşünmenizi
arzu ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Koçdemir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Taşdemir,
Sayın Kerestecioğlu, Sayın Konca, Sayın
Yıldırım, Sayın Aslan, Sayın Danış
Beştaş, Sayın Kürkcü, Sayın Yıldırım, Sayın
Baydemir, Sayın Bilgen, Sayın Gaydalı, Sayın Toğrul,
Sayın Irmak, Sayın Acar Başaran, Sayın Zeydan, Sayın
Botan, Sayın Akdoğan, Sayın Öztürk, Sayın
Yıldırım.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime
Var mı? Bir dakika
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım Yoktur. dediniz. Şimdi şaibeli oldu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
İsim okunsun.
BAŞKAN Pusula verenler çıkmasın
lütfen.
Serkan Bayram? Burada.
Nurettin Nebati? Burada.
Sami Dedeoğlu? Yok.
Hacı Ahmet Özdemir? Burada.
Benimle beraber 164
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sisteme
de bakın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yok
Başkanım. Bu şaibeli oldu böyle. Biz bunu kabul etmeyiz
Başkanım.
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyoruz.
Kapanma Saati: 18.56
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Tasarının 2nci maddesi üzerinde verilen değişiklik
önergesinin oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
411
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
3üncü
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı "Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571) 3'üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Selin Sayek Böke Mehmet Bekaroğlu
Tokat İzmir İstanbul
Bihlun Tamaylıgil Utku Çakırözer Zekeriya Temizel
İstanbul Eskişehir İzmir
Musa Çam Haydar Akar
İzmir Kocaeli
MADDE 3- 31/8/1956 tarihli ve 6831 Sayılı
Orman Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 10 Bu maddenin yürürlük
tarihinden önce Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından
erişme kontrolü uygulanan karayollarında yapılan,
işletilen, işlettirilen veya yap-işlet-devret modeli esas
alınarak yaptırılan ve işlettirilen binalar ile hizmet
tesisleri ve bakım işletme tesisleri, erişme kontrolü uygulanan
karayolunun müştemilatı sayılır. Bu bina ve tesislerin
devlet ormanlarında bulunması halinde Orman ve Su İşleri
Bakanlığınca Karayolları Genel Müdürlüğüne devrine
bedelsiz olarak izin verilebilir."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Besime Konca Saadet Becerekli
Diyarbakır Siirt Batman
Abdullah Zeydan Ferhat Encu Nihat
Akdoğan
Hakkâri Şırnak Hakkâri
Filiz Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Akçay Erkan Haberal Muharrem Varlı
Manisa Ankara Adana
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde, İstanbul
Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, böyle yasa yapılmaz demek istiyorum. Yıllarca hukukla
uğraşan birisi olarak, her şeyi birbirine katarak, bir
torbanın içerisine koyarak böyle yasa yapılmaz. Ne yasadaki doğa
katliamları ne sit alanlarında yapılaşma ne
özelleştirmeler ne de belediyelere kayyum atanması ve illerin ilçe
yapılması çoğulcu, yerele, insanlara danışan bir
akılla yapılmadığı gibi Meclise dahi son dakika
getiriliyor ve Meclis iradesine de saygı duyulmuyor. O nedenle, söz
aldığım madde de tıpkı bunun gibi, zaten orman
alanlarında daha önce yapılmış olan
yıkımların, talanların ve bu vesileyle açılan yolların
geçmişe dönük olarak yasal kılıfının getirilmesidir.
Bu konuda başka söz söylemeye aslında gerek yok.
Bugün, darbe girişimi sonrasında millî
birlik ve beraberlikten söz ediyorsunuz. Ancak gerçekten, şu anda burada
da bu yasalarla uygulamaya çalıştığınız şey
çoğunluk tahakkümünden başka bir şey değil ve bir
başka darbe zihniyetini uygulamaya devam ediyorsunuz. Hangi birlik ve
beraberlikten söz ettiğinizi gerçekten bilmek istiyoruz. Özellikle HDP ve
birkaç farklı muhalif milletvekiline dokunulmazlıklar
kaldırılırken kurulan millî birlik ve beraberlikten mi söz
ediyorsunuz? Ya da o katliam yapan ve sonra çoğunun darbeci olduğu
ortaya çıkan askerî güçlere dokunulmazlık getirirken kurduğunuz
millî birlik ve beraberlikten mi söz ediyorsunuz? Yoksa darbe girişimi ve
OHAL sonrasında Yenikapı Mitinginden sonra oluşturduğunuz
mini paketlerle anayasa yapacağınız millî birlik ve
beraberlikten mi söz ediyorsunuz? 6 milyon seçmeni, çeperleriyle 20 milyon
insanı, her türlü muhalefeti, rengi ve en başta Kürt halkının
iradesini yok sayarak ne millî birlik, beraberlik oluşabilir ne de
meşru bir anayasa yapabilirsiniz. Bu birliktelikten ancak baskı ve
utanç çıkar, bir kandırmaca çıkar, başka da bir şey
çıkmaz.
Her gün burada kürsüye çıkan milletvekilleri,
darbe girişiminden sonra şehit olan insanlardan söz ediyor,
onları anıyor, aynı zamanda Meclisin kapıları
akın akın ziyaretçilere açılıyor ve bombalanan yerler
gösteriliyor. Peki, çok güzel. Ancak bu insanlara karşı hiçbir
sorumluluğunuz yok mu sizin? Sizler, arkadaşlar, Darbe Komisyonuna
üye verdiniz mi? Çocuk İstismarını Önleme Komisyonunda da
aynı şeyi yapmıştınız, ısrarlar üzerine
komisyona üye vermiştiniz. Şimdi, madem darbeye karşı
birlik, beraberlik oluşacak, o zaman neden siz Darbe Komisyonunu
çalıştırmıyorsunuz? Neden insanları
oyalıyorsunuz? Burada bir komisyon kurulmadı mı hep beraber?
Meclisi insanlara gezdirirken
Halkımıza seslenmek istiyorum: Bu
Mecliste bir Darbe Komisyonu oluşturuldu, bütün partiler bir bildiriye ortak
imza attılar ama bu Darbe Komisyonu çalışmaya
başlamış değil çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi bu
Komisyona üye vermiş değil ve bu Komisyonun
çalışmasını istemiyor. Neden peki? Acaba hedef
şaşırtmak mı istiyorsunuz, yoksa bu darbenin hiç mi siyasi
kanadı yok? Hiç mi siyasetçi yoktu bu darbe girişiminde? Bunlarla
yüzleşmekten mi çekiniyorsunuz?
Evet, maalesef hamasetle yürütüyorsunuz her
şeyi ve yıllardır ama öyle üç, beş yıl falan
değil; otuz yıldır, kırk yıldır cemaat
örgütlenmesinden söz ediyoruz. Kitaplar yazılmış, araştırmalar
yapılmış, gazeteciler yazmışlar, söylemişler.
Şimdi siz kalkıp da bir örgütün adını FETÖ koydunuz diye
Fethullah Gülen Cemaati olmaktan çıkacak mı bu? Yeni bir örgüt mü
kurdunuz yani? Böyle bir örgüt mü olacak? Yeni bir yapılanma mı bu?
Hayır, sizlerin yerleştirdiği, birlikte Beraber yürüdük o
yollarda. diye şarkı söylediğiniz bir yapılanma. Darbe
girişimiyle hesaplaşmak yerine bizlerle
uğraşıyorsunuz. Darbeyi fırsata çevirip her türlü
muhalefeti yok etmek için kullanıyorsunuz ama başta da
söylediğim gibi, muhalefet partilerine de söylüyorum: Destek olmayın,
yok olursunuz. Buradan sadece utanç ve baskı çıkar, demokrasi de
çıkmaz, demokrasi nöbeti de çıkmaz; darbeyle, darbelerle
hesaplaşma da çıkmaz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergenin
diğer konuşmacısı, Adana Milletvekili Sayın Muharrem
Varlıdır. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Varlı.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; grubumuzun vermiş olduğu önerge
üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede, yol kenarındaki orman arazilerinin
Karayollarına devredilmesi kanunlaştırılıyor yani
eften püften bir şey. Zaten bu torba yasanın içerisinde birçok eften
püften şeyler var ama bunları hep biriktiriyorsunuz. Bir AKP
klasiği bu, yıllardan beridir ekim ayında, kasım
ayında, aralık ayında Meclis yatar; ne zamanki tatile
gireceği zaman bindirme torba yasalar, bindirme torba yasalar; getirir
getirir buraya Meclisin önüne dayarsınız. Yani her zaman bunu
yapıyorsunuz, bu zaten sizin klasiğiniz,
alışılagelmiş bir şey.
Şimdi, burada dikkatimi çeken bir şey bu,
orman arazileri denilince 2/Byle ilgili Türkiyedeki problemler
aklımıza geliyor. Yani daha hâlâ 2/B arazilerinin
satışlarıyla alakalı birçok problem yaşıyoruz.
Yani bir ilçenin bir köyü ile diğer köyünün arasındaki fiyat
farklılıkları. Yani bir tarafta 2 bin lira deniliyorsa
tarlanın dönümüne, diğer tarafta 5 bin lira deniliyor; bir tarafta
bin lira deniliyor, öbür tarafta 6 bin lira deniliyor ve çok yüksek rayiç
bedeller konuluyor yani çiftçinin alamayacağı, çiftçinin kendi
imkânlarıyla sahip olamayacağı rayiç bedeller konuluyor.
Dolayısıyla, bu arazilere de başkaları talip oluyor ve
netice itibarıyla orada anlaşmazlıklar ortaya çıkıyor
ve Allah esirgesin belki de sonucunda kan dökmeye kadar gidecek
anlaşmazlıklar çıkıyor. İşte bunu çözmek sizlerin
ve bizlerin elinde. Defalarca burada gündeme getirdim, dedim ki: Gelin, bu konuda
bir komisyon kuralım. Bu komisyon, gitsin bölgelerde
çalışsın, ziraat odası başkanlarını
çağırsın, ilçe tarım müdürlerini çağırsın;
oradaki kaymakamı, yetkilileri çağırsın ve bilgi alsın
ve ona göre de bir fiyat oluşturalım, bir rayiç bedel koyalım.
ama her defasında bu kulağınızdan girdi, bu
kulağınızdan çıktı çünkü böyle bir kaygınız
yok, böyle bir derdiniz yok ki sizin; sizin derdiniz başka, sizin
kaygınız başka. Burada herkese bir şeyler veriyorsunuz,
yine bu torba yasanın içerisinde çiftçiyle alakalı hiçbir şey
yok. Yani, Bütünşehir Yasası çıkardınız;
Bütünşehir Yasasından sonra oradaki 2/B arazileri
sıkıntılı, şu anda satışı
sıkıntılı. Bununla ilgili kanuni düzenleme yapmak
lazım, defalarca söylüyorum burada, buna da Yok. diyorsunuz.
Arkadaşlar, bir şey yaparken öncelikle o
bölgenin insanını düşünerek orada yaşayan, üreten, çiftçilik
yapan, alın terini toprağa döken, o topraktan çoluğunun
çocuğunun rızkını çıkarmaya çalışan
insanların önceliğini hesap etmemiz lazım; onların bu
arazileri nasıl alabileceklerini, hangi parayla alabileceklerini hesap
ederek yola çıkmamız lazım. Ama, sizin, dediğim gibi
çiftçilerle ilgili bir kaygınız ve derdiniz olmadığı
için buraya veryansın, bu kulaktan o kulağa geçip gidiyorsunuz.
Demin gündem dışı konuşma
yaptım, dedim ki: Bu mısır fiyatları belli değil.
Şu anda çiftçi mısırı hasat ediyor. Aşağı
yukarı yirmi gün oldu, hâlâ mısır fiyatları belli
değil.
Değerli arkadaşlarım, bakın, iyi
dinleyin burayı, 1 Temmuz itibarıyla mısırın
fiyatı 800 bin lirayken şu anda mısırın fiyatı
660 bin lira ile 670 bin lira arasında; eski parayla söylüyorum. Ya, bu,
Allahtan reva mıdır yani? Bu, sizin yanlış
politikalarınızın neticesinde bu duruma geldi. On beş gün
içerisinde bu kadar fiyat düşer mi bir üründe? Ama düşüyor, niye?
Çünkü, sahip çıkmıyorsunuz. Ofis çıksa Ben peşin bedelle
mısırı şu fiyattan alıyorum. dese birdenbire piyasa
yükselecek ama yok, istiyorsunuz ki tüccar çiftçinin elinden toplasın,
alsın; çiftçinin elinde mal bittikten sonra kim kazanırsa
-aracılar- kazansın, çiftçi yine seyreden ve kaybeden olsun. Böyle
bir mantıkla bu ülkede çiftçiyi korumanız, çiftçiyi
yaşatmanız, çiftçinin de para kazanması ve çoluğunun
çocuğunun rızkını çıkartması mümkün değil
değerli arkadaşlarım. Her gün evinizde kahvaltı yaparken, o
sıcak sıcak çaylarınızı içerken yanında
yediğiniz sıcak ekmeği, peyniri, domatesi, salatalığı
üreten bu çiftçi. Bunları unutmayın, Allah rızası için
unutmayın.
Tekrar tekrar söylüyorum, Hükûmetinizi de
uyarın, bir an önce şu TMOya talimat versin, bir an önce bu
fiyatı belirlesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Varlı.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Altay, Sayın Çam, Sayın Tarhan,
Sayın Gürer, Sayın Karabıyık, Sayın Hürriyet,
Sayın Aydın, Sayın Arık, Sayın Tuncer, Sayın
Doğan, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Arslan, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Akar, Sayın Akaydın, Sayın
Tüzün, Sayın Tümer, Sayın Öz
BAŞKAN İki dakika süre veriyorum ve
süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 3'üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Haydar
AKAR (Kocaeli) ve arkadaşları
MADDE 3- 31/8/1956 tarihli ve 6831 Sayılı
Orman Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 10 Bu maddenin yürürlük
tarihinden önce Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından
erişme kontrolü uygulanan karayollarında yapılan,
işletilen, işlettirilen veya yap-işlet-devret modeli esas
alınarak yaptırılan ve işlettirilen binalar ile hizmet
tesisleri ve bakım işletme tesisleri, erişme kontrolü uygulanan
karayolunun müştemilatı sayılır. Bu bina ve tesislerin
devlet ormanlarında bulunması halinde Orman ve Su İşleri
Bakanlığınca Karayolları Genel Müdürlüğüne devrine
bedelsiz olarak izin verilebilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
MEHMET ÖZHASEKİ (Kayseri) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir torba kanun üzerinde konuşuyoruz. Torba
kanunla da birçok kamu arazisinin, kamu mülkünün satışı
öngörülüyor, Özelleştirmeye devredilmesi öngörülüyor, eldeki tüm
imkânların çıkarılarak bunun bir mali kaynak olarak
yaratılması öngörülüyor.
Peki, bu mali kaynağa bu kadar ihtiyaç var da
ülkenin mali kaynaklarının nasıl savrulduğunu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Size bir ihaleden örnekler vereceğim. Şöyle
diyebilirsiniz: Böyle ihaleye can kurban, herkes böyle ihaleyi almak
isteyebilir. Nereden bahsettiğimi herhâlde tahmin edebiliyorsunuz, Osman
Gazi Köprüsünden bahsetmek istiyorum.
Evet, Osman Gazi Köprüsünün gerçeğini
bilirseniz, ne kadar bir maliyete mal olduğunu bilirseniz ve o köprüyü
yapanlara yirmi iki yılda ne kadar kazandırdığını
bilirseniz, devletin nasıl soyulduğunu, bu kadar imkân yaratmaya
çalışılırken bir taraftan da kaynakların nasıl
başka taraflara peşkeş çekildiğini çok rahatlıkla
görebilirsiniz.
Yine sizin Bakanınız, 40 bin araç
geçişi sağlandığını, 20 bin hedeflediklerini
söylediler ama resmî rakamlarını sormuşum, demişim ki:
1le 26 Temmuz arasında kaç araç geçti? 1le 26 Temmuz arasında 1
milyon 207 bin araç geçmiş. Baktığınız zaman, 40 bin
araca denk geliyor. Yalnız, bunu unutmayın ki 1le 11 arası
bayram ve bedava geçişlerin olduğu süre. 11le 26 Temmuz
arasında sadece 207 bin araç geçmiş otomobile eş değer;
kamyonu, tırı, otobüsü, otomobili hesaplanmış, otomobile
eş değer 207 bin araç geçmiş. 207 bin aracı gün
sayısına böldüğünüzde günlük 15 bin rakamını
yakalayamadığını görüyorsunuz. 15 bin rakamını
yakalayamıyoruz ama 40 bin geçiş garantisi vermişiz.
Sadece bu da değil; o geçen 15 bin araç için de
-15 bin diyelim düz yoldan- 10 dolar fark ödüyoruz çünkü bir indirime gidildi;
bu, sözleşmede indirilen, yapılan bir düzeltme değil. Devlet
tarafından geçen araç için ödeme taahhüdü yapılan rakam 10 dolar.
Günlük 500 bin TL yapıyor arkadaşlar, günlük 500 bin TL. Geri kalan
25 bin araç için günde 3 milyon TL parayı devlet ödüyor Osman Gazi Köprüsü
için. Toplamda günde 3,5 milyon TL para ödeniyor yapan firmalara Osman Gazi
Köprüsünde. Şimdi diyebilirsiniz ki 3,5 milyon nedir bu devlet için?
Günlük fiyattan bahsediyorum. Osman Gazi Köprüsünün yapım maliyeti yine
kendi Bakanlığının verdiği bilgilere göre 2 milyar 355
milyon TL, bugünkü dolar kuruna çevirdiğiniz zaman 790 milyon dolar
yapıyor yani Osman Gazi Köprüsünün maliyeti 790 milyon. Peki, 40 bin
aracın yıllık getirisi ne kadar? 512 milyon dolar yani bir buçuk
yılda Osman Gazi Köprüsünün maliyeti çıkıyor arkadaşlar,
bir buçuk yılda. Yapın hesabını, herkesle bu iddiaya
varım, bir buçuk yılda.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Hesapları
yanlış yapmışsın, hesaplar yanlış.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Geri kalan üç
yıllık işletme yapım süresi var, on dokuz yıl,
yılda 512 milyon. İki yıl diyorum, geri kalan on yedi yıl
512 milyon doları cebine koyacak vatandaşlar. Şimdi diyorsunuz
ki devletin gelire ihtiyacı var, kamunun mallarını satmak için
bu torba kanunları getiriyorsunuz, öbür tarafta devletin soyulmasına
göz yumuyorsunuz. Eğer biraz inancınız varsa, eğer biraz
gerçekten devleti düşünüyorsanız, yetim hakkını
düşünüyorsanız gelin hesabı beraber yapalım diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) En çok karşılaştırdığınız
şey -o dönemin Başbakanının, şimdiki
Cumhurbaşkanının- Yuvacık Barajıydı,
Yuvacık Barajı. Devleti zarara uğratıyordunuz.
diyorlardı.
ALİM TUNÇ (Uşak) Evet, doğru.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Yuvacık
Barajındaki maliyet, Yuvacık Barajındaki on beş
yıllık garanti su alımındaki maliyet, işletme
yapım maliyetinin 4,2 katı kazancı firmanın. 512 milyon
dolara mal oldu, 2,3 milyar dolar on beş yıl sonunda ödenen
paraydı. Bu köprüde 11,2 kat ödüyoruz, 11,2 kat ödüyoruz. Eğer devlet
soyuluyorsa, devlet zarara uğratılıyorsa Yuvacık
Barajında devlet zarara uğratılmıştır, belki haklısınız
ama bu köprüde devlet soyuluyor arkadaşlar, devlet soyuluyor ve siz
bunlara gözünüzü yumuyorsunuz. Sizden ricam, oturun hesabı beraber
yapalım, Bakanlığın resmî rakamları burada.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Beraber yapalım,
beraber yapalım.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Köprüye
ihtiyacımız var mı? Var. Yola ihtiyacımız var mı?
Var. Bunlar yapılmalı mı? Yapılmalı. Bunları
yaparken yandaşlara rant transfer etmek değil, devleti soymak değil,
o yetim hakkını korumak, kollamak olmalı diyorum. Gerçekten de
devletin büyük bir zararı var, büyük bir soygun var. Böyle ihaleye can
kurban diyorum ben, Allah herkese böyle ihale nasip etsin diyorum ama gerçekten
doğru değil.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Hesapları beraber
yapalım.
HAYDAR AKAR (Devamla) Gerekirse hesabını
beraber yapalım, rakamlar burada, size takdim edebilirim. Bana
inanmıyorsanız Bakanınıza sorun, yapmaya da devam edelim.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
lll.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Altay, Sayın Çam, Sayın Gürer,
Sayın Karabıyık, Sayın Hürriyet, Sayın Aydın,
Sayın Arık, Sayın Akar, Sayın Tuncer, Sayın Aslan,
Sayın Doğan, Sayın Kayışoğlu, Sayın Tüzün,
Sayın Akaydın, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Tümer,
Sayın Tüm, Sayın Özdemir, Sayın Öz, Sayın Purçu, Sayın
Sertel.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.39
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.43
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.52
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 126ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
4üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı "Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571) 4'üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Selin Sayek Böke Mehmet Bekaroğlu
Tokat İzmir İstanbul
Bihlun Tamaylıgil Utku Çakırözer Zekeriya Temizel
İstanbul Eskişehir İzmir
Musa Çam
İzmir
MADDE 4 6831 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 11 - Bu Kanunun 93 üncü
maddesinin üçüncü fıkrasına göre müsadere olunan tesis, 6762
sayılı Kanun kapsamında fabrika veya ticarethane ise ve
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya
yer olmadığına dair karar ya da yargılama sonucunda mahkeme
tarafından beraat kararı verilmişse, müsadere olunan bu tesisler
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört yıl içinde
Orman Genel Müdürlüğünce yirmi dokuz yıllığına kiraya
da verilebilir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan
birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Akçay Erkan Haberal
Manisa Ankara
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Çağlar Demirel Besime Konca Saadet Becerekli
Diyarbakır Siirt Batman
Abdullah Zeydan Ferhat Encu Nihat
Akdoğan
Hakkâri Şırnak Hakkâri
Müslüm Doğan
İzmir
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR GÜNAY (Eskişehir)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Müslüm Doğan
konuşacak. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin büyük bir felaket geçirdiği konusunda hiçbirimizin kuşkusu
yoktur. Yapılmak istenen darbenin başarısızlığa
uğramasında halkımızın demokrasi bilinci çok önemli
rol oynamıştır. Bu bilinci geliştirmek için, halklarımız
için yeni bir inşa sürecinde cumhuriyetin demokratikleştirilmesi,
egemen ulus ve egemen inanç psikolojisinden de kurtulmamız gerekmektedir.
Aksi takdirde oligarşik bürokrasinin yeni kuşatmaları olası
darbe süreçlerine hizmet edecektir.
Mustafa Kemal Atatürk 1919 yılında
Kürtleri de bir öz kardeş olarak bağrımıza basıp
tekmil milleti bir nokta etrafında buluşturmalıyız. derken
bugünün ihtiyacı olan demokratik ulusa işaret etmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türk halkı ile
Kürt halkı ve diğer halklar demokratik ulus temelinde birleşmek
zorundadır. Bu süreçten başka hiçbir çıkış yolu da
yoktur.
Devletin esas kuruluşuna ilişkin, anayasal
düzlemde, 1918 ile 1921li yıllarda belgeler anlamında ortaya konan
birkaç ana temayı size sunmak istiyorum.
Devletin esas kuruluşuna ilişkin anayasal
düzlemde olan bu temel şeyler şunlardır:
Türkler ve Kürtler ortak vatanları üzerinde
birlikte yaşamaya karar vermişlerdir. Bu karar 2 Aralık 1918
tarihinde Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetinin
kuruluşuyla birlikte alınan bir karardır. Bu karar Türk ve Kürt
temsilcilerini birleştiren kongrelerde ve Büyük Millet Meclisinde
açıklandığı gibi, Türklerin ve Kürtlerin Kurtuluş
Savaşında omuz omuza savaşmaları ve vatanlarını
birlikte kazanmalarıyla fiilen ortaya konmuştur.
Ortak vatan, Kürtlerin ve Türklerin ve diğer
halkların yaşadığı alan olarak ifade edilmiştir.
Ortak cumhuriyet, millet adına kurucu irade
aslında milleti bir bileşke vektör olarak görmektedir. Yani, Büyük
Millet Meclisi Türklerin ve Kürtlerin ortak Meclisidir ve Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti de Kürtlerin ve Türklerin ortak hükûmeti olarak belirlenmiştir.
Asli kurucu unsurlar anlamında da Kürtler ve
Türkler asli kurucu olarak o dönemin, cumhuriyetin kurucuları
tarafından ortaya konmuştur.
Ortak kimlik ve kardeşlik konusunda da bu iki
kurucu unsur ortak millî kimliğe, bir millete mensup yani demokratik
ulusun iki bileşeni olarak da ayrıca tarif edilmiştir.
Şûralarda özerk yönetim anlamında da
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yönetiminde ve denetiminde olur
verilmiştir.
Son olarak da Kürtlerin bu ülkenin kurucu
unsurları olarak eşit yurttaşlık temelinde tüm haklardan
yararlanacağı hususu da ayrıca belirtilmiştir.
Peki, ne oldu da bu kurucu iradenin
aldığı kararlar hayat bulmadı, sorun büyüyerek buraya kadar
geldi? Tek sorun, aslında egemen ulus ve egemen inanç sistemine dönülerek
resmî bir ideoloji teşekkül ettirilmiştir, inançlar ve diller yok
edilmeye çalışılmıştır.
Demokrasi mücadelesi içerisinde o kadar çok
çeşitlilik vardır ki İslami kesimin mücadelesi, sınıf mücadeleleri, Kürt
siyasi mücadelesi, Alevilerin vermiş olduğu mücadeleler maalesef
mevcut resmî ideolojiyle örülmüş, devletin ağır müdahaleleriyle
karşılaşmıştır. Son kırk yıldaki
bilanço, halklarımızın kaldıracağı boyutu
maalesef aşmıştır. Halklar, inançların
çığlığı ağır bir şekilde
bastırılmaya devam edilmektedir.
Bu tespitler bize daha bir ay önce
yaşadığımız darbenin ülkeyi nereye götüreceğini
açıkça ortaya koyarken devletin yeniden inşasından çokça
bahseder hâle geldik. Aslında haklıyız da, neredeyse geç de
kaldık diyebiliriz. Ancak bu tespitler yapılırken darbe sonrası
geliştirilmek istenilen OHAL rejimi Hükûmeti yanlış ve
onarılması güç süreçlere sürüklemektedir. Alınan kararlar ve
kanun hükmünde kararnameler süreçle ilgili olmayıp ülkenin
geleceğiyle ilgili, devletin şekliyle ilgili stratejik
kararlardır. Bu kararlar Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele
alınmalı, tartışılmalıdır. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin baypas edilmesi, çoğulcu demokrasiye vurulmuş bir
darbedir. Gazeteleri kapatarak, aydınları tutuklayarak, demokratik
kurumlara yönelerek devleti inşa edemezsiniz.
15 Temmuz askerî darbe girişimi sonrasında
gündeme getirilen ve çeşitli kent merkezlerinde bulunan kent
planlarında askerî alan kullanımına ayrılmış olan
alanların bu işlevlerinin sonlandırılmasına yönelik,
olağanüstü hâl kapsamında, kanun hükmünde kararnamelerle yasal
düzenlemeler yapılmak istenmektedir. Burada sorun bu mekânların kent
merkezinde olması değildir. Mesele askerî vesayetin bir türlü
demokrasimiz üzerinden kaldırılamayışıdır. Mesele
oligarşik askerî bürokrasinin demokratikleştirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Doğan.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla)
şeffaf bir kamu
kurumuna dönüştürülmesi meselesi de eş zamanlı olarak ele
alınmalıdır.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde, ikinci
olarak, Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta konuşacak.
Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi kanun tasarısının bu
4üncü maddesinde Orman Kanununda bir değişiklik yapılmak
isteniyor. Önce biraz bunun, tasarının ilk hâlinde maddeyi bir
anlatmak istiyorum, ondan sonra bu hâline geleceğim. Tasarının
ilk hâlinde bir mahkeme kararı var. Mahkeme diyor ki: Filanca yer orman
arazisidir. Fakat kanun tasarısındaki madde bu mahkemenin
ormandır dediği arazi için onun orman vasfını
kaybettirmeye yönelik bir düzenleme yapıyordu. Bunu hemen
başlangıçta söylemek lazım. Bir yere özel olduğu söyleniyor
bunun. Tabii, başka bu vasıfta yer var mı, o çok fazla
bilinmiyor ama Burdurda bir yere ait olduğu da söyleniyor. Şimdi, bu
apaçık Anayasaya aykırı bir durum. Yani kanunla bir şeye o
orman vasfını yitirtemezsiniz. Anayasanın 169uncu maddesine
aykırı. Tabii, biz buna Komisyonda çok direnince sonradan bir
değişiklik yapıldı ve önümüze bu madde geldi. Bu maddede ne
yapılmak isteniyor? Bu maddede de yine, işte, Müsadere olunan
fabrika gibi tesislerde maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
dört yıl içinde Orman Genel Müdürlüğünce kırk dokuz
yıllığına kiraya verilebilir. diye bir düzenleme önümüze
getirildi. Şimdi, tabii, işin enteresan yanı aslında 19
Nisan 2012de yapılan bir değişiklik. Aynen yine böyle geçici
madde değişikliği yapılmış, buna imkân
verilmiş o zaman da, yirmi dokuz yıllığına imkân
verilmiş, o zaman bu işlem yapılmamış. Bu neden
yapılmadı, nasıl oldu? Tabii, o kısmını biz
bilmiyoruz. Ancak insanın aklına şu geliyor: Yani, o düzenleme o
zaman çıktı fakat, tabii, kiraya vermek, kiralamak, burayı almak
burayla ilgilenenlerin işine gelmediği için muhtemelen, işte,
Biz bir kanun değişikliği yaparak buranın
tamamının orman vasfını değiştirip
satılmasına imkân kılınacak
şekilde belki bir
düşünce içerisine girilmiş olabilir. Tabii, bu kısmı
işin spekülasyon kısmı. Ancak şurası çok net ki: Bir
defa, Hükûmet tamamen Anayasaya aykırı bir şeyi bize getiriyor
ve işin tuhaf yanı gerekçede bu Anayasaya apaçık
aykırı olan şey savunuluyor ve oraya gelen bürokratlar da Anayasaya
aykırı olan bu maddeyi savunmak durumunda bırakılıyor.
Biraz teknik toplantıda bürokratları
sıkıştırınca bürokratların kendisi bunun Anayasa
aykırı olduğunu da itiraf ediyorlar. Yani bunlar hiç hoş
şeyler değil, bunlar olacak iş değil. Yani, önce, tabii,
şimdi, burada şöyle bir durum: Efendim, işte, fiilî orman var
hukuki orman var. Nedir bu? Siz ormanı yakacaksınız,
yıkacaksınız, aradan on yıl geçecek, on beş yıl
geçecek, yirmi yıl geçecek ondan sonra diyeceksiniz ki, Ya, burada orman
mı var da buraya orman arazisi diyorsunuz, hadi burayı bize verin,
inşaat yapalım, alalım, satalım. diyeceksiniz. Böyle bir
şey olmaz. Yani yak, yık, ortadan kaybet, ondan sonra fiilî durum
var... Böyle yaparsak orman kalmaz, herkes bir yeri yakar, on beş yıl
sonra da burada zaten orman yok diye gelir, bu sefer oranın orman arazisi
olmaktan çıkartılmasını sağlar. Bu durumda Türkiye'de
orman kalmaz.
Tabii, bu fiilî durum, hukuki durum meselesi bize
tanıdık geliyor. Özellikle 15 Temmuz öncesinde bir koro hâlinde
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, yetkilileri, milletvekilleri, devleti
yönetenler Efendim, fiilî durum var. Özellikle bu başkanlık
sistemiyle ilgili olarak Fiilî durum var. Fiilen artık
başkanlık sistemi gelmiştir. Hukuk devletinde böyle bir
şey yok arkadaşlar. Sen hukuku tanımayacaksın, fiilî durum
yaratacaksın ondan sonra buradan hareketle peşinden hukuk
yapacaksın. Aynı ormandaki kafa ile başkanlık sistemindeki
kafa, aynı kafa. Bu şekilde hukuk devleti olmaz. Bu şekildeki
davranışların bu ülkeyi nereye getirdiğini gördük.
İnşallah 15 Temmuzda bundan ders
çıkartılmıştır diye düşünüyorum. Şu anda bu
tür meseleleri biraz duymuyoruz, rahatız ama tabii, bir süre sonra bunu
duymayacağımıza ilişkin bir garanti de yok.
Dolayısıyla, arkadaşlar,
kanunları doğru yapmamız lazım, Anayasaya uygun
yapmamız lazım. Anayasa yanlışsa oturalım, hep beraber
Anayasayı değiştirelim ama Anayasa varsa ortada buradan sonra
hukuki durum, fiilî durum diye bir ayrım olmaz. Hukuk devletinde bu tür
şeyler çalışmaz. Hukuk devleti kanunları doğru yapar
ve hukuku doğru uygular. Bunu böyle yapmadığımız
sürece ülkeyi kaostan, karışıklıktan kurtarma
imkânımız olmaz.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Kerestecioğlu, Sayın
Taşdemir, Sayın Konca, Sayın Yıldırım, Sayın
Aslan, Sayın Danış Beştaş, Sayın Acar
Başaran, Sayın Aydoğan, Sayın Kürkcü, Sayın Toğrul,
Sayın Baydemir, Sayın Bilgen, Sayın Gaydalı, Sayın Doğan,
Sayın İrmez, Sayın Botan, Sayın Yıldırım,
Sayın Geveri, Sayın Öztürk.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı "Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 4'üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Göker (Burdur) ve arkadaşları
MADDE 4 6831 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 11 - Bu Kanunun 93 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasına göre müsadere olunan tesis, 6762 sayılı
Kanun kapsamında fabrika veya ticarethane ise ve Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına
dair karar ya da yargılama sonucunda mahkeme tarafından beraat
kararı verilmişse, müsadere olunan bu tesisler bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört yıl içinde Orman Genel
Müdürlüğünce yirmi dokuz yıllığına kiraya da
verilebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Burdur Milletvekili
Sayın Mehmet Göker konuşacak.
Buyurun Sayın Göker. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 411 sıra sayılı kanunun 4üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 4üncü maddesiyle 6831
sayılı Orman Kanununa bir geçici madde eklenmektedir. Bu kapsamda
fabrika veya ticarethane için cumhuriyet başsavcılığı
tarafından kovuşturmaya yer olmadığı zannıyla
beraat kararı verilmişse, dört yıl içinde kırk dokuz
yıllığına kiraya verilebileceği öngörülmektedir. Bu maddeyle
Burdurda da senelerdir tartışılan ve bir türlü çözüme
ulaştırılmayan BURTRAK yani Burdur traktör fabrikası
arazisinin çözüme kavuşturulacağını düşünüyor, kendi
memleketim adına bu yasaya destek veriyorum. Ancak, torba yasanın tam
bir felaket olduğunun da altını çiziyorum.
Darbelerden ve darbe girişimlerinden çok
çekmiş bir ülke olarak, 15 Temmuzda yapılan bu girişimi nefretle
ve esefle kınıyorum. Hükûmetler geçici, devletler bakidir. Ülkemizde
de artık bir an önce liyakat sistemi devreye konmalıdır.
Evet, bugün günlerden 17 Ağustos. O büyük
yıkımın üstünden tam on yedi sene geçti. Bu doğal felakette
bir kez daha anladık ki deprem değil, binalar insanları
kaybettirmekte. Kaybettirdiğimiz canlara buradan Allahtan rahmet
diliyorum.
Bu vesileyle
Burdur Devlet Hastanesinin, daha önce
de bahsettiğim gibi, teknik inceleme sonucunda depreme
dayanıksız olduğu bilimsel raporlarla
kanıtlanmıştır. Günde 3 bin kişinin girip
çıktığı düşünülürse, aciliyeti önem arz etmektedir.
Yatırım planına
alınmış olan devlet hastanesi yapımı için yer
aranmaktadır. Bu kapsamda özelleştirilmesi düşünülen Burdur
şeker fabrikası arazisinin 50 dönümü proje için ayrılabilir ve
Burdur çok acil ve önemli bir sorununu çözümlemiş olur.
Öte yandan, askerî birliklerin il
dışına çıkarılması gündemdedir. Burdurda da
bulunan askeri birlik ile il dışında ve dağ
başında bulunan üniversitemiz kampüsü yer değiştirilerek
Burdurun ekonomisi bir miktar nefes aldırılabilir. Evet, pratikte
bir miktar pahalı görülse de bu proje, tüm kentin bir yaşamını,
kültürel gelişimini ve ekonomisini düşündüğünüzde çok da önemli
bir yer tutmamaktadır. Bu nedenle YÖKün ve Millî Savunma
Bakanlığının bir girişimde, ortak bir girişimde
bulunarak sorunu kolaylıkla çözebileceği aşikârdır.
Diğer bir konu ise sayın milletvekillerimizin,
iktidar milletvekillerimizin yardımıyla yapılan yardımlar,
özellikle bu sosyal dayanışmanın tavan yaptığı
günümüzde nedense sadece muhalif belediyeler hariç tutularak yapılmaktadır.
Bunun tekrar gözden geçirilmesini, yardımların muhalif belediyeleri
de kapsayacak şekilde artarak devam etmesini bekliyoruz.
Diğer bir taraftan da görevden el çektirmelerle
mağdur edilen kesimle ilgili olarak
Burdurda da
EĞİTİM-İŞten 7 kişi, 4 kişi de
EĞİTİM SENden olmak üzere toplamda 11 öğretmenimiz FETÖ
üyeliğinden açığa alınmıştır. Bu,
akılla, mantıkla izah edilebilecek bir durum değildir; tamamen
İl Millî Eğitim Müdürümüzün inisiyatifi dâhilinde ve kişisel
nefrete ve husumete dayalı olarak bir yapılandırmadır.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Sosyal
paylaşımlardan dolayı.
MEHMET GÖKER (Devamla) FETÖ de var.
Bir diğer konu ise Burdurdaki süt
üreticilerinin dört aydır destekleme ücretlerini
alamayışıdır. Öte yandan, yine krema konusunda bir talep
fazlalığı vardır. Bu konuda devletin bir an önce
desteklemeyi planlayarak üreticinin mağduriyetinin önüne geçmesi
lazımdır.
Son olarak da daha önceki dönemde
başlatılan kültür merkezinin yapımı devam etmemekte ve bu
nedenle bina yapımsızlık ve maddi kaynak yetersizliğinden
dolayı çürümeye yüz tutmuştur. Burdur Belediyesinin, ekonomik olarak
düşünürsek Sayın Bakanım, bunun altından kalkması
mümkün değil. Kültür Bakanlığının bu konuda devreye
girmesini ve binanın işleme kavuşmasını istiyoruz.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Altay, Sayın Çam, Sayın Kara,
Sayın Öz, Sayın İrgil, Sayın Karabıyık,
Sayın Atıcı, Sayın Kayışoğlu, Sayın
Yarkadaş, Sayın Türkmen, Sayın Yalım, Sayın
Doğan, Sayın Özdemir, Sayın Hürriyet, Sayın Göker, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Özdiş, Sayın
Çamak, Sayın Tamaylıgil, Sayın Sertel, Sayın Tanal.
İki dakika süre veriyorum ve
süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
4üncü maddesi oylamasının açık oylama şekliyle
yapılmasına dair bir istem vardır. Şimdi, istem sahibi
sayın milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim, Genel
Kurulda olduklarına dair bir tespit yapacağız.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Sayın Göker? Burada.
Sayın Adıgüzel? Burada.
Sayın Tanal? Burada.
Sayın Berberoğlu? Burada.
Sayın Türkmen? Burada.
Sayın Yedekci
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tekeffül ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Altay.
Sayın Tamaylıgil? Burada.
Sayın Kayışoğlu? Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Karabıyık? Burada.
Sayın Kara? Burada.
Sayın Çam? Burada.
Sayın Kuşoğlu? Burada.
Sayın Doğan? Burada.
Sayın Özdiş? Burada.
Sayın Öz? Burada.
Sayın Arslan? Burada.
Sayın İrgil? Burada.
Sayın Demir? Burada.
Sayın Zeybek? Burada.
Açık oylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince açık oylama
elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin
yapılan açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 217
Kabul : 189
Ret : 28 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Fehmi
Küpçü
Ankara Bolu
Böylelikle 4üncü madde de kabul edilmiş oldu.
5inci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesindeki
"yer alan" ibaresinin "geçen" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Deniz Depboylu Erkan Haberal Kadir Koçdemir
Aydın Ankara Bursa
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesinde yer alan
"kazanç istisnası: şeklinde" ibaresinin
"istisnası: şeklinde değiştirilmiş"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Besime Konca Saadet Becerekli
Diyarbakır Siirt Batman
Abdullah Zeydan Ferhat Encu Nihat
Akdoğan
Hakkâri Şırnak Hakkâri
Mehmet Ali Aslan
Batman
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 5'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Akın Üstündağ Lale
Karabıyık Tahsin
Tarhan
Muğla Bursa Kocaeli
Bihlun Tamaylıgil Erkan Aydın Ali
Yiğit
İstanbul Bursa İzmir
Aytuğ Atıcı
Mersin
MADDE 5- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 20 nci maddesinin başlığı
"Kreş ve çocuk ve yaşlı gündüz bakımevleri ile
eğitim ve öğretim işletmelerinde kazanç istisnası:"
şeklinde ve aynı maddenin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan "Okul öncesi eğitim" ibaresi "özel
kreş ve çocuk ve yaşlı gündüz bakımevleri ile okul öncesi
eğitim" şeklinde değiştirilmiş ve aynı
fıkranın ikinci cümlesine "İstisna," ibaresinden sonra
gelmek üzere "kreş ve çocuk ve yaşlı gündüz
bakımevleri ile" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Sayın Aytuğ Atıcı konuşacak.
Buyurunuz Sayın Atıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Türkiye varlık
fonu kurulması kanun tasarısının 5nci maddesiyle ilgili
olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Çocukların çağdaş, laik, demokratik eğitim
almasını isteyen bütün milletvekillerini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu maddeyle kreş
ve gündüz bakımevlerine ilk beş dönem vergi muafiyeti getiriyoruz, bu
çok iyi bir şey. Kreşlerden, gündüz bakımevlerinden ilk beş
dönem vergi alınmaması bu kreşleri ve gündüz bakımevlerini
teşvik ediyor, bu iyi. Peki, bunun yürürlüğü ne zaman? 1/1/2017.
Değerli Komisyon üyeleri, 1/1/2017 yılında
başlattığınız bir madde için biz diyoruz ki gelin,
bunu bütün kreşlere hemen uygulayalım. Ama şu kaderin cilvesine
bir bakın ki bir kadın Komisyon üyesi buna karşı
çıkıyor.
Biz diyoruz ki Sayın Milletvekilim, Sayın
Komisyon Temsilcisi, kadınları destekleyelim. Bu kadınlar,
Türkiyedeki kadınlar evleniyorlar, çocuk sahibi oluyorlar, çocuk sahibi
olduktan sonra her 4 kadından birisi boşanıyor çünkü
çocuğuna bakamıyor. Gündüz bakımevlerini, kreşleri teşvik
edelim, kadınlar boşanmasın, çocuklarını bu
kreşlere götürsünler, orada iyi bakılsın, çağdaş
eğitim alsın ve bütün kreşleri kapsasın diyoruz ve siz buna
Hayır. diyorsunuz. Tarih bunu yazdı, yazacak ve biz de
söyleyeceğiz. Keşke sizin yerinizde bir erkek Komisyon üyesi oturuyor
olsaydı o zaman benim içim yanmazdı.
Ben bir çocuk hekimiyim. Bu çocuklara hangi
koşullarda bakıldığını, bu çocukların hangi
dönemlerde beyinlerinin geliştiğini çok iyi bilirim. 0-4 yaş
arası çocuk sayısı ülkemizde 6 milyon 768 bindir. Bakın, 6
milyon 768 bin çocuğun vebali hepimizin üzerinedir. Biz diyoruz ki: Bu
vebali taşımak istemiyoruz. Gelin, bu çocuklara okul öncesi kreş
eğitimini verelim ve bu kreşleri teşvik edelim. Siz de hayır
diyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın,
içinizden kadın sesleri geliyor kulağıma ama ne dediğini
anlamıyorum, muhtemelen siz de hayır diyeceksiniz.
Sayın milletvekilleri, bakın, bu
önergemize eğer hayır derseniz bütün kreşlerin teşvikine
engel olmuş olacaksınız yani bu anneler çocuklarını
kreşe göndermekte zorlanacaklar. Biz daha da ileri gidip bütün
kreşlerin ücretsiz olmasını istiyoruz, aslında kanun da
bunu emrediyor, Her iş yerinde eğer 50den fazla insan
çalışıyorsa kreş açılması mecburidir. diyor ama
denetimi iyi yapamadığınız için, ülkemizi iyi
yönetemediğiniz için maalesef ve de maalesef bu kreşler
açılmıyor. Kreş açılmayınca kadın çocuğunu
bir yere bırakıp işe gidemiyor.
Sayın kadın milletvekillerimiz, kadın
istihdamı Türkiyede yüzde 30; benim rakamım değil, sizin Hükûmetinizin
rakamı. OECD ortalaması yüzde 47. Şimdi, hâl böyleyken biz Allah
rızası için kadınları iş gücüne katalım ama
çocuklar da geleceğimiz, bunlar bizim evlatlarımız, bunları
da iyi yetiştirelim diye çırpınırken oradan birileri
zıplayıp bir şeyler söylüyor. Yapacağınız bir tek
şey var: Bu önergeye evet oyu vermek. Bu sizin hem kadınlık
hem müvekkillik hem de insanlık görevinizdir, biz erkeklerin de
insanlık görevidir. Bunu yapmak mecburiyetindeyiz. Eğer bunu
yapmazsak hem çocuklarımızın gelişimi hem de
kadınların iş hayatındaki gücü azalacak. Biz bu vebalin
altına girmek istemiyoruz, diyoruz ki: Hemen, kreşler ve gündüz
bakımevleri desteklensin, vergiden muaf olsun ve zaman içerisinde bütün
bunlar ücretsiz olsun, tıpkı Avrupada olduğu gibi. Ama bu
sizin işinize gelir mi, bu çocuklar laik, çağdaş eğitim
alırlar diye korkar mısınız onu da bilemem.
İyi akşamlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunacağım:
lll.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Çam, Sayın Kara,
Sayın Atıcı, Sayın Adıgüzel, Sayın Gürer,
Sayın Arslan, Sayın Hürriyet, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Yalım, Sayın Türkmen, Sayın Doğan, Sayın
Özdemir, Sayın Yarkadaş, Sayın Göker, Sayın
Karabıyık, Sayın Çamak, Sayın Bektaşloğlu,
Sayın Bekaroğlu, Sayın Yedekci.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesinde yer alan
"kazanç istisnası şeklinde" ibaresinin "istisnası
şeklinde değiştirilmiş" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Aslan (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Batman Milletvekili
Sayın Mehmet Ali Aslan konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Sayın
Başkan, Sayın Divan ve Sayın Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. İlk defa, konuşmam esnasında bu kadar çok
arkadaşı bir arada görmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Tabii, kreş ve gündüz bakımevleriyle
ilgili bir önerimiz var, bir önerim var: Biz isteriz ki kreşlerde
çocuklara ana dilleriyle de eğitim verilsin. Ana dilde eğitim deyince
hemen aklınıza Kürtçe gelmesin. Bu ülkede yaklaşık 16 dil
konuşuluyor; bunun içinde Arapça, Süryanice, Ermenice, Çerkezce, Lazca,
Romanca ve birçok dil var.
Tabii, darbeyle ilgili de konuşma
fırsatı bulamamıştık. Darbeyi buradan şiddetle
kınıyoruz. İnanır mısınız, darbe
akşamı televizyonları izlerken, dinlerken, bakanlar
konuşurken, Başbakan konuşurken HDPli vekiller konuşuyor
zannediyordum çünkü demokrasiden, seçilmiş halk iradesinden söz
ediliyordu; tanklara, toplara karşı yürünmesi gerektiğinden,
tankların, topların durdurulması gerektiğinden, halkın
sokaklara çıkması gerektiğinden söz ediliyordu. Tabii, sonra
baktım ki AKPli vekiller, bakanlar bunu söylüyor. Bizim
yıllardır söylediğimizi maalesef sadece darbe akşamı
hissedebildiniz.
Şunu söyleyeyim: Arkadaşlar, daha önce de
göstermiştim, 29 Aralık 2015te -Başkanım, siz de görün- bu
Emniyet Müdürü Batman Emniyet Müdürüydü ve ben sivil bir polise kimlik sorunca
bu dedi ki: Biz devletiz. ve beni iteledi. Ben devletim. dedi şu
fotoğrafta gördüğünüz Emniyet Müdürü. Ben bunu gösterirken de iktidar
sıralarından birçok vekil Oh, iyi yapmış. gibi laflar
söylüyordu ama ne ilginçtir ki aynı Emniyet Müdürü geçtiğimiz
günlerde Zahoda yakalandı. (HDP sıralarından
alkışlar) Gülenist hareket tarafından yani onlarla
irtibatlı olduğundan dolayı yakalandı.
Karşılaştıralım, aynı kişi Ben devletim.
diyordu, şimdi onu yakalayanlar da Ben devletim. diyor ve suç
duyurusunda bulunduk. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Suç duyurusunda
bulunmuştuk, savcı takipsizlik verdi. Sonra savcı da FETÖden
içeriye alındı ve her ne hikmetse
Valiliğe de ben yine
dilekçeyle başvurmuştum, bu ilgili Emniyet Müdürü hakkında idari
soruşturma başlatsın diye. Şu anki Batman Valisi Ahmet Deniz
de henüz bununla ilgili bir idari soruşturma başlatmış
değildir. Acaba neden korunuyor, neden idari soruşturma
başlatılmadı, birileri mi korunmaya
çalışılıyor? Arkadaşlar, buradan cevap verirsiniz.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) O da
cemaatçi çıkmasın.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Midyatta
altı gün önce yaklaşık 38 kişi gözaltına
alındı ve 9u da tutuklandı. Tutuklanan arkadaşların
da evinde yapılan aramalarda sözde Gülenist harekete ait yayınlar
bulunmuş, Aksiyon, bilmem, Sızıntı, Zaman gazetesi, birçoğunuz
bu dergileri, bu yayınları yakmanıza rağmen, eminim, hâlâ
evinizin kıyısında köşesinde vardır.
Şimdi, eskiden kişilere kılıf
uyduruluyordu ama şu anda, maalesef, bu darbeden sonra kılıflara
kişi uydurulmaya çalışılıyor. Yani neymiş
efendim? İşte, DBPyle HDPnin bunlarla olan
bağlantısını deşifre etmek için, yok efendim, hem Kürt
hareketine ait kitaplar bulunmuş hem FETÖye ait bulunmuş,
dolayısıyla, bunlar iş birliği yapıyor. Bu kadar vicdansızlık,
bu kadar haksızlık olmaz, bu suistimal olmaz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bakın, iyi ki darbe gerçekleşmedi.
Gerçekleşmiş olsaydı, şimdi buradakilerin çoğu,
hepimiz, ya hapisteydik ya mezardaydık ya kayıp kaçaktık ve
muhtemelen hapiste olsaydık, kayıp kaçak olsaydık, şunu
konuşacaktık: Keşke biz Mecliste birbirimize düşmeseydik,
keşke biz gerçek tehlikenin farkına varsaydık ve keşke iyi
işler yapsaydık. İşte, Allah bize o keşkeleri
gerçekleştirme fırsatını verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Gelin, hep beraber
toplumsal barış için ve özellikle Kürt meselesinin
barışçıl yollarla çözülmesi için adım atalım.
Sağ olun. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aslan, teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
lll.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Taşdemir,
Sayın Kerestecioğlu, Sayın Paylan, Sayın Danış
Beştaş, Sayın Aslan, Sayın Yıldırım,
Sayın Kürkcü, Sayın Sancar, Sayın Yıldırım,
Sayın Irmak, Sayın Aydoğdu, Sayın Acar Başaran,
Sayın Baydemir, Sayın Bilgen, Sayın Gaydalı, Sayın
Doğan, Sayın Toğrul, Sayın Akdoğan, Sayın Zeydan,
Sayın Yıldırım.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesindeki yer
alan ibaresinin geçen şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Deniz Depboylu (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Deniz Depboylu,
Aydın Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5inci
maddedeki önergemiz üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına
konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini
ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarının bu maddesinde yer alan -özel kreş ve gündüz
bakımevlerinin Gelir Vergisi Kanununun 20nci maddesi gereğince
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı özel okul ve
kuruluşlarla aynı haklara sahip olarak- yeni açılan
işletmelerin beş yıl boyunca gelir vergisinden muaf
tutulması uygun bir teşvik olarak görülebilir ancak devletin
eğitimdeki görev ve sorumluluklarını özelleştirme yoluyla
devredip eğitimi kamusal alandan çıkartarak özele devretme yolunda
hızla ilerlemesi bizde kaygı yaratmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim
yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde
17,18 iken, 2016 yılı itibarıyla yüzde 8,23 olarak
belirlenmiştir. Bunun tek anlamı, eğitimde yaşanan
yoğun ticarileşme sürecinin artarak devam edeceği, velilerin
2016 yılında cebinden yapacağı eğitim
harcamalarının kaçınılmaz olarak artmasıdır.
Türkiyenin, maalesef, OECD ülkelerinin ortalamasının çok
altında bir kaynağı Millî Eğitim Bakanlığına
devrettiği öngörülmektedir. Bu da sondan 2nci olduğumuzu
göstermektedir.
Özel okullara destek
politikası kamusal eğitime zarar vermektedir. Türkiyede
yıllardır devlet okulları, sorunlarıyla baş başa
bırakılırken, her fırsatta özel okullara yönelik
teşvik politikaları uygulanmıştır. Hükûmetin özel
okullara destek adı altında asıl yapmak istediği özel
eğitimi özendirmek, öğrenci ve velileri parasal destek üzerinden özel
okullara mı yönlendirmektir, bunu merak etmekteyiz. Özel okulların
yıllardır doğrudan kamu kaynaklarıyla desteklenmesinin
arkasında eğitimde yaşanan ticarileşme sürecini
hızlandırmak mı vardır, bunu da merak etmekteyiz.
Yapılması gereken,
kamusal kaynakların yine kamusal bir hak olan eğitim için, özel
çıkarlar değil, toplumsal çıkarlar gözetilerek
değerlendirilmesi ve sadece eğitimde değil, bütün alanlarda kamu
harcamalarının payının artırılmasının
sağlanmasıdır. Zira, devletin en önemli görevi
çocuklarımızın en iyi şekilde eğitileceği,
yetiştirileceği kurumları açmak, onları,
çocuklarımızı her türlü istismardan korumaktır.
Korunaklı denetim altında açılması veya korunması
gereken kurumlar ne yazık ki devleti yöneten Hükûmet tarafından
kapatılmış ya da ihmal edilmiştir. Kapatılan köy
okulları nedeniyle taşımalı eğitime mecbur
kılınan çocuklarımızın -yine yatılı bölge
okullarının da bazılarının
kapatıldığını düşünürsek- burada açıkta
kalan çocuklarımızın da kayıt dışı evlerde
ve yurtlarda bunlara muhtaç durumda olması bugüne kadar
yaşadığımız sorunların ana sebebi olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Bakın, bugüne kadar açılan kayıt
dışı evlerde ve yurtlarda yetiştirilen çocukların
büyüyerek bugün geldiği nokta, ülkemizi getirdiği nokta hepimizin
aşikâr gözümüzün önündedir. Biz eğri değil, doğru
oturalım, doğru konuşalım. Her şeyden önce, vakıf
ve derneklerin evlerine bıraktığınız çocukların
tekrar devlet koruması altına alınması gerekmektedir. Zira
bu tür yerlerde çocuklar her türlü istismara açık bir şekilde yaşamaktadır.
Bugüne kadar dinî açıdan istismar edilmiş çocukları, ki düşünün
bu cemaat evlerinde, Fethullah Cemaatinin evlerinde en akıllı ama
okuma zorunluluğunu yerine getirebilecek maddi güce sahip olmayan
çocukları alarak nasıl yetiştirdiklerini hep birlikte gördük. Bu
sorun hâlâ devam ediyor. Hükûmet yaşadığı sorunlardan ders
çıkarmalı, her türlü önlemi alarak çocuklarımızı ve
gençlerimizi korumalıdır. Dediğim gibi, biz doğru
oturalım, aynı zamanda da doğru konuşalım. Maalesef,
yüksek oranda değerli arkadaşlarımız, aldatılma ve
kandırılma potansiyeline sahipsiniz ve Milliyetçi Hareket Partisi
olarak sizden ricamız, lütfen önerilerimizi dikkate alınız. Hem
millî eğitimde hem dış politikada hem birçok konuda biz sizlere
birçok açıdan yol göstermek, ışık tutmak istedik ancak siz
bunları dikkate almadınız. Tarih tekerrürden ibarettir. sözü
lütfen bu sefer gerçek olmasın.
Bugün devam eden, çocuklarımızın
istismar edilebileceği yerleri denetim altına alınız ve
millî eğitimi millîleştiriniz, devlet politikası hâline
getiriniz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Depboylu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
lll.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Çam, Sayın Kara,
Sayın Atıcı, Sayın Adıgüzel, Sayın
Karabıyık, Sayın Gürer, Sayın Bektaşoğlu,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Hürriyet, Sayın Arslan,
Sayın Yarkadaş, Sayın Özdemir, Sayın Doğan, Sayın
Göker, Sayın Özdiş, Sayın Çamak, Sayın Yedekci, Sayın
Öz, Sayın İrgil, Sayın Bekaroğlu.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
5inci maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır.
Şimdi, istem sahibi sayın
milletvekillerinin adlarını tespit edeceğiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 5inci maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Sayın Göker? Burada.
Sayın Adıgüzel? Burada.
Sayın Zeybek? Burada.
Sayın Atıcı? Burada.
Sayın Berberoğlu? Burada.
Sayın Bekaroğlu? Burada.
Sayın Tamaylıgil? Burada.
Sayın Yedekci? Burada.
Sayın Altaca Kayışoğlu? Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Çam? Burada.
Sayın Türkmen? Burada.
Sayın Karabıyık? Burada.
Sayın Kara? Burada.
Sayın Özdiş? Burada.
Sayın Kuşoğlu? Burada.
Sayın Arslan? Burada.
Sayın Öz? Burada.
Sayın İrgil? Burada.
Sayın Demir? Burada.
Sayın Doğan? Burada.
Sayın Tanal? Burada.
Açık oylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince açık oylama
elektronik cihazla yapılacaktır.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 5inci
maddenin oylaması elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci maddesinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 222
Kabul : 209
Ret : 13 (X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Elif Doğan Türkmen Fehmi
Küpçü
Adana Bolu
Böylelikle kabul edilen önerge doğrultusunda
tasarının 5inci maddesi kabul edilmiştir.
6ncı maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesindeki
"bendine" ibaresinin "bendinde geçen" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir Koçdemir İsmail Faruk Aksu
Ankara Bursa İstanbul
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinde yer
alan "sağlamaya yönelik" ibaresinin "sağlamaya dönük
olarak" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Besime Konca Saadet Becerekli
Diyarbakır Siirt Batman
Abdullah Zeydan Ferhat Encu Nihat
Akdoğan
Hakkâri Şırnak Hakkâri
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/571) 6ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadim Durmaz Bihlun
Tamaylıgil Utku
Çakırözer
Tokat İstanbul Eskişehir
Zekeriya Temizel Selin Sayek Böke Musa Çam
İzmir İzmir İzmir
Mehmet Bekaroğlu
İstanbul
MADDE 6-193 sayılı Kanunun 74 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine
"emsal değeridir ibaresinden sonra gelmek üzere "ile kiraya
veren tarafından yapılan ve gayrimenkulün iktisadi değerini
artırıcı niteliği olan ısı
yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar
(Bu harcamalar bir takvim yılı içinde Vergi Usul Kanununun 313 üncü
maddesinde belirlenen tutarı aşıyor ise maliyet olarak dikkate
alınabilir.)" ibaresi ilave edilmiştir.
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil konuşacak.
Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, biz, bu
torba yasada, yine, tabii, neler yapıyoruz, nedir, ne işe yarayacak
diye hep beraber bakıyoruz. Bazen oylamada Ret mi, kabul mü? diye
karıştırıldığı bile olduğunu ve Sevgili
Başkanın bile uyarısına ihtiyaç olduğunu görüyoruz.
Şimdi bu madde ne diyor? Gayrimenkul sermaye
iradı olan, yani evini kiraya veren kişiler, eğer ısı
yalıtımıyla ilgili olarak bir yatırım söz konusu
olursa -biliyorsunuz, bir gider kalemi var, götürü veya gerçek gider- bu
ısı yalıtımını gerçek gider olarak
düşebilirsiniz. diyen bir önerge. Aslında, baktığınızda,
enerji verimliliği ve enerji tasarrufu açısından ülkemizin
ihtiyaç duyduğu önemli bir başlıktır. Yani ısı
yalıtımı, gerçekten, Türkiye gibi
Yeri geldi biz 2012 yılında
enerji için yurt dışına 60 milyar dolar para ödedik. Emtia
fiyatları düşünce bu rakam 35-40 milyar dolarlar arasına kadar
indi. Ama biz enerji bağımlısı bir ülke olduğumuz için
ve bu enerji bağımlılığının getirdiği
yükümlülüklerimizden dolayı, sürekli maliyeti karşılamak,
taşımak, o yükümlülükle yaşamak zorundayız. Ta 2050lere kadar
da yine bu fosil yakıtlarla ilgili olarak giderlerimiz yüksek oranda devam
edecek. Çünkü, baktığınızda, enerji üretiminin
yatırımlarında bile, beşte 4ü fosil yakıtlarla
ilgili. Kullanıcı olarak da biz baktığımızda,
alternatif olarak bir kaynak yaratmadığımıza göre,
kullanımımızda tasarruf yapacağız ki enerji için
ödediğimiz rakamda geriye gidelim. Güzel, bu çok güzel. Ama Bu kadar
masumane mi yapıldı? diye düşündüğümde, bu kadar masumane
değil.
Şimdi, bilmiyorum, hepiniz biliyor musunuz?
Evlerinizin enerji verimliliği kimlik kartına sahip misiniz? Bu,
yine, devri iktidarınızda gündeme gelen, aslında yeni
yapılan binalarla ilgili olarak, yine, enerji verimliliğinin
gerçekleşmesi konusunda, 2011 yılından itibaren, yeni binalara
bir enerji kimlik belgesi alma zorunluluğu var. Bu kimlik belgesi, 50
metrekare üzeri inşaatlarda bütün binaların sahip olması gereken
bir kimlik ve burada, binanın asgari bina enerji ihtiyacı, enerji
tüketim sınıflandırması, yalıtım özellikleri,
ısıtma-soğutma sistemleri gibi pek çok sayılmış
alt başlıkları var. Bu da Adan Gye kadar gidiyor, en iyisinden
en düşüğüne. Csi normal sayılıyor ve 2011 tarihinden
itibaren yeni yapılan bütün inşaatlarda olması gereken bir
kimlik belgesi. Peki, eskiden yapılan binalar yani eskiden içinde
oturulan, 2011den önce yapılmış, bu binaların da 2
Mayıs 2017 tarihine kadar bu kimlik belgesine sahip olması gerekiyor.
Eğer bu kimlik belgesine sahip olunmazsa gayrimenkulün alım
satımında, kiraya verilmesinde zorluklar, engeller var.
Bırakın onu, sahip olduğunuz kimlik belgesinin
sınıfına göre ödeyeceğiniz vergilerde de kademeli olarak
değişiklik olacak. O yüzden ben yine tahmin ediyorum, yine bir torba
yasa gelir, bunun süresi değişir. Ama burada getirilen yükümlülük
kiraya verenler açısından en azından bina kimlik belgesiyle
ilgili düzenlemeye hazırlık amaçlı bir geçiş. Yani sadece
kiraya verene bir imkân tanıyayım değil çünkü daha sonra,
eğer, 2 Mayıs 2017den sonra ağır cezaların da söz
konusu olacağı bir uygulama. Bizden sizi uyarması ama madem böyle
düzenleme yapılıyor
Ha, bu düzenlemenin de orta ve uzun vadede
geçişi çok doğru yapıldığı takdirde, Türkiye'nin
enerji tasarrufu açısından da olumlu olduğunu düşünmek
gerekiyor ama eğer burada evini kiraya verene bir hak veriliyorsa evini
kiraya vermeyen ama içinde oturan ev sahibi açısından da diğer
vergileri konusunda istisnalar sağlanarak bu önümüzdeki mayıs
ayında gündeme gelecek olan enerji kimlik belgesinin alınmasına
hazırlığın yapılması gerektiğini
vurguluyoruz.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
talebimiz var Başkan.
BAŞKAN - Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Taşdemir,
Sayın Kerestecioğlu Demir, Sayın Paylan, Sayın Danış
Beştaş, Sayın Konca, Sayın Baydemir, Sayın Aydoğan,
Sayın Yıldırım, Sayın Kürkcü, Sayın Irmak,
Sayın Akdoğan, Sayın Toğrul, Sayın Doğan,
Sayın Gaydalı, Sayın Bilgen, Sayın Zeydan, Sayın Yıldırım,
Sayın Öztürk, Sayın Geveri, Sayın Yıldırım.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, en aykırı önergeden işleme başladık,
şu görüştüğümüz önerge Anayasaya en aykırı önergeydi,
değişiklik kabul edildiğinden dolayı madde yeniden dizayn
edilmiştir ve bundan sonraki iki önerge işlemden
kaldırılmıştır.
Şimdi
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Açık oylama talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN
Oylamaya geçtik.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ama açık oylama talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN
Ama niye şimdi geç kaldın? Sonra verirsiniz.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, açık oylama talebimiz var.
BAŞKAN
Ama orada söylüyorsun bana, onun işlemi var.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Oylamaya geçerken söylüyorum.
BAŞKAN Daha önce getirecektin.
7nci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
dakika
Okunmadan önce şeyi konuşayım.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Öbür maddede, öbür
maddede.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır, buna
bir itirazım yok.
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir, buradaki uygulama sizin
takdiriniz. Tabii, açık oylama talebini ifade ettiğimiz anda o
arkadaşların burada olduğuna bakmamız lazım ama takdir
sizin, buna saygılıyım.
Ancak biraz önceki maddenin oylaması
sırasında bir hata yaptık ve bu sebepten dolayı tutanaklara
da yanlış olarak aksetti. Bir önceki maddede grubumuz tarafından
İç Tüzükün ilgili maddesi gereğince açık oylama talep
edilmişti. Açık oylama talep edildikten sonra, ilgili İç Tüzük
hükmü gereğince sizin açık oylama talebinde bulunan 15
milletvekilinin -en az- kupaya atıp atmadığını,
kaldı ki kupayla yapmadığımız için Genel Kurulun
fikrini alarak elektronik yapmıştık, açık oylamada
açık oylama talep eden en az 15 milletvekilinin oy kullanıp
kullanmadığını elektronik sistemle
karşılaştırmak, kullanmadıysa yapılan
oylamanın işari oylama hükmünde olduğunu ifade etmek suretiyle
bunu Yapılan işari oylama sonucunda kabul edildi. ya da
reddedildi. demek, eğer 15 milletvekili oy kullandıysa, o zaman
biraz önce ifade ettiğiniz gibi, bunu açık oylama sonucu olarak ilan
etmek ve tutanağa geçirmeniz gerekirdi.
Siz, o tahkikatı yapmaksızın dönüp
açık oylama sonucunu söylediniz ve benim yaptığım tahkikata
göre bir önceki maddede açık oylama talep eden 20 arkadaştan en az 15
tanesinin kupaya oy atmak veya açık oylamada sisteme şifresini
girerek oy kullanmadığını tespit ettiğimizden oturuma
ara verilip, gerekli tahkikatın yapılıp düzeltmenin
yapıldıktan sonra devam etmemiz gerektiği hususunu
takdirlerinize arz ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Bu konudaki hassasiyetinize de ayrıca teşekkür ederim ama
toplantı yeter sayısı sağlandığı için karar
yeter sayısı olarak da açık oylama sonucunu ilan etme durumunda
kaldık. Kaldı ki size kâtip üye tarafından bu durum iletildi ve
siz de bildiğim kadarıyla gereğini yapmadınız gibi bir
algı var Divanda, onu da söyleyeyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, şöyle: Oylama
sırasında
BAŞKAN Oylama süresi bitmemişti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylama sırasında
dedim efendim, sonrasında demedim.
Oylama sırasında bir kâtip üye
kanalıyla grubumuza yani oy kullanıp kullanmayacağımız
soruldu, ben de dedim ki Kullanırsak açık oylama hükmünde olur,
kullanmazsak işari oylama şekline geçer.
BAŞKAN Hayır, sadece talepte bulunanlar
açısından söylendi o, evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet. Ve o talepte bulunan 20
kişiden 15 tanesi oy kullanmadığından ve açıkça da
Başkanlık Divanı olarak bunun tahkikatını, tespitini
yapma gereğini de duymadığınız için resen açık
oylama sonucu ilan ettiniz.
BAŞKAN Sayın Özel, anladım
talebinizi ama hem toplantı yeter sayısı hem de karar yeter
sayısı olduğu için alınan oy neticesinde tekrar böyle bir
açıklama yapma gereğini hissetmedik Divan olarak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Sayın
Başkanım, açık oylamayla işari oylamanın
arasındaki farkı sadece toplantı ve karar yeter
sayısına indirgerseniz
BAŞKAN Peki, bundan sonra dikkat ederiz,
kontrol de yaparız. Tamam, kontrolünü de yaparız Sayın Özel.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özür dilerim, Sayın
Başkanım. Bakın, Sayın Başkan, şöyle: Şimdi,
eğer toplantı yeter sayısıyla karar yeter
sayısıysa açık oylamayla işari oylamanın
arasındaki tek fark, söyleyecek hiçbir sözüm yok ama arada çok ciddi bir fark
var. Açık oylamada kimin hangi oy verdiğinin belli olması, yani
bundan otuz sene sonra
BAŞKAN Peki, talebiniz nedir Sayın Özel?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Talebim, bir önceki oylamada
yani 5inci maddenin oylaması sırasında önergeye imza atan
milletvekillerinin sistemde oy kullanıp
kullanmadığının Başkanlık Divanınca tespiti;
bu çok kolay, üç dakikalık bir işlem. Biraz önce üç dakikalık
bir işlemden tasarruf ettik ya, nasıl olsa süremiz de var, onu da
aktarırız oraya, bir gecikme de olmaz.
Karşılaştıralım, bu karşılaştırmadan
sonra da sadece şunu söyleyebilirsiniz.
BAŞKAN Tamam, peki, o
karşılaştırmayı yapar gerekli açıklamayı
yaparız.
Biz şimdi o işlemimize devam edelim,
arkadaşlar o karşılaştırmayı yapsınlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim yapacak efendim
karşılaştırmayı? İç Tüzük Kâtip üyeler
tarafından. diyor.
BAŞKAN Tamam işte, onlar için diyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yedekte kâtip üyemiz yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tamam
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
burada doğru olan, oturuma üç dakika, beş dakika ara verip o
karşılaştırmayı
BAŞKAN Tamam, peki ara verelim, beş
dakika ara verelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Oturuma beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.13
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.30
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
126ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının 7nci maddesi üzerinde üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesindeki
kapsamındaki" ibaresinin kapsamına giren" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan
Haberal Kadir
Koçdemir Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu
Ankara Bursa Hatay
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesinde yer alan
kapsamındaki" ibaresinin çerçevesinde" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Ferhat
Encu Saadet
Becerekli
Siirt Şırnak Batman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 7'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Tokat İstanbul
Zekeriya
Temizel Selin
Sayek Böke Utku
Çakırözer
İzmir İzmir Eskişehir
Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İstanbul
MADDE 7- 193 sayılı Kanunun 94üncü
maddesinin (1)inci fıkrasına aşağıdaki bent ilave
edilmiştir.
18. Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinin yedinci
fıkrası kapsamındaki ödemelerden,
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Sayın Bülent Kuşoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılar
sunuyorum.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesi üzerinde söz aldım. 7nci madde,
gelir vergisi 94 çok meşhur, kapsamlı bir maddedir, bunda ilave bir
düzenleme yapıyor, teknik bir düzenleme, bizim de
katıldığımız teknik bir düzenleme.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce
söylediğim gibi aslında katıldığımız bir
düzenleme ama bu vesileyle bazı konuları dikkatinize getirmek
istiyorum. Son zamanlarda özellikle ekonomide bir sıkıntı var,
sıkıntı görüyoruz. Görüyoruz derken bu, Hükûmetin özellikle
görmekte olduğu bir sıkıntı. Hepimizin bu konuda hassasiyet
göstermesi lazım özellikle finans konusunda yaşayabileceğimiz
sıkıntılar söz konusu olabilir, nakıs kalan bu darbe
teşebbüsünün devamı bu şekilde getirilebilir. Hepimiz bu konuyla
ilgili hassasiyet göstermeliyiz ama bununla ilgili olarak Hükûmet son
zamanlarda sürekli olarak kanun değişiklikleri yaparak bir
şeyler yapmaya çalışıyor ama bu değişiklikler
kanunla olmaz. Kanun değişikliği yaparak krizi, bu finans
krizini ertelemek ya da ortadan kaldırmak mümkün değil. Şimdi,
biz son bir ay içerisinde -yanlış hatırlamıyorsam- iki
torba düzenleme yaptık, iki torba kanun getirdik buraya. Bireysel
emeklilik kanununu getirdik, kara parayla ilgili bir kanun tasarısı
getirdik, yarın, dün akşam Plan ve Bütçe Komisyonundan
geçirdiğimiz, bu torbaya da adını veren, aslında sonradan
çıkarılan Türkiye Varlık Fonunu getiriyoruz. Yani böyle Hükûmet
alelacele bir şeyler yapıyor ama bununla ilgili maalesef gereken
çalışmayı da yapmıyor. Kamu kurumlarının
aslında bir arada bu çalışmaları yapması lazım,
bir koordineli çalışma yapılması lazım, Hükûmet
tasarılarının buraya öyle gelmesi lazım. Böyle bir şey
yok. Alelacele, mesela kara parayla ilgili düzenleme yapıyorsunuz,
MASAKın görüşü yok. MASAKın yazılı görüşü
alınmadı. Bu torbada Merkez Bankası reeskont hadleriyle ilgili
bir düzenleme var, BDDKya sorulmamış, görüşü
alınmamış.
Biraz önce Bihlun Hanım 6ncı maddeyle
ilgili olarak konuştu, binalarla ilgili, şu enerji tasarrufu
konusuyla ilgili. Orada binaların kimliklerinin düzenlenmesi lazım. O
konuyla ilgili eksiklikler var, yeni fark ettik çünkü bizim de
çalışmaya zamanımız olmadı üzerinde. Şimdi fark
ediyoruz. Düzeltilmesi gerekiyor aslında, geçti. Ben DSİyle ilgili
2nci maddede anlattım, Komisyon sırasında fark etmediğimiz
ama burada fark ettiğimiz bazı düzenlemeleri. 2nci maddenin de geçmemesi
lazımdı. Böyle alelacele getiriliyor, birçok yanlışlık
söz konusu oluyor. Hâlbuki bunlar bir ekip çalışmasıdır.
Hükûmetin meslek kuruluşlarıyla, kendi kamu kuruluşlarıyla
görüşerek bütün bunları getirmesi gerekir. Ekip
çalışması deyince ben bir hikâye anlatayım, kimse
dinlemiyor yine, müsaadenizle.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Biz dinliyoruz.
BAŞKAN Ben dinliyorum Sayın
Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Başkanım. Ondan şüphem yok da
arkadaşlarımın da dinlemesi için ben bir hikâye anlatayım
dedim müsaadenizle. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Biz de
dinliyoruz. Rica ederiz.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Kimse dinlemiyor.
diyorsunuz, bize haksızlık ediyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Kuşoğlu, sizin önergeyi kabul etmeye uğraşıyoruz, bu
başkan vekiliniz Kabul etmeyin. diyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Kabul etmemeye
uğraşıyor ama onun demek istediği daha farklıydı
Sayın Başkan.
Şimdi, yaşlı adamın biri parka
gitmiş, oturmuş, etrafını gözlüyor, dinleniyor bir
taraftan. İki kişi gelmiş, birisi çukur açıyor, öbürü biraz
sonra onu kapatıyor; birisi çukur açıyor, öbürü kapatıyor bir
süre sonra. Böyle beş-on çukur açmışlar kapatmışlar.
Biri açıyor, biri kapatıyor. Ya ben anlamadım, kusura
bakmayın, sizi deminden beri, bir saattir izliyorum, biriniz çukur
açıyorsunuz, biriniz kapatıyorsunuz, bu ne iştir, ne anlamı
var bu yaptığınız işin? demiş. Belediye
işçileri demiş ki: Biz bir ekibiz efendim. Biz aslında 3
kişilik bir ekibiz ama ben çukur açanım, bu çukur kapatan, üçüncümüz
de ağaç diken, o izinde bugün. Onun için ben kazıyorum, o
kapatıyor, izinde olan ağaç diken olmadığı için de o
yok. İşte bizim ekip çalışmamız da bu maalesef.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kuşoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesinde yer alan
kapsamındaki ibaresinin çerçevesinde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel (Diyarbakır) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Siirt Milletvekili
Sayın Kadri Yıldırım konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
KADRİ YILDIRIM (Siirt) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Hakkâri ve Şırnak illerimizin ilçe
yapılmak istendiği günlerden geçiyoruz. Bu konuda önümüzdeki gün ve
oturumlarda söylenmesi gerekenleri söyleyeceğiz.
Tarihi incelediğimizde görüyoruz ki
değişik süreçlerde Kürtler ile onları yöneten Arap, Fars ve Türk
devletleri arasında ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve benzeri
problemler çıkmış ve çıkmaya devam etmektedir. Anılan
devletler, Kürtlerin bu problemlerine kalıcı ve insani çözümler
bulmak yerine güvenlik politikalarını önceleyerek ve yerleşim
birimlerinin statüsünü değiştirerek bu problemleri daha da girift bir
hâle getirmiş ve getirmeye devam ediyorlar.
Bunun ilk örneği, bin iki yüz yıl önce
Abbasiler döneminde Halife Mehdi zamanında bir Kürt köyü olan Sîserin il
yapılmasıyla karşılaşıyoruz. Kendisi de bir
Abbasiler dönemi tarihçisi olan Mesudi ve Belâzurî; eserlerinde bunları
dile getiriyorlar. Belâzürînin Fütuhül Büldân adlı eserinden aynen
naklediyorum: Sîser Kürtçede otuz anlamına gelen
(x) ile tepe anlamına gelen
(x) kelimelerinden
oluşmaktadır. Önceleri köy olan Sîser, Hemezân, Dînever ve Azerbaycan
sınırları içinde kurulmuştur. Ayrıca, bulunduğu
yerde 100 çeşme bulunduğu için
(x),
yani 100 Çeşme olarak da adlandırılmıştır.
Kürtler burayı hayvanları için bir otlak olarak
kullanırlardı. Ayrıca, Abbasilerle yaşanan çeşitli
çatışmalarda bulunduktan sonra bu tepelere
sığınırlardı. Coğrafi konumu itibarıyla
küçük askerî operasyonların oradaki Kürtleri ele geçirmede yetersiz
kaldığını gören dönemin Abbasi Halifesi Mehdi onların
üzerine büyük bir ordu gönderdi ve stratejik önemine binaen Sîserin il hâline
gelmesini emretti. Bunun üzerine il yapılan Sîsere hem Dîneverin
Mayenherc ilçesi ile Azerbaycanın Cezveme ilçesi hem de yörede bulunan
Berze, Restaf ve Hâbencer yerleşim merkezleri bağlandı. Böylece
bu ilçe ve yerleşim merkezleriyle birlikte ayrı bir il hâline
getirilen Sîsere müstakil bir vali atandı ve buranın haracı
kendisine verildi. Sîserin il yapılmasından sonra bir süre sessiz
kalan Kürtler ve onlarla aynı ortamı paylaşan diğer
bazı unsurlar Halife Reşid zamanında uygulanan bu siyasete
karşı ayaklandılar ve ayaklanma bastırılırken
Sîser de yakıldı, yıkıldı.
Evet, Kürtler için maalesef tarih tekerrür ediyor.
Ancak, iyi örneklerle tekerrür etmiyor bu tarih, maalesef kötü örneklerle
tekerrür ediyor. Kötü örnekleri uygulamanın her zaman kötü sonuçlar
doğurduğunu unutmamalıyız ve neticesinde kötü sonuçlarla
karşılanmaması için bence ve bizce bu güvenlik projesi
çerçevesinde uygulamaya konulan ve Abbasiler döneminde olumsuzluklar
doğuran bu uygulamanın bir an önce son bulmasını temenni
ediyorum ve zararın, yanlışın neresinden dönülürse kârdır
düşüncesiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum ve dediğim gibi
ileriki oturum ve günlerde bu konunun biraz daha tarihî, ibret verici
yanlarını hep birlikte görmeye devam edeceğiz.
Meclisi, Divanı ve hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. Hepinizin bundan vazgeçmesi
dileğiyle
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım.
Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Taşdemir,
Sayın Kerestecioğlu, Sayın Paylan, Sayın Başaran, Sayın
Irmak, Sayın Yıldırım, Sayın Beştaş,
Sayın Baydemir, Sayın Doğan, Sayın Yıldırım,
Sayın Konca, Sayın Kürkcü, Sayın Öztürk, Sayın
Yıldırım, Sayın İrmez, Sayın Botan, Sayın
Zeydan, Sayın Toğrul, Sayın Akdoğan.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 7nci maddesindeki kapsamındaki"
ibaresinin kapsamına giren" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hatay Milletvekili
Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Ahrazoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesi üzerinde
verdiğimiz önergeyle ilgili, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
17 Ağustos 1999da meydana gelen, on yedi
yıl önce etkisi ve büyüklüğü itibarıyla asrın felaketi
olarak adlandırılan deprem nedeniyle hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyor, bir daha böyle bir
felaketin yaşanmamasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, resmî rakamlara göre,
17.500 ölü, 23-24 bin yaralının olduğu bu deprem, sonuçları
itibarıyla ülkemize büyük bir felaket yaşatmış, büyük
acılara neden olmuştu. Ancak bu felaketin sonucunda, aziz Türk
milleti kuzeyli, güneyli, doğulu, batılı tüm
insanlarımız acılarla ve imkânsızlıklarla baş
edebilmek için deprem bölgesine güçleri nispetinde maddi ve manevi
yardımlarda bulunmuş, yaraların sarılması için her
türlü imkânı o bölgedeki kardeşlerine ulaştırmaya
çalışmışlardı.
O dönem görevde olan 57nci Hükûmet gecesini
gündüzüne katarak yaraları sarmaya çalışmış,
kış gelmeden, mağduriyete uğrayan
insanlarımızın imdadına koşmuş ve bunu da dünyada
emsali zor görülür başarılara imza atarak yapmıştır.
MHP, o dönemde iki ay gibi kısa bir zamanda prefabrik evleri, on sekiz ay
gibi kısa bir dönemde kalıcı konutları
Bayındırlık Bakanlığı ve
çalışanlarıyla hak sahiplerine teslim etmişti.
Değerli milletvekilleri, bu tip doğal
afetleri önceden tahmin etmek zor olabilir ancak afetlere karşı
tedbirler afetler olmadan alınmalıdır. Şayet imar ve
inşaat mevzuatları çağın gereklerine göre yeniden
düzenlenir, depremle mücadeleyi bilinçli bir şekilde öğretecek
tedbirler alınır, konut alanları seçilirken zemin etütleri ilmi
olarak yapılır ve bunlara göre önlemler alınırsa bir daha
böyle felaketlerle karşılaşılsa bile az üzüntü, acı ve
zararla bu felaketlerden kurtulmak mümkün olacaktır.
Yüce Rabbim aziz Türk milletine bu
acıları unutturacak başka acılar vermesin.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz, Türk
milletinin birlik ve beraberliğine yönelik, bin yıllık
kardeşliğimize, Türk demokrasisine yapılmış bir
hareket olup FETÖcü terör örgütü ile Sevr heveslilerinin birlikte Türk
coğrafyasından Türk isminin, Türk devletinin
yıkılmasını kastettiği bir olay olduğu
aşikâr olarak ortada durmaktadır.
Kendi seçim bölgemiz olan Hatayda sınır
birliklerinden 200 asker çekilmiş bu dönemde, 7-8 zırhlı araç o
sınır bölgesinden alınarak bir başka bölgeye gönderilmek
üzere harekete geçirilmiştir. Bir hafta boyunca sınır bölgesi
tamamen boş bırakılmış, Böyle bir durum ne için
yapılır? diye Hataylı düşünmeye
başlamıştır. Suriyedeki savaşın Hatay bölgesine
yakın oluşu, Halep ve İdlip bölgesinde
yoğunlaşması Suriyeden Hataya girişlerin
olacağını düşündürmektedir. Öyleyse bu, 15 Temmuz Türk
milletine karşı yapılmış iç savaşa yönelik bir
hareket olarak düşünülmelidir.
Evet, 15 Temmuz Türk milletine, Türk devletine
yapılmak istenen hain bir darbe girişimidir. Bu darbeye
karşı Önce ülkem. diyen, bu ülkeyi karşılıksız
seven, Türk milletine bağlılığından şüphe
edilmeyen, milletimizin her kesiminden ve her insanımız
tarafından vatanına, bayrağına, demokrasisine sahiplenme
duygusuyla atlatılmış destansı bir hareket olarak ifade
edilebilir. FETÖcü hainlerin bölücü terör girişimlerinin üzerinden otuz
iki gün geçmiştir. Otuz iki gün içerisinde birçok memur görevden
alınmış, açıklar olmuş, tutuklamalar
yapılmıştır. Buradan AKP yetkililerine sesleniyorum:
Adaletli davranarak, hukukun üstünlüğü esas alınarak, suçluyu
suçsuzdan ayırarak kamuda çalışan, üniversitede okuyan, iş
adamı, esnaf, her kesimden insanların, eğer suçu varsa, gözünün
yaşına bakılmamalı, son pişmanlık fayda etmez
diyerek cezalandırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Ancak bu işler yapılırken bu ülkeyi on dört yıldır
yönettiğinizi, şayet suç varsa bu yardım ve yataklık
edenlere göz yumanların da olduğunu aziz milletimizin bildiğini
bilmenizi istiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ahrazoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
lll.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Çam, Sayın
Erdoğdu, Sayın Tamaylıgil, Sayın Erdem, Sayın
Yalım, Sayın Özdiş, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Hürriyet, Sayın Karabıyık, Sayın Arslan,
Sayın Balbay, Sayın Gökdağ, Sayın Yedekci, Sayın
Berberoğlu, Sayın Tanal, Sayın Göker, Sayın Bekaroğlu,
Sayın Tüm, Sayın Demir.
Yoklama işlemi için iki dakika süre veriyorum
ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza
sunacağım.
Tasarının
7nci maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem var, okutup istem sahibi sayın
milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 7nci maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Mehmet Göker? Burada.
Onursal Adıgüzel? Burada.
Mahmut Tanal? Burada.
Kadri Enis Berberoğlu? Burada.
Bihlun Tamaylıgil? Burada.
İbrahim Özdiş? Burada.
Gülay Yedekci? Burada.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu? Burada.
Sibel Özdemir? Burada.
Lale Karabıyık? Burada.
Kazım Arslan? Burada.
Niyazi Nefi Kara? Burada.
Bülent Kuşoğlu?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Takabbül
ediyorum.
Musa Çam? Burada.
Bülent Öz? Burada.
Ceyhun İrgil? Burada.
Nurettin Demir? Burada.
Selina Doğan? Burada.
Aytuğ Atıcı? Burada.
Kemal Zeybek? Burada.
Elif Doğan Türkmen? Burada.
Açık oylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 217
Kabul : 213
Ret : 4 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Elif Doğan Türkmen Fehmi
Küpçü
Adana Bolu
Böylelikle kabul edilen önerge doğrultusunda
7nci madde de kabul edilmiş oldu.
8inci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesindeki
kapsamındaki ibaresinin kapsamına giren şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan
Haberal Kadir
Koçdemir
Ankara
Bursa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesinde yer alan
fıkrasında yer alan ibaresinin fıkrasındaki
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Ferhat
Encu Saadet
Becerekli
Siirt Şırnak Batman
Ahmet
Yıldırım
Muş
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19.4.2012 Tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571)" 8'inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık
İzmir İstanbul Bursa
Kadim
Durmaz Bihlun Tamaylıgil Utku Çakırözer
Tokat
İstanbul Eskişehir
Zekeriya
Temizel Selin
Sayek Böke
İzmir İzmir
MADDE 8- 193 sayılı Kanunun geçici 67 inci
maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "Şu kadar
ki," ibaresinden sonra gelmek üzere "5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (I) bendi
kapsamındaki kurumlar ile" ibaresi ilave edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Lale
Karabıyık konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın vekiller, 8inci maddede bir vergi
düzenlemesi var ve biz buna karşı değiliz, bunu zaten kabul ediyoruz.
Ancak ben 8inci madde dışında dikkatinizi vergiyle ilgili
başka bir noktaya, başka rakamlara çekmek istiyorum.
Türkiyede vergi kanunlarıyla ilgili reform
yapılması ihtiyacı artık had safhada. Dikkat ederseniz,
vatandaşın kişisel vergi yükleri her gün artıyor. Yine, her
geçen gün vergi alınması zorlaşıyor, kurumlar vergisi
miktarında da azalmaları gözlemliyoruz.
Rakamlara bakalım isterseniz beraber: Gelir
vergisi 99 milyar ama bunun yaklaşık 5 milyarı beyana tabi
vergi. Kurumlar vergisi ise tümü beyana tabi olsa bile ancak 36 milyar lira
civarında. Yani değerli vekiller, 460 milyar lira vergi geliri var
ama beyana tabi olan kısmı yaklaşık sadece yüzde 10lara
tekabül ediyor. Bakın, bu sağlıklı bir yapı
değil.
Peki, yüzde 10u beyana tabi. Diğerleri nedir?
ÖTV, KDV, ithalde alınan vergi, stopaj falan. Bu sağlıklı
bir yapı değil vekiller. Hiçbir ülkede bunun benzerini bu oranlarda
görmeniz de asla mümkün değil. Bu nedenle, süratle ekonomiyi doğru
bir raya getirecek vergi reformuna ihtiyaç olduğunu buradan bir kez daha
seslenerek ifade etmek istiyorum. Zaten şunu da biliyoruz ki vergi
gelirlerinin büyük bir kısmı yabancı kaynak maliyetinin
finansmanında kullanılmakta.
Sayın vekiller, bir diğer nokta şu:
Torba yasalarla gerçekten boğuluyoruz. Yanlış anlaşılmasın,
biz iş yoğunluğundan kaçan insanlar asla değiliz,
çalışmayı severiz ancak bu yasalar o kadar çalakalem geliyor ki
o kadar eksikliklerle ve hatalarla geliyor ki gerçekten bunları kabul etmek
ve içimize sindirmek asla bizim açımızdan mümkün değil.
Bize kulak vermeniz ve eleştirilerimizi dikkate
almanız hem ülkemize fayda sağlar hem uluslararası
bakış açısı yönünden önemlidir ve de bunlar bizim gerçek
eleştirilerimiz, gerçek çekincelerimizdir, Türkiye'nin risk priminin
artmasını da önleyecektir. Lütfen, bu konuda söylediklerimizi ve
çekincelerimizi dikkate almanızı arzu ederiz.
Sayın vekiller, Türkiye ekonomisi için şu
anda güven kelimesi son derece önemli. İşte, bu güven de
sağlam yasalarla sağlanabilir ancak. Verilen izlenimlerin bu yönde
olması gerekir.
Şu anda uluslararası ortam OHAL sürecini
takip ediyor ve OHAL sürecinin ne kadar kötüye kullanılıp
kullanılmadığının da peşinde. Alınan bütün
torba yasaların maddelerinin kararlarında muhalefetin şerhleri
son derece önem arz ediyor uluslararası ortamlar için. Bunun biz de
farkındayız, siz de farkındasınız.
Aslında bizim oylarımıza
ihtiyacınız yok, siz el kaldırırsınız ve
geçirirsiniz ama ne kadar sağlam geçer işte bunu burada masaya
yatırmak lazım. Biz ülkemizi seviyoruz ve bu nedenle yanlış
bulduğumuz, çekincelerimizin olduğu noktaları da dile getirme
gereğini hissediyoruz. Aynı şeyi varlık
barışında yaşadık, aynı şeyi tekrar
getirilen 74 maddelik torba yasada yaşadık değerli vekiller. Bir
taraftan yabancı sermaye dışarıdan gelsin, nereden
geldiğinin önemi yok diye paraya sıkışık olarak
kendimizi gösteriyoruz, bir taraftan sıkıntımız yok diyoruz
ama bunun aksini yapıyoruz.
Sayın vekiller, son gelen tasarıda o kadar
gerçek dışı şeyler vardı ki, o kadar olumsuzluklar
vardı ki, inanın şu varlık fonunda 8 tane kanun ve kanun
hükmünde kararnameye tabi değildir. diyordu. Çalışan istihdam
ediyor ama Memur Kanununa tabi değil, ihale yapacak ama İhale
Kanununa tabi değil, tahvil çıkaracak, repo ve ters repo yapacak ama
SPKya tabi değil. İnanın öyle bir mücadele verdik ki nasıl
tabi olmaz ve nasıl denetim yapılmazın üzerinde günlerce durduk.
Güçlü ülkeyiz. diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) - Bunun
dışında bir nokta daha var, sonra diyoruz ki: Biz Hakkâri ve
Şırnakı güvenlik sebebiyle ilçeye dönüştürüyoruz.
Gerçekten bunu anlamak mümkün değildir.
Sürem yettiği kadar söylemeye
çalıştım.
İyi akşamlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Karabıyık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
lll.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Çam, Sayın
Karabıyık, Sayın Bekaroğlu, Sayın Üstündağ,
Sayın Hürriyet, Sayın Kayışoğlu, Sayın
Özdiş, Sayın Gökdağ, Sayın Erdem, Sayın Kara,
Sayın Balbay, Sayın Yıldız, Sayın İrgil,
Sayın Göker, Sayın Tanal, Sayın Tüm, Sayın
Bektaşoğlu, Sayın Özcan, Sayın Gürer.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesinde yer alan
fıkrasında yer alan ibaresinin fıkrasındaki
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş Milletvekili
Sayın Ahmet Yıldırım konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 411 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 8inci maddesinde değişiklik talep eden
önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Söz konusu 8inci maddeyle 5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun 4üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının (ö) bendi kapsamındaki kurumlar hakkında
teknik bir değişiklik öngörülüyor. Ancak bu teknik
değişiklikten ziyade söz konusu torba yasanın özellikle
farklı yasa maddeleri hakkında konuşmak istiyorum.
Burada söz konusu torba yasanın bazı
maddeleri 15 Temmuz sonrası yapılan ve toplumu kıskaç
altına alan, demokratik hayatı deyim yerindeyse zehirleyen
değişikliklerin bir parçası olarak tarafımızca
görülmektedir. En nihayetinde şunu söyleyelim ki: Her ne kadar kanun
hükmünde kararnamelerle özellikle toplum bir cendere içerisine sokulmaya
çalışılmış olsa da bunların etkilerinin çok uzun
yıllar toplumda yaralar açacağını unutmamalıyız.
Millî iradeden, demokratik iradeden en fazla söz edildiği bu dönemde
demokratik iradenin en ücra hücrelerini oluşturan yerel yönetimler
üzerinde kayyum ucubeleriyle halk iradesine darbe yapılıyor, tam da
bir cunta mantığı yerel yönetimler üzerinde oluşturulmaya
çalışılıyor. Özellikle yerleşim yerlerinin statüleri
rövanşist duygularla, kin ve nefret duygularıyla
değiştirilmeye çalışılıyor. Cumhuriyet tarihinde
farklı yerleşim birimleri bir üst statüye sıçramıştır
ama özellikle il statüsünden ilçe statüsüne düşürülme gibi bir ucube, söz
konusu iktidar döneminde ilk kez yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yine,
basın-yayın dünyası üzerinde eşsiz baskılarla
karşı karşıyayız. Basın-yayın, özellikle
muhalif çizgideki basın yayın kurumları, üzerlerinde zapturapt
politikalarıyla, korku ve hezeyanlarla kapatılmak istenmektedir.
Yapılan baskılar özellikle muhalif medyayı teslim
alamayınca, onları iktidarın çarpık politikaları
çizgisine çekemeyince, bu defa, Özgür Gündem gazetesi dün bir hukuk garabetiyle
kapatılmıştır. Ama karıştırılıyor.
Özgür Gündem gazetesi iktidarın beslemesi olan cemaat medyasıyla
karıştırılıyor. Özgür Gündem gazetesi iktidarın
beslemesiyle, devleti hortumlayarak palazlanan cemaat medyası gibi,
holdinglerden beslenmemektedir. Özgür Gündem gazetesinin arkasında para
babaları ve devletin gücü yoktur. Özgür Gündem gazetesi halkın kendi
alın teriyle, okuyucularının katkılarıyla ayakta
durmaya çalışan bir gazetedir. Ancak, zapturapt altına
alınmayan, korkularla kapatılan bu gazeteden korkulmasını,
siyasi iktidarın korku duymasını anlaşılır
buluyoruz. Çünkü, bu gazete gerçekleri bütün baskılara rağmen en zor
koşullarda yazmış ve bugüne kadar gelmiştir, bundan sonra
da, öyle sanıyorum ki, bu mirasını sürdürecektir.
Bir diğer husus, bugün özellikle muhalif birçok
uydu yayın kuruluşunun olduğu DİGİSAT uydu platformu 9
üyesi olan Radyo Televizyon Üst Kurulunda 3 partinin oylarıyla, 8e
karşı 1 oyla kapatılmıştır,
DİGİSATın uydu platform işletmeciliği lisansı
iptal edilmiştir. DİGİSATın üzerinden özellikle uydu
yayınına çıkan uydu kanallarına
baktığımızda, bunların büyük bir
çoğunluğunun muhalif basın çizgisinde olduklarını
unutmamalıyız. Özellikle her şey toplumu bölme,
kamplaştırma, kin ve nefret duygularını körükleme, Kürtün
bu ülkeye olan aidiyet ve sahiplenme duygusunu zayıflatmaya hizmet
etmektedir. Bu yönüyle de kendi sırtını büyük holdinglere,
siyasi iktidara, devletten haksız elde etmiş olduğu kazançlara
dayamayan Özgür Gündemin yarın çok daha güçlü çıkacağından
hiçbir kimsenin şüphesi olmasın.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Önergeyi oylarınıza
lll.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Konca, Sayın
Kerestecioğlu Demir, Sayın Paylan, Sayın Danış
Beştaş, Sayın Yıldırım, Sayın Irmak,
Sayın Başaran, Sayın Taşdemir, Sayın Kürkcü,
Sayın Yıldırım, Sayın Aydoğan, Sayın
Doğan, Sayın Bilgen, Sayın Gaydalı, Sayın
Yıldırım, Sayın Toğrul, Sayın Botan, Sayın
Zeydan, Sayın Öztürk.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesindeki
kapsamındaki ibaresinin kapsamına giren şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Üyelerimizin salt
çoğunluğuyla önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum
ve grup başkan vekillerini toplantıya davet ediyorum.
Kapanma Saati: 23.17
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.43
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 126ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının 8inci maddesi üzerine verilen
değişiklik önergesinin işleminde kalmıştık.
Komisyon katıldığını bildirmişti, Hükûmet de
katıldığını bildirmişti.
Komisyon ile Hükûmetin katılmış
olduğu önerge üzerinde, İç Tüzükün 87nci maddesine göre
konuşma veremiyoruz, doğrudan oylarınıza
sunacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
8inci maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır.
Şimdi, istem sahibi sayın
milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 8inci maddesinin oylamasının açık
oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Sayın Göker? Burada.
Sayın Adıgüzel? Burada.
Sayın Zeybek? Burada.
Sayın Tanal? Burada.
Sayın Berberoğlu? Burada.
Sayın Tamaylıgil? Burada.
Sayın Özdiş? Burada.
Sayın Yedekci? Burada.
Sayın Altaca Kayışoğlu? Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Doğan? Burada.
Sayın Türkmen? Burada.
Sayın
Karabıyık? Burada.
Sayın
Kara?
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN
Tamam burada.
Sayın
Arslan? Burada.
Sayın
Kuşoğlu?
HÜSEYİN
YILDIZ (Aydın) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN
Takabbül ediyorlar, tamam.
Sayın
Öz? Burada.
Sayın
İrgil?
MUSA ÇAM
(İzmir) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN
Tamam.
Sayın
Demir? Burada.
Sayın
Atıcı? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 8inci maddenin oylaması elektronik
cihazla yapılacaktır.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesinin
açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 221
Kabul : 220
Ret : 1 (X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Elif Doğan Türkmen Fehmi
Küpçü
Adana Bolu
Böylelikle kabul edilen önerge doğrultusunda
8inci madde de kabul edilmiştir.
9uncu maddede üç adet önerge vardır.
Şimdi okutacağım üç önerge de
aynı mahiyette bulunduğundan birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Ferhat
Encu Saadet
Becerikli
Siirt Şırnak Batman
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Kadir
Koçdemir Arzu
Erdem Erkan
Haberal
Bursa İstanbul Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Özgür
Özel Musa
Çam Akın
Üstündağ
Manisa İzmir Muğla
Bihlun
Tamaylıgil Fatma
Kaplan Hürriyet Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul Kocaeli İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem
konuşacak.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün, büyük çapta can
ve mal kaybına yol açan 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 17nci
senesi. Depremde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, ailelerine
sabır diliyorum, acılarını en içten duygularımla da
paylaşıyorum. Geçen on yedi yılın acımızı
unutturmadığını dile getirirken Cenab-ı Haktan,
milletimize bir daha böyle günler yaşatmamasını da niyaz ediyorum.
Bu vesileyle büyük depremde mağdur olup hâlâ
haklarını almamış olan depremzedelerimizin veballerinin
üzerimizde olduğunu belirtmek istiyorum. Depremzedelerin
haklarının verilmesi için var gücümüzle çalışmaya ve
mücadele etmeye devam edeceğiz ve bu konuda Hükûmeti sağduyulu olmaya
davet ediyorum. Umarım, depremzedelerin haklı feryatları
vicdanlarınıza dokunmayı başaracaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Varlık
Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Elbette ki amacımız, milletimizin
beklentileri ve talepleri karşısında görüşülecek olan kanun
tasarılarının bir an önce yasalaşması ve hayata
geçirilmesi olmalıdır. Ancak bunu yaparken özverili ve etkin bir
çalışma disiplini içerisinde olmalıyız. Birçok farklı
konuyu içinde barındıran ve iktidar partisinin on dört yılda
defalarca kez kullandığı bu yöntem, yasama işlerini
özensizliğe ve eksikliğe itmiştir. Tamamı birbirinden
bağımsız olan ve toplumda birçok kesimi ilgilendiren söz konusu
düzenlemenin maddeleri üzerinde titiz bir çalışma
yapılmadığı, başka komisyonların görev ve
uzmanlık alanlarına giren düzenlemelerin ilgili komisyonlarda görüşülmediği
de bunun bir göstergesidir. İç Tüzük hükümlerinin ihlali anlamına
gelen bu durum yapılan düzenlemelerin eksik ve yanlış
yapılmasına ve de kısa sürede tekrar kanun
değişikliğine gidilmesine sebep olmaktadır. Bu da
aslında daha çok zaman kaybına yol açmaktadır ve buna
bağlı olarak milletimizin bizden beklentilerini sekteye
uğratmaktadır.
Milletimizi yakından ilgilendiren bu
düzenlemelerin gelişigüzel, alelacele yapılması yerine, daha
detaylı ve teknik incelemelerle yapılması ciddi sorunların
oluşmasını önleyecektir ve yeniden düzenlemeler yapma zorunluluğunu
ortadan kaldıracaktır. Ancak AKP döneminde sıkça başvurulan
torba kanunlara Anayasaya aykırı, çıkar amaçlı birçok
madde sıkıştırılmıştır. Bu
sıkıştırma birçok konunun dikkatlerden kaçmasına ya da
kaçırılmasına sebep olmaktadır ve bu da çok manidardır.
Sormak istiyorum: Amacımız, gerçekten,
milletimiz yararına olan kanunları en hızlı şekilde
yasalaştırıp hayata geçirmek mi yoksa bir kanun
tasarısı oluşturup içine asıl amacın dışında
olan, millet yararından çok, bazı kişi ve grupların
yararına olan çıkar amaçlı maddeleri mi dâhil etmek?
Değerli milletvekilleri, milletimiz her geçen
gün yaşanan terör olayları başta olmak üzere diğer
olumsuzluklar sebebiyle ekonomik darboğaz içerisine girmektedir. Özellikle
son dönemlerde kulağımıza gelen, borcu borçla kapatma modeli,
borçlu ve çaresizler için Denize düşüp yılana sarılma.
şeklinde yorumlanabilmektedir. Ticaret sicili temiz kalabilmişse
bankadan kredi almak suretiyle borcunu öteleyenlerin sayısı gün
geçtikçe artmaktadır.
Kulağımıza gelen ve bu
mağduriyetle bize müracaat eden bir kesim de tam üzerinde
çalıştığımız kanun maddesiyle ilgili. Şöyle
ki: Bankalar geçmiş dönemlerde promosyon dağıtır gibi kredi
kartı dağıtmaktaydı, hepiniz
hatırlayacaksınız ve herkesin cebinde, buna dar gelirlilerimiz
de dâhil olmak üzere, üç beş adet kredi kartı bulunmaktadır.
Maliye Bakanlığının bu konuda bilgi sahibi olduğunu
düşünüyorum lakin tekrar etmek istiyorum: Borcu olan, cebindeki kredi kartının
borcunu başka bir kartla kapatarak, borç alarak maalesef paravan
şirketlere gidip orada kredi kartlarıyla çekimler yaptırmakta.
Bu paravan şirketler, yasadaki boşluklardan dolayı
çağın tefeciliğini yani teknolojik tefecilik yapmaktalar.
Aynı metot ticaret erbabı olan küçük esnaf tarafından da kullanılmaktadır.
Bu paravan şirketler ne iş yapar, hangi malı alıp satarlar
pek bilinmemektedir ancak özellikle KDVsi olmayan kuyum gibi iştigal
konuları bulunmaktadır.
Bu olayı biraz daha hafızanızda
canlandırmak istiyorum. Borçlu olan kişi var olmayan bir şirkete
gidip olmayan malı kredi kartıyla alıp taksitlendirmekte ve
tefeci ondan para alıp o şekilde para vermekte. Şimdi bizim
yapmamız gereken bundan sonraki çalışmalarımızda bunun
önlenmesi için caydırıcı tedbirler almak. Bu tedbirleri
alırken de hem bu işi yapan tarafı iyi incelemek, bu
şirketleri tespit etmek, aynı şekilde bu duruma düşen
milletimizin de mağduriyetini gidermektir.
Çok teşekkür ederim, saygılarımı
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdem.
Aynı mahiyette olduğu için diğer
konuşmacıya geçeceğiz.
Diğer konuşmacı Hakkâri Milletvekili
Sayın Nihat Akdoğan.
Buyurun Sayın Akdoğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında AKP bir torba yasa
tasarısı getiriyor, bunun içerisinde defin işlemlerinden tutun
illerin kaldırılmasına kadar bu süreci götürüyor. Burada mensubu
olduğumuz Hakkâri ilinin bu yasa tasarısının içerisine
konulması süreciyle ilgili biz Komisyona katıldık. Komisyondaki
çalışmaları görünce gerçekten ne kadar hem dilin
kullanılması
Orada Hakkâri ili
kaldırılmıştır., Şırnak ili
kaldırılmıştır
Şimdi buradan özellikle yüz
altmış dokuz yıllık süreçte il olan bir ili, siz, oradaki
STKlarla, oradaki halkla hiçbir paylaşımda bulunmadan doğrudan
gelip komisyonlarda buradaki 2-3 bürokratın söylemiyle harekete geçip yedi
bin yıllık tarihi olan bir şehrin nasıl bir anda statüsünü
değiştiriyorsunuz, bir anda onu ilçe yapmaya götürüyorsunuz?
Gerçekten buradaki anlayışı anlamakta zorlanıyoruz.
Bu konuda, özellikle, dün Meclisi ziyaret etmek
isteyip bütün grupları gezmeye çalışan Hakkâriden gelen STK
temsilcilerimiz Dikmen kapısından geri gönderildi. O halk sizleri de
buraya gönderdi, bizleri de buraya gönderdi. Burada nasıl darbeye
karşı çıktıysak, oradaki halkın geri gönderilmesini de
burada şiddetle kınıyorum. O halkın da temsilcileri
vardır.
Değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanı sürekli halk iradesinden bahsediyor, İdamı
mı istiyorsunuz? Halka gidelim. diyor. Peki, burada da bir ilin ismi
değiştirilecek, bir ili siz ilçe statüsüne götürüyorsunuz. Burada
ısrarla hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına sordum hem
diğer Bakana da sordum: Burada siz yerelde kimlerle görüştünüz?
Bakın, 1990lı yıllardan gelip Hakkâriye yerleşen insanlar
var. Köyünü, barkını bırakıp oraya gelip yeni bir hayata
tutunan insanlara siz bir anda Efendim, biz böyle uygun gördük, kriterimiz bu,
biz sizi il olarak görmüyoruz. Sizin yaşamınız, onurunuz,
şerefiniz
Bir şehirde yaşanacak kadar değerli
değilsiniz. diyorsunuz.
Şimdi soruyorum: Sayın
Cumhurbaşkanının mensubu olduğu il, Rizeyi siz ilçe
yaparsanız Sayın Cumhurbaşkanı kabul eder mi? Kabul eder
mi? Bir anda, farz edin ki Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olmuş, gelip
burada böyle bir tasarrufta bulunursa siz kabul eder misiniz?
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Arkadaşlar, bu durup dururken olan bir şey değil.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Coğrafi
konum diyor. Şimdi yatırıma en kapalı olan yerlerden bir
tanesi. Bütün geçimini, yaşamını sadece oradaki memurlar
üzerinden idame ettirmeye çalışan bir ilden bahsediyoruz. Bir anda
coğrafi konum diyorsunuz. Biz bunun sebebinin ne olduğunu çok iyi
biliyoruz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Terör!
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Oradan laf
atmayın, buraya gelirsiniz, anlatırsınız derdinizi.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen...
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Coğrafi
konum diyorsunuz, nüfus diyorsunuz. Birçok yerde şunu söylüyoruz: Ya,
mademki böyle bir karar vardır, ilgili komisyona gönderin,
İçişleri Komisyonuna gönderin. Plan ve Bütçe Komisyonunda,
Çalışma ya da Spor Bakanı oraya gelip neyi anlatacak bize
yönelik. Biz ısrarla söylüyoruz.
Gerçekten de Yüksekovayı
yıktınız, yerle bir ettiniz, o darbeci general şu anda
içeride ama siz orada
Yüksekovayı biz hepimiz talep ediyoruz, yüz
yıldır diyoruz ki: Yüksekova il olsun, il statüsünü kabul eden,
kaldıran bir yerdir. Ama niye yedi bin yıllık şehri,
tarihini yerle bir ediyorsunuz? Cumhurbaşkanın söylediği gibi
Rizenin o kadar tarihi yoktur. Orada bir tane iş adamı diyor ki:
Sayın Cumhurbaşkanı burası bir tarihî kenttir. Yok, ne
tarihî kent diyor. Biz de diyoruz ki: Ahmedi Haninin kitabını
sizler çıkardınız, Kültür Bakanlığı
çıkardı. Feqiye Teyran'ın memleketidir. Siz hangi kültürü yok
sayıyorsunuz. Buna kim, size bu izni veriyor?
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar,
biz gerçekten oradan gelip buradaki vatandaşlarımızın ne
kadar kırıldığını hepinizin bilgisine sunuyoruz.
Buradan, bu tasarı metninden Hakkâri ve Şırnak, bir de bu
özellikle kayyumlara ilişkin maddenin geri çekilmesini talep ediyoruz.
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerindeki son
konuşmacı Sayın Bihlun Tamaylıgil, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan yaklaşık herhâlde bir saat önce, üç dört
madde önce gelip size, yine tasarı içerisinde var olan bir maddeyle ilgili
görüşlerimizi anlattık. Neydi? Isı yalıtımıyla
ilgili olarak yapılan bir kanuni düzenlemede vergi istisnasının
sağlanması.
Yine aynı kanunu konuşuyoruz, aynı
tasarının içindeyiz. Bu torba değil çorba dediğimizin
örneği. Şimdi de gelip size burada İnternet
işlemciliği, İnternet işlemleri üzerinden, bilgi işlem
üzerinden ortaya konan ticari faaliyetlerde vergi düzenlemesi için Bakanlar
Kuruluna çok geniş bir yetkiyi vermek üzere ilgili madde üzerindeki
teklifimizi tartışmaya geldik.
Değerli arkadaşlar, kanun yapma
mantığının bu olmadığını defalarca dile
getirmekten biz yorulmadık, siz de dinlemekten yorulmuyorsunuz ama bir
gerçek var: Şimdi, bugün bu kanunun içeriğindeki mevzuatla ilgili
gideceği yerlere baktığımız zaman, hangi kanunda
İşte, efendim, adı da değişti ama adını
değiştirmekte bile basarken hata yapılan, başında
Varlık Fonu diye başlayan ama bununla ilgili ayrı bir kod
yasayı hazırlayıp yarın da görüşülecek olan bir
yasanın başlığını kullanarak buraya bir tasarı
geliyor. O tasarının içinde bir imar yine bizim değerli
milletvekilimizin, Meclis başkan vekilimizin vermiş olduğu bir
kanun teklifiyle birleştiriliyor ve buraya konuyor. Ondan sonra, bu
konuyla, mevzuatla ilgili -ki bu İnternetle ilgili olarak-
işlemlerle ilgili düzenlemeyi arayıp, araştırıp bulacak
olan kişiler nerede bulacak? Arasın ki bulsun, bir karmaşa, bir
çorba, bir torba; bunun içinden yasa çıkacak. Bu kadar önemli maddelerin
bu kadar ciddiyetsizce, -şimdi, şu kelimelere bakıp bir arada
değerlendirdiğinizde- anlaşılması bile bu kadar
karmaşık olan bir şekilde yasa yapmanın hangi doğru
yasama mantığı, hangi doğru bir düzenleme içerisinde yer
aldığını vicdanınızla düşünmenizi talep
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Mecliste
milletvekilleri yasama yapmak için ve denetim görevlerini yerine getirmek için
burada bulunurlar. Yasama içinde de bu kürsü, hepimizin millet adına,
aldığımız oyun hakkını vermek üzere gelip bunun
getirdiği dokunulmazlık içinde hitap ettiğimiz yerdir. Burada
düşüncemizi, bir kanunla ilgili düzeltme talebimizin süresini bile çok
görüp kapatmaya, kısmaya çalışmaya hiçbirinizin hakkı
yoktur. (CHP sıralarından alkışlar) Her şartta, her
şekilde düşüncelerimizi dile getireceğiz. Burası demokratik
Türkiye Cumhuriyeti. Demokrasinin işleyeceği kürsü de Meclisin kürsüsü.
Bunu herkesin çok iyi bilerek buna göre İç Tüzükün getirdiği, bize
verdiği hakları kullanacağımız bir imkânı hep
beraber gerçekleştirelim. Bakın, bu Gazi Meclise bombalar
atıldığında bu kürsünün etrafında başkanı
CHPli de HDPli de MHPli de AKPli de yanında durarak koruyordu bu
Meclisi. (CHP sıralarından alkışlar) O zaman bu Meclisin
temsil ettiği o önemli görevde hep beraber kanun yaparken de bizim
konuşabileceğimizi ve bizim beraberce paylaşabileceğimizi
kabul edeceğiz.
Gelelim İnternet olayına. İnternetle
ilgili yapılan düzenlemede, bakınız, ta 1998lerde, OECD
İnternet ortamında ortaya çıkan alışverişler ve
buna bağlı kayıt dışılık,
kayıtsızlık noktasında riskleri dikkate alarak düzenlemeler
yapmak için kuralları ortaya koymuş, bunun vergilendirme ve vergi
yasası açısından risklerini ortaya koymuş, neler
yapılması gerektiğini anlatmış. Biz de işte,
kayıt dışılığa karşı ilk elektronik
imza hakkında bir düzenleme yaptık. Yine, e-işlem ki çok
geniş
Yani bugün baktığınızda teknoloji o kadar
hızlı gidiyor ama bizim vergi yasalarımız zaten -bir liste
var, zamanım yetmiyor, geçenlerde affını çıkardık- 90
milyarlık bir vergi tahakkukunu bile tahsil edemeyecek bir vergilendirme
sistemiyle işliyor.
Şimdi biz yine bir düzenleme yapıyoruz
torbanın içerisinde. Bunun böyle bir torbanın içerisinde
yapılacak düzenlemeden öte, bakın, artık İnternet
üzerindeki yapılan işlemler evrensel işlemler. Yani bunun
hizmeti ne, bunun ürünü ne, bu ürünün karşısında bunu satan
iş yeri kim, iş yerinin bulunduğu adres ne, vergilendirmesi
nasıl yapılacak? Bunun ötesinde bizim ikili
anlaşmalarımız var, çifte vergilendirme olmaz, bunu ortaya koyan
yaptırımlar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) Hiçbirinin
detayına bakmadan toptancı bir anlayışla, bir vergi salma
mantığıyla vergi düzenlemesi var. Tekrar gözden geçirilmesini
diliyoruz. O yüzden bu maddenin tasarı metninde düzeltilmesini talep
ediyoruz.
İyi çalışmalar, iyi akşamlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tamaylıgil.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım. Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Erdoğdu, Sayın
Çam, Sayın Aydın, Sayın Yıldız, Sayın
Adıgüzel, Sayın Karabıyık, Sayın Yedekci, Sayın
Erdem, Sayın Yalım, Sayın Kayışoğlu, Sayın
Hürriyet, Sayın Gökdağ, Sayın Arslan, Sayın İrgil,
Sayın Kara, Sayın Balbay, Sayın Öz, Sayın Göker, Sayın
Özdiş.
Yoklama için iki dakikalık süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
9uncu maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır. Şimdi, istem sahibi
milletvekillerinin adlarını okuyarak tespit edeceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 9uncu maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Sayın Ahmet Yıldırım? Burada
Sayın Nihat Akdoğan? Burada.
Sayın Çağlar Demirel? Burada.
Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir? Burada.
Sayın Mahmut Toğrul? Burada.
Sayın Dirayet Taşdemir? Burada.
Sayın Garo Paylan? Burada.
Sayın Aycan İrmez? Burada.
Sayın Mehmet Ali Aslan? Burada.
Sayın Meral Danış Beştaş?
Burada.
Sayın Berdan Öztürk? Burada.
Sayın Ayşe Acar Başaran? Burada.
Sayın Nursel Aydoğan? Burada.
Sayın Adem Geveri? Burada.
Sayın Besime Gonca? Burada.
Sayın Osman Baydemir? Burada.
Sayın Mahmut Celadet Gaydalı? Burada.
Sayın Müslüm Doğan? Burada.
Sayın Abdullah Zeydan? Burada.
Sayın Lezgin Botan? Burada.
Sayın Ayhan Bilgen? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince açık oylama
elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesinin
açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 215
Kabul : 214
Ret : 1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Elif Doğan Türkmen Fehmi
Küpçü
Adana Bolu
Böylelikle 9uncu madde de kabul edilmiş oldu.
10uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 10uncu maddesindeki yer
alan ibaresinin geçen" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan
Haberal Kadir
Koçdemir
Ankara Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 10uncu maddesinde yer alan
fıkrasında yer alan" ibaresinin fıkrasındaki"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Ferhat
Encu Saadet
Becerekli
Siirt Şırnak Batman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571) 10'uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Tokat İstanbul
Zekeriya
Temizel Selin
Sayek Böke Utku
Çakırözer
İzmir İzmir Eskişehir
Mehmet
Bekaroğlu Kazım
Arslan
İstanbul Denizli
MADDE 10-
21/2/1963 tarihli ve 210 sayılı Değerli Kağıtlar
Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan belgeler
ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibare eklenmiştir.
ile
elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve/veya elektronik
veri şeklinde oluşturulan noter belgeleri
BAŞKAN
Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli
Milletvekili Sayın Kazım Arslan konuşacak.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 411 sıra sayılı
Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 10uncu maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Bugün görüştüğümüz 10uncu
madde değerli kâğıt tanımına güncel ekler yaparak
elektronik imza kullanılmasını ve noter belgelerinin de
değerli kâğıtlar arasında sayılmasını kabul
etmektedir. Buna itirazımız yoktur. Teknolojik
değişikliklere elbette ki ayak uyduracağız ama bizim esas
itiraz ettiğimiz konu ise yasanın başlığıyla
içeriği konusundaki farklılığın ortada olması, bu
farklılık çerçevesinde torba yasayla birlikte birçok yasaların
görüşülmeye, kabul edilmeye çalışılmasıdır. Her
defasında bunları eleştiriyoruz. Diyoruz ki torba yasayla
gelmesin. Hem kanun tekniği itibarıyla hem kanun birliği
itibarıyla ve mevzuatın da dağılmaması yönüyle bu
birlikteliğin sağlanması için torba yasayla değil, başlığını
taşıyan kanun hükmüyle beraber bu maddelerin gelmesi, görüşülmesi,
kabul edilmesi gerekir diye söylüyoruz ama bir türlü sizlere
anlatamıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yıllardan
beri FETÖyle birlikte hareket ederek devletin yönetimini, Emniyetin
yönetimini, adliyelerin, yargının yönetimini ellerine
bıraktınız. En sonunda geldiğimiz nokta darbe
girişimiyle karşı karşıya kalan bir Türkiyeyi ortaya
çıkardınız. Her nasılsa gerek yasama Meclisinin gerek
siyasi partilerin gerekse halkın girişimiyle karşı konulan
bu darbe girişimi sonucunda çıkan sonuç çerçevesinde hâlâ
yanlış yapmaya devam ettiğinizi görmekteyiz. Özellikle kanun
hükmündeki kararnamelerin amacını aşan bir şekilde
kullanılıyor olması ve devletin esasını ilgilendiren
konularda değişiklik yapılması ve bilhassa askerî
okulların kapatılmak suretiyle devletin zamanında kanunla
düzenlemiş olduğu konuları kanun hükmündeki kararnamelerle
değiştirmeye çalışmanız, gerçekten, bugün Türkiyenin
hangi noktaya geldiğini
Ve daha çok zor şartlarla gelecekte karşı
karşıya kalacağını belirtmek istiyorum.
Şimdi kanun hükmündeki kararnamelerle
yaptığınız değişiklikler gelecekte telafisi
imkânsız zararları ortaya koyabilecektir. Öyle hatalar,
yanlışlar yapıyorsunuz ki biz muhalefet olarak tekrar tekrar
söylememize rağmen aynı hataları yapmakta devam ediyorsunuz.
İşte FETÖcülerle ilgili yıllarca
dedik ki: Bunlarla iş birliği yapmayın. Liyakate mutlaka tabi
tutun ve insanları hak etmedikleri yerlere getirmeyin. FETÖcüleri
ellerinizle büyüttünüz, bugün devletin ve milletin başına bela ettiniz.
PKKyla ilgili konuda dedik ki: Onlarla müzakere
etmeyin, mücadele edin. Onları hoş gördünüz, onları
güçlendirdiniz, dağdan şehre inmesine, silahlanmasına,
hendeklerin kazılmasına sebep oldunuz. Bugün onları temizleyemiyorsunuz.
IŞİDle ilgili yanlış yapıyorsunuz
dedik. Ama dediniz ki: Onlar üç beş tane yaramaz çocuk. Onlar bir
şey yapamaz. Bugün Orta Doğunun ve Türkiye'nin başına
bela olan bir örgüt konumuna getirdiniz.
Suriyeyle ilgili politikanızın
yanlış olduğunu söyledik ve durup dururken Suriyeyle
Türkiye'nin başını belaya soktunuz ve bugün gerçekten
Türkiye'nin başına bela olan, çözülemeyecek bir noktaya getirdiniz.
Bunları söylüyoruz, bunları dikkatle
izlemenizi, bu hatalardan dönmenizi tekrar ediyoruz, tekrar tekrar söylüyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAZIM ARSLAN (Devamla) -
ve bunları söyleyerek
hata yapmamanızı ve hatalarda ısrar etmemenizi özellikle
belirtiyorum ve teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Arslan.
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
lll.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Altay, Sayın Çam, Sayın
Aydın, Sayın Yedekci, Sayın Karabıyık, Sayın
Erdem, Sayın Yalım, Sayın Kayışoğlu, Sayın
Hürriyet, Sayın Gökdağ, Sayın Arslan, Sayın İrgil,
Sayın Kara, Sayın Balbay, Sayın Öz, Sayın Göker, Sayın
Özdiş, Sayın Tümer, Sayın Özdemir, Sayın Doğan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10uncu
maddesinde yer alan fıkrasında yer alan" ibaresinin
fıkrasındaki" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Çağlar
Demirel (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hakkâri Milletvekili
Sayın Abdullah Zeydan konuşacak.
Buyurun Sayın Zeydan. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH ZEYDAN (Hakkâri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz torba yasa
tasarısının birçok maddesi halkın iradesini yok sayan,
halkın iradesini atanmışlara teslim eden düzenlemelerle doludur.
Geçmişte, atanmış bürokratik vesayetten en çok muzdarip olan, en
çok mağdur olan, en çok acı çeken bir siyasi gelenekten gelen ve bu
torba yasada birçok maddede halkın iradesini atanmışlara teslim
eden uygulamalar getiren bu yasalar siyasal iktidar açısından bir
talihsizliktir. Özellikle, halkın oylarıyla seçilen belediye
başkanlarının ve belediye meclis üyelerinin yerine kayyum
atanarak memur atanması halkı yok saymak ve halkın iradesine
karşı gerçekleştirilen bir darbedir.
Aynı şekilde, halkımıza, sivil
toplum örgütlerine hiçbir şekilde danışılmadan Hakkâri ve
Şırnak illerimizin ilçe statülerine dönüştürülmesi, yine oradaki
halkı yok saymak ve oradaki halkı mağdur etmek demektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, hiçbir
yargı kararı olmadan belediye başkanlarının, belediye
meclis üyelerinin İçişleri Bakanlığının ve
valilerin yetkisiyle görevden uzaklaştırılabileceği, en
kötüsü, görevden uzaklaştırılan seçilmişlerin yerine,
halkın iradesi dışında bir memurun atanması, halka ve
halkın iradesine karşı gerçekleşecek bir darbe
olacaktır. Belediyeler, halka en yakın hizmet kurumlarıdır.
Bu atanmış memurların yapılacak hizmetleri denetleme
konusunda iradesi yok sayılan bir halkın içine nasıl
çıkabileceği iyi hesap edilmelidir. Ayrıca, bu atanacak
kayyumların halka karşı hesap verebilirliği bu yasa
tasarısında mevcut değildir. Görevlerini kötüye kullanıp
hizmet götürmedikleri zaman halka karşı bir sorumlulukları
olmayacaktır. Bu açıdan, seçilmişlerin halka karşı
seçimlerde hesap verme gerekliliği bu kayyum atamalarında söz konusu
değildir.
Yine, bu tasarıda Hakkâri ve Şırnak
illerinin il statüsünden düşürülüp merkezlerinin
taşınmasıyla ilgili Hükûmetin ortaya koyduğu gerekçeler
yetersiz ve ikna edici gerekçeler değil. Başta belirtmek gerekir ki
Yüksekova ve Cizre ilçelerinin il yapılması, Derecik beldemizin ilçe
yapılması, bu merkezlerin ticaret yönünden gelişmesi, oradaki
halkın yaşam standartlarının yükselmesi hepimizin arzu
ettiği bir durumdur. Fakat bunun için Hakkâri ve Şırnakın
ilçe yapılmasına gerek yoktur. Bu gerekçelerin özellikle
coğrafik gelişim adı altında ve güvenlik birimlerinin
yaptığı istihbari raporlar doğrultusunda ne kadar yersiz,
haksız ve adaletsiz olduğunu önümüzdeki madde görüşmelerinde
tekrar dile getireceğiz.
Sevgili arkadaşlar, Hakkâri, Osmanlı
Döneminden Cumhuriyet Dönemine kadar yakın coğrafyasına
yönetim merkezi konumuyla öncülük etmiş, birçok medeniyete beşiklik
yapmış, Ahmed-i Hani, Mele Hüseyni Bateyi, Feqiye Teyran gibi birçok
alimi bağrından çıkarmış, tarihî ve kültürel dokusu
olan bir müstesna şehrimizdir. Burada halkımızın tek geçim
kaynağı il olma özelliğinden dolayı elde ettiği
gelirlerdir. Hakkâride tarım yoktur, Hakkâride sanayi yoktur, Hakkâride
üretim yoktur. Hakkârinin ilçe olması konumunda çok büyük göçlerin ortaya
çıkacağı kesindir.
Değerli arkadaşlar, biz oradaki insanlara
bir şeyler yapmak istiyorsak hep beraber, öncelikle, bu, Türkiyedeki akan
kardeş kanının durması için beraber mücadele etmemiz
gerekiyor. Hepimizin, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra öz
eleştirisel yaklaşıp, bu kanın durması adına
üstümüze düşen sorumlulukları yerine getirip öncelikle Sayın
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, barış ve
diyalog sürecinin başlaması adına bu sürecin başlaması
gerektiğine inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Zeydan.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Irmak, Sayın
Kerestecioğlu, Sayın Paylan, Sayın Başaran, Sayın
Taşdemir, Sayın Yıldırım, Sayın Beştaş,
Sayın Baydemir, Sayın Aydoğan, Sayın
Yıldırım, Sayın Konca, Sayın Kürkcü, Sayın Botan,
Sayın Zeydan, Sayın Toğrul, Sayın Doğan, Sayın Gaydalı,
Sayın Bilgen, Sayın İrmez.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
Pusula veren arkadaşlar salondan
ayrılmasınlar lütfen.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 10uncu maddesinde yer
alan ibaresinin geçen şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ
AVCI (Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Adana Milletvekili Sayın Mevlüt Karakaya konuşacak. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Karakaya.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarıyla
ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
10uncu madde bir vergi
yasası değil ama niteliği itibarıyla
baktığımızda elektronik imzaya dayalı, manyetik
ortamlardaki verilerin, noter belgelerinin satış bedellerinin
arasına alınması ve değerli kâğıtlar içerisinde
sayılmasını öngörüyor. Tabii, öncelikle ben şunu ifade
etmek istiyorum: Biz bir taraftan elektronik imzayı, elektronik ortamda
iletişimi belgelendirmeyi, kayıt tutmayı özendirmeye
çalışıyoruz. Bunun ekonomik anlamda bir tasarrufa neden
olacağını, iş gücü kayıplarını
önleyeceğini ifade ediyoruz, bu anlamda teşvikler yapıyoruz.
Diğer taraftan da bugün burada şu kanun tasarısında gelen
teklifle birlikte bu teşviklerin bir anlam ifade etmediğini
aslında göstermiş oluyoruz. Tabii, diğer açıdan
baktığımızda da bir anlamda Hükûmetin sineğin
yağını hesaplama gayreti ve çabası içerisinde olduğunu
görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, asıl burada,
belki bu konu üzerinde sadece değerli kâğıt listesine ilave
edilecek bir kalem olarak görebiliriz. Bunun üzerinde çok fazla da bir
değerlendirmeye girmek istemiyorum ancak her zaman olduğu gibi
şu anda görüşülmekte olan yasa tasarısıyla birlikte
bazı vergi kanunlarında da değişiklik yaptık.
Yine, geçen günlerde yatırım
ortamının iyileştirilmesi konusunda bir dizi
tasarıları kanunlaştırdık. Aslında, muhalefetiyle
iktidar partisi milletvekilleriyle gece gündüz çalışıyoruz, bu
ülke için hep birlikte bir şey yapıyoruz ama Hükûmetin önümüze
getirdiği tasarılara baktığımızda, buradaki
harcanan çabanın acaba karşılığı
alınıyor mu derseniz, maalesef bunu göremiyoruz. Örneğin,
yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili
esaslı bir değişikliği yapmak isteseydik, her şeyden
önce bu yatırım ortamı kadar iş yapma ortamını da
ilgilendiren vergilerle ilgili bir düzenleme, bir reform yapma ihtiyacı
vardı ama bugün baktığımızda, vergi mevzuatı
içinden çıkılmaz hâle gelmiş.
Biraz önce 8inci maddede görüştük, Gelir
Vergisi Kanununun geçici 67nci maddesinde bir değişiklik
yaptık. Geçici 67nci maddeyi baştan sona okuduğunuzda
uzmanlarının dahi anlayamayacağı bir yapıya
geldiğini görüyoruz. Sadece bir örnek olsun diye söylüyorum, 193
sayılı Gelir Vergisi Kanunu toplam 126 madde, mükerrer maddeler de
var bunların içerisinde. 126 maddeli Gelir Vergisi Kanununun 85
-arasında birkaç mülga kanun var- tane geçici maddesi var. Yani, Gelir
Vergisi Kanununun yüzde 40ı, yarıya yakını neredeyse
geçici madde hâline gelmiş. Dolayısıyla, geçicilik bizim vergi
mevzuatımızda süreklilik hâline, istisnalar da esas hâline
gelmiş durumda.
Gerçekten bu ülke için bir şey yapmak
istiyorsak -artık bir vergi reformu yapmanızdan vazgeçtik- hiç
olmazsa bazı karışıklıkları önlemek için vergi
mevzuatını sadeleştirelim. Bunu da yapmıyorsanız,
getirdiğiniz bu torba yasalarla zaten karmaşık olan bu vergi
mevzuatını daha da karmaşık hâle getirmeyelim diyorum,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın milletvekilleri, 20 kişinin
ayağa kalkması gerekiyor bu talebi yerine getirebilmem için.
Sayın Demirel, Sayın Irmak, Sayın
Kerestecioğlu, Sayın Paylan, Sayın Başaran, Sayın
Taşdemir, Sayın Yıldırım, Sayın Beştaş,
Sayın Baydemir, Sayın Aydoğan, Sayın Bilgen, Sayın
Toğrul, Sayın Konca, Sayın Botan, Sayın
Yıldırım, Sayın Kürkcü, Sayın Akdoğan, Sayın
Zeydan, Sayın İrmez, Sayın Öztürk.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 10uncu maddenin
oylamasında açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir
istem vardır. Şimdi, istem sahibi sayın milletvekillerinin
adlarını tespit edeceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı'nın 10uncu maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım? Burada.
Çağlar Demirel? Burada.
Filiz Kerestecioğlu? Burada.
Dirayet Taşdemir? Burada.
Aycan İrmez? Burada.
Meral Danış Beştaş? Burada.
Adem Geveri? Burada.
Garo Paylan? Burada.
Mehmet Ali Aslan? Burada.
Celadet Gaydalı? Burada.
Nursel Aydoğan? Burada.
Berdan Öztürk? Burada.
Ayşe Acar Başaran? Burada.
Osman Baydemir? Burada.
Ayhan Bilgen? Burada.
Mahmut Toğrul? Burada.
Abdullah Zeydan? Burada.
Nihat Akdoğan? Burada.
Lezgin Botan? Burada.
Müslüm Doğan? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince açık
oylamayı elektronik cihazla yapacağız.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Oylama, oylama
Başkan.
BAŞKAN - Aaa, kafam karıştı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çorba içelim,
açılalım Başkan.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) - Saat ilerledi Başkan.
BAŞKAN Bir ara mı versek acaba?
Sayın milletvekilleri, siz arada
dışarı çıkıyorsunuz, şu garip Divanı bir
düşünün. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Gördünüz
ne vaziyete geldik.
GARO PAYLAN (İstanbul) Bir ara verin
Başkanım.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın
Başkanım, biz sabaha kadar çalışırız da siz biraz
dinlenin.
BAŞKAN Bir ara verelim, sonra sabaha kadar
çalışırız, tamam.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 10uncu maddesinin açık oylama sonucunu
okuyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 202
Kabul : 201
Ret : 1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Elif Doğan Türkmen Fehmi
Küpçü
Adana Bolu
Böylelikle 10uncu madde de kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.46
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.14
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 126ncı Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının 11inci maddesi üzerinde üç adet
önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 11inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Erkan
Aydın Musa
Çam Kadim
Durmaz
Bursa İzmir Tokat
Bihlun
Tamaylıgil Utku
Çakırözer Selin
Sayek Böke
İstanbul Eskişehir İzmir
Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul
MADDE 11- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı
Cetvelinin 8 inci sırasının (b) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"b) En az dört yıl süreli yükseköğrenim
veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve birinci dereceli
kadroya atanmış olmak şartıyla, 152 nci maddenin "Il-
Tazminatlar" kısmının "A- Özel Hizmet
Tazminatı" bölümünün (ğ) bendinde yer alanlardan merkez
teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanlar 2000
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 11inci maddesinde yer alan
merkez teşkilatına ait ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir Koçdemir İsmail Faruk
Aksu
Ankara
Bursa İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 11inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılması arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Şırnak Batman Şırnak
Lezgin
Botan
Van
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Van Milletvekili
Sayın Lezgin Botan konuşacaklar.
Buyurun Sayın Botan. (HDP
sıralarından alkışlar)
LEZGİN BOTAN (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. 11inci madde üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Malumunuz, 15 Temmuzda alçakça bir darbeyle
karşılaştık hepimiz. Bu darbe özü itibarıyla sadece
iktidar partisine yönelik, sadece Cumhurbaşkanını hedefleyen bir
darbe değildi kuşkusuz. 80 milyon insanı ve hepimizi
hedeflediğini burada Parlamentoyu bombalayarak gösterdiler. Ancak 15
Temmuz hadisesinden çıkarılması gereken bir ders, bu musibetten
bir sonuç çıkarılması gerekirken, tam tersine, Allahın
lütfudur. denip demokrasiye, toplumsal barışa, iç huzura vesile
kılınacağı yerde, tam aksine, iktidarın bunu
muhalefeti sindirmek, susturmak amaçlı kullandığını ve
artık giderek işin çığırından
çıktığını, bir cadı avına
dönüştüğünü ibretle hepimiz izlemekteyiz. Türkiye büyük bir darbe
atlattı ama bunun sevincini toplumca hep birlikte yaşayamıyoruz;
bunu iç barışa vesile kılacağımıza farklı
görüş, farklı düşünce, farklı aidiyetlerin, kimliklerin,
sosyal, felsefi aidiyetlerin kendisini özgürce ifade edebileceği, toplumun
aslında bütün kesimlerinin darbeye karşı sokakta nasıl
direndiğini, bu direnci birlik ruhu içerisinde kardeşlik
havasına dönüştüreceğiniz yerde maalesef, iktidar partisi gene
bu fırsatla kendi gizli ajandasını, kendi bagajını
gene toplumun önüne koymuş bulunmakta. Şu ana kadar 76 bin kamu
çalışanı açığa alınmış bulunmakta, 5
bini tümden görevden atılmış bulunmakta yani 82 bin kamu
çalışanının bu FETÖ terör örgütü gerekçesiyle hiç
araştırılmadan, soruşturulmadan gelişigüzel
alındığını görüyoruz. Kuşkusuz, bu darbeye
karışan kim varsa doğru temelde saptanmaları ve hukuk
içerisinde yargılanmaları lazım ancak bunu yaparken FETÖ terör
örgütüyle hiç alakası olmayan, aslında FETÖ terör örgütü ve AKPnin
bütün imkânları, olanakları seferber ettiği kaymakamlar,
valiler, bürokratlar, hatta bütün ekonomik olanakları seferber
ettiği, imkân olarak bu terör örgütüne yıllarca sunduğu ve buna
karşı mücadele eden KESK, DİSK, Türk Tabipleri Birliği,
TMMOB ve birçok sivil toplum örgütünün bundan dolayı o dönemki valiler
tarafından mağdur edildiklerini, sürgün edildiklerini; bu
kişilerin, bu sivil toplum örgütü üyelerinin, bugün aynen de FETÖ terör
örgütü bahanesiyle
itibarsızlaştırıldıklarını ve bu bahaneyle
açığa alındıklarını, mağdur edildiklerini
ibretle görüyoruz. Dolayısıyla, buradan toplumsal
barışı çıkarmak, böyle bir zihniyette toplumsal demokrasiyi
çıkarmak zor.
Şimdi, ibretle gördüğümüz şey
şu: Yani, o korkunç geceden geriye kalan
Aslında daha çok sivil,
demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasayla bu süreci başlatmak
lazımken bir bakıyoruz
İşte, daha önce Ergenekon için
Kürt köylerini Ergenekon yaktı, Kürt aydınları Ergenekon öldürdü,
Musa Anteri Ergenekon öldürdü, Özalı Ergenekon öldürdü, Hrant Dinki
Ergenekon öldürdü; şunu Ergenekon yaptı, bunu Ergenekon yaptı.
Ama kol kola olduğunuz Fethullah Hocanızın
Şimdi
Ergenekonu aklayıp paklamaya çalışırken bu sefer aynı
yere Fethullah Güleni, FETÖ terör örgütünü
yapıştırıyorsunuz. Bunları anlıyoruz da
şimdi Halkların Demokratik Partisini, 6 milyon insanın iradesini
temsil eden bir iradeyi yok sayarak, sözüm ona üç parti bir araya gelerek
Türkiyede yeniden devleti, dağılmış bu FETÖ terör örgütüne
verdiğiniz desteklerle, imkânlarla devleti çökerten, felç eden bu
zihniyete karşı, aslında burada 4 tane siyasi partinin bir araya
gelerek demokratik bir programla devleti yeniden inşa etmesi
lazımken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEZGİN BOTAN (Devamla)
demokratik temeller
üzerinden, bakıyoruz ki Gülen Cemaatiyle birlikte aynı şeyi
yapmaya devam ediyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Botan.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.22
ON BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 01.32
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 126ncı Birleşiminin On Birinci Oturumunu
açıyorum.
11inci madde üzerinde verilen önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 11inci maddesinde yer alan
merkez teşkilatına ait ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsmail
Faruk Aksu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu konuşacak.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 11inci maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 11inci maddeyle, 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin dayandığı yetki
kanunu nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hüküm yeniden
ihdas edilmekte, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli (IV)
sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8inci
sırasının (b) bendi iptal kararı öncesindeki hâliyle yeniden
düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, 17 Ağustos 1999
çağın afeti Marmara depreminin üzerinden on yedi yıl geçti. Bu
vesileyle, depremde hayatını kaybeden
vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum.
17 Ağustosta yaşananları
unutmadık ancak görünen o ki birey olarak da toplum olarak da devlet
olarak da yeni bir deprem ihtimalini unuttuk. Türkiye, bilindiği gibi,
başta deprem olmak üzere sel ve heyelan gibi birçok doğal afetin
tehdidi altında bulunmaktadır ancak ülkemizdeki doğal afetlerin
yüzde 60tan fazlasını depremler oluşturmaktadır ve
neredeyse ülkenin tamamı depremden etkilenecek durumdadır.
Topraklarımızın yüzde 42si birinci
derece deprem bölgesinde bulunmaktadır. Nüfusun yüzde 44ü birinci, yüzde
26sı ikinci, yüzde 15i üçüncü, yüzde 13ü dördüncü, yüzde 2si
beşinci derece deprem bölgesinde yaşamaktadır.
Yerleşimler, genellikle plansız, afete
duyarsız, ekolojik dengeleri bozarak afete davetiye çıkaran bir
yapıdadır. Mevcut yapıların yüzde 60tan fazlası
riskli yapı grubundadır.
Hâl böyle iken ve on yedi yıl önce Marmara ve
Düzce depremlerini yaşadığımız hâlde depremin
etkilerini en aza indirecek tedbirler konusunda yeterli bir gelişme
maalesef kaydedilememiştir. 1999 depremi sonrasında önemli
yapısal tedbirler alınmışken bunlar yeterli etkinlikte
devam ettirilememiş, hızlı bir dönüşüm programı
uygulamaya konulamamıştır. Bugün hâlâ risk yönetimine
ağırlık vererek yeni yerleşimler oluşturulması
yönünde etkin bir uygulama yapılamamaktadır.
İnsanlarımız depreme karşı âdeta kaderlerine terk
edilmiş durumdadır.
Afetlerde meydana gelen kayıplar ve hasarların
en önemli sebebi, planlama sürecindeki sorunlar, yapılaşma
sürecindeki bozukluklar ve yerleşim planlarında keyfî uygulamalara ve
istismara fırsat veren yönetim zaafıdır. Yolsuzluk,
denetimsizlik ve siyasi kaygılarla oluşan bu plansız doku,
şehirleri sağlıklı yaşama alanları olmaktan
çıkarmaktadır.
Değerli milletvekilleri, İstanbul, 14
milyon 657 bin kişinin yaşadığı, pek çok ülkeden büyük
bir mega kenttir. Türkiye nüfusunun yüzde 18,5i İstanbulda
yaşamaktadır. Çarpık kentleşme ve kaçak yapılaşma,
deprem riski taşıyan İstanbul için büyük bir tehlikedir.
İstanbulda bulunan 2,5 milyon civarında binanın
yarısından fazlası imara aykırı, yani kaçak
binalardır. Kaçak olan binaların olası bir deprem hâlinde ciddi
hasarlar alacağı açıktır.
Kentsel dönüşüm, afet öncelikli olmaktan
çıkmış ve kent rantı odaklı hâle gelmiştir. Oysa
kentsel dönüşümün, öncelikle afete duyarlı, kültürel ve tarihî
dokuyu, estetik değerleri koruyan bir anlayışla
yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda bugüne kadar deprem riski
altında bulunan, İstanbul'u kapsayan bir afet bölgesi ve jeolojik
açıdan uygun olmayan alanları belirleyen mikro bölgeleme
çalışmasının yapılıp
yapılmadığı, İstanbulun tamamı için bir risk
analizi ve master plan çalışmasının mevcut olup
olmadığı, olası deprem felaketi karşısında
uygulanabilecek bir eylem planı ve halkın bölgeden tahliyesi için
yeterli hazırlıkların yapılıp
yapılmadığı belli değildir. Büyük depremin üzerinden
on yedi yıl geçmesine rağmen bu hazırlıkların hâlâ
tamamlanmamış olması büyük bir ihmaldir. Hazırlıktan
sadece kent rantları üretmeye dönük hâle gelen kentsel dönüşüm
çalışmalarını anlayan yaklaşım sorunun
büyüklüğünü idrak edememek ya da ihmalde ısrar etmek anlamına
gelecektir. Bu nedenle, olası bir depreme karşı gerekli ve
yeterli hazırlıklar süratle yapılmalı, önlemler
alınmalı ve vatandaşlarımızın bilinç düzeyi
artırılmalıdır. 17 Ağustos 1999u hatırlarken
yeni bir deprem ihtimali unutulmamalıdır.
Bu düşüncelerle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Önergeyi oylarınıza sunacağım...
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Kerestecioğlu,
Sayın Paylan, Sayın Beştaş, Sayın Başaran,
Sayın Irmak, Sayın Taşdemir, Sayın Aydoğan, Sayın
Baydemir, Sayın Yıldırım, Sayın Konca, Sayın
Kürkcü, Sayın Yıldırım, Sayın Toğrul, Sayın
Gaydalı, Sayın Bilgen, Sayın İrmez, Sayın
Akdoğan, Sayın Zeydan, Sayın Öztürk.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 11inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 11- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı
Cetvelinin 8 inci sırasının (b) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"b) En az dört yıl süreli
yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve
birinci dereceli kadroya atanmış olmak şartıyla, 152 nci
maddenin "Il- Tazminatlar" kısmının "A- Özel
Hizmet Tazminatı" bölümünün (ğ) bendinde yer alanlardan merkez
teşkilatına ait uzman unvanlı kadrolarda bulunanlar 2000
Erkan
Aydın (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Sayın Erkan Aydın konuşacak.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 11inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Darbe girişiminden bu yana yaklaşık
bir aylık bir süre geçti. Bu süreçte tüm halkımız demokrasi
etrafında birleşti, Meclisimiz de bu darbenin engellenmesinde en
önemli rolü üstlendi. Mecliste ve kamuoyunda bir hoşgörü hâkim iken bu
gelen yasa tasarısıyla birlikte iktidar uzlaşmayı sona
erdirdi ve gece saat 2lerde madde üzerinde görüşmekteyiz.
Aklıma şu geliyor: Bu tasarının
yasalaşması hâlinde ortaya çıkacak vahim durumdan,
sonuçların altından gene aldatıldık mı
diyeceğiz, merak ediyorum. Çünkü bu hâliyle tasarı yasalaşırsa
Türkiye Devlet Varlık Yönetimi AŞ, Türkiyede şu ana kadar
kurulmuş en ayrıcalıklı, imtiyazlı şirket olacak.
Öyle ki, örneğin, yöneteceği varlık fonunun varlıkları
haczedilemeyecek, üzerine ihtiyati tedbir konulamayacak, keza, bu fon,
kuracağı şirketler ve alt fonlarda gelir vergisi, kurumlar
vergisi, damga vergisi gibi bu vergilere döner sermaye bedelleri gibi birçok
maddeden muaf olacak. Peki, bu hak mı, adalet mi, bu bir devlet ciddiyeti
mi? Bunu sormak istiyorum. Siz, bu tasarının 11inci maddesini, 2011
yılında yetkili kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisini devre
dışı bırakarak yürürlüğe koymuştunuz. Ancak
Anayasa Mahkemesi bunu iptal etmiş, demiş ki size: Ey Hükûmet, kendi
yasal yetkilerini aşma, anayasal zorunluluklara uy, anayasal çerçevenin
dışına da çıkma. Ama bugün tekrar geldi buraya.
15 Temmuz sonrasında, olağanüstü hâl,
ülkede demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik
şiddet hareketleri olması gerekçesiyle alındı.
Çıkarılan kanun hükmünde kararnameler de buna uygun olmak zorunda.
Ama Hükûmet ilgili ilgisiz her konuyu kanun hükmünde kararname sepetinin içine
atıyor. Askerî liselerin kapatılması, askerî okullardan mezun
olacak çocukların durumları, öğretmenlerin durumları,
hiçbir soruşturma yapılmadan iş akitlerinin feshedilmesi
Olağanüstü
hâlle ilişkilendirilip kanun hükmünde kararnameyle işlerine son
veriyor. Eminim ki bunlar da Anayasa Mahkemesinde kalın dosyalar
oluşturacak ve şu anda ele aldığımız 11inci
madde gibi bunlar da Anayasa Mahkemesinden geri dönüp millet de hakkını
burada arama imkânı bulacak.
Hükûmetin muhalefete kulak vermeyerek hata üzerine
hata yapması eski bir Türk atasözünü hatırlatıyor.
Hataları düzeltebilirsin ama bıraktığı izleri
silemezsin. Gelinen noktada üzülerek görüyorum ki: Hükûmet hatalarını
düzeltmiyor, ülkeye bıraktığı izler daha da
ağırlaşıyor, tıpkı bu çorba yasanın
maddeleri gibi.
Diğer yandan, Hükûmetin uluslararası
piyasalara bel bağlayarak böyle bir fon oluşturulmasına
girişmesini, tasarıyı hazırlayan bürokratlar
alınmasınlar ama, küresel ekonomik gelişmelerin doğru
kavranmaması olarak görüyorum. Fonda birikecek milyarlarca liralık
kamu parasının bu piyasalarda batırılması, buna
karşılık bu işlemlerden bazı çevrelerin komisyon,
işlem payı, yönetim ücreti adı altında ciddi gelirler elde
etmesi hiç de sürpriz olmayacaktır. Keşke, istikrarsız
uluslararası piyasalardan sağlayacağı finansman yerine
ülkemiz insanı ve ekonomimiz yararına olabilecek projeler
hazırlayabilselerdi. Keşke, ülke ekonomisinin ve bölgenin gerçek
ihtiyaçlarının yerinde belirlenip kararların yerinden
verilmesini mümkün kılan bir uluslararası ya da bölgesel
yatırım bankası aracılığıyla bu kararlar
hayata geçirilebilseydi. Hâlâ geç sayılmaz, hatadan dönmek de bir erdemdir.
Gelin, ülke kaynaklarını heba edecek bir düzenlemeden vazgeçin. Bu
kez sesimizi dinleyin, maceraya girmeyin, daha sonra da aldatıldık
demeyin. Çünkü bu tür düzenlemeler 12 Eylül sonrasında da denendi ancak
hiçbir getirisi olmadı. Bir kez daha hata yapmayın diyorum. Gelin,
uzlaşacağımız bir yasa tasarısını hep
birlikte hazırlayalım. Milletin bir aydır kamuoyundaki o güzel
birliktelik havasını bozmayalım, bundan sonra da milletin
karşısına daha rahat gidelim diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Kerestecioğlu,
Sayın Paylan, Sayın Danış Beştaş, Sayın Acar
Başaran, Sayın Irmak, Sayın Taşdemir, Sayın
Aydoğan, Sayın Baydemir, Sayın Yıldırım,
Sayın Konca, Sayın Kürkcü, Sayın Gaydalı, Sayın
Toğrul, Sayın Yıldırım, Sayın Akdoğan,
Sayın Botan, Sayın İrmez, Sayın Zeydan, Sayın
Doğan, Sayın Bilgen.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
11inci maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır, okutup istem sahibi
sayın milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı'nın 11inci maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Filiz Kerestecioğlu Demir?
Burada.
Osman Baydemir? Burada.
Çağlar Demirel? Burada.
Dirayet Taşdemir? Burada.
Nihat Akdoğan? Burada.
Meral Danış Beştaş? Burada.
Abdullah Zeydan? Burada.
Garo Paylan? Burada.
Berdan Öztürk? Burada.
Behçet Yıldırım? Burada.
Besime Konca? Burada.
Mahmut Toğrul? Burada.
Ertuğrul Kürkcü? Burada.
Adem Geveri? Burada.
Nursel Aydoğan? Burada.
Ayşe Acar Başaran? Burada.
Ahmet Yıldırım? Burada.
Mahmut Celadet Gaydalı? Burada.
Müslüm Doğan? Burada.
Ayhan Bilgen? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 11inci maddesinin açık oylama sonucunu
okuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 197
Kabul : 193
Ret : 4 (x)
Kâtip
Üye Kâtip Üye
Fehmi
Küpçü Elif Doğan Türkmen
Bolu Adana
Böylelikle 11inci madde de kabul
edilmiş oldu.
12nci maddede üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 12nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan herhangi bir hak, bedel ve tazminat talebinde
bulunamazlar" ibaresinin bütün hak, bedel ve tazminatlarını
talep edebilirler" şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan
"her türlü davada da uygulanır" ibaresinin, "her türlü
davada hak sahibi lehine sonuçlandırılır" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra sayılı
Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin
19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571)" 12'nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam Mehmet
Bekaroğlu Kadim
Durmaz
İzmir İstanbul Tokat
Selin
Sayek Böke Bihlun
Tamaylıgil Utku
Çakırözer
İzmir İstanbul Eskişehir
MADDE 12- 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı
Gecekondu Kanununa aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 10- Gaziantep İli,
Şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce bu Kanuna göre ilgili idarelerce
yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi
halinde; arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller, ilgili idarece
yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde, ödeme gününden
itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni
mirasçılarına ödenir. Hak sahipleri bunun dışında ilgili
idareden herhangi bir hak, bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar.
Bu maddenin birinci fıkrası hükmü; bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce hak sahipleri tarafından, ilgili
idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin
gerçekleştirilememesi nedenleriyle arsa veya konutların adlarına
tescili, bedel veya tazminat ve benzeri taleplerle açılan ve henüz
kesinleşmeyen her türlü davada da uygulanır. Bu hükmün mahkemelerce
uygulanması nedeniyle reddedilen davaların yargılama giderleri
davalı idare tarafından ödenir. Bu madde kapsamında kalan
davalarda mahkeme harçları ile her türlü vekalet ücreti maktu olarak
belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 12nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan
Haberal Kadir
Koçdemir Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu
Ankara Bursa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hatay Milletvekili
Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Ahrazoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 12nci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verilen önerge hakkında
grubumuz adına söz almış bulunuyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun
tasarısı AKPnin klasiği hâline gelen ve Bir daha torba
düzenlemesi getirmeyeceğiz. sözü verilmiş olmasına rağmen
torba denilen düzenlemeyle gelmeye devam etmektedir; bunun da sonu
görülmemektedir. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Anayasaya aykırı, özel nitelikte, adrese teslim hatta çıkar
sağlamaya yönelik bazı maddeler torba kanunlar içerisine
sıkıştırılmaktadır.
Ayrıca, yasama işleri düzensiz, özensiz,
eksik ve ciddiyetsiz bir şekilde yürütülmektedir. Bu tasarı da çok
dağınık ve ciddiyetsiz hazırlanmış olup defalarca
önergelerle düzeltilmeye çalışılmıştır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) 15
Temmuzda darbe girişiminden sonra oluşan uzlaşma zeminine
aykırı bir şekilde muhalefetin önergeleri dikkate
alınmamıştır.
Sayın milletvekilleri, bu kanun
tasarısı hazırlanırken 39 ayrı kanunda değişiklik
yapılmaya gidilmiştir ancak bu kanun tasarısını
ilgilendiren 9 komisyon yani Adalet Komisyonu, Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal işler Komisyonu, Bayındırlık,
imar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu gibi komisyonların
görüşü maalesef alınmamıştır. Bu durumda da bu kanun
tasarısında yapılan değişiklikler, kısa zaman
sonra yeniden düzenlenme yapmak için yeni bir torba yasayla tekrar gündeme
getirilecektir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
12nci ve diğer maddelerinde vatandaşın hak ve
alacaklarının kısıtlanması hatta el konulması,
hak arama hürriyetlerinin engellenmesi, orman alanlarının
kılıf uydurularak talanına yol açılması, tarım
arazilerinin elden çıkarılması, mahkemelerce ihtiyati tedbir ve
yürütmenin durdurulması kararları gibi yargıya müdahale niteliğinde
düzenlemeler yapılması Anayasa'ya aykırı bir durumdur.
İlgili dairelerce yani Gaziantep Şahinbey Belediyesinin, 775
sayılı Kanun uygulaması çerçevesinde yapmış
bulunduğu arsa dağıtım faaliyetlerini zamanında yerine
getirmemesi nedeniyle ilgili idare ve vatandaş arasında ortaya
çıkan ve bir kısmına yargının da dâhil olduğu
sorunların çözülmesi için söz konusu madde hükmüyle çözülmeye
çalışılmaktadır. Bu noktada, yasama ile yargı karşı
karşıya getirilmekte, söz konusu problem özel bir hükümle çözülmeye çalışılmaktadır.
Bu durum da Anayasaya aykırıdır. Bu yasa maddesiyle
vatandaşın bütün yargı yolları kanunla kapatılmak
istenmektedir. O nedenle de genel olması gereken kanunların tamamı
özel kanunlara indirgenmektedir. Kuvvetler ayrılığı
ilkeleri çerçevesinde başka organlar tarafından
yapılmış hatalar, yine aynı organlar tarafından
hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde çözülmesi gerekirken onların
yerine, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisinde torba yasa yöntemiyle
çözülmeye çalışılmaktadır.
Kendi seçim bölgem olan Hatay Kırıkhan
Belediyesi de 1991 yılında evi olmayanlar için arsa tahsisi
yapmıştı. Zaman içerisinde arsa tahsisiyle ilgili,
vatandaşlar o günün şartlarıyla altın bileziklerini bozdurarak
veyahut da kıt imkânlarıyla bu arsayı almaya
çalıştılar ve belediyeye birtakım ödemeler yaptılar.
Ancak, o günkü yapılan ödemeler neticesinde yapılan toplam ödeme
2.750 liradır. Bugünkü karşılığı altın
olarak değerlendirildiğinde 6.985 liradır. Bugün bu para yasal
faiziyle ödense bile arsa değerini karşılayamamaktadır.
6183 sayılı Amme Alacakları Kanununa
göre yasal faiz yüzde 13tür ancak bugünkü piyasalara
bakıldığında yasal faizler, banka faizleri yüzde 22-yüzde
24 aralığındadır. Enflasyon yıllara göre hesaplandığında
yine vatandaşın mağduriyeti bu şekilde önlenemeyecektir.
Yasal faiz yüzde 9 olarak hesaplanarak geçen zaman dâhil de edilse
vatandaş hâlâ mağdur edilmiş olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Onun için bu kanun maddesinin tasarıdan çekilmesini istiyor ve bu konuda
da yüce Meclisi adaletli davranmaya davet ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ahrazoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi
ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571) 12'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 12- 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı
Gecekondu Kanununa aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 10- Gaziantep İli,
Şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce bu Kanuna göre ilgili idarelerce
yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi
halinde; arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller, ilgili idarece
yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde, ödeme gününden
itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni
mirasçılarına ödenir. Hak sahipleri bunun dışında
ilgili idareden herhangi bir hak, bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar.
Bu maddenin birinci fıkrası hükmü; bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce hak sahipleri
tarafından, ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis
işleminin gerçekleştirilememesi nedenleriyle arsa veya konutların
adlarına tescili, bedel veya tazminat ve benzeri taleplerle açılan ve
henüz kesinleşmeyen her türlü davada da uygulanır. Bu hükmün
mahkemelerce uygulanması nedeniyle reddedilen davaların
yargılama giderleri davalı idare tarafından ödenir. Bu madde
kapsamında kalan davalarda mahkeme harçları ile her türlü vekalet
ücreti maktu olarak belirlenir.
Musa
Çam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili
Sayın Mehmet Gökdağ konuşacak.
Buyurun Sayın Gökdağ. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bayağı bol bir alkış
aldınız Sayın Gökdağ.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
tasarısının 12nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının bu
maddesi, 775 sayılı Gecekondu Kanununa geçici bir madde eklenmesini
öngörüyor. Şimdi bu yasayı, maddeyi daha iyi anlayabilmek için
maddeyi okumak istiyorum. Madde şöyle diyor: Gaziantep İli,
Şahinbey İlçesi sınırları içerisinde bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce bu Kanuna göre ilgili idarelerce
yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi
halinde; arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller, ilgili idarece
yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde, ödeme gününden
itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte geri ödenir. İkinci
fıkrasında da şunu söylüyor:
bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce hak sahipleri tarafından, ilgili idarelerce
yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi
nedeniyle arsa veya konutların adlarına tescili, bedel veya tazminat
ve benzeri taleplerle açılan ve henüz kesinleşmeyen her türlü davada
da uygulanır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
gördüğünüz gibi madde sadece Gaziantep Şahinbey ilçesi
sınırları içerisinde tasarruflar için düzenleniyor. Yani adrese
teslim bir madde. Şimdi, bunu düşününce neden Gaziantep
Şahinbeyde ne olmuş da böyle genel olarak
çıkartılması gereken yasa, özel ve yasa çıkarma
tekniğine aykırı bir şekilde çıkarılıyor?
Bakın, ben size bunu açıklayayım. Seçim bölgem olan Gaziantep
Şahinbey ilçesinde Cumhuriyet Halk Partili belediye tarafından 2003
yılında dar gelirli vatandaşları ev sahibi yapma
amacıyla bir proje başlatılıyor. Projenin adı Nüve
Konutları Projesi. 1.700 kişilik, yani 1.700 aileyi, yani 1.700 dar
gelirli aileyi ev sahibi yapmak için başlatılan proje devreye
giriyor. Aileler belediyeye ödeme yapıyor ve ev sahibi olacakları
günü umutla bekliyorlar. Bu arada, 2004 yılında yapılan yerel
seçimde seçimi kazanan AKPli belediye iş başına geliyor. AKPli
belediyenin yaptığı iş hemen 7/7/2005 tarihinde projenin
gerçekleşeceği arsanın imar planını
değiştiriyor ve dar gelirli aileleri ev sahibi yapma projesi ortadan
kaldırılıyor.
1.700 dar gelirli ailenin ev sahibi olma hayallerini
yıkan bu imar değişikliği sonrasında hak sahiplerinin
bir kısmı -bize gelen bilgilere göre 250 kişi- konuyu
yargıya taşıyor. Bunlar kendilerine yaşatılan hak
kaybı nedeniyle zararlarının tazminini istiyorlar. Yıllar
süren hukuk mücadelesinin sonunda mahkeme, sözleşmenin yerine
getirilmemesinden dolayı hak sahiplerinin uğradığı
zararın Şahinbey Belediyesi tarafından ödenmesine karar veriyor.
Bu karar Yargıtay süreçlerinden geçiyor, onanıyor ve hatta
Yargıtay Genel Kurulunda da bu kararın doğruluğuna dair
karar çıkıyor.
Bu kararla hak sahipleri 60 bin ile 80 bin lira
arasında bir hak kazanıyor. İşte tam da burada henüz
bitmeyen davalar var, bitip de kesinleşmeyen davalar var. Tam bu noktada,
işte bu Şahinbey adresli madde torba yasa tasarısının
içerisine konuyor.
Bu maddeye göre ödeme yapılırsa, değerli
arkadaşlar, yargının 60 bin ile 80 bin arasında ödenmesine
karar verdiği miktar 8-10 bin liraya düşecek. Eğer bu madde
kabul edilirse ev sahibi olma hayalleri yıkılan dar gelirli aileler
tam anlamıyla mağdur edilecek hem de Anayasaya aykırı,
hukuk devletine aykırı ve sosyal devlet ilkesine aykırı bir
düzenlemeyle. Şahinbey Belediyesinin yargı kararıyla ödemek
zorunda kaldığı ve kalacağı tazminatı Anayasaya
aykırı bir düzenlemeyle ortadan kaldırıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, gecenin bu saatinde ne
yapıyoruz biliyor musunuz? Saat ikide ne yapıyoruz biliyor musunuz? O
dar gelirli aileleri daha fazla mağdur etmenin yasal zeminini
hazırlıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, hep söyledik,
yine söylüyoruz: Biz, halkın iradesinin temsil edildiği Türkiye Büyük
Millet Meclisinde vatandaşların haklarını,
çıkarını savunmak için buradayız ve bunun için yasalar
çıkarmak için varız. Vatandaşın mağduriyetine yol
açacak bir düzenleme yapmak bu Meclisin görevi olmamalı. Vakit erken,
henüz her şey bitmiş değil. Bu düzenlemeyi bu yasa
tasarısından, bu torbadan çekin ve adaleti sağlayalım.
Hepinize teşekkür ediyorum.(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Gökdağ.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
lll.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Kerestecioğlu,
Sayın Paylan, Sayın Beştaş, Sayın Başaran,
Sayın Taşdemir, Sayın Aydoğan, Sayın Baydemir,
Sayın Yıldırım, Sayın Konca, Sayın Kürkcü,
Sayın Doğan, Sayın Bilgen, Sayın Gaydalı, Sayın
Toğrul, Sayın Yıldırım, Sayın Akdoğan, Sayın
Irmak, Sayın Zeydan, Sayın İrmez, Sayın Öztürk, Sayın
Botan.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde yeniden
düzenlendiğinden diğer önergeyi işlemden kaldırmak zarureti
hasıl olmuştur.
Şimdi, maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.10
ON İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 02.13
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 126ncı Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
88 sıra sayılı Tasarının görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Kültür Yollarına
İlişkin Genişletilmiş Kısmi Anlaşmayı Tesis
Eden Kararına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/373) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 88)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bugünkü gündemimizde başka bir iş
bulunmamaktadır.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek için
18 Ağustos 2016 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Sayın milletvekilleri ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bütün çalışanlarına iyi geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 02.14
(x) 411 S. Sayılı Basmayazı 16/8/2016 tarihli 125inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelime ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutunağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.