TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
127nci Birleşim
18 Ağustos 2016
Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak Van ve
Elâzığda meydana gelen terör saldırılarını
lanetlediklerine ve şehitlere Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin
konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Bitliste bir patlama sonucunda şehit olan
3 askere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartın ilinin
Amasra ve Kurucaşile ilçelerinde yaşanan sel felaketine ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaranın, gözaltı ve tutuklamalar
sırasında yaşanan ihlallere ilişkin gündem
dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, FETÖnün ihanet eylemlerinin PKKya,
PKKnın ihanetinin FETÖye hizmet ettiğine ve Van ile Bitliste hain
FETÖ-PKK saldırılarında şehit olanlara Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
2.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Elâzığ, Bitlis, Van ve
Diyarbakırdaki terör saldırılarında şehit olanlara
Allahtan rahmet dilediğine ve Hükûmetin işsizliğin önlenmesi
konusunda acil önlemler alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, bugünkü terör
saldırılarında hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve AKPnin Türkiye tarımını yönetemediğine
ilişkin açıklaması
4.- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlunun, darbe bahanesiyle okulların imam-
hatipleştirilmesiyle yıllardır eğitime vurulan darbelere
bir yenisinin daha ekleneceğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun Sultanbeyli ve Şile
ilçelerinde yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
6.- Sivas
Milletvekili Ali Akyıldızın, Toprak Mahsulleri Ofisi alım
yapmadığı için Sivasta çiftçilerin yaşadığı
mağduriyetlere ve desteklemeleri tapu sahiplerinin değil gerçek
üreticinin alması gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Van, Elâzığ ve
Bitliste gerçekleştirilen menfur terör saldırılarını
şiddetle kınadığına, şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm siyasi partilerin bu
konuda tek ses, tek yürek olduklarını tüm dünyaya duyurması
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Van, Elâzığ ve
Bitliste hain terör saldırılarında şehit düşenlere
Allahtan rahmet dilediğine ve gelir uzmanlarının
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, hain terör
saldırılarını kınadığına,
şehitlere Allahtan rahmet dilediğine, giyim, bilgisayar, el
sanatları, makine nakışları, halk oyunları gibi
branşlarda uygulamalı meslek eğitimi veren kadrosuz usta
öğreticilere kadro verilmemesinin sebebini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
10.- Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgilin, Van, Hakkâri, Elâzığ ve Bitliste
teröre kurban gidenlere rahmet dilediğine ve ülkeyi yönetemeyen, istifa
etmesi gerektiğini bile anlamayan bir Hükûmetle karşı
karşıya olunduğuna ilişkin açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, beden eğitimi dersleri kapsamında
okullarda yüzme eğitiminin ve pratiğinin verilmesinin
düşünülmesi gerektiğine ve şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, hain terör
saldırılarını kınadığına,
şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ve17-25 Ağustos İbni
Sina Haftasına ilişkin açıklaması
13.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, terörü lanetlediğine, şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine ve Hükûmete, emeklilere Kurban
Bayramında ikramiye vermesi ve promosyonlarla ilgili beklentilerini
sonuçlandırması çağrısında bulunduğuna
ilişkin açıklaması
14.- Çanakkale
Milletvekili Muharrem Erkekin, AKP Hükûmetinin Meclisin verdiği tüm
desteğe rağmen terör ve şiddetle mücadelede son derece
başarısız olduğuna ve OHAL uygulamaları
kapsamında hiçbir suçu olmayan, hakkında somut delil olmayan
bazı insanların da gözaltına alındığına
ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Hükûmete, kapatılan
okullardaki öğrencilerin eğitimlerini tamamlamaları, malum
cemaat yapılanmasıyla ilişkisi olmayan akademisyen ve idari
personel hakkında adil bir soruşturma yürütülerek görevlerine
dönmeleri konusunda gereğinin en kısa sürede yapılması
çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması
16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Van, Elâzığ ve Bitliste
yaşanan terör olaylarında şehit olanlara Allahtan rahmet
dilediğine, terör saldırılarına karşı önleyici
tedbirler ile teknolojik imkânların bir an önce seferber edilmesi ve
FETÖyle mücadele edilirken PKKnın ihmal edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
17.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, son bir hafta içerisinde
Mardin Kızıltepe, Diyarbakır Sur, Van ve Elâzığ
merkezde meydana gelen saldırıları
kınadığına ve yaşamını yitirenlere Allahtan
rahmet dilediğine ve demokrasi olmadan barışın mümkün
olmayacağını vurgulamak istediğine ilişkin
açıklaması
18.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Van, Elâzığ ve Bitliste
yaşanan terör olaylarında şehit olanlara Allahtan rahmet
dilediğine ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra alınan
olağanüstü hâl kararının sadece FETÖ terör örgütüyle değil
bütün terör örgütleriyle mücadeleyi de beraberinde getirdiğine
ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Diyarbakır, Van,
Elâzığ, Bitlis ve Mardin Kızıltepede yaşanan terör
olaylarında hayatını kaybedenlere Allatan rahmet dilediğine
ve Hükûmetin son günlerde yaşanan bu olaylarla ilgili derhâl bilgi vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
20.- Mardin
Milletvekili Mithat Sancarın, İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.- Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün, Elâzığ merkez,
Diyarbakır Bismil ve Van merkezde meydana gelen olaylara ilişkin
açıklaması
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Antalya
Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul ve 21 milletvekilinin, hemşirelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/303)
2.- Tokat
Milletvekili Kadim Durmaz ve 24 milletvekilinin, Tokatta HES projelerinin yol
açtığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)
3.- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır ve 27 milletvekilinin, İşsizlik Sigortası
Fonunun daha etkin kullanılmasının sağlanabilmesi
amacıyla yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/305)
B) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Pakistan Senatosu üyeleri ve
Millî Meclis milletvekillerinden oluşan heyete Hoş geldiniz"
denilmesi
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
30/6/2016 tarih ve 1791 sayıyla Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçay tarafından, terör örgütlerinin ülkemizdeki
finansal faaliyetlerinin araştırılarak terörizmin
finansmanının önlenmesi için alınması gereken tedbirleri
tespit etmek amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin, Genel Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
16/8/2016 tarihinde, Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirel tarafından, 11 Ocak 2016 tarihinde Bu Suça Ortak
Olmayacağız başlığıyla yayınlanan
bildirinin ardından çok sayıda akademisyenin maruz
kaldığı işten çıkarma, görevden
uzaklaştırma, adli ve idari soruşturma ile gözaltı ve
tutuklama uygulamalarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, Genel Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
18/8/2016 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin
Altay tarafından, son dönemde yüzlerce yurttaşımızın
ve güvenlik personelimizin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan
terör saldırılarına zemin oluşturan yanlış
politikaların araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
Genel Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411)
2.- Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesinin Kültür Yollarına İlişkin
Genişletilmiş Kısmi Anlaşmayı Tesis Eden Kararına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/373) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 88)
X.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 13üncü maddesinin
oylaması
2.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14üncü maddesinin
oylaması
3.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 15inci maddesinin
oylaması
4.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 16ncı
maddesinin oylaması
5.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 17nci maddesinin
oylaması
6.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 18inci maddesinin
oylaması
7.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 19uncu maddesinin oylaması
8.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 21inci maddesinin
oylaması
XI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2014-2016 yılları arasındaki
bitkisel yağ ithalatına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/7236)
18 Ağustos 2016
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
127nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak Van ve
Elâzığda meydana gelen terör saldırılarını
lanetlediklerine ve şehitlere Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Van ve
Elâzığ illerimizde meydana gelen hain terör
saldırılarını Divan olarak lanetliyoruz. Bu menfur
saldırıda hayatını kaybeden şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyoruz. Ailelerine ve yakınlarına
başsağlığı ve sabır diliyoruz. Yaralılara da
acil şifalar diliyoruz. Çok üzgünüz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk
söz 15 Temmuz 2016 darbe girişimi hakkında söz isteyen Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgine aittir.
Buyurun Sayın Bilgin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine ilişkin
gündem dışı konuşması
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerimin başında, dün ve bugün Van ve Elâzığda polis
merkezine ve emniyet müdürlüğüne yapılan hain, alçak ve kalleş
terör saldırısı neticesinde hayatını kaybeden
şehitlerimize ve sivil vatandaşlarımıza rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Bölücü terör örgütü başta olmak üzere tüm terör
örgütlerini ve bunları açıkça kınayamayan ve destekleyenleri bir
kez daha nefretle kınıyorum. Milletimizin birlik ve beraberliği,
devletimizin çelik yumruğu bu hainlerin, vatan, millet
düşmanlarının sonunu getirecektir.
Yine, ayrıca on yedi yıl önce, 17
Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremde hayatlarını
kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Cenab-ı Haktan
rahmet diliyorum. Rabbim bir daha ülkemiz ve milletimize böyle acılar
yaşatmaz inşallah. Bu konuda devlet ve millet olarak hepimiz gerekli
dersleri çıkarıp gerekli tedbirleri almalıyız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz tarihinde göz bebeğimiz, Peygamber
ocağı ordumuzun içerisine sızmış, asker elbisesi
giymiş, bir avuç Haşhaşi Fethullahçı terör örgütü mensubu
teröristin milletimize ve ülkemize karşı giriştiği alçak,
hain darbe girişimini, işgal hareketini şiddetle, nefretle
kınıyorum.
Bu aziz millet, bu coğrafya bugüne kadar birçok
darbe, darbe girişimi ve fitneye şahit olmuştur ancak hiçbir
teşebbüs ve darbe FETÖ terör örgütünün yaptığı
alçaklığı, hainliği bu millete
yaşatmamıştır. Yıllar öncesinden başlayan süreçte
dış odaklı olarak, başta ordumuz, emniyet ve yargı
teşkilatımız olmak üzere, devlet mekanizmalarına
sızarak dışarıdan aldıkları emir ve talimatla
millî iradeye, istiklalimize ve istikbalimize kastetmek için kendilerine göre
uygun zamanı beklemişler ve 15 Temmuz akşamı bu hain
girişime teşebbüs etmişlerdir. Yıllardır
pısırık, korkak ve kod adlarıyla yaşadıkları
bir hayat neticesinde onurlarını ve şereflerini 1 dolara satan
bu alçaklara en iyi cevabı milletimiz vermiştir. Bu terörist darbe
girişimi Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde kendisini
millî ve yerli hisseden milletimizin şanlı ve onurlu direnişiyle
bertaraf edilmiştir. Büyük Türk milleti
Cumhurbaşkanımızın cesur ve yürekli
çağrısıyla kendi iradesine, kendi geleceğine,
vatanına, bayrağına sahip çıkmak için ilk andan itibaren
meydanlara çıkmış, âdeta ölümü korkuturcasına cesur
duruşuyla vatan hainlerinin oyununu bozmuştur.
Milletimiz ikinci istiklal ve istikbal mücadelesinde
240 şehit vermiştir. Bu vesileyle vatanı, bayrağı,
mukaddesatı için canlarını feda eden tüm şehitlerimizi
rahmetle, şükranla anıyorum. Mekânları cennet olsun, Rabbim
bizi şefaatlerine nail eylesin.
Bu milletin kahraman evlatları, vatan, bayrak,
ezan söz konusu olduğunda zor şartlar altında neleri
başarabileceğini yedi düvele bir kez daha göstermiştir. Bu
millet, asıl gücün tankta, tüfekte değil imanlı ve inançlı
bir nesilde olduğunu, namlusunu millete çeviren tanka selam durmayarak
göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz
akşamı Cumhurbaşkanımızın
çağrısıyla meydanlara çıkan ve onun ikinci talimatına
kadar meydanları terk etmeyen milletimizin, darbe girişimini
silahlı terör örgütüne karşı bir kurşun dahi sıkmadan
alt etmesinin temelinde vatan, millet, bayrak sevgisi ve inancı
vardır. Şu hususa da dikkat çekmek isterim ki yirmi yedi günlük vatan
nöbeti tutan milyonlar ne bir adli olaya neden olmuş ne bir cam
kırmış ne de çevreye zarar vermiştir. Kendisini yerli ve
millî hisseden herkes, milletin tüm renkleri, tüm kesimleri vatan nöbetinde
hainlere, tüm gayrimillî unsurlara ve vatan düşmanlarına karşı
gerekli cevabı vermişlerdir.
Sayın milletvekilleri, devlet ve millet olarak
hepimiz yaşanan darbe teşebbüsünden ve bu teşebbüse
karşı yürütülen cesur ve şanlı mücadeleden gereken dersi
alıp önümüzdeki süreci bu doğrultuda yapılandırmalıyız.
Bizler, iki yönden hiçbir zaman 15 Temmuzu unutmayacağız,
unutturmayacağız: Birincisi, 15 Temmuzda vatana, millete
karşı onur, şeref ve haysiyetlerini 1 dolara satmış
vatan hainlerinin yaptığı alçak teşebbüsü
unutmayacağız, unutturmayacağız.
İkincisi: Bu teşebbüsü bertaraf eden,
millî şairimizin ifadesinde anlam bulan vatanını,
bayrağını ve namusunu çiğnetmeyen Asımın neslini
unutmayacağız, unutturmayacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bilgin.
Gündem dışı ikinci söz, Bartın
ili Amasra ve Kurucaşile ilçelerinde yaşanan sel felaketi
hakkında söz isteyen Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayaya aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Yalçınkaya.
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartın ilinin
Amasra ve Kurucaşile ilçelerinde yaşanan sel felaketine ilişkin
gündem dışı konuşması
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bartının Amasra ve
Kurucaşile ilçelerinde yaşanan sel felaketiyle ilgili gündem
dışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, dün Vanda,
bugün Elâzığda eli kanlı teröristlerce yapılan hain
saldırılar sonucu hayatlarını kaybeden şehitlerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılarımıza
acil şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.
Değerli arkadaşlar, ilimizde 12/8/2016
tarihinde akşam saatlerinde başlayan ve gece boyunca devam eden
aşırı sağanak yağış nedeniyle birçok bölgede
su baskınları ve heyelanlar meydana gelmiş, özellikle sahil
kesimlerinde etkili olan aşırı yağış
Kurucaşile ve Amasra ilçelerimizde büyük ölçüde ciddi hasarlar
oluşturmuştur.
Bartın-Kurucaşile-Cide kara yolu heyelan
ve toprak kayması nedeniyle altı gündür ulaşıma kapalı
durumdadır. Kurucaşileden Bartına ulaşım
yapılamamakta, ulaşım Cide-Kastamonu üzerinden
yapılmaktadır. İlçenin Karaman, Meydan, Kanatlı,
Çayaltı, Aydoğmuş ve Kavaklı köylerinde heyelan ve toprak
kayması nedeniyle bugün itibarıyla hâlâ yollar kapalı olup
ulaşım yapılamamaktadır; bu köylerde elektrik ve su yoktur.
Köylerde yaşanan heyelan ve toprak kayması nedeniyle bölge
insanının geçim kaynağı olan fındık ekili alanlar
tahrip olmuş, gerek heyelan gerek yaka selleri nedeniyle köylünün 200 tona
yakın fındığı denize sürüklenmiştir.
Tekkeönü köyünde tüm iş yerleri sular
altında kalmış, esnaf hiçbir şeyini
kurtaramamıştır. Balıkçıların tekneleri,
ağları; ahşap tekne ve yat yapımcılarının
tersaneleri yıkılmış, parçalanmış, denize
gitmiştir. Vatandaşlarımız çok mağdur durumdadır.
Acilen yaralarının sarılmasını, zararlarının
giderilmesini beklemektedirler. Buradaki vatandaşlarımızın
boğazından altı gündür bir kaşık sıcak çorba
geçmemiştir, dağıtılan kuru ekmekle
karınlarını doyurmuşlardır. Evi çöken veya evi çökme
tehlikesi içinde olan insanlara çadır
dağıtılmamıştır. Kurucaşileli Kendi
kaderimize terk edildik. diye üzülmektedir.
Amasra ilçesinin Çakraz, Kalaycı, Esenler,
Acarlar, Cumayanı, Yahyayazıcılar, Göçkün, Gökçündemirci köyleri
sular altında kalmıştır; bu köylerde yollar çökmüş,
köprüler yıkılmıştır. Tatil merkezi olan Çakrazda su
şebekesi ve kanalizasyon altyapısı tamamen çökmüş, birçok
turizmci ve işletme sahibi yaşananlar nedeniyle mağdur
olmuş durumdadır. Amasra Kalaycı köyü yerleşim merkezinde
50ye yakın iş yeri ve ev taşkın suları altında
kalmış, vatandaşlarımız hiçbir şeyini
kurtaramamıştır. Altı ay önce de yine bu bölgede sel
felaketi yaşanmıştır. Su taşkınları
altında kalan 7 köyün muhtarı, ilgililere bölgelerinde yaşanan
su taşkınlarının önlenmesi için senelerdir yazılı
başvuru ve şifahi görüşmeler yapmalarına rağmen
köylerin içinden geçen derelerin ıslahının
yapılmadığını söyleyerek Alınmayan önlemler
nedeniyle bu felaketleri yaşıyoruz. demektedirler.
Değerli arkadaşlar, yaşanan sel ve
heyelan felaketi nedeniyle bölge insanı çok mağdurdur. Bir an önce
yaralarının sarılmasını, zarar ve
ziyanlarının acilen karşılanmasını
beklemektedirler. Banka borçlarının, kredi borçlarının,
vergi ve sigorta borçlarının ertelenmesini talep etmektedirler. Hükûmetimizden
bölge insanının mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda daha fazla
hassasiyet göstermesini, vatandaşlarımızın isteklerinin bir
an önce hayata geçirilmesini rica ediyorum.
Bu vesileyle, bir kez daha bölgemizde yaşanan
sel felaketi nedeniyle mağdur olan vatandaşlarımıza
geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, afetin başından beri
sorunların çözümü konusunda büyük özveriyle çalışan
kurumlarımızın yöneticilerine ve çalışanlarına
şahsım ve Bartın halkı adına teşekkürlerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yalçınkaya.
Gündem dışı üçüncü söz, gözaltı
ve tutuklamalar sırasında yaşanan ihlaller hakkında söz
isteyen Batman Milletvekili Ayşe Acar Başarana aittir.
Buyurun Sayın Acar Başaran. (HDP
sıralarından alkışlar)
3.- Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaranın, gözaltı ve tutuklamalar
sırasında yaşanan ihlallere ilişkin gündem
dışı konuşması
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de özellikle son bir yıl
içerisinde yaşanan bu savaş ortamında yaşamını
yitirenlere; dün Vanda, bugün de Elâzığda bu şiddet
ortamı nedeniyle yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet
diliyorum.
Evet,
biliyorsunuz -dediğim gibi- bir yıldır Türkiyede devam eden bir
savaş
ortamı var ve bugün bu savaş ortamının her zamanki gibi bir
yansıması, bir aynası olarak cezaevlerinde bir yıldır
devam eden hak ihlalleri esasının üzerinden konuşacaktık.
Bunları bugün
dışarıda yaşanan hak ihlallerinden, şiddet
ortamlarından bağımsız olarak düşünmemek gerekiyor
çünkü Türkiyenin tarihinde kara bir leke olan, esasında -dediğim
gibi- 1980 yılında, 1980 darbesinden sonra Türkiyenin kara bir
lekesi olarak tarihe not düşen Diyarbakır Cezaevinde yaşanan hak
ihlallerinden sonra, bugün, yine, Türkiyede cezaevlerinde biz hak ihlallerinin
en yüksek noktaya taşındığı bir süreci
yaşıyoruz.
Ben bu Mecliste İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda yer alıyorum, bir de
Diyarbakır Beş No.lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonunda yer
alıyorum. Evet, biz bu Meclis çatısı altında
Diyarbakır Beş No.lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonunu kurduk,
doğrudur. Bu komisyonların bir amacı oradaki hak ihlallerini
tespit etmek, belki oradakilerin bir şekilde o yaşadıkları
hak ihlalleri nedeniyle yaralarına derman olmak ama bir taraftan da
yüzleşme komisyonlarının en önemli amacı tarihten,
yaşananlardan ders çıkarıp önümüzdeki süreçlerde aynı
hataları yapmamak olmalıdır. Ancak -dediğim gibi- bir
yıllık süreç içerisinde, dışarıdaki savaş
ortamının içerideki yansımaları olarak 1980 dönemindeki
Diyarbakır cezaevlerini aşan uygulamaların bugün
yaşandığını görüyoruz.
Diyarbakır Cezaevinde
Burası bir cezaevi değil, burası bir askerî okul ve sen burada
Türkleşeceksin. deniyordu, Antalya L Tipi Cezaevinde zorla Ne mutlu
Türküm dedirtilmeye çalışılıyor. Diyarbakır
Cezaevinde Seni yola getireceğim, hafızanı silip seni en
yakınının bile tanımayacağı yeni
kişiliğe büründüreceğim. deniliyordu, yine Allah yok,
Peygamber izinde. yazısı vardı, bugün yine Antalya L Tipindeki
uygulamalarda Allahınız benim. gibi söylemlerle karşı
karşıya kalıyor maalesef hükümlü ve tutuklular.
Evet, dediğimiz gibi,
bir yıldır her defasında söylediğimiz ancak hiçbir
şekilde gündeme gelmeyen, her defasında gündem dışı
kalan ve bugün yine bu konuşmam da gündem dışında kalan
hasta tutsakların durumu
Buradan onlarca defa ifade
ettik. Bugün, Menemen R Tipi Cezaevinde Sibel Çapraz var, her an durumunun daha
kötüye gitme olasılığı var ancak bununla ilgili herhangi
bir şekilde adım atılmamış durumda.
Yine, 78 yaşında,
ağır hasta olup sürgün yollarında işkenceye maruz kalan
Emin Özkan var.
Yine, dün bir grup aile, bir
grup yakın gelip bize başvuruda bulundu özellikle burada, Meclis
çatısı altında bir cezaevi araştırma komisyonunun
olduğu ancak Meclis araştırma komisyonunun hiçbir şekilde
işlevini yerine getirmediği
Çünkü, Sincan Cezaevinden Tekirdağ
Cezaevine sürgünler esnasında, her türlü işkenceye maruz
bırakılarak bu sürgünler gerçekleştiriliyor ve beyin
ameliyatı olan bir hasta tutsak, özellikle kafasına vurularak özel
darbedildiğini söylüyor.
Yine, Diyarbakır
Cezaevinden hatırlayalım ve tarihe bir bakalım: Doluluk
oranı yüzde 100ü aşan, 200lere varan Diyarbakır Cezaevinin bir
benzerini şu anda, bu ortamda, 2016 yılında yine doluluk
oranının yüzde 200lere vardığını, 60
kişilik koğuşlarda 100-200 kişinin
kaldığını görüyoruz. İnsanların yerde
yattığını, hiçbir kişisel ihtiyaçlarının
giderilmediğini, özellikle başka bir kuvvetin, kendilerine
hazır kuvvet denilen bir kuvvetin cezaevi içerisinde örgütlenerek,
cezaevindeki tutsaklara işkence yaptığını görüyoruz.
Ben İnsan Hakları
Komisyonunun bir üyesi olarak bugün İnsan Hakları Komisyonuna
çağrıda bulundum, buradaki 3 partinin İnsan Hakları
Komisyonundaki üyelerine de bir daha seslenmek istiyorum: Eğer bugün bu
hak ihlallerini araştırmayacaksak, otuz yıl sonra, tekrar,
cezaevlerinde yaşananları araştırma komisyonu
kurmayalım. Geçmişten ders çıkarıp, önümüzdeki süreçte
hakikatleri araştırma komisyonu kuracağımıza,
yüzleşme komisyonu kuracağımıza
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Devamla) -
gelin, hep beraber bu hak ihlaline uğrayanların
dertlerine derman olalım, cezalandırılanlara bir daha
cezalandırma yolunu açmayalım.
Ben, tekrar tüm Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Bitliste bir patlama sonucunda şehit olan
3 askere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biraz önce
Bitliste de bir patlama sonucunda 3 askerimizin şehit olduğunu
öğrendik. Gerçekten yüreğim daralıyor, hepiniz de aynı
duygudasınız inanıyorum. Şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyoruz.
Sayın milletvekilleri, sisteme giren 15
milletvekiline sırasıyla yerlerinden söz vereceğim.
Şimdi söz vereceğim sayın milletvekillerinin
isimlerini okuyorum: Sayın Özkan, Sayın Aydın, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Nurlu, Sayın Tanal, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Ilıcalı, Sayın Akın,
Sayın Hürriyet, Sayın İrgil, Sayın Çamak, Sayın
Kılıç, Sayın Gürer, Sayın Erkek ve Sayın Özdemir.
Sayın Özkan, sizden başlıyoruz,
buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, FETÖnün ihanet eylemlerinin PKKya,
PKKnın ihanetinin FETÖye hizmet ettiğine ve Van ile Bitliste hain
FETÖ-PKK saldırılarında şehit olanlara Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bilindiği üzere, FETÖ ile PKK ruh ikizidir.
İkisi de vatanımıza, milletimize, devletimize ve medeniyet
değerlerimize ihanet içerisindedir. İhanetleri sadece ve sadece
emperyalizme ve vatanımızın sömürülmesine hizmet etmektedir.
2013 Aralık ayında İnternete düşen Pensilvanya ses
kaydında PKK kongresinin Washingtonda toplandığını,
ruhunu satmış FETÖ öncülüğünde yapılan toplantıda
artık kanlı ve çatışmalı döneme geri dönüleceğine
karar verildiği ifade edilmekteydi. Demek oluyor ki FETÖnün ihanet
eylemleri PKKya, PKKnın ihaneti FETÖye hizmet etmektedir.
Bugün Van ve Bitliste hain FETÖ-PKK
saldırılarında 6 şehit verdik. Şehitlerimize Allahtan
rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Birbirinin taşeronluğunu yapan FETÖ, PKK,
DAİŞ, PYD terör örgütleriyle mücadele, ihanet ve vatan hainleriyle
mücadeledir. Yılmadan, milletçe bu ihanet mücadelesini
sürdüreceğimizi ifade eder, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aydın
2.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Elâzığ, Bitlis, Van ve
Diyarbakırdaki terör saldırılarında şehit olanlara
Allahtan rahmet dilediğine ve Hükûmetin işsizliğin önlenmesi
konusunda acil önlemler alması gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, bugün sabah
Elâzığda, biraz önce Bitliste, akşam Vanda, bir gün önce
Diyarbakırda, 15 Temmuzdan bugüne kadar da 100e yakın askerimizin,
polisimizin şehit olduğu, yüzlerce vatandaşımızın
da yaralandığı bu durumda şehit olanlara Allahtan rahmet,
yakınlarına ve ülkemize başsağlığı
diliyorum.
Mayıs ayı dönemi
TÜİK işsizlik raporları açıklandı. Gerçekten durum
içler acısı. Bir ayda 146 bin kişi işsizler ordusuna
eklenmiş, işsiz sayısı da devletin resmî rakamlarına
göre 3 milyonu geçmiş bulunuyor. Eğer ekonomide gözle görünür bir
canlanma olmazsa istihdam artışları bu gidişle gücünü
yitirecek. Bu durumda da işsizlik artmaya devam edecek. Bir de bunun
üzerine Türkiyedeki politik iklimi ekleyecek olursak durum gerçekten vahim
demektir. Hükûmetin işsizliğin önlenmesi konusunda acil önlemler
alması gerektiğini söylüyor, bu konuda da Bakanlığı
göreve çağırıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın
Gaytancıoğlu
3.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, bugünkü terör
saldırılarında hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve AKPnin Türkiye tarımını yönetemediğine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugünkü terör
saldırılarından dolayı ölen yurttaşlarımıza
ve güvenlik güçlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
diliyorum.
AKP Türkiye
tarımını yönetemiyor diye yıllardır söylüyoruz.
Artık bu söylem iyice kanıtlanmış durumda.
Yıllardır buğday fiyatı aynı, patates fiyatları
düşüyor, süt fiyatları düşüyor, çeltik fiyatları
düşüyor, mısır fiyatları düşüyor, ayçiçeği
fiyatları düşüyor, narenciye dalında kalıyor,
fındık rekoltesi düşmesine rağmen fiyat yükselmiyor.
Gübredeki KDVyi sıfırlamanıza rağmen fiyat yükselmiyor. Et
fiyatları ise ithalatçıya para kazandırıyor, bir türlü
fiyatlar düşmüyor. Türkiye ithal ürün cenneti hâline geldi. Çiftçiyi
borçlandırdınız, borçlandırıyorsunuz, köyden kente
göçü âdeta teşvik ediyorsunuz, kısaca Türkiye tarımını
yönetemiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Nurlu
4.- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlunun, darbe bahanesiyle okulların imam-
hatipleştirilmesiyle yıllardır eğitime vurulan darbelere
bir yenisinin daha ekleneceğine ilişkin açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa)
Sayın Başkan, FETÖ terör örgütüyle bağlantılı
olduğu gerekçesiyle kapatılan özel okullar Millî Eğitim
Bakanlığına devredilerek devlet okulu olarak hizmet vermeleri
sağlanmıştır. Ancak, millî eğitim müdürlükleri,
bölgelerindeki okul türü ihtiyacını dikkate almadan tamamına
yakınını imam-hatip okulu olarak açmaya
başlamıştır. Manisa Salihli ilçemizde kapatılan iki
özel okul binasına imam-hatip tabelaları
asılmıştır. İlçemizde motor teknik lisesi
ihtiyacı varken ve üstelik Salihlideki imam-hatip lisesi, kapasitesinin
çok altında öğrenciyle eğitim yapmasına rağmen bu
okulların da imam-hatip yapılması ilçe halkının
haklı tepkisine neden olmuştur. Darbe bahanesiyle okulların
imam-hatipleştirilmesiyle yıllardır eğitime vurulan darbelere
bir yenisinin daha ekleneceğini belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun Sultanbeyli ve Şile
ilçelerinde yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İstanbul ili
Sultanbeyli ilçemizde oturan vatandaşlarımızın tapu
sorunları, otopark sorunları, imar sorunları ve aynı
zamanda hastaneyle ilgili epey sorunları var. Yine, aynı şekilde,
İstanbul ilimizin Şile ilçesinde vatandaşın
ulaşım sorunu, otopark sorunu var. Hastanede her branşta doktor
olmaması nedeniyle hem Sultanbeylide oturan
vatandaşlarımız hem de Şilede oturan
vatandaşlarımız mağdur. Yetkililerden bir an önce bu
vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesini talep
ediyorum.
Selam ve saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akyıldız
6.- Sivas
Milletvekili Ali Akyıldızın, Toprak Mahsulleri Ofisi alım
yapmadığı için Sivasta çiftçilerin yaşadığı
mağduriyetlere ve desteklemeleri tapu sahiplerinin değil gerçek
üreticinin alması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Ürün hasat, harman dönemi olduğu şu
dönemde çiftçilerimiz gerçekten mağdur edilmiş durumda. Şu an da
Sivasın çiftçileri, Kangal tarafı Konyalı bir firmaya; Şarkışla,
Gemerek tarafı da Kayserili bir firmaya teslim edilmiş durumda.
Toprak Mahsulleri Ofisi alım yapmadığı için lisanslı
depoculuk adı altında Sivas çiftçisini özel firmalara mahkûm etmiş
ve Sivas çiftçisi buralarda çok ciddi şekilde mağduriyetler yaşamaktadır.
Bir de uzak bölgelerden, bu ofisin alım merkezi olmadığı
için buralara getirip mal teslim etmeyen çiftçiler de oralardan, uzak
şekilde, nakliye parası veriyorlar ama getirip de ürünü teslim
edemeden geri döndükleri için 2 kat bir nakliye parasıyla ürünü de teslim
edemeden geri dönüyorlar. Bu konuda Toprak Mahsulleri Ofisinin taşın
altına elini sokması gerekiyor.
Bir konu da desteklemeler. Desteklemelerde gerçek
üretici, gerçek çiftçi destekleme almalıdır, tapu sahipleri
değil. Çünkü, tarlalar çok hisseli ve bu nedenle de gerçek üretici
desteleme alamıyor, mağdur ediliyor.
Teşekkürler, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ilıcalı
7.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Van, Elâzığ ve
Bitliste gerçekleştirilen menfur terör saldırılarını
şiddetle kınadığına, şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm siyasi partilerin bu
konuda tek ses, tek yürek olduklarını tüm dünyaya duyurması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Dün Vanda, bugün
Elâzığda, az önce Bitliste gerçekleştirilen menfur terör
saldırılarını lanet ve şiddetle kınıyorum;
şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum.
15 Temmuzda 79 milyon
vatandaşımızın, darbe kalkışmasına
karşı Sayın Cumhurbaşkanımızın
yönlendirmesiyle ellerini taşın altına değil,
vücutlarını tankların altına koyarak gösterdikleri
duruş ve devamında yaklaşık bir ay sürecinde ilk günkü gibi
şevk ve coşkuyla tuttukları demokrasi nöbetleri tüm terör
örgütlerine ders olmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm
siyasi partiler de bu konuda tek ses, tek yürek olduklarını tüm
dünyaya duyurmalıdır. Paralel terör örgütüne karşı gerekli
dersi veren milletimiz tüm terör örgütlerine de aynı
karşılığı verecektir. Bu hususta milletimizin
sabrı tükenmiştir. Gün bu gündür. Tüm siyasi partiler olarak
tepkimizi ortaya koyalım. Siyasi partilerimiz arasında oluşan
uzlaşma iklimini daha da artırıp bugünkü Meclis
çalışmalarında bunu somut olarak gösterelim diyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Akın
8.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Van, Elâzığ ve
Bitliste hain terör saldırılarında şehit düşenlere
Allahtan rahmet dilediğine ve gelir uzmanlarının
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir)
Van, Elâzığ ve son olarak da maalesef Bitliste hain terör
saldırılarında şehit düşenlere Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyor; terörü, destekçilerini
ve alet olanları lanetliyorum.
Maliye
Bakanlığının düzenleme yapması için dokuz ay daha
süresi olmasına rağmen dün gece alelacele kabul edilerek
geçirdiği madde 11de çok kişi mağdur oldu.
Bakanlığınız bünyesindeki uzmanların
mağduriyetiyle ilgili konu gündeme geldiğinde çok
sinirlendiğiniz ve önemsemediğiniz söyleniyor Sayın Bakan.
Sadece 24 bin kişilik uzmanları değil, aileleriyle beraber
mağdur olan çok geniş bir kesimin sorununu dile getiriyorum. Neticede
uzmanlık, kariyer meslektir. Taşrada da olsa, merkezde de olsa aynı
statüde olması gerekir. Gelir uzmanlarının bu konudaki
mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor. Hazine zararlarına
karşı mali sorumluluğu bulunan tek uzman kadrosudur.
Görüşülmekte olan bu torba tasarıda da mağdur olan
Bakanlığınız elemanlarının mağduriyetlerinin
giderilmesini bir kez daha yineliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Kaplan Hürriyet
9.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, hain terör
saldırılarını kınadığına,
şehitlere Allahtan rahmet dilediğine, giyim, bilgisayar, el
sanatları, makine nakışları, halk oyunları gibi branşlarda
uygulamalı meslek eğitimi veren kadrosuz usta öğreticilere kadro
verilmemesinin sebebini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, ülkemizde
gerçekleştirilen hain terör saldırılarını
kınıyor, şehitlerimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Türkiyenin her ilinde, her
köyünde görev yapan, Millî Eğitim Bakanlığının memur
olarak görmediği, Çalışma Bakanlığının
işçi olarak görmediği giyim, bilgisayar, el sanatları, makine
nakışları, halk oyunları gibi branşlarda
uygulamalı meslek eğitimi veren kadrosuz usta öğreticiler kadro
beklemeye devam ediyorlar. Sayıları 22 bini bulan ve hiçbir iş
güvencesi, kıdem tazminatı gibi hakları olmayan usta
öğreticiler kadrolular gibi özlük haklarını çoktan hak
etmiş durumdalar. Hükûmet istediği kurumdaki usta öğreticilere
kadro veriyor. Örneğin, Diyanet İşlerindeki 20 bin usta
öğreticiye tek bir KHKyla kadro vermişken aynı statüdeki emsal
olan ve çoğu üniversite mezunu olan usta öğreticileri görmezden
gelmeye devam ediyor. Kurs yerlerini, kira, elektrik, su giderlerini kendisi
ödeyerek kurs açan bu usta öğreticilere kadro verilmeyişinin sebebini
merak ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın İrgil
10.- Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgilin, Van, Hakkâri, Elâzığ ve Bitliste
teröre kurban gidenlere rahmet dilediğine ve ülkeyi yönetemeyen, istifa
etmesi gerektiğini bile anlamayan bir Hükûmetle karşı
karşıya olunduğuna ilişkin açıklaması
CEYHUN İRGİL (Bursa) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkemizde bir canilik yarışı
yaşanıyor. İki gün önce Bismildeki bomba yüklü araçla
yapılan saldırıda 5 yaşındaki Hüseyin Utku polis
babasıyla birlikte yaşamını yitirdi. Bu küçük çocuğun,
bu annenin tek suçu bu ülkede yaşamak mıdır? Dünden beri Vanda,
Hakkâride, Elâzığda, biraz önce Bitliste birbiri ardına
gerçekleşen terör saldırılarında ölen, yaralanan
insanlarımızın suçu ne? Her gün bu sıralarda teröre, terör
destekçilerine lanet okuyoruz. Bugün de teröre kurban giden masum
insanlarımıza rahmet diliyoruz. Kol mesafesindeki tehlikeyi bile
anlamayan Hükûmet bu ülkeyi yönetemiyor, istifa etmesi gerektiğini bile
anlamayan bir hükûmetle karşı karşıyayız.
BAŞKAN Sayın Çamak
11.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, beden eğitimi dersleri kapsamında
okullarda yüzme eğitiminin ve pratiğinin verilmesinin
düşünülmesi gerektiğine ve şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede
yaşıyoruz. Ülkemizin her yerinde göletler ve neredeyse her ilçede
yüzme havuzları bulunmaktadır ancak
vatandaşlarımızın çoğu yüzme bilmez, serinlemek
amacıyla suya girince de boğulma vakaları sıklıkla
görülmektedir. Dün de seçim bölgem olan Mersinin Mut ilçesinde bir vatandaşımız
serinlemek için girdiği Göksu Nehrinde boğularak
yaşamını yitirdi. Yüzme kursları gelişmiş
ülkelerde eğitimin bir parçası olarak görülürken bizde sadece
sınırlı sayıda kişi bu imkândan faydalanmaktadır.
Bunun bir göstergesi olarak ülkemiz bugüne kadar yüzme sporlarında
uluslararası anlamda ciddi bir başarı elde edememiştir.
Beden eğitimi dersleri kapsamında çocuklarımıza okullarda
yüzme eğitiminin ve pratiğinin verilmesi düşünülemez mi?
Bugün yaşamını yitiren
şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil
şifalar diler, saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kılıç
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, hain terör
saldırılarını kınadığına,
şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ve17-25 Ağustos İbni
Sina Haftasına ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin değişik yerlerindeki hain terör
saldırılarını kınıyorum; şehitlerimize
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar, milletimize sabırlar
diliyorum.
17-25 Ağustos İbni
Sina Haftasıdır. İslam düşünce tarihinin en büyük
isimlerinden olup felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve
müzik gibi bilgi ve becerinin çeşitli alanlarında seçkinleşmiş
olan İbni Sina, matematik alanında matematiksel terimlerin
tanımları, astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin
yapılması konularıyla ilgilenmiştir. Her şeyden önce
bir hekim olan İbni Sina Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör
değildir. der. Aletlerin en faydalısı kalemdir, bir
şişe mürekkep bir külçe altından hayırlıdır.
diyen İbni Sina, Ben öküzden korkarım çünkü onun silahı var ama
aklı yok. demektedir. Teröristler de kendi akıllarıyla
değil, üst akılla hareket etmektedirler.
Herkesi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Gürer
13.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, terörü lanetlediğine, şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine ve Hükûmete, emeklilere Kurban
Bayramında ikramiye vermesi ve promosyonlarla ilgili beklentilerini
sonuçlandırması çağrısında bulunduğuna
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, terörü lanetliyorum, şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum, acılarını paylaşıyorum.
Emeklilerimiz için sosyal güvenlik, risklere
karşı geleceği güvence altına alan sistemin adıdır.
Ülkemizde 11 milyona yakın emekli vardır. Emekli
aylıklarının hesaplanmasında bütünlük yoktur, gelir ve
aylık alanlar arasındaki farklılık mağduriyet
yaratmaktadır. Açlık sınırı altında önemli kesim
maaş almaktadır. Emekliler için Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında 2 bayram ikramiyesi sözümüz vardır. Hükûmete de
çağrımız Kurban Bayramında emeklilere 1 ikramiye
vermesidir. Emekliler kurban alamaz, hatta torununa bayram
harçlığı veremez durumdadır. Emeklilerin sorununa çözüm
getirilmesi yaşamlarını iyileştirecektir. Bu arada,
promosyonlarla ilgili beklentileri devam etmektedir, bir an önce de bu konuda
emeklilerin beklentisi sonuçlandırılmalı, emeklilerin daha iyi
bir yaşama kavuşmaları için gerekli destek verilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Erkek
14.- Çanakkale
Milletvekili Muharrem Erkekin, AKP Hükûmetinin Meclisin verdiği tüm
desteğe rağmen terör ve şiddetle mücadelede son derece
başarısız olduğuna ve OHAL uygulamaları
kapsamında hiçbir suçu olmayan, hakkında somut delil olmayan
bazı insanların da gözaltına alındığına
ilişkin açıklaması
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Dün Van, bugün Elâzığ ve Bitlis
Milletimizin başı sağ olsun. Terörü sonuna kadar
lanetleyeceğiz, kınayacağız ama gerçeklerin de üstünü
örtmeyeceğiz. AKP Hükûmeti Meclisin verdiği tüm desteğe
rağmen terör ve şiddetle mücadelede maalesef son derece
başarısız. AKP Hükûmeti aciz içinde ve artık Türkiye'yi
yönetemiyor. Darbe tehditlerine, terör ve şiddete karşı
yapmamız gereken laik, demokratik, sosyal hukuk devletine sonuna kadar
sahip çıkmaktır, özgürlükleri daraltmak değil, özgürlükleri
genişletmektir.
OHAL uygulamaları kapsamında fırsat
bilinerek bazı şeyler
Çanakkale ilimizde de görüyoruz,
EĞİTİM-SEN, EĞİTİM-İŞ, SES sendikalarına
bağlı, hayatı laikliğe karşı eylemlerle,
mücadelelerle geçmiş aydın birçok insanın açığa
alındığını ve hiçbir suçu olmayan, hakkında somut
delil olmayan bazı insanların da gözaltına
alındığını takip ediyoruz. Bu insanlarla ilgili bir an
önce adalet tecelli ettirilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Son olarak Sayın Özdemir
15.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Hükûmete, kapatılan
okullardaki öğrencilerin eğitimlerini tamamlamaları, malum
cemaat yapılanmasıyla ilişkisi olmayan akademisyen ve idari
personel hakkında adil bir soruşturma yürütülerek görevlerine
dönmeleri konusunda gereğinin en kısa sürede yapılması
çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Göreve başladığım ilk günden
itibaren eğitim sistemimizdeki cemaat yapılanmasıyla ilgili
kaygılarımızı her fırsatta gündeme getirdim. Bugün,
eğitim sistemimizin çöktüğüne hep birlikte şahit oluyoruz.
Neticede bu cemaat yapılanması nedeniyle kapatılan okullar,
üniversiteler, sayıları on binleri aşan ve mağduriyet
yaşayan öğrenciler, eğitmenler ve idari personel sorunuyla
karşı karşıyayız. Akademisyen kökenli Cumhuriyet Halk
Partili milletvekilleri olarak YÖK Başkanıyla dün yapmış
olduğumuz görüşmede, kapatılan üniversitelerdeki
öğrencilerin, akademisyenlerin ve idari personelin mağduriyetlerini,
taleplerini ve çözüm önerilerimizi ilettik. Burada Hükûmete tekrar seslenerek,
öğrencilerin eğitimlerini sorunsuz bir şekilde
tamamlamaları, özellikle malum cemaat yapılanmasıyla ilişkisi
olmayan akademisyen ve idari personel hakkında adil bir soruşturma
yürütülerek görevlerine dönmeleri konusunda gereğinin en kısa sürede
yapılması çağrısında bulunuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, şimdi, söz talep
eden grup başkan vekillerine talep sırasına göre söz
vereceğim.
Sayın Akçay, buyurun.
16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Van, Elâzığ ve Bitliste
yaşanan terör olaylarında şehit olanlara Allahtan rahmet
dilediğine, terör saldırılarına karşı önleyici
tedbirler ile teknolojik imkânların bir an önce seferber edilmesi ve
FETÖyle mücadele edilirken PKKnın ihmal edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Terör örgütü PKKnın hain
saldırıları devam ediyor. Son dönemde neredeyse her geçen gün
gördüğümüz bombalı araçla saldırı yöntemiyle dün
Vanın İpekyolu ilçesinde polis merkezine gerçekleştirilen
saldırıda 1i polis, 2si sivil 3 vatandaşımız
şehit olmuş, 20si polis 73 vatandaşımız
yaralanmıştı. Vandaki saldırının yaralarını
sarmaya çalışırken bugün sabah da Elâzığda İl
Emniyet Müdürlüğüne yapılan saldırıda 3 polisimiz
şehit olmuş, 146 yaralımız vardır. Biraz önce de
Bitlisten yine bir saldırı haberi geldi. 3 asker, 1 korucumuz
şehit, 7 askerimizse yaralı. Şehitlerimize Allahtan rahmet,
kederli yakınlarına ve büyük Türk milletine
başsağlığı diliyor, yaralılarımıza acil
şifalar temenni ediyorum.
PKKnın bu saldırılarını
artık sürpriz olarak değerlendirmek mümkün değildir. Günbegün
aynı yöntemle artan saldırıları görüyoruz. Bu
saldırılarla PKK terörünün gerçek amacı tekrar tekrar kendini
göstermektedir. PKK, dili, dini fark etmeden bütün
vatandaşlarımızı hedef almaktadır. Bu
saldırıların tek bir adı vardır, katliam. Önleyici
tedbirlerin ve teknolojik imkânların, mutlaka, bir an önce seferber
edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, bölücü terör örgütünün
saldırıları, ülkemizin şiddetli bir terör dalgasıyla
karşı karşıya olduğunu tekrar tekrar göstermektedir.
Millî varlığımıza, birlik ve beraberliğimize yönelik
tehditler her geçen gün artmaktadır. FETÖyle mücadele edilirken PKK ihmal
edilmemelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, tamamlayın
lütfen.
Bir dakika ek sürenizi veriyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiye'ye diş
bileyenler ülkemizi boyunduruk altına almak istemektedir. 15 Temmuz
kalkışması PKK tarafından haince sürdürülürken, mücadele
terör örgütü ayrımı yapılmadan devam etmelidir. Bu
saldırılar topyekûndur, FETÖ, PKK, IŞİD vesaire.
Saldırı topyekûnsa savunma da topyekûn olacaktır. Hattı
müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün
vatandır, bütün millettir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Demirel, buyurun.
17.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, son bir hafta içerisinde
Mardin Kızıltepe, Diyarbakır Sur, Van ve Elâzığ
merkezde meydana gelen saldırıları
kınadığına ve yaşamını yitirenlere Allahtan
rahmet dilediğine ve demokrasi olmadan barışın mümkün
olmayacağını vurgulamak istediğine ilişkin
açıklaması
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Son bir hafta içerisinde, Mardin
Kızıltepe, Diyarbakır Sur, dün Vanda, bugün de Elâzığ
merkezde meydana gelen bombalı saldırılarda
yaşamını kaybetmiş ve yaralanmış yurttaşlarımız
vardır. Hangi şehirde olursa olsun,
yurttaşlarımızın yaşadıkları yerleşim
alanlarının içindeki bu tür saldırıların
gerçekleştirilmesini kabul edilemez bulduğumuzu bir kez daha
vurguluyoruz ve bu saldırıları kınıyoruz.
Hayatını kaybeden ve yaralanan yurttaşlarımızın
acılarını bütün halkımızla paylaşıyoruz.
Yine yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allahtan
rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil
şifalar diliyoruz.
Patlamaların,
şiddetin, bombaların ve ölümün günlük
yaşantımızın kanıksanan bir parçası
olmasını asla kabul etmiyoruz. Akan kanın bir an önce
durması, şiddetin sona ermesi ve sorunlarımızı
konuşarak, müzakere ederek çözme konusunda adımların
atılması çağrımızı da bir kez daha yineliyoruz.
Yaşadığımız bunca acıya rağmen hâlâ
barış ve çözüm olmadan demokrasinin, demokrasi olmadan da
barışın mümkün olamayacağı gerçeğini bir kez daha
hatırlatmak ve vurgulamak istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Elitaş
18.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Van, Elâzığ ve Bitliste
yaşanan terör olaylarında şehit olanlara Allahtan rahmet
dilediğine ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra alınan
olağanüstü hâl kararının sadece FETÖ terör örgütüyle değil
bütün terör örgütleriyle mücadeleyi de beraberinde getirdiğine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Dün Vanda, bugün Elâzığ ve Bitliste
meydana gelen terör hadiselerinde hayatını kaybeden
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralılarımıza
acil şifalar temenni ediyorum.
15 Temmuzda FETÖ terör örgütü vasıtasıyla
Türkiyede gerçekleştirilmeye çalışılan darbe
girişimi, anlaşılan o ki dış ülkelerin
maşası olarak kullanılan PKK terör örgütüyle birlikte el birliği
içerisinde ülkemizin güneydoğusunda, o bölgedeki insanlarımıza
karşı terör faaliyetlerini de götürerek şiddeti normal hâle
getirmeye çalışıyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra
alınan olağanüstü hâl kararı, sadece FETÖ terör örgütüyle ilgili
değil, bütün terör örgütleriyle ilgili mücadeleyi de beraberinde
getiriyor. Biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu konuda
halkımızın birliği ve beraberliği ve özellikle de
terörle mücadele konusunda mutabakatı çerçevesinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak bu mutabakatı en iyi şekilde ve Hükûmete katkı
yapacak şekilde gösterme gayreti içerisinde olmalıyız.
Tekrar terörü ve teröristleri şiddet ve lanetle
kınıyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Elitaş.
Sayın Altay
19.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Diyarbakır, Van,
Elâzığ, Bitlis ve Mardin Kızıltepede yaşanan terör
olaylarında hayatını kaybedenlere Allatan rahmet
dilediğine ve Hükûmetin son günlerde yaşanan bu olaylarla ilgili
derhâl bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
son günlerde yani özellikle 15 Temmuz kalkışmasından sonra tam
toparlanıyoruz derken son dört günde Diyarbakır, Van,
Elâzığ ve Bitlis, hatta Mardin Kızıltepe, hepimizi derin
bir kaygı ortamına, endişe ortamına sevk etmiştir
Sayın Başkan.
Bu Mecliste müteaddit defalar
söyledim, bir kere daha söylüyorum: Ayıp ediyoruz, 4 siyasi parti grubu
olarak ayıp ediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisine bir saldırı
yapıldığı vakit tek vücut olduk ve millî iradeye sahip
çıktık, doğru yaptık. Meclisteki millî irade sembolik
değildir. Türkiye'nin sahibi millet ve onun temsilcileri olan Türkiye
Büyük Millet Meclisidir. Böyle vahim bir tablo karşısında eli
kolu bağlı oturmak, taziye dilemek benim ve partimin içine sinmemektedir.
Bu Parlamento, Başkanlık, siyasi parti grupları bu tablo
karşısında daha yüksek bir refleks göstermek zorundadır.
Dün patlamaları duyduk, Vanda. Allah için, bu
kadar kutsadığımız, bu kadar önemsediğimiz -ki hak
ettiği için önemsiyoruz tabii ki- bu millî iradenin kıymeti sadece bir
kalkışma olunca mı anlaşılacak? Bu Hükûmetin bu
Parlamentoya bilgi vermek gibi bir görevi yok mudur, böyle bir sorumluluğu
yok mudur? Lafa geldiğiniz vakit Fıratın kenarında
kaybolan koyunun hesabını verme psikolojisiyle, ahlakıyla devlet
yönetiyoruz. diyenlerin onlarca asker, polis
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Ek sürenizi veriyorum.
Buyurun, devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
Hayatını kaybeden onlarca asker, polis, sivil
vatandaşımızın hayatı Fıratın
kenarında kaybolan koyundan daha mı az değerlidir? Hükûmeti
derhâl Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermesi, Hükûmet bilgi vermeden de
gündeme geçilmemesi için size tavsiye ve öneride bulunuyorum. Parlamentoyla
kimse daha fazla dalga geçemez. Derhâl Hükûmet gelip bu son günlerde
yaşanan olaylarla ilgili bilgi vermelidir. (CHP sıralarından
alkışlar) Ben de, ister istemez, Allah rahmet eylesin diyorum ama bu
son olsun diyorum. Bunun son olmasını sağlayacak yegâne organ
Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim ben de.
Evet, talebiniz yerine getirilirse memnun oluruz
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hükûmet yok ki.
Nerede Hükûmet? Hükûmet yok.
BAŞKAN -
ama biz bu arada, çalışma
ekonomisi anlamında, gündeme geçelim.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Temenni
edilebilecek bir konu değil ki Başkan, Hükûmeti davet etmeniz
lazım. Temenniyle olmuyor gördüğünüz gibi.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hükûmeti
arayabilirsiniz Sayın Başkan, Hükûmete telefon edebilirsiniz en
azından.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Gündeme
geçmeyelim bence Hükûmet gelmeden.
BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Siz de
saygınızı gösterin, gündeme geçmeden Başkan Vekilliği
kredinizi kullanın.
BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Antalya
Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul ve 21 milletvekilinin, hemşirelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/303)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Hemşirelerin çalışma süreleri, nöbetleri
ve özlük haklarıyla ilgili olarak var olan sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
2) Erkan Akçay (Manisa)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
5) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
6) İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
7) Edip Semih Yalçın (İstanbul)
8) Kadir Koçdemir (Bursa)
9) Mehmet Erdoğan (Muğla)
10) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
11) Atila Kaya (İstanbul)
12) Deniz Depboylu (Aydın)
13) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
14) İsmail Ok (Balıkesir)
15) Mustafa Mit (Ankara)
16) Erkan Haberal (Ankara)
17) Baki Şimşek (Mersin)
18) Zühal Topcu (Ankara)
19) Oktay Öztürk (Mersin)
20) Mehmet Necmettin Ahrazoğlu (Hatay)
21) Zihni Açba (Sakarya)
22) Şefkat Çetin (Ankara)
Gerekçe:
Bugün itibarıyla Türkiye'deki açlık
sınırı 1.391 TL, yoksulluk sınırı 4.530 TL'dir ve
hemşirelerimiz yoksulluk sınırının altındaki
maaşlarla geçinmek için uğraşmaktadırlar. Özveriyle
çalışan hemşirelerimizin maaşları ve özlük
hakları günümüz ekonomik koşullarıyla uyumlu değildir.
Hemşirelerimizin ek göstergelerinin yetersiz olması nedeniyle
almış oldukları maaşlar hak ettiklerinin çok
altındadır.
Birçok sorumlulukla beraber cefakârca
çalışan hemşirelerimizin kıdem ve unvanlarında yeni
bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Sağlık hizmeti
tazminatı tüm hemşirelerimizin hakkıdır.
Zaten ağır koşullar altında
çalışan hemşirelerimiz uzun mesai saatleriyle daha da
yıpranmaktadırlar. Hemşirelerin mesai saatleri insani
kıstaslar göz önüne alınarak sınırlandırılmalıdır.
Güvenlik, ekonomik, coğrafik, sosyal ve
kültürel şartlar göz önüne alınarak hemşirelerin mahrumiyet yeri
dereceleri yeniden düzenlenmelidir.
Hemşirelerin kendilerini mesleki anlamda
geliştirebilmesi için yurt içi ve yurt dışı bilimsel
toplantılara katılabilmeleri teşvik edilmeli, ilgili mevzuat
buna göre düzenlenmelidir.
Hemşirelik eğitiminde,
branşlaşma ihtiyacıyla birlikte, meslek
tanımlarının net olarak belirlenmesi yönündeki ihtiyaç günden
güne büyümektedir.
Aynı işte
çalışan ve aynı işi yapan hemşirelerimizi farklı
statüde, farklı ücret ve sosyal eşitsizliklere maruz bırakan
uygulamaların iç barışı bozduğu görülmektedir.
Farklı özlük ve ekonomik hakların meydana gelmesine neden olan mevzuat
problemlerinin giderilmesi iç barışın sağlanmasında büyük
bir öneme sahiptir.
Ek ödeneklerin ve primlerin emeklilik sonrası
maaşlara yansıtılması hususundaki mağduriyetlerin
giderilmesi ile sağlık çalışanlarının emeklilik
sonrası için refah seviyeleri gözetilmelidir.
Yukarıdaki gerekçelere istinaden hemşirelerimizin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir
Meclis araştırması açılmasını arz ederim.
2.- Tokat
Milletvekili Kadim Durmaz ve 24 milletvekilinin, Tokatta HES projelerinin yol
açtığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2872 Sayılı Çevre Kanununun 1inci
maddesi der ki: "Bu Kanunun amacı, bütün vatandaşların
ortak varlığı olan çevrenin korunması,
iyileştirilmesi; kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal
kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve
korunması; su, toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi; ülkenin bitki ve
hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerinin
korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık,
uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına
alınması için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri,
ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak belirli hukuki ve
teknik esaslara göre düzenlemektir."
Kanunun 1inci maddesinde açıkça ifade
edildiği gibi, doğayı ve çevreyi ilgilendirecek her türlü proje
ve yatırımın sürdürülebilir kalkınma ilkelerine
bağlı kalarak doğal kaynaklara, kentsel ve kırsal arazilere
uygun şekilde hava, toprak ve su kirlenmesinin önlenmesi, bugünkü ve
gelecek kuşakların sağlık ve yaşam düzeylerinin
güvence altına alınması ilkesini dikkate alacak şekilde
hukuki ve teknik esaslara uygun olmalıdır.
Bu ilkelere uymayacak nitelikteki çevreye zarar
veren, geleceğimizi, yaşam alanlarımızı,
sağlığımızı tehdit eden her türlü proje kanunlara
aykırıdır. Yanı sıra, ülkemiz, doğal
kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda
BM-Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, BM-İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, BM-Çölleşme ile
Mücadele Sözleşmesi, Ramsar Sözleşmesi gibi birçok uluslararası
sözleşmeye de taraftır. Bu çerçevede, arazi ve doğal kaynak
kullanımı kararlarını veren yetkili kuruluşlar, karar
alma süreçlerinde kamu dışı paydaşların (meslek
odaları, yöre halkı, sivil toplum kuruluşları gibi)
görüş ve önerilerini dikkate alarak katılımcı bir
yaklaşımı tesis etmek durumundadır.
Aralık ayında düzenlenen Paris İklim
Zirvesi raporlarında Türkiye'nin 2060 yılında çölleşme
tehlikesi altında olduğu belirtilmiştir. Yine,
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)
çalışmalarına ve değerlendirme raporlarına göre,
Akdeniz havzasında yarı kurak iklim özelliklerine sahip bir
coğrafyada yer alan Türkiye, iklim değişikliğinin olumsuz
etkilerini en çok yaşayacak ülkelerdendir. Dolayısıyla,
ülkemizde akılcı doğal kaynak kullanımı politika ve
stratejilerinin yürütülmesi elzemdir.
Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu Bölgeleri
arasında geçiş özellikleri gösteren ve sahip olduğu flora ve
fauna değerleriyle biyolojik çeşitlilik bakımından önemli
bir nokta olan Kelkit Vadisi ülkemizdeki korunması gereken alanlardan bir
tanesidir. Fakat herhangi bir üst ölçekli havza yönetim planı olmaksızın
Kelkit Vadisi boyunca yer alan Erbaa, Niksar, Reşadiye ve Koyulhisar
hattı üzerinde onlarca HES projesi
başlatılmıştır.
Yüzyıllardır Tokat'a, halka ve doğaya
yaşam veren Karakaya köyünden geçen Yeşilırmak Suyu
hidroelektrik santrali (HES) projesiyle büyük tehdit altındadır.
Devletin yetkili kurumları, ilgili bakanlıkları
yazışmalar ve dava süreci devam ederken kamulaştırma
kararı çıkarılmaksızın projenin inşaat çalışmaları
başlatılmıştır. Yetkili kurumların "ÇED
gerekli değildir." kararı ve kamulaştırma
çalışmaları yapılmadan, ormanları ve dere
yataklarını talan edecek bu proje inşaatının
başlatılması hukuka aykırıdır.
Bu proje gerçekleşir ise
Yeşilırmak'tan akan suyla can bulan köylerde yaşayan binlerce
insan susuz kalacaktır. Suyu olmayan, deresi kurutulan halkın geçim
kaynakları yok edilecek, bölgede tarım ve hayvancılık büyük
ölçüde zarar görecek, yüzyıllardır kültürünün bir parçası olan
doğal çevre yok edilecektir.
Su hayattır ve suyun plansızca,
hesapsızca elektrik üretimi amacıyla şirketlere kiralanması
doğal kaynaklarımızın, yaşam
kaynağımızın talan edilmesidir.
Tokat'ta başlayan ve
başlatılması planlanan HES projelerinin, arazilerin jeolojik,
hidrolojik ve doğal özellikleri, ekosistem hizmetlerinin
sağlığı ve bütünlüğü, yerel ekonomide su kaynaklarının
önemi ve yeri, söz konusu projelerden akarsu sisteminin ve yöre
halkının ne düzeyde etkileneceği ekseninde
değerlendirilmesi, ülkemizin taraf olduğu ilgili uluslararası
sözleşmelere, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ÇED yönetmeliğine
uygun olup olmadığının araştırılması,
ortaya çıkan sorunların tespiti ve çözüm yöntemlerinin
geliştirilmesi bağlamında Anayasanın 98inci, TBMM İç
Tüzüğünün 104üncü ve 105inci maddelerine göre Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Kadim Durmaz (Tokat)
2) Hüseyin Çamak (Mersin)
3) Ahmet Akın (Balıkesir)
4) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
5) Aydın Uslupehlivan (Adana)
6) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
7) Şenal Sarıhan (Ankara)
8) Mahmut Tanal (İstanbul)
9) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
10) Haydar Akar (Kocaeli)
11) Özcan Purçu (İzmir)
12) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
13) Devrim Kök (Antalya)
14) Lale Karabıyık (Bursa)
15) Erkan Aydın (Bursa)
16) Ceyhun İrgil (Bursa)
17) Kazım Arslan (Denizli)
18) Orhan Sarıbal (Bursa)
19) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
20) Melike Basmacı (Denizli)
21) Hayati Tekin (Samsun)
22) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
23) Bülent Yener
Bektaşoğlu (Giresun)
24) Haluk Pekşen (Trabzon)
25) Erdin Bircan (Edirne)
3.- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır ve 27 milletvekilinin, İşsizlik
Sigortası Fonunun daha etkin kullanılmasının
sağlanabilmesi amacıyla yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/305)
24/12/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çalışma
hayatımıza 4447 sayılı Kanunla giren işsizlik
sigortasında amaç, çalışanın
çalıştığı süre boyunca ödediği primler
karşılığında işsiz kaldığı sürede
insanca bir yaşamdan mahrum kalmamasının
sağlanmasıdır. Vatandaşın geleceğe umutla
bakması çağdaş ve sosyal bir devletin görevidir.
İşsizlik sigortası uygulaması da bu önlemlerden biridir.
Kısaca işsizlik sigortası, bir iş yerinde
çalışırken çalışma istek, yetenek, sağlık ve
yeterliliğinde olmasına rağmen herhangi bir kasıt ve kusuru
olmaksızın işini kaybeden sigortalılara işsiz
kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını
belli süre ve ölçüde karşılayan, sigortacılık
tekniğiyle faaliyet gösteren zorunlu sigorta olarak
tanımlanmaktadır.
Her
ay işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen bildirgelerde
gösterilen prime esas kazanç üzerinden sigortalı yani işçi yüzde 1,
işveren ise yüzde 2 oranında işsizlik sigortası primi
ödemekte, devlet de kendi payına düşen yüzde 1'i ödeyerek
işsizlere çare olsun diye İşsizlik Sigortası Fonu'na
aktarım yaparak fon birikimini oluşturmaktadırlar. Bu
birikimlere nema gelirleri ve gecikme faizleri de eklenerek toplam fon geliri
oluşmaktadır.
25/8/1999
tarihinde 4447 sayılı Kanunla çalışma hayatımıza
giren İşsizlik Sigortası Fonunda bugün itibarıyla
amacı dışında kullanılan büyük bir parasal birikim
ortaya çıkmıştır. Öyle ki İŞKUR'un son bültenine
göre işsizlik sigortasının fon varlığı Kasım
2015 itibarıyla 92 milyar 108 milyon 527 bin TLdir. İşsizlik
sigortasının uygulamaya başladığı 2002 tarihinden
30/11/2015 tarihine kadar bu fona 6 milyon 234 bin 61 kişi başvuruda
bulunmuş, 4 milyon 261 bin 48 kişi işsizlik ödeneği almaya
hak kazanmıştır. Fonda biriken paradan 2002-Kasım 2015
tarihleri arasında toplam 10 milyar 429 milyon 735 bin 177 TL
işsizlik parası ödemesi yapılmıştır. Yani,
şu an ki fon varlığının sadece yüzde 10,8'i
amacına uygun kullanılmıştır.
İşsizliğin çift haneli rakamları bulduğu ve giderek
artacağı Türkiye'de hâlâ amacına uygun kullanımı
bekleyen 81 milyar 678 milyon 791 bin 823 TL gibi devasa bir fon birikimi söz
konusudur.
Peki,
bu birikim nasıl olmuştur? On üç yıllık dönemde fona
girişler sürekli artarken işsizlik ödeneklerinin son derece
sınırlı tutulmasından kaynaklanmıştır.
Toplanan primler ile işsizlere yapılan işsizlik ödeneği
ödemeleri arasında açıklığın büyümesinin asıl
nedeni sisteme hak sahibi olarak girmenin güçlüğünden
kaynaklanmaktadır. Buna sistemden yararlananlara yapılan ödemelerin
tutarlarının düşüklüğü ve yararlanma süresinin
kısalığı da eklenince fon miktarı ve ödemeler
arasında büyük orantısızlık ortaya çıkmaktadır.
Bu fonla ilgili bir başka sorun ise yararlanma
koşullarının çok ağır olmasının yanı
sıra İşsizlik Sigortası Fonunun asıl işlevinin
işsizlik sorunundan kaynaklanan sorunları çözmek yerine,
başından beri kamu finansmanı ve bütçe açıklarını
kapatmak için uygun koşullu bir borçlanma kaynağı olarak
kullanılmasıdır.
4447 sayılı Kanunun 53üncü maddesinde
"Bu fon bütçe kapsamı dışında olup, gelirlerinden
hiçbir şekilde kesinti yapılamaz ve genel bütçeye gelir
kaydedilemez" hükmü vardır. Gelin görün ki AKP hükûmetleri,
yanlış ekonomi politikalarının açıklarını
kapatmak adına 5763, 5920 ve 5921 sayılı kanunlarda
yaptıkları değişikliklerle fon varlığının
büyük bir kısmını teşkil eden fonun nema gelirlerinden
dörtte 3ünün genel bütçeye gelir kaydedilmesinin önünü
açmışlardır. Öyle ki, bu kanunların yürürlüğe
girmesiyle birlikte fonda biriken kaynaklardan işsizlere aktarılan
ödenekten çok daha fazlası bütçeye yama yapılmaya
başlanmıştır.
İşsizlik Sigortası Fonu'nun daha
etkin, amacına uygun ve daha fazla kişinin
kullanılmasının sağlanabilmesi amacıyla
Anayasanın 98 ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddelerine göre Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1)
Tacettin Bayır (İzmir)
2)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3)
Mahmut Tanal (İstanbul)
4)
Haydar Akar (Kocaeli)
5)
Devrim Kök (Antalya)
6)
Çetin Osman Budak (Antalya)
7)
Ceyhun İrgil (Bursa)
8)
Özcan Purçu (İzmir)
9)
Hayati Tekin (Samsun)
10)
Aydın Uslupehlivan (Adana)
11) Şenal Sarıhan (Ankara)
12) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
13) Kadim Durmaz (Tokat)
14) Namık Havutça (Balıkesir)
15) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
16) Lale Karabıyık (Bursa)
17) Erkan Aydın (Bursa)
18) Tur Yıldız Biçer (Manisa)
19) Kazım Arslan (Denizli)
20) Orhan Sarıbal (Bursa)
21) Melike Basmacı (Denizli)
22) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
23) Bülent Yener
Bektaşoğlu (Giresun)
24) Haluk Pekşen (Trabzon)
25) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
26) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
27) Erdin Bircan (Edirne)
28) Hüseyin Çamak (Mersin)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
30/6/2016 tarih ve 1791 sayıyla Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçay tarafından, terör örgütlerinin ülkemizdeki
finansal faaliyetlerinin araştırılarak terörizmin
finansmanının önlenmesi için alınması gereken tedbirleri
tespit etmek amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin, Genel Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
18/08/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 18 Ağustos 2016
Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında,
siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erkan
Akçay
Manisa
MHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
30 Haziran 2016 tarih, 2016/1791 sayıyla TBMM
Başkanlığına vermiş olduğumuz Manisa Milletvekili
ve Grup Başkan Vekili Erkan Akçay'ın, terör örgütlerinin ülkemizdeki
finansal faaliyetlerinin araştırılarak terörizmin
finansmanının önlenmesi için alınması gereken tedbirleri
tespit etmek amacıyla verilen Meclis araştırma önergesinin 18
Ağustos 2016 Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisinin lehinde ilk olarak Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay
konuşacak.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, terör
örgütlerinin ülkemizdeki finansal faaliyetlerinin araştırılarak
terörizmin finansmanının önlenmesi için alınması gereken
tedbirleri tespit etmek üzere bir Meclis araştırma komisyonu
kurulmasına ilişkin verdiğimiz grup önerisi üzerine söz
aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz her
Allahın günü pek çok terör örgütünün hain, alçak
saldırılarıyla karşı karşıyadır ve bu
terör saldırılarıyla sabah akşam sarsılmaya devam
ediyoruz. Yaşananlar kamu güvenliği bakımından her geçen
gün kötüye giden bir gösterge arz etmektedir.
Bu sabah Elâzığda Emniyet
Müdürlüğüne yapılan bombalı araç saldırısıyla
şehitler verdik ve çok sayıda yaralımız var. Hemen
akabinde, Genel Kurul başlarken Bitliste yine hainane
saldırılarla büyük üzüntü duyarak sarsıldık. Dün Vanda
yine korkunç saldırılarına devam etti terör örgütü. Önceki gün
Diyarbakırda, daha evvel de hatırlıyorsunuz, İstanbulda,
Ankarada pek çok katliama neden olan terör saldırıları devam
ediyor. Âdeta, hem içimizden hem dışımızdan, Türkiye terör
örgütlerinin bir saldırı alanı hâline gelmiştir. Bu,
topyekûn Türkiyeye bir saldırıdır. Bu, topyekûn bir
değişik türde savaştır. Elbette, Türkiye Cumhuriyeti
olarak, Türk milleti olarak bu saldırılara karşı topyekûn
mücadele etmek durumundayız. Bu mücadelenin aması, fakatı,
lakini, çünküsü olamaz. Geldiğimiz nokta, maalesef, bunu göstermektedir.
20 Temmuzdan bu yana gerçekleşen terör
saldırılarında toplam 1.180 askerimiz, polisimiz, korucumuz ve
masum vatandaşlarımız hayatını kaybetmiş ve
şehit olmuştur. Bunlar birer sayı değildir, bunlar her bir
ocağa düşen birer ateştir ve bütün Türkiyeye yayılan
üzüntüdür, endişedir.
Terör örgütleriyle mücadele başta, öncelikli
olarak elbette bir güvenlik sorunudur, önce güvenlik. Ancak, tek
başına güvenlik tedbirleri almak, savunma pozisyonunda kalmak da
terörü önlemekte ve terörle mücadelede yeterli olmamaktadır. Terör bir
bataklıktır, bütün unsurlarıyla birlikte bu
bataklığı kurutmak gerekmektedir. İşte, bu noktada, bu
önergemizde de ifade ettiğimiz üzere, terörizmin finansmanıyla
mücadele büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü, terörü, terör örgütlerini ve
teröristi besleyen en önemli unsurlardan birisi de terörizmin finansmanı
konusudur. Terörle topyekûn mücadelenin en önemli aşamalarından
birisi de mutlaka Türkiye Cumhuriyetinin ve bütün kurumların teksif
olması ve mücadelede başarılı olması gereken alan
terör örgütlerinin finansmanıdır. Eğer bu
bataklığı kurutamazsak yok edilen sinekler tekrar hayat bulmaya
başlayacaktır.
Türkiye, terörle gerek güvenlik düzeyinde gerekse de
finansal düzeyde mücadeleyi çok boyutlu olarak görmek durumundadır. Ülkemiz,
terörle ve terörizmin finansmanıyla mücadelede bölgeselden küresele uzanan
PKK, FETÖ, IŞİD vesaireyle mücadele ederken ayrıca, Orta
Doğu ve Avrupadaki terör örgütleriyle mücadelede de Türkiye başat
bir rol içerisindedir ve baş hedeftir. Terörle mücadelede Türkiye gerek iç
politikada gerekse de uluslararası politikada etkin olmak zorundadır.
Değerli milletvekilleri, Bugün ülkemiz, PKK ve
FETÖ örgütleriyle ve IŞİD terörüyle mücadelede en keskin
dönemlerinden birisini yaşamaktadır. Gaflet, dalalet ve hatta
ihanetin sebep olduğu bir ortamda bölücüler, teröristler, hainler
şehirlerimizde ve ülkenin hemen hemen her sathında pek çok önemli
kurumunun önemli mevkilerinde mevzilenmiş, saklanmış,
şehirlerimize silah ve mühimmat depolamış, bombalar
yığmış, teröristler devşirmiş ve âdeta meydanı
boş bulurcasına terörist eylemler yapar duruma gelmiştir. 15 Temmuz
akşamı kanlı darbe girişiminde FETÖ sivil
vatandaşlarımızı hedef almış, kamu kurumları
ve Türkiye Cumhuriyeti ateş altına alınmış ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi bombalanmıştır. Terör örgütleri
kaçakçılık, gasp, hırsızlık,
dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti yapmış
ve vergi adı altında haraç toplamış, himmet toplama
adı altında finansman sağlamıştır.
Olayın geldiği boyutları göstermesi
bakımından size bir olay aktarmak istiyorum değerli
arkadaşlar. Anadolumuzun bir vilayetinde
Malumunuz, Maliye
Bakanlığı şubat ayının son haftasını
vergi haftası olarak ilan eder ve bu kapsamda da vergi daireleri,
defterdarlıklar vergi bilincini artırmak amacıyla bilhassa
ilköğretim okullarında çocuklara konferans verirler, onlarla
çeşitli etkinlikleri gerçekleştirirler. Böyle bir konferans
sırasında bir vergi uzmanı memur, ilköğretim
çağındaki çocuklara soruyor: Vergi nedir? Acaba kim anlatacak?
diyor çocukların kafasındaki vergi kavramı nedir, onu ortaya
çıkarmak için. Her çocuk bir şeyler söylüyor, bir vergi tanımı
yapıyor; yalnız, bir çocuk şöyle tarif ediyor: Her ay bir
akşam evimize bir amca gelir, babam ona zarf içinde bir para verir, vergi
verir. diyor.
Değerli arkadaşlar, bu Anadolunun ilinde
PKK vergi adı altında haraç topluyor, evlerden zarf içerisinde
vatandaşlardan alıyor ve masum çocuk da bunu kafasına vergi
kavramı olarak yerleştiriyor. İşte terörizmin
finansmanının geldiği boyutları göstermesi
bakımından bu hadise çok vahim bir örnek teşkil ediyor.
Diğer bir konu da PKKnın en önemli geçim
kaynaklarından biri kaçakçılık ve kaçakçılıkta da çok
etkili olduğumuz söylenemez. Eğer, Gümrük
Bakanlığının verilerine girersek, elbette boş durmuyor
Gümrük teşkilatı fakat bunun da yeterli
olmadığını görürüz. Bu mücadele önce sınır
güvenliğinden başlar. Sınırlarımız ne derece
güvenli? Güneyde Irak ve Suriye sınırımız âdeta yolgeçen
hanına dönmüşken biz etkin mücadeleden bahsedebilir miyiz?
Diğer bir konu da terör örgütü FETÖnün
finansmanıyla mücadeledir. 15 Temmuz sonrasında Fethullahçı
terör örgütüne yönelik mücadelenin en önemli ayaklarından birisi de
finansal mücadeledir. FETÖnün yoğun bir finansal ağla terör örgütünü
yapılandırdığı artık herkesin bildiği bir
konu. FETÖ, çekler, senetler, nakitler, şirketler, markalar, zincir
marketler, okullar, dershaneler vesaireden oluşan bir finansal ağ
kurmuş, bu ağla Anadoludan çeşitli çok sayıda iş
adamlarını, odaları âdeta mahalle baskısı altına
alarak haraç toplamıştır ve bunun adına da himmet
demiştir. Himmet adı altında kayıt dışı,
şeffaflıktan uzak, denetimden uzak, hesabı verilmeyen paralar
toplanmış, finansman sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu ağ içerisinde mesela
Zaman gazetesi aboneliği âdeta esnaf ve tüccarlar için bir referans olmaya
başlamıştır. Netice itibarıyla bu network ile
iletişim ağıyla devasa bir finans ağı
kurulmuştur, bu ağların kesinlikle çökertilmesi gerekmektedir.
Bu düşüncelerle muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde
ilk olarak Ankara Milletvekili Sayın Murat Alparslan konuşacak.
Buyurun Sayın Alparslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MURAT ALPARSLAN (Ankara) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin, terörün finans
kaynaklarının tespiti ve engellenmesi konusunda vermiş
olduğu Meclis araştırma önergesi hakkında partim adına
söz almış bulunmaktayım.
Bazen acılarımızı tarifte
cümlelerin anlamsız kaldığı, kelimelerin kifayetsiz
kaldığı zamanları yaşarız; içimizin
acısını, ciğerimizin parçalanışını izah
etmekte zorlanırız. Belki bugün o anlardan birini
yaşıyoruz. Dün Vanda, bugün itibarıyla Elâzığda,
Bitliste maalesef, hain terör örgütünün yaptığı
saldırılar sonucu şehitlerimiz oldu,
yaralılarımız var. Allah şehitlerimize rahmet etsin,
yaralılarımıza da acil şifalar versin.
Değerli milletvekilleri, bu ülke, bu devlet
büyük bir devlet, bu millet asil bir millet; şanlı bir tarihi, köklü
bir medeniyeti, zengin bir kültürü, kadim bir devlet geleneği ve büyük bir
medeniyet tasavvuru var. Tarihten bugüne kadar pek çok badireden, pek çok
tertipten, pek çok tuzaktan atlayarak bugünlere gelmiş ve bugün
itibarıyla da tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ülküsüyle
kendi istiklal ve istikbaline dönük her türlü kalkışmayı, her
türlü saldırıyı engelleme konusunda büyük bir azim ve samimiyet
gösteren bir millet. Tabii, bu ülke, bu vatan, bu millet belki pek çok hainlik,
pek çok terör saldırısına muhatap oldu fakat 15 Temmuz gecesi ve
sonrasında yaşananlar belki o güne kadar gördüklerinin en
acısı, en trajedisi, en haini, en kalleşi, en vahşisi idi.
Hamdolsun, bu kalkışma da hem darbe teşebbüsü hem de işgal
kalkışması da Mesele vatansa gerisi teferruattır.
diyebilen aziz milletimizin o samimi, gayretli, onurlu duruşu sayesinde
bertaraf edildi ve sonlandırıldı ama görünen odur ki bir
şekilde bu terör örgütlerini maşa olarak kullanan yapılar
ülkemizin istiklaline, milletimizin istikbaline, devletimizin
varlığına dönük hamlelere farklı kulvarlarda, farklı
şekillerde, belki terör kardeşliği de yapmak suretiyle devam
ediyor. İşte terörün PKK, DEAŞ, FETÖ veya farklı bir isim
altında olmakla beraber insanlığımıza, milletimize
dönük saldırılarını en acı gerçekliğiyle
bugünlerde görüyor ve yaşıyoruz. İnşallah bunların da
üstesinden gelmek bu aziz milletin en önemli görevi. Biz, 15 Temmuz ve
sonrasında oluşan, bir şekilde her türlü
farklılıklarımıza, her türlü siyasi tandansımıza
ve görüş açılarındaki farklılıklara rağmen bir
olabilmeyi becerebilen ve bu anlamda millî irade diyebilen, millî egemenlik
üzerinde hiçbir vesayet ve tahakkümü kabul etmeyen refleksler gösteren
siyasiler ve millet olarak ne kadar onur duysak, şeref duysak azdır.
Şu bir gerçektir ki hiçbirimiz hepimiz diyeceğimiz kadar güçlü
değiliz. Bu hepimizi muhafaza etmek ve bu hepimiz dediğimiz güçlü
millet unsuruyla bu terör belasıyla hep beraber mücadele etmek
durumundayız. Terörün, kardeşliğimize, birlik ve
beraberliğimize dönük çok farklı saldırılarına daha
da, belki saflarımızı sıklaştırarak, kol kola
girerek, dimdik durarak inşallah devletimizin istiklalini ve milletimizin
bekasını da muhafaza etmek durumundayız. Çünkü biz biliyor ve
inanıyoruz ki bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak,
eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte bizim ay
yıldızlı al bayrağımız şehit kanlarıyla
sulanmış ve inşallah ilelebet göklerden inmeyecek ve bizim bu
vatanımızın her bir santimetkaresi şehit kanlarıyla
sulanmış olarak bizlere emanet edilen bir vatan olarak bizler
tarafından da hep muhafaza edilecek.
Bu anlamda, terörün, terörle mücadelenin de çok
önemli olduğu mutlak bir gerçek. Terörün sadece silahlı
unsurlarıyla değil belki onları besleyen, onlara can damarı
olan, finansıyla da, sosyal boyutuyla da, kültürel yapısıyla da
her alanında topyekûn mücadele yapmak da -kıymetli
konuşmacının da ifade ettiği gibi- bu terör
bataklığının kurutulmasıyla ilgili ciddi ve önemli
adımlar olacaktır.
Bu kapsamda, belki, 1960 Paris Sözleşmesiyle
1961de kurulan OECD bünyesinde 1989 yılında vücut bulan bir kurul
olan Mali Eylem Görev Gücü marifetiyle bu finansmanın uluslararası
düzeyde bir şekilde engellenmesiyle ilgili konu başlıkları
ortaya konulmuş, 1999 yılında Birleşmiş Milletler
terörün finansmanıyla ilgili bir uluslararası sözleşme ortaya
koyarak bunun şartlarını belirlemiş, biz de ülke olarak
2001 yılında imzalamış, 2002 yılında da Mecliste
kabul ederek bir şekilde yasalaşmasına imkân
sağlamışız. Sonrasında da özellikle 2006
yılında o güne kadar terörün finansmanının bir suç
olduğu bilinmez iken bu kavramı Terörle Mücadele Kanununun 8inci
maddesine ilave etmek suretiyle bu konudaki mücadelenin yasal zeminde
oluşması anlamında da ciddi bir adım atılmıştır.
Nihayetinde hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin hem Avrupa
Birliğinin birtakım ilkelerinin ulusal mevzuatımıza
uyarlanması konusundaki her türlü yasal değişiklikler ve
çalışmalar yapılmış ve an itibarıyla 15 Temmuz ve
sonrasında da ortaya konulan olağanüstü hâl ve kanun hükmünde
kararnameler bünyesinde de terörün her türlü finansmanının
engellenmesi, her türlü mali kaynağının kurutulması,
bunlarla ilintili herkesin tespit edilmesiyle ilgili hem yargının hem
idarenin hem de Mali Suçları Araştırma Komisyonunun ciddi bir
gayreti söz konusudur.
İnşallah bu yapılan
çalışmalar neticesinde bu ülkenin istiklaline, milletimizin birlik ve
beraberliğine kasteden, terörün ne ad altında olursa olsun
yaptığı bu insanlık dışı kalleş, hain
saldırılarının tamamen sonlandırılması
konusunda büyük bir yol alınmış, mesafe katedilmiş olacak
ve terörün üstesinden de hep beraber gelinecektir. Ama bunda en önemli gayret,
en önemli katkı hiç tereddütsüz milletimizin birliğidir. Zaten hem
terörün hem terörü bir maşa olarak kullanan uluslararası kuruluşların
da bize karşı ve milletimize, devletimize dönük oynadıkları
oyunların en başta geleni de birlik ve beraberliğimizi
bozmaktır. Bu oyuna gelmeksizin, birliğimizi, beraberliğimizi
daha da kuvvetlendirerek, kardeşlik hukukumuzu pekiştirerek hem
içeride hem bölgemizde hem de dünyanın dört bir yanında ülkemize,
devletimize, milletimize kasteden hainlerle ciddi bir mücadeleyi, bir
seferberliği, belki yeni bir istiklal mücadelesini hep beraber yapmak
durumundayız. Zaten 15 Temmuz gecesi ve sonrasında milletimiz belki
Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinden itibaren bugüne kadar yeniden bir kurucu
iktidar olarak kendi iradesine, kendi egemenliğine sahip
çıkmıştır. Bizler de siyasiler olarak ve milletin
temsilcileri, egemenliğin temsil edildiği yer olarak burada
onların bu iradesine sahip çıkarak taleplerini, isteklerini,
arzularını yerine getirmek konusunda azami bir hassasiyet
göstermeliyiz. Ben özellikle o günden bugüne gelene kadar bir şekilde
milletin öznesi olan ve burada milletin tamamının temsil edildiği
Millet Meclisindeki bu uzlaşmacı, samimi ve iyi niyetli
yaklaşımlardan dolayı her birinize ayrı ayrı
teşekkür ediyorum. Özellikle Milliyetçi Hareket Partisinin terörün,
terörle devletin ve milletimizin mücadelesi konusundaki her zaman samimi ve
doğru yerde duruşundan dolayı da özellikle teşekkür
ediyorum.
Bu konudaki Meclis araştırma önergesinin
bir şekilde zaten bizim mevzuatımızda
uyguladığımız ve Meclisin çalışma takvimi de
dikkate alındığında yapılagelen çalışmalara
da ışık tutacak tekliflerden olduğunu, lakin
yapılıp devam eden işlemlerle ilintili olduğunu da ifade
ediyor ve bu duygularla hepinizi selamlıyor, saygı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Alparslan.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde
Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin terör örgütlerinin
ülkemizdeki finansal faaliyetlerinin araştırılarak terörizmin
finansmanının önlenmesi için alınması gereken önlemleri
tespit etmek üzere Meclis araştırma önergesi vermesi lehinde grubum
adına fikirlerimi açıklayacağım. Ama ondan önce, son
günlerde terör örgütlerinin büyük zayiatları söz konusu oldu. Bugün de
Elâzığ ve Bitliste maalesef şehitlerimiz var,
yaralılarımız var çok sayıda. Şehitlerimize, Allahtan
rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı
diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum ve
bunların tekerrür etmemesini niyaz ediyorum.
Terör, silahla oluşturulur değerli
arkadaşlarım ama, terör silahla oluşturulurken terörün
arkasında da finansman vardır, para vardır, parasız terör
olmaz, olamaz, devam ettirilemez. Para ve terör arasında çok önemli bir
bağlantı vardır. Parası olmayan hemen hemen hiçbir terör
örgütü yoktur dünyada. Terör örgütleri, özellikle büyük istihbari
kuruluşlardan yardım alırlar ve zaman içerisinde bu
aldıkları yardımları -parasal yardımları, o
finansal yardımları- düzenli hâle getirirler, özellikle, hukuki alanlarda
paraya çevirip terör alanında kullandırırlar.
Başarıları finans alanında elde ettikleri sürekli gelirlere
bağlıdır. Onun için, çok fazla dikkat edilmesi gerekir. Terörün
finansman ayağının, kaynağının kurutulması
şarttır.
Biz -hepiniz biliyorsunuz- bu konuda, terör
konusunda, maalesef, güzel bir jeopolitiğe sahip değiliz.
Sıkıntılıyız, etrafımız terör örgütleriyle,
içimiz belki de terör örgütleri ve teröristlerle çevrili maalesef,
sıkıntılarımız var. Ama biz terörle mücadele konusunda
da pek başarılı değiliz, olamıyoruz maalesef.
Şimdi, bakın, biraz önce iktidara mensup
değerli arkadaşım konuştu, ama ben bazı bilgiler
verilmesini de arzu ederdim, Hükûmet tarafından bu bilgilerin verilmesini
arzu ederdim. Mesela, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında
Kanun, 6415, 2013te çıkardık bunu, 2013te bu kanunu
çıkarttık, üç sene geçmiş. Üç seneden beri, bakın, bu
kanuna uygun olarak mal varlıklarının dondurulması,
terörizmin finansmanı suçu gibi kavramların
kullanıldığı kaç olay tespit edilmiş, bunlarla ilgili
bir bilgi verebiliyor mu Hükûmet? Yok. Hükûmet de yok zaten ama. Böyle bir
bilgi de veremez. Çünkü bu kanun çıktı, siyaseten
kullanıldı ve olduğu gibi atıldı. Bununla ilgili
hiçbir şey yapılmamış demektir bu. Hükûmetin, bununla
ilgili verebileceği bir bilgi var mıdır? Ben isterdim ki
Sayın Alparslan bu konuda bilgi versin ama kendisine de maalesef bilgi
ulaşmamıştır, eminim çünkü Hükûmet bu konuları ciddiye
almıyor, çünkü Hükûmet bu konularla ilgili uluslararası alanda
maalesef ciddiye de alınmıyor çünkü ciddi bir çalışma
yapılmıyor çünkü terörü, terör konusunu maalesef istismar ediyor,
uluslararası alanda da istismar ediyor, siyaseti için kullanıyor.
Dolayısıyla da terörle ilgili olarak yaptığımız
taleplerin çoğu uluslararası alanda karşılanmıyor, çok
azı karşılanıyor, ciddiye alınmıyor. Böyle bir
Hükûmet anlayışı olur mu, böyle bir yönetim
anlayışı olur mu? İktidar tarafından bu konularda,
sizlere, bizlere, hepimize bilgi verilmesi lazım, ne yapılıyor
anlatılması lazım. Bu kanunu çıkardık, çok da önemli
bir kanun ama bakın, kanunla ilgili ne yapıldı üç sene
içerisinde? Hiçbir şey yok. Olmaz böyle bir şey. Bu şekilde
terörle mücadele edilemez.
Biraz önce Grup Başkan Vekilim Sayın Engin
Altay da söyledi, Hükûmet terör konusunu ciddiye almıyor, buraya, Türkiye
Büyük Millet Meclisine bilgi vermiyor, veremiyor. Bakın, bir siyasi parti
grubu geliyor, bu konunun araştırılmasını istiyor,
Hükûmetten kimse yok, bilgi verecek hiç kimse yok, kendi kendimize
konuşuyoruz. Bilgi verilmesi lazım, istatistiklerle, rakamlarla bunu
Hepimiz teröre karşıyız, teröre karşı olmayan kimse
yok burada. Ama bunlar ciddi ciddi konuşulması,
tartışılması gereken işlerdir. Bizim terörle ilgili
farklı bir düşüncemiz olabilir mi? Türkiyeyle ilgili farklı bir
düşüncemiz olabilir mi? Hepimiz aynı şekilde düşünürüz. Ama
otururuz, rakamları, yapılanları, Hükûmetin
yaptıklarını, icraatlarını ortaya koyarız,
onların lehinde veya aleyhinde konuşuruz. Ama Hükûmet maalesef bu
konularla ilgili tek bir kere olsun tenezzül edip bilgi veremiyor ya da kendisi
de bilmiyor herhâlde ya da yeterince iradesi yok herhâlde. Yani sorun bu. Bunu
anlayabilmek mümkün değil.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce söyledim: İşin bir
uluslararası boyutu var, çok önemli bir boyut çünkü terör örgütleri, evet,
muhakkak ki arkalarında bir finans gücü oluşturmak zorundadırlar
ama o finans gücünü oluşturabilmek için de uluslararası desteğe muhtaçtırlar.
O desteği de Türkiyedeki terör örgütleri maalesef alıyor. Bu
konularla ilgili olarak da ciddi çalışmalar yapılması
lazım. Ama maalesef bu alanda da Hükûmet gereken ciddi
çalışmaları yapmıyor, eksik bırakıyor ve ciddiye
alınmıyor ve biraz önce söylediğim gibi -eski istatistikler var
bende, son durum söz konusu değil ama- terörle ilgili olarak
uluslararası alanda talep ettiğimiz vakaların yüzde 90ı
geri çevriliyor, ciddiye alınmıyor. En son Amerikadan
yaptığımız talepte olduğu gibi, ciddi belgelerle bu
talepleri yapmıyoruz, gerekeni yerine getirmiyoruz.
Bakın, Başbakan
Yardımcımız Mehmet Şimşek, 2015 yılında
Biraz önce bahsettiğim 2013te 6415 sayılı Terörizmin
Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun çıkmış,
tekrar söylüyorum 2013te çıkardık bunu. Sayın Mehmet
Şimşek, o zaman, ben hatırlıyorum, burada Hükûmet
adına oturuyordu, bu konuyu savunan kişiydi. 2015te diyor ki: Kara
para ve terörün finansmanıyla etkin mücadele etmemiz lazım. Etkin
mücadele etmemiz lazım diye yeniden demeç veriyor. Ee, etmemiz lazım
Sayın Başbakan Yardımcısı, tabii ki etmemiz
lazım. Hangi kanunu istediniz de çıkarmadık, hangi kanun
çıkmadı? Hangi destek bu konuyla ilgili olarak İçişleri
Bakanlığına, Emniyet Genel Müdürlüğüne, istihbarat
teşkilatlarına verilmedi? Hangi araç gereç, hangi kadro, hangi
personel desteği verilmedi, esirgendi Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından? Bu ülke, bu millet hangi desteği esirgedi? Niye kara para
ve terörün finansmanıyla etkili mücadele etmiyoruz? Etmiyoruz, demektir
bu.
Onun haricinde değerli arkadaşlarım,
geçen hafta biliyorsunuz, 3 Ağustosta 6736 sayılı bir torba
kanun çıkardık bu Genel Kuruldan. Bunun 7nci maddesinde bazı
varlıkların millî ekonomiye kazandırılması
başlığıyla bir madde var. Bu kısaca kara para maddesi,
bu meşhur madde. Bakın, onun (6)ncı fıkrası
madde
hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında,
sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı
ve bu işlemden hareket edilerek, hiçbir şekilde vergi incelemesi ve
vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme,
soruşturma veya kovuşturma yapılamaz, ceza kesilemez. diyor.
Şimdi, terörizmin bu kadar önemli olduğu, bu kadar
sıkıntılı olduğu bir ülkede böyle bir kanun çıkar
mı? Paranın nereden geldiğini bilmiyoruz, kimin için
geldiğini bilmiyoruz, kimin adına geldiğini bilmiyoruz. Burada,
yine, para bir kayıt altına alınmıyor, bir şirket
adına gelip de şirketin kaydına geçmiyor, katiyen kayıt
altına almıyorsunuz. Ondan sonra da banka sistemine bir kere giriyor,
üç gün sonra, iki gün sonra hatta bir gün sonra, ertesi gün
çıkarabiliyorsunuz. Böyle bir düzenleme olur mu? Ondan sonra Terörizmle
mücadele edeceğiz, teröristle mücadele edeceğiz... Nasıl olacak
bu iş? Bunlar ciddiye alınması gereken işler değil
midir? Bunları biz ihmal edersek nasıl bununla mücadele ederiz?
Biraz önce Sayın Alparslan söyledi, Mali Eylem
Gücüyle ilgili olarak Türkiye sıkıntılı bir noktada
FATFla ilgili olarak çünkü bunlarla ilgili gereken görevleri yapmıyoruz,
vazifelerimizi yapmıyoruz ve sıkıştık.
Bu, henüz, biraz önce bahsettiğim, Genel
Kuruldan çıkan torba kanun ve ilgili bu 7nci maddesi henüz
yayımlanmadı Resmî Gazetede. Bunun yayımlanmaması
lazım, Türkiyeyi büyük sıkıntılara sokacaktır;
Türkiye bundan sonra uluslararası eylem gücü nezdinde de uluslararası
kurumlar nezdinde de bu konuyla ilgili olarak büyük sıkıntılara
girecektir. Bunlara dikkat etmiyoruz, ondan sonra da Elâzığda,
şurada, burada şehitlerimiz oluyor, yaralılarımız
oluyor. Biz burada oturuyoruz, bunu değerlendirmeye
çalışıyoruz ama Hükûmet yok, rakamlar yok, yapılan edilen
yok, kendi kendimize sadece laf olsun diye konuşmuş oluyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde
son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Tülay Kaynarca konuşacak.
Buyurun Sayın Kaynarca. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisi aleyhinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, şunu ifade etmem lazım: Hem dün
Vanda bugün sabah itibarıyla hem Elâzığ hem de Bitliste
gerçekleşen o hain, o alçak terör olaylarında hayatını
kaybeden kıymetli vatandaşlarımızın her birine
Allahtan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun, milletimizin
başı sağ olsun. Yaralılarımız var dün ve bugün,
Allahtan şifa diliyorum tüm yaralılarımız için de. Bu
terör belasından kurtulabilmek adına elimizden ne geliyorsa hatta bu
süre içerisinde hem Fethullahçı terör örgütü hem de özellikle bu dönemde
PKK terör örgütüyle ilgili yapılacak, yapılması gerekenleri
yapacağız ama birlik ve beraberliğimizle de güçlü bir
şekilde çıkabilmek adına buradan tüm millet, hep birlikte
inşallah bu beladan kurtulacağız.
Ben bu süre içerisinde öncelikle 15 Temmuzla ilgili
de birkaç cümle ifade etmek istiyorum. 15 Temmuz darbe girişimi gerçekten
bu dönemde bizim dünyaya gösterdiğimiz, Türk milleti olarak, millî irade
olarak dünyaya verdiğimiz fotoğraf gerçekten o birliğimizi ve
kardeşliğimizi gösteren çok önemli bir fotoğraftı. Allaha
çok şükür ki Gazi Meclisimizde milletvekillerimizle birlikte yaşanan,
arkasından tanklara vücudunu siper eden, ardından kurşunlara
rağmen canı pahasına, canını veren vatandaşlarımız,
Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın işaretiyle
meydanları günlerce, yirmi yedi gün boyunca hiç boş bırakmayan
vatandaşlarımız hem iç politikada hem dış dünyaya çok
önemli bir mesaj verdi.
Ama bugün bizim mücadelemiz
sadece Fethullahçı terör örgütüne karşı değil, DAEŞi
de bir, PKKsı da bir, FETÖsü de bir. Bütün terör örgütlerine
karşı birlik ve beraberlik içinde olmamız lazım. Biz
mücadelemizi yaparken, bu finansı ortaya koyarken ki az önce Sayın
Akçay çok güzel bir cümle söyledi teklif ettiği öneriyi ifade ederken
Bizim mücadelemiz birlikte ve topyekûn olacak. dedi. 15 Temmuz işte bu
topyekûn mücadelenin, millî iradenin en güzel cevabıydı. Evet,
çıkarılan kanunlar var. Sayın Kuşoğlunun CHPnin
sözcüsü olarak ifade ettiği o bahsedilen, hep birlikte çıkardığımız,
terörün finansıyla mücadeleyle ilgili çıkardığımız
kanunlarda da yapılması gerekenler var. Bazen kanunu uygulanabilir
kılan, kanunun yerine getirilmesiyle ilgili bu Meclis, Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak verilen bu önergeye yönelik sorumluluğunu
aslında hep birlikte de imza atarak belli bir noktaya getirdi.
Elbette yapılacak çok şey var, elbette
bugünden sonra da anlatılacak çok şey var ama en önemlisi de 15
Temmuzun artık bir milat olduğudur. Evet, 15 Temmuz bir
milattır, hiçbir şekilde bir öncesi ve bir sonrasıyla ilgili
atacağımız adımları artık farklı
değerlendirmek zorundayız; iktidar partisi olarak da muhalefet
partileri olarak da biz bu sürece başka bakmak zorundayız çünkü
milletimiz, aziz milletimiz bu oyunu bozdu, bu oyunu bozdu. Bu oyun sadece
Türkiye için geçerli bir oyun değil, bozulacak; Suriyedeki de bir oyun,
Afrikada yaşananlar da üst akıl denen veya yapılar içerisinde
oluşturulmuş bir
Gerçekten, bu süre içerisinde atılacak
adımları bir bütün olarak düşünerek hareket etmek gerekiyor. O
yüzden, başka bakmak, bir bakmak, beraber bakmak zorundayız. O yüzden
Millî irade kazandı. derken, bu millî iradenin bir ve beraberliği
konusunda önümüzdeki süreci başka değerlendirmek zorundayız;
kanunlarımızla birlikte, atacağımız adımlarla
birlikte
Bakın, daha bugün Elâzığ ve Bitliste
yine canımız yandı. Yine bu süre içiresinde neden PKK bugün
bunları yapıyor? Neden PKK bu canları alıyorken, bu terör
var iken dün bu kürsüde tutup bir başkası terörist
açıklamasını buradan hâlâ sunabiliyor. Daha yara
kurumamışken, daha Meclis kendi yarasını bile, bu bomba
atılmış yapıda, bu yapı devam ediyorken dün tüylerim
diken diken oldu, bu kürsüde o konuşmayı dinlerken ve bugün hâlâ
bununla ilgili bizim en büyük silahımızın, en değerli
varlığımızın dua, birlik ve kardeşliğimiz
olduğuna inanıyorum. Çünkü, dünya burayı takip ediyor; dünya,
Türkiye Cumhuriyeti devleti ne yapıyor; dünya, Türkiyeyi hem
bulunduğu coğrafya itibarıyla hem 15 Temmuzda
yazdığı destanla hem devamındaki o dik yürüyüşü ve
başarısını takip ediyor. Niye? İbni Haldunun çok
güzel bir cümlesi var, ben birçok konuşmamda, hem mesleki hem siyasi
çalışmalarımızı yaparken hiç aklımdan
çıkarmam; der ki: Coğrafya bir kaderdir. Gerçekten, Türkiyenin
bulunduğu coğrafya kaderini en iyi anlatan, bu kaderi neden,
nasıl, hangi argümanlarla yaşattığını gösteren
öyle değerli bir şey ki. O yüzden ben bu önergeyi önemsiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği, Sayın Akçayın
ayrıntılarıyla işaret ettiği bu önergeyi önemsiyorum
ama onun da söylediği gibi topyekûn mücadelenin değerinin de
altını dikkatle çizmek istiyorum. Çünkü, ancak bu şekilde
başarılı olabiliriz, ancak dünyaya 15 Temmuzda verdiğimiz o
değerli millî irade zaferi mesajını devam ettirebiliriz, ancak
yaralarımız birlikte sarabilirsek başarılı olabilir.
Ben bunun altını
dikkatle çizerek ama bir taraftan da Meclisin gündemi var, Meclis
çalışmaları içerisinde salı itibarıyla
başladığımız bir çalışma var, 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başladık, yatırımların proje bazında
desteklenmesi ve diğer kanun hükmünde kararnameleri de içeren bu yasal
çalışmanın, bu tasarı çalışmasının da
13üncü maddesine geldik. Dolayısıyla, bu görüşmelerin devam
etmesi açısından, bu çalışmalarımızın da
sürmesi açısından bu duygu ve düşüncelerle de bu önergeye
hayır dediğimizi ama Meclisin de salı itibarıyla
başladığı yasal çalışmalara devam etmesi
arzusunda olduğumuzu sizin takdirlerinize, Genel Kurulun da takdirlerine
sunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisini oylarınıza sunacağım:
III.-
YOKLAMA
(HDP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi
var.
Sayın Demirel,
Sayın Beştaş, Sayın Kerestecioğlu, Sayın Kürkcü,
Sayın Konca, Sayın Yıldırım, Sayın Sancar,
Sayın Gaydalı, Sayın Taşçıer, Sayın
Yıldırım, Sayın Başaran, Sayın Doğan,
Sayın Becerekli, Sayın İrmez, Sayın Bilgen, Sayın
Akdoğan, Sayın Taşdemir, Sayın Paylan, Sayın Zeydan,
Sayın Botan.
Üç dakika süre veriyorum ve
süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun,
30/6/2016 tarih ve 1791 sayıyla Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçay tarafından, terör örgütlerinin ülkemizdeki
finansal faaliyetlerinin araştırılarak terörizmin
finansmanının önlenmesi için alınması gereken tedbirleri
tespit etmek amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin, Genel Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
önerisini oylarınıza sunacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun,
16/8/2016 tarihinde, Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirel tarafından, 11 Ocak 2016 tarihinde Bu Suça Ortak
Olmayacağız başlığıyla yayınlanan
bildirinin ardından çok sayıda akademisyenin maruz
kaldığı işten çıkarma, görevden
uzaklaştırma, adli ve idari soruşturma ile gözaltı ve
tutuklama uygulamalarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, Genel Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
18/8/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 18/8/2016 Perşembe
günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
16 Ağustos 2016 tarihinde Diyarbakır
Milletvekili Grup Başkan Vekili Çağlar Demirel tarafından
verilen 2665 sıra no.lu 11 Ocak 2016 tarihinde Bu Suça Ortak
Olmayacağız başlığıyla yayınlanan
bildirinin ardından çok sayıda akademisyenin maruz
kaldığı işten çıkarma, görevden
uzaklaştırma, adli ve idari soruşturma ile gözaltı ve
tutuklama uygulamalarının araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclise verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak 18/8/2016 Perşembe günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin lehinde ilk konuşmacı Mardin Milletvekili Sayın
Mithat Sancardır.
Buyurun Sayın Sancar. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİTHAT SANCAR (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunun yakından takip
ettiği Barış İçin Akademisyenler inisiyatifinin 11 Ocak
2016 tarihinde hazırladığı bir bildiri vardı, Bu Suça
Ortak Olmayacağız başlığı altında
yayınlandı. Ardından, bu bildiriyi imzalayanların
kriminalize edilmesi süreci başladı. Barış İçin
Akademisyenler girişimine destek olan, bildiriye imza atan çok sayıda
akademisyen hakkında soruşturmalar başladı, üniversitelerde
disiplin işlemleri yürütüldü, bazı akademisyenler hakkında da
dava açma yoluna gidildi.
Bugüne kadar bu bildiriye imza atan
akademisyenlerden birçoğu açığa alındı. Örnek olsun diye
söyleyeyim: 17 akademisyen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde açığa
alınmıştı, ardından başka üniversitelerde de,
mesela toplam 37 kişi işten çıkarılmıştı,
588 kişi hakkında adli soruşturma açılmış, 516
kişi de disiplin soruşturmasına maruz kalmıştı.
Yine, kamuoyunun bilgisi dâhilindedir, 4 öğretim üyesi hakkında da
tutuklama kararı verilmişti. Bu işlemler bir süredir
durmuştu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yeniden
Barış İçin Akademisyenler Grubuna dâhil olan akademisyenler
hakkında işlemler yapılmaya başlandı.
15 Temmuzdaki darbe girişimi elbette pek çok
açıdan masaya yatırılmak zorunda, bunun bir boyutu da kamudaki
tasfiyelerdir. Daha önce de belirttik, darbeyle doğrudan ilişkili
olan, darbeye, darbenin planlamasına katılan, darbeye açık,
doğrudan, fiilî destek veren kamu görevlileri hakkında disiplin
soruşturması dâhil olmak üzere işlem yapmak bir haktır,
meşru bir yöntemdir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken şey
objektifliktir, adilliktir, tarafsızlıktır. Gerçekten, bu darbe
girişimine doğrudan destek veren, bu girişimi örgütleyen örgüte
doğrudan katılan, yöneticisi olanlar hakkında yapılabilir
ve bunun mutlaka objektif bir süreç içinde gerçekleşmesi gerekir. Oysa,
sık sık uyardığımız gibi, maalesef, Hükûmet ve
pek çok kamu birimi bu ölçütlere riayet etmemiştir. Bir sürü, darbeyle
ilişkisi olmayan pek çok insanın da bu süreçte mağdur
edildiği bilgisi her gün kamuoyunun çeşitli araçlarından
duyurulmaktadır.
Barış İçin Akademisyenler bu
şekilde mağdur edilen grupların başında geliyor
arkadaşlar. Biraz önce saydığım örnekleri 15 Temmuz
sonrası için somutlaştırırsak, mesela, Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesiyle ilgili verdiğim örnek 20 Temmuzdaydı. 21 Temmuzda
akademisyenlere bir tebligat yapıldı ve bir iddia üzerine açılan
soruşturma sonucunda Görevden
uzaklaştırıldınız. şeklinde bir yazı
verildi kendilerine.
Yine, yakın zamanda Eskişehir Anadolu
Üniversitesinde de aynı şekilde bir işlem yapıldı, 21
öğretim elemanı hakkında açığa alma işlemi
gerçekleştirildi. Hakkâri Üniversitesinde 2, Tunceli Üniversitesinde yine
2 akademisyen açığa alındı. Mersin Üniversitesinde de 2
öğretim üyesinin işine son verildi. Son olarak da, 11 Ağustos
2016 tarihinde Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesinden 2
akademisyenin, Sivas Cumhuriyet Üniversitesinden de 3 akademisyenin
açığa alındığı bilgisi geldi.
Şimdi, bu
insanların darbe girişimiyle bir ilişkisi
olmadığını hem çalışma arkadaşları hem
bu işlemi yürüten rektörlükler hem de burada oturan siz sayın
milletvekilleri gayet iyi biliyorsunuz. Eğer bu şekilde darbe
girişimini bahane ederek kamuda işinize gelmeyen veya muhalif
saydığınız, hoşunuza gitmeyen görüşleri olan
insanları da tasfiye edecekseniz darbe girişiminin
yarattığı büyük yaraya yeni adaletsizliklerle başka yaralar
eklemiş olursunuz. Zaten sürekli söylüyoruz, darbecilerin de esas yapmak
istediği, hoşlanmadıkları her şeyi bastırmak,
tasfiye etmekti; demokrasiyi askıya almak, özgürlükleri durdurmak ve
baskıyı artırmaktı. Şimdi, eğer, aynı yöntem
burada, bu gerekçeyle, daha doğrusu darbeyle mücadele bahanesiyle
uygulanacak olursa, o zaman darbe zihniyetini sürdürmek anlamına gelen bir
durum yaratılmış olur. Darbeler sadece fiziksel olaylarla
açıklanamaz, aynı zamanda bir zihniyet meselesidir darbecilik.
Darbeciliğin zihniyeti -biraz önce özetlediğim- siyasal alanı
ilga etmek, tek tip bir toplum yaratmak, otoriter bir sistem oluşturmak ve
özgürlükleri olabildiğince yok etmek, ellerinden geldiğince yok
etmektir.
Bu darbe girişimini
fırsat bilerek Barış İçin Akademisyenler girişimine
katılanların tasfiye edilmesi kabul edilemez. Esasen zaten
olağanüstü hâl döneminde, şimdi bir fırsat olarak
kullanılan bu yöntem ileride ciddi sıkıntılar
yaratacaktır; yeni sıkıntılar, krizler belki de kamu
yönetiminde ve toplumda belli ölçülerde bir kaosa neden olacaktır.
Bakın, Barış İçin Akademisyenler
inisiyatifine mensup olan akademisyenlerle ilgili açılan
soruşturmalarda açığa alma işlemleri bir süre
yapıldı ama sonra durduruldu. Tam yedi ay, sekiz ay geçtikten sonra,
şimdi olağanüstü hâl rejimi bahane edilerek bu akademisyenlerin
açığa alınmasına yönelik yeni işlemler
yapılıyor. Peki, yedi ay boyunca kamuda kalmalarında bir
sakınca yoktu da yedi ay sonra mı, şimdi sakıncalı
hâle geldi kamuda kalmaları?
Üstüne üstlük bütün bu akademisyenlerin ortak talebi
tam da özgürlükçü bir Türkiye, akademide özgürlük, Türkiyede demokrasiydi.
Barış çağrısı yapmışlardı, tam da
darbecilerin istemediği şeyler. Darbecilerin istediği neydi?
Demokrasiyi askıya almaktı elbette ve bunun yanında,
ayrıca, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmek, mümkünse bir
iç savaşın şartlarını yaratmaktı. Buna
karşı yapılması gereken ise tam tersidir; demokrasiyi
savunmak gerekiyor, özgürlükleri savunmak gerekiyor, darbecilerin
beslendiği zemini, darbe heveslilerinin fırsat olarak beklediği
ortamı ortadan kaldırmak gerekiyor. Aksi takdirde, darbeyle mücadelede
samimiyet testinde bütün kamu yönetimi, en başta Hükûmet sınıfta
kalmış olacaktır. Ne zaman ki bir fırsatçılık
oluşturulursa, ne zamanki bu tür ortamlar bir fırsat olarak
kullanılırsa, en çok onu fırsat olarak kullanmak isteyenlere
zarar vermiştir.
FETÖ örgütlenmesiyle ilgili burada çok şey
söyledik. Şunu belirteyim tekrar: Evet, asıl sorumluları ortaya
çıkarmak için yapılması gerekenler yapılmıyor. Kimler
bu örgütün kamuda bu kadar güçlü bir şekilde yerleşmesinde
belirleyici rol oynadı? Hangi siyasal kararlar darbe ortamını
oluşturdu? Bunları araştıralım diye Mecliste oy
birliğiyle, dört partinin ortak imzasıyla bir komisyon kurulması
kararı alındı ama AKP bu komisyona, bildiğim kadarıyla
şu saate kadar, henüz üye bildirmediği için komisyon
çalışmaya başlayamıyor. Herhangi bir şeyin üstünü
örtmek konusunda bir kaygısı mı var AKPnin? Gerçeklerin ortaya
çıkması konusunda bir korkusu mu var? Sorumluluk acaba parti içine,
partinin tepelerine, geçmişteki ve bugünkü yöneticilerine uzanır
mı? diye bir endişesi mi var? Bu sorulara açık cevaplar
bekliyoruz arkadaşlar, darbeyle mücadelede samimi olduğunuzu görmek
istiyoruz. Biz samimiyiz; demokrasi, özgürlük, hukuk devleti çerçevesinde
yapılması gereken her şeyi yapmaya da hazırız.
Bu duygularla hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde ilk olarak Çorum Milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kurt. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT
(Çorum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların
Demokratik Partisi önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım,
sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle Bitlis ve Elâzığdaki
şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
diliyorum. Biz, hepimiz onlar için üzülüyoruz, onlar bizim
evlatlarımız. Nasıl 15 Temmuzda darbeye karşı hep
birlikte tek bir vücut olmuşsak bundan sonraki süreçte de hep birlikte
olacağız. Memleket bizim, bu toprak bizim, bu çocuklar, bu
şehitler bizim. Bu minvalde çalışmalarımız devam
etmektedir. Birlik, beraberliğimizi Allah bozmasın,
evlatlarımıza iyi günler göstersin.
Gençlerimiz 15 Temmuzda memleketlerine sahip
çıktılar. Sağduyu kazandı. O gün, kadınıyla erkeğiyle,
çoluğuyla çocuğuyla herkes Türkiyede olduğunu ve Türkiyeye
sahip çıktığını gösterdi. Herkese çok teşekkür
ediyorum.
Çalışmalarımızda
başarılar diliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ceritoğlu Kurt.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
lehinde son olarak Eskişehir Milletvekili Sayın Gaye Usluer
konuşacak.
Buyurun Sayın Usluer. (CHP
sıralarından alkışlar)
GAYE USLUER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün Bitliste, Elâzığda yine
şehitlerimiz var, yine yaralılarımız var ama yüce Meclisin
görevi, bizlerin görevi bu kürsüden sadece ve sadece terörü lanetlemek, sadece
ve sadece başsağlığı dilemek değildir. Bizlerin
görevi, bu Meclis çatısı altında terör sorununa çözüm
getirmektir.
Bugün Genel Başkanımız Sayın
Kemal Kılıçdaroğlu dedi ki: Ne istediniz de yanınızda
olmadık? Gelin, terörü bitirme eylemini hep birlikte
gerçekleştirelim.
Darbeyi Araştırma Komisyonu bu Meclis
çatısı altında kurulsun kararı alındı. Meclisteki
3 partinin üyelerini belirlemesine karşın Adalet ve Kalkınma
Partisi mevcut milletvekilleri içerisinde Komisyona üye olacak milletvekili
bulamadı. Bırakın lanetlemeyi, gelin eyleme geçelim;
bırakın üzgün olmayı, bırakın ağlamayı,
gelin eyleme geçelim.
Barış İçin Akademisyenler
birliği 11 Ocak 2016da Bu suça ortak olmayacağız.
bildirgesinin altına imza attılar. Ne oldu? Sayın
Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Hükûmet yetkilileri, üniversite
rektörleri bu akademisyenleri terör destekçisi, vatan haini ilan ettiler,
açıkça hedef gösterdiler.
Değerli milletvekilleri, şiddetle ilgili
endişelerin ifade edilmesi teröre destek olmak ile eş anlamlı
değildir. Bu arada, bir büyük ne dedi: Ya bendensin ya
düşmanımsın. Başka ne dedi: Önünde profesör, doçent,
bilmem ne olması kimseyi aydın yapmaz. Bunlar kapkaranlık
insanlardır.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Doğru
dedi.
GAYE USLUER (Devamla) Başka ne dedi:
Karanlık, mandacı aydın müsveddeleri.
Değerli milletvekilleri, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi 10uncu maddesi Bir ülkede ifade özgürlüğü
yoksa ne özgür bir ülkeden ne de demokrasiden söz edemezsiniz. demektedir.
Yine, aynı sözleşme içerisinde kanaat sahibi olma özgürlüğü,
bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü, bilgi ve kanaat açıklama
özgürlüğü de yer almaktadır. Bilmiyorsanız buradan tekrar etmek
istiyorum: Hükûmeti eleştirme özgürlüğü de bu kapsam içerisinde yer
almaktadır.
15 Ocak 2016da Cumhuriyet Halk Partisi parti
meclisi bildirgesini bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Ne dedik:
Her türlü terörü ama, fakat, lakin olmaksızın kınıyoruz,
lanetliyoruz. Terörün insanlık suçu olduğunu kabul ediyoruz. Ancak
ifade özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerindendir. Şiddet çağrısı
olmazsa, şiddet çağrısı içermezse ifade özgürlüğünü
destekliyoruz. Başka ne oldu sürecin devamında? Kraldan çok
kralcı geçinen rektörler, bu akademisyenler için soruşturmalar
açtılar, işten atılmalar yaşadık ve tedbiren
uzaklaştırmalar uygulandı.
15 Temmuzda evvelce adına Fethullah Gülen
cemaati dediğiniz, evvelce adına Fethullah Hocamız, efendimiz
dediğiniz, bugünse yine sizin tarafınızdan ismi konan FETÖ terör
örgütünün darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık,
hepimiz karşı karşıya kaldık ve bugün şükürler
olsun ki el birliğiyle bu darbe girişimi önlendi. Askerî darbe veya
bir terör örgütünün girişmek istediği darbe önlendi. Sivil ve askerî
önlemler aldınız, alıyorsunuz. Meclisi çalıştırmak
yerine Meclis dışında bu işlerle
uğraşıyorsunuz. Peki, soruyorum size: Bu süreçte Türkiye
siyasetinde istikrar sağlanabildi mi? Türkiye siyasetinde yumuşama
sağlanabildi mi? Ve yine sizlere soruyorum: Türkiye siyasetinde
şiddette azalma oldu mu? Bunların cevabını sizlere bırakıyorum.
Gelelim bugüne. 15 Temmuz darbe girişimi
sonrasında hızla OHAL ilanı oldu. Bir Başbakan
Yardımcısı dedi ki: OHALin ilanıyla birlikte Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesini rafa kaldırıyoruz. Bunu
başkası demedi, bunu bir Başbakan Yardımcısı
medyanın önünde söyledi ve gerçekten ifade özgürlüğü, akademik
özgürlük hızla ve yeniden rafa kaldırıldı. Elbette ki
Türkiye özel bir süreçten geçiyor. Elbette ki özel bir süreç içerisinde
olağanüstü önlemlerin alınması doğrudur ancak âdeta ifade
ve düşünce özgürlüğünün ezildiği, çiğnendiği günlerden
geçiyoruz, giderek baskıların çoğaldığı günlerden
geçiyoruz. 12 Eylül 1980 darbesini hatırlayın. O günlerin
mağdurları sizler değildiniz, o günlerin mağdurları
yine bu sıralarda oturan Cumhuriyet Halk Partililerdi. 12 Eylülün en büyük
amacı üniversitelerde ifade özgürlüğünü yok etmek, biat kültürünü
kalıcı olarak inşa etmekti. Ne oldu? Başaramadılar.
Değerli milletvekilleri, üniversiteler, siyasi
baskılara karşı seslerini yükseltemezlerse kendi iplerini de
kendileri çekmiş olurlar. Buradan bu kürsü aracılığıyla
sadece sizlere değil üniversite rektörlerine de sesleniyorum. Baskı
dönemleri gelip geçicidir, bu dönem de geçecektir, iktidar da
değişecektir ama haysiyetsizlik baki kalacaktır.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Bir de tarih ver.
GAYE USLUER (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bizleri ekranları başında izleyen
akademisyenler, üniversite rektörleri, bırakın nabza göre şerbet
vermeyi; bir bilim insanına ne yakışıyorsa, bir bilim
insanı ne yapacaksa ona göre davranın. Bilin ki
bağımsız ve demokratik akademik anlayış, her ne olursa
olsun onurlu bir biçimde devam edecektir.
Değerli arkadaşlar, bir ülkede
demokrasiden bahsedebilmek için, bir ülkede demokratız diyebilmek için
meydanlara çıkıp demokrasi çığlıkları atan
kişilerin aynı zamanda demokrat kişiler olması gerekir.
Demokrat kişilerin olmadığı yerde demokrasi olmaz. Bilim
insanının, sanatçının, basının susturulduğu
ülkede hiç ama hiçbir şekilde demokrasiden bahsedilemez. Akademide
hukuksuz soruşturmalar, gözaltına almalar, görevden
uzaklaştırmalar derhâl ama derhâl son bulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, demokrasi konusunda
bir aya yakın sürece meydanlarda durdunuz, uykusuz kaldınız,
haydi bakalım, ne kadar demokratsınız hep birlikte görelim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bu ülke
hepimizin.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Usluer.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Halis
Dalkılıç konuşacak.
Buyurun Sayın Dalkılıç. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de bugün ve dün Vanda, Bitliste ve
Elâzığda yapılan hain, alçak terör saldırısında
hayatını kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet dilerken
yaralılarımıza acilen şifalar diliyorum.
HDPnin grup önerisini okuduğumda ve HDPli
hatibi dinlediğimde, ben, hatibin konuşmasının
başında bu lanetli terörü ve yapanları lanetlemesini isterdim;
bu çok önemliydi.
Şimdi, Ocak 2016da bazı akademisyenlerin
bir bildiriye imza attıklarını ve onlarla ilgili de gerekli
soruşturmaların yapıldığıyla ilgili,
haksızlık yapıldığıyla ilgili bir önerge söz
konusu.
2016da bu milletin, devletin güvenlik güçlerinin
neyle mücadele ettiğini bir kere hafızalarımızda
yoklayalım. 2016nın Ocağında, âdeta özerklikten bahseden,
devlete başkaldırmış, millete
başkaldırmış, sivilleri bile gözünü kırpmadan katleden
bir PKK terör örgütüyle ilgili verilen mücadelede güvenlik güçlerini, devleti,
Hükûmeti suçlayan bir bildiriye imza atmayı akademisyenlik olarak,
aydın olarak nitelemenin mümkün olmadığını bilmemiz
lazım.
O gün o bildiride bir tane PKK cümlesi var
mıydı, PKKyı lanetleyen bir cümle var mıydı, terörü
lanetleyen bir cümle var mıydı? Hayır. O bildiriyi
okuduğumuzda direkt güvenlik güçlerini, mücadele eden Hükûmeti, devletin
kurumlarını suçlayan ve buradan da âdeta teröre destek veren bir
bildiriden bahsediyoruz. Bu bildiriye destek veren, o gün de bugün de benzeri
bildirilere destek verenlerin mutlaka gereği şekilde takipleri, soruşturmaları
yapılacaktır. Yoksa bu akademisyenler kalkıp da bilimsel bir
bildiri mi yayınladılar? Değil. Yayınladıkları
çok açık ve net; bu milletin birlik, beraberliğine göz dikmiş
alçak terör örgütünün yaptıklarını destekleyen bir bildiriydi ve
bununla ilgili de yapılanlardan rahatsız olmayacağız.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır ) Aydın
olmak farklı bir şeydir. Siz aydın olmanın ne olduğunu
bilmiyorsunuz.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Bugün, bakın,
doğu, güneydoğuda yeniden sivil vatandaşlar katlediliyor.
Bakın, 15 Temmuz her vesileyle milat diyoruz. 15 Temmuz sadece AK
PARTİye değil, CHP, MHP, HDP dâhil bu ülkenin 79 milyon
vatandaşının birlik, beraberliğini hedef almış
bir alçak kalkışmaydı; bir alçak kuşatmaydı, bir
emperyalizmin kuşatmasıydı. Bununla ilgili mücadelede gelin,
omuz verin. Bu milletin değerlerine, bu milletin birlik,
beraberliğine hizmet edelim. derken biz bunun bugün gereğini
yapıyoruz. Destek veren muhalefet partisi genel başkanlarına,
milletvekillerine, bu süreci iyi okuyup bu büyük mücadeleyi, bu büyük milletin
üzerine konmak istenen vesayetle ilgili mücadeleyi yürüten her bir
milletvekilimize çok teşekkür ediyorum ve bu mücadele devam edecek. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben HDP grup önerisinin aleyhinde olduğumu bir
kere daha zikrediyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dalkılıç.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Demirel
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın hatip konuşmasında tamamen grubumuza ve hatibimizin bizim
adımıza, grup adına konuşan akademisyenlere ilişkin bu
bildirinin
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Önergeyi veren
sizsiniz. Neye karşı konuşacak?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yani,
HDPyi, bu vermiş olduğumuz önergeyi küçümseyen, bu önergeyi
hiçleştiren bir konuşma yaptı ve grubumuza direkt bir
sataşma söz konusu. Buna ilişkin konuşma talebimiz olacak.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, sadece eleştiri var, sataşma yok.
BAŞKAN Sayın Demirel
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Eleştiri yok Başkan. Şöyle, çok net ifade edeyim: HDP bu
akademisyenlerin bildirisini yani bizim araştırma önergesi
vermiş olduğumuz bu bildirinin
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Hayır,
ben akademisyenlere söyledim. Akademisyenler destek veriyor o bildiriyle.
dedim, sizi kastetmedim.
BAŞKAN Bakın, Sayın Demirel,
gerçekten çok iyi dinledim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Hem
Mithat Hocayı hem Mithat Hocanın şahsını da ifade
ederek HDPli hatip burada herhangi bir kınama ve lanetleme
yapmadı. da dedi aynı zamanda.
BAŞKAN HDPli hatip. demedi.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Yapsaydı
keşke. dedim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Hayır, Yapmadı. dedi.
BAŞKAN HDPli demedi, benden önce
konuşan hatip dedi; bu bir.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) HDPli
dedi Başkan. Hayır, HDPli dedi.
BAŞKAN Hayır, demedi.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ben not
almışım. Başkan
BAŞKAN Sayın Demirel, talebinizi
anladım. Müsaade ederseniz, ben de kendi yaklaşımımı özetleyeyim
size.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ben
bitireyim isterseniz Başkan, bitireyim.
BAŞKAN Buyurun.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Başkan, daha önceki taleplerimizde de Tutanaklara
bakalım. dediniz, tutanaklara baktınız ve biz haklı
çıktık çünkü bunda da konuşmaları
BAŞKAN Hayır,
haklı çıktınız demedim size, öyle bir konuşma
olmadı aramızda.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) -
bizzat dinledik ve not aldık.
Sonuçta hatip kim adına
konuşuyor? HDP Grubu adına konuşuyor. Hatip de dese, HDPli de
dese aynı noktaya geliyor. Hani, bunda ne fark ediyor, anlamadım.
Bizim araştırma önergemizdir ve konuşan bizim hatibimizdir, biz
de HDP Grubuyuz yani HDP deyip dememesiyle ilgili herhangi bir durum söz
konusu değil ama HDPli olarak da ifade etti, ben bunu çok net ifade
ediyorum.
BAŞKAN Peki, diyelim
ki HDPli dedi; ne dedi HDPli vekil olarak, ne dedi?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) HDPli hatip buraya geldiğinde bugünkü durumu
lanetleseydi
dedi, lanetlemesiyle ilgili direkt
BAŞKAN Şimdi,
bakın, sayın milletvekili
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Bir dakika, bir dakika Başkan.
BAŞKAN Ama dinledim
sizi, aynı şeyleri tekrar ediyorsunuz Sayın Demirel.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Ama siz soruyorsunuz. Hani, anlaşılmıyorsa
anlaştıracağız.
BAŞKAN
Konuşuyorsunuz, anladım, talebinizi anladım, bitirin siz de ben
de cevabımı vereyim.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Şimdi, ben şunu söylüyorum: Hatibin konuşmasında
grubumuza da, grubumuz adına konuşma yapan Mithat Hocaya da direkt
bir sataşma söz konusu olduğunu ifade etmek istiyorum.
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Ben teşekkür etsem sataşma
algılayacaksınız siz.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Ve İç Tüzük haklarından konuşma talep
ediyoruz.
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Demirel, bakın, konuşmacıyı iyi dinledim.
Hatibiniz için, Sayın Sancar için, ismini de zikretmeden Keşke terör
olaylarını -veya da işte bu bağlamda olan olayları-
lanetleseydi. dedi.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul)
Doğru söyledi, doğru söyledi.
BAŞKAN Bu bir
sataşma değil.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz, ben konuşayım.
Bu bir sataşma
değil, bu bir.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Bir başkasının söylemiyle biz hareket
edemeyiz Başkan.
BAŞKAN Bakın,
Sayın Demirel, ben sizi dinledim.
İkincisi, sizin grup
önerinize karşı bir duruş sergiledi konuşmacı.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Tamam.
BAŞKAN Eleştirmek
en doğal hakkı. Oy vermediği, karşı durduğu bir
grup önerisini veya da herhangi bir öneriyi eleştirebilir. Burada
sataşmadan söz alabilmeniz için size ve grubunuza direkt bir hakaret ve
temiz olmayan bir dille hitap etmesi gerekirdi. Burada öyle bir şey yok.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Şöyle bir itham var Sayın Başkan
BAŞKAN Eleştiri
sınırı ile hakaret etmeyi birbirine
karıştırmayalım lütfen.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Bir açıklayayım, bir itham var, şöyle bir itham var Sayın
Başkan: Çok manalı buluyorum terörü kınamadan konuşmaya
başlamayı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Sayın Başkan, beş dakika konuştular zaten.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Bir dakika durun, sabırlı olun.
BAŞKAN - Ben dinliyorum
sizi Sayın Sancar.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Başkan, o zaman şöyle yapalım, yerinden
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Ben bir dakika söz istiyorum çünkü Çok anlamlı buluyorum. dedi.
BAŞKAN - Sayın
Sancar, sizi dinliyorum.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Bu, sanki, teröre destek olmak gibi bir ima, itham var yani töhmet altında
bırakma niyeti var. İzin verin, iki dakika, oradan anlatayım.
BAŞKAN O zaman,
yerinizden, bir açıklama için size bir dakikalık söz vereyim. Bu, bir
hakaret değil, açıklama yapma gereğini hissediyorsunuz.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Hayır
BAŞKAN - Lütfen,
buyurun, size yerinizden bir dakikalık söz vereyim.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Tamam.
BAŞKAN Hakaret ile
eleştiri sınırlarını iyi tayin edelim sayın
milletvekilleri.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Evet, aynen.
BAŞKAN - Buyurun,
sisteme girin Sayın Sancar, size söz vereceğim.
Elbette, karşı
olduğu bir grup önerisini eleştirecek arkadaşlar.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) - O konuda bir problem yok Başkan, eleştiriler
normaldir, olmalı yani ama itham altında bırakan bir durum var.
BAŞKAN Ama hakaret de
yok Sayın Demirel. Biliyorsunuz, bu konuda hassas davranıyorum,
sataşmadan söz veriyorum ama bunun da bir sınırı var.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Ama itham altında bırakan bir durum var yani.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Sancar.
Süreniz bir dakika.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
20.- Mardin
Milletvekili Mithat Sancarın, İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Şimdi, sayın hatip, çok bildiğimiz bir yöntemi kullanıyor:
Önce başkalarını itham edin ki sorumluluğunuz örtülsün.
Oysa, grup adına, hepimizin imzasıyla, bugün ve bundan önce
yaşanan bu saldırıları net ve açık bir şekilde
kınadık. Benim de bunları sürekli tekrar etmemin gerekmediğini
düşünüyorum çünkü tekrar ederek asıl sorumluluğu gizleme gibi
bir sorun var.
Öte yandan, akademisyenlere
ilişkin söylediği de, dünya standartlarında akademik özgürlük ve
ifade özgürlüğü meselesi olarak kabul ediliyor.
Şunu soralım:
Eğer teröre destek konusunda samimiyseniz, kendi içinizde
araştırma yapın. Bugün en kanlı terör örgütü
dediğiniz FETÖye kaçınız, ne kadar yardım ettiniz? Bu
konuda samimi olun, size, terör konusundaki söylemlerinize inanalım.
Hayır, değilsiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Sancar.
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) - Muhatap kabul etmiyorum. Bu cümlenin burada muhatabı
yok, o tarafa bak.
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Önce siz
Bakın, siz, önce siz
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun,
16/8/2016 tarihinde, Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirel tarafından, 11 Ocak 2016 tarihinde Bu Suça Ortak
Olmayacağız başlığıyla yayınlanan
bildirinin ardından çok sayıda akademisyenin maruz
kaldığı işten çıkarma, görevden
uzaklaştırma, adli ve idari soruşturma ile gözaltı ve
tutuklama uygulamalarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, Genel Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım.
III.-
YOKLAMA
(HDP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi
var.
Sayın Demirel, Sayın Danış
Beştaş, Sayın Kerestecioğlu, Sayın Konca, Sayın
Yıldırım, Sayın Sancar, Sayın Aydoğan, Sayın
Gaydalı, Sayın Taşçıer, Sayın Taşdemir,
Sayın İrmez, Sayın Irmak, Sayın Başaran, Sayın
Becerekli, Sayın Paylan, Sayın Toğrul, Sayın Doğan,
Sayın Akdoğan, Sayın Bilgen, Sayın Yıldırım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.36
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun,
16/8/2016 tarihinde, Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirel tarafından, 11 Ocak 2016 tarihinde Bu Suça Ortak
Olmayacağız başlığıyla yayınlanan
bildirinin ardından çok sayıda akademisyenin maruz kaldığı
işten çıkarma, görevden uzaklaştırma, adli ve idari
soruşturma ile gözaltı ve tutuklama uygulamalarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 18
Ağustos 2016 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun,
18/8/2016 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin
Altay tarafından, son dönemde yüzlerce yurttaşımızın
ve güvenlik personelimizin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan
terör saldırılarına zemin oluşturan yanlış
politikaların araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
Genel Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 18/8/2016 Perşembe
günü (Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve Grup Başkan
Vekili Engin Altay tarafından, son dönemde yüzlerce
yurttaşımızın ve güvenlik personelimizin
yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan terör saldırılarına
zemin oluşturan yanlış politikaların
araştırılması amacıyla 18/8/2016 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (772 sıra no.lu) Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
18/8/2016 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin lehinde ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay
konuşacak.
Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY(İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Önerinin mahiyetine geçmeden önce bir hususun
altını çizmekte fayda görüyorum. Bir ülkede demokrasiye yönelik
kalkışmalar olabilir, darbe teşebbüsleri olabilir, bunlar
milletin demokrasi kültürü, parlamenter demokratik sistemin oturmuşluğu
çerçevesinde, tıpkı 15 Temmuzda olduğu gibi geri püskürtülür,
bundan da hepimiz iftihar ederiz ama bu olaylardan sonra Demokrasi
kazandı. diyen iktidarın, şöyle kendine ve dünyadaki demokrasi
algısına bir bakması lazım.
Elbette demokrasi kazandı, biz de bunun aksini
söylemiyoruz ama bir ülkede sanatçılar, gazeteciler, akademisyenler sudan
sebeplerle cezaevlerine atılıyorsa, karakollara
tıkıştırılıyorsa yani iktidar sanattan, medyadan,
bilimden ürker hâle geliyorsa o ülkede demokrasi, kazanan değil,
kaybedendir; o ülkedeki demokrasi, sağlıklı ve nitelikli bir
demokrasi de değildir. Hiçbir şüphem yok, iktidar partisine mensup
siz sayın milletvekillerinin de Türkiyede sağlıklı ve
nitelikli bir demokrasi arzu ettiğinize inanıyorum, düşünüyorum,
umuyorum ama ülkenin sanatçıları, gazetecileri, akademisyenleri
elbette bir suç işlemişlerse gereği yapılsın ama sudan
ve uyduruk sebeplerle, düşüncelerini ifade ettikleri için cezaevlerine
atılıyorsa aslında 15 Temmuz, amacına ulaşmış
demektir bir şekliyle. Onların amacı, zaten demokrasiyi tahrip
etmekti, millî iradeyi gölgelemekti, Parlamentoyu
itibarsızlaştırmaktı. Bir ülkenin Parlamentosu ülkenin
sanatçılarına, gazetecilerine, akademisyenlerine yönelik yapılan
bu basınca sessiz kalıyorsa şu veya bu saikle, 15 Temmuz
amacına ulaşmış demektir. Dolayısıyla,
Parlamentomuzun bu konuda bir parça daha hiçbir siyasi parti ayrımı
yapmıyorum- biraz daha yüksek hassasiyet göstermesi, Sayın
Bostancı, bir zorunluluktur. Milletin bize verdiği emaneti layığıyla
yerine getirmenin de bir gereğidir.
Sayın milletvekilleri, Sayın Başkan;
saat 14.00te Genel Kurulu açtık, görebildiğim kadarıyla
Hükûmetin hiçbir sayın üyesi henüz Genel Kurulda değil. Son üç dört
gündür üst üste Vanda, Mardinde, Diyarbakırda, daha bugün -çok taze-
Elâzığda ve Bitliste alçakça, haince ve oldukça şiddetli terör
saldırılarıyla Türkiye karşı karşıya.
Sayın milletvekilleri, bu koltuklarda
otururken, Allah aşkına kendi kendinize şu soruyu sormuyor
musunuz -yanlış anlamayın, kendim dâhil hepimize söylüyorum-
kendimi eleştirerek söyleyeyim: Biz burada raf elması değiliz.
Burada millî irade, millî irade, millî irade diye ahkâm kesmekle de millî
iradeye saygı olmaz. Bir ülkenin şehirlerinde her gün bombalar
patlıyorsa, birtakım odaklar bu bombaları patlatıyor, komut
veriyorsa ve an itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi olup biteni
bilmiyorsa o Meclisin varlığının hiçbir değeri yoktur.
Ya, rica ediyorum sayın milletvekilleri, bizi
dinleyen bir Hükûmet yok karşımızda. Hepimiz milletvekiliyiz. Bu
millete gittiniz, köyüne, kasabasına, dağına gittiniz, siz bu
millete ne dediniz ya? Ben size ne dediğinizi söyleyeyim. Milletin
malını, canını, namusunu koruyacağız. dediniz,
Milletin huzurunu, refahını, mutluluğunu tesis edeceğiz.
dediniz, bunun dışında bir şey diyen varsa gelsin,
söylesin. Mal, can, namus korumak için verdiğiniz sözle ilgili nasıl
bu kadar duyarsız kalırsınız?
Ben, bu Parlamentonun, kendi içinde bulunduğum
on dört yılda da, kurulduğu yıllarda da bu kadar reflekssiz, bu
kadar uyuşmuş, afyon yutmuş âdeta bir hâlini, geriye dönük Türk
siyaset hayatını bilen biri olarak hiç yaşamadım. Allah
aşkına, sayın milletvekilleri, bir ayağa kalkın,
içinizden çıkmış olsa da, güven oyu vermiş olsanız da,
burada oturan -ruhları burada galiba, kendileri yok- Hükûmete nasıl
bir soru soramazsınız? Ne oluyor kardeşim?, Bu millet, bu
ülke nereye gidiyor? nasıl diyemezsiniz sayın milletvekilleri? Sizi
vicdana davet ediyorum, insafa davet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ben kürsüden başsağlığı
dilemiyorum, içimden Cenab-ı Allaha niyetimi söylüyorum. Bu kürsü
başsağlığı dileme kürsüsü değil kardeşim; bu
kürsü bu ülkede olup bitenlere, yaşanan olumsuzluklara müdahale etme
kürsüsüdür. Ayıptır, ben utanıyorum, vallahi de billahi de biraz
da siz utanın, böyle şey olamaz! Bir kişi çıksın
söylesin, Elâzığdaki saldırıda kaç can kaybımız
var, bilen var mı? Bitlisteki saldırıda kaç can kaybı var,
bilen var mı? Bu, ayıp değil mi? Bu, günah değil mi? Tamam,
tanka, topa direndik, saygınlığımızı da bir parça
muhafaza ettik böylece ama Türkiyede olup bitenleri sade siz izlemiyorsunuz,
Türkiyenin yol gitmeyen en ücra köyünde, çok küçücük, eskiden paska diye
tarif edilen evlerde bile şimdi çatıda bir çanak var. Yani
Ankaranın göbeğindeki vatandaş ile şimdi il statülerini
ellerinden almak istediğiniz Hakkâri ve Şırnakın en ücra
köyündeki vatandaş da olup biteni izliyor. Ücra bir köyde gariban bir
çiftçi, köylü Mehmet amcadan daha çok şey bilmiyorsunuz ve bu, doğru
değildir; burası Parlamentoysa, bu doğru değildir
sayın milletvekilleri. Bir siyasi mülahaza, bir polemik yapmak
istemiyorum. Efendim, bu PKKyı
, Şurada şunu
yaptınız, burada bunu yaptınız. demek istemiyorum, bugün o
gün değil. İnsanlar ölmüş, üst üste bombalar patlamış,
ağır yaralılar var, insanlar can çekişiyor, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin hâline bak. Yani, ben, şahsen, bunu, bugün meydana gelen
bu olay sonrası, Parlamentonun açıldığı saat
itibarıyla dört saat geçmiş, şuraya bir sayın Hükûmet
üyesinin gelip bilgi vermemesini, bir Meclise yapılabilecek,
dolayısıyla millî iradeye yapılabilecek en büyük hakaret olarak
addediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ben addediyorum.
Siz addeder misiniz bilmem. Hükûmetin buna hakkı yok. Burası çare
müessesesi. Elbette tartışalım, münakaşa edelim, bundan
korkmayalım.
Tabii, bu 15 Temmuz sonrası olan ilkbahar
havası devam etsin istiyoruz, ama rahmetli Demirelin bizzat bana
söylediği bir söz var. Bir anıyı anlatayım size. Bir
ziyaretimde, Sizi Mecliste münakaşa ederken görünce, çok şükür demokrasi
işliyor diye seviniyorum. dedi.
Bu münakaşalar nezaket kuralları içinde
olursa, ahlakı, edebi içinde olursa Türkiye'nin menfaatinedir. Yoksa,
oturalım, çoğunluk, azınlık, odur, budur. Elbette
münakaşa edeceğiz. Ettiğimiz münakaşa milletin menfaati
içindir, ettiğimiz münakaşa Türkiye'nin geleceği içindir,
ettiğimiz münakaşa milletin bize verdiği yetkiyi bihakkın
kullanmak ve bu kürsüde ettiğimiz yemine sadakat içindir.
Sayın Başkan,
sizden rica ediyorum, lütfen, bu Parlamentonun daha fazla küçümsenmesine
riyaset makamı olarak seyirci kalmamalısınız. Bu
Parlamentonun gerçekten bir Parlamento mu olduğunun, yoksa yürütme
organının vesayetindeki bir manivela mı olduğunun
olmadığının- ispat edileceği gün bugündür. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bütün saygıdeğer üyelerini Türkiye Büyük
Millet Meclisinin onurunu korumaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde
ilk olarak Bursa Milletvekili Sayın Kadir Koçdemir konuşacak.
Buyurun Sayın Koçdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şairin,
Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bir bak ülkeme,
Başsız başsız adamlar.
Ağlayın, su yükselsin,
Belki kurtulur gemi.
Anne, seccaden gelsin,
Bize dua et, emi. diye tarif
ettiği günlerden birini yaşıyoruz. Bugün Elâzığda,
Bitliste şehitlerimiz var. Bu akşam bazı sofralarda, bazı
sinilerde bazılarının boşluğu hissedilecek. O sininin
diğer oturanları için hayat bomboş, anlamsız gelecek. Bugün
bazı evlerde, kız çocukları babasının sesini
duyduğunda koşarak kapıya gidip onu karşılayamayacak.
Bugün bazı evlerde, şehidin nereye defnedileceği konusunda
gönlün sesi ile edep arasında sıkışacak bazı
eşler. Bugün bazı binalara ambulanslar eşliğinde
-başına bir hâl gelebilir diye- o acı haberi vermek için
gidildiğinde, o giden heyeti utandırırcasına bazı
babalar Size de zahmet verdik, buraya kadar yorduk. diyecekler. Bugün
bazı yerlerde, en büyük hizmeti oraya anında gitmek olan
Başbakan ve bakanları karşılama hazırlıkları
yapılacak, İyi karşıladık, kazasız belasız
uğurladık. diye teselli bulunacak. Bugün Mecliste, sökerek yerlere
attığımız camları ve plastik duvar şeylerini
sergilerken Kanı yerde kalmayacak bu şehitlerin. diye nutuklar
atılacak. Bugün bazı evlerde, evlatlar üniformaya bakıp o
üniformanın yarın giyilmediğini görecekler. Yarın
sabahleyin bazı eşler, sabah kahvaltısında servise
yetişip yetişememe telaşını duymayacaklar. Bazı
evlerde bir ay, iki ay, üç ay sonra eşler İbrahim
, Haydar
diye
çağırdığında, daha sonra, onu kaybettiğini
hatırlayacak, dalgınlıkla çağırdığında
yüreğinin bir yerinde yine boşluk olacak. Geçen okuduk, belki bu
hafta sonu için hazırlanan düğün davetiyelerinin bir kısmı
yırtılacak. Ama Meclis çalışacak ve bu Meclis
çalıştığıyla övünecek. Meclis çalışacak, ek
göstergeleri, ebedî hâle getirilen geçici maddeleri, kıdem
tazminatını, eleman temininde güçlük tazminatına konulacak
göstergeleri görüşecek. Yine bu Mecliste muhalefet milletvekilleri İç
Tüzükten kaynaklanan yoklama isteme haklarıyla iktidar vekillerini,
iktidar vekilleri de saat kaça kadar Meclisi açık tutma yetkilerinin
tadını çıkarıp birbirimize güleceğiz ve bazen de
birbirimizi alkışlayacağız.
Meclis çalışacak, Sevmiyorsan çek git
kardeşim. diye çöplerin toplanmamasını hâlâ aklından
çıkaramayan birinin bazı illeri ilçe ve ilçeleri de il yapıp,
düne kadar ilçesi olan yerlere o illeri bağlama isteğiyle ilgili
maddeleri burada görüşecek. Meclis çalışacak, kürsüde
ettiği yeminle sanki dört yıl boyunca siyaset yapmayacağına
yemin etmişçesine bazı arkadaşlarımız -kendim için
söylüyorum- parmağından başka hiçbir fonksiyonu kalmayarak,
burada kimden geldiğine, kime ait olduğuna bakarak tekliflere, hatta
belki bazen de günün ilerleyen saatlerinde yanlışlıkla öbür
tarafa oy verecek. Kanunen belirli bir sayıyı, yani 30 şehidi,
30 can kaybını aştığında belki bakanlarımız
lütfedip buraya gelecek ama iktidar grubu onun konuşmasını,
büyük bir başarıya imza atmışçasına, en az 3 kere
kesip uzun alkışlarla onu tebrik edecek. O bakan muhalefet
sıralarına dönüp Biz işimizi çok iyi yapıyoruz, siz kendi
işinizi yapın. diyecek ve bu böyle devam edecek. Korkuyu sermaye
eyleyenler yine bu süreçleri kendilerine evirmeye devam edecekler.
Taha Akyolda okumuştum, 1917 Devriminden
sonra -Lenine atfen- şöyle bir sözü var Leninin: Bırakın
ölsünler çünkü bu, devrimi getirir. diyor. Birinci Cihan Harbi sonrasında
Rusyada açlık, sefalet, salgın hastalıklar var, insanlar
yardım kuruluşları örgütlüyorlar ve o Biz ne yapalım? diye sorulduğunda Bu, devrimi
getirir. diyor. Hakikaten kutuplaşma, safları garantiye alıyor.
Bu memleketi kutuplaştırmak, bu memleketi birbiriyle konuşamaz
hâle getirmek belli şeyleri garanti altına alıyor. Çünkü
tansiyon yükseldiğinde akıl tatile çıkıyor, akıl devre
dışı kalınca duygular ve sembollerle kitleleri bir
şekilde yanınıza koyuyorsunuz.
Meclis çalışacak,
burada iktidar partisinin grup başkan vekilleri Nasıl ben 49,5u bu
muhalefetin başına kakarım? diye, Nasıl iki partinin biri
kucakladığımızda, biri de mücadele ettiğimizde
karşı çıkıyor? diye söz almak için benim sözlerimden
nereyi gerekçe gösterebileceğini düşünecek. Ama, bu, şunu
değiştirmeyecek arkadaşlar
Yabancı dil öğrenirken
şunu fark etmiştim: Türkçedeki bazı kelimeleri Avrupa dillerine,
Batı dillerine çeviremiyorsunuz. Mesela gönül kelimesi bunlardan birisi.
Almancada, İngilizcede Gel gönül, seninle muhabbet edelim.
diyemiyorsunuz. Gönül geçen pek çok cümleyi bizdeki anlamıyla
çeviremiyorsunuz. Hüzün buna benzer bir kelime, çeviremiyorsunuz. Ama, 1
Kasımdan sonra şunu öğrendim: Bazı Batı dillerindeki
kavramlar ve kelimeler de bugünün Türkçesine çevrilemiyor. Mesela, siyasi
sorumluluk. Çocuklarımız için bu ne anlama geliyor?
Zayıflık, âcizlik demek. Onun için, güçlü olan adamlar, büyük
liderler ne olursa olsun buradan bir hasbihâl çıkarmazlar. Mesela, geri
çekilme, istifa etme, siyaseten istifa etme.
Arkadaşlar, şunu
birbirine karıştırmamak lazım: Türk Ceza Kanununda tarif
edilen görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suçları var. Biz ondan
bahsetmiyoruz. Eğer ona inansak, gider savcılıklara suç
duyurusunda bulunuruz. Biz diyoruz ki -Borçlar Kanunundaki kusursuz sorumluluk
hâllerindeki gibi- siyasi sorumluluğunuzun gereğini yapın. Bu
memleket iyi yönetilmiyordu, bugün artık hiç yönetilmiyor. Bunun böyle
devam etmesi mümkün değil çünkü birbirimizi dinlemiyoruz, burada bir
müzakere etmiyoruz ve herkesin ocağını söndüren, herkesin
yüreğini yakan, ocaklara od düşüren bu problemi biz burada problem
olarak görmüyoruz. 15 Temmuzda melun bir girişimi yaşadık. Onun
arkasından konuştuğumuz konular, Aman, alelacele
kanunlaştıralım. diye Meclisi tatilden
ayırdığımız konular maalesef kahvede, sokakta, evde
bugün o birer kişi eksilen sinilerin etrafında hissedilen konular
değil. Realiteyle, ülkeyle bağımızı kestiğimizde
siyasetin hiçbir anlamı kalmayacaktır.
Unutmayalım ki terör bir
iletişim vasıtasıdır. Terör eylemleriyle bazı mesajlar
verilir ve son zamanlarda bizim başımızdaki muktedirler
kabilihitap olmaktan çıktıkları için bütün dünya bizimle bu
şekilde konuşmaya başladı. Göreve geldiklerinde iç ve
dış düşmanlar söylemini yerden yere vuran -haklı olarak-
AK PARTİ iktidarları bugün aynı yere geldiler ve kendi
âcizliklerini Bütün dünya bizimle uğraşıyor. noktasına
getirdiler. Nerede kaldı bizim win win politikalarımız;
Dostum Berlusconi, dostum filanca diyen devlet başkanlarımız?
Bu adamlar mı değişti?
O zaman, arkadaşlar, gelin, bu
konularımızı gündemimize alalım, milletin bize verdiği
vekâletin gereğini yerine getirelim. Hiç olmazsa bir şeyi
yapamadık diyelim; yapmak için Meclis olarak irade ortaya koyalım,
ondan sonra da bu olaylar olursa yapamadık diyelim. Ama bugün bu Meclisin
-bırakın yaptığını, yapamadığı da
bir şey- memleketin derdine merhem olma noktasında
yaptığı bir şey maalesef yoktur. O açıdan, bu
önergenin, bu sorunun anlaşılmasına katkı
sağlaması dileğiyle hepinize saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Koçdemir.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde son
olarak Kars Milletvekili Sayın Ayhan Bilgen konuşacak.
Buyurun Sayın Bilgen. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; her şeyden önce, hâlâ kaybetmediğimiz
insani değerlerimiz, hâlâ tüketmediğimiz, bitirmediğimiz
onurumuz galiba yaşadıklarımız karşısında
bizi daha sorumlu, daha dikkatli olmaya mecbur ediyor. Hiçbirimizin gelecek,
ikbal kaygısı, korumaya çalıştıklarımız,
makamlarımız, planlarımız, statülerimiz, bir çocuğun
gözyaşını telafi edecek kadar değerli değil, 5
yaşında hayatını kaybeden, 70 yaşında
hayatını kaybeden insanları geri getirecek kadar değerli
değil. Dolayısıyla, üzerinde konuştuğumuz, üzerinde
tartıştığımız meseleyle ilgili yaklaşım
farklarımız ne olursa olsun, önerilerimiz, eleştirilerimiz ne
olursa olsun bir çözüm arama niyeti, bir çare bulma iradesi ortaya koymak
zorundayız.
Değerli milletvekilleri, konuşmakta, tarif
etmekte zorlandığımız acılar yaşıyoruz ve
bir acı yaşadığınızda, bir yeriniz
acıdığında, yüreğiniz yandığında, bu
konuda bir daha o acıyı yaşamamak için, bir daha
canınız yanmasın diye çare ararsınız. Meşhur
sözdür, biliyorsunuz: Mümin feraset sahibidir ve aynı yerden 2 kez
ısırılmaz. Eğer biz barışa inanıyorsak,
insanca yaşayabileceğimizi, bu ülkeyi birlikte
paylaşabileceğimizi düşünüyorsak, çözüme de, bu kısır
döngüden çıkabileceğimize de inanmamız gerekiyor ama en az
inanmak kadar çözüm yolunu bilmek, çözüm için kafa yormak ve sorumluluktan da
kaçmamak gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, barış sadece silahların susması
değildir, sadece kanın durması, gözyaşının
durması değildir. Elbette, barış için bu şarttır,
zorunludur ama yeterli değildir. Dünyada, hatta Türkiye tarihinde
kanın durduğu, çatışmanın, kaosun
olmadığı kimi dönemler vardır ki biz onları
barış dönemi diye tarif etmeyiz; sadece, barışa
evrilebilir, kalıcı, gerçek barışa, kabul edilebilir
barışa, adil barışa evrilebilir bir ön şart olarak
görürüz. Bu, elbette, çok değerlidir, önemlidir ve bugün Türkiye bunu bile
kaybetmiştir. Ama, içinde bulunduğumuz dönemden çıkmak ve
gerçekten kalıcı bir barışı tesis etmek konusunda
nereden başlamalıyız, ne yapmalıyız, kimin üzerine
nasıl bir sorumluluk düşüyor, galiba herkesin eteğindeki
taşı ortaya koyması, bildiğini hiçbir hesap yapmadan,
hiçbir kaygı, kişisel plan içerisine girmeden bütün
çıplaklığıyla ortaya koyması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, elbette, bu konu da
bir uzmanlık konusu. Ülkemizde de üniversitelerde çatışma çözümleriyle
ilgili yüksek lisans programları var tıpkı dünyada olduğu
gibi. Böyle sorunları dünyada yaşayan ülkeler nasıl
çözmüşler, çatışmayı nasıl bitirmişler,
barışı nasıl tesis etmişler, silahsızlanma ile
demokratikleşmeyi birlikte nasıl gerçekleştirmek mümkün, buna
dair tezler yazılıyor, araştırmalar yapılıyor.
Ama, işin teorik tarafını bir kenara bırakalım,
biliyorum ki her partinin içinde gerek bürokrasi deneyimi dolayısıyla
gerekse doğrudan doğruya halkın gerçekliğini bildiği
için bu sorunun nasıl çözülemeyeceğini bilen çok sayıda isim
var. Eğer bu sorunun nasıl çözülemeyeceği konusunda hepimiz
bildiğimiz gerçekleri kendi parti çıkarlarımızın
üzerinde bir yere oturtup ifade edersek, ortaya koyarsak ben sağduyuyu ve
ortak aklı kurabileceğimize, geliştirebileceğimize
inanıyorum.
Hatırlayalım, bundan iki yıl önce,
değerli milletvekilleri, bir diyalog süreci vardı ve 2 parti bu
sürecin tarafıydı. Bu sürece eleştiri yapanlara, hangi niyetle
ve nereden eleştiri yapılırsa yapılsın şöyle
tarifler yapılıyordu: Kandan beslenenler yani çözüm istemeyenler,
çatışmanın bitmesi için irade ortaya koymayanlar. diye tarifler
yapılıyordu. Şimdi geldiğimiz noktada aynı soruyu bir
kez daha soralım: Eğer gerçekten çözüm siyaset kurumundaysa, çözüm
diyalogla mümkünse ve birbirimizi suçlamadan, birbirimizi itham etmeden çözümü
bu çatı altında arayacaksak, herkesin, hepimizin nerede
yanlış yaptık, nerede eksik yaptık, nerede yapmamız
gerekeni yapmaktan kaçındık, bununla yüzleşmemiz gerekiyor. Dört
beş yıl önce de başka ithamlar vardı, başka tarifler,
başka kurgular yapılıyordu, başka beklentiler ifade
ediliyordu. Nasıl birkaç gündür, hatta bugün sabah bile,
Elâzığdaki eylemden sonra, Elâzığdaki patlamadan sonra
bile analiz olsun diye birileri televizyon ekranlarına çıkıp
işte FETÖ bitti, dolayısıyla FETÖden istihbarat alan bu
yapı da bitiyor, onun için saldırıyor. diye bizim buna
inanmamızı, bizim bununla tatmin olmamızı, böylece bu
işe dair daha ciddi, daha esastan bir çalışmayı,
yoğunlaşmayı yapmamızı aslında engelleyen söylemler
geliştiriliyorsa, bugün nasıl bu geliştiriliyorsa,
hatırlayın, beş yıl önce de Ergenekon, Balyoz
davalarından sonra o süreçte birileri diyordu ki: Bu sorunun sorumlusu,
bu işin sorumlusu, KCK operasyonlarını yapan, FETÖdür ya da
Ergenekonculardır, Balyozculardır. Dolayısıyla, onlar
tutuklanıyor, onlar yargılanıyor. Bu sorun zaten kökten
çözülecek. Demek ki şimdiye kadarki tespitlerimiz doğru
değilmiş, yeterli değilmiş ki hâlâ bombalar patlıyor,
hâlâ çocuklar ölüyor, hâlâ anneler, babalar çocuklarının ölüm
haberlerini almak zorunda kalıyor.
Değerli milletvekilleri, elbette zor bir konu
ama ne olursa olsun, bizim bu zorluğu aşabileceğimize dair bir
inancı önce geliştirmemiz, güçlendirmemiz gerekiyor. Eğer
umutsuzluk, karamsarlık bizi sarmışsa yani bu ülkenin
kaçınılmaz olarak bir felakete sürükleneceğine -belki daha önce
buradan birkaç kez ifade ettim- darbeden daha kötü olan bir iç savaşa
sürüklenme tehlikemizi fark etmeden, görmeden, aymazlık içerisinde hareket
edeceğimize eğer teslim olmuşsak, bunu kaçınılmaz bir
durum, bir kader, bir makus talih gibi görmeye başlamışsak
elbette yapılacak bir şey yok. Ama, artık, güvenlik
politikalarıyla yüzleşmek ve bu politikanın ne kadar gerçekten
güvenliğe hizmet edip etmediği konusunda ciddi bir sorgulamayı
gerçekleştirmek zorundayız.
Dünyada bu konuda iki yol var -çok kabaca tarif
ediyorum- değerli milletvekilleri. Bu yollardan birisi, bildiğimiz,
çok duyduğumuz, alıştığımız söylem; kökünü
kazıma söylemi. Yani, sivil toplumu, sendikayı, gazeteyi, akademiyi,
siyasi partiyi, belediyeyi, milletvekilini, herkesi aynı şiddet
torbasının içerisine koyup hepsini birden bitirme
iddiasıdır.
İkinci bir yöntem daha var; o yöntem de tam
tersine, mümkün olduğu kadar şiddetin koşullarını
ortadan kaldıracak, şiddete götüren nedenleri bitirecek bir
demokratikleşme iradesini, insan haklarını, hukuk devletini
egemen kılmak ve şiddetin ortamını aslında
sonlandırmaktır. Şimdi, biz hangisini uyguluyoruz? Otuz
yıldır neyi deniyoruz? Zaman zaman başka arayışlar,
başka tartışmalar ve Nasıl olmaz? üzerinden bazı
ortaklaşmalarla kimi alternatif girişimler olsa da daha çok neyi
deniyoruz ortada ve denediğimiz yöntemle bu işin çözülmediğini
hâlâ öğrenmemiş olmanın hâlâ aynı şeyi denemeye
kalkmanın bedelini bu ülkenin çocukları, bu ülkenin sivil, masum
insanları niye ödemek zorunda kalsınlar?
Değerli milletvekilleri, elbette çözüme dair de
söylenecek çok şey var ama ben sadece birkaç noktaya değinerek
sözlerimi bitireceğim. Anayasa işini böyle kotarılacak,
kurtarılacak bir iş gibi görmek yerine, gerçekten yeni bir kurucu
irade, yeni bir birlikte yaşama aklını egemen kılma
işi olarak görmek zorundayız.
Suriye konusunu, sadece Esadla uzlaşarak
durumu kurtarma değil, bölgede barışın egemen
olmasının bir yolu, yöntemi olarak görmek ve birlikte yaşamaya
mecbur olduğumuz halklarla barışmayı içimize sindirmek
zorundayız.
Değerli milletvekilleri, bugün
yaşadığımız, yaşanılan acının son
bulması için buranın sorumluluk alması gerekiyor ve Meclisin de
görevden kaçmak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN BİLGEN (Devamla)
durumu kurtarmak
değil, gerçekten inisiyatifle hareket etmesi gerekiyor.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bilgen.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde
son olarak Samsun Milletvekili Sayın Hasan Basri Kurt konuşacak.
Buyurun Sayın Kurt. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin Terör
olaylarının arkasında yatan politikalar
başlığı altında vermiş olduğu grup
önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, son yirmi dört saat içerisinde
Elâzığ, Van ve Bitlisteki ayrı ayrı patlamalarda
şehit olanlara Allahtan rahmet diliyorum; yaralanan bütün
vatandaşlarımıza ve ailelerine geçmiş olsun diyorum ve
sabırlar diliyorum.
Gerçekten, böyle bir günde, terörle ilgili, terörün
bu kadar şiddetli olduğu bir dönemde böyle bir coğrafyada bir parlamenter
olarak veya iktidar partisinin bir mensubu olarak bu konularla ilgili
hassasiyetimiz çok yüksek. Bütün Millet Meclisi üyelerinin de aynı
hassasiyeti paylaştığını düşünüyorum,
muhalefetiyle, iktidarıyla.
Şu anda, Meclis
çalışmalarımız yatırımların teşvikiyle
ilgili bir torba kanun üzerinden devam ediyor. Evet, ayağımıza
çelme takmak isteyenler, bu ülkeyi terör bataklığıyla
meşgul etmek isteyenler var ama diğer taraftan da bu ülkenin
ilerlemeye, bu ülkenin kalkınmaya, bu ülkenin ayağındaki prangaları,
bu terör prangasını kırmaya ihtiyacı var, bunun için
Meclisimiz çalışacak. Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu bu grup önerisiyle ilgili biz aleyhte oy kullanacağız.
Meclisimizin mevcut, önümüzdeki gündemine devam etmesi için bugün, belki bitiremezsek
yarın veya pazar gününe kadar Meclisimizin mevcut gündemi devam
ettireceğini grubumuz adına ifade etmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Gök, Sayın Özel, Sayın
Bektaşoğlu, Sayın Arslan, Sayın Aydın, Sayın
Yıldız, Sayın Tanal, Sayın Erkek, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Akaydın, Sayın Demirtaş,
Sayın Akyıldız, Sayın Altay, Sayın Yarkadaş,
Sayın Kara, Sayın Tümer, Sayın Turpcu, Sayın Tuncer,
Sayın Bozkurt, Sayın Öztrak.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
18/8/2016 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin
Altay tarafından, son dönemde yüzlerce yurttaşımızın
ve güvenlik personelimizin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan
terör saldırılarına zemin oluşturan yanlış
politikaların araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel
Kurulun 18 Ağustos 2016 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (x)
BAŞKAN 1inci sırada yer alan Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde, İç Tüzük'ün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 411 sıra sayılı Kanun Tasarısının
birinci bölümünde yer alan 12nci madde kabul edilmiştir. Şimdi,
13üncü maddeyi görüşeceğiz.
13üncü
maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19/4/2012 tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye
Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571)
13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Selin Sayek Böke Mehmet Bekaroğlu
Tokat İzmir İstanbul
Bihlun Tamaylıgil Utku Çakırözer Zekeriya Temizel
İstanbul Eskişehir İzmir
Musa Çam
İzmir
MADDE 13- 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanununun 45inci maddesinin (1)inci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Banka, muteber saydığı asgari iki
imzayı taşımak şartıyla kendi belirleyeceği
esaslar dâhilinde bankalar tarafından verilecek ticari senet ve
vesikaları reeskonta kabul edebilir. Reeskonta kabul edilecek ticari senet
türleri ve diğer tüm hususlar Bankaca tespit edilir. Bu madde
gereğince verilecek kredilerin en yüksek sınırı ve kredi
türlerine göre limitleri, para politikası ilkeleri göz önünde tutulmak
suretiyle Bankaca belirlenir. Bu amaçla bankada özel bir risk yönetimi birimi
oluşturulur.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım önergeler aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Besime
Konca Saadet
Becerekli
Diyarbakır Siirt Batman
Abdullah Zeydan Ferhat Encu Nihat Akdoğan
Hakkâri Şırnak Hakkâri
Aycan İrmez
Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erkan Haberal Erhan Usta
Konya Ankara Samsun
Mehmet Günal Kadir
Koçdemir
Antalya Bursa
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde öncelikli Antalya
Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun Sayın Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Yine, klasik torba kanunlara kapanış
haftalarında devam ediyoruz. Maalesef, bu bir kötü âdet hâline geldi,
suimisal misal olmaz ama misali bırakın, artık gelenek hâline
geldi.
Burada, tabii, birtakım değerlendirmeler,
acil maddeler var dedik. Onun için, yukarıda da uzun tartışmalar
sonucu Genel Kurula indi. Bir kısmını ayıkladık,
bazı maddeleri ama hâlâ burada bazı sıkıntılı
hususlar var. Tabii ki arkadaşlarımız böyle bakınca
maddeye, içinde güzel şeyler var, Merkez Bankasıyla ilgili, sanki
teşvik, krediler verilecek gibi görüyor ama işin başka bir
boyutu var. Zaten teşvikle ilgili hususlar düzenlenmiş, kimlerin ne
teşviki vereceği, hangi konuların teşvik edileceği
var, onlarla ilgili de maddeler var ama bu kanunda getirilen esneme avansa ve
reeskonta kabul edilebilecek senetlerin imzalarıyla ilgili.
Arkadaşlarımıza Komisyonda sorduğumuz zaman, daha yeni
bazı çalışmalarla bunların kapsamının
genişletilebileceğini, yeni reeskont kredilerinin Merkez Bankası
kanalıyla verilebileceğini söylediler. Tabii, buna bağlı
olarak başka maddeler de var. Hepsini topyekûn konuştuğumuz
zaman, Merkez Bankasının yeniden, daha önce bırakmış
olduğu bazı işlemlere, orta vadeli reeskont kredilerine ve
kısa vadeli ihracata ilişkin reeskont kredilerine geri döneceği
anlaşılıyor. Merkez Bankasının bu işlevi, 1990
yılında, -32 sayılı Karardan sonra, 1989da çıkan-
Merkez Bankasının asli işlevlerine dönmesi amacıyla
çıkarılmıştı. Ben de Merkez Bankasında,
başladığım anda mali tahliller servisinde bu reeskontla
ilgili işlerde çalışıyordum. Yani, onun işlevini
yitirdiğini ve Merkez Bankasının para politikasına
ilişkin asli işlevlerini yapması gerektiğini söyleyerek Kalkınma
Bankası kurulmuştu -Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım
Bankası- 2 banka birleştirilerek. Orta ve uzun vadeli reeskont
kredileri Kalkınma Bankasına verildi onları yapması için,
kısa vadeli ihracat reeskont kredileri de Eximbanka verilmişti.
Şimdi, ortada bu bankalar duruyor. Sistemde bir
aksama varsa gidip Kalkınma Bankası üzerinden ve Eximbank üzerinden
kısa, orta ve uzun vadeli reeskont kredileri verilebilir ama Merkez
Bankası yeniden buraya girdiği zaman para politikası
açısından, daha önce yapılan çalışmalar
açısından bazı sakıncalar doğuracaktır çünkü
bunun ötesinde, yine hatırlarsanız, 2001de oluşturulan
çalışmalardan sonra birtakım yasal düzenlemeler
yapılmıştı, Merkez Bankasının hem Hazineye hem de
kamu kurumlarına vermiş olduğu avanslara önce limit getirildi,
sonra kaldırıldı. Neden yapıldı? Piyasada enflasyonu
bozucu etki olmasın, para politikasını uygulamada sorun
çıkmasın diye bu düzenlemeler yapılmıştı.
Şimdi, bu düzenlemeyle getirilmesi planlanan
uygulamalar, maalesef, para politikası uygulaması açısından
bazı sıkıntıları doğurabilecek. Evet Teşvik
verilsin. Zaten veriliyor. İlgili kurumlar bunu yapar. Aksama varsa da o
sistemin içerisinde bunları çözebiliriz. Yoksa sadece yasada bunu düzeltip
eğer bankalar aracılığıyla buna başlarsak ve iyi
kullanılmazsa sonucunda başka şeylere yol açar. Örnek olarak
söyleyeyim: Onların yapıldığı dönemde, bazı
bankalar çok iyi soruşturma yapmadığı için geri dönmeyen
bazı kredilerinden dolayı belli sektörlerde bir sürü işletme
sahibi oldular. Yani, bilen arkadaşlarımız biliyor, bir bankamızın
Taksim Otelcilik diye iştiraki vardı; verdiği kredilerin büyük
bir kısmı geri dönmeyince bu tür sıkıntılara yol
açmıştı. Ama, bizim kaygımız
Şu anda, daha çok
para politikasının uygulanmasıyla ilgili bazı zorluklara
yol açacağını ve Merkez Bankasının asli
işlevlerinden uzaklaşacağını; bir taraftan enflasyonu
düşürelim, faizle ilgili sorunlar tartışılırken öbür
taraftan böyle bir sorunla karşılaşabileceğimizi sizlerin
dikkatine sunmak istedik. Bu hâliyle Merkez Bankasının asli fonksiyonlarından
uzaklaşması mümkün hâle gelebilir. Önemli olan, Merkez
Bankasının bankalara son borç verme merci olarak kaynak
aktarmasıdır. Onun yolları zaten vardır, açık piyasa
işlemleriyle, repo işlemleriyle, birtakım şeylerle Merkez
Bankası son borç verme merci olarak likidite penceresi üzerinden
bankaları zaten fonlamaktadır; bunları,
sıkıştığı zaman, sistemde bir sorun olduğu
zaman yine yapabilir.
Dolayısıyla, bu uygulamanın gözden
geçirilmesi ve böyle bir şeye yol açılmaması gerektiğini
düşünüyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde şimdi
de Şırnak Milletvekili Sayın Aycan İrmez konuşacak.
Buyurun Sayın İrmez. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYCAN İRMEZ (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanun tasarısının 13üncü maddesi üzerinde söz hakkı
almış bulmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, bugün 18
Ağustos ve 18 Ağustos 1992 Şırnak katliamını
anarak başlamak istiyorum. 18 Ağustos 1992de Şırnakta
devlet tarafından sivil halka, PKKlilerin şehre indiği
iddiasıyla -sonrasında gerek dönemin tugay komutanı ve gerekse
dönemin Valisi Mustafa Malayın verdiği röportajlarda bunların
asparagas olduğu ortaya çıkmıştır- büyük bir katliam
maalesef yaşatılmıştır.
Bugün, yine 18 Ağustos 2016, aynı
vahşet, aynı katliam ve daha büyük kıyımlarla
Şırnak hafıza ve mekân olarak yerle bir edilmiş.
Sokağa çıkma yasağı adı altında Şırnakta
evler, iş yerleri, tüm yaşam alanları yerle bir edilmiştir.
Yaşatılan yıkım dünya savaşları esnasında
şehirlerde oluşan yıkımla eş değerdedir maalesef.
Bunların bir kısmı tank ve top ile bir kısmı da
devletin yıkması için emrettiği şirketlerin yıkım
araçlarıyla gerçekleştirilmiştir.
Bugün, 157nci gününde; Türkiye Cumhuriyetinin 81
ilinden olan Şırnak hâlen sokağa çıkma yasağından
dolayı kapalı, hâlâ giremiyoruz, hâlâ yasaklı ve hâlâ bir halk
evinden, yurdundan uzak bir şekilde maalesef, çadırlar ve barakalarda
yaşatılmaktadır. Sizlere soruyoruz: Bir ilin yasağı
altı ay sürer mi? Bir halk bu devirde altı ay evinden uzak durabilir
mi? Siz çadırlarda insanların yaşadığını
biliyor musunuz? Bu yetmiyormuş gibi, Şırnak halkını
aylardır bu mağduriyetle baş başa
bıraktığınız gibi, yine bu torba yasada, 72nci
maddeyle, maalesef, bu mağduriyet göz önünde bulundurulmadan
Şırnak ve Hakkâri il statüsünden çıkartılarak ilçe
statüsüne alınmak istenmektedir. Bu, halkımıza yönelik ayrı
bir cezalandırma politikasıdır, herkes de bunun bilincinde,
başta Şırnak halkı olmak üzere.
Hani, alanlarda demokrasi, demokrasi ve millî
irade, dersiniz
Ama, Şırnak halkı her ne kadar alanlarda,
sokaklarda ve buraya gelmekle gerçekleştirmiş oldukları
eylemlerinde il olarak kalmak istemelerine rağmen, taleplerini bas bas bağırmalarına
rağmen maalesef, iktidar hiçbir şekilde bu taleplerini göz önünde
bulundurmamış ve Şırnakın şu an il statüsünden
çıkarılarak ilçe statüsüne alınmasıyla ilgili madde torba
tasarıda bulunmaktadır.
Mevcut durumda, Şırnak kent merkezi
Hükûmetin emriyle dümdüz edilmiştir. Şırnak, Cizre ve Silopide
binlerce kişi yaşamını yitirmiş, insanlar bodrumlarda
diri diri yakılmış, cenazeler günlerce yerlerde çürümeye
bırakılmış ve binlerce kişi göç ettirilmiştir.
Darbeci oldukları gerekçesiyle tutuklanan generallerin komutasında
dümdüz edilen bu iller
Şimdi de bu anlayıştan vazgeçmeyen
iktidar, Hükûmet hukuki statüleri değiştirip bu işgalci ve
katliamcı zihniyetin sürekliliğini artırmaktadır.
Siz hiç Şırnak halkına sordunuz mu?
Hadi halkın talepleri sizin için çok geçerli olmasa da orada bulunan sivil
toplum örgütlerine hiç sordunuz mu? İl olup olmamak ya da ilçeye çevrilip
çevrilmeme, oradaki halkın hiçbir şekilde ne geleceğini ne de
geleceklerine yönelik taleplerini göz önünde bulundurmayarak maalesef, böyle
bir tasarı şu an hazırlanmış bulunmaktadır. Bu
yapılanların hepsi bir zulümdür, bir vahşettir ve ayrıca,
ayrı bir cezalandırma politikasıdır. Bunların hepsini
göz önünde bulundurduğumuzda, Şırnakta hukuka, ahlaka ve insani
tüm değerlere aykırı olarak ortaya konulan uygulamalara bir an
önce son verilmesi gerekmektedir. İktidar olarak sizler Şırnak
ve Hakkârinin geleceğine karar veremezsiniz. Eğer, siz, gerçekten
millî iradeyi göz önünde bulundurmak istiyorsanız, Şırnak ve
Hakkâri halkının taleplerini göz önünde bulundurup, dileklerini, fikirlerini,
düşüncelerini baz alıp ona göre hareket etmelisiniz.
Biz, şunu da biliyoruz ki -tekrar söylemek
istiyoruz- bu bir cezalandırma politikasıdır. Oradan vekil
çıkartamadığınız için mi Şırnak ve Hakkâri
illerini il statüsünden alıp ilçe statüsüne koymak istiyorsunuz?
Sizler irade diyorsunuz. Batıdaki
halkın iradesi kıymetli de, Batıdaki halkın iradesi irade
de ama kürdistan bölgesine geldiğimizde oradaki halkın iradesi
kıymetli değil mi sizin için? Bunların hepsini bir kez daha
halkımız adına buradan söylüyoruz ve umarız ki bu
yanlıştan bir an evvel dönülerek o maddenin içeriği
değiştirilerek ona göre kararlarınızı verirsiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın İrmez, teşekkür
ederim ama Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kürdistan diye
bir bölge olmadığını da tekrar vurgulamak isterim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Bölgedir, Cumhurbaşkanı ifade etti.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Cumhurbaşkanı söyledi, kayıtlarda var.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Cumhurbaşkanı bile söyledi.
BAŞKAN Cumhurbaşkanı onu öyle
söylemedi, hepiniz biliyorsunuz, ben de çok iyi biliyorum. Onu tekrar açıp
okuyun, Cumhurbaşkanı öyle bir şey söylemedi. (HDP
sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Kürdistan
bir bölgedir, bunu artık anlayın ya!
BAŞKAN - Cumhurbaşkanı öyle bir
şey söylemedi, açıp okuyun. Ben çok iyi baktım çünkü o konuya, o
yüzden konuşuyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Tarih
kitaplarına bir bakın.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Bu Meclis memleket
kadar özgür olmayacak mı?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Yazık, yazık!
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Beştaş, Sayın Demirel,
Sayın Kerestecioğlu, Sayın Kürkcü, Sayın Konca, Sayın
Yıldırım, Sayın Toğrul, Sayın Aydoğan,
Sayın Gaydalı, Sayın Zeydan, Sayın Bilgen, Sayın
Becerekli, Sayın Taşdemir, Sayın Paylan, Sayın İrmez,
Sayın Taşçıer, Sayın Aslan, Sayın Başaran,
Sayın Irmak, Sayın Öztürk, Sayın Ataş.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.52
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.10
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 127nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 13üncü maddesi üzerinde aynı mahiyetteki iki
önergenin oylanması sırasında istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Sayın milletvekilleri, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Sayın Faruk Özlü bir açıklama talebinde
bulundu.
Buyurun Sayın Bakanım, iki dakika.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
21.- Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün, Elâzığ merkez,
Diyarbakır Bismil ve Van merkezde meydana gelen olaylara ilişkin
açıklaması
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biliyorsunuz bugün ülkemizin 3 ilinde terör olayları
meydana geldi, bu olaylarla ilgili son bilgileri sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bugün Elâzığ Merkez, Diyarbakır Bismil ve Van
Merkezde meydana gelen olaylarla ilgili son bilgileri sizlerle
paylaşacağım.
Efendim, Elâzığ Merkezde 3 şehit
polisimiz, 217 yaralımız var; yine, Diyarbakır Bismilde 8 ölü,
43 yaralı; Van Merkezde 3 şehit, 67 yaralı var. Son durum bu
şekilde.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN 13üncü madde üzerindeki diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411
sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19/4/2012 tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571) 13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 13- 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanununun 45inci maddesinin (1)inci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Banka, muteber saydığı asgari iki
imzayı taşımak şartıyla kendi belirleyeceği
esaslar dâhilinde bankalar tarafından verilecek ticari senet ve
vesikaları reeskonta kabul edebilir. Reeskonta kabul edilecek ticari senet
türleri ve diğer tüm hususlar Bankaca tespit edilir. Bu madde
gereğince verilecek kredilerin en yüksek sınırı ve kredi
türlerine göre limitleri, para politikası ilkeleri göz önünde tutulmak
suretiyle Bankaca belirlenir. Bu amaçla bankada özel bir risk yönetimi birimi
oluşturulur.
Zekeriya Temizel (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir
Milletvekili Sayın Zekeriya Temizel konuşacak.
Buyurun Sayın Temizel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 411 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 13üncü maddesi üzerine verdiğimiz,
Hükûmet ve Komisyonun katılmadığı önergemiz üzerinde
konuşmak istiyorum. Ancak konuşmama başlamadan önce
Elâzığ, Bitlis, Van saldırılarını lanetliyor,
şehitlerimize rahmet, yaralılara sağlıklar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kürsüden her
konuşmama lanetleme mesajıyla başlamak içimi parçalıyor.
Oysa bu kürsüden halkımıza, hepimiz gibi Bakın,
yaptığımız yasalarla, ulusal gelirden ayırdığımız
paylarla sizinle birlikte sizin geleceğinizi kurmaya
çalışıyoruz. diyebilmek istiyorum ama diyemiyorum. Onun yerine
onlara gösterebildiğimiz, Meclisimizin boş sıraları;
başka çare kalmadığı için Meclis
çalışmalarını ilkel yöntemlerle engellemeye çalışma
çabalarını gösterebiliyoruz. Gelecekle ilgili umut verecek
çalışmalar yapmak, tavırlar sergilemek zorundayız. Terör
örgütü tarafından yıllardır işgal altında
tutulmuş idari yapının tüm seviyelerinde kaybedilen güveni
yeniden tesis etmek zorundayız. Bunu da hesap verilebilirliği
artırarak, saydamlık ve hukukun üstünlüğünü teşvik ederek
gerçekleştirebiliriz.
Değerli milletvekilleri, bütün bunları
yapma olanağımız yok. Bırakın toplumda yönetime
karşı güven yaratmayı, Meclisin darbe teşebbüslerine
karşı verdiği onurlu ve kararlı mücadeleyle edindiği
güveni de törpülemekle meşgulüz. Yasa yapılmasını her
beş dakikada bir istediğimiz yoklamalarla, karar yeter
sayısı talepleriyle, açık oylama istekleriyle önlemeye
çalışıyoruz; aslında komik duruma düşüyoruz, Meclisin
itibarını erozyona uğratıyoruz, buna hakkımız
yok. Birlikte demokrasi savaşı vermiş partilerden muhalefette
bulunanlar, görüşülmekte olan yasa tasarısının 3-4
maddesine, toplumsal gerilimi artıracağı, toplumsal aidiyet
duygularını zedeleyeceği, hakkaniyetle
bağdaşmadığı gibi nedenlerle karşı
çıkıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
salonda uğultu var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Temizel.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) Sayın
Başkan, konuşmak için ne kadar zorlandığımı
umarım fark ediyorsunuzdur. Aslında, hitap etmek istemiyorum, sizi
temin ederim konuşmak istemiyorum, zaten bir anlamı da yok. Ama, hiç
değilse, şurada insanların birbirine saygısının
sürdürülmesini talep ediyorum, başka bir şey istemiyorum
arkadaşlar. (CHP, HDP ve MHP sıralarından alkışlar)
Şurada 3-4 tane maddeye, toplumsal gerilimi
artıracağı, toplumsal aidiyet duygularını
zedeleyeceği, hakkaniyetle bağdaşmadığı için
karşı çıkıyoruz; 3-4 tane madde, 80 madde içinde 4 madde.
Bu 80 madde içerisinde kesinlikle desteklediğimiz yasa maddeleri var,
bunlara destek vermek için uğraşmak istiyoruz, çabalamak istiyoruz
ama bu konudaki uzlaşmaz tavır ister istemez bizi tasarının
tümüyle ilgili olarak böyle bir uğraşa sevk ediyor. Ne olursa olsun
biz yine de elimizden geleni yapacak, dolayısıyla bunlara
katkıları sağlamaya çalışacağız.
Değerli arkadaşlar, önerge verdiğimiz
13üncü madde, Merkez Bankası Kanununun 45inci maddesinin
değiştirilmesiyle ilgili. Bu, Türkiye ekonomisinin dönem ve
eşiklerinden bir tanesidir. 1970li ve 1980li yıllara, bundan yirmi
beş, yirmi altı yıl öncesine gidin zaman tüneline girmiş
gibi, o zamanlar, bankaların müşterilerinden aldıkları
senetleri reeskonta tabi tutarak Merkez Bankasında
kırdırdıklarını bilirsiniz. Bu şekilde verilen
senetlerin büyük bir kısmının hatır senedine
dönüştüğünü, dağın taşın teminat gösterilerek
bunlardan kredi alındığını, Merkez
Bankasının bu şekilde senetle, emisyonla ve politik kredilerle
ekonomiyi likiditeye boğduğunu hatırlarsınız. Bütün
bunların sonuçları bize kriz olarak geri döndü; 1989, 1994
krizlerinin temel nedenleri. Daha sonra Merkez Bankası bu tür reeskont
kredisi uygulamalarını kaldırdı, 1991 yılında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Size bir dakika daha ek süre veriyorum
Sayın Temizel.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) 1991
yılında Merkez Bankası Eximbank kredileri hariç olmak üzere
reeskont kredileri uygulamasını kaldırdı, o zamandan beri
de Türkiyede politik krediler denilen bu krediler kullanılmadı.
Türkiyenin ondan sonra geliştirdiği mali disiplin ve özellikle de
emisyonun kontrolüyle ilgili uygulamaların altında işte bu madde
yatmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
şimdi bu maddeyi yeniden kaldırıyorsunuz. Daha önce
gördüğünüz, 2 defa çok net olarak gördüğünüz, diğer zamanlarda
flu gördüğünüz bu filmi bir defa daha seyredeceksiniz. Biz bu filmi gördük.
Bu film çok kötü bir filmdi, hiçbir şeye benzemiyordu, hiçbir şeye
benzemiyordu. İnsanların hâkim olamadıkları bir
belaydı bu, dalga dalga geliyordu Türk toplumunun üstüne. Bununla ilgili
açıklamalar yapmak gerekiyor bu kürsüde, sizlere nasıl belalarla
karşı karşıya kalacağımızı gerçekten
anlatmak gerekiyor ama Sayın Başkanın verdiği bir
dakikalık süre de bittiği için daha fazla da zorlamak istemiyorum
şansımı.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Temizel.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Oylamadan önce
bir yoklama talebi var.
Sayın Gök, Sayın
Usluer, Sayın Tamaylıgil, Sayın Çam, Sayın Torun,
Sayın Akın, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Yalım,
Sayın Arslan, Sayın Tarhan, Sayın Akaydın, Sayın
Salıcı, Sayın Demirtaş, Sayın Özcan, Sayın Erdem,
Sayın Tanal, Sayın Erkek, Sayın Yarkadaş, Sayın
Temizel, Sayın Kuşoğlu.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddenin oylamasının açık
oylamayla yapılması şeklinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 13üncü maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral Danış Beştaş, Adana?
Burada.
Filiz Kerestecioğlu Demir, İstanbul?
Burada.
Çağlar Demirel, Diyarbakır? Burada.
Ertuğrul Kürkcü, İzmir? Burada.
Nursel Aydoğan, Diyarbakır? Burada.
Mahmut Celadet Gaydalı, Bitlis? Burada.
Saadet Becerekli, Batman? Burada.
İmam Taşçıer, Diyarbakır?
Burada.
Mahmut Toğrul, Gaziantep? Burada.
Selma Irmak, Hakkâri? Burada.
Müslüm Doğan, İzmir? Burada.
Dirayet Taşdemir, Ağrı? Burada.
Abdullah Zeydan, Hakkâri? Burada.
Kadri Yıldırım, Siirt
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Takabbül ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, burada.
Behçet Yıldırım, Adıyaman?
Burada.
Garo Paylan, İstanbul? Burada.
Lezgin Botan, Van? Burada.
Aycan İrmez, Şırnak? Burada.
Ayşe Acar Başaran, Batman? Burada.
Besime Konca, Siirt? Burada.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 13üncü maddesinin açık oylama sonucunu
okuyorum:
Kullanılan
oy sayısı: 202
Kabul : 184
Ret : 18(X)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fehmi
Küpçü Ali
Haydar Hakverdi
Bolu Ankara
Böylelikle,
13üncü madde de kabul edilmiş oldu.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Pakistan Senatosu üyeleri ve
Millî Meclis milletvekillerinden oluşan heyete Hoş geldiniz"
denilmesi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişimi ertesinde Pakistan
halkı ve Parlamentosunun dayanışmasını göstermek
amacıyla ülkemize ziyarette bulunan Pakistan Senatosu üyeleri ve Millî
Meclis milletvekillerinden oluşan heyet Genel Kurulumuzu teşrif
etmişlerdir, kendilerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
adına Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 14üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 14üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Amasya İstanbul Kırıkkale
Mehmet Muş Hilmi Bilgin Murat Alparslan
İstanbul Sivas Ankara
Mehmet Demir Fatih Şahin Hüsnüye Erdoğan
Kırıkkale Ankara Konya
MADDE 14 4/11/1981 tarihli
ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesinin (a)
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"a) Devlet
üniversitelerinde rektör, Yükseköğretim Kurulu tarafından önerilecek,
profesör olarak en az üç yıl görev yapmış üç aday arasından
Cumhurbaşkanınca atanır. Bir aylık sürede önerilenlerden
birisinin atanmaması ve Yükseköğretim Kurulu tarafından, iki
hafta içinde yeni adaylar gösterilmediği takdirde
Cumhurbaşkanınca doğrudan atama yapılır. Rektörün
görev süresi 4 yıldır. Süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden
atanabilirler. Ancak aynı Devlet üniversitesinde iki dönemden fazla
rektörlük yapılamaz. Rektör, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü
tüzel kişiliğini temsil eder.
Vakıflarca kurulan üniversitelerde rektörün
atanması Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü üzerine ilgili
mütevelli heyet tarafından yapılır. Rektörün görevi
atandığı usule göre sonlandırılabilir.
Rektörlerin yaş haddi 67 yaştır.
Ancak rektör olarak atanmış olanlarda görev süreleri bitinceye kadar
yaş haddi aranmaz.
Rektör, kendi görev süresince sınırlı
olmak üzere çalışmalarında kendisine yardım etmek üzere,
üniversitenin aylıklı profesörleri arasından en çok üç
kişiyi rektör yardımcısı olarak seçer. Ancak, merkezi
açıköğretim yapmakla görevli üniversitelerde, gerekli hallerde rektör
tarafından beş rektör yardımcısı seçilebilir. Rektör
yardımcıları, rektör tarafından atanır.
Rektör, görevi başında
olmadığı zaman yardımcılarından birisini yerine
vekil bırakır. Rektör görevi başından iki haftadan fazla
uzaklaştığında Yükseköğretim Kuruluna bilgi verir.
Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse yeni bir rektör atanır.
Bu maddeye göre atanan üniversite rektörleri,
Yükseköğretim Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı
tarafından geçici olarak görevden uzaklaştırılabilir veya
görevine son verilebilir."
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
az önce okunan ve bize de biraz önce
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Gökü duyamıyorum.
İsterseniz mikrofonunuzu açayım Sayın
Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Peki efendim, yalnız
sürem bitene kadar da açık kalmasını rica edeyim.
BAŞKAN Tamam, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, biraz önce bizlere sunulan
ve okunduğu anda bizlerin de inceleme fırsatını
bulduğu Adalet ve Kalkınma Partisinin 14üncü maddeyi
değiştiren önergesi Anayasaya aykırıdır. Bu
önergeyle, Komisyonda görüşülmeyen, Komisyonda herhangi bir şekilde
tartışması yapılmayan ve Komisyondan geçmemiş bir
önerge, burada bir yeni madde ihdas edilmek gibi sunulmak suretiyle önümüze
getirilmiştir. İçeriği itibarıyla Anayasaya
aykırı olan bu önergenin işleme alınmaması gerekir.
Biz bunun işlemden
çıkartılmasını öneriyoruz. Eğer Sayın
Başkanlığınız bu görüşümüzün aksi yönde
düşünceye sahip ise usul tartışması açmak istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Toğrul, siz de bir
şey mi söyleyeceksiniz?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, ben de grubumuz adına aynı konuyla ilgili
BAŞKAN Bir dakika, mikrofonunuzu
açıyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben de grubumuz adına
aynı konuyla ilgili olarak endişelerimizi ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika
(Pakistan Heyetinin Genel Kurul salonundan
ayrılması)
(Alkışlar)
Kusura bakmayın Sayın Toğrul,
buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Estağfurullah.
Sayın Başkanım, şimdi, gelen
kitapçıkta bize önerilen, komisyonlarda tartışılan şey
rektör yardımcılarının süresini belirleyen bir madde. Oysa
bir kez daha değiştirildi, farklılaştırıldı,
yine rektör yardımcılarının süresiyle ilgiliydi. Ama en son
bir önerge verilerek, tamamen, Komisyonda
tartışılmamış, konuşulmamış bir maddeyi
yani rektörlerin atanmasını burada bir katakulliye getirerek önerge
oyunlarıyla yeni bir şeyi tartışıyoruz.
Değerli Başkan, biliyorsunuz, 6 Kasım
1982 tarihinden bu yana YÖK Yasasının zaten bu ülkedeki
üniversiteleri ne hâle getirdiğini hepimiz biliyoruz. Şimdi, orada, o
tarihten bu yana rektörlük seçimlerinin nasıl
yapıldığı ve aslında politize edilerek nasıl
kadrolaşma aracı yapıldığı yine hepimizin malumu.
Şimdi getirilen madde hiç ilgili alanlarda tartışılmadan,
üniversite camiasının önerileri alınmadan, YÖKün bu konudaki
önerisi alınmadan bambaşka bir şeyin burada bir önergeyle
getirilmesi, gerçekten, aslında, AKPnin millî iradeden ne
anladığının da çok açık bir ifadesidir. Rektörlük
seçimlerini, tamamen, ilgili alandaki öğretim üyelerinin, öğretim
elemanlarının, memurların, çalışanların ilgi
alanından çıkarıyor; tamamen Cumhurbaşkanının iki
dudağı arasında bir atamaya dönüştürüyor. Bu kadar köklü
bir değişikliğin ilgili komisyonlarda
tartışılmadan, ilgili yerlerden görüş alınmadan,
ilgili öğretim elemanlarının ne düşündüğü bilgisi
alınmadan yapılmasıyla anayasal bir suç işlenmiş olur
diye düşünüyoruz. Bunun geri çekilmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bu konuda başka konuşmak isteyen?
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gerçekten hayretler içerisindeyim. Şu
önergeyi okuyunca bunun bir mini darbe girişimi olduğunu, bir fiilî
durum yaratma ve oldu bitti girişimi olduğunu ifade ediyorum ve daha
da ağırını, maalesef, üzülerek söylemek durumundayım
ki çok ciddi bir siyasi ahlaksızlıkla karşı
karşıyayız; bu kadar açık, net. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
Üniversiteleri üniversite olmaktan tamamen
çıkaran, rektörlük seçimlerini yine şahsi ve keyfî tasarrufa, insafa
terk eden; daha evvel atanan rektörlerin, bu şahsi, keyfî atanan
rektörlerin birçoğunun FETÖcü çıktığını dahi
dikkate almayan; şimdi FETÖcü yerine metöcü rektör arayışı
içerisinde olunduğunu ortaya koyan ve şu anda YÖKün ve mevcut
iktidarın bu FETÖcü vakıf üniversitelerinin 14ünü kurduğunu
28 Mayısta Sayın Başbakan Diyarbakırda Ey aziz
Diyarbakırlılar, Selahaddin Eyyubi Üniversitesini kurduk,
kazandırdık. Hayırlı uğurlu olsun. deyip bunun
övgüsünü ve kazancını talep ederken kanun hükmünde kararnameyle 28
Temmuzda yani iki ay sonra 14 üniversite de kapatılmıştır.
Yaşananlardan ders alınmadığı ortaya
çıkıyor. Yani daha iyileştirme yapılacakken daha kötü bir
duruma getiriliyor. Yani bu 15 Temmuz darbe girişiminden hiç mi ders
alınmadı? Bu nasıl akıldır, mantıktır,
muhakemedir Allah aşkına? Neye göre seçeceksiniz? Zaten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen. Bir dakika
daha veriyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bunu kabul etmek mümkün
değildir Sayın Başkan. Bunun Anayasaya uygun
olmayışı bir tarafa, zaten eleştirdiğimiz kötü bir
durum vardı üniversitelerde, bu rektör seçimleri fevkalade sorunlu, uygun
olmayan bir durumdu. Fakat şu hâliyle tamamen keyfî ve şahsi bir
tasarrufa bırakılıyor. Bu, ancak diktatörlüklerde olacak bir
uygulamadır, bunu kabul etmek mümkün değildir. Bu önergeden
vazgeçmeye davet ediyorum iktidarı.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bostancı
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
bir ara verin, arkadaşlar bir değerlendirsinler.
BAŞKAN Bir dinleyelim Sayın
Bostancıyı.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Naci Bey, sizin
bilginiz var mı bundan?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, burada yapılan, 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununda rektörlük seçimine ilişkin bir düzenlemedir,
önergemiz buna yöneliktir. Anayasaya aykırı bir durum söz konusu
değildir.
Ben de yirmi altı yıl hocalık
yaptım, üniversitede hocalık yapanlar çok iyi bilirler ki rektörlerin
üniversite içerisinde seçimle iş başına gelmeleri birçok problem
doğurmaktadır. İş başına gelen
(CHP, HDP ve MHP
sıralarından Allah, Allah sesleri, gürültüler)
Allah, Allah değil, bir dinler misiniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
dinliyoruz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İş
başına gelen rektörler, gelecek dönemde de tekrar görevlerinin
devamını sağlamak kastıyla yardımcı doçentlik,
doçentlik kadroları dağıtmakta âdeta ulufe gibi ve kendilerini
destekleyecek kadrolar oluşturmaktadırlar.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Şimdi kim
dağıtacak? Cumhurbaşkanı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kendilerini
desteklemeyen, kendilerine oy vermeyen çevrelere karşı da hasmane
tutum sergilemektedirler. Buradaki bütün akademisyenler bu tür olaylara
şahittir.
Ben, YÖK Kanununa ilişkin
çalışmalara katıldım. Türkiyenin bütün üniversitelerinin
eski rektörleri, seçimle iş başına gelmiş rektörleri
tamamıyla, hepsi seçimin yanlış olduğu ve üniversiteleri
tahrip ettiğine ilişkin fikir beyan ettiler. Yaşanan durum
budur. Sonuçta, dışarıdan, üniversitenin dışından
bir insan getirilmiyor, bir seçimden bahsediyoruz. YÖK aday gösterecek,
Sayın Cumhurbaşkanı da seçecek.
Durum bundan ibarettir, teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
Yeteri kadar dinledim. Sayın milletvekilleri
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, ben de birkaç şey söylemek istiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, 15
Temmuzdan sonra bu Mecliste önemli çalışmalar yapılıyor.
Bence bu tip önergelere gerek yok. Eğer iktidar partisi Türkiye'nin
karşılaştığı bir darbe girişiminden
Türkiye'yi çıkarmak ihtiyacının içerisinde ise bunu çok
soğukkanlı, serinkanlı yürütmek gereken bir sürecin
içerisindeyiz. Böyle bir önerge Türkiye'de iktidar-muhalefet gerilimini
artıracak, toplumumuzun beklediği huzur ve soğukkanlı ortamdan
uzaklaşmasına neden olacak maddelerden bir tanesidir.
Şimdi, ben size bir öneride bulunuyorum,
arkadaşlarımıza da bulunuyorum: Lütfen bir ara verin, on dakika
bir tartışsınlar, bu maddeyi geri çekmek konusunda bir karara
varsınlar. Aksi takdirde, tamamen Anayasa'ya aykırı olan ve yeni
bir madde şeklinde getirilen bir önergenin önerge olarak görüşülmesi
dahi mümkün değildir ancak yeni bir madde olarak görüşülebilir. Bu
konu bizleri bir çatışmaya sürükler. Öncelikle, bir ara vermenizi ve
iktidar partisinin iç dünyasında bir tartışma
yapmasını bekliyorum; bunu yapmazlarsa Türkiye'nin bundan sonraki
süreci içerisinde muhalefet partilerinin göstermiş olduğu
yapıcı yaklaşımları ne yazık ki ellerinin
tersiyle itmiş olacaklardır. Ben, kendilerine son bir uyarıda
bulunuyorum: Sizlerin de şahsında, Meclis Başkanı olarak,
Türkiye'nin huzurundan, sükûnundan sorumlu olan mevkide bulunan bir kişi
olarak bu öneriyi dikkate almanızı ve öncelikle bir ara vermenizi,
ara verdikten sonra eğer gerçekten kararlılarsa bu konudaki usul
tartışmamızda kararlı olduğumuzu tekrar ifade
ediyorum.
Vahim bir hata yapılıyor, hata üstüne hata
yapılıyor.
BAŞKAN Şimdi, sayın
milletvekilleri...
LEVENT GÖK (Ankara) Bizlerin görevi hatalardan
korumaktır Meclisi.
BAŞKAN Sayın Gök, talebinizi
anladım.
Sayın Toğrul yani Halkların
Demokratik Partisinin istemi ve açıklamalarını da dinledim,
Milliyetçi Hareket Partisinin de. Tabii ki Adalet ve Kalkınma Partisinin
grup başkan vekilinin de bir cevabı var. Ama, benim açımdan da
şöyle bir durum var: Benim, Mecliste Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel
Kurulunu yöneten bir Başkan Vekili olarak önergeyi kendi inisiyatifimle
işlemden kaldırabilme durumum söz konusu değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) Anayasa.
BAŞKAN Tüzükün hiçbir yerinde önerge...
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Millî Eğitim
Komisyonuna gelmeli Sayın Başkan.
BAŞKAN Böyle bir şey yok. Eğer...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ara verme yetkiniz var.
BAŞKAN Bakın, arkadaşlar, bir
müsaade edin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ara vermenizden bahsediyorum.
BAŞKAN Okuyun, Tüzükü okuyun o zaman.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ara
verme önerisi var.
BAŞKAN Lütfen, benim böyle bir yetkim yok
usuli olarak, şeklî olarak. Bunu, Sayın Gök, siz de gayet iyi
biliyorsunuz.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bunu çek. diyen yok size
Sayın Başkan, ara verin diyoruz, rica ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Bir ara verin, bir
değerlendirsinler.
BAŞKAN Tüzükte usule uygun olan, gelen her
önergeyi ben burada inisiyatifimle işlemden kaldıramam, Tüzükte
böyle bir uygulama yok. (CHP, HDP ve MHP sıralarından gürültüler)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Böyle bir talep yok
Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bir
ara verelim.
BAŞKAN Ama, bu durumu düzeltmek için on
beş dakika ara veriyorum, grup başkan vekillerini toplantıya
davet ediyorum.
Kapanma Saati:
18.46
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
Birleşime
bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.09
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.14
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Elif Doğan
TÜRKMEN (Adana)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
Komisyon
burada.
Hükûmet
burada.
Tasarının
14üncü maddesi üzerinde verilen değişiklik önergelerinin
işlemlerinde kalmıştık ve 14üncü maddede dört adet önerge
olduğunu söylemiştim.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Başkanım, önergemizi çekiyoruz.
(CHP, HDP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
14üncü maddede biraz önce okunan Naci
Bostancı ve arkadaşlarının önergesi önerge sahiplerince
geri çekildiğinden 14üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14üncü
maddesinde yer alan yardım etmek ibaresinin yardımcı olmak
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir
Koçdemir
Ankara Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin 19.04.2012 Tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/571) 14üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
SaygılarımızIa.
Aytuğ Atıcı Mehmet
Bekaroğlu Kadim
Durmaz
Mersin İstanbul Tokat
Utku Çakırözer Selin Sayek Böke Bihlun
Tamaylıgil
Eskişehir İzmir İstanbul
Musa Çam
İzmir
MADDE
14- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13
üncü maddesinin (a) fıkrasının üçüncü paragrafının
birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Rektör,
çalışmalarında kendisine yardım etmek üzere, üniversitenin
aylıklı profesörleri arasından en çok üç kişiyi kendi
rektörlük görev süresi ile sınırlı olarak görev yapmaları
kaydıyla rektör yardımcısı olarak seçer.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Besime Konca Saadet Becerekli
Diyarbakır Siirt Batman
Nihat Akdoğan Ferhat Encu Mahmut
Toğrul
Hakkâri Şırnak Gaziantep
Abdullah Zeydan
Hakkâri
MADDE 14- 4/11/1981 tarihli
ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesinin (a)
fıkrasının üçüncü paragrafının birinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Rektöre,
çalışmalarında yardım etmek üzere, üniversite
senatoları tarafından aylıklı profesörler arasından en
çok üç rektör yardımcısı olarak seçimle belirlenir. Ancak,
merkezi Açıköğretim yapmakla görevli üniversitelerde, gerekli
hallerde beş rektör yardımcısı seçilebilir. Rektör
yardımcılarının görev süreci üç yıldır
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sayın Aytuğ Atıcı imzalı önerge geri
mi çekildi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Önergeyi çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Sayın Mustafa
Kalaycı ve arkadaşlarının önergesi de geri mi çekildi
Sayın Akçay?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Geri
çekiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Geri çekildi.
O zaman bir önergemiz
kalıyor. Çağlar Demirel imzalı önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Gerekçeyi okumadınız Başkan.
BAŞKAN Siz de mi
çektiniz?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Yok, yok, biz çekmedik.
BAŞKAN Ha, gerekçe
okutacaktınız.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Şeyi, maddeyi okumadınız.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ
(Adana) Biz yukarı çağrılmadık, geri çekmiyoruz.
BAŞKAN Okuduk, okuduk
hepsini. İşlemimiz doğru.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ
(Adana) Biz yukarı çağrılmadık.
BAŞKAN Sayın
Mahmut Toğrul konaşacak, tamam?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Evet.
BAŞKAN
Anlaştık.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ
(Adana) Yukarıda toplananlar geri çektiler Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, çarptırma var, öyle yukarı
çağrılanlar
MERAL DANIŞ BEKTAŞ
(Adana) Size değil.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Toğrul, Gaziantep Milletvekili. (HDP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında maddenin orijinaline
bizim prensip olarak bir itirazımız yoktu. 3 rektör
yardımcısının atanması ve bunun görev süresinin
rektörün görev süresiyle sınırlı olmasına biz de prensip
olarak olumlu bakıyorduk. Zaten fiiliyatta da uygulama
aşağı yukarı bu yöndeydi. Her ne kadar beş
yıllığına atanıyorsa da rektör
yardımcısı, rektör değiştiği anda kendisi de,
eğer beraber çalışmak istemiyorsa rektör, istifa ediyordu ama
değerli arkadaşlar, AKPnin son anda getirdiği öneri umut
ediyoruz ki bir daha gelmemek üzere çekilmiştir. Eğer üniversitelerde
rektörlük seçimleriyle ilgili bir problem varsa bunun kamuoyuyla,
üniversitelerde ve ilgili organlarda, komisyonlarda
tartışılması ve böyle bir değişikliğin
gelmesi gerekiyor. Yapılmak istenen, üniversitelere resmen bir kayyum
atamasıdır. AKPnin, yarın
tartışacağımız belediyelere kayyum atama meselesinde
de aynı duyarlılığı göstermesini bekliyoruz. Yine,
Şırnak ve Hakkârinin il statüsünden çıkarılıp ilçe
statüsüne getirilmesi konusunda da bu duyarlılığı
bekliyoruz.
Rektör yardımcılıklarının 3
olması olumludur. Aslında, yasa koyucu onun gerekçesini şöyle
düşünmüştür: Genel olarak üniversitelerde 3 temel alan vardır;
sağlık, sosyal ve fen bilimleri. Ancak, rektör
yardımcılıklarında bu kurala uyulmamakta. Aslında,
belki, bu yönlü bir değişim getirilmesi, önerilmesi gerekir. Çünkü,
ben bunu bire bir yaşadım. Bakın, Dicle Üniversitesinde 2008
yılında Sayın Cumhurbaşkanı tarafından atanan
rektör tıpçıydı, 3 rektör yardımcısının 3ü
de tıp kökenliydi. Böyle bir şey olmaz. Neden olmaz değerli
arkadaşlarım? Biz, o dönem, Dicle Üniversitesi Fen Fakültesine
nükleer manyetik rezonans cihazı alınsın. dediğimizde -ki
modern bilimin yapıldığı tüm üniversitelerde, benzeri
bölümlerde, nükleer manyetik rezonans cihazı, en az 2-3 tanedir- rektör
yardımcıları olayı anlamadıkları için bize
doğrudan şunu söylediler: Bu cihaz ne kadar sürede kendisini finanse
edecek?
Değerli arkadaşlar,
şimdi, fen bilimlerinde, temel bilimlerde bir değişim
yaşanacaksa, bu değişim sadece o alanda bir değişim
olmaz. Örneğin, nükleer manyetik rezonans frekansının tespiti 1951
yılında bir fizikçi tarafından, Bloch tarafından
yapılmış ama nükleer manyetik rezonans şu anda kimya,
eczalık, tıp başta olmak üzere birçok alanda
kullanılıyor. Dolayısıyla, öyle bir çalışma
yaparsınız ki bilimin yönünü değiştirirsiniz. Onun için,
eğer rektör yardımcılıklarına bir düzenleme
getirecekseniz bu kurala uyulmasını sağlayın. Yani,
farklı alanlara hitap edebilen, yönetim kabiliyeti olan, geçmiş
deneyimi olan insanların rektör yardımcısı olması
gerekir. Değerli arkadaşlar, dediğim gibi, bu son derece
önemlidir. Biz toplumsal olarak birbirimizin sorunlarını dinlersek,
sadece ve sadece ön yargılarımızdan kurtulursak aslında
birçok sorunu çözebiliriz. Bu belediyelere kayyum yasasından gelin,
vazgeçin. Benzer bir duyarlılık gösterelim. Millî irade, o belediyeleri
seçen insanlardır. O belediyeleri seçen insanların takdirini bir
kaymakamın, bir valinin iki dudağı arasına vermeyelim.
Zaten, eğer bir suç işlenme durumu söz konusuysa belediye
başkanlarının veya bir suç işleyenin, onların şu
anda mevcut olarak cezasını çekme yöntemi var. Dolayısıyla,
belediyelere kayyum atamak, illeri ilçe statüsüne düşürmek bu ülkenin
barışına hizmet etmez. Gelin, rektör seçimlerinde veya rektör
atamasında nasıl bir uyum sağlandıysa bu konuda da 4 siyasi
parti duyarlılık göstersin. CHPden, MHPden, AKPden bunu
bekliyoruz. Belediyelere kayyum yasanına beraber karşı
çıkalım, bunu geri çekelim. Bu illerimiz 81 değil, 83 olsun.
Bakın, bunda da uzlaşırsak yasa yapmanın zevkine hepimiz
beraber varacağız.
Onun için, ben burada gerçekten
bir kez daha duyarlılığınızı bekliyor,
çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Toğrul.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Kerestecioğlu
Demir, Sayın Kürkcü, Sayın Konca, Sayın Yıldırım,
Sayın Toğrul, Sayın Aydoğan, Sayın Gaydalı, Sayın
Sancar, Sayın Becerekli, Sayın Irmak, Sayın İrmez,
Sayın Taşdemir, Sayın Paylan, Sayın Botan, Sayın
Yıldırım, Sayın Doğan, Sayın Öztürk, Sayın
Acar Başaran, Sayın Ataş.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.43
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Tasarısının 14üncü maddesi üzerine verilen
değişiklik önergesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Sayın milletvekilleri, biraz önce Mustafa
Elitaş ve arkadaşlarının verdiği önergenin geri
çekildiğini belirtmiştim. Söz konusu önerge sahipleri, sehven geri
çekme işlemi yapıldığını belirterek, bu defa
önergelerini değiştirerek tekrar vermişlerdir. Gruplar
arası konsensüsü de dikkate alarak emsal teşkil etmemek üzere
aynı imza sahiplerince değiştirilerek verilen önergeyi
işleme alıp okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 14üncü maddesinin
madde çerçevesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet
Doğan Kubat
Kayseri İstanbul
Mücahit Durmuşoğlu Fehmi
Küpçü
Osmaniye Bolu
Ahmet Gündoğdu
Ankara
"MADDE 14- 4/11/1981 tarihli ve 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesinin (a)
fıkrasının üçüncü paragrafının birinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü
paragrafında yer alan "beş yıl için" ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
Rektör, çalışmalarında kendisine
yardım etmek üzere, üniversitenin aylıklı profesörleri
arasından en çok üç kişiyi kendi rektörlük görev süresiyle
sınırlı olmak kaydıyla rektör yardımcısı
olarak seçer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun
13üncü maddesinin (a) fıkrasının üçüncü paragrafının
birinci cümlesinde yapılan değişiklik doğrultusunda
çelişkinin giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
14üncü maddenin oylamasının açık
oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 14üncü maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Meral Danış
Beştaş, Adana? Burada.
Filiz Kerestecioğlu Demir, İstanbul?
Burada.
Çağlar Demirel, Diyarbakır? Burada.
Ertuğrul Kürkcü, İzmir? Burada.
Nursel Aydoğan, Diyarbakır? Burada.
İmam Taşçıer, Diyarbakır?
Burada.
Ayşe Acar Başaran, Batman? Burada.
Mahmut Celadet Gaydalı, Bitlis? Burada.
Saadet Becerekli, Batman? Burada.
Kadri Yıldırım, Siirt?
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) - Tekabül ediyorum.
BAŞKAN - Tamam, tekabül edildi.
Müslüm Doğan, İzmir? Burada.
Selma Irmak, Hakkâri? Burada.
Dirayet Taşdemir, Ağrı? Burada.
Behçet Yıldırım, Adıyaman?
Burada.
Abdullah Zeydan, Hakkâri? Burada.
Garo Paylan, İstanbul? Burada.
Aycan İrmez, Şırnak? Burada.
Mahmut Toğrul, Gaziantep? Burada.
Lezgin Botan, Van? Burada.
Besime Konca, Siirt? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. Oylama elektronik cihazla
yapılacaktır.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 411
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 14'üncü maddesinin
açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy sayısı: 218
Kabul : 204
Ret : 14(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Ali
Haydar Hakverdi Fehmi
Küpçü
Ankara
Bolu
Böylelikle, kabul edilen önerge doğrultusunda
14'üncü madde de kabul edilmiş oldu.
15inci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının 15inci maddesinin
ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan veya belirlenecek bir
devlet üniversitesine ibaresinin veya kapatılan üniversitenin
bulunduğu ildeki diğer üniversitelere şeklinde, dokuzuncu
fıkrasının ilk cümlesinde yer alan veya belirlenecek bir Devlet
yükseköğretim kurumuna ibaresinin veya kapatılan üniversitenin
bulunduğu ildeki diğer yükseköğretim kurumlarından birine
şeklinde değiştirilmesini ve maddenin son
fıkrasının ilk cümlesinden sonra gelmek üzere Kapatılan
üniversitelerden diğer üniversitelere nakledilen öğrencilerden
kapatılan üniversitede ödedikleri ücretlerin toplamından daha
fazlası talep edilemez. cümlesinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Çağlar Demirel Abdullah Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime Konca Ferhat
Encu Saadet
Becerekli
Siirt Şırnak Batman
Meral Danış Beştaş
Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 15'inci maddesi ile
2547 sayılı Kanunun ek 11inci maddesinin ikinci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen (1) ve (2) numaralı
fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
SaygılarımızIa.
Musa Çam Kadim
Durmaz Utku
Çakırözer
İzmir Tokat Eskişehir
Bihlun Tamaylıgil Mehmet Bekaroğlu Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul Bursa
Selin Sayek Böke Kazım Arslan
İzmir Denizli
"Yapılan denetimler sonucu düzenlenecek
denetim raporu üzerine faaliyet izninin kaldırılmasını
gerektiren durumlar tespit edilen vakıf yükseköğretim kurumları
ile kurucu vakıflarına kayyım atanan vakıf
yükseköğretim kurumlarının faaliyet izni, Yükseköğretim
Kurulunun teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile
kaldırılır. Bu durum, ilgili vakıf yükseköğretim
kurumunun kuruluş kanununun yürürlükten
kaldırılmasının sağlanması için Yükseköğretim
Kurulu tarafından Millî Eğitim Bakanlığına bildirilir.
Bu şekilde faaliyet izni kaldırılan vakıf
yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrenciler
Yükseköğretim Kurulu tarafından garantör üniversiteye veya
belirlenecek bir Devlet üniversitesine intikal ettirilir.
Denetim raporu bulguları da dikkate
alınarak faaliyet izni kaldırılan vakıf yükseköğretim
kurumlarının malvarlığı, 22/11/2001 tarihli ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanununun resmî tasfiye hükümlerine göre tasfiye
edilir. Resmî tasfiye süreci Yükseköğretim Kurulu tarafından
başlatılır. Yetkili ve görevli mahkemece Maliye
Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulunun birer temsilcisi
tasfiye memuru olarak atanır. Tasfiye giderleri, tasfiye olunan vakıf
yükseköğretim kurumunun malvarlığından
karşılanır. Tasfiye işlemleri her türlü vergi, resim ve
harçtan muaftır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 15inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir
Koçdemir Ruhi
Ersoy
Ankara Bursa Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Osmaniye Milletvekili
Sayın Ruhi Ersoy konuşacak.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün memleketimizde çok acı yaşandı.
Önce Elazığdan patlama haberleri, arkasından Van ve Bitlis.
Terör Türkiyenin dört bir yanını kuşatmış, sokaklarda
kan ve gözyaşı. Malum asker kıyafetleri giymiş teröristler
de 15 Temmuz darbesini yapanlar da aynı merkezler tarafından
yöneltilerek
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekası, Türk milletinin
geleceği ciddi bir tehdit altında. Türkiye Cumhuriyeti devleti de
buna karşı tedbir olarak OHAL kanunlarını
çıkarmış, mücadele etmekte.
Milliyetçi Hareket Partisi bu çerçeveyi ortaya
koymuş ve sorumluluklarına buradan bakan bir parti olarak konulara
yaklaşmakta. İşte, bu mücadeleler verilirken azim ve
kararlılıkla terör örgütlerinin -birini diğerinden ayırt
etmeden- üzerine sonuna kadar gidilmesi konusunda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, Hükûmetin ve devletin gereğini yapmasını beklemekte;
beklenti bu noktada. Özellikle de Yenikapı mitinginden sonra Türkiyede
tesis edilen millî birlik ve beraberlik ikliminin Meclise ve siyasete
yansıyor olmasından da ayrıca memnuniyet duymakta.
Bu çerçeve bu şekilde okunurken herhangi bir
şekilde Mecliste alt komisyonlarda görüşülmeden, hiçbir şekilde
muhalefet partilerine beyan edilmeden Rektörleri Cumhurbaşkanı
atar. diye bir önergenin getirilmesi doğrusu bir şok etkisi
yaptı. Allahtan bu şok etkisinin üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkan Vekilinin kararlı tavrı ve diğer siyasi
muhalefet partilerinin de bu manadaki tutumlarıyla ortak akla doğru
Hükûmetin yeniden bir hamle yapmış olduğunu görmekten ayrıca
memnuniyetimizi beyan etmek istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, zamanın ruhu
diye bir kavram vardır Hegelin zaman felsefesinde. Şu anki
zamanın ruhu, millî birlik, beraberlik ve topyekûn Türk milletinin ve Türk
devletinin üzerine gelen odaklara karşı hep birlikte ona azim ve
kararlı bir şekilde durabilme. Bu konuda elbette ki demokrasi
nöbetleri, millî irade nöbetleri anlamlıdır. Ama, bu, sadece
meydanlarda kalır, Meclise ve Genel Kurula ve siyasete yansımazsa bir
adım sonra Güç bende, ben bilirim, ben istediğimi yaparıma
gider ve Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle, bu,
ortak ve millî bir akla tekâmül etmez ise bunun bir adım sonrasında
çok büyük problemler çıkar. İşte, üzerinde konuştuğumuz
vakıf üniversitelerinin kayyumu ve vakıf üniversitelerini kuran
vakıf ile devletin ilişkisini denetlemesini belirleyen kanun
değişikliğine de bu çerçevede bakılmalıdır.
Yapılan değişikliklerin, yapılmak istenen
değişikliklerin daha sonra bir üst mahkemeyle veyahut da daha
değişik hukuki ihlalleri meydana getirmeden ortak bir akılla
yapılması lazım veya yapılacak kanunların sadece bir
olay yaşandığında onun tecrübesiyle yaşanan olaylara
göre değil, vakıf üniversitelerinin ve vakıf kültürünün bir
bütün hâlinde değerlendirilerek, düşünülerek
yapılmasını Milliyetçi Hareket Partisi teklif etmekte ve
önermekte. Bu konuda Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığının kapatılan vakıf
üniversitelerindeki öğrencilerinin meselelerini kendine dert edinen
siyasilerle bir araya gelip ortak akıl toplantıları yapması
bu manada bizleri umutlandırmıştır. YÖKün ortaya
koymuş olduğu ortak akıl toplantıları çerçevesinde
Milliyetçi Hareket Partisi olarak görüş ve önerilerimizle onlara çok ciddi
katkı sağladığı ifadelerini kendileri
söylemiştir. Bunun ayrı bir memnuniyetini duyuyoruz ve bu uzlaşmacı
tavrın, çözüm ortaklığı tavrının sonuna kadar
devam etmesinin yanındayız. Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü
irade olarak sorumluluğumuzun sonuna kadar peşinde olduğumuzu
hatırlatır, Genel Kurulu saygıyla selamlarım efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ersoy.
Önergeyi oylarınıza sunacağım...
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Yoklama
istiyoruz Başkanım.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Danış Beştaş,
Sayın Kerestecioğlu, Sayın Kürkcü, Sayın Aydoğan,
Sayın Toğrul, Sayın Yıldırım, Sayın Konca,
Sayın İrmez, Sayın Irmak, Sayın Becerikli, Sayın
Sancar, Sayın Gaydalı, Sayın Doğan, Sayın Demirel,
Sayın Baydemir, Sayın Botan, Sayın Paylan, Sayın
Taşdemir, Sayın Ataş, Sayın Öztürk.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 15'inci maddesi ile
2547 sayılı Kanunun ek 11inci maddesinin ikinci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen (1) ve (2) numaralı
fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
SaygılarımızIa.
Lale
Karabıyık (Bursa) ve arkadaşları
"Yapılan denetimler sonucu düzenlenecek
denetim raporu üzerine faaliyet izninin kaldırılmasını
gerektiren durumlar tespit edilen vakıf yükseköğretim kurumları
ile kurucu vakıflarına kayyım atanan vakıf
yükseköğretim kurumlarının faaliyet izni, Yükseköğretim
Kurulunun teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile
kaldırılır. Bu durum, ilgili vakıf yükseköğretim
kurumunun kuruluş kanununun yürürlükten
kaldırılmasının sağlanması için
Yükseköğretim Kurulu tarafından Millî Eğitim
Bakanlığına bildirilir. Bu şekilde faaliyet izni
kaldırılan vakıf yükseköğretim kurumlarında
kayıtlı öğrenciler Yükseköğretim Kurulu tarafından garantör
üniversiteye veya belirlenecek bir Devlet üniversitesine intikal ettirilir.
Denetim raporu bulguları da dikkate
alınarak faaliyet izni kaldırılan vakıf yükseköğretim
kurumlarının malvarlığı, 22/11/2001 tarihli ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanununun resmî tasfiye hükümlerine göre tasfiye
edilir. Resmî tasfiye süreci Yükseköğretim Kurulu tarafından
başlatılır. Yetkili ve görevli mahkemece Maliye
Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulunun birer temsilcisi
tasfiye memuru olarak atanır. Tasfiye giderleri, tasfiye olunan vakıf
yükseköğretim kurumunun malvarlığından
karşılanır. Tasfiye işlemleri her türlü vergi, resim ve
harçtan muaftır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Sayın Lale Karabıyık konuşacak.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 15inci maddesiyle ilgili
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından verilen önerge üzerine
konuşacağım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Evet, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından
15 vakıf üniversitesi kapatıldı değerli vekiller. Bu
üniversitelerin 14ünde öğrenci vardı ve öğrenci
sayısı toplam 65.216ydı. Bu öğrenciler 626 farklı
programda eğitim görüyorlardı ve bir sabah uyandılar ki
üniversiteleri kapanmış. Aynı şekilde bu üniversitelerde
2.892 öğretim elemanı ve 3.912 yabancı öğretim elemanı
da görev yapmaktaydı 122 ülkeden gelmiş olan. 2.892 öğretim
elemanının kanun hükmünde kararnameyle iş akitleri
sonlandırıldı, SSK ilişikleri kesilmedi ve sosyal güvenlik
imkânları kaldı, hak mağduriyetleri giderilmedi.
Şimdi, burada üç ayrı mağdur grup
var: Bu vakıf üniversitelerindeki öğrenciler; bu kapanan vakıf
üniversitelerindeki öğretim elemanları ve personel; üçüncü
gruptakiler de kapanan vakıf üniversiteleri değil ama diğer üniversitelerde
ayrıştırılmaya çalışılan ve mağdur olan
akademisyenler var. Şimdi, az sonra onların rakamlarını da
vereceğim.
Mağdur öğrenciler
için 3 kere karar değişikliği yapıldı. Önce denildi
ki: İlindeki koordinatör üniversiteye gidecek, orada devam edecek. Sonra
denildi ki: Tercih yapacak puanına göre ve tercih kılavuzunda
girebildiği yerlere girecek. Tabii, bu bir mağduriyet ortaya
çıkardı, özellikle de maddi bir mağduriyet ortaya
çıkardı. Sonra tekrar bir karar değişikliği:
Yönlendirildikleri üniversitede eğitim yapacaklar veya özel öğrenci
statüsünde aynı ildeki koordinatör üniversiteye yönlendirilecekler.
Tabii, bu arada, özel öğrenci statüsünün kolaylıkları var ama
başka sıkıntıları da var sayın vekiller. Burada
muafiyet, muadelet sorunları var, 626 ana bilim dalına aktarma
problemleri var, intibak problemleri var, yan dal, ana dal, çift ana dal,
bunların nasıl aktarılacağı, diplomalarının
nasıl olacağı
Bu öğrenciler her gün, yattılar ve
sabah kalktıklarında bugün kendileriyle ilgili nasıl bir hayati
karar alınacağını merakla izlediler ve ben burada şunu
söylemek istiyorum: Alınan bütün kararların merkezinde
öğrencilerin mağduriyetlerinin önlenmesi olması gerektiğini
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Evet, kapanan vakıf üniversitelerindeki 2.892
öğretim elemanı kanun hükmünde kararnameyle işten
uzaklaştırıldı, iş akitleri bitti ve onlar şu
anda -tamamı- suçlu bir konumda bekletiliyor. Peki, neden onlara da
güvenlik soruşturması uygulanmıyor? Onlardan da suçlu olanlar
ile olmayanlar ayrıştırılmalı. Çok iyi biliyoruz ki
kadro olmadığı için oraya gidenler var. Hatta, ev kredisini
ödeyebilsin diye bin lira daha fazla maaş verdiği için giden çok
sayıda kişi var ve gelen bir mağdur aynen şunu söyledi:
Şu anda işsiz kaldım ve yeni açılan bir üniversiteye
başvurdum, sınavına girdim, birinci oldum ama ben kapanan
başka bir vakıf üniversitesinden geldiğim için sonuçlar iptal
edildi ve oraya da giremedim. dedi. O zaman, diyoruz ki: Onlar da bir inceleme
geçirsinler ve kurunun yanında yaş da asla yanmasın;
ayrıştırın, doğru ayrıştırın.
Peki, başka bir grup var demiştim; şu
anda kapanan üniversiteler değil mevcut üniversitelerdeki, faaliyetlerine
devam eden üniversitelerdeki akademik ve idari personel. Sayın vekiller,
5.482 akademik personel, 1.596 idari personel olmak üzere 7.078 kişi
şu anda kanun hükmünde kararnameyle tüm üniversitelerde görevden
uzaklaştırıldı ve haklarında işlem yürütülüyor.
Ama bunların ne kadarı suçlu ne kadarı değil, burada
sağlıklı bir ayrıştırma yapıldı
mı, bu listeleri hazırlayanlara ne kadar güvenilir, bunları çok
iyi düşünmek lazım. Mağdur olarak gelen bir akademisyen bana
şunu söyledi, dedi ki: Hocam, eğer hırsızlıkla
suçlansaydım ne kadar utanırsam şimdi aynı şekilde
utanıyorum. Yani bu insanlar mağdur. Bu
ayrıştırmaların sağlıklı olarak yürütülmesi
ve bir an önce görevlerine döndürülmeleri gerektiğini düşünüyorum
suçsuz olan kişilerin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karabıyık.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Bir yoklama talebi var.
Sayın Altay, Sayın Tüm, Sayın
Türkmen, Sayın Bingöl, Sayın Karabıyık, Sayın
Bektaşoğlu, Sayın Altaca, Sayın Hürriyet, Sayın
Akın, Sayın Aydın, Sayın Arslan, Sayın Yedekci,
Sayın Özdemir, Sayın Tanal, Sayın Göker, Sayın Temizel,
Sayın Topal, Sayın Yüksel, Sayın Yalım, Sayın Kesici.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter Sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 15inci maddesinin ikinci
fıkrasının son cümlesinde yer alan veya belirlenecek bir devlet
üniversitesine ibaresinin veya kapatılan üniversitenin bulunduğu
ildeki diğer üniversitelere şeklinde, dokuzuncu
fıkrasının ilk cümlesinde yer alan veya belirlenecek bir Devlet
yükseköğretim kurumuna ibaresinin veya kapatılan üniversitenin
bulunduğu ildeki diğer yükseköğretim kurumlarından birine
şeklinde değiştirilmesini ve maddenin son
fıkrasının ilk cümlesinden sonra gelmek üzere Kapatılan
üniversitelerden diğer üniversitelere nakledilen öğrencilerden
kapatılan üniversitede ödedikleri ücretlerin toplamından daha
fazlası talep edilemez. cümlesinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Meral Danış Beştaş (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Sayın Meral Danış Beştaş konuşacak.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
tasarının 15inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Doğrusu, gündem ve gelişmeler, o kadar
hızlı ki, tasarı üzerinde ama şu anda
yaşadığımız ortamı da değerlendirmek aciliyet
arz ediyor.
Gerçekten, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra
çok hızlı bir süreç yaşadık. Gazetecilerin haber takip
edemediği, insan hakları savunucularının ihlalleri
neredeyse tam olarak tespit edemediği, gözaltında işkence
merkezlerinde çok ağır insan hakları ihlallerinin
işlendiği, gazetelerin kapandığı, üniversitelerin
kapandığı, öğrencilerin üniversiteler dışına
atıldığı bir ortamda -sadece sınırlı sayıda
bu verdiğim örnekler- bir de şu anda içinde yerel yönetimlere kayyum
öneren, demokrasinin aslında temel kurumunu ortadan kaldıran, içinde
barındıran bir tasarıyı görüşüyoruz.
Bu da yetmiyormuş gibi bugün bir de
üniversitelere kayyum önerisi geldi, rektörlük seçiminde. Her ne kadar önerge
geri çekildiyse de bu önergeyi sunan zihniyetin aslında demokrasiden ne
kadar uzak olduğunu, seçimin ve seçim sonucunda irade teslim edilenlerin
iradesinin korunması gerektiğinden ne kadar uzak olduğunu bir
kez daha gördük. Gerçekten Sayın Bostancı -beyanını
dinlerken hangi duyguda olduğumu ifade edemeyeceğim ama- rektörlük
seçimlerinin büyük bir problem yarattığını söyledi. Vallahi
o zaman her türlü seçim problemdir. O zaman genel seçim yapmayalım, yerel
seçim yapmayalım, cumhurbaşkanı seçimi yapmayalım; bir tane
kral belirleyelim, o kral her yere atasın, yani her tarafı yönetsin,
üniversitelere de kayyum atasın, belediyelere de atasın, Meclise de
550 kişi seçmeye gerek yok, buraya da atama usulüyle bir yönetim
belirleyelim. Yani böyle bir şey olabilir mi?
Şu anda yerel yönetimlere yönelik getirilen
öneri, tam anlamıyla, millete, iktidar partisinin ve diğer millî
mutabakat bileşenlerinin deyimiyle bir darbedir. Bizim deyimimizle
aynı zamanda halka bir darbedir, halkın iradesine bir darbedir. 15
Temmuzdan sonra milletin birliği konusunda, halk konusunda, irade
konusunda bu kadar edebiyat yapanlar, bu kadar naralar atanlar, bugün milletin
iradesine darbe vurmak için bu torba kanun tasarısını, gece
yarılarına kadar Meclisi çalıştırarak geçirmeye
çalışıyor. Neden? Darbeye teşebbüsü defetmek için mi? Daha
fazla demokrasi için mi? Daha fazla hak için mi? Daha fazla özgürlük için mi?
Hayır. Hiçbiri değil. Daha fazla merkeziyetçi, tekelden yönetimi,
diktatörlüğü aslında kurumsallaştıran, halkı bir
tarafa bırakan bir faşizm inşasıyla karşı
karşıyayız ve bu nedenle, gerçekten 15 Temmuzun etkisi
bitmemeli. O, bir darbe teşebbüsüydü, evet; korkunçtu, evet ama şu
anda yaşadıklarımız da bu torba tasarıda yer alan
öneriler de bir o kadar korkunçtur, bir o kadar vahimdir.
Evet, şu anda gündemde olan ama Meclisin
konuşmadığı bir mesele var: Basın yayın
özgürlüğü konusunda iki gündür bütün dünya, Özgür Gündemin
kapatılmasını tartışıyor. Bugün ABD
Dışişleri Bakanı bile açıklama yaptı ama bizim
dışımızda Özgür Gündemin kapatılması, basın
yayın özgürlüğü konusunda çok fazla ses de duymuyoruz.
Özgür Gündem gazetesi, gerçekten habercilik
yaptığı için kapatıldı. Bugün 22 gazeteci serbest
bırakıldı ama 3 gazeteci hâlâ içeride. İnan
Kızılkaya, Aslı Erdoğan ve Bilir Kaya hâlâ gözaltında
ve Aslı Erdoğan, şu anda hastanede tedavi altında.
Değerli arkadaşlar, Özgür Gündem gazetesi,
1990lı yıllardan beri birçok badire atlatmış, merkezi
bombalanmış, 70i aşkın basın şehidi vermiş
bir gazetedir. Bu gazete, kesinlikle ezilen bir halkın dişiyle
tırnağıyla, emeğiyle yaşamını devam ettiren
bir gazetedir. Bu gazete, muhabirleri 1990lı yıllarda gözaltına
alınıp faili meçhullere kurban edilmiş bir gazetedir. Bu
gazeteyi başka gazetelerle ve gazetecileri de başka gazetecilerle
sakın ola ki karşılaştırmayasınız. Asla
gazetelerini ve gerçekleri sizin iktidarınıza bırakmazlar, size
pabuç bırakmazlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Siyaset Bilimci Profesör John Keane şöyle der: Bazıları
bazı şeylerin bazı yerlerde yayınlanmasını
istemez. İşte o şeylere haber diyoruz biz. Bu haberler
gerçekleri yansıtıyor diyor ve hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Danış Beştaş.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım.
Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Beştaş,
Sayın Kerestecioğlu, Sayın Kürkcü, Sayın Konca, Sayın
Yıldırım, Sayın Toğrul, Sayın Aydoğan,
Sayın Gaydalı, Sayın Sancar, Sayın Becerikli, Sayın
Irmak, Sayın İrmez, Sayın Botan, Sayın Paylan, Sayın
Taşdemir, Sayın Doğan, Sayın Bilgen, Sayın Baydemir,
Sayın Ataş.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, 15inci maddenin oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 15inci maddesinin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş, Adana? Burada.
Filiz
Kerestecioğlu Demir, İstanbul? Burada.
Çağlar
Demirel, Diyarbakır? Burada.
Ertuğrul
Kürkcü, İzmir? Burada.
Nursel
Aydoğan, Diyarbakır? Burada.
İmam
Taşçıer, Diyarbakır? Burada.
Celadet
Gaydalı, Bitlis? Burada.
Saadet
Becerekli, Batman? Burada.
Behçet
Yıldırım, Adıyaman? Burada.
Müslüm
Doğan, İzmir? Burada.
Mahmut
Toğrul, Gaziantep? Burada.
Dirayet
Taşdemir, Ağrı? Burada.
Selma
Irmak, Hakkâri? Burada.
Garo
Paylan, İstanbul? Burada.
Abdullah
Zeydan, Hakkâri? Burada.
Kadri
Yıldırım, Siirt? Burada.
Lezgin
Botan, Van? Burada.
Aycan
İrmez, Şırnak?
Ayşe
Acar Başaran, Batman? Burada.
Besime
Konca, Siirt? Burada.
Açık
oylamanın elektronik cihazla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 15inci maddesinin açık oylama sonucunu
okuyorum:
Kullanılan
oy sayısı: 207
Kabul : 202
Ret : 5(X)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fehmi
Küpçü Ali Haydar
Hakverdi
Bolu Ankara
Böylelikle, 15inci madde de kabul edilmiş
oldu.
Sayın milletvekilleri, 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
değişiklik içeren, yeni madde ihdasına ilişkin bir önerge
verilmiştir. Söz konusu önergenin görüşülmekte olan tasarının
kabul edilen maddeleriyle çok yakın bağlantısı olması
ve gruplar arası konsensüs dikkate alınarak, emsal teşkil
etmemek üzere bu önerge işleme alınacaktır.
Bu çerçevede, önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani 21 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısına 15inci maddeden sonra gelmek
üzere 16ncı madde olarak aşağıdaki maddenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Mehmet
Doğan Kubat Mustafa
Elitaş
İstanbul İstanbul Kayseri
Engin
Altay Bülent
Turan Erkan
Akçay
İstanbul Çanakkale Manisa
Mustafa
Şentop İlknur
İnceöz Mehmet
Naci Bostancı
İstanbul Aksaray Amasya
MADDE 16- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"İstanbul Kent Üniversitesi
EK MADDE 167- İstanbul'da Engelsiz Eğitim
Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun
vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi
olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip İstanbul Kent
Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.
Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı
olarak;
a) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinden,
b) Sanat ve Tasarım Fakültesinden,
c) Sağlık Bilimleri Fakültesinden,
ç) Sağlık Yüksekokulundan,
d) Sivil Havacılık Yüksekokulundan,
e) Sağlık Hizmetleri Meslek
Yüksekokulundan,
f) Meslek Yüksekokulundan,
g) Sosyal Bilimler Enstitüsünden,
ğ) Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Komisyonumuzun salt
çoğunluğu mevcuttur, üyelerimizin salt çoğunluğuyla
önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Soru-cevap? Yok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bu şekilde, 16ncı madde olarak yeni madde
ihdas edilmiştir. Bir karışıklığa mahal vermemek
için, Komisyon metninin mevcut maddeleri üzerinden görüşmelere devam
ediyoruz. Kanun yazımı sırasında madde numaraları
teselsül edilecektir. Hayırlı olsun yeni üniversitemiz.
16ncı maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı "Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19.04.2012 Tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571)" 16'ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
Bülent Yener Bektaşoğlu Erkan Aydın Bihlun Tamaylıgil
Giresun Bursa İstanbul
Musa Çam Gülay Yedekci
İzmir İstanbul
MADDE 16- 21/7/1983 tarihli
ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununun 65 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "koruma
bölge kurullarından" yürürlükten kaldırılmış ve
dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Taşınmaz
kültür ve tabiat varlıkları ile bunların koruma alanları ve
sit alanlarında (kesin inşaat yasağı getirilen yerler hariç
olmak üzere), 3194 sayılı İmar Kanununun 21 inci maddesi
kapsamına giren ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamiratları, kültür
varlıkları yönünden bünyesinde koruma, uygulama ve denetim
büroları kurulmuş yerlerde yetkili idarelerden, koruma, uygulama ve
denetim büroları kurulmamış yerlerde koruma bölge kurulu
müdürlüklerinden; tabiat varlıkları ve doğal sit alanları
yönünden ise çevre ve şehircilik il müdürlüklerinden izin
almaksızın ya da izne aykırı olarak yapanlar veya
yaptıranlar, altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para
cezası ile cezalandırılır."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım önergeler aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 16ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Abdullah Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Osman Baydemir
Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir
Koçdemir Ankara Bursa
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde önce Antalya
Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun Sayın Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu 16 ve bundan sonra
gelen maddelerde, burada Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununda değişiklikler yapılıyor. Bu madde, cezalarla
ilgili ama yukarıda maddeyi kaç sefer okusak da tekrar tekrar
tartışsak da ne dediği, maddenin lafzından da şu anda
yapılan değişiklikten de olarak anlaşılmıyor.
Hukukçu arkadaşlarımız var, tekrar okuyalım beraberce. Ben
size şimdi buradan ne sonuç çıkabileceğini söyleyeceğim ama
önce, bakın, diyor ki: Taşınmaz kültür ve tabiat
varlıkları ile bunların koruma alanları ve sit
alanlarında 3194 sayılı İmar Kanununun 21 inci maddesi
kapsamına giren ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamiratları, kültür
varlıkları yönünden bünyesinde koruma, uygulama ve denetim bürosu
kurulmuş yerlerde yetkili idarelerden, koruma, uygulama ve denetim
büroları kurulmamış yerlerde koruma bölge kurulu
müdürlüklerinden; tabiat varlıkları ve doğal sit alanları
yönünden ise çevre ve şehircilik il müdürlüklerinden izin
almaksızın ya da izne aykırı olarak yapanlar veya
yaptıranlar
Şimdi, maddenin bir üstünde, bir altında
ceza var. Arkadaşların
MAHMUT TANAL (İstanbul) Devam edin Mehmet
Bey, devam et, orada devam et.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Hayır, işte
duruyor yani
adli para cezası ile cezalandırır. diyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Veya diyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani zaten veyayı
diyor da benim asıl söyleyeceğim o değil Sayın Tanal.
Daha önce yapılan bir
yanlışlığı düzeltmek üzere
Arkadaşlarımızın gerekçesi de şu: Yargıtay kararlar
veriyormuş, cezayı az mı verelim, çok mu verelim derken
ayrıştıramıyorlarmış,
karışıklık oluyormuş. Gerekçe buydu. Yapılan
yanlışı düzeltmek için, şimdi dediler ki: Kanunda böyle
bir düzeltme yapıyoruz. Ama öyle bir hâle getiriyoruz ki bu maddeyi yeni
yazımıyla, yeni hâliyle, yukarıdaki maddede, değerli
arkadaşlar, tam tersine, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve
5 bin iş gününe kadar adli para cezası yerine, altı aydan üç
yıla kadar hapis veya adli para cezasına düşürülmesine bu
şekliyle imkân tanınıyor. Yani çok vereceğine, daha az
vermek
Kurulları birbirine
karıştırdığınız zaman tam tersini
yapmış oluyoruz. Hâkim inisiyatifiyle
Bakın, cezaların
arasındaki farkı bir daha söylüyorum: Cezanın birisi iki
yıldan beş yıla kadar hapis ve 5 bin iş gününe kadar adli
para cezası, öbür ceza altı aydan üç yıla kadar hapis; hem para
cezası hem hapis cezası daha ağır. Eğer
kurulmamış yerde diye söylediğiniz zaman -bölge kurulu yerine
üst kurul diye tabir edeyim anlamanız için- bu sefer daha ağır
ceza vereceğine de hâkim, yorumla daha düşük ceza verebilecek duruma
gelecek. Yani düzeltelim derken tam tersine yeni suistimallere yol açabilecek
bir düzenleme yapıyoruz.
Bunun özü de şudur arkadaşlar: Nereden
çıktı bunlar? diyeceksiniz. Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetleri, maalesef, bu tabiat ve kültür varlıklarıyla ilgili
koruma kurullarını değiştirdi, il müdürlüklerinden bir sürü
kurul kurdu. Daha önce bunun içerisinde odalar, mühendisler, mimarlar, yetkili
hocalar, akademisyenler vardı. Buralardan izin çıkmadıkça, böyle
yapınca da bu sefer işlem iyice içinden çıkılmaz hâle
geldi. Dolayısıyla, bir taraftan bunları düzeltelim derken öbür
taraftan tekrar bozmuş oluyoruz. Eğer bu madde bu hâliyle geçerse
-yani Yargıtayın kararlarında, içtihatlarda farklı sonuçlara
yol açıyor diye bu gerekçeyle getirilen madde- maalesef ileride daha büyük
kargaşaya yol açacak. Orada en azından yanlışlıkla
verilen kararlar yerine burada daha alt düzeyde cezalar verilerek birtakım
kişilerin kayrılmasına yol açabilecektir.
Bu kapsamda bu maddenin yeniden düzenlenmesi,
düzeltilmesi gerekiyor. Bu hâliyle yanlış uygulamalara yol
açabileceğinden çıkarılmasını önerdik.
İnşallah, bunlar son olur çünkü arkasından gelecek maddelerin tamamında
tabiat ve kültür varlıklarıyla ilgili belediyelerin yetkilerini
elinden alan, alan yönetimiyle ilgili birtakım çalışmalar var,
hepsinin arka arkaya geldiğini görüyoruz. Onun için bunlardan vazgeçip bu
kurulları aslında asli unsurlarına, eski hâline döndürüp gerçekten
tabiat varlıklarını, kültür varlıklarını korumaya
yönelik hâle getirmemiz lazım, bunların talan edilmesini önlememiz
lazım. Dolayısıyla, cezaların da caydırıcı
olması lazım diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Günal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, özür dilerim.
BAŞKAN Estağfurullah.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben, sayın
hatibin konuşmalarında geçerken bu konu, 16ncı madde
Mevcut
Anayasamız afla ilgili düzenlemelerde nispi çoğunluk sistemi arar.
Burada bir nevi kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili yapılan
yapılaşmalarla ilgili örtülü yani zımni bir af getirilmekte. Bu,
Anayasaya aykırı, aynı zamanda Anayasanın 63üncü maddesi
uyarınca Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve
değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve
teşvik edici tedbirleri alır. Mevcut olan 16ncı madde,
Anayasanın 63üncü maddesine aykırı. Meclis Başkanı
yani Divan sıfatıyla, Meclis Başkan Vekili sıfatıyla bunun
Anayasaya aykırı olduğunu
Bu maddenin geri çekilmesi gerektiğini
söylemek istiyorum. Eğer izin verirseniz kürsüde daha
açıklayıcı, daha bilgilendirici bir şekilde bunu dile
getirmek isterim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tanal, talebinizi
anladım ama şu anda Anayasaya aykırılık
iddiasıyla benim, oturumu yöneten Başkan olarak bu gerekçeyle
herhangi bir önergeyi işlemden kaldırma yetkim yok. Biraz sonra Genel
Kurula sunacağız, Genel Kurulun bu konuda takdir yetkisi var, kabul
veya reddedecek.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tabii, ben
tutanaklara geçmesi açısından ama sizin de zatıalinizin bilgisi
olması açısından ben bunu söyledim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama bu, Anayasaya
aykırı bir madde Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Osman Baydemir konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, emin olun
eğer atmosfer uygun olsaydı buradan Sayın Tanala
sataşırdım ve en azından o sataşmadan dolayı iki
dakikalık bir söz hakkı alsın, meramını dile getirsin
diye bir imkân, bir fırsat sunardım. Hakkını helal et
Sayın Tanal.
MUSA ÇAM (İzmir) Bir Şanlıurfa
dayanışması yaptınız yani.
BAŞKAN Ben anladım onu Sayın
Baydemir, talebini anladım ben.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan, şüphesiz ki ilk etapta maddeye
baktığımızda masumane görünebilir; ilk etapta maddeye
baktığımızda hatta bir önleyici tedbir koyuyor gibi
görünebilir. Ancak maddeyi ele aldığımızda 16, 17, 18, 19
ve 20nci maddeleri birlikte ele almamız gerekir diye düşünüyorum ve
özellikle 20nci maddeyi okuduğumuzda bunun meramının ne
olduğunu, nasıl bir sonuç doğuracağını hep
birlikte görmüş oluyoruz.
20nci maddeyi okuduğumuzda Sayın
Başkan, Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görev yapmakta
olan alan başkanları, danışma kurulu üyeleri ile
eşgüdüm ve denetleme kurulu üyelerinin görevleri sona erer. Görevi sona
erenlerin yerine bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en
geç altı ay içinde Bakanlıkça görevlendirme yapılır. Yani,
torba yasanın içerisinde bulunan kimi maddelerin temel amacı olan
ademimerkeziyetçi yapının neredeyse
kırıntılarını da ortadan kaldırma
çabasıdır.
Bugün, kentlerde,
şehirlerde, kasabalarda kültürel miras, tabiat varlıkları ya da
doğal sit alanlarının tamamının korunması,
kollanması, geliştirilmesi, tadilatı, bir bütün olarak yetkisi
yerelden alınıyor, merkeze, Bakanlığa bağlanıyor.
Benden önceki hatibin ifade
etmiş olduğu noktadan devam etmek isterim, o da şu ki: Daha önce
koruma kurulları vardı ve yoğunluklu olarak akademisyenlerden
oluşuyordu, o koruma kurulları lağvedildi. Bir önleme
mekanizması olarak kentlerde alan yönetimleri oluştu ve o alan
yönetimleri belediyelerin yoğunluklu olarak uhdesinde şu anda görev
yürütüyorlar. Bugün itibarıyla bu madde ve bundan sonraki maddelerin
yasalaşması durumunda alan yönetimlerinin tamamı
lağvedilecek, iktidar partisi, ilgili bakanlık dilediğini
dilediği şekilde -açık söylüyorum- yok etme imkânına sahip
olacak.
Bu nasıl bir
anlayıştır ki, bu nasıl bir bakış
açısıdır ki, seçimle işbaşına gelmiş olan
bir algı, bir yönetim biçimi seçimle işbaşına gelmiş
bir yönetimi, yerindenliği ortadan kaldırma politikasını,
perspektifini ortaya koyabiliyor? Bu itibarla da, bu maddeyi ele alırken
tümden bağımsız olarak ele almamamız gerektiğine
inanıyorum. Özün, sözün bir olması gerektiğine inanıyorum.
Eğer gerçekten bu ülkede demokrasiye inanıyorsak, seçime
inanıyorsak, halkın iradesine inanıyorsak o zaman bunun
gereğini yerine getirmemiz lazım. Yüzde 49,5 oy almış
olmak, başka bir yerde yüzde 50, 55, 60 oy almış olan bir
iradeyi görevden alma hakkını size vermez, veremez; bu bir
paradokstur. Yok eğer millî egemenlik
Ki demokrasinin beşiğidir
yerel yönetimler, belediyeler, iradenin neredeyse tam merkezidir. Eğer ki
bu iradeye saygı duyuyorsak, o zaman gelin -bir örnekseme
yaşadık; demin bir önerge neredeyse oy birliğiyle geçti, biraz
önce bir önerge geri çekildi- bu torba yasayı demokrasiyi ortadan
kaldıracak, yeni çatışma alanlarını ortaya
çıkaracak bütün bu maddelerden ayıklayalım ve geriye kalan bütün
maddeler -tabiri caizse- oy birliğiyle geçsin eğer egemenlik
kayıtsız şartsız milletinse. Yok, eğer Egemenlik
kayıtsız şartsız AKPnindir. diyorsanız, bence buna
gerek yok, biz muhalefet partileri çıkalım, siz bu yasayı
istediğiniz gibi çıkarın.
Vesselam. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baydemir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, sayın hatip konuşmasında şöyle bir
cümle sarf etti: Benim konuşabilmem için sataşmaya muhtaç
olduğumu söyleyerek beni seçmenler nezdinde
(CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hayır, hayır, öyle demedi.
MUSA ÇAM (İzmir) Evet, evet.
BAŞKAN Sayın Tanal
MUSA ÇAM (İzmir) Çok kuvvetli
sataştı, çok kuvvetli.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama, daha ne
olabilir? Yani, benim konuşabilmem için sataşmaya
ihtiyacımın olduğunu
BAŞKAN Yani Keşke sataşabilsem.
dedi Sayın Tanal, Keşke sataşabilsem. dedi, lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani, sizden istirham
ediyorum, bu açıdan gerçekten kabul edilemez bu.
BAŞKAN Sayın Tanal, size
sataşmadı, Keşke sataşabilsem de söz hakkı
olsaydı. dedi. Ben de Sayın Tanalı ben anladım. dedim.
Lütfen, rica ediyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) İyi niyetini
itibarsızlaştırma var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, yani, bir milletvekilinin konuşabilmesi için
başka birisinin sataşmasına ihtiyaç yoktur.
BAŞKAN Sataşması gerekmiyor.
Farkındaysanız, söz istediniz, sizi dinledim, söz verdim. Sizi
dinledim Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama, ben bir çay
sohbeti için söz istemedim ki, Anayasaya aykırı olduğunu
söylemek için söz istedim.
BAŞKAN E, tamam, siz söylediniz, ben de size
karşı düşüncemi söyledim, yapabileceğim ve
yapamayacağım bir şey olup olmadığını
söyledim, konu kapandı Sayın Tanal.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Ağır bir sataşma, ağır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, bakın, hatibin sarf ettiği cümle çok
ağır. Aynen okuyorum, diyor ki: Konuşabilmeniz için
Benim
sataşmaya muhtaç olduğumu
Benim konuşmam için birisinin bana
sataşmasına gerek yok.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu, seçmen nezdinde
beni itibarsızlaştırıyor.
BAŞKAN Sayın Tanal, size bir
sataşma yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben onun için 69uncu
maddeye göre söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal, size bir
sataşma yok. Lütfen, rica ediyorum
Vermeyeceğim bu konuda söz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, o zaman usul
tartışmasını
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.06
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
16ncı
madde üzerindeki aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza
sunuyorum
III.- YOKLAMA
(HDP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var.
Sayın
Demirel, Sayın Beştaş, Sayın Kerestecioğlu, Sayın
Toğrul, Sayın Paylan, Sayın Aydoğan, Sayın
Gaydalı, Sayın Doğan, Sayın Baydemir, Sayın Bilgen,
Sayın Becerekli, Sayın Yıldırım, Sayın Irmak,
Sayın İrmez, Sayın Taşdemir, Sayın Konca, Sayın
Kürkcü, Sayın Yıldırım, Sayın Botan, Sayın
Öztürk.
İki
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 16ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
SaygılarımızIa.
Gülay Yedekci (İstanbul) ve arkadaşları
MADDE 16- 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 65 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan koruma bölge
kurullarından yürürlükten kaldırılmış ve dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Taşınmaz kültür ve tabiat
varlıkları ile bunların koruma alanları ve sit
alanlarında (kesin inşaat yasağı getirilen yerler hariç
olmak üzere), 3194 sayılı İmar Kanununun 21 inci maddesi
kapsamına giren ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamiratları, kültür
varlıkları yönünden bünyesinde koruma, uygulama ve denetim
büroları kurulmuş yerlerde yetkili idarelerden, koruma, uygulama ve
denetim büroları kurulmamış yerlerde koruma bölge kurulu
müdürlüklerinden; tabiat varlıkları ve doğal sit alanları
yönünden ise çevre ve şehircilik il müdürlüklerinden izin
almaksızın ya da izne aykırı olarak yapanlar veya
yaptıranlar, altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para
cezası ile cezalandırılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR GÜNAY
(Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Gülay Yedekci konuşacak.
Buyurun Sayın Yedekci. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisi saygıyla sevgiyle selamlarım.
Yağma ve rant
politikalarında sınır tanımayan AKP maalesef darbeyi de
ranta çevirmeyi başardı ve yağma ve talana hız verdi. Bu
torba yasa da aslında bir talan yasa tasarısıdır.
Bu madde, öncelikle,
16ncı madde Anayasaya aykırıdır, örtülü bir af
niteliğindedir. Doğal sit alanlarında, tarihî ve kültürel
taşınmazların bulunduğu alanlarda yapılaşma
yapmak altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılırken, buraya bir adli para cezası, hem de
veya adli para cezası denilerek bu alanlarda talan
yapılmasının önü açılmıştır.
Bu düzenleme koruma
amacından oldukça uzaktır. Bu alanlar uluslararası
sözleşmelerle de koruma altındadır ve uluslararası
sözleşmelerde ülkemizin sorumlulukları vardır ve Türkiye
uluslararası platformlarda çevre notu açısından üçüncü dünya
ülkelerinin çok altına düşmüştür. Yakında çevre notumuz
sıfıra ulaşacaktır. Mevcut yasalarla bile bu alanlar
korunamazken, Rumeli Hisarının sahnesinin ortasına mescit
yapılmışken -ki burada şunun da altını çizmek
isterim; namaz sahnelik bir iş değildir- bugün bu yasayı
çıkardıktan sonra tarihî, kültürel alanları, doğal sit
alanlarını nasıl koruyacaksınız?
Şimdi, bir yönetmelik
var, bu yönetmelik de çok tehlikeli bir yönetmelik ve bu yönetmelikte birinci
derece doğal sit alanı, ikinci ve üçüncü derece sit
alanlarının yanına bir de sürdürülebilir koruma alanları
eklenmiş. Örneğin Ayder Yaylası ve Uzungöl bu durumda olan bir
alan. Şu anda bile 2.800 civarında yatak kapasitesine ulaşan bir
yapılaşma mevcutken bu yaylada, Ayder Yaylasında, bundan sonra,
bu yasayla birlikte ne yapmayı planlıyorsunuz?
Amacınızın ne olduğunu aslında biliyoruz.
17 Ağustos depreminden sonra yaklaşık
on yedi yıl geçti ve siz, sizin bakanlarınız çıkıp
Biz deprem paralarıyla duble yol yaptık. diyebildiler. Bugün hangi
okul deprem için güvenli hâle geldi; hangi kamu yapısı, hangi konut
deprem için güvenli hâle geldi?
Biz ne aldatan en aldanan olduk. diyen AKP
Hükûmeti, hep aldatan ve hep aldanan oldu. Bir kez daha buradan uyarmak
isteriz: Ülkelerin gelişmişlikleri yaptıkları talanla, AVM
inşaatlarıyla değil, koruma alanlarıyla, tarihe, kültüre,
sanata verdikleri değerle ölçülür.
15 Temmuz darbe sürecinden sonra bir uzlaşma
kültüründen bahsettiniz. Şimdi sormak istiyoruz: Sizin uzlaşmadan
anladığınız şey kendi
dışınızdakileri yok edecek güce erişinceye kadar
demokratikmiş gibi davranmak mıdır? Ordularla işgal edip
zorla giremedikleri canım ülkemizi, yabancı sermaye, doğrudan ya
da Türkiyedeki yerli kuklaları aracılığıyla
işgal etmektedir. Bu durum millî duygularınızı
birazcık da olsa incitmiyor mu?
Doğa talanı projelerini yapacak firmalar
bedelsiz hazine arazisi sahibi olabilecek, üstlenici firmalar vergiden muaf
olacak, firmaların işçi ücreti dâhil masraflarını devlet
karşılayacak; idari izin, ruhsat, ÇED raporu istenmeyecek ve bütün
hukuki prosedürler, bütün yasal yollar kapatılacak. Daha önce, 6306da,
Anayasa Mahkemesine verip iptal ettirdiğimiz yürütmeyi durdurma
kararının alınamaması tekrar getirilmiştir, bu da
Anayasaya aykırıdır.
Hazreti Mevlânanın söylediği gibi, biz ne
söylersek söyleyelim, sizin anlayacağınız kadardır
söylediklerimiz, biliyoruz ama en azından elinizi vicdanınıza
koymanızda ve bu ülkeyi böyle talana, ranta teslim etmemenizde fayda
vardır.
Bu ülke hepimizin. Yarın
iktidardan düştüğünüzde siz de göreceksiniz ki talan büyük
boyutlarda. Şimdi, belki, ceplerinize giren paralarla huzur içerisinde
uyumaya çalışıyorsunuz ama üç gün sonra yaşayacak topraklar,
nefes alacak alanlar kalmayınca hepiniz bu yaptıklarınızdan
pişman olacaksınız ve tarih bunun hesabını size
soracaktır ve biz de milletimiz adına bunların
hesabını size soracağız.
Bu talan yasasına, tüm
torbaya toptan hayır diyoruz.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MUSA ÇAM (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
arayacağız.
Sayın Tüm, Sayın Çam, Sayın Yedekci,
Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın Doğan Türkmen, Sayın
Tanal, Sayın Kaplan Hürriyet, Sayın Bektaşoğlu, Sayın
Aydın, Sayın Arslan, Sayın Akın, Sayın Öz, Sayın
Torun, Sayın Yalım, Sayın Kayan, Sayın Tamaylıgil,
Sayın Temizel, Sayın Karabıyık, Sayın Bekaroğlu,
Sayın Çakırözer, Sayın Özdemir, Sayın Sarıbal.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
16ncı maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 16ncı maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Meral Danış
Beştaş, Adana? Burada.
Filiz Kerestecioğlu Demir, İstanbul?
Burada.
Çağlar Demirel, Diyarbakır? Burada.
Ertuğrul Kürkcü, İzmir? Burada.
Nursel Aydoğan, Diyarbakır? Burada.
İmam Taşçıer, Diyarbakır?
Burada.
Celadet Gaydalı, Bitlis? Burada.
Müslüm Doğan, İzmir? Burada.
Saadet Becerekli, Batman? Burada.
Dirayet Taşdemir, Ağrı? Burada.
Abdullah Zeydan, Hakkâri? Burada.
Behçet Yıldırım, Adıyaman?
Burada.
Garo Paylan, İstanbul? Burada.
Aycan İrmez, Şırnak? Burada.
Ayşe Acar Başaran, Batman? Burada.
Lezgin Botan, Van? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İki dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 16ncı maddesinin açık oylama sonucunu
okuyorum:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
:201 |
|
|
Kabul |
: |
:194 |
|
|
Ret |
: |
: 7 |
|
|
|
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar
Hakverdi Fehmi
Küpçü
Ankara Bolu
Böylelikle, 16ncı madde de kabul edilmiş
oldu.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisinin Erzurum milletvekillerinin bütün sayın milletvekillerine bir
ikramı olacakmış, bana bunu bildirdiler.
On beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.30
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
Komisyon
burada.
Hükûmet
burada.
Bu
arada Erzurum milletvekillerimize teşekkür ediyoruz.
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Afiyet olsun.
BAŞKAN
411 sıra sayılı Kanun Tasarısının 17nci
maddesi üzerinde verilen değişiklik önergeleri işlemlerinde
kalmıştık.
Şimdi
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19.4.2012 Tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/571) 17'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Musa Çam Kadim Durmaz Utku Çakırözer
İzmir Tokat Eskişehir
Bihlun Tamaylıgil Selin Sayek Böke Zülfikar İnönü Tümer
İstanbul İzmir Adana
Mehmet Bekaroğlu Hüseyin Çamak
İstanbul Mersin
MADDE 17- 2863 sayılı Kanunun ek 2 nci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci ve ikinci
paragrafları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, üçüncü paragrafının birinci cümlesinde
yer alan , kentsel sitlerde ilgili belediye diğer yerlerde" ibaresi
madde metninden çıkarılmış, üçüncü paragrafına birinci
cümlesinden sonra gelmek üzere "Alan başkanının görev
süresi üç yıldır. Görev süresi sona eren alan başkanı
Bakanlıkça tekrar atanabilir." cümleleri eklenmiş, üçüncü
paragrafının ikinci cümlesinde yer alan "Bakanlıkça
belirlenen alan" ibaresi "Alan" şeklinde, "Kültür
Bakanlığı" ibaresi "Kültür ve Turizm
Bakanlığı" şeklinde ve dördüncü paragrafının
birinci cümlesinde yer alan "Yönetim plan taslağı kapsamında"
ifadesi "Bakanlık tarafından" şeklinde
değiştirilmiştir.
"Yönetim alanları ile bunların
bağlantı noktalarının korunması,
değerlendirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla Bakanlıkça
yönetim planı taslağı hazırlanır veya hazırlattırılır.
Bakanlık, yönetim planlarının hazırlanmasına
ilişkin olarak alanla ilgili diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile her türlü işbirliği yapabilir.
Hazırlanan taslağın karara
bağlanması ve uygulanması konusunda önerilerde bulunmak
amacıyla alanda mülkiyet hakkı bulunanlardan, meslek odaları ve
sivil toplum örgütleri üyeleri ile üniversitelerin ilgili bölümlerinin
öğretim üyelerinden Bakanlıkça bir danışma kurulu
oluşturulur."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 17nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Abdullah Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Nursel Aydoğan
Diyarbakır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir
Koçdemir
Ankara Bursa
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde, Bursa Milletvekili
Sayın Kadir Koçdemir konuşacak.
Buyurun Sayın Koçdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Goethe diyor ki: Göz görür ama bildiğini
görür. Şu anda, Türkiyenin yürütmesini teslim ettiğimiz ancak
kuvvetler ayrılığı değil, kuvvetler birliği
istediğini bizzat, şifahen de söyleyen güç, erk, belediyecilikten
gelmektedir ve yanında yer alan kadrolar da önemli oranda belediyeden
beraberinde getirdiği kadrolardır. Onun için, Hükûmetimiz
belediyelerde olan kamu hizmeti alanlarında
başarılıdır nispeten. 10 liralık işi 15e
yapabilir ama yapmaktadır. Nedir bunlar? Yol, köprü, ulaşım,
altyapı hizmetleri, sosyal yardım işleri. Ama belediyede olmayan
alanlarda, mesela dış politikada çuvallamaktadır, yargıda
çuvallamaktadır, eğitimde, bütün eğitim kademelerinde, ilk,
orta, yüksek eğitim öğretim alanlarında uluslararası
sıralamalarda ülkemiz sürekli aşağıya doğru gitmektedir.
Yine, emniyet, asayiş konusunda başarılı değildir.
Millî savunma ve ordu, ordunun yönetimi konusunda da başarılı
değildir. Bütün bu başarısızlıklar en son 15 Temmuzda
bir kere daha tescillenmiştir.
Yine, belediyede olmayıp Hükûmetin
başarısız olduğu alanlardan birisi de kültürdür. Hakikaten
kültür bakanları ve kültür konusunda, zannediyorum, AK PARTİ
milletvekili arkadaşlarımız ve tabanı da 2000li
yıllardan bu zamana kayda değer, parayla ifade edilebilen hususlar
haricinde bir değişimi ifade edemeyeceklerdir.
Kültüre de Göz bildiğini görür.
gerçeğinden bakılmakta ve burada da yapılan düzenlemeler ya
normal ihale mevzuatının dışına çıkarılmaya
ya imarla ilgili yükümlülükleri ihlal edenlerin bundan kolayca
kurtulabilmelerini sağlamaya dönük düzenlemeler olmaktadır.
Atalarımız demiş ki: Tokum, diyenden
kork. Sayın Cumhurbaşkanımız belediyeden geldiği
için, ilk günlerden itibaren yerel yönetimlere yetki aktarılmasından,
yerel yönetim özerkliğinden, yerel yönetimlerin hizmet kapasite ve
kabiliyetlerinin yükseltilmesinden söz etti ama söz ile eylem arasındaki
uçurum diğer alanlarda olduğu gibi burada da kendisini gösterdi. Ben,
Mahallî İdareler Genel Müdürlüğünde bürokratlık
yapmış, daire başkanlığı, genel müdür
yardımcılığı yapmış birisi olarak şunu
samimi olarak söylüyorum ki: Zaman içinde, Türkiyede yetkiler, yerel
yönetimlerin yetkisi ve taşra idarelerinin, sadece belediye ve özel
idarelerin değil kamu yönetiminin taşra birimlerinin de yetkisi
merkeze geldi. O kadar ki hangi ilçede ne kadar kömür dağıtılacağından
kaç öğrenciye yardım yapılacağına kadar artık
Ankara belirler oldu ve bütün bunlar yerelleşme adı altında
yapıldı. Bugün, burada, bu düzenlemeyle, bu maddede de yerel
yönetimlerin yetkisinde olan alan başkanlarının atanması,
eş güdüm denetleme kurulları ve danışma kurulları
tamamıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına verilmektedir.
Bizim imzaladığımız ve
Anayasamıza göre Anayasamızın da üzerinde olan Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartına hâkim olan bir prensip vardır;
subsidiarite ilkesi diye ifade edilir, der ki: Bir hizmet, prensip olarak
vatandaşa en yakın birim tarafından yerine getirilmelidir.
Eğer bu birim bu hizmeti hiç yapamıyorsa ya da etkin bir şekilde
yapamıyorsa ancak o zaman bir üst idari birim bunu üstlenmelidir. Siz
büyükşehir belediyelerini, belediyeleri, ilçeleri, hepsini bir tarafa
atarak bütün bu yetkileri Kültür ve Turizm Bakanlığına
veriyorsunuz ve bunun adına da yerelleşme, yerel demokrasinin
gerçekleşmesi diyorsunuz.
Arkadaşlar, ben o zaman taşradaydım,
bu bütünşehir uygulaması olurken iktidar partisinin taşradaki
birimleri, il genel meclisi başkanlarımız, üyelerimiz,
diğer milletvekillerimizden buna sahip çıkan hiç kimse yoktu. Ama,
burada, nasıl olduysa, bu, oylarınızla geçti, bugün de
problemler var. Bu düzenlemeler de buna benzemektedir. O bakımdan, gelin,
bu maddeyi kanun metninden çıkaralım diyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Koçdemir.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerindeki
konuşmacı Diyarbakır Milletvekili Sayın Nursel Aydoğan
olacak.
Buyurun Sayın Aydoğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Mecliste, bu Genel Kurulda herhâlde, iktidara
geldiğiniz günden bugüne kadar pek çok torba yasa
çıkarıldı. Muhalefetin bütün eleştirilerine rağmen, bu
torba yasalar sayısal çoğunluğunuza dayanarak
çıkarıldı. Her zaman söyledik, şimdi de söylüyoruz: Bu
zamana kadar çıkarılan torba yasaların her biri -içerikleri
itibarıyla- Türkiye demokrasisine bir yara aldırmıştır
yani yara açmıştır Türkiye demokrasisinde.
Şimdi, yine bir torba yasa geldi önümüze. Bu
torba yasanın diğer torba yasalardan ayrı ve önemli bir
özelliği var. Değerli arkadaşlar, bu torba yasa, Türkiye
demokrasisine darbe vurmuştur, açık ve net bir darbe vurmuştur.
Bunun adı siyasi darbedir. 7 Haziranda bir siyasi darbe olmuştu.
Türkiye 7 Hazirana, seçimlere çok coşkulu bir şekilde girmişti, demokrasi
kısmen de olsa işlemişti, iyi sonuçlar açığa
çıkmıştı ama Parlamentodaki bütün arkadaşların da
çok yakından bildiği gibi, seçim sonuçlarına, sandığa
saygı duyulmadı, bir çatışma ortamında ülke seçimlere
götürüldü. 1 Kasım seçimleri bu ortamda yapıldı. Tabii,
partimize yönelik yapılmıştı. Neyse ki milletin iradesi
üstün geldi, HDPyi Parlamentodan atmak isteyenler bu siyasi darbede
başarılı olamadılar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, niye
Türkiye demokrasisine darbe vuruyor bu torba yasa? Bütün arkadaşlar ifade
ettiler, ben de ifade edeceğim. Düşünün yani demokrasiyle idare
edilen bir ülkede bir belediye başkanı, hakkında açılan bir
soruşturma nedeniyle, yargı kararı olmadan İçişleri
Bakanlığı tarafından ya da bir vali ya da kaymakam
tarafından görevden alınabilecek. Yetmiyor, belediye meclis üyeleri
de görevden alınabilecek. Madem bu kadar meraklıydınız,
17-25 Aralık operasyonundan sonra böyle bir yasa
çıkarsaydınız da biz de sevinseydik. Hakkınızda o
kadar suçlamalar vardı, hırsızlık suçlamaları
vardı, yolsuzluk suçlamaları vardı, o zaman böyle bir kanun
çıkarsaydınız, deseydiniz ki Belediye başkanlarından
adı hırsızlıkta, yolsuzlukta anılanların,
haklarında soruşturma açılanların hepsini
-İçişleri Bakanlığı tarafından- görevden
alacağız. Biz de gelseydik, hep birlikte bu yasayı
onaylasaydık. Bakın, böyle bir şey yapmıyorsunuz çünkü
kendinize demokrat bir partisiniz. Şimdi, sırf DBPli belediye
başkanlarını görevden alabilmek için, halkın iradesini
ortadan kaldırabilmek için, halkın moralini bozmak için, halkı
umutsuzluğa sevk etmek için böyle bir yasayı önümüze getiriyorsunuz.
Yetmedi, Şırnakı, Hakkâriyi il olmaktan çıkarmaya
çalışıyorsunuz. Sandık kurun o zaman, getirin, referandum
yapın, bakalım oranın halkı ne diyecek? İstanbulda
insanların ne renk belediye otobüsüne bineceğiyle ilgili referandum
yapan sizler, koskoca 2 tane ilin adını değiştiriyorsunuz,
ilçe statüsüne döndürüyorsunuz, orada halka dönüp sormuyorsunuz.
İşte, demokrasi anlayışınız bu.
Ama, demokrasi herkese lazım, hepimize
lazım. Bugünler gelip geçecek tabii ki. Bugünlerin gelip geçtiğini
hep birlikte izleyeceğiz, göreceğiz. Demokrasiye değer
vermeyenler, demokrasiyi kurum ve kuruluşlarıyla bu ülkede inşa
etmeyenler bu ülkenin geleceğinde neler olduğunu görecekler, hep
birlikte göreceğiz. Ama, biz diyoruz ki vakit daha henüz geç değil,
gelin hep birlikte demokrasiye sarılalım, demokrasiyi bu ülkede
inşa edelim. Hepimizi kurtaracak olan, Türkiyeyi demokratik geleceğe
kavuşturacak olan da budur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ
olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydoğan.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Danış
Beştaş, Sayın Kerestecioğlu, Sayın Kürkcü, Sayın
Yıldırım, Sayın Toğrul, Sayın Aydoğan,
Sayın Gaydalı, Sayın Sancar, Sayın İrmez, Sayın
Irmak, Sayın Paylan, Sayın Konca, Sayın Botan, Sayın
Yıldırım, Sayın Baydemir, Sayın Doğan, Sayın
Taşçıer, Sayın Bilgen, Sayın Ataş.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19.04.2012 Tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571) 17'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Hüseyin
Çamak (Mersin) ve arkadaşları
MADDE 17- 2863 sayılı Kanunun ek 2 nci
maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci ve ikinci
paragrafları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, üçüncü paragrafının birinci cümlesinde
yer alan , kentsel sitlerde ilgili belediye diğer yerlerde" ibaresi
madde metninden çıkarılmış, üçüncü paragrafına birinci
cümlesinden sonra gelmek üzere "Alan başkanının görev
süresi üç yıldır. Görev süresi sona eren alan başkanı
Bakanlıkça tekrar atanabilir." cümleleri eklenmiş, üçüncü
paragrafının ikinci cümlesinde yer alan "Bakanlıkça
belirlenen alan" ibaresi "Alan" şeklinde, "Kültür
Bakanlığı" ibaresi "Kültür ve Turizm
Bakanlığı" şeklinde ve dördüncü paragrafının
birinci cümlesinde yer alan "Yönetim plan taslağı
kapsamında" ifadesi "Bakanlık tarafından"
şeklinde değiştirilmiştir.
"Yönetim alanları ile bunların
bağlantı noktalarının korunması,
değerlendirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla Bakanlıkça
yönetim planı taslağı hazırlanır veya hazırlattırılır.
Bakanlık, yönetim planlarının hazırlanmasına
ilişkin olarak alanla ilgili diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile her türlü işbirliği yapabilir.
Hazırlanan taslağın karara
bağlanması ve uygulanması konusunda önerilerde bulunmak
amacıyla alanda mülkiyet hakkı bulunanlardan, meslek odaları ve
sivil toplum örgütleri üyeleri ile üniversitelerin ilgili bölümlerinin
öğretim üyelerinden Bakanlıkça bir danışma kurulu
oluşturulur."
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Kabul ediyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Sayın Hüseyin Çamak konuşacak.
Buyurun Sayın Çamak. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, son günlerde arka arkaya yaşanan
terör saldırılarında hayatlarını kaybeden
şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar
diliyorum.
Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı, genel itibarıyla,
cumhuriyetle birlikte elde edilen tüm yer altı ve yer üstü varlıklarımıza,
planlama süreçlerine ve kültürel varlıkların yönetimine yasaları
hiçe sayan bir anlayışla zarar vermektedir. Darbe sürecine ne kadar
karşıysak kamusal alanlarımızın ve kültürel
varlıklarımızın elimizden alınmasına da o kadar
karşıyız.
Değerli milletvekilleri, 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 65inci
maddesinin dördüncü fıkrasında yapılmak istenen
değişiklikle ilgili olarak kesin inşaat yasağı
getirilen yerler hariç olmak üzere ibaresi mutlaka eklenmelidir. Korumanın
amacı dünü bugüne bağlamanın yanı sıra, geçmiş
ile geleceği bağdaştırarak kendi içinde
varlığını sürdürebilen tarihî çevrenin oluşmasına
yardımcı olmaktır. Bu çevrenin tarihsel görünümlerini
yitirmemesi için de önlem alınması gerektiği açıktır.
Bu nedenle, kurul üyeliklerine atanacak kişilerin hem korumanın kuramını
hem de koruma uygulamalarını bilen yetkin kişilerden
oluşması zorunludur. Aksi hâlde, sadece bitirdiği lisans
diploması esas alınarak koruma faaliyetlerine yabancı
kişilerin kurul üyesi olarak atanması dönüşü olmayan kültür
varlığı kayıplarına ve kişisel
mağduriyetlere yol açabilmektedir. Koruma Yüksek Kurulunun Koruma Bölge
Kurulunun aldığı kararları yok sayarak farklı bir
karar verebilmesi de yasanın kendi içerisinde çelişmesine neden
olmaktadır.
Sayın milletvekilleri, nüfusun hızla
artışıyla başta arsa ve inşaat olmak üzere gayrimenkul
sektörü toplumun temel ekonomi unsuru hâline gelmektedir fakat bu duruma
karşın restorasyon şirketlerinin yetersizliği, kentsel
koruma konusunda duyarsızlık ve kuralsızlık kentlerimizin
tarihî dokularını yok etmekte ve tarihî yapı restorasyonunu adi
bir işçilik düzeyine indirgeyen uygulamalara yol açmaktadır.
Restorasyon ve kentsel koruma, teknik bilgilerin yanı sıra, uzun bir
deneyim gerektirir, çalışmalar özel bir öğretim ve uygulama
üzerinde temellenir. Sanat tarihçisi ve arkeolog özel olarak
eğitilmemişse bunları bilemez; mimar, iç mimar, planlama
diplomaları alanlar da bilemez, deneyimsiz restoratörler de zorluk çeker.
Her sanat tarihçisi, arkeolog, belediye mimarı ve avukat bir 14üncü
yüzyıl camisinin restorasyonunu, bir kent koruma planını
irdeleyemez ve onaylayamaz; gerçi, sağduyulu davranabilir fakat
sağduyu ve olumlu düşünme bilgi ve deneyimin yerine geçemez. Bu tarih
bilgisi dışında gerçek bir tarih sevgisi, bir bakıma
romantik bir tutku gerektirir. Tarihsel süreç kuru bir bilgi konusu olamaz.
Değerli milletvekilleri, tarih bir kez üretir,
tarihî yapıtlar da tektir, koruma da bir kez yapılabilir.
Yapıtlar paraya feda edilemeyecek bir değerdir. Tarihî kimliği
yok etmeden ülkenin itibarını artıracak koruma ve kullanma
yöntemleri geliştirmemiz gerekmektedir. Tarihî yapıtı seçen,
koruyan, tamir eden, kontrol edenler tarihe en saygılı, en bilgili,
en deneyimli uzmanlar olmak zorundadır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çamak.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Kabul edeceğiz Sayın Altay
BAŞKAN Önerge kabul edilecekmiş. Son
kararınız nedir?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ayağa
kalktık Başkan ya.
BAŞKAN Ben görmemiş olabilirim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Altay, Sayın Çam,
Sayın Tanal, Sayın Hürriyet, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Bektaşoğlu, Sayın Yalım, Sayın Çamak,
Sayın Yarkadaş, Sayın Arslan, Sayın Yedekci, Sayın
Aydın, Sayın Emir, Sayın Türkmen, Sayın Erkek, Sayın
Tarhan, Sayın Öz, Sayın Adıgüzel, Sayın Özdemir, Sayın
Tuncer.
İki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
17nci
maddenin oylamasında oylamanın açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 17'nci maddesinin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Meral Danış
Beştaş, Adana? Burada.
Filiz Kerestecioğlu Demir, İstanbul?
Burada.
Çağlar Demirel, Diyarbakır? Burada.
Ertuğrul Kürkcü, İzmir? Burada.
Nursel Aydoğan, Diyarbakır? Burada.
İmam Taşçıer, Diyarbakır?
Burada.
Mahmut Celadet Gaydalı, Bitlis? Burada.
Saadet Becerekli, Batman
ERDAL ATAŞ (İstanbul) - Takabbül ediyorum.
BAŞKAN Müslüm Doğan, İzmir? Burada.
Behçet Yıldırım, Adıyaman?
Burada.
Kadri Yıldırım, Siirt? Burada.
Dirayet Taşdemir, Ağrı? Burada.
Selma Irmak, Hakkâri? Burada.
Garo Paylan, İstanbul? Burada.
Lezgin Botan, Van? Burada.
Abdullah Zeydan, Hakkâri? Burada.
Ayşe Acar Başaran, Batman? Burada.
Aycan İrmez, Şırnak? Burada.
Mahmut Toğrul, Gaziantep? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama işlemini başlatıyorum ve iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının 17nci maddesi
açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 196
Kabul :
186
Ret :
7
Çekimser : 3 (X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü Ali
Haydar Hakverdi
Bolu Ankara
Böylelikle, tasarının 17nci maddesi kabul
edilen önerge doğrultusunda kabul edilmiş oldu.
18nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin
19.4.2012 Tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 18'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Musa Çam Kadim
Durmaz Utku
Çakırözer
İzmir Tokat Eskişehir
Bihlun Tamaylıgil Selin Sayek Böke Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul İzmir İstanbul
Kazım
Arslan
Denizli
Madde 18- 2863 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 5- Bakanlıkça yapılan veya
yaptırılan her türlü proje ve uygulamalarda bu Kanun ile koruma,
uygulama ve denetim bürolarına verilmiş olan görev ve yetkiler,
koruma bölge kurulu müdürlükleri tarafından yerine getirilir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 18inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Ayşe
Acar Başaran
Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan
Haberal Kadir
Koçdemir Saffet
Sancaklı
Ankara Bursa Kocaeli
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk olarak Kocaeli
Milletvekili Sayın Saffet Sancaklı konuşacak.
Buyurun Sayın Sancaklı. (MHP
sıralarından alkışlar)
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Vanda, Bitliste ve Elâzığda
hain saldırı sonucunda şehit olan kardeşlerimize Allahtan
rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Tabii, bu
çocuklarımız babasının tarlası için şehit
olmuyor; vatanı korumak için, ülkemizin çıkarları için
şehit oluyorlar. Dikkat ederseniz alışmaya başladık bu
şehitlere, sayılarla vermeye başladık. Bu aslında çok
büyük bir tehlike bizim için.
Geçen sene 20 Temmuzdan itibaren büyük bir mücadele
verildi ve ciddi bir şekilde terörün beli kırıldı ama 15
Temmuz akşamından sonraki, o darbe girişiminden sonraki bir ay
içerisinde, belki mecburiyetten belki de başka bir şeylerden asker
kışlaya çekildi, önüne kamyonlar, iş makineleri kondu ve asker
kışlaya çekildikten sonra da doğuda ve güneydoğuda terör
örgütü tekrardan canlanmaya başladı, tekrardan bombaları elde
etti, tekrardan tünelleri kazdı ve tekrardan şimdi şehitler
gelmeye başladı. Aklımıza da şu geliyor: Bir senedir
yaptığımız mücadele acaba boşa mı gitti?
Şimdi, bizim bir özelliğimiz var tabii:
Biz bir şeye konsantre oluyoruz. İşte bu 15 Temmuz
akşamından sonra tamamen oraya konsantre olduk, diğer
tarafı unuttuk. 19 Temmuz akşamı burada bir konuşma
yaptım ben de bu darbeyle ilgili, darbe girişimiyle ilgili, dedim ki:
Buraya bakarken güneydoğuyu unutmayalım. Biz bir şeye konsantre
olurken başka tarafları unutuyoruz ve bu soruna bizim acil bir
şekilde çözüm bulmamız gerekiyor.
Buradan her gün şehit haberleri vererek, bu
şehit yakınlarına başsağlığı dileyerek,
yaralılara acil şifalar dileyerek geçirmememiz lazım. Acil bir
şekilde, bu 15 Temmuzda darbe girişiminde gösterilen hassasiyet bu
terör konusunda da gösterilmeli ve Hükûmet en başta öncü olmak üzere ne
yapılması gerekiyorsa acil bir şekilde yapılmalı,
terörün beli kırılmalı ve artık bu şehit haberleri
gelmemeli arkadaşlar.
Tabii, bu 15 Temmuzdaki girişimden sonra
-ikinci bir konuya da değinmek istiyorum- alınmaya başladı
insanlar. İçlerinde suçlular var ama maalesef günahı olmayan insanlar
da alınmaya başladı. Bu insanlar alınırken mutlaka ve
mutlaka bir belge olmalı, bir suç teşkil eden bir veri olmalı ki
bunlar alınsın, yoksa bu boşa alınan insanların
günahlarının vebalini ödeyemeyiz.
Memurlar ve bürokratlar ve birçok kesimden insanlar
işten el çektiriliyor, bunlara da çok dikkat etmemiz lazım, ama
ikinci daha önemli bir konu: Bu insanlar alındıktan sonra
bunların yerine kim gelecek? Bunların yerine konacak olan
arkadaşlar, memurlar, bürokratlar, siviller eğer dikkatli bir
şekilde konmazsa bütün bu yapılan operasyonun boşa
çıkacağını şimdiden acı bir şekilde
söylüyorum.
Tabii, bu insanlar konurken, göreve getirilirken
neye bakmak lazım? Artık, Türkiye Cumhuriyetinin en büyük sorunu,
güvenlik problemi ve ülkeye yerleşen vatan hainleridir. Onun için, iki
şeye bakacağız: Bir tanesi, olmazsa olmaz, vatansever olacak.
İkincisi, ehliyet ve liyakat sahibi olacak. Eğer bu iki kritere
bakmaz da tekrardan bu bizim yakınımız, bu şu partili, bu
bu partili diye yerleştirirsek inanın ki şu andaki tehlikeden
daha büyük bir tehlike olacak.
Vaktim çok fazla yok da
Bu futbolda operasyon oraya
da sıçradı. Federasyonda da bir şeyler yapılıyor. Ama
alınanların çoğu memurlar ve alt kesimdeki insanlar. Eğer
bu üst taraftakileri temizlemezsek bütün bunlar gene boşa gidecek. Benim
eski takım arkadaşlarım
Şu anda televizyonlarda,
basında bazı görüntüler var, bazı videolar var. Şu anda
cadı avına çıkılmış, herkes birbirini satmaya
başladı sağ olsunlar. Şuna da çok dikkat etmek lazım:
Bu çocuklar İstiklal Marşını onlarca defa okuttular.
Bunların büyük bölümü millî kahramandır. Aralarında tabii ki
hatalı olanlar da vardır, onlar da cezasını çekecektir ama
unutmamamız gereken bir şey var, bu çocuklar 20 yaşında,
bundan yirmi sene evvel belki de kandırılmışlar, bir
şeyler olmuş, Hadi buraya götürelim, hadi namaza gidelim, hadi para
toplayalım garibanlara dağıtalım. şeklinde ve bu
çocukların büyük bölümü kandırılmıştır. Burada da
dikkat etmek lazım. Ben de 1994-1995 sezonunda iki sene Galatasarayda
oynadım, o görüntülerin olduğu yerde. Çok şükür ki biz
kandırılmadık, kandırılmamız da mümkün
değildi ama bu çocuklara kimse vatan haini muamelesi yapmasın.
Eğer elinde belgesi varsa, suç işlediyse cezasını çeksin
ama hepsini toplu bir şekilde yargılamayalım.
Yakın bir zamanda tekrardan konuşma
sıram gelecek, biraz daha devamı olacak. Size daha geniş
haberler vereceğim.
Teşekkür ederim. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancaklı.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci
konuşmacı Batman Milletvekili Sayın Ayşe Acar Başaran
olacak.
Buyurunuz Sayın Acar Başaran. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; evet, arkadaşlarımın
da daha önce ifade ettikleri gibi biz bugün yine bir çorba yasa
tasarısı üzerinden konuşuyoruz. Çünkü ben tasarıda hangi
kanunların olduğunu saymaya kalksam zaten süremin bir bütünü ona
gidecek. Bu kadar karışık, birbirinden alakasız
kanunları toplayıp getirmişiz ve çoğumuzun tamamen buna
hâkimiyeti de yok ama, işte, yapabildiğimiz kadar bazıları
üzerinde konuşmaya çalışıyoruz.
Bugün bu Meclise bir önerge geldi rektörlerin
atanmasıyla ilgili olarak, daha sonra geri çekildi. Çok isabetli oldu ama
onun gerekçesi bu Meclisin sayfalarında kara bir leke olarak
yazılmış oldu. Ben de buradan tutanaklara geçmesi adına
tekrar okuyayım ve galiba bunun üzerinden de konuşmamız
lazım: Rektörlük seçimi üniversitede haksız uygulamalar, kırgınlıklar
ve kişisel çekişmelere yol açmakta ve yükseköğretim
kurumlarında kaos ortamının oluşmasına neden
olmaktadır.
Şimdi, arkadaşlar, esasında
yanıldığımız şey bu; seçimler, demokrasi kaosu
getirmez. Esasında kaosu getiren antidemokratik uygulamalardır,
demokrasiden uzaklaşmaktır, tekçiliktir, inkârcılıktır,
imhacılıktır. Bunu çok yakın bir süreçte gördük ve bu
uygulamaların sonucunun getirdiği bu kaos ortamının
getirdiği sonuç da 15 Temmuzda gördüğümüz darbe mekaniklerinin
devreye girmesidir. Eğer biz gerçekten bu ülkede, o meydanlarda
bağırdığımız gibi, bu halkın iradesine
inanıyorsak, gerçekten demokrasinin gelmesini istiyorsak eğer, bunu,
kendilerine oy alarak, seçimleri kazanarak elde etmiş oldukları
belediye eş başkanlıkları ya da meclis üyeliklerinin
görevlerine son vererek, onları uzaklaştırarak, onların
yerine merkezî Hükûmetin elinde bütün yetkileri tutarak, elinde bütün yetkileri
toplayarak kayyum ataması yoluna gidersek işte esas kaos o zaman
gelecek. O zaman esasında biz 15 Temmuzdan ders çıkarmamış
olacağız ve önümüzdeki süreçte de bu kaos ortamının daha da
derinleşmesine buradan katkı sunmuş olacağız.
Şunu da net söylemek gerekiyor ki,
esasında bu Meclis bu yasa tasarısına evet diyerek kendi
kendini de lağvetmiş oluyor çünkü buradan seçime inanmayan, seçim
yoluyla gelenlerin kayyumlarla, tekçi zihniyetle, teklikle yerinden edilmesine
onay sunan bir Meclisin, vekillerin o halka dönüp verebilecekleri
cevapları yoktur çünkü kendileri esasında bu sisteme
inanmıyorlar demektir.
Onun için, dediğim gibi, aslında bu
kanuna, bu tasarıya evet demek, demokrasiye vurulacak en büyük darbe ve
önümüzdeki süreçte oluşabilecek kaoslara daha büyük zemin
oluşturmaktır ve dediğim gibi, kendi kendimizi
lağvetmektir, bu Meclis kendi iradesine bile sahip çıkamıyor
demektir.
Dediğimiz gibi, bu kanunun içerisinde kayyumlar
meselesi var. Bu kayyumların niye getirildiğini burada hepimiz
biliyoruz. Çünkü o belediyelerin hiçbirini AKP kazanamadı, hiçbirinde
halkın desteğini alamadı. Halkın desteğini yanına
alamadığı yerlerde de bu şekilde, 15 Temmuzda
püskürtmüş olduğu darbenin devamı olarak siyasi darbeyle
yönetimlere el koymaya çalışıyor, halkın iradesine
yönetimlerden el çektirmeye çalışıyor. Yani, dediğimiz
gibi, 15 Temmuz darbesini bu Meclis el birliğiyle tamamlamaya
çalışıyor demektir bu kanuna evet demek.
Yine, bu kanunun bir başka yerinde ekolojiyi
yok sayan, insan hak ve özgürlüklerini yok sayan, insanların seçme ve
seçilme haklarını yok sayan, dediğimiz gibi, tamamen demokrasiye
vurulan en büyük darbe, şu sürekli okuduğunuz ama bir türlü
içselleştiremediğiniz bu yazının burada
durmasının sizin açınızdan ne kadar anlamsız
olduğunu gösteren bir tablo olarak karşımıza
çıkıyor.
Onun için, biz sadece bu önerge üzerinden
değil, bütünüyle bu kanunun tamamına ret oyu veriyor ve muhalefet
ediyoruz. Biz Meclisin içerisine girdiği bu utanca ortak
olmayacağımızı bir daha buradan belirtmek istiyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Başaran.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Kürkcü,
Sayın Beştaş, Sayın Kerestecioğlu, Sayın
Yıldırım, Sayın Toğrul, Sayın Aydoğdu,
Sayın Gaydalı, Sayın Sancar, Sayın Irmak, Sayın
İrmez, Sayın Botan, Sayın Konca, Sayın Paylan, Sayın
Taşdemir, Sayın Taşçıer, Sayın Doğan, Sayın
Baydemir, Sayın Bilgen, Sayın Botan.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi
ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19. 4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 18'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE
18- 2863 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK
MADDE 5- Bakanlıkça yapılan veya yaptırılan her türlü proje
ve uygulamalarda bu Kanun ile koruma, uygulama ve denetim bürolarına
verilmiş olan görev ve yetkiler, koruma bölge kurulu müdürlükleri
tarafından yerine getirilir."
Musa Çam
(İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Sayın Kazım Arslan konuşacak.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 411 sıra sayılı Türkiye
Varlık Fonu kurulması ve bazı kanunlarda ve kanun hükmünde
kararnamelerde yapılacak değişiklikle ilgili 18inci maddeyle
2863 sayılı Kanuna ek bir madde eklenmiştir. Bu ek maddeyle,
Bakanlıkça yapılan veya yaptırılan her türlü proje ve
uygulamalarda bu Kanun ile koruma, uygulama ve denetim bürolarına
verilmiş olan görev ve yetkiler, koruma bölge kurulu müdürlükleri tarafından
kullanılır. denilmektedir. Yetki değişimi böylelikle
yapılmıştır.
Ben, öncelikle, hem sizleri sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum hem de Vanda, Bitliste, Elâzığda terörden
dolayı şehit olan askerlerimize ve polislerimize Allahtan rahmet
diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu düzenlemenin 2863 sayılı Kanun
başlığıyla temel kanun olarak bu Meclisimize gelmesi
gerekirken ek bir madde olarak torba yasayla gelmiş olmasının,
kanunun bütünlüğü, birliği ve anlaşılmasına
aksaklık yapacağını özellikle belirtmek istiyorum.
Yasa torba yasa; her türlü düşüncelerimizi de
sizlere aktarabiliyoruz. Ben de bu maddenin konusu dışına
çıkarak gündemde olan bazı konuları sizlere aktarmak istiyorum.
Son zamanlarda, özellikle FETÖcülerin yapmış olduğu darbe
girişimi sebebiyle yürütülen soruşturmalarda birçok
yanlışlıkların yapıldığını
söylemek istiyorum. Özellikle iktidar darbe girişiminden çok korkmuş
olacak ki darbe girişiminden sonra 81 ilde olağanüstü hâl ilan ederek
bu ülkeyi yönetmeye başlamıştır. Şimdi düşünün,
Mecliste 317 tane milletvekiliniz var, tek başınıza
iktidarsınız ama kendinizi güçlü hissedemiyorsunuz, olağanüstü
hâlle bu memleketi, bu ülkeyi yönetmeye kalkıyorsunuz. Demek ki
iktidarın zafiyeti var, eksikliği var, bu ülkeyi iyi yönetemiyor.
İktidar 2002de iş başına geldiğinde güneydoğuda
2 ilimizde olağanüstü hâl vardı, bunu kaldırdık diye
övünüyordunuz ama şimdi 81 ilde olağanüstü hâl var,
gıkınız çıkmıyor, hiçbir şey söylemiyorsunuz,
memleketi idare ettiğinizi zannediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi bu
olağanüstü hâlle birçok kanun hükmünde kararname çıkarıyorsunuz;
bu olağanüstü hâl yönüyle getirdiğiniz kararnameleri de Meclise
getirip burada tartışmaya açmıyorsunuz. Uygulamalar o kadar
yanlış gidiyor ki üniversitelerde FETÖcüleri her tarafa
yığmışsınız, doldurmuşsunuz, şimdi
temizlemeye çalışıyorsunuz. Darbe girişiminden sonra YÖKü
toplantıya çağırıyorsunuz, bütün fakülte
dekanlarını istifa ettiriyorsunuz. Böyle bir şey hiçbir zaman bu
ülkede hem görülmedi hem de yaşanmadı değerli
arkadaşlarım. Ayrıca, üniversitede gerçekten FETÖcülük yapan,
terörizmle ilişiği olan, katkısı olan, yönetiminde olan
insanların sorgulanması ve tutuklanması kesindir. Ancak bunun
dışında olan insanların günlerce gözetim altında
tutularak hem kendilerinin rahatsız edilmesi hem de görevlerinden
alınmalarıyla birçok üniversitede öğretim üyeleri eksiğiyle
bugün öğretim yılına başlayacak bir döneme de giriyoruz
değerli arkadaşlarım. Onun için değerlendirmeleri, çalışmaları
iyi yapmak, gerçekten bu darbe içine girmiş olan, FETÖcülüğün içine
girmiş olanların sorgulamalarını yapmak, tutuklamak ama
onun dışındaki insanlara zarar vermeden, fazla gözetim
altında tutmadan; ailesine, çevresine, mesleğine, kimliğine,
kişiliğine zarar vermeden bu soruşturmaları sürdürmek
zorundasınız diye belirtmek istiyorum. Sözlerimi bu şekilde
bitiriyorum.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
III.YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUSA ÇAM (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Çam, Sayın Hürriyet, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Bektaşoğlu, Sayın
Yalım, Sayın Türkmen, Sayın Emir, Sayın Tüm, Sayın
Akın, Sayın Arslan, Sayın Öz, Sayın Aydın, Sayın
Tarhan, Sayın Erkek, Sayın Özdemir, Sayın Tuncer, Sayın
Altay, Sayın Yedekci, Sayın Kara, Sayın Erdem.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunacağım.
Sayın
milletvekilleri, görüşülmekte olan 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 18inci maddesinin oylamasının açık
oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem var.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 18inci maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Meral Danış
Beştaş, Adana? Burada.
Filiz Kerestecioğlu Demir, İstanbul?
Burada.
Çağlar Demirel, Diyarbakır? Burada.
Ertuğrul Kürkcü, İzmir? Burada.
Nursel Aydoğan, Diyarbakır? Burada.
İmam Taşçıer, Diyarbakır?
Burada.
Mahmut Celadet Gaydalı, Bitlis? Burada.
Osman Baydemir, Şanlıurfa? Burada.
Müslüm Doğan, İzmir? Burada.
Abdullah Zeydan, Hakkâri? Burada.
Mahmut Toğrul, Gaziantep? Burada.
Ayhan Bilgen, Kars? Burada.
Selma Irmak, Hakkâri? Burada.
Besime Konca, Siirt? Burada.
Aycan İrmez, Şırnak? Burada.
Garo Paylan, İstanbul? Burada.
Erdal Ataş, İstanbul? Burada.
Lezgin Botan, Van? Burada.
Ayşe Acar Başaran, Batman? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının 18inci maddesinin
oylama sonuçlarını okuyorum:
Kullanılan oy sayısı: 191
Kabul : 188
Ret :
3 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü Ali
Haydar Hakverdi
Bolu Ankara
Böylelikle 18inci madde de kabul edilmiş oldu.
19uncu maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 19uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam Özkan
Yalım Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Uşak İstanbul
Bülent
Yener Bektaşoğlu Mehmet
Bekaroğlu Kazım
Arslan
Giresun İstanbul
Denizli
MADDE 19- 2863 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 6- Kamu düzeni veya güvenliğinin
olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde
bozulduğu ya da doğal afet yaşanan yerlerde özel mülkiyette
bulunan korunması gerekli taşınmaz kültür
varlıklarının onarımı ile restorasyonuna yönelik proje
ve uygulama işleri maliklerinin ve diğer ilgililerin muvafakatı
alınmak şartıyla ve bedelsiz olarak Bakanlık
tarafından gerçekleştirilebilir. Bu kapsamda yürütülen proje ve
uygulama işlerinden bir mali yıl içinde tamamlanması mümkün
olmayanlar için dört yılı geçmemek üzere gelecek yıllara
yaygın yüklenmeye girişilebilir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım önergeler aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime
Konca Ferhat
Encu Garo
Paylan
Siirt
Şırnak
İstanbul
Saadet
Becerikli
Batman
Aynı mahiyetteki diğer önerge imza
sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Erhan
Usta Mehmet
Günal
Konya Samsun Antalya
Kamil
Aydın Erkan
Haberal Kadir
Koçdemir
Erzurum
Ankara
Bursa
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk olarak Erzurum
Milletvekili Sayın Kamil Aydın konuşacak.
Buyurun Sayın Aydın. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, elimizde 411 sıra sayılı bir
metin var. Gerçekten, metne baktığımızda -bazı
konuşmacılar dile getirdiler şu ana kadar, gecenin bu saatine
kadar- inanın baştan aşağı okuyunca bir sürü
yazım hatası, imla hatası, harf hatası, içerik hatası
hatta bir sürü tekrarlar var, kendi içerisinde çelişkiler ihtiva eden
tekrarlar var.
Şimdi, tabii, doğaldır, bu kadar
kısa zamanda bu kadar hızlı bir seri üretime geçmek bu
hataların yapılmasını kaçınılmaz kılmakta.
Bir de tabii bunların böyle alelacele yapıldığını
görünce yani Bekri Mustafa fıkrası gibi
Hani, cenaze namazı
kıldırıyor ya, Soran olursa dünyanın hâli ahvalini Bekri
Mustafa artık imam olmuş, cenaze namazı
kıldırıyor. deyin yeter, anlarlar. Biz de şunun gerçekten
kompoze edilmesine, yazılmasına, ifade edilmesine
baktığımızda bu konudaki hassasiyetimizin hangi seviyede olduğunu
görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
gerçekten, şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama organı. Burada
bir mutfak benzetmesinden, gerçekten lezzetli bir yemek hazırlama
örneğinden hareketle şunu söylemek istiyoruz: Güzel bir şey
hazırlayacaksak bunun yolu mutfaktan geçer. Serviste fazla lezzet öne
çıkmaz ama mutfak çok önemlidir. Bu da komisyonlardır. Komisyonlarda
ciddiyetle, özenle, bir de herkesin fikrini alarak, tuzunu, biberini,
tadını, sebzesini, etini orantılı olarak koyarak ortaya
güzel bir yemek hazırlamak, bunu da getirip burada çok güzel servis etmek gerekir.
Ama biz, maalesef, mutfakta yapmamız gerekenleri buraya getiriyoruz, bütün
malzemeleri yığıyoruz buraya; efendim, tuzunu, biberini,
patlıcanını, böreğini, şuyunu, buyunu, Haydi, buradan
güzel bir şey çıkaralım... Çıkmaz. Ne çıkar biliyor
musunuz? Gecenin bu saatinde biraz da böyle rahatlatma adına söyleyeyim,
Cem Yılmazın o repliği çıkar; böyle, ortaya
karışık bir şey çıkar ama
karşılığı yok. Nedir bunun adı? Ortaya
karışık bir şey; 411 sıra sayılı ortaya
karışık bir şey koyduk, içinde her şey var.
Değerli milletvekilleri,
bakın, gerçekten her şeyde böyle, bu da sıkıntı
yaratıyor. Yaptığımız hatalar, aceleye getirip
Hani
acele işe şeytan karışır ya. Bu, basit bir misal yani.
Niye acele ediyoruz; kime, neyi yetiştirmeye çalışıyoruz?
Ne olur, mutfakta derinlemesine, hep birlikte, enine boyuna, bütün
özelliklerini katarak Akıl akıldan üstündür., Bir elin nesi, iki
elin sesi var. mantığıyla hareket edilse, ortaya daha
sağlıklı bir şey çıksa şurada da vaktimiz
alınmaz bu kadar, uğraşmayız. Dünyanın hiçbir
parlamenter sisteminde, Allah aşkına, gecenin bu saatinde
Ben
gerçekten takdir ediyorum ve endişe ediyorum; şu anda uyumamaya
çalışan değerli milletvekili arkadaşlarımı takdir
ediyorum çünkü gerçekten yani insani bir şeye karşı kendilerini
direndirmeye çalışıyorlar. Allah korusun, inşallah,
sağlıklarıyla ilgili bir olumsuzluk yaşanmaz. İlle de
böyle bir şey mi yaşanması lazım? Neyi böyle aceleye
getiriyoruz? Niye?
Hatırlayın, benzer bir
çalışmayı vize muafiyeti için yapmıştık ama
maalesef, o bir aylık emeğimiz boşu boşuna gitti. Ne oldu
karşılığında? Yaptık, zayi oldu gitti, bir hükmü
kalmadı. Biz, yavaş yavaş ama emin adımlarla,
sağlıklı, torba yasayla tekrar düzeltme ihtiyacı duymadan,
güzel güzel, üzerinde mutabık kaldığımız maddeleri
gerçekten Türkiyedeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına
cevap verecek şekilde düzeltirsek daha iyi olur. Yoksa efendim, sürekli
Bizim çocuk bina okur, döner döner yine okur. misali olur; sürekli aynı
şeyi tekrar ederiz, yeni torba yasalarla eski torba yasalarda yaptığımız
hataları telafi etmeye çalışırız. Evet, Parlamentoda
gece sabahlara kadar çalışıyoruz. imajı güzel bir şey
ama inanın, ortada üretim yok; sadece efendim, kendimizi avutuyoruz ve
kandırıyoruz diyorum.
Hepinizi gecenin bu saatinde saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerindeki
diğer konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Garo
Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz darbesi büyük musibet. Büyük toplumlar ve
üst aklı aramayan toplumlar yaşadıklarından ders
çıkarırlar. Ama son günlerde ben gece gittiğimde televizyonu
açtığımda her yerde bir üst akıl aranıyor; komplolar,
efendim, emperyalistler, üst akıllar havada uçuşuyor. Oysa biz bir
musibet yaşadık ve bu musibetin bir hazırlık dönemi
vardı. Bu hazırlık dönemine, hazırlık döneminin
aktörlerine bakmadığımız sürece de o musibet tekrarlar.
Çünkü arkadaşlar, ortada bir darbe geleneği var ve ortalama her
beş yılda bir darbe yaşadık.
2007 yılının e-muhtırasında
hazırlık dönemiyle ilgili defalarca size uyarılar yaptık.
Bakın, 2007 e-muhtırasının hazırlık döneminde
neler olmuştu? Rahip Santoro öldürüldü, Danıştaya baskın
oldu, Malatya Zirvede katliam oldu ve Hrant Dink katledildi. Hrant Dinkle
ilgili on yıldır diyoruz ki biz
Orada birkaç kamera kaydı
kalmıştı, pek çok kamera silinmişti. O kamera kayıtlarında
bazı şahıslar vardı; cinayeti işleyecek Ogün Samasta
gözcülük ediyorlardı, yol gösteriyorlardı, o koşarken
arkasından koşuyorlardı. Bu kişiler kim? diye sorduk tam
on yıldır Hrantın arkadaşları olarak ama on
yıldır siz buna bakmadınız. Bugün, bu darbeden sonra, on
yıl sonra diyorsunuz ki: Meğer 9 tane jandarma görevlisi
varmış orada, FETÖcülermiş onlar da. Göreceğiz davada,
eklenirse iddianameye. Tam on yıl sonra.
Bakın, 2007 e-muhtırasından hemen
sonra, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olunca dediniz ki: Güç bizde,
artık biz muktediriz, geçmişe bakmaya gerek yok. Ama sonra bir
baktık, güç sizde değilmiş çünkü darbeci gelenekle ve darbeci
geleneğin işlediği suçlarla yüzleşmediniz.
Aynı şekilde,
bugüne gelelim: 15 Temmuz darbe girişimi. Ya, darbe girişimi diye
iş adamlarına saldırıyorsunuz. Eyvallah, varsa suçlu
olanlar, tabii ki. Sağlık kuruluşlarını
kapatıyorsunuz, tüp bebek merkezlerini. Bir gitarist, bir Ermeni gitarist,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde -benim arkadaşım-
görevden alıyorsunuz; Ermeni cemaatinin üyesidir yalnızca, başka
bir suçu yoktur. Bu iş de manipüle ediliyor arkadaşlar; nasıl ki
e- muhtıra darbesi manipüle edildiyse, Ergenekon
sulandırıldıysa ve darbeci gelenekle yüzleşilemediyse bu
darbe de manipüle ediliyor çünkü siz darbenin hazırlık sürecine
bakmıyorsunuz.
Bakın, Oslo sürecinden beri, MİT krizinden
beri, Kürt meselesinde çözüm olmasın, barış olmasın diye
uğraşan bir darbeci gelenek var. Roboskide, Roboskiyi
bombalayanlara, biliyorsunuz, madalyalar verildi. Ceylânpınarda 2 askeri
öldüren, bir bakıyorsunuz, darbeci çıktı. İstihbaratı
Davutoğluna veren, darbeci çıktı. Davutoğlu
çıktı, Kandilden telsiz mesajı geçti. diye bana istihbarat
verdiler, uçakları kaldırın. diye emir verdi ve dün Osman
Baydemir 2 polisin öldürülmesiyle ilgili araştırma önergemizde
konuşurken Buna bakın ki darbe süreciyle yüzleşebilelim. dedi
ancak reddettiniz ve buna da bakmıyorsunuz. Aynı hatayı yapmaya
devam ediyorsunuz ve aynı hatayı yaptıkça, maalesef, aynı
sonuçlar olur; darbeci gelenek yaşamaya devam eder.
Arkadaşlar, darbeci geleneği
yakaladık artık. Bu darbeci gelenek de FETÖye sığmaz, onu
da söyleyeyim, bu bir gelenektir. Bunu mahkûm etmek istiyorsak el
birliğiyle, bütün aktörleriyle yakalamalıyız. Bu da ancak
hazırlık sürecindeki aktörleri yakalamakla olur.
Oslo sürecini kim devirmeye çalıştı?
Haburda kim manipülasyon yaptı? Roboskiyi kim bombaladı?
Ceylânpınarda 2 polisimizi kim katletti? Bunlara bakabilirsek, darbeci
geleneği yakalayacağız, bütün aktörleriyle ortaya
çıkaracağız. İş adamları değil şimdi
uğraşmamız gereken. Şimdi darbe yasalarını
çıkarmamız gereken bir durum yok. Darbeden bir ay sonra darbe
yasaları çıkarılmaz, darbeden bir ay sonra darbeyle yüzleşilmeye
çalışılır. El birliğiyle bunu yapalım
arkadaşlar. Gelin darbe yasalarını geri çekin. Darbenin
kuyruğunu yakalamışız, bedenini ele geçirelim, bir daha da
darbe yaşamayalım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Paylan.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571) 19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Yener Bektaşoğlu
(Giresun) ve arkadaşları
MADDE 19- 2863 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 6- Kamu düzeni veya güvenliğinin
olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde
bozulduğu ya da doğal afet yaşanan yerlerde özel mülkiyette
bulunan korunması gerekli taşınmaz kültür
varlıklarının onarımı ile restorasyonuna yönelik proje
ve uygulama işleri maliklerinin ve diğer ilgililerin muvafakatı
alınmak şartıyla bedelsiz olarak Bakanlık tarafından
gerçekleştirilebilir. Bu kapsamda yürütülen proje ve uygulama
işlerinden bir mali yıl içinde tamamlanması mümkün olmayanlar
için dört yılı geçmemek üzere gelecek yıllara yaygın
yüklenmeye girişilebilir.
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 411
sıra sayılı torba yasa tasarısının 19uncu
maddesi üzerine söz aldım.
Bu madde, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununa ek bir madde ekliyor ve
olağanüstü durumlarda kültür varlıklarının, maliklerinin
izni olmadan, muvafakati olmadan onarabileceğini, Bakanlık
tarafından onarılabileceğini öngörüyor.
Değerli milletvekilleri, aslında, bu torba
yasa tasarısının bu maddesi ve birçok maddesinde bir tür paralel
hukuk oluşturuluyor, daha sonra göreceğiz kayyum atamalarında,
daha başka maddelerde. Aslında, ilgili yasa o sorunla ilgili
nasıl bir çözüm bulunacağını ciddi bir şekilde,
ayrıntılı bir şekilde yazmış ama Hükûmet bu torba
yasa tasarısıyla geliyor karşımıza, diyor ki:
Ayrıca, şu durumlarda, olağanüstü hâllerde, İçişleri
Bakanlığının güvenlik endişesi bildirdiği
durumda, şu sebepten dolayı görevden alındığında
şu şekilde davranılacak.
Değerli milletvekilleri, sizin -özellikle
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine söylüyorum- şiddetle
karşı çıktığınız ve
değiştirilmesini en büyük amaç olarak önünüze koymuş
olduğunuz 1982 Anayasasının geleneğidir bu. 1982
Anayasasında bütün özgürlükler geniş bir şekilde, uluslararası
anlaşmalarda nasılsa o şekilde yazılmıştır;
arkasından ama, ancak denilerek bu özgürlükler, bu haklar
kullanılmaz hâle getirilmiştir. Bu ek maddeyle de gerçekten
insanların, o kültür taşınmazının sahiplerinin konut
dokunulmazlığını, aile mahremiyetini, mülkiyet
haklarını ciddi bir şekilde ihlal ederek Bakanlık
Olağanüstü durum var, güvenlik bozulmuştur. gerekçesiyle
değişiklikler yapacak, onarım yapacak onlara sormadan.
Aslında, bunun Diyarbakır-Surla ilgili olduğunu da ifade etmek
durumundayım.
Değerli milletvekilleri, bu bir
alışkanlık hâline geldi, gelenek hâline geldi. Bunu diğer
hükûmetler de yapardı ama özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmeti yapıyor. 15 Temmuzdan sonra böyle olmamasını beklerdik.
Bakın, daha evvel de söylemiştim, arkadaşlar da çok
kızmışlardı; yüzde 50nin vermiş olduğu
-tırnak içinde- bir kibir var: Biz her şeyi yapabiliriz. Sadece
ben, buradan, en az 10 defa söyledim, demokrasilerde ülkeyi seçilmiş
çoğunluklar yönetir. Buna hiç kimsenin itirazı yok. Hatta
itirazı yokun ötesinde, bu tehlikeye girdiği zaman nasıl Türkiye
birlik oldu, nasıl bu Mecliste hepimiz toplandık, o bombalar
atıldığında bütün gruplar burada oturdu, bunu gördünüz
değerli arkadaşlar. Biz, demokraside uzlaşmış
vaziyetteyiz ama demokrasi için büyük bir bedel ödemiş olduğumuz 15
Temmuzun hemen sonrasında Meclisi bu şekilde devre
dışı bırakacak yasaların çıkarılması
gerçekten bize şaşkınlık veriyor değerli
arkadaşlarım. Siz, sadece Meclisi değil belediyeleri, ilgili
bütün kurumları devre dışı bırakıyorsunuz; bütün
yetkileri merkeze topluyorsunuz, Bakanlar Kuruluna veriyorsunuz. Bakın,
öyle maddeler var ki bu torba yasa tasarısında; örneğin 75/4. Şu,
şu, şu kanunlarda istisnalar getiriyoruz. diyorsunuz. Kanunlar
duruyor yerinde ama Bakanlar Kurulu kararıyla
Hâlbuki bu yetki Türkiye
Büyük Millet Meclisinin yetkisidir ve yasa yapma yetkisi hiçbir şekilde
devredilemez değerli arkadaşlarım.
Bakın, demokrasilerde -yani dünyayı
yeniden keşfedecek değiliz- evet, seçilmiş çoğunluk yönetir
ama seçilmiş çoğunluk hukuk içinde yönetir ve denetim esastır
değerli arkadaşlarım. Sizin yaptığınız,
sizin en büyük sorunlarınızdan biri bu. Bu düşünceden
vazgeçmeniz gerekiyor gerçekten demokrasi diyorsanız. Bu duvara
toslamalar
Ekonomide, demokraside, uluslararası ilişkilerde -bunu da
kabul edin- gerçekten duvara tosladınız. Olabilir, büyük bir bedel
ödedik ama kaybetmekte olduğumuz demokrasinin kendisidir. Bir daha duvara
toslamamak için gerçekten demokrasinin asgari gereklerini yerine getirmeniz
gerekiyor ama sizin yaptığınız şey bu değil; siz
burada el kaldırıyorsunuz Hükûmetten böyle geldi., Yukarıdan
böyle geldi. diye. Kimden böyle geldiyse gelmiştir, el
kaldırıyorsunuz; el kaldırırken de aslında demokrasiyi
zedeliyorsunuz, bozuyorsunuz değerli arkadaşlarım.
İyi akşamlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bekaroğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
lll.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MUSA ÇAM (İzmir) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Çam, Sayın Türkmen, Sayın Akın,
Sayın Tarhan, Sayın Yalım, Sayın Bektaşoğlu,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Hürriyet, Sayın Erkek,
Sayın Emir, Sayın Tüm, Sayın Aydın, Sayın Akar,
Sayın Tuncer, Sayın Bekaroğlu, Sayın Erdem, Sayın
Tamaylıgil, Sayın Karabıyık, Sayın Tanal, Sayın
Yarkadaş, Sayın Zeybek.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
411) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunmadan önce
tasarının 19uncu maddesinin oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 19uncu maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Meral Danış
Beştaş, Adana?
Filiz Kerestecioğlu Demir, İstanbul?
Çağlar Demirel, Diyarbakır? Burada.
Ertuğrul Kürkcü, İzmir? Burada.
Osman Baydemir, Şanlıurfa?
Biraz bekleyelim arkadaşlar gelsinler. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen
Evet, devam edelim.
Nursel Aydoğan, Diyarbakır? Burada.
Nihat Akdoğan, Hakkâri? Burada.
İmam Taşçıer, Diyarbakır?
Burada.
Mahmut Celadet Gaydalı, Bitlis? Burada.
Ayhan Bilgen, Kars? Burada.
Müslüm Doğan, İzmir? Burada.
Selma Irmak, Hakkâri? Burada.
Meral Danış Beştaş burada.
Behçet Yıldırım, Adıyaman?
Burada.
Garo Paylan, İstanbul? Burada.
Filiz Kerestecioğlu burada.
Lezgin Botan, Van? Burada.
Aycan İrmez, Şırnak? Burada.
Ayşe Acar Başaran, Batman? Burada.
Abdullah Zeydan, Hakkâri? Burada.
Mahmut Toğrul, Gaziantep? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama işlemini başlatıyorum, iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 19uncu maddesinin açık oylama sonucunu
okuyorum:
Kullanılan oy sayısı: 186
Kabul
: 182
Ret :
1
Çekimser
: 3 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fehmi
Küpçü Ali
Haydar Hakverdi
Bolu Ankara
Böylelikle 19uncu maddeyi de kabul etmiş
olduk.
20nci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 20nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Tokat İstanbul
Mehmet
Bekaroğlu Selin
Sayek Böke Kemal
Zeybek
İstanbul İzmir Samsun
Utku
Çakırözer
Eskişehir
Madde 20- 2863 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 11- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte görev yapmakta olan alan
başkanları, danışma kurulu üyeleri ile eşgüdüm ve
denetleme kurulu üyelerinin görevleri sona erer. Görevi sona erenlerin yerine
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay
içinde Bakanlıkça ilgili belediyelerin görüşleri alınarak
görevlendirme yapılır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım önergeler aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 20nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Abdullah Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Nursel Aydoğan
Diyarbakır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir
Koçdemir Saffet
Sancaklı
Ankara Bursa Kocaeli
Arzu Erdem
İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk olarak
İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem konuşacak.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, bugün yine
hain saldırıda, Elâzığda hayatını kaybetmiş
olan şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum; çok sayıda
yaralımız var, yaralılarımıza da acil şifalar
diliyorum. Bu vahim olayların tekrarlanmaması için de
dualarımızı eksik etmemeyi buradan tekrar etmek istiyorum.
411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 20nci maddesindeki önergemiz üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Aslında, 19uncu maddeyle ilgili benim ilave
etmek istediğim birtakım hususlar var, şöyle ki: 1999 depremi
sonrasında, özellikle insanlarda çok büyük umut oluşturan bir kentsel
dönüşüm yasası oluşturuldu. Bu yasadan sonra, özellikle riskli
binalarda oturan insanlar büyük umutla bu binaların
onarılacağını, yıkımdan sonra sağlam
binalarda oturacaklarını düşündüler. Ancak, millet yararına
olan bu kanun, maalesef, bu nispette kullanılmadığı gibi,
bu kanunun uygulaması rantsal bir dönüşüme dönüştü. Bunu hepimiz
biliyoruz, özellikle İstanbul Milletvekili olarak
Birçok büyük alanda,
önemli lokasyonlarda, ana caddeler üzerinde 40 dönümlük, 50 dönümlük büyük
alanlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
riskli alan ilan edilerek büyük büyük projeler hâline getirildi. Her bir daire
1 milyon, 2 milyon, 3 milyon TLye satılmak suretiyle, maalesef,
zenginlere satışa sunuldu. Orada aslında amaç neydi? O alanlarda
oturan insanların yani deprem riski altında olan kişilerin ev
sahibi edilmesiydi. Maalesef bu yapılmadığı gibi, zenginlere
daha fazla rant sağlandı ve büyük büyük emlak şirketleri de
bunun rantını elde ettiler.
Şimdi, 19uncu madde de aslında bende
hemen aynı çağrışımı oluşturdu. Bu kez
şöyle diyor: Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı
durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da
doğal afet yaşanan yerlerde özel mülkiyette bulunan korunması
gerekli taşınmaz kültür varlıklarının
onarımı ile restorasyonuna yönelik proje ve uygulama işleri
maliklerinin ve diğer ilgililerin muvafakati aranmaksızın ve
bedelsiz olarak Bakanlık tarafından gerçekleştirilir. Bu
kapsamda yürütülen uygulama işleri bir yıl içerisinde
yapılır. Bir yıl içerisinde tamamlanmazsa bu süre dört yıla
kadar uzatılabilir.
Buradan ne anladığımıza, bir
kez, bakmamız gerekiyor. Yine, aynı şekilde bu sefer gerekçe ne
gösteriliyor? Terör olayları gösteriliyor. Gerekçe ne gösteriliyor?
Olağanüstü hâl gösteriliyor. Gerekçe ne gösteriliyor? Yine, deprem
gösteriliyor ama bu kez onarım ve restorasyon var. Peki, onarım ve
restorasyon ne için yapılır normal koşullarda? Milletin
menfaatleri için yapılır ancak milletin menfaatleri burada yine söz
konusu olmayacaktır. Bu mesele de yine, bu alan da yine birtakım
kişiler tarafından suistimal edilerek ranta dönüştürülecektir.
İşte, burada dikkat çekmek istediğim, kentsel dönüşüm
yasası nasıl ki rantsal dönüşüme dönüştüyse burada da
restorasyonla ilgili atılacak olan, millet menfaatine atılması
gereken adımların yine aynı şekilde rantsal dönüşüme
dönüşmemesi.
Bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle
milletimizin menfaatleri için çalışmalarımızı hep
sürdürdük, bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz. Bu tarz tehditleri
gördüğümüz zaman özellikle depremzedelerin haklarının
verilmediği bu dönemde, özellikle deprem riski altında olan binalarda
hâlâ insanlar yaşamaya devam etmesine rağmen, özellikle hâlâ o
binaların onarımı mümkün olmasına rağmen devlet ve
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı o binalara herhangi bir
destek vermemesine rağmen biz bu restorasyonlarla ilgili rantsal bir
dönüşüm tehlikesini göz önünde bulundurarak bunun önlenmesi için de
gereğinin yapılmasını özellikle vurgulamak istiyorum.
Tekrar çok teşekkür ederim, sağ olun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz biz de Sayın
Erdem.
Aynı mahiyetteki önergenin ikinci
konuşmacısı olarak Diyarbakır Milletvekili Sayın
Nursel Aydoğanı dinleyeceğiz.
Buyurun Sayın Aydoğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha herkese merhaba.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, dört beş saat
önce haber ajanslarına bir haber düştü. Haber şuydu. Çevre ve
Şehircilik Bakanı Yüksekovaya gitmişti. Yüksekovada bu
yakılan ve yıkılan mahalleri gezdikten sonra Yüksekova
merkezinde esnaflarla bir süre görüştükten sonra basına yönelik bir
açıklama yaptı. Yaptığı açıklamada şunu
ifade ediyordu: Yüksekovaya geliş nedeninin kamu kurum ve
kuruluşlarına yer bakmak, yer tespiti yapmak olduğu söylüyordu.
Bu arada Yüksekova için 2,5 milyar lira bir ödenek
ayrıldığını, sıkıntılar olsa da bu
ödeneğin ayrıldığını, kendisinin yirmi bir
yıl Kayseride belediye başkanlığı
yaptığını, o dönemde bile 2,5 milyar gibi bir paranın
Kayseriye getirilmediğini, bunun çok önemsenmesi gerektiğini, buna
değer verilmesi gerektiğini, bu gelen parayla Yüksekovayı Paris
yapacaklarını söyledi.
Tabii, Paris deyince benim aklıma aniden Sur
geldi. Dönemin Başbakanı Sayın Davutoğlu da
Diyarbakıra gelmişti, Surun yasaklı olduğu bölgede bir
açıklama yapmıştı Diyarbakırlılara ve tüm
kamuoyuna. İşte, bu yasak kalktıktan sonra Suru Toledo
yapacaklardı. Vallahi biz şaşırdık yani artık
tercih yapmak zor olacak; acaba diyoruz Parise mi gitsek, Toledoya mı
gitsek, hangi güzellikleri nasıl görsek(!) Ama tabii hayatın
gerçeği böyle değil. Yaklaşık bir yıl oldu, Surda
daha sokağa çıkma yasağı kaldırılmadı,
ablukalar devam ediyor. Sur neredeyse yerle bir edilmiş, buna Surun
içerisindeki tarihî yapılar da dâhil.
Tabii ki bununla ne yapılmak istendiğini
biz biliyoruz, gayet iyi biliyoruz. Yani halkın üzerinde bir etki
yaratılmak isteniyor, halkla bizim aramızdaki bu kopmaz bağ
dediğimiz bağ bir şekilde koparılmaya
çalışılıyor. Ama merak etmeyin yani Amedliler,
Diyarbakırlılar partilerine, mücadelelerine, değerlerine son
derece bağlıdır. Tüm bu yapılanlara rağmen partilerinin,
mücadelelerinin yanındadır ve arkasındadır.
Aslında benim sormak istediğim şey
şu AKPli arkadaşlara: Biz daha bu yasayı burada yeni
görüşüyoruz yani çıkıp çıkmayacağı belli
değil. Yani, Yüksekova il olur mu, olmaz mı, daha henüz Meclisin
iradesi, burada Genel Kurul iradesi açığa çıkmadı, ortaya
çıkmadı ama Sayın Bakan Yüksekovaya gidiyor. Yani, buradaki
iradeyi, şu anda şurada yaptığımız
toplantıyı, her şeyi boşa çıkaracak bir şekilde
Yüksekovada kamu binaları için yer arıyor. Yani, netleşmiş
bir şey var, kesinleşmiş bir şey var, o
kesinleşmiş durumla ilgili bir yer arayışına
girmiş. Yani, bunu kabul etmek mümkün değil. Orada yapılan bu
açıklamayı, ben, Parlamento iradesi adına, Parlamentoya
saygı adına son derece yanlış bulduğumu ifade etmek istiyorum.
Buradan çıkan sonuç mutlaka beklenmelidir, negatif olur ya da pozitif
olur, o hiç önemli değil. Ama, buradan, bu Genel Kuruldan bir sonuç
çıkmadan Yüksekovaya gitmek, sanki buradan bir sonuç
çıkmış gibi orada çalışmalara başlamak -bir kez
daha söylüyorum- burada, Genel Kurulda şu anda bu çalışmayı
yürüten milletvekillerinin iradesine saygısızlık demektir.
Demokrasi böyle bir şeydir işte yani demokrat olmak böyle bir
şeydir, bir başkasının iradesini, kararlarını
hiçe saymamaktır. Ben, her birimizin bir kez daha demokrasi,
demokratikleşme konusunda hassasiyetinin her geçen gün
artmasının gerektiğini diliyorum.
Hepinize
bir kez daha saygılar sunuyorum, sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19.04.2012 Tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 20nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Musa
Çam (İzmir) ve arkadaşları
Madde 20- 2863 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 11- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte görev yapmakta olan alan
başkanları, danışma kurulu üyeleri ile eşgüdüm ve
denetleme kurulu üyelerinin görevleri sona erer. Görevi sona erenlerin yerine
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay
içinde Bakanlıkça ilgili belediyelerin görüşleri alınarak
görevlendirme yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekilimiz
Kemal Zeybek konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 411 sıra
sayılı Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 20'nci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
2863 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 11- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte görev yapmakta olan alan
başkanları, danışma kurulu üyeleri ile eşgüdüm ve
denetleme kurulu üyelerinin görevleri sona erer. Görevi sona erenlerin yerine bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay
içinde Bakanlıkça ilgili belediyelerin görüşleri alınarak
görevlendirme yapılır. der.
2863 sayılı Kanuna 2004 yılında
eklenen ek 2 maddede sit alanları, ören yerleri ve bunların
etkileşim alanlarının doğal bütünlük içerisinde
korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi amacıyla
oluşturulmuş ve alanlardan ekonomik ve kültürel olarak en üst
seviyede yararlanma amaçlanmıştır.
Bakan ve iktidara soruyorum: Değişiklikle,
yeni atamayla kimlere rant sağlamak amaçlanmaktadır? (CHP
sıralarından alkışlar) Kültür ve tabiat
varlıklarını koruma kurullarının ülkemizin tarihî
değerlerini, kültürel zenginliklerini ve doğal güzelliklerini koruma,
gelecek kuşaklara aktarma, yaşatma görevleri vardır. İlgili
geçici maddeyle kurulların görevlerini sonlandırmak doğru
değildir. Burada yasayla kurulların görevlerinin
sonlandırılmasına kuşkuyla bakıyoruz. Kıyım
ve birilerini kayırma endişesi taşıyoruz. Yasayı
doğru yapalım, kariyer ve liyakat esaslarını ön plana
çıkaralım; tarihî, kültürel ve doğal zenginliklerimizi koruyalım.
Tarikat, siyaset, ticaret, güç, menfaat
çatışmaları ülkemizi 15 Temmuz darbe girişimiyle
karşı karşıya bırakmıştır. Ordunun
içindeki millî duyguları yüksek, yurtsever üniformalı güvenlik
güçlerimiz ve Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. diyen
Atatürkün öğretisi ve halkımızın karşı
koymasıyla darbe engellenmiştir. (CHP sıralarından
alkışlar) Esas bu darbe girişimiyle ülkemizde iç ve
dış çevrelerin çıkar menfaatleri için iç savaş
çıkarılmak istenmiştir. Kurtuluş Savaşı ruhunu
yaşamış halkımız iç savaşı
engellemiştir.
15 Temmuz darbesi ülkemizde cemaatler
yapısının devletin içinde ne hâl aldığını
göstermiştir. Millî irade diyerek demokrasiyi akıllarına
getirenler için, sokağa çıkmanın, gösteri yapmanın
demokratik hak olduğu öğrenilmiştir. FETÖ cemaatine
bağlı okulların devlet içine yerleşmesi 15 Temmuz darbesini
getirmiştir. Ensar ve TÜRGEVe bağlı okullar hangi cemaatleri
temsil etmektedir? Ensar, TÜRGEV ve cemaatlere bağlı öğrenci
evleri, okul ve yurtlarına yerleştirilen
Devlet içine, ülkemizin
diktatörlük, anayasal monarşiye geçişini oluşturmak için Menzil
tarikatı ve cemaatlerini yerleştiriyorsunuz. Darbe yapanlara
karşı cumhuriyet, demokrasi, az da olsa laiklik, adalet, vicdan,
hukuk kazanmıştır ve darbe girişimini, darbeyi getiren
Ergenekon, Balyoz davaları, Deniz Feneri ve bunların
savcıları 15 Temmuz darbesine günler öncesinden zemin
hazırlamıştır. Ulusal bayramlarımızın
kutlanması engellenmiştir, devlette laikliği yok etmek
isteyenler 15 Temmuz darbesinin hazırlanmasına yol
açmıştır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Zeybek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.44
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci Birleşiminin On Birinci
Oturumunu açıyorum.
Komisyon
burada.
Hükûmet
burada.
411 sıra sayılı Tasarının
21inci maddesi üzerine verilen değişiklik önergelerinin
işlemlerinde kalmıştık.
Şimdi önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 19.04.2012 Tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 21'inci maddesinin
aşağıda şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kadim Durmaz Musa
Çam Utku
Çakırözer
Tokat İzmir Eskişehir
Bihlun Tamaylıgil Mehmet Bekaroğlu Selin Sayek Böke
İstanbul İstanbul İzmir
MADDE 21- 13/10/1983 tarihli ve 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun ek 16 ncı maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"Belediyelerce" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya
sermayesinin tamamı belediyelere ait şirketler tarafından"
ibaresi ile fıkraya son cümle olarak "Elektronik sistemlerin
belediyeler tarafından hasılat paylaşımı yoluyla
kurdurulması ve işlettirilmesi halinde belediyelere ödenecek tutar,
elektronik sistemlerin yatırım maliyetine ulaşıncaya kadar
%30, sonrasında %20 olarak uygulanır." cümlesi eklenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 21inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir
Koçdemir
Ankara Bursa
MADDE 21- 13/10/1983 tarihli ve 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun ek 16ncı maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"Belediyelerce" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya sermayesinin
tamamı belediyelere ait şirketler tarafından" ibaresi ve
fıkraya "Elektronik sistemlerin belediyeler tarafından
hasılat paylaşımı yoluyla kurdurulması ve
işlettirilmesi halinde belediyelere ödenecek tutar %15 olarak uygulanır."
cümlesi eklenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 21inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Abdullah Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Osman Baydemir
Şanlıurfa
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Osman
Baydemir konuşacaktır.
Buyurun Sayın Baydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, müsaadenizle, ben, şu
ana kadar ifade etmiş olduğumuz bütün hususlar, gecenin bu saatinde
belirli bir birbirimizi anlama seviyesine gelmiş olmasından
duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum her şeyden önce. Lakin,
bir husus daha var ki neredeyse birkaç gündür en büyük sıkıntı,
en büyük anlaşılamama zemini olan, yine halkın iradesiyle
seçilmiş olan ve bir kamu kuruluşu olan belediyeler. Bu belediyelerin
ha belediye başkanını görevden alıp onun yerine kayyum
atamışsın, ha İçişleri Bakanlığı eliyle
o belediyenin mal varlığına, hizmet binasına, aracına
el koymuşsun; bu manada hiçbir farkı yok Sayın Başkan. Ben
kendim de naçizane, on yıl boyunca belediye başkanlığı
yapmış bir kardeşinizim. Kayyum maddeleri elbette ki kaldırılmalıdır,
geri çekilmelidir ama kayyum bir bütün olarak geri çekilse bile 23üncü
maddenin ve 50nci maddenin çekilmemesi durumunda bir kez daha kayyumun
atanması kadar ihlal alanı yaratabilecek, ihmal alanı
yaratabilecek ve hakikaten iradeyi yerle bir edebilecek bir zemindeyiz.
Ben bir kez daha grup başkan vekillerine
çağrımızı yinelemek istiyorum: Hakikaten memnuniyet verici
bir aşamaya gelmek üzereyiz. Belki de bir saat içerisinde, bu madde yani
23 ve 50 de geri çekme işlemine dâhil edilirse bir saat içerisinde gecenin
bu saatinde geriye kalan tüm maddeleri uzlaşıyla, ortak paydayla,
kimi yerlerde önerilerle gerçekleştirme imkânına sahip
olacağız. Belki de bu akşamki uzlaşı bundan sonraki
zaman dilimi içerisinde de bir gelenek olur, bir deneyim olur ve bir musibetten
hayır çıkarmış olur.
Bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum: Darbe
mekaniği bu Parlamentoyu bombaladığında HDP, MHP, CHP, AKP
ayrımı yapmadı; dolayısıyla, bizim buradan bir ders
çıkarmamız lazım. Bana göre o dersin bana göre başında
da ortak paydalarda buluşabilme
Şüphesiz ki her birimiz, her bir
siyasi parti, toplumun farklı ihtiyaç alanlarına yanıt olmaya
çalışıyoruz ama bir kez daha söylüyorum, ortak akıl hâkim
olduğunda, bakın üniversitenin kurulmasını hep beraber, oy
birliğiyle geçirdik. Dolayısıyla, ortak aklı gelin hâkim
kılalım. Şu an itibarıyla HDPnin de bir talebi var,
23üncü madde ve 53üncü madde -diğer kayyum ve Hakkâri, Şırnak-
bu torba yasa içerisinden çekilsin. Bu minvalde, ben bu
çağrımıza bu Genel Kurulun grup başkan vekillerinin pozitif
yanıt vereceği inancıyla hepinize saygıyla, sevgiyle,
hürmetle selam ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Baydemir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Geçti.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 21inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 21- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun ek 16ncı maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Belediyelerce"
ibaresinden sonra gelmek üzere "veya sermayesinin tamamı belediyelere
ait şirketler tarafından" ibaresi ve fıkraya
"Elektronik sistemlerin belediyeler tarafından hasılat
paylaşımı yoluyla kurdurulması ve işlettirilmesi
halinde belediyelere ödenecek tutar %15 olarak uygulanır." cümlesi
eklenmiştir.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekili
Sayın Erhan Usta konuşacak.
Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepiniz saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu maddede yapılmak istenen
şey şu: Biliyorsunuz bu elektronik denetleme sistemlerinin
belediyeler tarafından kurulup işte Emniyet Genel Müdürlüğüyle
ortak kullanımı durumunda belediyelere bir pay
aktarılmasına yönelik 2011 yılında bir düzenleme
yapılmıştı. Bu, ilk olarak 2011 yılında sisteme
girmiş bir şeydir. Orada belediyelere, az önce çerçevesini
koyduğum şekilde bu sistemi kurar veya kurdurursa hasılatın
yani trafik cezalarının yüzde 30unu aktarıyordu. Şimdi,
burada ilk gelen hâliyle bu yüzde 30 oranı yüzde 5e düşürülüyor,
doğrudan yüzde 5e gidiyor. Sonradan -önergeler burada var- ilk
hazırlanan önergede yüzde 5in yüzde 10a çıkarılması, daha
sonra yüzde 10un da yüzde 15e çıkarılması yönünde
birtakım değişiklikler yapıldı Komisyonda.
Şimdi, burada benim olayın içeriğine
gelmeden temel itirazım, daha önceki maddelerde de daha önceki kanunlarda
da sıklıkla söylediğimiz şey, iyi
çalışılmadan, hesap kitap yapılmadan düzenleme
yapılıyor. Şimdi, yüzde 30lar öyle bol bol gidince, oralarda
işte belediyeler de yüzde 30ların yüzde 15ini geneli
itibarıyla şirketlere aktarıyor. Burada ciddi bir para
olmuş, bu görülünce şimdi direkt yüzde 5e düşürme gibi acayip
bir noktaya gidiliyor. Burada şimdi hesabını sormak lazım.
Bu kadar yatırımcı var. Bir yandan
yatırımcıyı mağdur ediyorsunuz, bir yandan fazla gönderdiğiniz
paralarla devlete yazık ediyorsunuz, bir yandan şimdi orada
alışılmış bir gelir var, ondan sonra tutuyorsunuz o
geliri azaltıyorsunuz. Bir şey yüzde 30dan yüzde 5e düşer mi?
Böyle bir şey olur mu? Bu, el yordamıyla,
çalışılmadan, hesapsız kitapsız yapılan
işler.
Bir haftadır şuna
uğraşıyoruz: Bu kapsamda ne kadar gelir toplanıyor, ne
kadar gelir belediyelere gidiyor, ne kadar şirketlere gidiyor? Bu
rakamı Türkiye Cumhuriyeti devletinde bilen yok. Ciddi rakamlar.
Geçen geneli üzerinde konuşurken örnek olsun
diye söylemiştim. Hele bir Ordu vakası var ki yani akıllara
durgunluk veriyor. Orduda yıllık hasılat buradan 100 milyon
lira, sadece Ordu gibi bir ilde. Düşünün 81 ilde siz bunu hesap edin ve
sistem de sürekli gelişiyor. Zaten bunu şirketler şu anda
almış başını götürüyor. Yani şirketler bu tür
şeylerin kurulmasını, hani şirket odaklı bir yönetim
anlayışının bizi getirdiği nokta.
Burada amaç şu değil, yani efendim
trafiği kontrol edelim, kazaları önleyelim değil. Bir anda
110dan hız sınırını 70e düşürüyorsunuz, o
radara girmeyen yok. Yani tuzak kurup vatandaştan ceza almaya yönelik bir
şey.
Bakın, Fatsa girişiyle Bolaman
arasında, Bolaman Tüneline kadar, 8 kilometrelik mesafede 11 tane radar
var. Böyle bir şey olabilir mi? İnsanlar orada
kazandığını cezaya veriyor. Yani bunun, böyle trafiği
denetleyelim, efendim hız sınırını kontrol edelim
filan gibi bir mantığı yok. Sonra, daha geniş bir
şeyde, Samsun-Ordu il sınırından Ordu şehir merkezine
kadar 75 kilometrede 18 tane radar var. Tamamen şirketlerin
sürüklediği bir şey ve ciddi bir şekilde devleti gelir kaybına
uğratan, vatandaşa da zulüm bu. Yani tam bir soygun bu. Böyle bir
şey olmaz.
Bu, yanlış kanun yapmaktan kaynaklanan bir
şey. Yani çok doğru olan bir şeyi yanlış uygulamaktan
kaynaklanan bir şey. Yüzde 30 gibi ciddi bir geliri oraya
aktardığınız zaman adım başına bu sistem
kurulmak durumunda kalınıyor. Hâlbuki bu, hem merkezin gelirini
merkezde ciddi şekilde tutacak hem de belediyelere bu tür imkânı
yapacak şekilde bir uygulama başından itibaren yapılırdı.
Şimdi, bir yanlış daha
yapılıyor burada. Sistemin kendisini kuran belediyelere yüzde 30
olarak gönderilmeye devam ediliyor, sistemi yap-işlet-devret veya
hasılat paylaşım usulüyle yapanlara yüzde 15. Niye bu
ayrımı yapıyorsunuz? Yani Hükûmete yakın olan belediyeler,
daha doğrusu Hükûmet partisinden olan belediyeler, iktidar partisinden
olan belediyeler bir şekilde bir sürü kaynakları var, oradan kaynak
alıyor, onların finansman durumu daha iyi, o belediyeler buradan
hasılattan yüzde 30 alacak ama finansman durumu bu kaynak aktarmalarındaki
sıkıntı nedeniyle daha zayıf olan muhalefet belediyeleri
yüzde 15te kalacak. Bu da açık bir haksızlık. Bu düzenlemeleri
düzgün yapmamız lazım. İşi, başından itibaren
düşünerek taşınarak, hesabını kitabını
yaparak
İşte, etki analizi dediğimiz şey böyle bir
şey. Yani bu çalışmalar başından itibaren
yapılmış olsaydı bugün bunları
konuşmayacaktık. Bunlar 2011de konuşuldu, burada
konuşuldu. Yani 3 tane, 4 tane ayrı önerge.
Bakın, tekrarlıyorum: Yüzde 30 oranı
var, dört yıldır böyle kullanıyoruz. yüzde 5e düşürüyoruz,
Olmadı. diyoruz 10a çıkartıyoruz, Olmadı. diyoruz 15e
çıkartıyoruz. Yarın tekrar ne geleceğini bilmiyoruz çünkü
hiçbir hesap kitap yok. Devlet içinde de bunun hesabını
kitabını bilen hiç kimse yok. Maliye Bakanlığı bunun
hesabını kitabını bilmiyor, ne kadar para
aktardığını bilmiyor. Onu bilmeden de şöyle bir sistem
kuruyor: Yatırım bedelini çıkarıncaya kadar yüzde 30
olarak devam eder. diyor. Ya, sen ne hasılat aldığını
bilmiyorsun, milletten yatırım bedelini bilmesini istiyorsun. Bu, son
derece yanlış bir uygulama ama Adalet ve Kalkınma Partisinin
uygulamaları maalesef böyle.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19.04.2012 Tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571) 21'inci maddesinin aşağıda şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadim Durmaz (Tokat) ve arkadaşları
MADDE
21- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun ek 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan "Belediyelerce" ibaresinden sonra gelmek üzere
"veya sermayesinin tamamı belediyelere ait şirketler
tarafından" ibaresi ile fıkraya son cümle olarak
"Elektronik sistemlerin belediyeler tarafından hasılat
paylaşımı yoluyla kurdurulması ve işlettirilmesi
halinde belediyelere ödenecek tutar, elektronik sistemlerin yatırım
maliyetine ulaşıncaya kadar %30, sonrasında %20 olarak
uygulanır." cümlesi eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz konuşacak.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının 20nci
maddesindeki Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önergesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ilimizde, ülkemizde,
hepimizin yaşadığı kentlerde birçok acıyı
trafikte birlikte yaşıyoruz. Bu, tartışmasız
irdelenmesi, değerlendirilmesi gereken bir sorun. Bu anlamda,
dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde kamera sistemiyle kontrol,
önce cezai bir yaptırım, daha sonra da uzun bir süre geçtiğinde,
bu, eğitimle beslendiğinde bu kazaların azaldığı,
cezaların da düştüğü bir gerçek. Ülkemizde uygulamasıyla
kısa mesafelerde çok cezanın yazıldığı da bir
vakıa. Bu yüzden de yurttaşlarımızdan ciddi
uyarıları, bu konuda daha titiz ve dikkatli olmamıza yönelik
bilgileri almaktayız.
Ancak bu 2918 sayılı Karayolları
Trafik Kanununun ek 16ncı maddesi Trafik Elektronik Denetleme
Sistemleri, kısa adıyla TEDES, trafik akışının
kontrol edilmesi, ulaşımın denetlenmesi, can ve mal emniyetinin
sağlanması amacıyla geliştirilen bir trafik
uygulaması. Bu sistem, ülkemizde yaşadıklarımızdan
sonra asayiş ve güvenliğe katkı, trafik akışı
yoğunluğunu izleme, kayıtları gözetleyerek, inceleyerek
hukuki delillerin temini ve oluşturulması; yine, görüntü izleme
sistemleri aracılığıyla plakaların emniyet bilgi
sisteminden sorgulanması, çalıntı ve benzeri olaylar;
toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde yasa dışı
olayları önleme, toplulukların provoke edilişlerini engelleme ve
kontrol açısından da yararlı bir sistem. Yüce Parlamentoya
düşen, bu sistemi doğru analiz edip yerel yönetimlerin
güçlendirilerek bu hizmeti vermesini de sağlamak.
Bu anlamda Hükûmetin Plan ve Bütçe Komisyonuna
getirdiği teklifte yüzde 30 olan bu payın yüzde 5e indirilmesi idi.
Ancak, Komisyonda uzun süreli tartışmalardan sonra yüzde 15 gibi bir
rakama çekildi. Bu rakamı irdelediğimizde, ülkemizde 6
büyükşehir, 1 il, 9 ilçe belediyesi kurmuş bu sistemi,
çalıştırıyor. Yine, ayrıca, 1 büyükşehirde, 4
ilde, 11 ilçede de ihalesi yapılmış, kurulma
aşamasında. Yine, 14 büyükşehirde, 21 ilde, 36 ilçe ve beldede
kurulumun planlaması yapılmış, ihale sürecine
gelmiştir. Hâl böyle olunca, Türkiyede ortalamada düşük bir
noktadayız.
Bunun beraberinde birçok getirisi de var
değerli arkadaşlar. Hepinizin bildiği gibi, ülkemiz için büyük
değeri olan birçok siyasetçiyi, sanatçıyı, bilim
adamını trafik kazalarında kaybettik; hepsi tedbirsizlik,
dikkatsizlik, kontrolsüzlük sonucu ve bunların da bir bölümü
aydınlatılamadı.
Aydınlatılamayışının nedeni de
yollarımızda bu kameralı kontrol sistemlerinin
olmayışı. Bunun için, buradaki yerel yönetimlerin
payının yüzde 15ten, bizim verdiğimiz önergeyle yüzde 20ye
çıkarılmasının daha yararlı olacağına
inanıyorum. Kaynakları olan, geliri bol olan belediyeler kendi
olanaklarıyla kuruyor; diğer belediyeler, Türkiyedeki kurulum
sistemleriyle anlaşarak, bazıları üç yıl,
bazıları beş yıl gibi bir anlaşmanın
peşinde.
Çıkarılan, Komisyondan geçen taslakla da
anlaşma süresince eski yüzde 30luk anlaşmanın devam
edeceği
Bunun da bir haksızlık olduğu, bunu da makul bir
seviyeye indirip, Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu yüzde
20lik önerinin yerinde olacağı kanaatindeyiz.
Yüce Meclisin bu makul öneriyi yerel yönetimleri
güçlendirme, trafik akışını kontrol etme, asayişe ve
benzeri olaylara da katkı sunma adına desteklemesinde yarar var
diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
21inci
maddenin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 411 sıra sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 21inci maddesinin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel, Diyarbakır? Burada.
Meral
Danış Beştaş, Adana? Burada.
Filiz
Kerestecioğlu Demir, İstanbul? Burada.
Ertuğrul
Kürkcü, İzmir? Burada.
Behçet
Yıldırım, Adıyaman? Burada.
Lezgin
Botan, Van? Burada.
Besime
Konca, Siirt? Burada.
Aycan
İrmez, Şırnak?
Selma
Irmak, Hakkâri? Burada.
Ayşe
Acar Başaran, Batman? Burada.
Osman
Baydemir, Şanlıurfa? Burada.
Ayhan
Bilgen, Kars? Burada.
Dirayet
Taşdemir, Ağrı? Burada.
İmam
Taşçıer, Diyarbakır? Burada.
Erdal
Ataş, İstanbul? Burada.
Müslüm
Doğan, İzmir? Burada.
Mahmut
Celadet Gaydalı, Bitlis? Burada.
Nihat
Akdoğan, Hakkâri? Burada.
Mehmet
Ali Aslan, Batman? Burada.
Abdullah
Zeydan, Hakkâri? Burada.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 21inci maddesinin açık oylama sonucunu
okuyorum:
Kullanılan oy sayısı: 193
Kabul
: 188
Ret :
4
Çekimser
: 1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fehmi
Küpçü Ali
Haydar Hakverdi
Bolu Ankara
Böylelikle 21inci madde de kabul edilmiş oldu.
22nci maddede üç adet önerge var.
Sayın Mustafa Kalaycı imzalı önerge
geri çekildi.
22nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı "Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19.04.2012 Tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571)" 22'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 22- 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanununun 8inci maddesinin beşinci ve
altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Malik veya yetkili temsilcisi tarafından,
bu yazının tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde,
kamulaştırmaya konu taşınmaz malı pazarlıkla ve
anlaşarak satmak veya trampa isteği ile birlikte idareye
başvurulması halinde; komisyonca tayin edilen tarihte pazarlık
görüşmeleri yapılır, tespit edilen tahmini değeri geçmemek
üzere bedelde veya trampada anlaşmaya varılması halinde,
yapılan bu anlaşmaya ilişkin bir tutanak tanzim edilir ve
anlaşma konusu taşınmaz malın tüm hukuki ve fiilî
vasıfları ile kamulaştırma bedelini, malikin kimlik
bilgilerini ve taşınmazların tapuda tesciline veya terkinine
dair kabul beyanlarını da ihtiva eden tutanak, malik veya yetkili
temsilcisi ve komisyon üyeleri tarafından imzalanır. Bu tutanak
malikin ferağ beyanı ve tapuda idare adına yapılacak
tescilin hukuki sebebi sayılır.
İdarece, anlaşma
tutanağının tanzim tarihinden itibaren en geç kırkbeş
gün içinde, tutanakta belirtilen bedel hazır edilerek, idarenin
anlaşma tutanağı ve kamulaştırma öncesi
taşınmaz üzerindeki tüm takyidat ve haklardan
arındırıldığını bildiren yazıya
istinaden idare adına tapuya resen tescil veya terkin edilir. Tapuya resen
tescil veya terkinden sonra kamulaştırma bedeli kendilerine
ödenir."
Kadim Durmaz Musa
Çam Utku
Çakırözer
Tokat İzmir Eskişehir
Bihlun Tamaylıgil Mehmet Bekaroğlu Selin Sayek Böke
İstanbul İstanbul İzmir
Gülay Yedekci
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 22nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Abdullah Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bitlis Milletvekili
Sayın Mahmut Celadet Gaydalı konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına,
görüşülmekte olan 411 sıra sayılı Kanun Tasarısının
22nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve
kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, AKP
iktidarının alışılagelmiş uygulamalarından
biri olan torba yasalarla birçok farklı uzmanlık alanı isteyen
hususların tek komisyonda görüşülerek Meclise gelmesi, olağan
bir durum hâline gelmiştir. Fakat en dikkat çekici kısmı, bu
tarz torba yasalar hazırlanırken bile artık AKP milletvekilleri
tarafından dahi kanunun ismi konusunda karmaşaların olduğu,
adının Varlık Yasası olduğu ama varlıkla ilgili
herhangi bir çalışmanın yer almadığı garip
durumlar yaratmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 22nci madde
incelendiği zaman bu maddede yapılan düzenlemeyle birlikte
Kamulaştırma Kanununda değişiklik öngörülmektedir. Fakat
bu Kamulaştırma Kanunu üzerinde yapılması planlanan
değişiklik, Plan ve Bütçe Komisyonunun uzmanlık alanında
olmayıp aslında doğrudan ilgili komisyonda
tartışılması gereken bir husustur. AKPnin on dört yıllık
iktidarı süresince uzmanlık gerektiren birçok
çalışmayı kendi ihtisas alanları dışında
bulunan komisyonlarda görüşmesi, uygulama konusundaki uzun ve kısa
vadede meydana gelebilecek problemlerin önceden tespit edilmesini de
imkânsız bir hâle getirecektir. Bu nedenle düzenlemenin tasarı
metninden çıkarılarak ilgili ihtisas komisyonuna sevk edilmesi ve
orada teknik bir çalışma yürütüldükten sonra Genel Kurul
aşamasına gelmesi, yasama tekniği açısından kanun
koyucu olarak Parlamentonun sorumluluğuna çok daha uygun olacaktır.
Tabii, geneli itibarıyla incelendiğinde
birçok alanda problem yaratacağı kesin olan bu torba yasanın
Kürtün yaşam tarzı ve kültürüne dokunmadan geçmesi de beklenemezdi.
Özellikle çözüm süreci sonrası hayata geçirilen savaş konsepti sonucu
Suru bir günde delil bırakmayacak şekilde temizleyen zihniyet, Hakkâri
ve Şırnakta da kültürel bir enkaz yaratarak onu da temizlemenin
peşindedir.
Demokrasinin en temel dayanağı toplumsal
uzlaşmadır. Fakat bu hususta dahi yerel halkın düşüncesini
önemsemeyen bir mekanizma hayata geçirilmiştir. Yine, Belediye Kanununda
değişiklik yapılarak İçişleri ve valiler
aracılığıyla insanların demokratik
kazanımlarını da ellerinden alabilecek hukuksuz bir ortam
yaratılmaya çalışılmaktadır. Tabii, Belediye
Kanununda yapılması planlanan değişiklikle, zamanında
Gülene övgüler yağdıran Ankara Belediyesi için bir tehdit
değil, Bitlis Belediyesi, Diyarbakır Belediyesi, Van Belediyesi için
bir tehdit oluşturmayı düşünmektesiniz ve bunları yaparken
hâlâ demokrasiden bahsetmek gerçekten hayalcilikten başka bir şey
değildir.
Bir bölge veya il üzerinde, halkın tarihsel,
kültürel ve demokratik kazanımlarını değiştirmeyi
öngörüyorsanız, o bölgenin insanıyla istişare yapmanız bir
zorunluluktur. Fakat, bunu yapması gereken iktidar partisi, halkın
Meclisini, protesto bahane edilerek Hakkâriden, Şırnaktan gelen ve
haklarını savunmaya çalışan insanlara
kapılarını kapatmıştır. Eğer böyle bir
tasarıyla halk üzerinde hegemonya kurma ve yeniden dizayn etme
düşüncesindeyseniz, gelecek tepkilerle de yüzleşecek kadar cesur
olmanız gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarıda yer alan
en tehlikeli husus da yine Belediye Kanununda yapılan
değişiklikle, terörle ilişkilendirilen personelin vali ve
kaymakamlar aracılığıyla görevden alınabileceği,
geri dönebilmeleri için de bu görevden alan kaymakamın onayının
getirilmesine çalışıldığı
kısımdır. Yani hukuk yoluyla kazanım elde etseler dahi vali
ve kaymakamın keyfî uygulamalarına tabi kalacakları kesindir.
Bugüne kadar yaşanan her türlü acının temel sebebi, hukukun
birçok alanda işlevini yitirmesinden kaynaklanmaktadır. Bu
uygulamayla hukuk yeniden hiçleştirilmeye çalışılmakta ve
yeni acılara çanak tutulmaktadır.
Sözlerimi bitirmeden önce şunu da
hatırlatmak isterim: Nazi Almanyasında Hitlerin her
yaptığı yasaldı çünkü yasaları da kendisi
yapıyordu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı "Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 19.04.2012 Tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/571)" 22'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 22- 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanununun 8inci maddesinin beşinci ve
altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Malik veya yetkili temsilcisi tarafından,
bu yazının tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde,
kamulaştırmaya konu taşınmaz malı pazarlıkla ve
anlaşarak satmak veya trampa isteği ile birlikte idareye
başvurulması halinde; komisyonca tayin edilen tarihte pazarlık
görüşmeleri yapılır, tespit edilen tahmini değeri geçmemek
üzere bedelde veya trampada anlaşmaya varılması halinde,
yapılan bu anlaşmaya ilişkin bir tutanak tanzim edilir ve
anlaşma konusu taşınmaz malın tüm hukuki ve fiilî vasıfları
ile kamulaştırma bedelini, malikin kimlik bilgilerini ve
taşınmazların tapuda tesciline veya terkinine dair kabul
beyanlarını da ihtiva eden tutanak, malik veya yetkili temsilcisi ve
komisyon üyeleri tarafından imzalanır. Bu tutanak malikin ferağ
beyanı ve tapuda idare adına yapılacak tescilin hukuki sebebi
sayılır.
İdarece, anlaşma
tutanağının tanzim tarihinden itibaren en geç kırkbeş
gün içinde, tutanakta belirtilen bedel hazır edilerek, idarenin
anlaşma tutanağı ve kamulaştırma öncesi taşınmaz
üzerindeki tüm takyidat ve haklardan
arındırıldığını bildiren yazıya
istinaden idare adına tapuya resen tescil veya terkin edilir. Tapuya resen
tescil veya terkinden sonra kamulaştırma bedeli kendilerine
ödenir."
Kadim Durmaz (Tokat) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Gülay Yedekci konuşacak.
Buyurun Sayın Yedekci. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde yine büyük bir talan yasası
konuşuluyor. 22nci maddede de yönetim alanlarıyla ilgili bir
sıkıntı var. Alan yönetimi, müze yönetimi ve anıt eser
kuruluyla ilgili bir madde 22nci madde. Ben, buradaki milletvekillerimizin bu
saate kadar buralarda durması hasebiyle vicdanlarıyla hareket
edeceklerini ve bu bazı maddelerin, bu kadar önemli maddelerin geri
çekileceğine inananlardanım ama tabii ki Çevre
Bakanımızın sözleri bizi çok endişelendirdi, buradan da
bunu paylaşmak isterim. Aynen okuyorum, Sayın Bakanın sözlerini
aynen okuyorum, diyor ki: Put yapmışız çevreyi. Sermayenin
önünü açacağım, gidip yapsınlar. Çevreyi korumak için
alınan kararları taşkınlık olarak nitelendiriyor ve
doğa ve kent talanının önünü açacağını ve denize
100 metre alanda inşaat yapılmasına da izin vereceğini
belirten cümleler kuruyor ve kıyıları turizme
açacağını da ayrıca bildiriyor.
Şimdi, biz, AKPnin bir rant ekonomisi
iktidarı olduğunu zaten biliyoruz, bildiği en iyi şeyin de
bu talanı yönetmek olduğunu biliyoruz. İnşaatı ve
arazi rantını da çok iyi bildikleri için şimdilerde askerî
arazilerin ranta açılmasını sağlıyorlar. Bir zamanlar
Biz, Türkiyeyi pazarlıyoruz. diyorlardı, şimdi Türkiyeyi
haraç mezat satıyorlar.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Park
yapıyoruz onları, park, park. Farkında değilsiniz herhâlde.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Terör olayları
nedeniyle hasar gören binaların ve altyapısının bir an önce
yenilenebilmesi için imar ve projelerle ilgili bütün yetkiler, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına devrediliyor. Park yapılacak.
deniyor
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Park
yapıyoruz, park.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla)
ama bir taraftan da
şu ana kadar kenti yağmalayan bazı firmalar açıklama
yapıyor, Leventteki alanı biz istiyoruz, 200 tane de şehitlere
bina yaparız. Orası da hazır, Boğaz Köprüsünü görüyor. diyorlar.
Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Beşiktaş ne yaptı, Beşiktaş?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) AKPnin şimdiye
kadar yaptığı uygulamalar ortadadır.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sizlerin
yaptığı da ortada.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Şimdiye kadar
yaptığı talanı devam ettirmek için yazık ki darbeyi
bile kullanmaktadır ve burada da çok ciddi sıkıntılar
vardır. Kamu konutlarına ilişkin OHAL düzenlemesiyle,
cumhuriyetle birlikte elde ettiğimiz tüm kültürel varlıklarımız
planlama sürecinde yağmalanacaktır.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Kim
yağmalayacak?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Fonlara
aktarılacak parayla ayrıca otoyollar, Kanal İstanbul, üçüncü
köprü ve havaalanı, nükleer santral gibi büyük altyapı projelerine
finansman sağlanacaktır. Doğa talanı projelerini yapacak
firmalar, bedelsiz -altını çiziyorum- hazine arazisi sahibi
olabileceklerdir. Vicdanınız el verir mi buna?
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Ülkenin lehine olan her şeye vicdanımız izin verir.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla)
Üzerlerinde fabrika ya da ticarethane bulunan ancak mahkemelerce orman
üzerine inşa edildiği belirlenen yerler orman olmaktan
çıkarılacaktır. Bunlar bir memlekete yapılabilecek en büyük
ihanettir. Biz bu ihanetten bir an önce vazgeçmenizi istiyoruz.
Firmaların işçi
ücretini dahi bizim devletimiz ödeyecek. Kentsel sit alanlarında alan
yönetimi, imar planları yapma hakkına sahip olacak, ayrıca
koruma amaçlı imar planları ve diğer imar planlarını
da yine bu Bakanlık yapacak. Bunlar vahamet durumudur, bunlar çok
önemlidir. Koruma bölge müdürlüğü Bakanlığa bağlanacak;
meslek odaları, sivil toplum kuruluşları bu müdürlüklerde yer
edinmeyecek.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Kime bağlansın? Elbette ki Bakanlığa
bağlayacağız.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla)
Çok kıymetli milletvekili arkadaşlarımız, Belediyelerin
yetkisini sınırlayacağız. derken bütün bu koruma
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) CHPye mi bağlayalım yani kime bağlayalım?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla)
Keşke CHPye bağlasanız. Cumhuriyet Halk Partisine
bağlasanız bu ülkede talan olmaz
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Yetki alın da bağlayalım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen karşılıklı
konuşmayın.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla)
halk için, vatandaşımız için en doğru olan şey
yapılır ve yeşil alanlar imara açılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Ya, yetki bizde kardeşim.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla)
İnsanımız huzurla, mutlulukla, keyifle yaşar ve herhangi
bir sıkıntı olmaz.
Bir
şahıssınız, bir mülkiyetiniz var ve Bakanlık dört
yıl boyunca sizin malınıza el koyabiliyor, Ben buraya Koruma
Kurulunda tadilat yapacağım. diyor. Dört yıl sonra ne
olacağını siz de bilmiyorsunuz, Bakanlık da bilmiyor.
Şırnak ve
Hakkâriyle ilgili de bir şeyler söylemek isteriz. Bu vilayetler, vilayet
olarak kalmaya devam etmelidir. Devletimiz oraya yatırım yapmalıdır.
NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Devletimiz çok yatırım yaptı oraya.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla)
İşte, çok güzel, sürekli yağan bir karı var. İlk
yağan kar orada ve en son kalkan kar Hakkâride. Keza, Şırnak da
biliyorsunuz Nuhun kenti. 81 değil, 83 ilimiz olabilir ve bütün bu
sorunlar da ortadan kalkabilir.
Özetle, bu torba yasanın
toptan çekilmesi bütün vatanımız ve milletimiz için
hayırlıdır. Dün uyarılarımızı dikkate
almadınız, bugün geldiğimiz nokta ortada. Lütfen, siz de bir kez
olsun elinizi vicdanınıza koyarak oylarınızı verin.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Yedekci, teşekkür ederim.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Bir tek sizde vicdan var yani başka kimsede yok.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.03
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127nci Birleşiminin On İkinci
Oturumunu açıyorum.
411
sıra sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
burada.
Hükûmet
burada.
Şimdi 23üncü maddeyi görüşüyoruz.
23üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 23üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Mehmet
Bekaroğlu Utku
Çakırözer
Tokat İstanbul Eskişehir
Selin Sayek Böke Bihlun Tamaylıgil Musa Çam
İzmir İstanbul İzmir
MADDE 23- 2942
sayılı Kanunun 30 uncu maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"İçişleri
Bakanlığının güvenlik gerekçesiyle ihtiyaç duyduğu,
kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler ve il özel idareleri dahil
mahalli idareler ve diğer kamu tüzel kişilerine ait
taşınmazlar, kaynak veya irtifak hakları, Bakanlar Kurulu
kararıyla resen Hazine adına tescil ve İçişleri
Bakanlığına tahsis edilir. Taşınmazın bedeli,
tescil işleminden itibaren altmış gün içinde bu Kanunun 11 inci
maddesinde belirtilen kriterler de dikkate alınmak suretiyle valiliklerce
resen tespit edilir. Bedele ilişkin itirazlar Danıştaya
yapılır. İtirazlar tescil işlemini durdurmaz. Mahkemelerce
ihtiyati tedbir ve yürütmenin durdurulması kararları verilemez, 3533
sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz. Bu taşınmazlara
ilişkin olarak ihtiyaç duyulan imar planı değişiklikleri
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca resen
yapılır."
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir, birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411
sıra sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Abdullah Zeydan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime Konca Saadet
Becerekli Ferhat
Encu
Siirt Batman Şırnak
Mithat Sancar
Mardin
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Haberal Kadir
Koçdemir
Ankara Bursa
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önergeler
üzerinde ilk olarak Bursa Milletvekili Sayın Kadir Koçdemir
konuşacak.
Buyurun Sayın Koçdemir.
(MHP sıralarından alkışlar)
KADİR KOÇDEMİR
(Bursa) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
sözlerimin başında Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 23üncü madde, kamu
kurumları arasında taşınmaz mal tahsisi
değişikliklerine İçişleri Bakanlığının
ihtiyacı bakımından yeni bir durum eklemektedir. Bu, hukuk
tekniği bakımından yanlıştır çünkü hukukun en
önemli ilkelerinden birisi genellik ilkesidir ve şu anda hukukumuzda kamu
kuruluşları arasında, kamu kurumları arasında
taşımaz mal ihtiyacı doğması hâlinde, bu
taşınmaz başka bir kamu kurumuna ait ise bunun nasıl
çözüleceği düzenlemiş bulunmaktadır. İçişleri
Bakanlığının emniyetle ilgili olarak bir
taşınmazı burada belirtilen
kolaylaştırılmış bir vaziyette almasının
terörle mücadeleye, emniyet ve asayişi sağlamaya nasıl bir
katkısı olacağını anlamak mümkün değildir. Çünkü,
özellikle içinde bulunduğumuz dönemde, olağanüstü hâl sebebiyle
verilen yetkiler çerçevesinde eğer güvenlik güçleri bir
taşınmaza ihtiyaç duyuyor ise o taşınmazı zaten
kullanabilmektedirler. Yani, bunun pratikte nasıl
gerçekleşebileceğini veya Türkiyenin hangi ilinde, hangi somut
olayda nasıl bir problem ortaya çıktığını anlamak
mümkün değildir. Yıllarca mülki idare amirliği, valilik,
kaymakamlık yapmış biri olarak ben bununla ilgili somut bir
olayı tahayyül bile edemiyorum. Yani, nerede emniyeti, asayişi
sağlamada bir taşınmaz engel olacak, o taşınmazın
İçişleri Bakanlığına tahsis edilmesi hâlinde terörle
mücadelede kapasitemiz, kabiliyetimiz daha da yükselecek? Böyle bir şeyi
tahayyül bile etmek mümkün değil.
Yine,
Bakanlığın görev alanındaki konularda acaba bunun aciliyeti
nereden kaynaklanıyor? Yani, Bakanlığın yapacağı
pek çok iş var. Yapamadığını gördüğümüz
İşte, bugün de Elâzığda, Bitliste, dün Vanda pek çok
olaylar var. Türkiye güvenlik bakımından insanların kendini
güvende hissetmediği bir ülke durumuna geldi ve biz, İçişleri
Bakanlığının asli görevlerini, vatandaşın can ve
mal emniyetini sağlama görevini yerine getiremediğine her gün
şahit oluyoruz. Bununla ilgili pek çok konu var. Bu konular düzenlenmeyi
beklerken başka kamu kurum ve kuruluşlarının elindeki
taşınmaz malların bir bildirim, arkasından Bakanlar Kurulu
kararıyla İçişleri Bakanlığına geçmesinin
arkasındaki maksadı hakikaten anlayabilmiş değiliz.
Bütün bunlar şunu
gösteriyor arkadaşlar: Hükûmetin bu konularla ilgili kafası
karışıktır, bir kapasite problemi vardır, bir yetenek
problemi vardır, ne yapacağını bilmemektedir. Akla gelen,
bazı bürokratların telaffuz ettikleri şeyler, buradaki
sayısal çoğunluğa da güvenerek ertesi gün kanun teklifi olarak
buraya gelmektedir. İmla hataları, cümle kuruluş hataları
ve mantık hatalarıyla birlikte buraya gelmektedir. Halka daha
yakın olan, daha ehil ve daha emin milliyetçi kadroların iktidara
gelmesinden başka bir çözüm yoktur. Çünkü bu sorunlara, bugün
karşı karşıya kaldığımız sorunlara yol
açan kadrolar yine yetkili yerlerde durdukça ne yargının terazisini
düzgün tutma imkânı vardır ne de düzgün kararlar alma imkânı
vardır.
Bu açıdan, ben,
Meclisimizi meşgul eden ama somut olarak herhangi bir fayda
sağlaması konusunda hiçbir hususu göremediğimiz bu tür
düzenlemelere son verilip hakikaten gerçek gündemimizin ve Türkiyenin
realitesiyle bağını koparmamış, Türkiyenin
yaşadığı dertleri esas alan yasama düzenlemelerinin buradan
geçmesinin uygun olduğunu düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Koçdemir.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Mithat Sancar
konuşacak.
Buyurun Sayın Sancar.
(HDP sıralarından alkışlar)
MİTHAT SANCAR (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; evet, gecenin bu saatinde bu önemli
teklifi görüşmeye devam ediyoruz.
Teklifin en kritik maddelerinin yerel yönetimlerle
ilgili olduğu konusunda hem kamuoyunda hem Mecliste bir fikir birliği
olduğunu görüyoruz.
Üzerinde tartışma yürüttüğümüz
23üncü madde diğer kayyum ve benzeri maddelerle doğrudan
ilişkili. Akşamdan beri bu konularda partiler arasında
görüşmeler yürütülüyor. Bu 23üncü maddenin de kayyum maddeleriyle
doğrudan bağlantısı olduğunu anlatmaya
çalışıyoruz. Kayyum maddelerinin tekliften çekilmesi konusunda
partiler arasında bir uzlaşma sağlanmış. Bu,
sevindiricidir ancak bunun tamamlanabilmesi için 23üncü maddenin de bu
uzlaşma kapsamına alınmasında sonsuz fayda vardır
arkadaşlar. Biraz önce konuşan sayın hatip de belirtti, 23üncü
maddenin hangi pratik ihtiyacı karşılamak amacıyla buraya
konulduğu konusunda yeterince bir açıklama yapılmıyor. Neyi
karşılamak için, hangi ihtiyacı, hangi sorunu çözmek için
23üncü madde konuldu buraya? Kimse buna doyurucu bir yanıt veremiyor.
Peki, o zaman biz söyleyelim: Görebildiğimiz kadarıyla bu madde,
merkezî idarenin yerel yönetimler üzerindeki yetkilerini ve otoritesini artırmak,
pekiştirmek gibi bir amaca hizmet ediyor.
Yerel yönetimleri sürekli baskı ve tehdit
altında tutmanın Türkiyede demokrasiye de barışa da hiçbir
katkısı olmayacağını tekrar belirtelim. Tam tersine,
yerel yönetimler üzerinde böyle bir basınç oluşturacak, kanunsuz, daha
doğrusu evrensel hukuk kurallarına kesinlikle uymayan
aşırı vesayetçi bu düzenlemeler sadece demokrasiyi zedelemekle
kalmayacak, yerel yönetimlere yapılacak müdahaleler, aynı zamanda
başka konularda da gerilim sebebi olacaktır. Oysa şimdi bir
şans yakalamış durumdayız, hem demokrasiyi yaralayacak,
yerel demokrasi ayağını iyice sakatlayacak bu düzenlemeyi
çıkarırsak demokrasi konusunda geriye gitmeyi, en azından birkaç
adım geriye gitmeyi önlemiş oluruz.
Öte yandan, yine, eğer bu konuda bir
uzlaşma sağlayabilirsek bir gerilim sebebini, yerel yönetimler
üzerinden millî iradeye, halk iradesine, kendini yönetme hakkına
müdahaleyi de önlemiş olacağız. İnanın, böyle bir
uzlaşma, 23üncü maddeyi bu tekliften çıkarmaya dönük bir
uzlaşma önümüzdeki günlerde demokrasi açısından da,
barış açısından da verimli görüşmeler ve iş
birliği imkânlarını artıracaktır. Sadece belediyeleri
rahatlatmakla kalmayacak, aynı zamanda, size şunu da rahatlıkla
söyleyebilirim ki, Hükûmeti de ciddi bir baskı ve yükten
kurtaracaktır. İçişleri Bakanlığına,
İçişleri Bakanlığı dolayısıyla Bakanlar
Kuruluna böyle bir yetki tanımak, aynı zamanda, Hükûmeti de,
Bakanlığı da ileride nasıl gerçekleşeceğini
bilemeyeceğimiz şartlardan dolayı zor durumda
bırakacaktır.
Bu tür yetkilerin tanınmasının bugüne
kadar hangi sıkıntılara yol açtığını
görebilmek için sadece şu son bir yılda
yaşadıklarımıza bakmak yeterlidir. Tanınan yetkilerin,
mesela güvenlik kuvvetlerine dokunulmazlık getiren hükümlerin darbe
girişiminden sonra nasıl bir anlamı olduğunu daha iyi görme
imkânı yakaladık. Aynı şey bu maddeler için de geçerlidir.
Merkezî idareye güvenlik gerekçesiyle böyle bir yetki
tanıdığınız takdirde ileride bunu hangi
bürokratın, hangi güvenlik ekibinin hangi gerekçelerle
hazırlayacağını çok iyi bilemeyeceğimiz raporlarına
dayalı olarak Hükûmeti bu yönde icraata sevk etmesi kuvvetle muhtemeldir.
Yeni bir tuzağa düşmemek için, tekrar, bütün parti gruplarından,
grup başkan vekillerinden özellikle talep ediyoruz, bu maddeyi bu tasarıdan
çekelim, hayırlı bir iş yapmış oluruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Beştaş,
Sayın Başaran, Sayın Kerestecioğlu, Sayın Kürkcü,
Sayın Paylan, Sayın Yıldırım, Sayın Toğrul,
Sayın Aydoğan, Sayın Gaydalı, Sayın Sancar, Sayın
Bilgen, Sayın Doğan, Sayın Taşçıer, Sayın
Baydemir, Sayın Akdoğan, Sayın Irmak, Sayın İrmez,
Sayın Konca, Sayın Taşdemir, Sayın Ataş.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 23üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim
Durmaz (Tokat) ve arkadaşları
MADDE 23- 2942 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"İçişleri
Bakanlığının güvenlik gerekçesiyle ihtiyaç duyduğu,
kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler ve il özel idareleri dahil
mahalli idareler ve diğer kamu tüzel kişilerine ait
taşınmazlar, kaynak veya irtifak hakları, Bakanlar Kurulu
kararıyla resen Hazine adına tescil ve İçişleri
Bakanlığına tahsis edilir. Taşınmazın bedeli,
tescil işleminden itibaren altmış gün içinde bu Kanunun 11 inci
maddesinde belirtilen kriterler de dikkate alınmak suretiyle valiliklerce
resen tespit edilir. Bedele ilişkin itirazlar Danıştaya
yapılır. İtirazlar tescil işlemini durdurmaz. Mahkemelerce
ihtiyati tedbir ve yürütmenin durdurulması kararları verilemez, 3533
sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz. Bu taşınmazlara
ilişkin olarak ihtiyaç duyulan imar planı değişiklikleri
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca resen yapılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde, İzmir
Milletvekili Sayın Musa Çam konuşacak.
Buyurun Sayın Çam. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi
selamlıyorum, iyi sabahlar diliyorum. 411 sıra sayılı
Kanun
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MUSA ÇAM (Devamla) Pardon?
BAŞKAN Sayın
milletvekillerinin sessiz olmalarını rica ettim sizi daha iyi
duyabilmek için.
MUSA ÇAM (Devamla) - Çok teşekkür ederim, çok
naziksiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Rica ederim.
Buyurun.
MUSA ÇAM (Devamla) - Çok teşekkür ederim ama
arkadaşlardan aynı nezaketi göremiyorum ne yazık ki. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe
Komisyonunda uzun bir süre bu konuyu tartıştık, muhalefet partisi
milletvekilleri olarak bu tasarının en iyi şekilde geçmesi için
elimizden gelen bütün çabayı ve gayreti gösterdik, iyi niyetle bütün
uyarılarımızı yaptık. Ama, ne yazık ki Plan ve
Bütçe Komisyonunda kabul ettiremediğimiz bazı
değişikliklerde biraz önce burada yapılan temaslar sonucunda
-özellikle 35inci madde ki özelleştirmeyle ilgili; 52, 53 ve 54üncü
maddelerdeki yerel yönetimlerde halk oyuyla seçilen belediye
başkanının, belediye meclis üyelerinin kaymakam ve vali tarafından
görevden alınarak yerlerine kayyum atanması ve özellikle 76, 77,
78inci maddelerde kadim şehirler Hakkâri ve Şırnak ilinin ilçe
yapılmasıyla ilgili itirazlarımızı yaptık- burada
bir mutabakatın sağlanmış olmasından ve bizlerin de bu
konuda katkımızın olmasından büyük bir sevinç ve mutluluk
duyuyoruz. İstiyoruz ve diliyoruz ki: İktidar partisinin tabii ki
mutlak bir çoğunluğu vardır, istediği her türlü yasa
tasarısı ve teklifini gerek komisyonlardan gerekse Parlamentodan
geçirebilir ama muhalefet partisi milletvekillerinin gerek komisyondaki gerekse
Genel Kuruldaki itirazlarının, ikazlarının,
uyarılarının ve önerilerinin mutlaka dikkate alınması
gerekir ki daha kaliteli bir yasama görevini hep birlikte burada
gerçekleştirebilelim. Amacımız daha güzel bir Türkiye ise daha
mutlu bir Türkiye ise insanların daha özgür bir ülkede daha güzel
yaşaması ise o zaman, bizim çok daha kaliteli yasa yapma
koşullarını hep birlikte yaratmamız gerekiyor.
Bakın, bugün, gecenin bu saatinde, sizler,
bizler milletvekilleri olarak seçim bölgemize gitmemiz gerekirken,
bölgelerimize gitmemiz gerekirken -bana göre biraz gereksiz- çalışma
koşullarının iyi planlanmaması nedeniyle buralardayız
arkadaşlar. Stenografından bürokratına kadar,
çaycısından aşçısına varıncaya kadar, kapıda
bekleyen polisine varıncaya kadar, arkadaşlar, çok gereksiz bir mesai
saatini üretiyoruz; bu doğru değil arkadaşlar. Bizlerin
gerçekten zamanı çok daha iyi kullanmamız gerekiyor, çok daha
kaliteli koşullar altında görev yapmamız gerekiyor
arkadaşlar. Buna hepimizin çok özen ve dikkat göstermesi gerekiyor.
23üncü madde, bana göre, çıkarılması
gereken önemli maddelerden bir tanesi. 35, 52, 53, 54, 76, 77, 78inci maddeler
-75in (4)üncü fıkrası dâhil olmak üzere- gerçekten tasarıdan
çıkarılması gereken önemli maddelerdir.
Burada, 23üncü maddede yine İçişleri
Bakanlığı belediyelerin taşınmaz mallarına, il
özel idaresi mallarına gerekçe göstermeksizin el koyuyor arkadaşlar,
kamulaştırıyor ve bu kamulaştırmayı yaparken
yargı kararlarını ortadan kaldırıyor. İçinizde
yerel yöneticilik yapmış olan arkadaşlarımız
vardır, okuyun, o maddede diyor ki: Mahkemelerce ihtiyati tedbir ve
yürütmenin durdurulması kararı verilemez. Yani, buna evet diyerek
Türkiye'nin 81 ilinde ve ilçelerinde bu konuyla ilgili mahkemelerde bir dava
açıldığında biz,
buradan yaptığımız bu yasal düzenlemelerle mahkemelere
talimat veriyoruz ve mahkemelere diyoruz ki: Ey, mahkeme, benim, Bakanlık
olarak yerel yönetimlerle ilgili el koyduğum mallara,
taşınmazlara -il özel idarelerinin malları dâhil olmak üzere-
sen ihtiyati tedbir kararı veremezsin.
Değerli hukukçular, sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi burada kanun yaparak, yasa yaparak mahkemelere
talimat veremez, vermemelidir. Bu çok önemli bir düzenlemedir ve
yanlış bir düzenlemedir. Bunu sizden istirham ediyoruz: Türkiye Büyük
Millet Meclisi mahkemelere, bağımsız yargıya bu
düzenlemeyle böyle bir talimat veremez, vermemesi gerekiyor arkadaşlar.
O nedenle, AKP Grubunun çok değerli
milletvekilleri, grup başkan vekilleri; herhangi bir siyasi düşünce
aramaksızın sadece yargı nedeniyle bu maddeyi de gözden
geçirmeniz ve bunu mutlaka çekmeniz gerekiyor.
Madenlerle ilgili 28inci, 29uncu maddeler var.
Türkiyede mimar ve mühendisler var, onların görevlendirilmesi gerekirken
şimdi UMREK diye bir yeni kurum kuruluyor, oraya birtakım yetkiler
devrediliyor ve Türkiyede yaklaşık 50 bin jeofizik, jeoloji
mühendisi ve maden mühendisi görev yapamaz hâle getiriliyor arkadaşlar.
Dolayısıyla, 23üncü madde çok önemli bir
maddedir ve hukuka, yargı kararlarına aykırı bir maddedir.
Bir kez daha gözden geçirilmesini diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyor, iyi sabahlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
(CHP sıralarından alkışlar)
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MUSA ÇAM (İzmir) Kabul edenler daha
çoğunluktaydı Sayın Başkan.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
24üncü maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 24üncü maddesiyle
2942 sayılı Kanuna ilave edilmesi öngörülen ek madde 1in birinci
fıkrasındaki "asliye hukuk mahkemesinde taşınmaz
bedelinin tespiti ve tescil davası" ibaresinin yerine "idari
yargıda dava" ibaresinin eklenmesini; ikinci fıkrasındaki
"taşınmaz veya hakkın bedelinin tespiti ve tescili
davası açılması halinde, fiilen el konulan" ibaresinin
"dava açılması halinde" ibaresiyle değiştirilmesini
ve ikinci fıkrasının son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Ramazan Can Bülent
Turan
Kayseri Kırıkkale Çanakkale
Halis Dalkılıç Mehmet Doğan
Kubat Adnan
Boynukara
İstanbul İstanbul Adıyaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Kabul ediyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Kısıtlı alanlara ilişkin
düzenlemelerin bir idari işlem niteliğinde olmasından
dolayı, davaların idari yargıda açılmasına imkân
tanınmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
25inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 25inci maddesi ile
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenmesi öngörülen
geçici 11inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve ikinci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Hakan Çavuşoğlu Murat Alparslan
Kayseri Bursa Ankara
Fatih Şahin Adnan Günnar Ramazan Can
Ankara Trabzon Kırıkkale
Hilmi Bilgin
Sivas
"Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci
fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan
taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle tasarının çerçeve 24üncü
maddesiyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenmesi
öngörülen ek 1inci maddenin birinci fıkrasında yapılan
değişiklik ile ikinci fıkranın madde metninden
çıkarılması yönünde yapılan değişiklikler
doğrultusunda geçici 11inci maddesinin birinci fıkrasının
revize edilerek maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu
hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı
fıkrada belirtilen sürenin bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren başlatılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesinde yer alan
sırasında ibaresinin esnasında şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel Abdullah
Zeydan Nihat Akdoğan
Diyarbakır Hakkâri Hakkâri
Besime Konca Saadet Becerekli Ferhat Encu
Siirt Batman Şırnak
Meral Danış Beştaş
Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaş konuşacak.
Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de iyi sabahlar
diliyorum.
28inci maddeyle ilgili önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım. 28inci maddeye ilişkin, gerçekten
yine torba kanunla ve iktidar partisinin kanun yapma geleneğine uygun bir
öneriyle karşı karşıyayız. Türkiye Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği yani kısa adıyla TMMOB ve bağlı
odalarına verilen şöyle bir düzenleme var: Üyelerin mesleki
sicillerin tutulması, kayıt, üye aidatı, mesleki uzmanlık
alanına ilişkin düzenleyici ve denetleyici faaliyetlerin tümü ama
tümü bu görevler, kimlerden oluşacağı bile belli olmayacak bir
şekilde Bakanlık tarafından atanacak bir komisyona veriliyor.
Bu, kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir ve bu şekilde,
TMMOBa bağlı maden, jeoloji ve jeofizik mühendisleri odaları
gibi meslek odaları tümüyle işlevsiz hâle getiriliyor. Bu maddede
önerilen komisyon ve sonrasında gelecek düzenlemelerle gerçekten
odaların çalışma alanları, kapasiteleri,
bağımsızlıkları, işlerini yapmaları ciddi
bir şekilde sınırlanıyor ve tekleştirme,
merkezileştirme, tek elde toplama iradesi burada da maalesef kendini
gösteriyor. Biz, bu nedenle bu maddeye ilişkin verdiğimiz önergenin
kabul edilmesini Meclisten talep ediyoruz ve bunun çok önemli bir madde
olduğunu tekrar tekrar hatırlatmak istiyoruz önergemiz
doğrultusunda.
Değerli arkadaşlar, ayrıca 23 ve 50
üzerine de söyleyeceğimiz sözleri arkadaşlarımız ifade
etti. Ama, şu saate kadar yapılan görüşmelerde ve üç gündür,
salı gününden beri yaptığımız mesaide nispeten olumlu
bir neticeye ulaşmış durumdayız. Bu, gerçekten tabii ki
sevindirici bir durum ama kayyum atanması meselesini ve diğer
maddelerle arasındaki bağlantıyı umarım yarın
aşabileceğiz. Çünkü -23üncü maddede- belediyenin elindeki
taşınmazların güvenlik sebebiyle ya da kamu yararı, kamu
düzeni ve benzeri ölçülerin uygulamada, gerçek hayatta ve reel olarak
nasıl uygulandığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Yetkiyi
elinde bulunduran kurum ve irade güvenlik sebebi dedikten sonra akan sular
duruyor zaten. Belediyelerin bütün mallarına el konulabilecek, kültür
merkezlerine, diğer bütün alanlara el konulabilecek. Bu, gerçekten yerel
yönetimlerin çalışmalarını sınırlayan, tümüyle
hizmetlerini ortadan kaldıran ve bu konuda halkın özgür iradesiyle
seçmiş olduğu temsilcilerinin aynı zamanda hizmetlerini de
doğrudan engelleyen bir neticeye sebebiyet verecektir.
Burada kayyum geri çekilmiş olabilir, bu tabii
ki olması gereken bir durum ama mallar üzerinde tırnak içinde
söylüyorum, tabir doğru olmayabilir- başka bir kayyum ve irade
atanıyor. Yani, kamu idaresi diyecek ki güvenlik sebebiyle, örneğin
ben, İstanbulda şu merkeze, belediyenin elindeki şu
işletmeye el koydum, şu alana el koydum; Diyarbakırda Sümer
Parka -kültür merkezidir, birçok faaliyet yapılır, şehrin
göbeğindedir- ben el koydum diyebilecek. Bu, demokratik işleyiş
açısından ve demokrasiler açısından yerel yönetimlerin
önemi ve yerinden yönetimin ne kadar hayati mesele olduğu
açısından kabul edilemezdir ve bu, aynı zamanda tarafı
olduğumuz Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da tümüyle
aykırıdır. Bu düzenlemenin gerçekten, milletvekili
arkadaşlar tarafından çok çok ciddiye alınması... Bu
çağrımıza yarın olumlu bir şekilde netice
alacağımızı umut ediyoruz.
Diğer madde de 50nci madde değerli
arkadaşlar. 50nci maddede de şu anda, bu kürsüden defalarca
söylediğimiz... Örneğin, Şırnakta hâlâ sokağa
çıkma yasağı var, Surun bir bölümünde devam ediyor. Nusaybinde
şehir ikiye bölünmüş durumda, tel örgülerle ayrılmış.
Orada, bu alanların tümünün yetkisi yine idareye devrediliyor, merkezî
idareye. Plan yapma Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
devrediliyor. Plan yapma, imar planı oluşturma, altyapı
üstyapı kurumlarının tümü belediyelerden alınıyor
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veriliyor. Bu da
doğrudan yerel yönetime, belediyeye, belediye meclisine müdahale
niteliğindedir, kabul edilemezdir. Bu maddedeki
ısrarımızın da devam ettiğini paylaşmak
istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci bölümün
görüşmelerini bitirdik.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 39uncu maddenin (a) bendi, (b)
bendi ve (c) bendi dâhil olmak üzere 29 ila 54üncü maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap da yok.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
35inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederim.
Mustafa Elitaş Mehmet Doğan Kubat Ziya
Altunyaldız
Kayseri İstanbul Konya
Erkan Akçay Hakan
Çavuşoğlu Kerim
Ali Sürekli
Manisa Bursa
İzmir
Mahmut Atilla Kaya Mustafa Şükrü Nazlı
İzmir Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Kabul ediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine metin tasarıdan
çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 35inci madde
tasarıdan çıkmıştır.
36ncı maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 36ncı maddesinde yer
alan tarihli ibaresinin tarih şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun
Antalya
Arzu Erdem Deniz
Depboylu Kadir
Koçdemir
İstanbul Aydın Bursa
İsmail Faruk Aksu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde kim konuşacak?
ERKAN AKÇAY (Manisa) İsmail Faruk Aksu
konuşacak.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili İsmail Faruk Aksu konuşacak.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun teklifinin
36ncı maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz madde ve müteakip
maddelerde, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle
işledikleri suçlarla ilgili ihbar ve şikâyetlerde yetkili merciler
tarafından verilen işleme koymama kararına karşı
şikayetçinin itirazda bulunmasına yasal imkân getirilmektedir.
Denetim ve soruşturma elemanlarının işlemleri ile
bunların raporlarına dayanarak tesis edilen karar ve işlemler
nedeniyle haklarında açılacak tazminat davalarında husumetin
yöneltileceği makam ve rücu hususu düzenlenmekte; 4483 sayılı
Kanun ya da başka kanunlara göre ön inceleme, disiplin
soruşturması veya diğer idari soruşturmaları yapmakla
görevlendirilenler ile teftiş ya da denetim elemanlarının bu
görevleriyle ilgili olarak yaptıkları işlemlerden, yürüttükleri
faaliyetlerden, düzenledikleri raporlar ile görüş yazılarında
belirttikleri kanaatlerinden veya kanunla verilen yetkilere dayanarak
aldıkları tedbirlerden dolayı, kişisel kusur, haksız
fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere ancak idare
aleyhine tazminat davası açılabileceği belirtilmektedir. Ancak,
bu görevlilerin suç sayılan eylemleri ile kin, garaz ve hatıra
dayalı olarak veya baskı veya telkinle kanaat oluşturduğu
ya da değiştirildiğinin tespit edilmesi durumunda idare
tarafından ilgililerine rücu edilebilecektir. Bu yönüyle, denetim ve
soruşturma elemanlarına bir güvence getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, on dört
yıldır çıkarılan yasalar, yapılan idari düzenlemeler
ve uygulamalarla kamu yönetiminde onarımı zor bir tahribata imza
atılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarının ilk yıllarından itibaren, yönetimin temel
fonksiyonlarından birisi olan denetim işlevsizleştirilmiş,
denetim elemanlarının görev, yetki ve sorumlulukları da
azaltılmıştır.
Dokunulmazlığın sadece
milletvekillerinde olmadığı, memurların daha korunaklı
olduğu yönündeki söylemler hafızalardadır. Bir yandan kamu
yönetimindeki ve personel rejimindeki dengesizlik, verimsizlik ve kalitesizlikten,
bürokratik oligarşiden şikâyet edilirken bir yandan da bu
düzensizliklerden istifade edilerek eş dost kayırmak tercih
edilmiş, temel sorunları giderme çabasında
olunmamıştır. Kamu yönetimine ilişkin olarak yapılan
düzenlemeler esas itibarıyla birlik ve bütünlük ilkesinden uzak, temel
dengeleri bozan ve adaletsizliğe yol açan nitelikte olmuştur. Kamu
yönetimi, mevzuat, teşkilat ve insan kaynaklarıyla içinden
çıkılmaz, karmaşık bir hâle sürüklenmiştir. Yer yer
devletin temel dinamiklerinin tahribine yönelik düzenlemeler,
demokratikleşme, özgürlük ve yerelleşme kisvesi altında, karar
alma, denetleme ve inisiyatif kullanmaya dönük işlevlerini
etkisizleştirmek suretiyle devletin egemenlik alanının zaafa
uğratılmasına zemin hazırlanmıştır. Kamu
yönetimi disiplininden uzaklaşılmış, tüm idari gelenekleri,
birikimleri ve kazanımlarına ilişkin ne varsa tahrip
edilmiştir. Bürokratik oligarşi söylemleriyle kamu yönetimi ve
bürokrasinin altüst edildiği bu dönemde, liyakat ilkesi yerine
adamcılık ve siyasi memurluk hâkim olmuştur. Birçok kurumun
teşkilat kanunları değiştirilerek yasayla
çalışanlar görevlerinden alınmış ya da yerleri
değiştirilmiştir. Bürokraside yıldırma ve
yıpratma süreciyle birlikte milliyetçi, vatanperver kamu
çalışanları yerinden yurdundan edilmiştir. Dün eş,
dost ve yandaşların, filanca grubun kayrılması
şeklinde tezahür eden uygulamalar kamu personel rejimini nesnellikten
uzaklaştırmıştır. İş verimliliğini ve
motivasyonunu etkilemesinin yanında bu uygulamalar aileleri perişan
etmiş, kamu personeli arasında sosyal barışı ve huzuru
tehdit etmiş, adalet ve güven duygusunu zedelemiştir. Bunlar
yapılırken çoğu zaman, bugün terör örgütü olduğu
anlaşılan yapıların referansları esas olmuştur.
Gelinen noktada şunların sorulması gerekmektedir: Binlerce
garibanın hakkı yenilerek yapılan bu işlemlerle neye ve
kime hizmet edilmiştir? Bu yolla bürokraside çeteleşmeye, terör
örgütü yapılanmasına ve paralel devlet oluşumuna hizmet mi
edilmiştir? Hâl böyle ise bunlara ilişkin irade ortaya
koyanların bir sorumluluğu olmayacak mıdır?
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Komisyon, bir açıklama mı
yapacaksınız?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Bu 24üncü maddede bir cümle düşüklüğü nedeniyle düzeltme
talep ediyoruz. Malikleri ifadesinden sonra gelmek üzere tarafından
kelimesinin ilave olması lazım ki cümle düşüklüğü ortadan
kalksın çünkü cümle açılabilir diye bitiyor, malikleri
açılabilir düşük cümle, Türkçe kurallarına
uymadığı için malikleri tarafından açılabilir
şeklinde yani tarafından kelimesinin ilavesi gerekiyor.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Maliklerince
de olabilir Sayın Başkan.
BAŞKAN 37nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
38inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
39uncu maddenin (a) bendini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu maddenin (b) bendini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu maddenin (c) bendini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41incı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
43üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 19.4.2012 Tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/571) 43'üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Mehmet
Bekaroğlu Zekeriya
Temizel
Tokat İstanbul
İzmir
Musa Çam Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İzmir İstanbul Bursa
Madde 43- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7nci maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
8. (Il) sayılı listede yer alan
kayıt ve tescile tabi mallardan; 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm3'ü
aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm3'ü aşanlar
hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, 12/4/1991
tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1inci
maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sayılan
kişiler ile bunlardan hayatını kaybetmiş olanların
eş veya çocuklarından birisi, eş ve çocuğu yoksa ana veya
babasından birisi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere ilk
iktisabı,
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz konuşacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 43üncü maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun verdiği önergede söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 14 Şubat 2016
tarihinde, Millî Savunma Bakanlığının bütçe görüşmelerinde
şehit, gazi ve yakınları için tanınması gereken haklar
konusunu dile getirmiştik. Öncelikle, gaziliğin doğru bir
tanımının yapılması da vurgulanarak Komisyonda herkes
tarafından kabul de görmüştü. Aradan geçen süreçte bu konuda çok
yeterli bir çalışma maalesef yapılmadı. Şehit, gazi ve
yakınlarının araç alımında ÖTV ve KDVden muaf
tutulması için 30 Mart tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına kanun teklifi verdim. Biz, şu anda
görüşülen maddede bir eksiklik görüyoruz. Gerçekten bu vatan için
canını feda eden şehitlerimize minnetle yaklaşırken,
her zaman dua ederken, devamında yaşamını gazi olarak
sürdürenlere de sağlık ve uzun ömürler diliyoruz. Bu yasanın bir
eksiği kahraman gazilerin unutuluşudur. Bu noktada, tüm siyasi
partiler olarak ortak bir anlayışla bu gazilerimizi bu kapsama
aldığımız zaman çok büyük bir kaybımızın
olmayacağı inancındayım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda iktidar milletvekillerinin ret oylarıyla gündeme dahi
alınmamıştı bu talebimiz ama bugün, kabul edilmeyen kanun
teklifimizin şehit ailelerimizle ilgili kısmının
düzenlemesini Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu buluyoruz.
Gazilerimizle ilgili bölümünün de dikkate alınması gerektiğine
inanıyoruz.
Vatanımızın ve milletimizin
varlığını, devletin bütünlüğünü,
yurttaşların huzur ve güvenini sağlayan, görevlerini üstün
hizmet anlayışı içinde canlarını feda etmekten
çekinmeyerek yaparken hayatını kaybeden şehitlerin geride kalan
dul ve yetimleri ile malul ve gazilerin taleplerinin olabildiğince yerine
getirilmesi her şeyden önce kutsal bir devlet ve yurttaşlık
görevidir.
Özürlü araç kullanımından sol
ayağından, kolundan özürlü olan, yatağa mahkûm olan malul
gazilerimiz ile sakatlık oranı yüzde 90 ve üzeri olan gazilerimiz
istifade etmekte olup vücut organlarından bazılarını yüzde
100 kaybetmiş olan gazilerimiz bu durumdan yararlanamıyor. Bu durum
da gazilerimiz arasında sorun ve sıkıntı
yaratmaktadır. Gazilerimizin sakatlık durumunda ulaşımlarını
rahat sağlayabilmeleri, bundan sonraki yaşamlarında kaliteli bir
hayat sürmeleri için araç alımında ekonomik rahatlık
sağlayabilmeleri açısından bu düzenleme son derece önem arz
etmektedir.
Şehit yakınlarına uygulanacak bu
muafiyet, onlara da minnet borcumuzun bir gerekliliğidir.
Yapılacak düzenlemeyle malul gazilerimize
pozitif ayrımcılık yapılarak vergi avantajı
sağlanmalı, ayrım yapılmadan tüm harp ve vazife malulleri
aileleri araç alımında ÖTV ve KDV muafiyetinden
yararlandırılmalıdır.
Şu anda ülkemizde 3.072 Kore gazisi, 28.882
Kıbrıs, 13.639 dul eş ve 10.963 doğu, güneydoğu gazisi
vardır. Ama şimdi doğu, güneydoğuda askerde askerlik
görevini yaparken farklı şekilde gazi olan askerlerimiz var ve
ayrıca 15 Temmuz demokrasi şehidi ve gazisi olan yurttaşlarımız
var. Bunları da doğru değerlendirmek durumundayız.
Bu anlamda, grubumuzun verdiği önerge son
derece önem arz ediyor. Genel Kuruldaki tüm milletvekili
arkadaşlarımın bunu doğru değerlendirip bu önergeye
evet oyu vermesini önemle arz ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
46ncı maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 46ncı maddesinde yer
alan yük taşımacılığı faaliyeti
dolayısıyla ibaresinin yük taşımacılığı
faaliyetlerinden dolayı şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Çağlar Demirel Meral Danış Beştaş Filiz Kerestecioğlu Demir
Diyarbakır Adana İstanbul
Ertuğrul Kürkcü Garo
Paylan
İzmir İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Garo Paylan konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, 80 madde; 19 bakanlık ve 38 kurumu
ilgilendiren maddeler görüştük. Bizler, geçen hafta, Plan ve Bütçe
Komisyonunda tam doksan saat mesai yaptık bütün partilerden Komisyondaki
arkadaşlarımla ve anlamaya çalıştık gerçekten; defin
ruhsatlarından Sağlık Bakanlığına savrulduk,
ÖTVlerden Şırnak ve Hakkâriye savrulduk ve hepsini anlamaya
çalıştık. Ama gerçekten böyle yasa yapmayalım
arkadaşlar bir daha, yapmayalım. İhtisas
komisyonlarımız var, onları çalıştıralım.
Bakın, size şunu söyleyeyim: Biz her
çalıştığımızda, iki saat daha fazla
çalıştığımızda, arka odada,
bakanlarımızla birlikte 4 parti bir araya gelip uzlaşmaya
çalıştığımızda, anlamaya
çalıştığımızda maddeler daha iyileşti. Her
konuşmamızda bir cümle daha ekledik. Değerli Komisyon üyesi
arkadaşım demin bir hata daha buldu. İnanın, üç saat daha
çalışsak belki başka hatalar da bulacağız ve beş
ay sonra bu maddeleri bir daha görüşmek zorunda kalmayacağız.
Böyle torbalar yapmayalım arkadaşlar. Bakın, uzlaşarak
konuşarak pek çok şeyi daha iyi hâle getirebiliyoruz. Toplumumuzun,
bütün Türkiye toplumunun beklentisi de bu. İhtisas komisyonları
çalışsın. Eğitim Komisyonu eğitim konusunda,
Sağlık Komisyonu sağlık konusunda çalışsın;
Plan ve Bütçeyi ilgilendiren şeyler neyse para pulla ilgili o da oraya
gelsin. Her şeyi Plan ve Bütçe Komisyonuna atmayalım arkadaşlar
bir daha, böyle çalışmayalım.
Değerli arkadaşlar, maddeyle ilgili
şunu söyleyeceğim. Özel Tüketim Vergisinde ticari taksilere, ticari
minibüslere bir hak tanıyoruz, bu araçlar yenilensin diyoruz. Bu araçlar
zaten ortalama üç, dört veya beş yılda bir yenileniyor. Bu maddeyle
yaklaşık 2 veya 3 milyar TLlik, özel taksilere, minibüslere bir
avantaj sağlıyoruz ama bir hata yapıyoruz. Bakın,
komisyonda da uyardık, Maliye Bakanı İlgileneceğim dedi
ama Genel Kurula kadar bu gelmedi. Bir üst limit yok. Bugün şunu
görüyoruz. Bu üst limiti getirmedik ya, Passat taksiler görmeye
başlayacağız -bu reklama girmiyorsa- çünkü 1,4 motorlu o
araçlar, 1,6 motorun hepsinin altına işliyor. Mercedes taksiler
göreceğiz. Türkiyede üretim yapmıyor bunlar, yurt
dışında ve yüz milyonlarca dolarlık araba ithal
edeceğiz arkadaşlar. Gelin, yarın da bu mümkünmüş, tekrar müzakereyle
bir üst limit koyalım, mümkün mertebe yerli üretimle bu
araçlarımız yenilensin ama 20 bin lira yerine, 40 bin lira, 50 bin
liralık ÖTV avantajı sağlamayalım hem de 100 milyonlarca
dolar ithalat yapmayalım arkadaşlar.
Bu konuyu yarın tekrar -bugün herhâlde
olmayacak ama bununla Maliye Bakanımız da ilgilenecekti- lütfen el
birliğiyle yeniden müzakere edelim derim.
Değerli arkadaşlar, Hakkâri ve
Şırnak il kalacak gibi duruyor, müzakerelerle bu şekilde
gözüküyor, son dakika değişikliği olmayacağını
düşünüyoruz. Ne mutlu Hakkâri ve Şırnaka kutlu olsun. Bir daha
da böyle bir önerge asla bu Meclise gelmesin. İl olma hakkını
kazanmış hiçbir ilimiz, ne Gümüşhanesi ne Rizesi ne
Muğlası, hiçbir ilimize ne Hakkâriye ne Şırnaka bu
hakkını kaybetme önerisi dahi bu Meclise bir daha gelmesin.
Kayyum yetkisi: Nasıl ki Meclisimize
saldıranları geri püskürttüysek kayyum da yerel yönetimlere
karşı bir saldırıdır. Ademimerkeziyetçi
anlayışa hepimiz akmak istiyoruz, onun gelişmesini istiyoruz. Bu
yönde önergeler buraya gelsin, bir daha ne merkezî ne yerel yönetimlere darbe
yasaları bu Meclise gelmesin arkadaşlar. Başımıza yeni
çoraplar örülmesine izin vermeyelim. Bakın, bu darbe yasalarını
getirenler kimlerse yarın çıkacak bunlar. Bu önergeyi kim getirdiyse
Hükûmetin karşısına onlar yeni dönemin darbecileri olabilir. Bu
konuda yeniden bizler uyanık olalım.
Az önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımızı gördüm. Komisyonda şunu söyledi: Asgari ücret 1
Ekimde 1.230 liraya düşüyor arkadaşlar. AKPnin, biliyorsunuz, vaadi
1.300 TL, 1 Ekimde 1.230 TL oluyor. Gelin, hep birlikte yarın bir önerge
getirelim, şu 70 TLyi milyonlarca asgari ücretliden lütfen esirgemeyelim
arkadaşlar. Bakın, milyarlarca TLyi, biliyorsunuz, faizle özel
işletmelerden affettik; 1 milyar TL de asgari ücretten vazgeçmeyelim Sayın
Süleyman Soylu, el birliğiyle bunu geçirelim yarın bir önergeyle.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
50nci maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının (1/750) 50nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Mehmet
Bekaroğlu Zekeriya
Temizel
Tokat İstanbul İzmir
Lale Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
Bursa İstanbul İzmir
Ali
Şeker
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Çağlar Demirel Filiz
Kerestecioğlu Demir Mahmut
Toğrul
Diyarbakır İstanbul Gaziantep
Ayhan Bilgen Ertuğrul
Kürkcü Osman
Baydemir
Kars İzmir Şanlıurfa
Meral Danış Beştaş
Adana
BAŞKAN
Komisyon okunan son önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Osman Baydemir konuşacak.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
OSMAN
BAYDEMİR (Şanlıurfa) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle Mardinlilerin
tamamının hakkını bana helal etmelerini istiyorum.
Eğer burada, aramızda Mardinli milletvekili kardeşlerim varsa
onlar da haklarını helal etsinler. Saat on ikiyi beş geçe Mardinliler
derler ki: Hadi gelin, şimdi gerçeği konuşalım.
(x) Şimdi saat dörde yirmi var, hadi
gelin, gerçekleri konuşalım.
Bir
kere, parlamentoyu parlamento yapan nedir? Yasama yapma yetkisidir. Eğer
siz yasama yapma yetkisini parlamentodan alırsanız parlamento neye
dönüşür? Urfa Haleplibahçedeki Yüksek Kahveye dönüşür; Arapı,
Türkü, Kürtü, işçisi, emekçisi, herkes orada bir araya gelir, en yüksek
düzeyde siyaset yapar, ondan sonra dağılıp evine gider.
Şu anda bu madde, 50nci madde, belediyeyi
belediye yapan -ki belediye ilin hükûmetidir, meclisi ilin parlamentosudur-
bütün yasama ve icraat yetkisini belediyenin elinden alan bir maddedir.
İmar ve planını yapmak, alt, üst ve sosyal donatı
alanını düzenlemek, ruhsatlandırma yapma faaliyetini düzenlemek;
bütün bunlar belediyeden alınıyor, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına veriliyor. Değerli kardeşlerim, eğer
ben Çevre ve Şehircilik Bakanı olsam, emin olun böyle bir yetkiyi
kullanmaktan korkarım çünkü bu ancak ve ancak diktatörlükte söz konusu
olabilir. Düşünün, yasada, mevzuatta belediyeye, belediye
başkanına, meclisine, encümenine verilen bütün yetkiler bir yasa
maddesiyle elinden alınıyor ve bunu kim yapıyor? Seçimle gelen
Parlamentonun kendisi, seçimle gelen bir diğer kuruma karşı
âdeta darbe yapıyor. Biz neden Bu madde çıksın. diyoruz?
Parlamento, Sayın Başkan, böyle bir ayıba imza atmasın diye
söylüyoruz.
İkinci bir husus: Sadece belediye
açısından değil, yurttaşın elindeki mülkiyeti,
malı, mülkü alınıyor, hazine adına kaydediliyor ve
açıkça şunu söylemek gerekirse; daha sonra akıbetinin ne
olacağında da büyük bir belirsizlik var. Daha önce planlama
yapılmış şehirde, örneğin, Diyarbakır Suriçi
bölgesinde planlama yapılmış -aramızda belediye
başkanları da var- ve burada DOP uygulanmış. Bakanlık
dilerse DOP uygulanan bir yere bir kez daha DOPu uyguluyor. Peki, bu kimden
çıkacak? Yurttaşın elinden çıkacak. Hani mülkiyet
hakkı kutsaldı, hani mülkiyet hakkı dokunulmazdı?
Parlamento böyle bir ayıba daha imza atmış olacak.
Yine, bütün bu işlemlere ilişkin itiraz on
beş gün süreyle sınırlandırılıyor. İtiraz
reddedilirse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
beş gün içerisinde bütün süreç kapanmış oluyor. İdare mahkemesine
yapılacak başvuru süreci otuz günlük bir süre içerisinde
noktalanmış oluyor. Ya, Allah aşkına, Peygamber
aşkına, Muhammed aşkına, hangi hukukta, hangi akılda
yargı yolu otuz gün içerisinde tamamen tüketilmiş olur?
Sıkı durun, bu madde, kamu ihale hukukunu
tamamen devre dışı bırakıyor. Yani, Bakanlık
dilediği imalatı, dilediği işi, işlemi, dilediği
müteahhit firmaya yaptırıyor, herhangi bir kurula da tabi tutmuyor.
Sayın grup başkan vekilleri, memnuniyet
verici bir gelişme yaşandı. Kimi maddeler, tarihimize,
Parlamento tarihine ayıp olarak geçebilecek kimi maddeler geri çekildi.
Niçin? Ortak akılda birleşildiği için. Benim size bir
çağrım var: Gelin, bu ortak paydada, ortak akılda
buluşmayı, Allah aşkına yükseltelim, büyütelim. Mümkün, bu
mümkün, bunu başarabiliriz, bunu yapabiliriz. Bu maddeler niçin
yapılıyor? Sur, Şırnak, Cizre, Hakkâri ve diğer
yıkılan, yerle bir edilen yerler için yapılıyor. Peki, bu
yetkiyi siz Bakanlığa verdiniz, Bakanlık oradaki yerel yönetim
dinamikleriyle, STKlarla ortaklaşmazsa, yerel halkın sahiplik duygusu
geliştirilmezse nasıl başarıya ulaşabilecek? Bu hafta
başında, girişimlerimizle, çabalarımızla yerel
yönetimler ile ilgili Bakanlığı bir araya getirme
çabasını ortaya koyuyoruz. Eğer bu madde geçerse ve
yasalaşırsa ortaklaşmanın hukuki zeminini ortadan
kaldırmış oluruz. Gelin, daha büyüğünü yapalım. Bir deprem
yaşandı, bir felaket yaşandı, bir akıl tutulması
yaşandı ama her ne yaşandıysa gelin, bu yarayı
birlikte saralım, el ele vererek saralım, dersler çıkararak,
ortak dersler çıkararak saralım; gelin, öncelikle bugün
yapmış olduğumuz gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla)
bugün kısmen
başarmış olduğumuz gibi, akan kanı birlikte
durduralım; o da diyalogla, o da istişareyle, o da ancak burada,
böyle.
En derin saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baydemir.
Aynı mahiyetteki önergenin diğer
konuşmacısı İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
411 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 50nci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce Elâzığ, Van ve Bitliste
yaşanan terör saldırıları sonucunda hayatını
kaybeden güvenlik görevlilerimize ve sivil vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Nereden gelirse gelsin terör bir insanlık
suçudur. Terörü lanetliyor, yeni kaos planlarına daha fazla canlar
vermeyelim diyorum. Meclisin bu konuda görevden daha fazla
kaçmamasını özellikle istirham ediyorum.
Değerli milletvekilleri, verdiğiniz
teklifle, keyfî olarak ilan ettiğiniz riskli alanların
dönüştürülmesiyle ilgili tüm tasarrufları Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına devretmek istiyorsunuz ve teklifinizde Bakanlığı
bu alanlardaki her türlü imar yetkisini oralarda yaşayan hak sahiplerine
hiçbir şey sormadan resen yapılabileceğini ve bir yetkiyle bunun
tümünün Bakanlığa verilmesini öneriyorsunuz. Milletimizi yani
ağzınızdan düşürmediğiniz millî iradeyi yok sayıyorsunuz.
Bu teklif doğa ve kent talanının önünü açacak bir yasa
teklifidir ve derhâl geri çekilmelidir.
Değerli arkadaşlarım,
İstanbulda önce Gaziosmanpaşa, daha sonra Okmeydanı,
Diyarbakır Sur ve Cizreyi riskli alan ilan ettiniz. Bu
tasarınızla Okmeydanında riskli alan ilan edilen bölgede tüm
imar yetkisini Ankaradaki Bakanlığa veriyorsunuz. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı orada yaşayanlara, hak
sahiplerine, yerel belediyeye bir şey sorma gereği duymadan yeni bir
imar planı hazırlayacak, bu imar planı on beş gün
askıda kalacak. Yapılacak olası itirazları Bakanlık
beş gün içerisinde değerlendirecek ve itiraz edilse dahi,
Bakanlık bu itirazları reddettiğinde dahi plan
kesinleşecek. Neden sel felaketlerinin ve can kayıplarının
yaşandığı Ayamama Deresi gibi yerleri riskli alan olarak
teklif etmeyi düşünmüyorsunuz da üstelik çevresine çok sayıda
gökdelen ve Fatih Koleji gibi devasa binalar yaptırıyorsunuz?
Bir cümle var teklifte, aynen okuyorum: Bu
alanlarda yapılacak uygulamalarda tüm tapu ve kadastro işlemleri ile
yıkım ve yapıma ilişkin her türlü izin ve ruhsat gibi
iş ve işlemler ilgililerin -yani mülkiyet sahiplerinin- muvafakati
aranmaksızın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından resen yapılır. Peki, nerede kaldı tapu
güvencesi ve mülkiyet hakkı? Devlet yurttaşının tapu
güvenliğini sağlamak ve saygı duymak zorunda değil mi? 15
Temmuz darbesinden önce Ankarayı parsel parsel cemaate vermek, büyük
kentlerdeki kupon arazilerin takibi gibi ifadeleri daha önceden biliyorduk ama
siz bu teklifle Türkiyenin herhangi bir yerinde herhangi bir yurttaşın
malına da göz dikmiş oluyorsunuz. Terörden dolayı ülkede
kimsenin can güvenliği yok. Geçirmeye
çalıştığınız bu yasalarla da artık kimsenin
mal güvenliği ve tapu güvenliği de kalmamış oluyor.
Yerelin güçlendirilmesinden, belediyelerin
yetkilerinin artırılmasından bahseden sizler bu teklifle
bırakın orada yaşayan hak sahiplerini, seçilmiş ilçe ve il
belediyelerini ve belediye meclislerini devre dışı
bırakıyorsunuz. 2009 yılında belde belediyelerini
kapatmıştınız. Belde belediyeleri kendi bölgelerine sahip
çıkıyordu, o bölgeler diğer şehrin parçaları
içerisinde sahipsiz kaldı. Bu teklifle ilçeleri ve hatta il belediyelerini
ve meclislerini de devre dışı bırakıyorsunuz,
Bakanlığı sadece güçlendiriyorsunuz. Buradan iyi bir şey
çıkmaz sayın milletvekilleri.
Biliyorsunuz, TOKİ projeleri yapı
denetiminden muaf. Bu teklifle riskli alanların dönüştürülmesini de
her türlü denetimden muaf tutmak istiyorsunuz. Peki, meslek
kuruluşlarının ve hak sahiplerinin denetiminden muaf tutulan
böyle bir işten olumlu bir sonuç çıkması mümkün mü? Ülkemizin
yaşadığı 15 Temmuz darbe girişimi,
iktidarınız döneminde devletin her türlü denetleme
mekanizmalarının felç edilmesinin sonucu olarak bu ülkeye
yaşatılmadı mı? Teklife Plan ve Bütçe Komisyonunda bir
paragraf eklediniz son dakikada. Burası da çok vahim, bu paragrafta Hak
sahiplerinin ve seçilmiş belediyelerin her türlü katkı ve
denetiminden muaf tutulan riskli alanların dönüştürülmesi
sırasında yapılacak olan her türlü mal ve hizmet
alımları ile yapım işleri kamu ihale hükümlerinden, kanun
hükümlerinden istisnadır. diyor. İktidarınız süresince
130dan fazla değişiklik yaptığınız kanunu bile
kendi ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir hâle
getiremediniz. O Kamu İhale Kanunundan bile muaf tutuyorsunuz bu
yapacaklarınızı.
Değerli milletvekilleri, bu teklif zaten
içinden çıkılmaz bir hâle gelmiş olan kentleri daha da
yaşanmaz hâle getirmek üzere kurgulanmış. İçinde
yaşayanlara sorulmadan, hak sahiplerinin hakları korunmadan tüm
yetkinin Bakanlığa verilmesiyle -riskli olsun olmasın- hiçbir
şehir düzenlenemez. Bu teklifi derhâl geri çekin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Yoklama
talep ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Demirel, Sayın Danış
Beştaş, Sayın Kerestecioğlu, Sayın Kürkcü, Sayın
Aydoğan, Sayın Toğrul, Sayın Yıldırım,
Sayın Paylan, Sayın İrmez, Sayın Irmak, Sayın
Başaran, Sayın Bilgen, Sayın Baydemir, Sayın Ataş,
Sayın Sancar, Sayın Taşdemir, Sayın Konca, Sayın
Doğan, Sayın Akdoğan, Sayın Taşçıer, Sayın
Zeydan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye
Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/750) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin; 19.4.2012 Tarihli ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
51inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
52nci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 52nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederim.
Engin Altay Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul Kayseri İstanbul
Ziya Altunyaldız Hakan Çavuşoğlu Kerem Ali Sürekli
Konya Bursa İzmir
Çağlar Demirel Mahmut Atilla Kaya
Diyarbakır İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Kabul ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine metin tasarıdan
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Madde metni tasarıdan
çıkartılmıştır.
53üncü maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 53üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederim.
Engin Altay Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul Kayseri İstanbul
Şahin Tin İmran Kılıç İlyas
Şeker
Denizli Kahramanmaraş Kocaeli
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine metin tasarıdan
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Madde tasarıdan
çıkartılmıştır.
54üncü maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 54üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederim.
Engin Altay Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul Kayseri İstanbul
Ziya Altunyaldız Hakan Çavuşoğlu Kerem Ali Sürekli
Konya Bursa İzmir
Çağlar Demirel Mahmut Atilla Kaya Necip Kalkan
Diyarbakır İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine metin tasarıdan
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Madde tasarıdan
çıkarılmıştır.
Şimdi üçüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 60ıncı maddenin (a) bendi,
(b) bendi ile geçici 1inci madde dâhil 55 ila 80inci maddeleri
kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap? Yok.
Şimdi üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yapıp ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
55inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
56ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
57nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
58inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
59uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
60ıncı maddenin (a) bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
60ıncı maddenin (b) bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
61inci maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 61inci maddesinde yer alan
bendine ibaresinin bendinde yer alan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Akçay İsmail
Faruk Aksu
Manisa İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 61inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Murat Alparslan Ramazan Can
Kayseri Ankara Kırıkkale
Fatih Şahin Haydar Ali Yıldız Tülay Kaynarca
Ankara İstanbul İstanbul
Abdullah Ağralı Hakan
Çavuşoğlu Halil
Eldemir
Konya Bursa Bilecik
Abdurrahman Öz
Aydın
MADDE 61- 5520 sayılı Kanunun 32/A
maddesinin ikinci fıkrasına, birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiş, aynı fıkranın (c)
bendine "her bir il grubu" ibaresinden sonra gelmek üzere ",
bölgesel, büyük ölçekli, stratejik ve öncelikli yatırımlar ile
konusu, sektörü ve niteliği itibarıyla proje bazında
desteklenmesine karar verilen yatırımlar" ibaresi eklenmiş
ve aynı bentte yer alan "%80'e" ibaresi "%100'e"
şeklinde değiştirilmiştir.
"Yatırımın tamamlanması
şartıyla, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle
yararlanılan kısmı hariç olmak üzere kalan yatırıma
katkı tutarı, yatırımın tamamlandığı
hesap dönemini izleyen yıllarda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu
yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında
artırılarak dikkate alınır."
BAŞKAN Komisyon okunan son önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bizim önerge
mi?
BAŞKAN Bizim önerge. (Gülüşmeler, CHP
sıralarından Yaa! sesleri)
E doğru, ne yapayım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bu saatte
normal Sayın Başkan.
BAŞKAN Bu saatte normal.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yine de siz sözünüzü geri
alın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sizin dedim ben, bizim demedim,
sizin.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Tutanaklara bakalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aslında
b ile s karıştı.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutuyoruz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi
uygulamasında yararlanılacak yatırıma katkı
tutarının endekslenmesi yönünde bir düzenleme bulunmaktadır.
Yapılan düzenlemeyle, yatırımın tamamlanması şartıyla,
indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle, yararlanılan
kısmı hariç olmak üzere, kalan yatırıma katkı
tutarının, yatırımın tamamlandığı hesap
dönemini izleyen yıllarda, bu yıllar için belirlenen yeniden
değerleme oranında endekslenme suretiyle güncellenmesi
sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 61inci maddesinde yer alan
bendine ibaresinin bendinde yer alan şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekili
Sayın Erhan Usta konuşacak.
Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hayırlı sabahlar.
Sabahın dördü; teşvik konusunu
konuşacağız, çok sıkıcı ancak Sayın Sanayi
Bakanımız uzun süredir burada; şu vakte kadar kendisini
ilgilendiren bir madde olmadı. Hiç olmazsa, biraz teşvik konusunu
görüşerek Sayın Sanayi Bakanımızın da dikkatini
çekebiliriz diye düşünüyorum.
Şimdi, Türkiyede maalesef son
söyleyeceğimi baştan söyleyeyim- teşvik sistemi
çalışmıyor. Yani teşvik sistemiyle, biz,
yatırımları teşvik edemiyoruz. Tabii, bunun temel bir
yapısal sorun kısmı var. Yani tasarrufu olmayan bir ülkede
yatırımın yeteri kadar olması zaten beklenemez. Bakın,
son çeyrek, son 2015 yılında toplam yatırımların -özel
artı kamu yatırımlarının- millî gelire oranı
yüzde 20,3; özel sektör yatırımları da yüzde 15,9, bunun da
10,5lik kısmı makine teçhizat. Yani Türkiyede aslında makine
teçhizat yatırımları olarak baktığımızda
millî gelirin sadece yüzde 10u kadar yatırım yapılıyor.
Bunun temel nedenlerinden bir tanesi, az önce bahsettiğim gibi,
tasarrufların olmaması ama ikinci nedeni de aslında, belki, ona
göre daha az önemli olan nedeni, sistem, yatırım ortamıyla
ilgili sorunlar.
Şimdi, teşvik sistemi yeterince
çalışmıyor. Bunu nereden görüyoruz? Mesela, biz teşvikleri
veriyoruz fakat bizim ihracatımızın, üretimimizin teknoloji
seviyesi düşüyor, bu son derece kritik. Sayın Bakanım, özellikle
2007-2014 mukayesesini yaptığımızda bütün şeylerde,
yüksek teknoloji, orta üstü, orta altı ve düşük teknolojilerde yani
hepsinde teknoloji seviyesinin düştüğünü görüyoruz. 2007-2014,
bakın, yedi yıllık bir trendi veriyorum. Burada hem yüksek
teknolojili seviyeler düşmüş hem de ortanın üstünden
ortanın altına ve düşük teknolojiye doğru bir
kayış var. Bu kadar para veriyoruz fakat teşvik sistemimiz
çalışmıyor. Bu, üzerinde mutlaka ve mutlaka durulması
gereken bir noktadır. Ben bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum
çünkü ciddi vergi indirimleri yapıyoruz, ciddi transferler yapıyoruz
fakat iş bir türlü çalışmıyor.
Tabii, yatırımların az
olmasının
Yatırım bir defa
Şimdi, dünyada
yapılan çalışmalar var, ampirik çalışmalara
baktığınızda bu tür teşviklerin
yatırımları etkilemede de birincil derecede önemli
olmadığı görülüyor. Daha önemli hususlar, aslında bir defa,
güven ve istikrar, öngörülebilirlik yani yatırımcının
kendisini o ülkede güvende hissetmesi, o ülkenin politik istikrarının
olması, ekonomik istikrarının olması yatırımlar
açısından son derece önemli. Hukuk tabii, hukuk sisteminin
çalışması lazım. Burada zafiyetler varsa bir ülkede yine
buralarda da yatırımların az olduğunu görüyoruz.
Daha da kötü bir şey,
son yıllarda biz kaynak sıkıntısı çekiyoruz diyoruz,
hep konuşuyoruz bunu. Yurt dışından
yatırımcı getirmeye çalışıyoruz ancak son
yıllarda özellikle kendi yatırımcılarımızın
da yurt dışına çıktığını görüyoruz.
Bakın, sadece 2014 yılı rakamını vereyim:
Doğrudan yatırım anlamında 12,5 milyar dolar giriş
varken 7 milyar dolar çıkış var. Ya, bunlar çok yüksek rakamlar.
Tabii, keşke, biz
şunu elbette isteriz: Yani kendimize yetecek kadar yatırım
yapalım, üretim yapalım, istihdamımızda sorun olmasın,
ondan sonra bizim zenginlerimiz, bizim sermayedarlarımız yurt
dışına gitsin, oralarda yatırım yapsın, oralardan
kârlarını ülkemize transfer etsin ama maalesef bu, bizim ülkemizde
yeteri kadar yatırım yapıldığından değil,
ülkemizin yeteri kadar yatırımcı dostu olmamasından
kaynaklanıyor. Bu, üzerinde mutlaka durulması gereken bir şey.
Hükûmeti bu konuda ben ciddi olarak tedbir almaya davet ediyorum. Yani
teşvik sisteminde sürekli bir arayış içerisindeyiz.
Şimdi, bu kanunda üç
tane teşvik maddesi var, bir maddede daha konuşacağım. Ama
geçtiğimiz iki maddede, mesela stratejik yatırımlar diye bir
şeyi biz teşvik sisteminde bundan birkaç yıl önce koymuştuk
fakat şimdi ondan yavaş yavaş vazgeçildiğini görüyoruz.
Mesela stratejik yatırımlara has verdiğimiz bazı hususlar
var. Neydi bunlar? İşte, inşaatta KDV iadesini sadece stratejik
yatırımlar için yapıyorduk. Bunu şimdi bütün
yatırımlara teşmil ettik. Yani diğer, stratejik olmayan
yatırımlara da teşmil ettik. Veya mesela, 500 milyon TL
sınırı vardı inşaat istisnası alabilmesi için,
bunu 50 milyon TLye düşürdük. Dolayısıyla bir arayış
içerisindeydik. Bunu bayağı ciddi olarak Hükûmet lanse etmişti,
konuşmuştu stratejik yatırımları getiriyoruz diye
fakat bunun çalışmadığını maalesef üzülerek
görmüş oluyoruz.
Bu yatırım indirimi
konusu da sistemdeki sıkıntılardan bir tanesidir.
Yatırım indirimi sistemde 2006 yılında
kaldırıldı maalesef. Ondan sonra daha
karmakarışık bir sistem getirildi. Bakın, bunu muhasebeciler
dahi anlamıyor. Sayın Bakandan ben istirham ediyorum, Sanayi Bakanısınız,
bu konuda biraz daha gayret gösterilmesinin ben faydalı
olacağını düşünüyorum. Anlaşılabilir, basit, sade
bir yatırım indirimi sistemini, teşvik sistemini mutlaka
uygulamak durumundayız.
Ben Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Usta.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
62nci maddede bir adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411
sıra sayılı Kanunun 62nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Utku
Çakırözer
İstanbul Ankara Eskişehir
Musa Çam Lale Karabıyık
İzmir Bursa
15.2.2011 tarihli ve 6112
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanunun 19. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi madde metninden çıkartılmıştır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Eskişehir
Milletvekili Sayın Utku Çakırözer konuşacak.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, sözlerime
başlarken son günlerde tırmanan terör eylemlerini lanetliyor; Van,
Bitlis, Hakkâri ve Elâzığda şehit düşen
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılarımıza
ise acil şifa diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin
karşı karşıya kaldığı terör, darbe
girişimi gibi tehlikeler karşısında cumhuriyetimizin,
birlik ve beraberliğimizin, kardeşliğimizin, demokrasimizin
üzerine titrediğimiz şu günlerde Parlamentomuzda hepimize düşen
önemli bir görev var, o da kanunları mümkün olan en büyük
uzlaşıyla çıkarmak. Torba yasa mantığına
ilişkin tüm eleştirilerimiz saklı kalmakla birlikte, halkın
yararına olan, toplumsal gerilimi azaltacak, ekonomik istikrara ve
büyümeye katkıda bulunacak yasalara eğer hukuk devleti ilkelerine ve
Anayasaya da uygunsa destek veriyoruz. İktidar partisinin tercihlerinde
katılmadıklarımıza ise eleştiriler yapıyor,
önerilerimizi getiriyoruz. Karşıtlığımız,
özellikle, demokratik cumhuriyetin kazanımlarını yok eden,
hakkaniyete ve adalete aykırı, Anayasayı ihlal eden, genellik
ilkesi taşımayan, toplumda gerilim yaratan, toplumu
ayrıştıran yasalarda ortaya çıkmaktadır. Üzerine söz
aldığım bu madde de işte böyle, hakkaniyete, eşitlik
ilkesine aykırı, genellik ilkesi taşımayan bir düzenlemeyi
içeriyor.
Hepimizin bildiği gibi,
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanunun 19uncu maddesinde Siyasî partiler, sendikalar, meslek
kuruluşları, kooperatifler, birlikler, dernekler, vakıflar,
mahallî idareler ve bunlar tarafından kurulan veya bunların
doğrudan veya dolaylı ortağı oldukları şirketler
ile sermaye piyasası kurumları ve bunlara doğrudan veya
dolaylı ortak olan gerçek ve tüzel kişilere yayın lisansı
verilemez. deniliyor. Niçin böyle diyor, bir anımsatmakta fayda var. O da
hem Avrupa Birliği kriterleri hem de bu kanunu yani Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında
Kanunu Meclise gönderirken, dönemin Başbakanı, şu andaki
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla gönderilen
yazıda gerekçe olarak şu vurgu yapılmaktaydı: Medya,
diğer sektörlerden farklı olarak kültürel boyuta sahiptir. Medya
özgürlüğü ifade özgürlüğünün bir uzantısı olarak temel
insan hakları kapsamında değerlendirilmektedir. Bu yönüyle medya
sektörüne dair düzenlemelerin çoğulculuğu ve içerik çeşitliliğini
gözeterek yapılması gereği genel kabul görmektedir.
İşte bu yüzden bu kısıtlamalar getirilmişti.
Şimdi ne yapıyoruz? Bunlardan bir tanesini cımbızla
çekiyoruz, vakıflara özel izin getiriyoruz. Şimdi böyle
olduğunda, vakıf gibi belli bir alanda çalışmayı amaç
edinmiş yapıların yayın faaliyetini istenen çoğulculuk
ve çok seslilikten uzak, tek yönlü bir şekilde sürdürmeleri gibi bir durum
ortaya çıkacaktır. Özellikle maddi yönü ağırlıklı
eğitim gibi alanlarda faaliyet göstermeleri durumunda ortaya çıkacak
haksız rekabet ve kazancın nasıl önleneceği sorusu
akıllarda oluşmaktadır. Yani bir vakıf alacak, kurmuş
olduğu radyo ve televizyonda eğitimle ilgili akıl almaz derecede
istediği gibi yayın ve kampanya yapacak, diğer okullar, diğer
kurumlar bununla rekabet edemeyecek, burada çok büyük bir haksızlık
ve adaletsizlik vardır. Hayır işleriyle daha çok
uğraşması gereken bu vakıfların bu sektöre, bu alana
girmeleri ister istemez birçok spekülasyonu beraberinde getirecektir.
Yine, insanın
aklına ister istemez Neden sadece vakıflara istisna? sorusu geliyor.
İktidar partisine yakın belli bir vakfa ya da birkaç vakfa adrese
teslim sipariş kanun mu çıkarılıyor? kuşkusu bütün
akıllarda yer etmektedir. Kamuoyunda Ensar Vakfı, TÜRGEV vakfı
gibi birtakım vakıflara özel olarak ayrıcalık
getirildiğine dair ciddi kuşkular vardır.
Değerli arkadaşlarım, eğer
gerçekten Türkiyede çoğulculuğu, özgürlükçülüğü, haber alma
özgürlüğünü sağlayacaksak Türkiyede bulunan siyasi partiler
başta olmak üzere sendikalar, meslek örgütleri, esnaf ve sanatkâr
odaları, Odalar ve Borsalar Birliği, TÜSİAD, MÜSİAD dâhil
olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlardan isteyen herkes özgürce radyo ve
televizyon kurma lisansını eline alabilmelidir.
Arkadaşlarım, işte o zaman ülkemizde gerçek anlamda bir
demokrasi olabilir. İşte bu yüzden biz diyoruz ki: Eğer böyle
bir ayrıcalık, istisna getirilecekse bu daha önce kısıtlama
getirilen tüm kurum ve kuruluşlara getirilmelidir yani yasak
kaldırılmalıdır. Sendikalar da kurabilmelidir, belediyeler,
kooperatifler de kurabilmelidir, Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği de kurabilmelidir, başka vakıflar da başka
dernekler de kurabilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, son olarak
dikkatinize getirmek istediğim bir husus da: Basın özgürlüğünün
15 Temmuz darbe girişimi karşısındaki önemini hep birlikte
burada idrak etmiştik. Biliyorsunuz, bir sonraki maddede -yani 63üncü
maddede- radyo ve televizyonlardan Üst Kurula yapılan kesintiler yarı
yarıya indirilmekte. Bu çok önemli ama en az bunun kadar önemli olan bir
başka husus daha var, o da verilmiş olan idari para cezaları.
Yaklaşık 45 milyon liraya ulaşan bu idari para
cezalarının da silinmesi yönünde mutlaka bir iyileştirmeye
ihtiyacımız var.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
63üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
64üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66ncı maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 66ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Meral Danış
Beştaş Selma
Irmak
Diyarbakır Adana Hakkâri
Filiz Kerestecioğlu Demir Ertuğrul
Kürkcü
İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 66ncı maddede
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda
değişiklik öngörülüyor. Madde şöyle: 38inci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan 1 Temmuz 2016 tarihi 1 Temmuz
2017 diye değiştirilmiştir deniyor. Aslında, çok basit bir
değişiklik değil mi? Sadece bir yıl ertelenmiş, bir
değişiklik yapılmış ama gerçek öyle değil. Bu
yürürlük, tasarıdaki 6ncı ve 7nci maddelere ilişkin, bu
maddeler ise iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin
sunulması için iş yerlerine iş güvenliği uzmanı,
iş yeri hekimi ve sağlık personelinin görevlendirilmesi
yükümlülüğünü getiriyor ancak maddenin süre uzatma gerekçesinde, kamu
kurumlarındaki uygulamalardaki sorunlar ve 50den az işçi
çalıştıran yaklaşık 1 milyon iş yerinin ekonomik
olarak kendini ayarlayamaması gerekçe gösterilmekte ve iş yerlerine
iş güvenliği uzmanlarını sağlamaları için
tanınan süre de bir yıl uzatılmakta.
Evet, özellikle sonda söylenecek hususu başta
söylemek gerekir, işverenlerin ekonomik olarak kendilerini
ayarlayamaması yani esasında, kârını
azalttığı için yapılan bu düzenlemenin sonucu daha fazla
iş cinayetiyle sonuçlanacaktır. İşçilerin doğrudan
yaşamlarını ilgilendiren iş güvenliğine dair
düzenlemelere bir yıl daha uzatma süresi vermenin işçilerin yaşamlarına
mal olacağı ortadadır. 2012 yılında
çıkarılan 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasasıyla işçi
olarak tanımlananlar dışında, kamuda çalışan
memur, sözleşmeli personel de İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu kapsamına alınmıştı ancak kamu
için uygulanma süresi ertelenmekteydi, en son 1 Temmuz 2016 tarihinde uygulamaya
geçilecekti. Bu maddeyle kamu iş yerlerinde, 50den az işçi
çalıştıran az tehlikeli sınıftaki iş yerlerinde
iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi
çalıştırılması zorunluluğu uygulaması, yine
önceki başka torba yasalarda olduğu gibi, işverenler lehine
değiştiriliyor. 50nin altında ve sanayiden sayılmayan
işletmelerde iş sağlığı ve iş
güvenliğine ihtiyaç yoktur. anlayışı bugüne kadarki
iş cinayetlerinin temel sebebidir. Zaten Türkiyenin en temel
problemlerinden biri de küçük ve orta ölçekli işletme dediğimiz
1-49, 50-150, 150-200 diye
sınıflandırdığımız şirketlerde ortaya
çıkan kötü çalışma koşullarıdır. İş
cinayetlerinin yüzde 82,7sinin küçük ve orta ölçekli işletmelerde
gerçekleştiği bilinmektedir. Bu nedenle, bu yasanın
yürürlüğünün yeniden ertelenmesinin yeni iş cinayetlerine sebebiyet
vereceği açıktır.
2016 yılının ilk altı
ayında 912 işçi öldü arkadaşlar. 912 işçi. Her ay 100den
fazla işçi ölüyor. Haziran ayında 200 işçi öldü iş
cinayetlerinde. Bir ayda 200 işçi öldü ve onların evlerinde ne
hayatlar sönüyor, gerçekten hiçbirimiz bunu yeterince hissedemiyoruz.
Şu anda, bu torba yasanın içerisinde,
dediğim gibi, sanki küçücük bir şey olarak görünüyor bir
yıllık değişiklik, ama o bir yılda, sadece altı
ayda 912 işçi ölmüşse, gene bunun 2 katı fazlası iş
cinayetlerine neden olacak bir değişiklikten söz ediyoruz. Gelin,
bunu yapmayın, gene bu maddeyi de çekelim ve yarın bu konuda da
uzlaşalım.
Vatan sevmek öyle kolay olmuyor. Herkes vatan,
vatan diye çıkıyor, buradan konuşuyor, ama biraz da gerçekten
vatanın sermaye sahiplerini değil, işçilerini sevin
arkadaşlar. Sizleri buna davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
67nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
68inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
69uncu maddede bir adet önerge vardır.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara vermek istiyorum, lütfen anlayışla
karşılayın bizi.
Kapanma Saati: 04.19
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 04.28
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
127nci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
411 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
69uncu maddenin önerge işleminde
kalmıştık.
Şimdi önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/750) esas numaralı,
413 sıra sayılı Kanun Tasarısının 69uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Bülent Kuşoğlu Zekeriya Temizel Bihlun
Tamaylıgil
Ankara İzmir
İstanbul
Musa Çam Mehmet
Bekaroğlu
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Sayın Bülent Kuşoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; sabah beşe geliyor saat.
Hepinizi sabahın bu saatinde saygıyla selamlıyorum.
Yaptığımız iş önemli, onun
için sizleri bu saatte rahatsız ettim. 69uncu madde, Sağlık
Bakanlığınca kamu-özel iş birliği modeliyle tesis
yaptırılması, yenilenmesi, hizmet alınması gibi
bazı konuları düzenliyor; daha doğrusu, bununla ilgili 6428
sayılı Kanunun 4üncü maddesinin (4)üncü fıkrasını
düzenliyor. Daha önce bu fıkra Anayasa Mahkemesince iptal edilmişti.
İptal gerekçesi de denetimle ilgili hükmün doğru dürüst
yazılmamasıydı, Bir başkasına denetletir. ifadesinin
olmasıydı, denetleyicilerin niteliklerinin, şartnamesinin tam
belli edilmemesiydi.
Şimdi, burada da bir düzenleme
yapılmış ama bu, denetimi hiç bilmeyen birileri tarafından
yapılmış, yanlış bir düzenleme
yapılmış. Bu, yine, yazık tabii, önümüze tekrar gelecek, hiçbir
işe yaramayacak. Hâlbuki kamu-özel iş birliğiyle çok büyük
meblağlar söz konusu. Yıllara sâri işler yapılıyordu.
Yirmi beş yıl yapılan işlerin denetimi söz konusu olacak.
Bununla, bu denetimin yürümesi mümkün değil.
Bakın, diyor ki, şimdiki -kabul edersek-
şu ifadeye bakın: İdare, yüklenicinin sözleşme
kapsamına giren faaliyetlerini bütün aşamalarda denetler veya
denetletir. Bir daha denetletir demiş, hâlbuki Anayasa Mahkemesinin
iptal gerekçelerinden bir tanesi bu denetletir ifadesiydi. Sonra idare
yerine bu sefer Bakanlık demiş: Bakanlık, yüklenicinin
performans denetimi ve işin yönetimine ilişkin olarak bir denetim ve
yönetim sistemi kurabilir. Düşük bir cümle. Denetimle yetkilendirilecek
isteklilerden, ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterliklerinin
belirlenmesine ilişkin
Denetleyicinin ekonomik ve mali yeterliliğinin
araştırılmasına, belgelendirilmesine gerek yok ki;
denetlenecek kişinin denetlenmeyle ilgili bilgiye, beceriye, birikime
sahip olup olmadığına bakacaksınız. Yani o bir
firmaysa diyeceksiniz ki: En az 20 kişinin
çalıştığı bir yer olsun ya da en az 10 yeminli mali
müşavir, SMM ya da başdenetçi istiyoruz, denetçi istiyoruz, sorumlu
başdenetçi istiyoruz. Bütün bunlar olur; bunlar olmaz ki, bunlarla
denetim yapmak mümkün değil. Onun için, bu yanlış yazılmıştır,
bu konuları bilen arkadaşlarımız da var, bunun düzeltilmesi
lazım. Çok basit.
iş ile ilgili taahhüdü altındaki ve
bitirdiği iş miktarını gösteren belgeler
,
ilgili
taahhüdü altındaki ve bitirdiği iş miktarını
Denetlemede iş bitirme diye bir şey söz konusu değil ki
müteahhitlik hizmetleri gibi. Düzenli olarak denetim yapılır,
yıllık olarak bu işler rapora bağlanır. İş
bitirme değil de rapora bağlama söz konusudur.
Sonuç olarak bir de diyor ki:
ihale
dokümanında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere,
idarenin en az on gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına
rağmen aynı durumun devam etmesi hâlinde
Denetçiye en
ağır cezaları veriyor, en ağır cezaları,
altından kalkılması mümkün değil. Ya denetçi bulunmayacak
bu şartlar altında
Bir de denetim ilke ve esaslarına göre
denetimden on beş yıl süreyle sorumludur. Denetim ilke ve
esaslarında on beş yıllık bir süre sorumluluk asla söz
konusu olamaz, bu da çok yanlış. Onun için, bu maddenin gerçekten
geri çekilmesi ve bilen arkadaşlar tarafından tekrar
yazılması gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, ben hazır
kürsüye gelmişken, yine uzlaşma ortamı içerisinde, özellikle
ülkemizdeki bu birlik ve beraberliği bozacak, sıkıntıya
sokacak, özellikle son günlerde yaşadığımız olaylardan
sonra, Hakkâri ve Şırnakın ilçe yapılmasının kaldırılması
durumunun çok olumlu olduğunu belirtmek istiyorum. Doğru bir iş
yaptık. Plan ve Bütçe Komisyonunda biz bu konuyla ilgili olarak epey
ikazda bulunmuştuk ama Genel Kurulun bunu dikkate alması çok doğru
oldu.
Bu vesileyle, sabahın bu saatinde tekrar
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kuşoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
70inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
71inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
72nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
73üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
74üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
75inci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Tasarının 75inci maddesinin 4üncü
fıkrasının tasarıdan çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Kadim Durmaz Muharrem Erkek Mehmet Bekaroğlu
Tokat Çanakkale İstanbul
Utku Çakırözer Musa Çam Lale
Karabıyık
Eskişehir İzmir Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 75inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen desteklenmesine karar verilen ibaresinden sonra
gelmek üzere yeni ibaresinin eklenmesini ve aynı fıkranın (ç)
bendi ile üçüncü, dördüncü ve yedinci fıkraların madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erhan Usta Mehmet Günal
Konya Samsun Antalya
Erkan Akçay Saffet
Sancaklı
Manisa Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 75inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel Meral Danış Beştaş Ertuğrul
Kürkcü
Diyarbakır Adana İzmir
Filiz Kerestecioğlu Demir Selma Irmak
İstanbul Hakkâri
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hakkâri Milletvekili
Sayın Selma Irmak konuşacak.
Buyurun Sayın Irmak. (HDP
sıralarından alkışlar)
SELMA IRMAK (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sabahın bu saatine kadar gerçekten bu ülkeyi
yeni bir sürece evriltecek bir yasa tasarısı üzerinde
tartışmalarımıza devam ediyoruz.
Sözlerime başlamadan önce günlerdir geç
saatlere kadar bize eşlik eden Meclis emekçilerine teşekkür etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
tasarısı konusunda pek çok söz söylendi. Ben de 75inci madde
üzerinde grubumun düşüncelerini ifade etmek istiyorum fakat
tasarının tamamının mantalitesinin daha az toplum, daha çok
devlet üzerine kurulu olduğunu belirtmek gerekiyor. Tasarının
bütün maddelerinde devletin ve Hükûmetin yetkilerini artıran, bütün
kurumların yetkilerini azaltan, merkeziyetçiliği, tekçiliği, tek
elden yürütmeyi üst perdeye çıkaran bir mantık görmekteyiz ve bunu
zamanla göreceğiz, hak ve özgürlükler tamamen
kısıtlanmış olacak. Zaten bu ülkenin temel sorunu hak ve
özgürlüklerin daha fazla kısıtlanması, hak ve özgürlüklerin
askıya alınması ve hukukun işletilmemesi değil midir?
Sorunlarımızın kaynağında bu varsa bu sorunu daha da
derinleştirecek olan bu yasa tasarısı bizi nereye götürecek? Bu,
gerçekten bir soru işaretidir. Ben öyle inanıyorum ki,
tıpkı biraz önce uzlaşmayla geri çekilen maddeler gibi, bu ülke
kendi sorunlarını uzlaşmayla, müzakereyle, hak ve özgürlükleri
daha fazla artırarak ve bu ortak aklı büyüterek ve birleştirerek
çözebilme yetisine sahiptir. Ama ne yazık ki bu ortak aklı
işletmek yerine üst bir akılla ya da yetkileri kısıtlayan,
demokrasiyi göz ardı eden bir tutum sürdürülmekte ve bunda ısrar
edilmektedir. Bunun bizi götüreceği sonuç daha fazla acı, daha fazla
kan, daha fazla gözyaşı, daha fazla can kaybı ve geriye giden
bir ülke gerçekliği olacaktır.
Değerli milletvekilleri, dünyanın her
tarafında demokrasiler yerelin inisiyatifinin artırılması,
demokrasinin teamüllerinin en ince ayrıntılarına kadar, toplumun
kılcal damarlarına kadar götürülmesiyle mümkün oluyor. İleri
demokrasi dediğimiz şey budur. İleri demokrasi dediğimiz
şey, devletin kendini en ileri noktaya götürmesi, yetkilerini
artırabildiği kadar artırması anlayışı
değildir ve artık dünya kendini yeniden dizayn etmek durumuyla
karşı karşıyadır ve her gün bunun örneklerini
yaşamaktayız.
Ama ne yazık ki bu ülkede demokrasi kültürü
darbelerle şekillenen bir gerçekliğe sahiptir. Biz biliyoruz ki
İttihat ve Terakkiden beri bu ülke ne yazık ki demokrasiyi ayaklar
altı eden bir kültüre sahiptir ve bu anlayış her zaman için
çatışmalara zaten mahal vermiştir. O nedenle, biz grup olarak
söylediklerimizi tekrar etmek istiyoruz: Uzlaşıyla, müzakereyle,
demokrasiyi güçlendirerek ancak biz sorunlarımızı çözebiliriz.
Şu anda bu ülkede bu kadar kanın dökülmesinin tek sebebi budur.
Müzakereye yeniden dönmek, demokrasiyi yeniden işler hâle getirebilmek,
daha çok toplum, daha az devlet anlayışını esas almak ancak
bizi kurtaracak olan yol ve yöntem olacaktır.
Bu anlamda, bu yasa tasarısının
yeniden gözden geçirilmesi ve 75inci maddede olduğu gibi Bakanlar
Kuruluna daha fazla yetki vermek değil, Bakanlar Kurulunun temsil
ettiği topluma daha fazla yetki vermek ancak akılcı ve daha
mantıklı bir sistem, daha mantıklı bir usul olacaktır.
Bu anlamda da yeniden şu anda elimizde bulunan yasa
tasarısının maddelerini gözden geçirmek ve bunu askıya
alarak yeniden Meclisi işler hâle getirebilmek önemli diye
düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede çok
farklı zenginliklere sahibiz, bu zenginlikleri açığa
çıkaracak güce de sahibiz. Ancak bunu görmez bir biçimde hareket etmek
yarınlarımızı karartacak olan bir tutum olacaktır.
Çocuklarımız yarın bizden utanmamalıdır.
Çocuklarımız ileri giden dünyanın gerisinde
kaldıklarında dönüp bize reddimirasta bulunmamalıdırlar.
Yarın çocuklarımıza vereceğimiz demokrasisi gelişkin
bir ülke, kendini çağdaş dünyaya ulaştırmış bir
ülke ancak yüzümüzü ak çıkaracak ve onların yüzüne bakabilecek bir
pozisyon yaratacaktır. Ancak şu anda sergilediğimiz pozisyon
tarih karşısında sorumluluk alacağımız bir
pozisyon, belki de başımızı öne eğeceğimiz bir
pozisyon olacaktır. Bu anlamda yeniden bir barış
ortamının, müzakere ortamının oluşması için
herkesi ortak akla davet etmek tarihî bir sorumluluk olarak
karşımızda durmaktadır.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Irmak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 75inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen desteklenmesine karar verilen ibaresinden sonra
gelmek üzere yeni ibaresinin eklenmesini ve aynı fıkranın (ç)
bendi ile üçüncü, dördüncü ve yedinci fıkraların madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erhan Usta (Samsun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta konuşacak.
Buyurun
Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)
ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Şimdi burada
aslında teşvik sistemine çok radikal bir ekleme yapılıyor.
Az önce yatırımları konuştuk yani Hükûmetin tabii ki
yatırım ihtiyacı olduğunu hep söylüyoruz, yatırım
konusunda aslında bir arayış içerisinde olmasını da
işin doğrusu takdirle karşılıyoruz. Ancak şunu
ifade edelim ki: Burada aslında bu madde kendisi bir kod kanun olabilecek
bir madde ama tek maddede düzenleniyor ve baktığımızda son
derece muğlak yazılmış, kötü kullanıma açık ve
Anayasaya aykırı unsurlar taşıyor.
Şimdi, ciddi bir teşvik
kullanımında, ciddi bir esneklik veriyor fakat bu esnekliği
dengeleyici şeffaflık, hesap verebilirlik anlamında madde bu tür
unsurlar taşımıyor; bu ciddi bir zafiyet.
Şimdi, mesela projelerin seçilmesi hususu var.
Projelerin seçilmesi hususunda madde ilk hâlinde Ekonomik Koordinasyon Kurulunu
yetkili kılıyordu. Biliyorsunuz, Ekonomik Koordinasyon Kurulu
aslında karar alma yetkisi olmayan, altında uzman
çalıştırılmayan, bunun uzun dönem yatırımlar için
bir hafıza oluşturması gerekir; o tür imkânları olmayan bir
kuruldur. Biz buna itiraz ettik Plan ve Bütçe Komisyonunda. Yüksek Planlama
Kurulunun burada seçici kurul olması gerektiğini ifade ettik. Bizim
dediğimiz şekilde bir değişiklik olmasa da yine bizim
dediğimiz mahzurları ortadan kaldırmaya yönelik olarak Ekonomi
Bakanlığı burada seçici organ oldu.
Şimdi, burada diğer bir
sıkıntı, işletme dönemine ilişkin olarak agresif
teşvikler içeriyor burası, bunun haksız rekabete yol açma
endişesini taşıyoruz.
Diğer bir sıkıntılı
olabilecek husus. Büyük yatırımlara devletin yüzde 49una kadar ortak
olma imkânı getiriliyor burada fakat bu yapılırken buna
ilişkin hiçbir kriter ortaya konulmuyor. Yani hangi şartlarda bu
yatırımlara ortak olunabilir, bunlar burada düzenlenmiyor. Bunların
aslında mutlaka düzenlenmesi gerekir.
Diğer bir husus: İşte Devlet
kırk dokuz yıllığına arsa, arazi tahsisi yapabilir.
diyor. Burada şöyle bir hüküm var: Yatırımın
tamamlanması ve öngörülen istihdamın sağlanması durumunda
beş yıl sonra o araziyi bedelsiz olarak devredebilir. deniliyor. Bu
da yine son derece suistimale açık, iyi düzenlenmemiş ve hazine
arazilerinin peşkeş çekilmesine müsait bir hükümdür. Bunun
düzeltilmesini talep ettik ancak bunlar düzeltilmedi.
Diğer bir husus: Ucu açık bir şekilde
devlet alım garantisi veriyor. Yani bir yatırım
yaptıracaksınız, ürettiğiniz malı da ben
alacağım diyor. Bu, belli sektörlerde, belli mallarda olabilir, bunu
anlayabiliriz, örneğin kan ürünlerinde bu örnek verildi fakat bununla
ilgili de herhangi bir düzenleme olmaması devleti ciddi olarak ileride
yükümlülük altına sokabilir. Bu endişeyi taşıyoruz.
Keşke aslında bunlar düzeltilseydi, bunların düzeltilmesini hep
talep ettik ancak bunlar düzeltilmedi.
Diğer bir husus: Burada şimdi, ciddi vergi
indirimleri var. Türkiyede sistemdeki bir sıkıntı da şu:
Değerli milletvekilleri, biz, verdiğimiz teşvikler nedeniyle ne
kadar bir vergi harcaması diye adlandırılıyor bu-
gelirden vazgeçtiğimizi devlet olarak bilmiyoruz yani teşvik ediyoruz,
birtakım işler yapıyoruz fakat bunun devlete maliyeti nedir,
bilinmiyor. Bu, 21inci yüzyılda olacak bir şey, kabul edilecek bir
şey değil. Şunu önerdik biz: Hiç olmazsa bu madde
kapsamında yapılacak işlerde sistemimizi öyle kuralım ki
yaptığımız
Çünkü, bir yatırım
yaptırıyoruz, yatırımın devlete bir maliyeti olacak.
Bunun devlete maliyetinin ne olduğunu net olarak görebilecek şekilde
buraya hükümler konulsun dedik, bunu da maalesef kabul ettiremedik.
Son husus da, Anayasaya aykırılık
açısından son derece önemli olan şöyle bir hüküm var:
Kanunlarla getirilen izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tesciller ile diğer
kısıtlayıcı hükümler için Bakanlar Kurulu kararı ile
istisna getirilebilir. Bu olacak iş değil, net bir şekilde
Anayasaya aykırı. Ciddi olarak tartışıldı fakat
burada da yine Hükûmeti ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu ikna etme
imkânımız olmadı.
Bu mahzurların ortadan
kaldırılması durumunda bu maddenin ülkemiz açısından
faydalı olabileceğini düşünüyoruz ancak bu mahzurlar ortadan
kaldırılmadı. Umarım, önümüzdeki dönemde bunları
düzeltici tedbirler alınır.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Tasarının 75inci maddesinin (4)üncü
fıkrasının tasarıdan çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Bekaroğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hayırlı sabahlar
diliyorum.
75inci madde cumhuriyet tarihinde görülmemiş
teşvikleri getiren bir madde. Tabii Hükûmetsiniz, siyasi bir karar
alıyorsunuz; riski de sizin, getirisi de sizin. Bir diyeceğimiz yok.
Netice itibarıyla, bu Hükûmet hesap verecek ama gerçekten görülmemiş
teşvikler. Fakat, bunun (4)üncü fıkrası sadece sizle ilgili
değil değerli arkadaşlarım; bu, gelecek kuşakları
ilgilendiren bir madde.
Değerli arkadaşlarım, çevre
mücadelesinden Bergamalı Asteriksi hatırlayanlar vardır, Orhan
Konyar.
MUSA ÇAM (İzmir) Oktay Konyar.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Oktay, evet.
Peki, Kavrun Yaylasından Havva Anayı da
hatırlıyoruz. Vatandaş Kazım var bir de Rizeden,
ineğini satıp HESi mahkemeye veren Vatandaş Kazım. Bunlar
bu gece uyumuyorlar, bizi dinliyorlar.
Değerli arkadaşlarım, fıkra
şöyle: Proje bazlı yatırımlara diğer kanunlarla
getirilen izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tesciller ile diğer
kısıtlayıcı hükümler için Bakanlar Kurulu kararı ile
istisna getirilir. Öyle bir şey olamaz değerli
arkadaşlarım. Dünya kadar kanun, Mera Kanunu, Orman Kanunu, Çevre
Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma, Boğaziçi ön
görünüm, ne aklınıza geliyorsa bütün kanunları bir tarafa
koyuyoruz ve böyle bir yetki veriyorsunuz Bakanlar Kuruluna. Bu, bir defa
Anayasaya aykırı, dönecek Anayasa Mahkemesinden; bunu siz de
biliyorsunuz ama o arada siz bu yatırımlara çevre konularıyla
ilgili dünya kadar istisna getireceksiniz.
Başka bir şey daha diyor bu madde
değerli arkadaşlarım: Yatırımları
hızlandırmak ve kolaylaştırmak amacıyla yasal ve idari
süreçlerde düzenleme yapabilir. Bakanlar Kurulu nasıl bir yasal düzenleme
yapabilir? Elbette, bu Anayasa Mahkemesinden dönecek.
Değerli arkadaşlarım, bu bir
hırsızlık arkadaşlarım; öyle ondan bundan falan
değil, gelecek kuşaklardan, çocuklarımızdan çalıyoruz;
havasını, suyunu çalıyoruz değerli arkadaşlarım.
Burada öyle bir hak var ki gelecek kuşakların hakkı, bunlar
kolay kolay ödenmeyecek haklar.
Değerli arkadaşlarım, Doğu
Karadeniz bölgesini hiç gezdiniz mi? Artvine gittiniz mi? Çok
tartışıldı, Cerattepeyle ilgili tartışmalar,
Kamilet Vadisini, Fındıklı, Abu Deresi, Pishala Deresi, Fol
Deresi, Tonya, Gökçe Çay, Kemaliye, Alakır Antalya, bütün bunları
duymuşsunuzdur, buraları gezmişsinizdir değerli
arkadaşlarım. Ne olacak? Bizim enerji ihtiyacımız var.
diyorsunuz. Öyle değil. Bakın, uzmanlar bildiriyor,
yapmışlar çalışmaları,
araştırmalarını: Doğu Karadenizdeki bütün HESler
bitse bile, hepsi üretime geçse bile Türkiye'nin enerji ihtiyacının
yüzde 1,5unu karşılayabiliyor ancak. Bu yüzde 1,5 için değer mi
arkadaşlarım? Bu bölge, bütünüyle bu vadiler, bütünüyle elimizden
gidiyor. Efendim, Can suyu verilecek, şöyle olacak, böyle olacak.
Bunların hepsi hikâye; verilmedi, örnekleri var, gördük değerli
arkadaşlarım. Bu bir cinayet, gerçekten bu bir cinayet. Bugüne kadar
bir çevre mücadelesi veriliyordu burada, hukuk devletiydi, mahkemelere
gidiyordu çevreciler. Hiçbiri eşkıyalık yapmadı, normal,
demokratik yollarla haklarını arıyorlardı, mahkemelere
gidiyorlardı. Burada mahkemelerin de önünü kesiyoruz. Bakanlar Kurulu,
sadece yasama görevini üstlenmiyor yürütme; yargının da, mahkemelerin
de önünü kesiyor. Bu yapılacak iş değil arkadaşlar.
Burada bir uzlaşma ortamı oluştu,
gerçekten iyi bir şey oldu, Hakkâriyle ilgili, Şırnakla
ilgili, kayyum atamalarıyla ilgili, özellikle, özelleştirmelerle
ilgili önemli uzlaşma noktaları oluştu. Ama esas uzlaşma
yapacağımız madde bu maddeydi ama ısrarla, maalesef, Adalet
ve Kalkınma Partisi grup yöneticileri bunu kabul etmediler. Şimdi
rica ediyoruz, kabul etmediler ama -bir dakikamız daha var- bir dakika
sonra bu fıkranın maddeden çıkarılmasıyla ilgili oy
kullanabilirsiniz ve bütün bu insanları sevindirebilirsiniz.
Değerli arkadaşlarım, çevre
mücadelesi deyince böyle, işi gücü olmayan insanların
ilgilendiği, böcekten, kuştan, çiçekten meseleler gibi görülüyor,
öyle meseleler değil.
Sabah namazı oluyor, siz biraz sonra sabah
namazına gideceksiniz biliyorum.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Yatsıyı zor
kıldık, yatsıyı.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Öyle mi? Tahmin
ediyorum.
HASAN TURAN (İstanbul) Beraber gidelim.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Beraber gidelim
ama orada durunca da şunu gözünüzün önüne getirin: Biz ne yaptık, bu
maddeye el kaldırarak ne yaptık? Gelecek kuşakların neyini
çaldık? Bakın, havasını dedim değerli
arkadaşlarım, suyunu dedim değerli arkadaşlarım,
hayatını çaldık, hayatını. Peki, vicdanınız
buna el verecek mi? Sizden rica ediyorum, önergemizi destekleyin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bekaroğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
76ncı maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 76ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederim.
Mustafa Elitaş Mehmet Doğan Kubat Erkan Akçay
Kayseri İstanbul Manisa
Hakan Çavuşoğlu Fuat
Köktaş Şahin
Tin
Bursa Samsun Denizli
Ziya Altunyaldız Abdullah Ağralı Cemil Yaman
Konya Konya Kocaeli
Engin Altay Çağlar Demirel Selma Irmak
İstanbul Diyarbakır Hakkâri
Aycan İrmez Ayşe Acar Başaran Abdullah Zeydan
Şırnak Batman Hakkâri
Musa Çam Nihat
Akdoğan Zeki
Aygün
İzmir Hakkâri Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine metin tasarıdan
çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Çok güzel bir manzara. Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir ve bu önerge doğrultusunda madde tasarıdan
çıkarılmıştır. (CHP, HDP ve MHP sıralarından
alkışlar)
77nci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 77nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederim.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Erkan
Akçay
Kayseri İstanbul Manisa
Engin
Altay Hakan
Çavuşoğlu Abdulkadir
Akgül
İstanbul Bursa Yozgat
Necip
Kalkan Ziya
Altunyaldız Cemil
Yaman
İzmir Konya Kocaeli
Abdullah
Ağralı Çağlar
Demirel Musa
Çam
Konya Diyarbakır İzmir
Aycan
İrmez Selma
Irmak Ayşe
Acar Başaran
Şırnak Hakkâri Batman
Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Hakkâri Hakkâri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine metin tasarıdan
çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve
madde tasarıdan çıkarılmıştır. (CHP, HDP ve MHP
sıralarından alkışlar)
78inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 78inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederim.
Mustafa
Elitaş Erkan
Akçay Engin
Altay
Kayseri
Manisa İstanbul
Çağlar
Demirel Mehmet
Doğan Kubat Fuat
Köktaş
Diyarbakır
İstanbul Samsun
Abdulkadir
Akgül Ali Cumhur
Taşkın Cemil
Yaman
Yozgat
Mersin Kocaeli
Necip
Kalkan Abdullah
Ağralı Selma
Irmak
İzmir
Konya
Hakkâri
Aycan
İrmez Musa
Çam Abdullah
Zeydan
Şırnak İzmir
Hakkâri
Ayşe
Acar Başaran
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine metin tasarıdan
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve
böylelikle madde tasarı metninden çıkarılmıştır.
Geçici 1inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra
sayılı Kanun Tasarısının geçici 1inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederim.
Mustafa
Elitaş Engin
Altay Erkan
Akçay
Kayseri İstanbul
Manisa
Çağlar
Demirel Şahin
Tin Mehmet
Doğan Kubat
Diyarbakır Denizli İstanbul
Ali
Cumhur Taşkın Fuat
Köktaş Cemil
Yaman
Mersin
Samsun Kocaeli
Necip
Kalkan Ziya
Altunyaldız Abdullah
Ağralı
İzmir
Konya
Konya
Selma
Irmak Aycan
İrmez Ayşe
Acar Başaran
Hakkâri
Şırnak
Batman
Abdullah
Zeydan Nihat
Akdoğan
Hakkari
Hakkâri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine metin tasarıdan
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve bu
doğrultuda madde tasarıdan çıkarılmıştır.
79uncu maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411 sıra sayılı
Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi, İki İl
Merkezinin Değiştirilmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 79uncu maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde geçen 56ncı ibaresinin
57nci" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Muş Ramazan Can
Amasya İstanbul
Kırıkkale
Tülay Kaynarca Hakan
Çavuşoğlu Abdurrahman
Öz
İstanbul Bursa Aydın
Abdullah
Ağralı
Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurumun bilgi işlem alt
yapısının yapılan düzenlemeye uygun hâle getirilebilmesini
sağlamak ve prim tahakkuklarının ay başı
itibarıyla hesaplanması nedeniyle maddenin yürürlük tarihinin
01/10/2016 olarak değiştirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 79uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
80inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, üçüncü bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre de söz
talebi yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 04.58
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 04.59
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
127nci Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.
411 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
88 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesinin Kültür Yollarına İlişkin Genişletilmiş
Kısmi Anlaşmayı Tesis Eden Kararına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/373) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 88)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bugünkü gündemimizde başka bir iş
bulunmamaktadır.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek
için, 19 Ağustos 2016 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum; milletvekili arkadaşlarıma, grup
başkan vekili arkadaşlarıma, personelimize ve sayın
basın mensuplarına günaydın diyorum, iyi dinlenmeler diliyorum.
Kapanma Saati: 05.01
(x) 411 S. Sayılı Basmayazı 16/8/2016 tarihli 125inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x)
Açık oylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.