TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
16ncı Birleşim
17 Aralık 2015
Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adana
Milletvekili Mevlüt Karakayanın, Adana ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yükselin, 17-25 Aralık yolsuzluk
ve rüşvet operasyonunun 2nci yılına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Ordu
Milletvekili Metin Gündoğdunun, Türk Kızılayının
başlattığı Görmezden Gelmeyin yardım
kampanyasına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Eskişehir Milletvekili Cemal Okan
Yükselin yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
2.-
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yükselin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
4.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir Milletvekili Atila
Sertelin MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
6.- İzmir
Milletvekili Atila Sertelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
8.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Ankara Milletvekili Murat
Emirin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
9.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili
Metin Külünkün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
10.-
İstanbul Milletvekili Metin Külünkün, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
11.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
12.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
14.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
15.- Rize
Milletvekili Osman Aşkın Bakın, Antalya Milletvekili Mehmet
Günalın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
16.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Rize Milletvekili Osman
Aşkın Bakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
17.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
18.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
19.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
20.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlunun, Erzurum Milletvekili
Zehra Taşkesenlioğlunun 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
3üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
21.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir Milletvekili Musa
Çamın 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ eski Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
22.- İzmir
Milletvekili Musa Çamın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
23.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
24.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, İstanbul Milletvekili
Aziz Babuşcunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
25.- Bingöl
Milletvekili Hişyar Özsoyun, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
26.-
İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcunun, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklaması ile İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlunun, Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Hasan Cemal ve Tuğçe
Tatarinin bazı kitaplarının toplatılması
kararına ilişkin açıklaması
3.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin Ulukışla ilçesindeki
Darboğaz Göletinin işletilmesiyle ilgili aksaklıkların bir
an evvel giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, ülkemizde yatırım ortamının
iyileştirilmesi için gerekli yapısal reformların hayata
geçirilmesi gerektiğine ve dış ekonomik ilişkilerimiz
nedeniyle yaşanan sorunlar hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu araştırma önergelerinin Meclis gündemine
alınmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
5.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirdeki
beyaz et üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
6.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, 17-25 Aralık
yolsuzluk dosyalarıyla ilgili iddiaların yargıya
taşınmasına izin verilmesi gerektiğine ve bu konuyla ilgili
yeni önergelerinin gündeme alınıp kabul edilmesini dilediğine
ilişkin açıklaması
7.- Sivas
Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivasın Divriği
ilçesinin Bayırlı köyünde yaşanan susuzluk sorununa ilişkin
açıklaması
8.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, suyun metreküp satış
fiyatında net bir kriter olmadığına ve bu konuda bir
çalışma yapılıp yapılmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
9.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaeli halkının, yapılan
ekmek zammının geri çekilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
10.- Hakkâri
Milletvekili Nihat Akdoğanın, 17-25 Aralık rüşvet ve
yolsuzluk soruşturmasının 2nci yılına ilişkin
açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, 17-25 Aralık tarihinin yolsuzluk
ve rüşvetle mücadele haftası olmasını dilediğine ve
Türkiyenin ciddi bir göçmen politikasına ihtiyacı olduğuna
ilişkin açıklaması
12.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, 17-25 Aralık
sürecinin 2nci yılına ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yolsuzluk
ve rüşvet olayını unutturmayacaklarına ilişkin
açıklaması
13.- Antalya
Milletvekili Mustafa Akaydının, 17-25 Aralık yolsuzluk,
rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma
suçlarıyla ilgili sürece ilişkin açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaşın, Silivri F
Tipi Cezaevinde bulunan Can Dündar ile Erdem Gülün bilgi edinme ve
iletişim araçlarını kullanma haklarının cezaevi
idaresince gasbedildiğine ve Kartal Adliyesinde çalışan 130
taşeron işçinin iki aydır maaşlarını
alamadıklarına ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Emrenin, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
artan çatışma ortamı nedeniyle ara verilen eğitimin normal
seyrine dönmesi için Hükûmetin acil eylem planı olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
16.-
Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıerin, Kürt sorununun
çözüm yerinin Meclis olduğuna ve bu sorunun demokratik,
barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
17.- Ankara
Milletvekili Necati Yılmazın, AKP iktidarında cumhuriyetin tüm
anayasal niteliklerinin hedef alındığına ve
örselendiğine ilişkin açıklaması
18.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, AKPli belediyeler
dışında kalan muhalefet belediyelerinin çok yönlü baskı
altında olduğuna ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 17-25 Aralık yolsuzluk ve
rüşvet soruşturmalarının önünün
kapatıldığına ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Millî Eğitim
Bakanlığı ile TÜRGEV arasında yapılan iş
birliği protokolüne ve 2015 Nobel Kimya Ödülünü kazanan Profesör Doktor
Aziz Sancarı kutladığına ilişkin açıklaması
21.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Hükûmetten, Afyon Şeker
Fabrikasının durumuyla ilgili bilgi almak istediğine
ilişkin açıklaması
22.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Hazreti Mevlâna Celâlettin Rûminin Hakka
vuslatının 742nci yıl dönümüne, 17-25 Aralık rüşvet
ve yolsuzluk sürecine ve Milliyetçi Hareket Partisinin yolsuzluk ve
rüşvetle mücadele konusunda kararlı olduğuna ilişkin
açıklaması
23.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Hazreti Mevlâna Celâlettin Rûminin Hakka
vuslatının 742nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
24.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin bazı yerleşim yerlerinde uygulanan sokağa çıkma
yasaklarına, AKP Hükûmetinin halka yönelik sivil katliam
girişimlerinden bir an önce vazgeçmesi gerektiğine ve 17-25
Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının 2nci
yılına ilişkin açıklaması
25.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Hazreti Mevlâna Celâlettin
Rûminin Hakka vuslatının 742nci yıl dönümüne ve devletin
terörle mücadelesinin başarıya ulaşacağına
ilişkin açıklaması
26.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Batman Milletvekili Mehmet Ali
Aslanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslanın
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Metin Külünkün
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Metin Külünkün HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması ile Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Hakkâri Milletvekili Nihat
Akdoğanın 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, terörle mücadele yöntemi
adı altında bir savaş konsepti ve bilinçli bir etnik temizlik
hareketi yürütülmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
37.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Cizre Devlet Hastanesinin
çatışmaların odağına dönüştüğüne, 7 doktorun
sığınakta mahsur kaldığına ve sağlık
personelinin güvenliğine dikkat gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
38.- Maliye
Bakanı Naci Ağbalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, AKP Hükûmeti ile
İsrail arasında yeni bir anlaşma yapıldığına
dair haberlerle ilgili bilgi almak istediklerine ve Cizrede hastanelerin,
okulların ve halka ait belediye binasının karargâh olarak
kullanılmasını kınadıklarına ilişkin
açıklaması
40.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- Millî
Eğitim Bakanı Nabi Avcının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, siyasi eleştirilere
gereksiz alınganlık göstermenin Parlamentonun çalışma
adabına uygun olmadığına ilişkin açıklaması
43.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, iktidar partisi milletvekillerinin konuşma
sürelerinin çoğunu muhalefet partilerine muhalefet etmek için
kullandıklarına ve bunun, kendini iktidarsız ve yetkisiz
hissetmenin bir tezahürü olduğuna ilişkin açıklaması
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hazreti
Mevlâna Celâlettin Rûminin Hakka vuslatının 742nci yıl
dönümüne ilişkin konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 22 milletvekilinin,
kolluk kuvvetlerinin hukuk dışı ve orantısız
şiddet uygulamasının neden ve sonuçlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/28)
2.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 22 milletvekilinin,
Türkiyede meydana gelen tüm seçim ihlallerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/29)
3.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 23 milletvekilinin, Türkiyenin
Suriyeyle olan sınır güvenliği sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/30)
IX.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- MHP Grubunun
vermiş olduğu araştırma önergesinin Meclis
Başkanlığı tarafından işleme
alınmamasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
X.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
17/12/2015 tarih ve 535 sayıyla Grup Başkan Vekilleri Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ile İzmir Milletvekili Oktay Vural
tarafından, son yıllarda ülke gündeminden hiç düşmeyen
rüşvet ve yolsuzlukların sosyal, hukuki ve ekonomik boyutlarının
araştırılarak -yasal önlemler dâhil olmak üzere- rüşvet ve
yolsuzlukların önlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 17 Aralık 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
17/12/2015 tarihinde Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
İdris Baluken tarafından, Türkiyede beş aydır süren
çatışmalı süreç esnasında PKK tarafından
alıkonulan asker, polis ve diğer kamu görevlilerinin ailelerine
kavuşturulması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 17
Aralık 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
17/12/2015 tarihinde İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve
arkadaşları tarafından, AKP Hükûmetinin 4 eski bakanı,
bakan çocukları ve çok sayıda iş adamının
adının yüzyılın rüşvet ve yolsuzluk
soruşturmasının başlamasının ardından
Hükûmetin eylem ve işlemlerinin Türkiye demokrasisi ve ekonomisine
verdiği zararların araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 17 Aralık 2015 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/317) (S. Sayısı: 1)
XII.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 1) 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın oylaması
17 Aralık 2015 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER : Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Zihni AÇBA (Sakarya)
------0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için üç dakikalık süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy
düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu
süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda
hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna
rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı konuşmalarda konuşma süresi beş
dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Adana ilinin sorunları hakkında söz
isteyen Adana Milletvekili Mevlüt Karakayaya aittir.
Buyurun
Sayın Karakaya. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adana
Milletvekili Mevlüt Karakayanın, Adana ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEVLÜT
KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
günlerde narenciye sektöründe yaşanan sıkıntılar
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aziz
milletin vekilleri, 24 Kasım tarihinde bir Rus uçağı, hava
sahamızı ihlal ettiği için kolluk kuvvetlerimiz tarafından
düşürülmüştür. Bu tarihten itibaren iki ülke arasında siyasi bir
kriz yaşanmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkemizin
tarihsel varlığına, egemenlik ve millî haklarına uzanan her
elin kırılması için devletimizin yanında
olacağımızı defaten açıkladık.
Rusya
Hükûmetiyle yaşanan siyasi kriz sebebiyle, iki ülke arasındaki ticari
ilişkiler durma noktasına gelmiştir. Bu durum en fazla narenciye
üreticilerimizi etkilemektedir. Narenciye üreticimizin yaşanan kriz
sebebiyle mağdur edilmemesi, desteklenmesi, rekabet gücünün
artırılmasıyla ilgili olarak Meclis araştırması
yapılması teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş
bulunuyoruz.
Narenciyede
2014 verilerine göre yıllık 104 bin hektarda 3 milyon 800 bin ton
üretimle dünyanın 9uncu üreticisi konumundayız; dünya üretimindeki
payımız ise yüzde 2,7 civarındadır. Toplam üretimin yüzde
95i Akdeniz ve Ege Bölgelerinde gerçekleşmektedir. Seçim bölgem olan
Adana ise 400 bin dekara yakın alanda 956 bin ton narenciye üretimiyle
toplam üretimin dörtte 1ini gerçekleştirmektedir. 2014 yılı
verilerine göre Türkiye narenciye ihracatı 1 milyon 600 bin ton ve 942
milyon dolardır.
Narenciye
ihracatı yaptığımız ülkeler ise, sırasıyla Rusya,
Irak, Ukrayna ve Orta Doğu ülkeleridir. Ulusal Turunçgil Konseyinin
verilerine göre 2015 yılının ilk on bir ayında Rusyaya
yapılan yaş sebze ve meyve ihracatımız 741 milyon
dolardır. 2014 yılının aynı döneminde ise 786 milyon
dolarlık ihracat gerçekleşmiştir. Rusya uzun yıllardır
narenciye sektöründe ihracatımızın en büyük pazarını
oluşturmaktadır. Rusya tarafından uygulanan ambargo yüzünden
üreticilerimizin malları gümrük kapılarında ve depolarında
kalmıştır. Rus gümrüklerinden gelen bilgilere göre, ihraç
ettiğimiz narenciye ürünleri gemilerde ve gümrüklerde kasıtlı
olarak bekletilmekte, ambalajları tahrip edilmektedir. Rusya, mal ve
hizmet satın almayı taahhüt ettiği iş
adamlarımızı, ihracatçılarımızı,
üreticilerimizi, uluslararası hukukla güvence altına
alınmış ticari sözleşmeleri bile hiçe saymakta, mağdur
etmektedir; böylece ticaret ahlakına yakışmayan bir
davranışla ürünlerin pazar değerlerini de düşürmektedir.
Tam da narenciye kesiminin yapıldığı hasat döneminin
ortasında karşılaştığımız bu kriz
yüzünden sektör bir bütün olarak ciddi sıkıntıların
içerisine sürüklenmiştir. Kısaca özetlemem gerekirse, bahçede
aldığı malın parasını peşin olarak veremeyen
ihracatçı üreticiyi de sıkıntıya sokmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu soruna bir an önce çözümün
bulunması bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak yüce heyetinizden ve
özellikle 64üncü Hükûmetten talebimizdir. Türk çiftçisi gerçekten ciddi sorun
altındadır. Öncelikle millî ihracat hamlesinin
başlatılması, bunun için de üreticinin girdi maliyetlerinin
düşürülmesi başlangıçta yapılması gereken acil
önlemler arasında yer almaktadır. Üretici girdi maliyetlerinin dünya
girdi maliyetleriyle uyumlaştırılması bunun ilk
adımı olabilir. Bunun için de öncelikle mazot üzerindeki KDVlerin
kaldırılması ve bu konuda Milliyetçi Hareket Partisinin
vermiş olduğu kanun teklifinin desteklenmesi gerekmekte.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEVLÜT
KARAKAYA (Adana) Bundan dolayı, narenciye üreticimiz ve tüm
çiftçilerimizin layıkıyla üretimlerini yerine getirmeleri için
ihtiyaç olduğunu bildirir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karakaya.
Gündem
dışı ikinci söz, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet
operasyonunun 2nci yılı hakkında söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Cemal Okan Yüksele aittir.
Buyurun
Sayın Yüksel. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yükselin, 17-25 Aralık yolsuzluk
ve rüşvet operasyonunun 2nci yılına ilişkin gündem
dışı konuşması
CEMAL
OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Muhterem Başkan, sayın
milletvekilleri; iki yıl önce bugün cumhuriyet tarihinin en büyük
yolsuzluk iddiaları ortaya çıktığında neler
olduğunu tekrar etmeye gerek yok, tüm Türkiye bunları biliyor.
HALİL
ETYEMEZ (Konya) En büyüğü İSKİydi, İSKİ!
CEMAL
OKAN YÜKSEL (Devamla) Fakat bu süreçte AKP tarafından Türkiyeye bir
hikâye anlatıldı, şöyle bir hikâye: Erdoğan ve AKPsi
Türkiyeyi uçuruyor. Bir üst akıl var ve bu üst akıl ülkemizin
yükselişinden hiç memnun değil. İşte o üst akıl 17
Aralıkta emir verdi ve paralel yapı, memleketi AKPden kurtarmak için
düğmeye bastı. Hikâyenin ana fikri bu. Bu hikâyenin neresinden
tutsanız elinizde kalıyor ama ben hikâyenizi doğru kabul
edeceğim. Hatta doğruysa bile, sormam gereken birçok soruyu
sormayacağım. Örneğin, paralel yapı devlete nüfuz ederken
siz neredeydiniz demeyeceğim. Örneğin, böyle bir yapılanmaya göz
yumanlar üç kazı bile güdemez, istifa etmelilerdi demeyeceğim. Çünkü,
daha önemli meseleler var.
Sayın
milletvekilleri, 17 Aralıktan beri Bize
komplo kurdular. diyorsunuz, Bize darbe yapacaklardı. diyorsunuz ama
biriniz bile çıkıp İçimizde hırsız yok, biz
hırsız değiliz. diyemiyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) İade ediyoruz.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Bu süre içinde 4 tane
seçim oldu. Meydanlara çıktınız, paralel yapıyı
kastederek
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Şişli
Belediyesi
Şişli Belediyesi
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
Şişli Belediyesine bak
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul)
İçişleri Bakanlığı emrinizde, niye duruyorsunuz?
İçişleri Bakanlığı emrinizde, buradan
konuşmayın.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Niye
rahatsız oluyorsunuz!
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) -
Hırsızlığı mı, hainliği mi tercih
edeceksiniz? diye sordunuz. Biz CHP olarak bu oyunu bozmaya çalıştık,
Hainler ile hırsızlar arasında seçim yapmak zorunda
değilsiniz, CHP var, biz
varız. dedik ama vatandaşı ikna edemedik, kabahatliyiz.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Tabii, 1
Kasım seçimleri o yüzden böyle sonuçlandı, değil mi?
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Yüzde 50
oy aldın diye hırsızlık mı yapacaksın? Meşru
mu hırsızlık?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Kabul, tamam, paralel
yapının niyeti kötü, paralel yapı çok başka. Tamam, hainlik
hırsızlıktan daha kötü, ona da tamam
SALİH CORA (Trabzon) Şişliye
gidin!
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul)
İçişleri Bakanlığı elinde, bir dakika durma. Bir
dakika durma, gönder hemen. Gönder, hepsini gönder müfettişlerinin.
Gönder, burada konuşma.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) İhanet
arıyorsan kendi içinizdeki arkadaşlarına bak.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) -
ona da tamam. Tamam
da siz içinizdeki hırsızların yargılanmasına neden
engel oldunuz? Hırsızlık sizin ahlakınıza göre suç
değil mi, günah değil mi? Bunlar yargılanırsa partide adam
kalmayacak diye mi korktunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Kendi içinizdeki
ajanlara bakın, Rus ajanlarına.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
İhanetçilere bak, ihanetçilere.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Hepiniz mi
ortaksınız yoksa işin ucu en tepedekine varacak diye mi korktunuz? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Paralel yapı CHPyi
dizayn etmiştir önce, onları söyle.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Bakın, bunlar
acıklı sorular ama ben bunların üzerinde de
durmayacağım çünkü daha önemli meseleler var. Memlekette, sayın
milletvekilleri, tuhaf şeyler oluyor.
O üst akılla bugünlerde aranız pek iyi.
Rus uçağı düşürüyorsunuz, hemen o üst aklın eteğinin
altına kaçıyorsunuz. Rus krizinde herkesten önce İsrail size
elini uzatıyor, Ruslar gazı keserse korkmayın, biz size gaz
veririz. diye daha çıkarmadığı gazla size teminat veriyor.
Neler oluyor? İnsanın aklına tuhaf tuhaf şeyler geliyor.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Neden
rahatsızsın, neden?
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Dinle,
dinle!
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Hani bu üst akıl
size karşı komplo üzerine komplo düzenlemişti? 7 Hazirandan
sonra ne oldu da aniden fikir değiştirdi? Ne oldu da
Amerikanın, Almanyanın, İsrailin makbul bir ortağı
oldunuz? Eğer millete anlattığınız hikâye
doğruysa, eğer birileri sırf sizi düşürmek için komplolar
kurduysa şimdi neden vazgeçtiler? Onlara ne verdiniz de vazgeçtiler?
İnsanın aklına kötü şeyler geliyor.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Aklına bir gün iyi bir
şey gelsin.
CEMAL
OKAN YÜKSEL (Devamla) Güneydoğuda 7 Hazirandan bu yana insanlık
dışı hiddet ve şiddet acaba üst akılla alakalı
mı? PKKyla dövüşüyoruz. kisvesi altında oradaki sivil
halkı hayatından bezdirmek bu planın bir parçası mı?
Sivil halka Biz Kürtlere bu memlekette yer yok. dedirtmeye mi
çalışıyorsunuz? Üst aklın desteğini almak için
memleketin Kürtlerini mi verdiniz?
Rus
uçağını düşürdünüz, helal olsun, kahramanca iş
yaptınız!
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Rus uçağı Rusya
sınırında düşürülmedi, Suriye sınırında
düşürüldü.
CEMAL
OKAN YÜKSEL (Devamla) İyi de şimdi biz oraları Rusların
insafına terk etmek zorunda kaldık. Oralarda devriye uçuşu
yapsak dahi savaş çıkacak diye bölgeden çekildik. Bölgedeki
menfaatlerimizden vazgeçmeye bahane olsun diye mi düşürüldü o uçak?
İnsanın aklına çok kötü şeyler geliyor.
Allah
aşkına açıklayın, ya deyin ki: Üst akıl yoktu, biz
hırsızlık yaptık, bahane bulduk. Ya da deyin ki:
Artık, üst aklın taşeronu biziz.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Sözlerinizi size iade ediyoruz.
CEMAL
OKAN YÜKSEL (Devamla) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yüksel.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, Türk Kızılayının
başlattığı Görmezden Gelmeyin yardım kampanyası
hakkında söz isteyen Ordu Milletvekili Metin Gündoğduya aittir.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Bir saniye, Sayın Gündoğdu, sizi davet etmeden önce bir söz talebi
var.
Buyurun
Sayın İnceöz.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkanım, biraz evvelki hatip
konuşmasında özellikle grubumuza atfederek dedi ki: Siz
Hırsız değiliz. diyemiyorsunuz. Yine Bunların
yargılanmalarına neden engel oldunuz? şeklinde grubumuza atfen
hitapta bulunmuştur. Yine sataşmıştır, PKKyla ilgili
konuyla alakalı, özellikle o bölgede sivil ölümlerle ilgili yine bizleri
suçlayıcı şekilde ithamda bulunmuştur. Müsaade ederseniz,
grubumuza sataşmadan dolayı söz almak istiyorum.
BAŞKAN
Size sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum Sayın İnceöz.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Eskişehir Milletvekili Cemal Okan
Yükselin yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkanım, ben de öncelikle,
sözlerime başlamadan önce görevinizin hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum. İnşallah, burada, tüm Meclis
başkan vekilleri gibi, İç Tüzüke bağlı bir şekilde,
adilane bir yönetimle görev yaparsınız.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Örnek olacak, örnek.
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) Şimdi, bugün 17 ve 25 Aralık olayları
nedeniyle arkadaşlar söz aldılar gündem dışı ve bundan
sonraki konuşmalar da Mecliste bu çerçevede olacak.
17
Aralık günü, hepimiz hatırlıyoruz, evet, hepiniz biliyorsunuz, o
gün televizyonda ve gazetede, daha yargılama yapılmadan evlere
gidiliyor, ihbarlar yapılmış ve anında, suçlayıcı
ayakkabı kutuları, para sayma makineleri
Benim aklıma gelen o
gün, o görüntüleri ilk izlediğimde şuydu: Âdeta bir kurgu vardı
ve algı operasyonuyla siyaset ve toplum mühendisliği yapılmak
suretiyle, 17 Aralık günü tamamen bir algı oluşturuluyordu. [CHP
sıralarından alkışlar(!)]
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Kurgu değil, hırsız var,
hırsız! Kurgu değil, hırsız var, hırsız!
Kurgu yok.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Dinleyin, dinleyin.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Hırsız var
Hanımefendi, kurgu yok.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Sizin hatiplerinizi saygıyla,
edeple, İç Tüzüke bağlı bir şekilde bu grup dinliyor.
Sizin de aynı şeklide dinlemenizi istiyorum.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Sözlerinize dikkat edin.
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) - Biz hırsız değiliz. demiyoruz;
hırsız değiliz zaten, hırsız değiliz. [CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)] Bu
suçlamaları asla kabul etmiyoruz. 17 Aralık; 25 Aralık
olduğu gün de aynı şeyi söyledim.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Allah söyletiyor, Allah!
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) - Bu olaylar AK PARTİ iktidarına
karşı, seçilmiş iktidara karşı, milletin iradesine
karşı yapılmış bir operasyondu. Onun için de bu
operasyonlara karşı olduğumuzu söyledik.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Hükûmette kim vardı?
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) - Bunun için de bu söylemlerinizden alınacak hiçbir
durumumuz yok.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Niye yargılatmadınız o zaman?
Niye mahkemelere baskı uyguladınız? Polisleri niye sürgün
ettiniz? Bıraksaydınız o zaman.
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) - Bu Mecliste AK PARTİ iktidarının
milletvekilleriyle beraber Meclis soruşturması açılması
konusunda oy verilmiş, destek verilmiş
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Niye yargılatmadınız?
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) -
Mecliste bir soruşturma komisyonu kurulmuş,
Meclis soruşturma komisyonu. Biz oraya geldiğimizde, hiçbir ön
yargı olmadan soruşturma komisyonunda çalıştık. Ama
CHPnin, MHPnin, HDPnin milletvekilleri daha ilk andan itibaren
görüşlerini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla)
tıpkı 17 Aralık medyası gibi
ortaya koydu ve bir ön almayla o soruşturma komisyonu
çalıştı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bununla beraber, soruşturma komisyonu görevini
yaptı. Bu arada savcılık soruşturma konusunda takipsizlik
kararı verdi.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Bunlar boş şeyler, boş
şeyler.
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) Tüm bilgi, belge, tanık ifadeleri konusunda,
burada da geldi, milletimizin oyuyla seçilmiş milletvekillerimizin
desteğiyle beraber de burada, soruşturma komisyonu hangi yönde karar
vermişse milletvekilleri de o yönde uygulamaya bağımsız
iradeleriyle karar vermiştir.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) 4 bakan nerede? Niye milletvekili
yapmadınız 4 bakanı? 60 milletvekiliniz gelmedi oylamaya.
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) Artık, 17 Aralık ve 25 Aralık
olaylarının, Türkiyede seçimle işbaşına gelemeyeceklerin
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Çocuk mu kandırıyorsunuz? 60
milletvekiliniz oy vermedi.
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla)
toplum mühendisi olduğunu sizin de kabul etmenizi
temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın İnceöz.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) 4 bakan nerede? Niye
milletvekili yapmadınız 4 bakanı? Niye milletvekili
yapmadınız? Utandınız mı? Niye yapmadınız?
Taşıyamıyorsunuz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Asla utanmadık, asla da
utanılacak bir iş yapmadık!
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Niye? Utandınız!
Nerede Egemen Bağış? Nerede Erdoğan Bayraktar? (AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Otur yerine! Elini kaldırma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özelin daha önce söz talebi var.
Buyurun Sayın Özel, sizi dinliyorum
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) 17-25 Aralıktan utanacaksınız
her zaman!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum
Sayın
Özel konuşacaklar.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın grup başkan vekili
sataşmadan dolayı söz aldı. Biz kendisini dikkatle dinledik.
Ancak geçmiş dönem...
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Dinlemediniz!
Dinlemediniz!
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Grup başkan vekili konuşuyor,
saygılı ol ya!
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Bizim grup
başkan vekiline saygılı olmadınız! O zaman biz de size
saygı gösteremeyiz! Bunu böyle bilin!
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) -
Ayıptır!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım, tabii, iktidar
partisi grubundan eleştiriye tahammülü olmayan
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Eleştiri
yaparken
Bak bizim grup başkan vekilimiz konuşurken
konuşturmadınız! Böyle yaparsanız olmaz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun tüm pozitif
yaklaşımına rağmen, belki de grup başkan vekilleri
tarafından söz hakkı verilerek kürsüde değerlendirilmediği
için rahatsızlık duyan bazı arkadaşlar bu şekilde
gündeme gelmek istiyorlar ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Biraz önce,
sayın grup başkan vekili ifadelerinde geçen dönem Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunu diğer gruplarla birlikte ciddi şekilde zan
altında bırakacak ifadeler kullandı,
gruplarımızın ön yargıyla davrandıklarını
söyledi. Bu, sadece Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna değil, yüce Meclise de
yapılmış
O dönem yüce Meclis tarafından soruşturma
komisyonuna bildirilen isimlerde peşinen görüş açıklayan birisi
varsa zaten bu konular tartışma konusu olmuştur, daha sonra da
bu komisyon oylamayla kabul etmiştir soruşturma komisyonuna verilen
üyeleri. Bu konuda grubumuza yapılan haksız eleştiriden
dolayı cevap hakkımızı kullanmak isteriz.
BAŞKAN Sataşma nedeniyle size 69ncu maddeye göre iki
dakika söz veriyorum Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grubumuz adına Cemal Okan Yüksel
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Yüksel, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
2.-
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yükselin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Muhterem Başkan, cevap
hakkına gösterdiğiniz saygıdan dolayı size teşekkür
ediyorum.
AKPnin
sayın grup başkan vekili, benim kendilerini
hırsızlıkla itham ettiğimle ilgili söz aldı. Ben,
kendilerine Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel olarak cevap
vermeyeceğim. Kendilerine kim cevap verecek? Kendilerine AKPnin
Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar cevap verecek. Kendilerine
başka kim cevap verecek? Bakanları Fikri Işık cevap
verecek. Başka? Milletvekilleri Metin Külünk cevap verecek. Başka?
Başbakanlarının danışmanı Sayın Mahçupyan verecek.
Bir
bakalım ne demiş Sayın Erdoğan Bayraktar? Aynen okuyorum:
Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar
planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakanın
talimatıyla yapıldı. Bu minval üzere Bakanlıktan ve
milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum. Bu milleti
ve vatanı rahatlatmak için Sayın Başbakanın istifa etmesi
gerektiğini düşünüyorum. demiş. Ben mi dedim? O dedi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Başka
ne demiş Sayın Bayraktar? Twitter hesabından şunu
paylaşmış: Yolsuzluk olmadığını
düşünecek kadar saf olmamalı ülkem. Var olduğunu ve bundan sonra
da olacağını bilmeli. demiş.
Peki,
Sayın Bakanınız Işık ne demiş? Ufak tefek
hırsızlıkları, falan filan yolsuzluk diye büyütüyorlar.
Hırsızlığın ufağı tefeği var çünkü.
ÖZKAN
YALIM (Uşak) - Çerez, çerez!
CEMAL
OKAN YÜKSEL (Devamla) Peki, Külünk ne demiş? İnsanın günah
işleme özgürlüğüne darbe vuruyorlar. demiş.
Şimdi,
ben mi dedim bunları? Benimle uğraşmayın. Demek ki bunlar
makbul adam, bunları partiden atmadığınıza göre
dedikleri de doğru, demek ki bunlar olmuş. Ben demiyorum bunu, siz
diyorsunuz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yüksel.
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Ordu
Milletvekili Metin Gündoğdunun, Türk Kızılayının
başlattığı Görmezden Gelmeyin yardım
kampanyasına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü sözün konusunu ve talep eden milletvekilini
biraz önce ifade etmiştim.
Şimdi
bununla ilgili olarak Ordu Milletvekili Metin Gündoğduyu davet ediyorum.
Buyurun
Sayın Gündoğdu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
METİN
GÜNDOĞDU (Ordu) Sayın Başkan, öncelikle, yeni görevinizden
dolayı tebrik ediyorum.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündemi
biraz yumuşatmak adına bugün Türk Kızılayının
gerçekleştirmiş olduğu bir kampanya üzerine gündem
dışı konuşma talep ettim.
Bugün,
aynı zamanda, değerli milletvekilleri, Mevlâna Celâlettin Rûminin
vuslat yıl dönümü ve konuşmama onun şu dörtlüğüyle
başlamak istiyorum.
Beri
gel, daha beri, daha beri.
Bu
yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu
hırgür, bu savaş nereye dek?
Sen
bensin işte, ben senim işte.
Mevlânanın
birlik çağrısı yaptığı bu şiirinden yola
çıkarak Türk Kızılayının dün başlatmış
olduğu Görmezden Gelmeyin kampanyasından bahsetmek istiyorum.
Mazlum ve mağdur kardeşlerimizin acısını bir nebze de
olsa hafifletmeyi hedefleyen bu kampanyanın 18 Aralık
Uluslararası Göçmenler Gününe tesadüf etmesi de son derece anlamlı.
Biz bir medeniyetin taşıyıcılarıyız. Bizim
medeniyetimiz, insanı esas almış ve insanlığa
karşı yapılan tüm zulmün her dönem karşısında
durmuştur, İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
düsturuyla yola çıkmıştır. Bu anlayış
çerçevesinde Anadoluda bin yıl kardeşçe bir ve beraber
yaşamışız, kız alıp kız vermiş ve
hiçbir ayrım gözetmeden bir medeniyetin kardeşleri olmuşuz.
Medeniyet coğrafyamızda zorluklarla mücadeleden dara düşen bütün
halklar elini Ankaraya ve milletimize uzatıyor. Hamdolsun ki Türkiye
Cumhuriyeti devleti ve milleti bugüne kadar uzatılan bu kardeş elleri
tutmuştur ve tutmaya devam ediyor. Biz her türlü zulmün
karşısında yer alan, Peygamber sünneti olarak telakki eden bir
medeniyetin evlatları olarak elbette ki bu mağduriyete de
kayıtsız kalamazdık. Ancak insan hakları konusundaki
duyarlılığını her fırsatta dile getiren Batı
medeniyetinin, söz konusu Müslüman toplumlar olduğunda ne kadar büyük bir
riyanın içine battığını da üzülerek görmekteyiz. Bizi
asıl üzen mesele ise yurt içinde de bilerek veya bilmeyerek bu insafsız
ideolojiye kendini kaptırmış insanlarımızın
olduğunu görmektir.
Değerli
milletvekilleri, gerek ülkemizde ikamet eden Suriyeli kardeşlerimiz gerek
Suriyede var olma mücadelesi veren Kürt, Arap, Türkmen akrabalarımız
için elimizden gelen her türlü maddi ve manevi desteği verdiğimizi
gururla müşahede ediyorum. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir STK
toplantısında dinlediğim Türkmen kardeşimiz Türk milletine
olan güveninin ne denli büyük olduğunu şu sözleriyle ifade etti:
Yukarıda Allah, önümüzde Kâbe, arkamızda Türkler var elhamdülillah.
Bizde Türk dik demek, Türkmen ise direk demek. Tüm Bayır Bucak
Türkmenleri adına size minnettarız.
Dün
Türk Kızılayımızın Suriyeli kardeşlerimiz için
başlattığı ve MEMUR-SEN, HAK-İŞ,
TÜRK-İŞ, Yerli Düşünce Derneği ve Dünya Gıda Örgütünün
desteklediği Görmezden Gelmeyin isimli kampanyanın basın
toplantısındaydık. Kardeşlerimizin yaralarını
sarmayı hedefleyen bu insani kampanyaya karşı duyarlı
davranacağınıza gönülden inanıyorum ve bu
çağrının ne kadar büyük bir önem arz ettiğini ifade
edebilmek amacıyla sizlere Suriyeli bir kızımızın
yazdığı şu mektubu okumak istiyorum: Bu benim vasiyetimdir
canım anneciğim, senden benim güzel gülüşlerimi
hatırlamanı ve yatağımı olduğu gibi
bırakmanı istiyorum. Ve sen ablacığım,
arkadaşlarıma de ki: O açlıktan öldü. Ve sen
ağabeyciğim, üzülme ama ikimiz de birlikte biz açız
dediğimizi hatırla. Ey ölüm meleği, acele et ve ruhumu al ki
artık cennette yemek yiyeyim, ben çok açım. Ve ey ailem, benim için
korkmayın ben sizin yerinize de cennette yiyebileceğim kadar çok yemek
yiyeceğim. Bu yürek sızlatan mektupların devamının
gelmemesi ve kardeşlerimizin hayata daha umutla bakabilmesi için, lütfen
Görmezden Gelmeyin kampanyasına iştirak edelim. Unutmayalım ki
bu topraklarda tek bir insanın mutsuzluğu bütün medeniyet coğrafyamızın
mutsuzluğuna eş değerdir ve içimizden biri köprü olmadıkça
kıyamete kadar bu suyun kıyılarında beklemeye mahkûmuz. Ve
bizler bir medeniyetin taşıyıcıları olarak köprü olma
vazifesini her dönem üstlendik ve sonsuza dek üstlenmeye devam edeceğiz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Bu kampanyaya
duyarlılığınızı bekliyorum, Kızılaya
destek olmaya sizleri davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gündoğdu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, ben, bunu
sataşma olarak kabul eder misiniz bilmiyorum ama en azından genel
olarak dilimize biraz dikkat etmek gerektiğini hatırlatmak için, ne
kız alıp verelim
Çünkü, bu, aynı zamanda kadın cinsini
aşağılayan bir şey
BAŞKAN
Mikrofonunuzu açayım oradan konuşun lütfen.
Buyurun
efendim.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlunun, Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Sayın hatip belki kötü niyetli
olmayabilir ama ağzımıza çok kötü bir şekilde
yerleşmiş olarak Kız alıp veririz. lafını
kullandı. Artık bu ülkede kız alıp vermesek, futbolcu
alıp satmasak iyi olur diye düşünüyorum. Çünkü insanların
kişilik haklarını, manevi haklarını zedeleyen bir şeydir
bu. Bu sözleri biraz değiştirir ve farklı biçimde
kullanırsak iyi olur. Sadece bu konuda söz almak istedim.
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim katkılarınız için.
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hazreti
Mevlâna Celâlettin Rûminin Hakka vuslatının 742nci yıl
dönümüne ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, bugün Mevlâna Celâlettin
Rûminin Hakka vuslatının yıl dönümüdür. Mevlâna Celâlettin
Rûmi bu geceyi Rabbine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak
düşündüğü için anma törenleri, Türkçede düğün gecesi
anlamına gelen Şebiarus olarak da anılmaktadır. İlmi,
ahlakı, davranışları ve hümanist kişiliğiyle her
dilden, her renkten ve her dinden insanları kucaklayan, felsefesi
çağları aşıp günümüze kadar gelen, tüm insanlığa
yayılan öğretileriyle ilahî aşk, sevgi ve birlik bilincinin
sembolü, büyük Türk-İslam mutasavvıf, şair ve düşünürü
Hazreti Mevlâna Celâlettin Rûmiyi Hakka vuslatının 742nci yıl
dönümünde saygıyla anıyorum.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, sisteme girerek söz talep eden milletvekillerimize
talep sırası itibarıyla söz vereceğim. Toplamda 20
milletvekiline söz vermiş olacağım.
İlk
söz, İstanbul Milletvekili Sayın Tanrıkuluna aittir.
Buyurun
Sayın Tanrıkulu.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Hasan Cemal ve Tuğçe
Tatarinin bazı kitaplarının toplatılması
kararına ilişkin açıklaması
MUSTAFA
SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Her
şey konuşulsun, her şey yazılsın. diyen sizlerdiniz;
şimdi, iş tersine dönünce o dönem yazıp çizmiş
olanları hedefe koyuyorsunuz. Türkiye'nin en saygın gazetecilerinden
Hasan Cemalin; uzun yıllar köşe yazarlığı
yapmış Tuğçe Tatarinin kitaplarını sırf bir operasyonda
yakalananların okuduğu ortaya çıkınca toplatma kararı
veriliyor. Bu nasıl bir iştir? Merak ediyorum, aynı operasyonda
Ahmet Davutoğlunun Stratejik Derinlik kitabı da bulunsa bu kitap
da toplatılacak mıydı?
Farklı
fikirlere, bilgilere tahammülü kalmayıp kitap toplatmanın, kitap
yakmanın tarihteki karşılığını biliyoruz.
Naziler de kitapları Berlinde meydanda toplayıp
yakmışlardı. Yakında toplatılan kitapları yakarlarsa
da şaşırmayacağız. Bu zihniyete bu muamele
yakışır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Gürer
3.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin Ulukışla ilçesindeki
Darboğaz Göletinin işletilmesiyle ilgili aksaklıkların bir
an evvel giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Niğde
ili Ulukışla ilçesi Darboğaz göleti yapımı altı
yıl önce başlamıştı, şu ana kadar tam kapasitede
kullanılır hâle getirilememiştir. Göletin işletilmesi
Darboğaz Sulama Kooperatifine verilmesine rağmen, çeşitli
sebeplerden dolayı kooperatif tarafından işletilememektedir. Su
tutulmaya başlandığı andan itibaren gölette meydana gelen
kaçaklar sebebiyle, su kaçağı dolayısıyla zayiat fazla
olmaktadır.
7
Haziran 2015 seçimlerinden önce Alavu mevkisinden su verilmesi için 2 bin metre
uzunluğunda boru temin edilerek köylünün hizmetine sunulacağı
açıklanmasına rağmen, henüz herhangi bir çalışma
yapılmamıştır.
Bu
aksaklıkların bir an evvel giderilmesi tarımsal faaliyetlerin
sürdürülmesi açısından son derece önemlidir. Sorunu ilgili
bakanlığın bilgisine sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Engin
4.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, ülkemizde yatırım ortamının
iyileştirilmesi için gerekli yapısal reformların hayata
geçirilmesi gerektiğine ve dış ekonomik ilişkilerimiz
nedeniyle yaşanan sorunlar hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu araştırma önergelerinin Meclis gündemine
alınmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; biliyorsunuz dün Amerika Merkez Bankası uzun
zamandır beklenen faiz artırımını gerçekleştirdi.
Bu faiz artırımlarının kademeli olarak devam etmesi
bekleniyor. Bu da özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde
yatırımların azalmasına ve sermaye
çıkışına neden olacak. Bu nedenle, ülkemizde uzun
zamandır yapılmayan yatırım ortamının iyileştirilmesi
için gerekli yapısal reformların, demokratikleşme, hukukun
üstünlüğü, yeni bir kalkınma vizyonu için gerekli reformların
bir an evvel hayata geçirilmesi gerekli.
Diğer
taraftan, dış ekonomik ilişkilerimiz çok sorunlu bir dönemde. En
son Rusyayla yaşanan gerginlikler nedeniyle ülkemize karşı
uygulanan yaptırımlar sonucunda binlerce kişinin işsiz
kalmasına neden olacak ekonomik sorunlar var. Cumhuriyet Halk Partisinin
bu konuyla ilgili sunduğu araştırma önergelerinin acilen Meclis
gündemine alınmasını talep ediyorum. Muhalefetten gelen her
araştırma önergesini otomatik olarak reddeden iktidar partisinin bu
yaklaşımını gözden geçirmesini, ülkemizin ve
insanımızın menfaati için yapılması gereken
araştırma ve incelemelerin Meclisin çatısı altında yapılması
için gerekli adımların atılmasını talep ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Havutça
5.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirdeki
beyaz et üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
NAMIK
HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Balıkesir,
tarım ve hayvancılığın başkenti olan bir ilimiz.
Şu anda Balıkesirden beyaz et üreticilerimizin haklı
haykırışı var, diyorlar ki: Bu yıl beyaz et için
Türkiyede şu anda bir felaket yılı oldu. Bakın, Suriyede
Rusyayla yaşanan krizler sonrasında özellikle beyaz et
üreticilerimiz büyük bir sıkıntı içerisinde ve yılda 6 defa
yaptıkları üretimi 4e, 5e düşürmüş durumdalar. Eğer
Tarım Bakanlığı yetkilileri gereken desteği vermezse,
önlemleri almazsa geçtiğimiz dönemdeki Angus ithalinden, saman ithalinden
sonra dışarıdan beyaz et ve tavuk da ithal etmek zorunda kalacak
Türkiye. O nedenle diyorlar ki: 2016da kredilerimizi ödeyemeyiz, bizim
borçlarımızı ertelemek için kesinlikle önlem alınması
lazım. Ben buradan Tarım Bakanlığı yetkililerini
uyarıyorum, çiftçilerimizin bu isyanına kulak verin diyorum.
BAŞKAN
Sayın Kayışoğlu
6.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarıyla
ilgili iddiaların yargıya taşınmasına izin verilmesi
gerektiğine ve bu konuyla ilgili yeni önergelerinin gündeme
alınıp kabul edilmesini dilediğine ilişkin
açıklaması
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tabii,
bugün 17 Aralık olunca gündemimiz orada yoğunlaşıyor. Geçen
dönem 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarıyla ilgili olarak verilmiş
önerge reddedilmişti. Oylamada önergenin 5-10 gibi çok düşük farkla
reddedildiğini görüyoruz. Bu, kamuoyunun vicdanında 4 bakanı
aklamamıştır. Oylama sonuçlarına
baktığımızda yüce Meclisin yolsuzlukla ilgili çok ciddi
şüphelerinin olduğu ortadadır. Örneğin,
Bağışla ilgili 255 ret, 245 kabul oyu verilmiştir.
Değerli
üyeler, aklanma hakkı da bir haktır. Neden bu insanlara bu hakkı
tanımıyorsunuz? Sizler, bu iddiaların, bu kuvvetli
şüphelerin yargıya taşınmasına izin vermedikçe her
17-25 Aralık haftasında yeniden ve yeniden vicdanlarda
yargılanacaksınız. Bu yüzden yeni önergemizin gündeme gelip
kabul edilmesini dileriz.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Topal
Sayın
Topal, sanıyorum yok, geçiyorum.
Sayın
Akyıldız...
7.- Sivas
Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivasın Divriği
ilçesinin Bayırlı köyünde yaşanan susuzluk sorununa ilişkin
açıklaması
ALİ
AKYILDIZ (Sivas) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sivas-Malatya
kara yolunun Divriği-Arapgir bölümünde, Bayırlı köyü mevkisinde,
köyün içme suyunun kaynak noktası üzerine küçük bir viyadük yapmak yerine
o bölgenin doldurulması sonucunda köyün içme suyu tamamen yok
edilmiştir. Şu anda köy susuz durumdadır ve yapılan bu
yolda da şu anda 2,5 metre çapında bir çökme söz konusudur. Bu konu,
Sivas Karayolları Bölge Müdürlüğüne defalarca yazılı ve
sözlü müracaatlar yapılmış olmasına rağmen, hâlâ
çözüme kavuşturulmamıştır. Buradan Sayın Bakana ve
Karayolları Genel Müdürüne bu konuda uyarı yapıyorum. Bunun bir
an önce çözülmesi ve köyün susuzluktan kurtarılması gerekiyor, yolun
da bir an önce sağlıklı bir yapıya kavuşturulması
gerekiyor.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Aydın...
8.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, suyun metreküp satış
fiyatında net bir kriter olmadığına ve bu konuda bir
çalışma yapılıp yapılmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ERKAN
AYDIN (Bursa) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Yerel
yönetimler ve ağırlıklı olarak büyükşehir belediyeleri
birçok hizmeti kurdukları şirketler aracılığıyla
yapıyorlar. Bu hizmetlerin başında da su
dağıtımı geliyor. Suyun metreküp satışı
konusunda net bir kriter görünmüyor. Keza, şehir içi ulaşım da
belediye şirketlerinin inisiyatifine bırakılmış
durumda.
Türkiyede
en pahalı suyu Bursa sakinlerinin kullandığını,
şehir içi ulaşımda da en fazla ücreti Bursalıların
verdiğini düşünüyordum ancak hafta içinde Ankarada yapılan
yüzde 20 zamla başkentiler de en pahalı suyu kullanmaya
başladı. Liberal ekonomi gereği, yerel yönetimler ve
onların şirketlerine karışılmayabilir ancak yoksulluk
sınırına dayanan birçok aile için su fiyatı deyim yerindeyse
ateş pahası. Bu konuda bir kriter koymayı planlıyor
musunuz, vatandaşı ağır zamlardan ve yerel yönetimlerin
keyfî uygulamalarından korumak için bir çalışmanız olacak
mı diye ilgili Bakana soruyorum.
BAŞKAN
Sayın Hürriyet...
9.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaeli halkının, yapılan
ekmek zammının geri çekilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkürler Sayın Başkan.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Faruk Çelikin,
ekmek fiyatlarının artırılması
tartışmalarıyla ilgili Buğdayın tedarikinde herhangi
bir sıkıntı yok, artışı gerektirecek de bir durum
yok. demesinin hemen ardından, maalesef, Kocaelide ekmek fiyatları
yüzde 25 zamla birlikte 1,25 lira oldu ve bununla birlikte, Türkiyede şu
anda en pahalı ekmeği Kocaeli halkı yiyor maalesef. Üstelik,
işçinin ve emeğin yoğun olduğu bir kent, asgari ücretle
çalışan sayısının yoğun olduğu bir kent.
Ekmeğin fiyatının bu kadar fahiş oranda
artırılmış olması kamuoyunda da ciddi bir tepkiye yol
açmıştır. Daha da kötüsü, maalesef, Kocaeli
Fırıncılar Odası Başkanının basına
verdiği demeçlerde Bakanın sözleri bizi bağlamıyor.
demesi de inanın, acı bir durumdur. Bu konuda Kocaeli halkı,
özellikle Bilecik, Rize ve Gaziantepte örneklerini gördüğümüz gibi, söz
konusu ekmek zammının geri çekilmesini talep etmektedir; bunu da
buradan ifade etmek istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Akdoğan
10.- Hakkâri
Milletvekili Nihat Akdoğanın, 17-25 Aralık rüşvet ve
yolsuzluk soruşturmasının 2nci yılına ilişkin
açıklaması
NİHAT
AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bugün
17 Aralık, hukuk devletinde sonun başlangıcı, cumhuriyet
tarihinde de en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturması üzerinden
iki yıl geçti. Bugün bu bütçenin görüşülüyor olması çok
anlamlıdır.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Kuyucuoğlu
11.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, 17-25 Aralık tarihinin yolsuzluk
ve rüşvetle mücadele haftası olmasını dilediğine ve
Türkiyenin ciddi bir göçmen politikasına ihtiyacı olduğuna
ilişkin açıklaması
SERDAL
KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
17
Aralık tarihi önemli bir gün; dilerim, yolsuzlukla ve rüşvetle
mücadele haftası olur.
Türkiye
stratejik bir noktada bulunmaktadır. Ülkemiz cumhuriyetin kuruluşuyla
başlayan ciddi göç dalgalarına maruz kalmıştır.
Osmanlıdan sonra en büyük göç dalgası da Suriyedeki iç savaş
nedeniyle yaşanmıştır. Bu dalgadan en çok Mersin gibi
sınıra yakın illerimiz etkilenmiştir. Bu sayı
Mersinde resmî kayıtlara göre 127.500 kişi olmakla birlikte, resmî
olmayan rakamlara göre ise 350 bin, 400 bin civarındadır. Bu miktar,
il nüfusunun yüzde 20sine tekabül etmektedir. Bu durum, sosyal ve ekonomik
dengeleri bozmakta, Suriyelilerin ruhsat ve vergiye tabi olmayan iş
yerleri açmaları da haksız rekabete neden olmaktadır. Bu durum,
Türkiyenin ciddi bir göçmen politikasına ihtiyaç duyulduğunu
göstermektedir. Bu konudaki temel sorunlardan göçmenlerin kaydı,
entegrasyonu, eğitim ve sağlık alanındaki sorunları,
çocuk ve kadınların korunması, iş piyasasına
giriş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akın
12.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, 17-25 Aralık
sürecinin 2nci yılına ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yolsuzluk
ve rüşvet olayını unutturmayacaklarına ilişkin
açıklaması
AHMET
AKIN (Balıkesir) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bugün
cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluk ve rüşvet
operasyonlarının yapıldığı 17-25 Aralık
sürecinin 2nci yıl dönümü. Odağında 4 bakan, etkili ve yetkili
siyasiler ve bu siyasilerin yakınlarının bulunduğu bu
yolsuzluk ve rüşvet operasyonları toplumumuzu derinden sarstı.
Yolsuzluk ve rüşvet iddialarına muhatap olan siyasi iktidar,
şeffaflık ve hesap verebilirliğin gereğini yerine getirip hukuk
önünde, adalet önünde hesap vermek yerine, hukuka, adalete, bunları dile
getiren özgür basına karşı bir savaş başlattı.
Binlerce emniyet görevlisi ile yüzlerce yargı mensubu görevinden
alındı, sürgün edildi.
Biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak yolsuzluk ve rüşvetin peşini bırakmayacağız,
cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet olayını
unutturmayacağız. Şeffaf, hesap verebilir, hukukun
üstünlüğünün tesis edildiği, basının özgürce faaliyette
bulunduğu, güç sahiplerinin de gerektiğinde yargı önüne
çıkarılabildiği bir Türkiye yolunda mücadelemizi kararlılıkla
sürdüreceğiz.
BAŞKAN
Sayın Akkaya
Sayın
Akaydın
13.- Antalya
Milletvekili Mustafa Akaydının, 17-25 Aralık yolsuzluk,
rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma
suçlarıyla ilgili sürece ilişkin açıklaması
MUSTAFA
AKAYDIN (Antalya) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 17-25 Aralık yolsuzluk,
rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma
suçlarına değinmek istiyorum.
Gerçekten,
biraz önce AKP grup sözcüsü hanımefendi Biz hırsızlık
yapmadık demiyoruz. lafıyla trajikomik bir açıklamada bulundu.
Bu, tıpkı bir büyüklerinin geçmişte Ben çocuklarıma helal
lokma yedirmedim. lafına benzeyen bir söylemdi. Ama ben gene de AKP
Grubunu bu söylemden tenzih ediyorum, bundan iki dönem önceye dönüyorum,
24üncü Dönem AKP Grubu milletvekillerine göndermede bulunuyorum ve
arkadaşlarıma diyorum ki: Cumhuriyet tarihinin en büyük, belki
dünyanın en büyük rüşvet skandalından birisiyle karşı
karşıyayız ve bunun bütün kanıtları da televizyonlarda
gözlerimizin önünde cereyan etti ve Oğlum paraları
sıfırla. lafının da gerçek olduğu Adli Tıp
kayıtlarıyla gösterildi. Sizlere diyorum ki: Yarın bir gün
çocuklarınızın ve torunlarınızın yüzüne rahatça
bakabilmek için, lütfen, gelin bu soruşturmayı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yarkadaş
14.-
İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaşın, Silivri F
Tipi Cezaevinde bulunan Can Dündar ile Erdem Gülün bilgi edinme ve
iletişim araçlarını kullanma haklarının cezaevi
idaresince gasbedildiğine ve Kartal Adliyesinde çalışan 130
taşeron işçinin iki aydır maaşlarını
alamadıklarına ilişkin açıklaması
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, Silivri F Tipi
Cezaevinde tecrit ve işkence altında bulunan Can Dündar ile Erdem
Gül, başta Halk TV olmak üzere, muhalif kanalların hiçbirini
izleyememektedir. Bu bağlamda, bilgi edinme ve iletişim
araçlarını kullanma hakkı cezaevi idaresince gasbedilmektedir.
Adalet Bakanlığının bu uygulamaya son vermesini talep
ediyorum.
Ayrıca,
Kartal Adliyesinde taşeron şirkette çalışan 130 işçi
iki aydır maaşlarını alamamaktadır. Adalet
Bakanlığının bu sorunu çözmesini de istiyorum.
BAŞKAN-
Sayın Emre
15.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Emrenin, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
artan çatışma ortamı nedeniyle ara verilen eğitimin normal
seyrine dönmesi için Hükûmetin acil eylem planı olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ZEYNEL
EMRE (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, güneydoğuda şiddetle artan çatışma
ortamının devam ettiğini biliyoruz. Biz, bu süreçte sivillerin
zarar görmemesi için gerekli önlemlerin alınmasını dile
getirdiğimiz zaman, özellikle yakın zamana kadar terör örgütüyle
müzakere edenlerin itirazlarıyla karşılaşıyoruz.
Burada, bizim hukuk sistemimizde, biliyorsunuz, 15 yaşın altındakilerin
karine olarak temyiz kudreti yoktur, suçlanamazlar. Dolayısıyla orada
eğitime de ara verildiğini biliyoruz. Bu çocukların eğitimi
ne olacak? Hükûmetin bölgedeki eğitimin normal seyrine dönmesi için bir
acil eylem planı var mı? Çocuklar eğitim hakkından mahrum
kalacağı bu dönemi nasıl telafi edecekler?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Taşçıer
16.-
Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıerin, Kürt sorununun
çözüm yerinin Meclis olduğuna ve bu sorunun demokratik,
barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İMAM
TAŞÇIER (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kürt sorunu savaşla çözülemez. Şu anda kürdistanda
büyük bir savaş var. Silopide, Cizrede, Surda, resmî rakamlara göre,
resmî açıklamalara göre, 2 generalin komutasında on binlerce asker
tankla topla o ilçelere, o yerleşim birimlerine, binlerce insan
yaşayan yerleşim birimlerine tankla hücum etmektedir ve insanlar,
siviller katledilmektedir. Bugün de 4 çocuk annesi bir sivil orada
katledilmiştir. Bu sorunun çözüm yeri Meclistir. Gelin Mecliste yer alan
tüm gruplar, vekiller, sorumluluk sahibi insanlar, bu konuyu Mecliste
konuşalım, demokratik, barışçıl yollarla bu sorunu
çözmeye çaba sarf edelim, adımlar atalım. Daha önce bu adımlar
atılmıştı, kesildi, masa devrildi. O masayı yeniden
kuralım; bu ölümlerin önüne, bu savaşın önüne geçelim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz
17.- Ankara
Milletvekili Necati Yılmazın, AKP iktidarında cumhuriyetin tüm
anayasal niteliklerinin hedef alındığına ve
örselendiğine ilişkin açıklaması
NECATİ
YILMAZ (Ankara) Teşekkür ederim Başkanım.
Sevgili arkadaşlar, on beş yıllık AKP
iktidarı, cumhuriyetimizin tüm anayasal niteliklerini hedef
almış ve örselemiştir. Demokratik devlet, laik devlet, sosyal
devlet ve hukuk devleti çok ciddi yaralar almıştır. Bu,
yüzyıllık demokrasi birikimimiz açısından çok büyük bir
kayıptır ancak bunu da aşan daha büyük
kayıplarımız var.
Sevgili arkadaşlar, insanlık âleminin bütün inanç
sistemlerinin ve öğretilerinin üzerinde şekillendiği bir esas,
kaide var: Onun adı ahlaktır. Bu dönemde en büyük
kaybımız ahlakın çürütülmesidir. Dolayısıyla,
Parlamentomuzun yüceliğiyle eş değer şekilde
tanımlanacak sorumluluğumuz bu yolsuzluğun üzerine gidip
ahlakı olması gereken yere oturtmaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
18.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, AKPli belediyeler
dışında kalan muhalefet belediyelerinin çok yönlü baskı
altında olduğuna ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Sayın Başkan,
önce, yönetiminizin örnek olması dileğiyle saygılarımı
sunuyorum.
Muhalefette olmasına rağmen, çok başarılı olan
bir ilin milletvekiliyim, Giresun ilimizin. Ülkemizde AKPli belediyeler
dışında kalan muhalefet belediyeleri çok yönlü baskı
altındadır. Sürekli müfettiş teftişleriyle belediyeler
âdeta halka hizmet veremez hâle getirilmek istenmektedir. Kasaba belediyeleri
borç yükü altındadır; İller Bankasından başka geliri
olmayan ve nüfusu 10 binin altında olan bu belediyelerin borçlarının
silinmesi düşünülmekte midir? Muhalefet belediyelerine mali inceleme
baskı unsuru olarak devam edecek midir? Muhalefet belediyelerinin de
Hükûmet tarafından desteklenmesi düşünülmekte midir? İller
Bankası üzerinden yürütülen projelere gerekli ve yeterli ödenek ayrılıyor
mu? Bu ödeneklerde partizanlık yapılıyor mu? Bu iddialar üzerine
herhangi bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
19.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 17-25 Aralık yolsuzluk ve
rüşvet soruşturmalarının önünün
kapatıldığına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
17-25 Aralık Türk siyasi tarihinin en büyük soygun düzeninin
ikinci yılındayız. Yolsuzluğun
yaygınlaştığı ülkeler önce hukuklarını,
sonra ahlaklarını, en son olarak onurlarını kaybederler.
İspanyada iktidarda bulunan bir partinin, yolsuzluk iddiaları
nedeniyle, İspanyadaki iktidar partisi genel merkezinin aranmasına
izin verdiği gibi
Orada bu iddiaların soruşturulması
İspanya için bir onurdu, bir devleti itibarlı kılan buydu;
soruşturmaların üzerini kapatmadılar. Türkiyede, maalesef, bu
soruşturmaların önünü kapattılar ve bu onursuzlukla bu durumda
yaşıyoruz diyorum ben.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdemir
20.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Millî Eğitim
Bakanlığı ile TÜRGEV arasında yapılan iş
birliği protokolüne ve 2015 Nobel Kimya Ödülünü kazanan Profesör Doktor
Aziz Sancarı kutladığına ilişkin açıklaması
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın Başkan ve değerli
milletvekilleri; 6 Kasım 2015 tarihinde Millî Eğitim
Bakanlığı ve TÜRGEV arasında iş birliği protokolü
imzalanmıştır. Protokol kapsamında, TÜRGEVe ait yurtlarda
öğrencilerin iş ve yaşam becerilerinin gelişmesi için
özellikle sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslarda eğitim
verecek öğretmenlerin ücretleri Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesinden, ödenecektir.
Millî
Eğitim Bakanına sormak istiyorum: Bu kapsamdaki eğitimler devlet
okullarında velilerin bütçesinden karşılanırken neden
TÜRGEVe ait yurtlara devletin eğitim bütçesinden kaynak
aktarılmaktadır?
Genç
bir akademisyen olarak, Amerika Birleşik Devletleri eğitim bütçesiyle
ülkemize Nobel Ödülü kazandıran Profesör Doktor Aziz Sancarı
saygıyla selamlıyorum. Ve korkuyorum, son on üç yıldır
uygulanan eğitim politikaları ve uygulamaları sonucunda
bırakın Nobel Ödülünü almayı, Nobel Ödülünü ve İsveçin
neresi olduğunu bilmeyen bir nesille karşı karşıya
kalacağız.
Gün
itibarıyla sıfırlama terimini siyasi literatürümüze
kazandıran bu iktidara soruyorum: Uyguladığınız
politika ve uygulamalar sonucunda daha kaç neslin geleceğini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Köksal
21.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Hükûmetten, Afyon Şeker
Fabrikasının durumuyla ilgili bilgi almak istediğine
ilişkin açıklaması
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) AKP, kendinden önceki hükûmetlerin çivi bile
çakmadığını iddia ediyor. Çivi bile
çakmadığını iddia ettikleri hükûmetler 1981
yılında Türkiye'nin ilk ve tek alkaloit fabrikası olan Bolvadin
Alkaloit Fabrikasını kurdu, 1978 yılında Afyon Şeker
Fabrikasını kurdu. Peki, siz ne yaptınız? 2003
yılında Albayrak Grubuna Balıkesir SEKAyı
sattınız, tıpkı diğer SEKA fabrikaları gibi hem
de hurda fiyatına. Şimdi, kendinden önceki hükûmetlerin çivi
çakmadığını iddia eden AKP, 1977 yılında
kurulmuş olan Afyon Şeker Fabrikasını, acaba aynı SEKA
gibi -1978 yılında kurulup 2003 yılında Albayraklara
satılan SEKA gibi- yine hurda fiyatına satacak mı, yoksa bu
şeker fabrikasının gelişmesi ve ilerlemesi için bütçeden
bir ödenek ayrılacak mı? Bunu merak ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 22 milletvekilinin,
kolluk kuvvetlerinin hukuk dışı ve orantısız
şiddet uygulamasının neden ve sonuçlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/28)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kolluk kuvvetlerinin hukuk dışı ve
orantısız şiddet uygulamasının neden ve
sonuçlarının tespiti ve orantısız şiddet sonucu
meydana gelen sivil ölümlerin araştırılması amacıyla,
Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis
araştırması açılmasını aşağıda
imzası bulunanlar olarak arz ve teklif ederiz.
1) Meral
Danış Beştaş (Adana)
2) Pervin
Buldan (İstanbul)
3) Behçet
Yıldırım (Adıyaman)
4) Berdan
Öztürk (Ağrı)
5) Dirayet
Taşdemir (Ağrı)
6) Sırrı
Süreyya Önder (Ankara)
7) Ayşe
Acar Başaran (Batman)
8) Mehmet
Ali Aslan (Batman)
9) Saadet
Becerekli (Batman)
10) Hişyar
Özsoy (Bingöl)
11) Mizgin
Irgat (Bitlis)
12) Altan
Tan (Diyarbakır)
13) Çağlar
Demirel (Diyarbakır)
14) Feleknas
Uca (Diyarbakır)
15) İmam
Taşçıer (Diyarbakır)
16) Nimetullah
Erdoğmuş (Diyarbakır)
17) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
18) Sibel
Yiğitalp (Diyarbakır)
19) Ziya
Pir (Diyarbakır)
20) Mahmut
Toğrul (Gaziantep)
21) Abdullah
Zeydan (Hakkâri)
22) Mehmet
Emin Adıyaman (Iğdır)
23) Erdal
Ataş (İstanbul)
Gerekçe:
İnsan
hakları açısından kolluğun aşırı güç
kullanımı neticesinde meydana gelen yaşam hakkı ihlali yani
"yargısız infaz", tümüyle hukuk dışı ve
insan haklarına aykırı olarak insan yaşamının
yargı kararı olmadan güvenlik güçlerince denetimsiz, hatta keyfî
biçimde son verme uygulaması biçiminde tanımını bulur.
Türkiye bu kavramla 1990'lı yıllarda, polisin ev
baskınlarıyla yaptığı operasyonlar neticesinde
tanışmış ve AİHM önünde birçok kez mahkûm
olmuştur.
Ancak
ne var ki özellikle 25inci Dönem milletvekilliği genel seçimlerini
müteakip kolluk güçlerinin bireylere uyguladığı
orantısız şiddet her an her yerde yaşanabilen ve arkaik
toplum düzenlerinde görülmesi ancak mümkün olan evrensel hukuk normlarına
tamamen aykırı bir uygulamaya dönüşmüştür. 24. Yasama
Döneminde kanunlaşan iç güvenlik paketinin yasalaşmasından evvel
PVSK'da yapılan 2007 değişiklikleriyle kolluğa verilen
öldürme yetkisi ve bu yetkinin düşünce ve ifade hürriyetini
engellediği gerekçesiyle çokça eleştirilmiş ve yasada hak ve
özgürlükleri engelleyici hükümlerin değiştirilmesi gerekliliği
sıklıkla gündeme getirilmişti. Fakat az evvel de ifade
ettiğimiz üzere iç güvenlik paketinin yasalaşmasını
müteakip kolluk güçleri öldürme yetkisini sınırsızca
kullanmakta, sadece düşünce ve ifade hürriyetinin
kullanılmasının araçları olan toplantı, miting yahut
gösterilerde değil, her durumda dilediği kişiyi öldürmeye
özgülenen mekanik güçlere dönüşmüş durumdadır.
Polis
teşkilatı, her daim devlet içinde sürekli güçlü kılınan ve
yetkileri geniş olan bir yapılanma özelliğine sahip bir kurum
olagelmiştir. Ancak mevcut Hükûmet kolluk güçlerini gelinen noktada çok
daha ayrı bir yere oturtmuş, sonsuz ve denetimsiz yetkilerle
donatmıştır. Bu anlamda iç güvenlik paketiyle son hâli verilen
PVSK, kolluğun hukuk dışı eylemleri için çekilmiş bir
perde, kurtarıcı bir güç olmuştur.
Çeşitli
sivil toplum kuruluşlarının yapmış oldukları
araştırma ve raporlar Türkiye'de yaşam hakkı ihlallerinin,
kişilerin "dur" ihtarına uymadığı
gerekçesiyle öldürülmesinden gözaltında ve cezaevinde
"intiharlara" ya da şüpheli bir şekilde ölümlere kadar çok
geniş bir spektrumda gerçekleştiğini vurgulamaktadır.
Örneğin, bahse konu çalışmalardan elde edilen verilere göre,
2007 yılında PVSK'da yapılan değişiklilerin
yapılmasından hemen bir önceki yılda gerçekleşen
yargısız infazlar neticesinde 24 kişi polis tarafından
öldürülmüşken yasa değiştikten sonraki bir yılda bu
sayı 37 kişiye, 2009 yılında ise 48 kişiye
çıkmıştır. 2007 yılı değişiklikleri
neticesinde toplam 181 sivil yaşamını yitirirken 4 Nisan 2015
günü Resmî Gazetede yayımlanan iç güvenlik paketinin yasalaşması
neticesinde 150 kişi polis ve asker kurşunuyla
yaşamını yitirmiş bulunmaktadır. Üstelik sadece 142
kişi 12 Temmuz tarihinden itibaren jandarma ve polisin
açtığı ateş neticesinde yaşamını
yitirmiş olup içlerinde hamile kadınlar, henüz yeni doğmuş
olan bebekler olmak üzere çok sayıda küçük çocuk ve yaşlı
insanın olduğu sivil kayıplar ancak savaşlarda söz konusu
olur.
Görüldüğü
üzere, yaşam hakkı hem yasalar hem de fiili uygulamalar neticesinde
rafa kaldırılmış ve böylece, polis "önleme
hukuku" adı altında getirilen düzenlemelerle demokratik bir
sistemde asla kabul edilemeyecek olağanüstü yetkilerle
donatılmış, şiddet
meşrulaştırılmıştır.
Bu
meşrulaşmanın diğer boyutu da açıkça Kürt sorunuyla
ilintilidir. Nitekim yaşanan hak ihlallerine ilişkin tablolara
baktığımız vakit, yaşamını yitirenlerin
büyük kısmının Kürt olduğunu ve neredeyse sadece Kürt
oldukları için yaşam haklarının ellerinden
alındığını ve maalesef bu durumun rutin bir uygulamaya
dönüştüğünü de görmekteyiz. Üstelik kolluk nezdinde
meşrulaşan şiddet ve yaşam hakkı ihlalleri, sivil
halkın da linç girişimleriyle daha üst bir faza
taşınmıştır. Zira galeyana gelmiş halk kitleleri,
ülkenin her yerinde Kürt vatandaşları linç etmek, yakmak, yaşam
hakkını elinden almak saikıyla hareket etmiş, kolluk
güçleri ise bu tür olaylarda yaptırım uygulamayarak yaşanan
felaketlere göz yummuştur.
Netice
itibarıyla evrensel hukuk normlarıyla bağdaşmayan yasal
düzenlemelerin de cevaz verdiği sivil ölümlerin nedenlerinin, oluş
biçimlerinin ve bu konuda neler yapılması gerektiğinin tespiti
amacıyla Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmasını
gerekli görmekteyiz.
2.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 22 milletvekilinin,
Türkiyede meydana gelen tüm seçim ihlallerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/29)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Demokratik
hak kullanımının en rafine biçimi olan seçimler, en son
geçirdiğimiz 1 Kasım milletvekili genel seçimlerinde de
yaşandığı üzere ne yazık ki oyların
kullanımından sayımına değin birçok ihlal ve hak
kaybına konu olmuştur. Türkiye'de meydana gelen tüm seçim
ihlallerinin her yönüyle araştırılarak Anayasa'nın 98inci,
İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ve teklif
ederiz.
1) Meral
Danış Beştaş (Adana)
2) Pervin
Buldan (İstanbul)
3) Behçet
Yıldırım (Adıyaman)
4) Berdan
Öztürk (Ağrı)
5) Dirayet
Taşdemir (Ağrı)
6) Sırrı
Süreyya Önder (Ankara)
7) Ayşe
Acar Başaran (Batman)
8) Mehmet
Ali Aslan (Batman)
9) Saadet
Becerekli (Batman)
10) Hişyar
Özsoy (Bingöl)
11) Mizgin
Irgat (Bitlis)
12) Altan
Tan (Diyarbakır)
13) Çağlar
Demirel (Diyarbakır)
14) Feleknas
Uca (Diyarbakır)
15) İmam
Taşçıer (Diyarbakır)
16) Nimetullah
Erdoğmuş (Diyarbakır)
17) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
18) Sibel
Yiğitalp (Diyarbakır)
19) Ziya
Pir (Diyarbakır)
20) Mahmut
Toğrul (Gaziantep)
21) Abdullah
Zeydan (Hakkâri)
22) Mehmet
Emin Adıyaman (Iğdır)
23) Erdal
Ataş (İstanbul)
Gerekçe:
1 Kasım 2015 günü 7 Haziran seçimlerinin tekrarı olarak
yapılan milletvekilliği genel seçimleri, siyasi
tartışmaların, ülkede topyekûn uygulanan baskı düzeninin ve
yaşanan katliamların dışında, seçim hileleri ve
yolsuzluklar nedeniyle seçim güvenliğinin de çok tartışıldığı
bir seçim olmuştur. Esasen ülkede seçim güvenliği uzun
yıllardır ciddi tartışmalara vesile olmuş,
AGİTle birlikte birçok yurt dışı gözlemci heyetin de
dikkatlerini yoğunlaştırdıkları bir alan hâline
gelmiştir. Örneğin geçtiğimiz yıl gerçekleşen 30 Mart
yerel seçimleri trafolara giren kediler nedeniyle neredeyse literatüre
girmiş, bu seçimlerin akabinde birçok yerde seçimler yenilenirken birçok
merkezde ise halkın iradesi yok sayılarak halkın isteği
dışındaki yöneticiler işbaşına
gelebilmiştir. Seçimlerde yaşanan ihlaller yeni bir durumun
izahı değildir kuşkusuz. Zira söz konusu hak ihlalleri, hak
gaspları her seçim ertesi gündeme gelen ancak ne yazık ki mevcut
yasalar ve iktidarın engeline takılan bir durumdur.
Yukarda
da ifade ettiğim üzere, 1 Kasım milletvekili genel seçimlerinde seçim
ihlallerinin boyutları giderek derinleşmiş, birçok ilde
sayıları binleri bulan vatandaşların seçmen
kayıtları silinmiştir. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde oy
kullandıkları hatta 1 Kasım seçimleri öncesinde YSK'dan
sandık numaralarını kontrol ettikleri hâlde binlerce seçmen,
seçim günü hiçbir yerde seçmen kayıtlarına
rastlanmadığı bilgisiyle karşı karşıya
kalmış, bu nedenle Anayasaca güvence altına
alınmış olan seçme hakkını kullanamamışlardır.
Bir
diğer yaygın ihlal ise seçim sandık tutanaklarının oy
verme işleminin başladığı saatlerde, henüz tutanaklar
doldurulmadan sandık kurulu başkanlarınca usulsüz bir biçimde
sandık kurulu üyelerine imzalattırılması olmuştur.
Sandık kurulu başkanları böylelikle oy verme işlemlerinin
tamamlanmasını müteakip tutanakları, kendi inisiyatifleri
doğrultusunda doldurma imkânı kazanmış olup
sandığa atılan oylara göre değil, tek başına
iktidar olma gayretinde olan siyasi partinin oy ihtiyacına göre
tamamlamışlardır. Bu konuda sandık kurulu üyelerinin
boş tutanakları imzalamak istememeleri, koydukları şerhler
ve YSK tarafından seçim günü alınan karar da etkili
olmamış, imzalı boş tutanaklar keyfî bir biçimde
doldurulmuştur.
Yine
birçok merkezde vatandaşların seçimlere katılıp oy
vermeleri baskı ve zorla engellenmiş olup seçmen iradesi açıkça
engellenmiştir. Buna göre 26 ilde seçime katılım oranı
azalmıştır. Katılım oranı düşen 26 ilde
HDP'nin 7 Haziran oy oranı yüzde 45 iken 1 Kasımda bu oran yüzde 30'a
düşmüştür. 26 ilde bir önceki seçime göre sandığa gidemeyen
toplam seçmen sayısı 153.135'tir.
Seçime katılım oranının yüzde 1'in üzerinde
olduğu 15 ilde HDP'nin 7 Haziran oy oranı ortalaması yüzde
69'dur. Bu oran 1 Kasım'da yüzde 62'ye düşmüştür. Türkiye'de
seçime katılım oranının en fazla azaldığı
illerde HDP'nin oy oranı da aynı şekilde
azalmıştır.
HDP,
ağırlıklı örgütünün bulunmadığı seçim
çevrelerinde sandık başında görevli de
bulunduramamıştır. Bu bölgelerde görev almak isteyen
müşahitlerimiz de bir biçimde korkutulup sindirilmiştir. 7 Haziran
seçiminde HDP 23.912 sandıktan hiç oy alamamışken bu sayı 1
Kasım seçiminde 35.183'e çıkmıştır. 7 Haziran
seçimlerinde yüzde 13'ün üzerinde, 1 Kasım seçimlerinde ise yüzde 11'e
yakın oy alan bir partinin her 5 sandıktan 1inde hiç oy
alamaması hayatın olağan akışına
aykırıdır. Bu durum, görevlilerimizin olmadığı bu
sandıklarda partimize verilen oyların bir biçimde başka
partilere yazıldığını düşündürmektedir. Bu
hususta kuşkuların giderilmesi, bu amaçla her sandık çevresi
alanına kamera yerleştirilmesi isteğimiz de YSK tarafından
reddedilmiştir.
Netice
itibarıyla, 1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilen 26ncı Dönem
milletvekili genel seçimleri, "serbestlik" ve
"eşitlik" ilkelerine aykırı bir biçimde
gerçekleşmiş olup halkın iradesinin sandığa ve
dolayısıyla Meclis aritmetiğine yansımaması gibi
ağır sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde hiçbir
meşruiyeti bulunmamaktadır.
Bu bahisle sıkça yaşanagelen ve bireyin en tabii demokratik
hakkını ifade eden seçme hakkını görmezden gelerek irade
gasbına yol açan seçim ihlallerinin bütünüyle
araştırılması ve tespiti için Meclis araştırması
açılmasını talep etmek gerekmiştir.
3.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 23 milletvekilinin, Türkiyenin
Suriyeyle olan sınır güvenliği sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/30)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bugün
Suriye sınırımıza yakın yerde Rusya Federasyonu'na ait
bir savaş uçağının düşürülmesiyle egemenlik alanı
ve sınırlarımızın güvenliği konusu yeniden
gündeme gelmiş bulunmaktadır.
Her
ne kadar siber sınır yeni konseptlere eklense de hâlen klasik olarak
ulusların egemenlik alanı hava, kara ve deniz
sınırlarıyla başlar ve biter. Bu
sınırlarını koruyamayan ülkelerin egemenlik alanları
sorgulanır duruma düşmektedir.
Suriye'de iç karışıklıklar başladıktan
sonra Suriyeyle kara ve deniz sınırlarımız boyunca
çeşitli ihlaller ve olaylar yaşanmıştır.
Sınırlarımızdan silahlı unsurların geçtiği,
iç savaş lojistiği sağlandığı ve petrol
kaçakçılığı yapıldığına dair iddialar
bitmemiştir. Suriyeyle sınır ihlalleri konusu uluslararası
alana taşınmış ve sınır ihlallerinin bilerek
yapıldığı iddia edilmiştir.
Sınırlarımızdaki
ihlallerin önüne geçmek için duvar örülmesi, hendek kazılması benzeri
önlemler alınmaya başlanmış olsa da iddialar devam
etmektedir.
Tarihte
olmadığı kadar meydana gelen sınır ihlallerinin,
komşu ülkedeki yabancı silahlı kuvvetlerle ülkemizi
karşı karşıya getirdiği görülmektedir. Ülkemizin iç
barışını ve dünya barışını tehdit eden
kötü sonuçların önüne geçmek için sınır güvenliği
sorunlarının ayrıntılı şekilde TBMM
tarafından ele alınıp çözüm üretilmesi ve Hükûmete yol
gösterilmesi gerekmektedir. Bu amaçla Anayasanın 94 ve İç Tüzükün
104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılması gerekli olmuştur.
1)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
2)
Emre Köprülü (Tekirdağ)
3)
Mustafa Ali Balbay (İzmir)
4)
Tanju Özcan (Bolu)
5)
Mazlum Nurlu (Manisa)
6)
Tur Yıldız Biçer (Manisa)
7)
Özkan Yalım (Uşak)
8)
İlhan Kesici (İstanbul)
9)
Akif Ekici (Gaziantep)
10)
Fatma Kaplan Hürriyet (Kocaeli)
11)
Yaşar Tüzün (Bilecik)
12)
Erdin Bircan (Edirne)
13)
Cemal Okan Yüksel (Eskişehir)
14)
Şerafettin Turpcu (Zonguldak)
15)
Mustafa Hüsnü Bozkurt (Konya)
16)
Oğuz Kaan Salıcı (İstanbul)
17)
Ömer Süha Aldan (Muğla)
18)
Bülent Kuşoğlu (Ankara)
19)
Seyit Torun (Ordu)
20)
Mehmet Tüm (Balıkesir)
21)
Ali Haydar Hakverdi (Ankara)
22)
Bülent Tezcan (Aydın)
23)
Tacettin Bayır (İzmir)
24)
Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
Gerekçe:
Yaklaşık
beş yıldır devam eden Suriye'deki iç savaş, iç
barışımızla beraber dünya barışını da
daha ciddi şekilde tehdit eder hâle gelmiştir. Bugün Suriye
sınırımıza yakın Rusya'ya ait savaş uçağının
düşürülmesi angajman kuralları gereği yapılmış
olsa da sonuç itibarıyla barışı tehdit etmektedir.
Suriye
ile sınır güvenliği sorunumuz sadece karada değil denizde
de bulunmaktadır. Akdeniz'de savaş uçağımızın
düşürülmesi, limanlarımızdan kaçak giden silahların
Yemen'de yakalanması bilinen örneklerdir.
Sınırlarımızda kaçak petrol ticareti, uyuşturucu
ticareti, insan kaçakçılığı gibi birçok yasa
dışı iş yapıldığı bilinmektedir. Kara
sınırlarımızda Suriye ile aramızda örülmeye
başlanan duvar, kazılan hendekler ve diğer sınır
koruma önlemleri, tespitlerin doğru, önlemlerin gecikmiş
olduğunu doğrular niteliktedir.
Suriye'deki iç savaşın bir kanadını oluşturan
güçlere Türkiye'den sağlanan lojistik desteklerin bilinmesi, artık
dünya tarafından Türkiye'ye bir baskı unsuru olarak
kullanıldığı görülmektedir.
Suriye
ile olan kara sınırlarımızın yeterince ve
zamanında korunmamış olması siyasi iradenin bir
politikası olduğu açıktır. Suriye ve Orta Doğu
politikalarını din ve mezhep üzerine kurgulayanlar, bu
politikalarını "Suriye'de antidemokratik uygulamalar var.
perdesiyle örtmeye çalışmıştır. İktidarın bu
politikaları komşudaki iç savaşı Türkiye'nin güvenlik
sorunu hâline dönüştürmüştür.
Suriye
ile kara, hava ve deniz sınırlarımızda ihlallerin
vardığı boyut Türkiye'nin iç barışı ve dünya
barışı için yaşamsal bir sorun hâline gelmiştir.
Saydığımız bu gerekçelerle, Meclis araştırma
komisyonu kurularak sınır güvenliği konusuna TBMM'nin çözüm
bulması gerekli olmuştur.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Birleşime
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Vural
OKTAY
VURAL (İzmir) Benim, yerimden söz talebim vardı. Sayın
milletvekillerine söz hakkı verdiğiniz zaman da
ışığım yanıyordu ama zannederim görmediniz.
BAŞKAN
Görmedim.
Buyurun
Sayın Vural.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
22.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Hazreti Mevlâna Celâlettin Rûminin Hakka
vuslatının 742nci yıl dönümüne, 17-25 Aralık rüşvet
ve yolsuzluk sürecine ve Milliyetçi Hareket Partisinin yolsuzluk ve
rüşvetle mücadele konusunda kararlı olduğuna ilişkin
açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mevlâna
Hazretlerinin Hakka vuslatının, Şebiarusun 742nci yıl
döneminde kendilerini rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Hazreti
Mevlânanın sevgi ve hoşgörü anlayışının tüm
insanlığa rehber olmasını diliyorum.
Ayrıca,
gerçekten, çözüm sürecinde görmezden gelinen, dağdan şehirlere, ilçe
merkezlerine bombalar ve silahlar stoklatıp aziz
vatandaşlarımıza kan kusturan PKK terör örgütüne yönelik asker
ve polisimizin yürüttüğü mücadelede başarılar diliyoruz. Asker
ve polisimizin yürüttüğü bu mücadelenin arkasında olduğumuzu
ifade etmek istiyorum. Çözüm süreci sonucunda askeri kışlaya, polisi karakola
hapsettirip terör örgütüne alan açan politikaların geldiği bu
safhadan da bu politikayı ön plana getirenlerin gerekli dersi
çıkarmaları gerektiğini umuyorum.
17-25
Aralık rüşvet ve yolsuzluk haftasının bugün
başlangıç günü. Aslında bu günler bizler için, herkes için bir
ibret günü olmalıdır. Bu gün münasebetiyle toplumsal bir sorun olan
yolsuzluk ve rüşvet konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi, yolsuzluk ve
rüşvetle mücadele konusunda bütün kurumların gerekli hassasiyeti
göstermesi gerektiğini düşünüyorum. 17-25 Aralık rüşvet ve
yolsuzluk sürecinin üstünü örtmek yerine, bu süreçten gerekli dersleri
çıkartarak bundan sonra olmaması için neler yapılması
gerekir hem Parlamento hem siyasi partiler hem kamuoyu hem medya bu konuya
ağırlık vermelidir. Bu bakımdan, ayakkabı
kutuları, para sayma makineleri, bütün bunlar, aslında, şüphesiz
ibret alınması gereken hususlardır.
Bugün
haftanın başlangıcı münasebetiyle Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun da yolsuzluk ve rüşvetle mücadele konusunda
kararlılığını bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın
Özelin de sisteme girdiğini görüyorum.
Buyurun
Sayın Özel.
23.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Hazreti Mevlâna Celâlettin Rûminin Hakka
vuslatının 742nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün
Şebiarus, bugün Mevlânanın Hakka yürümesinin, Mevlâna Celâlettin
Rûminin ölüm yıl dönümü ve o Rabbine kavuştuğu için bunu
düğün gecesi olarak nitelendiriyoruz ve anıyoruz. Kendisine bir kez
daha Allah'tan rahmet diliyoruz.
Sayın
Genel Başkanımız bugün Konyada, Mevlâna ailesiyle birlikte ama
geçtiğimiz yıllardaki kötü tecrübelerden ve oranın
siyasileştirilmesinden, o ortamın hak ettiği şekilde
değil de birtakım siyasi partilerin gövde gösterisine
dönüşmesinden ve oradaki devlet protokolünün birbiri üzerindeki
hakların tanınmamasından ve Mevlâna ruhuna aykırı
şekilde davranılmasından dolayı akşamki törenlerde
olmayacak ancak aileyle birlikteyiz.
Bir
kez daha buradan Hazreti Mevlânaya Allah'tan rahmet diliyor, onun aziz
hatırasının çeşitli siyasi söylemlerle son bir yıl
içinde yıpratılmaya çalışıldığı o kötü
ve haksız diyalogları da unutmak istiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Baluken
24.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin bazı yerleşim yerlerinde uygulanan sokağa çıkma
yasaklarına, AKP Hükûmetinin halka yönelik sivil katliam
girişimlerinden bir an önce vazgeçmesi gerektiğine ve 17-25
Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının 2nci
yılına ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; uzun süredir AKP Hükûmeti
tarafından hukuksuz bir şekilde, yasa dışı bir
şekilde Kürt illerinde uygulanan sokağa çıkma yasağı
devam ediyor. Konuştuğumuz saat itibarıyla Diyarbakır
Surda, Mardin Dargeçitte, Mardin Nusaybinde, Şırnakta, Cizre ve
Silopide sokağa çıkma yasağı adı altında sivil
halka yönelik ordu güçlerinin de devreye girdiği âdeta bir katliam
konsepti işletiliyor. Gece boyu Silopide ve Cizrede yerleşim
alanları tank atışlarıyla, top atışlarıyla
dövüldü. Dünden bugüne kadar son yirmi dört saat içerisinde 3
yurttaşımız yaşamını yitirdi ve mahalleden gelen
bilgilere göre hem yaşamını yitiren hem de yaralı olan
sivil sayısı çok fazla. Demin Diyarbakır Surdan bir telefon
aldım. Orada şu anda 7si ağır olmak üzere 15 sivil
yaralının yardım beklediğini ancak Diyarbakır
Valiliğinin Hükûmet talimatıyla oralara ambulans göndermediğini
ifade ediyorlar.
Yine,
aynı şekilde sokağa çıkma yasağının
uygulandığı, ablukanın sürdüğü mahallelerde gıda
malzemeleri bile bitmiş durumda. Halk âdeta açlıkla ölüme doğru
gönderilmeye çalışılıyor. Biz buradan bir kez daha bu
savaş konseptiyle bir halkın iradesinin teslim
alınamayacağını, halka yönelik sivil katliam
girişimlerinden AKP Hükûmetinin bir an önce vazgeçmesi gerektiğini
ifade ediyoruz.
Bugün,
aynı zamanda, Mecliste daha önceki yasama dönemlerinde milletvekili
seçilmiş olan parlamenter arkadaşlarımız da bu savaş
gündemine dikkat çekmek için, bir barış çağrısını
toplumsallaştırmak için bir basın açıklaması
yaptılar. Şu anda da muhalefet kulislerinde konuya
duyarlılık yaratma adına bir oturma eylemi de yapıyorlar.
Buradan da kendilerini selamlıyoruz. Bu barış
çağrılarının çok anlamlı, değerli olduğunu
ifade ediyoruz. Vicdan sahibi olan bütün milletvekillerinin de bu vekil
arkadaşlarımıza destek sunması gerektiğini ifade etmek
istiyoruz.
Aynı
zamanda bugün 17 Aralık, biliyorsunuz, Cumhuriyet tarihinin en büyük
yolsuzluk ve hırsızlık dosyasının aklanmaya
çalışıldığı bir tarihin yıl dönümündeyiz.
Büyük bir ibretle izledik soruşturma komisyonunda, yapılan
yolsuzlukların, hırsızlıkların nasıl aklanmaya
çalışıldığını. Bugün de bu konuyla ilgili
bir araştırma önergesi verilecek. Umarız ki iktidar partisi de
bu araştırma önergesini destekler, peşi sıra Meclise
gelecek olan soruşturma önergelerini destekler. Bu yolsuzluk ve
hırsızlıklarla ilgili adalet bir an önce tecelli eder. Bu suçu
işleyenler halkın önünde, adaletin önünde bir an önce
yaptıklarının hesabını verirler.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bostancı
25.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Hazreti Mevlâna Celâlettin Rûminin Hakka
vuslatının 742nci yıl dönümüne ve devletin terörle
mücadelesinin başarıya ulaşacağına ilişkin açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Hazreti
Mevlânaya ve bu vesile, onun yolunda giderken hayatını yitirmiş
olanlara Allahtan rahmet diliyorum. Bundan sonra da onun yolunu, onun
yaklaşımını, insanlığın önüne koyduğu
ışığı esas alanlara selam olsun diyorum.
Hazreti
Mevlâna öldüğünde cenazesinin arkasında her dinden insanlar
toplanmış ve onu kendilerinin bir velisi olarak ifade
etmişlerdi. İnsanlar öldüğünde, gönül insanı
olduklarında çok farklı çevreden kimseleri, kesimleri cenazelerinin
arkalarında toplayabiliyorlar. Bunun herhâlde herkese aynı zamanda
bir ders olması lazım.
Hazreti
Mevlânanın bir sözü var, birçok sözü var da sözlerinden birisi: Ne
tükenmez hazinesin ey dil! ve Ne devasız bir dertsin! Dile atıf
yapıyor. Dil bazen tükenmez bir hazine, bazen devasız bir dert
olabilir. İnsanın önünü açan da barışı sağlayan
da dildir, insanların kanını döken, onları
çatıştıran da dildir. Mevlâna buna atıf yaparken
aslında dilin her devirde olayları analiz ederken, anlamaya
çalışırken hangi istikamette kullanılması
gerektiğine ilişkin bir dikkat, tehlikeli de olabilecek yanına
yönelik bir işaret veriyor.
Bazı vilayetlerimizde yaşanan olaylara
ilişkin olarak kullandığımız dil de tükenmez bir
hazine olabilir ya da devasız bir dert olabilir. Eğer biz, orada
yaşananları gerçekliğe uygun bir tarzda siyasal dile tercüme edersek
barışın, kardeşliğin, bu ülkedeki
kucaklaşmanın aracısı oluruz. Ama o gerçekliği tahrip
ederek, dönüştürerek belli bir ideolojik angajmanın aracı
kılacak tarzda, onun halkla ilişkilerine uygun bir biçimde
konuşursak buradan barış çıkmaz.
Devlet,
ahlaki bir ödevle mükelleftir. O ahlaki ödev, vatandaşlarının -her
kim olursa olsun- can ve mal emniyetini sağlamaktır. Devletin
vatandaşlarına karşı bir tavrı olmaz. Türkiye,
demokratik bir ülke. Devlet iradesi o demokratik zeminde teşekkül ediyor.
Devletin görevi, bir yerde vatandaşlara yönelik tehdit ve tehlike varsa
bunu ortadan kaldırmaktır. Sokağa çıkma
yasağının ilan edildiği yerlerdeki tehlike, çok açık
bir biçimde, PKK terör örgütünün halka ve devlete meydan okuması neticesinde
ortaya çıkan bir tehlikedir. Bu gerçekliği görmezlikten gelip sanki
devlet halka karşı tanklar ortaya sürüyormuş tarzındaki bir
dil, işte, barışı sağlamayacak olan, dert olan bir
dildir. Bu dilden barış çıkmaz.
O
yüzden, olayları değerlendirirken ideolojinin o çok puslu
gözlükleriyle bakıp buradan başka türlü bir hikâye çıkartmaya
çalışmak, ne kadar sözlerimizin arasına barış,
demokrasi, eşitlik, kardeşlik gibi laflar koyarsak koyalım bu
amaca hizmet etmez.
Terörle
bu devletin mücadelesi, bu ülkenin mücadelesi, bu halkın mücadelesi,
Kürtlerin ve Türklerin mücadelesi muhakkak başarıya ulaşacak ve
bu ülkede kardeşliği ve barışı mutlaka
sağlayacağız. Siyaset bunun için çok önemli bir zemin ve fırsattır.
Ümit ederim siyaset yapan çevreler de bu fırsatı ve imkânı
barış için doğru ve tutarlı bir şekilde
kullanırlar.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
Birleşime
saat 15.50ye kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.28
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER : Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, bugün Danışma Kurulu
yapıldığında Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir
araştırma önergesinin gündeme alınmasını
önermiştik. Fakat zatıalinizle yaptığımız
konuşma ve diğerleri dikkate alındığında, bizim o
araştırma önergemiz maalesef Meclis Başkanlığı
tarafından iade edildi. Dolayısıyla, bizim Danışma
Kurulunda ileri sürdüğümüz önergenin yerine bir başka önerge vermek
durumunda kaldık. Bu durumda ben, bu, bizim işleme alınmayan
önergemizle ilgili Başkanlığın yaptığı
uygulamayı usul hukukuna ve esasa aykırı görüyorum.
Dolayısıyla, yapılan bu işlemle ilgili usul
tartışması açılması gerektiğini düşünüyorum.
BAŞKAN
Sayın Vural, usul tartışması talebinizi yerine
getireceğim, tartışmaya açacağım ama önce şu
açıklamayı yapmak istiyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel
Kurulunun gündemi oturumu, birleşimi yöneten Meclis başkan vekili
tarafından belirlenmemektedir. Bu gündem İç Tüzükümüzün 49uncu
maddesinde belirlenmiştir. Gündem 49uncu maddede belirtilen
kısımlardan oluşur. Söz konusu gündem maddeleri
Danışma Kurulu kararıyla değiştirilebilir.
Danışma Kuruluna siyasi parti grupları önerilerini götürürler.
Danışma Kurulu herhangi bir şekilde karar alamazsa veya
toplanamazsa siyasi parti grupları Danışma Kuruluna götürdükleri
önerilerini Genel Kurula sunarlar. Genel Kurulun karar vermesi hâlinde yine
49uncu maddede yazılı olan gündem değişebilir.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun Danışma Kuruluna bugün götürmüş
olduğu önerinin daha sonra, Genel Kurul saat 14.00te başlamadan
önce, bana ulaşan bilgiye göre, iade konusu olacak şekilde bir
düşünce vardı. Bu düşünce bana ulaşınca ben bu
paylaşımı sizinle yaptım ama henüz bir iade işlemi
yoktu. Genel Kurul başladıktan sonra Meclis
Başkanlığı tarafından bu iade işleminin
gerçekleştirildiğini öğrendim. Yani bu gündem maddesiyle ilgili
olarak ya da Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin iade edilmesiyle ilgili
olarak Meclis başkan vekilinin herhangi bir yetkisi bulunmamaktadır.
Ben
usul tartışmasını açıyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, tabii, uygulama sizin uygulamanız değil
ama Meclis Başkanlığının yaptığı bu
uygulamayla ilgili olarak ben bu uygulamanın aleyhinde söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Aleyhinde Sayın Vural.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Meclis Başkanı uygulamasının aleyhinde
efendim.
BAŞKAN
Meclis Başkanı uygulamasının aleyhinde Sayın Özel.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Meclis Başkanı
uygulamasının lehinde efendim.
BAŞKAN
Meclis Başkanı uygulamasının lehinde Sayın Kubat.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Kimse kalmadıysa ben de lehinde konuşayım.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Aleyhinde...
BAŞKAN
Sizden önce Mersin Milletvekilimiz Sayın Atıcı
Meclis
Başkanı uygulamasının lehinde Sayın Doğan Kubat.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
IX.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- MHP Grubunun
vermiş olduğu araştırma önergesinin Meclis
Başkanlığı tarafından işleme
alınmamasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul görüşmesinde
Ki esasen bu oturumu yöneten
Başkanın bir uygulaması değildir, Meclis
Başkanımızın idari tasarruf bağlamında kendisine
gelen önergelere ilişkin yapmış olduğu bir kişisel
işlemdir. Dolayısıyla, aslında esasen usul
tartışmasına konu edilmesi İç Tüzükün 63üncü maddesine
aykırıdır. Ancak, madem bu konu açıldı, genel
hatlarıyla önergenin gerekçesinden kaynaklı bir iade işlemi
olduğunu da bildiğimizden dolayı bu konuyla ilgili genel
uygulama hakkında görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi bir araştırma önergesi
açılması noktasında Başkanlık makamına bir önerge
veriyor. Elbette Başkanlık kendisine gelen bu önergeleri gerek
Anayasa gerekse İç Tüzük hükümlerine uygunluk bakımından
değerlendirdikten sonra bir işlem tesis etmek mecburiyetinde ve
Meclis Başkanlığımız, Anayasanın 138inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan Görülmekte olan bir dava
hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması
ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda
bulunulamaz. amir hükmünü esas alarak ve yine İç Tüzükümüzün 67nci
maddesinin son fıkrası uyarınca Başkanlığa gelen
yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa,
Başkan, gereken düzeltmelerin yapılması için, o yazı veya
önergeyi sahibine geri verir. hükmü mucibince gelen bu önergeyi Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna iade etmiştir.
Şimdi,
kaba ve yaralayıcı söz tabii hukuki bir tabir ancak bunun
mahiyetini takdir yetkisi Başkanlık makamına aittir. Biz bu
gerekçede, Başkanlığın iade etmiş olduğu
önergenin gerekçesinde yer alan somut sözcükleri bilemediğimiz için o
konuya detaylı olarak giremiyorum. Genel hatlarıyla,
Başkanlık böyle bir işlem
Ki daha önce de burada bizim
bildiğimiz geçen dönemde 3-4 tane böyle uygulama oldu ve gruplar bu
düzeltmeyi yaptıktan sonra Başkanlık makamına düzeltme
sonucu önergelerini verdiler. Arkadaşlar, elbette milletvekillerimiz,
gruplarımız İç Tüzükten, Anayasadan kaynaklanan
haklarını sonuna kadar kullanacaklar. Başımızın
üstünde yeri var, herkes hakkını kullanacak ama bunu da hukukun
sınırları içerisinde ve yine hukukun koyduğu kurallar
içerisinde kullanacak. Şimdi, şu anda Milliyetçi Hareket Partisi
zaten bu düzeltmeyi yapıp önergesini gündeme almıştır ve
söyleyeceği sözleri de orada, Mecliste, kürsüde yüce milletimizle
paylaşacaktır.
Bu
açıdan bakıldığı zaman,
Başkanlığımızın uygulamasında gerek Anayasa
gerekse İç Tüzük açısından herhangi bir hukuka
aykırılık söz konusu olmadığından dolayı
Başkanlığın tutumu lehinde olduğumu belirtir, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kubat.
Aleyhinde
Sayın Oktay Vural İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Meclis Başkanının, parlamenter faaliyetleri
engelleme ve sansürleme yetkisi yoktur. Meclis Başkanı İç Tüzük
uyarınca parlamenterlerin kullandığı egemenlik
hakkını olabildiğince kullanmayı temin etmelidir. Böyle bir
sansür kabul edilemez. Meclis Başkanı kendisini kimin yerine koyuyor?
Sayın
Meclis Başkanına makamından dolayı saygı duyabiliriz
ama Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz bir önergede
yolsuzluk kelimesi geçti, Kaba ve yaralayıcı söz... Ne
yapacağız? Meclis soruşturması vermeyecek miyiz, kimseyi
yolsuzlukla suçlamayacak mıyız? Yani, eğer kaba ve
yaralayıcı sözden muzdaripseniz o zaman kaba ve yaralayıcı
söze yol açan yolsuzlukları önleyin. Yani, yolsuzluk olacak, Hükûmette
bunları yapanlarla ilgili Mecliste biz yolsuzluk iddiasında
bulunamayacağız.
Ve çıkardığı şeylere bakın.
Anayasa'nın 138inci maddesinde diyor ki: Dava hakkında yargı
yetkisinin kullanılması beyanında bulunamayacağı...
Ben bir davayı sorgulamıyorum ki ya. Böyle bir şey olabilir mi
Sayın İsmail Kahraman, Sayın Meclis Başkanı? Ben bir
davayı sorgulamıyorum ki, bir davayla ilgili soru sormuyorum ki; ben
bir iddiada bulunuyorum. Yolsuzlukların merkezinde Tayyip Erdoğan ve
AKPnin yer aldığını göstermektedir; iddiam bu. Yani, bu
kaba ve yaralayıcı söz nasıl olabilir ya?
Değerli arkadaşlarım, evet, ben
sorguluyorum: 4 bakan Adalet ve Kalkınma Partisinin bakanı değil
miydi, sizler onların hakkında Meclis soruşturması
açılmasını istemediniz mi? Çevre ve Şehircilik Bakanı
Ben Sayın Başbakanın talimatıyla yaptım. demedi mi?
Zafer Çağlayan bu süreç içerisinde cari açığı kapatmak
amacıyla Bu işlemlerden Başbakanın haberi var. demedi mi?
Ben bunu sorguluyorum, Kaba ve yaralayıcı söz... İstirham
ediyorum.
Diyoruz ki: AKP, çıkardığı
kanunlarla yolsuzluk, hırsızlıkla suçlananı cezaevinden
çıkarırken, yolsuzlukları ortaya çıkaran polis, savcı,
hâkimleri sürmüş ve çeşitli iddialarla
tutuklatmıştır. Sürülmedi mi polis, savcılar? İhaleye
fesat karıştırma suçunun cezası indirilmedi mi?
İndirildi. Ben bunu eleştiremez miyim? Ama, Sayın Meclis
Başkanı bu iddialarla benim Meclis önergesi vermemi mi engelliyor?
Değerli
milletvekilleri, böyle Meclis Başkanlığı yapılmaz.
Yani, ben burada bu iddialarda bulunurum. Bu iddiaların önünü keserek,
benim bunu sorgulamamın önünü kesmek kraldan fazla kralcı
kesilmektir. Gerçekten ne 138le ilgili var ne de 67de kaba, yaralayıcı
İstirham ediyorum değerli arkadaşlarım ya, ben yolsuzlukla
ilgili iddiaları söylüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY
VURAL (Devamla) Dolayısıyla, Sayın Meclis
Başkanının yaptığı, parlamenter bir grup olarak
kullandığımız egemenlik hakkımızı fiilen
kısıtlamaktır. E, bu durumda nasıl parlamenter faaliyeti
sürdüreceğiz?
Sayın
Başkan, bu araştırma önergesini değiştirmem Sayın
Başkanı haklı gören bir anlayışla değildir,
sadece Meclis Başkanlığının Milliyetçi
Hareket Partisinin 17 Aralıkla ilgili bir Meclis
araştırması gündemi oluşturmasını fiilen
engellemeye yönelik bir iradesini açığa çıkartmak amacıyla
yeniledim. Dolayısıyla, bu vesileyle zatıalinizin Sayın
Meclis Başkanına bu iddiaların ne 138de ne de kaba ve
yaralayıcı ifadelerle ilgili olmadığını
belirterek, bizim o araştırma önergemizi ivedilikle işleme
alması gerekir. Kullanamayacak mıyız Sayın Başkan? Ben
burada söylesem, Adalet ve Kalkınma Partisinin bakanları
yolsuzluğun merkezinde oturmuştur. desem, kaba ve
yaralayıcı sözden dolayı bana ceza mı vereceksiniz? Olmaz.
Sayın Başkan, o bakımdan bunlarla ilgili iddialar gündeme
gelebilir, araştırılması istenebilir, Meclis soruşturması
açılması istenebilir. Kaldı ki zaten Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu dahi bu Meclis soruşturmasıyla ilgili iddiaları, yolsuzluk
iddialarını doğru görmüş ve Meclis soruşturması
istemişti. Bu, fiilen Parlamentonun ve milletvekillerinin yetkilerini
kısıtlamaktır.
Kusura bakmayın, biraz süreyi aştım
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (Devamla)
ama fiilî bir durumla karşı karşıya
kaldığımızdan dolayı, Sayın Meclis
Başkanına bundan sonra bunları böyle sansüre tabi tutacak
girişimlerde bulunmamayı tavsiye ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Lehinde Sayın Aytuğ Atıcı, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Atıcı, süreniz üç dakikadır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu 17-25
Aralık yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet
iddialarının araştırılması için bir önerge
veriyor; güzel, Meclis Başkanı da bunu reddediyor. Şu anda biz
de bunun doğru mu yanlış mı olduğunu
tartışıyoruz. Ben de bu uygulamanın lehinde söz aldım.
Sayın Vural, Meclis Başkanı bunu reddetmeyip ne
yapsın? Haklı adam. Böyle bir önerge verilir mi Allah
aşkına? (CHP sıralarından alkışlar) Demoklesin
kılıcı tepesinde adamın. Yiğit mi bunu kabul edecek
kadar, yiğit mi? Yani, buraya getirip de bunun şimdi oylamasında
bu kadar -kaç kişiydiniz- 317 milletvekilini töhmet altında
bırakmak yerine, 1 kişiyi töhmet altında bırakır,
işi bitirir. Ben lehinde konuşuyorum adamın. Haklı, yapacak
bir şeyi yok adamın. (CHP sıralarından alkışlar)
Çünkü yolsuzluk var mı yok mu diye hafazanallah bir
araştırılsa ne olur?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Duman olurlar, duman.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Yani, şimdi, adamın bir tanesi
birinin önüne yatıyor ya da yattığı iddia ediliyor,
adamın bir tanesi de diyor ki: Sen çikolata şeylerinin içerisinde
dolarları götürdün. İddia ediliyor. Öbürü diyor ki: Ben koluma 700
bin liralık saat taktım ama bu benim hakkımdır. İddia
ediliyor bunların yanlış olduğu. Ya
araştırırsak, ya doğru çıkarsa ne olur bunların
hâli Allah aşkına ya? Mecbur reddedecek, ben lehinde konuşuyorum
adamın. Ben olsam ben de reddederim ya, böyle şey olur mu?
Şimdi, Çevre Bakanını ayırdınız,
hatırlıyor musunuz? Geçen dönem, 24üncü Dönemde burada olan
arkadaşlarım hatırlarlar. 4 bakan hakkında bir önerge
verilmişti, aranızda konuştuydunuz -kulislere yansıyan
bilgilerden- dediniz ki: Ya, iki ateş arasında kaldık.
Şimdi bunu reddetsek kamuoyu diyecek ki hırsızlık iddiaları
olanları koruyor. Ya, biz en iyisi bunu kabul edelim, kabul edelim ama bu
Çevre ve Şehircilik Bakanı var ya, bu adam dedi ki: Ben
Başbakan ne dediyse onu yaptım., onu bir kenara ayıralım,
öbür 3ünü gönderelim, keselim bunları, ne olacak? Yani bütün AKP
mahvolacağına 3 tane bakanın kellesini alalım; vatan,
millet için hayırlı uğurlu olur, AKP için de hayırlı
uğurlu olur.
Dediniz
ki: Ya, bakın, kamuoyunda öyle bir algı yaratırız ki, bak
AKPnin içinde yolsuzluğa bulaşan iddiası bile olsa biz
yargıya gönderiyoruz, Yüce Divana gönderiyoruz. Ama niyetiniz onları
orada aklamaktı. Bakın, gönderdik, adamların suçu yok,
aklandı, geri geldi. diyecektiniz ama oyununuzu birisi bozdu. Birisi dedi
ki onların içerisinden: Ben Yüce Divana filan gitmem. Ben gidersem
peşimden Bilal gelir. (CHP sıralarından alkışlar)
Peşimden Bilal gelir. deyince iş bitti, bir dakikada hava
değişti, bir talimat geldi, o ellerinizi kaldırıp
reddettiniz.
Evet,
lehindedir. Doğru yapmıştır, ne yapsın gariban. (CHP
ve MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Atıcı.
Aleyhinde,
Sayın Özgür Özel, Manisa Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yapılan usul tartışmasında, açılan usul
tartışmasında aleyhte söz almış durumdayım.
Aleyhinde olduğumuz tutum, Meclis Başkanının
geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisine karşı da tatbik
ettiği bir uygulama, bugün MHPnin başına gelmiş ve
aslında Meclis Başkanı Sayın Kahramanın muhalefet
partilerinin muhalefet alanını belirleme, sınırlama ve
nasıl muhalefet edeceklerine ilişkin onların üzerinde kurmaya
çalıştıkları tahakkümüne ilişkindir.
Ama
öncelikle şunu söyleyelim: Danışma Kurulu toplantısına
gidiyoruz. Hep birlikte anlaşırsak gündem tamam; anlaşamazsak her
partinin grup önerisi getirme hakkı var. Danışma Kurulu
toplantısına Meclis Başkanının Başkanlık
etmesi gerekiyor ama gidiyorsunuz toplantıya, bakıyorsunuz, Adalet ve
Kalkınma Partisinden seçilmiş bir Meclis Başkan Vekili var. Ne
sıfatla o toplantıyı yönetiyor? Vekâleten yönetiyor. Oysa
vekâlet, açıkça belli ki Sayın Başkanın Meclis içinde,
hatta Ankarada olmadığı durumlarda tercih edeceği bir
yöntem. Vekâletteki keyfiyete itirazımız yok, istediğine verir
vekâleti ama yan odada heyet kabul ederken vekâlet veremez. Ne yapması
lazım? Görevlendirme yapması lazım. Görevlendirmede keyfiyet
olmaz, her gruptan seçilmiş olan Meclis başkan vekillerinin bu görevi
sırayla yapması lazım, aynı şu anda oturumu yönetme
görevi gibi. Bir görevlendirme yapıyorsa vekâletten bahsedilemez.
İkincisi,
verilen araştırma önergesini Anayasanın 138inin ikinci
fıkrasına göre reddediyor. Neymiş? Yargı yetkisinin
kullanımına ilişkin yasama faaliyeti yapamayız, soru
soramayız falan. Eyvallah, yargı yetkisi dediğiniz için
öznesi yargıcın ya da savcının verdiği kararlara
yöneliktir. Yani, Neden bırakmıyorsun, neden tutukluyorsun?
denmesini yasaklıyor olabilir, en geniş yorumla, en geniş
yorumla. Keşke bunu bugün Yılmaz Tunç -kendisi hukukçudur-
dinleyebilseydi, o da söyledi aslında Bunları
konuşamazsınız. diye. Oysa bu konuda bir temel karar var, 18
Haziran 1970te Anayasa Mahkemesi bir karar vermiş, demiş ki: Bu,
hâkim teminatına ve yargının korunmasına yönelik bir
maddeyken siz bunu genişleterek yasamanın faaliyet alanını
daraltamazsınız. Bu karar daha sonra öyle uygulamalara emsal
olmuş ki örneğin, Susurluk Komisyonunu kurmuş Meclis, birileri
Kuramazsınız, durdurun çalışmasını. demiş,
bu maddeye göre çalışmasına karar verilmiş. Birisi,
Mercedes firması, Yapılan yolsuzlukla ilgili mahkeme var, Mecliste
komisyon kurulamaz. demiş, Meclis karar vermiş Anayasa Mahkemesinin
bu kararına yönelik olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) - Sayın Kahraman bir hukukçu, alacak bu kararı
-1970teki karar bugüne kadar 3 temel komisyona esas teşkil etmiş ve
hakkında yapılan bütün itirazlar da reddedilmiş- okuyacak, ondan
sonra muhalefet partilerinin verdiği önergelerin neresinin Anayasaya
uygun, neresinin Anayasaya aykırı olduğuyla ilgili buraya gelip
doktrin vazedecek. Eğer bunu yapacaksa da bir zahmet, bütün grup
başkan vekillerinin nezaket gösterip gittiği Danışma Kurulu
toplantısına vekâleten kisvesi altında sadece kendi
partisinden seçilmiş Meclis başkan vekilini yollayarak İç
Tüzükün 19uncu maddesini işlevsizleştirme yolunu da seçmeyecek.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özel.
Konu
yeterince tartışılmıştır. Usul
tartışması öncesinde yaptığım açıklamalara
ilave olarak şunu söylemek istiyorum: Meclis
Başkanlığının söz konusu işlemine ilişkin
birleşimi yöneten Başkanlık Divanı olarak
yapacağımız bir işlem bulunmamaktadır.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini okutuyorum:
X.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, 17/12/2015 tarih ve 535 sayıyla Grup
Başkan Vekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile İzmir
Milletvekili Oktay Vural tarafından, son yıllarda ülke gündeminden
hiç düşmeyen rüşvet ve yolsuzlukların sosyal, hukuki ve ekonomik
boyutlarının araştırılarak -yasal önlemler dâhil olmak
üzere- rüşvet ve yolsuzlukların önlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 17 Aralık
2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
17/12/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 17 Aralık 2015 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
Öneri:
17
Aralık 2015 tarih (2015/535) sayıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğumuz, Manisa Milletvekili
ve Grup Başkan Vekili Erkan Akçay ile İzmir Milletvekili ve Grup
Başkan Vekili Oktay Vuralın son yıllarda ülke gündeminden hiç
düşmeyen rüşvet ve yolsuzlukların sosyal, hukuki ve ekonomik
boyutlarının araştırılarak yasal önlemler dâhil olmak
üzere rüşvet ve yolsuzlukların önlenmesi amacıyla verilen Meclis
araştırma önergesinin 17 Aralık 2015 Perşembe günü (bugün)
Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi lehinde Sayın Mehmet Günal,
Antalya Milletvekili
Buyurun
Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
Grup
önerileri üzerindeki konuşmalar onar dakikadır.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün 17 Aralık. Az önce değerli
arkadaşlarımın belirttiği gibi Mevlânanın
vuslatının yıl dönümü. Yine, kendisini rahmetle anıyoruz
ama onun sadece Anadolu topraklarında değil dünyada hoşgörüye
ilişkin bıraktığı miras maalesef bugün hercümerce uğramış
durumda. Tartıştığımız konulara bakınca,
hiçbir esamesinin kalmadığını hep birlikte üzülerek
görüyoruz.
Tabii, diğer bir şey, bundan tam iki yıl önce yine bir
17 Aralık sabahı Türkiye, Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk
iddialarıyla çalkalanarak uyandı. Sabaha karşı yapılan
operasyonlarla -flaş flaş- altüst olan, bugün Türkiyede yaşanan
altüst olmanın da arkasında yatan olaylar yine bir 17 Aralık
sabahı oldu. Biz bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi olarak, seçim
beyannamelerimizde de ifade ettiğimiz gibi, bu olayın önemine dikkat
çekmek için bundan böyle her yıl 17-25 Aralık haftasını
rüşvet ve yolsuzlukla mücadele haftası olarak etkinliklerle
anacağımızı söylemiştik. Bugün de milletvekillerimizle
birlikte, sayın grup başkan vekillerimizle birlikte Meclis
toplantı salonunda kamuoyunun ve sizlerin dikkatine yeniden bu
hususları sunduk.
Değerli arkadaşlar, ben de şaşırdım, biz
etkinlikleri başlatmadan AKP Hükûmeti de aslında etkinliklere
katılmış. Bir baktık haberlere, hemen, bu konuda yayın
hazırlayan Sayın Can Dündar yine 17 Aralık günü adliyeye
çağrılmış yani demek ki onlar da unutturmak istemiyor. Biz
unutturmayacağız. diyoruz ama onlar da unutturmak istemiyorlar. Bir
de baktık, bu operasyonu yapan emniyet mensuplarına da yine
soruşturma kapsamında yakalama kararı
çıkarılmış. Galiba 9 Aralıkta tekrar
bırakılmışlardı, yeniden onlar da
Biz size
teşekkür ediyoruz, 17 Aralığı bizlerle beraber
etkinliklerle andığınız için sizlere teşekkür
ediyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede siyasete sıfır kelimesini ilk önce
bugünkü Sayın Başbakan Davutoğlu sıfır sorun diyerek
sokmuştu hatırlarsanız, sırf sorun hâline geldik. Sonra,
sıfırda 2 tane şey var, bir tanesini dün konuştuk. Sıfırlama
terimi de çok güncel bir terim oldu. Tabii, dünkü konuştuğumuz
sıfırlama vergi cezalarının uzlaşılmasıyla
ilgiliydi. Yandaş, hani, bu yolsuzluk kapsamında da hepimizin malumu
olan, hepimize söven, milletin tamamına söven bir müteahhidin
söylediği gibi, onun şirketinin paralarını
sıfırlama yani kesilen cezanın tamamını
sıfıra düşürme; bu sıfırlama.
Bir
de sıfırlayamama var yani kaç saat uğraşıp,
akşama kadar paraları sıfırlayamamış, birkaç
milyon eurocuk kalmış, onu da başka şeylere
Şimdi,
bunları biz söyleyeceğiz. Eğer varsa, Meclis
Başkanının söylediği doğruysa, zaten kürsüden
söylediklerimize de dava açılabilir, bunda bir şey yok. Bir o
kaldı zaten yapmadığınız AKP Hükûmeti olarak.
Değerli
arkadaşlar, burada, bunu söylüyorsunuz ama ben hakikaten merak ediyorum.
Geçen sene, yine bu vakitler burada bütçe görüşmelerini yaparken de
söylemiştim, bir rüya gördüğümü hatırlatarak bazı
şeyler söyledim. Ben size soruyorum: Hepiniz az veya çok -yeni olanlar
belki çok görüşmemiş olabilir ama- Sayın Recep Tayyip
Erdoğanla mutlaka bir şekilde konuşmadıysanız da
konuşmasını dinlemişsinizdir yani dinlemeyen yoktur
herhâlde Adalet ve Kalkınma Partisinde.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Büyük bir şerefle.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Evet.
Peki,
hayatınızda hiçbir şekilde, Recep Tayyip Erdoğanın
siyaset arenasına çıkmadan önceki hayatı dâhil
fısıldayarak bir konuşma yaptığını duydunuz
mu? (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Çok.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) - Kime? Nerede duydunuz?
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ben çok defa konuştum.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) - Kaç tane yapmıştır mesela?
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ben avukatıyım, çok defa konuştum,
defalarca.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) - Şimdi, böyle bir konuşmanın montajlanabilmesi
için
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Fısıltıyla da konuştum, gür sesle
de konuştum.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) - O zaman sorayım şimdi size, dinleyenlere
sorayım: Böyle bir montajlamanın yapılabilmesi için teknik
olarak acaba kaç tane konuşmadan kırpılıp gündeme
getirilmesi gerekir? Ben anlayamadım yani.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) O konuşmanın adli tıp raporunda sahte
ve montaj olduğu belli. Ben takip ettim bunu.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) - Biz bunları söyleyeceğiz, durun acele etmeyin
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hepsi montaj. İsterseniz getireyim.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) - Birazdan arkadaşlar konuşacak. Aleyhinde
konuşacaklar. Efendim, montajdı, yok efendim paralel yaptı.
Ya, biriniz de çıkıp deyin ki: Bunlar zinhar olmadı. Böyle bir
konuşma yoktur. Bunların tamamı montaj. demek başka bir
şey Bunlar tamamen hayal ürünüdür, böyle hiçbir şey
olmamıştır. demek başka bir şey. Yani biz
bunları iddia edeceğiz, siz de konuşacaksınız,
bunları savunacağız.
Bakın,
bunları ben itiraf etmedim. Bir daha soru sorayım, çok biliyorsunuz,
siz çok biliyorsunuz, bir daha sorayım.
Peki, o zaman Sayın Başbakan, şimdi Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki: Bunlar benim
kriptolu telefonumu dinlemiş, hain bunlar.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Doğru.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ne diyor? Vallahi, biz kriptolu telefonlar
dinlenmiyor diye biliyorduk, birini oğlana verdik, birini kendimiz
aldık.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ankara 2. Ağır Ceza
Mahkemesinde dava devam ediyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ee, evin kenarına geçmiş mutfakta
veya şeyde fısır fısır konuşuyor, Emine
Hanım da sufle veriyor, arkadan ses geliyor, Biz, vallahi, telefonu
güvenli bildiğimiz için böcekçilerden korkumuza fısır fısır
konuşuyorduk. diyor. Ben söylemiyorum, kendisi vallahi diyor, hem de
nasıl
En ağır hakareti, hatırlarsanız
arkadaşlar, kriptolu telefonları
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Dava devam ediyor 2. Ağır
Cezada, git müdahil ol.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Davaya biz müdahil olamayız, biz
iddiaları söyleyeceğiz, bunun üstünü
kapattırmayacağız.
Peki, o zaman, madem yoktu
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Günal, neredeyse
Meclisin dışına yaklaşıyorsunuz yavaş yavaş.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Tamam, hepsi yoktu madem Sayın
Çavuşoğlu, bu 4 bakanın suçu ne? Niye istifa ettirdiniz? 4
bakanın suçu neydi? Vekil bile
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Şu anda vekiller mi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Evet, işte, şu anda vekil
değiller, cezayı çektiler. Az önce sayın konuşmacı
burada söylerken, bunlarla ilgili konuyu söylerken buraya değindi.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Gidin şikâyet edin, mahkemeler var.
Dokunulmazlıkları yok, istediğinizi yapabilirsiniz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, bu 4
bakan gitti. Sayın Başbakan Davutoğlu aynen şunu söyledi,
Peygamber Efendimizin (SAV) sözüne bağlantı kurarak Kızım
Fatıma da olsa hırsızlık yapanın elini keserim. dedi.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Doğru.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Oradan da bir celallendiniz, buraya geldi, biz
de hakikaten bir komisyon kurulacak ve bu iş soruşturulacak diye
baktık, umut ettik ama bir anda eller yine kalktı, hepsi birden
aklandılar. Ya, gitseydi, Yüce Divanda aklansaydı da hiç olmazsa
deseydik ki: Ya, göstermelik de olsa bir soruşturma oldu,
arkadaşlarımız da aklandı. Ee, peki
Şimdi,
değerli arkadaşlar, biz size sadece 17-25 Aralıkla ilgili
olanı söyledik ama sizin dosya sadece bundan ibaret değil ki, öyle
bir şey var ki burada, tamamen rant, rüşvet, yolsuzluk; öyle bir hâle
geldi ki, burada özelleştirmedeki usulsüzlüklerin üstünü örtmek, kamu
ihaleleriyle ilgili belli kişilere yapılan kıyakları
kapatmak üzere, adrese teslim bazı ihaleler yapmak üzere otuz yedi gün
komisyonu, iki haftaya yakın da Genel Kurulu
Bir Soma kanunu diyerek
başladık, bütün yandaşlarla ilgili şeyleri soktunuz ve en
son gün getirdiğiniz CMK 153 de yine bu 17-25 Aralık
soruşturmasının üstünü örtmek üzere almış
olduğunuz insanların dosyaya erişebilmesine engel koymak için
gizlilik kararı gelmişti
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Terör örgütüyle ilgili suçlarda gizlilik gerekir.
MEHMET
GÜNAL (Devamla)
ve nihayetinde, bakın, kitabını dahi
yazdırdınız bize.
Yani
tamamen kanun eliyle hukuku katlederek bizi bu hâle getirdiniz.
HAMZA
DAĞ (İzmir) Ya, iki yıldır dinliyoruz.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Daha dinleyeceksiniz, daha çok var bunlarla ilgili de
Bu,
sadece burada olmadı arkadaşlar; özelleştirmeler var,
arkasından onlarca konu var. Özelleştirmelerle beraber
Ya,
şimdi, daha önce giden Orman Bakanımız var, öteki var, birçok
bakan belli şeylerden dolayı
Kimse Kemal Unakıtanı
anmıyor. Hani Babalar gibi satarım. demişti bir zamanlar,
hatırladınız mı? Babalar gibi satan bakanları gördük.
Deniz
Fenerini de daha unutmadık, siz unutturduk zannediyorsunuz ama hâlen daha
bunların failleri belli şekilde korunmuş, geziyorlar.
İhale
yolsuzlukları, Kamu İhale Kanununda yapılan
değişikliklerle kimlere neyin peşkeş çekildiğini
burada konuştuk; Genel Kurulda da, komisyonda da yazdık,
konuştuk.
Bunlarla
beraber havuz medyası satın almaları, bu fezlekenin içerisinde
yer alan, bize küfreden müteahhitlere hangi kıyakların
geçildiğini söyledik.
Daha
dün akşam -şirket isimleri vermedim- Sayın Maliye Bakanı
cevaplayamadı, çünkü kendisi de o işin göbeğindedir.
Dolayısıyla,
nasıl uzlaşma yapıldığını sizin dikkatinize
sundum vergi denetim kurulu raporlarıyla. Bin liranın sadece 50
lirasını tahsil ederseniz, 950 liradan neden, nasıl vazgeçtiniz,
Rüşvet mi aldınız, yoksa adamı siyaseten caydırmak
için mi yazdınız? dedim, söyleyemedi.
Ben
size isimlerini tekrar söyleyebilirim, bunların hepsi yandaştı,
demin söylediğimiz bize söven müteahhitlerdi veya yandaş
yazarların bulunduğu medya kuruluşlarıydı. Onun için,
bu sorulara cevap vermeden bu iş bitmez.
Biz
her ne kadar siz uğraşsanız da bunları
unutmayacağız, unutmadık, unutturmayacağız; her 17
Aralıkta da bir hafta boyunca etkinliklerle bunları sizlere
hatırlatacağız.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Bir dahaki 17 Aralıkta siz burada
olmazsınız Sayın Günal.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Niye? Hapse mi atacaksınız? Seneye 17 Aralıkta
hapiste mi olacağım?
BAŞKAN
Öneri aleyhinde Yusuf Başer, Yozgat Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Başer.
YUSUF
BAŞER (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin Meclis araştırması
açılmasına ilişkin vermiş olduğu önergenin aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Anayasamıza
göre hukuk devleti -amaç- insan haklarına dayanan, insanların temel
hak ve özgürlüklerini koruyan, güçlendiren, eylemleri hukuka uygun olan, hukuk
güvenliğini sağlayan, Anayasaya ve yasalara aykırı
tutumlardan kaçınan, hukuku, devlet organlarını egemen
kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı
denetimine açık olan devlettir. Soruşturmaya esas olan olaylara
baktığımızda soruşturmayı yapan kolluk
güçlerinin, soruşturmayı yapan savcının ve
soruşturmaya konu işlemlere ilişkin olarak alınan mahkeme
kararlarının hukuka açıkça aykırı olduğu,
soruşturmaya konu işlemlerin çoğunun bizatihi mutlak butlan
olduğu, yok hükmünde olduğu, hukuk devleti ilkelerine
aykırı olarak tanzim edildiği açıktır. Bu husus
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012
tarih, 120653 sayılı esas, 2014/69582 karar sayılı
Takipsizlik Dosyasıyla da sübut bulmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Aralık operasyonu,
demokrasinin gereği ve vazgeçilmezi olan seçimler yoluyla AK PARTİyi
iktidardan düşüremeyeceğini anlayan, Türkiyenin güçlenmesinden,
kalkınmasından rahatsız olan uluslararası çevrelerin ve
onların yerli iş birlikçilerinin ve onların emir erliğini
yapanların, hukuku ayaklar altına alanların Dönemin
Başbakanı ifadesini kullanacak kadar alçalmak suretiyle fezleke
hazırlamalarının adıdır. Kendilerine hâkim ve
savcılık yeminlerini yok saymak suretiyle, emir ve talimatı
yasadan ve Anayasadan alması gereken ve hukuka en fazla saygılı
olması gereken hâkimlerin, savcıların
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) O hâkim ve savcıları siz
atadınız!
YUSUF BAŞER (Devamla)
ve kolluk güçlerinin AK PARTİ kurucu
Genel Başkanı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanı hedef alan, millet iradesine gem vurmak isteyenlerin
yolsuzluk adı altında darbe girişiminde bulunmasının
adıdır 17 Aralık operasyonu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Bilalin telefon konuşmalarından
bahset, Bilalden, Bilalden. Eurolar ne oldu, ondan bahset, ondan!
YUSUF
BAŞER (Devamla) 17 Aralık operasyonu hukuk adına
hukuksuzluğu meşru sayma operasyonunun adıdır.
MUSA
ÇAM (İzmir) Milyon eurolardan bahset, milyon eurolardan; ondan bahset
sen, bırak o hikâyeleri!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim lütfen.
YUSUF
BAŞER (Devamla) Biz AK PARTİ olarak hukuk devletinin tastamam
uygulanmasını, gerçek anlamda devlet kurumlarının ve
kişilerin hukuka bağlı kalmasını istedik, istemeye de
devam edeceğiz.
MUSA
ÇAM (İzmir) Hangi hukuk? 2 bin polisi tayin ettiniz; hâkimleri,
savcıları görevden aldınız. Hani, hâkim mi
bıraktınız, savcı mı bıraktınız, hukuk
mu bıraktınız?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
YUSUF
BAŞER (Devamla) Hiç kimsenin, özellikle de adalet dağıtan
yargı organlarının, yargı mensuplarının ve kolluk
kuvvetlerinin suç işleme özgürlüğünün olmadığını
dün de söyledik, bugün de söyledik, yarın da söylemeye devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSA
ÇAM (İzmir) Dün de çaldınız, bugün de çalıyorsunuz,
yarın da çalacaksınız!
YUSUF
BAŞER (Devamla) 17 Aralık operasyonu, değerli
kardeşlerim, darbe girişiminin adıdır ve inşallah
bundan sonra AK PARTİyle beraber eski Türkiye
alışkanlıkları artık tarihin çöp sepetine
atılmıştır. Bundan sonra darbe, inşallah, Türkiye
Cumhuriyeti devletinde olmayacaktır. O Türkiye eski Türkiyede
kalmıştır.
MEVLÜT
DUDU (Hatay) Tarih sizi çöp sepetine atacak, sizi!
MUSA
ÇAM (İzmir) Yusuf, en büyük darbeyi siz yapıyorsunuz!
YUSUF
BAŞER (Devamla) Değerli kardeşlerim, 17 Aralık
soruşturması ekonomik çıkar sağlamak amacıyla örgüt
kurmak, üye olmak, yardım etmek, rüşvet almak ve vermek, rüşvete
aracılık etmek, mal varlığı değerlerini aklamak,
fuhşa aracılık etmek suçlarını işledikleri
iddiasıyla
ALİ
ŞEKER (İstanbul) İtiraf ediyorsun, itiraf!
YUSUF
BAŞER (Devamla)
açılmış olmasına rağmen
maalesef soruşturma dosyalarında bu suçlardan yüzde 90ıyla
ilgili hiçbir araştırma yapılmamıştır.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Utanmadan konuşuyorsun, utanmadan!
YUSUF
BAŞER (Devamla) Dolayısıyla, değerli kardeşlerim, bu
operasyon yargı eliyle, seçilmiş Hükûmete darbe girişiminin
adıdır.
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) O yargıyı siz
yarattınız, siz!
YUSUF BAŞER (Devamla) AK PARTİyi yolsuzluk adı
altında iktidardan uzaklaştırma soruşturması
olduğu açıktır.
Değerli
kardeşlerim, 17 Aralık operasyonu hukuku katletme operasyonudur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler) AK PARTİ dün olduğu gibi bugün de
hukuku katletme operasyonuna Dur! diyecek, darbe girişimlerine Dur!
diyecek. Hukukun üstünlüğünü dün olduğu gibi bugün de ve yarın
da savunacağız inşallah. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Hukuku katlettiniz!
YUSUF
BAŞER (Devamla) - 17 Aralık darbe girişimi
soruşturmasının başlamasıyla ilgili, değerli
kardeşlerim, hiçbir somut olay yoktur. Soruşturmanın ne zaman
başladığı belli değildir; 2008 tarihinde yapılan
bir ihbarla mı başladığı belli değildir, 2007
tarihinde
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) İnşallah, inşallah(!)
YUSUF
BAŞER (Devamla) -
Kapıkule Gümrük Kapısındaki 252 kilogram
eroin operasyonuyla ilgili de başladığı belli değildir
değerli arkadaşlar. Eğer soruşturma komisyonuyla ilgili
olarak raporlarımızı okumuş olsaydınız bununla
ilgili buraya, Meclise tekrar 17 Aralık operasyonuyla ilgili yeni bir
araştırma önerisi getirmezdiniz. Okumadınız, dosyayı
bilmiyorsunuz, sadece ahkâm kesmeye devam ediyorsunuz. (CHP sıralarından
gürültüler) Eğer soruşturma komisyonu raporlarını
okumuş olsaydınız şu an burada cek cek cek
konuşmayacaktınız. (AK PARTİ sıralarından
Bravo! sesleri, alkışlar)
Değerli
kardeşlerim, 17 Aralık soruşturması
ALİ
ŞEKER (İstanbul) - Utanmazlar!
YUSUF
BAŞER (Devamla) - Haddinizi bilin, terbiyenizi kullanın. Terbiyeye
davet ediyorum sizi.
BAŞKAN
Sayın Başer
YUSUF
BAŞER (Devamla) Değerli kardeşlerim, soruşturma
doğrudan CMKnın 135inci maddesine göre telekomünikasyonun
denetlenmesi yoluyla başlamıştır. İlk
telekomünikasyonun denetlenmesi kararı verildiği anda dosya
içeriğinde, kuvvetli suç şüphesini gösteren dosyada hiçbir belge
yoktur.
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Bunları Ergenekonda, Balyozda niye
söylemiyorsunuz?
YUSUF BAŞER (Devamla) - Değerli kardeşlerim, başka
şekilde delil elde etme imkânı olmasına rağmen diğer
yollardan hiçbir araştırma yapılmamış olması
telekomünikasyonun denetlenmesi kararını hukuka aykırı hâle
getirdiği gibi soruşturmanın hukuki dayanaktan yoksun
olduğu ve soruşturmanın, başta da belirtmiş
olduğum gibi, AK PARTİyi, seçilmiş Hükûmeti hükûmetten
uzaklaştırma operasyonu olduğu açıktır.
Değerli
kardeşlerim, kolluk tarafından istihbari dinlemeden elde edilen
belgeler ve bilgilerle, hukuka aykırı yollardan elde edilen delillerle,
isimsiz ihbarlar yoluyla adli soruşturma yapılmıştır.
İstihbari dinleme veya izleme ya da hukuka aykırı yollardan elde
edilen verilerle, isimsiz ihbarlarla soruşturmaya başlanması,
Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununa göre açıktır
Maalesef, değerli
kardeşlerim, bu hüküm, emir ve talimatı Anayasadan ve yasalardan
alması gereken hâkim ve savcılar tarafından, paralel hâkim ve
savcılar tarafından yasal hâle getirilmiştir.
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Sizin yarattığınız
paralel hâkim ve savcılar.
YUSUF
BAŞER (Devamla) Sizler de maalesef, bugün, onların
temsilciliğini ve savunuculuğunu yapıyorsunuz. Acı olan
taraf da budur değerli kardeşlerim.
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Ergenekon savunması yapıyorsun şu
anda.
YUSUF
BAŞER (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kolluğun soruşturmaya başlamak için cumhuriyet
savcısına haber vermesi gerekirken maalesef verilmemiştir. 2012
tarihinde, 18 Temmuzda isimsiz ihbar yapılmasına rağmen, aradan
bir buçuk ay geçmesine rağmen, maalesef kolluk hiçbir faaliyet
yapmamış ve değerli kardeşlerim, normalde
savcılarımızın bu ihbarları UYAP sistemine
işlemesi lazım gelirken maalesef UYAP sistemine işlememek
suretiyle de cumhuriyet savcısı ayrı bir suç
işlemiştir.
Değerli
kardeşlerim, söyleyecek söz var ama vakitler sınırlı.
Ancak, özellikle şunu söylemek suretiyle konuşmama son vermek
istiyorum.
MUSA
ÇAM (İzmir) Bilalden bahset, Bilalden!
YUSUF
BAŞER (Devamla) Değerli kardeşlerim, AK PARTİ olarak biz
dün olduğu gibi bugün de hukuk diyeceğiz, adalet diyeceğiz ve
değerli kardeşlerim, hukuk karşısında herkesin
eşit olması noktasında gayret göstereceğimizin bilinmesini
istiyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
MUSA
ÇAM (İzmir) Sarrafa gel, Sarrafa!
YUSUF
BAŞER (Devamla) Önergenin aleyhinde olduğumu belirtiyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Başer.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın hatip konuşması sırasında
grubumuza hem hakarette bulunmuş hem de grubumuzun hiç içinde
bulunmadığı bir ilişkilenme durumunu, geçmişteki kendi
grubunun durumundan hareketle grubumuzun üzerine bir suç atmak suretiyle yanıltmaya
çalışmıştır.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
69uncu
madde kapsamında söz veriyorum.
Süreniz
iki dakikadır.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz
önceki konuşmayı ibretle dinledik, şaşırmadık
çünkü daha önce yapılan basmakalıp ve genel olarak bürokratlar
tarafından hazırlanmış, çoğaltılarak
milletvekillerine dağıtılmış, Bu konuda ne gelirse
dönüp dönüp bunları söyleyin. diyen konuşmalardan bir tanesini
dinledik.
YUSUF
BAŞER (Yozgat) Kendinizle karıştırmayın.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) - Metinden uzaklaşınca ne dediğini bilemeyen,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna döndüğünde hakaret etmek
dışında dağarcıktan bir kelime seçemeyen bir üslupla
karşı karşıyız.
HAMZA
DAĞ (İzmir) Cevabını ver sen sadece.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) - Ancak, paralelle iş birliği dendiğinde, bu
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu, Ergenekon, Balyoz, askerî casusluk
davalarında
HAMZA
DAĞ (İzmir) Çok ayıp!
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) -
soruşturmanın gizliliği dediği zaman
oradan laf atan Sayın İzmir Milletvekili o günlerde Allahın
bildiğini kuldan mı saklayacaksın. diyordu bu ülkenin
şerefli komutanlarına o lekeler sürülürken. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yine, Cumhuriyet Halk Partisi, askerî casusluk davasında, şu
anda okuduğu 6 gazetenin ve şimdi paralel yaftası
yapıştırdığı 4-5 gazetenin ortaklaşa
manşetlerinde, bu ülkenin insanlarının, askerlerinin mesleki
namuslarına casus, kişisel namuslarına fuhuş lekesi
sürülürken bizler buradan çıkıp da özel hayatın gizliliği
dediğimiz zaman Allahın bildiğini kuldan mı
saklayacaksın. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
diyorlardı. Şimdi, o günlerde o eylemleri birlikte
yaptıkları yapıyla ters düştüklerinin ve onun artık
ayyuka çıktığının yıl dönümünde tutmuşlar,
Cumhuriyet Halk Partisine paralel yapıyla iş birliği diyorlar.
Cumhuriyet Halk Partisinin gayrimeşru hiçbir yapıyla iş
birliği olmaz. Ama, paralel yapı ne yaptıysa onlar bu işi
taşeron olarak yaptı, esas işveren hep sizdiniz. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, sayın hatip az
önce bize okumadığımızı söyleyerek Cek cek cek
konuşuyorsunuz. diyerek sataştı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Günal, size de 69uncu madde
kapsamında söz veriyorum.
Süreniz iki dakikadır.
4.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hem okuduk hem yazdık diye gösterdim. Şimdi içinden bir
bölümü size tekrar okuyacağım. Burada iddia etmiştim, hepiniz
birden Başbakan o gün Konyada Şebiarusa gitmişti. diye
bağırmıştınız. Sabah 08.02de o kayıtlar var
mıydı, yok muydu? Önce onu bir söyleyin. Konuştu mu,
konuşmadı? Ne söylediğini sonra tartışırız.
Sayın Başbakan 08.02de kriptolu telefondan Bilal Erdoğanla
konuştu mu, konuşmadı mı? Biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz.
Buradan arkadaşlar Hayır. dediler, çıktılar. Ben
de hemen oturdum İnternetten baktım -Konya, canlı yayın- 4
tane televizyonun canlı videosuna baktım, 13.48 yazıyordu.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Konuşma sırasında
orada mıydınız?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bunların hepsini yukarıda,
komisyonda siz bu yolsuzlukların üstünü örtmek için, paralel diye
uydurduğunuz örgütü hapse atmak için ve bilgi vermemek için
Sayın
Kubat burada demin konuştu. Sayın Kubatın o şubatta
yapılan soruşturmanın gizliliğiyle ilgili kanun
görüşülürken söylediğinin tam tersini, geldiniz haziran ayında
tekrar torba yapılırken Onlar bu dosyaları görmesin. diye bu
sefer gizliliği siz ihlal eder bir vaziyette düzenleme
yaptırdınız. Şimdi, kalkıp bize şunu söyleyin: Bu
saat var mı, yok mu? Bu para sayma makineleri nereden gitti?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - İade edilen paraları niye
almışlar?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Onları da mı polisler uydurdu?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Polis getirdi!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ayakkabı kutularındakiler neydi, var
mıydı, yok muydu? Bu konuşmalar oldu mu, olmadı? O kriptolu
telefonlar Bilalde de var mıydı, yok muydu? Önce bunları
söyleyeceksiniz, sonra da cak cak
ERKAN AKÇAY (Manisa) Erdoğan Bayraktar Başbakanın
talimatını uyguladım. dedi ya!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Biz tamamını okuduk arkadaşlar,
o fezlekeyi de okuduk, bize gelenleri de burada zaten konuştuk, Sayın
Meclis Başkanı onları da burada kesti, görüştürmedi daha
önce defalarca. Soruşturma komisyonunda imha edilenleri burada
tartıştık.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Fezlekeyi hazırlayanlar nerede
şimdi, nerede?
MEHMET
GÜNAL (Devamla) - Çok yeni arkadaşlarımız var, konuşuyorlar
ama dönün bakın, tutanakları okuyun, komisyon tutanaklarını
okuyun, burada nelerin olduğunu önce bir görün. Bunların böyle kolay
kolay unutturulacak bir şey olmadığını tekraren
söylüyoruz. O makineleri, para sayma makinelerini, ayakkabı kutularını,
o saati unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
X.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun,
17/12/2015 tarih ve 535 sayıyla Grup Başkan Vekilleri Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ile İzmir Milletvekili Oktay Vural
tarafından, son yıllarda ülke gündeminden hiç düşmeyen
rüşvet ve yolsuzlukların sosyal, hukuki ve ekonomik
boyutlarının araştırılarak -yasal önlemler dâhil olmak
üzere- rüşvet ve yolsuzlukların önlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 17 Aralık
2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde İzmir Milletvekili
Sayın Atila Sertel.
Süreniz
on dakikadır.
Buyurun
Sayın Sertel. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLA
SERTEL (İzmir) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
öncelikle, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet haftası kutlu olsun.
(CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir haftayı Türk
siyasi yaşamına bir gölge gibi düşüren ve haramla ve
hırsızlıkla anılan AKPli bazı bakanlara ve siyasilere
de yazıklar olsun! Adalet ve Kalkınma Partisinin içerisinde mutlaka,
dürüst, namuslu, ailesine, çoluk çocuğuna haram lokma yedirmeyen
milletvekilleri, siyasi yaşam içerisinde bulunan insanlar var.
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Hepsi öyle.
ATİLA
SERTEL (Devamla) Benim bu konuşmamdan...
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) CHPde kaç kişi var namuslu insan? CHPde kaç tane
namuslu insan var? Sayısını söyleyebilir misin?
ATİLA
SERTEL (Devamla) - ...bu namuslu ve dürüst insanlar asla alınmazlar.
Namuslu ve dürüst insan, hırsızlıkla anılmayan insanlar
asla tepki göstermezler.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Ayıp be! Utan be!
ATİLA
SERTEL (Devamla) - Bu noktada, eğer Türkiyede bir baba oğluyla
sıfırlama ilişkilerini kısık sesle konuşuyorsa,
Türkiyede bir baba ile oğul var olan paranın nasıl
taşınacağına ve nereye saklanacağına ilişkin
görüşmeler yapıyorsa, bir baba ile oğulun arasındaki
konuşma Türkiyede ahlakı da, Türkiyede siyaseti de, Türkiyede
hırsızlığı da çok açık ve net bir biçimde ortaya
koyuyor.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Biz inanmıyoruz o konuşmalara, öyle bir
konuşma yok. Hepsi şantaj, montaj!
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Gazeteler başka şeyler de yazdı,
kasetleri yazdı gazeteler, Kemal Kılıçdaroğlunu
yazdı, hepsi doğru muydu?
ATİLA
SERTEL (Devamla) - Sevgili arkadaşlar, hırsız,
hırsızlığını yapar, bundan asla utanmaz ama
asıl sorun...
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Hepsi doğru muydu?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yine utanırsın söylediğinden.
ATİLA
SERTEL (Devamla) - ...hırsızların savunulmasıdır.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Hepsi doğru muydu?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Utanırsın söylediğinden.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Sen utan!
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Ya, sen hangi birinden utandın Özgür be!
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Utan!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri...
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Hangisinden utandın?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yine yollarsın bana cezaları.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Sus, terbiyesizlik yapma, konuşma, sus.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Utanırsın ettiğin laftan.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Konuşma, saygılı ol.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri lütfen... Sizi sükûnete davet ediyorum.
ATİLA
SERTEL (Devamla) Sevgili arkadaşlar, konuşmaları bir an için
var olan
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Utanırsın ettiğin laftan.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Konuşma, sus! Konuşma, saygılı ol!
Terbiyesiz! (CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sus be!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Nereden biliyordun sen yargıyı, orada
mıydın sen?
ALİ
ŞEKER (İstanbul) - Hırsızlığı
savunmayın! Ayıp, ayıp! Hırsızlığı
savunmayın be!
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Hırsızlar!
ATİLA
SERTEL (Devamla) Arkadaş, siz niye gocunuyorsunuz? Arkadaşım,
siz niye gocunuyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Sertel
Sayın Sertel, lütfen siz Genel Kurula hitap edin.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yine utanırsınız
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) - Sen orada mıydın! Gazete haberiyle, gazete
kupürüyle konuşuyorsun. Ayıp! Bak, terbiyeli olacaksın!
ATİLA
SERTEL (Devamla) Sizin olayın içinde adınız geçiyor mu,
bilmiyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, hepinizi sükûnete davet ediyorum. Hatibi
dinleyelim lütfen.
ATİLA
SERTEL (Devamla) Bakın, var olan tapeler gün yüzü gibi bütün
yolsuzlukları ortaya koymuştur. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) - Bak, sana bir şey söylüyorum, benimle
konuşurken terbiyeli olacaksın! Saygılı ol! Terbiyesiz ya!
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Dağbaşı mı burası!
ATİLA
SERTEL (Devamla) Sevgili arkadaşlar, biz Türkiye yurttaşları
olarak, Türkiyede yaşayan vatandaşlar olarak Türkiye'nin bütün her
şeyini İçişleri Bakanına teslim etmişiz. Demişiz
ki İçişleri Bakanına, bu ülkede hırsızlık
olmasın
MEHMET
METİNER (İstanbul) Hırsızlık sizde.
ATİLA
SERTEL (Devamla) -
bu ülkede yolsuzluk olmasın, bu ülkede soygun
olmasın demişiz, bir sabah uyanmışız ki
İçişleri Bakanı Muammer Gülerin oğlunun evine polis
girmiş ve kasalar sayılıyor; bir kasa, iki kasa, üç kasa, dört
kasa, beş kasa, altı kasa, yedi kasa ve para sayma makineleri
bulunuyor. Bu nasıl bir İçişleri Bakanıdır? Zaten onun
ne olduğunu siz de iyi tespit ettiniz ki o 4 bakanla birlikte onları
yeniden bu sıralara getirmediniz. Siz aslında o
hırsızlığı kabul ettiniz, bunu kabul edin, kabul
ettiğiniz için o insanları getirmediniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın,
sizin partinizin içinden çıkmış dönemin Cumhurbaşkanı,
o dönemde Cumhurbaşkanlığı yapmış Abdullah Gül
diyor ki: Hiçbir şeyin üstü kapanmaz. Devlet otoritesinden başka
otorite olmaz. Sizin anladığınız dilden de söylemek
isterim sevgili arkadaşlar: Cahiliye döneminde hırsızlık
bir hayli yaygınmış ve o yaygınlık sırasında
büyük ayıp ve suç sayılmaktaymış. O tarihlerde merkezî bir
siyasi otorite bulunmadığı için hırsızlar ne
yazık ki gerekli cezaya çarptırılamıyormuş. Bugünün
Türkiyesinde ne yazık ki siyasi otorite çoğunluk gücüne dayanarak
var olan hırsızlıkların araştırılmasının
önüne bile set çekiyor. Asıl acı olan bu. Hırsız savunulmaz
arkadaşlar, hırsız kimse, yargı önüne çıkarmak
zorundasınız. Eğer hırsızlık yok ise
bağırarak, çağırarak, yokla aklayamazsınız.
Akladık, Mecliste akladık çoğunlukla. diyerek toplum gözünde
asla aklayamazsınız. Adınız gibi olmanız gerekir, ak
olmalısınız. Ak olmak için de siz bizden çok bu olayların
sonuçlanması için karar almalısınız. Yoksa hepiniz zan
altında kalırsınız. Bu doğru bir yaklaşım
tarzı değil. Biz bağırarak, çağırarak
sorunları çözemeyiz. Diyor ki hadis literatüründe Hazreti Muhammed,
inceleyin sözleri
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Nerede?
ATİLA
SERTEL (Devamla)
Hırsız mümin olduğu hâlde
hırsızlık etmez. Eğer bir mümin hırsızlıkla
suçlanıyorsa kendisi yargının önüne koşa koşa gitmeli,
kendisi savcının önüne çıkmalı, kendisi Mecliste
araştırma komisyonu açılmasını istemeli.
KASIM
BOSTAN (Balıkesir) Nerede öyle bir yargı var?
ATİLA
SERTEL (Devamla) Doğru budur.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Bu vesileyle de olsa hadis okuyorsun ya, tebrik ederim.
ATİLA
SERTEL (Devamla) Şimdi, siz ne yaptınız arkadaşlar biliyor
musunuz, sizin yaptığınız ne biliyor musunuz?
Yıllardır birlikte yürüdüğünüz, o büyük stadyumlarda Seni
özledik Hocam., Neredesin Hocam? diye nağmeler düzdüğünüz paralele
yıktınız bu işi. Namuslu polisler, görev yapan polisler
cezaevinde, sizin o suçlanan çocuklarınız kim bilir şimdi hangi
keyiflerde, hangi eylemlerde, hangi işlerde.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Nereden biliyorsunuz polisleri? Polisleri nereden
biliyorsunuz?
ATİLA
SERTEL (Devamla) Bakın, ne yaptınız biliyor musunuz
arkadaşlar? Başbakanın o dönemde Ergenekon davalarında bir
cellat gibi kullandığı ve sonra yurt dışına kaçan
Zekeriya Özün altına zırhlı arabayı siz
yolladınız ve Zekeriya Öz bu davayı yürütmeye
başladığında Zekeriya Özün ipini çektiniz. Sonra ne
yaptınız? 80 rütbeli, 609 polisi görevden aldınız,
hâkimleri, savcıları görevden aldınız, yer
değiştirdiniz, savcı ayarladınız, hâkim
ayarladınız ve aklandığınızı
zannediyorsunuz. Asla değil.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Bizi seçimler aklar, paklar.
ATİLA
SERTEL (Devamla) Toplum sizi
İçinizde var olagelen insanları da
tasnif ederek, ayırt ederek söylüyorum: Niçin Bülent Arınçla ilgili
bir tek haram lokma konuşulmadı? Gerici dendi, dinci dendi,
yobaz dendi; denilebilir ama niçin bir Allahın kulu kendisini parayla
pulla ilişkilendiremedi de ne Egemen Bağışla, hani Bakara
makara diye insanlarla, dinle alay eden ve çektiği telefonla
Bizim
gruptan herhangi biri en ufak bir şekilde saygısızlık bile
yapmaya kalksa yani en ufacık bir saygısızlık, dünyayı
ayağa kaldıranlar bir bakan Bakara makara dediğinde niye
sustu, niçin sustu? (CHP sıralarından alkışlar) 700 bin
liralık saati koluna takan bakanla ilgili niçin araştırma
istemediniz? Niçin Arkadaş, bu saati sen nasıl alıyorsun, 700
bin liralık saati koluna takıyorsun? demediniz?
Bakın,
siz ne yaptınız biliyor musunuz arkadaşlar? Siz bütün hepsine
yasak koydunuz, bu olaylarla ilgili soruşturmalara, yazı, çizi
olaylarına bile yasak koydunuz. 17 Aralık
soruşturmasını yürüten savcıları, hâkimleri görevden
aldınız, 97 hâkim ve savcının yerini
değiştirdiniz. Aklandınız mı, toplum sizi akladı
mı? Bence değil.
Bakın,
bir şey daha söyleyeceğim: Hadi onları, bütün tapeleri, hadi
kısık sesle söylenen her şeyi, bütün hepsini bir an için montaj
kabul edelim ki dünyada böyle bir montaj sanayisi de yok. Montaj diyenler
veya demeyenler için de uluslararası düzeyde bu kayıtları
kontrol edebilecek çok teknik, bilimsel araştırmalar yapacak
kuruluşlar da var, oraya da gidebiliriz. Ama çıktı sizin
Bakanınız televizyonda dedi ki: Bir soruşturma dosyasında
var olan, onaylanan imar planlarının büyük bölümünü ben Sayın
Başbakanın talimatıyla yaptım. Aslında
Başbakanın istifa etmesi gerekir. Bunu biz mi dedirttik?
Erdoğan Beye Çık NTV televizyonuna Sayın Erdoğan
Bayraktar, sen bunları söyle. mi dedik? Biz mi konuşturduk
Erdoğan Bayraktarı? Bütün bunların içerisinde sizin
bunları aklamak ve bitirmek gibi bir noktada olmanız mümkün
değil.
Bakın,
arkadaşlar, gerçekler bir gün gelir ortaya çıkar ve o gerçekler
ortaya çıktığı zaman herkes mahcup olur. Çalıp
çırpanların dışarıda, yazanların,
konuşanların içeride olduğu bir Türkiyede yaşıyoruz.
Yeniden
sözlerimi şu cümleyle bitirmek istiyorum. Hırsız,
hırsızlığını yapar ve utanmaz. Asıl
utanması gerekenler hırsızlığa göz yumanlardır,
hırsızlığı hoş görenlerdir,
hırsızlığı aklamaya çalışanlardır. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama hırsızlık asla
aklanmaz sevgili arkadaşlar.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sertel.
Sayın
Bostancı, dinliyorum efendim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, değerli
konuşmacı Hırsızlığı kabul ettiniz. diye
grubumuza dönerek böyle bir ithamda ve sataşmada bulunmuştur, 69a
göre
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı, sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir Milletvekili Atila
Sertelin MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; bu grubun hırsızlığı kabul
ettiğine dair hiçbir realite hükmü yoktur. Sosyolojide kıymet hükmü
ve realite hükmü birbirinden ayrılır. Değerli
konuşmacı, kendi siyasal görüşünün kıymet hükümlerini
realite hükmü zannetme yanılsaması içerisinde ama yegane
yanılsaması bu değil. Hukuktan bahsediliyor, hukuki
yargılamalardan bahsediliyor, Meclisteki soruşturma komisyonunun
kurulması ve sonraki süreçlerden bahsediliyor. Değerli
konuşmacı hukuk bilgisine müracaat ederse bütün bu süreçlerin hukuka
uygun bir şekilde cereyan ettiğini görür.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yapma Allah aşkına ya!
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Hukuka değil, kanuna.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Ama arkadaşların kendi
hukuklarına göre değil, onlar hukuk istemiyor, kendi
hukuklarını istiyorlar, kendi hukuklarını. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Burada Meclisin iradesine
dayatılmaya çalışılan Biz bunu böyle görüyoruz. Burada bir
hırsızlık var, buna biz karar verdik. Ey Meclis, bize tabi olun
ve bu hükmü verin. diyor. Bu Meclis, sizin iradenize tabi olmayacak. Bu
Meclis, kendi hür iradesiyle karar verdi, dün öyle verdi, yarın da öyle
verecek. Keyfe göre hukuk olmaz, hukukun tarihine bakın.
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Sizin iradeniz hür mü ya?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Aslında herkes kendi
hukukunu ister ama sonuçta demokrasi herkesin hukukunu mümkün kılar.
Türkiyede demokrasi var arkadaşlar. Demokrasi çerçevesinde teşekkül
eden bir hukuk içinize sinmeyebilir kendi hukukunuzu istediğiniz için ama
demokrasi budur.
Saygılar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Başkanım, bir
sataşma var, söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN Sayın Sertel, hangi söz...
ATİLA SERTEL (İzmir) Hukuk bilmemekle...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bilmemek demedim, Hukuk bilginize
müracaat edin. dedim.
ATİLA SERTEL (İzmir) ...hukuk bilgisiyle ilgili, diğer
konularda, benim şahsi görüşlerim olsun...
BAŞKAN Size yönelik mi sataşmada bulundu Sayın Sertel?
ATİLA SERTEL (İzmir) Evet efendim, bana yönelik; hukuku
bilmediğimi söyledi.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ne dedim efendim?
BAŞKAN Buyurun efendim, lütfen yeni bir sataşmaya meydan
vermeyelim.
6.- İzmir
Milletvekili Atila Sertelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz hukuku çok iyi biliyoruz. Ben tam altı yıl
boyunca Ergenekon davalarını izleyen bir gazeteciyim, Gazeteciler
Cemiyeti Başkanıyım. Orada biz hâkimlerce, hâkimler
tarafından yapılan bütün hukuksuzlukları, oradan, yerimizden
bağırırken buradaki, Meclisteki konuşmaları da çok iyi
dinliyorduk. Bu davanın savcısı benim. diyen kişiyi de
çok iyi biliyorum, o davanın savcısına kimin araç
gönderdiğini de siz çok iyi biliyorsunuz. Biz o davaları
başından sonuna izledik. Arkadaşlarımız altı
yıl hücrelerde, altı yıl boyunca o Silivri zindanlarında
tutuldu, şimdi burada, Meclisteler. O arkadaşlarımızın
çoluk çocuğundan ayrı kaldığı süreç ve ailelerinden
ayrı kaldığı süreç sizin hukuksuzluğunuzdur. Ben
hukuku çok iyi biliyorum.
Ayrıca, bugün Can Dündar ve Erdem Gül cezaevinde yatıyorsa bu
yeni bir hukuksuzluktur. Bu hukuksuzluğu yapan da Sayın
Cumhurbaşkanıdır. Bu arkadaşlarımızla ilgili
Görecekler gününü. diyen ve savcılara işaret ederek, çoktan
yazılmış, hiçbir şekilde suç unsuru taşımayan...
Ve birçok bilinen konuyu yazan gazeteci arkadaşlarımız devlet
sırrını ifşa etmek ve başka suçlarla haksız ve
hukuksuz yere Silivri zindanlarına kapatılmıştır.
Onlar da çıkacaktır ve siz onlardan da özür dileyeceksiniz ve
gerçekten bir gün hukukun size de lazım olduğunu göreceksiniz.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Utanacaklar, utanacaklar!
ATİLA
SERTEL (Devamla) Size de adaletsizlik yapılsa samimiyetle söylüyorum,
ben sizin de yanınızda olacağıma söz veriyorum İlhan
İşbilene yapılanın olduğu gibi, sizin
arkadaşınıza yapılanın olduğu gibi; onu da
söylemek istiyorum.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Şu anda adaletsizlik yapıyorsun.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Hiç olmadınız, hiç. 28 Şubatlarda
neredeydiniz siz, neredeydiniz? O zaman da hukuk vardı ama sizin hukukunuz
vardı.
ATİLA
SERTEL (Devamla) - O da sizin sıralarınızda, geçen dönemde,
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili olarak oturuyordu, ona
yapıldığı gibi.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Şişli Belediyesinden bahsetsene, niye
bahsetmiyorsun, önce kendi işinizi halledin be! Çankaya Belediyesini
söylesene.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sertel.
X.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun,
17/12/2015 tarih ve 535 sayıyla Grup Başkan Vekilleri Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ile İzmir Milletvekili Oktay Vural
tarafından, son yıllarda ülke gündeminden hiç düşmeyen
rüşvet ve yolsuzlukların sosyal, hukuki ve ekonomik boyutlarının
araştırılarak -yasal önlemler dâhil olmak üzere- rüşvet ve
yolsuzlukların önlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 17 Aralık 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi aleyhinde Yılmaz Tunç,
Bartın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisinin araştırma komisyonu kurulmasını istediği
konu iki yıl önce Mecliste tartışıldı ve Meclis,
soruşturma komisyonu olarak görevini yaptı, raporunu Genel Kurula
sundu, Genel Kurul bu raporu görüştü ve bu raporla ilgili bir karar
verildi. Tabii, biraz sonra o raporun belki ayrıntılarına
fırsat kalırsa değineceğim. Ama, öncelikle şunu ifade
etmek istiyorum: İki yıl öncesini bir hatırlayacak olursak, iki
yıl önce bu iddialar ortaya atıldığında muhalefet
partilerinin yine Mecliste aynı şekildeki tavırlarını
hatırlıyoruz ve Meclis araştırma komisyonları
kurulması yönündeki talepleri vardı her 3 partinin de, Meclis
araştırma komisyonu kurulsun. şeklinde talepleri vardı,
Meclise önergeler getirmişlerdi. Ama, AK PARTİnin muhalefet
partilerinden bir farkı vardı, AK PARTİ ise şunu
yaptı, dedi ki: Böyle iddialar mademki kamuoyunda dillendiriliyor, o
zaman biz bu iddiaların gerçek olup olmadığını, ceza
hukuku anlamında maddi gerçeğin ortaya çıkıp
çıkmadığını istiyoruz, bu anlamda da Meclis
araştırması değil
Çünkü Meclis araştırması
nedir? Meclisin bilgi edinme yollarından birisidir; konuşulur,
araştırılır, ilgililer dinlenir, bir rapor ortaya
çıkar ve Meclis bu konuda bilgilendirilir. Ama, biz dedik ki: Bu konu bir
ceza işi, yargılama işi; dolayısıyla bu iddialar ciddi
iddialar, bu iddiaların soruşturulması gerekir.
Araştırılmadan ziyade, sorumlular varsa, bu iddialar gerçekse,
Yüce Divan kararı da vermek gerekiyorsa araştırma önergesiyle
Yüce Divan kararı verilmez. ve 77 AK PARTİli milletvekiliyle Soruşturma
komisyonu kurulsun. diye bu Yüce Mecliste ilk önergeyi veren partidir AK
PARTİ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gelip
burada, bu kadar temiz insanın karşısına çıkıp
Hırsız var, hırsız var. diye iki sene önce bağırdınız,
kim inandı, kim inandı size? (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Var var, hırsız var!
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) 4 seçim geçti.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) 4 seçim geçti.
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) 1 yerel seçim, milletvekilliği seçimleri 2 kere,
Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Şimdi,
77 milletvekili, AK PARTİli milletvekillerinin önergesiyle
soruşturma komisyonu burada kuruldu. Anayasanın 100üncü maddesi
açık, bakanların yargılanması soruşturma komisyonuyla
mümkün. Başlangıç, soruşturma komisyonuyla, Yüce Divana giden
yolun ilk kapısı burası; bunu da, bu usulü de
gerçekleştirmek isteyen tek parti AK PARTİ idi. Siz ne
yaptınız? Araştırma komisyonları kurulsun, bu konu
sadece kamuoyunun gündeminde tartışılsın, uzasın
gitsin ve siyasi olarak da AK PARTİ yıpransın; önümüzde üç seçim
var, o üç seçimi de kaybetsin, Türkiye farklı bir pencere açsın.
Sizin derdiniz buydu, ama bunu gerçekleştiremediniz. (CHP
sıralarından gürültüler)
Şimdi,
komisyon kurulduktan sonra değerli milletvekilleri -hatırlayalım-
o komisyona üye seçilen muhalefet milletvekilleri, çeşitli mazeretler
sunarak komisyondan çekildiklerini açıkladılar. İsimlerini
buradan söyleyeyim mi? Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin isimlerini
söyleyeyim mi? Özel mazeretlerim var. diye o milletvekillerinin komisyondan
istifa dilekçelerini burada siz araştırırsanız görürsünüz.
Komisyon
çalışmalarına başladıktan sonra alt komisyon
oluşturduk, detaylı bir araştırma yapmak istedik, bu
araştırmayı adliyede de yapmak istedik, dosyaları orada
inceleyelim, ilgilileri oralara davet edelim. Alt komisyonda muhalefet
milletvekilleri de vardı ve Cumhuriyet Halk Partisinin o dönemde komisyon
üyesi olan savcı kökenli üyesi İstanbul Milletvekili Sayın Ercan
Cengizdi. Tek savcı kökenli üyeniz oydu Cumhuriyet Halk Partili olarak ve
alt komisyonun da üyesiydi bu arkadaşımız ve komisyon
çalışmaları artık sona doğru gelmeye
başladığında dosyalardaki hukuksuzlukları, hukuka
aykırı delillerin nasıl toplandığını
açıkça gördü bu savcı arkadaşımız ve kendi
arkadaşlarına şunu söyledi: Ben, bakın,
savcıyım. Arkadaşlar, dosyalar böyleyken siz niye böyle
konuşuyorsunuz? dedi ve arkadaşlarından tepki aldı Sen
kimin sözcüsüsün? dediler. Ben hukukun sözcüsüyüm. Bakın, burada
hukuksuzluklar var, buna göre karar vermemiz gerekir. dediğinde de arkadaşları
tepki gösterdi ve Sayın Ercan Cengiz komisyon odasını terk etti,
Anadolu Ajansına bir demeç verdi. Hemen açın Googlea girin Ercan
Cengiz komisyon istifa diye yazın.
Cumhuriyet
Halk Partili, savcı kökenli Sayın Ercan Cengizin Anadolu
Ajansına verdiği demeç şudur arkadaşlar: Ben, komisyondaki
çalışmalarda arkadaşlarımızın, CHPli üye
arkadaşlarımızın tavrından rahatsız oldum. Ben,
olaya hukuki olarak bakıyorum, ben, yargısal olarak bakıyorum
ama arkadaşlarımız siyasi olarak bakıyor, aramızda
yöntem farklılığı var. Bu şartlar altında
komisyonda çalışmam mümkün değil ve komisyondan istifa
ediyorum. dedi. Önünüzde iPadleriniz var, hemen yazabilirsiniz: Ercan Cengiz
komisyon istifa Hangi gerekçeyle istifa etmiş Cumhuriyet Halk Partili tek
savcı kökenli üye? Açıkça orada beyanlarını görebilirsiniz,
Googledan bir şey kaybolmuyor, orada hâlâ duruyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Hırsıza göz yumanı biz
tutmayız Başkan!
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, komisyon
dosyaları
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Hırsıza göz yuman kim olursa olsun
göndeririz! Aynısını siz de yapın.
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) İki aylık süremiz vardı
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Yapın aynısını!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MUSA
ÇAM (İzmir) Transfer ettiniz onu, transfer!
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyin efendim.
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) Niye rahatsız oluyorsun? Bunlar gerçekler!
BAŞKAN
Sayın Tunç, Genel Kurula hitap edin siz de.
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) Bunlar gerçekler
MUSA
ÇAM (İzmir) Transfer ettiniz siz onu, transfer!
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) Şimdi, Komisyon dosyaları oradaydı, iki
aylık süremiz vardı.
MUSA
ÇAM (İzmir) Transfer ettiniz onu, transfer!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) Biz, AK PARTİ olarak bu işi kapatmak istesek iki
ayda kapatırdık. Biz, iki ay daha ek süre istedik incelemek için, o
dosyaları didik didik ettik ama muhalefet partisi komisyon üyelerinin o
klasörlerin kapağını açmadığını gördük
orada. Komisyon raporunu hanginiz okudu? Bir okuyun, orada hangi hukuka
aykırı delillerin nasıl toplandığını,
birbirinden farklı dosyaların bir araya nasıl
getirildiğini, farklı suçlamaların, farklı tarihlerdeki
olayların bir araya nasıl getirildiğini, farklı
kişilerle ilgili dosyaların aynı gün
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Paraları açıkla paraları,
kutudaki paraları bir açıkla! Komisyon bu konuda ne diyor?
YILMAZ
TUNÇ (Devamla) -
bir bomba patlatıyorcasına aynı anda
operasyonların başladığını ve bu operasyonların
canlı yayınlarda milletimize sunulduğunu hepimiz gördük. Bu bir
hukuki süreç midir? Bu bir ceza yargılaması mıdır? Ben size
soruyorum, aramızda hukukçular var: Ceza yargılaması böyle mi
olur değerli arkadaşlar? Ve bu hukuksuzlukları tespit eden bir
soruşturma komisyonu raporu şu anda Meclisin burada benimsediği
bir rapor, hepinizin incelemesine açık.
Burada
Komisyonumuz şunu yaptı: Komisyon soruşturma önergesindeki
iddiaları tek tek inceledi. Her bir iddia
Biraz önce buradan
arkadaşımız iddialar ortaya attı. O iddiaların hangi
gerekçeyle Yüce Divana gitmemesi gerektiğini Komisyon raporunda
görebilirsiniz. Orada hangi gerekçeyle
Çünkü biz soruşturma komisyonunun,
soruşturma önergesinin muhtevasıyla bağlıyız ve her
birinin hangi gerekçeyle Yüce Divana gitmemesi gerektiği yönündeki
kararlarımızın hepsi hukukidir.
Şimdi,
ben size soruyorum: Bir dinleme kararı var, süre bitmiş, süre
bittikten sonra da dinlemeye devam edilmiş. Ya da bir dinleme
yapılmış, dinlemeden sonra mahkeme kararı
alınmış. Bir bilgisayardan, bir IP numarasından on iki
farklı ihbar yapılmış, aynı bilgisayardan, polisin
bilgisayarından on iki farklı ihbar yapılabiliyor ve
bunların hepsi aynı dosyada birleşebiliyor ve biz de buna ceza
soruşturması diyoruz.
Değerli
avukat arkadaşlarımız, hukukçularımız, bu bir ceza
soruşturması mıdır? Şimdi, buradan geliyorsunuz
Altında zırhlı Mercedes, Ergenekon davası, orada
yanlış karar vermişti, bunlar hukuksuzdu. ama burada
Doğru karar veriyorlar., burada da sahip çıkıyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, tezatlık.
Artık bu çelişkiden kurtulun. Bu çelişkiyi milletimiz açık
açık görüyor. Ortada cumhuriyet savcılıklarının
takipsizlik kararları var ve bu takipsizlik kararları mahkeme
sürecinden geçip kesinleşmiş. Meclis soruşturma komisyonunun
Yüce Divana sevk etmeme kararı var ve biz şu anda çıkıp bir
Meclis araştırma komisyonuyla yine kamuoyunun bu konuda
bilgilenmesini istiyoruz. Bu iyi niyetli bir davranış değil.
O
nedenle MHP grup önerisinin aleyhinde olduğumu beyan ediyor, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tunç.
Sayın
Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Efendim, sayın hatip konuşmasında geçmiş
dönem Cumhuriyet Halk Partisinin uygulamaları ve mensubumuz bir
milletvekilinin -grubumuza mensup bir milletvekilinin- davranış
biçimiyle ilgili grubumuzu açık şekilde, kamuoyunda haksız
şekilde eleştirilere konu olabilecek şekilde itham
etmiştir. Açıklık getirmek istiyorum 69a göre.
BAŞKAN
69uncu maddeye göre size iki dakika süreyle söz veriyorum Sayın Özel,
buyurun.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
Şimdi,
meşhur bir hikâye var: Demiş ki Hocam, hocam, hani, neydi o Hazreti
İsanın elindeki çomakla böldüğü derenin adı? Demiş
ki: Ah be evladım, nereni düzelteyim? Bir kere çomak değil, asa;
İsa değil, Musa; dere değil, Kızıldeniz.
Ben
senin nereni düzelteyim Yılmaz Tunç? (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Millet sizi düzeltti, âlem düzeltti sizi, âlem.
MAHMUT
ATİLLA KAYA (İzmir) Hâlâ ders almadınız siz, hâlâ.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, birincisi, lütfen, Meclis
kayıtlarına bakın, bir soruşturma komisyonu
kurulmasıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi tarafından giden ilk
talep 19 Mart günü kayıtlara geçmiş. Ardından hızla Sayın
Sadi Bilgiçin kaleme aldığı ve aslında adı talep olan
ama şeklen hiçbir tarafı tutmayan çalakalem bir işi
kayıtlardan son anda geçirmişsiniz. Sonra 24/4/2014 günü yani bundan
tam otuz beş gün sonra Sadi Bilgiç bizimle aynı gün
yetiştirdiği o daracık önergeyi geri çekip otuz beş gün
sonra olması gerektiği gibi bir önerge vermiş. O sırada
Cumhuriyet Halk Partisinin 4 bakan için dört başı mamur bütün
önergeleri beklemiş. Burada görüşülürken bizimkine ret oyu
kullanmışsınız, Sadi Bilgiçin 19 Martta değil 24/4te
verdiğine kabul oyu kullanmışsınız.
Şimdi çıkıyorsunuz televizyonların canlı
yayın yaptığı bir yerde gerçekten bu kadar
uzaklaşabiliyorsunuz. Çok şey söylenebilir, ben bir tek şey
söyleyeceğim: Biraz önce, o fısıltıyla yapılan
konuşmadan bahsedince Sayın MHPli hatip Ben avukatıyım.
dedi arkadaşınız.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Avukatıyım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Cumhurbaşkanı benimle hep
fısıltıyla konuştu.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Makamına böcek konulan bir
Cumhurbaşkanı, bir Başbakan ne yapsın?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ben Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekiliyim
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Makamına böcek konulan bir
Başbakan ne yapsın?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben de onu söyledim zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
Genel Başkanımız benimle hiçbir
gün fısıltıyla konuşmadı.
Fısıltıya ihtiyaç duyanlar utansın.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben de onu söyledim, ben de onu söyledim.
Böcek var. diye fısıltıyla konuşuyor işte,
doğru söylüyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
X.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, 17/12/2015 tarih ve 535 sayıyla Grup
Başkan Vekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile İzmir
Milletvekili Oktay Vural tarafından, son yıllarda ülke gündeminden
hiç düşmeyen rüşvet ve yolsuzlukların sosyal, hukuki ve ekonomik
boyutlarının araştırılarak -yasal önlemler dâhil olmak
üzere- rüşvet ve yolsuzlukların önlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 17 Aralık
2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun,
17/12/2015 tarihinde Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
İdris Baluken tarafından, Türkiyede beş aydır süren
çatışmalı süreç esnasında PKK tarafından
alıkonulan asker, polis ve diğer kamu görevlilerinin ailelerine
kavuşturulması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 17
Aralık 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
17/12/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 17/12/2015 Perşembe günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Diyarbakır
Grup Başkan Vekili
Öneri:
17 Aralık 2015 tarihinde Diyarbakır Milletvekili Grup
Başkan Vekili İdris Baluken tarafından verilen (312 sıra
no.lu) "Türkiye'de beş aydır süren çatışmalı
süreç esnasında PKK tarafından alıkonulan asker, polis ve
diğer kamu görevlilerinin ailelerine kavuşturulması"
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak, 17/12/2015 Perşembe günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Öneri hakkında ilk konuşmacı, lehinde olmak üzere Mehmet Ali
Aslan, Batman Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aslan. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Sayın Başkan, Sayın Divan ve
Sayın Genel Kurulu, halklarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Şebiarus
gününü, gecesini hem bunun sahibi Mevlânayı Allahtan rahmetle
anıyoruz hem de kutluyoruz çünkü o ölümü bir vuslat olarak, bir Allaha
kavuşma olarak değerlendirdiği için kutlanmasını talep
etmiştir. İnşallah, bu vesileyle de insanlarımız
öldürülmez, doğalında, Allahın kaderiyle ölür, öldürülmek
zorunda kimse bırakılmaz ve inşallah, bu kavuşmanın,
bugünün önemine binaen tutuklu olan siyasiler ve alıkonan asker, polisler
de bu vesileyle Meclisin kuracağı bir araştırma
komisyonuyla serbest bırakılır.
Şimdi,
biliyorsunuz, beş aydır bir savaş var ve bu savaşta birçok
insanımız hayatını kaybetmiştir; sivil insan
hayatını kaybetmiştir, kolluk mensupları, Türk anneler
ağlamıştır, Kürt anneler ağlamıştır ve
bu durumda da PKK, kolluk mensuplarının bir kısmını
alıkoymuştur ve bugüne kadar bu konuda ne Hükûmet ne Meclis bir
adım atmamıştır.
Oysaki
İsrailde bile, hepinizin malumu, rehin Gilad Şalit vardı,
İsrail askeri, 1.027 Filistinli karşılığında
serbest bırakılmıştır. Şimon Peres de, bugünün
Cumhurbaşkanına aracı olduğundan dolayı teşekkür
etmiştir ve dönemin Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet
Davutoğlu da bununla ilgili şu sözleri sarf etmiştir: Bunu
insani bir mesele olarak gördüğümüz için her aşamada katkı
vermeye çalıştık. Bölgede tansiyonu düşürücü ve insanların
ailelerine kavuşmasını sağlayıcı olumlu bir
gelişme olarak değerlendiriyoruz. Yani İsrail askerinin
bırakılması için ara bulucu olmuştur, bugünün
Cumhurbaşkanı ve bugünün Başbakanı. Lütfen, bir zahmet
şu anda tutuklu olan askerler, polisler için de aynı
duyarlılığı gösterin ve Meclis araştırma
komisyonuna destek verin.
Bizler,
açık söylüyorum ne hendeğin gerisindekilere ne berisinde olanlar yani
önünde olanlara karşı bizim bakış açımız
insanidir, hiçbirinin ölmesini istemeyiz. Şimdi, biliyorsunuz, IŞİD
Musulda da 50ye yakın konsolosluk görevlilerini esir
almıştı ve yine Sayın Cumhurbaşkanı diplomatik
bir zaferle onları kurtardığından söz etmişti.
Bunların, İsrail askeri kadar ya da Musuldaki konsolosluk
görevlileri kadar değeri yok mu acaba?
Bir
de size Silopide, Cizrede bugün sosyal medyaya yansıyan bir
fotoğrafı göstereceğim. AKPnin on üç yıldan sonraki
öğretmen profilini göstereceğim. Bu, şu anda herhâlde
ataması yapılan bir öğretmen, Cizrede bir sınıf
öğretmeni şeklinde
Elinde silahla duruyor ve bu çocuk Filistinli bir
çocuk değil, bu Nusaybinli bir çocuk. Tabii, bunlar sosyal medyada yer
alınca hemen diyorsunuz ki burası Filistin, Irak, Suriye bilmem
neresi. Artık mecburen biz bulunduğumuz yerlerde o dramı göstermek
için fotoğraf çekmek zorunda kalıyoruz.
Yine, çok daha önemli şeyler göstereceğim size Silvanda
Tekel Camisinde bulduğumuz MKE yapımı bazuka silahlar ve yine
caminin içinde bulduğumuz MKE yapımı ağır
silahların, kurşunların boş kovan resimleri. Tabii,
canlısını şimdi gösterelim, korkmanıza gerek yok,
boştur. Bu, sivil halkımıza karşı
kullanıldığı için
Şu anda içi boş ve üzerinde
MKE yazıyor, MKE damgası var. Bunlar caminin içinden
çıkarılmış. Camiler şu anda silah, mühimmat deposu
olarak kullanılmaktadır, sivil halk katledilmektedir. Bombalanan
şu gördüğünüz evler kurşunlarla, kalaşnikoflarla,
roketatarla bombalanmıyor, bunlar yine, MKE yapımı
tankların mermisiyle bombalanıyor. Bunları evlerin içinden,
sokaklardan, ve camilerden topladık. Tankların iki ülke
arasındaki savaşta kullanılması gerekirken bir ülkenin
içinde kendi vatandaşının evine, mabedine karşı
maalesef kullanılmaktadır.
Bunlar da milletvekillerine sürekli sıkılan gaz
fişekleri, böyle iyice bakın, bunlar bize sıkılıyor.
Eğer dolu olsaydı biraz size de atacaktım, size
sıkacaktım ama maalesef bunlar da bize karşı
kullanıldığı için
Bunlar şu anda boş.
Yine, şunlar, MKE yapımı, cami içinden
topladığımız boş kovan mermileri, bunları da
nazarınıza sunuyorum. Bu mermiler yine MKE yapımı ve bunlar
da birçok çocuğumuzun ölümüne sebep olan -bombaatar diyorlar,
bilmiyorum- bu parçaları mahallelere sıktıkları zaman
bunlar dağılıyor, çoluk, çocuk, kadın, yaşlı
demeden katlediyor. Oysaki ayet var:
(Hatip tarafından Maide Suresinin 32nci ayetikerimesinin
okunması)
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla) - Kim ki bir insanı haksız yere öldürürse
bütün insanlığı katletmiş gibidir.
Yine,
Sayın İdris Baluken, Grup Başkan Vekilimiz ve Eş
Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağla beraber Silvanda
sokağa girerken özel harekât birlikleri bize ateş açtı ve o
ateş açma görüntüleri de videoda yer almaktadır. Ben, boş
kovanları yerden toplarken de o görüntüler de yer almaktadır. Bize
sıkılan mermilerde de MKE yazmıyor; kayıt
dışı kurşunlar, silahlar bunlar. Bunların görüntüleri
de bizde var, lütfen bunu ciddi olarak araştırın. Sonra, bir
şey olduğu zaman Yok filanca vurdu bunları, yok bilmem ne.
Öyle bir durumda birinci derecede sorumlu sizlersiniz.
Sayın
Figen Yüksekdağın, Eş Başkanımızın
kafasına isabet etmek üzere olan da bunun gibi bir gaz fişeğiydi.
Bir zahmet, sonra bir gelin, dokunun buna, hızlı bir şekilde
kafanıza çarparsa acaba yaşama şansınız yüzde kaç
Bunu da gösterelim dedik.
Biz
isteriz ki hiç kimse ama hiç kimse ölmesin, bu kirli savaş bir an önce
bitsin. Burada biz 80 milyon insanı temsil ediyoruz; 550 akıl var,
550 akıl bu sorunu çözmeye yeter ve artar bile. Bundan dolayı biz,
bütün kişisel kaygı, kin, nefretlerimizi bir tarafa bırakıp
lütfen bu ölümleri durdurma girişiminde bulunalım.
Yine,
bu görüntüler Suriye, Irak ya da başka bir Orta Doğu ülkesi
değil; burası Cizre, Silopi. Şu göç manzaralarına
bakın. Dünya Suriyeyi konuşurken bizim bu bölgede çok daha büyük
dramlar, çok daha büyük acılar yaşanmaktadır.
Yine,
bir ayetikerimeyle bitirmek istiyorum:
(Hatip tarafından Nisa Suresinin 128nci ayetikerimesinin bir
bölümünün okunması)
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla) - Barış daima daha
hayırlıdır, daima daha kalıcı olmalıdır.
Hepinize ve bizi şu anda dinlemekte olanlara teşekkür
ediyorum.
Dün,
Arapların yaşadığı bütün illeri sayarken Hatayı
unutmuşum, Hataylılar bize sitem etti. Buradan Hatay halkına da
selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum.
Dün
basına yansıdığı gibi, ben sadece Arapça
konuşmadım, 10 dille selamlama yaptım; Gürcüce, Lazca, Çerkezce,
Süryanice, Arapça, Kürtçe ve Romanca. Buradaki amacım Türkiye
halklarına bir selamlama yapmaktı. Tabii bunu da bu vesileyle buradan
size bildirdim.
Teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, yerimden
konuşmaya ilişkin bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Batman Milletvekili Mehmet Ali
Aslanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Aynı
malzemelerle bütünüyle farklı bir konuşma yapmak mümkün. Esasen,
fotoğraflar çıkarırsınız, malzemeler
çıkarırsınız ve altına bir hikâye
yazarsınız.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) MKE yapımı
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Önemli olan genel senaryonuzun ne olduğu,
nerede durduğunuz. Biz o genel senaryoyu arkadaşın
konuşmasında gördük. O genel senaryoda PKK yok, terör örgütü yok,
onun yaptıkları yok. Bakın, İçişleri
Bakanlığının verilerine göre, Sur, Lice, Silopi vesaire
bölgelerde 850si ağır olmak üzere, 2.240 silah, 10 bin molotof
kokteyli ve 10 ton patlayıcı ele geçirilmiş. Arkadaş bir
örnek koymadı. Bunları kim kullanıyor?
Ayrıca,
şunun altını çizmek isterim: Kendilerine biber gazı sıkıldığından
bahsetti. Üzülürüz, tabii, vekillere böyle bir muamele yapılması
bizim tarzımız, yaklaşımımız değil. Fakat,
arkadaşın kürsüden Bunlar dolu olsaydı size de sıkardım.
demesi acaba gizli fantezisi mi diye insan düşünüyor.
Saygılar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van) Empati kurun diye, empati
kurun diye.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
Sayın Aslan, teşekkür ediyorum.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Bir yanlış anlaşılma var, izah
etmem lazım.
Gaz
fişeğini atardım. dedim, yoksa O bazukayla sıkarım.
demedim ben.
BAŞKAN
Tutanaklara geçmiştir Sayın Aslan.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Bir zahmet bakın. Herhâlde biz o bilinçteyiz.
Ben yine, AKP bunu çok kullandığı için söylüyorum, diyor ki
hadiste: Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi bir
başkasına yapmayın, yoksa tam iman etmiş
sayılmazsınız. Siz bize gaz sıktırıyorsunuz.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Gözlerimiz yaşarıyor! Yani, hem insanları
öldürüyorsunuz hem ayet, hadis okuyorsunuz. Hayret bir şey ya!
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslan, tutanaklara geçmiştir.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Dolayısıyla, bir zahmet sitem etme
hakkımızı da gasbetmeyin lütfen. (AK PARTİ
sıralarından Ayetlerle konuşuyorsun da PKK İslam ordusu
mu? Mübarek adam ya. Ayet, hadis, sanki İslam ordusundan bahsediyorsun,
PKK ya sesi)
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Hem teröriste sahip çıkıyorsun hem terör
örgütüne sahip çıkıyorsun, ayet, hadis okuyorsun. Kenarından,
kıyısından geçtin mi acaba?
BAŞKAN
Sayın Baluken
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Asker ve polisleri kurtaracak mısınız?
Kurtaralım hep beraber.
BAŞKAN
Sayın Aslan, lütfen
Sayın
Baluken, siz başlayın efendim.
27.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, uzun süredir dikkatimizi çeken bir husus var, ısrarla
sabrederek o durumun düzelmesini bekliyoruz ama bir türlü düzelmiyor.
Sayın Naci Bostancı akademiyayla olan bağlarını
koparmamış olacak ki, bir milletvekili olduğunun hâlâ
farkına varmamış olacak ki burada herkesi kendi öğrencisi
sanıyor. Kürsüye çıkan hatip, konuşma yapan hatip, açıklama
yapan hatip ne söylemek istiyor üzerine durmadan söz alıp âdeta
milletvekillerine bir ayar çekme arayışı,
davranışı içerisine giriyor.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Usul öğretiyor biraz hocam, nezaket ve usul
öğretiyor.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Şimdi, Sayın Bostancıya buradaki
550 milletvekiliyle eşit bir statüde olduğunu, bu konuda artık
milletvekillerine çerçeve belirleyen, ayar çizen bir hoca edasından
çıkması gerektiğini özellikle hatırlatmak istiyorum.
İkincisi: Bu konuşmuş olduğumuz konu, son derece
önemli bir konudur. Şu anda PKKnin elinde bulunan 20ye yakın asker
ve polisin aileleri demin Genel Kurula gelmeden de beni aradılar,
çocuklarının sağ salim bir şekilde ailelerine
kavuşmasıyla ilgili Parlamentodan bir beklenti içerisindeler. Bizler
bugüne kadar devlet yetkilileriyle, Hükûmet yetkilileriyle yapmış
olduğumuz sayısız görüşmelerde bir sonuç alamadık.
Yani, onlar bu konuda elini taşın altına sokmak istemiyorlar.
Biz HDP olarak inisiyatif alıp bu konuda var olan
sıkıntıyı gidermek için bir çaba gösterdiğimizde de
böyle farklı algı operasyonlarıyla bunu
itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Operasyonların durması, çatışmaların durması
durumunda bu ailelerin kendi çocuklarına kavuşması adına
biz HDP olarak elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz, bütün siyasi
partileri de bu konuyla ilgili önergeye destek vermeye
çağırıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Sayın
Mehmet Ali Aslanın gündeme getirmiş olması nedeniyle ben de
şu açıklamayı yapma ihtiyacını duyuyorum: Sayın
Aslan dün Dünya Arapça Günü dolayısıyla gündem dışı
bir konuşma yaptı. Bu hafta nöbetçi olan Meclis Başkan Vekili
olarak bana gelen gündem dışı konuşma talepleri
arasından dünün Dünya Arapça Günü olması nedeniyle o
konuşmanın uygun olacağını düşündüm ve Sayın
Aslana bu konuşmayı verdim. Sayın Aslan tabii ki bu gün
vesilesiyle görüşlerini dilediği şekilde açıklama, kürsü
özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü kullanma hakkına sahiptir. Biraz
önce kendileri ifade ettiler, dün 10 dilde selamlama
yaptığını söyledi. Keşke o konuşmanın
başlangıcında ben muhtelif dillerde, 10 dilde selamlama
yapacağım deseydi de iki dakika geçen o konuşmayı biz
başından anlamış olsaydık, ben bunu arzu ederdim.
Kürsüdeki hatibin ne demek istediğini, hangi konuda hangi mesajları
vermek istediğini anlamak önce milletvekillerinin, Genel Kurulun, sonra da
bütün vatandaşlarımızın hakkıdır diye
düşünüyorum.
Bu
açıklamayı da kayıtlara geçirmiş oluyorum.
Sayın
Akçay, sizin de mi talebiniz var?
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Evet.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
28.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslanın
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün,
bu kürsüde grup başkan vekillerinin görüşmelerini, birtakım
tartışmaları sabahtan beri izliyoruz.
Şimdi,
malumunuz, 17 Aralık vesilesiyle muhalefet partileri tarafından 17 ve
25 Aralık yolsuzlukları gündeme getirildiğinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun nasıl olağan dışı tepkiler
gösterdiklerini ve buna müthiş bir savunma gereği, ihtiyacı
duyduklarını gördük. Fakat biraz evvel HDP Grubu adına kürsüde
konuşan sayın
konuşmacı, Türk askerini, Türk polisini İsrail askeriyle bir
tutarcasına bir üslupla konuşmasını yaptı ve aynen Tutuklu
olan polisler ve askerler diyerek âdeta bir PKK diliyle konuşuldu ve ben,
buna ilişkin, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun ve Hükûmetin,
benzeri açıklamalara, bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü, Türkiye
Cumhuriyetinin değerlerini, hukuku ve Anayasayı dikkate alarak
hiçbir savunma yapmadıklarını üzülerek ve esefle de görüyorum.
Bilhassa Genel Kurulun ve aziz milletimizin dikkatine sunmak istediğim,
Adalet ve Kalkınma Partisinin bu konulardaki ikircikli politikasının
artık kristalize olması gerektiğini hatırlatıyorum ve
milletin varlığına, birliğine ve kurumlarına gereken
sahip çıkma dirayetini ve cesaretini göstermesini bekliyorum Adalet ve
Kalkınma Partisinden.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
X.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun,
17/12/2015 tarihinde Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
İdris Baluken tarafından, Türkiyede beş aydır süren
çatışmalı süreç esnasında PKK tarafından
alıkonulan asker, polis ve diğer kamu görevlilerinin ailelerine
kavuşturulması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 17 Aralık
2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi hakkında ikinci söz,
aleyhinde olmak üzere, Gaziantep Milletvekili Sayın Ümit Özdağa
aittir.
Sayın
Özdağ, buyurun efendim.
Süreniz
on dakikadır. (MHP sıralarından alkışlar)
ÜMİT ÖZDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; PKK terör örgütü, AKP Hükûmetinin
terörle müzakere stratejisini Güneydoğu Anadoluda büyük bir
ayaklanmanın altyapısını hazırlamak için
değerlendirmiştir. Açılım sürecinde, PKK terör örgütü,
Güneydoğu Anadoluda kendi ifadesiyle ikili iktidar oluştururken
AKP iktidarı ne yazık ki devletin geri adım atmasını
sağlamıştır. Askerin, jandarmanın ve polisin operasyon
talepleri, Açılım süreci zarar görmesin. gerekçesiyle durdurulmuştur. PKK ise,
bu süreçte, Türkiye Cumhuriyeti devleti alan boşaltırken ve geri
adım atarken devletin boşalttığı alanları
doldurmanın yanında askerlerimize, polislerimize ve köy korucularına
karşı suikast ve kaçırma eylemlerini her geçen gün birazcık
daha artırmıştır.
AKP
hükûmetleri, Türkiye içerisinde terör örgütünün ikili iktidar
oluşturmasının şartlarını sağlarken, önünü
açarken, izlediği Suriye politikası ile Esat rejimini yıkmak
adına, PKKnın, Suriyenin kuzeyinde, nerede ise Lübnan
büyüklüğünde bir alanı kontrol etmesinin, bu coğrafyaya
yerleşmesinin ve bu coğrafyadan Türkiyeye güç projeksiyonu
yapmasının önünü açmıştır.
PKKnın
Suriyede etki merkezi olan Ayn El Arapta gerçekleştirmiş
olduğu çatışmalarda, ne yazık ki, AKP Hükûmeti, PKKya
peşmerge yardımının gitmesine izin vermiştir.
Bugün,
Başbakan açıklamalarında, PKK terör örgütü Kobaniyi Türkiyeye
taşımak istiyor tespitini yapmaktadır. Çok doğrudur. PKK
terör örgütü Güneydoğu Anadoluya
Tırnak içinde, hiçbir resmî
haritada Kobani diye bir şey yoktur. Kobani bir PKK ifadesidir. Hiçbir
haritada bulamazsınız bunu. Ne yazık ki, herkes kullanıyor
devlet yetkilileri dâhil Ayn El Araptan bahsetmeleri gerekirken. Ayn El Arapta
PKKya yardım edilmesini sağladığı gibi AKP,
Diyarbakır il kongresinde de Kobaniye selam yollamıştır.
İfade, tırnak içinde.
Bugün,
PKK terör örgütü Suriye iç savaşını Güneydoğu Anadoluya
taşımak amacıyla Sur, Cizre, Silopi, Şırnakı
sıklet merkezi olarak seçmiş ve bu merkezlerden
başlatacağı bir kent ayaklanmasını bütün
coğrafyaya yayacak şekilde çalışmalarına
başlamıştır.
Esasen,
terör örgütü, 7 Haziran seçimlerinden sonra da bu ayaklanma için ilk
adımlarını atmıştı. Bunun üzerine Cizrede büyük
bir operasyon başlatıldı, sekiz gün sokağa çıkma
yasağı ilan edildi ancak 8inci günün sonunda Hükûmet operasyonun
arkasında siyasi olarak duramadı ve operasyon valinin, emniyet
müdürünün, jandarma yetkililerinin aksini söylemelerine ve bitmediğini ifade
etmelerine rağmen durduruldu. Daha sonra yapılan ilçe
operasyonlarında da sonuç alınamadı. Polis özel harekât belirli
caddelere girdi ve çıktı. Aksine, bu operasyonlar, PKKya eksiklerini
görmek için fırsat yarattı.
Peki,
neden 1 Kasım öncesindeki operasyonlarda PKK terör örgütünün sıklet
merkezi seçtiği ilçelerde terör örgütüne karşı sonuç
alınamadı?
Bir:
Polis özel harekâtın silah ve donanımı bu tür bir operasyonu
gerçekleştirmek için yeterli değildi.
İki: Hükûmet uzun süreli sokağa çıkma
yasaklarının arkasında siyaseten duramadı. Bu dönemde
Milliyetçi Hareket Partisi, AKP iktidarını Güneydoğu Anadoluda
olağanüstü hâli düşünmeye ve uygulamaya davet etmişti, bu
fırsatı değerlendirmekten kaçındınız.
Üç:
Bu operasyonlar sırasında halk ile kurulması gereken stratejik
iletişim de kurulamadı. Şimdi iktidarın bu hatadan
döndüğü gözüküyor.
Polis
özel harekâtla bu işin yapılamayacağını siz de
anladınız, onun için Güneydoğu Anadoluda görevi Türk
Silahlı Kuvvetlerine verdiniz.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Hayır.
ÜMİT
ÖZDAĞ (Devamla) Şimdi sakın Türk Silahlı Kuvvetlerinin
önünü kesmeyin, elini bağlamayın. Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri
bölgede görev yapıyor ve yapmalı da çünkü bölgede bir ayaklanma
girişimi ve tehdidi var terör örgütü tarafından
gerçekleştirilen. Ülkemiz, PKK terör örgütü ve IŞİD
tarafından hızla Orta Doğu iç savaşının içerisine
sürüklenmek isteniyor.
Öte
yandan, terör örgütü tarafından kaçırılan asker, polis ve kamu
görevlileri de en hızlı şekilde kurtarılmalı. Bu, AKP
Hükûmetinin namusudur. Her Hükûmet üyesi, kaçırılan bu
çocuklarımızın kendi çocuğu olduğunu düşünmeli ve
ona göre yatağa girmelidir. Bakalım, başını
yastığa koyduğu zaman uyuyor mu uyuyamıyor mu. Bu insanlar,
çocuklarımız, terör örgütü tarafından kaçırılan, rehin
alınan çocuklarımız bir an önce gereken operasyonlarla
kurtarılmalıdır.
Milliyetçi
Hareket Partisi, özünde bir çetenin, tarihin gördüğü en kanlı terör
örgütlerinden bir tanesinin, aşağılık bir kriminal eylemi
olan bu kaçırma ve rehin alma eylemlerinin
sonlandırılmasını, üstelik gerekçesi PKK terör örgütüne,
açılım süreci altında, yeniden teslim olunması talebine
dayandırılan bir Meclis araştırması meselesi
değil, Millî İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün
ortak operasyonu meselesi olarak görmektedir. PKK rehin aldığı
bu askerlerimiz ve kamu görevlileri aracılığıyla Türkiye
Cumhuriyeti devleti üzerinde baskı uygulayabileceğini
düşünmektedir. AKP iktidarı PKK terör örgütüne bu fırsatı
vermemeli ve derhâl rehin alınan çocukların kurtarılması
için gereken operasyonlar başlatılmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, bu süreç uzun bir süreden beri devam ediyor ve sizler de
görüyorsunuz, aileler o kadar umutsuz ki PKK terör örgütüne yakın sivil
toplum örgütlerinden yardım istemek zorunda kalıyorlar. Bu eminim,
benim onuruma dokunduğu gibi sizin de onurunuza dokunuyordur. Bu
polislerin ailelerini, bu askerlerin ailelerini, bu kamu görevlilerinin
ailelerini bu sözde sivil toplum örgütlerinin elinden kurtarmak, almak Türkiye
Cumhuriyeti devletinin ve AKP Hükûmetinin namus borcudur.
Hepinizi
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özdağ.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisinin lehinde olmak üzere Sayın Murat Emir,
Ankara Milletvekili
Buyurun
Sayın Emir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
MURAT
EMİR (Ankara) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Halkların Demokratik Partisi grup önerisine ilişkin olarak partimin
görüşlerini ifade etmek üzere huzurlarınızdayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Yaşadığımız
son gelişmeler AKP iktidarının on üç yılda
yaptığı tahribatın sonuçlarını bütün
çıplaklığıyla artık herkesin gözünün önüne
koymuştur. İçeride ve dışarıda izlenen ciddiyetsiz ve
iki yüzlü politikalar başımıza sürekli sorunlar açmakta ve
artık iç çatışmaların son derece
yoğunlaştığı, ağır insan hakları
ihlallerinin gerçekleştiği ve her gün insanlarımızın
yaşamlarını yitirdiği, mahallelerimizin, ilçelerimizin,
illerimizin boşaltıldığı bir dönemden geçiyoruz
maalesef. İç çatışmaların bu denli arttığı
bir dönemde sürekli kayıplar veriyoruz, ağır insan hakları
ihlallerine göz yummak zorunda kalıyoruz.
2013
yılında Reyhanlıda 52, bu yıl Suruçta 32 ve son olarak da
Ankarada 103 yurttaşımızın hayatını
kaybetmesiyle sonuçlanan terör saldırılarının da bugün
yaşadığımız güneydoğudaki olayların da ve
oradan insanlarımızın göç etmelerinin nedeni de AKPnin bu
tutarsız politikalarıdır. Yine, aynı şekilde, önergeye
konu olan askerlerimizin alıkonmuş, kaçırılmış
olması da yine Hükûmetin on üç yıldır uyguladığı
çelişik güneydoğu politikasının bir
uzantısıdır.
Sayın
milletvekilleri, bugünlere nasıl geldiğimizi kısaca
anımsamakta yarar görüyorum. AKP, ülkemizde ağır bir sorun olan,
kültürel, tarihsel, siyasi, ekonomik boyutları olan Kürt sorununu sürekli
olarak kendisi açısından ve kendisine başarılı seçim
sonuçları getirmesi açısından değerlendirmiştir. 2009
yılında Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi adı
altında uygulamaya konan, barış süreci olarak, çözüm süreci
olarak takdim edilen süreç aslında baştan beri yanlış bir
süreçti. Bu sürecin biz öteden beri uzun süre götürülemeyeceğini
söylüyorduk. Bu sorun bütün ülkemizin sorunuydu, bütün ülkemizdeki bütün
vatandaşlarımızın canı yanıyordu ve bu sorunu
herkesin katılımıyla, herkesin katkısıyla, meşru
zeminlerde yani bu Parlamentoda hepimiz elimizi taşın altına
koyarak çözmek zorundaydık ama bu yapılmadı. Gizli servisler
aracılığıyla, Kandille, İmralıyla, adalarla,
dağlarla konuşma tercihi yapıldı ve sonuç olarak da gelinen
noktada daha fazla gözyaşı, daha fazla kan
Değerli
arkadaşlar, özellikle, bu çözüm sürecinin pişirildiği ve önümüze
getirildiği dönemlerin seçimlerin sonucunu etkilemeye dönük olarak,
seçimlerde başarılı bir sonuç almaya dönük olarak ve hatta
mümkünse çatışmasızlık sürecinin birkaç ay, seçim
sonrasına ötelenmesini rica edecek noktalara kadar gelmiştir, bu
bilgilerin hepsi arşivlerde vardır. Ama 7 Haziranda başka bir
şey oldu, ne oldu? İstediğiniz seçim sonuçlarına
ulaşamadınız ve anladınız ki başka bir şey
yapmak lazım. Bugün yaşanan günlerce süren sokağa çıkma
yasakları, en temel insan haklarının çiğnenmesi,
insanların göçe tabi tutulması, bunların hepsi kamu düzenini
sağlamak iddiasıyla yapıldı ama soruyorum size: Bu mu sizin
kamu düzeniniz?
Bütün
bu yaşananlar aslında, başta Sayın Cumhurbaşkanı
olmak üzere sizin bir siyasi tercihinizin uzantısıdır,
doğal sonucudur. Gizli servisler eliyle yürütülen sözde çözüm süreci
elbette sürdürülemezdi. Seçimi kazanmak için başlatılan
çalışma şimdi de başkanlık rejimi hedefi
doğrultusunda şiddetlendirilerek yürütülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, toplumsal barışımız açısından
hem de can kayıplarımız açısından bilançomuz her geçen
gün artıyor. 7 Haziran ile 9 Kasım 2015 tarihleri arasını
kapsayan dönemde asker, polis, korucu olmak üzere 200e yakın güvenlik
mensubu şehit düşmüş, 262 vatandaşımız da
yaşamını yitirmiştir. Son iki günse, özellikle Cizre ve
Silopide başlatılan sokağa çıkma yasağı
sonrasında, bizim de bütün ısrarlı sorularımıza
rağmen ayrıntılı, doyurucu yanıt
alamadığımız bir biçimde şiddet ve kanlı eylemler
artarak devam etmektedir.
Son olarak, Diyarbakır Silvanda 3 güvenlik mensubu şehit
olmuş, Silvanın Mescit Mahallesinde hendekleri kapatmaya giden
iş makinası ateşe verilmiş, yine, Silvanın Mescit
Mahallesinde 1 kişi ölmüş, 3 kişi yaralanmıştır.
Cizre Emniyet Müdürlüğüne roketatarlı saldırıda
Kaymakamın 2 koruması yaralanmış, Yafes Mahallesinde
çıkan çatışmalar nedeniyle 3 okul tatil edilerek öğrenciler
evlerine gönderilmiştir. Cizre Öğretmenevine roketle
saldırı yapılmış, roket mermisi
patlamadığı için şans eseri yaralanma veya ölüm
olmamıştır. Yine, Yafes Mahallesinde hastaneye roketatarlı
saldırıda bulunulmuştur. Alınan bilgiye göre hemodiyaliz
ünitesi ve hastane morgu ağır bir şekilde tahrip olmuş
ancak yine yetkililerin açıklamalarına göre 32 diyaliz hastasının
bakımları Şırnak Devlet Hastanesinde sürdürülmeye
çalışılmaktadır.
Ne
yaptınız biliyor musunuz? Oradan -öğretmenleri çekmek için-
göstermelik bir iç hizmet eğitimi adı altında öğretmeleri
çektiniz, kamu görevlilerini çektiniz ama doktorları çekemediniz. Ne
yapacaksınız o hâlde, ne yaptınız? Sayın Bakan bir
genelge yayınladı ve bölgedeki nöbetleri yedi güne çıkardı.
Sağlık görevlisi, doktor, hemşire gidiyor, yedi gün boyunca
hastanede görev yapıyor. Sonra da bugün ne dedi? Hastanelerde hizmetler
eksiksiz yürütülmektedir, poliklinik hizmetleri verilmektedir. Soruyorum size:
Hiçbir kamu görevlisinin sokağa çıkamadığı,
doktorların da zoraki olarak yedi gün hastanede tutulduğu bir ortamda
hastalar hastaneye nasıl ulaşacaklar?
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Şu karşı tarafa sorar mısın o
soruyu, şu tarafa.
MURAT
EMİR (Devamla) Birazdan geliyorum.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Sorun bakalım.
MURAT
EMİR (Devamla) Sayın milletvekilleri, İnsan Hakları
Derneğinden aldığımız bilgiye göre -en son iki gün
önce kaçırılan 2 askerimiz dâhil edildiğinde- 5 asker, 3 polis
olmak üzere, 8 güvenlik görevlimiz PKKnın elinde alıkonmuş
durumda.
Ben,
bu kürsünün halkın kürsüsü olduğunun bilinciyle size açık bir
soru sormak istiyorum: Şu ana kadar şehit edilen, yaralanan veya
alıkonulan askerler arasında bir tane milletvekilinin, bir tane
bakanın, bir tane bürokratın, bir tane başbakanın
çocuğu var mı?
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Bir tane CHPlinin çocuğu var mı?
MURAT
EMİR (Devamla) Var, var.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Onu da sorun bakalım, cesaretiniz varsa sorun onu
da.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Çok ucuz siyaset yapıyorsun, çok ucuz.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Bir tane CHPlinin çocuğu var mı?
MURAT
EMİR (Devamla) Değerli arkadaşlar, önümüzdeki tek gerçeklik
-hepimiz oralarda oluyoruz, hepimiz biliyoruz- ölenlerin, kaybettiklerimizin ve
bizzat bizim tanıştığımız alıkonulan
askerlerin yakınlarının en yoksul insanlar olduğudur. Bu
iktidarın yoksul vatandaşlarımıza reva gördüğü ya
ölmek ya da ölmektir. Sayısız defa bedelli askerlik
çıkarttınız. Söylediğiniz şudur insanlara: Paran
varsa canın sağ olsun, paran yoksa vatan sağ olsun.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) CHP evet verdi o yasaya.
MURAT
EMİR (Devamla) Tabii, burada asıl onur kırıcı olan,
bizim açımızdan üzüntü kaynağı olan şudur
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Daha acemisin, acemi, daha ders çalışman
lazım. Hata yapıyorsun, kulağını çekerler ha!
MURAT
EMİR (Devamla) Burada, tabii, Hükûmet olsaydı ona soracaktık.
Bakın, Hükûmet sadece bizi değil, sizi de ciddiye almıyor; bakın,
burada yoklar. Şimdi, buradan sormak lazım. Tabii, Hükûmet şu
ana kadar bu sorunla ilgili olarak sessiz kalmıştır, bu derin
sessizliğini bir an evvel bozmak zorundadır.
Güneydoğuda
yaşadığımız büyük insanlık utancı artık
taşınamaz bir noktaya gelmiştir. Cizrede, Silopide -biraz önce
gördük resmini- sokağa çıkma yasağı başlamadan
gördüğümüz göç görüntüleri Suriyeyi aratmamaktadır. Giderek artan
çatışma ve yaşanan zulümler sonucunda şehirlerimizin
boşalması kaçınılmaz olmuştur. Buradan HDPden çok daha
dik bir duruş bekliyoruz. PKKya Alıkoyduğunuz askerleri bir an
evvel salıverin. demeksizin yapılacak bir konuşma eksik bir
konuşmadır.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Her gün söylüyoruz, bir söylet bakayım.
MURAT
EMİR (Devamla) PKKnın, gereksiz yere, bölge halkının da
istememesine rağmen öz yönetim adı altında hendek siyaseti
başlatması oradaki çatışmanın fitilini
ateşlemiştir ve orada olağanüstü hâl dönemlerini aratmaz
derecede insan hakları ihlallerinin de oluşmasına bir ölçüde yol
açmıştır; bu tespiti de yapmak zorundayız. Kentlerin
sokaklarına hendekler kazarak, barikatlar inşa ederek, evler
arasına tüneller açarak, mevzi olarak kullanarak ilan ettikleri öz
yönetim, bölgede artık taşınamaz bir noktaya gelmiştir.
HDPden PKKya karşı çok daha dik bir duruş beklediğimizi
ifade etmek isteriz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT
EMİR (Devamla) Şehit olan asker de yaşamını yitiren
polis de vatandaş da göçe zorlanan vatandaşımız da bizim
vatandaşımızdır, bizim canımızdır.
MUHAMMET
BALTA (Trabzon) Polis de şehit oluyor, yaşamını
yitirmiyor, o da şehit oluyor.
MURAT
EMİR (Devamla) Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Emir.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Öneri hakkında
Sayın
Baluken
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Demin konuşmasını yapan sayın
hatip grubumuza dönerek HDPden bu konuda daha dik duruş beklediğini
ve HDPnin tutumunun dik olmadığını, samimi
olmadığını ifade etti. Dolayısıyla, grubumuza
açıktan sataşma vardır.
BAŞKAN
69uncu madde çerçevesinde size söz veriyorum.
Süreniz
iki dakikadır.
Buyurun
Sayın Baluken.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Ankara Milletvekili Murat
Emirin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yani
son derece önemli bir konuyu konuşuyoruz. Bu konuyu konuşurken de
burada siyasi tartışmalara, polemiklere boğma gibi bir
arayışımızın olmadığını hepiniz
bilmelisiniz; sizin de o arayışta olmamanız lazım. Ortada
ciddi bir sorun var ve bu sorunla ilgili, Parlamentodan, Meclisten inisiyatif alıp
bu sorunu çözmeye yönelik ailelerin beklentisi var.
Burada
HDPnin duruşunu takip etmeyen sayın milletvekili HDP bugüne kadar
sanki o tarz çağrılar yapmamış gibi bir algı
yarattı. Bu doğru bir algı değil. Biz defalarca bu konuda
PKKnin bir an önce bu alıkoyduğu polis ve askerleri serbest
bırakması çağrısını yaptık, on gün önce yine
aileler, grubumuzu ziyaret ettiğinde de bu konuda gerekli olan
düşüncelerimizi kamuoyuna aktardık ama bu konuda bu şekilde
konuşmalar yaparak, siz, o ailelere randevu vermeyen
Cumhurbaşkanının ve Başbakanın durumunu
meşrulaştırmış oluyorsunuz.
Düşünün
ki bırakın o ailelerin çağrısına herhangi bir
duyarlılık göstermeyi, o ailelere randevu vermeyen bir Başbakan
ve Cumhurbaşkanı pratiği var. Demin grubumuz adına
konuşan sayın hatip söyledi, bir İsrail askeri için aracı
olan, Biz bunu insani bir duyarlılık üzerinden yaptık. diyen
bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı, kendi ülkesindeki
vatandaşının bu sorununa sahip çıkmıyor.
MHP
Grup Başkan Vekili haklı olarak, yanlış bir sonuçla, bizim
İsrail askeri ile Türk askerini eşitlediğimizi söyledi. Öyle
değil. Sayın hatibimiz Türk askerinin İsrail askeri kadar bile
bir değeri olmadığını bu çelişki üzerinden ifade
etti. Sen bir İsrail askeri için her türlü girişimi yapacaksın,
aylardır ailesinden haber alınamayan Türk askeri ve polisi için
kılını kıpırdatmayıp ailelerine randevu
vermeyeceksin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Haksızlık ediyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Böyle samimiyetsiz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Bedenini koydu buraya çözmek için, bedenini.
İDRİS
BALUKEN (Devamla)
bir yaklaşımdan bir an önce vazgeçilmeli.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Siyasi hayatını ortaya koydu.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Ne çözdü, ne?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Bu Meclis bu konuda inisiyatif almaktan korkmamalı.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Bütün siyasi hayatını koydu.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Konuşurken de öyle burada parmak sallayarak
konuşmayın, medeni cesaretiniz varsa buraya gelip ifade edersiniz.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Sayın
Bostancı, dinliyorum.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
29.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Sayın
Balukenin zannediyorum bir bilgi eksikliği dolayısıyla
yanlış olduğunu gördüğüm ifadesini tashih için bu
açıklamayı yapmayı lüzumlu gördüm.
Zikredilen
ailelerle AK PARTİ Grup Başkan Vekili olarak ben görüştüm,
başka görüşen arkadaşlarımız da oldu. Ailelerle
görüşürken kendileri bizzat Sayın Başbakanla defalarca
görüştüklerini beyan ettiler. Bunu bildirmek istedim.
Saygılarımla.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
X.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun,
17/12/2015 tarihinde Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
İdris Baluken tarafından, Türkiyede beş aydır süren
çatışmalı süreç esnasında PKK tarafından
alıkonulan asker, polis ve diğer kamu görevlilerinin ailelerine
kavuşturulması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 17
Aralık 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Öneri hakkında son konuşma hakkı İstanbul Milletvekili
Sayın Metin Külünke aittir.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Külünk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi
açısından bir şeyi ifade edeyim.
BAŞKAN
Daha sonra
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bari yaptığınız şeyin
arkasında durun, randevu vermedi yani net olarak randevu vermedi.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Görüştü, görüştü, Başbakanla
görüştü.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) - Siz de konuştuğunuzda susturmuşsunuz
aileleri. O aileleri çağırın siz, konuşturun.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Söylüyorum, görüştüklerini söylüyorum.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şu an Cizrede, Nusaybinde, Diyarbakırda, Silopide, bu
coğrafyada barışı kalıcı kılmak için
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) İnsanları katledin.
METİN
KÜLÜNK (Devamla) -
terörle ve teröristlerle bir büyük mücadelenin içerisinde
olan, Yavuz Sultan Selim Hanın torunları olan güvenlik güçlerimizi
Rabia selamıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP, HDP ve MHP sıralarından gürültüler)
MUSA
ÇAM (İzmir) Metin, IŞİDi de selamla, IŞİDi,
IŞİDi!
METİN
KÜLÜNK (Devamla) - HDP araştırma önergesinin gerekçesi şu
cümleyle başlıyor: Türkiyede Kürt sorununun demokratik çözümü
yerine silah ve çatışmaya dayalı çözümün esas
alınmasıyla birlikte toplumun tüm kesimleri mağdur
olmaktadır. Bu cümlenin bir kısmı gerçekleri yansıtırken
bir kısmı da gerekçenin tamamında olduğu gibi çarpıtmaktadır.
Gerek bölge halkının gerekse tüm milletimizin terör
dolayısıyla yaşadığı sorunun ana
sorumluları, 7 Haziran sonrasında 2 polisimizi gece evinde uyurken
şehit eden PKK ve bu terör örgütüne sırtlarını
dayayanlardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Niye araştırtmadınız?
Araştırma önergesi verdik, niye araştırtmadınız?
Arkasında siz varsınız.
METİN
KÜLÜNK (Devamla) Sokakları terörize eden, hendekler kazan PKK ve ona
destek olanlardır, bu fotoğrafın sahipleridir.
MUSA
ÇAM (İzmir) Metin, araştırma komisyonu niye kurulmadı?
METİN
KÜLÜNK (Devamla) Sakin olun.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, hatibi dinleyelim efendim.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) 2 polisimizin katilini niye
araştırmadınız?
METİN
KÜLÜNK (Devamla) PKK ve ona destek verenler ne anlam ifade ediyor?
MUSA
ÇAM (İzmir) Metin, niye komisyon kurulmadı sen söyle?
SERKAN
BAYRAM (Erzincan) Dinlesene kardeşim, sakin ol! Ha bire
konuşuyorsun, dinle be, yeter! Saygılı ol!
METİN
KÜLÜNK (Devamla) Türkler için Jön Türkler, Araplar için Baas rejimi ne ise
Kürtler için de PKK ve ona sırtını dayayanlar aynıdır.
Bu coğrafyadaki halkları İslamsızlaştırma
projesinin Kürtlere dayatılmış versiyonu PKK terör örgütü ve
onun siyasi aklıdır. Terör örgütü polislerimizi, kamu
görevlilerimizi, askerlerimizi şehit ederken sesleri çıkmayıp
uyuyanlara selam olsun! Hendeklere ses çıkartmayanlar, bu fotoğraf
karşısında sus pus olanlar
MEHMET
TÜM (Balıkesir) Suruçta ve Ankarada ne oldu?
METİN
KÜLÜNK (Devamla)
Diyarbakır Surdaki PKKnın sokak çeteleri
karşısında ceket ilikleyip onlardan emir alanlar; bu
toprakların bekası için, barış için söyleyecek sözü
olanların her sözünü dinleriz ama önce gidip Silopide, Cizrede hendek
kazıp mayın döşeyenlere, hendek kazıp bomba döşeyenlere
karşı bir çift sözünüz olsun. Hendek siyasetine belediyeleriniz
aracılığıyla verdiğiniz destek kimin eseri? PKKya
Silah bırakın. diyemeyenler kim?
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Valilere Dokunmayın. diyenler kim?
METİN
KÜLÜNK (Devamla) Sizler, sözde, barışı, silahsız siyasi
hareketi temsil ettiğinizi söylüyorsunuz ama barışta
İmralının bile gerisinde kaldınız. Bu coğrafyada
üç hedef vardı son dönemde: Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan, bir; İmralı, iki; Barzani, üç. Siz ikinci
hedefe enterne edilmesine ses çıkarmıyorsunuz, onu tasfiye etmek için
bir büyük gayretin içerisindesiniz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Cumhurbaşkanıyla
terörist başını bir tutuyor, bu hakaret değil midir ya?
Hiçbir sözünüz olmayacak mı sizin?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Geçtiğimiz Nevruzda
Diyarbakırda barış mektubu okunan PKKya silah bırak.
diyen, kongreyi toplamaya çağıran Öcalanın iradesini
hendeğe gömen sizsiniz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) AKPnin düştüğü zillete bakın,
zillete; utanın, utanın.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir teröristbaşı ile
Cumhurbaşkanını aynı kefeye koyuyor; övüyor.
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Sizler Safeviye karşı irade
koyan ve bu coğrafyada düzen sağlanmasında rol oynayan
OKTAY VURAL (İzmir) Şu düştüğü hâle bakın
ya, terör örgütü, teröristbaşından medet umuyor yahu.
METİN KÜLÜNK (Devamla) -
Kürt beyi İdrisi Bitlisîyi
anlayamıyorsunuz, anlayamıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Şu zihniyete bakın, yazıklar
olsun sana.
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Kürt halkının özgür iradesine
ihanet ediyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Teröristbaşını savunan bir
AKPli.
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Tıpkı Jön Türklerin
Osmanlıda Türklerin iradesine ihanet ettiği gibi, tıpkı
Baas rejimlerinin Arap halklarının iradesine ihanet ettiği gibi
siz de Kürt halkının iradesine ihanet ediyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Düşün artık bu milletin
yakasından, düşün artık Kürt halkının yakasından.
EDİP SEMİH YALÇIN (İstanbul) Yahu, bu tarih bilgini
nereden aldın sen?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Yeter, Kürt halkının iradesini
sömürdüğünüz yeter.
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) Cahil misin sen yahu?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Düşün bu coğrafyadaki bu büyük
milletin yakasından. Şu bir gerçektir: HDPli siyasetçiler bundan
böyle hendeğe düşmüş siyasetçiler olarak
anılacaklardır. Çünkü, HDP kendini hendeğe gömmüştür.
Bakın, Osman Öcalan ne diyor? Kürt halkı adına bu
savaşı reddediyorum. diyor. Her yer yakılıp
yıkılıyor -kutsallar kalmadı- Diyarbakırda cami
yaktığınız yetmedi, Almanya Stuttgartta cami
yaktınız, bir çift sözünüz yok.
TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van) Siz yaktınız o camileri, siz.
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Aynı şeyleri, Osman
Öcalanın söylediklerini siz söyleyebiliyor musunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Vay, vay, vay!
METİN KÜLÜNK (Devamla) - İmralı Savaş dönemi
artık bitmiştir. diyor, siz de diyebiliyor musunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Alkış, alkış!
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Diyemiyorsunuz, diyemezsiniz. Çünkü,
asıl esaret altında olan askerlerimiz ve polislerimiz değil,
sizlersiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sataşmadan dolayı söz
isteyeceksiniz herhâlde Sayın Bostancı.
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Çünkü, sizler ruhlarınızı
kirlettiniz. Sizler için üzülüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Bozacının şahidi
şıracı yahu.
METİN KÜLÜNK (Devamla) - HDP -üzgünüm- PKKnın esareti
altında bir siyasal hareket hâline kendini dönüştürmüştür.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Konuşmayın, tutanakları herkese
yayarım.
METİN KÜLÜNK (Devamla) - HDPnin nasıl
özgürleşeceğine dair bir Meclis araştırması önergesi
verilirse burada onu da tartıştırırız. Devlet
başkanımız Erdoğan
MUSA ÇAM (İzmir) Ne?
CEYHUN İRGİL (Bursa) Cumhurbaşkanı,
Cumhurbaşkanı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Devlet başkanı
nereden çıktı yahu?
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Ne zaman
değiştirdiniz sistemi?
METİN KÜLÜNK (Devamla) -
diyor ki: Bu coğrafyanın
kaderi Türklerin, Kürtlerin ve Arapların birliğindedir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Rejim mi değişti,
haberimiz mi yok?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Bu coğrafyanın kaderi
Türklerin, Kürtlerin, Arapların birliğindedir.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Ne zaman
değiştirdiniz, ne zaman? Darbe mi yaptınız?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Bakın, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi
Başkanı Barzani de
AHMET YILDIRIM (Muş) Kürdistan Bölgesel Yönetimi
Başkanı, Kürdistan Başkanı o.
METİN
KÜLÜNK (Devamla) -
size sesleniyor Din dersinin
kaldırılmasıyla, Diyanetin kaldırılmasıyla Kürt
sorununun ne alakası var? Siz kime hizmet ediyorsunuz? diye soruyor.
Sizler Türkler ve Kürtler kardeştir. diyen Mesut Barzaninin
karşısında olmayı siyaset sanıyorsunuz.
Sizler,
sokaktakilerden, dağdakilerden öyle korkuyorsunuz ki
İmralının barış iradesinin dahi yanına
yaklaşamıyorsunuz. (HDP sıralarından gürültüler)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Öcalanın barış iradesi
var, tecrit ediyorsunuz.
METİN
KÜLÜNK (Devamla) - Sizler, Türklerin, Kürtlerin ve Arapların ortak
kaderinin karşısındasınız. Kimin
yanındasınız, soruyorum: Kimin yanındasınız?
Türklerin, Kürtlerin yanında olmadığınız kesin. Sizler
silahın, savaşın, hendeğin, baskının ve dayatmanın
yanındasınız çünkü bu coğrafyaya ipotek koymak
isteyenlerin, gücün yanındasınız.
Sizler
Türklerin ve Kürtlerin kaderini hendeklere mahkûm etmek istiyorsunuz. Buna bu
devlet asla izin vermeyecektir. Bu devlet de terörle asla pazarlık
etmeyecektir.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Van) Halktan niye bahsetmiyorsun?
METİN
KÜLÜNK (Devamla) - PKKnın elindeki asker ve polislerimiz üzerinden Türk
devletini pazarlık masasına oturtmaya gücünüz de yetmeyecektir.
Şunu
iyi bilin ki: Şu anda Silopide, Cizrede, Nusaybinde, Diyarbakırda
teröristlerle mücadele eden emniyet güçlerimiz, güvenlik güçlerimiz Yavuz
Sultan Selim Hanın torunlarıdır. Unutmayın ki onlara da
destek veren halk İdrisi Bitlisînin, Ahmedi Haninin
torunlarıdır. (HDP sıralarından gürültüler)
ALİ
ŞEKER(İstanbul) Cumhuriyete gel, cumhuriyete!
METİN
KÜLÜNK (Devamla) - Kendi vatandaşlarını, kendi Kürt
halkını tehdit eden bir anlayışa bu topraklarda yer
olmayacaktır.
O
güvenlik güçlerinin karşısında duranlar bana, Çaldıranda
Yavuza karşı Safevi Hanedanlığının yanında
duranları hatırlatıyor.
MUSA
ÇAM (İzmir) Mezhepçilik yapıyorsun.
METİN
KÜLÜNK (Devamla) - Beş yüz yıl önce, bu topraklarda Kürtlere
zelilliği dayatanlara Diyarbakır surlarında bu millet Dur
dedi.
Şunu
iyi biliniz ki: Mezopotamyanın, Anadolunun çocuklarına hainlik
yapanlar karşısında İdrisî Bitlisinin Ahmedi Haninin
torunlarını bulmaya devam edecektir.
MUSA
ÇAM (İzmir) Orta Doğuyu kana buladınız, mezhepçilik
yaparak Orta Doğuyu kana buladınız. Kana buladınız,
kana!
METİN
KÜLÜNK (Devamla) - Bugün emperyalizmle iş birliği içerisinde bu
coğrafyanın iradesine ipotek koymaya kimsenin gücü yetmeyecektir,
bundan emin olunuz. Nerede olduğunuzu tayin ediniz. Hangi safta?
Türkiyenin mi, Anadolunun mu, Mezopotamyanın mı, yoksa bu
coğrafyayı ipotek altına almak isteyen, yüz yıl önce bu
coğrafyayı şekillendiren küresel güçlerin yanında mı
duracaksınız? Yerinizi ve safınızı belli ediniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Amerikan uşakları.
METİN
KÜLÜNK (Devamla) - Unutmayın, siz Başkan
yaptırmayacağız. diye yola çıktınız
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Hâlâ başkan yaptırmayacağız,
merak etmeyin.
METİN
KÜLÜNK (Devamla) -
bu coğrafyada barışı inşa etmek
için çaba harcayan devlet başkanımıza
(CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Var mı böyle bir şey ya! Ne devlet
başkanı ya! Hâlâ devlet başkanı diyor ya, devlet
başkanı kim?
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Devlet başkanı ifadesi
Anayasanın neresinde var? Var mı Anayasamızda öyle bir
şey?
METİN
KÜLÜNK (Devamla) -
bu halkın verdiği destekle millet
başkanına sahip çıkacak, barışı inşa
edecektir. Bakın, siz bu fotoğrafı anlayamayacak, bu
fotoğrafın dünya için ne ifade ettiğini anlayamayacak
kadarsınız. (CHP sıralarından gürültüler)
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Külünk.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken, dinliyorum efendim. (CHP sıralarından
gürültüler)
Sayın
milletvekilleri, rica ediyorum, sükûnete davet ediyorum, Sayın Balukeni
dinleyeceğim.
Buyurun
Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın hatip konuşması esnasında
defaaten grubumuza sataşmada bulunmuştur, HDPnin hendek siyaseti
yaptığını söylemiştir.
Grup
adına Sayın Ahmet Yıldırım.
BAŞKAN
Sataşma nedeniyle, grup adına Sayın Ahmet
Yıldırım.
Buyurun
Sayın Ahmet Yıldırım.
Süreniz
iki dakikadır.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili
Metin Külünkün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Allah bazen böyle
şaşırtır işte. Evet, doğru söylüyorsunuz, Öcalan,
bu ülkenin toplumsal barışına üç yıl mühür basmış
-sizin de ifade ettiğiniz üzere- bir barış mimarıydı.
Peki, Sayın Öcalan bir barış iradesiydi de ve bu rolü vardı
da 5 Nisandan beri neden ağır tecrit koşulları altında
ve bugünkü kaotik ortamın yine bir barışa evrilmesine müdahale
etme şansını vermiyorsunuz? Neden tecrit var?
İkinci
bir husus, tabii, arada böyle doğruları yanlışlıkla
söyleyebilirsiniz, bozuk saat de günde 2 defa doğruyu gösterir, böyle
söylersiniz. Her şeyi getirip hendeğe bağlayamazsınız.
Peki,
2009da Tapantepe Taburundan atılan havan topuyla paramparça edilen
Ceylan Önkol bir hendeğin mi arkasındaydı? 2011 Aralıkta
Roboskide paramparça edilen 35 can hendeğin arkasına mı
sığınmıştı? Neden
araştırmadınız? Neden reddettiniz? (AK PARTİ sıralarından
Heyecanlanma, sakin ol! sesleri)
ÖZNUR
ÇALIK (Malatya) Niye bağırıyorsun?
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Ceylânpınarda kirli bir şekilde öldürülen iki
polisin araştırılmasına neden müsaade etmediniz? Veya bu
yılın 14 Ocağında Cizrede katledilen, önce
Başbakanın Polis kurşunu değil. dediği, sonra
görüntülerde ortaya çıkan ve içişleri müfettişleri
tarafından tespit edilen, 12 yaşındaki Nihat Kazanhan
parçalanırken de hendek yoktu. Lütfen biraz tutarlılık.
Teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
Halkların
Demokratik
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Vural, söz talebiniz mi var?
OKTAY
VURAL (İzmir) Evet efendim.
BAŞKAN
Buyurun, dinliyorum.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
30.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Metin Külünkün
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz
önce, 17 Aralığı günah işleme özgürlüğü olarak gören
bir zihniyetin yeni bir söylemi
Tabii, oradaki askerimize, polisimize 4 bakan
işaretiyle değil, ay yıldızlı bayrakla selam verilir.
Bunu öğreneceksin. (MHP sıralarından alkışlar)
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Ben hep ay yıldızlı bayrağı
gösteriyorum, merak etme.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bunu öğreneceksin.
Ve
bugün AKP ile HDPnin Öcalan güzellemesinde nasıl
buluştuklarını müşahede ettik. Sayın Başkan,
acaba bundan dolayı, sataşmadan dolayı söz isteyecek misiniz?
Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletini temsil eden
Cumhurbaşkanıyla, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletini bölmek
isteyen, mahkûm edilmiş teröristbaşını aynı kefeye
koyan bir zihniyetin bugün nerede buluştuğunu esefle müşahede
ediyoruz. Yazıklar olsun! (MHP sıralarından alkışlar)
Pazarlık
masasına oturtmayacağız, gücünüz yetmeyecektir. diyenlerin
Osloda ne yaptıklarını, İmralıda ne
yaptıklarını, İmralı-Kandil arasında kimleri
postacı olarak görevlendirdiğini, Dolmabahçede nasıl bir
mutabakata vardıklarını aziz milletimiz biliyor. PKK terör
örgütünü İslamsızlaştırma operasyonunun bir aracı
olarak görenler, soruyorum, din düşmanı, dinimize karşı
bunları yapanlarla ilgili müzakere masasına oturduğunuz zaman
kimle berber, hangi amaca ulaşmak için oturuyordunuz?
Dolayısıyla, bunlar aslında bir bakıma 17 Aralık
münasebetiyle bundan önce yapılan yanlışları itiraf eden
bir konuşma olmuştur. Bu konuşmayı yaptıklarından
dolayı da gerçekten Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun da bu konuda
muhakkak söyleyeceği bir şey olmalıdır.
Bu
vesileyle söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın
Külünk
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Söz almak istiyorum.
BAŞKAN
Ama hangi gerekçeyle?
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Sayın Vural şahsımla ilgili söyleyebileceği
her şeyi söyledi. Bayrak tartışması başlattı. Ben
de cevap vereyim.
BAŞKAN
Buyurun, 69uncu maddeye göre iki dakika söz veriyorum.
Lütfen
yeni bir sataşmaya meydan vermeyin.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Polemiğe girmeyeceğim.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, yerinden söz verin, kürsüye niye davet
ediyorsunuz?
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
10.-
İstanbul Milletvekili Metin Külünkün, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Sayın Vural Külünk ailesinin bayrakla ilgili
duyarlılığının ne olduğunu çok iyi bilir.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Selam verseydin!
OKTAY
VURAL (İzmir) Sen 4 bakan işareti yapacağına 17
Aralıkta Türk Bayrağına selam verseydin!
METİN
KÜLÜNK (Devamla) Külünk ailesinin ve Metin Külünkün ay
yıldızlı bayrağıyla ilgili
duyarlılıklarının nasıl olduğunu iyi bilir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Çok manidardır 4 bakan!
METİN
KÜLÜNK (Devamla) Parlamentoyu lütfen bu tip küçük polemiklerle meşgul etmeyelim.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Sen başlattın!
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Konuşman AKPye kapak oldu, çok güzel!
METİN
KÜLÜNK (Devamla) Artı bu coğrafyada, her gün, sizin
arkadaşlarınız beni iyi takip ediyor, her sabah bu
coğrafyaya Türk Bayrağıyla nasıl selam verdiğimi
herkes iyi biliyor. Lütfen, bu anlamda birbirimizi bayrak üzerinden
tartışmaya çekmeyelim. O bayrak üzerinden tartışmada kimin
altında kalacağını Allah bilir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Külünk.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Bu dediklerinizle bayrak ayak altında eziliyor. Binlerce
Türk Bayrağını çiğniyorsunuz siz!
OKTAY
VURAL (İzmir) Sen niye 17 Aralıkta 4 bakandan bahsediyorsun ya?
Niye 4 bakandan bahsediyorsun 17 Aralıkta?
BAŞKAN
Sayın Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yerimden söz talebim olacak.
BAŞKAN
Sayın Özel, yerinizden söz veriyorum size.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
31.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Metin Külünkün HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Tabii,
biraz önceki konuşmaya cevap verilmeye kalkılsa, herhâlde her
partinin tüm milletvekillerine ikişer dakika söz versek yine de cevap
hakkını kullanmış olmayız. Ama çok önemli
gördüğüm bir iki noktaya temas etmek isterim. Bunlardan bir tanesi,
şüphesiz, Anayasamızın 104üncü maddesi
Cumhurbaşkanının devletin başı olduğunu tarif
eder. Ancak, Anayasamızda devlet başkanı diye bir
tanımlama yoktur; Cumhurbaşkanımız vardır,
Başbakan vardır, bakanlar vardır, hepsinin görev ve yetkileri
ortadadır. Böyle tanımlanmamış bir makamı dil
sürçmesiyle değil, bir siyasi saikle ve Türkiye Büyük Millet Meclisine
bilerek ve doğrudan istikamet dayatma anlayışı
darbecilikten başka bir şey değildir.
MEHMET
METİNER (İstanbul) Bilerek söyledi, bilerek. Dil sürçmesi yok.
Aynen öyle, millet size istikamet dayattı.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) Bunun yanında, Sayın Külünkün konuşması
başlarken selamlayabileceği geçmişteki çeşitli Türk
devletlerine başkanlık, hükümranlık yapmış onca isim
varken hem de biraz önce göz kırptığı bir makamdaki
birisinin, bir inancı, bir mezhebi hedef gösteren yaklaşımlarıyla
paralel olarak hepimizi Yavuz Sultan Selimin torunları olarak selamlama
özelindeki hareketinde ben de Sayın Külünkü Sayın Yavuz Sultan
Selimin Malhun Hatun, Asporça Hatun, Theodosius Hatun, Angelina Hatun ve Maya
Hatun olan eşlerinin isimleriyle kendi selamını kendisine iade
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sağ
olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özel.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.14
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER : Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
X.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun,
17/12/2015 tarihinde Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
İdris Baluken tarafından, Türkiyede beş aydır süren
çatışmalı süreç esnasında PKK tarafından
alıkonulan asker, polis ve diğer kamu görevlilerinin ailelerine
kavuşturulması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 17
Aralık 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştı. Şimdi, bu grup önerisini
oylarınıza sunacağım. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun,
17/12/2015 tarihinde İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve
arkadaşları tarafından, AKP Hükûmetinin 4 eski bakanı,
bakan çocukları ve çok sayıda iş adamının
adının yüzyılın rüşvet ve yolsuzluk
soruşturmasının başlamasının ardından
Hükûmetin eylem ve işlemlerinin Türkiye demokrasisi ve ekonomisine
verdiği zararların araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 17 Aralık 2015 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
17/12/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 17/12/2015 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu ve arkadaşları tarafından, AKP
Hükûmetinin 4 eski bakanı, bakan çocukları ve çok sayıda iş
adamının adının yüzyılın rüşvet ve yolsuzluk
soruşturmasının başlamasının ardından
Hükûmetin eylem ve işlemlerinin Türkiye demokrasisi ve ekonomisine
verdiği zararların araştırılması amacıyla
17/12/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin (118 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 17/12/2015 Perşembe
günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehinde olmak üzere Aykut Erdoğdu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Erdoğdu. (CHP sıralarından alkışlar)
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yolsuzluk sebeplerinin araştırılması ve
mücadele yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla verdiğimiz
araştırma önergesi üzerine, lehinde olmak üzere, grubumuz adına
söz aldım.
Burada,
biraz önce, Türkiyede ve dünyada yaşayan Alevi
yurttaşlarımızın kalbini kıracak şekilde, tarihte
Alevi katliamlarıyla meşhur padişahların
KEMALETTİN
YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) Yalan, yalan.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) -
İdrisi Bitlisînin de anılması üzerine
ben de Hacı Bektaş Veliyi, Pir Sultan Abdalı, Âşık
Veyseli, Neşet Ertaşı bu topluma kazandırmış bu
insanları selamlamak üzere kürsüye çıktım. (CHP sıralarından
alkışlar; AK PARTİ sıralarından Hepsi bizim, hepsi.
sesi)
Ben,
bu ülkede laik, çağdaş, modern hayatın sembolü olan,
Kurtuluş Savaşını vererek bu ülkeyi bizlere armağan
eden Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve onun silah
arkadaşlarını selamlamak üzere kürsüye çıktım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ben,
bu ülkede inançları yüzünden Sivasta, Çorumda, Maraşta katledilen
insanları selamlamak üzere çıktım. Hepsine bin kere selam olsun.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Başbağlar
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Başbağlarda katledilen insanları da
selamlamak üzere çıktım. Katliamın her türlüsü kötüdür,
öldürmenin her türlüsü kötüdür, cinayetin her türlüsü kötüdür.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Dersim katliamı da kötüdür.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Tıpkı yolsuzlukların kötü olduğu
gibi, suçların kötü olduğu gibi, halkın hakkını
yemenin kötü olduğu gibi bunların hepsi kötülüktür ve
insanlığa karşı suçtur değerli arkadaşlar.
Yolsuzluk
nedir? Yolsuzluk, bir kamu görevlisine emanet edilmiş bir yetkinin kendi
çıkarları uğruna kötüye kullanılması üzerine menfaat
temin edilmesidir ve ülkemizde öyle bir hâle geldik ki yolsuzluk
meşrulaştırılmaya başlandı. Devletin malı
deniz, yemeyen domuz. diyenler, Yiyor ama çalışıyor.
diyenler, Bu millet hırsızı seviyor. diyenler
Hatta, bu
ülkede Siemens firması adına bu ülkenin bürokratlarına
rüşvet veren bir yabancı genel müdürün Rüşvet, Türkiyede
iş yapma kültürünün bir parçasıdır. Biz Türkiyede rüşvet
vererek Türkiyedeki çarkların yağlanmasını
sağladık. diyeceği kadar bizi küçük düşüren ve bu
şekilde yolsuzluğu, ahlaksızlığı,
hırsızlığı meşrulaştıran bir düzenle
karşı karşıyayız arkadaşlar.
Acaba
yolsuzluk kötü müdür? Yolsuzluk kötüdür değerli arkadaşlar çünkü kamu
zararı doğurur, çünkü namuslu insanların ödediği vergilerin
çarçur edilmesi sonucunu doğurur.
Mesela
kim vergi öder? Vergi mükellefleri. Kimdir vergi mükellefi? Mesela 74
yaşındaki Mehmet Erdoğan amca; Cizrede sokağa çıkma
yasağının olduğu günlerde evinde ekmek
olmadığı için, açlık çektiği için Ben
yaşlıyım, kimse bana dokunmaz. diye sokağa çıkıp
ekmek almaya giderken vurularak öldürülen 74 yaşındaki Mehmet
Erdoğan amcamız eğer o ekmeği alabilmiş olsaydı
yüzde 8 KDV ödeyecekti ve vergi mükellefiydi.
Değerli
arkadaşlar, hani şehit cenazelerinde görüyoruz, içimiz
sızlıyor ya parmak kadar şehit çocukları
babalarının al bayrağa sarılı cenazelerine son bir
bakarken; işte, o şehit çocukları babaları için aldıkları
kefen bezinde yüzde 18 KDV ödediği için vergi mükellefidir değerli arkadaşlar.
İşte, bu yolsuzluklar
Bu şehit çocuklarının, bu kirli
savaşta katledilen Türk ve Kürt kardeşlerimizin -vergi mükellefidir-
onların hakları buralarda yağmalanmaktadır.
Yolsuzluklar kötü bir şeydir değerli arkadaşlar çünkü
yolsuzlukların en çok mağduru ezilenlerdir; kadınlardır,
çocuklardır, işçilerdir, çalışanlardır,
öğrencilerdir, atanamayanlardır, işsizlerdir yani ezilenlerdir.
Çünkü ezilenin kendisine ihale verecek bir dayısı yoktur; çünkü
ezileni, atanamayanı işe sokacak bir dayısı yoktur.
Bunların ödedikleri vergiler yağmalanır ve bunlar kamunun
hizmetlerinden yararlanamazlar çünkü hırsızlar ve haramiler onların
vergilerini yağmalarlar değerli arkadaşlar. Bunlar ki GSS primi
ödemek zorunda kalanlardır, bunlar asgari ücretlerinden vergi ödemek
zorundadırlar, haramiler de bunların vergilerini
yağmalayanlardır.
Arkadaşlar, yolsuzluklar kötüdür çünkü yolsuzluklar sadece bizim
millî servetimizi, ödediğimiz vergileri heba etmezler, yolsuzluklar kimi
zaman can alırlar. Bakın, en son Somada 302 madencinin
öldürüldüğü, katledildiği o bilinçli cinayetler aslında birer
yolsuzluktur. O madenin devredilmesi, kiralanması birer yolsuzluktur. O
kiralanmış madenlerden ihalesiz olarak fahiş fiyatlarla kömür
alınması bir yolsuzluktur. Fahiş fiyatlarla kömür alan işçi
katillerinin ve onun siyasi ve bürokrat iş birlikçilerinin ve
ortaklarının kazandıkları paralar haramdır. O işçi
kanı üzerinden kazanılan paralarla İstanbulun en pahalı gökdelenleri
dikilmiş ve İstanbulun en pahalı gökdelenlerindeki
rezidansları o işçi katilleri tarafından kentleri katletmek
üzere, yaşam alanlarımızı yok etmek üzere dikilmiştir.
Bu fahiş fiyatları bütün bu mazlum halkın vergileriyle kazanan
insanlar 70 liraya kıyıp bir gaz maskesi
almamışlardır, 150 bin liraya madende bir yaşam odası
kurmamışlardır. Çünkü onların paraları
kıymetlidir ve mevzuata göre alması gereken önlemleri almayarak işçi
katlettikleri için yolsuzluk aynı zamanda bir cinayettir, tıpkı
Elbistanda olduğu gibi. Elbistandaki medya patronunun oradaki hafriyat
işlemlerini doğru dürüst yapmaması ve buna da dönemin
bürokratlarının göz yumması sonucunda Elbistanda 10 maden
işçisi toprak altında kalmıştır, hâlâ cesetlerine
ulaşılamadı, hâlâ ailelerinin bir Fatiha okuyacakları
mezarları yoktur değerli arkadaşlar; tıpkı
Zonguldaktaki, Kozludaki maden ocağında, 30 işçinin can
verdiği maden ocağında Sayıştay tespitinde olduğu
gibi, Bu madende şimdiye kadar ölümcül bir kaza olmaması
tesadüftür. dediği gibi, yolsuzluklar cinayetlerle
sonuçlanmıştır değerli arkadaşlar.
Nedir
yolsuzluk suçu? Mesela rüşvet bir yolsuzluk suçudur. Bir ülkenin
başbakanının oğlunu arayarak İran ile Almanya
arasında yapılacak boru hattı teşvikleri
karşısında verilen 10 milyon dolar -ki 10 milyon dolar
beğenilmediği için Onlar zaten bizim kucağımızdalar,
vermek zorundalar. dedikleri 10 milyon dolar- rüşvettir değerli
arkadaşlar.
Mesela
bir ülkenin içişleri bakanının yabancı bir iş
adamının mevzuata aykırı işlemler
karşısında onun önüne yatması
karşılığında çelik kasalarda görülen dolarlar birer
rüşvettir arkadaşlar.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Terbiyeli konuş.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Yapılan işlem terbiyesizse ben ne
yapabilirim Hanımefendi? (CHP sıralarından alkışlar)
Bu işlemi yapan terbiyesiz, ben bunu anlatıyorum, ben hakaret
etmiyorum. Sizin yaptığınız işlemleri anlatmaya
çalışıyorum.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Biz yapmadık o işlemleri. Sizin
yaptığınız deme, bu kadar insanız burada!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) O zaman, partinize mensup bakanların
yaptığı işlemler
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen kendi Şişli Belediyene bak,
Şişli Belediyesine bak.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Değerli arkadaşlar, bir yabancı iş
adamının kanuna aykırı işlemler
karşılığında 700 bin liralık...
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Onu niye söylemiyorsun, Şişli Belediyesini?
Niye söylemiyorsun?
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) ...300 bin franklık saati koluna
takmasındaki o saat rüşvettir, yapılan işlem rüşvet
eylemidir değerli arkadaşlar.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Şişli Belediyesini niye söylemiyorsun?
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Yolsuzluğun bir diğeri
kayırmacılıktır. Eşi, dostu, akrabayı...
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Niye söylemiyorsun? Onu da söyle!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Bu ülkede namusluların sesi de senin kadar
çıkacak.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Tamam, çıkacak. Bak ben söylüyorum.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Hiç merak etme, namussuzlardan daha çok
bağıracağız biz de bu kürsüde. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Onu da söyle, İSKİyi de söyle!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Namussuzlardan daha çok
bağıracağız.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Niye söylemiyorsun?
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Bu ülkede akraba
kayırmacılığı, yani damadınızın
şirketine...
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Bak bunlar beraat etti.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) ...uluslararası anlaşmalardaki millî
çıkarlarımızın satılması
kayırmacılıktır değerli arkadaşlar.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Konuşuyorsun!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Aynı şahsın Enerji Bakanı ve gizli
başbakan olarak atanması siyasi kayırmacılıktır
arkadaşlar.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Varsa belgen, savcıya ver.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Ve rüşvet sadece para ve saat olarak verilmez.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Savcıya suç duyurusunda bulun.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Muhafazakâr diyenlere sesleniyorum; Mahkeme
kayıtlarında, hükümlü mahkeme kayıtlarında
Muhafazakâr
denilen bürokratlara İstanbulun beş yıldızlı
otellerinde hayat kadınları rüşvet olarak verilmiştir. Bu,
ahlaksızlıktır! Bu ahlaksızlığın sebebini,
haksızlığını biz soracağız değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bakan
kardeşlerine kamu ihaleleri karşılığında bir
ülkede eğer hayat kadınları rüşvet olarak veriliyorsa o
ülke çürümüş demiştir. O ülkenin çürümüş düzeni içerisinde
çıkarılan iç savaşta insanlar katledilir, o ülkenin çürümüş
düzeninde Ayaz bebek öldürülür, Muharrem bebek ebediyete babasının
heybesinde yolculanır; o çürümüş düzende, o çürümüş düzenleri
kuranlar saraylarda rahat ederken halk acı çeker. Biz de bu halkın hesabını
soracağız, soracağız, soracağız!
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Önce Şişlinin hesabını sor,
Ataşehirin hesabını sor, ondan sonra gel. Önce onun
hesabını sor. Sizin hesabınızı sordu sandıkta
millet.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisi hakkında ikinci söz hakkı, aleyhinde olmak
üzere Denizli Milletvekili Sayın Cahit Özkana aittir.
Buyurun
Sayın Özkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
grubumuz adına, grubumuzun görüşlerini sunmak adına
huzurunuzdayım. 2015 Kasım seçimlerinde Parlamento üyesi
seçilmiş bir milletvekili olarak huzurunuzdayım.
Tabii,
uzun zamandan beri âdeta kendi gök gürletmeleri, şimşek
çaktırmaları, fırtına çıkarmaları suretiyle fiilî
gerçeklikten uzak, toplumsal duyarlılıktan uzak ve halkla bütün
bağını koparmış -maalesef- bir muhalefet
algısıyla karşı karşıya olduğumuzu
görüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Babana verdi o yüzde 50 oyu değil mi halk, muhafelet
kopardıysa!
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Gerçekten, müsaade ederseniz
Herhâlde kimseye
saygınız olmadı ancak yeni seçilmiş bir milletvekiline ve
bugüne kadar kendi grubunuzdan bugün Parlamentoda yer alan milletvekillerinin
hakkını hukukunu korumuş bir milletvekili olarak saygı
duymanızı istiyorum.
Müsaade
ederseniz, Türkiyede paralel yargının ve paralel yapının
bu ülkenin başına neler açtığını ve bu paralel
yapının nasıl yargı içerisinde çöreklendiğini
kısaca anlatmak istiyorum.
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Daha düne kadar ortaktınız ya.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Bakınız, hepsini anlatacağım, hepsini
anlatacağım.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Belki senin yaşın tutmuyor ama onlarla ortaktı
o paralel yapı.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Müsaade edin, hepsini anlatacağım.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Arkadaş, beraber program
yaptın ya televizyonda.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Bakınız, 2007 yılında, bu milletin
vicdanından çıkmış
MUSTAFA
AKAYDIN (Antalya) Ne istediler de vermedin?
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Dizinin dibinde kim oturuyordu on yıl önce?
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) -
ve milletimizin kurduğu AK PARTİ Hükûmetine
kapatma davası açan -2007 yılında AK PARTİye kapatma
davası açan yargıdan bahsediyorum- o yargıda
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Paralel yapıyı yargının içine
sen sokmadın mı?
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) -
HSYK üyeleri ile Cumhuriyet Halk Partisinin Sivas
Milletvekili adayı olmuş HSYK üyelerinin yine paralel yapı
mensuplarını özel yetkili mahkemelerde nasıl
konuşlandırdıklarını, nasıl çöreklendirdiklerini
pekâlâ biliyoruz.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Allahtan kork, Allahtan ya!
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Bir taraftan -Dünya 5ten büyüktür diyoruz ya- 5 tane
cumhuriyet savcısı paralel yapı mensubunu yargı mensubu
olarak görmek ve sadece bu yargı mensuplarının hukuku,
özgürlüğü, demokrasiyi savunduğunu iddia etmek apaçık, maalesef
bir yanılgıdır.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kimse iddia etmedi onu, onu siz iddia ediyordunuz, siz.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Şimdi, 2007, 2010 yılında yaşanan
acılardan sonra dedik ki: Gelin, millet olarak milletimizin ihtiyacı
olan özgürlükçü, demokratik yargı anlayışını inşa
edelim. Gelin, bu ülkenin Anayasasını değiştirelim. Neler
yaptınız? Dediniz ki: Efendim, bu Anayasa künefe midir, hamsi midir,
Malatya kayısısı mıdır? Bunları da duyduk.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sen neredeydin ya bunlar konuşulurken?
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) İşte, bunları gördükten sonra dedik ki: Biz
demokratik bir yargıyı inşa edeceğiz, demokratik bir
HSYKyı inşa edeceğiz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sana öyle öğretmişler bunu, sen orada yoktun.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Kolektif, çok sesli, farklı kesimlerin yer
aldığı bir yargıyı inşa edeceğiz dedik.
Ancak siz bundan uzak durdunuz, beri durdunuz ve bizim bu mücadelemiz
karşılık buldu. (CHP sıralarından gürültüler)
Bakınız,
aranızda milletvekilleri var.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hepimiz öyleyiz!
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Bu milletvekilleri de Ergenekondan, Balyozdan
tutukluydular. Dedik ki: Özel yetkili mahkemelerdeki bu paralel hâkim ve
savcılar
Dikkat buyurun, aramızda Tuncay Özkanlar var, Mustafa
Balbaylar var; rica ediyorum, müsaade edin, dinleyelim, maddi gerçek ortaya
çıksın. (CHP sıralarından gürültüler)
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Savcısı kimdi, savcısı?
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Dedik ki: Özel yetkili mahkemeler bu ülkenin
barışını, huzurunu, güvenliğini bozdu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ondan sonra da şimdi sulh cezalar geldi.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Zekeriya Özün bizim demokratikleştirdiğimiz HSYK
tarafından 3 Mart 2011 tarihinde özel yetkileri kaldırıldı.
Biz yaptık.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ne yaptınız? Sulh cezayı kurdunuz.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Onun için, milletimizin güven duyacağı
yargıyı inşa etmeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ne yaptınız siz, ne, ne!
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Devam ediyorum: Yıl 2010, referandumla çok sesli hâle
getirdiğimiz Türk yargısı
ORHAN
SARIBAL (Bursa) AKP yargısı! Türk yargısı diye bir
şey yok, AKP yargısı!
CAHİT
ÖZKAN (Devamla)
HSYK sayesinde özel yetkili mahkemelerin
kaldırılmasını sağladık. Özel yetkili
mahkemelerin kaldırılması 17 ve 25 Aralık
operasyonlarından, darbe planlarından tam iki buçuk yıl önce
gerçekleşmiştir. Tam iki buçuk yıl önce, sizin aranızdaki
arkadaşlarınız, kardeşleriniz,
yoldaşlarınız, dava arkadaşlarınız
düşünemezken biz haksız tutukluluklara, özel yetkili mahkemelerinin
yargısız infazlarına dikkat çektik ve Allaha şükür ki bunu
da başardık. [CHP sıralarından alkışlar (!)]
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Allahtan cemaatle kavga ettiniz de adamlar
dışarı çıktı.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması,
tamamen işte bu sırada, hukukun, özgürlüğün, demokrasinin ve
hukuk reformlarının mimarı olan AK PARTİ kadrolarınındır.
Bunun da bir nebze hakkını teslim etmeniz gerekir. İş
burada da bitmedi. Demokratik yargının inşasından hemen
sonra özel yetkili mahkemeleri kaldırdık ve yine bu kutsal çatı
altında aranızda değişik siyasi partilerden de
milletvekillerinin haksız tutukluluklarının son bulması
için denetimli serbestlik ve adli kontrol sistemlerinin ve aynı zamanda,
yargıda haksız tutuklulukların
sınırlandırılması ve sürelerinin kısalması
için 4 ayrı yargı paketi yine bu kadroların eseridir. Allaha
şükür ki bunları da yaptık ve yapmaya devam edeceğiz her
türlü gayretinize rağmen. Ancak, siz bu kapalı devre
çalışmalarınızla milletten teveccüh görmeyen, milletin üst
üste sizi cezalandırmalarıyla karşılaştınız.
Bu süreçleri iyi idrak etmeniz gerekiyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bakınız,
biz AK PARTİ olarak şunu istiyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) O millet sizi fark ettiği zaman çok şey
kaybetmiş olacak, merak etme, ah, vah yapacaklar.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Keşke Cumhuriyet Halk Partisi iktidar
şansını bulmak için birazcık gayret gösterse; HDP, MHP; bir
nebze olsun bu milletin bekası, geleceği, huzuru,
barışı, refahı, demokrasisi için keşke bir nebze
gayret etseniz. Sizin oy almanızdan rahatsız olmayız çünkü
milletimizin teveccüh gösterdiği Cumhuriyet Halk Partisi, HDP ve MHP bu
ülkenin barışını, güvenliğini, refahını,
istikrarlı bir şekilde kalkınmasını inşa
edecektir. Endişe etmeyin, siz olsanız da olmasanız da bu
kadrolar bu yola devam edecek.
Son
olarak bakınız, paralel yargı infazlarını, 17 ve 25
Aralık operasyonlarını, darbe planlarını anlamak için
mutlaka ama mutlaka Ergenekonu, Balyozu, KCKyı, şike
davalarını, Tahşiyecilerle ilgili soruşturmaları,
Selam ve Tevhid davasını, askerî casusluk ve fuhuş
operasyonlarını pekâlâ bilmeniz gerekiyor. Senin hakkında
paralel yargının verdiği karar hukuksuz, benimki hakkındaki
hukuk. bunu asla diyemezsiniz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Delillere bak, delillere. Sen daha gençsin,
delillere bak.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Bakınız, şunu çok iyi bilin, eğer AK
PARTİ hükûmetleri olmasaydı şu anda bu kutsal çatı
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Onlar yapılırken sen neredeydin, hangi hükûmet
vardı?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - ...altında bazı
milletvekillerinin tutuklu, hatta hükümlü olarak buralara gelemeyeceklerini
pekâlâ bilmenizi isterim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Boyum kadar, ayakkabı kutularındaki
paralar ne?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hangi Hükûmet vardı onlar yapılırken, hangi
Hükûmet vardı?
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Aynı zamanda 17 ve 25 Aralık
soruşturmalarına gelince; evet, 17 ve 25 Aralık
soruşturmalarının Anayasaya, Ceza Muhakemesi Kanununa,
haksız tutuklama, el koyma, arama kararlarıyla verildiğini çok
iyi bilin.
MEHMET
GÖKER (Burdur) Gerçeği anlat, gel gerçeğe.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Saat sekizde arama yapılıyor.
MEHMET
GÖKER (Burdur) Maddi gerçek ne, maddi gerçek ne?
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Size soruyorum: Bunun niçin bir hesabını sormazsınız?
Saat yedide yapılan aramadan sonra, henüz, hukuka uygun olduğu iddia
edilen dinleme kayıtlarının çuvallarının
bağcıkları açılmadan, saat yedi ile dokuz arasında 800
sayfalık fezleke nasıl Parlamentoya gönderilebiliyor? Bunun
hesabını sormaz mısınız?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Nereye gönderildi? Parlamentoya bir sene sonra geldi, bir sene
sonra geldi Parlamentoya, ne geldi Parlamentoya?
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Bakınız, bu olayların tamamı
darbecilerle, Balyozla, Ergenekonla yapılan soruşturmalardan
farksızdır.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Fezleke bir sene sonra geldi.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyorum: Bu ülke hepimizin,
demokrasi hepimizin. AK PARTİ olarak biz vesayetle, yargı
vesayetiyle, askerî vesayetle, terör vesayetiyle mücadele ettik, mücadele
etmeye de Allahın izniyle devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ancak, diyoruz ki biz, gelin, yol
alalım, beraber yürüyelim. Nasıl beraber yürüyoruz
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ne beraber yürüyeceğiz bunun kadar yolsuzlukla,
neyine beraber yürüyeceğiz!
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Özgürlük, demokrasi ve hukuk mücadelesi veren herkesle
beraber yürürüz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yahu alet mi edeceksin sen bizi?
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) - Size soruyorum: Sizin soracağınız soruyu ben
soruyorum, ben cevaplayayım.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Biz yolsuzluklarla beraber yürümeyiz
arkadaş, bu kadar yolsuzlukla beraber yürümeyiz!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Diyorum ki: Bakınız, efendim,
aha bu paralel yapıyla; Uzak Doğudan, okyanusun ötesinden
talimatlarla yargı içerisinde vesayet oluşturanlarla beraber
yürüdünüz mü diyorsunuz değil mi? Ben soruyorum, dinleyin,
bakınız bunu çok iyi dinleyin: Her kim özgürlük, demokrasi, hukuk,
hukuk devleti derse biz beraber yürürüz. Ancak, kuzu postuna bürünenler, o kurt
kimliklerini, tırnaklarını gösterdiği zaman, işte
onlarla beraber yürüyen sizlersiniz. Bizim, bu ihanete, teröre, bu askerî
vesayete, yargı vesayetine verdiğimiz mücadele milletimizin
mücadelesidir. Biz bu mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Ancak muhalefet
bu ülkenin geleceğini düşünüyorsa, barışını
düşünüyorsa gelin birlikte hukuk reformlarını, anayasa
reformlarını gerçekleştirelim. Bu kürsüye çıkıp bugüne
kadar 17 ve 25 ihanet odaklarının burada
borazanlığını yapanlar, sizlere sesleniyorum. (CHP
sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Terbiyeli ol!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakınız, 1960ta, bu ülkenin
vicdanından, bağrından çıkmış Adnan Menderes
hukuk, özgürlük mücadelesi verdi, Refah ülkesi Türkiye istiyorum. dedi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ancak, onu o tarihte
darbelerle alaşağı edenler ve arkasından onun
darağacında idamına neden olanlar, bugün mahcubiyet duyuyorsunuz
ya, on yıl sonra çok daha büyük mahcubiyetler duyacaksınız. (CHP
sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok ya, biz mi olduk be! Onlarla kucak
kucağa oturuyorsunuz şimdi siz. Onların eserisiniz, eseri; Yavuz
Sultan Selimin değil, onların eserisiniz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Çünkü, 27 Mayısın henüz
dumanı tüterken 17 ve 25 Aralık darbe planlarına payanda
olmanızın hesabını asla ve asla ödeyemezsiniz. (CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakınız, 17 ve 25
Aralığın üzerinden tam 4 seçim geçti. Bir sabiteniz olsun, bu
kazığa, bir sabiteye bağlayalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Daha çok savunacaksınız 17-25i, daha
çok; birileri malı götürürken siz burada savunacaksınız
onları.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakın, sabite nedir: Anayasa
diyoruz, Olmaz., Yargı diyoruz, Olmaz., Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi diyoruz, Olmaz. (CHP sıralarından
gürültüler)
1990lı yılların karanlıklarını tarihe
gömen bizim iktidarımızdır. Helal olsun AK PARTİ
kadrolarına; helal olsun bu millet için, bu ülke için, bekası için,
refahı için çalışanlara.
Saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, hatiplerin performansı grup
başkan vekilleri olarak İç Tüzük gereği zorunlu olduğumuz
izahat yapma ihtiyacını bile gerektirmeyecek kadar açık ama ben
yine de 69a göre, grubuma yapılan sataşmalardan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, siz mi konuşacaksınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel, süreniz iki dakikadır.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Değerli arkadaşım konuşma yaparken
aslında şunu bilmesi lazım: Bu Meclisi izleyici
localarından izleyenlere ayak ayak üstüne attırmazlar. Hemen
koşarlar, derler ki: Şahıslar için değil ama millî iradeye
saygısızlıktır, ayak ayak üstüne atmayın. Bu kürsüye
çıkmış bir milletvekilinin de, iktidar olsun muhalefet olsun,
milletvekillerine dönüp bütün bir konuşmayı bir işaret
parmağı sallayarak o tonda yapması doğrudan halkın
iradesine saygısızlıktır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sizi kınıyorum. Bu
davranışınızdan dolayı tüm muhalefet partileri
adına değil, tüm milletvekilleri adına,
davranışınızı tekrarlamamanızı tavsiye
ediyorum; ayıptır. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Özel, sizin gruba dönüp
Aranızda milletvekilleri var. dedi.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) - Şimdi, şunu söyleyelim: Değerli
arkadaşım, geçen dönem Ergenekon, Balyoz, askerî casusluk, KCK ve
şike davalarından herhangi bir tanesini izleyen bir AKP milletvekili
var mı? Ben cevap veriyorum: Yok. Çünkü, o hukuksuzluğa, o katliama
seyirci kaldınız siz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Ancak, verilmiş bir soru önergesine cevaben biliyoruz ki,
Adalet ve Kalkınma Partisinden tam 234 milletvekili Deniz Feneri
davasının yargılanan tutuklularını ziyaret
etmişler. Deniz Fenerine varan ayaklarınız bu hukuk
katliamı davalarına gitmedi.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Özgür Bey, Deniz Fenerine
gittiniz mi?
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi suçlunun menşeini, suçun türünü
ayırmadan, hukukun üstünlüğüne inanarak her davayı gitti, takip
etti, biz burada geldik, bunları söyledik. İsmini
andığınız Balbaya, ismini andığınız
Tuncay Özkana ve diğer 6 milletvekiline, toplam 8 milletvekiline parti
ayırmadan giden tek parti biziz, bir tanesine bile gitmediniz. Ama, onlar
yemin ederken, Onlar terörist. diye burada konuşanlar daha önce, tebrik
sırasına girdiniz. Tatlı su demokratısınız;
istediğiniz kadar yıkanın, içinde bulunduğunuz ayıptan
arınamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) İstediğiniz kadar konuşun,
sandıktan çıkamazsınız. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Sayın Akçay, dinliyorum efendim.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Biraz evvel konuşmacı hem partimizin adını
zikretmek suretiyle hem de
BAŞKAN
Biraz duyamıyorum Sayın Akçay. Partinin adını zikretmek
suretiyle
ERKAN
AKÇAY (Manisa)
muhalefet partileri olarak genelleştirme yapmak
suretiyle ve diğer bazı ibareleriyle sataşmada bulunmuştur,
sataşmadan dolayı söz istiyorum.
Sayın
Mehmet Günal konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Günal, buyurun efendim.
Sayın
milletvekilleri, rica ediyorum
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Bir daha buraya gelemeyeceksin diyordunuz, sonra ne
oldu? Millet sandığa gömdü, sandığa gömdü! Bak, geldik
buraya!
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Geldik işte! Allah Allah
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Sayın
Günal, Genel Kurula hitap edin, bekliyorum efendim.
12.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan, sükûnet
sağlansın diye
Osman
Bey konuşamayınca şişiyor herhâlde diyorum. Gruba bir söz
verin de şuraya bir gelsin ya, bir sefer bir gelsin de bari bir dinleyelim
hiç olmazsa.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Ben konuşurum sıkıntı yok,
sıkıntı yok, merak etme.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Sayın Başkanım, öz önce hatip gerçekten
İlk defa çıkıyorum. dedi ama çok vahim bir başlangıç
yaptı, ben arkadaşımızı daha önce dinlemedim. Herkes
burada kendini ispat etmek gibi, sanki birilerinin gözüne girmek gibi bir
şey içerisinde.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Hiç öyle dertleri yok.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Biz hiçbir şeyin borazanlığını
yapmıyoruz. Bir defa önce arkadaşımıza şunu
söyleyelim: Ben şimdi size bakın, söylediğiniz,
akladığınız, korktuğunuz, demin arkadaşlarımızın
söylediği, ayırdığı, Sayın Erdoğan
Bayraktarın söylediğini aynen
İsterseniz burada ses kaydı
da var, onu da dinletebilirim ama zaman almasın. Aynen şöyle diyor
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben okuyayım da fazla
şey olmasın.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) O kaydı yapanlar daha önce milletvekillerinizi
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Kayıt yok, kayıt yok, NTV canlı
yayınında, buradan dinletirim istiyorsanız. Rüşvet ve
yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle İstifa
ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız.
şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul
etmiyorum. deyip bir delikanlılık yaptı.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kim söylemiş bunu?
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Erdoğan Bayraktar.
Devam
ediyor; bak, neden etmiyormuş: Çünkü soruşturma dosyasında var
olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın
Başbakanın onayıyla yapıldı, bu minval üzere
Bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi
açıklıyorum, bu milleti ve vatanı rahatlatmak için Sayın
Başbakanın istifa etmesi gerektiğine
inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar
sunuyorum. Erdoğan Bayraktar...
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Nedir, görevi nedir?
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Yani şimdi biz mi söyledik bunu? Sayın Bakan
söyledi.
Şimdi,
bugün suçladığınız, bizi, savunmakla
suçladığınız paralel diye uydurduğunuz örgüte Neyi
istediniz de vermedik? diyen kişi Sayın Erdoğan değil
miydi? Biz mi dedik onu? Ne verdiniz önce onu bir açıklayın, daha
önce hangi ortaklığı yaptınız, onu bir
açıklayın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Siz, askerî Anayasa Mahkemesi üyelerini dinlesinler diye
örtülü ödenekten araba aldırıyorsunuz, dinleme cihazı; sonra
dönüp sizi dinliyorlar, efendim illegal dinleme. Kusura bakmayın, etme
bulma dünyası.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Başkanım
BAŞKAN
- Değerli arkadaşlar, söz isteyen arkadaşlarımı birer
birer dinleyeceğim.
Sayın
Baluken, sizi dinliyorum.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, AKP Grubu adına
konuşan sayın hatip gerçekten zor olanı başardı, bir
açıklamaya ihtiyaç duymadan bütün muhalefet partilerine nasıl
sataşılır onu gösterdi. O yüzden, sataşmadan dolayı
BAŞKAN
Buyurun.
İki
dakika süre veriyorum.
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu
genç arkadaşlara önce bir şunu öğretmekte fayda var: Burası
tribünlere şov yapılacak bir alan, bir kürsü değil, ciddi ciddi
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Siz yapıyorsunuz!
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Siz bunların âlâsını yapıyorsunuz!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) -
ciddi ciddi ülke meselelerinin görüşüleceği,
tartışılacağı bir kürsü.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Şovu siz yapıyorsunuz!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Biz, bu genç arkadaşı dinlediğimiz anda, bir
önceki, Cumhuriyet Halk Partisinden konuşan sayın hatibin ortaya
koymuş olduğu iddialarla ilgili tek bir cevap alamadık.
Dünyanın en ahlaksız yöntemleriyle ilgili, sayın hatip burada
pek çok olay dile getirdi, AKP Grubu adına konuşan hatip tek bir
tanesine bile cevap verecek bir cesareti göstermedi.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Cevap yok ki, ne cevabı?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Burada AKPnin nasıl iktidar olduğunu falan
anlatmanıza gerek yok, biz nasıl iktidar olduğunuzu biliyoruz. 7
Hazirandan sonra siz bu Meclisin kapısına kilit vurdunuz, kilit,
Parlamentoyu devre dışı bıraktınız. İki gün
üst üste Meclis toplanmadı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir tek komisyon
oluşmadan tekrar seçim kararı aldırdınız. Parlamentoyu
işlevsiz bırakmanın kendisi darbe zihniyeti demektir. Bununla
yetinmediniz, darbe zihniyetiyle yetinmediniz savaş
başlattınız, savaş!
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Ne savaşı ya?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Suruçta, Ankarada bombalar patlatarak bir siyasi partinin
miting yapamayacağı bir siyasi utancı bu ülkenin tarihine
yazdırdınız. Medyaya her türlü baskıyı, her türlü
sansürü uyguladınız.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Miting yapacak yüzünüz yoktu,
olsaydı yapardınız!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Bir bölgeyi tamamen güvenlik bölgesi ilan ederek köy köy
jandarma, vali, kolluk güçlerini göndererek tehdit ettiniz.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Köy köy, okul okul, ev ev
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Siz böyle yüzde 100 oy alsanız ne olur, bütün
iktidarı elinizde bulundursanız ne olur?
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) AK PARTİye oy vermeyin. diye
insanları tehdit ettiniz. Ne çabuk unuttunuz bunu?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Dolayısıyla bir darbe ve savaş zihniyetinin
iktidarısınız.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Muhtarı
kaçırdınız ya, seçilmişleri kaçırdınız,
muhtarları kaçırdınız.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Buraya çıkınca da bu gerçeği bilerek
konuşun diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Sayın
Erdoğdu, dinliyorum sizi.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, biraz önce kürsüde
konuşan konuşmacı şahsımı göstererek, biraz önce
bu kürsüde konuşan ve borazanlık yapan diyerek şahsıma
sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Erdoğdu.
Yeni
bir sataşmaya meydan vermemek üzere size iki dakika süre veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
14.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKPnin tezi şuna dayanıyor kabaca: Ergenekonda
haksızlık vardı, siz orada cemaatin
karşısındaydınız, 17-25te de aynı cemaat
vardı, yanında mı duruyorsunuz? Tamamıyla saçma bir tez.
Birincisi, Ergenekon, Balyoz, Oda TV, KCK davalarında sahte deliller,
kriminal, gizli tanıklar, delillerinizin tamamı sahteydi. Biz o
davayı inceledik, ön yargısız inceledik ve bunu dile getirdik.
17-25
Aralıkta, değerli AKPliler, bu bakan evlatlarının vatan
evlatlarının hakkını yediği yalan mıydı?
Mesela çelik kasalar yalan mıydı? Yanlış mı gördük?
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Yanlış gördün.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Ayakkabı kutularına doldurulan o yetim
hakkı montaj mıydı? Yok muydu böyle bir şey? Yani Reza
Zarrab denen bir iş adamı ki utanç verici bir şey, cari
açığı kapatacak diye Türk Bayrağının önünde
tutup da bu halka millî, ulusa sesleniş konuşması yapan
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Önüne yattılar, önüne, önüne.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) 65 milyar dolar nereye gitti bu
ülkede?
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla)
o rezil tablonun müsebbibi olan, o iş
adamının önüne sizin partinizin İçişleri
Bakanının Ben senin önüne yatarım. demesi
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Ayıp, ayıp!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla)
ve o önüne yatan bakanın evladının
çelik kasalarından milyonlarca dolar çıkması yalan
mıydı? (AK PARTİ sıralarından Yalan, yalan! sesleri)
Biz yanıldık mı? Böyle bir şey yok muydu?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Halk Bankası Genel Müdürü nerede, onu bir sor.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu milletin anasına
küfreden ve bu milletin anasına küfreden iş adamlarının
oluşturduğu havuzda 630 milyon dolar rüşvet parasının
toplandığı ve onunla her gün sizin en büyük yandaş medyanızdan
haram lokmalar yiyen yazarların bizlere hakaret ettiği bu rüşvet
olayı yalan mıydı arkadaşlar?
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Yalandı.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Yok muydu böyle bir şey?
Değerli
arkadaşlar, hırsızlar kadar hırsızları aklayanlar
da suçludur, vicdanen suçludur, dinen günahtır, ahlaken ayıptır
ve hukuken suçtur. Bunu şimdilik kapatmış olabilirsiniz. Bu
dosyalar vicdanlarda açıktır ve emin olun
hesaplaşılacaktır.
Saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
Sayın
Bak, sizi dinliyorum efendim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın Başkanım, MHPli
hatip ismimi de zikrederek Şişti, söz almıyor... diye söyledi.
Ama
BAŞKAN Buyurun Sayın Bak.
Size de iki dakika süre veriyorum. Lütfen yeni bir sataşmaya
meydan vermeyin. [AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
ve HDP sıralarından alkışlar (!)]
15.- Rize
Milletvekili Osman Aşkın Bakın, Antalya Milletvekili Mehmet
Günalın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, biraz evvel CHP Grup Başkan Vekili şunu ifade
etti. İşte Suyla yıkansanız da günahtan
kurtulamazsınız. Ya, burada konuşmayın boşu
boşuna. Boşuna konuşuyorsunuz. Aynı şeyleri iki
yıldır söylüyorsunuz.
MUSA ÇAM (İzmir) Öyle mi?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Bakın, 4 tane seçim geçirdik;
tamam mı? 30 Mart 2014; sandığa gömüldünüz.
AYKUT ERDOĞDU(İstanbul) Ne sandığa
gömüleceğiz be!. Bu kadar adaletsizliğe rağmen yüzde 25 oy
aldık biz ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) 10 Ağustos 2014 yüzde 52; 7
Haziran yüzde 41; 1 Kasım yüzde 49,5.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bunların hiç biri
hırsızlıkları kapatmaz.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Ya, taktik değiştirin
taktik.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Yüzde 50 oy aldın diye
hırsızlığı meşru mu görüyorsun? Yüzde 50 oy
aldı diye hırsızlık serbest mi kaldı?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Bak, size söyleyeyim: Ben Güreş
Federasyonu Başkanlığı yaptım. Bak, yenilen pehlivan
güreşe doymaz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yanlış yerden giriyorsun Osman.
Yanlış yerden tutuyorsun.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Gelip gelip 11 defa sandığa
gömüldünüz.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Yüzde 50 oy aldın diye
hırsızlık serbest mi kalacak? Serbest mi kaldı
hırsızlık?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Ya arkadaş, bak tavsiye şu:
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Suç olmaktan mı
çıktı hırsızlık?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Bir; bir güreşçi
başarısızsa ne olur biliyor musunuz?
MUSA ÇAM (İzmir) Senden iyi antrenör olur!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Önce hocasını
değiştirirsiniz, hocasını. Ya, acaba bu hoca
yanlış mı yapıyor? Teknik veremiyor, taktik veremiyor diye
düşünün.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Allah kimsenin hocasını
hırsız yapmasın.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Başka, daha iyi şartlar
ortaya koymanız lazım, iddia etmeniz lazım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yarabbi, kimsenin
hocasını hırsız yapma.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) O güreşçiyi iyi
hazırlamanız lazım, kamp yapması lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Olmadı Osman, olmadı!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Bakın, vatandaşla temas
hâlinde olmanız lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Olmadı Osman!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Evlerine gitmeniz lazım,
dükkânlarına gitmeniz lazım. Bakın, oralara gidin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Osman, olmadı!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Dertlerinizi anlatın. Boş
şeyler anlatmayın. Vatandaş bunları dinlemiyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Olmadı Osman olmadı!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Vatandaş şunu soruyor:
Arkadaş, bu ülke için ne yapacaksınız onu söyleyin.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yolsuzluk yapmayacağız.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Önce, yolsuzlukla ilgili
konuşurken de şunu söyleyeceksin: Şişli Belediyesinde neler
oluyor bir araştır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne oluyor ya? Ne oluyor?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Ataşehirde neler oluyor bir
araştır.
BARIŞ YARDADAŞ (İstanbul) Ne oluyor, söyle!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Buzgatete neler oluyor bir
araştır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, ne oluyor?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ne oluyor Şişli
Belediyesinde anlat.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Bunları da söyleyin. Hep beraber
gelin konuşun arkadaşlar.
Bak, geçen dönemki CHPli müftüyü dinleyin, ondan ders alın.
Dolayısıyla millete giderken projeyle gidin, projeyle; yoksa
hep sizi sandığa gömer, sandığa gömer, sandığa
gömer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Olmadı Osman, olmadı!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bak.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Günal
Sayın Özel, sizden
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Hayır, hayır düzeltme yapacağım sadece,
söz istemiyorum.
BAŞKAN
Sayın Özel sizden önce söz istedi, önce onu dinleyeyim.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Peki ama o sataşmadan istedi.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım, Osman Bey, değerli hatip,
kürsüye çıkmanın heyecanıyla Cumhuriyet Halk Partisine
haksız sataşmalarda bulunmuştur.
Bir
de, belediyemizin ismini anmak suretiyle grubumuzu itham etmiştir.
Grubumuz adına cevap vermek istiyoruz. Uygun görürseniz cevap
hakkını Aykut Erdoğdu kullanacak efendim.
BAŞKAN
Yeni bir sataşmaya mahal vermeden Sayın Erdoğdu, iki dakika
süre veriyorum. Bu tartışmayı lütfen sonlandıralım.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın Başkanım, ben kesmiştim, bir cümle,
Sayın Baka ben sataşmadım, onu söyleyecektim. Sadece
Konuşma hakkı verin, şişmiş. dedim,
doğruymuş. Yani benim sataşmadığım kayıtlara
geçsin. Aleyhinde konuşmadım, Osman Bey de bir konuşsun.
dedim.
BAŞKAN
Peki, kayıtlara geçmiştir Sayın Günal, teşekkür ederim.
Sayın
Erdoğdu, buyurun efendim.
16.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Rize Milletvekili Osman
Aşkın Bakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce kürsüdeki hatip, partimiz tarafından
kazanılmış Şişli Belediyesiyle ilgili bir iddiayı
ortaya koymuştur.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Müftü söyledi, müftüyü dinle ya.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Değerli AKPliler, sizinle hiçbir zaman bir
yolsuzluk koalisyonu kurmayacağız. İstanbulun 39 tane ilçe
belediyesi var, 13ünü biz yönetiyoruz, Büyükşehir ve kalanları siz
yönetiyorsunuz. Bütün grubum adına size bir teklif getiriyorum; gelin
beraber Parlamentoda bir Meclis araştırması hatta Meclis
soruşturması komisyonu kuralım. İstanbulun 39
belediyesinin ve Büyükşehrin bütün hesaplarına, bütün bilgilere,
belgelere sınırsız ulaşma yetkisiyle bir soruşturma
komisyonu kuralım. (CHP sıralarından alkışlar)
Eğer
bu memleketin hakkını yemiş bir tek CHPli varsa
cezasını ağırlaştırılmış olarak
verelim. Yüreğiniz varsa yarın Meclis soruşturma önergesini
buraya getireceğiz. Hodri meydan! Hadi yolsuzluklardan hesap soralım,
hadi üzerine gidelim, varsa yüreğiniz kabul edin.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Müftüyü dinle, müftüyü. Genel başkan
yardımcısını, onu dinle.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
X.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
17/12/2015 tarihinde İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve
arkadaşları tarafından, AKP Hükûmetinin 4 eski bakanı,
bakan çocukları ve çok sayıda iş adamının
adının yüzyılın rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının
başlamasının ardından Hükûmetin eylem ve işlemlerinin
Türkiye demokrasisi ve ekonomisine verdiği zararların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 17
Aralık 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi hakkında üçüncü söz hakkı
lehinde olmak üzere Mersin Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet
Fırata aittir.
Buyurun
Sayın Fırat. (HDP sıralarından alkışlar)
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Divan; yeni
görevlerinizden dolayı hepinizi kutluyorum ve başarılar
diliyorum.
Genel
Kurulun çok değerli üyeleri, hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Biraz
önce grup başkan vekilleri AK PARTİnin sözcülerinin burada
yapmış oldukları konuşmalar konusunda karşı
çıkışlar yaptılar. Aslında ben o arkadaşları
kutluyorum. Özellikle son söz almış olan genç
arkadaşımı kutluyorum, hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. Çünkü beni çok gerilere götürdü, 23 Nisanlara
götürdü, ilkokul dönemimdeki 23 Nisanlara, 19 Mayıslara götürdü. Okullar
adına genelde bir kişi konuşma yapardı.
VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Kibre bak kibre!
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Bir büyüğe bir küçüğü bu
kadar hâkir görmek yakışmıyor Sayın Fırat.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Bakın, laf atarsanız... Bakın,
ben size bir şey söyleyeyim Hanımefendi. Eğer laf atarsanız
sizi çok iyi tanıyan bir kişi olarak, grubunuzu ve partinizi çok iyi
tanıyan bir kişi olarak cevaplandırırım, siz cevap
veremezsiniz.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Biz de sizi iyi
tanıyoruz.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Biz de sizi iyi tanıyoruz
efendim.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Onun için oturun.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Anlatın o zaman.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Onun için laf atmayın, efendi efendi
dinleyin, ben size biraz sonra kısa tarihinizi anlatacağım.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Biz laf atıyoruz, cevap
ver!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim, rica ediyorum.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Önce siz kendi tarihinizi bir anlatın.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Ben sizin tarihinizi anlatacağım.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Kendi tarihini anlat.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Sene 2001
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
karşılıklı konuşmayı tercih ediyor.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, üç dakikadır
sataşıyorlar.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, rica ediyorum.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş)
Karşılıklı konuşmaktan vazgeçerse konuşur.
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Sene 2001, Türkiye
hakikaten bir buhranlı dönemi geçiriyor. Ekonomik bir krizin,
ağır bir krizin bedeli tüm toplumun her katmanında hissediliyor.
Bir avuç insan ve kapatılmış olan bir siyasi partinin 52 tane
milletvekiliyle beraber sosyal demokratı, İslamcıları,
liberalleri, demokratları hepsi bir araya geliyor ve bir karar veriyorlar,
diyorlar ki: Bu süreç içerisinde çevreye saçılmış olan toplumun
büyük kesimlerini bir araya getirelim, merkeze taşıyalım ve bu
yönetime ortak edelim. Hedefimiz demokrasi olsun, özgürlükler olsun, adalet
olsun, evrensel hukuk olsun, bütün vesayetleri kaldıralım. Ve
oturuyorlar bir tüzük hazırlıyorlar. Ve bu tüzüğün de
meşhur bir 4üncü maddesi var, okunmasını tavsiye ederim, bugün
de altına imzamı atarım. Uzun bir maddedir ama Türkiyenin
önünde ışık olabilecek ve hâlen tatbik edildiği takdirde
Türkiyeyi düze çıkaracak olan 4üncü madde. Ve ondan sonra uzun süre
düşünüyorlar, acaba nasıl bir isimle çıksak halkın
karşısına veya hangi amblemle. Uzun uzun
tartışılıyor, bunu belki birçoğunuz bilmezsiniz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Biliyoruz biliyoruz,
biz de vardık orada.
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Var olanlar var olmayanlara
anlatsın o zaman.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Siz anlatırsanız
da dinleriz.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Evet, bu arada deniyor ki: İsmimiz
-birçok isim arasından- ak olsun. Bu insanlar bu Türkiye halkına
karşı yeni bir sayfanın açıldığını
belirtmek üzere Kısa adımız AK PARTİ olsun, uzun
adımız da Adalet ve Kalkınma Partisi. diyor. Ve o partinin
önderlerinden ve şu anda da Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın telefonunu açtığında
açılış mesajı olarak evladının yazmış
olduğu bir mesaj vardı, bunu bize onurla gösterirdi: Baba,
böbürlenme, senden büyük Allah var. Tahmin ediyorum şimdi yok, o
açılış mesajı yoktur.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Gördün mü?
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Evet, biliyorum.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Var, var.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Onun hep yüreğinde var.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen göremezsin!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Sen göremezsin bir kere, otur!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen göremezsin, sen!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Sen göremezsin, sen otur!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen göremezsin!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Ben senin ne olduğunu biliyorum.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen göremezsin!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Otur yerine! Sen öyle
Cumhurbaşkanının filan yanına girecek birisi değilsin.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen milletvekillerine öyle Otur yerine! falan deme,
sen kendini ne zannediyorsun lan!
BAŞKAN
Sayın Fırat, Genel Kurula hitap edin.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Otur, fazla bağırma!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Böbürlenen sensin oradan!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Otur yerine, otur!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen böbürleniyorsun!
BAŞKAN
Sayın Bak, lütfen!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Bu hareketler
Böbürlenme!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Otur, bağırma!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen böbürleniyorsun!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Bağırma!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Burada herkes seçilerek geldi, buradaki herkesin
BAŞKAN
Lütfen rica ediyorum Sayın Bak!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Seni seyrediyor ben biliyorum ama seni bir
yere getirmez!
BAŞKAN
Sayın Fırat, siz Genel Kurula hitap edin lütfen!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Dikkat et!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Seni bir yere getirmez!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen böbürlenme, sen böbürlenme!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Otur yerine, otur yerine, yerine otur!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Böbürlenme, sen böbürlenme!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Sesini kıs, otur!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Ben yerimde oturuyorum, bak!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Ya, dört yılını doldur, ondan
sonra çekip gideceksin zaten!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Çok zor!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Boş ver!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Ben buradayım. Geçen dönem de buradaydım,
şimdi de buradayım, Allah ömür verirse bundan sonra da nasip ederse
olurum.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Al işte, yakın o zaman sonun.
BAŞKAN
Sayın Fırat, devam edin lütfen!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen kendine bak, senin ömrün yetecek mi? Ömür biçme
herkese, sen kendine ömür biç!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Evet, değerli arkadaşlar
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen kendi böbürlenmene bak da ömür biç!
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Ve bu parti kuruldu. Ve hatırlarsanız
3Y diye de 2002 seçim meydanlarında 3Y sloganını
kullandı. Yoksullukla mücadele, yolsuzlukla mücadele, yasaklarla mücadele.
Ve hiç unutmam o seçim kürsülerinden şöyle yapılırdı:
Hortumları keseceğiz, hortumları keseceğiz! Hepimiz de
buna inandık.
MUSA
ÇAM (İzmir) Hortumları kendilerine akıtıyorlar,
kendilerine.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Evet, hakikaten hortumlar kesildi ama öyle
bir noktaya gelindi ki pipelinelar, borular kullanıldı.
İşte, bugün tartışılan konu bu. Yasakları
kaldıracağız. diye başladığımız
noktadan kitap toplama ve yazarların yazılarından dolayı
tutuklanma kararları verme noktasına geldik. Evet, biraz önce
olağanüstü mahkemelerin kaldırıldığını bir
arkadaşımız söyledi. Doğru, kaldırdık ama sonra
sulh ceza mahkemeleri geldi. İsminin değişik olması çok
önemli değil, mühim olan onun işlevidir, o mahkemenin işlevidir.
Şimdi,
maalesef, o 2001 krizinde, Türkiyenin krizinde bir ışık olarak
ortaya çıkmış olan ve bir umut olarak ortaya
çıkmış olan ve yolsuzluk yaptı diye 3 belediye
başkanını ihraç etmiş olan bu siyasi parti, 1 genel
başkanını feda etmiş olan bu siyasi parti 17 Aralıkta
17 Aralığı savunmak zorunda kalıyor. Burası 1 Mart
Tezkeresini reddeden insanların oturduğu yerdi. Partinin
almış olduğu müspet kararına rağmen, burada, sizin
yerinizde oturan insanlar 1 Martta Hayır. dediler.
MUSA
ÇAM (İzmir) Tasfiye edildiler.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Hepsi tasfiye edildi onların, hepsi.
DENGİR
MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Değerli arkadaşlar, vaktim
kalmadı. Ümit ediyorum ki yasaya geçtikten sonra bunun devamını
anlatmaya devam edeceğim çünkü çok önemli.
Ben
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Fırat.
Öneri
hakkında son söz hakkı Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancıya aittir.
Buyurun
Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; siyasal dil çok
katmanlı. Bazen polemikçi, bazen analitik ve müzakereci. Benim
gördüğüm, haddini bildirme, taşı gediğine koyma, tahkir etme,
nezaket kılığında kabalık sergileme şeklindeki
bir dille bu tür konuları müzakere etmek mümkün olabilir mi? Olmaz. Ama,
maalesef, siyasal dilin böyle bir sapması olabiliyor. Zaman zaman
aslında hepimiz bu dilin hevesine kapılabiliyoruz, ortak bir kusur
olarak söylüyorum. Emin olun böyle bir dille biz bu Meclisin çatısı
altında meseleleri halledecek bir müzakere zemini oluşturamayız.
Ama, Allah'tan sadece bu dilin egemenliğinde sürmüyor bu tür
tartışmalar. Bu ülkede çok çeşitli kurumlar var, o
kurumların fonksiyonları var. O fonksiyonlar ve kurumlar
oluşturulurken devlet yapısının işlemesi, hakkın,
hukukun teslimi, herkesin kendi iddiasının ötesinde adaletin tesis
edilmesi için o kurumlar çalışır. Meclisimizde de zaman zaman
komisyonlarda tam da o kurumların fonksiyonuna uygun müzakereler
yapıldığını görüyoruz, zaman zaman da o polemikçi
dilin öne çıktığını görüyoruz. Biraz önce de her iki
örneğe ilişkin dilin şahidi olduk.
Emin
olun kibir gösteren kişi kendi adına kaybeder. Burada
karşıdakine sanki nazikâne imiş gibi had bildirmeye
çalışırken kendi taraftarları nezdinde de -çünkü bu millet
vicdan sahibidir- puan kaybeder. O yüzden nasıl bir dille müzakere
ediyoruz, ne yapmaya çalışıyoruz, bu mühim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ahlakı da puana indirgediniz ya, rica
ederim ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bakın, bu 17-25 Aralık
meselelerinin esasen çok polemikçi bir dille gündemde tutulduğunu, bir
ayin havası içerisinde gündeme getirildiğini, daha dün saat 24.00e
doğru yaklaşırken bazı arkadaşların
heyecanlanarak bu ayin havası dolayısıyla hemen pozisyon almaya
çalıştıklarını gördük. Mümkündür çünkü siyasette
muhalefet iktidara gelmek ister, iktidara gelmek için her tür vesileyi, unsuru,
iktidara gelmenin elbette rasyonel bir aracı olarak kullanmak ister.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Yok böyle bir şey. O Makyavelisttir, bizde
öyle bir şey yok.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Ama takdir edersiniz ki, birileri de çıkar,
yapılan edilen işin esasen hukuk gibi gösterilmeye
çalışılırken, adalet, hakkaniyet gibi gösterilmeye
çalışılırken, kimileri buna inanabilir de ama aynı
zamanda, siyasal iktidar odaklı polemikçi bir dil tarafından
araçlaştırılan bir iş olduğunu söyler. Biz muhalefetin
o diline katlanırız, muhalefet de bizim bu değerlendirmemize
katlanmak durumundadır, birbirimize katlanacağız.
Bu
konular aşağı yukarı o polemikçi siyasal dilde 50-60
kelimeyle tartışılıyor. O 50-60 kelime, bakın
sayayım: Ayakkabı kutusu, para sayma makinesi, telefonla
konuşmalar ve bol miktarda birtakım isimler
MUSA
ÇAM (İzmir) Daha ne olsun Hocam!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Arkadaşlar, 50-60 kelimelik bir dille
müzakere olmaz, kavga olur kavga.
MUSA
ÇAM (İzmir) Malı götürmüşler Hocam malı!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) 50-60 kelimelik bir vokabüler bir kelime
dağarcığı kavganın aracı olur. Biz 50-60
kelimeyle müzakere edemeyiz. O bakımdan söylüyorum kıymetli
arkadaşım.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Adam olana çok bile!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Şimdi, Goebbelse burada atıflar
yapıldı geçmişte de. Goebbelse diyorlar ki: Biz Naziler
durmadan hep aynı sözleri tekrar ediyoruz, biraz farklı konulardan
bahsetsek nasıl olur? Goebbels diyor ki: Hayır, sürekli tekrar edeceğiz
MUSA
ÇAM (İzmir) Ve yalan söyleyeceğiz.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla)
çünkü 2 bin yıldır credo hep
aynı sözleri söylüyor ve milyarlarca inananı var. Biz de aynı
yöntemle aynı sözleri tekrar ede ede netice alacağız.
Sakın buradan Goebbelsle bizim aramızda bir özdeşleştirme
kurdu hikâyesi çıkartmayın.
MUSA
ÇAM (İzmir) Çok yakın, çok yakın. İlliyet bağı
var, illiyet.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Propaganda siyasal sınırları
aşar. Basitlik, yalınlık, benzeştirme, tekrar vesaire,
bütün bunlar bir propagandanın mühimmatı olarak kullanılır.
Kıymetli
arkadaşlar, insanoğlu tarihte çok çeşitli aşamalardan
geçti. Başlangıç dönemlerinde mikro çevre
istismarcılığı diye bir dönem vardır,
avcılık ve toplayıcılık dönemi. Bu dönemde insanlar av
hayvanlarına mecburdurlar, geçimleri onların üzerinedir. Otlaklarda
av hayvanı kıtlığı başladığında
kabileler
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Ya Hocam, bunlar o dersi almamış.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Nasrettin Hoca fıkrası da ekleyin!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla)
buna bir çare olarak ayin düzenlerler. Hep
beraber bir araya gelirler, bir ayin havası içerisinde
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Hocam, bir şey sorabilir miyim! Hocam, bir
şey sorabilir miyim!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla)
av hayvanlarını sembolize ederek,
kendilerini avcı gibi göstererek sabaha kadar dans ederler, hoplarlar
zıplarlar, bağırırlar ve böylelikle savanların, ormanların
av hayvanlarıyla dolmasını, bereketli olmasını
beklerler ama takdir edersiniz ki kabilelerin bu tür ayinleriyle savanlar av
hayvanlarıyla dolmaz, kıtlık gitmez. Siyasette çekilen
kıtlık da bu tür ayinlerle gitmez arkadaşlar, gitmez. (AK
PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Bakın,
gerçekten malzeme bulmakta herhâlde büyük zorluk içindesiniz ki
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Rica ederim! Sizde malzeme bol, ayakkabı
kutusu, çelik kasa
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Evet, evet, bakın, örneğini
anlatacağım. Şahidi sizsiniz, şahidi bu Meclis. (CHP
sıralarından gürültüler) Dinleyin! Bu Meclis, şahidi sizsiniz.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) AKP başlı başına malzeme
Hocam, başlı başına; her yeri malzeme.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Dinlemesini bil,
dinlemesini!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) İlknur
Hanım söz aldı. Buradan konuşan bir arkadaşımın
Biz hırsız değiliz diyemiyorsunuz. lafını burada
tekrar etti ve Biz hırsız değiliz. dedi ama daha Biz
hırsız değiliz. demesine vakit kalmaksızın bir
alayiş ve nümayişle İtiraf ettiler, itiraf ettiler! Yani bir
nevi işte kanıt havası doğdu. Bu kadar mı malzeme
bakımından fukarasınız? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yok, yok, daha güçlü kanıtlar
var, siz merak etmeyin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bir dil sürçmesine bel
bağlayacak kadar, bu kadar mı kötü durumdasınız?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Naci Bey, çok güçlü kanıtlar
var, onlara ihtiyacımız yok.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Bilinçaltıdır söylediği,
bilinçaltıdır.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Maalesef hukuk tarih boyunca
siyasal amaçların aracı kılınmak istenmiştir, hukukun
tarihine bakın bunu görürsünüz. Herkes kendi hukukunu dayatmaya
çalışmıştır ama insanoğlu sonuçta, demokratik
zemin, seçmen, halk iradesi, bu kavramlar çerçevesinde herkesin hukukunu mümkün
kılacak bir düzen kurmuştur.
Şimdi, CHPli arkadaşlar kendi hukuklarını
isteyebilirler, Niçin bizim dediğimizi bu Meclis kabul etmiyor? diye
gürültü patırtı edebilirler, seslerini yükseltebilirler. Herkes bu
tür taleplerde bulunabilir ama bu şu anlama gelmez. Sonuçta, herkes için
hukuk, hukukun kurumları, hukukun süreçleri, ilgili organizasyonlar,
onların fonksiyonlarını yerine getirmeleri üzerinden
gerçekleşir. Bu Meclis toplanmış, soruşturma komisyonu
kurmuş, bu komisyon çalışmış, bu polemikçi dille
çalışmamış, 50 kelimeyle çalışmamış,
dosyalara girmiş, onları konuşmuş, onları
tartışmış ve neticede bir karar vermiş ama
arkadaşların hoşuna gitmemiş karar, İlla da bizim
dediğimiz olacak. Arkadaşlar, hukuk bu değil. Bu Meclis millet
iradesi tarafından seçildiyse ve bu komisyonlar hukuki bir şekilde
teşekkül ettiyse nihai noktada sizin de, bizim de tabi olduğumuz
Meclistir, o komisyonların kararlarının olağan süreçlerle
buraya getirilmiş olmasıdır. İddialarda bulunabilirsiniz
ama hepimizi bağlayan hukuk neticede budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Demokrasinin de kastı olan
herkesin hukuku budur kıymetli arkadaşlar.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, oylama işlemine geçtiğiniz
için durdum ama müsaade ederseniz, yerimden bir dakika söz talebim var.
BAŞKAN
Tabii ki.
Buyurun
Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Efendim, Sayın Naci Bostancıyı dikkatle
dinledik. Sayın Naci Bostancı, tabii, kendi üslubu dairesinde bir
argüman üretmek için veya öyle bir görüntü vererek, İlknur
Hanımın yapmış olduğu konuşmadaki bir dil
sürçmesi için Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından eleştiri
konusu oldu, buna dayanılıyor. gibi bir şeyler söylemeye
çalıştı.
Biz,
değerli mevkidaşımızın orada kullandığı
bu ifadeyle ilgili böyle bir siyasi çıkarın peşinde
olsaydık pek çok kez yaptığımız gibi söz alır,
bunu dile getirirdik. Elbette ki gruptaki arkadaşların o anda bundan
dolayı fark ettiklerini hissettirmeleri normal ama bizim fark
ettiğimiz şudur ki: Sayın Naci Bostancının
yaptığı iş, Adalet ve Kalkınma Partisi grup
başkan vekilleri arasındaki bir asimetrik rekabet yaratmak suretiyle
kendi grup başkan vekilinin burada sarf ettiği sözü şimdi
televizyonların çokça izlendiği saatlerde bütün Türkiyeye
teşhir etmekten ibarettir. Bizim yapmadığımızı
yapmayı tercih etti, doğru değildir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özel.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
Birinci
sırada yer alan, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/317) (S. Sayısı: 1) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Dünkü
birleşimde, tasarının 2nci maddesi üzerinde gruplar adına
yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi
şahsı adına söz talep eden arkadaşlarıma söz
vereceğim.
Söz
sırası Ordu Milletvekili Sayın Seyit Torunda.
Sayın
Seyit Torunun şu an Genel Kurul salonunda olmadığı
anlaşılıyor.
İkinci
konuşmacı Sayın Cemal Öztürk, Giresun Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
CEMAL
ÖZTÜRK (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının
2nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum, sizlere de yeni
görevinizde başarılar diliyorum.
Aslında,
bugün, burada geçici bütçeyi değil, kalıcı, asıl bütçeyi
konuşuyor olmalıydık ama bu mümkün olmadı. Niye mümkün
olmadı, buna girmeyeceğim. Geçici de olsa müzakere ettiğimiz
bütçe, iyi hazırlanmış, ülkemizin istikrarına, ekonomik
kalkınmasına olumlu katkılar yapacak bir bütçedir.
5018
sayılı Kanunun çerçevesini çizdiği geçici bütçe
kanunlarında, gelir tahminleri ve borçlanma tavanı limitlerinin yer
alacağına ilişkin açık bir hüküm olmadığı,
zaten adından da anlaşılacağı üzere bunun geçici,
zorunlu ve istisnai bir uygulama olduğu, hâlihazırda yürürlükte
bulunan 6583 sayılı Kanunun bazı hükümlerinin
değiştirilerek uygulanmasına yönelik bir geçici bütçe kanunu
olduğu, bu kapsamda herhangi bir değişiklik olmayacağı
varsayımıyla, üç aylık gelir tahminleri ve borçlanma
tavanlarının aynen devam edeceği bir bütçe
hazırlanmıştır.
Bütçe
kanunları ile diğer politika belgelerinin piyasalar
açısından önemli bir rehber olduğu çok iyi bilinmektedir. Bu
nedenle, Hükûmetimizce 2016 yılına ilişkin gerek orta vadeli
program gerekse orta vadeli mali plan hazırlığının
yapıldığı ve bunların aralık ayı sonuna
kadar kamuoyunun bilgisine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacağını
haber almış bulunuyoruz. Böylece, 2015 yılında siyasi
belirsizlik nedeniyle oluşan ekonomik dalgalanmaların
sonlandırılarak 2016 yılında sağlam ve istikrarlı
bir ekonomik programın hayata geçirileceğine dair piyasalara güven
verilmesi amaçlanmıştır.
Geçici
bütçenin ödenek tavanları hazırlanırken 5018 sayılı
Kanunun 19uncu maddesinde yer alan bir önceki yıl bütçe
başlangıç ödeneklerinin belirli bir oranının esas
alınmasına yönelik hükmü dikkate alınmış,
görüşülen tasarı da bu hüküm kapsamında hazırlanmıştır.
Diğer yandan, tasarı bir geçici bütçe olması hasebiyle talep
edilen ödeneklerin tamamının harcanması gibi bir durum da söz
konusu değildir. Kaldı ki önümüzdeki günlerde Meclisimize sunulacak
olan 2016 yılı esas bütçesi hazırlanırken geçici bütçe
gerçekleşmeleri de dikkate alınacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; maddenin (1)inci
fıkrasında, kamu kurumlarınca taahhüde bağlanmış
iş ve hizmetlere ait ödemelere kanunda belirlenen ödenek
sınırları çerçevesinde devam edilmesine imkân tanınmaktadır.
Ayrıca kamu hizmetlerinin aksatılmadan yürütülebilmesi için kanunda
belirtilen ödenek sınırları çerçevesinde kalınmak
kaydıyla, mali yıl dikkate alınarak veya daha uzun süreli olarak
kamu idarelerinin yüklenmeye girişebilmesini sağlamak amacıyla 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda öngörülen ödeneklerin esas
alınacağı düzenlenmektedir.
(2)nci
fıkrada, 2015 Yılı Yatırım Programı ek
cetvellerinde yer alan projelerin herhangi bir aksaklığa yol
açılmadan 2016 yılında da uygulanmasına devam edilmesi için
projelere yönelik olarak 1inci maddedeki limitler çerçevesinde ödeme
yapılabilmesi amacıyla düzenlemeler yapılmaktadır. Buna
göre, 2015 yılında yatırım programlarındaki kapsama ve
karakteristiği itibarıyla tamamlanmış projeler için harcama
yapılmasının önüne geçilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 64üncü Hükûmetimizin de diğer
AK PARTİ hükûmetleri gibi bir reform hükûmeti olacağına
inanıyoruz. 2016 yılı için geçtiğimiz hafta kamuoyuyla
paylaşılan üç, altı ve on iki aylık dönemlere ilişkin
kapsamlı eylem planının gerçekleşeceğine de
inanıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL
ÖZTÜRK (Devamla) Yeni dönemde Hükûmetimizden bilhassa Gelir ve Kurumlar
Vergisi Kanunlarının birleştirilerek yepyeni bir gelir vergisi
kanunu çıkarılmasını da bekliyoruz.
Sözlerime
son verirken 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu
Tasarısının ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Şahsı
adına ikinci söz hakkı Ordu Milletvekili Sayın Seyit Toruna
aittir.
Buyurun
Sayın Torun. (CHP sıralarından alkışlar)
SEYİT
TORUN (Ordu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının
2nci maddesiyle ilgili şahsım adına söz almış
bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, size de tekrar hayırlı uğurlu olsun diyorum.
Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken
önce bu yüce Mecliste görev yapan siz değerli milletvekillerinin
bildiği gerçekleri hatırlatmakla başlamak istiyorum. Haziran
2015 seçimlerinden sonra halkın hür iradesinin sonuçları AKP
iktidarının ve Sayın Cumhurbaşkanının hoşuna
gitmemiştir. AKP Hükûmeti ve Sayın Cumhurbaşkanı
iktidarı kaybetmiş olmanın kâbusuyla ekonomik
koşulların tüm yetersizliğine rağmen ülkeyi yeni bir seçime
sürüklemiştir. Hazirandan bugüne kadar yaşanılan bu süreç
sonucunda Türkiye bir geçici bütçe yapmak zorunda kalmıştır.
İşte, bu bütçenin görüşmelerini gerçekleştiriyoruz şu
anda.
Değerli
milletvekilleri, bütçe yapılmasının amacı, eğer
ülkenin kaynaklarının ve gelirinin hakkaniyetli
dağıtımıysa, bu bütçenin herhangi bir denetleme
mekanizması işletilmeden yapılmasını yüce Meclisin
takdirine bırakıyorum.
Sayın
Bakan Komisyonda sunuş konuşmasını yaparken Türkiye
ekonomisini değerlendirmiş, kişi başına millî geliri 3
kata yakın artırdıklarını, ülkemizin refah düzeyini
yükselttiklerini, gelir dağılımını
iyileştirdiklerini, yoksulluğu azalttıklarını
söylemişlerdir. Sanıyorum Sayın Bakan başka bir Türkiyede
yaşamaktadır ya da içinde bulunduğumuz gerçekleri değil,
olmasını istediklerini anlatmıştır. On üç yılda
Türkiye'nin ekonomide, demokraside, insan haklarında, eğitimde
geldiği durum ve gerçekler bambaşkadır.
Resmî
işsizlik oranı yüzde 10,3tür, işsiz sayısıysa 3
milyon 103 bindir; gerçek rakamlar bunlardır. Umutsuzluktan iş
aramaktan vazgeçenlerle birlikte işsizlik oranı yüzde 18,4tür.
İşsiz sayısı 5 milyon 779 bine
çıkmıştır; her 3 gençten 1i işsizdir.
Yoksul
sayısı 20 milyonu aşmıştır. Yardımlarla
yaşamaya muhtaç milyonlarca aile yaratılmıştır.
Büyüme
hızı da 2,9a düşmüştür.
Tarım
ihracatçısı Türkiye, AKP iktidarıyla tarım
ithalatçısı hâline gelmiştir. Dünya gıda fiyatları
düşmüştür, Türkiyede artmıştır. On iki yıllık
ihmal ve yanlış politikalar hem üreticiyi hem tüketiciyi perişan
etmiştir.
Hayvancılık
can çekişmektedir. Son göstergelere göre kişi başına
düşen millî gelir de 9 bin doların altına düşmüştür.
Kısacası,
Sayın Bakanın söylediği iyi bir ekonomiden bahsetmek mümkün
değildir. Türkiye ekonomisi bir enkaza doğru sürüklenmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben asıl olarak konuşmamda
günlük hayatımızda karşılaştığımız
çoğu sorunun çözüm merkezi ve halkımızın hizmetle
buluştuğu ilk kapılardan biri olan yerel yönetimler üzerinde
durmak istiyorum.
Sağlığımızdan
yaşadığımız çevrenin gelişmesine, içtiğimiz
sudan ödediğimiz vergilere kadar birinci derecede muhatap belediyelerdir.
Yerel bazda karşılaştığımız tüm
sorunların çözüm yeri de belediyelerdir. Halka hizmet götürme
noktasında yapılacak yatırımların
uygulayıcısı konumundaki yerel yönetimler bu nedenle büyük bir
önem arz etmektedir.
AKP
hükûmetleri yerel yönetim kanunlarında önemli değişiklikler
yapmıştır. Anayasaya aykırı olan bu
değişikliklere biraz değinmek istiyorum.
İl
özel idareleri, köyler ve belde belediyeleri anayasal temeli düşünülmeden
kapatılmış ve kaldırılmıştır. İlçe
belediyeleri, büyükşehir ilçe belediyesi hâline
dönüştürülmüştür. Oysa Anayasa özel yönetim biçimlerinin
kurulmasına büyük iller için değil, ancak büyük yerleşim
merkezleri için izin vermiştir. Birbirinden 80-90 kilometre uzakta olan
yerleşim yerlerinin yerleşim merkezi oldukları söylenemez.
Kaldı ki nüfusu 100 bini bile aşmayan il merkezlerinin birer büyük
yerleşim merkezi oldukları da iddia edilemez.
5393
sayılı Kanunun uygulanabilirliği sağlanmamışken
yeni bir modelle iller büyükşehir yapılmıştır.
Bildiğiniz gibi, iki başlı bir yönetim söz konusudur
belediyelerde ve bu da halkımızın hizmet alması
noktasında maalesef hizmetten uzakta kalması ve hizmete
ulaşamaması gibi sorunları doğurmaktadır.
Dünyadaki
belediye sayısı her bir ülkede 5 binin, 10 binin üzerindeyken
maalesef ülkemizdeki 3.300 belediye 1.397ye düşmüştür. Vatandaş
hangi belediyeden hizmet alacağı konusunda kararsız
kalmıştır. Ayrıca, vergi toplamada ve
topladığı vergiyi vatandaşımıza hizmet olarak
sunma noktasında da
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYİT
TORUN (Devamla)
ilçe ve il belediyeleri arasında, büyükşehir
belediyeleri arasında büyük bir karmaşıklık söz konusudur.
Aslında,
büyükşehir konusunda konuşulacak çok şey var ama süremiz yeterli
değil ama şunu söylemek istiyorum: Bugün yerel yönetimler iki
başlı yönetilmektedir ve vatandaşlarımız hizmet
almakta ciddi sorun yaşamaktadır. Birbirine sınır 2 ilde
farklı uygulamalar yapılmaktadır.
Hepinize
çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Torun.
Şimdi
madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağım.
Sayın
milletvekilleri, dünkü birleşimde, 2nci madde görüşmeleri
sırasında soru-cevap için sisteme girenler vardı. Şimdi bu
sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum, sisteme girmeleri hâlinde
öncelikle kendilerine söz vereceğim: Sayın Tümer, Sayın Parsak,
Sayın Aksu, Sayın Öz, Sayın Topal, Sayın Usta, Sayın
Arslan, Sayın Haberal, Sayın Yedekci, Sayın Tarhan, Sayın
Erdoğan, Sayın Yıldız, Sayın Tor; devam ediyor.
Şimdi,
bu sırayla okumaya başlıyorum.
Sayın
Tümer
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Her
ne kadar Maliye Bakanımız burada olmasa da Hükûmeti temsilen
Sayın Bakanımız burada, ona iletmek istiyorum.
Sayın
Bakan, Rusyayla yaşanan kriz nedeniyle gümrüklerden dönen sebze, meyvenin
yanı sıra Rusya tarafından ambargo kararı alınmayan
birçok ürünün fiyatlarında da psikolojik nedenlerle düşüşler
yaşanmaktadır. Yaş sebze, meyve üreticisi ve özelikle
Türkiyenin 10 milyon tonluk narenciye üretiminin 1 milyon tonunun
karşılandığı Çukurova bölgesinde narenciye üreticisi
borç yükü altında ezilmektedir. İhracatçıların, Rusya ve
yeni pazar belirsizliği nedeniyle üreticiden ürün almakta imtina etmesi
sonucu ürünler dalında hasat edilmeyi beklemektedir. Sayın
Başbakanın Rusyayla yaşanan krizden dolayı oluşan
zararların karşılanacağı yönündeki beyanını
da hatırlatarak bu kapsamda iç piyasanın canlanması adına
ürünlerin olabildiğince geniş kesimlere ulaşabilmesi için Hal
Yasasında yeni bir düzenleme yapılması ve geçici bütçede
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana)
çiftçilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatifleri
BAŞKAN
Sayın Parsak
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün
17 Aralık olması münasebetiyle bütçe ve cari açık ilişkisi
bakımından bir kısa konuşma dinletip onun üzerine sorumu
sormak istiyorum.
(Hatip,
elektronik cihazla bir ses kaydı dinletti)
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) - Bu yeni bütçe tasarısında cari
açığın yüzde kaçı kimin tarafından
kapatılacaktır? Bununla ilgili bir çalışma var
mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Aksu
İSMAİL
FARUK AKSU (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Emekli Sandığı Kanunu
kapsamında görev yapanların emekli ikramiyesi ödemelerinde otuz
hizmet yılı sınırlaması getiren düzenleme Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ve karar yürürlüğe
girmiştir. Ancak karar tarihinden önce emekli olanların otuz
yılı aşan hizmet süreleri için ikramiye farkı almaları
mümkün olmamıştır. Emeklilerimizin bu mağduriyetini gidermeyi
düşünüyor musunuz, bu yönde bir hazırlığınız,
yasa çalışmanız var mıdır?
BAŞKAN - Sayın Öz
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Bakan, Çanakkalede projeleri devam
eden Çan Altıkulaç, Karlı köy; Bayramiç Yassıbağ, Zeytinli;
Biga Gürgendere; Lâpseki Balcılar göletleri ve sulama projeleri hangi
takvim yılı içerisinde tamamlanacaktır? 2016 yılında
Çanakkaledeki gölet ve sulama projelerine ne kadar kaynak ayırmayı
planlıyorsunuz?
Ayrıca, Çanakkale ilini çevreleyen yolların duble yol
projeleri tamamlanmak üzere olsa da ilçeler arası bağlantı
yollarından Bayramiç-Ezine, Çan-Bayramiç, Çanakkale-Çan-Yenice üzeri
Balıkesire bağlanan iç hat yollarında proje dahi
başlamamıştır. Bahsini ettiğim güzergâhın duble
yola çevrilmesi için Hükûmetiniz 2016 bütçesinde bir ödenek tahsis etmiş
midir? Çanakkalenin bu ihmal edilmiş ilçelerine buradan yolların
yapılacağı müjdesini verecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 2015 yılı içerisinde Hatayda Suriye
kökenli sığınmacıların açtığı iş
yerlerinin sayısı nedir? Aynı yıl içerisinde Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarımızın iş yerlerinden kaç
tanesi kapanmıştır?
İkinci soru: Hatay ilimizin, Suriyelilerin kontrolsüz bir
şekilde giriş yapması, sınır güvenliğinin
sağlanamaması nedeniyle ekonomisi sarsılmış olup bu
hususun düzeltilmesi için Hükûmetin bu konuda Hataya
ayırdığı özel bir bütçe var mıdır, eğer
ayrıldıysa bu bütçe ne kadardır?
Üçüncü sorum: Sürekli vaatlerle oyaladığınız, bir
türlü hayata geçmeyen, yıllardır ağızlara dolanıp
seçim malzemesi yaptığınız bu Hassa Tüneli ne
durumdadır? Hatay için hayati öneme sahip olan, ekonomisini, turizmini
öldürdüğünüz Hatay için bir miktar da olsa can sağlayacak olan Hassa
Tüneli için bir bütçe ayırdınız mı? Ne zamana kadar bu
işi vaatlerle götürmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Usta...
ERHAN
USTA (Samsun) Efendim, teşekkür ederim.
Ben
Sayın Bakana şunu sormak istiyorum: Şu anda bir geçici bütçe
tasarısı görüşüyoruz. Bunun oturduğu makroekonomik çerçeve
nedir? İlk çeyrek için büyüme tahmininiz nedir? İhracat ithalat
tahmininiz nedir? Nasıl bir dış konjonktür öngörüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Usta.
Sistemde
yaşanan problem nedeniyle bir soru daha alacağım, sonra Hükûmete
söz vereceğim.
ERKAN
HABERAL (Ankara) 2 soru daha Başkan.
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Bir buçuk dakika vardı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Beş dakikadır.
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Ama bir buçuk dakika vardı Sayın
Başkan orada.
BAŞKAN
- Sayın Arslan...
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Başkanım, Sayın Bakandan
Cumhurbaşkanınca harcanan örtülü ödenek miktarının
şimdiye kadar ne kadar olduğunun açıklanmasını...
Geçici bütçede Cumhurbaşkanına ayrılan örtülü ödenek
miktarı var mıdır, ne kadardır? Ayrıca, sarayın
aylık masraflarına ilişkin değişik rakamlar söyleniyor.
Sarayda aylık ne kadar harcama yapılmaktadır? Geçici bütçede ne
kadar harcama ayrılmıştır?
Ayrıca,
tıkanan bir piyasa vardır, bunu işletmek için geçici bütçeden
herhangi bir ödenek ayrılmış mıdır? Bunları
sormak istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arslan.
Şimdi,
Hükûmete cevap için süre veriyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Sayın
Başkan, çok teşekkür ederim.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, önce usul hakkında bir şey
söylemek istiyorum. Yine böyle bir nöbetçi bakanlığım
sırasında elektrikler kesilmişti, Enerji Bakanı yurt
dışındaydı, siz de bana elektriklerin ne zaman
geleceğini sormuştunuz. Ben de o zaman bürokrat
arkadaşların verdiği saate ihtiyaten bir saat daha ilave ederek
bir açıklama yapmıştım. Ertesi gün pek çok yayın
organında Millî Eğitim Bakanı bu işlere ne
karışıyor? Elektriğe de mi o karışıyor?
türünden eleştiriler okuduk. Şimdi yapacağım
açıklamaları bu parantez içerisinde, bu mülahazanın
ışığında değerlendirmenizi istirham ediyorum.
Sorulan soruların pek çoğu ilgili bakan
arkadaşlarımızın, Maliye Bakanımızın, Orman
ve Su İşleri Bakanımızın, Karayollarından sorumlu
Ulaştırma, Denizcilik ve Habercilik Bakanımızın
ihtisas sahasına giren sorular olduğu için onları kendileri
zaten cevaplandıracaktır. Usul olarak da zaten benim Bu
soruları yazılı olarak cevaplandıracağım. deme
hakkım var biliyorsunuz. Dolayısıyla, onların da
cevabını ilgili bakan arkadaşlar verecek. Ben genel olarak
soruların içinden haddimi aşmadan cevap verebileceklerime kısaca
cevap vermeye çalışayım.
Birincisi,
Bu geçici bütçede makroekonomik çerçeve ne olacak? sorusunun cevabı:
Mevcut makroekonomik çerçeve 0158 geçici bütçe olduğu için
kalıcı bütçede bunlar yeniden belirlenecek inşallah.
Bu
bütçenin en önemli özelliği -arkadaşlarımızın
sorularından da anlaşıldığı gibi-
yatırımların akıbetiyle ilgili sorular yoğunlukta.
Bütçeyi, kamu yatırımlarını, büyümeyi artırma, özel
kesim yatırımlarını destekleme, istihdamı ve ülke
refahını artırma amacıyla etkili bir araç olarak kullanmaya
devam edeceğiz. 2016 yılında yatırım ödeneklerini bir
önceki yılın başlangıç ödeneğine göre yüzde 7,6
oranında artırarak 52,1 milyar Türk lirasına çıkarmayı
planlıyoruz. 2002 yılında yüzde 6,6 olan yatırım
harcamalarının bütçe içindeki payını 2016 yılında
yüzde 9,6ya çıkarmış olacağız.
Kamu
yatırımlarının ortalama tamamlanma süresi: Genel olarak
tamamlanmayla ilgili sorular geldiği için bunu söylememde yarar var, 2002
yılında sekiz buçuk yılda tamamlanan kamu
yatırımlarını, bu süreyi yüzde 56 azaltarak 2014
yılı itibarıyla 3,6 yıla -ortalama olarak söylüyorum-
indirdik.
Sorularda
ağırlık teşkil eden ulaştırma
yatırımları: Özellikle on iki yıl önce toplam 6.101
kilometre bölünmüş yolumuz vardı biliyorsunuz, bu yol ağına
18.162 kilometre ilave ederek toplam 24.263 kilometreye çıkardık. On
üç yıl önce sadece 6 ilimiz bölünmüş yollarla birbirine
bağlıyken bugün 75 ilimiz birbirine bölünmüş yollarla
bağlandı. Çanakkale yolları da bu çerçevede önümüzdeki dönemde
planlanandan çok daha önce bitirilmiş olacak inşallah.
Tünel,
köprü ve viyadükler: Hassa Tüneliyle bağlantılı olarak
söylüyorum, evet, burada toplam uzunluğu 50 kilometre olan 83 tünelimiz
vardı, 2014 yılı sonu itibarıyla toplam uzunlukları
207 kilometre olan 227 tünele ulaştık. Hassa da dâhil olmak üzere,
2015 yılında 284 kilometre uzunluğunda 114 tünelde
çalışma yapıyoruz. 2003te 5.967 adet köprü ve viyadüğümüz
vardı, bunların uzunluklarının toplamı da 311
kilometreydi, biz bu sayıyı 7.723e çıkardık ve toplam
uzunluklarını da 440 kilometreye ulaştırdık.
Göletlerle
ilgili kısım: Bin Günde Bin Gölet Projesi var biliyorsunuz. Elli
dokuz yılda tamamlanan göletlerin 2 katından fazlası, bunu bir
kere daha tekrar etmek istiyorum
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Yahu, Sayın Bakan, rica ederim, böyle cevap
mı olur, rica ediyorum ya!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Böyle soruya
böyle cevap. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Olur mu, ne demek Böyle soruya
Rica ediyorum
ya, bu seviyesizliğin anlamı var mı ya!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Elli dokuz
yılda tamamlanan göletlerin 2 katından fazlası bin günde
tamamlanmıştır.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Rica ediyorum ya! Bu Parlamentonun bir
saygınlığı var ya!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Sorularınıza göre cevap veriyorum.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Beyefendi size Ne zaman tünel açılacak?
diyor, çok makul bir soru, Elli dokuz yılda bu kadar tünel
Rica
ediyorum ya!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Evet, ben de zaten konuşmamın başında ayrıca
cevaplandırılacak kısmını zaten izah ettim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Böyle soruya böyle cevap
Rica ederim
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Evet, soruya
göre cevap. Bizim görevimiz sorulara cevap vermek.
Büyük
sulama projeleri dışında kalan arazilerin sulanması
maksadıyla 2012 yılında Bin Günde Bin Gölet Projesini
uygulamaya koyduk. Projeyle 611 milyon metreküp depolama sağlanacak, 1
milyon 700 bin dekar alanda sulama yapılacak, 450 bin kişiye istihdam
imkânı sağlanacak, 3,3 milyar Türk lirasına mal edilecek bütün
göletler tamamlandığında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, devam edin efendim.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cari
açığın nasıl finanse edileceğine dair
Cari açık
artık uzun vadeli kaynaklarla finanse ediliyor. Doğrudan
yatırım girişi ve uzun vadeli sermaye girişi yüzde 52,9.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Eksik bilgi veriyorlar Sayın Bakan, orası
doğru değil, orayı okumayın siz.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Bana verilen
bilgiyi ben size aktarıyorum, ilgili arkadaşlarımızın
verdiği bilgileri aktarıyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen toparlayalım efendim.
ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Bakan, böyle bir cevap olmaz. O zaman bürokratlar
okusun.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Bilgiyi ben
kendim icat edemem, tabii ki bürokrat arkadaşların desteğiyle
bilgiler vereceğiz.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen toparlayın.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Diğer
kalanları da, özel olarak cevaplandıramadığım
konuların cevaplarını da yazılı olarak takdim
edeceğiz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, çok özür dilerim.
Bildiğiniz
üzere bütçe parlamentonun en önemli hakkıdır. Normalde burada Maliye
Bakanının usulen olması gerekir. Elbette ki bakanlar birbirine
vekâlet edebilir ama bu kadar önemli bir konuda eğer Maliye Bakanı
yoksa çok önemli bir dert vardır, umarım ki yaşamsal bir
şey yoktur.
Sayın
Millî Eğitim Bakanı Evet, ben Millî Eğitim Bakanıyım
ama
dedi. Burada sayın milletvekilleri mesela bir tünelin ne zaman
bitirileceği, bir barajın ne zaman açılacağı gibi
seçim bölgelerini yakından ilgilendiren sorular sorarken Bunlar
cumhuriyet tarihinde yapılmadı
Rica ediyorum, bu bir üslup
değil.
Ayrıca,
bence bizim muhatabımız Hükûmettir ama Hükûmet bürokratların
yazısını okuyorsa o yazıyı eline tutuşturan
bürokratlara dönüp bir kere bakmalarında fayda var.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Müsaade
ederseniz cevap vermek istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Akçay, bakın, soru-cevap işlemini gerçekleştirdik,
bitti yani
ERKAN
HABERAL (Ankara) Grup başkan vekili olduğu için cevap vermeniz
gerekmiyor mu?
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, bakın, grup başkan vekili
arkadaşlarımın söz haklarına saygılıyım ama
soru-cevap işlemini gerçekleştirirken bu bittikten sonra tekrar grup
başkan vekillerine söz verme uygulaması yok.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bitmemişti Başkanım, Sayın Bakan
yarım bıraktı, süre çalışıyordu.
BAŞKAN
Hayır, bu usulümüzde yok, teamülde yok.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Tekrar sorabiliriz bitmemişse eğer.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) İki dakika on yedi saniye geçti süre.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Süre vardı Sayın Başkan da o yüzden yani
göstergede sanki süre devam ediyor gibi gördük biz.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Yani tamamını kullanmadığı zaman biz
kullanabiliyoruz, tekrar soru sorabiliyoruz.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Eğer zaman kaldıysa
BAŞKAN
Hayır, süre bitti arkadaşlar, şöyle ifade edeyim. Soru-cevap
süresi on dakikadır, sorulara beş dakikalık bir süre
ayırdık ama teknik arıza nedeniyle sorulara yaklaşık
iki dakika ilave etmek zorunda kaldım, iki dakika süre ilave ettiğim
için soruya Sayın Bakandan, Hükûmetten düşen o süreyi kendisine ilave
ettim. Yani Sayın Bakanın cevap süresinde eksik kalan bir bölüm
olmadı, olsaydı tabii ki milletvekilleri bunu kullanabilirdi.
Teşekkür
ediyorum.
Evet,
Madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum demiştim,
önergeler okunuyor şimdi efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 2nci maddesinin (2)nci fıkrasında geçen
2016 yılı ve sonraki yıllarda ibaresinin 2016 yılı
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erhan
Usta Mustafa
Kalaycı
Antalya Samsun
Konya
Erkan Akçay Ümit
Özdağ Erkan
Haberal
Manisa Gaziantep
Ankara
İsmail Faruk Aksu Fahrettin Oğuz Tor
İstanbul Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya Temizel Aykut Erdoğdu Musa Çam
İzmir İstanbul İzmir
Bülent Kuşoğlu Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil
Ankara Bursa
İstanbul
Özcan Purçu
İzmir
(1)
2015 ve daha önceki yıllarda taahhüde bağlanmış iş ve
hizmetlere ait ödemelere 1inci maddede belirlenen ödenek
sınırları çerçevesinde devam olunur. Kamu idareleri, 1/1/2016
tarihinden 31/3/2016 tarihine kadar geçecek üç aylık dönemde yeni
yüklenimlere girişemez.
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı 2016 yılı Merkezi Yönetim Geçici
Bütçe Kanunu Tasarısının 2nci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan Kamu idareleri, ödemelerini 1 inci maddede
öngörülen ödenekler çerçevesinde gerçekleştirmek kaydıyla, 6583
sayılı kanunda söz konusu iş ve hizmetler için öngörülen
ödenekleri esas alarak yüklenmeye girişebilir ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Ahmet Yıldırım Nursel
Aydoğan
Diyarbakır Muş Diyarbakır
Garo Paylan Nimetullah
Erdoğmuş Hişyar
Özsoy
İstanbul Diyarbakır Bingöl
Tuğba Hezer Öztürk
Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önerge hakkında
Van Milletvekili Tuğba Hazel Öztürk konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Öztürk. (HDP sıralarından alkışlar)
TUĞBA
HAZEL ÖZTÜRK (Van) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünkü
birleşimden beri sayın bakan ve AKP milletvekilleri AKP iktidarı
boyunca yaptıklarından ve yapacaklarından uzun uzadıya
bahsettiler. Ben, aslında onun hayattaki
karşılığını bir işçinin gazeteye
verdiği röportajındaki şu sözüyle ifade etmek istiyorum:
Altı ay boyunca çalışırsam 6 tane saray bardağı
satın alabiliyorum.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Saraya gidip gördün mü bardağı?
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla) - Parantezle açayım, bu işçi altı ay
boyunca hiçbir harcama yapmayacak, tek bir kuruş bile ödemeyecek demektir
bu.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Kandil işçisidir o, Kandil.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla) - Neyse ki bu bütçe dediğimiz şeyle ilgili
soracağımız başka sorular da var. Sanırım, sizin
bu bütçe dediğiniz ve aynı zamanda istikrarla
bağlantıladığınız, doksan yıllık Kürt
sorununu imha, inkâr ve katliamlarla derinleştirip bunun için de
itinalı bir bütçe hazırlayıp bu istikrarı sağlama
düşüncesidir.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Devlet katliam yapmaz.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla) - Ve yine sizin bu bütçe dediğiniz, sizin
yaptığınız hukuksuzluklara karşı sesini
yükseltenlere seslerini kısmak adına sayıca
arttırdığınız cezaevleri oluyor sanırım. Ve
yine sizin bu bütçe dediğiniz kürdistanda halkı daha seri
katledebilmek adına
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Türkiye Cumhuriyeti toprakları kürdistan
değil.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Ne kürdistanı, doğru konuş!
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla) -
piyasaya sürdüğünüz Rangerlar adına bir
bütçe düzenlemesidir. Ve bu arada Ranger demişken şunu size
göstermek isterim, bunu bizzat ben çektim.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Senin ne işin var orada?
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla) - Bunun açıklamasını
yapamazsınız, o yüzden o seslerin
Bence bir an susup buraya bakmanız
gerekmektedir. (AK PARTİ sıralarından Allah Allah sesleri)
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Yaslandığın yere söyle,
yaslandığın.
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla) - Ve 1990lar konusunda
Sesinizi yükseltiyorsunuz,
evet, kendinize haksızlık etmeyin, siz 1990ları 1-0 geçtiniz.
Ve 1990ların Torosları şu anın Rangerları. Bu Ranger
kaç Toros gücünde sizler çok iyi biliyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri ve size bu fotoğrafın nerede çekildiğini de
söyleyeyim. Sizin hendek diye vurguladığınız, bölgede
yaşanan katliamı hendeğe
sığdırdığınız kürdistan
coğrafyasında, bu araç -tırnak içinde söylüyorum- hendeğin
olmadığı Vanda 13-14 yaşında engelli, zihinsel
engelli bir çocuğun gözaltına alındığı bir yerde.
Burada açıklamanız yoktur. Allah Allah diyenler gidip sorup
soruşturabilirler. Ve şunu merak ediyoruz: Bakın dikkat
ettiyseniz bu plakasız bir Ranger, plakasız bir araç. O zaman
şunu düşünmeye başlıyoruz: Bunun plakasız
olmasının iki nedeni vardır; ya sizler Torosların
sayısına yetişmek için seri üretime geçip plaka takmayı
unuttunuz ya da faili meçhulleri artırmak adına plakasız
bıraktınız bu araçları.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Ya da siz silah kaçırıyorsunuz bagajda, olamaz
mı acaba? Bomba taşıyorsunuz, patlayıcı
taşıyorsunuz, yakalanmayalım diye
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla) Bunların hepsi cevap bekliyor. Ve bütçe
demişken, sanırım sizin bütçe dediniz bu toplumun işçi ve
emekçisinin alın teriyle aldığını ve tırlar
dolusu silahlar, bunu Suriyede Rojavada müttefikiniz IŞİDe vermek
üzere, oradaki insanların katledilmesi üzerine oldu. Dahası o
silahlar geri döndü, burada Amedde, Suruçta, Ankarada bizim
canlarımızı katletti. Yine, bu halkın alın teriyle
alınan silahlar bu halkın kendisini vurmuş oldu.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Bizim derken, bizim derken, kim bizim?
Bizim kim? Teröristleri mi kastediyorsun bizim derken?
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla) Devam ediyorum: Sizin bütçe dediğiniz
Bu
toplumda yaptığınız bütün hukuksuzluklara karşı,
insan hakları ihlallerine karşı sesini yükseltenlere ayırdığınız
iki yol vardır: Ya ölüm ya cezaevi ve sanırım bütün bütçeyi
sizler bunun üzerine yoğunlaştırdınız. Ve şunu
merak ediyorum ben: Cizrede 10 yaşındaki Cemile -biliyorsunuz-
buzdolabında günlerce bekletilen Cemile
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hangi maddeyi konuşuyorsunuz?
TUĞBA
HEZER ÖZTÜRK (Devamla)
katledilirken, onu katleden merminin bütçedeki yeri
nedir bunun cevabını verin siz.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Demagoji yapmayı iyi
öğrenmişsiniz ama Türkiye partisi olmayı öğrenemediniz ne
yazık ki. Türkiye partisi olun, Türkiye! Demagojiyle olmuyor bu
işler, demagojiyle olmuyor!
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Katillerin kimler olduğunu bu memleketin
evlatları çok iyi biliyor, katillerin kimler olduğunu.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Nasıl oluyor, katliamla mı oluyor,
IŞİDe destekle mi oluyor, savaşla mı oluyor?
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Katliamı siz yapıyorsunuz orada, siz
yapıyorsunuz, bunu siz yapıyorsunuz.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Katillerin kimler olduğunu bu memleket çok iyi
biliyor, çok.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Saygılı olun, saygılı olun!
Varsa bir şeyiniz gider orada konuşursunuz, ayıp ya!
BAŞKAN
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci
maddesinin (1) nci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Özcan Purçu (İzmir) ve arkadaşları
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Seni önden alalım terörle mücadeleye! Sen git,
sen ölmezsin, Anadolu çocuklarını ölüme gönderiyorsun, sen git
bakayım, hendekte savaşa git bakayım. Burada ucuz
kahramanlık yapmak kolay! Hadi cepheye gidin bakayım, hanginiz
savunuyorsanız gidin!
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bir defa da Trabzonun sorunlarını
dile getir, İstanbulun sorunlarını dile getir! Türkiye Partisi
olun önce, Türkiye partisi!
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Biz Türkiye partisiyiz, Türkiye partisiyiz! Siz
gidebilir misiniz? Hadi beraber gidelim!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen
Kâtip
üyeyi dinleyelim arkadaşlar.
(Kâtip
Üye Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu tarafından önergenin
okunmasına devam edildi)
(1) 2015 ve daha önceki yıllarda
taahhüde bağlanmış iş ve hizmetlere ait ödemelere 1inci
maddede belirlenen ödenek sınırları çerçevesinde devam olunur.
Kamu idareleri, 1/1/2016 tarihinden 31/3/2016 tarihine kadar geçecek üç aylık
dönemde yeni yüklenimlere girişemez.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayısal çoğunluğa güvenerek durmadan
kürsüden konuşan hatibe sataşan bir grup var. Bunların
uyarılması lazım.
BAŞKAN
Sayın Baluken, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, bütçe
görüşmelerini gerçekleştiriyoruz. Görüşmelerin atmosferinde
zaman zaman gerilimler, laf atmalar olabilir. Bunlar birbirimizi rencide
etmediği sürece doğal karşılanabilir. Kimse sayısal
çoğunluğuna güvenerek Genel Kurulda hiçbir şey yapmaz yani böyle
bir şey olmaz, ben böyle bir şey olacağına ihtimal
vermiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sizin ihtimal verip vermemeniz değil
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, 2nci
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, sizin ihtimal verip
vermemeniz değil, grup olarak bizim oradan sürekli atılan laflardan,
sürekli sataşılan sözlerden rencide olup olmamamız önemlidir.
Onu da siz sağlamak zorundasınız.
MEHMET
UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Sürekli yalan, sürekli yalan
söylemeyin kardeşim ya!
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) - Gerçekleri söylemeyince itiraz hakkımız
doğar bizim, doğar!
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Birazdan tutanakları isteyip size
göstereceğim.
BAŞKAN
- Sayın Baluken, eğer sizleri rencide eden 69uncu madde
kapsamına giren bir durum var ise bunu ifade etmek ve söz talep etmek
sizin görevinizdir.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Tutanakları isteyelim birazdan.
BAŞKAN
Bunu bana siz hatırlatacaksınız. Ben böyle bir şey
duymadım, duymamış da olabilirim, bu Genel Kurul atmosferi içerisinde
zaman zaman oluşan bu uğultu nedeniyle duymamış da
olabilirim. Tutanaklara bakılır, gereği yapılır.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Peşin hükümle yargı vermeyin Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Benim görevim, mümkün olduğu kadar sükûnet içerisinde bir görüşmeyi
gerçekleştirmek, bütün milletvekili arkadaşlarımıza,
Hükûmete, komisyona uygun bir görüşme ortamını, zeminini
hazırlamaktır. Ben, bunun gayreti içerisindeyim. Bütün milletvekili
arkadaşlarımın, siyasi parti gruplarının ve komisyonun
hakkını korumak benim görevimdir. Bunu bugüne kadar yapmaya gayret
ettim, eksiğim olabilir ama bunu en iyi şekilde yapmanın gayreti
içerisindeyim. Sizlerin takdirine sunuyorum.
İkinci
önerge okundu.
Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önerge hakkında
İzmir Milletvekili Sayın Özcan Purçu konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Purçu. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN
PURÇU (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekili
kardeşlerim; hepinize saygılarımı sunuyorum. Öncelikle,
bütçeyle ilgili, inşaatlara, yollara değil de halkımıza,
insanımıza, fakirimize, garibanımıza, yolda
kalmışa biraz daha pay ayrılsın, biraz daha fazla bir
şekilde onlara önem verelim, lütfen, ben bunun için bu kürsüye
çıktım. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi
Roman kardeşlerimden bahsedeceğim sevgili kardeşlerim.
Sokağın önünden geçip de arka mahallede yaşayan, çadırda yaşayan,
kulübede yaşayan ama göremediğimiz, cumhuriyetten, doksan iki
yıldan beri göremediğimiz
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Biz o mahallelerden yüzde 90 aldık, yüzde 90.
ÖZCAN
PURÇU (Devamla)
ilk defa kürsüye çıkan bir kardeşiniz olarak Roman
kardeşlerimin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak daha iyi
şartlarda yaşaması için, daha iyi sosyal koşullarda
barınma, sağlık, eğitim, efendim, ön yargı,
ayrımcılıktan arındırılmış bir
şekilde yaşaması için burada konuşma aldım.
İnşallah bizim istediklerimiz, dileklerimiz olur.
Ben
sizlere bir şey söyleyeyim: Bu ülkede Roman olmak, dünyada Roman olmak hiç
kolay değil, inanın. Hayatımız ayrımcılıkla,
ön yargıyla yaşamakla, mücadele etmekle başlıyor. Roman
olmak, çadırda yaşamak, kulübede yaşamak, bir göz odalı
evlerde yaşamak, elektriksiz, susuz yaşamak, bakkaldan 1 TLlik salça
almak, yarım ekmek almak, efendim, eğer parası yoksa
komşusunun kapısını çalıp yemek istemek. Roman olmak,
aç kalmak, işsiz kalmak, susuz kalmak. Maalesef biz bu şekilde
büyüdük.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) İşte büyüdük diyorsunuz, o eski
Türkiyedeydi.
ÖZCAN
PURÇU (Devamla) Sizden ricam, Roman kardeşlerimizi bundan sonra
unutmayalım.
Şurada
Allahınızın aşkına Romanları sevmeyen var
mı? (AK PARTİ sıralarından Yok. sesleri) Mertçe parmak
kaldırsın. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür
ediyorum.
Sayın
Bakanım, seviyor musunuz Romanları, seviyor musunuz? Size soru
soruyorum: Romanları seviyor musunuz? Allahınızın
aşkına?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Seviyoruz tabii.
ÖZCAN
PURÇU (Devamla) Tamam, o zaman bir şey söyleyeceğim: Romanlara 2016
bütçesinden pay ayıracağız. Bu, ülke meselesi arkadaşlar,
kusura bakmayın. Ayıracağız; söz mü Bakanım?
Sayın Bakanım
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bütün vatandaşlarımıza
ÖZCAN
PURÇU (Devamla) - Roman vatandaşlarımıza, fakirimize,
garibanımıza, herkese; kimseyi ayırmayacağız, herkese
pay ayıracağız. Ben onun için
Bakın, bizi tam
tanımıyorlar. Kusura bakmayın, bizim resmî dilimiz Türkçe ama
ben bir şey
Bizim Romancamız da var. Ben sizleri Romanca,
barışçı bir şekilde selamlamak istiyorum, bütün
halkımızı selamlamak istiyorum.
(x)
(CHP, AK PARTİ, HDP sıralarından alkışlar) Size dedim
ki: Sevgili kardeşlerim, Türkiyeli kardeşlerim, bütün
kardeşlerim ve Roman kardeşlerim, hepinizi sevgiyle
selamlıyorum. Allah yardımcımız olsun.
Yalnız,
bakın, Roman açılımı burada arkadaşlar. Bakın,
Roman açılımı burada dimdik duruyor. Cumhuriyet Halk Partisi
yaptı bunu. (CHP sıralarından alkışlar) Teşekkür
ediyorum Cumhuriyet Halk Partisine, Sayın Genel
Başkanımıza. Sesimizi çıkardığı için, ilk
defa Romanların sesini şu kürsüden dünyaya, Türkiyeye duyurduğu
için.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Özcan, haksızlık yapıyorsun.
ÖZCAN
PURÇU (Devamla) Yalnız Roman açılımı bize büyük bir
heyecan verdi.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Özcan, haksızlık yapıyorsun.
ÖZCAN
PURÇU (Devamla) Bir dakika
Bir dakika
Söyleyeceğim ağabey.
Roman
açılımı bize büyük bir heyecan verdi (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) ama verilen sözlerin hiçbiri
tutulmadı.
NECİP
KALKAN (İzmir) AK PARTİnin sizin için yaptıklarını
unutma; onları da söyle!
ÖZCAN
PURÇU (Devamla) Hâlen çadırda yaşıyoruz. Dönemin
Başbakanı, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanımız
dedi ki: Bir yıl içerisinde, çadırda, barakada kalan bir Roman
olmayacak. Beş yıl geçti arkadaşlar, insaf! Daha strateji
belgesi çıkmadı ya! Yapmayın sevgili kardeşlerim. Strateji
belgesi çıkmadı daha.
Bakın,
Sayın Bakan, lütfen
2016 bütçesinde yerimiz olsun artık. Biz de
insanca yaşamak istiyoruz. Bütün yoksullar, Türkiyedeki bütün fakirler
şu bütçeden pay alsın lütfen. Kimseyi ayırt etmeyelim, bu ülke
hepimizin, bu devlet hepimizin. (Alkışlar) Biz de bu devletin mensubu
gibi hissetmek istiyoruz kendimizi. Hissettik
Türkiyeyi çok seviyoruz,
ülkemizi çok seviyoruz ama en fakir biziz, en yoksul biziz. Yapmayın
gözünüzü seveyim ya! Yapmayın Allahınız aşkına ya!
Yapmayın! Romanız; bu ülkenin gülen yüzüyüz, neşesiyiz. Bu
ülkenin en kötü şartlarda yaşayan ama en çok gülen insanlarıyız.
Bir Roman kadınına sormuşlar, demişler ki: Çadırda
yaşıyorsun, elektriğin yok, suyun yok, paran yok pulun yok.
Neden bu kadar güler yüzlüsün? Neden bu kadar neşelisin? Vallahi,
açlığımızı unutmak için oynuyoruz, yapacak bir
şey demiş. (Alkışlar) Yapacak bir şey yok
arkadaşlar.
Sayın
Bakanım, söz mü; 2016 bütçesinden Romanlara pay ayırıyoruz?
Söz
mü? Söz mü? Arkadaşlar, yapmayın gözünüzü seveyim ya. (AK PARTİ
sıralarından Söz! sesleri, alkışlar)
Sayın
Bakanım, lütfen ya. Sayın Bakanım, bakın
Ülkemizin
ayıbı bitsin arkadaşlar, yapmayın ya. Yapmayın arkadaşlar,
yapmayın. Sevgili arkadaşlar, Romanlar da bu ülkenin
vatandaşı. Tamam mı arkadaşlar? Lütfen, lütfen
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Rahat ol, rahat ol, AK PARTİ
zamanı, CHP yok, CHP zamanı değil, AK PARTİ zamanı,
hepsi olur.
ÖZCAN
PURÇU (Devamla) Çok teşekkür ediyorum hepinize, çok sağ olun. (CHP,
AK PARTİ ve HDP sıralarından alkışlar)
Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN
PURÇU (Devamla) Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum. Bütçeden pay
istiyoruz. Sayın Bakan, Romanları unutmayın lütfen.
Teşekkür ediyorum, çok sağ olun. (CHP, AK PARTİ ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Purçu, teşekkür ediyorum. Sayın Purçu, Romanları
hepimiz seviyoruz.
Evet,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ÖZCAN
PURÇU (İzmir) Ben bütçeden pay istiyorum arkadaşlar.
BAŞKAN
Sayın Purçu, Maliye bakanları o kadar kolay söz vermezler,
unutmayın.
Üçüncü
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 2nci maddesinin 2nci fıkrasında geçen
2016 yılı ve sonraki yıllarda ibaresinin 2016 yılı
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin Oğuz Tor (Kahramanmaraş) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önerge hakkında
Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor konuşacak.
Buyurun
Sayın Tor. (MHP sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2016 yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu
Tasarısının 2nci maddesiyle ilgili olarak grup önerisi
hakkında konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
önceki gün Diyarbakırda alçakça şehit edilen 3 güvenlik görevlimize
Allahtan rahmet, Musulda yaralanan askerlerimize de acil şifalar
diliyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, 17-25 Aralık yolsuzluk haftası vesilesiyle
yolsuzlukla mücadele eden, cesurca mücadele eden kamu görevlilerine, yiğit
kamu görevlilerine, herkese burada şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca, terörü besleyenleri, teröre göz yumanları, kul hakkı
yiyenleri, yüz binlerce işsizi görmezden gelip hırsızlık,
yolsuzluk yapanları, işi ehline vermeyenleri, adaletle
hükmetmeyenleri de yüce Mevlanın kahretmesini niyaz ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, yüce Peygamberimiz haksızlık
karşısında susan dilsiz şeytandır buyuruyor. Makam,
mevki, siyasi çıkar saikıyla haksızlığı,
hırsızlığı, yolsuzluğu savunabilirsiniz ancak biz
gönülden inanıyoruz ki Allah büyüktür. Allahın dilsiz
şeytanları da kahredeceğinden hiç şüphemiz yoktur.
Kıymetli milletvekilleri, özellikle bu hafta vesilesiyle bir
hırsızlık hikâyesi anlatmak istiyorum. Geçmiş zamanda -ben
o günlere yetiştim- kefen çok önemliydi. Büyüklerimiz, ninelerimiz
özellikle sandıklarına ya altınlarını ya bileziklerini
ya da hazırladıkları kefenlerini, sabunlarını,
liflerini koyarlardı. Hırsızın birisi vefat edenin kefenini
çalarmış, gel zaman, git zaman; hapse gir, hapisten çık
Hâkim
bir gün biz de öleceğiz düşüncesiyle çağırmış
bunu Ey hırsız, yarın bir gün biz de öleceğiz, ben de
öleceğim. Bedelini söyle, kaç paraysa kefenimin bedelini vereyim, benim
kefenimi çalma." demiş. Nitekim, adil olan bu hâkim vefat ediyor ve
gömüyorlar. Aynı akşam hırsız bu ya açıyor
mezarı, bir de ne görsün, karşılaşmadığı bir
durum. Sorgu melekleri cenazenin başında, bir alev kümesi de o ölen
hâkimin üzerine gidip gidip geliyor. Sorgu meleklerine soruyor Ne ola ki?
diye. Bu hâkim adil bir hâkimdi ama bir duruşmada
tanıdığı birine çok söz hakkı verdiği için bu
eziyeti çekiyor." diyor. Kıymetli milletvekilleri, Allahın adaleti
bu kadar sağlamdır.
Şunları
söylemek istiyorum ben: Tabii, evet, 2002 yılından 2015
yılına gelinceye kadar trilyonlarca bütçe gelirini kullanan AKP
iktidarı işsizlikle mücadelede başarılı
olamamıştır, rakamlarını ayrı ayrı
verebiliriz. AKP hükûmetlerinin geçen on yıllık süre zarfında
gösterdiği performans bize gelecekte de başarılı
olamayacağını göstermektedir. Neden başarılı
olamayacaktır? Değerli milletvekilleri, büyük insan Abdülkâdir
Geylâni Hazretleri -der ki- konuşmaları Müslümanca,
yaptıkları Müslümanca olmayanlardan bahseder. Siz haklarında çok
ciddi yolsuzluk iddiaları bulunanları iktidarın gücüyle
soruşturulmasını engellerseniz insanların çalışma
şevkini kırarsınız, ülkeye yazık edersiniz.
Bakınız,
Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.
diyor. Sadece susmadan bahsediyor; örtmeden, aklamadan, delil karartmadan
bahsetmiyor. Susan, dilsiz şeytan olursa; aklayanlar, örtenler,
soruşturulmasını engelleyenlerin hâlini varın siz
düşünün.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Devamla) - Kıymetli milletvekilleri, maalesef,
yaptığınız konuştuğunuz gibi
olmamıştır. Yüce Mevla adaletle hükmetmeyi, işi ehline
vermeyi emretmektedir. Maalesef gördük ki biz adaletle hükmedilmemiştir
bir çok yerde, iş ehline verilmemiştir. Son sözlerim bunlardır.
Allah adaletle hükmetmeyi, işi ehline vermeyi nasip etsin diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tor.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime
saat 21.10a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER : Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
------0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
3üncü maddeye ilişkin görüşmelere başlıyoruz.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1) 6583 sayılı Kanunun hükümleri, 1 inci ve 2 nci maddeler ile bu
maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları saklı kalmak kaydıyla
ve içeriklerine göre tarihler güncelleştirilmek suretiyle uygulanmaya
devam olunur.
(2)
6583 sayılı Kanunun;
a)
13 üncü maddesinin beşinci fıkrası ve bağlı (E)
işaretli cetvelinin (9), (23), (25), (30) ve (73) sıra numaralı
hükümleri ile (İ) işaretli cetvelinin II-Kamu Görevlilerine
İlişkin Toplam Atama Sayısı Sınırları
bölümünün Kamu Görevlilerine İlişkin Atama Sayısı
Sınırı sütununda yer alan son iki cümlesi, (K) işaretli
cetvelinin III. Fazla Çalışma Ücreti bölümünün (A) Saat
Başı Fazla Çalışma Ücreti kısmının ikinci fıkrasının
(ğ) bendi ve (T) işaretli cetvelinin 5018 Sayılı Kanuna
Ekli (I), (II) ve (III) Sayılı Cetvellerde Yer Alan Kamu
İdarelerinin Yıl İçinde Edinebilecekleri Taşıtlara
ilişkin bölümü uygulanmaz.
b)
6 ncı maddesinin sekizinci fıkrası Özel bütçeli idareler ile
düzenleyici ve denetleyici kurumlar, devreden kullanılabilir finansman
karşılıklarını mevcut veya yeni açılacak
tertiplere ödenek olarak eklemeye Maliye Bakanlığınca
belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde yetkilidir. şeklinde
uygulanır.
(3)
1/1/2016-31/3/2016 dönemi için, 6583 sayılı Kanuna bağlı;
a)
(H), (İ), (M), (O), (P) ve (T) işaretli cetvellerde yer alan tutar ve
parasal sınırlar, (K) işaretli cetvelin II. Konferans Ücreti
ile III. Fazla Çalışma Ücreti bölümleri ile aynı cetvelin IV.
Diğer Ödemeler bölümünün dördüncü, onaltıncı, onyedinci,
onsekizinci ve yirminci fıkralarında yer alan tutarlar yüzde 6,8
oranında artırılarak uygulanır.
b)
(İ) işaretli cetvelin II-Kamu Görevlilerine İlişkin Toplam
Atama Sayısı Sınırları bölümünde yer alan 36.000 ve
40.000 rakamları sırasıyla 51.000 ve 55.000 olarak
uygulanır.
(4)
Bu Kanunun uygulanmasında ortaya çıkabilecek aksaklıkları
ve tereddütleri gidermeye, gerekli tedbirleri almaya, bütçe ve muhasebe
işlemlerini yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde gruplar adına söz talepleri vardır,
şimdi bunları gerçekleştireceğim.
Birinci
söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bihlun Tamaylıgil,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçici bütçe yasa tasarısı
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
Başkanım, bugüne kadarki yöneticilik ve beraber çalışma
sürecinde gösterdiğiniz demokrat, hukuka, adalete saygılı ve
ilkelerinden vazgeçmeyen anlayışınızın yeni
görevinizde de daim olacağına bütün kalbimle inanıyorum, size başarılar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim efendim.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Bugün 17 Aralık. Enteresan bir günde bütçeyle
ilgili görüşmelere başladık, devam ediyoruz. Tabii, 17
Aralık vicdanlarda oluşan o kirli kalıntıları aklamak
için unutturma çabaları olsa dahi toplumun hafızasında cam kırıkları
gibi saplı olmaya devam edecektir ve inanıyorum ki insanların
hayatta bırakabilecekleri en önemli miras, en önemli zenginlik
dürüstlüktür ve keşke bu konuda iddia muhatabı olanlar
iddiaların hukuk ve adalet temelinde cevabını verebilseydi.
Bütçe
konusuna geldiğimizde, bütçe Latince bir terim ve bu
terim bir tarafta baktığınızda kamu cüzdanı anlamını da taşıyor, diğer
taraftan para torbası anlamında da
karşılığı var. Tabii, bu cüzdan çok değerli ve
üzerinde bizim ülkemiz açısından 78 milyonun hakkını
taşıyor ve onlar adına harcanıyor, onlar adına denetim
yapma yetkisini de bütçe hakkıyla bize veriyor. Biz, bu hakkı en
objektif, en doğru ve hiçbir şekilde, herhangi bir saklamaya,
herhangi bir örtme teşebbüsüne mahal vermeyecek şekilde
gerçekleştirmekle yükümlüyüz. Çünkü bu, bir kul hakkı ve bu
hakkı da helal ettirmek hepimizin boynunun borcu.
Şimdi
yeni bütçemize baktığımızda bir genel gerekçeyle
karşı karşıyayız. Burada bunun teknik bir doküman
olmadığı, siyasi bir doküman olduğuna dair bir gerekçe var.
Şimdi, ben az buçuk iktisat bilimiyle ilgili bir eğitim aldım.
Bize bütçeleri de öğrettiler, bütçelerin fonksiyonlarını ve
ilkelerini de öğrettiler ama sadece siyasi olması yönünde eğitim
açısından bir birikimimiz olmadı. Yani sizinle beraber 78
milyonun her şekilde toplanan paralarının siyaseten
kullanılabilecek tercihlerde olabileceğini bu gerekçeyle de
öğrendik ama unutmayın ki bütçelerin iktisadi ve mali
fonksiyonları vardır, bütçelerin hukuki fonksiyonları
vardır. Bilir misiniz, Cumhurbaşkanının tek veto
edemediği kanun bütçe kanunudur.
Onun ötesinde, bütçelerin siyasi fonksiyonu
vardır. Tabii ki sonuçta anayasal kurulmuş bir komisyonun bile
iktidar milletvekillerine tanınmış olduğu Plan Bütçedeki
çoğunluk rakamı vardır. Ama bununla beraber bütçelerin denetim
fonksiyonu da vardır ve hani Darmadağın, darmaduman oluruz.
denip bazı dönemlerde Meclise gelmesi açısından tereddüt duyulan
Sayıştay raporları
Ki bizim adımıza, milletin
adına, biz
milletin bize verdiği vekâletle görevimizi yerine getiriyoruz ama o
vekâletin getirdiği sorumlulukla denetimi de Sayıştaya
veriyoruz. E, Sayıştay hukuki açıdan bu görevini yerine
getirirken çıkan raporları da belli bir sınırlama içinde
tutmayı darmaduman oluruz korkusuyla zaman zaman ihmal ediyor. Bu sene,
2014ün, 5018e göre bazı denetim raporları geldi. Şimdi o
denetim raporlarına bakarak Acaba 2014 ne olmuş? diyeceğiz ki
biz 2016 bütçesini görüşürken kesin hesapla ilgili detaylarıyla
bunları inceleme imkânına umarım sahip olacağız. Orada
karşımıza çıkan tabloya baktığınız
zaman -raporların içeriğindekini söylüyorum- bu raporlar diyor ki:
Devletin açıklanamayan, tahsil edilemeyen, mali tablolara
yansıtılmayan, muhasebeleştirilmeyen, nazım
hesaplarına kaydedilmeyen, eliminasyon hatası
yapıldığı sonuçları ortaya çıkmıştır.
Burada ne yapılmış? Muhasebe kayıtlarında eksiklik
var. Doğru kayıtlar yapılmadığı zaman
eliminasyonda hatalar çıkmış ve 142 kamu kuruluşunun 104ü
bütçe hedef ve gerçekleşmeleri arasında meydana gelen sapmaları
açıklayamamış. E gelin bu örneğe bakın da sadece bu
kadar bir başlıktan Sayıştay raporlarını
değerlendirin.
Şimdi
biz bütçe yaparken bir sürecimiz var. Bütçe içindeki süreçte önce orta vadeli
program açıklanır, arkasından orta vadeli mali program
açıklanır ve bütçe görüşülmeye başlanır. Sağ
olsun bugüne kadar çıkan yasadan sonra da orta vadeli programlar hiç zamanında
Meclise gelmedi, açıklanmadı. Normalde mayıs, haziran olan süreç
hep ekim ayına, ekim ayının ortasına, hemen bütçenin
öncesine getirildi. Şimdi bu sene de yine bir orta vadeli program
açıklandı. Orta vadeli program açıklandı ama orada gördük
ki bir anda gayrisafi millî hasılanın oluşmasında hesap
değişmiş. Satın alma gücü paritesi dikkate alınarak
gayrisafi millî hasıla hesabı ortaya konmuş, bir gecede, hani
belki insanlara Siz fakirleştiniz.i göstermemek için bir kamuflaj
sağlanmış. Peki; o zaman, biz de dedik ki: Bu da bir yöntem,
gelin, satın alma gücü paritesine göre, gayrisafi yurt içi
hasılanın yıllar itibarıyla gelişimine bakalım.
Bunun için de IMFnin bir veri tabanı var, o veri tabanına bakarak sizlere
rakamları çıkardık yani biz büyüdük, çok geliştik, sürekli
olarak baktığınızda, arkadaşlarım
çıkıyor, olumlu dataları söylüyorlar ama bir gerçeği,
gelin, sizin kamuflaj amaçlı kullandığınız rakam
üzerinden değerlendirelim.
1980
yılından itibaren gayrisafi yurt içi hasıla hesabında
satın alma gücü paritesi değerlendirildiğinde Türkiye'nin
durumu: O zaman, 1980li yıllarda bütün dünya ülkeleri içinde
payımız 1,14; 1990lı yıllarda bu oran 1,40a
çıkıyor; bugün 2015, hâlâ 1,40 yani bizim dışımızdakiler,
başka ülkeler de zenginleşmiş, büyümüş ama biz, o kadar
övünerek, anlatarak ortaya koyduğumuz başlıklarda o
dediğimiz parlak sonuca erememişiz.
Bir
de sıralamaya bakalım yani yine satın alma gücü paritesi, sizin
kabul ettiğiniz, sizin doğru gördüğünüz rakamla satın alma
gücü paritesine göre Türkiye'nin dünya ülkeleri arasındaki
sıralamasına bakalım: 1980ler itibarıyla 20nci
sıradayız. 1990larda 13üncü sıraya yükseliyoruz ve 13üncü
sıradayız ama bugün yani 2015te 18inci sıradayız. Yani
biz baktığımızda, 2015 itibarıyla, geçmişe
dönerek, hani çok övündüğümüz rakamlarla baktığımızda,
büyümelerimiz hakikaten sizin kabul ettiğiniz parametrelerde bile kendini
doğruluyor mu? Maalesef.
Bunu,
zaten rakamsal olarak da size kısaca söyleyeyim: 1923 ve 2002, o dönemde
vergi geliri, iç borç, dış borç, özelleştirme, oluşan
kaynak 779 milyar dolar -detay vermiyorum, sürem çok az- ama 2003-2014
arası 1,9 trilyon dolar. Bu kadar kaynakta büyüme olsun kardeşim.
Başta gençlere istihdam, iş olanağı yakalansın.
Büyümede gerideyiz, kırılganlıkta öndeyiz. Kalkınmayla beraber
baktığınızda, insani gelişmişlik endeksinde
geriye gidiyoruz ve büyüme ortalamasına baktığınızda
da onca kriz, buhran, savaşa rağmen, 1923-2002 arasında ortalama
yüzde 4,5 büyüyen Türkiye, bütün bunlara rağmen, yine sizin döneminizde
yüzde 4,7 civarında bir büyüme gerçekleştiriyor. Yani
karşılaştırmaları global yapalım, bir de tabii,
yıllar itibarıyla yapalım, kendi ligimizdeki ülkelerle
yapalım. Kendi ligimizdeki ülkeler yüzde 7,7 büyürken, biz 6,9 büyüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Yine, 2008-2011de onların büyümesi 5,6 iken,
biz 3,3 büyüyoruz.
Daha
detay anlatabileceğimiz çok konu var ama isteğimiz şu:
Artık Türkiye önemli bir riskler silsilesiyle baş başa
olduğu dönemde. Onun için, yaşanan her riski itidalli yönetim
politikalarıyla beraber çözecek doğru istatistiklerle bakarak,
tarihin tekerrür etmesini gerektirmeyecek dersleri iyi çıkararak
Türkiye'yi yönetmek lazım.
Ben
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çalışmalarda
başarılar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tamaylıgil.
Gruplar
adına ikinci olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İsmail Faruk Aksu, İstanbul Milletvekili konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının 3üncü maddesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Geçici
bütçenin görüşüldüğü bugünlerde, Türkiye, hem içeride hem de
dışarıda ciddi sorunlarla karşı
karşıyadır. Türkiye, işsizlik ve yoksulluğun
derinleştiği, bölücü terörün azdığı, dışarıda
itibarın, içeride huzurun kalmadığı, yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialarının arttığı bir süreçten
geçmektedir.
Milliyetçi
Hareket Partisi demokratik sistemin varlığını tehdit eden,
devlet kurumlarına güveni sarsan, yatırımların önünü kesen
ve toplumsal tahribata yol açan yolsuzluklarla mücadeleyi millî siyaset konusu
olarak görmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde
yolsuzlukla mücadelede etkin araçların başında gelen denetim
sistemi etkisizleştirilmiştir. İmar ve ihale mevzuatı
onlarca kez değiştirilerek suistimale açık hâle
getirilmiştir. İdari usul yasası çıkarılamamıştır.
İşgal edilen makamların nüfuz yeri olarak
kullanılmasının önüne geçilememiştir. Kamu görevinden
ayrılanların yapamayacağı işlere ilişkin yasa
rafa kaldırılmıştır. Eğitimin her kademesinde
çocuklarımıza dürüstlük ve sorumluluk gibi erdemlerin kazandırılmasını
sağlayacak millî müfredat oluşturulamamıştır. Bu
nedenle, 17 ve 25 Aralık rüşvet, yolsuzluk ve kara para
soruşturmasıyla ortaya çıkan iddialar başta olmak üzere tüm
yolsuzluk iddialarının titizlikle üzerine gidilmesi, kime
uzanırsa uzansın yolsuzluk yapanlardan hesap sorulması, eş
zamanlı olarak da yolsuzluğa zemin hazırlayan sosyal, siyasi,
hukuki, ekonomik ve bürokratik ortamın süratle onarılması
gerekmektedir. Ancak bu şekilde sorumluluğumuzu yerine getirmiş,
yetim hakkını korumuş ve maşerî vicdanı
rahatlatmış oluruz.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde, asgari
ücretin 1.400 liraya çıkarılmasına, emeklilerimize yılda 2
defa asgari ücret tutarında destek ödeneği verilmesine, öğretmen
ve polislerimizin ek göstergelerinin 3600e çıkarılmasına ve
diğer dar gelirli vatandaşlarımızın
refahının artırılmasına dönük vaatlerde
bulunmuştuk. 7 Haziran öncesi süreçte Sayın Başbakanın
İstanbulda iş adamlarıyla yaptığı
toplantıda asgari ücretin artırılması önerimizle ilgili
olarak iş adamlarına hitaben Bunun yükü sizedir, neden tepki
göstermiyorsunuz? serzenişi de hafızalardadır. Hâl böyle iken
Adalet ve Kalkınma Partisinin bugün bizim vaatlerimizin en azından
bir kısmını eylem planı kapsamına almasını
yeterli olmasa da olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz ve
bunların takipçisi olacağımızı belirtmek istiyoruz.
Ancak, bize kaynak soranların bir kaynak ortaya
koymadıklarını, eylem planıyla geçici bütçenin
ilişkilendirilmediğini de ifade etmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 3üncü maddede kamu
çalışanlarına ilişkin bazı hususlar yer
almıştır. Bu kapsamda, memurların fazla çalışma,
gündelik ve konferans ücretleri düzenlenmiştir. Öngörülen bu ödeme
miktarları hem çok yetersiz hem de kamu çalışanları
arasında farklı uygulanması sebebiyle adaletsizdir.
Yine,
2016 yılında kamuya toplam 55 bin memur alınması, bunun 4
bininin öğretim elemanı istihdamına ayrılması
öngörülmüştür. Oysa eylül ayı bütçe gerçekleşmelerine
ilişkin açıklamada, 2016 yılında kamuya 74 bin personel
alınacağı Sayın Şimşek tarafından ifade
edilmişti. Yani, 19 bin kişilik bir azalma söz konusu. Bu durumda
Hükûmet, ya seçim sürecinde rakamları yüksek göstermek suretiyle işe girmeyi
umut edenlerin beklentilerini istismar etmiştir ya da bu 19 bin kişi
siyasi saiklar çerçevesinde istisnai yöntemlerle kamuya alınacaktır.
Sayın
milletvekilleri, kamuda sistem kalitesi kadar insan gücü kalitesi de hayati
önemdedir. 2003 yılından itibaren çıkarılan her plan ve
programda personel rejimi reformu yapılacağından söz
edilmiştir. Ancak, on üç yıl sonra açıklanan 64üncü Hükûmetin
Eylem Planında yine personel rejimi reformu öncelikli işler
arasında yer almıştır. Bu durum Hükûmetin on üç yıl
boyunca kamu çalışanlarının dertlerine çare
olamadığını ve personel rejimini torba kanunlarla içinden
çıkılmaz hâle getirdiğini ikrar etmesi anlamına
gelmektedir. Hükûmet kamu çalışanlarının
sorunlarını çözmek yerine sistemdeki boşlukları siyasi ranta
çevirmeyi, bu yolla eş dost kayırmayı tercih etmiştir. O
nedenle on üç yıldır aynı şeyler yazılıp
çizilmekte ama bir türlü sonuçlandırılamamaktadır.
Personel rejimi bugün istihdam karmaşasının, ücret
adaletsizliğinin, liyakatsizliğin ve ölçüt sorununun bulunduğu,
devlet memurluğunun yerini parti memurluğunun aldığı,
kamu çalışanlarının hak ve hukukunu
arayamadığı bir durumdadır. Bugünlerde medyada yer alan,
kamuda güvenceli istihdamdan vazgeçileceği haberleri de
memurlarımızı endişeye sevk etmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye KAMU-SEN'in kasım ayında
yaptığı açlık ve yoksulluk araştırmasına
göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.660 lira,
yoksulluk sınırı ise 4.359 liradır. Bu durumda, üst düzey
görevlerde bulunanlar dışında genel idare,
eğitim-öğretim, teknik, sağlık ve yardımcı
hizmetlerde çalışan yüz binlerce kamu çalışanı
yoksulluk sınırının altında gelir elde etmektedir.
Kuşkusuz sadece kamu çalışanları değil emekli, esnaf,
çiftçi, tüm dar gelirli vatandaşlarımız da aynı
durumdadır.
2014
yılı yoksulluk göstergelerine göre nüfusun yaklaşık yüzde
16'sı yoksulluk riskiyle karşı karşıyadır. 2014
hane halkı bütçe çalışmasına göre de her 10 haneden 1i
yardıma muhtaç durumdadır. Toplumun yarısı bankalardan
alınan krediler yüzünden rehine durumuna düşürülmüştür.
Tüketicilerin büyük bir kısmı da kredi ve kredi kartı
borçlarını ödeyemediği için takiptedir. Hane halkı borcunun
hane halkı harcanabilir gelire oranı 2002 yılında yüzde
4,7yken bugün yüzde 55ler düzeyine çıkmıştır.
Sonuç
olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde işsizlik ve yoksulluk
azaltılamamış, gelir dağılımı adaletli hâle
getirilememiştir. Herkesin huzur içinde olacağı bir güvenlik
sistemi, herkesin inandığı ve güvendiği bir adalet düzeni
tesis edilememiştir. Bürokraside adamcılık, ihalelerde
kayırmacılık, medyada yandaşlık, devlet ve toplum
hayatında yozlaşma ve ahlaki çürüme hâkim olmuştur. Ülkemiz
kendi jeopolitiğinin gerek ve gerçeklerinden
uzaklaşmıştır.
Sayın
milletvekilleri, geçici bütçenin bu devasa sorunların çözümüne
ilişkin önceliğinin ve bir gelişme stratejisinin
bulunmadığını, öngörülen ödeneklerin kamu
çalışanlarının mali ve sosyal haklarının
iyileşmesine katkı sağlamayacağını, dar ve sabit
gelirli vatandaşlarımızın refahını
artırmayacağını belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Gruplar
adına üçüncü olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Mehmet Habib Soluk, Sivas Milletvekili.
Buyurun
Sayın Soluk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz madde esasen daha önce çıkarılan geçici bütçe
kanunlarında yer alan maddelere benzerlik arz etmektedir. Ancak, bu
maddede bir fark vardır ki bu hakikaten önem arz eden bir husustur.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz üzere, Anayasamızın 7nci maddesi
yasama yetkisini düzenlemekte, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan bu
yetkinin devredilemeyeceğini hüküm altına almaktadır. Daha önce
çıkarılan geçici bütçe kanunlarının birçoğunda bütçe
kanunlarına ekli cetvellerin Bakanlar Kurulunca belirleneceğine dair
hükme yer verilmiş ve bu yetkiler Bakanlar Kurulunca kullanılmıştır.
Oysa şu anda görüşmekte olduğumuz bu maddede söz konusu
belirlemeler bizzat yasama organı tarafından yapılmış
ve böylece Anayasanın amir hükmüne riayet edilmiştir. Bu hususta
hassas davranan Maliye Bakanlığına özellikle teşekkür
ederim.
Görüştüğümüz
bütçe kanunu her ne kadar geçici bütçe olsa da vatandaşların
beklentilerine cevap verilmesine ve kamunun yürüteceği hizmetlerin
aksamadan yürütülmesine gayret gösterilmiştir. Bu madde vesilesiyle, atama
bekleyen öğretmenlerimize bir kez de ben bir müjde vermek isterim. 2015
yılında toplam 40 bin adet memur atamasının 55 bine
çıkarıldığını, bunun 30 bininin öğretmen
ataması olduğunu, bunun da şubat ayında gerçekleşeceği
hususunu da buradan ifade etmek isterim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; malumunuz, uzun yıllar
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında
muhtelif görevlerde bulundum. 100 binin üzerindeki mesai arkadaşımla
görevimiz icabı her bürokrat gibi biz de memleketimize hizmet için hizmet
aşkıyla çalıştık, çalıştık,
çalıştık. O günkü Sayın Bakanımız Binali
Yıldırımın bize verdiği bir talimat vardı, o da
Dünyayı kavuran krize rağmen yatırıma devamdı.
Türkiyenin
kalkınması, büyümesi için kara yolu, demir yolu, deniz
limanları, havalimanları, akıl yolları ve iletişim
yolları yapan, ayrıca milletimizin refahı ve geleceği için
her alanda taş üstüne taş koyup ülkemize hizmet edenleri, Sayın
Başkan, huzurunuzda şükranla anıyorum, hayatta olmayanlara
Allahtan rahmet diliyorum.
Ulaşım
ve iletişime yapılan her yatırım, ekonomiden ticari
ilişkilere, sosyal ve kültürel hayattan eğitime,
sağlığa, günlük yaşamımızın birçok
alanını yakından ilgilendirmektedir. Ayrıca bu sektör
küresel ve yurt içi rekabeti geliştirir. Neden az gelişmiş
ülkeler daha çok ulaşım ve iletişim maliyetine katlanıyorlar?
Çünkü yolları yok, erişemiyorlar, ulaşamıyorlar.
Türkiyenin dünya rekabetinden, dünyadaki acımasız yarıştan
geri kalmaması için cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne tüm
hükûmetler ellerinden geldiğince çalışmış,
çabalamış, bu ülkenin imarı ve geleceği için hizmet
etmişlerdir. Hepsini saygıyla anıyor, selamlıyorum.
Yollara
yatırım geleceğe yatırımdır. Akıl
yollarına, iletişime yatırım geleceğe
yatırımdır. Geleceğe yatırım Türkiyeye, Türk
insanına yatırımdır. Geleceğe yatırım,
Atatürkün işaret ettiği çağdaş uygarlık seviyesine
ulaşmak için yapılan bir yatırımdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu
gerçekten hareketle, AK PARTİmizin 58inci Hükûmeti döneminde
başlanarak ulaştırma modları arasındaki entegrasyon
masaya yatırılmış, çok detaylı bir şekilde, 32
üniversitemizin konusunda uzman 43 öğretim üyesiyle 2005 yılına kadar
Ulaştırma Ana Plan Stratejisi oluşturulmuş, ardından
ulusal ve uluslararası nitelikte 2 büyük şûra
yapılmış. İlk yapılan şûrada 17 bin kişi
kayıtlı olarak şûraya iştirak etmiş. Bu şûrada
her sektör için belirlediğimiz ve 2023, 2035, 2053 için hedeflediğimiz
yüzer adet proje tespit edilmiş. Bu projelerden orada anket usulüyle her
sektörün öncelikli 20 projesi belirlenerek 100 proje alınmış. Bu
100 proje, 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesi için hedef
seçilmiştir.
Önce
temel sağlamlaşmalıydı ki sağlam temel üzerinde
öngörüler şekillensin. Temel sağlam değilse yapı
istediği kadar gösterişli olsun sağlamlığından
söz edemezsiniz. Gelişmiş ülkelerin, öncelikli altyapı
yatırımlarının üzerinde yükseldiğini görüyoruz.
AK
PARTİ hükûmetleri döneminde de altyapı yatırımlarına
önem verilmiş ve merkezî yatırım bütçesinden kamu
yatırımlarında en büyük payı 239 milyar TL ile
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının altyapı yatırımları
almıştır. Bu uygulama da 36 milyar dolar olan
ihracatımızı 156,6 milyar dolara yükselttiğinin, bu da
altyapıya yapılan yatırımın tesadüf
olmadığının bir ifadesidir.
Ayrıca,
yap-işlet-devret modeliyle 1986dan bugüne kadar 198 proje
yapılmış, bunların bir kısmı
tamamlanmış, bir kısmının yapımı devam
ediyor. AK PARTİ hükûmetleri döneminde 133 adet yap-işlet-devret
projesi ve bunun 106 milyar tutarındaki bölümü de bu döneme aittir. Toplam
tutar 115 milyar dolardır, bunun 106 milyarı AK PARTİ
hükûmetleri dönemine aittir. Bunlara İstanbul-İzmir otoyolu, üçüncü
köprü ve bağlantı otoyolları, Avrasya Tüneli ve üçüncü
havalimanı da dâhildir.
Ulaşım
ve iletişime yapılan her yatırım başka bir alanda
zincirin diğer halkasını tamamlıyor, başka bir sektörü
canlandırıyor.
Sayın
başkan, değerli üyeler; AK PARTİ hükûmetleri döneminde, kara
yolları, insanımızın en çok ihtiyaç duyduğu yollar
olduğundan, can ve mal güvenliği de sağlanması
açısından -altyapısının teker dönen yerlere yol
denilmesi terk edilerek- bölünmüş ve tek yolların
standartlarının yükseltilmesiyle işe başladık.
Ülkemizde
sadece 6 ilimiz bölünmüş yollarla birbirine bağlıyken AK
PARTİ hükûmetlerimiz döneminde bugün itibarıyla 75 ilimiz
bölünmüş yol ağıyla birbirine bağlıdır.
Başka bir ifadeyle, bölünmüş yol uzunluğu, otoyol dâhil, 6.101
kilometre iken bugün itibarıyla 24.263 kilometreye
çıkmıştır. Hükûmetimizin 2023 yılındaki hedefi 8
bin kilometre otoyol yapmaktır. 2023 hedefi otoyol ve bölünmüş yol
uzunluğunun 36.500 kilometreye ulaştırılmasıdır.
Bu hedefler hayal ürünü değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
arşivlerinde bulunan 2011 yılı bakanlık bütçesinin
sunulduğu Ulaşan ve Erişen Türkiye bütçe kitabında da tek
tek adlarıyla, güzergâhlarıyla belirtilmiştir.
Zamanımız olsa bunların da hepsinin isimlerini, birinci grup
öncelikli otoyollar, ikinci grup öncelikli otoyollar ve bunların 2023
yılına kadar tamamlanması, ayrıca gene 290 kilometre
uzunluğunda çalışılan tünellerle ilgili sizlere tek tek
isim, doküman da verebilirim.
Değeri
hiçbir dönemde, hiçbir çağda bulunmayacak bir ifadeyi Sayın
Başkanımın yüksek müsaadesine sığınarak ifade
etmek istiyorum: Bu otoyolların ve bölünmüş yolların, tek
yolların standartlarının yükseltilmesi on beş
yıllık uzun vadeli yatırımlar olmasına rağmen
dört beş senede geri dönen bir yatırım olduğunu arz etmek
istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
HABİB SOLUK (Devamla) - Kara yolları ağımızda 52
milyar 300 milyon hareketlilikte 100 milyon taşıt/kilometredeki can
kaybımız 5,72dir. Avrupa ülkelerinde falan
Yettiği
kadar Sayın Başkan
İzninizle
BAŞKAN
Sayın Soluk, çok teşekkür ediyorum.
MEHMET
HABİB SOLUK (Devamla) Efendim, bu bölümle ilgiliyi tamamlayayım.
Çok özür diliyorum, hoşgörünüze sığınıyorum.
BAŞKAN
Tamamlayın efendim, rica ederim.
Buyurun
efendim.
MEHMET
HABİB SOLUK (Devamla) Avrupa ülkelerinde, Avrupa Birliğinde 100
milyon/taşıt kilometredeki can kaybı 3 civarı,
İngilterede 1 civarı, İskandinav ülkelerinde sıfır
civarı, benim ülkemde ise 2003te 5,72. 2014te gelinen nokta ise 102
milyar 900 milyon hareketliliğe rağmen can kaybımız 100
milyon taşıt/kilometrede 2,17ye düşmüştür, 2023
hedeflerinde bunu 1in altına çekmek en büyük hedefimizdir.
Çok
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Soluk.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkanım, affedersiniz
efendim.
Öncelikle
şunu söyleyeyim: Habib Beyin bu nazik konuşması hem partisini
anlatırken
MEHMET
HABİB SOLUK (Sivas) Hassayla ilgili bilgi verebilirim, Hassa Tüneli.
İstiyorsanız bilgi verebilirim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Yok.
Öncelikle
şunu söylemek isterim ki Meclisin mehabetine yakışan
konuşma budur. Bakın, bütün cumhuriyet hükûmetlerine teşekkür
etti, bu ülkenin kurucusuna teşekkür etti, biz de nezaketle
alkışladık. Ancak, son söz olarak şunu söylemek istiyorum:
Usulden değil biliyorum ama bu kara yolları kazasıyla verilen
istatistiklerde bir şeyi de sormak isterim kendilerine. Yapılan
istatistiklerde kaza yerinde sadece ölenlerin sayıldığı
yönünde bir bilgi var.
MEHMET
HABİB SOLUK (Sivas) Dünya ölçümü öyle Sayın Başkan.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) - Mesela, hastanede öldüğünde
istatistiklerden çıkarıldığını ve bu
istatistiklerin biraz yanıltıcı olduğuyla ilgili kuşku
vardır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
Gruplar
adına son olarak, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Garo
Paylan, İstanbul Milletvekili konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Bakan, beni dinlerseniz
Hatipleri genelde dinlemiyorsunuz, rica edeceğim.
Çünkü Komisyon sıralarında eleştirilerimizi sunduk, şimdi
geçici bütçeyi konuşuyoruz, kalıcı bütçe anlamında
bazı perspektif sunacak önerilerim olacak, ilkelerimiz doğrultusunda.
Sayın
Bakan, sayın milletvekilleri; şimdi geçici bütçeyi konuşuyoruz
ama esas olarak bir ay sonra kalıcı bütçe gelecek. Geçici bütçe
herhâlde bu gece ya da yarın buradan geçecek ama kalıcı bütçe
esas olarak önemli olan. Geçici bütçede göremediğimiz bazı hususlar
var. Esas olarak biz geçici bütçeyi her zaman eleştirdiğimiz
şekilde -partimizin ilkeleri doğrultusunda- yine merkeziyetçi bir
bütçe olarak gördük yani Ankara merkezli bir bütçe. Bakın, günlerdir
Meclisteyiz, şu hizmet binasına binlerce insan akıyor, oluk oluk
insan akıyor. Niçin olduğunu biliyoruz, genelde de iktidar partisi
milletvekillerine gidiyorlar. Hep talepler, Bartına şunu isterim.,
Muğlaya bunu isterim., Antalyaya bunu isterim. diye hep Ankaraya
gelmek zorunda vatandaşlarımız. Hâlbuki biz yerel demokrasiyi
savunuyoruz, bütçe ademimerkeziyetçi olsun Sayın Bakanım -bütün
demokrasilerde olduğu gibi- merkeziyetçi. Çünkü Ankara israf ediyor. Ben
israfı Mecliste de görüyorum, her yerde, Ankaranın her yerinde israf
var ve biz halkın vergilerini harcıyoruz burada ve israf ediyoruz
Ankarada. Ademimerkeziyetçi bütçede kaynaklar ayrılır, yereller
kendi kararları doğrultusunda yatırımlarını
yaparlar. Biz Ankaradan Sinopa nükleer santral kararı alıyoruz.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Dağda israf ettiğin çocuklara gel,
dağda israf ettiğin!
GARO
PAYLAN (Devamla) Sinop onu istiyor mu diye sormuyoruz.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Teröre teçhizat, silah gönderiyor belediyeler.
GARO PAYLAN (Devamla) O açıdan, merkeziyetçi değil
ademimerkeziyetçi bir bütçe istiyoruz genel bütçede Sayın Bakan.
İkinci
olarak, bütçemiz erkek egemen bir bütçe, erkek egemen. Bakın, Sayın
Bakan, Komisyon sıralarında Arkanızda 1 kadın var.
demiştim, tekrar 1 kadın var. Şu anda da genelde bürokrasi de
erkek, bakış da erkek, cinsiyet eşitlikçi bir bakış yok.
Biz, Türkiye'nin bütün dünyada olduğu gibi- yüzde 50sinin kadın
olduğunu biliyoruz ve kadınları esas alan ve cinsiyet
eşitlikçi bir bütçe istiyoruz Sayın Bakan.
Üçüncü
olarak, doğayı tarumar ediyor bütçelerimiz. Bakın, ben
İstanbulda yaşıyorum. Üçüncü köprü İstanbulu 15 milyondan
20 milyona doğru çıkaracak bir potansiyel taşıyor.
İstanbulun tek akciğerini yok ediyor üçüncü köprü ve oraların
da imara açılması, ranta açılması konusunda ciddi
kaygılarımız var. Karadeniz de, son nefes
alacağımız yer belki, Yeşil Yol Projesiyle orası
büyük bir risk altında. Nükleer santral projeleri. Bunların
ivedilikle durdurulmasını istiyoruz. Zaten Rusyayla bir problem var,
hemen iptal edebiliriz Sayın Bakan o Mersini.
Diğeri,
sermayeden yana bir bütçe gördük biz, emeğin adı bile geçmiyor. Emekten
yana bir bütçe istiyoruz, emeği esas alan, sermayenin
çıkarlarını değil, emeğin çıkarlarını
esas alan bir bütçe istiyoruz.
Sayın
Bakan, bütçenizi savaş bütçesi olarak gördük tekrar maalesef. Güvenlik
harcamaları yükselmiş 2015te, 2016 için de tekrar çok ciddi bir
yükseliş öngörüyorsunuz. Biz barış bütçesi talep ediyoruz.
Bakın, Sayın Bakan, bütün AKPli hatipler
çıkıyorlar Yol yaptık, yol yaptık. Allah razı olsun.
Kim taş üstüne taş koyuyorsa Allah razı olsun. Havalimanı
yaptık, havalimanı yaptık. Allah razı olsun. Bakın,
ben beş aydır Hakkâriye, Şırnaka, Amede, Mardine
gidiyorum, oradaki sokağa çıkma yasaklarının durması
için mücadeleler veriyoruz, insan hakları, insanlık onuru için
mücadeleler veriyoruz. O yollardan en son gittiğimde hep şunu gördüm:
Askerî konvoylar gidiyor Sayın Bakanım.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hendekleri de gördün mü?
GARO
PAYLAN (Devamla) Sürekli, Kirpi mi diyorsunuz, Akrep mi diyorsunuz,
inanılmaz büyük paralara olduğu belli olan askerî konvoylar o
şehirden o şehre, o ilçeden o ilçeye gidiyor. Havalimanlarından
sürekli savaş uçakları kalkıyor Sayın Bakanım, sürekli
savaş uçakları kalkıyor.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Niye acaba?
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Sebebini de açıkla?
GARO
PAYLAN (Devamla) Barışçı bir bütçe değil, maalesef o
yollardan da, havalimanlarından da hayra araçlar geçmiyor, insanlar
seyahat özgürlüklerini kullanamıyorlar.
Bakın,
Eğitim bütçesini artırdık. diyorsunuz, sağ olun, Allah
razı olsun. Eğitim bütçesini artırmak önemli bir şey ama
çocuklarımıza ne öğretiyoruz, ne veriyoruz? Bebeklerden katiller
mi yaratıyoruz, birbirlerinden nefret eden, ötekiler oluşturan bir
eğitim politikası mı güdüyoruz, buna bakmamız lazım.
Rus
savaş uçağı düşürüldü 24 Kasım Öğretmenler Günü
Sayın Bakanım. Savaş uçağının
düşürüldüğü gece Sayın Cumhurbaşkanı öğretmenlere
bir resepsiyon verdi, orada Rus savaş uçağını
düşürdük. dedi Sayın Cumhurbaşkanı ve öğretmenler
inanamadığım şekilde, avuçları patlarcasına
alkışladılar. Öğretmen bunlar ya, bu ülkenin öğretmenleri
avuçları patlarcasına alkışladılar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bakın, bir ülkenin önce
öğretmenleri barıştan yana olacaklar. Barıştan yana
olacaklar, çocuklara barış rüyaları anlatacaklar, kardeşlik
rüyaları anlatacaklar.
HARUN
KARACA (İstanbul) Ayıp be, ayıp be!
GARO
PAYLAN (Devamla) Sayın Bakan, bütçeniz maalesef tekçi bir bütçe, tek bir
inanç ve tek bir etnisitenin kültürel hakları çerçevesinde
oluşmuş bir bütçe. Biz bütçenin çoğulcu bir bütçe
olmasını istiyoruz. Türkiyenin bütün halklarına, bütün
inançlarına kendilerini geliştirmeleri ve kendi imkânlarını
geliştirmeleri için olanak yaratmasını istiyoruz, bu yönde
açılım yapmasını talep ediyoruz. O açıdan, savaşa
kaynak ayırmayalım, hayra kaynak ayıralım, barışa
kaynak ayıralım diyorum her anlamda.
Sonra,
örtülü ödenek ciddi anlamda artıyor, bunun hayır
olmadığını biliyoruz. Genelde örtülü ödenek dediğimiz
silaha kaynak ayırır, maalesef örtülü ödenek rakamları da
inanılmaz bir şekilde yükselmiş durumda.
Sayın
Bakan, Başbakan Hükûmet bütçesini açıklarken Güvenlikçi
bakışla özgürlükçü bakışı dengeleyeceğiz.
demişti. Maalesef kantarın topuzu inanılmaz bir şekilde
kaçtı. Özgürlükçü bakış bir kenara kondu; buzdolabına
değil, derin dondurucuya kaldırıldı. Biz bir an önce
özgürlükçü bakışa dönmek gerektiğini düşünüyoruz. Ve
insanlar şu anda en temel haklarından yoksunlar arkadaşlar.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Silahlar betona girdi mi?
GARO
PAYLAN (Devamla) Maalesef bütçemiz silaha ayrılıyor, oradaki
Kirpilere, Akreplere ayrılıyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne yapalım?
GARO
PAYLAN (Devamla) Bakın, giderler, açıkladınız, 138 milyar
lira öngördünüz yetki almak için. Geliri öngörmediniz, ortaya
koymadınız, açığı da bilmiyoruz ama ben size -rakamlar
önemli değil, bütçe performansınız da iyidir, umarım ki
gelecek sene de iyi olacaktır, açığımız
sıfır olur rakam olarak- esas açıklarınızı
açıklayacağım: Bu memlekette toplumsal barış
açığı var arkadaşlar, inanılmaz bir şekilde,
artan bir şekilde; bu memlekette adalet açığı var, bu
memlekette demokrasi açığı var, bu memlekette basın
özgürlüğü açığı var ve en önemlisi vicdan
açığı var.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Silahları gömün, hemen barış gelir bu
memlekete.
GARO
PAYLAN (Devamla) Vicdanlarımız nerede, onlar da buzdolabında
mı? İnsanlar öldürülüp, o araçların arkasında boynuna ip
takılıp çekilirken hepimiz gördük, tepki vermedik.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Cesetlerin altına
sığdırdığınız bombaları ne
yapıyorsunuz? Öldürülmüş cesedin altına bomba sığdırmak
hiç insanlığa yakışır mı?
GARO
PAYLAN (Devamla) Çocuklar öldürülüyor ve vicdanımız maalesef
buzdolabında. Bizler tekrar kötülüğün
sıradanlaştığı günleri yaşıyoruz maalesef.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Siz orada kaç yıl yaşadınız da
bunları anlatıyorsunuz? Orada siz bir ay yaşayın, sonra
konuşun, sonra barıştan söz edin.
GARO
PAYLAN (Devamla) Bakın, bugün kötülükle uğraşıyoruz.
Sebebi şu: Çünkü ceberut bir devlet anlayışı var. Maalesef
ve maalesef, umudumuz olan, hani Müslüman demokratlar olarak adlandırıyordunuz
ya kendinizi, geçmişte Mücadele ediyoruz. dediğiniz ceberut bir
devlet anlayışı vardı, paralelcilerle beraber yürüyordunuz;
paralelcilerle yol ayırdınız ve yeni koalisyon ortağınız
maalesef tekrar o ceberut devlet anlayışı oldu. Bakın, bu
devlet aklanmadı. Bu devlet hiçbir zaman yüz yıllık
karanlığıyla yüzleşmedi. Bu devlet ve bizler, maalesef, hep
bir yüzleşme umudumuz vardı, geçmiş yıllarda bu
olmuştu ama tekrar o ceberut devlet anlayışıyla kol kola
girdiniz. Ne çabuk unuttunuz başörtüsü zulmünü, ne çabuk unuttunuz 28
Şubatı.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Hiç unutmadık ve unutturmayacağız.
1968lerden beri neler çektiğimizi hiç unutmadık,
unutturmayacağız.
GARO
PAYLAN (Devamla) - Ve bunlarla yüzleşmediğiniz sürece siz de, biz de,
hiçbirimiz güvende olmayacağız.
MEHMET
METİNER (İstanbul) Siz geçmişinizle yüzleşin.
GARO
PAYLAN (Devamla) - Maalesef, o ceberut anlayış bugün bize kastediyor,
yarın tekrar size kastedebilir. O açıdan, bir an önce özgürlükçü
bakışa dönelim diyorum el birliğiyle.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paylan.
MEHMET
METİNER (İstanbul) Onca insanı öldürdünüz. Ne kadar
özgürlükçüsünüz ya!
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar sona
ermiştir.
Şimdi,
şahıslar adına olan konuşmalara geçiyorum.
Şahıslar
adına ilk konuşmacı Ahmet Yıldırım, Muş
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet,
bütçenin birçok parametre açısından irdelenmesi, ele
alınması, değerlendirilmesi söz konusu olabilir. Ama, herkesin
takdir edeceği bir husus var ki şu bütçenin doksan iki
yıllık cumhuriyet tarihi boyunca açığa
çıkarmış olduğu bölgesel eşitsizlik uçurumunu
giderebilecek hiçbir çalışması, ruhu, felsefesi yoktur. Az önce
hoşunuza gitmeyen cümleler kullanıldığında her
şeyi hendekler veya onun altına yerleştirilmiş
mayınlara, bombalara bağlayabilirdiniz. Ama, bir de gerçekten
hendeklerin olmadığı, çatışmaların
olmadığı
HASAN
BASRİ KURT (Samsun) Tuzaklı bombalar vardı, hendekler yoktu.
AHMET
YILDIRIM (Devamla)
yıllardan AKP iktidarı dönemine devrolan
bölgesel eşitsizlik problemlerinin AKP döneminde devam edişi ve
katlanışını Kalkınma Bakanlığı verileri
üzerinden
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Yanıltıyorsunuz Beyefendi. 2002den sonra AK
PARTİ iktidara geldiğinde ilk duble yollar Vanın etrafına
yapıldı, biliyor musunuz? Daha bizim Konyanın etrafındaki
Beyşehir-Konya arasındaki yol yeni yapıldı biliyor musunuz?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, bu
arkadaşa söz verir misiniz, bir çıksın konuşsun.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Ya, Sayın Başkan, şu arkadaşa
bir söz verin. Yani, bu kadar saygısızlık olabilir mi ya!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Sayın Başkan, sabırlıyım,
arkadaşların itirazlarının bitmesini bekliyorum.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, siz Genel Kurula hitap etmeye devam edin
efendim.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Zaten Genel Kurula hitap ediyorum Sayın Başkan.
Başka bir yere mi hitap ettim?
BAŞKAN
Hayır hayır Sayın Yıldırım, yani
görüşmeler sırasında zaman zaman laf atmalar olur, onlara kulak
vermek yerine, siz konuşmanıza devam edin.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Kalkınma Bakanlığının
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, varsa sizin de
itirazınız gelirsiniz kürsüde... Şüphesiz beşer
şaşar insanlarız, söylediklerimizin tamamının doğru
olduğunu iddia etmiyoruz, gelirsiniz burada söylersiniz ama bir
şartla, ilim ile irfana, akıl ile izana, ahlak ile vicdana
söylersiniz. Yoksa böyle parazit yaparak olmaz bu işler. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bunu karşı gruba söyleyin.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Kalkınma Bakanlığının il ve
bölgelerin gelişmişlik düzeyini sınıflara ayıran, SEGE
verileri olarak adlandırılan Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik
Endeksine göre 81 ilimiz 6 bölge altında mütalaa edilerek
gelişmişlik sınıflarına tabi tutulmuştur.
Şimdi,
Kalkınma Bakanlığının SEGE-2011 verilerinden bugüne
kadar değişmeyen ve bölgesel eşitsizliğin
derinleştiği verilerden birkaç örnek vereceğim: Evet, 1inci
bölge yani sosyal ve ekonomik gelişmişlik endeksinde ilk sırada
olanlar: İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Antalya, Bursa, Eskişehir
ve Muğla. En gelişmiş iller, daha fazla
gelişmişliği insanlarının hak ettiği iller
bunlar. Buna hiçbir itirazımız yok ama AKP iktidarı döneminde
SEGE verilerine göre 6ncı bölge yani ülkenin sosyal ve ekonomik
gelişmişlik endeksinin 6ncı bölgesi içerisinde olan son 15 il:
67 Diyarbakır, 68 Kars, 69 Iğdır, 70 Batman, 71 Ardahan, 72
Bingöl, 73 Urfa, 74 Mardin, 75 Van, 76 Bitlis, 77 Siirt, 78 Şırnak,
79 Ağrı, 80 Hakkâri ve 81 Muş.
HASAN
BASRİ KURT (Samsun) - Peki, altyapı yatırımlarından
aynı şekilde mi pay almış? Bunları söyleyelim,
bütçeden ne pay almış?
AHMET
YILDIRIM (Devamla) - Bu, hiç itirazlarınızı kaldıramayacak
kadar yalın olan, hendeklerin arkasına bir hamasetle
atamayacağınız kadar duru olan ve AKPnin çok fazla hamasetle
doğuyu, güneydoğuyu eğitimde, sağlıkta,
ulaştırmada kalkındırdığını iddia
ettiğini kendi bakanlık verileriyle çürüten sonuçlardır.
Kalkınma Bakanlığından ayrıntılı alıp
bakabilirsiniz.
Bütün
heyeti saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Şırnaka havaalanını kim
yaptı, onu söyle? Uçakla gidiyorsun buradan oraya!
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sen neyle gidiyorsun, at arabasıyla mı
gidiyorsun Beyefendi? Çık konuş işte!
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci söz, Sayın Zehra
Taşkesenlioğlu, Erzurum Milletvekiline aittir.
Buyurun
Sayın Taşkesenlioğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
sesim için sizlerden özür diliyorum.
Adalet
ve Kalkınma Partisi milletvekili olarak, 1inci sıra sayılı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesi hakkında görüşlerimi arz
etmek üzere şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
3üncü
maddede bahsettiğimiz gibi, kamu idarelerine bahşedilen, 500 adedi
geçmeyen taşıt alımlarına yönelik Bakanlar Kurulu
kararını, 6583 sayılı Kanunu uygulamayarak 5018
sayılı Kanuna dayanarak Bakanlar Kurulunun yetkili
kılınması planlanmaktaydı ancak Adalet ve Kalkınma
Partisi olarak bugüne kadar mali disiplini ön plana alan mali bütçe
anlayışımızla bunu bir sonraki yıla tevdi etmeyi uygun
gördük.
Yine
aynı şekilde aynı kanunun 3üncü maddesinde belirtildiği
gibi, kadrolu personel atama sayısının
sınırlarıyla ilgili olan maddedir. 6583 sayılı Kanuna
göre, kamu görevlilerine ilişkin toplam atama sayısı
sınırı için serbest memur kadrolarından 36 bin
sınırını 51 bin kişiye ve toplam atama sayı
sınırını ise 40 binden 55 bin kişiye yükseltilmesi
öngörülmüştür. Bunun iki temel sebebi var. Hepimizin bildiği gibi
eğitim ve öğretim ülkemizin en önemli meselelerinden biridir ve bunu
da pek tabii ki öğretmenlerle gerçekleştirmiş
olacağız. Yüz günlük programımızda da öngördüğümüz
gibi şubat ayında 30 bin atamayı gerçekleştirerek hem
eğitim öğretim neferlerimize yeni neferler eklemeyi hedefliyoruz hem
de aynı zamanda insan kaynakları kapasitemizi millî eğitim
camiasında artırmayı hedefliyoruz.
Yine,
aynı şekilde 4 bin tane akademik kadronun açıklanmasıyla
beraber, özellikle akademik kadroların daha bilimsel donanımlı
akademisyenlere kavuşmasını, ülkemizde üretilen bilim
kapasitesinin yükseltilmesini hedeflemekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce Halkların Demokratik Partisindeki
arkadaşın özellikle bölgesel kalkınmayı esas alan
konuşması, aslında kendi içlerinde düştükleri önemli bir
tenakuzun sonucudur. Şöyle ki biz AK PARTİ olarak bugüne kadar,
kurulduğumuz ilk günden bugüne kadar, kalkınmaya yönelik temel
stratejimizde özellikle millî kaynaklarımızı etkin ve verimli
kullanarak adaletli gelir dağılımına öncelikli esas olarak
yol açtık ve bununla ilgili olarak da bütün yaptığımız
yatırımlarda, özellikle kamu yatırımlarında bölgesel
dağılımı esas alarak gerçekleştirdik. En son 7 Haziran
seçimlerinden önce Hakkâride açtığımız milyarlarca dolar
lirayı bulan havalimanı yatırımları bunun en önemli
yatırımlarından biridir.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Milyar mı? Hesabınız zayıf sizin ya!
Milyar dolar?
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Devamla) Ancak, maalesef Halkların
Demokratik Partisinin bugün hendeklerin arkasına sığınarak
yapmış olduğu terör olaylarının sonucunda ülkemizde
milyarlarca dolar kayıpları olan durumla karşı
karşıyayız. Özellikle bugünlerde sınır
kapılarının bölgedeki terör olaylarından dolayı
kapanmasından bölge ticaretinin yüzde 60 azaldığı,
şehirlerdeki alışveriş oranlarının yüzde 45ler
oranında düştüğü bütün emtia satış
kayıtlarında görülmektedir.
Yine
aynı şekilde otellerin doluluk oranlarına
baktığımızda birçok otelimizin Vanda, Mardinde,
Erzurumda, Amedde ya da Diyarbakırdaki
Benim için orası Diyarbekirdir,
Amed olmadı, olmayacak, Diyarbekirdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Elhamdülilllah
Kürtüm ve elhamdülilllah bu ülkeye saygılı bir Kürtüm. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Sen istesen de olamazsın.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Devamla) Yine bu bölgelerimizdeki maalesef
otel doluluk oranlarına baktığımızda, hendeklere
sığınan terör bize neyle karşı karşıya
kaldığımızı göstermiş oluyor. Bugün Mardindeki
otellerin yüzde 95i sıfır ciroyla turizm sezonunu kapatmış
oldular. Bu mu bizim bölgesel kalkınmaya verdiğimiz önem? Ben bunu
sadece Halkların Demokratik Partisine oy veren
vatandaşlarımıza sormak istiyorum çünkü buradaki
arkadaşlarımın bunu algılayabileceklerine ve buna
inanabileceklerine; maalesef şu kısacık süre içerisinde bana
buna dair bir emare bırakmadılar.
Yine,
turizm sektöründe bütün bunların neticesinde elde ettiğimiz
kaybın yaklaşık 35 milyar euro olduğunu görüyoruz maalesef.
35 milyar euro bu ülkenin yatırımına gidecekti.
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Güneydoğuya yapılan havaalanlarına,
hastanelere
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Devamla) 35 milyar euro, dağlara giden
değil okula giden çocuğun kursağından geçecekti.
Yine
aynı şekilde beyaz eşya, gıda, giyim ve elektronik aletler
gibi birçok konuda, terör olayları nedeniyle, bölgedeki emtia
satışlarının düşüşleri. Bölgede
yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırımın askıya
alındığını, fabrikaların kapasite kullanım
oranlarında yüzde 65ler oranında düşüşlerin meydana
geldiğini maalesef biliyor olmamız lazım.
Madem
bölge halkını düşünüyoruz, bölge halkının en önemli
geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Devamla) Yaklaşık dört ay boyunca,
tarım ve hayvancılıkla uğraşan bölge halkı terör
olayları nedeniyle yaylaya çıkamamıştır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Terör olayları
nedeniyle hayvanını satamamıştır. Terör olayları
nedeniyle buğdayından elde ettiği hasadı maalesef herhangi
bir yerde paraya tahvil edememiştir. Bu mu bizim bölgesel kalkınma anlayışımız?
Ancak bütün bunlara rağmen
Sayın
Başkanım, bir dakika rica ediyorum, tek bir dakika.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Taşkesenlioğlu.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Devamla) Tek bir dakika efendim.
BAŞKAN
- Son cümleleriniz efendim.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Devamla) Peki.
Çok
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Peki, sağ olun.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın Baluken, dinliyorum sizi.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, demin AKP Grubu adına
konuşan sayın hatip konuşması sırasında
BAŞKAN
Şahsı adına konuştu.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Evet, şahsı adına konuşan
sayın hatip konuşması sırasında defaatle grubumuza,
tek tek de bütün milletvekillerimize sataşmada bulunmuştur.
Grubumuza
yönelik olarak HDPnin yapmış olduğu terör olayları demek
suretiyle bir siyasi partiye asla ifade edilmemesi gereken sözleri var.
BAŞKAN
Size 69uncu maddeye göre söz veriyorum Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Hayır, bir saniye Sayın Başkan, tamam.
İfade edilmemesi gereken sözleri burada sarf etmiştir. Bu bir
düşünce özgürlüğü de değildir. Biz kınıyoruz kendisini.
Ancak Başkanlık Divanı olarak da, sizin, Parlamentoda grubu
bulunan bir siyasi partiyle ilgili o siyasi partinin yaptığı
terör olayları şeklinde buradan ifade edilen o hususu hem
kınamanızı hem de tutanaklardan çıkarmanızı
istiyoruz.
İç
Tüzük 69a göre ben grup adına söz isteyeceğim. Aynı zamanda
bütün milletvekili arkadaşlarımıza da Bunu anlayacak
anlayışları ve kapasiteleri yoktur. demek suretiyle
sataşmıştır. Milletvekili arkadaşlarımız
için de tek tek sataşmadan söz isteyeceğim.
BAŞKAN
Sayın Baluken, Sayın Taşkesenlioğlu
konuşmasında, sizin tekrarladığınız cümleyi
kullanmak suretiyle size 69uncu maddeye göre söz hakkı yaratan bir
sataşmada bulunmuştur, Halkların Demokratik Partisi Grubuna.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Kişisel olarak bana da
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Hayır, kişisel olarak
Tek
tek orada bulunan hiçbiriniz anlayacak kapasitede değilsiniz. dedi.
BAŞKAN
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bunu siz takdir edemezsiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bir saniye efendim. Ben sizi dinledim Sayın Baluken.
Şimdi,
örnek veriyorum. Daha biraz önce burada başka tartışmalar oldu,
tüm muhalefet partilerini itham eden bir konuşma yapıldı.
Muhalefet partilerinin temsilcileri olarak grup başkan vekili
arkadaşlarıma sataşmadan dolayı söz verdim. Yani tüm
muhalefet partilerine yönelik bir sataşma var diye, bütün
milletvekillerine söz hakkı doğar şeklinde bir uygulamamız
yok. Parlamento hukukumuzun yazılı kuralları vardır, teamülî
kuralları vardır.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Baluken, bitireyim efendim.
Yazılı
kurallar; başta Anayasa olmak üzere ondan sonra İç Tüzük, yasalar,
Başkanlık Divanı kararlarıyla belirlenmiştir. Teamüli
kurallar da tekrarlana tekrarlana Meclisin artık uygulanagelmiş,
uygulaması kabul edilmiş olan kurallardır. Teamüli
kurallarımız içerisinde veya yazılı kurallarımız
içerisinde bu şekilde bir gruba yönelik sataşma nedeniyle bütün
milletvekillerine söz hakkı doğar diye bir şey yok.
Sataşmayla ilgili 69uncu madde de gayet açıktır. Kendisine
sataşılan veya ileri sürmüş olduğu görüşten başka
bir görüş kendisine atfolunan hükûmet, komisyon, siyasi parti
grupları veya milletvekilleri sataşma nedeniyle söz alma hakkına
sahiptirler. Halkların Demokratik Partisi Grubuna yönelik bir sataşma
vardır. Sataşma nedeniyle size veya uygun göreceğiniz bir
başka milletvekili arkadaşıma söz vermeye hazırım. Onun
dışında tek tek milletvekillerine söz vermem söz konusu olamaz.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, bu konuda ben grubumuz
adına verilmesi gereken cevabı söz hakkımı kullanarak
vereceğim. Ancak benden sonra da kendisine hakaret edildiğini
düşünen ve sataşıldığını düşünen
milletvekili arkadaşlarımızın söz hakkı da baki
kalacak. Onu belirleme yetkisi bende ya da sizde değildir.
Tutanağı istersiniz, milletvekillerine tek tek sataşma
anlamına gelecek bir ibare varsa da her milletvekiline söz vermekle
yükümlüsünüz. Her milletvekilinin 69uncu maddeden dolayı o
hakkını kullanma hakkı vardır.
BAŞKAN
Sayın Baluken, bunu ben ifade ettim. 69uncu maddeyi ben söyledim size.
Kendisine sataşılan bir milletvekili varsa elbette o milletvekilinin
bu sataşma nedeniyle söz hakkı vardır ama milletvekillerimizden
böyle bir talep gelmedi. Ben sizin talebiniz uyarınca ayrıca
tutakları alacağım, bakacağım. Bir sataşma varsa
milletvekillerimize ismen, isim de belirtilmek suretiyle, elbette o
arkadaşlarımızın söz hakları olacaktır. Size,
69uncu madde nedeniyle, bu kapsamda iki dakika süre veriyorum Sayın
Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Aynı zamanda, Sayın Başkan,
diğer talebimi de yerine getirmenizi isteyeceğim. HDPnin
yaptığı terör olayları demek suretiyle burada bir siyasi
partiyi ağır bir şekilde itham etmiştir. Düşünce
özgürlüğü içerisine girmeyen bir nefret söylemi
kullanmıştır, hedefleştirici bir nefret söylemi
kullanmıştır. Buradaki siyasi partilerin itibarını da
bir yönde Parlamento çalışmalarında korumak ve kollamak
Başkanlık Divanının da görevidir. Dolayısıyla da
tutanaklarda o kısmı da incelemenizi, milletvekilinin Halkların
Demokratik Partisinden özür dilemesini, o bahsetmiş olduğu ibarelerin
de tutanaklardan çıkarılmasını talep ediyorum.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Milletten özür dilediğiniz an
Sayın Vekil. Milletten özür dilediğiniz an
BAŞKAN Sayın Baluken, sataşma nedeniyle grubunuzun söz
hakkı var. Bu söz hakkı, söz konusu sataşmayı yaratan, ona
neden olan ifadeyi düzeltmeniz içindir, ona yönelik cevabınızı
vermeniz içindir. Yani, bunu bizatihi yapacak olan sizsiniz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, gün
boyunca Halkların Demokratik Partisine karşı özel bir tutum
içerisinde görüyorum sizi. Burada İç Tüzükten kaynaklı olarak biz
partimize yapılan bir hakaretle ilgili bir nefret suçu
işlendiğini söylüyoruz ve bu Parlamento çatısı altında
bir siyasi partinin nefret suçu işlenerek hedef gösterilemeyeceğini
söylüyoruz. Bunu bize getirip sataşmadan söz hakkı üzerinde bir
lütuf şeklinde tanımlamayın lütfen.
BAŞKAN Sayın Baluken, bakın, başlangıçtan
itibaren burayı adilane bir şekilde yönetmenin gayreti içerisindeyim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Biz o kanaatte
değiliz. Şuradan alkış almak için durmadan söz
hakkımızı gasbediyorsunuz
BAŞKAN Bir saniye yani aldığım alkışa
göre hareket etmiyorum Sayın Baluken. Beni dinleyin lütfen, ben sizi
dinliyorum.
Sayın Baluken, hiçbir bir partiye olmadığı
şekilde sizin grubunuza, dün ve evvelsi gün, iki gün üst üste hem size söz
verdim hem de işaret ettiğiniz bir başka arkadaşa
sataşma nedeniyle ayrıca söz verdim. Bunu bir başka siyasi parti
grubuna yapmadım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Lütfetmediniz, bu hep olan
bir şey.
BAŞKAN Efendim, hayır, bakın, sadece kuralları
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Parlamentoda olan bir
şey, ilk defa olan bir şey değil, ilk defa siz
yapmıyorsunuz, oraya kim oturursa yapmak zorunda.
BAŞKAN Sayın Baluken, ben sizi saygıyla dinliyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ben de sizi saygıyla
dinliyorum.
BAŞKAN
Lütfen ben de konuşmamı bitirene kadar siz de beni dinleyin, rica
ediyorum yani dinlemek zorunda olmayabilirsiniz ama ben sizden rica ediyorum.
Eğer medeni bir şekilde burada bir tartışma, görüşme
gerçekleştireceksek birbirimizi, görüşlerimizi beğenmesek dahi,
dinlemek doğru olur. Ben şimdi bu cümlenizi kabul etmiyorum:
Halkların Demokratik Partisine karşı bir tutum
içerisindesiniz. Asla kabul etmiyorum. Parlamentoya seçilerek gelmiş
bütün milletvekillerimiz saygıdeğerdir. Bütün siyasi parti
grupları, siyasi partiler milletin temsilcileridir, her biri milletin
iradesini temsil ederler. Ben bu iradeyi küçümseyen, bu iradeyi eleştiren
anlayışı asla onaylamam. Ancak, siyasi partilerin birbirlerine
yönelik eleştirileri konusunda ben Şu parti haklıdır, bu
parti haksızdır. şeklinde bir değerlendirme yapmak
konumunda değilim Sayın Baluken. Bu eleştirileri cevaplayacak,
karşılayacak olan siyasi parti gruplarının kendileridir,
İç Tüzük bu hakkı da kendilerine vermiştir. Benim görevim bu
hakkı ilgililerine, siyasi parti gruplarına, milletvekillerine teslim
etmektir.
Sayın
Baluken
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Normal karşılıyorsunuz o zaman öyle
mi bir siyasi partiye
BAŞKAN
Hayır.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır)
karıştığı terör
olayları demeyi?
BAŞKAN
Efendim, bakın
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Ona göre cevap vereceğim çünkü.
BAŞKAN
- Sayın Baluken, siz, eğer benimle bir polemiğe girmek
istiyorsanız ben bu polemik fırsatını size
vermeyeceğim
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Peki, tamam.
BAŞKAN
-
böyle bir polemik yapma niyetim yok. Siz, bu Meclise gelmiş,
seçilmiş bir milletvekilisiniz, bir siyasi parti grubunun Grup Başkan
Vekilisiniz, milletin iradesini temsil ediyorsunuz, bunu size ifade ettim. Bir
siyasi partinin bir başka siyasi partiye teröre
sığınıyorsunuz şeklinde bir eleştiri
yapmış olmasından ben asla mutlu olmam, bunu onaylamam ama bunu
reddedecek olan sizlersiniz.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Peki, tutanaktan çıkarmıyorsanız ona
göre vereceğim cevabı.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Baluken.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Tutanaklara bakarsanız, tam öyle
değil.
BAŞKAN
- Tutanakları ben getirteceğim, inceleyeceğim, benim
açıklama yapmam, müdahale etmem gereken bir şey varsa bununla
ilgileneceğim.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
17.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bence bu saatten sonra tutanakları
incelemeseniz de olur çünkü aynı üslupla, aynı düzeyde cevap
vereceğim.
Dünyada
terör olayları yapmakla suçlanan şu anda tek bir siyasi parti var,
biliyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından HDP sesleri) AKP, AKP.
(HDP sıralarından alkışlar) Dünyada Orta Doğuda akan
kandan, Suriyede akan kandan, Rojavada, Şengalde akan kandan sorumlu
bir siyasi parti denince, onun karıştığı terör
olayları denince akla siz geliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
HDP sesleri) Türkiye içerisinde IŞİD çetelerinin, El Nusra
çetelerinin yapmış olduğu Diyarbakır katliamları,
Suruç katliamları, Ankara katliamları denince AKPnin
yaptığı terör olayları geliyor. Dolayısıyla,
sizin terörle ilişkinizi bizim buradan ifade edip etmememiz önemli
değil, bütün dünya bunu görüyor, bütün dünya tartışıyor.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) O Kandil var ya, çok iyi bilirsiniz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Avrupadan herhangi birini çevirin, terör deyin,
IŞİD deyin, El Kaide deyin, El Nusra deyin, size AKP der. O
yüzden sizin karıştığınız terör olayları
nedeniyle, merak etmeyin, önümüzdeki günlerde sizi Uluslararası Ceza
Mahkemesi zaten yargılayacak.
Şimdi,
bu bahsettiğiniz içerideki terör olayı var ya, hani millî
eğitimden de bahsettiniz ya, bakın, şu resmi görüyor musunuz?
Şu, hani, öğrencileri ölüme terk etmek için öğretmenleri oradan
çıkarıp steril katliam hazırlığı
yaptığınız Cizreden, Silopiden çekilmiş bir resim.
Bakın, öğrencilerin olması gereken bir sınıfta bu
resim sizi utandırmalı.
TAMER
DAĞLI (Adana) Allah o askerlere güç kuvvet versin, o askerlere güç
kuvvet versin.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Bu resmi veren bir siyasi partinin orada hangi terör
dalgasını estirebileceğini bütün Türkiye kamuoyu görüyor. Ama
merak etmeyin, bu terörün hesabını tek tek hepinizden soracağız.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Tek tek bunların
hepsinin hesabını vereceksiniz. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar(!)]
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Tehdit ediyorsunuz,
farkında mısınız?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Cizre halkı,
Silopi halkı katledilirken siz burada rahat edemeyeceksiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hepinizle tek
tek de uğraşacağım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım, hatip Benden önceki
konuşmacı
diyerek bizzat beni kastetti, parti adını
vererek. Ben kişisel cevap hakkımı kullanmak istiyorum 69a
binaen.
BAŞKAN Sayın Yıldırım, bir
saniye efendim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın, AKPli hatip
Benden önceki HDP konuşmacısı
diyerek bizzat beni kastetti.
BAŞKAN Bir saniye, Sayın
Bostancının söz talebi var.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ama benim ondan önce
hakkedilmiş bir cevap hakkım var.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
Sayın Baluken konuşmasını daha bitirmeden, sizden önce
Sayın Bostancı ayağa fırladı. Ben bu sırayı
gayet iyi takip ediyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hayır, ondan önce
kalkmış durumdaydım ben.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Yıldırım ben konuşurken ayaktaydı.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın, kişisel
olarak bana sataştı.
BAŞKAN Sayın Yıldırım, ben
talebinizi değerlendireceğim. Bir saniye efendim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Aynı şekilde ben de
kalkmıştım.
BAŞKAN
Sayın Kerestecioğlu, sizleri de dinleyeceğim efendim.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Bakın, grup başkan vekilimizin az önce yönetim
tarzınıza dönük söylediklerini haklı çıkarır
uygulamaya devam ediyorsunuz Sayın Başkan. Bir ön yargınız
var herhâlde.
BAŞKAN
Sayın Bostancı, dinliyorum sizi.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Eski ulusalcı refleksler gelişiyor tabii.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, sayın
konuşmacı sataşmaya ilişkin olarak almış
olduğu söz çerçevesinde aynı sataşmayı AK PARTİye
karşı yapmıştır. Terör deyince akla gelen dünyadaki
tek parti AK PARTİ. diyerek terörle bağlantılı
olduğunu iddia etmiştir. Bu açık bir sataşmadır. 69a
göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı, iki dakika süre veriyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
18.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; Sayın Balukenin burada son yapmış olduğu
konuşma düzeyinde bir cevap vermeyeceğim.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sizin düzeyinize cevap verdi Sayın Baluken.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Maksadımız üzüm yemek, bağcı
dövmek değil.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Hayır, sizin düzeyinize göre cevap verdik.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Maksadımız, bu ülkede halkın
kucaklaşması, terörün son bulması. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET
YILDIRIM (Muş) Silahla kucaklaşma değil mi?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Kıymetli arkadaşlar, HDPnin esasen
Türkiye'de barışın temin edilmesi bakımından önemli
bir şans olduğunu düşünüyorum. Bu şansı ümit ederim ki
bu arkadaşlar iyi kullanırlar, bunu canıyürekten temenni
ediyorum.
Barışı
kurmak çok zordur. Bakın, şu ortamda bile gerilimi ve tansiyonu
yükseltmek o kadar kolay ki insan bir anda öfkelenir ve her şeyi
yıkacak bir dil kullanabilir ama bu ortamda müzakereyi
sağlayıcı dil, emin olun, çok fazla dikkat, itina gerektiriyor,
tıpkı barışın kurulması gibi.
Ben
HDPli arkadaşlardan
Türkiye'de halkın kucaklaşmasını
temin edecek bir siyasi çizgide
Gerçekten, onlara oy verirken insanlar,
barış için oy verdiler buradaki bütün siyasi partilere olduğu
gibi. Ümit ederim ki o doğrultuda, barış doğrultusunda bir
çaba içinde olurlar, bunun diline uygun bir şekilde yüzde 49 küsur oy
almış bir siyasi partiyi de bu şekilde tanımlamazlar.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Siz de aynı şekilde
Sayın Bostancı.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Yıldırımın bir söz talebi vardı.
Sayın
Yıldırım, sizi şimdi dinliyorum efendim.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Benim de tekrar söz talebim olacak.
AHMET
YILDIRIM (Muş) 3üncü maddeyle ilgili olarak kişisel söz hakkı
kullanan AKPli, artık AKP de demeyeceğim, A-Ka-Peli çünkü
Ha-De-Pe diye hitap ediyorlar, A-Ka-Peli hatip benden önceki
konuşmacı diyerek şahsımı hedef aldı ve
söylemediğim cümleleri bana atfetti. Buna ilişkin cevap hakkı
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, İç Tüzük 69uncu maddeye göre söz
hakkınız vardır. Bunu daha önce ifade etmiş
olsaydınız size o zaman da bu sözü verirdim.
Buyurun
efendim, iki dakika süre veriyorum.
19.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET
YILDIRIM (Muş) A-Ka-Peli vekil söze başlarken sesinin
kısıklığından kaynaklı mazeret dile getirdi. Saat
ikiden beri muhalefet partilerinden konuşmacılara bu kadar yüksek
volümle sataşma yaparsanız sesiniz kısılır Sayın
Hatip.
İkincisi,
Hakkâri Yüksekovaya milyarlarca dolarlık harcamayla havaalanı
yapmış. diyerek üçüncü havalimanıyla
karıştırıyor Hakkâri havalimanını.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Askerî harcama yapıyorlar.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Milyarlarca dolar harcama askerî harcamalardır. Siz
askerî harcamalarla havaalanı harcamalarını
karıştırıyorsunuz. Ben bölgesel eşitsizlik dedim, siz
bölgesel kalkınma diye belki de anlamını bilmediğiniz bir
cümleyle cevap vermeye çalıştınız. Ve özellikle size
salık veririm, bir bölgesel kalkınma kavramının
tanımını öğrenin ondan sonra çıkın konuşun.
Teşekkür
ederim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sizden önce Sayın Kerestecioğlunun bir söz talebi vardı.
Mikrofonunuzu
açayım, önce talebinizi oradan alayım Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Ben de aynı şekilde
sataşma nedeniyle söz istiyorum. Biraz önce konuşan hatip HDPli
vekillerin, onların burada anlama kapasiteleri yok, o yüzden size
sesleniyorum. diyerek seçmenlerimize seslendi. Ben de İstanbul Vekili
olarak ve İstanbul seçmenlerinin temsilcisi olarak anlayıp anlamama
konusundaki sataşmaya karşı cevap vermek istiyorum İç Tüzük
69a göre. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Bu konuda başka söz vermeyeceğim arkadaşlar.
Buyurun
Sayın Kerestecioğlu.
Süreniz
iki dakikadır.
20.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlunun, Erzurum Milletvekili
Zehra Taşkesenlioğlunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
vekiller, sevgili halkımız; maalesef sürekli sınanmak ve ayar
verilmek istenen bir parti durumundayız. Beni İstanbul halkı
seçti, sizler seçmediniz ve ben burada hesap vereceksem beni seçen seçmenlere
hesap veririm. Onlar eğer yaptığım
davranışları, yaptığımız, yürüttüğümüz
politikayı beğenmiyorlarsa bir dahaki sefere bizi seçmezler. Biz
buraya gerçekten barış için geldik.
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Öyle yaptık.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (Devamla) Ben yıllardır insan hakları
mücadelesinde, kadın hakları mücadelesinde çalışan bir
insanım ama hayatımda buradaki üslup kadar gerçek olmayan bir siyaset
tarzı görmedim. Sokakta insanlar çok daha fazla, farklı
görüşlerden olsa da birbirleriyle anlaşabiliyor,
konuşabiliyorlar, diyalog kurabiliyorlar. Biz ne zaman bu kadar bölündük?
Bölünmekten söz ediyorsunuz. Ne zaman bu kadar bölündük?
MEHMET
METİNER (İstanbul) Onun da müsebbibi AK PARTİ değil mi!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (Devamla) Gerçekten bir tarafta göz
yaşlarıyla, vicdanlarıyla bir taraf dururken, diğer taraf
gösterilen resimlere karşı gülecek kadar ne zaman bölündük?
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Diğer taraf derken niye bize
bakıyorsunuz?
AYŞE
KEŞİR (Düzce) Diğer taraf değiliz, siz
tarafsınız.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU (Devamla) Ben size bunu sormak istiyorum ve
konuşalım, konuşalım diyorum ama oradan laf atarak
değil. Özellikle siz Hanımefendi, çıkın şu kürsüye,
konuşun.
Saygılarımı
sunarım.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) O da olacak efendim, o da olacak efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kerestecioğlu.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Baluken, talebinizi daha sonra karşılayacağım.
Şimdi
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.32
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER : Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
------0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 16ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Birleşime
on beş dakika daha ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.46
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER : Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
------0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 16ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
1
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Sayın
Bostancının söz talebi olduğunu görüyorum.
Buyurun
Sayın Bostancı.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
33.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması ile Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Mecliste
müzakereler gerçekleşirken zaman zaman kastı aşan ifadeler söz
konusu olabiliyor. Elbette bunları hiçbir şekilde temenni etmeyiz ama
bunlar söz konusu olduğunda da bir açıklamayı gerekli görüyoruz.
Biraz
önceki müzakerelerde de partimizin mensubu bir sayın milletvekili, Zehra
Hanım, Halkların Demokratik Partisiyle ilgili olarak Bugün
hendeklerin arkasına sığınarak yapmış olduğu
terör olaylarının sonucunda, ülkemizde milyarlarca dolar lirayı
bulan
diye devam eden, kastı aşan bir ifade
kullanmıştır.
Bu
ifadedeki mantığa ve illiyet bağına parti olarak
katılmamız mümkün değildir, Zehra Hanımın da
kastının bu olduğunu düşünmüyorum.
Tabii,
müzakere ortamı içerisinde hemen peşinden yaşanan
tartışmalar ve Sayın Balukenin de Terör denildiğinde
dünyada akla tek parti gelir, o da AK PARTİ. şeklindeki ifadesini de
aynı ölçüde kastı aşan ve buradaki medeni müzakere ortamına
olumlu etki yapmayacak bir ifade olarak görüyorum. Bunları bildirmek
istedim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
Sayın
Baluken, buyurun efendim.
34.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, ben de deminki oturumda sarf edilen bazı sözlerle ilgili, bu
Parlamento çatısı altına yakışmayan birtakım
cümlelerin düzeltilmesi gerektiğini ifade etmiştim.
Özellikle
Halkların Demokratik Partisini Terör yapan bir siyasi parti olarak
tanımlamanın partimizi hedefleştiren yanlış bir söylem
olduğunu ve bunun mutlaka tutanaklardan çıkarılması
gerektiğini ifade etmiştim. Ancak, bütün uyarılarıma
rağmen bu konuda AK PARTİ Grubundan herhangi bir uyarının,
herhangi bir düzeltmenin gelmemiş olması, yine Başkanlık
Divanınızın bu konuda düzeltici bir tutum içerisine
girmemiş olması nedeniyle kürsüden yapmış olduğum
konuşmada Ortaya konan bu düzeysizliğe karşı istemeden de
olsa aynı düzeyde cevap vereceğim. demek suretiyle bazı
cümleler sarf ettim. O cümleler içerisinde de Dünyada terör yapan parti
deyince akla gelen tek parti AKPdir. demiştim. Buradaki maksadım
bir siyasi partiyi terör yapan bir parti olarak tanımlamak değil, tam
tersine, o şekilde ifade edilen bir ibarenin düzeltilmesine
yardımcı olmaktı. Dolayısıyla, kullanmış
olduğum cümle AKPyi ya da başka bir siyasi partiyi terör yapan bir
parti olarak tanımlamaktan çok, bu tarz söylemlerden uzak durmamıza
işaret eden, yöntem eksikliğinden kaynaklı bir
uyarıydı.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bostancı ve Sayın Balukene açıklamaları
nedeniyle teşekkür ediyorum.
Aradan
önceki oturumda bu konu bir tartışma konusu oldu ve ben o zaman
tutanakları getirteceğimi ifade etmiştim. Çünkü Genel Kuruldaki
tartışmalar sırasında kürsüde konuşan hatibin ne
konuştuğu bazen o uğultu içerisinde bu Divandan yeterince
duyulamayabiliyor. O konuşma sırasında hatta arkadaşlarıma
söyledim Tutanakları getirtelim. dedim. Verdiğimiz arada tutanaklar
geldi. Tutanaklarda Sayın Taşkesenlioğlunun şöyle bir
cümlesini gördüm: Halkların Demokratik Partisinin bugün hendeklerin
arkasına sığınarak yapmış olduğu terör
olaylarının sonucunda
Bir siyasi partiyi bir başka siyasi
parti eleştirebilir ama Mecliste halkın oyuyla seçilmiş, millî
iradeyi temsil eden bir siyasi partiyi doğrudan terör olayıyla
suçlamak Terör olayını gerçekleştirmiştir. konumuna
sokmak asla kabul edilemez, bunu doğru bulmuyorum. Hiçbir siyasi parti,
terör olaylarıyla ilgili olarak Terör olayını
gerçekleştirmiş. şeklinde bir ithamın konusu
olmamalıdır, bunu doğru bulmuyorum.
Açıklamalar
kayda geçmiştir.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/317) (S. Sayısı: 1) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi görüşmelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
3üncü
madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi
soru-cevap işlemine başlayacağız.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Başkanım, HDP Grup Başkan Vekili
Sayın Baluken konuşması sırasında Bunların
hepsinin hesabını vereceksiniz. Hepinizden tek tek hesap
soracağız. diye konuştu. Hesap sormakla neyi kastettiğini
bilmiyorum.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Grup başkan vekilinize sorun, o size
açıklar.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Benim adım Adnan Boynukara. Hepinizden tek
tek dendiği için ben üstüme alındım.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ya böyle bir şey var mı? İçeride toplantı
yaptık.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Yanlış bir şey mi yapıyorum
Özgür Bey?
BAŞKAN
Sayın Boynukara, Sayın Baluken konuşmasını hangi
çerçevede, hangi düşünceyle yaptığını
açıkladı. Söz konusu konuşmalar Sayın Balukenin
açıklamış olduğu çerçevede bir niyetin, bir düşüncenin
ifadesi amacıyla yapılmıştır.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Başkanım, buna ilişkin bir düzeltme
olmadığı için ifade ettim.
BAŞKAN
Biraz önce arkada yaptığımız müzakerede de bunların
siyasi olarak hesap sorma şeklinde, o amaçla
kullanıldığını kendileri ifade etmişlerdir.
Teşekkür
ediyorum değerli arkadaşlar.
Şimdi
soru-cevap işlemine başlayacağız.
İlk
soru, Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, 4 Mart 2014 tarihinde çıkarılan Ücretsiz veya İndirimli
Seyahat Kartları Yönetmeliğiyle 65 yaş ve üstündeki
vatandaşlarımızın şehir içi ulaşımda
ücretsiz taşınması sağlanmıştır. Ancak,
çıkarılan yönetmeliğin sakatlığını defalarca
burada dile getirdik ve sonunda Bakanlığınızın
yaptığı yeni düzenlemeyle şoför esnafına devletçe ödenek
verileceği belirlenmiş ve 7 Nisan 2015 tarihinde çıkarılan
yeni yönetmelikle ödeneğe ilişkin hususların altı ay
içerisinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığınca belirleneceğini belirtmiştiniz. 7 Ekim
2015 tarihinde bu süre doldu. Yaklaşık iki buçuk aydır konuya
ilişkin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinden
özel şahıs ya da şirketlere ait şehir içi toplu
taşıma hizmeti veren her ulaşım aracı için, özel deniz
ulaşım aracı için bunların işletmecilerine bir ödenek
verilmiş midir? Verilmişse hangi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Haberal
ERKAN
HABERAL (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana dün bir soru sormuştum, cevap alamadım. Seksen yılda 57
milyar dolarlık cari açık sizin Hükûmetleriniz döneminde 444 milyar
dolara çıktı, ne düşünüyorsunuz? demiştim.
İkinci
sorum: Yabancılara topraklarımızdan ne kadar satıldı?
Üçüncü
sorum: 1 TL bir dolar olacak. diyordunuz, daha doğrusu 1 dolar 1 TL
olacak. diyordunuz, 1 dolar yaklaşık 3 lira oldu. Nihai sonucu ne
bekliyorsunuz efendim?
BAŞKAN
Sayın Parsak
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Ben
geçen maddede cari açıkla ilgili Cari açığı Reza Zarrab
mı kapatacak? diye sormuştum. Bu sefer de seçim çevrem olan
Afyonkarahisarla ilgili bir soru sormak istiyorum Sayın
Bakanımıza.
Bizim
Afyonkarahisarımızda uzun yıllardır süregelen bir
Ankara-İzmir otoyol tartışması söz konusu. Sivrihisardan
başlayarak Eskişehir ve Kütahyanın ilçeleri üzerinden Manisaya
ulaşması planlanan ve Karayollarının 2023 hedefleri
arasında yer alan Ankara-İzmir otoyolunun yapımına 2015
yılında başlanacağı ifade edildiği hâlde şu
an için sadece ÇED raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
sunulmuş durumda beklemektedir. 2015i de geride bırakmak üzere
olduğumuza göre, Ankara-İzmir otoyolunun Afyondan geçeceğine
dair yalan söylenmeye devam edilecek midir? Ankara-İzmir otoyolunun
yapımına ne zaman başlanacaktır ve Ankara-İzmir
otoyolu Afyonkarahisardan geçecek midir?
Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Sayın Erdoğan
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, bütçe kanunlarının en önemli kısmı denetimdir. AKP
iktidarları boyunca örtülü ödenek harcamaları katlanarak
artmaktadır. Bu bütçede örtülü ödeneğe ne kadar kaynak
ayırdınız? Yani, bütçenin ne kadarı tamamen denetim
dışı kalacaktır?
Ayrıca,
Irak Merkezî Yönetimiyle arası açılan ve geçen hafta ülkemize gelen,
devlet başkanı muamelesi gösterdiğiniz Barzaniye Kuzey Irak
bölgesel yönetiminin personel giderlerinin üç ay süreyle
karşılanacağı konusunda Hükûmetinizin söz verdiği
doğru mudur, değil midir?
BAŞKAN
Sayın Arslan
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Bakan, Denizli-Aydın, Aydın-Antalya
otoyolunun 2016 yılında yapılacağı söyleniyordu.
Yapılacak mı, yapılmayacak mı; yapılacaksa hangi
tarihte başlanacak?
Ayrıca,
ikinci sorum, Denizli ihracatçısının ürünlerini kolayca ve daha
az maliyetle
Denizli Organize Sanayi Bölgesinden İzmir Aliağaya
uzanan demir yolu ne zaman bitirilecek, bunu soruyorum.
Bir
de Denizli ilimiz teşvikten çok az yararlanan bir ilimiz. Teşvikle
ilgili herhangi bir değişiklik olacak mı, Denizlimiz
teşviklerden daha çok faydalanacak mı?
Bunları
soruyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Yarkadaş
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Bakan, Türkiye'nin en büyük 2
hastanesi Çapa ve Cerrahpaşaya hazineden ödenek aktarılmıyor.
Bu yüzden, ilaç ve medikal firmaları ihaleye girmiyor. Çapa ve
Cerrahpaşa malzeme eksiği olduğu için yeterli hizmet veremiyor. Hastanelere
neden ödenek aktarılmıyor? Hastanelerin bu yolla iflasa sürüklenmesi
ve arsalarının yandaşlara peşkeş çekilmesi mi
planlanıyor?
Sayın
Bakan, mali müşavirler odası tüm borçlara ödenebilir şekilde
yeniden yapılandırma istemiştir. Bu çağrıya yönelik
bir çalışmanız olacak mıdır?
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Öz
BÜLENT
ÖZ (Çanakkale) Sayın Bakan, kurumlarında yan yana çalışan
memur ve sözleşmeli çalışanlar aynı üniversitelerin
aynı bölümlerinden mezun olup aynı işi yapmalarına
rağmen statüleri farklıdır ve eşit işe eşit ücret
ve aynı özlük haklarından yararlanamamaktadır. Üniversite mezunu
işçiler işçi statüsünde olduklarından kurumları
üniversiteli işçileri istediği yerde ve pozisyonda
çalıştırabilmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında
görev yapan üniversite mezunu işçilerin memur kadrolarına
atamalarının gerçekleştirilmesi, bu personelin geleceğe
yönelik önlerindeki engelleri kaldıracak, bu kişilerin tayin, nakil,
geçici görev, görevde yükselme ve unvan kullanabilme haklarının
çözümünü sağlayacak, her şeyden önemlisi, çalışma
barışını, iş yerinde huzuru ve motivasyonu
kuvvetlendirerek verimliliğin artmasına katkı
sağlayacaktır.
2016
yılında, çalışma barışı ve anayasal
eşitlik ilkesinin de gereği olarak bu işçilerimizi memur
kadrolarında istihdam etmeyi planlıyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öz.
Şimdi
cevap için Hükûmete söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Bakanım.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Öncelikle
Sayın Akara sorusundan dolayı teşekkür ediyorum. Doğrudur,
özellikle engelli vatandaşlarımızın gün içerisinde
şehir içi özel halk otobüsü taşımacılığından
ücretsiz yararlanması noktasında geçen dönem Hükûmetimizin
inisiyatifiyle çıkarılan yasal düzenlemeyle böyle bir imkân
tanınmıştır. Burada özel halk otobüsleri ve deniz otobüslerine
de verdikleri bu hizmet karşılığında bir destek yine
aynı yasada öngörülmüş ve buna ilişkin yönetmeliğin de
altı ay içerisinde çıkarılacağı ifade edilmiştir.
Çalışmalar hâlihazırda Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından müştereken
yürütülmektedir. Ben de göreve başladıktan sonra özel olarak konuyla
ilgilendiğimi ifade etmek istiyorum. En yakın zamanda bu düzenlemeyi
yapıp özel halk otobüsü işletmecilerinin beklediği bu
desteği açıklayacağız.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) En kısa zaman ne kadar?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) İnşallah, en kısa sürede
özel olarak ilgileneceğimi burada ifade edeyim. En kısa sürede
inşallah bu düzenlemeyi yapacağız.
Sayın
Haberal cari açıkla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ekonominin
geneline ilişkin olarak bugün en son FED kararı açıklandı,
hepimiz takip ettik. Günlerdir FEDin faiz kararından sonra
gelişmekte olan ülkelere ilişkin çeşitli senaryolar ifade
edildi, çeşitli şeyler konuşuldu ama bugün gördük ki Türkiye
ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu
Böyle bir faiz
kararından sonra hem borsada hem kurlarda hem de faizde ortaya çıkan
gelişmeler bir defa daha gösterdi ki gelişmekte olan ülkeler
içerisinde Türkiye ekonomisi sağlam bir görünüm arz ediyor.
Cari açık konusunda da biz Hükûmet olarak gerek Onuncu
Kalkınma Planında gerek öncelikli dönüşüm programlarında
gerek yeni Hükûmet programımızda özellikle cari açığı
azaltacak, yerli üretimi artıracak, ithalatı azaltacak, sanayide
yeniden dönüşümü sağlayacak bir ekonomik politika çerçevesi
oluşturduk. İnşallah, hep beraber önümüzdeki dönemde hem global
konjonktürün verdiği imkânlar hem de ekonomide meydana getirilecek
yapısal önlemler çerçevesinde bu mesele çözülecek.
Yabancılara ne kadar toprak satıldığına
ilişkin bir soru sordunuz. Elimde henüz bir bilgi yok. Ama, biliyorsunuz,
bu topraklar bizim topraklarımız, herhangi bir şekilde
satın alanlar tarafından bir tarafa götürülecek topraklar değil.
Birçok ülke bu şekilde karşılıklı olarak veya
olmaksızın bu tür düzenlemeler yapıyor, buna da böyle bakmak
lazım. Yani, globalleşen bir dünyada dünyaya olan ufkumuzu,
vizyonumuzu yerel ve lokal sınırlara, lokal bakış
açılarına da hapsetmemek lazım. Kendimize güvenmemiz lazım.
Bence kendimize güvenimiz arttığı sürece bu tür düzenlemelerden
korkmayız. Bu tür düzenlemelerden korktukça zaten kendi içimize doğru
bükülüyoruz ve çok da fazla ilerleyemiyoruz. Allaha şükürler olsun, son
on dört yılda hem ekonomide hem de siyasette ortaya konulan vizyon yeni
bir bakış açısını ortaya koymaktadır, onun için endişe
etmeyin.
Sayın Parsak Ankara-İzmir otoyolu ne zaman yapılacak?
şeklinde bir soru sordular. Şu anda elimde bu konuda bir bilgi yok.
Ama, Karayolları Genel Müdürlüğünden gerekli bilgiyi alıp
yazılı olarak sizlere arz ederiz.
Sayın Erdoğanın sorusu: Örtülü ödenek ne kadar
ayırdınız? 2015 yılı başlangıç
ödeneklerinin yüzde 25i kadar ayırdık. En azından öyle
olması lazım. Çünkü genel olarak mal ve hizmet alımlarında
oran o şekilde belirlendi.
Sayın Arslan, Denizli-Aydın-Antalya otoyoluna ilişkin bir
soru sordu. O konuda da Karayolları Genel Müdürlüğünden bilgi
alıp size arz ederiz yazılı olarak.
Yine,
demir yolu projesiyle ilgili söyledi, Teşvik çalışması var
mı? dedi. Biliyorsunuz, bir eylem planı açıklaması
yaptık. İnşallah, gerçekten önümüzdeki dönemde
yatırımları, üretimi, ihracatı artıracak, sanayide
yapısal dönüşüm sağlayacak birçok eylemi hem yasal
düzenlemelerle hem de uygulamayla ortaya koyacağız. O konuda da
inşallah yatırım ortamını destekleyen,
yatırım ortamını iyileştiren düzenlemeleri bir an önce
hayata geçireceğiz.
Sayın
Yarkadaş Çapa ve Cerrahpaşaya ödenek aktarılmıyor.
şeklinde bir değerlendirmede bulundu. Kesinlikle böyle bir şey
söz konusu değil. Biz, İstanbul Üniversitesi dâhil olmak üzere, bütün
üniversitelerimize yeterli ve gerekli ödenekleri koyuyoruz. Cerrahpaşa ve
Çapa fakülteleri, hastaneleri bizim göz bebeğimiz. Dolayısıyla o
hastanelerle ilgili konuları da yakından biliyorum. Önümüzdeki
dönemde de inşallah oradaki mevcut konularla da ilgili üniversiteyle
görüşür, gereken çözümleri birlikte üretiriz.
Sayın
Öz kamuda çalışan personelin farklı statülerde olması
konusunda bir çalışma yapılıp
yapılmadığını sordular. O konuda da biliyorsunuz AK
PARTİ hükûmetleri döneminde gerçekten kamu personelinin hem mali ve sosyal
haklarının iyileştirilmesi bağlamında hem de
statülerinin korunması ve eşitlenmesi konusunda çok önemli
düzenlemeler yaptık. 2011 yılında yaptığımız
düzenlemeyle farklı kurumlarda, farklı kadro unvanlarında
çalışıp da aynı işi yapanların ücret
eşitlemesini yaptık. Bu söylediğiniz konularda da gerekli
araştırma ve çalışmalar yapılır.
Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 3üncü maddesinin; b bendindeki veya yeni
açılacak ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Erhan Usta Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı
Samsun Antalya Konya
Erkan Akçay Ümit
Özdağ Erkan
Haberal
Manisa Gaziantep Ankara
İsmail Faruk Aksu Baki Şimşek
İstanbul Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici
Bütçe Kanunu Tasarısının 3üncü maddesinin 3üncü
fıkrasının, b bendinde yer alan 51.000 ve 55.000 ibaresinin,
196.000 ve 200.000şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken Hişyar
Özsoy Ahmet
Yıldırım
Diyarbakır Bingöl Muş
Kadri
Yıldırım Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu
Siirt Adana İstanbul
Garo
Paylan Nihat
Akdoğan
İstanbul Hakkâri
BAŞKAN
- Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü
maddesinin (3) ncü fıkrasının b) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya Temizel Aykut Erdoğdu Musa Çam
İzmir İstanbul İzmir
Bülent Kuşoğlu Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil
Ankara Bursa İstanbul
Çetin Osman Budak Ceyhun İrgil
Antalya Bursa
b)
(İ) işaretli cetvelinin II- Kamu Görevlilerine İlişkin
Toplam Atama Sayısı Sınırları bölümünde yer alan
36.000 ve 40.000 rakamları sırasıyla 71.000 ve75.000
olarak uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önerge üzerinde
Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Budak. (CHP sıralarından alkışlar)
ÇETİN
OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
3üncü maddesiyle ilgili önergemiz üzerinde söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Bütçe
kanunu genel gerekçesinde Bu kanunlar birer teknik doküman olmayıp
hükûmetlerin siyasi yaklaşımlarını ve kamu hizmetlerinin mali
tezahürünü yansıtan belgelerdir. deniyor. Kanun metnine
baktığımızda tamamen teknik bir doküman olduğunu
görüyoruz. Dolayısıyla, ya genel gerekçeden bu sözler
çıkarılmalı ya da girişi, genel gerekçeleri düzgün bir
kanun metni hazırlanmalıydı. Ayrıca, yine, bu cümledeki
kamu hizmetlerinin mali tezahürünü yansıtan sözünün anlamı nedir?
Tezahür, görünme, ortaya çıkma demek, kamu hizmetlerinin mali görüntüsü
gibi bir sözün anlamı yoktur.
Değerli
arkadaşlar, bu yüce Meclise sunulan -geçici de olsa- bütçe yasası
metninin bu şekilde önümüze getirilmesini şaşkınlıkla
karşılıyorum. Özensiz başlayan ve özensizce devam eden bir
kanun metni görüyoruz. Madde gerekçelerinin kanun maddelerinden neredeyse
farkı yok, hiçbir açıklayıcı bilgi de yok. Atama
sınırlarıyla ilgili iki rakam yazmak yerine hangi kuruma ne
kadar atama yapılacağını yazmak çok mu zordur? Ciddi bir
şirketin geçici bütçesi bile bundan daha iyi hazırlanıyor.
Değerli
arkadaşlar, aslında Hükûmetin eylem planına, hatta
programına baktığımızda da aynı özensizliği
görüyoruz maalesef. Açın, örneğin, turizm bölümüne bakın,
aynı yuvarlak sözleri dönüp dönüp tekrar eden, kes-kopya, temcit pilavı
önümüze konuluyor. Ülkenin sorunu nedir, ne yapılmalıdır, ne
yapılacaktır gibi hiçbir sistematiği olmayan, kötü
hazırlanmış bu belgeler ya halka ve bu Meclise önem vermeyen bir
anlayışı yansıtmaktadır ya da dar kadrocu,
kayırmacı tutum nedeniyle ehil kadrolarla
çalışılmadığının ya da sadece günün
kurtarıldığının ya da hepsinin birden
kanıtıdır.
Değerli
arkadaşlar, AKPli arkadaşların ve dün Sayın Maliye
Bakanının sürekli vurguladığı kavramlar var; istikrar
ve mali disiplin. Sanki bunlar sihirli sözcükler, sürekli tekrar edince bütün
sorunlar çözülecek. Böyle bir şey yok. İstikrar ortamında mali
disiplini uyguladığınızda üretime dönük, katma değeri
yüksek ürünler üretmeye dönük adımlar atmazsanız kriz her zaman
kapıda durur. Dünyada büyük ölçüde istikrarın ve para bolluğunun
yaşandığı, petrol fiyatlarının dip
yaptığı bir dönemde Türkiye ne yaptı? Büyük bir
fırsatı kaçırdı. AKP üretime yönelik adımlar yerine
inşaat ve ithalat yaparak büyümeyi tercih etti. Yani siz on
yıllık fırsat döneminde bu konuda adım
atmayacaksınız, FEDin parayı geri çağırmaya
başladığı, bütün dünyada gelişmekte olan ülkelerde
istikrarın bozulduğu, güney sınırımızın
yangın yerine döndüğü bir süreçte ekonominin işsizlik,
yoksulluk, gelir adaletsizliği, kayıt dışılık,
cari açık, dış borç gibi temel sorunlarına çare üretecek
adımların atılacağına inanmak hâlâ ayakların yere
basmadığının göstergesidir.
Değerli
milletvekilleri, bu saptamalardan sonra en önemli konuya geleyim. Rusya, Suriye
ve terör olayları nedeniyle turizmde ve uluslararası ilişkilerde
ciddi bir riskle karşı karşıya olduğumuz
ortadadır. Kamu diplomasisi, küresel iletişim ve tanıtım
alanında acil bir seferberlik yapılması gerektiği bir
dönemden geçiyoruz. Kaybedecek bir günümüz dahi yok. Eğer kamu diplomasisi
yani küresel iletişimde ve yurt dışı imaj
çalışmaları ve tanıtımında üç ayı
kaybedersek bunun hem dış politikada -şu ana kadar olduğu
gibi- hem de turizmde ağır sonuçları olacak. Bu konularda mart
ayına kadar beklemek de mümkün değildir. Bu bütçede bu konuya önceki
yıla göre çok büyük bütçe konulması gerekirdi, maalesef göremedik.
Hükûmetin durumun farkında olduğundan çok emin değilim. Bu
nedenle ilgili bakanlıkların bütçede bu konuyu acilen ele
almalarında yarar görüyorum.
Değerli
arkadaşlar, önerimizle sizin mali disiplin içinde istikrarlı
şekilde büyüttüğünüz işsizler ordusundan biraz daha fazla gence
iş, aş ve umut verebilmek istiyoruz ama atama
sınırının hiç olmazsa 71 bine veya 75 bine
çıkarılmasını gençlerimizin, çocuklarımızın
geleceği için istiyoruz.
Bu
önergemize istikrarlı bir şekilde Hayır. demeyeceğinizi
umuyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1 sıra sayılı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının
3üncü maddesinin (3)üncü fıkrasının b bendinde yer alan
51.000 ve 55.000 ibaresinin, 196.000 ve 200.000şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Akdoğan (Hakkâri) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önerge üzerinde
Hakkâri Milletvekili Sayın Nihat Akdoğan konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Akdoğan. (HDP sıralarından alkışlar)
NİHAT
AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçici
bütçe kanun tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsım
adına söz aldım, yüce kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, demin arkadaşlarımız bahsederken işte
Hakkâriye havaalanı açılmış... Değerli
arkadaşlar, havaalanı 26 Mayısta açılmış, 16
Ağustosta kapatılmış. Diyeceksiniz ki değerli
arkadaşlarım: Hendek vardı. Şırnakta da hendek var,
Diyarbakırda da var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, sadece seçim dolayısıyla açtığınız,
seçimde buradaki HDPnin iradesinin kırılması adına seçim
yatırımı olarak yaptığınız bir
yatırımdı. Ben sonraki yatırımları size
söyleyeyim.
Değerli arkadaşlar, yıllardır diğer illerle
birlikte bütün projelerini tamamlamasına rağmen doğal gazın
gitmediği tek il gene Hakkâridir. Burada da hendekler vardı
değil mi değerli arkadaşlar?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş)
Havaalanını istemediniz ama.
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Bir tane daha söylüyorum. Değerli
arkadaşlar, yıllardır bir üniversitesi var. Bütün diğer
illerle birlikte bu üniversite de ihaleye çıkmıştı. Şu
anda binaları inşa edilmemiş tek yer var, o da Hakkâridir.
Ben
sizin yaptığınız diğer yatırımları da
söyleyeyim. Değerli arkadaşlar, sadece 7 Hazirandan bugüne kadar
katlettiğiniz insanları sayacağım buradan.
İtirazlarınız olacaktır ama bunların hepsi sivil
insanlar. Fettah Es, 2 çocuk babasıydı. Ali Kaval, bir evin tek
çocuğuydu ve tek çocuk babasıydı. Yakup Babat, Adem Sevinç,
Diyar Akın, Diyar Ertaş, Doğan Doğma, Çetin Dara, Mehmet
Reşit Arıcı, Naim Noyan, Zeynel Kaya, Ersin Aydın.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Onları kim katletti?
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Bu sizin yatırımlarınız katletti
onları. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Katlettiğiniz dedin.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Hakkâri Camisinin İmamı Aziz Tanı da
sayın orada.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyin lütfen, rica ediyorum.
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, ülkemizin bir yerinde,
savaşın sürdüğü bir yerde bütçe tasarısından,
savaşın ortaya çıkardığı ağır maliyetin
bütçeye yansımasını ortaya koymadan, reel verileri
çıkarmadan konuşmak sadece bir formalitedir ve zaman kaybından
başka bir şey değildir.
Değerli arkadaşlarım, AKP Hükûmetinin kürdistanda
başlattığı savaş için merkezî bütçeden ve gizli
ödeneklerle harcanan milyarlarca TLyi görüşmeyen, gizli ödenekleri
sorgulamayan bir Meclis AKPnin faaliyetlerini onaylayan bir yapıdan öteye
bir anlam taşımayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, üzüntüyle belirtmek isteriz ki bugün kürdistanda yaşanan
savaş Türkiye halklarının birlikte yaşamasını
çatırdatıyor. Tarihsel olgular ve olaylar kuşkusuz benzerlik
taşıyacaktır. Ne yazık ki savaşların
çıkardığı sonuçlar benzerlik gösterecektir.
Kürt
illerinde yaşananlara geçmeden önce
Değerli arkadaşlar, 2011de
Suriyede de, Derada demokratik taleplerini ortaya koyan yeni bir yönetim,
haklarına saygı duyan bir yönetim talep eden halkların üzerine
Bakın, buradan bir göstereyim: Esadın tankları
halkını bombaladı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Ve o günden bugüne kadar Suriyede acı,
gözyaşı dinmedi, 300 binin üzerinde insan hayatını
kaybetti. Bugün aynı şeyi maalesef biz kürdistanda
yaşıyoruz. Bunu ister kabul edin ister etmeyin. Bakın, burası
da Silopi. Burada da gene, halkını bombalayan bir hükûmet
vardır.
Ve
ikincisini değerli arkadaşlar
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Dün devlet hastanesini bombalayan bir PKK var.
BAŞKAN
Sayın Akdoğan, teşekkür ediyorum.
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Bunu belirteyim, bitireceğim Başkanım.
Burada
konuşurken sizden herhâlde izin isteyecek hâlimiz yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SALİH
CORA (Trabzon) Süre bitti, süre bitti, otur yerine.
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Onu Başkan belirtir, Başkan belirtir
değerli arkadaşlar.
BAŞKAN
Sayın Akdoğan, lütfen son cümleleriniz efendim, süre bitti.
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Hediye Şen, bir anneydi, 2 çocuk annesiydi, dün
sizin gönderdiğiniz esedullah timleri tarafından vuruldu. Ben
buradaki kadın milletvekillerinin de kendilerini o çocukların yerine
koymalarını isterim.
Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Akdoğan, çok teşekkür ederim.
Sayın
Bostancı
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
35.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Hakkâri Milletvekili Nihat
Akdoğanın 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım
teşekkür ediyorum.
Biraz önce burada Meclisteki müzakere diline ilişkin olarak karşılıklı
açıklamalarda bulunduk. Değerli konuşmacı o
açıklamaları dinlememiş olacak ki, açıklamalardan öte
Meclisteki müzakere dilinin nasıl olması gerektiğine
ilişkin bir değerlendirmesi olmadığı için olsa gerek,
grubumuza dönerek Katlettiğiniz insanlar şeklinde bir ifadenin
ardından bazı isimleri saymıştır.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Evet, 12 tane.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu bir siyasi eleştiri
değildir, bu bütünüyle bir saldırıdır. Bu, Meclisteki
müzakere dilinin ötesinde bir siyasi partiyi töhmet altında bırakma
iddiasındaki bir yaklaşımdır; bir kere bunu şiddetle
reddediyorum. Böyle bir dille konuşmamak gerektiğini, bir kez daha,
biraz önceki konuşmalarımıza atıf yaparak bildirmek
istiyorum.
İkincisi: AK PARTİnin savaş bütçesi şeklindeki
ifade de talihsiz bir ifadedir. Kendileri bunu farklı biçimlerde
tanımlayabilirler, biz de bu ifadeyi reddediyoruz.
Doğuda yaşanan hadisenin ne olduğuna ilişkin daha
önce de burada çok çeşitli değerlendirmelerimiz oldu. Lütfen bunlara
bakarlarsa, bunlar ne olduğu hususunda esasen olup bitenleri çok daha
açık, anlaşılır, çıplak gerçekliğe uygun bir
tarzda ifadeler, açıklamalardır. Doğuda yaşanan, bazı
yerlerde yaşanan PKK terör örgütünün saldırganlığına
karşı devletin hükümranlık hakları çerçevesinde vatandaşın
can ve mal emniyetini sağlamak için giriştiği bir asayiş
operasyonudur. Bu çerçevede yapılacak değerlendirmeler,
eleştiriler olabilir ama bir tür söz mühendisliğiyle bunu başka
bir yere taşımak uygun değildir.
Bunları arz etmek istedim, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/317) (S. Sayısı: 1) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Şimdi
3üncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 3üncü maddesinin; b bendindeki veya yeni
açılacak ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Baki Şimşek (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
Komisyonun
ve Hükûmetin katılmadığı önerge üzerinde Mersin
Milletvekili Sayın Baki Şimşek konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
26ncı
Dönemin Türk milletine ve dünya insanlığına faydalı
olmasını temenni ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, saat 14.00ten bu tarafa yapmış olduğumuz çalışmaları
dikkatle takip ediyorum ama ne yazık ki etnisite üzerinden ve kimlikler
üzerinden bir kayıkçı kavgası yaşanıyor. Bursa
Valiliği yaptığı dönemde Ahmed Vefik Paşa bir gün tebdili
kıyafetle Bursayı teftişe çıkar ve esnafla oturur.
Oturduktan sonra der ki: Gelin bir tanışalım. Birisi gelir der
ki: Ben Ermeniyim. Diğeri gelir der ki: Ben Rumum. Öbürkü gelir Ben
Arnavutum. der. Daha sonra köşede oturan bir vatandaş
kısık sesle Ben de Türküm. der. Ahmed Vefik Paşa der ki:
Peki, niye kısık sesle söyledin? Ben Bursanın Valisiyim, niye
kısık sesle söyledin?
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başkanım; Türkiye Cumhuriyeti devleti,
Osmanlının çöküş döneminde Ahmet Vefik Paşanın
yaşadığı günleri mi yaşıyor? Kürsüye her
çıkan elhamdülillah Kürt, kürdistan, Kürt illeri, Roman, Arnavut!
Hepimizin Türkiye Cumhuriyetinin bir ferdi olmaktan gurur duymamız
lazım, Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olmaktan gurur
duymamız lazım. Bu ülkede yaşayan insanların her birini
ayrıştırırsak bu ülkeyi geleceğe
taşıyamayız. Geleceğe taşımamız için el
birliğiyle hareket etmemiz lazım. Kim kimlikler üzerinden siyaset
yapıyorsa, kim kandan ve göz yaşından besleniyorsa ona lanet
olsun. Bu ülkede -bugün benim doğum günüm, 17 Aralık- doğum
günümü söylemeye utanıyorum, doğum günümü söylemeye utanıyorum
değerli arkadaşlar.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Utanma güzel bir gün, doğum günün kutlu olsun,
doğum günün kutlu olsun. Doğum gününü kutluyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Bugün ben güzel şeyler konuşmak
isterdim. On üç yıldır ülkeyi tek başına yöneten bir
Hükûmetin bugün Türkiyede güzel şeyler konuşmasını
isterdim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim efendim.
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Sayın Bakan burada, Sayın Millî
Eğitim Bakanı burada. Ben her şeyi hep açıklıkla
konuşuyorum. 7 Haziranla 1 Kasım arasında Bayburtta Sayın
Bakan geçici kadroyla kaç tane insanı işe aldı? Millî
Eğitim Bakanı 7 Haziranla 1 Kasımla arasındaki süreçte kaç
tane insana kadro verdi? Seçim yatırımı mı
yapıldı? Gerçekten 2 tane hademe çalıştıran okullara 6
tane hademe gönderme ihtiyacı mı hasıl oldu değerli
arkadaşlar?
Onun
için, Türkiyede yaşanan olayları hepimiz görüyoruz, hepimiz
izliyoruz, hepimizin daha sorumlu davranması lazım. Hepimiz bu
ülkenin bir ferdiyiz. Benim gönlüm isterdi ki 1 tane AKP milletvekili kürsüye
çıksın ve şunları söylesin: Ayakkabı
kutularının içerisinde legal para olmaz. desin değerli arkadaşlar.
Valizlerin içerisinde legal para olmaz. desin. 750 bin liralık saatin
parası otel odasında parşömen kâğıdına
yazılarak ödenmez. desin.
Ekonomi
Bakanının sorumluluğu vardır, Maliye Bakanının
sorumluluğu vardır, bu paraları kayıt altına almak
zorundadır. Kumpas dendi, Telefon dinlendi., hepsine
katılıyorum, hepsinin doğru olduğunu kabul ediyorum, empati
yapıyorum. Hepsi doğru da değerli arkadaşlar, paraları
polislerin koyduğu söylendi, peki bu paralar niye polislere iade edilmedi?
Bu paraların faiziyle beraber kimlere iade edildiğini herkes biliyor.
Onun için, Türkiyenin kaybedecek zamanı
olmadığını düşünüyorum. Yüce Meclisin de daha verimli
çalışmasına, daha üretken olmasına
Kaybedilen zamanın
Türkiyenin aleyhine olduğunu düşünüyorum. Türkiyenin birinci
önceliği terörü çözmektir, terörün kökünü kazımaktır. Türkiyede
terör çözülmeden ne işsizlik ne ekonomi ne sosyal adalet çözülemeyecektir.
On üç yıldır Türkiye büyüyor, istikrar sürüyor. denildi. 1960
yılında Mardinin Savur ilçesinin bir köyünde okuyup bugün kimya
dalında Nobel Ödülü alan Aziz Sancarın yaşadığı
bölgeye bugün öğretmen gönderemiyoruz değerli hemşehrilerim.
Sayın milletvekilleri, öğretmen gönderemiyoruz. O bölgede
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) MHPyi de
gönderemiyoruz!
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Siz de gidemiyorsunuz
bugün. Geçmişte Sivasın ötesine MHP gidemiyor. diyordunuz, bugün
siz de gidemiyorsunuz.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) Her yerde
varız biz.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Gelinen nokta bu.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Mardinde milletvekilimiz var
bizim.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Onun için Sayın Genel
Başkanımızın söylediği gibi Bu ülkenin ne 1 tane
insanından ne 1 metrekare toprağından vazgeçmeyeceğiz.
Hepsini kucaklayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Mardin milletvekilimiz var bizim.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Ben Mersinde
yaşıyorum. Doğulu kardeşlerimle iç içe yaşıyorum.
Onların cenazeleri sebebiyle memleketlerine gidemediklerinde nasıl
acı çektiklerini hissediyorum. Yalnız, onların da 15
yaşındaki çocukların ellerine molotof vererek, silah vererek
askere, polise kurşun sıktırmalarını, bunu
kınamamalarını eleştiriyorum buradan.
Onun için, ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir milletvekili olarak,
Milliyetçi Hareket Partisinin bir üyesi olarak, bu ülkenin yararına olan
her olayda Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek
olacağımızı, yanlış olan her şeyin de
karşısında olacağımızı belirtiyorum ve
sormuş olduğumuz, özellikle Bayburt ve Mersinle ilgili sorulara da,
ne kadar geçici işçi alındığı konusundaki sorulara da
Sayın Bakanımızın cevap vermesini istiyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şimşek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Baluken, söz talebiniz olduğunu görüyorum.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
36.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, terörle mücadele yöntemi
adı altında bir savaş konsepti ve bilinçli bir etnik temizlik
hareketi yürütülmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan terörle mücadele yöntemi adı altında burada
meşrulaştırılmaya çalışılan savaş
konsepti maalesef Silopide, Cizrede, Nusaybinde, Surda, Dargeçitte can
almaya devam ediyor. Demin Silopiden ve Cizreden bize ulaşan
yurttaşlarımız gün boyu sivil yerleşim
alanlarının tanklar ve toplar tarafından dövüldüğünü ve
birçok mahallede onlarca yaralının olduğunu ifade ettiler. Gün
boyu dövülen bu sivil yerleşim alanlarındaki yaralılar bilinçli
bir politika şeklinde oraya gönderilmeyen ambulanslar nedeniyle de hastaneye
ulaştırılamıyorlar, tedavi göremiyorlar.
Yine,
gün boyunca Silopide ve Cizrede neredeyse basılmadık bir tek ev
bırakılmadı. Öyle hendeklerin olduğu mahallelerde
değil, Cizrenin ve Silopinin birçok mahallesinde kapıları
kırılarak evleri basılan yurttaşlar zorla evlerinden
çıkarılmışlar. Evleri bir cephe mevzisine
dönüştürülmek suretiyle de Anayasadaki barınma hakkı, buradan
yönlendirilen politikalarla maalesef gasbedilmiştir. Birçok binada keskin
nişancılar tarafından su depoları bilinçli olarak
patlatılmış ve birçok ev bu patlatılan depolardan
dolayı sular altında kalmıştır.
Demin
arkadaşımız gösterdi. Burada terörle mücadele konsepti diyerek
bu ölümleri meşrulaştırmanın bir anlamı yok. 2 çocuklu
bu anne, 24 yaşında, Cizrede dün katledilen Hatice Şen. Demin
konuştuk arkadaşlarımızla. Cizrede 3 çocuk babası
Doğan Aslan, Kuran kursu hocası, demin yine bu paramiliter güçler ve
talimatlandırılmış olan birtakım silahlı gruplar
tarafından katledilmiştir. Bunun terörle mücadeleyle hiçbir ilgisi yoktur,
topyekûn bir savaş konseptidir, o bölgeyi tamamen
insansızlaştırmaya yönelik çok bilinçli bir etnik temizlik
hareketidir, şiddetle kınıyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Sayın Özel, sizin de söz talebiniz olduğunu görüyorum.
Buyurun.
37.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Cizre Devlet Hastanesinin
çatışmaların odağına dönüştüğüne, 7 doktorun
sığınakta mahsur kaldığına ve sağlık
personelinin güvenliğine dikkat gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir
yandan bütçe görüşmelerini sürdürüyoruz, bir yandan milletvekillerimize
sürekli telefonla uyarılar geliyor. Denizli milletvekilimizi arayan Cizre
Devlet Hastanesindeki Doktor Adnan Memiş, 7 doktorun şu anda
sığınakta mahsur kaldıklarını,
çatışmaların odağının Cizre Devlet Hastanesine
dönüştüğünü, şu anda orada 176 personelin bulunduğunu,
13-14 hekimin olduğunu, 7sinin sığınakta mahsur hâlde
olduklarını, havan topu saldırısı altında
bulunduklarını, ailelerinin ve kendilerinin hayatlarından
endişe ettiklerini söylüyor. Tabii, durum çok vahim. Bir devletin devlet
olduğunu gösteren üç ana mesele sınırlarının
güvenliği, yurt içinde sağladığı güvenlik ve vergi
toplayabilme kabiliyetiyken, bugün karşı karşıya olunan bu
durumda -ki dünyanın neresinde olursa olsun- tarafları kim olursa
olsun, en çatışmalı ortamlarda dahî hekimlere görevlerini
yapmaları, yeminlerine sadık olarak görevlerini yapabilmeleri için
imkân tanınır. Bu durumda devletin, devlet memuru olan bu
personelinin güvenliğini sağlamasıyla ilgili sorumluluğunu
ve Cizrede yaşayanların hayatlarını sürdürmelerini
sağlamak, onlara katkı sağlamak için orada olan doktorların
ve sağlık personelinin güvenliğine herkesin azami dikkat
göstermesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özel.
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/317) (S. Sayısı: 1) (Devam)
BAŞKAN
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
4- (1) Bu Kanun 1/1/2016 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talepleri var, bu talepleri
karşılayacağım.
Birinci
olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Musa Çam, İzmir
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Çam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, beş yıl, uzun bir süre Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekilliğini büyük başarıyla yerine
getirdiniz. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili olarak sizi
burada görmekten büyük bir sevinç ve mutluluk duyuyoruz, önümüzdeki dönem için
de sizlere başarılar dileriz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bugün burada geçici bütçeyi
görüşüyoruz. Bugüne kadar, 1920den günümüze kadar olan süre içerisinde
yaklaşık 20-25e yakın geçici bütçe gerçekleştirilmiş.
Son yirmi beş yıl içerisinde de yaklaşık 5 geçici bütçe
gerçekleştirilmiştir. Kuşkusuz bu 5 geçici bütçenin
yapılmasının birçok nedeni var. Seçimler olmuş
yapılamamış, hükûmet güvenoyu alamamış yapılamamış,
gensoru verilmiş hükûmet düşürülmüş bütçe
yapılamamış. Bu nedenlerden dolayı olağanüstü
koşullarda geçici bütçe yapılmış. Dolayısıyla,
her geçici bütçenin bir hikâyesi, bir öyküsü var. Bugün burada
görüştüğümüz geçici bütçenin de bir hikâyesinin, bir öyküsünün
olduğu muhakkak.
Bizler
7 Haziranda Türkiyede bir genel seçim gerçekleştirdik. On üç yıl
aralıksız ülkeyi yöneten AKP Hükûmetine seçmen
10 Ağustos 2014
yılında yüzde 52 oy alarak Köşke çıkan Sayın Recep
Erdoğan -Anayasada yemin etti, tarafsız kalacağına dair
namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş olmasına rağmen
tarafsız kalmadı- 7 Hazirandan önce yaklaşık 30 ilde temel
atma ve açılışları bahane yaparak kampanya yaptı. Dedi
ki: Sizden 400 milletvekili istiyorum. Sizden Anayasayı
değiştirecek çoğunluk istiyorum. Sizden başkanlık
sistemi istiyorum. On üç yıl aralıksız destek
aldığı seçmen Recep Tayyip Erdoğana dedi ki: Ey Recep
Tayyip Erdoğan sana 400 milletvekili vermiyorum. Anayasayı
değiştirecek çoğunluğu vermiyorum. Başkanlık
sistemini vermiyorum. (AK PARTİ sıralarından Size de vermedi.
sesleri) Ve bunun karşısında şok olan Recep Tayyip
Erdoğan on ve on iki gün içerisinde Hükûmeti kurma görevini vermesi
gerekirken Türkiyede altmış yıllık çok partili dönemde ilk
kez otuz gün sonra iktidar partisine, birinci partiye hükûmeti kurma görevini
verdi. Anayasayı, yasaları, İç Tüzükü, gelenekleri
çiğnedi, keyfî bir tutum izledi arkadaşlar. Yetmedi, hükûmeti kurma
görevlerinin yapılacağı günlerde seçim, seçim, seçim, seçim,
seçim. Koalisyon görüşmeleri yapıldı; 7 oturum, otuz iki saat
bir araya gelindi, gelindikten sonra da denildi ki: Üç aylık bir seçim
hükûmeti kuralım. Seçimi biz istemedik, seçimi bu millet de istemedi ama
aynı zamanda sarayın gladyosu, sarayın kontrgerillası görev
başına geldi ve Türkiyede terörü hortlattırdı. Suruçtan
başlayan, uykuda uyuyan 2 polisin öldürülmesi, arkasından 2 tonluk
patlayıcıların karakollara gönderilmesiyle beraber Türkiyede
terör hortlatıldı. Bu, saray gladyosu tarafından,
kontrgerillası tarafından ve sarayın Özel Harp Dairesi tarafından
yapılmış olan işlemlerdir arkadaşlar.
MEHMET
METİNER (İstanbul) Gladyo sizin yüreğinizde var.
MUSA
ÇAM (Devamla) - Ne oldu, ne oldu? 1 Kasımdan sonra kanın üzerine
Suruçta, gar meydanında, Diyarbakırda ölen
insanlarımızın, askerlerimizin, polislerimizin,
şehitlerimizin kanı üzerinden 1 Kasıma gidildi.
Ne
diyor Sağlık Bakanı: 400 milletvekili verilseydi böyle
olmazdı. Bu ülkenin Sağlık Bakanı bunu söylüyor
arkadaşlar, 400 milletvekili verseydiniz sizin çocuklarınız
ölmezdi. diyordu.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Yalan söylüyorsun. Nerede öyle diyordu?
MUSA
ÇAM (Devamla) - Bir ülkenin Sağlık Bakanı asla bunu söyleyemez
arkadaşlar. Diğer bakanlarınız da söyledi, 400
milletvekili verseydiniz böyle olmazdı. denildi arkadaşlar.
Peki,
neden Recep Tayyip Erdoğan bir koalisyon hükûmetinin kurulmasına geçit
vermedi? Çünkü on üç yılda yedikleri, içtiklerinin hesabı sorulacak;
çiğ yedi, karnı ağrıyor. Hükûmet kurulacak, burada dosyalar
tek tek açıklanacak ve Recep Tayyip Erdoğanın ve
bakanlarının on üç yılda yedikleri, içtiklerinin hesapları
tek tek burada sorulacaktı arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Bravo Başkan, bravo.
MUSA
ÇAM (Devamla) Ama ona fırsat verilmedi.
İşte
bugün 17 Aralık, arkadaşlarımız söylüyorlar, muhalefet
partisi milletvekillerimiz söylüyorlar: Ayakkabı kutularında,
çikolata kutularının içerisinde, yatak odalarında para sayma
makinalarının bulunduğunu; baba ile oğlu arasındaki
telefon görüşmelerinde Baba, götürdüm, götürdüm ama hâlâ evde 25 milyon
euro var. diyen bir oğul var, Bilal oğlan var karşıda
arkadaşlar.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) 30, 30.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Düzgün konuşsana!
MUSA
ÇAM (Devamla) İşte bugün arkadaşlarımız bunu dile
getirdiler ama itiraz ediyorsunuz, kalkıp yalan diyorsunuz, yalan
diyorsunuz.
ALİM
TUNÇ (Uşak) Doğru konuş, doğru.
MUSA
ÇAM (Devamla) Peki, yalan mı arkadaşlar? İşte
arkadaşlarımıza söylüyorsunuz, ne diyor Numan Kurtulmuş, ne
diyor arkadaşlar? Numan Kurtulmuş diyor ki arkadaşlar: Harun
olmaya geldiler, karun oldular. Biz AKP gibi Firavunlaşmayacağız.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sandığa gömdü. diyor, 1 Kasımda
CHPyi sandığa gömdü. diyor. Yüzde 49,5 diyor.
MUSA
ÇAM (Devamla) Kim söylüyor bunu? Numan Kurtulmuş. Ben 1 Eylül 2014te
dışarıdan Kabineye geldiğinde, burada yemin ettiğinde
bunu çıkardım, kendisine söyledim, cevap veremedi.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Yüzde 49,5 diyor, Sandığa gömdü. diyor,
Gidin biraz çalışın, gelin. diyor, Dört sene sonra gelin.
diyor.
MUSA
ÇAM (Devamla) Bunu Türkiyenin değişik yerlerinde izleyenler bana
ertesi gün telefon ettiler: Sayın Vekilim, biz Numan Kurtulmuş için
ömrümüzü verdik. Bizi sattı ama bizim elimizde seçim döneminde
kullandığımız bir afiş daha var, onu da size gönderiyorum,
ne olur onu kullanın. dediler. İşte gönderdikleri fotoğraf
da bu arkadaşlar. Ne diyor HAS Parti Genel Başkanı Bu sahtekâr
AKP iktidarı milletimizi sömürdü. Dayanın, HAS Parti geliyor. diyor
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Ya, sen ne söylüyorsun onu söyle, sen ne söylüyorsun?
Başkasının lafını söyleme kendi lafını
söyle.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Bravo başkan, bravo!
MUSA
ÇAM (Devamla) İşte Numan Kurtulmuş. Şimdi, gücünüz
yetiyorsa Numan Kurtulmuşa söyleyin, Numan Kurtulmuşa söyleyin.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Hatırlat başkan, hatırlat.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Kendi lafını söyle, kendi lafını.
Git vatandaşa söyle, derdini anlat, projeni anlat, oy iste. Sandıktan
çık, sandıktan. Boş konuşuyorsun.
MUSA
ÇAM (Devamla) Osman, hiç bağırma oradan. Oradan hiç
bağırma ayvanın büyüğü heybede, geliyor.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sandıktan çık, sandıktan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim efendim.
MUSA
ÇAM (Devamla) İşte, arkadaşlar, Numan Kurtulmuş burada,
işte burada arkadaşlar, gördüğünüz gibi.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Milletten rıza al, milletten! Boş
konuşuyorsun!
MUSA
ÇAM (Devamla) Sadece Numan Kurtulmuş mu? Değil. Ayva geliyor. Ayva
geliyor Osman, hiç bağırma.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Montaj, montaj! Montaj yapıyorsun! Paralel mi var
yoksa? Vay, vay, vay!
MUSA
ÇAM (Devamla) Ne diyor, arkadaşlar? İşte, AKP Hükûmeti
yolsuzluk çukurunun içinde. Bu Hükûmete zıkkımın kökünü
göstereceğiz. Recep Tayyip Erdoğan padişah olmak istiyor. At
üstünde duramayan ülkeyi de yönetemez. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Ya, kendi söylediğini söyle!
MUSA
ÇAM (Devamla) 2009, Süleyman Soylu. Orayı yazan
arkadaşımız syi düşürmüş arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) İşte, görüyorsunuz
arkadaşlar
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Ya, Kılıçdaroğlu ne söylüyor onu söyle
sen? Kılıçdaroğlu ne söylüyor?
MUSA
ÇAM (Devamla)
şimdi, sizin gerçek yüzünüz, işte biri Soylu, biri
de Numan Kurtulmuş arkadaşlar.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Millet ne söylüyor, millet? Millet ne diyor biliyor
musun? Yüzde 49,5. diyor, Sandığa gömdük, sandığa!
diyor. Konuşuyorsun ya!
MUSA
ÇAM (Devamla) Şimdi, bugün 17 Aralık arkadaşlar.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen ne söylüyorsun onu söyle!
MUSA
ÇAM (Devamla) Hiç bağırmayın. Biz söylesek
kızarsınız ama söyleyenleri bakan yaptınız.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) İzmire ne yaptınız, onu söyle!
MUSA
ÇAM (Devamla) Şimdi, ya o bakanlar sahtekâr, yalancı veyahut da bu
yapılanların hepsi doğru arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Onun için, hiç bağırmaya
gerek yok, kendinizi yırtmanıza gerek yok arkadaşlar.
İşte, tablo burada arkadaşlar. Her şey ortada, mal ortada
arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİM
TUNÇ (Uşak) Mal ortada, mal!
MUSA
ÇAM (Devamla) İşte, bunun için Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi
kan gölüne çevirdi ve 1 Kasım seçimlerine Türkiye'yi böyle götürdü
arkadaşlar.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Gel, Tahtakaleye gel, bunu alamazsan öbürünü al, bunu
satamazsan bunu sat! Tahtakaleye gel!
MUSA
ÇAM (Devamla) Söylenmesi gerekenler her şey burada, mal ortada, sizin de
durumunuz ortada arkadaşlar.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sen Kılıçdaroğlu ne söylüyor, onu söyle!
MUSA
ÇAM (Devamla) Elinizi vicdanınıza koyun arkadaşlar.
İşte, Türkiye'nin tablosu bu arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Değerli
arkadaşlar
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Gel, Tahtakaleye gel! Gel, Tahtakaleye gel, onu
almazsan bunu al!
MUSA
ÇAM (Devamla) Osman, hiç bağırma. Er veyahut da geç bunun
hesabını vereceksiniz.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Kılıçdaroğlu ne söylüyor, onu söyle! 1
Kasıma gel; 2002 Kasımına gel; 2007ye gel; 2011e gel;
sandığa gel, sandığa; 2019a gel!
MUSA
ÇAM (Devamla) Şunu söyleyeyim: Dünyanın neresine giderse gitsin
Recep Tayyip Erdoğan bunun hesabını verecek, yargılanacak
arkadaşlar, hesabını verecek.
Hepinize
saygılar. [CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından alkışlar (!)]
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çam.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Gel Tahtakaleye gel!
BAŞKAN
Sayın Bostancı dinliyorum.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, 7 Haziran
sonrası koalisyonun kurulmamasına saray gladyosu neden oldu. Yaşanan
terör olaylarının nedeni de odur. 400 vekil verilmediği için bu
hadiseler yaşanıyor. tarzında değerlendirmeleri çok
açık bir sataşmadır. Bu çerçevede 69a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı. Sataşma nedeniyle söz veriyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
iki dakikadır. Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyin efendim.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
21.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir Milletvekili Musa
Çamın 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ eski Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; koalisyon kurulamadı ama CHP ile AK PARTİ
arasında yapılan görüşmelerde nezaketli bir siyasi üslubun
sürdürülmesi konusunda bir anlaşmaya varıldığını
düşünüyordum medeni bir anlaşma. Esasen birçok CHPli arkadaşlar
da buna uyuyorlar. Sayın Musa Çam herhâlde bu görüşmelerden, bu
konuşmalardan koalisyon kurulamasa bile neticede siyasetin o medeni diline
ilişkin anlaşmadan haberi yok gibi görünüyor. Haberinin
olmasını temenni ederim. Hiç olmazsa bundan sonra konuşurken
daha dikkatli bir dille yapar bu görüşmeleri ve gerçekten AK PARTİye
söz söylemek istiyorsa buradaki insanların dinleyebileceği, nüfuz
edebileceği, kulak zarlarında kalmayan, akıllarına da
gidebilen bir üslupla konuşur, bunu temenni ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Diğer
taraftan, değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı, 400
milletvekili istemek, hani, yeni anayasa, bu meseleleri çok anlattı ama
anlamamakta ısrar eder ve kasıtlı bir biçimde bu sözleri
başka siyasal amaçların aracı olarak kullanmak isterseniz tabii,
Musa Bey gibi yapabilirsiniz.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Ya sen AK PARTİ adına konuş!
Cumhurbaşkanlığında mı çalışıyorsun
sen? Allah, Allah!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Ama halk
ve kamuoyu bu sözlerin anlamını doğru okuduğu için zaten
ayrıca bu nedenle 1 Kasımdaki seçim sonuçları ortaya
çıktı. Bunu da unutmamak gerekiyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın
Musa Çam, Recep Tayyip Erdoğanın, Sayın
Cumhurbaşkanının, bana öyle geliyor ki öfkeli görünen gizli
hayranlarından. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
On dakika içinde defalarca ismini sayıkladı âdeta. Doğrusu ismi meydanları
dalgalandıran bir liderin böyle gizli hayranları da olabilir.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Çam
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili
benim sürekli onun ismini sayıkladığımı söylüyor.
Erdoğan hayranlığımın olduğunu söylüyor ve
dolayısıyla direkt sataşmadan dolayı 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çam. (CHP sıralarından alkışlar)
Lütfen
yeni bir sataşmaya meydan vermeyin Sayın Çam.
22.- İzmir
Milletvekili Musa Çamın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii
Hoca zaman zaman gelir buraya, çok filozofik kelimeler eder, biz de ondan feyiz
almaya çalışırız ama şunu bilmeniz gerekir ki Hocam:
Bizim kişisel olarak, özel olarak burada dostluklarımız, arkadaşlıklarımız
vardır, bu medeni ilişkilerimizi her zaman sürdüreceğiz burada
ama bizim Recep Tayyip Erdoğana bir hayranlığımız söz
konusu olamaz. Bizim hayranlığımız cumhuriyetimizin
kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürke. Onun silah
arkadaşlarınadır bizim hayranlığımız. (CHP
sıralarından alkışlar) Bizim için kişiler gelip geçer,
liderler gelip geçer ama aslolan Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu ve
onların silah arkadaşlarıdır. Bizim onlara
bağlılığımız sonsuza kadar devam edecektir ve
dolayısıyla bizim özel olarak kimseye bir kinimiz, nefretimiz de yok
aynı zamanda.
Ama şunu bilmeniz gerekir ki yetim hakkı
yenildi, kul hakkı yenildi ve bunun hesabını vermekten
sarfınazar ediyorsunuz, kaçınıyorsunuz, kaçıyorsunuz.
Bundan kaçmamanız gerekiyor arkadaşlar. Sizin kendiniz, kendi
milletvekillerinizi, kendi bakanlarınızı Yüce Divana gönderin;
yargılansınlar, aklansınlar, biz de onlara haksız bir
şekilde Çaldınız, çırptınız, yediniz, içtiniz.
demeyelim arkadaşlar. Bunu verecek olan karar da yargıdır, bizler değiliz ama siz
yargıya gitmekten korkuyorsunuz, kaçınıyorsunuz ve ister istemez
doğal olarak biz bunları söylemek zorundayız arkadaşlar.
Yetim hakkı yemek, kul hakkı yemek günahtır
arkadaşlar ama burada, bu ülkede yetim hakkı ve kul hakkı yeniliyor.
Bunu sizler de biliyorsunuz ama söylemekten kaçınıyorsunuz; siyasi
hayatınız bitecek diye, üzeriniz çizilecek diye korkuyorsunuz, ses
çıkarmıyorsunuz. Arkadaşlar, vicdan ile cüzdan arasında
lütfen elinizi vicdanınıza verin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/317) (S. Sayısı: 1) (Devam)
BAŞKAN Madde üzerinde ikinci olarak Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Mevlüt Karakaya
konuşacaktır.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının 4üncü maddesiyle ilgili
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adı bütçe olan ancak içinde bütçeye dair bir bulguya rastlanamayan
bir tasarıyla karşı karşıyayız. Aslında
bütçe, dengeyi ve denetimi barındıran önemli bir yönetim aracı.
Olmayan bütçenin dengesinden, denetiminden bahsetmek de belki güç olacak.
Değerli
milletvekilleri, bütçe dengesi esas itibarıyla iki ayak üzerinde kurulur.
Önümüze konulan bu taslakta ne harcama ayağı var ne de gelir
ayağı. Sadece, 5018 sayılı Yasanın 19uncu maddesinin
gelirden bahsetmediğini söyleyen Adalet ve Kalkınma Partisi ile 64üncü
Hükûmetin yaptığı ayak var. Bugün özel bir gün, yanlış
anlaşılmasın da istiyorum, ayak derken bütçeye ayak takıp
yürütün de demiyorum. Siz de biliyorsunuz ki yasadaki geçici sıfatı
bütçe çatısı ya da içeriğiyle alakalı değil, kıst
olmasıyla alakalı. Birkaç kalemden hareketle
değerlendirdiğimizde, harcamalarda yüzde 38lik bir artış
olacağını görüyoruz. Mevcut ekonomik konjonktüre
baktığımızda, aslında, bunun
karşılığında bu oranda bir gelir
artışının olmayacağı gayet açık. Eğer
öyle değilse ciddi bir bütçe açığıyla karşı
karşıya kalacağız. Bu da sonuçta millet için vergi demek,
zam demek, ceza demek olacak. Gerçi bütçenin genel dengesinin
hesaplanmasında Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin geçmişteki
sicilleri çok da iyi değil. Hazırı satarak elde ettikleri
paraları bütçe açıklarının kapatılmasında,
finansmanında kullanan AKP hükûmetleri bunu da bütçe
başarısı olarak takdim edebilmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, sadece bu konuda mı? Her biri algı yönetimi
şaheseri olan birçok konuda; çoğunu kendilerinin
kullandığı 23 milyar dolarlık IMF borcunu ödedik. derken
dış borcu 130 milyar dolardan 400 milyar dolara
çıkardıklarından hiç bahsetmediler. Toplam dış borç
içinde nispeten önemsiz olan IMF borcunun ödenmesine tellal
bağırttılar. Milletin dişinden, tırnağından
artırarak elde ettiği, biriktirdiği kamu
varlıklarını satıp, 60 milyar doları kasaya korken
kapıları kapattılar. Ticari bankaların mevduat sahiplerine
ait yasal karşılıkları rezerv opsiyon katsayıları
üzerinde yapılan değişikliklerle toplanan mevduat munzam
karşılıklarını Gece gündüz çalıştık,
Merkez Bankasının kasasını doldurduk. diye takdim ettiler.
Değerli
milletvekilleri, aslında bütçe dengesi diye başladık ama konu
açılmışken bir iki hususta daha ifadede bulunmak istiyorum.
AKP
iktidarları toplum yaşamının birçok alanında dengeleri
bozdu. Güvenlik-özgürlük dengesini bozarak ülkenin
bağımsızlığını, bütünlüğünü
tartışılır hâle getirdi. Koruma kullanma dengesini bozdu;
çevreyi, ekolojiyi, tarımsal kaynakları rant uğruna harap etti. Saygı
tenkit dengesini bozdu; toplumsal huzuru yok etti. Hak, hukuk, helal haram
mevhumunu bozdu; yolsuzluğu, hırsızlığı,
yalanı, talanı, rüşveti sıradanlaştırdı.
Ekonomide
denge kaldı mı? Hayır. İki gündür hatip
arkadaşlarımız bu konuyla ilgili değerlendirmelerde
bulundu, tekrarına girmeyeceğim ama şunu söyleyeceğim,
böyle bir ekonomik ortamda, maalesef istikrar sürmüyor, Türkiye de büyümüyor.
Bugünlerde
AKP ve Hükûmet çevreleri sözde yapacakları yapısal reformları
anlatırken ağızlarından bal damlıyor. Sanırsınız
ki on üç yıldır ülkeyi yönetenler başkalarıydı,
sanırsınız ki ilk defa iktidara gelmişler,
sanırsınız ki bu sorunlar yeni çıkmış.
Değerli
milletvekilleri, bütçe, onaylayanlar için bir haktır, egemenliktir,
sorumluluktur ve tabii ki vebaldir. Bütçe, uygulayanlar için hesap vermedir,
tabii ki aynı zamanda da vebaldir. Bütçe, muhatap olanlar ve toplum için
adalettir, haktır, hukuktur.
Bu
salonda bulunan bizler, her birimiz 78 milyona karşı ayrı
ayrı sorumlu değil miyiz? Sırf siyasi saikları önceleyerek
bu büyük sorumluluktan ve vebalden kurtulmamız mümkün olabilir mi?
Değerli
milletvekilleri, bu vesileyle denetim konusunda da kısaca bir iki alana
değinmek istiyorum. Bütçe hakkının kullanımı bütçe
yetkisinin verilmesi ve sonuçlarının denetlenmesiyle mümkün. Ortada
olmayan bir bütçenin yetkisini iktidarın parmak sayısıyla
vereceğiz. Peki, bütçe hakkımızı denetim yoluyla
kullanabilecek miyiz? Ne yazık ki o da mümkün görünmüyor. Geçmişte
Sayıştay raporlarının Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirilmesinin nasıl engellendiğine hep birlikte şahit olduk.
Gerekçesi neydi? Duman olmak.
Değerli
milletvekilleri, Behlûl-i Dânâ Hazretleri bir gün, her hâlinden uzak bir yoldan
geldiği belli bir şekilde huzura çıkar. Harun Reşit
kendisine nereden geldiğini sorduğunda cehenneme ateş almaya
gittiğini ifade eder. Peki, getirebildin mi bari? sorusuna verdiği
cevap: Oradaki bekçilerle konuştum, aslında
sanıldığı gibi cehennemde ateş olmazmış,
herkes kendi ateşini dünyadan getirirmiş dediler. Peki, bu
raporları Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmeyenler, getirilmesini
engelleyenler, Gelirse duman oluruz. diyenler, bu vebal altında kalanlar
inanıyorum ki bir gün, bu dünyada olmazsa öbür dünyada mutlaka duman
olacaklardır. Ateşleri de emin olun bu denetim raporları olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, denetim Adalet ve Kalkınma Partisinde alerji
yapıyor, o yüzden kullanmıyor, kullandırtmıyor. Bu
teşhisi ezbere yapmıyorum, denetim dersi veren bir akademisyen olarak
da söylüyorum. Bugüne kadar denetim konusundaki yaptığı
uygulamalar, yasal düzenlemeler, kanun hükmünde kararnameler dikkate
alındığında Adalet ve Kalkınma Partisinin denetim
konusundaki yaklaşımını tek bir cümleyle özetlememiz
mümkündür. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları
iktidarlarını denetimsizleştirmek için denetimi
iktidarsızlaştırmıştır.
Bu
vesileyle tekrar hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karakaya.
Madde
üzerinde üçüncü olarak Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Bingöl Milletvekili Sayın Hişyar Özsoy konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Özsoy. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
şunu ifade ederek başlamak istiyorum arkadaşlar: Bence biz hâlâ
bir seçim psikozu yaşıyoruz. Seçim bitti ama -bunu kimseye hakaret
olsun diye söylemiyorum, sataşma olsun diye de söylemiyorum- yani sanki bu
kürsüde hâlâ seçim meydanlarındaymışız gibi
konuşuyoruz. Bu konuda sadece şahsi bir
rahatsızlığımı ifade etmek istedim. Bunu şunun
için söylüyorum: Tabii, toplumun genel beklentisi seçimden sonra bir hükûmetin
kurulacağı ve bu hükûmetin, bu memleketin bekleyen onlarca
yapısal sorununa bir an önce müdahalede bulunacağıydı, bu anlamda
bir beklenti söz konusuydu. Fakat, şahsi gözlemim ve duygum,
hissiyatım bu anlamda bir hayal
kırıklığıdır.
Bugün,
tabii, geçici bütçe üzerine konuşacağız. Ben de seçim bölgem
olan Bingöl üzerinden bazı fikirlerimi aslında paylaşmak
istiyordum da farkındasınız HDP Grubu olarak hangimiz bu kürsüye
gelirsek biz şu an bölgede devam eden savaştan konuşuyoruz.
Savaş kelimesine de karşı çıkan arkadaşlar olabilir,
böyle görüyoruz. Tanklar var sokaklarda, insanlar ölüyor, sürekli telefon
alıyoruz; ciddi bir şekilde bütün Kürt illeri altüst olmuş
durumda. Tabii, vekiller olarak biz bunları bu Meclis çatısı
altında buradaki saygıdeğer milletvekilleriyle
paylaşacağız, sonuç alana kadar da paylaşmaya devam
edeceğiz.
Tabii,
1980lerin ortasında büyümüş birisi olarak, işte, o zaman
hatırlıyoruz Hayri Kozakçıoğlu vardı, Ünal Erkan
vardı olağanüstü hâl bölge valileri; belki bazıları,
yaşı daha genç olanlar hatırlamayabilirler. Sanırım
2002 yılında kademeli olarak Adalet ve Kalkınma Partisi
olağanüstü hâli kaldırdığı zaman büyük bir
adımdı, bu şekilde hissedilmişti fakat şu an bölgedeki
bütün valiler olağanüstü yetkilerle donatılmış. Bakın,
olağanüstü hâl döneminde olmayan on beş yirmi günlük sokağa
çıkma yasaklarını şimdi ilan ediyorlar.
Televizyonlara
bakıyoruz -Anadoludan Görünüm vardı eskiden, bir program vardı,
Anadoludan Görünüm, hatırlarsınız, Güntaç Aktan vardı,
korku filmi gibi bir şeydi- bütün televizyonlar olmuş Güntaç Aktan.
Ne izliyoruz? Son teröriste kadar öldüreceğiz, hendeklerde
boğacağız, sonunu getireceğiz. 3 bin kişi vurduk, 2
bin kişi vurduk. Ya, gerçekten ben merak ediyorum, iktidar partisine
söylüyorum: Gerçekten bu dediklerinize inanıyor musunuz? Otuz
yıldır devam eden bir savaş ve çatışma durumu var.
Gerçekten, öldürerek, vurarak, kırarak, tankla, topla bu meselenin
çözüleceğine inanan kimse var mı burada?
Bakın,
bir gözlemimi paylaşayım: Devletin fabrika ayarlarına
dönmüş durumdayız. Ben eminim bu Meclisin içerisinde AKP
sıralarında dâhil, şurada dâhil- bu meselenin böyle
çözülmeyeceğine inanan çok sayıda insan var ama öyle bir konjonktür oluşmuş
durumda ki bakın, vekil arkadaşlarımız kaç gündür
geliyorlar buraya, ne derlerse desinler, önlerine hendek diyorsunuz, terör
diyorsunuz. Asıl hendek nerede biliyor musunuz, Cizredeki hendek,
Silopideki hendek değil, asıl hendek burada, bakın burada,
bakın şurada, aramızda. Niye?
HASAN
BASRİ KURT (Samsun) Demagoji yapıyorsunuz, demagoji.
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) 20ye yakın arkadaşımız konuştu,
mesaj şuradan şuraya bir türlü gitmiyor.
Arkadaşlar,
Meclis istişare yeri diyoruz değil mi? İstişare de
diyalogdan ibarettir, karşılıklı konuşma. Ama şu
ana kadar yapılan konuşmaların çok önemli bir kısmı
-hepsini demiyorum, bazılarını tenzih ediyorum- bir monolog.
Kameraya konuşuyoruz, şu karşıdaki kameraya
konuşuyoruz ya da tribünlere konuşuyoruz ama memleketin önünde dünya
kadar mesele var, bu konuda somut herhangi bir noktada bir fikir birliğine
doğru tek bir adım atabilmiş değiliz.
Bakın,
seçimden sonra bu memlekette istikrar beklentisi, hem ekonomik anlamda hem
siyasal anlamda istikrar beklentisi tamamen çökmüş durumda. Seçimden sonra
savaş şiddetlenmiş durumda. Bugün gazeteler, Milliyet de
yazıyor ha bire, gaz veriyor, 10 bin asker, 16 general, 26 albayla
Ne,
topu topu ne ha, 100 bin nüfusluk bir tane Cizreyi kuşatma altına
alıyorlar ya.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) 30 genç, 30 gence karşı
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Hah, bu mu yani, gerçekten bu mu, böyle mi çözülecek?
Bakın,
değerli arkadaşlar, bu savaş -otuz sene, 50 bin ölü- otuz
yıl daha devam edebilir. Vallahi, billahi, tallahi, PKKnin de devletin de
bu savaşı otuz kırk yıl daha sürdürecek gücü var. Var ama
otuz kırk yıl da geçse, 50 bin insan daha ölse eninde sonunda gelinecek
nokta, hepimiz biliyoruz ki oturulacak, konuşulacak, ilelebet birbirlerini
öldürecek değiller ya, Kürtlerin, Türklerin, Arapların,
Farsların bir yüzyıl daha birbirini boğazlayacak hâlleri yok ya.
Biz
onun için şunu diyoruz: Bakın, AKP sıralarından bir
arkadaşımız geçen gün hükümranlık -yine zaman
hızlı geçiyor- konusunu açmıştı, egemenlik konusunu
açmıştı. Arkadaşlar, bir devlet egemenliğini iki türlü
tesis edebilir, çok ciddi bir yanılgı var burada. Şu kadar yani
siyaset biliminin en basit tartışmalarından bir tanesidir:
Hükümranlığı siz tankla, topla kuramazsınız. En
nihayetinde egemenlik meşruiyetle ilgili bir durumdur, toplumsal
meşruiyetle ilgili bir durumdur.
Bakın,
şunu söyleyebilirsiniz: Tabii ki Cizrede, Silopide, orada silahlı
insanlar var. Devlet de gidecek, hükümranlık hakkı gereği
hepsini vuracak, kıracak, dökecek, hükümranlığını
tesis edecek. Bu kadar yanılgılı bir yaklaşım olamaz.
Birincisi, devlet elindeki şiddet tekelini -altını çizerek
söylüyorum- meşru bir şekilde kullanmak zorunda, kanun yetmiyor buna.
Meşruiyetin temeli toplumdur, kanunun temeli devlettir. Sanırım,
arkadaşlar, bu hükümranlık konusundaki argümanlarını
önerirken bunu unutuyorlar. Yani siz şimdi inanıyor musunuz ki Cizrede
yaşayan insanlar, devletin 10 bin askerle o kenti kuşatmasına
rıza gösteriyorlar, buna meşruiyet veriyorlar. Var mı böyle bir
şey?
Toplum
şiddetten arındırılacaksa bunun tek bir yolu vardır,
ikinci bir yolu yoktur: Konuşacaksınız, rızasını
alacaksınız, bir toplumsal sözleşmeyle o taleplere cevap vereceksiniz,
toplumu şiddetten arındıracaksınız. Çok özür
diliyorum, ukalalık olarak almayın ama dört yüzyıldır
modern devletin temelinde bu var, toplumsal sözleşmenin temelinde toplumun
şiddetten arındırılması ama bunun toplumsal bir
sözleşmeyle yapılması var. O halkın rızasını
almak durumundasınız. Öyle vurduyla kırdıyla, giderim,
öldürürüm, yaparım
Yani bunlar gerçekten hamasetin ötesinde değil.
Ben inanıyorum, siz de buna inanmıyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından Nereden biliyorsun? sesi) Otuz yıla bakın,
anlarsınız; doksan yıla bakın, anlarsınız.
Nereden biliyoruz? Tarihe bir bakın; Şeyh Saite bakın, Seyit
Rızaya bakın, Ağrıya bakın, 90lara bakın, 4
bin tane yakılan köye bakın, 17 bin faili meçhule bakın. Ne
oldu? Sonuç şu: Orta Doğu altüst oluyor. Kürtler, Orta Doğuda
yüzyıldır statükonun dibine gömülmüş Kürtler bir yol bulmaya
çalışıyorlar ve Orta Doğudaki genel jeopolitik dengeler,
bizim görüşümüz bir Kürt-Türk ittifakına doğru zorluyor. Ortada
belli bir imkân durumu söz konusudur. Siyasi basiret böylesi karmaşık
bir durumu çok yapıcı şekilde ele almayı, istişareyle
sorunları çözmeyi gerektirir. Bunu söylüyoruz. Şimdi, ısrarla
barışa, uzlaşmaya, müzakereye yaptığımız
davetleri, lütfen, rica ediyoruz, zayıflık olarak
algılamayın. Nezaket zayıflık değildir. Görüyoruz,
patlayacak. Bakın, Rusyanın savaş uçağını
indirdik, Musulda askerlere ateş açılıyor. Siz farkında
mısınız adım adım bu memleket savaş girdabının
içerisine çekiliyor. Peki, Meclis bu durumda ne yapıyor?
Dışarıda o, savaş durumunun içerisine çekiliyor, 80 milyon
Kürtü, de Türkü de çekiliyor bunun içerisine. Bu tarafta ne var? E, bu
tarafta kocaman kentler, kasabalar kuşatma altında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Peki, Meclis ne yapıyor? Meclis
topu Hükûmete atmış, Hükûmet de almış, askere vermiş.
Hatırlayın, eskiden şunu derlerdi: Ya, asker üzerine
düşeni yaptı, sıra siyasilerde. Bunu söylüyorlardı.
Şu anda, maalesef, Parlamento üzerine düşen görevi yapmıyor,
topu Hükûmete, Hükûmet de askere, polise vermiş. Bu şekilde gidersek
arkadaşlar zamanım bitti, hemen toparlıyorum- gerçekten sonumuz
hayra alamet değil. Onun için şunu özellikle ısrarla tekrar
belirterek bitirmek istiyorum: Silopiden, Nusaybinden, Cizreden, oralardan
yükselen çığlıkları duyun. Az önce burada CHPnin grup
başkan vekili bir şey söyledi, dedi ki: Doktorlar, 7 tanesi şu
an sığınakta. Tam iki dakika sonra şurada kahkahalarla
gülüyorduk. Gerçekten benim şahsen çok zoruma gitti.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özsoy.
Hükûmet
kendisine yöneltilen bazı sorular üzerine açıklama yapma talebinde
bulunmuştur. Bu amaçla Sayın Bakana söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
38.- Maliye
Bakanı Naci Ağbalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın
Özgür Özel tarafından Cizre Devlet Hastanesiyle ilgili olarak yapılan
açıklamalar hakkında yüce Meclisimizi bilgilendirmek istiyorum. Cizre
Devlet Hastanesine bugün PKKlı teröristler tarafından 5 adet roket
atılmış. Şu anda hastanede 22 diyaliz hastası ile 3
doğum ve 3 yenidoğan hastası hizmet almaya devam etmektedir.
Yani hastanemizde vatandaşlarımıza sunulması gereken tüm
hizmetler aksamadan sürdürülmektedir, onu özellikle ifade etmek istiyorum.
Cizre Devlet Hastanesinde hizmetlerin sürekliliği ve güvenliliği
hususunda ise güvenlik güçlerimiz tarafından her türlü tedbir
alınmıştır, alınmaya da devam edilmektedir.
Doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız,
hastanenin iç kısmında hizmet vermeye devam ediyorlar. Tüm doktor ve
sağlık çalışanlarımıza bu ortamda gösterdikleri
özverili ve gayretli çalışmalarından dolayı tüm
milletimizin adına şükranlarımı arz ediyorum.
Ayrıca,
cami, okul ve hastanelere karşı yapılan bu haince
saldırıları kınadığımızı da
ayrıca belirtmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/317) (S. Sayısı: 1) (Devam)
BAŞKAN
- Madde üzerinde son olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına...
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, bizim bir söz talebimiz
vardı.
BAŞKAN
-
İstanbul Milletvekili Sayın Aziz Babuşcu
konuşacaktır.
Talebinizi
değerlendireceğim Sayın Baluken.
Buyurun
Sayın Babuşcu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA AZİZ BABUŞCU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı 4üncü maddesi hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
2016 yılı bütçesinin geçici bütçe tasarısı olarak
görüşülmesi ve karara bağlanacak olması Kendilerine hizmet
edelim. diye bizi buraya gönderen milletimiz açısından hiç
şüphesiz memnuniyet verici bir durum. Ancak bu çatı altında
aynı amaçla bulunduğumuz muhalefet açısından
bakıldığında ise 1 Kasımın iktidar meselesini
çözdüğünü ama muhalefet sorununun aynen yerinde saydığını
gösteriyor bize ne yazık ki.
Geçici
bütçe görüşmelerinde bir kere daha gördük ki muhalefet milletin
beklentilerini ivedilikle yerine getirme hassasiyet ve
duyarlılığından ziyade AK PARTİ
karşıtlığında ülkesine ve milletine muhalefet eden bir
dil ve söylemi öne çıkarıyor.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ne alakası var ya! Ne alakası var
ülkesine, devletine
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Ne alakası olduğunu birazdan izah
edeceğim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Hiç sanmıyorum.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Ben bu muhalefet etme anlayışının
ve biçiminin ne size ne milletimize ne de bu ülkeye bir hayrı
olduğunu düşünmüyorum. Onun için de iki gündür geçici bütçe üzerine
yaptığımız görüşmelerde burada yapılan
konuşmaların muhalefet tarzı, üslubu ve biçimi itibarıyla
değerlendirmeyi, belki umulur ki kalıcı bütçe
görüşmelerinde de muhalefet kendisi açısından yeni bir muhalefet
tarzı anlamında bir yürürlük tarihi belirler diye ifade etmek
istiyorum.
MUSA
ÇAM (İzmir) Size mi soracağız?
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bir ayar veremediniz muhalefete.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Genelleme yapma, kimi hedef alıyorsan onu söyle.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) AK PARTİ hükûmetlerinin
hazırladığı bütçeler Türkiye hayalimiz etrafında
şekillenen bütçelerdir. 2023 perspektifimiz, dünyada ilk 10 ekonomi
arasında bir Türkiye hayalimiz, ihracat ve millî gelir hedeflerimiz bu
bütçelerin stratejik dinamikleridir.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) İhracat hedefi kalmadı.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Eğitimde, sağlıkta, altyapıda,
ulaşımda insanımızın refahını büyütmek,
üretilen gayrisafi millî hasıladan insanımızın hak
ettiği payı almasını sağlamak bütçelerimizin temel
hedefleri olagelmiştir. Muhalefet ise bu bütçeler döneminde büyüyen,
gelişen ve değişen Türkiye'nin dinamiklerini yakalamak yerine ve
buna göre kendini yenilemekten ziyade, AK PARTİ
karşıtlığında millete ve ülkeye muhalefet eden bir
dili, üslubu benimsemeyi tercih etmiştir. Bu anlamda, üçüncü köprüye
karşı çıkmayı, dünyanın en büyük yolcu kapasiteli
havaalanı olacak olan
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) 630 milyon dolar rüşvet verildi orada.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) -
üçüncü havaalanına karşı
yaptırmama direncini başka türlü yorumlamak mümkün değildir.
MUSA
ÇAM (İzmir) Ormanları mahvettiniz.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Ormanları katlettiniz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) 630 milyon dolar rüşvet
ahlaksızlığına hep karşı
çıkacağız.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Muhalefet, yapılanı takdir etmek, daha
iyisini yapma konusunda öneri ve proje sunmak yerine, cumhuriyet tarihimizin
ekonomik rasyoları, verileri açısından final ayı olan 2013
Mayıs ayını Gezi kalkışmasıyla kaos ve
çatışma zemininde cumhuriyet yatırımlarını hedef
alan bir komplonun dilini muhalefetin dili olarak benimsemeyi tercih
etmiştir.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Cumhuriyet yatırımı orman
katletmek midir, park katletmek midir, imar rantı mıdır? Rica
ederim ya!
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Dış politikada da AK PARTİye
değil maalesef ülkenize muhalefet ediyorsunuz. Bu ülkede
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yapma be!
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Hadi be! Bu ülke siz misiniz sadece? Bu ülke
sadece siz değilsiniz ki.
İSMAİL
OK (Balıkesir) Siz İsraile hizmet etmiyor musunuz?
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Şimdi örnek vereceğim, göreceksiniz, acele
etmeyin.
İSMAİL
OK (Balıkesir) Büyük Ortadoğu Projesinden bahset, Büyük
Ortadoğu Projesinden!
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisinin bu muhalefet tarzıyla
neden milletle ilişki kuramadığını ve neden iktidara
yaklaşamadığını da birazdan izah edeceğim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ya biz yüzde 25 oy aldık ya!
Saygısızlık etmeyin, biz yüzde 25 oy aldık, 12 milyon
insanın oyunu aldık biz.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Siz yüzde 25le yetiniyorsanız -ki Sayın
Genel Başkanınız zaten çıtayı yüzde 30a
koymuştu, iktidara koymamıştı- bu sizin bileceğiniz
bir iş.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Biz yüzde 25e saygılıyız,
gasbetmedik kimseyi.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Ama ben size yine bir iktidar partisinin grubu
adına konuşan bir milletvekili olarak
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Biz oy gasbetmedik, haksız rekabet etmedik,
devleti kötüye kullanmadık, halkı tehdit etmedik, rica ederim.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla)
ne yapmanız gerektiğini bir PR
çalışması gibi aktaracağım birazdan.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) O sizi ilgilendirmez!
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Biz halkımızla samimi ilişki
kurarız, plaza diliyle, PR yapmayız.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Bu ülkede bir aydın
yabancılaşmasından hep söz edilir.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Senin gibi faşizan mı olmak
gerekiyor?
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Zaman zaman ülkesine ihanet derecesine varan bu
örnekler bu çatı altında muhalefet diline dönüşmekte,
aynılaşmakta ve paydaşlaşmaktadır.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Doğru konuşun, ihanet diyemezsiniz.
Muhalefete ihanet diyemezsiniz, doğru konuşun, ihanet diyemezsiniz.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Dikkat edin, Türkiye uluslararası alanda
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok ayıp ediyorsun!
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın grup başkan vekili, böyle bir
lisan olabilir mi ya, ihanet diyebilir mi ya!
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yazıklar olsun!
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Siz bize ihanet
Biz size o zaman hain deriz.
İhanet diyemezsiniz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkanım, ihanet gibi
ağır bir kelime kullanıyor, rica ederim ya!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, söz hakkı vardır, isteyen söz
alır, cevap verir.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Bakın, dediğimi, benim söylediğimi
anlamadığınız gibi halkın söylediğini de
anlayamıyorsunuz, sizin sorununuz bu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ne alakası var be! Muhalefete ihanet
diyorsun.
BAŞKAN
Sayın Babuşcu, lütfen Genel Kurula hitap edin, rica ediyorum.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Dikkat edin, Türkiye uluslararası alanda hangi
sorunla karşı karşıya gelse kendini muhalif sayan
siyasetçisiyle, kendine muhalif diyen medyasıyla ve yine kendini muhalif
sanan sözüm ona aydınlarıyla İktidara muhalefet edeceğiz.
derken Türkiyeye muhalefet ediyorsunuz.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yok ya!
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Türkiye ile İsrail arasında bir
anlaşmazlık çıktı, Haklı olan İsraildir.
mesela.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Paralel muhalefet. de bari!
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) İsraille bugün anlaşma
imzaladınız ya!
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Bir bakıyorsunuz, İsrail basınıyla
senkronize yazı ve haberler gırla gidiyor. Zalim Esed rejimi Türkiyeye
dönük eylem veya söylemlerde bulunursa bunu büyük bir arzuyla gündeme getirip
kendi ülkelerine dönük kampanyaların parçası oluveriyorlar. En son,
sınırlarımızdaki egemenlik hakkımızı ihlal
eden bir Rus uçağının askerlerimizce düşürülmesi üzerine de
hepsi bir anda Putinci kesildi.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yok ya!
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Daha uçak düştüğü anda,
bakın, daha uçak düştüğü anda Türkiyeyi suçlayan genel
başkanlar mı ararsınız, Ne olur Rus uçağı
birazcık ihlal etse? diyen gazeteciler mi ararsınız,
Rusyayı kızdırırsak ölürüz, biteriz, donarız. diye
felaket tellallığı yapan sözde aydınlar mı
ararsınız? Hele bu zihniyeti meşhur birinin attığı
bir tweet var ki bu kafaları göstermek bakımından son derece
çarpıcı ama bir o kadar da utanç vericidir. Şöyle diyor:
Putinden ricam, bu saldırının bedelini Türkiyeye değil
AKPye ödetmesidir. AK PARTİ dediği kim? Bu ülkenin
yarısı.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Öyle mi zannediyorsunuz siz?
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Bir kafayı düşünün ki kendi milleti aleyhine
bir başka ülkenin devlet başkanından ricada bulunuyor.
Tıpkı bir milletvekilinin Rus televizyonlarına ülkesinin teröre
verdiği desteği söyleyen mülakatında olduğu gibi. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ
ŞEKER (İstanbul) MİT tırlarını siz
göndermediniz mi? O zaman MİT tırlarını kim gönderdi, kim?
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Evet, bu muhalefet dili ile Amerikancı,
İsrailci, yerine göre Esedçi, yerine göre Rus oluyorlar da bir tek
Türkiyeli olamıyorlar, problem burada. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Tüm
bunlar, bir başka gerçeği de bir kere daha bütün
çıplaklığıyla ortaya koyuyor. AK PARTİnin bu ülkenin
ve milletin kaderiyle nasıl bütünleştiğini, AK PARTİnin
kurulduğu günden bu yana verdiği asıl mücadelenin demokrasi
mücadelesi olduğunu
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Demokrasiden mi bahsediyorsun, demokrasi mi
kaldı?
AZİZ
BABUŞCU (Devamla)
ve böylesi bir muhalefete rağmen
ulaşılan çizginin nasıl da tarihî ve destansı bir
başarı olduğunu aynı zamanda gösteriyor.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Kirli oyunlarınızı millete mal
etmeyin.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Gelin, AK PARTİye muhalefet edeceğiz
hırsıyla ülkeye ve millete muhalefet etmeyin. Ben
amacınızın bu olmadığını da biliyorum ama bu
hırs sizi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AZİZ
BABUŞCU (Devamla)
fotoğrafta bilesiniz ki böyle bir yere
oturtuyor.
Bu
geçici bütçenin kanun tasarısı yürürlük maddesi görüşülürken
gelin siyasi muhalefet, aydın muhalefet, medya muhalefet olarak kendinize
yeni bir muhalefet tarzı için bir yürürlük tarihi belirleyin.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Sizi ilgilendirmez.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) Artık daha önceki dönemlerde
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) İstersen AKPye katılalım
Başkan, istersen AKPye katılalım.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla)
muhalefetinizi sürekli askerî darbeleri gözetleyerek
gösterdiğiniz dönemler bitti. Uluslararası darbe girişimleriyle
de sonuç almanız mümkün değil.
BAŞKAN
Sayın Babuşcu, teşekkür ederim.
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) İçerisinde bir yabancı gibi durduğunuz
burada bu milletin oylarıyla iktidara gelemezsiniz.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Ne zaman ahlaki değerlerimizi kaybedersek
AKPye de katılmayı tercih ederiz!
AZİZ
BABUŞCU (Devamla) CHPnin kendini millete anlatma değil, milleti
anlama sorunu var ve bunu çözemediğiniz sürece de burada daha çok gelir
konuşur ama iktidar imkânı göremezsiniz.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN
SARIBAL (Bursa) Aklını kendine sakla, kendine!
BAŞKAN
Sayın Babuşcu, teşekkür ederim efendim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Özel, sizden önce Sayın Balukenin bir talebi vardı,
önce Sayın Balukeni dinleyeyim.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
39.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, AKP Hükûmeti ile
İsrail arasında yeni bir anlaşma yapıldığına
dair haberlerle ilgili bilgi almak istediklerine ve Cizrede hastanelerin,
okulların ve halka ait belediye binasının karargâh olarak
kullanılmasını kınadıklarına ilişkin
açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Kabine mensubu 2 Sayın Bakan buradayken şu anda
uluslararası çok önemli haber ajanslarının İsrail
Dışişleri Bakanlığına dayandırmış
olduğu bir haberi sormak istiyorum.
İsrail
Dışişleri Bakanlığından yapılan
açıklamaya göre AKP Hükûmeti ile İsrail arasında yeni bir
anlaşmaya varılmıştır. Bu anlaşmada,
İsrailin Türkiyeye tazminat ödemesi, Türkiyenin açmış
olduğu bütün davalardan vazgeçmesi, her iki ülkede büyükelçilerin tekrar
göreve başlaması, doğal gazla ilgili görüşmelerin devam
etmesi ve Hamas örgütünün Türkiyedeki faaliyetlerinin tamamen
sınırlandırılması üzerine birtakım maddeler
sıralanmaktadır. Biz tabii Halkların Demokratik Partisi olarak
buna çok şaşırmadık. Yani, Gazzeyi abluka altına
alanların Cizreyi abluka altına alanlarla, Gazzede çocuk sivil
katledenlerin Cizrede çocuk sivil katledenlerle, Gazzede cenaze
sürükleyenlerin Cizrede cenaze sürükleyenlerle anlaşması bizim
açımızdan çok şaşırtıcı olmaz. Ancak, takdir
edersiniz ki burada milyonlarca oyu temsil eden bir siyasi parti grubu olarak
bu kadar önemli, kritik haberleri uluslararası haber ajanslarından
değil, bu ülkeyi yöneten Kabine mensuplarından bu çatı
altından öğrenmek isteriz. Bu bilginin doğruluğuyla ilgili
sayın Kabine üyelerinden bu yönlü bir bilgi beklentimizin olduğunu
ifade etmek istiyorum.
İkinci
bir husus da, Sayın Bakan demin, Cizreden bütün o uygulamaları
yapanlardan gelen bilgileri paylaştı, polis, asker, vali, oradaki
operasyonel süreci yürütenlerden gelen bilgileri paylaştı. Biz
Cizredeki hastanede çalışan sağlık emekçileriyle gün boyu
temas hâlindeydik. Cizredeki mevcut durum şudur: Hastaneler, okullar ve
halka ait belediye binası şu anda karargâh olarak
kullanılıyor. Şu anda hem hastane hem okul hem de belediye
çatısında orayı bir savaş cephesine çevirmiş olan
ağır silahlı keskin nişancılar var.
Dolayısıyla, her kim ki hastaneyi, okulu ve belediyeyi karargâh
hâline getiriyorsa onları buradan şiddetle kınıyoruz.
Bugün, ataması yeni yapılmış bu öğretmenin
fotoğrafı bu konuda gerçekleri görmeyenler için sanırım
yeterince açıklayıcıdır.
Son
olarak da, demin kürsüden konuşan sayın hatip dış
politikayla ilgili bizi ülkeye ve millete ihanet etmekle suçladı,
sataşmadan dolayı söz isteyeceğim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Sen konuşuyorsun zaten.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bunda İç Tüzük 60a göre söz istedik.
BAŞKAN
Sayın Özel, dinliyorum sizi efendim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım, çok kısaca
Biraz önce
kürsüdeki sayın hatip grubumuzu defalarca haksız yere
eleştirmiş, grubumuz tarafından ifade edilmemiş
görüşleri sanki ifade etmişiz gibi grubumuza atfetmiştir,
69uncu madde uyarınca grubumuz adına söz istiyorum.
BAŞKAN
Kim konuşacak Sayın Özel?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bülent Kuşoğlu konuşacak efendim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Bülent Beyden sonra benim de söz talebim var
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Evet, 69uncu madde uyarınca Sayın Kuşoğluna söz
veriyorum.
Buyurun
efendim.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
23.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Biraz önce
konuşan hatip, gerçekten, beni ve arkadaşlarımı çok üzdü,
çok talihsiz bir konuşma yaptı çünkü yaptığı
konuşma muhalefete, bütün muhalefete ayar vermekti, onları
düzenlemekti.
Değerli
arkadaşlarım, şöyle bir sıkıntı var: Maalesef
iktidar, özellikle son senelerde topluma, devlete ayar veriyor, kendi
kafasına göre bütün toplumu kendi istediği şekle sokmaya
çalışıyor; bu, çok tehlikeli, en tehlikeli şey bu maalesef.
Bakın
bugün geçici bütçeyi görüşüyoruz. Hiçbir şekilde maalesef muhalefeti
dikkate almıyorsunuz, hiçbir şekilde. Geçici bütçeyi
görüşüyorsunuz, dedik ki komisyonda da burada geldik ifade ettik:
Yanlış yapıyorsunuz, çıkardığınız kamu
mali mevzuatına göre getirilmiş bir düzenleme değil bu. Siz
2002deki geçici bütçeyi kopya edip getirdiniz,
çıkardığınız mali reforma göre bir bütçe
yapamadınız. Bakın, harcaması belli, geliri belli
değil, ne kadar borçlanılacağı belli değil.
Bunları anlattık, hiçbir şekilde dinlemediniz. Ondan sonra
diyorsunuz ki: Muhalefet şöyle böyle. Hâlbuki bir taraftan değerli
hatip bizi eleştiriyor ama öbür taraftan aslında siz muhalefeti,
toplumu ve devleti düzenlemeye çalışıyorsunuz. Karl Popper Beni
devletim, günahsız, hiçbir suç işlemeyen, düzgün, herkes gibi
eşit fabrikasyon birisi gibi yapmaya çalışmasın,
olmamı istemesin. diyor. Benim hakkımı, hürriyetimi korusun
yeter. Biz böyle bir devlet istiyoruz, bunun için mücadele ediyoruz, siz de
bunun için mücadele etmek zorundasınız. Hepimiz aynı olmak
zorunda değiliz, muhalefete katlanmak zorundasınız. Yüzde
49,5la iktidara geldiniz, muhalefete katlanmak zorundasınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Ve söylediklerimiz de doğru şeylerdir.
Geçici bütçeyi bile dikkate almıyorsunuz, ondan sonra diyorsunuz ki: Bu
ne biçim muhalefet. Lütfen
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bir saniye efendim, dinleyeceğim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Biraz evvelki konuşmacı bütün
muhalefeti ihanetle suçlarken şahsıma da Anlamıyorsun! diye
özel atıfta bulunarak şahsıma sataşmıştır.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Kim laf attı ya?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP sıralarından
alkışlar)
69uncu
madde kapsamında iki dakika süre veriyorum.
24.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, İstanbul Milletvekili
Aziz Babuşcunun 1 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; samimi bir şey söyleyeyim, İstanbul gibi büyük bir
şehrin il başkanlığını yapmış bir
beyefendiden bir demokrasi kültürü beklerdim. Demokrasi şöyle bir
şey: Muhalefet, iktidarın işine karışır çünkü
iktidar, muhalefetin de yetkisini kullanır. Mesela yüzde 49 oy alır
ama yüzde 100e, bizim de seçmelerimizin vergisine, bizim de seçmenlerimizin
mal varlığına yönelik kararlar alır. Onun için, muhalefet
dizayn etmeye kalkmak, demokrasiyi çok anlamadığını
gösteriyor ama daha tehlikeli bir şey söylüyor, bütün muhalefeti ihanetle
suçlayan bir yaklaşım gösteriyor. Bu bir hakarettir. Bu seviyede
cevap vermeyeceğim.
Bakın
arkadaşlar, dış politika üzerinden bunu yapıyorsunuz.
Suriyede Beşar Esadla hangi ilişkilerde olduğunuzu biz
biliyoruz, kardeşim Esad, ortak bakanlar kurulu, sonra geldiğiniz
yeri biliyoruz. Putinle olan ilişkilerinizi biliyoruz, Soçide mütercim
olmadan yapılan görüşmeler.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Yanlış mıydı onlar?
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) - Rusyayla yapılan uluslararası
anlaşmaların Başbakanın damadının yönettiği
şirketin çıkarlarına indirgenen, millî
çıkarlarımız ihalesiz işlemlere indirgenen o seviyesiz
ilişkileri biz burada çok eleştirdik...
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Çok ayıp, çok!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) -
ve bize ve bütün muhalefete ne zaman
sıkışsanız Siyonistler, hatta burada
tekrarlayamayacağım şeylerin en üst düzeylerini söyledi.
Biz,
hayatımızda hiç kimseyi ayırmadık, dini, mezhebi, Yahudi,
Hristiyan diye hiç ayırmadık ama siz bu ayrımı
yaptınız
(x)şovları
yaptınız, orada Şimon Perese posta koyma şovları
yaptınız, Mavi Marmara şovları yaptınız da bugün
bu uluslararası anlaşma
Rica
ediyorum, biz sizin dış politika tutarsızlıklarınızın
peşinde gitmek zorunda değiliz çünkü biz tecrübeli bir kurumuz, biz
halkımızın çıkarlarını görmek zorundayız.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Evet, muhalefet de tecrübeli, halk için muhalefet!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) - Sizin dengesizlikleriniz bu ülkenin millî
çıkarı değil ve burada halkımızı korumak için
elimizden geleni yapacağız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
Sayın
Baluken, size de 69uncu madde kapsamında
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Efendim, grubumuz adına Hişyar Özsoy
cevap verecek.
BAŞKAN
Sayın Özsoy
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Sayın Başkanım
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Sayın
Başkan
BAŞKAN
Söz vereceğim Sayın Bakan size.
Buyurun.
İki
dakika süre veriyorum.
25.- Bingöl
Milletvekili Hişyar Özsoyun, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
HİŞYAR
ÖZSOY (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani
şöyle söyleyerek başlayalım: Yani bütün eleştirileri böyle
bir ihanet söylemi içerisinde değerlendirmek doğru değil,
siyasetin önünü kapatıyor bir defa. Adalet ve Kalkınma Partisinin
Orta Doğu politikasının biz de HDP olarak temelde çok
yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bunu değişik
vesilelerle anlattık.
Bakın,
şöyle bir haritaya bakın. Mısır, Lübnan, İsrail,
Suriye, Irak, İran, Rusya. Tek bir dost kalmış, Kürdistan
Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) İranla ilişkiler iyiyken ne diyordunuz?
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Müsaade edin, olgusal konuşuyoruz.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Söyleyin, hepiniz söyleyin. Ne diyordunuz?
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Şimdi, bir saniye, şunu bitirelim.
Şimdi,
bakın, bölge altüst olmuşken Türkiyenin özellikle
komşularıyla ilişkilerini derinleştirmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Ya biraz tutarlı olun, tutarlı olun.
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Orta Doğu politikasında
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Uluslararası ilişkiler
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Ya, ben de mi sesimi yükselteyim?
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Yükselt, ne yapayım ya!
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Bir müsaade edin, bizi de çıldırttınız
ya! Bir müsaade edin bir konuşalım.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Ama biraz tutarlı ol, ricam o yani rica ediyorum.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ama Sayın Başkan, sürekli bu
müdahaleler var muhalefete ya!
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Sen mi söylüyorsun bunu!
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Tamam, arkadaşlar, tamam
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, sayın hatibi dinleyelim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Konuşturmuyorsunuz bir ya!
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Olmaz ya!
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Üç günde benzeştirmeyin lütfen, üç günde benzeştirdiniz
yani.
BAŞKAN
Sayın hatip sükûnet içerisinde konuşuyor, dinleyelim efendim.
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Bakın, Türkiyenin Orta Doğu politikası
özellikle Türkiyenin Rusya
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın hatibimiz süreyi
versin sayın konuşmacıya, çıksın kürsüde ifade etsin.
Biz
hazırız, buyurun.
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Ya, iki dakika verilmiş arkadaşlar.
BAŞKAN
Sayın Özsoy, devam edin efendim, devam edin.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bir geç, ne demek istiyorsun, bir anlat o kürsüde.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Sayın Başkan, benim adıma söz veriyor
sayın grup başkan vekili.
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Bakın, Türkiyenin Orta Doğu politikasını
biz yanlış görüyoruz. Özellikle Türkiyenin Suriye
politikasını geçen gün başka bir vesileyle burada
konuşurken söylemiştik, temelde yanlış. Bu
yanlışı düzeltebilmek mümkündür diyoruz ve bunu da böyle bir
maço, delikanlılık, ben yapmam, etmem
Olabilir, insanlar hata da
yapabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HİŞYAR
ÖZSOY (Devamla) Orta Doğunun dinamikleri sürekli değişiyor,
her gün değişiyor.
BAŞKAN
İlave bir dakika süre verdim Sayın Özsoy, devam edin efendim.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Sadece Türkiye değil, Amerika
pozisyon alamıyor. Bakın, kaç defa pozisyonunu değiştirdi
Amerika, değil mi? Rusya pozisyon değiştirdi, İran pozisyon
değiştiriyor, sürekli aktörler pozisyon değiştiriyorlar
çünkü çok faktörlü, çok aktörlü, dibi son derece kaygan bir zemin orası.
Türkiye, bazı hesaplar yaptı, tutmamış olabilir. Biz
şunu diyoruz: Özellikle Kürt sorunu bağlamında Türkiye, hem
sınırın bu tarafındaki Kürtlerle hem diğer
tarafındaki Kürtlerle dostane ilişkilerini derinleştirsin. Bu,
hem Suriyede istikrarın sağlanmasına hem Orta Doğuda
sağlanmasına hem Türkiyede sağlanmasına katkı
sunabilir.
Şimdi, bunları dedik diye, Adalet ve Kalkınma Partisinin
dış politikasını benimsemedik diye herkese oturup Vatan
hainisiniz demenin bir anlamı yok. Bakın, Rusyanın bir
uçağı düştü, ne oldu? Türkiye, Suriye siyasetinin tamamen
dışına itildi. Ruslar, moral üstünlüğü bir ellerine
aldılar, vurdukça vuruyorlar.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Rusyaya
çalışıyor AKP, Rusyaya, Rusyaya
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Yani onun için eleştirileri
olgunlukla almak ve mümkünse artık şu her tarafı dökülmüş
dış politikayı lütfen değiştirmek gerekiyor.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özsoy.
Sayın Erkan Akçay, dinliyorum efendim.
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Dinleyeceğim Sayın Babuşcu.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
40.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 1 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz evvel kürsüde konuşan AKP sözcüsü tamamen bir genelleme
yapmak suretiyle bir muhalefet kavramı üzerinden eleştirilerini
getirdi ve bir genelleme yaptı.
Öncelikle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ifade etmek isterim ki bu
eleştirilerden kendimizi tenzih ediyoruz. O nedenle, yapılan
eleştirilere cevap verecek değilim. Fakat topyekûn bir ithamda bulunmak
ve muhalefete de bu şekilde birtakım ağır ithamlar
altında bulunmayı öncelikle millî iradeye bir
saygısızlık olarak değerlendiriyorum ve bizim Milliyetçi
Hareket Partisi olarak herhangi bir alınganlığımız da,
üzerimize alınma da söz konusu değildir, sadece bu genellemenin
yanlış olduğunu ifade ediyorum; bir.
İkincisi; muhalefete muhalefet edeyim derken, iktidar olarak
ülkenin birliğini, dirliğini bozdular, Türkiyeyi etnik gruplara
böldüler. İçte, dışta huzur, itibar, dirlik kalmadı ve
partiyle devletin özdeşleştirildiği bir anlayışın
ifadelerini gördük ve bu konuşan şahsın daha evvel il
başkanlığı yaparken AKP sayesinde hepimiz Türk olmaktan
kurtulduk. ifadeleri de hafızalarımızda. Ee, biz de yeri
gelmişken soralım: AKP sayesinde Türk olmaktan kurtuldun da peki ne
oldun? Onu da sorarak sözlerimi tamamlıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Milletvekili oldu o sayede.
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Sayın Başkanım, şimdi benim
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir saniye efendim, bir saniye
Talepleri
dinleyeceğim, sizleri dinleyeceğim.
Fakat
bunlardan önce biraz önce Hükûmete yöneltilen bazı sorular nedeniyle
Hükûmeti temsilen Millî Eğitim Bakanı Sayın Nabi
Avcının bir açıklama yapma talebi vardır. O nedenle
Sayın Bakana söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
41.- Millî
Eğitim Bakanı Nabi Avcının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce Sayın Baluken, İsrail menşeli bir
haber ajansına atfen bir ikili anlaşma senaryosu -hem de
bayağı ayrıntılı- anlattı.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Var mı yok mu? diye sordum.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Bunun var olup
olmadığını Türk Dışişleri
Bakanlığının yapacağı açıklamayla
öğrenin. Bu kadar uluslararası
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sizden açıklama bekliyoruz işte.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) İsrail
menşeli haber ajanslarına da bu kadar fazla
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) İsrail menşeli değil haber
ajansı, İsrail Dışişleri Bakanlığından
yapılan açıklamaya göre diyor. Yani anlamamakta direniyorsunuz.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) İsrail
menşeli haberler konusuna gösterdiğiniz bu dikkati Türk
Dışişlerinin haberlerine ve açıklamalarına da
gösterin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Göreceğiz.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Ayrıca,
oradan hareketle, Gazze ile Cizre vesair arasında kurduğunuz o çirkin
paralelleri de size iade ediyorum ve şiddetle kınıyorum,
ayıp! (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Siz yapıyorsunuz zaten yani aynı Gazzede
olan durum.
Sayın
Başkan, bir yanlış anlaşılma var sanırım.
Ben uluslararası saygın haber ajanslarının birçoğunda
-Reuters, BBC, tek tek isim mi verelim- İsrail Dışişleri
Bakanlığına dayandırılarak yapılan bir
açıklamanın yayınlandığını
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Yalan haberdir.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır)
bu konuda AKP Hükûmeti ile İsrail
arasında yeni bir anlaşmanın olduğunun ifade
edildiğini, bu bilginin doğru olup olmadığını sordum.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Türk Dışişlerinin de açıklaması var:
Henüz bir anlaşma yok. diyor.
AHMET YILDIRIM (Muş) Henüz diyor.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Henüz yok diyor, tabii.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) - Bu bilginin doğru olup
olmadığını sordum. Eğer bu bilgi doğru
değilse doğru değil deyip, bunun açıklamasını
yapabilirler. Biz böylesi önemli konularda uluslararası haber
ajanslarından çıkan haberler peşinden koşmaktansa burada
Türkiye milletvekilleri olarak Kabineden tabii ki bilgi isteyeceğiz,
bundan sonra da istemeye devam edeceğiz.
Ayrıca,
şu anda Cizrede yaşanan durum Gazzede yaşanan durumu katbekat
geçmiştir. Ben de kendisine aynen iade ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Tutanaklara
geçmiştir.
Sayın
Bostancı, Sayın Babuşcu ayaktaydı daha önce.
Buyurun
Sayın Babuşcu.
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Sayın Başkanım, iki sataşma
söz konusu.
BAŞKAN
Nedir?
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Bizatihi Sayın MHP Grup Başkan
Vekilinin İl Başkanı olduğum dönemde Türk olmaktan
kurtulduk. ifadesi dolayısıyla.
BAŞKAN
Evet.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) AKP sayesinde diyordun.
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) İkincisi de, sayın hatibin yine
İstanbul İl Başkanlığı yapan demokratik kültür
gibi bir eksiklik izafesiyle sataşması var. 69uncu maddeye göre
BAŞKAN
69uncu maddeye göre size iki dakika süre veriyorum Sayın Babuşcu.
Buyurun
efendim.
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Çarpı 2 olması lazım değil
mi Sayın Başkan?
BAŞKAN
Şimdi, öyle bir teamülümüz yok efendim.
Buyurun.
İki
dakikada çok şey söylenebilir.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Alıştınız iyice fazla fazlaya.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
26.-
İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcunun, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklaması ile İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Şimdi, öncelikle şu Türk olmaktan
kurtulduk. meselesine girelim. Benim o konuşmada ifade ettiğim
şey şudur: Ben Trabzonluyum, Türküm bundan da hiçbir gocunmam yok.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama ben aynı
zamanda bu coğrafyada yaşayan etnik kökeni, inanç aidiyeti ne olursa
olsun herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı
paydaşında da ortak olması gerektiğine inanıyor ve
bununla da gurur duyuyorum. Burada da bir sıkıntım yok.
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Demin de Türkiyeli olmaktan söz ettiniz Sayın
Babuşcu.
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Yalnız benim söylediğim şey
şuydu, çarpıtılan bir sözdür o, ben dedim ki: AK PARTİden
önce bu ülkede insanlar etnik aidiyetlerini ifade etmekten korkardı.
Mesela Türksen
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Türklük etnik bir aidiyet değil, Anayasaya göre
konuşacaksınız. Anayasaya göre yemin ettiniz.
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Bir dakika. Ya, yanlış yaptık,
bir dakika dinle, dinle, ifade edeyim ben.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, dinleyelim efendim.
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) Eğer Kürtsen Kürt
olduğunu söyleyemezdin, ifade ettiğim şey buydu. Eğer
Aleviysen kendini ifade etmekten imtina ederdin, bu yasağın, bu
ceberut devlet anlayışının ortadan
kalktığını söyledim AK PARTİyle beraber.
MUSA ÇAM (İzmir) Mezhepçilik yapıyorsun.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Yoksa, Türk olmaktan kurtulduk.
diye bir ifade hiç olmamıştır, kayıtlarda vardır,
medyada yer almıştır, bu çok ciddi bir çarpıtmadır.
Bununla ben her vesileyle uğraşıyorum, burada, kamuoyu önünde
bir kere daha ifade etmiş oldum, birincisi bu.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Daha demin Türkiyeli olmaktan söz
ettiniz.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Ben sana konuşma metnimi
orijinal olarak gönderirim.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Daha demin Türkiyeli olmaktan söz
ettiniz, gene Türküm diyemediniz.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Evet, ben bir Türkiyeliyim aynı
zamanda.
Şimdi, yine, ben Türkiyede bir aydın
yabancılaşmasından bahsettim
KAMİL AYDIN (Erzurum) Bir aydın tanımı
yapın, görelim.
AZİZ BABUŞCU (Devamla)
ve dedim ki: Bu aydın
yabancılaşması bazen ülkesine ihanet derecesine varan
örneklikler sergiler. Bununla ilgili olarak da en son, mesela, Sayın Merkelin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AZİZ BABUŞCU (Devamla)
Türkiyeye geleceği ve
Ankarada henüz insanlarımızın kanının
kurumadığı bir sürecin akabinde Türkiyeye gelirken ve neyin
konuşulacağını da bilmeden, o gün söylenen 100 kadar
aydının imza attığı ve Merkele Türkiyeye gelme,
gelirsen bu Erdoğana, Davutoğluna yazar. dediği ifadedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ve sizler de bu
aydınların tarzını, tutumunu
aynılaştırıyor
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) On yıl beslediniz o
aydınları, Başkan, kime ne anlatıyorsun? Sizin
aydınlarınız onlar.
AZİZ BABUŞCU (Devamla)
ve kendi
muhalefet dilinize dönüştürüyorsunuz. Söylediğim budur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim
Sayın Babuşcu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkanım, 100
aydına bu Meclis kürsüsünde vatan haini mi deniliyor? Bu 100 aydına,
bu 100 imzayı atan aydına vatan haini mi deniliyor? Rica ederim ya,
bu kadar kolay mıdır bu iş ya? Bu 100 aydına vatan haini
denilemez ya.
BAŞKAN Sayın Erdoğdu, tutanaklara geçmiştir.
Sayın Bostancı, dinliyorum sizi efendim.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
42.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, siyasi eleştirilere
gereksiz alınganlık göstermenin Parlamentonun çalışma
adabına uygun olmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Parlamentonun
en temel fonksiyonlarından birisi burada siyasi partilerin birbirini
dinlemesi ve muhakkak söylenen sözlerden kendilerince, kendilerine göre sonuç
çıkarmasıdır. O yüzden de birbirimizin aklına
ihtiyacımız var. Benim aklım bana yeter, senin aklın bana
lazım değil. şeklinde kibir ve gurur dolu ifadeler
Parlamentonun çalışmasına uygun değildir. Biz, birbirimizin
aklına ihtiyaç duyduğumuz için buradayız ve emin olun AK
PARTİ uzun yıllar boyunca iktidar olduysa kendi aklı kadar bu
milletin farklı çevrelerini temsil eden akıllarından ama
muhakkak kendince faydalandığı için başarılı
olmuştur.
Burada
muhalefete ilişkin olarak, demin ki AK PARTİli değerli vekilin
ve zaman zaman başka vekillerin ifade ettiği eleştirileri
Muhalefeti oryante etmek istiyor, onu dizayn etmek istiyor. şeklinde
anlamak yerine, söylenenleri elbette eleştirebilirler, itiraz edebilirler
ama bunlardan sonuçta kendi akıllarınca sonuç çıkartmak
zannediyorum siyasetin bir gereğidir. Buna ilişkin gereksiz
alınganlık göstermek bence Parlamentonun çalışma
adabına çok uygun sayılamaz, bunu ifade etmek istedim.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım, yerimden söz talebim olacak
efendim.
BAŞKAN
Sayın Özel, dinliyorum efendim, buyurun.
43.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, iktidar partisi milletvekillerinin konuşma
sürelerinin çoğunu muhalefet partilerine muhalefet etmek için
kullandıklarına ve bunun, kendini iktidarsız ve yetkisiz
hissetmenin bir tezahürü olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Tabii,
bu kadar değerlendirmeden sonra, bir de bu kadar kapsamlı ve bu kadar
yön verici birtakım yaklaşımlardan sonra bir iki konuya bizim de
cevap verme ihtiyacımız ortaya çıktı.
Birincisi,
bu yasama, yürütme, yargının, kuvvetler
ayrılığının önemini hep vurguluyoruz. Şimdi,
yasamadaki milletvekillerinin kendini değerli hissetmesi önemli bir
şey. Yürütme tamamen her şeyi üzerine alıp yasama
organını sadece bir parmak indir kaldır hâline dönüştürünce
iktidar partisi milletvekili kendini o kadar değersizleşmiş
hissediyor ki ve ülkeyi yönetmeye yönelik olarak o kadar ciddi
sıkıntılar yaşıyor ki
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Sayın Başkan, herkes hakaretten söz istiyor, böyle bir
ifade var mı ya! Düzeltin yani, Grup Başkan Vekili, böyle bir usul
yok.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa)
kürsüye çıkıp grubu adına sadece bütçe üzerine
bir şeyler söyleyecekken, kendisine tanınmış on
dakikalık sürenin dokuz dakika elli saniyesini muhalefete muhalefet
etmekte kullanıyor. Bu, iktidar noktasında kendisini iktidarsız
ve yetkisiz hissetmenin bir tezahüründen başka bir şekilde
açıklanamaz. (CHP sıralarından alkışlar)
İkinci
husus, Cumhuriyet Halk Partisinin parti içi demokrasisinde, örneğin bu
hafta sonu 40a yakın ilimizde il başkanı seçeceğiz, en az
30unda 2 ya da daha çok aday var. Mahallelerden seçilmiş delegeler
geldiğinde, ilin delegeleri il başkanını seçerken çoktan
seçerek bakıyorlar. Oysa ki iktidar partisinin il başkanı
seçerken çoklu adayları teke indirme geleneğinin nasıl bir il
başkanı profiline o partiyi mahkûm ettiğini de üzülerek
görmüş bulunuyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/317) (S. Sayısı: 1) (Devam)
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şahıslar
adına konuşmalara geçiyorum.
Şahıslar
adına ilk konuşma, Denizli Milletvekili Sayın Kazım Arslan
tarafından yapılacaktır.
Buyurun
Sayın Arslan.
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Sayın Başkan
Bakar
mısın... Sen bilmiyorsun. Benim İl
Başkanlığım
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Oradan laf atma, kürsüye çık! Laf atma oradan!
Grup başkan vekiliyle öyle konuşamazsın!
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Otur yerine!
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri
Değerli milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
AZİZ
BABUŞCU (İstanbul) Efendim
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Konuşamazsın öyle! Konuşamaz
grup başkan vekiliyle! İndir elini, kiminle konuşuyorsun sen!
BAŞKAN
Sayın Arslan, buyurun.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Konuşamazsın grup başkan
vekiliyle.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Böyle yapamazsın. Böyle
yapamazsın.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Değerli milletvekilleri, rica ediyorum
yerlerinize oturunuz.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Hayret bir şey ya! Başkanım, müdahil
olun ya! Burada Meclisi siz mi idare edeceksiniz buradakiler mi idare edecek?
Lütfen Başkanım
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, hatip kürsüde. Rica ediyorum
Hatip
konuşacak, hatibi dinleyelim lütfen.
Sayın
Arslan, buyurun efendim.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Oradan talimat veriyorlar Başkana. Meclis
Başkanı siz misiniz!
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici
bütçe kanunu tasarısının 4üncü maddesi üzerine söz aldım.
Hepinizi öncelikle sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu
bütçe, darbe ürünü bir anayasa maddesine dayanarak 1 Kasımda yapılan
erken seçimin sonrasında üç aylık zorunlu olarak yapılmak
zorunda kalınan bir bütçedir.
Seçimlerin
ardından Meclisimizin ilk adımlarından biri olan bu bütçe
görüşmeleri, hızı kadar, kime, hangi yetkiye, hangi gerekçelerle
ve ne kadar verdiği ölçüde tartışma konusudur. Geçmişten
beri sorunumuz, Meclisin mali denetimden eksik kalması, Sayıştay
raporlarının sağlıklı olarak
tartışılmaması bir önemli konudur.
Kanunla
verilen bütçe yetkisi, denetimi eksik kaldığı müddetçe içi
boş bir belgedir. Harcamaların şeffaflığı ve
yerindeliğini denetleyemediğimiz durumlarda gerçekten bu bütçenin
sonucunu da iyi bir şekilde almamız mümkün değildir.
Gelir
ve gider dengesini açıkça ortaya koyamayan, ne alıp ne
vereceğimiz belli olmayan bir bütçe tasarısının
ayağının mutlak surette aksayacağı kesindir. Gelirleri
ve giderlerini net bir şekilde ortaya koyamayan ve bunu tam olarak
açığa koyamayan bu bütçenin, ne iş dünyasına, ne esnafa, ne
işçiye, ne çiftçiye, ne emekliye, ne sanayiciye, ne ihracatçıya
verdiği herhangi bir umut da ortada gözükmemektedir.
Şimdi,
1 Kasım seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisinin seçim bildirgesinden kopya
çekerek özellikle seçim bildirgenizde koymuş olduğunuz asgari ücretin
net olarak işçinin eline verileceği noktasında ve işverene
de yük getirmeden bunun uygulanacağı noktasında bu bütçede
herhangi bir açıklık yoktur. Ayrıca, çiftçiye ve köylüye
gübrenin ve yemin üzerindeki KDVnin sıfırlanacağı
noktasında verdiğiniz sözün de burada, ne şekilde
olacağı ve Ocak 2016dan itibaren uygulanıp
uygulanmayacağı konusunda da herhangi bir açıklık yoktur.
Üretim
ekonomisinin güçlendirilmesi konusunda özellikle yatırımın,
üretimin artırılması, ihracatın artırılması
ve bu konularda ne tür teşviklerin, desteklerin verileceği konusunda
da bir açıklık maalesef yoktur.
Bugün üretimin önünde, sanayicinin önünde o kadar çok büyük engeller
vardır ki, bu engellerin kaldırılması ve bu engellerin
giderilmesi noktasında, üretimin üzerindeki yüklerin hafifletilmesi
noktasında da bütçede herhangi bir açıklık yoktur.
Geçici bütçe kalıcı bir bütçe değildir ama 1 Ocak
2016dan itibaren hangi kesimlere ne vereceği, nasıl yardım
edeceği, nasıl destek olacağı, nasıl bir uygulama
olacağı, işçiden, çiftçiden yana neler uygulanacağı
konusunda da herhangi bir açıklık getirilmemiştir.
Bizim amacımız, 5018 sayılı Yasanın
amaçlarına ve bütçe düzenine uygun bir geçici bütçeyi yapabilmekti.
Unutmayalım ki 2015 yılı Bütçe Kanununun Anayasaya
aykırılıkları daha gündemdeyken siyasi iktidarın ve
Meclisin geçici bütçede daha titiz ve daha dikkatli olması ve kanunlara
uygun bir şekilde düzenleme yapması gerekirken bu da bu bütçede
maalesef ortada gözükmemektedir. Aceleye getirilen yeni dönem bütçesi kadar
yine aceleye getirilmiş bir geçmiş dönem bütçesinin denetim süreci,
ciddiye alınmayan kesin hesap komisyonları, gerçekten bugün bu bütçe
üzerinde birçok şüpheleri de beraberinde getirmektedir.
Sayın
milletvekilleri, neyi nereye vereceğini açıklamayan bütçe
hesapsızlıkla maluldür ve ne yapacağı da belli
değildir.
17-25
Aralıkta paraları nasıl sıfırlamışlarsa bu
geçici bütçeyle de denetimin sıfırlanması esas
alınmıştır.
Saygıyla
arz ederim.
Teşekkür
derim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arslan.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.20
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER : Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
------0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
1 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi 4üncü
madde üzerinde şahsı adına ikinci konuşmacı Adana
Milletvekili Sayın Mehmet Şükrü Erdinçe söz vereceğim.
Buyurun Sayın
Erdinç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz geçici bütçe kanun tasarısının
4üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii sözlerimin
başında bir hususa değinmek istiyorum. Tabii bunu söylerken bir
polemik konusu oluşturmak da istemiyorum. Özellikle Sayın Özel,
sizleri bilmem ama AK PARTİ Grubunda yer alan hiçbir
arkadaşımız kendini değersiz hissetmiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İnşallah!
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Devamla) Aksine her bir arkadaşımız değerli
oldukları için bu sıralarda oturuyorlar. Böyle diyerek de sözlerime
başlamak istiyorum.
Hepimizin de bildiği gibi bütçe kanunları,
gelirlerin toplanması, harcamaların yapılması hususunda
hükûmetlere yetki veren kanunlardır. Bugün burada geçici bir bütçe kanunu
görüşüyoruz. Tabii geçici de olsa yapılmak istenen hükûmetlerin seçim
dönemlerinde, öncesinde ve sonrasında ortaya koymuş oldukları
eylem planlarının hayata geçirilmesine yönelik
çalışmalardır. Bugün, inşallah, burada, AK PARTİ
Hükûmetine üç aylık, önümüzdeki üç ay için geçici bütçe konusunda yetki
vereceğiz. Önümüzdeki ay içerisinde de inşallah Maliye
Bakanlığımız çalışmasını tamamlarsa kesin,
asıl bütçe görüşmelerini yapacağız ki bizden önceki
hatiplerin
Seçim meydanlarında söylemiş olduğumuz
hususları konuşacağımız alanları da inşallah
önümüzdeki ay içerisinde asıl bütçe görüşmelerinde hep beraber
konuşacağız.
Tabii, bütçe kanunları bir taraftan rakamları, tabloları
içeren kanunlardır, e bir taraftan da özellikle tüm siyasi partilerin
siyasi görüşlerini rahatlıkla ifade ettikleri ortamlardır. Bugün
de özellikle 17 Aralık günü saat 14.00te
başladığımız ve 18 Aralık günü saat 02.00ye
geldiğimiz şu saatler itibarıyla bütün siyasi partilerin hemen
hemen ortak gündem maddesi 17 Aralık 2013 yılında yaşanan
gelişmeler üzerine şekillendi. Hepimiz de biliyoruz ki bizlerin
paralel ihanet çetesi diye tabir ettiğimiz o çetenin o tarihte
oluşturmaya çalıştığı algı üzerinden
özellikle muhalefet partilerinin başta Cumhurbaşkanımız ve
AK PARTİ ailesine yönelik maalesef burada hakaretlerini de dinlemek
zorunda kaldık. Dün paralel yapıların faaliyetlerinden ve kendi
siyasi partilerinin iç işleyişini dizayn etmelerinden şikâyetçi
olanların bugün onlarla birlikte aynı argümanları
kullanmasının da gerçekten ibret verici bir durum olduğunu
düşünüyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) El ele, kol kola gezen siz
değil miydiniz?
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) Tabii, muhalefet partilerinin iktidar
olmamasının sebebi aslında bu husustur diye de düşünüyorum.
17-25 Aralık darbe girişimlerinin hemen ardından yapılan 30
Mart seçimlerinde milletimiz ilk tokadı vurdu, ardından
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tokat ve akabinde 7 Haziran
seçimlerinde belki biraz ümitlendiniz ama 1 Kasım seçimlerinde gerçekten
asıl tokadı vurdu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tabii,
17-25 Aralık girişimlerinin akabinde yapılan dört seçimde de
milletimiz bu girişimlerin darbe girişimleri olduğunu
tescilledi.
ORHAN
SARIBAL (Bursa) Milleti tokatlayıp asıl götüren sizsiniz.
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) Tescilledi.
Ben,
bugün, muhalefet partilerinin yaptığı gibi, basın üzerinden
şeylerle konuşmak istemezdim ama bizden önceki
konuşmacıların da dile getirdiği birkaç hususa da
değinmek isterim.
Bakın,
bugün, bizleri yolsuzluklarla, şunlarla bunlarla suçladınız.
Ben, CHPnin de AK PARTİyi yolsuzlukla suçlarken kendi belediyelerindeki
yolsuzlukları kapatmak için böyle bir gayret içerisinde olduğunu
söylemeyeceğim.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Araştırın,
araştırın.
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) Tabii, diğer belediyelerde isimlerle
ilgili basında geçen hususları da dile getirmeyeceğim ama dile
getirmek istediğim husus, bu ve benzeri hususları dile getirerek
özellikle başta Cumhurbaşkanımıza ve AK PARTİ ailesine
yönelik bir zihniyetin hastalıklı ruh hâlini dile getireceğim.
Bu hastalıklı ruh hâlinden kurtulun.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Hasta sizsiniz!
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) Eğer bundan kurtulursanız, Allah,
belki sizlere de bir gün iktidarı nasip eder diye düşünüyorum.
Hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdinç.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın Özel, dinliyorum efendim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım, tabii, Parlamentoda verilen
arada sizin Başkanlığınızda sayın grup
başkan vekilleriyle, çalışmaların bundan sonraki süreçte
daha sağlıklı yürümesi, gerilen ortamın hafi flemesiyle ilgili iktidar partisinden
gelen talebi fevkalade olumlu karşıladık. Bizim işimiz
burada karşılıklı hakaret etmek falan değil. Salona
döndüğümüzde, iktidar partisinin buna zemin hazırlayacak
yaklaşımlarda bulunmayacağı taahhüdünden de memnuniyet
duyduk sizin şahitliğinizde ama daha ilk kürsüye gelen hatip
MEHMET
METİNER (İstanbul) Başkan, gene hoş gör de kapatalım
bunu.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) -
dönüp dönüp, tokattan başlayıp, en sonunda
artık, sokak kavgasında söylenmeyecek sözleri muhalefet partisine
söylediği zaman, iktidar partisinin sayın grup başkan
vekillerinin kendi gruplarıyla varmaları gereken bir mutabakat
olduğu ortaya çıkıyor.
Ben
içerideki sözümüze ve sizin şahitliğinize duyduğum saygıdan
dolayı, bu sefere mahsus ve son kez olarak, bu kaba, incitici, rencide
edici üsluba cevap vermeyi bu kadarla sınırlıyorum efendim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özel.
Madde
üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğim.
İlk
soru Sayın Karakaya
MEVLÜT
KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana iki sorum olacak.
Birincisi,
2009 yılında bir Bakanlar Kurulu kararında değişiklik
yaparak, döviz geliri olmayan şirketlerin de döviz cinsinden
borçlanmalarının önünü açtınız. Şirketlerin 2002
yılında 6,5 milyar dolar olan döviz pozisyonu açığı,
bugün 175 milyar dolar gibi çok tehlikeli bir boyuta geldi, bu da bugün
ekonomimizin yumuşak karnı oldu. Bu konuda bir tedbir düşünüyor
musunuz?
İkincisi,
Kamu Gözetimi Kurumunun yayınladığı yerel finansal
raporlama standardı taslağıyla neyi hedefliyorsunuz? Bu
taslaktaki yerel adı, eğer uygulama ulusal düzeyde yapılacaksa
neyi ifade ediyor? Bu uygulamanın mükellefler üzerinde bir etkisi olacak
mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Depboylu
DENİZ
DEPBOYLU (Aydın) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana üç soru sormak istiyorum.
Birincisi,
tarım üreticilerini desteklemek üzere TARİŞin ve benzer
sorunları yaşayan kooperatiflerin borçları ötelenerek yeniden
yapılandırılacak mı?
İkinci
sorum, geçici tarım işçileri asgari ücret hakkından
yararlanabilecek mi?
Üçüncü
sorum, Aydın seçmenlerine vadedilen, 2002 yılından beri beklenen
Aydın-Denizli otobanının tamamlanması ve Çıldır
Havaalanının uygun standartlara ulaştırılması ya
da farklı bir alanda kurulacak havaalanı için ödenek
ayrılmış mıdır?
BAŞKAN
Sayın Durmaz
KADİM
DURMAZ (Tokat) Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye-İran
transit yolu yapımında, yol genişlemesi için istimlak edilen
Tokat Erbaa ilçemiz, merkez Çalkara, Evyaba, Akça, Hacıpazar,
Değirmenli, Bürücek, Tepekışla köyleri arazileri istimlak
edilmiştir. Beş yıldır köylü ve üretici bedellerini
alamamaktadır ve perişan durumdadır. 2016 bütçesinde bu
mağdur çiftçi aileleriyle ilgili Hükûmetin bir tasarrufu ve tedbiri var
mıdır?
BAŞKAN
Sayın Tor
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Sayın Bakan, sorum seçim çevrem
Kahramanmaraşla ilgilidir.
1)
Yıllardır bitirilmesi yılan hikâyesine dönen Orta
Anadoluyu Akdenize bağlayan, günde binlerce ağır
vasıtanın geçtiği Göksun-Kahramanmaraş kara yolunun
bitirilmesi için daha ne kadar süre beklenecektir? Buna benzer berbat bir yol
ülkemizin bir başka yerinde var mıdır?
2)
Her yıl milyarlarca dolar enerji ithal eden ülkemizde enerji
ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Büyük miktarlarda, bildiğim
kadarıyla en az 2 milyar dolar harcanarak inşa edilen Afşin
Elbistan B Termik Santrali maalesef göçük nedeniyle 2011 yılından
beri işletilememektedir. Enerji ihtiyacının had safhaya
ulaştığı günümüzde Afşin Elbistan B Termik Santrali
daha ne kadar kapalı tutulacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önceki sorumu tekrar ederek başlamak
istiyorum.
Irak merkezî yönetimle arası açılan ve geçen hafta ülkemize
gelen, devlet başkanı muamelesi gösterdiğiniz Barzaniye, Kuzey
Irak Bölgesel Yönetimi personel giderlerinin üç ay süreyle
karşılanacağı konusunda Hükûmetiniz tarafından bir söz
verilmiş midir?
Yine, uyguladığınız kahraman dış
politikanın sonucu olarak bugün yaş sebze meyve üreticileri ve
turizmciler panik hâlinde. Bütçede yaş sebze meyve üreticileri ve
turizmcilerin zararlarını karşılayacak bir ödenek
ayırdınız mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Usta
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İller sıralamasında Samsun Türkiyede 16ncı
sıradadır nüfus açısından. Ancak ekonomik göstergelere
baktığımızda, örneğin istihdamda 19uncu sırada,
ihracatta 24üncü sırada, kurumlar vergisi mükellefiyet
sayısında 22nci sıradadır. Samsun kamu
yatırımlarından yeteri kadar yararlanmamaktadır. Bu bütçede
Samsun için ne ayrılmıştır? Samsun için ne yapmayı
planlıyorsunuz? Samsun-Ankara hızlı tren projesine ne zaman
başlanacaktır?
Ayrıca,
az önceki ifadelerinizde bu bütçede cari açıkla mücadele edeceğinizi
söylediniz. Cari açıkla mücadele için bu bütçede ne kadar kaynak
ayırdınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Parsak
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Sayın Bakan, Afyon, Kütahya, Uşak illeri
için yapılmış olan Zafer Bölgesel Havalimanının
yap-işlet-devret modeliyle yapılmasından dolayı
şimdiye kadar ne kadarlık kamu zararı oluşmuştur?
Sözleşmenin sonuna kadar ne kadarlık kamu zararı
oluşması öngörülmektedir? Bunlar için bütçeden ödenek
ayrılmış mıdır, ayrılmışsa ne kadar
ayrılmıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Haberal
ERKAN
HABERAL (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2001
yılı işsiz sayısı 2 milyonken günümüzde 5 milyona
çıkmış ve sizin Hükûmet temsilcileriniz burada üç gün boyunca
İşsizliği hallettik. dediklerine göre Ülkede işsizlik
var. demek için işsiz sayısının 10 milyon kişi mi
olması lazımdır Sayın Bakan?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi,
cevap için Sayın Bakana söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Öncelikle
Sayın Karakayanın, döviz pozisyonu açığıyla ilgili
bir değerlendirmesi oldu. Hakikaten hem para politikası bakımından
hem de ekonominin genel dengeleri bakımından şirketlerimizin
döviz pozisyonu açığı hususu önemli bir konu. Özellikle 2002
yılı sonrası, Merkez Bankamız tarafından ve
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından alınan
tedbirler neticesinde, bugün itibarıyla ekonominin genel dengesini
etkileyecek bir risk söz konusu değildir. Değindikleri konu önemli ve
bundan sonra da inşallah bu konuda ihtiyatlı bir duruş
sergilenmeye devam edilecek.
Kamu
Gözetimi Kurumu, finansal raporlama standardı ile ilgili neyi hedefliyor?
şeklinde bir soru oldu. Kamu Gözetimi Kurumu yerel raporlama
standardı, Türkiye muhasebe standartlarını uygulamak zorunda
olmayan işletmeler için öngörülen bir standarttır. Standart, taslak
olarak kamuoyunun görüşüne açılmıştır. Kamuoyundan
gelecek görüş ve öneriler neticesinde son şekli verilerek
yayımlanacaktır.
Kıymetli
milletvekillerimizin özellikle yol yapımlarına ilişkin olarak,
illerine ilişkin değişik talepleri oldu. Ulaştırma
Bakanlığından, Karayolları Genel Müdürlüğünden gerekli
bilgileri aldıktan sonra eğer müsaadeniz olursa yazılı
olarak bu hususlarla ilgili cevap vermek isterim.
Ama
bu arada, yeri gelmişken de -bazen tekrar tekrar söylemekte fayda var- AK
PARTİ hükûmetleri yaklaşık 6.100 kilometreyle
başlamış olduğu bölünmüş yolu 18.162 kilometre ilave
ederek bugün itibarıyla 24.263 kilometreye çıkardı.
İnşallah, hedefimiz burada bunları 35 bin kilometreye hızla
çıkarmak.
Ayrıca
2003te toplam uzunluğu 50 kilometre olan 83 tünelimiz vardı; 2014
sonu itibarıyla toplam uzunlukları 207 kilometre olan 227 tünele
ulaştık. 2015 yılında 284 kilometre uzunluğunda 114
tünelde çalışma yapıyoruz.
Sayın
Erdoğan Yaş sebze meyve üreticileri için bir ödenek öngörüldü mü?
şeklinde bir soru sordular. Özellikle yaş sebze ve meyve üreticileri
ve ihracatçılarıyla ilgili olmak üzere uzun yıllardan beri
gerçekten olumlu bir gayret gösterilmektedir, her yıl bütçeye bu amaçla
ödenek konulmaktadır. Şu anda da yaşadığımız
birtakım meselelerle ilgili olarak da gerekli katkı verilmektedir.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Sayın Bakan, 2 defa sordum Barzaniye bir
sözünüz var mı? diye, duymuyorsunuz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Usta Samsun için 2016
bütçesinde ne ödenek öngörüldü? şeklinde bir soru sordular. Şu an
için bilgim yok ama ilgili kurumlardan gerekli bilgileri derler sizlere
yazılı olarak arz ederiz.
Sayın
Parsak Ne kadar kamu zararı oluştu? şeklinde bir meseleyle
ilgili soru sordular. O konuda da, uygun görürseniz, ilgili kamu idaresinden
gerekli bilgileri alalım.
Son
olarak, Sayın Haberal işsizlik konusunda bir soru sordular.
Değerli arkadaşlar, 2009 global krizinden sonra gerçekten birçok
ülkede işsizlik oranları önemli ölçüde arttı ve hâlâ birçok ülke
istihdamda 2009 seviyesine gelemedi ama Türkiye global krizden sonra
yaklaşık 7 milyon insanına istihdam yarattı.
Dolayısıyla, işsizlik oranlarına ilişkin
duyarlılığa katılmakla birlikte global koşulları
ve global gelişmeleri düşündüğümüzde kriz sonrası dönemde 7
milyon civarında bir istihdam yaratılmış olması
hususunun da takdirle karşılanmasını beklemek de bizim
hakkımız.
Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
ERKAN
HABERAL (Ankara) Sayın Bakan, çıkan her hatip
İşsizliği hallettik. diyor da onun için sordum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici
Bütçe Kanunu Tasarısının 4üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının Bu kanunun yürürlüğe gireceği tarih,
1/1/2016dır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Mehmet Emin Adıyaman Ahmet Yıldırım Nihat Akdoğan
Diyarbakır Iğdır Muş Hakkâri
Garo
Paylan Nimetullah
Erdoğmuş Mehmet
Ali Aslan
İstanbul Diyarbakır Batman
Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 4üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan Haberal Ümit
Özdağ Mustafa Kalaycı
Antalya Ankara Gaziantep
Konya
Erkan
Akçay Erhan
Usta İsmail
Faruk Aksu
Manisa Samsun İstanbul
Madde
4- (1) Bu Kanunun yürürlük tarihi 1/1/2016dır.
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu
Tasarısının 4üncü maddesinin, Bu Kanun 2/1/2016 tarihinde
yürürlüğe girer. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Aykut Erdoğdu Nurhayat Altaca Kayışoğlu Bülent Kuşoğlu
İstanbul Bursa Ankara
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Lale Karabıyık
İstanbul Tokat Bursa
Seyit Torun Musa
Çam Akın
Üstündüğ
Ordu İzmir Muğla
BAŞKAN Şimdi, önergeye
katılıp katılmadıklarını Komisyon ve Hükûmete
soracağım.
Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL
(Bayburt) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa
Milletvekili Sayın Nurhayat Altaca Kayışoğlu.
Buyurun Sayın
Kayışoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, önergemiz
üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü
halkımıza söz verdik; onların hakkını, hukukunu
koruyacağız. Sosyal devlette en temel haklardan birisi olan
eğitime özelleştirme adına uyguladığınız
teşvikle milyonları zengin olup da fakir görünenlere verdiğiniz
için hayır diyoruz. Yoksulların çocuklarının gittiği
devlet okullarının akan çatılarını, kokan
tuvaletlerini, dökülen boyalarını, eğitim araç ve gereçlerini ve daha birçok problemini çözmediğiniz
için hayır diyoruz.
Biz bu bütçeye,
herkese parasız ve eşit imkânlarda sağlık hakkı
sunmadığınız için hayır diyoruz. Devlet hastaneleri ve
üniversitelerde özelleştirme politikalarınız nedeniyle bugün ne
yeterli doktor ne yeterli teçhizat, araç gereç vardır. Sağlık
adına yaptığınız tek şey, sadece var olan
hastanelerin duvarlarını yenilemektir. Örneğin, Bursada
iktidarınız döneminde var olan hastanelere bir yenisi
eklenmemiştir.
Biz bu bütçeye
hayır diyoruz çünkü adil değil. Farklı inanışlardaki
vatandaşların ibadethaneleri yok sayılmakta ve bütçeden hiçbir
pay alamamaktadırlar. Onların vergileri onlara dönmemektedir.
Biz bu bütçeye
hayır diyoruz çünkü örtülü ödeneğe ve saraya ne kadar harcama
yapıldığını bilmiyoruz.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü
Sayıştay raporları şeffaf bir şekilde önümüze
gelmemektedir.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü taşeron adlı modern
kölelik sistemiyle işçilerin alın teri taşeron şirketlere
veriliyor.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü kadına, çocuğa
yönelik şiddetle mücadele için yeterli pay ayrılmıyor,
sığınmaevleri önemsenmiyor ve bugün çocuklarla ilgili koruyucu
aile adı altında birçok çocuk kullanılarak geçim
kaynağı olarak kullanılıyor maalesef.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü dünyanın en büyük adalet
sarayını yapıyorsunuz ama içinde adalet yok.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü üniversiteli gençlerimize
ihtiyaç duydukları bursları, yurtları vermeyip onları
okumak için kapı kapı süründürüyorsunuz.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü on üç yıllık
iktidarınızda yapılan mülakatlarda sorduğunuz akıldan
yoksun sorularla kendinizden olmayan tek bir kişiye bile devlet
kadrolarında yer vermiyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü siz 2002de iktidara
geldiğinizde proje mezarlığı dediğiniz bu ülkeyi
temel mezarlığına çevirdiniz. İşte biraz önce sorulan
sorularda gördünüz, bunun Bursada da örneği var. Örneğin,
Bursa-Bilecik hızlı tren yolunun temeli atıldı ve çürümeye
yüz tuttu.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Yapılacak, yapılacak.
Sabırlı olun biraz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Yapılan tünellerle
otobanlar çöktü, kaç yıldır o otoban bile tamir edilmiyor.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz, vatandaşın
parasının bu şekilde çarçur edilmesini istemiyoruz.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü kentsel dönüşüm adı
altında şehirlerin kimliksizleştirilmesini istemiyoruz,
insanların geçmişlerinden koparılmasını,
komşularından ayrılmasını istemiyoruz.
Biz bu bütçeyle işçi sağlığı ve iş
güvenliği konusunda yeterli, etkili çalışmalar
yapılmadığı için son on yılda 10.804 işçinin
hayatını kaybettiğini biliyoruz.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü övündüğümüz bilim
adamlarımızı yetiştirebilecek projeler yapmıyor,
üniversiteleri özgürleştirmiyorsunuz. Engellilerin hayatını
kolaylaştıran hizmet anlayışınız yok. Bu bütçede
çiftçi yok, esnaf yok, işçi yok.
Biz bu bütçeye hayır diyoruz çünkü gaz fişeklerine
harcadığınız para halkın cebinden çıkıyor ve
bu halkın çocukları demokratik gösterilerde gaz fişekleriyle
öldürülüyor.
Bu
bütçeye evet demeyi çok isterdik ama on üç yıldır gördük ki siz halk
için değil rant için bütçe yapıyorsunuz ve biz halkın partisi
olarak halkın hakkını, hukukunu savunmak için bu bütçeye
hayır diyoruz.
Hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kayışoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
İkinci
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 4üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erhan Usta (Samsun) ve
arkadaşları
Madde
4- (1) Bu Kanunun yürürlük tarihi 1/1/2016dır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı
önerge üzerinde Sayın Erhan Usta, Samsun Milletvekili.
Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Ben
2002 mukayese hastalığıyla ilgili olarak görüşlerimi ifade
etmek istiyorum ancak oraya geçmeden önce birkaç hususta çok kısa bir
yorum yapmak istiyorum. Düzeltilmesinde fayda olan hususlar var. Bir tanesi,
Maliye Bakanımız dünkü soru-cevap kısmında, Türkiye'nin
2009 küresel krizindeki performansının, bütün dünya negatifteyken
bizim performansımızın iyi olduğuna yönelik bir ifadede
bulundu. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. 2009 yılında, bizim emsal
ülkelerde, gelişmekte olan ülkeler ortalamasında büyüme düştü
fakat hâlâ pozitif. 3,13 oranında gelişmekte olan ülkeler büyüdü,
Türkiye ise bu dönemde yüzde 4,8 oranında küçüldü. Hatta ilk çeyrekte,
2009 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 15
küçüldü. Yeri gelince Kriz teğet geçti. deniliyor, yeri gelince de, bazı
mazeretler bulmak gerektiğinde de Küresel kriz vardı. deniliyor,
bunun düzgün bir şekilde ifade edilmesinde fayda olduğunu
düşünüyorum.
Diğer
bir konu, bu IMF meselesi. Dün bir konuşmacı, iktidar partisi
temsilcisi, Allah bu ülkeyi bir daha IMFye düşürmesin. dedi; amin, bu
duaya biz de amin deriz. Ancak burada da tabii bir ima vardı, sanki
başkaları, diğer hükûmetler IMFyle çalıştı da
Adalet ve Kalkınma Partisi IMFyle çalışmamış gibi
veya anlaşma yürütmemiş gibi bir ima vardı. Arkadaşlar,
IMFyle en uzun anlaşma yürüten Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetidir, bunun bilinmesinde fayda var, beş buçuk
yıl IMFyle program yürütülmüştür. Bir de IMF borcunu ödedik.
şeklinde, sürekli söylenilen bir yalan var. Bu şu kadar komik: Sizin
borcunuz var Ziraat Bankasına -kamu bankası olduğu için isim
vermekte mahzur görmüyorum- Halk Bankasından kredi kullanıyorsunuz,
Ziraatın borcunu ödüyorsunuz, ondan sonra çıkıp ortaya Ben
Ziraat Bankasının borcunu ödedim. diye propaganda yapıyorsunuz,
çok basit bir siyasi malzemedir.
Bu
kamu-özel iş birliği konusunda da bir yorum yapmak istiyorum.
Kamu-özel iş birliği için Adalet ve Kalkınma Partisi temsilcisi
Devletin kesesinden 5 kuruş harcamadan projeler gerçekleştiriyoruz."
dedi. Hakikaten kamu-özel iş birliği önemli bir finansman
kaynağıdır fakat kullanılmasında da son derece
dikkatli olunması gereken bir kaynaktır çünkü öyle devletin
kesesinden para çıkmayan hususlar da değildir. Örneğin, siz
bunları yaparken ya bir kira ödüyorsunuzdur, devletin cebinden ciddi para
çıkıyordur ya garanti uygulamaları nedeniyle risk hesabı
üzerinden vukuu muhtemel yükümlülüklere giriyorsunuzdur, önemli bir maliyet
unsurudur veya bir gelirden vazgeçiyorsunuzdur. Bunu böyle bedavadan bir para
gibi kabul etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisi 13 tane bütçe yaptı, 2nci geçici
bütçesini yapıyor, hâlâ şu hastalıktan kurtulmadı: Hemen
böyle yeri geldikçe 2002 yılında şöyleydi, 2002
yılında böyleydi. şeklinde analizler yapılıyor. Dönem
analizi yapılmasını doğru bulurum, isterseniz yüz yıl
geriye gidin ama nokta analizler, bir yılı al, bir yılı
buradan; bunlar yanlış analizlerdir. Fakat tabii siyaseten
kullanılabilir, siyasi malzeme buradan da çıkar. Şu tür malzemeler
de çıkar örneğin: Bakalım, 2002de nasılmış,
Adalet ve Kalkınma Partisi nasıl bir Türkiye devralmış,
2014te nasıl bir Türkiye var. Mesela, yıllık ekonomik büyüme
2002 yılında yüzde 6,2ymiş, 2014 yılında 2,9
olmuş. Yine, büyümenin, bizim büyümemizin gelişmekte olan ülkelerle
farkı 2002 yılında 1,7ymiş ama biz 2002 yılında
gelişmekte olan ülkelerden 1,7 puan fazla büyümüşüz, onlar 4,5
büyürken biz 6,2 büyümüşüz. 2014 yılında ne olmuş? Biz 2,9
büyürken onlar 4,6 büyümüş, eksi 1,7 olmuş.
Kişi
başı gelir. Yine gelişmekte olan ülkelerle
Niye? Çünkü emsal
ülkeler, onlarla mukayese etmemiz lazım, performansımızı
onlarla mukayese etmemiz lazım. Emsal ülkelerle
baktığımızda, bizim Türkiye'nin kişi başı
geliri emsal ülkelerin kişi başı gelirinin yani gelişmekte
olan ülkeler ortalamasının 2,3 katı kadarmış, Türkiye
2,3 katı kadar 2002 yılında
2014 yılına
geldiğimizde bu 1,9 katına düşmüş.
Türkiye
millî gelir büyüklüğü sıralaması açısından 2002
yılında 17nci sıradaymış, 2014 yılına
gelindiğinde yine 17nci sırada, 2015 yılında muhtemelen
18inci sıraya düşeceğiz.
İhracatın
ithalatı karşılama oranı açısından
baktığımızda, Türkiye 2002 yılında 69,9muş
yani yüzde 70lik bir ihracatın ithalatı karşılama
oranı var, 2014 yılına geldiğimizde 65e düşmüş,
5 puan gerileme var.
Dış
ticaret açığına baktığımızda, 2002
yılında 15,5 milyar dolar dış ticaret açığı
vermişiz, 2014 yılına geldiğimizde 84,5 milyar dolar
dış ticaret açığı vermişiz. Cari işlemler
açığında, hepsinde aynı şekilde.
Bu
mukayeseleri bu şekilde yapmak, böyle nokta mukayeseler yapmak çok
faydalı şeyler değildir ama madem böyle yapılıyor,
bunları da değerlendirmenize sunuyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Usta.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici
Bütçe Kanunu Tasarısının 4üncü maddesinin 1inci
fıkrasının, Bu kanunun yürürlüğe gireceği tarih,
1/1/2016dır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Emin Adıyaman (Iğdır) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önerge üzerinde
Sayın Mehmet Emin Adıyaman, Iğdır Milletvekili.
Buyurun
Sayın Adıyaman. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergemiz üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz üzere, bu geçici bütçe kanunuyla Hükûmete
yetki vermiş olacaktır yüce Meclis. Bütçe kanunları her ne kadar
teknik kanunlar olsa da yoğunca rakamlardan ibaret olsa da esasen bütçe
kanunları içerisinde siyasal iktidarın kendi ideolojisini, siyasal
politikalarını, ekonomik politikalarını hatta toplumu dizayn
politikalarını gizlemektedir ya da pratik anlamda bütçe
kanunlarıyla siyasal iktidarın bu siyasal politikaları anlam
bulmaktadır. Bu anlamda, on üç yıllık AKP iktidarı
süresince biz AKP iktidarının uygulamalarından çok da olumlu
sonuçlar almadığımızı görmekteyiz. On üç
yıllık AKP iktidarları döneminde neler yaşandı?
Öncelikle tarım sektörü yerle bir edildi, ülkede hayvancılık son
buldu. Gerek hayvancılıkta gerek tarımda kendi kendisine yeten
Türkiye, tarım ürünlerinde, hayvancılık ürünlerinde
ithalatçı ülke durumuna geldi. Kürdistandaki, Anadoludaki Trakyadaki
çiftçiler metropol şehirler için âdeta birer ucuz iş gücü hâline
getirildi. Başka ne oldu bu uygulamalarla? Bugün bölgede halkın yüzde
80i, özellikle kürdistanda açlık sınırının
altında. Başkaca ne yaptı AKP iktidarı bu bütçe uygulamalarıyla?
Sermaye el değiştirdi, kendi yandaş sermayesini kurdu. On üç
yıllık AKP iktidarları döneminde sıfırdan Türkiyenin
en büyük sermaye şirketlerine dönüşen holdingler türedi. Sermaye el
değiştirdi, yandaş sermaye; basın el değiştirdi,
yandaş basın. Sadece bu mu? Bütün bürokrasiyi partizan uygulamalarla
ele geçiren AKP, bununla yetinmeyip yargı sistemine de el attı ve
bugün başta cumhuriyet savcıları ve sulh ceza hâkimleri âdeta
AKPnin tetikçileri durumuna geldi. Bırakın meri hukuku, bugün
AKPnin tetikçisi olan cumhuriyet savcıları ile sulh ceza hâkimleri,
yasaları bir yana bırakın, Bangalor Yargı Etiği
Kurallarını veya Budapeşte Kurallarını çiğner
hâle geldi.
Peki,
başka neler oldu bu on üç yıl boyunca? Sosyal devlet
politikaları veya sosyal güvenlik politikaları iflas etti. Halk âdeta
sadakaya, fitreye ve zekâta alıştırılarak dilenci konumuna
düşürüldü ya da seçim süreçlerinde bir torba makarna, bir torba kömürle
halkın sorunları çözülmeye çalışıldı.
Başka
ne oldu? Otuz yıllık savaş sürecinde çözülmeyen Kürt sorununda
yeniden savaş konseptine dönüldü ve otuz yıllık savaş
sürecinde, bilinen rakamlarla, 500 milyar dolarlık bir harcama
yapıldı bu ülkede ve hâlâ bu politikada AKP ısrar etmekte.
Burada, AKP Grubundan bir hatip arkadaşın ifade ettiği
üzere, bu sorunun çözümü... Savaş istemeyen, barışın
mimarı olan Sayın Abdullah Öcalanla bu savaş bitirilebilir ve
Sayın Abdullah Öcalan ulaşabileceğiniz, sizin 4 Nisandan beri en
ağır tecrit koşullarında
yaşattığınız ama bu ülkeye barış
getirebilecek, bu ülkeye çözüm getirebilecek tek kişidir. Önerimiz,
yeniden barış sürecine dönüp, yeniden diyalog sürecine dönüp Kürt
sorunun demokratik, barışçıl yolla çözümüne dönüş
yapmanızdır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Adıyaman.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
5inci
maddeyi okutuyorum:
MADDE
5 - (1) Bu Kanunun;
a)
Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı,
b)
Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hükümlerini
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri,
c)
Sayıştay Başkanlığı ile ilgili hükümlerini
Sayıştay Başkanı,
ç)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile ilgili hükümlerini ilgili
bakanlar ve Maliye Bakanı,
d)
Özel bütçeli idarelere ilişkin hükümlerini idarelerin bağlı veya
ilgili olduğu bakanlar ve Maliye Bakanı,
e)
Düzenleyici ve denetleyici kurumlara ilişkin hükümlerini kendi
kurulları ve/veya kurum başkanları,
f)
Diğer hükümlerini Maliye Bakanı, yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde grupların söz taleplerine ilişkin işlemleri
gerçekleştireceğim.
İlk
söz talebi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk Ayhandan gelmiştir.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Yeni görevinizden dolayı sizi de tebrik ediyor,
başarılar diliyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 2016
yılı geçici bütçe kanun tasarısının yürütmeyle ilgili
5inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
AKPnin,
görüştüğümüz bu hususta yani yürütme hususunda hiçbir
sıkıntı çekmediği aşikâr, hatta çok
başarılı olduğunu söylemek de mümkün. Bu, 14üncü bütçe ama
bu geçici bütçe. Bizim de bu konudaki ifadelerimizde gerektiğinde bütçe
uygulamalarıyla ilgili ikazlarımızı yapıyoruz. 17
Aralık öncesinde, 14 Aralıkta buradan Sayın Bakana, devlet
işinin ciddiyet istediğini, dikkat edilmesi gerektiğini ifade
etmiştik. Ayrıca, o günlerde söylediğimiz husus şuydu:
Bütçe raporunun altında Bakanın bizzat ismi yazılarak ne
yapmışlardı? Olayı ortaya koymuşlardı. Biz de
buradan dedik ki: Allah göstermesin emrihak vaki olsa nasıl, yeniden
kanun mu çıkartacağız bütçe için? diye buradan Sayın
Bakana görüşlerimizi aktarmıştık. Bugün gerçekten
bütçelerin yürütülmesi hususunda takdir ifade ettiğimi söylüyorum. 17
Aralığın senei-devriyesini idrak etmiş bulunuyoruz; saat on
ikiyi geçti. Bu, önemli bir olay Türkiye açısından.
Şimdi,
Sayın Bakanım, bütçenin, sizin konuşmanızda, Komisyondaki
konuşmanızda artan jeopolitik gerginlikler nedeniyle belirsizliklerin
varlığını sürdürdüğünü söylüyorsunuz. Bu geçici bütçenin
bunu dikkate alıp almadığını bir kere kesinlikle
öğrenmek istiyoruz. Ayrıca, belki siz Hükûmet olarak merkezî yönetim
bütçesinin tamamını geçirmek istediniz, bu düşünceniz de makul.
Muhalefet bunu istemeyebilir, talepleri de olabilir ama muhalefetin makul
taleplerine cevap verilip bu bütçe geçseydi de olurdu. Mesela, kesin hesap
komisyonu
Siz kamudan gelen bir siyasetçi olarak, daha önceden de birbirimizi
tanıyoruz, ne olurdu sanki bir kesin hesap komisyonu kurulsaydı da bu
hesaplar incelenseydi, bu gündeme gelseydi, ne kötülük vardı bunda? Bunu
yapabilirdik. Mesela, ben şimdi size bunun makro hedeflerinin
olmadığı bir geçici bütçe olduğunu ifade ediyorum,
söylüyorum ama bunun neyin üzerine oturduğunu düşünüyorum? Orta
vadeli programın üzerine. Öyle değil mi? Ama orta vadeli program,
yayınlanan program, maalesef AKPnin programı değil. Öyle
değil mi? Neden AKPnin programı değil? Çünkü o AKP Hükûmeti
değildi. Ne Hükûmeti idi? Sayın Başkanın ifadesinde seçim
Hükûmeti idi.
Ben,
sanıyorum, burada ihracatın o orta vadeli programda millî gelire
katkısı dört sene negatif, yok. Siz bakan olsaydınız o
dönemde, bürokrasiden gelen ve bu işi bilen bir insan olarak muhtemelen
onun altına imza atmazdınız diye düşünüyorum, belki de
atardınız ama ben sizin backgroundnuzu bildiğim için bunu öyle
düşünüyorum. Çünkü o orta vadeli program, Türkiye için hakikaten yüz
karası bir şeydir. Başbakanın onu AKP Hükûmeti olarak
üstlenmek istemeyişinin bir nedeni de belki de odur. Bana göre, orta
vadeli program, gerçekten resmî belgede tahrifat yapmıştır. 2006
yılından beri değil mi, dolar bazında kişi
başına millî geliri koyuyorsunuz? Bu sene koymadınız,
doların ne oynaklığı kaldı ne başka şeyi.
Kim söyledi? Şimdiki Başbakan Yardımcısı, sizden
önceki Maliye Bakanı. Gerçekten burada sıkıntı var.
Türkiyenin
millî gelirini 3 katına çıkardık. diyorsunuz, aynı
mukayeseyi bu sene yapmaktan kaçıyorsunuz. 2002den bu yana TL
bazında reel fiyatlarla baktığınız zaman yüzde 54,
2008den bu yana baktığınız zaman da yüzde 18 bir büyüme görüyoruz
kişi başına. Siz bunu biliyorsunuz. Bunu söylerken dolar
bazında eğer bu sene de telaffuz etmiş olsaydınız
-cari dolar fiyatlarıyla- ben sadece TL bazında veya sabit dolar
fiyatlarıyla bu böyle değil Sayın Bakanım. diyecektim. Ama
şimdi öyle bir hâle gelmiş ki siz belki benimle aynı görüşü
paylaşıyorsunuz, inanıyorum buna, hakikaten yürekten
inanıyorum ama daha önceki arkadaşlarınız, o AKP Hükûmeti,
kabul etmediğiniz Hükûmette yer aldığı için, mesela
ihracatın dört sene negatif katkısını düşünürseniz siz
imza atmazdınız, üstlenmek istemiyor çünkü Hükûmet, AKP üstlenmek
istemiyor. Böyle bir sıkıntı var. Bunun dışına
baktığımız zaman ikincil, mesela 2023 hedefleri.
Burayı bir düşünmemiz lazım. Lütfen AKP Grubunu enforme edin,
bilgilendirin. Siz bürokrasiden geliyorsunuz. 2023 hedeflerinin -hangi tarihte-
8inci Plan döneminde devlet neyi olduğu- hedefleri olduğu,
dokümanı olduğunu biliyoruz.
Şimdi,
buradan arkadaşlar geliyor, 2023 hedeflerine şöyle
ulaşılacak, böyle ulaşılacak. Emin olun bir rakam
söylemiyorlar. Siz bugün 500 milyar dolar 2023 ihracat hedefine hakikaten
erişileceğini düşünüyor musunuz? Bu arkadaşlar gelip burada
bunu savunuyorlar. Günahtır, bu arkadaşların savunmasına da
bir şey demiyorum. El âlem, bütün dünya âlem, uluslararası ekonomik
kurumlar, hepsi bizi takip ediyor.
Bakın,
Türkiyenin cari fiyatlarla, ithalatıyla, ihracatı arasında AKP
dönemindeki fark 820 küsur milyar dolar. Bu neye eşit biliyor musunuz
Sayın Bakanım? Türkiyenin bir yıllık millî gelirine
eşit. Sizin iyi yaptıklarınız yok mu? Var. Onları
savunmayacak mıyız? Savunacağız. Bu kimin Hükûmeti? Türkiye
Cumhuriyetinin Hükûmeti. Gelin, bir denetleyelim. Denetimsiz demokrasi olmaz.
Hakikaten burada sıkıntı var.
Şimdi, siz geçen gün 200 tane emekli konut yapacağız diye
beyanat verdiniz memleketinizde, doğru değil mi? Az valla. Bizde 25
bin taneye söz verdi Sayın Bakan. Asgari ücret 1.300 lira, 1.400 lira,
1.500 lira muhalefet dediği zaman Sayın Bakanım -orada oturuyor-
neyi söyledi? İflas eder bu iş adamları. dedi. Valla
Denizlide adamlar iflas edecek, siz asgari ücreti 1.300
yapacaksınız. Ben ne yapacağımı
şaşırmış durumdayım. Ne diyeceğim adamlara?
Bana buradan onlara bir destek verecek misiniz vermeyecek misiniz? Antalyaya
gittim, birkaç gündür araştırıyorum, Antalyada da insanlar
perişan, belirsizlik içinde. 80-100 bin civarında istihdam
kaybı olacağını söylüyorlar. Bunlar bizim
rakamlarımız değil. Biz çıkıp ortalıkta
Yanıyor, yıkılıyor da demek istemiyoruz. Sizin
uyguladığınız dış politikanın ülkeye
yansıması olarak düşünüyoruz ama buna da bir çare
bulacağız. Siz Maliye Bakanısınız. Dolaylı
vergiler, dolaysız vergiler
Allahınızı severseniz, siz bu
bütçenin arkasındaki maddeleri 40 küsurdan indirdiniz
aşağıya; biz sizi tenkit mi ettik Sayın Bakanım?
Tebrik ettik. Bürokrat olarak arkasında varsınız o olayın
ama gelin, yapılamayanları, ezilenleri de
Ya Biz AKP Hükûmeti
olarak, AKP iktidarı olarak yapamadık, yanlış yaptık,
ezildi insanlar demekten de kaçınmayın. Bunu dışarı
çıkınca konuşuruz da buraya gelince
Bir şey daha söyleyeceğim. Bakın, çok açık, net
söylüyorum: Kamudan bilgi almaktan zorluk çekiyorum. Siz bunu biliyorsunuz; ya
sizi bulmam lazım ya bir başka bakanı bulmam lazım. Geçen
Adalet Bakanına söyledim, Kabinede konuşacağız, bir
şey olmasın. dedi. Ben birisinden bilgi istediğim zaman,
bürokrat vereyim dediği zaman Amirine sor. diyorum, emin olun. Amirine
sorduğu zaman bize dönüp verme dediler diyen bürokrat var. Yazık
değil mi? Biz başka ülkenin milletvekili miyiz? Biz bürokrasinin
nasıl çalıştığını bilmiyor muyuz? Ben
burada
Bu bütçenin, geçici bütçenin neyi yok? Bazı yok; boşta
oturuyor bu, sallanıyor. Hiçbir makro hedefini söylemiyorsunuz, siz de
bilmiyorsunuz çünkü. Bir şey söylediğiniz zaman üç gün sonra eksik,
yalancı çıkacak pozisyona geleceksiniz; o da bizi üzer.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) İnşallah önümüzdeki dönemde
bu hususları konuşmaya devam ederiz.
Ben teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.
Saygılar sunuyorum, sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Şimdi, söz sırası Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erdal
Ataştadır.
Buyurun Sayın Ataş. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERDAL ATAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçici
bütçe tasarısının tartışıldığı ve
aynı zamanda ülkemizde önemli siyasal gelişmelerin
yaşandığı bir dönemden geçiyoruz.
Ekonominin
doğru planlanması mevcut toplumdaki gidişatı da o çerçevede
önemli oranda etkiliyor. Ülkemiz de dünyanın en zengin ülkelerinden bir
tanesi durumunda, 17nci büyük ekonomiye sahip ama maalesef ülkemizde ekonomik
gelirin dağılımı büyük adaletsizlikler taşıyor.
Ekonominin toplumun büyük çoğunluğunun önemli oranda
yararlanamadığı biçimde planlandığı, bütçe olarak
bu çerçevelere alındığı bir iktidar anlayışı
söz konusu. Yaklaşık 80 milyon insan, 35 milyon çalışan
insan ve bunların aileleriyle birlikte 70 milyona tekabül eden insan
mevcut ekonomiden sadece yüzde 10 pay alabilmektedir. Çok küçük bir bölüm yani
bu ülkenin belki de yüzde 1i aileleriyle birlikte bu ülke ekonomisinin yüzde
90ını elinde bulunduruyor. Böyle adaletsiz bir gelir
dağılımı söz konusu ve mevcut iktidar da bu geliri
aynı anlayışla devam ettiriyor.
35
milyon çalışan insanın içerisinde köylüler, tamamen devlet
desteği üzerinden çekilerek özel şirketlerin ağına
düşürüldü. Tarım tamamen öldürüldü ve özel işletmeler
ülkemizdeki tarımın yüzde 90ını şu an elinde bulunduruyor.
Uygulanan tarım politikasıyla çiftçiler iflas etmiş durumda.
Durum işçiler açısından da aynı böyle yani asgari ücret
temelinde belirlenen bin liraya geçiniyor insanlar. Asgari ücretin
artırılması üzerine sürdürülen tartışmalarda sadece
yüzde 3, yüzde 5lik bir durumun ayrılması üzerine, mevcut iktidar
kesimleri de dâhil olmak üzere buna itiraz ederek son seçimlerde, yani tekrar
iktidara gelme noktasında düzenledikleri bu seçimlerde, mevcut
çalışan kesimlere 200 lira daha fazla zam yapacaklarını,
asgari ücreti artıracaklarını ifade etseler de gelinen
aşamada zamlarla, diğer farklı politikalarla, işçi ve
emekçilerin elinden bu paralar da alınmaktadır.
Büyük
bir işsizlik kesimi söz konusu ve bu günden güne artmaktadır. Ev
emekçileri üzerinden yani evde ev işleriyle uğraşan kesim
üzerinden 14 milyon insan -yani bu yaklaşık olarak 5 milyon
işsiz insana tekabül ediyor, bunların bir kısmı
zorunluluktan olabilir- bu insanların tümü ev emekçisi ya da evde
çalışan insanlar olarak gösterilerek işsizlik gizleniyor. Oysaki
Hükûmetin asıl görevi yani mevcut iktidarın asıl görevi gelen
ekonominin istihdam alanları yaratılarak insanların buralarda
yaşamlarını kolaylaştırmak olması gerekiyor.
Engellilerin, emeklilerin, ev emekçilerin, bunların durumu zaten önemli
oranda günden güne kötüleşiyor. İşsizler ve engelliler âdeta
Hükûmet tarafından sürdürülen politikalarla kendi ellerine muhtaç hâle
dönüştürülüyor durumda. Oy potansiyeline dönüştürülür ya da
onların politikalarını destekleme zorunluluğuna
sürükleniyor.
Ekonominin bu biçimde paylaşılması sadece bu temelde
değil. Sadece yüzde 1e denk gelen bu ekonomi ise üç ana biçimde
harcanıyor. Bunun önemli bir bölümü rant kesimlerine sunuluyor. Özellikle
kâr amaçlı olarak hem ekonomi çevrelerine yani sermaye kesimlerine sunulan
bu ekonomi sadece bu alanda onların cebine gitmiyor, aynı zamanda
ülkemizin doğal zenginlikleri, maden ve enerji kaynaklarının
tümü de bu ekonomik gelir dağılımı üzerinden bir
şekilde sömürülüyor ve tahrip ediliyor. Ülkemiz dünyanın en güzel
ülkelerinden biri olmasına rağmen yaşanamaz hâle getirilmeye
çalışılıyor. Nükleer santraller, GDOlu üretim
alanındaki saldırılar, yine bunun yanında çevre ve
diğer alanlarda yapılan tahribatlar, şehirleşme
alanında uygulanan rant politikaları bütün bu durumu çıkmaza
sokmuş durumda.
Sadece bu da değil, inanç kesimlerine, bu ülkenin diğer
dillerine, kültürlerine yönelik ayrılan bütçeler önemli oranda
kısıtlanmakta hatta bunlar genel toplumun birbirine düşürülmesi
siyasetiyle ekonomide önemli alanlara çevrilmektedir. Alevi-Sünni
düşmanlığı, Kürt-Türk düşmanlığı önemli
oranda bir politika olarak yüz yıldır sürdürülüyor. Mevcut iktidar da
on üç yıldır aynı politikaları hatta artırarak devam
ettiriyor. Ekonominin büyük bir bölümü de yani önemli bir bölümü de savaş
rantına harcanıyor.
Ülke ekonomisinin küçük bir azınlığın cebine gitmesi
siyasetini elinde bulundurmanın en iyi yöntemi, yüz yıldır
uygulanan tekçi zihniyettir yani halkları birbirine düşürme, bir
tarafı tutup diğerine saldırma, birini diğerine düşman
etme siyaseti önemli bir politika olarak yüz yıldır sürdürüldü. Bizzat
binlerce yıldır bu ülkede yaşayan insanların büyük bir
bölümü yok sayıldı. Sadece bir dile dayalı siyaset önemli oranda
tekçi bir zihniyetle bu ülke halklarına dayatılmış durumda.
Dünyanın diğer yerleriyle
karşılaştırılmayacak büyük adaletsizlikler var. Kürtler
başta olmak üzere; Araplar, Lazlar, Çerkezler, Ermeniler, Abazalar,
bunların bir bütünü, dilleri, inançları, kültürleri yasaklanarak yok
sayılmış, kendi haklarına yönelik sürdürdükleri mücadele bu
ülkede katliam, baskı ve yok saymayla karşı karşıya
kalmış durumda. Gelinen aşamada bugün ülkemizin özellikle
doğusunda, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde sürdürülen bu
savaş politikası tam da bu ekonomiyi cebine indirme
anlayışıyla hareket eden bu zihniyetin devam ettirmek
istediği anlayıştan ileri geliyor.
Kürtler
yüz yıldır kendi dilini konuşamamakta. Dünyanın belki 250
tane ülkesi var yani irili, ufaklı. Bunun 200 tanesi Birleşmiş
Milletler tarafından kabul ediliyor. Bu ülkelerin belki de 200e
yakınında insanlar kendi dillerini konuşuyor, kendi
inançlarını kendi dillerinde yerine getiriyor, ibadetlerini bu
çerçevede yapıyor. Ama bizim ülkemizde maalesef hakim olan zihniyet,
Kürtlere ve diğer bütün kesimlere dillerini yasaklamış, onlara
sadece katliamı reva görüyor.
Bugün,
yüz yıldır sürdürülen mücadeleler sonucunda elde edilmiş haklar
dahi inkâr edilir pozisyona gelindi. Kürtlerin sürdürdüğü, her alanda
sürdürdükleri mücadele müthiş derecede bir baskı politikasıyla
yok sayılıyor ve katliamlarla karşı karşıya
geliyor. Hiç bizimle alakası olmayan alanlarda bile, yani Rojava
dediğimiz Suriyenin kuzeyinde, insanlar IŞİD gibi gerici,
tecavüzcü bir zihniyete karşı kendi topraklarında, bin
yıldır yaşadıkları topraklarda, orayı korumak
için, kendi ülkelerini, kendi evlerini korumak için sürdürdükleri mücadele
karşısında bu ülkenin ekonomisi oradaki bu gerici zihniyete
peşkeş çekiliyor; onlara tırlarca silahlar gönderilerek bu
ülkenin emekçilerinin paraları oralarda emekçilerin, Kürtlerin,
Arapların, oradaki bütün kesimlerin demokratik olarak ortaya
çıkarmış oldukları bu mevziyi yok etmek için
kullanılıyor. İşte, bizim karşı
çıktığımız, bütçe meselesinde karşı
çıktığımız mesele budur.
MARKAR
ESEYAN (İstanbul) 500 köyü bombaladınız o zaman.
ERDAL
ATAŞ (Devamla) - Aynı şekilde, Kürt illerinin bulunduğu
bütün yerlerde insanların dillerini tanımak, onları demokratik
bir Anayasada kabul etmek yerine yok sayma siyasetiyle, katliam siyasetiyle
insanlar baskı altında tutulmaya ve Türkleştirilmeye
çalışılıyor ya da başka biçimde inkâr ediliyor. Bana
boyun bükeceksin ve teslim olacaksın. anlayışı
sürdürülüyor. Ama biz biliyoruz ki bu ülke halklarının
kardeşliğini bozma, bunun üzerine sürdürülen politikalar ve buna
dayalı olarak sürdürülen ekonomi politikalarının tümü
halklarımız tarafından boşa çıkarılarak bu mevcut
iktidardaki zihniyetin de çok yakın bir gelecekte demokratik bir
anlayışla mahkûm edileceğine inanıyoruz. Zaten, bunun da
mücadelesini sürdürüyoruz, halklarda da bunun yansıması önemli oranda
gelişiyor.
Özellikle
Kürt illerinde yapılan sokağa çıkma yasakları, bütün bu
baskıların tümü işte tam da bu ekonomik politikanın
sürdürülmesi siyasetidir, bizler de bu siyasetin iflas edeceği
anlayışını buradan ilan ederek hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ataş.
Şimdi, söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Selin Sayek Bökededir.
Sayın Sayek Bökenin aynı zamanda
şahsı adına da söz talebi vardır. Bu nedenle her iki söz
talebini birleştirerek kullandıracağım.
Süreniz on beş dakikadır Sayın
Sayek Böke.
Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SELİN SAYEK BÖKE (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; neredeyse
günaydın. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, size de tekrar
hayırlı olmasını diliyorum.
Ülkemiz yangın yerine dönmüş durumda.
Gün geçmiyor ki şehit haberi almayalım. Üstelik her gün polisimizi,
askerimizi, gencimizi, kadınları, çocuklarımızı
kaybetme korkusuyla yaşıyoruz. Demokrasi ve özgürlüklerin
olmadığı, örtülü bir savaşın
yaşandığı günlerden geçiyoruz. Hatalı dış
politikalar sonucu, sınırlarımızın ötesindeki
ateşi büyüttük, ülkemizin içine taşıdık.
Bu koşullar altında, demokrasimize,
birliğimize, mutlu yarınlar arayışımıza daha
sıkı sarılmalıyız. Evet, sorunlarımız büyük.
Ancak, kadınıyla, genciyle, her kimlikten her
coğrafyamızdan insanlarla yeni bir demokrasi yaratmak için her
zamankinden daha kararlı olmalıyız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak demokrasi, özgürlük, insan hakları ve üniter devletin takipçisi ve
savunucusu olmaya devam edeceğiz.
7 Haziranda, Türkiye tam nefes almaya
başlamışken, insanlarımız tekrar geleceğe umutla
bakmayı hatırlamışken şiddet tırmanmaya
başladı ve ekonomi yönetimi başıboş kaldı. Hoş,
çok uzun zamandır ülkede ekonomi yönetimi zaten başıboş
hâldeydi. Ekonomiye yön veriyor olması gereken bütüncül bir programın
eksikliğinin sonuçları her alanda kendisini gösteriyor.
2016 yılına girerken 1 Kasım
seçimleri nedeniyle bütçe kanunu çıkarılamadığı için
Hükûmet geçici bütçe kanunu hazırladı. Oysa bugün, burada biz kesin
bütçe kanununu konuşuyor olabilirdik. Eğer Hükûmet hesap vermekten
kaçmasaydı, eğer Hükûmet şeffaflığı sadece sözle
ifade edilmesi gereken bir unsur olarak değil de uygulanması gereken
bir ihtiyaç olduğunun farkına varsaydı, eğer Hükûmet kesin hesap
komisyonu kurulması yönündeki CHP önerisini kabul etseydi biz bugün, burada kesin bütçeyi
görüşüyor olacaktık.
Kesin
hesap komisyonu kurulmasına yönelik yasal altyapıyı
hazırlayalım istedik çünkü halkımızın, alın
teriyle elde ettiği kazançtan ödediği vergilerin nereye
harcandığını bilme hakkı var. Çünkü bütçeler millet
adına vergi toplama, borçlanma ve harcama yetkisini hükûmetlere verir.
Yapılan harcamaların da millet adına denetlenmesi, her
kuruşun hesabının verilmesi ve şeffaf bir şekilde
paylaşılması gerekmektedir. Gerçekten merak ediyorum, bir
hükûmetin vatandaşın vergisinin hesabını vatandaşa
vermekten kaçmasının gerekçesi ne olabilir? İşte, ister
istemez insanın aklına 17 Aralık geliyor.
Biz
bir kez daha, yine, vergilerimizin nereye harcandığının
denetlenmesine Hükûmetin engel olduğu bir 17 Aralık yıl dönümü
yaşıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Ne
yazık ki 17 Aralıklar siyasi tarihimize, bir Hükûmetin yurttaşa
hesap verme gerekliliğini yok saydığı kara bir leke olarak
geçiyor.
5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu yasalaştıktan
sonra Meclisimiz ilk defa geçici bütçe yapacak. Ancak, Hükûmetin
hazırlamış olduğu tasarıda ne görüyoruz? Sadece üç ay
için 2015 yılı Bütçe Kanunu başlangıç ödeneklerinin belirli
oranda arttırılmış olduğunu görüyoruz. Gelir tahmini
yok, borç tahmini yok, aynı gün açıklanan eylem planıyla
ilişki yok. Oysa en küçük işletmeler bile bütçe yaparken gelirini,
giderini ve ihtiyaç varsa borcunu tahmin eder. Ancak, devletin bütçesinde, bu
geçici bütçe tasarısında bunların hiçbirisi yok. Siz millet
adına borçlanacaksınız ama bunu milletten
saklayacaksınız, bunun için de Meclisten izin
almayacaksınız; gerçekten, bunun herhangi bir izahı yok.
Unutmayın, bütçe devletin cüzdanıdır. Bu bütçenin
yansıttığı cüzdana paranın nereden gireceğini
bilmediğimiz gibi, çıkanın da nereye
harcandığını bilmiyoruz. Hiçbir biçimde denetlenmek
istemeyen Hükûmet, vatandaşın cüzdanını vatandaştan
saklıyor ama biz unutturmayacağız; bütçe devletin
cüzdanıdır, bütçe vatandaşın cüzdanıdır. Biz
maalesef bu cüzdanın kutulardan yapıldığını
biliyoruz ama içine girenin nereden geldiğini, çıkanın nereye
harcandığını saklayan bir iktidarla karşı
karşıyayız. Bu kabul edilemez bir durum.
Değerli
arkadaşlar, siz on üç yıldır iktidardasınız, sanki
bugün her şey yeni başlıyor gibi davranamazsınız.
Kesin hesap vermekten kaçamazsınız. Madem bütçenin kesin hesap
komisyonunu kurmuyoruz o zaman izninizle ben bugün sizinle
vatandaşımızın bütçesinin kesin hesabını
paylaşayım, on üç yıllık bir kesin hesap. Biliyorum,
şuradan başlayacaksınız:
Vatandaşımızın geliri 3 katına çıktı.
Hadi, peki, kabul edelim, sizin hesabınızla devam edelim ama
unutmayın ki 2015te saklamaya çalıştığınız
gerçek şuydu: O hesapla vatandaşın geliri şu anda sadece
2,5 katına çıktı. Biz bunun böyle olmadığını
biliyoruz ama saklamaya da gerek olmadığını buradan
anımsatmak istiyoruz. Peki, diyelim ki bu gelir arttı ama o zaman
unutmayalım ki halkımız aç. 4 kişilik bir ailenin açlık
sınırı 2002den bu güne 380 liradan 1.391 liraya
çıkmış. Açlık sınırının artış
oranı yüzde 258. 2,5 kattan fazla. Halkımız yoksul. 4
kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 2002den bugüne 1.155
liradan 4.530 liraya çıkmış. Yoksulluk
sınırının artış oranı yüzde 284.
Halkımız temel gereksinimlerini alırken cebi yanıyor,
mutfak yangın yeri. Bir kilo ekmeğin fiyatı 1 lira 3
kuruştan 4 liraya çıkmış. Bir kilo ekmeğin
fiyatının artış oranı neredeyse yüzde 300, yüzde 300!
Halkımız borç altında eziliyor. Tüketici borcu olan
kişilerin sayısı 2002de 1 milyon 565 binden, bugün 15 milyon 466
bine yükselmiş. Artış oranı yüzde 988, neredeyse 10
katına çıkmış. Üstelik bu artış
vatandaşımızın ödeme kapasitesinin
artışının da çok üzerinde. 2002de tüketicilerin banka
borcu, gelirlerinin yüzde 5,5i iken, şimdi tüketicinin banka borcu,
gelirlerinin yüzde 48,2si. Yani cebinde 2 lirası olan vatandaş 1
lirasını bankaya borçlu. Neredeyse 10 katına
çıkmış bir borçluluktan bahsediyoruz. İktidar, bankalar
karşısında vatandaşın ezilmesine göz yummuştur.
Bankalara borcunu ödeyemeyen vatandaşlarımızın sayısı
847.572den 2 milyon 616 bine yükselmiştir. Yüzde 308 artmış.
Vatandaşımız icralık. İcra müdürlüklerine gelen dosya
sayısı 8 milyon 226 binden 23 milyon 825 bine yükselmiş. Yüzde
289 artmış.
Bakın,
vicdanı olan bir bütçe işte bu sorunları çözecek adımları
atar. Vicdanı olan bir bütçe vatandaşın gelirini arttıracak
somut adımları içerir. Vicdanı olan bir bütçe
vatandaşını borç sarmalından kurtaracak somut
adımları içerir. Vicdanı olan bir bütçe
vatandaşının güvenceli çalışma koşullarında
emeğinin karşılığını alacağı
asgari ücret artışını sağlarken KOBİlerin bu yük
altında ezilmemesini sağlar. Vicdanı olan bir bütçe her üç
gencinden birisi boşta gezen, işsiz olan durumu kabul etmez;
gençlerine umut, iş ve eğitim vermek için, işsiz
kalmamaları için somut adımlar içerir. Geçici ya da kesin fark etmez,
vicdanı olan bütçe sosyal ve ekonomik adalet sağlar. İşte
biz, bu nedenle bu bütçenin ne cüzdanından ne de vicdanından memnun
değiliz. (CHP sıralarından alkışlar)
Genel makro ekonomik durumun da hesabını
yapmak önemli. Özellikle dün Amerikan Merkez Bankası FEDin faiz
arttırmaya başlama kararı sonrasında bu konu daha da önem
kazanıyor. Dünya değişiyor. Artık borçlanmanın zor
olacağı bir dünyada borç alma ihtiyacı çok yüksek olan, sizin
inşa ettiğiniz Türkiye ekonomisini yönetmeniz gerekecek. Ancak biraz önce üzüntüyle
şunu dinledik: Bugün ekonomimizde bir zarar görmedik. dendi, Faiz ve
dövizde bir oynama olmadı. dendi. Oysa iyi iktisatçılar şunu
bilirler: İktisat faiz ve dövizle sınırlı değildir. Ekonomiden
bizim anladığımız istihdamdır, gelirdir, bunların
adil dağılımıdır ve çalışma
koşullarının düzeltilmesidir. İşte buralarda bozulma
yaşayacağımıza dair endişeleri bugün döviz ve faizde
bir hareket olmamasından yola çıkarak okumak çok hatalı
olacaktır ve bizim yadırgadığımız bir
anlayış olduğunu da buradan paylaşmak durumundayım.
Bu
derece büyük bir değişikliğin etkisinin bir günde ortaya
çıkacağını düşünmek hakikaten sığ bir
düşünce şekli olacaktır, bu yaklaşım kabul edilemez.
Artık programsız, bütünlüğü olmayan ekonomi politikalarıyla
adına reform dediğiniz ama bir dizi harcama eylem maddesinin bir
araya gelmesinden oluşan adımlarla bu ekonomi büyümez,
işsizliği çözemez, borç yükünü de hafifletemez. Bakın bunu biz
söylemiyoruz, makroekonomik veriler söylüyor. Açık kesin hesabı zaten
veriler veriyor. Ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyetinin tarihi boyunca
ortalama büyüme hızı yüzde 5 civarındayken artık
yıllık yüzde 3 olduğunda seviniyoruz. Türkiye orta gelir tuzağına
yakalandı. 2015 yılında kişi başına gelirimiz 10
bin doların altına düşecek. Vatandaşın
harcamaları kat kat artmış -biraz önce paylaştım- ama
ortalama gelirimiz 2007den beri olduğu yerde sayıyor. Türkiye orta
teknoloji tuzağına takılmış. 2015in ilk yedi
ayında imalat sanayi ihracatımızın sadece yüzde 3ü, 100
liralık ihracat yapmışız sadece 3ü yüksek teknolojili
ihracat. Türkiye orta insani gelişmişlik tuzağına
takılmış. Bu sene üç sıra gerileyerek insani
gelişmişlikte 69unculuktan 72nciliğe düştük.
Yaklaşık 6 milyon yurttaş işsiz veya iş bulma umudunu
kaybetmiş. İnsani gelişmişlikte şampiyonluğumuz
yok ama genç işsizliğinde OECDde 1inciyiz. Türkiye,
tarafınızdan vasatlığa mahkûm edildi. Üstelik görünen o ki,
bu vasata sizin bir itirazınız da yok. Biz gemimizi yürütüyoruz,
zaten bizden mucit de çıkmaz, birinci sınıf demokrasi de olmaz,
böyle gelmiş böyle gider. diyorsunuz. Vicdanı olan bir bütçe
büyümeyi sağlar. Vicdanı olan bir bütçe Türkiyeyi vasatlıktan
kurtarır. Vicdanı olan bir bütçe değişen küresel
koşullara karşı vatandaşını korur. Bu geçici
bütçe bu gerçeklerden kopuk, vicdanı olmayan bir bütçedir.
CHP
için, bütçe, ekonominin kısıtlarını ortaya koyan değil
kaynakların daha iyi yönetilmesi için yol haritası sunan bir
araçtır. Sunulan geçici bütçe ise yöneten değil, kısıtlar
altında ezilen bir yönetimin göstergesidir. Kısıtları
nasıl yöneteceğini bilmeyen iktidar, uzun zamandır geleceği
belli olan FED faiz artırımı kararına yönelik herhangi bir
hazırlık yapmamış, vatandaşın cebinin kaderini ve
Türkiyedeki faizleri Amerikan Merkez Bankasına teslim etmiştir.
Sorunu çözecek adımlar atılmadığı gibi kısa
vadeli siyasi kaygılarla Merkez Bankasına doğrudan müdahale
etmeye varacak düzeyde ekonomi yönetimi siyasileşmiştir. Kısacası,
iktidarın siyasi öncelikleri Türkiye'nin ekonomik önceliklerinin önüne
konulmuş, keyfî yönetimin faturası da vatandaşa
kesilmiştir. Bu geçici bütçe de işte bu anlayışın
devamıdır.
Dış
kaynağa bağımlı, tüm risklerden en çok etkilenen ülke
konumunda bulunmak Türkiye gibi güçlü rekabetçi potansiyele sahip bir ülkenin
kaderi olamaz. İhtiyacımız olan güven veren, Türkiye'nin rekabet
potansiyelini harekete geçirecek reformları yapmaktan siyasi
kaygılarla tereddüt etmeyen; demokrasi, hukuk devleti, saydamlık ve
özgürlüklerin ekonomik kalkınmanın ayrılmaz bir parçası
olduğunu idrak etmiş bir siyasi iradedir.
Muhalefetin
size ders vermesini istemiştiniz. İzninizle, ben atılması
gereken adımlarla ilgili de bir paylaşımda bulunayım:
Hükûmetin, kısa vadede, derhâl Merkez Bankası
bağımsızlığını tahkim edecek adımlar
atması, tasarruf düzeyini artırıcı politikaları ortaya
koymayı öncelemesi, mali politikaları
şeffaflaştırarak, kamu kaynaklarının etkin
kullanımını sağlaması ve hepsinden önemlisi Türkiye'yi
yeni bir kalkınma rotasına sokacak gerçek bir reform paketi
oluşturması şarttır. Bu atılacak adımlar,
ekonominin ihtiyacı olan reformların da önemli ilk adımları
olacaktır. Bu geçici bütçede bu adımların hiçbirisi yok.
Dün
Şebiarustu. Sevgi adamı Mevlânanın bir sözüyle bitirmek
istiyorum: Bakın, toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş
ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi
eksikliğidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİN
SAYEK BÖKE (Devamla) Bunun en doğru tedavi yolu ise sevgiyi aramak,
yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz,
sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız
her şeye ulaşırsınız.
Ülkemizin
her zamankinden daha çok sevgiye, hoşgörüye, barışa ve
bunları içeren bütçelere ihtiyacı var.
Vicdanımıza
ve cüzdanımıza sahip çıkalım.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sayek Böke.
Şimdi,
söz sırası şahsı adına Kocaeli Milletvekili Sayın
Sami Çakırdadır.
Sayın
Çakır, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SAMİ
ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkanım, görevinizde başarılar
diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı yürütme maddesi üzerine
düşüncelerimi aktarmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
geçmeden önce, usulde, esasta ve metinlerde yapılacak her türlü
tartışmayı, Bârikayi hakikat müsademeyi efkârdan doğar.
noktasında kabul ettiğimi, ama bu Meclisin üslup noktasında en
az tartışılan bir Meclis olmasını temenni
ettiğimi belirterek başlamak istiyorum.
Geçici
bütçenin içeriğiyle ilgili olarak, grupların ve şahısların
hem genel değerlendirmeleri hem de maddeler üzerinde
yaptığı değerlendirmeleri ve grubumuzun ve Sayın
Maliye Bakanımızın cevabi değerlendirmeleri bu kürsüden
sizlerin ve milletin bilgilerine sunulmuştur. Tüm konuşmaların
hafızamızda yer ettiği tabiidir ancak aynı hafıza
kaydı milletimiz için de geçerlidir. En son kararı verenin millet
olduğu da malumlarınızdır.
Plan
ve Bütçe Komisyonunda tüm detay ve teknik değerlendirmeleri dikkatle takip
eden bir arkadaşınız olarak bir bütçe
çalışmasında muhalefetin katkılarını son derece
önemsediğimi ifade etmek isterim ama Meclisteki katkıyı
takdirlerinize sunuyorum.
Bütçe
bir siyasi iktidarın aynı zamanda vitrini konumundadır. Onun
için hükûmetlerimizin tamamında bütçe üzerine
yoğunlaşılmış, mali disiplini bozmamaya azami gayret
edilmiştir. Geçici bütçe kanununda öne çıkan hususlarda, gerçek
anlamıyla bir bütçe kanunu olduğu, Anayasayla çelişmediği,
devletin devamlılığında istisnai durumlarda ortaya
çıktığı, geçici bir tedbir içerdiği kabul
edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 2016 yılı bütçesinin mali yılbaşına
yetişme ihtimalinin olmaması nedeniyle ve kamu hizmetlerinin
aksatılmadan devam ettirilmesi gereğine binaen bir geçici bütçeyi yasalaştırma
ihtiyacı hasıl olmuştur. İşte üzerinde söz
aldığım 5inci madde bu yasa tasarısının yürütme
maddesi olup, kanunun uygulanmasında ortaya çıkabilecek
aksaklıkların ve tereddütlerin giderilmesi, gerekli tedbirlerin
alınması, bütçe ve muhasebe işlemlerinin yapılması
hususlarında Maliye Bakanına yetki verilmesine yönelik olup, geçici
bütçenin ülkemize hayırlar getirmesini temenni eder Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çakır.
Madde
üzerindeki konuşmalar sona ermiştir.
Şimdi,
madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğim.
Sorulara
başlıyorum.
Sayın
Arık
ÇETİN
ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, bir sanayi kenti olan Kayseriye son dönemlerde hiçbir yatırım
yapılmıyor, Kayseriye yan gözle bakılıyor. Acaba
Sayın Abdullah Gülü yok saydığınız için mi Kayseriyi
de yok sayıyorsunuz?
Her
seçim döneminde söz verdiğiniz hızlı tren Kayseriye ne zaman
gelecek?
Bir
diğer sorum, 1 Kasım seçimlerinde Kayseride
Cumhurbaşkanlığı bütçesinden, hak sahipleri adı
altında, bazı kişilere 5 ila 7 bin lira arasında
değişen miktarlarda paralar dağıtıldı. Bu hak
sahipleri nasıl belirlendi, kimler tarafından belirlendi? Bu paralar
kaç kişiye dağıtıldı? Seçimlere bir hafta kala bu
paraların dağıtılması ne kadar etikti?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN-
Sayın Topal
SERKAN
TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Türkiyede hazineye ait tarım arazileri uygun koşullarda
kullanıcılarına satılırken Hatay bu uygulamadan
yararlanamamaktadır. Bunun nedeni nedir? AKPnin iktidara geldiği
2003 yılından 2015 yılı sonuna kadar geçen sürede
devredilen ve özelleştirme yoluyla yerli ve yabancı şirketlere
satılan hazine arazisi yüz ölçümü nedir? Bu yerli ve yabancı şirketler
hangileridir? Önümüzdeki dönemde Hataydaki hazine arazileriyle ilgili
Hükûmetinizin uygulaması ne olacaktır? Hatay halkı Hükûmetiniz
için üvey evlat mıdır?
BAŞKAN
Sayın Erdoğan
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, bugün itibarıyla işsiz sayısı 2002den fazla, iç
borç 2002den fazla, dış borç 2002den fazla,
vatandaşlarımızın borcu 2002den fazla. AKP
iktidarları 2002den beri ekonominin neresini düzeltti?
İkinci
sorum da bu bütçe örtülü ödenek kullananlar dışında kimlerin
derdine çare olacak? Mesela işsizlik mi azalacak, köylünün geliri mi
artacak, borçlarımız mı azalacak?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Köksal
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana sorumuz şu: Afyonkarahisar ili Dinar ilçesinde, kentsel
dönüşüm kapsamında, TOKİ tarafından 2010 yılında
110 adet konut 2+1 daire şeklinde yapılmaya başlandı. Bu
konutlara dar gelirli yurttaşlarımız için yapım sözü
verilerek başlandı ve dar gelirli yurttaşlarımıza
45.600 lira gibi bir bedelle satılacağı sözü verildi. Fakat 2014
yılında tamamlanan bu 110 adet konutun dar gelirli
yurttaşlarımıza yaklaşık 65 bin liradan
satılacağı söylendi ve onların her türlü itirazına
rağmen Alırsanız alırsınız, eğer
almıyorsanız bu konutlar size verilmeyecek. şeklinde beyanda
bulunuldu. Bu konutları alacak olan yurttaşlarımızın
dar gelirli yurttaşlar olduğuna ilişkin belgeler TOKİye
iletilmiş olmasına rağmen bu konudaki mağduriyetleri
giderilmedi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akın
AHMET
AKIN (Balıkesir) Sayın Bakan, elektrik üretiminde AKP
iktidarıyla birlikte hızlanan özelleştirmeler nedeniyle kamunun
payı sürekli gerilemiş ve 2014 yılı sonu itibarıyla
kurulu güçte yüzde 31,5, üretimdeyse yüzde 28,1 olarak
gerçekleşmiştir. 2015 yılı sonu için bu oranın biraz
daha gerileyeceği açıktır.
İçinde
yaşadığımız süreçte yaşanan gelişmeler
nedeniyle ülkemizin enerji talebinin karşılanmasında
sıkıntılar ve endişeler ortaya
çıkmıştır. Bu anlamda kamunun elinde bulunan santrallerin
özelleştirilmesi programından vazgeçilmesi düşünülmekte midir?
Elektrik üretiminde kamunun payının artırılmasına
yönelik yeni yatırımlar yapılacak mıdır? Artan enerji
talebimizin karşılanması ve dışa
bağımlılığımızın azaltılması
amacıyla yenilebilir enerji kaynaklarımızın devreye
alınabilmesi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Haberal
ERKAN
HABERAL (Ankara) Halkımızın yüzde 16sı yani 13 milyon
vatandaşımız yoksulluk sınırının
altında can çekişmekteyken asgari ücreti 1.300 TL yapmakta
kararlı mısınız?
BAŞKAN
Sayın Tor
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Sayın Bakan, 5434 sayılı
Emekli Sandığı Kanununun ek 81inci maddesine göre asker,
polis, MİT mensubu olup emekli olanlara her ay yapılan 100 TL ödemenin
aynı unvanda görev yapıp şehit olanların
yakınlarına, gazilerimize ve malul polislerimize de
yapılmamasının sebepleri nelerdir?
İkinci
sorum: Sigortalı ve BAĞ-KUR mensuplarının malullük
talepleriyle ilgili her türlü masrafları SGK tarafından
karşılandığı hâlde, memurların adi malullük
talepleri ile benzer şekilde eş ve çocuklarının, erkek
yetimlerinin malullük talepleriyle ilgili masraflar binbir güçlükle kendileri
tarafından karşılanmaktadır. Emsaller arasındaki bu
eşitsiz uygulamaya son vermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sorular için ayrılan süre sona ermiştir.
Şimdi
cevap için Sayın Bakana söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın
Arıkın Kayseriye yapılan yatırımlarla ilgili
soruları oldu. Sadece Kayseri değil, bütün vilayetlerimizde önceki
dönemlerle mukayese edilemeyecek kadar hem altyapı yatırımı
hem sağlık yatırımı hem eğitim yatırımı
yapıldı. Bundan sonra da yapılmaya devam edecek. Hiçbir
vilayetimiz asla üvey evlat muamelesi görmeyecek, buna Hatay ili de en
başta dâhil olmak üzere.
Sayın
Topal özellikle bu hazine arazilerinin satışına ilişkin
olarak Hatay ili bağlamında bir soru sordular. Tabii, biz millî emlak
uygulamalarında, tarım arazilerinin satışı da dâhil
olmak üzere, o ilin özelliklerini dikkate alarak birtakım
farklılıklar meydana getirebiliyoruz. Hatay iliyle ilgili olarak da
millî güvenlik hususu dikkate alınarak uygulamalarımız
yürütülmektedir.
Yine,
satılan hazine taşınmazlarının miktarına
ilişkin bir bilgi istediler. Arkadaşlar onunla ilgili bana şu
anda bilgi vermediler, uygun görürseniz onu ayrıca yazılı olarak
cevaplayayım.
Sayın
Erdoğan dediler ki: Bu bütçeler kimin derdine deva olacak, bu bütçeler
kimin işine yarıyor? Ben de bu soruyu hayretle
karşıladım. Hakikaten, yani, konuşmamda da ifade
etmiştim, bu faiz bütçesini biz halkın bütçesi hâline getirdik,
vicdanların bütçesi hâline getirdik, toplumun her bakımdan
hissettiği bir bütçe hâline getirdik ve milletten
aldığımız parayı tekrar millete döndürdük, milletin
hizmetine döndürdük.
Sağlık
Bakanlığında
Bakın, sadece sağlık alanında
2002 yılında yaklaşık 13,5 milyar liralık bir
sağlık bütçesi varken 2015 yılı itibarıyla
sağlık bütçesini 85 milyar liraya çıkardık. Bütçeden
sağlığa ayrılan kaynağı yaklaşık olarak
2 kat artırdık. Bu, vatandaştan aldığımız
kaynağı gerçekten vatandaşa geri döndürdüğümüzün önemli
ispatlarından bir tanesi.
Yine,
Millî Eğitim
Yani Bu bütçe nereye gidiyor, kimin derdine deva oluyor?
dediğiniz zaman eğitim harcamaları
Bakın, merkezî yönetim
bütçesinden eğitime ayrılan kaynak AK PARTİ hükûmetleri
döneminde 8 kattan fazla arttı. 2002 yılında bütçeden 11,3
milyar liralık kaynak ayrılırken 2015 yılında bu rakam
91,5 milyar liraya çıktı.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Ne kadarı tablete gitti Sayın Bakanım?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bakın, 250 bin derslik inşa
edildi AK PARTİ hükûmetleri döneminde.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Ne kadarı tabletlere gitmiş? Bir de onu söyler
misiniz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Okul öncesinde okullaşma
oranı 4 katına, ilk ve ortaöğretimde ise yüzde 100e
ulaştı.
Ben,
şimdi, bütçeden vatandaşlarımıza hizmet olarak dönen
hizmetleri anlatmaya bir başlasam epey bir vakit alır ama o konuyu
daha fazla uzatmayayım.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) O kadarına gerek yok. Ne kadarı tabletmiş, onu
söyle yeter bize.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Esas bütçe görüşmelerinde
teferruatlı bir şekilde, gerçekten halkın bütçesi nasıl
yapılırmış, onu da ayrıntılı olarak sizlerle
görüşeceğiz.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Vay be!
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Köksal, TOKİ
konutlarıyla ilgili bir soru sordular. Uygun görürseniz -şu anda
elimde mevcut bir bilgi yok- bu konuda TOKİden bilgi alıp size
yazılı olarak cevap veririz.
Sayın
Akının enerji talebinin karşılanmasıyla ilgili
soruları oldu. Bu konuda da genel anlamda söylemek gerekirse özellikle
Türkiye ekonomisinin büyümesine bağlı olarak ortaya çıkan enerji
ihtiyacının karşılanması noktasında AK PARTİ
hükûmetleri döneminde hem kamu yatırımları hem de özel sektör
yatırımları alanında büyük mesafeler kaydedildi. Bunu da
özellikle kaydetmek isterim.
Sayın Haberalın Asgari ücreti 1.300 lira yapmaya
kararlı mısınız? şeklinde bir sorusu oldu. Biz seçim
beyannamemizde de Hükûmet programımızda da asgari ücreti 1 Ocak
itibarıyla 1.300 lira yapacağımızı ifade ettik.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Seçim beyannamesinde yok. Seçim beyannamesinde
yok, okumamışsın herhâlde. O bizim beyannamede vardı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Seçim beyannamemizde
var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yok, sonra söz verdiniz, okumamış
Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Seçim
beyannamemizde var. Tek fark şu: Herkes bir rakam söyledi ama
vatandaş AK PARTİnin söylediği rakama, AK PARTİnin
koyduğu hedeflere, AK PARTİnin söylediklerine inandı. Aradaki
fark bundan ibarettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) MHP ve CHPde var, AKPde yok.
BAŞKAN Sayın Bakan, sürenizi uzatıyorum efendim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Değerlendirmede bulunduğu o konuda ayrıca yazılı bir
cevap vereceğim.
Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe
Kanunu Tasarısının 5inci maddesinin 1inci
fıkrasının e bendinde yer alan, kendi kurulları ibaresi,
ilgili kurumların kurulları şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Ahmet Yıldırım Mehmet Emin
Adıyaman
Diyarbakır Muş Iğdır
İmam Taşçıer Nimetullah
Erdoğmuş Tuğba
Hezer Öztürk
Diyarbakır Diyarbakır Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 5inci maddesinin b bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Ümit
Özdağ Erhan
Usta Antalya Gaziantep
Samsun
Erkan
Akçay Erkan
Haberal Mustafa
Kalaycı
Manisa Ankara Konya
İsmail Faruk Aksu
İstanbul
Madde
5- b) Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hükümlerini Cumhurbaşkanı,
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutacağım ve
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe
Kanunu Tasarısının 5inci maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (ç) bendinin Diğer hükümlerini Bakanlar Kurulu
şeklinde değiştirilmesini ve (d), (e) ve (f) bentlerinin
yürürlükten kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.
Aykut Erdoğdu Bihlun Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul Bursa
Bülent Kuşoğlu Kadim Durmaz Musa Çam
Ankara Tokat İzmir
Akın Üstündağ Seyit Torun Muğla Ordu
BAŞKAN Önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz.
Buyurun
Sayın Durmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİM
DURMAZ (Tokat) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2016
yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı üzerine
CHP Grubu adına bireysel söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, sözlerime 7 Hazirandan bu yana yitirdiklerimizi anarak
başlamak istiyorum. 7 Haziran seçimlerinden sonra ülkemiz tamamen
olağanüstü bir hâli yaşadı ve yaşamaya devam ediyor.
Şehit haberleriyle evlerden feryatlar yükseldi, onlarca askerimizi,
polisimizi şehit verdik. Suruçta, Ankara Garında barış
diyen insanlarımızı kaybettik. Bugün ülkenin bir yanında
savaşı ve olağanüstü şartları aratmayan koşullar
yaşanmaya devam etmektedir. Öğretmenler, Millî Eğitim
Bakanlığının talimatlarıyla okulları, bölgeyi
terk etmeye zorlanmaktadır. Çocuklarımız, savaşın ortasında
eğitimsiz bırakılmaktadır. Bu ülkede sıkıyönetim
ve olağanüstü hâl dönemlerinde dahi okullarda eğitim ve öğretime
ara verilmediğini hatırlatmak isterim. Bu durumu Hükûmetin bu yüce
Meclisi ikna edecek şekilde açıklaması lazımdır.
Bugün
17 Aralıktı, biz bu toplantıya başladık ama 18e devam
ediyor. 17-25 de biliyorsunuz ülkemizde yolsuzlukla mücadele haftası
olarak bilinmekte. Halkın bütçesi konuşulurken yolsuzlukların
tüm ülke genelinde oturduğu bu günü, ayakkabı kutularını,
para sayma makinalarını, para kasalarını, sıfırlanamayan
milyonları hatırlatmadan olamaz değerli arkadaşlarım.
Önce Paralel polisler koydu. dendi, sonra karşı oldukları
hâlde faizleriyle geri aldı bu paraları bu
arkadaşlarımız.
Arkadaşlar,
bütçenin denkleşmesi rakamlarla ve oradaki kaynakların
korunmasıyla olur. Ben diyorum ki işin başında
sıfırlanamayan o kasalar, özel tasarruflar, evlerde çocuklarla
gizlenen paralar hazineye iade edilmeden bu bütçede bir denklik beklenemez ve bu kararlılığı
bekliyoruz. 17 ve 25 Aralık aydınlatılmadan
yapacağımız bütçenin şeffaflığı
tartışılacak, yüzyıllarca da insanların hafızalarından
silinmeyecektir.
Değerli
milletvekilleri, bütçeler Anayasadan sonra en tarihî belgelerdir. Bütçede
hakça bölüşüm demokrasi ve halkın özgürlüklerinin
sağlanması için en temel unsurdur. Bütçe halkın,
yatırımcının beklentisi ve teminatıdır. Asgari
ücretlinin marketten yapacağı alışverişin, memurun,
işçinin faturası, ev kirası, çoluk çocuğunun
rızkıdır. Çiftçinin tarladaki gübresi, mazotu, alın
teridir. Esnafın ödeyemediği kredi borçlarıdır. Emeklinin
pazar filesi, öğrencinin dolmuş parasıdır. Atama bekleyen
öğretmenin geleceğidir, umududur. Bütçenin bu hassasiyetle
hazırlanması gerekir. Türkiye ekonomisinin kaderi sefalet
olmamalıdır. Eğer Türkiye önümüzdeki süreçteki
kaynaklarını iyi değerlendirip katma değeri yüksek
ürünlerin üretimini ve teşvikini yapamazsa var olan iç ve dış
borçlara milyarları ekleyecektir. Bu bütçede bir kalkınma vizyonu
göremiyoruz.
Değerli
milletvekillerimiz, çarpık özelleştirme örneğini bu ülke çok
yaşadı. Bir örneğini de Tokattan vermek istiyorum. Tokatta
cumhuriyetin ilk yıllardaki kazanımından Turhal Şeker
Fabrikası ilimizin bir numaralı sanayi üretim merkezidir.
Ayrıca, Yozgat, Kırşehir, Çarşamba, Çorum, Kastamonu
şeker fabrikaları da bu iller ve ülkemiz için önemli değeri
olan, ekonomik getirisi olan fabrikalarımızdır. Sadece Turhal
Şeker Fabrikasında çalışan yaklaşık 600 kişi
ve bununla birlikte, nakliyecisi, besicisi, 87 bin çiftçi ailesi bu fabrika
sayesinde ekmek yemekte ve geleceğini buraya yatırmaktadır.
Tokatta TEKEL vardı, özelleştirildi, binlerce işçi, tütün
üreticisi çiftçi ekmeğinden oldu. Diyorum ki: TEKELe sahip
çıkamadık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİM
DURMAZ (Devamla) -
hiç değilse şekere sahip çıkalım
değerli hemşehrilerim. Gelin bu çarpık özelleştirmeleri
durduralım, kentlerimizin gelişmesine, büyümesine, köylünün
üretmesine, gençlerin çalışmasına olanak sağlayalım.
Bütçe
yetkisini şeffaf, akılcı
Önerileri dikkate almayan, herkesin
katılımını sağlamayan, denetime açmayan,
rakamları denk olmayan, yüce Meclise yeteri kadar hesap vermeyen bu
bütçede arkadaşlarımızın çabaları yetmedi ve biz de bu
bütçeye ret oyu veriyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Durmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
İkinci
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 5inci maddesinin b bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve
arkadaşları
Madde
5-
b)
Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hükümlerini
Cumhurbaşkanı,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Komisyonun katılamadığı, Hükûmetin
katılmadığı önerge hakkında Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay, konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Geçici
bütçe görüşmelerinin sonuna geldik. Her ne kadar geçici bütçe desek de
aslında bir yetki kanununu görüştük. Bu özelliğiyle bu
düzenlemede aslında kediye ciğer emanet etme gibi bir durum var ama
biz yine de hayırlı uğurlu olsun diyoruz. Gecenin bu vaktinde
ortamı da gererek çok fazla elektrik yaratma niyetinde değiliz.
Centilmenlik anlaşması da yaptık grup başkan vekilleri
olarak ama hani derler ya söylesek olmaz, söylemesek gönül razı
değil. Birkaç şeyi de sabrınızı fazla zorlamadan dile
getirmek istiyorum. Bu vesileyle hayırlı olsun dileklerimizi
iletmekle birlikte burada dile getirilen eleştirilerin dikkate
alınmasını temenni ederiz.
Değerli
arkadaşlar, 57nci Hükûmetin bazı icraatlarına kendileri
yapmış gibi sahip çıkıldığını da gördük
Olur bu kadar hata. dedik. 1 Kasım seçimleri için beyannamelerde ve
Hükûmetin eylem planlarında da Milliyetçi Hareket Partisinin ve
muhalefetin bazı taahhüt ve vaatlerine de sahip
çıkıldığını gördük. Bundan da memnuniyetimizi
ifade etmek isteriz. İnşallah, bunları hep birlikte
çıkartırız.
Değerli
arkadaşlar, üzülerek ifade etmek istiyorum ki Türkiye iyiye gitmiyor,
Türkiye iyi yönetilmiyor. Bunun siyaset dışı bir eleştiri
ve uyarı olarak dikkate alınmasında da büyük fayda görüyorum.
Bugün Manisadan bizce yaşça büyük bir ağabeyimizle konuşurken
hâl hatır ettim. Nasılsın emmi? dedim.
Sağlığım iyi emme dirliğimiz yok yeğenim. dedi.
Hayırdır? dedik dirlik deyince. Yani kendi bireysel
sağlığı iyi amma memleketin dirliği yok, huzuru yok,
onun huzursuzluğu var. İnanın medyada veya kendi
bulunduğunuz mahfillerde fark etmiyor olabilirsiniz ama
vatandaşlarımız çok büyük endişe ve tedirginlikler
yaşıyor. İçeride huzur yok, dışarıda etki, itibar
yok ve gerçekten Türkiye iyi yönetilmiyor.
Yaşadığım bir hadiseyi dikkatinize sunmak istiyorum
değerli arkadaşlar. Bu yüce Mecliste bir iktidar partisi mensubu
değerli bir milletvekili arkadaşımızla birlikte
yaşadığım bir diyaloğu sizlere aktarmak istiyorum.
İsim ve yer de vermeyeceğim ama doğruluğuna itimat
buyurmanızı istirham ederim. Tarih 2 Ekim, yer Türkiye Büyük Millet
Meclisi Âlâ tesisleri. Ben birkaç misafirimle bir masada yemek yiyorum ve
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili ve adayı arkadaşlarımız
da yan masada yemek yiyorlar. Selamlaştık, sohbet ettik,
yemeklerimizi yedik. Ben kalkarken arkadaşımızın birisi de
-doğu ve güneydoğu illerimizden bir değerli milletvekili
arkadaşımız- ayağa kalkarak vedalaşırken dedi ki:
Erkan Bey, hakkını helal et. dedi. Tabii
şaşırdım, Niye sayın vekilim, hayırdır,
niye helalleşiyorsunuz? dedim. Vallahi gidip de dönmemek var. Seçim
bölgemize gideceğiz, başımıza ne geleceği belli
değil. dedi. Benden yana helal olsun hakkınız ama lütfen
yarın bir de Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanıyla da
helalleşin. dedim. Çünkü Terörün belini kırdık. diyorlar ve
bir milletvekili adayı kendi seçim bölgesine giderken tedirginlik
yaşıyor. Fevkalade üzülecek bir durumdur ve şimdi, 2 Ekimden bu
yana geldiğimiz tarihe baktığımızda maalesef hiç iyi
olmadığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) İktidarın önde gelenlerine
çeşitli vesilelerle yöneltilen en küçük eleştirilere cevap
verilirken, ülkenin birliğine, dirliğine, Türkiye Cumhuriyetinin
temel değerlerine yapılan sataşma ve saldırılara hiç
cevap verilmediği de dikkatimizden kaçmıyor.
Bu düşüncelerle, yine bu bütçe gelir ve harcamalarının
iyiye gitmesini, hayırlı olmasını tekrar temenni ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1 sıra sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici
Bütçe Kanunu Tasarısının 5inci maddesinin 1inci
fıkrasının e bendinde yer alan, kendi kurulları ibaresi,
ilgili kurumların kurulları şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Evet, Komisyon ve Hükûmetin
katılmadığı önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili
Sayın İdris Baluken söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Baluken. (HDP sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Son derece gerilimli oturumlardan sonra artık son sözleri
söylüyoruz.
Öncelikle
şunu ifade edeyim: Ne kadar birbirimize kızsak da bağırsak
da çağırsak da bu çatı altında olan bütün
milletvekillerinin ortak bir derdi var. Bu ülkenin selameti,
halklarımızın ortak geleceği, toplumsal
barışımızın inşası için her birimiz kendi
bakış açımızdan meseleleri değerlendirerek burada
ifade etmeye, birbirimizi ikna etmeye çalışıyoruz. Zaman zaman
birbirimizi iknada zorlandığımız noktalarda da o tarz
gerilimli şeyler yaşanıyor ama önemli olan ortak aklı
bulabilmek, konuşabilmek, diyaloğu, müzakereyi bu Meclis
çatısı altında başarabilmektir. Dikkat ederseniz grubumuz
adına konuşan her hatip kendi seçim bölgesindeki savaş
pratiğini bu kürsüde ifade etti. Bizler de isterdik buraya her
geldiğimizde bu ülkenin kalkınmasıyla ilgili temel
konuşmalar yapmayı, bu ülkenin bütçe kalemleriyle ilgili, ekonomi
politikalarıyla ilgili temel perspektiflerimizi sunmayı. Ama,
yanı başımızda cenazeler kalkıyorken öncelikli
gündemin, acil gündemin bu cenazelerin kalkmasını önlemek
olduğunu düşündüğümüz için hep dikkatlerinizi bu savaş
pratiğine çektik. Çünkü, biz şunu biliyoruz, bütün o sürecin içerisinde
olan bir milletvekili arkadaşınız olarak söylüyorum. 19 Martta
İmralıda Sayın Öcalanın ve devlet heyetinin hazır
bulunduğu toplantıda şu karara varmıştık:
İki gün sonra Sayın Öcalanın Nevrozda bir mesajı
okunacaktı. O toplantıda üzerinde
anlaştığımız izleme heyeti Nevrozdan bir hafta sonra
İmralıya gittiğinde otuz yıllık bir
çatışmalı süreç tamamen bitmek üzere Sayın Öcalan
tarafından PKKye Türkiye Cumhuriyetine karşı silahlı
mücadeleye son verme çağrısı yapılacaktı. Keşke o
izleme heyeti kurulsaydı, keşke izleme heyeti adaya gitseydi,
keşke o çağrı gelseydi, keşke PKK
hazırlıklarına başladığı o
silahsızlanma kongresini toplamış olsaydı. Ama, hâlâ böyle
oldu diye birbirimizi burada yıpratmanın bir anlamı yok.
Buradan nasıl bir çıkış bulabiliriz. üzerinde her
birimizin tartışması, yoğunlaşması gerekiyor. Biz
iki buçuk yıl boyunca iki şeyi konuştuk. O iki şeye eminim
ki buradaki milletvekillerinin tamamı karşı çıkmaz, vicdani
olarak karşı çıkmaz.
Bir:
Demokratik siyasetin önünü açacaktık. Yani 6 milyon oy almış bir
partinin genel merkezi yakılmayacaktı. 6 milyon oy almış
bir partinin diğer illerdeki 400 merkezi, partililere ait ev ve iş
yerleri yakılmayacaktı, barış mitingleri
bombalanmayacaktı, Türkiye projesiyle çalışmaya giden,
Türkiye'nin herhangi bir yerine giden bu partinin çalışmaları lince
tabi tutulmayacaktı. Listeyi uzatmak mümkün ama maalesef bu
başarılamadı.
İki,
Rojava özelinde Orta Doğuda Kürtlere karşı doksan
yıldır sürdürülen hasmane politikalar bir kenara
bırakılacaktı. Rojavadaki Kürtler de, diğer parçadaki
Kürtler de bu ülkenin düşmanı değil. Bakın, o kadar
düşmanca tutum sergilediğimiz Rojavadan bugüne kadar Türkiyeye
yapılmış tek bir saldırı yok. PYD üzerinden
yürüttüğümüz o diplomatik çalışmaları bir gözünüzün önüne
getirin, bir de bugüne kadar PYDnin koruduğu sınırlardan
Türkiyeye tek bir saldırı gelip gelmediğini gözlerinizin önüne
getirin.
Böyle
bir tablo varken, Kürtleri düşman olarak görmenin, oradaki iradeyi
düşman olarak görmenin hiçbir gereği yok. diyoruz. Hatta tam
tersine, Süleyman Şah Türbesi tehdit altındayken, orada Türk askeri,
IŞİD canilerinin silahları altında, bıçakları
altında can vermesin diye PYD yetkilileri ve PYD
savaşçıları kendilerinin ne kadar güvenilir olduğunu ortaya
koydular. Ancak, bu resimlerin artık görülmesi, rasyonel bir aklın
devreye girmesi, bu savaş tablosunun bir an önce devreden
çıkması gerektiğini düşünüyoruz. Hamasi kardeşlik ve
barış duygularıyla bu işler olmaz. Ben bir Kürtüm,
kardeşlik olarak eşit yurttaşlık istiyorum. Beni eşit
yurttaşlık olarak görmeyen, tanımayan, Anayasal güvence
altına almayanı kardeş olarak tanımıyorum.
Barış olarak da onurlu bir barış istiyorum. Bir Türkün
hakkı neyse, bu topraklarda bir Kürtün, bir Lazın, bir Çerkezin,
bir Arapın hakkı da o olmalı, barış onurlu
olmalı. diyorum.
Son
bir söz, özellikle bir hayal kırıklığımı dile
getirerek bitireceğim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Sayın Başkanım, toparlayabilir miyim?
BAŞKAN
Kimseye süre vermedim Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Burada her bir arkadaşımızdan zaman zaman
âdeta bizi öldürecek şekilde nefret bakışları görüyoruz.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Yanlış
İDRİS
BALUKEN (Devamla) O bizi çok yaralamıyor ama özellikle büyük bedellerle,
büyük mücadelelerle buraya gelen türbanlı kardeşlerimizden bunu
gördüğümüzde inanın ki yüreğimiz yanıyor çünkü onlar,
doksan yıl boyunca ötekileştirilmenin, dışlanmanın,
hor görülmenin, bu Mecliste had bildirilmenin ne olduğunu en iyi bilen
kardeşlerimizdir. Dolayısıyla bugün kendisi gibi
düşünmeyenleri, böyle nefret sözleriyle, nefret
bakışlarıyla değil, en fazla sahiplenen bir duyguyla
karşılamalıdırlar. Şahsi olarak bu sorumlulukları
olmayabilir ama yürüttükleri ve bizim de parti olarak bugüne kadar
sahiplendiğimiz o mücadelenin değerleri bunu gerektirir diyorum.
Barış
dolu günlerde kalkınmayı konuştuğumuz bütçeleri temenni
ediyorum.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Biz birlikten yanayız,
ayrıştırmaktan yana değiliz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Böyle olduğu için de bu bütçeye ret oyu
vereceğimizi ifade ediyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümünün oylanmasından önce oyunun
rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte beşer dakika süreyle olmak
üzere birer kişiye söz vereceğim.
İlk
söz lehte olmak üzere Nevşehir Milletvekili Sayın Ebubekir
Gizligidere aittir.
Buyurun
Sayın Gizligider. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EBUBEKİR
GİZLİGİDER (Nevşehir) Tabii, sabahın bu saatinde
konuşmamda ek süre almam için gelen yoğun talepler için teşekkür
ediyorum ama kısa tutacağım.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi
Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Birkaç hususa değinerek kısa
tutacağım. Bizim bütçemizde umut var, bizim bütçemizde gelecek var ve
bizim bütçemizde iddia ediyoruz ki öz güven var. Bu bizim iddiamız ve biz,
hepimiz adına söylüyorum, bütün milletvekilleri adına söylüyorum,
milletin vekilleri olarak bu iddiamızı 10 kez bu oyunun gerçek
patronu yani millete götürdük, asıl oyun kurucuya götürdük ve onlar bize
10 kez evet dedi, Biz sizin bütçenize güveniyoruz. dedi, Biz sizin
iddianızı doğruluyoruz. dedi. Biz de onların vekilleri
olarak elbette ki o talimatın gereğini yapacağız ve biz de
AK PARTİ hükûmetlerinin bundan sonraki bütçelerine de güvenmeye devam
edeceğiz.
Hayırlı
uğurlu olsun diyorum, Allah yâr ve yardımcımız olsun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gizligider.
Aleyhte
İzmir Milletvekili Sayın Zekeriya Temizel.
Buyurun
Sayın Temizel. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bir geçici bütçe konuştuk ancak
geçici bütçeyi asıl bütçeyi konuşur gibi tartıştık.
Dolayısıyla da geçici bütçe üzerine de güvensizlik yani bütçeye oy
vermeme sorunu kendiliğinden ortaya çıkmış oldu.
Aslında her bütçenin görüşülmesi sırasında toplum eskiden
kulaklarını radyoya dayar, daha sonraki günlerde gözlerini
televizyona yapıştırır, kendileri için o bütçeden neler
çıkacağına bakardı. Geçici bütçenin özelliğini
bilmedikleri için büyük ölçüde toplum bu beklentinin içerisinde oldu. Öyle
olduğu için de ister istemez toplumun beklentilerini
karşılayamayan bir bütçe varmış gibi değerlendirildi.
Değerli arkadaşlar, büyük bir olasılıkla aynı
tartışmaları 2016 yılı bütçesinde yapacağız.
Yapacağız ama şu andan itibaren yani biraz sonra oylanıp
kabul edilecek ve tüm topluma hayırlı olmasını
dilediğimiz bütçeden önce hemen düşünmeye başlamamız
gereken bir konu var. Bu konu, toplumumuzun borçluluğu. Toplumun bütün
fertleri gırtlağına kadar borçlanmış bir vaziyette,
biz bu borçluluktan toplum olarak nasıl kurtulacağız diye
bakıyor. Bu borçluluk o kadar sıradan bir olay değil. 2014ün
sonu itibarıyla hazinenin borcu 612 milyar liraya çıkmış. Bu
rakamlara KİTleri de kattığımız takdirde 658 milyara
çıkıyor. Özel sektör ve hane halkının borçları ise
almış başını gidiyor; 1,1 trilyon lirası
şirketlerin, 368 milyar lirası da hane halklarının borcu.
Kredi kartı borçlarından takip edilen insanların sayısı
inanılmaz boyutlara ulaştı. İşte, şu andan
itibaren düşünmeye başlamamız gereken konu bu. Biz
halkımızı bu borçluluktan nasıl kurtaracağız?
Bu, tamamen Hükûmetin sorunudur. diye üstüne yuvarlamak ve sürekli
şikâyet etmek de söz konusu olabilir ama bu sorunun altından hep
beraber kalkmak zorundayız. Olayı birilerinin üstüne yükleyerek
bundan kurtulmak mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, dünyada bazı şeyler
değişiyor, bunu görüyorsunuz. Özellikle dünyadaki varlık
fiyatlarında oluşan balon aldı başını gidiyor ve
gelişmiş ülkeler bile bundan korkmaya başladı. Özellikle
sıfır faizle verilen paralar nerelerde harcanacağı
konusunda insanları resmen şaşırttı. En değersiz
tahvillere bile paralar yatırılarak büyük balonlar oluşturulmaya
başlandı. Bu patlamadan korkanlar parayı yeniden değerli
hâle getirmeye çalışıyorlar.
Bu koşulları göz önüne aldığınızda
ülkelerin riskleri farklı şekilde artıyor. Eskiden asla akla
gelmeyen riskler ülke riski olarak ortaya çıkmaya başlıyor. Daha
önceden, bugün sık sık konuştuğumuz jeopolitik riskler
bizim ülkemizin değerlendirilmesi sırasında dikkate
alınmıyordu ama şimdi alınıyor. Hatta savaş
tahminleri bile alınmaya başladı, Allah korusun. Tehlikeli bir
hâle gelmeye başladı. Gelir eşitsizliği bir risk oldu.
Gelir eşitsizliği, ülkemiz açısından artık bir ülke
riski olmaya başladı. Genç işsizlik; belki inanılamayacak
ama genç işsizlik de artık ülke açısından ciddi bir risk
oluşturmaya başladı. Demek ki sorunlarımız gittikçe
büyüyor, çözebileceğimiz sorunlar her geçen gün artıyor.
Dolayısıyla bütün bunların hepsinin hiç vakit kaybetmeden, fazla
polemiğe girmeden, gerçekçi olarak çözümüne yapışıp
toplumdaki bu umutsuzluğu bir an önce ortadan kaldırmamız
gerekiyor. Toplumdaki bu umutsuzluğun bu geçici bütçeyle ortadan
kaldırılması mümkün değil ama ortadan
kaldırmadığı bu umutsuzluk nedeniyle bizler elbette ki
geçici bütçeye ret oyu vereceğiz. Bununla birlikte bu bütçenin ülkemize
ve halkımıza yararlar getirmesini diliyoruz. Bu arada da bu bütçeyi
uygulayacak olan ekibe kolaylıklar diliyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Temizel.
Değerli
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik cihazla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama
için beş dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için
öngörülen beş dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadı
ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Sisteme
girip oyunu kullanan sayın milletvekillerinin ayrıca
Başkanlık Divanına oy pusulası göndermemelerini rica
ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı
açık oylama sonucunu açıklıyorum.
Kullanılan
oy sayısı : 314
Kabul :
243
Ret :
71(x)
Kâtip Üye Mücahit Durmuşoğlu Osmaniye |
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
Maliye Bakanı teşekkür konuşması yapacaklardır.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmeler tamamlandı, sizlerin
oylarıyla kabul edildi. 26ncı Dönemin ilk kanun tasarısı
bu şekilde kabul edildi; milletimize, ülkemize hayırlı olsun.
Bu
yasaya gerek Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında
katkı veren, eleştirileriyle katkı veren, değer katan
Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine, ayrıca iki gündür burada uzun süren
mesai saatleri içerisinde bu kürsüye gelip geçici bütçe kanunu
tasarısı üzerinde görüş ifade eden, eleştiri ifade eden
bütün milletvekillerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
İnşallah bu yasama dönemi memleketimiz için, milletimiz için
hayırlı olsun. Tekrar hepinize ayrı ayrı teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sözlü
soru önergeleriyle, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 22 Aralık 2015 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi
sabahlar diliyorum.
Kapanma Saati: 03.56