TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
32nci Birleşim
26 Ocak 2016 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Şenal Sarıhanın, aydınların yaşam
hakkının korunmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Aydın
Milletvekili Deniz Depboylunun, Kuşadasında yaşanan toprak
kaymasına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Metinerin, sözde özerklik ve öz yönetim iddialarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
hayatlarını kaybeden Mustafa Koç ile eski Tunceli Milletvekili ve
Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis Başkan
Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
2.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, eski Tunceli Milletvekili
ve Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine,
Cizrede bir evin bodrumuna sığınan 24 vatandaşın
durumuna ve Başbakan ile Meclis Başkanının bu konuda
sorumluluk alması gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Genç ile iki yıl önce Milliyetçi Hareket Partisi
Esenyurt seçim bürosuna yapılan saldırıda hayatını
kaybeden gazeteci Cengiz Akyıldıza Allahtan rahmet dilediğine,
bu saldırının neden örtbas edildiğini öğrenmek
istediğine ve gazeteci Uğur Mumcunun 23üncü, Diyarbakır
Emniyet Müdürü Gaffar Okkanın 15inci ölüm yıl dönümlerine
ilişkin açıklaması
4.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Mustafa Koça, eski Tunceli
Milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe ve terör
saldırılarında hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine, Diyarbakır Çelebi Eser Ortaokuluna yapılan
saldırıyı kınadığına ve teröre
karşı Parlamentoda tek bir duruşun sergilenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine,
İstanbulun Tuzla ilçesinin Postane Mahallesinde kurulan biyolojik
arıtma tesisinin çevreye yaydığı koku nedeniyle halkın
rahatsız olduğuna ilişkin açıklaması
6.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ve nöbetçi
eczanelerin olduğu yerlerdeki güvenlik önlemlerinin
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, Türkiye İstatistik Kurumunun işsizlikle
ilgili haber bülteninde yer alan verilere ilişkin açıklaması
8.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, eski Tunceli Milletvekili
ve Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine,
Giresundaki yoğun kar yağışı nedeniyle hayatın
olumsuz etkilendiğine ilişkin açıklaması
9.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ve Amerika
Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe Bidenin
İstanbulda milletvekilleriyle yaptığı görüşmedeki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
10.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
11.- Ankara
Milletvekili Murat Emirin, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis Başkan
Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine,
Cumhurbaşkanının kaymakamlarla yaptığı
toplantıdaki bazı ifadelerine ve Meclisin Anayasaya ve kendi
koyduğu mevzuata sahip çıkması gerektiğine ilişkin
açıklaması
12.- Samsun
Milletvekili Kemal Zeybekin, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis Başkan
Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ve Samsunun Bafra
ilçesindeki bazı köy arazilerinin satışının
durdurulmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
13.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demirin, Gaffar Okkan, Uğur Mumcu ve eski Tunceli
Milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet
dilediğine ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının,
firmaların sokaktaki toplayıcılardan kâğıt
almasını yasaklayan tebligatına ilişkin
açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksunun, iki yıl önce
Milliyetçi Hareket Partisi Esenyurt seçim bürosuna yapılan
saldırıda hayatını kaybeden gazeteci Cengiz
Akyıldıza Allahtan rahmet dilediğine ve İstanbulda imar yetkisi
kullanımında kamu yararı yerine şehir rantları oluşturmanın
öncelikli hâle geldiğine ilişkin açıklaması
15.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Türkmen Dağında hayatını
kaybeden Milliyetçi Hareket Partisi Fatih İlçe Başkan
Yardımcısı İbrahim Küçüke Allahtan rahmet dilediğine
ve HDP grup önerisinde yer alan bazı ifadeler nedeniyle gündeme
alınmasının kabul edilemez olduğuna ilişkin
açıklaması
16.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, HDP Grubunun vermiş
olduğu grup önerisine benzer önerilerin Meclis çatısı
altında daha önce de tartışıldığına, bu önerinin
de acilen ele alınması ve Hükûmetin Cizrede yaşanan olaylarla
ilgili Meclise bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, HDP grup önerisinin gündeme
alınmaması konusundaki itirazları karşısında
Meclis Başkanlığının bir karar vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, Cizrede yaşanan hak
ihlalleri, çocuk ve kadın ölümleri, sivil vatandaşların
ölümlerine ilişkin HDP grup önerisinin işleme alınması
gerektiğine ve bu sorunun gündeme getirilme yerinin Parlamento
olduğuna ilişkin açıklaması
19.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, HDP grup önerisinin amacının
terörle mücadele edenleri suçlamak olduğuna ilişkin
açıklaması
20.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, HDP grup önerisinin Genel
Kurulda görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olduğuna ve bu
konunun tartışılmasının gereksiz olduğuna
ilişkin açıklaması
21.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin, karkas
sığır eti ithal edilişinin, son yıllarda görülen
hayvan sayısındaki düşüşün ve et fiyatlarındaki
yükselişin sebeplerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/72)
2.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 23 milletvekilinin,
Balıkesirin Bandırma ilçesine bağlı Şirinçavuş
Mahallesine yapılması planlanan santralin doğaya ve insan
sağlığına vereceği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/73)
3.- Ankara
Milletvekili Murat Emir ve 24 milletvekilinin, Ankaradaki şehir içi
ulaşım ve trafik sıkıntısının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/74)
B) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/26) esas numaralı 6100
Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/9)
VIII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının HDP grup
önerisini gündeme almasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının İç
Tüzükün 69uncu maddesini uygulamasıyla ilgili tutumunun İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
IX.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
5/1/2016 tarihinde Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve
arkadaşları tarafından, 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra
sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde işbu önergenin
yazım tarihi itibarıyla 61 çocuğun yaşam
haklarının ihlal edildiği iddialarından hareketle
yaşanan çocuk ölümlerinin ve bu yaşam hakkı ihlallerinin
önlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 26 Ocak 2016 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Kocaeli Milletvekili Zeki
Aygünün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Siirt Milletvekili Besime Koncanın HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Ekonomi
Bakanı Mustafa Elitaşın, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
4.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Ekonomi Bakanı Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Meral Danış
Beştaşın HDP grup önerisi üzerinde, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmaları sırasında AK PARTİ Grubuna ve Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın doğrudan gündeme alınma önergesi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
8.- İstanbul
Milletvekili Burhan Kuzunun, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
9.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul Milletvekili Burhan Kuzunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
10.-
İstanbul Milletvekili Burhan Kuzunun, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
11.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Edirne Milletvekili Erdin
Bircanın 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının
14üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
12.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
13.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Diyarbakır Milletvekili Sibel
Yiğitalpin 68 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 16ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
14.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68)
2.- Suç
Gelirlerinin Aklanması, Araştırılması, El
Konulması, Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanına İlişkin
Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/323) (S. Sayısı: 51)
XII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, PKK terör örgütünün finans kaynaklarıyla
mücadeleye ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Naci
Ağbalın cevabı (7/650)
2.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, tarım arazilerinin tarım
dışı amaçlarla kullanımına ilişkin sorusu ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/683)
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, 2015 yılında gerçekleştirilen
bitkisel üretim desteklemelerine ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/695)
4.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, 2015 yılında gerçekleştirilen
tarımsal desteklemelere ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/696)
5.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisada tarımsal desteklemelerden
yararlanan çiftçilere ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/702)
6.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisada miras nedeniyle bölünen tarım
arazilerine ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/704)
7.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, canlı hayvan ve et ithalatına
ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/705)
8.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisada tarlaları ipotek altında
bulunan çiftçilere ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/707)
9.- Van Milletvekili
Lezgin Botanın, Rusya ile yaşanan krizin tarım sektörüne
etkisine ve alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/708)
10.- Konya
Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurtun, Konyada DSİnin üstlendiği bir
sulama projesine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/787)
11.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, çeltik üreticilerinin
sorunlarına ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/886)
12.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, araç alım ve kiralama giderlerine
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin
cevabı (7/889)
13.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisada ekonomik zorluk içinde olan esnaf
ve sanatkarlara,
Manisada
ekonomik zorluk içinde olan ve hakkında icra takibi başlatılan
esnafa,
Esnaf ve
sanatkarların sorunlarına,
İlişkin
soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı
(7/890), (7/892), (7/893)
14.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Şeref Holündeki
halıların değiştirilmesine ve TBMMnin kurumsal renk
seçimine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Ahmet Aydının cevabı (7/1246)
15.- Mardin
Milletvekili Erol Doranın, milletvekillerine dağıtılan
2016 yılı ajandalarında yer alan çeşitli bilgilere
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet
Aydının cevabı (7/1486)
16.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, TBMMde domuz gribi
hastalığına karşı alınan önlemlere ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet
Aydının cevabı (7/1589)
26 Ocak 2016 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, toplantı yeter sayısı yok.
BAŞKAN Gündeme geçmeden önce, üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
aydınların yaşam hakkının korunması hakkında
söz isteyen Ankara Milletvekili Şenal Sarıhana aittir.
Buyurun Sayın Sarıhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Şenal Sarıhanın, aydınların yaşam
hakkının korunmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Değerli
Başkanım, henüz kürsüye gelemeden süreyi başlatıyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun efendim, yeniden
başlattım.
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Bir de
yerleşmeyi beklesek mi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatip,
kürsüye çıktı, lütfen uğultu yapmadan, hatibin
insicamını bozmadan pozisyonumuzu muhafaza edelim.
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Sarıhan.
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Sayın Divan, Kâtip Üye arkadaşlarım, basın
emekçileri ve diğer emekçi arkadaşlarımız; bugün esas
olarak aydın öldürümleri üzerine konuşmak üzere söz almış
bulunuyorum. Bu tür bir cinayetin, burada bulunan bütün arkadaşlarım
bir gün kurbanı, hedefi olabilirler çünkü yıllardır ülkemizde ve
dünyada aydınlar üzerinde yapılmış olan
saldırılarda çoğunlukla da en önde giden, en çok mücadele eden
insanlar hedef alınarak ne yazık ki katledildiler. Bu sebeple bugün
bu konuşmanın, arkadaşlarımız tarafından özenle
dinlenmesini rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle,
aramızdan biri olan, bu kürsülerde demokrasi mücadelesi veren ve kendisini
halkın milletvekili ya da başka bir deyimle milletin milletvekili
diye andığımız Kamer Gençe saygı sunarak, onun
anısı önünde eğilerek sözlerime başlamak istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kamer Genç, farklı zamanlarda, farklı
siyasi partilerin temsilcisi oldu, ancak onun temsil ettiği asıl
kitle, yoksul halktı; asıl kitle, baskı altında kalan
halktı. Bu sebeple, o, hepimizin, bütün bir ulusun milletvekili olarak
yaşamla vedalaştı.
Şimdi, burada, bugün, bu haftaya
adını veren, 24 Ocak tarihinden bu yana başlamış olan
sürece adını vermiş olan Uğur Mumcudan söz etmek
istiyorum. Uğur Mumcu, bildiğiniz gibi, araştırmacı
gazeteci sıfatını almış ve bu niteliği, ilk defa
ülkemizde adı anılır bir basın emekçisi olarak gündeme
getirmiş olan bir yazarımızdı.
Uğur Mumcunun öldürülmesinin arkasında
bütünüyle gerici güçlerin olduğunu, bütünüyle gerçeklerin söylenmesinden
hoşlanmayan çıkar çevrelerinin olduğunu biliyoruz. Kendisi, 13
Ocak 1993 günü Harp Akademisinde basın özgürlüğü üzerine
konuşmuştu, halkın haber alma hakkı ve basın
özgürlüğü üzerine konuşmuştu. Ne yazık ki bu tarihten on
gün sonra bir menfur cinayete kurban gitti. Evinin önünde bulunan
arabasına bomba yerleştirilmişti, bu bombanın patlaması
sonucu da aramızdan ayrıldı.
Önemli olan, kamu organlarının, kamu
yetkililerinin onun tehdit alıyor olduğu konusundaki, bilgilerine
rağmen onu korumamış olmalarıdır, onun korunması
devlet yetkililerinin bir göreviyken ona gerekli korumayı yapmamış
olmalarıdır.
Fakat daha vahim olan, onun ölümünden sonra da ancak
2000li yıllarda cinayetin eylemcilerinin saptanmış ve
yargı önüne getirilmiş olmasıdır. Ancak yargı önüne
getirilen eylemcilerin, ne yazık ki arkasındaki örgütleri
-geçtiğimiz haftalarda Hrant Dink cinayetinde de sözünü ettiğimiz
gibi- arkasındaki güçleri ve onun kontrgerilla içinde ya da başka bir
gizli güç içindeki ilişkilerini yargı önüne getiremediler. Bu sebeple
cinayetler devam etti. Daha önemlisi, eylemci diye getirdiklerinin içindeki
Oğuz Demir hâlen aramızdadır, ya Türkiye
sınırları içindedir ya yurt dışındadır ama
hâlâ yakalanmamıştır. Oysa doğrudan doğruya
bombayı koyan kişi olarak bilinen bir kimsedir.
Şimdi, bu durum, 1909lu tarihlerde
İttihat ve Terakki Partisinin özgürlükler için verdiği mücadeleyi
daha sonra bir baskı rejimine dönüştürmüş olmasının da
bir anı anlamında, bizim aklımıza gelmesi anlamında
değer taşımaktadır. Özgürlükleri korumak, yansız
olmak, herkes için ve herkesin yaşama hakkını koruyarak hareket
etmektir.
Değerli arkadaşlar, istiyoruz ki yeni
cinayetler olmasın, istiyoruz ki Meclislerimiz bu konuda görevini
yapabilsin.
Hepinize saygı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Sarıhan.
Gündem dışı ikinci söz,
Kuşadasında yaşanan toprak kayması hakkında söz
isteyen Aydın Milletvekili Deniz Depboyluya aittir.
Buyurun Sayın Depboylu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakikadır.
2.- Aydın
Milletvekili Deniz Depboylunun, Kuşadasında yaşanan toprak
kaymasına ilişkin gündem dışı konuşması
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gündem dışı
konuşmama başlamadan önce, atalarımızın emaneti ve
milletimizin kadim vatanının parçası olan Türkmen
Dağının ateş çemberine döndüğü son günlerde,
farklı olaylarla haddinden fazla ilgiliyken, Türkmen soydaşlarımızın
sorununa duyarsız kalan başta aydınlar olmak üzere,
yanlış dış politika uygulamalarıyla onları
çaresiz bırakan Hükûmeti ve de Türkmenleri yok sayan bölgeyle alakadar tüm
devletleri kınıyorum.
Yüce Meclisimize, vekili olduğum Aydın
ilinin Kuşadası ilçesindeki Hacıfeyzullah Mahallesinde yer alan
Mücella Emgin, Dergâh ve Özgün sitelerinin hemen alt tarafında AVM
inşaatı nedeniyle yapılan derin kazı sonrasında
yaşanan zemin kayması sonucu, 16 Eylül 2014 tarihinden bu yana
yaşanan mağduriyeti anlatmak, bu konu hakkında bilgi vermek için
söz almış bulunmaktayım.
İlk olarak, Özgün Sitesi ve Dergâh Sitesi
kazı alanına daha yakın olduğu için bu sitelerde
başlayan çatlaklar ve daha sonra diğer sitede başlayan
çatlaklarla birlikte gerekli müracaatlar yapılmış, 2014
Mayıs ayında Özgün Sitesi, 2014 Haziranında Dergâh Sitesi ve
yine 30 Eylül 2014 tarihinde de Mücella Emgin Sitesi tarafından ilgili
kurumlara müracaatları yapılmıştır. Yapılan
incelemede bazı bloklar arasında 5 santimetre genişliğinde,
50-60 santimetre derinliğinde çatlaklar oluşmuş, geçen zaman
içinde bahçe, yol ve binalarda oluşan çatlakların genişliği
ve derinliğinde artış gözlenmiştir. Çatlakların
büyümeye devam etmesi üzerine Aydın Çevre ve Şehircilik
Müdürlüğü, binaların boşaltılması kanaatinde
bulunmuştur. Mücella Emgin Sitesinde bulunan 6 bloktan 5 tanesinde toplam
50 daire, Dergâh Sitesinde 40 daire, Özgün Sitesinde 30 daire olmak üzere 120
daire boşaltıldığı için 120 aile mağdur duruma
düşmüştür. Yine, Mustafa Adalıoğlu Camisinin lojmanları
da bu süreç zarfında boşaltılmış, cami
kullanılamaz hâlde durmaktadır.
Kuşadası Belediyesi tarafından tedbir
sebebiyle kaya dolgusu yapılmış, şehir suyu ana
şebekesine ait boru hattı, yenisiyle değiştirilmiş,
tahliye edilen 120 aileden kat maliki olan ve tahliye anında evinde ikamet
edenlerden, başka mülkü olmayan ailelere 2015 Mayıs ayından
itibaren 500 liralık yardımda bulunulmuştur ve yine 850
liralık da bir taşınma masrafı verilmiştir. Ancak,
bazı ailelerin, güvenlik sebebiyle eşyalarını alamadığı,
yine bu evlere de hırsızların yağma amacıyla
girdiği, bu ailelerin bir şekilde de bu konuyla mağdur
olduğunu görmekteyiz. Ayrıca, mağdur olan ailelerin bir
kısmı, hâlâ bankadan aldıkları kredileri ödemek zorunda
bulunmakta ve yine bazıları da başka evi olmamasına
rağmen, farklı sebeplerden dolayı kira yardımı da
alamamaktadır.
Mevcut kazının
yapıldığı, Kuşadası Belediyesi Meclisinin
2013/320 sayılı kararıyla parsel bazında ticaret
alanına dönüştürüldüğü, bahse konu işlem
yapılırken imara esas jeolojik etüt yapılmadığı
gibi, 2013 yılında yapılan uyarıların da dikkate
alınmadığı iddia edilmektedir. Ayrıca ODTÜ
İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Ana Bilim Dalı tarafından
hazırlanan 27.11.2014 tarihli Aydın ili Kuşadası ilçesi
2013 ada, 26 parsel arkasındaki yamaçtaki zemin hareketleriyle ilgili ara
raporda Yapılan istinat duvarı projesi hatalıdır. tespiti
ve sitelerin zemin etüdünde zemin özelliklerinin dikkate
alınmamasının stabilite problemleri oluşturacağı
şeklindeki açık tespiti de dikkate alınmamıştır.
5.5.2014 tarihinde hiçbir belge yokken 10.5.2014
tarihinde bu proje alelacele mi hazırlanmıştır? 23.5.2014
tarihinde, bu kadar kısa süre içerisinde, uygun olmayan proje kim
tarafından hazırlanıp kim tarafından
onaylanmıştır. Yine, boşaltılmayan binalarda,
bloklarda risk analizi yapılmış mıdır? O zamandan bu
yana devam eden dava neden sonuçlanmamıştır? Yine, kat maliki
site sakinleri tarafından yapılan tüm müracaatlara rağmen
mağduriyetleri neden giderilmemiştir?
9 Eylül Üniversitesine hazırlatılan üç proje
-ki Kuşadası Belediyesi tarafından
hazırlatılmıştır- 4,5 milyon lira ile 7,5 milyon lira
arasında bir maliyete tekabül ettiğinden, belediyenin buna cevap
veremeyeceği belirtilmiş, ancak çözüm önerileri de
sunulmamış, getirilmemiştir.
Sonuç olarak, mağdur ailelerin tek dileği,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 35inci maddesi ve Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 no.lu Protokolünün 1inci
maddesiyle teminat altına alınmış olan mülkiyet
haklarını kullanmaktır. Bölgenin kentsel dönüşüme
açılması da özellikle istekleridir. Sosyal devlet olma
iddiasında bulunan Hükûmetin de, iddiasına uygun olarak soruna çözüm
üretmesini beklemekteyiz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Depboylu.
Gündem dışı
üçüncü söz, sözde özerklik ve öz yönetim iddiaları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Metinere aittir.
Buyurun Sayın Metiner. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş
dakikadır.
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Metinerin, sözde özerklik ve öz yönetim iddialarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET METİNER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, özerklik ve öz yönetim
tartışmaları, bundan sonra da sıklıkla yapılacak.
O yüzden, teorik olarak yapılan bir tartışma ile fiilî durumu
birbirinden ayırarak yol yürümemiz gerekiyor. Teorik olarak
baktığınızda öz yönetim talebinde elbette ki hiçbir sorun
yok. Bu, siyasetin konusu olan bir taleptir. Bir topluluğun ayrı bir
yasayla kendi kendini yönetme hakkı meşru bir haktır.
Demokrasilerde bu meşru hakkın dışında bir şey
söylemek mümkün değil yani özerklik diyebilirsiniz, öz yönetim
diyebilirsiniz, muhtariyet diyebilirsiniz, otonomi diyebilirsiniz.
Burada düşülen bir
yanlışlık şu: Fiilî bir durum üzerinden teorik bir
meşruiyet sağlanmak isteniyor. Gayrimeşru olan, gayriyasal olan
fiilî bir duruma, teorik tartışmalardan kalkılarak yasal, meşru
bir çerçeve giydirilmek isteniyor. Bu ikisini birbirinden hassasiyetle
ayırmamız gerekiyor.
Şimdi, öz yönetim,
adı üstünde, bir topluluğun kendi kendini yönetmeye kendisinin karar
vermesi. Eğer burada rıza yoksa demokratik meşruiyetten söz
edemezsiniz. Özerkliğin başına demokratik kelimesini getirmeniz,
sizin istediğiniz özerkliğin demokratik bir özerklik olduğu
anlamına gelmez. Elinizdeki silahlara güvenerek bir halkı yönetmeye
kalkışırsanız, bir başka deyişle, o halkın
meşru rızasını almadan o halkı yönetmeye
kalkışırsanız, bunun adına özerklik ve öz yönetim
denmez, bunun adına öz faşizm denir ve öz terörizm denir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Madem demokrasiden bahsediyoruz, özerkliğin
önüne, öz yönetimin önüne ısrarla demokratik kelimesini getiriyoruz, o
zaman demokrasinin olmazsa olmazlarından taviz vermemek durumundayız.
Demokrasi, silahı dışlar; demokrasi, şiddeti
dışlar; demokrasi, terörü dışlar. Terör üzerinden siyasal
sonuçlar devşirmeye kalkışmak, demokratik bir tarz
değildir. Bir yanda özerklik isteyeceksiniz, evet, isteyebilirsiniz,
özerkliğin gerçekleşmesi için sonuna kadar mücadele edebilirsiniz ama
demokratik bir özerklik istiyorsanız, özerkliği
gerçekleştirirken yönteminizin de demokratik olması gerekiyor.
Eğer sizin yönteminiz demokratik değilse, gerçekleştirmek
istediğiniz yönetim biçimi de asla demokratik olamaz.
Özerklik modelinin bir tek biçimi yok, yeryüzünde
çeşitli tarzlarda uygulanan bir modelden bahsediyoruz veyahut da öz
yönetim modelleri, tıpkı demokrasi gibi, ne bir tek tanımı
var ne de bir tek biçimi var. Dolayısıyla, siz özerklik talebinizi
çok totaliter bir biçimde de savunabilirsiniz ama burada altı çizilmesi
gereken en önemli konu şudur arkadaşlar: Rıza, toplumsal
rıza, yönetmeye kalkıştığınız bir
topluluğun rızasını alıyor musunuz, almıyor
musunuz. Hayır, ben sizin rızanızı almam. Elimde
silahlarım var, gücüm var, bedel ödedim, bundan sonra ben sizi yönetmeye
hak sahibiyim. dediğiniz andan itibaren siz demokrasiden sapmış
olursunuz; siyasetin konusudur, silahın konusu değildir, bu
noktanın altını önemle çiziyorum. Kürtler için ama Kürtlere
rağmen bir anlayış, ne demokrasiyle bağdaşır ne
de özerklik tanımıyla bağdaşır. Adına hareket
ettiğiniz topluluğun öncelikle rızasını
alacaksınız. Senin rızanı almaya ihtiyaç hissetmiyorum ama
bundan sonra ben seni yöneteceğim. Niye sen, beni yönetiyorsun? E,
benim silahım var, arkamda da küresel, bölgesel devletler var; ben, seni
yöneteceğim. Bunun adına arkadaşlar, özerklik denmez, öz
yönetim denmez.
Bitirirken altını çizmek istediğim
önemli husus şu: Türkiyede özerklik tartışmalarından, öz
yönetim tartışmalarından asla rahatsızlık duyuyor
değiliz. Türkiyede siyasetin konusu olabilecek her tür talebin özgürce
savunulmasından yanayız. Demokrasi adına, toplumsal
barışımız adına rahatsızlık duyulan tek
şey silah marifetiyle bir topluluğun üzerinde hükümranlık
kurmaya kalkışılmasıdır. Bunun adı öz
faşizmdir, öz terörizmdir.
Hepinizi, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Metiner.
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
hayatlarını kaybeden Mustafa Koç ile eski Tunceli Milletvekili ve
Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Şimdi, geçtiğimiz hafta,
ülkemiz iki kayıp yaşadı. Öncelikle iş dünyamızın
önemli isimlerinden Sayın Mustafa Koçu kaybettik, Hakkın rahmetine
yürüdü. Allahtan rahmet, sevenlerine başsağlığı
diliyoruz.
Yine, bu Parlamentoda uzun süre görev
yapmış, aynı zamanda Meclis başkan vekilliği görevinde
de bulunan Sayın Kamer Genç de aynı şekilde Hakkın
rahmetine yürümüştür. Allah, amelince rahmet eylesin diyorum. Sevenlerine,
ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da
başsağlığı diliyorum.
Bu vesileyle, grup başkan
vekilleriyle birlikte, sisteme giren ilk on milletvekiline söz vereceğim.
Öncelikle grup başkan
vekillerine söz veriyorum.
Sayın Özel, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis Başkan
Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Dün Tuncelinin Nazımiye
ilçesine bağlı Ramazan köyünde 2 metre karın altında
Sayın Kamer Gençi, rahmetli Kamer Gençi grubumuzdan milletvekili
arkadaşlarımız, grup başkan vekillerimiz, genel başkan
yardımcılarımızla birlikte kendi vasiyetine tam uygun
olarak bayrağa sarılı tabutunu mezarı başına
kadar götürüp babası Ali amcanın yanında defnettik.
Bu sıralardan, bu kubbenin
altından, siyaset dünyasından bir Kamer Genç geçti. Türkiye onu, doğru
bildiğini söyleyebilmek için gerekirse sınırları zorlayan,
kuralları altüst edebilen, hiçbir zaman pes etmeyen dürüst bir siyasetçi
olarak tanıdı.
Kamer Genç, Tuncelinin Nazımiye ilçesine
bağlı Ramazan köyünde fakir bir Alevi ailesinin çocuğu olarak
doğdu. Doksan yıllık cumhuriyetimizin, fakir bir köy
çocuğuna nasıl bir hayat sunabildiğinin âdeta timsali oldu.
Devletin yatılı okullarında okuyarak bu ülkeye vergi denetmeni,
Danıştay tetkik hâkimi ve Sayıştay savcısı olarak
yıllarca hizmet etti.
Kamer Genç, darbecilere, Kenan Evrene, darbe
günlerinde hayır diyebilen onurlu bir siyaset adamıydı. Danışma
Meclisine giren, buna rağmen 12 Eylül darbe anayasasına
Danışma Meclisinde hayır diyebilen, postal siyasetine, darbe
zihniyetine hayır diyebilen, dik duruşlu, cesur bir insandı.
Kamer Genç, 12 Eylül darbesi sonrasında,
parlamenter demokrasimizin tekrar emeklemeye başladığı bir
dönemde siyaset alanına girmişti. İlk defa 1987
yılında SHPden milletvekili oldu. Aslında darbenin hemen
ardından milletvekili olmak istemiş ancak cunta tarafından veto
edilmişti. Yetmiş altı yıllık ömrünün yirmi beş
yılını milletvekili olarak bu ülkeye, bu Parlamentoya
adadı. Bizlerin Kamer abisi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir daha sisteme girerseniz, bir
dakika daha uzatalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
aslında bu durumlarda arkadaşlar, grup başkan vekillerine süre
tayin etmezlerse çok daha uygun olur; buradaki süre sınırlaması
gerçekten doğru değil.
BAŞKAN Fazla süre veriyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
her zaman onurlu
duruşuyla, gerçek bir yurtsever nasıl olunur, tüm Türkiyeye gösteren
bir cumhuriyet sevdalısıydı. Cumhuriyete bağlı
olmanın, gerçek bir yurtsever olmanın âdeta tanımıydı.
6 dönem Tunceli milletvekilliği yaptı.
Doğru bildiğini açık açık söylemekten hiç vazgeçmedi. Günü
geldiğinde, gerektiğinde tek başına bir muhalefet
partisiydi. Bu yüce Meclis çatısı altında, en zor zamanlarda tek
başına kalsan bile haksızlıklara karşı nasıl
mücadele edileceğini hepimize gösterdi. Yeri geldi darbedildi, yeri geldi
hakarete uğradı, yeri geldi tehdit edildi ancak
haksızlıklar, yolsuzluklar ve hırsızlıklar
karşısında her zaman dimdik durmayı ilke edindi. Meclis
çatısı altında yolsuzluğun ve
hırsızlığın baş düşmanı oldu, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin karşısında
durdu.
Milletvekili maaşını Tuncelideki
yoksul öğrencilere verdiğini hiçbir zaman dile getirmedi ancak hiçbir
zaman milletvekili maaşını kendi harcamadı, Tunceliden
çıkıp üniversite okuyan fakir öğrencilere burs olarak
dağıttı, sağ elin verdiğinin kendi sol elinden dahi
habersiz olması ilkesini hepimize gösterdi.
Ben, Kamer Gençle aynı dönemde
milletvekilliği yapmış olmaktan, onun çırağı
olabilmiş olmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Tüm grubumuz adına,
Kamer Gençin adının başta tutanaklarda ve anılarımızda
yaşayacağına, bu yüce Meclis çatısı altından bir
Kamer Gençin gelip geçmesinden Türkiyenin ve hepimizin onur duyması
gerektiğine inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Ruhu şad olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Özel.
Sayın Demirel, buyurun.
2.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, eski Tunceli Milletvekili
ve Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine,
Cizrede bir evin bodrumuna sığınan 24 vatandaşın
durumuna ve Başbakan ile Meclis Başkanının bu konuda
sorumluluk alması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarımız; evet, biz de Parlamentonun bir üyesi olarak
Kamer Gençin ölümünden duyduğumuz üzüntüyü bir kez daha burada ifade
etmek istiyoruz. Ailesine ve tüm Meclise ve CHP Grubuna da başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan, bugün çok yoğun bir
gündemle buradayız. Cizrede 28 yurttaşımızın 24ü,
şu anda yaşam mücadelesi veriyor. 4 yurttaşımız, orada
dört gündür ambulansın gitmesini ve oradan çıkarılmayı
beklerken 4 vatandaşımız, yurttaşımız orada
yaşamını yitirdi. Şu anda Cizrede bir evin bodrumuna
sığınan ve orada mahsur kalan 24
vatandaşımızın durumunun çok acil Meclis gündemine
alınmasını ve buradan bir sonucun çıkmasını ifade
etmek istiyoruz ve özellikle de bu konuda AKP Hükûmetinin ve devletin
sorumluluk alması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.
Orada bugün itibarıyla şu anda durumu çok
ağır olan ve kan kaybından yaşamını yitirecek
insanların olduğunu biliyoruz. Bunu Hükûmet yetkilileri ve
Başbakanın kendisi de biliyor ama ne yazık ki dört gündür orada
herhangi bir çözüme ilişkin adım atılmadı. Bunun için biz
derhâl, orada yaşam mücadelesi veren insanların çok acil bir
şekilde hastaneye ulaştırılmalarını ve ambulansla
birlikte, hatta aileleri, milletvekilimiz Faysal Sarıyıldız,
orada bulunan halkın
İzin verilerek oraya gidip oradan
yaralıların hastaneye götürülmesi, acil gerçekleştirilmesi
gereken bir durumdur. Orada yaşamını yitirecek herhangi bir
vatandaşımız dahi olursa bunun sorumluluğu AKP Hükûmetine
ve devletedir. O yüzden eğer biz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkanım, sözümü tamamlamak istiyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Tekrar, söz isteme butonuna bir basarsanız
Açıldı, buyurun.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Sayın
Başkan, derhâl Başbakanın, Meclis Başkanının ve
Meclisin bu konuda sorumluluk alması gerektiğini bir kez daha ifade
ediyoruz. Orada yaşamını yitirecek bir
vatandaşımızın sorumlusu Hükûmettir ve devlettir. Valinin
vermiş olduğu yalan yanlış bilgilerle hareket etmek, orada
halkın üzerine tanklar ve toplarla ateş açmak
Eğer o bina
yıkılır ve 24 yurttaşımız o binanın
altında kalırsa bu binanın altında devlet, Hükûmet ve bu
Meclis kalacaktır. Bunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ve tüm Türkiye
halkına bu Meclis grubundan seslenerek, Parlamentodan seslenerek, acil bir
şekilde, orada yaşam tehlikesi altında olan ve kan
kaybından yaşamını yitirecek insanların bir an önce
halkın gidip ambulansla alınıp getirilmesi için olanakların
sağlanmasının acil gündem olarak ele alınmasını
bir kez daha Genel Kurulda ifade ediyor ve sorumluluğa davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Genç ile iki yıl önce Milliyetçi Hareket Partisi
Esenyurt seçim bürosuna yapılan saldırıda hayatını
kaybeden gazeteci Cengiz Akyıldıza Allahtan rahmet dilediğine,
bu saldırının neden örtbas edildiğini öğrenmek
istediğine ve gazeteci Uğur Mumcunun 23üncü, Diyarbakır Emniyet
Müdürü Gaffar Okkanın 15inci ölüm yıl dönümlerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
18 ile 24üncü dönemler arasında 7 dönem
Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekili olarak görev yapan Kamer Gençin
22 Ocak 2016 günü hayatını kaybetmesinin üzüntüsü içerisindeyiz.
Merhum Kamer Genç, kıvrak zekâsı, muhalif
duruşu ve eğilmez başıyla milletimizin mümtaz
simalarından birisi olarak hafızalarımızda yer
alacaktır. Kendisi, son nefesine kadar Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin
birlik ve bütünlüğüne hizmet etmiştir. Vasiyeti, cenazesinin Türk
Bayrağıyla memleketi Tunceliye defnedilmesiydi. Türk milletinin
birlik ve bütünlüğünün hedef alındığı,
bayrağın isminin dahi Türk Bayrağı olarak ifade
edilmekten kaçınıldığı bir ortamda Kamer Gençin bu
vasiyetini çok anlamlı buluyoruz. Bu vesileyle, merhum Kamer Gençe
Allahtan rahmet, ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisine
başsağlığı diliyoruz.
Yine, iki yıl önce bugün, İstanbul
Esenyurtta Milliyetçi Hareket Partisi seçim bürosuna yönelik bir PKK
saldırısında basın emektarı, gazeteci Cengiz
Akyıldız şehit olmuş, bu saldırıda 5
arkadaşımız da yaralanmıştı. Gazeteci Cengiz
Akyıldız, organize bir terör saldırısında şehit
edilmiştir. Ancak, terör örgütünün bu saldırısı, Hükûmetin,
adına çözüm dediği yıkım sürecinde adi suç
kapsamında değerlendirilmiştir. Bu terör
saldırısı neticesinde bugün tutuklu sayısı sadece 1
kişidir. Sormak istiyorum: Saldırıda uzun namlulu silahlar
kullanılırken, organize ve toplu bir terör saldırısı
yaşanırken bu saldırıyı kim örtbas etmek
istemiştir? Tutuklu sayısı sadece 1ken, diğer
saldırgan teröristler nerededir? Bu teröristler neden serbest
bırakılmıştır? Bu vesileyle, basın ve demokrasi
şehidimiz merhum Cengiz Akyıldıza bir kez daha Allahtan
rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın.
Sayın Akçay, tekrar butona basarsanız,
sistemde şey var herhâlde.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 24 Ocak günü, aynı zamanda, gazeteci,
araştırmacı ve yazar Uğur Mumcunun bir suikast sonucu
öldürülmesinin de 23üncü yıl dönümüdür. Uğur Mumcu, Türk basın
tarihine damgasını vurmuş çok önemli şahsiyetlerden,
simalardan birisidir. Uğur Mumcuyu saygın kişiliği ve
meslek hayatıyla bir kez daha rahmetle anıyorum.
Yine, 24 Ocak günü, Diyarbakır Emniyet Müdürü
iken görevi başında şehit edilen Gaffar Okkanın
şehadetinin de 15inci yıl dönümüdür. Şehit emniyet müdürü,
devlet ile millet arasına duvar kurmak isteyenlerin hedefi olmuştur.
Her kim olursa olsun, Türkiye Cumhuriyetine, Türk milletine hizmet eden, hele
ki bu hizmetini canıyla ödeyen ve taçlandıran herkes Milliyetçi
Hareket Partisinin gönlünde mümtaz yere sahiptir. Bu vesileyle, merhum Gaffar
Okkanı da bir kez daha rahmetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ailesinin ve milletinin de
başı sağ olsun diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın İnceöz
4.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Mustafa Koça, eski Tunceli
Milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe ve terör
saldırılarında hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine, Diyarbakır Çelebi Eser Ortaokuluna yapılan
saldırıyı kınadığına ve teröre
karşı Parlamentoda tek bir duruşun sergilenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
geçtiğimiz hafta iş dünyası önemli bir kayıpla
sarsılmıştır, Mustafa Koçun kaybı.
Yakınlarına, sevenlerine, herkese başsağlığı
diliyorum bu anlamda. Hakikaten, iş dünyası için önemli bir
kayıp.
Bununla beraber, Cumhuriyet Halk Partisine de
başsağlığı diliyorum. Kamer Genç, Parlamentoda görev
yapmış bir milletvekili. Onun da yakınlarına, ailesine,
sevenlerine ve Cumhuriyet Halk Partisine de başsağlığı
diliyorum.
Bununla beraber, özellikle, sözlerimin
devamında, bugüne kadar terör saldırılarında
hayatını kaybetmiş gerek sivil vatandaşlarımıza
gerekse bu mücadelede can vermiş, şehit olmuş asker, jandarma,
tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum.
Geçtiğimiz hafta cuma günü okullar tatile girdi
biliyorsunuz, eğitim ve öğretim yılının birinci dönemi
tamamlandı. Bununla beraber, baktığımızda, maalesef
her bölgede eşit şartlarda, eşit imkânlarda,
çocuklarımız eğitim fırsatından yararlansın diye
gayret göstermekteyiz ama- doğu ve güneydoğuda terörle mücadelemiz
sürerken, geçtiğimiz hafta, çocuklarımızın karnelerini
aldığı gün, cuma günü Diyarbakırın merkez Bağlar
ilçesi Lezgin Avcı Caddesinde bulunan Çelebi Eser Ortaokulunda
karnelerini almak için okul bahçesinde bekleyen öğrencilerin üzerine PKK
terör örgütü ve teröristler tarafından el yapımı patlayıcı
atıldı. Eli kanlı terör örgütü bundan önce diğer sivil
vatandaşları, kamu görevlilerini hedef aldığı
şekilde, en acımasız şekilde, en masum
çocuklarımızı hedef almıştır. Okulun bahçesinde
karne sevincini biraz sonra yaşayacak olan çocuklarımızı
hedef alarak bundan evvelki acımasız saldırılarından
birini daha gerçekleştirmek istemiştir; tıpkı
Diyarbakırın Çınar ilçesinde olduğu gibi kundaktaki masum
bebeğin katledilmesi, 1 yaşındaki, 5 yaşındaki
çocuklarımızın öldürülmesi gibi, tıpkı daha evvel
terör olaylarında hayatını kaybetmiş sivil vatandaşlarımız,
Yasin Börü gibi, yine acımadan böyle bir katliama imza atmak istedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Özellikle
şunu belirtmek istiyorum ki, bu saldırıda hayatını
kaybeden çocuklarımız olmamıştır. Bu, sevindirici
tarafı. Ve millet olarak bir kez daha gördük ki, kanlı terör örgütü
PKK ve bunun gibi diğer tüm terör örgütleri
Bu terör örgütünün kime, neye
hizmet ettiği
Bu anlamda, terör sadece insanlığı
Ülkemizi, milletimizi, dünyada da insanlığı hedef alan
örgütlerdir. Bu anlamda, bunları hiçbir ayrım yapmadan kınamak
gerektiğini, terörü lanetlemek gerektiğini ve buna karşı da
ülke olarak, millet olarak ve Parlamentoda da tek bir duruşun sergilenmesi
gerektiğinin önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Bununla beraber, dediğim gibi, doğuda ve
güneydoğuda, özellikle bugün Silopide olduğu gibi diğer
ilçelerde de, oralardaki her bir vatandaşımızın,
batıdaki iller gibi, Anadolunun diğer bölgelerindeki gibi, kamu
güvenliği sağlanana kadar, okullarına rahat bir şekilde
gidip bütün imkânlardan faydalanabilmeleri için, hendeklerin
kapatılması dâhil, bu mücadele sonuna kadar sürecektir; yeter ki
burada hepimiz teröre karşı tek bir ses, tek bir yumruk olalım,
bunu Parlamentoda da, meşru zeminler üzerinde de tartışalım
ve bunun mücadelesini ülke olarak hep birlikte verelim diyorum.
Hayatını kaybedenlere, şehitlerimize bir kez daha Allahtan
rahmet diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
İnceöz.
Şimdi, sisteme giren ilk 10 sayın
milletvekiline söz vereceğim.
Sayın Tanal, buyurun.
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine,
İstanbulun Tuzla ilçesinin Postane Mahallesinde kurulan biyolojik
arıtma tesisinin çevreye yaydığı koku nedeniyle halkın
rahatsız olduğuna ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli ağabeyim Kamer Gençe Allahtan
rahmet diliyorum; ailesine, sevenlerine, dostlarına sabırlar
diliyorum.
Sayın Bakanım, tabii, Tuzla ilçemiz
Postane Mahallesinde biyolojik arıtma tesisi kuruldu. Takdir edersiniz
deri sanayisi işverenlerinin, herkesin özel arıtma tesisi var,
yalnız, özel arıtma tesisleri kullanımı çok pahalı
olduğu için onları kullanmıyorlar, bu biyolojik arıtma
tesisine getiriliyor ve bu da ona uygun olmadığı için koku
yapıyor. Tuzla halkı bu konuda hakikaten çok muzdarip ve
rahatsız oluyor. Takdir edersiniz bu koku nedeniyle halkın
sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı da ihlal ediliyor.
Bu konuyla ilgili bir çalışmanız olacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
6.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ve nöbetçi
eczanelerin olduğu yerlerdeki güvenlik önlemlerinin
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan, ben de
öncelikle değerli büyüğümüz Kamer Gençe Allahtan rahmet,
yakınlarına da başsağlığı diliyorum.
Son günlerde eczanelere yönelik yaşanan
şiddet ve hırsızlık gibi olaylar yüzünden nöbetçi eczaneler
büyük huzursuzluk yaşamaktadır. Birçok eczacı çareyi kepenk
arkasından ilaç vermekte buluyor. Yönetmeliğin 35inci maddesinde yer
alan Gece nöbet tutacak eczanelerin, gece boyunca kapılarının
açık olması zorunlu değildir. maddesine dayanarak,
eczacılar kepenk arkasından da olsa hizmetlerini yerine getiriyorlar.
Nöbetçi eczanelerin olduğu yerlerde güvenlik
önlemlerinin daha yüksek düzeyde sağlanması için kolluk kuvvetleri
tedbirlerinin artırılması gerekmektedir. Kamu hizmeti yapan
eczanelerin güvenliğinin bir an önce sağlanması gereklidir. Bu
konuya, hem İçişleri Bakanlığının hem de
Sağlık Bakanlığının koordine ederek hassasiyet
göstermesini istemekteyim.
BAŞKAN Sayın Engin
7.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, Türkiye İstatistik Kurumunun işsizlikle
ilgili haber bülteninde yer alan verilere ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye İstatistik Kurumu geçtiğimiz
günlerde işsizlikle ilgili haber bültenini açıkladı. Bültene
göre yüzde 10,5la dünyada en yüksek işsizlik oranına sahip 8inci
ülkeyiz. İşsiz sayısı bir önceki yıla göre yüzde 3,4
artarak 3 milyon 147 bin kişiye yükseldi. Gençlerde işsizlik
oranı yüzde 19,3. Yeni işsizlerin neredeyse yarısı
yükseköğretim mezunu. Diğer taraftan her sene binlerce üniversite
mezunumuz, binlerce öğretmenimiz, binlerce engellimiz KPSS
sınavına girerek umutla atama bekliyorlar fakat kamu kurum ve
kuruluşlarına atamalar da son derece sınırlı
kalıyor.
İşsizlik, özellikle de genç
işsizliği konusunun tüm boyutlarıyla detaylı bir
şekilde incelenmesini ve gençlerimizin geleceğe umutla
bakabilmelerini sağlayacak ve istihdam artışına imkân
verecek çözüm yollarının Meclis çatısı altında tartışılabilmesi
için Cumhuriyet Halk Partisi olarak Meclis Başkanlığına
sunduğumuz araştırma önergeleri var. Bu önergelerin acil olarak
gündeme alınmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
8.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, eski Tunceli Milletvekili
ve Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine,
Giresundaki yoğun kar yağışı nedeniyle hayatın
olumsuz etkilendiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de güzel insan Kamer ağabeyimize
Tanrıdan rahmet diliyorum.
Sayın Bakan buradaydı. Sayın Bakan,
dinlerseniz sevinirim. Herhâlde gidiyor.
Üç gündür aralıksız süren yoğun kar
yağışı bölgemizde olduğu gibi Giresunda da
hayatı olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Giresun il genelinde dün
itibarıyla kar yağışı nedeniyle 460 köye
ulaşım sağlanamıyor, 142 köye maalesef enerji verilemiyor.
Vatandaşlarımın bildirdiklerine göre, tıpkı önceki
haftalarda olduğu gibi yine Giresun bu çağa yakışmayan
görüntülerle karşı karşıya kalmaktadır.
Mağduriyetler yaşanıyor, araç gereç ve ekipman eksikliği
nedeniyle özellikle ana yol güzergâhlarının açılması
gecikiyor, enerji nakil ve iletim hatlarındaki arızalara müdahale
edilemiyor. Amacım kar üzerinden siyaset yapmak değil, bu sorunu dile
getirmek, ilgili bakanlara aktarmaktır.
Bu vesileyle vatandaşlarıma geçmiş
olsun dileklerimi iletiyor, hayatı normale döndürmek için karla mücadele
eden bütün emekçi kardeşlerime kolaylıklar diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kuyucuoğlu
9.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ve Amerika
Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe Bidenin
İstanbulda milletvekilleriyle yaptığı görüşmedeki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle Sevgili Kamer Gençi rahmetle
anıyorum.
Sayın Bakan, bugün çıkan bir yazıda
AKPli bir milletvekili arkadaşımız şöyle yazıyor:
Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe
Bidenla İstanbulda buluşmak ve Kürt sorununu konuşmak
doğrusunu söylemek gerekirse ufuk açıcıydı. Sayın
Bidenın kurduğu ve başka başka düşünceleri
çağrıştıran anahtar cümleleri bana çok ilginç ve
düşündürücü geldi. Mesela şu cümlesi: Amerikanın yararı
nerede biliyorum ama bu sizin, Türkiye'nin yararına mıdır,
işte onu bilmiyorum. Kürt sorunu ve Suriye meselesi bağlamında
ifade edilen bu cümle hem gerçekçi bir bakışı hem isabetli bir
tespiti hem de diplomatik üslubu zorlamaya gerek kalmadan ortaya atılan
samimi bir cümle gibi geldi bana. diyor. Demek ki dostumuz ve stratejik
ortağımız dediğimiz Amerika Birleşik Devletlerine
bizim çıkarımızın ve talebimizin ne olduğunu
anlatamamışız. Burada bir eksiklik yok mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Buyurun Sayın Ağbaba.
10.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis
Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sevgili Kamer Gençi biz dün
arkadaşlarımızla birlikte son yolculuğuna
uğurladık. Kamer Genç Türkiyede aslında cumhuriyetin
simgesiydi. Tuncelinin, Dersimin yoksul bir köyünde yoksul bir ailenin
çocuğu olarak doğup, orada yatılı okullarda okuyup daha
sonra Parlamentoya giren bir milletvekili. Zor zamanlarda, herkesin baskı
altında kaldığı dönemlerde, herkesin sindiği
dönemlerde darbecilere meydan okumuş, idamlara karşı
gelmiş, vicdanlı bir siyasetçiydi. Siyaset yaptığı
dönemde her zaman mazlumların, mağdurların, yoksulların
sesi olmaya çalıştı ve hep öyle yaşadı.
Kazancını Dersimin yoksul çocuklarını okutarak
kullandı. Her zaman doğduğu toprakların sesi oldu,
soluğu oldu; doğduğu toprakların yoksulluğunu,
doğduğu toprakların yaşamış olduğu
mağduriyeti bütün Türkiyeye duyurdu. Dersimin simgesi oldu.
Kamer Gençe ben de Allahtan rahmet diliyorum. O,
nereden geldiğini, nasıl geldiğini, neye borçlu olduğunu
biliyordu, Kamer Genç laik demokratik cumhuriyete olan borcunu biliyordu.
Tekrar rahmet diliyorum ben.
BAŞKAN Sayın Emir
11.- Ankara
Milletvekili Murat Emirin, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis Başkan
Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine,
Cumhurbaşkanının kaymakamlarla yaptığı
toplantıdaki bazı ifadelerine ve Meclisin Anayasaya ve kendi
koyduğu mevzuata sahip çıkması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) Ben de değerli Kamer
ağabeyimizin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı muhtarlar
toplantısından sonra kaymakamlar toplantısında da,
alışık olduğumuz, her gün defalarca Anayasayı
çiğnemesinin bir örneğini daha verdi ve kaymakamlara Mevzuatı
bir kenara koyun. dedi. Oysaki Anayasamızda egemenliğin
tanımlandığı 6ncı maddede, hiç kimsenin veya
organın, kaynağını Anayasadan almayan bir yetkiyi
kullanamayacağı açıkça yazılıdır. Eğer bu
duvarda şehit kanlarıyla yazılmış olan Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. sözü gerçekse bu Meclis,
Anayasasına ve kendi koyduğu mevzuata sahip
çıkmalıdır ve Cumhurbaşkanını, en azından
yeni bir anayasa yapılana dek, Anayasaya saygılı olmaya davet
etmelidir. Bu anlamda hepimize büyük görev düşüyor. Biz,
yaptığımız yasaları, yaptığımız
mevzuatı sonuna kadar savunmak noktasında titiz olmalıyız
ve bunu çiğneyen, azmettiren, teşvik eden Cumhurbaşkanı da
olsa ona da gerekli cevabı buradan vermeliyiz.
BAŞKAN - Sayın Zeybek
12.- Samsun
Milletvekili Kemal Zeybekin, eski Tunceli Milletvekili ve Meclis Başkan
Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet dilediğine ve Samsunun Bafra
ilçesindeki bazı köy arazilerinin satışının
durdurulmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın büyüğümüz
Kamer Genç Hakka yürümüştür. Ben de kendisine Allahtan rahmet diliyorum;
sevenlerine, ailesine, milletimize başsağlığı
diliyorum.
Tabii, bütünşehir yasasıyla, Samsun
Bafrada halkımızın, köylülerimizin imece usulüyle satın
almış olduğu topraklar satışa
çıkarılmıştır. Asmaçam köyü, Dedeli köyü,
İkiztepe köyü, Esençay köyü, Evrenuşağı köyü,
Hacıoğlu köyü, Mardar köyü, Sahilkent köyü, Sürmeli köyü,
Şeyhulaş köyü, Yağmurca köyünün arazileri satışa
çıkarılmıştır. Bu satışa çıkarılan
yerlerin, bir şekilde, Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından
durdurulmasını talep ediyoruz ve halkımızın
yıllardır kendi emek güçleriyle satın aldığı,
imece usulüyle, alın teriyle almış oldukları bu
tarlaların ya kendilerine kiraya verilmesini veya köy halkına
satılmasını talep ediyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Demir
13.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demirin, Gaffar Okkan, Uğur Mumcu ve eski Tunceli
Milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Kamer Gençe Allahtan rahmet
dilediğine ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının,
firmaların sokaktaki toplayıcılardan kâğıt
almasını yasaklayan tebligatına ilişkin
açıklaması
NURETTİN DEMİR (Muğla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Gaffar Okkan, Uğur Mumcu gibi
değerlerimize rahmet diliyorum.
Özellikle Kamer Genç ağabeyimizi dün,
Anadolunun tepesinde, anıt mezar gibi bir yerde ebediyete gönderdik.
Sanıyorum, bizleri oradan, Türkiye'nin tepesinden, özellikle Meclisi,
Meclisteki milletvekillerini çok yakinen izleyecektir. Ruhu şad olsun.
Sayın Başkan, kâğıt
işçiliği, başta büyük şehirler olmak üzere,
yaklaşık 500 bin kişiye gelir sağlıyor. Bu işten
geçinen aileler, topladıkları kağıtları atık
toplama tesislerine satıyor. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, yayınladığı tebligatla,
firmaların sokaktaki toplayıcılardan kâğıt
almasını yasakladı ve 140 bin lira cezaya bağladı.
Sokaktan geçinen işçilerin işsiz bırakılması sadece
sokaktaki suçu artırmaz mı? Türkiyede cezaevlerinin doluluk oranlarının
ve tutukluların artmasına paralel olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler.
Son olarak, Sayın Aksu, buyurun.
14.-
İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksunun, iki yıl önce
Milliyetçi Hareket Partisi Esenyurt seçim bürosuna yapılan
saldırıda hayatını kaybeden gazeteci Cengiz
Akyıldıza Allahtan rahmet dilediğine ve İstanbulda imar
yetkisi kullanımında kamu yararı yerine şehir rantları
oluşturmanın öncelikli hâle geldiğine ilişkin
açıklaması
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Öncelikle, iki yıl önce İstanbul
Esenyurtta bölücü terör örgütü PKK tarafından partimizin seçim bürosunda
şehit edilen gazeteci arkadaşımız Cengiz
Akyıldızı rahmetle anıyor, terör örgütünü lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, İstanbulda imar
yetkisi kullanımında kamu yararı yerine şehir rantları
oluşturma ve kamu kaynaklarını eşe dosta peşkeş
çekme öncelikli hâle gelmiştir. Kentsel gelişmenin sonucu oluşan
kent rantları bu yolla belirli ellerde toplanmaktadır.
İstanbulda millî kültürün temel belirleyiciliği çerçevesinde kent ve
kentlilik kültürü oluşturacak bir yapılaşma da yoktur. Kentsel
dönüşüm afet öncelikli olmaktan çıkmış, rant öncelikli hâle
gelmiştir. Emsal uygulamalarında yapılan değişiklikler
rant devşirmeye dönüktür. Riskli alanlarda 3 kat yerine 30 kata izin
vermek cinayettir. İstanbullulara bu kötülüğü yapan yöneticileri ve
Hükûmeti ikazen uyarıyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz sayın milletvekilleri.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç adet önerge vardır, ayrı
ayrı okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin, karkas
sığır eti ithal edilişinin, son yıllarda görülen
hayvan sayısındaki düşüşün ve et fiyatlarındaki
yükselişin sebeplerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/72)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye İstatistik Kurumu
verilerine göre, 2010-2014 döneminde 188.131 baş damızlık düve,
594.857 baş besilik sığır, 508.146 kesimlik dana olmak
üzere toplam 1 milyon 291 bin 134 baş hayvan ithalatı
yapılmıştır. Aynı dönemde 193.045 ton karkas
sığır eti ithal edilmiştir. Bu ithalat için 5,1 milyar lira
ödenmiştir. Aynı dönemde, damızlık olmayan koyun, kuzu
ithalatı ise 2 milyon 144 bin 451 baş olmuştur. Karkas
sığır eti ithal edilişinin, son yıllarda görülen
hayvan sayısındaki düşüşün ve et fiyatlarındaki
yükselişin sebeplerini tespit etmek amacıyla Anayasanın
98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederim.
1) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
2) Özgür Özel (Manisa)
3) Burcu Köksal (Afyonkarahisar)
4) Namık Havutça (Balıkesir)
5) Ahmet Akın (Balıkesir)
6) Mahmut Tanal (İstanbul)
7) Erkan Aydın (Bursa)
8) Gülay Yedekci (İstanbul)
9) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
10) Candan Yüceer (Tekirdağ)
11) Musa Çam (İzmir)
12) Ali Haydar Hakverdi (Ankara)
13) Sibel Özdemir (İstanbul)
14) Zeynel Emre (İstanbul)
15) Gürsel Erol (Tunceli)
16) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
17) Didem Engin (İstanbul)
18) Melike Basmacı (Denizli)
19) Özkan Yalım (Uşak)
20) Tekin Bingöl (Ankara)
21) Gamze Akkuş İlgezdi (İstanbul)
22) Yaşar Tüzün (Bilecik)
23) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
Gerekçe:
Kırmızı et yüksek biyolojik
değere sahip olan iyi bir protein kaynağıdır. Ülkemiz
coğrafi özellikleriyle her türlü hayvansal üretim açısından
uygun ortam ve önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak son yıllarda
uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık
politikaları nedeniyle ülkemizde hayvan sayısında çok ciddi bir
şekilde azalmalar olmuştur. TÜİK verilerine göre, 1991-2014
yılları arasında toplam hayvan varlığında
yaklaşık 9 milyon baş gerileme yaşandığı
ortaya çıkmaktadır. Türkiye'de hayvan miktarı son yirmi üç
yılda yüzde 16 oranında düşmüştür. Küçükbaş hayvan sayısındaki
azalma ise 10 milyonu aşmıştır. Deve, domuz, at, eşek
ve katırı içeren diğer kategoride 1991 yılında 1,6
milyon baş hayvan bulunurken, 2014 yılında bu rakam 300 bin
civarına gerilemiştir. Böylece bir zamanlar ihracatçı konumunda
olan Türkiye bu gelişmeler sonucunda et ithalatçısı ülke
konumuna gelmiştir.
Tarım sektörü içinde yer alan hayvancılık,
dünya genelinde sektördeki toplam gayrisafi hasılanın yüzde
40'ını ve yaklaşık 1,3 milyar insanın geçimliğini
oluşturmaktadır.
Dünya genelinde kırmızı et üretimine
bakıldığında, 2013 yılı itibarıyla toplam 4
milyar 613 milyon büyük ve küçükbaş hayvandan 2 milyar 660 milyonu
kesilmekte olup toplamda 189 milyon ton kırmızı et
üretilmektedir. Dünya genelinde türlere göre kırmızı et üretim
oranlarına bakıldığında sığır eti yüzde
33'lük bir paya sahiptir. TÜİK verilerine göre Türkiye'de büyükbaş
hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 2 azalırken,
küçükbaş hayvan sayısı ise yüzde 7,7 artmıştır.
Yıl sonu itibarıyla sığır sayısı 14 milyon
123 bin baş, koyun sayısı 31 milyon 115 bin baş, keçi
sayısı ise 10 milyon 347 bin baş olarak
gerçekleşmiştir.
Türkiye et üretimi 1970 yılında 572 bin
ton iken 2012 yılında yüzde 401 artarak 2,9 milyon tona
ulaşmıştır. Dünyada kişi başına ortalama
yıllık et üretimi 42 kilogram iken Türkiye için bu miktar 39 kilogram
olarak gerçekleşmiştir.
Ulusal Kırmızı
Et Konseyi rakamlarına göre 2015 yılı itibarıyla 140 bin
başlık hayvan açığı bulunmaktadır. Et
tüketimindeki artış ise 2000 yılında kişi
başına 7,2 kilo iken 2013'te 13 kiloya çıkmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu
verilerine göre 2010-2014 döneminde 188.131 baş damızlık düve,
594.857 baş besilik sığır, 508.146 kesimlik dana olmak
üzere toplam 1 milyon 291 bin 134 baş hayvan ithalatı
yapıldı. Aynı dönemde 193.045 ton karkas sığır
eti ithal edildi, bu ithalat için 5,1 milyar lira ödendi. Aynı dönemde
damızlık olmayan koyun, kuzu ithalatı ise 2 milyon 144 bin 451
baş oldu.
1940 yılında 44
milyon hektar olan çayır ve mera alanları günümüzde, TÜİK
verilerine göre, 2014 yılı itibarıyla yüzde 15,4
düşmüştür. Gerilemedeki diğer bir etken ise yem, mazot ve gübre
fiyatlarında yapılan önemli orandaki artışlardır.
On üç yıllık AKP hükûmetleri döneminde
hayvancılığa verilen teşviklerin yetersiz olması
nedeniyle çiftçilerimiz hayvancılık yapmayı
bırakmış, köyden kente göç edip işsizlik ve yoksulluk
içinde gecekondularda yaşamaya mahkûm edilmiştir. AKP tarafından
çıkarılan genelgelerde ise hayvancılıkta aile
işletmeciliğini geliştirmek yerine, zengin ve parası
olanlara yönelik düzenlemelere yer vermiştir.
Aile işletmeciliğini geliştirmek
için, 50 baş ve üstü hayvan teşvikinden yararlanmak yerine, 10
baş ve üstü hayvan besleyenlere teşvik ve hibe yardımı
olursa aile işletmeciliği geliştirilmiş olacaktır. Bu
nedenle, hayvancılığın gelişmesi ve et
açığının kapanması için aile
işletmeciliğinin desteklenmesi gerekmektedir.
Kapalı sistemde hazır yeme dayalı
yapılan büyükbaş besi üretimi oldukça maliyetli olup
hayvancılıkta girdi maliyetlerinin yüzde 70'ini yem
oluşturmaktadır. Bugün Türkiye'nin ihtiyacı olan kaba yem ham
maddesinin yaklaşık yüzde 41'i ithalat yoluyla
karşılanmaktadır.
2.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 23 milletvekilinin, Balıkesirin
Bandırma ilçesine bağlı Şirinçavuş Mahallesine
yapılması planlanan santralin doğaya ve insan
sağlığına vereceği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/73)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Balıkesir'in Bandırma ilçesine
bağlı Şirinçavuş Mahallesi'ne yapılması planlanan
santralin doğaya ve insan sağlığına vereceği
zararların tespit edilmesi, gerekli önlemlerin alınması
adına Anayasanın 98 ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz. 20/11/2015
1) Namık Havutça (Balıkesir)
2) Mahmut Tanal (İstanbul)
3) Özcan Purçu (İzmir)
4) Kadim Durmaz (Tokat)
5) Ceyhun İrgil (Bursa)
6) Erdin Bircan (Edirne)
7) Aydın Uslupehlivan (Adana)
8) Barış
Yarkadaş (İstanbul)
9) Ahmet Akın (Balıkesir)
10) Candan Yüceer (Tekirdağ)
11) Erkan Aydın (Bursa)
12) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
13) Sibel Özdemir (İstanbul)
14) Musa Çam (İzmir)
15) Gülay Yedekci (İstanbul)
16) Ali Haydar Hakverdi (Ankara)
17) Zeynel Emre (İstanbul)
18) Gürsel Erol (Tunceli)
19) Didem Engin (İstanbul)
20) Melike Basmacı (Denizli)
21) Özkan Yalım (Uşak)
22) Gamze Akkuş
İlgezdi (İstanbul)
23) Yaşar Tüzün (Bilecik)
24) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
Gerekçe:
Son yıllarda gelişme yolundaki ülkeler
hızlı bir ekonomik büyüme göstererek enerji tüketimlerini
yaklaşık 2 katına çıkarmışlardır. Ülkeler,
artan enerji ihtiyaçlarını karşılamak için
kaynaklarının el verdiği ölçüde değişik üretim
tekniklerine başvurmaktadırlar.
Ülkemizde artan enerji ihtiyacını
karşılamak için yapılan çalışmalarda hızlı
bir şekilde su kaynakları, hava, toprak ve denizler kirlenmektedir.
Çevreye vereceği zararlar tam araştırılmadan termik
santraller kurulmaktadır. Termik santraller atık oluşturarak
insan sağlığını yok edeceği gibi, doğadaki
birçok canlının da yok olmasına sebep olacaktır. Termik
santral demek, geri dönüşü olmayan yol demektir. Termik santral demek,
havanın, toprağın, suyun kirlenmesi demektir. Çevre sorunu
aslında sadece bu bölgenin sorunu değil, tüm ülkenin sorunudur.
Ülkemizdeki termik santrallerin çevreye verdiği zararlardan dolayı
gelecekte açlıkla, çevre kirliliğiyle ve sağlık
sorunlarıyla boğuşan bir Türkiye olma yolunda emin
adımlarla ilerliyoruz.
Yüksek kullanım payına sahip fosil
yakıtlı santrallerin hava kirliliği ve ekolojik dengenin
bozulmasına olumsuz etkilerde bulunduğu bilinmektedir. Kömüre
dayalı termik santrallerin külleri atık olarak sorun olmakla
birlikte, toprak üzerinde depolanması sonucunda kül içindeki zararlı
bileşenlerin yağmur sularıyla toprağa sızması
sonucu yer altı sularıyla da geniş bir alanda zararlı
etkisini sürdürme özelliği bulunmaktadır. Termik santraller için
gerekli madencilik ve taşıma faaliyetleri de birçok çevre sorunu
yaratmaktadır. Bütün bu olumsuz etkilerine rağmen kömür
hâlihazırda enerji üretimi noktasında ülkemizde tercih edilen bir
kaynak olmayı sürdürmektedir. Bu gerçeği dikkate alarak mevcut termik
santrallerin kontrollü ve çevresiyle dost bir şekilde işletilmesine
olanak sağlayacak yeni teknolojilerden faydalanılması büyük önem
arz etmektedir.
Balıkesirin Bandırma ilçesinde
kurulması planlanan 1.600 megavatlık ithal kömür yakıtlı
termik santral için kül düzenli depolama tesisi, derin deniz deşarjı
ve iskele kurulması planlanıyor.
Termik santralde ana yakıt olarak yılda 3
milyon 721 bin 179 ton ithal kömür, yardımcı yakıt olarak ise
doğal gaz ya da fuel-oil kullanılacak. Kömürün Rusya başta olmak
üzere Güney Amerika, Endonezya ve Güney Afrika vesaire ülkelerden ithal
edilmesi öngörülüyor.
Yanlış alan ve yanlış teknoloji
yüzünden, kurulduğundan bugüne değin çevresindeki tüm varlıklara
-insan, toprak, su, hava ve bitki- sürekli zarar vermekte olan termik santralin
kurulacağı alanın çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir.
Yapılması planlanan termik santralin
yaratacağı kirliliğin, insan sağlığı,
tarımsal üretim, doğal yaşam, yüzeysel ve yer altı
suları üzerindeki zararlarının, etkilerinin tespit edilmesi,
insan sağlığı tehlikelerinin ve çevre
sorunlarının giderilmesi için Meclis denetiminin yapılması
önem arz etmektedir.
Bandırma bölgesinde yapılması
planlanan termik santralin yeniden değerlendirilerek insan
sağlığının, doğanın, tarım alanlarının,
su kaynaklarının korunması, mevcut alanların daha fazla
tahrip olmasını engellemek adına, kirlenmenin
yarattığı tehdidin ve bu tehdidin nasıl
giderileceğinin kapsamlı olarak araştırılması
için, Anayasanın 98, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ederiz.
3.- Ankara
Milletvekili Murat Emir ve 24 milletvekilinin, Ankaradaki şehir içi
ulaşım ve trafik sıkıntısının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/74)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Nüfusu gittikçe artan başkentimiz Ankara'da
trafik günden güne daha büyük bir sorun olmaktadır. Ankara'nın
hızla gelişmesi, büyümesi ve Büyükşehir Belediyesinin bu
dinamizme yetişememesi, trafik sorununu giderek artırmaktadır.
Yapılan anketlerde Ankaralılar Ankara'nın en büyük sorunu
nedir? sorusuna büyük çoğunlukla ulaşım şeklinde cevap
vermektedirler. Özellikle işe gidiş çıkış saatlerinde
ve eğitim öğretim zamanlarında daha da artan trafik
yoğunluğu artık günün her saatinde gözlenebilmektedir.
Ulaşım problemi, artık araç sahibinden yayasına, metroyu
kullananından otobüs, dolmuşla seyahat edenine kadar hemen tüm
Ankaralının çilesi hâline gelmiştir. 5 kıtada 160'tan fazla
şehrin trafik sıkışıklığını ölçen
navigasyon üreticisi TomTomun yaptığı Trafik
Sıkışıklık Endeksine göre, Ankara Avrupa'da
trafiğin en sıkışık ve yoğun olduğu
şehirler arasında yüzde 34'lük sıkışıklık
oranıyla 7'nci sırada yer almaktadır.
Ulaşım, şehir
plancılarının, inşaat, ulaşım, altyapı
mühendislerinin birlikte çalışması ve şehrin eğitim,
sağlık, konut alanlarıyla birlikte belirli bir plan dâhilinde
ele alınması gereken bir konu iken, Ankara
ulaşımının plansız bir şekilde
genişlediği, hatta var olan planlara dahi uyulmadığı
bilinmektedir. Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2015 Ulaşım
Planı kararlarının yarısından fazlasını
gerçekleştirememiştir. Aynı şekilde, bugüne kadar, 2007'de yapılan
2023 Başkent Nazım İmar Planı'nın üstünde, yine
Büyükşehir Belediyesi tarafından 400'e yakın
değişiklik yapılmıştır.
Büyükşehir Belediyesinin gündelik geçici
çözümleri nedeniyle şehrimiz tamamen âdeta otoyola dönüştürülürken
kent içi trafik kazaları artmaktadır. Ankara'da bir kavşakta
trafik tıkandığında hemen o bölgeye köprülü kavşaklar
yapılmaktadır. Bunun sonrasında, köprülü kavşak
yapılan bölgenin devamı olan hatta trafik
tıkanıklığı yaşanmakta ve bu sefer de orada -yine
aynı sözde çözüm olan- yeni bir köprülü kavşak projesi gündeme
alınmaktadır.
Avrupa'nın büyük şehirlerinde şehir
içi ulaşım gece 02.30'lara kadar devam etmektedir. Ülkemizde de
İstanbul ve İzmir'de geceleri çalışan otobüs hatları
mevcuttur. Metroların son hareket saatleri 24.00 olarak
belirlenmiştir. Bununla birlikte, 300 binden fazla öğrencinin
yaşadığı Ankara'da şehir içi ulaşımın
yirmi dört saate uzatılması tartışılırken
otobüslerin gece seferlerinin kaldırılması, son metro
saatlerinin erkene çekilmesi ve dolmuşların 23.00 gibi son seferlerini
yapmasıyla birlikte gece saatlerinde ulaşım neredeyse
imkânsız hâle gelmiştir.
Ankara'daki trafik sorununa çözüm olarak sunulan ve
13 Mart 2014'te AKP sözcüleri tarafından 2014 yılının
sonuna kadar tamamlanacağı ifade edilen Keçiören-Tandoğan
metrosu 2015 yılının Kasım ayında olmamıza
rağmen hâlen açılamamıştır. Bu konuda yetkili kurum
olan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının, Keçiören metrosunda yaşanan gecikme
konusunda herhangi bir bilgilendirme yapmaması dikkat çekicidir. Her
şeye rağmen bu hattaki metronun acilen bitirilmesi gerekmektedir.
Ulaşım sorunu, tüm çağdaş
kentlerde olduğu gibi, raylı sistemin de içinde olduğu konut,
sağlık, eğitim, kamu alanlarıyla birlikte bütünüyle ele
alınarak çözülebilir. Batı'da bütün gelişmiş
şehirlerde merkezlere araçlar girmemekte ya da sınırlı bir
şekilde girmektedir. Ankara'da ise kent merkezinde inanılmaz bir
trafik yükü bulunmaktadır. Ana arter olan Atatürk Bulvarı'nın
saatlik araç geçiş kapasitesi 700ken 1.200 araçla kapasitesinin çok
üstünde hizmet vermektedir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle Ankara'daki
şehir içi ulaşımının ve trafik
sıkıntısının araştırılması ve
alınacak tedbirlerin yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis
araştırması açılması yerinde olacaktır.
1) Murat Emir (Ankara)
2) Mahmut Tanal (İstanbul)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Özcan Purçu (İzmir)
5) Kadim Durmaz (Tokat)
6) Erdin Bircan (Edirne)
7) Ceyhun İrgil (Bursa)
8) Barış Yarkadaş (İstanbul)
9) Hüseyin Yıldız (Aydın)
10) Namık Havutça (Balıkesir)
11) Ahmet Akın (Balıkesir)
12) Erkan Aydın (Bursa)
13) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
14) Gamze Akkuş İlgezdi (İstanbul)
15) Musa Çam (İzmir)
16) Gülay Yedekci (İstanbul)
17) Ali Haydar Hakverdi (Ankara)
18) Zeynel Emre (İstanbul)
19) Gürsel Erol (Tunceli)
20) Didem Engin (İstanbul)
21) Melike Basmacı (Denizli)
22) Özkan Yalım (Uşak)
23) Tekin Bingöl (Ankara)
24) Yaşar Tüzün (Bilecik)
25) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Vural, söz talebiniz olmuş sizin,
buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
15.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Türkmen Dağında hayatını
kaybeden Milliyetçi Hareket Partisi Fatih İlçe Başkan Yardımcısı
İbrahim Küçüke Allahtan rahmet dilediğine ve HDP grup önerisinde
yer alan bazı ifadeler nedeniyle gündeme alınmasının kabul
edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri de değinecekti ama
Türkmen Dağında Milliyetçi Hareket Partisi Fatih İlçe
Başkan Yardımcısı, Tekirdağ Ülkü Ocakları eski
İl Başkanı İbrahim Küçük şehit olmuştur.
Şehidimize Allahtan rahmet diliyorum.
Bu hususu paylaşmak istedim, teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
birazdan bir grup önerisini gündeme alacaksınız ama efendim, bu grup
önerisinin gündeme alınması kabul edilemez çünkü hem grup önerisinde
hem bu araştırma önergesinde 61 çocuğun Polis Özel Harekât ve
Jandarma Özel Harekât timlerince katledildiği ifadesi var. Yani, daha
önce, hatırlarsanız, biz bir dönemde, yolsuzluk
yapıldığına ilişkin bir iddiayı dile
getirdiğimiz zaman, Anayasanın 138inci maddesine atfen bu önergenin
gündeme alınmamasına yönelik Meclis Başkanlığı
fiilen bir işlemde bulunmuştu. Şimdi, 61 çocuğun Polis Özel
Harekât ve Jandarma Özel Harekât timlerince katledildiği
iddialarını araştırmak
Böyle bir şey olabilir mi?
Yani, böyle bir iddiada bulunmak, bunu da iddia gibi söyleyip ama
katledildiği meselesini yapmak, o coğrafyada terörle mücadele eden,
o coğrafyada yaşayan çocuklarımızı,
kadınları, halkı korumak isteyen güvenlik güçlerimize yönelik
bir bühtandır.
Dolayısıyla, bu önergenin işleme
alınması bu çerçevede mümkün değildir. Lütfen, İç Tüzük
gereğince gereği yapılarak bu önergedeki bu hususların, bu
ifadelerin kaldırılmasını temin etmenizi istirham ediyorum.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Demirel.
16.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, HDP Grubunun vermiş
olduğu grup önerisine benzer önerilerin Meclis çatısı
altında daha önce de tartışıldığına, bu
önerinin de acilen ele alınması ve Hükûmetin Cizrede yaşanan
olaylarla ilgili Meclise bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, daha önce de bu tür önergeleri gündeme getirdik ve
görüştük. Çok açık ve net söyleyeyim: Bu önerge geldiği an
itibarıyla 61 çocuktu ama gittikçe katlanan çocuk ölümleri ve
katliamları, kadınların ve sivil vatandaşların
ölümleri, katliamları söz konusudur, bunlar çok nettir. Az önce ifade
ettiğimiz gibi, şu anda Cizrede bir binanın bodrum katında
bulunan sivil vatandaşlardan 4ü yaşamını yitirmiş,
diğerleri yaralı bir şekilde, onların hastaneye alınması
bekleniyor ama hastaneye alınmaları bir yana, şu anda
bulundukları binaya top atışları yapılıyor ve
bina üzerlerine yıkılmak üzere. Şimdi, bu tür durumlarda sivil
katliamları ya da çocuk katliamlarını ya da kadın
katliamlarını değil de neyi ifade edeceğiz?
Sayın Başkan, daha önce de bu tür
önergelerin bu Meclis çatısı altında
tartışıldığını, önergelerin sunulduğunu
ve gündeme ilişkin konuşmaların alındığını
biliyorsunuz ve bu, Danışma Kurulundan da geçen bir önergedir ve
dolayısıyla, bugün, çok acil, Meclisin ele alması gerekenin
Cizrede yaşamını yitiren siviller olması gerekirken bugün
gündemde başka bir yasanın, kanunun tartışılması
da
Aslında orada bulunan 24 sivilin yaşamının tehlikede
olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bugün, burada, Meclis
gündeminde tartışılması gereken tek konu bu
olmalıdır. Bir yurttaşın bile yaşam tehlikesi söz
konusuysa bu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden tutalım
kanuna, yasaya, insanlığa ve vicdana sığmayacak bir
durumdur. Onun için, Meclisin bir an önce bu konuyu gündeme alması
Sadece
bu değil, Başkanlığınıza ve Divana önerimiz
şudur ki: Bakanların da buraya gelip Cizreyle ilgili açıklama
yapmasını ve Meclis gündeminde buna ilişkin, yaşananlara
ilişkin açıklama yapmasını bir kez daha öneriyoruz. Dört gündür
24 yurttaşımızın bir binanın bodrum katında
yaşam mücadelesi verdiğini söylüyoruz. Bu konuda çok net ifade
ediyoruz ki Bakanın, İçişleri Bakanının Meclise gelip
buna ilişkin bir açıklama yapmasını talep ediyoruz
Başkanlığınızdan ve Divandan. Böyle bir talebimizi de
ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bu önerge görüşülemez, alınamaz.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.06
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:17.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.15
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun...
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
17.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, HDP grup önerisinin gündeme
alınmaması konusundaki itirazları karşısında
Meclis Başkanlığının bir karar vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
ben bu oturumdan önce, ara vermeden önce, bölücü terör örgütüyle mücadele eden,
oradaki vatandaşları katleden terör örgütüne karşı oradaki
insanları koruyan polis ve jandarmayı katliam yapmakla, öldürmekle
suçlayan bir önergenin kesinlikle gündeme alınıp
görüşülemeyeceğini ifade etmiştim. Siz bir ara verdiniz.
Dolayısıyla, bu, Polis, Özel Harekât ve Jandarmayı suçlayan bir
terör örgütünün yaptığı eylemlerin üstünü örtmek amacıyla
yapılmış bu girişim, aynı zamanda terörle mücadeleye
vurulan bir darbedir. Dolayısıyla, aziz Türk milletinin manevi
şahsiyetini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi
şahsiyetine emanet olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu iddialarla
suçlanması kabul edilemez. Bu konuda, Meclis
Başkanlığının, maalesef, Milliyetçi Hareket Partisinin
bir önergesini -yolsuzlukla ilgili bir önergesinden hareketle- reddettiği,
aslında bunun reddedilemeyeceğine ilişkin bir beyanı olan
bir bürokratın bu ifadeyi kullandığı için görevden
alındığı bir dönemi yaşadık. Şimdi
karşımıza böyle bir şey çıktı.
Ben, bu benim ifade ettiğim iradeyle ilgili,
Meclis Başkanlığının, zatıalinizin benim bu
irademle ilgili irade beyanınızı somut bir şekilde ortaya
koymanızı istirham ediyorum. Çünkü ben bir iddiada bulunmuştum.
Bu iddiayla ilgili doğrudan doğruya zatıalinizin, bu önergenin
gündeme alınmaması konusundaki itirazımız
karşısında Meclis Başkanlığı olarak sizin
bir karar vermeniz gerekiyor. Ben ve değerli milletvekillerimiz de bu kararı
duymak istiyoruz.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, Sayın Demirel
18.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, Cizrede yaşanan hak
ihlalleri, çocuk ve kadın ölümleri, sivil vatandaşların
ölümlerine ilişkin HDP grup önerisinin işleme alınması
gerektiğine ve bu sorunun gündeme getirilme yerinin Parlamento
olduğuna ilişkin açıklaması
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bu konuya ilişkin daha önce de defalarca buraya
araştırma önergeleri indi ve bu konu tartışıldı;
yeni bir gündem değil. Bu, aylardır ifade ettiğimiz bir
durumdur. Evet, çocuklar, insanlar her yerde, bugün de Cizrede katlediliyor.
Bu, çok nettir. Somut, bizim gözlerimizin önünde katledilen çocuklar
vardır. O yüzden bu yaşanan hak ihlalleri, yaşanan savaş suçları,
yaşanan bütün ihmaller bu Parlamentoda görüşülmeyecekse nerede
görüşülecektir? Ben de bu Parlamentonun Sayın Başkanına
soruyorum.
Yaşanan bu süreç itibarıyla ele
aldığımızda bugün Cizrede -az önce de ifade ettik, tekrar
ifade edeceğim- 24 insanımız yaşam mücadelesi veriyor ve
bulundukları yerlere tanklarla toplarla ateş açılıyor,
evler başlarına yıkılmak üzere. Eğer onlar o
binanın altında kalır -bugün itibarıyla 4 kişi yaşamını
yitirmiş, 24 kişi orada yaralı olarak bekliyor- eğer onlar
yaşamlarını yitirirse bu bir katliamdır, bu bir insan
yaşam haklarını ihlaldir. Bu Parlamento bu sorunu burada
çözmeyecekse biz bunu nerede gündeme getireceğiz, nerede bunu
tartışacağız ve nerede bunları araştıracağız?
Bunların araştırılması, bu sorunun gündeme getirilmesinin
yeri Parlamentodur ve Hükûmetin de bu yaşananlara karşı bir açıklama
yapma zorunluluğu vardır.
O yüzden talebimiz -yine yineliyoruz- bu tür
araştırma önergelerimizin çokça bu Meclis gündeminde
tartışıldığını ve yine bu yaşanan hak
ihlalleri, çocuk ve kadın ölümleri, sivil vatandaşların
ölümlerine ilişkin bugün şu anda -Cizrede- gündeme
alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bugün Cizrede yaşanan
24 vatandaşımızın yaşamıyla ilgili konuyu gündeme
almayacaksak başka bir gündemin burada
tartışılmasını doğru bulmuyoruz. Bir
vatandaşımızın da burnu kanamasın diyoruz, kim olursa
olsun. Bunu defalarca kürsüden de ifade ettik, buradan da ifade ediyoruz. Bir
vatandaşımızın yaşam tehlikesi varsa bu Meclis bunu
gündeme almak zorundadır ve bunu tartışmak zorundadır
diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demirel.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Vural
19.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, HDP grup önerisinin amacının
terörle mücadele edenleri suçlamak olduğuna ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bu önergenin amacı oradaki yaşam ihlalleri değil; bu önergenin
amacı ve hedefi terörle mücadele edenleri suçlamaktır, amaç ve hedef
budur. (MHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla
çocukların, ölümlerin
Evet, PKK terör örgütünün yaptığı
katliamlar, kim yapmışsa, oradaki insanların yaşam
haklarını ihlal edenler, hepsi hesap vermelidir. Bununla ilgili kanun
hâkimiyeti sağlanmalıdır ama orada bütün bunları
söyleyenlerin şimdi çıkıp burada eğer bir iradeleri varsa
bu yaşam ihlalleri konusunda polisi ve jandarmayı suçlama
iddialarından vazgeçtiklerini beyan etmeleri gerekir.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Demirel, sizi dinledim.
OKTAY VURAL (İzmir) Beyan edecekler.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sizi dinledim.
Sayın milletvekilleri, bir defa,
Anayasamızın 38nci maddesi çok açık: Suçluluğu hükmen
sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. Yine İç Tüzükümüzün
67nci maddesi: Başkanlığa gelen yazı ve önergelerde kaba
ve yaralayıcı sözler varsa, Başkan, gereken düzeltmelerin
yapılması için, o yazı veya önergeyi sahibine geri verir.
Tabii ki ortada çok ciddi manada bir terörle
mücadele olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu mücadele kapsamında bir
şekilde devlet adına görev yapanları, güvenlik güçlerini orada
suçlayıcı tarzda ve katliam ifadeleriyle yazılmasının
doğru olmadığını
Ve bu bağlamda da biz bu
öneriyi arkada da görüştük ve bu manada suçlayıcı olan bu tür
ibareler çıkartılmak suretiyle öneri 67ye göre düzeltilmiş
bulunmaktadır. Dolayısıyla, terörle mücadelenin olduğunu ve
bunun ciddi bir şekilde terör sona erene kadar da
yapılacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama, bu kapsamda,
bu terörle mücadeleyi verenlerin katliam gibi ifadelerle orada
yazılmasının doğru olmadığını ve bu
bağlamda çıkartılması gerektiğini ifade ettik. Bunu
uygun gördüler ilgili grup ve dolayısıyla, şu anda İç
Tüzüke uygun olarak bir grup önerisi şeklinde biz bunu
görüşeceğiz Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bu düzeltmeler
yapılmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bu, 481 sıra
BAŞKAN Şimdi, ben bu öneriyi dilerseniz
okuyayım
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, hayır
BAŞKAN Son hâliyle öneriyi bir okuyalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, 481 sıra
no.lu araştırma önergesinin gündeme alınması isteniyor.
Dolayısıyla, bu araştırma önergesinin
başlığında 61 çocuğun Polis Özel Harekât ve Jandarma
Özel Harekât timlerince katledildiği iddialarından bahsediliyor.
BAŞKAN Düzelttik efendim, o da düzeltildi.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, o zaman bu bir
yeni önergedir. İstirham ediyorum çünkü bu bir grup önergesi
değildir.
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bir dakika
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu, bir grup önergesi
değildir; 20 milletvekiliyle yürürlüğe konmuştur.
Dolayısıyla, bu milletvekillerinin iradesi olmadan, grup önerisi
olmadan, yeni bir araştırma önergesi de olmadığına
göre bu önergenin gündeme alınması mümkün değildir.
BAŞKAN Sayın Vural, daha önce de
çoğu kez burada öneriler üzerinde ilgili gruplar düzeltme yaptılar,
düzeltilerek ilgili öneriler burada görüşüldü.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
grup önerisi değildir. Bakın
BAŞKAN Görüşüldü.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu, grup önerisi
değildir; burada 20 milletvekilinin imzasıyla vardır.
Dolayısıyla, bu önergede değişiklik yapmayla ilgili bu 20
milletvekilinin iradesini aramak durumundasınız. Bu bakımdan, bu
bir parti önergesi değildir.
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Bakın, daha önce de
oldu. Biz önergemizi yenileyerek verdik. Dolayısıyla,
huzurlarınıza 481 sıra no.yla Meclise sunulmuş yeni bir
önerge ya da 481in yerine yeni bir önerge teklifi olmadan bunu gündeme
almanız doğru değil.
BAŞKAN Sayın Vural, Meclis teamüllerinde
de bu var, çokça yaşadık. Zaten ağırlıklı olarak
araştırma önergeleri grup önerisi şeklinde buraya getiriliyor ve
görüşülüyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, hayır
Sayın Başkan
BAŞKAN Ve burada daha önce de çok kere ilgili
öneriler üzerinde düzeltme yapılmıştır. Yine, aynı
şekilde, o hassasiyetlere binaen yapılması gereken
değişiklikler yapılmıştır. Dolayısıyla,
şu anda öneri
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bu önerge de -değişiklik yapma konusunda- bir milletvekili
önergesidir, grup önergesi değildir. Dolayısıyla,
araştırma önergesinde değişiklik yapma ancak bu milletvekillerinin
iradesiyle olur.
Hatırlarsanız yolsuzluklarla ilgili bir
önergesi olmuştu Cumhuriyet Halk Partisinin. Daha sonra milletvekilleri
önergeden imzalarını çekmeden grup başkan vekili Çekiyoruz.
demişti, Olmaz. denmişti, Milletvekilleri imzasını
çekmeden olmaz. denmişti; milletvekillerinin teker teker imzalarını
çektiğine ilişkin irade beyanı oldu.
Dolayısıyla, bu teknik bir konudur.
Eğer bu konuda ısrar edecekseniz usul tartışması
açacağım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bir söz istiyorum sabahtandır.
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun.
20.- Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin, HDP grup önerisinin Genel Kurulda
görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olduğuna ve bu konunun
tartışılmasının gereksiz olduğuna ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, şimdi, tabii, buradaki tartışmaları
dışarıdan izledim ben. Bir kere, burada bir tartışma
açmanız kesinlikle doğru değildir. Danışma Kurulundan
geçmiş, Kanunların onayını almış bir araştırma
önergesinin görüşülüp görüşülmeyeceğine bir siyasi parti grubu
ya da grup başkan vekili karar veremez. Demin ifade etmiş
olduğunuz cümlelerin tamamı da şahsınızı
bağlayan cümlelerdir. Bizim araştırma önergemizi hazırlayan
milletvekillerimiz bölgede bizzat bulunarak, orada yaşanan sıkıntıların
içerisinde yer alarak, oradaki tespitlerini yazıya dökerek bir
araştırma önergesi hazırlamışlardır ve bunu
Meclis Başkanlığına sunmuşlardır. Meclis
Başkanlığı bu araştırma önergesini inceledikten
sonra araştırma önergesine onay vermiş, Kanunlar gerekli
incelemeleri yaptıktan sonra da araştırma önergesi Danışma
Kuruluna sevk edilmiştir. Danışma Kurulundan grup önerisi olarak
buraya geldikten sonra da sizin böyle bir tartışma açmanız zaten
en başından beri doğru olmamıştır. Velev ki böyle
bir şey yaptınız, diğer siyasi parti grupları da belli
konuda bazı önerilerde bulunmuşlar, grubumuz adına da grup
başkan vekilimiz orada hem Meclis oturumunu yöneten Başkan Vekili
olarak sizlerin hem de diğer siyasi partilerin grup başkan
vekillerinin önerileri doğrultusunda önergeyle ilgili kendi iradesiyle,
grubumuzun iradesiyle bazı düzenlemeler yapmış ve geçerli olan
grup önerisini de görüşülmek üzere tekrar tarafınıza
sunmuştur.
Dolayısıyla, bu konuyla ilgili herhangi
bir tartışma falan söz konusu değildir. Meclis
araştırması önergemizin burada görüşülmesi İç Tüzükün
bütün maddelerine tamamen uygundur.
Diğer taraftan, bu katliam yapma meselesiyle
ilgili sizler, hiçbir zaman, burada oturumu yönetmekle görevli olan Meclis
başkan vekilleri de siyasi parti gruplarına bir istikamet
belirleyemezsiniz, bir çerçeve belirleyemezsiniz. Bu ülkenin yakın
tarihinde olan Roboskiyle ilgili araştırma önergesi verince oraya ne
yazacağız? Orada sizin bulunma sebebiniz Meclis Genel Kurulunu
İç Tüzüke uygun olarak yönetmektir, onun dışında bir
olayla ilgili, bölgede yaşanan yakıcı gelişmelerle ilgili
şahsi düşüncelerinizi siyasi parti grubunun iradesinin üstüne koyma
gibi bir yetkiniz ve sorumluluğunuz asla söz konusu değildir.
Grup önerimiz, demin ifade ettiğim gibi, bütün
bu aşamaları geçtikten sonra da Genel Kurulda görüşülmeye uygundur.
O nedenle oturuma devam etmeniz, önergemizi hızla işleme almanız
gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, tabii ki
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bunu da
ilk defa gördük.
BAŞKAN Bir saniye
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani
Danışma Kurulundan gelen bir grup önerisine
BAŞKAN - Daha önce de burada düzeltmeler
yapıldı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır, siyasi parti grubunun
BAŞKAN Yapıldı daha önce de.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Olur mu
öyle şey!
BAŞKAN Şimdi sayın milletvekilleri,
evet, ben tarafsız bir Meclis Başkan Vekili olarak Anayasa ve İç
Tüzüke uygun olarak bu Meclisi yönetmek durumundayım, ülkenin ve milletin
bölünmez bütünlüğünü savunmak durumundayım ve bu bağlamda da
Anayasa, İç Tüzük neyi emrediyorsa onu uygulamak benim görevim; asli
görevim budur. Bu doğrultuda gerekli düzeltmelerin
yapılmasını biz arzu ettik.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bunu
burada yapamazsınız Sayın Başkan.
BAŞKAN - Az önce de ifade ettim bu düzeltmeler
yapıldı, yapıldıktan sonra da...
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bunu
Danışma Kurulunda yaparsınız.
BAŞKAN Daha önce de burada yapıldı
bunlar ve bu bağlamda şu anda grup önerisinin görüşmelerine de
başlayacağız.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bu konudaki tartışmayı Genel Kurulda
yapmanız doğru değildir, İç Tüzüke uygun değildir;
varsa bu konuda sizin itirazınız ya da herhangi bir siyasi parti
grubunun itirazı Danışma Kurulunda bu görüşülür, gerekli
öneriler orada yapılır, gerekli düzeltmelerle ilgili
tartışmalar orada tüketilir. Danışma Kurulundan bir karar
alındıktan sonra burada siyasi parti gruplarının
bakış açısına göre, siz, önergelere bir istikamet
belirleyemezsiniz. Böyle bir uygulama yok, daha önce de böyle bir pratik hiç
olmadı.
BAŞKAN Sayın Baluken, 67nin ikinci
fıkrasına bakarsanız, burada daha önce de Meclis teamüllerinde
de sıkça gördüğümüz, yapıldı bunlar.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Niye o
zaman Danışma Kurulundan onay verilmiş?
BAŞKAN Danışma Kurulu
toplanamadı zaten, Danışma Kurulunda dahi görüşülmedi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Gelsinler o zaman, hayır, kimin itirazı varsa gelir orada yapar.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sizin
itirazınız varsa, gördüğünüz, düzeltilmesi gereken bir husus
varsa orada o itirazı yaparsınız ama Danışma
Kurulundan Genel Kurula geldikten sonra böyle bir tartışma yapmak
bundan sonra Meclis çalışmalarını kilitleme
açısından da kötü bir emsaldir. İyi, biz, o zaman bundan sonra
hoşumuza gitmeyen hiçbir siyasi parti grubunun önerisini burada
görüştürmeyiz, usul tartışmaları açarız. Bu
tartışmalar Danışma Kurulunda yapılır ve tükenir.
BAŞKAN Evet, çok teşekkür ediyorum.
Oktay Bey, sizin daha önce araştırma
önergeniz iade edilmişti; iade edildiği için zaten onu görüşme
imkânı yoktur. Burada iade edilen bir araştırma önergesi ve
dolayısıyla bir grup önerisi yoktur ve bu grup önerisi üzerinde
burada her zaman yaptığımız uygulama hem grubun
rızası hem de ilk imza sahibinin de gene parafını almak
suretiyle gerekli düzeltmeler yapılmıştır.
Dolayısıyla grup önerisinin görüşmelerine başlamak
durumundayız.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
siz iradenizle bu önergeyi işleme almama iradesini belirttiniz bu
şekliyle, bu irade beyanı olmuştur. Evet, oldu çünkü
değiştirme iradesi işleme almama iradesidir. Geri iade etmeniz
gerekiyor bunu.
Şimdi, ben istirham ediyorum; 481 sıra
no.lu Araştırma Önergesini genel evraktan getirir misiniz? Meclis
Başkanlığında buna göre, usulüne uygun bir
araştırma önergesi var mı? Bu bir teknik konu değil
Sayın Başkan. Açıkçası, bu konuda bu irade
beyanının düzeltilmiş olması yanında, yeni bir irade
beyanı olarak tecelli etmesi gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak
Polisi, askeri suçlayan, onların katliam yaptığına
ilişkin
BAŞKAN O ibareler düzeltildi Sayın
Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) -
bu iddiaların
çıkartılmasına yönelik Halkların Demokratik Partisi
milletvekillerinin bir irade beyanı olduğunu ifade ediyorsunuz. Ben
de diyorum ki bu irade beyanı nerededir?
BAŞKAN Şimdi okutacağım
efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, araştırma
önergesindekini diyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, şimdi, hepimiz
çok iyi biliyoruz ki bu düzeltmeler daha öncede sıkça yapıldı,
yine aynı şekilde yapıldı. Benim iade etmem söz konusu
değildir çünkü benim direkt iade etmem Meclis
Başkanlığından işleme alınmış bir
araştırma önergesi- söz konusu değil ama burada gerekli
düzeltmeleri yapma noktasındaki irademizi ortaya koyduk ve bu
bağlamdaki hassasiyetler karşılandı. Dolayısıyla,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun vermiş olduğu bu önerinin
görüşmelerine başlamak durumundayız.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bu, bir yeni önergedir. Bakın, bu, bir yeni önergedir. Yeni önergenin
tarih, sayı almak
BAŞKAN Sayın Vural, iade edilmedi ki bu,
yeni bir öneri
Düzeltmeler yapıldı, iade edilen bir öneri yok ortada.
Mevcut öneri üzerinde düzeltmeler yapıldı.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, olur mu? İç
Tüzükte ne diyor?
BAŞKAN Mevcut öneri üzerinde düzeltmeler
yapıldı.
OKTAY VURAL (İzmir) İç Tüzük 67:
Başkanlığa gelen yazı ve önergelerde kaba ve
yaralayıcı sözler varsa, Başkan, gereken düzeltmelerin
yapılması için, o yazı veya önergeyi sahibine geri verir.
BAŞKAN Düzeltme yaptık efendim. Meclis
Başkanlığı tarafından gruba tekrar iade edilen bir
araştırma önergesi yok efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) O önergenin sahibi kimdir
diyorum. Bu önergenin sahibi kimdir? 20 milletvekilidir.
BAŞKAN Evet efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) 20 milletvekilinin hangi
irade beyanı vardır, onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Vural
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Araştırma önergesinin içeriğinin tamamı bizim irade
beyanımızdır Sayın Başkan. Böyle bir
tartışma olabilir mi?
BAŞKAN Sayın Vural
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Daha
önce iade edilmiş MHPnin grup önerisi, 17-25 Aralıkla ilgili grup
önerisi burada gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra verildi ve orada
Başkanlık Divanı tarafından takdir edildikten sonra da
görüşmeye geçildi. Şu anda benzer bir durum da söz konusu değil.
İade edilmiş bir önerge yok. Kanunlardan onay almış, Meclis
Başkanlık Divanı tarafından kabul edilmiş,
Danışma Kurulundan da geçmiş bir önerge var. Sizin bunu burada
tartışmaya açmanız da zaten doğru değil.
OKTAY VURAL (İzmir) Çok açık, çok
doğru.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Doğru değil yani.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani bu durumda diyorlar
ki buradaki düzeltmeler filan olmaz diyor, ben Meclis Başkanına
vermişim
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Burada
tartışmaya açılmaz diyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben Meclis
Başkanına vermişim, bu irade orada duruyor. Bu irade orada
duruyor
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sizin yapmanız gereken şey şu
OKTAY VURAL (İzmir) Yani değişmedi
bu, değişmedi.
BAŞKAN Sayın Vural... Sayın Vural,
şimdi grup önerisini okutacağız.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Danışma Kurulunun tutanaklarına bakıp MHPnin itirazının
ne yönde olup olmadığına bakmanız gerekiyor. Orada öyle bir
itiraz yapılmış mı, siz o itirazlar neticesinde
Halkların Demokratik Partisine farklı bir öneride bulunmuşsunuz.
Eğer bu tarz süreçler olmamışsa Genel Kurula gelen bir önerge
üzerinde siz zaten böyle bir tartışma açamazsınız.
BAŞKAN Bir iade söz konusu değil. Burada
bir düzeltme var.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İade yok zaten.
BAŞKAN Bir düzeltme var. O iadeyi de ben
yapabilecek pozisyonda değilim efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
Sayın Başkan, şimdi
BAŞKAN Meclis
Başkanlığında işleme alınmış ama burada
bir düzeltme yapılarak biz bu öneriyi işleme alıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, Sayın
Başkan, Meclis Başkanlığının iradesi buraya
gelmiş, bunlar hiçbir şeyi meşrulaştırmaz. Meclis
Başkanlığının hatasıdır bu. Meclis
Başkanlığı, Milliyetçi Hareket Partisinin önergelerini iade
edebiliyor da polisleri, askeri suçlayan bu önergeleri neden iade etmiyor? Niye
iade etmiyor? (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tüm mesele bu.
OKTAY VURAL (İzmir) Meseleyi
Meseleyi
BAŞKAN Şimdi, Sayın Vural, sadece
size yönelik değil, HDPnin de çokça önerisi iade edildi, CHPnin de oldu
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim olabilir. Ben bu
önergeden bahsetmiyorum.
BAŞKAN
ve bu önerge henüz inceleme
aşamasında olan bir araştırma önergesi.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Henüz inceleme aşamasında
olan bir öneride Meclis Başkanlığının
yapacağı şu aşamada bir şey yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, imza
sahipleri diyor ki: Benim önergem Meclis Başkanına verdiğim
önergedir. O önerge değiştirilmemiştir. Burada
yaptığınızın bir anlamı yok. Bu durumda,
Sayın Başkan, bir
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, buradaki tartışmaların tamamı usule
dairdir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Zaten
birazdan esasa dair tartışmalar yapılırken içeriğe
dair görüşlerimizi aktaracağız. Burada usule dair
açmış olduğunuz tartışma zaten doğru
olmamıştır. Dolayısıyla şu anda bu
tartışmanın bitmesi gerekiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Çok doğru.
BAŞKAN Evet
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hızla, biz esas içerik olarak orada ne yazarız ne yazmayız bunu
zaten kürsüden ifade edeceğiz. Bizim açımızdan başka bir
siyasi parti grubunun
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
bir
milletvekilinin ya da Meclisi yöneten bir Meclis başkan vekilinin
olayları nasıl değerlendirip değerlendirmediği
değil, Halkların Demokratik Partisi milletvekillerinin orada
yapmış olduğu gözlemler ve tespitler önemli. Ben, dikkat
ederseniz, şu ana kadar içeriğe dâhil herhangi bir
tartışmaya girmedim. Usule dair bu tartışmanın bile
yapılması yanlıştır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Baluken.
Sayın Vural, ben öneriye geçiyorum.
Usul tartışması talebiniz var mı
sizin?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bir dakika
İstirham ediyorum
Sayın Başkan, bakın, çok ciddi bir
süreçten geçiyoruz. Bu konuda askerimizi ve polisimizi itham eden önerge Meclis
Başkanlığında duruyorken bu önergeyi bir Danışma
Kurulu aracılığıyla gündeme getirme konusundaki düzeltme,
düzeltilen şekliyle böyle bir önergenin olmadığını
ortaya koyuyor. Bu çok önemli bir konudur. İstirham ediyorum usul
tartışması açınız ve değerli milletvekillerinin
iradesine başvurunuz.
Bu bir usuli, teknik bir konunun ötesinde bir siyasi
irade beyanıdır. Gelin hep beraber, birlikte, böyle bir önergenin,
Meclis Başkanlığında duran bu önergenin gündeme
alınıp alınmama konusunda değerli milletvekillerinin iradesine
başvurun. Bunu istirham ediyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, ben gündeme
geçiyorum.
Bakın, sizin bir
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, İç Tüzükün hiçbir yerinde asker ve polis
ithamıyla ilgili herhangi bir şey yok. Bu bir siyasi parti grubunun
ya da grup başkan vekilinin şahsi görüşüdür. Biz daha önce de
buraya önerge verdiğimizde Berkin Elvanın polis tarafından
katledildiğini ifade ettik, Ethem Sarısülükün polis kurşunuyla
katledildiğini ifade ettik, Roboskinin TSKya bağlı uçaklar
tarafından yapıldığını ifade ettik.
Dolayısıyla, bugüne kadar bu konuda herhangi bir şekilde ortaya
çıkmayan bir itirazın, İç Tüzükün hiçbir maddesinde yer
almayacak şekilde ortaya çıkması kabul edilir değil.
BAŞKAN Sayın Baluken, konu
açıklığa kavuşmuştur.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Tabii ki
polis ve askerin bugüne kadar bir tek insanı öldürmüş
olmasını bile katliam olarak değerlendiren HDPnin, bu konuyla
ilgili görüşlerini Meclis Genel Kuruluna getirme hakkı vardır ve
bu konuda da grup başkan vekilinin dediği gibi olayı
genelleştirme değil, orada çocuğu, kadını öldüren
kişilerin durumuyla ilgili bir araştırma önergesi talebi söz
konusudur. Dolayısıyla, böyle bir tartışma olmaz.
BAŞKAN Konu açıklığa
kavuşmuştur Sayın Baluken.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun
OKTAY VURAL (İzmir) Önce usul
tartışması açın.
BAŞKAN Evet, usul tartışması
açıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Lehte.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhte.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte.
BAŞKAN Aleyhte, Sayın Vural, Sayın
Özel; lehte, Sayın Baluken, Sayın Kubat.
Evet, usul tartışması lehinde ilk söz
Sayın Balukene aittir.
Buyurun Sayın Baluken. (HDP
sıralarından alkışlar)
Üç dakika veriyorum.
VIII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının HDP grup
önerisini gündeme almasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Lehinizde söz almak zorunda kaldım ama deminden
beri ifade ettiğim gibi, burada işletmiş olduğunuz bu
tartışmanın tümü yanlış bir
tartışmadır. Meclis Başkanlığı
tarafından onaylanmış, Kanunlar tarafından Danışma
Kuruluna getirilmiş, Danışma Kurulunda herhangi bir itiraza
uğramamış olan bir önergenin burada, tekrar, bir siyasi parti
grubunun görüşleri doğrultusunda tartışmaya
açılması hiçbir şekilde kabul edilemez.
Biz Halkların Demokratik Partisi olarak bugüne
kadar kendi bakış açımızla hazırlamış
olduğumuz önergelerin tamamını Meclis
Başkanlığına sunduk. Belli gerekçelerle iade edilen
önergelerle ilgili kendi grubumuzun iradesi doğrultusunda belli
birtakım düzenlemeler yaptıktan sonra da tekrar Meclis
Başkanlığına o önergeleri geri gönderdik. Şimdi,
Meclis Başkanlığının bu tutumunu biz eleştirirken
siz şimdi buraya yeni bir âdet getiriyorsunuz yani Danışma
Kurulundan geçen bir önergeyi tekrar tartışmaya açıyorsunuz,
böyle bir şey var mı? Böyle bir şey olamaz.
Bu ülkede polisin ya da askerin katliam
yaptığını, çocuk katlettiğini söylemek, bir siyasi
parti grubunun yerinde yapmış olduğu çalışmalarla
ilgili ortaya koyduğu bir tespittir, Meclis bunu
araştırsın. der. Bunu söylerken bütün polis ya da bütün askere
yönelik bir ithamdan çok, bu hak ihlalinin yaşandığı,
çocuğun katledildiği ya da katliamın
yaşandığı yere yönelik o iddiaların Meclis
tarafından araştırılmasını öneriyor.
Tabii ki daha önce de benzer şekilde aynı
terminolojiyle vermiş olduğumuz önergeler vardı. Biz Berkin
Elvanın ekmek almaya giderken bir polis kurşunuyla öldürülmesini bir
katliam olarak değerlendiriyoruz; Ethem Sarısülükün Ankaranın
göbeğinde, 500 metre ötede polis kurşunuyla katledilmesini bir
katliam olarak değerlendiriyoruz. Roboskiyle ilgili aynı şeyi
düşünüyoruz. Şu anda, Cizrede, üç gündür, 28 sivil insanın
sığınmış olduğu bir bodrum katında,
bakanlık yetkilileriyle yapmış olduğumuz görüşmelere
rağmen, başbakan yardımcısıyla yapmış
olduğumuz görüşmelere rağmen, onların vermiş
olduğu talimatlara rağmen hâlâ oraya ambulans gitmediği için 4
insanın yaşamını yitirmesini bir katliam olarak
değerlendiriyoruz. Bunu farklı bir bakış açısıyla
görenler varsa gelir, burada, Meclis kürsüsünde ifade ederler, onun
gereğini de halk takdir eder.
Bugüne kadar, yaşam hakkı ihlaliyle ilgili
Halkların Demokratik Partisi Grubunun ilkesel duruşu ortadadır.
Bu ilkesel duruş doğrultusunda hazırlamış
olduğumuz önergelerin Meclis tarafından değerlendirilmemiş
olması maalesef daha büyük ihlalleri ve daha büyük suçları
beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, lehinizde olmakla birlikte, bugün
açmış olduğunuz tartışmanın da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
tamamen
yanlış ve keyfî bir uygulama olduğunu belirtmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte, Sayın Vural, buyurun
efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; bu önerge Meclis
Başkanlığına geliyor. Bu önergede, 61 çocuğun Polis
Özel Harekât ve Jandarma Özel Harekât timlerince katledildiği
iddialarından hareketle bir araştırma yapılması ve
içinde de sürekli polisi, askeri suçlayan ifadeler ve bu önergenin gündeme
alınması isteniyor.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz diyoruz ki:
Polisi, askeri katliamcı, öldüren bir noktaya getiren bu önerge
doğrudan doğruya Anayasanın ilgili maddelerine ve İç
Tüzüke aykırıdır. Konusu suç teşkil eden bu isnadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşemez. Bunun üzerine, önergeyi sunarken
Danışma Kurulu önergesinde birtakım değişiklikler
yapılıyor. HDP Grubu, polisleri, askerleri suçlayan bu
iddialarından vazgeçiyor, buna göre.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ne
alakası var. Orada okumuyor musun, Yaşam hakkı ihlali
diyor?
OKTAY VURAL (Devamla) Ama grup başkan vekili
diyor ki: Hayır, 481 sıra no.lu Meclis
Başkanlığında olan o önergemiz duruyor. Buradaki
değişikliğiniz onu değiştirmez. Onun için buradaki değişikliğin
bir anlamı yoktur. Önerge milletvekilleri tarafından verilmiştir.
Milletvekilleri tarafından verilen önergenin milletvekilleri
tarafından yenilenmesi gerekiyor. Halkların Demokratik Partisinin
polisi, askeri suçlamaktan vazgeçen yeni bir iradesi olursa, yeni bir 482
sıra sayısıyla veya başka bir sıra sayısıyla
gündeme gelir, genel evraktan geçer, ondan sonra bunun da usulüne uygun olarak
Danışma Kurulu tarafından gündeme alınması
istenebilir.
Ama değerli arkadaşlarım, burada
yapılmış palyatif bir değişiklik genel evrakta duran
bu suçlamaları değiştirmiyor. Onun için Milliyetçi Hareket
Partisi olarak böyle bir irade beyanıyla bunların
değiştirilmesi konusunda atılan adımı
meşrulaştırmak durumundayız, hukukileştirmek
durumundayız. Burada kalkıp efendim, çocukların öldürülmesinden
bahsedenler, bebek katillerinin kim olduğunu gayet iyi biliyor. Oradaki
insanlara zulmedenlerin, sofradaki insanları öldürenlerin, çocukları
öldürenlerin kimler olduğunu milletimiz biliyor. İşte, terörle
mücadele edenler bu teröristlerle mücadele ediyor. O yörede kanun çerçevesinde
görev yapan güvenlik görevlilerini suçlayan bu önergenin gündeme
alınmasıyla ilgili bu husus yeni bir önerge olduğu için
Alamazsınız. dedik.
Sayın Başkanım, bu önerge
doğrudan doğruya Meclis Başkanlığına, buraya
verildiği için güdeme almama yetkisi vardır. İstirham ediyorum
Sayın Başkan, usul tartışması bu, önemli bir konudur.
Terörle mücadelede Türkiye Büyük Millet Meclisinin askerin ve polisin
yanında olduğunu göstermek için bu kararınızı, usul
tartışmanızı lütfen milletvekillerinin oyuna sununuz,
kendiniz karar vermeyiniz, istirham ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla) - Terörle mücadele eden
askerimizin, polisimizin yanında olunduğu iradesinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından verilmesinin çok önemli olduğunu ifade
ediyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
Tutumum lehinde ikinci söz İstanbul
Milletvekili Sayın Kubata aittir.
Buyurun Sayın Kubat.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Çok
değerli Başkanım, öncelikle şunu ifade etmek isterim ki
düzeltmeden önceki HDP grup önerisinin o içeriğiyle gerçekten Genel
Kurulda görüşülemeyeceğine dair Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşüne aynen katılıyorum, o içerik Anayasa ve İç Tüzüke
tamamen aykırıydı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, tabii, değerli arkadaşlar,
burada araştırma önergesini görüşmüyoruz, araştırma
önergesi şu anda sırada bekliyor, onun bugün gündeme alınarak
görüşmelerinin yapılmasına dair İç Tüzükün 19uncu
maddesinin atfı suretiyle 63e göre bir usul tartışması
yapıyoruz aslında şu anda grup önerilerini görüşürken, o da
bir usul tartışması niteliği itibarıyla.
Dolayısıyla, bizim usulen belli bir meseledeki tavrımız,
esasa yönelik tavrımızdan farklı olabilir. Burada Halkların
Demokratik Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesindeki
gerekçeler gerçekten -arada, içeride de izah ettik- Anayasaya kesinlikle
aykırı ifadeler içeriyordu, somut biçimde kesin yargı içeren
suçlamalar vardı yani bir iddianame hüviyetini taşıyordu. Ancak
bu görüşmeler sonrasında burada araştırma önergesi hüviyeti
usuli açıdan görüşülebilir bir noktaya getirildi. Burada yaşam
hakkı uluslararası hukukla da güvence altına
alınmış bir haktır, bunun ihlaline yönelik iddialarla
ilgili olarak bir araştırma önergesi hüviyeti şu anda
kazanmış durumda.
Bunun şu an gündeme alınıp
alınamayacağına ilişkin tartışmaya gelince,
arkadaşlar, evet, biz bunu usulen uzlaşmayla yapıyorduk.
Sayın Akif Hamzaçebi Başkanımızın daha bir ay önceki
yönettiği oturumda da buna benzer bir düzeltme iradesini eğer ortaya
koyuyorsa Genel Kurul bu noktada grupların mutabakatıyla bu
görüşmelerin yapılmasından yana bir tavır koyuyordu. Biz,
AK PARTİ olarak devletin ve milletin birliğini ve ülkenin huzur ve güvenliğini
sağlamak için canını dişine takarak hukuk içerisinde
fedakârca yürütülen; polisimizin, askerimizin, korucularımızın,
bütün kamu görevlilerimizin, sağlık görevlilerimizin,
öğretmenlerimizin orada yürüttüğü mücadeleye sonuna kadar destek
veriyoruz. Bunların eylem ve işlemlerinden dolayı bir kısım
hukuka aykırılık iddiaları olabilir. Bunu, usul
çerçevesinde, yine Anayasa ve İç Tüzükün kuralları çerçevesinde,
fikir özgürlüğü çerçevesinde elbette siyasi partiler dile getirebilir. Biz
de Hükûmet olarak, AK PARTİ Grubu olarak bu iddiaların kati suretle
doğru olmadığını, yanlış olduğunu
buradan bir kez daha ifade ediyorum. Ancak şu anda düzeltme neticesi,
hukuka aykırılıklar giderildiğinden dolayı ve
grupların bu konuda bir uzlaşı olması durumunda, bu önergenin
görüşülmesi noktasında
OKTAY VURAL (İzmir) Uzlaşma yok.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Değerli
Başkanım onu ifade ediyorum, İç Tüzük, yani bu da bir usul
tartışması mahiyetinde olduğundan dolayı
görüşülmesinde bir mahzur olmadığını, bunun
dışında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) -
esasa
ilişkin bütün iddiaları kökten reddettiğimizi yüce heyetinize
arz eder, saygıyla sizleri selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kubat.
OKTAY VURAL (İzmir) Doğan Bey, fotokopideki
değişiklik aslını nasıl değiştiriyor?
Milletvekilleriyle doğruları paylaşalım, burada net
olalım lütfen.
BAŞKAN - Tutumum aleyhinde ikinci ve son söz
Manisa Milletvekili Sayın Özel, buyurun.
Süreniz üç dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, şu anda
bulunduğunuz konumda, pozisyonda olmayı gerçekten istemezdik. Meclis
Başkanımız kuyuya bir taş attı deyim yerindeyse, bunu
40 tane grup başkan vekili, 40 tane Meclis başkan vekili gelse bu
noktadan sonra bunu düzeltmek mümkün değil. Açmış olduğunuz
usul tartışması ve lehinizde iktidar partisi grubu adına
konuşan Sayın Kubatın ifadelerinin tamamı da Sayın
Meclis Başkanı tekzip ve hatasını teşhis ve teşhir
noktasındadır. Çünkü, Sayın Meclis Başkanı daha önce
defalarca Anayasaya ya da İç Tüzüke aykırılıklar
gerekçesiyle verilmiş olan pek çok önergemizi iade etmişken bugün
Halkların Demokratik Partisinin önergesini iade etmiyorsa bu noktada,
bundan sonra yapması gereken -oturuma ara verilmesi- sizin yerinize
oturumu yönetmek üzere kendisinin gelmesi, kararının arkasında
durmasıdır.
Şimdi, siz, Sayın Başkanın hata
yaptığını düşünerek, bir doktor reçetesinde düzeltme
yapıp doktorun altına paraf atması suretiyle hasta
mağduriyetinin önüne geçilmesi gibi bir uygulamayı Halkların
Demokratik Partisinin önergesi üzerinde yapıyorsunuz. Önerge, içerik
olarak esasa yönelik olarak burada konuşulur,
tartışılır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman şunu
söyledik -biraz önce sizden aynı ifadeleri duymak hem sevindirici hem
şaşırtıcı- biz, kimsenin suçu ispatlanana kadar suçlu
muamelesi görmemesini, bu kürsülerden de bu ifadeleri kullananların son
derece dikkatli olmaları gerektiğini savunuruz. Ancak, geçen dönem
grup başkan vekilliği görevini üstlendiğiniz grubunuzun gerek
siz gerekse çok sayıda temsilcisi, Ergenekon davası sürerken o davada
yargılanan kişilere buradan açıkça terörist dediniz, Balyoz
davasında yargılanan kişilerin tamamını darbeci
olarak itham ettiniz. Askerî casusluk davasında kişilerin mesleki
onurlarına casus, kişisel onurlarına fuhuş lekesi sürüldü.
Bunların her birisi, burada bizim tarafımızdan masumiyet
karinesi bağlamında ifade edildi. Hem grubunuzdan tepkiler oldu hem
de peşi sıra sataşmadan söz alarak bu konuda darbeciye darbe
denileceğini, orada ortada kesin bir vaka olduğunu falan ifade
ettiniz.
Şimdi geldiğimiz noktada, sizin o günkü
durumlarla ilgili Kandırıldık. diyor olmanız, o gün
hukuka uygun davranmamanızı ve bugün de buradaki
savunmanızın içindeki kavramsal çelişkiyi maalesef ortadan
kaldırmaz. Ayrıca, aynı tutumu sürdürüyor, akademisyenlere,
muhalefet partisi milletvekillerine -başta Cumhurbaşkanı,
Başbakan ağzıyla- vatan hainliği yaftasını
vurmaktan da çekinmiyorsunuz. Tutumunuzun tamamen aleyhindeyiz.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
Sayın Vuralın daha önce mezkûr önergesi
-MHP tarafından verilen önergesi- Meclis Başkanlığınca
iade edildiği için grup önerisi o zaman konusuz kalmıştır.
Dolayısıyla, oturumu yöneten başkan vekilinin teknik olarak bir
düzeltme yapması da mümkün değildi.
Şimdi, HDP grup önerisine gelince, HDP grup
önerisine konu araştırma önergesiyse Meclis
Başkanlığınca henüz inceleme aşamasında ve dolayısıyla
iade dâhil herhangi bir işlem yapılmamış. HDP grup
önerisine konu bu araştırma önergesi hâlen Genel Kurulun bilgisine
sunulup gelen kâğıtlara alınmış değildir, hâlen
inceleme aşamasında olduğundan Meclis
Başkanlığınca herhangi bir işleme de konu
yapılmamıştır. Dolayısıyla, HDP grup önerisi
konusuz değildir, iade edilmemiştir, önerge sahiplerince de, daha
önceki teamüllere de uygun bir şekilde Anayasa ve İç Tüzüke göre
gerekli düzeltmeler yapılmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi milletvekilleri yapmış
Sayın Başkan, kimler?
BAŞKAN Diğer yandan, ilk imza sahibi
tarafından
OKTAY VURAL (İzmir) Kim?
BAŞKAN -
önergenin düzeltilmesiyse,
dediğimiz gibi, Meclis teamüllerine de uygun olduğundan tutumumda bir
değişiklik yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Kim efendim, bu paraflar
kimin?
BAŞKAN Daha önce de
Bakın, şu anda önümde bir örnek var.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
niye ısrar ediyorsunuz? Bu önergenin aslı Meclis Başkanında
duruyor.
BAŞKAN Sayın Vural, tamamen Meclise,
İç Tüzüke uygun bir şekilde.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla, bu
irade yeni bir araştırma önergesi olmasını gerektiriyor.
BAŞKAN Bakın, Şırnak
Milletvekili Aycan İrmezin vermiş olduğu bir
araştırma önergesi var, aynı şekilde paraf ederek,
düzelterek devam ettirilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
polisi ve askeri suçlayan bir önergenin gündeme alınmasını
lütfen oya sununuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, kanaatinizi belirtin de gündeme geçelim.
BAŞKAN Başka da önergeler vardır.
Dolayısıyla, tutumumda bir değişiklik yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Oya sunun.
BAŞKAN Efendim, sizin oya sunma gibi bir
talebiniz vardır
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bu konuda Meclis Başkanlığına verdiğimiz bir önerge
var.
BAŞKAN
ancak, bu benim takdirimdedir.
OKTAY VURAL (İzmir) Okuyun efendim.
BAŞKAN Tamamen Anayasaya ve İç Tüzüke
uygun olarak yönetiyorum ve tutumumda hiçbir değişiklik yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Meclis Başkanlığına verdiğimiz
BAŞKAN Tutumumda bir değişiklik
yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Sayın
Meclis Başkanlığına verdiğimiz önergeyi okuyun.
BAŞKAN Önergenizi aldım, oya
sunmamızı talep ediyorsunuz
OKTAY VURAL (İzmir) Okuyun, ne olduğunu
söyleyin.
BAŞKAN Oya sunmayı talep ediyorsunuz
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN Bu, tamamen oturumu yöneten Meclis
başkan vekilinin takdirinde olan bir konu.
OKTAY VURAL (İzmir) Yazıklar olsun ya,
yazıklar olsun!
BAŞKAN - Dolayısıyla, tutumumda bir
değişiklik yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Niye?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Tutumumda bir değişiklik yoktur. dediniz, bekliyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Şuna bak, buyurun;
Doğan Bey, buyurun
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın İnceöz,
neden istemiyorsunuz?
BAŞKAN -
İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır
OKTAY VURAL (İzmir) Buyurun oya sunalım.
BAŞKAN -
okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Milletvekili olarak biz
reddedilmesini istiyoruz, reddedilmesini istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Reddedilmesini istiyoruz,
haydi!
BAŞKAN Okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Haydi, haydi!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Vural, biraz
sonra reddedeceğiz zaten.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olur
mu canım? Böyle bir şey olur mu ya?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Vural, biraz
sonra reddedeceğiz, reddedeceğiz; sen merak etme.
BAŞKAN Sayın Vural, tartışma
sona ermiştir, gündeme geçtik. Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Fotokopi üzerinde
yapılan değişikliği aslında nasıl kabul
edersiniz, böyle bir şey olur mu yahu?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Vural, biraz
sonra reddedeceğiz, biraz sonra reddedeceğiz zaten, hiç merak etme.
OKTAY VURAL (İzmir) Önemli olan bunu
reddetmektir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hayır, biraz sonra
reddedeceğiz. Reddedeceğiz bakın, o zaman da ret vereceğiz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Önemli olan bu iradeye
karşı durmaktır. Ne kadar sessizsiniz ya? Ne kadar sessizsiniz?
BAŞKAN Buyurun Sayın Kırcı.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
5/1/2016 tarihinde Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve
arkadaşları tarafından, 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra
sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde işbu
önergenin yazım tarihi itibarıyla 61 çocuğun yaşam
haklarının ihlal edildiği iddialarından hareketle
yaşanan çocuk ölümlerinin ve bu yaşam hakkı ihlallerinin
önlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak 26 Ocak 2016 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Kâtip Üye Balıkesir Milletvekili Sema
Kırcı tarafından önergenin okunmasına başlandı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 26/01/2016 Salı
günü (bugün) yaptığı toplantısında
toplanamadığından
OKTAY VURAL (İzmir) Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun!
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Samimiyet, samimiyet.
(Kâtip Üye Balıkesir Milletvekili Sema
Kırcı tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
5 Ocak 2016 tarihinde, Diyarbakır Milletvekili
Sayın Nursel Aydoğan ve arkadaşları tarafından verilen
(481 sıra numaralı), 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra
sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde işbu
önergenin yazım tarihi itibarıyla 61 çocuğun yaşam
haklarının ihlal edildiği iddialarından hareketle
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Milletin iradesini
istiyoruz, milletin.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben milletin iradesinden
bahsediyorum, ondan sonra terörle mücadele ahkâmı kesiyorsunuz.
(Kâtip Üye Balıkesir Milletvekili Sema
Kırcı tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
yaşanan
çocuk ölümlerinin ve bu yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olmaz.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Samimiyet, terörle
mücadelede samimiyet. Türk polisinin, Türk askerinin katliamcı olarak
ifade edildiği bir ortamda Türkiye Büyük Millet Meclisinde durmuyoruz.
Buna müdahale etmeyen iktidarı ve Meclis başkan vekilini protesto
ediyoruz.
(Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekilleri Genel
Kurul salonunu terk etti)
(Kâtip Üye Balıkesir Milletvekili Sema
Kırcı tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 26/01/2016 Salı günlü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
grubu önerisi
OKTAY VURAL (İzmir) Sizin de katil
olduğunuza ilişkin önerge gelse ne yapacaksınız?
BAŞKAN -
lehinde ilk söz Siirt Milletvekili
Besime Koncaya aittir.
Buyurun Sayın Konca. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
BESİME KONCA (Siirt) Sayın Başkan,
ben bugün yine bu Genel Kurulu selamlamayacağım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Niye çıktın o
zaman?
BESİME KONCA (Devamla) Çünkü sandalyelerin
yarısı boştur.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Nerede boş,
gözlerin mi görmüyor senin?
BESİME KONCA (Devamla) - Burada, Hükûmet
yetkililerinin ve 316-317 vekili olan Hükûmetin
Bu sandalyelerin, bu
kürsülerin burada dolu olması gerekiyordu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Dolu işte, görmüyor
musun?
HASAN KARAL (Rize) Biz de seni dinlemiyoruz o
zaman.
BESİME KONCA (Devamla) Adım adım
insanların öldüğü, dört gündür 4 insanın, her gün 1 insanın
hayatını kaybettiği ve 24 insanın da hâlen tehlikede
olduğu, her an ölebileceği bir gün yaşıyoruz ve biz
Parlamentodayız. Bunları dile getirmek için, bunları muhalefetle
ve Hükûmetle paylaşmak ve ortak bir çözüm bulmak için bugün biz bu
Parlamentodayız. Çoğu arkadaşlarımız bu
çatışmayı, çoğu arkadaşlarımız bu
katliamları engellemek için bugün Parlamentoda değiller.
Evet, önergemizi kabul etmeyebilirler, MHP, şu
an burayı terk etti ve gitti. Burada olsalardı sorardık: 12
Eylülde Maraş katliamını kim yaptı acaba, polis, asker bu
kadar masumsa? Sivas katliamını kim yaptı? 1990larda binlerce
insanı kim öldürdü? Eğer bugün terörle mücadeleyi haklı
görüyorsanız ve eğer bugün, burada, Silopide, Cizrede, Surda elli
altı gündür yüz binlerce insan abluka altındaysa, bütün illeri
sayarsak milyonlarca insan abluka altındaysa, bugün Cizrede elli dört
gündür sokağa çıkma yasağı söz konusuysa bunları neyle
açıklayacağız? Bunları araştırmayacak
mıyız? O zaman araştırma önergelerimizden niye
korkuyorsunuz? Burada tartışalım. Madem siz
haklısınız, madem polis, asker hukuksuzluk yapmıyor, kanunsuzluk
yapmıyor, cinayet işlemiyor, o zaman niye görüşmüyorsunuz? Niye
siz içinde yer almıyorsunuz bu komisyonun? Niye gidip siz
araştırmıyorsunuz? Yaptığını bildiğiniz
için, bugün, burada usul tartışması yapıyorsunuz ya da bu
önergenin buraya gelmemesi gerektiğini söylüyorsunuz. Bunu bildiğiniz
için, bundan emin olduğunuz için ve geçmişte, partiler olarak siz de
bunun içinde yer aldığınız için, siyaseten olsun
bireyleriniz ve politikalarınız olsun, bunu yürüttüğünüz için
bugün bu araştırma önergesinin geçmemesi için direniyorsunuz.
Bunları her zaman dile getireceğiz.
Bunları tartışmak zorundayız. Şu an biz çok daha
farklı şeyler de yapabilirdik. Çok daha farklı şeyler de
yapabilirdik. Bu Meclisin bu durumu tartışması lazım.
Biz, beş gündür, Başbakanla iki gün
görüşmek için randevu istedik, tartışmak istedik.
İçişleri Bakanıyla görüşüyoruz, Millî Savunma
Bakanıyla görüşüyoruz, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarıyla görüşüyoruz. Başbakan Sağlık
Bakanımız işini yapıyor. diyor, İçişleri
Bakanımız görevini yapıyor. diyor ve beş gündür hâlen bu
28 insanımıza ulaşamıyoruz. Ve hâlen o beş katlı
binanın iki katı bombalarla harabe edilmiştir,
yıkılmıştır, iki katı kalmıştır.
Beş katlı bir binada 28 insan mahsur kalmıştır,
katliamla karşı karşıyadır.
Bu ülkeyi kim yönetiyor acaba? İçişleri
Bakanının gücü yetmiyorsa, Millî Savunma Bakanı
Çözeceğim. deyip gücü yetmiyorsa, bugün bütün sağlık
kurumları Sağlık Bakanından bu sorunun çözümü için randevu
almak ve görüşmek istedikleri hâlde bir şeyler yapamıyorlarsa,
odalar ve barolar başkanları Şırnaka müdahale etmek, bu
soruna dâhil olmak istiyorlarsa ve hâlen bir şey yapamıyorlarsa bu
ülkeyi kim yönetiyor. Hükûmete sormak istiyoruz: Siz kürdistan illerimizde
yetkinizi kime verdiniz?
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Kürdistan illeri yok!
BESİME KONCA (Devamla) AKP Hükûmetine ya da
seçmenine sormak istiyorum: Siz bir hükûmet kurmaları için mi, bu ülkeyi
yönetmeleri için mi AKPye oy verdiniz? Gerçekten özel harekât timlerine mi,
esedullah timlerine mi ya da başka bilemediğimiz hangi güçler için oy
kullandınız? Çünkü bugün orayı bu güçler yönetiyor.
İçişleri Bakanı bir şey yapamıyorsa, Savunma
Bakanı yapamıyorsa, Sağlık Bakanı yapamıyorsa,
Başbakan
Evet, ben de vardım, iki dakika ayaküstü görüştük
Bunu çözün. dememize rağmen Başbakan bu 24 insanın
hayatını nasıl kurtaracağını değil Orada
hendekler var. diyor ayaküstü. Bu hendeklerle ilgili de bakın, vekili
olduğum ilde de durum budur. Vekili olduğum ilde iki gündür
mahalleler abluka altındadır. Şehir dışından
paletli panzerler getirilip tepelere konuşlandırıldı ve
orada hendek yok, orada barikat yok, bunu bilmeniz gerekiyor. Bunu bilmeniz
gerekiyor, orada terörist de yok. Orada bir halkı ablukaya
alıyorsunuz. Terörle mücadele ediyorsanız Deneyimliyiz. diyoruz
niye peki milyonlar üzerinde sokağa çıkma yasağı ilan
ediyorsunuz, elektriğini kesiyorsunuz, suyunu kesiyorsunuz, başka
şeyler yapıyorsunuz?
Bakın, oradaki yaralı insanların
Panzerden atılan bombalarla, kurşunlarla ayağından
yaralanan insanın beş gündür ayağı kangren oluyor.
İçecek suları söz konusu değil. Bu değildir sizin terörle
mücadele yönteminiz. Bu sizin güçsüzlüğünüzdür. Bu Mecliste siyaset
üretilemediği için, CHP de MHP de AKPnin arka bahçesi gibi burada
çalıştığı için orada insanlar katlediliyor. Buna niçin
sesinizi çıkarmıyorsunuz? Her öldürülen asker için Allahtan rahmet
diliyorum. diyorsunuz. Parlamento Allahtan rahmet dileme yeri değil,
sorunları çözme yeridir, sorunları görüşme yeridir. Bunu niye
yapmıyorsunuz?
Evet, Silopide de, Cizrede de, söylediğimiz
gibi
Takip ediyorum, bak, özel harekât timleri Twitterlarında yarın
bir gün Şırnakta, yarın bir gün İdilde ya da başka
bir yerde ne yapacaklarını bangır bangır
tartışıyorlar ve Twitterlarda, Facebooklarda
paylaşıyorlar. Ama sizin kamu görevlileriniz Siirtte 110 kamu
çalışanı için Facebook ve Twitter hesaplarındaki
paylaşımlarından dolayı soruşturma açıyor.
Bak, Mücahit Ongulu Siirtte katledildi, üniversite
öğrencisiydi ve Volkan adında polis amiri -soyadını
bilmiyorum- vekil olarak bana dedi ki: Ben Mücahiti senden daha iyi
tanıyorum, ben bu kadar gün evlerine gitmişim. Göz altına
alınmış ve orada katledildi, 5 kişi katledildi. Bedenini
götürdüler, başını sokakta bıraktılar bir
insanın. Bunların hepsi cinayettir, bunların hepsi
katliamdır ve o sokakta bırakılan başı insanlar ertesi
gün gördü, savcılığı çağırarak götürüp
savcılığa teslim ettiler. Siz hangi anlayışla
yönetiyorsunuz? Bu kürsülerde oturmakla, bu koltuklarda oturmakla oralarda
yaşananı göremezsiniz, görmüyorsunuz.
Bak, bugünkü bütün havuz medyasının
manşeti neydi, bakmışsınızdır. Cizrede bir evde
kalıp, Türk Bayrağını asıp Burada kaldık,
yedik, içtik, size de 100 lira bırakıyoruz, azdır. diye, bütün
manşetler buydu. O evin insanları nerededir, niye çıktı?
Polis ya da özel harekât timi niye gidip bir insanın evinde kalıyor,
yiyor, içiyor, Türk Bayrağını asıp sonra da 100 lira
bırakıyor? Ve niye bütün basın, 28 kişiyi, orada mahsur
kalan ve orada yaralı olan, ölümle pençeleşen insanları
manşet yapmıyor; polisin, özel harekât timinin bir evde
bıraktığı 100 lirayı tartışıyor,
manşet yapıyor? Bunların hepsi faşizm değil mi,
bunların hepsi katliama teşvik değil mi? Bunu sizin o
desteklediğiniz basın yapmıyor mu?
Bugün burada başka bir şeyin
tartışılmaması gerekiyor. Bugün 4 kişi katledildi, 4
kişi hayatını, yaşamını yitirdi. 24 kişi
oradan çıkarılana kadar burada başka bir şeyin
tartışılmasına izin vermeyeceğiz.
MURAT DEMİR (Kastamonu) - Yok ya!
BESİME KONCA (Devamla) - Evet,
tartışılmaması gerekir.
MURAT DEMİR (Kastamonu) - Yok ya!
BESİME KONCA (Devamla) - Vicdani, ahlaki,
insani olarak söylüyorum.
Gerçekten, bu Parlamentoyla, bu siyasetle AKP
iktidarı kulis iktidarı olmuştur, kulis partisi olmuştur.
Burada yoksunuz; kulislerde oturuyorsunuz, el kaldırmak için buraya
geliyorsunuz.
MURAT DEMİR (Kastamonu) - Seni mi
dinleyeceğiz?
BESİME KONCA (Devamla) - Bari elinizi burada
bırakın gidin. Alın, onu da satın alın, birer el
burada bırakın, otomatiğe de bağlayın, kalkar, iner.
Siz niye buradasınız?
HASAN TURAN (İstanbul) - Sizi dinlemek
istemiyoruz.
BESİME KONCA (Devamla) - Siyasetinizin hepsi
kulistir. Kamuoyuna, topluma, halka, Parlamentoya, muhalefete açık bir
siyasi kültürünüz yoktur, bir siyaset anlayışınız yoktur.
Türkiyeyi demokratikleştirme gibi bir perspektifiniz söz konusu
değil.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Kendi
sıralarına bakıp söyle bunu.
BESİME KONCA (Devamla) - Bak,
Cumhurbaşkanı aylardır periyodik olarak muhtarlarla
toplantı yapıyor. Yeni periyoduna kaymakamları ekledi,
hayırlı olsun. Diyor ki: Terörle mücadelede yasal sorunumuz yoktur,
hukuk sorunumuz yoktur. Güçlü çalışacak bireylere
ihtiyacımız var, insanlara ihtiyacımız var. Ve bugün orada
kayyum görevini kaymakamlara vermiştir, Her şeyi yapabilirsiniz,
belediyenin yetkilerine müdahale edebilirsiniz. diyor. Başka şeyler
söylüyor, diyor ki: Doğrudan bana ulaşabilirsiniz.
Sekreterliğim üzerinden direkt bana ulaşabilirsiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BESİME KONCA (Devamla) -
olup biten
sorunları. Bu işleyiş kimindir? Bu Hükûmet niye var? Bu
Başbakan niye var?
Bu araştırma önergemizi görüşmek
zorundasınız. Kendinize güveniyorsanız
araştırırsınız, içinde yer alırsınız;
soruşturulur, haklılığınız açığa çıkar.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) -
Araştırmaya gerek yok Hanımefendi.
BAŞKAN - Süreniz dolmuştur Sayın
Konca.
BESİME KONCA (Devamla) - Yoksa tarih bunu
yazacak, vicdanınız sızlayacak. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisi aleyhinde Zeki Aygün, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Aygün. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) - Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
HDPnin araştırma önergesi üzerine,
aleyhine söz almış bulunuyorum.
Aşağı yukarı üç aydan beri burada
HDPnin milletvekilleri canhıraş bir şekilde söz almış
konuşuyorlar. Tabii, ben şunu merak ediyorum: Kırk yıldan
beri ölen bu insanlar veya şehit olan askerimiz, polisimiz için acaba bu
kadar canıyürekten konuştular mı burada? Hayır.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Herkes için konuşuyoruz biz.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Önerge verdiler mi?
Hayır. Ha, bugün niye bağırıyorlar, niye bu kadar
yapıyorlar? Belli ki sırtlarını dayadıkları o PKK
terörünün elemanları öldüğü için bağırıyorlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDULLAH ZEYDAN (Hakkâri) Halk ölüyor, halk,
siviller ölüyor.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Hayır, orada halk
ölüyor, halkı öldüren sizsiniz ve sebep oluyorsunuz, burada
sözcülüğünü yapıyorsunuz. (HDP sıralarından gürültüler)
Bakın, ben üç yıldan beri Hakkâri koordinatörlüğü
yapıyorum, Kocaeli Milletvekiliyim, Hakkâri koordinatörlüğü
yapıyorum.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Niye yüzde 8 oy
aldınız acaba?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Biraz önce de söylediniz
Oraya gidiyor musunuz? diye. Ben geçen hafta ve bu hafta Vandaydım.
Vanda güç birliği toplantısı yaptı Sayın
Bakanımız. Oraya bütün sivil toplum örgütleri geldi, herkes geldi,
Vanı nasıl kalkındırırız, nasıl ekonomik
sorunlarını çözeriz, bu insanları nasıl refaha
kavuştururuz diye herkes geldi ama sizin milletvekilleriniz gelemedi çünkü
dağdan izin alamadılar, belediye başkanınız dahi
gelemedi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ben
oradaydım. Ben üç yıldan beri Hakkâriye gittim. Hakkârideki tespitlerimi
size burada söyleyebilirim.
BESİME KONCA (Siirt) Onun için
taşıyorsunuz değil mi şehirleri?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Bugün size oy veren,
korkuyla oy veren oranın insanının ilk gittiğim gün bana
söylediklerini söylüyorum. Bakın, ben Adil Zozaniye de hatta dedim ki:
Gel, seninle birlikte Hakkâri sokaklarında, Yüksekova sokaklarında
gezelim, karşılıklı oturalım, konuşalım ama
yok, misafirperverlik bile göstermediler, gösteremezsiniz.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Zaten öyle
tanıyorsunuz, sadece öyle tanıyorsunuz, başka ötesi yok.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Bakın, arkadaşlar,
siz bu konuda samimi değilsiniz. Eğer samimi olsaydınız,
bugün verdiğiniz önerge gibi, 1993 yılında sivil 33 askerimiz
şehit edildiği zaman aynı hassasiyeti gösterirdiniz.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Peki, şu
anda bir şehirde kaç yerde arama noktası var?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Ama onları
katleden, şehit eden o PKKnın yanında durdunuz ve burada
sözcülüğünü yapıyorsunuz. Ayıptır, ayıp!
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Oradaki
insanlara hayatı zindan ettiniz.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Bakın, bugün siz
eğer ölümler üzerine konuşacaksanız, bunlar çok konuşuldu
burada. Siz bu işin sonucunu konuşuyorsunuz, sebeplerini
konuşmanız lazım. Sebepleri şunlar
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Sizin seçim
kazanmanız, sizin seçim kazanmanız, sebep o.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Bugün medeni
dediğimiz ülkelerin, yüzümüzü çevirdiğimiz ülkelerin, 400 bin
Müslüman ölürken seyreden, 12 Fransız öldüğü zaman dünyayı
ayağa kaldıran o çifte standartlı medeni ülkelerin şu anda
çizmiş olduğu projelerin piyonusunuz ve onun burada sözcülüğünü
yapıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Piyon sizsiniz,
sizsiniz. Biz orada halkın içerisinden geliyoruz, sokaktan geliyoruz
saraydan gelmiyoruz.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Evet, nasıl
piyonudur, görün. Bakın, kırk yıllık süreci bir inceleyin,
bunu çok rahat görürsünüz. Siz, 1980 yılında PKK terör örgütü
çıktığı zaman ve onun savunucusu
çıktığı zaman ne diyordunuz: Bölgenin
kalkınmamışlığı üzerine, bölgenin
gelişmemişliği üzerine siyaset ürettiniz. Peki, biz bu siyaseti
üretirken ve geldiğimiz 2002de oranın yöre insanı bize tek
şunu söyledi: Olağanüstünü kaldırın, başka bir
şey istemiyoruz. Ama biz geldik olağanüstünü, bir ay sonra
kaldırdık.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Aman, aman!
Kaldırdığınız olağanüstüyle sokağa
çıkılmıyor.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Ondan sonra ne
yaptık biliyor musunuz? O mağdur politikası
yaptığınız -aynı Alman Milletvekili Claudia Rothun ve
Mitterandın karısıyla beraber- her hafta Diyarbakıra
gidip Bak, bunlar, devlet size okul yapmıyor, yol yapmıyor, hastane
yapmıyor, havaalanı yapmıyor. diye mağdur edilen
politikaların yanında yer alarak yaptığınız bütün
hizmetleri yaptık.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri)
Yaptığınızı burada sunmayın, yapmanız
gerekenler bunlar, yapmanız gerekenler.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İnsanlar
sokağa çıkamıyor.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) On üç yıldan beri
bunu yaparken bunu yakan PKK terör örgütünün burada gelip sözcülüğünü
yaptınız. Bakın, bu millet sizin bu çift yüzünüzü gördü.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya, bu
sizin göreviniz, göreviniz.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Bakın, devlet
bugüne kadar kudret elini gösterdi, size üç yıldan beri de şefkat
elini gösterdi.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Göstermesin. Mecburdur, mecburdur yapacak tabii.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Barış sürecini
başlattı. O barış sürecinde ne yaptınız biliyor
musunuz: Halkı tehdit ettiniz, sandıkları esir
aldınız.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Mecburdur, görevidir.
ZEKİ AYGÜN (Devamla)
Sırtınızı dayadığınız o PKKnın,
Dağlıcadaki terör örgütünün haber verip o şehir yapılanmasıyla
ortaklaşa çalışıp orada insanları baskı unsuru
yaptınız.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
İnsanlar şehir merkezinde tanklarla dövülüyor, tanklarla.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Ve orada
hakkını savunduğunuz insanlardan haraç istediniz vergi adı
altında. Vermeyince evini yaktınız, arabasını
yaktınız ve kendilerini kurşunladınız. Vatandaş
sizin yüzünüzü gördü. Bakın, bunu gördüğü içindir ki bir ay önce,
bayramdan bir ay önce 38 militan Yüksekovaya indi, halkı
silahlandırmak istedi. Halk silahı almadı ve geldi devlete haber
verdi.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
İki gün oraya gidin, hikâye yazma.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Devlet 38 militanı
temizledi ve orada şunu gördük: Demek ki benim bin yıl beraber
yaşadığım Kürt kardeşim, Çanakkalede omuz omuza yatan
dedelerimiz, omuz omuza yatan o kardeşim sizin bu çift yüzünüzü gördü ve
ASALA Ermeni terör örgütünün arkasında durmadığını
gördü. Maalesef, bu gerçeği gördüğü için bugün arkanızda
değiller. Siz de bundan şimdi rahatsız oluyorsunuz ve burada,
şimdi, telsizlerdeki konuşmalarda ne diyor: Uymayan, bize destek
olmayan halkı kurşunlayın. Bunları hep yaşadık,
yaşıyoruz. Siz bu gerçekleri görmediğiniz için,
uluslararası oyunun piyonu olan PKKnın şu anda burada
sözcülüğünü yapıyorsunuz, hiç kusura kalmayın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bakın, dört
gündür 24 insan orada bodruma tıkılmış, her gün 1ini
öldürüyorsunuz.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Bakın
arkadaşlar, bugün Orta Doğuyu kan gölüne çevirenler, Şii-Sünni
kavgası yaptıranlar, otuz yıldan beri de bize Kürt-Türk
kavgası yaptırdılar, piyon olarak kullandılar. Bundan yüz
yıl önce de Osmanlıyı dağıtan o Haçlı Seferlerinin
Haçlı zihniyeti o zaman da piyon kullandı. Anzaklıları
getirdi, benim ecdadımla göğüs göğüse
çarpıştırdı, 250 bin şehit verdik. Onun için sizler bu
gerçekleri görmüyorsunuz. O oyunu hazırlayanlar o gün de maşa
kullandılar. Bugün maşanın şekli değişti, kendi
kurdunu kendi içinden üretiyor.
Bakın, Şırnaklı bir
aşiretin evladıyla konuştum; ne diyor, biliyor musunuz: Benim
dedeme yüz yıl önce Lawrencein adamları geldi, şu teklifte
bulundu, dedi ki: Siz burada güçlü bir aşiretsiniz, sizi biz
silahlandıralım ve Osmanlıya karşı bayrak
açın. Dedesinin verdiği cevap şu: Onlar Müslüman, ben de
Müslümanım elhamdülillah, siz keferesiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Ama
Müslümanların cenazeleri yedi gün sonra
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Ben Müslümanı
arkadan vuracak kadar kahpe değilim. diyen bir ecdadın
torunlarısınız ama bugün, maalesef, o küresel oyunların
şu anda sözcülüğünü burada yapıyorsunuz. Ben, bin yıldan
beri beraber yaşadığım öz babamı
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Taybet
İnanın yedi gün sokakta cenazesi kaldı.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Ne kadar kötü olursa
olsun o benim öz babamdır ama ben başka bir üvey baba istemiyorum.
diyen bir anlayışın torunlarısınız ama
yanlış yoldasınız.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Bir söyleyin bakalım:
Müslüman Müslümana bunu yapar mı?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Evet, Müslümanın
Müslümana işte maalesef
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Yedi gün Taybet
İnanın cenazesi sokağın ortasında kaldı.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - İşte, o fitne,
fesat ve şeylerden kaynaklanan
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Kimin döneminde?
Din tüccarlığını yapan parti döneminde.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, bu küresel oyunları görün, siz bunun
maşası olmayın...
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Siz de
olmayın.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) -
burada sözcülüğünü
yapmayın.
Bakın, yazıktır bu millete.
Komşunun 800 kilometrelik sınırında olan hâli görüyorsunuz.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) O zaman gelin,
Parlamentoda konuşun bunları, halkı öldürmeyin.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Siz onların burada
sözcülüğünü yapıyorsunuz, akan kanı görmüyorsunuz.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Kim döküyor,
kim, kim?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Bizim 33 gencecik fidan
gibi askerimizi şehit edenler nerede, onun için bir sesiniz
çıktı mı burada?
BESİME KONCA (Siirt) Çıkıyor,
söylüyoruz!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Dağlıcada 16
askerimiz şehit edildi, sesiniz çıktı mı burada, rahat
rahat oturuyordunuz orada?
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Ne
yaptılar, cenazelerini kim aldı? Bizim barış anneleri ve
milletvekilimiz gitti, onları aldı.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Ne zaman
sırtınızı yasladığınız o PKK terör
örgütünün elemanları orada ölüyor, ondan sonra geliyorsunuz, burada ciyak
ciyak bağırıyorsunuz. Onun için hiç kusura kalmayın
ABDULLAH ZEYDAN (Hakkâri) 7 Haziranda iktidar
olsaydınız hiç kimse ölmezdi!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Bakın, ben kefenini
beline sarmış bir kurucu genel başkanın temsilcisiyim. Ben
de kefenimi belime sardım, Bursa Koordinatörlüğünden Hakkâri
Koordinatörlüğüne geldim ve üç yıldan beri orada koordinatörlük
yapıyorum ve şu anda Vanı da aldım.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Niye o bölgeye
kefenle gitmek zorunda kaldınız?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Bakın, sizin orada
tehditlerinizi
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Kefenle
gitmeyin!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Bakın, ben orada
neler gördüm söyleyeyim size. İlk gittiğimde insanların
söyledikleri şu: Sayın Vekilim, hiçbir şey istemiyoruz sizden,
şu devlet sandıklara sahip çıksın, şu adamlardan bizi
kurtarın.
BESİME KONCA (Siirt) Çıktı, kaç
çıktı? Rakamları, sonuçları söyleyin!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Ondan sonra, Üzümlü ve
Derecik kapılarının açılmasını istediler, gümrük
kapılarının. Niye bu kapılar açılmadı bugüne
kadar? Çünkü o üst akıl onu açtırmadı yanlış
politikalarla, biz de onlara
Bizi yönetenler, bugüne kadar yönetenler
yanlış yaptılar ve devlet ile askeri karşı
karşıya getirdiler. Şimdi, biz bu oyunu bozduk, biz o
kapıları açtık. 30 Mart seçimlerinden bir ay önce açıldı,
kararı verildi ama siz oradaki memurları kaçıran PKK terör
örgütüne ses çıkarmadınız. Evet, Üzümlü Gümrük
Kapısında çalışan memurlar kaçırıldı ve
tehdit edildi.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Kim
çalışmaların içerisindeydi?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Bakın, başka
neler gördüm? Kaçırılan AK PARTİli bir arkadaşıma
sekiz saat İncil dersi verildi dağlarda. Tamam mı?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sen
inanıyor musun buna ya?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Evet, İncil dersi
verildi. Siz nerelere hizmet ettiğinizi görüyorsunuz. Gerçekleri görüp de
AK PARTİye katılanların
(HDP sıralarından
gürültüler) İnsanın gözünde hâlâ mermi olduğunu gördüm, hâlâ
mermi olan gördüm. Bakın, 7 Haziranda Şemdinlide Tütünlü köyünde
bize destek veren halkın koyunlarını mezraya
çıkarmaması için tehdit eden bir anlayışı gördüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Van güç birliğinden
bahsetmiştim, oraya gidemeyen HDP milletvekilleri ve belediye
başkanını gördüm.
BESİME KONCA (Siirt)
Yaşınızdan utanın!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Onun için, buradan
çıkıp boşuna hamaset yapıp fuzuli yere çenenizi
yormayın. Bu millet bu gerçekleri görmüştür ve sizi çok iyi tahlil
ediyordur.
BAŞKAN Sayın Aygün, süreniz
dolmuştur.
Teşekkür ediyoruz.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Onun için tehditle
aldığınız oylar bile 13,5tan 10,8e düşmüştür,
daha da düşecektir, bunu böyle bilin.
ABDULLAH ZEYDAN (Hakkâri) Maşallah,
Hakkâride iyi çalışmışsınız, yüzde 8 oy
aldı AKP, iyi çalışmışsınız!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Ben hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Baluken...
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Konuşmanın tamamı partimize yönelik sataşmayla geçti.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya)
Başkanım, PKKya sataştı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Piyon
olmaktan tutun da...
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken. (HDP
sıralarından alkışlar)
İki dakika süre veriyorum sataşmadan.
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim lütfen.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Kocaeli Milletvekili Zeki
Aygünün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekili de herhâlde
yaptığı konuşmanın hiçbir cümlesine inanmıyor
olacak ki bütün...
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) -
Yaşadığım hadiseleri bana anlatma lütfen.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
...konuşmasını sıramıza onaylatma ihtiyacı
hissetti.
Şimdi, bu OHAL kaldırma meselesine önce
bir gelelim. Şu anda sizin yaptığınız bu hâl var ya
OHALi binlerce kez aratan bir hâldir. (HDP sıralarından
alkışlar) Yasa dışıdır, hukuk
dışıdır, kanunsuzdur ve her gün yeni bir katliamın
altına imza atmaktadır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
90lı yıllarda köyler boşaltılırken siz bugün hukuk
dışı bu hâlle ilçeleri ve illeri boşaltıyorsunuz.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Yeni Surdan
geldi teşkilatımız.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Yüz binlerce
insanı sürgüne gönderdiniz. Binlerce insanı, maalesef bu
yapmış olduğunuz uygulamalarla bir katliama tabi tuttunuz.
Sizin bu askerlerle ilgili belirttiğiniz husus,
herhâlde bizi takip etmiyorsunuz (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Burada sizin gibi asker cenazeleri üzerinden gelip siyaset yapacak
değiliz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) OHALi siz
kaldırdınız değil mi?
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bakın, biz
buraya kışla içi şüpheli bir şekilde katledilen askerlerin
önergesini getirdik, reddettiniz; alıkonan askerlerle ilgili ailelerin
beklentisi var, getirdik, reddettiniz.
Dağlıcadan bahsediyorsunuz.
Dağlıcada asker cenazeleri yirmi dört, kırk sekiz saat boyunca
yerde yatarken sizin Başbakanınız Konyada maç izliyordu, maç.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Doğru söyle,
yalan söyleme.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Sonra, partili
arkadaşlarımız gidip asker cenazelerini insanlık onuruna
yaraşır bir şekilde getirip ailelerine
ulaştırdılar. Biz bunları yaparken siz Taybet ananın
cenazesini günlerce sokak ortasında beklettiniz, 3 aylık Miray
bebeğin cenazesini yirmi bir gün boyunca hastane morgunda bile
bekletmediniz. Dolayısıyla, buraya gelip böyle hamaset söylemlerine
siz başvurmayın.
HÜSEYİN TURAN (İstanbul) Hamaset sizin
yaptığınız.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Siz
âlâsını yapıyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Gelin gidelim,
birlikte araştıralım. Madem Hakkâri Vekili de olmuşsunuz,
siz de onay verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Kim hata
yapıyorsa; PKK yapıyorsa PKK, devlet yapıyorsa devlet,
raporlaştırıp buraya gelip hep beraber tartışalım
diyorum.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) PKK terör
örgütü, biz devletiz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) İnsanlarla bizi
görüştürmemek için elinizden geleni yapıyorsunuz.
BAŞKAN Halkların
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz önce HDP Grubundan
değerli konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisini -diğer
partilerin de ismini vererek- bizim partimizi Adalet ve Kalkınma
Partisinin arka bahçesi olmakla suçladı. O konuda cevap hakkımı
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel, iki dakika.
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyin.
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Siirt Milletvekili Besime Koncanın HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; esasen Adalet ve Kalkınma Partisi ile HDP
Grubu arasında sıkça yaşanan bu tartışmalarda bir taraf
olmak ve bu konuda bir şey söylemek durumunda değiliz ama Cumhuriyet
Halk Partisini -başka partilerin de ismi sayılarak- Adalet ve
Kalkınma Partisinin arka bahçesi olmakla suçladı sayın hatip.
Cumhuriyet Halk Partisinin legal ya da illegal
hiçbir yapı, hiçbir örgüt, hiçbir kişiden talimat
almayacağını, sadece ve sadece halktan talimat
alacağını, bunun resmî seçimler yoluyla
olacağını, sonunda da bir hesap verecekse halka karşı
bu hesabı vereceğini, Cumhuriyet Halk Partisinin yapmış
olduğu her icraatın, burada yapmış olduğu her
konuşmanın sadece halkın ortak yararları üzerine
yapılmış konuşmalar olduğunun altını çizer,
bu konuşmada grubumuza yapılan saldırıyı da
kınadığımızı ifade etmek isterim.
Ayrıca, Adalet ve Kalkınma Partisinin
değerli konuşmacısının rakamlarla arası pek iyi
değil, dedi ki: Irakta 200 bin Müslüman öldü, sesleri çıkmadı
kimsenin ama Fransada 12 Fransız ölünce dünyayı ayağa
kaldırdılar. 2003ten bugüne kadar ölen Müslüman sayısı 1
milyon 200 bindir ve Fransızlar ölünce dünya ayağa kalktı.
dediğiniz noktada, Sayın Başbakan Davutoğlu Fransadaki
anma toplantısına gitmiştir. Eleştirdiğiniz eğer
Türkiyeden oraya yapılan bu üst düzey katılımsa takdir sizin,
bizce Fransadaki o terör saldırısına karşı
Türkiye'nin orada temsil edilmesi doğruydu, biz de onu doğru bulduk.
Ancak yanlış olan şu: 1 milyon 200 bin Müslümanın ölmesi
1 Mart tezkeresi burada görüşülüp de oylanırken grubunuzdan bizimle
birlikte hayır oyu veren ve Türkiye'nin bu drama, bu katliama ortak
olmamasını sağlayan milletvekilleri de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
o kefeni belindeki kurucu
genel başkanınız tarafından tasfiye edilmiştir, o
günden sonra hiçbir makam, mevkide de yer almamıştır.
Konuyu Meclisin bilgilerine sunarız. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun,
5/1/2016 tarihinde Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve
arkadaşları tarafından, 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra
sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde işbu
önergenin yazım tarihi itibarıyla 61 çocuğun yaşam
haklarının ihlal edildiği iddialarından hareketle
yaşanan çocuk ölümlerinin ve bu yaşam hakkı ihlallerinin
önlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 26 Ocak 2016 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun önerisi lehinde ikinci ve son söz İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlu.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; HDPnin grup önerisi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce şunu ifade etmek istiyorum: Üç aydan beri,
yaklaşık üç aydır Parlamento çalışıyor,
aslında çalışıyor gibi görünüyor ama gruplar olarak öyle
sanıyorum ki bindiğimiz dalı kesiyoruz. Değerli
arkadaşlarım, üç aydan beri, özellikle HDP ve AKP
gruplarının karşılıklı yapmış
oldukları tartışmalarla, bu Parlamentonun
çalışamayacağı, bu Parlamentonun milletin dertlerine derman
olamayacağı izlenimi veriyoruz ve öyle inanıyorum ki bu,
yazılmış bir senaryodur. Bu Parlamentodan bir şey
çıkmaz, dolayısıyla, parlamenter sistemden de bir şey
çıkmaz. buna koşuyorlar, buna şartlandırıyorlar
milleti, bu konuda bütün grupları uyarmak isterim.
Değerli arkadaşlarım, Halkların
Demokratik Partisinin önerisi bölgedeki sokağa çıkma yasakları
ve çocuk ölümleri üzerine. Bakın, üç aydan beri biz bu konuyu
konuşuyoruz, terör, terörle mücadele ve terörle mücadele esnasında
ortaya çıkan insan hakları ihlalleriyle ilgili konuşuyoruz.
Bunlar sonuç değerli arkadaşlarım, hiçbir zaman esasa girmedim
ama insan haklarıyla ilgili de bir şey söylemek isterim. Bütün
savaşlarda bir yaralı varsa -Çanakkalede bunun hikâyeleri
anlatılır- silahlar susar, o yaralı gidilip, alınır.
Bu, uluslararası insan hakları belgeleriyle de, en vicdanla da,
ahlakla da öyledir değerli arkadaşlarım. Eğer Cizrede 28
kişi, bunlar kim olursa olsun -masum olur, terörist olur başka bir
şey olur- eğer orada yaralı bekleniyorsa, bunun bir yolu bulunup
bu yaralıların oradan alınması gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, önce şunu
ifade etmek istiyorum, net bir şekilde altını çiziyorum: Hiçbir
egemen demokratik ülkede bir güç çıkıp Özerklik ilan ettim ve bunu
silahla kabul ettireceğim. diyemez, derse devlet bu güçle mücadele eder,
bu gücü oradan atar, bu böyle biline, bu hiçbir şekilde tartışılmıyor.
Ama başka bir şey daha var, o da böyle bilinmesi gerekiyor: Devlet,
AKP, sadece böyle bir sorunla asla sadece güvenlikçi politikalarla baş
edemez; bu da böyle bilinmesi gerekiyor. Terörle mücadelenin de, demokratik bir
ülkede hukukun içinde olmak zorunda olduğu da, bu da böyle biline
değerli arkadaşlarım.
Bakın, sonuçları konuşuyoruz, tabii
çok önemli insan hakları ihlalleri, bunları konuşuyoruz ama
esasen önümüzde bir kimlik sorunu var, bir demokrasi sorunu var, bunun üzerinde
oturan bir terör sorunu var. Ha, Yok filan diyeceksiniz, Kimlik sorunu yok.
Nereden çıktı? Biz Kürt meselesini çözdük. öyle diyor Sayın
Cumhurbaşkanı. Kalmadı, artık TRT Şeş var, her
şey var, hallettik. Yani bunları böyle diyebilirsiniz ama insanlar
böyle algılıyor. Bu, bir kimlik sorunudur, demokrasi sorunudur,
eşit yurttaşlık sorunudur. Kırk yıldır hatta yüz
yıldır bunun temelinde bu var ve bu siyaset maalesef bunu çözemedi.
Ha, Çözüm süreci dediniz. Evet, bütün yanlışlıklarına
rağmen, usul yöntem yanlışlarına rağmen, kapalı
kapılar arkasında yapılanlara rağmen, bu millet, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu dâhil bu çözüm sürecini büyük ölçüde destekledi. Ama ne
oldu? Bu kürsüden hiç kimse, Başbakan ya da herhangi bir bakan, herhangi
bir Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili bu sürecin niçin akamete
uğradığını, niçin durduğunu anlatmadı bize;
gelip söylemedi niçin bu süreç durdu, niçin tekrar kan akıyor, bunu kimse
söylemedi değerli arkadaşlar. Ama biz biliyoruz, niçin böyle
olduğunu biz biliyoruz. Kimin haklı kimin haksız olduğu çok
önemli değil değerli arkadaşlarım. Biz biliyoruz
olayı.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer
partiler AKPnin arka bahçesidir
Geçen günlerde de HDPnin grup başkan
vekili çıktı, işte, Cumhuriyet Halk Partisi ne diyor belli
değil.
Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk
Partisinin ne dediği çok açık, çok net Sayın Baluken. Çok
açık bir şekilde söylüyor. Bir parti grubu, Cumhuriyet Halk Partisi,
sizin gibi düşünmek, sizin istedikleriniz gibi düşünmek durumunda
değil, Hükûmet gibi düşünmek durumunda değil. Özgün bir
şekilde Kürt meselesinin çözümüyle ilgili, hem yöntem açısından
hem de içerik açısından, esas açısından açık, net
şeyleri var. Bir defa, bu sorunun bu Parlamentoda çözülmesi gerektiğini
söylüyor. Kapalı kapılar arkasında yapılacak işlerle
bu sorunun çözülemeyeceğini söylüyor. Bu bir demokrasi meselesidir, bu bir
eşit yurttaşlık sorunudur, bunun halledileceği yer Türkiye
Büyük Millet Meclisidir. Elbette dünyada ne oluyor, bütün bunları
biliyoruz. Kırk seneden beri elinde silahla dağlarda gezen bir örgüt
var. Bu sorun çözülürken o örgütün silahlarını bırakması
gerekiyor. Bunun için de dünyayı yeniden keşfetmemize gerek yok.
Bunun için kimler nasıl görüşecek, bütün bunları da biliyoruz
ama açık bir şekilde şuradan ifade ediyoruz: Bu sorun bir
demokrasi meselesidir, eşit yurttaşlık meselesidir.
Elbette demokrasi meselesi dediğimiz zaman
yerel yönetimler gelir ki Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda Avrupa Yerel
Yönetim Özerklik Şartının kabul edilmesiyle ilgili defalarca
açıklama yapmıştır. Dil ve diğer insan haklarıyla
ilgili sorunların hepsini Cumhuriyet Halk Partisi çözmeye katkı
sağlamaya hazırdır. Burada nerede netlik yok Sayın Baluken?
Elbette Cumhuriyet Halk Partisi gibi bir parti sizin istediğiniz gibi ya
da Hükûmet kanadının yaptığı gibi
düşünmeyecektir, yapmayacaktır.
Şimdi bir soru sormak istiyorum değerli
arkadaşlarım Türkiye Büyük Millet Meclisinden, buradan. Bakın,
2013 Martında Diyarbakır meydanında Nevruzda bir şey
söylendi. Şimdi egemen Kürt siyaseti bu noktada mı, değil mi, bu
soruya cevap vermek durumundayız. Ne dendi? Biz bölünmek istemiyoruz,
ayrılmak istemiyoruz., bir. İki; ne denildi? Bundan sonra silahla
elde edilecek hiçbir hak yok, silahı bırakıyoruz. Böyle mi
arkadaşlar? Bu noktada mısınız? Eğer bu noktada isek
bu sorunu Cumhuriyet Halk Partisi çözer, bu sorunu bu Meclis çözer değerli
arkadaşlarım ama bu soruya tekrar cevap verilmesi gerekiyor.
Şimdi, burada bir şey söylüyorum:
Eğer gerçekten yerel yönetimlerin güçlendirilmesi isteniyorsa, özerklik
değil, ayrılma falan istenmiyorsa o zaman buradan şunu ifade
ediyorum bu elinde silah tutanlara, bunlara sözü geçenlere, bunlarla
ilişkisi olanlara: Derhâl silahları bırakın hem de hiçbir
ön koşulsuz, hiçbir şey istemeden derhâl silahları
bırakın. O zaman göreceksiniz Adalet ve Kalkınma Partisi
eğer bir tuzak kuruyorsa, Cumhurbaşkanı bir tuzak kuruyorsa o
tuzak, o oyun açığa düşecektir. Eğer şiddetin
tırmandırılması üzerinde bir oyun kuruluyorsa ki ben bu
kanaatteyim, o zaman bu oyun açığa düşecektir, yüzyıllardan
beri bütün algılar açığa düşecektir, ne
yaptıklarını şaşıracaklardır ve bu meseleyi
de o zaman çözeceğiz.
Şimdi, Hükûmete de bir şey söylemek
istiyorum: Bakın, Moroda biliyorsunuz benzer bir problem vardı,
Moroda Moro İslami Kurtuluş Örgütü
120 bin insan ölmüştü.
Sayın Başbakan araya girdi, Sayın Davutoğlu araya girdi ve
orada çözüm süreci yapılıyor 9 bin kilometre ötede. Araya girdi ve
örgüt silahlarını teslim ederken de Birleşmiş Milletler
Komisyonunun başında Haydar Berk diye bir Türk diplomat vardı
değerli arkadaşlarım. Dolayısıyla Moroda yapılan
bu şey burada da çözülebilir.
Değerli arkadaşlarım,
konuşmamın başında Bu mesele terörle mücadeleyle
çözülemez. yani Sadece terörle mücadeleyle çözülemez. diye ifade ettim.
Şimdi, Hükûmet yine çözüm gevelemeye
başladı. Dün Hükûmet sözcüsü 303 maddelik yeni bir planlarının
olduğunu söyledi ve 5 ana grupta eylem planı; terörle mücadele, kamu
diplomasisi, ekonomik tedbirler, maddi ve manevi zararların giderilmesi,
idari tedbirler, insani tedbirler filan. Yuvarlak laflar! 303 madde ne olacak
göreceğiz. Ama size bir şey söyleyeyim burada, açık, net bir
şekilde bir şey söyleyelim Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna:
Bakın, bir önceki çözüm sürecinin akamete uğraması ve tekrar
yüzlerce can kaybetmemizin sebebi; bu çözüm sürecinin
sınırlarının belli olmaması, kapalı kapılar
arkasında olması, büyük ölçüde yöntem
yanlışlığı idi. Gene aynı noktadan hareket
edecekseniz çözemezsiniz bu işi. Şimdi, bu söylenen yuvarlak
laflardan hareketle de şunu ifade etmek isterim ki bu, Adalet ve
Kalkınma Partisinin daha evvel eleştirmiş olduğu hani
ceberut devlet falan diyordunuz ya, Bunu demokratikleştireceğiz.
o devletin yöntemlerine benziyor.
Son cümlelerimi söylüyorum; Adalet ve Kalkınma
Partisini en güçlü gördüğünüz şu anda hikâyenizi kaybettiniz
değerli arkadaşlar, sizin bir hikâyeniz yok artık, bu ülkeye
söyleyeceğiniz, yapacağınız bir şey yok. Niye?
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Millet öyle
demiyor Sayın Vekilim.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Çünkü siz
artık devlet oldunuz, devletleştiniz. Hangi devlet biliyor musunuz?
Hani o Demokratikleştireceğiz. diye gelmiş olduğunuz
devlet, ceberut devleti şimdi siz temsil ediyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Terörle mücadele
ediyoruz.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) O nedenle bu olaya
bu şekilde yaklaşıyorsunuz. Böyle yaklaşırsanız
bu problemi çözemezsiniz. Bu problem Türkiyenin problemidir, bu problemi
Türkiye Büyük Millet Meclisi çözebilir ancak burada konuşarak
halledeceğiz bu sorunu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bekaroğlu.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bekaroğlu, 2 kez ismimi de zikrederek benim Cumhuriyet Halk
Partisinin ne yaptığını belirsiz bulduğumu ve bununla
ilgili farklı görüşler aktardığımı ifade etti,
sataşmada bulundu.
BAŞKAN Hayır, şöyle dedi Sayın
Baluken, özellikle dinledim, sizin gibi düşünmek durumunda
olmadığını ifade etti. Bunu bir sataşma olarak
nasıl değerlendiriyorsunuz?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır yani Baluken diyor ki: CHPnin ne
yaptığı belli değil. Bu konuda 2 kez zikretti ve bizim
BAŞKAN Sayın Baluken, bakın
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Açık sataşmada bulundu Başkan. Yani bunun nesini
tartışıyoruz?
BAŞKAN Hayır, açık sataşma
yok. Ben şunu gördüm, ben de dinledim, yani doğal olarak bir siyasi
parti grubu temsilcisinin bir başka siyasi parti grubu temsilcisi gibi
aynı düşünmek durumunda olmadığını ifade etti.
Yani bunun dışında sizin partinize ya da şahsınıza
söylediği herhangi bir şeyi ben
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İşte, sataşmada bulundu yani CHPnin siyasi tavrıyla ilgili
benim kafa karışıklığı
yarattığımı söyledi. Ona
BAŞKAN Sayın Baluken, böyle demedi,
lütfen
Yani ben
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, açık bir şekilde öyle söyledi Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben bakayım, tutanaklara
bakayım, varsa söz veririm, tamam.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, tutanaklara bakmanızı gerektiren bir şey
yok ki. Baluken, CHPnin ne yaptığı belirsiz diye defalarca
söyledi.
BAŞKAN Sizin gibi düşünmek durumunda
olmadığını ifade etti. Bundan doğal olarak
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Tamam,
ben de ona itiraz etmiyorum zaten.
BAŞKAN Tamam.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Tabii ki
aynı düşünsek aynı siyasi parti sıralarında olurduk.
BAŞKAN Tamam. Peki, nerede, sataşma ne
oluyor?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ama
benim CHPnin politikalarıyla ilgili belirsizlik
yarattığımı ve Genel Kurulu yanlış
bilgilendirdiğimi ima ediyor.
BAŞKAN Tamam, ben tutanakları isteyip
bakacağım, varsa böyle bir şey vereceğim Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Açık değil mi Sayın Başkan sataşma?
BAŞKAN Tamam, varsa vereceğim bu
şekilde.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Tamam.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisi aleyhinde ikinci ve son söz Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşa aittir.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu bize yönelik eleştirilerde
genellikle bölgede, Kürt illerinde, kürdistan illerinde meydana gelen
olayları
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Bırak
kürdistanı ya, Türkiye Cumhuriyeti.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
gündeme getirdiğimizi ve bu konuda farklı bir
yaklaşımı sergilemeye çalışıyorlar ama şunu
ifade etmek isteriz ki: Bazı meseleler o kadar önceliklidir ki, o varken
başka hiçbir şey konuşulamaz. Şu anda biz, yaşam
hakkının yerle bir edildiği, yaralıların tedavi
edilmediği, çocukların öldürüldüğü, cenazelerle
yaralıların bir bodrumda tutulduğu zaman diliminde başka
bir meseleyi konuşamayız.
Dört gündür Şırnak Milletvekilimiz Faysal
Sarıyıldız -diğer milletvekillerimiz de sık sık
yazıyorlar- Cizrede bodrumda 28 yaralının olduğunu ve
acilen tedavi edilmezlerse tek tek yaşamlarını yitireceklerini
yazıyor. 4ü hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tedbir
kararı verdi, bir saat içinde. Cihan Karaman için üç gün boyunca tedbir
kararına rağmen maalesef ambulans gitmedi ve Cihan Karaman
yaşamını yitirdi. Ondan sonra 3 tane yaralı daha o bodrumda
yaşamlarını yitirdiler ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu
Parlamento ve Hükûmet olaya müdahil olmadı. Gerçekten ortada
insanlığa karşı suç işleniyor. Bu
yaralıların ölüme terk edilmesi, ambulans gönderilmemesi, cenazelerin
sokakta bırakılması, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmemesi, OHAL ilan edilmeden
sıkıyönetimin ve darbenin en daha üsteki koşullarının
bu ülkede yaşatılmasının bir adı var: Bu gerçekten
hukuksuzluk, bu gerçekten kanunsuzluk, bu gerçekten keyfiyet. Bu rejimin
adı nedir? Bunu hep birlikte Parlamentoda koyalım. Bu olaya
Parlamentonun müdahil olması lazım.
Şu anda 24 insan, birisi bugün daha da
ağırlaştı, can çekişiyor ve on dakikalık
mesafede, Şırnak Valisini İçişleri Bakanı
aşamıyor. Bugün Başbakana da aktardık. İster sivil
olsun -hepsinin sivil olduğunu da söyleyeyim, hepsinin- isterse örgüt
mensubu olsun, isterse başka bir kimlikte, inançta, dilde olsun o
yaralıları tedavi etmek devletin temel görevlerindendir. Kasten,
taammüden planlayarak insanlar ölüme terk edilemez. Şu anda savaşta
bile -savaş olduğu kabul edilmiyor ama- savaşın en korkunç
dönemlerinde bile, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında bile
alenen dünyanın gözünün içine baka baka yaralılar ölüme terk
edilmemiştir. O ölenler de yaralılarla birlikte aynı zeminde
kalıyor ve bodrum katındalar, üst katları iki gündür bombalarla
bombalanıyor. Bu gerçekten tarif etmekte zorlandığımız
bir mesele. Bu mesele dururken ne konuşabiliriz, insanlar orada can
çekişirken biz neyi tartışabiliriz? Bu Parlamentonun gündemi
Bu
ölümler, bu katliam, bu cinayet silsilesi dururken başka ne
konuşulabilir? Halk bizlere yetki verdi, Türkiyenin problemlerini çözün,
Kürt sorununu çözün, Türkiyede eşit ve özgür yurttaşlık meselesini
çözün, Türkiyede hukukun üstünlüğü problemini çözün, insanların
gerçekten barış içinde kardeşçe yaşayacağı bir
ortamı yaratın." dediler ama şu anda yapılan tümüyle
her sesi kısma, her isyanı bastırma ve her zulmü örtme ve
farklı bir şekilde gösterme çabasıdır. Gerçekten vicdanlarınıza
seslenmek istiyorum. Ben kendi adıma dört gündür gece uyumadım.
Sabahlara kadar medyanın yanında bakıyorum, vekillerimizle
görüşüyoruz, oradaki halk arıyor, Her an ölebiliriz. diyor ve
yanı başlarında hastane var. Ve bu sadece milletvekili
olmayı gerektirmiyor, insanız biz ve insanlar orada can
çekişiyor. Mehmet Yavuzelin ayağı kangren, sosyal medyada
annesinin çığlıklarını duyduk. Terlik bile bulamadan
hızla çıkmış çocuğunu kurtarmaya
çalışıyor. Bu feryatları bu Parlamentonun dinlemesini,
duymasını ve bunun gereğini yerine getirmesini istiyoruz. Bizim
tek talebimiz var, hukuka davet ediyoruz. Türkiyenin imza
attığı uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine
getirin. diyoruz. 112yi aramak yerine Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine Strazburgtan karar almaya zorlayan bir yaklaşımın
Türkiye açısından büyük bir utanç ve ayıp olduğunun
altını çizmek istiyoruz.
Şu anda telefon hattımızda
Şırnak Milletvekilimiz Sayın Faysal Sarıyıldız
var ve kendisi orada, sokağa çıkma yasağının
olduğu bölgede ilk günden beri orada ve kendisi size hitap edecek.
Buyurun Faysal Bey.
(Hatip tarafından cep telefonundan bir ses
kaydı dinletilmeye başlandı) (AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, böyle bir usul var mı!
BAŞKAN Sayın Beştaş, böyle bir
usul yok. Hayır, kürsüden siz hitap edeceksiniz, size konuşma sözü
verdim.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Orada ne
işi var onun?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Böyle bir usul yok efendim, bunu kabul
edemeyiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Ne işi
var onun orada?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Faysal
Bey milletvekilidir, yapamazsınız öyle!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, bir müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Kürsüden siz hitap edersiniz.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Yeter be,
yeter!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şu anda Faysal Bey bu Parlamentonun milletvekili, buranın üyesidir.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Yeter be!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Allah Allah
ya!
BAŞKAN - Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Buranın üyesidir.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Defolsun,
gitsin dağa!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Faysal
Bey bu Parlamentonun üyesidir, üyesi!
BAŞKAN Sayın Beştaş, kürsüye
hitap etmek üzere siz geldiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) O da
sizin gibi hakka sahiptir, tamam mı?
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Hayır.
BAŞKAN Kürsüden ancak siz hitap
edebilirsiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Onu da
halk seçti. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Faysal Bey milletvekilidir, milletvekilinin sözünü
kesemezsiniz!
BAŞKAN - Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Benim
sözümü kesemezsiniz!
BAŞKAN Sizin sözünüzü kesemem.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben
şu anda bir milletvekili...
BAŞKAN Telefondaki sözü kesebiliriz,
telefondaki sözü kesebiliriz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, Faysal Bey milletvekili olduğu için
BAŞKAN - Sayın Beştaş, kürsüye
siz çıktınız, kürsü hatibindir, lütfen!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ya, bu
yaptığınız gerçekten utanç verici! (AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ya,
milletvekilinin sesinden niye korkuyorsunuz, niye korkuyorsunuz
milletvekilinden? (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sayın
milletvekilleri
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Faysal
Beyin sesinden mi korkuyorsunuz? Ayıp ya, milletvekilidir! (Gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
yaptığınız
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatip
konuşuyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, hatip konuşuyor.
Buyurun Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Benim üç dakikam gitti.
BAŞKAN Hayır, siz kendiniz
açtınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bir
kere, bu Parlamentoda bu şekilde protesto etmekle ölümlerin arkasında
duruyorsunuz, bu cinayetleri destekliyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Şu anda Şırnak Milletvekilimiz,
o da sizin gibi halkın oyuyla seçildi, o da bu Parlamentonun bir üyesi.
Şu anda buraya gelmiyor çünkü halk orada büyük bir katliam tehdidi
altında. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sizler bir
Parlamento üyesinin buraya hitap etmesini engelliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
sizin suçluluğunuzu gösterir, bu panik sizin suçlu olduğunuzu
gösteriyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Faysal
Beyin söylemlerini siz söyleyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Faysal
Sarıyıldız bir milletvekilidir, bunu asla unutmayın, bunu
asla unutmayın.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Milletvekiliyse
gelsin konuşsun burada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tabii
ki buraya gelecek ve sizin yaptığınız zulmün
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir kere, dinlemesini öğrenememişsiniz.
Bir kere asgari koşullardan uzaksınız, gerçekten. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sayın
hatibi dinleyelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Lütfen
müdahale eder misiniz!
BAŞKAN Sayın Hatip, siz de
şahsiyetle uğraşmayın, Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, uğultudan dolayı dinleyemiyorum.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Kendisi gelsin, telefonu
değil.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Nerede
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ya bir
bağırmayı kes ya!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya)
Bağırırım, sen bağıramazsın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) O
cırtlak sesinle bağırmayı kes, kes sesini!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Oradan bağıramazsın
buraya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Kes
sesini!
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
Sayın Enç
Sayın Enç
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Meral
Hanım, siz görüşlerinizi belirtin, dikkate almayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, siz müdahale etmemekle
tarafsızlığınıza gölge düşürüyorsunuz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya)
Tarafsızlıktan bahsediyor ya. Gelsin burada kendisi konuşsun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Meral
Hanım, Cizrede yaşanan durumu anlatın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Gerçekten, deminden beri, dört dakikadır, bu protestoya bilerek ve
isteyerek izin verdiniz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Ne protestosu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bizim
konuşmamızı engellediğiniz gibi Şırnak
Milletvekilimizin de konuşmasını engellemiş oldunuz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Gelsin
konuşsun burada, gelsin buraya.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şu anda bizim tek gündemimiz var
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tek
gündemimiz var, 24 yaralı bilerek ve istenerek, taammüden öldürülüyor ve
bunun katili şu anda karar mercisinde olan insanlardır.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Şehit
annelerine söyle onu, şehit annelerine söyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şu anda bu kararı verenlerin hepsi bu cinayetin
ortağıdırlar. Dünyanın gözü önünde insanları ölüme
terk etmek cinayettir ve katliamdır. Burada bağırarak burada
kendinizce haklı göstereceğinizi sanıyorsanız
yanılıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sayın
hatibi dinleyelim.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkanın da bugünkü tutumunun kesinlikle doğru
olmadığını son olarak bir kez daha ifade edeyim.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Sizin
yaptığınız her şey doğru, her şeyi mükemmel
yapıyorsunuz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Yani,
burada sizler konuşurken büyük bir metanetle dinlemeye
çalışıyoruz. Birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var,
gerçekten birbirimizi dinlemeye ihtiyacımız var. Bütün problemleri
ancak konuşarak çözebiliriz. Konuşmadan çözülebilecek, savaşla,
şiddetle, ölümle çözülebilecek bir problem yoktur ve biz bunun için
buradayız, demokratik siyaset için buradayız ve siyaset bu problemi
çözemediği için, demokratik siyaset bu probleme el
atamadığı için şu anda insanlarımız
yaşamını yitiriyor. (AK PARTİ ve HDP sıralarından
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Sizler
kendi tutumunuzu ve haksızlığınızı bu
şekilde göstermiş oldunuz. Gerçekten ne kadar haksız
olduğunuzu bir kere daha görmüş olduk.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Konuşmacı, güneydoğuda ortaya çıkan olaylarla
ilgili bu konuda güvenlik güçlerinin terör örgütüyle yaptığı
mücadelede terör örgütünün başını ezmek için
yaptığı gayretler için Karar vericiler katillerdir. diye
ithamda bulunmuştur. Karar vericilerden biri olarak bu ithama cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika süre veriyorum sataşmadan
dolayı.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Ekonomi
Bakanı Mustafa Elitaşın, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsü
milletin kürsüsüdür, katillerin sözcülerinin kürsüsü değildir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sizsiniz katil!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sen
bütün o katliamların altında imzası olan birisin, tüm
katliamların altında imzan var senin!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçleri gidecek, bu
milletin geleceğini, bekasını engellemeye çalışanlarla
mücadele edecek, siz burada katilleri savunacaksınız. (HDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, size
yapılmasını istemediğinizi siz de başkasına
yapmayın.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) 24
yaralının hesabını ver sen!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Karne almak için gitmiş çocukların okullarına,
bahçelerine bomba koyacak, siz onları
alkışlayacaksınız.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Gelin
onu araştıralım, haydi araştıralım! Haydi var
mısınız araştıralım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kim
koymuşsa alçaktır! Kim koymuşsa şerefsizdir! Kim o
bombayı koymuşsa alçaktır! Senin devletin iyi bilir kimin
koyduğunu!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Teröristler ölecek, ailelerinin almasına izin vermeyeceksiniz,
belediyeleriniz getirecek ve onları, o teröristlerin cenazelerini siz
mezbahada bekleteceksiniz, istismar edeceksiniz.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Siz bu
halka, kadınlara, çocuklara nasıl o ithamda bulunursunuz?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Kürt halkına zulmedeceksiniz, Kürt adına
konuşuyorum. diyeceksiniz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) 70
yaşındaki anadan bahsediyorsun, ayıp, ayıp!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Hendekler kazacak, çukurlar ortaya koyacaksınız ve siz
Kürt milletini savunuyorum. diyeceksiniz. Kürtler sizden illallah diyor. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bir sen kaldın
Kürtler adına konuşan!
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Cinayet işliyorsunuz cinayet!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Siz Kürtler adına değil, taşeron olduğunuz
ülkeler adına konuşuyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Cinayet işliyorsunuz!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Siz Kürtleri savunmuyorsunuz, siz taşeron olduğunuz
ülkelerin ateşlediği fitilini elinize verdiği bombalarla ortaya
çıkmaya çalışıyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Şu anda bir cinayet işliyorsunuz!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bir kere burada geliyorsanız, o milletvekili gelip burada
konuşacak. Teröristlerle beraber, bir olarak değil, gelip burada bir
milletin kürsüsünde konuşacak, başkası vasıtasıyla
değil. İç Tüzükte yazar
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Bodrumda olan insanların ölümünden siz sorumlusunuz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Otur yerine
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Hepsinden siz sorumlusunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) İç Tüzükte der ki: Milletvekili eğer imkânı yoksa
yazılı beyanatını verir. ama burada olduğu sürece.
Siz burada kalkıyorsunuz telefondan konuşturmaya
çalışıyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Hepsinden siz sorumlusunuz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Şehit
ailelerine anlat onu.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Annesin, kadınsın, böyle konuşma, yakışmaz sana!
Barış dilini kullan barış dilini.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Tekrar söylüyorum, bu milletin kürsüsü, bu milletvekilleri millet
adına konuşurlar, teröristler adına değil.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani
bütün konuşma sataşmaydı zaten.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika süre
vereceğim. Ama sayın milletvekilleri, bakın,
konuşmanın hangi usulde, ne şekilde
yapılacağını ve kim tarafından
yapılacağını İç Tüzük tayin etmiş. Lütfen, Anayasayı,
İç Tüzük'ü hep birlikte olduğu şekliyle uygulayalım, her
birimiz kendi kafamıza göre bunu yorumlayarak farklı şekilde
yeni bir usul icat etmeyelim, ki Meclis Başkanlık Divanı olarak
da bizler buna müsaade etmeyeceğiz, bunu da bilmenizi istiyorum.
Sayın Baluken, iki dakika süre veriyorum
sataşmadan.
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
4.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Ekonomi Bakanı Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; belli ki Sayın Elitaş henüz bakan olmanın
ağırlığını içselleştirememiş. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
78 milyonun bakanı olarak burada
konuşması gereken, hesap vermesi gereken, bilgi vermesi gereken bir
konumdayken burada çıkıp tamamen hamasi söylemle tribünlere şov
yapmanın derdinde.
OKTAY ÇANAK (Ordu) Zoruna mı gitti!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Sayın
Elitaş, sizin Hükûmetiniz üç gün boyunca bir bodrumda bekleyen 28
kişinin can güvenliğinden, yaşam hakkından sorumludur.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teröristler müsaade etmiyorlar!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Orada bulunan
bir terörist yok. Orada 28 tane sivil var. 4ü yaşamını yitirdi
ve 4üyle ilgili sizin bakanlarınızın bugüne kadar bize ifade
ettiğine göre devreye girmelerine rağmen ortaya çıkmış
bir yaşam hakkı gasbı var. Siz buraya çıkıp
onların yaşam hakkını gasbedenleri, orada onları
katleden bir zihniyeti savundunuz. Dolayısıyla, sizin
bulunduğunuz konum son derece kötü bir konum.
Biz burada hiç kimsenin sözcülüğünü
yapmıyoruz. Sizin terörist cenazesi dediğiniz, örnek verdiğiniz
70 yaşındaki Taybet ananın cenazesiydi. Siz 3 aylık bebek,
70 yaşındaki anayı terörist olarak Türkiye halklarına
yutturmanın paniği içerisindesiniz. Ama daha fazla panik
yaşayabilirsiniz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş
olduğu tedbir kararlarına rağmen yaralı insanları
ölüme göndermenin insanlık karşısında nasıl yargılanacağını
hep birlikte göreceğiz.
Terörle iş birliği vesaire gibi
şeyleri merak ediyorsanız IŞİDle El Nusrayla, Ahrar El
Şamla geliştirdiğiniz ilişkilere bakın.
Ayrıca, Diyarbakırdaki o okulda patlayan
bombayı da devletin derinliğine sor, sana söylerler. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, hem biraz evvel grubumuza, partimize, Hükûmetimize, hepsine
sataşma vardır.
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın İnceöz, lütfen yeni
bir sataşmaya meydan vermeyelim.
Buyurun iki dakika.
5.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Meral Danış
Beştaşın HDP grup önerisi üzerinde, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmaları sırasında AK PARTİ Grubuna ve Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Yani Sayın
Başkan, en sonunda bunu söylediniz ya, pes doğrusu diyorum.
Bugün biraz evvelki konuşmamda özellikle
söyledim. Yani doğu ve güneydoğuda durup dururken bir mücadele
başlamadı. Hendekler kazıldı. Bir tarafı
kapatıyoruz, bazı gerçekleri görmezden geliyoruz. Ama siz ne kadar
görmezden gelirseniz gelin bu gerçekler değişmeyecektir. Orada
hendekler kazıldı, sivil vatandaş orada PKK terör örgütü
tarafından tehdit edildi ve bunun üzerine burada ciddi bir şekilde
Bakın, başlamış bir süreç
vardı. Bu sürecin sonlanması
Elbette ki hep kardeş dili
kullandık, kardeş dili kullanmaya da devam edeceğiz ama terör
örgütü orada sivil vatandaşımızı tehdit ederken
onları, vatandaşımızı terör örgütünün inisiyatifine
bırakamazdık, devlet olmanın gereği olarak terörle
mücadelemizi, haklı mücadelemizi başlattık. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bunun yanında, evet, burası milletin
kürsüsü ve millet iradesiyle seçilmiş olan milletvekilleri gelir, burada
meşru zemin içerisinde bu tartışmalarını yapar. Ve bir
milletvekilini ben buralarda, başka yerlerde görmek istemezdim; gidip
terör örgütünün, ellerinde silah olan, sözde orada devrimci halk
savaşlarını başlattıklarını iddia eden,
halka zulmedenlerin yanında olmaması gerekiyordu, gelip burada bu
mücadeleyi vermesi gerekiyordu. Onun için size pes diyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Hastanelere, ambulanslara, orada yaralılara,
acil ihtiyaçlarını karşılamak için gidenlerin
ihbarları görmezden gelinecek, 2-3 kere git geller yapılacak, sonra
da gelip bu kürsüde bütün gerçeklerin üstünü örterek âdeta tersinden
çarpıtmayla milletimizi kandırmaya çalışacaksınız.
Açıkça söylüyorum, Kürtü, Türkü, Lazı, Çerkezi, Abazası;
işte bizim dilimiz bu, biz biriz ve beraberiz. Bizi bölmeye hiçbir gücün
kudreti yetmeyecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Siz
bölüyorsunuz siz, kimse bölmüyor!
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Devletin de
Hükûmetin de bugün yaptığı tek şey orada kamu düzenini
sağlamak, oradaki her bir vatandaşın yaşam
hakkını, hak ve özgürlüğünü tesis etmektir.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.56
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.08
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun,
5/1/2016 tarihinde Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve
arkadaşları tarafından, 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra
sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde işbu
önergenin yazım tarihi itibarıyla 61 çocuğun yaşam
haklarının ihlal edildiği iddialarından hareketle
yaşanan çocuk ölümlerinin ve bu yaşam hakkı ihlallerinin
önlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 26 Ocak 2016 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisi üzerindeki görüşmeler bir önceki oturumda
tamamlanmıştı.
Şimdi öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/26) esas numaralı 6100
Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/9)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/26) esas numaralı 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifimin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37nci
maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ve talep ederim.
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN Önerge üzerine teklif sahibi,
İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii -bu teklifimiz- Hukuk Muhakemeleri Kanununun
263üncü maddesinin birinci fıkrası Tanık Türkçe bilmezse
tercümanla dinlenir. şeklinde. Bu ibarenin, tercümanla dinlenir
ibaresinin mevcut olan Ceza Muhakemesi Kanununun 202nci maddesindeki benzer
düzenlemenin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa da aynısının
aktarılmasını talep ediyoruz. Nedir? Kanun koyucu boş
işlerle uğraşmamalı. Yani Ceza Muhakemesi Kanununda
getirilen bir hakkın, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda getirilmemesi
doğru bir işlem değil. Nedir bu Ceza Muhakemesi Kanununun
202nci maddesinin birinci fıkrası? Orada ne yazıyor? Aynen
şu şekilde: Sanık veya mağdur, meramını
anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa, mahkeme tarafından atanan tercüman
aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya
ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir. diyor. Burada biz diyoruz
ki... 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 263üncü maddesinin
1inci fıkrasında da şu şekilde yazılı:
Tanık Türkçe bilmezse tercümanla dinlenir. Görüleceği üzere,
burada, Türkçe bilmeyene Ceza Muhakemesi Kanununa göre gerekli tercüman
mahkeme tarafından atanmaktayken, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
böyle bir ibare yok. Netice itibarıyla, bu ibarenin eklenmesini biz teklif
ediyoruz. Ve bu konuda gerçekten Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
açıklık olmadığı için uygulamada
sıkıntılar yaşanmakta. Bu sıkıntının
giderilmesi amacıyla tüm milletvekillerinden bu
yanlışlığın, bu eksikliğin giderilmesini ve
teklifimize destek vermelerini istirham ediyorum.
Sayın Hükûmetten yetkililer, daha doğrusu
Bakan buradayken, Bingöl ilimizin Kiğı ilçesinden hafta sonu bize
gelen şikâyetler var. Sayın Bakanım, Kiğı ilçesinde
diyaliz merkezi yok. Diyaliz merkezi olmadığı için, hasta olan
vatandaşlarımız Kiğı ilçesinden diyaliz merkezinin
bulunduğu Bingöl iline ancak cuma ve pazartesi günleri götürülmekte.
Takdir edersiniz, hasta diyalizden çıktıktan sonra gerçekten uzun bir
süre seyahat da edememekte, sıkıntılar yaşanmakta. Bingöl
ilimizin Kiğı ilçesinin nüfusu gerçekten büyük. O açıdan, o
ilçede de bir diyaliz merkezinin açılmasında yarar var. Bunu,
eğer bu olmuyorsa -bilemiyorum, ben hekim değilim ama -yani seyyar
anlamında seyyar hastane mi deriz artık, vatandaşların bu
mağduriyetinin giderilmesini sizden istirham ediyorum.
Tabii, bir dakikalık sorular içerisinde ben
Tuzla ilçemizle ilgili arıtma tesisiyle ilgili sorunları söylerken,
Tuzla ilçemizde aynı zamanda yaşanan bir başka sorun, Kurtköy
ile Tuzla arasında otobüs çalışmıyor, halk otobüsleri
çalışmıyor, minibüsler çalışmıyor.
Vatandaşımız bu anlamda mağdur çünkü ulaşım
olmazsa vatandaşımız işine de gidip gelemiyor, o anlamda
büyük sıkıntılar var. Aynı şekilde, Organize ile Tuzla
tersaneleri arasında -vatandaş asgari ücretle çalışmakta ve
tersaneye gidebilmek için Tuzladan 2-3 tane vasıta
değiştirmekte- ulaşım giderleri de çok yüksek olduğu
için bu anlamda mağduriyetler söz konusu oluyor.
Aynı zamanda, Tuzla ilçemizin çoğu otobüs
durakları, Sayın Bakanım, kapalı değil. Kapalı
olmadığı için, bu soğuk havalarda yağmur
yağıyor, ıslanıyorlar ve yaşlılarımızın,
hastalarımızın, hamile kadınlarımızın
oturabilecekleri bank alanları da yok, vatandaşımız bu
anlamda mağdur.
Dilerim, umarım ki bu bahsettiğimiz Tuzla
ilçesindeki eksiklikler bir an önce giderilir. Tüm milletvekili
arkadaşlarımın da kanun teklifimize destek vermelerini istirham
eder, hepinize saygı ve hürmetlerimi sunarken
Sayın Burhan Kuzu Hocam televizyon televizyon
dolaşıyor, Ben Cumhurbaşkanının
başdanışmanı değilim. diyor. Hâlen, tweetine
bakarsanız Cumhurbaşkanı başdanışmanı
yazıyor. Sayın Burhan Kuzu Hocama sesleniyorum, buradaysa bilemiyorum
ama madem başdanışmanı değilsiniz, tweetteki o
başdanışmanı ibaresini çıkarın yani bir
öğretim üyesi olarak yakışmıyor gerçekleri bu şekilde
izah etmek.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET METİNER (İstanbul) Bravo! Doğru
söylüyorsun Mahmut.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
Önerge üzerinde bir milletvekili olarak Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakikadır.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; aslında önerge üzerinde
konuşacaktım ama Sayın Bakanı burada görünce Cerattepeyi,
ormanı konuşmadan olmaz.
Sayın Bakan eğer dinlerse, milletvekilleri
sonra arz ederse
Sayın Bakanım, Artvinde Orman Bölge
Müdürlüğünü kapatalım, içtenlikle söylüyorum, yarın
çıkın, Orman Bölge Müdürlüğünü kapatın. Neden? diye
derseniz değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri;
Artvinde Artvinliler ormanı Orman Bölge Müdürlüğünden koruyorlar
altı aydır. Yirmi dört saat, bakın değerli arkadaşlar,
yirmi dört saat Cerattepede Artvinliler ormanı Orman Bölge
Müdürlüğünden koruyorlar. Sayın Bakana o nedenle diyorum:
Kapatalım Orman Bölge Müdürlüğünü. Orman Bölge Müdürü, yetkililer
bir an evvel ağaçları kesmeye çalışıyorlar, yirmi dört
saat boyunca Artvinliler de diyorlar ki: Hayır, biz bu ormanı
kestirmeyeceğiz. Şimdi, Cerattepede bir katliam var. Sayın
Bakan, çok zor durumda olduğunuzu biliyorum, inanın, çok zor durumda
olduğunuzu biliyorum; Orman Bölge Müdürüne nasıl talimat
verdiğinizi de biliyorum, onu da biliyorum yani. Diyorsunuz ki:
Hayır, lütfen, ormanı kestirelim.
Değerli arkadaşlarım, haziran
ayında Türkiyenin en büyük çevre davası açıldı Artvinde.
751 kişi tarafından Cerattepeyle alakalı Rize İdare Mahkemesinde
insanlar en büyük çevre davasını açtılar. Cerattepede bir
katliam yapılmaya çalışılıyor. Bakın, ihale
süreciyle alakalı olayları burada anlattım, yeni gelen
milletvekilleri var, onlara ayrıca anlatacağım, ihaleye
nasıl yolsuzluk karıştırıldığını
da ayrıca anlatacağım. Ama ben orada değilim, oraya
girmeyeceğim. İhaleyle alakalı, bir paket ihalenin nasıl
olduğunu önümüzdeki günlerde bir Meclis araştırması
önergesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getireceğim.
Değerli arkadaşlarım, Artvinliler
1.750 rakımda -sayın milletvekilleri, empati yapın, bakın-
altı aydır yirmi dört saat yöntemiyle orman kesilmesin diye nöbet
bekliyorlar. Geçen hafta içerisinde Orman Bölge Müdürlüğüne talimat
verildi, arka taraftan dolandılar, başka bir yerden; vatandaşlar
yakaladılar, suçüstü yaptılar, aldı, geri götürdüler.
Sayın Bakanım, niye buna müdahale
etmiyorsunuz, merak ediyorum. Siz Orman Bakanısınız. Size
sordum: Artvinde orman katliamı var mıdır? Şirket 50 bin
ağacı keseceğim. diyor. Sayın Bakanın bana
verdiği cevap ironi: Artvinde orman katliamı yoktur.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Bakan; 50 bin ağaç kesilince orman katliamı olmuyor mu? Benim
avukatlık yaptığım yıllarda ben kimlerin
avukatlığını yapardım, biliyor musunuz? Ormanı
kesenler vardı, 6831e muhalefetten orman suçları vardı, biz
onların avukatlığını yapardık. Artık devir
değişti sizin zamanınızda.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tek ağaç kesince
katliam oluyordu.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Şimdi devir
değişti, şimdi Orman Bölge Müdürlüğü ağaç kesmeye
çalışıyor, Artvinliler gidiyor orada kale gibi duruyorlar, böyle
bir şey olamaz yani. Bunu bana biri anlatsa inanmazdım. Böyle bir
şey olamaz Sayın Bakan, lütfen.
Ben Enerji Bakanını anlıyorum,
bakın, Enerji Bakanını anlıyorum. Taner Yıldıza
birçok kereler dedim istediğin televizyon kanalında şunun bir
ihale şartnamesini, ihaleyi bir tartışalım diye. Bir tek
firmayı tarif eden ihale olur mu değerli arkadaşlar, bir tek
firmayı tarif eden ihale olur mu? Hangi firmanın nasıl
paketlendiğini, kime adres teslim yapıldığını
biliyoruz ama gelinen noktada
Rize İdare Mahkemesinde dava açıldı.
Sevgili Mahmut Tanal bundan önce yaptığı bir konuşmada
söylemişti, idare mahkemesindeki keşif ücretleri afaki. 18 bin lira
keşif ücreti var Sayın Bakanım. 18 bin lira keşif ücretini
bütün Artvinliler imece usulüyle cebimizden para vererek yatırdık.
Sayın Rize İdare Mahkemesi altı aydır yürütmeyi durdurma
kararını vermiyor Sayın Bakan. Niye vermediğini biliyorum,
ben hukukçuyum, bakın. Rize İdare Mahkemesinin niye yürütmeyi
durdurma kararı vermediğini biliyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hâkimlerini
değiştirdiler, hâkimlerini.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Ben de
oradaydım, ben de oradaydım.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Niye biliyorum
biliyor musun, onu da söyleyeyim: Bu kadar yolsuzluk olan bir ihalenin
arkasında siyasi irade olmazsa bu ihale yapılamaz. Bir ağabey
var, onu da biliyorum. Bu kadar yolsuzluğun yapıldığı
bir ihalenin arkasında bir siyasi irade var. Sayın Bakan,
çağırın beni tartışayım. Size ben belgeleri
getireyim. Bakın, beni makamınıza çağırın
Sayın Bakan yarın. Deyin ki gelin bana anlatın.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) İhaleyi biz yapmadık.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Biliyorum, siz
yapmadınız, hayır size demiyorum, biliyorum.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Bize sanki diyorsunuz ki
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Hayır,
hayır size demiyorum, bakın, olanı diyorum, size,
haksızlık olanları diyorum.
Enerji Bakanlığı beni
çağırsın, bu ihalenin nasıl paket olarak kime teslim
edildiğini anlatayım Sayın Bakan. O 17-25 Aralıktaki o
değerli müteahhitler vardı ya, halkla böyle iç içe girenlere
nasıl paket ihale yapıldığını anlatayım.
O nedenle, sizden istirhamımız şu:
Enerji Bakanlığının ağaç kesmesini anlarım, o
konudaki mücadelesini, paket ihaleyle alakalı kendisine verilen görevi ifa
konusundaki sorumluluğunu anlarım ama bir Orman Bakanı olarak,
şirket bile Bir 50 bin ağacı kesiyorum. diyorsa -ki on
binlerce ağaç kesecekler- bana vermiş olduğunuz yanıtta
Hayır, Artvinde orman katliamı yoktur. demenizi şiddetle
reddediyorum, böyle bir şey olamaz.
Orman Bölge Müdürünüz emekli olacak bugün
yarın, ona talimat vermişsiniz Bir an evvel gidin, katliam
yapın. diye. Artvinliler buna müsaade etmeyecek Sayın Bakan, bunu
bilin, bedeli ne olursa olsun. Bakın, altı aydır sabah
akşam, yirmi dört saat, Artvinliler orman kesilmesin diye nöbet tutuyorlar
değerli arkadaşlar. Böyle bir şey olabilir mi? 1800 rakımda
2 metre karda nöbet tutuyorlar.
Beni anlayın, bakın siyaseti bir kenara
koyuyorum, ben Artvinin milletvekiliyim. Bu memleket bize doğru
olmayı, onurlu olmayı, şerefli ve haysiyetli olmayı
öğretti değerli arkadaşlarım.
O nedenle, bu küçük kent direniyor, bu mücadeleye
karşı direniyor, Bu katliama hayır. diyor değerli
arkadaşlarım. Sayın Bakan, bunu söyleyin, Başbakana da
söyleyin, Cumhurbaşkanına da: Cerattepe geçilmez, Artvin halkı
yenilmez! Bunu lütfen söyleyin, bunu unutmasın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, benim adımı
zikrederek bazı ithamlarda bulundu.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
İki dakika süre veriyorum sataşmadan.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın doğrudan gündeme alınma önergesi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle tabii, Orman Genel Müdürlüğü kanuna,
mevzuata uygun olarak hareket ediyor. Biz Orman ve Su İşleri
Bakanlığı olarak tamamen Maden Kanununa ve Orman Kanununa,
hangi usul ve esaslarla verileceğine dair yönetmeliğe göre izin
veriyoruz.
Bir maden, yol geçiyor ormandan veya enerji nakil
hattı, isale hattı veya belediyenin herhangi bir tesisi gerekiyor,
bunlar da tamamen Orman Kanununda, 16ncı, 17nci maddelerde tadat
edilmiş, biz bunun dışında izin vermiyoruz, mevzuata uygun
Peki, kesilen ağaçlar ne kadar? Bütün
madenlerde, ki topladığın zaman madenler için verilen izinler
binde 1 bile değildir, kesilen ağaçların miktarı da çok
cüzidir, onu söylüyorum ama biz şu anda Türkiyede son on iki-on üç
yılda 3 milyar 250 milyon fidanı toprakla buluşturduk.
Ayrıca verdiğimiz alanların çok daha büyük
kısmını artırıyoruz. Dünyada pek çok ülkede orman
varlığı azalırken Türkiyede orman varlığı
artıyor. Bakın, son on üç yılda 1,5 milyon hektar alanda bir
artış sağladık. Yani, bütün bu
yaptığımız çalışmalar bütün dünya tarafından
takdir ediliyor. Hatta o kadar çok takdir ediliyor ki mesela, Dünya
Ormancılık Forumu ve Zirvesi Amerika dışında ilk defa
Türkiyede yapıldı, daha geçen sene ekim ayında Çölleşmeyle
Mücadele 12nci Taraflar Konferansı Türkiyede yapıldı.
Kaldı ki biliyorsunuz, ihaleleri yapan da biz
değiliz, ruhsatı veren kurum başka bir kurum; kanuna göre
hareket ediyoruz, mevzuata göre hareket ediyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama siz Hükûmetsiniz
Sayın Bakan, siz Hükûmetsiniz ama.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) - Bunun dışında hiçbir şekilde
ağaç kesimine müsaade etmiyoruz. Kesilen ağaçların 5 katı
kadar da fidan diktiriyoruz.
Bunu dikkatlerinize arz etmek istiyorum.
Saygılarımı sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, böyle bir konu
görüşülürken Sayın Bakanın burada olması ve bu iddialara
cevap vermesi bizim açımızdan son derece olumlu. Ancak, Sayın
Bakanın bazı iddialara cevap verirken kullandığı
bazı ifadeler, bazı rakamlar ve konuyla ilgili ortaya koyduğu
yaklaşım fevkalade yanıltıcı olmuştur. Konunun
tarafımızdan düzeltilmeye muhtaç tarafları vardır, söz istiyoruz.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Özel, şimdi
size sataşarak herhangi bir şey söyledi mi ya da grubunuza?
Şimdi, siz ifadelerde
Bayraktutan söyledi, Sayın Bakan konuştu,
sataşmadan konuştu ve
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır,
efendim, şöyle: Sataşmadan söz istemedim. Biz, İç Tüzükün
68inci maddesinin ikinci fıkrasına göre kullandığımız
bir ifadenin tarafımıza atfedilerek gerçek bağlamından
saptırılmasından dolayı açıklama ihtiyacı
duyuyoruz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ben kimseyi itham etmedim.
BAŞKAN Kimi itham etti ki?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grubumuzu itham etti.
BAŞKAN Hayır, hiçbir şekilde grubu
itham etmedi, yaptıklarını söyledi Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Sayın Bakan,
Uğur Bayraktutanın konuşması üzerine
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, zaten bitmişti şimdi iki dakika verseydin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 69
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) 68 mi 69 mu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 69.
BAŞKAN 68de böyle bir şey zaten yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 69 efendim, 69.
Bizim tarafımızdan kullanılmayan bir
ifadeyi kullanılmış gibi grubumuza, daha doğrusu sayın
milletvekilimizin kullandığı ifadelere atfetmek suretiyle gerek
salonda bulunan değerli milletvekillerini gerekse -maalesef televizyon
yayını bitti ama- İnternetten takip eden yurttaşlarımızın
hatalı bir kanaat edinmesine sebebiyet verir. Bu yüzden açıklamaya
muhtaçtır, bu hakkımızı kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN Tamam, eyvallah, varsa vereyim ama
sizin hangi ifadenizi çarpıtarak söyledi ki sizin ifadenize
değinerek? Sayın Özel, zorlamayalım, lütfen ya,
zorlamayalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Orman
katliamının olmadığını çarpıtarak söyledi.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Orman
katliamı yok. dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Sayın
Uğur Bayraktutan kendi bölgesinin bir milletvekili olarak 50 bin tane
ağaç kesildiğini, bu konuda Orman Bakanlığının
gerekli sorumluluğu yerine getirmediğini söyledi.
BAŞKAN Tamam, söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan
çıktı, dedi ki: Bir, orada bir ağaç katliamı yok; iki,
ilgili fıkralara göre izin veriyoruz. Rakamlar da öyle çok falan
değil, cüzi rakamlar. Şimdi, bunu dinleyen bir vatandaş
Uğur Bayraktutanı rakamları abartmakla suçlayıp 50 bin
falan değil 3-5 bin tane kesilmiş gibi anlar. Durum doğru
değil.
Ayrıca, söz hakkını Sayın
Bayraktutan kullanacak ancak Sayın Bakan Çal Dağındaki mevzuyu
gayet yakından biliyor. Çal Dağında şu ana kadar 150 bin
ağaç kesildi. Yeni alınan ÇED raporuna göre üretim
tamamlandığında ve bizim açtığımız,
Manisalıların açtığı durdurma davaları sonuç
alamazsa 2 milyon ağaç kesilecek. Sayın Bakan 50 bin
rakamını çok görüyor ve Çok daha cüzi şeyler. diyor, ben Çal
Dağı için 2 milyon ağaçtan bahsediyorum. Fiiliyatta 125 bin
ağaç.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Tutanaklara
geçti.
BAŞKAN Sayın Özel, zaten tutanaklara
geçti söyledikleriniz, kesinlikle tutanaklara geçti. Sataşma yok, sizi
dinledik, tutanaklara da kayıtlar geçti. Lütfen Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Cerattepeyle
ilgili Sayın Bayraktutanın bu cevap hakkını
kullanması son derece önemli.
BAŞKAN Eğer varsa zaten
kullandırtırım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman, Sayın Bakana söz
vermeseydiniz efendim.
BAŞKAN Ama Sayın Bakana direkt,
açıktan sataşarak, ismini de anarak söyledi, itham etti. Sayın
Bakanın Sayın Bayraktutanı itham eden ya da grubunuzu ilzam eden herhangi bir şeyi
olmadı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Oldu, oldu; ağaç
katliamı yapılmadığını söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan
rakamların abartıldığını, ağaç katliamı
yapılmadığını, 50 binin çok altında olduğunu
söyleyerek Uğur Bayraktutanı gerçekleri saptırmakla
suçladı efendim. Daha fazla izaha muhtaç bir durum yok.
BAŞKAN - Sayın Özel, zorlamayalım,
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Zorlamayalım. derseniz, tutanaklara geçmesi açısından deyip
dakikalarca anlatırım bunu. Sayın Bayraktutanı
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ya, yeter be!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Nasıl yeter
ya? Ne demek yani? Ayıp bir şey ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu ne
demek ya? Bu ne demek ya? Sayın Başkan, işte böyle yapınca
başka tartışmalara sebebiyet veriyorsunuz.
BAŞKAN Ama Sayın Özel, bakın, iyi niyet
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İki dakika süre
istiyoruz
BAŞKAN Ya, iki dakika problem değil,
zaten beş dakika konuştun ayakta Sayın Özel. Maksat, biz bunu
doğru bir şekilde, doğru bir zeminde tartışalım.
Yerinde açıklama istiyorsa veririm, eyvallah, madem
böyle
Ama sataşma
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İki dakika verin, yerinde
de olur.
BAŞKAN Bir dakika yerinde
açıklasın.
Sayın Bayraktutan, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
21.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Değerli
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, verdiğiniz bilgiler
yanlış. Size sorduğum soruda diyorsunuz ki: Artvinde orman
katliamı yoktur. Şirket diyor ki: 50 bin tane ağaç
keseceğim. Sayın Bakan, yazı bende, ÇED raporu, Rize İdare
Mahkemesi diyor ki: Artvinde belirtilen bölgede bir çivi bile
çakılamaz. Sayın Bakan, bakın, mahkeme kararlarını
getireyim, siz akademisyensiniz, diyor ki: Burada değil -orman- maden çalışması, bir
çivi bile çakılamaz. Maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden kaziyeyimuhakeme var ama siz ne
yaptınız, söyleyeyim: Rize İdare Mahkemesinin hâkimlerini
değiştirttiniz Sayın Bakan, bu ihalenin arkasında siyasi
irade olmazsa bu işler olmaz Sayın Bakan, her şeyi biliyorum.
Bakın, çok ayrıntıları Parlamentoda daha sonra
anlatacağım.
Şimdi, Enerji Bakanlığının
bunu savunmasını anlayışla karşılarım ama 50
bin ağaç kesiliyorken kalkıp bana, altına imza
attığınız bir belgede Artvinde orman katliamı
yoktur. demenin hukukta bir tek şeyi vardır, onu demek istemiyorum
ben saygımdan dolayı, böyle bir şeyi şiddetle reddediyorum
Sayın Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Bunları
keşke burada değil de gelip Artvinde anlatsanız Artvinlilere de,
bir Artvinliler sizi dinleseler.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, sataşma var,
rakamları yanlış ifade ediyor.
BAŞKAN - Evet, Sayın Bakanım, buyurun
iki dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu
nasıl oluyor?
BAŞKAN Bakın, Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, o zaman Sayın
Bakana
BAŞKAN
direkt Sayın Bakanı itham
ederek, Hükûmeti itham ederek, ilzam ederek suçlamalarda bulundu, sataşma
değil mi bu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ya niye rahatsız oluyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakana
açıklama hakkı yerindendir bir kere, kürsüden değildir,
ayrıca yerinden konuştu.
BAŞKAN Hayır, şimdi sataşma
oldu, az önce açıklama, bu sataşmadan, Sayın Bayraktutan
sataştı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır böyle bir şey
olmaz, yapamazsınız böyle bir şeyi, doğru değil?
Doğru değil ya, yapmayın şunu.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın
Başkan, ben bir gerçeği ortaya koydum.
BAŞKAN Ya Sayın Özel, lütfen, bunu
biliyoruz biz.
Buyurun.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Bakana saygımdan susacağım ama tutumunuz
hakkında usul tartışması açacağım şimdi.
Böyle bir şey olmaz.
BAŞKAN Sayın Başkan, siz bilirsiniz
yani bütün iyi niyetimizi suistimal ediyorsunuz, lütfen ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir şey olur mu ya?
BAŞKAN Lütfen ama.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
benim verdiğim rakamlar dosdoğru rakamlardır. Ben zaten
Türkiyede ne kadar ağaç dikildiğini söyledim.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Bayraktutan yalan
mı söyledi o zaman? Sayın Bakan, o ÇED raporu yalan mı söylüyor?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Kaldı ki bakın, Artvini ben de çok iyi
biliyorum. Biz orada büyük yatırımlar yapıyoruz şu anda,
Artvinde yapılan yatırımları anlatmayacağım,
sürem kısıtlı.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Bakan, niye 3 milyar 249 değil de 3 milyar 250, nasıl
toplu rakam bunlar?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Ama biz Artvinde açık maden işletmesine
müsaade etmedik, tamamen kapalı sistem.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Adam onu
yapacağım diyor Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Müsaade edin.
Bunu, hatta şirketi zorladık biz yetkimiz
olmadığı hâlde
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Bakan,
Açık maden işletmesi yapacağım. diyor.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla)
tamamen başka bir yere taşıyacak,
işleyecek. Oradaki madeni alıp başka yerde
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Bakan,
yanlış biliyorsunuz, yanlış biliyorsunuz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Yanlış biliyorsam sonradan belgeleri verin.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Tamam, peki, ben
konuşmayayım o zaman, yanlış bilgi veriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, tabii.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bir de kesilecek ağaç sayısı 50 bin
falan değil, 5 bin civarında çünkü biz daralttık.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Öyle mi?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Evet, yani bu rakamlar resmî. Bunların
sayısı bellidir, sizlere rahatlıkla bu konuda tam
rakamları, kesin ne kadar ağaç dikileceğini söyleriz Sayın
Vekilim.
TUFAN KÖSE (Çorum) Yapmasanız olmuyor mu
orada?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Yani sonra ben de özellikle Artvinin
sevdalısı olarak biz orayı her zaman koruyoruz. Hatta
biliyorsunuz Artvinde hemen Çoruh Park Projesini de yaptık, muhteşem
bir ağaçlandırma. Orman Bölge Müdürlüğü orada gerçekten çok
çalışıyor, bunu da takdir etmeniz gerekirken hakikaten beni
tenkit etmenizi de anlayamadım doğrusunu isterseniz. Artvinde bütün
yol kenarları, açık alanlar ağaçlandırılıyor,
ormanların bakımı yapılıyor. Yani, Artvinde özellikle
bal ormanını kuruyoruz. Çiftçilerimize, oradaki orman köylüsüne gelir
getirici çok büyük imkânlar sağlıyoruz. Artvinliler memnun zaten.
Memnun olduğu için orada belediyeyi de biliyorsunuz AK PARTİ
kazandı. Vatandaş memnun. Orada hakikaten Artvin için ne gerekiyorsa
yapacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Vatandaşın memnuniyeti önemli. Onu özellikle vurgulamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, siz bize diyorsunuz ki: İyi niyeti suistimal etmeyin.
İyi niyet gösterildiğinde suistimal etmiyoruz. Elbette ki muhalefet
partilerinin, belli konularda, özellikle ilgili bakanların burada olduğu
ve doğrudan konunun kendisiyle ilgili olduğu bir durumda onlara bir
şey sorması normaldir. Sayın Bakanın cevap vermesini de
normal hatta yerinde bulduğumuzu söyledim...
BAŞKAN Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) ...ama Sayın Bakan üslubu
dairesinde ancak doğrudan milletvekilimizin verdiği rakamları,
tırnak içinde söylüyorum yalanlamak suretiyle kendisini seçmeninin
önünde küçük düşürebilecek bir konuşma yaptı. Bunun düzeltmeye
muhtaç bir tarafı var.
BAŞKAN Tamam, düzeltti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söz verseydiniz mesele
bitecekti. Vermediniz, yerinden dediniz, eyvallah.
BAŞKAN Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hadi, bugünün
şartları içinde ona da Tamam. dedik. Peki, yerinden yapılan
tut ki bir sataşma olsa Sayın Bakana da yerinden söz vermeniz,
kürsüden sataşılırsa kürsüden vermeniz lazım. Bu doğru
değil.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Özel...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Sayın
Başkan, usul tartışması açmayacağım ama hem biraz
önceki hakkımıza hem bu ifadelere karşılık kürsüden
cevap hakkı istiyoruz.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Özel, usul
tartışması açabilirsiniz, eyvallah, problem değil ama
şunu söylüyorum; bakın sayın milletvekilleri, bütün gruplar, tüm
milletvekilleri için geçerli söylediklerim: Burada biz daha şu gündeme
henüz geçemedik; bir senden bir ondan, o söyledi, bu söyledi. Meclisi, millet
bizi takip ediyor. Burada ben bir taraftan milletvekillerinin söz
hakkını gasbetmemek için azami iyi niyet kullanıyorum ama öbür
taraftan da Anayasaya ve İç Tüzüke uygun olarak Meclisin
belirlenmiş gündemini icra etmekle mükellefim; sadece ben değil,
hepimiz aynı şekilde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
BAŞKAN Sayın Özel, istirham ediyorum. Bugüne
kadar da bunu muhafaza etmeye çalıştım. Olmadığı
hâlde ısrarlarınız oldu, şu oldu, bu oldu, verdim sözler.
Bunu vermeye eğer gerek görürsem, hakikaten sataşma varsa zaten
verdim, kesmedim ama sataşma olmadığı hâllerde de bazen
istisnai birtakım durumlarda da birbirimizi anlayışla
karşıladık, karşılamamız da gerekiyor.
Ne olursunuz, bu hakikaten Meclisin mehabetine
uymuyor. Türk Dil Kurumu sözlüğünü açın, bakın
sataşmanın kelime karşılığı ne oluyor.
Direkt ilzam ederseniz, direkt itham ederseniz hatta sarkıntılık
da dâhil olmak üzere, pek çok noktada eğer bunları yerine getirip ve
bir şekilde karşı tarafı ilzam ediyorsanız,
sataşma olur. Ama o öyle dedi, ben onu düzelteceğim
Ben de böyle
diyorum. Şimdi, vatandaş onu da izliyor, bunu da izliyor, herkesi
izliyor, kararı vatandaş
Birbirimizi düzeltmek mükellefiyetinde
değiliz. Yeter ki hakaret olmasın, yeter ki birbirimizi ilzam
etmeyelim.
Lütfen, ne olursunuz Sayın Özel, bu işi
hakikaten uzatmayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Yoksa problem değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
işi uzatma niyetinde değilim ancak İç Tüzük 69
BAŞKAN Ben çok rahat söz verebilirim iki
dakika. Yani beş dakika ayakta konuştunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
açıklama
hakkını düzenler ve çok net olarak şunu söylüyor:
Şahsına sataşılan veya
, ve demiyor.
BAŞKAN Biliyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ileri sürmüş
olduğu görüşten farklı bir görüş kendisine atfolunan
BAŞKAN Doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakan ya da milletvekili ya da
Hükûmet temsilcisi
BAŞKAN Doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu kapsamda istediğimizi
baştan beri söyledim. Burada bizi yerinden konuşturup Sayın
Bakana cevap haklarını kürsüden vermeniz eşitlik ilkesine de
aykırı.
BAŞKAN Ama demedi ki Sayın Bayraktutan,
50 bin ağaç değil de 25 bin ağaç dedi falan deseydi, onun
söylediği ifadelerin aksine bir şey demedi ki.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Rakam onun çok altında
dedi. Ayrıca, Ağaç katliamı yoktur. dedi.
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İki dakika kürsüden
vermezseniz ben bunu kabul edemem, bu vakitten sonra kabul edemem. Böyle bir
şey olur mu Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Özel, ne
yapacaksınız? Bu nasıl bir usul?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu grubun bu konudaki
haklarını koruma yükümlülüğü şu anda benim üzerimde nöbetçi
grup başkan vekili olarak. Siz muhalefet milletvekili öksürse bakana
kürsüden söz veriyorsunuz.
BAŞKAN Estağfurullah, hiç, hiç,
kesinlikle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O kadar ifadeye karşı
bunu kabul etmem.
BAŞKAN Haksızlık
yaparsınız Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, efendim, açıklama
hakkı verin, iki dakika çıkıp açıklayalım. Yoksa aksi
takdirde buna boyun eğmemiz kabul edilemez. Böyle bir şey yok
Sayın Başkan, hayır.
BAŞKAN Sayın Özel, benim de bu tehdide
boyun eğmem kabul edilemez. Böyle şey olmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, ben sizi tehdit
filan etmiyorum.
BAŞKAN Hayır, efendim usul neyse onu
uygulayacağım, tamam.
Sataşmadan ben şu anda söz hakkı
vermiyorum, görmüyorum. İsterseniz usul tartışması
açın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Usul tartışması
açıyorum.
BAŞKAN Tamam buyurun, iki dakika, lehte
Böyle şey mi olur ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çocuk azarlamıyorsunuz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Yani, Sayın Özel, kusura
bakmayın, bana bu kadar böyle tehditvari bir şekilde nasıl
konuşursunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim tehdit ediyor?
BAŞKAN Siz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne tehdidi ya!
BAŞKAN Bırakın Allah
aşkına!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aleyhte
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhte
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Lehte
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Aleyhte
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte
BAŞKAN Sayın Akçay, söz istediniz mi
siz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, aleyhte istedim.
BAŞKAN Evet, tutumumun lehinde Sayın İnceöz,
buyurun.
Usul tartışmasından dolayı üç
dakika söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının İç
Tüzükün 69uncu maddesini uygulamasıyla ilgili tutumunun İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz evvel
başlamış olan usul tartışmasında Sayın Başkanımızın
tutumunun lehinde söz almış bulunuyorum, heyeti de saygıyla selamlıyorum.
Bugün saat yanlış görüyorsam siz
düzeltiniz, ben neredeyse dokuz diyeceğim, sekize yirmi var ve üçten beri
Meclis görüşmelerine başladık ama ne yazık ki her gün
-salı, çarşamba, perşembe hiç fark etmiyor- Meclisin esas
gündemine geçmesi gerçekten saatler alıyor. Ben, öncelikle, usulle ilgili
görüşlerimi söylemeden önce, şu konuya özellikle vurgu yapmak
istiyorum: Geçtiğimiz dönem içerisinde İç Tüzükle ilgili bir
değişiklik önermiştik ve burada, hakikaten, İç Tüzük
değişikliğine fırsat vermeyecek şekilde bir
görüşme ortamı olmuşmuştu, görüşememe ortamı
oluşmuştu. Mevcut sistem göstermektedir ki artık, İç
Tüzükü açık, aleni bir şekilde tartışmamız gerekiyor.
Şunun için diyorum: Hakikaten, burada gruplar üzerinden sistem oluşmuş
bir İç Tüzük anlayışı var. Bakıyoruz, burada
halkın yüzde 50 çoğunluğunu almış iktidar partisi,
diğer tarafta diğer grupları
Elbette ki demokrasi, çok seslilik
Bunlara katılıyorum ama milletimizin de bizden beklediği
icraatlar var. Meclisin, esas gündemine dönük bu çalışmalarını
hızlı bir şekilde gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Öncelikle, yeni bir İç Tüzüke Meclisin, parlamenter sistemin,
demokrasimizin ne kadar ihtiyacı olduğunu vurgulamak istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bununla beraber 69a göre evet söz istediniz,
aslında izah ederken rakamları düzelteceğim diye. Sayın
Bakanımızın buradaki konuşmasında, açıkça,
şahsını itham edici şekilde bir sataşma
olmamasına rağmen rakamlar ve bilgiler üzerinden denildi ve
yerinden söz verildi. Zaten, mevcut sisteme göre de oradan söz alarak hakikaten
saatlerce sürebilecek şekilde konuşabilirsiniz. Yani, mevcut
sistemde, İç Tüzükte Meclisi istediğimiz gibi tıkayabiliriz;
iktidarın, milletimizin beklediği yasaları istediğimiz gibi
geciktirebiliriz. denilmekte.
Sayın Başkanımızın 69a
göre takdir ettiği -usul hakkında- tartışma açılan
konu hakkındaki tutumunu doğru ve yerinde buluyorum; acilen,
ivedilikli bir şekilde Meclisin milletimizin bizden beklediği işleri
yapması için de esas gündemine
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye, torba
yasaları çıkartmak için mi?
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Torba kanunu
görüşmek üzere gündeme geçmemiz gerektiği kanaatiyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte ilk söz, Özgür Özel, Manisa
Milletvekili.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.
Öncelikle şunu söylemeliyim Sayın
Başkan. Biraz önce sarf ettiğiniz cümleler: Özellikle bu tehdide
boyun eğmeyeceğim. Orada size en ufak bir tehdit yok. Türk Dil
Kurumu Sözlüğüne başvuruyorsunuz ya zaman zaman, bir açın
bakalım Türk Dil Kurumunda tehdidin karşılığı
neymiş.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ne, sen söyle?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Benim bir görevim var, grubumun
hakkını hukukunu korumak dışında bir görevim yok.
Değerli arkadaşımız çıktı burada bir
açıklama yaptı, yaptığı açıklamada Sayın
Bakanla konuşurken son derece doğru bir üslup belirledi.
Eleştirilerini içerik açısından zengin, üslup
açısından yumuşak bir şekilde Sayın Bakana ifade etti.
Sayın Bakan buna karşılık söz hakkı talep
ettiğinde siz kendisine yerinden bir açıklama hakkı
verebilirdiniz, o sizin takdiriniz. Siz doğrudan kürsüye davet ettiniz.
Geçtiğimiz sefer de bir kez, biliyorsunuz, buradan tesadüfen geçmekte olan
bir bakana söz vermiştiniz. Biz buna tepki gösterdik ve daha sonra
Sayın Bakanın -verdiği rakamlardaki, daha doğrusu, o kadar
büyük rakamlar olmadığını- kullandığı
ifadeden sayın milletvekilimizin bölgesindeki seçmenleri önünde mahcup bir
duruma düşmemesi için açıklama yapmak istedik. Sayın Bakan
kürsüden söyledi bunları ve yerleşik uygulamamız buna kürsüden
cevap verilmesini gerektirirdi, oysa siz vekilimize yerinden bir dakika söz
verdiniz. Daha sonra, o içeriğe karşı cevap için yine iki dakika
Sayın Bakanı buraya çağırdınız. Ben dedim ki: Bu
haksızlığa boyun eğmemiz, bu haksızlığa
katlanmamız mümkün değil, bunu telafi edin, etmezseniz usul
tartışması açacağım. Bu, benim İç Tüzükten
gelen hakkımdır, kimseyi tehdit falan değildir. Cumhuriyet Halk
Partisinin herhangi bir temsilcisinin -şahsınızı bir yana
bırakıyorum, orada da bir sorunum olmaz şahsen- o yüce
makamı tehdit etmek gibi bir davranışı olmaz.
Gelelim Sayın İncesözün
açıklamalarına.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) İnceöz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) İnceözün, özür dilerim.
Sayın İnceöz, daha dün -bir telefon
teyidiyle- geçen perşembe hava koşullarının
kötülüğünden dolayı, uzlaşmayla Meclisin tatil edilmesinden
dolayı bu hafta içinde Cumhuriyet Halk Partisinin geçen haftaki grup
başkan vekilimizin ifadesine uygun olarak bizim grup önerileri
vermeyeceğimizi telefonla teyitleştik. Kendisine de söyledim, burada
da tekrar ediyorum: Cumhuriyet Halk Partisinin bir uzlaşma sonucunda
vermiş olduğu söz, namus sözüdür, o sözden dışarı
çıkmamız söz konusu olamaz. Çok sayıda milletvekili
arkadaşımızın araştırma komisyonu kurulması
teklifleri geçen haftadan, grubumuz tarafından uygun görülmüş,
kendilerine söz verilmiş olmasına rağmen, böyle bir
uzlaşıdan ve çıkmakta olan kanunu geciktirme gibi bir niyetimiz
olmadığından dolayı bugün vermedik ama bugün bizi buraya
getiren HDP Grubu ile grubunuz arasında sonu gelmeyen, geçen dönemki
mutabakatlara, geçen dönemki göz yummalara, geçen dönemki gizli
anlaşmalara karşın burada sürdürmekte olduğunuz ve
artık herkesin bir kayıkçı kavgası olarak
nitelendirdiği yaklaşımınızdandır. Cumhuriyet
Halk Partisini bu konuda itham etmeniz anlaşılabilir, kabul
edilebilir değildir.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tutumum lehinde ikinci söz,
Ramazan Can, Kırıkkale Milletvekili.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu tartışmaya nereden geldik? İç
Tüzük 37ye göre bir milletvekilimiz kanun teklifi vermiş ve bu kanun
teklifini gündeme aldırmak için bir önerge veriyor. Biz buna İç
Tüzükte 37nci madde uygulaması diyoruz. İlk defa uygulanıyor
bu dönem de yanlış hatırlamıyorsam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kırk beş gün yeni
doldu.
RAMAZAN CAN (Devamla) Peki, bu kanun teklifi neyi
içeriyor? Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki bir değişikliği
içeriyor. Buraya çıkan hatip ise hukuk usulü muhakemelerindeki muhtevi
teklifinden ziyade, Artvin ilindeki bir problemi ortaya çıkarıyor ve
bununla ilgili de Sayın Bakanımıza bir sataşma oluyor, bu
sataşmaya da Sayın Bakanımız İç Tüzükün vermiş
olduğu yetkiye dayanarak Meclis başkan vekilimizden söz talep ediyor.
Sayın Bakanımızın talebi, sataşmaya
karşılık gelen İç Tüzük maddesine tekabül ediyor. Onun
üzerine Sayın Bakanımız kürsüden cevap verdikten sonra ilgili
milletvekilimiz aynı şekilde söz talep ediyor grup başkan
vekilinin ısrarı üzerine. Tabii ki grup başkan vekilleri İç
Tüzükte milletvekillerinden ayrı bir yere konmuyor fakat
uygulamadır, arkasında büyük bir grup vardır, tabii ki
milletvekillerinden ayrı bir yere teamül gereği konulmuştur.
Fakat, grup başkan vekili söz isterken de İç Tüzükten kaynaklanan
yetkilerini kullanmak durumundadır. Burada ilgili milletvekiline grup
başkan vekili ısrarla söz talep ederken İç Tüzükten kaynaklanan
yetkiye dayanması lazım. İç Tüzük de sataşmaya
dayandığından dolayı, sataşma
olmadığından dolayı da Meclis başkan vekilimiz
haklı olarak sataşma değil
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya bir oku Allah
aşkına Ramazan Can, oku, oku!
RAMAZAN CAN (Devamla) Ama, açıklama
anlamında pek kıymetli, pek önemli bir konuyla ilgili kısa bir
söz hakkı talep etti ve Meclis başkan vekilimiz de haklı olarak
yerinden açıklama
Orada sataşma olduğundan bahisle tekrar
Sayın Bakanımız çıktı, sataşmadan kaynaklanan bir
yetkisini kullandı. Burada bunları
karıştırmamamız lazım, biri sataşma, biri açıklama.
Dolayısıyla, sataşma ayrı bir yerde İç Tüzükte
düzenlenmiştir, açıklama ayrı bir yerde düzenlenmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiç ilgisi yok, aç oku.
Tamamen atıyorsun ha, tamamen atıyorsun!
RAMAZAN CAN (Devamla) Bu nedenle, Meclis
başkan vekilimizin tutumu yerindedir. Özellikle şunu söylemek
istiyorum: İç Tüzük'ü de az çok yalamış yutmuş biri olarak
söylüyorum ki sizin söyleminiz doğru değildir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Tutumum aleyhinde ikinci ve son söz,
Manisa Milletvekili Erkan Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Genel Kurul artık bu saatlerde, Genel
Kurul ve Sayın Başkan da zamanın ve saatin baskısı
altına girmiş durumda. Tabii, hepimizin Genel Kurul
çalışmalarının uhuletle yürümesi için Sayın
Başkana yardımcı olmak gibi bir görevimiz var, gruplar olarak ve
milletvekilleri olarak. Ve şimdi, sadece milletvekillerinin değil,
tabii, bunu en fazla gözetmesi gereken de Sayın Başkandır yani
Genel Kurul çalışmalarının kendi mecrasında ilerleyerek
gitmesi için ve biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak geçen hafta da
sayın grup başkan vekilleri arkadaşlarımızla birlikte
mutabık kaldığımız gibi ve Sayın Özgür Özelin de
ifade ettiği gibi biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak da grup önerisi
getirmedik. Bunun en önemli nedeni bu 68 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin bir an evvel tamamlanması
gayretinden kaynaklanıyor. Fakat, tabii, Sayın Başkanın ben
özellikle son birkaç saattir sinirlerinin bir hayli
zorlandığını gözlüyorum. Kendilerini gayet iyi
tanıyoruz, nezih bir şahsiyete sahip ve şahsını da
tenzih ederiz fakat bu görüşme süreçleri içerisinde maalesef bunlar
yaşanabiliyor. Şimdi, benzetmek gibi olmasın ama yine Sayın
Başkanın şahsını da tenzih ederek ifade ediyorum ve
genel, eğer bir futbol maçı şirazesinden çıkmışsa
dikkat edersek hakem kendisini çok belli ederse o maç çok kötü oynanır. En
güzel ve zevkli futbol maçları da hakemin kendini göstermediği
maçlardır. Bundan eğer örnek alacak olursak bütün sayın Meclis
başkan vekillerinin de kendisini çok belli etmeden uhuletle yönetme
gayreti içerisinde olmalarında büyük fayda görüyoruz.
Bir kararda ve yönetimde pek çok ilkeler vardır
değerli arkadaşlar. Bunların birincisi tutarlı olmak,
ikincisi de uygulama birliğini sağlayabilmek. Maalesef bugünkü Genel
Kurul görüşmelerinde biz iki konuda, bir şimdiki, bir de sabahki o
grup önerisiyle ilgili itirazlarımızı dile getirirken
Daha
evvel Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi iki saat içerisinde hemen
reddedilirken birtakım yolsuzluk olayları gündeme geldiğinde ama
bugün de görüyoruz ki 5 Ocakta verilen, askerin, polisin her türlü
saldırıya ve ithama maruz kaldığı hususta hiç böyle
bir geri gönderme ihtiyacı duyulmamış. Bu çifte standarttır,
bu bir tutarsızlıktır Meclis yönetimi açısından.
Biraz evvel Sayın Bayraktutanı da
dikkatle dinledim, Sayın Bakanı da dinledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Sayın Başkan,
hakikaten kürsüden Sayın Bayraktutana da mutlaka cevap hakkı
vermeniz gerekirdi. Sayın Bakana da doğru bir şekilde Meclis
kürsüsünden konuşma hakkı verdiniz.
Bunları dile getirerek hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın milletvekilleri, aleyhte
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Bir dakika, daha tutum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var mı?
BAŞKAN Daha var.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Öğrenecek Başkan daha, biraz İç Tüzükü yalayıp yutsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son söz dediniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kürsüde konuşan
milletvekilleri, adına konuşma yaptıkları parti grubunun ve
kendilerinin görüşlerini dile getirmektedirler.
Konuşmacıların bir konuya yaklaşımı,
değerlendirmeleriyle saptama ve önerilerinin diğer grupların
görüşleriyle farklı olması gayet doğaldır ve siyasetin
özü bu anlamda ortaya çıkmaktadır. Yoksa kendi görüşümüzün ve
benimseyişimizin dışında her konuşmayı
sataşma olarak kabul edecek olursak burada herkesin aynı
düşünceleri dile getirmesi beklenir ki kürsü hürriyetine de
aykırı olabileceği gibi, farklı siyasi partilerin
temsilinde de anlamsızlık gibi demokrasi idealiyle örtüşmeyen
bir sonuçla karşılaşabilirdik. Dolayısıyla ben,
Sayın Bayraktutanın konuşmasını hakikaten dikkatlice
dinledim ve bir sataşma görmediğim için aslında
Yani Sayın
Bakan konuşurken, Sayın Bayraktutana ciddi bir sataşma
görmediğimden dolayı -yoksa zaten benim bugüne kadarki
uygulamalarım da ortada- kendisine dolayısıyla İç Tüzük
69a göre söz vermedim. Bu sebeple, sizin ısrarınız üzerine ben
bir açıklama hakkı verdim 60a göre, pek kısa bir söz yerinden
verdim.
Yine, Sayın Bakana sarf edilen sözleri
Sayın Bayraktutan tarafından, onu da dikkatlice dinledim ama orada
gerçekten itham edici, ilzam edici birtakım beyanlar olduğu için, 69
bağlamında değerlendirerek söz verdim, yoksa, bizim bu kadar,
işte belki on-on beş dakikadır bu tartışmayı
yapmamızın da gereği yoktu.
Ama benim yapmaya
çalıştığım Sayın Özel, şu İç Tüzükü
gerçekten doğru bir şekilde uygulamak. Bu bağlamda elimden
geleni yapmaya çalışıyorum. Bu konuda hepimizin birbirimize
azami derecede yardımcı olması lazım diyorum.
Dolayısıyla, bu noktada tutumumda da bir değişiklik
olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum ve bu tutum,
hepimizin belirleyeceği tutum aslında. Birbirimizi
anlayışla karşılayarak, inşallah, bundan sonraki
süreci yürütelim diye temenni ediyorum.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanağa geçmesi açısından
Bir grup başkan vekili 69a göre bir talepte
bulunuyorsa, siz, o talebi kabul edebilirsiniz, reddebilirsiniz ayrı bir
şey, ama ben 69a göre söyleyip siz 60a göre söz veremezsiniz. O yüzden,
Sayın Ramazan Canın yaptığı da sizin biraz önceki
açıklamanız da bu açıdan eleştiriye muhtaç ve biz 60a göre
söz istesek o sözü ne şartlarda isteyip nasıl
kullanacağımızı biliyoruz.
BAŞKAN O şekilde konuştuk ama.
Bağladık bunu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Benim tutanağa geçmesi
açısından
ZEYİD ASLAN (Tokat) Ya tamam artık!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Son sözü yine siz
söyleyeceksiniz, itirazım yok. Siz 69u sataşmaya indirgemeye
çalışıyorsunuz. Oysa 69 Şahsına sataşılan
veya ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüş
kendine atfolunan. diyor.
BAŞKAN Açıklandı bunlar Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Biz bu kapsamda istedik ve bu
kapsamda açıklama yapmak İç Tüzüke göre hakkımız.
ZEYİD ASLAN (Tokat) Sayın Başkan,
yeter ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Siz, buna, öyle olmadı,
pazarlığa tabidir, madde 60a göre bir dakika vereyim diyemezsiniz.
Ben bir hata yaptıysam, iyi niyetimden, o bir dakika yerinden sözü kabul
etmekle yaptım. Ardından yaptığınız
işlemlerin tamamı İç Tüzüke aykırıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Konu kapanmıştır
Sayın Özel.
Sayın Kuzu, sizin var mıydı bir
şey?
BURHAN KUZU (İstanbul) Evet efendim.
BAŞKAN Bir saniye
Buyurun Sayın Kuzu, niçin söz istediniz?
BURHAN KUZU (İstanbul) Sayın Mahmut
Tanal açık sataştı bana. Milletin gözünün önünde en açık
sataşma bana yapıldı.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- İstanbul
Milletvekili Burhan Kuzunun, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
BURHAN KUZU (İstanbul) Saygıdeğer
Başkanım, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Sayın Mahmut Tanal benim hukuk fakültesinden
öğrencim. Tüm anlattıklarımı
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben sizin
öğrenciniz değildim, Selçuk Hocanın öğrencisiydim, siz
araştırma görevlisiydiniz.
BURHAN KUZU (Devamla) Müsaade buyur, müsaade buyur
bak.
Anlattıklarımı tersinden
öğrenmiş, bütün. Efendim, Meclis Başkanlığına bir
dilekçe vermiş, ben başdanışmanlık
yapıyormuşum, maaş alıyormuşum orada, bir de burada
alıyormuşum. Evet, ben Cumhurbaşkanına başdanışmanlık
yapıyorum, geçen dönemde başladım, maaş filan da
almıyorum, fahri yapıyorum. Şimdi anladın mı? Vatan,
millet adına yapıyorum, gurur duyuyorum, bununla da gurur duyuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
O, Twitter demesiyle bir F koyarsın, fahri
olur, onu da düzeltiriz, mesele değil ama
CEYHUN İRGİL (Bursa) Fahri de
yapamazsınız. Anayasanın 82nci maddesine göre, ücretli ya da
ücretsiz, yapamazsınız.
BURHAN KUZU (Devamla) Yapar, yapar, bal gibi
yapar.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Yapamazsınız,
Anayasada öyle yazıyor.
BURHAN KUZU (Devamla) Mahkemeye verilsin. Meclis
Başkanlığına dilekçe vermiş
CEYHUN İRGİL (Bursa) Anayasada öyle
yazıyor. Siz anayasa profesörüsünüz, öğrenciniz sizi geçmiş.
BURHAN KUZU (Devamla) Meclis
Başkanlığında dilekçe var, Başkanlık cevap da
verecek ona. Yapıp yapmayacağımıza Anayasa karar
vermiş; burada Anayasa var, kanun var, ne ise o. Yani biz bunu
yapıyoruz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Ücretli ya da
ücretsiz, yapamazsınız. diyor Beyefendi.
BURHAN KUZU (Devamla) Para da almıyoruz, pul
da almıyoruz; vatan, millet, Allah rızası için yapıyoruz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
(Devam)
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/26) esas numaralı 6100
Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/9) (Devam)
BAŞKAN Doğrudan gündeme alınma
önergesini oylarınıza sunuyorum
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Kabul edenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, bir dakika, bir
dakika Sayın Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın hatip
BAŞKAN Şimdi, oylamayı
yapalım, ondan sonra, tamam
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Oylamayı yapalım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, oylamadan sonra
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir dakika, Sayın Tanal,
işleme başladım, işlemi bitireyim, dinleyeceğim sizi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, işlemi
bitireyim, oylamaya geçtim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz o zaman.
BAŞKAN Tamam, 20 kişi aynı anda
kalkın bakalım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Oylamaya
geçildi, geçti artık, geçti.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yoklama
talebi var oylamadan önce, asgari 20 kişiyi arayacağım.
Sayın Özel, Sayın Bayraktutan, Sayın
Tanal, Sayın Aydın, Sayın Akaydın, Sayın
Yıldız, Sayın Tüzün, Sayın Sarıhan, Sayın
İrgil, Sayın Kara, Sayın Özkoç, Sayın Bektaşoğlu,
Sayın Çamak, Sayın Akyıldız, Sayın Zeybek, Sayın
Arslan, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Gürer, Sayın Bircan,
Sayın Arık
Evet, şimdi yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Yoklama pusulası veren sayın
milletvekilleri çıkmasınlar, şimdi kontrolünü yapıyoruz.
Burada olduğunu yoklama pusulasıyla belirten
sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:
Sayın Belma Satır? Burada.
Sayın Volkan Bozkır? Burada.
Sayın Necip Kalkan? Burada.
Sayın Ekrem Erdem? Burada.
Sayın Serkan Bayram? Burada.
Sayın Nevzat Ceylan? Burada.
Sayın Muhammet Emin Akbaşoğlu? Burada.
Sayın Sema Ramazanoğlu? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
(Devam)
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/26) esas numaralı 6100
Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/9) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi, oylamadan
önce Sayın Burhan Kuzu konuşurken Ben öğretememişim.
dedi, Öğrencimdir. dedi. Bana
BAŞKAN Sayın Tanal buyurun, iki dakika.
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURHAN KUZU (İstanbul) Öğrencim
değil misin Mahmut Tanal?
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul Milletvekili Burhan Kuzunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Burhan Kuzu Bey benim hocam
değildi, Selçuk Hocamızın çantasını
taşıyordu, araştırma görevlisiydi o dönemde.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Çok
ayıp ya, yaptığınız çok ayıp.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani ben o dönemde
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Tanal, şahsiyetle
uğraşmayalım, yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim lütfen
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bakın,
araştırma görevlisiydi ve netice itibarıyla orada anayasa
hukukuna pratik olarak Selçuk Hocamızın çantasını
taşıyordu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BURHAN KUZU (İstanbul) Yazıklar olsun
sana!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ne
saygısız adamsın sen!
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani netice itibarıyla
biz onun almış olduğu eğitime saygı göstermek
amacıyla eğer hoca diyorsak
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Eğitime böyle mi saygı göstereceksin!
MAHMUT TANAL (Devamla)
efendim
öğrencimmiş, kanal kanal dolaşıyor
Ben sizin
öğrenciniz değildim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Olamazsın zaten, sen de o kadar kalite yok ki. Saygısız!
MAHMUT TANAL (Devamla) Eğer sizden
anayasayı okumuş olsaydım durum apayrı bir olay olurdu.
(CHP sıralarından alkışlar)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Sen
hocanın öğrencisi olamazsın!
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani bakın, anayasa
hukuku hocası olarak şunu söylüyordu: Ben rüşvet
almıyorum.
BURHAN KUZU (İstanbul) Senin
kâğıdını ben okudum ben! Senin notunu ben verdim!
MAHMUT TANAL (Devamla) Şu Anayasada ücretli
veya ücretsiz danışmanlığı yasaklamıyor,
öğrenmen gerekiyor.
BURHAN KUZU (İstanbul) Yok öyle bir şey!
MAHMUT TANAL (Devamla) Anayasa hukuku hocası
olarak Anayasayı öğrenmen gerekiyor. Burada ücretli mi diyor,
ücretsiz mi diyor, öyle bir ayrım yapmıyor. Diyor ki:
Danışmanlık yapamazsın.
BURHAN KUZU (İstanbul) Hükûmette diyor,
hükûmette. Hükûmette diyor, beni kandıramazsın.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bakın, ayrıca ne
yapıyorsunuz? Bir öğretim üyesi, bir profesör hâlen
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı yazar mı?
BURHAN KUZU (İstanbul) Yazıklar olsun
sana!
MAHMUT TANAL (Devamla) Ayıp değil mi bu?
Yani ilk önce sizin öğrencilere örnek olmanız lazım. Evet burada
Eski Anayasa Komisyonu Başkanı yazıyor ama hâlen
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı yazıyor.
BURHAN KUZU (İstanbul) Ne oldu, sana
battı mı, ne var? Battı mı sana, ne var? İşine
bak git!
MAHMUT TANAL (Devamla) Bu nedir? Unvan gasbıdır,
unvan gasbı. Sana ceza hukukunu da öğreteyim yani burada baro
başkanı arkadaşlarımız var, onlardan özür dilerim yani
öğretin Burhan Kuzu Hocaya bunu.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Yazıklar olsun Mahmut Bey sana! Yazıklar olsun!
MAHMUT TANAL (Devamla) Teşekkür ediyorum,
saygı ve hürmetlerimi sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Mahmut Bey, yazıklar olsun sana! Yazıklar olsun!
BURHAN KUZU (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Kuzu.
İki dakika...
10.- İstanbul
Milletvekili Burhan Kuzunun, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BURHAN KUZU (İstanbul) Efendim, bu Sayın
Tanala cevap vermeye değmez. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Vermeyin.
BURHAN KUZU (Devamla) Hakikaten değmez çünkü
dediklerinin tamamı bir defa yalan. Bir defa, Mahmut Tanal senin
kâğıdını ben okudum, ben; sana notu ben verdim, ben. Benim
notumla geçtin. Hocam filan değil. Ayıp ayıp bunlar, çok
ayıp bunlar. Yani, insanda bir saygı olur, saygı. Tamam,
dediklerin doğru ama saygı olur insanda. Senin söylediğin
oradan... Milletvekili Bakanlar Kurulunda görev alamaz. diyor, Cumhurbaşkanını
kastetmiyor, evvela doğru oku. Anayasa'yı bilmiyorsun be!
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Birleşime kırk beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.06
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.53
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince, sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Gelir Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, 21 Ocak 2016 tarihli
31inci Birleşimde tasarının 11inci maddesi kabul
edilmişti.
Şimdi, 12nci maddesi üzerinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 12nci maddesinde tasarı metninde geçen
yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Ayşe
Acar Başaran
Diyarbakır Diyarbakır Batman
Feleknas
Uca Hişyar
Özsoy Erol
Dora
Diyarbakır Bingöl Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 12'nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Mahmut
Tanal Seyit
Torun
Ankara İstanbul Ordu
Musa
Çam Ömer Fethi
Gürer
İzmir Niğde
MADDE 12- 29/8/1977 tarihli ve 2108 sayılı
Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 5.700 ibaresi 17.000 şeklinde
değiştirilmiş ve aynı fıkranın ikinci cümlesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 12nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Günal Erhan
Usta Arzu
Erdem
Antalya
Samsun İstanbul
Erkan
Haberal Baki
Şimşek Mustafa
Kalaycı
Ankara Mersin Konya
Mehmet
Parsak Mehmet
Erdoğan
Afyonkarahisar Muğla
MADDE 12 29/8/1977 tarihli ve 2108
sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının 1 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan 5.700 ibaresi 14.750
şeklinde ve aynı fıkranın ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
İhtiyar heyeti üyelerine de her ay 1.700
gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödeneği
verilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı.
Süreniz beş dakikadır.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Muhtarların aldığı ödeneğin
masraflarını karşılamadığını, sigorta
primini ödeyemediğinden birçok muhtarımızın sosyal
güvenceden yoksun kaldığını Milliyetçi Hareket Partisi
olarak yıllarca dile getirdik. AKPyi sürekli uyararak hep insafa davet
ettik. AKP insafa gelmekle birlikte işleri yarım yamalak
yapmaktadır. Zira 2014 yılında muhtar ödenekleri
artırılmış ama yetersiz kalmıştır. Bundan
dolayıdır ki şimdi muhtar aylığı 1.300 liraya
yükseltilmekte ancak sigorta priminin devletçe karşılanması
konusu göz ardı edilmektedir.
Muhtarlardan sigortalılığı
olmayan ve emekli aylığı almayanlar sigorta primlerini kendileri
ödemektedir. Muhtarlar BAĞ-KUR sigortalıları gibi bu yıl en
az 1.647 lira üzerinden prim ödeyeceklerdir. 1.300 lira aylık verip 1.647
lira üzerinden prim istemek büyük bir çelişki değil midir? Olmayan
gelirin primini almak haksızlık değil midir?
Mahalle muhtarlarının en düşük
sigorta primi yüzde 29 oranında artarak 568 liraya yükselmiştir.
Farklı hükümlere tabi köy muhtarlarının ise en düşük
sigorta primi yüzde 35 oranında artarak 435 liraya
çıkmıştır; dolayısıyla, alacakları
aylığın önemli bir kısmı prime gidecektir.
O nedenle, sosyal güvencesi olmayan
muhtarlarımızın sigorta primleri mutlaka devlet tarafından
karşılanmalı ya da muhtar maaşları en az brüt asgari
ücret düzeyine yükseltilmelidir.
Diğer taraftan, mahalle ihtiyar heyeti ve köy
ihtiyar meclisi üyelerimiz yaptıkları görevin
karşılığı hiçbir hakka sahip bulunmamaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak önerimiz, mahalle ihtiyar heyeti ve köy
ihtiyar meclisi üyelerine her ay için net 150 lira huzur hakkı
ödenmesidir. Anayasamıza göre angarya yasak olup, muhtar
azalarımıza huzur hakkı verilmesi için tüm partilerimizin
desteğini bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, muhtarların,
görevleriyle ilgili de birçok sorunu bulunmaktadır. Köy ve mahallenin
sorunlarının giderilmesi ve hizmetlerin getirilmesinde muhtarlar kale
alınmamaktadır. Muhtarlar, köy ve mahalledeki önemli sorunları
başta belediyeler olmak üzere kamu kurumlarına
taşıdığında yeterli ilgiyi görmemekte, destek
alamamaktadır, halkın seçmiş olduğu muhtarlar maalesef
önemsenmemektedir.
Muhtarların sorumluluğu olduğu kadar
yasal yetkileri artırılmalıdır. Muhtarların, özellikle
mahallesini ilgilendiren imar düzenlemeleri ile yatırım ve hizmetlere
yönelik kararlara etkin katılımı sağlanmalı, il genel
ve belediye meclisleri ile ihtisas komisyonlarında temsil edilmeleri için
gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.
Muhtarlıkların kira, tefriş,
İnternet, kırtasiye, elektrik gibi giderleri önemli bir mali yük
oluşturmaktadır. Belediye Kanununda Belediye, mahallenin ve
muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması
ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli
ayni yardım ve desteği sağlar. hükmü bulunmaktadır. Ancak
bütçe imkânları ölçüsü objektif olmadığından bu ayni
yardım birçok belediye tarafından yapılmamaktadır. Bu
maddeden bütçe imkânları ölçüsünde ibaresi çıkarılmalı,
nakdî yardım eklenmeli; hatta net ifadelerle, muhtarlık hizmet
bürolarının yapımı ve tefrişi ile İnternet, elektrik,
su, telefon, kırtasiye, temsil, ağırlama ve diğer zaruri
giderlerinin ilgili il özel idareleri ve belediyeler tarafından
karşılanmasını öngören yasal düzenleme
yapılmalıdır. Muhtarların belediye toplu taşıma
araçlarından ücretsiz yararlanmaları sağlanmalıdır.
Yine, muhtarların görev sonrası silah ruhsatlarından alınan
harçlar kaldırılmalıdır. Muhtarlarımıza yasal
izin düzenlemesi yapılmalı, görevden uzaklaştırılan muhtara
idari dava açma hakkı tanınmalıdır. Doksan iki
yıllık 442 sayılı Köy Kanunu ile yetmiş iki
yıllık 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar
ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun günün şartlarına
uygun bir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Ayrıca, köy ve mahalle muhtarlarının
tek çatı altında toplanmasının sağlanması
amacıyla Türkiye muhtarlar birliği kurulması için gereken yasal
düzenleme yapılmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konularda
yapılacak düzenlemelere katkı ve destek vereceğimizi ve her
zaman muhtarlarımızın yanında olduğumuzu ifade ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 12'nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ömer Fethi Gürer (Niğde)
ve arkadaşları
MADDE 12- 29/8/1977 tarihli ve 2108 sayılı
Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 5.700 ibaresi 17.000 şeklinde
değiştirilmiş ve aynı fıkranın ikinci cümlesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üstünde söz isteyen Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 68 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 12nci maddesindeki muhtar
ödeneklerine artış ile ilgili söz aldım. Meclisi saygıyla
selamlarım.
53 bin köy ve mahalle muhtarımız görev
yapmaktadır. Ödeneklerinin 940 liradan 1.300 liraya
çıkarılması yetersizdir. Çünkü, elektrikten ekmeğe kadar
gelen zamlarla ödenek daha alınmadan erimiştir. Muhtar ödeneklerindeki
artış en az Cumhuriyet Halk Partisinin önerdiği 1.500 lira
olmalı idi; önerimiz ne yazık ki kabul görmemiştir.
Değerli milletvekilleri, muhtarların
sorunlarını yalnız ödeneklerine indirgemek
yanlıştır. Köy ve mahalle muhtarıyla ilgili Köy Kanununu
da kapsayan geniş bir yasal düzenleme ihtiyaçtır. Muhtarların
görev yerlerine göre de sorunları değişmektedir. Köy muhtarlarının
ayrı, mahalle muhtarlarının ayrı sorunları
bulunmaktadır. Ortak sayılabilecek en önemli sorunları,
muhtarların sosyal güvenceleri yoktur. Muhtarların sosyal güvenlik
kapsamına alınmaları gerekir. Muhtarların yanı
sıra muhtar azaları da sosyal güvenlik kapsamında
olmalıdır.
Muhtarların birlik yasası da çok
önemlidir. Bu yasal düzenleme mutlaka yapılmalı ve muhtarlarla ilgili
birlik yasası bir an önce çıkarılmalıdır.
Muhtarlıktan sonra muhtarlardan silah ruhsat harçları alınmaktadır.
Bu uygulama da yanlıştır. Muhtarlardan muhtarlıkları
sona erdikten sonra silah ruhsat harçları alınmamalıdır.
Muhtarların daha iyi koşullarda hizmet
verebilmeleri için muhtarlar için muhtarlık binaları
yapılması gerekir. Bazı belediyelerimiz bu yönde uygulama
yapmakta ise de çoğu muhtarımızın doğru dürüst
çalışacağı muhtarlık binaları yoktur. Kimi
belediyelerin bu konuda yaptığının örnek teşkil edip,
muhtarlarımız için muhtarlık binalarının
yapılması şarttır.
Muhtarlar doğal gaz, kira, elektrik, sekreter,
kırtasiye, telefon gibi giderleri kendileri karşılamak
zorundadır, yasal düzenleme oluncaya kadar bunların
kaymakamlıklar tarafından karşılanması gerekir. Köy
muhtarı köy sorunu için merkeze geldiğinde yol parasını
dahi cebinden vermek durumundadır. İkametgâh, nüfus kayıt gibi
verebildikleri evraklar geçtiğimiz dönemlerde muhtarlardan yetki olarak
alınmıştır, geçmişte olduğu gibi,
muhtarlıkta tutulan kayıtların yeniden muhtarlara devredilmesi
gerekir. Muhtarlıklara gittiğiniz zaman mutlaka PTT memurunu orada
görmeniz olağandır çünkü uygulama gereği, muhtarlara ek bir yük
olarak, Tebligat Kanununun verdiği yetki doğrultusunda tebligatlar
bırakılmaktadır. Bu da muhtarların bırakılan
evrakı yerine götürmemesi durumunda, doğal ki 50 bin kişinin
yaşadığı bir mahallede muhtar bunu yerine getiremiyor, o
zaman da vatandaşın, örneğin trafik cezasından geç haberi
oluyor, eğer tatile falan gittiyse; doğal olarak da ceza
katlanmaktadır.
Muhtarlarla ilgili örnek alınabilecek
uygulamalar da vardır. Örneğin Kartal Belediyesi Cumhuriyet Halk
Partili bir Belediyedir ve bu Belediyede her ay ilk cumartesi muhtarlarla
ilgili düzenli toplantı yapılır. Muhtarların yasal
talepleri Belediye tarafından karşılanır. Ramazanda cami ve
türbe gezmeleri için vatandaşlara tahsis edilen otobüsler muhtarlıkların
önüne gönderilir, kültür gezilerinde muhtarlarla dayanışma içindedir.
Kentin yönetiminde Belediye muhtarlarla iş birliği içinde
çalışır.
Bu anlamda, önemli olan bir ayrıntı: Seçim
dönemlerinde muhtarlar mülki amirler tarafından çağrılmakta ve
Hükûmet yanlısı oy verilmesi yönünde baskı uygulanmaktadır
ama seçim bittikten sonra, muhtarların bize anlattığı,
mülki amirlerle diyalog kurmada zorlandıklarıdır. Bu anlamda,
düzenli olarak muhtarlarla toplantıları mülki amirler yapmalı,
köyün, kasabanın, mahallenin sorunlarını dinlemelidir,
yalnızca baskı unsuru olarak onları muhatap almamalı,
hizmet açısından da yapılacak çalışmalarda
muhtarları önemsemeli, değer vermelidir çünkü demokrasilerde
muhtarlar doğrudan oyla seçilen en önemli müesseselerdir. Bu anlamda,
muhtarların sorunlarının çözümünü Cumhuriyet Halk Partisi olarak
önemsiyoruz ve önümüzdeki süreçte muhtarların talepleri doğrultusunda
yasal düzenlemelerin yapılmasını diliyor ve bekliyoruz.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gürer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 12nci maddesinde tasarı metninde geçen
yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken
(Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu
önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile ifadenin daha
anlaşılır olması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 13üncü madde üzerinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 13üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Mahmut
Tanal Seyit
Torun
Ankara İstanbul Ordu
Musa
Çam Lale
Karabıyık Okan
Gaytancıoğlu
İzmir Bursa Edirne
Madde 13- 25/10/1984 tarihli ve 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13üncü maddesinin
(1)inci fıkrasına aşağıdaki bent ilave
edilmiştir.
ı) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen
gübreler ve gübre üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan
hammaddelerin teslimi ile küspe (Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 2303.10 tarife
pozisyon numarasında sınıflandırılan
nişastacılık artıkları ve benzeri artıklar ile
2303.30.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında
sınıflandırılan biracılık ve damıtık
içki sanayinin posa ve artıkları hariç), tam yağlı soya
(fullfat), kepek, razmol, balık unu, et unu, kemik unu, kan unu, tapyoka
(manyok), sorgum ve her türlü fenni karma yemler (kedi-köpek mamaları
hariç), saman, yem şalgamı, hayvan pancarı, kök yemler, kuru ot,
yonca, fiğ, korunga, hasıl ve slajlık mısır, üçgül,
yemlik lahana, yem bezelyesi ve benzeri hayvan yemleri (yeşil ve kuru kaba
yemler ve bunların pellet şeklinde veya mevsimsel ihtiyaçlara göre
bir bağlayıcı kullanılarak veya kullanılmadan
işlem görmüş olanları dâhil) teslimi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 13üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Arzu
Erdem Mehmet
Günal Erhan
Usta
İstanbul Antalya Samsun
Erkan
Haberal İsmail
Faruk Aksu Mehmet
Erdoğan
Ankara İstanbul Muğla
Mehmet
Parsak Baki
Şimşek Mevlüt
Karakaya
Afyonkarahisar Mersin Adana
MADDE 13- 25/10/1984 tarihli ve 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
ı) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen
gübreler ve gübre üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan
hammaddelerin teslimi ile küspe (Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 2303.10 tarife
pozisyon numarasında sınıflandırılan
nişastacılık artıkları ve benzeri artıklar ile
2303.30.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında
sınıflandırılan biracılık ve damıtık
içki sanayinin posa ve artıkları hariç), tam yağlı soya
(fullfat), kepek, razmol, balık unu, et unu, kemik unu, kan unu, tapyoka
(manyok), sorgum ve her türlü fenni karma yemler (kedi-köpek mamaları
hariç), saman, yem şalgamı, hayvan pancarı, kök yemler, kuru ot,
yonca, fiğ, korunga, hasıl ve slajlık mısır, üçgül,
yemlik lahana, yem bezelyesi ve benzeri hayvan yemleri (yeşil ve kuru kaba
yemler ve bunların pellet şeklinde veya mevsimsel ihtiyaçlara göre
bir bağlayıcı kullanılarak veya kullanılmadan
işlem görmüş olanları dâhil) teslimi,
i)Tarımsal üretimde kullanılan her türlü
motorin, ilaç, tohum, fide ve fidanlarla ilgili teslim ve hizmetleri
BAŞKAN Şimdi, maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 13üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Osman
Baydemir
Diyarbakır Diyarbakır Şanlıurfa
Lezgin
Botan Hüda
Kaya Filiz
Kerestecioğlu Demir
Van İstanbul İstanbul
Erol
Dora Garo
Paylan
Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir.
Buyurun Sayın Baydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi bir kez
daha saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Doğrusunu ifade etmek gerekirse bugün, biz,
burada Parlamento yasama faaliyetini yürütürken ülkenin bir diğer
parçasında insanlar hayat memat mücadelesi veriyor. Bugün üzerinde
tartışacağımız yasa maddelerinin en nihayetinde, bu
ülkede yaşayan insanların hayat felsefesine, refah seviyesine
katkı sunma amacıyla en azından Genel Kurula indirildiği
konusunda sanırım her birimiz hemfikiriz. Ama, bırakın
insanların hayatına katkı sunmayı bugün insanlar, bir kez
daha zalimane bir ortam içerisinde hayatlarını yitiriyor.
Dolayısıyla, bu Parlamentonun başından beri, ilk günden
bugüne değin ısrarla, bıkmadan, usanmadan biçmiş
olduğumuz misyon esas görevini yerine getirsin, Parlamento
barışı inşa etsin, Parlamento bu coğrafyada tek bir
insanımızın hayatını yitirmeyeceği, toprağa
düşmeyeceği bir zemini inşa etsin çabasıdır HDP
Grubunun birkaç aydan bu yana bütün ötekileştirmelere rağmen ortaya
koymuş olduğu çaba. Bir kez daha ifade ediyorum: Bütün bu yasalar
maalesef palyatif çözümlerdir. Biz barışı inşa
etmediğimiz müddetçe bu coğrafyada bu tür palyatif çözümlerle bu
coğrafya insanını geleceğe taşımanın
imkânı olmayacaktır.
Gelmiş olduğum şehir, kadim
şehir Urfa şehri, Rabbin bereketinin olduğu bir şehir. Elektrik
üretiminde 1inci sırada ama elektrik tüketiminde 59uncu sırada ve
şu anda Siverek, şu anda Hilvan, şu anda kent merkezinin kimi
mahalleleri karanlıkta bırakılmaktadır.
Yine, bu coğrafya, tarımın
coğrafyası, 12 milyon dönümlük bir alanın ekilip
biçilebildiği bir coğrafya, -pamuğun coğrafyası,
buğdayın coğrafyası- ama Urfa, 400 bin insan, Türkiye'nin
48 vilayetine mevsimlik işçi olarak gidiyor ve traktör römorklarında,
kamyon kasalarında hayatını yitiriyor yani bir nevi on üç
yıldır, on dört yıldır Urfa coğrafyası âdeta
sömürülüyor.
Bir diğer husus, özelleştirme
politikalarıyla âdeta Urfanın neredeyse satılmadık tek bir
karış yeri kalmamış durumda. Tam da bu noktada bir kez daha
dikkatinizi bir gerçeğe çekmek istiyorum: Artık, parçacı bir
yaklaşımla sorunları çözmekten vazgeçmelidir bu Hükûmet. On dört
yıllık zaman dilimi içerisinde Urfaya uygulanan ayrımcı
politikalardan kaynaklı, Türkiyede tarımda uygulanan politikalardan
kaynaklı, bu ülke, tarımın, hayvancılığın
ülkesi âdeta dışa bağımlı bir hâle geldi ve bu
dışa bağımlılığı ifade ettiğimizde
Biz Urfada uluslararası havaalanı inşa ettik. diyebiliyor
Hükûmet yetkilileri. Ben sorarım, şu anda burada Parlamentoda bulunan
ve Urfayı bilen kardeşlerimiz de var. GAP Havaalanı şu
anda sinek avlıyor çünkü dış politikada öyle bir noktaya getirdi
ki Hükûmet, sıfır komşu ilişkisi şu anda Türkiye'nin
kaderi olmuş durumda. Dolayısıyla, gelin bu politikadan
vazgeçelim. Bir kez daha, Parlamento sorunların esas çözümünün mercisi,
esas çözümünün yeri olsun. Siz ne yaparsanız yapın HDP grubu bu
kürsüde, bu Parlamentoda diyalog çabasından asla ve kata vazgeçmeyecektir;
ortak paydalarda buluşma çabasından asla ve kata vazgeçmeyecektir;
barışın inşası çabasından asla ve kata
vazgeçmeyecektir.
Ben bugün burada konuşuyorum ama Cizrede
şu anda hayatını yitirmekle yüz yüze olan sivil insanlar
ateş hattında. Grup Başkan Vekilimiz İdris Balukenle
birlikte şu anda İçişleri Bakanlığına
gideceğiz.
Benim de sizden bir insan olarak bir
çağrım var: Lütfen, siz de çaba sarf edin, çaba sarf edin ki en
azından o insanlar hayatlarını yitirmeden hastaneye
ulaştırılabilsinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Çaba sarf edin ki
bundan on yıl sonra, yirmi yıl sonra bu Meclisin kayıtları
incelendiğinde Bu Mecliste insanlar için çaba sarf eden vicdan sahibi
insanlar vardı. diye torunlarımız, çocuklarımız
görebilsinler.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 13üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Arzu Erdem (İstanbul) ve
arkadaşları
MADDE 13- 25/10/1984 tarihli ve 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
ı) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen
gübreler ve gübre üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan
hammaddelerin teslimi ile küspe (Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 2303.10 tarife
pozisyon numarasında sınıflandırılan
nişastacılık artıkları ve benzeri artıklar ile
2303.30.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında
sınıflandırılan biracılık ve damıtık
içki sanayinin posa ve artıkları hariç), tam yağlı soya
(fullfat), kepek, razmol, balık unu, et unu, kemik unu, kan unu, tapyoka
(manyok), sorgum ve her türlü fenni karma yemler (kedi-köpek mamaları hariç),
saman, yem şalgamı, hayvan pancarı, kök yemler, kuru ot, yonca,
fiğ, korunga, hasıl ve slajlık mısır, üçgül, yemlik
lahana, yem bezelyesi ve benzeri hayvan yemleri (yeşil ve kuru kaba yemler
ve bunların pellet şeklinde veya mevsimsel ihtiyaçlara göre bir
bağlayıcı kullanılarak veya kullanılmadan işlem
görmüş olanları dâhil) teslimi,
i) Tarımsal üretimde kullanılan her türlü
motorin, ilaç, tohum, fide ve fidanlarla ilgili teslim ve hizmetleri.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Adana
Milletvekili Mevlüt Karakaya.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
Beş dakikalık sürenizi
başlatıyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 13üncü maddesine (ı) bendi tasarıyla getiriliyor,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir de (i) bendinin eklenmesini talep
ediyoruz yüce Meclisten.
Biliyorsunuz, üretim son yıllarda Türkiyede
sıkıntılar yaşamakta. Bu sıkıntıların
başında gelen en önemlisi de girdi maliyetlerinin yüksekliği. Bu
tasarıyla birlikte özellikle gübre ve yemde ve bunların
hammaddelerinde, bunların teslimlerinde katma değer vergisini
kaldıran bir önerge. Milliyetçi Hareket Partisi olarak girdi maliyetlerini
düşürmeye yönelik bu tarz girişimleri destekliyoruz ancak konunun bir
bütünlük içerisinde ele alınmasını da istiyoruz. Özellikle Türk
tarımına baktığımızda tarımsal ürünlerin
üreten açısından ucuz, tüketen açısından da son derece
pahalı olduğunu görüyoruz. Böyle bir yapının
oluşmasının özünde ve temelinde olan ise vergilerdir. Vergiler,
son yıllarda üreten kesimin en önemli maliyet kalemi hâline
gelmiştir. Girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik tüm girişimleri
Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteleyeceğimizi özellikle
tarımın temel girdileri olan mazotta, ilaçta, gübrede, fidede,
fidandaki katma değer vergilerinin
kaldırılacağını, mazottaki özel tüketim vergisinin
kaldırılacağını, biz, milletimize söz verdik. Ve bu
önergeyle birlikte de mazottaki katma değer vergisiyle özel tüketim
vergisinin, diğer girdilerdeki katma değer vergisinin
kaldırılmasını da talep ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, aslında, bu girdi
maliyetlerine baktığımızda, girdi maliyetlerinin
tarımsal alanda desteklemelerle bir şekilde
ucuzlatıldığı ifade ediliyor. Önümüze getirilen paritelere
baktığımızda bu paritelerin aşağı yukarı
tamamına yakınının doğru bir biçimde
hesaplanmadığını görüyoruz.
Sadece buğdayla ilgili olarak bir konuyu dile
getirmek istiyorum. 2002 yılında 1 litre mazot alabilmek için 2,5
kilogram buğday satmak zorunda kalan Türk köylüsü bugün 6,5 kilogram
buğday satarak ancak 1 litre mazotu alabiliyor. Tarım
Bakanlığının İnternet sitesinde gösterdiği o
pariteler, hesaplanma biçimleri kesinlikle doğruyu yansıtmıyor.
Örneğin Toprak Mahsulleri Ofisinin açıklamış olduğu
fiyatlar üzerinden parite hesaplanıyor, oysa buğdayı örnek
alacak olursak, buğdayda 20 milyon tona yakın yapılan üretimin
12 milyon tonu pazara çıkıyor, Toprak Mahsulleri Ofisinin
aldığı miktar ise ortalama olarak 2 milyonu geçmiyor yani 8-10
milyon ton piyasada satılırken, piyasada realize olan fiyatları
dikkate almadan hesaplanan pariteler hiçbir zaman gerçeği
yansıtmıyor. Bunu bilmemiz lazım.
Yine, sayın milletvekilleri, bir başka
husus, özellikle
ABDULLAH ÖZTÜRK (Kırıkkale) 3 kiloyla
alınıyor ya -buğday- mazot düştü.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) Hayır, hayır,
öyle bir şey yok. Biraz önce söyledim, onun neden öyle olduğunu biraz
önce söyledim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müdahale
etmeyin lütfen.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) Bir başka husus da,
bugünkü yapılan bu katma değer vergisi indirimlerinin tüketiciye,
üreticiye faydası olmayacağını ifade etmek istiyorum çünkü
bu yemi üretecek, gübreyi üretecek işletmelerin katma değer vergisi
iadesini zamanında alamadığını biliyoruz,
bunların bir finansman maliyeti olduğunu da biliyoruz. Bu finansman
maliyetleri doğal olarak ürün fiyatlarına yansıyacak ve bunlar
da üreticiye ilave bir katkı olarak dönmeyecek. Maalesef, bu yapılan
düzenlemelerin de üreticiye bir katkısı olmayacağını
ifade etmek istiyorum. O pariteler yanlıştır. Toprak Mahsulleri
Ofisi Genel Müdürlüğü yaptım dört yıl boyunca ve o
hesaplamaların yanlış olduğunu da bir kez daha ifade etmek
istiyorum.
Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 13üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Okan Gaytancıoğlu
(Edirne) ve arkadaşları
Madde 13- 25/10/1984 tarihli ve 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13üncü maddesinin
(1)inci fıkrasına aşağıdaki bent ilave
edilmiştir.
ı) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından tescil edilen gübreler ve gübre
üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan hammaddelerin teslimi ile
küspe (Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 2303.10 tarife pozisyon numarasında sınıflandırılan
nişastacılık artıkları ve benzeri artıklar ile
2303.30.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında
sınıflandırılan biracılık ve damıtık
içki sanayinin posa ve artıkları hariç), tam yağlı soya
(fullfat), kepek, razmol, balık unu, et unu, kemik unu, kan unu, tapyoka
(manyok), sorgum ve her türlü fenni karma yemler (kedi-köpek mamaları
hariç), saman, yem şalgamı, hayvan pancarı, kök yemler, kuru ot,
yonca, fiğ, korunga, hasıl ve slajlık mısır, üçgül,
yemlik lahana, yem bezelyesi ve benzeri hayvan yemleri (yeşil ve kuru kaba
yemler ve bunların pellet şeklinde veya mevsimsel ihtiyaçlara göre
bir bağlayıcı kullanılarak veya kullanılmadan
işlem görmüş olanları dâhil) teslimi,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Beş dakikadır süreniz.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 13üncü maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle
ilgili söz almış bulunmaktayım.
Maddeyle tarım ve
hayvancılığın desteklenmesi amacıyla yemde ve gübrede
katma değer vergisinin kaldırılması öngörülmüştür. Bu
maddeyle gübre ve yemde KDVnin sıfırlandırılması ile
tarım ve hayvancılık sektöründe faaliyette bulunan üreticilerin
üzerindeki vergi yükünün ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi,
üreticilerin bu şekilde teşvik edilerek tarımsal ve hayvansal
ürün ihracatı artırılarak ithalatın azaltılması
amaçlanmaktadır. Amaç çok güzel. Neden? Çünkü Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini
içeriyor. Kanunun bu maddesi Cumhuriyet Halk Partisinin seçim bildirgesinde
vatandaşa sunduğu seçim vaatlerinden kopya çekilmiştir. Kopya
çekilmesine bir şey demiyoruz ancak, uygulama yine bir AKP komedisine
dönüşmüştür. Komediden ziyade yine AKP birilerini zengin etmiştir.
Hâlbuki buradaki amaç çok basittir. Gübrenin yüzde 18, yemin de yüzde 8 ucuza
satılması yani vergi alınmadan üreticinin bu girdileri
kullanması amaçlanmıştır. Sadece gübreden alınmayacak
KDV miktarının 2 milyar lira olduğu söylenmektedir. Şimdi,
devlet 2 milyar lirayı almaktan vazgeçiyor ama çiftçi yine ucuz gübre ve
yem alamıyor. Neden? Çünkü fırsatçılar anında gübreye
ABDULLAH ÖZTÜRK (Kırıkkale) Doğru
bilgilendirin.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Şimdi
rakamları vereceğim.
ve yeme zam yapıyor. AKP, yine çiftçileri
düşünmüyor, fırsatçıların piyasada kâr yapmasına göz
yumuyor. Hâlbuki buradaki amaç üretim maliyetlerini düşürmek ise neden
ayrılan bu kaynak çiftçiye direkt olarak ödenmez?
Bakın, bazı fiyatları
söyleyeceğim: Yemde şu anda bir ay önceki fiyatları söylüyorum.
Kepek, tonu 475 lirayken, şu anda sıfıra düştüğü hâlde
bu akşam -birkaç gün içerisinde bu Resmî Gazetede yayımlanacak-
fiyat birdenbire 520 liraya çıkıyor. Ayçiçeği küspesinde yüzde 8
KDV dâhil varken 635 lira bir ay önce, şu anda 675 lira. Mısır,
650 liradan 700 liraya yükseliyor. Fırsatçılar yine para
kazanıyor, AKP yine birilerine para kazandırıyor. Melastaki
KDVnin yüzde 18de kalması yemin fiyatlarını ucuzlatmıyor.
Tasarıda bunun da sıfırlanması gerek.
Bu para neden çiftçimizin eline geçmez de bunun
ticaretini yapanların eline geçer? Tabii sizin gözünüzde çiftçiler
efendi değil, siz çiftçilere Ananı da al git! demekten
anlarsınız. Yasa, KDVnin sıfırlandırılarak
üretimin artması ve ithalatın azaltılmasını
amaçlamaktadır. AKP döneminde, üreten Türkiye gitmiş, ithalatçı
Türkiye gelmiştir. Türkiye buğday ithalatçısı olmuş,
hatta bağımlısı hâline gelmiştir. Lafa gelince Biz
buğday ithal ediyoruz, işleyip un ihraç ediyoruz. diyorlar. Soruyorum:
2,5 milyar dolarlık buğday ithal edip 1 milyar dolarlık un ihraç
etmek kârlı bir iş midir? AKP, Türkiye tarımını net
ithalatçı bir hâle getirmiştir. Tarımda büyük ölçüde kendine
yeten Türkiye, bu konumunu yitirerek pek çok ürünü ithal etmek zorunda
kalmıştır. Türkiye tarımı 2002 yılında 1,8
milyar dolar ihracat yaparken 1,7 milyar dolar ithalat yapıyordu. Yani
artı 100 milyon dolar kârlıydık. Ama 2014 yılında 6,4
milyar dolar ihracat, 8,7 milyar dolar ithalat yaparak 2,3 milyar dolar
dış ticaret açığı vermiştir. Yani başka bir
deyişle net ithalatçı bir konuma gelmiştir.
Demek ki Türkiyede bir de üretim potansiyeli var.
AKPnin tutarsız, üretim planlamasına dayalı olmayan tarım
politikaları sonucunda Türkiye un ihraç ediyor, buğdayı
Amerikadan, Rusyadan alıyor.
Merak etme sevgili çiftçi kardeşim, seni her
zaman düşünen ve düşünecek bir Cumhuriyet Halk Partisi var.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ithalatçı Türkiye gidecek, üreten
Türkiye gelecek.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde ikisi aynı mahiyette
olmak üzere toplam üç önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 14üncü maddesinin aşağıdaki
gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 20/01/2016
Bülent
Kuşoğlu Gülay
Yedekci Mehmet
Bekaroğlu
Ankara
İstanbul
İstanbul
Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık Musa
Çam
İstanbul
Bursa İzmir
Ömer
Fethi Gürer Erdin
Bircan
Niğde
Edirne
MADDE 14-18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı
Uzman Erbaş Kanununun 5 inci maddesinden "emekli
aylığına hak kazandıkları tarihe kadar" ifadesi
çıkarılmış ve aynı maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Uzman erbaşların 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 92 nci hükmünden
yararlanabilmeleri için en az yedi hizmet yılını
tamamlanmış olması gerekir. Bu fıkra hükmü kazanılmış
haklar mahfuz kalmak suretiyle uygulanır."
BAŞKAN Şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte işleme
alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsmail
Faruk Aksu Mehmet
Günal Erhan
Usta
İstanbul
Antalya
Samsun
Erkan
Haberal Arzu
Erdem Mehmet
Parsak
Ankara
İstanbul
Afyonkarahisar
Baki
Şimşek Mehmet
Erdoğan
Mersin
Muğla
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Hişyar
Özsoy
Diyarbakır
Diyarbakır
Bingöl
Osman
Baydemir Müslüm
Doğan Lezgin
Botan
Şanlıurfa
İzmir
Van
Erol
Dora Mehmet Emin
Adıyaman
Mardin
Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet
Emin Adıyaman.
Buyurun Sayın Adıyaman, süreniz beş
dakikadır.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, önümüze gelen madde, uzman
er ve erbaşların haklarının güvenceye alınmasına
ilişkin bir madde. Doğrusu, Türkiyede er ve erbaşların ve
tüm yurttaşlarımızın ekonomik durumlarının
düzeltilmesinden önce, öncelikle yaşam haklarının güvence
altında olması gerekiyor. Dolayısıyla, gerek polis gerek er
ve erbaşlar, asker gerekse gerilla gerekse sivil halkımızın
ekonomik problemlerinden önce bu ülkede huzur içinde, özgürce, barış
içinde yaşamanın koşullarını yaratmamız
gerekiyor. Bu koşullar olmadan, insanların kendi geleceklerine
güvenle, umutla bakmasının koşullarının olmadığı
zeminde ekonomik durumlarını ne kadar düzeltirsek düzeltelim çok
büyük bir anlam ifade etmeyecektir.
Dolayısıyla, bölgede yaşanan
savaşın ve çatışmanın yoğun
acılarını her seferinde grubumuzdan hatip
arkadaşlarımız dile getirmektedir. Bu konuda, özellikle, hâlâ
bir bodrumda yaralı vaziyette bulunan 24 yurttaşımızın
durumlarını bir kez daha dile getirdikten sonra aslında
başka bir hususa değinmek istiyorum.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanı
kaymakamlarla bir toplantı yaptı. Bildiğiniz üzere, merkezî
otoritenin dışında, merkezî otoriteyi yerelde temsil eden
valilik, kaymakamlık ve muhtarlık birimleri söz konusu. AKP
iktidarı ve Sayın Cumhurbaşkanı 7 Haziran tarihine kadar
olan on üç yıllık iktidarı döneminde muhtarları hiçbir
dönemde hatırlamaz iken 7 Haziran sonrası muhtarları bir anda
keşfetmiş oldu ve hâlâ periyodik olarak muhtarlarla toplantı
düzenlemekte ve muhtarların 940 lira olan maaşları bir anda
1.300 liraya çıktı. Bunun sebeplerini biliyoruz, valilerin konumunu
da biliyoruz. Valilerin atanmaları tamamen siyasal iktidarın
tercihiyle olan atamalar ama kaymakamlar mülkiyeden mezun olan, belli bir
eğitim düzeyine ulaşmış ve bilgi birikimiyle hak ederek
atanan bürokratlar veya kamu idarecileri.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı
muhtarlar ve valilerden sonra belli ki kaymakamları da kontrol altına
almak istemektedir. Bugün ne diyor kaymakamlara? Bakın, aynen cümleyi
okuyorum: Mevzuat şöyledir böyledir. Mevzuatı koyun şöyle bir
kenara. Yeri geldiğinde zihinsel inkılabınızı ortaya
koyun. Ben bunu bu şekilde yaparım. deyin ve yapın. İşte
bu iradeyi ortaya koymaktır. Hiç çekinmeyin, kullanın. Bu, açık
bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanının bugün kaymakamlara
verdiği talimat Anayasa başta olmak üzere tüm mevzuatı bir
kenara bırakın, subjektif zihniyetinizin gerektirdiği
kararları alın ve uygulayın. Yani AK PARTİ
iktidarının siyasal tercihleri yönünde kararlar alın ve bunu
pratiğe geçirin.
Valiler elde, muhtarlar da ele geçirildi, son
kaymakamlar vardı, onlar da elde edildi. Dolayısıyla adım
adım bu ülkede nasıl bir iktidarın inşa edildiğinin
pratiğini görüyoruz. Bu, hep dile getirdiğimiz tekçi, iktidarcı
ve sultan iktidarına dayalı bir sistemin inşasıdır ve
Sayın Cumhurbaşkanı daha evvelleri bunu dile getirmişti.
Sistem değişmiştir. Anayasayı ve mevzuatı
başkanlık sistemine göre uyarlayın. şeklinde beyanı
netti ve bu pratiğe geçiriliyor. Artık, bundan sonra kaymakamlar da
AKPnin iktidarları doğrultusunda mevzuatı bir tarafa
bırakacak ve subjektif yargılarıyla istediğini yapacak,
tabii, iktidarın isteklerini yerine getirecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 68 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 14üncü maddesi
hakkında grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
14üncü madde uzman erbaşların yedi
yıl görev yapmadan başka kurumlara geçişini engellemeye dönük
bir düzenlemedir.
Uzman erbaşlar Türk Silahlı Kuvvetleri
içinde görev yapan subay ve astsubaylar gibi oldukça zor şartlarda görev
yapmakta, terörle mücadelede etkin rol üstlenmektedir. Kadrolu ve
sözleşmeli olmak üzere 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu ve
6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununa tabi olarak
istihdam edilmektedir. Bunlara bir de 3466 sayılı Kanuna tabi
çalışan uzman jandarmaları dâhil etmek gerekir.
Tasarının bütününe
bakıldığında, bir yanda uzman erbaşların mali
haklarına ilişkin bir iyileştirme yapılmakta, diğer
yanda ise uzman erbaşların kazanılmış
haklarını da ortadan kaldıran bir mağduriyet
yaratılmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim
beyannamemizde uzman erbaşların ek gösterge ve tazminat
oranlarının artırılmasını, çalışma
şartlarının iyileştirilmesini öngördük ve buna uygun kanun
tekliflerini Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduk.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz tasarıyla, 3269 sayılı Kanunun 5inci maddesine
eklenen fıkrayla uzman erbaşların yedi yıl hizmet yapmadan
Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmaları önlenmekte, diğer
kamu kurumlarına geçişlerinin önü kapatılmaktadır. 657
sayılı Kanunun 92nci maddesinin ikinci fıkrasında 657
sayılı Kanuna tabi olmayan personelden kendi istekleri ile görevinden
çekilmiş olanlar, boş kadro bulunmak ve gireceği
sınıfın niteliklerini taşımak kaydı ile bu Kanuna
tabi kurumlardaki memuriyetlere atanabilirler. denilmektedir. Bu hükme göre
657 sayılı Kanuna tabi olmayan kamu personelinden kendi
isteğiyle görevinden ayrılanlar, durumlarına uygun kadro
bulunmak şartıyla memur kadrolarına atanmaktadır. Uzman
erbaşlar da bu kapsamda aynı şekilde iki yıl görev süresini
doldurmak kaydıyla ihtiyaç ve kadro durumuna göre diğer kurumlardaki
memur kadrolarına atanabilmektedir. Mevcut durumda uzman erbaşlar
gerek çalışma şartlarının ağır olması
gerekse emeklilik hakkı elde edemeden 45 yaşını
doldurmaları, hastalık ve benzeri sebeplerle görevinden kendi
isteğiyle ayrıldığında kamu kurumlarına geçmek
için talepte bulunmakta, kurumlar da ihtiyaç varsa ve ilgililerin
durumlarına uygun boş kadro bulunuyorsa atama yapmakta, yoksa
yapmamaktadır yani kurumlar için takdiri bir durum söz konusudur.
Çeşitli kamu görevinden ayrılıp memuriyete girmek isteyen
diğer kamu görevlileri için de aynı durum söz konusudur. Ancak
düzenlemeyle diğer kamu çalışanlarına nazaran
eşitsizlik yaratacak şekilde sadece uzman erbaşlar bu genel
hükmün dışına çıkartılarak mağdur edilmektedir.
Üstelik hastalık ve benzeri zorunlu sebepler de dikkate alınmadan,
hiçbir istisna getirilmeden uzman erbaşların başka kurumlara
geçişi engellenmektedir.
Yine, düzenlemeyle mevcut çalışanlar
açısından bakıldığında işe girerken tabi
oldukları hukuk korunmamakta, kazanılmış hakları ihlal
edilmektedir. Böyle bir düzenleme yapılsa bile sadece yeni atanacak
olanları kapsaması kazanılmış hakların
korunması açısından zorunlu bulunmaktaydı.
Hatırlanacağı gibi, yakın zamanda sözleşmeli
erbaşların ücretlerini de asgari ücrete bağlayan yasa hükmünü de
yine erbaşların aleyhine olacak şekilde burada
değiştirmiştiniz.
Sonuç olarak, getirdiğiniz bu düzenleme hukukun
en temel prensiplerine; eşitlik, genellik ve kazanılmış hak
ilkelerine aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, bu sebeplerle
tasarının 14üncü maddesiyle 3269 sayılı Kanunun 5inci
maddesine eklenmesi öngörülen söz konusu hükmün tasarı metninden
çıkartılması gerekmektedir. Uzman erbaşlara yönelik bir
eşitsizliğin ve adaletsizliğin giderilmesi için verdiğimiz
önergemizi destekleyeceğinizi umuyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki iki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 14üncü maddesinin aşağıdaki
gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 20/01/2016
Mehmet Bekaroğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
MADDE 14-18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı
Uzman Erbaş Kanununun 5 inci maddesinden "emekli
aylığına hak kazandıkları tarihe kadar" ifadesi
çıkarılmış ve aynı maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Uzman erbaşların 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 92 nci hükmünden
yararlanabilmeleri için en az yedi hizmet yılını
tamamlanmış olması gerekir. Bu fıkra hükmü
kazanılmış haklar mahfuz kalmak suretiyle uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Edirne
Milletvekili Erdin Bircan.
Buyurun Sayın Bircan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ERDİN BİRCAN (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 68 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 14üncü maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Mevcut düzenlemede, uzman erbaş olarak Türk
Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan ve iki hizmet yılını
tamamladıktan sonra kendi istekleriyle görevden ayrılanlar boş
kadro bulmak kaydıyla kamu kurum ve kuruluşlarına memur olarak
atanabiliyorlardı. Bu maddeyle bu iki yıllık süre yedi yıla
çıkarılmak istenmektedir. Bu madde değişikliği hâlen
görevde olan uzman erbaşları da kapsadığı için
onların kazanılmış haklarını ortadan kaldırmaktadır.
Kazanılmış hakların korunması hukukun genel ilkesidir.
Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz bu maddenin tasarı
metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.
AKP iktidarı kazanılmış
hakları gasbetme konusunda zaten uzman. Yalnızca hak gasbında
mı? Tabii ki hayır. AKP iktidarının 7 Haziran seçimleri
öncesi Kaynak nerede? diye bize sorduğu, 1 Kasımda birdenbire bizim
seçim beyannamemizden aşırdığı konuları da
unutmadık. Hukuki olarak hazırlanmış hakları
gasbetmenin yanında, bizim seçim beyannamemizdeki konuları çalma,
aşırma konusunda AKP uzman.
AKPnin en maharetli olduğu husus çalmaktır.
Partimizin beyannamesinden yapılan çalmalar halkımızın
yararınadır, diğerleri halkımızın cebindendir.
Oradan buradan çalarak yararlanacağınız bir şeyler bulmak
istiyorsanız eğer, ustanıza sorun ustanıza! Size
kalmış bir mirastır. (AK PARTİ sıralarından
Terbiyesiz! sesleri)
Evet, bir gün Stalinden, bir gün Necip
Fazıldan alıntı yapmaktan hiç kaçınmaz. Erdal Erene
ağlar ama 12 Eylül cuntacılarının da yanından
ayrılmaz. Dün dündür, bugün de bugündür. diyerek Demirelin pabucunu
bile ters çevirir. AKPli milletvekilleri halkımızın dertlerini
dinlemek, onlara çare bulmak yerine, yandaş basın gibi, Anayasa'ya ve
içtiği yemine aykırı hareket eden Cumhurbaşkanını
savunmaktadır.
AHMET UZER (Gaziantep) Önerge ne diyordu acaba?
ERDİN BİRCAN (Devamla) - Evet, evet aynen,
aynen.
MURAT BAYBATUR (Manisa) Kim verdi oyu? Siz yüzde
kaç aldınız?
ERDİN BİRCAN (Devamla) Madem
başladınız, Cumhuriyet Halk Partisi beyannamesinde olan
diğer hususları da alın, Meclisin gündemine getirin ve
yasalaştıralım da milletimiz de huzura varsın. Mazotu 1
lira 80 kuruştan verin de çiftçimiz rahat bir nefes alsın.
MURAT BAYBATUR (Manisa) Önerge nerede, önerge?
ERDİN BİRCAN (Devamla) Var, var.
Söz veriyoruz, beyannamemizdekileri
çaldığınız için de sizi dava etmeyeceğiz.
MURAT BAYBATUR (Manisa) Et, et, Allah
aşkına et!
ERDİN BİRCAN (Devamla) Sizin hesap
makineleriniz yandaşlarınıza çalışır; Cumhuriyet
Halk Partisinin hesap makinesiyse sadece ve sadece milletimize
çalışır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Göreceksiniz, maliyeti sadece yandaş medyanıza
aktardığınız para kadar yok, yandaş medyaya
aktardığınız para kadar değil bu vereceğiniz
arkadaşlar.
Dış politikada da beyannamemize bir
bakın ve bakın da bulaşmış olduğunuz Orta
Doğu bataklığından ülkemizi kurtarmanın yolunu
bulursunuz, kan akmasına sebep olmaz, akan kana çare olursunuz.
MURAT BAYBATUR (Manisa) Önerge nerede?
ERDİN BİRCAN (Devamla) AKP
iktidarında esnafımız siftahsız dükkân kapatmakta.
MURAT BAYBATUR (Manisa) Ya, ya!
ERDİN BİRCAN (Devamla) Evet, evet,
Edirnede öyle, evine ekmek götüremeyecek duruma düşmüştür. Çiftçimiz
bugün hiç olmadığı kadar zor günler geçirmektedir. Seçim bölgem
olan Edirnede binlerce çiftçi tarlalarını satmakta ve haciz korkusu
yaşamaktadır, emeğinin, alın terinin karşılığını
alamamaktadır. Hükûmetiniz bu durumu seyretmekte, hatta desteklemektedir.
Ayrımcılık kayrımcılıkta zirve, adalette dip
yapan devriiktidarınızda seçim bölgesi Edirnem
cezalandırılmaktadır arkadaşlar, seçim bölgem Edirnemi
cezalandırıyorsunuz.
Tarım ve hayvancılık bölgesi olan
Edirnem Avrupa Birliğinin kırsal kalkınma desteklerinden
yararlandırılmamaktadır. 42 ile verilen destek, Edirne,
Kırklareli ve Tekirdağa verilmemektedir. Çeltik üreticisi,
ayçiçeği üreticisi, buğday üreticisi mağdur edilmiştir. Bu
konuyla ilgili vermiş olduğumuz soru önergesi AKPnin Edirneye
bakışının tam da itirafıdır. Bakanlık Edirne
için çalışma yapılmadığını itiraf
etmiştir arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERDİN BİRCAN (Devamla) Benim önergeme
karşı bakanlık Bizler Edirne için hiçbir çalışma yapmadık.
diyor.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Önergeye oy
vereceğiz de ne olduğunu bilmiyoruz.
ERDİN BİRCAN (Devamla) AKPnin Edirne
köylüsüne, çiftçisine bakışı maalesef budur. AKPnin bütün
siyaseti ustasından miras kalmıştır.
BAŞKAN Süreniz dolmuştur.
ERDİN BİRCAN (Devamla) Taraf olmazsan
bertaraf olursun, taraf olursan bendensin. diyen bir
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Önerin ne
getiriyor, nasıl oy vereceğiz biz şimdi?
ERDİN BİRCAN (Devamla) Evet, Taraf
olmazsan cezalandırırım. diyor ama biz Edirneliyiz, bizler
hiçbir şeyden korkmayız, bizler Mustafa Kemal Atatürkün
torunlarıyız.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Askerlerisiniz.
ERDİN BİRCAN (Devamla)
Korkmayacağız, yılmayacağız ve sizden
hesabını soracağız. [CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından Bravo(!) sesleri ve
alkışlar(!)]
Teşekkür ederim
alkışlarınız için.
BAŞKAN Süreniz dolmuştur.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, söylemiyorum yani baştan sona cevap verilmesi gereken
bir konuşmaydı. Sataşmadan söz almak istiyorum. İtham ve
ilzamlarına cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz.
İki dakika sataşmadan söz veriyorum.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Edirne Milletvekili Erdin
Bircanın 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının
14üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz
evvelki hatibin tüm sözlerini kendisine aynen iade ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Baştan sona sözde teşbih
yapmak suretiyle -ama inanılmaz bir hataydı bu- çalmak vesaire AK
PARTİ
Bunların hepsini topyekûn reddediyoruz. Neden
reddettiğimi söyleyeceğim.
Eğer seçim beyannamenize 7 Haziranda
koyduğunuz bütün o sözler, vaatler geçerli olsaydı 7 Haziranda
vatandaş sizi iktidar ederdi. Eğer bu konuda örnek olduysanız
bundan da övünmelisiniz.
ERDİN BİRCAN (Edirne) 7 Haziranda siz
düştünüz, bizim beyannamemizle düştünüz.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Biz 7 Haziran
sonrası dedik ki: Dersimize çalıştık, milletimizden gelen
talepleri değerlendirdik ve buna yönelik de bir seçim beyannamesi
hazırladık. Kötü mü ettik değerli milletvekili
arkadaşlarım? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Seçim beyannamesine bunu milletimizden gelen talepler
doğrultusunda koyduk.
ERDİN BİRCAN (Edirne) Cama
koyacağız, kapıya koyacağız; çalmanıza gerek yok,
veririz, halk için olsun yeter ki.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Dinle, dinle.
Senin baştan sona hatalarla dolu,
teşbihlerle dolu, yanlış benzetmelerle dolu konuşmanı
buradaki grup sabırla dinledi, grubuma da teşekkür ediyorum
ayrıca.
Yine, bütün bunu ustadan diye Sayın
Cumhurbaşkanımızı ağzınıza almayın bu
konuda. Sayın Cumhurbaşkanımız, kurucu genel
başkanımız on üç yılda Türkiyede adaletten emniyete, sağlıktan
ulaşıma her alanda milletimizin gönlünü kazanmış
-Başbakanlığı döneminde de- ve birçok konuda hakikaten
yapılan hizmetlerin mimarı olan bir zattır. Anayasadaki
Anayasayı okumanızı tavsiye
ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız bugün Anayasadaki konumu
gereğince milletimizin oyuyla seçilmiş yüzde 52yi temsil etmektedir
ve yüzde 52nin gereği de neyse
Bundan öncekiler gibi ben oraya
kapanıp bir Cumhurbaşkanlığı yapmayacağım.
diye zaten sahada, seçim beyannamesinde söylemişti.
Çıktığında şunu söyledi: Ben bundan önceki gibi
Cumhurbaşkanlığı görevini
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Süre
bitti Sayın Başkanım.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Evet, bugün
valileri toplayacak, kaymakamları toplayacak, muhtarları toplayacak
ve ak sarayın, Külliyenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla)
milletimize
kapıları sonuna kadar açılmıştır.
İşte, bizim ustadan
aldığımız miras milletimizin hizmetkârı olmaktır,
bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın grup başkan
vekili grubuna sataşıldığı gerekçesiyle söz aldı.
Kendisini dikkatle dinledik ancak konuşmasının son
kısmında, şu anki Cumhurbaşkanının görev
yapış biçimini ifade ederken kendisinden öncekiler gibi
kapanıp demek suretiyle Türkiye Cumhuriyetinin bundan önceki tüm
Cumhurbaşkanlarına ve kendi partisinin kurucu
başkanını savunayım derken Cumhuriyet Halk Partisinin
kurucu genel başkanına ağır bir sataşmada
bulunmuştur, cevap vermek isteriz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendisinden öncekiler gibi
dediniz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bir dakika
Sayın Başkanım, özellikle şu da
tutanağa geçsin diye söylüyorum, özellikle üstüne basa basa söylüyorum;
bunu şunun için söyledim: İlk kez bir sistem
değişikliği. Nedir? Cumhurbaşkanı ilk kez Parlamento
dışında, milletin iradesiyle seçiliyor ve doğal olarak da
milletin iradesiyle seçilen bir Cumhurbaşkanımız sahada şunu
söylemiştir; evet, bu sözlerin de arkasındayız: Biz,
bulunduğumuz alanları halkımıza açacağız çünkü
milletin oyuyla seçiliyoruz yani aracısız, milletvekilleriyle
değil, milletin oyuyla doğrudan seçiliyorum. demiş ve bundan
sonraki Cumhurbaşkanlığı sürecinin çok farklı
olacağını söylemiştir, o sözümün de arkasındayım.
BAŞKAN Sayın Özel, sataşmadan söz
vereceğim ama tabii ki grubunuza yönelik olarak da özellikle o
beyannameden alınan şeylerle ilgili de ifadeler olduğu için,
ondan dolayı, ben sataşmadan iki dakika size söz veriyorum.
Buyurun Sayın Özel.
Lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
Buyurun.
12.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce grubumuzun değerli bir milletvekili önergemiz
üzerinde söz aldı, görüşlerini bildirdi. Elbette iktidar partisine
yönelik eleştiriler olacak. Zaten sayın grup başkan vekili de 7
Hazirandaki Cumhuriyet Halk Partisinin seçim bildirgesinin taklit edilmesinin,
kopyalanmasının ve benimsenmesinin yanlış bir şey
olmadığını kendi grubuna da tasdik ettirmiştir.
Biz Cumhuriyet Halk Partisinin her türlü olumlu,
halk lehine, vatandaş lehine yapmış olduğu önerinin,
önermenin, kanun teklifinin dikkatle incelenmesi ve hızla
kanunlaştırılması gerektiğini savunuyoruz. Burada bir
sıkıntı yok. Ama sayın grup başkan vekili mevcut
Cumhurbaşkanının uygulamalarını aklayayım derken
kendisinden önceki gibiler gibi kapanmamış diyerek, partisinin
kurucu genel başkanını savunayım derken Cumhuriyet Halk
Partisinin Kurucu Genel Başkanı ve ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa
Kemal Atatürke de bir hakarette bulunmuştur. Bu hakareti doğru bulmuyoruz,
kınıyoruz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Pes
doğrusu!
BAŞKAN Böyle bir şey yok, böyle bir
şey zaten kullanılamaz.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Atatürkün resmini
kim çöpe attı?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siz Atatürkün
posterini odasından indiren sayın milletvekiline konuşun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu noktada, bu makamda
Cumhuriyet Halk Partisinin Kurucu Genel Başkanı Mustafa Kemal
Atatürk
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) En büyük
saygısızlığı yapan sizsiniz! Siz posterini
odasından indiren milletvekiline konuşun Sayın Özel!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
ülkenin o günkü
imkânlarında ülkenin tüm illerini, tüm ilçelerini teker teker gezerek
cumhuriyeti, cumhuriyetin kurtuluşunu ve ardından kuruluş
felsefesini ülkedeki vatandaşlarla bire bir paylaşarak,
etkileşerek bu cumhuriyeti kurmuştur.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siz sadece
hamaset yapıyorsunuz! Siz, Cumhurbaşkanının posterini
indireni genel başkan yardımcısı yapıyorsunuz! Siz,
Atatürkü ağzınıza almayın!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ama sizin savunmak için
çıktığınız Cumhurbaşkanı ettiği yeminde
tarafsızlık üzerine namusunu ve şerefini ortaya koyduğu
hâlde her hafta tarafsızlığını ihlal etmekte ve bir
parti genel başkanı gibi, partili bir Cumhurbaşkanı gibi
davranmaktadır.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Almayın
ağzınıza Atatürkü!
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Başkan,
Atatürkün resmini siz kaldırdınız!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Posterini
indiren milletvekilini genel başkan yardımcısı
yapıyorsunuz, Atatürkün adını ağzınıza
almayın! Almayın!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Sizin kurucu genel
başkanınızın
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
namus ve şeref üzerine
ettiği yemini size hatırlatmaya devam edeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Atatürkün resmini
kaldırıp çöpe attınız!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Edeceksiniz de
milletvekiliniz posterini odasından indirdi, ona bir şey
diyemiyorsunuz! Atatürkü sadece kullanıyorsunuz siz!
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Atatürkün resmini
çöpe attınız siz!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Yani, bunu
tutanağa geçsin diye söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın İnceöz,
duyamadım.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Bir daha
konuşmayın Atatürkü! Önce onun cezasını verin!
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Hangi vekiliniz
attı çöpe?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sadece hamaset
yapıyorsunuz siz! İndirmedi mi posteri? İndirdi. Genel
başkan yardımcısı şu anda. Yazıklar olsun size!
BAŞKAN Sayın Çavuşoğlu
Sayın İnceöz, buyurun.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bunu
tutanağa geçsin diye söylüyorum, yeniden sataşmadan söz
almayacağım. Şunun için, biraz evvel söyledi, dedi ki
Sayın Cumhurbaşkanımızı aklamaya
Bizim, çok
şükür, Sayın Cumhurbaşkanımızı aklamamıza
ihtiyaç yoktur, kendisinin tüm işleri şeffaftır. Aklamak
denilince burada başka bir mana çıkmaktadır. Asıl
kendisinin çıkıp burada bu düzeltmeyi yapması lazım, temiz
bir dille konuşması lazım burada, bu kürsüde. Sayın
Cumhurbaşkanımızı aklamak vesaire yani bunlar hakikaten bu
milletin kürsüsünde konuşulacak şeyler değil. Bununla beraber,
benim kastımın bu olmadığını çok iyi biliyorsunuz
ama meseleyi ta alıp Gazi Mustafa Kemal Atatürke kadar götürdünüz. Pes
doğrusu! Bu da ayrı bir kabiliyet diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler İnceöz.
Sayın milletvekilleri, lütfen, üslubumuza
hepimizin dikkat etmesi lazım, hepimizin ortak değerlere aynı
şekilde sahip çıkması ve hepimizin, herkesin temiz bir dille bir
şekilde konuşması gerekir.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili posterini odasından
indirmiştir ve o milletvekili genel başkan yardımcısı
olmuştur. Yazıklar olsun diyorum.
BAŞKAN - Sayın Çavuşoğlu
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/517, 2/434) (S. Sayısı:
68) (Devam)
BAŞKAN - Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 15inci maddesinde
yer alan şeklinde ibarelerinin olarak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erhan
Usta Arzu
Erdem
Antalya Samsun İstanbul
İsmail
Faruk Aksu Deniz
Depboylu Kamil
Aydın
İstanbul Aydın Erzurum
Erkan Haberal Erkan Akçay
Ankara Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Mahmut
Tanal Seyit
Torun
Ankara İstanbul
Ordu
Musa
Çam Yaşar
Tüzün
İzmir Bilecik
MADDE 15- 3269 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde bulunan 2/3ü
ibaresi 5/6sı şeklinde ve üçüncü cümlesinde yer alan 2200ü
ibaresi 3.000i şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 15inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Ahmet
Yıldırım
Diyarbakır Diyarbakır Muş
Mehmet Emin
Adıyaman Mahmut
Toğrul Erol
Dora
Iğdır Gaziantep Mardin
Behçet
Yıldırım
Adıyaman
BAŞKAN Komisyon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırım.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan yasanın Uzman jandarmaların
ek göstergeleri yükseltilmektedir. diyen maddesiyle ilgili HDP Grubu
adına söz almış bulunmaktayım.
Biz burada bunları konuşurken Cizrede her
an ölümle karşı karşıya kalan sivil
vatandaşlarımız bir evin bodrum katında bizden yardım
beklemektedir, 14 kişi yaralı, içlerinde ağır
yaralılar da vardır, acilen hastaneye
ulaştırılmayı bekliyor, ambulans bekliyor, aç susuz bizden
yardım beklemektedirler. Üç gündür, Sağlık Bakanlığından,
İçişleri Bakanlığından, hatta Başbakandan olaya
dâhil olmalarını, sorunu çözmeleri konusunda yardımcı
olmalarını istedik, bilgilendirmeler yaptık ama şu ana
kadar bir sonuç alamadık. Görüşmelerimizin de yine devam etmekte
olduğunu da buradan belirtmek istiyorum.
Bu maddede Uzman jandarmaların ek göstergeleri
yükseltilmektedir. deniliyor. Öncelikle, Allah kimseyi uzman jandarma olmaya
zorlayacak kadar aç, fakir, biçare bırakmasın diyorum. Siz hiç
Büyüyünce uzman jandarma olacağım. diyen bir çocuk gördünüz mü,
duydunuz mu?
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) Gördüm.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Çok gördük.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Tövbe, ben
duymadım, ben çocuk hekimiyim, her gün çocuklarla şey yapıyorum,
bir gün Ben büyüyünce uzman jandarma olacağım. diyen bir çocuk
görmedim ve ben bunları ezbere konuşmuyorum, çevremde en fazla er ve
erbaşların tezkere bıraktığı memleketten
geliyorum, fakir bir memleketten, en fazla uzatmalı er ve erbaş
Adıyamandan çıkmaktadır. Bunların nedeni fakirliktir. [AK
PARTİ sıralarından alkışlar(!)]
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Bravo(!)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, bu nedir?
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkan, usule aykırı bir durum bu yani.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) İçten
alkışladığını biliyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müdahale
etmeyelim.
Buyurun Sayın Yıldırım.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Bunu ezbere söylemiyorum
çünkü çevremde yüzlerce bunun gibi aile var. Bir araştırma
yapalım, en fazla güvenlik görevlisi, polis, uzman er ve erbaşın
Adıyamandan çıktığını göreceksiniz çünkü
Adıyaman maalesef işsizlikte ülkede ilk sıralardadır, âdeta
bir ırgat şehridir. Bu işsizlik ve çaresizlik içinde gençlerimiz
istemeye istemeye bu meslekleri âdeta yapmaya zorlanmaktadır. Çevremde
gördüğüm bu gençlerin ortak yanı hepsinin fakir aile çocuğu
olmalarıdır. Aç kalmaktansa en iyisi askere gidelim
Tezkere
bırakmak suretiyle er veya erbaş olmayı tercih etmektedirler.
Bu gençlerimizin ortak bir emeli var -az önce benden
önce konuşan hatip arkadaşlar da söyledi- uygun bir kadro olursa bir
an önce devlet memuru olmayı tercih etmektedir hatta belediyelere
geçiş yapmayı tercih etmektedir. Bu konuda her er ve
erbaşın gelip bizlerden de yardım istediğini yakından
göreceksiniz.
Aynı şekilde, buna paralel son günlerde
koruculuk sistemi dayanmıştır. Bugün sosyal medyada
Adıyamanda koruculuk üzerine ailelerin birbirine girdiği haberlerini
duydum, buna çok üzüldüm. Bir korucu
Belki benim açımdan dünyanın en
adi mesleklerinden olan koruculuk için birbiriyle kavga eden aileler duyuyorum,
ben bundan da hicap duyuyorum.
Ben bu duygularla
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Adi ne?
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) Sayın
Başkan, daha ne diyecek ya!
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Korucular
millet için savaşıyor, millet. Adi olanlar teröristler.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
hiçbir meslek adi değildir ve o mesleği yapanlar da
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Başka çare bulun,
bu işsizliği başka şeylerde kullanın
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) Aynaya bak, aynaya.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teröristlikten iyidir, teröristlikten.
BAŞKAN Lütfen düzeltin, kesinlikle
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Kardeşi
kardeşe vurdurmayı ben dünyanın en kötü mesleği olarak
kabul ediyorum. Kardeş kardeşi vuruyor orada, siz içlerinde
olmadığınız için, sıcak evlerinizde ahkâm kesmeyin.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Adi olanlar
teröristler, adi olanlar teröristler.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Adi olanlar, senin gibi
meseleyi bilmeyenler, adi olan senin gibi adamlardır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Aa! Lütfen
hatibi temiz bir dille konuşmaya davet edin.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
lütfen temiz bir dille konuşun.
Sayın milletvekilleri, siz de kürsüdeki hatibe
müdahale etmeyin ama lafımızı kullanırken de nereye
gittiğini çok iyi düşünmek durumundayız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Yani kürsü bu
zamana kadar bu şekilde muameleye maruz kalmadı.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Koruculara adi diyemez.
Koruculara bu kürsüde adi denilemez.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Siz
konuşun, konuşun, bakmayın.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Ben adi bir meslek
olarak
Onlar benim yakınım. Korucu senin yakının
değil, benim yakınım, ben koruculara demiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ne demek bu ya?
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Koruculuk müessesesi adi
bir müessesedir. Bunun üzerine halkın, ailelerin birbirine girmesini de
kabul edemiyorum.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Bunun hükmünü siz
veremezsiniz.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
lütfen temiz bir dille konuşalım. Hiçbir mesleği bu şekilde
zan altında bırakmaya hiçbirimizin hakkı yoktur.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Korucular sahipsiz
değildir. Benim de akrabalarım var orada.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Benim söylediğim
şahıslara yönelik değildir. O müessese kardeşi kardeşe
kırdırmaktadır. Kardeşi kardeşe kırdıran
bütün meslekleri ben kınıyorum.
Bu duygularla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
tutanaklara girmesi bakımından ifade ediyorum. Koruculuk da
diğer güvenlik görevlileri gibi, kadrolu, yasal bir kurumsal
yapıdır. Ne acizliktir ne diğer olumsuz birtakım
sıfatlar atfedilemez. Şerefli bir meslektir ve vatan müdafaası
için canla başla görev yapıp gerektiğinde gazi ve şehit
olmaktadırlar. Dolayısıyla, olumsuz sıfatları
reddederiz Milliyetçi Hareket Partisi olarak.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkan
Başkan
BAŞKAN Kesinlikle, kesinlikle kabul
etmiyoruz, biz de. Tüm meslekler gibi koruculuk mesleği de vardır ve
sistemimizde geçerli olan bir meslektir. Dolayısıyla, o mesleği
de yerine getiren herkes onurlu bir şekilde vazifesini icra ediyordur.
Hiçbir mesleği şu ya da bu şekilde töhmet altında
bırakmak doğru değildir, kabul edemeyiz.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkanım, şimdi, bir eleştiri yapılırsa bir
sisteme ve zihniyete eleştiri yapılabilir.
BAŞKAN Eleştiri yapılabilir ama
eleştirimizi yaparken dikkatli bir dil kullanmak durumundayız.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Bir
sisteme ve zihniyete yapılacak eleştiriye niye bu kadar tepki
gösterildiğini anlamış değiliz. Burada bunu ifade etmek
istiyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Yaşar Tüzün (Bilecik) ve
arkadaşları
MADDE 15- 3269 sayılı Kanunun 16ncı
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde bulunan 2/3ü
ibaresi 5/6sı şeklinde ve üçüncü cümlesinde yer alan 2200ü
ibaresi 3.000i şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün.
Buyurun Sayın Tüzün. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Tasarının 15inci maddesinde
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evet, sevgili arkadaşlar, ben aynı zamanda
Millî Savunma Komisyonu üyesiyim, ne yazık ki Komisyonumuzun görev
alanına giren çok sayıda maddeyi barındıran bu tasarı
Komisyonumuzda görüşülmedi. Hâlbuki Komisyonumuzda
uzmanlarımızla birlikte bu tasarıyı tartışmış
ve görüşmüş olsaydık, çok daha sağlıklı bir kanun
ortaya çıkarmış olurduk.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; özellikle Meclis Başkanlık Divanının,
partilerimizin grup başkan vekillerinin bu tür kanunların
çıkması noktasında komisyonları, alt komisyonları,
ihtisas komisyonlarını yok sayarak direkt Plan ve Bütçe Komisyonundan
Genel Kurula getirilmesi hem komisyona hem de Genel Kurula, Meclise
yapılacak en büyük saygısızlıktır. Bu kanunda
40ın üzerinde madde var, bir torba kanun olarak gündeme geliyor. Torba
kanunu yetmiyor, 40 ayrı farklı konuda bir de temel kanun olarak
koyuyorsunuz. Maddeler hakkında konuşma şansımız yok,
grupların konuşma şansı yok, milletvekilleri olarak
şahsi konuşma şansımız yok. Buraya gelen, sağ
olsun, Hükûmet adına gelen bakanlarımız verilen her önergeye
sabit bir şekilde komisyonla birlikte ret oyunu kullanıyorlar ama
önergenin içeriğinde ne var ne yok doğrusu onlar da bilmiyorlar.
Yasama olarak yürütmeye yani Bakanlar Kuruluna bu kadar yetkiyi verdiğimiz
müddetçe bu Genel Kurulun ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerini her
zaman olduğu gibi bu Hükûmet ve bu bakanlar da gasbedecektir. Bu,
doğru bir gidiş değildir, bu Genel Kurulu, yüce Meclisi yok
sayarak oldubittiye getireceğimiz kanunların torba kanun olarak ve en
önemlisi temel kanun olarak yüce Meclise gelmesi bütün milletvekillerine
yapılan en büyük saygısızlıktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, evet bu
tasarıda ne var? Uzman erbaşlarımız iki yıl süreyle
görev yaptıklarında görevlerinden ayrılıyor kamu kurum,
kuruluşlarına ve belediyelere geçiş hakkı vardı. Ne
yaptınız şimdi? Bu iki yıllık hakkı yedi
yıla çıkarıyorsunuz. Bu doğru mu arkadaşlar, bu doğru
mu? Yani, iki yıl, üç yıl, dört yıl süreyle görev yapan
arkadaşların haklarını gasbediyorsunuz. Bu doğru mu?
Bu vatan uğruna, bayrağımız uğruna doğu ve güneydoğuda
bu görevi yapan arkadaşlarımızın,
sıkılmışlıklarından, ekonomik sorunlarından,
özlük haklarından mahrum bırakılarak iki yıl, üç yıl
görev yaptıkları süreyi yedi yıla çıkarmanın
doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu konuda, Millî
Savunma Komisyonu üyesi olarak çok sayıda uzman er ve
erbaşımızdan mail geldi, mektup geldi. Bir tanesini kısaca
paylaşmak istiyorum. Az önce konuşan milletvekili hatip arkadaşa
örnek olsun. Bunları yok sayarak, görmezlikten gelerek, orada görev yapan
arkadaşlarımıza bu şekilde üslup kullananlara
Bu uzman
erbaşımızın yazdığı maili sizlerle
paylaşmak istiyorum: Ben kırk yaşında uzman
erbaşım. Altı sene Şırnak Cizrede görev yaptım
ama çoğu zaman üs bölgelerinde yani sınırda, Hakkârinin
karakollarında görevlerde bulundum. O kadar çok göreve gidip evimden uzak
kalmışım ki, izinde evime geldiğimde yeni yeni
konuşmaya başlayan çocuğum beni tanımadı ve annesine
sarılıp beni göstererek Bu adam kim? dedi ve ben oturup ağladım,
benim durumumda binlerce uzman çavuş erbaş var. diyor.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkede
vatanımız ve bayrağımız uğruna bu kutsal görevi
yapan arkadaşlara büyük haksızlık ediyoruz. Bunların özlük
haklarının iyileştirilmesi noktasında gerekli yetkiyi ve
desteği vermemiz gerekir. Aynı şekilde
astsubaylarımıza bu haksızlığı yapıyoruz.
Astsubaylarımızın özlük haklarında bir iyileştirme
yaptık ama polis memurlarımız 9un 2sinden dereceye
başlatılırken astsubaylarımız hâlâ 9un 1inden göreve
başlatılıyor.
Dolayısıyla bu
haksızlıkların giderilmesi noktasındaki Cumhuriyet Halk
Partisi olarak verdiğimiz önergelerin kabulü yönünde oy
kullanmanızı talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 15inci maddesinde
yer alan şeklinde ibarelerinin olarak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Haberal (Ankara) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Erkan Haberal.
Buyurun Sayın Haberal. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN HABERAL (Ankara) Büyük Türk milleti,
milliyetçi ülkücü hareket, Türk milletine sevdasından başka hiçbir
karşılık beklemeden yaşayan dürüst, idealist ve yüksek
ahlaklı Türkün yoludur. Milliyetçi ülkücü hareket, büyük ve güçlü Turan
ülküsünün, karşılığı olmayan sonsuz bir vatan ve
millet sevgisinin adıdır. Milliyetçi hareketin şerefli mücadele
tarihi canla ve kanla ödenmiş bedellerle doludur.
Fatih İlçe Başkan
Yardımcımız İbrahim Küçük Türkmen Dağında
şehit olarak bugün millet sevdasının bedelini canıyla
ödemiştir. Yüceler yücesi Allahım gani gani rahmet eylesin.
Yine 26 Ocak 2014 günü hain PKKlılarca
şehit edilen Yusufiyeli, Yusufiyenin bütün acısını,
kahrını çekmiş Cengiz Akyıldız ağabeyimizin de
tekrar ruhu şad olsun diyorum, mekânı cennet olsun diyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sene başında bu kürsüye çıkarak 2015 yılı
şehitlerimizi isimleriyle zikretmiş, aziz hatıraları önünde
saygıyla eğilmiştim, Türk milletinin yüz binlerce şehidinin
kanıyla kurduğu Gazi Meclisin kendilerine minnettar olduğunu
ifade etmiştim. Amacım sayın milletvekillerinin dikkatini
özellikle bu konuya bir kez daha çekmekti. Yaklaşık bir ay süre
geçmesine rağmen ikazlarımızın hiç dikkate
alınmadığını, hâlen bir tarafın çözüm bir
tarafın barış diyerek ortalığı
karıştırdığını gözlemliyorum.
Sayın milletvekilleri, biz bu oyunu daha evvel
gördük. Devletimizle, milletimizle, hükûmetimizle, bütün
kurumlarımızla nasıl oyun oynandığını,
nasıl dalga geçildiğini, nasıl istismar edildiğini hep
beraber yaşadık. Sayın Başbakan Yardımcısı
ve bir önceki eski Sayın Başbakan Yardımcımız yeni
görüşmelerden bahsedildiğini söylediler; buna müsaade etmeyin, Adalet
ve Kalkınma Partisi milletvekilleri olarak siz buna müsaade etmeyin. Bir
çözüm denildi, bir açılım denildi, Haburda teröristler memlekete
sokuldu, açılım başlatıldı, Barzaniyle
(x) denildi, açılıma devam
edildi, Dolmabahçede açılımın zirvesi yapıldı, al bayrağa
sarılı yüzlerce şehidimizle açılım neticelendirildi.
Buyurun size çözüm, alın size açılım, alın size barış.
Geçen hafta bir sayın, çok sayın
milletvekili çıktı, bu kürsüde, hepimizin gözlerinin içine bakarak
Çocuklarımız soracak, torunlarımız soracak Baba, dede siz
o Mecliste ne yaptınız? diyecekler. dedi buradan hepimize. Çok
doğru söylüyor. Cevap veremeyeceğiz. Katilleri serbest
bıraktık diyemeyeceğiz, teröristlere özel mahkemeler kurdurduk
diyemeyeceğiz, hainleri besledik diyemeyeceğiz, şehirlerimizi
eşkıyaya teslim ettik hiç diyemeyeceğiz, bebek katiliyle
pazarlıklar yaptığımızı söyleyemeyeceğiz ama
bugün ayın 26sı. Yirmi altı günde kaç şehidimiz var? 32.
24 kadın -bacımız- dul kaldı, 32 çocuk yetim kaldı.
Adıyamanlı Abdülkadir Öner Şırnakta şehit oldu, 5
aylık bebek bıraktı. Özel Harekâtçı Erol Aktürk
Şırnakta şehit oldu. Özel Harekâtçı Kenan Ardıç
kardeşim Sivasta şehit oldu, dört aylık evliydi daha. Özel
Harekâtçı kardeşim Musa Yüce, Kayserili, 2 tane yetim
bıraktı bize. Ne diyeceğiz bunlara? Daha dün şehit olan
üsteğmenimiz yeni evli. Ne diyeceğiz, ne cevap vereceğiz, hep
beraber biz ne söyleyeceğiz?
Aynı ismi taşıyan Uğur
Şahin, birisi Kırşehirli, birisi Adanalı 2 yiğit uzman
çavuşumuz, ikisi de Diyarbakır Surda şehit oldu. İkisi de
evli; birinin tek, birinin 3 çocuğu vardı. Ne diyeceğiz? Bu
çocukların yüzüne bakıp ne söyleyeceğiz? Sizi şehit
edenlerle, size mermi atanlarla, bu vatanı bölmek, parçalamak isteyen
hainlerle pazarlık yaptık, barış konuştuk. mu
diyeceğiz?
Terörün tek çözümü vardır, onların
anladığı dilden konuşmak.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin)
Anladığı dilden devam ediyoruz, anladığı dilden.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Sataşma!
ERKAN HABERAL (Devamla) Bunu da en iyi bilen Özel
Harekât polislerimiz ve askerimizdir, Genelkurmayımızdır. (MHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN HABERAL (Devamla) Gereğini hep beraber
yapacağız.
Buyurun ağabey.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin)
Anladığı dilden cevaplarını alıyorlar.
ERKAN HABERAL (Devamla) Evet, aynen öyle.
BAŞKAN Sayın Haberal, süreniz doldu.
ERKAN HABERAL (Devamla) Teşekkür ederim.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Buyurun, ne diyorsunuz
arkadaşım?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) İyi bir
şey söylüyor.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 16ncı
maddesinde yer alan sıralar ibaresinin iki sıra olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erhan
Usta Arzu
Erdem
Antalya Samsun İstanbul
İsmail
Faruk Aksu Deniz
Depboylu Kamil
Aydın
İstanbul Aydın Erzurum
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 16'ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Erkan
Aydın Kadim
Durmaz Bülent
Kuşoğlu
Bursa Tokat Ankara
Bihlun
Tamaylıgil Zekeriya
Temizel Musa Çam
İstanbul İzmir İzmir
MADDE 16- 3269 sayılı Kanuna ekli (1)
sayılı Cetvelin başına aşağıdaki
sıralar ilave edilmiştir.
1 |
1320 |
1380 |
1440 |
1500 |
|
|
|
|
|
2 |
1155 |
1210 |
1265 |
1320 |
1380 |
1440 |
|
|
|
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 16ncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Osman
Baydemir
Diyarbakır Diyarbakır Şanlıurfa
Alican
Önlü Feleknas
Uca Hişyar
Özsoy
Tunceli Diyarbakır Bingöl
Sibel
Yiğitalp Erol
Dora
Diyarbakır Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp.
Buyurun Sayın Yiğitalp. (HDP
sıralarından alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, savaş
politikaları üzerinden gerçekleştirilen bu torba kanunları biz
ilkesel olarak reddediyoruz.
Gerçekten bugün konuşmalara
baktığımızda ölen askerler, ölen polisler, ölen gençler
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Şehit olan, ölen
değil!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Ölen
bütün insanlar
Ölümler arasında ayrım yapmaksızın
konuşmayı becerebilirsek bu Meclis görevini yerine getirir.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale)
Şehitler ve teröristler.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Eğer bugün bu Meclis ölümler arasına ayrım koyuyorsa bu Meclis
görevini yerine getiremiyor ve o yüzden bugün ölümler ha bire devam ediyor ve
bu olan ölümlerden hepimiz sorumluyuz.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Siz
sorumlusunuz, PKK sorumlu!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Hepimiz sorumluyuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müdahale
etmeyelim lütfen.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Sizin
güvenlik politikalarınız ve ısrarla şehir merkezlerini
tanklarla dövmeniz, 24 tane insanı ölüme mahkûm etmeniz ve bunun
karşısında hâlen ve hâlen gençleri ölümlere gönderip, onun arkasından
öldükten sonra güzellemeler yapmanız sizin savaş
seviciliğinizden başka hiçbir şey değildir.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Hadi oradan
terör sevici seni!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Eğer siz bu halkı, Türkiye halklarını ve devleti
sevmiş olsaydınız bugün bu gençlerin hiçbirini ölüme
göndermezdiniz. Bugün ölümler oluyorsa sizin savaş
politikalarınız yüzünden oluyor ve bugün bu ölümlerden bire bir siz
sorumlusunuz.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Savaş yok, terörle
mücadele var.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Şimdi olmazsa bir ay sonra, bir ay olmazsa bir yıl sonra hepsinin
hesabını vereceksiniz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya)
Savaşı kim seviyor? Kim seviyor?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Savaşı siz seviyorsunuz. Siz sevdiğiniz için bugün 24 insan,
tanklarla, toplarla dövülen bir binanın altında, bodrum katında
olmasına rağmen hiçbirinizde insani bir refleks göremiyoruz.
Şuranızın gözü kör olmuş, kalp gözünüz kör.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Doğru
konuşmuyorsun. Doğru konuşmuyorsun. Savaştan siyaset
çıkaranlar utansın. Savaştan, ölümden siyaset çıkaranlar
utansın.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Bakın, 550 vekiliz, hepimiz birer evladız, hepimiz birer
kardeşiz, hepimiz birer insanız, hepimiz birer anneyiz, babayız.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Savaş
biterse yok olursunuz, yok.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Eğer gerçekten bu değerleri taşımış
olsaydık, bakın, 5inci gündür orada 24 insan yaralı olarak
beklemezdi.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Ölüm ve
savaş biterse yok olursunuz. Varlığınızı
savaşa borçlusunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
müdahale etmeyelim, lütfen
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) O
kadar rahatsanız, o kadar gazel okuyorsanız gelin Sura, gidin
Cizreye, gidin Silopiye. Niye gitmiyorsunuz? Niye gidip orada
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Biz
hayatımız boyunca hiç savaş istemedik, hiçbir
çatışmanın tarafı olmadık, hiç sokağa
çıkmadık.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Niye
gidip sahada görmüyorsunuz? Burada oturup konuşmayın, burada oturup
da ona buna ahkâm kesmeyin. Buradan gidip Türk gençlerini Kürt gençlerine
karşı kırdırmayın o zaman.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Biz kırk
yıldır hiçbir çatışmanın tarafı olmadık.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Gelin, beraber gidelim, sahaya gidelim. Gelin Sura götüreyim ben sizi. Gelin,
oradaki halkla bir konuşun. Gidin Cizreye, gidin Silopiye. İki gün
Vana gidip gelip burada kahramanlık edebiyatı yapmayın.
NURETTİN YAŞAR (Malatya)
Çatışmanın tarafları hep oyuncak oldu, oyuncak. Biz hiçbir
çatışmaya taraf olmadık, tam kırk yıldır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
müdahale etmeyelim.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Sizin
buna hakkınız yok çünkü önce ölümleri durdurma gibi bir
sorumluluğunuz var.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Hiçbir ölümden
yana olmadık, hiçbir çatışmaya taraf olmadık.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Bu
Meclisin ölümleri durdurmak gibi sorumluluğu var. Eğer gerçekten
ölümleri durdurmak gibi bir çabanız olsa, bir insani refleksiniz
olsaydı, bakın, beş gün boyunca o insanlar bodrum katında
kalmazdı, 14 yaşındaki çocuğun orada ağır
yaralı durmasını beklemezdik. Hiçbir insan bunu kabul edemez.
21inci yüzyılda, 2016 Türkiyesinden bahsediyoruz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) O çocuklar
ölmezse ne yapacaksınız?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Biraz
kendi iradenizle, biraz kendi vicdanınızla düşünün. Bu gece
evinize gittiğinizde, kafanızı yastığınıza
koyduğunuzda O insanlar ölürse ben bu Allah katında nasıl hesap
vereceğim? diye bir düşünün. Ben o çocuğumu nasıl
seveceğim diye düşünün. O çocukların sivil olduğunu unutmayın
ve bugün eğer bu sorun bugüne kadar çözülmemişse buradaki Meclisin
iradesini saraya teslim ettiğindendir.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Siz o
barikatlardaki çocukların hesabını nasıl vereceksiniz?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Siz
saraya iradenizi teslim ettiğiniz için bugün biriniz muhakeme
edemiyorsunuz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Onlar da bu
ülkenin çocukları.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) -
Hiçbiriniz vicdanınızın sesini konuşamıyorsunuz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Onlar da bu
ülkenin çocukları, onlar da bizim çocuklarımız.
BAŞKAN Sayın Yiğitalp, her
milletvekili özgür iradesiyle hareket eder, lütfen.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Siz
konuşun.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Konuşmama müdahale etmeyin lütfen Sayın Başkanım.
Ben burada bir ölümün olmasını
istemiyorum.
NURETTİN YAŞAR (Malatya)
İstiyorsunuz, istiyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) -
Hayır.
Ama siz ne diyorsunuz? Siz şunu diyorsunuz:
Kürtler ölsün, gençler ölsün, ona şehit diyelim.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtlerin
ölümünden zevk alıyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - O
şehitleri de düşünmüyorsunuz siz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtlerin
ölümünden menfaat devşiriyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - O
polisleri de düşünmüyorsunuz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtleri
sevmiyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ben
Surdaki polisleri gördüm, bana şunu söylüyorlar: Gidin, o Meclisteki
vekillere söyleyin ki biz artık bu savaşı istemiyoruz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtlere
merhamet etmiyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Bununla çözülmeyeceğini biliyoruz. Biz günlerdir uyumuyoruz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtlere
acımıyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Ben
burada durmaktan rahatsızım ama işsizim, çocuklarım var,
beni buna mahkûm ediyorlar. diyor.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtleri
sevmiyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Siz
gidip o Surdaki, Cizredeki polislerle görüştünüz mü?
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtler de sizi
sevmiyor.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Asla
görüşmediniz, sadece ucuz kahramanlık yapıyorsunuz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtler sizi
sevmeyecek.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bu
halkın da sizin ucuz kahramanlığınıza karnı
toktur. Hiç de öyle konuşmayın. Hariçten gazel okumayın.
Günlerdir orada konuşuyorsunuz, gelin Diyarbakıra.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Gelelim,
gelelim. Geldim, geldim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Geliyoruz zaten.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Gelin
Diyarbakıra, gelin sizi götüreyim Sura.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Geldim, geldim.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Hayır, gelip gitmek yok. Gelip iki zırhlı araçla tur atıp
gitmeyin, gidin o halkın içinde halkın derdini dinleyin.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Halkın her
zaman içindeyim. Sizin halkla ilişkiniz yok ki.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) -
Vicdanınızla dinleyin, muhakemenizle dinleyin; şurayla,
şurayla dinleyin.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Siz Cihangire
gidin.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) -
Başka da bir şey demiyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtler sizi
sevmiyor. Cihangire gidin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Kürtlerin
yakasından elinizi çekin.
BAŞKAN Sayın İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, az evvel ki hatip bizim güvenlik
politikalarımızla ilgili savaş seviciliği gibi vesaire
birçok suçlamalarda bulunmuştur, bunları kabul etmiyoruz.
Sataşmadan söz almak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim,
iki dakika. (AK PARTİ sıralarından Cevap vermeye değmez
ya. sesi)
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
13.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Diyarbakır Milletvekili Sibel
Yiğitalpin 68 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 16ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Evet, çok
haklısınız yani günlerdir konuşulan bu konularda cevap
vermeye belki gerek yok ama onlar bu kürsüde çıkıp aynı
şeyleri söylemeye devam ettiği süre içerisinde biz de yeniden tekrar
da olsa bunları konuşmaktan kaçınmayacağız. Çünkü bir
kere, savaş seviciliği, savaş politikaları, o ölümlerden
siz sorumlusunuz diyor. Bunları topyekûn reddettiğimizi, siz
ısrar edip söyledikçe biz de bu kürsüye çıkıp ısrarla bunu
tekrar tekrar söyleyeceğiz çünkü orada herhangi bir savaş yok. Tekrar
söylüyorum, savaş iki devlet arasında olur ve bunu reddediyoruz.
Orada, gerçekten, bu ülkenin 780 bin kilometrekaresinde yaşayan, Kürt,
Türk, Laz, Çerkez demeden, bu ülkeye aidiyeti olan, geçmişte bin
yıllık kader birliği yapmış kardeşlerimizin,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kamu güvenliğini, can
güvenliğini korumak söz konusudur ve illegal örgüt
aracılığıyla vatandaşımızın tehditle yaşam
hakkının elinden alınmasına karşı kamu
güvenliğinin sağlanmasının adı da tekrar tekrar
söylüyorum, terörle mücadeledir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Hükûmetinin herhangi
bir beklenti olmaksızın bu ülkenin toprak bütünlüğünü,
kardeşliğini korumak adına yaptığı bir
mücadeledir ve biz bu kardeşliğe kim gelip dem vurmaya kalkarsa ona
karşı -haklı mücadele- teröre karşı, yaşam
hakkına karşı, özgürlüklere karşı, kazanımlara
karşı yapılan terör saldırılarına durmaya devam
edeceğiz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Halkların
savaşına asla müsaade etmeyeceğiz. Kürt-Türk
kardeşliği, inşallah, geçmişte olduğu gibi bundan
sonra da devam edecektir diyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Şehir merkezinde tanklar yürüyor.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın konuşmacı konuşmasına
başlarken bizim söylemlerimizin cevap vermeye değmez olduğunu
ama söylemlerden dolayı da kürsüde bazı şeyleri dile getirmek
durumunda kaldıklarını ifade ederek grubumuza ağır
sataşmada bulunmuştur. Müsaade ederseniz cevap vereceğim.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Baluken,
sayın konuşmacı aslında bu tür ifadelere karşı
söyledi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hayır,
Onların söylediklerine cevap vermeye değmez
BAŞKAN Yani, sizin grubunuzdan da ziyade ve
bunun bir terörle mücadele olduğunu söyledi çok net bir şekilde.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkanım
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Değil,
değil Sayın Başkan. Onların söylediklerine
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan,
bu ithamlardan daha ağır olmadığını
konuşmamın özellikle belirtmek istiyorum. En ağır ithamlar
bunlar, en ağır sataşmalar bunlar ve en ağır
sataşmalara karşı da cevap verdim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın hatibi dinledik biz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken, iki dakika
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
14.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Süreyi
yeniden başlatırsanız Sayın Başkan, zor söz
alıyoruz. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN Yani siz zor söz alıyorsunuz,
maşallah!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Evet.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, burada her bir
milletvekilinin söylediği düşünceleri her birimiz dikkate değer
bulmak zorundayız ve dikkate almak zorundayız. En hoşumuza
gitmeyen konuşmaları yapan hatibin sözlerini bile, her birimizin
burada dikkate alması gibi bir sorumluluğu var çünkü burada bulunan
her bir milletvekili on binlerce, yüz binlerce insanın iradesini temsil
ediyor. Hele hele bir parti grubunun söylemlerini, bir grup başkan
vekilinin Biz dikkate alıyoruz, değer biçiyoruz ya da biçmiyoruz
şeklindeki söylemi son derece talihsiz bir söylemdir. Burada
arkadaşlarımızın ifade ettiği bu savaş
politikaları sürekli olarak dile getirdiğimiz hususlardır. Bu
ülkenin Genelkurmay başkanları da bu ülkenin en üst düzey yetkilileri
de o bölgede düşük yoğunluklu bir savaşın
yaşandığını yıllarca ifade ettiler. Kaldı ki
şu anda o düşük yoğunluklu savaştan son derece yoğun
olan bir savaşa maalesef evrilmiş durumdayız ve burada biz
birtakım hususları dile getirirken böyle kürsü üzerinden polemik
yaratalım niyetiyle değil, hep beraber bir çözüm bulalım, hep
beraber bunun uğraşısı içerisinde olalım üzerinden
dile getiriyoruz. Yani burada, ben sanmıyorum ki hiçbir milletvekili
arkadaşımız, bir bodrum katında üç gün boyunca yaralı
olarak yatan 28 insanın -ki hepsi sivildir, velev ki sivil olmasa bile-
yardım talebiyle ilgili bir duyarsızlık içerisinde olamaz.
Olabilir, yerelden farklı bilgiler gelebilir, güvenlik kaynaklarından
orada yaşadıkları psikolojiyle buraya farklı birtakım
bilgiler akabilir ama insani olarak, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin tedbir kararı alıp içlerinden 4ünün hastaneye
kavuşulmadığı için, hastaneye gitmediği için
yaşamını yitirdiği bir durumda hiçbir milletvekilinin
kayıtsız kalamayacağını düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) En azından
öyle inanmak istiyoruz. Eğer burada, Mecliste birbirimizin
kullanmış olduğu cümlelere, buradan yükseltmiş olduğu
sese kulak tıkarsak korkarım ki daha kötü günler hepimizi bekler. Bu
yanlışa düşmeyelim diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale
Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin (2/434) 16'ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Aydın (Bursa) ve
arkadaşları
MADDE 16 - 3269 sayılı Kanuna ekli (1)
sayılı Cetvelin başına aşağıdaki
sıralar ilave edilmiştir.
1 |
1320 |
1380 |
1440 |
1500 |
|
|
|
|
|
2 |
1155 |
1210 |
1265 |
1320 |
1380 |
1440 |
|
|
|
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bursa
Milletvekili Erkan Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bütün gün terör
tartışmalarının ardından bugün büyük kayıplar
veren uzman er ve erbaşlara yönelik yasal düzenlemeye ilişkin söz
almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlarken şehit olan bütün asker
ve polislerimize ve sivil vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına da başsağlığı ve sabır
diliyorum.
Şimdi, baktığımız zaman,
özlük hakları açısından kendilerini ne ordunun içinde
hissedebilen ne de dışında hissedebilen uzman er ve
erbaşlarla ilgili konuşmaktayız. Sanırım bu yasayla
ilgili daha komisyona geldiği günden itibaren hepimizin maillerine,
telefonlarına birçok konuyla ilgili şikâyet, istek ve arzular geldi.
Biraz önce kabul edilen 14üncü maddede, daha önce iki yılda memuriyete
geçme hakkı olan uzman er ve erbaşlar, bu haklarını-yedi
yıla çıkarak- kaybetmiş bulunmaktadırlar. Bu hak
kaybıdır ve büyük bir haksızlıktır. Konfüçyüs
değer ki: Devletin hazinesi adalettir.
Bakın, cumartesi günü, Diyarbakır Surda,
Bursa Büyükorhan Mazlumlar köyünden bir hemşehrimizi, gazi olan bir
hemşehrimizi ziyarete gittim. Kendisi, bombalı bir
saldırıda sağ gözünü kaybetmiş, bacağından
yaralanmış, hayati tehlikesi yok ama şu anda birkaç ay tedavi
altında kalacak. Gözünü açar açmaz ilk sorduğu şey
Arkadaşlarım ne durumda? olmuş. Şimdi, biz bu
geçirdiğimiz maddeyle ne yapıyoruz? Kazanılmış olan
hakkını, kendi canını hiç düşünmeden feda etmeye
hazır olan uzman erimizin, erbaşımızın
hakkını iki yıldan yedi yıla çıkararak bir anlamda
gasbetmiş bulunuyoruz. Onlar hiç düşünmeden arkadaşlarını
sorarken biz burada Mecliste iki yılı çok gördük ve bunu yedi
yıla çıkardık. Bunun tekrardan gözden geçirilerek mutlaka
Komisyona iade edilip bu kazanılmış hakkın geri verilmesini
talep ediyoruz.
Diğer bir konu da biliyorsunuz, uzman er ve
erbaşların maaş zammı asgari ücrete endekslenmişti ama
Cumhuriyet Halk Partisinin 7 Haziran seçim vaatlerinde olan asgari ücretin en
az 1.500 lira olması vaadini 1 Kasımdan sonra Adalet ve Kalkınma
Partisi Komisyona getirerek 1.300 liraya yükseltmesiyle bu oran gene uzman er
ve erbaşlarımıza çok görüldü ve memur maaşına endeksli
olarak Komisyona gelerek yasal bir düzenleme hâline geldi. Bakın, burada
bu düzenlemeyle sadece uzman er ve erbaşlarımızın
maaşlarında 1 Ocak 2016dan geçerli olmak üzere yüzde 21, emekli
olduklarında emekli ikramiyelerinde de gene aynı oranda yüzde 21 bir
hak kaybı olmaktadır. Neresinden bakarsak bakalım, kendi
hayatlarını bir saniye bile düşünmeyen askerlerimize, zor
koşullarda oralara gidip burada hepimizin rahat rahat, evlerimizde
çocuklarımızın rahat rahat uyuyabilmesi için canlarını
veren askerlerimize yapılmış bir hak kaybı daha önümüze
çıkmaktadır. Bunun mutlaka gözden geçirilmesi ve tekrardan asgari
ücrete endekslenmesi konusunda da Komisyona geri gönderilerek düzenlenmesini
talep etmekteyiz. Bu bir negatif ayrımcılıktır. Ulu Önder
Atatürk Türk ordusuna hitap ederken Sizin gibi komutanları,
subayları, er ve erbaşları olan bir milletin, yabancı eller
altında köle olması mümkün değildir. der. Şimdi, Hükûmet,
Türk ordusunun en önemli organı olan uzmanların maaşlarına
göz dikiyor. Biz burada maaşlarla ilgili, daha önceki dönemlerde
yapılan zamlarla ilgili
Bütün Türk halkının, bütün ülkenin gözü
önünde hiç düşünmeden zamlar yapılırken; uzman er ve
erbaşların da en azından bu hakka sahip olmaları
gerektiğini ve bu konuda da düzenlemenin yapılması
gerektiğini düşünüyorum ve bu yapılan önergeyle de bu
düzenlemenin düzeltilmesi gerektiğini talep ediyor, yüce Meclisimizi de
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 16ncı
maddesinde yer alan sıralar ibaresinin iki sıra olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kamil Aydın (Erzurum) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Erzurum
Milletvekili Kamil Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
saygıdeğer Meclis, milletvekili arkadaşlar; 68 sıra
sayılı kanunun 16ncı maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, aslında teknik içerikli bir
konuşma hazırlamıştık ama bugün
yaşadıklarımız ışığında, bir de
bunlara karşı geliştirilen söylemler
ışığında bir iki şeye değinmek istiyorum,
çok kısa bir sürem var. Arkadaşların birçoğu malum yasayla
ilgili bir şeyler söylediler.
Şimdi, gerçekten bu yüce Mecliste elbette ki
demokrasiyi hepimiz biliyoruz. En basit, en kısa tabiriyle
insanların, halkın kendi kendini idare etme yoludur. Bunların da
teknik olarak tanımları farklı olabilir: Başkanlık,
yarı başkanlık, güçlendirilmiş parlamenter sistem ya da
İngiltere Parlamentosunda olduğu gibi bir monarşi yani anayasal
bir monarşi de olabilir ama bugüne kadar özellikle muhalefet bir şey
söylediği zaman sürekli... Ve hepimiz Anayasa'dan gücümüzü
alırız. Burada yasama yetkisi bizde. Yasama da, yürütme de,
yargı da Anayasa'daki kanunlardan gücünü alarak faaliyette bulunur. Biz
bunu göz ardı ederek, özellikle Sayın Cumhurbaşkanıyla
ilgili bir iki eleştiri olduğu zaman O halk tarafından
seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, dokunulmaz, söylenmez,
eleştirilmez...
Arkadaşlar, bir yerde hata yapıyoruz
sanki. Bakın, birbirimize haksızlık etmeyelim. 11inci
Cumhurbaşkanını da halk seçti biliyor musunuz, farkında
mısınız? Siz seçtiniz, sizin oylarınızla seçildi.
Dolaylı bir halk seçimiydi o. Halk sizi seçti, bizi seçti, biz de
Parlamentoda Cumhurbaşkanını seçtik. Dolayısıyla,
haksızlık etmeyin. Yani, 12yi kurtaralım derken 11e de hakaret
etmeyelim lütfen. Geçmişte rahmetli Özalı da halk seçmişti,
Demireli de halk seçmişti ama yöntemi biraz farklıydı.
Şimdi yöntem biraz değişti, bu da demokratik bir sistemdir.
Böyle çok ısrarla üzerinde durduğumuz bir
başka sıkıntı da, özellikle grup başkan vekillerimiz,
saygıdeğer grup başkan vekillerimiz en ufak bir eleştiride
Bizim dediğimiz yanlış olsaydı, haksız olsaydık,
uygulamamızda hata olsaydı biz yüzde 49,5 oy almazdık. Halk bizi
seçti... Efendim, çokluğa vurgu yapmayın lütfen. Çokluk demek hak
demek değildir, doğruluk demek değildir, haklılık demek
değildir. O zaman, tarihe döner bakarsanız, çok olup da haksız
olan bir sürü olay vardır. Azdır ama haklıdır, çok olay
vardır. Onun için tarih Muaviyeyi, Yezidi, Ebu Cehili konuşmaz,
değil mi? Tarih Hazreti Aliyi konuşur, İmam-ı Azamı
konuşur, Resulullahı konuşur, değil mi? O zaman Malazgirt
olmazdı, Hendek olmazdı eğer çokluk her zaman haklılık
anlamına gelseydi. Bunu da birazcık böyle, lütfen yani böyle bir ego
patlaması gibi Biz çoğuz, biz fazlayız, biz çok oy
aldık... E, nasıl aldığımızı hepimiz o
seçim sürecinde yaşadık. Yani, Anayasa'daki yetkileri
bağımsız olmasını gerektiren Sayın
Cumhurbaşkanımızın -forsunun olduğu- muharrem
ayında, ben, aşure dağıtılırken
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde kepçeleri AKP milletvekili
arkadaşların tuttuğunu biliyorum,
dağıttıklarını biliyorum. Şimdi, bunları
yaşadık. Dolayısıyla, bu tür saplantılara fazla
girmeyelim.
Şimdi malum kanunla ilgili bir iki şey de
söylemek istiyorum. Gerçekten, bugün askerimizi, polisimizi, mücadele eden
kolluk kuvvetimizi biraz incittik, yapmayalım bunu. Onlarla ilgili, sanki
bölgede bunlar bir soykırım yapıyorlarmış gibi bir
araştırma önergesi teklifinin okunması bile bizi incitti
ziyadesiyle çünkü o insanlar orada çok zor şartlarda
savaşıyorlar. Ve bugün aklıma gerçekten bir endişe
düştü. Acaba geçmişte de büyük mücadeleler verip terörü
sıfır noktasına getiren güvenlik kuvvetlerini, daha sonra
uydurma şahitlerle, teröristleri gizli tanık yaparak, bunları
birer birer, o kahramanları birer birer içeri mi attırdılar?
Acaba bundan sonra da Özel Harekât başta olmak üzere, asker ve kolluk
kuvvetlerimiz için ileride böyle bir şeyin mi emaresi gösteriliyor? Onu da
büyük bir endişeyle karşılıyorum.
Değerli milletvekilleri, orada mücadele eden
arkadaşların çok sorunları var, astsubaylarımızın
temsil tazminat sıkıntıları var, uzman
arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin gerçekten
şartları ağır. Bakın, görevlerini hafife dahi
alabiliyoruz. Evet, yokluk içindeler, kıtlık içindeler, kerpiç
evlerde oturuyorlar ama inanın, para için değil, bu memlekete sevdalarından
dolayı orada görev alıyorlar, bile bile canlarını feda
ediyorlar diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 17nci maddesinin
üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erhan
Usta Arzu
Erdem
Antalya
Samsun İstanbul
İsmail
Faruk Aksu Deniz
Depboylu Kamil
Aydın
İstanbul Aydın Erzurum
Erkan
Haberal
Ankara
Bu intibaklar, personelin mezuniyetine dair resmî
belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihten
geçerli olarak yapılır. İntibakları yapılan personele
geçmişe yönelik maaş ve maaş farkı ödenmez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 17nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla,
Bülent
Kuşoğlu Engin
Altay Mahmut
Tanal
Ankara İstanbul İstanbul
Seyit
Torun Musa
Çam Murat
Bakan
Ordu
İzmir
İzmir
Yaşar
Tüzün Ömer Fethi
Gürer
Bilecik Niğde
MADDE 17 3269 sayılı Uzman Erbaş
Kanuna aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
"EK MADDE 4- Uzman erbaşlardan görevde
bulundukları süre içerisinde iki yıl süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara bir kademe, üç yıl süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara iki kademe, dört veya daha uzun süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara ise bir derece verilir. İki veya üç yıl süreli
yükseköğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış
olanların, görevde bulundukları süre içerisinde dört veya daha uzun
süreli yükseköğrenimi tamamlamaları halinde intibak işlemleri bir
defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır. Yükseköğrenimden
dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemlerinin
toplamı bir dereceden fazla olamaz.
İki veya daha uzun süreli yükseköğrenimi
tamamladıktan sonra uzman erbaşlığa girenler hakkında
da birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Bu intibaklar, personelin mezuniyetine dair resmi
belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihten
geçerli olarak yapılır. Ancak, bunlara geçmişe
yönelik maaş ve maaş farkı ödenmez.
İntibak yoluyla yapılacak derece ve kademe
ilerlemelerinin nasıl yapılacağı ve onay makamları
Uzman Erbaş Yönetmeliğinde gösterilir.
Yükseköğrenim mezunu olmayan uzman
erbaşlar, ikinci derecenin altıncı kademesine kadar
ilerleyebilirler. Lise ve dengi okul öğrenim düzeyine sahip olanlardan
ikinci derece için öngörülen üçüncü veya daha sonraki kademeleri kazanılmış
hak aylığı olarak almış olup; üçüncü kademede en az
bir yılını tamamlayan, sicil belgelerinin son altı
yıllık sicil notu ortalaması sicil tam notunun yüzde
doksanı ve daha yukarısı olan ve kademe ilerlemesi yapma
şartlarını taşıyanlar, ekli (1) sayılı
Cetvelin birinci derecesine yükseltilirler.
Uzman erbaş olarak görev yapmış
olanlardan, bu görevleri üzerinden
emekli, adi malullük, vazife malullüğü
aylığı bağlanmış olanların veya uzman
erbaşlık görevi esas alınarak dul ve yetim aylığı
bağlanmış olanların aylıkları, uzman
erbaşlık görevinin sona erdiği tarihteki en son öğrenim
durumları ve bu madde esas alınarak ekli (1) sayılı Cetvele
göre yeniden belirlenir. Aylıkların bu şekilde yeniden
belirlenmesinden dolayı geçmişe yönelik aylık ve ikramiye
farkı ödenmez. Bu maddenin uygulanması ile ilgili tereddütler Maliye
ve Millî Savunma Bakanlığı tarafınca müştereken
oluşturulan komisyon marifetiyle giderilir."
BAŞKAN Şimdi, maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 17nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Mehmet Emin
Adıyaman
Diyarbakır Diyarbakır Iğdır
Mahmut
Toğrul Lezgin
Botan Osman
Baydemir
Gaziantep Van Şanlıurfa
Erol
Dora
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman.
Buyurun Sayın Adıyaman. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, az önceki
konuşmamda idari sistem içerisinde iktidarın yukarıdan
aşağıya doğru nasıl tekçi bir sistemi inşa
ettiğini izah etmiştim, aynı durum şu anda yargı
sisteminde de söz konusu. Maalesef HSYKnın mevcut durumu ve HSYKdan
başlayarak en ücra köşedeki savcılara kadar, siyasal iktidar
yargıyı tam bir vesayet altına almış durumdadır.
Bakın, emniyet müdürlüğü ya da terörle
mücadele şube müdürlüğü, cumhuriyet savcılığı ve
sulh ceza hâkimliği arasında oluşturulan üçgende iktidara
muhalif her kişi, grup ve topluluklara karşı istenildiği
şekilde suç vasfı tayin edilir ve iktidara aykırı her
söylemi her muhalif hareket içerisinde bulunan kişiler bir şekilde
oluşturulan suç kalıbı içerisinde tutuklanır, mahkemelere,
cezaevlerine sevk edilir. Bu kişiler gazeteci olabilir, partimizin
seçilmişleri olabilir, 2911 sayılı Kanun kapsamında bir
yürüyüşte yer alan bir birey olabilir veya bir basın
açıklaması yapan, düşüncesini ifade eden ama iktidara muhalif
bir ses söz konusuysa bu uygulama bu üçgen içerisinde suç tayin edilerek
muhalif sesler susturulur.
Sadece bu mu? Değil. Maalesef, Ceza Muhakemesi
Kanununda ucube olan bir kurum var, gizli tanıklık müessesesi.
Şimdi, bu gizli tanık müessesesi paralel devlet iddiası olmadan
önceki süreçte oldukça keyfî olarak kullanıldı, iktidarın
işine geldi ve bu gizli tanık kurumu bugün de yine bir şekilde
iktidar tarafından kullanılıyor muhalefete karşı. Kim
olduğu, neci olduğu, hukuk aleniyeti bakımından hiçbir
belirginliği olmayan, belki de hayalî olan birtakım gizli
tanıklarla keza muhalif kişiler, şahsiyetler susturulur.
Bu ülke 1980den beri sıkıyönetim
mahkemelerini gördü, devlet güvenlik mahkemelerini, özel yetkili mahkemeleri ve
en son bölge mahkemelerini gördü. Ama bugün gelinen noktada her ağır
ceza mahkemesi siyasal iktidar için birer sıkıyönetim mahkemesidir,
birer devlet güvenlik mahkemesi ya da özel yetkili mahkemedir. 17-25
Aralık hadisesinden sonra her ne kadar özel yetkili mahkemelerin
olağanüstü mahkemeler olduğunu siyasal iktidar iddia edip
feshetmiş olsa da aslında uygulamada şu anda vesayet kurmuş
olan iktidar her bir ağır ceza mahkemesini kendisi için
çalışan bir özel yetkili mahkeme veya olağanüstü bir mahkeme
durumuna dönüştürmüş bulunmaktadır. Burada sıklıkla
dile getirildi. Bütün hatip arkadaşlarımız ve Cumhuriyet Halk
Partisinden milletvekili arkadaşlar bölgede yaşanan savaşın
yaşam hakkını nasıl ayaklar altına
aldığını, insan hakları ihlallerini dile getirdiler.
Ama bu siyasal iktidarın bugün Türkiyede uyguladığı,
savaş bölgesinde uyguladığı politikalar. Ama onun
dışındaki alanlarda da siyasal iktidar -söylediğim gibi-
yargı eliyle terörle mücadele birimleri, cumhuriyet
savcılıkları ve sulh ceza hâkimlikleri üçgeninde âdeta siyasal
soykırım politikaları uygulamaktadır. Bu gerçeği
hepinizin huzurunda bir kez daha ifade ettim.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Karar
yeter sayısı.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.56
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.09
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
68 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 17nci maddesi üzerindeki Iğdır
Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi, diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 17nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla,
Murat
Bakan (İzmir) ve arkadaşları
MADDE 17 3269 sayılı Uzman Erbaş
Kanununa aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
EK MADDE 4- Uzman erbaşlardan görevde
bulundukları süre içerisinde iki yıl süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara bir kademe, üç yıl süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara iki kademe, dört veya daha uzun süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara ise bir derece verilir. İki veya üç yıl süreli
yükseköğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış
olanların, görevde bulundukları süre içerisinde dört veya daha uzun
süreli yükseköğrenimi tamamlamaları halinde intibak işlemleri
bir defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır. Yükseköğrenimden
dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemlerinin
toplamı bir dereceden fazla olamaz.
İki veya daha uzun süreli yükseköğrenimi
tamamladıktan sonra uzman erbaşlığa girenler hakkında
da birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Bu intibaklar, personelin mezuniyetine dair resmi
belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihten
geçerli olarak yapılır. Ancak, bunlara geçmişe yönelik maaş
ve maaş farkı ödenmez.
İntibak yoluyla yapılacak derece ve kademe
ilerlemelerinin nasıl yapılacağı ve onay makamları
Uzman Erbaş Yönetmeliğinde gösterilir.
Yükseköğrenim mezunu olmayan uzman
erbaşlar, ikinci derecenin altıncı kademesine kadar ilerleyebilirler.
Lise ve dengi okul öğrenim düzeyine sahip olanlardan ikinci derece için
öngörülen üçüncü veya daha sonraki kademeleri kazanılmış hak
aylığı olarak almış olup; üçüncü kademede en az bir
yılını tamamlayan, sicil belgelerinin son altı
yıllık sicil notu ortalaması sicil tam notunun yüzde
doksanı ve daha yukarısı olan ve kademe ilerlemesi yapma
şartlarını taşıyanlar, ekli (1) sayılı
Cetvelin birinci derecesine yükseltilirler.
Uzman erbaş olarak görev yapmış
olanlardan, bu görevleri üzerinden emekli, adi malullük, vazife malullüğü
aylığı bağlanmış olanların veya uzman
erbaşlık görevi esas alınarak dul ve yetim aylığı
bağlanmış olanların aylıkları, uzman erbaşlık
görevinin sona erdiği tarihteki en son öğrenim durumları ve bu
madde esas alınarak ekli (1) sayılı Cetvele göre yeniden
belirlenir. Aylıkların bu şekilde yeniden belirlenmesinden
dolayı geçmişe yönelik aylık ve ikramiye farkı ödenmez. Bu
maddenin uygulanması ile ilgili tereddütler Maliye ve Millî Savunma
Bakanlığı tarafınca müştereken oluşturulan komisyon
marifetiyle giderilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
İzmir Milletvekili Murat Bakan.
Buyurun Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar, burada kanun maddelerini
konuşurken hep savaş, barış ekseninde konuşuyoruz.
Ülkemizde yakıcı sorunlar var. Doğumuzda, güneydoğumuzda
ciddi bir çatışmalı durum var. Asker, polis şehitlerimiz
var, sivil ölümlerimiz var ama bir taraftan da yoksul halk çocukları
dediğimiz uzman erbaşların, uzman jandarmaların da
yakıcı sorunları var. Herkes kendi paradigmasını
yaşıyor. Bugün biz burada bu Meclis Genel Kurulunda bu konuyu
konuşurken yüz binlerce insan eşiyle, çocuğuyla, ailesiyle
beraber bizim alacağımız kararları bekliyor.
Dolayısıyla, onların özlük haklarıyla ilgili net mesajlar
verilmesi gerekir ve bu sorunların çözülmesi gerekir. Fakat daha önce
mükerrer defalar tekrar ettiğimiz gibi, yasa tekniğine uygun olmayan şekilde,
torba yasa içinde ve ihtisas komisyonları çalışmadan buraya
gelen konularla ne astsubayların ne uzman erbaşların ne de uzman
jandarmaların sorunları çözülebilir; çözülemez çünkü ihtisas
komisyonlarında bu tip konular olgunlaşmadan Meclis gündemine
geliyor.
Sevgili arkadaşlar, uzman jandarmaların
konusuna ben değinmek istiyorum çünkü daha önce konuşan
arkadaşlarım uzman erbaşlarla ilgili konulara değindi.
Uzman jandarmalar, 1988 yılında dönemin ihtiyaçlarına göre
alelacele 635 sayılı Kanundan kopyala yapıştır
yöntemiyle hazırlanan 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununa tabi
şu an Türk Silahlı Kuvvetlerindeki 3 muvazzaf rütbeliden biridir ve
toplamda 26.500 tane uzman jandarma bulunmaktadır. Bunların yüzde
80i de yüksekokul, fakülte mezunudur.
Sevgili arkadaşlar, uzman jandarmalar kendilerini
bulundukları birimde, Jandarma Genel Komutanlığında
astsubaylarla kıyaslamaktadır. Neden astsubaylarla
kıyaslamaktadır? Çünkü Jandarma Genel Komutanlığı
okullarında okutulan temel 19 dersi bu arkadaşlarımızla,
uzman jandarmalarımızla aynı şekilde görmüş, aynı
eğitimi almıştır. 2012 yılında okullara
alımları durdurulan, kadroları astsubay kadrosuna çevrilen ve
neredeyse tamamı astsubay görevlerinde görevlendirilen bu insanlar
jandarma astsubaylarıyla aynı eğitimlere sahip ve benzer
görevleri yaparken neden aynı özlük haklarına sahip değillerdir?
Sevgili arkadaşlar, uzman jandarmalar kimseden
sadaka, fitre istememektedir. Tamamı yoksul halk çocukları olan ve
kefeni üniforması olan bu insanların suçu da rütbesi olmasın.
Uzman jandarmalar sadece eşit işe eşit ücret istemektedirler.
Uzman jandarmaların başlıca
sorunlarını ben Meclis Genel Kurulunda dile getirmek istiyorum. Bir:
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki tüm okullardaki süreler hizmetten
sayılırken ne yazık ki uzman jandarmaların okullarda geçen
süreleri hizmetten sayılmamaktadır. Kendileri Borçlanalım.
dedikleri hâlde bu borçlanmalarını yapamamaktadırlar. İki:
Emeklilerin intibakı, bu Mecliste eksiğiyle gediğiyle 36 bin
astsubayımızı ilgilendiren intibak sorununu bir şekliyle
çözdük, o eksikleri de umarım önümüzdeki süreçte gidereceğiz. Fakat,
2012 yılından önce emekli olan ve 6318 sayılı Yasayla bir
günden başlayıp altı aya varan eksiği nedeniyle 1inci
dereceye düşemeyen sayıları sadece 300 olan uzman jandarma
emeklimizin intibakını yapamadık. Uzman jandarmalar 3600 ek
gösterge talep etmektedir. Bu talep edildiğinde
çalıştığı kurumda aynı işi
yaptıkları astsubaylarla, jandarma astsubaylarıyla eşit
konuma geleceklerdir.
Yine, uzman jandarmalarımız orduevlerine
alınmıyorlar, adı üstünde orduevi. Uzman jandarmalar acaba hangi
ordunun personeli? Beraber omuz omuza görev yaptığı, operasyona
birlikte gittiği, birlikte şehit olduğu astsubaylarla aynı
yerde istirahat etmek bu uzman jandarmalarımızın hakkı değil
mi? Bu insanlar ailelerinin yanında orduevlerinin kapılarından
kovuluyor. Maaş adaletsizliği var, 2, 3 hatta 4 görevli bir üst
rütbenin görevini yapar, dağda, bayırda, köyde, KOMda, arazide yaya
gezer ancak maaşı bir başka memura endeksli olarak ödenir.
Burada adalet var mıdır?
Eğitim hakkı: Türk Silahlı Kuvvetlerinde
bulunan subay, astsubayın kendi nam ve hesabına okuduğu okullar
değerlendirilirken, uzman jandarma 10 tane okul bitirse, yüksek lisans,
tez yapsa yok hükmündedir sevgili arkadaşlar.
Sonuç olarak, aynı kurumda, aynı
eğitimi alıp, aynı tahsile sahip benzer görevleri yapan,
okulları kapatılıp kadroları astsubay kadrosuna
dönüştürülen ve aynı işlerde görevlendirilen uzman
jandarmaların, daha önce uzatmalı çavuşlarda olduğu gibi,
emniyette bekçilere yapıldığı gibi, Türk Silahlı
Kuvvetlerinde kavram kargaşasını ortadan kaldırmak
adına bir üst statü olan astsubaylığa bir plan dâhilinde
geçirilmeleri tüm sorunların kökten çözümü olacaktır. Bu yasa, uzman
jandarmaların sorunlarını çözmemekte, sadece ötelemektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 17nci maddesinin
üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve
arkadaşları
Bu intibaklar, personelin mezuniyetine dair resmî
belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihten
geçerli olarak yapılır. İntibakları yapılan personele
geçmişe yönelik maaş ve maaş farkı ödenmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Ankara
Milletvekili Erkan Haberal.
Buyurun Sayın Haberal.
ERKAN HABERAL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 68 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
17nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin en ücra yurt köşelerinde canı pahasına görev
yapan, aile fertlerinin de aynı kaderi kendileriyle
paylaştığı cefakâr ve fedakâr mensuplarının ciddi
ve birikmiş sorunları acil çözümler beklemektedir.
Çoğu kanayan yara hâline dönüşen sorunlara
bu tasarı da maalesef kalıcı bir çözüm getirmemektedir.
Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanlıkları,
ilgili birimler ve Millî Savunma Bakanlığının
görüşleri doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütününü
ilgilendiren bir kanunun yapılması, tüm birim ve birliklerin bir
bütün olarak ele alınması, buna göre düzenleme yapılması
gerekmektedir. Aksi hâlde, daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ihtisas
komisyonlarına gelmeden sadece maddi boyutuyla ele
alındığı torba kanunlarla yapılan düzenlemeler çözüm
üretmekten uzak, sadece günü kurtaran, pansuman olmaktan öteye gitmeyen düzenlemeler
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, vatanı korumak ve
kollamak, vatana hizmet etmek her insana nasip olmayacak kadar kutsaldır.
Uzman erbaşlarımız da sadece maaş hesabıyla
değil, bu anlayışla görev yapan fedakâr vatan evlatlarıdır.
Her geçen yıl artan sorunlarına çözüm bulamayan ve çaresiz kalan
uzman erbaşlar, Emekli Uzmanlar Derneği, hâlen çalışan
personel ve emeklileri medyada ve sosyal paylaşım sitelerinde
sorunlarını dile getirmektedirler. Bu sese mutlaka kulak
verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, seçim kampanyası
sırasında Taşeron çalışanlara kadro vereceğiz.
diyenlerin sözlerini tutmalarını bekliyoruz. Kamuda taşeron
çalışan kardeşlerimize kadro vermek şöyle dursun,
sözleşmeli personel uygulamasıyla Türk Silahlı Kuvvetlerini
âdeta taşeron sistemine çevirmiştir. Vatan savunmasının,
vatana hizmetin sözleşmelisi olmaz.
Sayın milletvekilleri, aslında
sorunların temelinde uzman erbaşların tanımının
tam yapılmaması vardır. Bu statünün kendi içerisindeki
hiyerarşisi dahi tarif edilmemiştir. Örneğin astsubay
dendiği zaman bütün rütbeler yasalarında tarif edilmiştir.
Ayrıca derece, kademe tablolarında rütbeleri
yazılmıştır. Ancak burada görüşülecek olan uzman
erbaş kanunu 1 sayılı cetvelde yazan 5inci maddede de görev tanımı
ve rütbe sıralaması yine yapılmadığı için ek
gösterge (3000) olsa dahi yeterli maddi katkıyı
sağlayamayacaktır. Uzman erbaşlar sistemde yapılacak köklü
değişikliklerle askerlik çağının hemen öncesi temin
yapılmalı, en az bir yıl süreli bir eğitim sistemi
olmalıdır, ayrıca belirli yıllar dâhilinde tecrübe sahibi
olan uzman erbaşlar astsubay okullarının insan kaynağı
olarak değerlendirilmelidir.
Sayın milletvekilleri, uzman
erbaşların bir yıl içerisinde üç aydan fazla hastalanmaları
hâlinde ilişkilerinin kesileceği hükmü getirilmiştir. Uzman
erbaşlarla aynı koşullarda görev yapan Türk Silahlı
Kuvvetleri personeli subay ve astsubaylar için öngörülmeyen böyle bir
kısıtlama eşitlik ilkesi ve daha da önemlisi insan
haklarına aykırıdır. Uzman erbaşlar aleyhine bu ayrımcılığın
hafifletilmesi için 90 gün sınırının 180 güne
çıkarılması yerinde olacaktır.
Millî Savunma Komisyonu üyesi ve Milliyetçi Hareket
Partisi Ankara Milletvekili olarak (2/323) esas numarasıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verdiğimiz Kanun
Teklifiyle uzman erbaşların eğitim durumlarına göre kademe
ve derece almalarını önermemize rağmen konunun Millî Savunma
Komisyonunda gündeme gelmemesini ve Milliyetçi Hareket Partisinin bu teklifin
hiçbir yerinde anılmamasını uzman
erbaşlarımızın ve yüce Türk milletinin takdirine sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Haberal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 18inci maddesinde
yer alan şeklinde ibarelerinin olarak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erhan
Usta Arzu
Erdem
Antalya Samsun İstanbul
İsmail
Faruk Aksu Deniz
Depboylu Kamil
Aydın
İstanbul Aydın Erzurum
Nuri
Okutan
Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 18inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Kazım
Arslan Mahmut
Tanal
Ankara Denizli İstanbul
Seyit
Torun Musa
Çam
Ordu İzmir
MADDE 18- 28/5/1988 tarihli ve 3466 sayılı
Uzman Jandarma Kanununun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasının
birinci cümlesinde bulunan 2/3ü ibaresi 5/6sı şeklinde ve
ikinci cümlesinde yer alan 2200ü ibaresi 3.000i şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 18inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Erdal
Ataş
Diyarbakır Diyarbakır İstanbul
Ahmet
Yıldırım Ayşe
Acar Başaran Erol
Dora
Muş Batman Mardin
Mahmut Toğrul
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Kimin bu?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Kimin önergesi bu?
BAŞKAN HDPnin önergesi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve Genel Kurulun sevgili emekçileri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten öyle
alakasız maddeleri olan bir torba yasayla -torba değil, çuval
yasayla- uğraşıyoruz ki ne üzerine konuştuğunu ya da
neye evet veya hayır dediğini bile Sayın Hükûmet ve Komisyon
bilmiyor.
Değerli arkadaşlar, 68 sıra
sayılı Yasa Tasarısının içine
baktığımızda AKP Hükûmetinin Jandarma Özel Harekâta, Polis
Özel Harekâta, uzman erbaşlara, uzman jandarmalara ek imkânlar
sağladığını görüyoruz.
Aslında baktığımızda bu
AKPnin bölgede yürüttüğü savaş politikasıyla, yine Suriyede
IŞİDle el ele yürüttüğü dış politikasıyla
oldukça uyumlu olduğunu görüyoruz.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) Yapma ya!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, aslında onların haklarında da bir
iyileştirme yapılmıyor ama bir savaş psikolojisine
onları adapte etmeye çalışıyor. Bu savaş psikolojisi
onların bölgede Kürt çocuklarını, Kürt
kadınlarını, Kürt gençlerini vurması için motivasyon
aracı olarak kullanılıyor bu yasa.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) Kürt gençleri
değil, PKKlıları; hatları karıştırma!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bakın, kaç
zamandır dile getiriyoruz. Şu anda Cizrede o bodrumda kalan 24
insanın her an ölümle yüz yüze olduğunu defaatle dile getirdik; 4
tanesi öldü şimdiye kadar.
Değerli arkadaşlar, biz bunları
sivil olarak söylediğimizde AKP sıraları hop oturup hop
kalkıyor. Ben size şimdi AKPnin deyimiyle ölen teröristlerden
birkaç tanesinin yaşlarını ve isimlerini vermek istiyorum: Miray
İnce, 3 aylık bebek; Hüseyin Selçuk, 5 yaşında; Bişenk
Goran, 12 yaşında; Yusuf Akalın, 12 yaşında;
Büşra Akalın, 10 yaşında; Hayrettin Şınık,
10 yaşında; Mehmet Mete, 11 yaşında.
Değerli arkadaşlar, bir grup daha var
onları da söylemem lazım. Bunların hepsini dile getiremiyoruz
ama burada kayıtlara geçmesi açısından yaşlarının
ne olduğunun görülmesi gerekiyor: Selahattin Bozkurt 70 yaşında,
Amine Duman 70 yaşında, Ramazan İnce 80 yaşında, Kumru
Işık 85 yaşında, Besna Zırığ 55
yaşında, Hediye Eren 50 yaşında, Kazım Tong 51
yaşında, Osman Tekin 50 yaşında, Emame Şahin ve Mehmet
Şahin 77 yaşında. Emame Şahinin cenazesi Şırnak
Devlet Hastanesine geldiğinde ben oradaydım. Mehmet Şahin,
gözleri görmeyen yaşlı bir amcaydı. Eşiyle aynı yerde
iken maalesef tank ateşiyle öldürülmüşlerdi. Yine, devam ediyorum;
Hüseyin Güzel 70 yaşında, Yusuf Abi 81 yaşında, Süleyman
Çoban 70 yaşında, Salih Erener 75 yaşında, Hasan Sanır
73 yaşında, Ömer Masul 65 yaşında, İsmail Yevşan
55 yaşında. Evet, hepiniz biliyorsunuz, yedi gün cenazesini sokakta
bıraktığınız, 11 çocuk annesi Taybet İnan 55
yaşında.
Değerli arkadaşlar, biz kimse ölsün
istemiyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İremi de say,
İremi. İrem 4 yaşındaydı.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bu öldürdükleriniz
eğer teröristse bu memleketin tamamı teröristtir. Eğer bu
memlekette
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Biz öldürmedik,
öldürmedik; yanlış konuşma. Asker, polis onları öldürmedi.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Asker, polis de
ölmesin; asker, polis de ölmesin.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Evet, yanlış
konuşma, düzelt. Asker, polis teröristleri öldürdü.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bugün
Diyarbakırın sokaklarında, Surda tarihî katliam
yapıyorsunuz. Yine, Cizrede -bakın, günlerdir dile getiriyoruz- 24
insanı ölüme terk etmişsiniz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bin tane çocuğu
katlettiniz be! Hâlâ konuşuyorsun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Hiçbir kanal yok ve o
insanlar orada.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bebek katillerini
savunuyorsun ya.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Siz hâlâ
bunların sivil olmadığını söyleyebiliyorsanız,
evet, bu eserinizle övünün, bu eser sizin eseriniz. Kürt gençlerini, Kürt
çocuklarını, Kürt yaşlı kadınlarını
öldürmek, evet, sizin eseriniz. Öldürüyorsunuz, cenazelerini de sokakta
bırakıyorsunuz
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Terör örgütünün eseri,
PKKnın eseri, öldürmek PKKlıların.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) PKK bebek katilidir,
savunma.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) Gençlerimizi
avlıyorsunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
cenazeler üzerinde
de işkence yapıyorsunuz ve cenazelerinin bir mezarlığa bile
kaldırılmasına izin vermiyorsunuz. Cenazeleri
taşıyorsunuz, kaçırıyorsunuz. Bu sizin eseriniz, bununla
övünebilirsiniz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) PKK bebek katilidir,
sözcülüğünü yapma.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN İşleme geçtikten sonra
şey oldu.
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 18inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kazım Arslan (Denizli)
ve arkadaşları
MADDE 18- 28/5/1988 tarihli ve 3466 sayılı
Uzman Jandarma Kanununun 21inci maddesinin (2)nci fıkrasının
birinci cümlesinde bulunan 2/3ü ibaresi 5/6sı şeklinde ve
ikinci cümlesinde yer alan 2200ü ibaresi 3.000i şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Kazım Arslan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunuyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının 18inci maddesinde yapılacak
değişiklikle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi öncelikle
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten, bu torba
yasasının içinde birbiriyle ilgisi olmayan o kadar çok kanun maddesi
var ki aynı kefeye konularak, birbirinden farklı, kanun yapmak
tekniğine aykırı ve birçok terslikleri içinde
barındıran bir çalışmayı burada yürütmeye
çalışıyoruz. Böylece Meclisin yasama yetkisini hiçe sayarak
farklı farklı konuları birlikte karara bağlamaya
çalışıyoruz.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının yaptırdığı bir
araştırmaya göre Meclis gerçekten devlet kurumları içinde en
verimsiz çalışan ve en etkisiz şekilde yasa yapma noktasına
gelen bir kurum hâline gelmiş durumda. Bir kere, Meclisimizi bu
yapıdan, bu konumdan kurtarmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
Bunu bir öz eleştiri olarak, bir vekil olarak sizlerin huzurunda yapmak
durumundayım. Burada saat 15.00ten beri her gün
yaptığımız görüşmelerde, birçok konularda da
şahit olduğumuz üzere, barışla, savaşla,
değişik konularla, sürekli gündeme getirilen ve Meclisin de gündemini
gerçek anlamda çözüme götürmeyen konularla meşgul ettiğimizi de
belirtmek istiyorum.
Bir yandan barış isteniyor ama bir yandan
da PKKnın silah bırakmasıyla ilgili herhangi bir ifade
kullanılmıyor. Bir yandan barış isteniyor, bir taraftan
hendekler kazılıyor, orada sivillerin ölümüne sebebiyet veriliyor,
devletin oraya hâkimiyetini kurmasına engel olunan bir yapıya
doğru gidiliyor. Bir yandan siyasi iktidar terörle mücadele edeceğim
derken sivillerin ölümüne sebebiyet veren bir uygulama içinde bulunuyor.
Değerli arkadaşlarım, değerli
dostlar, değerli milletvekilleri; gerçekten, Türkiyeyi bir
barışa sürüklemek, bir barış ortamına getirmek
istiyorsak herkesin, her kesimin burada samimi ve dürüst olarak
düşüncelerini ifade etmesi, ona göre tavır belirlemesi ve ona göre de
konuşmalarını söylemesi, ifadelerini de ona göre kullanması
gerekir çünkü bir bakıyorum, arkadaşların bir kısmı
kürdistandan bahsediyor. Arkadaşlar, burası Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu Mecliste kürdistandan bahsedilemez.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Niye?
KAZIM ARSLAN (Devamla) Bu Meclisin
çatısı altında bulunan arkadaşlar bu milletten, bu
devletten eğer maaş alıyorsa, bu milletin vekiliyse burada
kürdistandan değil, Türkiye Cumhuriyetinden de bahsetmek gerektiğini
düşünüyorum. Bu tür sözcükler Mecliste gerginliği
artırıyor. Bırakın barışı, bırakın
huzuru, bırakın beraberliği gerçekten her gün birbirimize yan
bakar, birbirimizi bırakın barış ortamına sürüklemeyi
kavgaya götüren, zaman zaman sert tartışmalara götüren bir noktaya
götürdüğüne de hepimiz şahit oluyoruz. Lütfen Meclisimizi bu
atmosferden kurtaralım istiyorum.
Jandarmalar gerçekten bu ülkenin güvenliğini
sağlayan kurumlardır, er ve erbaşlardır, onların
durumlarının iyileştirilmesi için de bir teklifimiz vardır.
Biz onların göstergelerinin 3600 olması gerektiğini söylerken
bugün 3000 göstergenin teklif edilmiş olması da bana göre gerçekten
gülünçtür. Getirilecek fark 45 liradır ama eğer bizim
söylediğimiz farkı getirmiş olsalardı, getirmiş
olsaydık, bugün 450 Türk lirasına yakın bir farkı, bir
maaş farkını almış olacaklardı. Onlar için,
mücadele etmek için, görevlerini yapmak için de bir prim olacaktı, bir
teşvik olacaktı diyorum, yüce Meclisi sevgiyle saygıyla tekrar
selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükûmetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Evet, az önceki önergenin kabul edilmesiyle birlikte
MHPnin önergesini işlemden kaldırıyoruz.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir,
değişiklik önergesiyle birlikte kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.39
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.41
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
68 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemin 2nci sırasında yer alan, Suç
Gelirlerinin Aklanması, Araştırılması, El
Konulması, Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanına İlişkin
Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Suç
Gelirlerinin Aklanması, Araştırılması, El
Konulması, Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanına İlişkin
Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/323) (S. Sayısı: 51)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyon olmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen işleri
sırasıyla görüşmek için, 27 Ocak 2016 Çarşamba günü
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı geceler diliyoruz.
Kapanma Saati: 23.42