TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
34üncü Birleşim
28 Ocak 2016 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, Gaziantep ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Ordu
Milletvekili Ergün Taşcının, Türkiyede anayasal sürece
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Antalya
Milletvekili Devrim Kökün, Antalyanın bazı ilçelerinde meydana
gelen şiddetli fırtına ve hortum felaketine ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tokat
Milletvekili Coşkun Çakırın, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Iğdır Milletvekili Mehmet Emin
Adıyamanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Iğdır Milletvekili Mehmet Emin
Adıyamanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
7.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.- İzmir
Milletvekili Aytun Çırayın, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
9.- Mardin
Milletvekili Orhan Miroğlunun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın AK
PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
10.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Mardin Milletvekili Orhan Miroğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
11.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Hatay Milletvekili Serkan
Topalın 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının
27nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
12.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
13.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Hakkâri Milletvekili Nihat
Akdoğanın 68 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 29uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
14.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
15.- Ankara
Milletvekili Ahmet Gündoğdunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun yerlerinden sarf ettikleri
bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
16.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Surda şehit olan 5
güvenlik görevlisini rahmetle andığına, Misakımillînin
kabulünün 96ncı yıl dönümüne ve AKPnin yeni Misakımillî
tanımlamasının neyi kapsadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
2.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, Cizre, Sur ve Nusaybinde
yaşanan olaylara, bu konuyla ilgili sorunun Hükûmetin sorumluluğunda,
müzakereyle çözülmesi ve Meclisin bu konuda duyarlı olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakır Surda şehit olan 5 güvenlik
görevlisini rahmetle andığına, Türkiyenin sınır
güvenliğindeki zafiyetin masum insanların can güvenliğini tehdit
eder duruma geldiğine ve Misakımillînin kabulünün 96ncı
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
4.- Tokat
Milletvekili Coşkun Çakırın, Diyarbakır Surda şehit
olan 5 güvenlik görevlisini rahmetle andığına ve
Misakımillînin kabulünün 96ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun Üsküdar ilçesinin Yavuztürk
Mahallesindeki imar ve mülkiyet sorununa ilişkin açıklaması
6.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Bursada Millî Eğitim
Müdürlüğüne bağlı bine yakın müdür, müdür
başyardımcısı ve müdür yardımcısının
alenen kıyıma uğratıldığına ilişkin
açıklaması
7.- Manisa
Milletvekili Tur Yıldız Biçerin, Manisa Çal Dağındaki
nikel madeninin kapatılmasını ve verilen 2nci ÇED raporunun
iptalini talep ettiğine ilişkin açıklaması
8.- Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgilin, eş durumu, hastalık ve özür
nedeniyle başvurup atanamayan öğretmenlerin durumuna ilişkin
açıklaması
9.- Isparta
Milletvekili Nuri Okutanın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının et ithalatına izin
vermesinin yanlış bir tutum olduğuna ilişkin
açıklaması
10.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, sivil, çoğulcu, özgürlükçü, katılımcı
ve demokratik bir anayasanın hayata geçirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlunun, TARSİM sigorta primlerinin yükseltilmesinin
doğru olmadığına ilişkin açıklaması
12.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, emeklilere promosyon ödenmesi için bir
çalışma yapılıp yapılmadığını ve
Denizlinin Honaz ilçesindeki taş ocağının ne zaman
kapatılacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
13.- Malatya
Milletvekili Nurettin Yaşarın, ülkenin gerçek, yerli bir sol muhalefete
ihtiyacı olduğuna ve Türkiye solunun toplumsal süreçlerin doğal
ürünü değil sistem içi bir ihtiyacın üretimi olduğuna
ilişkin açıklaması
14.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Diyarbakırın Sur
ilçesinde şehit olan Zekeriya Bilgene ve tüm şehitlere Allahtan
rahmet dilediğine ve Hükûmetin, adı konulmamış bu
savaşı ne zaman bitireceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
15.- İzmir
Milletvekili Atila Sertelin, Selçuk-Tire yolunun bir an önce
yapılmasını istediğine ilişkin açıklaması
16.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Malatya Milletvekili Nurettin Yaşarın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
17.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
18.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, AK PARTİ grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin açıklaması
19.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ahmet Aydının görüşmeler sırasında milletvekillerine
karşı tutumuna ilişkin açıklaması
20.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ahmet Aydının görüşmeler sırasında
milletvekillerine karşı tutumuna ilişkin açıklaması
21.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanun
tasarı ve tekliflerine kendi program ve ilkeleri doğrultusunda olumlu
katkı vermeye çalıştıklarına ilişkin
açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
görüşmelerin İç Tüzüke uygun ve verimli bir şekilde
yapılabilmesi için dikkat edilmesi gereken konulara ilişkin
konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, İç
Tüzükten aldığı yetkilerle gerekli uyarıları
yaptığına ilişkin konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin, Türkiyede
toplumun aile yapısı ve sosyal dokusunu bozan unsurların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/78)
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 20 milletvekilinin, Niğdenin yer
altı kaynak ve zenginliklerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)
3.- Sinop
Milletvekili Barış Karadeniz ve 20 milletvekilinin, genç
işsizliğinin nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/80)
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, AKP Hükûmetinin politikalarıyla birlikte çeşitli
valilikler tarafından hukuka aykırı bir biçimde ilan edilen
sokağa çıkma yasakları boyunca yapılan operasyonlarda
öldürülen sivillerin tüm boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/48) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 28 Ocak 2016 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 64, 63, 65, 66, 61
ve 67 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 2, 9, 10, 11, 12 ve 13üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, 68 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Genel Kurulun 20/1/2016 tarihli 30uncu
Birleşiminde kabul edilen 1inci maddesinin Plan ve Bütçe Komisyonunun
talebi üzerine İç Tüzükün 89uncu maddesine göre yeniden
görüşülmesinin uygun görüldüğüne ilişkin önerisi
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Ekonomik ve Ticari
İşbirliği Anlaşması ile Anlaşmada Düzeltme
Yapılmasına İlişkin Notaların Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/354) (S. Sayısı:64)
B) Yeniden
Görüşmeleri Yapılan Tasarılar/Teklifler (Tekriri Müzakere)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/517, 2/434) (S.
Sayısı: 68) (1.Maddesi)
X.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 68) Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının oylaması
28 Ocak 2016 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlayacağız.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Gaziantep ilinin sorunları hakkında söz
isteyen Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrula aittir.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, Gaziantep ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, bugün Antepte gittiğinizde her kesimde, Alevisinden
Kürtüne, emekçisinden işçisine, esnafından sanayicisine kadar
herkeste bir korku var. Bu korku, yıllarca bizim beraber iş
tuttuğumuz DAİŞ korkusudur.
Değerli arkadaşlar,
Antepte DAİŞ, öyle bir görünür hâle gelmiş ki her sokak
başında onlarla karşılaşmanız mümkün. Her
vatandaşın kafasında Acaba benim oturduğum binada da bir
DAİŞ çetesi var mı? kaygısı var. Çünkü, biliyorsunuz,
dünyanın her yerinde
DAİŞ çeteleri, o tecavüzcü DAİŞ
çetesi Antep üzerinden Suriyeye geçti, yine Suriyeden -Antep-Kilis
hattını kullanarak- girerek Türkiyede ve dünyada ciddi katliamlar
yaptılar. Suruç katliamını yapan, Diyarbakır
meydanında kendisini patlatan ve Ankarada kendisini patlatan çeteler
tespit edildi ve Antep üzerinden Türkiyeye girdikleri tespitli olduğu
hâlde, maalesef Başbakanımız Elimizde listeleri vardı ama
biz suç işlemedikleri için onları tutuklayamazdık. dedi. Yine,
aynı DAİŞ çeteleri Antep üzerinden geçerek Pariste kendilerini
patlattılar.
Değerli arkadaşlar,
Antepte şimdiye kadar yaşanan uygulamalardan birkaçını
ifade etmek istiyorum: Antepte şu ana kadar, bomba yapımında
kullanılan 120 ton amonyum nitrat gübresi ele geçirildi bir fabrikada.
Yine, aynı çetelere ait, Ezidi kadınlarını pazarlayan,
sanal ortam üzerinde Ezidi kadınlarını, çocuklarını
pazarlayan bir tezgâh kurdukları ortaya çıktı. Yine, AFAD
kamplarında bunların örgütlenip Suriyede savaşmaya gittiklerine
dair elimizde güçlü kanıtlar var.
Değerli arkadaşlar,
ben sınır hattına gittiğimde, orada elinde birkaç telefonla
insanlarla görüşüp açıkça insan tacirliği yaptığı
belli olan insanların varlığını tespit ettim. Orada Kilis
Vali Yardımcısına durumu anlattığımızda
şunu ifade etti, dedi ki: Evet, zaman zaman dışarı
çıkıyorlar ama hepsinin ne yaptıklarını takip
edemeyiz. Yani açıkça bu çeteler Antepte şu anda hayatı tehdit
ediyor. Ve sadece bu DAİŞ çetesi Antepte böyle tehditler oluşturmakla
kalmıyor. Antepte esnaf, artık yaşamından illallah
etmiş. Yine, sanayici, iş yapamaz hâle gelmiş ve daha iki gün
önce, değerli arkadaşlar, işsiz kaldığı için bir
kişi intihara sürüklendi. Bu DAİŞ çetesiyle en önemli sorun,
Antep mülki idare amirleri, DAİŞi hâlâ bir terör örgütü ve
DAİŞçileri de birer terörist gibi algılamıyorlar. Çünkü,
AKPye güveniyorlar, AKPyle beraber ticaret yapıyorlar, AKPyle beraber
iş tutuyorlar. Bugün de AKP, IŞİDin yanında olduğunu
göstermek için PYDyi maalesef Cenevre-3e göndermemek için yırtınıp
duruyor. Değerli arkadaşlar, PYD, oranın en önemli
kahramanıdır, en önemli gücüdür, oradaki halkla beraber kendisini
yönetmek istiyor.
HURŞİT YILDIRIM
(İstanbul) Suç işliyorsun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Türkiye, ne yaparsa yapsın bunu engelleyemeyecektir.
Değerli arkadaşlar,
bölgede bugün yaşanan, Cizrede yaşanan, o 30 kişinin var
olduğunu söylediğimiz bodrumda bugün bir can daha yitirildi ve siz
hâlâ hendekten bahsedin, barikattan bahsedin. İnsan canı
kıymetli değil mi? Her gün söylüyoruz, biri ölüyor. Ve onlar... (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Evet, onları
katlediyorsunuz, katliama sürüklüyorsunuz. Siz onları katlettiğinizde
insanlık sizinle gurur duyacak, öyle mi düşünüyorsunuz?
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Kime kurşun sıkıyorlardı? Bu vatanın
evlatlarına kurşun sıkmak... Kime kurşun sıkarken
yaralandı?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, DAİŞ çeteleri AFAD kamplarında
insanları, kadınları fuhuşa sürüklemek için çete
kuruyorlar, insanların üzerinde her gün tehdit oluşturuyorlar.
Bugün, Antep bölgesindeki
Aleviler kendilerini büyük bir tehdit altında görüyorlar; bugün, Antepte
yaşayan insanlar, esnaf kendini büyük bir tehdit altında görüyor.
İşte aynı mantık; DAİŞle iş tutan
mantık orada insanları ölüme terk eden mantıktır, aynı
mantıktır. Bu mantıkla gurur duyabilirsiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı...
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
Sayın Başkan, hatip konuşmasında AK PARTİ,
DAEŞle iş tutmaktadır, beraber çalışmaktadır.
şeklinde açık bir sataşmada bulundu. 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çakır, iki dakika süre veriyorum.
Lütfen, yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tokat
Milletvekili Coşkun Çakırın, Gaziantep Milletvekili Mahmut
Toğrulun yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hatibin
konuşmasındaki, motamot AK PARTİ DAEŞle beraber iş
tutmaktadır. şeklindeki ifadesini şiddetle kınıyoruz,
reddediyorum ve bunun bir bühtan, bir yalan olduğunu buradan ısrarla
vurgulamak istiyoruz.
Ayrıca, sayın
konuşmacı, burada Antepteki patlayıcılardan bahsetti.
Konuşmasında -dilerdim ki- kilolarca, yüzlerce, binlerce, hatta bazen
tonlarca patlayıcının bölgede nerelerden
çıktığını, nerelere yerleştirildiğini,
nerelerde patlatıldığına da değinsin isterdim.
Değerli arkadaşlar,
AK PARTİnin DAEŞ karşısındaki tutumu gayet açık
ve nettir. AK PARTİ, DAEŞin bir terör örgütü olduğunu gayet net
bir şekilde, uluslararası hukuka uygun bir şekilde ortaya
koymuş ve deklare etmiştir ve bugün de bölgede DAEŞle
mücadelede bölgedeki koalisyonla beraber gerekli mücadeleyi veren bir parti ve
bir iktidardır. O bakımdan, AK PARTİnin DAEŞle iş
tuttuğunu ifade etmek, doğrusunu söylemek gerekirse, abesle
iştigaldir. Bunu tekrardan reddediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çakır.
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Ordu
Milletvekili Ergün Taşcının, Türkiyede anayasal sürece
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Türkiyede anayasal süreç hakkında söz
isteyen Ordu Milletvekili Ergün Taşcıya aittir.
Buyurun Sayın
Taşcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş
dakikadır.
ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede anayasal süreç
hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk siyasi tarihinin
anayasal serüveni, Sened-i İttifak ve Tanzimat Fermanıyla
başlayıp 1876da ilan edilen Kanunuesasiyle resmiyete
kavuşmuştur. Bu tarihten itibaren ülkemizde 1921, 1924, 1961 ve 1982
Anayasalarıyla anayasal anlamda çok büyük tecrübeler
yaşanmıştır. Gelin, ülkemizin anayasal sürecine kısaca
göz atalım.
1920
yılında kurulan Türkiye Cumhuriyetinin temel kuruluş
felsefesini yansıtan 1921 Anayasası, Kurtuluş
Savaşında etkin mücadele etmek amacıyla yasama ve yürütmeyi tek
elde toplamıştır. Tarihler 1924 yılını
gösterdiğinde ise ülkenin şartları değişmiş ve
Türkiye yeni bir Anayasayla tanışmıştır. 1961e kadar
yürürlükte kalan bu Anayasanın ilk ve en önemli vurgusu Devletin yönetim
şekli cumhuriyettir. ibaresidir. 1924 Anayasası, Meclis hâkimiyeti
sistemini öngörmekle birlikte, 1945 yılına kadar devam eden tek parti
sistemi, millet iradesinin üstünlüğü yerine tek parti hâkimiyetini esas
almıştır.
27 Mayıs
1960 yılına gelindiğinde ise Türk demokrasisine ilk müdahale
gerçekleşmiş, millî iradeye el konulmuş, Anayasa askıya
alınmış ve askerler tarafından 1961 Anayasası
hazırlanmıştır. Bu dönemden itibaren askerin siyasi
ağırlığı gittikçe artmış, demokrasiye
müdahale alışkanlık hâline gelmiş, millî iradeye müdahale,
neredeyse her on yılda tekrarlanır olmuştur. Nitekim, 1971
yılında Hükûmete muhtıra verilmiş ve 1980de ise Türk
demokrasisi, yapılan askerî müdahaleyle bir kez daha ağır darbe
almış ve Silahlı Kuvvetler yönetime el koymuştur.
Darbeciler
tarafından hazırlanan 1982 Anayasası her türlü
tartışma, sorgulama ve eleştirinin yasaklandığı,
buna aykırı hareket edenlerin
cezalandırıldığı bir ortamda halk oyuna
sunulmuştur. Oylamada şeffaf zarf uygulamasıyla gizli oy ilkesi ihlal
edilmiştir. Bütün bunlar, Anayasanın biçimsel meşruluğunun
ağır bir şekilde zedelenmesine yol açmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; insandan ziyade, devleti merkez
alan, temel hak ve özgürlükleri önemli ölçüde kısıtlayan 1982
Anayasası toplumsal sorunları çözmek bir yana, sürekli sorun üreten
bir işlev hâline gelmiştir. Sayısız değişiklikler
sonucunda iç tutarlılığını kaybeden Anayasanın
otoriter, devletçi ve vesayetçi yapısı, sözünde ve ruhunda
varlığını devam ettirmektedir.
Ülkemizi modern
anlamda daha iyi yönetilebilir bir yapıya kavuşturmak adına
demokratik, sivil, özgürlükçü ve insanı temel alan yeni bir anayasayı
hazırlamanın vakti gelmiş ve hatta geçmek üzeredir. Kaybedecek
zamanımız yoktur. Çağın gerisinde kalmış bir Anayasayla yola devam etmek
imkansız hâle gelmiştir. Gelişmenin ve toplumsal
dayanışmanın önünde hep bir engel olarak
karşımıza çıkan bu Anayasa, hepimizin katkısıyla
milletin anayasası hâline getirilmelidir.
AK PARTİ olarak, ileri
demokrasiyi yansıtan, katılımcı ve demokratik yöntemlerle
hazırlanan, toplumun bütün kesimlerinin benimseyeceği yeni bir
anayasa yapmak konusunda milletimize verilmiş sözümüz bulunmaktadır.
Dışlayıcı değil, ötekileştirici değil, kucaklayıcı;
ayrıştırıcı değil, bütünleştirici;
yasakçı değil, özgürleştirici yani temel hak ve özgürlükleri
esas alan çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasa özlemi milletimizin en önemli
beklentisidir.
Türkiye'nin yakın siyasi
tarihinde yaşanan tecrübeler, 1982 Anayasasının ortaya
koyduğu bu sistemle 21inci yüzyıl Türkiyesini ihya ve inşa
etmenin mümkün olmayacağını göstermektedir.
Başarısız koalisyon dönemleri, erken seçimler,
istikrarsızlıklar ve 28 Şubat postmodern askerî darbe ve 27
Nisan muhtırası bu sistemin açmazları sonucunu ortaya
koymuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk anayasal gelişiminde son nokta olarak 1982
Anayasasına baktığımızda dönemsel sorunları
çözme yaklaşımlı değişimler, Anayasanın iç
dengesini ve kavram birliğini tamamen bozmuştur. Örneğin, 1982
Anayasasındaki mevcut Hükûmet sisteminin literatürdeki adını
belirleyebilmek neredeyse imkânsız gibidir. Parlamenter mi, yarı
başkanlık mı belli değil, âdeta ne deve ne kuş misali.
İşte bu nedenle,
biz baştan sona yeni ve özgürlükçü bir Anayasa yapılmasını
ve bu Anayasayla ülkemize yeni ufuklar açılmasını istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERGÜN TAŞCI (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Taşcı, veremiyorum, lütfen.
ERGÜN TAŞCI (Devamla) - Yeni
bir anayasanın hazırlanma sürecinde, iyi yönetilebilir bir Türkiye
ideali adına ülkemize yeni ufuklar açacak her çalışmaya
Meclisteki tüm siyasi partilerin katkılarını bekliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Taşcı.
Gündem dışı
üçüncü söz, Demredeki hortum felaketi hakkında söz isteyen Antalya
Milletvekili Devrim Köke aittir.
Buyurun Sayın Kök. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Antalya
Milletvekili Devrim Kökün, Antalyanın bazı ilçelerinde meydana
gelen şiddetli fırtına ve hortum felaketine ilişkin gündem
dışı konuşması
DEVRİM KÖK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta
Antalyada Aksu, Alanya, Manavgat, Finike ve Demrede meydana gelen
şiddetli fırtına ve hortum nedeniyle bölgede çok sayıda
üreticimiz ve vatandaşımız mağdur olmuştur. Yüzde 99u
örtülü tarım, yüzde 1i meyve bahçesi olmak üzere toplam 1.012 dekar alan
afetten zarar görmüştür.
Bana ulaşan bilgilere
göre 21 milyon -resmî rakamları ama daha fazla olduğunu
düşünüyoruz- zarar vardır. 408 çiftçimiz neredeyse bir
yıllık emeklerini kaybetmişlerdir. Antalya İli Tarım
ve Afet Müdürlüğü yetkilileriyle görüştüğümde ellerinden gelen
çabayı gösterdiklerini gördüm fakat sıkıntımız
şu: Oradaki tespitlerden yola çıkarak oraya ihtiyacı olan
parayı gönderemediler şu anda. Sayın Bakanımızdan
isteğimiz şudur: Antalyaya bir an evvel zarardan doğan,
efendim, o parayı göndermelerini talep ediyoruz. Bana 70 yaşında
Yusuf Ertan adında bir çiftçimiz ulaştı, iki tane serası
hasar görmüş. Birisinde 46, diğerinde 29 bin lira zarar tespit
edilmiş fakat daha ortada para yok. Banka ve alacaklıların
kendisini sıkıştırdığını söylüyor,
eğer kısa bir süre içerisinde bu para aktarılmaz ise elinde ne
varsa kaybedeceği endişesini taşıyor. Sayın
Bakanımızdan bir an evvel oraya para aktarılmasını
rica ediyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ikinci bir konu, içinde
bulunduğumuz hafta 24-31 Ocak Adalet ve Demokrasi Haftası. Adına
bakarak aslında ne kadar adaletliyiz ve ne kadar güzel bir demokrasimiz
var demek mümkün değil çünkü bu hafta, 24 Ocak Uğur Mumcu ve 31 Ocak
Muammer Aksoy katliamlarından sonra adını
almıştır. Evet, Uğur Mumcular, Muammer Aksoylar, Ahmet
Taner Kışlalılar, Necip Hablemitoğlular, Bahriye Üçoklar
gibi birçok aydınımız katledilmiştir.
Bu
aydınlarımızın hepsinin bir ortak özelliği vardır
aslında. Bu insanlar, kendini Kemalist olarak tanımlayan, Mustafa
Kemal Atatürkün altı ilkesinin bu ülkeyi
kalkındıracağını düşünen, aydınlık
yarın hayalleri olan, özgürlükçü, demokrat, eşitlikçi
insanlardı, aydınlardı ve tam da bu nedenle aslında ben
katledildiklerini düşünüyorum. Örneğin, Uğur Mumcu, cumhuriyet
karşıtlarının ve tarikatların, cemaat
yapılanmalarının, bölücülerin Türkiye Cumhuriyetine
karşı örgütlenme modelini ve faaliyetlerini büyük bir cesaretle takip
etmiş ve gündeme taşımıştır. Yine Muammer
Aksoyun öldürülmesine dört saat kala Emin Çölaşanla
yaptığı son röportajında son sözleri şu olmuştur,
Askerî rejimler, diktatörlükler kurulur ve yıkılır fakat
laiklik, bir defa gittiği zaman asla geriye dönmez. demiştir ve Turgut Özal döneminde
kaldırılan 163üncü maddenin kaldırılmaması için ciddi
muhalefet etmiştir ve bu nedenle hayatını kaybetmiştir.
Ahmet Taner Kışlalı, Kalpaklı Kalkınma makalesinde
Atatürkçülüğün aslında sadece bir aydınlanma felsefesi değil,
aynı zamanda bir ekonomik kalkınma modeli olduğunu da kaleme
almıştır.
Necip Hablemitoğlu, şu anda moda deyim
olan F tipi örgütlenmeyi, on üç yıllık iktidarınız
döneminde çok ciddi katkılar yaparak büyütüp, besleyip daha sonra tüm
olumsuzlukları ona yıkıp olumluları kendinize
aldığınız bu F tipi örgütlenme modelini incelemiş,
orada sahte belge hazırlamaktan hâkim türetmeye kadar olan tüm
konuları ele almıştır ve hayatıyla ödemiştir.
Şuraya gelmek istiyorum: Bu insanlar Kemalist, Atatürk devrimcisi olduğu
için, aydınlık yarın hayalleri olduğu için
katledilmiştir ama birileri çıkıp demiştir ki: Ben yola
çıkarken kefenimi giydim, geldim. Hiç kimsenin siyasi görüşünden
dolayı, dünya görüşünden dolayı, inancından dolayı
kefen giymesini asla arzu etmeyiz ama görünen o ki bu ülkede kefeni Atatürk
devrimcileri giyiyor, özgürlükçüler giyiyor, aydınlar giyiyor.
Atatürkün bir lafı vardır, der ki: Durum
ne zaman kötüye gitse, gidin Toros dağlarına bir bakın. Orada
Yörük çadırından duman tütüyorsa her şey bitmemiş
demektir. Toros dağlarından gelen, bir Atatürk devrimcisi olan,
adı Devrim olan, Kemalist olan birisi olarak söylüyorum: Mustafa
Kemalin yaktığı bu aydınlığı bu ülkede asla
söndürttürmeyeceğiz. Hiç kimsenin buna gücü yetmeyecek. Çünkü, Atatürk,
sadece ete kemiğe bürünmüş bir lider değil, Orta Doğu
bataklığındaki Müslüman coğrafyasındaki
aydınlanma felsefesinin adıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce,
pek kısa söz talebi olan saygıdeğer milletvekilleri var. Tabii,
genel tutumum hakkında ben daha önce de açıklama
yapmıştım; pek kısa söz vermeyeceğimi ama özel ve
istisnai birtakım durumlarda verebileceğimi ifade etmiştim. Bu
bağlamda, Genel Kurulun bugünkü -inşallah- uzlaşı
ortamını da dikkate alarak önce sayın grup başkan
vekilleri, sonra da sisteme giren ilk 10 sayın milletvekiline pek
kısa söz vereceğim.
Sayın
Akçay
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Surda şehit olan 5
güvenlik görevlisini rahmetle andığına, Misakımillînin
kabulünün 96ncı yıl dönümüne ve AKPnin yeni Misakımillî
tanımlamasının neyi kapsadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerime
Dün
Genel Kurulda ifade etmiş olmama rağmen yine bugün 5 şehidimizi
daha ebediyete gönderiyoruz. Diyarbakır Surda dün şehit olan 3 asker
ve 2 polis şehidimizi rahmetle, minnetle anıyorum; rahmetler
diliyorum, ailelerine ve aziz milletimize sabırlar niyaz ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Türk Kurtuluş
Savaşının siyasi manifestosu olan 6 maddelik
Misakımillînin kabul edilişinin 96ncı yıl dönümüdür.
Misakımillî, millî ve bölünmez Türk vatanının
sınırlarının ilanı olan bir belgedir. Misakımillî,
Türk milletinin ebedi vatanında ilelebet var olacağının
belgesidir. Bu vesileyle belirtmek istiyorum ki: Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu yemine sadığız, bu yeminle bağlıyız.
Misakımillîden aldığımız
bağımsızlık, birlik ve bütünlük sevdamızı sonsuza
kadar yaşatacağız.
Değerli
milletvekilleri, Başbakan Sayın Davutoğlu, 3 Şubat 2015
tarihinde yaptığı bir konuşmada şu ifadeleri
kullanmıştı: Herkes yeni bir Misakımillîde
buluşmalı ve bu Misakımillînin hedefi doğrultusunda elinde
ne varsa, heybesinde ne varsa bu mücadeleye katılmalı. Aradan bir
yıl geçti ancak AKPnin bu yeni Misakımillîsinin ne olduğunu
henüz öğrenemedik. Fakat yaşadığımız,
bildiğimiz bir husus vardır ki yine Sayın Davutoğlunun
bundan birkaç ay evvel veya dört beş ay evvel ifade ettiği gibi Beka
mücadelesi veriyoruz. demişti. Ülkemizin âdeta bir beka tehlikesine
düşürüldüğü ve beka mücadelesi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Ülkemizin âdeta bir beka tehlikesine düşürüldüğü, beka mücadelesinin
verildiği bir ortamda şu soru önemlidir:
Hatırlayacaksınız, Misakımillîde Türk vatanının
sınırları belirlenmiştir. AKPnin yeni belgesinde veya
Davutoğlunun ifadesindeki bu sınırlar neresidir? Hükûmetin,
Irakın kuzeyinde taşeronluğunu yaptığı
Barzaninin sözüm ona aşiret devletinin bu sınırların
içerisinde bir federasyon çatısı altında yer alması mı
istenmektedir? Misakımillî, devletin ve milletin birlik ve beraberliği
üzerine şekillenirken, çözüm adı altındaki yıkım
süreciyle bu değerleri hedef alırken yeni Misakımillî
tanımlaması neyi kapsamakta, neyi ifade etmektedir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Son
cümlem
BAŞKAN
Tamamlayalım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Doksan altı
yıllık millî yemini, Suriye ve Irak politikalarının birer
birer çöktüğü, sınırlarının öte yakasında milleti
ve devleti tehdit eden yapılanmalara müdahale edilemediği, Osloda,
Haburda, İmralıda özerklik pazarlıkları
yapıldığı için mi tanımıyor da yeni
Misakımillî arayışları seslendiriliyor?
Hükûmet, bugünü mutlaka iyi
değerlendirmeli ve bu konudaki mütereddit ifadelerini
açıklığa kavuşturmalıdır. Bu vesileyle
.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Son
cümlem Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu vesileyle,
Misakımillînin 96ncı yıl dönümü vesilesiyle düşman
tehdidine aldırmadan onu kabul eden vatansever milletvekillerini, Millî
Mücadeleyi zafere taşıyan Birinci Meclisin kahramanlarını,
aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN -
Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın Demirel
2.- Diyarbakır
Milletvekili Çağlar Demirelin, Cizre, Sur ve Nusaybinde yaşanan
olaylara, bu konuyla ilgili sorunun Hükûmetin sorumluluğunda, müzakereyle
çözülmesi ve Meclisin bu konuda duyarlı olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Evet,
özellikle, bizim dünden beri ifade ettiğimiz ve hâlâ buraya
geldiğimizde çözülmesini umut ettiğimiz konuyu tekrar Meclisle,
arkadaşlarla son durumu paylaşmak istedik. Cizre, Sur, Nusaybinde
yaşanan, insanların yaşamını yitirdiği bu süreçte
özelde sadece spesifik bir durum olan ve insan yaşamının ne
kadar önemli olduğunun bir kez daha altını çizerek ifade etmek
istediğimiz, Cizrede bodrum katında bekletilen ve yaşam
mücadelesi içerisinde olan vatandaşların ambulansla hastaneye
götürülme meselesi bugün altıncı gününe girdi. Her gün geçtikçe bir
vatandaşımızın daha canının,
yaşamının sona erdiğini bir kez daha öğreniyoruz. Dün
Nusret Bayar, bugün hâlâ ismini öğrenemediğimiz bir kişinin de
az önce yaşamını yitirdiği bilgisi elimize
ulaştı. Altı günde bodrum katında 6 kişi
yaşamını yitirmiş oldu.
Evet, bu
konudaki girişimlerimiz altı gündür devam ediyor, sizlerin de
bildiği gibi otuz saate yakındır 1i grup başkan vekili
toplam 3 milletvekili arkadaşımız, görüşmeye gittikleri
Bakanlıkta açlık grevine başladı. Bir sorunun müzakereyle
çözülmesi, diyalogla çözülmesi gerekirken devletin sorumluluğunda,
Hükûmetin sorumluluğunda çözülmesi gerekirken ne yazık ki yerel
güçlerin -öyle, en azından onu çok net ifade edeyim ki- direnciyle
karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha söylemek
istiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Demirel.
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Yani Hükûmet bu sorunu çözmek istemiyor mu ya
da yerel güçlere gücü mü yetmiyor? Yani yerelde polis, asker, Özel Harekât
timi, her alanda çalışan, kendisini JİTEM, esedullah timi
olarak ifade eden birçok oluşumun olduğunu biliyoruz. Bizler de
oradaydık, Bazen öyle oluyor ki emniyet müdürü söz geçiremeyeceğini
kendisi de ifade ediyor. Tıpkı Bakanlığın valiye söz
geçiremeyeceği gibi, tıpkı yerel ile Bakanlık ve Meclisin
birbiriyle uyumsuz çalıştığı gibi. Orada bu derin
güçler kimdir? Neden yaralılar hastaneye gönderilmiyor? Söylendiği
hâlde, sadece ambulansla 3 sağlıkçının yaralıları
oradan alması neden engelleniyor? Yaklaştıkları hâlde,
neden
Şu anda 6 cenaze ve çok ağır yaralıların hâlâ
bodrum katında bekletildiğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz ve
anlamaya çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN Bitirelim
Sayın Demirel, lütfen.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Bu sorunun gerçekten ciddi bir sorun olduğunu, ülkenin
kanayan bir yarası olduğunu, devletin AİHM kararına bile
uyum sağlamadığı ve insanların gözlerimizin önünde
yaşamını yitirmesine izin verdiğimiz bu süreçte
duyarsız kalmamamız gerektiğini bir kez daha ifade etmek
istiyorum.
Ve şunu söylüyorum: 3
milletvekilimiz -grup başkan vekilimizle birlikte- şu anda hâlâ orada
açlık grevindeler. Meclisin bu konuda duyarlı olmasını bir
kez daha ifade ediyorum ve teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özel
3.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakır Surda şehit olan 5 güvenlik
görevlisini rahmetle andığına, Türkiyenin sınır
güvenliğindeki zafiyetin masum insanların can güvenliğini tehdit
eder duruma geldiğine ve Misakımillînin kabulünün 96ncı
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, dünden bugüne 5
şehidimizi rahmetle anıyoruz. Anaların gözyaşının
durması için Meclisimizin bir an önce inisiyatifi ele alması
gerektiğini, iktidar partisinin Mecliste ve meşru zeminlerde bu
konuya hızlı şekilde çözüm üretmek için üzerine düşeni
yapması gerektiğini düşünüyoruz.
Elbette ki kamu otoritesinin
yok sayılması, devlet otoritesinin yok sayılması ve kamu
düzeninin tamamen ortadan kaldırıldığı şartlarda,
insan haklarının ve yaşam hakkının
savunulamadığı bir noktada herkesin üzerine düşeni
yapmasını ve bir an önce Türkiye'nin dört bir yanında
anaların ve 70 milyonun yüreğine her gün ateş salan bu acı
haberlerin alınmamasını temenni ediyoruz, bu konuda da Hükûmete
bir kez daha sorumluluğunu hatırlatıyoruz.
Bugün, Misakımillînin
kabulünün, 6 maddelik ulusal andın kabulünün yani bugünkü
sınırlarımızı kabul eden ve bunun için mücadeleyi
başlatan bir ortaklaşmanın tam 96ncı yılı.
Maalesef Türkiye'nin geleneksel dış politikasına monşerler
diplomasisi deyip o dış politikayı yürütenleri iten, kakan,
hedef gösteren, küçük düşüren anlayış Türkiyeye çok ciddi bir
dış politika zafiyeti hediye etti. Önce dış politika
zafiyeti olarak görülen, değerli yalnızlık olarak
nitelendirilerek geçiştirilmeye çalışılan durum şu
anda Türkiye için bir iç güvenlik zafiyetine dönüştü. Türkiye'nin
sınır güvenliği yok. Türkiye'nin sınır
güvenliğindeki zafiyet hem tüm Türkiye'nin hem başta Avrupa olmak
üzere tüm dünyadaki masum insanların da can güvenliğini tehdit eder
duruma geldi. Terör örgütlerinin cirit attığı, canlı
bombaların geçiş güzergâhı hâline getirilen
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Medeniyetlerin gelip geçtiği Anadolu toprakları, bugün teröristlerin
gelip geçtiği, başta Türkiye, Avrupa ve dünyadaki masum
insanların can güvenliğinin tehdit edildiği, vahşi
teröristlerin kolaylıkla geçtiği bir noktaya geldi.
Erzurum ve Sivas
Kongrelerinin ana hatlarını belirlediği, Türkiye'nin bugünkü
sınırları başta olmak üzere 6 maddeyle mutabakatın
sağlandığı 1920 tarihli Misakımillînin 96ncı
kabul yıl dönümünde, dış politikanın, Atatürkün Türkiyeye
miras bıraktığı en önemli vizyon olan Yurtta
barış dünyada barış vizyonunun ve komşuların iç
işlerine karışmak yerine onlarla barış içinde
geçinmenin ne kadar değerli olduğunun bir kez daha altını
çiziyor, hem sınır güvenliğimiz için hem yurt güvenliğimiz
için çaba sarf eden tüm güvenlik güçlerine saygı sunuyor, şehit
olanlara rahmet diliyor, iktidar partisi ve iktidar grubunun akan şehit
kanları ve tüm annelerin göz yaşları için bir an önce
atılması gereken adımları atma noktasındaki
sorumluluğunun bir kez daha altını çiziyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Çakır
4.- Tokat
Milletvekili Coşkun Çakırın, Diyarbakır Surda şehit
olan 5 güvenlik görevlisini rahmetle andığına ve
Misakımillînin kabulünün 96ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben de sözlerime dün
kaybetmiş olduğumuz 4 şehidimizi hatırlatmak ve onlara
rahmet dilemek suretiyle başlamak isterim.
Dün 4 şehit verdik, daha
evvel verdiğimiz gibi. Fakat şu hususu dikkatlerinize sunmak isterim:
Şehitlerimize sanki birer meta gibi, sanki birer nesne gibi, adına
bazen güvenlik görevlisi, bazen polis, bazen asker diyerek geçiyoruz.
Kabul etmek gerekir ki değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlar, bu insanların bir ismi var, bu insanların bir
hikâyesi var; bu insanların aileleri, nişanlıları,
eşleri, çocukları var, ebeveynleri var. O bakımdan, şu
eleştiriyi yahut şu hususu bir daha gözden geçirmek gerekir:
Efendim, bunların görevidir, zaten bu görevi yapmak üzere vazife
yapıyorlar. O bakımdan da bunu bu şekilde görmek gerekir.
Değerli arkadaşlar,
bugün yahut daha evvel bu kürsüden yapmış olduğumuz
konuşmalarda hep insanı öne çıkaran, insanı merkeze alan
konuşmalar yapıyoruz. Kabul etmek gerekir ki eğer insanı
merkeze alıyorsak ister güvenlik görevlisi olsun ister asker, polis olsun,
bunların sadece görevi değil, aynı zamanda
hayatlarının olduğu, adlarının olduğu gerçeğini
unutmamalıyız.
O bakımdan
yüzbaşının adı Yiğit Candı, astsubayın
adı Özgür Erdoğandı, komiser yardımcısının
adı Zekeriya Bilgendi, uzman çavuşun adı Osman Ateşti,
hepsi bu ülkenin evlatlarıydı. Osman Ateş de benim
hemşehrimdi, Tokatlıydı, Pazar ilçesindendi ve şu saatlerde
cenazesini defnediyoruz.
Ben hepsine Allahtan rahmet
diliyorum, bütün şehitlerimize; yakınlarına
başsağlığı diliyorum, milletimize
başsağlığı diliyorum. Ama özellikle vurgulamak isterim
ki bu insanların hayat hikâyelerini görmezden gelerek, bu insanların
ailelerini, canlarını, çocuklarını görmezden gelerek bir
yorum yapmayı da eksik buluyorum, bunu hatırlatmak istedim.
Bir başka husus: Bugün,
evet, Misakımillînin 96ncı yılı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
Bitiriyorum efendim.
Değerli arkadaşlar,
Misakımillî, nihayetinde uluslararası anlaşmalarla
tanımlanmış ve tespit edilmiş
sınırlarımızdır. Fakat kabul etmek gerekir ki bu
sınırların tamamında bir yapaylık söz konusudur;
doğallık, tabiilik değil. Ve uluslararası güçler daha
20nci yüzyılın başından itibaren ucu açık kablolar
bırakmak suretiyle bugünkü sorunlarımızın âdeta temellerini
attılar. Ve daha önemlisi, bugün yaşamış olduğumuz
sorunlar da yeni ucu açık kablolar üretmek üzere yapılan
işlerdir ve tekrar da aynı coğrafyada, Orta Doğuda
sınırlarla oynamak ve yeni yapay sınırlar oluşturmak
üzere gayret ve çabalarının olduğunu gözlemlemekte, görmekteyiz.
O bakımdan, son derece müteyakkız olmak zorundayız, son derece
uyanık olmak zorundayız. Millet olarak, bütün 78 milyon olarak ve en
önemlisi, Parlamento çatısı altındaki 550 milletvekili ve 4 grup
olarak bu konuda da uyanık olmak durumundayız ve bu yapay
sınırların tekrardan oluşturulmasına ve
geleceğimizi ilzam etmesine fırsat vermemeliyiz.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çakır.
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
görüşmelerin İç Tüzüke uygun ve verimli bir şekilde
yapılabilmesi için dikkat edilmesi gereken konulara ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, görüşmelerin bundan sonraki süreçte de İç Tüzüke
uygun ve verimli bir şekilde olabilmesi adına, düzenli bir
şekilde yürümesi adına aslında birkaç açıklamada bulunmak
istiyorum müsaadenizle.
İç Tüzükün 65inci
maddesine göre, Genel Kurulda hatibin sözünü kesmek, şahsiyatla
uğraşmak ve çalışma düzenini bozucu harekette bulunmak
yasaktır.
Yine, İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre, konuşma Genel Kurula hitap edilerek
yapılır. Dolayısıyla, karşılıklı
konuşmak İç Tüzüke yine aykırıdır.
Sayın
milletvekillerinin, bu bağlamda, İç Tüzüke uygun olarak hareket
edeceğinden hiçbirimizin de şüphesi yoktur. Burada iktidar muhalefet
ayrımı yapmıyorum. Tamamen, çalışmaların düzenli
bir şekilde yürümesi adına İç Tüzük neyi emretmiş,
nasıl uygulayacağız, o konuda birkaç hatırlatmada
bulunuyorum.
Yine, 60ıncı
maddede, pek kısa sözü olduğunu belirten milletvekillerine oturumu
yöneten başkan vekili, yerinden konuşma kaydıyla, pek kısa
bir söz verebilir. Bu takdir tamamen oturumu yöneten ilgili başkan
vekiline aittir. Ve ben de bu konudaki tutumumu zaten ifade etmiştim: Özel
ve istisnai hâller dışında vermiyorum.
Bununla birlikte, Meclisin
belirlenmiş bir gündemi var. Yine, İç Tüzükün 49uncu maddesinde
gündeme bağlılık ilkesi benimsenmiş olup gündemde
bulunmayan hiçbir hususta Genel Kurulda konuşma
yapılamayacağını aslında orada ifade ediyor. Bu
itibarla, kısa açıklama hakkının, gündemde bulunan bir
görüşme konusuna ilişkin kullanılan bir hak olduğunu da
görmemiz mümkündür. Yeni bir gündem konusunu teşkil eden söz taleplerini,
dolayısıyla, normal şartlar altında,
karşılamamızın mümkün olmadığı da
aslında anlaşılıyor.
İç Tüzükün 66ncı
maddesi, görüşülen konudan ayrılınmamasını; İç
Tüzükün 67nci maddesi, Genel Kurulda yapılan konuşmalarda temiz bir
dil kullanılmasını, kaba ve yaralayıcı sözler sarf
edilmemesini düzenlemektedir. Görüşmelerin sağlıklı ve
verimli yürütülebilmesi, gerginliklere imkân tanınmaması için tüm
milletvekillerimizden konu dışına çıkılmaması ve
temiz bir dil kullanılması konusunda hassasiyet göstermelerini
istirham ediyorum.
Ayrıca,
konuşmasını yapan sayın hatiplerin herhangi bir şahsa,
milletvekiline -fark etmez- güvenlik güçlerine, idare makamlarına yönelik,
iddia niteliğinde olmayan, kesin ve maddi gerçeklik olarak sunulan ve
devlet kurumları ile kişileri itham eden ifadelerle kaba ve
yaralayıcı sözlerde bulunmaması, sayın hatiplerin temiz bir
dil kullanması hem Meclisimizin itibarı hem milletvekillerimizin
itibarı hem de milletimizin onuru için hepimizin dikkat etmesi gereken bir
noktadır diye düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte de özellikle tüm
milletvekillerinden azami hassasiyet beklediğimi ifade ediyorum ve bu
bağlamda da bugün, yine, özel ve istisnai bir hâl olarak ilk 10
milletvekiline ben yerinden pek kısa söz vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O sözü
vermeden önce
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, açıklamalarınızı dikkatle dinledik.
Bizler meslek örgütünden gelen kişiler olarak benzer hataları hep
yaparız. Toplantıya eğer yeterince
çağırdığımız insan gelmediyse
toplantıyı düzenleyen başkan biraz sinirlenir ve gelmiş
olanlara toplantının katılımının önemini
anlatır. Temiz bir dil kullanmak, müzakerelerde İç Tüzüke uygun
davranmak, yerinden söz atmamak ve Meclisin yapısına, Meclisin hak
ettiği saygınlığa aykırı davranmamakla ilgili,
bunları duymakla ilgili, arkamdaki grubun bunu en az hak eden grup
olduğunu düşünüyorum.
BAŞKAN Herhangi bir
grubu ya da herhangi bir milletvekilini ilzam etmedim, genel bir kanı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama,
maalesef, bu konuda, bunları dinlemesi gereken arkadaşların da
önemli kısmının dışarıda olmasını bu
konuşmanın zamanlaması açısından bir talihsizlik
olarak değerlendiriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki Sayın
Özel.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çağlar.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sizin uyarılarda
bulunmanız, anlatımınız, hatırlatmanız tabii ki
önemlidir. Bu sizin görevinizdir, birinci derecede görevinizdir ama gerçekten
salona dönüp baktığımızda sormak istiyorum: Yani acaba
biraz sonra konuşmalar başladıktan sonra yine bu sükûnet olacak
mı, devam edecek mi?
BAŞKAN
İnşallah, temennimiz o.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Bunun kaygısı içerisindeyiz. Bunu herkesin
anlaması gerekiyor.
Bir de gerçekten yani bu
Meclisin işlemesi ve sorumluluğunu yerine getirmesi için buradaki tüm
milletvekillerinin bu sorumluluk içerisinde hareket etmesi gerekiyor. Yani
tabii ki eleştirilerimiz olacaktır, tabii ki kabul etmediğimiz
şeyler olacaktır, taleplerimiz olacaktır, tabii ki İç
Tüzüke göre hareket edeceğiz. Hani bunun farkında olarak bir kez
daha sizin uyarılarınızın bütün milletvekillerinin burada
olduğu süreçte olması daha anlamlı olurdu, daha yerinde olurdu
diye düşünüyorum. Burada herkesin bu uyarılara uyması
gerektiğini bir kez daha altını çizerek belirtmek istiyorum.
Umarım bundan sonraki süreçte de bu şekilde devam eder.
Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet,
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, bu konuşmanızla ilgili olarak ben de
şunları söylemek isterim ki bu konuşmanız son derece
isabetli olmuştur. Teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Bu
hatırlatmaların zaman zaman yapılmasının faydalı
olacağı kanaatindeyim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Akçay.
Sayın milletvekilleri,
gerçekten niyetimiz âcizaneyi taciz etmek değildir bizim. Şu Meclis
çatısı altında milletimizin saygınlığına,
hepimizin onuruna yakışır bir şekilde, Meclisimizin
mehabetine yakışır bir şekilde güzel bir çalışma
süreci yaşayalım. Fikirler tartışsın, en sert
şekilde tartışsın, hakikatler ondan çıkar ama
karşılıklı saygıyla birbirimizi dinleyelim.
Yalnız, fikrimizi ifade ederken de kimseyi ilzam etmeden, itham etmeden,
hakaret etmeden inşallah üslubumuzun İç Tüzüke uygun bir
şekilde yürütülmesi noktasındaki kanaatimi ben de tekrar yinelemek
istiyorum. Hepinize göstermiş olduğunuz hassasiyetten dolayı da
teşekkür ediyorum. Hep birlikte bu işi yürüteceğiz. Grup
başkan vekilleri, milletvekilleri, Meclis başkan vekilleri, buradaki
hepimiz bu İç Tüzüke uymakla mükellefiz diyorum.
Tekrardan teşekkür
ediyorum ve Sayın Tanala söz veriyorum.
Buyurun Sayın Tanal.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun Üsküdar ilçesinin Yavuztürk
Mahallesindeki imar ve mülkiyet sorununa ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, tüm
halkımızın bilgisine: Bir dakikalık konuşmaları,
halkımızın sorunlarını Hükûmete ve yetkililere
duyurmak için istiyoruz. Sayın Ahmet Aydının
Başkanlığında bu söz bize verilmemektedir.
Halkımız şunu bilsin ki iktidar sorunlarınızı
dinlemek istemiyor. Bizim önümüze de Ahmet Aydın Beyi koymuşlar, söz
hakkımızı vermiyor.
Üsküdar ilçemizin Yavuztürk
Mahallesinde imar ve mülkiyet sorunu var. Belediye otobüsleri geç saate kadar
çalışmıyor. Lise sorunu var ve İstanbul ilindeki tüm
okulların çevresinde uyuşturucu satılıyor ve
-öğrencilerimiz için- uyuşturucuyla mücadele açısından
Emniyet mensuplarını göreve davet ediyorum. İçişleri
Bakanlığının uyuşturucuyla ilgili mücadele konusunda,
okulların bulunduğu bölgelerde bir araştırma, inceleme
yapmasını ve bununla mücadele etmesini talep ediyorum.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanal.
Bari konuşurken Söz
hakkım verilmiyor. demesen daha iyi olurdu herhâlde ki bu Mecliste kimin
ne kadar konuştuğunu bütün milletimiz de biliyor.
Sayın Aydın,
buyurun.
6.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Bursada Millî Eğitim
Müdürlüğüne bağlı bine yakın müdür, müdür
başyardımcısı ve müdür yardımcısının
alenen kıyıma uğratıldığına ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Sayın Başkan, seçim bölgem Bursada tam bir öğretmen
kıyımı yaşanmakta. Son bir buçuk yıl içerisinde Bursa
Millî Eğitiminde bine yakın müdür, müdür
başyardımcısı ve müdür yardımcısı alenen
kıyıma uğratıldı. Hiçbir hukuki ve meşru gerekçe
bulunmadan insanların emekleri, işleri, kariyerleri ve ekmek paraları
elinden alındı. Yerlerine ise mülakatla 422 müdür atandı. Bunun
400e yakını Hükûmete yakın kişiler. 1.187 teklifle müdür
yardımcısı görevlendirildi. Yine bunun bin civarı, malum,
Hükûmet yandaşı kişiler. Böyle bir ayrımcılık
artık Hükûmetin esas politikası oldu. Peki, böyle bir öğretmen
kıyımında eğitim sistemi başarılı olabilir
mi?
BAŞKAN Sayın
Yıldız Biçer
7.- Manisa
Milletvekili Tur Yıldız Biçerin, Manisa Çal Dağındaki
nikel madeninin kapatılmasını ve verilen 2nci ÇED raporunun
iptalini talep ettiğine ilişkin açıklaması
TUR YILDIZ
BİÇER (Manisa) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Manisanın Turgutlu ilçesinde Çal Dağını çaldırmamak
için başta Turgutlu Çevre Platformu, çevre örgütleri, sivil toplum
kuruluşları ve Turgutlu halkıyla birlikte sekiz yıldır
direniyoruz. 10 Şubat 2016da Manisada gerçekleşecek olan
duruşmada, Çal Dağındaki bu nikel madeninin
kapatılmasını ve verilen 2nci ÇED raporunun iptalini talep
ediyoruz. Aksi takdirde, bu madende 18 milyon ton sülfürik asit topraktan geçirilecek
ve doğa katledilecektir. Bunun ismi madencilik değil, dünyanın
en verimli 7 tarım arazisinden biri olan Gediz havzasının
cinayetidir. Bizler tercihimizi çevreden ve yaşamdan yana
kullanacağız, vahşi madenciliğe sonuna kadar Hayır.
diyeceğiz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın İrgil
8.- Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgilin, eş durumu, hastalık ve özür
nedeniyle başvurup atanamayan öğretmenlerin durumuna ilişkin
açıklaması
CEYHUN
İRGİL (Bursa) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bu son dönemde Millî Eğitimde eş
durumu, hastalık ve özür durumu atamasında başvurup atanamayan,
ailesine kavuşamayan binlerce öğretmen var; sizlere de bu talepler
geliyordur. 1 Kasım öncesinde, ağustos ayında bu atamaların
hepsini yaptınız ve hiç itiraz etmediniz ama iktidar, oy
kaygısı bitince haklı ve yasal bu talepleri
karşılamıyor. Aynı şekilde, şube müdürü
atamalarında da eğitimciler çok mağdurlar, mahkeme
kararları uygulanmıyor. Lafa geldi mi Bana bir harf öğretenin
kölesi olurum. diyorsunuz ama öğretmenleri sürüm sürüm süründürüyorsunuz.
Lütfen, bu uygulamalara son verin, öğretmenlere haklı ve yasal
haklarını teslim edin.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Okutan
9.- Isparta
Milletvekili Nuri Okutanın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının et ithalatına izin
vermesinin yanlış bir tutum olduğuna ilişkin
açıklaması
NURİ
OKUTAN (Isparta) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Et
fiyatlarının 45 bin liraya dayandığı ve bu yüksek
fiyatı kırmak için de Tarım Bakanlığının et
ithalatına izin vereceği basına yansıdı. Bu fevkalade
yanlış bir tutumdur; et ithalatçılarının, et
ticaretçilerinin tuzağına tekrar düşüldüğünün bir
göstergesidir. Bunun yerine -yeterince ahırlarımız boş-
eğer gerekiyorsa besilik materyal ithalatının daha doğru
olduğu kanaatindeyim. Aksi takdirde, ahırlarımız
boşken bütün kaynaklarımızın yurt dışına
gönderilmesi anlamına geliyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın
Özkan...
10.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, sivil, çoğulcu, özgürlükçü,
katılımcı ve demokratik bir anayasanın hayata geçirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bilindiği üzere, otuz üç
yıldan beri sivil demokratik anayasa arayışımız devam
etmektedir. Tüm siyasi partilerin seçim programlarında yeni anayasa yer
almış, bu çerçevede milletimiz yeni anayasa için güçlü bir irade
ortaya koymuştur ve karşılığını yeni anayasa
olarak tüm siyasi partilerden beklemektedir.
Hazırlayacağımız anayasa, gelecek nesillerimize en büyük
miraslarımızdan biri olacaktır. İşte bu sorumlulukla,
millet egemenliği üzerindeki her türlü kayıt ve şartı yok
edecek, hukukun üstünlüğünü esas alan, insan hak ve özgürlüklerinin
evrensel anlamda güvence altına alındığı, millet
olarak Evet, benim anayasam. diyeceğimiz sivil, çoğulcu, özgürlükçü
ve katılımcı bir demokratik anayasayı hayata geçirmek
zorundayız. Bu anlamda Yeni anayasa için hep birlikte
anlayışıyla bugün yola çıkan Yeni Anayasa Platformu,
milletimizin bu talebini sivil toplum olarak hayata geçirmelidir. Yeni Anayasa
Platformunun ve milletimizin bu çağrısına kulak vererek Hep
birlikte yeni anayasa diyor ve yüce Meclisi selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Nurlu...
11.- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlunun, TARSİM sigorta primlerinin yükseltilmesinin
doğru olmadığına ilişkin açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğal afetlerden
kaynaklanan zararların tazmini için yürürlüğe konan devlet destekli
tarım sigorta sistemi olan TARSİM sigorta primlerinin yüksekliği
çiftçinin bu sistemden soğumasına neden olmaktadır. Özellikle
Manisada geçen yıllarda yaşanan doğal afetler nedeniyle zarar
gören ürünler için ödenen tazminatlar gerekçesiyle bu yılki sigorta
primleri katlanarak artırılmıştır. Önceki yıllarda
oluşan zararlar nedeniyle tazminat ödenen çiftçiye -sanki özel
aracıyla sık sık kaza yapan sürücülere uygulanan kasko primi
artışı yaklaşımıyla- TARSİM primlerinin
yükseltilmesi hiç doğru değildir çünkü oluşan hasarda çiftçinin
ne kusuru ne de bir suçu vardır. Yüzü gülmeyen, cebi para görmeyen
çiftçinin girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve tarımsal sigorta
bilincinin gelişmesi için, TARSİM primlerinin,
artırılması bir yana, aksine düşürülmesi gerekmektedir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Arslan
12.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, emeklilere promosyon ödenmesi için bir
çalışma yapılıp yapılmadığını ve
Denizlinin Honaz ilçesindeki taş ocağının ne zaman
kapatılacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Başkan, emeklilerin aldığı maaşlar gerçekten
günümüz şartlarında çok düşüktür. Bu nedenle, emeklilerimizin
maaşlarını aldıkları bankadan promosyon ödenmesi için
bir çalışma yapıyor musunuz?
İki: Denizli Honaz
ilçesi Aşağıdağdere Mahallesinin bitişiğinde bir
taş ocağı işletmesi vardır. Bu taş ocağı
mahalleye hem maddi hem de manevi zarar vermektedir, büyük tehlike arz
etmektedir. Bu konu defalarca
Denizli Valiliğine bildirilmesine rağmen bir türlü sonuç
alınamamıştır. Bu nedenle, maddi, manevi, can
güvenliğinin sağlanması için taş ocağını ne
zaman kapatacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Bulut
Yok.
Sayın Yaşar
13.- Malatya
Milletvekili Nurettin Yaşarın, ülkenin gerçek, yerli bir sol
muhalefete ihtiyacı olduğuna ve Türkiye solunun toplumsal süreçlerin
doğal ürünü değil sistem içi bir ihtiyacın üretimi olduğuna
ilişkin açıklaması
NURETTİN YAŞAR
(Malatya) Bir: Ülkemizin gerçek, yerli bir sol muhalefete ihtiyacı
vardır ancak Türkiyede sol yoktur.
İki: Türkiye solu, buna
Kürt solu da dâhil, toplumsal süreçlerin doğal ürünü değildir.
Türkiye solu sistem içi bir ihtiyacın üretimidir.
Üç: Süreç içinde
varlığını indirgediği Batılı yaşam
tarzını savunma siperinde kendisini üreten sisteme entegre olarak
faşizme evrilmiştir. Türkiye
solcuları, tipik müstemleke aydınlarıdır. Yerel
değerlerle kavgalıdırlar.
Dört: Entelektüellerin
Gogolun Paltosundan çıkması gibi, Türkiye solu, İsmet
Paşa ve Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadinin
bıyığından türemiştir.
Zaman içinde Cumhuriyet gazetesini izleyerek Yunus Nadinin faşist
bıyıklarının altında poz vermektedir Kürtüyle,
Türküyle.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NURETTİN YAŞAR
(Malatya) - Beş: Son düzlükte Kürtleri modernize etme misyonuyla iş
birliği yaptığı PKK Jön Kürtleri de Türkiye'nin
müstemlekeci soluna can simidi olamayacaktır.
Teşekkür ederim.
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) - Senden mi öğreneceğiz?
ATİLA SERTEL
(İzmir) - Sana mı kaldı?
NURETTİN YAŞAR
(Malatya) Solcu olun, biraz solcu olun, ihtiyacınız var.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Kürt sağını da söyle, Kürt
sağını, Kürt sağını da söylesene.
NURETTİN YAŞAR
(Malatya) Ona da ona da, sağına da soluna da, nalına da
mıhına da.
BAŞKAN Son olarak
Sayın Tüm
14.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Diyarbakırın Sur
ilçesinde şehit olan Zekeriya Bilgene ve tüm şehitlere Allahtan
rahmet dilediğine ve Hükûmetin, adı konulmamış bu
savaşı ne zaman bitireceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir)
Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Bugün, yine Balıkesire
şehit cenazesi geldi. Bu sefer de Susurluk ilçemizde Komiser
Yardımcısı Zekeriya Bilgenin aile ocağına ateş
düştü. Zekeriya Bilgen Diyarbakırın Sur ilçesinde şehit
oldu. Zekeriya Bilgene ve tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine
başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
En çok şehit
cenazelerinin gittiği Balıkesirin bir milletvekili olarak
vatandaşlarımızın yürek yakan sorularıyla
karşı karşıyayız. Şehit anneleri, babaları
feryat ediyorlar, bu şehit cenazelerinin artık son
bulmasını istiyorlar. Hükûmet yetkililerine sormak istiyorum: Daha
kaç aile ocağına ateş düşecek? Daha kaç anne yüreği
yanacak? Dokunmaya kıyamadığımız kaç tane
evladımız babasız veya annesiz kalacak? Bir çocuk
bakışıyla empati kurabiliyor musunuz, ne demektir babasız
veya annesiz kalmak bilir misiniz? Evlat acısı nedir bilir misiniz?
Anne ve babanın yüreğine nasıl bir kor ateşi düşer?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET TÜM (Balıkesir)
Hükûmet olarak adı konulmamış bu savaşı ne zaman
bitireceksiniz? Dün oturup müzakere yaptığınız insanlarla
ne oldu da konuşamaz hâle geldiniz? Neyi paylaşamıyorsunuz?
Çözüm çözüm derken şimdi ne oldu da Savaş savaş diye
diretiyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayın Başkan
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayın Başkanım, söz istedim, söz verdiniz, burada
yanıyor mikrofon.
BAŞKAN Hepsinde
yanıyor.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ya, bırakın kendimizi ifade edelim Sayın
Başkan!
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayın Başkanım, çok önemli bir konu. Sisteme
girdim ve söz hakkımı ben istiyorum Sayın Başkanım,
önemli bir konu.
BAŞKAN Sayın
Sertel, hepsinde mikrofon yanıyor, hepsinde yanıyor. Ben 10
kişiye söz vereceğimi söyledim.
15.- İzmir
Milletvekili Atila Sertelin, Selçuk-Tire yolunun bir an önce yapılmasını
istediğine ilişkin açıklaması
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayın Başkanım, ben Tire-Develi yolunu gündeme
getirmiştim. Son üç yılda 50 kişi öldü. Dün de Yusuf
Duvarcı isimli 55 yaşında 2 çocuk babasını
toprağa verdik, bugün toprağa verildi.
Sayın Başkanım,
burası 28 kilometrelik bir yol. Duble yol olması için Başbakan
söz verdi, Binali Bey söz verdi. İzmirde Selçuk-Tire yolunun bir an önce
yapılmasını istiyoruz. Orada ölen insanlar bizim
insanlarımız. 50 kişi öldü Sayın Başkan. Türkiyede
terör nedeniyle şehitler veriyoruz, insanlarımız ölüyor, bir de
trafik nedeniyle AKPnin beceriksizliği yüzünden insanlarımız
ölüyor.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Aa!
BAŞKAN Sayın
Sertel, gündeme geçtik.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç adet önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin, Türkiyede
toplumun aile yapısı ve sosyal dokusunu bozan unsurların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/78)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kadına yönelik her türlü
şiddetin durdurulması ve sürekli artan boşanma oranları
düşünüldüğünde Türkiye'de toplumun aile yapısı ve sosyal
dokusunu bozan unsurların tespit edilerek aile yapısı ve sosyal
dokunun korunması için gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
için gereğini arz ederiz.
Gerekçe:
Aile içinde eşinden,
diğer aile fertlerinden veya aile dışındaki bireylerden
gelen şiddete maruz kalan kadınlarımızla ilgili haberler
hemen her gün basında yer almaktadır.
İçişleri Bakanlığı,
1 Ocak 2013-31 Ekim 2013 tarihleri arasında 73 kadının aile içi
şiddet sonucu hayatını kaybettiğini ifade etmiştir.
Kadın Cinayetlerini
Durduracağız Platformunun hazırladığı 2014
Yılı Kadın Cinayetleri Raporu'nda, 2014 yılında 294
kadın cinayetinin işlendiği ve kadınların yüzde
47'sinin kendi hayatlarına dair kararlar almak isterken öldürüldüğü
açıklanmıştır. Raporda, AKP Hükûmetinin,
kadınların nerede nasıl hareket edeceğine, ne giyineceğine,
nasıl güleceğine, kaç çocuk doğuracağına dair söz
söyleyip kadınların yaşam biçimine
karıştığı ifade edilirken somut verilere
bakıldığında kadınların kendi
yaşamlarına dair karar almak istediğinde öldürüldüğü
belirtilmiştir.
Türkiye geneline
ilişkin, İçişleri Bakanlığından (Emniyet Genel
Müdürlüğü-Jandarma Genel Komutanlığı) edinilen verilere
göre ise 2013 yılından 2015 yılı Haziran ayına kadar
aile içi şiddet sonucu 481 kadın yaşamını
yitirmiştir.
2013-2015 yılları
arasında işlenen kadın cinayetlerine ilişkin 10 Temmuz 2015
tarihinde vermiş olduğum (7/147) esas numaralı Yazılı
Soru Önergesine 23 Ekim 2015 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar eski
Bakanı Sayın Profesör Doktor Ayşen Gürcan tarafından
verilen cevapta, Türkiye'de kadın cinayetleriyle ilgili doğrudan yapılmış
resmî bir araştırma bulunmamakla birlikte, dünyada kadına
yönelik şiddetin yaygınlığına ilişkin verilerin
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) tarafından
derlendiği ifade edilmiştir. Türkiye'de kadınların
öldürülmesiyle ilgili veriler göz önüne alındığında,
konunun vahametinin AKP Hükûmeti tarafından ne zaman fark edileceği
ve kadın cinayetleriyle ilgili doğrudan resmî bir araştırma
yaptırılıp bu araştırmanın sonuçlarına göre
etkili ve sürekli tedbirler alınacağı merak konusudur.
Ayrıca, yine aynı cevapta, Temmuz 2013'te
yürürlüğe giren ve 2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu
Kalkınma Planı'nın öncelikli dönüşüm programları
arasında yer alan İşgücü Piyasasının
Etkinleştirilmesi Programının hedefleri arasında yer
verilen, spesifik olarak kadınların iş gücüne katılım
ve istihdam oranlarının plan dönemi sonunda sırasıyla yüzde
34,9 ve 31'e yükseltilmesinin hedeflendiği ifade edilmiştir. 2014 ve
2015 yılları itibarıyla kadınların iş gücüne
katılım ve istihdam oranlarının yıllık hedeflere
yakın olarak gerçekleşip gerçekleşmediğinin
açıklanması gerekmektedir.
Alınan
birçok tedbire (ağırlaştırılan cezalar, panik butonu,
Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planına (2012-2015) rağmen,
maalesef kadınlar hâlen erkek şiddetine maruz kalmaktadır.
Kadına yönelik her türlü şiddetin durdurulmasıyla ilgili etkili
ve sürekli önlemler ivedi olarak alınmalıdır.
Depresyon, boşanma,
intihar ve suçluluk oranlarındaki artışın temelinde bireyin
aile ve aile dışı kurumsal aktörler tarafından yeterli
eğitim öğretime tabi tutulmamasının yanı sıra,
gelecek konusunda belirsizliğin artması ve bireylere kendilerini
gerçekleştirme imkânını sağlayacak çağdaş sosyal
politikaların geliştirilmemesi yatmaktadır. Yaklaşık
her 5 evlilikten 1inin boşanmayla sonuçlandığı,
kadına yönelik şiddetin yüzde 1.400 arttığı, son on
yılda 25 binden fazla kişinin intihar ederek can verdiği,
2005'ten itibaren hırsızlık, dolandırıcılık
ve yaralama suçlarında çok ciddi artışların
yaşandığı Türkiye'de sağlıklı birey ve
ailenin yetiştiğini öne süremeyiz.
Türkiye'de 2012'de
boşanma hızı nüfus artış hızını
geçmiştir. Kaba boşanma hızı 2001'de yüzde 1,35 iken
2013'te yüzde 1,65'e yükselmiştir. Yaklaşık her 5 evlilikten 1i
boşanmayla sonuçlanmaktadır.
Vermiş olduğum
(7/23017) no.lu soru önergesine 12 Eylül 2013 tarihinde dönemin Adalet
Bakanı Sayın Sadullah Ergin'den gelen cevapta, açılan
boşanma davası sayıları 2002 yılında 153.409,
2003 yılında 185.414, 2004 yılında 156.450, 2005
yılında 156.577, 2006 yılında 155.182, 2007
yılında 167.271, 2008 yılında 170.173, 2009
yılında 194.959, 2010 yılında 201.053, 2011
yılında 200.767, 2012 yılında ilk altı ayda 190.564
olarak belirtilmiştir.
Türkiye'de toplumun aile
yapısı ve sosyal dokusunu bozan unsurların tespit edilerek aile
yapısı ve sosyal dokunun korunması için gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla Meclis araştırması
açılması elzemdir.
1) Mustafa
Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
2) Kadim
Durmaz (Tokat)
3) Veli
Ağbaba (Malatya)
4) Zeynel
Emre (İstanbul)
5) Burcu
Köksal (Afyonkarahisar)
6) Zeynep
Altıok (İzmir)
7) Mevlüt
Dudu (Hatay)
8) Oğuz
Kaan Salıcı (İstanbul)
9)
Durmuş Fikri Sağlar (Mersin)
10) Birol
Ertem (Hatay)
11) Ünal
Demirtaş (Zonguldak)
12) Mustafa
Hüsnü Bozkurt (Konya)
13) Ali
Şeker (İstanbul)
14) Mehmet
Göker (Burdur)
15) Eren
Erdem (İstanbul)
16) Selina
Doğan (İstanbul)
17) Selin
Sayek Böke (İzmir)
18) Ali
Haydar Hakverdi (Ankara)
19) Aytun
Çıray (İzmir)
20) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
21) Serkan
Topal (Hatay)
22) Gürsel
Erol (Tunceli)
23) Gaye
Usluer (Eskişehir)
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 20 milletvekilinin, Niğdenin yer
altı kaynak ve zenginliklerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Niğde ilimizde
farklı dönemlerde petrol bulunduğu açıklanmaktadır. Ancak
bu konuda şimdiye dek enine boyuna bir araştırma, inceleme
yapılıp durumu somut olarak ortaya koyacak bir gelişme
yaşanmamaktadır. Petrol ihtiyacının sadece yüzde 8'ini
yerli üretimden karşılayan, yüzde 92-93 oranında ithal eden bir
ülke olarak topraklarımızda petrol kaynaklarının önemi çok
daha fazla artmaktadır. Buna yönelik olarak Niğdenin yer altı
kaynak ve zenginliklerinin araştırılarak saptanması ve ortaya
konan sonuçların değerlendirilmesi amacıyla Anayasanın 98,
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
1) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
2) Mahmut Tanal (İstanbul)
3) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
4) Çetin Arık (Kayseri)
5) Barış
Yarkadaş (İstanbul
6) İrfan Bakır (Isparta)
7) Burcu Köksal (Afyonkarahisar)
8) Erdin Bircan (Edirne)
9) Öztürk
Yılmaz (Ardahan)
10) Mehmet Göker (Burdur)
11) Ahmet Akın (Balıkesir)
12) Özkan Yalım (Uşak)
13) Aydın Uslupehlivan (Adana)
14) İbrahim Özdiş (Adana)
15) Birol Ertem (Hatay)
16) Ahmet Tuncay Özkan (İzmir)
17) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
18) Orhan Sarıbal (Bursa)
19) Kazım Arslan (Denizli)
20) Bülent Yener
Bektaşoğlu (Giresun)
21) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
Gerekçe:
Hâlen MTA
sayfasında, Badak petrol sahasında Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü, Maden Etüt ve Arama Dairesi tarafından 2005
yılından beri sürdürülmekte olan 2007-32.13.05 özel kod no.lu Orta
Anadolu Endüstriyel Hammaddeler Arama Projesi kapsamında, Konya-Niğde
neojen havzasında yapılan stratigrafik amaçlı sondajlı
jeolojik araştırmalar sırasında 24 Mayıs 2007
tarihinde petrol keşfedildiği açıklanmaktadır. Kamuoyuna
haber Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğünce yapılan sondaj
çalışmaları sonucunda, 2007 yılında Konya-Ereğli
ve Niğde-Bor havzasında 8 milyar ton petrol tespit edildi. Buna göre
bölgedeki petrolün potansiyel değerinin 218 milyar dolar ile 687 milyar
dolar arasında olabileceği belirtildi. olarak yansımıştır.
2007 yılından sonra bu kere, 2010 yılında Sabah gazetesinde
yer alan haber ise şöyledir: Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünce
(MTA) yapılan sondaj çalışmaları sonucunda,
Konya-Ereğli ve Niğde-Bor havzasında 8 milyar ton petrollü
şeyl (petrol türetebilen kaya) potansiyel kaynak rezervi tespit edildi.
Isıtıldığında petrol ve doğal gaz üretilebilen
söz konusu kayalardan 2,6 milyar varil ile 8,3 milyar varil arasında petrol
çıkarılabileceği hesaplanıyor."
22 Kasım 2015 tarihinde,
dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, AAya
Niğde'nin Bor ilçesi Badak bölgesinde tuz aranırken petrol
bulunduğunu söyledi; Niğde'nin Badak beldesinde MTA sondajla tuz
ararken petrol çıktı, böyle kusma yaptı. Araştırma
yaptırdık. Oradaki petrolün ana kayaç olmadığı,
başka yerden sızma olduğu söyleniyor. dedi. Böylece, 2005
yılından beri Niğde Bor Badak köyünde petrol
varlığıyla ilgili açıklamalar yapılmaktadır.
Aradan yedi yıl geçmesine rağmen henüz bir sonuç alınamayan
çalışmalara Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA)
tarafından son verildiği açık iken, konu sürekli gündeme
alınmaktadır. Soru işaretlerinin ortadan kalkması ve
durumun gün ışığına çıkarılması
amacıyla konunun her yönüyle tetkiki ve tespiti gereklidir.
3.- Sinop
Milletvekili Barış Karadeniz ve 20 milletvekilinin, genç işsizliğinin
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/80)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye nüfusunun 20 milyona
yakını yani yaklaşık yüzde 25'i, 15-29 yaş arası
gençlerden oluşmaktadır. Nüfusumuzun önemli bir bölümünün yani
gençliğin, eğitimden sosyokültürel yaşama,
sağlıklı yaşamdan çalışma hayatına birçok
alanda yaşadığı sorunları ve özellikle de istihdam
alanındaki sorunları her geçen gün artarak devam etmektedir. Bu
sorunlara yönelik tespitler, kamuoyuna yansıyan araştırma ve
raporlarla çok net bir şekilde ortaya konmaktadır.
Örneğin, Ekonomik
Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün (OECD) "Gençlik,
Beceriler ve İstihdam Edilebilirlik" raporu, üye ülkelerdeki genç nüfusun
eğitim ve istihdam alanındaki kaybını ortaya
koymuştur. Türkiye'nin bu rapora yansıyan durumu son derece korkunç
bir tabloyu yansıtmaktadır. Rapora göre, istihdam, eğitim ve
staj verilerinde OECD ortalaması yüzde 15,5 iken Türkiye'de 15-29 yaş
arası gençlerin yüzde 31,3'ü ne istihdam piyasasında yer almakta ne
eğitim görmekte ne de staj yapmaktadır.
İş gücü
göstergelerinde veri toplamasında Uluslararası Çalışma
örgütünün (ILO) tanımını kullanan Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) verilerine göre, Mayıs 2015 döneminde genç işsizlik
oranı yüzde 17'dir; 2014 için yıllık ortalama 17,9 iken 2015
yılının ilk beş ayı için ortalama yüzde 18,5 olarak
hesaplanmıştır. Diğer yandan, OECD verilerine göre,
Türkiye'nin genç işsizlik oranı 2014 yılında yüzde 17,92
olarak gösterilmektedir. Türkiye, bu oranla yüzde 15 olan OECD
ortalamasının yaklaşık yüzde 3 üzerinde bulunmaktadır.
Türkiye Devrimci
İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü
(DİSK-AR), TÜİK tarafından açıklanan iş gücü anketi
Temmuz 2015 dönem sonuçlarına göre de yükseköğretim mezunları
arasında işsiz sayısı bir önceki senenin aynı dönemine
göre 63 bin kişi arttı. Bu veri, işsiz ordusuna 63 bin yeni
üniversite mezununun katıldığını göstermektedir.
Yükseköğretim mezunu resmî işsiz sayısı 720 bin kişi.
Yükseköğretim mezunları için işsizlik oranı yüzde 11,4le
ortalamanın üstünde bulunmaktadır.
Türkiye genç
işsizliği için atılmakta olan somut adımlardan söz etmek
pek mümkün değildir. O nedenle, Türkiye'nin gençleriyle ilgili bu
yakıcı sorunu ortaya koyan rapor ve araştırma örnekleri
çoğaltılabilir. Gelecekte genç işsizliğiyle mücadelede
doğru ve kalıcı politikaların oluşturulması ve
uygulanması için genç işsizliğinin nedenlerinin iyi
anlaşılması önemlidir.
Genç işsizliği
sorunu üzerine kapsamlı olarak tespitlerin yapılması, genç
istihdamı politika önerilerine öncelik kazandırılması,
ulusal bir gençlik istihdam politikası oluşturulması,
sorunların tespiti ve çözümlerinin üretilmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Barış Karadeniz (Sinop)
2) Gülay Yedekci (İstanbul)
3) Tahsin Tarhan (Kocaeli)
4) Gürsel Erol (Tunceli)
5) Aylin Nazlıaka (Ankara)
6) Hüseyin Yıldız (Aydın)
7) Selina Doğan (İstanbul)
8) Ali Yiğit (İzmir)
9) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
10) İbrahim Özdiş (Adana)
11) Kamil Okyay
Sındır (İzmir)
12) Erdin Bircan (Edirne)
13) Mehmet Göker (Burdur)
14) Ahmet Akın (Balıkesir)
15) Özkan Yalım (Uşak)
16) Gamze Akkuş
İlgezdi (İstanbul)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Musa Çam (İzmir)
19) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
20) Ali Şeker (İstanbul)
21) Yaşar Tüzün (Bilecik)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz önce, bir dakikalık söz
hakları kullanılırken bir sayın milletvekili, Nurettin
Yaşar Malatya Milletvekilini çok iyi duyamadığımız
için, doğrudan cevaplamak yerine -siz de fark ettiniz- tutanak talep
etmiştim ama gelen tutanak içler acısı. Yani, gelen
tutanağı elimle tutmaya utanıyorum. Elimde tuttuğum zaman,
elimi ve bir Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili olarak Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin eli dolayısıyla grubumuzu
kirleteceğini düşündüğüm bir tutanakla karşı
karşıyayım, cevap vermek durumundayım.
İki
dakika cevap hakkı istiyorum efendim.
BAŞKAN
Sayın Özel, sataşmadan dolayı cevap hakkı verirdim, keşke
aynı oturumda olsaydı ama şimdi, yerinizden, isterseniz üç
dakika falan, ne kadar istiyorsanız, söz vereyim. Malum İç Tüzükü
uygulamak durumundayız.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Tabii, haklısınız.
BAŞKAN
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
16.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Malatya Milletvekili Nurettin Yaşarın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, elimde bir tutanak tutuyorum.
Aslında, bu tutanak nasıl oluştu ona bakmak lazım.
Cumhuriyet Halk Partisi hep bu bir dakika gündem dışı sözleri
önemsiyor. Sağ olsun, muhalefet partilerinden seçilmiş olan Meclis
başkan vekilleri bu hakkı kullandırıyorlar. Sizler de sağ
olun, kullandırmıyorsunuz, zaman zaman eleştiriyoruz. Ama
özellikle, bugün, geldim ricada bulundum, siz de bugünkü Parlamentonun
sürdürmeye niyetli olduğu uzlaşı ortamında, çıkarmaya
niyetli olduğu 68 sıra sayılı Tasarıdaki havaya da
olumlu katkı sağlayacağını düşünerek 10
arkadaşa söz verdiniz.
Bu hakkın
kullanılmaması yönünde oy kullanan bir grubun bir temsilcisi bu
haktan yararlandı, biz bundan memnuniyet duyarız ama elimde
tuttuğum tutanak -orada duyduğumda inanamadım sözlere ama
yanlış bir şey yapmamak için talep ettim- inanın elimi
kirletiyor, bu salonda bulunduğu için bu salonu kirletiyor, Parlamentoyu
kirletiyor. Nurettin Yaşarın konuşması sırasında
kullandığı üslup, bir Parlamento üslubu değil, bir sokak
üslubu da değil. Bu üslup üslup değil, bu sözler söz değil.
Hakaret etmeyi marifet sayan, âdeta oturduğunda, kendisine
baktığımda, karşıdan gördüğümde
tanımlanamayan, bir konuşan cisimcik olarak ifade edebileceğim,
bir milletvekiline yakıştırmak bir yana, bir milletvekili olarak
hitap etmekten hicap duyacağım ifadeler kullanmış. Biz,
kendisini Parlamentoda tanımlanamayan, alkışlayan cisimcik
olarak görüyorduk bu ana kadar.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Konuşmanın ne olduğunu bilmiyoruz ama
grup başkan vekili de aynı şeyde gidiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bundan
sonraki süreçte, kendisinin gerek İsmet Paşa gerek Yunus Nadi gerek
partimizin kurucuları gerek Türkiyedeki solda siyaset yapan herkes
adına kullandığı ifadeleri esefle
kınadığımı ifade ediyorum.
Kendisinin faşizmle
bağdaştırmaya çalıştığı dönemde
İsmet Paşanın 1950 seçimleri akşamı, seçimi
kaybettiğinde ne yapacağını soranlara Bu, şüphesiz
benim en büyük yenilgim ama Türkiyede demokrasinin en büyük
kazancıdır. demesini, Türkiyenin tek parti rejiminden çok partili
rejime geçmesini, kendisinin seçim mağlubiyetini demokrasinin zaferi olarak
tanımlayan İsmet Paşayla faşizmi
bağdaştıranların, diğer taraftan bugün çok partili bir
rejimle gelip her gün otoriterleşen, her gün biraz daha özgürlüklerin
kısıtlandığı bir ortamda, miting meydanlarında
bir diktatörün vücudunun belli parçalarıyla ilgili kendini
tanımlayanlardan da daha aşağıda bir tanımlamayı
burada ifade ediyor olmasından utanç duyuyorum.
Yapmış olduğu
değerlendirmelerin tamamını kendisine iade ediyor, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunu bu ayıba ortak olmamaya, bu rezaletten
dolayı da grubumuzdan özür dilemeye davet ediyorum.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bostancı
17.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Nurettin Beyin burada ifade ettiği görüşlere itiraz
etmek, bu dilin Parlamentonun diline uymadığını söylemek ve
bu çerçevede bir eleştiri ortaya koymak tabii ki Özgür Beyin
hakkıdır, sayın grup başkan vekilinin. Parlamentodaki dil
konusunda biz de çeşitli kereler hassasiyetlerimizi ifade ettik. Ancak
itiraz ettiğimiz gerekçeyi ihlal eden bir dille konuşmak da
şık olmamıştır. Özgür Bey hakaret olarak
anlamlandırdığı bir dile itiraz ederken konuşan bir
cisimcik diyerek sonuçta insanı tahkir etmiştir. Eğer
gerekçemiz hakarete dayalı bir dile itiraz ise tam da bunu yaparken
benzeri bir hakarette bulunmak açık bir çelişkidir ve uygun değildir.
Bunun altını çizmek istedim.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bostancı.
Sayın milletvekilleri
NECİP KALKAN
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Kalkan, lütfen, buyurun, oturun siz.
az önce oturumun
başında da özellikle İç Tüzük 66, 67 ve devamındaki maddelere
ilişkin bir kısım açıklama yapma gereği
hissetmiştim. 67nci maddede Genel Kurulda yapılan konuşmalarda
temiz bir dil kullanılmasının, kaba ve yaralayıcı
sözler sarf edilmemesinin gerekliliğini ve bunun İç Tüzükün bir
emri
İç Tüzükün emri olmasından da öte bir milletvekili olarak, her
şeyden önce bir insan olarak burada bulunmamızın ve birbirimize
hitap tarzının da bir gereği aslında.
Dolayısıyla, görüşmelerin sağlıklı ve verimli bir
şekilde yürütülmesi noktasında sayın milletvekillerinin azami
hassasiyeti göstermesini istirham ediyorum. Evet, bir yanlış üslup,
yanlış dil kullanılmışsa
karşılığında da yeni bir üslupla, yanlış bir
dille cevap vermemek lazım. Yanlış yanlıştır,
yanlışı yanlışla telafi etmemek lazım.
Dolayısıyla istirhamımız tüm sayın milletvekillerinin
bu konuda azami özeni göstermesidir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, AKP Hükûmetinin politikalarıyla birlikte
çeşitli valilikler tarafından hukuka aykırı bir biçimde
ilan edilen sokağa çıkma yasakları boyunca yapılan
operasyonlarda öldürülen sivillerin tüm boyutlarıyla
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/48) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun 28
Ocak 2016 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
28/1/2016
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
28/1/2016 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırmasına Dair Ön
Görüşmeler kısmında yer alan (10/48) esas numaralı AKP
Hükûmetinin politikalarıyla birlikte çeşitli valilikler
tarafından hukuka aykırı bir biçimde ilan edilen sokağa
çıkma yasakları boyunca yapılan operasyonlarda öldürülen
sivillerin tüm boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerin
görüşülmesinin Genel Kurulun 28/1/2016 Perşembe günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisi lehinde ilk söz, Batman Milletvekili Mehmet
Ali Aslana aittir.
Sayın Aslan, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MEHMET ALİ ASLAN
(Batman) Sayın Başkan, Sayın Divan ve sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, sokağa çıkma
yasakları, aslında tamamıyla hayatın kendisine kasteden,
hem ulusal hukuka aykırı hem uluslararası hukuka
aykırı uygulamalardır. Sokağa çıkma
yasağının içinde bile yani kendi içinde bile kanunsuzluk var.
Onu anlatayım: Kendisi zaten Meclis kararıyla ya da olağanüstü
hâl durumuyla sabitlenmiş bir durum değil ama sokağa çıkma
yasağı farz edelim ki ilan edildi, orada çıkacak olan
Yurttaşların
arada kalmaması için, vurulmaması için bir mantık izlenerek
yasak konmuş ama maalesef -şu anda orada duvar
yazılamalarından da gördük: Türksen övün, değilsen itaat et.
ve benzeri, hepiniz şahit oldunuz- bunların eline yetki
verildiği zaman sokağa çıkanı vuruyorlar yani arada
gitmiyor insanlar. Burası çok önemli ve hepimizin bu vebale ortak olma
gibi bir tehlikesi vardır çünkü bunlar her gün medyada işleniyor,
fotoğraflanıyor ve videolarla gösteriliyor.
Sayın
Millî Savunma Bakanımız da burada, umarım bu konuda gereken
hassasiyet gösterilip gereken tedbirler alınmış ve bu yasaklar
da kaldırılmış olacak.
Az önce gerek
yurt içinden gerekse yurt dışından Süryani yurttaşlar bize
ulaştı ve Diyarbakırın Sur ilçesinde Meryem Ana
Kilisesinin boşaltılmasının talep edildiğini dile
getirdiler. Tabii, bu kurum temsilcilerinden biri Mardin Süryani Birliği
Başkanı Yuhanna Aktaşın tam olarak bu konuyla ilgili
attığı mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum, onlarca
mesajdan bir mesaj: Diyarbakır Suriçi tarihî mekânları da
çatışmalardan nasibini almış durumdadır.
Çatışmalar Meryem Ana Kilisesinin çevresine odaklanmış
durumdadır. Halkın büyük çoğunluğu evlerini terk etmek
zorunda kalmıştır. Diyarbakırın Süryani Ortodoks
Kilisesi ruhanisi Papaz Yusuf Akbulutun da güvenlik güçlerince kiliseyi terk
etmesi istenmiştir. Kendisi ise eşiyle birlikte kilisede kalmayı
tercih ediyor; kiliseyi terk etmekle çatışmaların binanın
içine odaklanacağı, kutsalların ziyan göreceği ve hatta
tarihî kilisenin yıkılmasından endişe ettiğini dile
getiriyor.
Tarihî Meryem Ana Kilisesi
6ncı yüzyılda inşa edilmiş ve 1915 yılına kadar
da metropolitlik merkezi olarak kullanılmıştır. Papaz Yusuf
Akbulut da Diyarbakırda nüfusu oldukça azalan Süryani ve Ermeni
toplumları için dinî hizmet veren son ruhanidir. Edindiğimiz
bilgilere göre papazın kilise binasıyla bitişik evine de bir
bomba isabet etmiştir. Meryem Ana Kilisesinin
yıkılmasından ve Papaz Yusuf Akbulutun hayatından
endişe ediyoruz. diyerek Mezopotamyada uygulanan bu hukuksuzluğun
bir an önce ortadan kaldırılması için Süryanilerin de demokratik
eylemlerini ortaya koyması talep edilmiş ve Süryanice de bir mesaj
göndermiş (
)(x) Az önce
açıklamasını da yaptım. Dolayısıyla durumun
vahameti anlaşılıyor.
Peygamber (AS) bir
fermanında, savaşlarda mabetlerin gerek kilise gerek cami gerek
havraların dokunulmazlıklarının olduğunu beyan
etmiştir ve Hazreti Ömer de yine, o fermanı yenileyen bir ferman
yayımlamıştır ki Filistine, Kudüse girdiğinde de
kiliselere ve havralara dokunulmamıştır.
Arkadaşlar, yani
biliyorsunuz dua iki çeşittir: Fiilî dua ve kavlî dua, sözle yapılan
dua ve pratikte gösterilen eylemler. Meclis sözlü duanın yeri
değildir, Meclis fiilî duanın yeridir çünkü Meclis bütün Türkiyeyi
yönetecek üst çatıdır, tepe noktadır ve Meclisin içinde de
iktidar, Hükûmet tam da o fiilî duanın yapılacağı ana
eksendir, ana merkezdir. Aslında demokrasilerde bütün Meclisin olması
lazım ama bir realitedir ki şu anda sadece iktidar ana merkezdedir.
Dolayısıyla biz muhalefet şunu yapıyoruz: Örneğin,
altı gündür 28 yaralımız vardı, şu anda maalesef 22ye
indi, 6sı vefat etti. Biz fiilî dua olarak bütün girişimlerde
bulunduk ki 3 arkadaşımız da şu anda hâlâ onu sürdürüyor,
açlık grevini başlatmış ve sürdürmektedir. Artık bize
kalan yani muhalefete kalan fiilî duadan sonra sözel duaya
sarılmaktır çünkü bütün imkânlar tüketilmiş durumdadır ama
Hükûmet, hâlâ, fiilî duanın merkezindedir, bu konuda bir şeyler
yapması gerekiyor.
Hazreti Süleymana,
Sayın Bakanım, dünya mülkü verilmiştir, iktidarı
verilmiştir. Dünya iktidarı da verildiği için, hepiniz
biliyorsunuz, Hazreti Belkısı bir anda yanına
getirtmiştir. Kitap ilminden, ehlinden biri, göz açıp kapama
süresinden daha kısa bir sürede yanına getirmiştir. Müfessirler
bunu şu şekilde tefsir etmiştir: Hazreti Süleymana dünya
iktidarı verildiği için bütün dünyaya, bütün etkili olduğu
yerlere muttali olma; orada ne olup bittiğini görme, duyma ve ona göre
hareket etme yetisine sahip olması için o imkân tanınmış.
Bugün de gerek devlet yöneticileri gerek Meclis bu imkâna sahiptir. Televizyonlar
var, radyolar var muhalif medya var vesaire yani nerede ne oluyor hepimiz
görüyoruz, duyuyoruz. Bazılarına inanmayabiliriz, inanmamak bizi
masum kılmaz. Eğer size göre iddiaysa o iddiayı
araştırmak sizin üzerinize bir borçtur çünkü siz burada birinci
dereceden mesulsünüz.
Bizler, gelin, bu zedelenmeye
yüz tutmuş, zedelenen kardeşlik duygularını tamir edelim ve
bir an önce silahların susması için dört parti gereğini yerine
getirelim.
Bakın, 6 insan ölüyor
altı günde ve burada yapmadığımız, etmediğimiz,
Türkiye'de yapılmayan demokratik eylemler kalmadı; buna rağmen
insanların ölümüne göz göre göre göz yumduk. Kim bir canın
kurtulmasına sebep olursa bütün insanlığı ihya etmiş
gibidir.in manasının altında yatan espri nedir? İyi bir
örnek olması hasebiyle bütün insanlığa emsal, örnek teşkil
ediyor ama bu uygulama şu anda çok kötü bir emsal teşkil
ettiğinden kim de bir cana kıyarsa bütün insanlığın
canına kışmış gibi değerlendirilir.
HÜSEYİN KOCABIYIK
(İzmir) PKKlılara niye anlatmıyorsun bunları?
MEHMET ALİ ASLAN
(Devamla) - Çünkü burada emsal olma özelliği taşınmaktadır.
HÜSEYİN KOCABIYIK
(İzmir) Riyakârlık.
MEHMET ALİ ASLAN
(Devamla) - Bunu da lütfen, dikkate alınız ve şunu da bilelim,
Zumer 7nci ayette
MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Onları bize okuma, o ayetleri bize okuma, onları PKKlılara oku.
(Hatip tarafından Zumer
Suresi 7nci ayetikerimenin okunması)
MEHMET ALİ
ASLAN (Devamla) Kimse kimsenin günahından dolayı
yargılanmaz.
HÜSEYİN
KOCABIYIK (İzmir) Sen niye PKKya anlatmıyorsun bunları?
MEHMET ALİ
ASLAN (Devamla) Siz kalkıp Orada güvenlik gerekçesiyle biz oraya top,
tank atışı yapıyoruz. diyerek sivil halkın ölümüne
sebebiyet veremezsiniz. Bu, meşru kılmaz bunu. Bunları bilelim.
Evet, bu ayetleri okuyorum çünkü hepimiz muhatabız.
HÜSEYİN
KOCABIYIK (İzmir) Çarpılacaksın bak, dikkat et!
MEHMET ALİ
ASLAN (Devamla) Çünkü, eğer, bakın
Siz kanuna da uymuyorsunuz.
Yani, mevzuatı bir tarafa bırakmak nedir? Allah aşkına
bunun bir cevabını verirseniz sevinirim. Biz mevzuata göre
HÜSEYİN
KOCABIYIK (İzmir) Çarpılacaksın, ayet okuma,
çarpılacaksın!
MEHMET ALİ
ASLAN (Devamla) Bakın, siz gizliyorsunuz ayetleri, siz gizliyorsunuz.
HÜSEYİN
KOCABIYIK (İzmir) Çarpılacaksın ha! Allahın ayetlerini
alet etme!
MEHMET ALİ
ASLAN (Devamla) Bir kavme olan buğzunuz sizi onun hakkında
adaletsizliğe sevk etmesin." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
KOCABIYIK (İzmir) Sen bunları niye PKKya anlatmıyorsun?
MEHMET ALİ ASLAN
(Devamla) Siz dinlemeye tahammül edemiyorsunuz, dinlemeye.
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir)
Sen niye PKKya anlatmıyorsun?
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Herhâlde bunları PKK terör örgütüne söyledi.
HÜSEYİN KOCABIYIK
(İzmir) Bir sürü ayet okuyorsun, PKKya anlatsana bunları.
MEHMET ALİ ASLAN
(Devamla) Ya, bir gelin, buradan cevap verin, buyurun. Ben herkese
anlatıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kocabıyık,
lütfen, buyurun
Sayın Aslan sizin de
süreniz dolmuştur.
HÜSEYİN KOCABIYIK
(İzmir) Yüreğin varsa git PKKya anlat, yiyorsa! Allahın
ayetini niye alet ediyorsun?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Otur yerine!
MEHMET ALİ ASLAN
(Batman) Allahın ayeti senin uygulaman içindir, kulaklarını
tıkaman için değildir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisi aleyhinde ilk söz İzmir Milletvekili
Kerem Ali Sürekliye aittir.
Buyurun Sayın Sürekli.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz on
dakikadır.
HÜSEYİN KOCABIYIK
(İzmir) Git PKKya anlat onu erkeksen!
MEHMET ALİ ASLAN
(Batman) Şüphen var mı?
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Senin Hükûmetin yok mu, gitsin onlar anlatsın.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen, hatibi kürsüye davet ettim.
Buyurun Sayın Sürekli.
KEREM ALİ SÜREKLİ
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDPnin
grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve bizi
izleyen aziz milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, bu aziz vatanı bizlere yurt olarak kazandıran kahraman
ecdadımıza ve bugün de yurdumuzu savunmak adına
ecdadını aratmayacak cesaret ve fedakârlıkla vatan hainlerine
karşı kahramanca mücadele eden yiğitlerimize, Yüce Rabbimin
rahmetine nail olan şehitlerimize ve gazilerimize
şükranlarımı sunuyorum. Son iki günde 5 şehidimiz daha
vardır. Cenab-ı Allahtan bütün şehitlerimize rahmet diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bizler bu çatı altında aziz
milletimizin temsilcileri olarak, mukaddes vatanın ve her şeyin
güzeline layık olan milletimizin yüksek menfaatlerini korumak, yüzlerini
güldürmek, huzur ve mutluluğunu artırmak için görev yapıyoruz.
Bu Gazi Meclis en zor anlarında bile Türkü, Kürtü, Lazı,
Çerkeziyle tek yürek hâlinde mücadele etmeyi bilmiş, böylelikle birlik ve
beraberlik içinde imkânsız denilenleri başarmıştır.
Bugün de buradaki her bir arkadaşımızın bu amaçla, bu
uğurda, bu bilinçle hareket etmesi gerekmektedir.
Analar ağlamasın.
diyerek başlatılan millî birlik ve kardeşlik sürecinde
yıllardır akan kanın durması için AK PARTİ
iktidarı gövdesini taşın altına koymuş, bölge
halkının ve Kürt kökenli vatandaşlarımızın
demokratik ve kültürel taleplerini büyük ölçüde yerine getirmiştir.
Yine, bunun yanında,
ekonomik olarak bölgenin kalkınması ve desteklenmesi için birçok
proje hayata geçirilmiştir. Böylelikle, millî birlik ve
kardeşliğimizin tesisi adına çok önemli mesafeler
katedilmiştir. Vatandaşlarımız da devletimizin bu gayreti
ve özverisine yakından şahit olmuşlardır.
Yıllardır vatandaşlarımızı canlarıyla,
evlatlarıyla korkutarak masum sivilleri hain amaçlarına alet etmeye
çalışanlar, bu sefer alçaklıkta daha da ileri giderek
onları direkt ateşin içine çekmeye çalışmaktadırlar.
Ama unuttukları bir şey var ki o da artık
vatandaşlarımız devletin şefkatli yüzüyle, huzur ve
barış iklimiyle tanışmışlardır.
Bugün
güneydoğuda güvenlik güçlerimizin cesaretle, kahramanca, fedakârca ve bir
o kadar sivil vatandaşlarımızın can güvenliğini ve
huzurunu gözeterek yürütmüş olduğu operasyonlarla terör örgütü hallaç
pamuğu gibi atılmaktadır. Terör örgütünün her türlü
baskısına rağmen, halkımızın da desteğiyle
operasyonlar başarılı bir şekilde sürdürülmektedir.
Bunun yanında, terör
örgütünün vesayetinden kurtulamayan siyasetçilerse belki dünyada hiçbir
devletin bu kadar hassas bir şeklide yürütemeyeceği operasyonlara
gölge düşürmeyi ve algı operasyonlarıyla, her gün buna
şahit oluyoruz, terör örgütünü şirin göstermeyi kendilerine amaç
edinmişlerdir. Kendi topraklarındaki teröristlerle mücadele etmesi ve
vatandaşlarımızın güvenliğini sağlaması asli
görevi olan devletimizi ve güvenlik güçlerimizi her platformda, her
fırsatta suçlamaktadırlar. Bu karanlık zihniyetlere, dünya
ülkelerindeki en ufak terör saldırısında bu ülkelerin kamu
güvenliği adına almış oldukları sert önlemleri
hatırlatmak isteriz; işte Fransada gördünüz.
SİBEL
YİĞİTALP (Diyarbakır) Hanelere kaç kurşun
yağdı, kaç köy boşaltıldı?
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Amerikadaki önlemleri de bir anlatın.
KEREM ALİ SÜREKLİ
(Devamla) - Oysa şu an güvenlik güçlerimiz hayatlarını hiçe
sayarak âdeta şahadete koşarak terör örgütü tarafından
döşenen tonlarla patlayıcıyla, çukurların arkasındaki
ağır silahlarla, şehrin çeşitli yerlerine
konuşlanmış keskin nişancılarla
vatandaşlarımıza zulmeden teröristlere karşı, yine
vatandaşlarımızın zarar görmemesi için, en yüksek
hassasiyetle terörle mücadele etmektedirler.
ABDULLAH ZEYDAN (Hakkâri)
24 yaralı vatandaş bekliyor orada.
KEREM ALİ SÜREKLİ
(Devamla) - Bugün, Surda, Cizrede, Silopide, Nusaybinde terörle mücadele
kapsamında yaşanan operasyonlar dolayısıyla
vatandaşımızın yaşamış olduğu
sıkıntılar bizi gerçekten üzmektedir. Oradaki
vatandaşlarımızı ateşin içine çekip daha sonra Operasyonlar
dursun, vatandaşlarımız mağdur oluyor. demek ne kadar
samimidir aziz milletimizin takdirine bırakıyorum. Eğer, küçük
bir ihtimal de olsa, bu kaygılarınızda samimiyseniz bu
mağduriyeti gidermek için yapacağınız şey çok basit:
Terör örgütü mensuplarını selamlamayı, ölen terörist
cenazelerinde Davanız, davamızdır. demeyi terk eder ve
silahları gömmelerini, bu millete çektirmiş olduğu zulümlere bir
son vermelerini güçlü bir iradeyle haykırırsınız. Ancak
bunu yaptığınızda Kürt
vatandaşlarımızın hakkını savunmaya
başladığınıza yavaş yavaş inanabiliriz.
Çünkü, size oy verenlerin büyük bir çoğunluğu, ustalıkla ve
profesyonelce oynadığınız barış havariliği rolünüze,
dilinizden düşürmediğiniz kardeşlik türkülerine inanmak istiyor.
Bu eşsiz
vatanımızın kıymetini bileceğiz, kıymetini
bilmeyen art niyetlilere ise hem devletimizin bekası hem de aziz
milletimizin yüksek menfaatleri için haddini bildireceğiz. Devletimiz
vatandaşlarımıza şefkatli, yumuşak yüzünü her zaman
gösterecektir, göstermektedir ancak mevcudiyetine kastedenleri demir
yumruğuyla da ezecektir.
Arkadaşlar, sokağa
çıkma yasakları
Bugün sokağa çıkma yasakları,
şehir ve ilçe merkezlerine yuvalanan, halkı canlı kalkan olarak
kullanan, sivillere gözünü kırpmadan ateş eden, sokaklara, evlere
bombalı tuzaklar kuran bölücü örgüt mensuplarını etkisiz hâle
getirmek için, terörist ile vatandaşı birbirinden ayırmak için,
vatandaşlarımızın hayatlarını korumak için, en
ufak zarar görmemeleri için uygulanmaktadır. Bugün 3 ilçemizde, Sur, Cizre
ve sadece geceleri Silopide devam etmektedir bu uygulama. Türküyle,
Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Say, say, 36ya tamamla!
ERKAN AKÇAY (Manisa) 10
defa sayıyorsun ya, böyle bir millet sayılır mı?
AHMET SELİM YURDAKUL
(Antalya) 36ya tamamla!
KEREM ALİ SÜREKLİ
(Devamla)
burada tek tek sayamayacağım bizi biz yapan tüm
renklerimizi, değerlerimizi en içten duygularımla sevgiyle muhabbetle
selamlıyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 3 defa
bütün etnik grupları sayıyorsun, böyle mi tek millet
olacağız biz? Ayıp, ayıp!
KEREM ALİ SÜREKLİ
(Devamla) Yine, aziz milletimiz adına milletimizin kürsüsünden, tüm iyi
niyetlerimize rağmen hain emellerinden vazgeçmeyen terör örgütlerine,
uzantılarına, sevicilerine, şirin gösterenlere haykırıyorum:
Bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz, bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz, bu ülkeyi
böldürtmeyeceğiz! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sen
bölüyorsun, daha kürsüde kendin bölüyorsun. Kürsüde böldüğünün
farkında değilsin. Sayın Vekil, biraz sosyoloji oku, biraz bilim
oku, biraz tarih oku.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Çağlar, buyurun.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, hatip konuşurken defalarca
grubumuza yönelik ithamlarda bulundu.
SALİH ÇETİNKAYA
(Kırşehir) Hayır, gruba söylemedi, PKK'ya söyledi o.
BAŞKAN Bir saniye
Grubunuza
yönelik ne söyledi, tam ifade ne?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Direkt bize bakarak Terör örgütünün sözcülüğünden ve
vesayetinden kurtulamayan siyasetçiler
BAŞKAN Tamam, terör
örgütü dedi, terör örgütü. Siz niye üzerinize alınıyorsunuz?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Siz yanlış anlamışınız,
yanlış!
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Hayır, sözcülüğünden
(HDP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar, bir dakika.
BAŞKAN Sayın
Çağlar, evet.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sözcülüğünden kurtulamayan siyasetçiler olarak bize
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Üzerine niye alınıyorsun?
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Siz öyle misiniz?
Başkanım
öyleyse eğer söz verin.
BAŞKAN Siz niye
üzerinize alınıyorsunuz? Hayır, sizin şahsınıza
ya da grubunuza yönelik bir şey var mı?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Grubumuza yönelik, evet, tüm siyasetçiler olarak grubumuza
bakarak söyledi.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Kabul ediyorsa gelsin.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Sözcülüğü kabul ediyorsunuz yani.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Kabul ediyor mu, soralım önce.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Kabul ediyor herhâlde, öyle diyor baksanıza.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) O zaman vermek lazım.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) İkincisi dilinizden düşürmediğiniz
kardeşlik derken yine aynı şekilde ithamlarda bulundu.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Size söylemiyor, yanlış
anlamışsınız.
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Yani açık bir şekilde -tutanakları da isteyebilirsiniz-
birçok yerde bize bakarak bu ithamlarda bulundu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Parti ismi vermedi.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Hiçbir isim yok orada, parti ismi yok.
BAŞKAN Sayın
Çağlar, şahsınızın, grubunuzun en ufak bir ismi
geçmedi.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Ben sataşmadan dolayı iki dakikalık söz
hakkımı
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Ne sataşması ya!
BAŞKAN Ben gene
tutanakları isteyeceğim ama lütfen
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Başkan, açık, alenen
BAŞKAN Terör
örgütünün sözcüleri diyor. Peki, siz kendinizi öyle görüyor musunuz?
Hayır.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Hayır ama siyasetçileri olarak diyor
Başkanım.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Burada kaç tane siyasetçi var? Siz misiniz tek siyasetçi?
BAŞKAN Siz kendinizi
öyle addediyor musunuz?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Biz siyasetçiyiz yani.
BAŞKAN Siz kendinizi
öyle addediyor musunuz?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Ama bize öyle ithamda bulunuyor.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Olur mu, bize de baktı.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) HDP demiyor ama.
BAŞKAN Ben
tutanakları isteteceğim, bakacağım. Böyle bir şey yok,
böyle bir şey var mı?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, şunu söyleyeyim.
BAŞKAN Terör
örgütünden bahsediyor.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Hayır, siyasetçiler kimdir burada?
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Biz de siyasiyiz burada.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Buradaki siyasetçiler kimdir?
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Biz de siyasiyiz burada.
BAŞKAN Buradaki
siyasetçiler de demedi. Tutanaklara bakacağım ben Sayın
Çağlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Parlamento dışında da olabilir.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Peki, ben bir şey söyleyeyim Başkan, grup önerisi
kimin önerisi? Bunu gündeme getiren kim? Hangi parti?
BAŞKAN Ne alakası
var, kimin önerisi? Her öneri üzerine çıkıp söz alandan
sataşmadan söz mü isteyeceksiniz?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Hayır ama direkt grubumuza bir sataşma
vardır.
BAŞKAN Sizin de
hakkınız var lehte aleyhte, diğerlerinin de hakkı var.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Tutanakları istiyoruz, tutanakları getirtin.
BAŞKAN
Tutanakları istiyoruz, tutanaklara bakacağım Sayın
Çağlar.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Ama bize dönüp bakarak söyledi, onu da lütfen görmenizi istiyorum.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Siz de bize bakıyorsunuz her seferinde. Bakmak yasak mı size?
BAŞKAN Tutanaklara
bakacağım.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisi lehinde ikinci söz İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanala aittir.
Buyurun
Sayın Tanal.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Sana mı soracağım bakarken? Sen
istediğin gibi konuşacaksın, siyaset yapacaksın!
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Tüm siyasetçilere söyledi yani.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Tanalı kürsüye
çağırdım.
Buyurun
Sayın Tanal.
Süreniz
on dakika.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle
selamlıyorum.
Tabii,
gündemde sokağa çıkma yasağı... Ben, sokağa çıkma
yasağının pozitif anlamda gerek uluslararası
sözleşmelerde gerek Anayasada gerek mevcut olan mevzuatımızdaki yeri
nedir, nasıl düzenlenmiştir ve mevcut olan sokağa çıkma
yasakları bu düzenlemelerin neresindedir, tek tek anlatmaya gayret
göstereceğim.
Değerli arkadaşlar,
hatırlarsanız, 12 Eylül 1980 tarihinde askerî darbe
yapılmıştı. Askerî darbeden önce, bugün yürürlükte bulunan
İl İdare Kanunu yürürlükteydi, yani İl İdare Kanununda,
1980 tarihinden tam yirmi beş yıl geçmesine rağmen, bu
bahsedilen dayanağı olan kanuni maddeler aynen yürürlükteydi. 12
Eylül 1980 tarihinde askerî darbe olduktan sonra -takdir edersiniz- Anayasa
yapıldı ve Anayasanın mevcut 119 ve 120nci maddelerinde
olağanüstü hâl ve sıkıyönetim nasıl ilan edilebilir, onun
koşulları düzenlenmiş durumda. Eğer ülkemizin bir
bölgesinde veya tamamında kamu düzenini bozan şiddet olayları
eğer yaygınlık göstermiş ise o bölgelerde olağanüstü
hâl, kademeli olarak da sıkıyönetim ilan edilebilir. Yasanın
düzenlemesi bu. Yani bundan şöyle bir anlam çıkmasın: Mahmut
Tanal sıkıyönetim vesaire ilanı istiyor anlamında sonuç
çıkmasın. Ben, yasal düzenlemeleri izah etmeye
çalışıyorum.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Öyle gerektiriyor ama Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ve
netice itibarıyla bu yasal düzenlemeler bu şekilde yürürlükteyken,
geçmişte biz burada güya güvenlik paketleri dedikleri, iç güvenlik
paketleri dedikleri hususlar bu düzenlemedeyken, yani 12 Eylül 1980 askerî
darbesinde mevcut olan kanun yürürlükteyken ona dayalı olarak sokağa
çıkma yasakları ilan edilmedi. Ancak 12 Eylülden sonra
olağanüstü hâl ilan edilmiş ise Olağanüstü Hâl Kanunu
yapıldı, sıkıyönetim ilan edilmişse Sıkıyönetim
Kanunu ilan edildi.
Şimdi, bizim
mevzuatımızda iki yerde sokağa çıkma kavramı var.
Yani iki yasal düzenlemede sokağa çıkma yasağı
düzenlenmekte: Bunun bir tanesi Sıkıyönetim Kanununda düzenlenmekte,
ikincisi Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenmekte. Bunun
dışında, bizim mevzuatımızda sıkıyönetimin
ilan edilmesinin koşullarıyla özgü
Sokağa çıkma
yasağı ibaresini, bu iki yasanın dışında bir
başka yerde göremiyoruz değerli arkadaşlar.
Böyle de olunca, o zaman,
eğer İl İdare Kanunu sokağa çıkma yasağı
ihtiyacını karşılıyor idiyse neden bu düzenleme
Olağanüstü Hal Kanununda düzenlendi, neden Sıkıyönetim
Kanununda düzenlendi? Demek ki İl İdare Kanunundaki mevcut olan
düzenleme bu ihtiyaca cevap veremediği için Olağanüstü Hal Kanunu
onun için düzenlendi, Sıkıyönetim Kanunu o sebepten dolayı
düzenlendi.
Şimdi, bununla birlikte,
mevcut olan Anayasamızın gerek 15inci maddesi gerek 13üncü maddesi
diyor ki: Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması
ancak kanunla yapılır. 13te de deniliyor ki: Temel hak ve özgürlükleri
sınırlandırırken bunu yok edecek, özünü ortadan
kaldırabilecek şekilde de düzenleme yapılamaz.
Şimdi, böyle olunca,
mevcut olan siyasi iktidar kendisi hani hep övünür ya Biz olağanüstü hâli
kaldırdık. vesaire
Hatta 2002 yılındaki seçim
propagandasında, programında da Biz olağanüstü hâli kaldıracağız.
şeklinde. Hâlbuki, o olağanüstü hâlin 2002 öncesindeki koalisyon
hükûmetlerinin almış olduğu karar sonucunda yürürlük tarihi
ancak bugünkü iktidarın dönemine tekabül etti, yoksa olağanüstü hâli
bugünkü iktidar o dönemde de kaldırmadı zaten.
Ve buradan, mevcut olan
hükümler uyarınca, Anayasanın 90ıncı maddesinin
beşinci fıkrası uyarınca da bizim onaylamış
olduğumuz uluslararası sözleşmelerin iç kanun hükmünde
olmaları nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
tarafıyız biz. Biz bunu kabul etmişiz, bizim iç hukukumuz hâline
gelmiş durumda.
Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 15inci maddesi, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine taraf olan ülkelerin, ülkelerinde
sıkıyönetim veya olağanüstü hâl ilan etmesi hâlinde Avrupa
Konseyi Genel Sekreterliğine bilgi vermesi gerekir diyor. Şimdi, biz,
niçin sokağa çıkma yasağını ilan ettik?
Olağanüstü hâli ilan etmiş olsaydık
Hatırlanırsa,
Fransa, Paristeki katliamda, o bölgede, Pariste olağanüstü hâl ilan etti
bir süreliğine, Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bilgi verdi.
Niçin bilgi verildi? O ülkede iktisadi ve idari anlamda, siyasi anlamda hak
ihlali var mı, yok mu? Yani insan haklarının ihlali
açısından bu bilgiyi vermek zorundaydı. Bu sebepten dolayı,
Türkiye, Avrupa Birliğindeki bu siyasi ve idari denetimden, kontrolden,
insan hakları ihlali açısından, bundan kaçınmak için mevcut
olan yasal prosedürü uygulamadı, yetkisiz ve kanunsuz bir şekilde
sokağa çıkma yasağı ilan etti. Aslında, şu anda,
bu, şu demek değildir
Bizi, gerek AKPnin gerek HDPnin bugüne
kadarki çözüm süreciyle ilgili politikaları ülkemizi bugüne getirdi. Nedir
bu? Hatta Sayın Hüseyin Çelik, şu anda Sayın Başbakan
Davutoğlunun başdanışmanı ve Adalet ve Kalkınma
Partisinin bir dönem sözcüsüydü ve Millî Eğitim Bakanıydı, diyor
ki açıklamasında: 1999 tarihinden itibaren, biz, gerek o dönemin
Başbakanı ve dönemin Cumhurbaşkanını uyardık.
Çünkü polisin, emniyet mensuplarının, kaymakamların, valilerin,
hepsinin eli kolu bağlıydı, terör örgütleri şehirlere
yığınak yaptılar. Biz, dönemin Başbakanını
-yani Sayın Cumhurbaşkanını- uyardık. diyor ama
gereğini yapmadılar.
Burada biz, hep, çözüm
sürecinin çözüm yerinin Parlamento olduğunu söylediğimiz hâlde,
iktidar partisi, bu çözüm sürecinin çözüm yerinin Parlamento
olmadığını
HDP ve PKK dışında kimseyi bu
çözüm sürecine dâhil etmediler, çözüm sürecini Osloda buldular veya Habur
Kapısında buldular veya dağda buldular. Yani netice
itibarıyla ülkemizde yaşanan bu kaosun siyasi sorumlusu siyasi iktidar
olan Adalet ve Kalkınma Partisidir. Çünkü o dönemde terör ve teröriste
yardım ve yataklık eden
Ben milletvekillerini bu işin
içerisinde tenzih ediyorum, yani sorumluluk Hükûmetindir ama oy verdiğiniz
için, parmak kaldırdığınız için sizler de bu
açıdan sorumlusunuz değerli arkadaşlar. Netice itibarıyla o
dönem biz ne dedik? Çözüm sürecinin yeri Parlamentodur. Kapalı
kapılar arkasında, gizli ittifakların olmaması lazım.
Hiçbir demokrasi ülkesinde silahların gölgesinde, AKPnin yaptığı
gibi protokol yapılmamıştı. Ancak, bunu niçin
yaptınız? Başkanlık sistemi için yapıldı.
Başkanlık sistemi için de tabii ki bu amacınız
Machiavellinin bir sözü var -Sayın
Hocamız burada, çıkar, herhâlde bize yine biraz felsefeden de bir
şeyler açıklar- Amacına ulaşabilmek için her türlü yol
mubahtır. der, Sayın Naci Hocam.
BAŞKAN Naci Hoca
demez, Machiavelli der ya
onu Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla)
Herhâlde siyasi iktidar da başkanlık sistemine ulaşabilmek için
PKKyla o dönem kol kola girdi. Yaptığı sözleşmeler
inşallah ortalığa çıkar. Yani bunun sorumlusu
iktidardır. Sokağa çıkma yasağı gayriresmîdir,
gayrihukukidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne
yapalım Sayın Tanal, ne yapalım?
MAHMUT TANAL (Devamla) Bu
açıdan biz terörü lanetliyoruz, terör bir insanlık suçudur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Nasıl
lanetliyorsunuz?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Burada, açılan hendekler de hukuk dışıdır, kabul
edilemez; bunun bir an önce kapatılması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla)
Siyasi iktidarın da bu başkanlık sevdasından vazgeçmesi
lazım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sokağa çıkma yasağı ne olacak?
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Lanetlerken
PKK marşında ayağa kalkmak mıdır olay?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Anlayamadım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Gel, gel, anlatacağız sana.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) PKK
marşı çalarken esas duruşa geçmek midir terörü lanetlemek?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Değerli arkadaşlar
BAŞKAN
Sayın Tanal, süreniz bitti isterseniz yan yana, kulise bir geçin, bir çay
içip
MAHMUT TANAL
(Devamla) Sayın Başkanım, sayın milletvekilimiz çok merak
etti, bir soru sordu.
BAŞKAN
Bence birlikte çıkın, kuliste bir çay içerek anlatın
birbirinize. Birbirinizi daha iyi anlarsınız.
MAHMUT TANAL
(Devamla) İzninizle onu bilgilendirmek amacıyla cevap vereyim.
BAŞKAN
Çok teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Değerli kardeşim, PKKyla uzlaşan
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Ona karşısın, buna karşısın sen de.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Osloda otel lobilerinde emperyalist ülkelerin hakemliğinde
görüşme yapan sizin iktidarınız.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Devlet görüştü, parti görüşmedi kardeşim,
karıştırma birbirine.
MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Parti ile devleti karıştırma.
MAHMUT TANAL
(Devamla) İki: Bakın, sürekli gidip İmralıdan
mektupları alıp alıp Kandile götüren sizin
iktidarınız.
BAŞKAN
Sayın Tanal, süreniz dolmuştur, lütfen uzatmayalım.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Öncelikle oturup bunları kendi kendinize sorun değerli
kardeşim.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Orada ayağa kalkan ve esas duruşta duran senin
hukuk Genel Başkan Yardımcın. Hiç duymadın mı?
BAŞKAN
Sayın Tanal
Sayın milletvekilleri
MAHMUT TANAL
(Devamla) Devletler hukukla yaşar. Eğer bir devlet, bir iktidar
hukuk dışına çıkmışsa bu yaşanamaz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Tanal
Sayın milletvekilleri
MAHMUT TANAL
(Devamla) Sayın Başkanım, Bilgi Edinme Kanunu uyarınca
milletvekilleri soru soruyor ben de Bilgi Edinme Kanunu uyarınca, bu
Anayasanın hükmü gereğince arkadaşlarıma bilgi veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Tanal, usuller altüst oldu.
Buyurun, geçin
kuliste bir çay için birlikte.
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Demirel, buyurun.
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Sayın hatip HDPnin çözüm süreciyle
ilgili politikalarının bizi bu sürece getirdiğine dair ifadeler
kullandı ve alenen grubumuza sataştı, söz hakkı istiyoruz.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika söz veriyorum sataşmadan dolayı. Yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim lütfen.
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Mehmet Emin Adıyaman, Başkanım.
BAŞKAN
Mehmet Emin Adıyaman, buyurun.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın hatip partimiz ile
AKPnin çözüm sürecindeki görüşmelerinin sonucu olarak sorunun bugünkü
hâle geldiğini ifade etti. Önce açıkça ifade etmek lazım: Kürt
sorununun Türkiye'de kronik bir sorun hâline gelmesi ve o kardeşlik,
kardeş edebiyatının hep bir kardeşin lehine
çalışmış olmasının ve bir kardeşin doksan
yıllık tarih boyunca yok sayılmasının birincil müsebbibi
Cumhuriyet Halk Partisinin tekçi, ulusalcı politikalarıdır.
Öncelikle bunu tespit edelim. Ve bugünkü AKP iktidarı da bu
politikanın yeşil versiyonudur. Mesele Kürtlere gelince, Kürt
sorununa gelince AKP de CHP de ortak kökenden besleniyor, her ikisi de
kardeşlik edebiyatını dile getirir ve maalesef kardeşin
hiçbir hukukunu tanımazlar.
Bugün Misakımillînin
yıl dönümü. Eğer fırsatım olursa buna ilişkin
konuşacağım. Misakımillî protokolünün kabulünden bu tarafa
Kürtler hep kandırılmıştır, yok sayılmıştır
ve o kardeşlik hukuku Kürtlere büyük bedeller ödettirmiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Nasıl yok sayılmış ya? Meclis Başkan Vekili Kürt bak.
Maliye Bakanı var orada, Kürt.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bugün AKP iktidarı da Kürtlere reva gördüğü
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Söylediklerin doğru değil.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla)
arkadaşlarımızın dile getirdiği 28
kişiden 6 sivilin can vermesini ve daha kaç kişi o bodrumda can
verecektir, bunu birlikte bu Mecliste izleyeceğiz, göreceğiz.
Birbirinizden
farkınız yok. Biriniz kırmızı versiyon, biri
yeşil versiyondur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sen ne versiyon?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Kürt sorununa gelince yoktur birbirinizden farkınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Kara versiyon mu? Sizin ne?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Siz de terörün kırmızı ve siyah versiyonu
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Mahmut Bey zarif bir konuşma yaptı, doğru. Ancak bu
konuşmayı yaparken yine zarif bir şekilde, çözüm süreci ve o
dönemdeki politikaları, AK PARTİnin yaklaşımını,
hak etmediği ölçüde acımasızca eleştirdi. Bu açık bir
sataşmadır.
Bu çerçevede, 69dan
BAŞKAN Buyurun
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika süre
veriyorum.
Yeni bir sataşmaya
meydan vermeyelim.
3.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Machiavelli
-önce oradan başlayayım- 1469-1527, bir ahlak abidesidir. Onun
sözleri genellikle yanlış anlaşılmıştır, kastı
farklıdır. Derdim Machiavelli dersi değil.
AK PARTİ, bu ülkedeki en
temel problemlerden birisi olan kimlik ve kültüre ilişkin Kürt meselesini
çözmek için geçmişte siyasetin cüret edemediği çok önemli bir iş
yapmış, Kürt meselesinin çözümünde öncelikle demokratik ve özgürlükçü
bir siyasal zemin oluşturmuştur, meşru mecraları
güçlendirmiştir.
İkincisi, bu meselenin
çözümünde sadece HDPyi değil, siyasi olarak HDPnin kendi kafasına
ve ideolojik angajmanına göre tanımladığı,
diğerlerini de, Kürt saymadığı çevreleri değil, bu
ülkedeki herkesi, Edirneden Hakkâriye kadar farklı siyasetten olan
herkesi bu işin paydaşı yapmıştır. Çünkü
başka türlü böylesine bir kimlik ve kültür meselesini, problemini
çözemezsiniz. Eğer toplumsal kucaklaşmayı
sağlayacaksanız o kucaklaşmanın bütün
unsurlarının kollarını açmak gerekir, AK PARTİnin
yaptığı da budur.
Diğer taraftan da
elbette terörle mücadele... Eğer Suriyedeki gelişmeler çerçevesinde,
çözüm sürecine karşı da aynı zamanda bir suikast olan, Kürtlere
ve Türklere karşı bir suikast olan bu terörist girişime
karşı devletin ve iktidarın asli görevi hem vatandaşın
can ve mal emniyetini sağlamak hem de bu toplumsal kardeşliğe
halel getirmemektir. Kardeşlik lafla kurulmaz, kardeşlik
Kardeşlik bir edebiyattır. lafıyla olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Eğer, ulusal etnik temelli bir siyasal bilinç kurmak istiyorsanız
Kürtler bir tarafta, Türkler bir tarafta. anlayışıyla
davranırsınız. HDPnin dili böyle, bu dille kardeşlik
olmaz. Yüz kere de kardeşlik deseniz, bin kere de kardeşlik
deseniz, bu dilden kardeşlik çıkmaz.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Siz de yok sayarak, siz de yok sayarak, yok sayarak, tekçi.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Kardeşliğe ilişkin her tür konuşmayı,
yaklaşımı reddedip Kürtleri ve Türkleri birbirinden ayırt
eden bir arka plan siyasal yaklaşımını ortaya koyup
kardeşliği kuramazsınız.
BAŞKAN
Teşekkürler.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Kardeşliği kurmak istiyorsanız kollarınız
açın kollarınızı, herkesi kucaklayın.
Saygılarımla
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz
önce Halkların Demokratik Partisi adına konuşan hatibin
sözlerine cevap vermek durumundayım.
BAŞKAN Evet, tam
olarak ne demişti?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kürt
sorununu bugünkü durumuna getiren Cumhuriyet Halk Partisinin
politikalarıdır.
BAŞKAN Tamam, buyurun,
buyurun.
Sataşmadan iki dakika
süre veriyorum.
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
4.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Iğdır Milletvekili Mehmet Emin
Adıyamanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Halkların
Demokratik Partisi adına kürsüde bulunan sayın hatip Kürt sorununun
Cumhuriyet Halk Partisinin ulusalcı ve tekçi politikalarından
dolayı kaynaklandığını söyleyip sonra da Adalet ve
Kalkınma Partisi sıraları ile sıralarımızı
işaret etmek suretiyle birbirimizden farkımızın
olmadığını, iki farklı renkte ama aynı
düşüncedeki partiler olduğumuzu ifade etti. Bu ifadeleri akılla,
izanla, vicdanla, mantıkla bağdaştırmak mümkün
değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, hiçbir zaman için yaşanan olayların sadece güvenlikçi
politikalarla çözülebileceğini savunmadık. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, her zaman akan kanın durmasını, anaların göz
yaşının durdurulmasını savunduk. CHP olarak, Adalet ve
Kalkınma Partisi size Hükûmet ve kişi odaklı çözümü
dayatırken biz Parlamento odaklı çözüm dedik. Parlamentonun
odağında olacağı ve tarafların birbirine
karşı şeffaf davranacağı, kimsenin diğerine
tutamayacağı sözleri vermeyeceği, Meclis
çatısının esas alınacağı ve kimsenin gizli
ajandasının olmayacağı bir çözümün parçası olmak için
bu sürece Cumhuriyet Halk Partisi olarak meşru zeminde kredi
sağladığımızı da söyledik. Sizler hendek ile tank
arasına ilçeleri sıkıştırırken yaşam
hakkını savunmaya devam ettik, bundan sonra da devam edeceğiz.
(CHP sıralarından alkışlar) Burada yaşanan
tartışmalarda zaman zaman sabrımız sınanarak
haksızlığa uğramamıza rağmen, sizin,
aranızdaki bu tartışma zeminini yükseltme ve bunun üzerinden
belki de geçmişte olduğu gibi Parlamento dışında bir
anlaşma, bir yeniden müzakere etme zemini aradığınız
süreçte Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir kez daha demokrasiyi, Parlamenter
sistemi savunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ver
özerkliği, al başkanlığı anlaşmasının
karşısındaki en büyük engel olacağımızı da
bilmenizi isterim. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yapma ya!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
Öyle bir anlaşma yok Özgür Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Tanal, siz niye söz istiyorsunuz?
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İzin verirseniz size meramımı anlatacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Biraz önce sayın HDP sözcüsü benim konuşmamı başka bir
alana çekerek -İç Tüzükün 69uncu maddesi uyarınca- sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN Hiç
alakası yok Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, sataşma nedeniyle uygun
görebileceğiniz bir süre istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Tanal, lütfen...
Sayın Demireli
dinliyorum.
Buyurun Sayın Demirel.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ama bu yanlış.
BAŞKAN Hayır,
hayır, olsa verirdim ama sataşma yok, lütfen, ne
şahsınıza, ne konuşmanıza.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Naci Hoca da bana sataştı. Naci Bey, siz bana
sataşmadınız mı? Telefonla konuşuyor yani telefonu
bitsin.
BAŞKAN - Sayın
Demirel, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Ben sataşmadım. Mahmut Bey, sana sataşmam mümkün mü?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Başkan..
BAŞKAN Sayın
Demireli dinliyorum sayın milletvekilleri.
Buyurun.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) İsterseniz mikrofonu açın, mikrofonu
açarsanız yani
BAŞKAN Buyurun
dinliyorum. Ben sizi dinliyorum, siz konuşun.
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Sayın Bostancı konuşurken 3 defa, hem
partimizin ismini kullanarak bize karşı, ayrımcılık
yaptığımızı, Kürtler ve Türkler arasında bir
ayrımcılık yaptığımızı ve bir ideolojik
angajman içerisinde hareket ettiğimizi ifade ediyor, buna bir cevap
vereceğiz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Demirel.
Kim konuşacak?
ÇAĞLAR DEMİREL
(Diyarbakır) Mehmet Emin Adıyaman
BAŞKAN İki
dakika, Mehmet Emin Adıyaman
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Bunların hepsi doğru, hepsi.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, ayrımcılık yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın
Tanal, biliyorsunuz ki burada hakkı, hukuku ve İç Tüzükü uygulamaya
çalışıyorum.
Buyurun Sayın
Adıyaman.
5.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle tekrar ifade etmek istiyorum: Elbette ben AKP ile CHPnin ideolojik
olarak aynı partiler olmadığını biliyorum. Benim
kastım, Kürt sorunu konusunda CHP ile AKP aynı ideolojik paradigmadan
besleniyor, aynı refleksi gösteriyor, aynı anlayışla hareket
ediyor, kastım bu, birincisi bu.
MEHMET TÜM (Balıkesir)
Haksızlık, haksızlık ediyorsunuz.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) İkincisi, biz asla kimlik siyaseti üzerinden siyaset
yapmıyoruz. Biz Kürtlerin kara kaş, kara gözüne hayran olduğumuz
için de Kürtleri savunmuyoruz. Kürtler, doksan yıldır bu ülkede hâlâ
ana dillerini kullanamadıklarını için, hâlâ x, w ve q
sesleriyle başlayan harflerle çocuklarına isim
takamadığı için, hâlâ Kürtler, Kürt aidiyetinden dolayı
varlıkları kabul edilmediği için Kürtleri savunuyoruz ve sizin
zihniyetiniz Kürtlerin bütün temel insan haklarını yok sayarak,
asimile ederek tek kimlik içerisinde Kürtlerin varlığını
kabul ediyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Terör, terör bu yüzden mi? Terör, dediğinin sebepleri mi?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) - Az önce kürsüden de bunu ifade ettiniz. Kürtleri yok sayarak tekçi
bir anlayışla, asimilasyoncu bir anlayışla özgürlüğü,
hakları veremezsiniz, inşa edemezsiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Terörün sebebi bu mu? Bu mu sayın konuşmacı? Terörün
sebebi bu mu?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Mesele budur, bu kadar nettir Sayın Bostancı.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisi aleyhinde ikinci ve son söz...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, şimdi...
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, hani bugün çok dikkatle görüşmeleri takip
ettiğinizin farkındayım. Böylelikle, CHP ile AKP aynı
ideolojik paradigmadadır. denildikten sonra herhâlde refleks olarak bana
bakmanız gerekir gündeme devam etmeden önce. Cevap hakkımı
kullanmak isterim müsaadenizle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu
bir eleştiri Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun,
sataşmadan iki dakika söz veriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
lütfen, gerçekten aynı konuyla ilgili...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şimdi...
BAŞKAN Bir dakika,
daha süreyi başlatmadım Sayın Özel, açacağım, kusura
bakmayın.
Aynı konuyla ilgili
birden fazla gelip gitmek çok şık da görünmüyor.
Meramımızı anlatıp yeni bir sataşmaya meydan
vermeyelim.
Buyurun Sayın Özel.
6.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Iğdır Milletvekili Mehmet Emin
Adıyamanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Kürsüye doğru
yürüdüğümde, Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Grup
Başkan Vekili bunun bir eleştiri olduğunu söyledi. Hatta, CHP
ile AKPnin -hani olmayacak bir önerme ama- aynı ideolojik paradigmada
olduğu önermesi AKPce iltifat olabilir de, bizim için ağır bir
sataşma olur, hakaret kabul ederiz. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Ne alaka ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Cevap vermeye değer bulmadığımız bir
arkadaşımız.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
PKKnın marşında ayağa kalkıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Şimdi, HDPye şunu söylemem lazım: Bir
empati kuralım, Adalet ve Kalkınma Partisi paralel yapıyla
mücadele ederken şimdi çok sinirliler, çok hırslılar, onlara
geçmişlerini hatırlattığımızda
Kandırılmışız. diyorlar ama bugüne bakın
Geçmişte hata yaptık. diyorlar ve bu kadar kısacık bir
parlamenter geçmiş ve parti geçmişinde bile reddimiras yapmak
durumundalar ve o günleri hatırlamak bile istemiyorlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hah şöyle, biraz önceki konuşma neydi?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ama,
size de şunu hatırlatmak lazım: Sizin AKPyle birlikte
Parlamentoyu baypas edip dışarıda flört ettiğiniz ve çok
güzel günler yaşadığınız dönemde, mesela şimdi
ağzınızdan düşürmediğiniz 17-25 Aralık sürecinde
bir kelime konuşmadı sizin grubunuz. (CHP sıralarından
alkışlar) 4+4+4te açık destek verdiniz.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Nasıl mücadele ettiğimiz belli.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Grup kararı verirler.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Cumhurbaşkanı Geziye darbe diyor diye Genel
Başkanınız Geziye darbe dedi ve milletvekiliniz, ilk
gecesinde olmasına rağmen Geziden geri çekti HDPli gençleri. (CHP
sıralarından alkışlar) Daha sonra, sizin o Geziye darbe
diyen statükocu AKPyle aynı paradigmada buluşan
anlayışınıza karşı, kendisini sizin
siyasetinizden özgürleştirmiş Kürt gençlerinin Gezide olması
sizin o gün ortaya koyduğunuz tutumu meşrulaştırmaz. O
yüzden, Cumhuriyet Halk Partisinin doksan yıllık tarihi
boyunca geçmişine dönük yapılan tüm eleştirilere çıkar,
burada konuşuruz, ayrıca sizler gibi Duble yolları yapan
Hükûmetimiz, Oslo görüşmelerini yapan devletimiz. de demeyiz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, AKP Hükûmetinin politikalarıyla birlikte
çeşitli valilikler tarafından hukuka aykırı bir biçimde
ilan edilen sokağa çıkma yasakları boyunca yapılan
operasyonlarda öldürülen sivillerin tüm boyutlarıyla
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/48) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun 28
Ocak 2016 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Önerinin
aleyhinde olmak üzere son konuşmacı Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy.
Buyurun
Sayın Ersoy. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
RUHİ
ERSOY (Osmaniye) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verilen önergenin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Grubum adına
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada özellikle
iktidar partisinden ve diğer siyasi partilerden -Milliyetçi Hareket
Partisi hariç- çıkan iyi niyetli olduğunu düşündüğümüz ama
bilimsel bir hatayı da yaptıklarını da öngördüğümüz,
bildiğimiz bir durum var. İşte Türkü, Kürtü, Lazı,
Çerkezi diyerek kurulan cümleler bilimin, sosyolojinin temel
doğasına aykırı ifadeler. Evet, Türk, Kürt, Alevi, Sünni,
Laz, Çerkez kardeştir ama biz teklik içerisindeki çokluktan bahsediyoruz.
Bunların hepsinin toplamının var olduğu manevi kuvvaya
Türklük diyoruz. Bu Türklüğün içerisinde brakisefal, kan bağı,
ırk aramıyoruz. Türklüğün bir sosyolojik terkip olduğunu
hatırlatmak istiyoruz. Bunu en özet ifadeyle, olayların en yoğun
olduğu günlerde rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş
Beyefendi Kürtler ne kadar Kürtse ben o kadar Kürtüm; ben ne kadar Türksem
onlar o kadar Türktür. sözleriyle sembol hâline getirmiştir. Aynı
gelenekten devam eden Milliyetçi Hareket Partisi, bu yaklaşımı
özellikle etnik kimliklerin siyasallaştırılma sürecine
girildiği Ağustos 2009 sürecinde, her etnik kimliğe -elinde
silah olup mücadele veren başta olmak üzere- kimlik tanımı ve
hukuk oluşturarak devleti âdeta etnik cehenneme çevirme süreci içerisinde
olunan dönemde Şanlıurfada bir kardeşlik mitingi yaptı ve
adına da dedi ki: Bin yılda karılmıştır bu
ülkenin harcı, bizi ayrıştırmak kimin harcı?
Şimdi, bu
uyarıların hepsi bu Parlamentoda yapıldı, Türkiye
kamuoyunda yapıldı. Bununla da yetmedi, bu süreç devam ederken
memleketin 9 vilayetinde Millî değerleri koru ve yaşat.
temasıyla Türkiye kamuoyuna, aziz Türk milletine hatırlatmalar ve bu
kapsamda da siyasi iradeye de Kendine gel, bu meseleler böyle giderse büyük
bir felakete gider ülke. diye uyarılar yaptı. İşte, o
uyarıların hiçbirisine göz atmayan ve dikkate almayan siyasal
iktidar, bugün Ne oldu böyle de başımıza bu geldi? demeye
başladı.
Soba yakar; taş
ağırdır, başınızı yarar; su, derine
dalarsanız boğar; pozitif bilimdeki bu gerçeklik neyse siyasal
anlamda Milliyetçi Hareket Partisinin uyardığı bilimsel temelli
yaklaşımlar da buydu. Evet, buyurun, bugün başımızda
ve karşımızda Devlet terörü bölgede uygulanılıyor,
devlet güçleri bölgede etnik temizlik yapıyor. gibi önergeler, ifadeler
veriliyor. Bu konuşulmasın diye Milliyetçi Hareket Partisi burada
uyarılar yapmaya devam ediyor ama ne hikmetse boğmaca olmuş
gibi, iktidar mahfillerinden yine ses çıkmıyor ve o ilgili
tezkereler, ilgili önergeler bu Parlamentoda yine konuşulabiliyor.
Oradan hareketle, devletin
hukuktan aldığı meşru, hukuki düzeni tesis etme ve
uluslararası anlamda da referanslarını bulduğu mücadeleyi,
terörle mücadelesini siz bir temizlik harekâtı olarak gösteremezsiniz.
Bunun gösterilmemesi konusunda siyasi iradenin ve Hükûmetin şu anda
alması gereken tedbirler var. Sadece Silahlı Kuvvetler ve güvenlik
güçlerimizin verdiği mücadelenin, siyaseten de arkasında ne kadar
durulacağı belli olmayan bu problemin haricinde, algı yönetimini
çok iyi bilen ve bildiğini düşündüğümüz iktidar, bu sürecin
olgularını algıya çeviremiyor. Seçimlerde olguları
algıya çok iyi çeviriyordunuz. Nedir bu bodrumdaki 24 yaralı
meselesi? Bunu bir milletvekili olarak öğrenmek istiyoruz; Türkiye
kamuoyu, Türk milleti bunu merak ediyor. Gerçekten masum 24 vatandaşa
ambulans mı götürmekten âciziz, yoksa iddia edildiği gibi dağdan
inen teröristler sıkıştırıldı,
kıstırıldı, birtakım siyasal uzantıların
ilgili vekilleri de onları korumak için, bu konuda propaganda yapmak için
tezviratlar mı yapıyor, bilmiyoruz. Bu konuda lütfen bu
algıları ortadan kaldırabilecek ve süreci
sağlıklı yöneterek uluslararası hukuka da uluslararası
çevrelerde de bu hoş olmayan görüntülerin sebeplerini çok iyi anlatan
ifadeler kurun.
Evet, 2000li yıllarda
Ankaranın şerri olarak gördüğünüz resmî ideoloji ve Kemalist
ideolojiden kurtulmak için Brükselin, Washingtonın şefaatine
sığınıyoruz diyerek turlar attığınız
dönemdeki heyecanınız neyse, bugün de burada yapılan mücadelenin
haklılığını anlatmak için ilgili çevrelerde mücadele
vermek de Hükûmetin boynunun borcudur. Bu mesele sadece yeri geldiğinde
millî romantizm coşkusuyla Bu memleketin içerisinden etnik kimlikli bir
devlet çıkartmasına izin vermeyiz. diyerek, arka planda da
kayıt dışı görüşmelerle de acaba bir adım sonra
başkanlık sistemi ve federasyon ikiz kardeşliğini denkleştirebilmek
için bu kürsüde yeniden meşruiyet alanları oluşturmaya mı
kalkacağız? Bu sabahki bir toplantıda Sayın
Cumhurbaşkanının ifadeleri, henüz daha Mecliste görüşmeye
ve gündeme alınmamış Anayasa Komisyonunun
toplantısından önce, Başkanlık sistemi içerisinde yoksa bu
olmaz. ifadeleriyle gölgelenerek başlatılmak isteniyor. Bu konuda
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını da Türkiye Büyük Millet
Meclisinin haysiyetine, gücüne, kuvvetine, kudretine sahip çıkmaya davet
ediyoruz.
Bugün itibarıyla hayat
hakkını savunduğunu iddia eden odaklar ve terörle bir türlü
arasına mesafe koyamadığı için flu görünen odaklar bugün
itibarıyla tek taraflı, devlet güçlerini ötekileştirip,
PKKlı teröristlere Çekilin buradan, defolun gidin. demesini
beceremediği için siyasal parti olup olmadığı
tartışılır bir zemindedir. Böyle giderse ve Türkiyede
etnik kimliklerin siyasallaştırma süreci ve Türklük
tanımının 1924 Anayasasında Kendisini vatandaşlık
hukukuyla bu devletin bir vatandaşı olarak gören ve kabul edilen herkesin
(Türk) ıtlak olunur. ifadesi bugün itibarıyla Anayasanın
66ncı maddesinde, vatandaşlık bağıyla bu topraklarda
bu memlekete bağlı herkesi Türk kabul etmek o kuruluş
anlayışının gelişimidir. Bu tek tipçilik
değildir, bu farklılıkların birlikteliğinden
kaynaklı ortak ahlak ve ortak akıl anlayışının
tezahürüyle siyasal anlamda bir vatandaşlık hukukudur.
Gelişmiş demokrasiler, insan hakları, evrensel hukuk ve
dünyadaki modern devletlerin referans aldığı noktadır. Bu
noktaya gelmek ve bu noktada samimi olarak yol yürümek hepimizin vazifesidir.
Özellikle siyasal iktidar bu konuda samimi bir şekilde mücadele
ettiğini ispat edecekse bu konuda da istikrarlı olmalı.
İstikrar diyorlar ya, bir türlü olmayan istikrar, en azından burada
istikrarlı olsunlar ve bu konuda mücadele verilsin.
Evet, 7 Haziran ile 1
Kasım arasında uluslararası güçler girdi, geldi, memleketi
patlattı, kaos oluştu, bir korku tüneli, Siz bize oy verin, sizi
kurtaralım. denildi. Tamam, iyi, güzel, ne oldu 1 Kasımdan bu
tarafa? Soruyorum size aziz milletvekilleri.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Daha
da azdırıldı, daha da azdırıldı.
RUHİ ERSOY (Devamla)
Milletin 41 evladı şehadetimiz, şehidimiz var. Bu bilinen,
görünen
ERKAN AKÇAY (Manisa)
İki aydır Surda bir hâkimiyet sağlayamadılar.
RUHİ ERSOY
(Devamla) Huzursuzluk akıl almaz düzeyde. Şehirlere giren
şehir terörleri had safhada. Haydi, buyurun, gelin o zaman, buraya nereden
geldik? Bu sorulara cevap verin. İstirhamımız, ricamız
sizlere: Bu konuda istikrarla mücadele veren güvenlik güçlerinin yanında
olun. Onların yaralılarının tamponlarını,
onların yaralılarının tedavilerini, güvenlik güçlerinin
moral ve motivasyonunu
Çok fazla detaya girerek, Önce ülkem
anlayışından hareket ettiğimiz için detay vermek
istemediğim bize gelen bilgileri sizlere özelde vermek isteriz. Zira,
yanındaymış gibi gözüküp Alına, beyazına
kurbanım vatanın çocukları, vurun! dediğiniz
çocukların, evlatlarının ne kadar yanındasınız?
Onların verdiği şerefli mücadelede onların hak ve
hukuklarının neresindesiniz, bunları da sormak istiyorum. Sonuna
kadar arkasında olduğunuzu gösterecek samimiyeti
Bize gelen
şikâyetleri gelip almanız ve gereğini yapmanız konusunda bu
kadarlığıyla yetinmek istiyorum.
Ve Kuran-ı Kerimin
içerisine tuzak kurarak insan patlatan canilerin bir an önce bu memleketten
defolması için el birliğiyle mücadeleye ve Sonuna kadar devlet,
sonuna kadar millet. demeye Milliyetçi Hareket Partisi Grubu devam edecektir.
Bu geleneğin köklü temsilcisi henüz son sözünü söylememiştir. Allahın
izniyle de, hukukun içerisinde vereceği mücadeleyle de son nefes ve son
neferine kadar ve onlar kalmasa kalmayacağına inandığı
güçle millet için, devlet için, Allah için mücadeleye devam edecektir diyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar
yeter sayısı talep ediyoruz.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
BAŞKAN Kâtip üyeler
arasında çelişki olduğundan elektronik olarak
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) MHP de var.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, Halkların Demokratik Partisi grup önerisi
kabul edilmemiştir.
Şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde ilk söz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
Şimdi, aslında
karar yeter sayısı talep ederken de müzakereye imkân tanıyacak
bir ara olabilir diye düşünerek istedik.
BAŞKAN Böyle bir imkân
varsa ben beş dakika ara verebilirim yine.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam,
teşekkür ederiz.
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:16.42
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 64, 63, 65, 66, 61
ve 67 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 2, 9, 10, 11, 12 ve 13üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi
28/01/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 28/01/2016 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantıda siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
İlknur
İnceöz
Aksaray
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 64, 63, 65, 66, 61 ve 67 sıra
sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın
sırasıyla 2, 9, 10, 11, 12 ve 13üncü sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
Genel
Kurulun;
28
Ocak 2016 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 51 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
tamamlanmasına kadar;
51
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin 28 Ocak 2016 Perşembe günkü birleşiminde
tamamlanamaması hâlinde Genel Kurulun haftalık çalışma
günlerinin dışında 29 Ocak 2016 Cuma günü saat 14:00te
toplanarak bugünkü birleşiminde gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi ve 51 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
Yukarıda
belirtilen birleşimlerde gece 24:00'te günlük programların
tamamlanamaması hâlinde günlük programın tamamlanmasına kadar,
Çalışmalarını
sürdürmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi lehinde ilk söz
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Cana aittir.
Buyurun
Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi üzerine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz, buna rağmen, bütün
siyasi partilerin grup başkan vekilleri bir araya gelerek memleketimizin,
insanların lehine olan bir düzenlemede oy birliğiyle bir karar
almışlardır. Ondan dolayı da grup başkan vekillerimize
teşekkür ediyorum.
Aslında buraya gelirken
Genel Kurulda yeniden görüşme başlıklı madde 89dan
bahsetmek istiyorum. Tasarı veya teklifin tümünün oylamasından önce,
belli bir maddesinin yeniden görüşülmesini gerekçeli bir önerge ile esas
komisyon veya Hükümet bir defaya mahsus olmak üzere isteyebilir. Bu manada
1inci maddeyi biz kabul ettik. Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı
1inci maddenin yeniden müzakereye açılarak vatandaşın -mevcut
kabul edilen metinden- daha lehine bir düzenleme yapmak istedi. Bu manada 2006
yılında bir istisna var. 2006 yılından bu tarafa da bütün
siyasi partilerin grup başkan vekilleri bir araya gelerek,
Danışma Kurulunu da elden yaparak tekririmüzakereye konu maddeyi
yeniden görüşebiliyorlar idi. Ama dün yaşadığımız
hadisede grup başkan vekilleri arasında oy birliği
sağlanamadığından bahisle biz de talebimizi
Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı Meclis Başkanlığına AK
PARTİ grup önerisi olarak gündeme getirdi ve Danışma Kurulu
bugün toplandı. Danışma Kurulunda da oy birliği
sağlanamadığından
Özellikle burada Cumhuriyet Halk Partisi
ve Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİ aynı şekilde
düşündü. Halkların Demokratik Partisi farklı
düşünmüştü farklı gerekçelerle ama şu geldiğimiz
safahatta biz oy birliği sağlanamadığından bahisle
-Genel Kurulda gündeme getirilmesini- İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
grup önerisi şeklinde gündeme getirdik. Sağ olsun Sayın
Başkanımız ara verdi ve arada bütün siyasi partilerin grup
başkan vekilleri bir araya gelerek -Halkların Demokratik Partisi,
Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve AK PARTİ,
teşekkür ediyorum- tekrar bir uzlaşı şeklinde
Danışma Kurulu elden yapıldı. Bu manada da bizim grup önerimizin
birinci bölümünü tefrik ettik. Netice itibarıyla, bu,
vatandaşımızın, milletimizin lehine olan bir düzenlemeydi.
İnşallah, 1inci maddede görüşerek önergemizi vereceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; grup önerimizle uluslararası sözleşmelerden
6 tanesini, 64 sıra sayı, 63, 65, 66, 62 ve 67... Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti ile Cibuti, Şili, Morityus, Surinam ve Peru Cumhuriyetleri
arasındaki uluslararası sözleşmelerin gündemin ön
sıralarına çekilmesini talep ediyoruz. Genel Kurulun bugün 68 sıra
sayı ve demin arz ettiğim uluslararası sözleşmelerin
bitirilmesini müteakip kapatılmasını, bitirilmezse cuma günü
14.00te başlayıp gündemin tamamlanmasına kadar Genel Kurulu
çalıştırmayı öneriyoruz. Takdir Genel Kurulun.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Can.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisi aleyhinde ilk söz Malatya Milletvekili Veli
Ağbabaya aittir.
Buyurun Sayın
Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ben de AKP grup önerisi konuşulmadan önce gündemle ilgili birkaç
düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
hepinizin bildiği gibi, ülke tam bir yangın yerine dönmüş
durumda; askerimiz, polisimiz şehit düşmekte, ülke 1990lı
yıllardan bile daha kötü durumda. Günlerdir ocaklara ateş
düşüyor. Dün gece 5 eve ateş düştü, yine çocuklar babasız
kaldı, yine anneler evlatsız kaldı, yine kadınlar
eşsiz kaldı. Anaların, çocukların, kardeşlerin
feryatları göğü deliyor. Duyan var mı, bu ölümleri durdurmak
için yapılan bir şey var mı, onu da sizlerin takdirlerine
sunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
bakınız, yetim kalan, babasız kalan bir çocuk, ismi Eylül.
Eylülün resmine bir bakın değerli arkadaşlar. Bu 5
yaşında bir çocuk, babası dün Diyarbakırda şehit
oldu. Bu çocukları babasız bırakanları şiddetle
lanetlediğimi belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
eskiden polisimiz, askerimiz dağda çatışmada ölürdü, 20 Ekimden
beri güvenlik güçlerimiz kimi zaman kahvaltıda, kimi zaman
kızıyla seyahat ederken, kimi zaman babası ve eşiyle
alışveriş yaparken alçakça katlediliyor; kimi zaman şehrin
göbeğinde yollara döşenen bombalarla, kimi zaman şehir merkezine
sokulan ağır silahlarla yoksul anaların, babaların
evlatları, gencecik fidanlar toprağa düşüyor, sıvasız,
çatısız evlerde doğup büyüyen fakir aile çocukları ölüyor.
Bakın, değerli
milletvekilleri, bakın da biraz ibret alalım hep beraber. Fakir,
yoksul çocukların öldüğü evlere birkaç tane örnek vermek istiyorum.
Kimisinin çatısı yok, kimisinin penceresi yok. Bakar
mısınız şu çocukların doğduğu, büyüdüğü
evlere. Bakın da bir vicdanınız sızlar belki, şu
evlere bir bakın değerli arkadaşlar. Bunların hepsi, ölen
askerlerin, polislerin oturduğu bütün evler birbirine benziyor.
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat)
- Yenilerini alıyoruz sen merak etme.
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Bir bakın bakalım değerli arkadaşlar,
şunlara bir bakın belki birazcık vicdanımız
sızlar, belki birazcık gerekli tedbirleri alırız.
Birilerinin evleri buyken bir kısmının sarayları da şu
şekilde değerli milletvekilleri. Bir bunlara bakın, bir de
şu saraya bakın.
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat)
Yanlış, yanlış, kıyasın yanlış Veli
Bey, öbürleri nerede?
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Bir bakın, birazcık vicdanınız
sızlıyor mu? Eğer yüreğinizde biraz sevgi varsa, insan
sevgisi varsa bu evleri bir karşılaştırın. Birisi bir
saray, birisi de yoksul, fakir aile çocukları. Ölenler burada, burada ölen
kimse yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Kendi villanı da göster ya!
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Ölenler bu fakir aile çocukları. Ne için ölüyor değerli
arkadaşlar, ne için ölüyorlar, değerli milletvekilleri ne için
ölüyorlar? Maalesef birilerini başkan yapmak için ölüyorlar.
Bugün yine hazretleri
konuşmuş, demiş ki: Parlamenter sistem bugün itibarıyla
sona erdi. Milletin derdine bak, beyefendinin derdine bak.
SALİH CORA (Trabzon) -
Sayın Cumhurbaşkanı diyeceksin.
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Diyarbakırda, Cizrede insanlar şehit oluyor, beyefendinin
derdi başkanlık. Bu ölümlerin sebebi parlamenter sistem değil.
Bu katledilen gençlerimizin, toprağa düşen
yavrularımızın sorumlusu parlamenter sistem değil,
birilerinin hırsları, birilerinin bitmek tükenmek bilmeyen
iktidarları. Bu hırs 7 Hazirandan sonra başladı, 20 Ekimde
devam etti, maalesef onlarca ocağa ateş düşüyor. Kimi zaman 3
yaşındaki bebeler, masum bebeler katlediliyor, kimi zaman 10
yaşındaki Cemileler katlediliyor. Kimi zaman Ayşenurun
babaları hiç yok yere öldürülüyor, kimi zaman eşiyle
alışveriş yaparken alçakça insanlar katlediliyor. Birileri
izlemeye devam ediyor. Kimileri Ceylânpınarda 2 polis şehit
edilirken sadece şehit cenazeleri üzerinde nutuk atıyor ve
Başkan olacağım. diyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Ne alakası var ya!
SALİ CORA (Trabzon)
Çözümünüz ne?
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Kahrolsun senin başkanlığın, kahrolsun senin
başkanlığın, kahrolsun senin
başkanlığın! Bu kadar insan ölürken hâlâ bunlar
konuşuluyorsa yazıklar olsun sizin
başkanlığınıza!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sana yazıklar olsun Veli Ağbaba! Sana
yazıklar olsun!
SALİH CORA (Trabzon) -
Senin milletvekilliğine yazıklar olsun!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sen HDPli misin kardeşim, HDPli misin?
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bunları söylemeye devam
edeceğiz. Sizler ki bakın, sizler ki burada Diyarbakırın
Surunda, Cizrede, Silopide eğer polisler öldürülüyorsa -geçtiğimiz
günlerde de söyledim, şimdi de ifade ediyorum- bunun sorumlusu siyasi
iktidardır. Bakın, bu çocuklar, bu polisler dün nasıl öldürüldü?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Teröristlerin hiç mi suçu yok?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ağır silahlarla öldürüldü.
Bir dakika söyleyeceğim.
Nasıl öldürüldü?
Ağır silahlarla. Gençler, 13 polis nasıl katledildi? Yola
döşenen mayınlarla?
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Kim döşedi onu?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Söyleyeceğim onu, onu söyleyeceğim!
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Onu söyle, onu söyle ya, yanlış şeyleri
söylüyorsun!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Şimdi, sanki üç yıldan beri bu ülkeyi İran
yönetiyordu, sanki Irak yönetiyordu, sanki Başbakan başka bir ülkenin
başbakanıydı.
Değerli arkadaşlar,
üç yıldan beri, geçtiğimiz gün sizin eski parti sözcünüz Sayın
Hüseyin Çelikin belirttiği gibi, bu illere ağır silahlar
gelirken, roketatarlar gelirken, tanklar toplar gelirken Hükûmet sizdiniz,
görmezden geldiniz, bir şey demediniz. Eskiden çocuklarımız
dağda, çatışmada ölüyordu, şimdi şehrin merkezinde
ölüyor.
SALİH CORA (Trabzon)
İç güvenlik yasasını kim engelledi?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Eğer o ağır silahlar girmişse, eğer o yollar
kazılmışsa, eğer ağır iş makineleriyle
hendekler kazılmışsa, kusura bakmayın, bunun sorumlusu
sensin, sensin, sensin, sensin!
SALİH CORA (Trabzon)
İç güvenlik yasasını kim engelledi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sensin!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bunun sorumlusu siyasi Hükûmet. Bundan kaçamayacaksınız,
kusura bakmayın. Eğer PKK orada örgütlenip gençlerimizi katlediyorsa,
terör estiriyorsa, kusura bakmayın, bunun sorumlusu sensin.
SALİH CORA (Trabzon)
Sorumlusu CHP!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
PKKya bir şey diyebiliyor musun!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bunun sorumlusu 28 Aralık 2012de kalkıp Barış
süreci istiyorum. diyen insanlar. Ne oldu barış süreci? Oldu ölüm
süreci. Barış süreci ne oldu? Ölüm süreci oldu.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) 1993te yok muydu o? 1993te 1994te yok muydu?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bunun sorumlusu, akan kanın, çocuklarımızın
sorumlusu sizsiniz! Bunun hesabını vereceksiniz!
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Siz iktidardayken yok muydu o, şimdi mi oldu?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bunun hesabını Cumhuriyet Halk Partisi olduğu sürece
sizden soracağımızı bilmenizi istiyorum değerli
arkadaşlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sizin iktidarınızda terör zirveye çıktı ya, 1993lü
yıllarda!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Öyle boş konuşma 1990lı yıllar, 1993lü
yıllar. Boş konuşma, boş konuşma!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Siz onlarla Parlamentoya girdiniz!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bildiğin konulara gel! 1990lı yıllardan daha fazla
kan akıyor bu ülkede, 1990lı yıllardan daha fazla insanlar
katlediliyor.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyelim.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bunun sorumlusu her şeye karar veren, her şeyi bilen
adam.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)-
Senin derdin Erdoğan, başka bir derdin yok!
VELİ
AĞBABA (Devamla) O kim? Dünyanın en büyük jinekoloğu. O kim?
Dünyanın en büyük emlakçısı. O kim? Dünyanın en büyük
mimarı. Nerede kupon arazi varsa o satıyor. Kimin kaç çocuk
yapacağına, nerede yapacağına, nasıl
yapacağına, o doğurduğu çocuğu nasıl
besleyeceğine bir tek adam karar veriyor. Onun sorumlusu bu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, Cumhurbaşkanına hakaret ediyor.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bağırdık, 28 Aralık 2012de
bağırdık, dedik ki Bu süreci yanlış yönetiyorsunuz.
İmralıyla görüşmeyin, Kandille görüşmeyin, pazarlık
yapmayın. Gelin bu Parlamentoda hep beraber görüşelim, çözelim. ama
maalesef
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Bir tane de doğru bir şey söyle ya!
VELİ AĞBABA
(Devamla)
sizler üç yıl boyunca Öcalanla flört ettiniz, şimdi
gençlerimiz ölüyor. Bunun sorumlusu kim? Bunun sorumlusu sensin, bunun
sorumlusu sensin, bunun sorumlusu bu ülkeyi yıllardan beri yönetenler.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sensin, sensin!
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, lütfen, konuşmamızı yaparken kaba ve yaralayıcı
sözler söylemeyelim.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bakın, bir başka konu daha: Değerli arkadaşlar,
bakın, Türkiyeyi hem dünyaya hem Avrupaya rezil eden bir konu daha var,
bizim demokrasi ligindeki durumumuzu gösteriyor. O ki bizim demokraside lig
düşmemizi sağlayan bir konu. Nedir? Can Dündarın ve Erdem
Gülün tutuklulukları.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Grup önerisine gel, grup önerisine.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Değerli arkadaşlar, AKP her dönem, kendine muhalif olan
basın mensuplarına terörist yaftasını
yapıştırıyor. Şimdi utanır mısınız
bilmiyorum. Yine, 2011 ile 2014 döneminde bu kürsüden konuşuyorduk, Onlar
terörist, onlar darbeci. diyordunuz. Tuncay Özkan burada mı bilmiyorum, Tuncay
Özkanın tipine, yüzüne bakıp utanır mısınız
bilmiyorum, ona da terörist diyordunuz. Niye terörist? Ahmet Şıka
terörist dediniz, başka, Deniz Yıldırıma terörist
dediniz, Soner Yalçına terörist dediniz, Tuncay Özkana, Hikmet
Çiçeke, Mustafa Balbaya terörist dediniz. Ama sonra, bir çıkar
çatışması sonunda, aynı yerde iş gördüğünüz bir
grupla bozuşunca ne yaptınız? Biz aldatıldık.
dediniz, Bizi aldattılar. dediniz.
SALİH CORA (Trabzon)
Siz de onlarla barıştınız.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın, yıllarca faşist
düzenin düşman yüzünü gösteren bu insanlarla Barıştık.
dediniz. Neydi bu insanların günahları? Gerçekleri yazmak. Neydi bu
insanların günahları? Gerçekleri, hakikatleri paylaşmak.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Devlet sırlarını ifşa ettiler,
farkında değilsiniz herhâlde.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Değerli arkadaşlar, şimdi durum nedir? Şimdi
durum diğer dönemlerden farklı değildir. Sizin darbeci
dediğiniz, sizin cezaevine atıp
Hanefi Avcı şimdi
kanallarınızda geziyor ya, Hanefi Avcı; Hanefi Avcı
televizyona çıktığı zaman utanıyor musunuz bilmiyorum,
yüzünüz kızarıyor mu bilmiyorum çünkü Hanefi Avcıyı da
cezaevine atan sizsiniz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sen Samanyoluna çıktığın zaman utanıyor musun?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Samanyoluyla aynı yatakta iş tutan da sizsiniz.(x) (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ya, böyle bir şey olur mu ya!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Sayın Başkan, o sözü söyleyemez.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) O nasıl laf ya, o nasıl laf! Sayın
Başkanım, sözünü geri alsın.
VELİ AĞBABA
(Devamla) İnsanları katleden de sizsiniz, cemaatle iş tutan da
sizsiniz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, sözünü geri alsın.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ne diyordunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir dakika, zoruna gidebilir. Ne diyorduk: Zaman gazetesinin
Ne yapıyordu
Zaman gazetesi?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sözünü geri alsın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
milletvekili, Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA
(Devamla) Zaman gazetesiyle küsüldü ya
Peki, başka bir şey
söyleyeyim.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba
Sayın Ağbaba
Sayın Ağbaba, lütfen!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Burada, bilmiyorum, Fethullah Hocadan
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sen de mi o yataktaydın ha? Sen de mi
oradaydın?
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, bakın, temiz bir dille konuşmaya davet ediyorum.
VELİ AĞBABA
(Devamla)
randevu talep etmeyen milletvekili varsa elini
kaldırsın.
BAŞKAN İç
Tüzükün 67nci maddesine göre sizi temiz bir dille konuşmaya davet
ediyorum.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Sözüm ortada, randevu almayan, randevu
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ayıp be, yazıklar olsun sana!
BAŞKAN Lütfen, kaba ve
yaralayıcı ifadeler kullanmayın.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın, Allahın bir ömür
verdiği Can Dündar ve Erdem Gülden iki ömür istiyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ayıp ya, böyle bir üslup olabilir mi ya?
Ayıp, ayıp, milletvekilisin ya!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ne için? Aynı sebepten dolayı. Ne için? Gerçekleri
yüzünüze yapıştırdığı için. Ne için? Suriyede
katledilen çocukları sizin yüzünüze çarptığı için. Bunlar
zorunuza gitse de söylemeye devam edeceğiz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Siz böyle konuştuğunuz müddetçe CHP yüzde 20yi geçemez.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) CHP, senin sayende yüzde 25i geçemiyor.
VELİ AĞBABA (Devamla)
Zoruna gitse de
Oy vererek değil
Zoruna gitse de hakikatleri,
gerçekleri, utansanız da, kızarsanız da yüzünüze vurmak bizim
görevimiz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bitirdin CHPyi, bitirdin. CHPyi bitiriyorsun sen.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Devam edin böyle konuşmaya, devam edin böyle konuşmaya
Sayın Ağbaba. Böyle konuşmaya devam et, yüzde 20nin altına
düşeceksiniz. Genel Başkan Yardımcısısın, değil
mi?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ayıp ya!
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bakın, ta bugünkü birleşimin başında da
ifade ettim. Eleştiri yapabilirsiniz, haklı olursunuz, haksız
olursunuz ama eleştiri yapabilirsiniz. Yalnız hiç kimseye hiç
kimsenin hakaret etme hakkı yoktur.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) CHPnin Genel Başkan Yardımcısı.
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Hakaret etmedi.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Hakareti de geçti Başkanım, hakareti de geçti.
BAŞKAN Herkesin temiz
bir dil kullanması gerekiyor, kaba ve yaralayıcı diller
kullanmaması lazım.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
İnceöz, buyurun
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, ben çok iyi bir ceza hukukçusuyum. Orada hiç hakaret
kastı veya hakaret içeren bir cümle olmadı. Hakareti çok iyi bilen
birisiyim, kusura bakmayın.
BAŞKAN Sizden
başka hukukçu yok mu Sayın Tanal burada?
Sayın İnceöz,
buyurun.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Şimdi, öncelikle tabii ki sataşmadan söz isteyeceğim
çünkü her konuşması
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sataşma değil, hakaret.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray)
her cümlesi bir şekilde grubumuza hitaben ilzam
etmiştir, bu bir.
İkincisi: Hatip biraz
evvelki konuşmasında 67ye göre, kaba ve
yaralayıcılığın ötesinde hakikaten benim burada
ağza alamayacağım bir şekilde, bir yatak odasını
itham edecek şekilde, işaret edecek şekilde
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Tutanakları getirin Sayın Başkanım, böyle bir şey
yok.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Yani burada tekrar telaffuz etmek istemiyorum.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Özür dileyecek Başkanım, özür dileyecek.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Tutanaklara bakılsın, kesinlikle özür
dilemesini talep ediyorum, böyle bir şey olmaz.
BAŞKAN Sayın
İnceöz, sataşmadan iki dakika süre veriyorum.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Yani, tutanakları inceleyin. O cümleleri geri alsın, özür
dilesin.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Özür dileyecek o.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, siz de bu konuda bir açıklama yapmak isterseniz... Bence özür
dilemek de bir erdemdir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ne söyledi? Mesela hangi cümleydi özür dilemeyi gerektiren Sayın
Başkan, hangi cümleydi?
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ben aynı cümleyi tekrar etmeyeceğim, tutanaklardan
Başkanım bakar. Bütün herkesten özür dilemek durumunda, herkese
aynı şeyi itham etmiştir. O cümleyi geri alması lazım.
BAŞKAN Sayın
İnceöz, buyurun.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; az evvel ki hatibin tüm konuşmasında
hakikaten çok ciddi bir şekilde eleştiri
sınırlarını aştığını, hakaret,
hakaretin de ötesine, aşağılamaya doğru gittiğini...
Bu sözlerden bir tanesi grubunuzdaki arkadaşlardan birine söylenecek olsa
biz gereğini söyleriz sayın grup başkan vekili. Bu,
eleştiri sınırlarının çok ötesinde. 67ye göre burada
temiz bir dille konuşmak durumunda.
Bir kere şunu söylemek
istiyorum: Ülkemiz 1990lı yıllardaki Türkiye değil artık,
1990lı yılların şartları yok, 1990lı
yılların şartlarıyla da terörle mücadele edilmemektedir,
bunun çok iyi bilinmesi lazım. O gün konuşulamayan, herhangi bir
vatandaşımızın çıkıp burada Ben Kürtüm.
diyemediği, Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içerisinde
kimliğini söyleyemediği bir yerden bugün herkesin kardeşlik
hukuku zemininde, her şekilde fikrini, zikrini beyan edebilmesi konusunda,
hak ve özgürlükler ve demokrasi noktasında çok daha ilerideyiz.
Bir de konuşmadan
şunu anladım ben. Ülkenin böyle terörle mücadele ettiği bir
dönemde yapmamız gereken saflarımızı
sıklaştırmakken, Pariste olduğu gibi bir duruş
sergilememiz gerekirken, bir duyarlılık göstermek gerekirken burada
yapılan tek şey şuydu konuşmada: Suçlu aramak. Ve bu
ülkenin suçlusu olarak da her konuşmanızda -zoruna giden tarafta-
Sayın Cumhurbaşkanımızı her şeyin hedefi hâline
getiriyorsunuz. Bunu asla kabul etmiyoruz. Buna asla ve kata da milletimiz izin
vermeyecektir, bunu böyle bilmeniz lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Tüm bu meseleleri getirip
getirip başkanlık sistemine... Bakın, eğer Sayın
Cumhurbaşkanımız parlamenter sistemin
sıkıntılarından bahsediyorsa ki geçtiğimiz dönemde
yaşadık, daha 7 Haziran sonrası gördük. Yüzde 41 çoğunluk
alacaksınız, iktidar olabilecek, hükûmet kuracak çoğunluğu
sağlayamayacaksınız ve bir koalisyon arayışı
içerisinde memleketimizin nasıl bir karışıklığa
gittiğini gördüğünüz bir belirsizlik ortamında...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Bu
kadar cehalet ancak eğitimle olabilir Hanımefendi.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen...
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) -
eğer bugün başkanlık sisteminin, yarı
başkanlık sisteminin konuşulmasını arzu ediyorsak bu
bizim milletimizden gelen taleptir ve bir sistem tesis etmek içindir. Her
şeyin suçlusunu aramamamız gerekmektedir.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sayın Başkanım, Sayın Ağbabanın oradan
özür dilemesi gerekiyor ifadeleri nedeniyle. Bir genel başkan
yardımcısının buradaki ifadelerini kendisine iade ediyoruz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sözlerini kesinlikle geri alması gerekiyor.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, sayın grup başkan vekilini dikkatle dinledim,
şu yaklaşımını da değerli buluyorum: Böyle bir
söz bizim grubumuzdan birisi tarafından sarf edilirse biz orada
gereğini yaparız. dedi. Bundan sonrası için bir taahhütse ben
sayın başkanın taahhüdünden memnuniyet duydum ama bundan önce
çok benzer durumlarda maalesef o yaklaşımı görememiştik.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Niye? Yapıldı geçen gün. Galip Bey özür dilemedi mi? Galip Bey özür
dilemedi mi geçen gün?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama,
biraz önce grubumuzu son derece yaralayan bir konuşmadan sonra özür dileme
talep ettik, özür olmadı ama arkadaşın salonda
bulunmamasını dahi olumlu bir adım olarak görüyoruz. Biraz
önceki konuşmasından dolayı sayın grup başkan
vekilinin talebine uygun olarak Sayın Veli Ağbaba kürsüde iki dakika
düzeltme yapacak.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Lütfen ama yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim. Yani, burada her birimiz milletvekili
olmanın gereğini yapalım.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Düzeltmeye mi gidiyor Başkanım?
YILMAZ TUNÇ (Burdur) - Düzeltme
yapmaz ya. Düzeltme yapacak göz var mı onda?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Neyi var, alkışlanacak neyi var?
SALİH CORA (Trabzon)
Hiç yakışmadı!
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
18.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, AK PARTİ grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA
(Malatya) Benim bu yatak odasıyla ilgili söylediğim şeyi,
eğer bunu yatak odası olarak anlayan varsa bunu kastetmediğimi
bilmenizi isterim. Birlikte iş tutmak, bir iş birliği yapmak(x) anlamında söylediğimi
söylemek isterim.
ORHAN KIRCALI (Samsun)
Ayıp ayıp ya!
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Başka kelimelerle bunu ifade edebilirsiniz.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bunun başka bir maksadı olmadığını
sizin huzurunuzda ifade etmek istiyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bunun böyle olmadığını siz de
biliyorsunuz.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Bu özür değildir ama.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, sözlerini geri alıyor. Lütfen
VELİ AĞBABA
(Devamla) Böyle bir şeyi kastetmediğimi siz de biliyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
bakın, ben kürsüye her çıktığımda buradaki bir grup
arkadaşım beni konuşturmamak için elinden geleni yapıyor.
Ben ne dedim? Fethullah Hocayla yani sizin Fethullah Hoca hazretleri
dediğiniz Zaman gazetesini
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Bak, gene bana laf
atıyorsun, gene susturacağım seni.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
VELİ AĞBABA
(Devamla) Fethullah Hoca hazretleri dediğiniz
SALİH ÇETİNKAYA
(Kırşehir) Hiç öyle bir şey demedik.
VELİ AĞBABA (Devamla)
burada muhtemelen hepinizin randevu istediği
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Zoruna gitti. Zaman gazetesini
gezdiğiniz dönemleri ben biliyorum.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) İspat edin.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
VELİ AĞBABA (Devamla)
Ne dedi? Ne istedin de vermedik Fethullah Hoca? dedi. Daha mayıs
ayında Sayın Bülent Arınç gidip Pensilvanyada Fethullah
Gülenle görüşmedi mi?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Sana hesap mı verecek?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bunlara, bu Fethullah Gülene şimdi Paralel yapı
diyorsunuz ya, bunlarla iş birliği yapan sizsiniz, bir daha
söylüyorum. Bu kadar Balyozda, Ergenekonda, askeri casuslukta
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Ya, sen konuştuğun cümleyi düzeltsene
ya!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Düzeltti, düzeltti ya, gözünü seveyim, düzeltti.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Bakın, dün Safiye Köten isminde bir
kadının
Bakın, hepinizin kızı var, hepinizin
çocuğu var. Dün bir gazetede, Safiye Köten isminde bir kadın
manşet olmuştu. Ne demişlerdi, Safiye Köten isminde, bir memurun
kızına? Fuhuş yapmaktan, casusluk yapmaktan yıllarca
cezaevinde kaldı. Kadının böyle bir işle ilgili
olmadığı yıllar sonra ortaya çıktı. O Safiye
Kötenin hakkını sonuna kadar biz savunduk.
O
zaman birlikte kumpas kurarken, birlikte Balyozda, Ergenekonda, Oda TVde,
Devrimci Karargâhta birlikte kumpas kurarken o insanların yanında sadece
bu grup vardı. Biz bunu eleştiriyoruz. Dün iş birliği
yaptınız, beraber insanları katlettiniz, Genelkurmay
Başkanını terörist ilan ettiniz.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yanlış söylüyorsun.
BAŞKAN
Sayın Ağbaba
Lütfen, Sayın Ağbaba
VELİ
AĞBABA (Devamla) Saf, gencecik kızların cinsel
namuslarıyla oynandı. Bunu kastediyorum ben başka bir şey
değil. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Ağbaba
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Başkanım
BAŞKAN
Sayın İnceöz
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Başkanım, yani, bir cümleyi düzeltmek için
çıkıyor, katlettiniz vesaire deniliyor, bunları
reddettiğimizin tutanaklara geçmesini istiyoruz.
BAŞKAN
Tamam Sayın İnceöz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) İddianame var ortada, doğru söylüyor.
AYTUN
ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir saniye
Bir
hatırlatmada bulunmak istiyorum, bakın, tüm milletvekillerinin
özellikle bilgisine sunmak istiyorum. Bakın, İç Tüzük 161inci
maddenin 3üncü bendi: Görüşmeler sırasında
Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanına, Başkanlık görevini yerine getiren Başkanvekiline
hakarette bulunmak, sövmek veya onları tehdit etmek yahut Türkiye
Cumhuriyetine veya onun Anayasa düzenine sövmek;
Yine,
4üncü bendi: Görüşmeler sırasında halkı veya Devlet
kuvvetlerini yahut kamu organ, kuruluş ve görevlilerini kanun
dışı hareketlere, ayaklanmaya veya Anayasa hükümlerini bozmaya
teşvik veya tahrik etmek diye devam ediyor ve bu, anayasal ve İç
Tüzükün görevi olarak burada hepimizin riayet etmesi gereken hususlar.
Bunların ihlali hâlinde Meclisten geçici çıkarma cezasına
çarptırılacağını çok açık bir şekilde ifade
ediyor.
Buradan özellikle şunu
ifade ediyorum: Ne olursunuz sayın milletvekilleri, geniş bir
müzakere ortamı sağlamaya çalışıyoruz. Herkes
kendisini olabildiğince ifade etmeye çalışıyor ama
kendisini ifade ederken, partisinin görüşünü ifade ederken de bir
başka şahsa, bir başka milletvekiline, bir başka gruba ya
da burada olmayan bir kişiye hakarette bulunmasın. Anayasayı,
İç Tüzükü
Hepimiz bu kurallara uymak durumundayız. Lütfen
Bunu
ikaz ediyorum.
Bakın, burada
sağlıklı bir müzakere ortamı hepimiz için
şarttır. Parlamenter sistem diyorsak bu parlamenter sistemin burada
işlerliğini şu anda hepimiz sağlamak durumundayız
eğer bu parlamenter sistemin işlerliğini istiyorsak ama bu
sistemle ilgili olarak sıkıntıları olanlar da varsa lütfen,
ne olursunuz, burada bu müzakere ortamına halel getirecek söz ve
eylemlerde bulunmasın diyorum.
Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisi
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
Siz niye söz istediniz?
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Sayın grup başkan vekili biraz önceki konuşmasında
Parlamentoyu işlevsiz hâle getirecek, onu küçük düşürecek, milletin
iradesini küçük düşürecek bir konuşma yaptı. Ben de milletin vekili
olarak 69uncu maddeye dayanarak iki dakika söz istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Ne alakası var ya?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Veli Ağbaba küçük düşüren!
BAŞKAN Lütfen, rica
ediyorum, istirham ediyorum.
Böyle bir usulümüz yok.
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Lütfen ne?
BAŞKAN Böyle bir
usulümüz yok.
Neye dayanarak söylüyorsunuz?
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN -
Şahsınıza, partinize
Grubunuz adına zaten konuşuldu.
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, oturun
yerinize lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Otur yerine, meşgul etme bizi ya!
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Lütfen
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki
BAŞKAN Oturunuz
yerinize.
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
üslubunuz ve tutumunuz başkan vekiline yakışmayacak bir üslup
ve tutum hâlindedir.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 64, 63, 65, 66, 61
ve 67 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 2, 9, 10, 11, 12 ve 13üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN - Efendim, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi lehinde ikinci söz Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrula aittir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, milletvekilini dinler misiniz?
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Toğrul.
Süreniz on dakikadır.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, milletvekilini niçin dinlemiyorsunuz?
Milletvekilini niçin dinlemiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
Tanal, sizi de dinlemiyorum. Her zaman her kalktığında dinlemek
zorunda mıyım?
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Dinlemek zorundasın Sayın Başkan, dinlemek
zorundasınız!
BAŞKAN - İç Tüzükü
açın bakın, nerede bu hakkı görüyorsunuz? Kusura bakmayın.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İç Tüzük Ayağa kalkan milletvekili dinlenir. diyor Sayın
Başkan.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Nerede yazıyor İç Tüzükte?
BAŞKAN - Sayın
Toğrul, buyurun lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İç Tüzük Milletvekili ayağa kalktığı zaman,
Başkan, sözünü kesmeyecek, dinleyecek. diyor.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Nerede yazıyor, nerede yazıyor o?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ya, sen hiç oturmuyorsun ki zaten!
BAŞKAN - Sayın
Toğrul, açtım mikrofonu.
Buyurun.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) - Sayın Başkan, sürede bir hata oldu galiba.
BAŞKAN Buyurun.
Süreniz on dakika.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Genel Kurulun sevgili
emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
aslında bugün Halkların Demokratik Partisinin ortaya koyduğu
uzlaşma kültürünün bizler açısından neyi ifade ettiğine
dair öncelikle diğer grup başkan vekillerinin buna önem vermesi gerektiğini
hatırlatıyorum.
AKP grup başkan vekili,
öncelikle burada bir düzeltmeyi de yapmamız gerekir. Biz, dün getirilen ve
genç girişimcilerin olanaklarını arttıran yasayla ilgili
hayır demedik ve Sayın Başkan vekiline şunu söyledik,
dedik ki: Bugün, bakın, insanlar ölüyor, bizim onların cenazelerini
almamız gerekiyor, bizim onlarla ilgili önceliğimiz var, sayın
grup başkan vekilimizin de içinde olduğu, 2 vekilimiz de olmak üzere,
3 vekilimizin açlık grevinde olduğu böylesi bir önemli dönemde bunu
önemsediğimizi, bu konuda da uzlaşmamız gerektiğini ifade
ettik yoksa genç girişimcilerle ilgili yasanın bu şekilde
değiştirilmesiyle ilgili asla negatif bir görüş belirtmedik.
Sayın hatip, AKP adına konuşan sayın grup başkan
vekili, sanki biz aleyhte bir konuşma yapmışız gibi ifade
etti, bunun mutlaka düzeltilmesi lazım. Biz yasanın ruhuna uygun
olarak dedik ki: Uzlaşıyoruz bu noktada ama
BAŞKAN Grup
sözcüsüydü, grup başkan vekili değil de grup sözcüsü.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
- Pardon.
Ama, bizim de
önceliklerimizin olduğunu, bu noktalarda da uzlaşma kültürünün ne
kadar önemli olduğunu hatırlatmak istedik.
Değerli arkadaşlar,
bakın, genç girişimcilerin Türkiyede iş kurması,
Türkiyenin zenginleşmesi, Türkiyede insanların iş güç sahibi
olması bizim de önceleyeceğimiz bir şey. Ama değerli
arkadaşlar, sizler de takdir edersiniz ki, genç girişimciler
işini bugün kurabilir, yarın kurabilir, öbür gün kurabilir ama
canların ölümünü biz erteleyemeyiz. Ancak canların ölümünün önüne
onları hastaneye yetiştirerek geçebiliriz ve biz günlerdir,
haftalardır burada ifade etmeye çalışıyoruz, değerli
arkadaşlar, bir bodrum katında 30 kadar insan var, bunların
önemli bir kısmı yaralı ve şimdiye kadar 6 tanesi biz
girişimde bulunup onları hastaneye yetiştiremediğimiz için
öldü, diğerlerinin ölümünün önüne geçilmesi için mutlaka, derhâl
vicdanlarımızın harekete geçmesini istiyoruz.
Şimdi, biz bunu isterken
hemen gruplar başlıyor: Hendekleri o mu açtı, yoksa
barikatları o mu kurdu, yoksa önce panzer mi saldırdı?
Değerli arkadaşlar, tartışmamız bu değil.
Bunları uzlaşma kültürü içerisinde gerçekten konuşabilecek
ortamı sağlarız ve konuşuruz ama bugün acil olan o 30
canın hastaneye ulaştırılmasıdır ve şu anda
açlık grevi yürüten arkadaşlarımızın hemen o
işlevlerini, o açlık grevini gerektirmeyecek koşulların
sağlanması önemlidir.
Değerli arkadaşlar,
bakın, sanki bu ülkede çözüm sürecinden önce hiçbir problem yokmuş
gibi bir algı var. Değerli arkadaşlar, bu ülkede çözüm
sürecinden önce de Kürt sorunu vardı, o zaman da problem vardı ve çözüm
süreci en azından gençlerimizin toprağa düşmesini engelledi ama
bugün yaşanan koşullar, dönülen koşullar maalesef 1990lı
yılları aratır oldu. Bugün hukuksuz bir şekilde -bazı
yerlerde yaklaşık iki ayı geçti, Surda iki ayı geçti,
diğer yerlerde kırk beş, elli günleri buldu- sokağa
çıkma yasakları var. Sokağa çıkma yasakları ne iç
hukuktan ne dış hukuktan asla temelini almıyor. Şu anda o
bölgelerde yaşayan insanlar sokağa çıkamadığı
gibi, eğitim hakları, yaşam hakları, tüm seyahat
hakları, aklınıza gelebilecek, bir beşere ait ne haklar
varsa gasbediliyor.
Bakın,
değerli arkadaşlar, bugün bölgede eğitim tüketilmiş
durumda. 1,5 milyon insanın yaşadığı alanda
eğitim yapılamaz hâle geldi, Hükûmet ara tatilde bu eksikliğin
giderileceğini söylüyor ve işte kurslarla tamamlanacağını
söylüyor.
Değerli
arkadaşlar, şu anda peki Silopide kurs açtınız mı?
Cizrede yaşayan insanlar bu ülkenin vatandaşları değil mi?
Peki onların yaşam hakkı yanında eğitim
hakkını nasıl karşılayacağız? Surda
yaşayan insanların eğitim hakkını nasıl karşılayacağız?
Bağlarda yaşayan insanların eğitim hakkını
nasıl karşılayacağız?
Hükûmet derhâl,
gecikmeksizin bugün bizim Genç Girişimciler Yasa Tasarısıyla
ilgili olarak ortaya koyduğumuz uzlaşma kültürünü, uzlaşma
basiretini göstermeli ve derhâl bizim çözüm sürecinde ortaya koyduğumuz
konuşulabilir seviyeye gelmemiz gerekiyor.
Bugün
Türkiyede kimin söylediğine bakılıyor, neyin söylendiğine
bakılmıyor; kim söylüyorsa
Eğer AKP söylüyorsa evet bir taraf
kulağını kapatıyor ama biz ne söylersek söyleyelim şu
anda dünyanın en önemli meselelerini de, çözüm önerisini de getirsek
maalesef AKP grubunda dinleme olanağı yok; kulaklarını
tıkamışlar, gözlerini kapatmışlar. Onun için bu
ülkenin derhâl konuşulabilir, gözlerin görebilir, kulakların
duyabilir hâlde normalleşmesi gerekir ve derhâl bugün bölge üzerindeki
muhasaranın, bölge üzerindeki sokağa çıkma
yasaklarının derhâl sonlandırılması gerekir. Bunun
için tekrar elimizi vicdanımıza koymalıyız. Bugün ölen
insanlar gerçekten
İstanbulda
bir hava muhalefeti olduğunda gündeminiz ne kadar işgal ediliyor ama
bölgede yaşananlar hiç kimsenin, maalesef Türkiye Cumhuriyetinin
tamamını temsil ettiğini söyleyen bu Meclisin hiçbirinin
umurunda olmuyor. Dediğim gibi İstanbulun hava muhalefeti bu ülke
için önemlidir ama kürdistanda yaşanan ölümler, katliamlar, sokağa
çıkma yasakları hiçbir şekilde görülmek istenmiyor.
AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Bu ülkede herkes bizim için önemlidir.
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Onun için derhâl
AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Hepsi bizim için önemlidir.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Sayın Vekil, bakın, laf etmeyin, çıkar cevap verirsiniz.
Değerli arkadaşlar,
ben ısrarla bunun görüşülmesi, konuşulması,
anlaşılması, meselenin anlaşılması için ortam yaratılmasından
bahsediyorum.
Sayın Vekil, sizin hemen
cevap vermeniz gerekmiyor. Lütfen söylediklerime kulağınızı
açın.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) İtham ediyorsunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bir başka şeyi de söylemek istiyorum:
Gerçekten bu parlamenter sistem şu anda maalesef Sayın
Cumhurbaşkanın şahsında işlevsiz hâle getirilmek için
özel bir çaba gösteriliyor.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Yapmayın ya.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bakın, bugün Sayın Cumhurbaşkanın Yeni Anayasa Platformunda
söylediği şu cümleye dikkatinizi çekiyorum, cümle aynen şöyle:
Mevzuatı, yasaları bir kenara bıraktık, kendimize göre
uyarladık, böyle yapmasaydık bugünlere gelebilir miydik?
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Öyle bir cümle söylemedi.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanı tamamen hukuksuzluğa, tamamen
yasalara uymamaya âdeta davetiye çıkarıyor, parlamenter sistemin
çalışmaması için yol ve yöntem arıyor.
Değerli arkadaşlar,
bu ülke tekçiliğe karşıdır, çoğulcudur, çoklu olmak
zorundadır. Bizim dışımızda yaşayan gruplar var,
etnik gruplar, dinsel gruplar var ve biz onların da
varlığını görmek zorundayız, sistemimizi tekliğe
değil çoğulculuğa taşımak zorundayız.
İkincisi: Her şeyi
Ankarada yönetemezsiniz. Her şeyin yerele, bölgeye, o sorunu yaşayan
yerlere taşınması gerekiyor. Siz tekçilik yanında her
şeyi merkezîleştiren hatta tek adamın şahsında
somutlaştıran bir yaklaşım içindesiniz. Oysa biz
sorunların yerelinde konuşulması,
tartışılması gerektiğini söylüyoruz. Demokratik
özerklik dediğimiz şey tam da budur, belediyelerin özerkleşmesi
ve vatandaşın sorununun sokakta, orada çözülmesidir. Yoksa Antepte
bir okul yapacaksınız, kararını merkez alıyor;
Antepte bir okul yapacaksınız, bütçesini Ankara belirliyor; bu,
kabul edilebilir bir durum değil değerli arkadaşlar. Belediyeler
sanki Hükûmetin taşeronu gibi çalıştırılamazlar,
belediyeler kendileri karar almalıdırlar, yetki sahibi
olmalıdırlar ve bunu hayata geçirmelidirler.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Çukur da kazmalı mı? Çukur da kazmalı
mı? PKKya çukur da kazmalı mı belediyeler?
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Onun için biz yerelleşmeyi savunuyoruz, yerele
uyacağız.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Yani belediye PKKya çukur kazmalı mı?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin sistemini
Siz Alman Hitler
faşizminin üniter sistemini söylediğinizde suç olmuyor
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Belediye çukur kazmalı mı? Ona cevap ver.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
biz çoğulcu sistemi savunduğumuzda suç oluyor.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Çukur kazmalı belediye öyle mi?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisi aleyhinde ikinci ve son söz Manisa Milletvekili Erkan
Akçaya aittir.
Buyurun Sayın Akçay.
(MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün sabah Danışma
Kurulu yaptık ve dün de aynı konuyu görüşmüştük. 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bizim de tasvip ettiğimiz,
onayladığımız bir tekriri müzakere önerisini de kabul
ettik. Tabii, bunu, daha evvelki Türkiye Büyük Millet Meclisinin oluşmuş
teamülü gereği -bütün grupların mutabakatıyla getiriliyordu, o
mutabakat bugün sayın Meclis başkan vekilinin odasında birlikte,
onun başkanlığında da yaptığımız
toplantıda- bütün gruplar olarak bu tekriri müzakere konusunu açıklığa
kavuşturmaktan dolayı memnuniyetimi ifade etmek istiyorum. Tabii,
Sayın Başbakana, Sayın Cumhurbaşkanına ve bütün
siyasilere de bunu hatırlatmak -küçük bir örnek de olsa örnektir ve olumlu
bir örnektir- istiyorum çünkü Sayın Cumhurbaşkanının
bugünkü konuşmaları bu uzlaşma kültürü bakımından ve
hani deyim yerindeyse pişmiş aşa su katmak istercesine usulü yok
etmeye çalışan ve çok da sorumlu görmediğimiz ifadeleri
duymaktan dolayı endişe ettiğimi de ifade etmek isterim.
Şimdi,
ayrıntıya daha sonra gireriz fakat ben bugünkü konuşmamda usul
üzerine durmak istiyorum. Usul çok değerli arkadaşlar, usul önemli,
işin mahiyeti, ruhu kadar önemli. Bilhassa Anadoluda bir söz vardır
Meseleleri sorun yapmayalım. diye. Bazen de Türkiyede meseleler sorun
yapılıyor. Mesele ve sorun kavramları anlam
bakımından farklı olmakla birlikte meseleleri uhuvvetle çözmeye
çalışmak daha iyidir ve usule de uymak gerekir. Devlet işleri de
siyaset de usule dayanır. Hatta, bir eski devlet adamının da
sözü vardır Devletin yarısı protokoldür. diye, doğrudur.
Şimdi, kapı
açıkken bacadan girmeye çalışılmaz. Ne yapılır?
Kapı çalınır, müsaade alınır ve girilir.
Dolayısıyla, işi kolay kılmak lazım. Bütün
işlerimizde de bu usule riayet etmemiz gerekir. Hatırlayacaksınız,
24 Ocakta Amerika Birleşik Devletleri Başkan
Yardımcısı Sayın Joe Biden Türkiyeye geldi ve
İstanbulu ziyaret etti, Ankaraya gelmedi. İstanbulda bazı
siyasi simalar, bazı akademisyenler ve bazı gazetecilerle
görüştü, kendilerince seçilmiş ve tercih edilmiş bir
görüşme yapıldı ve bu görüşmelerle ilgili doğrusu bir
ayrıntılı bilgi edinemedi kimse, kamuoyu bakımından.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak grubumuza yapılan bu daveti kabul
etmedik, bu görüşmeye gitmedik ve bunun için de öncelikli olarak,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak veya Milliyetçi Hareket Partisini temsilen
bir mensubumuzun neden katılmadığını kısaca izah
etmek isterim ki bu da ülkemizdeki siyasi aktörlerin ve profillerin
tutumlarını, görüşlerini kristalize etmek bakımından
faydalı olacaktır çünkü bütün siyasi partilerin ve siyasi aktörlerin
duruşunu net olarak bilmek gibi bir görevimiz de vardır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz nerede, kiminle, hangi zamanda, hangi şartlarla
görüşeceğimize kendi irademizle karar veririz ve bir yabancı
devlet adamının tesis edeceği zeminde bu görüşmelere
katılmayız.
İkinci olarak, biz
sadece yabancı devlet adamlarıyla Türkiye Cumhuriyetinin, Türk
milletinin yarar ve menfaatleri çerçevesinde görüşürüz. Yapılan bu
toplantının katılımcıları da bizim için fevkalade
önemlidir, kimlerin katılacağı ve katılımcı
profiliyle beraber hangi gündemle bu toplantının
yapılacağı fevkaladedir. Bu toplantının
katılımcı profili, zamanı, zemini, şekli ve usulü
Milliyetçi Hareket Partisinin -özetle- Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve
ben gelir. anlayışıyla çelişmektedir.
Değerli arkadaşlar,
biz, Amerika Birleşik Devletlerini büyük ve ciddi bir devlet olarak
biliriz ve pek çok devlet de devlet olmanın gereği olarak ciddi bir
şekilde davranmak durumundadır ve Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri,
cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanları ve bütün
siyasi aktörleri de buna göre davranmak durumundadır. Fakat, gördük ki bu
Sayın Başkan Yardımcısı İstanbula geliyor,
dikkat çekici bir şekilde Ankaraya gelmediğini görüyoruz. Acaba
Ankarada bir güvenlik sorunu mu var, neden Ankaraya gelinmedi?
İkincisi:
Türkiye bir sömürge ülkesi midir ki bir yabancı devlet adamı,
görevlisi gelecek, istediklerini davet edecek, istedikleri konuyu falan
Hiç
kimse kusura bakmasın değerli arkadaşlar, ne Türk devletinin
usulüyle, gelenekleriyle bağdaşır bu ne de muhatap olmak isteyen
devletin mehabetiyle veya ciddiyetiyle. Çünkü, o devletler de pekâlâ bu
protokoler durumu, diplomatik davranışları pekâlâ en az bizim
kadar bilirler ve pek çoğu da devlet gelenek ve göreneklerini de bizden
almışlardır, Selçukludan, Osmanlıdan ve cumhuriyetten.
Fakat, bu özenin gösterilmediğini görüyoruz. Sanki ciddi bir devlet ve
diplomatik bir görüşmeden ziyade
Mesela, görüşmeciler bu
görüşmelerle ilgili bir bilgi vermiyor; doyurucu, samimi, açık bir
şekilde neler görüşüldü, çok manidar bir suskunluk var. Acaba, o
zaman bu görüşmeler, çok affedersiniz, mafya usulüyle mi
yapıldı? Yani, bir yabancı ülkenin devlet görevlisi gelip de
Türkiye Cumhuriyetinin bir kısım siyasetçilerine, bir
kısım akademisyenlerine, bir kısım gazetecilerine ve
Türkiyenin yönetimine racon kesmeye mi geldi? Biz de bunu haklı olarak
düşünürüz. Bu suskunluk hadisesine de, hiç kimse kusura bakmasın,
Omerta Yasası derler mafya usulünde. Türkiye Cumhuriyeti ciddi bir
devlettir, Türk milleti vakarlı, vakur, asil bir millettir. Buna halel
getirecek tutum ve davranışlardan özenle kaçınmak gerekir.
Sayın Başbakanla İstanbulda görüşülüyor, Sayın
Cumhurbaşkanıyla yine İstanbulda görüşülüyor, yurt dışından
gelen ziyaretçiler istediği gibi, sanki kendi ülkesinde gibi
Bakın,
Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye sömürge bir ülke değildir, bu tür tutum ve
davranışları reddederiz.
Bakınız, biz,
yabancı devlet adamlarıyla da görüşürüz. Ertesi günü yani 25
Ocak 2016 Pazartesi günü Avrupa Birliği Dış İlişkiler
Temsilcisi Sayın Mogherini, Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Grubuyla randevulaştı, grubumuzu ziyaret etti, gayet
de verimli, ciddi görüşmeler yapıldı. Bu tür toplantılara
katılanlar, bu hadisenin ciddiyetini, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk
milletinin itibarını ve vakarını gözetmek
durumdadırlar ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla)
maalesef, Milliyetçi Hareket Partisinden başka bu tutumu gözeten bir
hassasiyet göremediğimizi de ifade etmek istiyorum.
Hepinize saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, tutanak talep ettim ama şu ana kadar tutanaklar
yetişmedi.
İki hususta söz talep
ediyorum: Birincisi, Sayın Ramazan Can biraz önce gruplar arasındaki
anlaşmayı tarif ederken -kötü niyetli olduğunu tahmin etmiyorum
ama- yaşanan süreci anlatırken gruplar arasındaki
uzlaşmadan bahsetti. Orada hem bizim hem Milliyetçi Hareket Partisinin
sizin huzurunuzda yaptığımız tüm görüşmelerde 2006
yılından bugüne kadar, on yıl, on bir yıl boyunca tekriri
müzakerenin hep 4 grubun uzlaşısıyla olduğu, bugün bir grup
önerisiyle gerçekleşmesi durumunda bunun, Parlamentonun ileride güvene
dayalı, grupların birbirine güvenini artırıcı bir
unsurun şimdiden ihlal edilecek olmasından bahisle itiraz
etmiştik. Son gelinen nokta, aslında, muhalefet partilerinin iktidar
partisiyle ilişkileri noktasında geçmişten gelen bir süreci
geleceğe yönelik tarif etmeden kaynaklanan ve bunu güvence altına alan
bir uzlaşmadır. Onun altını çizmek isteriz.
Tutanak gelmedi ama
Sayın İnceözün bahsettiği parlamenter sistemle ilgili,
Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı
konuşmayla ilgili, 7 Hazirandan sonra kurulamayan hükûmetle ilgili
yaklaşımlar bizim tarafımızdan düzeltmeye ve izaha
muhtaçtır. O konuda müsaadelerinizle iki dakika söz hakkı kullanmak
isteriz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Konuştu zaten Başkanım. On dakikadır
konuşuyor.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Bir sataşma olmayacağından emin olabilirsiniz.
BAŞKAN Sayın
Özel, bir sataşmaya meydan vermeden buyurun iki dakika süre
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Grubumuz adına Sayın Aytun Çıray kullanacak efendim sözü.
BAŞKAN Lütfen, ama bir
düzeltme olmaz, onu sataşma olarak addediyorsanız
ORHAN MİROĞLU
(Mardin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Miroğlu, bir saniye.
İki dakika süre
veriyorum.
Yeni bir sataşmaya
meydan vermeyelim.
Buyurun.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- İzmir
Milletvekili Aytun Çırayın, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün Sayın
Cumhurbaşkanı başkanlık referandumunun düğmesine
bastı ATOda yaptığı konuşmayla ve ilgili yerlere de
talimatlarını gönderdi, başta üniversiteler, sivil toplum
örgütleri ve medyaya kendi fikirlerinin anlatılması konusunda talimat
verdi. Şimdi, belli ki bu talimat Parlamentoya da yansımaya
başladı.
Değerli milletvekilleri,
parlamenter sistemi öncelikle savunması gereken Adalet
ve Kalkınma Partisi sırasında oturan arkadaşlardır.
Sizi buraya getiren bu parlamenter sistemdir ve sayın grup başkan
vekili bunu eleştirirken, şimdi bu Parlamentoyu işlevsiz
göstermek gerekecek ya başkanlık sistemini getirmek için, bu
Parlamentoyu eleştirmek adına 7 Haziran seçimlerinden sonra Hükûmet
kurulmamasını mazeret olarak ortaya koydu, Parlamentonun
başarısızlığı olarak ortaya koydu.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Çalıştırın o zaman.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim.
AYTUN
ÇIRAY (Devamla) Arkadaşlar, eğer 7 Haziran seçimlerinde
başkanlık sistemi olsaydı Sayın
Cumhurbaşkanının eli, kolu, ayağı
bağlanacaktı biliyor musunuz.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Siz bunu istemiyor musunuz?
MEHMET
METİNER (İstanbul) Bağlayın işte, ne güzel
işte.
AYTUN
ÇIRAY (Devamla) Çoğunluğu kaybettiğiniz için asıl
çalışmayan başkanlık sistemini o zaman
yaşayacaktınız. Onun için bu Parlamento iki yüz yıllık
bir deneyimin sonucudur. Bu Parlamentonun işlemesinde eksik ve gedik varsa
tamamlanır. Ama bu Parlamentoyu çalışmaz göstermek için, bu
milletin iradesinin tecelli ettiği Parlamentoyu küçük düşürmek için
bu Parlamentoyu işlevsiz hâle getirmeyin. Son bir hafta, on gündür burada
yapılan konuşmalara, tartışmaların biçimine, üsluba
dikkat ediyorum, âdeta bir kayıkçı kavgası içerisinde HDPyle
aranızda itibarsız bir Parlamento yaratmaya
çalışıyorsunuz, başkanlığa delil olsun diye.
Sayın
Başkan, size de şunu söylemek istiyorum: Siz bize kuralları
hatırlatıyorsunuz ama ben de size üslubunuzu ve sizin uymanız
gereken kuralları
hatırlatmak istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet Sayın
Çıray.
Sayın Miroğlu, siz
niçin söz istediniz?
ORHAN MİROĞLU
(Mardin) Efendim, Joe Bidenın görüşmesiyle ilgili, İstanbulu
ziyaret etmesi ve bir grup milletvekiliyle görüşmesi hakkında MHP
Grubu adına konuşan sayın konuşmacı Mafya usulü bir
görüşme. dedi. Ben o görüşmeye katılanlardan biriyim.
Dolayısıyla hakkımı kullanmak istiyorum. Ben bunu bir
hakaret olarak telakki ediyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Miroğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sataşmadan iki dakika
süre veriyorum kürsüden.
Yeni bir sataşmaya
meydan vermeyelim.
9.- Mardin
Milletvekili Orhan Miroğlunun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın AK
PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ORHAN MİROĞLU
(Mardin) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; MHP Grubu
adına konuşan değerli konuşmacımız, demin Joe
Bidenın Türkiye ziyaretiyle ilgili bir konuşma yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisinden 2 milletvekili, HDPden 3 milletvekili ve AK
PARTİden 2 milletvekili arkadaşımız -ben ve Sayın
Ensarioğlu- Bidenla bir görüşme yaptık. Şimdi, Milliyetçi
Hareket Partisinden Sayın Oktay Vural da bu görüşmeye davet
edilmişti ama Milliyetçi Hareket Partisi kendisine ait gerekçelerle bu
görüşmeye katılmayı uygun bulmadı.
Demin sayın
konuşmacı, burada bu görüşme üzerine fikir beyan ederken Mafya
usulü bir görüşme yapıldı. gibi bir şey kullandı. Bu
bir üslup sorunu. Yani bu üslup burada, Mecliste kabul görecek bir üslup
değil. Bunu reddetmek lazım ve ben de bunu reddetmek için söz
aldım.
Bunun dışında,
Sayın Oktay Vural burada yok ama Sayın Oktay Vural, bu
görüşmeden sonra medyaya yaptığı açıklamada
Düşük profilli bir görüşme olduğu için
katılmadığını ifade etti. Tabii başka gerekçeleri
de vardı ama o gerekçeler beni ilgilendirmiyor, MHPye ait gerekçeler.
Fakat düşük profilli katılım söz konusu değildi.
Milletvekillerinin profili hiç de düşük profil değildir.
Milletvekilleri, milletin temsilcisidirler ve bu görüşmeyi kabul eden
arkadaşlarımız Bidenla görüşmüşlerdir.
Zaten şunu da bu
vesileyle ifade etmek isterim. Yani Türkiyede aslında temel bir sorunumuz
var. O da bu güzel ülkenin dünyaya çok iyi tanıtılamamış
olması. Biz, Bidenla karşımızda bir sömürge valisi var,
biz de o sömürge halkın bireyleri gibi falan konuşmadık. Orada
söz alan arkadaşlarımızın hepsi de bu ülkeyle ilgili
görüşlerini ifade ettiler ve Bidendan çok daha fazla konuştular.
Biz, Amerikan ve Türk
ilişkilerini sömürge-sömürgeci ilişkisi olarak da görmüyoruz,
eşit, müttefik ve stratejik çıkarları yer yer çatışan
ama bu stratejik çıkarları da yer yer örtüşen iki ülke gibi
görüyoruz.
Değerli
konuşmacı mafya kelimesini keşke kullanmasaydı.
Çok teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Son
bir açıklama istirham ediyorum efendim çünkü üslupla ilgili bir
eleştiri ve sataşma oldu. Hemen onu bir dakikada izah edebilirim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akçay.
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim. Bu tartışmayı da bitirelim.
10.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Mardin Milletvekili Orhan Miroğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Saygılar sunarım
yüce Meclise ve Sayın Miroğluna da teşekkür ederim bu
açıklaması için. Kendi yazılarını da okudum. Bunu da
ifade edeyim.
Fakat, tabii, teşbihte
hata olmaz, bir benzetme yaptım. Devletlerarası, yabancılarla
olan birtakım münasebetlerde daha belli hassasiyetlerin gözetilmesi
hususunu hatırlattım. Dolayısıyla, üslubumda herhangi bir
sorun olduğunu düşünmüyorum. Belli özenli davranışa davet
ettim.
Ayrıca, bu suskunluk
konusundaki görüşümü de devam ettiriyorum. Belki de sadece Sayın
Miroğlu kısmen yazdı bunu, görüşmeleriyle edindiği
izlenimleri. Ama, yani, görüşen kişilerin, arkadaşların neler
söyledikleri de çok açık da doğrusu söylenilmedi,
açıklanmadı. Bu da dikkatlerimizden kaçmadı.
Bu bir benzetmedir.
Birtakım yabancı ülkelerde yabancı devlet adamlarının
bize karşı tutumlarında özenli davranmalarını
sağlamak gerekir.
Eleştirimin büyük dozu
da aslında Hükûmete ve Sayın Cumhurbaşkanına yöneliktir. Bu
konuda en fazla hassasiyeti göstermesi gereken Hükûmettir. Ve ben biliyorum ki
Dışişlerinin diplomatik kadroları ve diplomasinin
uzmanları bu usulden rahatsız olmuşlardır. İşin
mahiyeti tabii ayrı, tartışılır.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 64, 63, 65, 66, 61
ve 67 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 2, 9, 10, 11, 12 ve 13üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun
bir görüşü vardır, okutuyorum:
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, 68 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Genel Kurulun 20/1/2016 tarihli 30uncu
Birleşiminde kabul edilen 1inci maddesinin Plan ve Bütçe Komisyonunun
talebi üzerine İç Tüzükün 89uncu maddesine göre yeniden görüşülmesinin
uygun görüldüğüne ilişkin önerisi
28/01/2016
Danışma
Kurulu Görüşü
Danışma Kurulunun
28/01/2016 Perşembe günü yaptığı toplantıda, 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Genel Kurulun 20/01/2016 tarihli 30uncu Birleşiminde
kabul edilen 1inci maddesinin Plan ve Bütçe Komisyonunun talebi üzerine
İç Tüzükün 89uncu maddesine göre yeniden görüşülmesi uygun
görülmüştür.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
İlknur İnceöz Özgür
Özel
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Çağlar Demirel Erkan
Akçay
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN
Danışma Kurulu görüşü Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.
Esas komisyonun talebi
sırası geldiğinde işleme alınacaktır.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.06
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin Kanun Tasarı
Ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
Birinci sırada yer alan
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale
Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri,
dünkü birleşimde tasarının ikinci bölümünde yer alan 27nci
madde üzerindeki Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy ve
arkadaşlarının önergesinin işlemini
yapmıştık.
Şimdi 27nci madde
üzerindeki ikinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 27nci maddesinin
(2)nci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 27-
Ayrıca en az lise ve
dengi öğrenimden mezun olanlar sigortalı bir işte
çalışmaya başladıkları tarihe kadar prim
borçlarına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olunan veya hak
sahibi kişi sayılmak suretiyle sağlık hizmetlerinden
faydalandırılır."
Mahmut
Toğrul (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul.
Evet, Mahmut Bey yok.
Gerekçeyi okutuyoruz.
Gerekçe:
GSS borcu öğrencilerin
ve işsizlerin en büyük sorunu olmuş durumdadır. On binlerce
öğrenci ve işsiz en üst düzeyde hiçbir bilgisi olmadan binlerce lira
devlete borçlandırılmaktadır. Bu önerge ile genel
sağlık sigortasının kapsamı genişletilmekte en az
lise mezunu olan tüm öğrenci ve işsizlerin bu kapsamda
değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 27'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serkan
Topal (Hatay) ve arkadaşları
MADDE 27- 5510
sayılı Kanunun 67 nci maddesinin dördüncü fıkrasının
üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Ayrıca, lise veya
dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını,
yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek ve
bakmakla yükümlü olunan kişi ya da 60 ıncı maddenin birinci
fıkrasının (g) bendinde sayılanlar hariç genel
sağlık sigortalısı olmamak şartıyla mezun
oldukları tarihi izleyen günden itibaren üç yıl süreyle, prim
borçlarına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olunan veya hak
sahibi kişi sayılmak suretiyle sağlık hizmetinden
faydalandırılır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hatay Milletvekili Serkan Topal.
Buyurun Sayın Topal.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
SERKAN TOPAL (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
7 Haziran seçimlerinden
sonra, görünen o ki AKP ülkeyi artık yönetemez hâle geldi, ülkeyi bir
dünya savaşında taraf hâle getirdi, ülkenin bütün değerleriyle oynadı;
dini, imanı, ahlakı, devletin bütün kurumlarını kendi
iktidarı için kullanmaktan çekinmedi. Bu ülkenin insanı
barışseverdir, siz ona savaşı dayattınız; bu
ülkenin insanı mütevazıdır, size ona kibri öğretmeye
kalktınız; bu ülkenin insanı merttir, siz ona yalan söylemeyi
öğretmeye kalktınız; bu ülkenin insanı harama el uzatmaz,
siz çalanları, yolsuzluk yapanları, onların gözüne baka baka
akladınız.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Hadi oradan be! Öyle şey mi olur! Böyle bir üslup
olur mu be!
SERKAN TOPAL (Devamla)
Diyoruz ki: Kibri bırakın, barışçıl olun. Diyoruz ki:
Kendi iradenizi, milletin iradesini bir kişinin iradesine
bağımlı kılmayın. Biz tutuklu gazeteciler diyoruz, siz
Yandaş olan beri gelsin. diyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) - Kendinizi mi tarif ediyorsunuz, başkasını
mı? Kendinizi tarif ediyorsunuz yalnız.
SERKAN TOPAL (Devamla) Biz
barış diyoruz, siz İlla da savaş. diyorsunuz. Biz
yolsuzluk var diyoruz, siz Kolumuza taktığımız saatler çok
güzel. diyorsunuz. Biz çocuklar ölmesin diyoruz, siz buna Terörist diyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) - Biz teröriste terörist demeye devam edeceğiz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Konuya gel, konuya!
SERKAN TOPAL (Devamla) Biz
din istismar edilmesin diyoruz, siz bu ülkenin Alevileriyle evlenilmez
diyenleri, bir baba çocuğuna şehvet duyabilir diye ahlaksız
fetva verenleri kolluyorsunuz. Bu, Müslümanlığın hangi
kitabında yazıyor? Sizin Müslümanlığınız saraya
kadar mı?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Yalanın ardına sığınmayın, yalanın
ardına!
SERKAN TOPAL (Devamla)
Sizin Müslümanlığınızda Alinin cesareti, Ömerin adaleti
yok mu? Şu adaletsizliğe, şu ahlaksızlığa,
şu artan yoksulluğa, inim inim inletilen halka rağmen neden
susuyorsunuz? Sizin kulağınız bu millette değil, sizin
gözünüz bu ülkede değil; sizin kulağınız da gözünüz de
aklınız da sarayda. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın iktidar milletvekilleri, bu fetvacı bozuntusu için
gereğini yapın, günah keçisi ilan edilen o memuru görevden
almayın, o çağ dışı kalmış zihniyeti, ona
izin veren yöneticileri Diyanetin başından alın. Skandal fetvalarla
her daim ayrımcılık, mezhepçilik yapan Diyanet İşleri
Başkanı derhâl istifa etmelidir.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Başka isteğin de var mı?
SERKAN TOPAL (Devamla) Ey
iktidar milletvekilleri, öğretmenleri görün öğretmenleri, atanamayan
öğretmenler intiharın eşiğinde. Emeklinin, işçinin,
memurun yapılan zamlarla nasıl ezildiğini görün. Yol ücretlerine
yapılan zamları görün.
BAŞKAN Sayın
Topal, bakın, herkesi itham ediyorsunuz, kaba ve yaralayıcı
sözler sarf ediyorsunuz, şahsiyetle uğraşıyorsunuz. Lütfen
Konuya dönmenizi de talep ediyorum İç Tüzük gereği.
SERKAN TOPAL (Devamla)
İşçilerin sigortasız, sendikasız nasıl
çalıştırıldığını görün.
BAŞKAN Kaba ve
yaralayıcı sözler sarf etmeyin Sayın Topal.
SERKAN TOPAL (Devamla) Ama
sizin aklınız, vicdanınız, fikriniz Mehmet Görmez, Görmez,
Görmez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) CHPnin belediyelerine sor.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Cinsel istismarla tutuklanan atamalarınız gündem olmuyor, çocuk
pornosuyla yakalanan seviciler gündem olmuyor, atanamadığı için
intihar edenler gündem olmuyor, Barış Bildirisine imza atan
akademisyenler tutuklanıyor, ülkemizin ve cumhuriyetimizin kurucusuna, Ulu
Önderimize TRTde terbiyesizce dil uzatılıyor, gündem olmuyor
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Siz busunuz işte!
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Bağırma, bağırma!
SERKAN TOPAL (Devamla)
ama
barış isteyen Ayşegül öğretmen tarafınızca linç
ediliyor, Çocuklar ölmesin. diyen öğretmen terörist, hakkını
arayan kişilerse vatan haini oluyor öyle mi? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Nazım Hikmetin
dediği gibi:
Vatan çiftliklerinizse,
Kasalarınızın
ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
Vatan şose
boylarında gebermekse açlıktan,
Vatan soğukta it gibi
titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
Fabrikalarınızda al
kanımızı içmekse vatan,
Vatan tırnaklarıysa
ağalarınızın,
Vatan mızraklı
ilmühalse,
Vatan polis copuysa,
Ödeneklerinizse,
maaşlarınızsa vatan
Vatan birilerinin kendisini
kurtarması için başkanlık demekse,
Vatan para sayma
makineleriyse, (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Böyle bir Türkiye'yi yaratmak
isteyenler asıl vatansever değildir.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Aferin, böyle konuşmaya devam et! CHPnin oylarını
biraz daha aşağı çek, biraz daha düşür. Biraz daha
bağır.
SERKAN TOPAL (Devamla) Ve
vatan yetimin hakkını yemekse, yandaşa, paydaşa
peşkeş çekmekse, asıl böyle bir Türkiye'yi yaratmak isteyenler
vatan hainidir. Asıl, ülkemizi bölmeye çalışanlar vatan
hainidir. (CHP sıralarından alkışlar) Asıl ülkemizin
bölünmesine zemin hazırlayanlar vatan hainidir.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Ataşehir Belediyesi!
SERKAN TOPAL (Devamla)
Sırf yanlış politikalarınız nedeniyle Şamda
Emevî Camisinde cuma namazı kılarız. düşüncesiyle, Üç
saatte Şama gireriz. hayalleriyle çıktınız; bugün
Diyarbakırda, Silopide, Cizrede cuma namazı kılamayacak
duruma geldiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Ataşehir, Ataşehir!
SERKAN TOPAL (Devamla)
Evet, değerli arkadaşlar, biraz elinizi vicdanınıza koyun.
Biraz elinizi vicdanınıza koyun.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Senin yolundan gidiyor Veli Bey! Olacak, olacak!
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
İnceöz, söz vereceğim de
Yalnız, sayın
milletvekilleri, bakın, bu birleşimin ta başından beri bir
şeyler ifade etmeye çalıştım.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, siz de AKP Grubu sözcüsü gibi
konuşuyorsunuz, lütfen
BAŞKAN Bakın,
İç Tüzüke uymaya davet ediyorum kim konuşursa konuşsun.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Her konuşmaya müdahale ediyorsunuz.
BAŞKAN Her birinizi
İç Tüzüke uygun hareket etmeye, İç Tüzüke uyumlu bir şekilde
davranmaya davet ediyorum.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ama Sayın Başkan, grup başkan vekili değilsiniz,
Meclis Başkan Vekilisiniz, görevinizi hatırlatırız.
BAŞKAN Lütfen hepimiz
üslubumuza dikkat edelim. İç Tüzükün birtakım kuralları var, bu
kurallara hepimiz riayet edelim, lütfen. (CHP sıralarından
gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
İnceöz
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Aydın, artık Meclis Başkan Vekilisiniz.
CEMAL OKAN YÜKSEL
(Eskişehir) Yani efendim, muhatabı itiraz etmiyor siz ediyorsunuz
BAŞKAN Hepiniz
dinlediniz ya, ayıptır be! Ayıptır be! Bir milletvekiline
yakışır mı? İçeriğine katılmayabilirsiniz,
katılabilirsiniz ama eleştiri gerekir, eleştiri yapılabilir
ama lütfen söylemlerimize dikkat edelim.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Siz Meclis Başkan Vekili değil misiniz?
CEMAL OKAN YÜKSEL
(Eskişehir) AKP grup başkan vekilliği döneminiz sona erdi,
Meclis Başkan vekilisiniz, objektif olun lütfen. Tarafsız olun.
BAŞKAN Buyurun
Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, az evvelki hatibin bütün
konuşması baştan sona hakikaten irite edici bir
konuşmaydı, onu özellikle belirtmek istiyorum. AK PARTİ ülkeyi
yönetemez
Onun söylediği şekilde söylemiyorum, Savaş da
yaptı
vesaire şeklinde bize ithamda bulunmuştur. Artı,
bütün konuşmasının içerisinde bir laf
cambazlığıyla, vatan hainliği suçlamasında
bulunmuştur. Bunun, özellikle vatan haini sözünün
çıkarılmasını istiyorum. Çıkacak, burada söyleyecek. O
sözü nasıl söylediğini, maksadının ne olduğunu izah
edecek bize, bunu özellikle belirtiyorum.
BAŞKAN Buna
bakarız tutanaktan.
Sataşmadan söz istiyorsunuz.
İki dakika süre
veriyorum.
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Hatay Milletvekili Serkan
Topalın 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının
27nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR ÖNCEÖZ (Aksaray)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; gerçekten biraz evvel dinlerken
Hep söylüyoruz ya,
çıkıp söyleniyoruz, söylenenlerin lafta kalmaması lazım.
Diyoruz ki: Bizim 78 milyon için kuşatıcı bir dil
kullanmamız lazım. Üslubumuzu, usulümüzü buna uygun ayarlamamız
gerekir.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Acemi, ayarlayamıyor.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Ama biraz evvelki hatibin konuşması baştan sona bir
kere ayrıştırıcı bir dilde. Eğer
kucaklayıcı diyorsak önce buradan başlamamız lazım.
CEYHUN İRGİL
(Bursa) Önce Cumhurbaşkanından başlayın.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Bununla beraber, söylediğiniz iddialar gerçekten mesnetsiz,
gerçekle ilgisi olmayan ve yeni
Anlaşılan o ki ciddi anlamda
malzemesiz kalınmış, yeni algı yönetimleri, algılar
oluşturulmaya çalışılıyor. Bu algılardan bir
tanesi
Bakın, Parlamentoyu çalıştırmak için biz burada
milletvekili arkadaşlarımızla - zaman zaman gruplar bunlara
destek vermekte son derece gayret sarf ediyoruz. Ama sanki Parlamentonun
çalışmasını engellemek, Parlamento işlevini
yapamıyormuş gibi yeni bir algıyla önümüzdeki dönemde
oluşacak, tartışılacak konular üzerinde baştan ön
alma, gard alma şeklinde
Keşke burada bu
konuşmanın içerisinde dönüp de terör örgütüne bir laf etseydiniz.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Edemezler.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Keşke o konuşmanın içerisinde, 1.128 akademisyenin
yaptığını hak ve özgürlük ve akademik bir
çalışmaymış gibi gösterene kadar, dönüp Ey kardeşim,
Türkiyede terörle mücadele var. Kırk yıldır bu ülkenin
gerçeği terör. Teröre karşı hepimizin dik durması gerekir.
deseydiniz, keşke teröre de bir laf etseydiniz. Asıl vatan haini
burada saklı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Diyemezler, edemezler.
MEHMET METİNER
(İstanbul) Bravo Başkanım,
medarıiftiharımızsın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Nasıl yapalım?
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, izahata ihtiyaç var mı?
BAŞKAN Söyleyin ama
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Ne dedi de sataştı?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Ne dedi?
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Niye üstüne alınıyorsun sen?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grubumuzu
gösterip Asıl vatan haini burada saklı. diyor. Ne diyelim?
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sana bir tane laf söylemedim.
CEYHUN İRGİL
(Bursa) Balık baştan kokar.
BAŞKAN Sayın
Topal, buyurun.
İki dakika.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Vatan haini cümlesini düzeltsin.
BAŞKAN Bakın,
Sayın Topal, konuşmadan önce size bir hatırlatmada
bulunacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Serkan,
buraya gel, buraya gel.
Sayın Başkan, dün
HDPye yaptığınızda söylemiştim, Halkların
Demokratik Partisinden bir hatip kürsüye çıktığında onun
mikrofonunu açmayıp aynı muameleyi yaptığınızda
söylemiştim. Bir daha sakın, Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan
herhangi bir milletvekilini önce kürsüye çağırıp, sonra Bir
dakika Sayın Topal. deyip ona orada ayar vermeye kalkmayın. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İç Tüzüke
bak, istediğim zaman ben bunu yapabilirim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapamazsınız!
BAŞKAN Ben
yapabilirim, İç Tüzüke uymaya davet edebilirim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapamazsınız!
BAŞKAN E gelsin
söylesin de nasıl yapamıyorum? İç Tüzükü aç bak, 66ncı
maddeye bak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN Bak, bak,
66ncı maddeye bak, nasıl yapıyormuşum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapabilirim. diyor musunuz?
BAŞKAN Bakın
66ncı maddeye.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapabilirim. diyor musunuz?
BAŞKAN Sayın
Özel, Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapabilirim. diyor musunuz?
BAŞKAN 66ncı
maddeye bak, yapabilirim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapamayacağınızı düşünüyorum, usul tartışması
açıyorum.
BAŞKAN Bir saniye,
açarsınız tamam, şey olursa
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapamayacağınızı düşünüyorum, usul
tartışması açıyorum.
BAŞKAN Bakın,
yeri geldiğinde ben bunu yaparım.
Bakın, 66ncı madde
Başkanın söz kesmesini düzenliyor: Kürsüdeki üyenin sözü ancak
Başkan tarafından, kendisini İçtüzüğe uymaya ve konudan
ayrılmamaya davet etmek için kesilebilir.
Yapabiliyor muyum?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Hayır!
BAŞKAN - İki defa
yapılan davete rağmen, konuya gelmeyen milletvekilinin aynı
birleşimde o konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan
tarafından Genel Kurula teklif olunabilir.
VELİ AĞBABA
(Malatya) - Yapamazsın!
BAŞKAN - Şimdi,
Sayın Özel, bakın, biz sabah burada bir açıklama yaptık,
bütün gruplar da destek verdi. Benim buradaki muradım şu: Şu
gruptan, bu gruptan, şu vekil, bu vekil, hiç kimseyi ayırmıyorum
ama burada bizim konuşacağımız üslup, dil İç Tüzüke
uygun olmak durumunda. Bundan niye rahatsız oldunuz, niye rahatsız
oldunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Başkan, mikrofonu açın.
BAŞKAN - Niye
rahatsız oluyorsunuz ki?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Başkan, mikrofonu açın. Açın, açın Sayın
Başkan mikrofonu.
BAŞKAN - Açıyoruz,
tamam.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
19.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının görüşmeler sırasında milletvekillerine
karşı tutumuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Dün benzer bir konuda
aynı şeyi söylemiştim. Şimdi, bugüne kadar bir Meclis
başkan vekilinin ya da Meclis Başkanının hatibi kürsüye
davet edip, vardığında mikrofonu açmayıp ona daha önceki
bir tutumundan dolayı ayar verdiği görülmedi.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) - Ama o mimli, mimli!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bunu
dün yaptığınızda da doğru
bulmadığımı söyledim. Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan
herhangi bir milletvekilini kürsüde, milletin önünde o veya bu gerekçeyle
azarlayamazsınız, bunu kesinlikle kabul etmem! (CHP
sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) - Azar yok ya, ne azarı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama
bahsettiğiniz madde açık. Eğer milletvekili kürsüde
konuşurken, ki yapıyorsunuz, sözünü kesiyorsunuz, temiz bir dille
konuşmaya falan davet ediyorsunuz
BAŞKAN - Tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Oradaki
zamanlamalarınızın ve
tutarlılığınızın, oradaki hassasiyetinizin
gruplar arasındaki eşitlik ilkesine uygun olduğunu kabul
etmiyorum ama o davranışınız İç Tüzüke uygun. Ancak,
söz kesmek başka bir şey, daha önceden olan -kendince- bir
hesabı hatip kürsüye geldiğinde ona söz vermemek suretiyle
-tırnak içinde söylüyorum- sanki ilkokul öğretmeninin tahtaya
çıkardığı, sözlü yaptığı çocuğu azarlar
gibi yapmanızı kabul edemeyiz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Az önce senin yaptığın neydi? Az önce sınıf
başkanı gibi çağırdın adamı ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu
yüzden, katiyen ve katiyen, sakın ha! Ne siz ne sayın Meclis
başkan vekillerinden herhangi biri, bir milletvekiline
yakışmayacak bu tutum içinde hiçbirimizi tutmayınız.
Bununla sonuna kadar mücadele ederiz.
BAŞKAN Eyvallah!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
-Eğer Sayın Topalın üslubuyla ilgili bir şey diyecekseniz
kendisi yerindeyken söylersiniz, ondan sonra kürsüye davet ettiğinizde o
muameleyi kabul etmem kesinlikle mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özel, meramınız anlaşılmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şimdi, Sayın Topala yapacağınız bir uyarı varsa
dinleyelim, sonra da kürsüye çağırın.
BAŞKAN - Bakın, ben
şunu söylüyorum: Sataşmadan dolayı söz verdiğim her
milletvekiline kürsüye gelirken aynı uyarıyı yapıyorum,
aynı uyarıyı yapacağım. Sayın Topala da
aynı uyarıyı yaparım, siz geldiğinizde size de yaparım,
diğer partilerden gelen olursa gene yaparım. Bunu yapıyorum,
herkese yapıyorum bunu, aynı uyarıda bulunuyorum.
CEYHUN İRGİL
(Bursa) Siz sadece Meclis Başkan Vekilisiniz, babamız
değilsiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bakın, yerleşmiş uygulamada bunun
sınırı şudur: Hatip buradan kürsüye doğru giderken
Lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin. Bununla
sınırlıdır. Oraya çağırıp da öyle iki dakika
seçmenin önünde, milletin önünde kimseye azar çekilmez. Buna izin vermem, olmaz
böyle bir şey!
BAŞKAN Sayın
Özel, şimdi burada polemik yapmayalım lütfen!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir daha
benim bir hatibimi kürsüde azarlamayın!
BAŞKAN Bir dakika
Sesininiz yükseltmeyin!
OKTAY ÇANAK (Ordu)
Bağırma! Bağırma!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Bağırma! Bağırma!
BAŞKAN Bu İç
Tüzükü nasıl uygulayacağımı ben bilirim, bana kimse
İç Tüzükü uygulatmayı öğretmesin. Ben, usul neyse onu
yapıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, sayın
milletvekilleri, ben az önce 66ncı maddeyi okudum, gerektiğinde
mikrofonu kesme hakkımın olduğunu İç Tüzük bana veriyor.
İkincisi,
66dan sonra gelen 67nci maddeyi tekrar okuyorum: Genel Kurulda kaba ve
yaralayıcı sözler söyleyen kimseyi Başkan derhal, temiz bir
dille konuşmaya, buna rağmen temiz bir dil kullanmamakta ısrar
ederse kürsüden ayrılmaya davet eder. Başkan, gerekli görürse, o
kimseyi o birleşimde salondan çıkartabilir. Bakın, Sayın
Özel, bugüne kadar bunlar pek de uygulanmadı ama İç Tüzük veriyor.
Ben istiyorum ki
Biz bunlara hiç gerek görmeden burada parlamenterler olarak
-her birimiz bir milletvekili olmanın gereği- milletin iradesiyle
seçilen birer kişi olarak, milletvekilleri olarak üslubumuza zaten dikkat
etmek durumundayız, hiç bunlara dahi gerek yok. Ama, bunları
kullanmakta da mecbur kalmayalım istiyorum; benim dediğim, tamam,
gayet bu, temiz bir dille
Sayın
Topal, şimdi buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sataşmadan
iki dakika süre veriyorum.
Lütfen, yeni
bir sataşmaya meydan vermeyelim.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, ben de söz istemiştim ama.
BAŞKAN
Hatibi davet ettim, size söz vereceğim. Kusura bakmayın Sayın
Akçay, fark etmedim.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
12.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
SERKAN TOPAL
(Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum tekrar.
Sayın
Başkanım, şu anki davranışlarınızın
açıkçası bu makama yakışmadığını
düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Çocuk gibisin, biraz seviyeni yükselt, Türkiye Büyük
Millet Meclisindesin ya!
UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Sen kendine bak!
SERKAN TOPAL
(Devamla) Bakın, İç Tüzük 54e göre iç tartışmalara
Başkan giremez. Ben şunu düşünüyorum Sayın Başkan:
Ben, bir insan olarak, bir vatandaş olarak gerçekten size saygı
duyuyorum. Ancak, eğer siz o koltukta Meclis Başkan Vekiliyken
aynı zamanda AKPnin grup başkan vekili gibi savunacaksanız bir
rol çatışması ortaya çıkar, burada bir rol
çatışması yaşıyorsunuz.
UĞUR
AYDEMİR (Manisa) - Ne alakası var! Kendine bak sen!
SERKAN TOPAL
(Devamla) Sizin arkadaşlara gelince, değerli hatip az önce
Asıl vatan haini burada saklı. dedi.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sen herkesi vatan haini olarak ilan ettin!
SERKAN TOPAL
(Devamla) Benim söylediğim cümleyi tekrar ediyorum ve en son cümlem
şuydu: Ve vatan yetimin hakkını yemekse, yandaşa,
paydaşa peşkeş çekmekse asıl böyle bir Türkiyeyi yaratmak
isteyenler vatan hainidir. dedim.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Kelime oyunu yapmayalım!
SERKAN TOPAL
(Devamla) Asıl, ülkemizi bölmeye çalışanlar vatan hainidir.
dedim, Asıl, bunun zeminini hazırlayanlar vatan hainidir. dedim.
OKTAY ÇANAK
(Ordu) Karşıya bak, karşıya!
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Yani, kendini mi kastettin?
SERKAN TOPAL
(Devamla) Peki, siz bunu kendinize mi addediyorsunuz?
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Asıl vatan haini vatan hainlerine hain
diyemeyenlerdir, hainlere arkadaş diyenlerdir! Bunun altını
çizin.
SERKAN TOPAL
(Devamla) Ülkede katliamlar var mı? Var. Şu anda Silopide,
Cizrede katliamlar var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Katliam mı var ülkede?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Katliam mı var?
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Katliam mı var?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim. Sayın milletvekilleri,
lütfen
OKTAY ÇANAK
(Ordu) Vatan sevgisi yok!
SERKAN TOPAL (Devamla) Biz
vatanımızı, milletimizi seviyoruz, eğer siz de
vatanınızı, milletinizi seviyorsanız elinizi
vicdanınıza koyun, ondan sonra el kaldırıp indirin.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) - PKKnın diliyle konuşuyorsunuz!
SERKAN TOPAL (Devamla) -
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen...
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Başkanım...
BAŞKAN Sayın
İnceöz...
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ülkede katliam var. denmiştir. Bir cümleyle buna geçmek
istiyorum.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ya, HDP gitti zannettiydik, gitmemiş!
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ülkede katliam var. demek, terör örgütünün sözcülüğünden,
teröristin bakışından hiçbir farkı yoktur. Katliam var.
demek o dile gelmektedir, bunu asla kabul edemeyiz. Kimin ülkeyi bölme diliyle
konuştuğu biraz evvelki konuşmasında çok açık ve
nettir.
BAŞKAN Sayın
İnceöz, teşekkür ediyoruz, tutanaklara geçmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bir defa, başkan vekilinin zaman zaman...
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, grup başkan vekili CHPye
çatarken HDP gitmiştir...
BAŞKAN Bir dakika,
Mehmet Emin Bey, Sayın Adıyaman lütfen, lütfen...
Bu olayı bir çözelim.
Lütfen, lütfen...
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Söz hakkı istiyorum.
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, İç
Tüzükten aldığı yetkilerle gerekli uyarıları
yaptığına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bir defa, benim zaman zaman araya girmem tamamen İç
Tüzükün gereğidir. Gerekli ikazları, gerekli uyarıları
yapmak ve İç Tüzüke uymaya davet etmek zaten asli görevimdir benim. Biz
bu Parlamentoyu tamamen bu İç Tüzüke uygun olarak eğer yöneteceksek,
İç Tüzükteki hakları nasıl ki doğal olarak sizler, her
biriniz kullanmak istiyorsunuz, kullanıyorsunuz... Ama eğer bu
İç Tüzükü rafa kaldırırsak da İç Tüzükte başkan
vekiline, oturumu yöneten Başkanlık Divanına verilen yetkiler
kullanılmaz ise burada anarşi çıkar, çok net söylüyorum. Benim
arzuladığım... Tabii ki az önce söylediğim kurallar ve daha
açıklamadığım pek çok kural var ve bunları uygulama
mecburiyetine dahi girmeden... Burada her birimiz zaten söyleyeceğimiz
sözün nereye gittiğini, bunun bir sataşma olup
olmadığını, bir hakaret olup olmadığını
idrak edecek güçteyiz. Ben bu uyarıları niye bu kadar çok
yapıyorum? Yapmam dahi bence doğru değil ama lütfen... Evet, Başkan
Vekilinin kişisel savunma hakları saklıdır.
Şimdi, bana mesela sataştın,
yani bıraktın herkesi bana da sataştın Sayın Topal.
Şimdi, ben bu yetkileri
bu İç Tüzükten alıyorum, başka bir yerden almıyorum.
Uyarı yapmak, ikaz etmek benim görevim. Dolayısıyla, lütfen
sayın milletvekilleri, bundan sonraki süreçte mümkün mertebe birbirimizi
anlayışla karşılayalım ve bu İç Tüzüke hepimiz
uyalım diyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Bu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Söz talebim
vardı Sayın Başkan.
BAŞKAN - 27nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Özür diliyorum
Sayın Akçay, özür diliyorum. Kusura bakmayın, kaçırdım.
Buyurun Sayın Akçay.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
20.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ahmet Aydının görüşmeler sırasında
milletvekillerine karşı tutumuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sabah oturum
başladığında, birleşim başladıktan sonra
Genel Kurula bir uyarıda bulunmuştunuz Sayın Başkan, temiz
bir üslubun kullanılması, yaralayıcı bir söz
kullanılmaması, Genel Kurula hitap edilmesi şeklinde. Diğer
gruptan arkadaşlar görüşlerini ifade ettiler, ben de bu
uyarının yerinde ve doğru olduğunu belirterek teşekkür
ettiğimi hatırlıyorum. Ancak, maalesef, zaman zaman bu
uyarılar dikkate alınmadığından birkaç defa daha bu
uyarıları yapma ihtiyacı doğdu, bunda sorun yok fakat
Sayın Özgür Özelin itiraz ettiği noktanın bir incelikli
tarafı var. Elbette Meclisi yöneten sayın başkan vekili,
Başkan, her hâlükârda önceden yeni bir sataşmaya mahal verilmemesi
konusunda kürsüye gelmeden evvel uyarıları yapıyor, bu da
doğal ve tabii. 66ncı maddenin birinci paragrafında, kürsüdeki
üyenin sözünün ancak Başkan tarafından kesilebileceği ifade
ediliyor.
Kürsüye gelirken uyarı
yapmak son derece doğal ve makul görüşmelerin selameti
bakımından ancak hatip kürsüye gelmiş ise ve
konuşmasına da başlamamış ise bu uyarıyı
yapmamakta fayda var diye düşünüyorum. O zaman bu tartışma
yapılırken Nasreddin Hocanın meşhur fıkrası
geldi aklıma. Biliyorsunuz, çocuğun eline testiyi veriyor Su getir
çeşmeden. diyor ama iki de tokat atıyor. Niye?, Testiyi
kırıp getirmesin diye.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani
kürsünün başında, biraz da ona benzer. Yani hatip kürsüye gelince
konuşmasına başlamamışsa artık o
uyarıyı yapmamakta fayda var ama sözüne başlayıp da
uyarı ihtiyacı doğarsa onu da takdir eder Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN 28inci madde
üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 28inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Kuşoğlu Mahmut Tanal Seyit Torun
Ankara İstanbul Ordu
Musa Çam Erkan
Aydın
İzmir Bursa
MADDE 28- 5510
sayılı Kanunun 81inci maddesinin ikinci fıkrasında
bulunan "On ve üzerinde sigortalı çalıştıran
işyerlerine" ibaresi "Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
çalıştıran özel sektör işyerlerine" şeklinde
değiştirilmiştir.
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
İdris Baluken Çağlar
Demirel Erdal
Ataş
Diyarbakır Diyarbakır İstanbul
Mehmet Emin Adıyaman Bedia
Özgökçe Ertan Osman
Baydemir
Iğdır Van Şanlıurfa
Erol Dora
Mardin
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
28inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Deniz
Depboylu
Manisa Konya Aydın
Erkan Haberal İsmail
Faruk Aksu
Ankara İstanbul
MADDE
28- 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan On ve üzerinde sigortalı
çalıştıran işyerlerine ibaresi "Bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı çalıştıran özel sektör işyerlerine"
şeklinde, "illeri" ibaresi de "ilçeleri" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı.
Buyurun
Sayın Kalaycı.
Beş
dakikadır süreniz.
MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bakanlar Kurulunca
Sosyoekonomik Gelişmişlik Endeksine göre belirlenen 50 ildeki
iş yerlerine verilen ilave 6 puan sigorta prim teşviki
uygulamasında 10 ve üzeri sigortalı çalıştırma
şartı kaldırılmaktadır. Bu uygulama baştan beri
adaletsizdir. Şöyle ki: Bu uygulama kapsamında yer almayan illerin
ilçeleri ne kadar geri kalmış olursa olsun bu teşvikten
yararlanamamaktadır. Seçim bölgem Konya, anılan iller arasında
olmadığından bu teşviklerden yıllardır
yararlanamamaktadır. Sayın Başbakana sormak lazım.
Sosyoekonomik gelişmişlik yönünden 701inci sırada yer alan
Taşkent ilçemiz size göre bu 50 ilden ve ilçelerinden daha mı iyi
durumdadır. Bizim ilçelerimizdeki iş yerlerinin,
esnafımızın suçu, günahı nedir? Dolayısıyla bu
yanlış uygulamayı ne zaman düzelteceksiniz?
Yatırımların ve istihdamın artırılması
amacıyla uygulanan bölgesel teşvikler de yine illerin Sosyoekonomik
Gelişmişlik Endeksine göre belirlenmiştir. 6 bölgeli sistemde
Konya, 2nci bölgededir. Bir girişimci, hemen bitişiğinde daha
fazla teşvikli yerler varken niye Konyayı ve özellikle ilçelerini
tercih etsin? Bugün açıklanan 2015 nüfus istatistiklerine göre
Konyanın 20 ilçesinin nüfusunda yine azalma bulunmakta olup adrese
dayalı nüfus sayımının başladığı 2007
yılından bu yana nüfusu üçte 1 azalan ilçelerimiz var. Tabii ki
ilçelerimizin gelişememesinin, sürekli kan kaybetmesinin baş
sorumlusu AKP iktidarıdır. Ülkemizde bir an önce sektörel ve dar
bölge teşvik sistemine geçilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
verdiğimiz önerge, teşviğin ilçe bazında verilmesini içermekte
olup desteklerinizi bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
teşviklerden hakkıyla yararlanamasa da Konya, ülke ekonomisine önemli
düzeyde katkı veren üretim merkezlerinden biridir. Konyanın, tamamen
öz imkânlarıyla bugünkü seviyesine ulaştırdığı
mükemmel sanayisiyle övünç duyuyoruz. Konya sanayisi, organize sanayi
bölgeleri, Teknokent ve InnoPark adıyla 2 adet teknoloji geliştirme
bölgesi, KOBİlere dayalı altyapısı, nitelikli iş
gücü, üretim ve ürün çeşitlendirme potansiyeliyle Türkiyede oldukça önemli
bir yerdedir.
Konya, ilk millî otomobilimizi
üretebilecek kapasiteye de sahiptir. Zira, ülkemizde otomotiv yan sanayi
sektörünün lokomotifi hâline gelen ve en büyük metal işleme kapasitesine
sahip olan il Konyadır. Konya, otomotivde kaliteli ürünleriyle artık
dünyada çok önemli bir merkez hâline gelmiştir. Konyada otomotiv
adına her türlü üretim yapılmakta, otomobilin her parçası
üretilebilmektedir. Bu itibarla, yerli otomobili, Türk malı ilk otomobili
yapabilecek en ideal şehir Konyadır. Konyalılar Sayın
Başbakandan bu durumu gözetmesini, Konyanın hakkına sahip
çıkmasını beklemektedir. Beklentimiz asla torpil değildir.
Biz Konyalılar hakkımız olmayanı zaten isteyemeyiz.
Konya sanayisinin tramvay
üretecek imkân ve kapasitesi varken, bazı vizyonsuz yöneticilerin
ithalatı tercih etmesi nedeniyle bu imkân kaçmıştır.
Şimdi de Konyaya otomobil fabrikası kurulması
imkânının kaçırılmaması gerekmektedir. Bundan,
Konyanın ötesinde ülkemizin de büyük yarar sağlayacağı unutulmamalıdır.
Konya, değerleriyle, konumuyla, arazisiyle, altyapısıyla,
girişimci insanlarıyla birçok avantaja sahiptir. Konya, Türkiyenin
kalbidir, merkezidir. Konya, dünyanın da ortasındadır,
merkezidir. Nasrettin Hocamızın dediği gibi: İnanmayan
varsa ölçsün, baksın.
Konyanın dinamik
gücünden ve geniş üretim potansiyelinden daha çok yararlanmak için
bazı eksiklikler de hızla giderilmelidir. Üniversite-sanayi iş
birliğinin AR-GE ve inovasyon çalışmalarının
geliştirilmesi, marka oluşumu ve kalifiye eleman yetiştirilmesi
bakımından büyük önem arz eden Konya teknik üniversitesi artık
kurulmalıdır. Yıllardır yatırım programında
yer alan Konya-Mersin arası çift hatlı demir yolu ve lojistik merkez
yatırımlarına hız verilmeli, sanayici ve
ihracatçımızın limanlara hızlı ve uygun maliyetli
ulaşımı bir an önce sağlanmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki iki
önergeyi okutuyorum şimdi. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Şimdi, aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesinde
yer alan ibaresinin bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken (Diyarbakır) ve arkadaşları
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Bülent Kuşoğlu Erkan Aydın Seyit Torun
Ankara Bursa Ordu
Musa
Çam Mahmut
Tanal
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN İlk önerge
üzerine Bursa Milletvekili Erkan Aydın söz istemiştir.
Buyurun Sayın
Aydın. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 68 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesine
ilişkin verilen önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle şunu ifade
etmem gerekir ki; bugün basında yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanıyla ilgili geçen bir yazıda, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yerleşkesinin adı
Cumhurbaşkanlığında olduğu gibi külliye olarak
geçmiştir. Bu konunun Parlamentomuzdaki Hâkimiyet kayıtsız
şartsız milletindir. ilkesine ve demokrasiye aykırı
olduğunu bildirerek bu konuyla sözlerime başlamak istiyorum.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Sayın Vekil, CHPli Başkanlık
Divanı üyeleri de oradaydı, görmemişler mi? Orada altına
imza atıp da burada kabul etmemek ikilemdir.
ERKAN
AYDIN (Devamla) Gelelim ilgili maddeye: Aslında 28inci maddenin
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonundan gelmesi gerekiyordu. Ancak torba yasanın içine atılarak
Plan ve Bütçe Komisyonundan bugün görüşme olarak önümüze gelmiş
bulunuyor.
Madde,
sigortalı işçi çalıştıran işverene
iyileştirmeyle ilgili bir konu olmakla birlikte, 18 ile 29 yaş
arasında işçi çalıştıran işverenin yüzde 15,5
oranındaki işveren indiriminden yararlanmasıyla alakalı.
Ancak burada sadece gençlere sağlanan bu indirimin, orta yaş ve orta
yaş üzeri çalışanlara büyük bir haksızlık olduğu
konusunda görüşlerimiz var. Çünkü, orta yaş ve ileri yaştaki
çalışanlar işveren tarafından tercih edilmediği için o
yaştan sonra da iş bulmakta sıkıntı çektiklerinden
işsiz kalarak daha büyük bir psikolojik baskı altında
işlerini kaybediyorlar.
Geçtiğimiz
günlerde İŞKURun raporlarına bakma fırsatım oldu;
maalesef, durum içler acısı. İŞKUR genç
çalışanlara istihdam olanağını daha kolay bulurken,
orta yaş ve üzerindekiler bu fırsattan yararlanamıyorlar. Eğer
bu konuda önlem alınmazsa Sosyal Sigortalar Kurumunun 2015
yılında verdiği 80 milyar 629 milyon lira, eski parayla 80
katrilyon liralık açığın, önümüzdeki yıllarda çok daha
fazla büyüyeceği bir gerçek.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede işler kötüye gidiyor. 6 milyona yakın işsizimiz,
17 milyona yakın yoksulumuz var. Ailelerin yüzde 85i geçim
sıkıntısı yaşıyor. Kredi kartı, tüketici
kredisi borçları 2002den 2015 sonuna yüzde 5.682 oranında
artmış bulunmakta. Aileler geçinemiyorlar, iç geçimsizlikten dolayı
boşanmalar ve huzursuzluklar hızla artmakta.
Tüm
bunların temel sebebi işsizlik ve iş yaşamındaki büyük
dengesizlik. Hangi birini söyleyeyim? 2013te 820 milyar TL olan
millî gelir 2014te 799 milyara, 2015te de 722 milyar TLye
gerilemiş durumda. 2015in ilk on bir ayında 69 milyar dolar
tutarında yabancı sermaye kaçmış bulunuyor ve Türkiye,
hisse senedi satacağına hâlâ borç senedi veriyor. Enflasyon hedefi
son beş yıldır tutmuyor. Tüm vergi yükü çalışanların
sırtında. Yılbaşında artan vergi oranlarıyla bu
yük iyice taşınamaz hâle geldi.
Değerli
milletvekilleri, ücretli çalışanlar üzerinde ağır bir vergi
yükü bulunmaktadır. Türkiyede gelir ve kazanç üzerinden alınan
verginin yaklaşık üçte 2si ücretliler tarafından ödenmektedir.
Vergi yükünün de bir an önce değerlendirilmesi gerekip iş
yaşamındaki sorunların da bir an önce çözülmesi gerektiğini
vurguluyorum.
Değerli
ekonomist Stiglitz eşitsizliğin geldiği boyutu şu sözlerle
göz önüne seriyor: Geçen hafta Sayın Başbakanın da Davosta
görüşerek fikir alışverişinde bulunduğu Stiglitz
Avrupada ineklere günde 2 dolarlık sübvansiyon
uygulanıyor. Çalıştığım Dünya
Bankasının yoksulluk standardı ise günde 3 dolar.
Avrupada inek olmak, yoksul ülkelerde vatandaş olmaktan daha iyi! diyor.
Umarım
biz de geçtiğimiz bu süreçlerden sonra bu 3 dolarlık durumlara
düşmeyiz diyorum ve 28inci maddenin bu kısmının da
iyileştirilerek tekrardan Komisyona getirilmesini diliyor, saygılar
sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerine Mehmet Emin Adıyaman.
Buyurun Sayın
Adıyaman.
Sizin de süreniz beş
dakikadır.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün, Misakımillînin 28 Ocak 1920de kabul edilişine ilişkin
parti grupları söz aldılar ve bu protokolün ya da Misakımillî
anlaşmasının, ilkelerinin önemine vurgu yaptılar.
Doğrusu bu Misakımillînin ortaya çıktığı ruh,
dönemin koşulları ve hangi şartlar üzerinden böyle bir ilkenin,
böyle bir anlaşmanın ortaya çıktığını
düşünmemiz gerekiyor.
Dikkat edilirse 28 Ocak 1920
hâlâ Osmanlı Devletinin varlığını devam
ettirdiği ve Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin henüz
atılmadığı dönem. Ve dikkat ederseniz, bu Misakımillî
fikrinin ilk ortaya çıktığı yer Vilayat-ı Şarkiye
Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti. Bu cemiyetin ilk olarak ortaya
attığı bu görüş Erzurum, Sivas ve Amasya protokolleriyle
bir şekil almıştır. Bu fikrin temelindeki husus şu: Dağılmak
üzere olan Osmanlı İmparatorluğunda yeni kurulacak vatan, yeni
kurulacak ülkenin sınırları hangi bölgeleri kapsayacaktır?
Ve Amasya protokollerinde çok net olarak ortaya konulan Kürtlerin veya
Türklerin çoğunlukta olduğu toprak parçaları ortak vatan olarak
kabul edilmiştir.
İşte tam da bu ruh
üzerinde, tam da bu anlayış üzerinde yani Kürtlerin ve Türklerin
ortaklığına ama aynı zamanda eşitliğine ama
aynı zamanda ortak vatan duygusu etrafında şekillenen
Misakımillî, bildiğiniz üzere sadece bugünkü sınırları
da kapsamıyor. Ve bu ana fikir üzerine, bu ruh, bu felsefe üzerine -çok
iyi biliyorsunuz- kurucu Anayasa -hep kurucu felsefeden bahsederiz- 1921
Teşkilatı Esasiye Kanunudur ve Teşkilatı Esasiye Kanunu ne
1924 Anayasasının ne 1960 darbe anayasasının ne 12 Eylülün
hâlâ uygulamada olan Anayasasının ruhuna uymuyor, bu ruhun tam
tersidir. 1921 Anayasası, Türkiyede çoğulcu bir aidiyeti,
Osmanlı mirasından kalan çoğulcu bir ülkeyi ve
çoğulculuğa dayalı bir ulus kavramını yani Anadolu ve
kürdistanı ortak vatan kabul eden bir anlayış. Her ne kadar
Lozan sürecinde bugün Güney Kürdistan diye tabir ettiğimiz Kerkük,
Musul ve Rojava dediğimiz bölgeler Türkiye
sınırlarının ötesinde, İngiliz ve Fransız
hâkimiyetinde kalmış olsa da esas itibarıyla Misakımillîdeki
ruh, anlayış, Kürtlerin ve Türklerin her alanda eşit olduğu
ortak vatanı belirleyen bir protokoldür, bir kabuldür ama 1924
Anayasasının oluştuğu süreç tıpkı 1 Kasım
seçimleri sürecinde oluşan sürecin benzeri bir anlayışın,
bir zihniyetin hâkimiyetinde gerçekleşti ve o günden bugüne de Kürt sorunu
bu ülkede hep problem olmuştur, hep yara olmuştur.
Tek bir şey söylüyoruz:
1924 Anayasasının illere özerklik tanıyan hükümlerini bugün bu
Meclis kabul ederse kimimizin terör, kimimizin bölücülük, kimimizin vatan
hainliği diye ifade ettiği Kürtlerin demokratik hak taleplerinin
büyük çoğunluğu karşılanmış olacaktır,
dolayısıyla bu sorun çözülmüş olacaktır. 1924
Anayasasından sonra esas kuruluş felsefesine aykırı bir
anlayışla devam eden ve bugün hâlâ o devam eden
anlayışın sonucu Kürtler bu ülkede yok sayılmıştır,
inkâr edilmiştir, kendi geleceklerini belirleme hakları ellerinden
alınmıştır, hiçbir statüye sahip olmadan tekçi bir
anlayış içerisinde devam ettirilmeye çalışılmıştır.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunarım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeyi oylarınıza sunuyorum
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Akçay, oylamayı bitireyim, ondan sonra.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
28inci madde kabul
edilmiştir.
Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, tutanaklara girmesi bakımından ifade ediyorum
ve bu sözler de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçeliye aittir. Bugün Misakımillînin yıl dönümü,
96ncı Yıl Dönümü ve sabah da bu konuda görüşlerimizi ifade
etmiş idik.
Misakımillî mülki
millettir, millet ise Türktür. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tek bir
milletiz ve bu milletimizin de adı Türk milleti olarak ifade
edilmiştir ve Misakımillî sınırları da 28 Şubat
1920 yılı içerisinde belirlenen
sınırlarımızdır. Hâkimiyet de kayıtsız
şartsız milletindir. Egemenlik
BAŞKAN Geçti
tutanaklara Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet,
bunları dikkate alarak, birtakım isimler, sıfatlar
değiştirmeye çalışmayı şiddetle reddederiz ve
bunun da mücadelesini sonuna kadar hep birlikte vermemiz gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Tutanaklara
geçmiştir.
Sayın milletvekilleri,
29uncu madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç adet önerge
vardır; okutuyorum.
Okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 29'uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Mahmut
Tanal Lale
Karabıyık
Ankara İstanbul Bursa
Serdal
Kuyucuoğlu Musa
Çam Seyit
Torun
Mersin İzmir Ordu
MADDE 29- 5510
sayılı Kanunun 87nci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinde bulunan "ile bu kapsamda sayılan kişilerden sosyal
güvenlik destek primine tabi olanlar," ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
İdris Baluken Çağlar Demirel Osman Baydemir
Diyarbakır Diyarbakır Şanlıurfa
Kadri Yıldırım Gülser
Yıldırım Erol
Dora
Siirt Mardin Mardin
Bedia Özgökçe Ertan Nihat Akdoğan
Van Hakkâri
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 29uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Baki Şimşek Kamil Aydın Mehmet
Günal
Mersin Erzurum Antalya
Erhan Usta Arzu
Erdem Emin
Haluk Ayhan
Samsun İstanbul Denizli
Mustafa Kalaycı İsmail Faruk Aksu Deniz Depboylu
Konya İstanbul Aydın
Madde 29- 5510
sayılı Kanunun 87nci maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
b) 4üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendine tabi olanlar, isteğe bağlı
sigortalı olanlar ve 60ıncı maddenin birinci
fıkrasının (d) ve (g) bentlerinde sayılan kişilerin
kendileri,
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Erzurum Milletvekili Kamil Aydın.
Buyurun Sayın
Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, siz artık bey oldunuz, kızmak bize, sükûnet size;
eleştirmek, öfkelenmek bize, yatıştırmak, suhuletle,
sükûnetle idare etmek size. Bu
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Siz de kızmayın, biz de kızmayalım canım.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Şimdi, bir söz de size Sayın Sendika Temsilcim; şimdi
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Siz de kızmayın, biz de kızmayalım, ne güzel
MEHMET METİNER
(İstanbul) Tam yatışmışken
KAMİL AYDIN (Devamla)
Müsaade ederseniz
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müsaade edelim, hatibin insicamını bozmayalım.
KAMİL
AYDIN (Devamla) Sayın milletvekili arkadaşlar, bakın,
Başkanımız bizim Başkanımız, hepimizin
Başkanı, artık partili bir Başkan değil, o
psikolojiden bir an önce kurtulun, hepimizi idare etmekle mükellef şu anda.
Dolayısıyla, partili Meclis Başkanı değil. Şimdi,
bundan hareketle, Allah korusun, bir de, bugünlerde çok gündemde tutulan bir
şey var, partili Başkan olduğunda bu Meclisin hâli ne olur diye
hakikaten endişeye kapılıyorum.
MEHMET METİNER
(İstanbul) O günleri de görürüz inşallah.
KAMİL AYDIN (Devamla)
Mehmet Bey, biraz dinleyin lütfen.
Efendim, millî irade 23
Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurumda toplandı ve
buna bölgenin bütün grupları katıldılar. Yani, vatanı,
milleti, istiklali, istikbali kendine endişe eden bütün gruplar geldi ve
bir karar aldılar Mustafa Kemal Başkanlığında: Millî
sınırlarımız içerisinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
Bunun artık ilerisi gerisi yok. Buna katılmayıp -her türlü
fitneye- Batı emperyalizminin uşaklığını yapan
gruplar ise bildiklerini yaptı, onlar da yollarına devam ettiler ama
Türkiye Cumhuriyeti devleti de böyle bir karar sonucu oluştu.
Şimdi, ben bu aralar
1930lu, 1940lı yılların Meclis tutanaklarına
bakıyorum, işte böyle araştırma ruhumuzdan dolayı.
Baktığımda çok güzel şeyler de gördüm, eleştirilmeye
matuf şeyler de gördüm. Ve şu endişeyi taşıyorum bu
Meclisin bir üyesi olarak değerli arkadaşlar: Yirmi yıl sonra,
otuz yıl sonra, yıllar sonra -bizler fâniyiz ya da bu Mecliste
olmayacağız- bizim bugün konuştuklarımızı da
bizden sonraki kuşaklar inceleyecekler ve gerçekten inşallah onlar
inceleyip, araştırıp konuştukları zaman bizlerin
hatıralarını kızartacak, efendim, bizlerin ruhaniyetini
rahatsız edecek şeyler yapmamış oluruz diye düşünüyorum.
Bu anlamda şahsım adına şunu ifade ediyorum: Ben Anayasaya
sadakattan ayrılmayacağıma yemin ettim. Onun için bu yeminimi
muhafaza edeceğim. Yemin içeriğinin diğer maddeleri de var ama
Bugün çok ilginç bir grup
geldi bana, belki sizlere de uğramıştır, Terörle Mücadele
Sırasında Yaralanıp Gazi Sayılmayanlar Derneği.
İnanın içim burkuldu, rahatsız oldum, vicdan azabı
duyuyorum, duymaya da devam edeceğim ama onlar adına bir şeyler
söylemek istiyorum. Bu arkadaşlarımız inanın -gazete
manşetleri burada- terörle mücadele etmişler, hele birisi inanın
gerçekten insanın yüreğini çok acıtıyor çünkü yüreğine
yapışık hâlâ daha bir kurşun taşıyor bu genç
arkadaşımız. Birisinin alnına dokundum, orada kalan
maddeyi, saçmayı gördüm, hissettim kolumdaki platinler gibi, o beni
yıllardır rahatsız ediyor. İnanın sırtında
40 tane mermi, saçma şeyi kalmış, iki parmağı yok, üç
parmağı yok, arşivlemiş getirmişler.
Yüce Meclisimizin
değerli milletvekilleri, biz burada gerçekten adlarına
seçildiğimiz insanların sıkıntılarına,
problemlerine çare üretmek için varız. Bu aralar, Millî Savunma Komisyonu
üyesiyim ama heyhat, millî savunmanın çeşitli birimleriyle ilgili
birçok kararlar alınıyor, torba yasalar düzenleniyor ama biz
Komisyonda hiçbirini görüşmedik, fikrimizi beyan dahi edemedik,
şunları dile getiremedik. Bu çocuklar bizim çocuklarımız,
bu çocuklar, bakın, Çanakkalede sabilerimiz gitti, onlar için bugün
filmler, ağıtlar düzüyoruz. Sahip çıkmak yirmi yıl sonra,
otuz yıl sonra, yüz yıl sonra bunlar için film yapmak değil,
bugün ne olur yüce Meclisin değerli milletvekilleri; biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak gerçekten bu konuda biraz duyarlıyız. Diyoruz
ki, bu gazilik, muharip gazilik, malullük içeriklerini biraz genişletelim.
Bu evlatlarımıza da sahip çıkalım. Dün,
kaçakçılıkla mücadele adına öldürülen birileri için
ağıtlar yakıp, özürler dileyip, tazminatlar düzenleyip, bir sürü
maddi manevi taleplerin karşılanmasını sağlarken bugün
bunların karşısında lütfen vicdanlarınıza
sesleniyorum, bu kardeşlerimize de sahip çıkalım diyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aydın.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi tekrar
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım ve talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 29uncu
maddesindeki "yer alan" ibaresinin "bulunan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Diyarbakır) ve arkadaşları
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Bülent
Kuşoğlu (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu.
Buyurun Sayın
Kuyucuoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
SERDAL KUYUCUOĞLU
(Mersin) Sayın Başkan, sözlerime başlarken Diyarbakırda
şehit düşen 3 asker, 1 Özel Harekâtçı ve Mersinli
Yüzbaşı Yiğitcan Ciğayı rahmetle, saygıyla
anıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının emeklilerin sosyal güvenlik
destek primi kesintisini düzenleyen 29uncu maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi tekrar saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle uzun yıllardır ekonomik zorluklar nedeniyle
çalışmak zorunda kalan emeklilerimizin ödemek zorunda
kaldığı sosyal güvenlik destek primi kesintilerinin
kaldırılması partimizin uzun yıllardan beri savunduğu
ve önerdiği bir değişikliktir. Bu nedenle, bu madde
değişikliğini olumlu bulduğumuzu ve desteklediğimizi
belirtirken muhalefet partilerinin önerilerinin de iktidar partisi
tarafından dikkate alınması sevindirici bir gelişmedir.
Cumhuriyet Halk Partisinin seçim bildirgelerinde yer alan vaatlerin iktidar
partisince de benimsenmesi ve Meclis gündemine getirilerek
kanunlaştırılması emeklilerin mağduriyetlerinin
giderilmesi konusundaki partimizin çabasının bir sonucudur. Partimiz
muhalefette olsa da seçim programlarının iktidar tarafından
kabul edilmesi olumlu bir gelişmedir. (CHP sıralarından
alkışlar) İktidar partisinin Cumhuriyet Halk Partisi
programlarından daha fazla yararlanması halkımızın
yararına olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
elbette emeklilerimizin sorunları sadece sosyal güvenlik destek primi
sorunu değildir. 11 milyon civarındaki emeklimizin yüzde 33ü
çalışmak zorunda kalmaktadır. Yani, 3 milyonun üzerinde
emeklimiz geçim zorluğu nedeniyle çalışmaktadır. Adı
üzerinde, emekli olup rahat bir hayat sürmesi gereken
vatandaşlarımız hem çalışmak zorunda kalıyor hem
de yıllardır bu emeklilerimizden kesinti yapılıyordu. Bir
yandan emeklilerimizin hakları yeniyor, diğer yandan ekonomiye katma
değer sunanlar cezalandırılıyordu. Geç de olsa bu
yanlıştan dönmek, hem ekonomimiz hem de emeklilerimiz
açısından olumlu bir gelişmedir.
İlginç olan diğer
bir veri ise çalışan emeklilerimizin yüzde 30,4ü 65 yaş ve
üzeri çalışandır, bu da bize göstermektedir ki yaşam
koşullarının ağırlığı insanlarımızı
mezara kadar çalışmak zorunda bırakmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
iki maaş ikramiye önerdiğimiz emeklilerimize iktidar tarafından
verilen 100 liralık artışın, yapılan zamlar ve
dolardaki aşırı yükseliş nedeniyle daha fazlası
ceplerinden çıkmıştır. İktidar bu vaadini güncellemeli
ve 100 TL artışa ilave olarak partimizin önerdiği iki maaş
ikramiyeden en az birini bir an önce emeklilerimize ödeyecek yasal düzenlemeyi
de Meclise getirmelidir.
2013 yılı TÜİK
verilerine göre, emeklilerimizin ilk yüzde 20lik diliminin ortalama
maaşı 311 TL, 2nci yüzde 20lik dilimi 768, 3üncü yüzde 20lik
dilimi 875, 4üncü yüzde 20lik dilimi 1.007 ve son olarak da 5inci yüzde
20lik dilimi ise 1.543 TL emekli maaşı almaktadır. Türkiye
ortalaması ise 899 liradır. Bu verilere
baktığımızda, emeklilerimizin durumunun gerçekten içler
acısı olduğu görülmektedir. Ülkemizde sadece kiraların
2004-2014 yılları arasındaki artış oranının
yüzde 250 olduğu gerçeği karşısında, emekli
maaşlarıyla geçinmek mucize hâline gelmiştir. Banka kredileriyle
geçimlerini sürdürmek zorunda kalan emeklilerimiz borç batağına sürüklenmekte
ve icralara maruz kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
kısaca yaşa takılan emekliler olarak adlandırılan
çok sayıdaki emeklimizin de mağduriyetlerinin giderilmesi
gerekmektedir. Ortalama olarak beş ila on yedi yıl emeklilikleri ötelenen
bu vatandaşlarımızın, acil olarak genel sağlık
sigortası sorunları çözülmelidir. Dışarıdan primlerini
ödeyemeyen birçok emeklimiz ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler
sağlık yardımından faydalanamadığı için
perişan durumdadır. Sosyal devlet olma ilkesi gereği,
devletimiz, yaşa takılan emeklilerimizin en azından bu
sorunlarını çözmelidir.
Değerli milletvekilleri,
sevgi ve saygının yanında emeklilerimize insanca
yaşayabilecekleri bir ücret de vermemiz gerekmektedir. 65 yaş ve
üzeri 1 milyonun üstünde kişinin çalıştığı bir
ülkede refahtan ve gelişmiş ekonomiden söz etmemiz mümkün
değildir.
Konuşmama son verirken,
Cumhuriyet Halk Partisi seçim bildirgesindeki emeklilerimize verdiğimiz
bir sözün gerçekleşiyor olmasından duyduğum memnuniyeti ifade
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen Hakkâri Milletvekili Nihat
Akdoğan.
Buyurun Sayın
Akdoğan.
Sizin de süreniz beş
dakikadır.
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 68 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 29uncu maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
aslında bugün tam istediğimiz
Bugün 28 insanın bu
Özellikle
bütün ısrarlarımıza rağmen, bütün görüşme
taleplerimize rağmen, bu 28 insandan 6sı hayatını
kaybetti. Arkadaşlarımızın bugünkü
Arkadaşlarımız eğer Genel Kurulda, burada değilse
arkadaşlarımız bununla ilgili Yarın bu toplumun
karşısında mahcubiyet duymayalım, bu toplum
karşısında vicdanlarımız rahat olsun. diye
çalışmalar içerisindedir. Bugün bile görüşmeler devam ederken
bir sivil insanımız, yaralı insanımız
hayatını kaybetti. Ben gerçekten buradan birçok
insanımızın, hangi parti olursa olsun fark etmiyor,
rahatsızlık duyduğuna inanıyorum, vicdanlarımızın
bunu kabul etmediğine inanıyorum. Eğer Hükûmet orada operasyonu
yönetenler üzerinde söz geçiremiyorsa biz seçilenler topluma ne diyeceğiz?
Bir bir o insanlar hayatını kaybedecek ve biz bunlara karşı
duyarsız kalacağız. Ve şu anda da 4 tanesinin durumu
ağır. Ben bu konuda bütün siyasi partilerin harekete geçmesi
gerektiğini düşünüyorum. Ne olursa olsun, sivildir, başka bir
şeydir ama yaralı insandır. Hipokrat yemini etmiş insanlar
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Niye ambulans gidince getirilmiyor yaralılar, onu da izah et.
Ambulanslar geliyor orada güvenli bölgeye, niye yaralılar oraya
getirilmiyor, ateş açılıyor, onu da izah et kürsüden, herkes
duysun.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Bakın, 11 defa gitmiş ve 11 defa da ateş ediliyor.
Bunu ben
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Gerçekleri saptırma.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Bakın, buradan itiraz etmeyin, lütfen ben sözlerimi
tamamlayayım.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Yok, tutanaklara girdi orada, gerçekler belli.
BAŞKAN Müdahale
etmeyelim Sayın Milletvekili.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Bakın, bir şey söylüyorum. Beytüşşebapa
gittim, Beytüşşebapta
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ambulans kaç kere geldi oraya, onu söyle bakalım.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla)
yirmi metre ötesinde ambulans şoförü vuruldu. Kim vurdu?
OKTAY ÇANAK (Ordu) Kim
vurdu?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Kim vurdu?
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Kim vurdu, söyle!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Oradaki güvenlik güçleri vurdu, bu bellidir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Yazıklar olsun ya, bu söylenecek laf mı!
OKTAY ÇANAK (Ordu) Yuh,
Allahtan kork!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Evet, size yuh.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Güvenlik güçleri ambulansı niye vursun? Böyle bir şey
olur mu?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Ya, sen söylediğine inanıyor musun?
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Bakın, bir şey söyleyeyim, bakın, bunu açık ve
net söyleyeyim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY ÇANAK (Ordu)
Manisada niye vurulmuyor?
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Başkan, susturacak mısınız? Bir susturun.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Ya, sen polisi
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Sayın Hatip, yalnız, siz de sübut bulmadan
birilerini suçlamayın lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Çarpıtma!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Bakın, bir şey söylüyorum
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Susmayacağız, yanlış ve yalan beyanda
bulunduğu sürece susmayacağız.
OKTAY ÇANAK (Ordu) PKK
kendisi söylüyor Ben vurdum. diye.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Bir şey söylüyorum.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Yazıklar olsun!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Bakın, burası Sur, Sur, burası Sur, buradaki Suriye
değil. Biz geçenlerde de burada söz aldığımızda bir
şey söyledik.
MURAT BAYBATUR (Manisa)
Suriyeye çevirmeye çalışan sizsiniz.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Kimden korkuyorsunuz?
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Bakın, işte Parlamento
Eğer öyle bir dönüşüm
varsa Parlamento iradesini ortaya koymalıdır.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sen dön, terör örgütüne söyle o iradeyi!
OKTAY ÇANAK (Ordu) Her
geldiğinde yalan söylüyorsun buraya.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Hendekleri niye kapatmadılar?
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) İradesi elinden alınan bir parlamento var, işte biz
buna karşıyız. Parlamentoyu işletmek zorundayız.
OKTAY ÇANAK (Ordu) Neye
karşısın?
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) Neye karşıyız? Türkiyedeki Kürt sorunundan on üç
yıl boyunca siz burada bahsedeceksiniz ama çözüme gelince çözmeyeceksiniz.
OKTAY ÇANAK (Ordu) Sen
asıl PKKya karşı ol, ondan sonra gel burada konuş.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Bakın, buna bile tahammül edemiyorsunuz! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Buna bile tahammül edemiyorsunuz! Sizin
OKTAY ÇANAK (Ordu) - Polise,
askere iftira atıyorsun!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Sizin
OKTAY ÇANAK (Ordu) -
Şehide buradan iftira atıyorsun be!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Sizin
OKTAY ÇANAK (Ordu) -
Şehide iftira atıyorsun be!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Rojavada, Kürtler bir yerde söz sahibi olmasın diye siz
gittiniz, Cenevreye PYD katılmasın
HASAN TURAN (İstanbul) -
PYD terör örgütüdür!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Siz kendi içinizdeki sorunu nasıl çözeceksiniz?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Burası Türkiye!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Nasıl çözeceksiniz?
OKTAY ÇANAK (Ordu) - Senin
derdin Türkiyedeki sorunu çözmek değil!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - IŞİDle mi çözeceksiniz?
OKTAY ÇANAK (Ordu) - Senin
sorunun burada çözüm üretmek değil!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - El Nusrayla mı çözeceksiniz?
Vicdanlarınızı
OKTAY ÇANAK (Ordu) - Sen
kendi vicdanına bak!
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Burası Türkiye, Türkiye!
MURAT BAYBATUR (Manisa) -
Sana ne!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Nasıl, benim kardeşim değil mi? Türkmen
Dağında ne işiniz var o zaman?
OKTAY ÇANAK (Ordu) - Üç
yaşında çocuğu yetim bıraktınız be!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - O zaman şunu söyleyeceğiz
OKTAY ÇANAK (Ordu) -
Çocuklarının yanında askeri, polisi şehit ediyorsun! Neyi
konuşuyorsun?
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Biz Kürt siyasetinde doğru olacağız.
OKTAY ÇANAK (Ordu) - Pazarda
eşinin yanında askeri vuruyorsun, polisi vuruyorsun!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Kürtlere yaklaşımımız doğru olacak.
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Hiç
alakası yok!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Kimseyi düşmanlaştırmayacak.
OKTAY ÇANAK (Ordu) - Git, onu
PKKya söyle!
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Biz
PKKya düşmanız, PKKya!
OKTAY ÇANAK (Ordu) - PKKya
söyle onu!
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Siz halka düşmansınız, halka, halka! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Başkan
BAŞKAN - Sayın
Hatip
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Başkan, bu tutumunuzu da kabul etmiyorum. Onlar buraya
çıktıklarında herkes sessizce dinliyor, biz
çıktığımızda bizim
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bu, sizden kaynaklı
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) - Yalan söylemiyoruz biz!
MURAT BAYBATUR (Manisa) -
İftira atıyorsun, iftira!
BAŞKAN - Sayın
Akdoğan, insanları tahkir ederseniz orayı nasıl
frenleyebilirim ben?
MURAT BAYBATUR (Manisa) -
Yalan söylüyorsun, iftira atıyorsun!
BAŞKAN - Lütfen, ben kaç
defa buradan hem sizi temiz bir dile hem de sayın milletvekillerini bir
şekilde, insicamınızı bozmamak üzere, davet ettim. Ne
yapabilirim?
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Başkan, bakın
BAŞKAN - Ne yapabilirim?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Sen Devlet ambulans şoförünü öldürüyor. de, biz
susalım(!)
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Başkan, burada sabahtan beri sizi izliyorum.
BAŞKAN - Herkese aynı
şeyi yapıyorum.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Tutumunuzun ne kadar hakkaniyetli olduğunu da görüyorum(!)
BAŞKAN - Sayın
milletvekillerini uyardım, kaç defa uyardım. Ne yapabilirim?
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Sizin gitmediğiniz yerlerden geliyoruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
Akdoğan, lütfen, buyurun, yerinize buyurun.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Ben, gerçekten
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
Akdoğan, bakın, süreniz doldu. Buyurun, yerinize buyurun.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla)
- Başkanım, bir şey de söylemeyelim mi?
BAŞKAN - Süreniz doldu.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Tamam da bu kadar itirazı susturamadınız.
BAŞKAN - Boş verin,
siz onu dışarıda susturursunuz. Oturursunuz, konuşursunuz.
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Yok, siz burada susturun.
BAŞKAN - Buyurun, lütfen
yerinize.
Bir sonraki
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Ben buradaki tavırlarınızın çözüm sürecinin
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Sen kendine laf söyle!
BAŞKAN - Sayın
Akdoğan, lütfen
NİHAT AKDOĞAN
(Devamla) - Bu kadar insan ölürken bile bu kadar sessiz kalmanızı
protesto ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
Akdoğan
Sayın milletvekilleri,
bakın, sabah da aynı şekilde ifade ettim. Konuşmasını
yapan sayın hatiplerin şahıslara ya da güvenlik güçlerine ve
idare makamlarına yönelik kesin ve maddi gerçeklik olarak sunulan
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Başkan, siz oradan müdahale edersiniz ama vekillerin burada
müdahale etmeye hakları yok.
BAŞKAN
ve devlet
kurumlarını veya kişileri itham eden ifadelerle kaba ve
yaralayıcı sözlerde bulunmamasını istirham ettim.
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Siz oradan düzeltirsiniz ama bunların hakları yok.
BAŞKAN Lütfen,
sayın hatipleri temiz bir dil kullanmaya bir kez daha davet ediyorum.
Buyurun Sayın
İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, biraz evvelki hatip
konuşmasında buradaki sivil ölümlerinden bizleri sorumlu tuttu. Bu
nedenle, 69a göre sataşmadan söz istiyorum.
TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van)
Hükûmet olan sizsiniz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın İnceöz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ben
öncelikle
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Ambulans gelmiyor, vay, vay, vay, ambulans
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Sen hangi haberden bahsettiğimi biliyor musun?
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Nasıl konuşuyorsun ya oradan!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen sizler de müdahale etmeyin.
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) İnsanlar hayatını kaybediyor orada, susuyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Sayın Başkan, nasıl konuşuyor!
KEREM ALİ SÜREKLİ
(İzmir) Otur yerine, otur!
BAŞKAN Sayın
Yıldırım, hatip kürsüde, lütfen
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Ekstra süre istiyoruz Sayın Başkan.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, tekrar başlatır
mısınız süreyi?
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Niye orada bizi sustururken süre vermiyorsunuz o zaman?
BAŞKAN Sayın
İnceöz, lütfen buyurun.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
13.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Hakkâri Milletvekili Nihat
Akdoğanın 68 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 29uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben öncelikle, dün de dâhil olmak üzere, asker, polis,
her biri birilerinin evladı, eşi olan bugüne kadar kaybetmiş olduğumuz,
vatandaşlarımızdan da aynı şekilde şehitlik
mertebesine ulaşan tüm şehitlerimize bu aziz vatanın
birliği ve bütünlüğü için canlarını feda etmekten ve bu
mücadeleyi sürdürmekten kaçınmayan, yaralanıp, tedavi olup tekrar o
bölgeye gidip o bölgedeki sivil halka canını, gövdesini koyan
şehitlerimizi rahmetle anıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Muş) Şehitleri ölüme göndermeyin, o mazlumları ölüme
göndermeyin.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Bununla beraber, burada bu gerçekleri çarpıtmamak lazım.
Bakın, söylediğiniz, burada, günlerdir Meclisi gerçekle ilgisi
olmayan beyanlarınızla meşgul ettiğiniz olay hiç de öyle
söylediğiniz gibi değil.
TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van)
Gördünüz mü? Gittiniz mi?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Sen nerden gördün?
TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van)
Biz oradan geliyoruz.
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Biz oradan geliyoruz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Bakın, bahse konu milletvekili
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Hadi be! Sen orada mıydın, sen nereden gördün?
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Görüyorsunuz, görüyorsunuz
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla)
silahlarla, araçlarla oradan teröristleri kaçırmaya
kalktığına dair iddialar var. Bakın, ambulans gidiyor oraya
-dün de burada söyledim- güvenli bölgeye, daha ötesine gidemiyor çünkü orada
teröristler ateş açıyor.
MURAT BAYBATUR (Manisa)
Çukurlarda bomba var.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Elbette ki burada çukurlardan da öteye gidemiyor.
Dolayısıyla
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Panzerler ateş ediyor, panzerler!
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Panzerler orada çok zorunuza gidiyor ama panzerler de şehit
olmak için, orada canını vermek için canla başla
çalışan güvenlik görevlilerimiz de dâhil
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Bu kadar kan üzerinden siyaset yapma ya.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Bunun bir tek sebebi var: Oradaki
vatandaşlarımızı korumak. İşte sizin zorunuza da
bu gidiyor, Türk ve Kürt halkı arasında bir kavga çıkarmak
istiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Sizin saray sevdanız savaşı çıkarıyor.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) Doğudan batıya, Anadolunun her tarafında bu
şanlı mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek için canını ortaya
koyan kardeşlerimiz var, işte bu sizin zorunuza gidiyor. Ambulanslar da
oraya gidiyor, öyle söylendiği gibi asker, polis ambulanslara
Yazıklar olsun!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) - Merhamet, merhamet. Yirmi dört saattir
Bakanlıktayız, haberin bile yok be.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) - Bu ifadeleri aynen size iade ediyorum. Söylendiği gibi
değil, terör örgütü tarafından, teröristler tarafından
ambulanslara ateş açılıyor. O gün Sağlık
Bakanımız da burada açıkladı. Artık oradaki
vatandaşlarımızı, kardeşlerimizi bu hakikaten
yanlış
BAŞKAN Sayın
İnceöz, bitti süreniz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Devamla) -
yani baştan aşağıya yanlış
beyanlarla, ifadelerle, algı yönetimleriyle onların geleceğini
çizemeyeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van)
- Onu siz yapıyorsunuz, siz. Kendinize bakın bir.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Adıyaman, buyurun.
Bir dakika Sayın
Adıyaman, tam olarak ne söyledi, ona göre ben
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MURAT BAYBATUR (Manisa) Ne
söyledi ya?
BAŞKAN Bir saniye
sayın milletvekilleri
TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van)
Açık sataşmada bulundu Başkan.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Efendim, doğrudan grubumuzun hem ismini zikrederek hem
Yazıklar olsun! dedi.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) HDP demedi, PKK dedi.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri)
Bir de bana Yazıklar olsun! dedi.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ya, terör örgütüne laf söylüyorum, sen niye alınıyorsun?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Ayrıca, ambulanslarla ilgili oradaki
beyanlarımızın yalan olduğunu söyledi. Tamamen yalan beyanlarda
bulunduğumuzu söyledi.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Adıyaman.
İki dakika
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
NİHAT AKDOĞAN
(Hakkâri) Başkan, ben de şahsım adına istiyorum,
Yazıklar olsun! dedi.
BAŞKAN Hayır,
Sayın Adıyaman onun için söz istedi, gruba.
14.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, gerçekten samimi olmak lazım. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Aynen öyle, aynen.
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Aynen öyle.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim. Sayın milletvekilleri,
istirham ediyorum, hatibe müdahale etmeyelim.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bakın, biz bir haftadır burada ısrarla 28
kişiden bahsettik. Şimdi, 28 kişinin, 28 sivil insanın
6sı hayatlarını kaybetti, 22 kişi kaldı. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MURAT BAYBATUR (Manisa) -
Çıksınlar, niye duruyorlar orada? Niye duruyorlar orada?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bakın, arkadaşlar, müdahale etmeyin lütfen.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) - Bir dinleyin ya, böyle olmaz Başkan.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bakın, yirmi dört saattir grup başkan vekilimiz ve 3
milletvekilimiz Bakanlıkta bu görüşmeleri yürütüyor.
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Ambulans gidiyor göndermiyorsunuz, doktor gidiyor göndermiyorsunuz.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bakın, sayın grup başkan vekili, son yirmi dört saat
içinde yapılan görüşmeler ambulansların hangi şartlarda
geri döndüğünü
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Teröristler ambulansa ateş açıyor, haberiniz yok herhâlde.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) - Lütfen bakın, lütfen burada hayalî konuşmayın.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Asıl siz konuşmayın, asıl siz
konuşmayın böyle hayalî. Tamam.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) - Burada açıklamak da istemiyoruz özel o görüşme
şeyini.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Mesajlarınız yerine ulaşmıyor artık,
boşuna çırpınmayın.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) - Bakın onu çok iyi biliyorsunuz ama burada sadece ceylan
koltuklarınızdan kalkıyorsunuz, hayal ürünü söylüyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Hadi be!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Teröristler ateş açıyor görmüyorsunuz onları, gözleriniz
görmüyor.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Sayın milletvekilleri, lütfen
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bakın, bizim, 28 insanın 22si
Arkadaşlar, her an
sayıları artıyor, artacaktır.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Çıksınlar, çıksınlar!
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Burada sivil insanlardan bahsediyoruz. Kaldı ki sivil
değil
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Terörist, terörist!
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Öyle olsa bile almak göreviniz, hukuk devletinin görevi. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Niye gelmiyor kardeşim?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bakın, işte anlayışınız bu.
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Senin anlayışın o işte.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Teslim olsun, teslim!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Suçlu olsalar dahi demokratik hukuk devletinin görevi
yaralıları almaktır, onların yaşam hakkını
temin etmektir.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Vermiyorsunuz, vermiyorsunuz!
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Biz ısrarla 28 sivilden bahsediyoruz.
MURAT BAYBATUR (Manisa)
Müsaade etmiyorsunuz!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Vermiyorsunuz, ateş açıyorsunuz! Burada konuşuyorsun!
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Yani böyle gürültü patırtıyla, karambolle, hayal ürünü
cümlelerle gerçeği çarpıtmaya çalışıyorsunuz, çok
ayıp! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Aynı kendini anlatıyorsun.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/517, 2/434) (S. Sayısı:
68) (Devam)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime kırk
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.39
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
68 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
30uncu madde üzerinde üç
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 30uncu maddesinin son fıkrasının
son cümlesinde yer alan bu şekilde ibaresinin bu fıkraya tabi
olarak şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arzu Erdem Mehmet
Günal Erhan
Usta
İstanbul Antalya Samsun
Mustafa Kalaycı Deniz Depboylu Emin Haluk Ayhan
Konya Aydın Denizli
İsmail Faruk Aksu
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 30uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Kuşoğlu Mahmut Tanal Seyit Torun
Ankara İstanbul Ordu
Musa Çam Lale
Karabıyık Uğur
Bayraktutan
İzmir Bursa Artvin
Hüseyin Yıldız
Aydın
MADDE 30 - 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 11 - 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
sigortalı sayılanlardan, doğum veya evlat edinmeye
bağlı olarak ilgili mevzuatına göre yarım zamanlı
çalışma hakkından yararlanmaları nedeniyle mali
hakları ile sosyal yardımları yarım ödenenlerin, bu
şekilde ödeme yapılan döneme ilişkin fiili hizmet süreleri ile
prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanır. Yarım
zamanlı olarak çalışılmaya başlanan günü izleyen
aybaşından itibaren normal zamanlı
çalışılması halinde ödenmesi gereken sigorta primine esas
aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık
tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli
keseneği ödenir. Ancak, bunların genel sağlık
sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde
herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primine
esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık
tutarının tamamı üzerinden ödenir. Bu maddenin primlerin ve prim
ödeme gün sayılarının yarım olarak uygulanacağına
dair hükümleri yarım zamanlı çalışanlardan ek 3 üncü madde
uyarınca ilave prim ödeyenler hakkında da uygulanır.
4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (c) bendine tabi sigortalılardan ilgili
mevzuatına göre yarım zamanlı çalışma hakkından
yararlanmaları nedeniyle mali hakları ile sosyal yardımları
yarım ödenenlerin eksik çalışılan süreleri, kendilerinin ya
da hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı
olarak çalışanların 41 inci maddede belirtilen esaslara göre,
haklarında mülga hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümleri
uygulananların ise müracaat ettikleri tarihteki emekli keseneğine
esas aylık tutarına ilişkin tüm unsurlar üzerinden güncel katsayılar
ile kesenek ve karşılık oranlarına göre hesaplanan borcu
kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde ödemeleri
şartıyla hizmet sürelerine eklenir.
40 ıncı maddede
bulunan tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında, 49 uncu
maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sigortalıların
yarım zamanlı olarak çalışılan sürelere ilişkin
fiili hizmet süresi zammı ve itibari hizmet süresi yarısı kadar
uygulanır. Emeklilikte ek gösterge ile makam ve görev tazminatına hak
kazanılmasında aranan süreler açısından bu şekilde
çalışılan dönemdeki hizmet süreleri de yarım olarak dikkate
alınır."
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel İdris Baluken Dirayet
Taşdemir
Diyarbakır Diyarbakır Ağrı
Filiz Kerestecioğlu Demir Gülser
Yıldırım Bedia
Özgökçe Ertan
İstanbul Mardin Van
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeyle kadınların
yarı zamanlı çalışmaları durumunda primlerinin
hesaplanması üzerinden bir değişiklik yapılması
amaçlanmıştır. Ancak kadınlara getirilen yarı
zamanlı çalışmayla kadınları ücretli emek gücü içinde eğreti
bir bileşen hâline getirmek ve kadın emeğinin değerini daha
da ucuzlatmak istenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 30uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Yıldız (Aydın) ve arkadaşları
MADDE 30 - 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 11 - 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
sigortalı sayılanlardan, doğum veya evlat edinmeye
bağlı olarak ilgili mevzuatına göre yarım zamanlı
çalışma hakkından yararlanmaları nedeniyle mali
hakları ile sosyal yardımları yarım ödenenlerin, bu
şekilde ödeme yapılan döneme ilişkin fiili hizmet süreleri ile
prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanır. Yarım
zamanlı olarak çalışılmaya başlanan günü izleyen
aybaşından itibaren normal zamanlı
çalışılması halinde ödenmesi gereken sigorta primine esas
aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık
tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli
keseneği ödenir. Ancak, bunların genel sağlık
sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde
herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primine
esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık
tutarının tamamı üzerinden ödenir. Bu maddenin primlerin ve prim
ödeme gün sayılarının yarım olarak uygulanacağına
dair hükümleri yarım zamanlı çalışanlardan ek 3 üncü madde
uyarınca ilave prim ödeyenler hakkında da uygulanır.
4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (c) bendine tabi sigortalılardan ilgili
mevzuatına göre yarım zamanlı çalışma hakkından
yararlanmaları nedeniyle mali hakları ile sosyal yardımları
yarım ödenenlerin eksik çalışılan süreleri, kendilerinin ya
da hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı
olarak çalışanların 41 inci maddede belirtilen esaslara göre,
haklarında mülga hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümleri
uygulananların ise müracaat ettikleri tarihteki emekli keseneğine
esas aylık tutarına ilişkin tüm unsurlar üzerinden güncel
katsayılar ile kesenek ve karşılık oranlarına göre
hesaplanan borcu kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay
içinde ödemeleri şartıyla hizmet sürelerine eklenir.
40 ıncı maddede
bulunan tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında, 49 uncu
maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sigortalıların
yarım zamanlı olarak çalışılan sürelere ilişkin
fiili hizmet süresi zammı ve itibari hizmet süresi yarısı kadar
uygulanır. Emeklilikte ek gösterge ile makam ve görev tazminatına hak
kazanılmasında aranan süreler açısından bu şekilde çalışılan
dönemdeki hizmet süreleri de yarım olarak dikkate alınır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükümet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHIRCILIK
BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız.
Buyurun Sayın
Yıldız, (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim;
bir Aydın milletvekili olarak 2007'de çıkan yasaya göre Aydın'da
jeotermalle ilgili, jeotermal santral kurulması için bir yasa
çıkarıldı. Bu yasa özel çıkarılmış bir yasa
arkadaşlar. Şu an Aydın, nüfusunun yüzde 80'i tarımla
geçinen bir ilimiz. Jeotermal santraller kurulduktan sonra -ortalama yılda
200 milyon dolar incir ihracatımızı yaparken- daha dün ilk 20
milyon dolarlık incir ihracatımızda maalesef
Hırvatistan'dan incirlerimiz geri geldi.
Değerli dostlar,
değerli arkadaşlar; bugün bir kum ocağı açarken bile ÇED
raporu istenirken o 2007'de çıkan yasaya göre jeotermal santraller için,
üzülerek söylüyorum, ÇED raporunu çıkardılar.
Bugün Amerikada,
İtalyada, Fransada çöpe atılan o santrali tekrar o şirketler
gidip çöpten aldılar, getirdiler, Aydında jeotermal santral kurdular
değerli arkadaşlar. Şu an, üzülerek söylüyorum, kükürt
oranı yüzde 180 arttı. Yıllardan beri, dedemizden,
babamızdan kalan bütün incirlerimiz, zeytinlerimiz maalesef kesilmektedir.
Ben burada huzurunuzda sesleniyorum, Çevre ve Şehircilik Bakanı
burada, kendisi Adanalı, çiftçiliğin ne olduğunu çok iyi bilir,
özellikle rica ediyorum sizden, yarın çevre il müdürünüzü arayın, bir
ölçüm yaptırın. Değerli arkadaşlar, jeotermal santral
kurulurken, yeni bir teknolojiye ulaşıldı, o teknolojiyle,
üretilen enerji soğutularak çıkıyor. O zaman ne kükürtdioksit ortaya
çıkar ne de ovamız ve incirimiz, zeytinimiz zarar görür.
3-4 tane şirket para
kazansın diye 1 milyonluk nüfus göç vermektedir. Bugün daha yeni telefon
açtı arkadaşlar, İncirliova, Germencik, Efeler merkez, Köşk
ve Sultanhisar boşalmak zorunda kalmış, İzmire
taşınıyorlar, başka yerlere taşınıyorlar.
2002 yılında Aydında 8 milletvekili varken -üzülerek
söylüyorum, göç alan bir ilden göç veren bir ile döndük- şu an Aydın
7 milletvekiliyle temsil ediliyor. Değerli arkadaşlar, Aydın
2002de AKPye 4 milletvekili verdi, 2007de 3 milletvekili verdi, 2011de 3
milletvekili verdi, 2015te 3 milletvekili verdi yani Aydına bu reva
mı, size soruyorum?
Değerli
arkadaşlar, o yasada, sadece 3 tane şirketi zengin etmek için, bugün
Aydın Büyükşehir Belediyesi, eğer evler
ısıtılırsa veya ben veya oradaki çiftçi seracılık
yaptığı takdirde gidip o şirketlerden izin almak zorunda
yani kişilere özel kanun çıktı. Böyle bir özel kanun
çıkabilir mi?
Değerli Bakanım,
siz Adanalısınız. Sizler muhakkak Çukurova
Çukurova büyük bir
ovadır. Bugün çiftçinin durumunu çok iyi biliyorsunuz. 2002den beri
yaptığınız politikalardan dolayı çiftçi zor durumda.
Arkadaşlar, Türkiyede
üretilen incirin yüzde 63ü Aydında üretiliyor, kestanenin yüzde
36sı Aydında üretiliyor, pamuğun yüzde 15i Aydında
üretiliyor. Göreceksiniz, önümüzdeki dönem bu bölgelerde ne incir olacak ne
zeytin olacak ne de pamuk olacak. Bunun önlemini acilen almamız
lazım. 2007de çıkan yasayı tekrar gündeme getirip bu
yasayı değiştirmemiz lazım.
Hepinize teşekkür
ediyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 30uncu maddesinin son fıkrasının
son cümlesinde yer alan bu şekilde ibaresinin bu fıkraya tabi olarak
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arzu
Erdem (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Arzu Erdem.
Buyurun Sayın Erdem.
(MHP sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
bugün yine Surda şehitlerimiz var, hepsini rahmetle anıyorum,
ailelerine sabır diliyorum. Büyük Türk milletimizin başı
sağ olsun.
Dün Osmanlı Devletinin
717nci kuruluş yıl dönümüydü. Büyük Türk milleti zengin bir tarihî
birikime sahiptir. Büyük Türk milleti bu zengin tarihî birikimini gelecek
nesillere taşımakla ve gelecek nesillerin tarihlerini
tanımalarını sağlamakla mükelleftir. Temelleri sağlam
bir devlet geleneğine sahip olan milletimiz 3 kıtaya hükmeden bir
cihan devletinin mirasçısıdır. Ecdadımız bir cihan
devleti kurmuştur. Osmanlı Devletinin kuruluşu kutlu olsun.
Şanlı Osmanlının torunları olmanın gururunu
yaşıyoruz. Allah cihana hükmetmeyi büyük Türk milletine nasip etsin.
Değerli milletvekilleri,
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 30uncu maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu önerge üzerine
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu torba yasaya annelerin
yarı zamanlı çalışma hakkı nedeniyle mali hakları
ve sosyal yardımların verilmesi de girmiştir. Demek ki on üç
yıl bu konuyu çözmeye yetmemiş. Temennimiz kalıcı, köklü
çözümler üretebilmemizdir ve aziz milletimizin haklı taleplerini yerine
getirmektir. Kürsüye çıkan milletvekili arkadaşlarımız bir
ağızdan Annelik kutsaldır. demişlerdir, Annelik
fedakârlık demişlerdir, Annelik sabır ve hoşgörüdür.
demişlerdir, Annelik evladı için gözünü kırpmadan
hayatını feda etmektir. demişlerdir. Anneliği sözcüklere
sığdırmak o kadar zor ki özellikle de evladını
yetiştirip kutsal görev olan askerlik için gönderen ve evladının
ay yıldızlı bayrağa sarılı tabutunu teslim alan
annelerimize tekrar tekrar sabır diliyorum. Ne güzeldir, ne zordur
annelik.
Değerli milletvekilleri,
bugün anne adaylarımız ve annelerimizin birçok sorunla
karşı karşıya olduğunu hepimiz biliyoruz. Bana gelen
sayısız talepler eminim sizlere de geliyordur. Sigorta tescil
tarihinden önce doğum yapan annelerin doğum borçlanmasından
faydalanmak istediğini eminim sizler de biliyorsunuz. Haklı bir talep
olduğunu da biliyorsunuzdur. Sigorta giriş tarihinden sonra
doğum yapan anne 3 çocuğa kadar borçlanma yapıp toplamda
altı yıl sigorta primi borçlanma hakkına sahipken, sigorta
giriş tarihinden önce doğum yapan anneler ise hiçbir şekilde
borçlanma hakkından yararlanamıyorlar. Annelerimiz bu konuda
mağdurlar ve bu mağduriyetlerini her gün dile getirmekteler. Maalesef
ülkemizde hâlâ doğum borçlanması yapamayan mağdur annelerimiz
vardır. Erkeklerin sigorta öncesi askerlikleri
borçlandırılırken annelerin sigorta öncesi doğumları
borçlandırılmamaktadır. Bu durum Anayasanın eşitlik
ilkesiyle bağdaşmadığı gibi, kadın-erkek
eşitliğinin önünde engel teşkil etmektedir. Bu dünyada her
şeyin bedelini ödeyebiliriz belki ama annelerimizin hakkını
ödeyemeyiz.
Değerli
milletvekilleri, hazır söz almışken başka bir konuya daha
değinmek istiyorum. Eğitim müfredatımızda kullanılan
kitaplar ve bu kitaplarda yer alan sorular:
Üç
örnek vermek istiyorum sadece ve dikkatle dinlemenizi rica edeceğim.
İlkokul
birinci sınıf Hayat Bilgisi kitaplarında yer alan test sorusu:
Yurdumuzu düşmanlardan kim kurtarmıştır çocuklar?
A)
Mustafa Kemal Atatürk
B)
Recep Tayyip Erdoğan
C)
Abdullah Gül
Yine,
ilköğretim test kitabında yer alan test sorusu: Cumhuriyeti kim
kurmuştur çocuklar?
Sorunun
şıkları:
A)
Mustafa Kemal Atatürk
B)
Fatih Sultan Mehmet
C)
Recep Tayyip Erdoğan
Ve
son olarak yine bir ilköğretim kitabından test sorusu: İlk
Cumhurbaşkanımız kimdir?
A)
Süleyman Demirel
B)
İbrahim Tatlıses
C)
Mustafa Kemal Atatürk
Benim
bu sorular karşısında söylenecek çok sözüm var, lakin
"Sözün bittiği yer." diyorum ve konuyu burada oturan tüm
milletvekili arkadaşlarımızın vicdanlarına
bırakıyorum.
Ve
sözlerime, yurdumuzu düşmanlardan kurtaran, cumhuriyetin kurucusu ve ilk
Cumhurbaşkanımız Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleriyle
son vermek istiyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
"Ben
her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle
öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına
inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun
rüyaları için kapatacağım. Türk birliğine inanıyorum,
onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk
birliğiyle açacaktır. Dünya sükûnunu bu fasıllar içinde
bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar
açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek."
Saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
31inci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına.
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 31inci maddesinde yer alan "bendi
kapsamında" ibarelerinin "bendine tabi olarak"
şeklinde şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erhan
Usta İsmail
Faruk Aksu
Antalya Samsun İstanbul
Arzu
Erdem Ahmet Selim
Yurdakul Emin Haluk Ayhan
İstanbul Antalya Denizli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 31'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Bülent Kuşoğlu Burcu Köksal Mahmut Tanal
Ankara Afyonkarahisar İstanbul
Seyit Torun Musa
Çam Ordu İzmir
MADDE 31- 5510
sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına
"sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam edenler
hakkında" ibaresinden sonra gelmek üzere "; bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
çalışmaya başlayanlar hariç olmak üzere" ibaresi
eklenmiş, aynı fıkranın (b) bendi, (d) bendinin birinci ve
üçüncü cümlelerinde yer alan "ve (b)" ibareleri ile maddenin dördüncü
ve beşinci fıkraları yürürlükten kaldırılmış
ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi veya sigortalı
olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da sonra
malullük, yaşlılık veya emekli aylığı
bağlananlardan, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında çalışanlar hakkında, bu fıkranın
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sosyal güvenlik destek
primine tabi olma bakımından bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan ilgili Kanun hükümleri uygulanmaz. Bunlar hakkında, 6
ncı maddenin birinci fıkrasının (n) bendi veya 30 uncu
maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır. Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi olup, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da sonra 5434 sayılı
Kanun hükümlerine göre vazife malullüğü aylığı
bağlananlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında çalışanlar hakkında ise; bu fıkranın
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, sosyal güvenlik destek
primine ilişkin hükümler uygulanmaksızın ve genel
sağlık sigortası primi alınmaksızın iş
kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri ile
yazılı talepleri halinde uzun vadeli sigorta kolları hükümleri
uygulanır."
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 31inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çağlar Demirel İdris Baluken Dirayet Taşdemir
Diyarbakır Diyarbakır Ağrı
Filiz
Kerestecioğlu Demir Gülser
Yıldırım Feleknas
Uca
İstanbul Mardin Diyarbakır
Mahmut Celadet
Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalıdır. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun, beş
dakikalık sürenizi başlatıyorum.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, partim ve grubum adına görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 31inci maddesi üzerinde verilen önerge üzerine söz
almış bulunuyorum.
Bu torba yasalar bir sürü
hatip tarafından gayet güzel eleştirildi. Artık bu
torbalıktan da çıktı, dilenci torbasına döndü gibi
gözüküyor. Aslında yamalı bohça. Ne rengi ne şekli ne deseni hiç
birbirine benzemeyen bir sürü yamayla bunları geçiştirip duruyoruz.
Tabii, AKPli hatipler de çoğu zaman torba yasayı şöyle
savunmuşlardır: Seçim meydanlarında halka verdiğimiz
sözleri yerine getirmek için bu uygulamayı yapıyoruz. Sizlere ve Sayın
Başbakana Bitlis mitinginde verdiği sözü -Tatvana havaalanı
yapacağım.- hatırlatmak istiyorum. Bu sözü sizlere periyodik ve
sistematik bir şekilde hatırlatacağımı şimdiden
belirteyim.
Günümüzde
modern devletler şiddet tekeline sahip meşru güçlerdir. Bu gücü
devletler uluslararası ve ulusal hukuk normları çerçevesinde
kullanmak zorundadır. Bu normların hiçe sayıldığı
ortamlarda devlet demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik gibi temel
vasıflarını yitirerek modern öncesi vahşi kalıplara
geri döner. Böylesi bir ortamda devleti yönetenlerce yaşamın,
hakikatlerin, insani değerlerin, evrensel normların hiçbir
anlamı kalmaz. Barış, çözüm ve diyalog talepleri
karşılıksız kalır. Devlet her defasında çok daha
büyük bir şiddet dalgasıyla tüm suçlarıyla birlikte hakikatlerin
üzerini örtmeye çalışır.
Değerli
milletvekilleri, maalesef, bugün Türkiye'de
yaşadığımız durum tam olarak bu duruma örnek olarak
karşımızda durmaktadır. Bugün sokağa çıkma
yasakları süresince devletin uyguladığı şiddetin
uluslararası ve ulusal hukuk normlarını hiçe
saydığını, yaşamı, hakikatleri, insani
değerleri ve evrensel normları yok ettiğini, toplumsal
kutuplaşmayı her geçen gün daha da
artırdığını üzülerek belirtiyorum.
Ayşe öğretmen
olayı, akademisyenlerin imzası karşısında
başlatılan linç kampanyası hakikatlerin nasıl
karartıldığını, barış ve çözüm taleplerinin
nasıl susturulduğunu göstermesi açısından oldukça elzemdir.
Ayrıca, bu olaylar bizi nasıl bir Türkiye'nin beklediğini ve
bugün Hükûmet eliyle nasıl bir Türkiye inşa edildiğini
göstermesi açısından oldukça önemlidir. En ufak bir eleştiriyi,
toplumsal muhalefeti, farklı bir yaşam tarzını
kabullenemeyen, kendileri gibi düşünmeyenin hain olduğu,
vatandaş olarak bile görülmemesi gerektiği, güruh olarak
nitelendirildiği bir Türkiyeyle karşı
karşıyayız. Demokratik bir cumhuriyet inşa edelim. derken
bir korku imparatorluğunun inşa edildiğini görmek
durumundayız.
Değerli milletvekilleri,
bugün, Anayasanın değiştirilmesi ve sivil bir anayasa
yapılması söz konusu. Lakin, bugün yeni bir anayasa için komisyon
kurmak isteyen iktidar, 1982 Anayasasının bile çok gerisine
düşen uygulamaları hayata geçirmiş durumdadır. Bu durum
geleceğimiz açısından oldukça kaygı vericidir.
Değerli milletvekilleri,
bugün ihtiyacımız olan tek şey birbirimizi anlamak ve
sorunlarımızı diyalogla çözmektir. Aksi takdirde savaş
ağırlaşarak devam edecektir. Siyaset sorunu
ağırlaştırma değil, çözüm mercisidir ancak o zaman
topluma karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz.
Burada hiçbir şey
olmuyor gibi, ülkenin can yakıcı sorunlarıyla ilgisi olmayan
konuların görüşülmek zorunda bırakılması, Meclisin
topluma yabancılaştırılmasına neden olmaktadır.
Bugün toplumun can yakıcı sorunları baypas edilerek Meclisin
gündeminin oluşturulması hepimizin zararınadır. Burada
Meclisin gündemi meşgul edilirken toplumsal
barışımızın, ortak geleceğimizin,
barışın elimizden kaydığını görmek
durumundayız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Gaydalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, hatibin konuşmasında çok
ciddi anlamda bir sataşma var yani sakin sakin söylerken
BAŞKAN Pardon, biraz
yüksek sesle alabilir miyim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
Hatibin konuşmasında çok ciddi bir sataşma vardı.
Devletin bütün ölümlerden, katliamlardan sorumlu olduğunu söyledi, bununla
beraber şiddet uyguladığı
Kendisi gibi
düşünmediği herkesi vatan haini olarak addetmiştir. Tabii, bu
suçlamaların hiçbirisini kabul etmediğimizi belirmek istiyorum. Yani,
sataşmadan mümkünse söz istiyorum.
BAŞKAN Tutanaklara
geçti Sayın İnceöz, dilerseniz
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) O zaman bir cümle daha ilave etmek istiyorum.
BAŞKAN Evet, buyurun.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
Yine, konuşmasında savaştan bahsetti. Tekrar tekrar
söyleyeceğiz: Burada bir savaş yoktur, terörle mücadele vardır.
Sokağa çıkma yasaklarının uygulanmasının tek bir
sebebi vardır ki oradaki sivil vatandaşlarımızın can
kaybının olmaması, can güvenliğini temin etmektir, terörle
mücadelenin de sıhhatli yürümesidir. Bunu da belirtmek istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Evet, diğer önergeyi
okutuyorum.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 31'inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Burcu Köksal (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
MADDE 31- 5510
sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına
"sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam edenler
hakkında" ibaresinden sonra gelmek üzere"; bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
çalışmaya başlayanlar hariç olmak üzere" ibaresi
eklenmiş, aynı fıkranın (b) bendi, (d) bendinin birinci ve
üçüncü cümlelerinde yer alan "ve (b)" ibareleri ile maddenin dördüncü
ve beşinci fıkraları yürürlükten kaldırılmış
ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce iştirakçi veya sigortalı olup, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da sonra malullük,
yaşlılık veya emekli aylığı bağlananlardan,
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
çalışanlar hakkında, bu fıkranın yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla sosyal güvenlik destek primine tabi olma
bakımından bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili Kanun
hükümleri uygulanmaz. Bunlar hakkında, 6 ncı maddenin birinci
fıkrasının (n) bendi veya 30 uncu maddenin üçüncü
fıkrası hükmü uygulanır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce iştirakçi olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce ya da sonra 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre vazife
malullüğü aylığı bağlananlardan 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
çalışanlar hakkında ise; bu fıkranın yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla, sosyal güvenlik destek primine ilişkin
hükümler uygulanmaksızın ve genel sağlık sigortası
primi alınmaksızın iş kazası ve meslek
hastalığı sigortası hükümleri ile yazılı talepleri
halinde uzun vadeli sigorta kolları hükümleri uygulanır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emeklinin ikinci bir
iş yapmasında maaşından yapılan kesintiyi on üç
yıllık AKP iktidarı döneminde ne yazık ki hiç
düşünmediniz ta ki Cumhuriyet Halk Partisi seçim bildirgesine koyuncaya
kadar. Ama, ne mutlu ki bize size bunu anlatabildik. Bu sayede emeklilerimiz
maaşından yapılacak kesintiden kurtulmuş oldular. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Kulaklarımız duyuyor.
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Siz
olmasanız bu millet ne yapardı ya!
BURCU KÖKSAL
(Devamla) Emeklilerimiz Türkiye'de artık emekli maaşlarıyla
geçinemedikleri için ikinci bir iş yapmak zorunda kalıyorlar ve
emeklilerimiz sadece kendilerine bakmıyorlar. Sizin yüzünüzden
emeklilerimizin gelini, kızı, oğlu, damadı işsiz ya da
asgari ücretle geçim savaşı veriyor. İşte bu yüzden emeklilerimiz
çocuklarına yardım edebilmek için kredi çekiyor; bugün emekli borç
batağında.
Ve
emeklilerimiz
Ne yazık ki bugün 100 lira zam verdiniz, kaşıkla
verdiğiniz bu zammı kepçeyle geri alıyorsunuz. Zammı
verdiniz; elektriğe, diğer ürünlere zam getirdiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın,
elektrikte ana paranın dışında yan gider olarak yüzde 52
oranında para alıyorsunuz. Buyurun, bir faturaya kaç tane soygun
sığar? Günlerdir bize bu mailler geliyor.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Bize de Muğla Büyükşehirdekiler geliyor.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) İşte, 10 kalem, bakın: Elektrik bedeli, kayıp
kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış bedeli,
iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim
vergileri, KDV; işte bunları alıyorsunuz.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Muğla Büyükşehir su faturasında da
aynıları geliyor, anlattıklarınızın hepsi geliyor
bize de.
AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Bağırmayın, kulaklarımız
duyuyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) Afyonda benim emekli Mehmet amcam imaretin önünde gündelik iş
çıkar mı diye bekliyor. Niye?
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Muğlada da var onlardan, Muğlada.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) - Sizin yüzünüzden, geçinemediği için, borcunu ödeyebilmek için.
FARUK ÖZLÜ
(Düzce) Bağırmayın, sakin konuşun.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) İnsan en çok emeklilik döneminde sağlık hizmetine
ihtiyaç duyuyor ama siz emeklilik döneminde dahi emekliden sağlık
için katkı payı alıyorsunuz; kaldırsanıza bu
katkı payını, bir gün siz de emekli olacaksınız.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Millete anlatın, millete.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) Niye kaldırmıyorsunuz? O emekliden katkı
payını da almayın canım, zaten yeteri kadar
alıyorsunuz.
AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Niye bağırıyorsun?
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Hayır, niye bağırıyorsunuz, biraz
sakin olsanız.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Suyu biz 6 liraya içiyoruz bu ara, siz suyu bedava
yapsanıza Muğlada.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) Avrupadaki emekli
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Muğlada suyu 6 liraya içiyoruz, gelip bedava
yapsanıza Muğlada.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) Rahatsız oluyorsunuz değil mi? Gerçekleri görmek
istemiyorsunuz.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Suyu 6 liraya içiyoruz biz.
AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Bizim kulaklarımız duyuyor.
FARUK ÖZLÜ
(Düzce) İşitiyoruz biz, bağırmayın.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) - Niye? Emekli sizden talepte bulunduğunda aynı buradaki
gibi yaka paça atıyorsunuz. Bakın bu AKP Bilecik il kongresinde
yapıldı, sırf zam istedi diye apar topar dışarı
atıldı bu emekli daha geçen yıl.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Sen Karşıyaka Belediyesindekini biliyor musun,
siz ne yaptınız?
BURCU KÖKSAL
(Devamla) Siz yaptınız, siz yaptınız bunu.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Siz Karşıyakada ne yaptınız? Sen
Karşıyakaya gel.
BURCU KÖKSAL
(Devamla) Avrupadaki emekliler tatil için Antalyaya geliyor, bizim
emeklimiz ay sonunu zor getiriyor. Hak mı, reva mı? Siz, kendi
emeklinize bu hayatı hak, reva olarak mı görüyorsunuz?
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Sakin, sakin, relaks.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Aslında, ne biliyor musunuz? Teşbihte hata olmaz.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Hayır, hayır, siz kendi belediyenizde ne
yapıyorsunuz?
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Deveye sormuşlar Boynun neden eğri? diye, sizin hangi politikanız
doğru ki, nereniz doğru, bana bir onu anlatın. Verdiğiniz
sözleri bugün tutmuyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Bağırmayın!
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
- Bağırma, bağırma, sakin olsana.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Afyonda anlat onları, git. Afyonda anlat onları.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Emeklilikte yaşa takılanlar var. Ne yapacaksınız
onları, bir de onları düşünün bakalım.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Biz düşünüyoruz onları, meraklanma.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Kazanılmış haklarını verin emeklilerin. Niye emekli
etmiyorsunuz, niye onların sorunlarını görmezden geliyorsunuz?
1999dan önce sisteme giriş yapmış olan emekliler, aslında
onlar bugün emekli olacaktı ama sizin yüzünüzden yaş bekleyenler var,
onlar emekli olamıyorlar, onlara neden bu hakkı
tanımıyorsunuz? Niye bu hakkı tanımıyorsunuz? Neden?
Ben bunu soruyorum.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Sen kendi genel başkanına bir sor onu, sen kendi genel
başkanına.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Çıkın, hesap verin, çıkın, hesap verin. Niye? Seçim
meydanlarında söz vermekle olmuyor. Torba yasalarla 1-2
değişiklik yapmakla olmuyor.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Sizin genel başkan niye yapamadı onu? Sen onu anlat.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Kusura bakmayın ama çıkıp 3-5 yasa değiştirmekle,
torba yasalarla bu iş yürümüyor. Vatandaşın hâlini göreceksiniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Millet yüzde 50 oy veriyor AK PARTİye yüzde 50; yüzde 50
diyor, daha ne yapsın millet.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeye
geçiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir
hususa dikkat çekmek isterim.
Değerli hatibimiz
kürsüde konuştu. Elbette Parlamentoda sataşma olabilir, yerinden laf
atmalar olabilir, bazen bu müzakerelere tat da katar. Fazlası gerçekten
tadı kaçırır. Biraz tadın kaçtığı da söylenebilir
ama benim söyleyeceğim o değil. Bu doz artarsa, tartışmalar
alevlenirse sizin yapacağınız şey sükûnete davet ettikten
sonra
Buradaki eliniz, ayağınız Meclis idare amirleridir ve bir
Meclis idare amiri, Meclisteki görüşmelerin sükûnet ve suhuletle yürütülmesinden
sorumludur, ancak Sayın Gündoğdu oturduğu yerden laf atanlara
önderlik etmektedir.
Şimdi, bu seferlik belki
bu hoş görülebilir ama konuyu sizin dikkatlerinize sunuyoruz
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Sakin ol. dedi Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bundan
sonraki süreçte Sayın Gündoğdunun makam ile oradan laf atma
arasında bir tercihte bulunması gerekiyor. Bunu sürdürecekse, AKP
Grubu herhâlde yerinden sükûnetle bu durumları izleyip bu işlere mâni
olacak bir başka milletvekilini bu kutsal görevle görevlendirebilir, yoksa
bu görev sürecekse bu tavır yakışmıyor efendim.
Teşekkür ederim.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Sakinliğe davet etti Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Özel, çok şükür şu ana kadar, tabii, Meclis idare amirlerini göreve
davet edecek düzeyde bir şey olmadı, olmasını da istemeyiz
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Sayın Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, günlerdir dikkatle izliyoruz
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Gündoğdu.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Gündoğdu, Meclisin idare amiri konumuna yakışmayacak
şekilde bu lafları sürekli attığı için dikkat çekici.
Yani Genel Kuruldaki sükûnetin sağlanması konusunda görevli olan
insan hatibi tahrik edici sataşmalar yaparsa bu doğru olmaz
Sayın Başkan. Ben bu uyarıya katılıyorum.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Akçay.
Sayın Toğrul, siz
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, biz, gerçekten tüm
konuşmalarımız boyunca Sayın Gündoğdunun yerinden
müdahale ettiğine şahidiz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Sayın Gündoğdu, nasıl ki memur sendikası başkanıyken
AKP yandaşlığı yapmışsa, burada da bulunduğu
görevin farkında değil, sanki AKPnin oradaki laf atma memuru gibi
davranıyor. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
Sayın Gündoğduya gün doğdu şimdi.
Buyurun, tamam.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Sayın Başkan, iki sataşmadan dolayı dört dakika süre
istiyorum.
BAŞKAN İki
dakika.
Buyurun lütfen. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sabahtan beri sataşıyorsun ya!
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Efendim, herkes yerinden konuşuyor, niye kürsüden söz veriyorsunuz ki?
BAŞKAN Fark etmez.
Sataşma var efendim,
açıklama vermedim, sataşma gerçekten
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
15.- Ankara
Milletvekili Ahmet Gündoğdunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun yerlerinden sarf ettikleri
bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Değerli Başkan, değerli arkadaşlarım; sayın
grup başkan vekilinin sözleri üzerine söz aldım.
Esasen biraz önceki hatibe,
bunları daha düşük sesle, alçak sesle daha rahat söyleyebilirsiniz
diye uyarıda bulunmuştum
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) İdare amirinin görevi bu mu?
AHMET GÜNDOĞDU (Devamla)
sataşma değildi. Bu, idare amirliğiyle de ilgili bir şey
değil ama bir şey söyleyeyim. Bu kürsüye çıkan hatibin her
birinin, buraya önerge veren her partinin gruplarının sadece o
önergeden ibaret olmadığını çok iyi biliyoruz. Ayinesi
iştir kişinin lafa bakılmaz. sözü boşa söylenmiş söz
değil. Bir grubun buraya barış için önerge verip kürsüye
çıkarken doğu ve güneydoğuda nasıl çukur siyasetine ortak
olduğunu çok iyi biliyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sen
çözümcüydün, akillik yapıyordun!
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Akil insan, ayıp oluyor!
AHMET GÜNDOĞDU (Devamla)
Bir başka grubun kürsüye çıkıp emekçilerle ilgili cümle
söylerken, bu sözün emekçilerin gelirini artırmak adına
saygınlığının yanında, bu söz sahibi siyasi
partinin geçmiş icraatlarında da bu söze uygun olmayan, bu ülkeyi
borçlu devreden geçmişini, kimliğini de çok iyi biliyoruz.
Meclis idare amirliği
görevi grubum tarafından verilmiştir, zevkle, onurla yapmaya devam
edeceğim. Ama burada söz söyleyenlerin bu sözün doğruluğunu test
etmek için kimin yanında yer aldıklarına bakması lazım.
Onun için bütün gruplarımıza çağrıda bulunuyorum, gelin,
PKK ve IŞİD başta olmak üzere bütün terör örgütlerini
lanetleyelim, ondan sonra barıştan söz edelim diyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Toğrul
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, çok açık bir şekilde bizim
grubumuza yönelik Barış amaçlı önergeler veriyorlar ama bununla
kalmıyor, çıkıp tam aksini söylüyorlar
Bu konuda biz de
sataşmadan söz istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Toğrul, lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeden, iki dakika size de
söz vereceğim.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
lütfen, istirham ediyorum yani
16.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ahmet Beyi
tanımak için MEMUR-SEN dönemindeki yönetimine iyi bakmak lazım.
BAŞKAN Bakın,
hiçbir sataşmaya meydan vermeden davet ettim Sayın Toğrul,
lütfen
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Hiçbir matematik kuralına uymayan,
eğitimcilerin nasıl hak kaybına
uğradığını ben o dönem bir sendika
çalışanı olarak kendim yaşadım, kendim gördüm.
Değerli arkadaşlar,
bir kişi eğer bir kuruma önderlik yapıyorsa, bir şeye
önderlik yapıyorsa önce gerçekten temsil ettiği kişileri
savunmalı.
Şuna gelelim,
barışla ilgili biz her zaman ve her yerde barışı
savunduk, hiçbir zaman şiddetin yanında olmadık ve bu ülkede
şiddetin son bulması için dilimiz döndükçe sizin tıkalı kulaklarınızı,
kapalı gözlerinizi açmak için elimizden geleni yapıyoruz ve bizim tek
derdimiz bu ülkede hiç kimsenin ölmemesi, hiç kimsenin toprağa
düşmemesi.
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Çukurları anlat, çukurları!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Ama günlerdir, vicdan olarak söylüyorum, vicdan, 24 insan bir bodrum
katında.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Terörü mü lanetledin sen şimdi?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti 24 vatandaşını sekiz
gündür oradan alamıyor, sekiz gündür orada yaralılar var, ağır
yaralılar var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Teslim olsun.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Neden?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Ve her gün biz bunu dile getirmekten bıkmayacağız.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Biz de doğruları söylemekten bıkmayacağız.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, sözümüzü kesmeyin, zaten çoksunuz biliyoruz,
çoğunlukçuluk yaptığınızı biliyoruz ama birkaç
dakika burada konuştuğumuz sırada da sözümüze müdahale etmeyin.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Terör siyaseti yapmayın, engellemeyelim.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, burada siz bizim sesimizi, barışa
olan sevdamızı kesemezsiniz.
MURAT BAYBATUR (Manisa)
Yalan!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Biz bu ülkede barışı egemen kılacağız.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) PKKyla mı yapacaksın bunu? Barışı
kiminle yapacaksın?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bugün savaş dilini kullananlar yarın bu savaş dilini
kullandıklarından utanç duyacaklardır. Barıştan yana
olmak lazım, barıştan yana olmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
İnsanların toprağa düşmesini el birliğiyle
engellemek lazım.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Söylediğine sen kendin inanıyor musun?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum, buyurun:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/517) 31inci maddesinde yer alan bendi
kapsamında ibarelerinin bendine tabi olarak şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Selim Yurdakul (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul.
Buyurun Sayın Yurdakul.
(MHP sıralarından alkışlar)
AHMET SELİM YURDAKUL
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizin
bildiği gibi, 1 Kasım seçimlerinde AKP Hükûmetinin
oluşturduğu ekonomik ve terör kaosu sonucunda meydana gelen
belirsizlik ve korku ortamında yüce Türk milletinden istikrarı
sağlamak için oy istediniz ve yüce Türk milleti de size inanarak tek
başına iktidara getirdi.
Ben buradan tüm
vatandaşlarıma sesleniyorum: Gelin, hep birlikte
değerlendirelim, gerçekten istikrar var mı. Ekonomiden
başlayalım.
Bu ülkede, sizin, devletin
vermiş olduğu resmî rakamlara göre asgari ücretli sayısı 4
milyon 968 bin, yani yaklaşık 5 milyon kişi; bir eşi ve
çocuğu olsa 15 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir
olay. Bunların almış olduğu maaş şu anda, yeni,
1.054 liradan 1.300 liraya çıktı.
Bir diğer grubumuz ise,
biraz önce de ifade edildiği gibi, 11 milyon emeklimiz var. Onların
da almış oldukları maaş 1.000 lira ile 1.500 lira
arasında. Bunları niçin söylüyorum biliyor musunuz? Geçen hafta bu
ülkede açlık sınırı açıklandı. Ne kadar biliyor
musunuz? 1.450 lira. Yani, yaklaşık 26 milyon
vatandaşımız bu ülkede açlık sınırının
altında yaşıyor. Ayrıca, zor durumda olan memurlardan,
esnaflardan, çiftçilerden, işsiz kardeşlerimden bahsetmiyorum.
Şu anda işsizlik
oranı yüzde 10,5, gençler arasında yüzde 19,3. Peki, bu ülkenin
parası mı yok? Kaynaklarımız mı yok? Hayır, var.
Ancak bu ülkenin servetinin yüzde 54ünü, işte, yüzde 1lik
yukarıdaki elit kesim yiyor. Bir başka deyişle, bu ülkenin
servetinin yüzde 77sini bu ülkenin sadece yüzde 10luk elit kesimi yiyor.
Eğer bu gelir dağılımındaki adaletsizliği düzeltmezseniz
bu ülkeye barış gelmez, istikrar gelmez.
O yüzden, AKP Hükûmetine
buradan sesleniyorum: Tüm vatandaşlarımıza bu geliri adaletli
olarak dağıtalım ki barış ve huzur gelsin.
Bir başka rakam daha
veriyorum size: 2011 yılında 1 varil ham petrol 113 dolardı.
Şimdi ne kadar biliyor musunuz? 31 dolar. Peki, 1 varil ham petrol yüzde
73 oranında ucuzlamış. Peki, benzin fiyatı 2011
yılında ne kadardı? 4 lira 25 kuruş. Şu anda ne kadar?
4 lira 22 kuruş. Yani, ham petrol yüzde 73 ucuzlamasına rağmen
siz hâlâ o benzinden almış olduğunuz vergiler nedeniyle
vatandaşları soyuyorsunuz. Gelin, bu vergileri azaltın ki benzin
ve mazotun fiyatı azalsın ve vatandaşlarımız
rahatlasın.
Bir başka konuya,
vatandaşlarımızın en çok kullandığı
doğal gaz fiyatlarına gelelim. BOTAŞın yurt
dışından 184 dolara almış olduğu doğal
gazı vatandaşa ne kadara satıyorsunuz biliyor musunuz, tam
olarak 340 dolara. Peki, burada vergi de yok, bahaneniz ne? Diyorsunuz ki:
BOTAŞ zarar etti, bu açıkları bununla
karşılayabiliriz. Bu, adalet değildir.
Peki, bir diğer konu
terör. Terörde istikrar sağladınız mı? Son altı ay
içerisinde 245 şehit verdik, sadece ocak ayında, yirmi altı gün
içinde 32 şehit verdik, 1.065 yaralımız var. Buradan tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, ruhları şad,
mekânları cennet olsun.
Yani, siz ne ekonomide ne de
terörde bir istikrar sağladınız. Sadece vatandaşı
kandırıyor, algı operasyonu yapıyorsunuz.
Bakın, AKP Hükûmeti ve
Sayın Cumhurbaşkanının izlediği strateji ne biliyor
musunuz, kutuplaştırmak, düşman yaratmak. Tamam, bu bir siyaset
yöntemi olabilir ama ne yaratıyor biliyor musunuz, düşmanlık
yaratıyor, nefret yaratıyor, ayrım yaratıyor. Bakın,
son bir ay içerisinde Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın
Kılıçdaroğlunun birbirleriyle konuşmalarını bu
vatandaş ibretle izliyor. Gelin, bundan vazgeçin.
Sayın AKP Hükûmetini ve
Cumhurbaşkanını buradan tutarlı olmaya davet ediyorum.
Niçin biliyor musunuz? Bakın, 20 Ocak 2015te Sayın
Cumhurbaşkanımız aynen şu ifadeyi kullandı:
Artık terör örgütleriyle ve uzantılarıyla kesinlikle
görüşmeyeceğiz. Güzel. Peki, iki gün sonra ne dedi? Leyla Zanayla
görüşebiliriz. Peki, Leyla Zana şu anda yemin etmemiş bir
milletvekili. Peki, Leyla Zana Cumhurbaşkanından ne istiyor şu anda?
Bir, Öcalan; iki, özerklik; üç, Rojava. Peki, Sayın
Cumhurbaşkanı, bu isteklere ne diyeceksiniz? Ama bugünkü
konuşmanızda ne diyorsunuz, biliyor musunuz? Aynen okuyorum: Öz
yönetim, özerklik isteyenlerin başına dünyaları
yıkarız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET SELİM YURDAKUL
(Devamla) Onlar bölücülüğün başta gidenleridir. O yüzden, buradan
vatandaşlarıma sesleniyorum: AKP Hükûmetinin bu tutarsız
davranışlarını lütfen gözden kaçırmayın.
Artık bu algı operasyonlarına lütfen gelmeyin.
Hepinize sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Süreniz doldu
Sayın Yurdakul.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
32nci madde üzerinde dört
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 32nci maddesi ile 6546
sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan
Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanuna eklenen
geçici 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan Can Abdullah
Öztürk Mehmet
Doğan Kubat
Kırıkkale Kırıkkale İstanbul
Fevai Arslan Mehmet
Demir Bülent
Turan
Düzce Kırıkkale Çanakkale
Hurşit Yıldırım Mehmet Akyürek
İstanbul Şanlıurfa
"GEÇİCİ MADDE
2- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 9/8/1983 tarihli ve 2873
sayılı Milli Parklar Kanunu uyarınca Tarihi Alanda alan
kılavuzluğu görevini yapmış olanlar Milli Parklar Kanunu
uyarınca almış oldukları alan kılavuzluğu
kimliklerinin süresi sona erinceye kadar Tarihi Alan sınırları
içerisinde Başkanlıkça belirlenen usul ve esaslara uygun olarak
hizmet ifa edebilir ve alan kılavuzluğu kimliklerinin süresi sona
erenler yeniden yetkilendirilebilir. İhtiyaç halinde Başkanlıkça
belirlenecek usul ve esaslara göre yeni alan kılavuzluğu belgesi
verilerek görevlendirme de yapılabilir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 32nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadim Durmaz Musa
Çam Bülent
Kuşoğlu
Tokat İzmir Ankara
Bihlun Tamaylıgil Bülent Öz Zekeriya Temizel
İstanbul Çanakkale İzmir
Lale Karabıyık Muhammet Rıza
Yalçınkaya
Bursa Bartın
MADDE 32 19/6/2014 tarihli
ve 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan
Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2
(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 9/8/1983 tarihli ve 2873
sayılı Milli Parklar Kanunu uyarınca Tarihi Alanda alan
kılavuzluğu görevini yapmış olanlar Milli Parklar Kanunu
uyarınca almış oldukları alan kılavuzluğu kimliklerinin
süresi sona erinceye kadar Tarihi Alan sınırları içerisinde
Başkanlıkça belirlenen usul ve esaslara uygun olarak hizmet ve ifa
ederler. Alan kılavuzluğu kimliklerinin süresi sona erenler
Başkanlıkça belirlenen usul ve esaslara göre yeniden
yetkilendirilirler.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 32nci maddesinin son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erhan
Usta Mustafa
Kalaycı
Antalya Samsun Konya
Arzu Erdem Deniz
Depboylu İsmail
Faruk Aksu
İstanbul Aydın İstanbul
Emin Haluk Ayhan
Denizli
BAŞKAN Şimdi maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Çağlar Demirel Mahmut
Toğrul
Diyarbakır Diyarbakır Gaziantep
Mehmet Emin Adıyaman Gülser
Yıldırım Adem
Geveri
Iğdır Mardin Van
Garo Paylan Filiz
Kerestecioğlu Demir Lezgin
Botan
İstanbul İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAMZA DAĞ (İzmir) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman.
Buyurun Sayın Adıyaman. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. 6546 sayılı Çanakkale
Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı
Kurulması Hakkında Kanununa ek geçici madde eklenmesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, Çanakkale
savaşları ve Gelibolu savaşları, Osmanlı
İmparatorluğunun son dönemindeki en önemli savaşlardan biri.
Hepiniz, şüphesiz Çanakkale ve Geliboluya gittiğinizde, oradaki
mezar taşlarında, Osmanlı İmparatorluğunu teşkil
eden Kürt, Arap, Çerkez, Türk, Türkmen, velhasıl Osmanlı İmparatorluğunu
meydana getiren tüm halklardan, tüm uluslardan bireylerin olduğunu
görürsünüz.
Değerli arkadaşlar,
bu tarihte gerek Arabistan gerek Kürdistan, Anadolu, hatta Balkanların
büyük bir kısmı Osmanlı İmparatorluğunun
sınırları dâhilindeydi. Bu savaşta can veren insanlar hiç
kuşkusuz Osmanlı devletinin işgale uğramaması, dinin,
hilafetin elden gitmemesi ve halkın deyimiyle namusun elden gitmemesi
uğruna savaştılar. Ama, bu savaşların sonunda, 1918e
doğru dağılan Osmanlı İmparatorluğunun
toprakları üzerinde bildiğiniz gibi Araplar 21 devlet kurdu,
Balkanlar gitti. Yine, aynı tarihlerde Gelibolu, Çanakkale
savaşları sürdürülürken Kürdistanda Çarlık Rusyasına
karşı, Rus işgaline karşı Osmanlı
ordularının yanında Hamidiye alayları ya da Kürt
aşiret hafif süvari alayları savaşıyorlardı.
Şimdi, bu insanlar savaşırken 1921de Türkiye Cumhuriyetinin
-daha önceki konuşmamda da izah ettiğim gibi- 1921 Anayasasıyla
kurulan çoğulcu yapısıyla Kürtlerin de bu ortak vatanda kendi
aidiyetiyle, kendi tarihiyle, kendi kültürüyle, kendi özellikleriyle özgürce
yaşama koşullarının bir gün yok edileceğini, bir gün
kimliklerinin elinden alınacağını, bir gün inkâr
edileceklerini, katliamlara uğrayacaklarını
düşünmüyorlardı ve bugün yaşanan savaşın, akan
kanın ve gerek polis gerek jandarma gerek gerilla gerekse de
arkadaşlarımızın kaç gündür hep izah ettiği ve
ısrarla hâlâ izah ettiğimiz
Cizrede bir bodrumda âdeta canlı
canlı mezara gömülmüş 28 sivil insanımızdan -ki 6 can
hayatını kaybetti- 22 insanımız orada diri diri gömülecek
diye savaşmadı bu insanlar.
HASAN TURAN (İstanbul)
Sivil mi onlar?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Sivil.
HASAN TURAN (İstanbul)
Gerçekten mi!
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bu insanlar sivil, Bakanlığınıza sorun.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sen sivil olmadığını biliyor musun?
HASAN TURAN (İstanbul)
Sivil değil onlar.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Ve bu inkârcı, bu retçi, esasen bu bölücü anlayış
bugün ülkeyi bu hâle getirmiştir ve bu anlayışın doğal
sonucu olarak sadece Türkiyede Kürtler yok kabul edilmiyor. Dünyanın neresinde
olursa olsun Kürt kelimesini duyan bu anlayış düşman
refleksiyle hareket ediyor.
Bakın, mevcut iktidar,
Suriye ve Rojavada açık bir şey söylüyor Biz bir Kürt koridoruna
izin vermeyiz, kırmızı çizgimiz. Türkiye
sınırları dışındaki Kürte tahammül etmeyen bir
anlayış kardeşlikten, birlikten, özgürlükten dem vuramaz.
Suriyede Kürtlerin bir statü elde etmesine tahammül etmeyen ve açık bir
şekilde Suriyede oluşacak bir Kürt koridoru bizim için tehlikedir,
bizim kırmızı çizgimizdir, yok ederiz. diyen bir siyasi anlayış.
Bu siyasi anlayış Çanakkale savaşlarının ruhuna, 1921
anlayışına, felsefesine aykırı ve yetmiş
yıllık tekçi ulus anlayışına devam ediyor.
Bu ülkede
kardeşliğin, eşitliğin ortak vatanda yaşamın tek
yolu demokratik ulus anlayışıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) - Bir arada yaşayacağız kendi aidiyetimizle, kendi
statülerimizle, kendi kimliklerimizle.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Statü
mütatü yok Sayın Başkan; gerekirse savaşırız, statü
mütatü yok.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 32nci maddesinin son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın
Akçay, gerekçeyi okutuyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî
Alanına ilişkin olarak alan kılavuzlarıyla ilgili
düzenlemenin çıkış amacının ne olduğu, kaç
kişi faydalanacağı belli değildir. Kaç kişi
işsizken burada alan kılavuzluğu yapmaktadır, kaç kişi
memurdur, kaç kişi emeklidir sayı olarak net değildir. Bu
düzenlemenin geçici olması ve daha sonraki hizmetlerin rehberler
tarafından yapılması için yeni alan kılavuzu belgesinin
verilmemesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/517) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434) 32nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent Öz (Çanakkale) ve
arkadaşları
Madde 32 19/6/2014 tarihli ve 6546
sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan
Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 2 (1) Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Millî Parklar
Kanunu uyarınca Tarihî Alanda alan kılavuzluğu görevini
yapmış olanlar Millî Parklar Kanunu uyarınca almış
oldukları alan kılavuzluğu kimliklerinin süresi sona erinceye
kadar Tarihi Alan sınırları içerisinde Başkanlıkça
belirlenen usul ve esaslara uygun olarak hizmet ve ifa ederler. Alan
kılavuzluğu kimliklerinin süresi sona erenler Başkanlıkça
belirlenen usul ve esaslara göre yeniden yetkilendirilirler.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ
(İzmir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA
GÜLDEMET SARI (Adana) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Çanakkale
Milletvekili Bülent Öz.
Buyurun Sayın Öz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 68 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 32nci maddesi üzerinde CHP
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 32nci maddeyle
yapılan düzenleme doğrudan memleketim Çanakkaleyi
ilgilendirdiği için birkaç hususa da değinmeden geçemeyeceğim.
Cumhuriyetin temellerinin atıldığı yer olan Çanakkale,
üzülerek ifade ediyorum ki ülkenin ekonomik kalkınmasından hak
ettiği payı alamayan kentlerimizin başında gelmektedir.
Çanakkalenin temel geçim kaynakları arasında bir çırpıda
sayabileceğimiz tarım, hayvancılık,
balıkçılık ve turizm gelirleridir. Kentin ekonomik
gelişiminin en önemli ayaklarından olan toprağa ve kentin tarihî
değerlerine dayanan bu alanların tamamı bugün termik santraller
tehdidiyle karşı karşıyadır ve zehir bacalarının
faaliyete geçmesiyle asit ve kül yağmurlarına maruz kalacak dolayısıyla
doğa tahrip olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
kuşkusuz ki Türk ve dünya harp tarihi açısından Birinci Dünya
Savaşı alanları içerisinde en iyi muhafaza edilmiş
Çanakkale savaş alanları ulusumuz için ayrı bir önem ve değere
sahiptir. Bu yüzden, her yıl milyonlarca ziyaretçi Eceabat ve Gelibolu
Yarımadasını ziyaret etmekteler. Bu ziyaretçiler kentimizi terk
ettiklerinde Çanakkale savaşlarının hangi ruhla
kazanıldığını, Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarının ve Mehmetçiklerimizin bu kahramanlık
öyküsünü nasıl yazdıklarını benliklerinde hissederek
ayrılmasının da sağlanması önemlidir. Bu
bakımdan, tüm dünyaya Çanakkale geçilmez. dedirten kahramanların o
şanlı mücadelesini birtakım hurafelere dayandırarak
değil, tarihî gerçekliğiyle anlatmak gerekir. Alanda bu konuda
gerekli denetimlerin yapılması, yalan yanlış
anlatımların önüne geçilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz tasarının 32nci maddesi Milli Parklar
Kanunu uyarınca alan kılavuzu belgesi almış bulunanların
çalışma esasları açısından yasal boşluğu
doldurmak üzere AKP Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan, Ayhan
Gider ve arkadaşlarınca verilmiştir. Boşluğu
doldurması bakımından anlamlıdır fakat teklifte geçen
Başkanlıkça belirlenecek usul ve esaslara uygun olarak hizmet ifa
edebilirler. cümlesindeki edebilirler ibaresi burada görev yapan alan
kılavuzlarından bir kısmının görev ifa
edemeyeceği anlamını da içinde barındırmaktadır,
algı bu yönde oluşmuştur. Milli Parklar Kanunu kapsamında
alan kılavuzluğu görevini yapmış olanların, 6546
sayılı Kanunla kurulan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî
Alan Başkanlığı sınırları içerisinde
çalışmalarının yasal dayanağı alan
başkanlığının keyfiyetine
bırakılmaktadır. Bu hâliyle yasalaşması durumunda 690
alan kılavuzundan kimlerin çalışıp kimlerin
çalışmayacağı alan başkanlığının
inisiyatifine bırakılmaktadır, bunun önlenmesi gerekmektedir.
Tasarı metninde geçen ifa edebilirler ibaresindeki
muğlaklığın kaldırılarak ifa ederler
şeklinde düzenlenmesi yerinde olacaktır. Bu bağlamda, alan
kılavuzu olarak çalışanların Alan
başkanlığı benim hizmet ifa etmeme izin verecek mi,
vermeyecek mi? endişesini taşımaması için, bu
bakımdan, önergemizin kabul edileceğini umuyorum, Bülent Turan Bey de
konunun hassasiyetini bilmektedir.
Bununla birlikte, bugün
ülkemizde birçok üniversitede 13 meslek yüksekokulu ve 17 fakültede turist
rehberliği programı bulunmaktadır. Bu programlarda okuyan
gençlerimizin de çıkarılacak kanun dolayısıyla mağdur
edilmemesinin sağlanması gerekmektedir. Bu gençler de Biz niçin
bunca yıl okuyoruz, masraf yapıyoruz. demekteler.
İfade ettiğim gibi,
turist rehberlerinin de beklentilerine karşılık vermemiz
gerektiğini vurgulayarak yasalaşacak kanunun Çanakkalemizde bulunan
alan kılavuzlarına ve rehberlerimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öz.
Önergeyi
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Karar yeter sayısı istiyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı da arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.39
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 32nci maddesi
üzerindeki Çanakkale Milletvekili Bülent Öz ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32nci
maddesi ile 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi
Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanuna
eklenen geçici 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Bülent Turan (Çanakkale) ve arkadaşları
"Geçici Madde 2 - (1) Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 9/8/1983 tarihli ve 2873
sayılı Milli Parklar Kanunu uyarınca Tarihi Alanda alan
kılavuzluğu görevini yapmış olanlar Milli Parklar Kanunu
uyarınca almış oldukları alan kılavuzluğu
kimliklerinin süresi sona erinceye kadar Tarihi Alan sınırları
içerisinde Başkanlıkça belirlenen usul ve esaslara uygun olarak
hizmet ifa edebilir ve alan kılavuzluğu kimliklerinin süresi sona
erenler yeniden yetkilendirilebilir. İhtiyaç halinde Başkanlıkça
belirlenecek usul ve esaslara göre yeni alan kılavuzluğu belgesi
verilerek görevlendirme de yapılabilir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılıyorum Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Çanakkale Milletvekili Bülent Turan.
Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanunun 32nci maddesinde Çanakkalemizi ilgilendiren bir maddeyle ilgili söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çanakkale, Türkiyenin özeti,
millî ruhumuzun başkenti, âdeta Türkiyenin kaderinin
yazıldığı şehir. İçimizde, çevremizde, ailemizde
Çanakkaleyi gezmeyen, görmeyen varsa hayatında çok ciddi bir eksiklik
olduğunu düşünürüm, imkân varsa da bir an önce o eksikliği
gidermeyi tavsiye ederim. Çanakkale, hepimiz için özel bir kent. Çanakkale,
Türkiyenin Edirne, Kars olmadığını tüm dünyaya
haykıran bir kent. Çanakkale, belki bugün
yaşadığımız terör meselesinin, malum meselelerin
aşılması için bize çok önemli reçeteler veren bir şehir.
Çanakkalede Türküyle, Kürtüyle, hatta daha ötesi Balkanlardan Kafkasyaya
kadar bu coğrafyanın tüm hatıralarının olduğu,
tüm şehitlerinin yan yana yattığı bambaşka derslerin
bize verildiği bir kent. O yüzden, bugün terörün bitmesini, bugün bu
ülkenin kardeşliğini, bugün Kürtün, Türkün, Lazın beraber
olmasını istiyorsak bizim için en güzel veri, en güzel örnek
Çanakkaledeki şehitliğimizin bize verdiği
fotoğraftır, yan yana yatan, kucak kucağa yatan
şehitlerimizdir. O şehitlerimize layık olmak için Çanakkalede
gece gündüz çalışıyoruz. Çanakkalemizin tüm sorunlarını
masaya bir bir yatırıp onları çözmek için azami gayret ediyoruz.
Seçim bölgemizi dolaşırken önümüze çıkan bir sorun vardı.
Çanakkale Şehitliğindeki Alan
Başkanlığımızın içerisinde alan
kılavuzluğu diye ifade edilen, o alan Orman Bakanlığındayken
Çanakkale insanından yani şehitlerin torunları, gazilerin
çocuklarından oluşan 690 arkadaşımızın -Çanakkalelinin-
eğitime tabi tutulup sınavı aşmasından sonra verilen
bir alan kılavuzluğu belgesi vardı. Ancak sonraki kanun
düzenlemelerinde Alan Başkanlığı kurulduğunda
-bilerek, bilmeyerek, ayrıntıyı geçiyorum- alan
kılavuzluğu kavramı kanununda yer almadığından
dolayı oradaki arkadaşlarımız alan kılavuzluğu
görevini yapamaz hâle geldiler. Fakat gözümüzü kapayarak kendimize gece
yaparız. Orada yaşayan insanlar bunlar, oranın çocukları,
oranın insanları; Yok. diyerek yok olmazlar.
Bazen bize rehber
arkadaşlarımız sitem ediyorlar, Biz okuduk, eğitim
aldık. Nasıl olur da daha az eğitim alan insanlar aynı
hakka sahip olur? diyorlar. Bu doğru bir yaklaşım değil
arkadaşlar. Rehberlerimiz eğitim aldıktan sonra Edirneden
Karsa kadar bütün coğrafyamızda rehberlik yapıyorlar. Alan
kılavuzları sadece Şehitlik bölgesinde bu işi yapacaklar.
Kaldı ki Şehitliğimiz son dönem imar
çalışmalarıyla, az ziyaretçinin geldiği değil, bir
yılda 3 milyona yakın insanın geldiği, binlerce otobüsün hafta
sonları orayı ziyaret ettiği bir alan hâline geldi. Hatta
şimdiki alan kılavuzlarının bile sayısının
yetmeyeceği kanaatindeyiz. O yüzden bu yeni teklifimizle beraber, daha
önce 690 tane olan alan kılavuzu hakkının, ihtiyaç
duyulması hâlinde Alan Başkanlığımızın
yetkisinde tekrar artırılması, eğitilmesi, sınava tabi
tutulması kaydıyla mümkün hâle gelecek.
Ben isterdim ki
tüm arkadaşlarımız, tüm partilerimiz bu kanuna, bu maddeye
istisnasız destek olsunlar, istisnasız el kaldırsınlar
isterdim. Ancak, baktığımda, bir partimizin sadece bizim ifade
edebilir terimimizi ifade eder diye değiştirdiğini,
kısmi bir değişiklik olduğunu gördüm. Bir diğer
partimize baktığımızda Son cümleyi iyice
çıkarın. dediklerini gördüm. Diğer partimizin teklifine
baktığımızda Bu maddeyi hepten, komple çıkarın.
dediğini gördüm. Oysa bir daha diyorum: Şehitliğe hizmet etmek,
oranın insanıyla, yörenin insanıyla destek olmak hepimizin
görevi. Çanakkale özel bir yer, Çanakkale farklı bir yer. Bu
özelliğinin gereği olarak da, orada rehberlik yapılacaksa önce
oranın insanının, şehitlerin, gazilerin
torunlarının, orada yaşayan insanların, o
coğrafyayı bilen insanların hatıralarını anlatma
imkânı vermek lazım.
Tabii ki Alan
Başkanlığımız eğitim faaliyetleri
yapacaktır, usullerini, esaslarını belirleyecektir ama asla
yanlış bir düzenleme yapmıyoruz, asla rehberlerimize engel bir
iş yapmıyoruz. Şehitliğin dışında alan
kılavuzlarımız Çanakkale merkezde, Truvada, Kaz
Dağlarında bile bu görevi yapmayacaklar, yapamayacaklar. Sadece eski
hakları olan Şehitliğin olduğu bölgede, Alan
Başkanlığının olduğu bölgede bu işi
yapacaklar.
Ben hepinize
bir daha Çanakkalemizi gezmenizi, rehberlerimizle
tanışmanızı, alan kılavuzlarıyla
tanışmanızı ısrarla tavsiye ederim çünkü bu ülkenin
birliği, beraberliği Çanakkale ruhunun ayağa kalkmasıyla,
Çanakkalenin yaşanmasıyla mümkün olacaktır.
O yüzden ben
tekrar bu kanunumuza, bu maddemize destek olmanızı bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
33üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının 33üncü
maddesindeki geçici 1inci maddesi ibaresinin Geçici madde 1-i
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Adem
Geveri
Diyarbakır Diyarbakır Van
Osman
Baydemir Mahmut
Toğrul Burcu
Çelik Özkan
Şanlıurfa Gaziantep Muş
Erol
Dora Garo
Paylan
Mardin İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434)
33'üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Ceyhun
İrgil Mahmut
Tanal
Ankara Bursa İstanbul
Seyit
Torun Veli
Ağbaba Musa
Çam
Ordu Malatya İzmir
Cemal Okan
Yüksel Haydar Akar
Eskişehir
Kocaeli
MADDE 33- 27/3/2015 tarihli
ve 6639 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 1inci
maddesi uygulamadan kaldırılmıştır.
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 33üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 33- 27.03.2015 tarihli
ve 6639 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 1 inci
maddesinde yer alan değişiklik öncesi ibaresi değişiklik
sonrası olarak değiştirilmiştir.
Fahrettin
Oğuz Tor Deniz
Depboylu Arzu
Erdem
Kahramanmaraş Aydın İstanbul
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Erkan Haberal
Hatay Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor.
Buyurun Sayın Tor. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 33üncü maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
33üncü madde özet olarak,
otoyollar ve Boğaz köprülerinde OGS ve HGS olarak bilinen geçişlerde
kaçak geçişlere uygulanan ücret cezalarıyla ilgilidir.
Konuşmama
başlamadan önce konuyla ilgili çok kısa bilgi vermek istiyorum.
Otoyollar ve Boğaz köprülerinde OGS, HGS ve her 2 sistemin birlikte
kullanıldığı serbest geçiş sistemleriyle geçiş
ücretleri toplanmaktadır. Ücret toplama sistemine abone olmaksızın
etiketsiz geçen veya abone olduğu hâlde hesabında yeterli bakiye
bulunmayan araçlarla ilgili olarak 6001 sayılı Kanunun 30uncu
maddesinin 1inci fıkrasına göre işlem tesis edilmekteydi. Örnek
vermek gerekirse, Sultanbeyli-Kurtköy arası 7,5 kilometre olup ücreti 2
liradır. İhlalli geçişlerde alınması gereken miktar
2x10+2=22 TL olması gerekirken 30uncu madde gereğince
Sultanbeyli-Ankara mesafesi esas alınarak 15,75 TL ücret ve 10 katı
da ceza olmak üzere toplam 173,25 lira ceza uygulanmaktaydı. Sürücü
şikâyetleri giriş çıkış bilgileri ve yapılan itirazlar
birlikte değerlendirilerek sonuçta idare yeni bir düzenlemeye mecbur
kalmıştır. En uzun mesafe giriş çıkış
mesafesi olarak, yedi gün ibaresi de on beş gün ibaresi olarak
değiştirilmiştir. Tabii, uygulama kanunun yürürlük tarihinden
sonra herkes için geçerli olması gerektiği hâlde kanuna geçici bir
madde eklenerek yürürlük öncesi ihlalli geçişlere söz konusu
değişiklik uygulanmamıştır.
Esasında belirtmek
gerekir ki bir haksız uygulamaya son verilirken getirilen geçici maddeyle
bile bile başka bir haksız uygulama yürürlüğe konmuştur.
İhlalli geçişlerde, ihlalli geçiş ücretini sanık lehinde
değiştiriyorsun ancak kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
öncekilere ise aleyhteki uygulamaya devam ediyorsun. Bu uygulamayla genel hukuk
kaidesi olan, "Makabline şamil olmama.", "Sanık infaza
kadar lehe hükümlerden yararlanır" kurallarına aykırı
davranılmıştır.
Neticede cezalar tebliğ
edildiğinde herkes mahkemeye gitmiştir. Tabii, mahkemeler de lehte
neticelenmiştir. Bu madde mecburiyetten kaynaklanan bir maddedir.
Bu arada bir iki hususu da
belirtmek istiyorum. Cezasını zamanında ödeyenlerle ilgilidir
birinci husus, 6639 sayılı Kanunun geçici 1inci maddesine göre
ihlalli geçişleri nedeniyle haklarında idari para cezası uygulanıp
cezalarını ödeyenler açısından da lehte bir düzenleme
yapılması gerekirdi. Kanunun iyi niyetli vatandaşı
korumaması devlete ve adalete olan güveni sarsacaktır.
Başka bir
konu da, hepinizin bildiği zorunlu trafik sigortasında 2016
yılında yapılan yüzde 100, yüzde 200, yüzde 300e varan
zamlardır. Yani Broadway marka bir araç ile 300-400 bin liralık bir
aracın zorunlu trafik sigortasının aynı olması kabul
edilebilir bir durum değildir. Bu yaklaşım, köylü, çiftçi,
esnaf, memur arabaya binmesin yaklaşımıdır. MHP olarak
düzeltilmesini diliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
söz konusu maddelerle ilgili detaylı bilgiler vermek isterdim ancak
içimden gelmedi, kısa kestim zira bugün acımız büyüktür. Dün
Diyarbakırda alçakça yapılan saldırıda şehit edilen
güvenlik personeli sayısı 5e çıkmıştır. Her
zaman olduğu gibi, tekraren söylemek isterim ki Türkiye bölücü terörü
bitirmeden hiçbir alanda başarılı olamayacaktır. Sosyal
güvenlik destek primini kaldırırsınız, asgari ücreti
artırırsınız, OGS, HGS cezalarını indirirsiniz,
başka işler de yaparsınız ancak esnafın da
sigortalının da memurun da -kısaca bölücüler ve hainler hariç-
toplumun tüm kesimlerinin de özellikle belirtmek istiyorum, yöre insanın
da istediği tek şey, terörün son bulması, huzurun tesis edilmesidir.
Vatandaşın hassasiyeti para pul değil, huzurdur. Bunun için de
ne gerekiyorsa yapılmalıdır. En üst seviyede enerjimiz, emek ve
zamanımız, kaynaklarımız başkanlık sistemi
çalışmalarına değil, bir an önce terörün bitirilmesine
yönlendirilmelidir. Dikkat dağıtmak, hayırlı bir
davranış değildir.
Değerli milletvekilleri,
tabii, burada ciddi yasal düzenlemeler de yapılması gerekiyor. Terör
örgütü üyesine Avrupada üç yıl ila altı yıl arasında ceza
verilirken Türkiyede eli kolu serbest geziyor. Bunları da belirterek
sözlerime son veriyorum, saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 33'üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haydar Akar (Kocaeli) ve arkadaşları
MADDE 33- 27/3/2015 tarihli
ve 6639 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 1inci
maddesi uygulamadan kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar.
Buyurun Sayın Akar. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde
gerçekten Türkiyede birçok vatandaşı ilgilendiren bir problemi
konuşuyoruz. Torba kanunla geldi, aslında AKP sıralarına
baktığımda çok ilgilendiklerini de düşünmüyorum ama en az
benim kadar, benden fazla da size bu konuda telefon geliyordur, HGS
cezaları hakkında.
Kanuna
baktığınızda, 6639da bir kanun değişip geçici
maddenin kaldırılması ama 6001e atıfta bulunuluyor, orada
30uncu maddenin işte 1inci ve 7nci fıkralarının
kaldırılmasını söylüyor. Ne söylüyor? Kimsenin bir şey
anladığı yok, böyle bir durumla karşı
karşıyayız.
Ben şöyle bir izah
edeyim, bu şunu söylüyor: Bu kanun çıktıktan itibaren HGS
cezaları artık en uzak mesafeden 10 katı uygulanmayacak ve
tebligat yapılmamış ve parasını ödeyememiş olan
vatandaşlar bu yeni kanundan yararlanacaklar ama parasını ödeyen
vatandaşlar bu yeni kanundan yararlanamayacak.
Şimdi, öyle garip
telefonlar aldık, öyle garip şeylere şahit olduk ki
Traktör
hayatında karayoluna çıkmamış, hiçbir otoyoldan
geçmemiş ama bir HGS cezasıyla karşı karşıya
kalmış.
Yine, 129 bin TL HGS
cezası gelen ve on beş saniye içinde 7 kez aynı gişeden
geçtiğini gösteren olaylarla karşı karşıyayız.
Niye bunları söyledim? HGS kredi kartıyla geçiş sistemi yerine
getirildi, daha hızlı geçebilmek için getirildi ve bu görev PTTye
verildi, bakın, çok anlamlı bir şey söylüyorum, PTTye verildi.
Zamanın Ulaştırma Bakanı da, hani o tenis oynayan falan,
daha sonra da bir kuruma atanan PTTnin Genel Müdürüne: Bu sistemi sen yap.
dedi. Hiç bilgisi, tecrübesi olmadığı hâlde bir HGS sistemini
hemen seçimden önce, yerel seçimlerden önce hayata geçirmek gibi bir gaflet
içine düştüler ve hayata geçirdiler.
Bakın,
şunu söyleyeyim size: Vatandaş sistemin probleminden dolayı
cezalandırılıyor, gerçekten sistem arızalı ve
çalışmıyordu yani sistem devreye alındığında
sistem okumuyor, sistem çalışmıyordu. Daha önce de beş
dakika gündem dışı bir söz aldım, bilin ki bu sistemin
analizini yapan, bu sistemin nasıl çalışması
gerektiğini, projesini ortaya koyan vatandaşlar, bir tırın
çekicisiyle dorsesinin plakalarının farklı olduğunu dahi bilmiyordu.
Yaptıkları testlerde 0ın üzerine gelen bir vidanın onu 8
diye okunduğunu göremeyecek kadar acizdiler bu işten çünkü teknik
bilgileri yoktu, bunu bir yere pazarladılar ve 22 milyon TLye mal oldu.
O arada
başka bir şey daha yaptılar, otoyolları özelleştirmeye
çalıştılar. Beş yıllıktı bu sözleşme,
PTTyle yapılan sözleşme, beş yıl sonra eğer otoyollar
o tarihte bozulmamış olsaydı, özelleştirilmiş
olsaydı ve gelen vatandaş Ben bunları istemiyorum
kardeşim, sistemimi kendim kuracağım. deseydi PTT 22 milyon TL
zarara girecekti.
Şimdi,
yapılması gerekenle ilgili ben aslında kanun teklifi verdim, hem
2014te verdim hem 2015te verdim ama bu kanun teklifi yerine getirilmedi
arkadaşlar veya AKP Grubuna anlatmama rağmen bir türlü kabul görmedi.
Şimdi getirdiğiniz
asıl olay doğru, giriş-çıkış
yaptığı gişelerden 10 katı cezalandırılacak,
eskisi gibi uzun mesafeden -biraz evvel arkadaşımız da
rakamları koydu ortaya- cezalandırılmayacak. Bunda bir problem
yok, doğru olan bu ama geçmişte bu cezayı alan insanlar
Bakın, örnek vereyim size: 2013 yılında 10 milyon kaçak
geçiş yapıldığı iddia ediliyor, 10 milyon,
detaylı rakamlar da var, 10 milyon. 2013te bu sistem devreye
alındı. 10 milyon kaçak falan yok, tamamen sistem
arızasından kaynaklanan, sistemin okuma probleminden kaynaklanan,
vatandaşı cezalandırdığımız bir sistem
hâline dönüşen bir olaydan bahsediyoruz. Şimdi, 10 milyon kaçak
geçişe 1 milyar 162 milyonluk ceza kesilmiş. Bu cezaları siz 2014te
ve 2015te tebliğ etmediniz. Bu cezaları niye tebliğ etmediniz,
biliyor musunuz? 2014te 2 tane seçim geçirdik, 2015te 2 tane seçim geçirdik.
Seçim bitti, vatandaşlara cezaları tebliğ ettiniz ve infial
başladı. Yani, vatandaşı aldatıyorsunuz,
vatandaşı kandırıyorsunuz, onların dertleriyle
dertlenmiyorsunuz, tek derdiniz seçimi kazanmak. Seçimi kazanmak için de
yarın vatandaşa dayayacağınız cezayı 2015
yıllında yolluyorsunuz.
1 milyon 762
bin tebligat, dile kolay. Bakın, rakamı da söyledim, bu ceza
tutarını da söyledim. Bunların bir kısmı ödedi, ufak
olan rakamları kişisel otomobilleri olan vatandaşlar ödedi ama
otobüsçüler, taksiciler, kamyoncular bu rakamları ödeyemediler
arkadaşlar, çok büyük meblağlar. Ama ne yapıyorsunuz? Aynı
bu vergi barışı dediğiniz, getirdiğiniz aflarla
vergi ödemeyenleri affedip vergi ödeyenleri
cezalandırdığınız gibi, burada vatandaşlık
görevini yapıp, devletin kesmiş olduğu, haksız kesmiş
olduğu cezayı gidip yatıran vatandaşları
cezalandırıyorsunuz ama yatırmayan, o tebligatı
almış olmasına rağmen bu parayı ödemeyen
vatandaşları affediyoruz. Bu tamamen yanlış bir olay.
Yapmamız gereken, bu cezaya çarptırılan, haksız
şekilde çarptırılan vatandaşlarımızın da bu
uğradığı haksızlığı gidermek
olmalı diyorum, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Akar.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 33üncü
maddesindeki geçici 1inci maddesi ibaresinin Geçici madde 1-i
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Burcu Çelik Özkan (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
(HDP sıralarından alkışlar)
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüde bir gün
mutlaka seçim bölgem olan Muş ilinin de sorunlarını
konuşmak isterim hem oradaki işsizlik hem uyuşturucu maddeyle
mücadele hem de son günlerde kamu emekçilerinin sürgün edilme
hususlarını mutlaka bu kürsüde konuşmak isterim ancak gündemimiz
ne yazık ki şu anda ülkemizin bir bölgesinde, kürdistanda yaşam
hakkının ihlal edildiği bir süreçle ilgili sizlere her
defasında bilgi vermek durumunda kalıyoruz arkadaşlar.
Şimdi, burada savaş
mıdır, değil midir diye tekrar tekrar grup başkan vekilleri
bu konuyu ele alıyorlar. Çok az biliyorum ki
MEHMET PARSAK
(Afyonkarahisar) Kürdistan da değildir, savaş da değildir.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) Biliyorum ki aramızda çok güzel, çok değerli hukukçu vekillerimiz
var, eminim ki onlar benden de daha iyi bilirler bu konuyu. Şimdi,
Uluslararası Ceza Mahkemesinde devletin başka bir devletle
savaşması evet, savaş hukuku, savaş suçu hususunda ele
alınmıştır ancak istisnalar ve kararlar da vardır ki
devletin kendi iç savaşı yani kendi sınırları
içerisinde kendi halkına yöneltmiş olduğu bir savaş da
savaş suçu olarak ele alınmıştır, kararlar
vardır.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Git şikâyet et o zaman, ne duruyorsun Allah
aşkına ya!
BAŞKAN Sayın
Özkan
BURCU ÇELİK
ÖZKAN (Devamla) Sizden ricam bu kararlara sadece bir bakın, sadece
tavsiyemdir arkadaşlar.
Şimdi, biz
esasen şunu söyleyelim arkadaşlar.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Siz savaşın neresindesiniz?
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Burası bir hukuk devleti ve ben de bir
hukukçu olarak bu ülkede hukuk kurallarının uygulanmasını
isterdim.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Teröristlerin hukukçusu.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Ancak, ne yazık ki idari kararlarla
alınan ve iç hukuk kuralına, yasamıza, düzenlememize, Anayasamıza
tamamen aykırı olan bir kararla günlerdir, aylardır
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Hep konuştuğunuz Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi reddetti.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) -
sivil halka yöneltilmiş bir savaş
mevcuttur.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Her gün konuştuğunuz mahkeme reddetti.
METİN
AKGÜN (Tekirdağ) - Savaş değil, terörle mücadele.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Gerçekten çok yürek burkucu bir durumdur.
MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Teröristlerle mücadele.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Arkadaşlar, izin verirseniz, ne olur, bilgi
vermek istiyorum size, bilmediğiniz, belki
duymadığınız konular hakkında.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Ama yanlış bilgi veriyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Tamam yanlışsa yanlıştır,
sana sorarak mı belirleyecek ne söyleyeceğini ya?
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Hayatınızda bir kere doğru bir şey
söyleyin.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Başkanım, müdahale etmeniz lazım.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Hendek, çukura bilgi ver, teröristin avukatı gibi
bilgi verme.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Bu memlekette bir tane de doğru söyleyin yahu.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Üstelik hatırlatmak isterim ki, bir
doğruyu daha söyleyeceğim: Ülkemiz, Türkiye
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Hayatınızda bir kere doğru bir şey
söyleyin.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) -
uluslararası alanda birçok sözleşmeye
imza atmıştır ve burada attığı imzalarda en
önemli görevi, en önemli misyonu -Avrupa Konseyinden bahsediyorum, Avrupa Parlamentosundan
bahsediyorum ve AİHMden bahsediyorum- yaşam hakkını
koruyabilmektir.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) PKKdan, teröristten, bebek katillerinden, polis
katillerinden, onlardan da bahsetsenize biraz.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Benim tek istirhamım ve beklentim: En
azından Türkiyenin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin
gereğini yerine getirmesidir, umut ediyorum bunu göreceğiz yakın
zamanda.
Bunun yanı
sıra arkadaşlar, altı gündür devam eden bir mücadele var.
Bakanlıklarla görüşülüyor, arkadaşlarımız gidip
geldiler, bir diplomasi yürütüldü.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Yanlış yerdesin, yanlış, ondan.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Netice itibarıyla dün 23
Bugün ne yazık
ki 1 sivil vatandaşımızın daha hayatını
kaybettiğini söyleyelim.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Nereden biliyorsun sivil olduğunu?
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) 6 kişi vahşet bodrumunda ne yazık
ki hayatını kaybetti.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Örgütün liderleri mi orada yoksa?
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Şu anda orada 23 sivil
vatandaşımız yaralı hâlde bekliyor ve ne yazık ki
alınamamalarından kaynaklı olarak, tamamen bir
duyarlılık refleksi olarak arkadaşlarımız açlık
grevine başladılar -biliyorsunuz- hâlen de devam ediyorlar.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Devam etsinler canım, bir sakıncası
yok.
MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Sağlık Bakanımızı dinlemediniz mi?
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Arkadaşlar
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Siz neredesiniz?
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Arkadaşlar
MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Ambulanslar kurşunlanıyor, ambulanslar.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Örgütün liderleri mi orada yoksa?
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Biraz nezaket istiyorum arkadaşlar, biraz
duyarlılık ve biraz vicdan istiyorum, başka hiçbir şey
değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Devam etsinler, devam etsinler, bir
sakıncası yok.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) İdare amiri, müdahale
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Askerden, polisten tek kelime bahsetmiyorsun, hukuktan bahsediyorsun, hukuku
katletme, önce hukuka saygı göster.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Dersinizi almadınız galiba.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) Şunu söyleyeyim, izin verin. Bu ülkede kim askerin, polisin,
sivil vatandaşın, gerillanın katledilmesini
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
PKKnın avukatlığını yapıyor, siz de ses
çıkarmıyorsunuz.
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Çocuk
katili PKK.
MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Terörist onlar terörist.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) -
hayatını kaybetmesini istiyorsa vicdansızdır
zaten. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Bebek katili onlar, bebek katili onlar.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) Arkadaşlar, insan
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) İnsan yaşamından öte, insan yaşamını
korumaktan öte hiçbir görevimiz yok. Şunu da belirtelim
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Siz bari susun ya.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, Hükûmetin tasarısı görüşülüyor,
Hükûmetten, bakandan ses yok, böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) Sayın Bakan, değerli Parlamento üyeleri; biz basına
bir demeç verdik, az önce basında da geçti, buradan da Parlamento
üyelerine tekrardan söyleyelim: Muhtemeldir ki, biz yarına kadar bu vahşet
bodrumundaki sorunun çözülmesini bekliyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bakana
söylüyorum, Hükûmetin tasarısı görüşülüyor burada, öyle susarak
olmaz Bakan, çıkacak Türkiye Cumhuriyetini savunacak, Anayasa'yı
savunacak Hükûmet.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) Oldu da hedeflerimize ulaşamadık, oldu da
yaralılarımızı alamadık, oldu da yaralıları
hastaneye taşıyamadık.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Türkiye Cumhuriyetinin Bakanı değil misiniz siz?
BAŞKAN Sayın
Akçay, lütfen.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) Bizler de HDP milletvekilleri olarak bu açlık grevini
sürdüreceğimizi ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) Teşekkürler, sağ olun. (HDP sıralarından
alkışlar)
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Ya, açtığınız çukurlardan ambulanslar yaralıya
geçemiyor, kapatın çukurları, çukur siyaseti yapmayın.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Konuşsana Sayın Bakan. En küçük bir kişisel sataşmada söz
alıp cevap veriyorlar, Türkiye Cumhuriyeti, Türk milleti, birliğimiz,
beraberliğimiz saldırıya uğruyor, Hükûmetin sesi çıkmıyor.
Kınıyorum Hükûmeti!
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Biz ona cevap verdik.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ne
cevabını vermesi, çık kürsüde konuş, çık kürsüde
konuş.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Sayın Akçay
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Muş) Sataşma yok Başkanım, hukuki bilgiler verdik.
BAŞKAN Şimdi, bir
defa, bu kürsüden ben daha önce de dile getirdim, buradaki olaylar üzerinde
konuşurken çok dikkatli bir dil kullanmamız gerektiğini,
Anayasa'ya, ettiğimiz yemine sadık kalmamız gerektiğini
ifade etmiştim. Dolayısıyla burada, Türkiye'de bir savaş ya
da bir iç savaş olayı yok. Bu, kesinlikle bir terörle mücadeledir,
teröristle mücadeledir ve devlet vatandaşının can ve mal
emniyetini korumak adına bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürecektir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
İnceöz, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, açıkça tahrikler var, kürdistan diye
tanımlamalar yapıyor, yeter artık ya, bunlara tahammülümüz
kalmadı. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Akçay, bunlarla ilgili ifadelerimizi kullandık.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
Buyurun Sayın
İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, söylediklerinize aynen
katılıyorum. Buna ilave olarak da şunu söylüyorum: Hiçbir
şekilde devlet, Hükûmet oradaki vatandaşı hedef
almamaktadır; bir tek hedefi vardır, teröristler, terör
mensupları, terör diliyle konuşanlardır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İkinci olarak şunu
da söylemek istiyorum: Çukurları kazmak, çukurları açmak hangi
hukukta vardır, önce bunun cevabını versinler, ondan sonra
mevzuatları tartışalım. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Dolayısıyla,
oradaki mücadele teröre karşıdır, bunu kimsenin saptırmaya,
gerçekleri çarpıtmaya hakkı yoktur. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, bakın, bizim bu kürsüde dile
getirdiğimiz mesele terörün ne olduğu meselesi değil
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Teröre destek meselesi.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bir dakika, ben dinliyorum sayın milletvekilleri, lütfen.
Buyurun Sayın
Toğrul, ben sizi dinliyorum.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Boş konuşuyorlar, konuşmasınlar ya! Rahatsız
oluyoruz.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, bizim bahsettiğimiz olay, şu
anda ölüm bodrumunda hayatı söz konusu olan 22
yurttaşımızdır. (AK PARTİ sıralarından
terörist sesleri, gürültüler)
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) PKKdan bahset!
MAHMUT TOĞRUL
(Diyarbakır) Ya, arkadaşlar, bir bitireyim
BAŞKAN Sayın
Toğrul, ben dinliyorum, siz buyurun.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ama
BAŞKAN Dinliyorum, ne
yapabilirim?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, şimdi, bakın
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Sabahtan beri aynı şeyi söylüyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Nasıl biliyorsunuz onların hepsinin yurttaş
olduğunu? Nereden biliyorsunuz?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep)
bu hususta biraz önce arkadaşımız da söyledi,
grup başkan vekilimiz dâhil olmak üzere, 2 vekilimizle beraber 3 vekil
İçişleri Bakanlığına gittiler. Sorunun çözümü oradaki
yurttaşların oradan alınıp hastaneye götürülmesi.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Ya çıksınlar, zorlayan mı var onları?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ne olursa olsun, hangi sıfatı taşıyorlarsa
taşısınlar, onların hastaneye taşınması
insani bir tutumdur, hukuk bunu gerektirir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Başkan
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Kim engel oluyor onlara orada? Çıksınlar.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Ben dinliyorum Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, bakın, bunları düşünürken
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yaralılara müdahale için
aldığı tedbir kararlarını da bu ülkeyi yönetenlere,
yasasını yapanlara hatırlatıyorum.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Uyguladı, ambulansları gönderdi, Kurşun
sık. demiyor. Ambulansa kurşun sık. demiyor.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bir diğer konu, bu memleketin bahsedilen bölgesinin
kürdistan olduğunu Sayın Cumhurbaşkanı söyledi, tarih de
söyler
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Cumhurbaşkanı değil, dünyada kim söylerse söylesin kabul etmiyoruz,
reddediyoruz. Böyle bir rezalet olur mu? (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Kürtlerin yaşadığı bölge kürdistandır.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Türkiye Cumhuriyeti gerekirse gene savaşır, savaşmaktan da asla
kaçınmayız. Bin yıldır bu topraklarda
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 34üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır. Aynı
mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme
alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434)
34üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Bülent Kuşoğlu Mahmut Tanal Seyit Torun
Ankara İstanbul Ordu
Musa Çam Gülay
Yedekci
İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
İdris
Baluken Çağlar
Demirel Mehmet Ali
Aslan
Diyarbakır Diyarbakır Batman
Feleknas
Uca Osman Baydemir Erol Dora
Diyarbakır Şanlıurfa Mardin
Ayşe
Acar Başaran Ahmet
Yıldırım
Batman Muş
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor
mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki ilk önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Gülay
Yedekci.
Buyurun Sayın Yedekci.
(CHP sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; yüce Meclisimizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bu torba yasa içerisinde
çokça konuyla ilgili görüştük, bir tek bir şehir
taşınmaması vardı. Şu anda bir şehir
taşınması üzerinde de konuşuyoruz, Hasankeyfi
taşıyorsunuz.
Hasankeyf, Mezopotamyada
insanlığın yerleşik hayata geçtiğinin en belirgin
örneğidir. Hasankeyfi birinci derece sit alanı yapan en önemli
özellik, bir bütün içerisinde mağaralar, kalenin tarihî dokusu,
ibadethaneler ve burada yaşayan atalarımızın mezarları
ve kazı çalışmaları daha bitmemiş, gün
ışığına çıkmayı bekleyen binlerce tarihî
eserin burada yer almasıdır. Sular altında kalacak olan binlerce
mağaranın taşınması zaten söz konusu değildir.
Zeynel Bey Türbesinin ise dış cephesindeki mozaik kaplamalardan
dolayı eski özelliğini koruyamayacağı için sökülüp tekrar
montajı imkânsızdır. Ray sistemiyle taşınması
durumunda ise kot farkı çok olduğundan sarsıntılarla türbenin
kesinlikle yıkılacağı ortadadır. Bir yapının
planını yapmadan önce bireyin yaşadığı
coğrafyadaki kültürel değerler, gelenekler, dinî değerler ve
kültürel mekânlar gözetilmelidir; aksi hâlde, plan işlevsizdir. Bu kural
dünyanın her yerinde, planlama bazında, her kurum ve kuruluş
için geçerlidir.
UNESCOnun 10 kriterinden 9unu
yerine getiren Hasankeyfin sular altında bırakılması
insanlık suçudur. Hasankeyfte altmış yıl ömürlü baraj on
iki bin yıllık tarihe tercih edilmemelidir. Barajın
havzasının bulunduğu alanlardan gelecek kil, silt gibi
malzemelerin ölü hacim diye tabir ettiğimiz baraj altı kodunu
doldurması sonucunda baraj ömrü tükenmekte ve atıl duruma
gelmektedir.
Ülkemizde, yıllardan
beri, insanlığın ve kültürlerin ana merkezi olan ve 1978den
beri birinci derece arkeolojik sit alanı ilan edilen Hasankeyfin sular
altında kalmasına sebep olacak olan Ilısu Baraj Gölü 6 bin
hektar tarım yapılabilen alanı sular altında
bırakacaktır. Cizre Baraj Gölü de oluştuğunda sulanabilecek
alandan daha büyük alan sular altında kalacaktır. Diclenin
aşağı ovalara taşıdığı tarımsal
toprağı besleyen malzeme barajlarda tutulacağı için orta ve
uzun vadede tarım toprakları yoksullaşacaktır. Barajdan
gelecek suyla sulanacak tarım alanları bu uygulamadan sonra
tuzlanacaktır. Ilısu Baraj Gölü dolu durumda 300 kilometrekarenin
üzerinde bir alanı kaplayacaktır. Kurak ve nemli mevsimlerde bu alan
100 kilometrekare kadar azalabilecek ve yeniden eski durumuna gelecektir.
Böylece, buralar salgın hastalıkların kaynağı
olacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hasankeyf tarihî dokusundan koparılarak
başka bir yere taşınmak isteniyor. Her bir yapı,
parçası olduğu kültürel bütünle birlikte değerlendirilmelidir.
Yapılar yapılırken bulundukları topoğrafya, rüzgâr
yönü ve güneşlenme yönü göz önüne alınarak inşa edilir.
Hasankeyf, yüzlerce yıl Romalıların, Urartuların,
Asurların, Abbasilerin, Hamdanilerin, Mervanilerin, Eyyubilerin,
Selçukluların, Akkoyunluların ve Osmanlıların
katkılarıyla zenginleşmiştir. Batman-Gercüş-Midyat kara
yolu üzerindeki köprüsü, Dicleyi 100 metre yukarıdan izleyen kalesi,
kalenin kuzey tarafında Dicleye bakan sarayı, kuzeydeki vadiye bakan
Ulu Camisi, kentin ortasındaki Sultan Süleyman Camisi ve kentin
ortasında bulunan Koç Camisi, Dicle Nehrinin sol kıyısında
açıkta yer alan Zeynel Bey Türbesi, nehrin sol kıyısında Batman-Hasankeyf
kara yolunun kıyısında, Yeni Köprünün
karşısındaki bir tepe üzerinde yer alan İmam Abdullah
Türbesiyle doğal bir açık hava müzesidir. Barajdan elde etmeyi
planladığınız gelirden çok daha fazlasını iç ve
dış turizmle kazanabilecekken bu inadınızın nedeni
nedir? Tıpkı Göbeklitepe gibi çok önemli olan bu tarih ve kültür
değerine sahip çıkalım.
Ayrıca, çok önemli bir
noktada, başlandı, geri dönülmez, oradaki harcamalar boşa
gidecek diye sakın, lütfen, düşünmeyin. Örneğin, Avusturyada
Tuna Nehri kıyısında dev bir atom santrali yapıldı,
halk referandum sonucunda orayı istemedi. Şu an müze olarak
kullanılıyor ve turizme açıldı.
Değerli milletvekilleri,
ihtiyaç hâlinde biz şimdiye kadar harcanan bütün parayı
yapacağımız kampanyalarla çok kısa süre içerisinde
bulabiliriz. Bir mimar olarak, bir vatansever olarak sizleri uyarıyorum,
bir kez daha altını çiziyorum: Dünya için de çok önemli olan
Hasankeyf sular altında kalmasın. Hasankeyfi kurban etmeyin.
Yüzlerce baraj yapabilirsiniz ama bir Hasankeyf daha yapamazsınız.
Hepinize sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen Batman Milletvekili Mehmet
Ali Aslan.
Buyurun Sayın Aslan.
MEHMET ALİ ASLAN
(Batman) Sayın Başkan, Sayın Divan, sayın
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Tabii, az önce, Gülay Yedekci
Milletvekili arkadaşımız birçok teknik konuya, tarihî konuya da
değindi, onlara fazla girmeden ben farklı açılardan ele almaya
çalışacağım.
Hasankeyf Arapçada
Hısnkeyfa, dediğimiz, Süryanicede Heskîf, Kürtçede Heskife
dediğimiz yerleşim biriminin adıdır ve on iki bin
yıllık tarihî bir geçmişi vardır. 640 yılında da
Hazreti Ömer döneminde, İyaz bin Ganem, Halid bin Velid, Muaz bin Cebel
gibi tanınmış komutanların öncülüğünde İslama
girmiştir. Tabii, bu dönemde hem Hamdaniler, Mervaniler, Eyyubiler,
Artuklular, Akkoyunlular, Safeviler ve en son Osmanlılar
egemenliğinde varlığını sürdürmüştür.
Burada dikkatinizi
çekeceğim bir noktada da -hani Sayın Cumhurbaşkanı millî
ve yerli diyor ya- Artuklular ve Akkoyunlular döneminde başkentlik
yapmış bir şehir idi.
Tabii, her şeyden önce
bu barajın yapımı Anayasaya göre de aykırıdır.
Anayasanın 63üncü maddesi Devlet, tarih, kültür ve tabiat
varlıklarının ve değerlerinin korunmasını
sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır.
diyor. Bu herkeste var, bakabilirsiniz. Yeni bir anayasa da ihdas
edilmediğine göre bu işte bir kanunsuzluk, bir terslik var.
AHMET HAMDİ ÇAMLI
(İstanbul) Terörle ilgili bir şey var mı orada, terörle
ilgili?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Hastalık oldu sizde bu.
MEHMET ALİ ASLAN
(Devamla) Biz şu anda Hasankeyfle ilgili konuşuyoruz, galiba siz
duyamıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen kürsüdeki hatibe müdahale etmeyelim.
Buyurun Sayın Aslan, siz
devam edin.
MEHMET ALİ ASLAN
(Devamla) Kanuna, Anayasaya uymayan girişimler terörist
girişimlerdir. İşte, bununla ilgili bu madde var, bunu da
nazarınıza sunuyoruz.
Şimdi, arkadaşlar,
altmış yıl sonra, düşünün, torunlarımız -hani
altmış yıllık bir enerjiden söz ediyoruz ya- enerjiyi de
görmeyecekler, Hasankeyfi de görmeyecekler. Dolayısıyla, on iki bin
yıllık bir tarih katledilmiş oluyor ve emin olun, şimdi
kayıtlara geçiyor, yirmi yıl sonra mı, otuz yıl sonra
mı, elli yıl sonra mı bilmiyorum ama bu altmış
yıllık sürede elde ettiğimiz gelirden daha büyük bir para
harcayıp bu sefer diyeceğiz ki Şu suların altında bir
tarihî antik kent vardı, gelin onu çıkaralım. (HDP
sıralarından alkışlar) Nasıl ki şimdi Avrupada
bazı denizlerin altında, bazı akarsuların, barajların
altında büyük paralar harcanarak tarihlerine ulaşmaya
çalışıyorlarsa biz de bunu yapacağız çünkü o su, o
enerji bir şekilde elde edilebilir, en basitinden güneş enerjisi.
Batman ve Urfa Türkiyede yılda en çok güneş enerjisi alan iki ilimiz
arasında gelmektedir. Alternatif enerji yolları tüketilerek sözü
edilen enerjilere ulaşılabilir.
Tabii, biz bunlara
değinirken şunu unutmayalım: Bu Hasankeyf Hazreti Ömerin de
bize bir emanetidir. Sular altında bırakalım diye bize emanet
etmemiş, bunun hesabını Hazreti Ömer de size soracak, buradan
size söylüyorum yani.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Hazreti Ömer başka şeyler de sorar ama ha!
MEHMET ALİ ASLAN
(Devamla) Evet, bunun dışında, arkadaşlar, hepinizi bu
güzel kente davet ediyoruz, Hasankeyfe. Bir gün çocuklarınıza
resimlerde göstereceksiniz Baba, ne oldu buna? Vallahi oğlum, sular
altında bıraktık, yapacak bir şey yok. dememelisiniz.
Avusturya, Almanya, İsveç para desteği sunuyor, hani, diyorsunuz ya:
Dış güçlerin oyununa gelmeyin. Evet ben de size diyorum,
dış güçlerin oyununa gelmeyin, Hasankeyf Almanyada, Avrupada olsa
bu barajı yapmaz, yaptırmaz.
Teşekkürler, sağ
olun. (HDP sıralarından alkışlar)
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Teröristseverlik dışında bir konuşma
yaptığın için tebrik ediyorum.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
34üncü
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
35inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, şimdi önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesinin
(a) fıkrasında yer alan 1/1//2016 ibaresinin 1 Ocak 2016 ibaresi
ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Çağlar Demirel Mehmet Emin
Adıyaman
Diyarbakır Diyarbakır Iğdır
Mahmut Toğrul Filiz Kerestecioğlu Demir Sibel Yiğitalp
Gaziantep İstanbul Diyarbakır
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 35inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Kuşoğlu Mahmut Tanal Seyit Torun
Ankara İstanbul Ordu
Musa Çam Ceyhun
İrgil
İzmir Bursa
MADDE 35- Bu Kanunun;
a) 2 nci maddesi 1/1/2016
tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yayımı
tarihinde,
b) 14 üncü maddesi
yayımını izleyen 60 gün içinde,
c) 8 inci, 9 uncu, 12 nci, 15
inci, 16 ncı, 17 nci ve 18 inci maddeleri yayımını izleyen
ayın onbeşinde,
ç) 23 üncü, 24 üncü, 25 inci,
29 uncu ve 31 inci maddeleri yayımı tarihini takip eden ödeme dönemi
başında,
d) 28 inci maddesi
yayımını takip eden aybaşında,
e) Diğer hükümleri
yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
35inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Kamil
Aydın İsmail
Faruk Aksu
Manisa Erzurum İstanbul
Mehmet
Parsak Mehmet
Erdoğan
Afyonkarahisar Muğla
MADDE 35- Bu Kanunun;
a) 2 nci maddesi 1/1/2016 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere
uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
b) 8 inci, 9 uncu, 12 nci, 15 inci, 16 ncı, 17 nci ve 18 inci
maddeleri 1/1/2016 tarihinde,
c) 23 üncü, 24 üncü, 25 inci, 29 uncu ve 31 inci maddeleri
yayımı tarihini takip eden ödeme dönemi başında,
ç) 28 inci maddesi
yayımını takip eden aybaşında,
d) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
önergeye katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Erzurum Milletvekili Kamil Aydın.
Buyurun Sayın
Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde 68
sıra sayılı Tasarıdaki ilgili maddeyle ilgili konuşma
yapmak üzere huzurlarınızdayım.
Biz defalarca, mütemadiyen
bazı şeyleri hatırlatmamıza rağmen, bu kürsüye
çıkıp en başta -Andımızın metni bende,
umarım herkeste vardır ama- biz sürekli
hatırlatacağız. Sayın Başkan, siz de bunu sürekli
hatırlatarak, özellikle Anayasaya bağlı
kalacağımız noktasında uyarılarınızı yapmak
zorundasınız. Bizler de Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
sayısal azlığımıza rağmen özgül
ağırlığımızı dikkate alarak Allahın
izniyle Türk milleti adına burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin
ilkelerinin ayaklar altına alınmasına müsaade etmeyeceğiz.
Şehitlerimizin anısının bu kadar fütursuzca ifade edilmesi
noktasında biz de dik duruşumuzu sergileyeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
tarih yol göstericidir, ibret alınmalıdır. Kökü mazide olan
atiyiz. deriz, değil mi? Ya da gelenekten geleceğe, bunu
kavramlaştırırız ama içini bir türlü dolduramayız.
Bakın, dünya siyaset tarihine baktığımız zaman idare
edenler, hâkim güçler, sürekli söylemler oluşturmuş ve uygulama
alanları aramışlardır. Soğuk savaş sonrası
yeni dünya düzeni diye bir sistematikle belirli bir süre dünyada yeni
oluşumlar, yeni coğrafyalar, yeni yapılar meydana
getirilmiştir ama daha sonra bu deşifre olunca, bu sefer
küreselleşme adı altında, neoliberalizm adı
altında, özellikle etnik kimlikler, çok kültürlülük, çok dillilik gibi
kavramlar gündeme getirilmiştir ama bu kavramları gündeme getirenler,
işte geçenlerde akademisyenlerin dilekçesine yurt dışından
imza atarak katılan bu projenin çok usta bir temsilcisi de Noam
Chomskydir. Şimdi, nedir bu? Amerika Birleşik Devletlerinin
Parlamentosunda kürsüye çıkılınca, bizim amiyane ifade
ettiğimiz 72 millet, her biri bir milleti vurgulayarak mı
başlıyor konuşmasına? Hayır. Amerika Birleşik
Devletlerinin âli menfaatleri ve Amerikalı olmanın onuruyla
kendilerini ifade ediyorlar. Bu, Almanya Parlamentosunda da böyle;
aşağı Bavyeralı olarak, yukarı Bavyeralı olarak
bir ifade şekli yok. Bu, İngiltere Parlamentosunda da öyle; Ben
Normanlar adına, ben Vikingler adına konuşuyorum. diye bir
ifade tarzı yok ama her ülkenin âli menfaatlerini koruyan, kollayan
anayasal birtakım ilkeler vardır, bunlar teminat altına
alınmıştır bizdeki gibi.
Bakın, bir örnek
vereceğim, somut bir örnek. 1990lı yıllarda Amerikada Yüce
Gerçek diye bir tarikat vardı. Aslen Japon menşeli bir
tarikattır. Efendim, bu tarikat sarin gazıyla eylem yapan bir
tarikattır. Şoko Asahara diye bir lideri vardır. 1990lı
yıllarda Amerikada 84 kişiyi onların compound dedikleri bir
mekâna kıstıran bir tarikat lideri. Amerikanın FBI güçleri
dediler ki: Masum insanları esir alamazsınız, canlı kalkan
yapamazsınız, onları bırakmak zorundasınız.
Bırakmadılar. İkinci, üçüncü uyarıdan sonra liderleriyle
beraber 80 küsur kişiyi orada Amerika Birleşik Devletlerinin FBI
güçleri yok etti.
Şimdi, buna benzer,
yine, IRA örgütünden bahsediyoruz ki bu IRA örgütü, inanın, eylemlerinden
önce haber vermeyi dahi dikkate alan bir örgüt olmasına rağmen,
İngilterenin MI6 dediğimiz dış ilişkilerden sorumlu
istihbaratı bir IRA örgütünü, cani bir katili ta Cebelitarıka kadar
takip etti, Cebelitarıkta infazını yaptı. Niye? Çünkü bir
suç işlemişti.
Şimdi, buradan yola
çıkarak Tunusta bir gencin, bir seyyar satıcının kendini
yakmasıyla başlattığı bir süreç var. Bu, domino
taşı etkisiyle yeni bir süreç. Efendim, çok âlâyıvalayla biz de
sahiplendik. Ben, gerçekten, değerli milletvekilleri, sizin
hoşgörünüze sığınarak, vicdanlarınıza seslenerek
bir şeyi hatırlatmak istiyorum: Artık bu sürece sahip
çıkmayalım, BOP eş başkanlığı söyleminden
uzak duralım. Bu bir felakettir. Tunusta başladı bu
fırtına, Libyada devam etti, Mısırda devam etti, Yemende
ve en son sınırımıza geldi, Suriye, Irak ve Türkiyeye
dayandı. Bu, dün bir makale yayınlandı yurt
dışında İngiltere menşeli
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla)
5 ülkede felaketlere yol açtı. Allah korusun, biz artık felaketin
eşiğindeyiz. Ne zamana kadar sabrımız test edilecek bu
kürsüde? Ne zamana kadar millet olma şuurumuzla hareket edip bu kutsal
çatı altında birlik beraberliğimizi akamete uğratmadan,
birliğe vurgu yapmadan, hep nüanslara takılarak, takılarak,
takılarak neyi üreteceğiz, neyi çözeceğiz? Yüce Türk milletine
daha ne kadar hakaret edeceğiz? Bu millet her yerde, her zaman kendi
üzerine düşeni yapmıştır.
BAŞKAN Sayın
Aydın, teşekkür ediyoruz, süreniz doldu.
KAMİL AYDIN (Devamla)
Onun için, lütfen, hepinizden rica ediyoruz. Hep beraber anayasal suç
işlenen her türlü söyleme birlikte direniş göstereceğiz.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Başta Hükûmet, başta Hükûmet.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Aslında, Çanakkale
milletvekilimiz kürsüden bir düzeltme yapmak istedi ama açık bir
sataşma olmadığı için, sizi de sıkıntıya
sokmamak için buradan bir katkı sağlamak istiyoruz.
Biraz önce Sayın Bülent
Turan konuştu, tutanağı istedik. Şimdi, esas olarak şöyle
bir şey vurgulamış: Biz AKP olarak bir önerge verdik,
keşke buna bütün partiler katılsaydı. demiş. Burada iki
tane sorunumuz var. Bu kanun temel kanun olarak gelmeseydi yani maddeler
üzerinde görüş bildirebilseydik, tüm partiler çıkacak, o madde üzerinde
konuşacak, değişikliği olumlu bulduklarını ama
şöyle yapılmasının daha iyi olduğunu söyleyecek, kendi
görüşlerini ifade edeceklerdi. Şimdi, temel kanunda madde
görüşülmediği için muhalefet partileri bu konuda görüş ifade
etmek için önerge vermek durumundalar. Bülent Turan diyor ki: Biz ifade
edebilir dedik, öbürü ifade edere çevirdi, öbürü bilmem ne dedi, keşke
ortaklaşsaydık. Bu ortaklaşmayı mümkün kılmayan durum
temel kanun uygulamasıdır yani madde üzerinde değil sadece
önerge üzerinde konuşmaktır.
Kaldı ki, Adalet ve
Kalkınma Partisinin bizlerin evet oyu vermediği önergesinde millî
parklardan Gelibolu Tarihî Alan Başkanlığı
oluşturulduğunda açıkta kalan 690 emekçinin
Bu Tarihî Alan
Başkanlığınca belirlenecek usul ve esaslar
doğrultusunda hizmet edebilirler. dedi AKP, bizim önergemiz
hizmet
ederler.di. Edebilirler o 690 kişi için esnek bir durum ortaya
çıkarıyor, insafa bırakıyor. Bizim önergemize Sayın
Turan oy verseydi durum kesin olacaktı ama yapılan düzenleme özünde
doğrudur, tüm partiler gibi bizim de desteklediğimizdir. Bizim
ifademiz daha keskindi, daha doğruydu ama burada, sakın Çanakkaleye
gidip de kimse Biz böyle dedik, bizim önergeye muhalefet destek vermedi.
demesin, temel kanun olduğu için mecburen önerge verildi.
Tutanaklara geçmesini talep
ediyoruz. Sağ olun.
BAŞKAN Tutanaklara
geçmiştir Sayın Özel.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/434) 35inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ceyhun İrgil (Bursa) ve arkadaşları
MADDE 35- Bu Kanunun;
a) 2 nci maddesi 1/1/2016
tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yayımı
tarihinde,
b) 14 üncü maddesi
yayımını izleyen 60 gün içinde,
c) 8 inci, 9 uncu, 12 nci, 15
inci, 16 ncı, 17 nci ve 18 inci maddeleri yayımını izleyen
ayın onbeşinde,
ç) 23 üncü, 24 üncü, 25 inci,
29 uncu ve 31 inci maddeleri yayımı tarihini takip eden ödeme dönemi
başında,
d) 28 inci maddesi
yayımını takip eden aybaşında,
e) Diğer hükümleri
yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın İrgil,
buyurun.
CEYHUN İRGİL
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu
ilerleyen saatinde kanunun, bu torba yasanın son maddelerinde söz
almış bulunuyorum.
Özellikle söz almamdaki temel
amaçlardan bir tanesi, biraz önce 2 milletvekili
arkadaşımızın da bahsettiği HESler konusunda
geçtiğimiz haftalarda Orman Bakanına bir soru önergesiyle
sormuştuk, yani merakımızdan sormuştuk. Çünkü o kadar çok
tesis açılışı, o kadar çok duyurusu, reklamı
vardı ki basit bir soru sorduk ve bu soruya karşı Sayın
Bakan Sizi ilgilendirmez, git oradan İnternet sitesine bak,
kitapçığa bak. demişti. Onun üzerine ben de birkaç şeyden
söz etmek üzere bugün huzurunuzdayım.
Arkadaşlar, 2010
yılıydı, 11 Ağustos günü Rize Konukoğlu Cevizli
Hidroelektrik Santralinin açılışı yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açılış töreninde aynen
şöyle söyledi: Tabiat bize emanettir ve onu hassasiyetle koruruz,
herkesten önce de biz koruruz. Biz doğaya âşığız,
delisiyiz. O günden bu yana gördük ki biraz önceki konuşmacı
arkadaşlarımız da ifade ettiler ki doğanın
çığlığı kaç kez dile getirildi burada, bu kürsüde,
hakikaten siz doğaya âşık mısınız bilinmez ama
HES delisi olduğunuz kesin bilgi.
Arkadaşlar,
2010 yılından beri, Orman ve Su İşleri Bakanının
verdiği rakamlara göre 834 dev tesis açmışsınız. O gün
sormuştuk Bu tesislerin isimleri, faaliyetleri nedir, nerelerdedir?
diye. Bugün yine soruyoruz; son beş yıldır dev tesis diyerek
toplu açılışlarla hizmete soktuğunuzu söylediğiniz 834
tesisin isimleri nedir ve nerelerdedir? Aynı tesisleri birkaç kez
açtığınız oldu mu? Bir dere ıslahını bile
dev tesis açılışı diye gösterdiniz mi? Soruyoruz çünkü size
güvenmiyoruz. Nedeni şu: Çünkü İnternete girerseniz, yalan tesis
açılışı diye, sahte temel diye yazarsanız googlea
yüzlerce sahte tesis açılışını ve tekrar
açılışı göreceksiniz.
Neden size
güvenmiyoruz? Çünkü bugüne dek Hizmet ediyoruz. diyerek Temel
atıyoruz. diyerek yaptıklarınız ortada; birkaç tane örnek
vermek istiyorum: Malatyada bir babanın ölen oğlu için
yaptırdığı Anadolu lisesi 2009 yılında hizmete
girmişti, siz burayı 2013te toplu açılış töreniyle
yeniden açtınız. Amasyada bir çöp tesisini
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Açılışı yapılmamıştı.
Açılışı yapılmamıştı, faaliyete
başladı; sonrasında
CEYHUN
İRGİL (Devamla) Bir çöp tesisini 7 kez açtınız.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Hayır.
CEYHUN
İRGİL (Devamla) - 7 kez açtınız.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Yanlış biliyorsunuz.
CEYHUN
İRGİL (Devamla) - Bak Açmaya doyamadılar. diyor, 7 kez
açtınız, 7 kez.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Yanlış biliyorsunuz.
CEYHUN
İRGİL (Devamla) - Tarih tarih; 2008, 2011, 2014; 7 kez Amasyada çöp
tesisi açtınız.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Beyefendi, ben Malatya milletvekiliyim ve yalnız bir kere
açılış yapıldı.
CEYHUN
İRGİL (Devamla) Söyleyeceğim, ben size daha çok örnek
vereceğim.
BAŞKAN
Müdahale etmeyelim lütfen.
CEYHUN
İRGİL (Devamla) Bunun dışında, Antalyada
muhteşem veya dev tesis diyerek 31 Mart 2015te toplu
açılışta soyunma odası, yangın kulesi, halı saha,
elektrik şebekesi açtınız.
Kocaelinde
Açılış bayramı diye duyurup iki yıl önce tamamlanan
Yıldız Konutlarını, iki yıl önce açılan
Sırrı Paşa Konağını, iki yıl önce
açılan Derince Çenesuyu Alternatif Yolunu, üç yıl önce açılan
İzmit Deniz Ulaşım Müdürlüğünü yeniden açtınız
hatta o kadar bu işi pervasız hâle getirdiniz ki Aydında on üç
yıl önce Sayın Devlet Bahçeli tarafından açılan ve bizzat
Aydın MHP milletvekilinin kendisi tarafından yaptırılan
okulu bile tekrar açtınız.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Doğru değil, yalan konuşuyorsunuz.
Doğru değil, Kocaeli ile ilgili söyledikleriniz doğru
değil.
CEYHUN
İRGİL (Devamla) - Ona da yalan de.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Ama doğru söylemiyorsun. Hepsi yalan, hepsi!
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Burada, fotoğrafları burada; on üç yıl önce. (CHP
sıralarından alkışlar) Arkadaşlar, kabul, siz azı
göstermeyi
Arkadaşlar, burada
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Yalan söylediğinizi mi kabul ediyorsunuz?
BAŞKAN Arkadaşlar
müdahale etmeyelim hatibe.
Buyurun siz devam edin
Sayın İrgil.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Siz azı çok göstermeyi seviyorsunuz ama belli ki çok da
eğleniyorsunuz.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Ama doğru şeyleri söyle bari hiç olmazsa ya.
Söylediğinin hiçbiri doğru değil.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Gerçek dışı konuşuyorsun.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Ne de olsa Giresunda 2014te halktan
topladığınız yardımlarla engelli bir vatandaşa
alınan akülü arabanın açılışını
kırmızı kurdele keserek yapmadınız mı?
Yaptınız. Niğdede 2010da TOKİnin içerisine trafik pisti
yaptınız, onu da açtınız. Bursada 2014te 12 tane
yangın tüpünü açtın arkadaşım, 12 tane. Kütahyada 2015
yılında 200 kişilik kız yurdu dediniz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CEYHUN İRGİL
(Devamla) 4 metrelik bir temelin içerisine beton döküp gittiniz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Beyefendi, çok komik oluyor, çok komik oluyor, gerçekten çok komik
oluyor yani.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Arkadaşım, komik olan bu değil.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyoruz Sayın İrgil, süreniz dolmuştur.
AHMET TAN (Kütahya) Bizim
açtıklarımıza sizin nefesiniz yetmez, nefesiniz.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Arkadaşım, oradan laf atma. Bak, bir şey
söyleyeceğim, haftaya kuliste yufka açacağız, gel, onun da
açılışını sen yap.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın İrgil, süreniz dolmuştur.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesinin
(a) fıkrasında yer alan 1/1//2016 ibaresinin 1 Ocak 2016 ibaresi
ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sibel Yiğitalp (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp.
Buyurun Sayın
Yiğitalp. (HDP sıralarından alkışlar)
SİBEL
YİĞİTALP (Diyarbakır) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; size, gerçekten, bugün 6ncı günü olan,
yaralıların bulunduğu bir bodrum katında
28 insanın
yaralı olduğunu bildiğimiz ilk günden beri buradayız ve
şimdiye kadar 6 insan yaşamını yitirdi. Bununla birlikte,
ülkenin bir tarafı yangın yeriyken, kan akarken, insanlar
yaşamını yitirirken, bu kadar normal, bu kadar sıradan, bu
kadar ilgisiz yaklaşmanızı hiç anlayamıyoruz. Orada bir
savaş var, ister kabul ederseniz, ister kabul etmezsiniz.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Savaş yok, savaş yok. Teröristle mücadele var. Savaş yok
teröristle mücadele var.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Bakın, burası Cizre Devlet
Hastanesi
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Kavramları düzgün kullanalım lütfen.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla)
ve orada tanklar var.
MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Teröristlerden korumak için onlar orada.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Tankların olduğu bir yerde, bir
yerleşim alanında, tankların bulunduğu, top
atışlarının yapıldığı bir alanda, sivil
insanın yaşadığı bir alanda, olan bütün ölümlerden,
tank atışı yapan ve yaptıran sorumludur.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Tanklar turistlik gezi mi yapıyorlar?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Bunun adı da bütün dünya ülkelerinde
de, evrensel hukukta da, Türkiye hukukunda da savaştır.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Tanklar turistlik gezi mi yapıyor orada Hanımefendi?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Evet, tanklar turistik
Sizin deyiminizle
bu tanklar
Görüyorsunuz ki bu kadar ve bu bir devlet hastanesi.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
AİHMe müracaat ettiniz, sizi geri çevirdiler, Yalan söylüyorsunuz.
dediler.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Niye gittiler oraya?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Cizre Devlet Hastanesi ve bizim
dediğimiz yer Cizrede
MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Ambulanslara kurşun atanlara da laf söyle.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Ambulanstan siviller inerken vurun. diyenlere engel olacak.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla)
Cizrede sivil insandır. İster
silahlı olur, ister sivil olur. Devlete düşen onları gidip
tedavi etmektir. Size düşen, bir insan olarak, önce tedavisini
sağlamaktır.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Hastaya giden ambulansa bile kurşun atıyorsunuz, insaflı olun.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Bu ülke hukuk devletiyse, kolluk kuvvetleri
varsa, cezaevi varsa gider tedavisini yapar, ondan sonra gider tutuklar.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Bu çukurlar nasıl açıldı? Çukurları kim
açtı?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Bu kadar zırhlı aracın,
tankın bulunduğu bir yerde siz o yaralıları buraya
götürmekten bile korkuyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Çukurlar nasıl açıldı?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Yaralıları bile dinlemekten
korkuyorsunuz.(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Hanımefendi çukurlar nasıl açıldı?
SİBEL YİĞİTALP
(Devamla) Çünkü niye? Vicdanınızdan korkuyorsunuz. Özellikle
kadınların, kadın vekillerin o yaralıların
kimliğini sorgulamadan şunu demesi gerekiyor: Biz gidelim bu
yaralıları alalım.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Merak ediyorum bu çukurları kim açtı?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Eğer devlet nezdinde suçluysa zaten
suçunu çekecek.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Kusura bakmayın, bunun adı terörle mücadeledir.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Eğer devlet nezdinde suçluysa bu
ülkenin cezaevleri var
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Sayın Vekil, hangi vicdandan bahsediyorsun? Hastaya giden
ambulansın şoförünü öldürüyorsunuz ya!
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla)
cezaevine alınacak diyecek ama siz
Bakın, 6ncı gün 6 insan yaşamını yitirdi ve bugün 14
yaşındaki ve 16 yaşındaki iki çocuk da ağır
yaralı orada.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) 5
tane şehidimiz var, 5 şehit nerede!
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) İki çocuk daha ağır
yaralıdır. Bugün siz o yaralıların
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ne müdahale ediyorsunuz orada?
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Konuşuyorum ben burada, konuşmak yasak mı?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Söz hakkı al konuş. Konuşamazsın!
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Merak ediyoruz çukurları kim açtı?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Çukurları mı?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Evet.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Sizin politikalarınız açtı,
sizin güvenlik politikalarınız açtı. Tanklarınızla,
toplarınızla oraya, her yere saldırırsanız, insanlara
savunma alanı bırakmadığınız için
açıldı. Eğer siz demokratik bir cumhuriyet üzerinden cümle
kurmuş olsaydınız, uygulamaları onun üzerinden
yapmış olsaydınız bugün ne hendekten ne barikattan ne de bu
yaralılardan bahsediyor olacaktık. Bugün her kentin sorunları
konuşulacaktı, bugün Türkiyenin istikrarı
konuşulacaktı ama bugün sizin savaş politikanız
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Savaş değil, hayır, savaş devletler arasında olur.
Terörist ile devlet arasında savaş olmaz.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla)
Türkiyeyi batağa soktu ve bugün bu
savaş politikalarınızdan sizler sorumlusunuz. Bugün bu
tankların oraya yerleştirilmesinden ve bu hendeklerden de siz
sorumlusunuz çünkü biz Demokratik cumhuriyet diyoruz, siz Tek başına
bir faşizm. diyorsunuz. Bu faşizm dayatmalarınızla,
savaşlarınızla, tanklarınızla, toplarınızla
halkı susturmaya kalkıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Hatip,
lütfen, kaba ve yaralayıcı sözler kullanmayalım. Temiz bir dille
konuşmaya davet ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
siz de hatibe müdahale etmeyin lütfen.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Bu kadar yoğun, bakın
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
En büyük faşizmi siz yapıyorsunuz! Yaptığınız
faşistlik!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
sayın vekiller
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Dinlemeye tahammülünüz yok.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Hayır, itham edemezsiniz, genel konuşun.
BAŞKAN Lütfen
sayın milletvekilleri
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Sekiz ay önce kürdistan diyen bir
Cumhurbaşkanından bahsediyoruz, sekiz ay önce, bugün
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
O Cumhurbaşkanı ölümleri bitirmek için kendini adamış bir
Cumhurbaşkanı.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanı Analar
ağlamasın. 1990lı politikaları beğenmiyorum. O dönem
büyük haksızlıklar yapılmıştı." dedi.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Siz
ne yaptınız? Bugün desteklediğiniz terör örgütü ne yaptı?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Aynı Cumhurbaşkanı ve
aynı anlayış, bugün 1990ların çok üstünde bir şiddet
politikası izleyerek Kürt halkına karşı bir savaş
açmıştır.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Hastaneleri bombaladınız, ambulansları yaktınız.
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Bunu ister kabul edersiniz
Ama, hakikat
budur, hakikatten kaçamazsınız, ne yaparsanız yapın,
hakikat budur. Bugün oradaki 28 insanın 6sı yaşamını
yitirdi. O 28 insanın annesi var, o 28 insanın ailesi var, o 28
insanın yaşamı
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Ve yaralılar, dikkatinizi çekiyorum, yaralılar, daha
bunun ötesi ne olabilir? Yaralı insanlar ve siz en ufak bir refleks
göstermiyorsunuz.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Neden ambulansa geçit vermiyorsunuz, neden yolu kapatıyorsunuz?
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Buraya gelen Hükûmet yetkilileri bile
doğru düzgün açıklama yapamıyor ambulansları gönderme
noktasında. O ambulanslar, oradaki halkın ana sütü gibi hakkı
olan bir hizmet alanıdır çünkü vergileriyle
alınmıştır o ambulanslar. Vergileriyle hizmet vermek gibi
bir sorumluluğumuz vardır. Siz onların suçlu olduğunu
düşünebilirsiniz, alırsınız, yargılarsınız,
bundan ötesi ne olacak?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Yaralıları ölüme mi mahkûm
edeceksiniz? Bu şiddet politikalarınızın bugün
(HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Süreniz
dolmuştur Sayın Yiğitalp.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
PKK, Kürtlerin başının belasıdır, Allah kahreylesin!
SİBEL
YİĞİTALP (Devamla) Şiddet politikalarınız
ölenleri bile resmen öldürme gibi bir cezalandırmaya gidiyor,
saygılar sunarım.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Devlete, millete kurşun sıkan ölmeyi hak ediyor. Kim
kurşun sıkıyorsa bu millete, ölmeyi hak ediyor!
BAŞKAN Sayın Yiğitalp,
süreniz dolmuştur.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
35inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.03
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
Tasarının
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
burada.
Hükûmet
burada.
36ncı
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının
36ncı maddesinde yer alan hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür
ibaresinin hükümleri, Bakanlar Kurulunca yürütülür ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Çağlar Demirel Alican Önlü
Diyarbakır Diyarbakır Tunceli
Hişyar Özsoy Garo Paylan Erdal
Ataş
Bingöl İstanbul İstanbul
Behçet Yıldırım
Adıyaman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/517) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ile 23 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/434)
36ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Kuşoğlu Mahmut Tanal Seyit Torun
Ankara İstanbul Ordu Musa Çam Ceyhun
İrgil
İzmir Bursa
MADDE 36- Bu Kanun hükümleri
Bakanlar Kurulu tarafından yürütülür.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil.
Buyurun Sayın
İrgil. (CHP sıralarından alkışlar)
CEYHUN İRGİL
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; torba yasanın son maddesine geldik. Bu maddeye
geçerken, bildiğiniz gibi, çok yoğun bir çalışma temposu
gösterdi herkes, o yüzden Meclisi kutluyorum.
Ben, bu arada, bir
haftadır, on gündür burada süren bir tartışma üzerine birkaç söz
söylemek istiyorum, AKP ve HDP grupları arasındaki bu
tartışmaya bir metinle ben de eşlik etmek istiyorum.
Bugün doğu ve
güneydoğu sorunu olarak adlandırılan sorun, aslında bir
Kürt sorunudur. Sorun gerçekte ulusal bir sorundur, yani bir Kürt sorunudur.
Bugün doğu ve güneydoğu olarak adlandırılan bölgeler,
tarihin en eski devirlerinde Kürdistan olarak adlandırılan
coğrafya içinde yer alan bölgelerdir.
1985ten itibaren
başlayan PKK saldırıları dolayısıyla bölge bir
yandan devlet terörü, öbür yandan PKK terörü arasında
sıkışıp kalmaktadır.
Artık Kürt
sözcüğünü rahatlıkla telaffuz edebilmeli, Türkiyede Kürt
halkının çektiği onca acıya, sıkıntıya
tercüman olabilmeliyiz.
Türkiyede yetmiş
beş yıldan beridir resmî ideolojinin Kürt meselesinde inkârcı,
asimilasyoncu, baskıcı davrandığını açık
seçik söylemeli ve resmî ideolojiyi yüksek sesle sorgulayabilmeliyiz.
Türkiyede dileyen herkesin
kendi ana dilinde eğitim öğretim yapabilmesini savunmak, kitle
iletişim araçlarından yararlanmasını savunmak PKK terörünü
kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak,
devlet ile PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek,
devletin eleştirdiği üslubu benimsememek; bölücü, terörist,
ayrılıkçı vesaire kelimeleri kullanmamalıyız.
RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Devlet terörü olmaz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bekle,
bekle az.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Arkadaşlar, malum, biliyorlar kimin söylediğini, o yüzden
hiç ses seda çıkaran yok. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Genel Kurula
hitap edin lütfen.
CEYHUN
İRGİL (Devamla) Arkadaşlar, burada bir haftadır
ağzını barış diye açana, ağzını
Lütfen yapmayın. diye açana, terör konusunda farklı bir
eleştiri getirene, farklı bir görüş getirene, herkese hain
dediniz. Bu sözler Tayyip Erdoğana ait, bu sözler Sayın Tayyip Erdoğana
ait (CHP sıralarından alkışlar)
FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Yazık, yazık, çok yazık, çok yazık sana, çok.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) 1991 yılında
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Kürtçe serbest miydi önceden?
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Söyleyeceğim, söyleyeceğim.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) - Kürtçe konuşmak serbest miydi önceden?
CEYHUN İRGİL
(Devamla) - 1991 yılında Refah Partisi İl Başkanıyken
Sayın rahmetli Necmettin Erbakana sunduğu Kürt raporundan bir metin
okudum. Raporu yazan da milletvekiliniz Mehmet Metiner.
MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Yapmayın ama ya!
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Yani bu kadar kan akarken Sayın Cumhurbaşkanına bunu
nasıl söylersiniz? Hayret bir şey ya! Dönün şu tarafa, şu
sıralara söyleyin.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Bir saniye
Şimdi, görüşler değişmiş
olabilir.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Ya tamam da, teröre bir kelime söyleyin, Sayın
Cumhurbaşkanımızla ne alakası var?
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Bir saniye, söylüyorum: PKK terörünü de lanetliyorum, PKK terörünü
de lanetliyorum, PKK terörünü de lanetliyorum, hendekleri de lanetliyorum,
hepsine karşı çıkıyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Ya, yazık ediyorsunuz kendinize ya, kendinize yazık ediyorsunuz,
vatana yazık ediyorsunuz, millete yazık ediyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Kürtçe konuşmak serbest miydi?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Hayret bir şey ya!
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Biz, sizlerin aranızda kalmaktan -yıllarca flört ettiniz-
bıktık yorulduk, bu devlet de millet de yoruldu.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ceyhun Bey, Kürtçe konuşmak serbest miydi önceden?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Ne söylüyoruz arkadaşlar, yapmayın ya.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Biz şunu söylüyoruz: Diller değişebilir.
Arkadaşlar, bir haftadır ağzını açan insanlar
ambulans diye yalvarıyorlar, siz de karşı
çıkıyorsunuz; ya, gönderin şu ambulansı bitsin bu şey.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ceyhun Bey
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Ya, ambulans diye yalvarıyor
Yani bunların ne
yaptığını çok iyi biliyoruz ya.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Ya, bana verin ambulansı ben götüreyim bari.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ceyhun Bey
CEYHUN İRGİL (Devamla)
Arkadaşlar
BAŞKAN Müdahale
etmeyelim sayın milletvekilleri
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Hayır, bir soru soracağım, önceden Kürtçe
konuşmak serbest miydi değil miydi?
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Sayın Başkan, süremi uzatın.
BAŞKAN Lütfen
sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Ben bekliyorum.
BAŞKAN - Siz Genel
Kurula hitap edin Sayın İrgil.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Arkadaşlar, benim burada söylemek istediğim şey
şu: İnsanların fikirleri değişebilir
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ceyhun Bey, önceden Kürtçe konuşmak serbest miydi, değil
miydi?
CEYHUN İRGİL
(Devamla)
insanların düşünceleri değişebilir, insanlar
sizden farklı düşünebilir.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Bu yasağı kim kaldırdı? Kürtçe konuşma
yasağını kim kaldırdı?
CEYHUN İRGİL
(Devamla) - Ben size sizin de çok sevdiğiniz bir şairden bir cümle
söylemek istiyorum. İnsanlar
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Kürtçe şarkı söyleme yasağını kim
kaldırdı?
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Şu beyefendiyi uyarır mısınız Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Siz de Genel Kurula hitap
edin Sayın İrgil, şahıslarla uğraşmayın.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Benim insicamımı bozuyor.
İnsan hangi dünyaya
kulak kesilmişse ötekine sağır oluyor. siz bunu iyi bilirsiniz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Kürtçe şarkı söylemek serbest miydi, değil miydi?
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Kardeşim, ne serbestti, ne değildi. Şu an insanlar
rahatsız olduğunu söylüyor mu? Bitti.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ya, bu yasağı kim kaldırdı? Bu yasağı
kim kaldırdı?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
CHP'nin gerçek yüzünü burada gösterdiniz ya bütün 80 milyona, sizi tebrik
ediyorum, hakikaten tebrik ediyorum.
CEYHUN İRGİL
(Devamla) Arkadaşlar, siz eleştirme hakkına sahip
değilsiniz. Ülkeyi siz yönetiyorsunuz, bu ülkeyi PKK yönetmiyor. Toplumun
canını, malını, hâlini, istikbalini düşünmesi gereken
sizlersiniz. İnsanların yarısını PKKlı ilan
ederek PKKnın ekmeğine yağ sürüyorsunuz, başka bir
şey yapmıyorsunuz. Ektiğiniz ortada, maalesef biçtiğiniz de
ortada. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Gerçek yüzünüzü gösterdiniz Ceyhun Bey, tebrik ediyorum sizi!
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Tebrik ediyoruz sizi!
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Biz de alkışlayalım arkadaşlar, gerçek yüzünü görmüş
olduk!
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Çok güzel, bu konuşmaya bir bardak su içiyorum! Yine su
içtirdin!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının 36ncı
maddesinde yer alan hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür ibaresinin hükümleri
Bakanlar Kurulunca yürütülür ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Behçet
Yıldırım (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım.
Buyurun Sayın
Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, 36ncı maddeye
geldik, torba yasanın sonuna geldik. Atalarımız ne demiş?
Laf olsun torba dolsun. Bizim de yaptığımız tam bu.
Keşke bu yasaları uygulayabilsek. Birisi yarın çıkacak Yasa
masa tanımayın, torba morba tanımayın, mevzuat
tanımayın. diyecek, her şey üstümüze kalacak arkadaşlar,
bunu baştan belirteyim.
Yaşam hakkından
daha öncelikli bir hak yoktur. İnsanların yaşam hakkı
olmadan bağlı diğer temel hak ve hürriyetlerin
kullanılmayacağı barizdir. Bir yerde yaşam hakkı
ihlalleri varsa bu Meclisin birinci gündemi yaşam hakkı ve bu
yaşam hakkı ihlallerini giderecek çözümler aramaktır, Meclisin
birinci gündemi bu olmalıdır.
Yaşam
hakkı ihlallerine gözünü kapatan bir yasama hangi düzenlemeyi getirirse
getirsin, çözüm üreten değil bürokrasinin sıradan bir aracı
olacaktır, teknik bir müesseseye dönüşecektir. Bu durum,
egemenliğin asıl sahibi Meclisin itibarını her gün
zedelemektedir. Ama biz bu kürsüye her çıktığımızda,
yaşam hakkı ihlallerini gündeme getirdiğimizde sanki başka
bir ülkede yaşıyormuşuz gibi, sanki başka hayalî bir dünya
yaratıyormuşuz gibi, sanki abesle iştigal ediyormuşuz gibi
tavır ve tutumla karşılaşıyoruz. Tam tersi, bir ülkede
yaşam hakkı ihlali varsa o ülkede sosyal devletten, sigorta
düzenlemelerinden bahsetmek insanın vicdanını yaralar ve
insanların her gün öldüğü bir ülkede bunu gündeme getirmek, çözüm
aramak abesle iştigaldir.
Onun için, yaşam
hakkı ihlalleri devam ettiği müddetçe asgari bir insanlık onuru
ve insan vicdanı gereği her gün bu hak ihlallerini gündeme
getireceğiz.
Meclise torba yasalar
getiriliyor, mevzuat değiştiriliyor, mevzuat yeniliyor. Biz bu
yasayı niçin yapıyoruz? Tabii ki uygulanması için. Ancak,
bakın, Cumhurbaşkanı kaymakamları topluyor Mevzuatı
bir kenara atabilirsiniz. diyor. Bu cümlenin hukuk devleti ilkesiyle
nasıl bir tehlike olduğunu algılayabiliyor musunuz? Hukuk
devletinde bütün organlar, bütün iş ve işlemler
kaynağını yasadan, mevzuattan alır. Bu düşüncenin
sonucu ne olur, biliyor musunuz? Bugün Mecliste kendimizi inkâr etmiş
oluruz. Yasa yapma yetkisi Mecliste değil mi? Bütün idari iş ve
işlemler bu yasaya uygun olmak zorunda değil mi? Yok, idari
yasalardan yetki almayacaksak, herhangi bir makamın iki dudağı
arasındaki kelimelerden alacaksak biz niye buradayız?
Ne yazık ki ülke öyle
bir noktaya sürükleniyor ki yasa yapabilirsiniz ama yasanız uygulanmak
zorunda değil. Bu ülkede yasama yetkisi Mecliste değil mi ki
kaymakamlara Mevzuatı bir kenara bırakın. deniyor? Kaymakamlar
kaynağını Anayasadan, yasadan almayan bir yetki
kullanımına doğru gidecekler ki bunun adı hukuk devleti
olmaz. Meclis Başkanlığının bu konuda bir
açıklama yapması gerekirdi. Bu ülkede hiçbir makam ve organ
Mevzuatı bir kenara bırakın. diyemez.
Ülke şu an fiilen
muhtar, kaymakam ve valilerle yönetiliyor. Mevzuata bile uymaları
gerekmiyormuş. Meclisin itibarı hiç bu kadar
sarsılmamıştır. Biz bu idareyi hangi norma, hangi ölçüye
göre denetleyeceğiz? İdare her gün hukuksuzluğu yapacak ama
mevzuata tabi olmayacak. Bu nasıl bir aklın ifşasıdır?
İşte demokratik rejimlerden böyle sapılır.
Her gün
mücadele ettiğimiz, değişmesi için uğraş
verdiğimiz bir darbe anayasasını bile size hatırlatmak
zorunda bırakıyorsunuz. Bu darbe anayasasının bile
6ncı maddesinde Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. diyor. Yine, 7nci maddede Yasama yetkisi Türk Milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. deniyor.
8inci maddede Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır
ve yerine getirilir. deniyor. Ama, Cumhurbaşkanı âdeta yeni bir
düzen kurmuş gibi muhtarları, kaymakamları topluyor, Yeri
geldiği zaman mevzuatı bir kenara atın. diyor. Yeri
geldiği zaman mevzuatı bir kenara bıraktığınız
zaman ne olur biliyor musunuz? İşte bu ülkenin kırk yıllık
tarihi ortada, yeni faili meçhuller olur, yeni infazlar olur, sadece bölgede
olmaz, İstanbulda olur, her tarafta olur bunlar. Bunun sağı,
solu yok, en sağcısından en solcusuna kadar bu herkesin
başına gelebilir. Kimse hukukun önüne geçemez. Devletin denetlenmesi
bu mevzuata göre olmayacak mı? İşte mevzuatı bir kenara
bıraktığınızda devlet hukuku olmaz, mafya devleti
olur, herkes kendi mevzuatını uygular. Mevzuata saygıyı en
başta idareciler uygulamak zorunda. Bir devletin idarecileri mevzuatı
bir kenara bırakırsa vatandaş ne yapsın, vatandaş neye
göre -mevzuata göre- hakkını arasın? Herkes kendi hukukunu,
kendi mevzuatını yaratmaya çalışmaz mı?
Teşekkür
ediyorum efendim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, teşekkürler, süreniz bitmiştir.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
36ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Böylece, ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
B) Yeniden
Görüşmeleri Yapılan Tasarılar/Teklifler (Tekriri Müzakere)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/517, 2/434) (S. Sayısı: 68) (1.Maddesi)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunun 68 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının tümünün
oylamasından önce 1inci maddesini yeniden görüşülmesine ilişkin
İç Tüzükün 89uncu maddesine göre bir talebi vardır, bu talebi
yerine getireceğim.
Şimdi
birleşimin başında Genel Kurulun bilgisine sunulan
Danışma Kurulu görüşü doğrultusunda Plan ve Bütçe
Komisyonunun istemini okutup oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 68 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci
maddesinin İç Tüzükün 89uncu maddesi uyarınca yeniden
görüşülmesini arz ve teklif ederiz.
Süreyya Sadi
Bilgiç
Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı
BAŞKAN
Plan ve Bütçe Komisyonunun istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi kabul edilen istem
uyarınca tasarının 1inci maddesini yeniden görüşmeye
açıyorum.
1inci madde üzerinde
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ilk söz Besime Konca, Siirt
Milletvekili.
Buyurun Sayın Konca.
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA BESİME
KONCA (Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, kaç
gündür burada birçok kanunu tartıştık, yeni yasalar
çıkarmaya çalışıyoruz. Torba kanunun
Ama mevcut olan alt komisyonlarda
da, bütçe görüşmelerinde de, KEFEK komisyonunda da birçok konuda
çeşitli öneriler, tartışmalar geliştirildi. Fakat ortaya
çıkan şöyle bir gerçeklik var: Bu ülke sanki toplama
kampıdır ve alelacele her türlü sorunda Nereden para
dağıtacağız? Kime ne kadar para vereceğiz? Aileyi
nasıl şekillendireceğiz? Şu sorunu nasıl
çözeceğiz? tarzındaki sorunları ele alış biçimi bu
ülkede doğru bir Anayasa, doğru bir siyaset, doğru bir demokrasi,
doğru bir toplum anlayışı geliştirilemediği için
bu Meclis aslında bütün bu yasaları kâğıt üzerinde
çıkarıyor, tek taraflı çıkarılıyor,
ortaklaşılarak, uzlaşılarak
çıkardığımız yasalar söz konusu değil.
Bugün,
Cumhurbaşkanının açıklaması vardı, diyordu ki:
Mevcut sistemimizde bir anormallik var. Sistem, mevcut sistem anormaldir ve
biz ithal mallarla yönetiliyoruz. Bunların hepsini
değiştireceğiz. Yeni anayasada Başkanlık sistemi
olmadan yürümez. Evet, mevcut sistem gerçekten anormaldir. İşte,
bugün, Kürtlerin direnme gerekçesi. Bugün Türkiyede Türk halkının,
bugün Türkiyede ve kürdistanda kadının, gençlerin, çocukların
bu sisteme karşı bir duruşu söz konusudur. Yıllardır
yapmaya çalıştığımız da bu anormallik
karşısındaki hakikati temsil etmek ve hakikati sizlere anlatmak
içindir.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Onlar terörist.
BESİME KONCA (Devamla)
Ama, siz bunu söylüyorsunuz. On üç yıldır bu anormalliği siz
kabul ettiniz, bu anormalliği normallik diye topluma yutturmaya
çalıştınız, yedirmeye çalıştınız, kabul
ettirmeye çalıştınız iktidar olarak.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
İlk girişte fena değildin, ağzını bozmaya
başladın. Dikkatli ol, suçlama yapma. Genel konuş, suçlama
yapma.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Yapmayın ya!
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
İzin mi alacağız sizden konuşmak için ya? Niye
sataşıyor, niye suçluyor? Genel konuşsun. Söyleyin
temsilcilerinize genel ifade etsin.
ABDULLAH ZEYDAN (Hakkâri)
Sen çıkarsın cevap verirsin, kürsüye çıkarsın cevap
verirsin.
BESİME KONCA (Devamla)
Bugün çok rahat, Cumhurbaşkanımız Bu sistem anormaldir. diyor.
Evet, siz de on üç yıldır bu sistemden beslendiğiniz için sizin
de bugün mevcut yürüttüğünüz bazı politikalar anormaldir, siyasetiniz
anormaldir, çıkardığınız yasalar anormaldir,
savunduğunuz düşünceler anormaldir çünkü buradan geliştirdiniz.
Bak, bugün yine Başbakan
dedi ki
HDP milletvekillerimiz İçişleri Bakanlığında
görüşmeler yaptı, Sağlık Bakanıyla
tartışmalar yürütüldü. Ayaküstü giderken Avrupa gezilerine,
artık gidip yine al gülüm ver gülüm bir şeyler
tartışılacak, bir şeyler paylaşılacak ve
Türkiye'nin kaderini belirleyecek olan bu gizli görüşmeler, bu
şantajla yürütülen ilişkiler, ittifaklar söz konusu olacak,
İsraili, Almanyası, başka ülkesi. Bizim burada
çıkardıklarımız burada kalacak, pratikleşmeyecek çünkü
mevcut, geçmiş hükûmet döneminde de, geçmiş dönemlerde de
yapılanların birçoğunun uygulanmadığı, eksik
olduğu bugünkü düzenlemelerimizden, bugünkü
tartışmalarımızdan açığa çıkıyor.
Başbakan giderken dedi ki: Geldiniz, söylediniz, tartıştık
bu sorunları. Biz ambulansları göndereceğiz, bu sorunu
çözeceğiz, sağlık hizmeti de vereceğiz, sonra hukuki süreç
işleyecek. Sabaha kadar bakacağız, gerçekten söylediği,
kamuoyuna açıkladığı gibi Türkiyeyi Başbakan mı
yönetiyor yoksa gerçekten
Hâlen 23 insanın orada olduğu ve 6 ölüyle
birlikte yaşamak zorunda kaldığı
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Çıksınlar oradan, çıksınlar. Yazık
günah, çıksınlar oradan.
BESİME KONCA (Devamla)
6 ölü var orada ve 23 insan 6 gündür aç, susuz, o cenazelerle birlikte orada
kalıyor.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Çıksınlar oradan. Ne işleri var orada?
BESİME KONCA (Devamla)
Umarım, bu gece Başbakanın söylediği gerçekleşir ve
ilk kez, Başbakanın Türkiyeyi yönettiğini bu cümlesi üzerine
biz de anlamış oluruz ve hayırlı bir sürece vesile
olacağını düşünmek istiyoruz.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Çıksınlar oradan, ne işleri var orada?
BESİME KONCA (Devamla)
Umarım Başbakan bugün bunu yapar. Aksi takdirde -açık
söylediği için bugün bunu söylüyoruz- eğer Başbakan, Cizrenin
Cudi Mahallesine 23 insanın hayatını kurtarması için ambulans
göndermezse
AHMET HAMDİ ÇAMLI
(İstanbul) Ambulans sokağın başında, ambulanslar
sokağın başında.
BESİME KONCA (Devamla)
burada bin tane yasa da çıkarsak, bu Parlamentoda Anayasa da
çıkarsak bu ülkeye, bu siyaset demokratik değil, özgürlükçü
değil.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Kapıda kilit mi var?
BESİME KONCA (Devamla)
Cumhurbaşkanı şunu da söylüyor, diyor ki: Zaten Parlamento
sistemi artık Türkiyede işlemez. O zaman niye buradayız?
Cumhurbaşkanı şu an suç işliyor. Cumhurbaşkanı
Anayasa işlevsizdir, Parlamento sistemi -pardon- yürümez, Parlamento
sistemi çalışmayacaktır, başkanlık şarttır.
diyorsa biz bugün boşuna buradayız.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Güle güle.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum)
Siz boşuna buradasınız, doğru.
BESİME KONCA (Devamla)
Sizin söyledikleriniz, sizin tartıştıklarınız o zaman
boş olan şeylerdir. Bu yasalar için bu kadar boğaz
patlatmayalım, aslında bu yasalar için burada olmak da gerekmiyor.
Biz bugün bu yasaların uygulanması için önce Türkiyede demokratik,
özgür, eşitlikçi bir toplum anlayışının
Bu siyasetiniz gerçekten
-belki bugün birebir çok ciddi zararlarını görmüyoruz ama- toplumu,
bireyi, insanı getirdiğiniz nokta gelecekte tehlikesi çok daha
fazladır. Bakın, 2 milyon göçmen aldık bu ülkeye, 2 milyon
göçmen aldığınızı söylüyorsunuz Hükûmet olarak ve 200
binin üzerinde, 300 bine kadar ulaşmayan bir göçmen sayısı
kamplarda kalıyor. 1,5 milyon göçmen nerede yaşıyor? Nasıl
yaşıyor? Hangi koşullarda yaşıyor? Bunun Türkiye
toplumu açısından gelecekteki kaygıları nedir?
DAİŞle IŞİDle mücadeleniz hangi noktadır? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bugün birçok illerde ciddi
anlamda yaşanan tehlikeler söz konusudur. Sizin
yaptığınız, burada çıkarılan yasaların
çoğu rant elde etmektir, birilerine kapı aralamaktır,
birilerinin kendi geleceği için, arka bahçesi yapmak için söz vermektir.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Emekliye vermek ne zamandan beri rant oldu?
BESİME KONCA (Devamla)
Parayla terbiye etmektir, küçük fonlarla, küçük hizmetlerle insanları
kendinize bağlama yöntemidir iktidarın. Uzun vadede Türkiyenin geleceğini
düşünmüyorsunuz. Çıkardığınız bütün yasaları
çoğunluk gücünüze dayanarak kendi çıkarlarınızı, kendi
iktidarınızı korumak için çıkarıyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ŞAHİN TİN
(Denizli) Demokrasi bu.
BESİME KONCA (Devamla)
Türkiye toplumunun bütün farklılıklarını, bütün
zenginliklerini, tarihî, temel sorunlarını çözmek için ele
alamıyorsunuz, değerlendirmiyorsunuz, yasalar bunun için
çıkarılmıyor.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Sana öyle geliyor.
BESİME KONCA (Devamla)
CHPden hatip bey demin burada okudu, Erdoğanın 1991deki
değerlendirmesidir. Devlet terörünü en fazla dile getiren bir partisiniz.
Bugün orada uygulanan bir devlet terörüdür.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Devlet terör yapmaz.
MURAT BAYBATUR (Manisa)
Terör işini siz başlattınız.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Teröristler Cizrede, Cizrede.
BESİME KONCA (Devamla)
Bak, Başbakan Beyaz Toroslar gelir. dedi ama bugün binlerce Rangerla
yaptığınız çok daha tehlikeli bir şiddettir, bir
devlet terörüdür, bir soykırım ve katliam girişimciliğidir.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Teröristler Cizrede var, Silopide var.
BESİME KONCA (Devamla)
Bak bugün binlerce insan Nusaybinde, Cizredeki o ablukayı, Cizredeki o
işgali protesto etmek için oradadır.
MURAT BAYBATUR (Manisa) Ne
işgali ya, devlet işgal yapar mı ya?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Devlet işgal etmez, işgal eden çukurda, çukurda
teröristler.
BESİME KONCA (Devamla)
Binlerce gaz bombası atıldı ve 60-70-80 yaşında
yaşlı dedeler, seydalar oradaydı. O seydaların birinin
başına o gaz bombaları değip orada katledildiğinde,
biz burada dile getirdiğimizde fotoğraflar şu an yoktu, daha
yeni yeni sosyal medyada paylaşılıyor. Diyeceksiniz ki
teröristin orada ne işi var? 70-80 yaşındaki insan gidip vicdani
ve ahlaki bir tutum olarak bu durumu protesto etmek için bir ilçede, yol
ortasında -orada farklı bir durum da söz konusu değil- ve
binlerce gaz bombası bugün atıldı.
MURAT BAYBATUR (Manisa)
Askerleri kim öldürüyor, askerleri?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Zevkinden mi atıyor? Sen çocuk katillerine bak, çocuk
katillerine, onlara laf söyle.
BESİME KONCA (Devamla)
Arabaların camlarından içeri girdi, yaşlı nineler oradan
zarar gördü.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) PKKlılara laf söyle, teröristlere laf söyle.
BESİME KONCA (Devamla)
Gaz bombasının etkisiyle boğulmayla karşı
karşıya kaldı. Cizrede olduğu gibi Nusaybinde de bugün
katliam girişimi vardı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bunların hepsini, binlerce, yüzlerce yasa da
çıkarsanız Kürt halkı özgürlüğünü, Kürt halkı
demokrasiyi, dilini, kimliğini, kültürünü kazanmak için sizin
dediğiniz o anormal sisteme karşı her zaman savunacaktır,
her zaman demokrasiyi geliştirecektir, her zaman Türkiyenin vicdanı
olacağız.
MURAT BAYBATUR (Manisa)
Özgür olmasaydınız bu lafları kullanabilir miydiniz?
BESİME KONCA (Devamla)
Gezi direnişi sürecinde de hendek yoktu ve siz o dönemde de Türkiye
toplumuna terörü uyguladınız, Türkiye toplumuna katliamı
dayattınız. Bugün kürdistanda geliştirdiğiniz zihniyet
aynı zihniyettir, aynı mantıktır.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Türkiye Cumhuriyeti toprakları.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Kürdistan neresi?
ŞAHİN TİN
(Denizli) Hendek siyaseti yapma.
BESİME KONCA (Devamla) -
Türkiye olmadan önce kürdistan vardı. Kürdistan kavramı Türkiye
kavramından çok daha eski, çok daha tarihî, çok daha kültürel, çok daha
kimliksel bir zemini olan, bir altyapısı olan, bir tarihî
dayanağı olan bir kavramdır. Buna alışmak zorundasınız,
alışmayabilirsiniz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Israrla ve inadına bunu kullanıyorsunuz ama
yapmayın. Bölmekle değil, birleştirici
BESİME KONCA (Devamla) -
Kürt halkı olarak, Kürt kadını ve Kürt toplumu olarak biz
bunları kullanacağız. Türkiyeyi yine bizim direnişimiz,
bizim mücadelemiz, bizim buradaki muhalefetimiz Türkiyeyi
demokratikleştirecektir.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN
(Denizli) Hendek siyaseti yapıyorsunuz.
BAŞKAN Gruplar
adına ikinci konuşmaya geçtik.
İkinci söz sahibi
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba.
Buyurun Sayın
Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum, AKP milletvekillerini de
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun, âdeta CHPnin yıllardır size söyleyip
yaptıramadıklarımızla ve 7 Haziran seçimlerinde seçim
beyannamemizde yer alan, kampanya boyunca sizlerin, burada bulunanların,
Sayın Başbakanın, hatta Sayın Cumhurbaşkanının
Yapamazlar, edemezler, kaynak yok, kaynağı nerede bulacak? deyip de
tam 7 Haziran akşamı vatandaştan tokadı yiyip iktidardan
düşüp
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Siz ne oldunuz, siz?
VELİ AĞBABA
(Devamla) -
bizim seçim bildirgemizi tek tek, sayfa sayfa, satır
satır kopyalayıp taklit ettiğiniz taahhütlerimiz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) CHP iktidar mı oldu?
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, değerli
AKP milletvekilleri, CHP varsa herkes için var, CHP varsa sizin için de var.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bakın, ne yaptık? Ey değerli
arkadaşlar, bozulmayın, kızmayın. Bakın, biz
aslında şikâyet edebiliriz, deriz ki: AKPliler bizim seçim
beyannamemizi kopyalamış. diyebiliriz. Ama biz bununla gurur
duyuyoruz.
Bakın,
buradan bir çağrı yapayım, bir şeyi söylemek istiyorum.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Niye aynı oyu alamıyorsunuz?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Ey AKPliler, ey emekliler, ey uzman çavuşlar, ey
kadınlar, ey asgari ücretle geçinen insanlar; bunları CHP yaptı.
Bunlar CHPnin seçim beyannamesinden alınarak yapıldı.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Niye size oy vermiyorlar? Oy niye
alamıyorsunuz, oy?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Düşünün ki, bir siyasi parti düşünün ki,
muhalefetteyken neler yapıyor. İktidarda olsak neler yaparız siz
hayal edin değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Bu millet 7 Haziranda, 1 Kasımda oy attı
aslanlar gibi.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Hiç gocunmayın, hiç gocunmayın.
Bakın,
yahu siz demediniz mi, yahu siz demediniz mi
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Millet inanmıyor, millet size inanmıyor.
CHPnin söylediğine inanmıyor, aradaki fark bu.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Oy niye alamıyorsunuz, oy!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Bakın, bu Başkanın kravatı
sarı, kravatı sarı. Sarı sendikacı, dur, dur!
Sarı sendikacı dur, sen dur! (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Sayın Vekil, kravata takılma.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Müsaade edin, ya müsaade edin ki söyleyeyim. Sayın
Başkan, ben öyle laftan hiç etkilenmem, rahat olun.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) 1 Kasımda ne oldu 1 Kasımda! Millet size
inanmadı.
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yahu CHP Asgari ücreti
1.500 lira yapacağız. dediği zaman ne dediniz? Akşam
Maliye Bakanı, sabah Başbakan, öğleden sonra
Cumhurbaşkanı Kaynak nerede? dediniz. Kaynak neredeymiş?
Kaynak neredeymiş?
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Notere gittiniz, inanmadı millet.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Millet size inanmadı.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Kaynak
Bakın ne yaptı CHP? CHP dünya
tarihinde bir muhalefet partisi olarak
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Milleti inandır önce milleti! Ya, bizi
inandırma, git milleti inandır, milleti!
VELİ
AĞBABA (Devamla) CHP, Cumhuriyet Halk Partisi dünya tarihinde muhalefet
partisi olarak iktidara her şeyi yaptırdı, söylediğimiz her
şeyi yaptırdık size. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Oy niye alamıyorsunuz? Oy niye vermiyorlar
size, oy?
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) CHP söyler, AK PARTİ yapar!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sayemizde
Tekrar söylüyorum, tekrar söylüyorum,
eğer asgari ücret 1.300 lira olmuşsa bu grubun sayesinde. Emekliler
100 lira alıyorsa bu grubun sayesinde. Polisi, uzman çavuşu,
kadını, genci eğer para alıyorsa kusura bakmayın size
alkış yok, alkış o gruba, CHP Grubuna. Ben de CHP Grubunu
alkışlıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Masal anlatıyorsun!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Gocunmayın, gocunmayın değerli
arkadaşlar, bunların hepsini biz yaptık.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Sayın Vekil, Özgür Beyin kravatı sarı.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) 1 Kasımda ne oldu 1 Kasımda!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Öyle sarı kravat yaparak, sarı
sendikacılık yaparak olmaz.
Bir de Sayın Başkan
iki dönem grup başkan vekilliği yaptığı için bazen
kendini grup başkan vekili olarak hissediyor, beni uyarıyor.
Örneğin, idare amirlerinin laf atmayacağını, idare
amirlerinin Mecliste sükûneti sağlayacağını Sayın
Meclis Başkan Vekili uyarmıyor, değil mi?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Katkıda bulunuyor, katkıda bulunuyor size!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Sen de sataşıyorsun canım sarı kravat diye.
Sataşma sen de, sataşma sarı kravatlı diye sen de!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Gökcen Hanım, rahat olun.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Laf atmıyoruz, laf atmıyoruz. CHP söyler, AK PARTİ yapar.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bu laflarınızdan var ya, biz memnunuz, biz memnunuz. Ne
yaptık, ne yaptık?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) 1 Kasımda kaç oy aldınız?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Yüzde 25 oy aldınız.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Onu da yapacağız. Öyle emekliye 100 lira olmaz, emekliye
2 maaş ikramiye vereceğiz, verdireceğiz, bunu da biz
yapacağız.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Ha, olur, olur!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ne zaman?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Elli yıl sonra!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Yok, size bu dönem yaptıracağız. Göreceksiniz,
yaptıracağız!
Ne yaptık, ne oldu?
Mazotu kaç lira yapacağız?
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Ne zaman, ne zaman?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Şimdi yapacağız, bu dönem yapacağız. 1,70
lira yapacağız. Niye? CHP Grubu bunları size yaptırdı.
Gocunmayın, üzülmeyin, üzülmeyin, çalışın sizin de olur!
(CHP sıralarından alkışlar)
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Ne zaman yapacaksınız? Ne zaman
yapacaksınız, ne zaman?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bakın, şimdi, başka şeyler söyleyeceğim.
Bundan daha çok alınacaksınız, kızacaksınız.
Bakın değerli
arkadaşlar
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla)
Biz sana alıştık, alıştık,
alıştık sana biz.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) 1 Kasıma gel, 1 Kasıma!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bakın, CHP Grubu olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
övünerek söylemek isterim ki grubum adına, kendi adıma övünerek
söylemek isterim ki her zaman hukukun yanında yer aldık, her zaman
hukuku savunduk, her zaman adaleti savunduk.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Veli Bey, 1 Kasımda ne oldu, onu söyle!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
VELİ AĞBABA
(Devamla) Siyasi görüşü, etnik kimliği, düşüncesi, rütbesi,
cüzdanının kalınlığı ne olursa olsun herkes için
hukuku savunduk. Burada da onu yapmaya çalışıyoruz.
Bakın, herkesin
korktuğu, sindiği, şimdi bazılarının
utandığı Balyoz davasına hiç kimse gidemezken Cumhuriyet
Halk Partisi milletvekilleri, özellikle CHP cezaevi komisyonu, Balyoz
davasında mağdur edilmiş askerlerin sesi oldu, soluğu oldu.
Yalnız bırakılmış, unutulmuş insanların sesi
olduk, soluğu olduk. Ergenekon davasında hukuk yoluyla, özel yetkili
mahkemeler yoluyla katledilen gazetecilerin, üniversite rektörlerinin hukukunu
savunduk. Kimi zaman karaciğer kanseriyle mücadele eden Fatih
Hilmioğlunun, kimi zaman sizin tarafınızdan koskoca Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Genelkurmay Başkanlığını
yapmış ama terör örgütü lideri olarak sizin tarafınızdan
mahkûm edilmiş İlker Başbuğa sahip olduk,
hakkını, hukukunu savunduk.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Millet sizi iktidar yapsaydı bir sefer de
VELİ AĞBABA
(Devamla) Kimi zaman
Sayın Gökcen Hanım, sayın grup
başkan vekili nereye kaçtı? Bu beyefendiye arada söz versin. Oradan
konuşmak, laf atmak kolay. Gelirsin, bir sözün, lafın varsa burada
konuşursun.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Sana mı soracağız!
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Kimi zaman Balyoz davasından müebbet hapis cezası
yemiş Engin Alanın hukukunu savunduk, kimi zaman sadece genel
başkanlarıyla telefon görüşmesi yaptığı için
BDPden milletvekili olan İbrahim Ayhanın hukukunu savunduk. Belki
ömürlerinde bir araya gelemeyen Oda TV davasından yargılanan
Barış Terkoğlunun, Barış Pehlivanın, Hanefi
Avcının hukukunu biz savunduk.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Sonuç?
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, yine, siz de
arkadaşlarınızın kurduğu, beraber, kol kola
verdiği
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Millet ne yaptı millet?
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Bir şey söyleyeceğim yine kızacaksınız,
söylemiyorum. İntihar ettirdiğiniz Ali Tatarın
hakkını CHP savundu.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Sonuç?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Yine, haksızca ceza yediğine
inandığımız, siyasi görüşüne
katılmadığımız
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) - Milleti savunun milleti.
VELİ AĞBABA
(Devamla) -
28 Şubat davasından yatan Malatya davasındaki
insanların ilk kez hakkını, hukukunu siyasi görüşümüz
ayrı olmasına rağmen biz savunduk. Bakın, hiç ayrım
yapmadık. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) On dört
yıldan beri tek başına hücrede yatan ama siyasi görüşünü
tasvip etmediğimiz, asla birlikte olmayacağımız Salih
Mirzabeyoğlunun da yaşamış olduğu dramı bu
kürsüden bizler savunduk.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
- Merve Kavakçı bu kürsüdeyken hukuk yoktu değil mi!
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, belki tarihimizin
görmüş olduğu en kepaze dava askerî casusluk davasındaki
yaşanan hayâsızlığı, ahlaksızlığı
ilk kez biz ortaya çıkardık.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
- Önce ikna odalarını kurdunuz, Salihleri hapse attınız,
sonra avukatlığını mı yapıyorsunuz?
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Zorunuza gidebilir. Çünkü bu davalarda, bu Balyozda, Ergenekonda,
KCKda, Oda TVde yapılan bütün hukuksuzluğa siz de
ortaktınız değerli arkadaşlar.
Bakın, size bir şey
anlatacağım. Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde
MİT tırlarından yargılanan insanları ziyarete gittik.
Biz bu dönemin kapandığını sanıyorduk. MİT
tırlarına arama emri veren savcı tutuklu, gazeteci tutuklu,
asker tutuklu. Bir şey daha söyleyeyim, o MİT tırlarını
koklayan köpek Vahim de sürgün edilmiş. Vahim sürgün edilmiş, Vahim.
Şimdi sözlerimi
tamamlıyorum arkadaşlar. Bakın, dün, Malatyada bir operasyon
yapıldı. Malatyada ismi herkes tarafından bilinen 11 tane
saygın iş adamına bir terör örgütüne üye olmak iddiasıyla
bir operasyon yapıldı, şimdi gözaltındalar.
Değerli arkadaşlar,
bu insanlar, bu 11 tane insan geçmişte dernek
başkanlarıydı. Bir şey söyleyeyim: Eğer bunlar
teröristse, teröre yataklık yapmışsa AKP milletvekillerini
buradan ihbar ediyorum çünkü o AKP milletvekillerinin onlardan randevu almak
için, onlarla aynı sofraya oturmak için neler yaptıklarına ben
şahidim. Bugün sadece birilerine yakın diye bazı iş
adamları yargılanıyorsa bu işin sonu tehlikeli değerli
arkadaşlar. Kim suçluysa yargılansın ama birileri filan cemaate,
filan insana yakın diye tutuklanıp haksızlık
yapılıyorsa bunu da bizim kabul etmemiz mümkün değildir.
Tekrar söylüyorum:
Geçmişte o derneğe, o iş adamı örgütünden randevu almak
için onların eteğine yapışanları buradan ihbar
ediyorum. Eğer bir suç varsa bu suça AKP Malatya milletvekilleri de
ortaktır, onları da buradan ihbar ediyorum çünkü bugün gözaltına
alınan, terörle yargılanan insanların en yakın
arkadaşları AKP milletvekilleriydi. Benim selam mesafem yoktu ama
onların hukukunu savunmak benim görevim diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına üçüncü söz, İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksuya
aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Aksu,
süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 68 sıra
sayılı Kanun Tasarısının daha önce Genel Kurulda
kabul edilmiş bulunan 1inci maddesinin yeniden görüşülmesine
ilişkin olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Diyarbakırın
Sur ilçesinde bölücü terör örgütü mensubu teröristlerce yapılan
silahlı saldırı sonucu 3 askerimiz, 2 polisimiz şehit
olmuştur. Konuşmamın başında Türk milletinin ve Türk
devletinin birlik, bütünlük ve bekasına dönük bu hain
saldırıları yapanları lanetliyorum; hayatını
kaybeden aziz şehitlerimize Allahtan rahmet, yüce Türk milletine
başsağlığı ve sabır, yaralanan asker ve
polislerimize acil şifalar diliyorum.
Terörle mücadele eden tüm
güvenlik güçlerimizin sonuna kadar yanında olduğumuzu bir kez daha
ifade ediyor, onları şükranla selamlıyorum.
AKPnin 1 Ağustos
2009da başlattığı açılım ya da çözüm denilen
yıkım süreciyle birlikte Türkiyenin tek millet ve tek devlet olarak
ilelebet yaşama ülküsünü zedeleyen gelişmeler bir biri peşi
sıra meydana gelmiştir. Başta bölücülük hareketlerinin hiç
olmadığı kadar güç kazanması olmak üzere, siyasi taviz
politikalarıyla terör meselesi aynı zamanda bir kimlik meselesi
hâline getirilmiş, sözde demokratik söylemlerle
kılıflandırılan bölücü talepler kabul ve
karşılık görmüştür. Bu süreçte PKK muhibbi çevreler bölücü
terör örgütü ve bölücübaşını masum gösterme gayretkeşliğine
girişmiştir. Yıkım projesi devredeyken AKP, teröristlerin
insafa gelmesini beklemiş, bu tavrı ile de bölücü terörün
güçlenmesine ve cüret kazanmasına fırsat vermiştir. Tükenme
noktasına gelen PKKya bu yolla yeni bir kapı aralanmış,
âdeta yeni bir nefes olunmuştur. 20 Temmuzdan sonraki süreçte Hükûmet
üyelerinin yaptığı ikrar ve itiraflar bunu ispat etmektedir.
Nitekim o süreçte Sayın Başbakan ülke ve millet bekası
tehlikesine dikkat çekmiştir. İyi de ülkemiz beka meselesinin
olduğu bir noktaya gelirken bu ülkeyi yöneten kimdi? Şehirlere
hendekler kazılırken, silah ve bombalar depolanırken, sözde
mahkemeler, vergi daireleri, öz savunma güçleriyle âdeta bir paralel devlet
yapılanmasına girilmişken siz ne yapıyordunuz? Evet,
zamanın bir Hükûmet yetkilisinin dediği gibi Kalaşnikoflarla
karakol önünden geçen militanlara el sallıyor, güvenlik güçlerini
kışla ve karakollara hapsediyordunuz. Milliyetçi Hareketin lideri
Çözüm denilen ihanet süreci bitirilsin. dediğinde Milliyetçi Hareket
Partisini kandan beslenmekle itham ediyordunuz. Geldiğiniz bu noktada,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak terörle mücadelenin akamete
uğratılmadan, ülkemizin her köşesinde mutlak kamu düzeninin
tesis edilmesini, Türkiyenin ve Türk milletinin artık terör
belasından kurtulmasını istiyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği gibi, görüşmekte olduğumuz 68 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi daha önce
Genel Kurulda görüşülerek kabul edildi. Tasarının 1inci
maddesiyle Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapılarak genç
girişimcilere kazanç istisnası desteği öngörülmektedir. Kabul
edilen madde hükmü 2016 yılı için Gelir Vergisi Kanununun 103üncü
maddesinde yazılı tarifenin ilk gelir diliminde yer alan 12.600
liralık kısmın yüzde 15i olan 1.890 liralık bir destek
öngörmekteydi. Bu şekilde, ticari, zirai ve mesleki faaliyeti nedeniyle
adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilen 29
yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilere,
belirli şartlar dâhilinde, kazanç istisnası getirilmekteydi. Bu defa,
söz konusu maddenin İç Tüzükün 89uncu maddesine göre yeniden
görüşülmesi suretiyle, genç girişimcilere verilen destek
miktarının artırılması öngörülmektedir. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak girişimci desteğinin
artırılmasına yönelik bu girişimi destekliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyenin sağlıklı bir üretim ekonomisi tesis edememesi
sebebiyle üretimsizlik, ona bağlı işsizlik ve beraberinde gelen
yoksulluk bugün ülkemizin en önemli sorunlarındandır. Son iş
gücü istatistiklerine göre ülkemizdeki işsizlik oranı yüzde 10,5;
genç nüfustaki işsizlik oranı ise yüzde 19,3tür. Gerçek işsiz
sayısı 5,5 milyon kişiye ulaştı. TÜİK verilerine
göre 724 bin işsiz iş bulma ümidi kalmadığı için
iş aramayı bırakmış durumdadır, üstelik
bunların sayısı bir yılda 166 bin kişi
artmıştır. Özellikle genç nüfustaki işsizlik ürkütücü
oranlarda ve toplumsal travmalara sebep olabilecek boyutta seyretmeye devam
etmektedir. O sebeple Türkiyenin istihdam odaklı bir üretim ekonomisini
hayata geçirmesi, bu çerçevede girişimciliğin önündeki engellerin
kaldırılması şarttır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
yenilikçiliği ve girişimciliği desteklemeyi, girişimcimizin
üretime katılma yollarının açılmasını,
girişimcilik kapasitesinin artırılmasını, yeni
girişimcilerin ekonomiye kazandırılmasını ve Türk
girişimciliğinin istihdam odaklı büyüme stratejisinin lokomotifi
olmasını öngördük. Bu anlayışla üreten ekonomi
programımızda ve seçim beyannamemizde yeni iş yeri açan ve
istihdam yaratan esnaf ve sanatkâra o iş yerindeki faaliyetleriyle ilgili
olarak beş yıl süreyle gelir vergisi muafiyeti getireceğimizi
beyan ettik. Ayrıca, yeni iş yeri açan esnaf ve sanatkârın kendi
adlarına ödedikleri sigorta primlerinin yarısının beş
yıl süreyle devlet tarafından
karşılanacağını da ifade ettik. Asgari ücretin net
1.400 lira olacağını ve ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinin
vergi dışı bırakılacağını da söyledik
ve bunları sadece 1 Kasımda değil, 2007de, 2011de de önerdik.
Söz konusu 1inci maddenin
Genel Kurulda görüşülmesi esnasında da genç girişimcilere destek
verilmesine ilişkin düzenlemeyi desteklediğimizi ancak önerilen
desteği yetersiz bulduğumuzu bu kürsüden dile getirdik ve destek
miktarıyla destekleme süresini artırmayı öngören
değişiklik önergesi verdik. Bu şekilde, genç girişimcilere
verilen teşvikin miktar olarak da süre olarak da anlamlı hâle gelecek
şekilde artırılmasını önerdik ancak bu önergemiz
Adalet ve Kalkınma Partisi oylarıyla reddedildi. Bu defa bir
yanlıştan dönerek Milliyetçi Hareket Partisinin önergesi paralelinde
anılan 1inci maddenin yeniden görüşülmesi suretiyle genç
girişimcilere verilen desteğin artırılmasını
olumlu buluyor ve destekliyoruz. Bununla birlikte, destek miktarı
yanında destek süresinin de uzatılmasını istiyoruz.
Girişimciye üç vergi dönemiyle sınırlandırılan destek
süresinin önergemiz doğrultusunda uzatılması hâlinde başka
bir eksiklik giderilmiş, yaptığımız destek daha
anlamlı ve sonuç alıcı hâle gelmiş olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Hükûmetin açıkladığı eylem planı çerçevesindeki
vaatlerin gerçekleşmelerini milletimiz adına takip ediyoruz.
Partimizin program ve beyannamesinde yer alan dar gelirli
vatandaşlarımızın hayatını
kolaylaştıran ve Hükûmetçe Meclise getirilen her türlü düzenlemeyi
yeterli bulmasak da destek olduk, olmaya da devam edeceğiz. Türk milleti
ve devletinin birlik ve bekasına dönük girişimlerin ise hep karşısında
durduk, durmaya devam edeceğiz.
Bu anlayış içinde,
mezkûr 1inci maddenin yeniden görüşülmesini ve genç
girişimciliği desteklemeye dönük içerik değişikliğini
desteklediğimizi tekrar ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aksu.
Şahsı adına
ilk söz Mehmet Emin Adıyamana aittir.
Buyurun Sayın
Adıyaman. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ısrarla kaç gündür hep dile getiriyoruz, 24 sivil
vatandaşımız bir bodrumda, bu konuda girişimler var.
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Yeter
artık ya, bıktık ya!
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Ya, arkadaşlar, lütfen bir dinleyin, daha Bismillah demeden
siz bağırıyorsunuz. Yeni bir durumdan bahsedeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDULLAH ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Ama bunu hep dinledik.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen dinleyelim hatibi!
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Şimdi, bu, Veli Çiçek isminde 13 yaşında bir çocuk.
Eminim çoğunuzun 13-14 yaşında çocuğunuz vardır veya
yeğenleri vardır çocuğu olmayanların. Bakın, şu
anda buradan yüce Meclise hitap ediyorum ve ismini zikrediyorum: Veli Çiçekin
şu anda durumu giderek kritikleşti. Korkarım ki -bakın,
arkadaşlar tepki gösteriyor- yarın bu Meclis çalışmaya
başladığı zaman arkadaşlarımızdan biri
çıkar da Veli Çiçek -13 yaşında bir çocuk- hastaneye kaldırılmadığı
için, bodrumda olduğu için hayatını kaybetti. derse
ABDULLAH ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Bundan üzüntü duymanız lazım sizin.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Ambulans orada bekliyor.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen, istirham ediyorum.
Sayın Adıyaman, siz
konuşun, Genel Kurula hitap edin.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, gerçekten vahim bir
durum.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Ya ambulansın geçişine müsaade edin arkadaşlar, madem öyle.
Kapatın çukurları, gitsin ambulans, gidemiyor.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bakın, değerli arkadaşlar, ambulans gidiyor arkadaşlar.
Bakanlıkla görüşmelerimiz var, milletvekili
arkadaşlarımız görüşüyor hem Sağlık
Bakanlığıyla -belli ki sizin kendi
bakanlığınızla irtibatınız yok- hem İçişleri
Bakanlığıyla görüşülüyor. Defalarca ambulans gidiyor ama
oradaki güvenlik güçleri ambulans gittikten bir müddet sonra âdeta bir
çatışma havası veriyor, bizatihi kendileri giden
sağlık görevlilerine Hayatınız risktedir, biz hiçbir
sorumluluk kabul etmiyoruz. diyor ve çatışma ortamı varmış
gibi bir hava yaratılıyor, ambulans geri dönüyor. Yani, biraz empati
kurun, biraz farklı bir perspektifle bakın. Salt böyle ön
yargılarla, çoğunluk psikolojisiyle tepki göstermenin bir anlamı
yok.
Bakın,
isim zikrediyorum, 13 yaşında bir çocuk -ben vicdan azabı
çekiyorum, dile getiriyorum, sorumluluk hissediyorum, burada dile getiriyorum-
ve yarın bir arkadaşımız çıkar bu 13
yaşındaki çocuğun hayatını kaybettiğini söylerse
tıpkı geçen gün burada 1920lerde bir cumhuriyet savcısının
rüyalarına nasıl Kürtçe bilmediği için salt idam edilen
şahıs giriyor idiyse bu çocuk hepinizin rüyasına girecektir.
Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bizim burada derdimiz sizinle
polemik yaşamak değil, derdimiz birbirimize laf atmak, laf
yetiştirmek değil.
Bakın, arkadaşlar,
ben hukukçuyum, AKP Grubundan hep şu sesleri duyuyoruz: Oradakiler sivil
değil, teröristtir. Velev ki sizin söylediğiniz olsa dahi,
bakın arkadaşlar, demokratik bir ülkede kim olursa olsun, suçlu
suçsuz, sıfatı ne olursa olsun, demokratik bir devletin öncelikli
görevi yaralı şahısları alıp tedavi etmektir. Tedavi
ettikten sonra yargılama hakkı başlar varsa suçu.
HASAN TURAN (İstanbul)
Tamam, devlete teslim olsunlar.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Şimdi, bakın, gereksiz tepkiler göstermenize gerek yok.
HASAN TURAN (İstanbul)
Devlete teslim olsunlar.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) İşte arkadaşım, senin zihniyetin
değişmez, ne söylersem boş. Burada hukuki bir durumdan
bahsediyorum, siz ezberlediğiniz bir şey söylüyorsunuz. Velev ki
söylediğiniz gibi olsun. Bakın, bahsettiğim çocuk bu
arkadaşlar, geldi fotoğrafı bana. Bahsettiğim çocuk bu,
buyurun.
NURSEL REYHANLIOĞLU
(Kahramanmaraş) Orada ne işi var?
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) İşte, yani evinin bodrumuna
sıkışmış çocuğun orada ne işi var?
Dağda mıdır Hanımefendi, dağda mıdır?
Cizrenin mahallesinde, kendi mahallesinde, kendi evinde arkadaşlar,
dağdan bahsetmiyoruz. Ne işi var? diye ne kadar rahat soruyorsunuz,
ne kadar sorumsuzca soruyorsunuz? Vicdanınız hiç sızlamıyor
mu arkadaşım? Cizrenin Cudi Mahallesinde bir bodrumda. Nerede olur
bir insan? Dağ başında mı olacak? Elbette mahallede, evinde,
sokağa çıkma yasağı var.
Peki, hepinizi saygıyla
selamlıyorum arkadaşlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci söz Bursa Milletvekili Lale
Karabıyıka aittir.
Buyurun Sayın
Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş
dakikadır.
LALE KARABIYIK (Bursa)
Teşekkürler.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının birinci bölümünün 1inci maddesinde geçen hafta
hatırlarsanız yine ben konuşmuştum ve demiştim ki: Bu
genç girişimci sermayesinin ve genç girişimci desteğiyle ilgili,
vergi istisnasıyla ilgili kamuoyunda yanlış bir bilgilenme var.
Çünkü iktidar partisi milletvekillerinin kamuoyunda vergi
istisnasının üç yıl ve tamamı için olduğunu ifade
ettiğini, yetmedi bir de orta vadeli programda yine aynı cümlenin
geçtiğini ifade etmiştim ve kamuoyu yanlış
bilgilenmişti.
Oysa tasarının
ilgili maddesine baktığımızda, 12.600 liraya kadar
kazancın istisnası vardı, o da 1.800 liraya tekabül eden bir
miktardı.
Yine, şunları
söyledim, dedim ki: Türkiye'de işsizlik 12,7. Yine, genç işsizlik
oranı yüzde 20, üniversite mezunlarındaki işsizlik oranı
ise yüzde 30a vardı ve Türkiye istihdam yaratmada 34 ülke içerisinde
sondan 2nci geliyor, en kötü 2nci ülke.
Ve yine demiştim ki:
Eğer nitelikli üretim ve nitelikli ihracat yapmak istiyorsak, katma
değeri yüksek sektörler istiyorsak, özellikle risk sermayesini devreye
sokmak istiyorsak girişimcilere destek olmalıyız, yeni fikirlere
destek olmalıyız.
Ve yine ifade etmiştim
ki: Birileri kamuda çalışacak, birileri kırsalda
çalışacak, birileri fabrikalarda ama birileri de iş kuracak,
istihdam yaratacak.
Ve yine demiştim ki:
Eğer biz bu istihdam olanağını sağlamazsak ve genç
girişimcilere yeterli miktarda desteği vermezsek, onlar elini
taşın altına koyamazlar, bu riske giremezler.
Hatırlarsanız
rakamları, kapanan şirketlerin sayısını daha önceki
konuşmalarımızda da ortaya koymuştuk. Ve ne oldu? Yine
söylediğimiz noktaya gelindi.
Ben buradaki konuşmamdan
sonra bir basın açıklaması yaptım ve dedim ki: Vatandaşın
gerçekleri bilmeye hakkı var. Kamuoyunda böyle yansıtılan madde
aslında 12.600 liraya kadardır ve sadece 1.800 lirayı
içermektedir.
Ve dün gece gelen
değişiklik önergesiyle -işte şu anda bunu konuşuyoruz-
75 bin liraya çıktı.
Biz, tabii ki üç yıl vergi
istisnasından bahsetmiştik, yani daha fazlasından, ama buna da
memnunuz; iyi ki dile getirdik, iyi ki ifade ettik ve genç girişimciler bu
sayede en azından riske giriyorlar ve 75 bin liraya kadar kazançtan vergi
istisnasına tabi olma hakkını aldılar. İyi ki bunu
ifade ettik. İşte biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak sürekli proje
üretiyoruz, vatandaşın penceresinden bakıyoruz. Sizler iktidar
partisi olarak Olmaz, nasıl yapacaksınız? Kaynak nerede?
diyorsunuz ama sonra dönüp dolaşıp bizim söylediğimiz noktaya
geliyorsunuz. Hatırlatmak istiyorum sizlere: İşveren
desteği konusu vardı gündemde, birkaç hafta önce, asgari ücretle
ilgili. Ve gecenin bir saatinde burada 1.300 lira asgari ücrete kadar iş
gören çalıştıran işletmelere 115 lira diye geçerken bu
madde, ertesi gün değişti, yine gecenin bir saatinde, 2.550 lira
ücrete kadar işçi çalıştıran yerlerde 100 liralık
istisnaya geldi. İşte demek ki aklın yolu bir.
Tartıştıkça, konuştukça, bazı gerçekleri ortaya
koydukça doğruyu bulabiliyoruz. Biz buna memnunuz. Sorunları gören
biziz, projeyi üreten biziz, yapmak isteyen biziz
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Bir iktidara gelemediniz!
LALE KARABIYIK (Devamla) O
da olacak o da olacak.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Biz görmeyiz, siz de göremezsiniz.
LALE KARABIYIK (Devamla)
Göreceğiz. Lütfen dinleyiniz.
Ne oluyor sonra? Hep bizim
dediğimiz noktaya geliyorsunuz. Dönüp dolaşıp olmaz dedikten
sonra bizim dediğimiz noktaya geliyorsunuz. Bu da bizi gerçekten mutlu
ediyor çünkü biz doğruyu bir defada buluyoruz. Doğruyu bir defada
buluyoruz, dolanarak dolanarak bulmuyoruz. Bunun için de mutluyuz. Asgari
ücrette de, bu konuda da bütün projelerde gerçekten vatandaşın
penceresinden bakarak biz çözüm üretiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi madde üzerinde on
dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Bu on
dakikanın beş dakikasını sorulara, beş
dakikasını da cevaba ayıracağız.
Sayın Aydın,
buyurun.
ERKAN AYDIN (Bursa)
Sayın Bakan, Bursa nüfus olarak Türkiye'nin en büyük 4üncü kenti ancak
yaşanabilir kent olarak iyice geriye gidiyor. TÜİKin
Yaşanabilir Şehirler araştırmasına göre konut,
çalışma hayatı, gelir ve servet, sağlık, eğitim,
çevre, güvenlik, sivil katılım, altyapı hizmetlerine erişim,
sosyal yaşam ve yaşam memnuniyeti olmak üzere yaşamın
farklı boyutlarını kapsayan araştırmada Bursa 19uncu
sırada.
Adı bir zamanlar
yeşil Bursa olan seçim bölgem çevre ve yeşil konusunda
sıralamada ise 48inci sırada.
Sağlık konusu ise
daha acı. Bursa sağlık konusunda 35inci sırada.
Bursanın
yaşanabilir bir kent olması için bir çabanız olacak mı?
BAŞKAN - Sayın
Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Ulaştırma
Bakanına olacak.
Türkiye'nin çeşitli
yerlerinden, otoyollardaki HGS geçiş sistemlerinin otoban girişinde
çalışmadığı ve çıkışta ise bu nedenle
en uzak mesafe ücreti alındığı yolunda şikâyetler
gelmektedir, iddialar gelmektedir.
Öncelikle, otoban
girişlerindeki bu sistemlerin kontrolleri ne kadar sürede yapılmaktadır?
Gerçekten bozuk mu, çalışmıyor mu? Eğer böyle ise, iddialar
doğru ise, bahsedildiği gibi bir mağduriyet varsa
vatandaşlarımızdan haksız yere tahsil edilmiş olan
ücretler konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın
Bektaşoğlu
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, çok teşekkür
ediyorum.
Sorum Hükûmete.
AKPnin, çözüm sürecinin
başarıyla yürüdüğünü düşündüğü dönemde, kendince bu
başarıya kimseyi ortak etmemek için, süreci muhalefet partilerinden
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden gizlediği, PKKnın güçlenip
palazlandığı uyarılarını dinlemediği fakat
bugün ortaya çıkan tabloyu ve başarısızlığı
ise hiç üzerine alınmadığı görülüyor.
Hükûmetin, terör
olayları nedeniyle, şimdi, Hakkâri ve Şırnakın il
merkezlerini ilçelere kaydıracağı, yasa
değişikliğiyle Yüksekova ve Cizreyi il statüsüne
kavuşturacağı ifade edilmektedir. Bu çalışmalar
yapılırken, ilim Giresunun Şebinkarahisar ilçesi, 1923te il iken
ilçe yapılan bu ilçenin diğer ilçeler gibi hakkının iadesi
düşünülmekte midir? Yeniden il yapılması gerekmektedir.
Sayın
Başbakanın bu yasayla birlikte birleştirmeyi istediği
başka iller ve ilçeler var mıdır? Örneğin, daha önce
Hükûmetiniz tarafından gündeme getirilen, Giresunun Ordu iline
bağlanması düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Öz
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) -
Sayın Bakan, 25 Aralık 2015 tarihinde Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Faruk Çelik tarımsal
desteklemeler kapsamında toplam 800 milyon liranın bugün çiftçilerin
hesaplarına aktarılmaya başlandığını
söylemişti. Fakat, Çanakkale ilinde görüştüğüm çiftçilerimiz
Ocak ayının sonu geldi, hâlâ bizler 2015 yılı hububat
desteklerini alamadık. Ne zaman ödenecek? diye bize sormaktalar. Bu
bağlamda, 2015 yılı buğday desteklemeleri bölge
üreticisinin hesabına ne zaman aktarılacak? Yine aynı
şekilde, zeytinyağı desteği, hayvancılık
destekleri kapsamında çiğ süt, süt regülasyon desteği, çatak
sertifikalı tohum kullanım ve sertifikalı tohum üretim
desteklerinden ne kadarı hâlâ üreticilerin hesaplarına aktarılmayı
beklemektedir? 2015 yılı desteklerinin tamamı üreticilerimize
ödenmiş midir?
BAŞKAN Sayın
Ağbaba
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Bakan, 1 Kasım öncesinde İŞKUR
aracılığıyla Toplum Yararına Çalışma
Projesi adı altında binlerce işçi alındı. Şimdi
bunların bir kısmı işten çıkarıldı, bir
kısmı da önümüzdeki aylarda işten çıkarılacak. Orada
işe alınan insanlar, biliyorsunuz, asgari ücretle
çalışıyorlar. Evlerine ekmek götürmekte zorlanacaklar bu
kış gününde. Bunların devam etmesi yönünde bir çalışmanız
var mı? Eğer yoksa bu konuda çalışma
yapılmasını talep ediyoruz çünkü işçiler özellikle
kış aylarında aç kalacaklar. Bunu talep ediyorlar sizden.
Bir de Malatya, bölgenin en
büyük şehirlerinden birisidir. Geçtiğimiz yıllarda çevre illere,
bizim yarı nüfusumuza sahip illere bizim 2 katımız, 3
katımız çalışan verilirken bize daha az verildi,
Malatyaya. Bu konuda yeni bir çalışmanız var mı?
Malatyaya yapılan bu haksızlığı gidermeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Son soru,
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Sayın Bakanım, Aydında şu anda üretimde
olan jeotermal santrallerin tümü havaya 1 kömür santrali kadar karbondioksit, 3
kömür santrali kadar sülfür dioksit, 1 kömür santrali kadar azot dioksit gaz emisyonu
salgılamaktadır. Bugün, Türkiyede incir üretiminin yüzde 63ü
Aydında oluşmaktadır. Bu dönem, bu santraller yüzünden incir
üreticileri aşırı derecede zarara
uğratılmıştır. Hatta, daha dün bize gelen telefona
göre ilk ihraç ettiğimiz 20 milyon dolarlık incirimiz tekrar iade edilmiştir.
Bu santral sahiplerine herhangi bir araştırma yapacak
mısınız? Aydında 30 bin aile geçimini incirden
sağlamaktadır. Aydınlıların bu zararını
karşılayacak mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Hükûmet
adına soruları cevaplandırmak üzere sözü Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanına bırakıyorum.
Buyurun Sayın
Bakanım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekillerimiz; öncelikle herkese hayırlı
akşamlar, hayırlı geceler diliyoruz.
İlk olarak HGSyle
ilgili gelen, Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili gelen
soruya hemen bir cevap vermek isterim. Bu HGSlerin bozulduğu andan
itibaren bir saati geçmeyecek bir şekilde onarılması her zaman
planlanmaktadır, hemen hemen bu ortalama noktalarda da
onarıldığı söylenmektedir. Sürekli kontrol edilirler ve ana
kontrol merkezine de sinyal gider ve müdahale edilir, kendine ait
oluşturulmuş bir sistemi var. Eğer buradan kaynaklanan bir hata
üzerine bir ceza kesilmişse de bu cezaya itiraz üzerine, elbette ki
haksız bir şekilde bu cezalar kesilmekten geri alınır.
İkincisi,
Bursayla ilgili bir soru geldi. Bursa hem ülkemizin hem Marmara Bölgesinin
hem de bulunduğu hinterlandın gerek ekonomik açıdan gerek
coğrafi açıdan gerekse tarihî açıdan bize bırakılan en
temel miraslardan bir tanesidir. Şu doğrudur: Bursa uzun
zamandır çok ciddi göç almaktadır ve Bursa şehrimiz tarım
açısından da Türkiyenin önemli destek alanlarından bir
tanesidir. Yaşanılabilir şehirler içerisinde yapılan
kriterler, değerlendirilen kriterler bugün de televizyonlarda, gazetelerde
var, TÜİK üzerinden yapılan değerlendirmeler. Elbette ki bunlar
da kendi adına göreceli yaklaşımlardır. Ama bütün
bunların ortaya çıkardığı sonuç, Bursayı,
yeşil Bursamızı, güzel Bursamızı elbette ki bu
kriterler içerisinde geri duruma itmez düşüncesi içerisindeyim. Çünkü
Bursa bugün ekonomik hayatın içerisinde de, tarım hayatının
içerisinde de önderliğini ve liderliğini muhafaza etmekte ve devam
ettirmektedir. Ama daha detaylı bilgi muhakkak size yazılı
olarak gelecektir.
Çözüm süreciyle
ilgili bir soru geldi. Şunu ifade etmek istiyorum: Türkiye çok
travmalardan geçmiş bir ülke ve biz bu travmaları artık
taşımamalıyız. Demokrasi açısından da şu çok
nettir ki: Türkiye, çok bedel ödemiş, çok sıkıntılar
çekmiş ve dönemlerce eleştirilmesine rağmen, Türkiyede
Türkiye, demokrasiyi hak etmeyen, daha henüz bu olgunluğa gelmemiş
bir ülke. denmesine rağmen bugün demokratik anlayışı kendi
içerisinde yaşayan bir ülke konumuna gelmiştir. Ama, şunu bilmek
lazım: Demokrasi bir tahammül rejimidir, birbirini anlama rejimidir.
Demokrasi, bir kavga ve geçmişte yaşanılanlar ve travmalar
üzerinden geleceği biçimlendirme rejimi ve sistemi değildir.
Ve yine ifade
etmek isterim ki, bakın, biz bunları hep beraber dönem dönem
yaşadık. Türkiyede Dersimin bedelini insanlar ödediler, istiklal
mahkemelerinin bedelini insanlar ödediler, İskilipli Atıfın
asılmasının bedelini insanlar ödediler, Şeyh Sait
meselesinden sonra gelişen olayların bedellerini insanlar ödediler.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Özel yetkili mahkemeleri unuttunuz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Ve bütün bu ödenen
bedeller üzerinden bu ülkede bu travmayı yaşayan insanlar -bilmenizi
isterim ki- birbirinden koparılmak için özel senaryolar üretildi. Bizim
21inci asrın başından itibaren attığımız
her adım bu travmaları tamir etmek üzere atılmış her
adımdır. Çözüm süreci için ortaya koyduğumuz samimiyet de budur,
Dersimde yaptığımız açıklamalar da budur,
demokratikleşmede ve sessiz devrimde attığımız
adımlar da tamamen budur. Elbette ki bütün bu geçmiş tarih içerisinde
yapılan hadiselerin tamamına, mümkündür ki bu travmaların
tamamına hemen çare üretebilmek de mümkün değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Toparlayayım
isterseniz.
BAŞKAN
Arkadaşlar, toparlasın Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Ama, bir şey
ortadadır ve nettir, Allaha şükürler olsun ki bugün bu meselelerin
farkındayız ve bu meseleleri anlayabiliyoruz ve bunu toplum
konuşabiliyor ve bunu milletimiz bir şekilde hissedebiliyor. Onun
için, geçmiş dönemde yapılan çözüm sürecinde atılan
adımların tamamı, bu ülkede yıllarca halının
altına süpürülen meselelerle yüzleşmek ve bunları demokratik
şartlar içerisinde çözmeye yöneliktir. İnşallah, önümüzdeki
günlerde de bunları hep beraber sağlayabilmek adına bir
adım atacağız.
Diğerlerine
arkadaşlarımız cevap verecekler.
Aslında
İŞKURla ilgili de bir şey vardı, isterseniz bir cümleyle
ona da cevap vereyim. Bizim toplum yararına çalışma projemiz,
belki de dünyanın bugün üzerinde tartıştığı,
bizim de başarıyla uyguladığımız, bir taraftan
kapsayıcılığı yani çalışma
hayıtındaki kapsayıcılığı bir taraftan da
çalışma hayatındaki dayanıklılığı ve
bizim yine üzerinde durduğumuz hem istihdam oranını hem iş
gücü oranını artırmaya yönelik adımların
başında gelmektedir. Yani bizim toplum yararına
çalışma projemizi sadece işsiz kalan insanlara iş bulma
anlayışı olarak görmek hem eksik hem de yanıltıcı
olur. Biz burada iş gücü kapasitesini artırmaya
çalışıyoruz, istihdam oranını artırmaya
çalışıyoruz ve iş hayatını, özellikle toplumun
kırılgan kesimlerini -çünkü bizim her projemizin kendi adına
önemli bir hedef kitlesi vardır- engellileri, kadınları, 35
yaşın üzerindekileri ve özellikle ekonomik krizden etkilenenleri ve
özellikle sizin dediğiniz dönemlerde yarına ait umudu eksik
olanları, bunları ayakta tutup, bunları istihdama katmak için.
Burada da çeşitli kriterler var. Mesela bizim, özellikle açık iş
pozisyonlarımız var İŞKURda. Bu değerlendirmeleri
yaparken açık iş pozisyonlarının en fazla olduğu
illeri yukarıdan aşağıya alarak, bu kriteri
değerlendirerek yapmaya çalışıyoruz. Bunları
gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Soylu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Vakit olarak da çok fazla
vaktinizi almak istemiyorum.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Çıkanlar bir daha devam edecek mi?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Şöyle söyleyeyim:
Burası sürekli istihdam sağlamaya yönelik bir projenin adı
değildir. Bu, tekraren söylediğim gibi, istihdamı
artırmaya, istihdam oranını artırmaya, iş gücü
oranını artırmaya yönelik ve toplumda çalışmayan
kesimlerin bir bölümünü de, özellikle bizim kırılgan olarak
nitelendirdiğimiz kesimlerin bir bölümünü de çalışma
hayatına adım attırmak için koordine edilen bir projedir ve
dünyaca da takdir edilen ve sonucunu aldığımız bir projedir
çünkü belki de ilk kez insan işe giriyor burada ve ondan sonra çalışma
hayatına başlıyor. Biz bunu sağlamaya
çalışıyoruz.
Sağ olun.
BAŞKAN -
Teşekkürler Sayın Soylu.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 68
sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 1inci
maddesiyle yeniden düzenlenmesi öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun mükerrer 20nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
103 üncü maddede yazılı tarifenin ilk gelir diliminde yer alan
tutara ibaresinin 75.000 Türk Lirasına şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can Mehmet Naci
Bostancı
İstanbul Kırıkkale Amasya
Mehmet
Demir Hüsnüye
Erdoğan Radiye Sezer
Katırcıoğlu
Kırıkkale Konya Kocaeli
Hüseyin
Özbakır Kerem
Ali Sürekli
Zonguldak İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyoruz.
Gerekçe:
Tasarının çerçeve
1inci maddesiyle yeniden düzenlenmekte olan 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun mükerrer 20nci maddesi çerçevesinde, inovasyonun, ekonomik
büyümenin ve kalkınmanın itici gücü olan genç girişimcilerin
artırılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre, tasarının tümünün
oylamasından önce oyunun rengini belli etmek üzere talep eden iki
milletvekiline söz vereceğim.
İlk söz lehte olmak
kaydıyla Konya Milletvekili Mustafa Baloğluna aittir.
Buyurun Sayın
Baloğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
MUSTAFA BALOĞLU (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz kanunda oyumun rengini belli etmek üzere söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, iki haftalık
yoğun bir görüşme temposundan sonra, performanstan sonra bugün
kanunun son saatlerine geldik, son dakikalarına geldik. Özellikle,
toplumun tüm kesimlerine, gençlerimize, kadınlarımıza,
esnafımıza, emeklimize, çiftçimize, askerlerimize, polisimize ve
toplumun hemen hemen tüm kesimlerine dokunan birçok kanunu burada birlikte
gerçekleştirdik ve birazdan kanunlaştıracağız.
Ben kanunda emeği geçen
herkese, başta Başbakanımız, bakanlarımız, Plan
ve Bütçe Komisyonumuz ve Meclis görüşmelerimizde özellikle
eleştirileriyle ve katkılarıyla kanuna destek veren tüm
milletvekillerimize teşekkür ediyorum ve mevcut yasalaşacak kanunun
ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olmasını diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte, Manisa
Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir torba yasanın daha
sonuna gelmiş durumdayız. Torba yasanın burada torba yasa olarak
görüşülmesine ilkesel olarak da karşıyız, İç Tüzüksel
olarak da fevkalade sorunlu bir iş yapıyoruz. Hele hele 36 maddelik
bir kanunun on sekizer maddelik iki bölüm hâline getirilmesi ve o şekilde
görüşülmesi de son derece yanlış.
Temel kanun, İç Tüzükün
91inci maddesi gereğince madde sayısının çok fazla
olduğu ve en çok otuzarlı bölümlere ayrılarak görüşülecek
kanun. Yani 600 maddelik bir Vergi Usul Kanunu olur ki 2004te bunlar
yaşandı- ya da Türk Ceza Kanunu üzerinde 900 maddelik bir
değişiklik yapacak olsanız -veya baştan
aşağı yazarsınız- o zaman 30 maddelik 30 bölüm hâlinde
görüşürsünüz bunu. Anayasa ve İç Tüzük buna olanak tanıyor fiilî
imkânsızlıklardan dolayı gecikme olmasın diye. İlk kez
AKP döneminde temel kanun buradaki verilen hakkın, muhalefetin maddeler üzerine
görüş bildirme imkânını kısıtlamak üzere, suistimal
edilmesiyle kullanılmaya başlandı; geldi, geldi en son
geçtiğimiz haftalarda 12 maddelik bir kanun 6-6 iki parçaya
ayrıldı.
Şimdi, özellikle bu
dönem ilk kez milletvekili olmuş arkadaşlara: Bazı önergelere
sinirleniyorsunuz, bazı önergeleri anlamsız buluyorsunuz, tepki
gösteriyorsunuz. Aslında empati kurarsam son derece hak veriyorum size ama
bunun, temel kanun mantığı gereğince maddelerin
görüşülemeyip o madde üzerinde görüş bildirmek isteyen gruplar için
tek alternatifin o maddeye önerge verip üzerinde konuşmak zorunda
bırakıldığımız için olduğunun
altını çizmek veya takdirlerinize sunmak isterim.
Öyle bir iş yapmak için
buradayım ki şimdi, fevkalade zor. Bir torba kanun üzerinde oyumuzun
rengini belli edeceğiz. Biz bu kanuna yabancı değiliz
arkadaşlar, önemli kısmına. Bu kanun uzun yıllardır
Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin, siyasetçilerin, sahada
halkımıza, Parlamentoda size anlatmaya
çalıştığı birçok maddeyi içeriyor. Komisyonlarda konuştuk,
buralarda konuştuk, komisyonlarda önerge verdik. Buraya geldik,
önergelerimizi reddettiniz, zaman zaman basın sizin bu reddedişinizi
yazdı, zaman zaman aramızda tartışma konusu oldu bunlar ama
geldiğimiz noktada, birçok madde -biraz önce Sayın Veli
Ağbabanın, Genel Başkan Yardımcımın ifade
ettiği gibi- bizlerin seçim vaatlerinde olan, yıllardır söyleyip
size kabul ettiremediğimiz ama 7 Haziran akşamı tek
başına iktidarı kaybetmenizle sonuçlanan seçim
sonuçlarından sonra dönüp Yahu, bu CHPnin ekonomik vaatleri neymiş?
Emekliye ne demiş? Muhtarları bu CHP nasıl böyle
heyecanlandırmış? diye baktığınızda
gördüğünüz ve buraya dercettiğiniz maddeler.
Ben şimdi birazdan
kullanacağımız oyun rengini belli edeceğim. Torba yasa
şöyle bir şeye beni mecbur kılıyor: Sosyal güvenlik destek
priminin, 15ten 10a inmiş destek priminin sıfırlanmasına
evet; muhtarların ödeneğinin 1.300 TLye çıkarılmasına
evet; gübre, yemde KDVnin kalkmasına evet; uzman erbaşla ilgili
yapılan iyileştirmelere evet; polise, jandarmaya yapılan ek
gösterge artırma kandırmacasına yetmez ama evet çünkü 3600
olması gerekiyor, beklenti 3600. 3000 bazısına 40 lira,
bazısına 110 lira getiriyor. Mandallardan konuşuyorlar: 3600
olmadıktan sonra olmaz olsun
Ama bunu duymak lazım. Bu yüzden, bu
konuda, yetmez ama evet. Lütfen bir dahaki sefere bu işi çözelim.
Bunun yanında,
örneğin, Hasankeyfin, bir kanunla, bir torba kanunla bir ilçenin
taşınmasına hayır, hayır. Keşke bu torba kanun
olmayaydı da Hasankeyfi tek başına getirseydiniz uzun uzun
konuşabilseydik. Şimdi, karşı karşıya
kaldığımız duruma bak. Burada arkadaşlarım
kanunun bütününe evet diyecek, yarın sizin bir milletvekiliniz
çıkacak Yahu, Hasankeyfe siz de evet demediniz mi? diyecek.
Hasankeyfi düşünerek kanunun bütününe hayır desem, köyde
gideceksiniz, muhtara diyeceksiniz ki: Biz sizin ödeneği 1.300 TL
yapacaktık, CHP karşı çıktı. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu, sizin demokrasimize
kazandırdığınız bir şey ama kamuoyundaki olumlu
beklenti ve geneldeki evetlerin çokluğundan dolayı oyumuzun rengi
evet ama böyle bir yasama mantığına hayır
arkadaşlar.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Tasarının
görüşmeleri böylece tamamlanmıştır.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akçay.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
21.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanun
tasarı ve tekliflerine kendi program ve ilkeleri doğrultusunda olumlu
katkı vermeye çalıştıklarına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak,
bu görüştüğümüz 68 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ülkemize, milletimize, bütün
vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyoruz ve kabul oyu vereceğimizi de
konuşmamın başında peşinen ifade ediyorum.
Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır, ister komisyonlarda,
Plan ve Bütçe Komisyonunda veya diğer komisyonlarda veya Genel Kurulda,
gelen tasarı ve tekliflere programımız ve ilkelerimiz
doğrultusunda hep olumlu katkı vermeye çalıştık ve
yapıcı bir tutum aldık. Olumlu maddelere destek verdiğimiz
gibi, daha da olumlu hâle gelmesi için gayret gösterdik, katkı verdik.
Olumlu görmediklerimizi de çok açık ve tutarlı bir şekilde ifade
ettik. Bu 36 maddelik tasarıda da genel hatlarıyla, büyük
çoğunlukla kabul edilebilir gördüğümüz ve desteklenebilir
gördüğümüz maddelere olumlu oy verdik ama diğer karşı
çıkılanları da bir teraziye koyduğumuzda bu
tasarının tümüne kabul oyu vermenin daha doğru bir tutum
olacağına inanıyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aslında bu tasarı için tabii,
iktidarın bir de 7 Haziran seçim sonuçlarına bir teşekkür borcu
olduğunu düşünüyorum. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, çok iyi
hatırlıyorum ki, 2007, 2011, 2015 7 Haziran ve 1 Kasım seçim
beyannamelerimizde ısrarla öngördüğümüz, taahhüt ettiğimiz
hususları ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak Mecliste
verdiğimiz kanun tekliflerinin önemli bir kısmının da 7
Haziran seçimlerinden sonra 1 Kasım seçimlerinde Adalet ve Kalkınma
Partisinin seçim vaatleri arasında yer almasından dolayı da
memnuniyetimizi ifade etmek gerekir. Yani, böyle bir sonucun, 7 Haziran seçim
sonuçlarının da hayırlı bir neticesini aslında burada
görüyoruz. Tabii noksanlıklar vardır; örneğin, gübrede, yemde
katma değer vergisi sıfırlanmıştır,
sayısını hatırlamıyorum ama bizim
tarafımızdan en az on beş, yirmiye yakın kanun teklifi
verilmiştir bugüne kadar ama Adalet ve Kalkınma Partisinin mutlaka
hatırlaması gereken bir önemli vaadini ben bu vesileyle
hatırlatmak istiyorum: 2002 seçimleri öncesi çiftçilerimize bir yeşil
mazot vaadi vardı Adalet ve Kalkınma Partisinin yani yeşil
mazottan kasıt, vergisiz mazot. Bu vaat yerine getirilmemiştir.
Sadece yatı, kotrası, deniz araçları olanlar ÖTVsiz mazot
kullanma imkânına kavuşmuştur.
BAŞKAN Sayın
Akçay, toparlayalım.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
Yalnız, on üç
yıldır çiftçilerin vergisiz mazot talepleri
karşılanmamıştır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak öncelikle bütün bu seçim taahhütlerinde yer alan hususların
takipçisi olmaya, olumlu önerileri de takip etmeye
çalışacağız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Sayın Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, Bayram Bey bir mesaj mı göndermeye
çalışıyor, onu anlayamadım. Bayram Bey
sabırlıdır, o konuda bir zorluğun olmaması gerekir.
BAŞKAN Yalnız bu
saatte de sabırları da fazla zorlamamak lazım Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, evet.
Söylenecek çok şey var,
pek çoğunu arkadaşlarımız da ifade ettiler.
Çok teşekkür ediyorum.
Hayırlı uğurlu
olsun diyorum.
BAŞKAN Çok sağ
olun, çok teşekkür ediyoruz.
Biz de tüm gruplara
Başkanlık Divanına verdiği destek için de ayrıca bu
süreçte teşekkür ediyoruz.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale Milletvekili
Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/517,
2/434) (S. Sayısı: 68) (Devam)
BAŞKAN -
Tasarının görüşmeleri böylece tamamlanmıştır.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre
içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
sodayı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Çanakkale
Milletvekili Ayhan Gider, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 23
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı: |
: |
228 |
|
|||
Kabul : |
: |
215 |
|
|||
Ret : Çekimser : |
: : |
12 1(x) |
|
|||
|
|
|
||||
Kâtip Üye Ali Haydar Hakverdi Ankara |
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Allah hayırlı,
mübarek eylesin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 01.03
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
64 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında
Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşması ile
Anlaşmada Düzeltme Yapılmasına İlişkin Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Ekonomik ve Ticari
İşbirliği Anlaşması ile Anlaşmada Düzeltme
Yapılmasına İlişkin Notaların Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/354) (S. Sayısı:64)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 29 Ocak 2016 Cuma
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum,
hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 01.15
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin 144üncü sayfasında Açıklamalar bölümünde yer almaktadır.
(x) Bu cümleye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin 136ncı sayfasındadır.
(x) 68 S. Sayılı Basmayazı 19/1/2016 tarihli 29uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.