TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
4üncü
Birleşim
25
Kasım 2015 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın, 26ncı Yasama Döneminin
milletimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin konuşması
III.- AÇIKLAMALAR
1.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in, 26ncı Yasama Döneminin hayırlı olmasını ve
Meclis Başkanına görevinde başarılar dilediklerine ve 24
Kasım Öğretmenler Günü ile 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma
Gününe ilişkin açıklaması
3.- Diyarbakır
Milletvekili İdris Baluken'in, 26ncı Yasama Döneminin
hayırlı olmasını ve Meclis Başkanına görevinde
başarılar dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin konuşması
4.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve
Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Pervin Buldan'ın, 26ncı Yasama Döneminin
hayırlı olmasını ve Meclis Başkanına görevinde
başarılar dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
6.- Aksaray Milletvekili
İlknur İnceöz'ün, 26ncı Yasama Döneminin hayırlı
olmasını ve Meclis Başkanına görevinde başarılar
dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve
Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun, 26ncı Yasama Döneminin
hayırlı olmasını ve Meclis Başkanına görevinde
başarılar dilediğine, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma
Gününe ilişkin açıklaması
8.- Aydın Milletvekili
Deniz Depboylu'nun, 26ncı Yasama Döneminin hayırlı
olmasını ve Meclis Başkanına görevinde başarılar
dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve
Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
IV.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, Başbakan Ahmet
Davutoğlunun önerisi üzerine kurulan yeni Bakanlar Kurulunda yer alan
bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109uncu maddesi
gereğince ekli listede gösterilen kişilerin atandığına;
27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 4üncü maddesi
uyarınca, Başbakan Yardımcısı unvanıyla görev
yapmak üzere 5 bakanın görevlendirilmesinin onaylandığına
ilişkin tezkeresi (3/3)
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun,
64üncü Bakanlar Kurulu Programının, Genel Kurulun 25 Kasım
2015 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına, üzerindeki
görüşmelerin 28 Kasım 2015 Cumartesi günü yapılmasına ve
güven oylamasının 30 Kasım 2015 Pazartesi günü
yapılmasına; Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile
gündemin belirlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı üyelerinin siyasi parti gruplarına
dağılımına; ihtisas komisyonlarının oluşumu
ile siyasi parti gruplarına düşen üyeliklere ilişkin önerisi
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya
Önderin AK PARTİ Grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Ankara Milletvekili
Sırrı Süreyya Önder'in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Diyarbakır
Milletvekili İdris Baluken'in, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın
AK PARTİ Grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
VII.- SEÇİMLER
1.- Başkanlık
Divanı üyeliklerine seçim
VIII.- HÜKÛMET PROĞRAMI
1.- Başbakan Ahmet
Davutoğlu tarafından Bakanlar Kurulu Programının
okunması
25
Kasım 2015 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
İsmail KAHRAMAN
KÂTİP
ÜYELER : Geçici Kâtip Üye Dilek ÖCALAN (Şanlıurfa),
Geçici
Kâtip Üye Sena Nur ÇELİK (Antalya)
-------0-------
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 4üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, gündeme geçiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama toplantı
yeter sayısı yok Başkanım.
BAŞKAN Görüyorum efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir
sayın Sayın Başkan.
BAŞKAN Görüyorum Beyefendi,
var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) 184
kişi yok.
BAŞKAN Mahmut Bey,
toplantı yeter sayısı vardır efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Elektronik oylama yapın Sayın Başkanım.
MUSA ÇAM (İzmir) Elektronik
oylama yapalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İç Tüzük öyle diyor, itiraz varsa elektronik oylama yapılır.
BAŞKAN O okuduğunuz
İç Tüzükte, tereddüte düştüğüm takdirde yoklama yaparım.
Tereddüte düşmüyorum ve toplantı yeter sayısı var. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
II.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın,
26ncı Yasama Döneminin milletimiz ve ülkemiz için hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, öncelikle siz değerli milletvekillerini ve
şahsınızda necip milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Milletimiz ve ülkemiz için hayırlı çalışmalar ve
başarılarla dolu bir dönem olmasını temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
Meclisimizin temeli Birinci Meşrutiyette açılan Meclis-i Mebusana
dayanır. Arada kesinti ve aksamalar olsa da yüz otuz sekiz
yıllık bir maziye sahibiz. 23 Nisan 1920 Cuma günü dualarla
açılan millî Mecliste Meclis-i Mebusandan gelen 88 milletvekili
doğrudan yer almışlardır. Meclisimiz İstiklal Harbini
bizzat yönetmiş gazi bir Meclistir ve dünya parlamentolarındaki tek
örnektir.
Meclisimiz, 1911 ila 1918 arasındaki üç harbin
açtığı yaraları sarmak, dünya ülkeleri içinde yeniden
layık olduğumuz konuma ulaşabilmemizi sağlamak için,
yokluklar içinde milletimizle birlikte büyük fedakârlıklarla
çalışmıştır. Meclisin elektrikle
aydınlatılması açılıştan dört yıl
sonradır. Zorluk ve yokluklar içinde
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Hoş geldiniz Sayın Başbakanımız.
Zorluk ve yokluklar içinde, hak için, halk için mücadele
edenleri hürmet ve minnetle yâd ederim. Bu mücadelede yer alanları,
başta Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, hiçbir
dünyevi düşünce taşımadan fedakârca gayret gösteren birçok
meçhul kahramanı saygıyla anıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu dönemde oldukça yüklü bir gündem bizi
beklemektedir. Türkiyemizin huzur ve dayanışma içinde, insan
haklarına ve hürriyetlerine dayalı, çağdaş, demokratik bir
hukuk devleti olması için gereken düzenlemeleri yapmalıyız. En
öncelikli konularımızdan biri yeni bir anayasa yapmaktır, bunun
yanında yeni bir iç tüzük tanzim etmektir. Mevcut 1982 Anayasasında
otuz üç yılda 17 ayrı tarihte değişiklikler
yapılmıştır. Anayasanın 84 ayrı maddesinde 113
ayrı değişiklik yapılmıştır. Bu, 19u geçici
olmak üzere 196 maddeden oluşan Anayasanın yüzde 43ünün
değiştiği anlamına gelir. Anayasanın yenilenmesi
konusu toplumumuzun ve partilerimizin ortak talebidir. Mümkün olan en
geniş mutabakatla bu görevi yerine getirmeliyiz. Mevcut İç Tüzükümüz
1973 tarihinde kabul edilmiştir. 186 maddedir ve 13 ayrı tarihte
-bazı maddeleri birkaç kere ele alınarak- 155 madde de
değişikliğe gidilmiştir.
Ele alınması gereken kanunlardan birisi Siyasi Partiler
Kanunudur ve diğeri de Seçim Kanunudur.
Türkiyemizin birlik ve bütünlüğünü, kalkınmasını ve
misyonunu ifa etmesini engellemek isteyenlere karşı mücadele
verilecek, terörün sona erdirilmesi için gereken çalışmalar
yapılacaktır.
Millet, vatan, devlet ve ay yıldızlı
bayrağımızın tekliğini inşallah- ilelebet
sürdüreceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Meclisimizin 26ncı Yasama Döneminde
yapacağımız çalışmalarla yüz akı olarak
hatırlanacak bir dönemi birlikte tamamlamamızı niyaz ediyorum.
Sizler üstün şahsiyetleriniz, bilgi ve becerilerinizle kendini
topluma kabul ettirip illerimizden, milletimiz tarafından seçilen, gelen
milletvekillerisiniz.
Naçiz şahsıma karşı gösterdiğiniz itimat ve
teveccühe, tekrar, teşekkür ediyorum. Yüklendiğim sorumluluğun
idraki içinde yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, 24 Kasım, Öğretmenler Günü idi.
Toplantı olmadığı için, grup başkan vekillerimiz arzu
ederlerse, ikişer dakikalık, bulundukları yerden konuşma
yapabilirler.
Böyle bir istekte bulunuyorsanız ben söz vereceğim efendim.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Buyurun efendim.
III.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik ediyoruz,
bütün öğretmenlerimizin ve elbette öğretmeni olan herkesin günü olan
bu günü tebrik ediyoruz.
Büyük medeniyetler öğretmenlerine her zaman büyük
değer veren bir anlayışla davranmışlardır. Tarih
boyunca o büyük Roma İmparatorluğunda, Osmanlı
İmparatorluğunda öğretmenleriyle, hocalarının
ilişkilerinin nasıl olduğunu anlatan sayısız anekdot
vardır. Biz, insanlığın bu ortak mirasını bilen
bir anlayışla 24 Kasıma, 24 Kasımlara ve bu ülkenin
geleceğine bakıyoruz.
Esasen, öğretmenlerimizin sosyoekonomik
şartlarına ilişkin durumlarının da
farkındayız ve bunları iyileştirmek doğrultusunda
elbette genel manada çabalarımız söz konusudur ve geçmişte
yaptıklarımız, gelecekte yapacaklarımız hususları
detaylı bir şekilde ortaya konulacaktır. Şu anda mevcut
olan öğretmenlerin büyük bir kısmının on üç
yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde atanmış
olduklarını hatırlatmak isterim. Bu atamalar elbette imkânlar
çerçevesinde devam edecektir. Yeni kadrolar var, onlara ilişkin atamalar
da yapılacaktır. Hükûmet programında muhakkak bunlara da
değinilecektir.
Biz, hem öğretmenlerin toplumlar için
taşıdığı o büyük anlamın ve değerin
farkında olan hem de bu değere tekabül eden o sosyoekonomik
şartları sağlama gerekliliğini bilen bir
anlayışla bundan sonra da yolumuza devam edeceğiz.
Bu vesileyle saygılarımı sunuyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum efendim.
Cumhuriyet Halk Partisi
Özgür Bey, buyurun efendim.
2.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, 26ncı Yasama Döneminin
hayırlı olmasını ve Meclis Başkanına görevinde
başarılar dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bir kez daha şahsınızı yeni
seçildiğiniz görevinizden dolayı kutluyoruz Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına.
Birazdan, Danışma Kurulunda uzlaşıya
varamadığımız için iktidar partisi grubunun grup önerisi
üzerinde onar dakika konuşacağız. Çünkü yeni yasama dönemiyle
ilgili, özellikle sizin yönetiminizle ilgili, çoğunluk partisinin Meclisi
işletmesindeki yükümlülükleriyle ilgili fikirlerimizi
paylaşacağız.
Ancak iki önemli günden bahsetmek durumundayız. Dün
24 Kasım Öğretmenler Günüydü. Bugün de 25 Kasım, kadına
karşı şiddetin önlenmesi konusunda
duyarlılığın en üst düzeyde olması gereken bir gün. 24
Kasım Öğretmenler Gününde önce Başöğretmen Atatürkü
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak burada saygıyla ve minnetle
anıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
24 Kasım Öğretmenler Gününde, Türkiyenin en
büyük sorunlarından bir tanesi olan, atanamayan, daha doğrusu
ataması yapılmamış öğretmenler sorununa bir kez daha
dikkat çekmek istiyoruz. Geçmiş yıllarda herkesin hayallerini
süsleyen bir mesleğin mensuplarının şu anda KPSS engeliyle
karşı karşıya olduğunu,
atanamadıklarını, sadece yüzde 17sinin ilgili sınavlarda
başarılı sayıldığını, intihara kadar
uzanan bir süreci yaşayan yoksul öğretmenlerin bir yandan da iktidar
partisi eliyle tek tipleştirici bir eğitimin dayatılması
noktasında da zorlandıklarını görüyoruz.
Kadına karşı şiddetin önlenmesinde
ise, bugün programı okunacak olan Adalet ve Kalkınma Partisinin yeni
Hükûmetinin programını bu gözle de dikkatle okuyacağız ve
takip edeceğiz. Çünkü on üç yılda Türkiyenin kadına
karşı şiddette, kadın ölümlerinde, kadın
cinayetlerinde geldiği noktanın istatistik bilimi açısından
önümüze koyduğu nokta bazı politikaların, bazı
yanlış giden işlerin kadın cinayetlerini
arttırdığı, neredeyse azmettirdiği yönündedir. Bu
konudaki hassasiyetin sadece ayrı ayrı grupların
hassasiyetlerinden öte Meclisin siyasetüstü ele alması gereken bir
hassasiyet olduğunu ancak kadın cinayetlerinin de eninde sonunda
politik cinayetler olduğunu ve siyasi kökleri olduğunu da dikkatinize
sunmak isterim.
Verdiğiniz fırsat için teşekkür ediyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum efendim.
Halkların Demokratik Partisi
İdris Bey, buyurun efendim.
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, 26ncı Yasama
Döneminin hayırlı olmasını ve Meclis Başkanına
görevinde başarılar dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler
Günü ile 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin
konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, öncelikle ben de yeni yasama
yılının hayırlı uğurlu olmasını temenni
ediyorum.
Şahsınıza da bu önemli görevde
şimdiden başarılar diliyorum.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi bugün 24 Kasım
vesilesiyle eğitim emekçilerinin sorunlarını dile getirmek üzere
grup başkan vekillerine söz verdiniz. Ancak biz Halkların Demokratik
Partisi olarak şunu ifade etmek istiyoruz: 24 Kasım tarihi 12 Eylül
darbesini yapanlar tarafından Öğretmenler Günü olarak
belirlenmiş bir tarihtir. Özellikle darbe anlayışına
karşı mücadele ettiğini söyleyen bir iktidar partisi döneminde
de hâlen darbe mirası olan bu anlayışın devam ettiriliyor
olmasını kabul edilemez buluyoruz. Bizim açımızdan bütün
öğretmenlerin evrensel olarak Öğretmenler Gününü kutlamış
olduğu tarih esastır.
Ancak bu vesileyle öğretmenlerimizin ve eğitim
emekçilerimizin yaşamış olduğu
sıkıntıları burada kısaca ifade etmek isterim. Birçok
öğretmenimiz, birçok eğitim emekçisi geçim
sıkıntısı altında maalesef işini yapmak zorunda
kalıyor. Türkiyede kendi görevini yaparken en fazla mutsuz olan meslek
grubuna maalesef öğretmenler ve eğitim emekçileri dâhil olmuş
durumdalar ve hatta bu konuda başı çekiyorlar. Pek çok
öğretmenimiz geçinemediği için ek iş yapmak zorunda
kalıyor. Emekli olan birçok eğitim emekçisi yine ek iş yaparak
kendi yaşamını idame ettirmek zorunda kalıyor. Ataması
yapılmayan öğretmenler sorunu çok önemli bir sorundur. Yüz binlerce
ataması yapılmayan öğretmenlerden gün yok ki çaresizlikten
intihar etmiş olan gençlerimizin, çocuklarımızın
haberlerini duymayalım.
O nedenle, sorunlar yumağının çok fazla
olduğu, bir darbenin tanımladığı bir günde de ifade
edilmeyecek düzeyde yığınlarla çözüm bekleyen sorunların
olduğu bir alan olduğunu ifade etmek istiyoruz. Bu konuda yeni yasama
yılında, döneminde de Halkların Demokratik Partisi olarak
öğretmenlerimizin ve eğitim emekçilerimizin sorunlarını
Meclis gündemine getirerek burada çözüm arayışı içerisinde
olacağız. Umarız ki bütün siyasi partiler de bu konuda aynı
duyarlılık içerisinde olurlar.
Son olarak, bugün kadına karşı
şiddetin kınandığı bir gün. Halkların Demokratik
Partisi, demokratik, ekolojik çizgiyi, özgürlükçü çizgiyi paradigma olarak
benimseyen bir parti, aynı zamanda kadın özgürlüğünü de temel
mücadele alanı olarak belirlemiştir. Biz kadına karşı
her türlü şiddeti bu gün vesilesiyle bir kez daha kınıyoruz. Bu
konuda belki kadın arkadaşlarımız biraz daha detaylı
açıklamalar yaparlar. Mecliste de kadına karşı şiddeti
önleyecek yasal düzenlemelerin hızla Genel Kurula getirilmesi, bu konuda
etkin tedbirlerin alınması gerektiğini bir kez daha ifade
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bu arada şunu belirtmek isterim: Güzellik kimin
tarafından ne zaman yapılırsa yapılsın güzeldir.
Otuz dördüncü yıldayız, 1981den itibaren,
böyle bir gün seçilmesi de güzel bir şeydir. Darbe yaptı, darbe
dönemi yaptı diye
Değil mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Eğitim
emekçileri evrensel 5 Ekim gününü kabul ediyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir parantez açalım müsaadenizle lütfen.
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi adına Erkan Akçay Bey,
buyurun efendim.
4.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutluyoruz. Yeni öğretim yılı bu
vesileyle maalesef eğitim camiasının ve eğitimcilerin büyük
temel sorunlarıyla birlikte başlamıştır ve bu yeni
dönemin de eğitimcilerimizin, öğretmenlerimizin ve eğitim
kurumlarımızın temel sorunlarının ele
alınacağı bir dönem olmasını diliyorum. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu konuda gereken bütün çalışmalarımızı
yaptık, yapıyoruz ve bu konudaki bütün düzenlemelere de destek
vereceğimizi ifade etmek istiyorum.
Buna ilişkin olarak yine, Türkiye Büyük Millet
Meclisine de öğretmenlerimizin başta özlük ve sosyal hakları
olmak üzere, bunlara ilişkin 5 kanun teklifimizi de Meclis
Başkanlığına sunmuş bulunuyoruz. Gerek ek göstergeleri
gerek tazminatlarının düzenlenmesine, onun dışında,
nöbet tutan öğretmenlere nöbet ücretlerinin verilmesine ve diğer
bazı önemli düzenlemelere ilişkin kanun tekliflerimizi de verdik.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24
Kasım Öğretmenler Gününü idrak ettiğimiz dün itibarıyla,
maalesef Türkiyemizin bazı illerinde öğretmenlerimize ve
eğitimcilerimize yönelik üzücü ve hukuk dışı uygulamalar
meydana gelmiştir. Bunlardan birincisi de Manisada bir liseye emniyet
güçleri tarafından baskın yapılmak suretiyle, ders
sırasında öğrencilerin gözü önünde öğretmenler tahkir
edilerek gözaltına alınmışlardır ve bu, hem velileri
hem öğrencileri âdeta bir baskı ve korkutma eylemine dönüşmüştür.
Öğretmenlere, okulda ders sırasında, öğrencileri nezdinde
yapılan bu girişimi hukuk dışı bulduğumu
belirtiyor ve kınıyorum. Yine, dün Bursada Öğretmenler Günü
kutlama programına TÜRK EĞİTİM-SEN mensuplarının
alınmadığını öğrenmiş buluyoruz.
Ayrıca bir diğer önemli konu da, malumunuz
bundan yaklaşık bir yıl evvel binlerce okul müdürü ve müdür
yardımcıları, yapılan düzenlemelerle, ilgili görevlerinden
alınmışlardı. Bunların önemli bir kısmı
yargıda davalarını kazandılar. Fakat bu yargı
kararları idare tarafından uygulanmamaktadır ve Hükûmetin de bu
yargı kararlarının uygulanması konusunda gereken
hassasiyeti göstermesini diliyoruz.
Yine, eğitimle alakalı olarak dile getirmek
istediğim son bir husus da şudur: YÖK, pedagojik formasyon
kadrolarını 15 binle sınırlamıştır. Bu son
derece yetersiz bir sınırlamadır, sayıdır. Bu
sayının artırılması da önümüzdeki dönem
çalışmalarında dileğimizdir ve gayretimiz olacaktır.
Ayrıca, 25 Kasım vesilesiyle kadına
şiddetin kınanması gerekir. Her zaman kınanması gereken
bir durumdur ancak 25 Kasım vesilesiyle de kadınlara yapılan
-bütün- her türlü şiddeti kınadığımı belirterek
sözlerimi tamamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Efendim, teşekkür ediyorum.
Öğretmenler Günü yanında bir de kadına
şiddet mevzusu gündemimizde mevcut.
Söz isteyen hanım milletvekillerimiz var.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Kadın
diyeceksiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben, yine ikişer dakika olmak üzere
gruplarımızdan birer hanım milletvekiline söz vereceğim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kadın denilir Sayın
Başkan. Teknik literatürde kadın geçiyor, hanım geçmiyor.
BAŞKAN Pervin Hanım, öncelik sizde, önce siz
istediniz.
Buyurunuz efendim.
5.-
İstanbul Milletvekili Pervin Buldan'ın, 26ncı Yasama Döneminin
hayırlı olmasını ve Meclis Başkanına görevinde
başarılar dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle hanım değil, kadın
Sayın Başkan. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kadın, hanım,
hanımefendi...
PERVİN BULDAN (İstanbul) Kadın
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kadın, hanım,
hanımefendi, kız bir aile ve bir bütünlüktür efendim.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hanım ifadesi tek
başına bir şiddeti içeriyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun lütfen.
PERVİN BULDAN (İstanbul) Evet, teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben de öncelikle yeni görevinizde başarılar
diliyorum, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Hep
birlikte yeni yasama yılının kavgasız, gürültüsüz ve
şiddetsiz bir yasama yılı olmasını özellikle temenni
ettiğimi ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, Öğretmenler Gününü ben de kutluyorum
fakat bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü. Dolayısıyla, bugün Türkiye'de
kadının iradesi, bedeni ve emeği sosyal, siyasal, kültürel ve
ekonomik alanda çok boyutlu şiddet, sömürü ve ayrımcılıkla
kuşatılmıştır. 2014 yılında 300ü
aşkın kadının sırf kadın olduğu için erkek
şiddetiyle katledildiği, bir o kadarının da
yaralandığı, taciz ve tecavüze uğradığı
Türkiye'de, 2015in sadece ilk on ayında 255 kadının
katledilmesi, tek başına devletin kadına yönelik şiddeti
ciddiyetiyle ele almadığı, önleyici tedbirler
geliştirmediğinin bir göstergesidir. Dolayısıyla, yeni
yasama yılında özellikle siyasi iradenin kadın meselesinde daha
duyarlı ve caydırıcı yasaları çıkarması
konusunda büyük bir beklenti içerisinde olduğumuzu ve olacağımızı
ifade ediyor, erkek şiddetiyle yaşamını yitiren tüm
kadın yoldaşlarımızı saygıyla ve minnetle
andığımızı da ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum efendim.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Buyurun İlknur Hanım.
6.-
Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz'ün, 26ncı Yasama Döneminin
hayırlı olmasını ve Meclis Başkanına görevinde
başarılar dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, ben de öncelikle yeni görevinizin ve yeni yasama
dönemimizin ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
İnşallah, öncelikle şiddetin Parlamentoda
hiç yaşanmamasını temenni ediyorum çünkü geçtiğimiz
dönemler içerisinde burada çeşitli şiddetlere maruz
kalındı. Bu anlamda da öncelikle milletimizin temsilcisi olan
milletvekili arkadaşlarımızdan, burada her biri çok önemli
görevleri üstlenmiş arkadaşlarımızdan bu nezaket ve zarafet
içerisinde bir yasama dönemi dilediğimi de belirtmek istiyorum.
Bununla beraber, 24 Kasım Öğretmenler Günü
vesilesiyle tüm öğretmelerimizin, eğitime emek veren tüm
öğretmenlerimizin, insan yetiştirilmesine önem veren, değer
veren öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum. Bununla beraber,
özellikle şunu belirtmek istiyorum: Eğitimde, özellikle geriye
doğru gittiğimizde, bugüne kadarki yatırımlar hem insani
anlamda, insan yetiştirilmesi, insan kaynağı anlamında hem
de fiziki koşulların iyileştirilmesi anlamında ciddi bir mesafe
almıştır ve önümüzdeki dönemde atanacak öğretmenlerimizle
beraber, öğretmenlerle beraber de çok ciddi anlamda bir öğretmenimiz
istihdam edilecektir.
Bununla beraber, 25 Kasım, bugün kadına
karşı uluslararası anlamda da şiddetle mücadele günü. Biraz
evvel söylediğim gibi, öncelikle meseleye kadın ve insan olarak
yaklaşmak lazım, en başta Parlamentonun bu konuda her yerde
olduğu gibi örnek olması lazım. Yine, bugüne kadar kadına
karşı şiddet konusunda, aile içi şiddet konusunda
yapmış olduğumuz pek çok düzenleme var. Bu konuda samimi bir
şekilde yasal düzenlemelerin gerçekleşmesi ama bununla beraber
toplumsal anlamda bilincin, zihinsel dönüşümün ne kadar etkili ve önemli
olduğunu -geçtiğimiz dönemlerde aslında çok ciddi yasal
düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen hâlâ günümüzde
bu haberleri alabiliyorsak- bir oturup düşünmemiz lazım. Burada her
şeyden önce toplumun zihinsel dönüşümünü gerçekleştirmemiz
lazım. Ve bu yük sadece iktidar partisinin değil, tüm partilerin ve
buna partilerüstü bir mesele olarak bakılması gerekmekte.
Bununla beraber, gerek medyanın dilini gerekse
söylem anlamında dilimizi de değiştirmemiz gerektiği
kanaatindeyim ki bu zihinsel dönüşümü hep birlikte
gerçekleştirebilelim. Yoksa, yasal tedbirler anlamında, Parlamentoda
samimi bir şekilde bundan önce kadına karşı aile içi
şiddetin düzenlenmesi -6284 sayılı Kanunun
gerçekleştirilmiş olması- burada çok ciddi tedbirlerin,
dünyadaki örneklerin Türkiyede uygulanır olması, ülkemizde
uygulanır olması
Yasal anlamda tedbirlerin değil, bununla
beraber medya da dâhil olarak dilimizin ve davranışlarımızın
hep beraber, toplumsal algının değişmesi konusunda birlik
ve beraberlik içerisinde ve siyaset üstü bir mesele olarak bu işin
çözümünün bütün tarafları olarak bir arada olmamız gerektiği
kanaatindeyim.
Bu anlamda, şiddetin her türüne -kadına ve
insana- bugün coğrafyamızda yaşanan insana karşı
şiddete, masum insanların ölümüne karşı da özellikle bir
kez daha bu vesileyle Dur. demek ve sesimizi daha çok yükseltmek temennisi
içerisinde, umarım şiddetsiz, şiddete sıfır tolerans
anlayışı içerisinde karşı durulduğu bir ülke ve
dünya anlayışı içerisinde insan yetiştirebilmemiz temennisi
içerisinde hem Öğretmenler Gününü kutluyor hem de şiddete bir kez
daha Hayır. diyoruz.
Bu anlamda da Sayın Başbakanımıza
bugün kadına karşı şiddet konusunda vermiş olduğu
destekten dolayı da yürekten teşekkür ediyorum.
Çok teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim efendim.
Cumhuriyet Halk Partisi adına Nurhayat Altaca
Kayışoğlu.
Buyurunuz Hanımefendi.
7.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun, 26ncı
Yasama Döneminin hayırlı olmasını ve Meclis
Başkanına görevinde başarılar dilediğine, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
ve Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, öncelikle yeni görevinizde başarılar diliyorum. Tüm
yasama üyesi arkadaşlarıma da yeni dönemde başarılı
çalışma dönemi diliyorum.
Bugün, 1990 yılında Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu tarafından Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Günü ilan edilmiştir. Biz bu sorunun elbette ki partilerüstü ve
evrensel bir sorun olduğunu biliyoruz ve bu sorunla mücadele için
Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem önerilerimiz hem
çalışmalarımız olmuştu. Bu anlamda yasama üyesi bütün
arkadaşlarımızdan her zaman destek bekliyoruz.
Sorunun elbette ki çok farklı boyutları var.
Öncelikli olarak eğitim sistemiyle ve diğer toplumsal, sosyal
tedbirlerle bu sorunun önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve
eğitim sisteminde çocukların bir birey olarak eğitilmesi,
toplumsal cinsiyet rollerinin ötesine geçilerek bir birey olarak
yetiştirilmesi gerektiğini ve bu yönde politikaların
değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ki bu tedbirlerin
alınması hâlinde dahi biz bu sorunun ancak uzun yıllar sonra
çözülebileceğini düşünüyoruz.
Bunun yanında, elbette ki sorunun ekonomik boyutu,
sosyal boyutu, başka boyutları da vardır ve bunun yanında
da bugün acil olarak cezai yönden de kamuoyunun beklentileri vardır.
Cezaların caydırıcı olması açısından
Özgecan yasası diye bilinen ve cezai konularda bir an önce
caydırıcılık anlamında yasalarda değişiklik
içeren teklifler sunulmuştu -bizim de sunduğumuz teklifler
vardı- ve bu yasal değişikliklerin, daha fazla uzatılmadan
bir an önce bütün Meclis tarafından desteklenerek yüce Meclisimizden
geçirilmesini istiyoruz ve zaman aşımının
kaldırılmasını, birtakım işte tahrik indirimi
vesaire gibi konuların, ertelemenin, uzlaşmanın, bazı
hükümlerin kaldırılmasını
Ve bir nebze olsun
caydırıcılığın ön plana çıkarılarak en
azından hani bir kadını olsa dahi şiddetten, cinayetten
kurtarabilirsek bunun çok önemli bir adım olacağını
düşünüyoruz.
Bunun yanında, birçok kadın cinayetini
gözlemlediğimizde genellikle fiziki koşulların da buna sebebiyet
verdiğini görüyoruz. Örneğin sokak aydınlatmalarının
olmaması, örneğin ulaşım sorunu gibi birtakım sorunlar
hem cinayet işleyenlere cesaret vermektedir hem
kadınlarımızın her an korku içinde
yaşamasını sağlamaktadır.
Bunun yanında aile içi şiddetle birlikte
maalesef kadınlarımızın, çocuklarımızın
bazı noktalarda güvenlik güçleri tarafından da şiddete maruz
bırakıldığını ve insan haklarının bu
anlamda da ihlal edildiğini hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz. Bu
anlamda da hassasiyetlerin göz önünde bulundurulmasını ve insan
hakları temelli bakış açısının
geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Ve bazı sorunlar var ki bir an önce çözülmesi
gerekiyor. Örneğin, sayın milletvekillerimiz biliyorlar mı
bilmiyorum ama engelli kadınlarımız şiddete maruz
kaldıklarında sığınmaevlerine kabul edilmiyorlar.
Bununla ilgili, sığınmaevleri konusunda çok yetersiz bir
altyapımız var, bir an önce bunların da giderilmesi gerekiyor.
Ekonomik anlamda gelirdeki adaletsizlik şiddetin
artmasına sebebiyet veriyor, bu anlamda tedbirlerin alınması
gerektiğini düşünüyoruz ve son yıllarda şiddetin,
kadın cinayetlerinin çok fazla arttığını, yüzde 1.400
gibi bir rakama ulaştığını
Biraz önce bir kadın
arkadaşımın söylediği, son on yılda 200lü bir
rakamdan bahsetti fakat verilere baktığımızda 300lerden,
400lerden
100lerden çok farklı rakamlardan bahsediliyor. Bununla ilgili
maalesef görüyoruz ki elimizde çok sağlıklı veriler dahi yok. Bu
dahi aslında mücadele azmimizin ne kadar yetersiz olduğunu ortaya
koyuyor yani verileri bile bilmiyoruz ki biz nasıl bu konuyla mücadele
edeceğiz.
Bu anlamda, bahsettiğimiz gibi, eğitimden cezai
anlamda caydırıcılığa kadar, diğer fiziki
koşullara kadar bütün tedbirlerin bir an önce alınması için yüce
Meclisimize ne düşüyorsa bunu yerine getirmesini talep ediyoruz. Bu konuda
hiçbir şekilde siyasi çıkarımız, beklentimiz yoktur, kim
bunu samimi bir şekilde yaparsa -ki bizim verdiğimiz de teklifler
vardır- tabii ki destek oluruz ve herkesi bu anlamda mücadeleye destek
vermeye bekliyoruz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi adına Deniz Depboylu,
buyurunuz Hanımefendi.
8.-
Aydın Milletvekili Deniz Depboylu'nun, 26ncı Yasama Döneminin
hayırlı olmasını ve Meclis Başkanına görevinde
başarılar dilediklerine ve 24 Kasım Öğretmenler Günü ile 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin açıklaması
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Sayın
Başkanım, konuşmama başlamadan önce yeni görevinizin
hayırlı olmasını ve başarılarınızı
temenni ediyorum.
Bilindiği gibi, bu gün 1999dan beri
Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması
İçin Uluslararası Mücadele Günü olarak andığımız
bir gün ama maalesef ülkemizde duruma baktığımızda,
özellikle son beş yılda artan kadın cinayetleri -ki bu 1.134
olarak belirtilmiş- bizim en büyük kanayan yaramız olarak
gördüğümüz bir sorun.
1 Ocak 2015ten itibaren sadece 255
kadınımız hayatını kaybetmiş. Ülkemizde
yaşanan kadına yönelik bu işlenen cinayetlerin yanı
sıra aynı zamanda cinsel şiddet, psikolojik şiddet ve ekonomik
şiddet kadınlarımızın uğradığı
haksızlıkların başında geliyor. Biz, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak sadece kadına yönelik şiddet değil, aile
içerisinde yaşanan, ailenin tüm bireylerine yönelik şiddet, toplumda
diğer fertlere yönelik yaşanan şiddet ve çevreye
duyarsızlıkla ilgili her türlü sorunla mücadelede alınan
kararların yanında olacağımızı ve özellikle
hukuksal alanda alınacak olan kararların yanında
olacağımızı belirtmek istiyoruz.
Burada, tabii ki eğitimde de yapılması
gereken çalışmalar var. Kabul edelim ki ülkemizdeki eğitimde
maalesef ortaya çıkan eğitimle ilgili bu sorunlarda fertlerimize
verilen psikolojik yardım, yine aileye verilen psikolojik yardımlarda
oldukça kalitesiz bir yaklaşım söz konusudur. Özellikle alan
dışı atamalarla ortaya çıkan sorunlarda bu sorunun
yaşanması ve yaşanmaya devam etmesi olası görünmektedir.
Şiddete uğrayan fertlerin yanı sıra şiddete maruz
kalan ailelerin tamamının psikolojik yardım alması bizim
öngördüğümüz hedeflerden birisidir.
Bu gün kadına yönelik şiddetin kınandığı
bir gün. Bunun yanı sıra, dün de öğretmenlerimizin gününü
kutlamıştık ancak öğretmenlerimizin
yaşadığı sorunları da dile getirmek istiyorum. Burada,
biliyorsunuz ki, atanamayan öğretmenlerle ilgili sorunların çözülmesi
konusunda biz özellikle tedbirlerin en uygun şekilde
alınmasını istiyoruz.
Yine, görevden alınan idareci
arkadaşlarımızın yargı sonuçlarının belli
olmasına rağmen bu yargı sonuçlarının uygulamaya
geçirilmemesiyle ilgili de sıkıntılarımızı
iletmek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Efendim, teşekkür ediyorum.
Her iki konuda da siyasi partilerimize görüşlerini
ifade etmeleri için söz vermiş bulunduk.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bu arada, grup başkan vekillerini
seçmiş oldu siyasi partilerimiz, yeni seçilen arkadaşlarımıza
başarılar diliyoruz. Diğer milletvekillerimize de bütün
heyetimize de hayırlı çalışmalar temenni ediyorum.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşlarına geçebiliriz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, özür diliyorum
BAŞKAN Buyurun Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre kısa bir söz almak istiyorum, konu da
şundan ibaret: Şimdi
BAŞKAN Gördüm efendim ve ikişer kişiye,
sizin partinizden de 1 kişiye söz verdim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Nusaybinin 3 mahallesinde
sokağa çıkma yasağı var. Kadına
yönelik şiddeti biz burada Meclis olarak siyasi grubu bulunan 4 parti
kınamakta ama oradaki kadınlar şu anda bu mevcut olan
sokağa çıkma yasağı nedeniyle bu baskı ve
şiddetle karşı karşıya. Yani, güvenlik politikası
uğruna insan haklarından vazgeçemeyiz; insan hakları uğruna
güvenlikten vazgeçemeyiz. Bu dengeyi kurma adına mümkünse ben kısa
bir söz istiyorum, bu bir.
İkincisi, Rusyanın uçağı
düşürüldü. Hakikaten çok sıcak bir gündem. Bununla ilgili, mümkünse
-yeni Kabine de hayırlı olsun, kutluyorum ben- en azından yeni
Kabine Meclise bilgi verirse kamuoyu açısından yararlı olur. Bu
anlamda, pek kısa bir süre istiyorum 60ıncı maddeye göre.
BAŞKAN Efendim, teşekkür ediyorum,
beyanlarınız tutanaklara geçti.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşlarına geçiyorum
Yemin davetimiz var, önce yemin davetimizi
yapacağız.
Anayasaya göre milletvekillerinin göreve başlamadan
önce ant içmeleri gerekmektedir.
Şimdi, geçen birleşimlerde ant içmemiş
olan sayın milletvekillerinin adlarını sırasıyla
okuyup, ant içmek üzere kürsüye davet edeceğim.
Ağrı Milletvekili Sayın Leyla Zana
İstanbul Milletvekili Sayın Selahattin
Demirtaş
Mardin Milletvekili Sayın Ali Atalan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Nusaybinde
BAŞKAN Ve Mardin Milletvekili Sayın Gülser
Yıldırım
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O da
Nusaybinde.
BAŞKAN Ant içmemiş milletvekillerimiz
katıldıkları oturumda ant içebilirler.
Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Başbakan Sayın
Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun
atandığına dair bir Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi vardır, okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, Başbakan Ahmet Davutoğlunun
önerisi üzerine kurulan yeni Bakanlar Kurulunda yer alan bakanlıklara,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109uncu maddesi gereğince
ekli listede gösterilen kişilerin atandığına; 27/9/1984
tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 4üncü maddesi uyarınca,
Başbakan Yardımcısı unvanıyla görev yapmak üzere 5
bakanın görevlendirilmesinin onaylandığına ilişkin
tezkeresi (3/3)
24/11/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: 17/11/2015 tarihli ve 68244839-150.01-7-620
sayılı yazımız.
Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlunun önerisi
üzerine;
1- Yeni Bakanlar Kurulunda yer alan Bakanlıklara,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109uncu maddesi gereğince
ekli listede gösterilen kişiler atanmıştır.
2- 27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 4üncü
maddesi uyarınca, Başbakan Yardımcısı unvanıyla
görev yapmak üzere beş bakanın görevlendirilmesi
onaylanmıştır.
Bilgilerinize sunarım.
Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
Bakanlar Kurulu Listesi
1) Konya Milletvekili Ahmet
Davutoğlu Başbakan
2) Ordu Milletvekili Numan
Kurtulmuş Başbakan
Yardımcısı
3) Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şimşek Başbakan
Yardımcısı
4) Ankara Milletvekili Yalçın
Akdoğan Başbakan
Yardımcısı
5) Ankara Milletvekili Yıldırım
Tuğrul Türkeş Başbakan
Yardımcısı
6) Mersin Milletvekili Lütfi
Elvan Başbakan
Yardımcısı
7) Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ Adalet
Bakanı
8) Denizli Milletvekili Sema
Ramazanoğlu Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı
9) İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır Avrupa
Birliği Bakanı
10) Kocaeli Milletvekili Fikri
Işık Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı
11) Trabzon Milletvekili Süleyman
Soylu Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
12) Adana Milletvekili Fatma
Güldemet Sarı Çevre ve
Şehircilik Bakanı
13) Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlu Dışişleri
Bakanı
14) Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş Ekonomi
Bakanı
15) İstanbul Milletvekili Berat Albayrak Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
16) Samsun Milletvekili
Akif Çağatay Kılıç Gençlik
ve Spor Bakanı
17) Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı
18) Malatya Milletvekili Bülent
Tüfenkci Gümrük ve Ticaret
Bakanı
19) Bursa Milletvekili Efkan
Ala İçişleri
Bakanı
20) Bingöl Milletvekili Cevdet
Yılmaz Kalkınma
Bakanı
21) Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal Kültür
ve Turizm Bakanı
22) Bayburt Milletvekili Naci
Ağbal Maliye
Bakanı
23) Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı Millî
Eğitim Bakanı
24) Sivas Milletvekili İsmet
Yılmaz Millî
Savunma Bakanı
25) Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu Orman
ve Su İşleri Bakanı
26) Bursa Milletvekili Mehmet
Müezzinoğlu Sağlık
Bakanı
27) İzmir Milletvekili Binali Yıldırım Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Başbakan, zatıalinizi
ve şahsınızda Bakanlar Kurulu üyelerini tebrik ediyorum.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasa'nın 110uncu maddesi ve İç Tüzükün
123üncü maddeleri uyarınca, Hükûmet programının Bakanlar
Kurulunun kuruluşundan en geç bir hafta içinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde okunması gerekmektedir.
Sayın Başbakan, Hükûmet programını
Genel Kurula sunmak için 1 Aralık 2015 Salı gününden önce olmak üzere
düşündüğünüz bir tarih var mı efendim?
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Konya) Bugün
BAŞKAN Bugün
Peki efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başbakan Hükûmet programını
Türkiye Büyük Millet Meclisine bugün sunmak istiyorlar.
Bu konuyla ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun bir önerisi vardır. Önerinin işlemi tamamlandıktan
sonra gereği yerine getirilecektir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
AK PARTİ Grubunun, 64üncü Bakanlar Kurulu Programının, Genel
Kurulun 25 Kasım 2015 Çarşamba günkü birleşiminde
okunmasına, üzerindeki görüşmelerin 28 Kasım 2015 Cumartesi günü
yapılmasına ve güven oylamasının 30 Kasım 2015
Pazartesi günü yapılmasına; Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleri ile gündemin belirlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı üyelerinin siyasi parti gruplarına
dağılımına; ihtisas komisyonlarının oluşumu
ile siyasi parti gruplarına düşen üyeliklere ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 25/11/2015 Çarşamba günü
(bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun ilişikteki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
İlknur İnceöz
Aksaray
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneriler:
64'üncü Bakanlar Kurulu Programı'nın 25
Kasım 2015 Çarşamba günkü birleşimde okunması; 25
Kasım 2015 Çarşamba günü Bakanlar Kurulu Programı'nın
okunması ile Bakanlar Kurulu Programı üzerinde 28 Kasım 2015
Cumartesi günü yapılacak görüşmeler ve 30 Kasım 2015 Pazartesi
günü yapılacak güven oylamasının gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler
kısmında yer alması ve bu günlerde
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları ve işaret
oyuyla yapılacak seçimler hariç başkaca konuların görüşülmemesi,
Genel Kurulun 28 Kasım 2015 Cumartesi günü saat 14.00'te,
30 Kasım 2015 Pazartesi günü ise saat 18.00'de toplanması, Bakanlar
Kurulu Programı üzerinde 28 Kasım 2015 Cumartesi günü yapılacak
görüşmelerde Hükûmet ve siyasi parti grupları adına
yapılacak konuşmaların kırkar dakika (bu süre, iki
konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel
konuşmaların onar dakika olması, bu birleşimde program
üzerinde görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılması,
Genel Kurulun 26 Kasım, 1 Aralık, 2 Aralık
ve 3 Aralık Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları ve işaret
oyuyla yapılacak seçimler hariç başkaca konuların
görüşülmemesi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının Başkan dahil 23 üyeden kurulması ve görev yerleri
dağılımının; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna 2
başkan vekili, 6 kâtip üye, 4 idare amiri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
1 başkan vekili, 4 kâtip üye, 1 idare amiri; Halkların Demokratik
Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 1 idare amiri ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grubuna 1 kâtip üye, 1 idare amiri şeklinde oluşması;
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarından;
Dilekçe Komisyonunun 13 üyeden, Plan ve Bütçe Komisyonunun Anayasanın
162'nci maddesi gereği 40 üyeden, Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonunun 3346 sayılı Kanunun 3üncü maddesi gereği 35
üyeden, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun 2937 sayılı Kanunun
ek 2'nci maddesi gereği 17 üyeden, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun
25 üyeden, diğer komisyonların 26 üyeden kurulması ve komisyon
üyeliklerinin siyasi parti gruplarına dağılımının
ilişik listedeki şekilde olması,
önerilmiştir.
KOMİSYON
ÜYELİKLERİNİN SİYASİ PARTİ
GRUPLARINA GÖRE DAĞILIM LİSTESİ
|
Komisyonlar |
Komisyonun Üye
Sayısı |
Siyasi Parti Grupları ve
Bağımsızlara AK PARTİ CHP HDP MHP BAĞIMSIZ |
||||
|
Anayasa
Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
|
|
Adalet
Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 _ |
- |
|
Millî Savunma Komisyonu |
26 - |
15 |
6 |
3 |
2 |
- |
|
İçişleri
Komisyonu |
26 |
15 |
6 _ |
3 |
2 |
- |
|
Dışişleri Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
- |
|
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
- |
|
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
- |
|
Çevre
Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
- |
|
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
işler Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
- |
|
Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
- |
|
Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
- |
|
Dilekçe
Komisyonu |
13 |
8 |
3 |
1 |
1 |
- |
|
Plan ve Bütçe Komisyonu |
40 |
25 |
9 |
4 |
2 |
O |
|
Kamu iktisadi Teşebbüsleri
Komisyonu |
35 |
20 |
8 |
4 |
3 |
O |
|
İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
O |
|
Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu |
25 |
14 |
6 |
3 |
2 |
O |
|
Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu |
26 |
15 |
6 |
3 |
2 |
O |
|
Güvenlik
ve İstihbarat Komisyonu |
17 |
10 |
4 |
2 |
1 |
- |
BAŞKAN Öneri hakkında -lehinde, aleyhinde-
konuşmak isteyen varsa söz vereceğim efendim.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte...
LEVENT GÖK (Ankara) Aleyhte Özgür Özel
BAŞKAN O hâlde, lehinde Mehmet Doğan Kubat,
Adalet ve Kalkınma Partisi.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
grubumuzun önerisi lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli Başkanım, seçilmiş
olduğunuz bu yüce görevde sizlere ve yine, 26ncı Dönemde seçilen
bütün milletvekili arkadaşlarıma çalışmalarında üstün
başarılar dilerim.
Değerli arkadaşlar, grup önerimizde Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bu hafta ve önümüzdeki hafta çalışma gün ve
saatleri ile gündemine dair bir değişiklik önerisi söz konusudur.
Bilindiği üzere, 64üncü Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti kurulmuş ve biraz önce burada sizlere takdim edilmiştir.
Anayasanın 110uncu, İç Tüzükün 123 ve 124üncü maddelerine göre
hükûmet programının okunması ve güven oyu işlemlerinin de
yapılması lazımdır. Anayasanın 110uncu maddesi
gereğince hükûmetin kuruluşundan itibaren en geç 1 hafta içerisinde
programının okunması, okunmadan itibaren 2 tam gün geçtikten
sonra görüşmelerinin yapılması, görüşmelerinin bitiminden
itibaren 1 tam gün geçtikten sonra da güven oylamasına başvurulması
gerekmektedir. İşte grup önerimizde bu sürece ilişkin takvimin
belirlenmesini teklif etmekteyiz. Buna göre 64üncü Bakanlar Kurulu
Programının Özel Gündemde Yer Alacak İşler bölümüne
alınmak suretiyle bugün okumasının yapılması,
müzakerelerinin cumartesi günü yapılması, güven oylamasının
ise pazartesi günü saat 18.00de yapılmasını önermekteyiz.
Bu cumartesi günü yapılacak program
görüşmelerinde Hükûmet ve siyasi parti grupları adına
kırkar dakikalık bir süre öngörmekteyiz. Bu süre 2
konuşmacı tarafından bölünerek de kullanılabilecektir.
Kişisel konuşmaların da onar dakika olmasını
önermekteyiz.
Genel Kurulun önümüzdeki hafta da
Şu anda zaten
Meclisin ihtisas komisyonları ve diğer süreçlerin tamamlanması
arifesinde olduğumuz için ve gündemimizde başkaca iş
olmadığından dolayı çarşamba, perşembe ve
salı günleri sadece -varsa- seçimlerin yapılması ve
sunuşların yapılması, diğer konuların ise
görüşülmemesini önermekteyiz.
Yine, değerli arkadaşlarım,
Başkanlık Divanı İç Tüzükün 9 ve 11inci maddeleri
uyarınca kural olarak 15 kişiden oluşmakla birlikte
Danışma Kurulu kararıyla bu sayı
artırılabilmektedir. Biz Başkanlık Divanının 23
üyeden teşekkül ettirilmesi ve burada siyasi partilerden AK PARTİ
Grubuna 2 başkan vekili, 6 kâtip üye, 4 idare amiri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 4 kâtip üye, 1 idare amiri;
Halkların Demokratik Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 1 idare amiri
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna da 1 kâtip üye, 1 idare amiri
şeklinde bu üye görev dağılımının
yapılmasını önermekteyiz.
İhtisas komisyonları da
Yine, İç Tüzükümüzün
20nci maddesi ve kuruluşu düzenleyen özel kanunlarda yer alan bazı
hükümler gereğince, sayıları kanunla belirlenmiş olan
komisyonların dışındaki ihtisas komisyonları üye
sayılarının da, tıpkı 24üncü Dönemde olduğu
gibi, prensip olarak 26 üyeden oluşmasını ve bunun, biraz önce
kürsüden okunan şekilde siyasi parti gruplarına
dağılımını önermekteyiz.
Önerimize desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Mehmet Doğan Kubat Beye teşekkür
ediyorum.
Aleyhinde, Sayın Sırrı Süreyya Önder,
Ankara Milletvekili. (HDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; öncelikle bu yasama yılının
barışa, demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe, adalete
katkı sunmasını diliyoruz. Sayın Başkana,
oluşacak olan Başkanlık Divanına ve programı
görüşülecek olan Kabineye de bu duygularla başarılar diliyoruz.
Sayın Başkan, keşke biraz önce
Öncelikle
sizinle başlayacağım ve bir cümlenizin tutanaklardan
çıkarılmasını dikkatinize sunacağım.
Dünya tarihinde ormancılık faaliyeti, orman
oluşturulması ya da orman vasfına yakın ağaçlık
oluşturulmasının bilinen en büyük mimarı Adolf Hitlerdir.
Her şeyin iyisi Almanlara layıktır. diyerek Almanyada muazzam
bir ağaçlandırma ve orman faaliyeti başlamıştır.
Fakat o meşum günden sonra, sadece Almanyada değil dünyanın
hiçbir orman toplantısında Hitlerin bu vasfına atıf
yapılmaz. Antifrizi bulmuşlardır; bugün kış
şartlarında yolculuk yapıyoruz, kimse atıf yapmaz. Siz,
Sayın Başkan, bu ülkenin tarihinde en kanlı, en zalim, en
faşist cuntayı Canım, onlar da güzel bir şey
yapmışlarsa anmayalım mı? diyerek olumladınız.
İlk işi Parlamentoyu feshetmek, halkın iradesini yere sermek
olan faşist bir cuntayı bu kürsüden olumladığınız
için sizi kınıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Bu sözlerinizin öncelikle tutanaklardan çıkarılmasını talep
ediyoruz. Bu kürsüde, bu çatının altında bu çatıyı
yıkan bir diktatör olumlandırılamaz. Üstelik bu Türk
sağı, riyakârlık konusunda dünyadaki bütün sağcılara
tur bindirir. E, siz daha düne kadar İskilipli Atıf Hocaya burada
ağıtlar yakıyordunuz. Siz 24 Kasımın hangi gün olarak
seçildiğine de bir bakın. Bence mürtetliğe kadar gider
-tebliğ vazifemi de yapayım- haşa, dinden çıkmış
olabilirsiniz. Geri dönmeye niyetiniz varsa onu da hatırlatmış
olayım. Neyin müminliği bu? 24 Kasım iyi bir şeymiş,
cunta, faşist Evren bunu getirmiş. Vel hayâ, vel iman diyorum, bu
konuda başka da bir şey demiyorum, utanç verici.
Şimdi, hakkaniyetle işe başlanmazsa
hakkaniyetle gidilmez. Ben burada -Sayın Başbakan gitti
sanırım ama- hem AK PARTİlilere hem CHPlilere şunu sormak
istiyorum: Geçen dönem Başkanlık Divanı kaç kişiydi? 18
kişiydi. Ondan önceki dönem kaç kişiydi? 17 kişiydi. Sayın
üyeler, niye bu dönem -yani bu bizim kendi işleyişimizi tek tek,
birey birey, vekil vekil ilgilendiriyor- 23? Niye 22 değil, 24 değil,
23 diye mesela siz kendi grup başkan vekillerinize bir sorma ihtiyacı
hissetmelisiniz. Niye? Bu Bakanlar Kurulu mu? Yani, Başkanlık
Divanı 18 kişi olunca, 15 kişi olunca bu Meclisin
işleyişi sakata mı gelecek, yani bir zaafa mı
uğrayacak? Yok. Bunun sebebini ben söyleyeyim: Bunun sebebi bir partiye ta
RTÜK üyeliğinden beri bugün gelinen Başkanlık seçiminde
gösterilen özveriden dolayı bir diyet ödemedir. Biz bütün partilerin
eşit temsiline bile saygı gösteriyoruz yani bunu da arzuluyoruz ama
limitlerine bakılıyor. Ben ümit ediyorum ki Milliyetçi Hareket
Partisi bu 1 üyeliği, bu kadar zorlama 1 üyeliği kendisine zül
addetmelidir ve reddetmelidir bunu.
CELAL ADAN (İstanbul) Sana ne ya!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Bana ne değil. Hak ve adalet söz konusuysa... Çünkü Sayın
Vekil, insanları söyledikleri bağlar. Sizin temsilciniz burada RTÜK
üyeliğinin kurayla mı, yoksa seçimle mi yapılacağı zaman
daha tutanaklarda mürekkebi uçmamış laflar etti. Bana ne değil.
Evvela hepimizi ilgilendiriyor, daha çok da sizi ilgilendiriyor. İnsan
sözüyle tartılır. Ayıptır! Hele hele böyle bir, kendinize
bu kadar hasletler atfediyorsunuz
Ne olur yani, 1 tane fazla olsa ne olur, 1
tane eksik olsa ne olur? Ama bunu 23e çıkarmak hiçbirinizin dikkatinden
kaçmaması gereken bir şey. Bana ne
Evet, beni ilgilendiriyor çünkü
bu memlekete biraz önce olumlanan o faşist cunta lideri bu seçim
barajını da
Bir halkın iradesi Meclise yansımasın
diye getirtildi ve böyle dillendirildi. İnsansak, demokrasiye
inanıyorsak hepimizi ilgilendiren, ilgilendirmesi gereken bir şeydir.
Yoksa tabii ki size ne, bana ne. Bizim açımız
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Sırrı Bey, elektrik veriyor, personel
veriyor; devletin geliri ya!
BAŞKAN
Sayın milletvekili
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Sayın Tanal, CHP de buna Okey. dedi. Sen hele önce bir kendi
grup başkan vekiline sor.
BAŞKAN -
Sırrı Bey, Genel Kurula hitap ediniz efendim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Niye 18 demedik de 23 dedik? diye kendi grup başkan
vekilinize de bir sorun.
İş; bir
halkı, yoksulları, mazlumları, emekçileri bu Parlamentoda az
temsiliyet alanına hapsetmeye geldiğinde muazzam bir ittifak oluyor.
Bütün bunlar bir fayda sağlamaz.
Değerli vekiller,
kaç gündür Sayın Tanal
O konuda da hem teşekkür ediyoruz hem eksik
verdiği bir bilgiyi düzeltiyoruz. Nusaybinde 3 mahallede değil, 11
mahallede sokağa çıkma yasağı var. O 3 mahalle
kaldırılmayan mahalle. Şimdi, birçok yurttaşımız,
sivil yurttaşımız hayatını kaybetti.
Fazlaca bir
vaktimiz yok ama yeni yasama döneminin ilk kürsü konuşmasında bir
şeyi sizin ve değerli Kabinenin dikkatine sunmak istiyorum.
Sayın Başbakanın, Cumhurbaşkanının, güvenlik
bürokrasisinin bu operasyonları, bu zulümleri, bu katliam
girişimlerini meşrulaştırma cümleleri: Biz bu meseleyi
kökünden halledeceğiz. Ben de
Sayın
Başkan, şu bakanlar sırasına biraz sessizlik telkin
edebilir misiniz.
Arkadaşlar,
sonra gider, odalarında tebrik edersiniz.
BAŞKAN Devam
ediniz Beyefendi, devam ediniz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Biz sizi dinliyoruz efendim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Can.
Sayın arkadaşlar, felaket nerede biliyor
musunuz? Felaket şurada: Siz PKKyi bire kadar, bütün yöneticisiyle,
sempatizanıyla, ona gönül vereniyle bire kadar kırdınız
diyelim, ortada hiçbir ferdi kalmadı; siz ona sempati duyan bölge
halkının tamamını sindirdiniz ya da yok ettiniz diyelim,
hiçbir gölgesi kalmadı, hep birlikte felaketimizin
başladığı gün o gündür. Dolayısıyla,
bu yöntemde ısrarın beyhudeliğini böyle bir örnekle
anlatayım size. Dediklerinizin tümüne nail olsanız, bu memleketteki
bu zulmün, bu meselenin, bu kanayan yaranın çözümüne dair en ufak bir
şey yapmamış olursunuz; bu memleketi -hiç sevmiyorum bu deyimi
ama kestirme olduğu için kullanayım- Suriyelileştirirsiniz çünkü
bu yöntemi daha önce faşist cunta liderleri de denedi, temsilî
düşman kuvveti diye Kürt şalvarı giydirilip tatbikat
yaptırdı. Sorun, içinizdeki değerli vekiller size bunu bütün
ayrıntılarıyla anlatırlar. Bir cezaevinde Türk olmaya
zorlandılar, tıpkı buradaki bu yemin meselesindeki garabet gibi.
Ama ne oldu? 300 kişiydi, 300 bin kişi oldu; 300 bin kişiydi, 3
milyon kişi oldu. Bu yol, yol değil arkadaşlar.
Hele
bizim Meclis...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Terör de yol değil, terör de yol
değil.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
...olarak elimizde bir tek yol var: Demokratikleşme ve bu meseleyi
müzakere etme. Bu, asırlar da sürse...
BAŞKAN
Efendim, müddetiniz bitti.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
...şu an yürütülen yöntemlerden daha hayırlıdır. Bana laf
atmanıza gerek yok, bunun böyle olduğunu kalbinizde siz de
biliyorsunuz, bilmelisiniz...
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Teröristi savunmayın bari.
BAŞKAN
Sırrı Bey, teşekkür ediyorum efendim.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
...eğer bilmiyorsanız veyl size.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Size yazık olsun.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Başkan, ne ekleyeceksiniz?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Konuşmacı, Türk sağının riyakâr hâli
diyerek çok geniş kesimleri töhmet altında bırakıcı ve
Meclisin nezaketine uymayan bir ifade kullanmıştır.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Nezaket kısmı hariç, Türk
sağının hepsini töhmet altında bırakıyorum,
tekrar ediyorum.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya)
Buna ilişkin olarak söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN
Zapta bir bakayım efendim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Efendim, tekrar ediyor arkadaşımız
gördüğünüz gibi.
BAŞKAN
Anlıyorum, bir dakika, benim söyleyeceğim bazı hususlar var
Sırrı Beye.
Şimdi, bir
Aristo mantığı var: Güneş doğudan doğar,
batıdan batar. Kübada da böyledir. O
hâlde, Küba Türkiyeye eşittir. Şu mantığa bakın. Ne
biçim mantık.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Efendim, Meclis Başkanı
tartışmalara katılamaz. Sayın Başkan, 64üncü madde
var.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Olamaz Beyefendi.
Hayır, öyle şey yok. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Kınamanızı size iade ediyorum.
Ve
bir beyanınız var: Utanç verici diyorsunuz, yanlış
ediyorsunuz.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Başkan, Aristonun
mantığında öyle değil. İlkokul düzeyinde bilgilerle
bize yanlış şeyler anlatmaya kalkışmayın.
BAŞKAN
Hayır efendim.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Aristonun mantığı öyle değil.
Bakın, Sayın Naci...
BAŞKAN
Böyle polemiklere müsaade etmem Sırrı Bey.
HİKMET
AYAR (Rize) Otur, otur, otur!
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Konuşma! El kol hareketi...
BAŞKAN
Sırrı Bey, lütfen... Beyefendi...
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Naci Bostancı, kalksın, Aristo
mantığını hepimize anlatsın. Ben kabul ediyorum.
BAŞKAN
Efendim, lütfen oturun da...
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Bakın, Aristo sizin
anlattığınız gibi bir şey değil.
BAŞKAN
Demin ben size müdahale etmedim. Lütfen buyurun.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ama siz yanlış bilgi veriyorsunuz.
BAŞKAN
Ama olmaz. Beyanınıza bakın: Utanç verici,
kınıyorum, Hitler, odun, orman...
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Yanlış bilgi veriyorsunuz. Siz burada
faşist cunta liderini olumladınız.
BAŞKAN
Ne alakası var Beyefendi?
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Olur mu efendim!
BAŞKAN
Yani, 1980de doğanlar suçlu mudurlar? Siz darbe yılında
doğdunuz, suçlusunuz...
MAHMUT
TANAL (İstanbul) İddianame düzenlendi, suçlu o.
BAŞKAN
İyi bir iş yapıldı. 1982 Anayasasına göre burada
bulunuyorsunuz. O da doğru mudur?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) İddianame düzenlendi Sayın Başkan.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ben darbe yılında cezaevine girdim.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Başkan, iddianame düzenlendi darbeyi yapanlar
hakkında. Suçlu o!
BAŞKAN
Sırrı Bey, böyle polemiklere girmeyelim efendim ve sözünüz, sizinki
öneri hakkındaydı.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Bence tutanaklardan çıkartın, olsun bitsin.
Ayıptır. Bu çatı altında siz gelene kadar bir tek Celal
Şengör sizin mantığınıza yakın bir kavram
kullandı. Bugüne kadar burada faşist cuntayı olumlayan ilk insan
olma şerefi size ait. Olur mu böyle şey efendim! Tutanaklardan
çıkarın.
BAŞKAN
Beyefendi, ben ikili polemiğe girmeyeceğim de... Yalnız
şunu söyleyeyim, okuyorum benim söylediğimi: Güzellik kimin
tarafından ne zaman yapılırsa yapılsın güzeldir.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Olmaz.
BAŞKAN
Bu, 1980de veya 80li yıllarda yapılan her şeyin reddini
-sizin mantığınıza göre- gerektirir.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Evet, doğrusu.
BAŞKAN
Bana göre öyle değildir.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Size göre değildir. Bu ayıp size yeter.
BAŞKAN
Ve darbe o sene yapıldı diye, o seneyi mahkûm mu edeceksiniz?
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Orhan Miroğluna sorun, size anlatsın. Ben
onun da kefaletini kabul ediyorum.
BAŞKAN
Beyefendi, ikili polemiklere girme yeri değil yüce Meclis ama ben rica
ediyorum: Böyle kınama gibi, utanç gibi birbiriyle
bağdaşmayan -Hatasız teşbih olmaz. derler ama- bu kadar
büyük hatalı teşbihleri ve benzetmeleri yapmamanızı tavsiye
ediyorum bir arkadaşınız olarak.
Teşekkür
ediyorum.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ben aynen aynı ricayı size yöneltiyorum.
Burada faşist cunta olumlanamaz.
BAŞKAN
Kim onayladı ki? Kim yüceltti ki?
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Siz dediniz...
BAŞKAN
Yok efendim, sizin mantığınız o. O, zatıalinize ait
bir görüş.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) 24
Kasımı darbeciler getirmiş diyoruz Sayın Başkan.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Kötü insanla iyi şey
beraber olmaz, olmaz efendim!
BAŞKAN Görüş size ait Beyefendi, bu
görüşünüzü
Sırrı Bey, bu görüş size ait ve ben sizin
görüşünüzdeki gibi onamıyorum, kabul etmiyorum, 80 darbesini uygun
bulmuyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bize dayatmayın
bize.
BAŞKAN Bu, ayrı bir iş ama ben bir güzel
günü kurdular diye, böyle bir şey ihdas edildi diye ben bunu yok sayamam.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Bakın, o gün Atatürk
Başöğretmen seçilmiştir. Atatürk niye Başöğretmen
seçilmiş? Eski yazıyı lağvettiği için. Buyurun, ondan
sonra, size pişmişse bize soğumuştur. Hayırlı,
uğurlu, mübarek olsun!
BAŞKAN Yine devam ediyorsunuz. Ben sizinle ikili
görüştüğümde çok iyiydiniz de burada biraz tuhafsınız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Kamusal alan
Cunta,
cunta.. Böyle bir şey olmaz Başkan, böyle bir şey olmaz!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bu sözünüzü geri alın lütfen.
PERVİN BULDAN (İstanbul) Bu
yaklaşımınız doğru değil.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN İdris Bey, lütfen buyurun efendim,
buyurun, fikirler şahıslara aittir. Lütfen, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hayır,
Meclis Başkanı milletvekiline Tuhafsınız. diyemez.
BAŞKAN Der efendim. O, Meclis Başkanına
Kınıyorum, utanç duyuyorum utanç. derse
Bana dediği söz bütün heyetedir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun İdris Bey.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Fikirlerinden
dolayı bir milletvekili utanç duyabilir, bu normaldir, sizi
kınayabilir de.
BAŞKAN Muhatabı kim?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ama size
Tuhafsınız. demedi, siz de diyemezsiniz.
BAŞKAN Muhatabı kim? Meclis. İdris Bey,
rica ediyorum, öyle bir şey olmaz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Milletvekiline Tuhafsınız. diyemezsiniz.
BAŞKAN Olmaz efendim, olamaz efendim.
Biz ne deneceğini bilen tecrübeye de sahibiz.
Teşekkür ediyorum.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Neyin müminisiniz, karar
verin kardeşim!
BAŞKAN Naci Bey, buyurunuz, iki dakika müddet
tanıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Yalnız, Naci Bey Türk
sağının temsilcisi mi? AKPye bir şey demedim ben, Türk
sağı adına niye konuşuyor?
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Ankara Milletvekili
Sırrı Süreyya Önderin AK PARTİ Grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Sırrı Bey Hitlerden
bahsetti, Hitler hakkında bir yargısı olduğuna göre
Kavgamı okumuştur. Kavgamda Hitler şöyle bir üslup
kullanır: Bu iş şu şekilde anlaşılabilir,
başka türlü de asla anlaşılamaz. Mesele Hitlere karşı
olmak değil genel birtakım ifadelerle, bazen Hitlere karşı
olursunuz ama mantık ve muhakeme olarak Hitlerle paralel
düştüğünüzü görmeyebilirsiniz, Sırrı Beyin
yaptığı gibi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sırrı Bey sadece bir partinin sözcüsü olarak
değil, âdeta, affedersiniz, Meclisin orkestra şefi gibi her şeyi
düzenlemeye kalkıyor, kendisi konuştuğu gibi,
başkalarının da nasıl konuşması gerektiğini
ifade ediyor; bahsettiğim paralellik buna ilişkin Sırrı
Bey. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) 24 Kasımı söyle,
24 Kasımı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Türk
sağının riyakârlık meselesine gelince: Türk
sağı dediğiniz geniş bir coğrafya, Türkiyede çok
çeşitli istatistiklerde yüzde 65 ile yüzde 70 civarında halk
desteği olan bir sosyal ve politik mecradan bahsediyoruz. Siz elinizdeki
hangi kılıçla buradaki insanları şu veya bu şekilde
riyakârlıkla bağdaşır bir siyasetin arkasında
görüyorsunuz? Ben şimdi Türk solunun riyakâr sureti gibi bir genelleme
yapsam bu ne kadar akla ters bir yorum olur, yaklaşım olur. O yüzden,
bu tür genelleyici, küçümseyici, hakir görücü ifadeler karşıdakine
bir şey yapmaz ama konuşanı küçültür.
Saygılar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sırrı Bey.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Hatip ismimi de
geçirerek bir sataşmada bulundu, cevap vermek istiyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hitlerle
benzeştirdi Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim, inceleyeyim, bilahare
kararımı vereceğim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ama Sayın
Bostancıyı inceleyecektiniz, incelemeden verdiniz Sayın
Başkan. Dün bir, daha bugün bismillah.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sataşma açık, net, ortada. Yani Hitlerle aynı
mantıkla
BAŞKAN İdris Bey, müsaade ediniz,
bakacağım efendim. Sataşma maddesini okuyunuz, Başkan
inceler, oturum içinde gereken kararı verir.
Lütfen buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
aynı
paralelle düşünüyor. dedi.
BAŞKAN Rica ediyorum, İdris Bey, lütfen
buyurun efendim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, o zaman lütfen oturumları takip edin, böyle olmaz ki.
BAŞKAN Olur efendim, olur.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani
Hitlerle özdeşleştiriyor, siz Sataşma yoktur. diyorsunuz,
İnceleyeceğim. diyorsunuz.
BAŞKAN Efendim, gördüm, gereken bilgiyi
aldım, onun için söz verdim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman,
sizin takip etmeniz lazım.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Başkan,
adilliğiniz hakkında epey fikir verdiniz. Bir tuhafsınız
efendim.
BAŞKAN O sizin görüşünüz.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
AK PARTİ Grubunun, 64üncü Bakanlar Kurulu Programının, Genel
Kurulun 25 Kasım 2015 Çarşamba günkü birleşiminde
okunmasına, üzerindeki görüşmelerin 28 Kasım 2015 Cumartesi günü
yapılmasına ve güven oylamasının 30 Kasım 2015
Pazartesi günü yapılmasına; Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleri ile gündemin belirlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı üyelerinin siyasi parti gruplarına
dağılımına; ihtisas komisyonlarının oluşumu
ile siyasi parti gruplarına düşen üyeliklere ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Oktay Bey, öneri hakkında lehte söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Oktay Vural, İzmir Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle bütün
milletvekillerimize 26ncı Dönemin şahsınızda ve temsil
ettiğiniz aziz milletimiz nezdinde hayırlara vesile
olmasını diliyorum.
Sayın Başkan da ilk oturumu yönetiyor.
Sayın Başkan, sizi de tebrik ediyorum. İnşallah, hepimiz
bizi buraya gönderen aziz milletimizin menfaatleri doğrultusunda, kendi
siyasi görüşlerimizi de dikkate alarak, hep beraber, birlikte hizmet etme
imkânı buluruz.
Bakanlar Kurulu listesi de açıklandı, atanan
bakanlara da başarılar diliyorum. Gerçekten, parlamenter demokrasi
içerisinde Parlamentoda sorumluluklarını hissederek görev
yapmalarını içtenlikle diliyorum.
Sayın Başkan, ilk oturumun polemiklerle ve
tartışmalarla başlamasını arzu etmezdik tabii. Tabii,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim İç Tüzükten ve hukuktan
kaynaklanan hakkımız var. Dolayısıyla, Adalet ve
Kalkınma Partisinin grup önerisinin hangi ihtiyaca binaen verildiği
konusunu zaten grupları açıkladı. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak Başkanlık Divanının teşekkülü konusunda bir
eksik, bir fazla gibi bir yaklaşım içerisinde olmadık. İç
Tüzükte 15 üyeden oluşur diyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz 15
üyeden oluşmasını arzu ettik. 15 üyenin
dağılımı nasıl olacaksa İç Tüzükte öyle olsun diye
söyledik ama Parlamentoyu çalıştıracak çoğunluk iradesinin,
açıkçası bu konuda tercihinin Meclisi çalıştırmak
açısından da kendi tercihleri olduğunu ifade etmek isterim. Bir
eksik olsa, bir fazla olsa ne ifade eder? diyenlerin aslında bir eksik ya
da bir fazla olmasını sorun yapmasını da kendi takdirlerine
bırakıyorum tabii. Doğrusu, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
biz İç Tüzükten kaynaklanan hakkımızı, hukukumuzu siyasi
partilerin isteklerine, arzularına bırakamayacağımız
gayet açık ve net.
Radyo ve Televizyon Üst Kuruluyla ilgili konuda da
Milliyetçi Hareket Partisi ilkesel tutumunu ortaya koymuştur. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak RTÜK üyeliği konusunda, eşit olması
hâlinde tercihin nasıl olması gerektiğine ilişkin bir sav
dikkate alındığında, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Siyasi Partiler Kanununun 35inci maddesine göre, ana muhalefet partilerine
ait milletvekillerinin eşit olması hâlinde en fazla oy alanın
ana muhalefet olacağına ilişkin hususun kriter olarak ele
alınması ve RTÜK dağılımında da bunun
yapılmasını istemiştik. Ne enteresandır ki o zaman
Başkanlık Divanında zannederim Naci Bey de oradaydı- bu
savı kabul etmediniz, Milliyetçi Hareket Partisinin bu iddiasını
Başkanlık Divanında kabul etmediniz. Dolayısıyla, öyle
olunca da bu durumda da belki de o sonucu dikkate aldığımızda,
Milliyetçi Hareket Partisinin Siyasi Partiler Kanununa dayalı olarak
haklı olan isteğini Başkanlık Divanında
çoğunlukla kabul etmeyen de Adalet ve Kalkınma Partisiydi. Bu durumda
Adalet ve Kalkınma Partisinin kimin lehinde hareket etmiş
olduğunu da sizlerin takdirine bırakıyorum.
Tabii, riyakârlık meselesi... Değerli
arkadaşlar, riyakârlığın gruplara, kişilere
atfedilmesi çok büyük talihsizliktir; partilere, gruplara atfedilmesi
talihsizliktir. Tabii, riyakârlık konusunda çok çeşitli örnekler
vermek mümkün olabilir. Tabii, bir taraftan terörü bir araç olarak
kullanıp da ondan sonra Barış istiyoruz. diyenler; diğer
taraftan terör örgütünün acımasız talimatlarıyla,
baskıları karşısında bölgede, çeşitli bölgelerde
yaptığı uygulamaları dikkate almayıp da Demokrasi
istiyoruz. diyenlerin de riyakârlığının takdirini
zannederim aziz milletimiz dikkate alacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak şunu ifade etmek
istiyorum: Bu yeni dönemde, bundan önceki dönemde olduğu gibi, diyalog ve
uzlaşmayla Parlamentonun yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Danışma Kurulunda Sayın Başkana da ifade ettim. Bu eksende,
Sayın Başkanın da özellikle Parlamentoda iktidarın
sayısal çoğunluğu olmakla birlikte muhalefetin de İç Tüzük
ve Anayasadan kaynaklanan hakları olduğunu, İç Tüzük ve
Anayasadan kaynaklanan haklarını da özellikle ortadan
kaldıracak girişimler karşısında
Başkanlığın da inisiyatif oluşturması
gerektiğini belirttim. Bu çerçevede de grup başkan vekillerine ve Meclis
başkan vekillerine İç Tüzükün uygulanması ve muhalefet
partilerinin bu konudan kaynaklanan haklarının sayısal
çoğunlukla değil tamamen hukuk çerçevesinde ele alınması ve
uygulamanın bu şekilde yapılması gerektiğini de
belirttim. İnşallah bundan sonraki dönemde bu konuda diyalog ve
uzlaşma temin edilir.
Tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin muhabbeti ve
saygınlığı çok önemli. Dolayısıyla, hepimiz
aynı gemideyiz. Aziz milletimizin iradesiyle burada bulunduğumuza
göre, aziz milletimizin terbiyesi istikametinde de hareket etmemiz, millî
terbiyemizi, aile terbiyelerimizi dikkate alarak gerçekten üslubumuzun da bu
şekilde oluşması gerektiğini bu vesileyle ifade etmek
istiyorum.
Biraz önce ifade ettiğim gibi, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bizler, gerçekten, Parlamentoda iktidar ya da muhalefet
çatışması yerine, tamamen kendi partimiz zaviyesinden aziz
milletimizin menfaatleri, ihtiyaçları, değerleri doğrultusunda
tercihlerimizi ortaya koyup görüşlerimizi ifade edeceğiz. Burada
bulunan 40 milletvekilim de, kendilerini Parlamentoya gönderen aziz milletimizin
sorunlarını ve aziz milletimizin menfaatlerini ve değerlerini
dikkate alarak Milliyetçi Hareket Partisinin kırk altı
yıllık şerefle yürüttüğü mücadeleyi burada demokrasi
içerisinde dile getirme konusunda kararlı bir tutum sergileyecektir. Bu
yeni dönemin bu vesileyle hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Ben, bu çerçevede güncel birkaç konu hakkında da
görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Özellikle, maalesef Suriyede meydana
gelen gelişmeler, PKK ve PYDnin sınır bölgemizde egemenlik
alanı oluşturmasının yanında Türkmenlerin tehcire
zorlanması, yurtlarından edilmesi, Bayır Bucak Türkmenlerine
yönelik Esad rejiminin ve özellikle Rusyanın da müdahil olmasından
sonra burada güçler dengesi içerisine Amerika Birleşik Devletleri ve
Rusyanın yaptığı uygulamalar Türkiyenin millî menfaatlerini
ve millî güvenliğini tehdit ettiği gibi Türkmen
varlığını da yok edecek noktaya götürmüştür.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu son gelişmeler istikametinde 23-24
Kasım 2015 tarihlerinde bölgede inceleme yapmak üzere milletvekillerimiz
Sayın Genel Başkanımız tarafından gönderildi.
Sayın Profesör Doktor Ümit Özdağ Genel Başkan
Yardımcısı Başkanlığında, Sayın Ruhi
Ersoy Osmaniye Milletvekili, Sayın Fahrettin Oğuz Tor
Kahramanmaraş Milletvekili ve Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Hatay
Milletvekili bölgede araştırmalar yaptılar. Türkmen
Dağında verilen mücadelede özellikle 19 ve 22 Kasım tarihleri
arasında yapılan saldırılarda 70in üzerinde şehit
250nin üzerinde de yaralı olduğu bilgisi edinildi.
Özellikle bu vesileyle ifade etmek isterim ki Türkiye sınırına
yakın birkaç yüz metrede kurulan Yamadı Kampına da 500 aile
sığınmış, yaklaşık 2 bin kişi kampta
yaşamaktadır. Maalesef, Rusya ve Suriye güçleri, bölgede âdeta bir etnik
temizlik girişiminde bulunmaktadır. Ne kadar ilginçtir ki PKK, PYD
egemenlik alanında da bu tehcir ve temizlik girişimi önemli ölçüde
göçlere yol açmıştır. Bölgede Türkmenler, tıpkı millî
mücadele yıllarını andıran bir direniş göstermektedir.
Bu çerçevede yaptığımız incelemelerde,
arkadaşlarımızın yaptığı incelemelerde, bu
bölgede Türkmenler arasında IŞİD ve benzeri örgütlerin yer
almadığı, aslında iki yıl önce bölgeden IŞİD
terörünün Türkmenler tarafından defedildiği bilgisine
ulaşılmıştır. İnsani yardımların,
onların hayati varlığının artırılması,
hayati varlığının sağlanması, hayatlarının
idame ettirilmesi için destekler çok önemli. Bu çerçevede, Ülkü
Ocaklarının yaptığı desteklerin önemli boyuta
ulaştığını Sayın Hatay Valisi de ifade
etmiştir.
Ayrıca şunu ifade etmeliyim ki Rus hava
kuvvetlerinin 16-22 Kasım arasındaki saldırılarında 5
kilometre angajman kuralına uymadığı bu
saldırıdan bir gün önce öğrenilmiştir. Bu bakımdan,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, sınır güvenliğimiz çok
önemli, millî güvenliğimiz çok önemlidir. Sınır
güvenliğimizi ihlal eden girişimler karşısında ortaya
konulmuş, angajman kurallarına uymayanlarla ilgili verilen karar
Açıkçası herkes tarafından bilinmelidir ki Türkiyenin millî
güvenliği ve sınır güvenliği bizim en temel vazgeçilmez
menfaatlerimizdir. Bu konuda kim ne yaparsa yapsın, bu ihlali yapanlar
karşısında da elbette gerekli tedbirlerin alınması
kaçınılmazdır. Bu bakımdan da bu Rus
uçağının düşürülmesi münasebetiyle meydana gelen
gelişmeler karşısında Türkiye-Rusya ilişkilerinin,
ikili ilişkilerinin diplomatik alanda karşılıklı bir
soruna yol açmadan çözülmesi ama Suriyede de özellikle Türkmen bölgesine
yönelik olarak da yapılan bu girişimler karşısında
Türkiyenin caydırıcılığını kullanmak
suretiyle bu bölgede Türkmen varlığının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla)
hayatiyetini devam ettirecek
tedbirler alması gerektiğini bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, hayırlı uğurlu
olsun.
Tekrar hepinize saygılarımı arz ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN AK PARTİ Grubunun önerisinin aleyhinde Sayın
Özgür Özel, Manisa milletvekili.
Buyurun Özgür Bey. (CHP sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, söz talebimiz var, önce o
Bir
siyasi partinin Grup Başkan Vekili olarak söz talebinde bulunuyoruz, hiç
dikkate almıyorsunuz.
BAŞKAN - Buyurun İdris Bey, buyurun söyleyin
efendim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
hatip konuşması sırasında Terör örgütüne destek verip
barış diyenler. demek suretiyle grubumuza sataşmada
bulunmuştur, ona cevap vereceğiz.
BAŞKAN - Efendim, Sırrı Beyin de, sizin
de talepleriniz var, inceleyeceğim, ara vermeden önce
düşüneceğim efendim.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, riyakârlık kelimesini
kullanan hatibimize cevap verirken terör örgütüne destek verip de
barış diyenleri riyakârlıkla itham etti. Dolayısıyla
grubumuza sataşmada bulundu.
BAŞKAN İdris Bey, herhâlde tekrar ifade etmem
lazım, oturuma ara vermeden önce sizin de, Sırrı Beyin de
talebini inceleyip ona göre kararımı vereceğim efendim.
Sayın Özgür Bey, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, yönetim
anlayışınızla ve bundan sonrasıyla ilgili
temennilerimiz, beklentilerimiz var, bunları dile getireceğiz. Ama
bir hatırlatmayla başlamak durumundayım. Zatıaliniz,
geçmişten bu Meclis çatısına yabancı birisi değil ama
üstlenmiş olduğunuz görev açısından, ben de sizin
önerilerinize açık olacak ve kendi yürütmekte olduğu görevinde yeni
olan birisi olmanın verdiği yeniler dayanışması içinde
size şunu hatırlatmak isterim: İç Tüzükümüzün 64üncü maddesi,
ki bu İç Tüzüke sadakat, bu İç Tüzükten uzaklaşmama hepimiz
için aslında sorunların başlanmadan çözülebileceği
doğru bir yaklaşım olacaktır. İç Tüzükün 64üncü
maddesinin ilk iki fıkrası, Genel Kurula Başkanlık eden
Başkan ve Başkan Vekilinin asıl konu görüşülürken ve
oylanırken hiçbir surette görüşünü
açıklayamayacağını, Başkan ve Başkan vekillerinin
görevlerinin yerine getirilmesinin gerektirdiği hâller
dışında tartışmalara
katılamayacağını ifade ediyor. Şimdi, bu durumda,
biraz önce yaşanan olaylarda zatıalinizin İç Tüzükün 64üncü
maddesinden uzaklaşmak yerine, eğer düzeltilmesi gereken, müdahale
edilmesi gereken bir şey varsa onu siyasi partilerin sayın grup
başkan vekillerine, değerli milletvekillerine ve Bakanlar Kuruluyla
ilgili bir konuysa Bakanlar Kuruluyla ilgili sayın bakanlara bırakmanız
bence sorunu ilk baştan çözerdi.
Bitmekte olan bir tartışmayı alevlendirmek
için değil ama Cumhuriyet Halk Partisi Grubu iki grup arasında
yaşanan tartışmalara hiçbir zaman taraf olma ve orada iki grubun
arasındaki bir tartışmadan bir siyasi rant elde etme
çabasında olmadığından bu nezaketi geçmiş dönem
olduğu gibi bu dönemde de göstermeye devam edeceğiz. Ancak,
kullanılan ifadeler sırasında, başta zatıalinizin
bulunduğu makamın ilk seçilmiş temsilcisi, sonra ülkenin ilk
Cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Halk Partisinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün, 24 Kasım 1928de Millet Mektepleri
Başöğretmenliğini kabul ettiği günün yıl dönümü olan
bir günle ilgili, iki taraf arasında maksadının ne olduğunu
bilemediğimiz ama bizleri fevkalade rencide eden bir tartışma
yaşanmıştır. Bu tartışmanın bu boyutuyla
esas tarafından tarafıyız ve bu konuda her iki taraftan da
düzeltme talep ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, yeni göreve geldiniz. Yeni göreve
gelen sayın bakanların heyecanını, tebrik etmek
telaşını anlıyoruz ama kürsüdeki hatibe
saygısızlık boyutunda yaşanan bu duruma da ilk günlerden
müdahale ederseniz
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Genel Kurulu sükûnete davet ediyorum.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, Sayın
Başkanım, sizden en önemli beklentilerimizden bir tanesi, geçen dönem
ayaklar altına alınmış olan kuvvetler
ayrılığına sahip çıkmanız, saygı
duymanız ve görevinizin gereğini yapmanızdır. Yasama ile
yürütmenin ayrı ayrı organlar olduğu ve bunların
arasındaki ayrılığın anayasal bir zorunluluk ve modern
hukuk devletinin bir gereği olduğunu baş olarak gözetecek
kişinin siz olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Biz geçen dönem, sizler buralarda yokken yine bir yemin
kriziyle, bu Parlamentonun 8 milletvekili hapishanelerde tutulurken ve 3
muhalefet partisi bu işten mahrumken bir yemin kriziyle
açılmıştı. O dönem Sayın Meclis Başkanı
verdiği sözü, hatta altına imza attığı,
atılmasına refakat ettiği protokolü, yürütmenin
başındaki, Bakanlar Kurulunun başındaki kişiden gelen
bir telefondan sonra o sözünü çiğnemeseydi bu Parlamento yemin krizini
yaşamayacak, üyeleri çok uzun süre demir parmaklıklar altında
kalmayacaktı. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
Hatibe saygı yok mu? sesleri)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
kuyruğa girdiler.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Burada konuşmacıya
saygı yok mu?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen sükûneti
muhafaza edelim, sükûnete avdet edelim, rica ediyorum efendim, lütfen efendim,
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Size görevinizi hatırlatmak
bizim işimiz olmamalı ama eğer buna bugünden müsamaha
gösterirseniz daha sonra sayın milletvekillerini, sayın bakanlara
illeriyle ilgili talepleri aktardıkları ve dışarıdan
altına Yine filanca milletvekili iş takibinde. diye bu
Parlamentonun tamamını rencide edecek başlıkların
atılmasına sebebiyet verirsiniz. İlk günden buna izin vermeyiniz
efendim, çok rica ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, endişe etmeyin
efendim, endişenizin yersiz olduğunu ileride anlarsınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu yemin krizinin devamında
burada bir İç Tüzük değişikliği için geldi bu sefer iktidar
partisi ve İç Tüzükü değiştirip muhalefetin konuşma
sürelerini kısaltmaya çalışıyorlardı. O gün Cumhuriyet
Halk Partisinin milletvekilleri milletin kendilerine vermiş olduğu,
halkın kendilerine vermiş olduğu görevi yerine getirmek, söz
haklarını korumak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde muhalefet olma
sorumluluğunu yerine getirmek için burada çok önemli bir direniş
gerçekleştirdiler. O gün eğer yürütmeden gelen talebi yasamanın
başı Ne münasebet, böyle bir şeye izin veremem. deseydi o gün
bu Mecliste yaşanan kavgalar, darplar ve dünyaya rezil olduğumuz,
unutmak istediğimiz o utanç gecesi yaşanmazdı. Bugün gelinen
noktada 4+4+4 geçerken ilk 7 maddenin saatlerce müzakere edilip dönemin
Başbakanı Bu işi pazar günü bitirecek inşallah
arkadaşlar. dedikten sonra, yukarıda 20 maddenin yirmi dakikada
tekme tokatla geçtiğini ve oradaki tutanaklarda Söz isteyen var mı?
derken, 25 milletvekilinin Evet, istiyorum Sayın Başkan.
dediğini stenograflar yazmış ama o Komisyonun Başkanı
Söz isteyen olmadığına göre maddeyi oyluyorum. demiş ve
Sayın Cemil Çiçekin önüne bu tutanaklar geldiğinde kararı,
Komisyonun işlevinin tamamlandığı yönünde olmuştu.
Sayın Başkan, bunların hiçbir tanesi
kuvvetler ayrılığıyla ve sizin bulunduğunuz makamla
ilgili değil. İlk başta gördüğümüz tablo bu konuda
endişe yaratıyor ama biz sizin görevinizi hakkaniyetle yapacağınıza,
tarafsızlık ilkesinden ayrılmayacağınıza,
geçmişte hangi gömleği giymiş olursanız olun -bugün bir
başka gömlek giydiniz mi giymediniz mi bilmem ama- o gömleği
çıkarıp bir tarafsızlık gömleği giyeceğinize
inanmak istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Elbette sadece sizden beklentilerimiz olamaz. Parlamentonun
tamamından çok yüksek beklentileri var bizi seçen halkın. Biz, 550
milletvekilinin her bir tanesinin kendi vicdanlarıyla, kendi kalpleriyle,
kendi beyinleriyle burada görev yapacaklarına, demokrasimizi geçmişte
eleştiri aldığımız parmak demokrasisinden uzaklaştırıp
yürek ve vicdan, akıl ve bilim demokrasisi noktasına
yaklaştıracaklarına, bir lidere, bir isme
bağlılıktan ziyade halka ve halkın verdiği göreve
bağlılık içinde davranacaklarına, sayısal
üstünlüğü konuşturmak yerine fikirlerin üstünlüğünden kaliteli
bir yasama çıkarmaya çalışacaklarına ve bu Meclise
yakışanın tekme tokat değil, fikir
çatışmaları olduğuna ve buna 550 milletvekilinin de
yürekleriyle, gönülleriyle katkı vermek istediklerine inanmak istiyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kürsüyü bugün sizin
Başkanlığınızda ilk kez
kullandığımız bu anlarda bu hatırlatmaları
yapıyor ve böyle davranılacağına yürekten inanıyor,
aksi davranışlar gerçekleşene kadar da gerçek anlamda
parlamenter demokrasiye, gerçek anlamda, birilerinin Meclise verdiği,
dayattığı görevlere, verdiği istikamete uygun hareket etmek
değil, sadece ve sadece halktan alınan yetkinin
kullanıldığı bu makamların hakkını
vereceklerine inanıyoruz. Ayrılıkları değil
birliktelikleri savunmak istiyoruz, tek bir kişinin, zümrenin değil
Türkiyenin dört bir yanındaki insanların menfaatlerini savunmak
istiyoruz.
Koltuklarıyla, parmaklarıyla değil
yürekleriyle, kimsenin kurşun askeri değil demokrasinin, cumhuriyetin
bekçisi, yolsuzlukları örten değil üzerine giden, namuslu ve dürüst
bir yasama ortamının bu Mecliste sağlanması için hem size
hem siyasi partilere hem de bugün programı okunacak olan Hükûmete çok
önemli görevler düşüyor. Bu konuda geçmiş pratiklerimize bakarak
iyimser değiliz ancak ön yargılarımızla davranmak yerine
demokrasiye bir şans verme, etkin, içerik olarak yoğun, üslup olarak
düzeyli ama haksızlığın karşısında dimdik
duran ve bu Meclisi, halk iradesini tahakküm altına almaya
çalışacak her ne güç her ne kuvvet olursa olsun ona direnen bir
Cumhuriyet Halk Partisini göreceksiniz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum Sayın Özgür
Özel.
Efendim, başlangıçta bir beyanınız
var Özgür Bey. O maddeyi tekrar sizinle bir aklıselimle, şöyle bir
rahat okuyalım: Genel Kurula başkanlık eden Başkan veya
Başkanvekili, asıl konu görüşülürken ve oylanırken hiçbir
surette görüşünü açıklayamaz. Gayet tabii, çok tabii,
açıklayamaz çünkü tarafsızdır ama bizzat Sayın
Başkan, size söylüyorum. diyen bir beyana karşı da herhâlde
sessiz kalmamalıdır. Bunu hatırlatayım; bir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki; kuvvetler ayrılığı,
demokrasinin temel prensiplerindendir. Yasama, yürütme, yargı birbirine
karışmamalıdır. Demokrasi varsa, bu, bir esastır.
Bendeniz hem tecrübemle hem de hukuk tahsilimle, endişe etmeyin,
endişe buyurmayın -bunu ileride göreceksiniz- buna çok hassasiyetle
riayet edeceğim.
Gömlek meselesinde de
Yine benzetme yaptınız.
Yine, benim gömleğim
Benim gömleğim beyaz ve gömlek tabiriyle
ifade etmek istediğiniz hedefleri de ben, bence bir daha gözden geçirin
derim.
MUSA ÇAM (İzmir) Her şeye cevap vermeyin.
BAŞKAN Sizi ilgilendirmez beyefendi, sizi
ilgilendirmez.
MUSA ÇAM (İzmir) İlgilendirir, grup
başkan vekilleri var, orada oturuyor, her şeye cevap veriyorsun.
Başkan, her şeye cevap veriyorsun.
BAŞKAN Sırrı Bey, zatıalinize de
İdris Beye de ikişer dakikalık bir konuşma hakkı
vereceğim.
Affedersiniz
Ne dediniz beyefendi?
MUSA ÇAM (İzmir) Her şeye cevap veriyorsunuz.
Grup başkan vekilleri cevap verir.
BAŞKAN Beyefendi, ben bana ait olanları
konuşurum.
MUSA ÇAM (İzmir) Ne sizinle alakalı? Her
şeye müdahale ediyorsunuz.
BAŞKAN Siz kendinize ait olan fikirleri kendiniz
müdafaa ediniz. Bana karışmayın, olmaz mı? Sizden akıl
istemiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Vereceğiz, akıl
vereceğiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
orası karar makamı, burası talep makamı. Yani Akıl
istemiyoruz. deme hakkına sahip değilsiniz siz.
BAŞKAN Beyefendi, Sırrı Bey, buyurun
efendim, lütfen buyurun. Yeni bir sataşmaya meydan vermemenizi istirham
edeceğim.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Tabii ki, tabii ki. Süremi
yeniden başlatırsanız
Mahmut Tanal gasbetti.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
derdimiz burada retorik ya da böyle sert tartışmalar üzerinden bir
gerginlik yaratmak değil. Sayın Bostancı Kavgama bir atıf
yaptı, onu bile talihsiz kabul ediyorum. Hepimiz insan isek -yani sadece
bu kadarcık payda yeterli; sağcı, solcu, Kürt, Laz, Türkmen,
bunlar ikinci planda- insan olmamız referanslarımızı ortak
iyilik değerleri üzerinden oluşturmamızı gerektirir.
Benim derdim, burada, Sayın Başkanın bu
kadar ısrar etmesine gerek yoktu aslında, bir irfan göstermesini
bekliyoruz. Bir faşist cunta liderine referans iyi değil, üstelik bu
Parlamentoyu lağvetmiş, itibarsızlaştırmış,
üyelerini hapse atmış bir faşist cunta liderinden bahsediyoruz,
bu birincisi.
İkincisi: Riyakârlık meselesinde bir dikkat
çektim, şu: Siz bu faşist cuntanın seçtiği günü
olumluyorsanız İskilipli Âtıf Hocaya burada ağlayamazsınız;
ona ağlıyorsanız bunu olumlayamazsınız,
riyakârlık dediğim bu. Benim kendi düşüncelerim ayrı,
burada kimseyi ilzam ediyor falan da değilim, düzeltilecek bir şey
yok -bir riyakârlığa işaret var Sayın Özel- o anlamda bu
tartışmayı ben daha fazla uzatmayacağım. Faşizm
dünyanın en utanç verici, en ayıp olgusudur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İdris Bey, buyurun.
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın AK PARTİ Grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada Sırrı Beyin dile getirdiği
konuya önce bir açıklık getireyim. Neden 18 değil de 23
Başkanlık Divanı üyesi meselesi. Hepiniz bir
araştırın, bir sorun. Yani geçmiş yıllarda 18 iken
niye aynı rakamda kalmadı ya da 25 olmadı da 23 oldu diye bir
bakın. Tesadüftür ki, işte, yedi aydır çözülmeyen RTÜKte de
birdenbire bugün AKP ve MHP grubunun anlaşmasıyla RTÜK
Başkanı seçiliyor, başkan vekili seçiliyor ve böylece bunun da
burada bir yansıması oluyor. Buna bütün milletvekillerinin bakma hakkı
var.
Diğer taraftan, bu, Suriyeyle ilgili söylenen
söylemler tamamen yalan spekülasyonlardan ibarettir. PYDnin öyle şu anda
Türkmen halkıyla falan bir çatışması yok. Türkmen
halkının şu anda katliam tehlikesiyle PYDnin bir ilgisi yok.
Eğer oradaki gelişmeleri yakından takip etmiyorsanız
açın okuyun. Orada rejim ve Rusya ordusunun aslında o kırsal alandaki
çete yapılarına yapmış olduğu bir operasyonel süreç
var. Siz bunu getirip burada, Türkmen halkı üzerinden, bir PYD
karşıtlığı, bir Kürt-Türkmen
karşıtlığı üzerinden sunmaya
çalışıyorsunuz. Bakın, Türkmen konusunda bu kadar
hassassanız 2014te Musulda, Telaferde IŞİD Türkmen
halkını katletti, ne yaptınız? Tuzhurmatuda günlerce
Türkmen halkı katliam tehlikesinden geçti, hangi grup ne yaptınız?
Yine Beşir kasabası iki ay boyunca kuşatma altında tutuldu,
ne yaptınız? Oradaki Türkmenleri katliamdan kurtaran yine Kürtlerdi.
Şu anda da Suriyede Kürtlerin Türkmen halkıyla herhangi bir
düşmanlığı falan yok, tam tersine Kürtlerin olduğu
yerde, PYDnin olduğu yerde kurulan halk meclislerinde Türkmenler en üst
düzeyle temsil ediliyorlar. Irakta Türkmen halkının kendi ana
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla)
dilinde
eğitimden tutun da kamusal alanda kendi bütün haklarını
kullanmasına kadar bütün hakkına hukukuna saygı gösteriliyor,
riayet ediliyor. Dolayısıyla, bu kürsüden, var olan
algıları çarpıtıp halkları
düşmanlaştırmanın hiç kimseye bir faydası yok diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum İdris Bey.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
AK PARTİ Grubunun, 64üncü Bakanlar Kurulu Programının, Genel
Kurulun 25 Kasım 2015 Çarşamba günkü birleşiminde
okunmasına, üzerindeki görüşmelerin 28 Kasım 2015 Cumartesi günü
yapılmasına ve güven oylamasının 30 Kasım 2015
Pazartesi günü yapılmasına; Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleri ile gündemin belirlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı üyelerinin siyasi parti gruplarına
dağılımına; ihtisas komisyonlarının oluşumu
ile siyasi parti gruplarına düşen üyeliklere ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Efendim, AK PARTİnin vermiş
olduğu öneri hakkında lehte, aleyhte konuşmalar
yapıldı ve şimdi öneriyi reylerinize sunacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir efendim.
Gruplar arası bir mutabakat var gündemin Seçim
kısmının hükûmet programından önce görüşülmesi
hakkında. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı üyelikleri için seçim yapacağız.
VII.-
SEÇİMLER
1.-
Başkanlık Divanı üyeliklerine seçim
BAŞKAN Başkanlık Divanı
üyeliklerine siyasi parti gruplarınca belirlenen adayları içeren
listeyi okutup oylarınıza sunacağım.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunca bir kâtip üyeliki için
daha sonra aday bildirimi yapılacaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım, o
konuya bir açıklık getirme ihtiyacı var.
BAŞKAN Buyurun efendim, hayhay, lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, burada Cumhuriyet Halk
Partisi tarafından aday gösterilememe durumu bizi olumlu anlamda
ayıran bir durumdur. Cumhuriyet Halk Partisi tüm görevlere kendi grup iç
yönetmeliği gereğince kendi grubunda yaptığı bir
kapalı toplantıda tüm grup üyelerinin kullandığı
oylarla karar verebilir. Bugünkü farklılıktan dolayı grubumuza
düşen bir kâtip üyelik artışını da önümüzdeki günlerde
yedi gün önceden ilan ederek yapacağımız bir seçimle
belirleyeceğimizden bugün bu adayı burada söyleyemiyoruz. Bunun
grubumuza yönelik bir eksiklik değil, grup içi demokrasinin bir
yansıması olarak Meclis tarafından telakki edilmesi için durumu
izah ettim.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grubunuza ait takdir hakkıdır,
zatıalilerinize aittir efendim.
Teşekkür
ediyorum, kararınız hayırlı olsun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı Üyelikleri
Aday Listesi
|
Başkan
Vekillikleri |
||
|
Adı-Soyadı |
Seçim Çevresi |
Siyasi Parti Grubu |
|
|
|
|
|
Ahmet Aydın |
Adıyaman |
AK PARTİ |
|
Ayşe Nur
Bahçekapılı |
İstanbul |
AK PARTİ |
|
Pervin Buldan |
İstanbul |
HDP |
|
Mehmet Akif
Hamzaçebi |
İstanbul |
CHP |
|
Katip
Üyelikler |
||
|
Adı-Soyadı |
Seçim Çevresi |
Siyasi Parti Grubu |
|
Ali Haydar Hakverdi |
Ankara |
CHP |
|
Sema
Kırcı |
Balıkesir |
AK PARTİ |
|
Fehmi Küpçü |
Bolu |
AK PARTİ |
|
Ömer Serdar |
Elâzığ |
AK PARTİ |
|
Özcan Purçu |
İzmir |
CHP |
|
İshak Gazel |
Kütahya |
AK PARTİ |
|
Mustafa
Açıkgöz |
Nevşehir |
AK PARTİ |
|
Mücahit
Durmuşoğlu |
Osmaniye |
AK PARTİ |
|
Zihni Açba |
Sakarya |
MHP |
|
Emre Köprülü |
Tekirdağ |
CHP |
|
İdare
Amirlikleri |
||
|
Adı-Soyadı |
Seçim Çevresi |
Siyasi Parti Grubu |
|
|
|
|
|
Seyfettin
Yılmaz |
Adana |
MHP |
|
Ahmet Gündoğdu |
Ankara |
AK PARTİ |
|
Sırrı
Süreyya Önder |
Ankara |
HDP |
|
Tufan Köse |
Çorum |
CHP |
|
Salim Uslu |
Çorum |
AK PARTİ |
|
Orhan Karasayar |
Hatay |
AK PARTİ |
|
Erdoğan Özegen |
Niğde |
AK PARTİ |
BAŞKAN Evet efendim, Başkanlık
Divanı için bildirilen adayların isimleri okundu, takdirlerinize
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Başkanlık Divanı üyeliklerine seçilen
sayın milletvekillerini kutluyor ve kendilerine başarılar
diliyorum.
Birleşime saat 17.00ye kadar ara veriyorum efendim.
Kapanma Saati: 16.44
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.05
BAŞKAN: İsmail KAHRAMAN
KÂTİP ÜYE: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU
(İzmir)
---o---
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 4üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin Özel Gündemde
Yer Alacak İşler kısmına geçiyoruz.
VIII.-
HÜKÛMET PROĞRAMI
1.-
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Bakanlar Kurulu
Programının okunması
BAŞKAN Şimdi, Başbakan Sayın Ahmet
Davutoğlu tarafından kurulmuş bulunan Bakanlar Kurulunun
Programı okunacaktır.
Bakanlar Kurulu Programını okumak üzere
Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlunu kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Başbakan. (AK PARTİ
sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin 64üncü, Adalet ve
Kalkınma Partisinin 6ncı Hükûmeti adına aziz milletimizi ve siz
değerli vekillerini saygıyla selamlıyorum.
Meclisimizin 26ncı Döneminin milletimize, ülkemize
ve demokrasimize hayırlı olmasını Cenab-ı Allahtan
temenni ediyorum.
Sözlerime başlarken, Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle, kadına yönelik her türlü
şiddetin son bulmasına yönelik temennilerimi ve
kararlılığımızı bir kez daha vurgulamak
istiyorum. Bu vesileyle, Bakanlar Komitesi
Başkanlığını yaptığım dönemde,
Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesiyle İlgili Avrupa Konseyi
Sözleşmesi yani İstanbul Sözleşmesinin oluşmasında
bizzat öncülük etmekten gurur duyduğumu da ifade etmek istiyorum.
Biraz önce bir milletvekili arkadaşımız,
şiddet mağduru engelli kadınların konukevlerine kabul
edilmediklerini burada ifade etti, iddia etti. Bu arada bunu bizzat tetkik
ettim. Şunu bir kez daha söylüyorum: Bu, kesinlikle doğru bir bilgi
değildir. Şiddet mağduru engelli kadınlar konukevlerine,
sığınmaevlerine kabul edilmektedirler. İlk birkaç günlük
misafirlikten sonra, bu engelli kadınlarımız engelli bakım
merkezlerine yollanarak orada rehabilitasyonları ve bakımları
sağlanıyor.
Ayrıca, dün bütün öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutlamıştım, bir kez daha kutluyorum.
Dün 81 vilayetten konuk ettiğimiz öğretmenlerimizin
şahsında bütün öğretmenlerimizin gününü kutlamış,
öğretmenlerimizle ilgili gerçekleştirdiğimiz politikaları
ve gelecek vizyonumuzu ayrıntılı bir şekilde
anlatmıştım. Bugün, tekrar, öğretmen olmaktan gurur duyan
biri olarak meslektaşlarımın gününü kutluyor, her an
yanlarında olacağımızı vurgulamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 1 Kasım 2015
seçimleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil yetkisi alan bütün siyasi
partileri ve milletvekillerini yürekten tebrik ediyor, hep birlikte milletimize
yapacağımız hizmetlerde başarılar diliyorum. Huzur ve
güven ortamı içerisinde gerçekleşen, hızlı bir şekilde
sonuçlandırılan adil ve özgür bir seçim süreci yaşadık.
Yüce heyetiniz önünde, seçim sürecine katkıda bulunan tüm kişi ve
kurumlara bir kez daha teşekkür ediyorum.
1 Kasım seçimleri, 7 Haziranda yapılan seçimlerin
bir anlamda tamamlayıcı devamı niteliğinde
gerçekleşmiş, 7 Haziran sonrası sürdürülebilir bir hükûmet
yapısının oluşmaması sonrasında
halkımızın hakemliğiyle bugünlere gelmiş bulunuyoruz.
Bu süreçte, AK PARTİ olarak kendi iç muhasebemizi yapma fırsatı
bulduk. Aynı zamanda bu süreçte, ülkemizde bir yönetim boşluğu
oluşmasına asla müsaade etmeyerek siyasi sorumluluk içinde hareket
ettik. Tüm bu çabaların halkımızda geniş bir teveccüh gördüğünü
memnuniyetle müşahede etmiş bulunuyoruz. Bu yönüyle, halkımıza
şükranlarımızı bir kez daha ifade ediyorum.
1 Kasım seçimleriyle oluşan bu Meclis, yurt
içinde yüzde 87,4 gibi oldukça yüksek düzeyde bir katılım
oranıyla şekillendi. Meclisimize girmeye hak kazanan
milletvekillerinin temsil ettiği seçmen oranı ise yüzde 97,5 gibi
yine uzun zamandır dünyada dahi eşine az rastlanır bir seviyede
gerçekleşti. Bu şekilde hem istikrar hem de güçlü temsil milletimiz
tarafından teminat altına alınmış oldu.
Meclisimizin,
milletimizin beklentileri doğrultusunda dört yıl boyunca büyük bir
özveriyle çalışacağına inancımız tamdır.
Milletimiz her konuda çözüm bekliyor ve bu Meclis de inşallah bu
beklentiyi en iyi şekilde karşılayacaktır. 1 Kasım
seçimlerinde halkın tercihi yönetime güçlü bir şekilde
yansımış ve demokrasimiz seçimlerden güçlenerek
çıkmıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerinin
asıl galibi hiç ama hiç şüphesiz Türkiyedir, ve Türk demokrasisidir,
bu aziz millettimizdir. Hayırlı olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, daha
önceki dönemlerde demokratik siyaset kurumunu zayıflatmaya yönelik her
türlü tahrik ve tertibi büyük bir sağduyuyla aştık. Bundan sonra
da millî irade önüne çıkarılan her engeli, kararlı ve cesur bir
duruşla, milletimizin desteğiyle aşma noktasında hiçbir
tereddüt göstermeyeceğiz.
Bundan önceki dönemlerimizde
sorunlardan değil, çözümlerden beslenen ve büyüyen bir iktidar olduk. Tüm
reform ve dönüşüm süreçlerinde gücümüzü milletimizden ve onun temsilcisi
Türkiye Büyük Millet Meclisinden aldık. Yeni Türkiye, cumhuriyetimizin
yüzüncü yılına yürürken insana, zamana ve mekâna hakkıyla hitap
eden kapsayıcı bir yenilenmenin ve süreklilik içinde yeniden
inşa sürecinin eseri olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin en
temel ilkesi insan onurunun korunmasıdır. Bu ilkeyi, Şeyh
Edebalinin siyasal bilincimizin ve devlet ahlakımızın temelini
dokuyan İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. ilkesinin
çağdaş siyaset dilindeki karşılığı olarak
görüyor ve gelenek ile çağdaşlığı bu çerçevede bir
zıtlık içinde değil, ayrılmaz bir bütünlük içinde
değerlendiriyoruz.
Bu çerçevede, 1 Kasım seçimleri
sonrasında oluşan Meclisimizde ortak değerlerimizi
koruyacağımıza, kardeşlik iklimini tesis edeceğimize
ve hukuk devletini güçlendireceğimize inancımın tam olduğunu
belirtmek isterim.
Bu Meclis, Türkiyenin ve 78 milyonun
Meclisidir. 6ncı AK PARTİ Hükûmeti de hiç kuşkusuz partimize oy
vermiş olsun veya olmasın tüm vatandaşlarımızın
hükûmetidir.
Yeni dönemde de Meclisimiz içinde
birlikte çalışma, uzlaşma arayışı ve iş
birliğine önem vereceğiz. Tüm siyasi partilerle yakın bir
diyalog ve iş birliği içinde olacağımızı buradan
bir kez daha ifade etmek isterim. Hükûmetimiz ülkemizin ve siyasetin
normalleşmesini hayati bir mesele olarak ele almaktadır. Bu hususta
üzerimize düşen sorumlulukları yerine getireceğimizden
milletimiz emin olmalıdır. Aynı şekilde, siyasi
partilerimizin insicam içerisinde çalışacağı bir yasama
dönemi yaşama arzumuzu da bir kez daha tekrar etmek isterim.
Özellikle, geçen sene milletimizin
büyük bir teveccühü ile seçilen Sayın Cumhurbaşkanımıza,
Meclis çalışmalarımız başta olmak üzere,
kurumlarımızın uyumlu
ve etkin çalışması için vereceği destekten dolayı
şimdiden teşekkür ediyorum. Aynı şekilde, 2002den sonraki
büyük dönüşümü gerçekleştiren Sayın
Cumhurbaşkanımızdan devraldığımız güçlü
mirası aynı doğrultuda geleceğe
taşıyacağımızdan emin olunmasını rica
ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, 1 Kasım seçimleriyle Türkiyede yeni bir atılım
döneminin önü sonuna kadar açılmıştır. Bu çerçevede,
64üncü Hükûmet de önceki AK PARTİ hükûmetleri gibi ülkemizin kritik bir
döneminde tarihî bir sorumluluk üstlenmektedir. Geçmişteki
hükûmetlerimizden aldığımız güç ve tecrübeyle, ülkemizi
belirlemiş olduğumuz hedefler doğrultusunda çok daha parlak bir
geleceğe taşıyacağız. Son on üç yılda
gerçekleştirilen reformlar zemininde, inşa edeceğimiz yeni nesil
reformlar ile 2023 hedeflerimize ve ötesine yürüyüşümüz güçlü ve
kararlı bir şekilde devam edecektir.
AK PARTİ
hükûmetleri, cumhuriyet tarihinde hiçbir partiye nasip olmamış bir
kurumsal sürekliliğe, reform hafızasına ve tecrübesine sahiptir.
64üncü Hükûmetimiz, bu engin ve sağlam tecrübeden de istifade ederek
Türkiyenin hedeflerine yürümesinin devamlılığını
sağlayacaktır.
Önümüzdeki dönemde
de ülkemizi zenginleştiren, demokratik standartlarını yükselten,
ülkemizin itibarını daha da artıran politikalarla, daha güçlü
bir Türkiye için milletimizden aldığımız yetkiyi yine
milletimizin hizmetine sunacağız. Son on üç yılda
yapılanları yeni bir atılım dönemiyle taçlandırmak
Hükûmetimizin temel görevi olacaktır. Amacımız; çok daha güçlü,
müreffeh, saygın ve demokratik bir Türkiyeye ulaşmak, ekonomisi,
bilim ve teknolojisi, siyaseti, sosyal ve kültürel politikalarıyla örnek
olarak alınan bir ülke hâline gelmektir.
Genç ve dinamik
nüfusu ile bu milletin sahip olduğu muazzam enerjiyi iç çekişmelere
değil, cumhuriyetimizin 100üncü yılında 2023 vizyonuyla
çerçevesi çizilen yeni hedeflere yönlendireceğiz.
Meclis içinde olduğu kadar Meclis dışında da tüm
kesimlerle yakın bir istişare içinde politikalarımızı
şekillendirecek ve hayata geçireceğiz. Sivil toplum, meslek
kuruluşları, akademik dünya, iş dünyası, çalışan
kesimler, kültür ve sanat insanları, basın ve medya ile yerel
yönetimler başta olmak üzere katılımcı bir anlayış
içinde toplumun tüm yelpazesini kucaklayacak şekilde
çalışacağız.
Tüm vatandaşlarımızın diline, inancına,
kültürüne, değerlerine, yaşam tarzına, tüm
farklılıklarına saygı göstermeye devam edeceğiz.
Fırsat eşitliğini ve sosyal adaleti en üst düzeyde yaşayan
bir ülkede, vatanımızın her karışını,
milletimizin her kesimini kucaklayan bir hükûmet olma azmindeyiz. Bir tek
insanımız bile kendisini kıyıda köşede
kalmış hissetmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, halkımız, 1 Kasım
seçimlerinde istikrar içinde yenilenmeye verdiği desteği açıkça
ortaya koydu. Hepimize düşen görev, işte bu çatı altında
milletimizin kutlu çağrısına cevap vermektir. Milletimizin
sandıkta verdiği mesajı en iyi şekilde okuyarak ülkemizi
her alanda güçlendirmek üzere programımızı hazırladık.
Sizlere sunmakta olduğum 64üncü Hükûmet Programımız,
son seçim beyannamemizde yer alan hedeflerimizi, 10uncu Kalkınma
Planımızı, yapısal dönüşüm
programlarımızı, projelerimizi, kamuoyuyla
paylaştığımız çeşitli strateji belgelerimizi ve
taahhütlerimizi esas almaktadır. Geçmişte olduğu gibi, bugün de
halkımıza verdiğimiz sözleri esas alıyor, siyasete olan
güveni bu zeminde daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Güven ve istikrarı
pekiştirerek öngörülebilir bir ortam içinde ülkemizi hızlı bir
şekilde büyütme kararlılığındayız.
Takdirinize sunduğumuz ve güveninizi beklediğimiz bu program,
yeni bir hamle döneminin perdesini açacak ve yeni yüzyılın yükselen
ülkesi Türkiyeyi, bölgesinde ve dünyada hak ettiği konuma
ulaştıracaktır.
Ülkemiz, 2002den bu yana, AK PARTİ hükûmetleriyle oluşan
istikrar ve liderlikle, hem bölgesindeki kaostan hem de küresel ekonomik
krizlerden pozitif bir şekilde ayrışmayı
başarmıştır. 64üncü Hükûmet döneminde de küresel ve
bölgesel anlamda en değerli sermayeye dönüşen istikrarımızı
koruyacağımızı, zorlu süreçlerde liderlik
göstereceğimizi milletimizin bilmesini isterim. Türkiye tarihî bir
dönemeçte istikrar ve güven adası olmaya devam edecektir. Aynı
şekilde dinamik nüfus ve ekonomisiyle kurumlarını
güçlendirirken, ihtiyaç duyduğumuz reformlar da bir bir hayata geçirilecektir.
64üncü Hükûmet tam anlamıyla bir reform hükûmeti
olacaktır. Dünyanın ve ülkemizin değişen şartları
ve 2023 vizyonumuz çerçevesinde, kritik alanlarda yapacağımız
reformlar ile milletimizin bize verdiği emanete en güçlü şekilde
sahip çıkacağız. Bugünün ihtiyaçlarına cevap vermenin
ötesinde, başta çocuklarımız ve gençlerimiz için olmak üzere,
geleceğin Türkiyesini inşa edeceğiz. Reformlarımız
sonucunda daha özgür, daha rekabetçi ve insan odaklı bir anlayış
içerisinde refahını daha adil paylaşan bir Türkiyeye
kavuşma idealini sürdüreceğiz.
Bu kapsamda, 6 temel alanda reformlarımızı
yoğunlaştıracağız. Bunlar; demokratikleşme ve
adalet, eğitim, kamu yönetimi, kamu maliyesi, reel ekonomide köklü
değişim ve öncelikli dönüşüm programları alanında
gerçekleştireceğimiz reformlardır.
Değerli milletvekilleri, demokratikleşme ve
adaleti insan onurunun yüceltilmesinin bir gereği olarak gördüğümüz
gibi ekonomik ve sosyal gelişmemizde de kritik bir zemin olarak
değerlendiriyoruz. Öncelikle, demokratikleşme perspektifimizin
odağında insan onuru bulunduğunun altını çizmemiz
gerekiyor. İnsan onurunu zedeleyen hiçbir uygulama ve politika meşru
görülemez ve gösterilemez. İnsan onuru ile taçlandırılan Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığı kimliği taşıyan hiç
kimse, hiç bir makam ve güç sahibi tarafından tahkir edilemez; inancı,
rengi, cinsiyeti, dili, ırkı, siyasi düşüncesi, felsefi anlayışı
ve hayat tarzı sebebiyle ayrımcılığa maruz
bırakılamaz, herhangi bir şekilde nefret söylemine muhatap
kılınamaz.
Özgürlük alanlarını genişletmenin
yanı sıra, diğer bir temel önceliğimiz,
insanımıza yapacağımız yatırımlar
olacaktır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda gerçek rekabet üstünlüğü
insan unsurundan bağımsız düşünülemez. Eğitimde
erişim meselesini büyük oranda çözmüş hükûmetler olarak, önümüzdeki
dönemde temel önceliğimiz eğitimin her seviyesindeki kaliteyi
artırmak olacaktır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi,
ortak değerlerimizi özümsemiş olarak bilgi tabanlı ekonomiye ve
geleceğe en iyi şekilde hazırlayacağız. Devletin
millet için var olduğu anlayışı içinde, kamu yönetiminde ve
kamu maliyesinde halkımızın ve ekonomimizin ihtiyaçları
doğrultusunda reformlar gerçekleştireceğiz. Devletin gerçek ve
tek sahibi olarak gördüğümüz vatandaşlarımız adına
kamu yönetiminin tüm işlerinin şeffaf, katılımcı ve
hesap verebilir bir biçimde gerçekleştirilmesi temel
şiarımızdır.
Kamu maliyesinde yapacağımız
reformların hedefi, değişen koşullara uygun olacak
şekilde daha etkin, hesap verebilir ve şeffaf bir mali yönetim
sistemini sağlamak olacaktır.
Bir diğer reform alanımız ise reel
sektördür. Bu sektörde köklü değişimler gerçekleştirmek ana
hedeflerimiz arasındadır. Üreten, istihdam oluşturan,
ihracatını artıran bir ülke olma yolunda, reel sektörün
yatırım ve işletme aşamalarında çok daha güçlü ve
rekabetçi olmasını amaçlıyoruz. Bu çerçevede
atacağımız adımlarla, üretim yapımızda ileri
teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli ürünlerin payını
artıracağız. İnsan gücümüzün niteliğini
geliştirecek, iş ve yatırım ortamını
iyileştirecek, stratejik sektörlerde dönüşümü gerçekleştirecek
ve bilgi toplumuna dayalı bir altyapı oluşturacağız.
Bütün bu alanları kapsayan, ekonomimizin kılcal
damarlarına dokunan, çok daha ayrıntılı bir reform paketi
olarak, öncelikli dönüşüm programlarımızı da kararlı
bir şekilde hayata geçireceğiz. Bu programlarımızla
tasarruf oranlarımızı artırmayı, artan
tasarrufları daha üretken alanlara yönlendirmeyi ve potansiyel büyümemizi
daha üst noktalara yükseltmeyi hedefliyoruz.
Değerli milletvekilleri, yeni anayasa ve yargı
reformu başta olmak üzere yapacağımız
çalışmalarda, en geniş uzlaşma arayışı
içinde ülkemizin uzun zamandır beklediği adımları
atacağız. Böylece, özgürlük alanlarının daha da
genişletileceği, herkesin birlik içinde
farklılığını yaşamasının mümkün
olacağı, çok daha yenilikçi ve rekabetçi bir toplumsal düzen de
oluşmuş olacaktır.
Bu bağlamda, geleneksel irfan merkezleri ve Alevi
vatandaşlarımızın inanç ve kültür temelli talepleri
karşılanacaktır. Cemevleri, eğitim sisteminde
bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri
oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog
içinde, demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları
atacağız. Geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine bu çerçevede
hukuki statü tanıyacağız.
Başta eğitim, istihdam ve iskân sorunları
olmak üzere, Roman vatandaşlarımızın sorunlarının
çözümüne hız vererek her türlü ayrımcılık zeminini ortadan
kaldıracağız.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan gayrimüslim
azınlıkları herhangi bir ayrımcılığa maruz
bırakmayacak şekilde bütün hukuki ve fiili tedbirleri almaya devam
edeceğiz. Temel hak ve özgürlükler alanında uluslararası normlar
tüm politikalarımıza esas teşkil edecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu ve
Türkiye İnsan Hakları Kurumunu etkinleştirecek ve
uluslararası düzeyde üstlendikleri sorumlulukları
güçlendireceğiz.
Yeni dönemde temel hak ve özgürlüklere ilişkin
uluslararası sözleşmelerin iç hukuka dâhil edilmesine devam edilecek,
özgürlükçü demokratik anlayışla bağdaşmayan bütün
şerhler kaldırılacaktır. Benzer şekilde,
mevzuatımızda anti-demokratik dönemlerden kalan düzenleme ve
uygulamaların ayıklanması süreci tamamlanacaktır. Ekonomik
ve Sosyal Konsey ile ilgili yasal düzenlemeyi gerçekleştirerek konseyi
yönetim, yönetişim ilkeleri çerçevesinde etkin bir biçimde
çalıştıracağız. Sivil toplumun geliştirilmesi ve
güçlendirilmesine dair çerçeve yasa çıkaracağız. Bu kapsamda,
sivil toplum kurumlarının hukuki statülerinin, kurumsal
yapılarının, faaliyetlerinin, kamu kurumlarıyla
ilişkilerinin, mali kaynaklarının düzenlenmesini
sağlayacağız.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin
demokratikleşmesinde ve refahının artmasında millî birlik
ve kardeşlik süreci tarihî bir çabaya karşılık gelmektedir.
AK PARTİ olarak ilk günden itibaren millî birlik ve kardeşlik
perspektifiyle şekillendirdiğimiz siyasetle,
vatandaşlarımızın devletimize aidiyetini zedeleyen,
milletimizin farklılıklarını zenginlik yerine tehdit olarak
gören anlayışların terkedilmesi için büyük çaba gösterdik.
Yakın tarihimiz boyunca hiçbir seçilmiş hükûmetin gösteremediği
cesaret ve kararlılıkla sorunların üzerine gittik. Çözüm
iradesini ortaya koyduğumuz millî birlik ve kardeşlik sürecinde dönüm
noktası, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın Başbakan olarak 2005
yılında Diyarbakırda yaptığı konuşma
olmuştur. Bu konuşmayla tabular yıkılmış, etnik
temelli sorunlara demokratik süreç içerisinde çözüm bulunacağı açık
bir şekilde dile getirilmiştir. İlk kez bir hükûmet bu sorunla
açıkça yüzleşme cesaretini göstermiştir. AK PARTİ
hükûmetlerinin halkımız tarafından destek gören bu cesur
adımları, çeşitli terör saldırıları ve provokatif
eylemler ile sekteye uğratılmaya çalışılmış,
buna rağmen ülkemizin bu temel ve tarihî sorununun çözümü için
kararlılıkla bu politika sürdürülmüştür. Hükûmetimiz bir yandan
terörle kararlı bir şekilde mücadele edecek, diğer yandan
demokratikleşmeyi ve çözüm iradesini sürdürecektir. Demokratikleşme
ile eş zamanlı olarak yatırım, üretim ve istihdam
imkânlarının geliştirilmesi başta olmak üzere, terörden
etkilenen yörelerimizin ekonomik ve sosyal rehabilitasyonuna dönük
çalışmaları hızlandırarak devam ettireceğiz.
Kalıcı huzuru tesis etmek amacıyla çıkardığımız
6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin
Güçlendirilmesine Dair Kanun ile silahın tamamen gündemden
çıktığı bir noktaya ulaşmak için gereken tüm
tedbirleri alacağız.
Süreci sabote etmeye, akamete uğratmaya
çalışan terör örgütü, kamu düzenini bozmaya çalışarak
silahlı çatışmaya geri dönmüştür. Özellikle, doğu ve
güneydoğuda yaşayan insanlarımıza yönelik her türlü
baskı, şiddet ve illegaliteye başvuran örgüt, Türkiyeyi terk
etmemiş, silah bırakmaya direnç göstermiştir. Terör örgütünün
eylem ve sabotajları, süreci sürdürülebilir olmaktan
çıkarmıştır.
Halkın hakkını, hukukunu koruyabilmek için
kamu düzenini tahkim ederek özgürlük, güvenlik dengesini kurmak mutlak
gerekliliktir. Daha önce olduğu gibi 64üncü Hükûmet olarak da hukuk
içinde yürüttüğümüz terörle mücadelede, vatandaşın
mağduriyet yaşamamasını, aksine vatandaşların
temel haklarını garanti altına alacak bir kamu düzeninin tesis
edilmesini amaçlamaktayız. Bu anlayışla, reformlardan,
hizmetlerden, yatırımlardan asla vazgeçmeyecek, geri adım
atmayacağız.
Süreçte, farklı sebeplerle oluşan güvenlik
risklerini gidermek, bölge insanını ceberut ve zalim örgütün
baskısından korumak, devletimizin en öncelikli görevidir. Akan kan
duruncaya ve kamu düzeni tesis edilinceye kadar terörle mücadelemize, hukuk ve
kardeşlik tam anlamıyla tesis edilinceye kadar da çözüm irademize ve
demokratikleşme sürecimize devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki dönemde,
demokratikleşme çabalarımızı sürdürürken tüm meşru
toplumsal kesimleri muhatap alan bir anlayış içinde hareket edecek,
hiçbir kesimin tek tipçi bir anlayışı
vatandaşlarımıza dayatmasına izin vermeyeceğiz.
İktidara geldiğimiz günden beri, bütün AK PARTİ hükûmetlerinin
programlarında çoğulcu ve özgürlükçü yeni bir anayasa vaadi bulunmaktadır.
Önümüzdeki dönemde sivil, katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü
bir demokratik ve sivil anayasanın yapımına öncülük etmeye
kararlıyız. Bu dönemin yüce Meclisini de Türkiyenin ilk sivil
anayasasını demokratik şartlarda yapmış olan bir
Meclis olarak taçlandırmak istiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Diğer siyasi partileri de
aynı anlayış içinde katkı vermeye davet ediyoruz.
Yeni anayasa, çağdaş demokrasi
anlayışını yansıtmalı, mümkün olan en geniş
mutabakatla ve demokratik yöntemlerle hazırlanmalı, geniş
toplumsal kesimlerce sahiplenilmelidir.
Yeni anayasa, bireysel özgürlüklere dayanmalı,
yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığını sağlamaya yönelik kurumsal
güvenceleri içermeli ve siyasi sistemin işleyişindeki belirsizlikleri
ortadan kaldırmalıdır. Bu anlayışla, yeni dönemde yeni
anayasayı Türkiyede demokrasi, insan hakları ve hukukun
üstünlüğünün kökleşmesi bakımından hayati bir aşama
olarak görmekteyiz.
Yeni anayasa, cumhuriyetimizin insan hakları ve
demokrasi konularındaki kazanımlarını geleceğe
taşımalı ve vesayetin izlerini kökten silmelidir.
Hükûmetlerimizin öncülüğünde gerçekleştirilen
2004, 2007 ve 2010 Anayasa değişikliklerini ve Mecliste
oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu
çalışmalarını yeni anayasa için güçlü bir zemin olarak
görüyoruz.
Yeni ve sivil anayasamız, bireysel hak ve
özgürlükleri esas alırken, Türkiyenin birikimi üzerine inşa
edilecek, taraf olduğumuz uluslararası normları gözeterek
demokratik bir anlayışla hazırlanacaktır.
Yeni anayasa, milletimizin kültürel ve toplumsal
çeşitliliğini tanıyan, kapsayıcı ve
kuşatıcı bir vatandaşlık tanımını temel
alacaktır.
64üncü Hükûmet döneminde doğrudan anayasal sistemle
bağlantılı seçim kanunları, Siyasi Partiler Kanunu ve sair
temel kanunlar yeni anayasa metniyle birlikte bir bütün olarak yenilenecektir.
Yeni anayasayla Türkiyenin,
katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan
ve etkili işleyen bir hükûmet modeline kavuşmasını elzem
görüyoruz. Sadece temsilin değil, istikrarın da oluşmasına
imkân sağlayan, vesayet odaklarının önünü tamamen kapatan
çağdaş ve etkin bir hükûmet sisteminin hayata geçmesini arzu
ediyoruz.
AK PARTİ hükûmetleri döneminde hayata geçirilen
demokratik reformlar, vesayete karşı mücadelede elde edilen
kazanımlar ve Mecliste sağlanan güçlü temsil sayesinde mevcut
sistemin zaafları dönemsel olarak aşılarak istikrarlı ve
etkin bir yönetim imkânı sağlanmıştır ancak mevcut
sistemin yetki, görev ve sorumluluk paylaşımında pek çok
muğlaklıklar barındırması, siyasal sistemin
şümullü bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesini zorunlu
kılmaktadır. Bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak
demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin
yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan yeni
Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim
dolayısıyla başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim
modeli olduğuna inanıyoruz. Bu konuda hiçbir dayatma tutumu içine
girmeden, farklı önerilere açık olarak, tam bir özgürlük ortamı
içinde, meseleyi kişiselleştirmeden verimli bir
tartışmanın gerçekleşmesini arzu ediyoruz. Milletimizin
teveccühüyle hazırlayacağımız özgürlükçü ve insan
odaklı yeni anayasayla seçimlerin istikrar üretebildiği, yasama ve
yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, güçler
ayrılığının tahkim edildiği, demokratik denge ve
kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal
farklılıkların siyasal temsilinin
sağlandığı, ademimerkeziyetçi bir idare sisteminin
güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı
yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz.
Adaleti mülkün ve meşruiyetin temeli, hukuk
devletinin esası olarak görüyoruz. Bizim için yargı sistemi, hukukun
üstünlüğüne dayalı, herkesin güven duyduğu, her türlü güç
odağından bağımsız, tarafsız, vatandaş
taleplerine hızlı cevap verebilen bir yapıda
olmalıdır. Yargının hukuk güvencesi oluşturması,
uluslararası standartlarda ve demokratik usullerle işlemesi temel
prensibimizdir. Yargı erkinin güven veren, öngörülebilirliği
sağlayan, ideoloji, siyasal tasavvur veya inanç dikte etmeyen ve
bunların etkisinde kalmayan bir çerçeveye kavuşması
gerektiğine inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki dönemde 64üncü
Hükûmet olarak temel önceliklerimizden biri, yargı sistemimizde köklü
düzenlemeler yaparak ileri standartlarda bir yapı oluşturmak
olacaktır. Yargı sistemimizi, başta Avrupa Birliği olmak
üzere, uluslararası norm ve standartları esas alarak
hazırlayıp daha önce ilan ettiğimiz yargı reform stratejisi
çerçevesinde yeniden yapılandıracağız. Demokratik bir ülke
olarak Türkiye, hukuk düzeniyle kendi yurttaşlarının
özgürlüklerini korumaya, uluslararası topluma güven vermeye, yerli ve yabancı
yatırımcılar için güvenli bir liman olmaya devam edecektir.
İkincil düzenlemelerle oluşturulabilecek detayları yasalardan
ayıklayacak ve mevzuat enflasyonuna son vereceğiz. Yeni Yargı
Reform Stratejisi Belgesini etkin bir biçimde uygulayarak hayata
geçireceğiz. 64üncü Hükûmet olarak yargıda etkinlik,
hızlılık, hesap verebilirlik, ekonomiklik ve
şeffaflığı sağlayacağız.
Anayasal değişikliklere bağlı olarak
yüksek yargıda içtihat düzeyindeki
dağınıklığı gidereceğiz. Bu çerçevede,
askerî yargı, disiplin mahkemeleri çerçevesinde sadece faaliyet gösterecektir.
Temyiz mahkemelerinin alt dereceli mahkemeler üzerindeki hukukilik denetiminin
ötesine taşan etkilerini azaltacağız ve temyizi hukuki denetim
ile sınırlandıracağız.
Yargı üst yönetiminin oluşumunda bu yüce
Meclisin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin rolünü güçlendireceğiz. Böylece
yargının toplumsal meşruiyetini artıracağız.
Yüksek mahkeme üyeliğini Avrupa örneklerine benzer şekilde makul
sürelerle sınırlayacağız. HSYKyı yeniden
yapılandırarak Hâkimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek
Kurulunu ayrı ayrı kuracağız.
Hukuk eğitimini güçlendireceğiz. Adalet
alanında meslek içi eğitimi, meslek hayatı boyunca ölçme ve
değerlendirmeyi mümkün kılacak şekilde yeniden düzenleyeceğiz.
Yargı mensuplarının alanlarında uluslararası
gelişmeleri yakından takip etmelerini sağlayacak
çalışmaları da artıracağız.
Bilirkişilik müessesesini yeniden
yapılandıracağız. Hukukun tüm dallarında alternatif
uyuşmazlık çözüm yollarına ağırlık verecek,
yargıya ulaşılabilirliği kolaylaştırmak
amacıyla savunma hakkı ve adli yardımı
güçlendireceğiz.
Koruyucu ve önleyici hukuk
yaklaşımını yaygınlaştıracağız.
Bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesine getirdiği
aşırı iş yükünün mahkemenin işlevselliğine zarar
verme ihtimali karşısında bu uygulamayı gözden
geçireceğiz.
Ülke genelinde ideal yargılama sürelerinin
belirlenmesini ve yargıda zaman yönetiminin uygulanmasını
sağlayacağız. Adli ve idari yargıda istinaf mahkemelerinin
hayata geçmesini temin edeceğiz.
Ceza infaz sistemini mükerrer suçluluğu önleyecek
şekilde etkili hâle getireceğiz. Denetimli serbestlik sistemini daha
etkin hâle getirecek ve kamu-sivil toplum iş birliğinin
artırılmasını sağlayacağız.
Adli Tıp Kurumunun kapasitesini
geliştireceğiz. Bu alandaki hizmetleri ülke geneline
yaygınlaştıracak, dosya ve raporların bekleme sürelerinin
daha da kısalmasını sağlayacağız. Ayrıca,
Adli Bilimler Akademisini kurarak bu alandaki ileri araştırmalara ve
eğitimlere ortam hazırlayacağız.
Değerli milletvekilleri, siyaset
anlayışımız insanı, insan onurunu merkez kabul eder.
Bu onurun güvencesi ise özgürlük ve güvenlik dengesidir. Bunlar birbirini
dışlayan değil birbirini bütünleyen kavramlardır.
Geçmişte kaygılar ve korkularla şekillenen devletin
güvenliği yaklaşımını vatandaşa güven temelinde
yeniden ele alarak devlet-toplum-fert ilişkisini güçlendirecek bir
yaklaşımı öne çıkaracağız.
64üncü Hükûmet döneminde de icraatlarımızda
özgürlüklerin güven içinde ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde
yaşanmasına yönelik prensibimizi hayata geçirmeye
kararlıyız. Etnik, dinî veya mezhebî kavramları suistimal eden
tüm terör örgütlerine yönelik mücadelemizi kararlılıkla
sürdüreceğiz. Bu duruş ve mücadelemizde hukukun üstünlüğünü
temel alacak, güvenlik hizmetlerini şeffaflık, katılımcılık
ve hesap verebilirliği artıracak mekanizmalarla daha fazla
destekleyecek, masum vatandaşlarımızın zarar görmemesi için
azami hassasiyeti göstermeye devam edecek ve güvenlik birimlerine olan güveni
daha da pekiştireceğiz. Önümüzdeki dönemde de terörizm, örgütlü
suçlar, siber suçlar, narkotik suçlar ve kaçakçılıkla mücadelede
ulusal ve uluslararası kuruluşlar arasındaki iş
birliğini güçlendirecek, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu
suçlarla ilgili kararlı mücadelemizi sürdüreceğiz.
Uyuşturucu ile mücadeleye yönelik güvenlik
önlemlerini artıracak, bu alandaki suç örgütlerinin üzerine
kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz. Önleyici ve koruyucu
güvenlik hizmetlerine öncelik verecek ve risk yönetimine geçeceğiz. Önümüzdeki
dönemde de vatandaşla kolluk güçleri arasındaki ilişki güven
esasına dayalı olacaktır.
Toplum destekli kolluk yaklaşımını
güçlendireceğiz. Sınırlarımızın
korunmasından sorumlu olacak yeni, profesyonel bir sınır
kolluğu teşkilatının da kurulmasını
sağlayacağız.
Ülkemizde vesayetçi aktör ve kurumların siyaset
üzerindeki nüfuzunu kırmak üzere kararlı bir irade sergilenmiş
ve siyasal sistemi demokratikleştirme hedefinde ciddi ilerlemeler
kaydedilmiştir ancak geleneksel vesayetçi aktör ve kurumlarla yürüttüğümüz
mücadele neticesinde ülkemiz millî iradeye dayalı demokratik bir siyasal
sistemi inşa etme hedefine odaklanmışken yeni bir vesayet
odağının saldırılarına maruz
kalmıştır. Millî güvenliğimizi ve meşru demokratik
sistemimizi tehdit eden bu yeni vesayet odağı paralel devlet yapılanmasıdır.
Yargı ve güvenlik bürokrasisini, sivil toplumun çeşitli kesimlerini
ve iş dünyasını tesiri altına almaya çalışan bu
yeni vesayet odağının siyaseti kendi hedefleri doğrultusunda
dizayn etme çabaları, bürokrasi içinde şeffaflığı yok
eden gayretleri ve vesayetçi anlayışı millî güvenliğimizi
tehdit etmektedir. Millî iradeden aldığımız güçle bu ve
benzer yapıları tamamen ortadan kaldıracak şekilde
kararlı mücadelemize devam edeceğiz. Kamu yönetimi reformunu etkili
bir şekilde hayata geçirmeye ve koordinasyonu güçlendirmeye yönelik olarak
bir başbakan yardımcısı koordinatörlüğünde reform
görev gücü oluşturacağız. Avrupa Yerel Yönetimler
Şartıyla uyumlu olarak merkezî idare ve yerel yönetimler arasındaki
ilişkileri yeniden düzenleyeceğiz. Ayrıca yerelleşmeyi,
yerel yönetimlerin güçlendirilmesini sağlamak üzere etkin bir denetimi
esas alan yasal düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Merkezî yönetim ve
mahallî idarelerin sundukları hizmetler için ülke çapında asgari
hizmet standartları belirleyerek standartlara uygunluk denetimini merkezî
idare eliyle yapacağız. Devlet personel rejimimizi
etkinleştirecek, kamuda insan gücü planlaması yapacağız.
Nispeten geri kalmış yörelerimizde yeterli ve nitelikli personel
istihdamına yönelik tedbirleri geliştireceğiz.
Değerli milletvekilleri, güvenlik ve adalet
dengesini gözeterek özgürlük alanlarını genişleteceğimiz
64üncü Hükûmet döneminde diğer bir temel önceliğimiz
insanımıza yapacağımız yatırımlar olacaktır.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda gerçek rekabet üstünlüğü insan
unsurundan bağımsız düşünülemez. Eğitimde erişim
meselesini büyük oranda çözmüş hükûmetler olarak önümüzdeki dönemde temel
önceliğimiz eğitimin her seviyesinde kaliteyi artırmak
olacaktır. Ülkemizin insan kaynağını çağdaş dünya
ile rekabet edebilir donanıma kavuşturan ve hayat boyu süren bir
süreç olarak eğitimi insani kalkınmamızın odağına
yerleştiriyoruz. AR-GE ve yüksek teknoloji yatırımlarına
büyük destekler vererek teknoloji tüketen değil, teknoloji üreten bir ülke
olacağız. Niceliksel kalkınma niteliksel derinlik
kazanacaktır. 64üncü Hükûmet olarak da eğitim kalitesini yükselten;
etkili sağlık hizmeti sunan; nüfusun dinamizmini ve aile
yapısını koruyarak geliştiren; kadınına, gencine,
çocuğuna ve çalışanına hak ettiği yeri, önemi ve
desteği veren bir yaklaşımda olmayı benimsiyoruz. Bu
yaklaşımla Türkiyenin yüksek insani gelişmişlik
kategorisinden çok yüksek insani gelişmişlik kategorisinde olan
ülkeler arasına girmesini hedefliyoruz. Devletin gerçek ve tek sahibi olarak gördüğümüz
vatandaşlarımız adına kamu yönetiminin tüm işlerinin
şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir biçimde
gerçekleştirilmesini sağlayacağız. Bu çerçevede, kamu
yönetimindeki politika uygulamalarımızda yolsuzlukla mücadeledeki
kararlılığımız sürecektir. Halkımızı
gerektiğinde en üst siyasi ve bürokratik düzeyde bilgilendirmeyi ve onlara
hesap vermeyi demokratik hukuk devleti anlayışımızın
bir parçası olarak görüyoruz. Geçtiğimiz dönemde kamuoyuyla
paylaştığımız şeffaflık paketini süratle
hayata geçireceğiz. Siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının
finansmanının şeffaflaştırılmasına yönelik
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Siyasi
Partiler Kanununda değişiklikler yapacağız. Mal
bildirimlerinin şeffaf olmasını sağlayacağız.
Yüksek mahkeme başkan ve üyeleri ile daire başkanlarının
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına mal bildiriminde
bulunmasını sağlayacağız.
Değerli milletvekilleri, her alanda olduğu gibi
ekonomi alanında da yeni bir döneme giriyoruz. AK PARTİ hükûmetleri
olarak sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma için ileri demokratik
standartları ve evrensel hukuk normlarına dayalı olarak
işleyen adil bir yargı düzenini esas aldık. Yargı reformu
başta olmak üzere katılımcı demokrasi ve yönetim
alanında sağlamakta olduğumuz ilerlemeler önemli bir
aşamaya gelmiş olan ekonomik dönüşüm sürecimizi
sağlamlaştırmak ve geliştirmek açısından da
kritik bir rol oynamaktadır. 64üncü Hükûmet döneminde de bir yandan
makroekonomik istikrar ve kazanımlarımızı güçlendirirken
diğer yandan da mikroekonomik ve sektörel dönüşümlere
odaklanacağız. Son on üç yılda üst-orta gelir grubuna
yükselttiğimiz ülkemizin yüksek gelir grubu ülkeleri arasına girmesi
temel amacımızdır. Güven ve istikrar içerisinde büyüyecek olan
ekonomimizin temelini nitelikli, girişimci ve yenilikçi
insanımız, bilgi ve teknoloji ile katma değeri yükselten
işletmelerimiz oluşturacaktır. Yeni dönemde de ekonomide temel
prensibimiz enflasyonun kalıcı bir biçimde düşük, tek haneli
oranlara çekilmesidir. Para politikalarının temel amacı fiyat
istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Bu dönemde de para
politikası finansal istikrarı gözetecek ve fiyat
istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla
uygulayacağımız büyüme ve istihdam politikalarını
destekleyecektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mülkiyet
hakkı ve girişim özgürlüğünü koruyacağız.
Mevzuatın öngörülebilir ve sarih olmasını sağlayacak,
kazanılmış hakların korunmasını temin
edeceğiz. Kamunun etkin olarak işletilmesini ve
öngörülebilirliği sağlayacağız. Özel sektörün ihtiyaç
hissettiği hizmetlere yönelik temel fiziki ve sosyal altyapıyı
da sunacağız. Üretken alanlarda yenilikçi ve girişimci özel
sektör öncülüğünde büyüyeceğiz. Dışa açık bir ekonomi
olarak her alanda rekabetçiliği geliştirecek, küresel
yatırımları ve nitelikli insan gücünü cezbedeceğiz.
Bir diğer reform alanımızsa reel
sektördür. Bu sektörde köklü değişimler gerçekleştirmek ana
hedeflerimiz arasındadır. Üreten, istihdam oluşturan,
ihracatını artıran bir ülke olma yolunda reel sektörün
yatırım ve işletme aşamalarında çok daha güçlü ve
rekabetçi olması için gerekli tedbirleri alacağız.
Değerli milletvekilleri, günümüzde ekonomik
gelişmenin ana dinamiğini bilgi üretimi ve bilginin katma değere
dönüşümü oluşturmaktadır. Doğal kaynaklara ve geleneksel
üretim biçimlerine dayalı ekonomik yapıların sürdürülebilir
olmadığını görüyoruz. Geleceğin dünyasını,
insana ve insanla var olan bilim ve teknolojiye, bunların
ticarileşmesine ortam hazırlayan bilgi tabanlı bir ekonomi
inşa eden ülkeler kuracaktır.
64üncü Hükûmet olarak, kalkınma stratejimizin
özünü; daha donanımlı, daha yenilikçi ve girişimci, bilgi üreten
ve bunu yüksek katma değere dönüştüren insanımız ve
işletmelerimiz kuracaktır. Büyük ekonomiler arasına girme
hedefimize ulaşmak için teknoloji üreterek katma değeri yüksek ürünler
ihraç eden bir konuma hızlı bir şekilde ulaşmayı
planlıyoruz. Bunun için bilgi üreten ve bilgiyi nitelikli bir biçimde
kullanarak ticari değere dönüştüren, etkin işleyen bir AR-GE ve
yenilik ekosistemini oluşturacağız. Yeni dönemde AR-GE ve
yenilik faaliyetlerinin artırılmasına yönelik destek
sağlayan kurumlar arasında koordinasyonu güçlendirecek ve desteklerin
etkinliğini artıracağız. Dışa
bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde yerli
ürün ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik araştırma
programlarını destekleyerek etkinleştireceğiz.
Küresel kriz sanayisi güçlü olan ülkelerin
dayanıklılığını bir kez daha ortaya
koymuştur. Sanayi başta olmak üzere, üretken alanlara
yatırım yapan ülkeler zor dönemlerde gerekli esneklikleri
gösterebilmekte, yeni üretim biçimleriyle krizleri aşabilmektedir.
Sanayinin geliştiği ülkeler aynı zamanda iş gücü
donanımının ve iş yapma disiplininin yüksek olduğu
ülkelerdir. Sanayisi yükselen bir ülke olarak, gelecekte de güçlü bir sanayi ve
üretim kültürünün destekleyicisi olacağız.
Önümüzdeki dönemde büyük çaplı ve yatırım
niteliğindeki kamu alımlarında alıcı kurumların
yerli sanayiyi geliştirecek yönde kamu alım sürecini yönetme
kapasitesini geliştireceğiz.
Kamunun oluşturduğu uygun ortamda
girişimcilik kültürünün güçlenmesi ve girişimci dostu bir ekosistemin
oluşması temel politikamızdır.
64üncü Hükûmet olarak, hızlı büyüyen ve büyüme
potansiyeline sahip girişimler ile yenilikçi KOBİleri desteklemeyi
istikrarlı ekonomik büyümenin ve sosyal gelişmenin önemli bir
gereği olarak görüyoruz.
Yeni dönemde bilgi toplumuna dönüşüm sürecimizi daha
da hızlandırmayı temel bir amaç olarak benimsiyoruz. Bilgi ve
iletişim teknolojilerinden etkili bir araç olarak faydalanarak bilgi
tabanlı ekonomiye dönüşümü ve nitelikli istihdamı geliştirmeyi
hedefliyoruz.
Değerli milletvekilleri, çevreyi gelecek nesillere
karşı bir sorumluluk bilinciyle ele almakta ve bir emanet olarak
görmekteyiz.
Diğer yandan, dünyada giderek artan oranda nüfusun
şehirlerde yaşadığını, zenginliğin ve
kültürün şehirlerde geliştiğini dikkate
aldığımızda, yaşanabilir şehirler oluşturmak
temel önceliğimizdir. Bu süreçte medeniyetimizin üzerinde
yükseleceğini düşündüğümüz şehirlerimizin kültürümüzün renklerini
yansıtan ve yaşadığımız zamanın çizgilerini
barındıran, altyapısı sağlam, afetlere
dayanıklı ve çevreye duyarlı bir biçimde gelişmesini
hedefliyoruz.
64üncü Hükûmet olarak, ülkemizin bölgeleri
arasındaki farklılıkları azaltarak, yaşam
standartlarını birbirine yaklaştırarak topyekûn
kalkınmayı sağlama anlayışını sürdürmekteyiz.
Şehirlerimizin sosyal ve iktisadi durumuna bakmadan
her insanı kuşatan, kucaklayan mekânlar olması gerektiğine
inanıyoruz. Sadece bugünün şehirlerine, bugünün insanına,
bugünün Türkiye'sine karşı sorumlu değiliz. Bugünden
yarını inşa etmenin, yarını imar etmenin sorumluluğunu
omuzlarımızda taşımanın bilinciyle,
insanımızı şehrin odağı hâline getirmek,
şehirlerimizi huzurlu, mutlu ve özgüven içinde yaşayan insanlardan
oluşan kaliteli birer yaşam merkezi hâline dönüştürmek mekân
planlamamızın temel prensibidir. Önümüzdeki dönemde, başta kadim
şehirlerimiz olmak üzere tüm mekânlarımızda politikamız,
dikey değil yatay yapıyı desteklemek olacaktır.
Şehirlerimizi tabiat ve kültürle iç içe yaşanacak ortamlar olarak
korumak ve geliştirmek en önemli önceliklerimiz arasında yer
alacaktır. Hedefimiz, şehirlerimizi insan dostu, çevre dostu, estetik,
katılımcı ve müreffeh marka şehirler hâline getirmektir. Bu
doğrultuda, imar mevzuatını günün ihtiyaçlarına uygun
olarak revize edeceğiz. Kentsel tasarım ilkelerini ve
uygulamalarını, engelli, yaşlı, hareket
kısıtlılığı olanlar gibi özel ilgi bekleyen
kesimlerin hizmetlere erişimini kolaylaştırmak üzere
geliştireceğiz.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarları olarak, ilk günden itibaren adaleti sadece ekonomik ve sosyal
hayatta değil, siyasette ve dış politikada da tesis etmeyi görev
edindik. Kutsal bildiğimiz bu görev bilincini iç ve dış
şartlar ne olursa olsun hiç bırakmadık. Dış
politikamızı hakkaniyet eksenine oturttuk. Modern Türkiye tarihinde
geçmiş hükûmetlerle mukayese götürmeyecek şekilde dış
politikamıza etkinlik kazandırdık. Dış politikada hem
süreklilik hem de değişimi esas aldık. Türkiyeyi hükûmetlerimiz
döneminde bağımsız, etkin ve perspektif üreten bir dış
politikaya kavuşturduk. Bölgemizde krizlerin
yoğunlaştığı bir dönemde krizlere dirayetli bir
şekilde muhatap olmaktan imtina etmedik. Siyasi istikrara dayalı
güçlü sivil yönetimimiz diğer alanlarda olduğu gibi, dış
politikada da büyük bir avantaj oluşturdu. Dış politika
alanında Türkiye pasif bir izleyici değil, inisiyatif ve sorumluluk
alan bir ülkedir. Bölgemizdeki gelişmelere cevap üretmenin ötesine
geçerek, küresel meselelerde pozisyonlarını belirlemiş olan
Türkiye, insanların hak ve hukuk taleplerini merkeze koyan, ahlaki ve
vicdani yaklaşımı samimiyetle içselleştiren çok boyutlu dış
politikasıyla, son derece çalkantılı bir dönemde unutulmuş
veya dışlanmış mazlum halklar için bir ümit
ışığı olmuştur. Türkiyeyi öncü bir ülke hâline
getirmeyi hedefledik. Gücümüzü şefkat, merhamet ve adalet ekseninde
büyütme ilkesinden hareket ettik. Dünyadan kopuk değil, her alanda
dünyayla bütünleşen bir ülke olmayı şiar edindik.
Dış politikamız vizyona dayalı ve çok
boyutlu olmuştur, çok boyutlu olmaya devam edecektir. Yeni dönemde de al
bayrağı dünyanın her köşesinde dalgalandırabilmek için
Türkiyenin çevresindeki bütün havzalarda etkin ve sonuç alıcı,
vicdani bir dış politika takip etmek için gece gündüz
çalışacağız. Ümitlerini bize bağlamış hiçbir
kardeş halkı yalnız bırakmayacağız. Küresel
çapta, bölgesel etkinlikte uyguladığımız
politikalarımız, oluşturduğumuz bölgesel ve ulusal iş
birlikleriyle önümüzdeki dönemde de ülkemizin itibarını
artırmayı ve küresel kalkınmaya daha fazla katkı vermeyi
sürdüreceğiz. Dış politikada elde ettiğimiz kazanımlar
öncelikli olarak ticareti ve uluslararası doğrudan
yatırımları artırarak ekonomik refahımızı ileriye
taşımakta ve karşılıklı etkileşime
dayalı olarak sosyal gelişimimizi beslemektedir.
Değerli milletvekilleri, adil bir dünya tasavvurumuz
dış politikamızı hem güçlendirmiş hem de
zenginleştirmiştir. Bugün Türkiyenin dünyanın her
tarafındaki mazlumların, mağdurların, mültecilerin ve
muhtaçların yardımına koşmasının temelinde tarihî
misyonumuz olan adalet ve yardımlaşma ilkeleri yatmaktadır. Bu
açıdan, ülkemizin ısrarla takip ettiği değer odaklı
dış politika; dünyada giderek yükselen uluslararası sistemin
demokratikleştirilmesi, adalet ilkesinin hem siyasete hem de ekonomiye
hâkim kılınması taleplerine önemli bir güç katmaktadır.
MUSA ÇAM (İzmir) İflas etti dış
politika, iflas etti.
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) Son G20
Zirvesinde de bu yöndeki çabalarımızın ne ölçüde güç
kazandığını bütün dünya ve ülkemiz, toplumumuz görmüş
bulunmaktadır.
64üncü Hükûmet döneminde de, uzun dönemli bir
perspektifle sağlam değerlere dayalı olarak
geliştirdiğimiz dış politikamızı, önümüzdeki
dönemde de dünya ve ülke şartlarını da dikkate alarak
geliştirmeye devam edeceğiz. Tarih önünde doğru yerde duruyoruz,
doğru yerde durmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu
sıralarından alkışlar) Bu duruşumuzu daha geniş,
etkili ve fazla çabayla önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz.
Kıbrısta müzakere edilmiş bir çözüm ve
Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplum içerisindeki
haklı yerini alabilmesi temel önceliklerimizden biridir. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ekonomik altyapısının
güçlendirilmesi ve refahının artırılması için bugüne
kadar kararlılıkla attığımız adımlara devam
edeceğiz. Ve nitekim yakın zamanda ana vatan ile yavru vatanı su
üzerinden, su borularıyla birleştirip ana vatandan yavru vatana aziz
Anadolu suyunu da götürme imkânına kavuştuk. (AK PARTİ ve
Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar) Kıbrısta
her iki halkın asli kurucu iradelerini, siyasi eşitliklerini ve
Adanın ortak sahibi olmalarını temel alan, müzakere
edilmiş, adil ve kalıcı bir çözüm için garantör ülke olarak
yapıcı katkımızı sürdüreceğiz ve
Birleşmiş Milletlerin bu yöndeki çabalarını
destekleyeceğiz.
2011 yılından bu yana sancılı bir
dönüşüm sürecinden geçmekte olan Kuzey Afrika ve Orta Doğu
coğrafyasında, geçmiş iktidarlarımız döneminde
olduğu gibi birleştirici ve yapıcı bir rol oynamaya devam
edeceğiz. Bölgedeki kriz ve çatışmalara adil, kalıcı
ve sürdürülebilir siyasi çözümler üretilmesi yönündeki çabalarımız da
sürecektir. Orta Doğuda etnik ve mezhebi ayrılıklara
dayalı çatışmaların ve dışlayıcı
yaklaşımların karşısında sosyal bütünleşmeyi
ve kapsayıcı siyasi birliği destekleyeceğiz.
Suriyede dört buçuk yıldır devam eden ihtilaf,
her geçen gün daha da derinleşen insani yıkıma ilave olarak,
bölgesel olarak başlayan ve giderek küresel bir hâl almakta olan güvenlik
ve istikrar açısından oluşturduğu tehditler
bakımından da gündemimizde en öncelikli konumda bulunmaktadır.
Bu ülkede siyasi bir dönüşüm sağlayacak gerçek bir geçiş
sürecinin hayata geçirilmesi için çabalarımızı kararlılıkla
sürdüreceğiz. 64üncü Hükûmet olarak da insani ve vicdani sorumluluk
gereği, rejimin zulmünden ve terörden kaçarak ülkemize
sığınan Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimizin
yaralarının sarılması için gerekli yardımı
sağlamaya, zor günlerinde Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimizin
yanında yer almaya devam edeceğiz.
Orta Doğuda kalıcı istikrarın
sağlanmasının en önemli koşullarından birisi olan
Filistin sorununun adil, kapsamlı ve yaşayabilir bir çözüme
ulaştırılması amacına yönelik gayretlerimiz da
sürecektir, Filistin Ulusal Birlik Hükûmetine yönelik güçlü desteğimiz de
devam edecektir. Başta Haremi Şerifin kutsiyetinin ve statüsünün
muhafazasına yönelik gayretlerimiz olmak üzere, Filistin makamları ve
İslam ülkeleriyle yakın iş birliği içinde tarihî bir miras
ve emanet olarak gördüğümüz Mescidi Aksanın ve Kudüsün
özgürleştirilmesi için her türlü çabayı göstermeye devam
edeceğiz. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından
alkışlar)
Köklü tarihî, insani ve kültürel
bağlarımızın bulunduğu Balkanlarda, güzelim
Rumelimizde barış ve istikrar ortamının korunması
Hükûmetimizin öncelikleri arasında yer almaktadır. Bu çerçevede temel
hedefimiz, bölgedeki bu ortamı tehdit etme potansiyeli
barındıran etnik, dinî, toplumsal ve siyasi gerginliklerin
önlenmesine katkıda bulunmaktır.
Avrupa Birliğine tam üyeliğimiz stratejik hedeflerimiz
arasında en öncelikli sıralarda yer almaktadır.
Hükûmet olarak Avrupa Birliği müktesebatına
uyum sürecini hızlandıracağız. Bu önceliğimizin de
güzel bir yansıması olarak, hükûmet programını sunduktan
hemen sonra, bu hafta sonu pazar günü inşallah Türkiye-Avrupa Birliği
zirvesini de gerçekleştirmiş olacağız. (AK PARTİ ve
Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)
Ancak, Hükûmetimizin göstermiş olduğu samimi
yaklaşıma Avrupa Birliği kurumlarının ve üye ülkelerin
de gerekli karşılığı vermesi gerekmektedir. Avrupa
Birliği müktesebatına yüksek oranda uyum
sağladığımız hâlde belirli fasılların siyasi
mülahazalarla açılmaması Avrupa Birliğinin temel ilkeleriyle
bağdaşmamaktadır. Önümüzdeki dönemde AByle uyum sürecini devam
ettirirken Meclisteki tüm partilerimizin desteğini göreceğimize
inanıyoruz. Geniş bir kabul gören üyelik hedefimiz yasal
düzenlemelerde partiler arası iş birliği için güçlü bir zemin
oluşturmaktadır.
Son dönemlerde Suriyede yaşanan iç
çatışmaların etkisiyle artan mülteci akını, bölge ülkelerini
aşarak başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası
ölçekte bir meseleye dönüşmüş bulunmaktadır. Bu alanda Avrupa
Birliği ile Türkiye diyaloğu ve iş birliğinin önemi giderek
artmaktadır. Avrupa Birliğiyle sürdürdüğümüz ilişkiler
bütünlüğü içinde bu alanda da yeni inisiyatifler geliştirilmesi önem
arz etmektedir. Bu çerçevede, AB sürecine yeni bir ivme kazandırmak ve her
alanda reform çalışmalarını hızlandırmak
amacıyla hazırlanan ABye Katılım İçin Ulusal Eylem
Planını titizlikle hayata geçireceğiz. Avrupa Birliği
sürecine ve bu süreçte yaşanan değişime, dönüşüme inanan
Hükûmetimiz, Avrupa Birliği üyeliği konusunda kararlı ve
istikrarlı politikasını sürdürecektir. Sürecin tüm zorluklarına
rağmen, bizim için Avrupa Birliğiyle yürütülen müzakerelerin
amacı tam üyeliktir.
Geniş bir coğrafyada yakın iş
birliği yaptığımız, bölgesel ve uluslararası
sorunlara karşı dayanışma içinde bulunduğumuz,
müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleriyle ilişkilerimizi ve
iş birliğini karşılıklı saygı ve güven
temelinde geliştirmeye devam edeceğiz. Önemli
ortağımız ve bölgesel iş birliği bakımından
önem taşıyan bir komşumuz olan Rusyayla ilişkilerimizin
dinamiği, merkezinde bulunduğumuz geniş coğrafyayı
yakından ilgilendirmektedir. Önümüzdeki dönemde, enerji ve ticaret
başta olmak üzere, Rusyayla ilişkilerimizi
karşılıklı hassasiyetlere saygı içerisinde ve
müşterek menfaatler doğrultusunda güçlendirmeye gayret
göstereceğiz.
Bu vesileyle, dün sabah saatlerinde Hatay
Yayladağı bölgesinde Türk hava sahasını ihlal eden, müteaddit
uyarılara rağmen hava sahamızı terk etmeyen ve o dakika
itibarıyla milliyeti bilinmeyen bir uçağın Hava Kuvvetlerimizce
düşürülmesiyle ilgili birkaç hususu da huzurunuzda ifade etmek istiyorum.
İhlali yapan uçak beş dakikada 10 defa
uyarılmış, sonuç alınamayınca uluslararası
angajman kuralları çerçevesinde F-16larımız tarafından
kendilerine verilen talimatla müdahale gerçekleştirilmiştir. Suriye
hava sahasından ülkemiz hava sahasına giriş yaparak ihlalde
bulunacak hava araçlarına yönelik angajman kurallarımız ilgili
bütün ülke ve taraflara açık bir şekilde defaatle izah
edilmiştir. Buna rağmen kara ya da hava sahamızda bir ihlal
gerçekleşiyorsa ona karşı her türlü tedbiri almak bizim hem hakkımız
hem de görevimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Burada bir noktayı özellikle kaydetmek istiyorum.
Bizim Rusyayla ekonomik, siyasi, ticari ve kültürel bağlarımız
son derece güçlüdür. Ancak, ulusal güvenliğimiz de her dost ülke
arasında olduğu gibi uluslararası hukuk çerçevesinde saygı
esasına dayalı olmak zorundadır. Ülkemizin çevresinde âdeta bir
ateş çemberi bulunmaktadır. Bu ateş çemberi içinde ülkemizin
bekası, vatandaşlarımızın hayatı ve izzeti söz
konusu olduğunda her türlü tedbiri alacağımızı da
buradan bütün dünyaya ilan ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bugün Türk hava sahasını ihlal eden uçaklara
Silahlı Kuvvetlerimizin gösterdiği tepkiyi de bu çerçevede ele almak
gerekir. Türkiyenin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Kendi
topraklarını ve hava sahasını korumak ise uluslararası
hukuktan kaynaklanan en doğal hakkıdır. Türkiye bölgede her
gerilime karşıdır. Rusya yahut bir başka ülkenin hedef
alınması söz konusu değildir, herhangi bir ülkeyle de gerilim
yaşama arzumuz yoktur. Buna karşılık, bu ülkenin her
karış toprağının güvenliğini sağlamak
noktasında hiçbir tereddüt göstermedik, göstermeyeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Kardeş devlet can Azerbaycanla ilişkilerimiz
dış politikamızda müstesna bir yere sahip olmaya devam
edecektir. Kardeş Azerbaycanla tarihî ilişkilerimizi Kafkasya
jeopolitiğine, her iki ülkenin çıkarına olacak şekilde
yansıtmaya devam edeceğiz. Ülkemiz Güney Kafkasyadaki
anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü
doğrultusunda Yukarı Karabağ başta olmak üzere Azerbaycan
topraklarındaki işgalin sona erdirilmesi ve Azerbaycan ile Ermenistan
arasındaki gerginliklerin sonlanması için çaba göstermeye devam
edecektir. Önümüzdeki dönemde Ermenistanla ilişkilerin
normalleşmesine yönelik adımlarımız da sürecektir.
Ermenistanın karşılıklı yarar ve iş
birliğinin önünü açacak, kapsayıcı, adil hafıza
arayışı içerisinde tarihi araştıran bir
anlayışa yönelmesini ve açılımlarımıza ileri
görüşle mukabelede bulunmasını bekliyoruz. Barış,
istikrar ve refah ortamının Kafkaslara teşmilinin ancak
böylelikle mümkün olabileceğini düşünüyoruz.
Kafkasyada oluşturduğumuz
Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan, Türkiye-Azerbaycan-İran ve
Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan üçlü mekanizmaları da meyvelerini vermeye
başlamış, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle ticaret hacimlerimiz
istikrarlı bir artış göstermiştir. Kafkasya ve Orta Asya
ülkeleriyle ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi ve geçtiğimiz
dönemde kurduğumuz Türk Konseyinin daha da güçlendirilmesi temel
hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Afrika bizim için çok önem verdiğimiz
önceliklerimizden biridir. Önümüzdeki dönemde de Türkiye için dünyanın her
yerinde mevcut ilave iş birliği imkânlarını tespit etmeyi
hedefleyen bu yaklaşımımızı sürdüreceğiz. Geride
bıraktığımız beş yıllık dönemde
sayılarını 12den 39a yükselttiğimiz Afrika
kıtasındaki büyükelçiliklerimizin sayısını daha da
arttıracağız. Türk firmalarının ve iş
adamlarının Afrika pazarında etkin hâle gelebilmeleri ve pazar
payını artırmaları için sarf ettiğimiz gayretler
neticesinde 20 milyar dolar seviyesini aşan toplam ticaret hacmimizi daha
da yukarılara taşımak için gayret göstereceğiz.
Başta İslam İşbirliği
Teşkilatı olmak üzere, bütün bölgesel ve küresel örgütlerde aktif
olmaya özen göstereceğiz ve dünyada doğrudan üye
olmadığımız ya da ortaklık geliştirmediğimiz
hiçbir küresel ya da bölgesel örgüt, yapı kalmayacaktır.
Yeni coğrafyalara erişim sağlama
politikamız çerçevesinde ticari ve diplomatik
bağlarımızı güçlendirdiğimiz bir diğer bölge olan
Latin Amerika ve Karayiplerle ticaret hacmimiz son on yılda 9 kat artarak
8 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu
yaklaşımımızı muhafaza edecek, ilişkilerimizi
karşılıklı saygı ve iş birliği temelinde
geliştirmeyi sürdüreceğiz. Özetle dış politikamızda al
bayrağın ulaşmadığı hiçbir kıta, hiçbir
ülke, hiçbir bölge, hiçbir havza kalmayacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bütün bu reformları,
vaatlerimizi ve projelerimizi belirli bir takvime bağlayan,
sorumlulukları netleştiren, hesap verebilirliği sağlayacak
olan eylem planımızı da ayrıca halkımızla
paylaşacağız. Üç ay, altı ay ve bir yıl içinde
ayrıntılı ve şeffaf bir şekilde neleri
yapacağımızı içeren eylem planımız
uygulamanın etkinliği ve takibi bakımından da sağlam
bir zemin oluşturacaktır. Geçmişte olduğu gibi bugün de,
yarın da halkımıza verdiğimiz her sözü mutlaka hayata
geçireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
64üncü Hükûmet, Türkiye'nin reformlarla birlikte siyasi
istikrar ve ekonomik büyüme sürecinin tahkim edilmesi için
çalışacaktır. Bu sorumluluğu alırken milletimizin
desteğine, siyasi partilerimizin basiretine ve
kurumlarımızın enerjisine duyduğumuz güven tamdır.
64üncü Hükûmet Programımızın insan
onurunu esas alan müreffeh Türkiye hedefimiz için hayırlara vesile
olmasını diler, saygılar sunarım. (AK PARTİ ve
Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başbakan.
Sayın milletvekilleri, Bakanlar Kurulunun
programı Sayın Başbakan tarafından Genel Kurula
sunulmuştur.
Anayasanın 110uncu ve İç Tüzükün 124üncü
maddeleri Bakanlar Kurulu programı üzerindeki görüşmelerin
programın okunmasından iki tam gün geçtikten sonra
yapılmasını öngörmektedir. Buna göre, program üzerindeki
görüşmeler 28 Kasım 2015 Cumartesi günü yapılacaktır.
Gündemimizde görüşülecek başka bir konu
bulunmamaktadır.
Sayın milletvekilleri, gündemimizde yer alacak
konuları görüşmek üzere 26 Kasım 2015 Perşembe günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Teşekkür ederim.
Kapanma Saati: 18.03