TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
43üncü
Birleşim
24
Şubat 2016 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Siirt Milletvekili Kadri
Yıldırımın, 21 Şubat Uluslararası Ana Dil
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Kadirlinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun, 21 Şubat Uluslararası Ana Dil Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, CLK Enerji AŞnin işçi
kıyımına hazırlandığına ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından konuyu
araştırmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
2.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Hükûmetin çiftçiyi yok
sayan bir tarım politikası uyguladığına ilişkin
açıklaması
3.-
İstanbul Milletvekili Didem Enginin, İstanbulun yaşam kalitesi
yönünden dünyada 122nci, Avrupada sonuncu sırada yer
aldığına ve Mecliste İstanbulun sorunlarına özel önem
verilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
4.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, milletle beraber 28 Şubat
postmodern darbesinin hesabını sorma sürecinde olduklarına
ilişkin açıklaması
5.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Çankırının
sorunlarına ilişkin açıklaması
6.-
Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun, Manisanın Salihli ilçesinde
kurulması planlanan hidroelektrik santralin tarımsal üretime darbe
vuracağına ve büyük bir ağaç katliamına neden
olacağına ilişkin açıklaması
7.-
Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçerin, Manisanın Soma
ilçesinde yapılan sulama barajının işletme
hakkının Kırkağaç Belediyesine devredilmesinin hukuksuzluk
olduğuna ilişkin açıklaması
8.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Edremit Orman
İşletmesinin açtığı bazı ihalelere ilişkin
açıklaması
9.-
Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurtun, Ankara
saldırısını sıradan bir terör olayı olarak
görmenin yanlış olduğuna ve Meclis olarak sorumluluk
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
10.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin tarım ve
hayvancılıkla ilgili sorunlarına ilişkin
açıklaması
11.-
Bursa Milletvekili Orhan Sarıbalın, doğa mücadelesi sürdüren
Artvin halkını desteklediğine, Orman ve Su İşleri ile
Çevre ve Şehircilik Bakanlarını istifaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
12.-
Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, BAĞ-KUR sigorta primlerindeki
yüzde 35lik artışın nedenini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, Uluslararası
Af Örgütünün 2015 Yılı Raporundaki Türkiyeye ilişkin
değerlendirmelerin kaygı verici olduğuna ilişkin
açıklaması
14.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, akaryakıt ve doğal
gaz fiyatlarının düşürülüp düşürülmeyeceğini, 2000
yılından sonra emekli olanların intibaklarının ne
zaman yapılacağını ve üniversite öğrencilerinin tümüne
ne zaman yurt ve kredi verileceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
15.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirdeki
süt üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
16.-
İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın, İzmirde demokratik
tepkilerini dile getirmek isteyen sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin
etkinliklerinin engellendiğine ilişkin açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, bölgedeki yurttaşların
TOKİ tarafından satışa çıkarılacak olan eski
İstanbul Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin arsa
alanı yerine yeni bir hastane inşa edilmesini talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
18.-
Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Artvin
halkını doğal hayatı koruma adına ortaya
koydukları kararlı mücadeleleri nedeniyle
selamladığına ve Giresun halkının da Artvinlilerin
yanında olduğuna ilişkin açıklaması
19.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurdaki bazı esnafın Esnaf
ve Sanatkârlar Odaları Birliği üyelerine verilen krediden
yararlanamamalarının sebeplerini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
20.-
Ankara Milletvekili Şenal Sarıhanın, 24/2/1942de Yahudi
göçmenleri taşıyan Struma gemisinin Sovyet denizaltısı
tarafından torpillenmesi olayının yıl dönümüne ve ülkenin
güneydoğusunda yaşanan sorunlara karşı herkesin
duyarlı olması gerektiğine ilişkin açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, AKPnin eski hastanelerin
bulunduğu yerleri AVM ve rezidans olarak değerlendirdiğine ve
halkın yaşadığı yerlerde sağlık tesisi
bırakmadığına ilişkin açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın, HDPli bir milletvekilinin
Ankara saldırısını gerçekleştiren
saldırganın taziyesine gitmesini kınadığına ve bu
olayın Meclisi yöneten Başkan Vekili tarafından da lanetlenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
23.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Zafer Havaalanının
daha aktif hâle gelmesi için Uşak Havaalanındaki uçuşların
sık sık iptal edildiğine ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından bu konuda özel bir çalışma
yapılmasını istediğine ilişkin açıklaması
24.-
Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun, Diyarbakırın
Sur ilçesindeki patlamada şehit olan Uzman Çavuş Yetkin Erşana
Allahtan rahmet dilediğine ve Bakanlar Kurulunun (99/12354)
sayılı Kararına göre kaç kişinin işe
yerleştirildiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Uğur Dilipakın,
Meclis kürsüsünden PKKya terör örğütü diyemeyenlerin barıştan
bahsetmesinin inandırıcı olmadığına ve Ankara
saldırısını gerçekleştiren saldırganın
taziyesine giden Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürkün bu Meclise
yakışmadığına ilişkin açıklaması
26.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, PYD Eş Genel
Başkanı Salih Müslimin Türkiye ye ziyaretleriyle ilgili bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
27.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
21 Şubat Uluslararası Ana Dil Gününe ilişkin
açıklaması
28.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, Adanada parklarda
belli bir saatten sonra uyuşturucu bağımlıları
bulunduğu için vatandaşların o parkları kullanamadıklarına
ve Mansurlu-İnderesi arasıdaki yol konusunda Hükûmetten bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksunun, 26 Şubat
Hocalı katliamının 24üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
30.- Konya Milletvekili Ahmet Sorgunun, 21 Şubat Uluslararası
Ana Dil Gününe ilişkin açıklaması
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Torun,
Kobanide çatışmalarda yaralanan YPGliler veya sivillerin Türkiye'de
tedavi edilip edilmediklerini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
32.- Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlunun, ülkemizin
kalkınabilmesi için yer altı ve yer üstü kaynaklarının
etkin ve verimli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
33.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Artvin Cerattepede maden
işletmesi açılması konusunda Artvinlilerin görüşlerine
başvurulması ve yer altı ve yer üstü kaynaklarının
yolsuzluk yapılmadan değerlendirilmesi gerektiğine,
Danıştayın maden ruhsatı izinlerinin doğrudan
Başbakanın iradesine bağlanmasını hukuka
aykırı bulduğuna ilişkin açıklaması
34.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Parlamentonun
talimatla çalıştırılan bir kurum hâline getirilmesinin
kabul edilemez olduğuna, Cumhurbaşkanının vatana ihanet
dışında diğer suçlardan da yargılanması için
Meclise öneride bulunduklarına ve hukuk dışı olarak
uygulanan sokağa çıkma yasaklarını
kınadığına ilişkin açıklaması
35.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Cumhurbaşkanının
vesayetçi anlayışına karşı Başbakan ile Meclis
Başkanının sorumluluğu olduğuna, bütçede ödenek
devriyle ilgili Anayasa Mahkemesine yaptıkları başvurunun bir an
önce sonuçlanmasını beklediklerine ve devleti yöneten bakanların
gayriciddi tutumlarının Türkiyeyi bir ateş çemberine
ittiğine ilişkin açıklaması
36.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, Başbakan ve
Cumhurbaşkanının haksız ve yersiz ithamlarla
suçlanmasını doğru bulmadığına, bütün partilerin
terörle mücadele konusunda ortak bir dil üretebilmesi gerektiğine, terör
nedeniyle hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve
sokağa çıkma yasaklarının vatandaşların
yaşam hakkını korumak için getirildiğine ilişkin
açıklaması
37.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceöze teyzesinin, Bülent Arınça
ağabeyinin ölümleri nedeniyle başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
38.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceöze teyzesinin, Bülent Arınça ağabeyinin
ölümleri nedeniyle başsağlığı dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
39.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceöze teyzesinin, Bülent Arınça ağabeyinin ölümleri
nedeniyle başsağlığı dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
40.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün,
başsağlığı dilekleri için teşekkür ettiğine
ve Bülent Arınça ağabeyinin ölümü nedeniyle
başsağlığı dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
41.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cizrede bir binanın
bodrumunda mahsur kalarak hayatını kaybeden Demokratik Bölgeler
Partisi meclis üyesi Mehmet Yavuzelin cenazesinin teşhis edildiğine
ve aynı şekilde hayatını kaybeden Mehmet Tunç ile Derya
Koçun şahsında oradaki bütün yoldaşlarının
anısı önünde saygıyla eğildiğine ilişkin
açıklaması
42.-
Adalet Bakanı Bekir Bozdağın, Eskişehir Milletvekili Cemal
Okan Yükselin usul görüşmesiyle ilgili yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.-
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimayanın, Komisyonun,
İç Tüzükün 88inci maddesiyle kendilerine tanınan tasarıyı
geri çekme yetkisini kullanmayacağına ilişkin
açıklaması
44.-
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının, vefat eden Mehmed
Kırkıncı Hocaya Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
45.-
Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, ortak bir akılla katkı
sunarak yasaların çıkarılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
46.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarın
Hocalar ilçesinin Çalca köyünden şehit Mustafa Hakan Kaçara Allahtan
rahmet dilediğine ve ülke kan gölüne dönmüşken AKPli bakanların
neden istifa etmediğini merak ettiğine ilişkin açıklaması
47.-
Adalet Bakanı Bekir Bozdağın, güvenlik güçlerinin milletin
huzuru, güvenliği ve barışı için gerekeni
yapacağına ilişkin açıklaması
48.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Pervin Buldanın İç Tüzüke ve adalete mugayir bir
yönetim tarzı sergilediğine ve bu tutumu
kınadığına ilişkin açıklaması
49.-
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağ ile Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
50.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin 6 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 2nci maddesi üzerinde yapılan
soru-cevap işlemi sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
51.-
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul
Milletvekili Harun Karacanın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
İstanbul Milletvekili Harun Karacanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
6.- İstanbul Milletvekili Harun Karacanın, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul
Milletvekili Harun Karacanın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
8.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, İstanbul
Milletvekili Harun Karacanın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- İstanbul Milletvekili Harun Karacanın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
10.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan
Kubatın usul görüşmesiyle ilgili yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
11.-
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yükselin, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.-
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yükselin, Bitlis Milletvekili Mizgin
Irgatın usul görüşmesiyle ilgili yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Ankara Milletvekili Levent
Gökün yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında HDP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
14.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşmsı
15.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
16.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
17.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
18.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
19.-
Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoyun, Diyarbakır Milletvekili İdris
Baluken ile Ankara Milletvekili Levent Gökün sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmaları ve Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
20.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Ankara
Milletvekili Levent Gökün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
21.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Ankara Milletvekili Levent
Gökün usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
22.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
23.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
24.-
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemirin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
25.-
Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, Şanlıurfa Milletvekili
Osman Baydemirin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
26.-
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemirin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
27.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Şanlıurfa
Milletvekili Osman Baydemirin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
28.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Faruk
Çelikin 6 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının görüşmelerinde
uygulanacak söz kayıt işlemleri ve usullerine ilişkin duyuru
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 28 milletvekilinin,
çocuk cinayetleri ve çocukların uğradığı her türlü
şiddet, cinsel istismar, saldırı ve sömürü olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/105)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin,
kamuda çalışan avukatların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/106)
3.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin,
bitkisel yağ sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/107)
VIII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin
Buldanın, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöze teyzesinin,
Bülent Arınça ağabeyinin ölümleri nedeniyle
başsağlığı dileğinde bulunduğuna
ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın,
Demokratik Bölgeler Partisi meclis üyesi Mehmet Yavuzele Allahtan rahmet,
ailesine başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
İdris Baluken tarafından, AKP Hükûmetleri boyunca belli bazı
şirketlere kamu eliyle sağlanan rantlar kapsamında ortaya
çıkan ekolojik tahribatlar ve rantiyer tipi sermaye süreçlerinin
araştırılması amacıyla 24/2/2016 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 24 Şubat 2016
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
CHP Grubunun, Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak ve 23 milletvekili
tarafından, turizm sektöründe çalışan yurttaşların
çalışma koşullarından kaynaklanan sorunlarının
araştırılması ve emekçilerin haklarını koruyacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 5/1/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 24 Şubat 2016
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı (1/541) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Genişletilmiş Bilgi Değişimi Yoluyla
Uluslararası Vergi Uyumunun Artırılması Anlaşması
ve Eki Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/310) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 6)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve
Karşılıklı Yardım Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/411) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 85)
XI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın, Avrupa
Birliği müktesebatında kişisel verilerin korunmasıyla
ilgili tüzüğün henüz kabul edilmemesi nedeniyle 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının geri çekilmesiyle ilgili
talebi yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın, 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının tali komisyonlarda
görüşülmemesi nedeniyle geri çekilmesiyle ilgili talebi yerine
getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı
hakkında
XII.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 6) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik
Devletleri Hükümeti Arasında Genişletilmiş Bilgi
Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun
Artırılması Anlaşması ve Eki Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
24 Şubat 2016
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Özcan PURÇU (İzmir)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
43üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Uluslararası
Ana Dil Günü münasebetiyle söz isteyen Siirt Milletvekili Sayın Kadri
Yıldırıma aittir.
Sayın Yıldırım, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Siirt
Milletvekili Kadri Yıldırımın, 21 Şubat
Uluslararası Ana Dil Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
KADRİ YILDIRIM (Siirt)
(x) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
(x) Sözlerime
başlarken hepinizi ana dilimle selamlıyorum ve hepinizin Dünya Ana
Dili Gününü kutluyorum.
(x) Halkların
kardeşliğinin yolu dillerin kardeşliğinden geçiyor.
(x) Örneğin, Kürt âlimleri eserlerinde
dillerin kardeşliğini yerine getirmişlerdir.
(x) Örneğin, Ahmedi Hani bir
mülemmasında Arapça, Farsça, Türkçe ve Kürtçeyi bir arada
kullanmıştır.
(x) Biz
de Haninin torunları olarak onun adına Arap, Fars ve Türk
devletlerinden Haninin dilini resmî eğitim dili olarak kabul etmelerini
istiyoruz.
(x) Başbakan
Sayın Ahmet Davutoğlu birkaç gün önce Mardinde şöyle dedi: Gelin,
Ahmedi Haninin ruhu etrafında bir araya gelelim.
(x) Ben diyorum ki baş göz üstüne. Siz
aynı zamanda Ahmedi Haninin adaşısınız ve onun Mem û
Zin adlı eserini Türkçeye çevirtip Kültür Bakanlığı
Yayınları arasında çıkardınız.
(x) Ahmedi Hani ve Mem û Zin aramızda
hakem olsun.
(x) Ahmedi Hani diyor
ki Mem û Zinde: Kürt diline resmiyet mührü vurulmalıdır. Bu mühür
vurulmazsa bu dilin pazarı hep kesat kalmaya devam edecektir. Sizi Mem û
Zinin bu içeriğiyle amel etmeye davet ediyorum.
(x) Ve siz, Sayın Başbakan
Davutoğlu, 25 Ocak 2015 tarihinde Diyarbakırda dediniz ki: Ben
güzel Türkçe gibi güzel Kürtçeyi de öğrenmek istiyorum.
(x) Ben diyorum ki işte fırsat
ayağınıza geldi.
(x) Ben,
Meclisin çatısı altında resmî izinle Kürtçe kursu açmak için
bugün dilekçemi Meclis Başkanlığına verdim.
(x) Öyleyse, hem bu resmî iznin verilmesi
için yardımcı olmanızı hem de benim ilk kursiyerim
olmanızı istiyorum ki öbür milletvekilleri de sizi örnek
alsınlar ve onlar da kursa katılsınlar.
(x) Kürtçe, Mecliste x ve bilinmeyen dil
olmaktan kurtulsun, hep birlikte kurtaralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika mümkün mü, toparlayayım?
BAŞKAN Tamam Sayın
Yıldırım, tamamlamanız için bir dakika veriyorum.
Buyurun.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Sağ olun.
(x) Mecliste
Kürtçe bilen stenograflar da görevlendirilsin ve Kürtçe söylenen kelimeler,
konuşmalar tutanaklara bilinen dil olarak geçsin.
(x) Her
dil değer olarak, doğal olarak yaradılıştan medenidir.
(x) Medeni olan ve olmayan diller
yoktur.
(x) Sahibi olan diller
vardır ve sahipsiz diller vardır. Ben dün gece
(x) Pedagoglar ve dil bilimciler diyorlar ki
Kişiler rüyalarını kendi ana diliyle görüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Ben de
rüyalarımızı kendi ana dillerimizle görme ümidiyle hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yıldırım.
Gündem dışı ikinci söz, Kadirlinin
düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Osmaniye Milletvekili Sayın Mücahit Durmuşoğluna
aittir.
Buyurun Sayın Durmuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Kadirlinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kadirlinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 96ncı yılı münasebetiyle söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Osmaniyenin 6 ilçesinden en büyüğü olan
Kadirli, Çukurovada hürriyet ve istiklal güneşinin doğduğu
yerdir. Kadirli, kurtuluş mücadelesinde destan yazan
Kuvayımilliyecileri yoğuran topraktır. Kadirli, katliamlara,
zorbalığa, yağmaya göğsünü siper ederek Çukurovada
kurtuluşa öncülük eden şehirdir.
Kadirlimiz, işgale
uğradığında ecdadımızın maddi ve manevi
yaraları çoktu ama onlar pes etmek yerine, Mustafa Kemalin Sivastan gönderdiği
Osman Tufan Beyin önderliğinde kahramanca bir duruş sergilediler.
Osman Tufan Beyin ilk hedefi Kadirlinin Fransız işgalinden
kurtarılmasıydı. Bu nedenle, Kadirlinin ileri gelenleriyle
temas kurmak istedi ve önce Kadirlide Tevfik Coşkun Beye gizli bir
mektup yazdı. Kadirli eşrafından Hasan Tekerek bu mektubu
Kadirliye getirdi ve Tevfik Coşkuna teslim etti.
Tevfik Coşkun, bu mektubun içeriğine
vakıf olduktan sonra Tufan Beyle yüz yüze görüşme talebinde bulundu.
Keşiş Suyunun Ceyhan Nehrine döküldüğü yere yakın
işgal bölgesinin sınırındaki Bıyıklı Ali
Ağa Durmuşoğlunun evi bu buluşma için uygun bulundu.
Kadirli-Andırın hududunda Durmuşsofular köyünde Bıyıklı
Ali Ağa Durmuşoğlunun evinde toplanmak üzere sözleştiler.
Bıyıklı Ali Ağa Durmuşoğlunun evine Osman Tufan
Bey, Yaycıoğlu İbrahim Ağa, Hacı Zülfigaroğlu,
Musa Bayazıt, Tevfik Coşkun, Hasan Tekerek, Halil Tekerek,
Latifoğlu Ahmet Paşa, Hacı Bozdoğan Bey geldiler. Sivasta
kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetinin benzeri bir cemiyet kurarak
Ermenileri ve Fransızları Çukurova'dan kovuncaya kadar müşterek
mücadele etmeyi kararlaştırdılar. "Gücümüz millî
imanımızdır. Bu büyük kudreti ateşleyip halkı
ayaklandıracağız ve düşmanı mübarek yurdumuzdan
kovacağız." düşüncesiyle yürütülen istişareler
sonucunda Çokak Bölüğü Kumandanlığına Latif oğlu Ahmet
Paşa, Dağ Kolu Bölük Kumandanlığına Halil Tekerek ve
Bozdoğan Bölük Kumandanlığına da Hacı Bey getirildi. Bu
yola baş koyan dedelerimizi bütün Kadirli halkı destekledi.
Bu sırada Fransız yönetimi zulüm ve
şiddet uygulamakta, Ermeniler kin ve nefret kusmaktaydı. Kilikya
Ermeni Krallığı'nı ihya edeceklerini, Çukurova'da
bağımsız bir Ermeni devleti kuracaklarını her yerde
haykırıyor, her gün ellerinde Ermeni ve Fransız
bayraklarını sallayarak halkı tahrik ediyorlardı. Bu
korkunç tablo içerisinde düşman esaret dedikçe ecdadımız
bağımsızlık diye haykırdı, düşman diş
biledikçe ecdadımız kurtuluşa daha çok inandı, düşman
bölmek istedikçe ecdadımız safları daha da
sıklaştırdı. İşte bunun için, 7 Mart Kadirli'nin
övünç günüdür, 7 Mart Kadirli'nin alnının akıdır, 7 Mart
Kadirli'nin gururudur. Sonsuza kadar bu gurur ve coşkuyla
kutlanacağına emin olduğum şanlı kurtuluşumuzun
mimarları olan başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, canları
pahasına bu vatanın kurtuluşu için o günden bugüne kadar
mücadele veren tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet, şükran ve
saygıyla anıyorum.
Şu an ekranları başında gözleri
buğulu ama yürekleri gururlu bir şekilde bizleri takip eden Kadirlili
hemşehrilerimi saygıyla selamlıyor, Kadirli'nin
Kurtuluşunun 96ncı yıl dönümünü yürekten kutluyorum.
Sözlerime son verirken şunu özellikle belirtmek
istiyorum: Ecdadımızdan öğrendiğimiz gibi, birlik ve
beraberlik içinde kalarak hem Kadirli'de hem de ülkemizin dört bir yanında
hedeflerimize ulaşacağımıza inancımız
tamdır. Bu hedef doğrultusunda kahraman ecdadımıza
layık olmak için var gücümüzle çalışıyoruz,
çalışmaya da devam edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi
olmasın.
Allah vatanımızı, milletimizi,
bayrağımızı ve namusumuzu sinsi ve kalleş
düşmanın şerrinden tarihte olduğu gibi bugün ve gelecekte
de korusun. Vatandaşlarımızın huzur içinde
yaşaması için başta PKK, FETÖ ve DAEŞ terör örgütleri olmak
üzere iç ve dış düşmanlara karşı cansiparane bir
şekilde mücadele eden tüm güvenlik güçlerimizi de Allah muvaffak eylesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Durmuşoğlu.
Gündem dışı üçüncü söz,
Uluslararası Ana Dil Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğluna aittir.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Beş dakika süreniz var.
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, 21 Şubat Uluslararası Ana Dil
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
(x)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; muhtemelen tutanaklara bilinmeyen bir dille diye geçecek,
sizi Lazca selamladım. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
21 Şubat Uluslararası Ana Dil Günü
münasebetiyle söz aldım. 21 Şubat Ana Dil Günü UNESCO tarafından
17 Kasım 1999da ilan edilmiştir, 21 Şubat 1952
anısına ilan edilmiştir. 21 Şubat 1952de Bangladeşte
Bengal dilinin konuşulmasını savunan üniversite öğrencileri
yaptıkları bir gösteride öldürülmüşler. İşte bu gün
onlar için ilan edilmiştir.
UNESCOnun bildirdiğine göre dünyada 7 binin
üzerinde dil konuşulmaktadır. Bunların 2.500ü çoktan
ölmüş, bir o kadarı da ölüm tehlikesiyle karşı
karşıya değerli arkadaşlarım. Yine UNESCOnun bildirdiğine
göre, Türkiyede 36 tane dil ve lehçe var, bunların 18inin bir
kısmı ölmüş, bir kısmı da ölmek üzere. Bunlardan bir
tanesi de benim bölgem Rizede yaygın konuşulan Lazca ve yine
yukarılarda konuşulan Hemşince dilidir.
Konuşmamın başında sizden
yardım istedim, dedim ki Laz dili, Lazuri ölmek üzeredir ve Türkiye'de birçok
dil ve lehçe ölmek üzeredir. Bugün, Türkiye'de, 200 bini bölgede -bölgede
derken Doğu Karadenizi kastediyorum- diğerleri Türkiye'nin
değişik yörelerinde olmak üzere 500 bin civarında Laz var,
bunların ancak 200 bini Lazca konuşabiliyor.
Değerli arkadaşlarım, benim dedem
Lazca konuşuyordu, annem ve babam da Lazca konuşuyordu, ben de Lazca
konuşabiliyorum, çocuklarım sadece anlıyor, torunlarım ise
ne anlıyor ne de konuşabiliyor. Diğer diller için de
Türkiye'deki diğer lehçeler için de aynı şey geçerli.
Niçin böyle değerli arkadaşlarım?
Niçin bu ülkenin bu zenginlikleri ölüyor? Bir dil ne demek? Bir dilin ölmesiyle
insanın ölmesi arasında ne fark var değerli
arkadaşlarım? Niçin ölüyor? Modernlik, şehirleşme, medya,
televizyon, radyo ve en önemlisi de bugüne kadar tekçi devlet uygulamaları
dolayısıyla ölüyor bu diller. Olan oldu. Evet, olan oldu ama iş
işten geçmedi, geçmemeli de. Ana dilimizi, analarımızın
dilini öldürmemeliyiz.
Şimdi, burada, bu milletin Meclisinde siz
milletin temsilcilerine sesleniyorum: Bu ülkede yaşayan herkes millettir,
milleti yapan unsurlardır. Birlikte yaşamaya devam edelim.
Bakın, bugün, bu ülkede bütün bunlar olupbitti ama hâlâ büyük bir
kutuplaşma yaşanıyor, büyük bir düşmanlaşma var;
birimizin sevdiğini öbürü sevmiyor, öbürünün sevmediğini bu seviyor.
Ciddi bir kutuplaşma var. Gelin, tekrar kucaklaşalım, tekrar
millet olalım, daha güçlü bir şekilde tasada, kıvançta bir
millet olalım.
Değerli arkadaşlarım, elbette ortak
dilimiz Türkçedir. Ortak dil olmazsa zaten millet olmaz, ortak dil olmazsa
eşit yurttaşlık da olmaz, ortak dil olmazsa Artvinde
eğitim alan bir genç Çanakkaledeki bir pozisyona başvuramaz,
eşitlik sağlanamaz. Ortak dilin Türkçe olduğuna dair de hiç
kimsenin bir endişesi yoktur ama diğer dilleri de
yaşatalım, tüm dilleri, tüm kültürleri, tüm
farklılıkları yaşatalım, hepimiz bu milletin eşit
bileşenleri olalım, eşit yurttaşları olalım, ama
devlet bir haksızlığı, büyük bir adaletsizliği telafi
etmek zorundadır.
Değerli arkadaşlarım, bir dil
eğer yazılmıyorsa o dil unutulur. Dolayısıyla bu dilin
okullarda öğretilmesi gerekiyor. Evet, geçtiğimiz yıllarda bu
konuda birtakım ileri adımlar atıldı, seçmeli derslerle
çocuklara ana dilleri öğretilmeye başlandı. Bu Lazca için de söz
konusudur. Ama öğretmen yetiştirecek bölümler açılmadı
değerli arkadaşlarım, televizyonlarda çizgi filmler
yapılmıyor, televizyon programları, radyo programları
yapılmıyor. Bunlar devletin görevidir. Eğer bunları
yapmadan Ne yapalım, evinizde konuşuyorsunuz, aranızda
konuşuyorsunuz. Bu konuda bir baskı yok. Bu ülke özgürlükler
ülkesidir. derseniz yanlış yapmış olursunuz,
inandırıcı olmazsınız, birliği bütünlüğü
sağlayamazsınız değerli arkadaşlarım. Bu nedenle,
üniversitelerde -sadece Lazca için söylemiyorum, diğer diller için de- bu
dilleri öğretecek öğretmenler yetiştirecek bölümlerin
açılmasını talep ediyoruz.
Ayrıca, yer isimlerinin eski hâllerine iade
edilmesini talep ediyoruz.
Son cümlemi ifade ediyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bir dakika
Sayın Başkan
BAŞKAN Tabii ki Sayın Bekaroğlu,
toparlamanız için bir dakika
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Evet, bir dakika
yeter.
Biz bir milletiz. Bir millet olabilmemiz için bütün
farklılıklarıyla herkesin kendisini eşit yurttaş
hissetmesi gerekiyor. O dönemler geçti, evet, bir ulus inşa süreci
yaşandı, oldu bitti. Ama bugün bütün farklılıkların
kendisini ifade edebileceği ama maddi bir şekilde bunun
şartlarını hazırlayacağımız bir toplumsal
barış, özgürlükler sistemine ihtiyacımız var. Bunu biz
yapabiliriz, lütfen yapalım, ana diller ölmesin, Lazca ölmesin,
torunlarımız, benim torunlarım ve onların torunları
Lazca konuşsunlar. Bu güzel ülkede hep birlikte yaşayalım.
Saygılarımı arz ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bekaroğlu.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce,
sisteme giren sayın milletvekillerine İç Tüzükün 60ıncı
maddesine göre yerlerinden birer dakika söz vereceğim. Talepleri
doğrultusunda sayın grup başkan vekillerine de yerlerinden söz
vereceğim ama şu anda gördüğüm kadarıyla sisteme giren
herhangi bir grup başkan vekilimiz yok. Dolayısıyla
önceliği sayın milletvekillerine tanıyorum.
Sırasıyla, Sayın Aydın
V.- AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, CLK Enerji AŞnin işçi kıyımına
hazırlandığına ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığından konuyu araştırmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Artvinde doğa katliamına hazırlanan
Cengiz, Limak ve Kolinin yer aldığı ortak girişim
tarafından kurulan CLK Enerji, işçi kıyımına
hazırlanıyor. Şirketin çatısı altındaki Akdeniz,
Boğaziçi, Çamlıbel ve Uludağ Elektrik Dağıtım ve
perakende şirketlerinde asgari ücret artışı gerekçe
gösterilerek seçim bölgem olan Bursada da yaklaşık 400e yakın
işçiye ay sonunda işlerine son verilmek üzere tebligat
gönderilmiştir. Bu, çalışma hukukuna, vicdanlara aykırı
bir durumdur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının bir an önce konuyu
araştırmasını ve işten çıkarmaları
durdurmaları için gerekli önlemleri almasını talep ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
2.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Hükûmetin çiftçiyi yok
sayan bir tarım politikası uyguladığına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye tarımında bu kadar sorun varken
AKP Hükûmeti çiftçiyi yok sayan bir politikayı uygulamaya devam
etmektedir. Kırmızı et fiyatlarındaki yükselişi
durduramamış, süt fiyatlarındaki düşüşü
önleyememiştir. Türk tarımı bu kadar sorunlu iken fakültelerden
mezun olan binlerce ziraat mühendisi, veteriner, su ürünleri mühendisi
vardır.
Ayrıca, yine, Tarım
Bakanlığı 2015 yılı Ağustos ayı il içi
tayinleri 2015/9 sayılı Başbakanlık Genelgesi, 2016
tayinleri ise Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının 2015/3 sayılı Genelgesiyle
yapılmamıştır. Türk tarımında bu kadar sorunlar
varken bu tayinler neden yapılmaz? Bunu sormak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Engin
3.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin,
İstanbulun yaşam kalitesi yönünden dünyada 122nci, Avrupada
sonuncu sırada yer aldığına ve Mecliste İstanbulun
sorunlarına özel önem verilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Dün uluslararası bir araştırma
şirketi dünyadaki kentlerin yaşam kalitesine yönelik
araştırma sonucunu açıkladı. İstanbul ne yazık ki
122nci sırada yer aldı. Şubat ayı başında Avrupa
Komisyonu da benzer bir araştırma yayımlamıştı ve
83 Avrupa kenti içinde İstanbul yaşam kalitesi konusunda en son
sırada yer almıştı.
İstanbul bence dünyanın en güzel
şehri. Bu güzel şehri yaşanabilir kılmak da Hükûmetin ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğu. Fakat, ne
yazık ki İstanbul ve İstanbullular iktidardan hak ettikleri
ilgiyi ve değeri göremiyorlar. Bu güzel kente sadece imar ve rant
bakış açısıyla yaklaşılıyor. Geçtiğimiz
haftalarda İstanbulda yükselen hava kirliliği ve buna
bağlı olarak da ortaya çıkan sağlık sorunlarıyla
ilgili bir araştırma önergesi sunmuştum Meclis
Başkanlığına fakat gündeme bile alınmadı.
Ülkemizin nüfusunun beşte 1inin yoğunlaştığı bir
kent olan İstanbulun sorunlarına Mecliste özel önem verilmesini ve
önergelerimizin de gündeme alınmasını talep ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Özkan
4.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
milletle beraber 28 Şubat postmodern darbesinin hesabını sorma
sürecinde olduklarına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bilindiği üzere, 28 Şubat postmodern
darbesinin yapıldığı bir haftadan geçiyoruz. Yakın
tarihimizde inanç özgürlüğünden ifade hürriyetine kadar, ekonomik
boyutlarına kadar milletimize ağır bedeller ödettiren bir darbe
süreciydi postmodern darbe. Bu süreç içerisinde 11 bin öğretmen istifa
etmek zorunda bırakılmıştır. 387 milyar dolara mal
olmuştur. 600 bin başörtülü öğrenci okullara
alınmamıştır. 1.635 askerî personel YAŞ
kararlarıyla meslekten ihraç edilmiştir. 4.625 kişi
fişlenmiş, 2.500 kişi emekliye sevk edilmiştir. 3 milyar
dolar kartel medyasına kredi kullandırılmış, 26 banka
30 milyar dolar dolandırılmıştır. 1.732 Kur'an kursu
kapatılmıştır. Ve milletin vicdanından
çıkmış, yüzde 22 oy almış Refah Partisi kapatılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşte,
milletimizle bu darbe sürecinin hesabını topyekûn sorma sürecindeyiz.
Milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Çankırının sorunlarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şu anda Mecliste Hükûmet temsilcisi bir
bakanımız var. Evet, ona sesleniyorum ben: Çankırı ilimizde
caddeler otopark olarak kullanılmakta. Belediyenin ücretsiz otopark
yapması gerekirken almış olduğu otopark ücretlerini otopark
amacı dışında harcaması yasa dışı bir
husus.
Çankırıda hayvancılık ve
tarımla ilgili sorunlar var, istihdam sorunu var, göç sorunu var ve
taşımalı eğitimle ilgili Çankırının
sorunları var. Çankırı, aynı zamanda, turizm
açısından yeteri kadar tanıtılmamakta. Siyasi
iktidarın bu tür sorunlarla ilgili herhangi bir çalışması
var mı yok mu? Bizi ve kamuoyunu bilgilendirmesinde yarar var.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Nurlu
6.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun,
Manisanın Salihli ilçesinde kurulması planlanan hidroelektrik
santralin tarımsal üretime darbe vuracağına ve büyük bir
ağaç katliamına neden olacağına ilişkin
açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Artvin halkının Cerattepe mücadelesinin
aynısını Turgutlu halkımız on yıldır Çal
Dağındaki orman katliamı için vermektedir. Çal
Dağında sülfürik asitle nikel madeni çıkarma uğruna bugüne
kadar 250 bin ağaç kesilmiştir. Manisa şimdi yeni bir çevre
felaketiyle karşı karşıyadır. Salihli ilçemizde
kurulması planlanan hidroelektrik santrali için Bozburun, Kömürcü ve
Kurşunlu derelerinin birleştirilmesi düşünülmektedir. Kurulacak
HESin bölgeye etkilerinin konuşulduğu Salihlide yapılan
geniş katılımlı toplantıda HESi yapacak olan
şirketle işin bitirildiği
anlaşılmıştır. Dünyaca ünlü ve tescilli Salihli
kirazının üretildiği bölgedeki meyve ağaçlarını
sulamaya bile yetmeyen derelerin suyunun HES için alıkonulması
açıkça halkın su kullanım hakkının gasbı olacaktır.
Salihli bölgesinde tarımsal üretime darbe vuracak ve büyük bir ağaç
katliamına neden olacak HESin kurulmasına karşı
olduğumuzu buradan bir kez daha ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yıldız Biçer
7.- Manisa Milletvekili Tur Yıldız
Biçerin, Manisanın Soma ilçesinde yapılan sulama barajının
işletme hakkının Kırkağaç Belediyesine devredilmesinin
hukuksuzluk olduğuna ilişkin açıklaması
TUR YILDIZ BİÇER (Manisa) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Manisada Soma ilçemizde Bayat ve
Karacakaş köylerinin tarımsal sulama ihtiyacını karşılamak
üzere tamamı Soma ilçesi sınırları içerisinde kalan
tarımsal araziler Devlet Su İşleri tarafından istimlak
edilerek bir sulama barajı inşa edilmiştir. Baraj
inşaatı sırasında en verimli arazileri sular altında
kalan, arazilerinin üzerindeki tarımsal ürünleri dahi talep edemeyen Bayat
ve Karacakaş köyü sakinleri barajın işletme hakkını
alabilmek için Bayat Sulama Kooperatifini kurmuşlardır. Ancak
barajın tamamı Soma ilçe sınırları içinde kalmasına
rağmen, baraja Kırkağaç Aydıncık Barajı ismi
verilmiş, üstelik işletme hakkı da nedenini hiç
anlayamadığımız bir şekilde Kırkağaç
Belediyesine devredilmiştir. Bu hukuksuzluğun ve adaletsizliğin
giderilerek Bayat ve Karacakaş köylerinin mağduriyetinin
giderilmesini istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Akın
8.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, Edremit Orman İşletmesinin açtığı
bazı ihalelere ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Buradan bir hususu Hükûmetin dikkatine sunmak ve
uyarmak istiyorum.
Bilindiği gibi, orman köylerimiz için orman
işleri önemli bir geçim kaynağıdır. Edremit Orman
İşletmesi bazı orman işlerinin yapılması için her
yıl ihale açıyor. İhaleye gerçek kişilerin yanı
sıra Mehmetalan Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi de teklif
veriyor ama her ne hikmetse kooperatif bir şekilde sudan sebeplerle ihale
dışı bırakılıyor ve bu iş on
yıldır aynı kişiye ihale ediliyor. Bu sene yapılan
ihaleden önce kooperatif yöneticileri beni arayarak uyardılar, Yapılacak
ihale on yıldan bu yana verilen aynı kişiye verilecek. dediler.
Bana gelen bu bilgiyi Balıkesir Orman Müdürlüğünü arayarak ilettim ve
haberdar ettim ancak sonuç değişmedi, yine aynı kişi
ihaleyi aldı. Sudan sebeplerle, orman işlerinde birikimli olan ve
daha düşük fiyat veren orman kooperatiflerinin saf dışı
bırakılmasına Orman idaresinin seyirci kalması kabul
edilemez.
BAŞKAN Sayın Bozkurt
9.- Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurtun,
Ankara saldırısını sıradan bir terör olayı olarak
görmenin yanlış olduğuna ve Meclis olarak sorumluluk
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Özellikle AKPli arkadaşlarımın ve
Hükûmetin dikkatine sunmak istediğim bir görüşüm var, düşüncem
var. Ankara saldırısını, artık ne yazık ki bütün
ülkemizin alıştırıldığı sıradan bir terör
olayı gibi görmenin ve böyle değerlendirmenin son derece
yanlış olduğunu düşünüyorum. Ankara
saldırısı, elbette, topyekûn milletimize karşı ama
özellikle devletin egemenliğine ve devletin aklına karşı,
devletin varlığına karşı bir
saldırıdır. Arkasındaki terör örgütü kim olursa olsun bir
büyük aklın yaptığı eylem olarak görülmelidir. Ancak, ne
yazık ki ne Sayın Cumhurbaşkanının ne Sayın
Başbakanın ne de dün Sayın İçişleri Bakanının
açıklamaları bunun böyle görülmediğini gösteriyor. Buna bu
Meclisin topyekûn karşı çıkması ve bir an önce Meclis
olarak sorumluluk alıp bir araya gelmemiz gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Niğdenin tarım ve hayvancılıkla ilgili sorunlarına
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Niğde ili tarımın yanında
hayvancılıkla geçinen bir ilimiz. Bu ildeki mera alanları önemli
çünkü hayvancılığın varlığını
sürdürebilmesi için mera alanlarının korunması gerekiyor. Ancak,
son yıllarda mera alanlarının tahrip edilmeye
başlandığını görüyoruz. Son olarak Gümüşler
kasabası ören mevkisi Atağılı Yaylasındaki mera
alanı, maden arama amaçlı mera olmaktan çıkarıldı,
Bereke köyünde de benzer bir durum yaşanmaya başlandı. Mera
alanı olarak maden aramaya açılan bölgede otlatılan hayvanlar
nedeni belirsiz şekilde öldüler. Bu da gösteriyor ki kullanılan bir
kimyasalla maden araması yapılıyor, doğa tahrip ediliyor.
Niğdenin ve Borun da üzerinde bir yükseklikte olan bölgenin, maden arama
amaçlı yapılacak kimyasal aramalarla geleceği de riske
atılıyor.
Mera alanlarının tahrip edilmemesini
diliyoruz, bu konuda hassas davranılmasının gerekliliğine
inanıyorum çünkü hayvancılık bölgenin tarımdan sonraki en
önemli geçim kaynağıdır.
BAŞKAN Sayın Sarıbal
11.- Bursa Milletvekili Orhan Sarıbalın,
doğa mücadelesi sürdüren Artvin halkını desteklediğine,
Orman ve Su İşleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlarını
istifaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SARIBAL (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Artvin Cerattepede bir doğa mücadelesi
sürmektedir. Ama, aslolan sadece doğa mücadelesi değildir, Artvin
halkının özgürlüğüdür, Artvin halkının
coğrafyasının özgürlüğüdür, faunasının, florasının
özgürlüğüdür. Bu anlamda, Artvin halkının göstermiş
olduğu mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz. Tabii, burada önemli olan,
burada katledilmek istenen doğa ve orman sonrasında ne
olacağıdır. Biz biliyoruz ki doğa yeniden inşa
edilemeyecektir ve onların madenleri insanlar tarafından da
yenmeyecektir. Ama, asıl ironi olan şudur: Bu ülkenin birçok maden
ocağını alan şirket maalesef orayı da yine
almıştır ve iki şey çok önemlidir: Bir, yamyamca yani
karınları doydukça saldıran bir anlayışla hareket
etmektedirler. İki, barbarca bu ülkenin polisini, askerini Artvin
halkıyla karşı karşıya getirmektedirler ve ne
yazık ki Orman Bakanı Çevre katliamı yok. demiştir. Orman
Bakanlığını ve Çevre Bakanlığını
istifaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özdiş
12.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin,
BAĞ-KUR sigorta primlerindeki yüzde 35lik artışın nedenini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Asgari ücretin 1.300 TL olmasıyla 2016
yılında diğer sigorta primlerinde de düzenleme
yapılmıştır. 4/B kapsamında sigortalı olan BAĞ-KURluların
2016 yılı için en düşük primi 568 TL olmuştur, 2015
yılında bu rakam 414 TLydi yani bir yıldaki prim
artışı yüzde 35. Resmî kurumlarca açıklanan 2015
yılı enflasyonunun yüzde 8,81 olduğu bir ülkede, BAĞ-KUR
sigorta primlerine yüzde 35lik artış kabul edilemez.
Esnafımız ciddi anlamda mağdur olmakta, her gün
dükkânını açıp kazancının ilk 20-25 TLsini sigorta
primi için ayırmak zorunda kalmaktadır. Bu yüzde 35lik
artışın nedenini merak ediyorum. Vatandaş lehine bir
düzenleme bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İlgezdi
13.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş
İlgezdinin, Uluslararası Af Örgütünün 2015 Yılı
Raporundaki Türkiyeye ilişkin değerlendirmelerin kaygı verici
olduğuna ilişkin açıklaması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Uluslararası Af Örgütü 2015 yılı
Raporunu açıkladı. Raporda insan haklarının dünya
çapında büyük tehdit altında olduğu uyarısı
yapılırken Türkiyeye ilişkin değerlendirmeler ise oldukça
kaygı verici. Özellikle, basın özgürlüğüne yönelik Türkiyede
gazeteciler, eşi benzeri görülmemiş bir baskıyla karşı
karşıya. ifadesi içinde bulunduğumuz durumu gözler önüne
seriyor. Can Dündar ve Erdem Gül doksan bir gündür tutuklu, suçları
gazeteci olmak. Hakaret davaları aldı başını gidiyor.
Bugün öğreniyoruz ki Hasan Cemal ve Tuğçe Tatari hakkında terör
soruşturması başlatılmış. Anlaşılan,
cezaevleri yayınevlerine dönüştürülmek isteniyor. Bu tablo ülkemize
yakışmıyor.
BAŞKAN Sayın Arslan
14.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın,
akaryakıt ve doğal gaz fiyatlarının düşürülüp
düşürülmeyeceğini, 2000 yılından sonra emekli
olanların intibaklarının ne zaman
yapılacağını ve üniversite öğrencilerinin tümüne ne
zaman yurt ve kredi verileceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
dünya petrol varil fiyatları 150 dolardan 30 dolarlara
düşmüştür. Bu düşüş çerçevesinde akaryakıt ve
doğal gaz fiyatlarını düşürmeyi düşünüyor musunuz?
İki: Ülkemizde 2000 yılından sonra
emekli olanların intibakları nasıl ve ne zaman
yapılacaktır?
Üç: Üniversite öğrencilerimiz barınmakta
ve günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekiyorlar.
Üniversite öğrencilerimizin tümüne ne zaman yurt ve kredi vermeyi
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Havutça...
15.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Balıkesirdeki süt üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün Balıkesir süt üreticilerimiz Türkiye Büyük
Millet Meclisindeydi ve burada haklı isyanlarını haykırarak
Hükûmetin dikkatini çekmek ve sorunlarına çözüm bulmak için
aramızdaydılar. Dört aydır süt ücretlerini
alamadıklarını ve böyle giderse süt veren hayvanlarını
kesmek zorunda kalacaklarını ifade ettiler. Bu sadece onları
ilgilendiren değil, aslında süt sektörünün ve sanayisinin ne kadar
zor durumda olduğunun somut bir göstergesi. Hükûmetten şunu
bekliyorlar: TKİye verdiğiniz desteği kömüre nasıl
veriyorsanız bugün süte de verin ve içinde bulunulan bu krizin
aşılmasına destek olun. Ve Hükûmetten Suriyeli mültecilere
verdiği desteğin yarısını kendilerine de vermesini
talep ediyorlar. Bu bakımdan, iflasların yaşanmaması için
Hükûmetin derhâl süt sanayi sektörüne destek olmasını talep ediyoruz,
aksi hâlde bunun sorumlusu, iflasların sorumlusu Hükûmet olacaktır.
BAŞKAN Sayın Doğan...
16.- İzmir Milletvekili Müslüm
Doğanın, İzmirde demokratik tepkilerini dile getirmek isteyen
sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin etkinliklerinin
engellendiğine ilişkin açıklaması
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın
Başkan, İçişleri Bakanının dikkatine sunulmak üzere,
son zamanlarda İzmir ilinde demokratik tepkilerini dile getirmek isteyen
sivil toplum örgütleri, çevre örgütleri, siyasi partilerin ortaya koyduğu etkinlikler
çok şiddetli bir şekilde engellenmekte ve gözaltılar
yaşanmaktadır. Anayasanın yurttaşlık
haklarının engellenmesi anlamına gelen bu tür antidemokratik
uygulamalara son verilmesini, bu konuda valiliğin
uyarılmasını ve demokratik zeminlerin
yaratılmasını istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
17.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
bölgedeki yurttaşların TOKİ tarafından satışa
çıkarılacak olan eski İstanbul Bakırköy Kadın
Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma
Hastanesinin arsa alanı yerine yeni bir hastane inşa edilmesini talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem olan İstanbul Bakırköy eski
Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve
Araştırma Hastanesinin arsa alanı TOKİ Emlak Konut
tarafından yarın arsa satışı
karşılığı gelir paylaşımı yöntemiyle
ihaleye çıkarılacaktır. Bakırköylüler ve bölgede
yaşayan yurttaşlar -çevredeki tek SSK hastanesinin sağlık
amaçlı olarak değil- arsaya AVM yapılacağı
endişesi taşımaktadırlar çünkü 2011 yılında yine
bu hastane TOKİ tarafından yapılan başka bir hastaneye
taşınmış ve
hastanenin mülkiyeti hazine adına kayıtlıyken Mart 2013
tarihinde TOKİye devredilmiştir. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi plan değişikliğine giderek bölgeyi ticari alana
çevirmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından onaylanan planda da alışveriş merkezinden otele,
katlı otoparktan özel sağlık tesisine kadar hastanenin arsa
alanı olarak tanımlanmıştır. Bölgede yaşayan yurttaşlar
sözü edilen hastanenin yerine yeni bir hastane inşa edilmesini talep etmektedirler.
Sahil yolunda Samatyadan Silivriye kadar olan bölümde tek bir hastanenin de
olmadığı düşünüldüğünde bu talep haksız
değildir.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
18.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Artvin halkını doğal hayatı
koruma adına ortaya koydukları kararlı mücadeleleri nedeniyle
selamladığına ve Giresun halkının da Artvinlilerin
yanında olduğuna ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Artvin halkını Cerattepedeki
açılacak olan maden ocağına karşı doğal
hayatı koruma adına ortaya koydukları kararlı mücadelesi
nedeniyle bütün kalbimle selamlıyorum. Yargı kararlarını,
bilimsel raporları hiçe sayıp makineleri ocak açılacak bölgeye
götürmek için 6 ilden güvenlik güçlerini yöreye sevk ederek halka gaz
bombası, plastik mermi ve tazyikli suyla müdahale eden, âdeta
düşmanla savaşıyormuş gibi bir haftadan bu yana şiddet
politikası uygulayan anlayışı ise kınıyorum.
Halkın istemediği bir şeyi yapma ısrarından
vazgeçilmesini istiyorum.
Temsil ettiğim ilim Giresun, Artvin
halkının yanındadır çünkü aynı dert Giresunun da
başındadır. Tıpkı Artvinde olduğu gibi
ormanlık alanda, millî park ve turizm merkezi statüsündeki Giresunun cennet
yaylalarında sondaj çalışmaları
başlatılmıştır. Biliyoruz ki sondajdan bir süre sonra
altın, bakır madeni için ocak açılacak, ardından siyanürle
ayrıştırma ve sonunda ölümler gelecek. Birileri düğmeye
bastı, güya turizm için açıldığı söylenen Yeşil
Yolun geçtiği güzergâhta talan, rant ve doğa yağmalamaları
başlatılıyor. Gözü dönmüş müteahhitler Karadeniz sahil
yolu yapıyoruz. diye denizimizi karaya, karayı paraya, HES diye
derelerimizi çalıp elektriğe çevirdiler; şimdi de altından
daha değerli yaylalarımıza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
ocak
kurup altını oyacaklar. Karadenizin rahatını
bozmayın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Göker
19.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin,
Burdurdaki bazı esnafın Esnaf ve Sanatkârlar Odaları
Birliği üyelerine verilen krediden yararlanamamalarının
sebeplerini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın Başkan,
Çalışma Bakanımız Sayın Süleyman Soylunun dikkatine
sunulmak üzere:
Bilindiği üzere, 2016 yılında
başlayan uygulamayla birlikte Esnaf ve Sanatkârlar Odaları
Birliği üyelerine gerekli şartları haiz olmak koşuluyla 30
bin TL faizsiz kredi verilmektedir. Burdur ilimizde söz konusu krediden
yararlanmak için esnaflarımızın müracaat ettikleri ancak kredi
başvurularının şartlara uymadığı
gerekçesiyle geri döndürüldüğüyle ilgili şikâyetler gelmektedir. Bu
bağlamda, Burdurda bazı esnaflarımızın kredi
başvurularının önüne kontenjan engeli konulduğu
iddiaları doğru mudur? İlimizden kredi kullanmak için kaç
esnafımız başvuruda bulunmuştur? Bunların kaç tanesine
kredi verilmiştir? Kredi verilmeyişinin sebeplerinden biri de bir
sonraki seçimde kredi kullananların oy kullanacak olması
mıdır?
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Sarıhan
20.- Ankara Milletvekili Şenal
Sarıhanın, 24/2/1942de Yahudi göçmenleri taşıyan Struma
gemisinin Sovyet denizaltısı tarafından torpillenmesi
olayının yıl dönümüne ve ülkenin güneydoğusunda
yaşanan sorunlara karşı herkesin duyarlı olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Değerli
Başkan, bugün yine bir öldürümün yıl dönümü, insanlık tarihi
için acı olan bir günü yaşıyoruz.
Anımsayacaksınız, 1942 yılının kış
aylarında, İkinci Dünya Savaşının sürdüğü
koşullarda ülkesindeki zulümden kaçan 768 Yahudi göçmeni taşıyan
Struma adlı gemi Romanyanın Köstence Limanından hareket ederek
İstanbula gelmiş ancak yetmiş gün boyunca açıkta
bekletilmiş, daha sonra da Karadenizin uluslararası sularında
24 Şubat 1942 tarihinde bir Sovyet denizaltısı tarafından
torpillenerek 1i dışında tümünün yaşamının
yitirilmesine neden olunmuştur.
Bu, halklar arasındaki şiddet ve nefret
bugün ülkemizin güneydoğusunda da ciddi bir sorun olarak devam etmektedir.
Bu soruna karşı hepimizin duyarlı olması, Türkiye'nin
insanlık tarihine yeni acılar bırakmaması gerektiği
inancındayım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENAL SARIHAN (Ankara)
Vatandaşlarımızı hassasiyete davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
21.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin,
AKPnin eski hastanelerin bulunduğu yerleri AVM ve rezidans olarak
değerlendirdiğine ve halkın yaşadığı
yerlerde sağlık tesisi bırakmadığına ilişkin
açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, Bakırköy Yenimahalle Kadın Doğum ve Çocuk
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak
yapılmış olan ve yıllardır oraya hizmet veren
hastanenin yerine bir AVM yapımı söz konusu. Buranın arsası
yarın TOKİ tarafından ihaleye çıkarılmış
durumda.
Hastanelerin insanların
yaşadığı bölgelerin ortasında olması gerekiyor.
Hâlbuki, AKP, eski hastanelerin bulunduğu yerlere değerli arsa
muamelesi göstererek buradaki arsaları AVM ve rezidans olarak
değerlendiriyor ve halkın yaşadığı yerlerde
sağlık tesisi bırakmadı. Daha öncesinde, Cennet
Mahallesinde SSK hastanesi olarak ayrılan yeri de yine rezidans olarak
başka bir firmaya vererek, bir yandaş firmaya vererek yine orada da
bir hastane yapılmasını engellemişlerdi. Biz diyoruz ki:
İnsanların yaşadığı yerlerde hastaneler olsun.
Bir yandan da Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin olduğu
koruluktaki ağaçları işaretleyerek orada ağaç kesimiyle
ilgili bir hazırlık var. Oradaki ağaç kesimi sonrası yine
oraya da bir rezidans yapılacağıyla ilgili ciddi şikâyetler
var. Bu konuda doğaya ve çevreye bu kadar saygısız bir yönetim
daha fazla doğayı tahrip etmesin diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Eseyan
22.- İstanbul Milletvekili Markar
Eseyanın, HDPli bir milletvekilinin Ankara
saldırısını gerçekleştiren saldırganın
taziyesine gitmesini kınadığına ve bu olayın Meclisi
yöneten Başkan Vekili tarafından da lanetlenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçen çarşamba günü 29
vatandaşımızın ölmesine yol açan saldırıyı
gerçekleştiren saldırganın taziyesine giden HDP milletvekilinin
bu hareketi vatandaşlarımızın vicdanını çok ciddi
şekilde yaralamıştır. Ben, milletimizin bu hassasiyetini
burada tekrar gündeme getirirken bunun geçiştirilecek bir olay
olmadığını, bizzat bu Meclisi şu anda yöneten sizin
tarafınızdan da mutlaka eleştirilmesi ve lanetlenmesi gerektiğini,
siyaseti anlamsızlaştıran, şiddeti böyle öven ve
destekleyen bir hareketin de -eğer HDP hâlâ siyasetten vazgeçmediyse-
mutlaka dışlanması ve protesto edilmesi gerektiğini
düşünüyorum ve kendisini tekrar burada şiddetle kınıyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Yalım
23.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
Zafer Havaalanının daha aktif hâle gelmesi için Uşak
Havaalanındaki uçuşların sık sık iptal
edildiğine ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından bu konuda özel bir çalışma yapılmasını
istediğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Başkan.
Benim konuşmam ve de isteğim
Ulaştırma Bakanımıza olacak.
Uşak ilimizde bulunan Uşak Havaalanı
Müdiresiyle yaptığım görüşmede, Uşak
Havaalanından İstanbula haftada 3 veya 4 sefer olduğunu
biliyoruz ancak bölgedeki daha sonra açılan Zafer Havaalanının
daha aktif hâle gelmesi için sık sık uçuşların iptal
edildiğini de gözlemliyoruz. Hem Müdire Hanımın
rahatsızlığı, benim de rahatsızlığım,
Uşak Havaalanını körleştirip Zafer Havaalanını
ayakta tutmak adına Uşak Havaalanını kapatma operasyonudur.
Buna izin verilmemesi gerektiği kanaatindeyim ve de Ulaştırma
Bakanından bu konuda özel bir çalışma istiyorum.
Aynı zamanda ülke dışında çokça
bulunan yurttaşlarımızın da yaz itibarıyla ülkemize
gelmesi için Uşak Havalimanına ülke dışından da
seferler yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ahrazoğlu
24.- Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin
Ahrazoğlunun, Diyarbakırın Sur ilçesindeki patlamada
şehit olan Uzman Çavuş Yetkin Erşana Allahtan rahmet
dilediğine ve Bakanlar Kurulunun (99/12354) sayılı
Kararına göre kaç kişinin işe yerleştirildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Teşekkür ederim.
8 Şubatta Diyarbakır Sur ilçesinde hain
PKKya düzenlenen operasyonlarda yaralanan ve tedavi için Gülhane Tıp
Akademisine getirilerek burada şehit olan Uzman Çavuş Yetkin
Erşan bugün Hatay Payasta toprağa verilmektedir. Şehidimize
Allahtan rahmet, ailesine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Ayrıca terör nedeniyle Genelkurmay Başkanlığının
talebi, Bakanlar Kurulunun kararıyla, 99/12354 sayılı
Kararıyla iş hükmüne dayalı terhisleri ertelenen askerlerden
bugüne kadar kaç kişi iş başvurusunda bulunmuştur? Kaç kişi
bu konudan yararlanmıştır? Vatana hizmet övünç belgesi
verilmiş bu insanlardan işe yerleştirilmeyenler işe
yerleştirilecek mi? Bu konuda Hükûmetimizden cevap bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Dilipak
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Uğur Dilipakın, Meclis kürsüsünden PKKya terör örğütü
diyemeyenlerin barıştan bahsetmesinin inandırıcı
olmadığına ve Ankara saldırısını
gerçekleştiren saldırganın taziyesine giden Van Milletvekili
Tuğba Hezer Öztürkün bu Meclise yakışmadığına
ilişkin açıklaması
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bu ülkede artık insanlar ya
siyaset yapmalı ya da siyasetle silah arasına mesafe koymalı.
Bunun için her gün kürsüden hamasi nutuklarla Hesap vereceksiniz.
şeklinde milleti tahrik etmek isteyenlere bu Meclis ve bu millet gereken
cevabı verecektir. Kürsüden bir kez dahi PKK terör örgütüne Terör
örgütüdür. diyemeyenlerin bu ülke için barıştan ve barış
hamiliğinden bahsetmesi inandırıcı değildir. Ben
diyorum ki: IŞİD terör örgütüdür, PKK, PJAK, PYD terör örgütüdür.
Yüreğiniz yetiyorsa sizler de PKK terör örgütüdür. deyiniz. Diyemezsiniz
çünkü böyle bir iradeniz yoktur. İradesi olmayanların bu ülkede
söyleyecek bir lafı olmadığını belirtir,
Ankaranın kalbine bomba koyan teröristi ziyaret eden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş)
Hezerin bu ülkede bu Meclise yakışmadığını
belirtir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Tüm
26.- Balıkesir Milletvekili Mehmet
Tümün, PYD Eş Genel Başkanı Salih Müslimin Türkiye ye
ziyaretleriyle ilgili bilgi almak istediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hepimizin bildiği üzere, PYD Eş Genel
Başkanı Salih Müslim, birçok kez, açık ve gizli olarak,
Hükûmetin davetlisi olarak Türkiyeye gelmiştir. Kendisinden, Özgür Suriye
Ordusuna destek vermesi telkin edilerek Esad güçlerine karşı
savaşması istenmiştir. Ancak gelinen noktada, Hükûmetin
isteklerini yerine getirmeyen PYD, terör örgütü ilan edilmiştir.
Şimdi soruyorum: Eğer PYD, Esada karşı savaşı
kabul etmiş olsaydı yine terör örgütü olarak kabul edecek miydiniz?
Salih Müslim Türkiyeye kaç sefer geldi? Bu ziyaretler kimin isteğiyle
gerçekleştirildi? Salih Müslimi ağırlamak için devlet
bütçesinden harcama yaptınız mı? Bu harcama ne kadardır, hangi
bütçe kaleminden yaptınız? Örtülü ödenekten yaptıysanız
bunu açıklayacak mısınız?
BAŞKAN Sayın Yıldırım...
27.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, 21 Şubat Uluslararası Ana Dil
Gününe ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkan.
(x)
Ben de Dünya Ana Dil Gününü kutluyorum.
Ana dillerine sahip çıkmayan, gönüllü asimile
olan, yeri geldikçe Ben de Kürtüm. diyen ama Kürt halklarından,
coğrafyasından rahatsız olan vekil arkadaşları,
Allahtan dillerine sahip çıkmaya, mazlum Kürt halkının
yanında durmaya davet ediyorum ya da Kürt halkına hakaret etmeyi
bıraksınlar, biat ettikleri yerlere gönülden bağlı
olsunlar, mutlu olsunlar. Ben de Kürtüm ama cümlelerinin Kürtleri
rahatsız ettiğini hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Türkmen...
28.- Adana Milletvekili Elif Doğan
Türkmenin, Adanada parklarda belli bir saatten sonra uyuşturucu
bağımlıları bulunduğu için vatandaşların o
parkları kullanamadıklarına ve Mansurlu-İnderesi
arasıdaki yol konusunda Hükûmetten bilgi almak istediğine
ilişkin açıklaması
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Teşekkür
ederim Başkanım.
Adana merkez ilçelerde, parklarda belli bir saatten
sonra uyuşturucu bağımlısı vatandaşlar
bulunduğu için diğer vatandaşlarımız o parkları
kullanamamaktadırlar. Bu konuda İçişleri
Bakanlığı bir çalışma yapmayı düşünmekte
midir? Bu, birinci sorum.
İkinci sorum: Yine, Adana Kozan ilçesinde,
Mansurlu-İnderesi arasında yol sorunu vardır ve vatandaşlar
bu konuda, ne yazık ki, özellikle kışın büyük
sıkıntılar yaşamaktadırlar. Bu konuda da Bakanlık
bir işlem yapmayı, bir girişimde bulunmayı düşünmekte
midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aksu...
29.- İstanbul Milletvekili İsmail
Faruk Aksunun, 26 Şubat Hocalı katliamının 24üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Türk dünyası, 26 Şubat 1992de tarihin en
acı olaylarından birini yaşadı. Ermeniler,
Azerbaycanın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı
kentine girerek insanlık tarihine kara leke olarak geçen bir katliama imza
attılar. Hocalıda 83ü çocuk, 106sı kadın olmak üzere 613
kişi hunharca katledildi. Türk milletine soykırımcı
yaftası vurarak iftiralarla ülkemizi uluslararası toplum nezdinde zan
altında bırakan Ermeni zihniyetinin gerçekleştirdiği
cinayetlerin görmezden gelinmesi insanlığın gördüğü en
büyük çifte standartlardan birisidir. Hocalı katliamı Ermeni
mezaliminin ve acımasızlığının her devirde devam
ettiğini göstermektedir.
Bu menfur hadiseyi nefretle kınıyor,
Ermeni saldırılarıyla hayatını kaybetmiş
ecdadımızı rahmetle yâd ediyorum. Dünyayı çifte
standartlı yaklaşımdan vazgeçmeye ve Türkiyeyi mahkûm etmeye
çalıştıkları soykırım yalanına
karşı Hocalıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sorgun
30.- Konya Milletvekili Ahmet Sorgunun, 21
Şubat Uluslararası Ana Dil Gününe ilişkin açıklaması
AHMET SORGUN (Konya) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ana dil günü dolayısıyla ifade etmek
isterim ki farklılıklarımız zenginliklerimizdir yoksa
ayrılık sebebi değildir. Bu konuda Cenab-ı Hak Rum suresinde Göklerin ve yerlerin
yaratılması dillerinizin ve renklerinizin farklı farklı
olması da Allahın varlığının ve kudretinin
delillerindendir. Şüphesiz bunu da bilenler için elbette ibretler
vardır. buyuruyor. Sayın Yıldırım, Ahmedi Haniden
alıntı yaptı. Ahmedi Hani buyurur ki: Öfke ve kavgayı değil,
sabrı ve barışı tercih edin çünkü bu, birliği ve
beraberliği olgunlaştırır. Yine, Hazreti Mevlâna buyurur
ki: Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları
paylaşanlar anlaşır.
Saygıyla selamlarım.
BAŞKAN - Sayın Tor
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin
Oğuz Torun, Kobanide çatışmalarda yaralanan YPGliler veya
sivillerin Türkiye'de tedavi edilip edilmediklerini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Ben bu soruyu geçmişte de sormuştum, net bir cevabını alamadım,
kaçamak bir cevap aldım, tekrar sormak istiyorum: Kobanide
çatışmalarda yaralanan YPGliler veya siviller Şanlıurfada
devlet veya özel hastanelerde, ilçeler dâhil, tedavi edilmiş midir,
edilmiş ise kaç kişi tedavi edilmiştir? Tedavi altına
alınan kişilerin kimlikleri belirlenmiş midir? Tedavi gören
YPGliler tedavilerinin ardından tekrar sınır
dışına çıkarılmış mıdır, içeride
kalan var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sön söz Sayın Çaturoğlu
32.- Zonguldak Milletvekili Faruk
Çaturoğlunun, ülkemizin kalkınabilmesi için yer altı ve yer
üstü kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde
değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Sayın
Başkan, ülkemizin kalkınabilmesi için yer altı ve yer üstü
kaynaklarımızın etkin ve verimli bir şekilde
değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak, bu konuda uluslararası bir
dayatmayla karşı karşıyayız.
Altın, gümüş, bakır gibi
madenlerinizi işletmeyeceksiniz. Hidroelektrik, nükleer santral, termik
santral yapmayacaksınız. Elektrikler kesildiğinde de Nerede bu
devlet, nerede bu millet? diyeceksiniz ve ülkemizin de
kalkınmasının önüne engel koyacaksınız. Ağaç
kesildiğinde eğer orada maden yoksa hiçbir etki, bir eylem
yapmayacaksınız, sadece madenler işletildiğinde bunu
yapacaksınız; bu, çok yaman bir çelişkidir ama ülkemiz bu
badireleri atlatacak, kalkınacaktır.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz sayın
milletvekilleri.
Sayın grup başkan vekillerine
bakıyorum, söz isteyen var sanıyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Var,
var, sisteme giremiyoruz.
BAŞKAN Açtıralım hemen sistemi.
Sayın Akçaydan başlayalım ve
sırayla söz verelim.
33.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Artvin Cerattepede maden işletmesi açılması konusunda
Artvinlilerin görüşlerine başvurulması ve yer altı ve yer
üstü kaynaklarının yolsuzluk yapılmadan değerlendirilmesi
gerektiğine, Danıştayın maden ruhsatı izinlerinin
doğrudan Başbakanın iradesine bağlanmasını hukuka
aykırı bulduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Artvin Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde 38
hektar alandaki Bakır ve Açık Ocak Altın İşletme
Projesinde altın madeni açılmasına karşı bölge
halkının tepkisi ve karşı koyuşu bir kitle refleksine
dönüşmüştür. Pek çok kentimizde bu olaya ilişkin gösteriler
yapılmıştır ve zaman zaman yapılmaktadır.
Vatandaşlarımızın kendi
yaşam alanlarına ilişkin söz söyleme hakkı vardır;
demokrasinin ilk önceliği budur. Cerattepede tepeden inmeci bir
anlayışla, maden şirketinin açılmasından ziyade,
Artvinlilerin bu konudaki görüşlerine mutlaka başvurulması ve
itibar edilmesi gerekmektedir. Halka karşı, demokrasiye ve temel
insan haklarına aykırı davranışları
kınadığımızı belirtmek istiyorum.
Ancak, dikkatimizden kaçmaması gereken bir başka
husus daha vardır. Cerattepe'nin altından bir malum, meşhur
inşaat firması çıktı, halkın, Türkiye'nin Cengiz
İnşaat diye bildiği. Hani, şu 17-25 Aralık yolsuzluk
olaylarına ilişkin tapelerde millete ve vatandaşlara küfreden
şirketin sahibi. AKPli bir kısım devletlilerin kasası
niteliğindeki ve havuzcu olarak bilinen bu kişinin AKP dönemindeki
hızlı yükselişinden büyük projelerine
baktığımızda, Eti Bakır'ı, Eti Alüminyum'u, Oymapınar
Barajını, Ilısu Barajı ihalesini, Ordu Havalimanı
ihalesini, Maltepe sahil dolgu ihalesi, Akdeniz Bölgesi ve İstanbul Avrupa
yakası elektrik dağıtım ihaleleri, Ankara-Sivas
hızlı tren hattı ihalesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Ek süre veriyorum Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
üçüncü havalimanı ihalesi, Mersin Akkuyu
Nükleer Santralinin liman ve liman altı ihalesi...
Elbette ki biz ülkemizin kalkınması için
yer altı ve yer üstü kaynaklarının değerlendirilmesini
isteriz ancak bunun çevreye, doğaya ve insan yaşamına saygı
ve özen içerisinde olması ve yolsuzluk yapılmaması
şartıyla. Bir diğer şartımız da bu ihalelerin
yandaş geliştirme faaliyeti olmasının ötesinde ülke
ekonomisine artı değer kazandırması gerekir.
Bu çerçevede maden ruhsatlarına ilişkin 16
Haziran 2012 tarihli ve 2012/15 sayılı bir Başbakanlık
genelgesini de hatırlamak gerekiyor. Erdoğan'ın
imzasını taşıyan bu genelgeyle maden ruhsatlarının
izinlerinin verilmesi doğrudan Başbakanın iradesine
bağlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Son cümlem Sayın
Başkan.
BAŞKAN Peki.
Sayın Akçay, lütfen tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Böylece Başbakanın
izin ve rıza göstermediği hiç kimse maden işletemeyecektir.
Erdoğan'ın rant dağıtım sisteminde bu genelge küçük
bir örnektir. Danıştayın Kasım 2015'te bu genelgeyi hukuka
aykırı bulduğunu biliyoruz. Ancak son durumda uygulama nedir?
Maden sahaları halen bir rant dağıtım aracı olarak
görülmeye devam edecek midir?
Bu sorulara cevap verecek bir Hükûmet üyesi bakan
var mıdır diyorum ve sözlerimi tamamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Sayın Baluken, buyurun.
34.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Parlamentonun talimatla çalıştırılan bir kurum
hâline getirilmesinin kabul edilemez olduğuna,
Cumhurbaşkanının vatana ihanet dışında diğer
suçlardan da yargılanması için Meclise öneride bulunduklarına ve
hukuk dışı olarak uygulanan sokağa çıkma
yasaklarını kınadığına ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Başkanlık Divanının hemen arkasındaki
yazıda Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir
yazıyor. Ama uzun süredir egemenliğin kayıtsız
şartsız milletten alındığına, Parlamentonun
talimatla çalıştırılan bir kurum hâline getirildiğine
tanıklık ediyoruz. İki gün önce Başbakan Davutoğlu,
yaptığı açıklamada Ankara patlamasının
olduğu gün Türkiye Büyük Millet Meclisine emir verdiğini ifade
etmiştir. Biz, bu emrin kime verildiğini merak ediyoruz. Bir
Başbakan nasıl olur da Parlamentoya emir verecek bir haddi, bir
cüreti kendinde bulur, merak ediyoruz. Bu ülkede güçler
ayrılığı, kuvvetler ayrılığı
kavramı birileri tarafından rafa kaldırılmış
olabilir ama hâlâ mevcut hukuki mevzuatta tanımlanan çerçeve içerisinde
kuvvetler ayrılığıyla ilgili tanım bellidir,
ortadadır.
Diğer taraftan, bugün yine, aynı
şekilde 78 milyonun Cumhurbaşkanı değil sadece AKPnin
Cumhurbaşkanı olduğunu pratikleriyle ortaya koyan Recep Tayyip
Erdoğan da Parlamentoya talimat üstüne talimat
yağdırmıştır; HDPli milletvekilleri ve HDP
hakkında ağza alınmayacak hakaretlerde bulunmuştur.
Öncelikle şunu ifade edeyim: Kullandığı hakaretlerin
tamamını misliyle kendisine HDP Grubu olarak iade ediyoruz.
Diğer taraftan, dokunulmazlıklarla ilgili,
fezlekelerle ilgili Meclise talimat veren bir anlayışın,
kendisini halkın, toplumun, milletin iradesi üstünde gören bir
anlayışın asla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ek süre veriyorum Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
kabul
edilemez olduğunu, bu konuda HDPnin duruşunun da son derece net
olduğunu ifade etmek istiyoruz. Defalarca kürsüden de ifade ettik. 550
milletvekilinin tamamının dokunulmazlıklarının
kaldırılmasıyla ilgili sürece en başta öneri sunan
partiyiz. Yine, bu talimatları yağdıran
Cumhurbaşkanının da vatana ihanet dışında
diğer suçlardan da yargılanmasının önünün
açılması için Mecliste öneride bulunuyoruz. Buyurun gelsinler,
herkesin yargılanma yolunu açalım. Bizim düşünce, ifade ve
örgütlenme özgürlüğü ekseninde yaptığımız bütün
siyasi çalışmalarla ilgili tek bir tereddüdümüz yoktur. Bedel ödemek
gerekirse her birimiz o bedeli ödemeye de hazırız. Ama yolsuzluk
yapanların, hırsızlık yapanların, ihaleye fesat
karıştıranların, yandaşlarına rant
sağlayanların da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Açıyoruz Sayın Baluken.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
aynı
tavrı sergilemelerini beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.
AKPnin Cumhurbaşkanına da buradan ifade
etmek istiyorum: Ses tonunu yükseltmekle korkutacağı bir tek grup ya
da milletvekili zümresi varsa orada oturuyorlar. HDP Grubu, asla,
Erdoğanın ses tonunu yükseltmesiyle korkacak, sinecek, geri
adım atacak bir grup değildir. Ses tonunu her yükselttiğinde,
biz, içerisine girmiş olduğu suçluluk psikolojisinin ve duymuş
olduğu korkunun da aynı şekilde büyüdüğü kanaatindeyiz.
Diğer taraftan, Cizrede, Silopide, Surda ve
İdilde devam eden hukuk dışı ve yasa dışı
sokağa çıkma yasaklarını, orada uygulanan terör
uygulamalarını kınıyoruz. Yasa maddesinde de bu sokağa
çıkma yasaklarıyla ilgili var olan hak ihlallerini anlatmaya devam
edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
Sayın Gök, buyurun.
35.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Cumhurbaşkanının vesayetçi anlayışına
karşı Başbakan ile Meclis Başkanının
sorumluluğu olduğuna, bütçede ödenek devriyle ilgili Anayasa Mahkemesine
yaptıkları başvurunun bir an önce sonuçlanmasını
beklediklerine ve devleti yöneten bakanların gayriciddi
tutumlarının Türkiyeyi bir ateş çemberine ittiğine
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Türkiyede kurumlar
arasındaki giderek belirginleşen ayrışma ve özellikle
Cumhurbaşkanının her türlü konuda bir vesayetçi
yaklaşımı, Türkiye'nin, şu andaki kurallarının ve
Anayasasının altüst olduğu bir dönemi, bir süreci bizlere
işaret ediyor. Cumhurbaşkanının, hemen her konuda
tahakkümcü ve özellikle Meclis üzerine ipotek koyan bir anlayışı
ve elbette ki iktidar partisini ağır baskı altına alan
yaklaşımlarıyla Türkiye bir çıkmaza girmek üzeredir.
Türkiye süratle bu tutumdan kurtulmak durumundadır.
Cumhurbaşkanının bu vesayetçi anlayışına
karşı Başbakanın ve Meclis Başkanının
sorumluluğu vardır. Onlar bu işin neresindedir ve -kendilerine
verilen talimatları- bir cumhurbaşkanının acaba anayasal
sınırlar içerisinde görev yapmasını hatırlatacak kadar
cesurlar mıdır? Bu konuları onlardan bir kere bekliyoruz.
Sayın Başkan, 26 Şubat Cuma günü
bütçe görüşmelerine başlayacağız. Geçen yıl
yapılan bütçe çalışmalarında bütçe tasarısına
konulan 6ncı maddeyle, Meclisin hakkı olan bütçede ödenek devri ya
da bütçenin ödenek yapma yetkisi Maliye Bakanlığına devredildi.
Biz bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurduk ama -şurada
dört gün sonra bütçe görüşmelerine başlayacağız- böylesine
hukuksuz bir şekilde dercedilen, AKPnin oylarıyla geçen bu madde
konusunda Anayasa Mahkemesi şu ana kadar bir karar vermedi; kuvvetler
ayrılığının bir parçası olan yasamanın da
özellikle Türkiyedeki herkesi ilgilendiren bütçe konusunda, hepimizin
harcamalarının denetlenmesi ve gerçekten gereğinin yerine
getirilmesi konusundaki hassasiyetini gözeterek bu konudaki kararını
bir an önce vermesi gerekiyor. Yani Anayasa Mahkemesi kararları geriye
doğru yürümediği için geçen yılki bütçeye etkisi
olmayacaktır ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ek süre veriyorum Sayın Gök, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Anayasa Mahkemesinin
kararları geriye doğru yürümediği için geçen yıl
çıkartılan bütçeye bunun bir etkisi olmayacaktır ama bu yıl
Şubat ayının 26sında başlayacak bütçe
görüşmelerinde çok esas bir kriter olarak hepimize yol gösterici
olacaktır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin de görevini
hatırlamasını ve bu konudaki iptal kararımızı bir
an önce sonuçlandırmasını bekliyoruz.
Ayrıca Sayın Başkan, dün
İçişleri Bakanının gensoru görüşmeleri
sırasında ben bizzat kürsüden İçişleri Bakanının
yüzüne karşı pek çok konuda iddia sergiledim, onları ifade ettim
ama İçişleri Bakanı yaptığı konuşmada hiçbir
iddiamıza yanıt vermemiştir, hiçbir iddiamıza
inandırıcı bir gerekçeyle yanıt vermenin ötesinde
olayın vahametini de kavrayamadığını bir kez daha
ortaya koymuştur.
Tablo Türkiye açısından çok kritiktir, çok
sıkıntılıdır yani ülkenin gidişatının
kötü olduğu bu ortamda bir yandan Anayasa Mahkemesinin, bir yandan
Cumhurbaşkanının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız
Sayın Gök.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) -
ve bir yandan da devleti
yöneten bakanların bu gayriciddi durumlarının Türkiyeyi bir
ateş çemberine ittiğini biz üzülerek görüyoruz. Şu anda herkesin
silkinmesi ve gerçekten görevini layıkıyla yapması gereken bir zaman
dilimindeyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Sayın İnceöz
36.- Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün, Başbakan ve Cumhurbaşkanının haksız ve
yersiz ithamlarla suçlanmasını doğru bulmadığına,
bütün partilerin terörle mücadele konusunda ortak bir dil üretebilmesi
gerektiğine, terör nedeniyle hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet dilediğine ve sokağa çıkma yasaklarının
vatandaşların yaşam hakkını korumak için
getirildiğine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki
egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir,
bilakayduşart milletindir. Burada her birimiz milletimizden yetki
aldık.
Geçtiğimiz hafta içerisinde buraya yakın
bir yerde, 200 metre kadar ileride bir yerde patlamanın meydana gelmesiyle
birlikte Meclisin çalışması konusunda milletvekillerimiz bir
karar almıştır. Böyle, dışarıdan
Sayın
Başbakanımıza, Sayın Cumhurbaşkanımıza
ithamlar ile eleştirilerin birbirinden ayırt edilmesi gerekiyor,
hakaretin birbirinden ayırt edilmesi gerekiyor. Bunlar doğru
nitelemeler olarak
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Başbakan, Emir verdim. dedi mi demedi mi, onu açıkla.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) O
konuşmanın içeriğine çok iyi bakmak lazım, yani ne
geçmiş, ne söylenmiş, onlara çok iyi bakmak lazım. Burada bunun
kararı birlikte verildi. Böyle bir istişare yapılmış
olması emir verdim anlamına gelmez. Bunun bununla
karıştırılmaması lazım.
Artı, Sayın
Başbakanımızı ve Sayın
Cumhurbaşkanımızı, her fırsatta, Parlamento
çalışmalarında, sözde eleştiri özgürlüğü çerçevesi
içerisinde deyip de bu kürsüde, milletimizin kürsüsünde, milletimizin bize
verdiği yetki çerçevesinde, haksız ve yersiz ithamlarla
suçlamayı doğru bulmadığımı, artık bu siyasi
sıkışmışlıktan kurtulmak gerektiğini,
özellikle yeni argümanlarla
Ülkemizin, evet, böyle zor bir coğrafyada,
hemen aşağıda Suriyede olan gelişmeler, Irakta olan gelişmeler
ve oradaki gelişmelerden kendilerine rol çıkaran terör örgütlerine
karşı ülkemiz içerisinde, ülkemiz sınırları içerisinde
birliğine, beraberliğine, dirliğine kasteden terör örgütüne karşı
bu kadar haklı, bu kadar meşru bir mücadeleyi sürdürdüğümüz bir
dönemde, bütün partilerin burada ortak bir dil üretebilmesi terörle mücadele
konusunda
Ama bir bakıyoruz ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ek süre veriyorum Sayın
İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
tam böyle
önemli bir konuda, ülkemizin birlik ve beraberliğini ilgilendiren bir
konuda, bütünlüğünü ilgilendiren bir konuda bir ve beraber durmak yerine
bu Parlamentoda çok farklı sesleri duyuyoruz. Artık o siyasi
sıkışmışlıktan öte, Parlamentoda, terörle
mücadele konusunda milletten yetki alan herkesin -bu Parlamentoda milletimizi
temsil ettiklerini iddia ediyorlarsa- birlik ve beraberlik içerisinde,
konuları ve gündemleri saptırmadan, yekvücut içerisinde buradaki
duruşunun bir kere çok net ve sağlam olması lazım. Teröre
karşı bu mücadele sürdürülürken burada ayrı bir dil
kullanılmaması lazım. İnce ince kelime, belagat
sanatıyla beraber, sözde terörle mücadeleye karşı
duruyormuş gibi durup da bir taraftan destek veren açıklamaların
da ne Parlamentoda ne başka bir yerde ne 780 bin kilometrekare içerisinde
de yapılmaması gerekmekte. Ülkemiz böylesine zorlu bir mücadelede
iken net ve sağlam bir duruşu olması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Ben bu duygu ve
düşüncelerle özellikle doğuda, güneydoğuda, ülkemizin
çeşitli yerlerinde terör nedeniyle ve dünyada da aynı şekilde
hayatlarını kaybedenlere tekrar Allahtan rahmet diliyorum. O bölgede
özellikle şehir içerisinde, ilçelerimizde sokağa çıkma yasağı
Bunların hiçbirisi keyfiyetten alınmadı. Bunların her
birisinin alınma sebebi, buradaki sokağa çıkma
yasaklarının uygulanmasının önemli bir hassasiyeti
vardır ki oradaki sivil vatandaşlarımızın yaşam
haklarını koruyabilmek, sivil vatandaşlarımızın
kayıplarını en aza indirgeyebilmek.
Ben burada mücadeleyi sürdüren polisimize,
askerimize ve sivil vatandaşlarımıza da -PKK terör örgütünün
yanında durmayarak ülkenin birliğinden, beraberliğinden yana da
tavır aldıkları için- her birine mücadelelerinde şükranlarımı
arz ediyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
İnceöz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın grup başkan vekili açıklaması
sarısında Başbakana ve Cumhurbaşkanına haksız ve
yersiz ithamlarda bulunduğumu iddia etti, açıkça sataştı.
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İki dakika sataşmadan söz veriyorum.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Haksız ve yersiz hiçbir ithamda
bulunmadım. Sormuş olduğum soruya cevap verme yetkisine sahip
olan da siz değilsiniz. O gün, o açıklamada bulunan Kabineden bir
bakan burada duruyor ve o açıklamada Başbakan açık bir
şekilde: Ben Türkiye Büyük Millet Meclisine emir verdim. diyor. Bu kadar
açık ve net. Bir Başbakan eğer Parlamentoya emir verdim.
diyorsa o ülkede artık demokrasinin kırıntısı bile
kalmamış demektir. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değil.
Diğer taraftan, demin ifade ettim, AKPnin Cumhurbaşkanı
her hafta sanki bir siyasetçiymiş gibi muhtarları toplayıp,
mülki amirleri toplayıp onlara görülmemiş bir eziyet edercesine
ağzına gelen her şeyi söyleyerek toplumu kutuplaştırıyor.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sen niye
rahatsız oluyorsun? Toplayacak tabii.
İDRİS BALUKEN (Devamla) HDP
hakkında ağza alınmayacak hakaretlerde, ithamlarda bulunuyor.
Demin ifade ettim, tekrar kürsüden de söylüyorum, hakaretlerin
tamamını misliyle ona iade ediyorum. Onun orada Parlamentoya istikamet
belirlemesine, Parlamentoya talimat vermesine, fezlekelerle ilgili, HDPli
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
kaldırılmasıyla ilgili süreçlerin tamamına burada dik
duruş gösterecek HDP Grubu oturuyor, oturmaya da devam edecek.
Hodri meydan, 550 milletvekilinin
tamamının ve Cumhurbaşkanının da vatana ihanet
dışındaki hırsızlık, yolsuzluk, yandaşa rant
sağlama, ihaleye fesat karıştırma, tüm bu suçları
kapsayacak olan yargılamaların önünü açalım, bundan kaçan kimse
yok. Orada öyle algı yönetmek, toplumu belli bir algı üzerinden
kutuplaştırmak yerine, siz de o da çıkın bu ülkeyi
nasıl kan gölüne çevirdiğinizin hesabını verin. Bu ülkede
-içeride de dışarıda da- yürütülen yanlış
politikaların, akan her damla kanın sorumluluğu Hükûmet olarak,
iktidar olarak ve onların üstündeki vesayetçi anlayış olarak
sizde ve saraydadır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ben de aynı
şekilde
Biraz evvel, Ülkeyi kan gölüne çevirdi. demek suretiyle
iktidarımızı ve partimizi suçlayıcı bir konuşma
yapmıştır, bir.
İkincisi: Geçen hafta gerçekleşen olay
sırasında
BAŞKAN Sesiniz az çıkıyor
Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
terör
saldırısı neticesinde Meclisin, Parlamentonun
çalışması için Başbakan talimat vermiştir.
şeklinde bir söylemi de tekrar tekrar söylüyorum ki haksız ve yersiz
bir söylemdi. Bununla ilgili sataşmadan dolayı müsaadenizle söz
istiyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bakan
orada, bakan cevap versin.
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz.
İki dakika size de söz veriyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, şu, artık, her
birimize talimat verir şekilde ve her birimizin, neyi, nasıl
yapacağına, özellikle iktidar partisinin milletvekillerine, grup
başkan vekillerine yönelik böyle bir tavrı hoş
karşılamadığımı özellikle belirtmek istiyorum.
Biraz evvel konuşmanızın içeriği
çok netti; neye, kimin, nasıl cevap vereceğini bizler de milletvekili
arkadaşlarımız da çok net biliyor. Biz talimatı sadece ve
sadece milletimizden alırız, sizin talimatlarınızla da ne
yapacağımızı burada belirleyecek değiliz, öncelikle bu
hususu çok açık ve net bir şekilde vurgulamak istiyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Onlar Kandilden
alıyorlar, Kandilden.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Bunun
dışında, işte Türkiyeyi savaş ortamına ittiniz,
kan gölüne çevirdiniz. Yani, bu ithamlar gerçekten, artık
Siz söyledikçe
biz de burada tutanaklara geçsin diye, tarihe not düşülsün diye söylemeye
devam edeceğiz.
Bu ülkede 20 Temmuzdan itibaren başlayan,
işte, Suruç katliamıyla -yine çok yakın zamanda burada hep
birlikte yaşadık- Ankarada gerçekleştirilen patlamalar,
saldırılar -hepsinin hedefi- Türkiyenin birliğine,
dirliğine, insanımızın can ve mal güvenliğine,
emniyetine karşı yapılmış terör saldırılarıydı.
Bakın, Fransa bunu bir kere yaşadı, hemen olağanüstü hâl
ilan etti, giriş çıkışlarını kapattı, ordu
şehrin içine girdi, Parisin içerisine girdi ve iktidarıyla
muhalefetiyle toplumun her kesimi, medyası da dâhil olmak üzere hep
birlikte yekvücut bir duruş sergiledi. Ama ne yazık ki bizim ülkemize
geldiğimizde, bir bakıyorsunuz bir taraftan STKlar başka bir
açıklama yapabiliyor, bir taraftan akademisyenler kendince başka bir
açıklama yapıyor ama hepsinden önemlisi Parlamentoya
geldiğimizde burada her birimizin ortak dili, milletimizin dili, ülkemizin
güvenliği ve birliğinin dili olması gerekiyor ve teröre
karşı her birimizin yek bir duruş sergilemesi gerekmekte,
işte bizde eksik olan bu. Onun için de terörle mücadele konusunda bu
söylemlerle ülkemizin kamu güvenliğini, düzenini sağlama konusunda
yıldırılabileceğini, bu konuda durdurulabileceğini
düşünmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla)
Konuşmamı tamamlamak istiyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Ülkemizdeki
terör unsurları elindeki silahlarını bırakana kadar, silahlı
unsurlar bu ülkeyi terk edene kadar ve her birimizin,
vatandaşımızın can, mal güvenliğini temin eden ve
hepsinden önemlisi oradaki kardeşlerimizin yaşam hakkını
temin edebilmek için, buradaki terörle mücadele, meşru sınırlar
içerisinde, hukuki sınırlar içerisinde haklı bir şekilde
sürdürülecektir. Bu söylemlerle burada doğru şekilde tarihe not
düşmemiz gerekmektedir. Bu ülkenin kırk yıldır
başına musallat olan bir terör meselesi vardır. Parisin bir
kerede yaşadığı olayı görüyoruz,
karşılığında sergilediği tavrı görüyoruz ve
bizim de -bu mücadelemizde- sonuna kadar, ülke vatandaşlarımıza
bu tehdit ortadan kalkana kadar, Orta Doğudaki o
karışıklıklardan, birileri birilerinin adına rol
almaktan, rol kapmaktan, taşeron olmaktan, bunun da tehdidi olmaktan ülkemizi
çıkarana kadar bu mücadelemiz sürecektir.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın hatip bizim tarihe
yanlış not düştüğümüz ve yine konuşmasının
içeriğinde de birilerine taşeron olmak gibi suçlamalar yöneltti.
Sataşmalara cevap vereceğim.
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Nasıl olsa vereceksiniz, yormayın Sayın
Balukeni, verin efendim. İzaha gerek yok, verin.
BAŞKAN Buyurun.
Süreniz iki dakika Sayın
Baluken.
3.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burada grup başkan vekilinin
yapmış olduğu hiçbir açıklamada iktidarlarının,
Hükûmetlerinin sorumluluğuyla ilgili tek bir cümle duymadık. Siz var
olan bir sorunu silahla çözmek isteyebilirsiniz, savaşarak son kişiyi
imha edinceye kadar bir yöntem belirleyebilirsiniz, son PKKliyi imha edinceye
kadar bir yöntem belirleyebilirsiniz, dış politikada El Nusrayla,
IŞİDle, Ahrar el- Şam gibi terör örgütleriyle iş
tutabilirsiniz ama bu yürüttüğünüz politikaların neticesinde ortaya
çıkacak olan bütün sonuçların sorumluluğunu
taşımayı da bilmelisiniz, bizim söylediğimiz şey
budur. Siz, hem içeride hem dışarıda yanlış
politikalar yürüttüğünüz için, yanlış yöntemlerle meseleleri ele
aldığınız için bu halk her gün çok ağır bedeller
ödüyor, her gün ağır faturalar ödüyor. Kahin olmaya gerek yok, daha
da kötü olacak, bu günleri de arar duruma geleceğiz. Yarın öbür gün
bu fatura daha da ağırlaştığında buraya
çıkıp bir siyasi partinin linci üzerinden bu işin içerisinden
sıyrılma anlayışıyla davranırsanız, kusura
bakmayın, biz karşınızda
dururuz, sorumluluğunuzu hatırlatırız. Siz öyle bilmem
Hükûmetiyle, İçişleri Bakanıyla kınayan bir pozisyonla bu
işin içinden sıyrılan bir pozisyonda değilsiniz. Ahmet Hakanın
nenesinin kınama pozisyonuyla aynı tavrı sergileyemezsiniz.
Hesap vereceksiniz.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) Hesabı
verdik biz zaten.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bu politikalarla
bu patlamalar, bu katliamlar, bu bedeller, bu faturalar niye geliyor, gelip
bunun hesabını vereceksiniz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Siz koruyorsunuz onları!
Ankarada patlamayı yapan teröristin cenazesine gidiyorsunuz, taziyesine
gidiyorsunuz teröristin, destek oluyorsunuz onlara!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Hani ilkbahara
kadar bitecekti, hani Başbakan ilkbahara kadar artık terör diye bir
mesele kalmayacak diyordu, ne oldu?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kim saldırdı
ya! Kim polisleri şehit etti ya!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Şimdi bütün
bunların tamamının sorumluluğu ortadayken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) Sayın Başkan,
ek süre istiyorum.
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Baluken.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) İstediği
kadar ver süre, fark etmez!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bütün
bunların sorumluluğu ortadayken buraya gelip bir linç kültürü, ilk
gün üzerinden bilmem bir deklarasyon linci, işte, yalanlarınız
dünyada, iç kamuoyunda ortaya çıkınca bir taziye linci üzerinden bu
işin içinden çıkamazsınız.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Kaçıncı
taziye, kaçıncı!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Biz sizinle,
yapmış olduğunuz bu uygulamalarla 450nin üzerinde sivil insan
katleden bir Hükûmetle aynı deklarasyonun altına imza atmak zorunda
değiliz, atmayacağız, bundan sonra da atmayacağız.
Önce bunların hesabını vereceksiniz, önce çıkıp
halktan özür dileyeceksiniz, önce bu yanlış yöntemlerden,
politikalardan vazgeçeceksiniz, sonra gelip HDPden imza alma durumuna burada
kavuşacaksınız.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Gerek yok!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) İmza atma
yetkiniz yok ki!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, gerek yok zaten,
partiler attı, gerek yok ki ne konuşuyorsun! Partiler attı,
partiler birlik gösterdi burada, gerek yok ki! Sen suçluluk psikolojisini
atmaya çalışıyorsun!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Onun
dışında, uygulanan terör yöntemleri arasında ikircikli
yaklaşmak, iki yüzlü yaklaşmak, sivil ölümler arasına ayrım
koymak ancak size yakışır. Biz de bunu asla kabul etmeyiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bak, partiler imza
attı, gerek yok ki size! İster at ister atma!
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) İmza atma
iradeniz yok! İmza atma iradeniz olsa atabilirdiniz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir
saniye
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Tutanaklara
geçmesi adına özellikle belirtmek istiyorum. Biraz evvel grup başkan
vekilinin söylediği ithamları kabul etmediğimizi, hiçbir terör
örgütüne biz ayrım yapmaksızın terör örgütüne terör örgütü
dediğimizi, senin terör örgütün iyi, benim terör
Bu tavır bize
yakışmaz, bize uygun düşmez. Bu, başkalarının
tavrı olabilir. Başkalarıyla bizim tavrımızı da
burada karıştırmamak gerekiyor. Adı ister DEAŞ olsun,
ister IŞİD olsun, ister KCK olsun, ister PKK olsun, burada ismini
sayamayacağım üç harfli bir sürü terör örgütü ve türevleri dâhil
olmak üzere terör örgütlerinin hedefi insanlıktır ve insanlık
suçu işlemektedirler. Dolayısıyla biz bu terör örgütlerinin
hiçbirini birbirinden ayırt etmeksizin terör örgütü ilan ettik. DEAŞ
da belki gözünüzden kaçıyor olabilir, Türkiye'yi, ne yazık ki, yani
bunu üzülerek söylüyorum, kendi ülkesini bir terör örgütüyle iş
birliği yapıyormuş gibi göstermek hakikaten bu bizim ülkemizin
manzaraları olabilir ancak ve ancak. Bunu kabul etmemiz mümkün değil,
Türkiye, yüzde 99una yakını Müslüman olan bir ülke olmasına
rağmen, bugün DEAŞa IŞİDe üye olan ülkelere, insanlara,
bireylere, teröristlere baktığınız zaman bunun çok
gerisindedir. IŞİDle bizi bir araya koymak, DEAŞla bizi bir
araya getirmek hakikaten yakışmıyor. Türkiye DEAŞı
terör örgütü ilan eden ilk ülkelerdendir ve buna ilişkin de mücadelesini
sürdüren bir ülkedir. Türkiye'yi, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Hükûmetini bir
terör örgütüyle iş birliği yapıyormuşçasına
göstermenin bir kez daha yakışmadığını özellikle
belirtiyorum. Hiçbir terör örgütü, iyi kötü, böyle bir şey yok, bu bizim
üslubumuz, usulümüz, yaklaşımımız asla ve kata olamaz.
Baştan beri terörle ilgili mücadele konusundaki tavrımız
açık ve nettir. Eğer bu ülkede halka bedel ödetmek isteyen varsa bu
-PKK terör örgütünün saldırısı, tehdidi altında olan- PKK
terör örgütüdür, o halka zulmeden terör örgütüdür. Bunları birbiriyle
karıştırmamak lazım. Bu anlamda da bir tavır ortaya
konulacaksa evet, bir deklarasyonun altına imza atmamış
olabilirsiniz
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Atmayız tabii, sizle hiçbir deklarasyonun altına imza atmayız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
ama en
azından terör örgütlerinin hepsine bu Parlamento çatısı
altında ve milletten yetki almış milletvekilleri olarak terör
örgütünün tavırlarına karşı net bir duruş sergilemek
lazım ve terör dilini de bir kenara bırakmak gerekir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerinde uygulanacak söz kayıt işlemleri ve usullerine
ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 2016
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
Genel Kurulda görüşme takvimine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi 41inci Birleşimde kabul edilmişti.
Bütçe ve kesin hesap kanunu
tasarılarının Genel Kuruldaki görüşme programı Türkiye
Büyük Millet Meclisi İnternet sitesinde yer alacak ve
bastırılarak sayın üyelere dağıtılacaktır.
Bütçeler üzerinde şahısları
adına söz almak isteyen sayın üyelerin söz kayıt işlemleri,
25 Şubat 2016 Perşembe günü 10.00 ile 10.30 saatleri arasında
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Toplantı Salonunda Başkanlık
Divanı kâtip üyelerince yapılacaktır. Söz kaydını her
sayın üyenin bizzat yaptırması gerekmektedir. Başkası
adına söz kaydı yapılmayacaktır. Belirtilen saatler
sonrasındaki söz kayıtları Kanunlar ve Kararlar
Başkanlığında yapılacaktır.
Sayın üyelerin bilgilerine sunulur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 28 milletvekilinin, çocuk cinayetleri ve çocukların
uğradığı her türlü şiddet, cinsel istismar,
saldırı ve sömürü olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/105)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
"Çocuk cinayetleri ve çocukların
uğradığı her türlü şiddet, cinsel istismar,
saldırı ve sömürü olaylarının önlenmesi için
alınması gereken acil tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
1) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
2) Özgür Özel (Manisa)
3) Namık
Havutça (Balıkesir)
4) Ahmet Akın
(Balıkesir)
5) Mahmut Tanal (İstanbul)
6) Erkan
Aydın (Bursa)
7) Candan Yüceer (Tekirdağ)
8) Gamze
Akkuş İlgezdi (İstanbul)
9) Gülay Yedekci (İstanbul)
10) Sibel Özdemir (İstanbul)
11) Musa Çam (İzmir)
12) Ali Haydar
Hakverdi (Ankara)
13) Zeynel Emre (İstanbul)
14)
Şerafettin Turpcu (Zonguldak)
15) Gürsel Erol (Tunceli)
16) Onursal
Adıgüzel (İstanbul)
17) Didem Engin (İstanbul)
18) Melike
Basmacı (Denizli)
19) Özkan
Yalım (Uşak)
20) Burcu Köksal (Afyonkarahisar)
21) Tekin Bingöl (Ankara)
22) Ünal
Demirtaş (Zonguldak)
23) Kadim Durmaz (Tokat)
24) Atila Sertel (İzmir)
25) Zülfikar
İnönü Tümer (Adana)
26) Haydar Akar (Kocaeli)
27) Devrim Kök (Antalya)
28) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
29) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
Gerekçe:
Çocuklarımıza yönelik korkunç şiddet
olaylarıyla karşı karşıyayız. On iki
yıldır iktidarda bulunan Hükûmetin ve ilgili
bakanlığın nerdeyse hiçbir tedbir almaması, almayı
planladığına dair herhangi bir beyanatta bulunmaması ise
daha korkunç tablolarla karşı karşıya
kalacağımıza dair kaygıları artırmaktadır.
Adalet Bakanlığının verilerine
göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun içinde çocuklara yönelik
tecavüz eylemine de yer verilen, "Çocukların cinsel
istismarı" başlıklı 103üncü maddesi çerçevesinde
açılan dava sayısı 2006 yılında 2.414 iken, 2011
yılında 16.827'ye yükselmiştir. Bu kapsamda açılan
davalarda yüzde 697'lik bir artış söz konusudur. Uluslararası
Çocuk Merkezi'nin verilerine göre ise Türkiye'de Ocak 2010 ile Kasım 2013
arasında 377 çocuk cinsel istismara uğramıştır. Resmî
olmayan istatistikler ise Türkiye'de her 3 kız çocuğundan 1inin ve
her 5 erkek çocuğundan 1inin cinsel istismara maruz kaldığını
göstermektedir.
Son günlerde çocuklarımızın maruz
kaldığı şiddet olaylarına cinayetler de eklenmeye
başlamıştır. 2014 yılının başından
bu yana 13 çocuğumuz ölü bulunmuştur. Bu çocuklardan 4'ünün canice
öldürüldüğü kesinleşirken, diğer çocuklardan 4'ünün bedeni havuz
ve su kuyularında, 3'ü dağlık alanda, 1i ise inşaatta
bulunmuştur. Çocuk Hakları Merkezi'nin Türkiye'de Çocuğun
Yaşam Hakkı 2013 Raporu'na göre 2013 yılında Türkiye'de
devlet eliyle ya da ihmalinden 633 çocuk ölmüş, iş kazaları
nedeniyle ise 89 çocuk hayatını kaybetmiştir.
Öte yandan, şu anda, sadece Jandarma
sorumluluğundaki bölgelerde 1.449 çocuğumuzun kayıp olduğu
belirtilmektedir.
Son dört yıl içinde resmî kayıtlara geçen
çocuk gelin rakamlarının ise 181 bine ulaştığı
kaydedilmektedir.
Türkiye'de çocuklar tecavüze uğrarken, canice
cinayetlere kurban giderken, küçücük bedenleriyle evlenmeye ve
çalıştırılmaya zorlanırken ülke yönetimini tek
başına elinde bulunduran, Mecliste çoğunluğa sahip iktidar
partisinin hiçbir girişimde bulunmaması beklenemez, kabul edilemez.
Anayasa'nın 41inci maddesinde devlete,
açık şekilde, her türlü istismara ve şiddete karşı
çocukları koruyucu tedbirleri alma görevi verilmiştir. Ayrıca,
ülkemiz adına 25 Ekim 2007 tarihinde imzalanan ve 25 Kasım 2010
tarihinde 6084 sayılı Kanunla onaylanan Avrupa Konseyi
Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması
Sözleşmesi uyarınca taraf ülkeler çocukların cinsel sömürü ve
istismarını engellemek ve bununla mücadele etmek, cinsel sömürü ve
istismara maruz kalan mağdurların haklarını korumak ve bu
alanda ulusal ve uluslararası iş birliğini
geliştirmek için etkin tedbirler almakla yükümlüdürler.
Bu tablo karşısında,
çocuk cinayetleri ve çocukların uğradığı her türlü
şiddet, cinsel istismar, saldırı ve sömürü olaylarının
önlenmesi için alınması gereken acil tedbirlerin belirlenmesi için
hiç vakit kaybetmeden bir Meclis araştırması açılması
hayati önem taşımaktadır.
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin, kamuda çalışan avukatların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/106)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kamuda çalışan
avukatların uzun zamandır giderilemeyen statü, teminat, mali ve özlük
haklar, yasal mevzuat, teftiş ve denetleme, vekâlet ücreti sorunlarının
belirlenmesi ve çözümlerinin araştırılması amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini arz ederim.
1) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
2) Namık Havutça (Balıkesir)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Ahmet Akın (Balıkesir)
5) Mustafa Tuncer (Amasya)
6) Gülay Yedekci (İstanbul)
7) Atila Sertel (İzmir)
8) Erkan Aydın (Bursa)
9) Ali Haydar Hakverdi (Ankara)
10) Candan Yüceer (Tekirdağ)
11) Şerafettin Turpcu (Zonguldak)
12) Gürsel Erol (Tunceli)
13) Zeynel Emre (İstanbul)
14) Musa Çam (İzmir)
15) Gamze Akkuş İlgezdi (İstanbul)
16) Didem Engin (İstanbul)
17) Melike Basmacı (Denizli)
18) Özkan Yalım (Uşak)
19) Burcu Köksal (Afyonkarahisar)
20) Tekin Bingöl (Ankara)
21) Yaşar Tüzün (Bilecik)
22) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
23) Kadim Durmaz (Tokat)
24) Zülfikar İnönü Tümer (Adana)
25) Haydar Akar (Kocaeli)
26) Devrim Kök (Antalya)
27) Okan Gaytancıoğlu (Edirne)
28) Aytuğ Atıcı (Mersin)
Gerekçe:
Ülkemizde kamuda çalışan ve
sayıları 3 bine yakın kamu avukatı olduğu tahmin
edilmektedir. Kamu kurumlarının yoğun iş yükünün bir
parçasını da göğüsleyen kamu avukatları çalışma
koşulları ve aldıkları ücretlerle büyük bir mağduriyet
yaşamaktadır. Kamuda çalışan avukatların
sorunları bağlı oldukları meslek kuruluşları
vasıtasıyla örgütlü olarak çeşitli toplantılarda
belirtilmektedir. Kamuda çalışan avukatların başlıca
sorunları statü, teminat, mali ve özlük haklar, yasal mevzuat, teftiş
ve denetleme, vekâlet ücreti gibi sorunlardan oluşmaktadır. Yıllardır
kamuda çalışan farklı meslek grupları için yapılan
sayısız düzenlemeye rağmen, kamuda çalışan avukatlar
için düzenlemeler yapılamamıştır.
Kamuda çalışan avukatlar görevleri
gereği devleti mahkeme salonlarında temsil etmekte ve kimi zaman
milyon liralık davalarda, kimi zaman ise insan-devlet ilişkisinde
uzlaşma sağlayacak davalarda görev almaktadırlar. Davaların
önemi ve büyüklüğü göz önüne alındığında normal mesai
saatleri içinde hazırlanılmasının mümkün
olmadığı görülecektir. Mesai kavramı olmayan, klasik
deyimle eve iş getiren kamuda çalışan avukatlar,
yardımcı personel eksikliği yüzünden davalara hazırlık
sürecinde de sorunlar yaşamaktadırlar. Kamuda çalışan bir
avukat emeklilik hakkını kazandığı zaman
yıllardır harcadığı emeğin
karşılığını ek göstergelerinin düşük
olması nedeniyle alamamaktadır.
Hâkim ve savcılar için yapılan
düzenlemelere rağmen, kamuda çalışan avukatlar için düzenleme
yapılmaması, devletin kendi avukatına verdiği değeri
açıkça göstermektedir. Kamuda çalışan avukatların
"Anayasa'da yer alan yargı erkinin iddia (savcı) ve hüküm
makamı (hâkimlerle) birlikte kurucu unsuru olan savunma görevini, kamu
adına yürütmemize, aynı fakülteyi bitirmemize, sınavla
mesleğe başlamamıza rağmen, geçmişte yargıçlarla
aynı olan maaşlarımız şimdi yarısına
düşmüş durumdadır." söylemi mali ve özlük haklarda
yaşanan sorunları tek başına anlatmaktadır.
Kamuda çalışan avukatların temsil
ettikleri devlet tarafından haklarının korunması ve
iyileştirilmesi, yaşadıkları sorunların ve çözüm
önerilerine yönelik çalışmalar yapılması için Türkiye Büyük
Millet Meclisi araştırması elzemdir.
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin, bitkisel yağ sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/107)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bitkisel yağ sektöründe ham madde
yetersizliği, ithalata bağımlılık,
tağşiş yapılması, teknik ve sınai amaçlı
ithal edilen yağların amacına uygun kullanılmaması, gümrük
rejimi sorunlarının, ayçiçeği yağında yaşanan
rekor fiyat artışının nedenlerinin
araştırılması, etkili ve sürekli çözüm önerilerinin
getirilmesi ve çiftçi-yağ sanayicisinin korunması amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini arz ederim.
1) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
2) Namık Havutça (Balıkesir)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Ahmet Akın (Balıkesir)
5) Atila Sertel (İzmir)
6) Erkan Aydın (Bursa)
7) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
8) Gülay Yedekci (İstanbul)
9) Şerafettin Turpcu (Zonguldak)
10) Ali Haydar Hakverdi (Ankara)
11) Candan Yüceer (Tekirdağ)
12) Zeynel Emre (İstanbul)
13) Gürsel Erol (Tunceli)
14) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
15) Didem Engin (İstanbul)
16) Melike Basmacı (Denizli)
17) Özkan Yalım (Uşak)
18) Tekin Bingöl (Ankara)
19) Gamze Akkuş
İlgezdi (İstanbul)
20) Yaşar Tüzün (Bilecik)
21) Musa Çam (İzmir)
22) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
23) Kadim Durmaz (Tokat)
24) Zülfikar İnönü Tümer
(Adana)
25) Haydar Akar (Kocaeli)
26) Devrim Kök (Antalya)
27) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
28) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
Gerekçe:
Türkiye yağlı tohum üretimi 2014
yılında 2 milyon 741 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Bunun
1 milyon 200 bin tonu ayçiçeği olup bir o kadarı da pamuk tohumudur.
Bu üretime karşılık 2014 yılında yağlı tohum
ve türevleri ithalatı ise 6 milyon 241 bin ton olmuştur. 2001
yılında 503 milyon dolar olan yağlı tohum ve türevleri
ithalatı 2014'te 4 milyar 286 milyon dolara
ulaşmıştır.
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneğinin
(BYSD) yaptığı açıklamada Türkiye'nin yağlı tohum
üretimini artırmak zorunda olduğu, gerekli tedbirler alınmazsa
ileriki yıllarda ham yağ bulmakta bile güçlük çekileceği, hatta
rafine edilmiş ambalajlı yemeklik bitkisel yağ ithal etmek
zorunda kalınabileceği belirtilmektedir.
Türkiye 2014 yılında ithal ettiği 6
milyon 241 bin tonluk yağlı tohum ve türevleri için tam 4 milyar 286
milyon dolar ödemiştir. Bu konuda on üç yıl önceki ithalat
rakamları Türkiye'nin yağlı tohumlarda dışa bağımlılığının
hangi boyutlara geldiğini gözler önüne sermektedir. Türkiye'nin 2001
yılı yağlı tohum ithalatının parasal değeri
sadece 503 milyon dolar civarındadır.
Sektör temsilcilerinin yaptığı
açıklamalar, Türkiye'de bitkisel yağ üretim-tüketim ihtiyacına
uygun olmayan gümrük rejiminin uygulanmasının piyasada haksız
rekabet ve dengesizlikler oluşturduğunu göstermiştir. Türkiye'de
AKP Hükûmetinin yanlış politikaları yağ sanayicisini
ithalata yönlendirmekte, sektörü dışa bağımlı
kılmaktadır. Yerli üreticiyi korumak, yağlı tohum üretimini
artırmak, yağ piyasasında düzenleyici ve denetleyici rol
üstlenmek Hükûmetin görev ve sorumluluğundadır.
Bitkisel yağ üretiminde ham madde
yetersizliği, ithalatta yüksek vergiler ve dolar artışı
yağ fiyatlarının son bir yılda yüzde 35 artmasına
neden olmuştur. Fiyat artışı beraberinde
tağşişi de artırmıştır. Sektör temsilcileri
Ayçiçek diye kanola, keten, soya ya da pamuk karışımlı
ürün tüketiyor olabilirsiniz. uyarısında bulunmuştur.
Teknik ve sınai amaçlı kullanılan
yağlarda (soya, keten yağı vb.) gümrük vergisi çok fazla
artırılırken sıfır gümrükle ayçiçek
yağının ithalatının yapılması, AKP
Hükûmetinin bitkisel yağ sektörünü istismara açık hâle getiren
yanlış politikalarının göstergesidir.
Bitkisel yağ sektöründe ham madde
yetersizliği sorununun ithalatla çözülmek istenmesi içeride ve
dışarıda "fırsatçılığın"
önünü açmaktadır. Ham ayçiçek yağı ithalatında yüzde 65
gibi yüksek bir vergi oranının alınması, piyasada ham madde
yetersizliğinin yarattığı dengesizliği daha da
artırmaktadır.
Teknik ve sınai amaçlı sıfır
gümrükle getirilen yağların piyasaya sürüldüğü, ayçiçek
yağına kanola, keten, soya ya da pamuk yağları
karıştırılarak tağşiş yapıldığı
iddia edilmektedir.
Yerli üreticinin yeterince
korunmadığı, bitkisel yağlarda yanlış gümrük
rejimi politikasının düzeltilmediği, teknik ve sınai
amaçlı ithal edilen yağlar ve tağşişle ilgili gerekli
denetimlerin yapılmadığı iddialarıyla ilgili Meclis
araştırması açılması elzemdir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.38
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Özcan
PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Pervin Buldanın, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöze
teyzesinin, Bülent Arınça ağabeyinin ölümleri nedeniyle
başsağlığı dileğinde bulunduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın İnceöz, biraz önce,
içerde, dün teyzenizin vefat ettiğini öğrendim. Dolayısıyla
size ve ailenize öncelikle başsağlığı dileklerimi
ifade etmek istiyorum, teyzenize de Allahtan rahmet diliyorum.
Ayrıca, Sayın Bülent Arınçın
iki gün önce vefat eden ağabeyinden dolayı kendisine de
başsağlığı dileklerimi ifade etmek istiyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Teşekkür
ediyoruz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bu konuda çok kısa bizlere de söz verebilirsiniz
başsağlığı için.
BAŞKAN Peki, sayın grup başkan
vekillerine de yerlerinden, taziye mesajları için, birer dakika söz
veriyoruz.
Buyurun Sayın Baluken.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöze teyzesinin, Bülent
Arınça ağabeyinin ölümleri nedeniyle
başsağlığı dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Başkanlık Divanının ifade
ettiği hususlar konusunda biz de Halkların Demokratik Partisinin
görüşünü iletmek üzere söz almış olduk.
Hem AKP Grup Başkan Vekili Sayın
İlknur İnceöze hem de Sayın Bülent Arınça başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz. Allahtan rahmet diliyoruz yaşamını
yitiren, vefat eden yakınlarına. Acılarını
paylaştığımızı ifade etmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
Sayın Akçay, buyurun.
38.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Aksaray Milletvekili İlknur İnceöze teyzesinin, Bülent Arınça
ağabeyinin ölümleri nedeniyle başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın İlknur
İnceözün teyzesinin vefatı nedeniyle taziyelerimi sunuyorum.
Kendilerine sağlık sıhhat ve teyzesine de rahmet diliyorum.
Ayrıca, Manisalı hemşehrim ve
Değerli eski Bakan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Başkanlığını yapan Sayın Bülent
Arınçın da kıymetli ağabeyi hayatını
kaybetmişti. Buradan Sayın Arınça, ailesine
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın Gök, buyurun.
39.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Aksaray Milletvekili İlknur İnceöze teyzesinin, Bülent Arınça
ağabeyinin ölümleri nedeniyle başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
elbette her ölüm, yakınları ve sevenleri açısından tarifsiz
acılar ve kederler bırakıyor. Biz de anne yarısı olan
teyzesini kaybeden AKP Grup Başkan Vekili Sayın İlknur
İnceöze başsağlığı diliyoruz. Ölen teyzesi açısından
da Allahtan rahmet diliyorum.
Yine, aynı şekilde, Meclisimizin eski Başkanlarından
ve önceki hükûmet dönemlerinde Başbakan
Yardımcılığı yapan Sayın Bülent
Arınçın da ağabeyini kaybetmiş olmasının biz de
üzüntüsünü paylaşıyoruz. Sayın Arınç ailesine de
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gök.
Sayın İnceöz, buyurun.
40.- Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün, başsağlığı dilekleri için
teşekkür ettiğine ve Bülent Arınça ağabeyinin ölümü
nedeniyle başsağlığı dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, ben başta şahsınız olmak üzere, tüm
grup başkan vekillerimize bu ince ve nazik
başsağlığı dilekleri için çok teşekkür ediyorum.
Partimizde geçmiş dönemde uzun süre
Bakanlık yapmış Manisa Milletvekilimiz Bülent Arınç Bey
ağabeyini kaybetmiştir. Ben de tekrar kendilerine
başsağlığı dileklerimi buradan iletmek istiyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İnceöz.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken tarafından, AKP
Hükûmetleri boyunca belli bazı şirketlere kamu eliyle sağlanan
rantlar kapsamında ortaya çıkan ekolojik tahribatlar ve rantiyer tipi
sermaye süreçlerinin araştırılması amacıyla 24/2/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
24 Şubat 2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
24/02/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 24/02/2016 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
24 Şubat 2016 tarihinde Diyarbakır
Milletvekili Grup Başkan Vekili İdris Baluken tarafından (1179
sıra numaralı) AKP Hükûmetleri boyunca belli bazı
şirketlere kamu eliyle sağlanan rantlar kapsamında ortaya
çıkan ekolojik tahribatlar ve rantiyer tipi sermaye süreçlerinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş
olan Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 24/02/2016
Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisinin lehinde ilk konuşmacı Diyarbakır Milletvekili
Sayın Altan Tan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Tan, süreniz on dakika.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; biliyorsunuz, son günlerde Türkiyenin
yaşadığı birçok elim hadisenin yanında Artvinde de
çok önemli bir halk direnişi cereyan ediyor. Nedir bu? Çok kısa bir
ifadeyle, Artvinin Cerattepe mevkisinde bir şirkete verilen maden
ruhsatı ve maden çıkarma çalışması var. Bununla ilgili
olarak 50 binin üzerinde ağaç kesilecek, çevre tahrip edilecek; Artvin
halkı da AKPlisiyle, CHPlisiyle bu işin karşısında,
direniyor ve biraz önce de İnternet sitelerine düşen bir bilgiye göre
bu maden arama faaliyeti durdurulmuş bulunuyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, birkaç
noktadan yaklaşacağız bu işe. Önce, neden halka rağmen
bu işleri yapıyor mevcut iktidar? Bunu defalarca sorduk ve şu an
vermiş olduğumuz bu Meclis araştırması önergesinin
neredeyse bire bir aynısını, benzerini bundan iki sene evvel
yine benim kendi imzamla, Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili
imzasıyla bu Meclise takdim etmişiz ancak iki yıl önce de
bununla ilgili iki milim bir mesafe kat edememişiz. Ve daha sonra, yine
benim üç yıl önce, 2013 yılında verdiğim bir soru önergesi
var, yine bu konularla alakalı ve aynı firmayla alakalı; onunla
ilgili gelen cevapları da sizlere arz edeceğim biraz sonra.
Değerli arkadaşlar, Gezi olayında da
böyle oldu. Ve sonra iş öyle bir noktaya getirildi ki halkın çok
masumane, içten duygularla karşı çıktığı Taksim
Meydanı düzenlemesi, neredeyse rejime bir isyan hareketi hâlinde
değerlendirilir oldu. Öyle bir noktaya geldi ki Gezi lafını
ağzına alan, neredeyse lanetli sayılmaya başlandı.
Değerli arkadaşlar, halkı bu kadar
karşıya alma, halka rağmen aldığınız kararlı
inadına uygulama inan edin size de, bize de, memlekete de bir hayır
getirmez. Benzer şeyler bundan önce Edremitte de yaşandı,
Marmariste de yaşandı ve bunun çok daha büyüğü Hasankeyfi
sular altında bırakacak Ilısu Barajı
tartışmalarında yaşandı. Ilısu Barajı
yapılırken de dünyada ve Türkiyede ne kadar tarihten, kültürden,
sanattan, arkeolojiden anlayan insan varsa dedi ki: Bu proje,
yüzyıllık bir enerji ihtiyacının çok cüzi bir
kısmını karşılayacak. Bir barajın ömrü
yüzyıl ve şu an hidroelektrik santrallerin ürettiği enerji de
dünyada üretilen enerjilerin içerisinde çok düşük bir yer elde ediyor. Çok
daha farklı enerji elde etme imkânları var dünyada, yapmayın
bunu. Israrla bu baraj da yapıldı ve bu yıl sonunda su tutmaya
başlayacak.
Şimdi, değerli arkadaşlar, halka
rağmen halkçılık
Bu öyle bir şey de değil. Yani,
halka rağmen halkçılık yanlış. Bunu Türkiyede denedik
belli bir dönem, Cumhuriyetin ilk yıllarında denedik. Bunun doğruluğu
yanlışlığı ayrı bir şey ama şu an
yapılan halka rağmen halkçılık da değil, halkın
tepkisine rağmen, direncine rağmen belli bir kesimi kayırma,
rant, hırsızlık ve yolsuzluk.
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili o kadar
çok şey söylendi ki bu Meclis kürsüsünde, hatta bir gün büyük
tartışmalardan sonra bu Meclis saatlerce görüşmelerine ara
vermek zorunda kaldı.
Bir firma var ortada, hangi taşın
altını kaldırıyorsanız o firma çıkıyor:
Cengiz İnşaat. Ve bu inşaat firmasının sahibi Mehmet
Cengiz Bey...
AHMET YILDIRIM (Muş) Küfürbaz.
ALTAN TAN (Devamla) ...bir gece VIP salonunda
geldi önüme, diklendi, dedi ki: Altan Tan, benden ne istiyorsun?
Kardeşim, senden hiçbir şey istemiyorum. Sen bu kadar iş
almışsın, bu kadar tesadüf üst üste gelir mi? dedim.
Bakın, şimdi, alınan işleri üst
üste koyuyorsunuz, sadece bir işte, bir konsorsiyumdaki rakam 22,1 milyar
euro. İstanbul üçüncü havaalanı, Boğaziçi Elektrik
Dağıtım, Ilısu Barajı, Ankara-Sivas hızlı
demir yolu projesi, Hasankeyf üzerine yapılan yeni köprüler; sayıyorsunuz,
sayıyorsunuz, sayıyorsunuz bunları ve üst üste koyduğunuz
vakit astronomik rakamlar çıkıyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hepsini
bir kişiye mi vermişler?
ALTAN TAN (Devamla) Aynı firma.
Ve şöyle bir savunma yaptı bana: Ben otuz
küsur yıllık şirket sahibiyim. dedi böyle biraz da
kabadayılanarak. Dedim ki: Kardeşim, ben de otuz beş
yıllık inşaat mühendisiyim. Benim babam tüccar müteahhit, dedem
tüccar, dedemin babası tüccar, dedemin dedesi tüccar. Halep
kervanlarından, Musuldan, İstanbuldan Kahireye kadar kervan
kaldırıyorlardı. Bu kadar tesadüf üst üste gelir mi?
Peki, üst üste geldi, kabul ettik, bunu da kabul
ettik yani bir şirket, bir holding, bir firma o memleketin en güçlü
firmasıdır, en iyi iş yapan firmasıdır; bizim gibiler
beceriksiz kalmıştır, yetersiz kalmıştır. Otuz
beş yıllık inşaat mühendisidir Altan Tan ama 35 milyon
dolarlık bir iş alamamıştır, bu, onun
beceriksizliğidir -tırnak içinde- kabul edelim. Aynı
firmanın 422 milyon yani eski parayla 422 trilyon vergi borcu
sıfırlanıyor, sıfır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Yazıklar olsun!
ALTAN TAN (Devamla) Sıfır yani
azaltılma, indirme değil. Ve bu, indirildiği,
sıfırlandığı tarih itibarıyla 300 milyon dolara
tekabül ediyor, bugünkü kurla 900 milyon, 900 trilyon.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Haram
olsun, haram!
AHMET YILDIRIM (Muş) Onu havuza veriyor,
havuza.
ALTAN TAN (Devamla) Şimdi, bunu sormuşum
ben. Ne zaman? 2013te, işte soru önergem burada. Maliye Bakanı
-hemşehrim, yakın köylüm- Mehmet Şimşekin de cevabı
var. Diyor ki: Vergi takdir komisyonları belli kurallar içerisinde işler,
bunun belli bir mahremiyeti vardır, usulleri vardır. Bu 300 milyon
dolar, bugünkü kurla 900 trilyonluk bu indirimi biz size
açıklayamayız.
Sayın Mehmet Şimşek, sevgili köy
komşum; vergi takdir komisyonunun usulleri nedir, gel ben sana
anlatayım. Benim babam kırk yıl evvel Diyarbakırın
vergi takdir komisyonunda bu işlere bakıyordu üye olarak, ticaret
odasının temsilcisi olarak, kırk yıl evvel. Gel ben sana
anlatayım, ben bunları çocukluğumdan biliyorum. 422 trilyon bu
vergi eğer haksızsa niye verdin bu adama? Bugünkü kurla -tekrar
diyorum- 900 trilyon. Niye kestin bu cezayı adama? Yazık, günah!
Peki, haklı bir ceza kestin, bu nasıl sıfıra indi?
İşte bunları sorduğumuz zaman da adam geliyor, VIPte önümüze
çıkıyor, diyor ki: Sen benden ne istiyorsun? Ve ondan sonra da
çıkıp Milletin nokta, nokta, nokta, bilmem neyine ne edeyim. diye
laflar ediyorlar, dalga geçiyorlar.
Değerli arkadaşlar, mesele bu, mesele bu.
Bunlara bir cevap vermeniz lazım. Bakın, bunların hepsi
evraklı, belgeli, kayıtlı, burada konuşulmuş, devletin
kayıtları var. Efendim, biz yatırımcıya yardım
edeceğiz
Bakınız, Türkiye Rus
uçağının bombalanmasıyla ciddi bir turizm ve ihracat krizi
yaşadı, yaşıyor; feryat ediyor turizmci ve ihracatçı.
Hemen Turizm Bakanlığı toplandı, Maliye Bakanlığı
toplandı, Başbakan Yardımcısı dedi ki: Bütün
turizmcilerin ve -dün de- ihracatçıların mevcut bütün kredileri
ertelenecek. İki, yeniden yapılandırılacak; üç, yeni
krediler verilecek.
Bölge yanıyor şu an. Bir senedir bütün
illerde, Diyarbakırdan, Hakkâriden Vana kadar ithalat durmuş,
ihracat durmuş, müteahhitlik durmuş, sanayi durmuş; Habur
Kapısı durmuş, her şey durmuş. Kim haklı, kim
haksız, niye oldu -aynen Rus uçağının bombalanması
gibi- bu siyasi bir konu. Ama sen bölgedeki vatandaşın daha kredi
borçlarını bile ertelemedin, yeni kredi vermedin, yeniden
yapılandırmadın; Diyarbakır Ticaret Odasına randevu
vermiyorsun hâlâ, bakanlardan bir aydır, iki aydır, üç aydır
randevu istiyorlar, bu randevular yok. Dert çok, vakit bitti.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tan.
Grup önerisinin aleyhinde ilk söz, İstanbul
Milletvekili Sayın Harun Karacaya aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Karaca, süreniz on dakika.
HARUN KARACA (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, yüce Meclisimizi ve
ekranları başında bizleri izleyenleri saygı ve hürmetle
selamlıyorum.
Buradan da şehitlerimize rahmet, gazilerimize
selamet, yaralılarımıza acil şifalar dileyerek sözlerime
başlamak istiyorum.
Konu, Cerattepe. Cerattepeyle ilgili çok fazla bir
şey söylemiyorum. Zira, zaten Cerattepeyle ilgili konuşmaya
çıkan arkadaşlar da çok fazla bir şey söylemedi, ihalelerle
ilgili buradan bilgi verdi. Zaten Sayın Başbakanımızın
bununla ilgili şu anda toplantısı var. Medyaya düştüğü
kadarıyla bildiğimizi buradan ifade edeyim: Hukuki süreç
tamamlanıncaya kadar işlemler durduruldu. Onun için buradan
Cerattepeyle ilgili fazla bir şey söylemek istemiyorum.
İkincisi, Türkiyede şöyle bir gariplik
var: Biz hidroelektrik santraller yapmaya kalktığımız zaman
Çevre kirliliği olur. diyorlar ve saldırıyorlar. Nükleer
enerji santralleri yapmaya kalktığımız zaman, efendim
Patlar. diyorlar, saldırıyorlar. Rüzgâr enerjisi yapmaya
kalktığımız zaman da aynen söylenen söz şu:
Kuşlar ölür. diyorlar.
Arkadaşlar, bakın
ALTAN TAN (Diyarbakır) Rüzgâra, güneşe
bir şey diyen yok.
HARUN KARACA (Devamla) Sabırlı ol,
sabırlı ol; ben sizi dinledim.
Şimdi, biz idare lambasıyla mı idare
edeceğiz yahut da sanayiyi nasıl geliştireceğiz?
AHMET YILDIRIM (Muş) Tezek.
HARUN KARACA (Devamla) Şimdi, bu iddiada
bulunanlar, örneğin ben bir iki tane rakam vereceğim, asıl
konuma geçeceğim: Amerikada 104 tane nükleer enerji santrali var.
Amerikadaki 104 tane nükleer enerji santraline karşılık oradaki
çevreciler, Greenpeaceciler -şu anda hemen bilgisayarınızdan
bakabilirsiniz, orada 104 tane enerji santrali kurulmuş, devam ediyor- 250
milyon nüfuslu Amerikada ne yapmışlar? Sosyal medyada 150 bin
kişi onları takip ediyor. Türkiyede daha bismillah demişiz,
enerji santralinin temelini atmışız, Türkiyede 409 bin insan
takip ediyor. Buradaki amaç ne, biliyor musunuz? Türkiye kalkınmasın,
Türkiye gelişmesin, sanayisi gelişmesin, yerlisi gelişmesin,
ihracatı gelişmesin vesair vesair vesair
Kusura bakmayın arkadaşlar, siz isteseniz
de istemeseniz de biz madenimizi de çıkaracağız, enerjimizi de
üreteceğiz ve Türkiyeyi kalkındıracağız.
Bakın, biz 10 seçimdir bu milletin
huzurundayız, 10 seçimdir ve 10 seçimin sonunda, hamdolsun, 1 Kasım
seçimlerinde en son yüzde 49,5 oy alarak bu milletin huzurundan
çıktık ve bu Parlamentoya geldik. Biz her girdiğimiz genel
seçimlerde 34,5-35le girdik, en son seçimde yüzde 49,5la çıktık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bravo!
HARUN KARACA (Devamla) Ve bu oyun
ağırlığını her zaman taşıdık ve
bundan sonra da taşımaya devam edeceğiz.
Hiçbir zaman şunu yapmadık: Yüzde 49,5 oy
aldık diye yüzde 50,5u biz sorumlu tutmadık. Ya? Sorumlu kendimizi
tuttuk, dedik ki: Biz niye o insanların yüzde 50,5inin oyunu
alamadık? Ama siz, 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13 oy aldınız,
bakın, beş ay o oyun ağırlığını
taşıyamadınız. Niye? Ondan sonra millet tokadını
vurdu, yüzde 10lara düştünüz ve bundan sonra bir seçim daha olsa, millet
en büyük tokadını atacaktır, bundan hiç şüpheniz
olmasın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Seçim
sonuçlarını konuşmuyoruz, yandaş şirketleri
konuşuyoruz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bir de tezeği
anlat, enerji politikaları
HARUN KARACA (Devamla) Ve geliyorum özellikle
dünkü gensoru meselelerine. Dünkü gensoru meselesini de arkadaşlar, burada
ibretle izledik. Bakın, şunu söyleyeyim buradan, çok açık
yüreklilikle söylüyorum: Biz şayet bu operasyonları yapmasaydık
1 Kasım seçimlerinde millet bize gensoru verirdi ve bizi millet Hükûmetten
düşürürdü. Bilesiniz ki eğer İçişleri Bakanımız
bu operasyonları yapmasaydı, bu operasyonları yapmayan
İçişleri Bakanına AK PARTİ Grubu önergesini verir,
gensorusunu verir İçişleri Bakanını düşürürdü. Onun
için buradan huzurlarınızda Hükûmetin başındaki
Başbakanımızı da, İçişleri
Bakanımızı da, tebrik ediyorum, kutluyorum.
Şimdi, hendeğe destek partisi denen bir
parti var, HDP olarak geçiyor. Şimdi, hendeğe destek partisi
Özellikle buradan arkadaşlar şunu ifade etmek istiyorum: Lütfen
herkes aklını başına alsın. Amerikada 11 Eylül
saldırıları oldu, oradaki muhalefet ayağa kalkıp da
iktidarı veyahut da bakanını istifaya çağırmadı.
Ya, ne yaptı? Hep birlikte kol kola girdiler ve Amerikada bu yapılan
terör saldırısına karşı birlikte tek yumruk oldular.
Paris saldırıları oldu. Paris saldırısına
karşı ne yaptılar arkadaşlar? Paris
saldırısına karşı da hep beraber omuz omuza verdiler.
Biz burada 29 şehidin olduğu Ankara saldırısından
dolayı 3 siyasi parti bildiriyi imzalıyor, kınıyor, terörü
lanetliyor ama 1 siyasi parti var ki terörü lanetleyemiyor.
Arkadaşlar, buradan açık yüreklilikle
söylüyorum, buradan da böyle bir gür seda, yürekli bir ses istiyorum: DEAŞ
da, IŞİD de, PYD de, PKK da, YPG de, hepsi de terör örgütüdür.
Buradan gür bir sedayla PKKyı lanetlemenizi, terör örgütü olduğunu
ilan etmenizi de huzurlarınızda istiyorum çünkü bu millet sizden bunu
bekliyor arkadaşlar, orayı -ne bileyim- kan gölüne çevirmenizi
beklemiyor. Vatana ihanetin nedeni olmaz ama vatana ihanetin mutlaka ve mutlaka
er ya da geç bedeli olacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Amma
uzattın ya!
HARUN KARACA (Devamla) Onun için bu bedeli bu
millet mutlaka sizlere ödetecektir ama erinde ama geçinde.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bir de Mehmet Cengizi
anlat, Mehmet Cengiz ne yapıyor?
HARUN KARACA (Devamla) Mehmet Cengizle ilgili
olan sorularınızın hepsine Hükûmet yetkilileri verir.
Burada şimdi Gezi Parkını
AHMET YILDIRIM (Muş) Sen neye
çıktın o zaman? Sen neye çıktın?
HARUN KARACA (Devamla) Ben AK PARTİ Grubu
adına çıktım, gerekirse onlara da tek tek cevap veririm.
Gezi Parkı olaylarını
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Önergeyle ilgili konuş, önerge! Yolsuzluk var bir sürü,
hırsızlık var; hırsızlıkla ilgili konuş!
AHMET YILDIRIM (Muş) Cerattepeyle ilgili
konuş, Cerattepe!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatibi
dinleyelim lütfen.
AHMET YILDIRIM (Muş) 422 milyon;
hırsızlık, vergi kaçakçılığı 422 milyon!
HARUN KARACA (Devamla) Okudum, okudum, merak
etmeyin, hepsini okudum, verdiğiniz önergenin hepsini okudum, hepsini
okudum.
Boğaz köprüsünden bahsediyorsunuz, ya Allah
aşkına, hızlı trenden bahsediyorsunuz, ne bileyim, üçüncü
boğaz köprüsünden bahsediyorsunuz. Şöyle gurur duyabilirsiniz,
bakın -eskiden elli iki senede bu memlekette 2 tane boğaz köprüsü
yapılmış- şöyle düşünün ya: 2013 Mayıs
ayında boğaz köprüsünün temelini atmışız,
teşekkür etmeniz lazım.
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) Kimse ona bir
şey demiyor.
HARUN KARACA (Devamla) Üç yılda boğaz
köprüsü bitiriyor artık bu memlekette bu Hükûmet. Marmarayı
bitiriyor, Avrasya Tünelini bitiriyor, hızlı trenleri bitiriyor, 20
bin kilometreye yakın duble yol bitiriyor, hastaneler bitiriyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Cerahtepeyi anlat, Cerrahtepeyi!
AHMET YILDIRIM (Muş) Hangi müteahhit
bitiriyor, hangi müteahhit? Hangi müteahhit bitiriyor?
HARUN KARACA (Devamla) Bakın, bir şey
söyleyeyim size: Bugüne kadar
AHMET YILDIRIM (Muş) Hangi müteahhit, hangi
müteahhit?
HARUN KARACA (Devamla) Sürem doluyor. Merak
etmeyin, merak etmeyin
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
HARUN KARACA (Devamla)
söyleyeceğiniz her
şeyin cevabı var. Burada, gelirsiniz,
sataşırsınız, ben size cevabını veririm.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
HARUN KARACA (Devamla) Bundan hiç kimsenin
şüphesi olmasın.
Bakın, arkadaşlar
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Halkın
parasını müteahhitlerinize
BAŞKAN Hatibi dinleyelim lütfen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hatip
saygıyı hakeden bir hatip değil. Dünden beri bizim hatipleri
susturuyor.
AHMET YILDIRIM (Muş) Yarım katrilyon
vergi borcu var. Ne kadarı havuza giriyor?
HARUN KARACA (Devamla) Bakın, buradan, bu
kürsüden günlerdir bu Meclise, bu gruba hakaret ediyorsunuz. Kusura
bakmayın, biraz hazımlı olacaksınız, hazımlı
olmayı öğreneceksiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Hatip
HARUN KARACA (Devamla) Mahmut Tanal, seninle daha
önce çok konuştuk. Onun için sana bir şey söylemek istemiyorum.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Gerçekler zor
geliyor, zor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sen
hazımsız olduğun için sana laf atıyoruz. Sen
hazımsız olduğun için sana laf atıyoruz, sen oradan sürekli
kürsüyü taciz ettiğin için. Dün oradan sürekli kürsüye sataştığın
için.
HARUN KARACA (Devamla) Ve evet, arkadaşlar,
bakın, biz bölgeye yol götürdük, hastane götürdük, okul götürdük,
havalimanları götürdük vesair, vesair
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Zaten
yapacaksın ya! Görevin!
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Öncelikle
yaşam götürün oraya, yaşam.
HARUN KARACA (Devamla) Siz ne yaptınız?
Gencecik çocukların eline silah verdiniz, zorla dağa
kaldırdınız ve onları ölüme terk ettiniz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Onu da biz mi
yaptık?
HARUN KARACA (Devamla) Yazıktır,
günahtır, Allahtan korkun! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya, yürü be
yalancı!
HARUN KARACA (Devamla) Onun için, arkadaşlar,
şundan endişeniz var, bakın, şundan endişeniz var,
endişeniz de şu: PKK terör örgütünün elindeki silahlar bitince o
milletin huzurunda gezemeyeceğiniz için korkuyorsunuz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Hadi ya!
HARUN KARACA (Devamla) Evet, aynen, öyle. (HDP
sıralarından gürültüler)
Bakın, Kobani olayları sonrasında ben
bölgeye gittim, bölgeyi de çok iyi bilirim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Siz
şimdi gezemiyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sen gel,
Diyarbakıra beraber gidelim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hadi beraber gidelim,
gel beraber gidelim.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Hadi
gidelim.
HARUN KARACA (Devamla) Hanımefendi, sakin,
sabırlı ol.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ne zaman? Beş sene
önce gitmişsin.
HARUN KARACA (Devamla) Kobani olayları
sonrasında ne oldu arkadaşlar? Biz oraya gittik. Oradaki
vatandaş şunu söylüyordu: Allah bu Hükûmetten razı olsun
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Hadi ya!
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Gel,
yarın gidelim bakalım ne diyorlar?
HARUN KARACA (Devamla)
otuz senedir bu meralar
kapalıydı ama şimdi meralar açık fakat bu meralarda PKKya
haraç vermeden hayvanlarımı otlatmak istiyorum. diye bizden talebi
vardı.
AHMET YILDIRIM (Muş) Yahu sokak yasak, ne
merası ya, sokak yasak!
HARUN KARACA (Devamla) Evet, siz istediğiniz
kadar bağırabilirsiniz. Buradan, gelirsiniz, konuşursunuz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sokağı
yasaklamışsın, sen meradan bahsediyorsun. Sokağı
yasakladın.
HARUN KARACA (Devamla) Burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sen niye dün oradan
bağırıyordun, dün niye oradan bağırıyordun? Dün
bağırmasını biliyordun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sen laf
attığın için sana laf atıyoruz. Dün oradan
bağırıyordun ya, ondan dolayı. Saygıyı hak eden
biri değilsin sen.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
HARUN KARACA (Devamla)
Zavallısınız, zavallı! Unutmayın.
AHMET YILDIRIM (Muş) Zavallısın
sen, âciz âciz bağırıyorsun sen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sen
zavallısın, hem âcizsin hem zavallısın.
HARUN KARACA (Devamla) - Dünkü sözünüzü size iade
ediyorum: Zavallısınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
AHMET YILDIRIM (Muş) Gündeme ilişkin üç
cümlen yok senin. Mehmet Cengizi anlat! Nasıl yaptı da trilyonluk
havuzu
HARUN KARACA (Devamla) Benim gündeme ilişkin
bütün cümlelerim var, hiç merak etmeyin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Saygıyı hak etmiyorsun sen!
HARUN KARACA (Devamla) - Bakın arkadaşlar
AHMET YILDIRIM (Muş) Gündeme gel, Mehmet
Cengize gel!
HARUN KARACA (Devamla) - Niye, zoruna mı gitti?
AHMET YILDIRIM (Muş) Tabii, Mehmet Cengizle
parayı kırıştırmayı biliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
HARUN KARACA (Devamla) - Her şeyi affedin ama
vatana ihanet edenleri asla affetmeyin. Ve biz de vatana ihanet edenleri asla
affetmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) Ne kadar
masumsun(!)
HARUN KARACA (Devamla) - Sözlerimi bir cümleyle
toparlıyorum. Çünkü, ben sizin gibi Başkana emrivaki de
yapmayacağım, Başkan, uzat! demeyeceğim.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya, lafın
yok burada, haydi!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Başkan talep edilince uzatıyor.
HARUN KARACA (Devamla) - Eğer sizin elinizde
yüzde 50lik bir oy olsaydı neler yapacağınızın
işaretidir bunlar.
Bakın arkadaşlar, Çakal gezen
dağlarda, hain gezen dağlarda gez oğul
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Şair
oldunuz vallahi(!)
HARUN KARACA (Devamla) Evet, bekleyin, sabredin!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hele bir
sen de git gez bakayım!
HARUN KARACA (Devamla) Vatanımızın
birliğine, bütünlüğüne göz dikenleri ez oğul, tarihini
şerefle yaz oğul. diyorum ve buradan askerimize, polisimize,
milletimize, vatanın birliği ve bütünlüğü için çalışan
bütün kardeşlerimize dualarımı gönderiyorum.
Allaha emanet olun. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Karaca.
Ben kimsenin emriyle kimsenin süresini
uzatmıyorum.
HARUN KARACA (İstanbul) Tutanaklara
bakın.
BAŞKAN - Bu konuda bana haksızlık
yaptığınızı özellikle ifade etmek istiyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hadsiz, zavallı bir
adam!
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi,
Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve Milliyetçi
Hareket Partisinin bütün milletvekillerine eşit süreleri vermeye gayret
ediyorum değerli arkadaşlar. Bu konuda hiç kimsenin kuşkusu
olmasın. Kimseden emir almıyorum, almayacağım da. Bu böyle
bilinsin.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Bir tek
Kandilden alıyorsunuz, Kandil hariç.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, hendekleri destekleme partisi demek suretiyle
grubumuza sataşmada bulunmuştur, söz istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yalan mı?
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken,
sataşmadan iki dakika söz veriyorum.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, İstanbul Milletvekili Harun Karacanın HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada akrabaları kalkındırma partisi
adına konuşan hatibin yapmış olduğu sataşma
üzerine söz aldım.
HARUN KARACA (İstanbul) Taklit çok kötü bir
şey, taklit çok kötü bir şey.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Çok fazla isim
üretilebilinir yani adaleti ortadan kaldıran partiden tutalım da
bahsettiğim tanımlamaya kadar onların hepsini
ALİM TUNÇ (Uşak) PKKyı ortadan
kaldıran parti gibi.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
siz bu
düzeysizliği gösterdiğiniz için buradan ifade ederiz. Bizim size
karşı da özellikle dünkü yapmış olduğunuz
saygısızlıktan dolayı reaksiyonumuz oldu. Dün gün boyunca
bu kürsüyü kullanmayıp kürsüye çıkan hatiplerimize yönelik tacizlerde
bulunduğunuz için oradan bizim sürekli sözlü
atışmalarımız oldu, yoksa onun dışında
kürsüye çıkan bir hatibi dinleyip kürsüden cevap vermeyi grup olarak
yeğleriz.
Dikkat ettiniz mi arkadaşlar, önergenin
konusuyla ilgili iki tane cümlesi yok. Yani bu Mehmet Cengize, orada önergede
ifade edilen şirketlere rantların sağlanması, işte, bu
yandaş şirketlere alan açılması, bunun için halkın
tepkisine rağmen ortaya konan ekolojik talanla ilgili iki tane cümlesi
yok.
Hatibimiz burada açık bir şey dile getirdi,
ağır bir itham, çok ağır bir itham, 900 trilyonluk bir
borcun sıfırlandığından bahsetti, buna cevap istedi;
bununla ilgili tek bir cümle yok. Varsa yoksa HDP, işte, yok bilmem
bölücülük, yok bilmem Bölünmeyiz., Vatan millet Sakarya. üzerinden hırsızlıkları
meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz. Bunları
meşrulaştıramazsınız.
ALİM TUNÇ (Uşak) De, de, PKK de. Söyle
söyle, bir şey olmaz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Diğer
taraftan, bu HDP'nin gençleri dağa gönderme meselesine gelince, vallahi,
şunu söyleyeyim: Otuz yıllık süre içerisinde sizin kadar
gençleri dağa gönderen bir parti olmadı. Sadece son bir ay içerisinde
Silopiden 500 genç örgüte katıldı. Bütün bölgeden son iki ay
içerisinde 4.500 genci bu akrabaları kalkındırma partisinin
terör uygulamaları dağa gönderdi diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİM TUNÇ (Uşak) Hepsini indiririz,
merak etme!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
hatip şahsımı göstererek zavallısın diye hitap etti,
69a göre söz istiyorum sataşmadan.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
isminizi anmadı.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ama beni elle
işaret ederek gösterdi..
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İşaret ederek gösterdi.
BAŞKAN Sayın grup başkan vekili
sataşmadan zaten söz aldı.
AHMET YILDIRIM (Muş) Benim
şahsımı bizzat göstererek
ALİM TUNÇ (Uşak) Yok, nereyi gösterdi
ya?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ne
alakası var ya?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Zavallısın dedi Sayın Başkan, hakaret de var.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, bundan sonra 300 kişi söz isteriz, hep Bizi
gösteriyorlar. deriz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Siz demedi, sen diye
hitap etti Sayın Başkan.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) -
Sayın Başkan, hazır olun, 300 kişi söz isteyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
buyurun ama yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
İki dakika.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, bundan sonra 300ün üzerinde söz vereceksiniz böyle
yaparlarsa, hazırlıklı olun lütfen.
BAŞKAN Peki Sayın Satır.
5.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Harun
Karacanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın Beyefendi,
size şunu söyleyeyim: Bizim şu birkaç aylık Meclis
pratiğinde ve deneyiminde şu AKPden öğrendiğimiz çok iyi
bir şey var
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Çok şey
daha öğreneceksiniz.
AHMET YILDIRIM (Devamla) -
sıkıştıkları anda gündem dışına
çıkarak, gündemi saptırarak çok güzel cevaplar üretmesini
biliyorsunuz ama hırsızlığa, yolsuzluğa,
yandaşları kayırmaya dönük hiçbir sözünüz yok. Onun için,
çıktığınız andan itibaren Ben araştırma
önergesine dair bir şey söylemeyeceğim. diye itiraf ettiniz.
Haftalardır, sadece parti grubumuz değil, herhangi bir muhalefet
partisinden biri çıktığı zaman orada mütemadiyen
avazınızın çıktığınca
bağırıyorsunuz ve bizim grubumuzun bugünkü tepkisi, bu nedenle,
özellikle sizin o pratiğinize dönüktü, bunu iyi bilmenizi isterim.
ALİM TUNÇ (Uşak) Ciddi
olmadığınız için.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bir diğer husus:
Bakın, öyle bağırarak, yerinizden çağırarak günlerdir
ve dün de çok iyi sergilediğiniz üzere kendi demokratik kalibrenizi ortaya
koyuyorsunuz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Şu anda siz
de bağırıyorsunuz ama.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Hani bize diyorsunuz ya,
bize az önce diyordunuz ya Gelin, kürsüden cevap verin. diye. Peki, bunu hiç
kendinize söyleyebiliyor musunuz?
Bir diğer husus: Konuşmanızda
şunu çok iyi ifade ettiniz: Nükleer santral yapmayalım., HES yapmayalım.
Bir de bugüne kadar şu kürsüden kimsenin ifade etmediği bir
iftirayı bütün Meclise attınız: Ben, bugüne kadar RESlerle yani
rüzgâr enerji santraliyle ilgili Yapmayın. diyen birini görmedim. E,
peki, bunları yapmazsak ne yapalım? Uçak krizi sonrasında
Cumhurbaşkanınız söyledi, Tezek yakarız. dedi. Ufkunuz,
kalibreniz, kapasiteniz, bakış açınız oradan ifade edildi.
Haydi gidin tezek yakın bakayım.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Sen zaten
yakıyorsun.
ALİM TUNÇ (Uşak) Sen yakıyorsun
zaten.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın hatip benim adımı anarak
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) İyi insan
dedi sana ya.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sizinle bu konuyu
daha önce konuşmuştuk. dedi. Bundan ne söylemek istedi, bir
açıklama isteriz. Eğer böyle yapmazsa sanki kendisiyle
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Tabii, tabii;
andı Sayın Başkan, andı; 69a göre sataşmadan
MAHMUT TANAL (İstanbul)
gizli bir ittifak
içerisine girmişim gibi, beni ima ederek beni küçük düşürme
açısından bir cümle sarf etti. Bu açıdan ben -sataşmadan
dolayı- bir açıklama istiyorum. Eğer açıklama getirirse ona
göre ben de tavrımı net belirleyeceğim.
BAŞKAN Sayın Karaca, bir açıklama
yapmayı düşünüyor musunuz?
HARUN KARACA (İstanbul) Tabii, ben bitsin
diye bekliyorum.
BAŞKAN Buyurun, size kürsüden iki dakika söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
6.- İstanbul Milletvekili Harun
Karacanın, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HARUN KARACA (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Mahmut Beyle ilgili olan
kısmını söyleyeyim. Daha önce, sanıyorum bir buçuk sene
öncesinde falan öyle bir laf atma olmuştu, bir iddiasıyla ilgili
karşılıklı konuşma yapmıştık, onu
kastetmiştim. O konu kapanmıştı, öncelikle onu buradan
ifade edeyim.
Sayın Başkanla ilgili olan
kısmında da ben şunu söyledim. Özellikle sayın
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nedir, o konu neydi?
Ben anlamadım o konuyu.
HARUN KARACA (Devamla) Müsaade ederseniz
İkili de söyleyebilirim. Süremi uzatırsanız hepsine cevap
veririm.
Daha önceki yapmış olduğum
konuşmada burada ön sırada oturuyordunuz. Bir laf
atmıştınız, sonra bazı belgeler sunmuştunuz, ben
onu söylüyorsunuz zannettim oradan çünkü tam ne söylediğinizi
anlamadım. Onu daha önce görüşmüştük. derken Meclisteki
konuşmadan bahsetmiştim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İşte nedir
o? Onu ben hatırlamıyorum, nedir o konu?
BAŞKAN Buyurun Sayın Karaca, siz hitap
edin lütfen.
HARUN KARACA (Devamla) Hani, oradan, tutanaklardan
bakarsınız. Yani bu konu hallolmuştu, bu Mecliste
görüşülmüştü, tutanaklardan bakarsınız.
Onun dışında, Sayın Başkanla
ilgili olan kısmında ben
Sayın Balukenin buraya
çıktığı zaman, özellikle o iki dakikalık söz almalarda
aynen şöyleydi tabiri, döndü -onu ifade etmek için söyledim- Başkan,
sözümü uzatır mısınız? dedi. Bakın Sözümü
uzatır mısınız?, bitmeden önce.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Tamam,
talepte bulundum. Başkan talepte bulunanların süresini uzatıyor.
HARUN KARACA (Devamla) Biz böyle bir talepte
bulunmayacağız dedim, böyle bir şey zaten bu Mecliste
olmamıştı. Ben de buna atfen, eğer yüzde 50 oy alsanız
kim bilir neler yaparsınız dedim; ikincisi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Dünden
beri grup başkan vekilleriniz ek süre kullanıyor, bu kadar mı
yalan söylenir ya! Bu kadar aleni yalan mı söylenir ya!
HARUN KARACA (Devamla) Üçüncüsü: Herhâlde
dağa çıkan PKKlıların çetelesini siz tutuyorsunuz galiba.
Dağa çıkan PKKlıların çetelesini siz tutuyorsunuz ki
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya, devletin
verdiği rakamlar!
HARUN KARACA (Devamla) Bakın, beyninizi
kimseye kiraya vermeyin, iradenizi kimseye kiraya vermeyin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bizim
irademiz burada, burada. Senin iraden yok! Sen zavallı durumdasın!
HARUN KARACA (Devamla) Onun için,
Cumhurbaşkanımızla ilgili olan kısmında
Bakın,
Cumhurbaşkanımız harbidir, ne söyleyeceğini hep millete
karşı söyler. Muhtarlarla ilgili toplantı yapıyor.
Muhtarın partisi yok, purtusu yok. Muhtarlara Türkiye'nin gündemiyle
ilgili değerlendirme yapıyor, bundan niye gocunuyorsunuz?
Muhtarların partisi mi var?
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Kimse
kalmadı ki!
HARUN KARACA (Devamla) Müsaade edin, müsaade edin.
Sözüm sizinle ilgili değil. Muhtarlarla ilgili olan kısmında,
eğer siz de bir şey söylerseniz size de cevap veririm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HARUN KARACA (Devamla) - Sözüm, bu taraftan
geldiği için
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Süre
istemiyorsun.
HARUN KARACA (Devamla) - Şimdi, bunun
dışında, demokrasinin
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Süre
istemiyordun.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - İstiyor
musun, istemiyor musun?
BAŞKAN - Ek süre veriyorum Sayın Karaca.
Buyurun. (HDP sıralarından gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Hayır, hayır, İstemiyorum. dedin.
Yani, böyle yalan mı olur ya?
İstemiyorum. diyor
HARUN KARACA (Devamla) - Demokrasinin her türlü
nimetinden istifade ederek, her türlü nimetinden istifade ederek buraya gelip
de teröristlere destek vermeye kimsenin hakkı yoktur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya, yeter ya!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - En büyük
terörist destekçisi sizsiniz, siz.
HARUN KARACA (Devamla) - Demokrasinin kalibresinden
bahsedenler demokrasiyi istismar edemezler.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Siz
teröristlerle ortaksınız, ortak. El Nusra
ortağısınız, IŞİD
ortağısınız, El Kaide ortağısınız.
HARUN KARACA (Devamla) - Onun için, kusura
bakmayın, burada demokrasiden söz etmeyecek bir grup varsa o da sizsiniz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya, hadi git
artık ya!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Ahrar-uş Şam ortağısınız.
HARUN KARACA (Devamla) - Onun için, burada,
demokrasiye gerçekten inananlara saygılarımı sunuyorum,
sevgilerimi sunuyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bütün
dünya sizin ortaklığınızı konuşuyor, petrol
kaçakçılığınızı konuşuyor, sınır
ortaklığınızı konuşuyor.
HARUN KARACA (Devamla) - Tekrar hepinizi Allaha
emanet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Karaca.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şimdi,
sayın hatip, tabii, açıklamasında bir şeyler anlattı
ama açık, net değildi. Beni töhmet altında bıraktı,
sanki karanlık ilişkilerle bir diyalog hâline girmişim diye
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Pazarlık
yapmışlar Sayın Başkan!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Onun için, bu bir
sataşmadır, bu bir küçük düşürmedir, bu anlamda söz istiyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Çok, çok
haklı hatip ya!
BAŞKAN - Peki Sayın Tanal, buyurun.
Size de iki dakika söz
veriyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Cerattepede mi anlaştınız?
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) - O kadar çok konuşuyorsunuz ki ne
konuştuğunuzu unutuyorsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
- Buyurun, siz de konuşun Sayın Üstadım.
BAŞKAN - Bir de
Sayın Tanal açıklasın bakalım, neymiş.
Buyurun.
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) - O kadar çok konuşuyorsunuz ki ne
konuştuğunuzu unutuyorsunuz zaten.
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, İstanbul Milletvekili Harun Karacanın HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, laf atılan dosyayı, AKBİL
dosyasını bana açıklar mısınız dedim. AKBİL
dosyasıyla ilgili irtibatınız neydi, önce onu bir
açıklayın dedim. AKBİL dosyasında, o dönem berat
kararını veren yargıç nerelere terfi oldu, hangi dosyalardan
dolayı? Artı, geçen sene belediyelerdeki yemek ihalelerini, koli
ihalelerini kimler almıştı? Bu hatibin o şirketlerle ne
bağlantısı vardı?
Temizlikten bahsediyorlar, adaletten bahsediyorlar.
Değerli arkadaşlar, ihalelerde bu şekilde kul hakkıyla,
kamunun hakkıyla zenginleşme olursa
Yüce Rabbime kurban
olayım, bu dua kabul edilir mi, edilmez mi, o da ayrı bir
tartışma. Yani, her şeyde inanç bu kadar istismar edilip kamunun
her türlü imkânları kullanılarak zenginleşilen bir dönemde,
maalesef, durum çok kötü. O dönem o kararı veren yargıç -gayet rahat,
herkes bakarsa- AKBİL dosyasının yargıcı nerede?
AKBİL dosyasında milletvekillerinden kimler var, kimler yok;
bakanlardan kimler var, kimler yok, gayet rahat bunlara tek tek bakarsanız
gerçekten net olur.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Mahmut Bey, AKBİL
çok yüksek teknoloji
MAHMUT TANAL (Devamla) Anlayamadım, yüksek
sesle söyler misiniz.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Yüksek bir teknoloji
projesidir. Bugün sizin belediyeler
MAHMUT TANAL (Devamla) AKBİL yüksek
teknoloji projesidir. diyor. Ben hırsızlıktan bahsediyorum,
atılan paraların nereye girdiğinden bahsediyorum değerli
kardeşim. Yani ben size AKBİLin
Yani tabii yolsuzluk yüksek
teknolojiyse ben saygı duyarım, bunu da sayenizde öğrenmiş
oluyoruz.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Onu anlamak için de
teknolojik bakış gerekiyor.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
HARUN KARACA (İstanbul) Sayın
Başkan, Altan Beyin
BAŞKAN Sayın Karaca, Sayın Altan
Tan daha önce söz istemişti.
Buyurun.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, AK PARTİli hatip konuşmasında Bunlar Boğaz
Köprüsüne de karşı, rüzgâr santrallerine de karşı.
şeklinde söylemediğim şeylerle beni suçladı. İzniniz
olursa kısa bir cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Tan.
İki dakika süreniz.
Lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin.
8.- Diyarbakır Milletvekili Altan
Tanın, İstanbul Milletvekili Harun Karacanın HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALTAN TAN (Diyarbakır) Değerli
arkadaşlar, Mecliste doğru düzgün polemik yapılırsa
hakikaten tuzu biberidir sohbetlerin yani latife, espri, nükte, atasözü, deyim
bunlar da böyledir.
Şimdi, tabii ki burada hepimiz aynı siyasi
fikirlere sahip olsaydık hepimiz aynı sıralarda otururduk, yan
yana ama bugün farklı siyasi partiler var. Kürt meselesinde de, Orta
Doğu politikasında da, bugün Suriyeyle ilgili olarak da çok
farklı şeyler düşünebiliriz tırnak içinde- birbirimizi
hakarete varmamak kayduşartıyla suçlayabiliriz, itham edebiliriz de
deliliyle, evrakıyla, belgesiyle. Ben bunlara girmek istemiyorum.
Bugün verdiğimiz Meclis araştırma
önergesi gayet açık, seçik ve net, sınırlı. Bir şaibe
var, yolsuzluk var, bununla ilgili iki sene evvelden, üç sene evvelden de
yapılmış müracaatlar var. Benim bizzat var işte, getirdim,
gösterdim sizlere; 2013te, 2014te var ve bu zatla da ilgili fiilî
Ankarada,
VIP salonunda -nasıl girmiş, onu da bilmiyorum- sordum, dedi ki: Bir
AK PARTİli bakanla bu gece hacca gidiyoruz. Bir de böyle bir yanı
var yani birinci kısmında bunu anlatmadım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Kesin devletin
uçağıyla gitmişsinizdir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Haram
hac.
ALTAN TAN (Devamla) - Vaktim, otuz yedi saniyem var.
Mehmet Cengizin 300 milyon dolar vergi borcunu niçin sildiniz, bugünkü kurla
900 trilyon? Mehmet Cengizin 300 milyon dolar, bugünkü kurla 900 trilyon vergi
borcunu niçin sıfırladınız, indirim değil
sıfırlama? On altı saniye var, Mehmet Cengizin 300 milyon dolar
o günkü kurla, bugünkü parayla 900 trilyon vergi borcunu niçin
sıfırladınız?
AHMET YILDIRIM (Muş) Altı saniye var.
ALTAN TAN (Devamla)- Ve son kez: 900 trilyon, 900
milyon, 300 milyon dolar vergi borcunu niçin sıfırladınız?
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tan.
HARUN KARACA (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Karaca.
HARUN KARACA (İstanbul) Açıklamama gerek
var mı?
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Nasıl
sıfırlandığını mı
açıklayacaksınız?
AHMET YILDIRIM (Muş) Ek süre de
verebilirsiniz Başkan.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bir şey demedim ki ona ben.
9.- İstanbul Milletvekili Harun
Karacanın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HARUN KARACA (İstanbul) Sayın
Başkan, öncelikle AKBİL dosyasıyla ilgili, doğrudur,
yargılandım, yaklaşık olarak 2 dosyayla ilgili. Burada 150
sanıklı dosyanın ne kadar haksız olduğunu düşünün
ki avukatlar vardır içinizde- bir buçuk yıl gibi kısa bir
sürede önce İstanbuldaki hâkimler buna beraat kararını verdi. O
zamanki sizin HSYKnız ve Yargıtayınız da bunu
onayladı.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Sizin
HSYKnızdı onlar, onlar da sizin yargınızdı,
karıştırmayın.
AHMET YILDIRIM (Muş) İşi iyi
bağlamışsınız.
HARUN KARACA (Devamla) Evet, o zamanki
HSYKnız ve Yargıtayınız da bunu onayladı. Bakın,
benim ne söylediğimi herkes gayet iyi anlıyor. Yani öyle, bir
haksız olarak açılmış bir dosyaydı, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın siyasi olarak
önünün kesilmesiyle ilgili bir dosyaydı. Ama herkesin bir hesabı var,
Allahın da bir hesabı var; onu yapanların hesabı
tutmadı, Rabbimin hesabı tuttu.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Nereden
biliyorsun Allahın hesabını?
HARUN KARACA (Devamla) Nasıl ki Siirtte bir
şiir okuduğu için Siirtte ceza aldıysa Siirtteki bir
sandıktan dolayı da Allaha hamdolsun bu memlekete Başbakan
olarak seçildi ve geldi.
AKBİLle ilgili detaylı olursa... Ben
çünkü mahkeme zabıtlarını falan da beyefendiye vermiştim,
onun için onların burada detaylarına girmeyeceğim.
Onun dışında, vergi borcuyla ilgili,
bakın, cuma günü bismillah diyeceğiz, bütçeyi görüşmeye
başlayacağız. Bütçe görüşmelerinde Maliye Bakanı da
burada olacak. Ben Maliye Bakanı olmadığım için
söylediğiniz soruyla ilgili bilgi sahibi olmadığımdan
dolayı bir şey söylemek istemiyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Önceden
hazırlansaydın ya, önergede yazıyor. Önergede yazıyor,
önceden hazırlansaydın, ne işe yarıyor?
HARUN KARACA (Devamla) Maliye Bakanına
sorarsınız, oradaki haklı gerekçelerini görürsünüz ve ondan
sonrasıyla ilgili olan kısmında da cevabınızı
alırsınız.
Bakın arkadaşlar, burada...
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sordum, cevap vermedi.
HARUN KARACA (Devamla) Altan Bey, siz ara
sıra Meclise uğruyorsunuz, biraz daha sık gelirseniz Maliye
Bakanını görürsünüz, konuşursunuz. Tamam, onun için biz burada
her gün Meclisteyiz, merak etmeyin.
Onun dışında arkadaşlar,
nükleerlerle, barajlarla ilgili, bunların hepsi bu Meclis kürsülerinde
konuşuldu.
Ben tekrar hepinize saygılar sunuyorum ve
tekrar ifade ediyorum: Çok kısa bir sürede o mahkemelerin 150ye
yakın sanıklı dava dosyası bitmiştir, Yargıtay da
onaylamıştır.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Karaca.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi,
Sayın Başkanım, sayın hatip Sizin
Yargıtayınız, sizin HSYKnız. dedi. Bu açıdan ben
BAŞKAN Bu sataşma değil Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim yani benim ne
gücüm var?
BAŞKAN Yok, yok, bu sataşma değil
Sayın Tanal, bundan dolayı söz vermeyeceğim size, şimdi
diğer konuşmacıyı kürsüye davet edeceğim.
Teşekkür ederim.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken tarafından, AKP
Hükûmetleri boyunca belli bazı şirketlere kamu eliyle sağlanan
rantlar kapsamında ortaya çıkan ekolojik tahribatlar ve rantiyer tipi
sermaye süreçlerinin araştırılması amacıyla 24/2/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
24 Şubat 2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde ikinci
konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Zeynep Altıok.
Sayın Altıok, süreniz on dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEP ALTIOK (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün burada kadın cinayetlerinden, tecavüze
uğrayan kız çocuklarından, eşit yurttaşlıktan,
hiçbiri adalete kavuşamamış sayısız faili meçhul
cinayetten, insanlık suçlarından, zaman aşımından,
adaletsizlikten söz edebilirim ama bunların hepsinin gündemi ve yeri
başka, konumuz Cerattepe ve talan.
Kaçınız Artvine gittiniz, bilmiyorum ama
hemen hemen hepimizin bugünlerde özellikle içinden geçtiğimiz
acılı gündemde derin nefes alabileceğimiz akciğere
ihtiyacı var diye düşünüyorum, en azından bizim var. Birkaç gün
önce biz, vekillerimizle birlikte Artvin Cerattepedeydik. Cerattepe nefes
demek, akciğer demek. Artvin halkıyla birlikteydik, Artvin halkı
direniyor, Artvinin güzel insanları canları pahasına
direniyorlar; çok şey istemiyorlar, şiddet uygulamıyorlar,
onlarınki kapris değil. Artvin halkı yirmi yıldır,
topraklarına, doğasına, kendisine ait olarak sahiplenmek
istiyor. Onlar yaşam hakkı için, yaşam kalitesi için ve
çocuklarının geleceği için direniyorlar. Madene hayır.
diyorlar çünkü Artvinin hemen sırtında yer alan ve eğimi yüzde
80 olan heyelan bölgesinin tek dayanağı ağaçlar, kayma riskinin
en önemli koruyucusu ağaçlar. 38 hektar alanın tamamı orman ve
tamamı hedef alınmış ve yok edilmek üzere.
Bölge, dünyanın ekolojik çeşitlilik
açısından, flora ve fauna açısından en zengin ve en tehdit
altında kalan bölgesi. Üçüncü zamandan beri kesintisiz orman
varlığını sürdüren bu alan kuşların en önemli iki
göç hattından biri; kesin koruma altında olan, türleri tehdit
altında olan hayvanların barınma alanı. Madenlerin
çalışma koşulları su kaynaklarını kirletecek, çok
daha geniş bir alanda hasar yaratacak, insanların
sağlığı tehdit altında olacak. Yöre halkının
dile getirdiği ve yaşam faaliyetlerini sürdürdüğü üzere, kültür
ve turizm bölgesi olan alan, ciddi şekilde ekonomik anlamda da
yaşamsal faaliyet anlamında da zarar görecek. Bunları biz
söylemiyoruz; Valilik Çevre Kurulu, Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesi,
Artvin Orman Bölge Müdürlüğü, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Türkiye
Mimarlar ve Mühendisler Odası, çevre dernekleri, Artvin halkı,
Karadeniz halkı ve mahkeme kararı söylüyor. 2014 yılında,
burada maden işletilmeyeceğine dair karar yerel mahkemeden çıktı
ve Danıştay tarafından onaylandı. Ne yaptılar peki?
Şirket gitti, ikinci bir ÇED süreci başlattı ve Bakanlık,
Danıştayın burada maden işletilemeyeceğine dair bir
önceki kararına rağmen olumlu bir rapor verdi. Tüm bunlara
rağmen ÇED raporları yenilendi ve olumlu bir karar verildi.
Cengiz Holding Ağaç kesmeyeceğiz. diyor,
50.300 ağaç kesileceği ortaya çıkıyor. Kesilen
ağaçların yerine yenileri dikilecek. diyor, Yer altında
kapalı sistemle çalışma yapacak maden ve tahribat olmayacak.
diyor. Bu ne cahilce ve insanı aptal yerine koyan bir açıklama.
Taksim Meydanına koyduğunuz gibi beton saksılarla mı
ağaç dikeceksiniz? O ağaçlar kaç yılda yeniden yetişecek?
Üçüncü zamandan beri orada orman olarak var olan ağaçlar yerine gelir mi,
gelebilir mi, kaç yılda gelecek? Orada barınan canlılar nereye
gidecek, ölümleri yerine getirmek mümkün olabilecek mi? Ve Hükûmet, millete
açıkça küfür ederek meydan okuyan şirketin koruyuculuğuna da
soyunmuşçasına, tutmuş yaşam hakkı için mücadele eden
insanlara terörist diyor, Artvinlilere saldırıyor; biat etmedikleri,
boyun etmedikleri için; rant için, talan için şiddete başvuruyor.
Cerattepede olanları bizzat yaşadık, insanlara TOMAlarla,
biber gazıyla, orantısız şiddetle nasıl müdahale
edildiğini gözlemledik. Gözlem için bir heyet oluşturalım, 10
kişilik bir kadın grubu bölgeye yürüsün. diyen insanlara,
kadınlara ne şekilde şiddet uygulandığını
gördük, hastanelere nişan alanları gördük, kadınların
yaralandığını, gözümüzün önünde acı çektiğini
gördük.
Konuştuğumuz gençler, Yaşam, besin,
nefes kaynağımız değil Artvin sadece, o alan bizim sosyal
hayatımız, bizim paylaşım alanımız, bizim
neşemiz, aynı zamanda eğlencemiz. diye feryat ediyor, bölgenin
kültür ve turizm alanındaki zenginliklerinin yok olmasının
hayatlarına nasıl mal olacağından söz ediyor.
14 Martta yeniden keşif var ve bugün, mahkeme
süreci olana kadar, bitene kadar durdurma kararı alındı. O zaman
bunca şiddete gerek var mıydı, bu kararı bugün almaya,
bütün bu çileleri yaşatmaya, oradaki bu üzüntüyü, o halkı esir etmeye
gerek var mıydı; neden bu telaş, neden bu acele, neden bu kadar
hızlı ve şiddetli bir şekilde buraya girilmesi gerekti?
İnsanlar burada iki yüz elli gündür 1.700 metre rakımda nöbet
tutuyorlar, yirmi yıldır bunun mücadelesini veriyorlar, görmüyor
musunuz televizyonlardan? 25 bin kişilik kent merkezinde 15-20 bin insan
sokağa çıkıyor, bütün kent geceleri
ışıklarını söndürüp açıyor, ses
çıkarıyor, protesto ediyor, geceleri sabahlara kadar nöbet tutuyor;
yaşam hakkı için, nefes için, doğa için nöbet tutuyor. Niçin bu
insanları karşınıza alıyorsunuz? Millî iradeye
saygı diye yasal ve özgür iradeyle gerçekleşen seçimleri dahi yok
saydınız, buyurun size millî irade, bundan âlâ millî irade mi olur?
Artvinde millî irade size sesleniyor, Topraklarımızdan elinizi
çekin, topraklarımızı ranta, talana teslim etmeyin. diyor.
Halkla inatlaşmayın, Artvin halkı toprağını,
ağacını, yeşilini savunuyor. Onlar bu ülkenin
yarınını savunuyor, nefes alma hürriyetini savunuyorlar, öz
vatanlarını savunuyorlar. Bir karar verin kimin Hükûmetisiniz, Artvin
halkının mı, şirketlerin mi bir karar verin? Yasal
taleplere karşı şiddet, çatışma, savaş çözüm
getirir mi? Artvini rahat bırakın. Doğu Karadenizi, suyu,
ağacı, ormanı rahat bırakın. Ülkemizin
topraklarını, masum insanlarını rahat bırakın.
Artvin, Artvinlilerindir, çiçeğindir, böceğindir, suyundur,
ağacındır, yeşilindir. Artvin, hepimizindir, millete
küfreden şirketlerin değildir.
Sizleri, insanlığı, yaşamı,
yaşama hakkını korumaya davet ediyorum. Ülkemizin hiçbir
köşesi rant ve talana, şirketlere teslim edilemez. Ülkemizin tüm
insanları, tüm yurttaşlarımız, hepimizin geleceği
için, nefes alma özgürlüğü için söz söyleme ve protesto hakkına
sahiptir. Bu hak, şiddet kullanılarak ellerinden alınamaz.
Unutmayın, sizin de nefese ihtiyacınız var.
Az önce, Talimatı milletimizden
alırız. dediniz. Cerattepe milletin sizden talimatıdır.
Cerattepede milletin talimatı nettir, milletin talimatını
dinleyiniz, Cerattepeyi serbest bırakınız; ranta, Cengiz
Holdinge, paraya pula teslim etmeyiniz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Altıok.
Grup önerisinin aleyhinde
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, tutanağa girmesi açısından buradan söz
istiyorum.
Bir kere, millî iradeye son derece saygılı
olduğumuzu belirtmek istiyorum. Yani, bütün seçim sonuçlarında
milletimiz ne vermişse bu bizim kabulümüzdür ama 7 Haziran süreci
sonrası 1 Kasıma giden süreçte
Bunlara girmeyeceğim. Süreçte ne
yaşandığını milletimiz gördü ve milletimizin
vicdanında bu kabul gördü.
İkinci olarak, Artvin Cerattepedeki
hassasiyete, o kadar oradaki milletimizin sesini duymuş
olmalıyız ki Sayın Başbakanımız bugün oranın
bütün taraflarını toplayan bir toplantı gerçekleştirdi.
Biraz evvel mahkeme kararı söylendi, evet, mahkeme yürütmeyi durdurma
kararı verdi yani bizim orada Böyle bir karar ver, verme. deme
şansımız yok. Bu mahkemenin takdiriydi ve bir yürütme
kararı verildi. Biz, milletimizin sesine son derece hassasız ve
duyarlıyız. Bugünkü tüm taraflarla gerçekleştirilen
toplantı da oradaki sorunun masaya yatırılmasıyla
alakalıydı.
Bir vurgum da şununla alakalı olacak:
Orada ağaç kesilmesi vesairesi... Yani ben biliyorum ki kesilecek olan
ağaçtan biz her defasında çok daha fazlasını kesilen
yerlerde dikmek suretiyle, büyütmek suretiyle bu konuda çevreye son derece
hassas bir politika izlediğimizi de belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
İnceöz.
Grup önerisinin aleyhinde ikinci ve son
konuşmacı Erzurum Milletvekili Sayın Kamil Aydın. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Aydın, süreniz on dakika.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi adına öneriyle
ilgili konuşma yapmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Efendim, bugün seri saray sohbetlerinden bir
tanesini birazcık kulak kabartarak haber kuşağında
dinledim. Çok ilgimi çeken bir kavram var, burada da çok kullanıyoruz:
Tarih tekerrürden ibarettir., Tarih tekerrür eder. Tabii, terörle ilgili
bağlamda bir şeyler söylüyor Cumhurbaşkanım -ama suçu
tarihe- tarihten birtakım çıkarımlar yaparak.
Değerli milletvekilleri, tarih fail
değildir, tarih olaylara not düşmektir, kayıt altına
almaktır. Fail bizlerizdir; olayları, eylemleri, nedenleri
bizlerizdir, bizlerin yaptıklarıdır. Dolayısıyla
Tarih tekerrürden ibarettir. ya da Tarih tekerrür eder. diyerek suçu tarihe
ya da mazereti tarihe yüklemek tarihe haksızlıktır. Bizler,
öncelikle, yaptıklarımızla veya yapmayı
planladıklarımızla sorumluluğumuzun bilincinde olmak
zorundayız.
Şimdi, efendim, neler olmuştur? Biz
diyoruz ki: İnsan, yaratılanların en şereflisidir;
bakın, rengi, dili, dini, ırkı, etnisitesi ne olursa olsun.
Dolayısıyla eşrefimahlukat olan bir varlığı
sorunsallaştırırsanız onu değersizleştirmeye
çalışmış olursunuz. Dolayısıyla Kürtü
sorunsallaştırırsanız ona hakaret etmiş olursunuz.
Çünkü böyle bir şey, böyle bir şeyi söyleme hakkımız
yoktur.
Şimdi efendim, Hükûmetin icraatlarına
bakıyoruz, şöyle bir gözden geçirelim bugüne kadar
yaşadıklarımızı. Bugün doğayla ilgili bir mevzuyu
konuşuyoruz. Şimdi biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
muhafazakâr ve milliyetçi bir partiyiz ve hiçbir zaman bundan da ödün vermedik.
Adalet ve Kalkınma Partisi de muhafazakâr olduğunu söyleyen bir
siyasi hareket. Biz gelenek olarak, inanç olarak bir ağacın dahi
yaşatılması noktasında hassasiyetlerimizi bilen
insanlarız çünkü Yaş kesen baş keser. diyoruz değil mi?
Kıyamet anı dahi olsa elinizde bir fide varsa dikiniz.
Şimdi, neyi konuşuyoruz Allah
aşkına? Artvin, sanki ilk defa Artvinde yaşanan bir şey
Türkiye gündeminde yeni yaşanmış, daha önce hiç
olmamış gibi. Türkiyeyi hangi proje adı altında olursa
olsun
Biraz önce hatipleri dinledim, biraz da notlar çıkardım.
Efendim, Türkiyenin kalkınmasını kimse istemiyormuş,
barajlar yapılmasını istemiyormuş. Ne alakası var?
Ekonomik olarak kalkınmayacakmışız. Ne alakası var?
Burada gündemde olan, Artvin özelinde bir zatımuhteremi
tartışıyoruz. Yani bütün ihalelerde başaktör, her zaman
karşımıza çıkıyor. 17-25 Aralık sürecinde
kulaklarımızın utandığı birtakım
şeyleri duyduk ve bu zatımuhterem yine gündemde. Artvinde daha önce
Murgul ve -biraz önce grup başkan vekilim ifade ettiler- Türkiyede birçok
enerji ihalesini de almış, maşallah, böyle yetenekli bir
insanın son bir ihale sonucu, her şeye rağmen, bütün ÇED
raporlarına rağmen
Şimdi, bu ÇED raporlarına
Dedim ya,
bir kendimizi sorgulayacağız, geçmişte neler yaşadık?
Türkiyedeki benim bölgemde de, Erzurumda da bizim Ödük Vadisi, Artvine uzanan
çok güzel bir yeşil kuşaktır orası. Orası gerçekten
harika bir coğrafyadır. Yani tükenmekte olan bitki ve canlı
türleri var orada. Hatta bir ara kaçakçılığı
yapıldı, bir iki İsrailli kaçakçı yakalandı,
yargıya götürüldü, çünkü endemik türlerin yoğunlukta olduğu bir
bölge; Uzundere, Ödük Vadisi, Yusufeli ve Artvinin diğer ilçeleri.
Şimdi, orası, zaman zaman yol yapımı
Elbette ki ihtiyacı karşılıyorsa
eyvallah, ama şu ana meseleyi, efendim, feda etmeden, biz canlılara
riayet etmek, onların da yaşama haklarına riayet etmek
zorundayız. Bugüne kadar yapılan ihalelerde, efendim, Üniversiteler
dik duruş sergiliyor
Gerçekten, bilirkişi isteniyor.
Bir tane yaşadığım örnekten
bahsedeceğim: 2009da, yine istenmeyen bir bölgeye Erzurumda bir baraj
yapıldı, suyu buradan getireceğiz şeyiyle, bu suyu
içireceğiz
Bütün raporlar, bütün bilirkişi raporlarında denildi
ki: Bu su, efendim, altyapıyla, kanalizasyonla karışan bir su,
bu suyu içiremezsiniz. Bu suyun içeriği bozuk. Efendim,
Hıfzıssıhha raporlar hazırladı, üniversiteden -hiç
unutmuyorum- kimya mühendisliğinde bir arkadaşım grubuyla
beraber projeye dönüştürdü ve rapor olarak hazırladı ki Bu su
zehirli, katkı maddeleri fazla olan, efendim, altyapının, kanalizasyonun
karıştığı bir su, içilmez
Ve o arkadaşımız,
inanın, baskıyla üniversiteden uzaklaştırıldı,
ceza aldı. İçilmez suya içilir dediler.
Şimdi, ÇED raporlarına bakıyoruz,
olumsuz çıkan raporları tekrar mahkeme bozuyor, yeni bir
bilirkişi -Sayın Veysel Eroğlu bunları çok iyi biliyor
çünkü onun hakkında da bunlarla ilgili soruşturma önergeleri verildi-
efendim, tekrar, yeniden raporlar düzenleniyor, yeni bir kurul, bu sefer
olumsuz olan ÇED raporları olumluya dönüşüyor. Ya, Allahtan korkun!
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Hangi baraj?
KAMİL AYDIN (Devamla) Bizim Palandöken içme
suyu barajımız, 2009.
Şimdi, arkadaşlar, ne olur geçmişe
bakalım. Bugüne kadar yaptığınız
yanlışlardan ne olur birazcık pay çıkaralım, bir
nedamet getirelim öncelikle, bir öz eleştiri yapalım. Burası
deneme yanılma yolu değil. Bu millete hizmet ediyoruz. Olmadı,
pişman olduk, yanlış oldu. Bugüne kadar
çıkardığınız birçok kanun
Aceleye getiriyorsunuz.
Efendim, olay sadece Artvin olayı değil. Bakın, Büyükşehir
Yasasından artık siz de yavaş yavaş
pişmansınız. Ne oldu? Çünkü
çıkardığınız Büyükşehir Yasasıyla, Allah
korusun, iç savaşın eşiğine geldik neredeyse. Bölgede her
türlü hâkimiyeti terörün kucağına bıraktınız. Ee,
şimdi niye çıkardınız bunu? Çıkarılırken
öngörümüz şuydu, diyorduk ki: Yapmayın,Türkiye buna hazır
değil. Bölgesel kalkınma adına, bölgesel illegal güçleri
güçlendiriyorsunuz. Bunları söyledik. Şimdi HSYK diyoruz
savcılarınız diyorlar ya! Allahtan korkun! Yargıyı
siyasallaştıran zihniyeti bir kendinizde arayın, birazcık
sorgulayın.
Oradan Artvine geçelim. Şimdi, bugün Artvinde
olanlara bakıyoruz, gerçekten içler acısı. Artvinde Türkiyenin
en kaliteli zeytini yetişirdi, artık o zeytini
tadamayacağız; en kaliteli üzüm türlerinden birisi yetişirdi, en
endemik canlı türleri vardı, artık olmayacak. Yusufeli sular
altında artık, neyin karşılığında ve kime,
ne verme karşılığında?
Arkadaşlar, biz biliyoruz Türkiyede enerji
politikaların nasıl olduğunu, hangi raporların hayır
dediğini ve bu raporlarda hayır diyenlerin hangi
sıkıntıları çektiğini çok iyi biliyoruz.
Siyaset, çözüm üretme sanatıdır; siyaset,
yandaş kayırma sanatı değildir; birilerine bütünü, bütüne
de hiçbir şeyi verme değildir. Onun için, Artvinde bugün olanlar son
bir ders olsun diyoruz.
Biz her zaman dedik ki: Elbette ki insanın
yaşama hakkı kadar doğanın da, çevrenin de tahrip edilmeme
hakkı vardır; yaşama, yaşanabilirlik ortamının
devam ettirilme hakkı vardır. İşte, bütün
serzenişimiz bu noktadadır; yoksa baktığınız
zaman basit bir direniş değildir. Artvinde yapılan basit bir
direniş değil. Ben direniş adını da kullanmak
istemiyorum, orada bir hak arama vardır, orada
Sayın Bakanın
geçen hafta Efendim, halkı dinlemek lazım, seçmene kulak vermek
lazım, isteklerini dikkate almak lazım. sözünden hareketle diyorum
ki, artık oradaki insanlara kulak verin çünkü orası onların
doğal mekânı. O doğal mekânına biz buradan ahkâm
kesmeyelim, biz o doğal mekânı doğal olmayan hâle getirmeyelim.
Bunu onlara soralım. Yani Batı demokrasileri, efendim, gemilerin ne
renk boyanacağına dahi halka sorup karar verirken, biz bir yöre
insanını hiçe sayıp bir havuz medyası sponsorunun talebini
yerine getirme mercisi değiliz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Aydın.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Başkanım, bir
şey söyleyebilir miyim?
Sayın konuşmacı, benim de seçim
bölgem olan Erzurum Palandöken Barajıyla ilgili bir bilgi verdi, onu
düzeltmek istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yerinden söz alsın
efendim. Böyle bir usul yok.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Efendim, 2009da seçim
bölgesi değildi ki. Ben belediye başkanı adayıydım.
Sizinle ne alakası var?
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Ama şu anda yeni
bilgiyi aldım
KAMİL AYDIN (Erzurum) Şu anda
değil, 2009da; diyorum ki, geçmişte bunu yaşadık.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Olsun. 2009la ilgili
bilgiyi vereceğim.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sakıncalı bir
raporu yırtıp attılar.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Hayır.
Şu anda, Başkanım, kayıtlara
geçmesi açısından söyleyeyim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, böyle bir usul yok. Bunların İç Tüzük okumaları
lazım.
BAŞKAN Yerinizden, size, mikrofonu
açalım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
Hükûmet versin cevabı.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) İlgilendirir beni.
BAŞKAN Bilgilendirme yapmak istiyor
sayın vekil.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Efendim,
bilgilendiremez ki, o dönemde aday değil Erzurumda ya.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Efendim, çok
teşekkür ederim.
Ben de 2007de milletvekilliği -daha önce de-
yapmıştım, 2007den sonra da bölgemle yakından ilgili
birisiyim. Şu anda, Büyükşehir Belediye
Başkanımızı aradım. Sayın vekilimin
söylediği, 2009 yılı itibarıyla TÜBİTAK,
Hıfzıssıhha tüm raporların uygun olduğunu ve bu konuda
herhangi bir sorun olmadığını -zehirli su olduğu zaman
zaten tıbbi bir sorun olacağı açık bir gerçek- hiç böyle
bir olay yaşanmadığını
Ben de teknik bir vekil olarak
burada bir düzeltme yapma gereği duydum. Bu fırsatı
verdiğiniz için teşekkür ederim.
Bir de, son on üç yılda da 3,5 milyar fidan
dikildiğini de buradan paylaşmak isterim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın
Başkanım, yani bilgi tamamen gerçek dışı; tenzih
ediyorum, vekilimin söyledikleri doğru ama ben o dönemde belediye
başkanı adayıydım. Hıfzıssıhha müdürü ve alt
kademede çalışanlar, maalesef, bunu utanarak söylüyorum: Hocam,
yapacak bir şey yok. Biz de deney yapıyoruz, biz de
araştırma yapıyoruz, bozuk çıkıyor. Ama
Hıfzıssıhha, malum, yapı ta nereye kadar uzanıyor?
Sağlık Bakanına kadar uzandı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Erzuruma kirli su içirildi.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Kirli su içirildi ve o
sudan sonra müthiş bir salgın var. O dönemdeki hastaneye, acile
giriş yapanların istatistiğine bakarsa Mustafa Bey görür.
Erzurumda yaşamadığı için, ben bire bir
yaşadığım için biliyorum.
Bu raporu veren üniversitedeki kurulun, o Nuhi Beye
-bakın, ismini dahi veriyorum- o çocuğa yapmadıkları eziyet
kalmadı -kadro masumiyeti dâhil- ve gitti çocuk.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir
araştırsın öyle, bir dahaki oturumda konuşuruz.
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Anahtar kelimeleri
verdim, araştırın.
BAŞKAN Peki, sözleriniz tutanaklara geçti.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Sayın Başkan,
belediye raporları göndermeye hazır yani.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tamam göndersin.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Hıfzısıhhaya güvenmiyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunacağım
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayak kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Yoklama istiyorsunuz.
Evet, 20 milletvekilinde yoklama
arayacağım.
Sayın Gök, Sayın Tarhan, Sayın
Arık, Sayın Kaplan, Sayın Durmaz, Sayın Gürer, Sayın
Altıok, Sayın Yedekci, Sayın Tüm, Sayın Özdemir, Sayın
Yarkadaş, Sayın Bakan, Sayın Usluer, Sayın Erdem,
Sayın Emir, Sayın Kesici, Sayın Tanal, Sayın Yalım,
Sayın Özcan, Sayın Tuncay
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken tarafından, AKP
Hükûmetleri boyunca belli bazı şirketlere kamu eliyle sağlanan
rantlar kapsamında ortaya çıkan ekolojik tahribatlar ve rantiyer tipi
sermaye süreçlerinin araştırılması amacıyla 24/2/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
24 Şubat 2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Antalya Milletvekili Çetin Osman
Budak ve 23 milletvekili tarafından, turizm sektöründe çalışan
yurttaşların çalışma koşullarından kaynaklanan
sorunlarının araştırılması ve emekçilerin
haklarını koruyacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 5/1/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
24 Şubat 2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
24/02/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 24/2/2016 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Levent
Gök
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak ve 23
Milletvekilinin, "Turizm sektöründe çalışan
yurttaşlarımızın çalışma koşullarından
kaynaklanan sorunlarının araştırılması ve
emekçilerin haklarını koruyacak önlemlerin belirlenmesi" amacıyla
05/01/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin (116 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 24/02/2016 Çarşamba
günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisinin lehinde ilk konuşmacı, Antalya Milletvekili Sayın
Çetin Osman Budak. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Budak, süreniz on dakika.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; turizm sektöründe çalışanların
sorunlarının araştırılması konulu
araştırma önergemizin gündeme alınmasıyla ilgili grup
önerimiz üzerine söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Efendim, 7 Haziran sonrası ülkemizde ciddi bir
travma dönemi ve ciddi travmaların yaşandığı bir dönem
olarak görüyoruz. Türkiye 7 Hazirandan itibaren özellikle terör
olaylarıyla karşı karşıya. Aşağı
yukarı 300 şehidimiz, 300ün üzerinde şehidimiz bugüne kadar
gelmiş ve arka arkaya patlayan bombalarla ülkemizde, Suruçta,
Sultanahmette, ondan öncesinde Ankarada ve şimdi de tekrar Ankara'da
geçtiğimiz hafta bombalar patlamış, burada da 175
vatandaşımızı kaybetmişiz.
Şimdi, burada aslında bu zor,
ağır koşullarda reel sektörden bahsetmenin de zorluğunu
bilerek söz aldım.
Efendim, ben burada şehitlerimize,
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet
diliyorum. Terörü ve terörü destekleyenleri lanetliyorum. Bu ağır
ortamda özellikle büyük bir soruna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Burada da
özellikle işsizlik sorunuyla ilgili tespitlerim olacak fakat tabii konu
turizm ve turizmde çalışanların işsizliği.
Özellikle bu son yaşanan terör olayları,
24 Kasımda düşürülen Rus uçağı ve bunun ardından gelen
birçok terör olayı
Şimdi, sadece olayın 24 Kasımda
yaşanan Rus uçağının düşürülmesi olayı
olmadığının da burada bir altını çizeyim önce.
2015 yılında özellikle Rusyadaki ekonomik krizden dolayı
birtakım tedbirler ülkemiz almıştı. Fakat, Türkiye'ye 4,5
milyon civarında 2014 yılında gelen turist sayısının
geçtiğimiz yılda 3 milyon 800 binler civarında kapandığını
biliyoruz. Buradaki kaybımız aşağı yukarı 1
milyona yakın turist ve geçtiğimiz yıllarda da biz bunu
söylemiştik, 2014 yılının başlarında
demiştik ki: Bu turizm bu şekilde sürdürülemez. Fakat, dikkate
alınmadı ve geçtiğimiz günlerde, pazartesi günü bir paket
açıklandı. Bu pakete Turizm Destek Paketi dendi
ama biraz sonra ben size izah edeceğim; destek paketinin içinde neler var,
nerelere destek veriliyor ve nerelere destek verilmiyor, bunları
anlatacağım.
Şimdi, bir kere, turizm
sektöründe altı ay çalışan ve altı ay da işsiz gezen
çok büyük bir kitle var. Bu kitle 1 milyon 400 bin seviyesindeki
çalışan, emekçi tarafından bahsediyoruz, 1 milyon 400 bin
kişi Türkiye genelinde. Bunu nereden alıyoruz? Sosyal Sigortalar
Kurumunda ki bunun da düzeltilmesi lazım- konaklama sektörü, restoranlar,
kafe, bar kalemine baktığınız zaman 1 milyon 400 bin
kişiyi buluyorsunuz. Eğer turizmde düşünüldüğü gibi, sektör
mensuplarının söylediği gibi yüzde 25-30 civarında bir
kayıp söz konusu olursa buradaki aşağı yukarı
tahminimiz 400 bin ila 500 bin civarında insanın işsiz
kalması, 400 bin-500 bin. Bakın, Türkiye'deki işsizlik
oranları da yüzde 10,5 seviyesinde. Yüzde 10,5 seviyesi de 3 milyon 125
bin kişiye denk geliyor. Biz sadece rakam söyleyip geçiyoruz. Yani
Türkiye'de 3 milyonun üzerinde insan işsiz ve bunlar evlerine ekmek
götüremiyorlar. Bir de bunun üzerine eğer turizmdeki krizden dolayı
bir büyük işsiz ordusu da gelirse ülkedeki sosyal
sıkıntıları da değerlendirmeniz gerekiyor.
Peki, Rusya krizi, 24
Kasımda uçağın düşürülmesi; sadece sorun bu mu? Hayır.
Bakın, Avrupadan ocak ayında gelen turist sayısında yüzde
45 eksi var. Sadece Antalyada Rusyadan gelen turist sayısında yüzde
81 azalma var. Son on yılda Antalyaya gelen turist sayısında
hiç 100 binin altı ocak ayında görülmemişti.
Şimdi, bunu şöyle de
değerlendirebilirsiniz arkadaşlar: Bir kere, Türkiye'de hukuk ve
demokrasiyle ilgili ciddi zaaf var, birincisi bu. Terör olaylarının
yarattığı bir algı var. Avrupadan Türkiye'ye bakıldığı
zaman -bunu ben söylemiyorum- biz Türkiyeden Suriyeyi nasıl görüyorsak
oradaki tatil yapacaklar ya da oradaki vatandaşların, halkın
söylediği bu. Türkiyede
ağır bir tablo var, hukuk ve demokrasiyle ilgili ciddi zaaflar var,
özgürlüklerle ilgili ciddi zaaflar var ve Türkiyeyle ilgili çekincelerini
açıklıyorlar.
Buradaki önerim: Birincisi, hızla,
dış politikayla ilgili Hükûmetimizin, bizi yönetenlerin bu
şiddet dilini, öfke dilini bir tarafa bırakması. Bu, burada iç
politika malzemesi yapılırken, burada siz iç politika malzemesi bunu
yaparken anında, on saniye sonra Avrupa ajanslarında, Amerika
ajanslarında, dünyanın bütün ajanslarında bu sözlerin oraya
gittiğini düşüneceksiniz. Siz bu dili kullandığınız
sürece oradaki bakış da bu şekilde olmaya devam edecek. İlk
etkisini de tabii ki tatil düşüncesiyle hareket eden insanların
üzerinde göreceksiniz.
O yüzden, şimdi paketle ilgili
eleştirilerimi şöyle açıklayacağım: Paketin ilk iki
maddesinde, birincisi 6 bin dolar uçak desteği var. 6 bin dolar uçak desteği
geçtiğimiz yıl da zaten verilen bir destekti çünkü ekonomik kriz
vardı Rusyada, verilmişti. Şimdi, tabii ki olumlu, 6 bin dolar
uçak desteğinin, uçak yakıt desteğinin verilmesi olumlu. Fakat
burada, şimdi, küçük gövdeli uçaklar 100 kişi getirirken büyük
gövdeli uçaklar da 350 kişi getiriyor. Bakın, bir hesap yapın: 6
bin doları 100 kişilik uçağa verdiniz, kişi
başına 60 dolar yapıyor; 300 kişilik bir uçakla yolcu
getirdiler, kişi başına 20 dolara düşüyor. Şimdi, bu
özendirici değil bir kere. Ya boş koltuğa vereceksiniz ya
promosyon yapacaksınız. Yani 20 dolar, 30 dolar ya da euro, turiste
bir hediye çeki verseniz pazara gidecek bu.
İkincisi, kredi garanti fonu. Geçtiğimiz
sene kredi garanti fonuyla ilgili zaten bir destek verildi. Bakın,
arkadaşlar, bir firma bundan faydalandı; bir tanesine de yarım
diyelim, iki firma yararlandı kredi garanti fonu desteğinden. Kredi
garanti fonunda teminat desteğidir. Şimdi, burada, yine 400 bin
kişinin üzerinde turist getiren seyahat acentelerine veriyorsunuz. E, 50 bin
getiren ne olacak, 100 bin kişi getiren ne olacak? Yani Türkiyeye zaten
50 bin, 100 bin, 300 bin turist getirenlerle biz Türkiyeye
aşağı yukarı 40 milyon turisti sağladık. O
yüzden, burada da bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda
acenteye, tur operatörüne destek veriliyor.
Ben çok uzatmayacağım, süre de
daraldı.
Biz, peki, bu önerileri ne yaptık? Sayın
Bakan da burada. Sayın Bakana da, ben, bu bizim Cumhuriyet Halk Partisi
olarak verdiğimiz raporu sunmuştum kendilerine.
Birincisi, istihdam üzerindeki etkiden bahsettik.
İstihdam üzerinde 500 bin kişinin işsiz kalma ihtimalinden
bahsettik. Burada istihdam üzerindeki yüklerle ilgili en ufak bir şey
yapılmamış ve bunu önleyebilecek tedbirler değil buradaki
tedbirler. 2 madde böyleydi, alttaki 3 madde de
Eğer kırk dokuz
yıllığına otelleri kiralamış olanlar varsa,
onlara bir destek veriyorsunuz ama o destek de direkt bu yılı pas
geçmiyorsunuz, üç yıla dağıtıyorsunuz; o destek de değil.
Tapulu olanlar ne yapacak? Bunlara da bir destek yok.
Bir üçüncüsü, Türkiyede esnaf
işsizliğinden bahsettik. Yıllardır bunu da dile
getiriyoruz. Esnaf işsiz. Esnaf eğer dükkânını
kapatırsa hiçbir yerde iş bulamaz değerli arkadaşlar ve
şu ana kadar Türkiyede aşağı yukarı bir on
yıldır 350 bin esnaf dükkânını kapattı ve işsiz.
Bakın, sadece normal işsizlikten
bahsetmiyoruz, esnaf da işsiz. Bunun sebebi de, yıllarca üzerinde
durduğumuz Perakende Ticareti Düzenleme Kanunu. En son
değiştiği şekliyle o da bir fayda olmadı. En az 8 defa
kanun teklifi verdik sivil toplum örgütleri olarak geçmişte ve Cumhuriyet
Halk Partisi olarak. Esnaf işsizliği burada hiç öngörülmemiş.
Esnaflara bir destek yok.
Özetle ben buradaki desteği şöyle
tanımlamaya çalışacağım: Tarım sektöründe faiz
destekleri veriliyor biliyorsunuz. Devletimiz faiz desteğini veriyor,
Ziraat Bankası kanalıyla düşük faizli kredi veriliyor. Esnafa da
Halk Bankası aracılığıyla düşük faizli bir kredi
öngörülebilir; artı, bu yetmez, düşük faizli kredi yetmez, aynı
zamanda bir de kefalet sistemi getirilmesi lazım. Esnafa kefalet sistemi.
Esnafa bir kefalet vereceksiniz, bu büyük kâbus hâlinde olan şu anki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Budak, bir dakika ek süre
veriyorum, tamamlayınız lütfen.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Evet, konuyu
ancak bu kadar özetleyebiliyorum. Sorun çok derindir, çok
ağırdır. Bu sorunla ilgili ben bu paketin içeriğini son
derece yetersiz buluyorum ve özellikle istihdamla ilgili bölümde bir
çalışmanın olduğunu umuyorum ve aynı zamanda da hiç
düşünülmeyen tedarikçi tarafını düşünmenizi,
değerlendirmenizi istirham ediyorum.
Önergemize de destek vermenizi umuyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Budak.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) İç
Tüzük 60a göre yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN Açıyoruz Sayın Baluken.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Cizrede bir binanın bodrumunda mahsur kalarak
hayatını kaybeden Demokratik Bölgeler Partisi meclis üyesi Mehmet
Yavuzelin cenazesinin teşhis edildiğine ve aynı şekilde
hayatını kaybeden Mehmet Tunç ile Derya Koçun şahsında
oradaki bütün yoldaşlarının anısı önünde saygıyla
eğildiğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Az önce aldığımız bir haberin
bilgisini paylaşmak üzere, kamuoyunu, halkımızı
bilgilendirmek üzere bu talepte bulundum.
Şırnakın Cizre ilçesindeki
vahşet bodrumunda bulunan ve süreç boyunca bizimle iletişim hâlinde
olan Demokratik Bölgeler Partisi meclis üyesi Mehmet Yavuzel
arkadaşımızın cenazesi teşhis edildi. Biraz önce
aldığımız habere göre, ailenin vermiş olduğu DNA
örnekleriyle de birinci vahşet bodrumunda planlı ve sistematik bir
katliamın yapıldığı açık bir şekilde
tescillenmiş oldu.
Biz, 29 Ocak tarihinde Mehmet Yavuzelle
yaptığımız telefon görüşmelerinin
kayıtlarını da, ses kayıtlarını da kamuoyuyla
paylaşmıştık. O ses kayıtları esnasında
patlama seslerini, silah seslerini ve Bizi öldürüyorlar, bizi katlediyorlar,
infaz ediyorlar. çığlıklarını bütün Türkiye
kamuoyunun bilgisine sunmuştuk. Bugüne kadar o ses kayıtlarını
inkâr edenler, dün gensoru görüşmesinde de yalan yanlış
bilgilerle oradaki gerçeği çarpıtanlar, bir kez daha Türkiye
halklarının önünde, Türkiye kamuoyu önünde teşhir olmuştur,
maskeleri düşmüştür. Daha önce cehennem binasında iletişim hâlinde
olduğumuz Mehmet Tunç da aynı şekilde katledildi ve cenazesi
teşhis edilmişti. Yine, Milas Eş Başkanımız Derya
Koç da bizimle iletişim hâlinde olmasına rağmen, ses
kayıtları elimizde olmasına rağmen, bu katliam süreciyle,
maalesef, acımasız bir infazla karşılaştı.
Mehmet Yavuzel, Mehmet Tunç ve Derya Koç şahsında,
oradaki bütün yoldaşlarımızın anısı önünde
saygıyla eğiliyoruz. Her 3 arkadaşımızın
şahsında, orada tarihin en acımasız katliamıyla
katledilen arkadaşlarımıza buradan seslenmek istiyoruz: Sizden
özür dilemiyoruz, her şeyi yaptık ama sizi kurtaramadık çünkü
karşımızda katliama karar vermiş bir Hükûmet ve devlet
aygıtı vardı. Buna rağmen, sizden özür dilemiyoruz; sizi
katledenlerin insanlık önünde, tarih önünde mutlaka hesap verecekleri
sözünü burada yineliyoruz. Bu sürecin, mutlaka, bu katliamı gerçekleştirenlerin
insanlığın adaleti önünde yargılanacak bir şekilde
sonuçlanacağının sözünü, burada belirtmiş olduğum
arkadaşlarım şahsında, yaşamını yitiren,
katledilen bütün arkadaşlarımıza veriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Pervin Buldanın, Demokratik Bölgeler Partisi meclis üyesi Mehmet
Yavuzele Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Ben de Demokratik Bölgeler Partisi
Parti meclisi üyesi Mehmet Yavuzele Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı diliyorum.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Antalya Milletvekili Çetin
Osman Budak ve 23 milletvekili tarafından, turizm sektöründe
çalışan yurttaşların çalışma
koşullarından kaynaklanan sorunlarının
araştırılması ve emekçilerin haklarını koruyacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 5/1/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 24 Şubat 2016
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde ikinci konuşmacı Antalya
Milletvekili Sayın Mehmet Günal. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Günal, süreniz on dakika.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Seçim bölgemiz Antalyayı da,
yakınındaki illeri de, ülkemizi de yakından ilgilendiren bir
krizin yaratmış olduğu etkilerle ilgili bugün CHP Grubunun
önerisi üzerine konuşuyorum ama Sayın Bakanımız burada,
Sayın Bakana da daha geçtiğimiz hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda bu
sorunların bir kısmını iletmiş idik. Bugün bu
vesileyle bazı hususların altını çizmek istiyorum.
Öncelikle, bu sorunumuz bugün kronik bir hâlde
ortaya çıkmış durumda ama geçtiğimiz yılda da yine
Rusyayla yaşanan ekonomik sıkıntılar, diğer
sıkıntılar nedeniyle ve ruble krizi nedeniyle zaten Rusya
pazarında bir daralma vardı.
Tabii, bütün bu gelişmeler, Avrupada,
diğer, bölgemizde yaşanan çatışmalar turizm sektörünü
doğrudan etkiliyor. Ama bizim sorunumuz sadece bu krizden
kaynaklanmıyor sektörüyle beraber. Maalesef burada bunları şimdi
geniş tartışacak zamanımız yok. Sayın Bakana da
bazı hususları ilettik. Antalyada da arkadaşlarımızla
beraber Sayın Budak da oradaydı, daha önce bu krizden etkilenen
tarım sektörümüzün sorunlarıyla ilgili de bütün vekillerimizin
katılımıyla, o gün orada bulunanlarla bir değerlendirme
toplantısı yaptık Tarım Konseyinin öncülüğünde ve
orada kurmuş olduğumuz müteşebbis heyetle de hem Sayın
Budak hem ben hem Sayın Samani, her partiden birer milletvekili olarak
Tarım Bakanımız da az önce buradaydı, Sayın Çelik buradaymış.
Demek ki ilgili şeylerin bir kısmı bakanlarımız
burada.
Benim söylediğimin özeti şu: Sayın
Şimşeke de o heyetle beraber gittik oda
başkanlarımızla beraber, Sayın Çelikle de görüştük.
Sayın Bakan zaten kendisi oraya -Kültür ve Turizm Bakanımız- gitmişti.
Yani yerinde gördüler ama meseleyi bizim gündeme getirmemiz, Sayın
Bakanım, yetmiyor. Ne yapmamız lazım? Açıkçası,
açıklanan turizm eylem planı, evet, lazım olan hususlar var ama
bunlar, bizim bir finansal kriz çıktığı zaman, makro
ihtiyati tedbirler diyoruz ya işte, Merkez Bankası, BDDK
Harcayın, harcamayın, düşürelim. Ama sanayiye
geçemediğimiz zaman olmuyor. Benzer şekilde, bunlar bize geçici
olarak bir nebze bu sezonda kısmi rahatlama, yani tam rahatlama değil
bakın, kısmi rahatlama sağlayan şeyler.
Onun için, yıllardır söylediğimiz bir
şey var: Hâlâ Sayın Bakan da o sıkıntıyı
yaşıyor. Şimdi, gidiyor, bir örgütle ayrı konuşuyor,
öbürüyle ayrı konuşuyor. Diğerleri geliyor, başka bir
şey söylüyor. Burada bir eksiklik var, samimiyetle bunu çözmemiz
lazım. Sadece turizmle ilgili değil değerli arkadaşlar,
yani bir an önce
Yapısal önlem dediğimiz bu. Benim burada
söylemekten dilimde tüy bitti. Geçen sefer, kaç sefer söyledim, Sayın
Ertuğrul Günay bana geldi, sitem etti ama çıkmadı.
Sayın Bakandan tek, en önemli
istirhamımız şu: Bu turizm çerçeve kanununa bize buradan
Yani 4 tane torba geçirdik Sayın Bakanım.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Beraber yaptık.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Aynen aynen.
Geçici bütçeden beri 4 tane torba geçirdik. Torba
değil, 1 tane turizm çerçeve kanunu istiyoruz içine. Şimdi burada
koyduğunuz 9 tane maddede kısmen var ama bunun içerisinde her
şeyin olması lazım. Bunun içinde teşvik kanunu olacak.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Bunlar telafi edecek
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sayın Bakanım,
sıkıntı yok. Ben diyorum ki bu krizi fırsata çevirelim.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Eyvallah.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani çünkü -yukarıda
da arz ettim size, arkadaşlara da söyledim- Çincede kriz hem fırsat
hem tehdit işaretiyle gösteriliyormuş. Ben Çince bilmiyorum ama
uzmanlar öyle söylüyor. Şimdi bu krizi fırsata çevirelim ve
birikmiş sorunlarımızı çözmek için bir vesile olarak
kullanalım.
Sayın Bakanım, biz burada bütün partileri
temsil eden Antalya milletvekilleri olarak, Mersin milletvekilleri olarak,
Muğla milletvekilleri olarak, Aydın milletvekilleri olarak hepimiz
turizmden en fazla etkilenen, şu andaki krizden ve ekonomisi turizme
dayalı olan iller olarak arkanızdayız. Ama şunu da kabul
etmek lazım, bir an önce bunu çıkarmamız lazım.
Yukarıda söyledim, siz bunun üzerine gelen
3üncü, 4üncü bakansınız. Hepsine sırayla söyledik, her sene
burada söylüyoruz. Niye? 2007-2013 eylem planı bitti, 1inci maddesi örgütle
ilgili kanundu, yapmadık. Niye? İşte şu kısır,
sanal çekişmeleri bırakın diyorum. Yani önce bir ekonomik,
sosyal konularda çıkacak kanunlar
İşte, turizm çerçeve kanunu diyorum. Bunun
için de başta bir turizm planlaması lazım. Kim yapacak? Sadece
Bakanlığın bunu yapma şansı yok. O paydaşlarla
beraber güzel söylüyorsunuz ama otelciler ayrı yerden bakıyor, tur
operatörleri ayrı açıdan bakıyor, birlikler ayrı
açıdan bakıyor. Hepsini bir araya getirecek bir üst, sizin
tabirinizle, üst akıl diyorsunuz ya Sayın Bakan, yani bunu
sağlayacak bir şey
Hep söylüyoruz, lafta var.
Diyorum ya, eylem planına
baktığım zaman ben onun yüzde 75ine katılırım.
İçinde belki eleştireceğimiz, eksik olanlar olabilir ama zaten
vardı ama yapılmadı. 2007-2013, bakın, bitti, 15, 16
Bunun
içerisine kıyı kenar kanunu lazım, bunun içerisine, az önce
Sayın Budakın da bahsettiği istihdamla ilgili kısım
var, turizm sektörünün bizden talepleri var. Her sene ben kaç yıldır
nisan ayının başında turizm sezonunun
açılışı diye burada gündem dışı söz
alırım, bunlar da tutanaklar da var, her seferinde de o talebimizi
yenileriz. Gelin, bu sefer bu krizi fırsata çevirelim,
kışın, yazın. Turistik tesislerimizi sadece Antalya olarak
düşünmeyin, Uludağda da yazın boş kalıyor o oteller,
örneğin Erzurumda yazın boş kalıyor.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Kışın da
boş kalıyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Az önce Sayın Hocam
burada Erzurumu söylüyordu, Palandöken deyince, onlara da tam tersine yaz
döneminde de onların istihdamına teşvik vermemiz lazım,
oraların açık kalabilmesi için alternatif toplantılar
düzenlenmesi lazım, sadece kayak turizmi için değil. Bizde de
kışın bunların açık kalabilmesi için istihdamla ilgili
teşvik kanununda da düzenlemeler yapmamız gerekiyor.
Ama benim çok daha muzdarip olduğum, herkesin
de tam söyleyemediği bir husus daha var: Çok plansız bir turizm
yapılaşması görüyoruz yani bizim bölgemiz de dâhil olmak üzere
Bakanlığın bu hususlarda biraz daha seçici olması
lazım. İşte, bu, yapısal eksiklikten kaynaklanıyor,
örgütsel eksiklikten kaynaklanıyor, dolayısıyla bir arz
planlamasını da yapmamız lazım. Bir taraftan pazar
planlaması yapıyoruz ama efendim, sadece deniz, kum olmasın,
değişik alternatif turizm yöntemlerini uygulamaya koyalım
diyoruz. Peki, onu planlamazsak
Sayın Muş, müsaade et de Sayın Bakana
bir şey söylüyoruz yani senin acelen yok.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Tamam, Genel
Kurula hitap edin.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Bakanım, bu
planlama işine de lütfen bir konsept, bir şeyler geliştirelim,
herkes kafasına göre böyle çok farklı bina yapıyor yani resmen
konsept dışına çıkan çok fazla binalar var ki bir heyula
gibi çıkıyor. Belli bölgelerde belli konseptler geliştirip ona
göre tip projeler geliştirmek lazım ki
Veya teşviki verirken
onlara verin, siz teşvik edin yani belli standartlara uygun.
Şimdi, veriyoruz teşvik, güzel, içinde,
enerjiyle ilgili söylüyorsunuz, atık suyla, katı atıkla ilgili
söylüyorsunuz. Güzel de kaç tanesi alabilecek durumda? Çevreye duyarlı
olsun. Kaçını öyle yaptırdınız Sayın
Bakanım? Belgeyi siz veriyorsunuz yani Şimdi, bunu eğri oturup
doğru konuşalım. derler ya sektör diyor ki: 4 bin
civarında Bakanlık belgeli tesis var, bunun 250 tanesi ancak bu sizin
söylediğiniz enerji teşvikinden yararlanabilecek durumda. Niye? Çünkü
ötekiler yaparken çevreye duyarlı yapmamış veya
standardını oraya getirememiş, özetini söylüyorum. Bu hepimizin
sorumluluğu. Hem teşvik ederken ona göre yapalım hem bu
yatırım belgesini, işletme belgesini verirken ona göre verelim
hem de bunları farklı konseptler, farklı bölgelerde
oluşturarak alternatif turizm kanallarını da böylece ülkemize
yönlendirelim.
Bunlarla birlikte, yapmamız gereken en önemli
şey de bu klasik, geçmişten beri eksik devam eden tanıtım
kısmını da ciddi anlamda bir gözden geçirmek gerekiyor
Sayın Bakan. Yani tanıtım kısmına, ciddi anlamda hem
para hem zaman hem yeni bir sistemle zaman ayırmamız lazım.
Çünkü, yanlış bir şekilde Türkiye markası
pazarlıyoruz. diye bir sürü paralar harcadık. Değişik,
alternatif turizm türlerine göre değişik bölgeleri marka şehir
hâline getirmemiz lazım. Bunu niçin söylüyorum? Bunların
tamamını, işte bu söylediğimiz çerçeve kanunda ne
yapılması gerekiyorsa oturalım bunları yapıcı bir
şekilde
Diğer konularda da ilgili bakan
arkadaşlarımızla da konuştuk, komisyonda da söyledik herkes
kabul ediyor ama eyleme bir geçemiyoruz yani eylem planları çok
yapılıyor; plan çok, eylem yok. Lütfen bu sefer öyle olmasın.
Sayın Bakana, yeni
başladığı heyecanıyla beraber bizler de burada destek
sözü veriyoruz. Çünkü, turizm sektörü Sayın Bakanım, tamamıyla
yerli bir sektör. Yabancılar gelir, döviz kazandırır ama
kuruluştaki birtakım makine, teçhizat hariç, sonra, kullanılan
ithal içkiler hariç geri kalan bütün girdiler yerlidir. Bir taraftan gelip hem
diyorsunuz ki: Tasarruf edelim, onu artıralım, bunu
artıralım. ama öbür taraftan bunu sanki bir yabancı sektör gibi
görmeyelim. İnşallah bu kriz, bu sorunları tekrar gözden
geçirmemize ve yapısal önlemler almamıza vesile olur, ülkemizin gelişmesine,
kalkınmasına vesile olur.
Biz de bu vesileyle, bu dayanışma
kültürünü, Antalyada da örgütlediğimiz beraber olma, bunu yapma kültürünü
bu Meclise de ve Türkiyeye de yansıtıp hep birlikte sorunları
çözeriz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Günal.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Özcan
PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde
ikinci konuşmacı Kars Milletvekili Sayın Ayhan Bilgendir.
Sayın Bilgen, süreniz on dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aslında, bu trajik durumu belki Nasrettin
Hocanın fıkralarıyla falan ancak tarif etmek mümkün.
Biliyorsunuz, meşhur fıkralarının birisinde, Nasrettin Hoca
evinin önündeki ay ışığında, yerde yüzüğünü
arıyor. Komşuları soruyorlar, Hoca, yüzüğü burada mı
kaybettin? diyorlar. Yok ama burası aydınlık. diyor.
Şimdi, bizim turizmi nerede kaybettiğimizi
aslında herkes pekâlâ biliyor. Dolayısıyla da atık suyla
ilgili destekleme vererek turizmin kurtarılamayacağını,
durumun vahametinin düzeyini de bütün dünya gibi, Türkiyede de birazcık
bu işle ilgili olanlar, birazcık rakamları bilenler, şu
anda otellerdeki rezerve tablolarını biraz bilenler çok net biçimde
görüyorlar. Ama, gerçekle yüzleşmemek için, aslında sorunun
esasıyla yüzleşmemek ve esasa dair bir çözüm aramayı göze
alamadığımız için, sadece, yine Hocanın kendi
tabiriyle Dostlar alışverişte görsün. kabîlinden
yaklaşımlarla, paketlerle turizmin sorunlarını çözmeye çalışıyoruz.
Oysa, bir an önce tam da sorunun kendisiyle yüzleşmeyi başarsak yani
neden Türkiyede güvenlik olmadığı gerekçesiyle,
kaygısıyla rezervasyonlar iptal ediliyor, bununla yüzleşsek
belki kısa vadede çözüm bulamayabiliriz ama hiç olmazsa orta, uzun vadede
bir adım atma imkânı olur. Sayın Başbakanın paketi
açıklarken kendi kullandığı tanımlama, kendi
kullandığı ifadeler şöyle: Rusyayla gerilim ve çevre
ülkelerdeki gelişmeler nedeniyle sıkıntı
yaşıyoruz. Rusyayla gerilimin sebebi belli. Çevre ülkelerle
ilişkiler dediğimiz şey de galiba, tamamen bizim
dışımızda, bize rağmen bir tablo değil; bu
gelişmelerde bizim de herhâlde bir payımız, bir dahlimiz var.
Burada çok yoğun biçimde terörle ilişki
kurma üzerinden polemik yapılıyor ama birazcık dış
politikada deve kuşu anlayışından vazgeçsek yani
kafamızı kumdan çıkarsak ve dışarıda herkesin
gördüğü cüssemizi, cesedimizi fark ederek aslında siyaset yapsak
şunu anlayacağız ki dünyada birçok ülke Türkiyeyi sadece
güvenlik kaygıları olan bir ülke olarak değil, doğrudan
doğruya çevresinde güvenlik kaygılarının artmasına
sebep olacak politikaları destekleyen, besleyen ülke olarak görüyor.
En son Bulgaristan tavır koydu, Yunanistan
uluslararası çağrı yaptı, Orta Asya cumhuriyetleri
-Türkiyenin en zor zamanlarında yanında olan ülkeler- Türkiyenin bu
krizlerde ne kadar haksız olduğunu ortaya koydular, Irak Merkezî
Yönetimiyle, İranla ve Suriyeyle ilişkilerimiz de ortada.
Başka bir komşu yok zaten. Dolayısıyla, ya kendimize
dünyada galiba başka bir yer arayacağız, başka bir yer
bulacağız ya da Çevremizde neden bu kadar gerilim var? Bu gerilimde
bizim hiç payımız yok mu? sorusuyla daha ciddi, daha samimi
yüzleşeceğiz.
Türkiye IŞİDle ilgili uzun bir süre ayak
sürüdü. Türkiyenin müttefikleri IŞİDle ilgili dosyaları,
mülteci kamplarında kalıp sonra Suriyeye savaşa gidenlerin
resimlerini, isimlerini en sonunda Cumhurbaşkanının -dönemin
Başbakanı Erdoğanın- bir Amerika ziyareti
sırasında önüne koydular ama Türkiye bunları reddederek
gerçeği değiştirecekmiş gibi siyaset yapmayı tercih
etti.
Türkiyenin birçok şehrinde davul zurnalarla
sanki askere yolculanır gibi insanlar Suriyeye savaşmaya gittiler;
Türkiyenin istihbarat birimleri bunu görmedi, duymadı. Resmî rakamlara
göre, Türkiyede 500 ila 2 bin kişi Suriyedeki örgütlerde
IŞİDde, Ahrar-uş Şamda, Nusrada, Yavuz Selim
Tugaylarında, Abdülhamit Alaylarında savaşıyor. Bunlar
Türkiyenin kendi kurumlarının verdiği rakamlar ama dünya pek bu
rakamları da ciddiye almıyor ve bu rakamların sadece birkaç
şehir için geçerli olduğunu söylüyorlar. Yani, bunun
yaklaşık 10 ila 20 katı civarında Türkiyeden
çıkmış, Suriyeye cihat etmeye gitmiş, Suriyede rejimi
değiştirmek için hayatını ortaya koyan bu örgütlerin
içerisinde militan savaşçı olduğu düşünülüyor ve biz dönüyoruz,
bütün bunun sonuçlarını tartışırken bunlarla
yüzleşmek, bu politikanın bizi neden buraya getirdiğine dair
açık yüreklilikle bir tartışma yapmak yerine, burada polemik
yaparak, burada demagoji yaparak, burada sadece suçu muhalefete keserek,
faturayı muhalefete keserek bu işin içinden çıkmayı
deniyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanı Türkiyedeki turizme
yönelik baltalayıcı organize işlerin sıralamasını
yaparken en başa, işte biraz önce burada da adı anılan bir
cemaati, 130 ülkede, Türkiye güvenilir ülke değil. diye kampanya
yürütmekle suçluyor.
Şimdi, iki soru sorarlar insana: Bir, bir grup,
bir topluluk hadi, sizin deyiminizle ifade edelim- bir terör örgütü 130 ülkede
örgütlenmiş ve Türkiyeyle ilgili bir kampanya yürütebiliyor ve sizin
bundan, ancak kriz çıktıktan sonra haberiniz oluyor. Yani on yıl
boyunca her açılışlarını teşrif ettiğiniz,
her olimpiyat etkinliklerinde boy gösterdiğiniz, her fırsatta
Pensilvanyaya selam gönderdiğiniz bu grup bir anda terör örgütü oluyor ve
130 ülkede Türkiye aleyhinde kampanya yürütebiliyor. Bundan, on yıl
boyunca haberdar olmamanın izahı yok.
İkincisi de böyle bir yaygın kampanya
yapacak bir organizasyonu sadece bir terör örgütü diye tarif edip işin
içinden çıkmaya çok imkân yok.
Turizmcilerin bu paketi ne kadar önemsediklerine
dair, paketin teknik ayrıntısına dair zaten sivil toplum
örgütlerinin, meslek örgütlerinin çok net açıklamaları var.
Örneğin, teşvik verilecek ajansların kapasitesiyle ilgili
Başbakanın pakette açıkladığı rakamlar yani o
düzeyde bir desteği hak edebilecek kuruluş sayısı Ege
Bölgesinde bir elin parmaklarını bulmuyor. Dolayısıyla da
bu destekten, bu teşvikten, gerçekten bu turizm krizinden etkilenecek ne
kadar esnaf faydalanacak, bunu, az çok herkes takdir edebilecek kabiliyette
birikime zaten sahip ama eğer terörle ilgili tartışmaları
ve Türkiyenin demokratikleşme ihtiyacını, Türkiyenin
barış ihtiyacını, Türkiyenin demokratikleşme
ihtiyacını bir an önce önümüze koymazsak ve bir dönem baldıran
zehri içmek diye tarif edilen bedeli ödemeyi göze alarak siyasal sorumluluk
üstlenmezsek bir süre sonra ne yazık ki turizmde bugünkü kadar bile umut
içeren, bugünkü kadar bile paket açıklama cesareti bulan bir ortamı
yakalayamayacağız. Çok açık, çok net bir tabloyla karşı
karşıyayız. Türkiye içeride bir büyük çatışmanın
içerisinde, her gün cenazeler geliyor -kimin öldüğü, kimin cenazesinin
olduğundan bağımsız olarak ifade ediyorum-
dışarıda ise çok daha büyük bir maceraya, bir mezhep
çatışmasına Türkiye adım adım sürükleniyor. Suudi
Arabistanla birlikte hareket ederek Orta Doğuda barışı
tesis etme iddiasına dünyada inanacak çok ülke yok. Ama işin garibi
şurada ki Türkiyenin müttefiklerinden çok Türkiyeyle Suriyede
hesaplaşmak isteyenler, Türkiyeyi bir büyük savaşın içine,
mezhep çatışmasının içine çekmek isteyenler Türkiyeye tam
da gel, gel yapıyorlar, buyur yapıyorlar, gel diyorlar, sen eğer
Suudi Arabistan uçaklarına güvenerek İncirliki açıyor ve Suriye
siyasetine böyle müdahil olmak istiyorsan gel bakalım, kim ne kadar bedel
ödemeyi göze alıyor, kim Orta Doğuda daha çok sorumluluk ve
belirleyici inisiyatif alma gücüne, iktidarına sahip, bunu buyurun görelim
diyorlar. Dolayısıyla, bu akıl tutulmasını bir an önce
terk etmek, turizmin sorunlarının da aslında Kürt sorununun
çözümünden geçtiğini, Türkiyede Kürt sorunu çözülmezse ne turizmin
sorunlarının ne eğitimin ne sağlığın, hiçbir
sorunun çözülemeyeceğini bir an önce görmek ve bu kürsüde, bu platformda
daha fazla aslında Cumhurbaşkanına da Başbakana da kötülük
yapmayıp gerçekleri ortaya koymak gerekiyor. Râvîsi zayıf ama güzel
bir hadis var, Allah bir yöneticinin iyiliğini isterse ona kendisini
eleştiren yardımcılar verir. deniyor. Yani, eğer burada
Sayın Cumhurbaşkanını memnun etmek, Sayın
Başbakanın hoşuna giden sözler sarf etmek yerine, bu gerçeği
dikkate alan ve yapamayacağımız işleri konuşmayan,
konuştuğumuz şeylerin arkasında duran bir siyaset
sergilersek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlamanız için bir dakika süre
veriyorum Sayın Bilgen.
AYHAN BİLGEN (Devamla) Bitiriyorum.
Yapamayacağımız işleri
söylemeyen ama söylediklerinin de arkasında duran bir siyaset sergilersek
hem ülkenin itibarı hem iç barışımız hem
güvenliğimiz galiba daha sağlıklı bir ortama kavuşur.
Bu aktardığım son ifade Kurandan bir ayet, Saf Suresinin
3üncü ayeti ve bu ayeti bazı mütercimler aktarırken diyorlar ki:
Eğer yapamayacağınız işleri söylerseniz üzerinize
büyük bir gazap gelir, büyük bir felaket gelir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bilgen.
Grup önerisi aleyhinde ikinci ve son
konuşmacı, Antalya Milletvekili Sayın Gökcen Özdoğan Enç.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Enç, bu arada geçmiş olsun
dileklerimi ifade etmek istiyorum size.
Buyurun, süreniz on dakika.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım, sağ olun.
Sayın Başkan, kıymetli
arkadaşlar; Cumhuriyet Halk Partisinin turizmde yaşanan
sıkıntılarla ilgili -ana başlığı böyle
atabiliriz- vermiş olduğu grup önerisiyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Ben, iki tane kıymetli vekilimize, Antalya
milletvekillerimize, Sayın Çetin Osman Budak ve Mehmet Günal Beye
teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten kenti ilgilendiren -özellikle Antalya
anlamında söylüyorum- güzel değerlendirmelerde bulundular. Turizm,
aslında, çok fazla bileşeni olan, tek bir bakış
açısıyla değerlendirilemeyecek kadar büyük bir sektör; daha önce
meslek hayatında otel deneyimi olan bir kardeşiniz olarak da
söylüyorum bunları. Şu da bir gerçek: 24 Kasımda düşürülen
Rus uçağı, işte, Antalyanın turizmine düştü.,
işte, Turizme düştü. gibi bizim çok
anlamlandıramadığımız, anlamlı
bulamadığımız ifadeler kullanılmakta.
Bir kere, sektördeki kriz 2014 yılında
zaten Geliyorum. dedi. Biraz evvel Cumhuriyet Halk Partili milletvekili
arkadaşımın da söylediği gibi, Rusyadaki ruble krizi ve
Batı Avrupadaki sıkışmış ekonomi neticesinde,
zaten ileri tarihli rezervasyonlarda ciddi bir düşüş söz konusuydu.
Bizim, Rusyayla olan ilişkiler kesinlikle uluslararası platformun
da, NATOnun da kabul ettiği gibi angajman kuralları çerçevesinde
yapılmış bir uygulama.
Bu arada, Türkiyeye sadece Rusyadan da turist
gelmiyor. Antalya ölçeğinde söyleyelim, en fazla turistin geldiği
ülke Almanya. Evet, doluluk oranları
Turizmde iki sezon vardır; alçak sezon ve
yüksek sezon. Bizim sıkıntımız, alçak sezonla ilgili. Çetin
Beyin de ifade etmeye çalıştığı, grup önerisiyle
araştırma komisyonu kurulsun diye ifade etmeye
çalıştığı şeyi de aslında bu minvalde
değerlendirmek gerekiyor. Turizmde altı ay çalışan
işçimizi altı ay daha istihdam edebilmek için turizmi
çeşitlendirmemiz gerekiyor, bu otellerin açık durması gerekiyor.
Temel problemi çözmek için de golf turizminden tutun sağlık
turizmine, termal turizmine -efendime söyleyeyim- spor turizmine, kongre turizmine
kadar gerçekten çok ölçekli bir planlama yapmak gerekiyor. Bu noktada da
Milliyetçi Hareket Partili Milletvekilimiz Sayın Mehmet Günalın
önerisine kesinlikle katılıyorum ve bunun takipçisi
olacağımı da söylemek istiyorum. Turizmin tekrar tekrar gözden
geçirilerek planlanması gerektiği kanaatimiz var.
Bu arada, turizmle ilgili bir nokta da
Bu,
siyasetin üstünde olan bir konu. Yani, buraya gelen her girdi, döviz bizim
ülkemize giriyor. O yüzden, bunun Cumhuriyet Halk Partisi, MHPsi, AK
PARTİsi yok kıymetli arkadaşlar. Bakın, bugün,
İspanyada ETA terör örgütü, eylemlerini yaparken İspanyanın
turizminde ciddi bir düşüş olmadı. Neden olmadı? Çünkü,
orada gerçekten hem medyası -efendime söyleyeyim- hem üniversiteleri hem
STKları millî bir duruş sergiledi, meseleye sahip çıktı.
Bu noktadan baktığınız zaman, ülkeyi karalamaktan daha çok
Evet, sıkıntılarımız var mı? Var, bunu inkâr
etmiyorum ama millî bir duruş sergilersek eğer bu noktada, ülkemizi
kötülemek yerine
Belli birtakım terör örgütleri gibi -burada, reklam
anlamına girmesin diye isimlerini anmak istemiyorum- kendi İnternet
sitelerinden Türkiyeye gitmeyin, savaş var, eğer öldürülürseniz
müsebbibi biz değiliz. diye İngilizce mesajlar atarak ülkeye gelecek
olan turistleri engelleyen bir grubun da olduğunu söylemek gerekiyor.
Burada, Çetin Osman Budak kardeşimin,
arkadaşımın söylediği bir noktayı da kıymetli
buluyorum. Evet, teşvikler açıklandı. Sayın
Başbakanımızın iki gün önce açıkladığı
9 maddeden oluşan teşviklerde aslında dikkat etmemiz gereken
birkaç nokta daha var. Bu Turizm ve Kültür Bakanlığınca
belgelendirilmiş tesislerin yanına deniz turizm tesislerini de ilave
ettik. Bunu, zannediyorum, söylemeyi kendileri atladı; ki sadece
yapılan teşvikler, konaklama tesisleriyle ilgiliydi, şimdi, ona
ilaveten denizi de eklemiş durumdayız.
Ayrıca, bu A grubu dediğimiz acentelere
kredi kullandırmak da çok olumsuz bir şey değil. Bunların
borçlarında biliyorsunuz, bir yıl erteleme, üç yıl da
taksitlendirme söz konusu. Bence, bu da önemli bir destek. Tabii, bunların
yansımalarını önümüzdeki günlerde daha iyi alacağız.
Çevreye duyarlı konaklama tesislerine gelince,
biz iktidara geldiğimiz zaman, 2002de mavi bayrak sayısı 127
taneydi tüm Türkiyede. 2014 yılı itibarıyla 436 tane mavi
bayrağımız var ve dünya 2ncisiyiz. Yani zannettiğiniz
gibi, çevre konusunda, çevreye duyarlı tesisleri
Atık su bedelleri
ödenmeyecek, en düşük fiyattan ödenecek, aradaki rakamı Hazine
ödeyecek diye bir çalışma var. Bu noktada da o çevreye duyarlı
tesislerde de zannedildiği kadar kötü durumda değiliz.
Bir müjde de geçen haftalarda Sayın
Bakanımız da vermişti, Turizm Bakanlığı,
Antalyada ilk defa bölge ofisini açıyor. İnşallah, ben,
diğer milletvekili arkadaşları davet ediyorum onun
TANJU ÖZCAN (Bolu) Konuyu biraz daha açar
mısınız anlaşılması bakımından?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Devamla)
Anlamıyorum, özür dilerim.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Mavi bayrak konusunu
anlayamadık, açar mısınız?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Devamla) Hayır,
2002deki rakamı söyledim, şimdiki rakamı söyledim, açacak
başka bir şey yok, nasıl açılır başka, onu çok
algılayamadım.
Bakanlık ofisini açıyoruz, sizi de davet
ediyoruz inşallah. Turizm çerçeve kanunu konusunun -Antalya milletvekili
arkadaşlarım adına da söylüyorum- takipçisi olacağız.
Bir de dediğim gibi, turizm, gerçek anlamda
hepimizin katkı koyması gereken
Yani bu ülke çok kıymetli bir
ülke, muhteşem güzellikleri var, doğasıyla, tabiatıyla,
deniziyle. Ama hepimizin ülkesi. Ne sadece Kürtlere ait bir ülke ne Türklere
ait bir ülke. Ülke kocaman, yüreğimiz de kocaman, hepimize yer var
diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özdoğan Enç.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisini
III.
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
20 sayın milletvekilinin ismini
okuyacağım:
Sayın Gök, Sayın Altay, Sayın
Yalım, Sayın Erdem, Sayın Göker, Sayın Yüksel, Sayın
Hürriyet, Sayın Arık, Sayın Tarhan, Sayın Çamak, Sayın
Sarıhan, Sayın Özcan, Sayın İrgil, Sayın Emir,
Sayın Usluer, Sayın Akyıldız, Sayın Berberoğlu,
Sayın Özdiş, Sayın Tüm, Sayın Tanrıkulu.
Sayın milletvekilleri, yoklama işlemini
başlatıyorum, üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Antalya Milletvekili Çetin
Osman Budak ve 23 milletvekili tarafından, turizm sektöründe çalışan
yurttaşların çalışma koşullarından kaynaklanan
sorunlarının araştırılması ve emekçilerin
haklarını koruyacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 5/1/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
24 Şubat 2016 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.13
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.44
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.59
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru
önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı (1/541) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
117) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
18 Şubat 2016 tarihli 41inci Birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının birinci bölümünde yer alan 5inci maddesi kabul
edilmişti.
Şimdi, 6ncı madde üzerinde önerge
işlemlerine başlıyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkanım,
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, Avrupa Birliği
müktesebatında, Avrupa Birliğine uyum açısından da önümüzde
olan ve değerlendirilmesi gereken bir yasadır. Böyle, kişisel
verilerin korunmasına ilişkin, gerçekçi ve gerçekten kişisel
verileri koruyan ve hepimizin de hukukunu gözeten bir yasaya ihtiyaç
olduğu konusunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanunun gerekçesinde Avrupa
Birliğiyle ilgili yapmış olduğumuz görüşmelerde,
Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde müzakere fasıllarından dördü
doğrudan kişisel verilerle ilgilidir. Bu fasıllarla ilgili
sürecin ilerleyebilmesi için bu kanunun yürürlüğe girmesi gereklidir.
diye bir gerekçe vardır.
Şimdi, tam da bu arada, Avrupa Birliğinde
kişisel verilerin korunmasına ilişkin bir tüzüğün,
yönetmeliğin değerlendirilmesi aşamasına gelinmiştir.
Dolayısıyla, bizim Avrupa Birliğiyle olan müzakere sürecimizin
yürüyebilmesi için, bizim kanunumuzun, Avrupa Birliği tarafından
kabul edilmiş olan bu tüzüğe, yönetmeliğe -ona uygun
kıstaslarla- uyması gerekir ki tam anlamıyla Avrupa
Birliğiyle ilgili müzakereleri sürdürebilelim.
Şu anda, Avrupa Birliğinin bu konudaki
öngörüsü, bu tüzüğün önümüzdeki aylarda kesinlik kazanacağı ve
yürürlüğe gireceği yönündedir. Dolayısıyla, bizleri ileride
sıkıntıya sokmaması açısından, Avrupa
Birliğiyle ilgili olan müzakerelerin kesintiye uğramaması ve kanun
çıktığı zaman Avrupa Birliği tarafından bir
itirazla karşılaşılmaması açısından bu
tüzüğün kesinleşmesini beklememiz gerekmektedir. Bu nedenle, çok da
önemli bir maddeye geldiğimizde, bu kanunun görüşülmesinin, o
tüzüğün kesinleşmesinin beklenmesine kadar ertelenmesi gerekmektedir.
Sayın Başkanlığınız bu konuda iradesini dercettiğinde,
bu konudaki görüşlerimizi de ifade etmek istiyoruz çünkü yapılacak
olan eksik bir uygulama olacaktır, ihtiyacı
karşılamayacaktır ve Avrupa Birliği
karşısında da bizi zor durumda bırakacaktır. Bu
nedenle, bu kanunun geri çekilmesi gerekmektedir ve müzakerelerin şu
aşamada durdurulması gerekmektedir. Bunu talep ediyoruz sizden. O
yüzden de bu talebimizin Sayın Başkanlığınızca
değerlendirilmesini talep ediyoruz. Eğer Sayın Başkanlığınız
aksi düşüncede ise bir usul tartışması da açmak istiyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.03
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde
Hükûmet yerinde.
Tasarının 6ncı maddesi üzerinde dört
önerge vardır, okutacağım fakat okutmadan önce, İç Tüzükün
88inci maddesi, tasarı veya teklifin tümünün veya bazı maddelerinin
komisyona geri verilmesini esas komisyonun veya hükûmetin isteyebileceğini
düzenleyen özel bir hüküm getirmektedir. Bu özel hüküm gereği, esas komisyon
veya hükûmet dışında, milletvekillerinin tasarı veya
teklifin komisyona geri verilmesine yönelik önerge vermeleri mümkün
bulunmamaktadır. Tasarı veya teklifin komisyona geri verilmesine
yönelik Meclis uygulaması da bu yöndedir. Dolayısıyla, talebiniz
hakkında bir işlem yapmam mümkün değildir Sayın Gök.
Bu konuda bir usul tartışması
talebiniz vardır. Ben usul tartışmasını açıyorum.
Lehte ve aleyhte 4 konuşmacı
belirleyeceğim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Lehte
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
efendim
LEVENT GÖK (Ankara) Aleyhte
Süreyi de beşer dakika tutarsak
Rica ediyoruz,
süre en az beş dakika olursa arkadaşlarımızın da
anlatma şansı olur. Önemli, işin özü efendim, işin özünü
anlatacağız.
Sağ olun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aleyhte Sayın
Başkan.
LEVENT GÖK (Ankara) Aleyhte söz istiyoruz biz de.
Aleyhte Cemal Okan Yüksel konuşacak bizden.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Lehte
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 2 lehte, 2
aleyhte
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Lehte
Sayın Başkan
BAŞKAN Mizgin Hanımı yazdık
ama
İsterseniz kendi aranızda anlaşabilirsiniz Sayın
Baydemir.
Her konuşmacıya beş dakika süre
vereceğim.
Lehte ilk konuşmacı Sayın Doğan
Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Pervin Buldanın, Avrupa Birliği müktesebatında kişisel
verilerin korunmasıyla ilgili tüzüğün henüz kabul edilmemesi
nedeniyle 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının geri
çekilmesiyle ilgili talebi yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul görüşmesinde,
Başkanlığımızın bu kanun görüşmelerine devam
edilmesi gerektiği noktasındaki görüşüne, tutumuna
katıldığımı belirterek lehinde görüşlerimi ifade
etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, 117 sıra
sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı, aslında hikâyesi çok eski bir tasarı. 1981de
uluslararası bir anlaşma imzalanmış. Onun gereği
olarak aslında bugüne kadar bu yasa çoktan, iç mevzuatta, uyum yasası
bağlamında çıkarılması gereken bir yasaydı.
Bugüne kadar kalmış. Aslında üç yıldır da Mecliste
bekleyen bir kanundu bu. Şu anda, Avrupa Birliğiyle gelinen son
noktada, bu kanun, özellikle alandaki boşluğun da son yıllarda
birtakım suistimallere açık olmasından kaynaklı olarak,
kişisel verilerin korunması, bunların aktarılmasına
yönelik hukuki güvenlik tedbirlerinin alınması bakımından
herhâlde bütün muhalefetimizin de mutlaka çıkması gerektiği
noktasında hemfikir olduğu bir kanun.
Şimdi, Sayın Gök, bu tasarının
Avrupa Birliğinin 1995 tarihli bir direktifine atıfla
hazırlandığından hareketle, yeni direktifin 2016da
çıkacağından bahisle kanun görüşmelerinin o tarihe kadar
ertelenmesini
Bunu ben aslında bir temenni olarak kabul ederim. Bu, asla
hukuki bir öneri olarak Anayasa ve İç Tüzük bağlamında ele
alınamaz. Çünkü Anayasanın 87nci maddesine göre, kanun koymak,
değiştirmek, kaldırmak salt milletin temsilcilerinden
oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Zaten egemenliğin de
kayıtsız şartsız millete ait olmasının
anlamı, kanun gerekiyorsa millet adına temsilcilerin bu kanunu
istediği anda çıkarmasıdır. Anayasa Mahkemesinin
kararlarına bakıldığı zaman da Yasa koyucu, düzenleme
alanı sınırsızdır, kamu yararı olmak
kaydıyla her alanda düzenleme yapabilir. denmektedir.
Şimdi, aslında bu direktifin, 2016da
çıkacak direktifin taslak metni muhalefet temsilcilerinin elinde
olduğu gibi, bizim Bakanlığımızın bu konulara
derin vukufiyeti olan bürokratlarının elinde de var. Zaten bu
tasarı hazırlanırken de, özellikle yeni önergelerle, biraz önce
içeride muhalefet temsilcileriyle yaptığımız
görüşmeler neticesinde belli bir olgunluğa kavuşturduğumuz
bu önergelerle kanun daha da mükemmel hâle getiriliyor. Birkaç maddede
aslında problem var ve bunun önemli bir aşamasını
geçmiş durumdayız. Şimdi, durum bu hâldeyken kanunun
görüşmelerine ara verilmesi İç Tüzüke de aykırı. İç
Tüzükün 75inci maddesine göre, hükûmet veya teklif sahibi ancak kanun
tasarısı veya tekliflerini gündeme alınmadan evvel Genel Kurula
bilgi vererek geri alabilir, ancak bu hâlde.
İki: Eğer gündeme
alınmışsa, o zaman bu geri alma, tasarının tümünün
çekilmesi, belli maddelerin çekilmesi noktasındaki kararı Genel Kurula
bırakmış.
Yine 88inci maddeye göre, Hükûmet, esas Komisyon,
bu tasarının tümünün veya birden fazla maddesinin de çekilmesini
yeniden görüşüp belki tezekkür etmek için yeniden isteyebilir. Bu hâlde de
uyulacak usul 88inci maddede açık biçimde... Ki burada da
uygulamasını yaptık bunun, Sayın Gök de çok iyi biliyor.
Buna ilaveten, İç Tüzükün 87nci maddesi
bağlamında bu tasarının Anayasaya aykırı
gördüğünüz yönleri varsa değişiklik önergesi, Anayasaya
aykırılık önergeleri verirsiniz, 84üncü maddeye göre burada
onları öncelikle görüşürüz, yüce Genel Kurul ne takdir ederse ona
göre işlem yapılır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin bir iç hukuk normunu oluştururken çıkıp
çıkmayacağı belli olmayan bir genelgeye bu görüşmelerin
talik edilmesini talep etmek Anayasaya, bırakın Anayasayı,
millî iradeye aykırılık teşkil eden bir durumdur. Bu
nedenle, Sayın Başkanımızın bu kanun
görüşmelerinin devamına yönelik tutumunun Anayasaya, İç Tüzüke
ve teamüllere uygun olduğunu belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Doğan.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, Sayın Kubat
konuşmasında benim yapmış olduğum bu önerinin ve talebin
millî iradeye aykırılık ve saygısızlık
teşkil ettiğini ifade etti.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Estağfurullah, saygısızlık değil,
aykırılık.
LEVENT GÖK (Ankara) - Yani benim bir parlamenter
olarak bunu kabul etmem mümkün değildir. Sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN Size iki dakika sataşmadan söz
veriyorum Sayın Gök.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
10.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın usul
görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önemli bir kanun tasarısını
görüşüyoruz. Geçtiğimiz haftalar içerisinde biz de gelen kanun
tasarı ve tekliflerinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak son derece
yapıcı bir üslupla, ülkemizin çıkarlarına uygun
gördüğümüz konularda iktidar partisinin getirmiş olduğu önerileri
destekledik ve aslında çok daha uzun sürede çıkması muhtemel
olan kanunlar Cumhuriyet Halk Partisinin ve diğer muhalefet partilerinin
katkılarıyla bu Meclisten çıktı.
Şimdi, biz bir kanun yapmak istiyoruz ama
kanunu yaparken, muhalefetin görüşlerini dikkate almadan,
uyarılarını dikkate almadan, onların Acaba bunun
arkasından neler gelir? şeklindeki değerlendirmelerini göz
önüne almadan çıkarttığımız kanunların
başına her zaman yeni kanun yapmanız geldi Sayın Kubat.
Örneğin, iki yıl önce İnsan Hakları Kurumu Kanununu
çıkarttık, ben buradan yine anlattım o kanunun son derece
yanlış olduğunu. Şimdi, Meclis İnsan Hakları
Komisyonundan yeni bir kanun çıktı, değil mi? Bunu görüşeceğiz
önümüzdeki günlerde. Ne söylediysek hepsinin yanlış olduğu
ortaya çıktı.
Ne demek millî egemenliğe
saygısızlık, millî iradeye saygısızlık ya da
kayıtsızlık? Yani, teessüf ederim, gerçekten beni üzdünüz.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
Aykırılık!
LEVENT GÖK (Devamla) Şimdi, biz burada
doğru düzgün bir kanun yapalım diyoruz. Avrupa Birliğine girelim
mi? Evet, girelim. Avrupa Birliği belli kıstaslar saptamış,
belli kıstaslar saptarken bazı görüşlerini
değiştirmiş, bu kesinleşmemiş. Şimdi, biz
fasılları görüşürken bunları önümüze getirecekler, önümüze
koyacaklar, bu çıkarttığımız kanun bir müddet sonra
kadük olacak -haydi, tekrar Meclis toplansın- AKPnin iradesi yönünde
çıkan kanun muhalefetin söylemlerine rağmen
değişmediği için tekrar mesai harcayacağız. Bunu kabul
etmiyoruz.
Biz yapıcı uyarımızı
yapıyoruz. Bu kanun geri çekilmelidir Sayın Bakan. Siz mi çekersiniz,
kim çekerse çeksin. Arkamızdan kovalayan mı var arkadaşlar?
Bütçe görüşmelerinden sonra oturur, bunu güzel bir şekilde
değerlendirir, ülkemizin menfaatlerine en uygun bir şekilde çıkartırız
diyor, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkan, düzeltme amacıyla
BAŞKAN Buyurun Sayın Doğan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Gök yanlış anlamış. Ben aykırılık sözcüğünü
kullandım, saygısızlık kelimesini asla kullanmadım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millî iradeye
aykırılık
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Millî
iradeye aykırı bir tutum olduğunu belirttim,
saygısızlık kelimesini kullanmadım. Zabıtlara
geçmesi için
LEVENT GÖK (Ankara) Yani
aykırılık da sataşmadır şimdi, ondan
dolayı da söz vermeniz lazım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunun için ayrı
konuşmamız lazım.
LEVENT GÖK (Ankara) Yani, ben nasıl
aykırı davranabilirim Doğan Bey?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Darbecilikle suçluyor resmen.
Böyle bir şey olur mu yani?
LEVENT GÖK (Ankara) Bu dil sorunlu bir dildir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şiddetle reddediyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdi Doğan Beyi
tanımasam yani onu bir başka arkadaş söylese çok daha fazla
tırmandırırız bu tartışmayı ama bunun
aykırılık olarak da kabul edilmesi söz konusu değildir.
Yani, bizim yapmaya
çalıştığımız, iyi bir yasa yapalım
arkadaşlar. İyi bir yasa yapmak, kaliteli bir yasa yapmak mutlaka
muhalefetin önerilerini dikkate almaktan geçer. Sayısal çoğunlukla
her türlü kanunu çıkarabilirsiniz, bu iyi bir kanun anlamına gelmez.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, hangi İç Tüzük maddesine gire devam ediyoruz?
LEVENT GÖK (Ankara) Biz de katkı yapmak
istiyoruz Sayın Başkan. Yapmak istediğimiz katkı
Avrupa
Birliği diyor ki: Ben sizlerle müzakere edeceğim dört fasılda,
bu kanun bunun için gerekli. Ama ben yönetmeliğimi değiştirdim,
o yönetmelik de bir iki ay sonra belki çıkacak. Ne yapacaksınız
o zaman? Yani, bekletici mesele diye hukukta bir deyim vardır, biz
bekletici mesele yapmak durumundayız. Sayın Bakan bunu eğer
dikkate almıyorsa
Bakın, birkaç ay sonra bu, Avrupa Birliğiyle
müzakerede kendi iktidarlarının önüne, büyük bir sorun olarak ortaya
çıkar. Burada mahcup olursunuz daha sonra Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Biz
onu hep dikkate aldık; aldık, aldık.
Okumamışsınız. Onları aldık, ona uyduk ama belli
ki okumamışsınız.
LEVENT GÖK (Ankara) Burada bütün iktidar partisi
mahcup olur. Ben son derece uyarıcı, son derece yapıcı bir
görüş ifade ediyorum. Birazcık muhalefeti dinleyin.
Bakın, bugün, şundan da memnun oldum:
Cerattepede günlerden beri eylemler var, direnişler var; sonuçta bir
noktaya gelindi. Bundan memnuniyet duyuyoruz. Yani, ülkemizdeki bir
gerginliğin tolere edilmesi bakımından, bundan da mutluluk
duyuyoruz ama işte böyle çalışılmalıdır. Yani, bu
kanun yarın çıksa ya da öbür gün çıksa ne olacak, üç hafta sonra
çıksa ne olacak? Arzumuz Avrupa Birliğinin reddetmeyeceği bir
kanun çıkarmak. Anayasa Mahkemesinin reddetmeyeceği bir kanun
çıkarmak. Bu tablo içerisinde bu yapıcı muhalefetimizi millî
iradeye aykırılık olarak nitelendirmeyi asla kabul
etmediğimi herkesin huzurunda ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Gök.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Pervin Buldanın, Avrupa Birliği müktesebatında kişisel
verilerin korunmasıyla ilgili tüzüğün henüz kabul edilmemesi
nedeniyle 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının geri
çekilmesiyle ilgili talebi yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Aleyhte siz mi
konuşacaksınız Sayın Gök?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Sayın Yüksel, size de beş
dakika veriyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın
tutumunun aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Esasen, şu anda bu kürsüye her türlü siyasi
düşünceden ari olarak, bir hukukçu olarak çıktım ve
söyleyeceklerim hiç kimseyi rencide etmek amacıyla da değil.
Sayın Kubat bizim hem hukukçu kişiliğinin hem
beyefendiliğinin hakkını verdiğimiz ve grup başkan
vekili olarak da söyledikleri AKP Grubunu bağlayan bir milletvekilimizdir.
Şimdi, ilk önce şu açıdan çok
teşekkür ediyorum: Bu kanunun birkaç maddesinde sorun olduğunu
söylemeniz gerçekten bunda bir paydaş olacağınız ve
çözümüne katkı sağlayacağınız anlamına geliyor
fakat bir bilgi yanlışlığınızı da düzeltmek
isterim. Avrupa Birliği direktifleri üye ve aday ülkeleri bağlayan
hukuki metinlerdir yani sizin söylediğiniz gibi, genelge değildir.
Nitekim, bu kanunun gerekçesinde -aynen okuyorum- Sayın Bakanlık
demiş ki: Yine ülkemizle ilgili olarak devam etmekte olan Avrupa
Birliği tam üyelik sürecinde, müzakere fasıllarından dördü
doğrudan kişisel verilerle ilgilidir. Bu fasıllarla ilgili
sürecin ilerleyebilmesi için ülkemizde kişisel verilerin korunmasına
ilişkin temel bir kanunun yürürlüğe girmesi gerekmektedir. Bunu
diyerek aslında, Avrupa Birliği tam üyelik süreciyle ilgili
çıkardığınızı söylüyorsunuz.
Biraz önce bir kelam ettiniz, dediniz ki: Bu yeni
direktif hepimizin elinde var. Ben bu yeni direktifin size bir hikâyesini
anlatayım. Sayın Bakan, sizi rencide etmek için söylemiyorum ama
olmadıysa Olmadı. deyin buna, lütfen. Biz, komisyon
çalışmaları çok hızlı bir şekilde ilerleyince,
alt komisyondan bir buçuk günde bu kanun üst komisyona sevk edilince Ne oldu?
diye baktık ve araştırmamızda Avrupa Birliğinin bir
basın açıklamasını bulduk. Bu basın
açıklaması elimde, Aralık 2015 tarihli ve diyor ki: 1995
tarihli direktif güncelliğini yitirdi. Ben 2016nın Mart ayında
yeni bir tüzük hazırlıyorum. Kanuni koruması olmayan üye ülkeler
yeni tasarılarını, yeni kanunlarını buna göre yapacak
ama eğer bir kanun zaten varsa iki sene süreniz var. Biz bu tüzüğü
ele geçiremedik.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ama
çarpıtıyorsun, ayıp, ayıp!
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) Komisyon toplantısında
Sayın Bakan, belki sizin de haberiniz yok. Böyle bir tüzük
varmış, bunu Avrupa Birliğinden getirelim, tercüme ettirelim,
inceleyelim. dedik, Sayın Bakanın bürokratları
çantalarından çıkardılar, Bizde bu tüzük var. dediler.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Saklıyorlar mı?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) O zaman sen bunu
Adalet Komisyonu üyelerinden niye saklıyorsun?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kanunu buna göre
hazırladık.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) Tüzüğü edindik,
niye sakladıklarını anladık. Mesele şudur, rencide
etmek için söylemiyorum, yanlışsam lütfen düzeltin efendim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yanlış.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) Bakın, bu yeni
tüzüğün yürürlüğünde şu deniliyor: Ben bu tüzükle 1995 tarihli
direktifi yürürlükten kaldırıyorum. Yani, elimizdeki şu
tasarı, yürürlükten kalkmış bir direktife uygun
hazırlandı. Evet, Sayın Kubat, pek tabii ki söylediğiniz
gibi, biz yeniden bir yasal değişiklikle bunu yapabiliriz, doğrudur
ama doğrusunu yapmak varken niye eğrisini yapalım?
Şimdi, çok önemli bir sınavla
karşı karşıya AKP Grubu. Biz çıkıyoruz ve
açıklıkla diyoruz ki: Bu kanun bir fişleme kanunudur, Sayın
Bakan da diyor ki Hayır, fişlemenin panzehiridir. Eğer
ısrarlıysa
Yangından mal kaçırır gibi, bunu geçirmeye
gerek var mı sayın arkadaşlar? O zaman gelin, bütçe
görüşmelerinin sonuna bunu erteleyelim. Sayın Komisyon
Başkanım, Sayın Bakanım, lütfen, bu tasarıyı geri
çekin. Bakın, biraz önce Sayın Meclis Başkanının
odasında -daha önce de olduğu gibi- müzakere ettik CHPyle ve belli
bir yerlerde buluşabildik ama şu anda böyle bir zaman vermiyorsunuz,
bir maddede konuştuk, 33 madde var, ek fıkralarla 40 madde. Şunu
da söylemem farz oldu, bir genelge olarak siz bu tüzüğü nitelendirdiniz
Sayın Kubat, aynen okuyorum tüzükten: Bu tüzük, tüm üye ve aday
devletlerde tamamen bağlayıcıdır ve doğrudan
uygulanır. Dolayısıyla, kanunun başında
bahsettiğiniz gerekçeyle ve tüzüğün son maddesi bir arada
değerlendirildiğinde kendinizle çelişiyorsunuz. Eğer bu bir
fişleme kanunu değilse Sayın Bakan, bu tasarıyı geri
çekersiniz, layıkıyla bir hafta, iki hafta içinde yayımlanacak
yeni tüzüğe göre tekrar düzenlersiniz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yüksel.
Sayın Bakanın söz talebi var.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Adalet Bakanı Bekir Bozdağın,
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yükselin usul görüşmesiyle ilgili
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önemli bir kanunu
görüşüyoruz. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı, adı üzerinde, kişisel verileri korumak
maksadıyla hazırlanmış ve Genel Kurulun huzuruna
getirilmiş bir kanundur. Bu kanun, 1989 yılında, ilk defa,
hazırlansın diye komisyon kurulan bir kanundur. 1989-2016, uzun bir
süre ve bu süre içerisinde bir 2008de Parlamentoya gelmiş, bir de 2014te
Parlamentoya gelmiş ancak her defasında kadük kalmış,
yasalaşamamış, şimdi 3üncü defa Parlamentoda.
Bu kanun hazırlanırken, bir defa, kanunun
hazırlanması sırasında, Avrupa Birliği
müktesebatına uyum çerçevesinde, hem şu andaki yürürlükte bulunan
tüzük hem de 2012den beri üzerinde çalışılan ve 2016
yılında da resmen yürürlüğe girecek olan regülasyon tüzüğü,
daha doğru bir ifadeyle yeni tüzük birlikte incelenmiş; tek tek,
satır satır incelenmiş, çalışılmış ve
yeni tüzükte yer alan kurallar da mümkün olduğunca bu tasarıya
yansıtılmıştır. Komisyonda bu konu gündeme getirildi
arkadaşlarımız tarafından, biz de kendilerine Böyle bir
tüzüğün tercümesi var, hemen size verelim. dedik.
Bakın, Adalet Bakanlığı olarak
biz, komisyonlara gönderdiğimiz her kanun tasarısıyla ilgili,
onların eski metnini, yeni metnini, değişen noktaları ve
diğer bütün verileri oraya ilave ederiz ki çalışanlar daha rahat
çalışsınlar, neler olduğunu rahat gözlesinler diye. Bizim
bu tüzüğü saklamamız diye bir şey yani gerçekten iyi niyetle
bağdaşacak bir ifade değil bu yönde söylenecek söz çünkü bu
tüzük aleni bir tüzük, Avrupada çalışılmış, ta
aralıkta açıklanmış, hem CHPnin oradaki temsilcileri hem
diğer partilerin temsilcileri bunu biliyor; yayınlanmış,
resmen, her yerde aleni bulunabilen bir tüzük. Aleni olan, herkesin bilgisine
sunulan bir şeyi bizim o dosyanın içerisine koymamamız oradan
gizlemek anlamına gelir mi? Kaldı ki kasten bir koymama yok,
Komisyonda da ifada ettik. Nedir? O bir ihtiyaç olarak görülmemiş. Yoksa,
herkesin bilgisinde olan, yayınlanmış olan, aleni olan ve
açıklaması yapılan bir tüzüğün neresi gizli Allah
aşkına? Bizim de gizleme düşüncemiz asla
olmamıştır
LEVENT GÖK (Ankara) Tüzük kesinleşmiş mi
Sayın Bakan?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) -
ve
bu tüzük değişikliği buraya yüzde 90 oranında, belki daha
fazla yansıtılmıştır. Lütfen, tüzüğe bakın,
burada konuşulacağı zaman Bakın, tüzüğün şu
hükmüne burada aykırılık var. diye konuşursanız,
aykırı olan kısımları da görmüş oluruz. Biz bunu
da dikkate aldık.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın
Başkan
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Komisyon Başkanı
İyimayanın söz talebi var.
Buyurunuz Sayın İyimaya.
43.- Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet
İyimayanın, Komisyonun, İç Tüzükün 88inci maddesiyle
kendilerine tanınan tasarıyı geri çekme yetkisini
kullanmayacağına ilişkin açıklaması
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Teşekkür ediyorum.
Değerli Başkanım, Adalet Komisyonumuz
şu anda itiraza konu meseleleri dermeyan edildiği için
görüşmüş ve sonuçlandırmıştır. Komisyon olarak,
Başkan olarak vurgulamak isterim ki: Egemen bir ülke yasama yetkisini
kullanırken anayasa ve yasa altındaki ulusal veya ulusal üstü
verilerden elbette ki yararlanır, değerlendirir, ancak onların
bekletici sorun oluşturma özelliği yok, alt komisyonda, tasarının
oluşumunda bunlar değerlendirildi.
Bir de yüksek Genel Kurula şunu arz etmek
istiyorum ki: Kişisel verilerin korunması hukuku oluşum
hâlindeki hukuktur; Avrupada öyle, Anglosakson çevrelerinde öyle ve doğal
olarak sürecin kendisi öğretecektir ve zorunlu olarak
değişiklikler gündeme gelecektir. Ayrıca, bizim
Anayasamızın 20nci maddesindeki 2010 yılında
yürürlüğe giren temel norm gereği yüksek Genel Kurulun bir uyum
kanunu çıkarması yükümlülüğü vardır. Bu yasa, hem Avrupa
Birliğine uyum hem Anayasaya uyum, ayrıca yerindelik
noktasında, kişisel verilerin korunması hususunda bir
arayıştır. Mükemmel midir? Bu alanda oluşum hâlindeki
hukuku elli sene sonraki yani kıdem kazanmış hukuk olarak mukayese
etmek mümkün değil ve Komisyon
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kadük
bir tüzüğe göre hazırlanmış mı,
hazırlanmamış mı ona cevap verin, şu anda bu
tartışılıyor.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara)
İç Tüzükün 88inci maddesinde taknin olunan
geri alma, çekme yetkisini kullanmak istememektedir. Arz olunur.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
İyimaya.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Yüksel, buyurunuz.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın
Bakan, biraz önceki beyanlarımdan bahsederek tutumumun iyi niyetli bir
yaklaşım olmadığını, yani daha değişik
anlatımla, kötü niyetli olduğumu söyledi, sataştı; 69a
göre söz istiyorum efendim, kötü niyetli olmadığımdan.
BAŞKAN Peki Sayın Yüksel.
İki dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
11.- Eskişehir Milletvekili Cemal Okan
Yükselin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın
Bakan, biraz önceki beyanlarımın iyi niyetli bir yaklaşım
olmadığını beyan ettiniz. Aslında ben, Komisyondan
belge saklanmasından bahsederken dahi, sizinle ilgili böyle bir tabir
kullanmamıştım; iyi niyetli değil, kötü niyetli.
dememiştim.
Bakın, bu kanun, gerçekten çok önemli bir
kanun. Bu kanun, kötü ellerde vatandaşlarımızı devletin
karşısında çırılçıplak bırakabilecek bir
kanun. Lütfen, ben sözümün başında söyledim, her türlü siyasi
düşünceden ari bir hukukçu olarak geldim. Bu kanun, 1995te bir
sözleşme imzalanıyor, 1995te direktif var; o zamandan 2016ya kadar,
otuz sene beklemiş de üç gün mü bekleyemiyor, bu acele ne? O zaman benim
aklıma şu gelir: Yeni direktif mevcut kanunu olan ülkelerde iki sene
ötelendiğine göre, acaba bu kanunu alelacele geçirip, iki sene
kazanıp, iki sene vatandaşı fişleyelim diye bir
düşünce mi var derim; öyle olduğunu iddia etmiyorum. Muhalefeti bu
kuşkulardan kurtarmak istiyorsanız, eğer kamuoyunda bunun bu
şekilde tartışılmasına engel olmak istiyorsanız,
eğer gerçekten bu fişlemenin panzehri ise iki günün, bir
haftanın bir ehemmiyeti, on beş, yirmi, otuz senenin yanında
olmaması gerek Sayın Bakan.
Dolayısıyla, eğer muhalefeti,
milletin oylarıyla gelen muhalefeti tatmin etmek istiyorsanız,
eğer gerçekten iyi niyetle bir yasa yapma iddiasındaysanız,
lütfen -tekrar ediyorum- milletim adına istirham ediyorum,
tasarıyı geri çekiniz, bütçe görüşmelerinden sonra usulüne göre
tartışalım.
Teşekkür ederim efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yüksel.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Pervin Buldanın, Avrupa Birliği müktesebatında kişisel
verilerin korunmasıyla ilgili tüzüğün henüz kabul edilmemesi
nedeniyle 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının geri
çekilmesiyle ilgili talebi yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Lehte ikinci konuşmacı
Bitlis Milletvekili Sayın Mizgin Irgat. (HDP sıralarından
alkışlar)
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
tartıştığımız yasa tasarısı,
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı, en baştan
itibaren hastalıklı doğan bir yasa tasarısı. Biz, bunu
Komisyon ve alt komisyon tartışmalarında açıkça dile
getirdik. Burada söz açılmışken muhalefetin tarzı,
muhalefet partilerinin getirmiş olduğu önergelerin akıbeti ve
Komisyondaki çalışma tarzını da aslında biraz dile
getirmek gerekiyor.
Biz Komisyon çalışması yürütürken
önerilen hiçbir önerge Hükûmet partisinin milletvekilleri tarafından kabul
görmemiştir ve dolayısıyla retçi bir anlayışla, parmak
hesabıyla, tüm önergeler, mantıklı mantıksız, hukuka
uygun olan-olmayan tüm önergeler toptancı bir şekilde
reddedilmiştir, aynen Genel Kuruldaki çalışma gibi.
Şimdi, dolayısıyla söz konusu yasa
tasarısı, evet, geri çekilmelidir. 1995teki direktif eksik
kalmış olduğu için, güncellenmediği için iki ay sonra mart
ayında yeni bir direktifle tekrar kendini yenileyerek yeni tüzükle ortaya
çıkacaktır. Dolayısıyla Avrupa Birliği
yasalarında bile 1995 tarihindeki direktif eksik kalmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tarihine
bir bakalım: Protokollerle kendini sürekli yenileyen, güncelleyen bir
mahkeme var karşımızda. Demek ki biz geçmişte kalan
tüzüklerle, yasalarla tüm yaşamı düzenleyemeyiz.
Şimdi, dolayısıyla da Türkiyede yani
şu an önümüze gelen, Meclise gelen yasa tasarısı ise bu
direktifin de aslında gerisinde olan bir durumda. Yani, bu direktife göre
de değerlendirdiğimizde, geri duran, haklar noktasında, temel
hak ve özgürlükler noktasında sakıncaları içeren bir yasa
tasarısı. Özgürlükler yasaların ruhunda gizlidir aslında
ama biz, bu yasanın ruhunda özgürlüğü değil temel hak ve
özgürlüklere saldırıyı görüyoruz işin özünde.
Dolayısıyla da söz konusu yasa demokratik haklara, kişinin hak
ve özgürlüklerine baktığımızda bir
aykırılığı içermektedir ve yeniden tartışılması
gerekmektedir. Bu yasanın bu hâliyle yasalaşması noktasında
ki burada bu şekliyle gelirse aynen alt komisyonda dile getirdiğim
gibi, çoğunluk hâkimiyetiyle bu tasarı bu şekliyle yasalaşacaktır-
yarın, daha önceki konuşmada da dile getirdiğim gibi, telafisi
mümkün olmayan sonuçlarla karşılaşacağız.
Dolayısıyla da bu yasanın varlık gerekçesi,
meşruluğu iyi tartışılmamıştır. Halk
nezdinde bu konu iyi tartışılmamıştır. Klasik bir
mahkemede bile biz avukatlık yaptığımız dönemde
-hukukçular bilirler- yasalaşacak bir konuyu bekletici mesele
yapardık yani olaya bakan mahkeme, dava yargıcı bir yasa
değişikliği var ise bu konunun düzenlenmesini bekler ve
bekletici mesele yapıp elindeki davayı ona göre çözer. Dolayısıyla
da burada şu an kısa bir süre sonra değişecek direktifi,
regülasyonu beklemek gerekiyor, bunu iyice tartışmak gerekiyor çünkü
yasa baştan itibaren sorunlu bir yasa. Baştan meşru
amacını açıklarken temel hak ve özgürlükleri, kişinin hak ve
özgürlüklerini korur gibi görünen yasa, istisnalarla çok çok geri bir noktaya
itiliyor. Yani, burada hedef kişisel verileri korumak değil,
kişisel verileri bir yerde toplamaktır. Yani, bu yasayı
okuduğunuzda bu yasanın ruhunda biz özgürlüğü değil,
kişisel özgürlüğe saldırıyı, haksız hukuksuz bir
çalışmayı görüyoruz. Dolayısıyla da söz konusu yasa
tasarısı eksiktir. Bence, şu an Genel Kurulda bulunan birçok
milletvekilinin de aslında bilgisinin olmadığı, iyice
çalışmadığı, halk nezdinde de iyice
anlaşılmayan bu yasa tasarısı eksik doğmuştur.
Dolayısıyla da bu yasa tasarısının yeniden
tartışılması, sivil toplum kurumlarının, bu
işe emek harcayan insanların, hukukçuların ve bizlerin de
fikirleri ve önerileri dikkate alınarak yeniden ele alınması
gerekmektedir. Bu kadar yıl beklemişken kısa bir süre daha
bekleyebiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz muhalefet edin o zaman,
biraz muhalefet edin!
MİZGİN IRGAT (Devamla) MİTin,
polisin zaten bir yasaya ihtiyacı yok; istediği veriyi alıp
fişliyor, işinin gereğini yapıyor. Dolayısıyla,
fiili olarak da bir ay daha işini yürütebilir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz muhalefet edin o zaman
Mizgin Hanım!
MİZGİN IRGAT (Devamla) Bu yasa
tasarısının değişmesi gerekmektedir.
Evet, muhalefet arkada, müzakerelerde
anlaştı birkaç maddede ama bu yasanın tamamı
değişmeye muhtaç durumdadır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Irgat.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kim
anlaştı, CHP mi?
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdi, gerçekten
hayretler içerisindeyim; sağıma bakıyorum bir hayal
kırıklığı, soluma bakıyorum hayal
kırıklığı. Sayın konuşmacı tam
konuşmasını bitirirken öyle bir cümle kullandı ki yani tam
anlamıyla Cumhuriyet Halk Partisine sataştı; diyor ki:
Cumhuriyet Halk Partisinin üyeleri arka tarafta iktidar partisiyle
anlaştılar.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Muhalefet
dedi.
LEVENT GÖK (Ankara) Neyin anlaşması? Çok
ciddi bir sataşmadır; biz sataşmadan dolayı söz istiyoruz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Muhalefet
dedi, muhalefet.
LEVENT GÖK (Ankara) - Cemal Okan Yüksel grubumuz
adına konuşacaklar efendim.
MİZGİN IRGAT (Bitlis)
Anlaştınız!
LEVENT GÖK (Ankara) - Biz kimseyle
anlaşmıyoruz, biz Türkiyenin menfaatleri için
uğraşıyoruz.
BAŞKAN Peki.
Sayın Yüksel, iki dakika süre veriyorum.
Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
12.- Eskişehir Milletvekili Cemal Okan
Yükselin, Bitlis Milletvekili Mizgin Irgatın usul görüşmesiyle
ilgili yaptığı konuşması sırasında CHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; HDPli hatibin bize
sataşması gayet yersiz bir şey. Biz, evet, Meclis
Başkanının arkadaki odasında birtakım müzakerelerde bulunduk
ama anlaştınız kelimesini hiç doğru bulmuyorum.
Şimdi, anladığım kadarıyla,
Sayın Bakan tasarıyı geri çekmemekte ve Komisyon
Başkanı geri çekmemekte ısrarlı yani dolayısıyla
halkımızın yaklaşık yüzde 50sinin oyunu
almış muhalefet partilerinin taleplerini reddederek millî iradeye
saygılarını da göstermiş oluyorlar; halbuki biz bir
uzlaşma istemiştik.
Şimdi, aslında bu yasa
Arkadaşlar,
ben biraz önce aldığım bir duyumu size aktaracağım: Bu
yasa tasarısı gelmeden önce de Türk Ceza Kanununun 135 ila
140ncı maddeleri arasında, kişisel veriler mutlak yasaklamalar
ve hapis cezaları konulmak suretiyle korunuyordu.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Tam değil,
tam değil.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) Ve bu kanunun da
birçok maddesinde 135 ve 140 arasındaki maddelere atıf
yapılıyor. Ben, bugün Komisyon toplantılarına da
çağrılan bir akademisyenden bu yasa kabul edildikten sonra 135-140
maddelerinin kaldırılacağını öğrendim. Eğer
bu doğruysa bir fecaattir, bu doğruysa gerçekten Meclisten artık
hiçbir şey beklenemez.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Cemal, nereden
çıkarıyorsun bunları Allah aşkına ya?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) Kaldı ki HDP
Grubu adına konuşan sayın hanımefendi, burada, bizi arkada
anlaşmakla suçlarken keşke siz de Komisyonda bir tane önerge
verseydiniz de yasama faaliyetlerinde bir katkınız olsaydı.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yüksel.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Demin,
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz isteyen Sayın Gök Sağıma
bakıyorum hayal kırıklığı, soluma bakıyorum
hayal kırıklığı. demek suretiyle hem partimize
açık bir sataşmada bulunmuş hem de kesin bir dille
reddedeceğimiz, bizi AKPyle aynı kefeye koyma gibi bir siyasi
yanlış içerisine girmiştir, buna cevap vermem gerekir.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Bu doğru İdris
Bey. Bu kesinlikle doğru. Aynı kefede olmadığımız
kesin doğru.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İki dakika da size söz veriyorum.
13.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Ankara Milletvekili Levent Gökün yerinden sarf ettiği
bazı ifadeleri sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Allah yazdıysa bozsun, AKPyle aynı cümle
içerisinde geçmek bile bizim açımızdan züldür. (AK PARTİ
sıralarından Amin! sesleri)
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Biz de
istemiyoruz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) O yüzden,
Sayın Grup Başkan Vekili, lütfen, sözlerinize dikkat edin.
AKPnin işlerini kolaylaştırmak için
aylardır burada kimin ne yaptığını bütün toplum
izliyor, bütün millet izliyor. Aylardır neredeyse muhalefet partisi olarak
grup önerisi getirmiyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak AKPnin
yasaları hızla geçsin diye buradan önergelerinizi çekiyorsunuz,
konuşmacılarınızı çekiyorsunuz. Biz sizin bu
tutumunuzu 7 Hazirandan itibaren biliyoruz.
Bakın, 7 Haziranda, otuz yedi gün sizi
istikşafi görüşmelerde beklettiler, oyaladılar. Bir koalisyon
umudu üzerinden memleketi ateşin içine attınız. Ondan sonra ne
oldu? Hükûmet kurma yetkisi size verilmesi gerekirken gasbedildi. Ne için?
Hangi maddeye dayanarak? Sarayın yolunu Genel Başkanınız
bilmiyormuş! Hükûmet kurma yetkisi verilirken böyle bir madde var mı?
Biz bilmiyoruz ama siz ona karşı bile bir basın
açıklaması, bir yürüyüş bile yapmadınız. Normalde,
demokratik bir ülkede ana muhalefet partisine böyle bir hak gasbı gelirse
Meclisten saraya kadar kitleler yürütülür, Kendine gel, sen İç Tüzük ve
Anayasayı çiğneyemezsin. denirdi.
MHPye zaten bir şey söylemiyorum, AKPnin
yedek lastiği gibi yani aman çözüm süreci bitsin, savaş
başlasın da gerisi önemli değil. Burada görüyoruz yani gensoruda
eleştirdikleri bakanlara onay veriyorlar, AKPnin yasalarını
onaylıyorlar.
HASAN TURAN (İstanbul) Sizin lastik ile fren
patlamış, ne yapacağınız belli değil!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Hani, bu
şekilde bir muhalefet anlayışı doğru değil.
İlk defa, CHP, bu fişleme yasasıyla
ilgili bazı tartışmaların içerisine giriyor, bunu da olumlu
değerlendiriyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Baluken
konuşmasında partimize açıkça bir sataşmada bulundu.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
Size de iki dakika sataşmadan söz veriyorum.
14.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşmsı
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Önce ülkem ve milletim,
sonra partim ve ben gelir. anlayışını ilke edinmiş ve
politikasının merkezini de bu ilkeler etrafında
oluşturmuş bir siyasi partidir. Milliyetçi Hareket Partisi şu
parti, bu parti veya iktidar partisinin aldığı pozisyona göre
pozisyon almaz, ülkemizin yararı ve çıkarı söz konusudur. Bu
tasarıda da gözetilen budur değerli arkadaşlar. Ülkemizin, toplumumuzun
bir yararı var mıdır, zarar tarafı nerededir, ona göre
tutum belirleriz ve komplekse de kapılmayız. Milliyetçi Hareket
Partisine filan partinin vagonu, filancanın bastonu, yedek lastik
gibi bu tür lafları şiddetle kınarım ve reddederim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) İade et,
iade.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Evet, iade ederim.
O zaman da HDPnin kimin partisi olduğunu
sorgularım. Burada aylardır PKKnın sözcülüğünü
yapıyorsunuz. (MHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Şunu da bütün Türkiyeye ve bütün dünyaya ilan
ederim ki hiç kimse Milliyetçi Hareket Partisine istikamet vermeye
kalkışmasın, Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin ali
çıkarları için aşkla, şevkle gayret göstermektedir. Her ne
pahasına olursa olsun ilkelerimizden asla vazgeçmeyeceğimizi
açık seçik ifade etmek isterim.
Bu kanun tasarısında da tutumumuz
aynıdır, bundan evvelki tasarılarda da aynıdır. Biz
başka partiler gibi, 3 parti için de söylüyorum, kompleksli bir parti
değiliz, doğal olan neyse onun gereğini yaparız. (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
elbette Sayın Akçayın, değerli hemşehrimin diğer
partilerle birlikte bu söylediği söz bizi fevkalade üzdü, bir sataşma
olarak değerlendiriyoruz. Ancak, daha öncesinde, Sayın Balukenin
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine açık
sataşması vardı. Hem Adalet ve Kalkınma Partisiyle
sürdürülen koalisyon görüşmeleri sürecine ilişkin
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yalan
mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
hem Cumhuriyet Halk Partisinin
Adalet ve Kalkınma Partisinin kanunlarının kolay geçmesi için
önerge çektiği gibi, asla kabul edemeyeceğimiz birtakım
yaklaşımları vardı. Bunlara ilişkin cevap
hakkımızı kullanmak istiyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
15.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce Halkların Demokratik Partisinin
Sayın Grup Başkan Vekili İdris Baluken kürsüye çıktı;
kürsüye gelme gerekçesi şuydu: Bu kadar önemli bir kanunun Komisyonda
görüşmeleri yapıldığı sırada bir muhalefet
partisinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği konusunda
grubumuzdan değerli hatibimizin yaptığı -bir sataşma
da değil- haklı bir eleştiriye cevap vermek için, kendi
partisinin pozisyonunu tarif etmek için buraya geldi. Tabii, aslında,
Komisyon sırasında gerekli muhalefeti göstermediklerine
karşı yeterince argümanı olmayıp bunu
savunamayacağı için, doğrudan Cumhuriyet Halk Partisine
sataşmayı tercih etti. Özellikle, bizim, Mecliste Adalet ve
Kalkınma Partisinin geçirmek istediği kanunlara katkı
sağladığımızı söyledi. Bir kez şunu söyleyelim:
Tüm halkımızın beklediği bazı olumlu yasa maddelerini
torba kanun içine koyup burada da Adalet ve Kalkınma Partisi eliyle temel
kanun olarak görüştürüldüğünde, Cumhuriyet Halk Partisi buradaki
ayrımlarını net olarak ortaya koyuyor; hangi maddeleri
destekliyor, hangilerine karşı çıkıyor, hangilerinin daha
iyi hâle getirilmesi için önergeler veriyor. Asla ve asla
Bu yasama döneminde
6 tane kanun geçti; bunlardan 1 tanesi geçici bütçe, 5 tanesi torba kanun.
Oysaki, ülkenin Başbakanı Davutoğlu torba kanunu bir yasama yöntemi
olarak kullanmayacaklarına söz vermişken biz burada
desteklediğimiz maddeler üzerinde konuşuyoruz, desteklemediğimiz
maddeleri eleştiriyoruz, yapıcı muhalefetin gereğini
yapıyoruz ama ülkenin ve vatandaşların menfaatinin
dışında bu tip yaklaşımlar olduğunda da en sert
direnişi Cumhuriyet Halk Partisi gösteriyor. Keşke, HDP CHPden bunu
örnek alsa.
Saygılar sunuyorum efendim. (CHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bravo!
Alkışlıyorum; HDP ve CHP ittifakınızı, gerçekten!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancının söz
talebi var.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Al gülüm, ver
gülüm; ver gülüm, al gülüm!
BAŞKAN - Sayın Bostancı, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) MHP AK
PARTİnin yedek lastiği. denilerek aynı zamanda Yedek
lastiğe ihtiyaç duyan bir parti. ifadesi sataşmadır. 69a göre
söz istiyorum. (Gülüşmeler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eski partinize sataşmada
bulunuldu!
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN HABERAL (Ankara) Ya, böyle bir şey olur
mu Hocam ya!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Bostancı,
kınıyorum sizi! Ayıp ya! Başka bir şeyden al
sataşmayı!
16.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; işleyen demir pas
tutmaz, öyle anlaşılıyor ki işleyen madde de pas
tutmasın diye bu işler yapılıyor, malum 69. Burada 69
üzerine oyunlar izliyoruz.
Sayın Baluken dedi ki: MHP AK PARTİnin
yedek lastiği. Sayın Baluken, burada partiler sürekli birbirleriyle
hasım siyasetler mi güdecekler? Zaman zaman elbette ortak oldukları,
anlaştıkları hususlar olacak, zaman zaman da birbirlerinden
farklı partiler, anlayışlar oldukları için birbirlerine
karşı rekabet edecekler, farklı stratejileri takip edecekler.
Siz de bu Meclistesiniz, biz de bu Meclisteyiz. MHPnin AK PARTİden kimi
zaman ne kadar farklı görüşleri dile getirdiğini, kimi zaman
yakın olduğunu, bu hususun da sadece MHPye has
olmadığını, esasen bütün partilere has olduğunu, AK
PARTİnin kendine de has bir özellik olduğunu hepimiz burada
gözlemliyoruz. Evet, partiler ayrı ama her bir parti ayrı bir ülkenin
partisi değil ki kardeşim! Sonuçta, hepimiz aynı ülkenin,
aynı ülkenin ufkunun siyasetleriyiz ve elbette
ortaklıklarımız olacak. Bu tür ortaklıkları yok yedek
lastik, yok ön lastik, arka lastik gibi tabirlerle değerlendirirsek
siyasetteki, siyasetin en temel unsurlarından uzlaşmaya ve
anlaşmaya karşı da hasım bir tavır sergilemiş
oluruz, uygun olmaz.
Saygılarımla arz
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bostancı.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) MHP adına konuşan sayın grup başkan
vekili partimizin hem kompleksli olduğunu hem de kimin partisi
olduğunun belli olmadığını ifade etti. Cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
17.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, Sayın Naci Bostancının burada 69 oyunları
demek suretiyle yürüyen bu çalışmalara, bu tartışmalara
yaklaşımını kabul etmediğimi ve
kınadığımı ifade etmek istiyorum. Bizi bağlayan
bir İç Tüzük var, o İç Tüzükün her siyasi partiye getirmiş olduğu
bir hak var, ondan kaynaklanan haklarımızı kullanma
noktasında da siyasi parti olarak bu kürsüyü kullanma özgürlüğümüz
var. Tabii ki partimize bir sataşma olunca buraya çıkıp burada
gerekli cevapları vermekle yükümlüyüz.
Şimdi, MHPnin grup başkan vekilinin
söylediği kimin partisi olduğu kısmına çok kısa,
birkaç cümleyle cevap vereyim. Bakın, bu partinin son beş ay
içerisinde 550 yerde bütün seçim çalışmaları, seçim
büroları saldırıya uğradı, AKPnin talimatıyla,
bindirilmiş kıtalarla yakıldı, yıkıldı. Bu
partinin genel merkezi, Meclisin sadece 1 kilometre ötesinde, AKP'nin
talimatlandırdığı güçlerle Güven Parktan genel merkeze
kadar bizzat konumlandırılarak yakıldı. Yine, bu partinin
mitingleri bombalandı. Diyarbakırda, Suruçta, Ankara'da bu partinin
milletvekili adayları patlayan bombalarla katledildi. Tutuklanan
arkadaşlarımızın sayısına artık
yetişemiyoruz. 2 bine yakın arkadaşımız şu anda
bu gözaltı süreçleri ve tutuklama süreçleriyle karşı
karşıya kaldılar. Bütün bunlar ortadayken HDP hâlâ yüzde 10u
geçiyorsa, Kenan Evrenin yüzde 10 barajının arkasına
saklananların saltanatını yıkıyorsa HDP'nin kimin
partisi olduğu belli. Ama, Meclis Başkanlığında
AKP'nin istediğini yapmak, RTÜK Başkanlığında gizli
pazarlıklar yapmak, savaş tezkeresine onay vermek, Suruç Komisyonu
kurulurken AKP'nin değirmenine su taşımak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ülkesinin
değirmenine su taşıyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
AKP'nin
gensorularıyla ilgili tavrına ortak olmak bizim yapmış
olduğumuz tanımın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Milletin menfaatlerine
göre hareket ediyor.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) AK PARTİ
tarafından talimatlandırılmış insanların HDP
binalarına saldırdığı şeklindeki provokatif, AK
PARTİ hasımlığıyla gözü kör olmuş Balukeni
kınıyor ve reddediyorum. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hepsinin
sorumluluğu AKPdedir, hepsinin. Hepsinden valilerin haberi var, hepsi
paramiliter güçleriniz tarafından yapıldı.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök, buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Siz
şikâyet edemezsiniz, engelleyeceksiniz. 450 yerde bir partinin
binaları saldırıya uğrar mı?
BAŞKAN Sayın Baluken, Sayın Göke
söz verdim.
Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay konuşmasında
Cumhuriyet Halk Partisini kompleksli bir parti olarak nitelendirdi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Efendim, Özgür Özel cevap
verdi ona.
LEVENT GÖK (Ankara) Bu konuda ben de
sataşmadan dolayı bir söz istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
istirham ederim, bunu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben dedim ki: Ben cevap
veremem hemşehrime, onu Levent Bey kullanacak. Ben İdris Beye cevap
verdim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Öyle mi? Peki, tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben sizinle polemiğe
girmekten kaçınırım yani.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Estağfurullah.
BAŞKAN Sayın Gök, siz mi
konuşacaksınız?
LEVENT GÖK (Ankara) Evet efendim, uygun
görürseniz.
BAŞKAN Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sağ olun.
18.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir önemli yasayı görüşürken usul
tartışması yaşıyoruz. Bu usul
tartışması çerçevesinde partilerin de birbirleri hakkında
düşüncelerinin sergilenmesinin, öğrenilmesinin de bir yararı
olduğu ortaya çıktı.
Biz elbette 7 Haziran
seçimlerinden sonra Milliyetçi Hareket Partisinin on üç yıldır ülkeyi
inim inim inleten AKP iktidarına karşı bir duruş
sergileyeceğini ve Cumhuriyet Halk Partisiyle koalisyon
arayışlarında mutlaka bir ön alarak ülkeyi AKPden kurtarma
konusunda samimi yaklaşımları olabileceğini farz
etmiştik ve düşünmüştük ama gelinen noktada ne yazık ki
Milliyetçi Hareket Partisinin, gelişen süreçte böyle bir
yaklaşımın ötesinde, ortada bir iktidar seçeneği varken
bunu tekrar elinin tersiyle itmesine üzülerek tanık olduk ve bu daha sonra
da devam etti. Bakın, geçtiğimiz günlerde ben RTÜKe TRT Genel
Müdürünün görevden alınması konusunda bir başvuruda bulundum.
Sayın Devlet Bahçeli TRT Genel Müdürünün görevden alınması
konusunda TRT Genel Müdürü hakkında bir işlem yapmazsam namerdim.
diyen bir kişidir. Ama Milliyetçi Hareket Partisinden seçilmiş,
kontenjandan RTÜKe giren üyeler AKPli üyelerle davrandılar ve TRT Genel
Müdürünün görevden alınmasını reddettiler. Bunlar üzücüdür. Yani
biz bütün berraklığımızla, bütün görselliğimizle
herkesin huzurundayız ama Milliyetçi Hareket Partisinin de kapalı
kapılar ardında ne yaptığını da öğrenmek
istiyoruz. Böyle bir tablo içerisinde niçin AKPyle iş birliği
yapıyorsunuz? AKP on üç yıldır boğazına kadar
Türkiye'yi her türlü konuda en geriye itmiş bir parti. Buna kalkıp
cevap dahi veremezler. Buna cevap veremezler, HDP de cevap veremez.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(İzmir) Bal gibi verir.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Bizim cevabımız ortada.
LEVENT GÖK (Devamla) HDP de
gerektiği zaman MHPden daha fazla AKPye sahip çıkmış bir
partidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) Bu
nedenle Cumhuriyet Halk Partisinin şeffaflığı ve
komplekssiz bir siyaseti hepinize örnek olması gereken bir siyasi
partidir.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Gök.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan, buna ne kadar daha devam edebiliriz?
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Bize sataşıldığı sürece biz de
cevabımızı veririz.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkanım, buna daha ne kadar devam edebiliriz?
Mevcut İç Tüzükün vermiş olduğu imkânı kötü niyetli bir
şekilde kullanmaktan başka
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Kötü niyetli olur mu canım, İç Tüzük'ü
öğrenin ya! Böyle şey mi olur! Sayın Başkan, böyle bir
yargılama olabilir mi ya?
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Şu anda bilerek, kasten, iradeyle çıkıp herkes birbirine
sataşma yapmaktadır. Yani bunu bir yerde noktalamak gerekmektedir.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) İç Tüzükte hangi sataşma iyi niyetli, kötü
niyetli yazmıyor.
BAŞKAN Sayın İnceöz, Sayın
İnceöz, İç Tüzüke göre sataşmadan dolayı sayın
milletvekillerine söz vermek durumundayım.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bu sonsuz sürer,
sabaha kadar sürer, ertesi güne kadar sürer. Amacımız burada yasa
çıkartmak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sonsuza kadar torba yasa
yapıyorsunuz Başbakana rağmen.
BAŞKAN Vallahi bilemem, ben milletvekillerine
söz vereceğim Sayın İnceöz. Onların söz taleplerini
kısıtlayamam.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, burada amacımız yasa çıkarmak. Meclis
İçtüzüğünün vermiş olduğu hak bu şekilde
sataşarak ve bilerek, isteyerek ve kasten
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kaliteli yasa
çıkarın, torba yasa çıkarmayın.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Amaç,
değerli milletvekili arkadaşım, amaç bugün Meclisi
tıkamaktır. HDPnin ve CHPnin birbiriyle sürekli paslaşarak
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) MHP de var, MHP
de var.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
bunu
yapmasını şiddetle kınadığımı belirtmek
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Milletimiz
görüyor. Millet görüyor ve gereğini yapıyor ama siz hâlâ
gereğini yapması konusunda hazımsızlık
yaşıyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hem HDPnin hem CHPnin
sayın grup başkan vekilleri açıkça sataştılar.
Ayrıca Sayın Bostancı da sataşmadan söz alırken yine
sataşma anlamına gelecek ifadeler kullandı. Sataşmadan söz
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Ersoy mu konuşacak?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ruhi Ersoy konuşacak
efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Ersoy.
19.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoyun,
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken ile Ankara Milletvekili Levent
Gökün sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları ve
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yerinden sarf
ettiği bazı ifadeleri sırasında Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Milliyetçi, ülkücü
hareketin bir mensubu olarak hiçbir kapalı kapının
arkasında pazarlık yapmayan, buna tenezzül etmeyen bir parti
olduğumuz gerçeğini bir kez hatırlatmak isterim. Milliyetçi,
ülkücü gelenek, 1969dan bu tarafa MHP olarak takip edenler bilirler ki
memleketin ve milletin bekası noktasındaki aldığı
tavır, ödediği bedeller, verdiği hizmetler milletin gönlünde
karşılık bulmuş bir harekettir. Yapılan işlemleri
ve partimizin durduğu yeri, haddini aşarak ülke bekası
noktasındaki politikalarını birtakım
pazarlıkların parçası olarak, birtakım siyasi hamlelere
itham etmeye kalkan herkes haddini bilecektir. (MHP sıralarından
alkışlar) Haddini bilmeyenler, haddini aşanlar millî vicdanda
karşılıklarını bulacaklardır.
Öte yandan, Adalet ve Kalkınma Partisi
kendisine millî beka noktasında gösterilen iyi niyetleri istismar
etmemelidir. Bazı defterler ve bazı sayfalar
açıldığında en gür sesle onlara da gerekli cevap bu
kürsüden verilmektedir. Öte taraftan, siyasi parti olma niyetinde olanlar
siyasi parti programlarına göre hareket ederler, parti programlarının
dışında birtakım işleri manipüle etmek için bu kürsüye
çıkmazlar. Meclisin mehabetine olan saygı verilen işlemleri
İç Tüzük'e göre uygulamaktır. Milliyetçi, ülkücü hareketin mensupları
da buna uymak ve bu konuda çalışmalar yapmak için Meclisi her zaman
çalıştırmış ve çalıştırmaya devam
edecektir. Çünkü burası millî iradenin temsiliyle alakalı bir yerdir.
Sataşmalarla ve haddini aşmalarla burayı politize etmek
isteyenler, lütfen, tekrar aynaya baksın ve haddini bilsin diyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ersoy.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Burası
politika yeri, burada da politika yapmayacaksak nerede yapacağız?
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Şimdi, hem Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan sayın grup
başkan vekili HDP'nin bunlara verecek cevabı olmaz. diyerek
grubumuza sataştı hem de Milliyetçi Hareket Partisi adına
konuşan sayın hatip, partimizi kastederek haddini aşmak,
haddini bilmek gibi şeyler söyledi. Her ikisine yönelik grubumuza
sataşma hakkı doğdu. O nedenle, sataşmadan, iki
sataşmadan söz isteyeceğiz.
Levent Beyin sataşması için söz
istiyorum, oradan başlayalım.
BAŞKAN Buyurun İdris Bey.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ahmet
Yıldırım konuşacak.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
buyurun.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Sayın Başkan,
Meclisin asli görevi kanunları çıkarmaktır.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bu hakkın
kötüye kullanılması 69uncu maddeye artık
Sabaha kadar böyle mi
devam edeceğiz Sayın Başkan?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Evet, böyle.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Gerekirse eder,
bu kadar hızlı kanun mu olur?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Böyle bir sistem
yok ya. Hakkın kötüye kullanılması, böyle bir sistem yok.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Kayıkçı kavgası
yapıyorlar.
20.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Ankara Milletvekili Levent Gökün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
Kayıkçı kavgası dediniz
değil mi?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Kayıkçı
kavgası yapıyorsunuz, tabii.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Kayıkçı
kavgasıyla ilgili örnek duymak ister misiniz?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Tabii, görüyoruz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Öbür tarafa bak.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Al Meclis
Başkanlığını, ver RTÜK üyeliğini;
hatırlıyor musunuz 7 Hazirandan sonra? Hangi kapalı kapılar
ardında yaptınız bunu?
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Sen nereden duydun
kapalı kapılar arkasını?
AHMET YILDIRIM (Devamla) Ver Meclis
Başkanlığını, sen de ver RTÜK üyeliğini;
değil mi?
ALİ ÖZKAYA Afyonkarahisar) Nerede duydun?
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Kayıkçı
kavgası buna denir.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Şimdi
yapıyorsunuz.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Nasıl
anlaştınız? Hükûmeti kurdurtmamak adına nasıl
anlaştınız, bunun hesabını verebilir misin?
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Niye iftira
atıyorsun? Biz milletin oyuyla geldik.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Dün nasıl
gensorularla ilgili ortak eller kalktı sizinle MHP arasında,
değil mi? O zaman
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Milletin bekası
için ortak şeyler çıkar buradan. Milletin bekası önemli.
AHMET YILDIRIM (Devamla)
kişiye
söyleyemezsin, gelip burada konuşacaksın
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Milletin bekası
önemli, ne konuşuyorsun?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) 1
Kasımda ne oldu Osman?
AHMET YILDIRIM (Devamla) Niye 7 Haziranı
hazmetmiyorsunuz? Niye bu kadar hazımsızsınız?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Milletin bekası
için buradaki milletvekilleri gerekli tepkiyi gösterirler.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Hep 1 Kasımı
örnek vermesini biliyorsunuz, 7 Hazirandaki millî iradeyi niye
tanımadınız?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Milletin bekası
için gösterir bunu, senin dediğini yapmaz, milletin geleceği için
yapar.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Gel buradan söyle Osman
Bey, gel!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne konuşuyorsun
be!
AHMET YILDIRIM (Devamla) Hep 1 Kasımı
söylemek hoş, yüzde 49,5u anlatmak iyi, gel, yüzde 40,5u niye
tanımadığını anlat.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Buradaki
milletvekilleri milletin bekası için her şeyi yapar.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bu milletin iradesi sizin
oyuncağınız mı? Anlaşacaksınız bazı
partilerle, ondan sonra geleceksiniz burada, neymiş kayıkçı
kavgası.
ERKAN HABERAL (Ankara) Siz
anlaşmalarınızı anlatın! Dolmabahçeyi anlat!
AHMET YILDIRIM (Devamla) Gelsinler, söylesinler.
ERKAN HABERAL (Ankara) Sen anlat
anlaşmalarını.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Anlatırız, Dolmabahçeyi de anlatırız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gerektiğinde bu
millet sizi sandığa da gömer, ne diyorsun sen?
AHMET YILDIRIM (Devamla) Genel
Başkanınız TRT mikrofonunu görünce Kaldırın.
diyecek, aynı hafta TRT Genel Müdürünü aklayacaksınız beraber,
asıl kayıkçı kavgası budur.
Saygılarımla.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 1 Kasımı
unutma! Konuşma!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) 7
Haziranda ne oldu Osman?
ERKAN HABERAL (Ankara) Anlat, Başbakan
yardımcısıyla nasıl oturduğunu anlat!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Milletin bekası
için buradaki milletvekilleri görevini yapar. Millet ona bu görevi verdi.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.11
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
Bir önceki oturumda açılan usul
tartışmasında son konuşmacı İstanbul Milletvekili
Sayın İsmail Faruk Aksudur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Gerçi birleşime ara da
vermiştiniz. Çeşitli sataşmalar oldu. Şimdi, o
sataşmalardan dolayı kürsüden söz istemeyeceğim ama tutanaklara
girmesi açısından şunları ifade etmek istiyorum: Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Genel
Kurulun etkili ve verimli bir çalışma yapmasından yanayız.
Böyle bazı fuzuli sataşmalarla belki de kırıcı olmaya
varabilecek polemiklere, tartışmalara ve münakaşalara yer
olmadığı kanaatindeyim. O nedenle, herhangi bir şeyi vesile
ederek eğer sürekli polemiğin içerisine girer isek milletimizin
Meclisten beklediği bir çalışma tarzını da
gösterememiş oluruz.
O çerçevede, hani Açmayalım kutuyu,
söylemeyelim kötüyü. misali sözlerimi daha fazla da uzatmayarak bu
çalışmalara bu minval üzere devam etmekte fayda var diye
düşünüyorum. Aksi takdirde partilerin politikaları söz konusu
edilmeye başlıyor. Bizim de Milliyetçi Hareket Partisi olarak elbette
sabahlara kadar sürecek sözlerimiz de olacaktır bu şekilde.
Ben şimdilik görüşlerimi bu şekilde
ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Pervin Buldanın, Avrupa Birliği müktesebatında kişisel
verilerin korunmasıyla ilgili tüzüğün henüz kabul edilmemesi
nedeniyle 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının geri
çekilmesiyle ilgili talebi yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Buyurun Sayın Aksu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakika.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önemli bir kanun
tasarısını görüşüyoruz. Görüşme sırasında
kanun tasarısının içeriğine ilişkin değerlendirmelerden
ziyade usul tartışmasının yapılması tabii ki
olabilir, doğrudur tüzük gereği ama öncelikle tasarının
içeriğine ilişkin eksikliklerin ne şekilde giderilebileceğine
dair bir odaklanmanın daha yerinde olacağını
düşünüyoruz. Türkiye, egemen bir ülke olarak kuşkusuz diğer
devletlerin ya da uluslararası kuruluşların ne
yaptığına bağlı kalmaksızın kendi hukukunu,
iç hukukunu düzenleyebilir, düzenleyecektir. Burada önemli olan -başta da
söylediğim gibi, ifade ettiğim gibi- Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu Tasarısı, başta, amacında ve felsefesinde belirtilen
amaca matuf bir düzenleme midir? Bir eksikliği var mıdır? Varsa
bunlar nasıl giderilebilir? Giderilmesi için ekstra bir zamana ihtiyaç var
mıdır? Bu minval üzere taştırmayı yürütürsek daha milletimizin
beklediği tarzda bir hareket tarzını geliştirmiş
oluruz diye düşünüyorum.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak memleketin,
milletin yararına olan, milletimizin refahını sağlayacak
her türlü düzenlemenin yanında olduğumuzu baştan itibaren söyledik,
söylemeye devam ediyoruz. Devletin ve milletin bekasını haleldar
eden, ülkeyi bölünmeye götüren her türlü düzenlemenin de şiddetle
karşısında olduğumuzu ve karşısında durmaya
devam edeceğimizi söyledik, söylemeye de devam ediyoruz.
Bu konuyla ilgili olarak da Milliyetçi Hareket
Partisi seçim beyannamesinde aynen şöyle söyledik: Bilgi
güvenliğinin sağlanması stratejik öneme sahip olup bilgiye
erişimin paylaşılmasının ve korunmasının
güvenliği için gerekli hukuki, kurumsal ve teknolojik altyapı
oluşturulacaktır. Kişisel, kurumsal ve ulusal bilgilerin
güvenliğinin sağlanmasında yönetici, kullanıcı,
üretici, satıcı, uygulayıcı, denetleyici ve düzenleyici
tarafların sorumluluk içinde hareket etmesi sağlanacaktır.
Ülkemizde özellikle sosyal güvenlik, adres, kimlik, seçmen, vergi
kayıtları gibi kritik kişisel verileri, bilgi ve belgeleri
işleyen, sunan ve saklayan kamu görevlileri ile bankalar, finans
kuruluşları, elektronik sertifika hizmet
sağlayıcıları, kayıtlı elektronik posta hizmet
sağlayıcıları, noterler ve benzeri gibi önemli bilgi
işleyen, taşıyan ve saklayan kuruluşların bilgi ve
iletişim güvenliğini temin edecek bir altyapıya sahip
olmaları sağlanacaktır. Seçim beyannamemizde biz bunu taahhüt
ettik. Dolayısıyla, Anayasanın 20nci maddesinde de öngörülen,
bir temel hak olarak öngörülen bu düzenlemenin süratle
yapılmasını, gerçekleştirilmesini istiyoruz. Ancak bu,
süratle yapılırken mutlaka gerçek anlamda bir kişisel verilerin
korunması amacına hizmet edecek tarzda gerçekleştirilmesi
şarttır. Fişleme gibi birtakım kaygıların mutlaka
tasarıdan giderilmesi lazımdır. O amaçla gerek Komisyonda
gerekse Genel Kurulda verdiğimiz önergelerin dikkate alınması
suretiyle bu eksikliklerin giderilebileceğini düşünüyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Aksu.
Sayın milletvekilleri, usul
tartışması üzerindeki lehte ve aleyhteki konuşmalar
tamamlanmıştır. Muhalefetin, yasa tasarısını geri
çekme talebine karşılık Komisyon ve Hükûmet yetkilileri
açıklama yapmışlardır. Benim tutumumda herhangi bir
değişiklik yoktur.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
oya sunmaz mısınız bu teklifimizi? 63üncü madde size oya sunma
yetkisi de veriyor.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerek yok
efendim.
BAŞKAN Peki Sayın Gök.
Usul tartışmasını
oylarınıza
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Karar
yeter sayısı istiyoruz efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Evet, korktunuz değil mi?
Yoksunuz çünkü. Böyle yakalanırsınız işte.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
LEVENT GÖK (Ankara) Çoğunluk bizde Sayın
Başkanım. Efendim, kapıları kapatın ve sayın
lütfen.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Karar
yeter sayısı yok efendim.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Kapıları kapatın.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, oylama
yapıldıktan sonra oylamanın sonucunu değiştirecek her
türlü tedbiri almak zorundayız.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, neyi oya sunduğumuzu da bir açıklarsak efendim;
neyi, hangi hususu oya sunuyoruz, ona göre kabul veya ret diyelim.
BAŞKAN Tutumumda herhangi bir
değişiklik yoktur dedim. Tutumumu oya sunuyorum değerli
milletvekilleri.
LEVENT GÖK (Ankara) Yalnız,
açıklayın efendim, hangi yönde oy ne anlama gelecektir, onu
açıklayın lütfen.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kabul
edenler
LEVENT GÖK (Ankara) Neyi kabul ediyoruz efendim?
BAŞKAN Tutumumu kabul edenler Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Karar yeter sayısı
yok efendim.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. Tutumunda herhangi bir değişiklik yoktur Sayın
Gök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, karar
sayısı yoktur. Karar sayısı yoktur yalnız Sayın
Başkanım. Karar sayısı yoktur.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı (1/541) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
117) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Gök, buyurunuz.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
yani gerçekten, iktidar partisinin bu aceleciliğini anlayabilmiş
değilim.
Şimdi, Avrupa Birliği diyoruz, Avrupa
Birliğine ilişkin olarak tercihlerimizi ve
iddialarımızı ortaya koyuyoruz. Yapılan usul
tartışmasında, Avrupa Birliğinin daha sonradan kabul
etmeyeceği bir kanunu görüşmeye başlayacağız birazdan
belki ama Sayın Başkan, şimdi bu kanun esas komisyon olarak Adalet
Komisyonunda görüşüldü ve haklı olarak, tali komisyon olarak Anayasa
Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüşülüp
onların raporları ve görüşleri buraya gelmedi. Şimdi,
Avrupa Birliğini ilgilendiren ve hepimizin temel hak ve hürriyetlerini
ilgilendiren bir konunun Anayasa Komisyonunda, Avrupa Birliği Uyum
Komisyonunda, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda
görüşülmemesi son derece ciddi bir eksikliktir.
BAŞKAN - Biraz önce de ifade ettiniz
bunları Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) O, Sayın
Başkanım, o değildi, o farklı bir konuydu. O, Avrupa
Birliği'nin çıkartmış olduğu yönetmeliğin
beklenmesine yönelik bir talebimizdi.
Şimdi, bu tali komisyon raporlarını
ben inceliyorum, göremiyorum. Niçin bu tali komisyonlar raporlarını
vermemişlerdir? Ve böylesine önemli bir konuda bu Meclis bütün
fonksiyonlarıyla çalışmayacaksa, iktidar partisinin Ben
yaptım, oldu. mantığıyla çalışacaksa bu
kanunlardan hayır gelmez. Bu kanunun tekrar, Komisyon tarafından;
Anayasa Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonuna
gönderilmek üzere geri çekilmesi gerekmektedir. O komisyonlardan gelen
raporlardan sonra ancak bu kanun bu hâlde burada görüşülebilir. Bu kanunun
şu anda görüşülme şansı yoktur, Anayasaya açıkça
aykırıdır. Açıkça, Anayasanın 20nci maddesine ve
temel hak ve hürriyetleri düzenleyen bütün maddelerine
aykırıdır. Bu gereklilikler yerine getirilmeden bu kanunun
görüşülmesine bu saatten sonra başlayamayız.
Benim görüşüm budur. Eğer siz aksi
görüşteyseniz usul tartışması açıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Komisyon sanırım bir
açıklama yapacak.
Buyurun.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, sizin de
bildiğiniz gibi, kanun tasarı ve teklifleri Meclise sevk edildikten
itibaren bir ana komisyon, asli komisyon ve ilgisine göre tali komisyonlara
sevk edilirler. Kanunun esas görüşme mercisi ana komisyon olup tali
komisyonlar görüşüp görüşmeyeceklerini, bu konuda bir rapor tanzim
edip etmeyeceklerini takdir hakkına sahiptirler. Nitekim - kanunla ilgili,
tasarıyla ilgili- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna
tali komisyon olarak sevk edilmiş tasarı ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu bu konuda görüşme yapmayacağını ve
rapor düzenlemeyeceğini bildiren yazısını 22 Ocak 2016
tarihinde Komisyonumuza göndermiştir.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) İnsan
Hakları Komisyonu üyeleri görmedi. Bize sorulmuş mu peki?
LEVENT GÖK (Ankara) Komisyon Başkanı
kime güvenip de yazmış bu yazıyı?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yine, Anayasa Komisyonu tali komisyon olarak
görüşmeyeceğini beyan ederek
LEVENT GÖK (Ankara) Kim karar vermiş buna,
kim karar vermiş? Komisyon toplantıya çağrılmış
mı? Olur mu öyle bir şey?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Komisyonumuza 22/01/2016 tarihinde
göndermiştir.
LEVENT GÖK (Ankara) Ciddi bir facia, ciddi bir
facia!
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yine, Plan ve Bütçe Komisyonu da aynı
minvaldeki cevabını 20/01/2016 tarihinde Komisyonumuza
göndermiştir. Avrupa Birliği Uyum Komisyonu da aynı şekilde
20/01/2016 tarihinde, görüşmeyeceğini bildirmiştir.
Sayın Başkanım, bu konuda komisyon
üyelerinin değil, komisyon başkanının takdir hakkı
vardır. Komisyon başkanları bu takdiri kullanmışlar ve
cevaplarını vermişlerdir. Dolayısıyla, kanunun
görüşülmesinde herhangi bir sakınca yoktur.
LEVENT GÖK (Ankara) Yok canım, bu kadar basit
mi ya? Bu kadar basit mi?
Bakın, tam da bizim dediklerimizi
doğruluyor sayın Komisyon üyesinin söyledikleri. Böyle bir yasa
yapılmaz Sayın Başkanım. Yani bir İnsan Hakları
Komisyonu Başkanının, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
Başkanının, kendi üyelerine danışmadan, onları
kurula çağırmadan böyle bir takdir hakkı olamaz. Komisyonun
görevi, kendisine verilen konularda görüş bildirmektir. İnsan
Hakları Komisyonu üyelerimiz burada, CHPliler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Buradayız
efendim. Bizim haberimiz yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Sizlerle görüşüldü mü
arkadaşlar? Diğer arkadaşlarımızla görüşüldü mü?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Komisyon
Başkanı kendi görüşünü bildirdi.
LEVENT GÖK (Ankara) Komisyon Başkanı
kendi görüşünü söyleyemez, komisyon başkanı ancak komisyonun
görüşünü ifade edebilir. Böyle bir vahamet arz eden durum, durumu çok daha
içinden çıkılmaz bir hâle getirmiştir. Bu durum, bu yasanın
görüşülmesinin başlı başına engellerinden bir
tanesidir. Komisyon başkanlarının takdir hakkı yoktur.
Komisyon başkanlarının görevi, komisyonlarını
toplantıya çağırarak görev yapmak ve bir karar aldıktan
sonra bunu esas komisyona bildirmektir. Bu şekilde zapta geçen bu
açıklamalar zaten büyük bir çarpıklığı,
yanlışlığı ortaya koymaktadır. Bu konunun derhâl
tali komisyonlara gitmesi ve komisyonların görüşünün -Komisyon
Başkanının değil- buraya gelmesi gerekir Sayın
Başkanım. Bu konudaki tutumumuzu sürdürüyoruz, bunların tali
komisyonlara iadesi gerekir.
BAŞKAN Komisyon üyesi, buyurunuz.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, aslında
konunun tartışmaya mahal bir tarafı da yoktur. Çünkü gerçekten
de bundan önce teamül olmuş bir şekilde bu konu burada
görüşülmüş ve yasaların görüşülmesi sırasında
tali komisyonların daha önce yapmış oldukları bu uygulama
artık yıllara sari ve sabitlenmiş bir durumdur, bu teamül hâlini
almıştır. Kaldı ki İç Tüzükün
LEVENT GÖK (Ankara) E, o zaman göndermeyelim bir
daha tali komisyonlara, diğer tali komisyonlara göndermeyelim!
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın grup başkan vekili müsaade ederse
konuşabilir miyim Sayın Başkanım.
LEVENT GÖK (Ankara) Ama, siz Ortadan
kalkmış. diyorsunuz. Yani, İç Tüzükün hangi hükmü ortadan
kalktı da şey yapıyorsunuz! Yani, lütfen, doğru bilgi verin!
ÖMER ÜNAL (Konya) Dinle, dinle!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ya, dinle Allah
aşkına ya!
ÖMER ÜNAL (Konya) Biz seni dinledik ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Dinle ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - Arkadaşlar, açıp
okuyun, ben İç Tüzüke göre konuşuyorum! Böyle
yanlışlıklar yapılabilir mi ya! Anayasayı
tanımayın, yasayı tanımayın, İç Tüzükü
tanımayın! Neyi tanıyacaksınız?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, konuşmama
devam edebilir miyim?
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) 1inci madde
görüşülmüş, 2nci madde görüşülmüş, 3 görüşülmüş,
4 görüşülmüş, 5 görüşülmüş
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İlk oturum geçti.
6ncı maddedeyiz.
ÖMER ÜNAL (Konya) Ya, sürekli siz mi konuşmak
zorundasınız!
LEVENT GÖK (Ankara) - İstediğimiz kadar
konuşacağız biz! Ben haklı konuşuyorum, haklı
konuşuyorum!
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, konuşmama
devam etmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, teamül hâlini
burada söyledim. Yine, aynı şekilde, bakınız, İç
Tüzükümüzün 26ncı maddesinin birinci fıkrası: Komisyonlar,
kendi başkanlarınca toplantıya çağrılır.
LEVENT GÖK (Ankara) - Evet.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Çağrılmak istenmediği takdirde çağrılmaz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Niye
çağırmıyor, niye çağırmıyor? Olur mu öyle bir
şey? Onun takdir hakkı var mı o konuda? Takdir hakkı var
mı?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kaldı ki yine, bakınız,
26ncı maddenin son fıkrası: Üyelerinin üçte biri
tarafından Komisyona teklif edilecek gündem üzerine de komisyonlar,
Başkanlarınca toplantıya çağrılır.
LEVENT GÖK (Ankara) Komisyonlar ne diye kuruluyor?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Dolayısıyla, burada durum sabit olup
kanunun görüşülmesinde Komisyonumuz açısından herhangi bir
sakınca söz konusu değildir.
Arz ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Komisyonlar baypas, Meclis
baypas, Anayasa baypas! Böyle bir şey olmaz Sayın Başkan!
Lütfen, buna alet olmayalım!
Bakın, şimdi, Sayın Komisyon Üyesi
yine çok enteresan bir konuya parmak bastı. Diyor ki: Bu konu İç
Tüzükte yer alıyor ama artık uygulanma olanağı yoktur.
Öyle bir şey yok, Sayın Komisyon Üyesi. İç Tüzükümüz burada
olduğu müddetçe ona bağlıyız. İç Tüzükümüzün 26ncı
maddesi Komisyonlar kendi başkanlarınca toplantıya
çağrılır. Eğer komisyon başkanı toplantıya
çağırmamışsa o komisyon başkanının görevini
kötüye kullandığını gösterir.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ne ilgisi var ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - Yoksa burada komisyonu
toplantıya çağırmama yetkisi yoktur.
Çağıracaktır, görüşecektir, raporuna dercedecektir, esas
komisyona gönderecektir.
Şimdi, İç Tüzükü bir kenara
bırakın, Meclisi bir kenara bırakın, Anayasayı bir
kenara bırakın. Hukuk nerede? Hukuk devleti nerede? Buna alet
olmayalım Sayın Başkanım.
Ben tutumumda ısrar ediyorum, bunların
derhâl tali komisyonlara gitmesi gerekiyor. Komisyon Sözcüsü Meclisi
yanlış bilgilendiriyor. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Yanlış bilgilendiriyor. Böyle yasa yapılmaz.
Böyle yasa yapılırsa suratınıza bir gün çarpılır;
Anayasa Mahkemesi çarpar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çarpar,
Avrupa Birliği çarpar. Biz burada Hukuk. diye
çırpınıyoruz, lütfen bunu anlayın. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Lütfen bunu
anlayın. Bu ne aymazlıktır!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.44
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati:22.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, Meclis
Başkanlığınca (1/541) esas numaralı Kanun
Tasarısı esas olarak Adalet Komisyonuna, tali olarak 4 ayrı
ihtisas komisyonuna havale edilmiştir. Söz konusu tali komisyonların
havale edilen tasarıyı görüşemeyeceklerini yazıyla Adalet
Komisyonuna bildirdikleri görülmektedir.
Meclis teamülleri doğrultusunda tali
komisyonların kendilerine havale edilen işleri gündeme
alamayacaklarına ilişkin esas komisyona yazılı olarak
bildirimde bulunmaları durumunda, esas komisyonlarca on günlük süre beklenmeksizin
tasarı ve teklifin görüşmelerine başlanabilmektedir. Bu
çerçevede, tali komisyonların görüşemeyecekleri yönündeki
yazılarına istinaden Adalet Komisyonunun söz konusu
tasarının görüşmelerine başladığı
anlaşılmaktadır. Söz konusu raporun görüşülmesi İç
Tüzüke ve Meclis teamülüne uygundur. Kaldı ki söz konusu komisyon raporu
Meclis Başkanlığınca dağıtılmış ve
Genel Kurul gündemine girmiştir. Bu aşamada, Sayın Levent Gökün
talebine ilişkin yapabileceğim bir işlem bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, komisyonların gündeme alamayacaklarına ilişkin
yaklaşımlarının komisyon başkanınca bildirilmesi
ve ayrıca komisyon kararının alınmaması yerleşik
bir uygulamadır.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Talebimizi
karşılamadığınızı anlıyorum ama biz bu
konuda usul tartışmasında ısrarlıyız Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Ben usul tartışması
açmayacağım Sayın Gök. Sanırım burada benim kanaat
kullanma yetkim var. (CHP sıralarından Yok. sesleri)
Dolayısıyla, İç Tüzükün
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
İç Tüzükün 63üncü maddesine göre, bir usul tartışması
talebi dile getirildiğinde bu tartışmanın
açılması İç Tüzükün amir hükmü gereğidir. Eğer bu
konuda tartışma açmayacaksanız açmayacağınıza
dair tutumunuz hakkında usul tartışması açmak istiyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, sizi de dinleyelim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, bu
talep karşısında usul tartışması açmanız
gerekir, bu görüşteyim ve ancak bu oya başvurmak gerekirse oya
başvurabilirsiniz. Usul tartışması açmak gerekir diye
düşünüyorum.
BAŞKAN Peki, her iki grup başkan
vekilinin talebi doğrultusunda usul tartışması
açacağım. Yalnız, süreleri üç dakika olarak belirliyorum.
Dört konuşmacı belirleyelim.
LEVENT GÖK (Ankara) Tutumunuzun aleyhinde
konuşacağım efendim, aleyhinde istiyorum şu anda.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
BAŞKAN Sayın Kubat lehte
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Üzülerek aleyhte
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aleyhte
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri, usul
tartışmasını açıyorum; usul tartışması
açmamama ilişkin usul tartışmasını açıyorum.
Lehte Sayın Doğan Kubat.
Buyurunuz Sayın Kubat.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Pervin Buldanın, 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tali komisyonlarda görüşülmemesi nedeniyle
geri çekilmesiyle ilgili talebi yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, bu usul oyunlarıyla kanunu geciktirme
çabalarını tebessümle izliyoruz. Aslında, uygun bir
davranış olmadığını bu tartışmayı
başlatanlar da gayet iyi biliyorlar. Kanunlara ilişkin
eleştirilerimiz olabilir, engelleme tutumlarımız olabilir, bu,
geleneğimizde var ama bunun şu usulü zorlayarak, hüsnüniyet
kaidelerini de zorlayarak değil, gerçekten hukuka uygun biçimde, bize
yakışan budur diye düşünüyorum.
Ben elbette muhalefetin eleştirilerinin,
önerilerinin mutlaka göz önüne alınması gerektiği kanaatiyle dün
ve bugün Sayın Bakanımızın da katılımıyla,
ilk toplantıda bütün muhalefetin, bugünkü toplantıda da kısmen,
itirazda bulunan muhalif partilerin üyelerinden
arkadaşlarımızın görüşlerini dinlemek ve bunlardan
mümkün olanları kanuna aktarmak için önerge çalışmalarına
katıldım ve fayda da elde ettik bundan. Durum böyleyken Kanunun
tümünü bu saatte bırakalım, görüşmeyelim. demek gerçekten biraz
vicdanla bağdaşır bir tutum değil.
Usule ilişkin konuya gelince
Esas komisyona
havale sırasında, 23üncü maddeye göre Başkan tali komisyonları
da belirleyip havale eder. Tali komisyon on gün içerisinde görüşünü
bildirmezse veya 26ncı maddeye göre başkan, gündemi belirlemekle
görevli olduğundan, bunu gündeme almazsa esas komisyon görüşmelerini
devam ettirir ve komisyon raporunu hazırlayarak Genel Kurula sunar. Yani
tali komisyonun görüş belirtmemesi, Başkanın bu konuda Gündeme
almayacağım, görüşmeyeceğim. dedikten sonra ana komisyonun
çalışmalarını yaptırıp Genel Kurula havale etmesi
bu görüşmelerin yapılması için yeterli bir şarttır ve
bu şart gerçekleşmiştir.
Anayasaya aykırılık iddialarına
gelince: Anayasaya aykırılık iddialarıyla ilgili burada en
az 4 tane usul tartışması ben hatırlıyorum. Tümünün
Anayasaya aykırılığına ilişkin bir iddianın
dile getirilemeyeceği, maddeler üzerinde, 87nci maddenin birinci fıkrasına
göre, kanunlarda veya Tüzükte açıkça aksine bir hüküm yoksa tümünün veya
bir veya birkaç maddesinin Anayasaya aykırılığıyla
ilgili önerge verilebileceği ancak 88inci maddedeki açık hüküm karşısında
kanunun tümünün ancak hükûmet veya komisyon tarafından istenebileceği
ve bu nedenle maddeler üzerinde tek tek ancak Anayasaya
aykırılık önergeleri verilebileceği ve bu görüşmelerin
kanunun tümü görüşülürken zaten oylamasının
yapıldığı, Genel Kurulun gerekirse bunu reddederek
Anayasaya aykırılık iddialarını
karşılayabileceği ve bu nedenle, kanunun görüşmelerinde bir
sakınca olmadığına dair o tartışmalarda da Genel
Kurulun da karar verdiği bir içtihat hâline gelmiştir, bugün de uygulanacak
bir içtihat hâline gelmiştir.
Başkanın usul tartışması
açmaması doğruydu çünkü açık İç Tüzük ve usul, içtihat
hâline gelmiş teamüller varken bunu tekrar gündeme getirmenin, 4 tane, 5
tane usul tartışmasından sonra gündeme getirmemenin,
Başkanın tavrının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, Doğan Beye ek
süre verebilirsiniz, ben sevinirim yani.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Gerek yok
Başkanım.
BAŞKAN Bir dakika verebilirim Sayın
Kubat.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Bu sebeple Başkanımızın tutumu
doğrudur diyorum, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kubat.
Sayın milletvekilleri, aleyhte Ankara
Milletvekili Sayın Levent Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az önce burada konuşan AKP sözcüsü
Sayın Kubatın bizlerin İç Tüzük hükümlerinden faydalanarak bir
oyun yaptığımızı ve bunu tebessümle izlediklerini
ifade etmesini reddediyorum. Biz de AKP Grubunu ve Adalet Bakanını
endişeyle ve dehşetle izliyoruz. Korkumuz, Türkiyenin
çıkarlarıdır. Korkumuz, Türkiyenin çıkarlarının
AKPnin bu basiretsiz anlayışı ve yönetimi yüzünden Türkiyenin
itibar kaybetmesine engel olmaktır Sayın Kubat, siz herhâlde bunu anlayamadınız.
Ben de sizi endişeyle izliyorum. Biz hangi konuda size yapıcı
önergelerinizde yardımcı olmadık? Ama müsaade edin, bir önemli
konu, Bakan burada, AKPliler burada, ne olur bunu on beş gün sonra oturup
konuşsak da başka bir gün getirdiğimiz zaman hiçbir önerge
vermeden, üzerinde konuşma yapmadan eğer uzlaşırsak buradan
biz bunları iki saatte geçiririz. Hodri meydan! Kim uzatıyor? (AK
PARTİ sıralarından siz sesleri)
LEVENT GÖK (Devamla) Kim uzatıyor, kim
uzatıyor? Sizler uzatıyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Siz uzatıyorsunuz.
LEVENT GÖK (Devamla) Yani siz sayısal
çoğunluğunuzu zannediyorsunuz ki: Bir dayatmayla biz bunları
geçirebiliriz. Evet, sayısal çoğunluğunuz var, sayısal
çoğunluğunuz demek demokratik bir kanun yapmak değildir.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Sayısal
çoğunluk milletin çoğunluğu.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayısal
çoğunluğunuzla beraber siz Anayasayı çiğniyorsunuz,
İç Tüzükü çiğniyorsunuz, kanunları çiğniyorsunuz,
bunları zaten ifade ediyorsunuz değerli arkadaşlarım. İçişleri
Bakanı hakkında dün gensoru görüştük, kalkmış burada
daha önceki zamanlarda Ben Anayasayı tanımıyorum. diyor.
Anayasayı tanıma, yasaları tanıma, İç Tüzükü
tanıma, bizi tanıyacaksınız, bizi bileceksiniz, bizi
tanımak zorundasınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Biz bu ülkede milyonlarca kişinin oyunu aldık.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Ya, siz de
milleti tanıyacaksınız.
LEVENT GÖK (Devamla) Evet, siz sayısal
çoğunluğunuza güvenerek Her şeyi buradan geçireceğim.
anlayışında olamayacağınızı yaşayarak
göreceksiniz. Biz her türlü imkânı kullanacağız, sizi
yapıcı olarak uyarıyoruz: Ne var bunda, ne var bunda? Bugün
yarın zorlayalım, yasayı geçirelim. Ben de diyorum ki: Bütçe
görüşmelerinin sonuna kadar hukukçularımız, arkadaşlarımız
bir araya gelsin, bütçe görüşmesinin ertesi gün, Sayın Bakan,
buyurun, üzerinde uzlaştığımız,
anlaştığımız maddeleri kanunda bir günde geçirelim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasa gibi
yaparsınız yine.
LEVENT GÖK (Devamla) Bir günde geçirelim. Neden
çekiniyorsunuz, nedir bu aceleciliğiniz? Demek ki bu yasada da bir
kaçırma hadisesi var; bir şeyleri gizliyorsunuz, bir şeyleri
saklamaya çalışıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Buna izin vermeyiz. Buna izin vermeyeceğimizi bugün
yaşayarak göreceksiniz, yaşayarak göreceksiniz, zaten görüyorsunuz
da.
ALİM TUNÇ (Uşak) Görelim.
LEVENT GÖK (Devamla) Bu yasa bu şekliyle,
eğer sayısal çoğunluğunuzla geçerse Anayasa Mahkemesine de
götürürüz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de götürürüz, Avrupa
Birliğine sizleri şikâyet ederiz ama istiyoruz ki biz gelin burada
uzlaşarak bir yasa çıkartalım. Uzlaşmanın önüne engel
koymayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİM TUNÇ (Uşak)
Yapmadığınız iş değil.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) İşiniz
milleti Avrupaya şikâyet etmek zaten.
LEVENT GÖK (Devamla) Ben size yolu gösteriyorum,
yolu tarif ediyorum. Aklın yolu birdir. Eğer bizim
görüşlerimizi...
Sayın Başkan, ek süre rica ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın Gök.
ALİM TUNÇ (Uşak) Biz yolumuzu biliyoruz,
milletin çizdiği yoldan gidiyoruz, sizin göstermenize gerek yok.
LEVENT GÖK (Devamla) Bizim göstermemize gerek
olduğunu göreceksiniz. Öyle büyük konuşmayın.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Yolumuz milletin
yolu.
LEVENT GÖK (Devamla) Ülkeyi duvara
toslattınız, terör belasına çarptırdınız.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Sayenizde.
LEVENT GÖK (Devamla) Antidemokratik
uygulamaları Türkiyeye getirdiniz.
ALİM TUNÇ (Uşak) Senin genel başkan
yardımcının ne dediğini biliyoruz biz.
LEVENT GÖK (Devamla) Adalet Bakanı burada.
Cezaevleri doldu. Cezaevlerinin kapasitesi 180 bin, cezaevlerinde 181 bin
kişi var. Nerede kalıyor bunlar Sayın Bakan, kalkın
bunları bir anlatın.
ALİM TUNÇ (Uşak) Sen genel başkan
yardımcına bak.
LEVENT GÖK (Devamla) Ellerine almışlar
Sayısal çoğunluğumuz var
Yok öyle yaş dava, yok öyle
yaş dava.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bunlar ne demek ya,
nasıl bir üslup bu ya!
LEVENT GÖK (Devamla) Burada da milletin hukukunu
savunan bir Cumhuriyet Halk Partisi Grubu var; bu grubu dinleyeceksiniz, bu
grubun önerilerini dinleyeceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Biz bu
ülkeyi kolay kurmadık, size de kolay kaptırmayız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen mi kurdun bu ülkeyi?
LEVENT GÖK (Devamla) Yapıcı
önerilerimize varsanız biz de varız ama yoksanız biliniz ki kaya
gibi karşınızda durmaya hazırız. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gök.
Buyurunuz Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
Sayın Gök konuşmasında basiretsiz kelimesini
kullanmıştır bizim için.
LEVENT GÖK (Ankara) Evet, dedim.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) İfade ettiği
gibi, sataşmadan, 69a göre söz istiyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Pek
sataşma değil aslında yani, tespit.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben bütün AKP grubuna
söyledim, hepsinin de söz alması gerekir, bütün AKP Grubuna söyledim. Her
biriniz çıkın söyleyin bakalım, konuşun.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
21.- Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın, Ankara Milletvekili Levent Gökün usul görüşmesiyle
ilgili yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Grup
Başkan Vekili Sayın Gök böyle sesini yükselterek ve işaret
parmağını da böyle tutarak neyi kanıtlamaya
çalışıyor, anlamakta müşkülat çekiyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Kararlılık, kararlılık.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) Yani, buna herhâlde
hem suçlu hem güçlü derler. Bir taraftan diyeceksiniz ki: Yapıcı
eleştirilerimize itibar edin. Eyvallah. Arkasından da diyeceksin ki:
Bizi tanıyacaksınız, bizi belleyeceksiniz, bize şunu
yapacaksınız. Böyle bir şey olabilir mi ya? Bu mu
yapıcılık yani Sayın Gök?
LEVENT GÖK (Ankara) Ben size önerimi söyledim:
Bütçeden sonra bir günde geçirelim bunu.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) -
Yapıcılık buysa, doğrusunu söylemek gerekirse, biz
yapıcılığın gereğini bilmiyoruz.
Değerli arkadaşlar, demin bir şekilde
söylendi, eğer insanın niyeti üzüm yemekse bunun muhtelif yöntemleri
vardır; üzüm yenir bir şekilde, kara üzüm yenir, ak üzüm yenir.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Çalarsın
örneğin.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) - Eğer
bağcıyı dövmekse, bunun yöntemi Sayın Gökün
yapmış olduğudur, aynen şu işaret parmağımda
olduğu gibi.
Değerli arkadaşlar, biz bu yasayı
geçen hafta görüşmeye başladık.
LEVENT GÖK (Ankara) Parmağımdan niye
korkuyorsun? Senin TOMAların var, tankın var, benim de
parmağım var, ne olmuş yani? Ne olmuş,
parmağımdan ne korkuyorsun?
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) - Lafügüzaf, lafügüzaf.
Boş laf ya, başka bir şey değil, lafügüzaf. (CHP
sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Nesi boş laf, nesi
boş laf?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Grup
başkan vekiline boş laf demeyin Sayın Başkan.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) - Eğer o tank, o
top, mensubu olduğum milletin, devletin tankı, topuysa benim de
tankım, topum, sizin de tankınız, topunuz; neyse,
söyleyeceğim bu değil.
Arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biz
bu yasayı konuşmaya geçen hafta başladık, geçen hafta bu
maddeleri konuştuk. Cumhuriyet Halk Partisinin değerli
milletvekilleri, grup başkan vekilleri bu maddelerle ilgili grup önerisi
verdiler, konuşmalar yaptılar, maddelere katılıp
katılmadıklarını beyan ettiler. Fakat, bugün Sayın
Gökün yapmış olduğu, bir meşruiyet
tartışması yapmaktır. Bu yasayla ilgili bir meşruiyet
tartışması yaptırmayız, çalışmamıza
devam ediyoruz.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Konuşmasının
bütününde şahsımı hedef göstererek
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynen evet, doğrudan.
LEVENT GÖK (Ankara)
çok ağır suçlamalarda
bulundu, şahsıma sataşmadan dolayı söz hakkı
verilmesini talep etme hakkı doğurdu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yok böyle bir şey
ya.
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİM TUNÇ (Uşak) - Kürsüye çık,
şov yap.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne dedi?
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Doğrudan
sataştım gerçekten!
22.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Tokat
Milletvekili Coşkun Çakırın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iktidar MİTi arkasına almış,
Emniyeti arkasına almış; jandarması, ordusu, tankıyla,
topuyla zannediyor ki bizleri korkutacak, öyle bir şey yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİM TUNÇ (Uşak) Milleti de söyle,
milleti.
LEVENT GÖK (Devamla) Ben bu kürsüyü özgürce
kullanırım, nasıl konuşacağım konusunda da
sizlerle asla tartışmam.
TAMER DAĞLI (Adana) Ya oynuyorsun,
oynuyorsun.
LEVENT GÖK (Devamla) Ben burada yüreğimi
ortaya koyuyorum, sizler gibi çıkar ilişkisi içerisinde değilim.
(CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hadi oradan be!
LEVENT GÖK (Devamla) Nedir o Artvin Cerattepede
Cengiz Grubuna sağladığınız olanaklar, nedir onlar,
kalkın bunları anlatın.
TAMER DAĞLI (Adana) Oynama, oynama,
oynuyorsun.
LEVENT GÖK (Devamla) 25 bin nüfusun içeriye
girmesini engellediniz, dışarıya çıkmasını
engellediniz. Böyle bir tablo olabilir mi? Valiniz ortada, İçişleri
Bakanı ortada, Artvini perişan etmek için elinizden geleni
yapıyorsunuz. TOMAlarınızla, tanklarınızla, neyi
paylaşmak için?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Devletin onlar.
LEVENT GÖK (Devamla) Hangi rantı, nasıl
paylaşacaksınız? Onun kavgasını veriyorsunuz. Biz de
ülkeyi koruma kavgası veriyoruz.
Şimdi, kişisel verilerimizi vereceğiz
kurula, kurulun 3 üyesini Cumhurbaşkanı atayacak, 4 üyesini Bakanlar
Kurulu atayacak ve biz bu kurula güveneceğiz öyle mi, öyle mi
arkadaşlar? Hangi Cumhurbaşkanına güveneceğiz? Hangi
Bakanlar Kuruluna güveneceğiz?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Yüzde 52 oy var
orada!
LEVENT GÖK (Devamla) Hangi Bakanlar Kuruluna? (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTi sıralarından
gürültüler)
Bu tabloda Sayın Başkan Vekili,
parmağımdan niye korktun? Niye korktun?
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Korkmadım
Korkmadım
LEVENT GÖK (Devamla) Ben senin TOMAndan
korkmuyorum, sen benim parmağımdan niye korkuyorsun? O kadar korkak
mısın? (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Korkmadım, niye
korkayım?
LEVENT GÖK (Ankara) Kalk da konuş.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç
yakışmadı, hiç. Hiç yakışmadı.
LEVENT GÖK (Ankara) Yakışmadıysa
kalkın konuşun. Ben yakışmadığı zaman
kalkıp konuşuyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
biraz önce sayın grup başkan vekili konuşmasını
yaparken, Bu yasanın bu maddeleri üzerinde geçen hafta konuştuk,
sayın grup başkan vekili de
diyerek, geçen haftaki nöbetçi grup
başkan vekili olarak şahsımı kastederek, bu konuda beyan
etmediğim bir kanaati söylemiştir. 69un ilgili fıkrası
gereğince, bu konuya açıklık getirmem, cevap vermem gerekiyor
efendim.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
(CHP
sıralarından alkışlar)
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, iktidar partisi, muhalefet partisi,
bugün iktidar olunur yarın muhalefet olunur
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne zaman? Hiç
böyle bir şey olmaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
bugün muhalefet olunur
yarın iktidar olunur ama gerçekten uzaklaşmamak lazım.
Öncelikle şunu söyleyelim: 28 Şubat
sürecinden çok şikâyet edenlere, 28 Şubat sürecinde eğer sizin
çıkarmak istediğiniz bu kanun ve bu 6ncı madde olsaydı, o
zaman neler olurdu bir onu düşünmenizi tavsiye ederim. Kişilerin,
dinine, ırkına, mezhebine, giyim kuşamına, sosyal hayatına
göre fişlenebilmeleri için olanak tanıyan bir kanun.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yapmadılar
mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bugün bu kanunu ilelebet
iktidarda kalacakmışsınız inancıyla
çıkarıyorsunuz. Bugün bu kanunu, burada ortaya çıkacak olan
kurula, bugünkü Cumhurbaşkanı 3 tane, bugünkü Bakanlar Kurulu 4 tane
atayacak....
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Siz de gelin
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Muhalifleri izleyeceğiz,
sindireceğiz, işimize geldiği gibi bu verileri kullanarak
manipülasyon yapacağız, vereceğiz, havuz medyası
çarşaf çarşaf bunları ifşa edecek diye düşünenler
olabilir ama kanun böyle yapılmaz arkadaşlar. Bugün siz, İç
Tüzükten kaynaklanan hakların kullanımı konusunda bir şey
söylerken aklı olan, vicdanı olan, insafı olan bu Meclisin değerli
milletvekillerine İç Tüzükün 91inci maddesini açıp okumalarını
şiddetle öneririm.
Bugün sizin grubunuz bu yasama döneminde 6 tane
kanun geçirdi -uluslararası anlaşmalar dışında- 1i
geçici bütçe, 5 tanesi temel kanun ve bu 5 temel kanunun hepsi torba yasa ve bu
torba yasalar müzakereye olanak vermemek için çıkarılan yasalar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neden Özgür, neden?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Böyle, İç Tüzük 91, bunu
bin maddelik kanunlar için anlatıyor. 12 maddeyi 6-6, 2ye bölüp, bunu
temel kanun hâline getirip maddeler üzerinde kifayetimüzakere
imkânını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sabahtan beri kaç madde
görüşebildik, kaç madde görüşebildik?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım, müsaade
ederseniz
BAŞKAN- Tamamlayınız lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Maddeler üzerinde yeterince
müzakere imkânını tıkadıktan sonra, 900 maddelik bir kanun
varsa 30 tane 30 parçaya ayırın, bunların üzerinde, bölümler
üzerinde görüşün, ara maddelere önerge işlemi yapın. diyen
İç Tüzüke gidip de hile yaparsanız, desise yoluyla 12 maddelik
kanunu 6-6, 2ye bölüp 2 maddeye indirirseniz bu İç Tüzükten kaynaklanan
bir hakkın kötüye kullanımına karşı muhalefet
partilerinin gerek sataşma gerek usul tartışması gerek
taşı sıkıp suyunu çıkarıp millî iradenin
kendilerine yüklediği sorumluluğu yerine getirme konusundaki
hassasiyetlerine, iradelerine ve bu konudaki ısrarlarına saygı
duymalı, şapka çıkarmalı, bunun karşısında
oturup kalp gözüyle birazcık düşünmelisiniz.
Hepinize saygıları sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın milletvekilleri, Erzurum Milletvekili
Sayın Ilıcalının 60a göre, yerinden bir söz talebi
vardır, bir duyurusu var sanırım. Kendisine söz veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalının, vefat eden Mehmed Kırkıncı Hocaya
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Çok teşekkür ederim
Başkanım.
Erzurumun önemli şahsiyetlerinden Mehmed
Kırkıncı Hocanın vefatını az önce derin bir
üzüntüyle duydum. Burada da birçok milletvekilimizin
tanıdığı, Türkiyenin tanıdığı
Kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun.
Başımız sağ olsun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ilıcalı. Biz de kendisine Allahtan rahmet diliyoruz.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Pervin Buldanın, 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tali komisyonlarda görüşülmemesi nedeniyle
geri çekilmesiyle ilgili talebi yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Şimdi, söz sırası,
Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırıma aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, öncelikle usul hakkında söz almış
bulunmaktayım. Usul hakkında İç Tüzükün 63üncü maddesi:
Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı gündeme veya Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet, bir konuyu
öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait konular, diğer
işlerden önce konuşulur. Yani bu, bu anlamda, Sayın
Başkan, usule ilişkin sadece Sayın Gökün dile getirmiş
olduğu açıdan değil. Bakın, gerek Anayasa gerek 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu gerekse İç Tüzükte
ifade edildiği üzere, bakın Genel Kurulca kalkınma
planıyla ilgili görülen kanun tasarı ve tekliflerini kamu harcama
veya gelirlerinde artış veya azalışı gerektiren kanun
tasarı ve teklifleri Plan ve Bütçe Komisyonuna gelir. Şimdi, Allah
aşkına, burada değerli Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi
arkadaşlar var. Biz 4 ayrı torba yasa geçirdik. Bu torba yasalarda
Tarım, İçişleri, Millî Savunma, Çalışma
Bakanlığı, hatta Sayın Bakan sizin bakanlıkla ilgili,
bakın denetimli serbestlikle ilgili madde, torbanın içine
atılmıştı. Adalet Komisyonuna gelmeden Plan ve Bütçe
Komisyonuna geldi. Ne diyor? Bakın Kamuya getirilecek mali
artış veya azalışla ilgili bütün maddeler Plan ve Bütçe
Komisyonuna gelir.
Şimdi, Allah aşkına soruyorum
hepinize: Şimdi, bu kişisel verilerin saklanması için özel bir
server, özel bir otomasyon sistemi, bunun için personel veya -hani kişisel
verilerin korunmasının çok mahrem boyutları var- kriptolu bir
sistem alınacak mı alınmayacak mı? Bunun için bütçeden ek
ödeme çıkacak mı, çıkmayacak mı?
2016 Merkezi Yönetim Bütçesi geçti değerli arkadaşlar,
bütçeye bununla ilgili herhangi bir madde dercedilmemiş. Bunun parası
nereden gelecek?
CEYHUN İRGİL (Bursa) Örtülü ödenekten!
AHMET YILDIRIM (Devamla) Onun için, kesinlikle ama
kesinlikle, bakın, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmeden kişisel verilerin
saklanmasıyla, elde edilmesiyle ilgili iş ve işlemler
yapılamaz.
Bakın, küçümsemek istemem ama o kadar gereksiz
maddeler ilgili ihtisas komisyonlara gitmeden Plan ve Bütçe Komisyonuna
getirildi ki
Bakın, Anayasayı ilgilendiren, adaleti ilgilendiren
denetimli serbestlik sizin komisyona gelmiyor Sayın Bakan, o bile Plan ve
Bütçeye, size gelmeden gelip geçiyor çünkü bütçeye getireceği bir yük var.
Ee, siz bunu bedava mı yapacaksınız? Bunun otomasyonu olmayacak
mı? Allah aşkına, olmayacak mı? Ödeneği nereden?
Bütçesi nereden?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kanunda
yazıyor.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Kanunu okudum işte.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Oku, oku ya!
Başbakanlık bütçesinden
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bakın, hukukçusun ya
ama okudum işte.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Oku bak! Son
maddesine bak! Başbakanlık bütçesinden ödenecektir. diyor.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Ya, Allah
aşkına, herhâlde bu anlamda anlamak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Okumadan
konuşuyorsunuz!
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Yıldırım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ya, Plan
ve Bütçeden gitmesi gerekiyor, Başbakanlıkça ödenmesi önemli
değil.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bakın, benim ana
dilim Türkçe değil ama ben biliyorum; sizin ana diliniz Türkçe,
anlamadınız.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ana
dilde eğitim şart!
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Tekrar söylüyorum: Genel
Kurulca kalkınma planıyla ilgili görülen kanun tasarı ve
tekliflerini
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hangi
ödenekten olursa olsun Plan ve Bütçeden geçer.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bakın Kamu harcama
veya gelirlerinde artış veya azalışı gerektiren kanun
tasarı ve teklifleri Plan Bütçe Komisyonunda görüşülür. Ana diliniz
Türkçe değil mi?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sana mı
soracağız?
AHMET YILDIRIM (Devamla) Ee, anlamadınız
ikinci defa okudum.
Bunun için bu kanun, Plan ve Bütçe Komisyonuna
gelmeliydi. Bunu da Plan ve Bütçe Komisyonunda çalışan değerli
arkadaşlar çok daha iyi bilirler. Bundan daha az yük getirecek olan yasa
maddeleri getirildi, torbaya atıldı. Ee? Bu anlamda Plan ve Bütçe
Komisyonu görüşmeden bu yasanın buraya getirilmiş olması
gerek Anayasa 162-164e gerek 5018 sayılı Yasaya gerekse de İç
Tüzüke aykırıdır.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yıldırım.
Sayın Durmaz, sisteme girmişsiniz.
KADİM DURMAZ (Tokat) Evet, söz istedim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Durmaz, neyle ilgili
açıklama yapacaksınız?
KADİM DURMAZ (Tokat) Ben az önce Başkent
Hastanesine gittim.
BAŞKAN Bir saniye
Açalım mikrofonu
Sayın Durmaz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, ortak
bir akılla katkı sunarak yasaların çıkarılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; az önce Başkent
Hastanesine gittim. En son, başkentin göbeğinde, geriye doğru
bakıldığında da birçok istihbarat ve benzeri zafiyetlerin
olduğu patlama sonucu yaralanan bir aileyi ziyaret ettim. Ama küçük
çocuğun durumu oldukça zor, iki gözünü kaybetmek gibi bir tehlikeyle
karşı karşıya. Anne -sivil memur- bize şunu söylüyor
aynen: Ne olur, bu ülkeyi ortak akılla yönetme iradesini gösterin,
Türkiye o çatıyı izliyor. diyor. Ama burada gördüğümüz manzara,
çoğunluğun azınlığa tahakkümü gibi, demokrasilerin
ayıbı bir gidişi izliyoruz. Lütfen, herkes biraz daha dikkatli,
biraz daha karşısındakini yok saymadan, onu da bir değer
gibi görüp ortak akılla katkı sunarak bu yasaları yapalım
arkadaşlar, oldubittiye gelmesin, birazcık daha düşünelim, ne
olur.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Durmaz.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Pervin Buldanın, 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tali komisyonlarda görüşülmemesi nedeniyle
geri çekilmesiyle ilgili talebi yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Son konuşmacı, Manisa
Milletvekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe
Komisyonu ve diğer komisyonlara havale edilen tasarı ve tekliflerde
öteden beri alışkanlık hâline gelen bir yol var, daha
doğrusu, bir kötü alışkanlık var, bu da keyfîliktir. Plan
ve Bütçe Komisyonuna gelmesi gerektiği hâlde diğer komisyonlara zaman
zaman göndermeler olduğu gibi, asıl komisyonlara gitmesi
gerektiği hâlde Plan ve Bütçe Komisyonuna da gönderildiği oluyor gerek
tasarılarda gerekse tekliflerde. İktidar partisi de bunu maalesef
öteden beri bir alışkanlık hâline getirdi ve bir keyfîlik var,
bir gerekçe de sunulmamıştır bugüne kadar. Yani Plan ve Bütçe
Komisyonuna gelmesi gereken bir tasarı, niye diğer bir komisyona
gitmiştir veya tam tersi durumlarda; en çok usulle ilgili yaşanan
tartışmalardan birisi de budur. Şimdi, bu tasarının
mutlaka tali komisyonlarda da görüşülme mecburiyeti vardır.
Şimdi, 26ncı maddeyi yorumlarken komisyon
başkanının sözleri dikkat çekiciydi. Komisyonlar kendi
başkanlarınca toplantıya çağrılır. diyor. Orada
Çağırmayabilir. anlamında bir yorum yaptı,
Çağrılmayabilir. diye bir durum söz konusu değil. Bu
çağırmaya bir mecburiyet vardır. Ki genelde usul olarak da
aslında usulen çağrılmıştır. Ama toplantı
yapılmıyor ve gündeminde hiçbir iş olmadığı hâlde
işlerinin de yoğunluğunu gerekçe göstererek görüşmeyi de
reddedebiliyor tali komisyon. Bu, doğru değildir. Bu, açıkça
İç Tüzük hükümlerinin ihlalidir. O nedenle bunu hoş görmek mümkün
değil. Bu, ne iktidara yarar ne de muhalefet olarak gözden ırak
tutulacak bir konudur. Burada teamül filan yoktur. Eğer hüküm açıksa
bu açık hüküm uygulanır. Şimdi, kapı açıksa bacadan
girilir mi? Kapıdan girilir. Dolayısıyla, bacadan girmeye
çalışmak doğru değildir. Bu İç Tüzük hükümlerini
doğru ve keyfîlikten uzak bir şekilde uygulamakta büyük fayda var.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak tasarı
görüşülmesin veya uzatalım diye bir görüşümüz
olmadığı gibi, yani hemen aceleyle getirelim, işte bu gece
çalışalım, sabaha kadar hemen çıkaralım
anlayışını da kabul etmek mümkün değildir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Efradını cami,
ağyarını mâni, dört başı mamur bir yasa yapmak gibi
bir yükümlüğümüz vardır. Bunu da uhuletle, suhuletle yerine
getirmemizde ve dayatmalara başvurmaktan kaçınmakta fayda
vardır. Buna özen göstermemiz gerekir. İşin gereğini ve
özünü kaybetmeden bu çalışmaları yürütelim diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Sayın milletvekilleri, konuşmalar
tamamlanmıştır.
Usul tartışması açmama
şeklindeki tutumumda bir değişiklik olmamıştır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baydemir.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Şu
anda üzerinde tartışma yürüttüğümüz yasanın kendisi, Avrupa
Birliği uyum sürecinin sözüm ona bir parçasıdır.
LEVENT GÖK (Ankara) Osman Bey, duyulmuyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman
mikrofonu açabilir misiniz?
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Ve bu
yasa, şu anda üzerinde tartışma yürütmüş olduğumuz
yasa ve usul tartışmalarının özünde de bu yasa, Avrupa
Birliğine uyum sürecinin bir parçası olarak ele
alınmalıdır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, mikrofonu açabilirseniz
BAŞKAN Sayın Baydemir, yerinize oturun,
mikrofonu açalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi maddeye göre söz
veriyorsunuz Sayın Başkan? Grup başkan vekili değil
beyefendi. Hangi maddeye göre izin verdiniz öğrenebilir miyiz?
BAŞKAN 60a göre size yerinizden söz
vereceğim Sayın Baydemir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle istemedi Sayın
Başkan. 60a göre bir durum yok Sayın Başkan.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Söz
talep eden her milletvekiline Meclis başkan vekili söz verir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kaç dakika verecek onu da
öğrenelim.
BAŞKAN Bir dakika.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Söyleyeceği sözü var diye Başkandan talepte bulunmuş Sayın Grup
Başkan Vekili. Ayıptır ya!
BAŞKAN Sayın Baydemir, buyurun.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, şu anda üzerinde tartışma yürütmüş
olduğumuz yasa, sözüm ona Avrupa Birliği uyum sürecinin bir
parçası ve Türkiyenin mevzuatının Avrupa Birliğine
uyarlanması çabasıdır. Oysaki bu yasa, Avrupa Birliği Uyum
Komisyonuna gelip, orada istişare edilip Avrupa Birliği
normlarına uygun olup olmamasının denetlenmesi
yapılması gerekirken, komisyona gelmemiştir. Şu anda AB
Uyum Komisyonu üyesi olan arkadaşlarımın bazıları da
Genel Kuruldadır. Bu itibarla da İç Tüzük 63e göre usul tartışmasını
açmanızı diliyoruz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani
görüşülemez, AB Uyum Komisyonunda görüşülmeden.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - AB Uyum
Komisyonunda görüşülmemiş bir yasanın, AB uyum sürecinin bir
parçası hâline dönüştürülmesi kanuna karşı bir hiledir;
kanunun ruhuna, felsefesine aykırıdır.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Baydemir.
Sisteme giren Sayın Köksal var.
Buyurunuz Sayın Köksal.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarın Hocalar ilçesinin Çalca köyünden
şehit Mustafa Hakan Kaçara Allahtan rahmet dilediğine ve ülke kan
gölüne dönmüşken AKPli bakanların neden istifa etmediğini merak
ettiğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Öncelikli olarak
seçim bölgem Afyonkarahisar ili Hocalar ilçesi Çalca köyünden şehidimiz
Mustafa Hakan Kaçara Allahtan rahmet; ailesine, yakınlarına
sabırlar diliyorum.
Bu ülke kan gölüne dönmüşken, şehirlerde
bombalar patlıyorken, bu kadar çok şehit verilirken hâlâ daha merak
ediyorum, bir tane vicdan sahibi, vicdanı sızlayan bir AKPli vekil
ya da bakan yok mudur ki istifa edecek, yeter artık bu gidişata dur
diyecek, bunu çok merak ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET UZER (Gaziantep) Sen istifa et!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bunu defalarca
söylemeye devam edeceğim ki bu ülkede terörle mücadele devam ederken,
sadece birilerinin çıkıp, özellikle bir parlamenterin çıkıp
her yaşanan olayda bir suçlu araması, bir istifa
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, grup
başkan vekiliniz konuşuyor, dinleyelim lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bakın, bunu
defalarca söylemeye devam edeceğiz, terörle mücadele devam ederken
yapılması gereken tek şey vardır; birlik, beraberlik ve
yekvücut içerisinde ülkemiz
Özellikle de bunun Parlamentoda
yapılması lazım. Bir milletvekili olarak çıkıp bunun
tekrar tekrar söylenmesini ve sürekli suçlu arama arzusu içerisinde bu
söylemlerin dillendirilmesini kınıyorum, şiddetle
kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ülkemizi ve Parlamentoyu da birlik ve
beraberliğe, dirliğe ve teröre karşı mücadelede tek ses
çıkarmaya davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın İnceöz.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Gök.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ya, bunda alınacak bir şey yok Levent Bey.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Terörist cenazelerine giden milletvekilleri var.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Tabii, asıl onları gelip burada kınamak lazım,
istifa çağrısı yapana kadar.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
sayın AKP grup başkan vekili Niçin ikide bir siyasi sorumlu
arıyorsunuz, istifa istiyorsunuz? diyor. Herhâlde şu Anayasayı
açan herkes bilir ki Türkiyedeki bütün siyasal sorumluluk Hükûmetin
üzerindedir. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar) Yani, muhalefet mi sorumludur değerli
arkadaşlarım?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Suçlu aramak
yerine, teröre karşı ortak tavır sergileyin.
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdi, bu Hükûmet terör
karşısında asla konuşacak lafı olmayan bir hükûmettir,
asla.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ya, PYD terör örgütü
değildir. diyen sizin genel başkanınız.
LEVENT GÖK (Ankara) Biz burada dün
İçişleri Bakanına o kadar ağır eleştiriler
getirdik, kalkıp tek bir cümle dahi söyleyemedi. Böyle bir siyasal tablo
içerisinde ölen gencecik askerlerimizi, gencecik polislerimizi o çatışma
ortamına sürenler bilsinler ki bu AKP Hükûmetinde askerliğini para
karşılığında yapan bakanlar var, AKP Hükûmetinde
çocuklarını askere göndermeyip parayla askerlikten kurtaran bakanlar
var!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sizin genel
başkanınız YPG terörist örgüt değildir. diyor. Hiç
rahatsız olmuyor musunuz? YPG terör örgütü değildir. diyor ya.
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdi bizim
isyanımız bunadır. Gariban çocuklar, yoksul çocuklar
çatışmada ölecek, AKPnin bakanları bedelli askerlik yapacak,
bakan çocukları bedelli askerlik yapacak, kimi İtalyaya gidecek,
kimi en rahat yerlere gidecek, garibanlar ölecek!
KASIM BOSTAN (Balıkesir) Senin grubunda kaç
tane var çocuğuna parayla askerlik yaptıran?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Kendi grubuna
konuş.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Polislere küfreden
adamsın sen!
LEVENT GÖK (Ankara) Elbette bunun siyasal
sorumlusu sizsiniz. Kim olacak bunun siyasal sorumlusu?
Arkadaşımız çok da haklı bir konuya parmak
basmıştır. Türkiyede olup biten bütün olumsuzlukların
müsebbibi bu iktidardır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
provokatörlere izin mi vereceksiniz?
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Gök.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Terör üzerinden siyaset
yapmayın, size buradan ekmek çıkmaz. (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
ÖMER ÜNAL (Konya) Sayın Başkan, böyle
bir usul yok. Gündeme geçebilir miyiz?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Var,
var. İç Tüzükü oku, var böyle bir usul, var.
ÖMER ÜNAL (Konya) Ne diyorsun?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baydemir.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, bizim talebimiz hem Sayın Bakandan hem de
Komisyondan. Demin ifade etmiş olduğum husus çerçevesinde AB Uyum
Komisyonuna yasanın çekilmesi. Eğer bu konuda Komisyon ve Sayın
Bakanın beyanları retse ve talebimize katılmıyorlarsa ek
talebimiz olacak.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sizin de
onu sağlamanız lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Baydemir, sanırım
bu konuyla ilgili Komisyon üyesi açıklama yapmıştı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Seksen defa yaptı
Sayın Başkan.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) AB Uyum
Komisyonuyla ilgili yapmadılar Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Komisyon üyesine söz
verelim. AB Uyum Komisyonuyla ilgili bir talep var, açıklama ihtiyacı
var.
Buyurunuz.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, ben biraz evvel
önceki oturumda bu noktadaki bütün açıklamalarımı
yapmış bulunmaktayım. Herhangi bir ilave yapacak durum söz
konusu değildir. Kaldı ki siz, bu oturumun başında
kürsüdeki yerinizi aldığınızda benim de tam
açıklamalarımı teyit edecek nitelikte açıklamalarda
bulundunuz. Herhangi bir şek, şüphe söz konusu değildir. Kanuna,
kaldığı yerden görüşmelere devam edilmesi gerekmektedir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Devam edelim
Başkanım, niye bekliyoruz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, İç
Tüzükün 73üncü maddesinde kanun tasarılarının havalesine
oturumun başında itiraz edilebileceği belirtilmiştir. Söz
konusu maddede geçen oturumun başında deyimi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi uygulamasında komisyonlara havalenin Gelen Kâğıtlara
girdiği tarihten sonraki ilk oturum olarak anlaşılmaktadır.
Havaleye itirazlara ilişkin yapabileceğim bir şey
bulunmamaktadır.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Demokratik teamüllerden hareketle İç Tüzükün 63üncü maddesi çerçevesinde
usul tartışması talebimi iletiyorum.
HİLMİ BİLGİN (Sivas)
Hakkın kötüye kullanımı var Sayın Başkanım.
6ncı maddeye gelmişiz, akılları yeni mi
başlarına geldi? 6ncı maddeye gelene kadar
düşünmemişler mi bunu?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ne
alakası var?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, bu, usul tartışmasına konu olabilecek bir konu,
itiraz değildir. Hayret bir şey ya!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, usul tartışması talebimiz var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
gündeme devam edebilir miyiz lütfen.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.57
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati:23.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
117
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı (1/541) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
117) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Sayın milletvekilleri,
şimdi 6ncı madde üzerinde birisi Anayasaya aykırılık
önergesi olmak üzere toplam dört önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin (3)üncü ve (4)üncü
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İlknur İnceöz Mehmet Doğan Kubat Osman Aşkın Bak
Aksaray İstanbul İstanbul
Halis Dalkılıç Necdet Ünüvar Ahmet Gündoğdu
İstanbul Adana Ankara
(3) Birinci fıkrada
sayılan sağlık ve cinsel hayat dışındaki
kişisel veriler, kanunlarda öngörülen hallerde ilgili kişinin
açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak
kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik,
tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi,
sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve
yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan
kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin
açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
(4) Özel nitelikli
kişisel verilerin işlenmesinde, ayrıca Kurul tarafından
belirlenen yeterli önlemlerin alınması şarttır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesinin (4)üncü
fıkrasındaki tarafından ibaresinden sonra gelmek üzere ilgili
kurum ve kuruluşlardan alınacak hukuki, teknik ve güvenlik
tedbirlerine ilişkin görüşler çerçevesinde ayrıntılı
olarak ortaya konulacak ve hiçbir güvenlik zafiyeti oluşturmayacak
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Baki Şimşek Nuri Okutan İsmail Faruk Aksu
Mersin Isparta İstanbul
Erkan Haberal İsmail Ok Kamil Aydın
Ankara Balıkesir Erzurum
Arzu Erdem
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Bedia Özgökçe Ertan Meral Danış
Beştaş
Diyarbakır Van Adana
Osman Baydemir Mahmut Celadet Gaydalı Mizgin Irgat
Şanlıurfa Bitlis Bitlis
BAŞKAN Şimdi
okutacağım önerge Anayasaya aykırılık önergesidir,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesinin, Anayasanın 20nci
maddesine aykırı olduğundan tasarı metninden
çıkarılmasını talep ediyoruz.
Özgür Özel Aytuğ
Atıcı Musa
Çam
Manisa Mersin İzmir
Mahmut Tanal Tahsin Tarhan Cemal Okan Yüksel
İstanbul Kocaeli Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında Eskişehir
Milletvekili Sayın Cemal Okan Yüksel.
Sayın Yüksel, süreniz beş dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işte tasarının en
önemli maddesine, kamuoyu ve grubumuz tarafından bu yasanın
fişleme yasası olarak nitelendirilmesine sebep olan maddeye geldik,
6ncı madde. Bu maddeyle ilgili, biz, biraz önce bir Anayasaya
aykırılık iddiasında bulunduk. Gerçekten de 2010 senesinde
Anayasamızın 20nci maddesine eklenen fıkraya çok
aykırı bir şekilde geçirilmek isteniyor ama herkesin de
hakkını teslim etmek gerek, Sayın Bakan ve Adalet Komisyonu
Başkanıyla uzun süren müzakereler sonucunda bu maddede bir değişiklik
önergesi vereceklerini öğrenmiş bulunuyoruz.
Önerge metnine baktığımızda,
olumlu buluyoruz fakat kesinlikle yeterli değil, şöyle ki: Bu kanun
tasarısı gündeme gelmeden önce Ceza Yasamızın 135inci
maddesi kişisel verilerle ilgili mutlak bir koruma getirdi. İzninizle
ben bu maddeyi aynen okumak istiyorum. 135inci madde der ki: Kişilerin
siyasi, felsefi veya dinî görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka
aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına,
sağlık durumlarına ve sendikal bağlantılarına
ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki
fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Bunun cezası bir
ila üç yıldır ve mutlak bir yasaklamayı getirir; güzel, iyi bir
gelişme.
Şimdi, elimizdeki tasarının
6ncı maddesine dikkatinizi çekmek istiyorum. 6ncı maddenin birinci
fıkrasında diyor ki: Kişilerin ırkı, etnik kökeni,
siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ve diğer
inançları, kılık kıyafeti devam ediyor- cinsel hayatı
gibi biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel verilerdir.
Evet, güzel, tanımlama iyi. Sonra da diyor ki: Özel nitelikli
kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmadan
işlenmesi yasaktır. Bu da olumlu. Fakat bu kanun istisnalardan
yamalı bohçaya döndüğü için
Parantez içinde söylüyorum, hukukçu
olmayan milletvekilleri için; istisnalar, o kanunla korunmak istenen hukuki
yararın kalbine saplanmış hançerlerdir. Bir kanunda ne kadar çok
istisna olursa o hukuki yarar o kadar korumasız kalır. Sonra
altında bu istisnasını getiriyor, diyor ki mana olarak: Kişinin
açık rızası olmasa dahi kurul yeterli önlemleri alırsa bu
bilgiler işlenebilir. Hangi kurul? Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulu tarafından atanan kurul. Hangi yeterli önlemler? Tanımı
yok. İşte bu, fişlemeye neden olacak maddedir arkadaşlar.
Hangi birimiz kılık kıyafetimizin,
dinimizin, mezhebimizin ya da cinsel hayatımızın bir yerlere
veri olarak kaydedilmesini kabul eder? Bunu kabul eden
arkadaşımızın kendi özeline saygısı yoktur. Bu
yasa bu madde yüzünden bir fişleme kanunudur ve bununla ilgili
verdiğimiz değişiklik önergesinde, mutlak nitelikteki
kişisel veriler olarak dinimizin, mezhebimizin, kılık
kıyafetimizin, cinsel hayatımızın kişinin açık
rızası olsa dahi işlenemeyeceğini teklif ettik.
Sevgili arkadaşlar, bunu sadece biz
söylemiyoruz. Bir vatandaşımız Genel Başkanımıza
bir e-mail atmış, vatandaşımız aynen şunu
söylüyor, okuyorum: Sayın Başkanım, sizden öncelikle arz
ediyorum, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısına
elinizden geldiği kadar karşı çıkın lütfen. Bunlar,
siz Anayasaya aykırı. deseniz bile ve mahkemeye gitseniz de
hepimizi aykırıdır kararı çıkana kadar
fişleyecekler, sonrası başkanlık hayallerinin
gerçekleşmesidir.
Sizden ricam, 2 pırlanta gibi
yetişmiş çocuğum var, ne olur bir şeyler yapın da
onlara karanlık bir gelecek bırakmayalım.
Sevgili milletvekilleri, keser döner sap döner, gün
gelir hesap döner. Bir an düşünün, bu kurul üç sene önce kurulmuş
olsaydı, başında da sizin paralel yapı diye tabir
ettiğiniz yapıdan bir kişi olmuş olsaydı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) Sayın
Başkan, tamamlıyorum, bir dakika
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız
Sayın Yüksel.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla)
şimdi her
birinizi un ufak ederdi. (CHP sıralarından alkışlar) Cinsel
yaşamınızdan, kılık kıyafetinizden, mezhebinizden
hiçbir şey kalmazdı, bu sıralarda oturamazdınız,
halkın içine çıkacak yüzünüz olmazdı, aynı şekilde
bizim de olmazdı.
Derler ya, Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk
sahibi? Bu iktidar size sonsuza kadar nasip değil, yarın
başkası gelir, sizin çıkardığınız kanundan
sizi fişler, işte, o zaman da sizin hakkınızı korumak
Cumhuriyet Halk Partisine düşer.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yüksel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mizgin
Irgat (Bitlis) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bitlis Milletvekili
Sayın Mizgin Irgat.
Sayın Irgat, süreniz beş dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adalet Bakanımızın huzurunda, aslında
kişisel verilerle ilgili çokça tartışılacak olan bu
yasanın en tehlikeli maddelerinden olan 6ncı maddeye geçmeden önce
yaşam hakkıyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Şu an
Surda yaşanan olaylarda hastaneye gönderilmeyen insanların,
vatandaşların sağlık durumuna ilişkin, yaşam
hakkına ilişkin Bakanlık olarak nasıl bir tedbir
almayı düşünüyorsunuz? Yani, kişisel verilerini
alacağımız insanların bence yaşam hakkı her
şeyden önce geliyor. Dolayısıyla da şu an Surda çocuk,
yaşlı, kadın, sayısız insan hastaneye
ulaşmayı bekliyor. Dolayısıyla, bu yasadan önce,
kişisel verilerin toplanması kaygısından önce Bu
insanları nasıl yaşatırız?ı
tartışmamız gerekiyor. Bu Meclisin öncelikli görevi budur ve
Hükûmetin de öncelikli görevi budur. Dolayısıyla, burada bu
soruları sormak istiyoruz: Diyarbakırla ilgili, bölgeyle ilgili plan
ve programınız nedir? Hukuki dayanağı olmayan sokağa
çıkma yasağı adı altındaki hukuksuzluk ne kadar
sürecek? Bundan ne sonuç almayı bekliyorsunuz? Bunlar bizim
cevaplandırılmasını istediğimiz sorulardır.
Yasaya geçerken, benden önceki konuşmacı
dile getirdi, evet, biz de alt komisyonda her maddeye ilişkin
görüşlerimizi dile getirdik. Burada geçen özellikle rızaya
ilişkin, yazılı hâlde olması gerektiği yönündeki
önerimiz aslında alt komisyonda kabul edilmişti, fakat burada şu
an basılı hâle gelen tasarıda biz yazılı
kısmın da çıkarılmış olduğunu görüyoruz.
Şimdi, yasanın lafzına
baktığımızda, kişilerin ırkından,
inancından, dininden, mezhebinden, sağlığı, cinsel
hayatı vesaire vesaire önünüzde duruyor. Bütün bunlar kişisel veri
sayılıyor. Ardından, bunların işlenmeyeceği dile
getiriliyor. Hemen arkasından bir istisnayla Şu şu durumlarda
şu veriler işlenir. deniyor. Yani, bu yasanın ruhu gerçekten
özgürlüklere aykırı bir şekilde hazırlanmış, en
başta, amaç kısmında da açıklamıştık. Temel
hak ve özgürlükleri koruma adı altında
çıkarıldığı iddia edilen bu yasa, temel hak ve
özgürlükleri askıya alan, yok eden, evet, insanları fişleyen bir
yasa olarak şu an önümüze getirilmiş ve
tartışılıyor.
Arka tarafta, müzakere masasına biz de oturduk.
Orada, evet, birtakım şeyler yapılmaya
çalışılıyor, özellikle sağlık alanındaki
verilerle ilgili. Ama, yukarıda uzunca açıklanan kişisel veri
tanımının içinde yer alan, etnik kökenden tutun da bütün genetik
verilere kadar olan kısmı biz istisnalardan çıkarmadık.
Dolayısıyla da bu yasa metni, bu tasarı bu hâliyle
yasalaşırsa ileride ayrımcılığa uğramayan,
fişlenmeyen, zarara uğramayan, genetik verisi, özel yaşamı
hangi ülkede, nerede çıkacağı bilinmeyen, vahim bir durumla
karşı karşıya kalacağız.
Anayasanın 20nci maddesi çok açık; bu
konuda, çok açık bir şekilde bu verilerin temel hak ve özgürlükler
bağlamında korunması gerektiğine vurgu yapar, aynı
anda TCKnın 135 ve devamı maddelerinde bunu yasal düzenlemeye
almış ve cezai müeyyideyle yasalaştırmıştır.
Dolayısıyla, biz bu metinle yani
6ncı maddede hem Anayasaya hem Türk Ceza Kanunundaki ilgili maddelere
hem ilgili direktif maddesine aykırı bir düzenleme yapıyoruz.
Biz insanların özel hayatını kamuya açıyoruz.
İnsanların en mahremini bütün dünyaya, bütün kıtalara, bütün
insanlara açıyoruz. Dolayısıyla da ticari kaygıyla
hazırlanmış, istihbari bir niyetle hazırlanmış bu
yasa tasarısının bu sorunlu maddesi bu hâliyle
yasalaşırsa biz bunun altında kalırız diye
düşünüyorum. Bu yasa maddesinin bir bütünel değişmesi
gerekmektedir.
Biz bu verileri neden işleyeceğiz?
Birisinin nasıl giyindiği, hangi mezhebe sahip olduğu, ne
düşündüğü, özel hayatı bizi neden ilgilendirir?
Dolayısıyla da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Sayın
Başkan, toparlayacağım.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Irgat.
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Burada, kurulun
yeterli önlem almasından bahsedilmekte. Zaten varlığı,
çalışma tarzı, oluşum şekli sorunlu olan bu kurulun
alacağı yeterli önlem nedir? Bu, açıkça
yazılmalıdır. Yapacağı önlem nasıl olacak?
Kişinin açık rızasından bahseder. Bu açık
rızayı nasıl alacaksınız? Sözle mi
alacaksınız?
Dolayısıyla da burada, bu eksikliklerin
tamamının yasadan çıkartılması gerekiyor. Bu yasa
tasarısının tamamen, bir bütünel
tartışılması gerekiyor. Ve temel hak ve özgürlüklere
saldırı niteliğinde olan bu hususların da yasa metninden
çıkarılması gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Irgat.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesinin (4)üncü fıkrasındaki
tarafından ibaresinden sonra gelmek üzere ilgili kurum ve
kuruluşlardan alınacak hukuki, teknik ve güvenlik tedbirlerine
ilişkin görüşler çerçevesinde ayrıntılı olarak ortaya
konulacak ve hiçbir güvenlik zafiyeti oluşturmayacak ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nuri
Okutan (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde, Isparta Milletvekili
Sayın Nuri Okutan.
Süreniz beş dakika Sayın Okutan.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
NURİ OKUTAN (Isparta) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; herkesi saygıyla, hürmetle
selamlıyorum.
Esasen, benim de -maalesef- burada hemen her söz
alanın da ifade ettiği gibi, bu kanun ülkemiz için, hepimiz için çok
önemli ama bu kadar önemli olmasına rağmen, başta, usulle ilgili
sanki hafife alır, çabuk geçiştirir bir yaklaşımla ele
alınması beni de fevkalade üzüyor. Ayrıca, yaklaşık
otuz yıllık devlet tecrübem var, mülki idare amirliği
yaptım, ilçelerde kaymakamlık, illerde valilikler yaptım, bu
akılla da baktığımda, hakikaten çok dikkatli kullanılması
lazım geldiğini düşünüyorum. Bir taraftan yirmi yedi yıl bekleyeceksiniz
ilk gelişinden buraya kadar -ve bunun on dört yılı Hükûmetin
dönemi- bu olgunlaşması bakımından belli ki
lazımdı ama diğer taraftan, şimdi bir oldubittiye getirip
buradan çıkarılacak gibi duruyor. Ayrıca, kanaatimce, bunun
Hükûmetin siyasi iradesi tarafından da çok irdelenmediği, bir tür bir
çeviri vesaire, filanla gelip hızlı bir şekilde
yasalaşması sağlanacak gibi bir yaklaşım var.
Burada şunu iletelim: Bir taraftan, buna
ihtiyaç var, bu yasaya ihtiyaç var, bunun behemehâl
çıkarılmasına ihtiyaç var çünkü artık hizmetler gerek
devlet tarafında gerekse özel sektör tarafında bilişim
sistemleri tarafından yürütülüyor ve hem vatandaş olarak bizler hem
diğer tüketiciler için bunu bilişim atmosferinde üretmek kadar
tüketmenin de kolaylığı sağlanıyor ama böyle bir
kolaylık aynı zamanda dikkatli olunmayı da zaruri
kılıyor. Hem bu bilgilerin tutulması hem korunması hem de
denetlenmesi bakımından bu kanun geç bile kalınmış bir
kanundur ve derhâl çıkarılmalıdır. Ama, bilhassa bu
istisnalarla durumun vahameti ortadadır, bunun muhakkak düzeltilmesi
lazım. Devlet aklıyla kişilerin kıyafetlerinin
tutulmasının ne anlamı var, kişilerin siyasi
görüşlerinin tutulmasının ne anlamı var? Ben, bugün,
şimdi buradayım, belki yarın yeni bir düşünceye, yeni bir
felsefi inanışa geçebilirim. Bunun tutulmasının gerekçesi
nedir? Buna, böyle bir devlet anlayışı içerisinde ihtiyaç var
mıdır? Esas bunları belki de tartışmak lazım.
Ama, şunu da ifade edelim: Modern, güçlü bir devlet bu bilgileri edinecek,
edinirken de Anayasada temel hak ve hürriyetlerin, temel kişi
haklarının korunması bakımından da, garanti
altına alınması bakımından da çok dikkatli
davranılması icap eder. Ben bu hassasiyeti şunun için önemsiyorum:
Şimdi, kamu bilgilerinin bile korunamadığı bir ülkede
yaşıyoruz yani esas bunun üzerinde durmak lazım. Bu ülkede
Başbakanın odasına böcek konuldu ve Başbakanın
odası dinlendi, Başbakan dinlendi. Bu ülkede MİT
Müsteşarı, Dışişleri Bakanı ve Genelkurmay
İkinci Başkanının konuşması dinlendi. İçinde
ne konuşuluyordu, ne yapılıyordu filan önemli değil. Bana
göre, bir devlet aklıyla baktığınızda, bunun kendisi
büyük bir vahamet. O bakımdan, kamunun sahip olduğu bilgilerin
birtakım başka ülkelerin intelligencelarının eline
geçtiği bir dönemde, burada bilhassa muhalefetin ve bütün
vatandaşlarımızın bu hassasiyetini normal
karşılamak icap eder. O bakımdan, bunun dikkatli
kullanılması bir taraftan bu bilgilerin getireceği bu sistemin
Yani ne yapılıyor? Zaten ortada var, telefonlarımız var,
şimdi herkes pazarlama bilgileri olarak bunları kullanıyor,
bunun kontrole alınması doğru bir şey ama bu doğru
bilgileri alırken istisnalarla kişi hak ve hürriyetlerini,
kişisel bilgilerini, özel hayata yönelik kişisel bilgilerini izni
olmadan başka birisine vermek de büyük bir vahamet gibi gözüküyor. Bir
önerge verildi, bu önergede zannediyorum, bence bunu düzeltme fırsatı
var.
Bu duygularla inşallah, memleketimize ülkemize
hayır olur diyorum. Herkesi saygıyla hürmetle selamlıyorum
efendim tekrar. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Okutan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının
6ncı maddesinin (3)üncü ve (4)üncü fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İlknur
İnceöz (Aksaray) ve arkadaşları
(3) Birinci fıkrada
sayılan sağlık ve cinsel hayat dışındaki
kişisel veriler, kanunlarda öngörülen hallerde ilgili kişinin açık
rızası aranmaksızın işlenebilir. Sağlık ve
cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu
sağlığının korunması, koruyucu hekimlik,
tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi,
sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve
yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan
kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin
açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
(4) Özel nitelikli
kişisel verilerin işlenmesinde, ayrıca Kurul tarafından
belirlenen yeterli önlemlerin alınması şarttır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılıyoruz Başkanım.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Başkanım,
hangi görüşle takdire bırakıyor, uygun görüşle mi? Onu
söylemesi lazım Komisyonun. Uygun görüşle mi?
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmacı
yok sanırım.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, maddede belirtilen istisna
kapsamının açıklığa kavuşturulması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Yapılan değişiklik doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.42
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, 2'nci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Genişletilmiş Bilgi Değişimi Yoluyla Uluslararası
Vergi Uyumunun Artırılması Anlaşması ve Eki Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Genişletilmiş Bilgi
Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun
Artırılması Anlaşması ve Eki Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/310) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 6) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 6
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının soru-cevap işlemine
geçeceğiz.
Soru soracak milletvekili? Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AMERİKA
BİRLEŞİK DEVLETLERİ HÜKÜMETİ ARASINDA
GENİŞLETİLMİŞ BİLGİ
DEĞİŞİMİ YOLUYLA ULUSLARARASI VERGİ UYUMUNUN ARTIRILMASI
ANLAŞMASI VE EKİ MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 29 Temmuz
2015 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Genişletilmiş Bilgi
Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun
Artırılması Anlaşması ve eki Mutabakat
Zaptının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde gruplar
adına söz isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa
Milletvekili Sayın Kadir Koçdemir.
Buyurunuz Sayın Koçdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KADİR KOÇDEMİR (Bursa)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin
başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada, bir uluslararası
anlaşmanın onaylanması maddesini görüşüyoruz.
Anlaşmanın tarafı ve konusu ilginç; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Genişletilmiş Bilgi Değişimi Yoluyla Uluslararası
Vergi Uyumunun Artırılması Anlaşması. Amerika
Birleşik Devletleri, bizim bu zamana kadar ciddi bedeller ödediğimiz
NATOnun yönlendirici gücüdür. Amerika Birleşik Devletleri, bizim müttefikimiz
ve dostumuzdur ama son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleriyle
yapabildiğimiz şey, genişletilmiş bilgi değişimi
yoluyla vergi uyumunun artırılmasından ibarettir. Amerika
Birleşik Devletleriyle başka, hemen hiçbir yerde uyumumuz
kalmamıştır. Ülkemiz için ciddi sonuçlar doğurabilecek,
hemen sınırlarımızın öte yanında gerçekleşen
olaylarda Amerika Birleşik Devletleri bizim maalesef,
karşımızdadır. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti bir zoru
başarmış ve tarihte Amerika ile Rusyanın ikinci defa
birlikte hareket etmesini gerçekleştirmiş ve bunu
başarmıştır. Bugün, Suriyede Amerika, Rusya, İran,
aklınıza neresi geliyor ise Türkiyeye karşı iş
birliği içindedir. Buraya nereden geldik? Buraya diplomasinin, birlikte
yaşamanın, devlet tecrübesinin birikimlerini, gereklerini
küçümseyerek geldik. Bundan önceki cumhuriyet hükûmetlerinin dış
politikasına iç, dış düşmanlar deyip bunun yerine win
win geçerlidir diyerek geldik ama bugün, bütün masalardan vın vın
kovulan bir ülke durumuna geldik. Yine buraya nereden geldik? Dış
politikanın millî güç ile millî hedefler arasında bir ahenk,
uyumlaştırma olduğunu, millî güce uygun hedefler koyma
sanatı olduğunu, dış politikanın sürekli boşa
çıkan hesaplar ve sürekli yenilenen tavırlar olması
gerektiğini bir tarafa bırakıp değerli
yalnızlığı kutsayarak geldik. Sıfır sorun dedik,
komşularımızın hepsiyle sırf sorun hâline geldik.
Bu politika artık
tıkanmıştır. Önümüzdeki dönemde bu ısrardan
vazgeçmediğimiz takdirde, bu tutumdan vazgeçmediğimiz takdirde önemli
bedeller, ağır bedeller ödemek durumunda kalacağız ama buna
dair bir işareti görmüyoruz.
En son Ankarada olan bombalı
saldırıdan sonra, dünyada Birleşmiş Milletlere üye 200e
yakın hiçbir devlet başkanının yapmayacağı
şeyi Sayın Başbakanımız yaptı; ertesi gün, bir emniyet
müdürü, bir cumhuriyet savcısı gibi, failin kim olduğu,
doğum yeri, tarihi vesaire konusunda önemli açıklamalar yaptı.
İki gün sonra da bunları tekzip etmek zorunda kaldık. Türkiye
Cumhuriyetini dış politikasız, Türkiye Cumhuriyetini devletsiz
ve devlet adamlığı tavrından uzak bırakmaya hiç
kimsenin hakkı yoktur.
Bursa Orhanelinde şöyle bir söz vardır;
köyün geç anlayanı, anlamayanı için şunu söylerler, bir
şeyi anlatmaya çalışırsınız, denir ki:
Bırak şununla uğraşma, o, akşamın olduğunu
sığırın döndüğünden bilir. Arkadaşlar,
akşam oluyor, sığır döndü ve ahırlara da girdi. Bir an
önce millî güç unsurlarını seferber etme, bir an önce dış
politikaya politika karıştırmayı öğrenme
durumundayız. O açıdan, bu tür anlaşmaların değil,
uğrunda bedel verdiğimiz anlaşmaların gereğini
uluslararası alanda yerine getiren
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİR KOÇDEMİR (Devamla)
Hükûmeti
görmek istiyoruz.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Koçdemir.
Gruplar adına ikinci söz, Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Osman Baydemire aittir. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OSMAN BAYDEMİR
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Grubum adına bir kez daha bütün
milletvekillerimizi ve şahsınızı saygıyla, sevgiyle,
hürmetle selamlıyorum.
Sayın Başkan, demokrasinin özü
çoğunluk değil, çoğulculuktur. Çoğulculuk istişareyi,
karşısındaki kim olursa olsun onun görüşünü de almayı
ve mümkünse ortak paydalarda buluşmayı bize öğretir. Şu
anda, demokrasinin bir gereğini yaşıyoruz. Demek ki Ben
bilirim, ben yaparım, ben ederim. politikası bir kenara
bırakılırsa doğrularda ve ortak paydalarda
buluşulabileceğini bu kanun ve bu tasarı ve şu anda grupların
ortaklaşması, bu vesileyle de bize bir pozitif kapının
açıldığını gösteriyor. Sayın Bakan, ben bu
tutumun, bu uyumun ve bu ortak paydalarda buluşmanın bütün Meclis
faaliyetlerine sirayet etmesini içtenlikle temenni ediyorum.
Şu anda üzerinde tartışmış
olduğumuz ve tartışacağımız bu
tasarının kendisi, özü itibarıyla, daha önce tarafı olunan
uluslararası sözleşmelerin aslında kimilerinin benzerinin
Birleşik Devletler Hükûmetiyle imzalanması meselesidir; bu itibarla
da gerek OECD gerekse Birleşmiş Milletler model vergi anlaşmalarının
bilgi değişimi amaçlı ve özü itibarıyla, çifte
vergilendirmeyi de önleme çabası girişiminin de bu manada bir
adım atıcısıdır. Bu tasarının hayat
bulabilmesi için de Türkiye Büyük Millet Meclisinden onaylanması, geçmesi
gerekmektedir.
Kanımca ve yine grubum adına, bu,
aynı zamanda, girişimcileri de koruyabilecek bir tasarı,
koruyabilecek bir düzenleme niteliğindedir çünkü çifte vergilendirmeyi de
önleyebilme kapasitesine sahiptir ama aynı zamanda, kara para
aklanmasıyla mücadelede de etkin bir rolü olabilecek bir tasarıdır.
Şimdi, bu tasarının Parlamentodan
geçmesi gerektiğinin bir nedeni de ilk bilgi değişiminin 30
Eylül 2016 tarihinde gerçekleşmesinin gerekmesidir.
Bütün bunlar doğru; doğruda
uzlaşalım, doğruda buluşalım, doğrunun
gereklerini birlikte yerine getirelim ama güneş balçıkla
sıvanmaz. Bugün Orta Doğu coğrafyasına
baktığımızda, dünya geneline
baktığımızda Türkiye'nin dış ilişkileri
politikasında elle tutulur hiçbir şey kalmamıştır.
Bugün Orta Doğuda selam alınan, selam verilen neredeyse tek bir
devlet kalmamıştır. İçeride ötekileştirilmeyen, nefes
almasına müsaade edilen neredeyse hiçbir kimse kalmamıştır.
İç siyaset içerisinde çatışma, savaş, kavga; dış
siyasette çatışma, savaş, kavga.
Şu soru çok didaktik, çok eğitici ama bir
o kadar da tüyler ürperticidir. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı 6 kez Ey
Amerika
Ey Amerika
PYD mi senin müttefikin, ben miyim senin müttefikin? diye
çağrıda bulundu ve Amerika yanıt verdi, her defasında
yanıt verdi: PYDyle olan müttefikliğimiz, ittifakımız
devam edecek. PYD kim? Rojava halkının siyasi örgütlenmesi, Rojava
halkının temsilcisi.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Terör
örgütü, terör örgütü.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) Terör örgütü.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Tam da bu noktada bu
ülkenin Cumhurbaşkanının, bu ülkenin Hükûmetinin, kendi
vatandaşı olan 20 milyon Kürt halkının kardeşi,
akrabası, kuzeni, aynı ailenin parçası olan Kürtlerle bir ortak
kader, bir stratejik ittifak, müttefiklik kurması gerekirken dünyanın
IŞİD barbarlığıyla en etkin mücadele eden mazlum,
mahzun Kürt halkını ötekileştirmesi, dışlaması,
açıkça söylemek gerekirse akla, hayale, mantığa, vicdana
sığmayacak en büyük dış politika çıkmazıdır.
İşte bu yasayla geleceği kurgulama şansımız
yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika
BAŞKAN Tabii ki Sayın Baydemir,
tamamlayın lütfen.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Değerli
milletvekilleri, olması gereken behemehâl bir çıkış yolu
bulmaktır. Bu çıkış iki temelde gerçekleşebilir: Bir
tanesi, ya içeride barışa geri dönmek yani Cizrede yapılan
katliam yaşanmadan Surdan bir yaşam koridoru açıp o yaşam
koridorunun sağlayacağı bir sağduyu atmosferi içerisinde
diğer başka hiçbir yerde silahlı bir müdahalenin veya
silahlı kalkışmanın olmayacağı bir çözüme geri
dönmek veya bozulduğu yer olan Rojavadan tekrar başlamak. Rojavadan
başlayıp içeriden tekrar 2013ün, 2014ün ruhuna dönmek, aksi
takdirde gemi batıyor ve gemi batarsa maalesef her zaman olduğu gibi
gemiyi ilk terk eden fareler oluyor.
NECİP KALKAN (İzmir) PKK gemisi
batıyor, PKK.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baydemir.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın
Başkanım, sataşmadan değil ama tutanaklara geçmesi için
özellikle söylüyorum.
Amerika bugün PYDyle ilgili hangi görüşü
açıklarsa açıklasın PYD bir terör örgütüdür. PYD terör örgütü
olduğu gibi PKK bir terör örgütüdür. Diğer üç harfli, beş harfli
ne olursa olsun, adı DEAŞ olsun, KCK olsun, PJAK olsun, bunların
hepsi terör örgütüdür ve Türkiye bugün terör örgütüyle mücadele etmektedir.
Ve özellikle şunu belirtmek istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Baldıran zehri içerim.
deyip bu ülkedeki Kürt meselesini çözme iradesini, inisiyatifini gösteren bir
liderdir. Bunun özellikle ayrıştırıcı bir politikayla
vesaireyle özdeşleştirilmesi, eşleştirilmesi kabul edilecek
bir söylem değildir, buna da itiraz ediyorum.
Bununla birlikte Cizrede bir katliam olduğu
söylendi, Cizrede ve diğer ilçeler de dâhil olmak üzere buralarda terörle
mücadele edilmektedir.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Onu Mehmet
Demirelin annesine sorun, annesine.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bilakis,
eğer bugün bir tehdit varsa Kürt kardeşlerimizi tehdit eden örgüt
terör örgütüdür, onlarla mücadele edilmektedir. Biz bütün
farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul ettik ve bu
ülkenin dünkü meselelerini mesele olmaktan çıkaracak iradeyi her
şekilde, sadece silahla terörle mücadeleyi değil, ekonomik, sosyal,
siyasal bütün inisiyatifi, iradeyi alan bir lider hakkında da bu sözleri
söylemesinin haksız, yersiz ithamlar olarak tutanaklara geçmesini... Bir
katliam değil, terörle mücadele, özellikle üstüne basa basa söylemeye
devam edeceğiz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Baydemir.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, AKP grup başkan vekili, son derece
yapıcı ve şu anda içerisinde bulunan akıl
dışılığa son verme çağrısı
niteliğindeki konuşmamın içeriğini çarpıtarak itham
altında tutmuştur ve bu vesileyle de sataşmada bulunmuştur.
Ben, Sayın Cumhurbaşkanına, sadece ve sadece kendisinin
kullanmış olduğu bir ifadeyi ve bunlara Birleşik Devletler
Hükûmetinin vermiş olduğu resmî yanıtları ifade ettim.
Dolayısıyla, ortada bir itham yok. Sadece ve sadece bir gerçeğin
bir kez daha kürsüde ifade edilmesi söz konusudur. Benim ifade etmiş
olduğum gerçekleri çarpıtarak sataşmada bulunmuştur. Bu
itibarla da söz hakkı talep ediyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Siz bütün
gerçekleri çarpıtarak anlatıyorsunuz. Yani, bu kadar olmaz!
BAŞKAN Sayın Baydemir, iki dakika söz
vereceğim sataşmadan ama lütfen yeni bir sataşmaya meydan
vermeyin. (HDP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
24.- Şanlıurfa Milletvekili Osman
Baydemirin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün yerinden sarf
ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer grup
başkan vekilleri; Kürt sorunu dediğimiz sorun bu ülkenin kuruluşundan
bugüne değin bu ülkenin bir gerçeği, bir realitesidir. Kürt sorunu,
Kürt sorunu olarak var iken henüz AKP yok idi, henüz Sayın
Cumhurbaşkanı doğmamış idi, henüz bu sıralarda
bulunanlar, ben de dâhil olmak üzere doğmamıştık.
HASAN TURAN (İstanbul) HDP de yoktu. HDPyi
monte ettiler, monte.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) HDP de yoktu.
Hiçbirimiz, bu sıralarda bulunan hiçbirimiz yoktuk. Kürt sorunu,
cumhuriyet tarihiyle yaşıt bir sorundur ve Kürt sorunu,
Saygıdeğer Grup Başkan Vekili, siyasi bir sorundur. Siyasi her
sorunun çözümü siyasidir. Hiçbir siyasi sorun şiddetle, silahla, isyanla,
inkârla, isyanla, isyana karşılık katliamla çözülmedi,
çözülmeyecek.
Çok açık ve net söylüyorum, bir kez daha
söylüyorum
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Terörden
vazgeçin o zaman Sayın Vekil.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Barikat, hendek, bu,
bir sonuçtur ve Cizrede hendeğe yaklaşım, orada yapılan
sivil katliamı
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Çukuru meşru
kılma.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) -
hendekleri,
barikatları aşmış, büyük bir çukura dönüşmüştür.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
REŞAT PETEK (Burdur) Ne sivil katliamı
be! PKK yapıyor, konuşturma be!
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Ve bu ülkenin
aydınlık geleceği şu anda o çukurlarda, katliam
çukurlarında boğduruluyor, boğdurulmak isteniyor.
HASAN TURAN (İstanbul) PKKnın
yaptığından bahsediyorsun.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bizim size
çağrımız: Gelin, bundan çıkın; gelin, bundan
çıkalım. Çünkü, sadece kaybedecek olan sizler değil, bu ülkenin
henüz doğmamış çocukları bu politikadan çekti, çekecek.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) PKKyı savunma.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - 12 Eylül rejimi PKK
isyanını nasıl doğurduysa bugünkü vahşet, bugünkü
kıyım onlarca
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) -
PKK isyanına
rahmet okutacak yeni isyanların duygusal zeminini oluşturuyor. Siz
nasıl bunu göremiyorsunuz, nasıl bunu okuyamıyorsunuz, biz de
buna hayret ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Her şeyi
çarpıtıyorsun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baydemir.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sivil
katliamı var. dedi, Hendekler orada bir sonuçtur. dedi. Bu anlamda
sataşmadan bu sefer söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Onda ne
sataşma var ki size? Size ilişkin bir sataşma yok ki.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) İfade
özgürlüğü yani size niye sataştı?
25.- Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün, Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemirin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sizi her defasında
dinlerken, izlerken hayretlere düşüyorum. Bu kadar güzel, gerçekleri
gerçek olmaktan öte başka bir şekilde aktarmak, burada bir tiyatroyu,
bir mizanseni anlatmak konusunda, ustalığınız konusunda doğrusu
hayretlere düşüyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bakın, anlatayım: Evet, bugün siz hendek
diyorsunuz, biz çukur diyoruz. Buradaki çukurlar, buradaki barikatlar
açılırken, kurulurken orada ailece yaşayan anne, çocuk, evlat,
eş vesaire Kürt kardeşlerimizin normal hayatı normal hayat olmaktan
çıktı. Ambulanslar ulaşması gereken yerlere ulaşamaz
oldu. Bunun bir tek sebebi var: Yollara döşenen kablolarla, bombalar,
açılan çukurlar
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Bunu
İçişleri Bakanına sorun, olur mu?
Ayrıntısını öğrenmek için İçişleri
Bakanına sorun. Efkan Beye sorun.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla)
kurulan
barikatlar, ellerinde bilmem nerelerden temin edilen silahlarla oradaki Kürt
vatandaşlarımızı, Kürt kardeşlerimizi, çoluk çocuk
demeden, kadın demeden, sivil vatandaşlarımızı kalkan
etmek suretiyle bu ülkenin birliğine, dirliğine silahını
doğrultanlardır.
Evet, çok haklısınız, burada bir
sorun vardır, Kürt sorunu değil, bu ülkenin bir terör sorunu
vardır ve bununla da biz mücadele edeceğiz, bunun adına da
katliam diyemezsiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baydemir.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, sayın grup başkan vekili, ısrarla ve inatla, daha
sert bir dil kullanmam konusunda tahrikte bulunuyor.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Hadi
canım, sen tahrikte bulunuyorsun!
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Benim
içten beyanlarımı tiyatro olarak nitelendiriyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Kesinlikle
inandırıcılığın kalmamıştır Osman
Baydemir.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Ben hem
bu sözleri kendilerine iade ediyorum hem de bu sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
iki dakika
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) PKK deyince niye
rahatsız oluyorsunuz ya? PKK sizin nasırınız mı acaba?
PKK terör örgütüyle kendinizi niye aynı safta değerlendiriyorsunuz?
26.- Şanlıurfa Milletvekili Osman
Baydemirin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Grup
Başkan Vekili, bugün bu ülkede adım adım Sultan Abdülhamit
rejimi inşa ediyorsunuz; bunun farkında değil misiniz? (AK
PARTİ sıralarından Yuh be, yuh be! sesleri)
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Ne
bağırıyorsunuz?
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Bugün bu
geçirmiş olduğunuz yasa, alelacele
Sayın Bakan, sizin hukukçu
kişiliğinize inanıyorum, hukukçu kişiliğinizin
yanı sıra adaletçi kimliğinize de inanıyorum, inanmak
istiyorum.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Hadi
canım
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Siz, dininize
imanınıza, siz 3 yaşındaki çocuğun ölmesine rıza
gösterir misiniz?
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) PKKya sor
bunu, PKKya!
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) 70
yaşındaki insanın ölmesine rıza gösterir misiniz? Bugün
Surda, Cizrede bütün coğrafyada sizin terörle mücadele dediğiniz
bu aktivite içerisinde siviller ölüyor, siviller.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Onu çukur
kazanlara sor.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Bir mücadele
verilecekse onun hukuk kaidesi içerisinde verilmesi gerekiyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Onların
elinde silahlar varken mi hukuk kaidesi
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Belediyede
yaşadıklarını anlatsana.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Eğer
devletseniz, hukuk devletiyseniz, meşru devlet iseniz meşruiyetin
dışına çıkmamak gerekiyor karşınızdaki güç
ne yaparsa yapsın.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Öyle mi?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Belediye
başkanlığında yaşadıklarını bir anlat
bakalım ya, neler yaşadın?
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bir devletin
meşruiyetini kalıcı kılan, onu sürekli kılan, onun
tabi olduğu ulusal ve uluslararası hukuktur. Ben, hendekle, ben
barikatla mücadele ediyorum. derken çocuk öldüremezsin, kadın
öldüremezsin, bir sivil yerleşim birimini yerle bir edemezsin. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Hem öldüreceksin hem
katledeceksin hem de bize sus diyeceksin. Rabbim bize böyle bir ihaneti
nasip etmedi, nasip etmesin. (HDP sıralarından alkışlar)
Zulüm kimden gelirse gelsin onun karşısında dik durmak bizim
görevimizdir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ayinesi
iştir kişinin, lafa bakılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Geç, geç sen
bunları!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Az daha bağır
genel başkan olacaksın, az daha bağır.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Sizin
yaptığınız iş, orada kentleri yok etmektir, sivilleri
öldürmektir. Nasıl ki 1 Kasımı savaşla elde ettiyseniz
referandumu, Anayasa referandumunu da başkanlık rejimini de bu
savaş üzerinden şekillendirmek istiyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Yazıklar
olsun sana, yazıklar olsun!
BAŞKAN Sayın Baydemir
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Biz de buna
hayır diyoruz ve buna hayır demeye de devam edeceğiz. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Yeter Başkan
ya!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baydemir.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
Sayın Baydemir konuşmasında çocukları öldürmekten söz
etmektedir.
BAŞKAN - Duymuyorum Sayın Çakır.
Sayın Çakır, Sayın Bakanın söz
talebi var.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır.
HAMZA DAĞ (İzmir) KCK nasıl
yargıladı, 15 yaşında çocuk
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın
Çakırı duyamıyorum, lütfen
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın Başkan,
sayın konuşmacı konuşmasında çocukları
öldürdüğümüzü söylemiştir. Bu, sataşmadan öte bir
bühtandır. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
27.- Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın, Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Elbette çocukları öldürmedik, çocukları
öldürmek elbette kötüdür. Bununla ilgili bir şey söylemek bile
gereksizdir, izahtan varestedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Osman Baydemir buraya her çıktığında ses
tonunu değiştirerek, jest ve mimikleriyle özel bir hâletiruhiyeye
girerek bir konuşma yapıyor ve konuşmanın başıyla
sonu -bunu daha evvel de söyledim Sayın Baydemir- birbiriyle mütenasip
değil, mütenakız, paradoks içerisinde bir konuşma yapıyor.
Başladığında sanırsınız ki kutsal kitaptan
metinler okuyor, sonuna geldiğinde katliamdan, öldürmeden, cinayetten
bahsediyor ve konuşmanın başı ile sonunu anlamakta o kadar
ciddi bir müşkülat çekiyorum ki yirmi sekiz yıl kürsüden ders
anlattım, anlamakta cidden müşkülat çekiyorum. Bu da şunu
gösteriyor: Bu konuşma sahici, samimi bir konuşma değildir.
Tutacaksınız, burada, ondan sonra da durumun Abdülhamitleşme
şeklinde geliştiğini söyleyeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, otuz üç yıl
Osmanlı İmparatorluğuna hükümdarlık etmiş bir
sultandır Abdülhamit. Geçen bu kürsüden söyledim, bir değerli
meslektaşımın deyimiyle imparatorluğun son nefesidir.
Herkesin hatası olabilir, Abdülhamitin de olmuştur ama Kürtüyle,
Türküyle bütün milletleriyle Osmanlı İmparatorluğunu
çağında ve zamanında hem de uygarlık anlamında, medeniyet
anlamında, bayındırlık anlamında, eğitim
anlamında, dünyanın hem de batacağı bir zamanda en ileriye
taşımıştır Abdülhamit. Bu anlamda Abdülhamitleşme
eğilimini kullanırken 10 kere, 100 kere düşünmeniz gerekir.
Bu şekilde, bu vesileyle ben de Abdülhamite
buradan rahmet olsun diyorum, Allah rahmet etsin diyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çakır.
Sayın Bakanın söz talebi vardır.
Buyurunuz Sayın Bakan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Adalet Bakanı Bekir Bozdağın,
güvenlik güçlerinin milletin huzuru, güvenliği ve barışı
için gerekeni yapacağına ilişkin açıklaması
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyenin en önemli sorunlarından bir tanesi
elbette terör sorunu. Şu anda bazı illerimizin bazı ilçelerinde
bölücü terör örgütü teröristleri tarafından hendekler
kazılmış, barikatlar kurulmuş, bombalı düzenekler
kurulmuş, elinde silah bulunan teröristler buradan askere, polise, kamu
binalarına ve sivil vatandaşlara karşı otomatik silahlarla,
roketatarlarla, el yapımı bombalarla saldırı düzenliyor,
saldırılar yapıyor. İşte, ambulans
çağrıldığında, bakıyorsunuz, ambulans şoförü
veya oradaki ebe, hemşire öldürülüyor, infazlar yapılıyor.
Dünyanın demokratik, hukuk devleti olan hangi ülkesi bir mahallesinde
gayrimeşru, gayrihukuki bir biçimde teröristlerin hendek kazması ve
orayı kurtarılmış bölge ilan etmesini görür, buna ses
çıkarmaz. Bir tane demokratik, hukuk devleti gösterin ki böyle bir
minvalde, böyle bir durumda sessiz kalsın. Bütün egemen devletler, bütün
hukuk devletleri hukuk içinde ne yapılması gerekiyorsa onu yapar.
Amerika da, Almanya da, İngiltere de ülkemizin bazı yerleşim
yerlerinde olduğu gibi terör eylemleri ve bununla alakalı
çalışmalar olduğunda hangi tutumu onlar sergilerse Türkiye de
aynı tutumu sergiliyor. Şu anda şiddeti yapan kim? Kanı
akıtan kim? Şimdi, burada durup dururken bu kan akıyor mu?
Şimdi, şu anda baktığınızda, diyelim ki terör
saldırıları yok, sanki Türk Silahlı Kuvvetleri veya
güvenlik güçleri, hiç kimse yok, kendi kendine bir tarafa doğru
kurşun atıyor, oralara operasyon düzenliyor. Peki, bu kadar asker,
polis niye şehit oluyor?
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Olmasınlar;
kim istiyor?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Yani
demek ki karşıda birileri var.
Peki, teröristler ellerinde silahlarla, bombalarla
saldırırken Türkiye Cumhuriyeti devleti onu seyrederse oralarda
devlet kalır mı, oralarda hükûmet kalır mı, oralarda
Türkiye kalır mı? Onun için, bu milletin huzuru için, güvenliği
için, barışı için her türlü şiddete karşı, teröre
karşı güvenlik güçleri gerekeni yapar.
Çözüm, elbette siyasidir. Biz hep söylüyoruz,
şurada konuşuluyor; konuşmaktan yana bir sıkıntı
var mı, tartışmaktan yana bir sıkıntı var
mı? Ne kadar olursa olsun münazaradan, münakaşadan yana bir
sıkıntı var mı?
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Müzakere süreci
niye bitti o zaman?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sıkıntı bombadan yanadır, şiddetten yanadır,
roketten yanadır, askeri, polisi şehit etmekten yanadır,
masumları katletmekten yanadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bakın, o bölgede sokağa çıkma
yasakları neden ilan edildi? Sivil vatandaşlarımızın
kılına zarar gelmesin diye. Eğer sokağa çıkma
yasakları ilan edilmemiş olsa sivil vatandaşlarımız
zarar görebilirdi. Bugün, Surda, bu kadar süredir hâlâ operasyonlar sürüyorsa
bunun ana nedeni, Surda yaşayan masum, sivil, teröre
bulaşmamış ve onlarla birlikte olmayan, silaha elini
sürmemiş bir vatandaşımızın burnu kanamasın
diyedir. Onun için bunlar uzun sürüyor. Eğer başka ülkeler gibi
Türkiye yapmış olsa başka olur ama biz ne yapıyoruz? Bir
insanımız en ufacık zarar görmesin diye ona karşı
büyük bir hassasiyetle hareket ediyoruz.
Bakın, Ankarada terör saldırısı
oldu. Bir canlı bomba geldi, masum insanları ne yaptı? Orada
ölümüne neden oldu, şehit oldu 29 insan. Şimdi, peki, ben soruyorum;
bu işi yapan terörist midir, değil midir? Şimdi, buna gidip
taziyede bulunmak, başsağlığı dilemek, mabetlerde bunu
yapmak
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Hainliktir o,
hainlik! Vatan hainliğidir o!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
burada şehit ettiği insanların ruhuna azap değil midir,
terörü kutsamak değil midir, İyi yaptın., kahraman görmek
değil midir? (AK PARTİ sıralarından Yuh! Yuh olsun! sesleri,
alkışlar)
30 insanı öldürecek, şehit edecek, siz
gideceksiniz, onu kutsayacaksınız, sonra Ben barış
istiyorum, kan dursun diyorum, gözyaşı dinsin diyorum... Ya, böyle
barış mı istenir? Böyle kan dursun mu denir?
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Bakanın
süresi yok mu acaba? Bakanın süresi yok mu Başkan?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Rahatsız mı
oldun?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) O
zaman, bunu burada Hükûmete söylediğiniz gibi, Kandile de
söyleyeceksiniz, YPGye de PKKya da KCKya da elinde silah olan, kan döken,
kan dökmeyi şeref zanneden bütün herkese söyleyeceksiniz, teröristlere de
söyleyeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Söyledin mi; Kandile seslendin mi? Nerede
seslendin? Niye duymadık biz?
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Biliyorsun,
biliyorsun.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Buradakiler, burada olanlar
Hâlâ, o Surda eli silahlı, askere, polise
kurşun yağdıranlar kim? Siviller mi? Siviller mi yapıyor
bunu? Elinizi vicdanınıza koyun.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın Bakan,
bir hukukçu gibi konuşun, bir hukukçusunuz siz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Biz
sivil bir vatandaşımızın burnu kanamasın diye her
şeyi yapıyoruz. Kimse çocukların, kadınların,
yaşlıların, masumların ölmesini istemez, hele AK PARTİ
Hükûmeti asla istemez.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Sayın
Bakan, kaç tane sivil öldüğünü açıklayın lütfen.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Bizim aldığımız inisiyatifleri Cumhuriyet Döneminde hiçbir
cumhuriyet hükûmeti almamıştır. Biz, bu ülkede kan dursun,
gözyaşı dinsin diye, her şeye rağmen inisiyatif aldık
ama bütün bu inisiyatifleri bombalayan yine terör örgütüdür, ona destek
verenlerdir. Onun için de onlara bunları söylerseniz samimi
olduğunuza ben inanırım.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Yürekleri yok, yürekleri yok.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ama
bombayı atanı görmeyeceksiniz, hendeği kazanı
görmeyeceksiniz, askeri, polisi şehit edeni görmeyeceksiniz, işte
Merasim Sokakta onca vatandaşımızı şehit edeni
görmeyeceksiniz, o masum insanları koruyan askeri, polisi göreceksiniz.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Yemezler!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) -
Burada adalet de yok, vicdan da yok, hakkaniyet de yok. Milletimiz hepsini
görüyor.
Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından ayakta sürekli alkışlar)
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baydemir.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, sayın grup başkan vekili
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
neye göre söz veriyorsunuz?
BAŞKAN Buyurun Sayın Baydemir, sizi
dinliyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Grup başkan vekili
değil ki sataşmaya cevap versin.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, sayın grup başkan vekili
BAŞKAN Bir saniye arkadaşlar
Sayın milletvekili ayakta, söz talebi var.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkan sataşma var, şahsına ilişkin var yani.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi maddeye göre
Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Turan
Sayın Turan,
yapılan eleştirilere cevap vermek için.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sayın Başkan, şahsına ilişkin sataştı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
grup başkan vekili değil, bir.
İkincisi, eleştiriyi şahsına
yapmadı Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Turan, bu benim sorunum
değil.
Sayın Baydemir, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ben grup başkan vekiliyim, konuşabilir miyim lütfen.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkan, şahsına var eleştiriler, şahsına
sataşma var. Tabii ki söz isteyecek.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Söz istiyorum Sayın
Başkan.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Hakaretten vazgeçeceksin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ben grup başkan vekiliyim, söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Turan, siz söz mü
istiyorsunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Hakaret
etmeyeceksin.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Hakaret eden
sensin.
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Başkan, ilk önce biz istedik.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
siz bu Meclisi yönetirken HDPnin grup başkan vekili gibi
davranamazsınız. Sizler Meclis Başkan Vekilisiniz. Tüzükün
hangi maddesine göre aynı şahsa defaatle söz veriyorsunuz? Bunu
sormak istiyorum.
İkincisi, az önce konuşmacı
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Sataşma var Başkan.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Çünkü
her defasında sataşma var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir dakika
Bir dakika
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Her
defasında sataşma var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Baydemir
Sayın Başkan, konuşabilir miyim?
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Her
defasında sataşma olduğunda sataşmaya yanıt verme
hakkım var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Diyorum ki az önce
sayın konuşmacının, Hükûmeti, askeri, devleti itham
etmesinden dolayı Sayın Bakan cevap verdi. Dolayısıyla,
gündeme geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Sabaha kadar bunu mu konuşacağız?
Osman Baydemir hangi sıfatla 40 defa söz alıyor burada?
BAŞKAN Milletvekili sıfatıyla
Sayın Turan.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Milletvekili sıfatıyla.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Milletvekili sıfatıyla alıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Onun sözü
kıymetliyse ben de milletvekiliyim.
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O zaman herkes söz
alsın, herkes söz alsın. Kalkın arkadaşlar ayağa
Kalkın ayağa
Kalkın ayağa
Söz istiyoruz Sayın Başkan. (AK PARTİ
sıralarından ayağa kalkarak Söz istiyoruz Sayın
Başkan. sesleri)
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Söz istiyorum
Sayın Başkan.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Söz istiyorum.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Söz istiyorum.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Tamam, buyurun.
Hepinize söz veriyorum, hepinize tek tek söz
veriyorum.
Buyurun arkadaşlar, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Böyle şey mi olur?
Tüzük ne işe yarar? Gündem ne işe yarar?
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, önce söz hakkı benimdi ama.
BAŞKAN Sabaha kadar bütün milletvekilleri tek
tek gelip kürsüde konuşacak.
Sayın Turan, buyurun.
48.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın İç
Tüzüke ve adalete mugayir bir yönetim tarzı sergilediğine ve bu
tutumu kınadığına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sabahtan beri İç Tüzüke mugayir, adalete,
hakkaniyete, milletvekili saygınlığına mugayir bir yönetim tarzı
görüyoruz. Bunu, Sayın Başkan, esefle kınıyorum. Burada iyi
niyetimizden dolayı Meclis çalışsın diye, laf değil,
iş yapalım diye sabrediyoruz. Ama, burası bir tiyatro alanı
değil. Herkesin bildiği, belediye başkanıyken
çalışanlarının yargıladığı bir insana
burada defaatle söz verip Meclisi alıkoymak İç Tüzüke
haksızlıktır, vekillere haksızlıktır, bizi
bekleyen millete haksızlıktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) 1 defa söz verirsiniz, 2 defa
verirsiniz ama 40 defa, 50 defa söz verilebilir mi?
Sayın konuşmacı buraya
çıktı, olmadık ithamlarda bulundu. Bunun üzerine de Sayın Bakan
İç Tüzükteki madde gereği cevap verdi ve konu kapandı. Kaç defa
polemik yapıp başa döneceğiz? Kaç defa
konuşacağız? Ne zaman oylayacağız? Ne zaman
beklentileri karşılayacağız? Ben bir milletvekiliyim,
bırakın grup başkan vekilliğini, iş yapmak istiyorum.
Sabahtan beri 1 madde görüşebildik, 1 madde. Bu 1 maddenin
görüşülmesinde bir parti terörle olan ilişkisinden dolayı bundan
mutlu olabilir ama siz Meclis Başkan Vekilisiniz, polemikten başka
iş yapmak, madde geçirmek hepimizin görevi. Maddeyi görüşelim, kanunu
görüşelim ama ne yaptığımızı görüyor musunuz?
Sabahtan beri havanda su dövüyoruz. Biz bu yüzden mi oy aldık insanlardan,
bu yüzden mi destek aldık insanlardan? Bu yönetim tarzını
kınıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.28
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
6
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Genişletilmiş Bilgi
Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun
Artırılması Anlaşması ve Eki Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/310) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 6) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
1inci
madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz
Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇAĞLAR
DEMİREL (Diyarbakır) Sayın Başkan, söz hakkımız
vardı Başkanım. Daha önce söz talebimiz vardı.
BAŞKAN
Birazdan Sayın Demirel. Sayın Özel konuşsun, soru-cevap için
sisteme girmişsiniz, size söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Özel.
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlarım.
Tabii, aslında çok farklı bir konuşma
yapma ümidindeydik çünkü Meclis bugün akşam aslında bir fırsat
yakaladı. Bu fırsata olanak tanıyan herkese teşekkür
ediyoruz; iktidar partisine, muhalefet partilerinin grup başkan
vekillerine, Sayın Bakana. Çünkü, böyle, partilerle falan ilgisi olmayan,
hepimiz açısından ve Türkiye'nin geleceğini etkileyecek bir
kanunu görüşüyoruz. Görüştük ve ara vermek zorunda kaldık ve bu
kanun, aslında Türkiye için son derece gerekli, uzun süredir muhalefet
olarak bizlerin komisyonlarda da bu konuda gerekli düzenlemelerin
yapılmamasından dolayı iktidarı eleştirdiğimiz ve
eleştirmemiz gereken bir kanun. Bugüne kadar yapılmamış
olması hata ama bu bir fırsat; bu fırsatı maalesef krize
çevirdiler, krizlerden fırsat çıkarmak maharetken bir
fırsatı krize dönüştürdüler. Sebebi: Hazır, elimizde imkân
var, Parlamento çoğunluğu var, artık karşımızdaki
herkesin her türlü verisine erişebiliyoruz
Bununla ilgili öyle bir kanun
taslağı, tasarısı getirdiler ki, muhalefet partilerinin her
birisine -biraz önce tek tek el kaldırdınız ya- kendi
adınıza değil ama oy aldığınız, kimi 60 bin,
kimi 80 bin, kimi 100 bine yakın seçmen adına muhalefet partilerine
ne kadar teşekkür etseniz azdır. Öyle yanlış bir işte
kaçtır direkten dönüyoruz bir bilseniz. Bu kanun ilk geldiğinde bizim
Komisyondaki değerli üyelerimiz gelip de bize bunu
anlattığında -ki bunun geçmişini çok daha
Böyle 3 kez
falan geldi, kadük oldu, gitti- sıkıntıları dile
getirdiklerinde ve gelen kanun tasarısını
anlattıklarında hepimiz şaşkına döndük. Biz o gün CHP
Grubu olarak alt komisyon istedik; önce karşı çıkıldı,
sonra kurulması kabul edildi. Keşke Bakan burada olsaydı. Kaç
tane madde ne kadar değişti o alt komisyonda. Üst Komisyonda
kısa görüşüldü ama buraya geldiğinde belki 15 kez bir araya
geldik Sayın Bakanla, saatler geçirdik; arkadaşlarımız,
muhalefet partilerinin değerli milletvekilleri emek verdiler, her
seferinde bir yerleri düzeliyor. Ama, bir 6ncı madde var
Biraz önce
söyledik, yani empati kurmak açısından bakmak lazım. 28
Şubatta ne kadar muzdarip olduğunuzu anlatıyorsunuz; o süreçte
bu kanunun 6ncı maddesi ellerinde olsaydı birilerinin; bu kanun, o
süreçte
Bugünkü Cumhurbaşkanına 3 tane atatmayı
düşünüyorsunuz, benim kendisine saygım sonsuz ama mesela sizin
açınızdan bakalım, Ahmet Necdet Sezerin belirlediği 3
kişi ve Hükûmetin belirlediği 4 kişi, sizin bütün kişisel
verilerinizin izniniz dahi olmaksızın, ülke yararı gözetilerek ve
bir sürü gerekçeyle fişlenmesine, saklanmasına
Hadi sakladınız,
o zaman can ciğer kuzu sarmaydınız, methiyeler diziyordunuz, kol
kola geziyordunuz, şimdi paralel yapı dediğiniz yapı fink
atacaktı orada; veriler adamların elinde, tek tek saymayalım
burada ama hangi verileri tutacakları ve ne zaman, nerede yedekleyecekleri,
bugün nerelerden nerelere servis yapacaklarını düşünebiliyor
musunuz. Bu yüzden bu mesele bugün iktidarda olma, bizim muhalefette olma
meselemizle ilgili bir mesele değil; hatta esas, aklı
başında iktidar, aklı başında iktidar grubu hep tersten
bakmalı, yarın bu kanun başkasının
kullanımına geçtiğinde ne olabilir, diye.
O yüzden, esasen şu anda büyük bir fırsat
var. Fırsat
Dün bizim sayın grup başkan vekilimiz çok net
olarak ortaya koydu, geçen hafta ben çok net söyledim: Ülke yararına, vatandaş
yararına işlerde ayrımlarımızı koyarız ama
sonuçta kanunlar çıkar, vatandaş bekliyorsa orada
sıkıntı olmaz, bu uluslararası anlaşmaya da
Parlamentoyu kapatmadık, 4 grubun uzlaşısıyla geçirmeye
çalışıyorduk, aranızda yaşanan meseleden
bağımsız olarak söylüyorum ama bugün geldiğimiz noktada biz
dedik ki: Biz bu kanuna direneceğiz, hatta ben birkaç arkadaşa, büyük
konuşmayın dedim -kendilerini biliyorlar- kimi masaya vuruyordu, bu
salondan çıkıp cumaya gideceksiniz. Hayır, öyle bir inada gerek
yok, öyle bir inat felakete götürür sizi. Bugün yapmamız gereken
Bugünkü
krizi bir fırsata çevirdi bu Parlamento. Önümüzde on beş yirmi gün
var. Kişisel verilerin korunması kanunu bir başka bahara,
bahara, mart ayına kaldı, kalacak ve siz bunu bir fırsat olarak
değerlendirirseniz yarın başkalarının eline
geçtiğinde veya bizim açımızdan da endişemizi haklı
görün canım, sizin elinizde bu yetkiler olduğunda 3 tanesini Tayyip
Erdoğan, 4 tanesini Davutoğlunun söylediği bir kurulun elinde
bu yetkilerin işlendiği, saklandığı
Biraz da
kandırılmaya müsait bir iktidarsınız Allah için, bunu her
seferinde söylüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım,
müsaadeniz olursa toparlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tabii.
Kandırılmaya da müsaitsiniz,
Kandırıldık. diyorsunuz. Yani ben nelerde
kandırıldığınızı, bizim o gün ne
dediğimizi, sizin bugün ne noktaya geldiğinizi bir gün uzun bir
zamanda anlatırım. Ee, tebessüm ederek Ya, kızıyoruz
mızıyoruz ama doğru da söylüyor, haklı da söylüyor bu
arkadaş da. dersiniz. Ondan, bugün yine kandırılma
ihtimallerini de, o rezervleri de aklınızın bir yerinde tutarak
bu süreyi bir fırsata çevirin. Sayın bakanlara Bakanlar Kurulunda Sayın
Bakanım gündeme getirsin, sizlerin istişare toplantılarınızda
grup başkan vekillerinin Sayın Başbakanla yapacağı
görüşmede hep bunları söylesinler. Oturalım
Bu 6ncı madde
olmaz, bu 6ncı madde olmadık ellerde, olmadık işler yapar,
hepimizi duman ederler. Böyle bir yapı olmaz. Öyle tek taraflı, 7sini
de ben
RTÜKü belirlerken nasıl bütün grupların önerdiği
isimlerle seçiliyor, benzer, öyle modern, çağdaş, çoğulcu,
akılcı bir yöntem bulun getirin, biz de destekleyeceğiz. Bugüne
kadar gecikti ama bu gecikme en hayırlı gecikmedir.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Sayın Grup Başkan Vekili Demirelin söz
talebi vardır, daha sonra soru-cevap işlemine
başlayacağım.
Buyurun Sayın Demirel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Diyarbakır Milletvekili Çağlar
Demirelin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle Bakanın burada kalması ve burada
Bakanın açıklamalarına karşılık yapılan
tartışmalar ya da ithamları, muhalefetin de yapacağı
eleştirileri dinlemesi gerekiyordu. Burada Hükûmet adına bulunanlar
kendi sözlerini söyleyip gitmekle bu sorunu çözemezler. Şu anda
iktidarın yanlış politikalarının sonucunu muhalefetin
üzerine yıkmayı hiç kimse kabul etmez. Bunun çok net olarak bilinmesi
gerekiyor.
Yaşanan süreci çok yakinen biliyoruz.
Sayın Bakan burada ifade etti, ben de kendisine şunu soracaktım:
Dilşah Ak daha üç gün önce Nusaybinde çocuğuyla birlikte evine
giderken -ne hendek vardı ne başka bir şey- panzerden
açılan ateş sonucu yaşamını yitirdi, çocuğu
yaralandı. Sonra nasıl bir açıklama yapıldı? Teknik bir
arıza dendi. Yani bu sivil katliamların hepsi teknik arıza
oluyor da
Tek tek isimlerini verebiliriz. Bunları başka yere çekmek,
başka ifadelerle kullanmak, polisin, askerin ölümünü başkasına
devretmekle bu sorun çözülmez. Bu sorun -eğer polis, asker bu ülkede
yaşamını yitiriyorsa- bu iktidarın yanlış
politikalarından kaynaklıdır. Bunun böyle bilinmesi, böyle
anlaşılması gerekiyor. Tabii ki eleştireceğiz,
muhalefetiz, iktidarın yapması gerekenleri söyleyeceğiz, ifade
de edeceğiz.
İkincisi, burada ifade ettiklerimizi,
bunları Hükûmet çözmek zorundadır. Bugün Cizrede bahsettiğimiz
vahşet bodrumu 5 il ve ilçelere dağıtılmış kömür
gibi cenazelerdir. Aileler her yere gidip cenazelerini aramaya çalışıyor.
Bakan burada olsaydı da sorsaydım. Ben çok net olarak söyleyeyim
bugün, çok net söyleyeyim: Adli Tıp Kurumundan çıkan sonuçlarda,
aynı Adli Tıp Kurumundan çıkan sonuçlarda bir
parçasının Mardindeki morgda olduğunu, aynı
parçasının da Antepteki morgda olduğunu burada ifade edersek
acaba buradaki bütün milletvekilleri vicdani, hukuki, ahlaki olarak ne
düşüneceklerdir?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Senin
vicdanın var mı?
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Ben
bunları çok net ifade ediyorum ve oradakilerin hepsi sivil
insanlardı. Yani Bu insanlar katlediliyor. dediğimizde Hükûmet niye
alınıyor? Bu insanlar katlediliyor, bu insanlar
yaşamını yitiriyor. Bu sorunu çözmesi gereken de
iktidardır, muhalefetin üzerine atarak bunun içinden
sıyrılamazlar.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Daha ne kadar
dinleyeceğiz Sayın Başkan, yeter!
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) Onun
için, Sayın Bakanın ifade ettiklerini ve burada grup başkan
vekilinin ifade ettiklerini onlara tekrar geri iade ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demirel.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Genişletilmiş Bilgi
Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun
Artırılması Anlaşması ve Eki Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/310) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 6) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
soru-cevap işlemine başlayacağız.
Sisteme giren sayın milletvekillerine söz
vereceğim.
Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, geçen hafta
Cumhurbaşkanı Amerikaya şöyle bir kafa tuttu Gerekiyorsa ben
İncirlik Üssünü de kapatırım. dedi ve gecenin bu saatinde
Amerikayla ilgili bir sözleşmenin kanunlaşması amacıyla
Mecliste bunu görüşüyoruz. Bu, Amerikadan özür dileme anlamına
mı geliyor? Amerikaya bir taviz anlamına gelmiyor mu?
Cumhurbaşkanını mı
itibarsızlaştırıyorsunuz? Bu kanunun bu saatte gelmesinin
amacı nedir? Yani Amerikadan bir özür dileme amacını mı
taşıyor?
BAŞKAN Sayın Yedekci
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Sosyal Güvenlik Kurumunun,
yetkisinde olmadığı hâlde, kişilerin sağlık
verilerini sizin de Bakan olduğunuz dönemde sattığıyla
ilgili geçtiğimiz günlerde bir mahkeme kararı ortaya çıktı.
Bu dönemde de sorumluluk alan bir Bakansınız, bugün de biz,
kişisel verilerin korunmasıyla ilgili bir kanunu görüşüyoruz. Bu
konuda ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Emir
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan,
maalesef alelacele bir kanun yapmaya çalışıyoruz ve belki
önümüzdeki süreçte yeteri kadar vakit bulamam diye bir konuyu Genel Kurulun
dikkatine sunmakta yarar görüyorum.
İzlanda Hükûmeti, 1999 yılında
Amerikalı DECODE Genetics isimli firmayla kişisel verilerinin ve
genetik verilerinin kullanılmasına dönük bir anlaşma yaptı
ve İzlanda halkının bütün genetik verileri, sonrasında
Amerikalı şirketlere pazarlandı. Bütün İzlandada,
Avrupada ve dünyada derin tartışmaların konusu oldu. Özellikle
kişisel verilerin paylaşımı, sınır
dışına iletilmesi konusunda duyarlılıkların
geliştirilmesi gerekiyor.
Düşünebiliyor musunuz, bütün genetik
yapımızın bir şekilde ilaç firmalarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yalım
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Başkanım.
Bakanım, biraz önce Grup Başkanım
Sayın Özel de bazı konulara çok iyi bir şekilde değindi,
yalnız şunu da atladı: Bundan önceki
Paralel yapının
şu anda mevcutta çok sayıda hastanesi var ve de bu 6ncı
maddedeki kişisel verilerin hastanede çalışan kişiler
tarafından görülebileceğini okuduk ve görebiliyoruz. Eğer bu
veriler bu kişilerin ellerine geçerse ne olacağını,
değerli arkadaşlarım, sizler görebiliyorsunuz,
düşünebiliyorsunuz. Bu, birinci sorumdu.
İkinci sorum: Üreten bir Türkiye olmamız
için Avrupadaki çiftçinin olduğu gibi mazotun çiftçiye vergisiz bir
şekilde verilmesinin tekrar tekrar altını çiziyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal, bir daha
girmişsiniz sisteme.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Süre var.
BAŞKAN Süre var, tabii ki, sorabilirsiniz.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, yerli tohumun
satışı yasak, İsrail tohumunun satışı
serbest. Türk vatandaşımız yerli tohumu
satışını- ancak takas şenlikleri yöntemiyle
dağıtabilmekte ve kollayıp koruyabilmekte. İsrailin
tohumunun satışının serbest bırakılıp yerli
tohumun satışının yapılmasının
yasaklanması millîlikle nasıl bağdaşır, bunu bana izah
edebilir misiniz?
BAŞKAN Sayın Emir
MURAT EMİR (Ankara) Ben cümlemi tamamlamak
için tekrar söz aldım.
Aynen İzlanda örneğinde olduğu gibi,
Estonya gibi küçük Avrupa ülkelerinde de bunlar derin tartışma konusu
oldu ve genetik yapımızın özellikle korunması çok önemli.
Komisyonda biz bunu dile getirdik arkadaşlar, Komisyonda yeteri kadar
uzmanın görüşünün alınmadığını ve bu gözle
genetik verilerimizin korunmadığını üzülerek tespit ettik.
Bu konuda önümüzdeki dönemde ayrıntılı çalışmalar
yapılması tüm ülkemizin geleceği açısından büyük önem
taşımaktadır.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Kalan süre Sayın Bakana aittir.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Efendim, Sayın Tanal, Sayın
Cumhurbaşkanımızı en iyi tanıyan arkadaşlardan
biridir, uzun yıllardır Parlamentoda; devlet deneyimini, devlet
adamlığını ve siyasi kariyerini çok iyi biliyorsunuz.
Amerikaya, dünyaya ne söyleyeceğini en iyi bilen siyasetçilerimizden
birisidir. O söylemiyle, bugün görüşmekte olduğumuz iki ülke
arasındaki bir yasal düzenlemeyi karıştırmayacak kadar da
deneyime sahip olduğunuz inancı içerisindeyim. Onun için, bu soruyla
Sayın Cumhurbaşkanımızın değerlendirmelerini, bu
yasayla o değerlendirmeleri aynı kefeye koymayı ben doğru
bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
İkinci olarak, Sosyal Güvenlik Kurumu
verileriyle ilgili olarak
Şimdi, Sosyal Güvenlik Kurumu son derece önemli
bir kurum, 78 milyonun bütün verilerini, özellikle sağlıkla ilgili,
ilaçla ilgili ve diğer benzer birçok verileri bünyesinde
barındırıyor, Medula Sistemi dediğimiz önemli bir sistem.
Bu sistemle ilgili buradaki verilerin, bilim çevrelerinde, üniversitelerde
araştırma yapılmasıyla ilgili
Örneğin hangi bölgede,
hangi bölgelerde kişisel anlamda değil geneli itibarıyla,
çeşitli hastalıklarla ilgili ne gibi veriler var elimizde, bu veriler
çerçevesinde o yörelere has özelliklerin bu hastalığa
yansıması var mı yok mu, bunların üniversitede bilimsel bir
araştırmaya tabi tutulması açısından bu verilerin
mutlak surette bilim çevrelerine aktarılması gerekiyor, bir.
Ayrıca, kurumların bu verilere
ihtiyacı var, Sosyal Güvenlik Kurumunun verilerine ihtiyaç var.
Örneğin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
çeşitli konulardaki taleplerine cevap olması açısından
bazı verilerin bakanlıklar arasında ve kurumlar arasında da
aktarılması zarureti var.
Bunun yanında, bizzat sektörün içerisinde olan
Diyelim ki bir ilaç sektörü, kendi ilacının, ürettiği
ilaçların nerede, ne kadar satıldığı, nerede bir pazar
payı bulduğu konusunda talepleri var ve bunların buna göre
üretimini geliştirmeye dönük çalışmaları var. Benzer,
sayabileceğimiz birçok husus çerçevesinde bu verilerin
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Bakanım, çok özür dilerim
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Müsaade ederseniz.
mutlak surette bu çerçevede verilmesi konusunda
yasal bir altyapıya ihtiyaç var. Kişisel verilerle ilgili bugün
görüşmekte olduğumuz yasal bir düzenleme
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Sayıştay raporunda üçüncü kişilere para
karşılığı verildiğini
açıklamışlar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Efendim, cümlemi tamamlayayım, müsaade edin, ben
sizi dinledim.
Bu kişisel verilerle ilgili kapsamlı bir
temel yasa olmadığı için, Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde, bu
ve benzer talepler doğrultusunda, verilerin ola ki kayıt
dışı bir şeklide elde edilmemesi adına, müstakil bir
düzenleme değil Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde bir düzenleme için
muhalefetle, sizlerle birlikte, arkadaşlarınızla birlikte çok
önemli çalışma yaptık fakat bunların, bu yasal
düzenlemelerin yargıdan döndüğü dönemler oldu. Tekrar düzenleme oldu,
birlikte
Tekrar ediyorum, bakınız, muhalefet partileriyle birlikte
yaptığımız bir çalışmadan bahsediyorum.
Neticesinde bunlar bir neticeye ulaşmadığı için ve bu
veriler de son derece önemli olduğu için, Hükûmet olarak bugün,
kişisel verilerin korunmasıyla ilgili kapsamlı bir yasal
düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz. Bu yasa son
derece önemli, bunun bir an önce yasalaşması gerekiyor ve buna
bağlı olarak da kurumların kendi iç düzenlemelerini yaparak bu
sıkıntıyı atlatmamız gerekiyor. Onun için,
yaşadığımız süreç zorlu, sıkıntılı
bir süreçti. Çok şükür ki AK PARTİ iktidarı böyle önemli bir
düzenlemeyi yüce Meclisin huzurlarına getirmiş bulunuyor.
Çiftçiye mazotun verilmesiyle ilgili
Seçimden yeni
çıktık. Bunlar çokça tartışıldı ama şunu
ifade edeyim: İktidarlarımız döneminde gerek tarım gerek
hayvancılık açısından son derece önemli desteklerin
sağlandığını hepiniz biliyorsunuz. Bugün rakam
itibarıyla 11,6 milyara gelmiş olan bir tarıma destek
politikası şu anda uygulanıyor. Bunların önümüzdeki dönem
içerisinde ne şekilde uygulanacağıyla ilgili de
çalışmalarımızı şu anda sürdürüyoruz.
Ayrıca, bildiğiniz gibi, yine yüce Meclisten geçti; yem KDVsinin
yüzde 8den sıfırlanması, ayrıca gübre KDVsinin de yüzde
18 olan oranının sıfırlanması konusundaki
düzenlemeleri de Meclisten geçirdik. Çiftçi, tarım kesimi son derece
önemli, hayvancılıkla iştigal eden vatandaşlarımızın
bu ilgi alanları ve çalışma alanları, üretim alanları
son derece önemli. Hükûmetimiz de bu önemli, her gün sabahtan akşama ve
yirmi dört saatimizi kapsayan, tarım ve hayvancılıkla ilgili,
gıdayla ilgili hususların ehemmiyetini müdrik bir şekilde bu
destekleme politikalarını her yıl düzenli artırarak devam
ediyor. Bu yıl da ifade ettiğimiz gibi 11,6 milyara
ulaşmış olan bir destek politikamız var. Tohumda da
aynı şekilde, yerli üretimimiz artarak devam ediyor, 1 milyon tona
ulaşmış bulunuyor. İnşallah, önümüzdeki dönem
içerisinde TİGEM bünyesinde ağırlıklı olarak tohum
üretimimizi artırarak, Türkiyenin şu anda elde ettiği
başarıyı katlayarak dünyada tohum üretiminde sözü edilen bir
ülke noktasına gelmek konusundaki
çalışmalarımızı, gayretlerimizi artırarak devam
edeceğiz.
Tabii ki yüce Mecliste bulunan çok değerli
milletvekili arkadaşlarımız milletimize hizmet etmek için
seçiliyorlar. Milletimizin sorunlarını daha minimize noktaya
taşımak için buraya geliyoruz ve gayret ediyoruz. Tabii, bu başarıları
geliştirdiğimizde, artırdığımızda bunda
hepimizin payı olacak. Bu konudaki desteklerinizi de önümüzdeki dönem
içerisinde beklediğimizi ifade ediyorum.
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İsrail tohumu
vardı Sayın Bakan. Yerli tohumun satışı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, sadece
tutanağa girmesi için bir şey söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan usta bir
siyasetçidir, tutanağa hamle yapmasını da ustalıkla bilir.
Vatandaşımızın sorunlarını daha da minimize etmek
derken, vatandaşın küçük sorunları var, bunu daha da ufaltan bir
iktidardan bahsediyor. Biz vatandaşımızın büyük
sorunlarını maksimize eden bir iktidarla karşı
karşıya olduğumuzu düşünüyoruz.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Buyurun Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, sorunların
olmadığı bir hayat olmayacağını ifade için
Sorunlar olacak, hayat devam ettikçe sorunlar olacak. Mühim olan, bu
sorunları çözecek iradenin olmasıdır. Bu irade var
anlamında bunu söylüyorum. Bu irade olduğu için zaten Türkiye az önce
bahsettiğimiz, her alandaki verileri katbekat katlamış
durumdadır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Bakan,
İsrail tohumu ne olacak?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 2nci
madde üzerinde, isterseniz sorularınızı tekrar sorabilirsiniz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Başkanım,
yalnız, biraz önceki soruyla ilgili, Bakanın cevabıyla ilgili
bir şey
BAŞKAN Sayın Yalım, Sayın
Bakan burada. 1inci maddeyi oylayalım; 2nci maddede, soru-cevap
işleminde tekrar sorarsınız sorularınızı.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Peki.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 1inci
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2nci madde üzerinde söz talebi yok.
Şimdi, soru-cevap işlemini
başlatıyorum.
Sayın Yıldırım
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Evet, gecenin bu
saatinde herkesi sağduyuya davet ediyorum.
Sayın Bakanım, bu tanınmadır,
yani, kişisel verilerin Türkçesi tanınmadır. Şu anda
tanınmayan cenazeler var; çocuklarının cesedini teşhis
etmek için il il gezen aileler var.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - O çukurların
etrafında o bombaları
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - DNA testleri var.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bu konuda, Cizrede bu vahşet
yaşanmışken, ikinci bir vahşet Surda olmasın diye
bütün çabalarımız; bütün dileğimiz, Surda böyle bir vahşet
yaşanmasın.
Az önce Sayın Milletvekilimiz Osman Baydemir
çok güzel bir üslupla söyledi ama, gerçekten, hakaretlere, saldırıya
uğradı.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Tuzak bombalardan
söz et!
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Ailelerin, bu
konuda, bizden isteği çocuklarımızın ölmemesidir;
gençlerimizin, sivillerin ölmemesidir.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) - Öldürmeyin o zaman!
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Bu konuda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Bu konuda sizin
görüşlerinizi ve
DNA testi
Aileler çocuklarını
tanıyamıyor ancak
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) - Öldürmeyin, öldürmeyin!
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) -
DNA testiyle
tanınabilecek durumda, yakılmış cesetler vardır.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - O tuzak bombalardan
söz edin, tuzak bombalardan!
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın
Yıldırım.
Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu İsrail tohumunun
satışı serbest, vatandaşımızın yerli tohum
satışı yasak. Ancak takas tohum şenlikleri
vasıtasıyla vatandaşın yerli tohumunun
satışı devam etmekte. Bununla ilgili kanun teklifi de verdik. Bu
yasak hâlen devam edecek mi? Bu millîlik ilkesiyle bağdaşıyor
mu? Bu konuda vatandaşımız sizden, hakikaten, bilgi bekliyor.
Bir başka sorun: Çiftçiyi destekleme ve
teşvik primleriyle ilgili elektrik borcu olanların bu primden
yararlanmaması için Bakanlar Kurulu kararı var. Benim desteğimle
biz bu kararınızı iptal ettirdik ama hâlen
vatandaşımız bu konuda mağdur. Bakanlar Kurulunun bu
kararı mahkeme kararına rağmen neden uygulanıyor,
vatandaşımız neden mağdur? Bu konuda da bilgi verirseniz
sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yalım
ÖZKAN YALIM (Uşak) Biraz önce eksik
kaldı. Şimdi, özellikle doğu illerinden çiftçilerimiz beni
arayıp da ulaştıklarında, dün kürsüden
yaptığım konuşmada da şunu belirttim, çünkü gelen istekler
şu şekilde: Tarım krediden çektikleri borçları
ödeyemiyorlar. Neden ürünlere soğuk vurgunu vesaire, doğal afetlerden
dolayı, bu gibi olaylardan dolayı
Hatta aldıkları
primleri, destekleri bile bankada direkt haciz oluyor. Bundan dolayı da
hassasiyetimizi belirtip bu konuda bir çalışma yapmanızı
rica ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Bir dakika daha rica
edeceğim.
BAŞKAN Sayın Yalım, 3üncü madde
üzerinde tekrarlarsınız olmazsa.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ama kesiliyor
Başkanım.
BAŞKAN Siz devam edin, buyurun, Sayın
Bakan dinliyor sizi.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Lütfen bunu da söyleyeyim,
Bakanın da, herkesin de kabul edeceği bir örnek.
BAŞKAN Peki, açalım sistemi
arkadaşlar.
Buyurun.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Bakan,
Avrupada Belçikada, Hollandada, Fransada, İtalyada, bakın,
üreten çiftçi
Bugün çiftçi ürettiği zaman herkes rahat eder. Türkiyede
Trakya bölgesi kadar bölge ekilip biçilmiyor çünkü çiftçinin maliyeti çok
yüksek, akaryakıt çok yüksek. Gelin, hem yabancı bandıralı
hem Türk bandıralı özel yatlara mazotu vergili verelim; 1,5tan
değil, 3,5tan verelim; buradan gelen kaynakla çiftçimize mazotu vergisiz
verelim Bakanım. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yedekci
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Bakan az önce açıklama yaptı ama Ankara 11. Asliye Hukuk
Mahkemesinden en son bir dava kararı var ve DataMed isimli firmaya
Sayıştay raporunda da üçüncü şahıslara SGK bilgilerinin
ücret karşılığı verildiği açıklanıyor.
Şimdi, burada çok ciddi bir sorun var. Sadece SGK verilerinin bile denetlenemediği,
zapturapt altına alınamadığı bir yönetim
anlayışından bahsediyoruz. Yani, insanların her tür
verisini burada bir araya getireceksiniz; sonra üçüncü, beşinci, sekizinci
şahıslara belki de satılacak. Bunun önüne nasıl
geçeceksiniz? Bugün hâlâ SGKyla ilgili bu handikap devam ederken bunun
garantisini nasıl vereceksiniz? Az önceki konuşmanızdaki iyi
niyete istinaden içtenlikle soruyorum: Amacımız
bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Hep birlikte doğru olanı
yapmaya gerçekten gayret etmek istiyorsak burada kişisel verilerin
toplanmasıyla ilgili doğru olanı yapalım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öz
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Bakanım,
Çanakkalede şu anda çalışır durumda 4 termik santrali var
fakat başvurular da var devamında, ÇED sürecinde olanlar, ön lisans
başvurusu yapanlar ve toplam proje 19 tane termik santrali. Çanda,
Yenicede, Bigada, Lapsekide, Geliboluda, Ezinede olmak üzere toplam 19
termik santrali.
2015 yılında, 9 Ocak 2015te dönemin
Tarım Bakanı Mehdi Eker şunu demiştir ve altına imza
atmıştır: Sulu mutlak tarım arazisi özelliği gösteren
söz konusu bölgede -yani Biga Ovasını kastediyor- Biga
Ovasında termik santral yapılması söz konusu değildir.
Bir yıl sonra ne değişti de bu bölge, özellikle Biga
Ovasına toplam 9 tane, diğer ilçelerle birlikte 19 tane termik
santrali -dediğim gibi bir yıl içerisinde de ne değişti de-
bu projeler, başvurular devam etmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, bizim de söz talebimiz vardı.
BAŞKAN Süre bitti. 3üncü madde üzerinde
sorarsınız sorunuzu Sayın Vekilim.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Evet, teşekkür ederim.
Şimdi, çiftçiye desteklerden elektrik
borçlarının kesilmesi idarenin bir talebi değil yani yönetimin
bir talebi üzerine değil, çiftçilerle yapılan anlaşma, sulama
birlikleriyle yapılan bir anlaşma neticesinde bir uygulamadır.
Onun için, bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemesi
açısından söylüyorum. Sanki Hükûmet çiftçilerden elektrik
parasını kesmek için tek taraflı bir irade
kullanıyormuş gibi bir durum söz konusu değil. Çiftçilerle
birlikte yaptığımız bir anlaşmanın neticesidir.
Tarım kredi borçlarını
ödeyemiyorlar. diye ifade edildi. Biz bölge toplantıları
gerçekleştiriyoruz, bu hafta da Karadeniz Bölgesindeyiz. Bölgede bu
anlamda gerek kredi borçları veya sektör bazında yaşanan
sıkıntıları bire bir bizzat çiftçilerimizden dinliyoruz ve
bunlarla ilgili bir çözüm arayışını yine kendileriyle, ilgililerle
değerlendiriyoruz. Ama sizlerin de milletvekili olarak bölgenizde ve
ilinizde yaşanan sorunları buraya taşımanızı
saygıyla karşılıyoruz. Ama şunu bilmenizi istiyoruz ki
hiçbir soruna, çiftçilerimizin, üreticilerimizin sorunlarına duyarsız
kalan bir Hükûmet veya bir yaklaşım içerisinde hiçbir zaman
olmadık, bugün de daha hassas bir şekilde bu sorunları birlikte
değerlendiriyoruz. Varsa bir yapılanma ihtiyacı, geçmişte
de yaptık, bugün de, gelecekte de yapabiliriz ama böyle bir ihtiyaç söz
konusu değilse, istismar boyutu da söz konusuysa konuyu da o çerçevede ele
aldığımızı belirtmek istiyorum.
Şimdi, üretim girdilerinin aşağı
çekilmesi tarımda da son derece önemli. Yani bu konuda keşke bir
sihirli değnek olsa da maliyeti çok çok düşük bir ortamda gerek
tarım ürünlerinin girdilerini gerekse hayvansal ürünleri ve bizzat hayvan
girişleriyle ilgili ücretleri çok düşük bir noktaya
taşıyabilseniz. Ama bunlar ister istemez bir süreç gerektiriyor ve
biz de üretim girdilerini
Az önce bahsettiğim KDVlerin ortadan
kaldırılması aslında üretim girdilerini düşürmeye dönük
bir uygulamadır. Benzer uygulamaları kimi desteklerle yerine
getirirken kimi de üretim girdilerini düşürerek yerine getirme gayreti ve
çabası içerisindeyiz.
Tabii, tarım arazilerinin nasıl
kullanılacağıyla ilgili yüce Meclis son derece önemli düzenlemeler
yaptı geçtiğimiz dönem içerisinde. Tarım arazilerinin miras
hukuku açısından miras yoluyla bölünmemesi ve tarım arazilerinin
korunmasıyla ilgili son derece önemli yasal düzenlemeler yaptı.
Artık geçmişle aramıza bu konuda ciddi bir hat çizildiğini
bilmemiz gerekiyor. Yani, tarım arazilerinin korunmasıyla ilgili
yasal bir güvenceye tarım arazileri kavuşmuş bulunuyor. Şu
an itibarıyla 23,9 milyon hektar tarıma elverişli arazimiz var,
bunun 19 milyon 800 bin hektarını şu anda kullanıyoruz. Bu
ve diğer alandaki tarımla ilgili bütün veriler, Türkiye'nin bir
tarım ülkesi olma konusunda önemli verilerdir. Bunların en rasyonel
şekilde kullanılması konusunda
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama, diğer taraftan,
enerji ihtiyacını, öyle tahmin ediyorum ki bütün milletvekilleri
Bu
dönemde yaşanan, doğumuzda yaşanan, Rusyayla yaşanan
sorunlardan dolayı enerji potansiyelimizin, enerji
kaynaklarımızın kullanılması konusundaki
hassasiyetimizi de göz ardı edemeyiz. Yani, Enerji üretim
noktasındaki potansiyelimiz enerjiye dönüşmesin. gibi bir
yaklaşım da doğru değil. Bunları bir denge içerisinde
götürmek gerekiyor, Hükûmetimiz de bu hassasiyet çerçevesinde
gerçekleştiriyor.
SGK
verileri, bakınız, arkadaşlar, az önce ifade ettim, Parlamentoda
olmadığınız için
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Ama, cevap vermediniz ki! Sayın Bakan, sonuç
itibarıyla özel yatlara mazotu vergili verelim, buradan gelen kaynakla
çiftçimize mazotu vergisiz verelim!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Yani,
şimdi siz
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Yani, Türkiye Cumhuriyeti kasasına dokunmadan
vereceğiz!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Müsaade
eder misiniz.
Siz
iktidara gelirseniz kendi tarım politikalarınızı
uygulayın, gelebilirseniz.
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Ama, neden? Uygun değil mi? Uygun.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Müsaade
eder misiniz.
Biz
iktidardayız, tarım politikalarımızda destekleri ve
tarıma ve hayvancılığa nasıl sahip
çıkacağımızı biz belirliyoruz. Öyle değil mi?
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Ama, çiftçiye niye daha çok verilmiyor?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) E,
çiftçilerle görüşerek belirliyoruz, ezbere belirlemiyoruz ki. O
vatandaşla belirliyoruz, o vatandaş da dört yılın sonunda
geliyor, diyor ki: Doğru yaptınız. Helalinden oy verdim,
vermeye devam edeceğim. Daha ne istiyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN
YALIM (Uşak) Hollandanın, Fransanın, Lüksemburgun,
Belçikanın tarım bakanı yanlış mı yapıyor
Sayın Bakan?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Bir
yanlışlık yok bu konuda.
Diğer
bir konu, SGKya ücret karşılığı
Bakınız,
dedim ki -geçmişte bulunmadığı için
arkadaşımız- bununla ilgili yasal düzenleme yaptık.
Yapılan bir yasal düzenleme ve daha sonra yargı sonuçları
neticesindeki o ara dönemde bir ilaç firmasıyla ilgili bilgiler, kendisine
verilen bilgiler, kendi bilgilerinin kendisine verilmesiyle ilgili bir süreci
arkadaşımız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, süre bitti.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu İsrail tohumu
ne olacak Sayın Bakanım 3 seferdir soruyorum?
BAŞKAN Açalım mı tamamlamanız
için Sayın Bakan...
GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Neyse 3üncü bölüm varmış efendim, orada
değerlendiririz.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, Mahmut
Beyin İsrail tohumu hakkındaki sorusuna cevap vermiyorsunuz.
Efendim, 2 seferdir oluyor, lütfen...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 3üncü
maddede soracağınız soruları tekrar sorabilirsiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, 1inci
maddede sordum, 2nci maddede sordum.
BAŞKAN Evet.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Bakanım -ısrarla efendim- niçin bizim yerli tohumumuzun
satışı yasak, İsrail tohumunun satışı
serbest? Bu konuda, lütfen, açıklama bekliyor vatandaşımız.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Yazılı
cevap, yazılı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani burada ben
halkın adına soruyorum Sayın Bakan ama Sayın Bakan
ısrarla bu konuda cevap vermek istemiyor. Şu denilebilir: Yani ben
şu anda bunu bilemiyorum, ilgili yerlerle konuşacağım.
LEVENT GÖK (Ankara) Yazılı olarak da verebilirsiniz
ayrıca.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yazılı
olarak cevap vereceğim denilebilir. Yani ben burada polemik yaratacak bir
soru sormadım ki, açık ve net sordum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Bakan, 3üncü maddede
cevaplayacağını söylüyor, ifade ediyor sayın
milletvekilleri.
2nci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3nücü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin 6 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesi üzerinde
yapılan soru-cevap işlemi sırasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Soru-cevap kısmında değil ama
Sayın Bakanın ifade ettiği husus ve bahsedilen dava bana
açılmış bir davadır. Mesele de şudur, aslında
Mecliste ben ilerleyen saatlerde bunu bir gün anlatmıştım, süre
de imkân veriyordu. Şimdi, Sayın Bakanın döneminde dediği
düzenlemeler yapıldı. Biz orada yapılan yanlış
işleri de söyledik, en iyi katkıları da sağlamak istedik
ama en sonunda şöyle bir şey oldu: Bir şirket ilaç ve tıbbi
cihaz kurumuna bir doktor diplomalı bir ajan sokmak suretiyle bu
kişisel verileri çaldı. Ben de bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda
anlattım. O şirket bana dava açtı 70 bin liralık. Dava
sürerken Sayıştay denetçileri iddialarımı
Daha
doğrusu, ben Sayıştaya Bu konuda bir çalışmanız
var mı? diye sordum, sorumu ihbar kabul edip denetim
başlattılar. Denetim raporunda iddia ettiklerimin çok daha üzerinde
çok ciddi bir hırsızlık ve ajanlık olayı olduğu
ortaya çıktı. Dava reddedildi, 70 bin lira bende kaldı,
kaybetmedim ama o gün -Sayın Bakanın Bakanlığına
bağlı değil- Sağlık Bakanlığına
bağlı olan ama Sayın Bakanın ve Sağlık
Bakanının Merak etmeyin, çok güvende bilgileriniz. dediği
bilgileri bir ajan bir özel şirkete yolladı; o özel şirket
Türkiyedeki bütün hastaların verilerini ele geçirdi, SMSle onlara ve
eczanelerine de yüzdelik para teklif etti. Bu davayı da ben kazandım.
Sayın Bakanın da bilgilerine arz ederim.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Genişletilmiş Bilgi
Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun
Artırılması Anlaşması ve Eki Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/310) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 6) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 3üncü
madde üzerinde söz talebi yoktur.
Soru-cevap işlemine geçeceğim.
Sayın Şimşek, buyurun.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkanım, tabii, çiftçilerin öncelikle beklediği ucuz
mazot. Gemicilere veriyoruz, yük taşıyıcılarına
veriyoruz ama maalesef çiftçilere ucuz mazot veremiyoruz.
Bir de özellikle Büyükşehir Yasasından
sonra tarımsal sulama birliklerinin birçoğu kapatıldı ve
bunların trafolarını Enerjisa devralmıyor,
karşıda muhatap yok. Trafo devirleriyle ilgili çiftçilerimizin ve
köylülerimizin birçoğunun büyük sorunları var.
Bir de tarımsal desteği genelde dönüm
başı veriyoruz. Dönüm başı yerine üretene destek vermemiz
lazım, ton başı olarak bunun değiştirilmesi gerekiyor.
Bir de özellikle süt fiyatlarında ciddi
düşüşler var. Bu konuda bir önlem almayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, iki konuda soru sormak istiyorum.
Örtülü tarımda özellikle bölgemizde domatesçiler çok zor durumdalar,
ihracat maalesef durmuş durumda. Antalya yüzde 51ini, özellikle
Muğla ve Fethiye yüzde 39unu üretiyor. Bunlar ihraç edememesi sonucunda
iflas etme noktasına geldi. Bakanlık olarak bir destek vermeyi
düşünüyor musunuz ya da bir planlamanız var mı?
İkinci sorum: Plan Bütçede sorduğumuz
soruların cevaplarını gönderecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çaturoğlu
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Sayın
Bakanım, sabah akşam bu Mecliste terör konuşmaktan iş
yapamaz hâle geldik. Evet, ülkemizin bir bölümünde terör var, çözümü de
silahların gömülmesi, üzerinin de kapatılması, betonlanması.
Milletimiz bizi yöresine ve ülkesine faydalı işler yapsın diye
bu Meclise gönderdi. Zonguldak Karadeniz Ereğli ilçesinde üretilen bir
Osmanlı çileğimiz var. Özel bir aromaya sahip bu çileğin talebi
var, üretimi yetersiz. Bununla ilgili özel bir projemiz var. Bakanlık
olarak şahsınızdan buna destek bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Bakanım, tabii, gecenin saat bir
buçuğu, hakikaten bu İsrail tohumu çok önemli. Ben yani bu saatte
bizimle çalışan tüm memur arkadaşlara, tüm basın
mensuplarına, tüm milletvekillerine saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Ben bu İsrail tohumu peşine düşeceğim, siz isterseniz
tekrar yine cevap vermemekte direnebilirsiniz, bu sizin en doğal
hakkınız ama benim de doğal hakkım. Bu açıdan, sizden
istirham ediyorum. Neden İsrail tohumunun satışı serbest,
yerli tohumun satışı yasak? Ben gayet rahat İstanbulda
Şile ilçemizde bulunan tohum takas şenliklerine gidiyorum.
Vatandaşımız ancak bu takaslarla tohumlarını
değiştirebiliyor ve bu millî tohumu koruyabiliyor. Bu millîlik
politikasıyla bağdaşır mı? İsraile biz
tohumlarımızı göndersek aynı uygulamayı İsrail
yapar mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gaydalı
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, uygulanan yanlış
politikalar neticesi Irak, Suriye, Rusya ihracat kapıları
kapandığından Bitlis Ahlatta patates üreticilerinin ürettikleri
patates ellerinde kaldı. Üretici çok zor durumda. Bunun için bir
planınız, bir programınız var mı?
BAŞKAN Sayın Yedekci
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, az önce sayın grup başkan vekilimiz davanın
kendisine ait olduğunu söyledi. O konuyla ilgili herhâlde bir
açıklama yaparsınız.
Ben çiftçilerin ve hayvancılıkla
uğraşanların durumunun çok kötü olduğunu
Hayvancılıkla uğraşan bir kişi için ineğini
kesime vermek en kötü şeydir, şu anda, hayvancılıkla
uğraşan insanlarımız ineklerini kesime veriyorlar.
Ayrıca, bir Tarım Bakanı olarak,
verimli araziler inşaata, imara açılıyor, bu konuyla ilgili ne yapıyorsunuz,
ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Ayrıca, hayvancılıkla
uğraşan insanlarımızda şöyle bir sorun var:
Hayvanlarına veteriner bulamıyorlar, üniversitelerin ilgili yerlerine
gittiklerinde çok masraflı, işte, Eldiven al, iğne al, şu
ilacı al. ve kaçıncı kata çıkacaksa o kata o ineği,
danayı, neyse kendisi çıkarmak zorunda, onun için çok ciddi
sıkıntılar yaşıyor hayvancılıkla
uğraşan insanlarımız. Bununla ilgili bir çalışma
düşünüyor musunuz Sayın Bakan?
BAŞKAN Sayın Öz
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Bakan, az önce de
sormuştum, Çanakkalede toplamda 19 termik santral projesi var. 9 Ocak
2015 tarihinde dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker bu bölgeyi kastederek,
Biga Ovasını, Termik santral yapılması söz konusu
değildir. demiştir, az önce cevap alamamıştım. Aradan
bir yıl geçmesine rağmen bu projeler, başvurular neden devam
etmektedir? Bu projelere dur diyecek miyiz?
Bir de 25 Aralık 2015te 800 milyon
liranın çiftçilerin hesaplarına yatırılmaya
başlandığını söylemiştiniz kendiniz Sayın
Bakan. Köyleri geziyoruz, çiftçilerimiz hâlâ hububat desteklerinin
yatırılmadığını söylemekteler. Acaba
desteklemeler yatırılmış mıdır?
Yatırılmamışsa ne zaman yatırılacaktır Sayın
Bakan?
BAŞKAN Sayın Bakan, kalan süre size
aittir.
Buyurunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Şu İsrail tohumundan
başlayın da rahatlayalım Sayın Bakan, ondan
başlayın da bir rahatlayalım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) İsrail tohumu
Şimdi, millî tohumla ilgili az
önce rakam verdim, tohumu üretiyoruz diyorum ve çok önemli bir noktaya geldik
diyorum, dünyada sayılı tohum üreten ülke olma noktasına
doğru gittiğimizi söylüyorum, tohum üretmekle kalmıyoruz, ihraç
ediyoruz diyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Peki, yarın size
o kanunu vereceğim, çok iyi.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Yani Parlamentoda bu kadar bir başka devletin
hayranlığını yapmanın bir anlamı yok, Türkiye
kendi millî tohumunu üretiyor, satıyor ve devam edecek. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Dünle mukayese
edilmeyecek bir noktadayız yani onu ifade edeyim size. Rakam verdik, bunu
anlamak gerekiyor.
Ürün ve alan desteği: Ürün ve temel destek
dediğimiz alan desteği, özellikle mazotla ilgili yaptığımız
destek var ama ağırlıklı şu anda uygulamamız ürün
desteği çerçevesinde cereyan ediyor. Orada bir yanlış bilgi var.
Süt fiyatlarıyla ilgili: Süreç itibarıyla
laktasyon dönemi olduğu için süt üretimimiz şu anda fazla. 18,6
milyon tona ulaşmış bulunuyor süt üretimimiz.
Dolayısıyla, bu sütün süt tozuna dönüşmesiyle ilgili çok ciddi
bir destek verdik; bunu da yine sanayicilerimizle, üreticilerimizle
görüşerek gerçekleştirdik. Şu anda tonuna 4.500 TL süt tozu için
destek veriyoruz. Amacımız ne? Piyasadan fazla olan sütün çekilip süt
tozuna dönüşmesi. Böylece bir yıllık süre kazanıyorsunuz ve
bu süre içerisinde yurt dışına süt tozu olarak ihraç etme
imkânını elde etmek için
Önümüzdeki dönem içerisinde fazla sütün
yani talebin üzerindeki süt arzının Et ve Süt Kurumu tarafından
süt tozuna dönüştürülmesi uygulamasını da
başlatacağız. Dolayısıyla, yaşanan
sıkıntılar önümüzdeki dönemlerde inşallah ortadan
kalkmış olacak.
Bir diğer konu, desteklerle ilgili en ufak bir
aksama söz konusu değil. Destekler açıkladığımız
gün ve tarihte bankalara aktarılmaktadır, bunu ifade edelim.
Domates ve ihracatla ilgili: Hem narenciye hem
domates, özellikle bugünlerde domatesle ilgili sıkıntılarla
ilgili üretici kesimleriyle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Ekonomi
Bakanlığımızla birlikte yeni pazar açısından
çalışmalar devam ederken diğer taraftan da
ihracatçılarımıza destek konusunda
çalışmalarımızı yoğun bir şekilde
sürdürüyoruz. Tabii, kolay değil. Bölgemizde cereyan eden hadiselerin
hangi pazarları etkilediğini de gerek üreticilerimiz gerek
sanayicilerimiz, ihracatçılarımız bilmektedirler.
Plan Bütçe Komisyonundaki sorularınıza
cevap vereceğiz, sizler belki de orada yoktunuz cevap verirken ama eksik
kalan sorularda -mutlaka zaten geleneksel hâle gelmiş durumda- zaten
milletvekillerimize dönülüyor ve veriliyor.
Sayın Başkan, tabii ki
ayrıntılı cevap verilebilir daha, önümüzde bütçe
görüşmeleri var, orada milletvekillerimize ayrıntılı bu
cevapları da sunarız. Kalan sorular varsa onları da
yazılı olarak cevaplandırırız.
Çok teşekkür ediyorum arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kalan süreyi Mahmut Tanal
kullanabilir mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Bakan dedi
ki: Yabancı bir ülkeye hayranlığınızı dile
getiriyorsunuz İsraille ilgili. O kesin 69uncu maddeye göre bir
sataşmadır, bu sataşmadan dolayı sizden istirham ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
İki dakika söz veriyorum size. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
28.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk
Çelikin 6 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize
gecenin bu saatinde iyi geceler diliyorum.
Değerli Bakan, ben size çiftçimizin,
vatandaşımızın lehine neden yasa çıkarmıyorsunuz
dedim. Sizi eleştiriyorum ben burada, sizin İsrail lehine
yapmış olduğunuz düzenlemelere niçin yaptınız, niçin
vatandaşımızın lehine düzenleme yapmıyorsunuz
şeklinde ben soru yönelttim size. Yani şu anda Türkiyede biz
İstanbul ilimizin Şile ilçesinde tohum takas şenlikleri
nedeniyle vatandaşlarımız yerli domatesini,
patlıcanını, salatalığını, biberini bu
şekilde suç oluşmasın diye takas yöntemiyle insanlar mevcut olan
tohumun kollanması ve korunması için takas şenliklerinde takas
edebiliyorlar. Bunun önündeki engel nedir? Mevcut yasal düzenleme Kabahatler
Kanunu uyarınca idari para cezasıdır. Bununla ilgili ben size
yarın imza karşılığında o kanunu da ibraz
edeceğim ama burada iktidarın, Hükûmetinizin,
vatandaşımızın yani çiftçinin lehine kanun yapması
gerekirken İsrailin lehine kanun yapmak
Kim İsraili övüyor, kim
İsraile hayran? Açıkçası, bunu yapan zihniyet İsraile
hayran. Yani, İsrailin lehine kim sözleşme yapıyorsa, kim
protokol yapıyorsa, İsrail askerlerini kim Konyada eğitiyorsa,
netice itibarıyla köylü vatandaşımızın aleyhine yerli
tohum satışını kim yasaklıyorsa bunlar İsrailin
lehine, İsraili öven, İsrailin lehine yasa çıkaran, propaganda
yapanlar ve vatandaşın aleyhine yapıyorsunuz bunu.
Yani, burada ben halkın bir temsilcisiyim,
halkın vekiliyim, halkın yararına ben bu soruları
sorduğum hâlde, susturma adına Efendim, siz İsrailin lehine
soru soruyorsunuz. Gerçekten ben bunu sizden beklemiyordum.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Cevap verecek misiniz Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Tabii efendim, olur.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından Hiç gerek yok. sesleri)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Faruk Çelikin, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Yani, ben de katılıyorum da şimdi
nasıl cevap vermek gerekir bilmiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Saat herhâlde belli bir süreyi
aştığı için yani bazı arkadaşlarımız
için sözün tesirli olmadığını görüyorum.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Aşmasa
da fark etmez, aşmasa da!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Şimdi, arkadaşlar, yani, yerli tohumla
ilgili, tabii, gelinen mesafeyi, katedilen mesafeyi izah ediyorum ve burada
köylümüze, çiftçimize, üreticimize tohum yağdıran bir noktaya
geldiğimizi, çeşitlilik açısından da çok önemli noktaya
geldiğimiz söylüyoruz, siz diyorsunuz ki: Tohumu... Yahu, tohumu hem
çiftçiye veriyoruz hem dışarıya ihraç ediyoruz diyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nereye ihraç ediyorsunuz?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Ya, burada, bunun ötesinde, daha da ileri
taşımamız gerektiğini söylüyorum ve bununla ilgili
altyapımızın çok müsait olduğunu ifade ediyorum ve sürekli
geliştirdiğimizi ifade ediyorum. Siz başka bir yerde
takılmış kaset gibi aynı yerde dönmek doğru
değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben size kanununuzu
getireceğim, kanununuzu, bu Parlamentodan geçen kanun.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Sayın Tanal, bir kendinizi gözden geçiriniz, samimi
söylüyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, bu
Parlamentodan geçen kanunu söylüyorum ben.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Teşekkür ederim, sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Genişletilmiş Bilgi
Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun
Artırılması Anlaşması ve Eki Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/310) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 6) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 3üncü
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da
taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Genişletilmiş Bilgi
Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun
Artırılması Anlaşması ve Eki Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Oy
sayısı : 245
Kabul : 242
Ret : 1
Çekimser : 2 (X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
İshak Gazel Fehmi Küpçü
Kütahya Bolu
Sayın
milletvekilleri, tasarı, kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
3'üncü sırada
yer alan, 85 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında
İşbirliği ve Karşılıklı Yardım
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş
Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında
İşbirliği ve Karşılıklı Yardım
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/411) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 85)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 25 Şubat 2016 Perşembe günü alınan karar gereğince,
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati. 01.36
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 117 S. Sayılı Basmayazı 17/2/2016 tarihli 40ıncı Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) 6 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.