TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
49uncu
Birleşim
1
Mart 2016 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 118)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 119)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İzmir Milletvekili
Mahmut Atilla Kayanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İzmir Milletvekili Mahmut
Atilla Kayanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İzmir Milletvekili Mahmut Atilla
Kayanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
6.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
7.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceerin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.-
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsakın, Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceerin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
9.-
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, Diyarbakır Milletvekili
İdris Baluken ve Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsakın
sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları
sırasında şahsına sataşmaları nedeniyle
konuşması
10.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
11.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Afyonkarahisar Milletvekili
Mehmet Parsakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
12.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceerin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
14.-
Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldanın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
15.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Çorum Milletvekili
Tufan Kösenin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
16.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Celal Adanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
17.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, İstanbul Milletvekili
Celal Adanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
18.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
19.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Afyonkarahisar Milletvekili
Mehmet Parsakın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
20.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
21.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
22.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın 118 sıra sayılı 2016 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
23.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
24.-
Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbabanın,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cizre halk meclisi eş
başkanı Mehmet Tunçun cenazesinin DNA testiyle
doğrulandığına, Türkiye ve insanlık tarihinin Cizrede
yaşanan bu olayları unutmayacağına, aynı katliam konseptinin
Sur için de devam ettirilmeye çalışıldığına
ilişkin açıklaması
2.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.-
Adalet Bakanı Bekir Bozdağın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
7.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
9.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
10.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Gaziantep Milletvekili Akif
Ekicinin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
11.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın yaptığı açıklaması ve Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin 118 sıra sayılı 2016 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı
Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Celal Adanın, sözlerinin sonuna kadar
arkasında olduğuna ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Parlamentoda dört aydır
Kürt sorunuyla ilgili bir kısır döngü yaşandığına
ve bütün siyasi partilerin bu konuyu tam bir polemik noktasına
getirdiklerine ilişkin açıklaması
14.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
15.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
16.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, İstanbul Milletvekili
Engin Altay ve Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin yaptıkları
açıklamaları ile Manisa Milletvekili Erkan Akçayın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119
sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin 118 sıra sayılı
2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
19.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Celal Adanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
20.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın, Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, İstanbul
Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.-
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.-
Gaziantep Milletvekili Akif Ekiciye, Cumhurbaşkanıyla ilgili
ifadeleri nedeniyle iki birleşim için Meclisten geçici çıkarma
cezası verilmesi
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Ulusal Kayısı Konseyi
Yönetmeliği Taslağına ilişkin sorusu ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/1765)
2.-
Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, fındık
fiyatlarındaki düşüşün önlenmesine ilişkin sorusu ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/1766)
1 Mart 2016 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer
SERDAR (Elâzığ), Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün dördüncü turdaki
görüşmeleri yapacağız.
Dördüncü turda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Türkiye
İstatistik Kurumu, Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığı, Doğu Anadolu Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı,
Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, Ceza ve
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye
Adalet Akademisi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bütçe ve
kesin hesapları yer almaktadır.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 118) (x)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 119) (x)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU
1) Türkiye İstatistik
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere,
turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin sisteme
girmeleri gerekmektedir.
Dördüncü turda grupları ve şahısları
adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına:
Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam, Kahramanmaraş Milletvekili Nursel
Reyhanlıoğlu, Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç,
İstanbul Milletvekili Hurşit Yıldırım,
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri, Elâzığ
Milletvekili Tahir Öztürk, Konya Milletvekili Mehmet Babaoğlu, Trabzon
Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu, İzmir Milletvekili Mahmut
Atilla Kaya, Ordu Milletvekili Oktay Çanak, İstanbul Milletvekili
Yıldız Seferinoğlu, Bursa Milletvekili Zekeriya Birkan,
Balıkesir Milletvekili Mahmut Poyrazlı, Afyonkarahisar Milletvekili
Ali Özkaya, Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara, Sakarya Milletvekili
Ali İhsan Yavuz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına:
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Adana Milletvekili Aydın
Uslupehlivan, Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici, Sivas Milletvekili Ali Akyıldız, Konya
Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt, Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen,
Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, İstanbul Milletvekili Gamze
Akkuş İlgezdi, Çorum Milletvekili Tufan Köse, İstanbul
Milletvekili İlhan Cihaner.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına:
Aydın Milletvekili Deniz Depboylu, Samsun Milletvekili Erhan Usta, Adana
Milletvekili Muharrem Varlı, İstanbul Milletvekili Celal Adan,
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına:
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir, Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan, Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, Bitlis
Milletvekili Mizgin Irgat.
Şahıslar adına lehinde
Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu, aleyhinde Diyarbakır
Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş.
Sayın milletvekilleri, şimdi Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına konuşmacıları sırasıyla
kürsüye davet edeceğim.
Ankara Milletvekili Sayın Lütfiye Selva Çam.
Buyurunuz Sayın Çam. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA LÜTFİYE SELVA ÇAM
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının 2016 yılı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi 2002 yılından bu yana
sosyal politikalarda köklü çözümler üretmek için çalışmalar
yapılmaktadır. Bu çerçevede Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı 2011 yılında ayrı bir icracı
bakanlık hâline gelmiş ve sosyal hizmetler birimleri tek çatı altında
toplanmıştır. Aile, çocuklar, kadının statüsü,
engelliler ve yaşlılar, şehit yakınları ve gaziler,
sosyal yardım ve korunmaya muhtaç kesimler için politikalar üretmek,
strateji geliştirmek ve hizmet üretmek için çalışmaktadır.
Bakanlığın icracı bir bakanlığa dönüşmesi,
bütçesinin zenginliği tek başına bir reformdur.
AK PARTİ hükûmetlerinin aile ve sosyal
politikalarda yaptığı icraatlar halkımızda
karşılığını bulmuştur. Bu sayede
halkımızın çok dua ve desteklerini aldık. Güçlü birey,
güçlü toplum, güçlü aile için çalışan ve insani kalkınmayı
hedef alan ve bu yılki merkezî bütçede payı yüzde 5 olan
Bakanlık 6ncı büyük bütçeye sahiptir; geçen yıla oranla da
yüzde 35lik bir artış söz konusudur. Tahsis edilen
kaynağın yüzde 97si sosyal yardım ve sosyal hizmetlerde
kullanılmak üzere planlanmıştır. Bu da
Bakanlığın, Anayasada belirtildiği gibi sosyal bir hukuk
devleti olma yükümlülüğünü ciddi oranda üstlendiğini göstermektedir.
Partimiz, ilk kurulduğu günden itibaren kurucu Genel
Başkanımız Recep Tayyip Erdoğanın düsturu olan
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. felsefesiyle hareket
etmiştir. Bugüne kadar hiçbir parti ve hiçbir iktidarın
yapmadığını yaptık, siyaset tarihimize yine önemli bir
alanda model oluşturduk. Ana muhalefet partileri başta olmak üzere
BAŞKAN Sayın Çam, bir saniye lütfen.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bir
uğultu var. Lütfen sayın hatibi dinleyelim.
Buyurunuz Sayın Çam.
LÜTFİYE SELVA ÇAM (Devamla) Bugüne kadar
hiçbir parti ve hiçbir iktidarın yapmadığını
yaptık, siyaset tarihimize yine önemli bir alanda model oluşturduk.
Ana muhalefet partileri başta olmak üzere bizim sosyal
politikalarımızı ve sosyal devlet
anlayışımızı eleştirenler, özellikle geçen
seçimlerde stratejilerini sosyal politikalar üzerine kurdular. Ne mutlu bize ki
bir konuda daha sizlere örnek olduk.
Bakanlığın politika
yaklaşımında aile ve aile değerlerinin korunması
önceliğimizdir. Aile bütünlüğünü korumayı, ailenin sorun çözme
kapasitesini artırmayı hedeflerken diğer taraftan kadına
karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi ve
kadına yönelik şiddet ve istismarın ortadan
kaldırılması Bakanlık politikalarının temelini
oluşturmaktadır.
Kadınlarımızın çalışma
hayatı ve karar alma mekanizmalarında etkinliğini artırmaya
yönelik sosyal güvencelerinin sağlanması için Anayasadan Ceza
Kanununa, İş Kanunundan Şiddetle Mücadele Kanununa kadar
yasal alanda devrim niteliğinde düzenlemeler yaptık. Kadına
pozitif ayrımcılık ilkesini ilk kez Anayasayla güvence
altına aldık. 64üncü Hükûmet Programında, kadınların
bireysel ve toplumsal olarak güçlenmesi kapsamında iş gücü
piyasasına girmelerini kolaylaştırdık, istihdamın,
kadın girişimci sayısının artırılması
ve sosyal güvencelerinin sağlanması yer almış, iş ve
aile yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik
yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Aile sosyal destek programlarının
yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar da
devam etmektedir. Eşi vefat eden kadınlara, muhtaç asker ailelerine
ve çocuklarına yardım programları başlatılmıştır.
Sosyal yardım ve istihdam bağlantısının kurulmasıyla
48 bin vatandaşımız iş sahibi olmuştur.
Sürenin elverdiği ölçüde bahsedebildiklerim
kadar değinemediğim, yoksullukla ve madde
bağımlılığıyla mücadele, engellilere,
yaşlılara ve Roman vatandaşlara yönelik çalışmalar,
Suriyeli misafirlerimiz için destek hizmetleri, çok sayıda projeler
yürütülmektedir.
Kadınların toplumsal hayatın her
alanında daha aktif, eşit biçimde hak ve fırsatlardan
yararlanmaları, kadının statüsünün güçlenmesi ve şiddetin
önlenmesi için kararlılıkla çalışmalarını
sürdüren Sayın Bakanımız ve ekibine teşekkür ediyor,
bütçenin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çam.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Konuşmacı, Şeyh Edebalinin İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın sözünü Sayın Cumhurbaşkanı
Erdoğana aitmiş gibi, ona atfen ifade etti. Bu düzeltmeyi yapmak
üzere tutanaklara girmesi bakımından bunu ifade etmeyi doğru
buluyorum çünkü gelecek nesiller de bu tutanakları izleyecekler, bu
yanlışın düzeltilmesi gerekir.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akçay,
tutanaklara geçmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
ikinci konuşmacı Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Nursel
Reyhanlıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurunuz.
AK PARTİ GRUBU ADINA NURSEL REYHANLIOĞLU
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2016 yılı Bütçe Kanunu Tasarısının Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aile ve sosyal politikalar dünyada devamlı
yükselen bir değer ve bizim de Hükûmet olarak amacımız aileyi ve
sosyal politikaları ön plana alarak insanı bütün hayatın odak
noktasına yerleştirmek -büyürken, gelişirken, güçlenirken
dezavantajlı grupların bütününün bir parçası olduğunu asla
unutmadan- hep birlikte kalkınmayı sağlayarak 2023 hedeflerine
ulaşmaktır. AK PARTİ Hükûmeti olarak bu sosyal politikaları
uygulamaya geçirdiğimiz ilk dönemlerde AK PARTİ sadaka kültürünü
geliştiriyor. şeklindeki eleştiriler muhalefet partilerinin
gündeminden zamanla çıkmış ve bugün geldiğimiz noktada daha
fazla yardımlar yapılması şekline dönüşmüştür. Bu
da ne kadar etkili ve isabetli çalışmalar yaptığımızın
bir göstergesidir. 2016 yılına geldiğimizde ekonomik
kalkınmayla beraber sosyal adalet, sosyal barış, sosyal refah
gibi kriterler de doğru orantılı olarak gelişmekte, mutlu
fertler mutlu bir toplumu oluşturmaktadır. Bugünün çocukları
Türkiyenin geleceği. cümlesini düstur edinmiş olan
Bakanlığımız, son yıllarda çocuklara yapılan
yardımları artırmış ve çeşitlendirmiştir. Bu
çerçevede, toplumumuzun her zaman önem verdiği ve koruduğu öksüz,
yetim çocuklarımızın yoksulluk durumuna düşmeleri hâlinde
ihtiyaçlarının karşılanması için, 2015
yılında, öksüz ve yetim, ihtiyacı olan çocuklarımıza
yardım programı geliştirilmiş, kesintisiz 100 lira düzenli
yardım yapılmaktadır. Çocukların fiziki ve psikolojik
olarak en iyi gelişimlerinin aile ortamında olduğunu
bildiğimizden, bakımlarının kuruluşlarda değil,
sosyal desteklerle koruyucu ailelerin yanında yapılması için
çalışıyoruz. 2002 yılında koruyucu aile yanında
bakılan çocuk sayısı 520 iken 2015 yılı sonu
itibarıyla koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılan çocuk
sayısı 4.615e ulaşmıştır. 2002 yılına
kadar toplam 6.976 çocuk evlat edindirilmişken bu sayı 2015
yılı sonu itibarıyla toplam 14.513tür. Her yıl ortalama
750 çocuk evlat edindirilmek üzere aile yanına yerleştirilmektedir.
2016 yılında çocuklarımıza
yönelik politika önceliklerimiz ve planladığımız
faaliyetlerimiz şunlardır
Çocuk alanındaki hizmetlerin toplum
tabanına yayılması ve toplum katılımının
yaygınlaştırılması; çocuğa yönelik şiddetle
mücadele ulusal eylem planının kesinleştirilmesi, hayata
geçirilmesi ve takibinin yapılması; kuruluş bakımında
kalan çocuklardan çocuk evlerinde kalan çocuk sayısının
artırılması; koruyucu aile yanında bakımı
sağlanan çocuk sayısının artırılması; uzmanlaşmış
koruyucu aile sisteminin ülke genelinde yaygınlaştırılması;
kuruluş bakımındaki çocuklardan lisanslı sporcu
sayısının artırılması;
kuruluşlarımızdan ayrılan gençlerin izleme ve takipleri
için veri tabanı sisteminin oluşturulması; çocuk alanındaki
hizmetlerde daha çok STK ve toplum katılımının
sağlanması ve çocuk konusunda bilincin ve
duyarlılığın ülke genelinde artırılması;
ebeveyn bakımından yoksun Suriyeli çocuklara yönelik aile odaklı
bakım hizmetinin geliştirilmesi; refakatsiz Suriyeli çocuklara
yönelik kamp içerisinde oluşturulan çocuk koruma birimlerinin
yaygınlaştırılması hedeflenmektedir. Biz
evlatlarımızın her alanda dünyayla rekabet edecek şekilde
yetişmesini çok önemsiyoruz, kültürümüzü, kimliğimizi
yaşatmayı çok önemsiyoruz, bize ait değerleri güçlendirmeyi çok
önemsiyoruz diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Reyhanlıoğlu.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Çam.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın
Reyhanlıoğlu, konuşmasının giriş bölümünde,
muhalefet partilerinin dağıtılan yardımları bir
sadaka kültürü olarak değerlendirdiğini söyleyerek -muhalefet-
partimi suçlamıştır. Kayıtlara geçsin diye söylüyorum ve
düzeltiyoruz, dağıtılan yardımları bir sadaka kültürü
olarak değerlendirmiyoruz. Bu bir anayasal görevdir, anayasal bir
haktır, yapılan yardımlar -siyasi parti iktidarı,
Başbakan, bakan kendi cebinden değil- bu ülkenin
insanlarının ödemiş olduğu vergilerden
yapılmaktadır. Bunun altını çiziyorum ve kayda geçmesini
istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama verilirken sadaka gibi
veriliyor Sayın Çam.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çam,
kayıtlara geçmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
üçüncü konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Gökcen Özdoğan
Enç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Enç, süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının 2016 yılı bütçesi
için grubum adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kadına yönelik şiddet, ağır bir
insan hakkı ihlali, ayrımcılık biçimi olarak
sınır tanımaksızın tüm dünyada gerçekten bir problem
kaynağıdır. Dünya Sağlık Örgütünün 2013 verilerine
göre küresel olarak kadının fiziksel, cinsel şiddet görme
sıklığı yüzde 35, Avrupada ise yüzde 27
civarlarındadır ve Türkiyede, ilk kez 2008 yılında
TÜİKin resmî veri olarak açıkladığı rakamlara göre,
ne yazık ki ülkemizde yüzde 39. 2014 yılında aynı
araştırmanın tekrarı yapılmıştır,
burada oran 3 puanlık bir düşüşle yüzde 36ya tekabül
etmiştir; ancak bu, istediğimiz noktada değildir bunu ifade
etmek istiyorum.
24üncü Dönemde ailenin korunması ve
kadına dair şiddetin önlenmesiyle ilgili yasalar çıkarttık,
bunları tüm siyasi partilerin de desteğiyle çıkarttık.
Gerçekten çok çağdaş ve ilerici bir yasa olmasına rağmen
kadına yönelik şiddetin önlenmesinde Türkiye, istediğimiz
seviyede değil ancak güzel gelişmeler de bunun yanında oluyor
-Şiddet Önleme Merkezi olarak adlandırdığımız merkezlerimizde-
kadınların, evden sadece terlikleriyle çıktıkları
zaman artık gidebilecekleri bir yer var. İlk defa 14 tanesini pilot
uygulama olarak hayata geçirdik, akabinde şu anda 43 ilde şiddet
önleme merkezlerimiz çalışmaya devam ediyor.
Ayrıca, kadına yönelik şiddetle
mücadele ve koruyucu hizmetlerde de mesafe kat ettik; rakamları da vermek
istiyorum. Bu Kadın Sığınma Evi tanımını
da çok doğru bulmuyorum Kadın Konukevi olarak geçirmekte fayda var
bu tanımı. Toplam 1.374 tane kadın konukevinde 3.442 kapasiteyle
bir artış söz konusu.
Bu arada, şiddet mağdurlarının
problemle karşılaştıkları zaman ilk defa gidecekleri
ön kabul merkezi de, ilk kabul merkezi de şu an itibarıyla 25 tane.
Aslında tüm bunlar, yasal düzenlemeler,
bakanlığın yapmış olduğu faaliyetler bunu
önlemeye dönük ancak ben şuna dikkat çekmek istiyorum: Maalesef, ülkemizde
şiddet satıyor. Şiddet dili, şiddet görüntüsü, her gün
karşılaştığımız, yolda giderken bile
karşılaştığımız, araba kullanırken bile
karşılaştığımız şiddet görüntüleri ne
yazık ki kadına ait alanlarda daha sıkıntılı
boyutta. Çok enteresan rakamlar var elimizde, çocuklar 12 yaşına
gelene kadar -bakın bu rakam çok enteresan- 100 bin kere şiddet
içeriğine maruz kalıyor. Bu rakam, 18 yaşına geldiği
zaman 32 bin cinayeti görüyor, 40 bin cinayet teşebbüsüne de görerek ortak
oluyor. Burada görsel ve işitsel iletişim kanallarından
çocukların bilinçaltına ne yazık ki kötü mesajlar veriliyor. Siz
de dikkat edersiniz ki kadın, gazete haberlerinde bile ya 3üncü sayfada,
şiddet mağduru bir öfkeli eş, bir aile meclisi kararı, bir
işsiz koca gibi, hep önünde bir sıfat, bir tanımlama var.
Aslında, bu, şiddeti doğuran nedenlerden bir tanesi çünkü
şiddete maruz kalmayı haklı gösteriyor. Oysa ki dayak yemek
teriminin bile -yemek biliyorsunuz, olumlama ifadesi içeren bir
tanımlama- dayağa maruz kalmak, şiddete maruz kalmak
şeklinde de düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bunun yanında, TCK 62de de ciddi bir
değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Bakanımızın da
açıkladığı üzere, hâkim takdiri indirimi ne yazık ki
kamu vicdanını ciddi bir şekilde yaralamakta. Bu, kravat
takarak, takım elbise giyerek
Hâkim takdir yetkisini tabii ki de
kullanacak, onunla ilgili hiçbir sıkıntımız yok ancak
tecavüz artı ölümlerde, kadına dayalı şiddet ve cinsel
şiddet içeren eylemlerde ben bu hakkın çok sıkıntılar
doğurduğu kanaatindeyim, kamuoyunda da çok ciddi
tartışmalara neden oluyor.
Bu bütçenin -sürem çok az, konuşmayı daha
devam ettirebilirdim ama- hayırlı olmasını diliyorum.
Bakanlığa ve emeği geçen tüm arkadaşlara da
hayırlı olsun diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Özdoğan Enç.
Dördüncü konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Hurşit Yıldırım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HURŞİT YILDIRIM
(İstanbul) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
Kalkınma Bakanlığımızın 2016 bütçesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kalkınmanın ilk hedefi
insanlarımızın refahı, huzuru ve mutluluğudur.
Kalkınma modelimiz sadece rakamdan ibaret değildir, temelinde insan
onuru ve evrensel değerler esastır.
Ülkemizin son dönemde planlı ve programlı
kalkınması elbette ki tesadüfi değildir. Uzun yıllar gücünü
vesayetin izin verdiği ölçüde kullanabilen siyaset 2002 yılında
yapılan seçimlerle milletiyle barışık bir döneme
girmiştir.
AK PARTİ iktidarlarını kendinden
önceki iktidarların sayısal verileriyle
karşılaştırmak istiyorum. Müsaadenizle birkaç somut örnek
vermek istiyorum. Türkiye, 1993 ile 2002 yılları arasında
ortalama sadece yüzde 3 büyüdü; 2002 yılından itibaren ise hikâye
tamamen değişti, küresel krizlere rağmen bu dönemde ortalama
yüzde 4,7 oranında büyüdük. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) 2002 yılında devletin topladığı
her 100 liralık verginin 86 lirası faiz giderleri ödemelerine
giderken bugün ise her 100 liranın sadece 13 lirası faiz ödemelerine
gidiyor.
2002 öncesi üzerlerindeki sıfırlardan
itibarı sıfırlanmış bir Türk parası vardı.
Şükürler olsun ki Türk parasının itibarını da biz
kurtardık.
2007-2015 yılları arasında istihdam
oranımızı yüzde 46 seviyesine getirdik. Bu oranla OECD ülkeleri
içinde ABDden sonra en fazla istihdam eden ülke olduk.
Yüz yıllık bir rüya olan,
Boğazın iki yanını birbirine bağlayan,
başlangıcı benim de siyaset yaptığım-
Kadıköyde olan Marmarayı hizmete soktuk.
İktidara geldiğimizde bir
sınıfta 50 kişi, bir hastanenin bir odasında -bir
kısmı rehin olmak üzere- 10 kişi, ülkeyi yönetmesi gereken
iktidarda ise üç parti vardı. Biz ise sağlık ve eğitimde
çağ atlattığımız gibi, dünya devleriyle aynı
seviyede, vizyoner bir partinin iradesiyle Türkiyeyi çağ atlattık.
İktidara geldiğimizde 6.389 olan kamu
hastanelerindeki nitelikli yatak sayısı bugün 48 bini geçti,
sayın milletvekilleri, yani tam 8 kat artırmış olan bir
iktidar.
İktidara geldiğimizde Türkiyede sadece 26
havalimanı vardı. Uçmak sadece zenginlerin işiydi. Şimdi
ise 55 havalimanımız var ve havayolu artık halkın yolu
oldu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İktidara geldiğimizde IMFye ödenmek üzere
alınan 22 milyar borcu 2013 yılında biz ödedik.
Ne yazık ki 2002 yılından itibaren AK
PARTİnin kararlı tutumunu, kalkınmasını ve ülkenin
ekonomik seviyesini daha da ileri götürme çabalarını sekteye
uğratmak isteyen güçler, global aktörler ve planlar olmuştur. Zaman
zaman millî iradeyi yok etmeye çalışan başta Gezi eylemleri
olmak üzere, küresel güçleri de yanına alarak Türkiyenin ilerlemesini
durdurmak isteyen bu güçlerin millete çalımlarını birileri
maharet olarak göstermeye çalışmakta ve millî iradeye meydan okumak
istemekte ise de maharet yedi düveli yanına alarak Anadoluya meydan
okumak değil, asıl maharet Anadoluyu arkana alarak yedi düvele
meydan okumaktır. Başarı, ithal bakanlarla bu ülkeyi IMFye köle
yapmak değil; başarı, uçurumun kenarındaki bir ülkeyi kendi
değerlerine, öz güvenine kavuşturmak değil midir? Bu
başarılardaki en büyük faktör, şüphesiz, milletin gönlündeki
partinin lideri, kurucu lideri, efsanevi lideri Recep Tayyip Erdoğan
değil midir? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, elde edilen
başarı 78 milyon insanımızın yüzünü güldürüyor. Biz
önümüze gelen sorunları bizden önceki iktidarlar gibi halının
altına süpürmedik. Biz önümüze gelen her sorunu fırsat bildik, biz
çözeriz mantığıyla sahiplendik ve çözdük. Artık, Türkiye, dünyadaki
global krizden etkilenen bir dünya değil, dünyadaki krizlere rağmen
yabancı sermayenin en fazla uğrak olduğu ülke oldu. Milletimiz
de ülkenin her alanında geldiği bu noktayı takdir ederek on dört
yıldır bize kesintisiz destek verdi. Aziz milletimize bir kez daha
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; kalkınmanın devamı ve hızlanması için
Türkiye kendi yönetim sistemini kendi ihtiyaçlarına göre belirlemelidir.
Bir daha söylüyorum, kalkınmanın devamı ve hızlanması
için Türkiye kendi yönetim sistemini kendi ihtiyaçlarına göre
belirlemedir.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Başkanlık mı yani başkanlık mı?
HURŞİT YILDIRIM (Devamla) Çok iyi tahmin
ettin.
Bunun için de içinde başkanlık sistemini
barındıran sivil, evrensel bir anayasaya ihtiyaç olduğu
muhakkaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Aynı zamanda, Meclisi çalıştırmama üzerine kurulu mevcut
İç Tüzükün de acilen ve acilen değiştirilmesi gerekmektedir.
Kim ki iktidarı ve muhalefetiyle Türkiyenin bu ihtiyaçlarına destek
verirse bilmelidir ki siyasi tarihte, ülkesinin ve milletinin siyasi tarihinde
not alacaktır. Sonuçta, yaşadığımız global
dünyada artık biliyoruz ki en ufak şey birbiriyle
bağlantılı. Biz her şeye rağmen büyüyoruz,
güçleniyoruz ve güçleneceğiz de.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.
Beşinci konuşmacı,
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Ali Cevheri. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALİ
CEVHERİ (Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kalkınma Bakanlığına bağlı GAP
İdaresi ile TÜİK Başkanlığı adına grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Önce sözlerime GAP İdaresi
Başkanlığı bütçesi üzerinde konuşarak başlamak
istiyorum. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin sahip olduğu toprak ve su
kaynaklarının geliştirilmesine dayalı bir proje olan GAP,
bugün çok sektörlü, sürdürülebilir, insani gelişmeye dayalı, bölgenin
rekabet gücünü artırmayı hedefleyen, ülkemizin ve milletimizin büyük
bir eseridir. Merkezinin Şanlıurfada olması nedeniyle GAP,
Şanlıurfalı hemşehrilerim için de ayrıca bir onur ve
gurur kaynağıdır.
Bugüne kadar yapılan yatırımlarla
GAPın temel yatırımları bir bir tamamlanmış,
sadece sulama ve enerjide değil; eğitim, kültür, turizm,
sağlık, kentleşme, ulaştırma, toplu konut ve
tarımda, tüm bölge illerinde ekonomik olarak büyük aşamalar kat
edilmiş, bölgenin çehresi değişmiştir.
GAP bölgesi alan olarak Türkiye
coğrafyasının yüzde 9,7sini ve nüfus olarak da yüzde
10,6sını teşkil etmektedir. Kısacası, GAP bölgesi
nüfus ve yüzölçümü olarak Türkiyenin yüzde 10una tekabül etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; GAPı değerlendirirken, ülkemizin en temel
ihtiyaçlarından biri olan enerji GAPın ana projelerinden biridir.
GAP bölgesinin enerji üretim değeri tüketim değerinden daha büyüktür.
Türkiyede üretilen elektrik enerjisi yılda 23,1 milyar kilovatsaat iken,
sadece GAP bölgesinde 11,4 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretilmektedir.
Yani, GAP bölgesinde üretilen elektrik enerjisi Türkiyede üretilen elektrik
enerjisinin yüzde 49,3üne tekabül etmektedir.
Bölgede üretilen elektrik enerjisinin ülke
ekonomisine olan getirisine baktığımızda, 2015 Kasım
sonu itibarıyla toplamda 412,1 milyar kilovatsaat elektrik enerji
üretilmiş olup bunun parasal değeri 24,7 milyar dolardır.
Projeyi sulama açısından ele
aldığımızda, GAP bölgesinde bulunan Fırat ve Diclenin
su potansiyeli Türkiyenin yüzde 28ini oluşturmaktadır. Yine, Türkiyede
sulanabilir arazilerin yüzde 20si GAP bölgesinde bulunmaktadır. Bu
hâliyle GAP bölgesi muazzam bir potansiyeli içermektedir.
GAP, bugün 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ve
1,8 milyon hektar sulanabilir alanıyla birçok sektörü içine alan
beşerî ve tabii kaynaklara dayalı entegre bir bölgesel kalkınma
projesidir.
Bugün GAP kapsamındaki hidroelektrik
santrallerinin 13ü tamamlanmış olup yüzde 74ü
gerçekleşmiştir. Bitirilen büyük barajlarda 1 milyon hektar
alanı sulayabilecek kadar su depolanmış bulunmaktadır. Bu
suyu alana taşıyacak olan sulama kanallarının
yapımına öncelik verilmiş ve büyük bir bölümü
tamamlanmıştır.
GAP bölgesinde 474.528 hektar arazinin sulamaya
açılmış olması takdire şayandır ve bunun önemli
bir kısmı bizim Hükûmetimiz döneminde gerçekleşmiştir.
Bölgede sulanabilecek araziler noktasında Şanlıurfa ilimiz
muazzam bir potansiyele sahiptir. Sadece Ceylânpınar TİGEMde 1,7
milyon dekar arazi bulunmaktadır. Suruç ilçemizde dünyanın sayılı
uzunluktaki sulama tünelinin açılmış olması yine bizim
Hükûmetimiz döneminde gerçekleşmiştir. Şu anda sulanan
arazilerin yanında, bölgedeki diğer ovaların da sulamaya
açılması muazzam bir tarımsal potansiyeli ortaya
çıkaracaktır ve yine bölge önemli bir tarımsal ihracat merkezi
olacaktır. GAP, bu devasa potansiyeliyle bölgenin içtimai, iktisadi ve
siyasi sigortası olup sadece bölgenin değil, Türkiyenin millî bir
projesidir.
Sayın Başkan ve değerli
milletvekilleri; konuşmama TÜİK Başkanlığı
bütçesiyle devam etmek istiyorum.
Cumhuriyet kurulurken ülkenin içinde bulunduğu
durumu resmetmek ihtiyacı elzem olduğundan kurumsal bir yapı
ihtiyacı doğmuş ve 25 Nisan 1926 tarihli Resmî Gazetede
yayınlanan kararnameyle Başvekalete bağlı Merkezi
İstatistik İdaresi kurulmuştur. Bu kurum 1927 yılında
yaptığı nüfus sayımının akabinde ziraat ve sanayi
sayımlarını da yapmış, evlenme ve fiyat
istatistiklerini düzenlemeye başlamıştır.
Takdir edilir ki günümüzde gerçekleşen olaylar
hakkında doğru kararlar alabilmek ve geleceğe ilişkin plan
ve programlar yapabilmek için doğru, güvenilir ve zamanlı istatistiki
bilgilere ihtiyaç vardır. Ekonomik ve sosyal sorunların çözümü,
güvenilir istatistiki bilgilerin ışığında alınan
kararlar neticesinde mümkün olabilir. Günümüzde istatistik evrensel bir
konuşma dili hâline gelmiştir.
Bu inanç ve kanaatle, bu kurumlara emeği
geçmiş başta Sayın Cumhurbaşkanımıza,
Başbakanımıza ve Hükûmetimize, GAP ve TÜİK
çalışanlarına şükranlarımı arz ediyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ CEVHERİ (Devamla)
Kalkınma Bakanlığı 2016 yılı bütçesinin
hayırlı ve bereketli olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Cevheri.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
altıncı konuşmacı Elâzığ Milletvekili Sayın
Tahir Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA TAHİR ÖZTÜRK
(Elâzığ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlarım.
Bugün sizlere DAP Kalkınma İdaresinin
kuruluşu, yapısı, DAP Eylem Planı ve
yatırımlardan kısaca bahsetmek istiyorum.
Bilindiği gibi DAP, Doğu Anadolu Bölgesi
yatırım ve kalkınmasıyla ilgili bir idare. İdare 8
Haziran 2011 tarih ve 27958 sayılı Resmî Gazetede
yayınlanmış ve kanun hükmünde kararnameyle faaliyete
geçmiştir. 17 Ağustos 2011de de ayrıca 28028 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanan 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
ile idarenin işleyişiyle ilgili esaslar yeniden düzenlenmiştir.
Merkezî bir teşkilat olan DAP İdaresinin görev alanı
Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Elâzığ, Erzincan, Erzurum,
Hakkâri, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli ve Van olmak üzere
toplam 14 ili kapsamaktadır. Merkezi Erzurumdur.
Kuruluş amacı, DAP bölgesindeki illerin
kalkınmasını hızlandırmak amacıyla
yatırım projelerinin ve faaliyetlerinin uyum ve bütünlük içinde
yürütülmesini sağlamak, bu projelerin uygulanmasını koordine
etmek, izlemek ve değerlendirmektir.
DAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı hâlihazırda 1 Başkan, 2 Başkan
Yardımcısı ve 56 personelden müteşekkildir.
Yine, 642 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
gereğince DAP İdaresinin görevleri şunlardır:
1) Bölgenin kalkınmasının
hızlandırılması amacıyla eylem planları
hazırlamak, bunların uygulanmasını koordine etmek, izlemek
ve değerlendirmek.
2) Eylem planlarının gerektirdiği
yatırımlara ilişkin teklifleri ilgili kurum ve kuruluşlarla
iş birliği içinde hazırlamak, öncelikli hâle getirmek ve ilgili
kurum ve kuruluşlarla Kalkınma Bakanlığına göndermek.
3) Bölgedeki yatırım projelerini izlemek
ve değerlendirmek.
4) Bölgenin gelişme potansiyeline,
sorunlarına ve imkânlarına dair araştırma, etüt, proje ve
inceleme yapmak ve yaptırmak.
DAP İdaresinin temel ilkeleri: Yenilikçilik,
şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık,
insan odaklılık, iş birliğine açıklık,
sürdürülebilirlik, güvenilirlik, değişime açıklık, hizmet
odaklılık ve kültürel değerlere duyarlılık.
DAP Eylem Planı: DAP İdaresi
koordinasyonunda hazırlanan 2014-2018 DAP Eylem Planı 30 Aralık
2014 tarihinde Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu tarafından
onaylanmış ve 25 Nisan 2015 tarihinde kamuoyuna
açıklanmıştır. Bu eylem planında Doğu Anadolu
Bölgesinin yüksek katma değerli tarım ve hayvancılık
merkezi hâline getirilmesi vizyonu benimsenmiştir. Bu çerçevede, beş
ana gelişme ekseni tanımlanmıştır:
1) Gıda ve tarım sektöründe verimlilik ve
katma değerin artırılması
2) Sanayi ve hizmetler sektörünün güçlendirilmesi
3) Altyapı, kentleşme ve çevre koruma
4) Beşerî ve sosyal sermayenin ve sosyal
altyapının güçlendirilmesi
5) Kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi.
DAP Eylemi Planı kapsamında 52 sorumlu
kuruluş ile yürütülmesi planlanan 126 eylem için yaklaşık toplam
21 milyar tutarında bir kaynak kullanılması öngörülmektedir.
2016 Şubat ayı itibarıyla
gerçekleşen bazı temel faaliyetler şunlardır: 2013
yılında başlayan DAP Küçük Ölçekli Tarımsal Sulama
Programı kapsamında 2013-2015 yılları arasında kamu
idarelerinin küçük ölçekli tarımsal sulama projeleri için 161,5 milyon TL
ödenek tahsis edilmiş, 350 adet projeye destek verilmiştir.
Programın amacı, gelir seviyesi düşük
olan bölge üreticisi için sulama altyapıları yapmak, onların
tarımsal üretime yeniden dönmelerini sağlamak ve tarımda
verimliliği artırmak. Proje 2018 yılına kadar devam
edecektir.
DAP bölgesinde Hayvancılık
Altyapısının Geliştirilmesi Projesi kapsamında hayvan
içme suyu göletleri, sıvat imalatı ve ruhsatlı canlı hayvan
pazarları, borsaları, koyunculuğun geliştirilmesi ve
üniversitelerin araştırma ve uygulama birimlerinin desteklenmesi için
toplam 58,3 milyon TL ödenek tahsis edilmiştir.
2015 yılında uygulamaya alınan DAP
Bölgesi Yeşil Alanlarının Artırılması
Programı vasıtasıyla 31,5 milyon ödenek tahsisi
yapılmış, toplam 9 adet projenin tamamlanmasıyla 784 bin
metrekare rekreasyon alanı yapımı sağlanacaktır. Bu
söz konusu projeler, Kalkınma Bakanımız Cevdet
Yılmazın isteği üzere pilot bir uygulama olarak
başlamıştır.
Değerli milletvekilleri, DAP bölgesinin sahip
olduğu yenilenebilir enerji potansiyelini ortaya çıkarması
amacıyla bu projeye yaklaşık olarak 500 bin TL ödenek ayrılmış,
kırsal alanda biyogaz enerji uygulamaları ve güneş enerji
tesislerinin yaygınlaştırılması amacıyla
araştırma, geliştirme ve uygulama projeleri için tahsis
yapılmıştır.
Sınırda yer alan ilçelerin sosyal ve
ekonomik problemlerini belirlemek üzere, gidermek üzere 2015 yılı
yatırım programı kapsamında Sınır İlçeler
Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Programıyla 27 projeye 13 trilyon ödenek
tahsis edilmiştir.
Yıllarına göre DAP Eylem Planı
yatırım tutarları: 2012 yılında 398 bin lira
ayrılmışken 2013te 1 milyon 930 bin, 2014te 48 milyon 488 bin
lira, 2015te de 160 milyon 417 bin lira olmuştur; bu seneki program da
108 milyon 533 bin liradır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAHİR ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Bakanımız Cevdet Yılmaza çok teşekkür ediyorum.
DAP Eylem Planında görev alan başkan ve
yöneticilere ayrıca teşekkür ederken 2016 bütçesinin de
hayırlara vesile olmasını diler, saygılar sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Öztürk.
Yedinci konuşmacı Konya Milletvekili
Sayın Mehmet Babaoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET BABAOĞLU
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; KOP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığımızın 2016
bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
KOP İdaresi 2011 yılında Aksaray,
Karaman, Konya ve Niğde illerini kapsayan ama gittikçe kuraklık
tehdidi altına giren KOP bölgesini kalkındırmak amacıyla
kurulmuştur. KOP önceleri salt bir sulama projesi olarak
algılanmaktayken KOP İdaresinin kurulmasıyla entegre bir
bölgesel kalkınma projesine dönüştürülmüştür.
KOP bölgesinin yıllık yağış
ortalaması Türkiye yağış ortalamasının
yarısı kadardır. İklim değişikliğiyle
yağışlar azalmış ve dengesizleşmiştir. Öte
yandan, KOP bölgesi Türkiye su varlığının ancak yüzde 4üne
sahipken Türkiye tarım arazilerinin yüzde 12sine sahiptir. Bu nedenle,
hem bölge için hem ülke için kritik öneme sahiptir, gıda güvenliği
açısından önem verilmesi gereken ve Mavi Tünel olarak bilinen proje
paketine ilave olarak yeni su temini projelerinin acilen uygulanması
gereken bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dünyada şehir merkezlerine yoğun bir göç yaşanmaktadır.
1970li yıllardan bu yana Türkiye'nin ekonomik gücü Marmara Bölgesine
yoğunlaşmış, bu bölge özellikle İstanbul özelinde göç
aldıkça yatırım alan, yatırım aldıkça göç alan
bir bölge hâline dönüşmüştür ve dikkatleri hep üzerine
çekmiştir.
AK PARTİ iktidara geldiği 2002
yılından bu yana, eğitim, sağlık, sulama, enerji ve
özellikle ulaştırma yatırımları olmak üzere
kalkınmayı ülke geneline yayma yolunda tarihî adımlar
atmıştır. Bu amaçla GAP İdaresine ilave olarak KOP, DAP ve
DOKAP idareleri kurularak bölgesel kalkınma alanı
genişletilmiş, diğer yandan Büyükşehir Kanunuyla nüfusun
yüzde 77,2sine sahip büyük şehirlerde kır-kent gelişmişlik
farkını gidermeye yönelik adımlar
atılmıştır. Hükûmet programımızda GAP, DAP, KOP
ve DOKAP idarelerimizin yasal olarak güçlendirilmesine dair adımlar yer
almaktadır, bu amaçla da ben teşekkürlerimi arz ediyorum.
Son gelişmeler, Türkiye'nin, içinde
bulunduğu coğrafyada sürekli ve hep güçlü olması gereğini
ortaya koymuştur. Bu amaçla İstanbulun ve Marmara Bölgesinin yükünü
azaltmak için yeni Marmaralara ihtiyaç vardır. KOP bölgesi mevcut
potansiyeliyle bu yeni Marmaralardan birisi olmaya aday bir bölgemizdir, hem
yenilenebilir enerji kaynakları hem de ulaştırma yatırımlarıyla
bu yolda hızlıca ilerlemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2014-2018 dönemi için yerel ve merkezî kurumlarla iş
birliği içerisinde hazırlanan KOP Eylem Planıyla bu bölgede,
KOP bölgesinde bir yandan tasarruflu su kullanımı için tarım
altyapısı modernize edilmiş, edilmeye başlanmış,
bölgeye yeni su temini projeleri planlanarak aynı zamanda diğer
sektörlerde de bölgeyi güçlendirecek kapsamlı adımlar atılmaya
başlanmıştır.
KOP Eylem Planıyla bölgeye tahsis edilen
ödenek miktarı 9 milyar 927 milyon TLdir. Aynı dönemde, KOPa ve
diğer idarelere tahsis edilen ödenek miktarı bakımından,
kişi başına düşen ödenek miktarı bakımından
bir hakkaniyet gözetilmiştir. Hatta, 2015 yılında KOP bölgesine
tahsis edilen, örnek olarak söylüyorum, 1 milyar 650 milyonluk ödeneğin
toplam 1 milyar 800 milyon olarak gerçekleşmesi bunu göstermektedir.
KOP İdaresi bölgeye yönelik tarım ve su
önceliği yanında, diğer projelere de imza
atmıştır. Küçük ölçekli sulama projeleriyle, bu bölgeye 352
milyon lira yatırımla 508 kırsal köy ve beldemiz
kalkındırılmış, hane başına gelirleri 6-7
kat artırılmıştır. 2016 yılı bütçesinden de
bu amaçla 71 milyon lira ödenek tahsis edilecektir. KOP İdaresi
ayrıca, Kültür Varlıkları Envanteri, Veri Merkezleri Bölgesi
Uygunluk Araştırması, KOP Bölgesi Tanıtım
Programı, Yerel Yönetimlerin Geliştirilmesi gibi projelere de imza
atmaktadır ve bölgede bu yönde faaliyetlerine devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET BABAOĞLU (Devamla) KOP İdaremizin
toplam 107 milyon 356 bin TL olarak teklif edilen 2016 bütçesinin
hayırlı olmasını diliyorum. Kalkınma
Bakanlığımızın KOP bölgesine katkıları
nedeniyle tüm Bakanlık ve kurumlarımıza teşekkür eder,
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Babaoğlu.
Sekizinci konuşmacı Trabzon Milletvekili
Sayın Ayşe Sula Köseoğlu.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE SULA
KÖSEOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısında
Kalkınma Bakanlığı Doğu Karadeniz Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığının bütçesi
üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle milletin kürsüsünden aziz milletimizi ve siz saygıdeğer
vekillerimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Doğu Karadeniz Projesi Trabzon, Samsun,
Giresun, Ordu, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt illerini kapsamaktadır.
Kısa adıyla DOKAP, Doğu Karadeniz Bölgesinin sahip olduğu
kaynakları değerlendirerek bu yöredeki insanlarımızın
gelir düzeylerini ve yaşam kalitesini artırmayı, temel
altyapı ihtiyaçlarının karşılanmasını ve
bölgede ekonomik kalkınmanın ve sosyal gelişmenin
hızlandırılmasını amaçlayan bölgesel bir kalkınma
projesidir.
Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığı, DOKAPın koordinasyonunun
sağlanması ve DOKAP Eylem Planı hazırlanması
amacıyla 2011de kurulmuştur. Hazırlanan DOKAP Eylem Planı
da 2014 yılı sonunda kabul edilmiştir.
Yukarıda bahsedilen hedeflere ulaşmak,
bölgenin ticaret ve turizm merkezi olmasını sağlamak adına,
DOKAP Eylem Planı beş eksen üzerine kurgulanmıştır. Bu
gelişme eksenleri; turizm ve çevresel sürdürülebilirlik, ekonomik
kalkınma, altyapı ve kentsel gelişme, sosyal gelişme, yerel
düzeyde kurumsal kapasitenin geliştirilmesi olarak belirlenmiştir.
Böylece Doğu Karadenizdeki 8 ilimizde 2014-2018 dönemi boyunca 128 eylem
için 10,4 milyar TLlik kaynak kullanılması planlanmaktadır.
DOKAP Eylem Planı kapsamında DOKAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı sulama projelerinden
yumurta tavukçuluğunun ve arıcılığın
geliştirilmesi projelerine, Trabzon surlarının restorasyonundan
Giresun Adası turizm ve botanik parkı uygulama projelerine,
tıbbi ve aromatik bitki envanterlerinin çıkarılmasından
yenilenebilir enerji kaynaklarının
araştırılmasına, yolcu ve ürün teleferik
taşımacılığından katı atık
depolanmasına kadar pek çok konuda araştırmaları ve projeleri
takip etmektedir.
DOKAP Kalkınma İdaresi
Başkanlığı aynı zamanda, Turizm Master
Planının uygulanmasından da sorumlu
kılındığı için üstlendiği misyon turizmin yeni
parlayan yıldızı Karadeniz Bölgesi için hayati önemi haizdir.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bu konuşmada, son yıllarda çokça konuşulan ve
yalan yanlış değerlendirmelerle zihin
karışıklığına neden olan ve Doğu Karadeniz
Turizm Master Planı uygulamalarının en önemli lokomotifi olan
Yeşil Yol hakkında da bilgi vermek istiyorum. 8 ilin yayla ve turizm
merkezlerini üst kottan, yaylalar üzerinden birbirine bağlayan, Samsundan
başlayıp Artvin Sarp Sınır Kapısına kadar uzanan
Yeşil Yol doğayla bütünleşik bir turizm projesidir. Bu proje
doğayı tahrip ederek beton yığınlarına
dönüşmüş şehirlerden uzaklaşmak isteyen yerli ve
yabancı turistlerin aradıkları doğal ortamı
Karadenizin eşsiz güzellikteki yaylalarında bulmalarını
sağlayacak ve yerel halkın yaylalara ulaşımını da
kolaylaştıracaktır.
Yeşil Yol güzergâhı üzerinde belli
aralıklarla 33 tane turizm merkezi, 5 adet kültür turizmi koruma,
geliştirme bölgesi bulunmaktadır. Bu yol
tamamlandığında bölgede turizm gelişecek, proje
kapsamında yapılacak olan yatırımlarla yörede
yaşayanların ekonomik ve sosyal refah düzeyi artacaktır.
İyileştirilmesi planlanan güzergâh
yaklaşık 2.600 kilometre uzunluğunda olup mevcut yolların
doğaya uygun iyileştirilmesi ve bağlantı
yollarının yapılmasıyla tamamlanacaktır. Bu kapsamda,
günümüze kadar Yeşil Yol imalatı projesine toplam 123,6 milyon TL
ödenek aktarımı gerçekleştirilmiştir.
DOKAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığının 2016 yatırım planında Yeşil
Yol güzergâhı üzerindeki turizm yatırımlarının
desteklenmesi, turizm merkezlerinin imar planlarının
yapılması, DOKAP tanıtım ve markalaşma faaliyetlerinin
desteklenmesi, bölgedeki yaylaların karakteristiğini koruyan mimari
projelerin hazırlanması ve uygulanması, DOKAP bölgesi kamu
kurumları eğitim, ihtiyaç analizi projelerinin
gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.
Bu hedeflere ulaşmak adına 2016
yılı bütçesinde 2015 yılına oranla yüzde 12lik bir
artışla 76 milyon 300 bin TLlik ödenek
ayrılmıştır.
Doğu Karadeniz Bölgesinin tek kadın
milletvekili olarak Trabzon ve bölge halkımız adına (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) bölgemize DOKAP
kapsamında ayrılan ödenekler ve yapılan destekler için
Sayın Başbakanımıza, Kalkınma Bakanımıza,
Hükûmetimize ve ilgili bakanlıklara bölgem adına teşekkür
ediyorum.
Sözlerime son verirken 2016 yılı
bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, AK PARTİ
Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Köseoğlu.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
dokuzuncu konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Mahmut Atilla
Kaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kaya.
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016
yılı Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Toplum ile devlet arasında güven tesisi ancak
güçlü bir adalet sistemiyle gerçekleşir. Toplumsal huzur ve güven etkin
adalet hizmetleriyle ölçülür. Adalet Bakanlığı diğer
bakanlıklar gibi bakanlık hizmetlerini icra eden bir bakanlık
değildir. Adalet Bakanlığı bütçeyi dağıtır
ama yargılama yapmaz. Adalet sarayı yapar ama mahkeme etmez. Bu
sebeple hükûmetleri adalet ve yargı üzerinden eleştirirken dengeli
olmak milletvekili sorumluluğu ile güçler dengesi ilkesi
gerçekliğinden uzaklaşmamak gerekir.
Biz, imtiyazları değil adaleti, üstünlerin
hukukunu değil hukukun üstünlüğünü esas alan bir siyaset
anlayışıyla on üç yıldır milletimizin devletimizle
olan bağını güçlendirdik. Anayasa başta olmak üzere
toplumsal değişime ve dönüşüme ayak uydurmayan pek çok
kanunlarda değişiklikler yapıldı. Mevzuatlarımız
ve temel kanunlarımız yenilendi. Vatandaşı çaresiz duruma
düşüren, hakkını aramasını engelleyen birçok anayasal
hükümler ortadan kaldırıldı.
Bakanlığımıza tahsis edilen
toplam yatırım bütçesi 2002 yılında 80 milyon 210 bin TL
iken 2016 Bütçe Tasarısında ise 1 milyar 809 milyon 635 bin TL oldu
ve 22 kat arttı. 2002 yılında adli yargıda 3.581 olan
mahkeme sayısı 2016da 6.131e, idari yargıda 146 olan mahkeme
sayısı ise 206ya yükseltildi. 2002 yılında hâkim,
savcı sayısı 9.349 iken 2016 yılı Şubat ayı
itibarıyla bu sayı 14.712 oldu. Personel sayısı 2002
yılında 26.274 iken bu sayı 2016 yılı Şubat
ayı itibarıyla 58.230 oldu.
Değerli milletvekilleri, en büyük adalet
milletin vicdanıdır. Milletin vicdanı, tek parti döneminden
sonra Demokrat Partiyi, 1960 darbesinden sonra Adalet Partisini, 1980
darbesinden sonra merhum Özalı ve 28 Şubat darbesinden sonra da -bu
28 Şubatın bizatihi mağduru- Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanı ve AK
PARTİyi iş başına getirmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu yürekli milletin hak üzerine olan
vicdanı 17 ve 25 Aralık yargı ayaklı darbe girişimine,
ihanet şebekelerine, 30 Martta da, 10 Ağustosta da, 1 Kasımda da
gerekli cevabı vermiştir.
1 Kasım deyince, iki gün önceki geçtiğimiz
görüşmelerde hep beraber gördük, Cumhurbaşkanımıza,
Başbakanımıza, bakanlarımıza kırmızı
kart çıkarıldı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından,
hatta dün Cumhuriyet Halk Partisinin grup başkan vekili Yenildiniz,
yenildiniz, yenildiniz. dedi. Ben, Cumhuriyet Halk Partisine
kırmızı kart göstermeyeceğim, bizim için esas olan milletin
hakemliğidir, ben, Cumhuriyet Halk Partisine milletin
çıkardığı kartı göstereceğim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) İşte, bu kartta da
gördüğümüz üzere 7 coğrafi bölgenin tümünde AK PARTİ 1inci
parti. 81 ilin 63ünde 1inci parti AK PARTİ.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Diğerlerinde de
2nci.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) İyi ki
bu var, başka bir şey yok. Başka bildiğiniz bir şey
yok, iyi ki bunu öğrendiniz, başka bir şey bilmiyorsunuz. Ülkeyi
yangın yerine çevirdiniz.
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) - Sayın Grup
Başkan Vekilim, bu tabloya göre yenildiniz, yenildiniz, yenildiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Geçmişte yargıyı Bizim arka
bahçemiz diye tanımlayan bakanlar oldu. Partizanlık yapıp
yandaşlarına kadro dağıtmakla övünen bakanlar oldu, 5 bin
kişilik kadro çıkardım, kendimize değil de millî
görüşçülere, ülkücülere mi verseydim? diyen bakanlar oldu. Yüzlerce
gazetecinin cezaevlerine tıkıldığı dönemler bizden
önceki dönemlerdir. Bununla birlikte, Meclisin dört aylık
çalışma süresi boyunca sürekli yargı kararlarını
fütursuzca eleştirip dört gün önce Anayasa Mahkemesinin vermiş
olduğu ve Anayasanın 148inci maddesine açıkça aykırı
olan kanun yolları tüketilmeden verilmiş karara Sayın
Cumhurbaşkanımızın ve bizlerin yaptığı değerlendirmeleri
kınayanları iki yüzlü buluyorum ve bu iki yüzlülüğü ben de
kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Sizin
başbakan yardımcınız kişisel görüşü dedi ya.
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) - Hiçbir demokrasi
ve hukuk anlayışı teröre ve şiddete prim vermez.
Gazeteciliği kılıf olarak kullanıp ülkesini arkasından
hançerleyenler, casusluk yapanlar, yargıyı istismar edip
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Ne
casusluğu, ne casusluğu?
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) -
millî iradeye
ve demokrasiye kumpas kuranlar, aynı şekilde Anayasanın vermiş
olduğu dokunulmazlık zırhına sığınıp bu
yüce Meclisin çatısı altında terör
yardakçılığı yapanlar, sırtını PKKya,
YPGye dayayanlar tarih önünde olduğu gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) -
hukuk çerçevesinde
de bunun hesabını ödeyeceklerdir.
Sayın Bakanımızın
şahsında tüm Bakanlık çalışanlarını
kutluyor, 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin hayırlı
olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaya.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken, hem sisteme
girmişsiniz hem de ayakta söz talebiniz var. Buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Şimdi, bir sataşma doğdu, dolayısıyla yerimden söz
talebine gerek kalmadı.
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararla
ilgili Cumhurbaşkanının yapmış olduğu
değerlendirmeleri eleştiren, kınayanları farklı
tanımladı ve Kınıyorum. dedi. Biz de bu konuları
günlerdir tartışıyoruz, dolayısıyla sataşmadan
söz istiyorum.
BAŞKAN Peki Sayın Baluken, iki dakika
size kürsüden söz veriyorum, daha sonra Sayın Altayı
dinleyeceğim.
Buyurunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İzmir Milletvekili Mahmut
Atilla Kayanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, AKP Grup Başkan Vekilinin özellikle not
almasını rica ediyorum. Bu Cumhurbaşkanının Anayasa
Mahkemesinin verdiği kararla ilgili yapmış olduğu darbe anlayışına
karşı, AKPnin tutumu, Hükûmetin tutumu nedir anlayamıyoruz.
Günlerdir burada soruyoruz bir cevabı yok bunun. Biz muhalefet partisi
olarak, 7 Hazirandan itibaren bu ülkede bir saray darbesinin devreye
girdiğini, karargâh darbesinin saray darbesiyle
tamamlandığını, her iki darbeci gücün şu anda kol kola
bir savaş konseptiyle beraber bu ülkeye ağır bedeller
ödettiğini defalarca söyledik. Nitekim, sizin kabul etmediğiniz bu
darbe anlayışını, Cumhurbaşkanı ara ara bir
vesayet hatırlatması üzerinden bütün kamuoyuna gösteriyor. Ama sizin
kafanız karışık. Grup başkan vekili ilk gün
tahliyelerden duyduğu sevinci belirtti, iki gün sonra,
Erdoğanın açıklamalarından sonra 180 derece dönüş
yaptı. Şimdi, dün burada sorduk, Binali
Yıldırımın yanında oturan bakan, buraya
çıkıp Hak ihlalidir
Yetki gasbıdır. deyip,
Cumhurbaşkanının lehinde konuştu, Bakanlar Kurulu
toplantısından sonra Numan Kurtulmuş çıkıp, Bu,
tamamen Cumhurbaşkanının kişisel görüşüdür. dedi.
Şimdi, bir karar vermeniz lazım. Bir bakan gelip de Genel Kurulu
yanlış yönlendiremez, bilgilendiremez. Bir bakan, Binali
Yıldırımın yanında otururken farklı
konuşup, Davutoğlunun yanında otururken farklı
konuşuyorsa burada sizin aranızdaki bir çatışma gün yüzüne
çıkmış oluyor. Saray ile Hükûmet arasında çatışma
var, Hükûmetin de kendi arasında derin bir yarılma var.
Davutoğluna yakın bakan ayrı konuşuyor, Binali
Yıldırıma yakın bakan ayrı konuşuyor.
Net olarak şunu söyleyin: Bu darbe
anlayışına, Anayasa Mahkemesinin kararını kabul
etmiyorum. diyen, mahkemeye Direnin çağrısı yapan bu
anlayışa karşı partinizin, Hükûmetinizin tavrı nedir,
gelin burada açıklayın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, iktidar partisi grubu adına konuşan sayın hatip,
Anayasa Mahkemesi kararından sonraki grubumuza mensup üyelerin kimi
değerlendirmeleri için iki yüzlülük ithamında bulunmuştur. Bu
açık bir sataşmadır.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
Size de iki dakika söz veriyorum.
2.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İzmir Milletvekili Mahmut
Atilla Kayanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
O haritayı ben biliyorum, millet de biliyor,
hiç merak etme, hiç merak etme!
Şimdi, iki yüzlülüğün ne olup ne
olmadığının en güzel örneğini bir iki gündür iktidar
partisine mensup siyasetçiler veriyorlar, fazlasıyla veriyorlar. Biraz
önce Sayın Balukenin söylediklerini tekrar etmek istemem ama Can Dündar
ve Erdem Gül soruşturmasında ben Sayın Başbakanın
şu beyanatını hatırlıyorum: Tutuksuz
yargılanmaları esastır.
Bugün, biraz önce Sayın Adalet Bakanı da
Anayasa Mahkemesinin kararına eleştirel bir yaklaşım
getirdi. Buna da olabilir deriz, demokrasiyse, demokraside her şey
konuşulacak, bunları kabul edebiliriz belki ama Adalet
Bakanının mahkeme kararını hukuksuz ilan etmesi
tartışılacaktır hem kamu vicdanında hem hukuk
çevrelerinde.
Asıl olan şudur, sizin
anlamadığınız şudur: Biz, görevi ve makamı her ne
olursa olsun herkesin ifade özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü
kapsamında söyleyecek sözü vardır, buna en saygılı
partiyiz. Sayın Cumhurbaşkanının Mahkeme kararlarına
saygı duymuyorum. lafı da sineye çekilebilir ifade özgürlüğü
kapsamında. Ama, orta yerde bir Anayasa var ve Cumhurbaşkanının
Yüksek mahkemenin kararına uymuyorum. deme haddi ve hakkı yok;
paşa paşa uyacak, paşa paşa uyacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sayın Akçay söz istemişti
Sayın Çakır.
Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aynı gerekçelerle
Sayın Başkan. Çünkü
BAŞKAN Evet, size de iki dakika söz
veriyorum.
Daha sonra size söz vereceğim Sayın Çakır.
Buyurun Sayın Akçay.
3.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İzmir Milletvekili Mahmut Atilla
Kayanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ikiyüzlü olmak, tutarsız olmak
farklı zamanlarda, farklı sözler ve ifadelerde ve tutumlarda
bulunmaktır. Bunu da en çok yapan AKP iktidarıdır, en çok
yapanların başında da Erdoğan gelmektedir ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisine bizim kendisine saygı duymamızı
fevkalade zorlamaktadır.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Allah, Allah!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Sayın
Erdoğandan başka konuşacak hiç mi konunuz yok? Konuşacak
hâliniz yok ki!
ERKAN AKÇAY (Devamla) Saygı duymuyorum,
uymuyorum, mahkeme de uymasın. demek darbe üstüne darbedir. Anayasayla
göreve gelen, seçilen bir Cumhurbaşkanı Anayasaya saygı
duymuyorum veya mahkeme kararına saygı duymuyorum. diyemez. Ve
Başbakan farklı konuşuyor, dün farklı konuşuluyordu.
Şimdi, Erdoğanın devirdiği çamları nasıl tamir
edeceğinizin şaşkınlığı içerisinde, ne
diyeceğinizi bilemez bir hâldesiniz. Bazı bakanlar farklı
konuşuyor. Yine, Erdoğanın geçmişte söylediği buna
benzer çelişkili ifadeler de var. Şunu söyleyebilirim:
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan AKP Grubunun başında
yani AKPnin başında ve iktidarın başında âdeta küp
olmuş bir durumda, küp gibi duruyor ve ciddi bir rahatsızlık da
yaratıyor çünkü her gün ne diyeceği meçhul ve açığa
düşürüyor iktidar partisini ve Hükûmeti. Artık söylenecek söz de
kalmadı Cumhurbaşkanına.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Kendi parti
meselelerinize bakın!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Bu kadar tutarsız,
hukuk tanımayan bir insan artık hiçbir şey tanımaz;
insanlığı da tanımaz, insan haklarına saygı
duymaz. Böyle bir şey olabilir mi? Anayasayı
tanıyacaksınız, saygı duyacaksınız, başka
yolu yok! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Anayasa
Mahkemesi de Anayasayı tanıyacak.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Şu MHPnin
hâline bak, hâline!
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Anayasa Mahkemesi
de Anayasayı tanıyacak Sayın Başkan.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Cumhurbaşkanına da saygılı ol!
ERKAN AKÇAY (Devamla) Anayasayı hukuku
tanımamak kendini inkârdır, kendini tanımamaktır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hukuka da
saygılı ol!
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Kendi parti
meselelerinize bakın, kendi partinin hâline bak, hâline!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Siz saygılı olun,
saygısız! Utanın be, utanın! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bu mu
milliyetçilik, bu mu vatanseverlik?
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çakır, buyurunuz.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Cumhurbaşkanına hakaret mi vatanseverlik?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Kendi partinizin
hâline bakın, kendi hâlinize bakın.
SALİH CORA (Trabzon) Tüm
teşkilatlarınızı görevden aldınız. Tüzüğü
tanı ki Anayasayı tanıyasın!
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Kendi hâlinize
bakın, kendi hâlinize!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Çakırı dinleyeceğim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biz ikiyüzlüysek siz de
kişiliksizsiniz! Yeter artık be! Erdoğana kutsiyet atfetmeye
başladınız.
OKTAY VURAL (İzmir) - Vesayet altında
konuşmayın be! Vesayetten kurtulun.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Otur yerine!
SALİH CORA (Trabzon) Bize hukuk dersi
veremezsin, bize hukuk dersi veremezsin!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
Sayın Çakırı dinleyelim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Utanmazlar, biraz
şahsiyetli olun!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Partinin
içine bakacaksın önce, kendi partinin, darmadağın
olmuşsunuz.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Baluken
konuşmasında Sayın Başkan, Partinizin kafası
karışık
ERKAN AKÇAY (Manisa) Görevli siz misiniz? Biz her
şeyden gurur duyarız, tamam mı? Bizim alnımız ak.
Utanmazlar!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ne
diyorsun sen ya?
SALİH CORA (Trabzon)
Sağlığını bozma, rahat ol.
BAŞKAN Sayın Çakır, sataşma
olduğu için sizi duyamıyorum; karşılıklı
konuşmalar var.
Buyurun Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sizde şahsiyet olsa bu
kadar Erdoğanın şahsiyetini konuşmazsınız.
Yeter!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Şahsiyetsiz sensin!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
rica ediyorum. Sayın Grup Başkan Vekili ayakta ve söz talebi var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biraz kişilikli olun,
kişilikli!
BAŞKAN Buyurunuz.
ÇOŞKUN ÇAKIR (Tokat) HDP Grup Başkan
Vekili Sayın Baluken konuşmasında partimizin,
kafamızın karışık olduğu şeklinde bir
sataşmada bulunmuştur, 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır, size de
iki dakika veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Toplum da, milletin
birliği de canlı bomba gibi oldu be! Yeter ya!
4.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Başkan çok teşekkür
ediyorum. Öncelikle
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Memleketin bu kadar meselesi
var. Ülkenin can güvenliğini sağlayın önce.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Bağırma, bağırma!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ülkenin
her türlü güvenliği sağlanmıştır, işine bak sen.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) Erkan
Başkanım, sakinleştiyseniz konuşayım ben.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamam Sayın
Başkanım, kusura bakmayın.
BAŞKAN Tamam Çakır, siz devam edin
lütfen.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) Sağ olun
Başkanım, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, öncelikle Sayın
Balukenin söylemiş olduğu hususta bir cümle söyleyeyim
kapatayım.
Bizim bir kafa
karışıklığımız falan söz konusu
değildir, kafamız son derece nettir. Farklı tezleri, farklı
yaklaşımları dillendirebiliriz; bu bizim zenginliğimiz,
çeşitliliğimiz, özgünlüğümüzdür. Bunun altını çizmek
gerekir.
Son olarak, burada, özellikle evvelsi gün -dün
nispeten sakin geçti ama- ve bugün tekrardan bir ekmek çıkacağı
ümidiyle, bir iş çıkacağı ümidiyle, Sayın
Cumhurbaşkanlığının geçen gün yapmış
olduğu beyandan hareketle bir konuşma yapılıyor.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili görüşünü
beyan etmiştir ve bu karara saygı duymadığını
söylemiştir ve onun görüşüdür, biz de bu karara saygı duyuyoruz.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Tanımıyorum. demiş ya!
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) Çünkü Sayın
Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesine bir laf etmemiştir, Anayasa
Mahkemesinin aldığı karara laf etmiştir; bunun
altını çizelim.
Aynı şekilde, Sayın
Başbakanımız daha evvelki konuşmalarında da,
başka bazı konularda da
OKTAY VURAL (İzmir) Net konuşmadı
yani.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla)
tutuksuz
yargılanmaya ilişkin beyanda bulunmuştur, bu da aynı
şekilde.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İşte, Cumhurbaşkanı Tutuklu yargılansınlar.
diyor, Başbakan Tutuksuz yargılansınlar. diyor.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) Bülent Beyin, Değerli
Grup Başkan Vekili arkadaşımızın tutumuna gelince
Sayın Başkan, Bülent Beyin tutumuna gelince ifade ettiği
şeyi kendisi burada açıkladı fakat siz ısrarla anlamak
istemiyorsunuz İdris Bey. Dediği şudur: Yargılanan
birisinin dışarı çıkmasından memnuniyet duyarım.
dedi ve bu çok insani bir şeydir, burada absürtlük yok.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Şimdi Duymuyorum. diyor.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) Daha sonra
söylemiş olduğu şey de şudur: Fakat yargılama henüz
bitmemiştir. demek suretiyle başka bir hususu ifade etti.
Çelişen herhangi bir şey ortada söz konusu değil.
ATİLA SERTEL (İzmir) Efendim, ilk gün
söyleseydi ya, ilk gün ikisini beraber söyleseydi ya, ilk gün niye söylemedi?
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) Şunu da son
olarak söyleyeyim: Sayın Baluken, buradan size ekmek çıkmaz. AK
PARTİ bir kaya gibi dimdik ayakta durmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) Daha evvel
söylediğim gibi, yel kayadan ne aparır! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sizden gelecek
ekmek Allahtan gelsin.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Çakır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın grup başkan vekili benim bu siyasi değerlendirmelerimi bir
ekmek çıkarma arayışı olarak değerlendirdi,
sataştı.
BAŞKAN Sayın Baluken, son kez söz
veriyorum, iki dakika, ondan sonra kapatacağım konuyu.
Buyurun.
5.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Bakın, yandaş basın da manşet manşet Anayasa
Mahkemesindeki paralellerden bahsediyor değil mi? Peki, bu Anayasa
Mahkemesi üyelerini kim seçti? Bizim bildiğimiz kadarıyla, 10unu o
dönemin Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül seçti, değil mi?
Abdullah Gül aynı zamanda AKPnin kurucu kadrosundan. 2sini Türkiye Büyük
Millet Meclisinin oylarıyla buradan siz seçtiniz, geriye kalan 4ünü Ahmet
Necdet Sezer ve 1ini daha önceki dönemden Özal seçti. Şimdi, 17
kişiden 12sini sizin seçmiş olduğunuz bir mahkemeyi paralel
olarak addedip, Ben onun verdiği kararları tanımıyorum.
deyip, üstüne Mahkemelere direnmeniz gerekiyor. deyip, Anayasanın,
Anayasa Mahkemesinin kararlarını elinizle bir kenara atın.
deyip
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Kim paralel diyor?
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
ondan sonra,
üstüne Ortalık karışacak. demek
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
kim paralel diyor?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Yani buna
nasıl bir savunma yapıyorsunuz siz?
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Baluken Bey, kim paralel
diyor?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın,
kafanız karışık değil, ben onu demedim
yanlış anlamışsınız; içinizde ayrışma
var. Cumhurbaşkanı ile Hükûmet arasında, Hükûmetin de kendi
arasında. Binali Yıldırımın yanında oturan bakan
başka açıklama yapıyor, Davutoğlunun yanında oturan
bakan farklı açıklama yapıyor. Cumhurbaşkanı ile
Başbakanın yaptığı açıklamaların
çelişkilerini artık burada dile getirmeyeyim ben. Sadece bakın,
Cerattepeyle ilgili; Davutoğlu, Cerattepe meselesiyle ilgili
çağırdı, konuştu, herkes de büyük bir memnuniyet duydu.
Gerekirse ben de Cerattepelilerle birlikte yürürüm. dedi. Ne oldu? İki
gün sonra, Cumhurbaşkanı çıkıp Bunlar yavru Gezicilerdir.
dedi. Öyle kafa karışıklığı falan değil.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Sokakları
savaş alanına döndürenlere dedi onu.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Siz
dışarıda, dış politikada, dışarıda
yalnızlaştınız, tek başınıza
kaldınız, izole oldunuz; içeride de muazzam bir
sıkışmışlık ve çatlamışlık durumu
içerisindesiniz.
Bizim derdimiz şu: Biz kimi muhatap
alacağız? Mesela, Cerattepeyle ilgili Davutoğlunun
söylediklerini mi muhatap alacağım, Erdoğanın
söylediklerini mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) Farklı
diğer konularda Binali Beyle yakın oturan bakanı mı
muhatap alacağım, Bakanlar Kurulundan çıkan bakanı mı
muhatap alacağım? Ben onun derdindeyim.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Siz kendi
işinize bakacaksınız!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına onuncu konuşmacı, Ordu
Milletvekili Sayın Oktay Çanakı davet ediyorum.
Buyurunuz Sayın Çanak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA OKTAY ÇANAK (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı görüşmelerinde Adalet Bakanlığı
Ceza İnfaz Kurumu Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine grubum adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Ceza infaz sistemi ve ceza adaleti sistemi
Bakanlığımızın en önemli konularından biridir;
zira AK PARTİ iktidara geldiği 3 Kasım 2002 tarihinden bugüne
kadar adalet alanında, özellikle infaz sistemi konusunda çok önemli
değişiklikler yaptı. AK PARTİ döneminden önce Türk
filmlerine bile konu olan cezaevleri, bugün, Avrupada bile imrenilecek bir hâlde
bir kurumlaşmaya, bir tesisleşmeye gitti.
ATİLA SERTEL (İzmir) Oktay yapma, Oktay.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Cezaevlerinden
haberin yok senin, haberin yok.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Evet, siz buna itiraz
edebilirsiniz. Bakın, şimdi vereceğim rakamlar bunları çok
açık olarak gösterecek.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Sabah
televizyonları izleseydin
BAŞKAN Sayın hatibi dinleyelim lütfen.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Cezaevleri
kapasitesi dolu fazlasıyla. Hey, yavrum hey! Sen ayda
yaşıyorsun.
ATİLA SERTEL (İzmir) Oktay, Maltepe
Açık Cezaevi 400 kişilik, 1.142 kişi yatıyor, bak.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Çocuklara taciz yapılıyor, çocuklara tecavüz ediliyor.
OKTAY ÇANAK (Devamla) AK PARTİ döneminde
hükümlü ve tutuklular ilk defa cenazeye katılabilme imkânı elde etti.
Hasta olanlar, sakat kalanlar ilk defa AK PARTİ döneminde infazları
ertelenerek dışarı çıkma imkânları buldular.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Cezaevlerindeki
izdihamdan haberin yok senin! Ayda yaşıyorsun, ayda!
ATİLA SERTEL (İzmir) Oktay cezaevine
beraber gidelim, görelim; beraber gezelim Oktay.
OKTAY ÇANAK (Devamla) 2016 tarihinde sadece 571
mahkûm sakat olduğu için, ağır hasta olduğu için
infazı ertelenerek ailesinin yanına gönderildi.
ATİLA SERTEL (İzmir) Yapma, ne olur
yapma!
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Ayrıca
bununla niye övünüyorsun ki, cezaevlerini doldurmakla niye övünüyorsun?
Cezaevlerini boşaltmanın yoluna bak kardeşim.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Yine, çocuk hükümlüleriyle
alakalı da bu çocukların ailesiyle vakit geçirmeleri için yeni
düzenlemeler yapıldı. Bakın, ülkemizde
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Marifet
cezaevlerini doldurmak değil, boşaltmak, boşaltmak ama senin
kafan öyle değil ki.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Evet, onunla ilgili de
söyleyeceğim.
Ülkemizde AK PARTİ döneminden önce tutukluluk
oranı yüzde 54tü ama AK PARTİ döneminde tutukluluk oranı yüzde
14e düştü.
MUSA ÇAM (İzmir) Suç oranı ne? Suç
oranını da söyle.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Peki, Avrupa Birliğinde
bu oran ne kadar biliyor musunuz? Yüzde 22,9.
MUSA ÇAM (İzmir) Yapmayın!
ATİLA SERTEL (İzmir) Cezaevleri
ağzına kadar dolu, tuvalet önlerinde yatıyor insanlar.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Bunların hepsi resmî
rakamlar. Evet, maalesef, hoşunuza gitmiyor ama bunlar Türkiyenin AK
PARTİ döneminde yaşadığı gerçekler.
ATİLA SERTEL (İzmir) İnsanlar
yerlerde yatıyor cezaevlerinde, yerlerde yatıyor; inan bak, inan.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Bakın, 272 infaz kurumu
AK PARTİ döneminde yaşam koşulları kötü olduğu için
kapatıldı
ATİLA SERTEL (İzmir) Oktay Bey, yerlerde
yatıyor insanlar, betonda yatıyor.
OKTAY ÇANAK (Devamla)
ve 119 infaz kurumu yine,
AK PARTİ döneminde yeniden inşa edildi. Avrupada 1 kişinin
kaldığı hücre asgari olarak 6 metrekare, azami olarak 9
metrekare iken Türkiyede bunun asgarisi 11 metrekare, azamisi de 16
metrekaredir.
ATİLA SERTEL (İzmir) Bir hukukçuya
cezaevlerini övmek yakışmaz Oktay Bey.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Bu cezaevlerini gezmenizi
istiyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) Cezaevlerini
övmeyin Oktay Bey. Siz hukukçusunuz, siz baro başkanlığı
yaptınız.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Ben baro
başkanıyken birçok cezaevlerini gezdim. Eğer siz de gezer
görürseniz, bu iyileşmeyi görürsünüz. Bakın, bugün Ordu Efirli
Cezaevinde 100 mahkûm tekstil atölyelerinde çalışma imkânı
buluyor
ATİLA SERTEL (İzmir) Yapmayın Oktay
Bey! Bir hukukçuya yakışmaz Oktay Bey.
OKTAY ÇANAK (Devamla)
ve orada elde ettikleri o
malzemelerle sigortalı hâle geliyorlar ve orada edinilen kârdan pay
alıyorlar. Ülke gerçekleri
MUSA ÇAM (İzmir) Koskoca baro
başkanı bunu mu söyleyecek? Yapma hocam ya, gerçekten yapma!
OKTAY ÇANAK (Devamla) Bakın,
Cumhurbaşkanımıza, bütçe görüşmeleri
başladığı günden itibaren maalesef çok çirkin sözler sarf
ediliyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne söylendi?
OKTAY ÇANAK (Devamla) Aslında maksat,
Cumhurbaşkanımızın Anayasa Mahkemesiyle ilgili
söylediği sözler değil; burada maksat, Sayın Cumhurbaşkanımızı
milletin nezdinde yıpratmak.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kendi kendini yıprattı, Allah Allah!
OKTAY ÇANAK (Devamla) Şimdi, size söylüyorum:
Deniz Gezmişi asan, idam kararı veren bir yargı kararına
saygı duyuyor musunuz?
MUSA ÇAM (İzmir) İdama
karşıyız, idama!
OKTAY ÇANAK (Devamla) Adnan Menderese idam
kararı veren bir mahkemeye, mahkeme kararına saygı duyuyor
musunuz?
MUSA ÇAM (İzmir) İdam cezalarına
karşıyız.
OKTAY ÇANAK (Devamla) Bakın, Sayın Cumhurbaşkanımız
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ordu ilinde yüzde 67 oy alarak
seçildi.
MUSA ÇAM (İzmir) Ne olacak?
OKTAY ÇANAK (Devamla) Bu oran Rizede yüzde 80. Ve
onun temsil ettiği siyasi düşünce üç ay önce Orduda yüzde 64 oy
aldı.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Geç bunları, geç!
OKTAY ÇANAK (Devamla) Ama, ne yaparsanız
yapın Cumhurbaşkanımızı bu milletimizin kalbinden, AK
PARTİnin yapmış olduğu hizmetleri de bu milletin
aklından çıkaramayacaksınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Çünkü, bu millet Recep Tayyip
Erdoğanı ne kalbiyle seviyor ne de aklıyla, olur ya bir gün
kalp durur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY ÇANAK (Devamla)
akıl unutur; bu millet
Recep Tayyip Erdoğanı ruhuyla seviyor; o ne durur ne unutur diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çanak.
On birinci konuşmacı, İstanbul
Milletvekili Sayın Yıldız Seferinoğlu.
Buyurunuz Sayın Seferinoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA YILDIZ
SEFERİNOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2016 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının
Adalet Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Toplumsal ihtiyaçlara karşılık veren
bir adalet sistemi hepimizin en büyük arzusudur. Bu bilinçle, AK PARTİ
hükûmetleri ve bakanlıklar, Adalet Bakanlığı çok
sayıda yargı ve adalet reformlarını yapmış ve
hâlen yapmaya da devam etmektedir.
Adalet reformu anlamında ilk derece mahkemeleri
ve yüksek dereceli mahkemeler alanında büyük adımlar
yapılmış ve reformlara imza atılmıştır.
Bunlardan bazılarını sizlere bahsetmek istiyorum: Bunların
başında, elbette, devlet güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili
mahkemelerin kaldırılmasını söyleyebilirim. Yine, sulh ceza
mahkemelerinin kaldırılarak yerine sadece koruma tedbirleriyle ilgili
görevlendirilen sulh ceza hâkimliklerinin kurulması buna en güzel
örneklerden bir tanesidir.
Mahkemeler teşkilatındaki bir
gelişmeye de ilk derece mahkemeleri sayısındaki
artışlar örnek gösterilebilir. 2002 yılında adli
yargıda 3.581 olan mahkeme sayısı 2016 yılında 6.171e
ulaşmıştır ki artış oranı yüzde 71e tekabül
etmektedir. İdari yargıda 146 olan mahkeme sayısı 206 ya
ulaşmış olup bunun artış oranı da yüzde 41e
tekabül etmektedir. Keza, Yargıtay ve Danıştay üye
sayıları artırılarak birden fazla heyetle
çalışması imkânı tanınmış, bu vesileyle
Yargıtaydaki dosyaların hızlandırılması
sağlanmıştır.
Yine önemli reformlardan bir tanesine de istinaf
mahkemelerinin kurulması örnek gösterilebilir değerli
arkadaşlar. Adli ve idari yargıda istinaf mahkemesi usulünü
uygulayacak olan bölge mahkemelerine ilişkin çalışmalarda son
aşamaya gelinmiştir. Bildiğiniz üzere, bu konuyla ilgili
düzenleme 2004 yılında yapılmıştır. Bölge adliye
mahkemeleri Ankara, İstanbul, Adana, İzmir, Bursa, Kayseri,
Diyarbakır, Erzurum, Konya, Samsun, Antalya, Sakarya, Trabzon, Van ve
Gaziantep olmak üzere 15 ilde kurulacaktır. Yine, bölge idare mahkemeleri
ise Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep, Erzurum, Samsun
illerinde olmak üzere 8 ayrı ilde kurulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu bölge adliye mahkemeleri ve bölge idare mahkemeleriyle ilgili
hazırlık çalışmaları tamamlanmış olup 20
Temmuz 2016 yılında inşallah açılacaktır.
Yine, reform kapsamında hâkim ve savcı
sayısından da kısaca bahsetmek istiyorum. Avrupa Konseyi Adalet
Etkinliği Komisyonu Raporuna göre Avrupa Konseyi ülkelerinde 100 bin
kişiye düşen hâkim sayısı 21,3 iken savcı
sayısı 11,1dir. Üstelik bu ülkelerin çoğunda mesleği
hâkimlik olmayan profesyonel insanlar da var. Buna karşılık,
ülkemizde 2002 yılında 100 bin kişiye düşen hâkim
sayısı 7,5; savcı sayısı 4,5 iken bugün hâkim
sayısı 12ye, cumhuriyet savcısı sayısı ise
6nın üzerine çıkmıştır. Artışlara
rağmen, hâlâ, hâkim ve savcı sayısı olarak Avrupa
standartlarına ulaşılabilmiş değildir. Ancak 2018
yılına kadar alınacak hâkim ve savcılarla bu standartlar
yakalanmaya çalışılmaktadır.
Adalet Bakanlığı yalnızca
sayısal yetersizliğin giderilmesi için değil, eğitim
çalışmalarının etkinliğinin artırılması
için de büyük çaba sarf etmektedir. Örneğin, Adalet Akademisi de bizim
hükûmetler döneminde kurulmuştur. Öte yandan, eğitim konusunda
yabancı dili de kapsayacak şekilde geniş bir bakış
açısı yakalanmış, yargı mensuplarımıza
yabancı dil dâhil akademik kariyer yapma fırsatı
verilmiştir. Bunların sonucunda yargı
mensuplarımızın uluslararası kurumlarda görev alması
sağlanmış, bu şekilde görev alanların sayısı
sürekli artmaktadır. Bugün itibarıyla Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, Avrupa Konseyi Daimî Temsilciliği ve diğer
uluslararası kuruluşlar nezdinde görev yapan hâkim ve
savcılarımız bulunmaktadır.
Bu vesileyle bütçemizin hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Seferinoğlu.
On ikinci konuşmacı, Bursa Milletvekili
Sayın Zekeriya Birkan.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEKERİYA BİRKAN
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları
başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adalet Bakanlığı 2016
yılı bütçesi üzerine grubum adına söz almış
bulunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bütün bu
tartışmalar, buradaki polemikler bir şeyi apaçık gösteriyor,
o da şu: Artık, Türkiyenin darbecilerin dayatmış
olduğu 1982 Anayasasıyla yürümesinin mümkün
olmadığının açık bir göstergesi.
Yasalarımızda, Anayasamızda ne kadar değişiklik, ne
kadar rötuş yaparsak yapalım maalesef kurumlarımız eski
alışkanlıklarından vazgeçmiyor, devam ediyor. Türkiyede
artık, mutlaka sivil, özgür, demokratik yeni bir anayasayı hepimizin
el birliğiyle yapmasının zamanı gelmiştir. Eğer
bunu yapmazsak, biz, bundan sonra her Meclis açılışında bu
tartışmaları yapmaya devam edeceğiz.
Gerçekten, bu geçen dönemde Adalet
Bakanlığımızın ve Meclisimizin yapmış
olduğu mevzuatla ilgili çalışmalarda şahsen benim
önemsediğim önemli konulardan bir tanesi, uluslararası anlaşmaların
yani usulüne göre yürürlüğe girmiş olan uluslararası
anlaşmaların yerel mevzuatımızın üzerinde farz
edilerek temel hak ve hürriyetler konusunda lehe olan hükmün
uygulanmasının yürürlüğe konulmuş olmasıdır. Bu
çok önemli bir gelişmedir. Tek tek tanım yerine, uluslararası
evrensel standartları taşıyan, temel hak ve hürriyetleri
belirtmiş olan anlaşmalar yürürlüğe girerek artık tüm
mevzuat anlamında mahkemelerimizi bağlamaktadır. Bu anlamda da
Bakanlığımıza ve yüce Meclise teşekkür ediyorum.
Şüphesiz ki Adalet
Bakanlığımız, adalet mekanizmasının
altyapısı noktasında birçok konuyu -fiziki olsun, adliyeler,
UYAP gibi birçok konuyu- çözmüştür. Mevzuat anlamında da güzel
çalışmalar yapmıştır. Ben hepsini buradan zikredecek
değilim. Dikkatimi çeken hususlardan bir tanesi, önemli gördüğümüz
bir konu, ilköğretim okullarında hukuk ve adalet dersinin
konulmuş olmasıdır. Bu çok önemli bir konudur çünkü
gençlerimizin demokratik hukuk bilincine ulaşması ve hak arama
şuuruna sahip olması açısından önemli bir düzenlemedir ama
yeterli değildir.
Adalet Bakanlığımızın,
YÖKle yapacağı iş birliğinde de, hukuk fakültelerimizin
müfredatına müdahil olması gerektiğine inanan birisiyim bir
hukukçu olarak. Özellikle hukuk fakültelerimizde psikoloji, sosyal psikoloji,
sosyoloji ve antropolojinin yanında yabancı dil, güzel yazma ve etkin
konuşma gibi derslerin müfredata eklenmesi gerektiğini
düşünüyorum. Çünkü hâkim, savcı ve avukatlarımızın
yaşamış oldukları toplum ve mahkemelerde
yargılamış oldukları insanlarla ilgili, bunların ruh
yapısıyla alakalı daha çok tanımlamaya ihtiyaçları
olduğu kanaatindeyim.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Çok doğru,
katılıyorum.
ZEKERİYA BİRKAN (Devamla) Yine, bir
diğer konu: Hâkim, savcı ve adaletin en önemli unsurlarından
olan avukatlarımızın, mutlaka, yurt dışındaki
toplumların adalet mekanizmalarının işleyişi
noktasında Adalet Bakanlığı ve barolarımızın
el birliğiyle yurt dışında inceleme, araştırma ve
çalışma yapmaları gerektiğini düşünüyorum.
Çok değerli milletvekilleri, bu dönemde, Adalet
Bakanlığımızın en heyecan verici projelerinden bir
tanesi de ara buluculuk müessesesidir. Çünkü, ülkemiz artık öyle bir
hâle gelmişti ki davayı kazanın da kaybedenin de memnun
olmadığı bir sistemden, artık ara bulucu nezdinde
anlaşan iki tarafın, herkesin kazanmış olduğu bir
sistem noktasında güzel bir çalışma olduğuna
inanıyorum. Bu anlamda ara bulucukla ilgili mevzuatın mutlaka
geliştirilmesi gerektiğini ve desteklenmesi gerektiğini
düşünüyorum.
2016 yılı Eylem Planında birçok
kanun da Hükûmetimizin gündeminde ama bu kanunlardan şahsen
önemsediğim Avukatlık Kanunu. Hepinizin bildiği gibi,
sayıları hızla artan avukat
meslektaşlarımızın sorunları çığ gibi
büyümektedir. Bir an önce Avukatlık Kanunu modern hâle getirilip bu
alanın düzenlenmesi gerekmektedir. Yine, Avukatlık Kanununun
düzenlenmesinde baroların tek ses olmaktan çıkıp artık
herkesin barosu hâline geleceği, seçimde adaleti sağlayacak olan
nispi temsil sisteminin baroların seçiminde uygulanması
gerektiği kanaatindeyim.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Ülkede
de uygulayalım
ZEKERİYA BİRKAN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, Sayın Başkan; bu ülke hepimizin, adalet hepimize
lazım. Türkiyede iktidara kim gelirse gelsin herkesin canından,
malından, işinden ve özgürlüklerinden emin olacağı bir
adalet mekanizmasını kurmak hepimizin görevi.
Ben, 2016 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Birkan.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına on
üçüncü konuşmacı Balıkesir Milletvekilli Sayın Mahmut
Poyrazlı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT POYRAZLI
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
Adalet Bakanlığı bütçesi içerisinde yer alan Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2016 bütçesi
üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetlerimizin üzerine önemle
eğildiği alanlardan biri de ceza infaz sistemidir. AK PARTİ
hükûmetleri olarak ceza infaz alanında atacağımız
adımları belirlerken mutlaka insan hakları ile hükümlülerin
topluma kazandırılması konularına dikkat edilmektedir. AK
PARTİ olarak bizim infaz anlayışımızın temelinde
tabii ki insani yaklaşım vardır, ceza infaz kurumunda bulunan
bütün tutuklu ve hükümlülerin devlete emanet olduğunu biliriz. Onları
korumanın, onların insan onurunu ve haysiyetini koruyarak
cezalarının infazını temin etmenin de vazifemiz
olduğunu bilmekteyiz.
Bu nedenle, 2002 yılından bu yana
inşa edilen tüm kurumlarımızda oda sistemine uygun binalar
inşa edilmiştir. İnsan odaklı eksende yeni inşa edilen
tüm kurumlarımızda mutlaka iş atölyeleri, eğitim, sosyal ve
kültürel amaçlı alanlar ile açık ve kapalı spor alanlarına
öncelik verilmektedir.
Çağdaş infaz rejimine uygun olmayan,
yeterli eğitim ve iyileştirme çalışması
yapılamayan ve tabii ki kaynak israfına yol açan 272 küçük ilçe ceza
infaz kurumu kapatılarak hizmetlerine son verilmiştir.
Yine, herkesin malumudur ki infazlara ve mahkûm
isyanlarına tanıklık eden, o darbe yıllarının
acılarının yaşandığı cezaevleri de AK
PARTİ döneminde müzelere dönüştürülmüştür.
Yeni inşa edilen tüm kurumlarımızda
yemekhane, iş atölyesi, alışveriş merkezi, okul, kreş,
spor alanları gibi ünitelerle birlikte, ülkemiz genelindeki 180
kapalı ceza infaz kurumunda 610 adet aile görüşme odası
oluşturulmuştur. 218 ceza infaz kurumunda da duruşmalara gidip
gelinmesinde kullanılmak amacıyla 524 adet SEGBİS yani Ses ve
Görüntü Bilişim Sistemi oluşturulmuştur.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bilindiği gibi, İş Yurtları Kurumu meslek
sahibi olmayan hükümlü ve tutuklulara meslek ve sanat öğretmek, meslek ve
sanat sahibi olan hükümlü ve tutukluların da var olan meslek ve
sanatlarını koruyup geliştirmek amacıyla kurulmuştur. Bugün
bir meslek eğitim merkezi ve suça sürüklenen bireyleri topluma
kazandırma merkezi olarak çalışan iş yurtları 258
ayrı yerde çalışmalarını başarıyla
sürdürmektedir.
İş yurtlarında geçen yıl 40.250
hükümlü ve tutuklu çalışmış, bu
çalışmalarının karşılığında
hükümlü ve tutuklular meslek ve sanat öğrenmişler, ücret
almışlar, sigortaları yapılmış, ayrıca kâr
payından yararlanmışlardır.
İş yurtları bu meslek edindirme
faaliyetleriyle bir yandan hükümlülerin topluma kazandırılması
için çalışmakta, diğer yandan geleneksel el sanatlarının
nesilden nesle aktarılmasında önemli rol oynamakta, tarım ve
hayvancılık alanlarında yaptığı
yatırımlarla da ülke ekonomisine büyük katkı
sağlamaktadır. İş yurtlarında gerçekleştirilen
üretim çalışmalarının ulaştığı kalite
yurt dışı ülkelerde master tezlerine konu olmuş, yurt
dışı ve yurt içi fuarlarda iş yurtlarımız büyük
beğeni toplamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin her yerinde faaliyetleri başarıyla devam
eden iş yurtlarının seçim bölgem olan Balıkesir ilimizde de
önemli çalışmaları bulunmaktadır. Bu kapsamda,
Balıkesir ve Bandırma Adalet Saraylarındaki kantin ve kafeterya
işletmeleri iş yurtları tarafından yapılmakta, yine
buralara ait temizlik hizmetleri iş yurtları tarafından
sağlanmaktadır.
Balıkesir C Tipi Ceza İnfaz Kurumu
gümüş ve taş işleme atölyelerinde ve Bandırma 1 No.lu T
Tipi Ceza İnfaz Kurumu çay paketleme tesisinde hükümlüler
çalışarak meslek öğrenmektedir. Balıkesirde
gerçekleştirilen iş yurdu çalışmaları kapsamında
Bandırma M Tipi Ceza İnfaz Kurumunda sürdürülen iş yurdu
çalışmalarının ayrı bir önemi olup bu kurumda bulunan
tekstil atölyesinde 105 hükümlüye tekstil konusunda eğitim verilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu düşüncelerle 2016 bütçemizin tüm ülkemize
hayırlı olmasını, hayırlı hizmetlere vesile
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Poyrazlı.
On dördüncü konuşmacı Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Ali Özkaya. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Özkaya.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Adalet Akademisi bütçesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Adalet Akademisi 2003 yılında
kurulmuş, tüzel kişiliği olan, bilimsel, idari ve mali
özerkliğe sahip özel bütçeli bir kamu kuruluşudur. Türkiye Adalet
Akademisinin Ankara Ahlatlıbelde 25 bin metrekaresi kapalı, 132 bin
metrekarelik büyük bir yerleşkesi mevcut olup bu vesileyle de
Avrupanın en büyük yargı akademisi olarak öne çıkmaktadır.
Yerleşkede eğitim ve idare binaları, sosyal tesislerin
yanında 384 kişilik yatak kapasiteli bir yatılı tesisi
bulunmaktadır. Eğitim merkezi 1.400 öğrenci kapasiteli olup 2015
yılında 2.606 hâkim ve savcıya hizmet vermiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; adalet dağıtmak devletin temel
fonksiyonlarından biri ve meşruiyetin temelidir. Bu alandaki
hizmetlerin modern kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde, adil,
güvenilir, etkili ve makul sürede sunulması, başta hâkim ve
savcılar olmak üzere, yargının tüm profesyonellerinin
yetkinliği ile doğru orantılıdır.
Adalet ve hukuk alanında evrensel standartlarda
mesleki eğitim, danışma, inceleme, araştırma ve
yayın faaliyetleri, ulusal ve uluslararası alanlarda projeler yaparak
çözüm önerilerini bilimsel yöntemlerle sunmak misyonuna sahip Türkiye Adalet
Akademisi ülkemizde ve uluslararası alanda meydana gelen güncel hukuki
gelişmeleri izleyerek hâkim ve savcıların meslek öncesi ve
meslek içi eğitim programlarını yapmakta, genel uygulamanın
içinden gelen öğretim görevlileri de bu eğitimi
sağlamaktadır. Bu bağlamda, 2015 yılında akademide
2.606 hâkim ve savcı adayına meslek öncesi, 3.353 hâkim ve
savcıya meslek içi, 259 kişiye ise hizmet içi eğitim
verilmiştir. Meslek içi eğitim faaliyetlerinde, mevzuatın
yanında mesleki uyum ve kariyer eğitimi, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi bağlamında etkin soruşturma yöntemleri,
ifade özgürlüğü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa
Mahkemesi içtihatları ışığında idari yargı
kararları konulu eğitimler verilerek yaşanan sorunlara çözümler
üretilmektedir.
Burada hemen ifade etmek isterim ki akademide
verilen eğitimlerde çağın gereklerine uygun, etkin ve verimli
öğretim metotları kullanılmaktadır. Türkiye Adalet
Akademisinde, eğitim faaliyetlerinin yanında, adayların sosyal
ve kültürel değerlerinin geliştirilmesi için çalışmalar
yapılmaktadır. Bu kapsamda, Türkiyenin seçkin aydınlarıyla
söyleşi ve konferanslar, yine aynı şekilde sanat, hobi ve spor
faaliyetleri kapsamında kurslar düzenlenmektedir. Türkiye Adalet Akademisi
hâkim ve savcılar dışında avukat, noter, mahkeme personeli
ve diğer kurumların hukuk müşavirleri, müfettiş ve
denetçilerine de eğitim hizmeti vermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Adalet Akademisi bilimsel çalışmalar ve etkinlikler
çerçevesinde düzenlediği ulusal ve uluslararası sempozyum ve
çalıştaylarla hukuk ve yargı sisteminin işleyişle
ilgili çeşitli aktüel sorunlara çözüm üretme çabası içerisindedir. Bu
bağlamda, 2014-2015 yıllarında, başlıcaları
Uluslararası Mağdur Hakları Sempozyumu, Terörizmin
Finansmanıyla Mücadelede Hukuk Ve Adaletin Rolü Sempozyumu, 2. Ceza Hukuku
Reformları Kongresi, Masumiyet Karinesi, Lekelenmeme Hakkı, Dava
Pazarlığı ve İddianamenin İadesi Çalıştayı
gibi 11 adet program düzenlemiştir.
Türkiye Adalet Akademisi, yayın ve
dokümantasyon alanında da iddialı bir kurumumuzdur. Hukuk ve adalet
alanında bilgi ihtiyacının karşılanmasına
katkıda bulunmak amacıyla hakemli dergiler yayınlamaktadır.
Bu dergilere örnek verecek olursak yılda 4 kez Türkçe olarak
çıkarılan ulusal hakemli Türkiye Adalet Akademisi Dergisidir.
Bununla birlikte toplam 6 adet dergi yayınlamaktadır. Türkiye Adalet
Akademisi, hukuk ve adalet alanında 28 bini aşan kaynağı
bulunan güncel bir kütüphanesiyle de hizmet vermektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Adalet Akademisi, uluslararası ilişkiler
kapsamında Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, Birleşmiş
Milletler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başta olmak üzere,
bugün itibarıyla 80 ülke ve 14 uluslararası hukuk ve adalet
alanındaki kurum ve kuruluşla iş birliği yapmaktadır.
Bu vesileyle, dünyanın birçok ülkesinden hâkim ve savcı adayına
hizmet vermektedir.
Uluslararası toplumun onurlu ve saygın bir
üyesi olan ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi, hukukun
evrensel değerlerinin hâkim kılınması yolunda Türkiye
Adalet Akademisi görev ve sorumluluklarını yerine getirmek
amacıyla çalışmalar yapmaktadır.
Büyük hukukçu Ahmet Cevdet Paşanın
Mecellesinin 1792nci maddesinde meşhur hâkim tanımı
vardır: Hâkim, hakim, fehim, müstakim ve emin, mekin, metin
olmalıdır. İşte bu kurallara uygun şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
hâkim yetiştiren
Adalet Akademisine çalışmalarında başarılar diliyor,
bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Özkaya.
On beşinci konuşmacı Adıyaman
Milletvekili Sayın Adnan Boynukara.
Süreniz beş dakika Sayın Boynukara.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ADNAN BOYNUKARA
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yargıya ilişkin tartışmaların sağlıklı
bir zeminde yürütüldüğünü söylemek oldukça güç. Yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
eksik bilgilerin ve ezberlerin yaygın olduğu alanlardandır.
82 Anayasasıyla getirilen sistemin yargı
bağımsızlığı ve
tarafsızlığında oluşturduğu sorunları
gidermek için AK PARTİ önemli çalışmalar yaptı. Bu
bağlamda yapılan düzenlemelerin bir kısmını
hatırlamakta fayda var. 2003 yılına kadar olan dönemde hâkim ve
savcıların eğitimi Adalet Bakanlığı Personel
Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmekteydi, 2003te yargı
paydaşlarının tümünün katılımıyla
oluşturulan, kurulan Adalet Akademisi bu görevi aldı. Bu, yargıçların
eğitim süreçlerinin bağımsızlığı
açısından önemli bir kriterdi. 2004 yılına kadar olan
dönemde Adalet Bakanının savcılara talimat verme yetkisi
vardı, 2004 yılında yapılan yasal düzenlemeyle Adalet
Bakanının savcılara talimat verme yetkisi kaldırıldı.
Hâkim ve savcıların terfi süreleri kısaltıldı. Yüksek
mahkemelerin hâkim ve savcılara dosya üzerinden not verme usulü
kaldırıldı. Hâkim ve savcılar hakkındaki müfettiş
raporları şeffaf hâle getirildi. Bilgi Edinme Hakkı Kanunuyla
hâkim ve savcıların haklarındaki teftiş raporları ve
hâl kâğıtlarıyla ilgili olarak bilgi alma, itiraz etme ve dava
açma hakkı getirildi. Hâkim ve savcı adaylığı
mülakatı objektif bir yapıya kavuşturuldu. Mülakat
sınavını yapan kurula ilk defa Yargıtay ve
Danıştaydan üye alındı. Yazılı sınavın
etkisi artırıldı, mülakatın etkisi azaltıldı.
Sekretaryası Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen
HSYK, 2010da yapılan Anayasa değişikliğiyle kurumsal
olarak bağımsız, geniş tabanlı ve demokratik temsile
uygun biçimde yeniden yapılandırıldı. Hâkim ve
savcılara ilişkin daha önce Bakanlık uhdesindeki yetkilerin tümü
HSYKya devredildi. Bunların tümü, yargı
bağımsızlığı ve
tarafsızlığının sağlanmasında evrensel
ilkelere uyumlu çalışmalardır, Avrupa Konseyi ve Avrupa
Birliğinin yargıya ilişkin temel tavsiyelerine uygun
düzenlemelerdir.
Değerli milletvekilleri, 2010 yılında
gerçekleştirilen referandumla sadece yüksek mahkemelerden gelen üyelerden
oluşan HSYKnın geniş tabanlı olarak yeniden
yapılandırılması sağlanmıştı. Bu
değişiklik yargı sistemimizde demokratik değişim için
önemli bir fırsattı ancak bu değişiklik iki farklı
nedenle tam anlamıyla hayata geçmedi. Birincisi, CHPnin ilgili
düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götürmesiydi. Anayasa Mahkemesi bu düzenlemenin
seçim sistemini bozmuştu, bu, çoğulcu bir yapının
oluşmasını engelledi. İkincisi ise tek tipçi ve yargı
sistemini enfekte eden örgütlü yapılanmaydı. Ancak 2014
yılında yapılan seçimle hâkim ve savcıların özgür
iradeleriyle oluşturdukları birliktelik bu iki hususun neden
olduğu olumsuzlukları azalttı.
Anayasa değişikliği üzerinde siyasi
partiler arasında sağlanacak uzlaşmayla HSYK yapısı
yeniden ele alınmalıdır. Avrupa ülkeleri parlamento iradesini
HSYK yapısına yansıtmaktadır; Belçika, Fransa, Hollanda,
İsveç, İtalya, Polonya, birçok ülkeyi saymak mümkün. Ülkemizde de
HSYK üyelerinin bir kısmının Parlamento tarafından, bir
kısmının yüksek mahkemelerce, bir kısmının
Cumhurbaşkanımız tarafından, bir kısmının
hâkim ve savcıların kendi meslektaşları arasından
seçilmesine uygun yapılacak düzenlemenin olumlu olacağı
açıktır. Bu sistem, iddia edildiği gibi yargıyı
siyasallaştırmayacak, tam aksine
bağımsızlığını ve
tarafsızlığını güçlendirecektir. Üzerinde
durulabilecek konulardan birisi de hâkimler yüksek kurulu ile savcılar
yüksek kurulu ayrımının yapılmasıdır. Hâkim ve
savcıların aynı statüde değerlendirildiği hiçbir
Avrupa ülkesi yoktur. Dolayısıyla, bu düzenlemenin Avrupa
standartlarına uygun olacağı açıktır. Sonuçta, bunlar,
üzerinde konuşulması gereken önerilerdir.
Değerli milletvekilleri, yargının,
siyasetteki iklim değişimlerine paralel olarak kurtarıcı
misyon üstlenmemesi, hakem olma vasfını yitirmemesi, sivil siyaset
alanını daraltma mücadelesinde rol almaması, bireyi devlete,
özgürlüğü güvenliğe, adaleti statükoya feda etmemesi hayati derecede
önemlidir.
Bu düşüncelerle, bütçenin hayırlı
olmasını diliyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Boynukara.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına son
konuşmacı Sakarya Milletvekili Sayın Ali İhsan Yavuz.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Yavuz sizin de süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ İHSAN YAVUZ
(Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce bir konuya
açıklık getirmek istiyorum: Bugün Sakaryada, birtakım haber
sitelerinde, Sakaryada inşa edilmiş olan Bölge Adliye Mahkemesinin
kapatıldığına dair -HSYK Genel Kurulu tarafından- bir
bilgi aktarımında bulunulmuş.
ZİHNİ AÇBA (Sakarya)
Başkanlığın aktarıldığına dair
sanırım.
ALİ İHSAN YAVUZ (Devamla) - Bu bilginin,
Adalet Bakanımızla da görüşmemiz sonucunda, doğrusunu
açıklamak istiyorum. Sakaryada evet, son derece güzel, 2013
yılında başlayan ve bugün itibarıyla bitirilmiş olan
son derece modern bir bina, hem de 20 bin metrekare üzerinde kurulmuş, 20
bin metrekare kapalı alandan oluşan bir bina
hazırlanmış durumdadır. Bu da Allahın izniyle en
yakın zamanda hizmete geçecektir. Yapılmış olan şudur:
Bugün itibarıyla 7 tane bölge adliye mahkemesi -yeteri kadar hâkim ve
savcının da olmaması göz önünde bulundurulmak suretiyle- hizmete
geçmiş, arkasından da kalanlar inşallah hizmete geçecektir.
Sakarya da bunlardan birisi olacak. 6 tane ilin bağlı olduğu o
bölge adliye mahkemesi, Sakaryada hepimize inşallah hizmet edecek. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine hepinizin bildiği gibi bölge adliye
mahkemeleri yeni bir sistem. İstinaf Türkiye'nin gündemine geliyor ve
böylece, Türkiye bir reformu daha, köklü bir reformu daha
gerçekleştirmiş oluyor. Bu anlamda, bu hizmeti ortaya koyan AK
PARTİyi de, Adalet Bakanımızı da, Adalet
teşkilatını da ayakta alkışlamamız gerekiyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ olarak göreve geldiğimiz ilk
günden itibaren, yıllarca el sürülmemiş meselelere el attık. Her
alandaki açığı kapatmak, yanlışları düzeltmek,
eksikleri gidermek ve dolayısıyla, son derece asil ve aziz olan
milletimize rahat bir nefes aldırmak için gece gündüz uğraş
verdik, vermeye de devam ediyoruz. Attığımız adımlar,
yapmış olduğumuz yatırımlar ve muhalefetin tüm
engellemelerine rağmen Meclisten geçirdiğimiz anayasal ve yasal
düzenlemelerle milletimizin makûs talihini yenmek için âdeta seferber olduk.
İktidarımız döneminde, her alanda
olduğu gibi yargı alanında da çok güzel ve son derece
kalıcı işler yaptık. Reform niteliğinde
çalışmalarımızla, eskimiş, pörsümüş ve güvenini
kaybetmiş yargı alanını da yeniden tahkim etmeye
çalıştık. İşte bu nedenledir ki 12 Eylül 2010
referandumuyla gerçekleştirdiğimiz Anayasa
değişikliğiyle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
yapısını da yeniden ve sil baştan düzenledik. Gerek Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kuruluyla ilgili değişiklikler ve gerekse
diğer tüm yargı reformlarındaki amacımız,
yargının milletimiz nezdinde kaybolan güveninin yeniden
sağlanmasıdır.
Anayasa değişikliğiyle üye
sayısı 7den 22ye çıkarılan HSYK üç daire hâlinde
çalışacak hâle getirilmiş, kendi sekretaryasına ve kendi
bağımsız bütçesine kavuşturulmuştur.
12 Eylül 2010 referandumuyla gerçekleşen
Anayasa değişikliğiyle kendi özel bütçesi olan bir kurul hâline
getirilen HSYK tarafından, 2011 yılında 17 milyon 26 bin 979
Türk lirası, 2016 yılı için ise Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısıyla 55 milyon 378 bin Türk lirası bütçe
öngörülmüştür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işte bütün bunlar adaleti her alanda ve en güzel
şekilde hâkim kılmak içindir. Zira, Hazreti Ali Efendimiz Adalet
imanın başı, iyiliklerin toplayıcısıdır.
Adalet halkın dayanağı, hâkimlerin güzelliğidir. diye
buyuruyor ve Hazreti Mevlânadan ilhamla biz biliyoruz ki ağaçları
sulama adalettir, dikenleri sulamak ise zulüm. İşte bu nedenle herkes
bilsin ki ülkemizde adaletin kökleşmesi ve özgürlüklerin her geçen gün
daha da pekişmesi için en mahir el, yeni ve taptaze güller
yetiştirmekte en güzel bahçıvan, yeni Türkiyenin
şarkısındaki en güzel bestekâr ve kavrulmuş gönüller için
en güzel merhemdir AK PARTİ. Diken ekenlere, can yakanlara ve milletimize
kumpas kuranlara inat, dikenleri temizlemek, ayrık otları
ayıklamak, terörizmin belini kırmak, kargaşa ve kaos
çıkarmak isteyenlerle sonuna kadar mücadele etmek en temel
görevlerimizdendir.
Bu duygu ve düşüncelerle HSYKnın 2016
yılı bütçesinin ülkemiz açısından hayırlı
olmasını diliyor, bir kez daha yüce Meclisi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yavuz.
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) Ben Sakarya
Milletvekiliyim. Sayın vekilimizin işaret ettiği hususa dair bir
görüş belirtmek istiyorum kayıtlara geçmesi açısından.
Sayın vekilimiz Sakaryada bölge idare
mahkemelerinin İstanbula taşındığına dair bir
haberin çıktığını ve onun arkasından güzel bir
mahkeme binasının yapıldığını ifade
etmiştir. Doğrudur, gerçekten çok güzel bir idare mahkeme binası
yapılmıştır ancak o haber bölge idare mahkeme
binasının taşındığına dair bir haber
değildi, bölge idare mahkemelerinin İstanbula
bağlandığına dair bir haber çıkmıştır.
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) Bölge adliye
mahkemelerinin. İdare değil, bölge adliye mahkemeleri.
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) İşte
adliye mahkemelerinin İstanbula bağlandığına dair bir
haber çıkmıştır. Yani, bina orada duruyor, bina noktasında
bir sıkıntı yok, bina taşınmamış ancak o
mahkemelerin İstanbula taşındığına dair, bu
konuda arkadaşımız bir şey söylemedi. Bu konunun
düzeltilmesini istiyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz. Sözleriniz
kayıtlara geçmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi sisteme Sayın Baluken girmiş.
Söz vereceğim.
Buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, İç Tüzük 60a göre yerimden bir söz talebim var.
BAŞKAN Tabii ki.
Buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cizre halk meclisi eş
başkanı Mehmet Tunçun cenazesinin DNA testiyle
doğrulandığına, Türkiye ve insanlık tarihinin Cizrede
yaşanan bu olayları unutmayacağına, aynı katliam
konseptinin Sur için de devam ettirilmeye
çalışıldığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, dünden
beri bize gelen haberlerle doğrulanan bir bilgiyi -78 milyon bizi izliyor-
özellikle halkımızla paylaşmak istiyorum.
Cizredeki vahşet bodrumlarında
ve cehennem binalarında temas hâlinde olduğumuz, iletişim
hâlinde olduğumuz Cizre halk meclisi eş başkanı Mehmet
Tunçun katledildiği DNA testleriyle doğrulanmıştır.
Özellikle Cizre
Madımakı olarak nitelendirdiğimiz o cehennem binasında
ilk topçu ateşiyle beraber yangın çıktığı andan
itibaren Mehmet Tunç orada bir katliamın yaşanmaması için
iletişim olanaklarının el verdiği ölçüde bize ulaşmaya
çalışmış ve oradaki katliamın tarihe bir utanç
sayfası olarak geçmemesi için çok yoğun bir çaba göstermişti.
Maalesef, bizler de elimizden geleni yaptık, her türlü imkânı
zorladık ama buna rağmen katliama engel olamadık.
Bu yönüyle, öncelikle Mehmet
Tunçun ailesine, Kürt halkına başsağlığı dilemek
istiyorum. Mehmet Tunç 6 çocuk babasıydı. İçeride bulunan
diğer siviller gibi, Cizrede sivil halka yönelik o katliamlara
karşı kendi vicdanının sesini dinledi.
Yine, aynı binada bulunan,
aynı vahşet bodrumunda bulunan Orhan Tunç da Mehmet Tunçun
kardeşiydi. Orhan Tunçun da yaşamını yitirdiği gün
yeni bir çocuğu dünyaya gelmişti, katledildiği gün yeni bir
çocuğu dünyaya gelmişti. Bunu Türkiye tarihi ve insanlık tarihi
unutmayacak. Bu katliamcılardan hesap soracağımızı bir
kez daha ifade etmek istiyorum.
Ben Mehmet Tunç ve Orhan Tunç
şahsında Cizrede katledilen bütün yurttaşlarımıza ve
ailelerimize buradan özür dileyemediğimizi, özrümüzü ancak bu
katliamcıları hesap verecek bir mercide sorgulamaya başladığımız
anda sağlayacağımızı ifade etmek istiyorum. Aynı katliam
konsepti bugün Sur için de devam ettirilmeye çalışılıyor.
Surda, çoğunluğu çocuk, kadın, yaşlı ve
hastaların olduğu 200e yakın insanımız katliam
tehlikesi altındadır, bulundukları binalar günledir
ağır topçu ateşi altındadır. Şu anda eş
başkanımız ve diğer kurum eş
başkanlarımız da Surda nöbettedirler, bu katliamın önüne
geçmek istemektedirler.
Cizredeki katliamla Kürt halkının iradesi
kırılmadı. Mehmet Tunçun bize vasiyet olarak
bıraktığı Bizi öldürebilirler, katledebilirler ama
karşılarında diz çökmeyeceğiz. şiarıyla Surdaki
katliamı planlayanları buradan uyarmak istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Bağlıyorum Sayın Başkanım, bitmek üzere.
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Baluken.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Orada
200 kişiyi katletmekle bir halkın iradesini
kıramazsınız ama Surda da Cizre benzeri bir sonuç ortaya
çıkarsa korkarım ki artık telafisi mümkün olmayan, tamir edilemez
büyük yarılmalar, büyük kutuplaşmalar, büyük bölünmeler artık bu
ülkenin gündemine gelir.
O nedenle, Cizrede katliam yapanları
uyarıyor, Sur için de bu katliam konseptinden vazgeçmeleri
çağrısını yapmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
Sayın milletvekilleri, şimdi gruplar
adına
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
çok özür dilerim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Eğer izin
verirseniz bir dakika mikrofondan konuşmak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden, açayım mikrofonu
Sayın Çakır.
Buyurun.
2.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Baluken yapmış olduğu
konuşmasında öldürülen insanlardan bahsetti ve bir taziyede bulundu.
Biz bu kürsüden müteaddit defalar söyledik ve
söylemeye devam edeceğiz: Hiç kimsenin ama hiç kimsenin, ne çocuk ne
yaşlı ne kadın ne de herhangi bir kimsenin ölmesini istemeyiz,
bu ölümlerden de memnuniyet duymayız. Fakat Katliamcılardan hesap
soracağız. dediğinde, benim grubumun ve esas itibarıyla bu
Meclisteki her bir milletvekilinin Sayın Balukene şu soruyu tevcih
etmesi lazım: Kimdir bu katliamcılar, bir kavram olarak değil,
adlandırarak
İSMAİL AYDIN (Bursa) PKK terör örgütü!
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) -
müşahhas, somut
olarak ifade edilmesi lazım ve nasıl hesap soracaktır?
İdris Beyden bunu açıklamasını isteriz.
Aynı şekilde, Eş
başkanımız Surda nöbet tutmaktadır. demektedir,
Sayın Balukenin partisinin eş başkanının tutmuş
olduğu nöbet ne nöbetidir? Bunu da bence Sayın Baluken
açıklamalıdır.
Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çakır.
Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kürsüden
cevap verebilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Yerinizden de -mikrofonu
açtıralım- cevap verme hakkınız var tabii ki.
Buyurun.
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Cizredeki vahşet bodrumlarında ve cehennem
binalarında yaşanan katliamın bütün sorumluluğu ve tarih
önündeki bütün faturası AKP Hükûmetinin omuzlarındadır. Tabii ki
sorumlu kesinlikle bu ülkeyi yöneten AKP Hükûmetidir; bir hafta boyunca Hükûmet
yetkilileriyle yaptığımız bütün görüşmelere
rağmen, Başbakan Davutoğlunun devreye girdiği sözü ifade
edilmesine rağmen, canlı yayında o insanların adım
adım ölüme gittiğiyle ilgili bilgi sahibi olmalarına rağmen
o katliama engel olmamış, tam tersine o katliamı yapanların
işini kolaylaştırıcı davranmışlardır.
Biz katliamı yapan güçleri biliyoruz tabii.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Ateş
attığı yere, roket attığı yere çiçekle mi
gidecek?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) AKP
Hükûmetinin uzun süredir o katliamı sahada yapanlarla birlikte bir ittifak
hâlinde olduğunu, AKP, gladyo, Ergenekon iş birliğinin Kürt
illerini 1990lı yıllardan daha büyük bir vahşet tablosuyla
karşı karşıya getirdiğini söylüyorduk, bunda hiçbir
beis yok. Kastettiğim, AKP Hükûmetinin kendisidir, Ergenekon, gladyo
çetelerinin kendisidir.
Şu anda yaşanan vahşetin boyutunu
sadece göz önüne getirmeniz için söylüyorum: 170 cenazenin sadece 58i
teşhis edilebildi. Bütün cenazeler yakıldı. Yani, öldürdükten
sonra da cenazeleri yakacak, DNA testlerine bile imkân vermeyecek bir
vahşet uygulandı. Cenazelerin bir parçası, uzuvların bir
parçası Mardinde, bir parçası Urfada çıktı, DNA
testleriyle bu tespit edildi. Tabii ki bu vahşet tablosunun hesabı,
bir ay mı olur, bir yıl mı olur, beş yıl mı olur,
on yıl mı olur; ona bir şey diyemem ama tarih önünde,
insanlık önünde mutlaka sorulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, toparlıyorum.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Kara propaganda
yapıyorsun.
BAŞKAN Açtırıyorum Sayın
Baluken, toparlayınız.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ve
burada da sorumluluk ve fail boyutuyla bahsetmiş olduğum
ortaklaşma tarih önünde mutlaka hesap verecek.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Asıl teröre
ortak olanlara hesap sorulacak, ortak olanlara; teröre arka çıkanlara
hesap sorulacak.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Diğer taraftan, eş başkanımızın nöbet
tutmasını da, Türkiyeyi hızla bir bölünmeye doğru götüren
AKPnin bu savaş konseptine karşı hâlâ elimizde olan o pamuk
ipliğine sarılma çabası olarak değerlendiriyoruz.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Piknik yapmaya
mı gittiler bodruma?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Surda
da Cizre benzeri bir katliam çıkarsa, Surda da 200e yakın insan
Cizredeki vahşet gibi, eğer o binalarda, top
atışlarıyla, tank atışlarıyla, o binalara
girilmek suretiyle yakılarak katledilirse, korkarım, artık o
sahip olduğumuz pamuk ipliğini de kaybetmiş olacağız.
Teşekkür ederim.
MURAT DEMİR (Kastamonu) Ne
yapacaksınız?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Ne
olacak, sana köle mi olunacak? Yetmiş yıllık kölelik mi devam
edecek? Allah Allah! Babasının kölesi sanki!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
Sayın Bakanın sanırım söz talebi
var.
Sayın Bakan, buyurun, size de iki dakika söz
veriyorum.
4.-
Adalet Bakanı Bekir Bozdağın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; daha önce de
burada konuştuk, her gün de konuşuluyor. Ülkemizin bazı
yerleşim yerlerinde teröristlerce kamu düzeninin, kamu güvenliğinin,
vatandaşların yaşam hakkının ihlal edilmesi nedeniyle
teröristlere karşı yürütülen bir operasyon var.
Şimdi, Surda bahsedilen yerde, o
binaların içerisinde siviller varsa iddia edildiği gibi,
çağrı yapılıyor, Çıksınlar oradan, gelsinler bu
tarafa. deniyor.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Tutuklayalım
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Çıksınlar gelsinler ama o binaların içerisinde eli kanlı
PKKnın teröristleri var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Şimdi sizin onlara demeniz gerekir ki:
Çıkın oradan. Sivilse onlar, gelsin bu tarafa ama bir yandan silah
atıyorlar, bir yandan bomba atıyorlar, bir yandan roket atıyorlar.
Şimdi nasıl izah edeceğiz bunu? Orada direnen, sivil insanlar
mı? O zaman, oturdular orada, bekliyorlar Gandhi gibi, oradan da devlet
bunların üzerine kurşun mu yağdırıyor, böyle bir
şey mi var?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Aynen
öyle oldu.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Hayır, aynen öyle değil. Teröristler askere, polise kurşun
yağdırıyor, onlar da ona karşılık veriyor.
Şu anda Mehmet Tunçla ilgili söylediğiniz şey
Mehmet Tunç,
bana gelen bilgiye göre, şu anda KCK terör örgütünün sözde kaymakamlarından
birisi ve bir teröristtir ve o çatışmalar sırasında
hayatını kaybedenlerden bir tanesidir. Teröristleri burada masum gibi
göstermek gerçeği ortadan kaldırmaz. Terörle mücadele, teröristle
mücadele devam edecek. Burada söylenmesi gereken, o kana sebep olanlara
Artık durun! demeniz lazım, Silahları bırakın,
oralardan çıkın, gidin, milletin hayatını zehir etmeyin.
demeniz lazım ama onlara demiyorsunuz. O Surda o işi yapanlara
demiyorsunuz, eş başkan ve diğer bazı vekiller gidip orada
teröristleri korumak için, kollamak için eylem yapıyorlar. Doğru
olan, onların hayatını kurtarmak istiyorsanız
Silahınızı bırakın, buraları terk edin. demeniz
lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın
Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ne demek
Silahlarınızı bırakın. Bizim elimizde silah mı
var?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Teröristler için söylüyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Gerçeği çarpıttığımızı söyledi
MURAT DEMİR (Kastamonu) Ya ne
çarpıtması?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
bir de
siyasi partiye Silahlarınızı bırakın. gibi
anlamsız bir çağrı yaptı. Sataşmadan söz istiyorum.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ben
siyasi partiye demiyorum, Teröristlere söyleyin. diyorum, teröristlere.
BAŞKAN Sayın Baluken, size iki dakika
söz vereceğim.
Sayın Yılmaz, sadece grup başkan
vekillerine
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Yerimden kısa
bir söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, diğer
milletvekili arkadaşlarımızın da talebi var, ben
hiçbirisine böyle bir hak vermedim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Konuyla ilgili ama.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, lütfen, rica
ediyorum
Buyurun Sayın Baluken.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bakın, HDPye karşı konuşurken
cümlelerinizi özenle seçin.
MURAT DEMİR (Kastamonu) Yok ya!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Biz en
başından beri, devlet ile PKK bir savaşa tutuştuğu
andan itibaren her iki tarafa da bu savaşın bir çözüm
olmadığını, kan, gözyaşı, acı dışında
herhangi bir işe yaramayacağını
SALİH CORA (Trabzon) Savaş değil,
terörle mücadele.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
buradan bir an
önce bir çıkış yapılması gerektiğini, bu konuda
da siyaset kurumunun inisiyatif alması gerektiğini defalarca
söyledik.
MURAT DEMİR (Kastamonu) Asıl
sorumluluğu sen alacaksın, sen.
SALİH CORA (Trabzon) PKKyı bitiriyoruz,
terörü bitiyoruz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bizim
yapmış olduğumuz çağrılar ortada, barışla
ilgili kararlılığımız ortada. Ha, şimdi, her iki
taraf savaşı devam ettirip
SALİH CORA (Trabzon) Ne savaşı ya?
Savaş, devlet ile devlet arasında olur, terörle mücadeledir o.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
o
savaşın faturasını getirip HDP üzerinden burada
meşrulaştırmak isterlerse kusura bakmayın, orada gerekli
olan şeyleri zaten söyleriz, ifade etmeye de devam ediyoruz.
Sayın Bakan, gerçeği siz
çarpıtıyorsunuz. Cizredeki vahşet bodrumlarında ve
cehennem binalarında 170e yakın insan 155, 112 ve bizim heyetlerimiz
aracılığıyla hastaneye nakledilmek istendiği iradelerini
net bir şekilde ortaya koydular ve o iradeyi en üst düzeyde olan
Başbakan da biliyordu. Bir hukuk devletinin yapması gereken o 170
insanı hastaneye nakledip onların arasında adli tahkikatı
gerektirecek herhangi birisi varsa onu da adalete teslim etmekti. Sur için de
aynı şey geçerli. Böyle hamasi şeylerle konuşmayalım.
Gelin, sizle birlikte atlayıp Sura gidelim, ikimiz gidelim, bir heyet
olarak gidelim. Oraya, sizin bahsettiğiniz yere gidip hastaneye
nakledilmesi gereken insanların tamamını hastaneye
ulaştıralım, dediğiniz gibi aralarında birtakım
tahkikatlara maruz kalması gerekenler varsa onları da siz adaletin
önüne getirin.
Mehmet Tunçla ilgili söylediğiniz şeyin
tamamı da gerçek dışıdır. Mehmet Tunç, bizim halk
örgütlenmesi olarak mahalle meclisleri, ilçe meclisleri şeklinde
örgütlendiğimiz model üzerinden Cizre halk meclisinin eş
başkanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Yasal dayanağı
var mı?
İDRİS BALUKEN (Devamla) Burada
katliamı meşrulaştırmak için gerçeği
çarpıtmanız yakışık almamıştır.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Devlet terörist
diyor, devletin kayıtlarında terörist.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
konuşma sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Tekirdağ Milletvekili Sayın Candan Yüceere aittir.
Sayın Yüceer, süreniz yedi dakikadır.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CANDAN YÜCEER (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, birazdan Sayın
Bakan çıkıp bazı rakamlar verecek. İşte
Bakanlığın 2002deki bütçesi bu kadardı, şimdi bu
kadar. diyecek. Sosyal yardımların arttığından
bahsedecek. Sığınmaevleri sayısını artırdık.
diyecek, Bu kadar kişiye eğitim verdik. diyecek, Avrupa
Birliği destekli yüksek bütçeli projelerden bahsedip, uluslararası
sözleşmelerde ilk imzası olan ülke olmamızla övünecek.
Bunları derken, ne yazık ki Kadına yönelik şiddeti,
tacizi, tecavüzü azalttık, kadın cinayetlerini önledik. diyemeyecek,
Artık Türkiyede kadınlar ayrımcılığa maruz
kalmıyor. diye söyleyemeyecek, Çocuk evliliklerini, cinsel
istismarı, çocuk işçiliğini azalttık; kız
çocuklarının okullaşma oranını artırdık.
diyemeyecek, Engelli yurttaşlarımız artık insan onuruna
yaraşır bir şekilde yaşıyor. diyemeyecek,
Yoksulluğu yok ettik, halkımızın huzur ve
refahını artırdık. diyemeyecek; diyemez de, her şey
gözümüzün önünde. Verilen rakamlar çok önemli ve değerli aslında ama
daha önemli olan, vatandaşın ne yaşadığı,
nasıl yaşadığı.
Belki Sayın Bakan, daha önce de ifade
ettiği gibi, kadına yönelik şiddete algıda seçicilik
diyebilir ama Böyle bir şey yok. diyemez.
Verdiğiniz rakamlar, bunca acıyı,
bunca ölümü engellemiyorsa eğer boş verelim bence bu rakamları.
Şimdi, öldürülen kadın sayısı 400 değil 100
olsaydı ne söyleyecektik ya da 10 olsaydı Türkiyede kadınlar
sadece kadın oldukları için öldürülmüyor. mu diyecektik?
Özgecanın tecavüze uğrayıp
acımasızca katledildiğini, Canselin çaresizliğini,
Ayşe Paşalının göz göre göre ölüme terk edildiğini
Tekirdağda boşanmak istiyor diye kocası tarafından vurulup
öldürülen Nurana ya da 13 yaşında ailesi ve devlet tarafından
korunması gereken çağda, çocuk yaşında zorla evlendirilen
ama bu hayata dayanamayıp döndüğü evinde tecavüze uğrayıp
sonra Batman Çayına kurban edilen Haticenin ne ölüsüne ne dirisine sahip
çıkılmamıştı.
Peki, biz, böyle olsaydı yaşarken
kimliği, öldüğünde kefeni olmayan Haticeyi yok mu sayacaktık?
Kadınları acımasızca katledenlere, kravat taktı,
takım elbise giydi, dava esnasında efendi durdu diye verilen iyi hâl
indirimleri ya da Yemek tuzsuz olmuştu., Makyaj yapıyordu.,
Kadınlık görevlerini yerine getirmiyordu. diye uygulanan
haksız tahrik indirimleri karşısında verdiğimiz kanun
tekliflerimiz eğer hiç kayda alınmıyorsa bence bu
rakamların hiçbir anlamı, hiçbir önemi yok.
Her kadın cinayetinde Bu son olsun. demek
gerçekten çözüm olmuyor. Devletin görevi sadece üzüntü bildirmek ya da davalara
müdahil olmak değil, eğer önlemeyi gerektiren bir durum varsa önlem
almak, eğer kadınların korunması gerekiyorsa korumak.
Eğer koruma altındaki kadınlar hâlâ katlediliyorsa, kusura
bakmayın, bunun adı beceriksizliktir, basiretsizliktir ve bir an
önce -buradan tekrar çağrı yapalım- kadın saikiyle
işlenen cinayetlerde hepimizin vicdanlarını sızlatan iyi
hâl indirimleri ve haksız tahrik indirimleri muhakkak
kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, uluslararası
sözleşmeler, Anayasa'mız, mevzuatımız sürekli kadın-erkek
eşitliğine vurgu yaparken Ben kadın-erkek eşitliğine
inanmıyorum, kadın-erkek eşit değildir, eşit
gösteremezsiniz. diyen, Anayasa Mahkemesi kararlarına Kabul etmiyorum,
doğru bulmuyorum, uymuyorum. diyen bir Cumhurbaşkanı ve bu
Cumhurbaşkanının her sözünü emir telakki eden bir iktidar grubu
varken Allah aşkına biz insan hakları konusunda, kadın
hakları konusunda, demokrasi konusunda nasıl ilerleyeceğiz,
nasıl çözeceğiz? (CHP sıralarından alkışlar)
MHP Grubuna, HDP Grubuna sesleniyorum: Bu
şartlarda nasıl biz demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir
anayasa yapacağız Allah aşkına? Bunu sorgulamak
zorundayız.
Ve ben yeri gelmişken sormak istiyorum
Sayın Bakana: Gerçekten amaların, ancakların, işte,
geleneğin, kültürün, fıtratın arkasına
sığınmadan, saklanmadan, Sayın Bakan, siz kadın-erkek
eşitliğine inanıyor musunuz? Yani bunların arkasına
saklanmadan eşitliğe, bu eşitliğe inanıyor musunuz?
Tabii ki, bu meşru bir soru oluyor: Peki, siz Anayasa'mıza,
mevzuatımıza, uluslararası sözleşmelere -altında imzamız
olan- uyacak mısınız, bunların gereğini yapacak
mısınız, ben buradan sormak istiyorum. Eğer eşittir
diyebiliyorsanız mensubu olduğunuz partinizin, Hükûmet
temsilcilerinin kadınları ikinci sınıf gören sözlerine
neden tepki göstermiyorsunuz? Umarım siz de selefleriniz gibi
kadınları siyasete ve partiniz içindeki erkek egemen zihniyete kurban
etmezsiniz diyorum.
Değerli milletvekilleri, 2002 AB raporları
diyor ki: Türkiyenin kadın-erkek eşitliği ve ilerleme
konusunda yol katetmesi lazım. Aradan on dört yıl geçti, 2015
İlerleme Raporu da diyor ki: Maalesef, bu konuda, hem eşitlikte hem
de ayrımcılıkla mücadelede ilerleme yok. Bu geçen zamanda
aslında bizler yasalar yaptık, sözleşmeler yaptık, birçok
şey yaptık, komisyonlar kurduk ama uygulamada bu eşitsizliği
giderecek hiçbir şey yapamadık. Bu rapor olduğunda, maalesef,
doğan çocuklar 14 yaşında ve bir kısmı
evlendirilmiş durumda.
Maalesef, zaman yetmiyor, tabii, konuşacak çok
şey var ama ben cümlelerimi şununla bitirmek istiyorum: Bireylerin
yasalar önünde eşit olduğu kadar ekonomik, sosyal ve siyasal
yaşamda da eşit ve özgür olması için gerçekten samimiyete ve
yüksek seviyede politik iradeye ihtiyaç var ve maalesef, bu AKP Hükûmetinde ne
irade ne de samimiyet var. Dolayısıyla, halkın bütçesi olmayan
bu bütçeye, adaleti, eşitliği sağlayamayan bu bütçeye bizim
hayır oyu vereceğimizi belirtiyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yüceer.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın hatip konuşması
sırasında partimize sataştı, partimiz sanki
ATİLA SERTEL (İzmir) Yok.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) HDPye
demedi mi, yanlış mı duydum?
BAŞKAN Ne dedi Sayın Baluken?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Anayasa
çalışmalarıyla ilgili, HDPnin sanki AKPyle ortak hareket
ettiğini ima eden bir konuşma yaptı.
BAŞKAN Sayın Baluken, tutanakları
isteyip bakacağım, eğer bir sataşma varsa daha sonra
değerlendireceğim ama ben öyle bir şey duymadım,
dikkatimden kaçmış olabilir. Tutanakları isteyeyim müsaade ederseniz.
Şimdi, diğer konuşmacıyı
çağıracağım.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci
konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Aydın Uslupehlivan.
Süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYDIN USLUPEHLİVAN (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerine CHP Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının kuruluş yasasında, sosyal ve
kültürel dokudaki aşınmalara karşı aile
yapısının ve değerlerinin korunarak gelecek nesillere
sağlıklı biçimde aktarılmasını sağlamak
üzere, ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordine etmek, aile
bütünlüğünün korunması ve aile refahının artırılmasına
yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürütmek istenmektedir.
İnsanlar farklı sosyoekonomik gruplarda
yer almakta, ancak bir arada yaşamaktadırlar ve herkesi aynı
ekonomik seviyeye getirmek mümkün değildir; ancak, eğitim
alanında, sağlık alanında, sosyal alanlarda, kamu
işlerinde, herkes, aynı haklardan aynı şartlarda
faydalanabilmelidir.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
çalışmalarından en hassas olanı şüphesiz
kadınlarla ilgili olan çalışmalardır. Bu
çalışmalar gösteriyor ki birçok kadın toplumda yok sayılan
insan hâline dönüşmüş vaziyettedir. Kadın cinayetleri, her gün
bir yenisi eklenen, eklendikçe önemsenmeyen, önemsenmedikçe çığ gibi
büyüyen bir utanç tablosu hâline gelmiştir.
Mersinde yüreğimizi dağlayan Özgecan
kızımız vahşice katledildi. Adanada geçtiğimiz
günlerde sevgilisi tarafından öldüresiye dövülen Türkan
kızımız hayatını kaybetti. Zonguldakta memur olarak
çalışan 22 yaşındaki Necla kızımız evinde
boğazı kesilmiş olarak bulundu. Bu olaylar gösteriyor ki kadınlara
yapılanlar artık şiddetten çıkmış, âdeta bir
vahşete dönüşmüştür.
Bu konuda verilmiş birçok önergemiz
vardır, ancak bu önergeler bugüne kadar Meclisimize gelmemiştir.
Bunların acilen gündeme getirilmesi ve bu konularla ilgili
çalışmaların süratle başlaması, kesintisiz devam etmesi
ve sonuna kadar, sonuç alınana kadar çalışılması
gerekmektedir; bu, hepimizin, bu ülkede yaşayan çocuklara, kadınlara
olan görevidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı bir konuşmasında Faiz
acımasızdır. diyor. Ancak görüyoruz ki üç dönemdir üst üste
faiz gelirlerinden vergi alınmasın diye kanun getirip
yasalaştıran sizlersiniz. Çok çelişkili bir durum, biraz
düşünmemiz gereken bir olay.
Sayın Erdoğan bir hafta önceki
konuşmasında Rusya 2 pilot için çok iyi bir dostunu, Türkiyeyi
kaybetti. demiştir. Bakınız, 2 pilot Rusya için ne kadar
önemliymiş, ne kadar kıymetliymiş. Keşke biz de kendi
askerlerimiz için aynı şeyleri düşünebilsek, aynı
duyguları besleyebilsek ancak kendi şehitlerine kelle diyen bir
anlayıştan böyle bir şey beklemek saflık olur diye
düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakınız, son yıllarda neler
yaşamışız, sizler de çok iyi biliyorsunuz: Birçok insan
kumpas kurularak gözaltına alındı, tutuklandı, suçsuz yere
yıllarca hapishanelerde tutuldu, görevlerinden uzaklaştırıldılar.
Daha sonra hepsi beraat etti. Soruyorum size, bu insanlık suçu değil
midir? Şimdilerde maddi tazminat davaları açıyorlar,
bunları kazanıyorlar ancak hiçbir para suçsuz yere hapis
yatmanın, yaşamdan koparılmanın karşılığı
olamaz; sanırım sizler de aynı şeyleri düşünüyorsunuzdur.
Bir de 17-25 Aralığa bakalım. 4 bakan
suçüstü yakalandı. Onların zarar görmemesi için elinizden gelen her
şeyi yaptınız. Kumpas kuruldu. dediniz, Paralel yaptı.
dediniz, O paralar onların değildi, polis koydu. dediniz. Ancak çok
garip bir durum var, bir süre sonra söz konusu kişilerin avukatları
bu paraları faizleriyle tahsil ettiler, böylece hırsızlık
tescillenmiş oldu, yolsuzluk tescillenmiş oldu. (CHP
sıralarından alkışlar) Hepinizin üstünde tüyü bitmemiş
çocukların vebali vardır. Eğer bakanlarınızın
suçsuz olduğunu düşünüyorsanız, buna gerçekten
inanıyorsanız onların yargılanmasını
sağlayın, bunun çalışmasını yapın, yoksa
ömür boyu hırsızlık ve yolsuzlukla anılacaklardır,
tercih sizlerindir.
Bütçelere gelince: Geçmiş dönemlerde
Başbakanın örtülü ödeneği vardı,
Cumhurbaşkanının örtülü ödeneği vardı. Şimdilerde
bakanların özel hesapları olacak ve bunu nereye
harcayacaklarını hiç kimseye söylemeyecekler, hesabını
vermeyecekler. Eğer bir paranın harcanacağı yer gizliyse
bunun doğru bir yere kullanılacağını
düşünmüyorum.
Bakanlık için ayrılan bütçeye gelince;
17-25 Aralık dönemi yolsuzluğunda iç edilen paralara
baktığımızda devede kulak kalır. Ancak, bütçede
çaresiz kadınlarımızı, kimsesiz çocuklarımızı,
eziyet gören insanlarımızı, engelli vatandaşlarımızı
göremediğimiz için biz bu bütçeye olumsuz oy vereceğiz. Hayır
diyoruz, hayır diyoruz!
Yüce Meclisi saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Uslupehlivan.
Üçüncü konuşmacı Bursa Milletvekili Sayın
Lale Karabıyık.
Sayın Karabıyık, sizin süreniz on
dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kalkınma
Bakanlığı ve TÜİK ile ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Evet, günlerce yukarıda, Plan ve Bütçe
Komisyonunda her bakanlığın bütçesini izledik. Her birinde ortak
bir izlenimim şudur: Sunumlar yapılırken çok
başarılı olduklarını, bütün verilerin arzu edilen
düzeyde olduğunu, Türkiyenin her alanda çok iyi konumda olduğunu
ifade ettiler. Ben de her seferinde, lütfen verilere bakın, en
azından TÜİK verilerine bakın, dünyayla kıyaslamaları
yapın ve gerçekleri görerek buna göre yeni şeyler yapalım, yeni
söylemler geliştirelim, reform paketleri hazırlayın demek
istedim. Ama hep geldiğimiz nokta aynı oldu. Sayın Başbakan
da konuşurken konuşmasında aynı vurguyla hep
başarılardan söz etti.
Peki, şimdi konuya giriyorum. Artık
insanların refahı ölçülürken gelirden önce
kalkınmışlık düzeyi geliyor sayın vekiller.
Kalkınmışlık, aslında içine büyümeyi alıyor ama
sadece büyümeyle ifade edilmiyor; içinde demokrasi de var, özgürlükler de var.
Peki, büyüme dediğimiz şey ne? Her türlü büyürsünüz -bunu defalarca
burada söyledik- ithalatla da, tüketimle de. Ama gerçek büyüme neydi?
Bildiğimiz gibi, eğer biz üretimimizi artırıyorsak,
kalitesini artırıyorsak bu gerçek büyümeydi. Peki, bizde gerçek bir
ekonomik büyüme var mı? Bakın şu dönemlere, yok. Veriler bunu söylüyor.
Peki, kalkınma ne? Hepimiz son derece iyi biliyoruz ki eğer gerçek
bir büyüme olup da sosyal alanda da vatandaşa yansırsa, yani
yoksulluğu azaltıp, işsizliği bitirip, borçları
azaltıp, refah seviyesini yükseltirse, sağlık ve eğitim harcamalarının
kalitesini iyileştirirse, cepten vatandaşın harcadığı
miktarları azaltırsa o zaman kalkınmadan da söz etmek mümkün.
Daha da bunun tanımı geniş. Peki, var mı sizce? Ben,
şimdi, olmadığını size rakamlarla da ifade
edeceğim ya da yeterli düzeyde olmadığını
söyleyeceğim.
Şimdi, çok net bir tanım var, Türkiye'nin
-on üç yıllık iktidarında- büyümesi için literatürde çok önemli
bir tanım var sayın vekiller. Bakın, çok övünülen o 2001-2008
yılları arasındaki büyüme: Bunu hepimiz biliyoruz ki dünya
büyürken, küresel sermaye akın akın dolaşırken, her ülke
büyürken Türkiye de büyüdü ve devraldığınız da bir program
vardı. Ama literatürde ekonomistler bunun adına, Türkiye'nin 2001 ve
2008 yılları arasındaki büyümesine bir isim vermişler:
İstihdamsız büyüme diyorlar, bir başka ismi istihdam dostu
olmayan büyüme. Peki, 2008 sonrası? 17 ekonomistin görüşü
şöyle, diyor ki: 2008 sonrasındaki büyümenin özellikleri: Artan cari
açık, düşük büyüme hızı ve sabit sermaye
yatırımlarında sürekli azalma. İşte, tablo, manzara
bu. Peki, 2013 sonrası? Sadece 2015in ikinci çeyreği hariç,
sayın vekiller, yatırım artışında hızlı
bir düşme var. Bu artış olmazsa zaten işsizlik olur,
istihdama olumlu yansımaz, bu da ortada.
Sayın vekiller, maalesef, Türkiye artık
yatırımsız ve cari açık veren bir ülke hâline gelmiş
bulunuyor. Evet, Sayın Bakan burada konuşma yaparken birtakım
veriler söyledi, başarılardan söz etti, Sayın Başbakan da
aynı şekilde. Ancak, aynı dakikalarda TL dolar
karşısında yüzde 3 değer kaybetti. Diyeceksiniz ki:
Türkiye'nin notuyla ilgili. E, o da bir beklentiye bağlı bir nokta.
Peki, ne oldu? İki ayda rezervlerdeki azalma 3 milyar dolara
ulaştı, sadece iki ayda. Oysa Sayın Başbakan demişti
ki o gün: Türkiyeye akın akın yabancı sermaye geliyor.
Vekillerim, maalesef, böyle değil. Bakın Cari açığı
küçülttük. diye övündüğümüz şey, aslında, büyüme
olmadığı için ve enerji fiyatları düştüğü için. O
küçülen cari açığı biz artık gerçek bir yabancı
finansmanla bile kapatamıyoruz. Neyle kapatıyoruz? Rezervleri
erittik, iki yıldır rezervlerden yiyoruz. Başka?
Kaynağı belli olmayan ve açıklaması yapılamayan
paralarla yiyoruz, harcıyoruz veya bununla kapatıyoruz ve nereden
geldiğini ve bundan sonrasını bilmiyoruz. Daha küçük bir
miktarı -o da azalan miktarda- gelen bir yabancı sermaye.
Peki, başka bir şey: Büyümenin istihdama yansımadığını
söyledik. Bakın, OECDnin 35 ülke sıralamasında, 15-29 yaş
arasındaki gençlerde işsiz ve eğitimsiz genç oranı yüzde
28,4. OECD ortalaması yüzde 14, bakın 2 katı. En iyi ülkeyle
kıyaslamıyorum, Lüksemburgla, 6,4le ama OECD
ortalamasının 2 katı. Övünüyor muyuz biz bununla? Lütfen,
sizlere soruyorum.
Peki Çok iyiyiz. dedi Sayın Bakan ve
Sayın Başbakan. İyiyiz de şu millî gelirimiz on iki ayda
acaba neden 799 milyar dolardan 722 milyar dolara düştü? Diyeceksiniz ki:
Küresel olumsuzluklar var. Evet, bunu ben de biliyorum ama bir de
ayrışma diye de bir şey var. Eğer siz küresel
olumsuzluklardan etkileniyorsanız aynı oranda etkilenirsiniz.
Eğer sizin paranız gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla
değer kaybediyorsa sizin olumsuz bir ayrışmanız var
demektir, bunu lütfen kabul edelim.
Merkez Bankası diyor ki: Sıkı
duruşumuzu devam ettireceğiz. İyi de TLye güven azaldı,
dolarizasyon başladı. Ne yazık ki bunu aksine çevirmek
gerekiyor, bunun için politikalar üretmek gerekiyor sayın vekiller.
Şimdi, başka bir noktaya
değineceğim. Yine, TÜİK söylüyor, ben söylemiyorum, madem
TÜİK için konuşuyorum
Hatırlarsanız Sayın Bakan
demişti ki: Bütçede eğitim ve sağlık
harcamalarının payını artırdık. Bakın,
TÜİK ne diyor: 2014 sağlık harcamaları
araştırmasına göre hane halkları tarafından
yapılan cepten sağlık harcamasının toplam
sağlık harcamaları içindeki payı 2003e kıyasla 4 kat
artmıştır. Yani vatandaşın cebinden çıkan
sağlık harcaması 4 kat artmış döneminizde -bu
başarıysa bunu artık siz değerlendiriniz- ve 17 milyar
liraya çıkmıştır, 2016 için cepten çıkması
beklenen miktar 26 milyar liradır. Rakamlar ortada, itirazı olan
varsa söyleyebilir; işte size kalkınma!
Elimde bir rapor var, sizler de alabilirsiniz,
aldığım yer Kalkınma Bakanlığı
Yıllık Programlar ve SGK Verileri. Sürekli Sayın Genel
Başkanımızla ilgili ifadelerde bulunuyordunuz, SSK
açıklarıyla ilgili. Bakın, bu tabloda 1993ten itibaren 2015
sonuna kadar SSKnın açıkları ve bu açıkları bütçeden
kapatmak için ayrılan paylar var. İktidara geldiğinizde,
iktidarınız döneminde bu rakam 2,60tan alınmış yani
SSK açığının bütçeden tamamlanan kısmı bütçe
miktarının 2,60ıymış, çıkmış
5,53lere. Arada bir düzelme var, 2011de 4,07ye düşmüş. Bu düzelme
sizi lütfen aldatmasın. Bu, kurum -6111 sayılı Yasayı
hatırlıyorsunuz- alacaklarının yeniden
yapılandırılmasından elde edilen miktardır, bu bir
başarı değildir. Siz, lütfen, 2,6 ile 5,3ü
kıyaslayınız. SSKnın açıklarına bütçeden
ayrılan pay her geçen gün artmıştır.
Başka bir nokta inovasyonla ilgili, kalkınacağız
ya. Bakın, Global İnovasyon Endeksinde Türkiye 54üncü sırada,
Sosyal Gelişmişlik Endeksinde 64üncü sırada, Dünya İfade
Özgürlüğü Endeksinde 154üncü sırada, Mutluluk Endeksinde ise
77nci sırada. Unutmayalım ki bu endekslerin en iyi olduğu
ülkelerin temel özellikleri özgürlüktür sayın vekiller. Güven kaybı
artıyor. yine TÜİK söylüyor. Güvensizlik iç tüketimi de,
yatırımı da, tabii ki istihdamı da olumsuz etkiliyor;
tüketici güven endeksleri de bunu söylüyor. Maalesef, iktidarın pembe gözlüklerle
gördüğü tablo ile yaşamın gerçekleri arasında dünya kadar
fark var.
Son sözüm doksan yıllık enkazla ilgili.
Sizin enkaz dediğiniz, kalkınmayı başlatan,
iktidarın kolay bulmuş gibi satıp savdığı
değerleri yaratan cumhuriyet dönemidir. (CHP sıralarından
alkışlar) Siz enkaz mı arıyorsunuz? İşte
şehitler, ağlayan analar, milyonlarca işsiz, borçlular,
yıkılmış yuvalar, uyuşturucu
bağımlıları; işte size enkaz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Karabıyık.
Sayın Baluken, biraz önce Tekirdağ
Milletvekili Sayın Candan Yüceerin konuşmasında HDPye
ilişkin bir sataşma olduğunu ifade etmiştiniz, ben de
Tutanakları isteyeceğim, bakacağım, varsa bir sataşma
size söz vereceğim. demiştim. Tutanaklar elime ulaştı. Sayın
Yüceer MHP Grubuna ve HDP Grubuna sesleniyorum: Bu şartlarda nasıl
biz demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa yapacağız
Allah aşkına? Bunu sorgulamak zorundayız. demiş.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sataşma
varsa AKPye var orada; HDPye, MHPye yok ki.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Hayır, size
sataşma yok, sataşma size değil.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Var,
var, HDP sanki işin bir parçasıymış gibi.
BAŞKAN - Sayın Baluken, bu bir
sataşma değil fakat yerinizden size buna açıklık getirmek
amacıyla
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bu açık bir sataşmadır. Yani HDP AKP
ile birlikte biz Anayasa yapacağız. gibi bir şey mi ortaya
koymuş da oradan çürütmeye çalışıyor. Bu açık bir sataşma
yani.
BAŞKAN Peki, Sayın Baluken, iki dakika
size söz veriyorum.
Sayın Akçayın da söz talebi var, size de
söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İki dakika lütfen...
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceerin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, şimdi, tabii, burada
CHPyle ilgili söyleyeceğimiz çok söz olur ama özellikle 7 Hazirandan
sonraki tavırlarını bir gözden geçirmelerini CHPli
arkadaşlardan rica edeceğim. Yani otuz yedi gün boyunca
istikşafi görüşmeler adı altında halk iradesine darbenin
zeminini hazırlarken CHP ne yaptı? Sayın grup başkan
vekilleri ve milletvekilleri bir değerlendirsinler. Hükûmet kurma yetkiniz
gasbedildi, buna karşın ne yaptınız bir değerlendirin.
Bakın, bugün, hâlâ halka yönelik yapılan
katliamlar, halka yönelik savaş suçları terörle mücadele adı
altında yutturuluyor, bununla ilgili bile bir şey yapmıyorsunuz.
Yani, aranızda tabii ki çok kıymetli milletvekilleri var, duyarlılık
gösteriyorlar ama bakın, terörle mücadele dediğiniz bu
anlayışta çocuklar katlediliyor. Ben şimdi, Surdaki bir
görüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum. Terörle mücadele dediği
şey şu: Bakın burada şarapnel parçalarıyla
yaralanmış çocuklar var, birazdan yaşlarını da
okuyacağım. Siz bu ülkenin ana muhalefet partisisiniz. Ana muhalefet
partisi olarak, bu Hükûmetin bu savaş konseptine karşı bugüne
kadar ne yaptınız, niye engellemiyorsunuz, buna niye karşı
çıkmıyorsunuz?
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Siz iktidar
yaptınız onları!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Buraya gelip
Anayasa Uzlaşma Komisyonundaki tavırla ilgili bir sorgulama içerisine
girmenize gerek yok. Biz zaten söylüyoruz, evet, Cumhurbaşkanı
vesayet anlayışını çekmeden sağlıklı bir
anayasa oluşması mümkün değil ama ana muhalefet partisi olarak
da
Yaşlarını okuyacağım, bakın Elifsu Aslan 4
aylık, Özgür Aslan 3 yaşında, Kadir Şahin 11
yaşında, Muazzez Aslan 4 yaşında, Rojda Aslan 7
yaşında, Gülistan Aslan 11 yaşında, Beritan Tosun 2
yaşında, 11-12 yaşındaki çocukların isim listeleri var
ve vakit yetmediği için söylemiyorum. Hani bütün bu tablolar ortadayken
sizin bir ana muhalefet partisi olarak önce bir silkinmeniz, ondan sonra
Anayasayla ilgili tavırları değerlendirmeniz gerekir diye
düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, yine
aynı şekilde, partimizin de adı zikredilmek suretiyle
Bunu
sataşma olarak kabul ediyoruz.
ATİLA SERTEL (İzmir) Çok gereksiz bir
konuşma, çok gereksiz!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Gereksiz
sensin, varlığın gereksiz senin!
ATİLA SERTEL (İzmir) Çok gereksiz, çok
Anlamsız, anlamsız
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - 10
yaşındaki, 2 yaşındaki çocuktan bahsediyoruz. Senin bu
zihniyetin olduğu sürece gereksizsin sen!
BAŞKAN Sayın Akçay, duyamıyorum
sizi. Sayın Baluken, Sayın Akçay konuşuyor.
ATİLA SERTEL (İzmir) Gereksiz sensin.
dersen çok ayıp edersin!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Aynen
öyle derim!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biraz evvel sayın
konuşmacı, partimizin de adını zikretmek suretiyle
sataşmada bulunmuştur.
ATİLA SERTEL (İzmir) Çok ayıp
edersin!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Mehmet Parsak
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Parsak.
İki dakika size de süre veriyorum
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Senin
dediğin gereksiz konuşma
Burada çocukların ölümünden
bahsediyoruz ya!
ATİLA SERTEL (İzmir) Senin
yaptığın gereksizlikler haddini geçmiş, haddini! Senin
yaptığın gereksizlikler
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Ağzından çıkanı kulağın duymuyor!
ATİLA SERTEL (İzmir) İnsan
utanır ya, ayıp. Söylerken bir lafı nereye gideceğini
bilir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sende
utanma duygusu olsa o cümleyi kullanmazsın!
ATİLA SERTEL (İzmir) Sen
utanırsın, utanırsın. Utanma duygusu olan insan
utanır!
ERKAN AKÇAY (Manisa) MHPyi dinleyelim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Parsak.
8.-
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsakın, Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceerin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar)
Saygıdeğer milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
CHPli sayın hatibin sözleri üzerine,
sataşmalardan dolayı söz almak durumunda kaldık. Evet, bu
Anayasanın yenilenmesi meselesi, epey bir zamandan beri milletimizin,
ülkemizin gündemini meşgul eden ve önemli bir konu. Nitekim, 24üncü Dönem
çalışmalarından sonra 26ncı Dönemde de 4 partinin
eşit temsiliyle bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu ve bu Anayasa
Uzlaşma Komisyonu, daha üçüncü toplantısında henüz
çalışma usullerini görüşürken dağılmak durumunda
kaldı. Burada biz netice itibarıyla şunu gördük ki AKP, masaya
otururken bir anayasayı yenilemekten daha çok, ne yazık ki bir
kişinin tek adam olma sevdasına uygun bir altyapı oluşturma
derdinde. CHP de daha çalışma usulleri görüşülürken çalışma
usullerindeki durumu nazara almak suretiyle âdeta AKPnin değirmenine su
taşır bir mahiyet ortaya koymuştur.
Burada Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
geçtiğimiz hafta Sayın Meclis Başkanının mektubuna
Sayın Genel Başkanımız tarafından verilen cevapta da
ifade edildiği gibi, tam mutabakat esasına dayalı, uzlaşma
kültürüne uygun biçimde, dolayısıyla Mecliste grubu bulunan tüm
partilerin katılımıyla ancak ve orada milletimizin
ihtiyaçlarını görecek şekilde, birilerinin siyasi projelerini
hayata geçirecek biçimde değil
Gerçekten milletimiz daha iyi bir
anayasayı hak etmektedir, beklemektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
da biz, bu Anayasa Uzlaşma Komisyonunu milletimize hizmet noktasında,
milletimizin ihtiyaçlarını görme noktasında önemli bir mecra
olarak görüyoruz. Her iki partiye de çağrımız, bu
kısır tartışmaları bir kenara bırakmak suretiyle
bu Anayasanın yenilenmesi çalışmalarına olumlu,
yapıcı katkı vermeleridir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Parsak.
TUFAN KÖSE (Çorum) HDPnin olduğu yerde
duramayız. dediniz
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayıp ya! Senin
soracağın bir soru mu o? Ayıp değil mi yani?
TUFAN KÖSE (Çorum) HDPnin olduğu yerde nefes
almak istemiyorsunuz, Meclis Başkanlığı seçimini
hatırlamıyor musunuz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Senin derdin
Kavga mı istiyorsun
sen?
Şu utanmazın söylediğine bak!
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun, sizi
dinliyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, gerek Halkların Demokratik Partisi grup başkan vekili
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Sen o zaman de ki:
Ben, HDPnin bulunduğu masada oturmuyorum. Onu öyle söyle o zaman.
TUFAN KÖSE (Çorum) Biz de
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Anayasa
Uzlaşma Komisyonu, Mecliste grubu bulunan 4 partinin bir arada
bulunmasıyla yürüyebilir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Altayı dinlemek istiyorum.
Sayın Parsak
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Biz
yıllardır aynı tutarlılıkla devam ediyoruz burada.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hocam, biz oraya
oturmayacağız, siz çok meraklıysanız oturun.
BAŞKAN Sayın Altay, lütfen.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Ee, tamam
işte. Siz onu söyleyin, onu söyleyin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Güle güle,
hayırlı uğurlu olsun. Anayasayı ayaklar altına
alanlarla ne anayasası yapacağız?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Baştan niye onu
yapmadın? Geçen dönem niye oturdun?
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Niye oturdun o
zaman?
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım.
Sayın Altay, buyurun, sizi dinliyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, gerek HDP gerekse MHP Tekirdağ Milletvekilimizin
yaptığı ve benim dinlediğim kadarıyla HDP ve MHPye
-ben öyle anladım, bilmiyorum, kendisi düzeltir- Bunlarla nasıl
anayasa yapacağız? mealli bir konuşma yaptı diye
anladım ben. Ancak, gruplar bunu eleştiri olarak
algıladılar. Milletvekilimizin söylemediği bir sözü kendilerine
atfettiler.
Bir: Candan Yüceer için bir talebimiz var.
İki: Sayın Baluken, ana muhalefet
partisine yönelik olarak güneydoğuda akan kanla ilgili bizi
duyarsızlıkla itham etti. Grup olarak ayrıca bir talebimiz var.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN Sayın Yüceer, buyurun, önce sizi
dinleyelim.
İki dakika, yeni bir sataşma olmasın
lütfen.
9.-
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, Diyarbakır Milletvekili
İdris Baluken ve Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsakın
sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları
sırasında şahsına sataşmaları nedeniyle
konuşması
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; anayasa yapmak, gerçekten kolay
değil, hele demokratik, çoğulcu, katılımcı olursa.
Kadın-erkek eşitliğinin olmadığı bir yerde
demokratik bir anayasadan bahsedilemez. Yani, benim daha çok vurgum, bunun
üzerineydi. Maalesef, demokrasi tartışmalarını yaparken
burada kadınsız demokrasi, kadının temsil edilememesi,
siyasi alanda, ekonomik alanda, her alanda yok olması. Kadınsız
demokrasiyi normal sayıp herkes her yerde demokrasi
tartışması yapıyor, anayasa yapıyor demokratik!
Kadının olmadığı bir yerde, eşit
olmadığı bir yerde, bir kere, demokratik bir anayasa
yapamayız; vurgumuzun birincisi buydu. Ama bize bundan atıf
yapılarak başka sataşmalar oldu, bizim bu konuda
kayıtsız kaldığımız, ölene, kana duyarsız
kaldığımız
Biz bu süreçte, baştan beri, bu sürecin
doğru adresinin Parlamento olduğunu söyledik çünkü eğer
demokrasi, çözümler bir kişinin iki dudağının arasında
olursa işte böyle savaş deyince savaşırsınız, barış
deyince barışırsınız. (CHP sıralarından
alkışlar) O yüzden, demokratik anayasa yapmanın, bu
sorunları çözmenin yeri Parlamentodur, herkesin ortak
katılımıyladır; ben bunu vurgulamaya
çalıştım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yüceer.
Sayın Altay, size de iki dakika söz
vereceğim.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çakır da istiyor.
Buyurun Sayın Altay.
Süreniz iki dakika.
10.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Birkaç konu var, hızlı hızlı
söylemek isterim.
Sayın Baluken, biz istikşafi görüşmelerde
yanlış yaptığımızı düşünmüyoruz.
Türkiye Cumhuriyetini, seçimin sonuçlarını dikkate
aldığımızda, bu ülkeyi hükûmetsiz bırakmamak
anlamında, milletin ortaya koyduğu irade doğrultusunda
geniş tabanlı, yüksek profilli bir hükûmete Türkiye'nin ihtiyacı
var mesajını aldık ve bunun gereğini yaptık.
Cumhurbaşkanının, Anayasayı gasbederek, yetki gasbı
yaparak ana muhalefet partisine hükûmet kurma görevi vermemesi onun
ayıbıdır. Tarih bunu yazacaktır, bunun hesabı da
vaktizamanı gelince sorulacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Beni asıl üzen şudur: Ana muhalefet
partisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan olaylarla ilgili
duyarsız kaldığı eleştirilerinize üzüldüğümü
belirtmek isterim. Ben, bu bölgede kim kandan, kim gözyaşından
besleniyorsa, bu bölgede yaşananlar, kimin sorumluluğundaysa hepsinin
Allah belasını versin diyorum peşinen, önce bir bunu söyleyeyim.
(CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiyede terör sorununun
varlığını tespit ve tayin etmiş ve devletin terörle
etkin mücadelesini savunmakla beraber, orta yerdeki Kürt sorununun da
demokratik kriterler içinde çözülmesi gerektiğini defaatle söylemiş
bir partidir. Biz, bu Parlamentoda bu konuda somut, sabit çözüm ortaya koyan da
tek partiyiz, ne AKP ne diğer partiler. Biz, bu konuda 27 tane kanun
teklifi verdik, hiçbir tanesi bu Meclisin Genel Kuruluna dahi, iktidar grubunun
engellemesiyle, indirilmedi. Çok net söylüyorum, bu işin 4 tane çözümü
var: Birincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 24üncü Dönemde kurulduğu
gibi bir komisyon kurulması lazım, eşit temsilli bir komisyon,
mutabakat komisyonu kurulması lazım. Dışarıda gene
siyasi partilerin aday göstereceği bir ortak akıl komisyonunun
kurulması lazım. Gerçeklerle yüzleşme komisyonunun
kurulması lazım ama hepsinden önemlisi Oslo, İmralı,
Dolmabahçe tutanaklarının bu Mecliste açıklanması
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Bunlar olmadan çözüm
olmaz, sorun, büyümeye devam eder. Bizi kimse duyarsızlıkla
suçlamasın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Sayın Çakır buyurunuz.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın Başkan,
MHPli hatip Mehmet Parsak Bey konuşmasında, AKP, daha masaya
otururken amacı belliydi, bir kişinin iktidarını tesis
etmek anlamında bize ait olmayan bir ifadede bulunmuştur,
sataşmıştır. 69a göre söz istiyorum.
KAMİL AYDIN (Erzurum) İmralı
tutanaklarını sataşma saymıyorsun, bunu mu sayıyorsun?
BAŞKAN Sayın Çakır, iki dakika size
de
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Lütfen, yeni bir sataşma olmasın, dikkat
edelim.
11.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Afyonkarahisar Milletvekili
Mehmet Parsakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Parsak, bizimle ilgili, bize ait olmayan
bir beyanda bulunmuştur yani masaya otururken amacımızın
belli olduğu
Elbette, bu, bir yönüyle doğrudur. Masaya otururken
amacımız önemli ölçüde bellidir fakat o, Sayın Parsakın dediği
değildir. Biz bu masaya oturduk çünkü bu ülkenin bir darbe anayasası
vardır ve bu ülke, bu darbe anayasasından bir an evvel
kurtarılmalıdır. Biz bu masaya bunun için oturduk. Biz bu masaya
özgürlükçü bir anayasa yapalım diye oturduk. Evet, biz bu masaya oturduk
çünkü biz eşitlikçi, özgürlükçü, temsil kabiliyeti yüksek bir anayasa
yapalım diye oturduk yoksa Sayın Parsakın -ifade etmiş
olduğu gibi- Amacı önceden belliydi. demek suretiyle bize ait
olmayan bir iradeyi açığa vurarak bir bühtanda bulunduğu
açıktır. Bunu kesinlikle reddediyoruz.
Geldiğimiz noktaya gelince, değerli
arkadaşlar, Anayasa Mutabakat Komisyonu masasından değerli CHP
heyeti kalkmıştır. Umarız ve dileriz ki tekrar heyet masaya
oturur. Biz öyle inanıyoruz, öyle bekliyoruz. Sayın Meclis
Başkanımızın tekrar bir davet yaptığını
duyduk. İnanıyoruz ki tekrar bu masa yeniden 4 partinin temsiliyle
birlikte icraata başlar çünkü bir anayasa ne kadar katılım
olursa -eminim ki, eminsiniz ki- meşruiyeti o kadar yüksek olacaktır.
Ama CHPnin ısrarla masadan kalkmak noktasında bir ısrarı
olursa tabiatıyla üç partiyle -Sayın Parsak, sizin partiniz dâhil
olmak üzere- bu çalışmayı sürdüreceğiz.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Meclis Başkanı
bitirdi toplantıyı, Meclis Başkanı.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Öyle bir şey
yok.
COŞKUN ÇAKIR (Devamla) - Ama herkes kalkarsa
Sayın milletvekilleri, değerli hazırun; biz kendi
anayasamızı yapacağız ve huzurlarınıza
getireceğiz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çakır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Normalde ara vereceğim ama
şimdi üç grup başkan vekili ayağa kalktığı için
sırasıyla dinleyeceğim.
Buyurunuz Sayın Akçay, sizden
başlayalım
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, Milliyetçi Hareket
Partisi adına konuşan Sayın Parsakın bühtanda
bulunduğunu ifade etti ve bize ait olmayan görüşleri bize atfetmeye
çalıştı, sataşmadan dolayı söz istiyoruz.
BAŞKAN Lütfen, yeni bir sataşma
olmasın.
Sayın Parsak, buyurun iki dakika
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yok, ben
BAŞKAN Siz mi?
Buyurun Sayın Akçay.
12.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi, dün durduğu yerde
hâlâ durmaktadır. Görüşleri, ilkeleri fevkalade tutarlı ve aynı
yerdeyiz değerli arkadaşlar. Bu, 4 siyasi partinin de bulunması
gereken bir Komisyondur. Bu görüşümüzü de ikinci kez Meclis
Başkanına iletmiş durumdayız ve ayrıca şunu ifade
etmek isterim ki: Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisinin görüşü
önceden belliydi. derken Sayın Parsak, arkadaşlar, daha Anayasa
Komisyonu kurulmadan, çalışmalarına başlamadan Sayın
Cumhurbaşkanı, yapılacak yeni anayasayla ilgili görüşlerini
empoze etme gayretlerine girdi. Mesela dedi ki: Efendim, başkanlık
sistemini içermeyen bir anayasa olmaz. gibi bir vesayet
davranışları içerisinde bulunuyor. Zaten Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarı ve AKP Grubu, hâlâ Cumhurbaşkanının
vesayeti altındadır yani Sayın Erdoğanın vesayeti
altındadır. (CHP sıralarından alkışlar) Ben,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, Sayın
Cumhurbaşkanını burada savunmalarını belli bir ölçüde
anlayışla karşılarım fakat bu, savunmanın veya
sataşmalara cevap vermenin ötesinde, bir psikolojik olarak vesayet
altında kalmanın getirdiği bir refleks olarak ortaya
çıkıyor, kendisini gösteriyor. Bundan kaçınmak lazım.
Maksadınız eğer üzüm yemekse, iyi, güzel, düzgün bir anayasa
yapmaksa bunu hep birlikte net bir şekilde, tutarlı bir şekilde
ortaya koymak gerekir. Sonradan çocuk gibi mızıkçılık
yapmamak lazım.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Biz masadayız
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Yüceer, konuşması sırasında, partimize
Birilerinin iki dudağı arasına bakarsanız savaş
dediği zaman savaşır, barış dediği zaman
barışırsınız. gibi çok ağır bir zanda
bulundu.
BAŞKAN Evet, size de iki dakika söz
veriyorum.
Buyurunuz.
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceerin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, burada son derece
yakıcı, acil bir gündemle karşı karşıyayız
ve bu Meclis kürsüsünü kullanırken de mümkün olduğunca, bu
yakıcı gündemle ilgili, Türkiye kamuoyuna, Türkiye halklarına
bütün gerçeği nasıl gösterebilirizin çabası içerisindeyiz.
Anayasayla ilgili söz alırken de Surla ilgili gösterdiğim resimler,
CHPnin bu konudaki tavrıyla ilgili eleştirilerimi de bu
doğrultuda bu kürsüden ifade ettim. Ben, CHPnin bu süre içerisinde,
savaşa karşı duruş gösteren, bu konuda duyarlılık
gösteren heyetlerinin, milletvekillerinin emeğini asla hiçleştiren
bir tutum içerisinde olmadım, olamam da. Nitekim, bu kürsüden de oradaki
gerçeği Türkiye kamuoyuna, Türkiye halklarına son derece doğru
bir şekilde aktaran çok kıymetli çalışmalar oldu, çok
kıymetlidir ama bizim beklentimiz, kurumsal olarak, bir ana muhalefet
partisinin, bir hafta içerisinde Cizrede hastaneye nakledilme iradesini
göstermiş 170 insanın katledilmesine karşı daha etkin bir
pozisyon göstermesidir. Dolayısıyla, burada, konu
dışında konuştuğumuzda hâlâ bazı vekillerin Ne
kadar gereksiz bir konuşmaydı. şeklinde değerlendirmesini
de doğrusu yadırgadığımızı ifade etmek
istiyorum.
Anayasayla ilgili tavır net arkadaşlar.
Bakın, biz net söylüyoruz, bu ülkede 7 Hazirandan sonra bir darbe
yapıldı -saray darbesidir- üstüne bir savaş konsepti sahaya
sürüldü, karargâh darbesiyle güçlendirildi, şu anda da Anayasa
Uzlaşma Komisyonunun üstünde bu darbe anlayışının
vesayeti vardır, sarayın vesayeti vardır. Bu vesayet
kalkmadığı sürece o masadan bir şey çıkmaz. Anayasa
uzlaşma masası dememiz için de 4 partinin o masanın
etrafında olması gerekiyor, bu kadar net ve açık ifade edeyim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, iktidar partisinin sayın grup başkan vekili, kendisine
de hiç yakıştıramadığım bir beyanda bulundu,
yanlış bir beyanda bulundu. Uzlaşma Komisyonunun
kapanış tutanağı elimde ve bunu okumak zaman alır.
Ancak, kamuoyunda iktidarın Anayasa Uzlaşma Komisyonu diye
nitelendirdiği, bizim de darbe hukukundan arınma ve anayasa
çalışmaları uzlaşma komisyonu diye
adlandırdığımız ve o zaman Başbakanın kabul
ettiği, bu isimle başlanması için bizim de
katıldığımız o komisyondan, masadan
kalktığımız gibi bir algı oluşturdu sayın
grup başkan vekili. Bu, yanlıştır, bunun düzeltilmeye
ihtiyacı vardır, söz talep ediyoruz.
BAŞKAN Siz mi konuşacaksınız?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Ömer
Süha Aldan, Komisyon üyemiz, orada yaşayan, canlı tanık olarak
BAŞKAN Peki, buyurun iki dakika da size söz
veriyorum; lütfen, yeni bir sataşma olmasın, olur mu. (CHP
sıralarından alkışlar)
14.-
Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldanın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında sataşacak çok şey var ama onu
basın toplantısına saklayacağım. Olay şu: Bir
önceki toplantıda Meclis Başkanı Akşam, yemeği
beraber yiyeceğiz. dedi ama görüşme sırasında HDPli
arkadaşlar, hatta bir arkadaşımız Karnım
acıktı dediğinde, Ben size bir tost söyleyeyim. dedi.
Aslında Sayın Başkan o masayı devireceğini açık
etmiş oldu, ben de bunu hissederek Sayın Başkan, size 4 tane
öneri sunuyorum. dedim. Bir: Oylama yapın yani, bu komisyonun adı
ve görev tanımlamasına ilişkin bir oylama yapın.
İki: Bugün çok gerilim oldu, uzun süre
tartıştık, gidelim evlerimize dinlenelim, salim kafayla
yarın gelip bir beyanda bulunalım.
Üç: Madem ortada bir kriz var, ben, Sayın Genel
Başkanımın görevlendirmesi üzerine buradayım, inisiyatif
kullanamam, gidin parti liderleriyle de görüşün.
Bunların tümünü kabul etmezseniz, o zaman, biz,
masadan çeker gideriz, siz üç parti devam edersiniz: dedim. Bunun üzerine
Meclis Başkanı bir süre daha devam etti, Komisyon üyesi
arkadaşlar görüşlerini bildirdiler, birden Toplantı bitti.
dedi. HDPli bir arkadaş, Yarın saat kaçta gelelim? dedi, Meclis
Başkanı Yarın yok. dedi. Peki, haftaya mı kaldı toplantı?
deyince, Hayır, bu komisyon, faaliyetlerine son vermiştir. dedi.
Dolayısıyla, bu komisyonu bu aşamada sonlandıran kişi,
Sayın Meclis Başkanıdır.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Tayyip
Erdoğandır, Tayyip Erdoğandır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Talimatı veren de o.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Erdoğan de, ya.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Tayyip
Erdoğan talimat vermiştir.
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) Lütfen, kamuoyunu
yanıltmayalım. Bu arada şunu da belirteyim, bir on
dakikalık ara vardır işin içinde, arada kiminle
görüşüldüğünü de herhâlde sizler takdir edersiniz diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aldan, teşekkür
ederiz.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çakır, buyurun.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
bir sataşma olarak görmüyorum yani sadece kısa bir söz istiyorum. Bir
kısa söz lütfen.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aslında, Sayın Aldan, yapmış
olduğu konuşmayla benim söylemiş olduğum hususu teyit
etmiştir.
MUSA ÇAM (İzmir) Yapma, etme, eyleme.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Şöyle teyit
etmiştir, gördüğünüz gibi, sadece Sayın Meclis
Başkanının tutumunu, davranışını
anlatmıştır. Elbette ki, onlar komisyon heyeti, aralarında ne
geçti, ne kadar detaylı konuşuldu, biz buna vâkıf değiliz. Bir
kısmını burada Sayın Aldan anlattı, muhtemelen o
hikâyenin kalan bir tarafı da vardır ama netice itibarıyla
Cumhuriyet Halk Partisi masadan kalkmıştır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ayıp ya!
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Ayıp,
ayıp, ayıp, gerçekten ayıp! Ayıp bu söylediğiniz
şey ya!
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Masaya hâlâ dönebilir,
hâlâ dönebilir. Benim söylemiş olduğum şey budur.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Tost yemeye
gitmişler, tost.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
çünkü komisyonunun adı üzerinde yapılan bir tartışma
varken, mutabakat komisyonu deniliyor iken darbe yasalarından
arındırma komisyonu diye CHPnin teklifi vardı.
Başbakanımız böyle bir şey demedi.
Başbakanımız şöyle bir şey dedi: Biz ayrıca
darbe yasalarından arındırmayla ilgili de bir faaliyet, bir
çalışma yapabiliriz, yürütebiliriz. Ki bu, birinci hususu asla
nakzetmez. Bunu arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Çakır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
yerimden, bir dakika
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, yerimden
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bence
tartışmalar doyuma ulaşmıştır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Grup
başkan vekilleri yerinden söz isteyebilir Başkan yani.
BAŞKAN - Sayın Grup Başkanvekilleri,
ara vereceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır, bir
yanlış var.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bir
yanlış varsa biz de
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bir cümle kaldı efendim,
bir cümle
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Birer
cümle kullanma hakkı verin bize yani
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
Sayın Başkan, bir dakika
BAŞKAN Sadece birer dakika.
Sayın Akçay, bir dakika
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hatta yarım dakika
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
Tamam, bir dakika.
6.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi,
hadise, iki parti arasında bir polemik olarak devam etmektedir.
Ben, şunu hatırlatmak isterim: O Anayasa
Uzlaşma Komisyonu, Anayasa zıtlaşma komisyonu değildir,
uzlaşma komisyonudur. Zıtlaşmadan ziyade uzlaşma arayışlarına
ağırlık verilmesi gerekir. Tartışmaları da mümkün
olduğunca polemiklerden kaçınarak sürdürmekte fayda var diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın Baluken, size de bir dakika
7.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyelerimizin bize
vermiş olduğu bilgiler de Cumhuriyet Halk Partisi adına
konuşan sayın hatibin belirtmiş olduğu bilgiler
doğrultusundadır. Masa, Meclis Başkanı tarafından
keyfî bir şekilde devrilmiştir. Talimatı da, tahminimize göre,
daha önce çözüm masasını deviren, sonra koalisyon masasını
deviren Cumhurbaşkanı tarafından verilmiştir.
Dolayısıyla AKPnin şimdi büyük bir panikle bir algı
yaratmasıyla ilgili durumu kabul etmek mümkün değildir.
Evet, bu masanın kurulması lazım ama
bu masanın kurulması için Cumhurbaşkanının vesayet
anlayışının artık devreden çıkması
gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
Sayın Altay, bir dakika size de.
Buyurun.
8.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, Uzlaşma Komisyonu
tutanağı son sayfa: BAŞKAN - Nihayete ermiştir. Bu kadar
yani öyle mi anlıyoruz? Devam ediyor; MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Adana) - Biz bu komisyonu soruyoruz. diyor Başkana. BAŞKAN - Bu komisyon
bitti. Nokta; bu komisyonu bitiren, Başkan.
Ben size başka bir şey söyleyeyim.
Sayın Genel Başkanımızın Meclis
Başkanının komisyon kurulmasıyla ilgili mektubuna cevap,
başında söylüyoruz bir şeyler: Bu düşüncelerle Aydın
Milletvekili Sayın Bülent Tezcan, Balıkesir Milletvekili Sayın
Namık Havutça ve Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldanın kurulacak
olan Türkiyeyi Darbe Hukukundan Arındıracak ve Anayasa
Çalışmalarını Yürütecek Uzlaşma Komisyonunda
görevlendirildiğini bilginize sunarım. Biz bu görevlendirme
Başkana yazdığımız mektupta komisyonun adını
böyle adlandıracağımızı Başbakanla da
yaptığımız konuşmaya binaen Meclis Başkanına
yazmışız. Meclis Başkanının bunu kabul ettikten
sonra bu komisyonun adını tartışması bile abesle
iştigaldir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Baluken,
kürsüden konuşurken gereksiz konuşma diye bana da bakarak benim
söylemim üzerine Cumhuriyet Halk Partisinin
BAŞKAN Böyle bir şey yok Sayın
Milletvekili. Grup başkan vekiliniz konuştu zaten. Sayın Yüceer
de konuştu. Bana bakarak diye bana sataştı anlamında söz
istiyorsanız, söz vermeyeceğim.
ATİLA SERTEL (İzmir) Ama bakın
Sayın Başkan, gereksiz konuşmayı söyleyen benim ve benim
şahsıma bu kürsüden söz söylediğine göre, benim de 69a göre söz
söyleme hakkım vardır.
BAŞKAN Hayır, hayır. Sayın
Milletvekili, lütfen
ATİLA SERTEL (İzmir) - Lütfen Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Sayın Çakırı
dinleyeceğim şimdi, bir dakika
ATİLA SERTEL (İzmir) O zaman, sizin
adaletinize bırakıyorum çünkü o kürsüden benim söz söyleme
hakkım var, bunu bilin.
BAŞKAN Lütfen, Sayın Milletvekili, ben
çok adilim bu konuda biliyorsunuz ama sizin şahsınıza özel
olarak bir sataşma olmadığını düşünüyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) O sözü söyleyen
benim. Gereksiz konuşmuştur diye söyleyen benim.
BAŞKAN İsminiz geçmedi ama Sayın
Milletvekilim, lütfen
ATİLA SERTEL (İzmir) Baktı ve
söyledi. Gereksiz konuşmuştur. onu tekrar ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İsmi geçmedi ama
onu ima etti Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ATİLA SERTEL (İzmir) - Onu tekrar ediyorum
Gereksiz konuşmuştur.
BAŞKAN - Sayın Çakır buyurun.
9.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
tartışmaların uzamasını istemem. İki cümle sarf
edip, izninizle bitirmek istiyorum.
Bir: Sayın Altayın, Değerli Grup
Başkan Vekilimizin söylemiş olduğu yazılan yazıda
komisyonun adının o şekilde zikredilmesi yani Darbe
Yasalarından Arındırma Komisyonunu şeklinde zikredilmesi
onların görüşüdür, bu konuda bir mutabakat söz konusu değildir.
O komisyon, bu komisyonun adının böyle olup olmayacağına
karar verecektir.
İki: Sayın Başkan, tutanakların
sadece son cümlesini yahut son cümlelerini okumaktadır.
ENGİN ALTAY (Sinop) Zaman versin, hepsini
okuyalım.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Oysa, ondan önceye
gittiğimizde, ileriki sayfalara gittiğimizde görülecektir ki biz
demektedir oradaki komisyon üyeleri, o tutanaklar bizde de mevcut
ENGİN ALTAY (Sinop) Vardır tabii.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Başkanlık
sistemi konuşulacaksa biz masada yokuz. denmiştir. Biz de demişiz
ki orada, arkadaşlarımız bize nakletti
ENGİN ALTAY (Sinop) Başbakanla öyle
konuşmuştuk, Sistemi konuşmayacağız. demiştik.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Başkanlık
sistemi de, parlamenter sistem de, aslında aklınıza gelecek her
türlü husus, komisyonda, komisyon netleşinceye, sonuçlanıncaya kadar
konuşulmak durumundadır. dedik. Dolayısıyla,
konuşmanın son cümlesini okuyor, öbür tarafı yok. Yani, bu,
hikâyenin tamamı değil.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Çakır.
Sayın milletvekilleri, birleşime kırk
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.49
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer
SERDAR (Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, şimdi konuşma
sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına dördüncü
konuşmacı Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekiciye aittir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Ekici, süreniz yedi dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA AKİF EKİCİ
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığının bütçesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen
tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bugün önemli bir gün;
içinde bulunduğumuz gün 1 Mart. 1 Mart, Türkiye siyasi tarihinde gerçekten
unutulmaması gereken ve önemsenmesi gereken bir gün ama maalesef toplum
olarak biz çok çabuk unutuyoruz, çok çabuk değerlendirme
dışı bırakıyoruz bazı şeyleri.
1 Mart neden önemli? Bundan on üç yıl önce
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan tezkereyle, altı ay süreyle
yabancı unsurların 62 bin kişilik askerî gücünün, 255 Amerika
Birleşik Devletleri uçağının, 65 helikopterinin kendi
topraklarımızda konuşlanmasıyla ve AKPye, yetki
askerlerimizi sınır dışına transferle ilgili bir yetki
veriyorduk.
Buradan -bildiğim için söylüyorum,
hayatını kaybeden arkadaşlarımız var, onları
saygıyla, rahmetle anmak istiyorum- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve
destek veren 100 civarındaki milletvekili arkadaşıma minnet,
şükran ve saygılarımı ifade etmeden geçemeyeceğim
değerli arkadaşlar.
1 Mart Tezkeresi bu Meclisin onurlu
davranışlarından biriydi. 1974te de Cumhuriyet Halk Partisi
önderliğinde yine 1 Martta olduğu gibi onurlu bir davranış
sergilenmişti değerli arkadaşlarım.
1 Martı söyledikten sonra, bir önceki oturumda
Anayasayla ilgili tartışmalar oldu. Tabii, söz hakkımız
yoktu o anda, cevap veremedim.
Değerli arkadaşlar, şunu açıkça
söylemek istiyorum: Böyle iradesini, fikrini, düşüncesini bir tek
kişiye teslim etmiş bir grupla aynı masaya oturulup anayasa
yapılamaz. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Aynı masaya oturulup anayasa yapılamaz.
Aklını, iradesini, fikrini, beynini bir tek kişiye teslim
etmiş bir grup mensuplarıyla aynı masaya oturulup anayasa
yapılamaz.
HİKMET AYAR (Rize) Millet ne diyorsa odur!
AKİF EKİCİ (Devamla) Bunu niye
söylüyorum? Grup başkan vekili
Arkadaşımız yok şu
anda, ismini de bilmiyorum ya. Dün grup başkan vekilliğinde görev
yapıyordu burada bir arkadaş.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ne kadar
ilgilisin?
AKİF EKİCİ (Devamla) Ya, çok
ilgiliyim
Ben senin ismini bilmek zorunda değilim. Ben senin ismini
bilmek zorunda değilim, benim için de bir şey ifade etmiyorsun.
BAŞKAN Sayın Hatip, lütfen karşılıklı
konuşmayalım.
AKİF EKİCİ (Devamla) Benim için de
bir şey ifade etmiyorsun, benim için de hiçbir şey ifade etmiyorsun.
HİKMET AYAR (Rize) Bu milletin nezdinde de
siz hiçbir şey ifade etmiyorsunuz.
AKİF EKİCİ (Devamla) Dinle, dinle!
O arkadaş, şunu söylüyor yirmi dört saat
içerisinde: Önce mutlu olduğunu söylüyor cezaevinden tahliye edildiği
için; yirmi dört saat geçmeden, yukarıdaki ağabeyinin yurt
dışına çıkarken yaptığı açıklamadan
sonra Anayasa Mahkemesi hak ihlali yapmıştır. diyor. Bu
düşüncedeki insanlarla nasıl bir araya oturulur, anayasa
yapılır değerli arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar)
Ben sözü GAP projesi üzerinde
almıştım ama zaman çok dar, onun için GAPtan çok fazla
bahsetmeyeceğim. GAPı proje olarak ortaya atan ve
gerçekleştirmek için mücadele eden insanlara da
şükranlarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum değerli
arkadaşlarım.
Ben lafı hiç dolandırmam, lafı direkt
söylerim; yaşamımda da siyasetimde de öyledir. Ben, buradaki Hükûmet
yetkililerine de AKP Grubuna da soruyorum: Bu kadar, ülkeye haksızlık
yapan, ülkeyi bu hâle getiren bir Cumhurbaşkanı var, ülkeyi felakete
sürükleyen bir Cumhurbaşkanı var. Hiçbiriniz, Allah için, biriniz
çıkıp da Ey Cumhurbaşkanı, ne yapıyorsun? Bu ülkeyi
nereye götürüyorsun? demiyorsunuz.
Suriye dünya var olduğu sürece bizim
sınır komşumuz, adı Suriye olur, başka bir ülke olur,
adı başka bir şey olur ama o insanlarla biz akrabayız -ben
Gaziantep Milletvekiliyim- bir arada yaşayacağız. Ailelerimiz
bölünmüş. Bizi düşman etmeye sizlerin ne hakkı vardı
değerli arkadaşlar?
Suriyede bir ateş yandı bundan beş
yıl önce. Komşuda ateş yanınca bize ne görev düşer?
Elimize soğutucu malzeme alıp üzerine gitmemiz gerekir. Ne yaptı
Tayyip Erdoğan? Eline bidon aldı gitti, benzin bidonu aldı gitti
ve bugünkü bu hâle getirdi. (CHP sıralarından alkışlar) Ben
soruyorum bakanlara: Hani cuma namazını Emevi Camisinde kılıyordunuz?
Nereye gidebildiniz? Ne yapabildiniz?
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) El insaf!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Meclis Camisinde
kılıyorlar ya.
AKİF EKİCİ (Devamla) Kolay mı?
Oyuncak mı bu işler?
2,5 milyon Suriyeliyi Türkiyeye doldurdunuz, 600
bini de Gaziantepte yaşıyor. Ülkemizi, şehrimizi, dengemizi
allak bullak ettiniz değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, bundan önce 11
Cumhurbaşkanıyla beraber yaşadık, ben çoğunu
hatırlarım, sizler de hatırlarsınız, aklıselim
insanlardı. Hiçbir Cumhurbaşkanı bu ülkeyi ailesiyle,
oğluyla, çocuğuyla, hanımefendisiyle yönetme gibi son derece
yanlış, usulsüz, hukuksuz bir davranış içerisine
girmemiştir. Şimdi Hanımefendi giriyor, Bilal Erdoğan
Beyefendi giriyor, çoluk çocuk ailece bu ülkeyi yönetmeye kalkıyorsunuz ve
buralara getiriyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Ben bir tavsiyede bulunacağım şimdi.
Dört gruba da öneriyorum. Bizim orada, bölgemizde bazı yaşlı
insanlar olur; söz dinlemez, hasta olur doktora gitmek istemez. Orada aile
büyükleri ve bölgenin önde gelen insanları bir araya gelir, bu
rahatsız kişiyi tedavi olmak için ikna eder. Dört grup
oluşturalım, bu Recep Tayyip Erdoğanı psikolojik bir
tedaviye tabi tutalım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Nasıl
bir şey bu?
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Yazık! Yazık!
Bir milletvekiline yakışmıyor ya! Bir milletvekiline
yakışmıyor ya!
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan)
Cumhurbaşkanına karşı saygılı ol ya! Psikolojik
tedaviye senin ihtiyacın var ya!
AKİF EKİCİ (Devamla) - Bu Recep Tayyip
Erdoğanı psikolojik bir tedaviye tabi tutalım.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Senin
ihtiyacın var! Ne biçim konuşuyorsun sen ya!
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sen
nasıl konuşuyorsun böyle?
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Bir milletvekiline
yakışmıyor ya, Sayın Başkan!
BAŞKAN Sayın Ekici
AKİF EKİCİ (Devamla) Çünkü,
şuurunu kaybetmiş ve sizin gibi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Edepli ol ya!
Edepli, saygılı ol biraz!
BAŞKAN Sayın Ekici, çok rica ediyorum,
gündemin dışında farklı konuşmalar
yapmayınız.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Psikolojik
tedaviye senin ihtiyacın var. Saygılı ol!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Acil
vakasın sen, acil vaka! Doktora git, doktora!
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Tam bir
hastasın sen!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ruh
hastasısın sen!
AKİF EKİCİ (Devamla)
sizler gibi
ruhunu, beynini, düşüncesini teslim etmiş bir grupla karşı
karşıyayız.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Ne biçim
konuşuyorsun sen Cumhurbaşkanına!
AKİF EKİCİ (Devamla)
Arkadaşlar, utanmasanız peygamber diyeceksiniz ya! Utanmasanız
peygamber diyeceksiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ruh
hastasısın sen ya! Tam hastasın!
HİKMET AYAR (Rize) Sen düzgün konuş
Cumhurbaşkanına karşı! Terbiyesiz herif! Terbiyesiz!
AKİF EKİCİ (Devamla) - Siz
şuurunuzu, ruhunuzu teslim etmiş bir grupsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
Ekici
AKİF EKİCİ (Devamla) - Bu Türkiyeyi
ateşe sürükleme içerisinde
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Boş konuşuyorsunuz! Boş
konuşuyorsunuz!
HİKMET AYAR (Rize) Konuşma! Sen boş
konuşuyorsun! Edepsiz adam ya!
AKİF EKİCİ (Devamla) Ülkeyi
felakete iten, ülkeyi ateş çemberine iten bir kişiyle karşı
karşıyayız değerli arkadaşlarım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Ne
felaketi? Ne diyorsun sen?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hastasın, hem ne hastasın sen ya! Senin burada değil, hastanede
olman lazım!
AKİF EKİCİ (Devamla) Bu
dediğim işlemin acilen yapılması gerekiyor.
HİKMET AYAR (Rize) Bak, hâlâ konuşuyor
ya!
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) Doktora
git, doktora.
Alın doktora götürün şunu ya. Doktora
götürsenize Engin Bey.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanakları
isteyeceğim ben.
GÖKÇEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Sayın
Milletvekili, aleni hakaret ediyorsun!
AKİF EKİCİ (Devamla) Kendi
batağa saplanmış, bu ülkeyi de batağa çekmek isteyen bir
ruhla karşı karşıyayız. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AKİF EKİCİ (Devamla) Ruhunu tedavi
ettirmezsek ülkemiz bir felakete gidecek.
BAŞKAN Sayın Ekici, süreniz
bitmiştir.
AKİF EKİCİ (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, ben bunu insani vicdanım için söyledim, insani
vicdanım için söyledim.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) Sen
doktora git, doktora!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Senin
tedaviye ihtiyacın var, tedaviye!
AKİF EKİCİ (Devamla) - Topluma
karşı, beni seçenlere karşı vicdani sorumluluğum var,
o sorumluluğu yerine getirmek istiyorum.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) Doktora
git. Senin vicdanın da yok, bir şeyin yok! Psikoloğa git!
AKİF EKİCİ (Devamla) - Bir an önce
tedavi edilmesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HİKMET AYAR (Rize) Konuşma! Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını konuşuyorsun!
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Konuşun
kendi kendinize, konuşun! Boş boş konuşun! Konuşun
boş boş! Konuşun, konuşun!
Yazıklar olsun size! Yazıklar olsun size!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sana
yazıklar olsun!
AKİF EKİCİ (Gaziantep) - Hepinize
yazıklar olsun! Hepinize yazıklar olsun!
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Konuşma!
HİKMET AYAR (Rize) Doktora git, doktora,
doktora!
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Senin
tedaviye ihtiyacın var, tedaviye!
HİKMET AYAR (Rize) Tam bir hastasın sen,
tam bir hastasın, hâline baksana! Tedaviye muhtaçsın sen!
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Şu
hâline bakmıyorsun ya!
HİKMET AYAR (Rize) Sen tedaviye
muhtaçsın! Hastasın sen, hasta! Seni tedavi ettirmeliler!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hasta ya!
HİKMET AYAR (Rize) Ukala herif be! Ruh
hastası herif be!
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Bana öyle oradan
bağırma! Gel buraya!
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çakır, buyurunuz.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
CHPli hatip konuşmasında Aklını, fikrini, beynini bir tek
kişiye teslim etmiş bir grupla anayasa yapılmaz. demek suretiyle
bize açık bir sataşmada, hakarette bulunmuştur. Söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Çakır, bir saniye
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Gel buraya!
Gel buraya, gel! Gel buraya! Gel buraya!
(Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin AK PARTİ
sıralarına doğru yürümesi)
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzurum) Otur
aşağı!
Ne olacak! Gelse ne olacak!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.12
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR
(Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika
daha ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.13
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer
SERDAR (Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bir önceki oturumda
Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekicinin yaptığı
konuşmada, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğana
ilişkin bazı söylemleri ve ifadeleri olmuştur. Bunun sonucunda,
Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan vekilinin Sayın Ekicinin
sözlerini geri alması ve özür dilemesi talebi vardır. Bununla ilgili
bir görüşme gerçekleştirdik ve bu konuya açıklık getirme
amacıyla, önce Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Çakıra, daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Altaya ve son olarak da Sayın Ekiciye yerlerinden söz
vereceğim.
Sayın Çakır, buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, Gaziantep Milletvekili Akif
Ekicinin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben Meclisin eski milletvekili değilim; bir
anlamda, buraya devam anlamında kıdemsiz bir milletvekiliyim. Fakat,
her birimizin olduğu gibi benim de bir müktesebatım ve tecrübem var
çünkü çeyrek asır kürsüden ders anlattım öğrencilerime.
Altı aydır burada siyaset yapıyoruz, özellikle bunun son dört
ayında aktif siyaset yapıyoruz, yasa çıkarıyoruz, denetim
yapıyoruz. Bana göre -başka arkadaşlarım buna
katılır ya da katılmaz- şu dört aylık süre
içerisindeki en talihsiz konuşma bugün CHPli hatibin yapmış
olduğu konuşmadır çünkü bu bir siyasal eleştiri
değildir, bu bir -Engin Altayın deyimiyle söylersek- polemik de
değildir, retorik de değildir. Bu, daha konuşmanın
başında, grubumuza Aklını, fikrini, beynini bir tek
kişiye teslim etmiş bir grupla anayasa yapılmaz. demek
suretiyle, içinde var olan -tırnak içinde- düşüncelerini ortaya
koymuş, bana sorarsanız nezaket dışı, nezahet
dışı, tahfif edici bir girişle devam eden, arkasından
da Sayın Cumhurbaşkanının ailesine, eşine,
çocuklarına meseleyi taşıyacak kadar gündemin iyice
dışına çıkmak suretiyle, eskilerin deyimiyle
kastımahsusayla yapılmış, provokatif, ajitatif,
kışkırtıcı, tahkir edici -yine tırnak içinde- bir
konuşmadır. Dolayısıyla, öncelikle burada yer alan
ifadelerin tamamını reddediyorum, reddediyoruz. Şunlar
söylenemez: Şuurunu kaybetmiş, ruhunu teslim etmiş. Anadoluda
var olan birtakım, işte, insanları doktora götürürler. Mecliste
4 partiden bir grup mürekkep edelim, toplayalım, bir araya getirelim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakır, açıyorum,
bir saniye.
Tamamlayınız lütfen.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
sonra da Sayın
Cumhurbaşkanını tedavi ettirelim. şeklindeki ifadeler ne
kabul edilebilir ne yenilir ne yutulur ne de tolere edilir ifadelerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizin çok iyi bildiği, Anayasanın 104üncü
maddesinin birinci fıkrası çok açıktır:
Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla
Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder;
Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli
ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Buradan hareketle, İç Tüzüke yani Meclisi
yönetmiş olduğumuz, referans kaynağı olan İç Tüzükün
161inci maddesine geçiyorum. Meclisten geçici çıkarma.
Meclisten geçici olarak çıkarma cezası
aşağıdaki hallerde verilir: 3) Görüşmeler
sırasında Cumhurbaşkanına falan, falan, falan- hakarette
bulunmak, sövmek veya onları tehdit etmek
şeklindeki bir
fıkradan bahsediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Hem konuşmalar hem
yasal mevzuat bu kadar açıkken artık, bunu
tartışmamıza gerek yok, gerek tutanakları istedik gerekse
değerli grup başkan vekili arkadaşlarımızla içeride
konuşmanın video kaydını ayrıca izledik.
Şunu da söylememe, lütfen, izin verin.
BAŞKAN Sayın Çakır, açalım
mı?
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Lütfen efendim çünkü bu
özel bir gün, özel bir bağlam.
BAŞKAN Buyurun, tabii ki.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Değerli
arkadaşlar, hekim arkadaşlarım var, İdris Bey'e biraz önce
zikrettim, Siz hekimsiniz." dedim: Hiçbir tutanak aslında, gerçek
bir konuşmanın fotoğrafını sunmaz çünkü bir konuşmada
jest vardır, mimik vardır, sözün, sesin tonu, tınısı
vardır, bağlamı vardır, elinin işareti vardır ve
nihayetinde, o konuşmanın yapılmış olduğu bir
kontekst, bir bağlam vardır. Dolayısıyla, her tutanak
aslında, yapılan konuşmanın, gerçek konuşmanın
bir tık altında, bir bağlam altında, bir düzlem
altında yer almaktadır. Sayın Başkan, bağlıyorum.
Bu talihsiz bir konuşmadır. Doğrusunu
söylemek gerekirse terbiye sınırlarını
aşmıştır. Ben daha fazla bir şey kullanmak istemiyorum
ve bu anlamda, Meclisten geçici çıkarma talebiyle 161e (3)ün
uygulanmasını istiyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) En azından, hiç değilse şu bütçe
görüşmelerinin selametle sonlanması bakımından, 163teki
savunma ve özür dilemenin uygulanmasını istiyorum. Bu yapmış
olduğum konuşma da, yaklaşımım, tutumum da
aslında böyle bir konuşmanın, böyle bir
tartışmanın bir daha olmamasına katkı
sağlaması bakımından yapmış olduğum bir
konuşmadır. Diliyorum ki dediğim gerçekleşir ve eminim ki
bu grup da bu çalışmalar da selametle sonlanır.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Çakır.
Sayın Altay, buyurun.
11.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Coşkun
Çakırın yaptığı açıklaması ve Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin 118 sıra sayılı 2016 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, öncelikle beni
sabırla dinlemenizi, konuşmamın tümü bitmeden refleks
göstermemenizi beklerim. Bu Parlamentonun geleneklerinden birisi de
sıkıntılı hâllerde Başkanlık makamının
arkasındaki odada yapılan istişarelerdir. Bu istişareler ve
konuşulanlar orada kalır. Ben, orada konuşulanlara
değinmeyeceğim ama sayın grup başkan vekilinin içerideki
tavrının Genel Kurulda tam ters bir tavır içinde cereyan
etmesini, kendisinin de işaret ettiği gibi Parlamento
tecrübesizliğine veriyorum.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Kabul ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gene, sayın
grup başkan vekilinin bütçe görüşmelerinin selametle sonlanması
bakımından ifadesini Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
sayısal çoğunluğuna da dayandırılmış bir
tehdit olarak algılıyorum. Evet, bu da hoş değil Sayın
Çakır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne alakası var!
BAŞKAN Dinleyelim lütfen.
Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
sayın milletvekilimizin konuşmasına geçmeden önce, şunun
altını özenle çizmek isteriz: Biz de çok ister idik,
Cumhurbaşkanımızın sadece Adalet ve Kalkınma
Partililerin değil, Türkiyenin Cumhurbaşkanı olmasını
çok isterdik.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Öyle zaten.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Keşke
olsaydı! Keşke olsaydı! (CHP sıralarından
alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Öyle zaten.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Keşke
olsaydı!
BAŞKAN Dinleyelim lütfen
Sayın
milletvekilleri, lütfen dinleyelim Sayın Altayı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle olaydı
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Herkes biliyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle
olmadığına dair çok örnekler var. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Herkes biliyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın Altay, siz devam edin.
Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Herkesin
KEMALETİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Herkes çok iyi biliyor. Cumhurbaşkanı,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cumhurbaşkanıdır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) O elini masaya
vurma! Elini masaya vurma!
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Ne olacak! Şov yapmayın!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Terbiyesizlik
yapma! Terbiyesiz adam! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
bakınız, Sayın Çakır konuştuğu zaman herkes
dinledi. Lütfen, Sayın Altayı da herkes dinlesin.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Vekile gel,
vekile
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Hâlâ tehdit ediyor!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz,
Cumhurbaşkanını, kendisinin de iddiasıyla Yeni bir
formatta Cumhurbaşkanlığı yapacağım.
iddiasından
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Konuşmaya
gel, konuşmaya! Özüne gel.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
başlayarak
yürüttüğü çalışmalarla ilgili, hiç şüphesiz, bundan sonra
da kendisini eleştirmeye devam edeceğiz. Siyasi eleştirilerimizi
sürdüreceğiz.
HİKMET AYAR (Rize) Eleştirme
hakkınız var. Eleştirirsiniz ama hakaret edemezsiniz!
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
Cumhurbaşkanına, Cumhuriyet Halk Partili hiçbir milletvekili
geçmişte de hakaret etmemiştir.
HİKMET AYAR (Rize) Şimdi de etmedi
değil mi!
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
Cumhurbaşkanına yapılan her türlü eleştiriyi, eski
algıyla Cumhurbaşkanı siyaset dışı, siyaset
üstü, aman bunu her şeyin üstünde tutalım. anlayışı
keşke olsaydı.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Ya konuya
gelsene sen!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama, Sayın
Erdoğan, siyasetin tam göbeğindedir, siyasetin göbeğine
bulaşmıştır.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Konuya gel,
konuya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ve
havaalanından da giderken burada olacakları zaten müjdelemiştir,
Türkiye çalkalanacak. demiştir ve çalkalanıyor. Neyse
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu açıyoruz Sayın
Altay.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Ya konuya
gel, konuya, konuya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Şuraya
geliyorum: Sayın milletvekilimizle konuştum
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Sayın Altay,
Sayın Çakırın on yıllık tecrübesi senin elli
yılına bedel!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Neyse
Sayın milletvekilimizin bana söylediği bir
hakaret kastının olmadığıdır. Sayın
milletvekili biraz sonra kendisi de düşüncelerini, söz verirseniz, söyler.
Aklınızı, beyninizi teslim
etmişsiniz. eleştirisine şuradan 10 tane örnek versem Akif
doğru söyledi. dersiniz.
HİKMET AYAR (Rize) Onun
sıfatını söylüyorsun!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Vermeyeceğim
bu örnekleri, şimdilik kaydıyla vermeyeceğim.
Ailesi sayın hanımefendiyi
karıştırırken de bir hakaret asla yoktur. Sayın
hanımefendinin, Sayın Cumhurbaşkanının
evlatlarının devlet işlerine bulaşmaması
gereğinin altını çizmiştir.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Yumuşatma!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Psikolojik
tedaviye tabi olsun. konusu, esasen -bir sürü tıpçı var burada,
tıp doktoru var- bunu hakaret saymak
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OKTAY ÇANAK (Ordu) Ya kimi
kandırıyorsun! Kimi kandırıyorsun!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanının hukukunu korumak Meclis
Başkanlığının görevidir! İkaz etmeniz lazım!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir şey
söyleyeyim
Bir dinleyin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altay
Sayın Altay,
lütfen.
Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Arkadaşlar,
bir dinleyin
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Keşke
seni tedavi ettirseler o zaman ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bir dinleyin
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Ama sen grup
başkanısın. Böyle konuşma lütfen ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Geçmişte de
böyle örnekler bu Parlamentoda yaşanmıştır sayın milletvekilleri.
Keşke olmasaydı, bir itirazım yok, arkadaşımız da
onu tashih edecek. Ama, böyle yapmayın! Bu kalabalıkla falan
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Grup
başkanısın. El insaf yani ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Dinlemiyorsunuz
E, dinlemiyorsunuz ama
Bir dakika
Akif Beyi haklı
çıkaracaksınız böyle giderse.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Ne
dinleyelim, aynı şeyleri konuşuyorsun ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dinleyin, bir
dinleyin.
BAŞKAN Sayın Altay, siz
tamamlayınız lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
milletvekilimizin kastı hakaret değildir, altını çizerek
söylüyorum ama Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bunu ısrarla Bu bir
hakarettir. Hele bu son yaşananlardan sonra, biz Recep Tayyip
Erdoğanı Parlamentoda eleştirtmeyiz. mantığı
içindelerse bu mantık yanlış. (AK PARTİ
sıralarından Hakaret ediyor, ne eleştirisi. sesleri) Özetle,
her şeye rağmen
HAMZA DAĞ (İzmir) Yalan
Vekilin hep
konuşuyor ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dinleyin.
siyasetin bir nezaket ve vicdan işi
olduğunu söyleyenlerdenim uzun yıllardır bu Parlamentoda.
Sayın Cumhurbaşkanına da hakaret etmek doğru değildir.
Sadece Sayın Cumhurbaşkanına değil, 78 milyon
vatandaşımızın her birine ayrı ayrı hakaret etmek
doğru değildir, yakışık almaz.
OKTAY ÇANAK (Ordu) O zaman çıksın, özür
dilesin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Burası
Parlamentodur. Burada siyasi eleştiri olacaktır. Hepimizin
başına gelmiştir, bazen bu kürsülerde kastı aşan
ifadelerimiz, yol kazalarımız, dil sürçmelerimiz olmuştur.
Bundan sonra da olabilir. Sizin de başınızda, bizim de başımızda.
Bu bağlamda, ortada elbette bir
yanlış anlaşılmaya mahal verecek sözler vardır,
sayın milletvekilimiz de bunu şimdi düzeltecektir. Konunun
kapanmasını böylece talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Sayın Ekicinin mikrofonunu açıyoruz. (AK
PARTİ sıralarından Şuraya gelsin, şuraya gelsin!
sesleri)
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Kürsüden, kürsüden!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
(AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı
laf atmalar)
Sayın Çakır
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Şuraya gelsin,
şuraya!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Değerli arkadaşlar
(AK PARTİ sıralarından Kürsüden
konuşsun! sesleri)
HİKMET AYAR (Rize) Şuraya gel! Gel
burada konuş!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Değerli arkadaşlar
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kürsüye gelsin, buradan!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nereye
geliyorsunuz ya! Ya, kardeşim bir sakin olun ya!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
(AK
PARTİ sıralarından Gel burada konuş, gel! sesleri)
HİLMİ BİLGİN (Sivas)
Başkanım, burada konuştu, gelsin burada konuşsun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
bakın, biz, arkada sayın grup başkan vekilleriyle bir
istişare yaptık.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - İstişare falan
yok Sayın Başkan!
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Gelsin,
kürsüde söylesin!
HİKMET AYAR (Rize) Hakaret kürsüden
yapılmıştır Sayın Başkan, kürsüye gelecek!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - O konuşmayı
burada yapacak!
(AK PARTİ sıralarından bir grup
milletvekilinin CHP sıralarına doğru yürümeleri)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Beyler, nereye
geliyorsunuz? Nereye geliyorsunuz ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.46
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer
SERDAR (Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
VI.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.-
Gaziantep Milletvekili Akif Ekiciye, Cumhurbaşkanıyla ilgili
ifadeleri nedeniyle iki birleşim için Meclisten geçici çıkarma
cezası verilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir önceki
oturumda Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekicinin
Cumhurbaşkanıyla ilgili söylediği sözleri Meclisten geçici
olarak çıkarma gerektiren bir fiildir.
Bu nedenle Gaziantep Milletvekili Sayın Akif
Ekiciye İç Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca Meclisten geçici
olarak iki birleşim çıkarma cezası verilmesini teklif ediyorum.
Savunma için Sayın Ekici buradaysa kürsüye
davet ediyorum.
Sayın Ekici burada değil.
Sayın Altay, siz konuşacak
mısınız?
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Ekici Genel Kurul salonundan ayrıldı
gördüğünüz gibi. Kendisi bir savunma yapmayacaktır. Esasen ortada
belki biraz dozajı yüksek bir siyasi eleştiri vardır. (AK
PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Eleştiri değil
ALİM TUNÇ (Uşak) Bırak Allah
aşkına!
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Ne
alakası var ya, yapma ya, yapmayın! (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz böyle
düşünüyoruz, sizin gibi düşünmek zorunda değiliz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa)
Cumhurbaşkanına hakaret ne zamandan beri siyaset?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu bakımdan,
bir savunma yapma gereği duymuyoruz. Genel Kurulun takdirine sunuyoruz
kararınızı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Özür dilemen lazım,
özür.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Altay.
Sayın milletvekilleri, Gaziantep Milletvekili
Sayın Akif Ekiciye İç Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca
Meclisten geçici olarak 2 birleşim çıkarma cezası verilmesini
oylarınıza sunacağım
MEHMET METİNER (İstanbul) Bir de
tımarhaneye gönderin.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından Yuh! sesleri,
gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) MHPye ne
oluyor!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Utanın, utanın!
KAMİL AYDIN (Erzurum) Kişilere kutsiyet
vermeyin, insanlar kutsal değil, dokunulmaz değil. Ayıptır
ya! İlkelere değer verin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sivas Milletvekili Sayın Ali Akyıldızı kürsüye davet
ediyorum.
Sayın Akyıldız, süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ AKYILDIZ (Sivas)
Sayın Başkan, Sayın Bakanlar, değerli milletvekili
arkadaşlarım, saygıdeğer kamu görevlileri, Meclis
çalışanı değerli emekçi kardeşlerim, çok kıymetli
basın emekçileri ve ekranları başında bizleri izleyen
saygıdeğer yurttaşlarım; ben de hepinizi en içten sevgi,
saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Ben de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı yani DAP bütçesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
DAP, 27 Kasım 1992 tarihinde, 49uncu Hükûmet döneminde yani Doğru
Yol Partisi ile Sosyal Demokrat Halkçı Partinin
ortaklığındaki Hükûmet döneminde kurulmuş ve gerekçe olarak
da bölgeler arasındaki dengesizliği gidermek, bölgeler arası
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
hatibi dinleyelim.
Genel Kurulda uğultu var.
ALİ AKYILDIZ (Devamla)
toplumsal ve ekonomik
bütünleşmeyi sağlamak amacıyla üretimi artıracak, bölge
halkına yeni iş, geçim olanakları yaratacak tedbirleri almak
amacıyla kurulmuştur. Ama maalesef, bu amacın
gerçekleşmediğini bugün üzüntüyle görüyoruz. Kapsama alanı
olarak da Sivas, Erzincan, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane, Kars,
Ağrı, Iğdır, Ardahan, Van, Bitlis, Hakkâri, Bingöl,
Elazığ, Muş, Tunceli ve Malatya illerini kapsamaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde, 3 Haziran 2011
tarihinde 642 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
kapsadığı iller içerisinden Sivas
çıkartılmıştır. Tabii ki bu bizleri hiç
şaşırtmadı. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi ülkemizde ne
zaman iktidar olmuşsa ya da ne zaman iktidar ortağı olmuşsa
Sivas hep bu dönemlerde kalkınmış ve gelişmiştir.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Ne zaman
olmuş?
ALİ AKYILDIZ (Devamla) Bilahare
anlatacağım ben sana.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Ne zaman
olmuş, onu da söyle de
ALİ AKYILDIZ (Devamla) Maalesef, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarları döneminde de tam tersine kaderine terk
edilen bir Sivas görmekteyiz. Ama asıl üzüldüğüm nokta şu:
Sivasta AKP yıllardır çok yüksek oranda oy almaktadır ama buna
rağmen Sivası gözden çıkarmıştır. Acaba Biz Sivasa
hizmet yapsak da yapmasak da onların oyları zaten çantada keklik.
mantığını mı güdüyor Adalet ve Kalkınma Partisi?
Şayet bu mantığı güdüyorsa bu benim canım
hemşehrilerime, Sivasa çok büyük bir hakaret demektir ve hiç merak
etmeyin, Sivaslı hemşehrilerim AKPye bunun faturasını bir
sonraki seçimde çok ağır bir şekilde ödetecektir.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) 14 seçim
geçti Ali Bey, 14 seçim geçti.
HİKMET AYAR (Rize) Çok beklersiniz.
ALİ AKYILDIZ (Devamla) Buradan Sayın
Bakana öneriyorum: Sayın Bakanım, acilen Sivasın DAP
kapsamına alınması veya Sivasa özel bir projenin
yapılması Sivas adına da ülkemiz adına da çok önemlidir.
Mesela Sivasta uzun yıllar boyunca yaşanan göç ve düşen küçükbaş
hayvan sayısı meralar üzerinde yaşanan otlatma
baskısını azaltmıştır, bazı bölgelerde mera
vasıfları doğal olarak güçlenmiştir. Küçükbaş hayvan
için uygun hâle gelen bu meraların değerlendirilmesi, küçükbaş
hayvancılığın desteklenmesi Sivas adına da ülkemiz
adına da çok önemlidir. Ülkemizde de bugünlerde güncel konu
kırmızı et sorunudur, böyle bir proje yaparsak aynı zamanda
bu soruna da destek olacağımızı düşünüyorum.
Tabii, yıllardır özlemini çektiğimiz
bir şeker fabrikası var Sayın Bakanım, sizden bu müjdeyi de
buradan bekliyoruz. Temel atıldı yıllar önce ama o temelin
yerinde maalesef yeller esiyor. Sivaslılar olarak biz özlemle bu müjdeyi
bekliyoruz ve temeli beraber atalım tekrar, o olmayan, yapılmayan
fabrikanın yerine -buradan sizin müjdeleyeceğinize, sizin sözünü
buradan vereceğinize inanıyorum- temeli birlikte atalım
Sayın Bakanım.
Tabii, konumuz DAP projesi olduğu için müsaade
buyurursanız DAP projesiyle ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum.
Sayın Bakanım, Sayıştay raporunu inceledim.
Sayıştay raporunu incelediğimde maalesef üzülerek görüyorum ki
kıymetli Genel Başkanım Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun buradaki bütçe konuşmasında
ısrarla vurguladığı o eksik ve noksanlıklar DAP
projesinde de önümüze çıkmaktadır.
Çok zamanım olmadığı için
buradan sadece üç tane çok önemli hususu bilgilerinize arz etmek istiyorum.
Şimdi, birinci husus, 2014 yılında ihalesi yapılan 151
kalkınma projesinden 116 tanesi 2014 yılında
tamamlanmış, tamamlanmayan bu 35 projenin tahsilat miktarı olan
8 milyon 782 bin 617 lira 8 kuruş, 2015 yılında emanet
hesaplarından ödenmesi yapılmak üzere mevzuata aykırı bir
şekilde ilgili kuruluşların özel hesaplarına
aktarılmıştır. Kaldı ki, bakın, 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 20nci maddesinin (b)
bendinde özel bütçeli idareler ve sosyal güvenlik kurumlarının
ayrıntılı finansman programlarını
hazırlayacakları ve harcamalarını bu programa uygun olarak
yapacakları, yine, (d) bendinde kamu idarelerinin bütçelerinde yer alan
ödeneklerin üzerinde harcama yapamayacağı ve bütçeye verilen
ödeneklerin tahsis edildikleri amaçlar doğrultusunda, yıl içerisinde
yaptırılan iş, satın alınan mal ve hizmetler ile
diğer giderlerin karşılanmasında
kullanılacağı ve yine (e) bendinde de cari yılda
kullanılmayan ödeneklerin yıl sonunda iptal edileceği hükme
bağlanmışken bu maddelere uyulmadığı burada da
görülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ikinci husus, uygulayıcı kuruluşlara proje
karşılığı kullandırılmak üzere verilen
ödeneğin bir kısmının kullanılmayarak iptal
edilmesidir. Sürem az kaldığı için Sayın Bakanım
lütfederlerse bunları ben kendisine takdim ederim.
Bir üçüncü husus da yine, iç kontrol sisteminin
derhâl, acilen kurulması gerekiyor Sayın Bakanım. Bu konuda da
sürem yetmediği için açıklama yapamıyorum, lütfederseniz takdim
ederim.
Tabii, sözlerimi tamamlamadan önce sevgili
milletvekilleri, bugün 1 Mart Muhasebeciler Günü aynı zamanda. Bugün, hem
muhasebecilerin hem de muhasebe sektöründe çalışan tüm emekçi
kardeşlerimizin de gününü kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütçe yapmak tabii ki çok önemlidir ama en az onun kadar da bu
bütçenin topluma, halka ve Meclise de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ AKYILDIZ (Devamla) -
hesap verilir bir
şekilde gelip buradan açıklanması hususu da önemlidir Sayın
Bakanım. Ve denetlenebilir olması ve şeffaf olması
önemlidir diyorum, sözlerimi burada tamamlıyorum. Yüce kurulunuzu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Akyıldız.
Altıncı konuşmacı, Konya
Milletvekili Sayın Mustafa Hüsnü Bozkurt.
Sayın Bozkurt, sizin de süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. KOP İdaresi üzerine
konuşacaktım ama kıyamet koptuğu için BOP ve etkileri
üzerine konuşmayı tercih ediyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz, bizzat
Abdullah Gül Beyin de söylediği gibi cumhuriyet tarihinin en kritik
sürecini yaşıyor. Bana göre, çok yaşamsal sorunlarımız
var. Başta, dış politikamız çökmüş durumda. Doksan iki
yıllık cumhuriyet tarihinde ilk defa hem Amerikayla, hem Rusyayla,
hem Avrupa Birliğiyle, hem İranla, Irakla, Suriyeyle ve
Yunanistanla ciddi sorunlar yaşayan, bölgede ve dünyada çok haklı
olduğumuz konuları bile anlatma durumumuz kalmayan, dostsuz, yalnız
bir ülke durumundayız. Dış politikada çok ciddi sorun
yaşıyoruz. Çok ciddi bir iç barış sorunumuz var
arkadaşlar. Dokuz aylık milletvekilliği süremizde
yaptığımız en istikrarlı iş her gün şehit
cenazelerine koşturmak. 300ün üzerinde şehidimiz var, 300ün
üzerinde kayıtlı sivil ölüm var, 44 çocuk hayatını kaybetti
ve biz, bu Mecliste az önce birbirimize girdik. Bu halka nasıl bir manzara
verdiğimize lütfen dikkat edelim. Ne sizler Recep Tayyip
Erdoğanın ya da Ahmet Davutoğlunun vekillerisiniz ne biz Kılıçdaroğlunun
vekilleriyiz ne siz Bahçelinin ne siz Demirtaşın vekillerisiniz.
ALİM TUNÇ (Uşak) Hakaret etmenizi
gerektirmez. Kimsenin kimseye hakaret etme özgürlüğü yok.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Bu milletin
vekilleriyiz, bu milletin. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİM TUNÇ (Uşak) Bu milletin vekiliyiz
biz. Biz bu milletin vekiliyiz.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Bu milletin
vekilleriyiz, kendimize geleceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY ÇANAK (Ordu) Hakaret etmeyi gerektirmez o.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Bu ülkenin iç
barışını tesis etmek bu Meclisin görevidir.
ALİM TUNÇ (Uşak) Hakaret etmeyi
gerektirmez.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Ben, buradan
Meclis Başkanına çağrı yapıyorum.
OKTAY ÇANAK (Ordu) Milletin vekili olunca hakaret
edemiyorsun.
RECEP UNCUOĞLU (Sakarya) Bu millet
Cumhurbaşkanına hakaret ettirmez, milletin vekili de ettirmez.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Birilerinin hayal
dünyasını tatmin etmek için yapay komisyonları
bırakın, bir an önce bir barış komisyonu kuralım, bu
ülkedeki kanı durduralım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sevgili arkadaşlar, ciddi bir yönetim sorunumuz
var; çok ciddi, çok ciddi bir yönetim sorunumuz var.
ALİM TUNÇ (Uşak) Sorununuz var,
doğru!
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Siz ikiniz kurun.
Vatandaşa da bu iş böyle deyin.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Bakın Ben
seçildim, öyleyse artık bu ülkenin isteseniz de istemeseniz de yönetim
şekli değişmiştir. demek, mevcut, meri, geçerli
Anayasa'yı yok saymak demektir.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Ne alakası
var?
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Bu, meşruiyet
kaybıdır, kendinizi yok saymak demektir. Bunu asla doğru
bulmayın sevgili arkadaşlar. Bu, ciddi bir sorun. Anayasa Mahkemesini
tanımamak, mahkemelere talimat vermek, o güvendiğiniz ve ona göre
burada görev yaptığınız Anayasa'yı yok saymak
doğru değil.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Çarpıtmayın,
çarpıtıyorsun.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu)
Çarpıtıyorsun.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Ve
kardeşlerim, sevgili milletvekilleri, ciddi bir liderlik sorunumuz var.
ALİM TUNÇ (Uşak) Sizin var, doğru!
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Bakın,
buradan Sayın Davutoğlu Sayın Kılıçdaroğluna
liderlik dersi verirken hepiniz alkışladınız.
ALİM TUNÇ (Uşak) Liderlik dersini Deniz
Beyden alın.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Dedi ki: Ben
grubuma hâkimim, sen değilsin.
ALİM TUNÇ (Uşak) Deniz Baykaldan
alın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Dün akşam
Sayın Baykalı dinlemedin herhâlde.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Şimdi,
Sayın Davutoğlu, ben buradan söyleyeyim değerli hemşehrim;
arkadaşlar
ALİM TUNÇ (Uşak) Liderlik dersini Deniz
Beyden alın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bu tacize ne kadar seyirci kalacaksınız?
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Ben buradan
söyleyeyim
ALİM TUNÇ (Uşak) Devlet
adamlığını da Deniz Beyden
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
hatibi dinleyelim.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Lider olmak belli
sayıda insana lafını dinletmek değildir, o
kadarını askerde çavuş da yapıyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Dün akşam
Sayın Baykalı dinledin mi?
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Lider olmak,
sözünü dünyaya dinletebilmektir.
ALİM TUNÇ (Uşak) Evet, bak, o
doğru.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Sen
konuştuğun zaman karşına Amerika Birleşik
Devletleri Dışişleri Sözcüsünün muhatap olmaması demektir.
Sen konuştuğun zaman birilerinin elinde beyzbol sopasıyla sana
ayar vermemesi demektir. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİM TUNÇ (Uşak) O geçmişte
kaldı.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Sen
konuştuğun zaman bir değeri olmak demektir. Lider olmak, devlet adamı olmak
demektir.
ALİM TUNÇ (Uşak) Sizin eski
liderlerinizin özelliği o.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Sizde lider var mı?
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Sevgili
kardeşlerim, İsmail Müştak Mayakon, 1927de, Ankarada Ahmet
Rasimle karşılaşır. Ahmet Rasim bildiğinizdir.
Hayrola üstat, ne arıyorsun Ankarada der. Der ki:
Fırıncılar ekmeği dört köşe yapmıyor da onun
için Ankaradayım. Anlamaz, Hayrola. der. Yahu, İstanbulda,
Beşiktaşta bir ekmek aldım, Akaretler Yokuşundan inerken
kolumun altından kaydı, düştü, yakalayayım diye
koşarken buralara geldim. Vedalaşıp ayrılırlar.
Akşam Çankayada Mustafa Kemal Atatürke anlatır. Atatürk
hiddetlenir, kalkar, Ya siz ne yaptınız beyefendi? der. Ne
yapacağım efendim, bir şey anlamadım. Nasıl
anlamazsın. der. Bu memleketin kültürüne, bu memleketin edebiyatına
yarım asır hizmet etmiş bir muhterem zat, bir büyük insan belli
ki yoksulluğa düşmüş, ekmek parası peşinde. Neden
elinden tutup getirmezsin? Döner yaverine, der ki: Ahmet Rasim Beyi bulun,
lütfen, buraya davet ettiğimi söyleyin. Yaver gider, bir otel
odasında Ahmet Rasimi bulur. Sevgili kardeşlerim, Ahmet Rasim
geldiği zaman Mustafa Kemal ayağa kalkar, Hoş geldiniz üstat.
der, masada yanına alır, izzet, ikram eder ve kalkarken Üstat,
lütfeder misiniz acaba, boş bulunan İstanbul Milletvekilliğini
kabul buyurur musunuz? der. O saate kadar
Döner Ahmet Rasim, İsmail
Müştakla göz göze gelirler, gözlerinden yaşlar süzülür, Mustafa Kemalin
eline sarılmaya kalkar, Mustafa Kemal izin vermez, der ki: Paşam,
anladım şimdi, ekmek gerçekten aslanın
ağzındaymış.
Ben bu anekdotu ne zaman okusam De Gaulle gelir
aklıma. Fransayı Cezayirdeki tutumu nedeniyle kınayan
Jean-Paul Sartreı Mahkemeye verelim, yargılayalım. diyenlere
De Gaulle diyor ki: Beyler, beyler; kendinize gelin. Sartre Fransadır,
Fransayı yargılamak kimin haddine?
ALİM TUNÇ (Uşak) Doğru.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Sevgili
kardeşlerim, devlet adamı, lider, ülkesinin kültürüne, dünya
kültürüne hizmet etmiş adamlara saygı gösteren, onlara
kudurmuşlar demeyendir. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Siz de Cumhurbaşkanına saygı
göstereceksiniz bundan sonra.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne diyorsun ya?
Konuşuyor adam. Mecbur mu saygı göstermeye?
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Biz mecbur muyuz size saygı göstermeye?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Saygı
görmek istiyorsan saygı da duyacaksın.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) Her milletvekili,
her bakan, her başbakan, her cumhurbaşkanı devlet adamı da
olduğu zaman değer kazanır.
Ben yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Bu
millete Allah devlet adamı olmayı da nasip eden liderler nasip etsin
diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Âmin!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bozkurt.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına yedinci konuşmacı Trabzon Milletvekili Sayın
Haluk Pekşen. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika Sayın Pekşen.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; aslında
benim konuşmam DOKAP üzerine ve çok da söyleyeceğim şey var.
Bugüne kadar da her söylediğini kanıtlamış bir milletvekili
öz güveniyle buraya gelmiştim ama bugün başka bir şey
konuşmak gerektiğini hissediyorum.
Sizlere, Demokratik Almanya ve Almanya Federal
Cumhuriyeti ayrımında Hallstein Doktrini dedikleri bir doktrinden
bahsetmek istiyorum. Doktrinin temeli, Almanya, biliyorsunuz işgal
ediliyor, bir kısmı ayrılıyor. Ayrılma sonrası,
Alman Anayasasına Adenauer bir ek yapıyor, diyor ki: Demokratik
Almanyayı tanıyan her kimse, dostane ilişkiler
kurmayacağımız bir ülke olacaktır. Bu, Almanyanın
özgür ülke olmasına bir müdahale kabul edilecektir. diyor ve daha sonrasında,
Almanyanın ünlü lideri Willy Brandt Almanyada Devlet Başkanı
oluyor. Bir şekilde, Almanyanın demokratik olan
kısmını yeniden Almanyaya katmak için müzakereler
yapılması gerektiği, bu adımların atılması
gerektiği inancıyla hareket ediyor ve Alman Anayasasındaki bu
hükme rağmen önce Çekoslovakyayla sonra Demokratik Almanyayla bir
protokol imzalıyor. Bu protokol Demokratik Almanyanın
tanınması olarak algılanınca Hristiyan Demokratlar bunu
Alman Anayasa Mahkemesine taşıyorlar ve Anayasa Mahkemesi: Alman
Anayasası, Alman ulusunun egemenliğinin yazılı hâlidir. Bu
egemenliğe hiç kimse meydan okuyamaz. diyor, Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir, millet de o egemenliği
Anayasasına yazmıştır. diyor, Adenauer bu Anayasaya,
bunu, bunun için koymuştur. diyor. Sonra, Willy Brandt bu Anayasa
Mahkemesi kararını eleştiriyor. Ertesi gün Alman halkı
sokaklara çıkıyor Siz siyasi lidersiniz. Alman halkının
egemenliğine söz söyleyemezsiniz. diyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Anayasanın
üzerinde değildir, Anayasaya rağmen orada değildir.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Yüzde 52yle
seçilen Cumhurbaşkanı
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Anayasa herkesi
tanır. Emin olun, hep başkalarına ithaf ettiğiniz
şeyler vardır ya, trafik kazaları başkalarının
başına gelir, hastalıklar başkalarının
başına gelir, müzmin rahatsızlıklar
başkalarının başına gelir, cezaevine
başkaları düşer, hapishanelerde başkaları sürünür, hep
öyle zannedersiniz ya, emin olun, başkaları sizin de
başkalarınızdır, siz de birilerinin
başkalarısınız.
Anayasayı veya Anayasa Mahkemesini
tanımadığınızı söyleyebilirsiniz ama ben, Yüce
Divanda çok dava görmüş bir hukukçu meslektaşınız olarak
şunu size hatırlatmakta yarar görüyorum: Yüce Divan merdivenlerini
çıkarken dizleriniz titrer ya, işte o zaman Anayasayı
tanırsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Hatta, alnınızdan boncuk boncuk terler geldiği zaman işte o
terleri alnınızdan getiren Anayasadır ve size mübaşir
Sanık, ayağa kalk! diye bağırdığında
karşınızdaki Anayasa Mahkemesidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Aynı 1
Kasımda sizin terlediğiniz gibi, değil mi?
HALUK PEKŞEN (Devamla) Ben, bugün, Sayın
Adalet Bakanının açıklamasını son derece büyük bir
üzüntüyle karşıladım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Anayasa Mahkemesi de
Anayasaya uymak zorundadır ama! Bunu niye söylemiyorsun?
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Herkes söyleyebilir
ama hâkimlerin tarafsızlığının ve
bağımsızlığının, vicdani kanaatlerinin
korunmasının teminatı olarak Adalet Bakanının büyük
bir hassasiyet içerisinde olmasını beklerdim. Buna çok üzüldüm, bir
meslektaşım olarak onun daha özenli olmasını isterdim.
Diğer bakanlar söyleyebilirler, sınırları aşabilirler
ama Adalet Bakanı devam eden bir yargılamaya ilişkin görüş
söyleyecekse bunu son derece dikkatli ve temiz bir dille söylemesi gerekirdi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Anayasa Mahkemesi
nasıl söylüyor?
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Yargıya olan
güvenin yüzde 20lere düştüğü bir ülkede Adalet Bakanının
bunları söylemesini ben yine yadırgayarak söylüyorum, umuyorum
düzeltecektir.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Adalet Bakanı
adaletin başıdır!
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Türk Ceza Kanununun
288inci maddesi Sayın Adalet Bakanı için caridir. Kendisi biliyor,
ben kendisine kanunu hatırlatmak istemem ama doğrusu şu ki
yapılanların hiçbirisi kabul edilebilir ve hazmedilebilir
değildir.
Arkadaşlar, konuşmamın, süremin de
sonuna yaklaşırken size basit bir örnekle bir şey
hatırlatmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanının bir
görüşmesi basına yansıdı, biliyorsunuz.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş)
Hangi gazetedir o?
HALUK PEKŞEN (Devamla) Bu, özellikle Avrupa
Birliğiyle Avrupa Birliği ilerleme raporu konusundaki
görüşmeler, Sayın Cumhurbaşkanının cümlesiyle aynen
şöyle yer alıyor: Juncker, Sayın Cumhurbaşkanına
İlerleme raporunu Türkiyedeki seçimler sonrasına
ertelediğimizi size hatırlatıyoruz. diyor. Yani, bir
pazarlık var. Bu, Avrupanın utancıdır, utancı! Hani
hukukun üstünlüğüydü bu Avrupa, hani hukukun üstünlüğüydü? (CHP
sıralarından alkışlar) Siz Türkiyedeki siyasal hayatı
yönlendirecek şekilde arsızca pazarlık yapacaksınız ve
sonra
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 1 Kasım
ağır mı geldi, 1 Kasım ağır mı geldi? 1
Kasım ağır mı geldi? Sandığa gömüldün,
ağır mı geldi? Sandığa gömüldün! (CHP sıralarından
Bağırma! sesleri)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
HALUK PEKŞEN (Devamla) -
Sayın
Cumhurbaşkanı Erteleme AKPye seçimlerin kazanılmasında
yardım etmemiştir. diyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hadi bakalım!
HALUK PEKŞEN (Devamla) Arkasındaki
cümleye dikkat edin...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Avrupaya selam söyle,
1 Kasımdan selam söyle.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Erteleme, AKPnin
seçimleri kazanmasına yardım etmemiştir. ve asıl dramatik
cümle geliyor: Zaten rapor da bir hakarettir. diyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hadi bakalım!
HALUK PEKŞEN (Devamla) Bu, Avrupa
Birliğiyle ilgili, bakanlığın bastığı Avrupa
Birliği ilerleme raporu. Yani ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı
bu rapora? Zaten bu bir hakarettir. diyor. Türkiye Cumhuriyetine hakaret
edilmesini hiç kimse kabul edemez, bunu hiç kimse hazmedemez, sizin de
hazmetmemenizi beklerdim. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN ATALAY (Ardahan)
Başarısızlığınızı başka yerde
aramayın, Avrupada aramayın, kendinizde arayın.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Şimdi, bu DOKAPa
gelelim
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sandıktan ne
çıktı, onu söyle sen.
HALUK PEKŞEN (Devamla) Osman, sen bir Rizeye
git, onlara de ki
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Rizede yüzde 76, 76!
HALUK PEKŞEN (Devamla)
Yaylalarınızı yağmaladık, tapulu arazilerinizi
elinizden aldık, Yeşil Yol kılıfına uydurduk, 2.600
kilometre yolsuz ihale yaptık.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yüzde 76sı
Rizede. Hadi bakalım!
HALUK PEKŞEN (Devamla) Sen şu
Karadenizde insanlara içirdiğiniz koli basilili suları bir anlat.
Şu Karadeniz Bölgesinde verdiğiniz 2 bine yakın maden
ruhsatını bir anlat, şu yağmaları bir anlat.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hadi bakalım!
HALUK PEKŞEN (Devamla) Ne yazık ki süre
bu kadar.
Sonuç itibarıyla Karadenizin kalkınmaya
değil, Gölge etmeyin başka ihsan istemez.e ihtiyacı var.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkanım, bana sataştı. Adımı kullandı
efendim, lütfen, 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Lütfen Osman Bey, lütfen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ama efendim,
bakın, Rizede seçmenlerim cevap bekliyor. Lütfen
Söylemem lazım.
Bakın, tutanaklara geçsin: Rizede yüzde 75,9; 3-0. (CHP
sıralarından Vaay, bravo! sesleri) Trabzon 5, 1 tane
çıktı. Giresun ortada, Ordu ortada. Karadeniz ne diyor, biliyor
musun? Biz bu Recep Tayyip Erdoğanı seviyoruz. diyor, AK
PARTİyi seviyoruz. diyor; Bunları sandığa gömeriz.
diyor. [CHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar(!)]
BAŞKAN Peki.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına sekizinci konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın
Necati Yılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Yılmaz, süreniz yedi dakika,
buyurun.
CHP GRUBU ADINA NECATİ YILMAZ (Ankara)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın Divan, sayın
milletvekilleri; Adalet Bakanlığı bütçesi üzerinde partimiz
grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu,
Meclis ve basın çalışanı emekçilerini saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, günlerdir
bakanlıkların bütçelerini görüşüyoruz. Aslında, bu
görüşmeleri tek başlık altında yapmamız daha gerçekçi
olabilirdi. Nihayetinde, bugün, tüm devlet kurumları bir kişinin
fiilî vesayetiyle yönetilmektedir, bütçenin tamamının nasıl
harcanacağına bu kişi karar vermektedir. Bu hâl, keyfî yönetimin
tescili ve devlet olmanın da inkârıdır.
Sayın Bakan, on dört yıl önce
yasağı, yoksulluğu ve yolsuzluğu bitireceğinizi
söyleyerek iktidar oldunuz. On dört yıldır tek
başınıza dilediğiniz yasayı çıkaracak bir
çoğunlukla buradasınız. Büyük iddialarla geldiniz;
mağduriyet dediniz, vesayet dediniz, adalet dediniz, halkın
beklentilerini istismar ettiniz. Kireç kuyularında, toplu mezarlarda ceset
aradınız. Büyük soruşturmalar başlattınız ancak
bir tek faili meçhulü ortaya çıkaramadınız. Susurlukta ne
olmuştu hiç merak etmediniz. Toplumsal katliamların faillerini bulmak
bir yana, iktidarınız döneminde yaşanan Roboski
katliamının hesabını veremediniz. Yine Suruç, Ankara,
Sultanahmet katliamlarının sorumluluğundan
kurtulamadınız. Derin devletle, darbeyle
hesaplaşacağız. dediniz, yargıyı cemaatin ellerine
teslim ettiniz. Paralel yapınızla birlikte
açtığınız kumpas davalarında size soru soran,
talimatınıza uymayan ne kadar muhalifiniz varsa hepsini ama hepsini
yıllarca bitmeyen davalarda peşinen cezalandırdınız,
perişan ettiniz. Sonrasında, yargı üzerinde bir iktidar
kavgasına girdiniz. Ardından, Aldatıldık! diyerek
işin içinden sıyrılmaya çalıştınız.
Darbelerle hesaplaşacağız. diye yola çıkıp
nihayetinde, 28 Şubatın yıl dönümünde saray darbesini siz
yaptınız. Cumhurbaşkanının Ben hukuka uymayacağım,
hukuk bana uysun. Ben, Anayasa Mahkemesinin verdiği karara saygı
duymuyorum. sözlerini ağız birliğiyle savundunuz.
Evet, bu arada yeni adalet binaları da
yaptınız, hâkim ve savcı sayısını
artırdınız. Artık 100 bin kişiye 10 hâkim
düşüyor. Ancak Sayın Bakan, hâkim ve savcıların
aidiyetleriyle anılması ve tanınması da sizin döneminizde
gerçekleşti. Sadece 2001 yılından bu yana her 3 hâkimden 1inin
görev yeri değişti.
Yine, artırdığınız cezaevi
sayısıyla övündünüz. Bununla birlikte bir o kadar çok da suç
ürettiniz. 2002den bu yana nüfusumuz yüzde 21 artarken aynı sürede
hükümlü sayısı yüzde 445 arttı. Bu rakamlar işleyen
adaletinizi değil, suçlu üreten yönetim
anlayışınızı ortaya koyuyor. Keza, adliye ve infaz
personelinin sorunlarını da çözemediniz. Her gün artan iş yükü,
ücretsiz fazla çalışma, yetersiz ücret ve politik baskılar
altında, çalışanlar ezilmeye devam ediyor.
Sayın Bakan, iktidarınız döneminde
tüm kurumlar çürütüldü ancak en büyük tahribatı adalete verdiniz.
Yargıyı yolsuzluklarınızın üstünü örten bir şala
ve muhaliflerinizi susturmak için bir sopaya dönüştürdünüz. Yargı
harçlarını artırdınız, adaleti devletin kazanç
kapısına dönüştürdünüz.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, bir
yapının kubbesini ayakta tutan tepesindeki kilit
taşıdır. Devlet binasının tepesindeki kilit
taşının adı adalettir. Kilit taşı
çıkarılınca kubbe, altındakilerinin başına çöker.
Adaleti yok olan yönetimler zalimleşir, zulmedenin sonu çabuk gelir. Bu
nedenledir Anadoluda Zulmün artsın ki zevalin çabuk gelsin. derler.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz bütçe Adalet Bakanlığı bütçesi olsa da bu
bütçede, hâkimlik mesleğine başladığım dönemde benim
de yüreğimi ısıtan adalet inancı ve idealinden eser yoktur.
Bu bütçede özel görevli sulh ceza hâkimlikleri, gizli tanıklık
müessesesi, gizli soruşturmalar, dava nakilleri üzerinden
sıkıyönetim dönemlerini anımsatan uygulamalar vardır.
Sevgili milletvekilleri, yine bu bütçenin içerisinde
Deniz Feneri yolsuzluğunu himaye etmenin ve 17-25 Aralık
yolsuzluğunu örtmenin büyük ayıbı vardır. Bu bütçenin
içerisinde faili meçhullerde veya yargısız infazlarda
çocuklarını yitiren annelerin çığlıklarını
karşılayacak merhamet duygusu yoktur. Bu bütçenin içerisinde,
yüreği yaralı anneleri miting meydanlarında yuhalatan kin ve
nefret duygusu vardır. Bu bütçenin içerisinde, kalitesi düşmüş
hukuk eğitimi ve on binlerce hukuk öğrencisinin gelecek
kaygısı vardır.
Sevgili milletvekilleri, bu bütçenin içinde, mafya
babalarının Oluk oluk akan kanlarında duş
alacağız. sözleri karşısında üç maymunu oynayan
yargının acizliği vardır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sevgili milletvekilleri, bu bütçenin içerisinde, yargıç
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
yoktur, talimatlarla açılan davalar ve yargı üzerinde
kurumsallaşmış vesayet ilişkisi vardır. Yine bu
bütçenin içinde, adliye binası olarak kiralanan AK plazalara Ankarada
aktarılan trilyonlar vardır.
Keza, adalet anlayışınızla
uyumlu şekilde, hak arayan işçiye, parasız eğitim isteyen
öğrenciye, doğasına sahip çıkan Cerattepeye,
barış isteyen Tuzluçayıra TOMA vardır, gaz vardır,
kurşun vardır. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Konfüçyüs Devletin hazinesi
adalettir. der. Adalet ve hukukun olmadığı yerde keyfîlik
vardır. Siz de çok keyfîlik yaptınız, adalet
dağıtmadınız, servetinize servet kattınız. Bu
nedenle de huzur bulamadınız çünkü korkuyorsunuz
yaptıklarınızın hesabını vermekten.
Haklısınız, korkmalısınız çünkü bu hesap bir gün
mutlaka sorulacaktır.
Artık, tez elden diyemiyorum, sizin için vakit
çok geç ama en azından, bir an önce hukuka geri dönün diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Şimdi, dokuzuncu konuşmacı
İstanbul Milletvekili Sayın Gamze Akkuş İlgezdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın İlgezdi, yedi dakika süreniz var.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hapishaneler, sıkça ülke gündemine gelen bir
konu hepinizin bildiği gibi. İşkence, tecrit, çıplak arama,
kötü muamele ve tecavüz gibi hak ihlalleriyle gündeme gelen, içi
mahpusları dışı aileleri yakan hapishanelerle ilgili
görüşlerimi paylaşacağım sizinle.
Bir çift söz söylemenin, bir haber yapmanın,
paylaşımı çoğaltmanın tecrit hücrelerine atılmak
anlamına geldiği bir ülkede yaşıyoruz. Sayın Bakan,
Cezaevlerinde bulunanlar devletimize emanettir. demenize rağmen,
hapishanelerde hak ihlallerinin, ne işkencelerin ne de ölümlerin ardı
arkası kesilmemekte. Son on dört yılda cezaevlerimizde ceza içinde
ceza sistemi egemen olmuştur. Bugün cezaevleri bir gözdağı ya da
had bildirme aracı olarak kullanılmaktadır. Bizler gibi 12
Eylülü eleştiren iktidarınız, hapishanelerde darbe günlerine
rahmet okutan uygulamalarıyla insanlık onurunun ayaklar altına
alınmasına müsaade etmektedirler.
Cezaevlerinden gelen mektuplarda mahkûmlar
şunları söylüyor, 12 Eylülcülerin Asmayıp da besleyecek
misiniz? fetvaları anlaşılan hâlâ birilerinin kulaklarında
çınlıyor: Çeşitli rahatsızlıklarımız
üzerine revire çıkmak için defalarca dilekçe verdik ama hiçbirine
karşılık alamadık. İdare, doktor yüzünü görebilmemiz
için ölmemiz gerektiğini düşünüyor sanırım.
Bilinmelidir ki, tutuklu kişi özgür bir insanla
eşit sağlık hakkına sahiptir. Hapishanede olmak hapishanede
ölmek değildir. 2002de hapishanelerde 59.429 kişi vardı,
2016da bu 181.590a ulaştı. Yani on dört yılda 5 değil, 50
değil, 100 değil, 200 değil, yüzde 206 oranında arttı.
Yine, 13 Ocak-1 Şubat 2016 arası on sekiz günlük süreçte 2 bin
kişi cezaevine tıkıldı. Bu, Türkiye'nin cinnet
eşiğinden geçtiğinin en net göstergesidir. Bunu kim söylüyor?
Bunu Bakanlığın verileri söylüyor. Londra merkezli Kriminal Politikalar
Araştırma Enstitüsünün Dünya Cezaevleri Raporuna göre, Türkiye dünya
genelinde en çok mahkûm barındıran 9uncu, Avrupada ise 2nci ülke
sırasında.
Bir hükûmet düşünün, neden bu kadar çok suçlu
ve olay olduğunu araştırmak ve engellemek yerine, kapasite
sorununun aşılması için hâlâ yeni cezaevleri açmayı
planlıyor. Acaba, 165 yeni hapishane demek 100 bine yakın insanı
daha içeri tıkmanız mı demek?
Değerli vekiller, 21 hapishane tipiyle ülkemiz
bir cezaevi cehennemidir. E tipi, F tipi, T tipi; neredeyse alfabenin bütün
harfleri tükendi ancak yine de insanlarımızı içine
sığdıramadınız.
Koğuşlarda kişi sayısı
fazlalığı bir sorun. Mahkûmların aynı yatakta
dönüşümlü yattıklarını artık herkes biliyor. Tuvalet
önlerine serilen yatakları herkes biliyor. Yani binlerce mahkûm
vardiyalı sürdürüyor hayatını; nöbetleşe nefes alıyor,
havayı idareli kullanıyor. Nasıl yaşanır bu
koğuşlarda, soruyorum sizlere.
Hapishanelerde hak ihlalleri bitmiyor. Kalem
istiyorsunuz, yasak; kuru boya, pastel boya yasak; siyah, mavi renkleri
dışında renkler yasak; Pir Sultanın, Ali İsmailin
resmini duvara asmak yasak; gazete okuyacaksınız, Cumhuriyet, Birgün,
Evrensel yasak; televizyon izleyeceksiniz, yandaş medya
dışındakilerin hepsi yasak; Penguen, Uykusuz gibi mizah
dergileri de yasak; mahkûmsunuz ya size gülmek de yasak. Bitti mi? Hayır.
Avukatınızla görüşeceksiniz, sizi bir cam fanusun içine
hapsediyorlar, savunma hakkı yasak; diğer mahkûmlarla sohbet
hakkı zaten yasak; uzak bir hapishaneye sürülüyorsunuz, zavallı dar
gelirli aileleriniz gelemiyor, bu durumda görüş de yasak. Bu tip tecrit
yöntemlerinden yani tecrit içinde tecrit yöntemlerinden hızla
vazgeçilmeli.
Gelelim sağlık hakkına. Şu anda
300e yakını ağır 700den fazla hasta mahkûm var ama yerin
iki kat altındaki koğuşlarda yatırılıyorlar yani
ölümü bekliyorlar. Bakanlığın açıkladığına
göre hapishanelerde her otuz sekiz saatte bir, bir mahkûm hayatını
kaybediyor. Sayın Bakan, mahkûmlar ring araçlarına ne diyor, biliyor
musunuz? Canlı tabut diyorlar.
Size bir önerim var Sayın Bakanım:
Buradaki 4 partiden belli bir komisyon oluşturalım; biri temmuzun
sıcağında, biri şubatın soğuğunda olmak
üzere Silivriden Anadolu adliyesine, bu ring araçlarla, aynı mahkûmların
koşullarında, bileklerimiz kelepçeli, aynı yoğunlukta bir yolculuk
yapalım; bakalım üşüyor muyuz, pişiyor muyuz, uyuşuyor
muyuz, nefes alabiliyor muyuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Görelim ki soru önergelerine, İyi şartlarda gidiliyor., Böyle
güzel hizmet veriyoruz. diye komik cevaplar almayalım. Var
mısınız Sayın Bakanım?
Sorunlar bitmiyor. Çocuk mahkûmlarımız
var; 5 çocuk infaz kurumuna yerleştiriliyor, çoğu da -kalanlar-
yetişkinlerin arasına serpiştiriliyor. Hâl böyle olunca, her
türlü istismara açık ortamlarda, şiddet, zorbalık kültürüyle bu
çocuklarımızın geleceğini karartıyoruz.
Trabzon Bahçecik E Tipi Kapalı Cezaevinde 15
yaşında bir çocuğumuz intihar etti, Psikolojik sorunları
vardı. denildi, dosya kapatıldı, sıradan bir istatistiki
veri olarak kayıtlara geçti. Vicdanlarınız bunu kabul ediyor mu?
Öte taraftan kadın mahkûmlarımız var,
onlarla birlikte sokak yerine havalandırmada büyüyen, gökyüzü yerine gri
duvarları bulut bilen 400 çocuğumuz var anneleriyle birlikte. Gün
boyu ring araçlarıyla hastanelere, adliyelere gidip geliyorlar. Bu
çocukların şeker yemeleri yasak, çünkü annelerinin şeker
alması yasak.
Peki, değerli dostlar, biz bu çocukların
şeker yemelerini bile sağlayamayacaksak bizlerin ne işi var bu
Mecliste?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) Bu annelerin
elektronik kelepçeli ev hapsi
Bitti mi sürem?
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Akkuş İlgezdi.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına onuncu
konuşmacı, Çorum Milletvekili Sayın Tufan Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Türkiye Adalet Akademisi
hakkında görüşlerimi belirteceğim.
Özellikle iktidar partisinin temsilcileri buraya
geldiler, Adalet Akademisinin 125 bin metrekare açık alanı, 30 bin
metrekare kapalı alanı filan gibi böyle birtakım fiziki verilere
ilişkin şeyler söylediler ama Adalet Akademisi niye kurulmuş?
Adalet Akademisinin kuruluş sebebi; bilimsel, idari, mali konularda hâkimlere,
savcılara, avukatlara, noterlere eğitim vermek üzere, tüzel
kişiliğe sahip özerk bir kurum olarak kurulmuş; bu, 4üncü
maddede yazıyor. Ne yapacak bunlar? Eğitim verecek, adayları
orada yetiştirecek. Peki, bu Adalet Akademisi bu amaca bugünkü
yapısıyla hizmet edebilir mi, eder mi? Biliyor musunuz değerli
arkadaşlarım Adalet Akademisinin yapısını? Sayın
Bakanım çok iyi biliyor, 2002den beri burada milletvekili.
Şimdi, Adalet Akademisinin
başkanını Bakanlar Kurulu, Adalet Bakanının
önereceği 3 kişi arasından seçiyor. Doğrudan Bakanlar
Kurulu atıyor. Kimi atamış? Yılmaz Akçili. Kim bu
Yılmaz Akçil? Yanılıyorsam Bakan cevap versin, Yılmaz
Akçilin kardeşi Mustafa Akçil Koza İpek Grubuna atanan kayyumlardan
birisi; 3 tane şirketi vermişler, 30 bin lira maaş alıyor
yani bizim aldığımız maaşların çok çok üstünde,
vatandaşlarımız da bunu bilsin. Yılmaz Akçilin
kardeşini kayyum atamışlar, 30 bin lira maaş
veriyorlarmış, yanılıyorsam söylesin.
Peki, bir de başkan yardımcıları
var, bunları kim seçiyor? Başkan yardımcılarını
da doğrudan Bakan seçiyor. Şimdi oldu 4 kişi. Bu Adalet
Akademisinin Genel Kurulu toplam 31 kişiden oluşuyor; içinde Bakan
var, müsteşar var, genel müdürler var, o var, bu var. Bunların 22si
doğrudan Bakanla ilintili, sadece 9u yüksek yargıdan gelen kurul
üyelerinden, Noterler Birliğinden gelen, Barolar Birliğinden gelen
üyelerden oluşuyor yani iktidarın net bir
ağırlığı var. Bu en üst düzeydeki yetkili organın
içerisinden de bir yönetim ve denetim kurulu seçiliyor yani bunu yöneten ve denetleyen
kuruldakilerin de yine 22si Bakanın, Bakanlar Kurulunun seçtiği
heyetin içerisinden seçiliyor. Bir de hâkim ve savcılarımızın
ilk işe alımında bir mülakat kurulumuz var. Bu mülakat
kurulumuzun da 2 üyesini bu kurum veriyor, Türkiye Adalet Akademisi veriyor.
5i de teftiş kurulu başkanı, müsteşar, ceza işleri
müdürü, hukuk işleri müdürü ve personel genel müdüründen oluşuyor.
Bu yapının yaptığı bir
mülakattan vicdanına göre karar verebilecek, tarafsız,
bağımsız bir hâkimi seçmek mümkün müdür değerli
arkadaşlarım sizce? Özellikle iktidar partisinin mensuplarına ve
Sayın Bakanıma burada sormak istiyorum, mümkün müdür? Daha önceden
cemaatin arka bahçesi olmuştu yargı, şimdi de iktidar partisinin
arka bahçesi oldu.
Ben burada bir parantez açmak istiyorum. Şimdi,
Sayın Bakan iyi hatırlayacaktır; cumhuriyet savcısı
Menderes Arıcan var. Bu Menderes Arıcan dediğimiz arkadaş,
adalet.org sitesinde zaman zaman eleştiriler yapıyor ama hukuki
eleştiriler. Bu arkadaşımızın kızı 9 bin
kişinin girdiği sınavda 71inci olmuş, 90 puan
almış. 1.300 kişi alınıyor, maalesef bu
arkadaşımız mülakatta eleniyor. Mülakatta elendiği gibi,
mülakatta elendiği yetmiyor
Babası tabii eleştiriyor, hem bunu
eleştiriyor hem de bir şeyi daha eleştiriyor, onu da hemen
burada söyleyeyim, Sayın Bakan onu da bilecektir: Şimdi, müdürler
aldılar adliyeye, yazı işleri müdürleri, kâtiplerin
arasından. Bu aldıkları müdürde de yazılı
sınavdaki geçer notu 70den 60a indirdiler. Örnek olsun, mülakat
kurullarında, 1inci olan 160 kişi bu mülakatı geçemedi.
Yazılı sınavda 60 puan alıp mülakatı geçen yüzlerce
şahıs var. Yine, toplamda 2.500 kişi 85in üzerinde not
almasına rağmen bu mülakatı geçerek müdür olamadı. Bu
arkadaşımız, Savcı Menderes Bey, bu hususu da
eleştiriyor ve Adalet Bakanı istifa etmelidir. diyor, Böyle bir
adaletsizliği gelsin, benim kızımın yüzüne, gözüne bakarak
izah etsin. diyor, Hakkı yendi. diyor. Ne oluyor? Çanakkaleden -bir
yanıltma var orada- Malatyaya sürgün yiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
parantezi açtıktan sonra
Yani, adaletsizlik, Adalet
Bakanlığının temeline oturmuş. Şimdi, Adalet
Akademisi nasıl bir öğrenci yetiştirmeli? Yani bir polis gibi,
efendim, asker gibi yetiştiremezsiniz Adalet Akademisinde hâkimleri.
Şimdi, hâkim, savcı adayları yirmi dört saat gözetim
altında, yatılı okuyorlar orada, yirmi dört saat
yatılı okuyorlar. Aynı George Orwellin 1984 romanında
olduğu gibi, aynı. Gözetim, denetleme, düşüncelerine kadar
giriyorlar. Hangi gazeteleri okuyorlar, denetim altında; hangi
İnternet sitelerine giriyorlar, hangi dergileri okuyorlar, efendim,
nasıl giyiniyorlar, dini vecibelerini yerine getiriyorlar mı, namaz
kılıyorlar mı, oruç tutuyorlar mı, alkol alıyorlar
mı, bunların hepsi denetim altında. Tam bir totaliter sistem.
Sanki asker yetiştiriyorsun, polis yetiştiriyorsun. Hiyerarşik
bir yapı kurmuşlar. Peki, yargıçları daha mesleğe
başlamadan memur noktasına getiren böyle bir yapıdan nasıl
bir adalet bekleyeceğiz biz arkadaşlar, nasıl tarafsız
karar bekleyeceğiz, nasıl bağımsız karar
bekleyeceğiz? Nerede bağımsız yargı? (CHP
sıralarından alkışlar) Nerede bağımsız
yargı? Bu yargıdan, bu sistemden, tarafsız kalabilecek,
bağımsız karar verebilecek bir yargıç bekleyebilir miyiz?
Buradan adalet çıkmaz; buradan çıksa çıksa Adalet ve
Kalkınma Partisinin isminde olup da aslında olmayan adalet
çıkar. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, tabii, biraz hızlı geçtim. Ben
de Cumhurbaşkanı hakkında konuşmak istiyorum. Şimdi,
konuşmazsak yanlış anlaşılır Niye
konuşmadı? diye. Eleştireceğiz Cumhurbaşkanını.
Bakın, niye eleştireceğiz arkadaşlar, dinleyin. Bakın,
şimdi, Cumhurbaşkanı eskisi gibi değil. Bakın,
104üncü madde demiş: Cumhurbaşkanı Devletin
başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk
Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını,
Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını
gözetir. Peki, Sayın Cumhurbaşkanımız bunları
yapıyor mu? Bakın, ne demiş: Anayasa Mahkemesi bu şekilde
karar vermiş olabilir. Vermiş olduğu karara sadece sessiz
kalırım ama kabul etmek durumunda değilim. Verdiği karara
da uymuyorum, saygı da duymuyorum. Çok güzel demiş, çok güzel
söylemiş, çok beğendim ben(!) Ben, aslında, bizim
milletvekillerimize diyorum ki: Arkadaşlar, bu
Cumhurbaşkanını fazla ciddiye almayın. Bakın, ceza
infaz savcısı olsaydı ben ciddiye alırdım; o tahliye
kararını yırtardı, Ben tahliye etmiyorum. derdi, biterdi
iş. Silivri Cezaevi Müdürü olsaydı ben yine ciddiye
alırdım, gerçekten ciddiye alırdım. Ama ben Sayın
Cumhurbaşkanını ciddiye almıyorum, hiçbir yetkisi yok; bu
kararı istediği kadar tanımasın, bunun bir anlamı yok,
yok hükmünde, yok hükmünde hukuken arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bakın,
Cumhurbaşkanı saygı görmek istiyorsa -bakın,
Cumhurbaşkanı hepimizin Cumhurbaşkanı- saygıdeğer
davranmak zorundadır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Anayasal kurumları tanımak zorundadır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Köse.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Adalet
Partisinin adında geçen adaletin olmadığı şeklinde
haksız bir ithamda bulunmuştur, benzeştirme yaparak. 69a göre
söz talep ediyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki dakika söz veriyorum.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
15.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Çorum Milletvekili
Tufan Kösenin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; Cumhurbaşkanı
eleştirilerini söylemiş. Anayasa Mahkemesinin kararı ortada.
Esasen çok çeşitli mecralarda arkadaşlar da kendi görüşlerini
söylüyorlar ama Meclis kürsüsünü sürekli bu konuyla işgal etmek doğru
değil. Burada müzakeresini yaptığımız husus bütçe.
Bunun arkasında başka bir şey var ama onu şimdi, burada,
iki dakika içinde anlatamam. Tufan Bey dedi ki: Ben Sayın
Cumhurbaşkanını ciddiye almıyorum. Tabii ki almayabilir
Tufan Bey ama Ahmetin, Mehmetin ciddiye alıp almamasının bir
önemi yok. Cumhurbaşkanları o makama nasıl gidiyorlar?
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Tanımadığı o Anayasaya göre.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Birilerinin
ciddiye alıp almaması üzerine spekülasyonla değil, milletinin
önüne çıkıyorlar ve milletin kararıyla gidiyorlar Tufan Bey,
milletin kararıyla gidiyorlar. Cumhurbaşkanını beğenmeyebilirsiniz,
sözlerini eleştirebilirsiniz ama sonuçta, burada, sizin de, bizim de
saygı göstermemiz gereken asli unsur millettir, Sayın
Cumhurbaşkanını oraya götüren millettir.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) Naci Bey, Kenan
Evren de yüzde 92yle geldi, saygı duyuyor musunuz? Kenan Evrene de
saygı duyuyor musunuz? O da yüzde 92yle geldi.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Eminim ki siz
de meşruiyetinizi milletten aldığınız için belli bir
dikkat, belli bir üslup, belli bir dil içerisinde konuşmak gerekir.
Ben bunu hatırlatmakla iktifa ediyorum,
saygı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Köse, buyurun.
TUFAN KÖSE (Çorum) Efendim, ismimi zikrederek
benim Cumhurbaşkanını ciddiye almadığımı,
seçilerek geldiğini söyledi, ben de seçilerek
BAŞKAN Bir sataşma olmadı ama
Sayın Köse.
TUFAN KÖSE (Çorum) Efendim, ben de seçilerek geldim
ama. Sataşma vardır, iki dakika söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Köse, Sayın
Bostancının sözlerinde bir sataşma yok.
TUFAN KÖSE (Çorum) O zaman, efendim, tutanaklara
geçsin: Biz Cumhurbaşkanını görev ve yetkisi
olmadığı konularda görüş beyan ettiği zaman ciddiye
almıyoruz. Kendi anayasal sınırları içerisinde, görev ve
yetkilerine ilişkin konuştuğunda başımızın
tacıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Köse.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına son konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın İlhan Cihaner. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Cihaner, sizin de süreniz yedi dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA İLHAN CİHANER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; elden geldiğince teknik bir konuşma yapmaya
çalışacağım ama sadece Cumhurbaşkanının
konumuyla ilgili olmadığı için ben de bununla ilgili bir
şeyler söylemek istiyorum. Çünkü adalet sistemimizin en temel organıdır
HSYK ve HSYK bütçesiyle birlikte yargının içinde bulunduğu bu
siyasi ve hukuki krizin ana besleyenlerinden birisidir
Cumhurbaşkanının davranışı. Yani eğer
Cumhurbaşkanı uymaya yemin ettiği ve yasa hiyerarşisinin
üstünde bulunan Anayasaya uymayacağını,
tanımayacağını söylüyorsa bu çok ciddi bir krizdir ve
yargıyla ilgili, HSYKyla ilgili
ÖMER ÜNAL (Konya) Anayasa Mahkemesi kararına,
Anayasaya değil. Anayasayı kasteden kim?
İLHAN CİHANER (Devamla) Şimdi, bu
hukuksuzluk içinde geldiğimiz nokta, Cumhurbaşkanının Ben
Anayasa Mahkemesini de takmıyorum. şeklinde yorumlanacak tutumudur.
ALİM TUNÇ (Uşak) Anayasa Mahkemesinin
kararı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Önce Joe Bidena
söyleyin.
İLHAN CİHANER (Devamla) - Şimdi, daha
enterasını, AKPnin elitleri de kısa bir tereddütten sonra hemen
aynı konumu aldılar. Biliyorsunuz, bunu detaylandırmaya gerek
yok. İşte, biraz önce de grup başkan vekili çıkıp
-sizler de öyle laf atıyorsunuz- Cumhurbaşkanı mahkemeyi
değil, kararlarını eleştirdi
Yani sanki mahkemenin
mimarisini eleştirebilirmiş gibi yani herhangi bir mahkeme,
kararlarından ya da üyelerinden bağımsız
eleştirilebilirmiş gibi Mahkemeyi değil, kararlarını
eleştirdi. gibi çok komikçe bir savunmayla tevil ediyorlar. Ama daha
hazin bir durumla karşı karşıyayız: Buradaki bu
ağır saldırıya, ağır krize, başta yüksek yargı
ve ilgili kurumlar olmak üzere, kendilerinin artık varlık nedenlerini
ortadan kaldıracak şekilde bu ağır saldırıya
güçlü bir eleştiri göstermemiş olmaları en ağır
saldırıdır bence, en hazin durumdur.
Ama daha ürkütücü bir durum var, içinde
bulunduğumuz durumla birlikte biraz önce
yaşadığımız gerilimi de aslında
bağlıyor bu durum: Yargı sistemini tartışıyoruz,
HSYKyı tartışıyoruz, adaleti tartışıyoruz,
hemen hemen toplumu ilgilendiren her alanı tartışıyoruz.
Ama buradaki siyasi partilerin ait oldukları, temsil ettikleri,
dayandıkları toplumsal taban ile buradaki söylemler arasında
inanılmaz bir uçurum var. Adalet ve Kalkınma Partisini dinleyen bir
yurttaş, Türkiyedeki yargı sistemini, tıkır tıkır
işleyen, süper yolunda giden bir pembe tabloyla karşılayacaktır
ama muhalefet partileri -ki bizden sonra da muhtemelen aynı tabloyu MHPli
ve HDPli milletvekili arkadaşlarımız da söyleyecektir- bir
felaket tablosu çizecek size, asıl sorunumuz bu. Yani, bu kadar
yarılmış, âdeta siyasi bir şizofreni tablosuyla karşı
karşıyayız. Bunun üzerinde kafa yormamız belki de bu
sorunların tamamını çözecektir. (CHP sıralarından
alkışlar) İşte böyle bir siyasi ve hukuki iklimde biz HSYK
üzerinde konuşmaya çalışacağız. Aslında iktidar
mensuplarının konuşmalarını aktarırsak nasıl
bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz açığa
çıkar, çok fazla şey söylemeye gerek yok. İşte,
Başbakanın bastırarak sizlere de
dağıttığı konuşmasının 206ncı ve
214üncü sayfalarında, tespitleri okursanız, dehşet, süper,
pembe bir tablo var. Ama, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Adalet
Bakanının yaptığı konuşmada, OECD verilerine göre
yargıya olan güven ve memnuniyet noktasındaki objektif ölçümlerinde
Türkiye'nin çok kötü bir noktada olduğunu kendisi söyledi. Yani, bu
bahsettiğimiz şizofrenik yarılmışlık hâli sadece
partiler arasında, toplumsal bağlamda değil, AKPnin kendi
içerisinde de var; bir kere bunları çözmemiz gerekir. Bazen, bunun, acaba
sahiden milletvekillerinin inandığı bir şey mi olsa,
gerçekten inanarak söyledikleri bir şey mi olsa daha tehlikeli, yoksa bir
propaganda amacı olarak kullandıkları bir argümanlar serisi olsa
mı daha tehlikeli, karıştırıyorum. Ama, biraz önce
arkadaşlardan birisi laf attı, Millete bak. sanırım öyle
bir şeyler dedi. Biz de bir toplumsal kesimi temsil ediyoruz, MHP de
temsil ediyor, biz de milletten yetki aldık. Sahiden ne
yaptığınızı görmeniz lazım bu topluma. Toplumun
bir yarısı yargıyla ilgili olarak sıfır güven duyuyor,
siz güven duyuyorsanız çok büyük bir sorun var demektir burada ve birlikte
yaşayacaksak bunu bir dert edinmeniz gerekir.
Şimdi, önce, bir AB ilerleme raporuna
bakalım. 2014 yılı başından bu yana ilerleme
kaydedilememiştir. diyor AB ilerleme raporu. Yargının
bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı
ilkesinin gözetilmesi sekteye uğramış, hâkimler ve savcılar
güçlü bir siyasi baskı altında kalmıştır. Gelecek
yıl, Türkiye'nin özellikle -bu yılı kastediyor-
yargının, görevlerini bağımsız ve tarafsız
şekilde gerçekleştirmesine imkân tanıyan ve yürütmenin ve
yasamanın kuvvetler ayrılığı ilkesine riayet ettiği
siyasi ve hukuki bir ortam yaratması; yürütme erkinin, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu üzerindeki rolünü ve etkisini
sınırlandırması, hâkimlerin görev yerlerinin kendi
istekleri dışında değiştirilmemesi konusunda yeterli
güvenceyi sağlaması, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
yargılama sürecine müdahalesinin önlenmesine yönelik olarak daha fazla
koruma tedbirini uygulamaya koyması gerekmektedir.
Gene, Avrupa Birliğine, Avrupa Konseyine hukuki
konularda danışmanlık veren Venedik Komisyonu da benzer bir
şekilde, Avrupa Konseyini âdeta uyararak alarma geçmesini, hâkim ve
savcılarla ilgili tedbirlerin yeniden gözden geçirilmesini, HSYKyla
ilgili kanunların ve mevzuatın yeniden gözden geçirilmesini,
HSYKnın devam eden davalara müdahalesinin yasaklanmasını
istiyor.
Aslında, HSYK ve genel olarak yargıyla
ilgili durumumuzu yabancı kaynaklardan değerlendirmeye hiç gerek yok.
Bu tablonun nasıl oluştuğuna bir dikkat etmemiz gerekir. Bu
tablonun bu şekle gelmesindeki en temel neden, hepinizin de bildiği
gibi, AKP ve cemaat birlikteliğinin son yedi, sekiz yıl içerisinde
ülkeye yaşattıklarıdır. Öncelikli neden, Hükûmetin
bağımsız ve tarafsız bir yargı inşasından
daha çok, 17 ve 25 Aralık, MİT tırları, MİT
Müsteşarının gözaltına alınma girişimi gibi, yol
kazalarına uğraması korkusunu referans alması nedeniyle
hareket etmesidir. Tam burada şunu belirtmek isterim ki: Devlet
örgütlenmesi içerisinde, hele hele yargıda ayrı bir hiyerarşi ve
örgütlenme kabul edilemez. Böyle bir yapılanma adil ve etkin hukuki
prosedürlerle süratle tasfiye edilmelidir. Hiç kimse, 2007-2014
yılları arasında yargı eliyle işlenen hukuk
cinayetlerini görmezden gelip tüm o yaşananlar olmamış gibi
davranamaz. Rol alanlar, hangi meslek ve statüde olursa olsun o dönemki
eylemlerinin hukuki ve tabii ki siyasi hesabını vermelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAN CİHANER (Devamla) - Bu süreçte rol
alanlardan, gazeteci de olsa, siyasetçi de olsa, yargı mensubu da olsa
kahraman yaratılamaz. Aslında karşı karşıya
kaldığımız sorunu çözebilecek yeterli deneyime sahibiz,
yeter ki birbirimize güvenelim ve sahiden çözümden yana birtakım
adımlar atmaya, birbirimizi dinlemeye çalışalım.
Teşekkür ederim, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Cihaner.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına konuşmacıları kürsüye davet edeceğim.
Birinci konuşmacı Aydın Milletvekili
Sayın Deniz Depboylu.
Sayın Depboylu, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sizin süreniz on yedi dakika.
MHP GRUBU ADINA DENİZ DEPBOYLU (Aydın)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; merkezi yönetim
bütçe kanunu tasarısı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı bütçesi hakkında grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli vekiller, aile toplumun en küçük
yapı taşını oluşturduğu için ailedeki
sıkıntılar topluma, toplumdaki sıkıntılar aileye
yansır. Sağlıklı toplumu sağlıklı aileler
oluşturur. Tarihimiz iyice incelenirse Türk ailesinin dirlik ve düzenlik
içinde olduğu devrelerde devlet de dirlik ve düzenlik içindedir. Bu
bakımdan, törelerimizde aile, ülke, devlet ve millet
kavramları iç içe bir manzara gösterir. Aile demek, bir noktada, düzen
demektir. Anayasanın 41inci maddesinde ailenin korunmasıyla ilgili
olarak gerekli tedbirleri almak üzere teşkilat kurmak devletin görevi
olarak belirlenmiştir. 2011 yılında yayımlanan 633
sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle ailenin
bütünlüğünün korunması, aile yapısının ve
değerlerinin korunması, aile yapısını ve
değerlerini tehdit eden sorunların ve bu sorunlara yol açan
faktörlerin tespit edilmesi, bu sorunlara karşı çözüm önerilerinin
geliştirilmesi, aile içi şiddet ve istismar, töre cinayetleri,
intihar ve benzeri sorunların önlenmesi gibi görevler Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığına verilmiştir. Ancak,
icraatlarına baktığımızda, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına sadece yardım götüren bir bakanlık olarak
bakılmakta, bu da Bakanlığın asıl görmesi
gerektiği konuların önüne geçmektedir. Dolayısıyla, bu
Bakanlığımıza sosyal bir fon gibi bakmak,
Bakanlığı da sosyal bir fon gibi idare etmek geleceğimiz
adına yapılan en büyük yanlışlardan biri olacaktır.
Bir sosyal sözleşme olarak bütçenin önemi kamu
kaynaklarının nasıl toplandığı ve nereye
harcandığıyla ilgilidir ancak aynı şekilde bunun kadar
önemi olan konu bu bütçenin nereye, nasıl harcandığı, ne
tür hizmetler verildiğiyle ilgilenmemiz gerektiğini de ortaya
koymaktadır. Bu anlayış ve düşünceyle, ben, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının ne harcadığından
çok, harcadıklarıyla neler yapabildiğinin
değerlendirilmesini yapacağım. Sonuçta, ayrılan bütçenin
gerçekleştirilen icraatlarla hak edilmiş olup olmadığının
değerlendirilmesini de, yüce Meclisimizin ve yüce Türk milletinin
takdirine bırakacağım.
Bakanlığın strateji planında yer
alan hedef ve göstergelerin ölçülebilirlik kriteri açısından
yapılan değerlendirmesinde, birçok hedefin ölçülebilirlik kriterini
sağlayamadığı görülmüştür. Ben bu hedefleri ele alarak
hedeflerin gerçekleştirilmesinde ne derecede başarılı
olunduğu ölçülmüş ve kamuoyuyla paylaşılmış
verilerle değerlendirmek istiyorum.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının strateji planında aldığı
hedeflerden biri, ailenin yapısını güçlendirmek. İntiharla
ilgili çalışma planlanmış. Peki, bu
çalışmaların sonucu ne var? Kriterler olarak hiçbir şey
görünmüyor. Ben size bilgi vereyim: İntihar oranı 2001
yılında 2.584 iken 2014 yılında 3.065 olmuş;
artmış. Uçucu ve uyuşturucu madde kullanım oranı 2008
yılında 19.627 iken 2014 yılında 45.913 olmuş; yüzde
233ün üstünde 234e varan bir artış gözlenmiş. Uyuşturucu
ve uçucu madde kullanma yaşı 10 yaşa kadar düşmüş.
Boşanma sayısı 2001 yılında 90.994 iken 2014
yılında 130.913 olmuş; boşanmalarla ilgili olarak
söylenecek çok söz var.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın
Sema Ramazanoğluna konuyla ilgili bir sözlü soru önergesi yönelttim.
14/12/2015 tarihinde Başkanlık makamına sunduğum önergeyi
15/12/2015 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurulda sözlü olarak
cevapladığı ve yine 22/01/2016 tarihinde şahsıma da
yazılı olarak ilettiği için kendisine teşekkür ediyorum. Ne
yazık ki diğer bakanlarımıza aynı zamanda
sunduğum soru önergeleriyle ilgili hiçbir gelişme yok.
Sayın Bakana, hızla artan boşanma
davaları dikkate alındığında sorunun çözümüne yönelik
bir çalışma yapılmış ise bu çalışmanın
nerede, hangi bölgelerde, kimlerle, hangi tarihlerde
yapıldığını sormuştum. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı tarafından bana iletilen bilgiye göre 2009-2011
yılları arasında Aile Eğitim Programı
hazırlanmış, bu programın nerelerde, kaç kişiye
ulaştığının bilgisi yok. Evlilik öncesi eğitim
programlarından bahsedilmiş, uygulama yerleri ve kaç kişiye
verildiği net olarak belirtilmemiş. 2012 yılında Ankara,
Burdur, İzmir, Kırıkkale, Karabük gibi iller pilot il
seçilmiş, 450 çifte altı ila yirmi saat danışmanlık
hizmeti verilmiş. Ne kadar yetersiz bir çalışma olduğu
sayısal verisinden belli. Zamanında işin başına o
işin ehli olan kişiyi atayamayan Hükûmetin göreve getirdiği Aile
Bakanı hızla artan boşanma sebeplerini kadınların
börek yapamamasına bağlıyorsa ortaya çıkan sonuçlara da
şaşırmamak lazım.
Terk ve buluntu çocuklarla ilgili de
çalışma hedeflemişsiniz. Bunlar gerçekten çok önemli, bizim,
devlet olarak bakmakla yükümlü olduğumuz çocuklar ama bir de kayıp
çocuklarımız var, bunların aileleri de mağdur. Bu aileler
de çalışma kapsamına girmek zorunda, bu konuyla ilgili bir
çalışma hiç hedeflenmemiş. Biz bu konuyla ilgili
araştırma önergesi sunduk ama maalesef AKP sıralarındaki
vekil arkadaşlarımız bunu gerekli bulup onaylamadılar. Ben
bu verileri sizlerle tekrar paylaşıyor ve takdirinize sunuyorum,
lütfen bir kez daha düşünün ve kayıp çocuklarımızla ilgili
çalışma yapma konusunda önergelerimize destek verin.
Türkiye İstatistik Kurumunun 2008-2011
verilerine göre kayıp çocuk sayısı 27 binden fazla. 2008-2012
yılları arasında toplam 40.220 kişi kayıp çocuk
ilanı vermiş. 2008-2011 yılları arasında toplamda
5.724 çocuk bulunabilmiş. İçişleri
Bakanlığının verilerine göre 15.900 çocuk kayıp,
Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneğinin verilerine
göre 30 bin. Türkiye İstatistik Kurumunun verdiği bilgiye göre 2012
yılı, 12.474le en fazla çocuk kayıp ilanı verilmiş
yıl gözüküyor, bulunan çocuk sayısı ise verilen rakamın çok
daha altında. Emniyet Müdürlüğüne kayıp olarak kayıp
başvurusu yapılan çocuk sayısı artışta. 2008de
yapılan kayıp başvurusu sayısı 4.517 iken 2012de bu
sayı 12.474; bu, 2008den 2011e yüzde 123 artış göstermiş,
bununla da kalmıyor, devam ediyor.
Ayrıca, doğu illerimizde bir buçuk
yılda 10 ilden 48i kız 181 çocuğun kayıp olduğu
bilgisi veriliyor.
Yine, Suriyeli mülteci ailelerden 100 çocuk
kayıp bildirisi var. Bunlar çok önemli veriler.
Başka bir hedefinizi ele alacağım,
kadına yönelik şiddet oranı. Bunu çok konuştuk, yüzde 1.400
arttı.
Çocuğa yönelik şiddet oranı, 2010
yılında 76.428, 2014 yılında 131.172, yüzde 171in üzerinde
artmış.
Çalışan çocuk oranı, 1999da 6.099,
2012de 8.397, yüzde 137nin üstünde bir artış var.
Çocuk evlilik oranı diye belirtmişsiniz,
ben bunları çocuk, evlilik onları bile
bağdaştırmakta, artık sözel ifade etmekte sakınca
görüyorum. 2002 yılında 37.263, 2012de 40.428 görünüyor. Arkadaşlar,
bu sayı 16 yaş üstünde resmî nikâhla yapılmış
evliliklerin bildirisidir. Bu ülkede, ülkemizde 180 bine yaklaşan daha
küçük yaşta imam nikâhıyla evlendirilmiş genç
kızlarımızın, küçük kızlarımızın
olduğunu bildirmek istiyorum.
Çocuk hükümlü oranı, 2004 yılında
1.319, 2013 yılında 6.132, yüzde 464ten fazla bir artış
var.
Kanunla ihtilafa düşen çocuk oranı, 2010
yılında 83.393, 2014 yılında 117.486, yüzde 140
oranında artmış.
Kadına yönelik istismar, 2010da 304, 2014te
5.118, yüzde 1.683 oranında artmış.
Yaşlıya yönelik istismar, 2010
yılında 12 bildirim var, 2014te 720. Küçümsemeyin,
yaşlılara saygımızın büyük olduğu bir töreye
sahibiz, bu artıyorsa dikkate alınması gerekiyor demektir.
Engellilere yönelik istismar oranı, 2010
yılında 42 iken 2014te 1.028e yükselmiş.
Yine, yaşlılarda yaşam memnuniyeti
hedef alınmış, sonuca bakıyoruz: 2003 yılında
yaşlıların yüzde 6,56sı mutsuz iken 2014 yılında
oran yüzde 13,27ye yükselmiş.
Toplumda sosyal ve ekonomik eşitsizliği
gidermek gibi bir hedefiniz var. Bugün, Türkiyedeki servetin yüzde 50sinin
yine nüfusun yüzde 1ine ait olduğunu düşünürsek bunu nasıl
başaracaksınız, ben bunu öğrenmek istiyorum.
TÜİK verilerine göre kadınlarda,
erkeklerde, yaşlılarda mutsuzluk ve umutsuzluk duyguları giderek
daha da artıyor.
Şehit yakınları ve gazilerin haklarının
korunmasına, fırsat ve imkânlardan eşit şekilde
yararlanmasına ilişkin toplumsal bilinci yükseltmek hedefi
koymuşsunuz. İyi yapmışsınız da, dikkatinizden
kaçan önemli bir husus var. Milletimizin, toplumun şehit ve gazileriyle
ilgili bilinçaltısı zaten çok yüksek. Bilinç yükseltme konusunda
sizin kendi içinizde yapmanız gereken çalışmalar var. (MHP
sıralarından alkışlar) Anayasanın Sosyal Güvenlik
Bakımından Özel Olarak Korunması Gerekenler başlığı
altındaki 61inci maddesinde: Devlet, harp ve vazife şehitlerinin
dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine
yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. hükmü bulunmaktadır.
Askerlerimiz yan gelip yatarken değil, vatanın bölünmezliği,
devlet ve millet için canını ortaya koyarken yaralanıyor ya da
şehit düşüyor. Şehitlerimizin aileleri bize onlardan
kalmış emanettir, anne ve baba maaşlarının asgari
ücret seviyesine çıkartılması gerekmektedir. Anayasal sorumluluk
olan askerlik hizmetini yaparken malul olan, harp ve vazife malullerinin tamamının
ortez ve protezlerinin katkı katılım payı ve fark
alınmaksızın karşılanması anayasal
zorunluluğun yanında vicdani bir görevdir.
Özürlü araç kullanımında, sağ
ayağından özürlü malul gazilerimizle engel oranı yüzde 90 ve
üzeri olan gazilerimiz istifade etmekte olup, bu durum gazilerimiz
arasında eşitsizliğe sebep olmaktadır. Yapılacak
düzenlemeyle malul gazilerimize ve şehit ailelerine pozitif
ayrımcılık yapılarak vergi avantajı sağlanmalı,
ayrım yapılmadan tüm harp ve vazife malulleriyle şehit ailelerine
araç alımında ÖTV muafiyeti uygulanmalıdır. Maliyetlerinden
dolayı çalışma ortamında sıkıntı çeken
gazilerimiz yaşlılık aylığı almak için zor
şartlarda çalışmaktadır. Bir kısım gazimiz,
engellilere sağlanan haklardan istifade edenler, 3.600 prim sayısıyla
yaşlılık aylığı almaktayken, diğer
gazilerimiz bundan yararlanamamakta, mağdurdurlar. Muharip gazilere
şeref aylığı bağlanıyor ama sosyal güvencesi
olana 617.064 lira, sosyal güvencesi olmayana da 1.224 lira ödeniyor.
Sayın vekiller, verilen şeref aylığıdır,
sosyal güvenceye ait bir maaş olmayıp, savaş meydanlarında
bu ülkeye hizmet için canını ortaya koyan vatan
evlatlarının gazilik ödülüdür. Ayrıca, Kore Savaşı ve
Kıbrıs Barış Harekatına katılan muharip gaziler
onca yıl geçmesine rağmen madalya sahibi bile
olamamışlardır.
Yine, askerlik görevini yaparken, teröristlerle
mücadele görevinde canını ortaya koyarken veya asker
arkadaşlarını korumak için nöbet tutarken kalp krizi geçirerek,
kaza geçirerek ya da yaşam şartları sebebiyle ağır
hastalık geçirerek hayatını kaybeden asker ve polislerimiz var.
Uluderede ölenleri şehit kabul ediyorsunuz, bu askerlerimizi,
gazilerimizi şehit saymıyorsunuz.
Milletimiz hiçbir zaman şehitlerini kelle
olarak görmemiş, nitelendirmemiştir. Düzeltilmesi gereken toplum bilinci
değil, sizin hatalı ve adil olmayan
uygulamalarınızdır. Teröristlerle masaya oturmaktan, çözüm
süreci diye adlandırdığınız ihanet ve çözülme
sürecinden tamamen vazgeçerek, gazi ve şehitlerimizin uğruna kendini
feda ettiği vatanımızın, milletimizin bölünmezliğine
ve millî değerlerimize sahip çıkmanız gerekmektedir.
Yine, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının bir projesine daha değinmek istiyorum:
Aile Sosyal Destek Programı. Bu program, 61inci Hükûmet Programında
yer aldığı şekliyle, sosyal destek sisteminde önemli
değişikliklere ve yeniliklere gidilerek sosyal destek
uygulamalarının bireysel ihtiyaçlara aile içerisinde
karşılık verme anlayışı içinde daha adil bir
yapı oluşturulmasını hedeflemiş ve Hükûmet
programınızda ayrıntılı bir hedef listesi
yazmışsınız. 62nci Hükûmet Programınıza
bakıyoruz, sosyal destek ve hizmet alanında Aile ve Sosyal Destek
Programı yine var ama tanımı biraz değişmiş.
64üncü Hükûmet Programınıza bakıyoruz, Aile ve Sosyal Destek
Programı yine değişen bir tanımla tekrar edilmiş, yine
var. Görüldüğü üzere, Aile Sosyal Destek Programı her hükûmet
programında farklı şekillerde ele alınmış. AKP
hükûmetlerinin bu konuda kafasının karışık
olduğunu düşünmekteyim. Bu çerçevede, yıl 2016, hâlen
Bakanlık Aile Sosyal Destek Programı modelini
hazırlayıcı, uygulayıcı bir rol üstlenmiş ancak
şu ana kadar gerçekçi politikalar üretilememiş olması nedeniyle
bu hususta ciddi bir yol da alınamamış. Yani, Aile Sosyal Destek
Programı adına ortaya konmuş küçük bir pilot uygulama
dışında hiçbir şey yok.
Bu bağlamda, söz konusu programı
yaygınlaştırarak sürdürülebilmesi için sosyal hizmet, psikoloji,
sosyoloji, psikolojik danışmanlık, rehberlik ile aile ve
tüketici bilimleri bölümlerinden lisans düzeyinde mezun olması
şartıyla mesleğe alınan elemanların personel hizmet
alımı yöntemiyle istihdamı için Maliye
Bakanlığınca vize işlemi tamamlanmış olup, bütçe
ve ihaleye ilişkin çalışmaların da hâlen devam ettiği
anlaşılmaktadır. Ancak, Aile Sosyal Destek Programı modeli
çerçevesinde görev alacak görevliler için ihale yoluyla hizmet alımı
yapılması öncelikle Anayasa ve yasalarımıza
aykırıdır ki önceki Hükûmetiniz de aynı şeyi
yapmış, Bakanlığa bu yolla görevli almıştır.
Şöyle ki: Anayasamızın 128inci
maddesinde Devletin yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu
görevlileri eliyle görülür. şeklindedir. Kaldı ki Hükûmet bir yandan
kamuda istihdam edilen ve işçi olarak çalışan, taşeron işçi
olarak çalışanları kadroya alacağına dair söz veriyor,
bir yandan da yeni ihaleler açıyor; bu, bir tezatlıktır, bunun
dikkate alınmasını takdirinize sunuyorum. Mevcut Anayasa ve
kanunlar çerçevesinde bu proje kapsamında alınacak mezunların
kadrolu olarak işe alınması gerekmektedir. Madem
taşeronluğa karşısınız, madem bunu seçim
sırasında, yapacağınıza dair milletimize söz verdiniz,
o zaman bu sözünüzün arkasında durun, yeni taşeron sistemler
geliştirmeyin, işçi ve memurları kadrolu olarak
bakanlıklara veya gerekli kurumlara alın ki biz de, milletimiz de
sözünüze güvenebilsin.
Bütün bu değerlendirmelerimi takdirinize
sunuyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Depboylu.
Şimdi, ikinci konuşmacı Samsun
Milletvekili Sayın Erhan Usta. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Usta, sizin de süreniz on yedi dakika.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kalkınma Bakanlığı bütçesi üzerinde
görüşlerimi ifade edeceğim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, iktisatçılar da, planlamacılar
da -bugün burada çok planlamacı var- bilirler ki, büyüme konusunda
verimlilik son derece önemlidir. Büyümeyi hem açıklarken hem de büyümeyi
artırmak için ekonomide verimliliğe bakılır; biz de bunu
hesaben toplam faktör verimliliği şeklinde ifade ederiz, bütün
literatürde bu şekildedir ve bunun üzerinden hedefler koyulur. Bu toplam
faktör verimliliği dediğimiz şey artık olarak hesap edilir
ama kendisi büyümeyi tamamen belirleyici bir unsurdur. Hesaben artık
olması çok da önemli değildir.
Şimdi, Peki, nedir bu toplam faktör
verimliliği? Bunu etkileyen unsurlar nelerdir? dediğimizde,
bunlardan bir tanesi, kamu yönetimidir. Yani kamuyu nasıl
yönettiğiniz, ne şekilde yönettiğiniz, sizin, ülkenizin
büyümesini etkileyen bir husustur. Mesela, diğer faktör, iş gücünün
niteliğidir. Diğeri, hukuk sistemidir, hukuka uyulmadır. Eğer
bir ülkede hukuka uyulmuyorsa, burada toplam faktör verimliliği üzerinden
büyümeye olumlu bir etki gelmez; örneğin, bir ülkede
Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin kararını
tanımıyorum. dediği bir ortamda toplam faktör
verimliliğinden -emin olun- büyümeye negatif bir etki gelecektir; birazdan
bunun rakamlarını size vereceğim. Mesela, mahkemelerin
tarafsızlığıdır,
bağımsızlığıdır. Yani, bir ülkede
mahkemelerin bağımlı olduğu veya taraflı olduğu konusunda
bir algı varsa, ne olup olmadığının bile bir önemi
yok, bu algı yalnız başına sizin büyümenizi ve ekonominizin
gelişmesini, kalkınmasını etkileyecek bir husustur.
İş ortamı
İş
ortamının yatırımcı dostu olup olmaması; iş
dünyasında kayırmacılık yapıp yapmamanız; benim
adamım, benim sanayicim, benim olmayan sanayicim şeklinde bir
ayrım içerisine girmeniz yine ciddi ölçüde sizin verimliliğinizi ve
büyümenizi etkileyecektir.
Yolsuzluk meselesi, bakın, yani çok önemli bir
konudur. Türkiye, maalesef, sadece 2013 yılında küresel yolsuzluk
endeksinde 53üncü sıradayken, 2015te 13 basamak birden kötüleşerek
66ncı sıraya gelmiştir. İşte, bu, sizin ülkedeki
büyümenizi, ülkenin gelişmesini, kalkınmasını,
dolayısıyla vatandaşın ekmeğini, işsiz
insanın iş bulmasını etkileyecek önemli bir unsurdur.
Diğeri nedir? Kayıt
dışılıktır. Ekonomideki kayıt
dışılığın boyutu belli, çok fazla üzerinde
durmaya gerek yok. Maliye Bakanlığı bütçesinde bunu ayrıca
konuşacağım.
Güven ve istikrar, öngörülebilirlik
Bakın,
şubat ayında Türkiyede ekonomi güven endeksi yüzde 14,8 küçüldü
arkadaşlar, bir ayda yüzde 15e yakın sizin ekonominize olan güven
küçülüyor, düşüyor. Şimdi, böyle bir ülkede siz nereden büyüme
bekleyeceksiniz, nereden verimlilik bekleyeceksiniz? Zaten olmuyor. Bunun
altında ne var? Tüketici güveni düşmüş, reel kesim güveni
düşmüş, hizmet sektörü güveni düşmüş, perakende ticaret
güveni düşmüş, inşaat sektörünün güveni düşmüş.
İşte, bütün bunlardan sonra şöyle bir
baktığımızda, peki, bunların hepsinin ismine ne
demiştik? Toplam faktör verimliliği. Toplam faktör
verimliliğinin Türkiye ekonomisi büyümesine katkısı ne
olmuştur? diye baktığımızda -bu, Planlamanın
rakamıdır, şimdiki ismiyle Kalkınma
Bakanlığının- 2007-2014 döneminde toplam faktör
verimliliğinin büyümeye katkısı eksi 0,6dır yani bu
dönemde Türkiye eğer toplam faktör verimliliğinden hiçbir olumsuz
etki gelmeseydi 0,6 puan ortalama daha fazla büyüyecekti. Buradan ortalama 1
puan ekstra bekleniyordu. O gelmiş olsaydı bugünkü seviyesinden
ortalama her yıl 1,5 puan fazla büyüyecekti. Bu da insanlara iş,
aş, ekmek demekti, insanların gelirinin artması demekti fakat
işte az önceki saydığımız hukuk sisteminden kayıt
dışılığa kadar, iş ortamından
yolsuzluğa kadar buralardaki kötüleşmeyle maalesef bunların
Türkiye büyümesi üzerinde çok olumsuz etkisi olmuştur.
Şimdi, bugün Kalkınma
Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşuyoruz. Kalkınma
Bakanımız da burada. Madem onu konuşuyoruz, kötü kamu yönetimine
küçük bir örnek vermek istiyorum. Devlet Planlama Teşkilatı,
altmış yıllık bir kurum kapatıldı 2011
yılında. Şimdi, hiç kimse vicdanını rahatlatmak için
Efendim, DPT kapatılmadı, ismi değiştirildi,
bakanlığa dönüştürüldü. filan demesin bana. Devlet Planlama
Teşkilatı kapatılmıştır, onun mirasını
yiyen bir Kalkınma Bakanlığı vardır bugün. Devlet
Planlama Teşkilatının fonksiyonlarını Kalkınma
Bakanlığı bugün kısmen sürdürmektedir ama o şu anda
eski alışkanlıklarla gidiyor, bir süre sonra sürdüremeyecektir
çünkü statüsü ciddi şekilde değişmiştir.
Şimdi, nasıl oldu, nasıl
kapatıldı? 2011 yılındaki kanun hükmünde kararnamelerle.
Bir zamanlar anayasal kurum olan, fonksiyonları Anayasada geçen kurum,
şu Meclise hiç gelmeden alınan bir yetkiyle 2 bürokrat
tarafından kapatıldı arkadaşlar. Yani işte kötü kamu
yönetimine örnek. Bakın, Türkiye bunun
sıkıntılarını önümüzdeki dönemde çok daha fazla
yaşayacak. İşte, o yüzden 2007 sonrasında
Bakın ben,
genelde konuşmalarımda 2007-2008e kadar olan dönemle sonrası
dönemi ayırt ederek konuşurum. Yani özellikle 2007-2008
sonrasında Türkiye olağanüstü kötü yönetildi ve Türkiyedeki bütün
göstergeler o şekilde kötüye gitti. Şimdi, Planlama olayı bu
şekilde. İnşallah Hükûmet şu basireti en azından
gösterir diye ümit ediyorum: Devlet Planlama Teşkilatının bir an
evvel yeniden kurulması, eski fonksiyonlarıyla hatta daha güçlü bir
şekilde kurulması gerekir.
Şimdi, kamu maliyesiyle -az önce de ifade ettim-
mücadelede Türkiye önemli başarılar göstermiştir ve bunun ilk
adımları, ilk nüveleri de 1999 yılında
atılmıştır, o zamanki DSP-MHP-ANAP Hükûmetinde sosyal
güvenlik reformuyla atılmıştır. Ondan sonra da yapılan
yapısal reformlarla ve devam ettirilen programlarla kamu maliyesinde güçlü
bir yapı oluşturulmuştur, bu da ta ki 2007, 2008e kadar.
Sonrasında da, burada da ciddi ölçüde bozulmuştur. 2009
yılında, bakın, daha önceden sıfırlanan bütçe açıkları
bir yılda yüzde 5,6ya fırlamıştır çünkü meseleler yapısal
olarak sonraki dönemde çözülememiştir. Maliye Bakanlığı
bütçesinde bunun detaylarını konuşacağız.
Şimdi, aslında ben bambaşka bir
konuşma düşünüyordum fakat bu bütçe süreci burada başladı.
Sayın Başbakanın konuşmasından başlayarak bütün
AKPli vekiller veya bakanlar geldiler burada Efendim 2002de şöyleydi,
2002de böyleydi, şimdi şöyle oldu, böyle oldu. Biz bu millete ne
verebiliriz yani neleri birlikte şurada Meclis olarak yapabiliriz? ben
bunu konuşmayı arzu ediyordum bir teknisyen olarak. Fakat maalesef
elimizden bu imkân alındı. Niye? Şimdi, madem siz, 2002yle
mukayeseler yapıyorsunuz, biraz da biz yapalım; ne olmuş? Yani
AKPli on üç yılla
Hatta öyle de yapmayalım, bu bir yıl
üzerinden mukayeseler çoğu zaman yanlış ve
yanıltıcı olur. AKPli on üç yılları ve AKP öncesi on
üç yılları, genelde, ben bu konuşmamda sizlere mukayese etmeye
çalışacağım. Fakat AKPli Başbakan, Sayın
Başbakan başta olmak üzere bütün bakanlar bunun AKPnin 14üncü
bütçesi olduğunu unutmuşlardır. Hep oraya, hep oraya, 2003te
onu anlattın, 2004te anlattın, 2015te anlattın, şimdi
2016 bütçesinde tekrar onları anlatmanın ve bunları yaparken de hiçbir
karşılaştırmada, hiçbir ilke tanımadan
Bakın, şimdi,
size bir örnek vereyim: Sayın Başbakan konuşma metninin 19uncu
sayfasında -bunu sözlü olarak da söyledi- bir mukayese veriyor:
Türkiye'nin, işte, önceki büyümesi ve şimdiki büyümesi. Türkiye ekonomisi
1993-2002 yılları arasında ortalama yüzde 3 büyüdü, bizim on
dört yıllık dönemimizde yüzde 4,7 büyüdü.
Sayın Başbakana ben soruyorum,
Kalkınma Bakanlığının mutlaka o konuşma metninde
dahli vardır: Niye 1993-2002? Yani sadece 2002 söylense -hani hep öyle
söylüyorsunuz ya- onu anlarım. Tabii, 2002yi söylese ne diyecek? Çünkü
2002de yüzde 6,2 büyüyen bir Türkiye ekonomisi teslim aldılar. E, bunu
söylese olmayacak. Şimdi yüzde 3e düşürmesi lazım, yani
şimdi yüzde 3e düşen bir ekonomi var. (MHP sıralarından
alkışlar) E, ne söyleyeyim? Ya, hiç olmazsa
Hep, ben, diyorum ki
Türkiye'nin bir dönemi, daha doğrusu bir ülkenin bir on yılıyla
öbür on yılı mukayese edilemez. Bir maratondur bu ülkelerin
hayatında. Nasıldır? Şimdi, bir maratonda, işte,
arazinin düz olan yerleri vardır, arazinin bataklık olan yerleri
vardır, arazinin, efendim, yokuş olan yerleri vardır,
inişli olan yerler vardır.
Şimdi, 1990lı yıllar gelişmekte
olan ülkeler açısından kötü yıllardır, zor
yıllardır -bütün dünya için, Çininden Hindistanına, Güney
Afrikasından Brezilyasına, Arjantinine kadar- çünkü küresel
sermaye buralara akmıyor, gelişmiş ekonomilere akıyor. O
yüzden ne yapacağız? Ben, bataklıkta kendi emsallerimle
performansıma bakacağım. Düz yere geçtiğimde yine kendi
emsallerime bakacağım. Sayın Başbakan bunu
yapmadığı gibi
Yani bir miktar ilke olması lazım bir
şeyde. Hiç olmazsa 2002
Niye 1993-2002? Oradan dokuz yıl
alıyorsun kendi on dört yılınla mukayese ediyorsun. Niye? Çünkü 1990
yılında yüzde 9,3lük bir büyüme var, onu katmayacak aklı
sıra. Efendim, 1992 yılında yüzde 6 büyüyen bir Türkiye ekonomisi
var, onu katmayacak.
Ben, Sayın Başbakanın yerinde olsam,
bu konuşma metnini hazırlayan bütün bürokratları ve
bakanları görevden alırım. Yani beni bu kadar zora
düşürecek bir işi yapan hiç kimseye tahammül etmem. Hâlbuki bunu
yapmaya ihtiyacı yok. Yani illa ki bir şey yapacaksan yine senin bir
miktar daha performansını iyi gösterebilecek başka şey
bulabilirsin. Bu kadar ilkesiz bir mukayeseyi ben bugüne kadar hiç
yaşamadım. Gelin, daha ilkeli bir mukayese yapalım, ben bunu
daha önce yaptım.
Şimdi, 1990-2002; AKP öncesi on üç yıl ve
AKP sonrası on üç yıl
Türkiye'nin performansı ne olmuş,
gelişmekte olan ülkelerin performansı ne olmuş? Esas mukayese
budur, buna bakmamız lazım. AKP öncesi on üç yılda Türkiye ekonomisi
ortalamada gelişmekte olan ülkelerin sadece 0,3-0,4 altında
büyümüş yani hemen hemen benzer büyüme. Ama büyüme oranı düşük,
rakamı da verebilirim: 3,5a 3,9. Ama sonrasında, AKPli on dört
yılda Türkiye ekonomisiyle gelişmekte olan ülkelerin büyüme
farkı 1,5e çıkmış. Yani 0,3-0,4
altındaymışız, 1,5 altında kalmışız.
Şimdi, eğer performansınızı ölçmek istiyorsanız
buna bakacaksınız. Bu, dolayısıyla, kötü bir
performanstır.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Batırılan
bankaların ödenen paralarını da koyalım onun üzerine.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Kişi
başına geliri de karşılaştırırsanız.
ERHAN USTA (Devamla) Kişi başına
geliri de, aynen, onu da söyleyeceğim. Çok güzel söylediniz, yani bu kadar
güzel pas olur.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Hortumlanan
bankaların paralarını da koyalım Sayın Usta.
ERHAN USTA (Devamla) Kişi başı
gelirde; 2002 yılında Türkiyenin kişi başı geliri,
gelişmekte olan ülkeler ortalaması kişi başı gelirinin
2,3 katıymış.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Rakam verin.
ERHAN USTA (Devamla) Rakam vermeye gerek yok.
Bunlar böyle bakılır, bütün literatür de bu şekildedir,
uluslararası bütün dokümanları açın, bu şekildedir.
Başbakan şimdi, AB ülkeleriyle veriyor ya.
MURAT DEMİR (Kastamonu) O günleri bırak,
o günleri geç sen.
ERHAN USTA (Devamla) 2,3 katıdır
gelişmekte olan ülkelerin. Şimdi kaç katı? 1,9 katı.
Getirebilmiş misin? Performans bu. Gelişmekte olan ülkeler
performansı senin performansını
Almış başını
gitmiş.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Rakam ver, rakam.
ERHAN USTA (Devamla) Bu işler dolar
rakamlarıyla, bu işe, elli yıl geriye, dolarla filan
bakamazsın, bu iş budur, emsallerle bakarsın. Emsallerle
baktığın zaman, kötü gidiyor. İşte, kendi rakamına
baktığın zaman, kötü gidiyor, bir yerden 93 al, bir yerden, ne
derler, 1923 al, bir yerden bilmem neyi al
Böyle mukayese olur mu ya?
Başbakana yakışır mı bu?
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Bir rakam ver, rakam.
ERHAN USTA (Devamla) Sayın Başbakan
diyor ki: Biz sözümüzü tutarız. Bakalım tutmuş mu? Ben burada
yüce milletime sesleniyorum: Bu millete 2011 yılında o günün
Başbakanı -ha, bugünkü Başbakan reddimiras yapıyorsa onu
bilmem ama- dedi ki: Ey vatandaşım, 2015 yılında size 14
bin dolar kişi başı gelir vadediyorum. Başka ne dedi? 1
trilyon 76 milyar dolar millî gelir vadediyorum. dedi. 2015 yılı
için 2011 yılında verilen sözler. Hani, Biz sözümüzü tutarız.
diyorlar ya. İhracat için 201 milyar dolar ihracatımız olacak,
enflasyon 5e düşecek, işsizlik oranı 7,9a düşecek.
dediler. Şimdi ne olmuş, 2015 yılı? Şapka düştü,
kel göründü. GSYH 1,076 demiş 722 milyar dolar, o da daha tahmin, tutup
tutmayacağı belli değil, yıl bitmek üzere. 354 milyar dolar
hedefinin, sözünün altında kalmış bir AKP Hükûmeti var. Kişi
başı gelir 14 bin dolar demiş, şu anda 9.286 dolar olarak
tahmin ediliyor, tutup tutmayacağı belli değil, 5 bin dolar
altında kalmış. İhracat, 201 milyar dolar denilmiş,
143,9 milyar dolar.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Kutularda kaldı
onlar!
ERHAN USTA (Devamla) - 57 milyar dolar ihracat
hedefi. Ha, bunlar söz. Yani bunlar, artık
KAMİL AYDIN (Erzurum) Kasalarda ve kutularda
kaldı onlar!
ERHAN USTA (Devamla) - Sözü tutup
tutmadığını ben milletin takdirine bırakıyorum.
5 enflasyon demişsin 8,8 enflasyon olmuş;
7,9 -bunlarla oy alınıyor- demişsin 10,2 olmuş. Şimdi,
bunlar, işte hedef
KAMİL AYDIN (Erzurum) Başkanım,
yüzde 50 olur mu hedeften sapma?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Onlar
hedef, söz değil.
ERHAN USTA (Devamla) Sayın Bakan Onlar
hedef, söz değil. diyor. Yahu, sözle hedefin ne şeyi var? Temenniden
bahsetmiyoruz. Bunun üzerinden beyanname yapıyorsun, bunun üzerinden
program açıklıyorsun, milletten oy alıyorsun. Bunlar söz olarak
verildi ve Bunların hepsini tutacağız. denildi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Temenniyle hedefi
karıştırıyorlar. Temennilerini hedef diye koymuşlar.
ERHAN USTA (Devamla) Bu sözü tutmadı,
şimdi sözden vazgeçildiyse onu bilmiyorum ama bu sözünü tutmadıktan
sonra ben bundan sonra hiçbir sözüne inanmam.
Şimdi, gelelim 2015 yılı
performansına. 2015 yılında büyüme tahmini, Hükûmetin şu
andaki tahmini yüzde 4; ilk dokuz ayda yüzde 3,4 büyümüş, IMFnin büyüme
tahmini 3,2. 2015 yılında tüketimin büyümeye katkısı 3,9
puan.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Vekilim, sizin 1
Kasım tahminiz ne oldu; onu da bir söyler misiniz?
ERHAN USTA (Devamla) Şimdi onu
söyleyeceğim.
Tüketimin katkısı 3,9 puan. Bakın,
büyüme 4 tahmin ediliyor -ki 3,5ta kalacak- 3,9unun bunun tüketimden gelmesi
Bu, Türkiyenin arzu ettiği bir büyüme değil Sayın Kalkınma
Bakanı. Bu, Türkiyenin arzu ettiği bir büyüme değil. Zaten
şimdi vakit kalmadı tabii, bunları inşallah diğer
maddelerde ve Maliye Bakanlığı bütçelerinde tek tek
açıklayacağım. Yani siz şimdi kamu tasarrufunu 1 puan
düşüreceksiniz, ondan sonra tasarruf artıracağım
diyeceksin. Özel sektör tasarrufunun artırılmasını hesaben
yazacağız ama kamu tasarrufunu, kendi elimizde olan bütçemizi 1 puan
düşüreceksin.
Yatırımın katkısı 0,8 puan.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Dünya ticaretindeki
daralmayı görmüyor musun?
ERHAN USTA (Devamla) - Dünya ticaretinde daha önceki
yılları hiç konuşmuyoruz değil mi? Dünya ticareti yüzde 15
arttığı zaman ihracatı nominal olarak artırmak,
fiyatlar yüzde 20 arttığı zaman ihracat artışları
kolaydı. İşinize geldiği zaman işinize geldiği
şekilde konuşmayacaksınız.
Şimdi, sadece şu cari açığı
bir açıklayayım. Bakın Cari açık düştü. diyorlar
değil mi? Şimdi, cari açık ne? Millî gelire oranı
5,8miş 2014 yılında, 2015te tahminen 4,4. Kalkınma
Bakanımız iyi dinlesin, birazdan bunlara cevap isteyeceğim
kendisinden. Altın hariç cari açık
Bakın, 5,8 olan cari
açık
Şimdi, altın ticareti cari açık rakamlarında
analiz yapılırken dışarı alınır. Niye? Çünkü
istikrarlı bir kalem değil; kimi zaman fazla, kimi zaman az. Kimi
zaman 15 milyar dolar ihracata çıkmıştır, 2 milyar dolar
ihracata düşmüştür. Altın hariçte ihracata bakarız.
Kalkınma Bakanlığının Orta Vadeli Programında da
bu rakamlar var. Ben Hükûmetin rakamlarından söylüyorum, bu analiz
yanlış bir analiz değil, onu söylemek için söylüyorum.
Altın hariç cari açık 5,3müş 2014te, 2015te 5e düşüyor;
0,3 puan iyileşme var sadece. Şimdi, o headline olanda ne kadar
iyileşme vardı? Güya 1,4. Hep bunun üzerinden bir propaganda
yapılıyor Cari açığı düşürdük. diye.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Düşmüş
işte.
ERHAN USTA (Devamla) Altın hariçte 0,3
düşüş var.
Enerji ithalatı
Enerji fiyatları 50
dolara yakın ortalamada, yani esas fiyatlar 100 dolardan 30 dolara kadar
düştü de Türkiyeye maliyet olarak yaklaşık 46-47 dolar
düştü. Bunun etkisi 1,7; millî gelire oran olarak. Bakın arkadaşlar,
yani 1,7 buradan bir olumlu katkı var; 1,4 altın ticaretinden bir
olumlu katkı var, onları almamız lazım. Aslında,
normalde, baktığınız zaman, altın etkisinden 1,1;
enerji ithalatından 1,7; toplam 2,8 buradan gelen katkıya bakmadan,
Ben sadece o headline rakamdan cari açığı düşürdüm.
dediğiniz zaman bu milleti yanıltırsınız. Piyasalar
yanılmıyor ama piyasalar bunu görüyor, bunu uluslararası
piyasalar da görüyor, diğerleri de görüyor. O yüzden buna rağmen hâlâ
Türkiye'de faizler yüzde 10un üzerinde, o yüzden buna rağmen hâlâ dolar 3
lira ve o yüzden yüzde 14,8 bir ayda sizin Güven Endeksiniz düşüyor. Yani
vatandaşı belki kandırabilirsiniz ama bundan sonra
vatandaşı kandırma imkânı da olmayacak, bunların
hepsini buradan çatır çatır konuşacağız Allahın
izniyle.
Şimdi, dolayısıyla, cari açık
aslında iyileşmemiştir, yüzde 1,4 2015 yılında
kötüleşmiştir -benim vaktim çok az kaldı- enflasyonda tahminler
çok kötüdür; yüzde 5 hedefliyorsun, 6,3 diyorsun daha geçen yıl, 8,8
geliyorsun.
Bu Hükûmetin hiçbir şekilde
inandırıcılığı kalmamıştır,
maalesef Türkiyeye verecek hiçbir şeyi de kalmamıştır. Ama
biz buna rağmen şunu temenni ediyoruz: Gelin, bu ülkeyi ileriye
taşıyacak işleri hep beraber yapalım. Biz bunlara destek
vermeye hazırız çünkü bu millet ekmek bekliyor, millet aş
bekliyor ve suni gündemlerle, rejim tartışmaları, sistem
tartışmalarıyla vakit kaybetmenin hiçbir gereği yoktur.
Ben yüce milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Usta.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına üçüncü
konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Varlı, süreniz on iki dakika.
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe görüşmelerinde GAP, DAP,
KOP bunların üzerinde grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bunların içerisinde hepsi önemli
projeler ama GAP hepsinden daha önemli. 1970li yıllarda sulama ve enerji
amaçlı hayata geçirilmek istenen, o günlerde
kararlaştırılmış, 1989 yılında da Bakanlar
Kurulu kararnamesiyle resmileştirilmiş ve o günden sonra sürekli
takviyelerle, 2010 yılında da bitirilmesi kararlaştırılmış.
Ancak bugüne kadar birçok yatırım yapılmasına rağmen
şu ana kadar GAP projesinde istenilen hedefe
ulaşılamamış. Yani Fırat-Dicle havzasında sulama,
hidroelektrik enerji üretimine yönelik 22 baraj, 17 hidroelektrik santraliyle
1,8 milyon hektar alanda sulama yatırımlarının
yapımı planlanmış ama bunların birçoğu hayatiyete
geçirilememiş.
Yine master plan çerçevesinde bugüne kadar, 2002
yılına kadar 22 katrilyon -o günkü parayla- para harcanmış.
Bu Hükûmet de birçok yatırımlarda bulunmasına rağmen
koymuş olduğu hedefi gerçekleştirememiş. Yani şu ana
kadar GAP projesinde 1,8 milyon hektar alanın sulanması
planlanmışken sadece 474 bin hektar yani yüzde 26sı ancak
hayatiyete geçirilebilmiş. Dolayısıyla, yüzde 74 gibi bir rakam
hâlâ GAP projesinde hayatiyete geçirilememiş.
GAP projesi, çok önemli bir proje dedik çünkü orada
yapılacak her proje o bölgenin insanına, o bölgede yaşayan
insanlara hayat kazandıracak projelerdi; iş bulacak, aş bulacak
projelerdi. Belki başlatmış olduğunuz ihanet süreci noktasında
insanlara iş vererek, aş vererek, o adına çözüm süreci
dediğiniz, barış dediğiniz, o başlatmış
olduğunuz ihanet sürecinin yerine GAP projesini bitirmiş
olsaydınız, gerçekleştirmiş olsaydınız insanlar
bundan çok daha fayda, bölge bundan çok daha fazla fayda elde etmiş
olacaktı.
Değerli arkadaşlar, şimdi, GAP
projesi denilince aklımıza tabii ki GAP projesinin içerisinde
yaşayan insanların temel geçim kaynakları da geliyor. Nedir
bunlar? Bunlardan en önemlisi tarım çünkü Urfa bölgesi, Diyarbakır
bölgesi ve o havzada yaşayan insanlarımızın
uğraştıkları en önemli şey tarım.
Tarımın en önemli sıkıntısı ne? Tarımın
en önemli sıkıntısı girdiler, maliyet girdileri.
Şimdi, burada geçen dönem defalarca dile
getirdim, defalarca konuştum ve bununla ilgili birçok kanun teklifi
verdim, soru önergesi verdim, her defasında reddettiniz ama ta ki 7
Haziran seçimlerinin sonucunda Milliyetçi Hareket Partisinin ısrarla
gübrede KDVnin sıfırlanması noktasında duruşunun oy
getirdiğini görünce, 1 Kasım seçimleri öncesinde siz de böyle bir
düzenleme yaptınız ve gübre fiyatlarındaki KDV oranını
yüzde 18den sıfıra çektiniz. Geç kalınmış ama
doğru bir şey. Bu, çiftçimize yansıdı mı peki?
Çiftçimize yansımadı. Niye yansımadı? Yüzde 18 KDV
Bugün
taban gübresi 20-20, özellikle mısırın taban gübresi 20-20, 1
milyon lira eski parayla yani 1 lira civarında. E, şimdi, bunun yüzde
18 KDVsini düşüp çiftçinin cebine 180 bin lira gibi bir para
kazandırması gerekirken hâlâ aynı fiyattan gübre satış
görüyor yani düşürmüş olduğunuz KDV oranının çiftçiye
hiçbir katkısı olmadı ancak yüzde 5lerde, yüzde 6larda böyle
katkı sağladı. Normalde kaç lira sağlaması
lazımdı? KDVyi yüzde 18 düşürdüğünüz için yüzde 18
katkı sağlaması gerekirken çiftçimizin cebine ancak yüzde 5 gibi
bir katkı sağladı. Bunun sebebi ne? Bunun sebebi devletin
rekabet edecek gücünün olmayışı, tamamen serbest piyasaya
gübrenin teslim edilmiş olması. Sizin döneminizdeki
özelleştirilen gübre fabrikaları, tarım kredi
Ya, Allah aşkına, Sayın Bakan, bu
Hükûmetin en eski Bakanlarındansınız -Kalkınma
Bakanımıza söylüyorum- yani bu tarım kredi ne yapar
kardeşim ya, ne yapar? Ha, diyeceksiniz ki Özelleştirildi.
Diyeceksiniz ki Efendim, bağımsız bir kurum. Tamam da bunu
özelleştirirken hiç mi düşünmediniz? Bu gübre fabrikalarını
özelleştirirken, çiftçinin durumunu hiç mi düşünmediniz bunları
yaparken?
Şimdi, bakın, gübre serbest piyasada 1
lirayken tarım kredi kurumunda 1,2 lira. Allahtan reva mıdır bu
ya, Allahtan reva mıdır! Yani, şimdi, tarım kredi kurumu
çıkıp piyasayı regüle etmesi gerekirken, gübre
fiyatlarını aşağıya çekmesi gerekirken, tarım
kredi kurumunda gübre fiyatları daha yüksek. Niye? Çünkü devlet rekabet
edecek güç vermiyor tarım krediye. Çünkü elindeki gübre
fabrikalarının tamamını ucuz fiyatlarla
yandaşlarının ceplerine indirdi. Ama bugün çiftçi bunun çilesini
çekiyor, bunun ızdırabını yaşıyor. Eğer
devletin rekabet edecek gücü olsa, bugün piyasaya girmiş olsa gübre
fiyatlarında Kardeşim, ben gübreyi 900 bin liradan satıyorum.
dese gübre otomatikman 900 bin liraya düşecek. Ama böyle bir
düşünceleri olmadığı için, çiftçiyi bu manada koruyup
gözetmek gibi bir düşünceleri olmadığı için bunların
hepsini es geçtiler ve dolayısıyla çiftçi şu anda gübrenin
maliyetleri altında inim inim inliyor.
Yine, tarımsal mazot, bakın, dünyanın
en pahalı tarımsal mazotunu tüketiyor Türk çiftçisi, üstelik dünyada
petrol fiyatlarının dip yapmasına rağmen; dip
yapmasına rağmen dünyanın en pahalı tarımsal mazotunu
tüketiyor, tarımsal mazot diyorum, bakın. Ama buna da çözüm yok.
Mavi mazot vereceğiz, ucuz mazot vereceğiz. dediniz, hâlâ ortada
bir şey yok.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Mazot desteği veriyoruz.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Mazot desteği kaç
kuruş, daha dün aldık mazot desteğini ya! Bir dönümün mazotunu
bile vermiyorsunuz Sayın Bakan. Eğer bununla övünüyorsan, bununla
övünme! Bak, ben çiftçiyim, bizzat bu işi yapan bir insanım. Senin
verdiğin mazot desteği bir dönümün mazotu bile değil. Senin
verdiğin gübre desteği 10 dönümün gübresini karşılamaz. (MHP
sıralarından alkışlar) Ben bunların hepsini bilen bir
insanım. Neyle övünüyorsun sen!
Şimdi, bakın, Sayın Bakan, biz
çiftçimizi mazota ve gübreye karşı koruyamazsak, çiftçinin maliyetini
düşüremezsek bu çiftçiyi ayakta tutma şansımız yok.
Eğer bugün Ziraat Bankası kredi vermesin, eğer bugün özel bankalar
ipotek alarak çiftçiye kredi vermesin vallahi de billahi de tillahi de hiçbir
çiftçinin tarlasını ekme şansı yok, bu kadar net
konuşuyorum. Ben bu işin içerisinde bizzat uğraşan bir
kardeşinizim ve cebi yanan, eli yanan bir kardeşinizim.
Değerli arkadaşlar, şimdi gelelim et
fiyatlarına. Bakın, yine, Kalkınma Bakanımız burada.
Az önce Tarım Bakanı da buradaydı ama çıktı o, gitti
herhâlde. Şimdi, eskiden Türkiyede Urfa pazarı ve Antep pazarı
Orta Doğunun en büyük hayvan pazarıydı. Bütün Orta Doğunun
et ihtiyacını, hayvan ihtiyacını biz
karşılardık. Şu anda biz hayvan ithal eder duruma geldik.
Hatta hatta, bunu bırakın, sap saman ithal eder hâle geldik. Yani,
Allahtan reva mıdır bu ya, Allahtan reva mıdır! Yani,
Türkiyenin her şeyi var. Hani demiş ya Yağ var, şeker
var, un var. Helva yapacak adam olmazsa nasıl olacak kardeşim? Hepsi
araya gider, yanar gider onların hepsi. Helva yapacak adam yok
bunları. Bakın, hep çözüm diyorlar, çözümünü de söylüyorum, az önce
gübre fiyatlarında çözümü söylediğim gibi et fiyatlarını
düşürmenin çözümünü de söylüyorum, eğer bilmiyorsanız
yapın, bunu uygulayın: Bakın, Et ve Süt Kurumu
Diyeceksiniz ki
Buralarda revize yapıldı, asgariye düşürdük personeli, bir
kısmını özelleştirdik, sattık. Para etmeyenler elinizde
duruyor, eğer para etmiş olsaydı onları da
satardınız, eğer apartman dikilecek yerlerde olsaydı
onları da satardınız. Şimdi, Et ve Süt Kurumu piyasaya,
rekabete girmiş olsa bu et fiyatları bu kadar yükselmez. Niye? Çünkü,
bakın, elimde bazı şeyle var. Canlı -karkas- hayvan kesim
fiyatını 23 liraya yapıyor Et ve Süt Kurumu ve 27 lira ilâ 29
lira arasında -kıyma ile kuşbaşı- satıyor. Gayet
uygun bir fiyat. Adana Kombinasından bahsediyorum. Bakın, gerçekten
tam kapasiteli çalışsa Adana Kombinası günde 350 tane
büyükbaş hayvan kesebiliyor, günde 2 bin tane küçükbaş hayvan
kesebiliyor. Şu anda kaç tane kesiyor biliyor musunuz? 100 ilâ 120
arasında büyükbaş hayvan, 200 ilâ 250 arasında küçükbaş
hayvan. Şimdi, biz 2 bin koyun kestirmiş olsak -sadece Adana Kombinası
için söylüyorum bunu, Türkiyede bunun gibi belki yüzlerce tesis var- Adana
Kombinası bunu yapmış olsa, piyasaya girmiş olsa
Kardeşim, ben eti 29 liradan, 30 liradan satıyorum. dese, serbest
piyasadaki et kesenler, et satanlar bunu düşürmek zorunda kalmayacak
mı? Keşke bu et fiyatlarının yüksekliğinden çiftçi
para kazanabilse, keşke köylü para kazanabilse, üretici para kazanabilse.
Üretici 23 lirasını alıyor. Gidin, marketlerde 50 liraya kadar
çıkıyor et fiyatı arkadaşlar. Bu parayı kim
kazanıyor? Faiz lobisi diyorsunuz ya, Sayın Cumhurbaşkanı
faiz lobisi diyor ya, işte tam da burası, faiz lobisi
kazanıyor bu parayı, paradan para kazananlar kazanıyor; üretici
para kazanmıyor, tüketici de zararın içerisinde. İşte,
çözüm diyorsunuz, çözüm: Et ve Süt Kurumunu tam kapasiteli çalışan
duruma getirin, Türkiye'de et üretimini rekabete sokun, ondan sonra
insanlarımızın, ucuz et yemesini sağlayın.
Ya, sizin döneminizde hayvancılık
battı, tarım battı. Yani, dışarıdan ha bire
hayvan ithal ediyoruz hâlâ et fiyatları yüksek. Yani, adam bakıyor et
fiyatları yüksek, birinci kalite süt veren ineğini götürüyor kasaba,
kesiyor. Yazık günahtır ya, Allah'tan korkun, vallahi yazık
günahtır ya.
MUSA ÇAM (İzmir) Sütün litresi 185
kuruşa düştü.
MUHARREM VARLI (Devamla) Şimdi, keşke
üretici kazansa bundan diyorum. Üretici kazanmıyor. Faiz lobisi diyorlar
ya, vallahi faiz lobisi kazanıyor bundan parayı.
İşte, değerli arkadaşlarım,
eğer gerçekten bu ülkede ucuz et olmasını,
insanlarımızın ucuz et yemesini, daha fazla et tüketmesini
istiyorsanız, çiftçinin gübre ve mazot maliyetinden kurtulmasını
istiyorsanız Allah rızası için bu işe bir çözüm bulun.
Eğer bu işe bir çözüm bulmazsanız bu çiftçi
topraklarını ekemeyecek duruma gelecek. İşte, o faiz
lobisi dediğiniz var ya faiz lobisi, çiftçinin topraklarını da
gelip o faiz lobileri satın alıyor, ellerinden teker teker satın
alıyor o faiz lobileri.
Buradan defalarca söyledim, bundan sonra da
söylüyorum: Eğer bu Hükûmet bu işe bir çözüm bulmazsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM VARLI (Devamla)
bunun sonunda çiftçi ile
faiz lobisi arasında kan çıkar arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Varlı.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına dördüncü
konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Celal Adan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Adan, süreniz on
yedi dakika.
MHP GRUBU ADINA CELAL ADAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet
Bakanlığı bütçesi hakkında görüşlerimizi sizlerle
paylaşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Sözlerimin
başında yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Biraz evvel AKP Grubu
çoğunluktaydı keşke- ben konuşurken hepsi burada olsun
diye dua ettim ama bir kısmı çekip gittiler.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle Osmanlı, Selçuklu dönemi dâhil olmak üzere Cumhuriyet Döneminin
en büyük yolsuzluklarına öncülük yapmış bir siyasal iktidarla
karşı karşıyayız. 17 Aralık 2013 yılında
bir sabah uyandık, bir altın kaçakçısının elinde bir
devlet yönetimini yakaladık. Kimler? İçişleri Bakanı,
Avrupa Birliğinden sorumlu Bakan, TOKİden sorumlu Bakan ve Ekonomi
Bakanı avucun içerisinde. Bunları istifa ettirdiniz, buna benim bir
itirazım yok, elbette istifa etmeleri lazımdı ve siyasi
hayatı terk edip geçip gitmeleri lazımdı. Ancak bir şey
oldu, onların Yüce Divana gitmesi konusunda içinizden 58 milletvekili
bizimle birlikte hareket etmesine rağmen, o günün şartları
içerisinde yüzde yüz hırsızlık yaptıklarına
inandığınız hâlde parmaklarınızla bunları
akladınız. Bu 4 bakanın sorgulamasını ortadan
kaldıran Adalet ve Kalkınma Partisi, hangi vicdanla Ben adaletli
davrandım. diyebilme şansına sahiptir? (MHP sıralarından
alkışlar) Fakirin fukaranın, yetimin hakları çarçur edildi.
Daha büyük yolsuzluklar var, onları da söyleyeceğim ben ama beni
ilgilendiren konu, bugün adaleti konuşuyoruz. Adalet üzerinden siyaset yapmak, yalan
söylemek, iftira etmek son derece yanlış bir şey.
Vicdanımın sesini duyarak konuşuyorum, Allaha olan
inancıma sığınarak konuşuyorum burada. Onlar
hırsızdılar ve ucu nereye dayanırsa dayansın Yüce
Divana gitmeleri gerekirdi. Buna içinizden hiç kimse itiraz edemez. Ama beni
ilgilendiren bir konu daha var; o da bizim fakirin fukaranın
hakkını koruyamadınız ama milletimizin birliğini de
tahrip ettiniz.
Değerli milletvekilleri, bakınız,
utanmadan, arlanmadan bazı süreçler yaşattınız. Neyi
yaşattınız biliyor musunuz? Bu milletin birliğine,
merhametine, sevgisine, kardeşliğine kurşun sıkan
eşkıyabaşının, 2013 yılında Nevruz
Bayramı adı altında, paçavraların, PKK
paçavralarının altında mesajını okuttunuz; onu devlete
ortak ettiniz. Siz, ölüm oruçlarına yatan, 150 kişiyi öldüren, ölüm
oruçlarına yatanların kurtuluşu için Öcalana başvurdunuz,
eşkıyabaşına başvurdunuz. Siz, Kobani olaylarında
eşkıyabaşından destek istediniz. Siz ne kadar küçük
düşündünüz; Türk devletini var eden temel değerlerden ne kadar
uzaklaştınız, bunlardan destek istediniz! (MHP
sıralarından alkışlar)
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars)
İpi, ipi kaybetmişler, bulamadık. Sizin cebinizdeydi, ipi
bulamadık.
CELAL ADAN (Devamla) Peki, ne oldu? Bu
eşkıyabaşına verilen tavizler ne oldu? Bu eşkıya
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Siz
iktidardaydınız, niye asmadınız Sayın Adan?
CELAL ADAN (Devamla) Şimdi, bir dakika
Bir
dakika
Ben bir değerlendirme yapıyorum.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Yapın Sayın
Adan, yapın! Tarih de yapıyor. Siz de yapın, tarih de
yapıyor.
CELAL ADAN (Devamla) Siz de gelip buradan, eminim,
benim söylediklerime mutlaka cevap vereceksiniz.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Tamam.
CELAL ADAN (Devamla) Ne oldu sonuçta? Sonuçta
eşkıya başını devlete ortak ederken neler oldu? Hatta
eşkıya başını devlete ortak etmeden evvel neler oldu?
21 Mart 2013te olup bitenlerden önce, daha önce 2012 yılında 17
Ağustosta Şemdinli ilçesi Derecik beldesi Bağlar köyü
kırsalında milletvekilleri teröristlerle kucaklaştılar. Bu
teröristler, PKKnın paçavralarıyla ellerinde silahlarla birlikte
milletvekilleriyle kucaklaştılar, dediler ki: Biz buradayız,
biz devletiz. Devlet kim? Cumhurbaşkanı, İstiklal
Marşından veciz şiirler söyleyerek Bunları Yüce Divana
göndereceğim. dedi. Milletin birliğine saldırıya mâni
olmadınız siz, onu söyledim ben.
Peki, ne oldu? 1 Kasım 2012 tarihinde
savcı fezleke gönderdi size, dedi ki: Bunlar vatan haini. Bunlar
teröristlerle bir araya geldiler. Bunların
dokunulmazlıklarını kaldırın, bunları
yargılayalım. Bunlar sümen altına alındı. Bu
memleketin birliğine kurşun sıkan bu hareketi
siyasallaştırarak siz buraya 80 PKKlının gelmesine öncülük
ettiniz. Bu utanç size yetmez mi bana laf atıyorsunuz? (MHP
sıralarından alkışlar)
Her gün burada, her konuşmada, emin olun,
Cizrede, Silopide mermi yiyen, şehit düşen askerimize,
vatandaşımıza yapılan zulümden daha büyük zulüm
yapılmaktadır burada.
SALİH CORA (Trabzon) - Siz de HDPyle birlikte
el kaldırdınız.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) Niye
cevap vermiyorsun?
CELAL ADAN (Devamla) - O eli silahlı
Veriyorum cevabı. Sen biraz susar
mısın ya! Sus sen bir kere, sus!
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Bildiğin
varsa gel anlat!
KAMİL AYDIN (Erzurum) Ağlamanız
gerekiyor, gülüyorsunuz pişkin pişkin. Ağla, ağla! Utan!
CELAL ADAN (Devamla) Beyler, bir dakika
Bakınız, Cizrede, Silopide tankı
delecek silahlarla askerlerimiz şehit ediliyor, tankı patlatacak
bombalarla.
Ben, burada, eskiden milletvekili olan, o dönem,
24üncü Dönem milletvekili olanlara geldim burada anlattım, dedim ki: Beni
Diyarbakırdan, Vandan, Ağrıdan emniyet müdürleri
arıyorlar, diyorlar ki PKKlılar silahlı geziyorlar. Ecza depoları
kuruyorlar yerin altında. Hendekler kazıyorlar. Ya kardeşim,
sen emniyet müdürü değil misin?, Benim. Müdahale et., Bize siyasi
irade Müdahale etmeyin. dedi.
Türkiye'nin yetiştirdiği çok önemli bir
devlet adamıdır Milliyetçi Hareket Partisinin lideri.
Bakınız, Sayın Başbakana bir soru soruyor kendisini ziyaret
ettiğinde, diyor ki: Sayın Başbakan, geldiniz, hoş
geldiniz. Fakat size bir soru soracağım. Bu hendekler
kazıldı, bombalar yerleştirildi. Bu kadar örgütlenme oldu. Siz
hangi valiyle, hangi emniyet müdürü hakkında tahkikat açtınız?
Şimdi, sizin buna cevap vermeniz lazım. O
zaman ben diyorum ki: Arkadaş, Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı benim milletimin birliğini korumadı. Burada da
korumuyor. Bir gün tarih bizi affetmeyebilir. Niçin affetmeyecek biliyor
musunuz? PKKlıların burada, Cizrede şehit edilen askerimiz ile
teröristi eşitleyen, hatta devleti katliam noktasında ifade edenler,
emin olun, tankı delip geçen şehidimizden daha büyük içimizi yaralamakta.
Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı,
buna ne zamana kadar müdahale etmeyeceksiniz?
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars)
Değiştirelim beraber
CELAL ADAN (Devamla) Ama biliniz ki buna müdahale
edilecek gün gelecektir, buna müdahale ederiz. Körpe yaşımızda
hayatımızı zindanlarda şekillendiren iradeyi koyan bir
ekibiz. Milliyetçi Hareket Partisinin varlığı Türkiye'nin
çimentosudur ama burada bir alınganlık göstermeyin; çıkın,
size bu utancı yaşatanları teşhir edin.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Alınganlık
göstermiyoruz da eşkıyabaşını asamadınız.
CELAL ADAN (Devamla) Çıkın,
eşkıyabaşının mesajları okutulduğunda
Türkiye'nin değil dünyanın en büyük projesi çözüm projesidir. diyen
alçaklık yapanları teşhir edin. (MHP sıralarından
alkışlar)
Bakınız, burada bulunan
arkadaşlarımız yine hatırlayacaklardır. Şimdi,
zaman zaman problem yaşadığınız Bülent Arınç
şurada konuşma yapıyor, diyor ki: Ben Diyarbakır Cezaevine
düşseydim ben de dağa çıkardım. Çıktık, geldik,
günah işleme dedik; zalimlik yapma dedik. Bizler idam sehpalarına
gittik, senelerce hapishanelerde kaldık. Ülkücüler idam edildiler,
öldürüldüler, dövüldüler, vuruldular, kakıldılar. Bir karakolun
camına taş atan bir ülkücüye rastladınız mı dedik,
yapma dedik. (MHP sıralarından alkışlar) Bir adım
ötesi, hatta biraz daha genişleterek, Menderese
sığınıyorsunuz siz zaman zaman dedik. Menderesi
astılar. Menderesin çocukları hangi cama taş attı dedik.
Hatırlar işte şurada başkan vekilimiz;
kişiliğinden endişe etmediğimiz kardeşimiz şahit
oldu, buradaydı işte, burada, yanımızda oturan değerli
Meclis başkan vekilimiz o günleri hatırlar.
Dolayısıyla bu ihanet sürecinin
altına imza koydunuz ama ben milletin birliğine ihanet
edildiğinin gerçeğini bugün ortaya koyuyorum ve diyorum ki, niye
getirmiyorsunuz fezlekeleri?
Geçenlerde Cumhurbaşkanı randevu
verecekti, içim incindi. Niye veriyorsun randevu? O ne dedi biliyor musunuz?
Kürtlerin sigortası silahtır. dedi. Buna nasıl randevu
verilir? Bu hafıza kaybına nasıl uğruyorsunuz? Nasıl
bunlara müsaade ediyorsunuz kardeşim? Anadolu çocuklarısınız
siz. Serveti cebinde olan, alnı secde gören bir sürü arkadaş
görüyorum burada. Zaman zaman bölücü unsurlara gösterdiğiniz tavırdan
da gurur duyuyorum ama gelin, bu gerçeği tartışalım. Bu
gerçeği tartıştığımız zaman, tarih önünde
haklılık kazanmış olan Milliyetçi Hareket Partisinin
hakkını teslim edin. Hakkı da teslim etmeyin ama gelin, bundan
sonra yanlış yapmayalım. Nerede fezlekeler? Nerede yahu?
Diyarbakırda, Cizrede tankı delecek şekilde silah kullananları
meşrulaştıran insanların, gelin, fezlekelerini
hazırlayın. Savcılar nerede?
SALİH CORA (Trabzon) Gelecek, gelecek.
CELAL ADAN (Devamla) Bugün Adalet ve Kalkınma
Partisiyle ilgili bir sinek vızıltısı geçiyor, savcı 5
tane iddianame açıyor. Bu milletin birliğine ihanet eden
Geniş
düşünüyor, vizyoner düşünüyorsanız bunları geçin gidin.
Ben sırtımı PYDye dayarım. diyene ne yaptınız
siz? Bugün sabahtan akşama kadar bağırıyorsunuz, PYD terör
örgütü. diye.
Şimdi, bütün bunları anlatırken siz
bu anlattıklarımızla bir ihtilaf yaratmaya, bunun üzerinden
siyaset yapmaya eğer kalkışırsanız çok üzülürüm, onu
söyleyeyim ben size.
MEHMET METİNER (İstanbul) Doğru
söylüyorsun.
CELAL ADAN (Devamla) Bunların hepsi
yaşandı, yaşandı ve Başbakan
yardımcılarınız çıktılar, buralarda bizi
kafatasçı, ırkçı diye suçladılar, Milliyetçi Hareket
Partisinin liderine dünyanın en büyük iftiralarını attılar.
Ama terörle ilgili mesele gelince, millî muhalefet isteyince, bir Anadolu
insanı, Türkiye'nin yetiştirdiği devlet adamı Devlet
Bahçeli Terörde sonuna kadar yanınızdayım. dedi; tezkere
getirdiniz, Sonuna kadar yanındayım. dedi, 367
şartını elinin tersiyle itti. Bütün Türkiye bize
saldırırken 367yi elinin tersiyle iten bir demokrasi mücadelesi
verdik.
MEHMET METİNER (İstanbul) Allah
razı olsun.
CELAL ADAN (Devamla) Bunları alt alta
koyduğumuzda bugün hangi tezgâhların MHP etrafında
şekillendiğine hep birlikte şahit oluyoruz.
Dolayısıyla, Türk milletinin bugün içerisinde bulunduğu
şartları doğru dürüst sorgulamak mecburiyetindeyiz.
Değerli İstanbul Milletvekili
kardeşimiz ta arkada oturuyor, severim de kendisini. Yahu, arkadaş,
gözünüzü seveyim, gelir dağılımında adaletsizlik bir
faciaya dönüşmüş; hırsızlık, arsızlık
almış gitmiş. O bakanları sorgulasaydınız
hırsızlığın önüne geçerdiniz.
Şimdi söylüyorum buradan: 4 bin imar
değişikliği
Milyarder sayısı arttı, doğru.
Sanayici milyarder sayısı artmadı, üretim yapan milyarder
sayısı artmadı, emlakçıların milyarder
sayıları arttı. İstanbulun en güzel kamu arazileri
nasıl peşkeş çektirildi? Tek tek isim vermek istemiyorum, bir
utanç vesikasıdır bu. İstanbul milletvekillerimiz bilir
-belediye başkanımız da orada- 1,25 imar 3,75 olunca 100 milyon
dolar para kazanırsınız. İstanbulda 1 ila 5 kişi, 1
ila 10 kişi, 1 ila 50 kişi çalıştıran 380 bin iş
yeri var. Bu 380 bin iş yerinde çalışan insan sayısı 2
milyon 400 bindir. Hanımlarını koyun, 4 milyon 800 bin. Bir
yaşlı, bir çocuk koyun omurga çıkar. Bunların hepsi
Türkiyeyi ayakta tutan insanlardır, onurlu insanlardır.
Ezanlarına, bayraklarına sadıktırlar ve sizi iktidara
getirdiler. Bunların hepsini jiletle doğrasanız 20 milyon dolar
para bulamazsınız ama İstanbulu ayakta tutuyorlar. Fakat, 2001
yılında kurulmuş bir şirket cash 1 milyar dolar para
kullanıyor. Nereden geliyor bunlar? Nasıl oluyor bunlar? Hepinizin gözünün
önünde cereyan ediyor. Hepimiz biliyoruz ve görüyoruz, göre göre sesimizi
çıkartmıyoruz. Dolayısıyla, gelir
dağılımındaki adaletsizlik ne yapıyor Türkiyeyi? Ben
polis açıklamalarından okuyorum, kapkaç almış gidiyor,
fuhuş almış gidiyor, kötü alışkanlıklar, eroin
almış gidiyor. İcra dosyaları 5e, 10a katlandı.
Türkiye bir yangın yerine döndü. Devlet ile millet arasında uçurumu
belirleyen en önemli faktör gelir dağılımındaki
adaletsizliktir ama değerli milletvekilleri, sizle 4-5 kişi bir araya
gelelim, şu Kızılay Meydanına gidelim veya Keçiörene
gidelim, en çok oy aldığınız yere gidelim soralım
Türkiyede adalet var mı? diye. Yüzde 90ı Türkiyede adalet yok.
diyor. Bu neden? Milletin birliğiyle ilgili gösterdiğiniz
tavırlardan dolayı, hırsızı arsızı
sanık sandalyesine getirmediğinizden dolayı, imar
yolsuzlukları
4 bin imar değişikliği var, bunun tekabül
ettiği rant 70-80 milyar doların üstündedir. Dolayısıyla
bizler adaletle ilgili
Özellikle adalet konusu milleti ilgilendiren bir
konudur. Hepiniz zaman zaman çok kullanırsınız -elbette
tespitlerinizin bir kısmı insanlarımızın hoşuna
gider çünkü değerlerle bütünleşen ifadelerle
anlatırsınız- insan, bizim kültürümüzde, inançlarımızda
eşrefi mahluktur, çok değerlidir, onun hakkını yedirmemek
mecburiyetindeyiz. Şu anda adaletle ilgili konuşurken çok büyük bir
sorumluluk altındayız. İleride çoluğumuza çocuğumuza
nasıl izah edebiliriz bugünkü adaletsizlikleri dile getirmeden? Bu ihanet
şebekesinin gelip burada her gün Türk milletinin birliğine, devletine
karşı olmasında
Zaman kısaldığı için
toparlayayım.
İkinci en önemli hadise, cumhuriyet tarihinde
görülmemiş bir şey. Ben, kendimi bildim bileli değerlere hizmet
etmeye çalıştım, demokrasiye inanıyorum. Televizyonlara el
koyuyor kayyum. Doğrudur, suç işlemiştir, koyar. Yahu,
arkadaşlar, televizyonlara bugün el koyuyor, ertesi gün, muhalefet yapan
televizyonlar iktidarın borazanlığını yapıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi 2002de iktidara geldiğinde
yanlarında televizyon yoktu. Bu ne korkunç bir ihtiras! Bu nasıl bir
zalimlik! Bugün televizyonlara el konuluyor, AKP yandaşı 5 kişi
tayin edilip o televizyonlar ertesi gün AKPnin
borazanlığını yapıyor. Bu nasıl adalet!
Üçüncü en önemli hadise, Adalet
Bakanımızın da burada bulunmasından yola çıkarak
söylüyorum, 18 Haziran 2014 tarihinde bir kanun çıkarıldı. Bu
kanun, 17 Aralık soruşturması, ileride hepimiz
okuyacağız
O 4 bakanın vurgun, talana düştüğü günün
deşifre olduğu günden sonra, Adalet ve Kalkınma Partisinin
yönetim biçimi, bir filin züccaciye dükkanına girdiği gibi, bütün
kurumları tarumar ettiniz, 18 Haziran 2014 tarihinde bir kanun
çıkardınız. Çıkardığınız kanunla
-Sayın Grup Başkan Vekilimiz, eskiden Adalet Komisyonunda kendisiyle
beraberdik, hukuki bilgisi yüksek, ne dediğimi anladı-
soruşturma kelimesini çıkararak savcılara, hâkimlere emir
verme, onları yönlendirebilme hakkını elde ettiniz.
Ben, Gezi olaylarına karşıyım
ama bütün iddianameler idamla açıldı, hepsi de beraat etti, beraat
etmeler devam ediyor. Ben, Geziyi tasvip etmiyorum, adaletsizlik yapmayın
diyorum. Dolayısıyla, adaletin konuşulduğu bu günde,
hepimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CELAL ADAN (Devamla)
Cumhuriyet Halk Partisi,
Adalet ve Kalkınma Partisi, bütün milletvekillerimiz adalet üzerinden
polemik, siyaset yaratmadan, çalan, hırsızlık yapan, milletin
birliğine kasteden bütün şerefsizlerin yok olduğu bir Türkiye
temennisiyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın hatip, konuşması sırasında çözüm sürecinden
bahsederken birkaç kez ihanet süreci olarak bahsetti. Partimiz de çözüm
süreci çalışmaları içerisinde yer aldı, dolayısıyla
doğrudan bir sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baluken, iki dakika
söz veriyorum.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
16.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Celal Adanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çözüm süreci cumhuriyet tarihinden bugüne kadar
yaşanan bir meseleyle ilgili ve son otuz yıllık
çatışmalı süreçle ilgili bu ülkenin tarihindeki barış
umudunu en fazla yeşerten en onurlu sayfadır, en onurlu süreçtir. Şu
anda yaşadığımız sıkıntıların
sebebi çözüm süreci olduğu için değil, tam tersine çözüm süreci
buzdolabına kaldırıldığı için, rafa
kaldırıldığı için ya da bitirildiği için tekrar
ülkemizin başına gelmiştir. Bu tespiti bir kere doğru bir
şekilde ortaya koymak gerekiyor.
Ben defalarca buradan ifade ettim -hayret ediyorum-
yani bu yaşanan ölümler, kaos, bütün bunları engelleme, önlemeyle
ilgili çözüm süreci gibi bir pratik önümüzdeyken, böyle bir deneyim hemen
yanı başımızdayken anlamsız bir şekilde, burada
çözüm süreci yaşandığı için ölümler yaşanıyor
algısı yaratılmaya çalışılıyor. Bunu kabul
etmemiz mümkün değil değerli arkadaşlar.
Biz en başından beri
Bakın, burada
sayın hatip, işte, Çözüm süreci devem ederken hendekler, barikatlar
vardı, emniyet müdürleri aradı, müdahale edilmedi. Doğru bir
bilgi değil, hendek ve barikatlar çözüm süreci varken asla yoktu. Çünkü
insanların açık olan diyalog kanallarından, siyaset
kanallarından umudu vardı. Tam tersine, çözüm süreci ne zaman bitti
hendek ve barikatlar ondan sonra gündemleşti.
Silvanda 5 kez, Cizrede 6 kez, Surda, bilmem 5
kez
Açın, bakın. Çözüm süreci boyunca hendek ve barikat yok.
Çağrımız zaten buna yönelik.
Ha, bu fezlekeler meselesine gelince, defalarca
ifade ettik, bununla ilgili korkumuz yok, 550 vekilin fezlekelerini getirin
buraya. Fezlekeler buraya gelmediği için sorun çözülmüyor değil, tam
tersine, 2 Mart 1994 darbesini, rahmetli Orhan Doğanın yaka paça
götürülmesini hepiniz hatırlarsınız, o süreçler
yaşandığı için bugün bu sorun yaşanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) Rasyonel bir
akılla bu meselenin çözümü, akan kanın durması ve
kalıcı barışın sağlanmasıyla ilgili
hepimizin elimizi taşın altına koyması gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın Başkan
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Hem Sayın Adanın hem
Sayın Akçayın hem de Sayın Çakırın söz talebi var,
fakat ben sizlere söz vermeden önce
Sayın milletvekilleri, biraz önce
Sayın Adanın konuşmalarını ben de dikkatle dinledim.
Gerçekten burada bir eleştiri yaparken, bir belirleme yaparken temiz bir
dille konuşma yapmaya hepimizin dikkat etmesi gerektiğinin altını
önemle çizmek istiyorum.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Çok temiz bir
dildi.
BAŞKAN Sayın Adanın Buraya 80 eli
silahlı PKKlileri getirmeye vesile oldunuz. sözlerini reddediyorum,
çünkü bu belirlemenin içerisinde
ERKAN AKÇAY (Manisa) Eli silahlı demedi,
PKKlı dedi.
BAŞKAN Hayır, tamam, Sayın Akçay
CELAL ADAN (İstanbul) Eli silahlı
demedim ben.
BAŞKAN 80 PKKli eli silahlı
milletvekilini buraya getirdiniz. diye bir
CELAL ADAN (İstanbul) Hayır, demedim.
BAŞKAN Ben tutanakları isteyeceğim.
Bunu söylememiş olsa bile 80 PKKli milletvekilini buraya getirdiniz.
diye bir ifadesi var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet.
BAŞKAN Bunun doğru bir belirleme
olmadığını özellikle belirtmek istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın grup başkan
vekili belirtebilirdi.
BAŞKAN Sayın Adandan böyle bir
konuşma yapmasını gerçekten beklemiyordum, dolayısıyla
bu belirlemenin yanlış bir belirleme olduğunu ve üzüntülerimi
ifade etmek istiyorum bu konuda.
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, bu
tür görüşleri, HDPnin sayın grup başkan vekili söyleyeceklerini
söyledi, siz
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hiçbir
milletvekiline bu şekilde söylenemez.
BAŞKAN 80 milletvekilinin içerisinde ben de
olduğum için Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Peki.
BAŞKAN
sonuçta Halkların Demokratik
Partisi Grubuna ait bir milletvekiliyim. Her ne kadar bu kürsüde Meclis
Başkan Vekilliği görevini yapsam bile, sonuçta bir partinin, bir
grubun üyesiyim. Dolayısıyla böyle bir belirleme aynı zamanda
bana da söylenmiş bir belirlemedir. Bunu kabul etmediğimizi özellikle
ifade etmek istiyorum.
Şimdi, Sayın Çakıra ve Sayın
Akçaya önce söz vereceğim, Sayın Adan, daha sonra size.
Buyurun Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
Sayın Adan konuşmasında çözüm sürecinin ihanet süreci
olduğunu söylemek suretiyle
Biz de bir iktidar partisi olarak, o süreci
yöneten bir parti olarak taraf olduğumuz için bunu sataşma
sayıyorum ve bir cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) ,
İki dakika da size söz veriyorum.
17.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, İstanbul Milletvekili
Celal Adanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, adına ister
çözüm süreci diyelim, ister demokratikleşme süreci diyelim yani
adını her ne şekilde adlandırırsak
adlandıralım fark etmez; bu ülkede farklı etnik gruptan gelen
insanların, farklı mezhepsel temellerden gelen insanların bir
arada yaşaması esas itibarıyla temel düsturumuzdur.
Zaman zaman Osmanlıyı konuşuyoruz,
Osmanlı diyoruz, Selçuklu diyoruz, konuşuyoruz. Bizim
milletimizin, önemli Batılı sosyal bilimciler, tarihçiler
tarafından da ortaya konan bir gerçekliktir ki, ortaya koymuş
olduğu en büyük başarılarından biri coexistence yani bir
arada var olma, bir arada yaşama kültürüdür.
Biz burada her gün 78 milyon insan
dediğimizde aslında elbette Türkleri kastediyoruz, Kürtleri de
kastediyoruz, farklı etnik temellerden gelen insanları da
kastediyoruz. Farklı mezheplerden gelen -Alevisi, Sünnisi ne
şekilde adlandırırsak- vatandaşlık, aidiyet
bağıyla bu ülkeye bağlı herkesi kastediyoruz ve herkes
eşittir, azizdir, değerlidir.
Sayın Balukenin dediğine gelince.
Masayı devirdiniz, kalktınız, çözüm süreci bittikten sonra
bütün bunlar oldu. diye. Hayır, bizim titizliğimiz, bizim özenimiz,
bizim gayretimiz bu ülkede bir insanın burnu kanamasın, bu ülkede
kardeşlik bitmesin, bu ülkede beraber var olalım, beraber
yaşayalım, beraber bu ülkeyi ileri taşıyalım,
büyütelim, ekmeğimizi çoğaltalım diyeydi, bizim gayretimiz
bundandı. Ve bu ülkede daha evvel söylenmeyen, dile getirilmeyen her
şeyi bu iktidar dile getirdi, bu iktidarın kurucu genel
başkanı, şimdiki Cumhurbaşkanımız dile getirdi ve
baldıran zehri kavramını kattı literatüre. Ve fakat bir
noktaya kadardı, elbette ondan sonra da gerekli cevabı verdik. O
saatten sonra artık sürecin adı terörle mücadele sürecidir.
Teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
Size de iki dakika veriyorum.
18.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugüne kadar
AKP iktidarının adına -çeşitli- açılımdı,
barıştı, vesaire diyerek en sonunda çözüm süreci dediği
süreci bir çözülme süreci olarak, hatta bir ihanet süreci olarak kabul ettik ve
yıllardır binlerce kez uyarıları yaptık ve bu uyarıların
tamamında da haklı çıktık.
Şimdi İmralı Tutanakları diye
bir kitap yayımlandı. Ve ben bu kürsüden de yanılmıyorsam
on beş gün evvel İktidardan cevap bekliyoruz. Bir
itirazınız var mı, yok mu söylemelisiniz. demiştim. Çünkü,
çok önemli. Bu, İmralıda Kamu Düzeni Müsteşarı vesaire,
Öcalanla birtakım heyetlerin konuşmaları tutanak şeklinde
yurt dışında yayınlandı, basında yer aldı.
Şimdi artık kitaplar da Türkiyeye geldi ama iktidar kanadından
çıt yok, tık yok. Orada, 21 Mart 2013 tarihinde Nevruzda
Diyarbakır Meydanında Öcalanın bildirisi diye okutulan
bildirinin aslında AKP iktidarıyla birlikte kaleme
alındığı ayan beyan ortaya çıkıyor. İtiraz
edilmediği için doğru kabul etmek mecburiyetindeyiz. Yani, bu tekzip
edilmedi, bir açıklama yapılmadı, inkâr da edilemedi. Orada Kamu
Düzeni Müsteşarının düştüğü durum zavallı bir
durumdur. Türkiye Cumhuriyetinin ne hallere düşürüldüğü
Ayrıca, şimdi 28 Şubat
5
Şubatta Başbakan Mardinde yine bir 10 maddelik
Sembolik anlamı
var. Kendince herhâlde 28 Şubatta Dolmabahçedeki 10 maddelik
mutabakatı
Burada gerçi Akdoğan Mutabakat değildir. diyor ama
o bir mutabakattır. Ona nazire yaparcasına, aslında,
söylediği motamot aynı sözleri 11 Şubatta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Hemen tamamlıyorum
Sayın Başkan.
11 Şubatta, Hollanda dönüşü, 5
Şubatta açıkladığı Mardin
BAŞKAN - Bir dakika verelim Sayın Akçaya,
tamamlasın.
Tamamlayın lütfen Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mardinde 5 Şubatta
açıkladığı 10 maddelik -kendince- birtakım eylem
planını 11 Şubatta tevil etme gereği duyuyor. Diyor ki
Sayın Başbakan diyor bunu: Bakın, dikkat ederseniz bu 10
maddenin içerisinde mücadele kelimesi, kavramı yok. Biz onu -terörle
mücadele, vesaire- özellikle koymadık. Aman ne marifet
yapmışlar. O zaman ne açıkladın sen? Terörden bizar
olmuş milletimiz, Surda, Cizrede, Şırnakta, her yerde,
Ankaranın göbeğinde, İstanbulda terör belasından
perperişan olmuş vatandaşımız, birtakım
kelimeleri, kavramları tevil etmekle
meşgul. 63 akil adam vardı; vatandaşı bu çözüm sürecine
ikna etmek için kullanıldı ve değerlendirildi. Hiçbir tanesi
gidip de dağa, teröriste Silahı bırak. demedi bunların.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın Başkan,
sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın
Akçayın, Değerli Başkanın kullanmış olduğu
İmralı notlarının AKP iktidarıyla birlikte kaleme
alındığını düşünüyorum. cümlesini reddediyorum.
CELAL ADAN (İstanbul) - İmralı
notları değil, Diyarbakırdaki şey
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederiz Sayın
Çakır.
Sayın Adan, konuşacak
mısınız?
CELAL ADAN (İstanbul) - Evet.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Diyarbakırda 21 Martta
okunan bildirinin sadece Öcalanla değil, AKP iktidarıyla birlikte
kaleme alındığı o tutanaklardan anlaşılıyor.
Bir itirazınız da olmadı bugüne kadar. O konuda yetkililer bir
açıklama yapsın bakalım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Doğru değil.
BAŞKAN - Sayın Adan, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
12.-
İstanbul Milletvekili Celal Adanın, sözlerinin sonuna kadar
arkasında olduğuna ilişkin açıklaması
CELAL ADAN (İstanbul) - Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Ben, tarih önünde, inandığım
konuları dile getirdim. Söylediklerimin sonuna kadar
arkasındayım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Adan, bu
açıklamanız benim açımdan çok yeterli bir açıklama
değil. Açıkçası, bir kez daha, sizi bu konuda
eleştirdiğimi ifade etmek istiyorum.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına son söz Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Parsaka
aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Parsak, süreniz on yedi dakikadır.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar)
Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında HSYK, Adalet
Akademisi ve Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş
Yurtları Kurumu bütçeleri hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Gazi Meclisi
ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli
vatandaşlarımızı saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, hukukçu bir
milletvekili olarak Türkiye'nin her köşesinde adaleti tesis etmek üzere
görev yapmakta olan hâkimlerimizi, cumhuriyet savcılarımızı,
avukatlarımızı, bürokratlarımızı, müdürlerimizi,
memurlarımızı, kâtiplerimizi, mübaşirlerimizi,
gardiyanlarımızı, velhasıl, koskoca bir adalet ordusunun
tüm neferlerini de bu vesileyle saygılarımla selamlıyorum.
Bütçeyle ilgili görüşlerimizi açıklamadan
önce, bugün yaşanan Anayasanın yenilenmesi
tartışmaları hakkındaki değerlendirmelerimizi de
kısaca paylaşmak isterim.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, öteden beri
istikrarlı ve tutarlı bir şekilde, birilerinin siyasi projeleri
için değil, milletimizin gerçek ihtiyaçları için Anayasanın
yenilenmesinden yanayız. Bu çerçevede, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan 4 siyasi partinin uzlaşma
anlayışı içinde çalışması gerektiğini
düşünüyoruz. Nitekim, daha üç gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Sayın Başkanı İsmail Kahraman Beyin mektubuna Sayın
Genel Başkanımız tarafından verilen cevapta da şu
hususlar ifade edilmiştir: Maalesef, yeni dönemde kurulan Komisyon henüz
çalışma usul ve esaslarının belirlenmesi safhasında
Milliyetçi Hareket Partisi dışında meydana gelen
tartışma ve tutumdan dolayı esasa girilememiş olması
beklentilerimizi karşılamamıştır. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak tam bir mutabakat zemini oluşmadan anayasa
hazırlığının sonuç vermeyeceğini, verse bile
kapsayıcı olmayacağını düşünüyoruz. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak anayasanın azami mutabakat çerçevesinde
çıkarılmasını teminen Cumhuriyet Halk Partisi nezdinde
girişimlerinizin sonuç vermesini ve ikna edilmesini anayasa konusunda
toplumsal mutabakatın temini için gerekli gördüğümüzü ifade etmek
isterim. Bu mülahazalarla Milliyetçi Hareket Partisinin, 4 partinin oluşturacağı
anayasa uzlaşma komisyonunda anayasa çalışmalarının
sonuçlandırılması için olumlu çabalarını ve
katkılarını sürdürmeye kararlıyız. Böyle
seslenmişti üç gün önce Sayın Genel Başkanımız.
Bu düşüncelerden hareketle, yüce Meclis
kürsüsünde son olarak -bu bağlamda son olarak- vurgulamak isterim ki
Anayasa Uzlaşma Komisyonunu el birliğiyle -deyim yerindeyse- anayasa
zıtlaşma komisyonu hâline getiren partilerin kaprislerini bir kenara
bırakarak Anayasa Uzlaşma Komisyonunun yeniden toplanmasını
sağlaması ve ülkemizi yakından ilgilendiren hayati
konuların onun bunun siyasi ihtirasına bırakılmadan
kurulacak olan bu masada ele alınması gerekmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, konumuza
gelecek olursak. Adalete güven özellikle de son yıllarda âdeta yerlerde
sürünmektedir ve hiç şüphesiz bu durumun en önemli sorumlusu, en
baştaki sorumlusu, adından başka bir yerinde adalet
göremediğimiz Adalet ve Kalkınma Partisidir. Öyle ki şu anda
görüşmekte olduğumuz bütçe kanunu tasarısının Plan ve
Bütçe Komisyonundaki müzakereleri esnasında Türkiyenin yargıya güven
endeksinde yüzde 30larda olduğunun hatırlatılması üzerine,
Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, güven ile memnuniyetin
farklı şeyler olduğunu, ancak her iki kıstasta da olumsuz
bir noktada olduklarını alenen itiraf etmek durumunda
kalmıştır.
Öte yandan, Sayın
Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin verdiği bir kararla
ilgili olarak Ben Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karara sadece
sessiz kalırım o kadar, kabul etmek durumunda değilim, bunu çok
açık net söyleyeyim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da
duymuyorum. şeklindeki sözleri yürütmenin yargıyı kendisinin
bir parçası olarak gördüğünün ne yazık ki en net
ispatlarından birisi durumundadır. Doğum kontrolünden kürtaja,
futboldan tütün kullanımına, Amerika Kıtasının
keşfinden sanat eleştirmenliğine, fıkıhtan inşaat
mühendisliğine birçok konuda ne yazık ki gerekli gereksiz laf eden
Sayın Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi kararlarıyla
ilgili de yorum yapmaması elbette düşünülemezdi. Anayasaya sadakat
noktasında namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş birisinin
Anayasa Mahkemesinin kararları hakkındaki bu yorumu Anayasa
Mahkemesinin Yüce Divan olarak görev yapacağı günlerden korkusunun
bir tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti
adına sav oluşturan ve karar veren, hâkim ve savcıları
doğrudan ilgilendiren HSYK, bu görev ve yetkileri bakımından
üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir yapıdır. Nitekim bu
Kurulun yapısı sık sık tartışma konusu
olmuştur. En son 2010da gerçekleştirilen Anayasa
değişikliklerinde Milliyetçi Hareket Partisinin tüm
uyarılarına rağmen Kurulun yapısıyla
oynanmış, Anayasa Mahkemesi ve HSYKnın yapısının
siyasallaştırılması hedeflenmiş ve bugün
yaşanılan sorunların âdeta temelleri
atılmıştır. Söz konusu Anayasa
değişikliğinden hemen sonra ise AKP âdeta ava giderken
avlandığı gerçeğiyle afallamış ve kendi
yaptığı değişikliğin üstünden henüz çok kısa
bir süre geçmesine rağmen HSYKnın yapısının yeniden
değiştirilmesi arayışlarına girişmiştir.
Nihayet 2011 yılında kurulan 24üncü Dönem Anayasa Uzlaşma
Komisyonu masasında ise yine aynı AKP, savunduğu 2010
değişikliğinin, hayata geçirdiği 2010
değişikliğinin hatalı olduğunu yine kendisi kabul
etmek durumunda kalmıştır. HSYK bu süreçte siyasi vesayet
girişimlerinden bir türlü kurtarılamamış ve yargıdaki
siyasallaşma, 17-25 Aralık başta olmak üzere, kamuoyunca yakinen
takip edilen pek çok dosyada açık seçik ortaya
çıkmıştır. Yani, deyim yerindeyse balığın
baştan kokmasının ardından tuz da kokmuş,
kokuşturulmuştur. AKP zihniyeti kendilerini doğrudan
ilgilendiren bu tür olaylarda yargıya müdahale etmeyi âdet hâline
getirmiş, ihtiyaç duyulduğunda davalara bakan hâkim ve savcılar
değiştirilmiş, yüce Türk milleti adına değil AKP
adına karar veren bir yapı oluşturulmaya
çalışılmıştır. AKP, birçok olayda mahkemelerin
savcısı olduğunu ilan etmiş, bununla da yetinmeyerek bu
davaların hâkimi de olmaya çalışmıştır. AKPnin
savcılık ve hâkimliğini yaptığı bu davalardaki
adaletsizlikler bugün açık bir şekilde ortaya
çıkmıştır.
Adli yargıda durum böyleyken idari yargıda
da ne yazık ki durum çok farklı değildir. Bugün gelinen noktada
idari yargıda da siyasi tahakküm gayretleri hız kesmeden devam
etmekte ve idarenin işlemlerini iptal etmeye yönelik karar verecek mahkeme
çok azaltılmış vaziyettedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, adaletsizlik
sadece HSYKda değil, Adalet Akademisinde de kendisini göstermektedir.
Bugün iktidar partisi adına söz alan bir milletvekili Adalet
Akademisindeki yatak sayısından bahsederek aslında AKPnin
konuya bakış açısını ortaya koymuştur. Oysa
Adalet Akademisinden beklentimiz daha çok yatak değil daha çok adalettir.
Kıymetli milletvekilleri, Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumunda da sadece
adaletsizlik değil, bunun yanı sıra ne yazık ki
beceriksizlik de söz konusudur. Ülkemizde ceza infaz kurumlarının
üçte 1inde iş yurdu bulunmamakta, iş yurdu bulunan ceza infaz
kurumlarında ise büyük yapısal sorunlar ve personel eksiklikleri
gözlenmektedir. Hükümlü ve tutukluların meslek ve sanat öğrenmeleri
konusu önemsenmemekte, Hükûmetin mış gibi yaptığı
bir başka alan daha ne yazık ki karşımıza
çıkmaktadır.
Sayın milletvekilleri, tanık ve
tarafların yeterince dinlenemediği on saniyede sona eren
duruşmalara, hâkim ve savcıların mesai sonrası evlerinde ve
hatta hafta sonları adliyede çalışmalarına devam etmesine
rağmen ülkemizde hâkim ve savcıların hâlen çok fazla iş
yükü bulunmakta ve bu iş yükü fazlalığı çözülemez bir
kördüğüme doğru gitmektedir. Günümüzde Yargıtayda bekleyen
derdest dosya sayısı 1 milyona dayanmış, tüm yargı
mercilerindeki toplam derdest dosya sayısı 3 milyona
ulaşmıştır. Türkiye, yargıdaki iş yükü
açısından Avrupa 1inciliğini kimseye kaptırmamakta, bu
konuda kendisine en yakın olan Fransayı bile 3e katlamaktadır.
Adaletin tesisi noktasında, az önce ifade
ettiğim kurumsal sorunların yanı sıra, adaletin kendisinin
tecelli ettirilmesi noktasında görevli kamu çalışanlarına
bile uğramadığı ne yazık ki bilinmektedir. Can
güvenliği bulunmayan, aile birliği muhafaza edilmeyen, maddi
sıkıntılar içerisinde yaşayan, kariyeri siyasi
baskılar altında olan ve yapabileceğinin çok çok üzerinde bir
iş yükünün altında ezilen yargı mensuplarının üretken
olması ve sağlıklı karar verebilmesi takdir edersiniz ki ne
yazık ki mümkün değildir. Hâkim ve savcıların can güvenliği
tehdidi altında çalışmaları, yoğun ve stresli bir
iş yaşamı olmalarına rağmen yıpranma payı
kapsamında erken emeklilik hakkı tanınmaması, erkek hâkim
ve savcıların askerlik görevleriyle ilgili bir düzenleme
yapılmaması da dikkat çeken bir başka husustur. Yargı
mensupları ekonomik olarak geçim sıkıntısı
yaşamaktadır. Almış oldukları ücretler günümüz
koşullarında ve özellikle riskli bölgelerde görev yapanlar için
yetersiz ve komik bir seviyededir. Hâkim ve savcıların tayin
işlemlerinin gereğince yapılmaması, aile birliklerinin
sağlanmaması, özelde çalışan eş yanına tayin
hakkı verilmemesi, belli bir kıdeme kadar yeşil pasaport
verilmemesi gibi hususlar yine önemli özlük hakları kısıtlamaları
arasında yer almakta olup yargı mensuplarının idareyi
mahkemeye vermeleri gibi trajikomik olaylara yol açmaktadır. Sonuç olarak,
yargı mensupları adalet dağıtmak bir yana kendileri için
adalet beklemektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, diğer
taraftan yargı bağımsızlığının ve
yargı kararlarının uygulanabilirliğinin kuvvetle
sağlanması bakımından adli kolluk kuvvetlerinin gerçek
manada hayata geçirilmesi de gerekmektedir. Bir diğer taraftan, adliyelere
ilişkin güvenlik zafiyetlerinin yine yargının bir
ayağı olan avukatlar mağdur edilmeyecek şekilde giderilmesi
haklı olarak beklenmektedir.
Daha önce verdiğim ve sırf muhalefet
milletvekili olmamdan dolayı hâlâ Plan Bütçe Komisyonunda bekletilen kanun
teklifimde yer alan mübaşirlerin genel idare hizmetleri
sınıfına dâhil edilmesi sorununun da bir an önce çözülmesi
gerekmektedir. Adalet personeli için yargı hizmetleri
sınıfının oluşturulması ve personelin görev
tanımı dışındaki çalışmalara son verilmesi
gibi konular da çözüme kavuşturulması gereken sorunların
başında gelmektedir. Kamu avukatları ile hukuk
müşavirlerinin sorun ve talepleri dikkate alınarak özlük
haklarının ve istişari nitelikte verdikleri görüşlerin
idare tarafından uygulanması sonucu ortaya çıkan durumlardan
sorumlu tutulmaları gibi hususlarda da gerekli düzenlemeler behemehâl
yapılmalıdır. Saygın ve kariyer grubu bir meslek olan
avukatlık mesleği ülkemizde dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek
muamele ve uygulamalarla karşı karşıya
bırakılmıştır. Serbest avukatların, vergi ve
sosyal güvenlik başta olmak üzere, yaşadığı yüzlerce
sorunun bir an önce ve aciliyetle çözüme kavuşturulması
gerekmektedir. Bu konuda Adalet Bakanlığı Türkiye Barolar
Birliğiyle kapsamlı ve çözüme odaklı çalışmalar
yapmalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, hepimizin
gördüğü üzere yargının sorunları sadece yargıya
aktarılan bu bütçeyle çözülebilecek konular değildir. Her şeyden
önce yargı adalet gibi kavramları doğru anlamak ve ona göre
uygulama yapmak büyük önem taşımaktadır. Yani,
Başbakanın oğlu ile Mehmet amcanın oğluna aynı
hukuk uygulanıyorsa adalet var demektir, baklava çalan ile devletin
parasını çalanlara aynı hukuk uygulanıyorsa adalet var
demektir. Yoksa, bakan çocuklarının dosyalarına bakan hâkim ve
savcıları anında değiştirmek adalet değildir.
Kendi atadığın hâkimin, kendi
atadığın savcının adaletsiz
davrandığını, bir kumpasın ürünü olduğunu
savunmak da adalet değildir.
Dünürün, müteahhitlerin bütün maden arazilerini
parsellerken İsçehisarlı mermer üreticisinin maden
ruhsatını Başbakanlıkta gerekçesiz olarak iki yıl
bekletmek de adalet değildir.
Afyonkarahisarda perişan olmuş kiraz
üreticisinin, Orman ve Su İşleri Bakanının her gün
övündüğü sel taşkın koruma tesislerine rağmen, tarlası
sel altında kalan patates üreticisinin desteklemelerini seçimden sonraya
bırakıp yolsuzluktan bakan çocuklarının evlerindeki
kasalardan çıkan paraları hapisten çıkar çıkmaz faiziyle
ödemek, işte, bu da hiç adalet değildir.
Nüfusu 2 binin altında olan ve 49la en
fazlası Afyonkarahisarda bulunan toplam 559 belde belediyesini yasayla
kapatıp siyasi planlarla ve farklı hesaplarla kanunlar üzerinde oynayarak
vatandaşların yaşam alanlarının darmadağın
edilmesi de adalet değildir.
Yüz binlerce çiftçinin can damarı olan
şeker fabrikalarını özelleştirme kapsamına alarak
yatırımsız bırakıp millete küfür eden yandaş
iş adamlarının vergi borçlarını affetmek de adalet
değildir.
Millî eğitim camiasında mahkeme
tarafından göreve iade edilen şube müdürlerinin mahkeme
kararlarını aylar geçmesine rağmen uygulamayıp
değiştirdiğin hâkimin oğlun için verdiği kararı saniyesinde
uygulamak da ne yazık ki adalet değildir.
Tıpkı mübaşirlerde olduğu gibi,
sırf muhalefet milletvekili olmamdan dolayı hâlâ beklettiğiniz
kanun teklifimde yer alan sağlıkçılara 60 bin kadronun
verilmemesi de adalet değildir.
Kamu hizmetlerini adım adım
taşeronlaştırıp, kamu çalışanlarının
iş güvencesini sulandırıp mübaşirlerin hizmet
sınıfını değiştirmemek de adalet değildir.
Partiline AK kıyaklar yapıp senden
olmayan bürokratı, askerin, polisin aylarca giremediği,
öğretmenlerini bile geri çekmek zorunda kaldığın
Hakkâriye, Şırnaka geçici görevlendirme adı altında
sürmek de adalet değildir.
Terörü, teröristi Haburda törenle
karşılayıp rahatsız olmasınlar diye Atatürk
portrelerini indirirken Cumhurbaşkanını hazır olda
selamlamayan herkesi Cumhurbaşkanına hakaretten yargılamak da adalet
değildir. (MHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Bravo!
MEHMET PARSAK (Devamla) Hükûmet üyeleri, terörün
siyasi uzantılarıyla Dolmabahçede mutabakat imzalarken bir zamanlar
kucak kucağa olduğun üvey kardeşlerinle bir olup Ülkü
Ocaklarını organize suçlardan yargılamaya kalkışmak da
adalet değildir. (MHP sıralarından alkışlar) Ülkü
Ocakları demişken, mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Ülkü
Ocaklarına son günlerde Gazi Üniversitesinde yapılanlar da adalet
değildir.
Daha dün Bengütürk TVnin TÜRKSAT
yayınından çıkarılarak susturulmaya
çalışılması da hiç ama hiç adalet değildir.
Peki, nedir adalet? Adalet, en kısa ifadesiyle,
mülkün temelidir ve o mülk, yaygın olarak
anlaşıldığı üzere, kupon araziler değildir,
devlettir ve adalet ancak Milliyetçi Hareketin iktidarında yeniden mülkün
yani devletin temeli olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle Gazi Meclisi ve yüce
Türk milletini bir kere daha saygılarımla selamlıyor, her
şeye rağmen, bütçenin hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Parsak.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın hatip Dolmabahçe mutabakatından bahsederken terörün siyasi
uzantıları demek suretiyle grubumuzu kastetmiştir,
sataşmıştır.
BAŞKAN Buyurun.
Size iki dakika söz veriyorum.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
19.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Afyonkarahisar Milletvekili
Mehmet Parsakın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dolmabahçe mutabakatının 10 maddesini dün
bu kürsüden okudum. O 10 maddenin hiçbir yerinde, atfedildiği gibi bu
ülkeye veya bu ülkede yaşayan halklara ihaneti çağrıştıracak
hiçbir şey olmadığını, aksi fikri olanın gelip
burada 10 maddeyle ilgili görüş belirtebileceğini söyledim. 10
maddede, bu ülkeyi bölme adına, bu ülkede bir paranoya oluşturma
adına hiçbir şey olmadığını; tam tersine, Kürt
meselesi başta olmak üzere Türkiyedeki temel kimlik, inanç, ekoloji,
kadın, ekonomi, güvenlik, bütün sorunları içeren bir demokrasi
manifestosu olduğunu ifade ettim. Bugün de aynı şekilde o
söylediklerimi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Dolmabahçe mutabakatı sayesinde iki buçuk
yıl boyunca bir tek gencin bile canını kurtarmışsak bu
siyaseten bizim için en büyük erdemdir, zaten siyasetin anlamı da budur.
Siyaset, birtakım hamasi söylemler üzerinden yaşanan sorunlara, can
kayıplarına sırtını dönerek onun üzerinden siyasi rant
devşirme sanatı değildir. Dediğim gibi, iki buçuk
yıllık süre içerisinde ne kadar canı
kurtardığımız işte bugün içerisinden geçtiğimiz
acı süreçte de bir kez daha ortaya çıkmıştır. O
nedenle, Dolmabahçe mutabakatıyla ilgili bizim
savunamayacağımız veya farklı şekilde atfetmeye göz
yumacağımız hiçbir husus yoktur.
Burada terörün siyasi uzantılarıyla ilgili
söyleme de gelince: Onu, merak etmeyin, tarih yazacak, insanlık yazacak.
Bu ülkede savaş dışında, kan dışında, göz
yaşı dışında, inkâr, asimilasyon, imha
dışında yüz yıldır sorunu yaratanlar tarih önünde,
insanlık önünde hak ettikleri şekilde yazılacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Baluken
konuşması sırasında Dolmabahçe süreciyle ilgili kendi
açıklamasını yapmakla birlikte, tabii, bizim bu konudaki
görüşümüzün tam zıttı bir görüş atfederek ifade etti.
Müsaade ederseniz, iki dakika
BAŞKAN Peki, yeni sataşma olmasın
Sayın Akçay.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
İki dakika da size söz veriyorum.
20.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bize göre, bu Dolmabahçe hadisesini veya
çözüm süreci konusunu bir yanlış okuma söz konusu. Yani, bu çözüm
süreciyle başlayan, ondan sonra Dolmabahçeyle bir mutabakat olarak ilan
edilen, sonradan iktidarın da çark edip Bu bir mutabakat değildir.
dediği fakat ne olduğunu da bir türlü
açıklayamadığı 10 maddelik açıklamaya kadar gelen süreç
sonunda bugüne kadar yaşadıklarımız, âdeta, milletin
burnundan fitil fitil getirilen bir süreç olmuştur. Ve bu süreci,
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Hükûmet yetkilileri, bu konunun
uzmanları tarafından da açıkça itiraf edildiği, izah
edildiği, beyan edildiği üzere, terör örgütünün silah ve cephane
depolamakla, şehirlerin altına tünel kazmakla ve kendi örgütlenmesini
geliştirmekle, bunu tahkim etmekle kullandığı ayan beyan
ortaya çıktı. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir,
bunu söyleyen biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz; daha bu süreçler
başladığında Yapmayın, etmeyin, terör örgütü asla
silah bırakmaz, bu eşyanın tabiatına
aykırıdır, yarın bunların bedelini ülke olarak çok
ağır öderiz. dedik. Osloda MİT Müsteşar
Yardımcısı Afet Güneş -tutanaklar yayımlandı-
Bütün metropolleri patlayıcılarla döşediğinizi biliyoruz.
diyor. Biliyordunuz da aradan geçen beş altı senede ne
yaptınız? Göz yumdunuz. Kim yumdu? AKP iktidarı göz yumdu, bu
ülkeyi yönetenler göz yumdu, görmezden geldiler ve maalesef, ülkemizin içinde
bulunduğu bu netameli durumda iktidar çok büyük ölçüde pay sahibidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Sayın milletvekilleri, şimdi söz
sırası Halkların Demokratik Partisi Grubundadır
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) 60a göre bir söz
talep etmiştim Sayın Başkan, çok kısa bir açıklama
için.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden bir dakika lütfen.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
13.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Parlamentoda dört aydır
Kürt sorunuyla ilgili bir kısır döngü yaşandığına
ve bütün siyasi partilerin bu konuyu tam bir polemik noktasına
getirdiklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Dört aydır üzülerek bir durumu gözlüyoruz,
izliyoruz, bazen parçası oluyoruz. Parlamentomuzda dört aydır Kürt
sorunuyla ilgili kısır bir çekişme, bir kısır döngü
yaşanıyor. Bütün siyasi partiler, bu konuyla ilgili, işi tam bir
polemik noktasına getirdiler. Parlamentonun zamanını israf
etmekten başka hiçbir işe yaramayan -dört aydır- hiçbir sonuca
ermeyen bir süreç, maalesef, yaşanıyor. Orada
vatandaşlarımız canını, malını kaybederken
bu Parlamentonun içinde bulunduğu bu hâl iyi bir hâl değildir. Bu
polemikler -yok, onu dedi, bunu dedi; şöyle oldu, böyle oldu- bu
Parlamentoya yakışan bir durum da değildir.
Önerimizi yineleme gereği hissettim. Gelin, bu
konuda, başta iktidar partisi samimiyse, diğer siyasi partiler de iyi
niyetliyse...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Altay.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) ...Parlamentoda
eşit temsille bir toplumsal barış ve mutabakat komisyonu
kuralım.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Hemen
kuralım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İyi niyet
varsa, samimiyet varsa bu sorunun başka bir çözüm şansı ve
çaresi yoktur Sayın Başkan.
Burada dört aydır yapılan iş milletle
dalga geçmektir, akan kanı buradan seyretmektir, daha çok kan
akmasına yol açmak, vesile olmaktır. Bu anlamsız Sen şunu
dedin., Sen bunu dedin. tartışmaları artık
bitirilmelidir. Bu bölgedeki yaşanan duruma Türkiye Büyük Millet Meclisi
artık el koysun.
Daha önce söylediğim bir sözü tekrar
söylüyorum: Bir kısım arkadaşlar çıkıp taziye diliyor,
bir kısım arkadaşlar çıkıp temel hak ve özgürlüklerin
gasbı ve ihlalinden söz açıyor, dem vuruyor; olan orada
kaybettiğimiz canlara oluyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisini göreve
çağırıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Altay.
Şimdi, söz sırası
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, 60a göre söz isteyebilir miyim, İç Tüzük 60a
göre?
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu,
sayın grup başkan vekilleri söz istiyorlar dolayısıyla sizi
bekletmek durumunda kalıyorum.
Buyurun Sayın Baluken.
14.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Engin Altayın dile getirdiğini, önerdiğini
önemsediğimizi ifade etmek üzere söz aldım.
Biz, bu sorunun, diyalog ve müzakere kanalları
açık tutularak eşit yurttaşlık temelinde, yeni bir
demokratik anayasayla birlikte çözüleceğine inanıyoruz. Bunun
dışındaki bütün yöntemler doksan yıldır zaten
başvurulan ve sorunu daha da fazla büyüten yöntemlerdir. Nitekim, son otuz
yılın tamamına baktığımızda Ev ev temizlik
yapacağız., Çıbana neşter vuracağız., Terörün
belini bükeceğiz., Son teröristi öldürünceye kadar şunu
yapacağız. şeklinde devreye konan savaş konseptleri
üzerinden bugüne gelinmiştir.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Öyle diyen
kimse yok.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O
nedenle, Meclisin bu sorunu ele alması, bu sorunla ilgili komisyonlar
kurması, bununla ilgili özel oturumlar düzenlemesi ve buna bir çare
araması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Baluken.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
son
derece önemli bir öneridir, Halkların Demokratik Partisi olarak
başından beri biz bu sorunun Mecliste ele alınması
gerektiğini ifade ediyoruz. Gelinen süreç itibarıyla da farklı
bir seçeneğe sahip olmadığımız kanaatindeyiz.
Masayı AKP mi devirdi, HDP mi devirdi?, Savaşı PKKmi
başlattı, bilmem devlet mi başlattı? Uzun süredir
kısır bir döngü şeklinde bu tartışmalarla burada mesai
tüketiyoruz. Ortada bir realite var, yakılan yıkılan, viraneye
dönüşen kent merkezleri var; her gün her ile kaldırılan,
defnedilen cenazeler var; bir ateş var, Bu ateşle ilgili bir
çıkış, bir siyasi hamle nasıl yapabiliriz? üzerinde bu
Meclisin yoğunlaşması gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
Buyurun Sayın Akçay, size de söz verelim.
15.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Altayın bu yapılan tartışmalarla ilgili
hususları
İşte, dört aydır polemik, kısır
çekişme diyor. Şimdi bu, tartışma ve polemikse,
kısır çekişmeyse kendileri de bu tartışmaların
içerisinde yer alıyorlar. Sanki farklı bir pozisyonu varmış
izlenimini yaratmak için zannediyorum söylüyor. İşte, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde tekrarladığı bir husus. Tabii, icra
makamında devletin kurumları var, en başta da Hükûmet var.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi bugüne kadar
Mecliste kurulsun. diyor ama kurulurken de
Mesela, Anayasayla ilgili
görüşlerini ifade ediyor açık bir şekilde, biz de Milliyetçi
Hareket Partisi olarak ifade ediyoruz, HDP ifade ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) AKP zaman zaman belirtiyor,
zaman zaman çark etmekle birlikte, o da iyi kötü Anayasayla ilgili
görüşlerini belirtiyor. Fakat, bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisi net bir
şekilde görüşünü de doğrusu ifade etmiş değil yani, ne
şiş yansın ne kebap, biraz da ortadan giderek net bir tutum
belirtmiş de değil. Yani, çözüm sürecinin nesine karşı?
Çözüm sürecinde rol almak istiyor, bizim anladığımız bu
CHPnin tutumundan. CHPnin de içinde bulunduğu, işte bu
adını Kürt sorunu olarak koydukları sorunda bir rol almak
istiyor. İtirazı
Bu, Mecliste yapılmadı; bu, gizli
kapaklı, işte İmralıda, Osloda yapıldı. diyor.
Sadece biraz yöntemine karşı, hadisenin özüne karşı
olmadığı da anlaşılıyor.
Bir kere, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz
Son ifademi söyleyebilir miyim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, bütün grup
başkan vekillerine iki dakika söz verdim, lütfen tamamlayınız.
Yarım dakika daha veriyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Çok teşekkür ediyorum.
Biz, bu sorunu bugüne kadar Kürt sorunu olarak da
tanımlamadık, bundan sonra da böyle bir sorun tespitimiz yoktur. Biz,
hadiseyi öncelikle bir terör sorunu bağlamında ele alıyoruz.
Şimdilik söyleyeceklerim bunlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Buyurun Sayın Çakır.
16.-
Tokat Milletvekili Coşkun Çakırın, İstanbul Milletvekili
Engin Altay ve Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
yaptıkları açıklamaları ile Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Her şeyden önce, ben de burada yapılan
tartışmaları çok anlamlı bulurum; her parti grubunun
yapmış olduğu, her milletvekilinin görüşlerini beyan etmek
suretiyle yapmış olduğu tartışmayı anlamlı
ve yararlı buluruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tabii, tabii!
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Fakat esas olan
tartışmadır, tartışalım bir taraftan ama
tartışıyoruz derken diğer taraftan terörle mücadele
bekletilecek, ertelenecek, tehir edilecek değildir.
Ortadaki gerçek çok açık ve
çırılçıplaktır: Meri ve meşru düzene karşı
bir kalkışma vardır; tabiatıyla, meri ve meşru düzen,
siyasal otorite, bu kalkışmaya karşı gereğini
yapmıştır, yapmaktadır, yapacaktır.
Tek bir yol var: Silahları bırakmak.
Elbette Sayın Baluken eksik, yanlış beyan etti. Son terörist
öldürülünceye kadar değil, son silah bırakılıncaya kadar ve
ülke dışına çıkılıncaya kadar mücadele devam
edecek. Ondan sonra da 2013 yılı Nisanında neredeyse oradan
bakılacaktır.
Son bir şey de Sayın Akçaya,
Başkanıma, İmralı tutanakları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakır, buyurun.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Değerli
Başkanım, değerli arkadaşlar; tutanak diye bir şey
yok çünkü tutanak tutulmuyor.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Tutanak var
tabii ki.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Devletin de var
tutanağı.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Dolayısıyla
orada söylenen, yazılan şeyler birilerinin sanrıları, belki
hezeyanları, belki görüşleri. Bundan ibarettir, ortada bir tutanak
yok. Fakat somut bir şey var, o da Öcalanın söylemiş
olduğu şey. Kime? PKKya. Ne demişti? Silahları
bırakın. Bıraktılar mı? Hayır.
Mesele bu kadar açık ve sarihtir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Altay, sayın hatip
bizi bekliyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam, çok özür
dilerim.
Ben, açık sataşma var aslında, oradan
söz isteyeceğim ama en azından tutanaklara geçmesi
bakımından şunu söyleyeyim.
BAŞKAN Tutanaklara geçsin.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Akçay,
bizim her konudaki tutumumuz fevkalade nettir. Önce onu söyleyeyim; bir.
Biz kan akmasın istiyoruz Sayın Akçay, kan
akmasın istiyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Biz akmasını
mı istiyoruz Sayın Altay?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Evet, öyle
anlıyorum, bu konuşmanızdan öyle anlıyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yanlış
anlıyorsunuz! Reddederim!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Biz, kan
akmasın istiyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Lütfen, dikkat edin!.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Evet, ne
söylediğimi bilerek söylüyorum. Çözüm sürecinde rol almak istiyorlar
galiba. diyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bühtan ediyorsun!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Eğer çözüm
olacaksa alırız elbette.
KAMİL AYDIN (Erzurum) E, tamam onu söyleyin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bunu söyle!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ama siz bu
çözümsüzlükten beslenmek istiyorsanız buyurun beslenin! (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Reddederim! Sözlerinize
dikkat edin! Kan dökülmesini siz istiyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Öyle şey
olur mu?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ne bu o zaman?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Böyle
düşünüyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan böyle
bir şey olmaz!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Böyle olur.
BAŞKAN Sayın Akçay, rica ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tutumlarını net
belirlesinler. Ülkenin üniter yapısında sorunu nasıl
çözeceklerini açıkça ortaya koysunlar. Öyle suçlayarak, iftira atarak
olmaz!
BAŞKAN Sayın Altay ifade etti Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Lütfen sözünüzü geri
alın!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hiçbir sözümü
geri almam.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sözünüzü geri alın!
BAŞKAN Sayın Akçay
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bizim tutumumuz
belli.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Aynen reddediyorum sizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Terör örgütü
PKKnın adı terör örgütüdür, Türkiyenin de bir Kürt sorunu
vardır! Vardır, bu kadar basit! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Kürt
sorunu yoktur, Kürt sorunu bize göre yoktur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yoktur!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Size göre mi
tutum alacağız? Ne münasebet!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biz size göre mi tutum
alacağız?
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ilk söz, İstanbul
Milletvekili Sayın Filiz Keresticioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutumu belli
değil, Çözüm sürecinde rol almak istiyor. Ne biçim bir laf?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Evet.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bir komisyon
kuralım. dedim ben, ne var bunda?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Biz
katılmayacağız o komisyona!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Gelmezsen gelme!
Allah Allah!
BAŞKAN Sayın Altay, Sayın Akçay
lütfen
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sen de gelmezsen gelme! Sana
mı uymak zorundayız!
BAŞKAN Sayın Akçay
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Uyma canım!
Ben düşüncemi söyledim ya!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sen düşünceni
söylemiyorsun bühtanda bulunuyorsun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben
düşüncemi söyledim, sen konuşmanı bir incele de ondan sonra
konuş!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ben mi inceleyeyim?
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
Tutanağı iste, konuşmanı incele!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Siz de inceleyin, ben de
inceleyeyim.
BAŞKAN Sayın Akçay lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yok, farklı
pozisyon izlenimi vermek istiyormuş
BAŞKAN Sayın Altay, sayın hatip
kürsüde, lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Allah Allah
Yeter ya!
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu,
buyurun.
Süreniz yirmi dakika.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bizim bir politikamız
var, size mi uyacağız!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bizim de var!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Varsa yürü git!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Herkes işini
yapacak.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Eğer susarsanız ben de konuşmaya
başlayacağım.
Sevgili halkımız, ben, bugün Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesiyle ilgili konuşmak
üzere söz aldım ama az önceki konuşmalar üzerine de bir iki söz
söylemek istiyorum çünkü şunu aylardır aslında burada görüyorum:
Her kürsüye çıkan ölümler karşısında, farklı
cenahlardan ölümler karşısında üzüntülerini dile getiriyor ama
üzüntüleri dile getirmek aslında yakınlara ait olan bir şeydir.
Yakınlar ağlarlar, yakınlar yas tutarlar; onlar bunu zaten gayet
iyi beceriyorlar burasıysa çözüm yeridir. Yani çözmesi gereken bu sorunu
birileri varsa onlar da biziz, buradaki milletvekilleri, yoksa hiçbir
işlevimiz zaten burada yok. Geçmişte şu, şunu dedi; bu,
bunu dedi.lerle de geleceğe atılacak bir adım yok. Bu çözüm
süreci gerçekten, keşke, yıllarca, aylarca, neyse, devam etseydi ve
tek bir insan ölmeseydi.
Terörle mücadele. diyorsunuz. 1990lı
yıllardan beri bu sorun var, daha öncesinden beri var, 1980li
yıllardan beri var. O zaman da aynı şeyler söylendi. Bakın,
altı ay önce 200 küsur yıl ceza isteyen savcı, Muş
Vartiniste yakılan 9 kişiyle ilgili olarak bugün beraat istedi ve
mahkeme beraat kararı verdi. Neden? Çünkü Ergenekon, derin devlet
küllerinden uyandırıldı, savaş kararı alındı.
Böyle bir şeyi hak etmiyor bizim ülkemiz. Gerçekten çözüm
Parlamentodadır, buna katılıyorum, kesinlikle buradan bir
komisyon çıkmalıdır ve ilk önce de Sura gitmelidir beraber.
Artık bunları reddetmekten vazgeçin. Kürt halkının
taleplerinden, haklarından yana olmak, tıpkı tüm diğer
halkların olduğu gibi, hepimizin boynunun borcudur. Söylemek
istediğim bu. (HDP sıralarından alkışlar)
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına gelince, en son söyleyeceğimi en başta
söyleyeyim. Bir kadın bakanlığının kurulması
gerekiyor. Önce, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü kadın
bakanlığına dönüştürülsün diye biz mücadele ettik. Ancak,
maalesef, gerçekleşen şey ayrı bir bakanlık yerine bu Genel
Müdürlüğün tamamen işlevsizleştirilmesi ve Aile Sosyal
Politikalar Bakanlığının kurulması oldu.
Kadınlar dünyanın yarısıyız
ve ciddi biçimde ayrımcılığa uğruyoruz. Buna
rağmen kadınları birer birey olarak değil sadece aile
içerisindeki var oluşlarıyla ele almak bu
ayrımcılığı derinleştiriyor. Bu, aynı
zamanda, bu alanda verilen mücadelelerin de, uluslararası metinlerin de
rafa kaldırılmasıdır. Yani, AK PARTİ
iktidarının yıllardır uyguladığı
politikalara göre, bu ülkenin yarısını oluşturan, binlerce
sorunla karşı karşıya olan kadınlar yoktur aile vardır;
Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesi yoktur, İstanbul Sözleşmesi yoktur.
Sakın Vardır; biz bunlara uyuyoruz. demeyin çünkü dünyada
gelişmemiş ülkeler dışında hiçbir ülkede kadınlar
sadece aile politikaların içerisine hapsedilerek ele alınmazlar.
Aileyi, çocukları, özürlü ve yaşlı hizmetlerini, Şehit
Yakınları ve Gaziler Dairesini Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı altında toplamak kadın
politikasının ve mücadelesinin yok edilmesidir.
Bugün maalesef, AKP, kadınların
başına gelen her felaketi, cinsel ve fiziki şiddetten ekonomik
sorunlara kadar her felaketi ailenin dağılmasının sonucu
olarak görüyor; oysa bırakınız hayalinizdeki o mutlak ve
mükemmel ailenin korunmasını, kadının kurtuluşu olarak
görmeyi bunu, İstanbul Sözleşmesi, ailedeki güç eşitsizliklerinin
kadın-erkek eşitliğinin önünde bizatihi engel olduğunu söylüyor
ve kadınların güçlendirilmesi, ayrımcılıkların
yok edilmesi için yükümlülükler getiriyor. Peki, siz böyle
düşünmüyorsanız ve bu sözleşmeyi uygulamayacaksanız neden
imzaladınız o zaman? Tepemizdeki birinin Hukuka uymam. dediği
gibi, siz de nasılsa zaten buna uymayız, olur biter mi diyorsunuz?
Bu arada, ben, evet, aslında o kişiyle
ilgili de konuşmak istemiyordum çünkü şunu belirtmek istiyorum: Evet,
insanlar saygıyı hak ettikleri ölçüde gerçekten saygı görürler.
Ve ben de bir hukukçuyum, hukukun hiç de öyle her kuralına uyulması
gerektiğini hayatım boyunca düşünmedim, bundan sonra da
düşüneceğimi zannetmiyorum ama kendisi her cenahtan, her kesimden
insana hakaretler edip de sonra sürekli hakaret davaları açan bir kimsenin
de ve kendisinden sürekli konuşturmak isteyen bir kimsenin de aslında
konuşmaya çok da değer olmadığını
düşündüğüm için konuşmak istemiyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Hakaret ediyorsunuz, hâlâ hakaret ediyorsunuz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Kadınlara Yönelik Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) Komitesi Türkiyenin
hazırladığı dönemsel rapora ilişkin bazı sorular
soruyor; diyor ki
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Çok ayıp!
Hiç yakışmadı size bu hitap.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Çok yakıştı, çok yakıştı.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Size
yakıştı, doğru; valla haklısınız o zaman.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Çünkü gerçekten yakışmayan sözleri eden bu devletin
başında olan insan. Asıl size yakışacak olan nedir,
biliyor musunuz?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Dünya saygı
duyuyor, bütün dünya saygı duyuyor.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Bu kişi
Sayın Cumhurbaşkanımızdan bahsediyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
karşılıklı konuşmayalım. Sayın hatibe
müdahale etmeyelim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Hak ettiğine hak ettiği değeri vermektir, gerçekten
eleştiri kabiliyetine sahip olmaktır çünkü buraya bunun için seçildik
bizler, biat etmek için seçilmedik; bizler kimseye biat etmiyoruz, etmek
zorunda da değiliz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Cumhurbaşkanımıza
yapılan saygısızlığı destekliyor musunuz?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) O kültür sizde var,
Kandile biat ederek o kültür sizde var, tamam mı?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Cumhurbaşkanına o kişi denilmez.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Evet, CEDAW Komitesi Tahsis edilen mali kaynaklar nelerdir? diye
soruyor ve aynı zamanda diyor ki: İller düzeyinde ve yerelde
toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaktan sorumlu kuruluşlar
hangileridir?
Bütün bunlara cevabımız ne olacak? Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Şiddetin Önlenmesine Dair
Kanun, ŞÖNİM yönetmelik taslağından doğan
sorumlulukları yerine getirmemiştir, kadının adı dahi
Bakanlıktan silinmiştir, Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü işlevsizleşmiştir. Bakanlık yalnızca
inayete, sosyal yardımlara dayalı bir politikayı kendine iş
edinmiştir ve ne pahasına olursa olsun aileyi korumak istemektedir.
Herhâlde cevaplarımız bunlar olacak Komiteye.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Bakan orada oturuyor
Hanımefendi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Şimdi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
bütçesinin neredeyse tamamını sosyal yardımlar oluşturuyor.
Bakanlığın 2016 bütçesinin yalnızca 9,5 milyon lirası
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne harcanıyor. 15 milyar 222
milyon lira Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün bütçesini
oluşturuyor. Bu Genel Müdürlüğün bütçesi 2014ten bu yana
azalırken Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün bütçesi de
yaklaşık yüzde 50 oranında arttı. Bu, Hükûmetin sosyal
yardım politikasıyla doğrudan ilişkili.
Kadınları yok sayan Hükûmet
politikaları ve bütçe, bir başka cenahta da hakları yok
sayıyor. Ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? İnsanların normal
çalışmalarının sonucu elde etmeleri gereken insanca
ücretleri, emekli maaşlarını, kıdem
tazminatlarını vermek, sağlık güvencelerini sağlamak
yerine bunlardan kısarak sosyal yardımlara ayırıyorsunuz.
Sosyal güvenlik ve sosyal korumayı sürekli
aşındırıyorsunuz, vatandaşları sosyal
yardımlara muhtaç hâle getiriyorsunuz. Diğer yandan bu sosyal
yardımlar bile aslında tarafınızdan
siyasallaştırılıyor. Yardımlar direkt AKPyle
ilişkilendiriliyor. Hatırlarsınız, 1 Kasım seçimlerine
beş gün kala Meclis Başkanlığı görevinde bulunan
İsmet Yılmaz Eğer koalisyonlara bu ülkeyi muhtaç ederseniz, o
zaman evlatlarınıza iş bulmak zor olur, engellimize bakabilmek
çok zor olur, yoksulumuza kömür dağıtabilmek çok zor olur.
demişti. Hani hep diyorsunuz ya Yüzde 50 oy aldık biz, yüzde 50 oy
aldık. diye. İşte, insanları yardım ekonomisine bağlayarak
elinde olanı da kaybedeceği korkusunu yaşatmanın sonucudur
bu.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Silahla almadık
oyları, çalışarak aldık biz; gönülleri fethederek
aldık, gönülleri.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Benim hayatta hiç silahım olmadı Hanımefendi;
bilmiyorum, buradaki çok insanın vardır eminim.
Yoksulluk sosyal yardımlarla maskeleniyor. Ama
kadınların ev işine harcadıkları zamanı
daraltarak bakım emeğini toplumsallaştıracak,
eşitliği güçlendirecek mahalle kreşleri, hasta bakımı,
engelli, yaşlı bakım hizmetlerine bütçe ayırmak yerine
sermayeye para kazandıran dev projelere, savaşa kaynak
ayrılıyor. Çok iyi biliyorsunuz, eğitime,
sığınaklara, iş, barınma sorunlarına harcanacak
bütçe yıllarca askerî harcamalara ayrıldı. Birleşmiş
Milletler denetiminden sakınmak için güvenlik harcamaları büyük
oranda kamufle edildi ama hâlâ millî gelirdeki payı çok büyük. Bu yıl
da askerî ve güvenlik harcamaları belirgin biçimde arttı.
Kadınlara ayrılan 9 milyon demiştim, milyar değil
milyon, Millî Savunma Bakanlığına 26 milyar lira, Millî
İstihbarat Teşkilatına 1,6 milyar, Emniyet Genel
Müdürlüğüne 20,2 milyar, Jandarma Genel Komutanlığına 8
milyar, Adalet Bakanlığına ise 10,3 milyar, bunlardan bile
düşük.
Evet, AK PARTİnin 2016 bütçesi bir savaş
bütçesidir.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Devletin görevi bireyin güvenliğini sağlamaktır; o yüzden tabii
ki.
GARO PAYLAN (İstanbul) Bir laf atmayın
ya!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Bir sus ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Güvenlik, özgürlükle gelir; güvenlikle gelmez.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Çıkın, oradan cevap verin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Savaşa ayrılan bütçe Türkiye'de sosyal korumaya,
çocuklara, engellilere, kadınlara ve adalete ayrılan toplam bütçeden
çok daha fazla.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sizi savunuyor, sizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ayrıca, Türkiye bir istihbarat ve polis devleti artık. Gizli
hizmet giderleri olarak yani örtülü ödenekten ise yalnızca ocak
ayında 103 milyon 432 bin lira kullanılmış, yalnızca
ocak ayında. Geri durmayın, kırın geçirin. emriyle
yüzlerce insanın, bedeninin tanınmayacak hâle getirilerek
öldürülmesinin bedeli bu gizli hizmet giderleri. Savaş bütçeleriyle mi
kuracaksınız arzu ettiğiniz mutlu aileleri? Kadınları
güçlendirmek bir yana, kadına yönelik şiddeti her alanda artıran
savaş bütçeleri ve politikaları o mutlu aileye dahi -tırnak
içinde- asla izin vermez ama yürütülen özel savaş konsepti sebebiyle
yaşamını yitiren 93 çocuk, 94 kadın da maalesef
Bakanlığın ilgi alanına girmiyor belli ki. Belli ki
kadınların öldürüldükten sonra soyulması,
fotoğrafların özel harekâtçı olduğu tahmin edilen
birtakım kişiler tarafından basına
sızdırılarak kadın bedenlerini
aşağılamanın
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Teröristlerin
yaptıklarından bahsetsen bir de.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Kadınlar, konuşmayın bari! Kadın bedeninin
çıplak sergilenmesinden bahsediyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Aa!
Sayın Başkan, müdahale eder misiniz? Sayın Başkan, müdahale
edin.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) PKKnın
yaptığına da bir şey söyleyin. PKKya da bir şey
söyleyin. Rica ediyorum
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bari siz konuşmayın! Cinsel şiddet uygulayarak
alçaltmaya çalışmanın bir savaş taktiği
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, müdahalenizi bekliyoruz, Kadınlar
konuşmayın. diyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla)
olarak kullanılması da Aile
Bakanlığını hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Müdahale etmeniz lazım, Kadınlar konuşmasın." dedi.
Siz bu konuda çok hassassınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sayın
hatibi dinleyelim lütfen.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) O
zaman hassasiyetiniz tek taraflı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bu cinsel suçlar uluslararası ceza mahkemesine göre savaş
suçudur. Birleşmiş Milletlerin 1325 sayılı Kararına
göre -barış ve güvenlik kararıdır bunun adı- tüm
devletler kadınlara karşı cinsel şiddet içeren savaş
suçlarından sorumlu olanların yargılanmasını ve
dokunulmazlıklarına son verilmesini sağlamakla yükümlüdür.
Savaşın evlerimizden çatışma bölgelerine
Bedenlerimizi ve
benliğimizi işgal eden bu erkek egemen yüzüne karşı ne
yaptı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı? Duvarlara özel
harekâtçılar cinsel şiddet içeren sözleri yazarken bunlarla ilgili
bir açıklama yaptı mı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Söylediğinizi
kulağınız duyuyor değil mi?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bölgedeki çocuklar, aileler ne yiyorlar ne içiyorlar? Bununla
ilgili herhangi bir şey yaptı mı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Kulağınız duyarak söylediğinize inanmıyorum gerçekten.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Değerli milletvekilleri, Dünya Ekonomik Forumunun 2015 Küresel
Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporuna göre -bakın, burada örgütler falan
yok, Dünya Ekonomik Forumu açıklamış, biraz dinleyelim
bakalım ne diyor- iş gücüne katılımda kadınlar
131inci sırada Türkiyede, ücret eşitliğinde 82nci;
eğitimde, cinsiyet eşitliğinde 105inci, Mecliste kadın
temsiliyetinde 86ncı, bakanlık pozisyonlarında 139uncu
sırada yer alıyor. Rapora göre, Türkiyede bir kadının
kazandığı 1 Amerikan dolarına karşılık
aynı işi yapan bir erkek 2,5 dolar kazanıyor; 1 dolara
karşı 2,5 dolar, hani fıtratımızda eşitlik yok
ya, bu da onun sonucu. Kadınların toplumdaki bu eşitsiz konumunu
değiştirmenin tek yolu bunun için bütçe ayırmaktır. Biz
böyle bir siyaseti maalesef bütçede göremiyoruz.
2015te tamamlanan bir proje var Birleşmiş
Milletler Ortak Programıyla tamamladığımız. 11 pilot
ilde toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme çalışması
yaptınız ve burada Sayın Maliye Bakanı varken toplumsal
cinsiyete duyarlı bütçeden bahsettiğimde, kendisi de toplumsal
cinsiyete duyarlı bütçeye çok duyarlı olduklarını ifade
etmişti. Peki böyleyse, 2016 bütçesinde niye toplumsal cinsiyete
duyarlı herhangi bir çalışma yoktur? Biz kadınlar için ne
ayrıldığını neden kalem kalem o bütçede göremiyoruz?
Böyle bir bütçe kadınlar ile erkekler arasında eşitsizlikler olduğunu
bilerek hazırlanır. Kamu harcamalarının ne
kadarının kadınlar lehine yapıldığını
denetler, bu kalemleri artırmayı hedefler. Ne var ki dediğim
gibi bu bütçede bunu göremiyoruz. Zaten bu anlayışı
yaptığımız bazı komisyon toplantılarında da
görüyoruz. Ne zaman kadınlar lehine bir gündem olsa orada mutlaka erkekler
de olmalı diyerek sanki bir eşitsizlik yokmuş ve biz her iki
cinse de aynı fırsatları tanıdığımızda
eşitliği sağlamış olacağız
sanılıyor. Örnek verirsem, Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunda engelli kadınların sorunlarıyla
ilgili bir alt komisyon kurulmasını önerdik. Kabul gördü bu, ancak
olmadığımız bir toplantıda Bu Komisyon niye sadece
engelli kadınları ele alıyor, erkekleri de ele alması
lazım. diyerek değişiklik önerilmiş. Şimdi bu, sorunun
nasıl yanlış anlaşıldığını
gösteren şeylerden birisi.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Evet, ben önerdim.
Doğrusu da bu, doğrusu da bu. Dünya kadınlardan oluşmuyor,
erkeklerden de oluşuyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Şimdi, bu, sorunun nasıl yanlış
anlaşıldığını gösteren şeylerden birisi.
Arkadaşlar, Kadın Erkek Eşitliği Komisyonunun anlamı,
bu alanda kadınların ayrıca, yani fazladan
yaşadığı sorunları gidermektir. Çünkü, engelli
kadınlar da tıpkı erkekler gibi, diğer kadınlar ile
erkekler arasında olduğu gibi, sokağa çıkabilme, işe
girme, cinsel saldırılara maruz kalma konusunda çoklu
ayrımcılıklar yaşıyorlar.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Komisyonun adına
bakarsanız, her iki tarafın eşitliği de söz konusu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tabii ki engelli erkeklerin de sorunları var ve Türkiyede
milyonlarca engelli var. Ancak, bunun için yapmanız gereken, örneğin,
engelleri kaldırma bakanlığı kurmaktır; kalkıp,
herkesi aynı torbaya koymak, doldurmak değil, bu alanda
kadın-erkek tüm engellilerin ortak sorunlarını ele
almaktır. Amerika, Kanada, İsveç, İrlanda gibi pek çok ülkede
engelli bireyler doğumlarından itibaren ulusal veri tabanlarında
kayıt altına alınıyor ve bu veri tabanı tüm kurumlar
tarafından koordinasyonlu olarak kullanılıyor. Böylece, engelli
birey hayatı boyunca sağlık, eğitim, mesleki gelişimi
açısından izleniyor. Türkiyedeyse gerekli destek ancak kendisi ister
ve tırmalarsa olabiliyor ve rapor çıkarmak için sürekli hastanelere
gidiyor, hastaneye gidene kadarsa toplu taşımayla, kamu
binalarıyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Nitekim,
Sayıştay da raporunda sportif faaliyetlere katılan engelli
oranı, engellilerin eğitime katılma oranları gibi verilerin
yetersiz olduğunu Bakanlığa açıkça belirtiyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
yapısı tıpkı torba yasalarınızda olduğu gibi
-süt izni ile jandarma uzman çavuşları hani nasıl bir araya
getirdiniz- herkesi bir araya torba torba toplamış bir yapı
olduğu için aslında Türkiyede çok önemli bir çoğunluğu
ifade eden ve hepimizin de sözde en değerli varlıklarımız
olduğunu iddia ettiğimiz çocuklar da bu Bakanlığın
içerisinde yer alıyor yani onlarla ilgili de söz etmemiz gerekiyor bu
bütçe dâhilinde. Biz nasılsa Kabul edenler
Etmeyenler
, Edenler
Etmeyenler
denilerek hızlı ileri demokrasi
anlayışıyla zaten oylamalar yapacağımız için
çocukları da bu aradan çıkarabiliriz, fazla söze gerek yok. Çocuklar
ne yapmak ister arkadaşlar? Oyun oynamak ister. Bunun için park, bahçe,
oyun alanı gerekir. Ne isterler? Sevdikleriyle güvenli bir ortamda
savaşsız, korkmadan yaşamak isterler. Bunun için barış
gerekir. Ne yapmak isterler? Bilgiye, geliştirici, ana dillerinde ve özgür
bir eğitime ulaşmak isterler. Bunun için bilim, teknoloji, özgür
düşünce gerekir. Bunlar var mı? Hayır, yok. O zaman
çocukları boş verelim değerli milletvekilleri, onları
boş sözlerle oyalamayalım çünkü hepimiz biliyoruz ki tek tip
düşünce ve otoriter eğitim modelleriyle sadece faşizm
yaşar, çocuklar yaşamazlar. Aslında çocuk ile hapishane
sözlerinin yan yana gelmemesi gerekirken çocuklara
yakıştırdığımız da suç ve hapishaneler olur
maalesef.
Şimdi, en yakıcı konulardan biri
-aslında sürem çok azaldı- şiddete maruz kalan kadınlar ve
6284 sayılı Yasa. Evet, bu alanda gerçekten kadınlar çok ciddi
sıkıntılar yaşıyorlar, sığınaklar
yetersiz. Genel bütçe taslağına baktığımızda
konukevlerinde kalan kadınlar için ayrılan harçlıklar ne kadar
biliyor musunuz? Büyükşehirde bir yıllık 5.500 lira. 5.500
lirayı siz onlarca, yüzlerce ya da binlerce, fark etmez, kadın
arasında paylaştıracaksınız hatta
paylaştırmayacaksınız, herkese vermeyeceksiniz, koşul
getireceksiniz vermek için de. Ve kadınlar gelecekleriyle ilgili
endişe duyuyorlar, sığınaklardan çıktıkları
zaman nereye gideceklerini, nerede çalışacaklarını
bilmiyorlar ve bu konuda endişe duyuyorlar.
Bir dakika isteyebilir miyim çünkü tamamlamak
istiyorum.
BAŞKAN Diğer konuşmacının
hakkından veririm size ancak Sayın Kerestecioğlu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Tamam, iki dakika
olsun Sayın Kerestecioğluna. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki. Sayın Altan Tanın
hakkından iki dakika size veriyorum.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Çok teşekkür ederim.
Evet, kadınlar ne diyor biliyor musunuz?
Birinci çocuğumu doğurdum ancak çocuklarımız olmaya
başlayınca yardımları onayladılar, öncesinde
onaylamadılar. Benim komşum 5 çocuk yaptı ve -benden iki
yaş küçük- nedenini sorduğumuz zaman Devletten biraz daha
yardım alabilmek için. diyor.
Ayrıca, eşini kaybetmiş kadınlar
için sunulan sosyal yardım programlarından boşanmış
kadınlar yararlanamıyorlar. Böylece, boşanmak isteyen
kadınlar yalnızca şiddet görecekleri korkusuyla değil,
sosyal ve ekonomik güvenceden de yoksun oldukları için evliliklerini
sürdürmeye mecbur bırakılıyorlar. Yalnız
yaşayan kadınların ise zaten hiç hükmü yok, onların
herhangi bir ihtiyaçları zaten olamaz bu ülkede.
Şimdi, malumunuz, bir
başka konu annelik izni ertesi yarı zamanlı
çalışmayı getirmek. İzne ayrılan kadınların
yerlerine ise özel istihdam bürolarından kısa sürelerle güvencesiz
koşullarda kiralanan işçileri istihdam etmek.
Evet, maalesef LGBTİler
hiçbir şekilde zaten aile ve sosyal güvenlik politikalarında yer
almıyor, translar nefret cinayetine maruz kalırken iş
bulamadıkları için çoğu trans birey muhtaç durumda ve
şiddete açık durumdayken devlete bağlı bir tane dahi
LGBTİ sığınağı bulunmuyor. Ve biz maalesef, yine,
Adalet Bakanı da burada, bir cezasızlıkla ve haksız
indirimlerle karşı karşıyayız. Nevin gibi, Çilem gibi
kadınlar bu indirimlerin yanından geçemiyorlar kendini savunurken ama
erkekler, maalesef, o indirimleri alıyor ve bu yüzden biz, erkek adaleti
değil, gerçek adalet diyoruz yıllarca.
Evet, başta kadınlar
olmak üzere bütün hakları gasbedilenler, yıllardır olduğu
gibi bugünden sonra da verdikleri mücadeleyle bunların hesabını
sorarlar. Demokrasi içinde, özgürlükler içinde başkaca bir yol yoktur.
Bugün ise bu bütçeye yapacağımız en koyusundan mor bir ret oyu
vermektir.
Saygılarımla. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Kerestecioğlu.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Çocuklara yakıştırdığınız bir şey daha
vardı, onu söylemeyi unutunuz Sayın Vekilim. Dağa
kaçırıp küçük çocukları ellerine silah verdiniz, onu da söyleseydiniz!
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan, zabıtlara geçmesi için birkaç
cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Satır, buyurun.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Kadın haklarından ve kadın hassasiyetinden
bahsedeceğini düşündüğümüz sayın vekil
konuşmasını yaparken kadın milletvekillerine dönerek Siz
susun kadınlar. dedi.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Efendim!
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Bu konuda kendisini şiddetle kınıyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır)
Ne desin? Konuşun mu desin?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(İzmir) Bari siz dinleyin." dedi, Siz susun." demedi.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Bütün kadın derneklerine zabıttaki bu cümleyi
paylaşacağımızı ve aleniyet
BAŞKAN Filiz Hanım
böyle bir cümle kullanmadı Sayın Satır.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Kullandı. Bir saniye
Başkanım, bir saniye
BAŞKAN Ben
tutanakları isteyeceğim ama böyle bir cümle kullanmadı.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Başkanım müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Buyurun.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Kadınlar, siz susun." dedi, anında ben
yazdım. Kendisini kınıyorum.
Ayrıca kadın
hassasiyeti olduğuna inandığım sizin de bu konuda müdahale
etmediğinizi fark ettik, hissettik. Bu anlamda sizi de göreve davet
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Satır, ben tutanakları isteyeceğim.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Efendim, hepimiz burada dinledik, bize dönerek Kadınlar,
siz susun. dedi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Biz de dinledik
canım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hepimiz
dinledik, bir tek sen mi dinledin?
BAŞKAN Peki, tutanakları
isteyeceğim ama Filiz Hanım da öyle bir şey söylemediğini
ifade ediyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Pek
dinlemiş gibi görmedik seni, durmadan sataştın.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Bu
ayıp da Filiz Hanıma yeter. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Tutanakları isteyeceğim,
varsa böyle bir cümle Filiz Hanıma söz veririm, ben de gerekli
açıklamayı yaparım Sayın Satır, hiç merak etmeyin.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, bu ayıp Filiz Hanıma yeter, bir daha
Kadın..., Kadın
demesin.
BAŞKAN Kadın konusunda
duyarlılığımı biliyorsunuz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Efendim, lütfen dikkatli dinleyin.
BAŞKAN Eğer böyle bir cümle
kullanılmışsa ben de açıklama yaparım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, müdahale ettim ama siz uyarmadınız,
anında müdahale edip uyarmadınız.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Yetti ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ya anladım da ben böyle bir şey
BAŞKAN Sayın Satır, lütfen, rica
ediyorum
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ama bakın
BAŞKAN - Ben tutanakları isteyeceğim
diyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Efendim, müsaade edin biz biraz...
BAŞKAN Tutanakları isteyeceğim,
varsa böyle bir şey konuşuruz daha sonra.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ama böyle bir şey yok ve kınıyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İftira
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime kırk dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.46
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.34
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Elif
Doğan TÜRKMEN (Adana), Ömer SERDAR (Elâzığ)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bir önceki oturumda
İstanbul Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlunun
yapmış olduğu konuşmaya istinaden Sayın Belma
Satır, Sayın Kerestecioğlunun sözlerinde kadınlara Sus.
dediğini, bu konuda benim de bir uyarı yapmamı istediğini
söyledi. Ben de tutanakları inceleyeceğimi, buna göre karar
vereceğimi ifade etmiştim.
Şimdi, tutanakları aldım, okudum,
Sayın Kerestecioğlu şöyle söylüyor: Belli ki
kadınların öldürüldükten sonra soyulması,
fotoğrafların özel harekâtçı olduğu tahmin edilen
birtakım kişiler tarafından basına
sızdırılarak kadın bedenlerini
aşağılamanın
diyor ve karşı taraftan bir söz
var, Sayın Kavakcı Kanın bir sözü var: Teröristlerin
yaptıklarından bahsetsek. diyor ve Sayın Filiz
Kerestecioğlu da: Kadınlar, konuşmayın bari;
kadının, kadın bedeninin çıplak sergilenmesinden bahsediyorum.
diyor. Dolayısıyla burada kötü bir niyet olmadığı
anlaşılmıştır Sayın Satır. Sayın
Kerestecioğlu bir kadın olarak kadınlara yapılan uygulamada
kadınlar olarak aynı tepkiyi vermenizden bahsettiği için böyle
bir kelime kullanıyor.
Ben şimdi Sayın Kerestecioğluna da
yerinden söz vereceğim, bir açıklama yapma ihtiyacı var
sanırım bu konuda, kendisini de dinleyelim.
Teşekkür ediyorum.
Buyurunuz Sayın Kerestecioğlu
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
17.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119
sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yani ben bu anlamda kendimden, kendimi
tanıtmaktan bahsetmek istemiyorum. Hani, yıllardır özellikle bu
Meclisin içerisinde de aslında erkek egemenliğinin olduğunu,
eril bir dilin olduğunu ve kadınların ne kadar çok
konuşması gerektiğini vurgulayan bir insanım. O nedenle,
burada söylediğim, gerçekten, kadın bedeninin çıplak
teşhiri ve ona işkence yapılmasıydı ve bana oradan
sataşmada bulunan arkadaşlara Bari siz bunu yapmayın, yani
kadınlar olarak siz bunu yapmayın ve bana destek verin.
anlamında aksine söylediğim bir şeydi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz de öyle
algıladık.
BAŞKAN Evet.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Yoksa zaten ben kadınlara kendi konuşma
hakkımdan dahi veririm, yeter ki kadınlar burada daha fazla
konuşsunlar, hiçbir zaman böyle bir niyetim olmadı.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Satır, size de söz veriyorum,
buyurunuz.
18.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin 118 sıra sayılı
2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekiline ve size
açıklamanızdan dolayı teşekkür ediyorum.
Yalnız, ben yine aynı kanaatteyim. Burada
bir yaman çelişkiyle karşı karşıyayız. Burada bir
kadın milletvekili konuşmacının söylediğini kabul
etmek zorunda değil, itiraz etmiş olabilir, buna vereceği cevap
Beni dinleyin, izah edeyim. olabilirdi, başka bir cümle olabilirdi,
Kadınlar sussun. dedi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Demedi işte
ya!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ben
yine aynı kanaatteyim.
Teşekkür ediyorum hassasiyetiniz için.
BAŞKAN O niyetle söylemediğini ifade
etti Sayın Satır.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Açıklama yaptığı için teşekkür ediyorum.
Ayrıca, benim uyarımdan sonra devreye
girip bir şeyler yapsaydınız daha çok memnun olurdum.
Teşekkür ediyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya, durmadan
tahrif ediyor tutanakları!
BAŞKAN Sayın Satır, inanın
kasti bir şey yoktu, Sayın Kerestecioğlu da ifade etti, benim de
kanaatim bu şekildedir. Yoksa kadınlar konusunda her birimiz bir diğerinden
daha fazla duyarlı değildir, hepimiz aynı
duyarlılığı tabii ki gösteriyoruz; kadın meselesi
hepimizin en ince noktasıdır, en hassas noktasıdır.
Dolayısıyla Filiz Hanım da açıklamasını
yapmıştır, benim de kanaatim bu şekildedir.
Teşekkür ediyorum size de.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, bir cümleniz için teşekkür ediyorum: Her birimiz
aynı kanaatteyiz. Buna imza atıyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Yeter, niye bu kadar
uzatıyorsun, Allah aşkına ya!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Kadın önceliğinde siz biz değil, her birimizin aynı noktada
olmamız lazım
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Çıplak kadın bedenine sataşma olmaz, ayıptır!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Kadın haklarını sadece siz değil hepimiz savunuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Hepimiz.
Tamam Sayın Satır, bundan sonra da
kadın meselesinde herkesten aynı duyarlılığı
bekliyoruz tabii ki.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Bana provokatör diyen grup başkanınızı da ayrıca
kınıyorum.
Teşekkür ediyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Yeter
artık!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sürekli bir kınama Sayın Başkan,
sanıyorum beni herhâlde başka birisiyle karıştırmak
istiyorlar
BAŞKAN Filiz Hanım, hiç problem
değil.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul)
şu anda hoşlanmadıkları birisiyle ama
oraya gelmeye hiç niyetimiz yok, yani gerçekten bizim söylemimizi bilenler
biliyor.
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, daha önceki oturumlarda Milliyetçi Hareket Partisi
adına konuşan Celal Adanın konuşma metniyle ilgili
tutanağı aldım. Orada grubumuzun milletvekilleri kastedilerek
80 PKKlinin gelmesine öncülük ettiniz. gibi bir cümle var. Ben, bununla
ilgili açıktan grubumuza yönelik bir suçlama var, ona cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Baluken, kapatılan
geçmiş birleşimlerde olduğu için, size İç Tüzük 58e göre
söz vereceğim.
Siz burada değildiniz Sayın Adan
konuştuğunuz zaman. Dolayısıyla ben de zaten
görüşlerimi ifade etmiştim, sonuçta 80 milletvekili içerisinde ben de
varım tabii ki. Ben görüşlerimi ifade etmiştim ama siz burada
olmadığınız için ben 58e göre size sataşmadan söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Baluken.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 58 olmaz
Başkan, 58, geçen birleşim; geçen oturum ama bu.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ham
tutanağın düzeltilmesiyle ilgili talep bu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Olur Başkan,
sen konuş da usul olarak söylüyorum ben yani.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, tutanağın düzeltilmesiyle ilgili.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, 58e
pek uymadı ya
19.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Celal Adanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, tabii bu son derece talihsiz bir
açıklama. Şunu ifade edeyim değerli arkadaşlar: Öncelikle
biz HDP olarak burada bulunan 4 siyasi partinin başvurduğu mercilere
başvurarak, orada ilgili incelemelerden geçerek, sonra da HDP kimliği
tescillenmiş olarak halkın önüne çıktık ve halk bize HDP
kimliğimizden dolayı oy vererek buraya milletvekili olarak gönderdi.
Yani siz YSKya nasıl başvurduysanız biz de HDP adına
başvurduğumuz için HDPli milletvekiliyiz. diyoruz. PKK adına
başvursaydık gelir burada onu da söylerdik, onu da ifade edeyim.
Dolayısıyla, bu konuda kendi düşüncesine göre farklı
tanımlamaları biz zerre kadar önemsemiyoruz.
Diğer açıdan, şimdi bakın burada
şöyle bir mantık hatası var yani yerme amacıyla
yapılmış bir şey: Bunu doğru kabul edersek PKKnin
burada 80 milletvekili var anlamına geliyor. 80 milletvekilinin
çıkması için oy veren 6 milyon PKKli insan var demek. Bir de bize oy
vermeyen 500 bin-1 milyon PKKliyi de dâhil ederseniz 7 milyon seçmene tekabül
ediyor. Bunu aileleriyle birlikte ele aldığınızda 12 milyonluk
muazzam bir kitleye tekabül ediyor. Yani 12 milyon insan, 7 milyon seçmen ve 80
milletvekili olan bir örgüte de terör örgütü diyorsunuz. Hani, şimdi
neresinden toparlayalım? Yani aslında cevap vermeye bile değmez
ama bu tarz mantık hataları içerisinde bile aslında kendi
fikrinize hizmet etmiyorsunuz diyorum.
Diğer taraftan, bugün bir AKPli milletvekili,
buradan ismini zikretmeyeceğim, sosyal medyadan bir paylaşımda
bulunmuş, yine aynı konuyla alakalı.
Sayın Başkan, toparlayabilir miyim? Ek
süre
BAŞKAN Peki, toparlayın Sayın
Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Diyarbakırda Sur için yapılan bir duyarlılık
çağrısını, Eş Başkanımızın
yaptığı bir duyarlılık çağrısını
bir isyan çağrısı olarak nitelemiş ve Dökülecek kandan
Demirtaş sorumludur. gibi bir şey ortaya atmış.
Şimdi, o milletvekilini buradan bir kere kınıyorum. Eş
Başkanımızın, kurumlarımızın
yaptığı çağrı tamamen demokratik bir kitle eylemselliği
çağrısıdır.
İkincisi: O etkinlikte kan döküleceğini
nereden biliyor acaba? Böyle bir hazırlık mı var, böyle bir
provokasyon hazırlığı mı var?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) 6-7 Ekimden
olmasın Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Yarın o
demokratik etkinlikle ilgili bir tek damla kan dökülürse biz o zaman bu tarz
verilere dayanarak AKPnin bunu bilinçli bir provokasyon olarak
planladığını ve hayata koyduğunu söyleme durumunda
kalırız. Bu tarz paylaşımlara herkesin dikkat etmesi
lazım.
Biz demokratik siyaset yapmak için buradayız.
Demokratik etkinlikler için de bugüne kadar yaptığımız
çağrıları ve burada yaptığımız
çalışmaları yapmaya devam ediyoruz.
Teşekkür ederiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) 6-7 Ekim
tarihlerindeki çağrı
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O da
demokratik çağrıydı.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) 50 tane insan
öldü. O da demokratik miydi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sizinkiler provoke etti. Biz araştıralım dedik, siz
karşı çıktınız. Niye gelmediniz?
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Yarın
yine kan akıtacaksınız.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Niye
araştıralım deyince oy vermediniz? 10 defa önerge getirdik
buraya.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Geliyor,
getiriyorsunuz, yine kendi bildiğiniz gibi yapıyorsunuz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Zaten demokrasi
kendi bildiğimiz gibi yapmaktır ya!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
Sayın Akçay, buyurun.
20.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
tabii, bizim konuşmacımızın konuşmasının
bağlamı Sayın Balukenin bahsettiği şekilde
değil. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak daha önce de hangi partiye
olursa olsun, oy verdiği partiyi tercihi nedeniyle bütün seçmenlere
saygımız olduğunu, dolayısıyla HDPye oy veren seçmene
de bu tercihi nedeniyle saygılı olduğumuzu birkaç defa deklare
etmiş bir partiyiz. Dolayısıyla, seçmeni hiç
karıştırmayalım konuya, bir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Seçilmeden
gelmiyoruz ki, ne demek o ya?
ERKAN AKÇAY (Manisa) İkincisi, Sayın
Başkan, İç Tüzük 58e göre söz vermek acaba doğru oldu mu, onu
bir değerlendirirseniz sevinirim. Çünkü, yer alan bir beyanını,
eğer Sayın Baluken kendisine ait bir beyanı düzeltmek isteseydi
58e göre alacaktı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - 58e göre de
bugün alamaz.
BAŞKAN - Peki, orada bir düzeltme yapıyorum
Sayın Akçay. Fakat, yani, İç Tüzük 58e göre değil, Sayın
Baluken 69a göre söz istemiş, oradan kendisine söz hakkı verdim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yani, sorun yok, ona bir
itirazımız yok.
BAŞKAN - Peki, peki.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkürler, sağ
olun.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Çakır, buyurunuz.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın Başkan,
sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum. Kan dökmek, provokasyon,
Sayın Balukenin sözlerinde olduğu gibi
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Yani,
çok ayıp ediyorsun.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sosyal medyaya
girdiğimizde bir gayya kuyusuna giriyoruz. Ve Pandoranın kutusu
açılır o zaman. Gerçekte onlara ait midir, değil midir, kimdir,
nedir bilmiyoruz. Bunları kürsüye taşımayı çok
sağlıklı bulmuyorum. Eğer öyle olursa bunun önünü
alamayız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederiz Sayın
Çakır.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay
Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma
Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ikinci söz, Diyarbakır
Milletvekili Sayın Altan Tana aittir.
Sayın Altan Tan, süreniz on sekiz dakika.
İki dakikanızı Filiz Hanıma vermiştiniz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır) - Evet,
teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bütçenin bu faslında Güneydoğu Anadolu Projesi, Doğu Anadolu Projesi,
Doğu Karadeniz Projesi ve Konya Ovası bölümleriyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Ancak bu konuyla ilgili görüşlerimi sizlere
arz etmeden önce, biraz önceki tartışmayla ilgili birkaç cümle
söylemek istiyorum.
Biliyorsunuz, Muş Vartoda ölü yakalanan, yani,
ele geçirilen bir kadın cesedi çırılçıplak teşhir
edildi. O dönemdeki Muş Valisi bu konuyla ilgili bir soruşturma,
araştırma başlattı ama maalesef Vali görevden
alındı. Daha sonra, bu tip, benzer olaylar birkaç kez
tekrarlandı.
Şimdi, keşke, işte Bunu
anlatacağınıza bir de teröristlerin yaptıklarından
bahsedin. diyen kişi Sayın Merve Kavakcının kız
kardeşi olmasaydı. Yani, bu Mecliste en büyük
haksızlığa uğrayan geçmişteki milletvekili
kardeşlerimizden birisi.
Değerli arkadaşlar, kim olursa olsun, önce
yanlışa bir Yanlış. demek lazım. Bu, doğru bir
hareket mi? Böyle bir şey herhangi bir dine, mezhebe, ideolojiye, fikre,
siyasi düşünceye göre tasvip edilebilir mi? Bunun cevabı, tahmin
ediyorum, vicdan sahibi herkes tarafından Hayır, hayır,
hayır.dır. Bunu noktalıyorum.
Yine bu Güneydoğu Anadolu Projesine
başlamadan evvel, Sayın Bakan, hemşehrimiz, Cevdet Bey de
burada, onu görünce bir şeyi de hatırlatmak istiyorum, ondan sonra
konuya geçeceğim.
Şimdi, masalarımıza Rize, Erzurum,
Artvin yaylalarıyla ilgili birer harita bırakılmış.
Burada, yapılan çalışmalarla ilgili değişik bilgiler
var ve Ovit Dağı Kış Turizm Merkezi ve Ovit Tüneliyle de
ilgili, Rize İkizdere ile Erzurum İspir arasındaki yolla
alakalı da bir güzergâh var. Şimdi, Sayın Bakanım, bu Ovit
Tüneli Türkiye Cumhuriyetinin en uzun tüneli; 14,7 kilometre. Gerekli miydi,
değil miydi, oradan günde ne kadar araç geçecek, 1 katrilyon TLnin
üzerinde bir yatırım yapılıyor; bu başka bir
tartışma.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Karadenizi
GAPa bağlıyor.
ALTAN TAN (Devamla) Dün de bunu konuştuk ama
ben Sayın Bakana şunu hatırlatıyorum: Bingöl Milletvekili,
Diyarbakır Milletvekilliği de yaptı. Diyarbakır-Bingöl yolu
Tapantepe denilen mevkide bir tünel meselesi var. Karayolları Diyarbakır
Bölge Müdürlüğü 3 sefer Buraya bir tünel yapılsın ve o
şekilde geçilsin, hem güzergâh kısalacak yaklaşık 7-8
kilometre hem de kış şartlarında daha iyi bir geçiş
olacak. dedi ama maalesef üç yıldır bu sorun
aşılamadı. Bunu söyleyip şimdi esas mevzuya geçiyorum,
ilgilerini istirham ediyorum. Yani, hiç olmazsa 14,7 kilometre değil de
1,7 kilometre, Bingöl-Diyarbakır arasında da bitsin.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
Güneydoğu Anadolu Projesi yani kısaca GAP, eski Başbakan,
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin GAPı gaptırmam.
dediği meşhur proje ve benim çocukluğumdan beri, gözümü
açtığımdan beri duyduğum, işittiğim,
dinlediğim bir proje. Peki, nedir bu? 22 tane hidroelektrik santral, 19
baraj, topluca, daha ufak tefek birimlerle beraber Türkiye Cumhuriyetinin en
büyük yatırım projesi olarak takdim edilen proje. Burada şu an
geldiğimiz noktada bir muhasebe yaparsak bize elli yıldır
söylenilen şu: Bu Güneydoğu Anadolu Projesi biterse Güneydoğu
Anadolunun -eski tabirle- makûs talihi yenilecek ve şu kadar kilovatsaat
elektrik üretilecek, şu kadar milyon hektar, 1 milyon 800 bin hektar alan
sulanacak -18 milyon dönüm, dekar- ve 3 milyon 800 bin kişiye iş
imkânı sağlanacak. Bu, devletin bütün raporlarında böyle yani
benim icat ettiğim, benim söylediğim bir rakam değil. Niye bunu
söyleme ihtiyacı hissediyorum? Çünkü 3 milyon 800 bin kişi çok
müthiş bir rakam. Normalde, 1 kişi, bölge şartlarında,
eşi ve ortalama 3 çocuğuyla beraber 5 kişilik bir ailenin
geçimini sağlayacak olursa bu yaklaşık 19-20 milyon nüfus demek
ve 3 milyon 800 bin nüfusun içerisinde projeye sonradan eklenen Suruç
yukarı sulama hattı da yok, bununla beraber 4 milyon kişi.
Şimdi, 20 milyon kişiye iş imkânı olacak; bu, devletin
bütün raporlarında var, çok güzel. Şu an bölgede yaşayan nüfus 8
milyon yani bu GAP denilen bölgenin içinde yer alan vilayetlerde bugün
itibarıyla yaşayan nüfusun toplamı 8 milyon; bu, 20 milyona
çıkacak yani bölgeye 12 milyonluk bir nüfusun daha gelmesi demek.
Gerçekten heyecan verici bir proje.
Peki, bu elli yılın sonunda ne oldu?
Geldiğimiz noktada, AK PARTİnin iktidara geldiği tarih
itibarıyla bu barajların yüzde 80e yakın bir kısmı
bitmişti; Keban Barajı, Karakaya Barajı, Atatürk Barajı,
böyle silsile hâlinde büyük barajlar ve onlarca da -işte, biraz evvel
saydığım- hidroelektrik santral ve diğer yapılar.
Bunların yüzde 80e yakını bitmişti, barajların, su
tutulmuş; mesela, Kebanda kırk sene evvel tutulmuş, yeni
değil. Ama, sulama kanallarının maalesef o tarih itibarıyla
ancak yüzde 14ü bitirilebilmişti. Hükûmet, büyük bir özeleştiriyle,
büyük bir açık yüreklilikle o tarih itibarıyla bunları
anlattı kamuoyuna ve dedi ki: Biz söz veriyoruz, bunlar en kısa
zamanda bitirilecek. Döndük dolaştık, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla
bu kanalların ancak bendeki bilgilere göre eksik olabilir, fazla
olabilir, devletten aldığım bilgiler bunlar, DSİden- yüzde
24ü bitirilebildi ve daha hâlâ bu kanalların büyük bir kısmı
bitirilemedi, sulama yapılamadı. Ama, yaklaşık kırk
yıldır, hatta kırk yıldan fazla -işte Keban
Barajının ilk açıldığı tarihler, Süleyman
Demirelin ilk Başbakanlığı döneminde- elektrik üretimi
devam ediyor, elektrik alınıyor ama tarlalara su -hâlâ genel bir
ifadeyle- yüzde 75 verilemiyor ve şu ana kadar bu barajlara harcanan
barajdan daha fazla bir miktar yani ekonomik değer olarak dolar
bazında, euro bazında elde edilmiş bulunuyor. Peki, ne zaman
bitecek bunlar? Niye bitmiyor? Bunları sorduğumuz vakit, yine bundan
beş altı sene evvel, yeni bir hedef ortaya konuldu ve denildi ki: Bu
kanallar 2014 yılında bitecek. 2014 yılında bitecek.
denilen kanallar, bugün 2016, daha hâlen -ben bölge milletvekillerimize de
bakıyorum yani bir itiraz varsa buyurup söylesinler- Viranşehir-Derik
arasında ana kanal bekliyor, bitirilemedi. Güvenlik gerekçeleri ortaya
konuldu: Efendim, şöyle oluyor, böyle oluyor. Değerli
arkadaşlar, dağ başında yapılan bu barajların
tamamı peki nasıl bitti? Yani, dağdaki barajın bitmesine
güvenlik sorunu engel olmadı da Urfa, Mardin, Diyarbakır
ovalarındaki kanalların bitmesine niye güvenlik engel oldu?
Dargeçite özel karakollar kuruldu, özel birlikler kuruldu, özel askerî güçler
konuşlandırıldı ve o baraj, yüzde 90 oranında baraj
gövdesi bitti. En zor şartlarda, yani bu itiraz edilen ve gerekçe
gösterilen şartlar içinde yapıldı, hâlen de yapılıyor.
Onun için, değerli arkadaşlar -burada defalarca bunu anlattım-
bütün bir bölgeyi, ardından Türkiye'nin demokratik, demografik ve ekonomik
yapısını, ardından bütün bir Yukarı
Mezopotamyayı, Suriye, Irak ovalarını ve siyasetini etkileyecek,
nüfusu 8 milyondan 20 milyona çıkaracak bu proje, bana göre,
kasıtlı derin güçler tarafından engelleniyor. İki sebep
olabilir değerli arkadaşlar bununla ilgili, yani bu kastın
ötesinde iki sebep olabilir. Birini anlattım, biri güvenlik, işte
tekrar tekrar söyledim, bütün bu dağ başındaki barajların
bile yüzde 85i en kötü şartlarda, tırnak içinde, bitirildi.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa)
Silvan Barajı...
ALTAN TAN (Devamla) Yüzde 85 diyorum. Bakın
Silvan. diyorsunuz, kabul, 15in içine koyun Sayın Fakıbaba.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa)
Niye bitirilmiyor!
ALTAN TAN (Devamla) Bakın, burada gelip bunu
sizin konuşmanız lazım. Ey Hükûmet, arkadaşlar bunu
yapın. Yani itiraz sizden gelince ben daha da üzülüyorum, üzülüyorum.
Şimdi Urfada bir güvenlik sorunu var mı?
Peki, Urfanın bütün tali kanalları niye bitmedi? Bakın ben de
bölgeyi yani karış karış demeyeyim de adım adım
biliyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Altan,
Hilvan ilçesinde içme suyu yok.
ALTAN TAN (Devamla) Evet, Mahmut Tanal Bey
Hilvanlı.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -
Hilvanın içme suyunu yaptık, özel kaynak getirdik; haberin yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İçme suyu yok
hâlâ.
ALTAN TAN (Devamla) Suruçlu milletvekillerimiz
var, çıkıp söylesinler.
İkinci sebep şimdi, değerli
arkadaşlar, birinci sebebi geçelim, ikinci sebep, yani sebep olabilecek
gerekçe nedir? Efendim Devletin parası yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) 8 kilometre
Sayın Altan, 8 kilometre.
ALTAN TAN (Devamla) Peki, devletin parası
yoksa bugün üçüncü boğaz köprüsü rekor denilecek bir hızla devam
ediyor ve üç günde 1 televizyonlarda Sayın Bakan çıkıyor, diyor
ki: Nisan ayında, mayıs ayında, haziran ayında,
ağustos ayında bütün çevre yollarıyla beraber bitiriyoruz. bir.
İki: Körfez Geçişi. Ben bir kontrol
mühendisi gibi Bursaya ne kadar arabalı vapurla giderken -oradan -Darıca
Topçularda takip ediyorum- uçakla Diyarbakıra giderken -haftada 2 sefer,
giderken gelirken- kontrol ediyorum, bakıyorum böyle, ne oldu. Hızla
gidiyor. Hayır, güzel, yani yanlış demiyoruz.
Üç: Üçüncü havaalanı, işte Avrupanın
en büyük havaalanı; 1.800 kamyon çalışıyor, 180 kepçe ve
ekskavatör çalışıyor. Rakam veriyorum. Koreden, Çinden o
kamyonları kullanabilecek şoförler getirildi, özel eğitim
almış şoförler getirildi. Peki, kardeşim, bu tünelleri,
sulama tünellerini niye bitirmiyorsun? Çık, bir şey anlat! Sayın
Bakanım da burada, çıksın, desin ki: Para yok. 12 milyar
dolar. lazım diyorlardı -bunlar kayıtlarda var- 12 milyar
dolar. Peki, bu 12 milyar dolar yok mu Türkiye Cumhuriyetinde?
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Altan Bey, terörün otuz
beş yıldaki maliyeti 1,5 trilyon dolar. Bu, GAPı on kere
bitirir, on kere bitirir.
ALTAN TAN (Devamla) Değerli Kardeşim,
tamam ama, ben affınıza sığınarak bir espri
yapayım: Ben Şişhaneden bahsediyorum, siz Gümüşhaneden
bahsediyorsunuz, başka bir şey söylüyorsunuz yani. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Yok, çok iyi
örtüşüyor da size öyle geliyor.
ALTAN TAN (Devamla) Bakın, bunları
anlatıyorum ben; bakın, güvenliği de söylüyorum, parayı da
söylüyorum, öbür yatırımları da anlatıyorum, bunların
hepsini anlatıyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Cengizin silinen borçlarıyla olmuyor mu Altan Bey?
ALTAN TAN (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, biz tatminkâr bir cevap bekliyoruz, tatminkâr bir cevap. Bu
devlet sadece Suriyeden gelen mülteci kardeşlerimize -kardeşlerimiz;
Türküyle, Kürtüyle, Arapıyla, Müslimiyle, gayrimüslimiyle- 10 milyar
dolar para harcadı yani bu devletin parası yoksa çıkıp onu
da söyleyin, deyin ki: Vallahi, 12 milyar doları bulamadık, onun için
bekliyoruz. Biz, size nereden, nasıl bulabileceğinizi, onu da
söyleyelim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu GAP
meselesini bir kenara koyduktan sonra dönelim Doğu Anadolu Projesine,
Doğu Karadeniz Projesine ve Konya Ovasına. Yine bölgedeki
barajlardan Konya Ovasına su götürme projeleri vardı eski Adalet
Partisi dönemlerinde. Bunların etütleri, fizibiliteleri; bin kilometreye
yakın bir mesafede kanallarla Konya Ovasına su götürülecek. Peki,
bugüne kadar Konya Ovasıyla ilgili ne yapıldı? Karadenizin
şu haritası verilmiş -çok güzel, renkli- bir saate
yakındır bakıyorum. Benim de böyle harita merakım var
-bütün dünya, Türkiye- yazıhanem, ev böyle haritalarla dolu. Peki,
değerli arkadaşlar, Karadenize bu kadar yatırım
yapıldıysa
Son 31/12/2015 tarihi itibarıyla -Adrese Dayalı
Nüfus Kayıt Sistemi rakamları var, girin İnternete, önünüze
gelecek- bütün Karadeniz göç veriyor. Rize dâhil, 2 Başbakan
çıkardı, 1 Cumhurbaşkanı; Rize dâhil bütün Karadeniz illeri
göç veriyor. Sadece Giresunlu olup da yani Giresun nüfusuna kayıtlı
olup da İstanbulda oturanların sayısı 495 bin, Ordu 490
bin, Sivas 730 bin, Kastamonu 540 bin. Peki, bu insanlar niye gidiyor bu kadar
renkli, güzel projeler yapılıyorsa? Hâlen, Konya göç veriyor, bu
kadar elektrikli trenler, sanayi, yatırım ve desteğe
rağmen. Ve, yine, Urfa -Sayın Fakıbabayla beraber bunları
konuşalım, karşılıklı- bölgenin en
hızlı gelişen ili Gazianteple beraber, nüfus
artışı ve doğum oranı en fazla olan, kısmen göçün
durduğu ama yine, 31/12/2015 tarihi itibarıyla, Urfanın şu
an, nüfusu 47 bin artmasına rağmen, eksi 10 bin göç oranı var
yani aldığı göç, verdiği göç yine eksi 10 binde; bu 47 bini
nüfus artış oranıyla sağlamış. Diyarbakırda
eksi göç 20 bin yine aynı tarihte; aldığı göç 36 bin,
verdiği göç 56 bin. Gaziantep bile
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Adana da
öyle, Adana da veriyor efendim.
ALTAN TAN (Devamla) - İşte, tek tek
sayıyorum, istiyorsanız hepsini sayayım ezberimde olduğu
kadar. Bir imtihan edersiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Tan,
Urfada cezaevini artırıyorlar, genişletiyorlar kapasitesini!
ALTAN TAN (Devamla) Ya, siz Urfada iman kuvvetiyle
nüfusu artırıyorsunuz, yoksa göçte eksidesiniz.
Nüfus artışıyla oluyor bu,
doğumla oluyor. Gaziantep bile şu an eksi göçte değerli
arkadaşlar. Bölgenin en sanayileşmiş ili hâlen eksi göçte; yani
verdiği göç aldığı göçten daha fazla, verdiği fazla.
Şimdi, bütün bunları niye
anlatıyorum? Değerli arkadaşlar, Doğu Karadeniz de,
Doğu Anadolu da, İç Anadolu da, Güneydoğu Anadolu Bölgesi de
neticede doğru düzgün bir proje, doğru düzgün bir kalkınma bir
hesap kitabıyla bir şekle sokulmak zorunda. Eğer bütün bu
renkli, boyalı, cilalı program ve vaatlere rağmen hâlâ buralarda
iş eksiye gidiyorsa demek ki doğru yapılmayan veya eksik
yapılan -doğru yapılmayan dediğimiz vakit çok
kızıyor arkadaşlarımız- bir şeyler var.
O zaman, ne yapmak lazım? Doğu Anadoluyu fazla
anlatmadım, Doğu Anadolu zaten çöktü. Yani Iğdırdan
başlayın, Kars, Ağrı, bütün bir Erzurum
Şu an
Erzurumun nüfusa kayıtlı olan nüfusundan fazla
dışarıda Erzurumlu var, Sayın Erzurum Milletvekilimizin
rakamları var.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) O şimdinin
değil, bakın, şu an tersine göç başlıyor merak
etmeyin.
ALTAN TAN (Devamla) Yok, şu anki
rakamları veriyorum size, 31/12/2015 rakamı, bunlar da TÜİKin,
Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamları, daha yeni bir rakam da yok
yani bugün gelen bir rakam yok.
Şimdi, konuyu toparlarsak değerli
arkadaşlar, ciddi bir bölgesel kalkınmaya ihtiyaç var bütün bu
bölgelerde. Bölgesel barışa ihtiyaç var. Dış
politikanın çevrede, Irakla, Suriyeyle, bütün ülkelerle doğru
düzgün bir zemine oturtulma mecburiyeti var. Bakın, iktidara
gelindiği vakit Suriye sınırındaki bütün mayınlar
kalkacaktı, ne oldu? Şimdi, beton duvarlar örülüyor. Bizde bir
kadının çocuğu küçük abdestini yapıyormuş -tırnak
içinde anlatayım- diyorlar ki: Bir muska yazan var, git düzeltsin. Gidiyor,
bir muska yazdırıyor sözde -bu uyduruk muskacılardan birisi-
getiriyor, o muska takıldıktan sonra çocuk büyük abdestini de yapmaya
başlıyor. Dönüyor, yalvarıyor, diyor ki: Kurban olayım,
bunu geriye döndür. Ne olur, mayınları kaldırmadınız,
bari bu demir perdeleri kaldırın, eskiye döndürün, razıyız.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tan.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kavakcı Kan.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Sayın konuşmacı
ismimi zikrederek -Merve Kavakcının kardeşiyim- benden
bahsetmiştir, müsaadenizle cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kavakcı Kan,
isterseniz yerinizden mikrofonu açalım, cevap vereceksiniz çünkü
sataşma değil aslında.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sitem, sitem.
Sataşma ayrı bir şey, sitem ayrı bir şey.
BAŞKAN Dolayısıyla, mikrofonu
açalım, yerinizden cevap verin.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın, Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dördüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın konuşmacı Keşke, Merve
Kavakcının kardeşi de burada Teröristlerin
yaptığına bir şeyler söyleyin. demeseydi. dedi.
Sayın Kerestecioğlu
konuşmalarında Kadınlar, konuşmayın bari! Kadın
bedeninin çıplak sergilenmesinden bahsediyorum. dediklerinde, ben
Teröristlerin kadınlara yaptıklarından bahsedelim. diye
söylemiştim, bunun üzerine bu sözü ifade etmişti.
Burası kimsenin kimseye ders verme yeri
değil. Yani Konuşmayın bari! diye tepeden inmeci, bir
üniversite hocası edasıyla, bir oryantalist edayla kimsenin kimseye
bu şekilde konuşma hakkı yok, öncelikle onu söyleyeyim.
İkinci olarak da ben de Diyarbakıra
gittim, ben de Şırnaka gittim, ben de Fatma nineyi dinledim, orada
farklı insanlarla konuştum ve teröristlerin
yaptıklarını, kadınlara yaptıklarını
dinledim. Onun için, tek taraflı olmamamız lazım. Kadın
bedenini kim kullanıyorsa, kadınları kim kullanıyorsa,
kadınlara kim eziyet ediyorsa onlara karşı toplu olarak bir duruş
sergilememiz gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Tan, buyurun.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, benim konuşmamda hiçbir sitem ve saygı
dışı bir ifade yoktu.
Kayıtlara geçmesi itibarıyla söylüyorum,
çırılçıplak soyulan ve teşhir edilen bu kadınlara
yapılan muameleyi sayın konuşmacı onaylıyor mu,
onaylamıyor mu? Aha, işte bu kadar, başka bir şey de
söylemiyorum.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Biraz evvel
söyledim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ya, İçişleri
Bakanı bile soruşturma açtı, neyi savunuyorsun? Yani illaki
bakan mı söyleyecek?
BAŞKAN Sayın Kavakcı Kan, tamam,
anlaşıldı.
Sayın Kerestecioğlu, sizin de
sanırım bir söz talebiniz var, Sayın Erzurum Milletvekilinin bir
söz talebi var, dinleyeceğim sizi.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
22.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, İstanbul
Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Şimdi, ben yukarıdan bir tavırla söylemedim.
Yukarıdan bir tavır hiç bana göre bir şey değil. Asıl
orada söz etmek istediğim şey, kadın
dayanışmasıydı. Bari siz kadınlar bunu yapmayın yani
beni bu sıralardan alkışlayan insanlar, onlara
konuşmayın dediğim için alkışlamadılar.
Kadın dayanışması gösterin, bari bir çıplak kadın
bedeninin teşhirinden bahsederken kadınlar olarak siz buna destek
verin ve karşı çıkmayın demek istedim. Ben bunun çok net
anlaşıldığını düşünüyorum ama hâlâ da
anlaşılmıyorsa yapabileceğim bir şey yok.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, Sayın Kerestecioğlu,
anlaşıldı bence.
Sayın Ilıcalı, sizin neyle ilgili söz
talebiniz var?
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Efendim, bununla ilgili.
Sayın Altan Tanla aynı komisyondayız birbirimizi
tanıyoruz. Ben orada GAPla ilgili bir bağlantı yaparken
terörle, maliyetle, anlayış kabiliyetimi küçültücü bir ifade
kullandığı için orada incindim ve açıklama yapmak
istiyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Burada sana
sataşma yok, bir şey yok, hiçbir şey yok.
BAŞKAN Sayın Ilıcalı,
sataşma yok ama lütfen.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Ama Sayın
Bakanımız
Şunu sadece söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, kayıtlara geçsin.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Yani ben sadece
şunu söyleyeyim: Burada bütçe görüşüyoruz, devletin gelirleri var, giderleri
var, bunlara göre yatırım bütçesi oluşuyor. Otuz beş
yılı geçen -o oturumda da Sayın Başbakan
Yardımcımız Numan Bey açıkladı- terörün maliyeti 1,5
trilyon dolar. Bu maliyet, GAPın maliyetiyle
karşılaştırıldığında kaç tane GAP, kaç
tane DAP yapardı, bunu dedim, başka yere çekip
anlayışımın sanki zayıf olduğu iması
oluştu, bunu sayenizde düzelttim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Ilıcalı.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına üçüncü konuşmacı
Van Milletvekili Sayın Bedia Özgökçe Ertan.
Sayın Ertan, sizin süreniz yirmi dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
ve ekranları başında bizi dinleyen, izleyen değerli
halkımız; başlarken, bu ülkede adaletin, insan onuru ve hukukun
üstünlüğü esas alınarak tesisini diliyor, hukukun
uygulanmasının kişiler için değil, kişilerin
hizmetinde değil, tüm insanlık için, adil ve eşit yaşam
için herkesin uyması ve saygı göstermesi gereken bir üst yapı
olduğunu hatırlatarak başlamak istiyorum. Bütçenin adaletin
tecellisi için sadece araçlardan biri olduğunu unutmamak gerekir. Esas
olan, bu ülkede hukukun üstünlüğünün korunmasıdır.
Adalet Bakanlığı bütçesinin mali
tablosuna bakıldığında, adalet harcamalarının ve
kaynaklarda artışın olduğunu söylemek mümkün ancak yeterli
değil. Bu gerçek, uluslararası rapor ve araştırmalarda
sıklıkla karşımıza çıkıyor. Özellikle, her
100 bin kişiye düşen hâkim ve savcı sayısı Avrupa
ortalamasının oldukça altındadır. Bu nedenle, mahkemelere
ödenek artırımı yapılması ve daha fazla hâkim,
savcı istihdam edilmesi için çalışma
yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye
yargısının uzun zamandır devam eden en önemli problemlerinden
biri ve hatta yargılama sorunlarının merkezindeki problem,
yargılama sürecinin uzunluğudur. Adalet Bakanlığı
bünyesinde kurulan İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna sadece bu
sebeple Ekim 2014ten beri 7 binin üzerinde şikâyet başvurusu
yapılmış durumda. Bildiğiniz gibi, tutuklama tedbiri en son
başvurulması gereken bir tedbir iken, Türkiyede ilk başta
uygulanan yöntemdir.
Bugün itibarıyla yani 1 Mart 2016
itibarıyla tutuklu sayısı 26.426 ve ceza infaz kurumlarında
tutulan mevcutlu sayısı 179.044tür. Bu sayılara en son 8
Şubatta, komisyon çalışması sırasında
bakmıştık, o zaman sayı 176 bindi. Bakın, daha bir ay
bile olmamışken 3 bin kişi artmış durumda.
Tutuklama ise bir kişiyi özgürlüğünden
mahrum etmeyi haklı kılacak temellerden ve delillerden yoksun olan
gerekçelerle veriliyor ne yazık ki.
Uzun yargılama süresinin bir diğer nedeni,
mahkemelerin iş yükünün fazla olması; öte yandan, hâlihazırda
çalışan hâkim, savcı ve personel sayısının
yetersiz olması geliyor. Böyle olunca da dosyalar birikmeye, davaların
görülme süresi uzamaya ve tutukluluk hâli de bir cezaya dönüşmüş
oluyor.
Bunun dışında, hâkim, savcı ve
personelin eğitim düzeyinin yetersiz olması, ara buluculuk,
uzlaşma, tahkim gibi alternatif çözüm yollarının etkin
kullanılmaması ve yine, hâkim savcılıkta
uzmanlaşmanın bulunmaması tutukluluk hâllerini uzatan diğer
sebeplerdir.
Bu, çoğu yapısal faktörler yine
yapısal çözümlerle giderilebilir durumdadır. Örneğin,
bilirkişi sisteminin gözden geçirilmesi, kamu hizmeti
cezalarının etkin olarak kullanılması ve denetimli
serbestlik uygulamasının teknolojik imkânlar da dâhil edilerek
kapsamının genişletilmesi olarak sayabiliriz.
Türkiye adalet sistemine dair bir diğer önemli
sorun cezasızlık sorunudur. Cezasızlık, âdeta bir politika
ve kültür hâline gelmiştir. Yargı sisteminde cezasızlık
politikası aynı zamanda sistematik de olduğundan Türkiye
yargısının bağımsız, hukuka uygun olduğunu
söylemek de neredeyse imkânsızdır. Özellikle kadına yönelik
şiddet ve kadın cinayeti davalarında sıklıkla
işleme konulan cezasızlık politikası şiddeti ve
cinayetleri önlemeyen, bilakis artıran ve özendiren bir hâl
almış durumdadır. Şiddeti ve cinayetleri önlemeye dönük
onlarca yasamız ve uluslararası sözleşme olmasına
rağmen uygulama yasalara aykırı, uygulama mantalitesi erkeği
koruyan tarzdadır.
Bir diğer cezasızlık alanı da
özellikle 1990larda Kürt coğrafyasında ağır hak
ihlalleriyle insanlığa karşı suçlarla kendini
göstermiştir. Yıllarca insan hakları savunucularının
uğraşları sonucu davası ancak açılan davalarda bir bir
beraat kararları veriliyor. 1992-1994 yıllarında İlçe
Jandarma Komutanı olarak görev yaptığı Mardin Derik
ilçesinde 13 sivilin yargısız infazla öldürülmesi ve kaybedilmesiyle
suçlanan Musa Çitil hakkında 13 kez
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
istenmesine rağmen Mayıs 2015te beraat etti. Bir diğer dava,
Diyarbakırda, Şırnakta, Görümlüde 6 köylünün kaybedilmesiyle
ilgili suçlanan davada Mete Sayar yine temmuz ayında beraat etti. Yine,
1993-1995 yılları arasında Şırnakta 21 sivilin
öldürülmesi ve kaybedilmesi suçlarıyla yargılanan ve hakkında 5
kez ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası istenen Jandarma Kıdemli Albay Cemal Temizöz kasım
ayında beraat etti. Ve en son, bugün 1 Mart 2016 tarihinde Vartiniste
yirmi iki yıl önce 7 çocuk, 1 hamile kadın ve 1 koca evde kilitlenip
diri diri yakıldıktan sonra açılan dava bugün itibarıyla
sanıklar hakkında beraat kararı verilmesiyle sanıklar,
katiller aklanmış durumdadır.
İnsanlığa karşı
işlenmiş suçlarda komutanların özellikle Dolmabahçe
mutabakatından sonra teker teker beraat ettirilmesi, Sayın
Davutoğlunun Vanın orta yerinde beyaz Toroslar dönemine geri
dönülmesi tehdidinin zaten devrede olduğunu ve bugün de bunun
işletildiğini açıkça gösteriyor. Bugün bu kararın verilmesi
hiç tesadüf değil. Bugün Sayın Davutoğlunun o sözlerini çok
daha iyi anlıyoruz. Daha iki gün önce, Millî Savunma
Bakanlığının Adalet Bakanlığına
hazırlayıp sunduğu taslağın içeriğini
okuduğumda bir kere daha anladım ki, doğu ve güneydoğuda
yani bugün, güvenlik güçlerinin suç işlediği Kürt illerinde askerler
her istediğini yapabilecek, yargılanmaları ise mümkün
olamayacaktır. Bugün o illerde istediği gibi suç işleyen
silahlı güçlerin, bir cesaretle, yargılanmama, soruşturulmama
cesaretiyle açıktır ki, cezasızlık vaadiyle suç
işlediklerini görüyoruz. Söz konusu taslakla, işlenen suçların
bir zırha dönüştürüleceği anlaşılıyor. Bu
suçları soruşturmanın önündeki en büyük bariyer bizatihi
yasanın kendisiyle, yasal düzenlemeyle getirilmek isteniyor. Bunun
anlamı, silahlı güçlere Siz istediğinizi yapın, ben sizi
koruyacağım, soruşturulmasına izin vermeyeceğim,
arkanızda ben varım. demiş oluyorsunuz. İstediğiniz
gibi öldürün, topla tüfekle öldürün, kafalarına sıkın, diri diri
yakın, kan kaybından ölsün gençler, çocuklar, kadınlar; siz
öldürün yeter ki, ben arkanızdayım. demiş
olacaksınız. Cenazeleri parçalayın, öyle ki cenazenin bir
parçası Urfadan bir parçası Mardinden çıksın. Cenazeleri
çıplak soyun, teşhir edin, arkanızda ben varım. demiş
oluyorsunuz. Vartinis vakasında bugün beraat kararı verilmesinin
motivasyonu işte anlaşılmış durumda. Cinayetleri hem
koruyor hem de ilerisi için soruşturulmama garantisi verilmiş oluyor.
Bu hâliyle, karşı duran, muhalif olan herkese karşı
işlenen suçları yasa yoluyla sistematik hâle getirmiş
olacaksınız. 1990lı yıllarda uygulanan buydu, şimdi
de uygulamayı yasal düzenlemelerle koruyacak duruma getirmek istiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bunun adı asla
hukuk değil, asla hukuk devletinde güven içinde yaşıyoruz demek
değil; bunu anlamak ve görmek gerekiyor.
Yeri gelmişken hatırlatayım ki,
barışın elçisi Sayın Tahir Elçinin tüm dünyanın gözü
önünde katliyle ilgili soruşturmada aylardır tek bir ilerlemenin
olmaması şu an için etkili soruşturma yapılmadığını
gösteriyor. Bu demektir ki burada katiller korunuyor ve katiller korunuyorsa bu
dosyanın da cezasızlıkla sonuçlanacağını söylemek
için kâhin olmaya gerek yok.
Bir diğer cezasızlık alanı da
partimiz HDPnin seçim kampanyaları süresince uğradığı
saldırılar karşısındaki cezasızlık
problemidir. Oradaki soruşturmadaki isteksizlik zaten göze
çarpıyordu. Üç buçuk ay boyunca seçim çalışmalarımıza
karşı 122 saldırı oldu. Seçim bürolarımız
yakıldı, yağmalandı, bombalandı, Diyarbakırın
orta yerinde mitingimiz bombalandı, insanlar hayatlarını
kaybettiler, yaralandılar. Bu suçlarla ilgili etkili soruşturma
yapılmadı.
Sayın Bakan Komisyon çalışması
sırasında oradaki soruşturmalarla ilgili Hâkimler takdir
haklarını kullandılar. demişti ama Sayın Bakan, olaya
genel perspektiften bakmak zorundasınız. Partimize yönelik saldırıların
sistematik bir yanı vardı ve bütün yurtta eş zamanlı olarak
başlatılan saldırıların arkasındaki kumanda
merkezine hiç dokunulmadı, oraya dokunmak bile istemediniz. Saldırıyı
gerçekleştirenlere ödül gibi cezalar verilerek cesaretlendirmiş
oldunuz. Öte yandan, partimizde çalışan yönetici, gönüllü, eş
başkanlar hakkında yüzlerce gözaltı ve tutuklama kararları
çıktı.
Değerli milletvekilleri, Adalet Bakanı
yine Komisyon toplantısında AİHMdeki davaların,
başvuruların ve Türkiye aleyhine kararların azaldığıyla
övünmüştür ancak Sayın Bakan, bu bilgi yanlış, zira 28 Ocak
2016da yayınlanan 2015 yılı AİHM başvuru ve karar
istatistikleri bu durumun tam aksini söylüyor. Yıllık rapora göre,
mahkemede bekleyen başvuruların 8.450si Türkiyeye ait. Türkiye, bu
sayıyla Ukrayna ve Rusyadan sonra geliyor. 2015 yılında,
Türkiye, hakkında en çok karar açıklanan 2nci ülke oldu.
AİHMin açıkladığı 823 kararın 116sı Rusya,
87si Türkiyeye ait. Türkiyeye dair açıklanan bu 87 kararın 79unda
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin en az bir maddesinin ihlal
edildiği belirlenmiştir. Türkiye, 2015 yılında en çok adil
yargılanma hakkını ihlal etmekten ceza aldı ayrıca,
Avrupa Konseyi üyesi 47 ülke arasında hakkında mahkemenin en fazla
ifade özgürlüğü ihlaline hükmettiği ülke oldu. Bu ihlal karnesiyse
Türkiye, AİHMe giden başvuru sayısını azaltmak için
başlattığı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
yolunun, ne başvuruları ne de ihlalleri azaltmakta çok da etkili
olmadığını ispatlamış oldu. AİHMe
başvuru sayısının bu kadar yüksek olması ne kadar
sorunluysa AİHM kararlarının uygulanmaması da başka
bir sorun alanıdır. Cizrede yaralanan
yurttaşlarımızla ilgili tedbir kararlarının hayata
geçirilmemesi ve hafif yaralı olanların dahi
yaşamlarını yitirmesi Türkiyenin uluslararası
sözleşmeleri âdeta askıya aldığının en son
örneğidir.
Değerli milletvekilleri, ifade özgürlüğü
alanında birkaç cümle etmemiz gerekiyor. İfade özgürlüğünü
sekteye uğratan olgulardan biri olan gazetecilere verilen hapis
cezalarında âdeta bir rekor var. Köşe yazarları makaleleri ya da
sosyal medya paylaşımları nedeniyle hapis cezası
almış ya da tutuklanmıştır. Hükûmet üyeleri her ne
kadar Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklanan gazeteci yoktur.
şeklinde bir iddia ileri sürse de, özellikle Can Dündar ve Erdem Gül
vakasında -tabii herkes de bunun nasıl olduğunu biliyor- neyse
ki Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla bu yanlıştan
dönülmüş oldu. Tabii, bu karar güzel ama hâlâ Türkiyede basın
özgürlüğü olduğu anlamına gelmiyor.
Kürtlerin yaşadıklarını haber
yapmaya çalışan gazeteciler sokağa çıkma
yasaklarının ilk gününden beri bölgede canı pahasına
gerçekleri yansıtmak için çalışıyor. Bu
çalışmalarının karşılığını
kelepçeyle gözaltına alınma ya da tutuklanma olarak
algılıyorlar. Hepinizin bildiği gibi, Anayasa Mahkemesinin Can
Dündar ve Erdem Gülle ilgili verdiği kararın hemen ertesi günü
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının TÜRKSATa
gönderdiği hiçbir bağlayıcılığı olmayan ve
dilekçe niteliğindeki yazı sonucu IMC TV
karartılmıştır. Bu sansür, basın özgürlüğünün
yanı sıra halkın haber alma özgürlüğü ile hakikati bilme
hakkının da gasbı niteliğindedir.
Bir diğer önemli konu da çocuk adalet sistemi
konusudur. Türkiyede çocuk adalet sistemi ne yazık ki çocukların
korunması ve desteklenmesini temel alan bir nitelikten uzaktır. Bu
husus hak savunucularınca da sıklıkla dile getiriliyor ve çözüm
önerileri sıralanıyor. İstatistiklere göre, 2015 sonunda hapis
durumda olan 2.374 çocuğun 1.705i tutukludur, yani yüzde 71i tutukludur.
Bu veriyi nasıl okuyalım? Cezaevi koşulları büyükler için
bile oldukça ihlal barındırmaktayken çocukları koruduğunu
ve desteklediği kim iddia edebilir? Çocuklar önleyici hizmetlerden
faydalanamıyor, son çare olması gereken özgürlüğünden mahrum
bırakmaya öncelikli olarak başvuruluyor. 2015 AB İlerleme
Raporunda da çocuk adalet sisteminin yetersizliğine dikkat
çekilmiştir. Çocuk mahkemeleri tüm illerde kurulmadığı için
bu illerde çocuklar yetişkin mahkemelerinde
yargılanmıştır. Rapora göre, 2014-2015 dönemindeki
protestolarda yaklaşık 300 çocuk yakalanmış, gözaltına
alınmış ve tutuklanmıştır. Çocuklar da
tıpkı yetişkinler gibi terör suçlamasıyla
yargılanmakta ve uzun tutukluluk sürelerine maruz kalmaktadır.
Çocuk hakları savunucuları her
fırsatta çocuk cezaevlerinin kapatılması talebini yenilerken,
Adalet Bakanlığının Komisyondaki sunuşunda, çocuk ceza
infaz kurumlarının yapımına hız verildiğinin
belirtilmesini büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum.
Çocukları ve gençleri cezalandırmak yerine onları koruyacak bir
adalet sisteminin inşası elzemdir. Sonuç olarak, çocukların
tutuklanması ve cezalandırılmasına alternatif
kurumların yeterli düzeyde ve tüm illeri kapsayacak şekilde
oluşturulması için yeterli kaynak ayrılmalıdır.
Cezaevleri ne çocuklar ne de hastalar için uygun
olmamakla birlikte, içindeki nüfusu topluma kazandırmak konusunda da
maalesef yetersizdir. Mahpusların toplumsallaşmasının ve
cezaevinden sonra sosyal hayata uyum sağlayabilmelerinin en önemli
ayağı meslek edindirme programlarıdır. Tutuklu ve
hükümlülere özellikle hapishaneden çıktıktan sonra bir meslekte
kullanabileceği ve piyasa karşılığı olan
becerilerin kazandırılması gerekir. Bu becerileri
geliştirebilecekleri eğitim ve faaliyetler için ihtiyaç olan kaynakları
ayırmak da devletin bir yükümlülüğüdür. Maalesef devlet, bu
mahpuslara ilişkin bu yükümlülüğü de şarta
bağlamış ve iyi hâlli olmayan mahpusları bu imkânlardan, bu
haktan mahrum bırakmaktadır. Cezaevlerinde açılan meslek
edindirme kurslarının rehabilitasyon ve toplumsallaştırma
amacında olabilmesi için iyi hâl şartı aranmaksızın
bütün mahpusları kapsaması gerekiyor.
İyi hâl şartını
karşılayan mahpuslar ceza infaz kurumları bünyesinde açılan
iş yurtlarında veya özel sektörle yapılan anlaşmalar
kapsamında günlük ücretler karşılığında
çalışabiliyorlar. Bu, olumlu bir adım olmakla birlikte verilen
günlük ücret çok düşük olduğu için hapishanelerde kurulan bu iş
ilişkisi âdeta emek sömürüsüne dönüşmüş durumdadır.
Şöyle ki, ceza infaz kurumları, Tutukevleri ve İş
Yurtları Kurumunun sağladığı bilgilere göre 2014
yılında çırak, kalfa ve ustalara sırasıyla 7 lira, 7,5
lira ve 8 lira gündelik ödenmiştir; bu da iş yurtlarında
çalışanların emeklerinin
karşılığını alamadığını
göstermektedir.
Kurumun Faaliyet Raporuna göre giderlerinin
yarısından fazlasını yargı teşkilatı binaları
ve tesislerin bakımı, onarımı, yenilenmesi,
yapımı ve tefrişi için harcamaktadırlar. Ceza infaz
kurumları ile adliyelerin inşaatına bu denli yüksek bütçe
ayrılmasının kurumun esas amacı olan tutuklu ve
hükümlülerin meslek edinme ve sosyalleşmesini olumsuz etkilediğini
söyleyebiliriz.
Değerli milletvekilleri, konuşmam boyunca
saydığım her husus Türkiyede yargının
bağımsız olmadığının bir göstergesidir.
Ülkede adaleti tesis etmesi gereken kişi ve kurumlar verdikleri kararlarla
siyasi baskı altında kaldıklarını açıkça ortaya
koymuşlardır. Uluslararası Adalet Projesinin haziran
ayında yayımladığı Hukukun Üstünlüğü Endeksi de
bu görüşlerimizi ispat eder niteliktedir. Bu endekse göre, Türkiye,
hukukun üstünlüğü alanında 102 ülke arasında 80inci sırada
yer alıyor. Özellikle devlet gücünün denetimi
başlığında ülkenin hâli içler acısıdır.
Yasama ve yargının tayin ettiği sınır,
bağımsız denetim, sivil toplum denetimi, görevi kötüye
kullanmaya yönelik yaptırımlar gibi kategorilerden oluşan bu
başlıkta 95inci sıraya gerilemişiz. Aynı endekse göre
temel haklar alanında da 96ncı sırada yer alıyoruz. Bu
kötü karne Türkiye'de adaletin tesis edilmediğini, kuvvetler
ayrılığı ilkesinin göz ardı edildiğini,
kısaca Adalet Bakanlığının görevini
layıkıyla yapmadığını ve ayrılan
kaynakları etkin kullanmadığını göstermiştir. Bu
bütçeye bizler karşı çıkıyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Özgökçe Ertan.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına son konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Mizgin Irgat.
Sayın Irgat, süreniz yirmi dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MİZGİN IRGAT (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi izleyen
değerli vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Evet, sabahtan itibaren aslında iktidar partisi
ve muhalefet partilerinin çokça tartıştığı, çok önemli
bir başlığı konuşuyoruz, Adalet
Bakanlığının bütçesi; Türkiye Adalet Akademisi, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu, ceza ve infaz kurumları ile tutukevleri
hakkında ben de partim adına konuşma yapacağım.
Fakat konuşmama geçmeden önce, bu sabah saat
beş buçukta yani sabahın en erkeninde, vekili olduğum Bitlis
Norşin ilçesinde, eş başkanımızın da içinde
olduğu 5 partili kişinin gözaltına alındığı,
gözaltına alınırken de, sadece gözaltına
alınmadığı, evlerinin tarumar edildiği, en kutsal
kitap Kuran-ı Kerimin dahi yerlere atıldığı,
çocuklara hakaret edildiği ve apar topar Bitlis iline götürülerek
gözaltına alındığı haberini aldım ve bu haberle
birlikte Genel Kurula bu şekilde geldim.
Yani aslında Darbeler dönemi geride
kaldı. diyoruz ya, hiçbir şey geride kalmadı. Darbeler dönemi
AKP iktidarıyla devam ediyor. Polis, yargı, artı AKP
iktidarı, geçmişten devraldığı sistematik
işkence, adil yargılanma hakkının ihlali, temel hak ve
hürriyetlerin askıya alınması suretiyle uygulamaları bir
kat daha artırmış ve bu anlamda aslında dile getirdiği
programın da, Davutoğlunun da dile getirdiği hiçbir
programın coğrafyamızda, özellik Kürt coğrafyasında
hiç de uygulanmadığına şahit olduk.
Yani ben konuşmaları dinlerken, sanki
adalete ilişkin tüm sorunlarımız halledilmiş, cezaevleri
boşaltılmış, tecrit ortadan kalkmış,
bağımsız hâkim ve savcılar görev başındalar gibi
bir hissiyat uyandırılmaya çalışılıyor. Oysa öyle
bir şey yok. Ne bağımsız hâkim, savcılar var iş
başında ne tecrit ortadan kalkmış durumda ne de temel hak
ve özgürlükler şu anda hakkıyla uygulanmış durumda.
Evet, partimiz HDPye, üyelerimize ve partimize
dönük, 7 Hazirandan sonra -sistematik bir şekilde- ve öncesinden de devam
eden şiddet politikalarından hiç hız kesilmemiştir ve
hiçbir kesintiye uğramamıştır. Bu anlamıyla Bitliste
2 vekiliyle iktidar olan partimiz HDPnin çalışmaları sekteye uğratılmakta,
özellikle üyeler ve başkanlarımız üzerinden HDP saldırıya
uğratılmaktadır.
Şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanının bir açıklaması vardı, hepimizin
dehşetle izlediği: Ben Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu
karara sadece sessiz kalırım ama tanımam, saygı da duymam.
Şimdi, ben buna çok şaşırmadım, en çok Adalet Bakanımıza
şaşırdım. Kendisi de aynı şeyi söyledi.
Bekir Bey, siz bir hukukçusunuz. Sizin herhangi bir
siyasetçi ya da diğer siyasetçiler gibi yorum yapma hakkınız
yok. Sizin kararlara hukuk penceresinden bakmanız ve bu anlamda
tarafsızlığınızı ve hukuka olan
bağlılığınızı her cümlenizde ifade etmeniz
gerekir.
Yine, bütçe görüşmelerinde, 15 Şubatta
size sorulan bir soru var, tutanaklarda mevcut. Bizim milletvekillerimizin,
başvurularımızın kabul görmediği yani aylardır
hiçbir milletvekilimizin hiçbir cezaevine gidemediği noktasındaki
eleştirisine siz bir itirafla cevap verdiniz, dediniz ki: Evet,
40ıncı madde gereği, söz konusu görüşmelere ben izin
vermiyorum. Hayır, söz konusu yönetmelik size böyle bir hakkı
tanımıyor Sayın Adalet Bakanı. Dolayısıyla da biz
bu tutumunuzun derhâl, ivedilikle değişmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Bu konuya girmişken İmralı tecrit
sisteminden de bahsetmek gerekiyor çünkü orada da bilerek ve isteyerek
görüştürülme yapılmıyor. 27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren
Sayın Abdullah Öcalanın hiçbir avukatı kendisiyle görüşme
gerçekleştirememiştir. Hakeza, kendisiyle daha önce görüşen
heyetimiz ve ailesi kendisiyle görüşmeyi gerçekleştirememektedir.
Size soruyoruz: Sayın Öcalan yaşıyor mu? Yaşıyorsa
bizler ziyaretine neden gidemiyoruz? Koster bozuk. bahanesiyle siz, bu
görüşmelerin siyaseten verildiği noktasındaki eleştiriden
kurtulamayacaksınız. Burada bir karar var elimde. Öcalan kararı,
Hükûmetin görüşmeleri sağlaması, görüşme sağlarken
elindeki araç ve gereçlerini buna uygun hâle getirmesi noktasına
işaret eder. Dolayısıyla da koster bozuksa gemi getireceksiniz,
gemi bozuksa helikopter hazır edeceksiniz ama kendisinin avukatları
ve ailesiyle görüşmesine engel olamazsınız. Dolayısıyla
da burada çok ciddi hak ihlalleri söz konusudur.
Biz İmralı Cezaevinin sıradan bir
cezaevi olmadığını zaten biliyoruz. İmralı
Cezaevi, Sayın Öcalanın on bir yıl boyunca tek başına
tutulduğu ada hapishanesinde düşman hukukuyla yönetilen ve statüsüz
bir noktada, uzun süredir aslında tartışmalara konu olan bir
yer. Ardından, AİHM kararları, CPT raporları
doğrultusunda kendisinin yanına 5 kişi götürülmek suretiyle söz
konusu tecrit geri alınmaya çalışıldı. Fakat giden 5
kişi de İmralı Cezaevinin aynı tecridine tabi oldu. Çünkü
onların da görüşmelerinde, avukat görüşmesinde bir yetkili
vardı. Hukukçular çok iyi bilir, müvekkil-avukat görüşmesi hiç
kimsenin duymayacağı, dinlemeyeceği bağımsız bir
yerde gerçekleşir ama Sayın Öcalanın görüşmelerinin
tamamında bir görevli hazır bulunduruldu ve yanına giden 5
kişide, aynı şekilde bütün görüşmeler tutanak altına
alındı ve bunun adına da avukat ve müvekkil görüşmesi
denildi. Dolayısıyla, İmralıda yaşanan hukuk
başka hukuk, bizim kitaplarda okuduğumuz hukuk başka hukuk.
Dolayısıyla da biz şu anda Türkiyenin genelinde F tipi, M tipi,
L tipi, hangi tip derseniz deyin ve İmralı Cezaevi dâhil olmak üzere,
hepsinin bir bütünel gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
İmralı Cezaevinin acilen kapatılması gerektiğini düşünüyoruz.
Çünkü söz konusu ada, bahsedilen ve Türkiyenin imzacı olduğu
sözleşmelerin tamamına aykırılık teşkil
etmektedir.
Dolayısıyla da orada, yanına CPT
raporları sonucu gönderilen 2 mahpus vardı; Nasrullah Kuran, Çetin
Arkaş. Kendilerinin, kısa bir süre önce, gece yarısı, apar
topar, haber verilmeksizin, şiirlerini, defterlerini yanına
almaksızın Silivri Cezaevine sürgünleri gerçekleşti. Bu konudaki
yasa metinleri açık; imzacı olduğumuz, sözleşmeci
olduğumuz maddelere baktığımızda, sürgünün bir insan
hakkı ihlali olduğu açıkça tespit edilmiştir. Mahpus da
olsa, tutuklu da olsa ailesine haber verir, bu anlamıyla, makul bir süre
tanıyarak kişinin naklini gerçekleştirirsiniz. der
uluslararası yasalar ve bizim yasalarımız. Ama Nasrullah ve
Çetin gecenin bir yarısı -çünkü İmralıda tutuluyor, onlara
her şey mübah- sabaha karşı Silivri Cezaevine getirildiler ve
bitmedi, şu an Silivri Cezaevinde İmralı sistemi uygulanmakta
yani kendileri, avukatlarına İmralı cümlesi
kullandığı anda oradaki görevli Görüşme bitmiştir,
görüşmeye devam edemezsiniz. uyarısı yapıp görüşmeyi
sonlandırmaktadır. Sayın Bakanın, dolayısıyla da
bütün vekillerimizin ve tüm Türkiyenin bu haksız uygulamaları çok
iyi bilmesi ve dinlemesi gerekmektedir. Dolayısıyla da biz buradan,
tekrar, söz konusu cezaevlerinin gözden geçirilmesini ve bu haksız,
hukuksuz uygulamaların bir an önce bitmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Sayın Öcalan kendi görüşleriyle,
barışa verdiği payeyle ve kendi manifestosuyla, şu anda
tartıştığımız ve günler boyunca da
tartışacağımız Kürt sorununun çözümü noktasında
çok önemli bir aktördür. İmralı Adasında başlatılan
müzakere çalışmalarının yeniden devreye girmesi ve bu
anlamıyla sorunun barışçıl temelde çözümü noktasında
tarafların, otoritelerin devreye girmesi gerekmektedir diye
düşünüyorum.
Şimdi, bizim en önemli sorunumuz aslında
kuvvetler ayrılığı. Kuvvetler ayrılığı
teorisinin ardındaki dürtü, John Locke ve Montesquieudan bu yana hep,
devlet yönetme gücünün tamamının bir kişi veya bir grup kişi
elinde toplanmasının mutlakiyete yol açma korkusundan gelmektedir. Dolayısıyla,
bugün çokça tartıştığımız, ileride belki biraz
daha tartışacağımız kuvvetler
ayrılığı noktasında bence Türkiye adalet sisteminin
yeniden kendini gözden geçirmesi gerekmektedir.
Bugün Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu
karara verilen tepkinin gerekçesi nedir? Ben bu hukuku, bu kararı
tanımıyorum. refleksinin arkasında olan şey Kuvvetler
ayrılığını tanımıyorum. demektir
aslında yani mutlakiyet rejimini savunmaktır aslında.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Var yani değil
mi, kuvvetler ayrılığı var?
MİZGİN IRGAT (Devamla) Bizler Anayasa
Mahkemesinin bu kararını eleştirirken bir gün sonra
açıklanan bir karar var, Roboski kararı.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Esasa ilişkin
konuştu, esasa.
MİZGİN IRGAT (Devamla) Bitiriyorum,
zamanıma müdahale etmeyin.
Roboski kararı, yarısının çocuk
olduğu 34 kişinin 2011 yılında F16 uçaklarıyla
paramparça edildiği bir dava. O görüntü hepimizin gözünün önünde,
katırlarıyla birlikte teşhis edilemez durumda olan o cesetler.
Ne dedi Anayasa Mahkemesi? Reddetti. Bu kararı da tanımıyorum.
diyecek misiniz? Bu karar da yerinde değil. diyecek misiniz? Hakeza,
sokağa çıkma yasakları. Tedbir talepleriyle yapılan hiçbir
başvuru kabul edilmedi.
Sokağa çıkma yasaklarının
gerekçesine baktığımızda ise, hiçbir hukuki
dayanağı olmayan
Çünkü, Anayasanın 13üncü maddesi bunu
ortadan kaldırır. Sadece ve sadece bir idari kararla alınan söz
konusu kararlardan dolayı burada günlerce tartıştık.
Fotoğraflarını gösterdik, oranın sembolü Taybet ananın
günlerce sokak ortasında kalan bedeninin teşhir edildiği ve
hakeza, Cizrede, Vartoda bu savaşın kadın bedeni boyutundan
nerelere ulaştırıldığı, çocuk, yaşam
hakkı, sağlık hakkı, seyahat hakkı, aklınıza
gelen tüm hakların altüst edildiği sokağa çıkma
yasaklarına dair Anayasa Mahkemesinin ret kararına hiç kimse hiçbir
şey demedi. Yani, demek ki doğru bir karar verdi, demek ki bu
kararı tanıyorsunuz, demek ki bu karar yerinde bir karar, hukuka
uygun bir karar.
Dolayısıyla da biz ayrımcı
politikaların Adalet Bakanlığı politikalarından da
çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.
Ayrımcılık bir insanlık suçudur, nerede olursa olsun
-eğitimde, sağlıkta, adalette, Mecliste-
ayrımcılık yapmak bir suçtur. Dolayısıyla burada söz
konusu kararlara karşı eleştirilerimizi yaparken hukuk ve
adalete bağlılıktan, hakkaniyete bağlılıktan ödün
vermememiz gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, Türkiye Adalet Akademisi, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kuruluna ilişkin bir şeyler söylemek istiyorum.
Türkiye Adalet Akademisi Avrupa Birliğine uyum sürecinde adalet
alanında eğitim, araştırma görevlerini yürütmek üzere hâkim
ve savcı adaylarını eğitmek, yetiştirmek, entelektüel
bilgi, hukuki bilgi alanında dağarcıklarını açmak ve
bu anlamda onları mesleğe hazır hâle getirmek üzere
kurulmuş bir akademi. Ama akademiye net bir şekilde
baktığımızda, çalışma programına
baktığımızda aslında hiç de öyle şeyler
yapmadığını çok net görürüz. Orada yetiştirilen hâkim
ve savcıların iktidarın politikalarına, reflekslerine,
duruşuna uygun bir tarzda yetiştirildiğini, reflekslerinin ona
göre uygulandığını ve bu anlamıyla bir
çalışma yürütüldüğünü çok net bir şekilde göreceğiz.
Dolayısıyla da Türkiye Adalet Akademisini bahsedilen belgelerdeki, bu
konuda İsveç Kalkınma Ajansı, İnsan Hakları ve
İnsancıl Hukuk Enstitüsü, Avrupa Konseyi gibi uluslararası
kuruluşlarla ortak eğitim programlarının sonuç
raporlarından da görmekteyiz. Burada eğitim aldığı
iddia edilen hâkim ve savcıların vermiş olduğu kararlara
baktığımızda hiç de öylesi bir eğitimden
geçmediklerini net görüyoruz. Çünkü öyle bir eğitim, öyle bir vizyon orada
verilmiş olsaydı bugün adalet sistemindeki bu eksiklikleri
yaşamıyor olacaktık. Biraz daha adil, bağımsız
kararları görecektik ve bu kadar adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği uzun tutukluluk sürelerinin aslında devrede
olmadığını görecektik ve Türkiye de, Rusyadan sonra,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mahkûm olan ikinci ülke olma
statüsünde de olmayacaktı. Demek ki Adalet Akademisi böyle bir işlev
görmüyor; devlete, Hükûmete bağlı, iktidara bağlı bir hâkim
ve savcı yetiştirme akademisi olarak görev almaktadır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna
baktığımızdaysa gerçekten içler acısı bir durum
var. Sürgüne uğramayan, yeri değiştirilmeyen hâkim ve savcı
kalmadı. En ufak eleştiri getiren, Hükûmete aykırı bir
karar veren hâkim ve savcılar yerlerinden yurtlarından edildi, hatta
meslekten çıkarıldılar. Bunlardan, tutuklanan hâkim ve
savcılardan birkaç tanesi, bir zamanlar hak adalet adına -sözüm ona-
KCK operasyonlarını yürüten kişilerdi. Çok iyi
hatırlarsınız, sabaha karşı yapılan
operasyonlarla, korsanvari bir şekilde, içinde 46 avukatın
olduğu, gazetecilerin, siyasetçilerin olduğu yüzlerce insanı
cezaevine atan hâkim ve savcılar da, Bir gün adalet herkese lazım.
sözünü hatırlatır derecesinde kendileri de adalet önünde mağdur
oldular. Evet, ben kendilerinin de mağduriyetini buradan
eleştiriyorum bir hukukçu olarak, bir milletvekili olarak.
Yapılanların doğru olmadığını dile
getiriyorum. Eleştirmek, muhalif olmak bence suç değildir.
Dolayısıyla da kendilerinin yaşadığı ihraç,
sürgün, meslekten çıkarılma kararlarının
tamamının siyasi bir gerekçeyle verildiğini çok net görmekteyiz.
Şimdi önümde bir fotoğraf var, İlhan
Çomak. İlhan Çomak, tam yirmi bir yıldır cezaevinde.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) Suçu ne?
MİZGİN IRGAT (Devamla) Kendisi, Aziz
Yıldırım, Balyoz davası sanıkları gibi,
hakkında Yargıtay kararının onandığı ama
yeniden yargılama kararının verildiği bir kişi fakat
şu an adını saydığım kişiler
dışarıda, İlhan ise içeride. Neden içeride? Evet, oradan
bir ses geldi: Suçu ne? Tam da kimliği yani Kürt davasından
yargılanıyor olması gerekçesiyle kendisi ısrarla tahliye
olmuyor. Duruşması 12 Nisan 2016 saat 13.30da Çağlayan Adliyesi
4. Asliye Ceza Mahkemesinde. Diliyoruz ve umuyoruz ki İlhanın
içeride geçirdiği son duruşma olur. Kendisinin özgürlüğe giden
Bu mahkemede özgürlüğün kendisine verilmesini ve bu anlamda, haksız
hukuksuz yere şu an içeride tutulan, İnfaz Yasasının
ayrımcı politikaları gereği
Aslında, ona da zaman
kalsaydı biraz değinmek isterdim, infaz rejimindeki uygulamalar da
maalesef eşit değildir. Bu noktada, biz, kendisi gibi hasta
tutsakların, içeride tutulan hasta tutsakların tamamının
bir an önce ailelerine kavuşturulması ve özgürlüklerine
kavuşturulması gerektiğini düşünüyoruz.
Adli tıp kurumlarının
raporlarına mahkûm olmuş ve savcı, hâkimlere de bu
raporların takdir yetkisinin tanındığı hasta
tutsakların, mahpusların içeride tutulma zulmüne son verilmesi
gerekmektedir.
Abdülsameti İzmirden hatırlıyorum;
40 kiloya düşmüş, gözleriyle, elleriyle bize el sallayan Abdülsamet
Çeliki buradan anmak istiyorum. Kendisi hayatını kaybetti. Kanser
tedavisinin maalesef son aşamasında tahliye edildi yani aslında,
ölmek üzereyken dışarı çıkarıldı. Biz, içeride
kalan hasta mahpusların ölmeden, bir an evvel ailelerine, çevrelerine
kavuşturulması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu temelde, bütçeyi bu anlamıyla
eleştiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Bu bütçe,
savaş bütçesidir, bahsettiğimiz sorunlara cevap vermemektedir.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Irgat.
Sayın milletvekilleri, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, şahsı adına, lehte,
Kırklareli Milletvekili Sayın Selahattin Minsolmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Minsolmaz, süreniz beş dakika.
Buyurun.
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığımızın bütçesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımız, bilindiği üzere, sosyal hizmetler ve
yardımlara ilişkin ulusal düzeyde politika ve stratejiler
geliştirmek, uygulamak, sosyal ve kültürel dokudaki aşınmalara
karşı aile yapımızın ve değerlerin korunarak
gelecek nesillere sağlıklı biçimde aktarılmasını
sağlamak üzere kurulmuş bir bakanlıktır. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığımız kuruluş amacının
gereği olarak toplumun tüm kesimlerini, hak temelli hizmet
anlayışıyla bu kesimleri her türlü ihmal, istismar ve
dışlanmadan korumaya, mağduriyetlerini gidermeye
çalışmaktadır.
Aile toplumun temelidir. Sosyal istikrar ve güvenin
korunması, aile ve yapısının sağlıklı bir
şekilde, aidiyet ve sorumluluk bilinciyle geliştirilmesi ve gençlerin
hoşgörü ve paylaşma gibi değerlerle, birbirlerine ve nesillere
bunun aktarılarak sağlıklı bir aile ortamında
yetiştirilmesi temel hedeflerimizdir. Sorunlar karşısında
bireylerin destek aldığı ve kendisine sığındığı
ilk yapı her zaman aile ve yine ailenin içinde bulunduğu çevre
olmuştur. Ancak çeşitli sebeplerle ortaya çıkan sorunlar ve
zorunluluklar ailelerimizin ve bireylerin çözüm bulmada yetersiz ve
desteğe muhtaç olduğu bazı noktalara gelebilmektedir. Bu nedenle,
ailenin korunması ve aile değerlerinin desteklenmesi sosyal
politikalarımızın temel önceliğidir.
İktidarımız döneminde ülkemiz sosyal
politikalarda büyük gelişmeler katetmiştir. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığımız 6ncı büyük bütçeye sahip
olup hizmet bakanlıkları arasında Millî Eğitim
Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığından sonra
4üncü sıradadır. Ayrıca, 2015 yılından 2016
yılına 6 milyar 550 milyon Türk lirası tutarında yüzde
36lık bir artış öngörülmüştür.
Ülkemizde iktidarımız döneminde
yoksullukla mücadelede dikkate değer bir başarı elde
edilmiş ve sosyal yardımlara ayrılan kaynaklarda büyük
artışlar yapılmıştır. 2002 yılında
sosyal yardım ve hizmetlere 1,3 milyar lira kaynak
ayrılmışken bu rakam 2015 yılında yaklaşık
28,5 milyar Türk lirası olarak gerçekleşmiştir. Değerli
milletvekillerinin bu rakama dikkatini çekmek isterim.
Saygıdeğer milletvekilleri, engelli ve
yaşlılarımıza yönelik hizmetler hususunda bazı önemli
hususlara dikkat çekmek istiyorum.
Ülkemiz, 2007 yılında Birleşmiş
Milletler Engelli Hakları Sözleşmesini ilk imzalayan ülkeler
arasında yerini almış olup, 2010 yılında engelliler
için pozitif ayrımcılık anayasal güvence altına
alınmıştır.
Sayın milletvekilleri, ayrıca dikkat
çekmemiz gereken başka bir husus da ülkemizdeki refah düzeyinin yükselmesi
ve sağlık hizmetlerinin daha düzenli ve sistemli hâle
dönüşmesiyle yaşam kalitesinin artması ve ortalama insan
yaşam süresinin ülkemizde artmasıdır.
Nüfusun yaşlanmasında
doğurganlık oranının azalmasının da payı
vardır. Nüfus projeksiyonlarına göre, 2050 yılında ülke
nüfusunun yaklaşık yüzde 20sinin 65 yaş ve üzeri olması
tahmin edilmektedir. Bu durum, yaşlanan nüfusun ihtiyaçlarına uygun
hizmetlerin planlanmasını zorunlu hâle getirmiştir. Bu nedenle
ihtisaslaşmış kuruluşlara öncelik verilmiş olup,
yüksek standartlarda hizmet veren kuruluşların
sayısının artırılması Hükûmetimizce
hedeflenmektedir ve dolayısıyla, umutevleri ve yaşamevleri ile
gündüzlü bakım evlerinin yaygınlaştırılması
önümüzdeki dönemde de Hükûmetimizin devam ettireceği politikalardan
olacaktır.
Bu bağlamda, 65 yaşın üstündekiler ve
çalışamayacak durumda olan ya da iş bulamayan engellilere
bağlanan 2022 sayılı Kanun kapsamındaki aylıklar, yine
yüzde 200 ila yüzde 300 oranında artırılmıştır.
Gururla söylemek gerekir ki ülkemiz
Birleşmiş Milletler raporunda insani gelişmişlikte 9uncu
ülke olarak yer almıştır ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının 2023 vizyonumuza doğru tarihsel yürüyüşünde,
mutlu birey ve güçlü aileden oluşan müreffeh bir toplum olması
yönündeki özverili çalışmalarını takdirle
karşılamaktayız.
Bu itibarla Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımızın 2016 yılı bütçesinin
Bakanlığımıza, milletimize, ülkemize hayırlı
olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Minsolmaz.
Sayın milletvekilleri, şimdi sıra
Hükûmet adına yapılacak konuşmalara gelmiştir.
Üç sayın bakan seksen dakikalık süreyi
kendi aralarında paylaşmışlardır.
İlk konuşma, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Sayın Sema Ramazanoğluna aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, süreniz otuz dakikadır.
Buyurun.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
SEMA RAMAZANOĞLU (Denizli) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımızın bütçesini sunmak, Bakanlık
faaliyetleri, hedefleri hakkında bilgi vermek üzere
huzurlarınızda bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımızın bütçesi milletimize, devletimize
hayırlı uğurlu olsun. Emeği geçenlere de buradan
teşekkür ediyorum.
Ayrıca, bu seksen dakikalık sürenin
paylaşılmasında otuz dakikayı, beş dakika fazla süreyi
bana verdikleri, aynı zamanda birinci konuşmacı olarak beni
aralarında takdir ettikleri için Adalet Bakanımız Sayın
Bekir Bozdağa ve Kalkınma Bakanımız Sayın Cevdet
Yılmaza da teşekkür ediyorum. Pozitif ayrımcılık
düşüncelerinden dolayı da tekrar, huzurlarınızda sizlerin
adına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
olarak sosyal yardımlar ve sosyal hizmetlerle başlayan sosyal
politika uygulamalarını beş yıllık kısa bir süre
içerisinde toplumun tüm kesimlerine yaymayı başardık. Sürekli
değişimin yaşandığı, insan
ihtiyaçlarının her geçen gün biraz daha arttığı
dönemleri yaşıyoruz. Bu süreçte aile ve sosyal politikalar
alanında yürütülen hizmetlerin kurumsal kimliğini güçlendirmek için
çalışıyoruz. Bölgemizde yaşanan savaşlar, göç,
kentleşme, yoksulluk gibi temel konular sosyal politikaların aile
merkezli uygulanmasını zorunlu hâle getirmiştir.
Yerinde ve etkin hizmet üretmek, yeni hizmet
modelleri kurmak ve geliştirmek için 2011 yılında Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığımız kurulmuş, tüm hizmet
birimleri tek çatı altında toplanmıştır. Türkiye'nin
2023e doğru tarihsel yürüyüşünde mutlu birey ve güçlü ailelerden
oluşan müreffeh bir toplum oluşturmak için çalışıyoruz.
Zamanın ruhunu yakalayan, değişimi yönetebilen, dönüşümü
gerçekleştiren, sosyal riskleri önleyici, sosyal politikalar
geliştiren ve uygulayan bir bakanlık olmayı hedefledik. Bu
çerçevede, aile ve sosyal politikalar alanında hizmetlerimizi
iyileştirmeye, yeni politikalar geliştirmeye, ortaya çıkan
sosyal sorunlara ve risklere çözümler üretmeye devam ediyoruz. Sosyal
politikalarda aileyi merkez alıp aile değerlerini koruyarak
kadın, çocuk, engelli, şehit yakını ve gazilerimizle
birlikte tüm vatandaşlarımızın yaşam kalitesini
artırıyoruz. Vatandaşlarımızın arasında
hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit, adil ve hak temelli hizmet
anlayışıyla toplumun tüm kesimlerini kuşatıyoruz. Her
türlü ihmal, istismar ve dışlanmadan insanımızı
korumaya ve mağduriyetleri gidermeye uğraşıyoruz.
Değerli milletvekilleri, ekonomide yaşanan
iyileşme, artan millî gelirle birlikte aile ve sosyal politikalar
alanında büyük bir değişimi yaşamaya devam ediyoruz. Son
iki yılın ortalamasına baktığımızda,
Bakanlığımız bütçesinin 6ncı sırada yer
alması milletimiz adına sevindiricidir.
Bu dönemde yoksullukla mücadelede dikkate değer
bir başarı elde edilmiş, sosyal yardım ve sosyal hizmetlere
ayrılan kaynaklarda büyük artışlar olmuştur. 2002
yılında sosyal yardım ve hizmetlere 1,3 milyar Türk lirası
kaynak ayrılmışken bu rakam 2015 yılında
yaklaşık 28,5 milyar Türk lirası olarak
gerçekleşmiştir.
Dünya genelinde yoksulluk değeri günlük 4,3
dolar olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde 4,3 doların altında
yaşayan toplum kesimi oranı 2002 yılında yüzde 30,3 iken
2014 yılında bu oran 1,62ye indirilmiştir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı yani UNDP 2013 İnsani Gelişmişlik Raporunda
Türkiye, insani gelişme açığını en hızlı
kapatan 9uncu ülke olmuştur, son on yılda orta insani
gelişmişlik düzeyinden yüksek insani gelişmişlik düzeyine
çıkmıştır. OECD tarafından 2014 yılında
yayınlanan raporda, gelir dağılımını en ciddi
iyileştiren ülkelerden biri olduk. Bu başarıların
bölgemizde ve dünyada yaşanan ekonomik krizlere, sosyal çalkantılara
rağmen elde edilmesi kayda değerdir. Tüm bu gelişmeler bile
Hükûmetimizin tek başına bir başarı öyküsüdür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu kaynaklarıyla yapılan sosyal yardım
programlarının tamamına yakını
Bakanlığımız Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü
bünyesinde birleştirilmiştir. Bu programların başında
şartlı eğitim yardımı gelmektedir. Bugün,
çocuklarımızın eğitimine ciddi katkılar sağlayan
programdan yaklaşık 2 milyon hane yararlanmaktadır. Ayrıca,
ödemelerin annelere yapılmasıyla kadınların güçlendirilmesi,
sosyal hayata katılmaları konusunda olumlu geri dönüşler
alınmıştır.
Dünyada az sayıda ülkenin yürütebildiği,
bütün vatandaşlarımızı 2012 yılında
sağlık güvencesine kavuşturan genel sağlık
sigortası uygulamasını hayata geçirdik.
Eşi Vefat Eden Kadınlara Düzenli Nakdî
Yardım Programı başlatılmıştır. 2015 sonu
itibarıyla, yaklaşık 295 bin kadınımız aylık
250 Türk lirası düzenli nakdî desteğe kavuşturulmuştur ki bu
kadınlar hiçbir geliri olmayan ve sosyal güvencesi olmayan
kadınlarımızdır.
Muhtaç Asker Ailelerine Yardım
Programıyla eşi ya da oğlu askere gittiği için gelirden
mahrum kalan 101 bin asker ailesine aylık 250 Türk lirası
tutarında düzenli yardım ödemesi yapılmaktadır.
Yine, 2015 yılında, Muhtaç Asker
Çocuğu Yardımı, Öksüz ve Yetim Yardım Programı hayata
geçirilmiş, aylık 100 Türk lirası tutarında düzenli ödeme
yapılmaya başlanmıştır.
Diğer taraftan, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal
gelişmesini desteklemek üzere doğum yardımlarını
başlattık. 1inci çocuk için 300, 2nci çocuk için 400, 3üncü ve
sonraki çocuklar için 600 Türk lirası tutarında doğum
yardımını yapmaktayız.
2014 yılında, geri dönüşüm
çalışmaları kapsamında istihdam yardımları
başlatılmış ve sosyal yardım istihdam
bağlantısı sayesinde Bakanlığımızdan
yardım alan 48 bin vatandaşımız İŞKUR
tarafından işe yerleştirilmiştir.
2011 yılı Ekim ayından itibaren
hayata geçirilen Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemiyle yoksul
vatandaşlarımıza yapılan sosyal yardımlara
ilişkin tüm işlemler elektronik ortamda yapılmakta ve otomatik
olarak muhasebeleştirilmektedir. Bu süreçte, sosyal yardımların
transferinde büyük kolaylıklar sağlanmış, PTTyle iş
birliği içinde Sosyal Yardım Kartı Projesi hayata
geçirilmiş, 2,1 milyon kişiye kart teslim edilmiştir. Bilgi
çağının gereği olarak sosyal yardımların bilgi
iletişim teknolojileriyle sunulması zorunluluk hâline gelmiştir.
Hükûmetimiz, yoksul vatandaşlarımıza
güvenli İnternet erişimini ücretsiz olarak sağlamaya yönelik
çalışmalara başlamıştır. Orta vadede, yoksul
vatandaşlarımızın bilgi toplumuna dönüşüm sürecine
katılımı sağlanacak ve yoksulluğun nesiller arası
aktarımının engellenmesinde önemli sonuçlar ortaya
çıkacaktır.
Sosyal yardımları bir lütuf olarak
değil, her vatandaşımız için bir hak olarak görüyoruz. Bu
çerçevede, 64üncü Hükûmetimizin Eylem Planında, sosyal yardım
kanunu çıkarılarak sosyal destek ve hizmetlerin hak temelli olarak
bütünleşik bir şekilde sunulduğu bir sosyal destek sistemi
kuracağımızı ilan ettik. Bu kapsamda, Asgari Gelir
Desteği Modeli temelinde mevzuat ve bilişim altyapısı
çalışmalarına devam ediyoruz.
Kalkınma Bakanlığıyla iş
birliği içinde İnsani Gelişmeye Geçiş Stratejisi
adıyla ülkemizin ilk Ulusal Yoksullukla Mücadele Strateji Belgesi
hazırlıklarını sürdürmekteyiz.
2016 yılı içinde ülkemize ilk defa
mahalle, ilçe ve il düzeyinde sosyal riskleri alt boyutlarıyla birlikte
ölçen Sosyal Uyum Endeksi çalışmalarını
tamamlayacağız.
Hanenin problemlerini ve risklerini belirleyen ve
ilgili kurumlarla koordineli şekilde sorunlara müdahale edilmesini
sağlayan Vaka Yönetim Sistemi ise tamamlanmıştır.
Sosyal politikalarda aileyi merkez alan bir Hükûmet
olarak ailelerimizin konut sahibi olmalarını destekliyor,
evliliği ve çocuk sahibi olmayı teşvik ediyoruz. Bu amaçla,
çeyiz hesabı ve devlet katkısı, konut tasarrufu hesabı
programlarını başlatıyoruz. Bu tasarruf hesabında
paralarını biriktiren vatandaşlarımıza
Bakanlığımız bütçesinden devlet katkısı
yapılacaktır. Ayrıca, bu yıl
başlattığımız yeni bir programla, şehit
yakını, gazi, yaşlı ve engelli
vatandaşlarımızı ücretsiz seyahat haklarından
yararlandıran işletmelerimize devlet desteği ödemeleri
başlamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kadim medeniyetimizin bizlere en büyük mirası ailedir.
Toplumun temel taşı olan ailenin korunması ve güçlendirilmesi
temel politikamızdır. Güçlü aile, güçlü Türkiye
anlayışıyla aile ve toplum hizmetlerindeki
çalışmalarımıza hız verdik. Aileye yönelik hizmetlerin
daha sağlıklı bir zemine oturtulabilmesi için AR-GE
çalışmalarını önemsiyoruz. Son on iki yılda aile
konusunda 33 araştırma yapılmış, sonuçları
basılı olarak ve İnternet ortamında
paylaşılmıştır. Ayrıca beş yılda bir
tekrarladığımız Türkiye Ergen Profili, Türkiye Aile
Yapısı araştırmalarıyla ülkemizde yaşanan
değişim ve muhtemel problem alanları tespit edilmektedir.
Bakanlık olarak ailelerimize yönelik
yaygın eğitim programları uygulayarak çeşitli konularda
ailelerimizin bilinç ve sorun çözme kapasitelerini yükseltmeye
çalışıyoruz. Bu kapsamda, bugüne kadar Evlilik Öncesi
Eğitim Programıyla 283.850 vatandaşımıza, Aile
Eğitim Programı kapsamında ise 422.567
vatandaşımıza eğitim verilmiştir.
Aile Sosyal Destek Programı,
kısaltılmış adıyla ASDEPle
Bakanlığımızın hizmet sunum anlayışında
yeni bir dönem başlatıyoruz. ASDEP projesiyle her ailenin bir sosyal
danışmanı olacaktır diye hizmetimize başladık ve
dört hafta önce bu projemizi başlattık. Yaklaşık 1.000 ile
1.500 aileye 1 sosyal danışman düşecek şekilde
uygulamalarımızı sürdürüyoruz. ASDEP'in bütün unsurlarıyla
hayata geçmesiyle sosyal hizmete muhtaç tüm vatandaşlarımıza
ulaşılarak sorunlarının çözülmesi sağlanacaktır.
Proje kapsamında, ilk etapta 1.500 aile danışmanını
istihdam edeceğiz, Maliye Bakanlığımızdan kadro
onayını aldık. ASDEPle sosyal risk haritaları
oluşturulabilecek ve Bakanlığımızın
sağladığı sosyal yardımların amacına uygun
olarak kullanılıp kullanılmadığı yerinde, etkin
bir şekilde denetlenecektir. Ayrıca, ASDEP kapsamında, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki terör nedeniyle mağduriyet
yaşayan vatandaşlarımıza yönelik psikososyal ve
rehabilitasyon destek çalışmaları da sürmektedir. Yapılan
çalışmalarda yaklaşık 15 bin hanede bulunan 100 bin
vatandaşımıza ulaşılmıştır.
Türkiye Afet Müdahale Planında
Bakanlığımıza psikososyal destek hizmet grubu ile ayni
bağış, depo yönetimi ve dağıtım hizmet grubu
sorumluluğu verilmiştir.
Suriyeli misafirlerimiz için de psikososyal destek
hizmetleri yerel düzeyde il müdürlüklerimizin koordinatörlüğünde
yürütülmektedir. Psikososyal destekle birlikte, barınma, eğitim,
sağlık, gıda gibi konular başta olmak üzere, nakdî
yardımlar da yapılmaktır. Bölgesel göç ve mültecilerle ilgili
etkin hizmet üretmek için Bakanlığımız bünyesinde Göç Dairesi
Başkanlığını kurduk. Özellikle kadınlar,
çocuklar, engelliler ve yaşlılara yönelik sosyal politika
uygulamalarını daha etkin hâle getirmeyi planlıyoruz.
Bakanlık olarak Roman
vatandaşlarımıza yönelik toplumsal hayata
katılımı destekleyen sosyal politika uygulamalarını
hayata geçiriyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çocuklar milletimizin istikbalidir. Bu sorumluluk duygusuyla
çocuklarımıza sahip çıkıyor, onları en değerli
hazinelerimiz olarak görüyoruz. Çocuk hizmetlerinde geliştirdiğimiz
projelerle model ülke hâline geldik. 20-25 çocuğa bir bakım
elemanının hizmet ettiği günlerden, bugün 5 çocuğa 3
bakım elemanının hizmet ettiği günlere geldik.
Geleceğimiz için önce çocuk, çocuklarımız için de önce aile.
diyoruz. Bu amaçla, çocuk politikamızın temel eksenini aile
yanında bakım olarak belirledik. Son on iki yılda, kuruluş
bakımından aile yanına döndürülen çocuk sayısı
11.085e, koruyucu aile yanında bakılan çocuk sayısı ise
520den 4.615e ulaşmıştır. Aile yanında bakımı
mümkün olmayan, kuruluş bakımına almak zorunda
kaldığımız çocuklarımız içinse yurt modelinden ev
tipi bakım modeline geçiş sürecini başlatmış
bulunuyoruz. Hizmet dönüşümünü yüzde 90 oranında tamamladık.
Çocuk evi sayımız 1.057ye, hizmet verdiğimiz çocuk
sayımız ise 5.366ya ulaşmıştır.
Bu süreçte, çocuk destek merkezleri yeni bir hizmet
modeli olarak devreye girmiştir. Bu kuruluşlarda suça sürüklenen, suç
mağduru olan, madde bağımlısı veya sokak geçmişi
olan çocuklarımıza rehabilitasyon ve psikoterapi uyguluyoruz. 2015
yılı sonu itibarıyla, 67 çocuk destek merkezinde 1.241
çocuğa hizmet verilmektedir.
İstihdam konusunda ise
Bakanlığımız, bugüne kadar kamu kurum ve
kuruluşlarımızda 42.279 çocuğumuzu işe
yerleştirmiştir.
Uluslararası Çocuk Hakları
Sözleşmesini kabul etmiş bir ülke olarak
Bakanlığımız, çocuk haklarına özel bir önem
atfetmektedir. Bakanlığımız koordinatörlüğünde
2013-2017 yıllarını kapsayan Türkiye Çocuk Hakları Strateji
Belgesi hazırlanmış ve 2013 yılında yürürlüğe
girmiştir.
2016da ise Çocuğa Yönelik Şiddetle
Mücadele Ulusal Eylem Planının kesinleştirilmesi, hayata
geçirilmesi ve takibinin yapılması sağlanacaktır. Ayrıca,
kuruluşlarımızda kalan çocuklarımızdan ailelerinin
yanına dönmeleri uygun olanlar için sosyal, ekonomik destek
uygulamasıyla ailelerinin yanına döndürülmelerine devam edilecektir.
Ebeveyn bakımından yoksun Suriyeli
çocuklara yönelik aile odaklı bakım hizmetlerinin geliştirilmesi
de planlarımız arasındadır.
Kadının insan haklarının ve
toplum statüsünün güçlendirilmesi, kadına karşı her türlü
ayrımcılığın önlenmesi, şiddet ve istismarın
ortadan kaldırılması Bakanlığımızın
kadın politikalarının temelini oluşturmaktadır. Bu
kapsamda, kadın alanında Anayasa ve Anayasa düzeyinde önemli
düzenlemeler gerçekleştirdik. Anayasamızın 10uncu maddesinde
yapılan değişikliklerle kadın-erkek fırsat
eşitliği ilkesi güçlendirilmiştir. Şiddete karşı
sıfır tolerans anlayışı içerisinde yürüttüğümüz
tüm çalışmalarımıza bundan sonra da kararlılıkla
devam edeceğimizi özellikle vurgulamak istiyorum. Bu anlayışla,
2016-2019 yıllarını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Ulusal Eylem Planı tüm tarafların iş birliği ve
koordinasyonunda hazırlanarak 2016 yılı içerisinde
uygulanılmaya başlanılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekillerim; sürdürülebilir kalkınmanın öznesi konumunda olan
kadınların güçlendirilmesinde kadınların istihdama
katılımının artırılması, kadın
girişimciliğin desteklenmesi ve kadın yoksulluğuyla
mücadele temel çalışma alanlarını
oluşturmaktadır.
64üncü Hükûmet Eylem Planında yer
verdiğimiz, doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürelerin derece,
kademe ilerlemesinde değerlendirilmesi uygulamalarını
başlattık.
Memurlar için doğuma bağlı yarı
zamanlı çalışma, kısmi süreli çalışma
haklarının düzenlenmesi, kreş yardımı ve başta
organize sanayi bölgeleri olmak üzere, iş yerlerinde kreşlerin
yaygınlaştırılması hayata geçirilecektir. Bu konuda
hukuki düzenlemeleri tamamlamış bulunmaktayız.
Şiddet önleme ve izleme merkezleri
ŞÖNİMler ise şiddetle mücadelede yakın dönemde faaliyete
geçirdiğimiz önemli kuruluşlarımızdandır.
ŞÖNİMler, şiddetin önlenmesi için koruyucu ve önleyici
tedbirler uygulayarak yedi gün yirmi dört saat destek ve izleme hizmetleri
vermektedir. Bu konuda toplumsal farkındalığı artırmak
amacıyla İçişleri Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Diyanet
İşleri ve Millî Savunma Bakanlığıyla protokoller
yapılmış ve personellere eğitimler verilmiştir.
Yapılan tüm çalışmalarda geçmiş
deneyimlerden faydalanarak geleceğe yönelik beklentilerimizi
karşılamak öncelikli hedefimizdir. Engelli
vatandaşlarımızın hayatın her alanında yer
alabilmeleri için, hak temelli bir bakış açısıyla
kapsamlı faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bu amaçla, 2010
yılında engelliler için pozitif ayrımcılığı
anayasal güvence altına aldık, 1500 maddelik engelliler hukukunu
oluşturduk.
Sosyal hayata fiziksel çevreyle bilgi ve hizmet
sunumundaki tüm engellerin ortadan kaldırılması için
erişilebilirliği tüm vatandaşlarımız için evrensel bir
insan hakkı olarak görüyoruz. Bu amaçla, ülke genelindeki 87
yatılı bakım ve rehabilitasyon merkezi, 156 özel bakım
merkezi, 40 yaşlı yaşam evi, 5 gündüzlü bakım merkezi, 131
huzurevi, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezleriyle hizmet
vermekteyiz.
Engellilerimiz için umutevleri projesini hayata
geçirdik. 2015 yılı itibarıyla, 111 umut evinde 468 engelliye
bakım hizmeti verilmektedir. Hizmetlerde yapılan iyileştirmeler
sonucu, 2002 yılında 30 engelliye 1 bakım elemanı
düşerken, 2015 yılında 6 engelliye 1 bakım elemanı
düşmektedir. 2015 yılı sonunda, evde bakım hizmeti için 4
milyar 378 milyon 200 bin Türk lirası ödeme
yapılmıştır. 2015 yılında, 25 engelsiz yaşam
merkezi açtık. Önümüzdeki dönemde de yeni merkezler açmaya devam
edeceğiz.
Engellilerimizin toplumsal yaşamda etkin yer
almalarını sağlayan en önemli faktörlerden biri de istihdama
katılmalarıdır. Bu amaçla İşe Katıl Hayata
Atıl Projesiyle iş koçluğu sistemi ülkemizde uygulanmaya
başlanmıştır. Engelli atamalarımız geçen
yıllarda olduğu gibi bu yıl da devam etmiştir ve etmeye
devam edecektir. Şubat 2014te yapılan kanun düzenlemesiyle
engellilerimizin iş gücü piyasasına
kazandırılmasını teşvik amacıyla vergi muafiyeti,
hazine desteği ve sigorta prim desteği alanlarını kapsayan
korumalı iş yerleri uygulaması
başlatılmıştır.
Şehit yakınları ve gazilerimiz
milletimizin bizlere birer emanetidir. Bunu en önemli sorumluluğumuz
olarak görüyor, her türlü iyileştirmeleri süratle hayata geçiriyoruz.
Bakanlık olarak yurt içindeki ve yurt dışındaki
şehitliklerimize de sahip çıkıyor, bakım ve onarım
çalışmalarını gerçekleştiriyoruz.
Vatandaşlarımızın
hizmetlerimizden daha yaygın şekilde yararlanabilmeleri için bilgi ve
iletişim çağının gereklerine uygun olarak çağrı
merkezlerimizi etkin bir biçimde kullanıyoruz. Alo 183 Aile, Kadın,
Çocuk, Yaşlı ve Engelli Sosyal Destek Hattı ile Alo 144 Sosyal Yardım
Hattı aracılığıyla da sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıfları tarafından yürütülen hizmetlere
hızlı erişim sağlanmaktadır.
Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın sorunlarına anında ve yerinde
müdahale edebilmek için müşavirlik ve ataşelik kurma
çalışmaları başlattık, ilkini Almanyanın Düsseldorf
kentinde kurduk.
Sosyal politikalar alanında her geçen gün
yenilenen gelişmeleri takip etmek ve yeni politikalar üretmek
amacıyla 2016 Yılı Yatırım Programında yer alan
araştırma, AR-GE ve destek projelerimizden bazılarını
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlar, Yaşlı Destek Projesi
(YADES), Aile Eğitim Projesi, Boşanma Süreci
Danışmanlığı Programı Eğitimi, Türkiyede
Ergen Profili İleri İstatistik Analizi, Türkiyede Aile
Yapısı Araştırması, Aile Sosyal Destek Projesi yani
ASDEP projesi, Aile Bilgi Sistemi ve Sosyal Politikada Dönüşüm
Programıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime son verirken sosyal yardım ve hizmetlerin
vatandaşlarımıza ulaştırılmasında emeği
geçenlere, bu konuda inisiyatif alan kişi ve kuruluşlara,
desteklerini esirgemeyen gönüllülerimize, sponsorlara ve tüm çalışma
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
2016 mali yılı bütçemizin ülkemiz ve
milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, siz değerli
milletvekillerimize hizmet sunduğumuz tüm vatandaşlarımız
adına şükranlarımı arz ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sürenizin beş dakikasını
kullanmadınız, 2 sayın bakan size beş dakika fazla süre
vermişlerdi, ben tekrar o beş dakikayı sayın 2 bakana iade
edeceğim. İki buçuk dakika size, iki buçuk dakika size sayın
bakanlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.21
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.36
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Elif
Doğan TÜRKMEN (Adana), Ömer SERDAR (Elâzığ)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, şimdi, Hükûmet
adına yapılacak olan konuşmalara devam ediyoruz.
İkinci konuşmacı, Kalkınma
Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kalkınma
Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, GAP, DAP, KOP, DOKAP
Bölge Kalkınma İdarelerinin 2016 yılı bütçeleri vesilesiyle
karşınızdayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlarken kurumlarımızın bütçelerinin hayırlı
olmasını diliyorum, emeği geçen herkese teşekkürlerimi
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Kalkınma
Bakanlığımız nispeten yeni bir bakanlık, 2011
yılında kuruldu. Devlet Planlama Teşkilatının elli
yıllık birikimi üzerine kurulmuş bir bakanlık. Bazı
milletvekili arkadaşlarımız bunu eleştirdiler Niye
kapandı, niye yeni bir bakanlık kuruldu? diye, o açıdan izah
etme ihtiyacı hissediyorum. Devlet Planlama Teşkilatının da
misyonu kalkınmaydı aslında. Planlama dediğiniz bir yoldur,
yöntemdir, asıl amaç kalkınmayı sağlamaktır,
sosyoekonomik gelişmeyi sağlamaktır. Bu anlamda, Devlet Planlama
Teşkilatının misyonu adı hâline geldi diyebiliriz.
Kalkınma Bakanlığının kuruluşuyla, bir taraftan,
eskiden Devlet Planlama Teşkilatının yaptığı ne
varsa aynısını, belki daha fazlasını
çeşitlendirerek yapıyoruz; diğer taraftan, yepyeni birtakım
programları da hayata geçirmiş durumdayız.
Kalkınma Bakanlığının iki
temel fonksiyonu var: Bir tanesi hükûmete müşavirlik, uzun vadeli planlar,
stratejiler, programlar hazırlamak, ulusal düzeyde, bölgesel ve sektörel
düzeyde; diğer taraftan ise uygulamaya dönük, yenilikçi bazı
programlar geliştirmek. Bu kapsamda da son on yıl, on üç yıl
içinde çok önemli yeni programlar başlattık. Bunlardan bir tanesi
KÖYDEStir. Diğeri, SUKAP dediğimiz Su, Kanalizasyon ve Altyapı
Programımızdır. SODES dediğimiz, Sosyal Destek
Programımızı hayata geçirdik. Cazibe Merkezleri diye bir yeni
program oluşturduk belli illerimiz için. Bölge kalkınma idareleri
kurduk GAPa ilave olarak. Doğu Anadolu Bölgesi için DAP Bölge
Kalkınma İdaresini kurduk, Doğu Karadeniz için DOKAP Bölge
Kalkınma İdaresini kurduk ve yine Konya Ovası için KOP İdaremizi
kurduk. Bunun yanı sıra, yine son on üç yıl içinde kalkınma
ajanslarını kurduk, onlar da Kalkınma
Bakanlığımızın şemsiyesi altında kurumlar ve
bu kurumlarla birlikte yerel aktörleri de kalkınma sürecine dâhil eden
yeni mekanizmaları devreye sokmuş olduk. Dolayısıyla bugün,
Kalkınma Bakanlığımız çok daha geniş bir
çerçevede, bir taraftan stratejiler yapan, diğer taraftan da uygulamaya
dönük, icraata dönük programlar geliştiren, bunlara destek olan bir
bakanlık.
Bir diğer önemli işlevimiz ise
yatırım programını koordine etmek; bütçe sürecinde, bir
taraftan bütçenin geneli, makro dengeleriyle ilgili çalışmak,
diğer taraftan da özellikle yatırım programının genel
koordinasyonunu sağlamak. Bu konuda da
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu kapsamda, kalkınma kavramını da
biraz açmak isterim müsaadenizle. Bazen, kalkınma sadece ekonomi olarak
anlaşılıyor. Böyle olmadığını özellikle
vurgulamak istiyorum. Kalkınma, ekonomiden daha geniş bir kavram.
Nitekim, bizim bir Ekonomi Bakanlığımız var, bir de
Kalkınma Bakanlığımız var; ikisi ayrı
bakanlıklar. Kalkınma kavramı elbette ekonomiyi içerir,
ekonomi kalkınmanın çok önemli bir unsurudur ama kalkınma
ekonomiden ibaret değildir, ekonominin yanı sıra sosyal boyut
vardır; fırsat eşitliği, gelir dağılımının
iyileştirilmesi, sosyal refahın artırılması, en az
ekonomik gelişme kadar önemli bir boyuttur, insan odaklı bir
kalkınma anlayışının da olmazsa olmaz unsurudur.
Sosyal boyut yeter mi? Yetmez. Bir de çevresel boyut
var 3üncü ayak dediğimiz. Bu da nesiller arası dengeyi ifade eder
yani sadece bugünkü nesil için adalet değil, nesiller arası adalet;
sahip olduğumuz varlıkları, tabiatı, sahip olduğumuz
sermayeyi gelecek nesillere de aktarabilme boyutudur. Bu da gerçekten
kalkınmanın, sürdürülebilir kalkınmanın olmazsa olmaz bir
unsurudur.
Bu saydığım 3 unsur,
uluslararası alanda da kabul görmüş, Birleşmiş Milletlerin
üzerinde durduğu hadiselerdir ama buna ben 4üncü bir boyut daha ilave
edilmesi gerektiğini her fırsatta vurguluyorum, o da yönetişim
boyutudur. Bütün bunların yanına mutlaka demokrasiyi, hukuk
devletini, katılımı koymamız lazım. Tam anlamıyla
bir kalkınma, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutun yanı sıra
yönetişim boyutunu da içermek durumundadır. Bu çerçevede,
demokrasiyle kalkınma arasında çok güçlü bir bağ olduğunu
burada ifade etmek isterim. Adaletle de kalkınma arasında çok güçlü
bir bağ var, özgürlükle de kalkınma arasında güçlü bir bağ
var. İşte, Adalet mülkün temelidir. diye güzel bir sözümüz var,
adalet aynı zamanda kalkınmanın temelidir, özgürlük aynı
zamanda kalkınmanın temelidir. Dolayısıyla, bu kavramlarla
kalkınmaya baktığımızı özellikle ifade etmek
istiyorum. Bu çerçevede, Birleşmiş Milletlerin 2030 kalkınma hedefleri
var, onları biz de paylaşıyoruz, oluşumuna da katkıda
bulunduk ve şu anda ülkemizin politikalarına da bunları entegre
etme gayreti içindeyiz. Bin Yıl Kalkınma Hedefleri vardı
biliyorsunuz, onlar 2015 yılı itibarıyla yani geçtiğimiz
yıl itibarıyla sona ermiş oldu. Şimdi bütün dünya için,
2030 sürdürülebilir kalkınma hedefleri söz konusu. Bu hedeflerle ilgili
olarak da gerek Kalkınma Bakanlığımız gerekse Türkiye
İstatistik Kurumumuz çalışmalar yürütüyor. Bu hedefleri, hem
politikalarımıza entegre ediyoruz hem de nasıl
izleyeceğimize ilişkin çalışmalar yapıyoruz. 17 tane
ana amaç var, 169 hedef var, 200ün üzerinde gösterge var; bütün bunlarla
ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bununla birlikte
önümüzdeki dönemde 2023 hedeflerimizi daha ötelere taşıyıcı
çalışmaları da başlatma aşamasındayız.
Şu anda Onuncu Plan dönemindeyiz, gelecek sene on birinci planın
hazırlıklarına başlayacağız. Bu çerçevede 2023
artık, orta vadeli bir hedefe dönüşecek; on birinci
planımızın aşağı yukarı plan ufku hâline
gelmiş olacak. Bu sebeple, 2030 veya 2035 hedef yılı alarak yeni
bir perspektif plan çalışmasını bu yıldan itibaren
başlatıyoruz. Bu çerçevede, dünyadaki trendleri, analizleri ortaya
koyacağız; Türkiye'nin uzun vadeli perspektifini yeniden ortaya
koyacağız ve on birinci planımızı bu uzun vadeli yeni
perspektif plan çerçevesinde yenileyeceğiz, gözden geçireceğiz.
Bu kapsamda Onuncu Planımızla ilgili de
birkaç şeyi müsaadenizle ifade etmek isterim. Onuncu Plan, Meclisimizin
onayıyla yürürlüğe girdi biliyorsunuz ve şu anda yürürlükte. Bu
planda da bir yenilik yaptık, 25 tane dönüşüm programı tayin
ettik. İlk defa bir planın içinde uygulamaya ilişkin kritik
başlıkları ortaya koyduk. Bunlar daha sonra
ayrıntılı yol haritalarına dönüştürüldü. Sayın
Başbakanımız bunları bütün toplumla paylaştı ve
şu anda bunların hayata geçirilmesiyle ilgili çalışmaları
yürütüyoruz.
Buralarda da vizyonumuz şu, çok açık ve
net, iki temel amacımız var: Bir tanesi, Türkiyeyi yüksek gelir
grubu ülkeler ligine çıkarmak. Şimdi, dünyada dört tane gelir grubu
var; düşük gelirli ülkeler var, alt orta gelir grubu var, üst orta gelir
grubu var, yüksek gelir grubu var. Türkiye, şu anda üst orta gelir
grubunda -kişi başına gelir olarak söylüyorum- bir ülke.
Planımızın amacı, Türkiyeyi yüksek gelirli ülkeler ligine
taşımak. Bu artık Türkiye için mümkün, bu eşiğe
gelmiş durumdayız. İşte, bazen tartışıyoruz
ya, şu orta gelir tuzağı dediğimiz hadise, ona
düşmeden Türkiyeyi üst gelir grubuna, yüksek gelir grubuna
taşımak en temel amacımız, vizyonumuz.
Diğer taraftan, insani kalkınma, az önce
bahsettiğim insani kalkınma bakımından da yine dört grup
var; düşük insani kalkınma, orta insani kalkınma, yüksek insani
kalkınma ve en yüksek insani kalkınma şeklinde. Aile
Bakanımız da az önce söyledi, şu anda biz yüksek insani kalkınma
grubundaki ülkeler içindeyiz. Burada da hedefimiz en yüksek insani
kalkınma grubuna terfi etmek. İnşallah onu da
başaracağız 2023 vizyonumuz çerçevesinde. Bir taraftan kişi
başına gelirde 13 bin dolar gibi bir eşik değer var, onu
aşıp yüksek gelir grubuna geçmek, diğer taraftan da insani
gelişmişlikte eğitim ve sağlık başta olmak üzere
ortalama ömür, okulda geçirilen süre, beklenen okullaşma gibi
göstergelerde iyileşme sağlayarak en yüksek insani gelişme
grubuna ulaşmak da yine temel hedeflerimiz arasında.
Değerli milletvekilleri, kolay bir dünyada
yaşamıyoruz. Bu, ülkelerin yarıştığı bir
dünya. Küresel ortama baktığınız zaman, son yıllarda
oldukça önemli sorunlarla yüz yüze kaldığımızı, meydan
okumalarla yüz yüze kaldığımızı görüyoruz. En
gelişmiş dediğimiz ekonomilerin son yıllarda
düştüğü durumu hep birlikte izliyoruz. Amerika Birleşik
Devletlerinden Avrupa Birliğine, Japonyaya ve bu kriz nedeniyle
ülkelerin çok ciddi anlamda borçlandığını, halkların,
toplumların çok ciddi bedeller ödediklerini görüyoruz. Öğrencilerin
burslarının düşürüldüğü, daha fazla onlara
yüklenildiği, çalışan kesimler üzerinde çok ciddi
baskıların oluştuğu bir dönemden geçiyor dünyamız ve
normalleşmeye çalışıyor dünya. Bu ortam içinde ekonominizi
büyütmeniz, geliştirmeniz gerçekten kolay değil. Son dönemlerde
Çinde dahi büyüme hızında ciddi bir düşüş oldu, eskiden
çift haneli büyüyen Çin ekonomisi şu anda yüzde 6lardan, 7lerden
bahsetmeye başladı. Bununla ilgili dahi dünyada endişeler var,
böyle bir ortamdayız. Diğer taraftan emtia fiyatlarında ciddi
düşüşler oldu dünyada petrol başta olmak üzere. Bu da yine
gelişmekte olan ülkelerin görünümünü olumsuz etkiliyor. Bizim için olumlu
belki, hani petrol ithal ettiğimiz için olumlu bir unsur ama bir taraftan
da komşularımız başta olmak üzere gelişmekte olan
ülkelerdeki pazarı daraltıyor ve genel anlamda gelişmekte olan
ülkelerin görünümünü de olumsuz yönde etkiliyor. Bundan da biz dolaylı
yoldan etkileniyoruz.
Bütün bunların yaşandığı
bir ortamda Türkiye olarak tedbirlerimizi almak durumundayız. Bu kapsamda
da son yıllarda önemli bazı çalışmalar yaptık, az önce
Onuncu Plandan, dönüşüm programlarımızdan bahsettim. Burada da
iki temel stratejiyle dünyadaki bu gelişmelere karşılık
veriyoruz. Bir tanesi iç tasarruf oranlarımızı arttırmak
yani dünyaya daha az muhtaç hâle gelmek. Türkiyede sermaye maalesef tam arzu
ettiğimiz düzeyde değil, sermaye birikimi tam arzu ettiğimiz
düzeyde değil. İç tasarruflarımız yetersiz olduğu için
dış dünyanın tasarruflarıyla yatırımlarımızı
finanse etmek durumunda kalıyoruz. Bu da tabii cari açık gibi bir sorun
çıkarıyor karşımıza, dış borçlanma gibi bir
sorun çıkarıyor. Dolayısıyla, iç tasarruf
oranlarımızı artırıp sağlam kaynaklarla
yatırımlarımızı finanse etme yolunda son dönemde
önemli politikalar uyguluyoruz. Az önce bahsettiğim dönüşüm
programlarının özünde de aslında bu tasarruf
oranlarını artırma meselesi vardır. Son dönemde bunun
sonuçlarını da görüyoruz. 2014 yılında iç
tasarruflarımızın millî gelire oranı yüzde 15e kadar
yükseldi. Geçtiğimiz yıllarda yüzde 13lere kadar gerilemişti.
2015teki değer ise yüzde 15,6lara kadar çıktı. Önümüzdeki
yıllarda bunun artarak devam etmesini bekliyoruz. Bu, cari
açığın azalması demek aslında, iç tasarrufların
artması. İkincisi tabii, artan tasarruflarımızı daha
üretken alanlara yönlendirmek. Bu çerçevede de içeride
tasarruflarımızı artıracak birtakım reformlar,
İstanbul finans merkezi, bireysel emeklilik sisteminin güçlendirilmesi,
katılım bankacılığı birçok enstrümanla
tasarruflarımızı artırırken, diğer taraftan da
yatırım ortamını iyileştirerek Türkiyeyi daha cazip
bir ülke konumuna yükseltmeye çalışıyoruz. İkili
stratejimiz var. demiştim; biri ihtiyacımızı azaltmak,
diğeri cazibemizi artırmak. Cazibeyi nasıl
artırırsınız? Yatırım ortamını
iyileştirerek, bürokrasiyi azaltarak, bu reformlarla bütün dünyadan nitelikli
insanlar için ve sermaye için, gelip yatırım yapacak, doğrudan
yatırım yapacak sermaye için şartlarınızı
iyileştirerek yaparsınız. Bu yönde de
reformlarımızı yapıyoruz ve buna cevap veriyoruz.
Bugünkü ortamda etrafımızdaki jeopolitik
gelişmeleri düşünün, dünyadaki krizi değerlendirin,
karşı karşıya kaldığımız çok yönlü
terör saldırılarını değerlendirin, bütün bunlara
rağmen Türkiye ekonomisi yoluna devam ediyorsa, reformlar yapmaya devam
ediyorsa, bunda en kritik faktör siyasi istikrar. Türkiye, çok şükür, 1
Kasım seçimleriyle siyasi istikrarını pekiştirdi,
öngörülebilirliğini artırdı. Ekonominin düşmanı
belirsizliktir. Belirsizlik olan ortamda uzun dönemli planlama
yapamazsınız, yatırım yapamazsınız. 1 Kasım
seçimleriyle birlikte 2019 yılına kadar bir başka seçimin de
olmadığını düşündüğümüzde, ciddi anlamda siyasi
belirsizlik azalmıştır ve ekonomi de bu anlamda çok daha uygun
bir ortama kavuşmuş durumdadır. Bu siyasi istikrarı
reformlarımızla birleştirdiğimiz zaman, yapısal
reformlarla birleştirdiğimiz zaman, Türkiye dünyada pozitif
ayrışabilme imkânına sahip ender ülkelerden biri olacaktır.
Dünyada krizin olduğu dönemler,
yakınsama dediğimiz, gelişmiş ülkelerle farkı
kapatma anlamında da bir fırsat oluşturmaktadır
aslında. Herkesin kötü olduğu bir ortamda siz nispi olarak iyi
olursanız aradaki farkı kapatırsınız.
Dolayısıyla, bu dönem, Türkiyenin farkı kapatması için
ciddi bir imkân sunuyor. Bu imkânı yapısal reformlarla mutlaka
değerlendirmek durumunda.
Bu çerçevede de 4 başlığın ben
öne çıktığını düşünüyorum:
Bir tanesi, Avrupa Birliği. Avrupa
Birliğiyle ilgili bütün siyasi partilerimiz aslında iş
birliğiyle, güç birliğiyle hızlı adımlar atmak
durumunda.
İkincisi, az önce bahsettiğim
yatırım ortamına ilişkin, iş ortamına
ilişkin reformlarımız; burada da yine Meclisimizin
desteğine ihtiyacımız var.
Üçüncüsü, yeni anayasa; demokratik
standartlarımızın oturduğu, gerçekten çok daha ileri,
demokratik bir ülke hâline gelmemizi sağlayan anayasamız, ekonomik
geleceğimiz bakımından da son derece önemli, kritik bir
husustur.
Dördüncüsü de bu Meclisimizi ilgilendiren bir husus;
İç Tüzük. Ben şimdi, otururken kabaca bir hesap yaptım yani
belki daha ince hesap yapılabilir ama Meclisimizin bir saat
çalışması aşağı yukarı 600 bin TLlik bir
maliyet, bir saatlik çalışması yani yılda 150 gün
çalıştığını düşündüm, günde on saat
çalıştığını varsayarak böyle bir hesap
çıkardığımız zaman. Geç kalan kanunların ülkeye
getirdiği maliyeti hiç saymıyorum burada, başka, dolaylı
maliyetleri saymıyorum; doğrudan Meclisimizin bir saatlik
çalışması 600 bin lira civarında bir maliyet. Bu da bize
şunu gösteriyor aslında -ben burada bir milletvekili olarak
konuşuyorum aynı zamanda- hep birlikte, bütün siyasi partilerle
İç Tüzük konusunu da mutlaka ele almalıyız diye düşünüyorum.
Meclisimizi nasıl daha verimli çalıştırırız, hem
daha nitelikli kanunlar üretmede hem de daha hızlı çalışmak
noktasında neler yapabiliriz; tabii ki bütün partilerin konuşma
haklarına da sonuna kadar riayet ederek bunu nasıl
başarırız; bunun üzerinde de hep birlikte durmalıyız
diye düşünüyorum.
Burada şu noktanın da altını
çizmek isterim: Siyasi partiler olarak çok farklı fikirlerimiz olabilir,
farklı olmasak zaten farklı siyasi partiler de olmazdık ama
belli noktalarda birleşmesini de becerebilmeliyiz. İşte, bu
noktalar, bence AB, yapısal reformlar, Anayasa ve İç Tüzük
konuları, partilerimizin daha yakın diyalog içinde olması
gereken konulardır ve kalkınmamıza da büyük destek verecek
konulardır diye altını çizmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu çerçevede büyümeyle
ilgili kısa bir değerlendirme yapayım. Bazı
arkadaşlarımız büyümede son dönemlerde
performansımızın arzu edilen seviyede olmadığı
yönünde eleştiriler yönelttiler; buna şöyle cevap vereceğim:
Erhan Bey, değerli milletvekilimiz, son dönemlerde, 2007 sonrasında
performansın düştüğüne ilişkin bir fikir ortaya koydu. Bakın,
bunu ölçerken dünyayla birlikte bakmak durumundayız, dünyanın
gidişatını görmek durumundayız. Makroekonomik tahminler
yaparken elbette o günkü ortamdaki dünya ve ülke koşulları
çerçevesinde tahminler yapıyorsunuz ama şartlar her zaman
değişebiliyor, hiç kimsenin tahmin edemeyeceği şekillerde
küresel ortamda değişiklikler yaşanabiliyor ve o kapsamda bütün
dünyayı etkiliyor bu ve Türkiyenin 2009 sonrası gösterdiği
ekonomik performans, küresel ortamı düşündüğünüzde hiç de
küçümsenecek bir performans değil. Bunu neyle ölçebiliriz? Dünya
hasılasından aldığımız pay arttı mı
azaldı mı 2009 sonrasında, buna bakarak rahat bir şekilde
ölçebiliriz.
Bakın, satın alma gücü paritesine göre, 2009
yılında dünyadan aldığımız pay yüzde 1,29.
2015te bu 1,39a çıkmış. Yani satın alma gücü paritesine
göre geriye gitmemiş gelirimiz, dünyadaki payımız daha ileri
gitmiş. Nominal olarak baktığımızda da 1,03ten 0,98e
nispi bir gerileme var, çok da fazla olmasa da bir nominal
Özellikle bu dolar
kurundaki değişimin burada ciddi bir etkisi olduğunu ifade
edebilirim ama satın alma gücüne göre baktığımızda hiç
de geriye gitmemiş durumdayız, aksine daha ileri gitmiş
durumdayız.
Yine, 2003-2015 döneminde dünyanın ortalama
büyümesi yüzde 4 olmuş, Türkiyenin ortalama büyümesi yüzde 4,7
olmuş. Bakın, bütün bu dönem boyunca dünyadan daha hızlı
büyümüşüz, bu da payımızı doğal olarak
artırmış. Avrupa Birliğiyle mukayese ettiğimiz zaman,
kişi başına gelirimizin satın alma gücüne göre Avrupa
Birliği ortalamasına oranı 2002 yılında yüzde
35miş, 2015te yüzde 54e çıkmış. Neredeyse 20 puana
yakın, Avrupayla aramızdaki farkı kapatmışız. Biz
buna kalkınmada convergence diyoruz, yakınsama. Gelişmiş
ülkeler ile Türkiye arasındaki farkı belli bir oranda
kapatmış durumda. Elbette bu yeterli değil, elbette daha
fazlasını yapmak durumundayız ama bu performans hiç de fena
değil. Özellikle, ben de burada siyasi bir polemik yapayım, sizin
partinizin iktidar ortağı olduğu dönemde yani 1999-2002
döneminde Türkiye'nin ortalama büyümesi, yanlış
hatırlamıyorsam, yüzde 0,8; yüzde 1 bile değil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Kontrol edebilirsiniz.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Bakan, Adalet Bakanının yerine mi konuşuyorsun,
Kalkınma Bakanının yerine mi konuşuyorsun? Yeni anayasa,
başkanlık
Yani Kalkınma Bakanlığı
konuşuluyor, Adalet Bakanlığı konuşulmuyor.
Karıştırdın mı, yanlış metin mi verdiler, ne
yaptılar?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, dünya ihracatı içindeki payımıza
da yine 2009-2014 döneminde baktığınız zaman 0,81miş;
2014te 0,83e çıkmış. Bu, Birleşmiş Milletler
rakamı. Yani burada da geriye gidiş yok. Belki ihracatımız
nominal olarak düşüyor olabiliyor ama dünya ihracatı da dolar
bazında düşüyor. Dolayısıyla, bu çerçevede
baktığınız zaman dünyadaki payımız aslında
aşağı yukarı korunuyor diye söyleyebilirim.
Cari açık, son dönemlerde en iyi haberler
aldığımız alanlardan bir tanesi. Türkiye büyümeyi
başardı, enflasyonu düşürdü, birçok dengesini kurdu ama cari
açık, bizim tabii en temel meselelerimizden biri. Burada ne olmuş
diye baktığınızda, 2015 yılında özellikle yüzde
4,4-4,5 civarına kadar gerilediğini tahmin ediyoruz, henüz tam
rakamlar yayınlanmış değil ama gelen rakamlardan
gördüğümüz.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Kaç milyar lira
olduğunu söyle?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) Birkaç
yıl öncesinde bu, yüzde 10lar civarındaydı. Biz burada makro
ihtiyati tedbirlerle, yapısal reformlarla, çeşitli
çalışmalarla bu noktaya geldik. Tabii, burada, düşen petrol
fiyatlarının da elbette bize katkısı var, onu da inkâr
edecek değiliz ama bu kısa vadeli bir hadise, biz buna bel
bağlamıyoruz. Sonuçta, bizim orta, uzun vadede cari açık için
öngördüğümüz politika, yapısal reformlardır, yurt içi katma
değeri yüksek alanlarda üretimi artırmaktır, teknolojinin daha
fazla ticarileşmesidir, eğitim sistemimizin daha fazla beceri
kazandırıcı niteliğinin güçlenmesidir, mesleki
eğitimin güçlenmesidir, girişimciliğin, yenilikçiliğin
geliştirilmesidir. Bu politikalarla ileride çok daha
sağlıklı bir baza bunun oturacağını
söyleyebilirim.
Ayrıca, finansmanın kalitesinin de
düzeldiğini söyleyebilirim. 2015 yılına
baktığınızda, kısa vadeli kaynakların
azaldığını, kısa vadeli borçlanmanın eksiye
gittiğini, uzun vadeli borçlanmanın ve doğrudan
yatırımların payının arttığını
görüyorsunuz ve bu da net hata noksanında da yine yüzde 30 civarında
-net hata noksanının- finanse ettiğini görüyorsunuz cari
açığı. Finansman kalitesinin de yükseldiğini
söyleyebilirim.
İstihdama baktığımız zaman
2009 sonrası dünyada bu alanda en başarılı ülkelerden biri
Türkiye oldu. Bakın, 2 milyon 353 bin kadın, 3 milyon 651 bin erkek
yeni iş imkânına kavuştu 2009 sonrasında. 6 milyona
yakın yeni istihdam üretti ekonomimiz. Bu, hiç küçümsenecek bir rakam
değil, ileride inşallah çok daha iyi rakamlar görürüz. Az önce
dediğim gibi, kalkınma ekonomiden ibaret değil.
Gelir dağılımına
baktığımızda da AK PARTİnin çok ciddi anlamda gelir
dağılımını düzelttiğini görüyoruz. Elbette burada
da yine almamız gereken mesafeler var ama büyüme ile gelir
dağılımını eş zamanlı iyileştiren ender
ülkelerden biri olduğumuzun da burada altını çizmek isterim. En
yüksek gelir grubu olan yüzde 10luk dilim ile en düşük gelir grubu dilimi
arasında kaç kat fark vardı? Kat olarak söylüyorum: 2002de 18,3 kat
fark vardı, 2014te bu 11,8e düştü. Yine, yüzde 20lik dilimlere
baktığınızda 8,1 kattan 6,9 kata düştü. Gini
katsayısı 0,44ten 0,38e düştü. En zengin dediğimiz
yüzde 20lik en üst tabakanın toplam gelirden aldığı pay
yüzde 50den yüzde 45lere geriledi. Bunlar hep bu dönemde sağlanan
başarılar.
Yoksulluk oranlarında yine ciddi
düşüşler sağlandı. Günlük harcaması 4,3 dolar olan
nüfusun toplam nüfusumuza oranı yüzde 30un üzerindeyken 2014
yılında bu, yüzde 1,6ya kadar geriledi. Bu, muazzam bir
başarıdır ve bunu sıfırlamak temel
amaçlarımızdan bir tanesi.
2015 yılında her şeye rağmen yüzde
4 büyüdük. Bakın, bu kadar küresel kriz, jeopolitik riskler, terör
hadiseleri, 2 tane genel seçim; bütün bunlara rağmen Türkiye ekonomisi
yüzde 4 büyümeyi başardı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yine, Erhan Beye söyleyeyim, o tahmin işlerini
de bilir, yaptığı bir değerlendirmede
Yılbaşında yüzde 2 bile büyüyemeyiz. demişti,
gördüğünüz gibi tahminlerde yanılmak mümkün ama olumlu bir
yanılgı bu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Vatandaşın
cebine ne para girdi Sayın Bakan?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) Yüzde 2
değil, yüzde 4 büyüme gerçekleşti. Bundan sonra da
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakan, yüzde 1lik
büyüme petrol fiyatlarındaki düşüşten geldi.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla)
Bakın, istihdam artışımız: Son çeyrekteki
istihdamın bir önceki yılın aynı çeyreğine göre
oranı 831 bin yeni istihdam oluşturdu ekonomimiz. Cari
açığımız 32 milyar dolara düştü, yüzde 4,5lar
civarında. Finansmanın kalitesi iyileştirildi. AB
tanımlı borç stokumuz yüzde 33ün altına geriledi geçen
yıl, bu da çok büyük bir başarı, Avrupa Birliğinde yüzde
90lara yaklaşıyor.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Fakir
fukara sayısı nasıl Sayın Bakan?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla)
İşte, birçok ülkede gerçekten devlet, kamu, tabiri caizse
boğazına kadar borçluyken Türkiye çok farklı bir yerde.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sosyal
yardım alanların sayısı nasıl?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla)
Şimdi, çok az vaktim kaldı, GAPa ilişkin birkaç şey
söyleyeyim. Altan Bey gerçi yok, sorular sordu, geçen yıl da
aynısını yapmıştı, cevabını dinlemedi,
keşke burada olsaydı.
Sulama yatırımlarına biz öncelik
verdik. Bakın, bizden önce, 1994-2002 döneminde sulama
yatırımlarının GAP içindeki payı yüzde 13ken bizim
dönemimizde, 2003-2015te bu yüzde 24e çıktı, son yıllarda yüzde
26ya yükseldi. Rakam olarak söyleyeyim: 2002 yılında sulamaya
verilen ödenek -GAP için söylüyorum- 84,6 milyonken 2015 yılında 1
milyar 205 milyon; bu, sulamaya verdiğimiz açık desteği
gösteriyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakanım,
kapasitenin yüzde 80i duruyor hâlâ, yüzde 80i.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) Aksine,
bakın, Diyarbakır Milletvekili olduğu için Altan Bey,
söylüyorum, orada bizim Silvan Barajımız var, 240 bin hektar
alanı sulayacak ama sürekli bir şekilde terör saldırılarına
uğruyor. Lütfen bu konularda da Diyarbakır milletvekilleri olarak
sahip çıkın, bu yatırımlarımıza saldırı
olmasın, Diyarbakır sulansın, çiftçimiz gelirini
artırsın, gençler istihdam imkânlarına kavuşsun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Suruç Tüneline 1 milyar
civarında yatırım yaptık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Peki, Sayın
Bakanım, Urfada terör mü var? Urfada terör yok, Urfayı niye
yapmıyorsunuz?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla)
Hilvanın içme suyunu götürdük, isale hattı bitti.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Urfada terör yok,
niye Urfayı yapmıyorsunuz?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) Urfa
Suruça sadece 1 milyar TL yatırım yaptık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, Bozovada
yok, Siverekte yok, Hilvanda yok, Viranşehirde yok.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) Hilvana
içme suyunu götürdük, ağ bağlantıları kurulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) Vaktim
dolduğu için daha fazla devam edemiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bence biraz daha süre verin, Urfayı da Sayın
Bakanımız anlatsın.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) Tekrar
bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Bakan
konuşması sırasında gurubumuza yönelerek 1999
yılına ilişkin olarak açık bir sataşmada
bulunmuştur. 69a göre sataşmadan söz istiyoruz ve ben de grup
başkan vekili olarak bir dakikalık bir açıklama istiyorum,
ayrı bir konuda.
BAŞKAN Peki Sayın Akçay.
Sayın Usta mı konuşacak?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, Erhan Usta.
BAŞKAN Peki.
Sayın Usta, iki dakika size kürsüden söz
veriyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
21.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Bakan, tabii 2011 hedeflerini
konuştuk. Küresel kriz 2008, 2009da yaşandı. 2011 hedefleri,
adı üzerinde, 2011 yılında konuldu. Şimdi, 2011
yılında hedef koyuyorsunuz, ondan sonra çıkıyorsunuz
2009da efendim şunlar oldu, bunlar oldu, dolayısıyla hedefler
tutmayabilir. diye mazeret üretiyorsunuz. Böyle bir şey olmaz,
anlatabiliyor muyum? Ben neyi verdim? Ben, seçim beyannamesiyle ilgili 2011deki
hedeflerinizin nasıl tutmadığını anlatıyorum, siz
bana 2009daki krizi söylüyorsunuz. 2009 krizi oldu, yaşandı. Sonra,
bu kriz herkese var, sadece bize değil. Ben o yüzden neyle veriyorum?
Gelişmekte olan ülkelerle mukayese yapıyorum. Küresel kriz başka
ülkeler için geçerli değil mi, sadece Türkiye için mi geçerli? Bana, dünya
hasılasından aldığımız payı veriyorsunuz.
Bunun hiçbir geçerliliği yok. Niye yok? Çünkü, bizim rakip ülkemiz
dünyanın tamamı değil, bizim rakiplerimiz gelişmekte olan
ülkeler, ben onunla olan performansa bakarım. Büyümesini
tamamlamış, gelişmesini tamamlamış, nüfusu
yaşlanmış Avrupa Birliği ülkeleriyle niye bizi mukayese
ediyorsunuz? Elbette yüzde 1 büyüme oralara, onlara yetiyor, onlar hiç
büyümeseler de yetiyor, gelirleri 50 bin dolar. Ben geliri 8-10 bin dolar olan
bir ülkeyim ve benim emsallerim füze gibi çıkıyor, beni onlarla
mukayese et. Onlarla mukayese ediyorum, onlarla mukayese ettiğim zaman
geldiğimiz durum ortada, tekrarlamayacağım.
Finansman kalitesi düzeldi. diyorsunuz. 30-32
milyar dolar açık var bu yıl, cari açık var; sadece 11 milyar
doları düzgün, açıklanabilir kalemlerle finanse ediliyor,
yaklaşık 10 milyar dolar net hata noksan, bir 11-12 milyar dolar da
rezerv erimesiyle finanse ediliyor. Türkiye, tarihinde ilk kez, 2 defa üst üste
rezerv erimesiyle cari açığını finanse etti. Ülke kötüye
gidiyor diyorum, ben burada siyasi polemik peşinde değilim. Cari
açık azaldı. diyorsunuz. Nasıl azaldı cari açık? Az
önce rakamlarını verdik, altını ve enerjiyi düzeltin, bizim
cari açığımız 2015 yılında 2014e göre millî
gelir olarak yüzde 1,4 kötüleşti. Yani bunu nasıl söyleyebilirsiniz?
Gelelim 57nci Hükûmet dönemine. 57nci Hükûmet
döneminde ortalama büyümesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) Bitirebilir miyim Sayın
Başkan, çok kısa ilave bir şey yapacağım.
BAŞKAN Sayın Usta, tamamlayın
lütfen.
ERHAN USTA (Devamla) Bakın, 1990lı
yılların sıkıntısını aldı 57nci
Hükûmet. Ortalama büyümesi üç yılın 2,2dir; 2,2dir bakın o dönemin
büyümesi. Ama, o döneme analiz olarak bakmak lazım. Biz size yüzde 6,2
büyüyen bir ekonomi devrettik, şimdi Yüzde 4 büyüme çok şükür iyi.
diyorsunuz. Bir de benim 2
Evet, ben mart ayında 2 tahminini yaptım
ama şu anda büyümemiz zaten 4 filan olacak değil. Bakalım
göreceğiz, inşallah olur, ben bu milletin bir ferdi olarak
olmasını isterim. Ama şu anda IMFnin 3,2; bizim tahminimiz de
3-3,5 arası bir şey. Bunun 1 puanı, hiç kimsenin
öngörmediği petrol fiyatlarındaki düşmeden kaynaklanıyor.
Size ben Plan ve Bütçe Komisyonunda sordum, hesabını veremediniz ama
Hazine Müsteşarlığı 0,7 dedi. Uluslararası
çalışmalarda 1 puanı buradan geliyor. Bu hesapta yoktu. Onu
düştüğünüz zaman göreceksiniz bizim tahminimiz tuttu mu, tutmadı
mı? Dolayısıyla, böyle yani olur olmaz şekilde, dünya
Efendim, Avrupa Birliğine convergence tamam, hedefimiz oraya yönelik
olacak ama performansı, gelişmekte olan ülkelerle, bizimle aynı
kategoride olan ülkelerle ölçmemiz gerekiyor. Bunun haricinde yaptığınız
hiçbir şeyin bence bir geçerliliği yoktur. Oradaki
performansınızın da ne olduğunu zaten ortaya koydum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Usta.
Sayın Akçay, buyurunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Tanal.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan konuşması
sırasında -eğer yanlış anlamadıysak- Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bir saatlik maliyetinin 600 bin lira olduğunu
ifade etti. Öyle mi Sayın Bakan?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Ona
yakın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bütçesine bakıyoruz 2016 yılı itibarıyla
840 milyon 29 bin lira. Bu rakamı hangi kriterlere göre buldunuz yani
bunun bir hesabı yapıldı mı, nedir? Bu bütçe ödenekleri
olarak nasıl hesaplandı? Kalkınma Bakanlığı
olarak bu 600 bin liralık -bir saat- maliyeti nasıl
hesapladınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, Sayın
Bakan konuşurken bana bakarak yani aslında sataşmada bulundu.
Sataşmada bulunarak Urfada yatırım
yaptığını söyledi ama ben izninizle 60ıncı
maddeye göre bu konuda söz istiyorum mümkünse. Yerimde isterseniz
BAŞKAN Sayın Tanal,
Sayın Bakan herkese baktı, bir tek size bakmadı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Ama
Mahmut Bey'e daha farklı baktı.
BAŞKAN Sayın Bakan
gözlerini kapatarak konuşamaz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, Urfa dedi, Urfa. Dedi ki: Diyarbakır
milletvekillerine sesleniyorum, Diyarbakırda terör var lütfen terörü
durdurun, yatırım yapalım. Ben bu arada dedim ki:
Şanlıurfada terör yok, Urfada yatırım yapmıyorsunuz.
Onun üzerine mesele. Ben hemen söyleyeyim.
BAŞKAN Evet, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bakın, Viranşehirde sulama yok, Ceylânpınarda yok,
Bozovanın bir kısmında yok, Hilvanın bir
kısmında yok. Hatta ben Sayın Bakana gittim Hilvan ilçemiz
baraja 8 kilometre uzaklıkta hâlâ Hilvanın içme suyu yok dedim.
Yani, ayrıca Şanlıurfanın turistik yerlerinde tuvaletler
yok, Şanlıurfanın turistik yerlerine giden yollar üzerinde
tabelalar yok, dinlenme yerleri yok; Urfa merkezde otoparklar yok.
Geçmişteki Büyükşehir Belediye Başkanımız burada. O
dönem orada valilik yapan... Bunların hepsi eğer yatırımsa Şanlıurfaya
bütçeden ne kadar pay ayırdınız Sayın Bakanım, bana
söyler misiniz bir zahmet bunu.
BAŞKAN Peki Sayın
Tanal, teşekkür ederim, sözleriniz tutanaklara geçti, belki Sayın
Bakan cevap verir sorunuza.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ben teşekkür ederim, sağ olun.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Bakan konuşması sırasında
HDPli Diyarbakır milletvekillerine Silvan Barajına sahip
çıkması ve terörü önlemesi gerektiğini söyledi. Bu, açık
bir sataşmadır.
BAŞKAN Peki Sayın
Baluken.
Buyurun size iki dakika söz
veriyorum.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
22.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın 118 sıra sayılı 2016 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dördüncü tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Bakan bir ara Diyarbakırdan da milletvekili seçilmişti
ama anladığım kadarıyla çok ilgilenme fırsatı
olmamış, biraz ilgilenme şansına sahip olsaydı
HDPnin, Silvan Barajına açık bir şekilde karşı
olduğunu, orada Goderne Vadisindeki tarihsel ve kültürel mirasın
tamamen bu barajla yok edilmek istendiğini, gerek bitki
açısından gerekse yaşayan diğer canlı türleri
açısından oradaki flora ve faunanın dünyanın hiçbir yerinde
olmayacak kadar ender bir yer olduğunu savunduğunu bilirdi.
Dolayısıyla, bizim Silvan Barajı Projesine sahip çıkma
gibi bir durumumuz asla zaten söz konusu olamaz.
Diğer taraftan, gelen saldırılarla
ilgili tedbir almak bizim işimiz değil. Biz iktidar mıyız,
biz AKPnin güvenlik bekçisi miyiz? Siz bölgesel politikalarda ülke içerisinde
farklı birtakım ülkelerin, güçlerin güvenlik bekçiliğini
yapabilirsiniz ama HDP halkın demokratik siyasi iradesini temsil eden bir
siyasi partidir.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Terörü
karıştırma.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Orada her türlü
sorundan sorumlu olan iktidar partisi olarak sizlersiniz.
Dolayısıyla, bu konularla ilgili burada konuşurken daha dikkatli
davranmanızı öneriyorum.
Diğer taraftan, birçok veri verdi. Yani ben
hepsine girmeyeceğim ama bu kalkınma verilerini göstermesi
açısından -hani demokrasi, adalet, özgürlük, hepsiyle
özdeşleştirdi- sadece 2012 yılında 23 milyon yardıma
muhtaç insan varken 2014 yılında bu sayı 30,5 milyona
çıkmışsa buradaki kalkınmanın nerelere geldiğinin
takdirini size bırakıyorum.
ŞAHİN TİN (Denizli) Nereden
çıkarıyorsunuz bunları?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ayrıca,
Cumhuriyet Halk Partisinin de özellikle bu HES, karakollar, güvenlik
barajları konusunda da artık ana muhalefet partisi olarak
gereğini yerine getirmesini, AKPnin talan siyasetine karşı
mücadeleyi bir tek HDPye bırakmamasını özellikle buradan
belirtiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Zaten berabersiniz.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Merak etme, zaten yapıyor, elinden geleni yapıyor.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Baluken, bizim Diyarbakır başta olmak üzere bölge ahalisinin
yaşadığı sorunlara duyarsız
kaldığımızı itham etmek suretiyle açık bir
sataşmada bulundu Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Tanal
cevap verecek efendim.
BAŞKAN Peki.
Sayın grup başkan vekili görevlendirdi,
sonunda aldınız söz hakkını.
Buyurun Sayın Tanal.
23.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkürler
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tabii Sayın Bakan
Şanlıurfayla ilgili yatırımları söylerken
Gerçekten
Şanlıurfaya baktığımız zaman
Şanlıurfada şehrin merkezinde -şu anda aramızda
milletvekili olarak bulunan 2 büyükşehir belediye başkanımız
var- İmar Kanunu 37nci maddesi ve 44üncü maddesi uyarınca imarla ilgili
o kadar yapı ruhsatı verilirken alınan ve toplanan otopark
paraları var. Bu otopark paralarıyla bölgede ücretsiz otopark
yapılması gerekirken hâlen otopark yapılmadı. Siz,
Bakanlık olarak belediyeye para da göndermediniz. Şanlıurfada
otopark yok.
Şanlıurfada engelli
vatandaşlarımız sokağa çıktığı zaman,
tuvalet ihtiyaçlarını giderebilecekleri bir tuvalet yok yani Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı burada, Türkiyede en fazla engellinin bulunduğu
yer Şanlıurfa ama engellilerin sokağa
çıkamadığı yer Şanlıurfa. Niçin? Tuvalet yok,
kaldırımlar engellilere göre değil.
Aynı zamanda, turistik olan bölgelerle ilgili
yollarda tabela yok, turistik yerlerde tuvalet yok, dinlenme tesisleri yok ve
havayoluyla İstanbul-Urfa en pahalı ücret, Ankara-Urfa en pahalı
ücret. Bu açıdan baktığımız zaman,
Urfalıları siz orada gerçekten
Tamam, milletvekili
çıkarıyorsunuz, belediye başkanlığını
alıyorsunuz ama Urfalılar bunu hak etmiyor ki.
Aynı şekilde, Hilvan ilçesi, baraja 8
kilometre. Allahtan korkmuyor musunuz? Yıl 2016, hâlen içme suyu yok.
Bakın, sayın büyükşehir belediye
başkanımız burada ve sürekli kendisiyle de bu konuda
istişare ediyoruz.
Şunu da kabul etmek lazım: Urfada
belediyeye ait belediye otobüsleri yok değerli arkadaşlar, halk
otobüsleriyle çalışılıyor ve fiyatlar da ayrıca çok
çok yüksek.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa)
Olur mu? Olur mu?
MAHMUT TANAL (Devamla) - Şunu kabul etmek
lazım: Urfalılar mağdur. Siz, Bakanlık olarak
Urfalılara bütçeden ne kadar pay ayırdınız? Bunu bir
açıklar mısınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY ÇANAK (Ordu) Bu kadar yalan olmaz!
MAHMUT TANAL (Devamla) Bunları
milletvekilleri bilmiyor, biz bilmiyoruz, Parlamento bilmiyor. Bilgi vermenizi
istirham ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
İBRAHİM HALİL YILDIZ
(Şanlıurfa) Sayın Tanal, cesaretin varsa
Şanlıurfada aday ol CHPden. En son 2002den önce gittin Urfaya
herhâlde.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dahaki dönem
aday, Urfa adayımız, Urfa.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkan orada,
izin al, konuş.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
Sayın Tanal konuşmasında, Urfa bağlamında
politikalarımızı anlatırken sataşmada
bulunmuştur.
İzin verirseniz
BAŞKAN Sayın Çakır, sayın
bakanlar burada, eleştiriler Sayın Hükûmete ve sayın bakanlara
yapıldı.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Yok efendim. Sayın
Başkan, isim de zikretmek suretiyle, bir başka büyük şehir
belediye başkanımıza
MAHMUT TANAL (İstanbul)- Yok, isim söylemedim.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) -
sataşmada
bulunulmuştur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanaklara
bakın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) O eski başkan;
yenisi burada, yenisi.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Urfa Büyükşehir
Belediye Başkanına istinaden yaptı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) O değil efendim,
yenisi burada.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Açıklamanın
doğrusunu yapsın izin verirseniz Ahmet Eşref Fakıbaba.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Celalettin Güvenç var
Sayın Başkanım, Celalettin Güvenç esas Belediye Başkanı.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Tanal, bir
saniye lütfen. Duyamıyorum Sayın Çakırı.
Sayın Çakır, Sayın Fakıbaba
açıklama mı yapacak?
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Evet efendim.
BAŞKAN Yerinden
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Efendim yerinden
değil, sataşmadan dolayı kürsüden.
BAŞKAN - Kürsüden, peki.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Urfaya
tuvalet yaptınız, kalkınma hamlesi(!)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Fakıbaba.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
24.-
Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbabanın,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinize saygılar sunuyorum.
Şanlıurfa yaşanabilir bir şehir,
yeşiliyle, kaldırımlarıyla, yoluyla, otoparklarıyla.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, biz kendi dönemimizde sadece Topçu
Meydanında bin araçlık kapalı otopark, Cumhuriyet
Meydanında yine bin araçlık, yeni açılan müzenin orada bin
araçlık
Ve orada sayısızca tuvaletler, engelliler için
sayısızca var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunların resimlerini samimi olarak
Sayın Mahmut Tanal Bey, benim çok sevdiğim
de bir arkadaşım. Demek ki, Mahmut Bey sadece Sivereke giderken
hemen o yolun başından geçip de gidiyor. Yani halka dokunmak
farklı bir şey arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Belediye başkanları halka dokunan
insanlardır, siyasetçiler halka dokunan insanlardır. Biz görev
icabı gittiğimizde her hafta sonu halkımızla beraberiz,
halkımıza soruyoruz: Ne emriniz var? Ne isteğiniz var? Acaba
sizler için ne yapabiliriz? Sizin mutluluğunuz için ne yapabiliriz?
Bakın, benim kendi dönemimde -Allah
şahittir- en azından 3 bin araçlık otoparklık yer
yapılmıştır, adlarını veriyorum: Topçu
Meydanı, Cumhuriyet Meydanı ve yeni yapılan, Türkiye'nin en
büyük Kültür Bakanımıza buradan özellikle teşekkür ediyorum-
müzesinin olduğu yer de belediyemiz tarafından
yapılmıştır arkadaşlar ve sayısız tuvaletler
vardır. Ama siz de hak verirseniz ki belirli yerlerde, tarihî yerlerde
kalkıp da ortaya bir tuvalet koyamazsınız. Yani nasıl
koyacaksınız bu tuvaletleri? Onun için, Şanlıurfa
yaşanabilir bir kenttir, Şanlıurfa Avrupadan ödül almış
bir kenttir.
Bakın, burada bütün arkadaşlarıma
sesleniyorum: Yerel yönetimler çok önemlidir arkadaşlar, yerel yönetimin
amacı halkı mutlu etmektir, ayrım yapmadan Kürtü, Türkü,
Arapı kucaklayan bir yönetim şeklidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET EŞREF FAKIBABA (Devamla) Bu
bağlamda, çok samimi olarak söylüyorum, bana sordukları zaman Sen
nesin? dediklerinde ben diyordum ki Ben hem Kürtüm hem Türküm hem
Arapım.
BAŞKAN Sayın Fakıbaba,
tamamlayın lütfen.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Devamla) Ben samimi söylüyorum,
bütün insanları kucaklamak, orada oy veren vermeyen bütün insanları
kucaklamak belediye başkanının ve siyasetçilerin en büyük
görevidir.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Fakıbaba.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, ben Engelliler sokağa çıktığı
zaman tuvalet ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri tuvalet
yok. dedim. Sayın hatip bana bu şekilde sataşarak beni
yalancı durumuna düşürdü. Ben söz almak istiyorum; bir.
BAŞKAN Sayın Tanal, size
sataşmadı, Sayın Tanal beni çok seviyor. dedi, bu bir
sataşma değil.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
sataştı, Çok seviyorum. dedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, benim söylediğimin dışında,
söylemediğim bir şeyi söyledi. O açıdan, bu anlamda bir
sataşma söz konusu
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen, rica
ediyorum.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Mahmut Beyi çok
seviyorum. dedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bakın
BAŞKAN Bir sataşma yok ama Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, bakın, gayet rahat ben size şunu söyleyeyim:
Parlamentoda Sayın Başkan dedi ki: Otopark yaptım. İmar
Kanununun 37nci maddesi, İmar Kanununun 44üncü maddesi diyor ki:
Belediye başkanları imar ruhsatı verdiği zaman, o alan
otoparka uygun değilse, Otopark Yönetmeliğinin 5inci maddesi
uyarınca ücretsiz otopark yapmak zorundadır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
orada konuşsun, hiç fark etmez!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkana hodri meydan diyorum! Ücretsiz otopark o kanuna göre nerede
yaptınız? Bana bir tane gösterin, ben burada milletvekilliğinden
istifa edeceğim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki Sayın Tanal.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Otur yerine!
Böyle bir usul yok! Yeter ya, usandık senden ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kanuna göre ücretsiz
otopark yaptığını göstersin, burada
milletvekilliğinden istifa edeceğim. Hodri meydan diyorum ben! O
kadar açık, net.
BAŞKAN Peki, sözleriniz tutanaklara
geçmiştir.
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken, sonra
Sayın Bakan bir açıklama yapmak istiyor.
Buyurunuz Sayın Bakan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çok vaktinizi almadan, sadece bir bilgi
sorulduğu için, sadece bu kamu yatırım programında olan
Şanlıurfa yatırımlarımızı söylüyorum: 2002
yılında 114 milyon, 2014, 2015 yıllarında takriben 1 milyar
Türk lirası, yıllık. Daha fazla söze herhâlde gerek yok diyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Belediyenin gelirleri de
dâhil mi?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Hilvanın içme suyuyla ilgili olarak da isale hattı
ulaşmış durumda, şehir içi şebekesindeki problemlerden
dolayı şu anda verilemiyor. Haftalarla ölçülebilecek bir süre içinde
inşallah Hilvan o suya kavuşacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Bakanım,
belediyenin gelirlerini mi söylüyorsun yoksa?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim, son
cümle, bitiyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Ya otur
kardeşim, yeter ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Bakanın bu açıklamaları, bakın, yatırım
anlamında gönderdikleri o paralar doğrudur ancak -orada valilik
yapıp şu anda Kahramanmaraş Milletvekili olan Sayın Güvenç
burada- bakın, yollar evrak üzerinde yapılmış
gösterildiği hâlde o yollar yapılmamış.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Sayın
Başkan, bunu niye konuşturuyorsunuz, böyle bir usul yok ya! Bu hasta demek
ki ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul) O paralar nereye
gitti? Onların bir hesabını versinler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür
ederim, sorularınız kayıtlara geçti.
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi açısından bir hususu
ifade etmek istiyorum. AKP Hükûmetinin özellikle Kürtlerin yoğun
yaşadığı illere yönelik ayırmış olduğu
ödeneklerin aslan payı karakollara, kalekollara, HESlere ve güvenlik
barajlarına gitmiştir. Şimdi Kalkınma Bakanlığı
bütçesinin görüşüldüğü bir tartışma ortamında, iktidar
partisini temsilen buraya, kürsüye çıkılıp Urfayla ilgili
kalkınma hamlesi olarak yapılan tuvalet sayısının
ifade edilmesini kınadığımızı ifade etmek
istiyorum. Milyon dolarlık tünellerin, üçüncü havaalanlarının,
üçüncü köprülerin havada uçuştuğu bir yerde Urfaya yapılan
tuvalet sayısı üzerinden bir kalkınma zihniyetini ortaya koymak
her şeyden önce ciddiyetsizliktir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Teşekkür ederim.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Şimdi ne
alakası var bu konunun ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ne alakası
var?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.-
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B) KALKINMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kalkınma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kalkınma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) GAP BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Anadolu
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KONYA OVASI
PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Konya Ovası
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DOĞU
KARADENİZ PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Doğu Karadeniz
Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) CEZA VE
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Hükûmet
adına üçüncü ve son konuşmacı Adalet Bakanı Sayın
Bekir Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, süreniz yirmi sekiz dakika.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2016
yılı bütçe görüşmeleri münasebetiyle
huzurlarınızdayım. Hepinizi şahsım, Adalet
Bakanlığı mensupları, yargıda görev yapanlar,
yargı görevi yapanlar adına saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Türkiye Cumhuriyeti devleti
bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde hem yasama hem yürütme hem de yargı
hukukla bağlı ve hukukun çizdiği sınırlar içerisinde
hareket etmekle yükümlüdür. Hükûmetlerimiz döneminde hukuk devletini
güçlendirmek bakımından çok ciddi adımlar
atılmıştır. Öncelikle hak arama yolları
çoğaltılmıştır. Bilindiği gibi, Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru imkânının getirilmesi, Kamu
Denetçiliği Kurumunun oluşturulması, yine, İnsan
Hakları Kurumunun kurulması, İnsan Hakları Tazminat
Komisyonu Başkanlığının kurulması bunlardan
sadece bazılarıdır.
Ayrıca, hak aramanın önünde bulunan pek
çok engel hükûmetlerimiz döneminde ortadan
kaldırılmıştır. Yüksek Askerî Şûranın ihraç kararlarına
yargı yolunun açılması, kamu görevlileri hakkında uyarma ve
kınama cezalarına karşı yargı yolunun
açılması, hâkim ve savcıların meslekten ihracına
karşı yargı yolunun açılması bunlardan
bazılarıdır. İnsanlar AK PARTİ hükûmetlerine kadar
Haksızlığa uğradım. diyerek mahkemeye müracaat etme
hakkına dahi sahip değildi. Meslekten ihraç edilen insanlar -asker
olsun, hâkim, savcı olsun- ekmeği elinden
alındığı hâlde Bana haksızlık
yapıldı. deme hakkına bile sahip değildi. Bu haklar, hukuk
devletinin gereği olarak hükûmetlerimiz döneminde yapılan Anayasa
değişikliğiyle sağlanmıştır.
Öte yandan, yine, yapılan Anayasa
değişikliğiyle, soruşturma engeli, kovuşturma engeli
bulunan 12 Eylül 1980 darbesinin önündeki engeller kaldırılarak bu
ülkede darbe yapmış ve darbede başarılı olmuş
darbeciler ilk defa normal, demokratik bir düzen içerisinde yargı önüne
çıkarılmış, millet adına onlardan hesap sorulmaya
başlanmıştır. Yine, 28 Şubat 1997 postmodern darbesini
yapanlar da yargı önüne yine bu dönemde çıkmıştır.
Bunlar son derece önemli, hukuk devletinin gereği olan tarihî
adımlar, tarihî reformlardır.
Devlet güvenlik mahkemeleri, özel yetkili mahkemeler
tamamen kaldırılmıştır. Ayrıca hem Askerî Yüksek
İdare Mahkemesinin görev tanımı içerisinde askerî hizmetin
gereklerine göre karar verme ilkesi kaldırılmıştır;
artık hukuk devletinin gereklerine göre karar verecek bir
anlayışı oraya da koymuş durumdayız.
İnsan hak ve hürriyetleri alanında da son
derece önemli adımların atıldığını, buradan,
ifade etmek isterim. Bunları tek tek sayıp vaktinizi almak istemem
ama şunu ifade etmekte fayda görüyorum: Gerek hukuk devletini güçlendirmek
gerek insan hak ve hürriyetlerini, kâmil manada, ülkemizin her alanında
her bir birey için hayata tam geçirebilmek için Türkiye'nin mutlaka yeni bir
anayasa yapmaya ihtiyacı vardır.
Mevcut Anayasaya baktığınız
zaman, 2nci maddesi cumhuriyetin niteliklerini düzenliyor ve burada insan
haklarına saygılı bir devletten bahsediliyor. Devletimizi insan
haklarına dayalı bir devlet hâline getirebilmek için mutlaka
anayasanın yeniden yapılması lazım.
Anayasamızın
başlangıcını okuduğumuz zaman, orada, bu
Anayasanın sözü ve ruhuyla geçerli olduğunu ve sözüne, ruhuna
sadakatle her bir satırının uygulanması gerektiğini
ifade ediyor. Çok önemli bu. Anayasa 17 defa değiştirilmiş; pek
çok maddesi, pek çok fıkrası değişmiş; insicam da
bozulmuş. Daha iyi olsun diye adımlar atılmış ama bir
defa, şunu net görmemiz lazım: Bu Anayasayı biz
değiştire değiştire hukuk devletini tam anlamıyla
inşa edemeyiz. Biz bu Anayasayı değiştire
değiştire insan hak ve hürriyetlerini tam anlamıyla teminat
altına alamayız. Biz bu Anayasayı değiştire
değiştire ülkemizi modern, demokratik hukuk devletlerinin sahip
olduğu, yeni özellikleriyle, pek çok yönüyle mükemmel olan bir anayasa
hâline getiremeyiz çünkü bu Anayasayı değiştirmek bu
Anayasanın ruhunu öldürmek anlamına gelmiyor. Bu ruh duruyor burada.
İstediğiniz kadar değiştirin, o ruh orada durduğu
sürece ne oluyor, netice alamıyorsunuz.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Değiştirmeyelim,
değiştirmeyelim, gayet güzel!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Onun için, bu ruhu tamamen tedavülden kaldırıp öldürmek, bir daha
hortlamaması için de yeni anayasayla üzerini kapatmak gerekmektedir. Bunu
yapmadığımız sürece, bu Anayasayla her zaman yeni
şeylerle karşılaşma imkânımız vardır.
Darbe yasaları hukukumuzda çok. Pek çok
genelge, yönetmelik vardı ve bunların pek çoğu hükûmetlerimiz
döneminde yürürlükten kaldırıldı, yasalarda da pek çok
değişiklik yapıldı ama bilmemiz lazım ki darbe
yasalarının anası 1982 Anayasasıdır. Eğer darbe
yasalarından hukukumuzu temizleyelim diyorsak öyleyse gelin, bu işin
anası olan Anayasadan işe başlayalım. Önce onu tarihe
havale edelim, ondan sonra diğer adımları atalım. Eş
zamanlı yapalım. Ayrı bir komisyon kurulsun, o komisyon darbe
yasalarıyla ilgili çalışmalar yapsın, onu hayata geçirelim.
Diğer bir komisyon da Anayasa üzerinde çalışsın ve yeni bir
anayasa yapma şerefini bu Parlamentoya, bu millete hep beraber
yaşatalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye, normal zamanlarda, herkesin ve her kesimin
kendini hür ve demokratik hissettiği bir ortamda yeni anayasa yapma imkân
ve fırsatını bugüne kadar maalesef bulamamıştır.
Olan imkân ve fırsatları da doğru bir şekilde
değerlendirememiştir. Sanki yeni anayasa yapmak sadece darbe yapan
generallere ve onların emir erlerine mahsus bir özellikmiş gibi
duruyor çünkü tarihe baktığımız zaman böyle bir gerçekle
karşı karşıyayız. Bu tabuyu da hep beraber ancak bu
Parlamento yıkabilir. Yeni anayasayı darbeciler değil, millet
yapar dememiz lazım. Darbecilerin Anayasasıyla değil, milletin
anayasasıyla yeni dönemde Türkiye'nin yol alması gerektiğine
inandığımı buradan bir kez daha ifade etmek isterim.
Saygıdeğer milletvekilleri, insan
hakları konusunda, hükûmetlerimiz döneminde atılan atımlar
çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki görünümümüzde
de önemli değişiklikler olduğunu görüyoruz. 31 Aralık 2012
tarihinde 16.876 olan derdest başvuru sayısı, 31 Ocak 2016
tarihi itibarıyla yaklaşık yüzde 50 oranında azalarak 8.650
olmuştur. Yine, geçen yılın aynı ayına göre derdest
başvuru sayısı bin dosya azalmıştır. 2012
yılında 117 ihlal kararı verilmesine karşın, 2015 yılında
verilen ihlal kararı bugüne kadar en düşük seviyeye inerek 79
olmuştur. Bunlar bizim attığımız önemli
adımların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına
yansımasıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı, adaletin doğru tecelli etmesi,
milletimizin adalete olan güveninin artması, yargının verdiği
kararlardan memnuniyetin üst düzeye çıkması bakımından da
son derece önemlidir. Anayasanın 138inci maddesi Hâkimler, görevlerinde
bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak
vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. demektedir. Bu çok açık bir
biçimde, yargı görevi yapanlara, tarafsız ve bağımsız
vazife yapma sorumluluğunu yüklemektedir.
Vicdan bağımsızlığı
çok tartışılmaktadır. Kamuoyunda, gazetelerde, siyasetin
dilinde, herkeste ve her kesimde Benim vicdani kanaatim budur., Ben, vicdanımın
üzerinde baskı kabul etmem., Ben böyle düşünüyorum, böyle
inanıyorum. diyen insanlara hep rastlarız. Ama hukuk devleti vicdani
kanaatlerle işleyen bir devlet değildir. Hukuk devletinde vicdan
başıboş bırakılmamıştır, vicdan bir
yere bağlanmıştır. Nereye bağlanmıştır?
Bizim Anayasamıza göre çok açık Anayasaya, hukuka ve kanuna
bağlanmıştır. Bizim vicdanımız herhangi bir
kişinin suçluluğu hakkında kanaat sahibi olabilir, biz ona
inanmış olabiliriz ama önümüzdeki dosya suçluluğuna vicdanen
inandığımız bir kişinin mahkûmiyetine yeter kesin
delilleri içermiyorsa vicdanımız ne derse desin bizim orada beraat
kararı vermemiz gerektiği bu Anayasanın emridir. Eğer
vicdan Anayasa, yasa ve hukuka bağlı hareket etmezse kine, öfkeye,
nefrete, düşmanlığa, siyasete, ideolojiye, esen rüzgâra
bağlı olarak hareket eder ki o zaman böylesine bir vicdandan adalet
de beklemek mümkün olmaz. O yüzden, vicdan
bağımsızlığını hiçbir yere bağlı
olmamak değil, vicdan bağımsızlığını
sadece Anayasa, yasa ve hukuka bağlılık, bunun
dışındaki bütün bağlılıkları ret olarak
görmemiz ve öyle değerlendirmemiz lazım.
Türkiyede yargı konusundaki
tartışmalara geriye dönük baktığımız zaman,
paralel devlet yapılanması dediğimiz bir
yapılanmanın yargı içerisinde az da olsa belli sayıdaki uzantılarının
Anayasa ve yasalara sadakat dışında başka saiklerle hareket
ettiğine dair herkesin bir kanaati var. O zaman, bizim, yargının
bağımsız ve tarafsızlığını temin için
bu konuda Parlamento olarak hepimizin beraber hareket etmesinde büyük fayda
olduğuna inanıyorum. Bağımsız olmayanlar,
vicdanlarını başkalarının emrine tahsis edenler ve ona
uymayı ibadet zannedenler idarede de başka yerde de doğru
kararlar tesis edemezler.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Hâkimleri kim
aldı, o hâkimleri?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Biz
bunu söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Buradan bir örnek vermek
istiyorum: Meşhur davalardan bazıları; Ergenekon, Balyoz
davaları Türkiyede çok tartışıldı, çok konuşuldu,
ülke ikiye bölündü.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Onun başsavcısı
nereye gitti şimdi?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) -
Savcı kimdi, savcı? Ergenekonun savcısı kimdi?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Yarısı Bunlar suçlu. dedi, yarısı Bunlar suçsuz. dedi,
yargılamayı yapanlar veya bu davalarda taraf olanlar birbirlerini
itham ettiler ve Türkiye bir noktaya geldi. Sonunda, bu davaların yeniden
görülme imkânı doğdu, bu arada heyetler değişti. Ben
hepinizin vicdanına sesleniyorum: İstanbulda görev yapan bir
mahkeme, ağır ceza mahkemesinin başkan ve üyeleri çok kalitelidir,
birinci sınıftır, iyi yetişmiştir. Şimdi, bir
mahkeme düşünün, dosya aynı, deliller aynı;
ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve süreli
hapis cezaları veriyor. Sonra, heyet değişiyor mahkeme
kalktığı için, yeni bir heyet dosyaya bakıyor, bu sefer,
bakın, o heyet de bir başka karar veriyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - O heyeti siz
atadınız.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Nedir o karar? Hepsine beraat.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kimin
zamanında oluyor Sayın Bakan?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Allah
aşkına hepinize soruyorum: Anayasa aynı
MAHMUT TANAL (İstanbul) O davanın
savcısı Sayın Cumhurbaşkanıydı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
yasalar
aynı, dosyalar aynı, heyet değişmesi hâlinde
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Hükûmet de
aynı, Hükûmet. Hükûmetin sorumluluğu yok mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
2
tane mahkemenin kararı arasında... Birisinin yüzde 100 suçlu
gördüğüne, öbürü yüzde 100 beraat dediği zaman Parlamento olarak,
partiler olarak hepimizin bunu sorgulaması lazım gelmez mi?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Hükûmet de
aynı. Hükûmetin sorumluluğu yok mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu gücü sizden
alıyorlardı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Efendim, dün öyleydi, bugün böyledir, değil. Bakın, bizim bu gibi
konularda birlikte hareket etmemiz lazım. Ben onun için diyorum ki: Bu
kararı veren heyetlerden birisi hukuka da, Anayasaya da ihanet
etmiştir, doğru hareket etmemiştir. Ama hangisi etmiştir,
onu bilemeyiz.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Bakan,
sorumluluk sizin, sorumluluk sizin.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Şimdi, incelemeler, soruşturmalar devam ediyor ama bunu kalkıp
Hükûmetin üzerine yıkmak da fevkalade yanlış olur.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Bakan,
her iki mahkemeyi atayan da sizsiniz, siz, sizin Adalet Bakanınız.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - O
nedenle, bakın, bizim yargıya güveni aşağıya çekecek
adımları atanlara karşı da hep beraber ortak tavır
koymamız lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) O dönem Terör
örgütü. diyordunuz siz, Terör örgütü. diyen sizdiniz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Hükûmeti dövmek için, Hükûmeti yıpratmak için yanlışı
yapanları görmezsek hata ederiz.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Bakan,
siz göremediniz, siz, biz gördük. Sayın Bakan, biz başından beri
gördük.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Takdir hakkı mahkemelere aittir ama takdir hakkı layüsellik
anlamına gelmez. Elmaya armut dediğinizde bu takdir olmaz, bu
başka bir şey olur. O nedenle diyorum ki: Yargıyla ilgili
konularda elbette hükûmetlere dönük sözler söyleyeceğiz ama
yanlışlar konusunda da muhalefet ile bizim birlikte hareket etmeye
ciddi ihtiyacımız var. Beraber hareket edelim çünkü yargı
hepimize lazım, adalet herkese lazım.
ATİLA SERTEL (İzmir) Biz
söylediğimizde inanmadınız Sayın Bakan, söylediğimizde
inanmıyordunuz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Size çok
lazım, size.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Buradaki yanlışlıkları birlikte düzeltebiliriz,
Anayasayı birlikte değiştirebiliriz, eksiklikleri,
yanlışlıkları birlikte ortadan kaldırabiliriz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Söylediğimizde
inanmıyordunuz; Adalet yok. diyorduk, Hukuk yok. diyorduk Sayın
Bakan. Söylüyorduk biz bunları.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Onun
için de ben bu noktada yargıyla ilgili konularda bütün partileri birlikte
hareket etmeye açıkça davet ediyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) Söylüyorduk
Sayın Bakanım, siz dinlemiyordunuz Sayın Bakanım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Size kaç sefer
uyarıda bulunduk, kaç sefer müracaat ettik. Hangi talebimizi nazara
aldınız?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargıda bizim yol
haritamız Yargı Reformu Strateji Belgemizdir. Yayımladık,
bu belge çerçevesinde önümüzdeki dört yıl içerisinde hangi
adımları atacağımızı kamuoyuna ilan ettik ve
ayrıca bunu takvimlendirdik. Ne zaman yapacağız, onu da ilan
ettik.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Bakan,
biz orada gaz yiyorduk, gaz! Sayın Bakan, coplanıyorduk orada biz!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Önümüzdeki süre içerisinde önemli çalışmalarımız olacaktır.
Bugüne kadar pek çok kanunlaşma çalışmalarını
yaptık ve yeni çalışmaları da bununla beraber
yapacağız. Bildiğiniz gibi, Türk Ceza Kanununu, Ceza Muhakemesi
Kanununu, Ticaret Kanununu, Borçlar Kanununu, Hukuk Muhakemeleri Kanununu
yeniledik. Bu dönemde Noterlik Kanunu, bilirkişilik kanunu, kişisel
verileri koruma kanunu, adli yardımlaşma kanunu gibi çok önemli yasa
tasarıları üzerinde çalıştığımızı
ve Meclisin huzuruna getireceğimizi buradan ayrıca ifade etmek
isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu iki gün içerisinde Anayasa Mahkememiz çerçevesinde yaşanan
tartışmaya da burada değinmek istiyorum. Anayasa Mahkemesi
elbette Anayasaya uygunluk denetimi yapacak, Anayasa gereği kendisine
verilen bireysel başvuru görevini de Anayasa ve Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun hükümleri
çerçevesinde yerine getirecektir. Bu, Anayasa Mahkemesinin anayasal görevidir
ama bireysel başvurularla ilgili Anayasanın kurallarını
buradan ben size okumak istiyorum: Anayasaya göre Bireysel başvuruda
bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır. Bireysel başvuruda, kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari
ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir. Bu,
kanun hükmü; ilk ikisi Anayasa hükmüydü ve İptal kararları gerekçesi
yazılmadan açıklanamaz. Bu Anayasa ve yasa hükümlerine göre bireysel
başvurularda, Anayasa Mahkemesi idari ve yargısal başvuru
yolları tüketilmemiş konuda bireysel başvuruları kabul
edemez, inceleyemez ve karara bağlayamaz. Yargılama sürerken
yapılan bireysel başvuruları ön incelemede kabul edilmezlik
kararı verip usulden reddetmesi tartışmasız bir
kuraldır. Kabul kararıyla bireysel başvuruyu esastan ele alan
Anayasa Mahkemesi kanun yolunda gözetilmesi gereken hususları gözetemez.
Yani, kendisini ilk derece mahkemesi yerine koyup dosyada ilk derece
mahkemesinin yapması gereken vazifeyi yapamaz, kendini temyiz mahkemesi
yerine koyup Yargıtayın yapması gereken görevleri, incelemeyi
yapamaz. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru incelemesinde eğer bunu
yaparsa o zaman ilk derece mahkemesi veyahut da yüksek temyiz mahkemesi gibi
bir konuma kendisini getirmiş olur. Anayasa Mahkemesinin önceden
verdiği bazı kararlar ile son ihlal kararına
baktığımızda kanun yolu tüketilmeden, hatta iddianame
okunmadan ve yargılama da başlamadan bireysel başvuruyu
incelemiş ve ihlal kararı vermiştir.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Esasa ilişkin
karar vermiyor Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Onu
da söyleyeceğim, izniniz olursa.
Başvuruyu karara bağlarken ilk derece
mahkemesi gibi hareket etmiş, ilk derece mahkemesinin gözetmesi gereken
hususları gözetmiştir.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Senin keyfine göre karar
vermeyecek herhâlde!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Bakın, karar elimde.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi sadece kişi
hürriyeti ve güvenliği bakımından hak ihlali vermiş olsa
esasa girmiş demem çünkü o ayrı bir konu, tutuklamayla ilgili bir
konu ama diyor ki kararın, hükmün c kısmında:
Anayasanın 26 ve 28inci maddelerinde güvence altına alınan
ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine
Neye göre karar
verdin? Daha mahkeme bu konuda iddianamesini okumamış, savunmayı
almamış, delilleri değerlendirmemiş, bir karar
vermemiş. Belki mahkeme yargılama yapacak, beraat verecek. Nereden
biliyorsun? Bilmiyorsun. Belki mahkûmiyet verecek, belki basın
özgürlüğü kapsamında değerlendirecek, belki iddianamede
olduğu gibi casusluk kapsamında değerlendirecek, diğer
isnatları doğru görecek.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Bakan, Adalet Bakanı sensin ya, biz şikâyet edeceğiz
bunlardan, sen şikâyet ediyorsun, Adalet Bakanı sensin.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ama
bunlara dair ilk derece mahkemesi daha bir inceleme yapmadan Anayasa
Mahkemesinin İfade ve basın özgürlüğü hakkının ihlali
var. demesi çok net bir şekilde esas incelemesi yapmasıdır, ilk
derece mahkemesinin yerine kendini koymasıdır.
MUSA ÇAM (İzmir) Cumhurbaşkanı niye
karışıyor? Cumhurbaşkanının yorum yapması
doğru mu?
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Bakan, belki de
savcı dava açtıracaktır, Dava açtırabilir. demek
gerekiyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Hepimiz hukukçuyuz, çok açık, çok açık bir şekilde
Kaldı ki bakın, bu mahkeme
yargılamayı bitirdikten sonra
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O
atananları doğru atamamış
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
eğer mahkûmiyet kararı çıkarsa dosya muhtemeldir ki yeniden
Anayasa Mahkemesinin önüne gelecek mi? Gelecek.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kim atadı,
üyeleri kim atadı Sayın Bakan?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Peki, Anayasa Mahkemesi önüne gelmesi muhtemel bir konuda daha işin
başında ihsasıreyde bulunmuştur.
MURAT EMİR (Ankara) Önüne zaten gelmiş,
dosyanın içinde var o.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Bütün bunlara baktığınız zaman, Anayasa Mahkemesinin
Anayasada yer alan kurallar ile yasada yer alan kuralları göz ardı
ettiğini görüyoruz. Yoksa, içtihatla Anayasa Mahkemesinin sadece alan
genişletmesine bir şey demiyoruz, tutuklamayla ilgili içtihatla alan
genişletti, AİHM de aynısını yaptı, ona itiraz
etmiyorum ama işin esasına girmesi fevkalade yanlış
olmuştur, Anayasa Mahkemesi bunu yapma hak ve yetkisine kesinlikle mevcut
Anayasamıza göre sahip değildir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kızılan şey tutukluluk.
ATİLA SERTEL (İzmir) Adalet Bakanı
adaletten yana olmalı, adaletli olmalı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ben
adaletten yanayım, adaletten yanayım. Sadece benim dediğim gibi
karar verdiği veya vermediği için değil, doğru olanı
uygulaması gerekir.
ATİLA SERTEL (İzmir) Adalet Bakanı
adaletten yana olmalı, Anayasa mahkemesini eleştirmemeli.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ben
onun için de doğru olanı
ATİLA SERTEL (İzmir) Doğru
değil Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Anayasayı okuyarak hatırlatıyorum ve onun için diyorum ki buna
herkesin uyması lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) MİT
tırlarıyla ilgili hakkınızda fezleke düzenlendiği
zaman kanun değiştirmediniz mi?
ATİLA SERTEL (İzmir) Adalet Bakanı
adaletli olmalı, adaletten yana olmalı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Tabii, Sayın Cumhurbaşkanımızın eleştirileri
üzerine de çok değerlendirmeler yapıldı.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Eleştiri değil,
tanımama, tanımama. Eleştiri ayrı; tanımama ayrı,
kabul etmeme ayrı, çok fark var.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Şimdi, bakın, Cumhurbaşkanı herkes gibi görüşlerini
açıklama, eleştirilerini yapma hak ve yetkisine sahiptir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Nasıl sahiptir
Sayın Bakan, nasıl sahiptir? Bütün yargı kararlarına
mı itiraz edecek?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Nasıl Cumhuriyet Halk Partisi, nasıl Halkların Demokratik
Partisi, nasıl Milliyetçi Hareket Partisi veya AK PARTİ kendi
görüşlerini açıklıyorsa, eleştiri hakkını
kullanıyorsa bu ülkenin Cumhurbaşkanı da eleştiri
hakkını kullanabilir.
ATİLA SERTEL (İzmir) Emir olarak
algılıyorlar Sayın Bakan, emir olarak algılıyor
mahkemeler.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Demokratik bir haktır eleştiri hakkı. Mahkemeler
eleştirilemez, kararlar eleştirilemez. diye bir şey olmaz.
Mahkemeleri ve kararları kutsamayın, onlar eleştirilebilir
kararlardır. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Bakan,
lütfen
BAŞKAN Sayın Bakanı dinleyelim
lütfen sayın milletvekilleri.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Sayın Cumhurbaşkanı da eleştiri hakkını
kullanmıştır, bu da demokratik bir haktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Emir olarak
algılıyorlar Sayın Bakan, bu ülkede, emir.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hâkim ve savcı sayıları
hükûmetlerimiz döneminde önemli ölçüde artırılmıştır.
Son on üç yılda hâkim ve savcı sayısı yüzde 57
oranında artırılmıştır. 2016 Şubat ayı
itibarıyla adli ve idari yargı teşkilatında toplam 14.712
hâkim ve savcı görev yapmaktadır. Bu sayının, yargı
teşkilatının iş yükü göz önünde bulundurulduğunda daha
da artırılması gerektiği çok açıktır çünkü AB
ortalaması 100 bin kişiye 20 hâkim düşüyor, Türkiyede bu rakam
şu an itibarıyla 13 civarındadır, bizim,
rakamlarımızı da oraya taşımamız gerekmektedir.
Hâkim ve savcıların eğitimi,
yetiştirilmesi son derece önemli bir vazifedir. Bu amacı temin için
Türkiye Adalet Akademisi kurulmuştur. Adalet Akademisinde yurt olarak
kullanılan yerde hâkim ve savcı stajyerlerinin kalması zorunlu
değildir. Hâkim ve savcı stajyerlerinden isteyenler burada
kalabilirler, sayısı da sınırlı. O sayı dolduktan
sonra diğerleri de başka yerlerde, evlerde veya başka yerlerde
kalıyorlar. Sanki, burada, Adalet Akademisinde herkesin bir yurtta
kalması zorunluymuş gibi bir kanaat ortaya konuldu, yok böyle bir
şey. Hâkim ve savcı adayları Hepimize yer verin. diyorlar ama
verecek yerimiz yok, keşke imkân olsa da onlara da yer verebilsek, yok
öyle bir şey.
Adayların her hâlinin takip edildiği,
kaydedildiği, gözlendiği konusu, iddiası tamamen bir
iftiradır. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir.
Önümüzdeki günlerde hukuk eğitimi başta
olmak üzere hâkim, savcı ve avukatların yetiştirilmesi dâhil bu
konularda çok önemli adımları atacağımızı,
Parlamentodan geçmesi gereken konuları huzurlarınıza
getireceğimizi buradan açıkça ifade etmek isterim.
Hükûmetlerimiz mahkeme sayılarında da
ciddi artışlar sağlamıştır. 2002
yılında 3.581 olan adli yargı mahkeme sayısı 2016
yılı başında 6.131e, 146 olan idari yargı mahkeme
sayısı ise 206ya yükseltilmiştir. Yani mahkeme sayısı
adli yargıda yüzde 71, idari yargıda yüzde 41 oranında
artırılmıştır.
20 Temmuz 2016 itibarıyla yargı
alanında çok önemli bir reformu fiilen hayata geçiriyoruz, bölge adliye
mahkemeleri ile bölge idare mahkemeleri göreve başlamış olacak
20 Temmuz 2016da. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu dün
aldığı bir kararla 15 yerde daha önce kurulmuş bulunan
bölge adliye mahkemelerinin ilk aşamada 7 yerde; 8 yerde daha önce
kurulmuş olan bölge adliye mahkemelerinin yine ilk aşamada 7 yerde
kurulmasına ve daha sonraki aşamalarda
MAHMUT TANAL (İstanbul) Faaliyete geçmedi,
atananların hepsi emekliye ayrıldı Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
hâkim ve savcı sayımız dikkate alınarak adli yargıda
8 yer, idari yargıda, diğer bir yerde atamaları yapacak faaliyet
başlayacaktır, bunu da burada ifade etmek isterim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İstanbulda
atadıklarınız emekliye ayrıldı, daha çalışma
yok.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Kapatılan bölge adliye mahkemesi yoktur, kapatılan bölge idare
mahkemesi de yoktur. Şu anda atama yapılmayanlara önümüzdeki
yıllar içerisinde atama yapılacak ve faaliyetlerine
başlayacaklardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yargının iş yükünün azaltılması
konusunda da çok ciddi adımlar attık. Önümüzdeki dönemde de gerek ara
buluculuk müessesi gerek uzlaştırma müessesi gerek ön ödeme müessesi
ve diğer alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını daha
iyi bir şekilde hukukumuzda uygulamak için adımlar
atacağız. Olanları etkinleştireceğiz, kapsamını
genişleteceğiz. Yeni bir usulü de ceza muhakemesine
kazandırmayı düşünüyoruz, basit yargılama usulü
dediğimiz bir usul. Bununla ilgili çalışmalarımız da
son noktaya geldi. İnşallah...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Sayın Başkanım, iki dakika...
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz bitti.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Peki. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, Değerli Bakan açıklamaları yaparken...
Ergenekon, Balyoz davalarının ben cumhuriyet
savcısıyım. diyen o dönemin Başbakanı, bugünün
Cumhurbaşkanı ve o dönem, o mahkeme heyetlerinin hepsinin
başında Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunun Başkanı
Sayın Bakandı ve o dönem bu heyetlerin hepsini değiştiren
Sayın Bakandı.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
Sayın Tanal her dakika söz alma imkânına mı sahip? Böyle bir
usul yok.
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen, rica
ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) O dönem bu kürsüde
biz bu davaların suni olduğunu söylediğimiz zaman Onlar terör
örgütüdür, siz de terör örgütüne destek veriyorsunuz. diyen Bakandır.
BAŞKAN Peki Sayın Tanal, tamam,
sözleriniz tutanaklara geçti; lütfen, rica ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken...
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Bir saniye...
Buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Tutanaklara geçmesi açısından ben de bir hususu ifade etmek
istiyorum.
Sayın Bakan konuşması
sırasında, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu iptal
kararının gerekçesi olmadan açıklanamayacağını
ifade etti ancak burada verilen karar bir iptal kararı ya da yapılan
itiraz sonucu alınmış olan bir iptal olayı değil. Bir
ihlal kararı var ve ihlal kararının açıklanmasıyla da
ilgili, gerekçe sunulmasıyla ilgili bir şart yok. Tabii, burada
şöyle bir ikircikli yaklaşım var: Aynı mahkemenin, Roboski
katliamı, sokağa çıkma yasakları, siyasetçilerin
tutuklanmasıyla ilgili vermiş olduğu kararlarda hep Sayın
Bakanı ve AKPli Kabine üyelerini ve yetkililerini Yargı
bağımsızdır, yargının verdiği kararları
tartışamayız. pozisyonunda buluyorduk, şimdi bu
şekilde açıklamalar yapmalarını manidar buluyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki Sayın Baluken, sözleriniz
tutanaklara geçmiştir.
Teşekkür ederiz.
Sayın milletvekilleri, şimdi,
şahıslar adına son konuşmacı, aleyhinde olmak üzere,
Diyarbakır Milletvekili Sayın Nimetullah Erdoğmuşa aittir.
Sayın Erdoğmuş, süreniz beş
dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli bakanlarım, çok kıymetli
milletvekili arkadaşlarım, muhterem misafirler; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, hukukla ilgili bir
geleneğimiz var. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatip
kürsüde. Sayın Tanal, rica ediyorum kendi aranızda
konuşmayınız, hatibi dinleyelim.
Buyurun Sayın Erdoğmuş.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) Hukuk
geleneği, insanlığın bir mirasıdır ve
insanlık tarihiyle yaşıttır. Adalet pratiğimiz ise
tamamen farklı bir uygulamadır. Hukuk geleneği ile adalet
pratiğimiz arasındaki çelişkiye bugün burada vakit olmaması
nedeniyle değinmek istemiyorum. Sayın Bakanım, adalet
pratiğimiz çok net bir şekilde şu anda bir
dayanıklılık testinden geçmektedir. Eğer bu
dayanıklılık testinde adalet pratiğimiz tahkim edilmezse
şimdiye kadar yaşanan adaletle ilgili, yargıyla ilgili, hukukla
ilgili güven konusu tırmanacak. Çünkü, esas olan yargıya güvendir, eğer
yargıya güvenle ilgili sağlam adımlar atılmazsa bizim
şu anda reform diye belirlediğimiz ve anlatmaya
çalıştığımız çabalarımız da beyhude
olacak. Bakınız, ben izninizle Muhyiddin Arabinin adaletle ilgili
tanımını buradaki hazırunla paylaşmak istiyorum.
Muhyiddin Arabi Rahimehullah diyor ki: Bir toplumun sağlıklı
olabilmesi için, ona sağlam toplum diyebilmemiz için, nasıl ki bir
bünyede kalbin sağlam olması, sıhhatli olması o bünyenin
sıhhatine delalet ediyorsa, adalet de toplumun sağlığına
ve sıhhatine delalet eder. Eğer toplumda itidal yoksa, eğer toplumda
istikamet yoksa, eğer toplumda güven yoksa, eğer toplumda
düşmanlık, kin ve nefret hâkim ise o toplumun hasta olduğu
organı kalbidir ki buna da adalet diyoruz. V e şöyle bitiriyor
sözünü: Adliilahî yani Allahutealanın sıfatlarından biri olan adl
sıfatının tecelligâhı işte toplumun kalbidir.
Sayın Bakanım, buyurun, Türkiye toplumunun
bugün fotoğrafını önümüze alarak, sağlıklı olup
olmadığını, mutedil olup olmadığını,
müstakim olup olmadığını birlikte burada
değerlendirelim. Toplum şu anda bir cinnet geçiriyor.
Düşmanlıklar had safhaya ulaşmış. Ülkemizin her
tarafına, doğusuna batısına, kuzeyine güneyine cenazeler
gidiyor, yurdumuz bir acılar diyarı oldu.
HALİL ETMEYEZ (Konya) Sayenizde, sayenizde.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Çözümü belli.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) Bütün
bunların içerisinde eğer biz adaletten, pratik adaletten,
yargının bağımsızlığından,
yargının tarafsızlığından, hukukun üstünlüğünden,
hukuk devletinden hâlen bahsedeceksek bunları da lütfen dikkate
alalım.
Bakınız, henüz sona yaklaşmadık.
Allah korusun, bugünümüzü bize aratacak önümüzde çok yakın vahim olaylara
gebe bir zaman dilimi bizi bekliyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Tehdit ediyorsun bir de
bak!
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) Yarından
tezi yok, Sayın Bakanımdan talebim, buyurun, adaletin tecellisi için
Surda yarın bir müdahale yapılsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla)
Sayın Valimize bir çağrıda bulunulsun.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Silahlarını bıraksınlar, hiçbir şeye gerek yok!
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) HDP
yetkilileri, partimiz yarın için üzerine düşen o sağduyu
çağrısını yapsın ki yarın bir katliam
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Sayın
Başkan, lütfen ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Başkanım,
süre bitti
. Bakanı konuşturmuyorsunuz ya! Bakana Süre bitti.
diyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Erdoğmuş
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla)
bir
sıkıntı olmasın diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Erdoğmuş.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) Ben,
hepinizi bu temennilerle selamlıyor ve inşallah diyorum ki yarın
bizim kardeşliğimiz için, insanımız için
HALİL ETYEMEZ (Konya) Adalete uyun, adalete!
BAŞKAN Sayın Erdoğmuş
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla)
barışımız için bir milat olacak diyorum.
Hepinize selamlar
(HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Erdoğmuş.
Sayın milletvekilleri, dördüncü turdaki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap
işlemine geçiyoruz.
Sisteme giren sayın milletvekillerine on dakika
süreyle soru sormaları için hak tanıyacağım. Geri kalan on
dakika da Sayın Bakanlara aittir.
Şimdi sırasıyla sayın
milletvekillerine yerlerinden söz veriyorum.
Sayın Tanal, buyurunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 2002 ile 2015 yılları
arasında kadın cinayetlerinden kaç kişi hüküm giymiştir?
Soru 2) 2002 ile 2015 yılları
arasında kadına şiddetten dolayı kaç kişi ceza
almış ve şu anda yargılamaları devam etmektedir?
Soru 3) 2002 ile 2015 yılları
arasında kaç kişiye iyi hâl ve saygın tutum, haksız tahrik
ve benzeri gerekçelerle cezadan indirim yapılmıştır?
Soru 4) Kadına karşı şiddet ve
tecavüz, cinayetten yargılanarak ceza alan kaç kişi ceza bittikten
sonra aynı suçu işlemiştir?
Soru 5) Kadına karşı cinayetlerin,
tecavüzlerin ve şiddetin önüne geçmek adına bakanlık olarak
hangi hukuki çalışmaları yapmaktasınız?
Soru 6) Türkiyede 2002 ile 2015 yılları
arasında kaç kadın sığınma evlerine müracaat
etmiştir? Türkiyede kaç tane kadın sığınmaevi
bulunmaktadır?
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Öz
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sorum Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanımıza olacak.
Sayın Bakan, Çanakkalede 2014 yılı
Mayıs ayında 6,4 şiddetinde bir deprem olmuştu ve Eceabat
ilçemizin Berhamlı köyünden Sezai Meriç, Büyük Anafarta köyünden Muharrem
Tezel, Küçük Anafarta köyünde de Ömer Hançer ve Şerafettin Doğan
isimli yoksul vatandaşlarımızın evleri
yıkılmıştı. Akabinde AFAD kendilerine çadır
vermiş, 2014 kışını bu çadırda geçirmişler.
Yerlerinde ziyaret ettim, o şekilde yaşamaları gerçekten zor. 7
Haziran seçimlerinden sonra kurumunuz nezdinde 4 mağdur
vatandaşımız için girişimde bulunmuştum. Çanakkale
İl Müdürlüğümüz de talebi yerinde görerek Bakanlığa
iletmiş olmasına rağmen konteynerler verilmedi. Kaldı ki
2015 kışını da çadırda geçirdiler. Bu 4
hemşehrimize barınmaları için konteynerleri vermek adına
konuyla ilgilenmenizi, incelemesi ve bu konteynerleri vermenizi rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Başkan.
Sayın Bakanlar, Uşakta çevre yolu
yapılmaktadır. Kayağıl köyü, Muharremşah köyü,
Eskisaray köyü, Bölme, Ovademirler, Yavu ve Çarıkköyden ve de Ortaköyden
geçmektedir. Buradaki yaşayan çiftçilerimizin arazisinden geçmektedir
çevre yolu. Maalesef arazilerden geçiyor, geçtikten sonra da herhangi bir
istimlak işlemi yapılmasına rağmen köylülerin hak ettikleri
istimlak bedelleri ödenmemiştir. Köylülerimiz, çiftçilerimiz ciddi
şekilde mağdur durumdadır. Bu işlemin bir an önce, istimlak
işleminin ve ödemenin bir an önce yapılmasını rica
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yiğit
ALİ YİĞİT (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Kalkınma Bakanlığına.
İzmir, Türk ekonomisine en fazla katkı veren kentlerin
başında gelmektedir. Bir yatırım cennetidir. Ancak
İzmir en az teşvik alan 1inci bölgede yer alması nedeniyle
diğer bölgelerdeki bazı illere göre daha az teşvikten
yararlanmaktadır. Örneğin, İzmirin ilçesi Kemalpaşa 1inci
bölge desteklerinden yararlanıyorken Manisanın ilçesi Turgutlu 2nci
ve 3üncü bölge desteklerinden yararlanmaktadır. Hâlen boş olan
organize sanayi bölgeleri 4 ve 5inci bölge teşvik sistemi kapsamına
alındığından yatırım artacaktır. Bu
bağlamda teşvik sistemi değişmeli, İzmirin potansiyelini
engelleyen bu adaletsizlik giderilmelidir. Bu konuda desteklerinizi bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Seyfettin Yılmaz? Yok.
Sayın Koçdemir.
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Yılmaz, coğrafi
gelişmişlik farklarını azaltmaya yönelik programlar
uygulanıyor ancak il içi gelişmişlik farkları
giderilemiyor. Devlet Planlama Teşkilatının
yaptığı ilçelerin gelişmişlik sıralamasında
Bursanın 6 ilçesi ilk 100 içinde yer alırken Harmancık
551inci, Keles 607nci, Büyükorhan ise 717nci sıradadır. Büyük
maliyetlere yol açacak bu durumun telafisi için çalışma yapıyor
musunuz?
Sayın Bozdağ, devlet geleneğimizde
meşruiyetin kaynağı adalettir. Oysa son yıllarda
yargıya duyulan güven sürekli düşüyor. Bu gidişle yüzde 20nin
de altına düşecek gibidir. Yüzde 65lik bir kesim yargının
siyasallaştırıldığı kanaatindedir. En çok
güvenilen 3üncü kurum olan Anayasa Mahkemesinin kararları bile
itibarsızlaştırılmaktadır. 10 milyonu icra olmak
üzere, 18 milyon davanın olduğu ülkemizde ciddi tehlike arz eden bu
durumun normalleşmesi için ne yapılmaktadır?
BAŞKAN Sayın Sertel.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Bakan,
Türkiyede mahpus sayısı 2000 yılında 49 bindi, 2016
yılında bu rakam 180 binli rakamlara ulaştı. On beş
yıl içinde 4 kat artış var ve Türkiyede mahpus sayısı
açısından Avrupa Konseyi ülkeleri arasında 1inci
sıradayız ne yazık ki. Şimdi Türkiyede 2014 yılı
rakamlarına göre -2015i elde edemedim- 360 hapishane, yaklaşık
160 bin mahkûmun olduğu Türkiyede 1.250 ring ve 35 hapishane
ambulansı var. Yani 128 mahpusa 1 ring, 4.571 mahpusa 1 hapishane
ambulansı düşüyor. Beni cezaevinden sıkça arayanlar,
örneğin Maltepe Açık Cezaevinde, 400 kişilik cezaevinde bin
kişiden fazla kişinin kaldığını,
Kırşehir Açık Cezaevinde kapasitenin 268 olduğunu ama
mahkûm sayısının 470i geçtiğini ve insanların
yerlerde yattığını, tuvalet önlerinde
yattığını söylüyorlar.
Şimdi, soruyorum Sayın Bakan: Denetimli
serbestliği iki yıla çıkarmayı düşünüyor musunuz? Af,
indirim düşünüyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sertel, süre gidiyor, o
yüzden sözünüzü kesmek durumunda kaldım.
Buyurun Sayın Çakırözer
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Grup Yorum bileti sattığı, anmalara
katıldığı için bir taş dahi atmamasına
rağmen cezaevine konulan ve beş yıldır Kırıkkale
F Tipi Cezaevinde hükümlü bulunan Erkin Kocamanın durumunda kaç
üniversite öğrencisi vardır? Yeniden yargılanmaları mümkün
müdür?
TCK 299 Cumhurbaşkanına hakaret
iddiasıyla hakkında soruşturma açılan kaç
yurttaşımız vardır; kaçı davaya dönüşmüştür?
Eskişehirin Alpu ilçesinde kurulması
planlanan Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi 2010
Haziranından beri beklemektedir; URAYSİMe pay
ayrılmış mıdır?
Cumhuriyetin ilk temyiz mahkemesinin kurulduğu
Eskişehirimize bir bölge idare ya da bölge adliye mahkemesinin
kurulması düşünülmekte midir?
Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül
kararına getirilen eleştirilere bakınca, bireysel başvuruyu
sınırlamayı düşünmekte misiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arslan.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Bakan Sema
Ramazanoğluna soruyorum:
1) Denizlide 2003-2015 döneminde 2022
sayılı Kanun kapsamında 65 yaş aylığı ve
evde bakım aylığı düzenli olarak ödenen hane
sayısı kaçtır? Ödenen tutar toplamda ne kadardır?
2) 2015 yılında Denizlide ve Türkiye
genelinde 2022 sayılı Kanun kapsamında sayılan nedenlerle
aylığı kesilen hane sayısı kaçtır?
Aylıkların kesilme gerekçelerine göre sayısal dağılım
nedir?
3) Bakanlığınız 2022
sayılı Kanunda muhtaç, yaşlı ve engelliler ya da
yakınlarına bağlanan aylıkların kesilmesine yol açan
haneye giren kişi başına gelir ölçütünün kaldırılmasına
yönelik bir kanun tasarısı getirecek midir?
Bir sorum da Kalkınma Bakanına: Denizli
Çardak Organize Sanayi Bölgesi yıllardan beri yatırım
beklemektedir; özel teşvik içine alınarak yatırım
yapılması sağlanmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür
ederim.
İlk sorum Adalet Bakanına: Sayın
Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesini ve kararlarını
tanımadığını ifade etti. Peki, yarın
cezaevlerindeki bütün hükümlüler ve tutuklular mahkeme kararlarını
tanımadığını belirterek isyan ederse ne
yapacaksınız?
Paralelci hâkim, savcı sayısı
kaçtır? Bunlardan kaçını AKP Hükûmeti göreve
almıştır?
Taahhüdü dolayısıyla cezaevine girecek
olan vatandaşlarımızın sorununu çözecek bir
çalışmanız var mı?
Denetimli serbestlikle ilgili sürenin
artırılması hususunda bir çalışmanız var mı?
Diğer sorum Kalkınma Bakanına:
TÜİK Muğla ilimizi Türkiyenin en güvensiz ili olarak ilan etmeyi
nasıl başarmıştır?
Son sorum Aile Bakanına: Suriyelilere aile
başı kaç TL ödenmektedir? Ödeme yapılan aile sayısı
kaçtır? Bu ödemeler ne zamana kadar devam edecektir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum.
İlk 2 sorum Adalet Bakanına. 1inci sorum:
28 Şubat darbesinden ceza alan ve yargılanan, şu anda cezaevinde
yatan kimse var mıdır?
2nci sorum: Mersin Tarsus Alifakı köyüne 10
bin kişilik bir cezaevi yapılmıştır. Bu cezaevinin
Adana Adliyesi Adalet Komisyonuna bağlanacağı konusunda yerel
medyada haberler çıkmaktadır. Bu doğru mudur? Eğer böyleyse
bunun mutlaka değiştirilmesi ve Mersine bağlanması
gerekmektedir çünkü Mersin sınırları içerisinde
yapılmıştır.
3üncü sorum Kalkınma Bakanımıza:
Türkiyenin yönetim sistemi yapacağınız hangi hizmetleri bugüne
kadar engelledi?
Kalkınan Türkiye'de devletten sosyal
yardım alan kişi sayısı kaçtır?
Bir de, Suriyelilerin yoğun göç
aldığı belediyelere, özellikle büyükşehir ve ilçe
belediyelerine devletten mutlaka İller Bankası kanalıyla
artı ödenek verilmesi gerekmektedir. Çünkü sadece Mersinde 300 bin
Suriyeli insan yaşamaktadır ama belediyeye bununla ilgili artı
bir ödenek gelmemektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son olarak Sayın Tüme söz
vereceğim.
Sayın milletvekilleri, Sayın Tüm sisteme
giremiyor, herkesten önce gelip talep etti sisteme giremediği için, bir
problem var çünkü, bundan kaynaklı yani bizimle alakalı bir şey
değil. Sisteme giremediği için ilk başta söz talebi olan
vekillerimizden birisi. Onun için söz veriyorum.
Buyurun Sayın Tüm.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
sayın Başkan.
Sorum Adalet Bakanına: 17-25 Aralık
soruşturmasında adları geçen 4 eski bakanla ilgili yapılan
eleştirilere savcılıklar, kamu görevlilerinin onur, şeref
ve saygınlıklarına saldırıldığı
gerekçesiyle dava açmaktadır. Bu dava da Balıkesir Edremit Cumhuriyet
Halk Partisi Gençlik Kolları Başkanı Çağdaş Alkan ve
arkadaşlarına açılmıştır. Buradan Bakana
soruyorum: Adı bilinen 4 bakan dışında AKP
iktidarlarında bakanlık yapmış herhangi bir bakana
örneğin Sayın Bülent Arınça veya Sayın Ali Babacana
hırsız diye hakaret eden kimse olmuş mudur? Bununla ilgili
savcılıkların açtığı bir kamu davası var
mıdır? Adları kamuoyunca bilinen bu 4 eski bakan AKP
iktidarı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın bakanların söz
hakkından alıyorsunuz Sayın Tüm.
Sayın Yılmaz, buyurun.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok az bir vakit olduğu için çok kısa
kısa cevaplamaya çalışacağım.
Sayın Yiğit, İzmir teşviklerini
sormuştu. Geçmişteki teşvik sistemimizde alanlar vardı, hiç
alamayanlar vardı. Yeni, daha kompleks sistemimizde ise bütün illerimiz
bir şekilde teşvik alıyorlar. Bölgesel teşvik
dışında genel teşvik, büyük ölçekli projeler, stratejik
yatırımlar, 5inci bölge teşvikleri gibi teşviklerden
İzmir ilimiz de en geri kalmış bölgemiz kadar faydalanıyor.
İzmir gibi illerimizin işte böyle daha stratejik sektörlere
yoğunlaşmasını, hem İzmirimize hem ülkemize daha
fazla katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Sayın Koçdemir SEGEyle ilgili sordu, ilçelerle
ilgili. Bu konuda yeni bir çalışma başlattık, illeri
yenilemiştik, ilçelerin sosyoekonomik gelişmişlik düzeyini bu
yıl içinde tamamlayacağız. Buna bağlı olarak illeri de
tekrar yenileyeceğiz. Bu yıl bu çalışmamızı
yenileyeceğiz. O çalışmamız, biraz dediğiniz gibi,
üzerinden zaman geçti.
Sayın Çakırözer, Eskişehir
URAYSİMle ilgili beni ilgilendiren bir soru sordu. Bir test merkezi bu.
Başlangıçta daha küçük ölçekliydi, sonra ölçeği oldukça büyüdü.
Dolayısıyla, yeni bir analiz yapma, değerlendirme yapma
ihtiyacı çıktı ortaya. Onu da sonuçlandırmak üzereyiz. Bu
yatırım programı hazırlıkları sırasında
muhtemelen bu çalışmayı bitirmiş, tamamlamış olacağız.
Sayın Arslan, Denizli Çardakla ilgili bir soru
yöneltti. Burayı, tabii, Sayın Bakanımız daha yakından
mutlaka bilir ama burada Bilim, Sanayi Bakanlığımız ve
sanayi odasıyla hep birlikte bir çalışma yürütülüyor ve buraya
yeni yatırımcı talepleri de var bildiğimiz kadarıyla.
İnşallah, gelişmiş bir organize bölge hâline
getireceğiz.
Bu güvensiz il hadisesi soruldu. Bazı turistik
bölgelerimizde bana göre de TÜİKin bir öz eleştiri yapması
lazım. Yaz nüfusu çok yükseliyor ama oranlar hesaplanırken kişi
başına hesaplanıyor. Bundan doğan bir problem var diye
düşünüyorum. Yeni çalışmalar esnasında bu eleştirileri
dikkate alacağız.
Diğer taraftan, Sayın Şimşek
yönetim sistemimizle ilgili Neyi engelledi? dedi. Şunu söyleyeyim: Yani,
bugün için AK PARTİnin sağladığı siyasi istikrar
nedeniyle istikrarsızlığın bedelini yeterince göremiyoruz
ama bu garanti bir istikrar değil, yarın bozulabilecek bir istikrar.
Nitekim, 7 Haziran sonrası ülkemizin içine girdiği durumu hep
birlikte gördük. İstikrarı garanti edecek demokratik bir sistem
geleceğimiz adına, kalkınmamız adına da çok çok önemli
diye düşünüyorum. Belediyelere katkı anlamında bir sorunuz oldu,
onda size katılıyorum. Belli bir ölçeğin üstünde bir nüfus varsa
buna bir şekilde bir destek sağlanmalı. Nitekim, geçen yıl
kendi nüfusunun yüzde 10u üstünde misafiri olan illerimize özel bir ödenek
AFAD kanalıyla gönderdik. Önümüzdeki dönemde de benzer
çalışmalar yapılabilir.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın Ramazanoğlu, size söz verelim.
Buyurun.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
SEMA RAMAZANOĞLU (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Mahmut Tanalın sorusuna cevap
veriyorum. 2016 Şubat ayı itibarıyla toplam 137 konukevi 3.442
kapasiteyle hizmet vermektedir. Bakanlığımıza
bağlı kadın konukevi sayısında 2002 yılından
bugüne kadar yüzde 106lık, kapasitesinde ise yüzde 160lık bir
artış sağlanmıştır.
Bakanlığımıza bağlı kadın konukevlerinde
2015 yılında 18.562 kadın ve 9.199 çocuk olmak üzere toplam
27.761 kişi hizmet almıştır.
Yine, Sayın Tanalın diğer bir
sorusu: Eşe ve çocuklara karşı yapılan şiddete
bağlı olarak bu eylemlerden şu andan itibaren 2.490 kişi
ceza infaz kurumlarında bulunmaktadır; 330u tutuklu, 2.160
kişisi hükümlüdür.
MHP Milletvekili Sayın Erdoğanın sorusu:
Suriyelilere yönelik kamplarda psikososyal destek programı
uygulamaktayız ve yeni programlarımız da var.
Sayın Bülent Özün sorusu: Çanakkale ilinde
2014 yılında olan bu deprem sonucunda Sosyal Yardımlar Genel
Müdürlüğümüze gerekli talimatları verdik çünkü benim
bakanlığımdan önceki süreçte olmuş. Durum incelenerek
gerekli yani bütün barınma imkânları en iyi şekilde onlara
sağlanacaktır.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Suriyelilere ne kadar para
veriyorsunuz ayda?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
SEMA RAMAZANOĞLU (Denizli) Suriyelilere bugüne kadar yaklaşık
10 milyar dolar harcadık.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Aile başına,
aile?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
SEMA RAMAZANOĞLU (Denizli) Aile bazında Birleşmiş
Milletlerin kamplarda kalanlara verdiği bir harçlık kısmı
var, bir de Türkiye olarak biz de bir kısım veriyoruz onlara,
gıda şey
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın Bakan,
açıklama yaptınız 1.300 lira aylık veriyoruz. dediniz.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Bakan, bu bütçenin
hiçbir yerde detayı yok; bakın, bugün çok araştırdık.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Türkiyede 17
milyon yoksul insan var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
SEMA RAMAZANOĞLU (Denizli) Üç buçuk yıldır yaklaşık
10 milyar dolar harcadık.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Türkiyede 17
milyon yoksul insan var, onlara aylık bağladınız mı?
BAŞKAN Sayın Bozdağın
süresinden gidiyor.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
SEMA RAMAZANOĞLU (Denizli) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Buyurun.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; denetimli serbestlikle
ilgili konuda şu anda bir çalışmamız yok. Bildiğiniz
gibi, şartlı tahliyesine bir yıl kala kişilerin denetimli
serbestlik yoluyla infazı devam ediyor. Bu uygulamaya göre, bugün on sekiz
ay hapis cezası alan birisi içeride bir gün, iki gün, bilemediniz en fazla
bir hafta bir durum değerlendirmesi yapılana kadar kalıyor,
sonra denetimli serbestliğe ayrılıyor. Eğer biz bu süreyi
iki yıla çıkarırsak o zaman otuz altı ay hapis cezası
alan bir vatandaşımız içeri hiç girmeden veya bir gün, iki gün,
belli bir süre kaldıktan sonra denetimli serbestlik yoluyla infaz
işlemi yapılacak. Bunun anlamı şu: Üç yıla kadar hapis
cezaları cezasız kalacak demektir. Yani, böyle bir şeyi
yapalım mı yapmayalım mı? Herkesle ben
konuştuğumda, üç seneye kadar hapis cezası alan birisi hiç içeri
girmesin, hiçbir ceza yatmasın deniyorsa o ayrı bir konu ama
baktığınız zaman, toplumun şikâyet ettiği pek çok
suçun da bu kapsamda olduğunu biz değerlendiriyoruz. O nedenle,
denetimli serbestlik süresini artırma yönünde bir
çalışmamızın olmadığını burada ifade
etmek isterim.
Tabii, Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili
konuda şu ana kadar Bakanlığımızca kovuşturma
izni verilen dosya sayısı 1.845tir. Sayın Cumhurbaşkanımıza
dönük hakaretlere baktığınızda, ben okuyamıyorum bile,
yüzüm kızarıyor, sinkaflı cümleler, kelimeler; bir düşünce
açıklaması değil, tamamen küfür ve hakaret, büyük bir kısmı
da sinkaflı. Ben isteyen milletvekillerimize o şeyleri verebilirim.
Yüzü kızarmadan arkadaşlarımızın okuyabileceğini
zannetmiyorum. Küfretme özgürlüğü kimsenin olmamalıdır.
Ayrıca, bölge idare mahkemesi ve bölge adliye
mahkemelerinin Eskişehirde kurulmasına ilişkin bir
hazırlığımız yok yani en azından şu
aşamada Eskişehirde bunların kurulması söz konusu
değil, onu ifade etmek isterim.
Tarsus Cezaevi kampüsünün Adanaya
bağlanacağına ilişkin bir soru vardı. Böyle bir
çalışma yok, böyle bir düşünce de yok, biz bunu daha önce de
ifade ettik. Tarsusta zaten ağır ceza mahkememiz var
dolayısıyla oraya bağlı olarak görevini devam ettirecek.
Yani, o bir şehir efsanesine döndü. Yok, yok, yok. Böyle bir
çalışma da yok.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ederiz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) 28
Şubat davasında şu anda cezaevinde tutuklu bulunan kimse
bulunmamaktadır ancak yargılama devam ettiği için de ceza alan
kimse yok. Yargılama bittikten sonra ancak bu konuda bir şey
söyleyebilirim.
Cezaevlerinde şu anda ambulans ve ring
araçlarına ilişkin sorular soruldu. Cezaevi ring araçları
ODTÜyle yapılan protokol çerçevesinde soğutması olan da
araçlar. Bu konuda yeteri kadar ring aracı var, bir. İkincisi:
Ambulans olarak da cezaevlerinde, şu anda Ankara, İstanbul,
İzmir cezaevlerinde bir hastane diyebileceğimiz yerler var. Onun
dışında, bütün cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere bakan aile
hekimlerimiz var. Ambulans ihtiyacı olduğu zaman 112den istifade
ediliyor ve bugüne kadar herhangi bir ambulans sıkıntısı
kesinlikle yaşanmamıştır. Bunu da buradan özellikle ifade
etmek istiyorum.
BAŞKAN Süreniz bitti Sayın Bakanım.
Teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, şimdi
sırasıyla dördüncü turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi
hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
24) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
1) Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 435.512.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 117.394.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 24.246.745.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 24.799.651.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 16.163.446.925,01
Bütçe Gideri 16.090.988.142,70
Ödenek Üstü Gider 137.891,99
İptal Edilen
Ödenek 72.255.034,13
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 341.640,17
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kalkınma Bakanlığı 2016
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
32) KALKINMA BAKANLIĞI
1) Kalkınma Bakanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 1.953.290.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 857.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 54.431.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.008.578.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kalkınma Bakanlığı
2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kalkınma Bakanlığı
2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Kalkınma Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.256.282.000,00
Bütçe Gideri 774.303.980,33
Ödenek Üstü Gider 366,54
İptal Edilen
Ödenek 481.978.386,21
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kalkınma Bakanlığı
2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu 2016
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
32.75) TÜRKİYE
İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Türkiye İstatistik Kurumu
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 383.926.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 1.308.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 385.234.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu
Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 281.587.800,00
Bütçe Gideri 205.522.992,29
İptal Edilen
Ödenek 76.064.807,71
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2016 yılı merkezi yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.34) GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 4.094.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 1.197.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 80.312.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 85.603.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 1.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 84.702.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 900.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 85.603.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 68.029.000,00
Bütçe Gideri 58.920.943,05
İptal Edilen
Ödenek 9.108.056,95
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 68.029.000,00
Net Tahsilat 45.785.510,43
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Doğu Anadolu Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 yılı
merkezi yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.54) DOĞU ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 225.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 108.310.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 108.535.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 1.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 107.929.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 605.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 108.535.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Doğu Anadolu Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Doğu Anadolu Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 71.220.000,00
Bütçe Gideri 48.517.450,46
İptal Edilen
Ödenek 22.702.549,54
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 69.050.000,00
Net Tahsilat 48.998.480,91
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Doğu Anadolu Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Konya Ovası Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 yılı
merkezi yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.55) KONYA OVASI PROJESİ BÖLGE KALKINMA
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 220.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 107.136.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 107.356.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 1.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 106.846.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 509.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 107.356.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Konya Ovası Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Konya Ovası Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 89.344.000,00
Bütçe Gideri 77.777.440,10
İptal Edilen
Ödenek 11.566.559,90
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 88.694.000,00
Net Tahsilat 77.186.421,19
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Konya Ovası Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Doğu Karadeniz Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.56) DOĞU KARADENİZ PROJESİ BÖLGE
KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 606.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 75.694.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 76.300.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 5.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 76.289.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 6.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 76.300.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Doğu Karadeniz Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2016 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Doğu Karadeniz Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2014 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 59.284.000,00
Bütçe Gideri 47.998.272,97
İptal Edilen
Ödenek 11.285.727,03
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 59.278.000,00
Net Tahsilat 50.559.891,16
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Adalet Bakanlığı 2016
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
08) ADALET BAKANLIĞI
1) Adalet Bakanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 1.746.142.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 258.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 8.823.166.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 10.569.566.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet Bakanlığı 2016
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Adalet Bakanlığı 2014
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Adalet Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 8.543.676.696,35
Bütçe Gideri 8.465.435.509,95
İptal Edilen
Ödenek 78.241.186,40
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 9.342.952,08
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet Bakanlığı 2014
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Ceza ve İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.41) CEZA VE İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞ YURTLARI KURUMU
1) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş
Yurtları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 977.979.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 977.979.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Vergi
Gelirleri 500.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 66.434.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 890.002.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 21.532.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 11.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
09 Ret ve
İadeler -500.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 977.979.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ceza ve İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Ceza ve İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Ceza ve İnfaz kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.168.055.282,90
Bütçe Gideri 1.998.504.082,33
İptal Edilen
Ödenek 169.551.200,57
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 846.936.000,00
Tahsilat 2.039.947.204,72
Ret ve İadeler 3.928.060,00
Net Tahsilat 2.036.019.144,72
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Ceza ve İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Adalet Akademisi
Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.10) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ
BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 21.117.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 21.117.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 750.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 20.117.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 250.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 21.117.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Adalet Akademisi
Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Adalet Akademisi
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 18.358.701,82
Bütçe Gideri 16.274.344,98
İptal Edilen
Ödenek 2.084.356,84
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 15.284.000,00
Net Tahsilat 17.743.078,04
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye Adalet Akademisi
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
23) HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK
KURULU
1) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 55.378.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 55.378.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 55.284.000,00
Bütçe Gideri 36.558.482,27
Ödenek Üstü Gider 6.994,85
İptal Edilen
Ödenek 18.732.512,58
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece dördüncü turda
yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları kabul
edilmiştir. Hayırlı olmalarını temenni ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, dördüncü tur
görüşmeler tamamlanmıştır.
Programa göre, kuruluşların bütçe ve kesin
hesaplarını sırasıyla görüşmek için 2 Mart 2016
Çarşamba günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.47
(x) 118 ve 119 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 26.02.2016 tarihli 45inci Birleşim Tutanağına eklidir.