TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
50nci Birleşim
2 Mart 2016 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119)
A)
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1)
İçişleri Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
İçişleri Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B) EMNİYET
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU
DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI
1) Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) SAHİL
GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) SAĞLIK
BAKANLIĞI
1)
Sağlık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Sağlık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE
HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU
1) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) TÜRKİYE
KAMU HASTANELERİ KURUMU
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE
HALK SAĞLIĞI KURUMU
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI
1) Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
J) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K) DEVLET OPERA
VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera
ve Balesi Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera
ve Balesi Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
M) TÜRKİYE
YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma
Eserler Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Yazma
Eserler Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, sözleşme hükümlerini yerine
getiremediği gerekçesiyle BENGÜ TÜRK televizyonunun TÜRKSAT
yayınından çıkarılmasına ilişkin
açıklaması
2.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, iktidarın muhalif medya üzerindeki
baskısının gün geçtikçe arttığına, İMC ve
BENGÜ TÜRK televizyonlarının yayından
çıkarılmasının halkın haber alma hakkını
gasbetmek demek olduğuna ilişkin açıklaması
3.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, basın özgürlüğünün yok
sayıldığına, yüzde 50 oy alan bir iktidarın her
şeyi yasakçı ve baskıcı yöntemlerle çözmeye mütemayil
olmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
6.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Ankara Milletvekili
Sırrı Süreyya Önderin 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
8.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya
Önderin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
9.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Surda düzenlenecek
etkinlikte bir sıkıntı çıkmaması için Hükûmet
yetkililerinin çaba içerisinde olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
10.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cumhurbaşkanı
Başdanışmanının sarf etmiş olduğu bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
11.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi
kararıyla ilgili ifadeleri nedeniyle Türkiyede ciddi bir kriz
yaşandığına ve bu krizi giderecek makamın Hükûmet
olduğuna ilişkin açıklaması
12.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cumhurbaşkanı
Başdanışmanının sarf etmiş olduğu bazı
ifadelerle ilgili Hükûmetin Parlamentoya bilgi vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cumhurbaşkanı
Başdanışmanının sarf etmiş olduğu bazı
ifadelerle ilgili Başbakanın yaptığı açıklama ile
Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili
ifadeleri nedeniyle Bülent Arınçın yaptığı
açıklamaya ilişkin açıklaması
14.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Erzurum Milletvekili Kamil
Aydının 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
15.- Erzurum
Milletvekili Kamil Aydının, Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Ankara Milletvekili Levent
Gökün yerinden sarf ettiği bazı ifadeler ile Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
17.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
18.-
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
19.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı
Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
20.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İçişleri Bakanı Efkan
Alanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Alanın 118
sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
beşinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.-
İçişleri Bakanı Efkan Alanın, İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
24.-
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun, Ankara Milletvekili
Levent Gökün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
25.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
26.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlundan Abdülaziz Yural, Şehmuz Dursun ve
Eyüp Ergenin kim tarafından katledildiğini ve tedavi edilen
IŞİDçiler hakkında hangi adli sürecin işletildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Garo Paylanın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Osmaniye
Milletvekili Ruhi Ersoyun, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya
Önderin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Harun Karacanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Harun Karacanın, Ankara Milletvekili Levent Gökün yerinden
sarf ettiği bazı ifadeler ve Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, İstanbul Milletvekili Harun
Karacanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, İstanbul Milletvekili İsmet Uçmanın
118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
İsmet Uçmanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
10.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tokat Milletvekili Celil
Göçerin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
11.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.-
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
14.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, İçişleri Bakanı Efkan Alanın
118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerindeki
soru-cevap işlemi sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, İŞKURda iş ve meslek
danışmanlığı kadrosuna kurum içi atama yoluyla
personel alımı yapılması için yürütülen
çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Süleyman Soylunun cevabı (7/1745)
2 Mart 2016 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak
GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
İyi
çalışmalar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program
uyarınca bugün beşinci tur görüşmeleri yapacağız.
Beşinci turda, İçişleri
Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel
Komutanlığı, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı,
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü, Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı bütçe ve kesin hesapları yer
almaktadır.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (x)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 119) (x)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ
MÜSTEŞARLIĞI
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi,
turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin şu
anda sisteme girmeleri gerekmektedir.
Beşinci turda grupları ve
şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini
okuyorum:
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Hüda Kaya, İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Diyarbakır
Milletvekili İdris Baluken, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya
Önder konuşacaklardır.
AK PARTİ Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Hüseyin Bürge, Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülger, Çanakkale
Milletvekili Ayhan Gider, İstanbul Milletvekili Harun Karaca,
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel, Uşak Milletvekili Mehmet Altay,
Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı, Karaman Milletvekili Recep
Şeker, Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Dudu Özkal, Kilis Milletvekili
Reşit Polat, İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Pulcu, İstanbul
Milletvekili Erkan Kandemir, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, Mardin
Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, Muğla Milletvekili Hasan Özyer
ve Sakarya Milletvekili Mustafa İsen konuşacaklardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ise Tunceli
Milletvekili Gürsel Erol, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, İstanbul Milletvekili
Şafak Pavey, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgil, Bursa Milletvekili Erkan Aydın, İzmir
Milletvekili Ali Yiğit, Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak, Mersin
Milletvekili Durmuş Fikri Sağlar ve Antalya Milletvekili Devrim Kök
konuşacaklardır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Isparta
Milletvekili Nuri Okutan, Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan, Antalya
Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul ve Erzurum Milletvekili Kamil Aydın
konuşacaklardır.
Şahısları adına ise, lehte olmak
üzere Tokat Milletvekili Celil Göçer, aleyhte olmak üzere Kars Milletvekili
Sayın Ayhan Bilgen konuşacaklardır.
Sayın Oktay Vural, sisteme girmişsiniz,
buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Kısa arzım
olacak efendim.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, sözleşme hükümlerini yerine
getiremediği gerekçesiyle BENGÜ TÜRK televizyonunun TÜRKSAT
yayınından çıkarılmasına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben bir konuyu arz etmek istiyorum. Türk milletinin
birlik ve bütünlüğünü korumayı, millî ve manevi değerleri
yüceltmeyi, millî terbiye esaslarına ve aile değerlerine dayalı
bir yayın politikası yapmayı düstur edinmiş Bengü Türk
televizyonu, maalesef, TÜRKSATtan, sözleşme hükümlerini yerine
getiremediği gerekçesiyle indirilmiştir. Gerçekten sorumlu bir
yayıncılık yapan Bengü Türk televizyonunun TÜRKSATtan
yayın yapmaması üzerine, vatandaşlarımızın çok
önemli bir kısmı bu konuda tepkilerini dile getirmiştir.
Aslında
karşılaştığımız nokta tipik olarak şunu
ortaya koymaktadır ki, maalesef, besleme yayınlar
olmadığı müddetçe televizyonların yayın yapması
mümkün değil. Bir yayını yapabilmek için ya yandaş ya
candaş ya da havuza sahip olmak gerekiyor. Maalesef, bu televizyonlara
reklam vermek isteyen iş adamları takibata uğrayabiliyor,
tereddüt edebiliyor. Muhalif, bu değerlere sahip bir televizyona ve bu
konuda da Hükûmeti eleştirmekten korkmayan bir televizyona reklam verme
konusunda, iş adamlarının, mevcut siyasi iklim dikkate
alınarak bu konuda reklam vermekten imtina etmesi, reklam vermeye
yeltenenlerin takibata uğraması, maalesef, bu televizyonların
yayınlarını sürdürebilmesini temin edecek bir iklim
oluşturmayı, gerçekten, çok zorlaştırıyor. Umarım
bir an önce bu sorunları aşarlar.
Ama, gerçekten, bu baskılar, bu iklim, bu medyayı
bir politik pazarlama aracı olarak Hükûmetin sürekli olarak havuç-sopa
yöntemiyle yönlendirmek istemesi, açıkçası, medya özgürlüğünün
rahatlıkla yapılabilmesini, kullanabilmesini çok
zorlaştırıyor. Bütün bunlara rağmen bunları
aşacağına ve tekrar aziz Türk milletiyle
buluşacağına inanıyorum.
Ben, bunları, yüce Meclise arz etmek istedim.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim Sayın
Vural.
Sayın Gök
2.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, iktidarın muhalif medya üzerindeki baskısının
gün geçtikçe arttığına, İMC ve BENGÜ TÜRK
televizyonlarının yayından çıkarılmasının
halkın haber alma hakkını gasbetmek demek olduğuna
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, ben de
teşekkür ederim.
Sayın Başkan, gerçekten, iktidarın,
muhalif medya üzerindeki baskısı gün geçtikçe artıyor. Önceki
gün de İMC televizyonunun aynı şekilde devre dışı
bırakılması, dün de Bengü televizyonunun yayından
çıkarılması, gerçekten, bu ülkedeki haber alma hakkı ve
gazetecilik ya da televizyonculuk yapma hakkının gasbedilmesi
sonucunu doğuracak bu uygulamalarla iktidar partisinin özellikle bu süreç
içerisinde göstermiş olduğu tutum, Türkiyedeki demokratik
ortamın, hak ve hürriyetlerin daha da fazla gelişmesine, temel hak ve
hürriyetlerin gözetilmesine hiçbir şekilde katkı
sağlayamayacağı gibi halkın haber alma hakkına da
ağır bir gasptır.
Geçtiğimiz aylar içerisinde bir kısım
televizyon kanallarına da kayyum tayin edildi. Kayyumun görevi,
aldığı kuruluşu ya da şirketi bulunduğu konumdan
daha iyiye götürmektir. Yani kayyum atandığı zaman, bir
şirket ya da kuruluşun iyi yönetilmediğine ama kendisi
atandığı takdirde daha iyi yönetileceğine ilişkin bir
düşünceyle atanır. Ama görülüyor ki atanan kayyumlar, daha önceki
televizyon şirketlerine atanan kayyumlar bu televizyon
kanallarını daha iyiye götürmedikleri gibi, kapatma noktasına
gelmişlerdir. Önceki gün İMC televizyonu, dün de Bengü televizyonu
yani iktidara yandaş olmayan bütün televizyon kanallarının kapatılmasıyla
Türkiyede bir tek seslilik arzu ediliyor. Tabii, bu tek sesliliğin en büyük
öncülerinden bir tanesi de TRT. TRT, yaptığı yayınlarla
Elektrikten herkesin ödediği payla gelirini sağlayan TRTnin son
beş yılda yandaşlarına 1,8 milyar lira
dağıttığını belgelendirmiş bulunuyoruz.
Şimdi, böyle bir anlayış kabul edilebilir mi Sayın
Başkan? Yani bir yandan tek sesli TRT ve havuz medyası, bir yandan da
muhalif bütün kanalların kapatılması. Bu, Türkiye demokrasisine
ağır bir darbedir. Bunları kabul etmiyoruz ve Türkiye'nin
normalleşme ve gelişmesine de katkı
sağlamayacağını düşünüyoruz. Bu görüşlerimi ben
de açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Söz talebiniz mi var Sayın Önder?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Herkes konuştu,
biz de bir şey söyleyelim.
BAŞKAN Sisteme girer misiniz lütfen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Siz oradan açın
Başkanım.
BAŞKAN Gözlük diyorsunuz ha?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Gözlüğüm yok,
siz oradan açabilirsiniz.
BAŞKAN Yaş ilerledi. diyorsunuz
Sayın Önder ha, Görmüyorum. Hepimiz öyle.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ölürse ten ölür,
canlar ölesi değil.
BAŞKAN Öncelikle Geçmiş olsun. diyorum
bütün iyi dileklerimle.
Buyurun Sayın Önder.
3.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, basın özgürlüğünün yok
sayıldığına, yüzde 50 oy alan bir iktidarın her
şeyi yasakçı ve baskıcı yöntemlerle çözmeye mütemayil
olmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil.
demiş Yunus Emre. Onun için, yaşlılık, iyi yaşlanma
tasavvufta cennet alameti olarak değerlendirilir.
BAŞKAN Elbette
Şikâyetim yok hiç.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Huysuz ihtiyar
tanımına girenler de cehennem alameti olarak
adlandırılır. İnşallah, hep birlikte bilge bir
yaşlanma nasip olur hepimize.
BAŞKAN İnşallah
Teşekkürler.
Buyurun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın
Başkan, basın özgürlüğü, basın özgürlüğünün
kısıtlanması -artık kısıtlanması da
demeyelim- yok sayılmasının, sesini duyuramayan, sesini duyurmak
isteyip duyuramayan mazlumlar açısından artık hiçbir
kıymeti kalmamıştır, mülgadır. Kapatılan, engellenen
bütün televizyonlar, kovuşturmaya, soruşturmaya uğrayan bütün
gazeteciler, bundan murat edilen sonucu doğurmayacak uygulamalara maruz
kalmış olurlar. Yani siz toplumun haber alma hakkını
gelinen çağda engellemeye çalışırsanız, hiçbir
kalibresi olmayan, kerameti kendinden bile menkul olmayan ve ne yazık ki
izlenmeyen -eldeki veriler ışığında- televizyon
kanallarınızda, okunmayan gazetelerinizde söylediğiniz, nadiren
de olsa, doğru şeylerin de davulcunun ses çıkarması misali
arada kaynaması sonucunu doğurur.
Birincisi, buradan başlamamızın
sebebi, rasyonel değildir ama Allah bir insanın canını
almadan aklını alırmış. Bu iktidar siyasi ömrünü
doldurdu çünkü yüzde 50 oy almış bir iktidarın öz güveninden
zerreyimiskal eser yok. Yüzde 50 oy almış bir iktidar bu kadar
yasakçı, bu kadar baskıcı, bu kadar her şeyi hot zot yöntemleriyle
çözmeye mütemayil olmasa gerek.
Onun için, biz de basın özgürlüğünden
doğan mahzurların giderilmesinin yolunun daha fazla basın
özgürlüğü olduğunu düşünüyoruz. Yasaklar böler; hürriyetler
birleştirir, bütünleştirir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Önder.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
görüşmelere başlıyoruz.
İlk olarak Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına konuşmacıları dinleyeceğiz.
Birinci konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün HDP Grubu
adına 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının
İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerine grubumuzun
görüş ve önerilerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konu İçişleri Bakanlığı
mevzusu olunca, tabii ki içinde yaşadığımız ülkenin
gerçekleri de göz önünde olunca pek iç açıcı bir konuşma
bekleyemiyoruz, yapamıyoruz istesek de.
Değerli milletvekilleri, bugün 2 Mart. On iki
yıl önce bugün, yine bu Meclisin çatısı altında
yaşanan bir utanç sahnesini anarak konuşmama başlamak istiyorum.
2 Mart 1994te yapılan Meclis oylamasıyla DEP milletvekilleri Orhan
Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve
bağımsız milletvekili Mahmut Alınakın
dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karar
verildiği bir gün ve bu vekiller 17 Mart 1994te tutuklanarak cezaevine
konuldular. 16 Haziran 1994 tarihinde ise Anayasa Mahkemesi tarafından bu
parti kapatılmış oldu. Şimdi yıl 2016 ve Anayasa ve
Adalet Karma Komisyonunda bekleyen 500e yakın fezleke dosyası var ve
bunun yarısından fazlası da HDP vekillerine ait. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili ve HDP İstanbul Milletvekili Sayın
Pervin Buldan; eş genel başkanlarımız Sayın Selahattin
Demirtaş ve Sayın Figen Yüksekdağ; Batman Milletvekilimiz
Ayşe Acar Başaran; Van vekillerimiz Tuğba Hezer, Lezgin Botan,
Nadir Yıldırım, Adem Geveri; HDP Şırnak vekillerimiz
Ferhat Encu, Leyla Birlik; Diyarbakır vekillerimiz Altan Tan, İmam
Taşçıer, Nursel Aydoğan; Mardin Vekilimiz Gülser
Yıldırım; CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün;
İstanbul Vekili Eren Erdemin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkereleri
TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonuna sevk edilmiş bulunmaktadır.
Aradan geçen bunca yıl içerisinde 2016 Türkiyesindeki manzara hâlâ budur.
Türkiye asla 1990lara dönmez. diyenlerin ve 28
Şubat bin yıl sürmedi. diyenlerin vicdanına bir kez daha seslenmek
istiyorum. Ne kadar vahim ve ne kadar yasakçı bir politika içinde
olduğumuz çok aşikâr. Evet, 28 Şubat bin yıl sürdü mü,
sürmedi mi? derken, bu vesileyle 28 Şubatın o kanlı vahşet
sürecinde acımasızca katledilenlerden biri olan sevgili dostum,
arkadaşım Konca Kurişi rahmetle anıyorum, fotoğrafta
gördüğünüz kadın arkadaşımız. Yine o dönemlerin
gadrine uğramış, on beş yirmi yıldan fazladır
hapislerde unutulan Müslüman ve siyasi bütün mahkûmları da burada
saygıyla hatırlıyorum, anıyorum.
Bu ülkenin yöneticileri bir gecede kararnameler
çıkartarak, binlerce memuru, savcıyı, gazeteciyi işinden
ederek kendi evlatlarını kurtarmaya devam ederken on dört
yıllık iktidarları sürecinde gariban halkın evlatları
için parmaklarını bile kıpırdatmadılar. Bilakis,
şu an hapishaneler yoksul, gariban halkın evlatlarıyla rekor
derecede dolmuş durumda.
Darbeler ve zulümler döneminin izleri her boyutuyla
temizlenmeden 28 Şubatlar bitti. diyemez kimse. Dün de yasaklar,
baskılar, zulümler, vahşetler ve tehditler yine bu sistem
tarafından yapılıyordu ve yine onun beslemesi yandaş medyayla
da, yaptıkları zulümler, hakikatler çarpıtılarak ve
inanılmaz yalanlarla gerçekler halktan saklanıyordu; dün de
gerçekleri topluma ulaştırmaya, haykırmaya çalışanlar
yalanlarla hapsediliyor, tehdit ediliyor, katlediliyordu; bugün de zulümler,
katliamlar, infazlar dünden daha şiddetli bir şekilde devam
etmektedir.
Bu gerçekleri söylüyorum diye,
yanlışları, yalanları, zulümleri buradan her fırsatta
ortaya koymaya devam ediyorum diye, yıllardır, ağza
alınmayacak şekilde, troller, köşeleri kapmış tetikçiler
hâlâ şahsıma saldırmaya devam ediyorlar. Bu hakaret ve tehdit,
hedef göstermelerden bazıları şurada. Burada sadece
yalanları ifşa ediyoruz, zulümleri ortaya koyuyoruz,
belgelendiriyoruz, açıklıyoruz diye gösterilen, yapılan
manşetlerden Utanmaz Kadın manşetleriyle yandaş medya,
tetikçi medya hâlâ şahsımı hedef göstermeye devam ediyor.
Sayın milletvekilleri, yıllar içerisinde
Bakanlığın, Emniyet Genel Müdürlüğünün ve Jandarma Genel
Komutanlığının bütçelerinin sürekli
arttırıldığı ve yanı sıra, gerçekleşen
bütçelerinin de ayrılan bütçelerini aştığı
görülmektedir. İçişleri Bakanlığı ve bağlı 5
kuruluşun 2016 yılı toplam ödeneği 35 milyardır. Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü dışında tutulacak olursa,
Bakanlık ve bağlı kuruluşların kamu düzeni ve güvenlik
hizmetleri ödeneği 29 milyardır. Bu rakam, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı, Millî Eğitim ve Maliye
Bakanlığı hariç, ayrı ayrı 46 genel bütçeli kurumun bütçesinden
daha fazladır. 2016 Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin
millî gelire oranı yüzde 3,46dır. Ekonomik Kalkınma ve
İşbirliği Örgütü ülkelerinde ise eğitim bütçesinin millî
gelir içindeki payı ortalama olarak yüzde 6 civarındadır.
Ayrıca, Millî Eğitimin geçmiş yıllarda gerçekleşen
bütçesi ayrılan bütçelerin altında kalmıştır. Bu
durumu daha iyi mukayese etmek için öğretmen atamalarına bakmak bile
yeterlidir. TÜRK EĞİTİM-SEN verisine göre, 2015
yılında 16 ilin verilerinde ücretli öğretmen
sayısının 71.960 olduğu bir ülkede 52 bin öğretmen
atanıyorsa artık sosyal devlet değil, polis devleti
olduğumuzun bir göstergesidir.
Gençlik potansiyeli en güçlü olan bir ülke olarak
öğretmenden fazla güvenlik elemanları ve polis alımı
yaparsanız, bu gençlik potansiyeliyle, hiç kusura bakmayın, Dindar
gençlik istiyoruz. derken mafya bozuntuları cennetine
dönüştürürsünüz ülkeyi. Aslına bu, iddiadan da öte,
dönüştürülmüş durumdadır. Öyle bir ülkeye dönüştük ki
barış için, yaşam için iki kelime açıklama yapmaya
çalışanlara gazla, bombalarla müdahale edilirken, iki kelime
açıklama yaptırılmazken, hapislere gönderilip işlerinden
atılıyorken Size kan banyosu yaptıracağız. diye
ortalıkta vahşet naraları atanlara meydanlar açılıyor,
mitingler yaptırılıyor ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı,
bir kahramanmışçasına, birlikte bu mafya bozuntusuyla davetlere
katılıyor ve pozlar veriyor.
Bunu neden söylüyorum? Devletin en az 2023
yılına kadar güvenlikçi, polis gücüne dayanan bir politika
hedeflediğini Emniyet Genel Müdürlüğünün 2023 yılına
kadarki stratejik planına bakınca anlıyoruz. Buna göre, 2023
yılına kadar alınacak polis sayısının her
yıl 11.550 ile 16.600 arasında olması öngörülmektedir. Emniyet
Genel Müdürlüğünün bütçesinin yüzde 69,6sı yani 14 milyar Türk
lirası personel giderlerine gidiyor yani bu oranın tekabül
ettiği rakam polis maaşlarına ödenen payı ifade etmektedir.
Polis maaşları, Orman ve Su İşleri, Adalet, Gençlik ve
Spor, İçişleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Sağlık, Kültür
ve Turizm, Dışişleri, Kalkınma, Enerji ve Tabii Kaynaklar,
Ekonomi, Çevre ve Şehircilik, Gümrük ve Ticaret, Avrupa Birliği olmak
üzere 14 bakanlığın bütçesinden daha fazladır.
Ağırlıklı olarak şimdilerde 4,5 milyona varan
mültecilerle ilgili çalışma yürüten Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü bütçesinin 52 katıdır. Küresel depresyon içinde 2015te
Brezilya reali ve Güney Afrika randından sonra dolar
karşısında en çok değer kaybeden üçüncü ulusal para birimi
Türk lirasını korumak için yatırımları destekleyecek,
sanayideki maliyeti düşürebilecek, kadın ve genç
işsizliğini istihdama çevirebilecek Kalkınma
Bakanlığının bütçesinin ise 7 katıdır, Sağlık
Bakanlığının ise 3,5 katı bir bütçedir.
Bakanlığın güvenlikle ilgili faaliyet alanlarının
diğer faaliyet alanlarının önüne geçtiğini ben de herkes de
biliyor ama İçişleri Bakanlığının 2014 Faaliyet
Raporu da bunu teyit ediyor. Bunun kıyasını artırmak mümkün
arkadaşlar.
Dolmabahçe mutabakatının bizzat Hükûmet
tarafından yok sayılması, gelinen aşamada çok
ağır sonuçlar doğurmuş bulunmaktadır. Kürt meselesinin
çözümü için sivil bir perspektiften bakan ve Hükûmetin akıldaneliğini
yapan kurum, İspanya, İrlanda, İsveç gibi işleyen demokrasi
modelleriyle yönetilen ülkeleri değil de Sri Lanka, Endonezya, Filipinler,
Güney Afrika Cumhuriyeti, Kolombiya gibi kusurlu demokrasi örnekleri mevcut
ülkelerin raporlarından yola çıkarak rapor hazırlamıştır.
Sürecin samimiyetsizliği bu topluma tarihsel bir tekerrürü,
acıyı tekrar ettirmektedir.
Burada 1990lar ve günümüz verileriyle ilgili çok
ciddi örnekler ve kıyaslamalar var. Mesela bir tanesi, 1990lar denilince
akla ilk gelen kelimelerden biri olan faili meçhullerin sayısı
1995te 908di. Bunlara sadece doğudaki cinayetler değil, Türkiyeyi sarsan
Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Çetin Emeç gibi batıda işlenmiş
cinayetler de dâhildi. Türkiyeyi, başta Yaşam hakkının
ihlali başlığında olmak üzere AİHM suçlu buldu.
Türkiyeyi, başvurularda, yüksek miktarda tazminat ödemeye mahkûm
etmişti.
2015te ise Suruç katliamında 33, Zergelede 8,
Ankara katliamında 100 olmak üzere 141 kişi yaşamını
yitirdi, 116 kişi protesto gösterilerinde asker ve polis infazlarıyla
yaşamını yitirdi. 1990larda rastgele ateş açarak
gerçekleşen sivil ölümleri
3 Nisan 2015te iç güvenlik
yasasının onaylanmasından bu yana polis ve askerlerin, bilerek,
isteyerek, yasanın zırhına bürünerek adam öldürmesini meşru
kılmıştır. 1990ların zorla köy
boşaltmaları, Meclis araştırma komisyonu raporlarına
göre mücavir alanda ve mücavir alan dışı bölgede
boşaltılan yerleşim birimi sayısı 3.428 olarak
yansımış, yaklaşık 500 bin insan zorla yerinden
ettirilmiştir.
Şimdi ise 7 kentin 21 ilçesinde en az 1 milyon
377 bin insanın doğrudan olumsuz etkilendiği, sokağa
çıkma yasaklarının ilan edildiği tüm bu il ve ilçelerde, en
ağır insanlık ve savaş suçlarının yanında,
kentler yüzde 80-90 oranında zorla
boşalttırılmış, yüz binlerce insan yaşam
alanlarını terk ederek göçmek zorunda kalmıştır.
1990lı yıllarda, neredeyse çevresindeki tüm köylerin yakılması
sonucu göç etmek zorunda kalan yurttaşların yerleşmesiyle
birlikte nüfusu 120 bini bulan Cizrede, son iki aylık süreçte
yaklaşık 100 bin insan yeniden yaşadığı
mahalleleri terk etmek zorunda kaldı. Önemli bir kısmı yerle bir
edilerek yakılmış, yıkılmış ve sağlam,
kullanılabilir tek bir yapının kalmadığı, tüm alt
ve üst yapısının çöktüğü Cizre, insanların bir daha
dönüp yaşayamayacağı, hayalet bir kente dönüştü. Yine,
benzer şekilde, Sur, Silvan, İdil, Silopi, Nusaybin, Derik ve birçok
ilçede, insanlara, yarım saat içerisinde evlerini, kentlerini terk
etmedikleri takdirde, evlerin, içinde yaşayan insanlarla birlikte
yıkılıp yakılacağı tehditleri
yapılmıştır, yapılmaya devam ediyor.
Özellikle nüfusu 65-75 bin arasında
değişen ve aynı zamanda Diyarbakırın ticaret ve
turizm merkezi olan Surda üç ayı aşkın bir zamandır devam
eden sokağa çıkma yasağı ve ağır bombardıman
sonucu 60 binin üzerinde insan buradan göç etmek zorunda
kalmıştır.
2016 yılında, yine dünya tarihine
vahşet bodrumları olarak geçecek bir zulme soyundu bu devlet.
Cizrede, sokağa çıkma yasağının kırk birinci
gününden itibaren ilçede toplu katliamlar gerçekleşti. Sokağa
çıkma yasaklarında, yüzleri kapalı, Türkçe ve Kürtçe
konuşanların dışında, Arapça ve farklı dilde
konuşan, tekbir getiren, duvarların üzerine Kurtun dişine kan
değdi., Korkun., Türksen övün, değilsen itaat et.,
Kanımız aksa da zafer İslamın. Esedullah timleri
burada. yazan esedullah timleri, JÖHler, PÖHler eliyle gerçekleştirilmeye
devam ediliyor ve bu vahşet operasyonlarına katılanlara yirmi
dört maaş ikramiye veriliyor.
Bu bölgelerde, bazı komutan ve polislerin
bizzat ifade ettiği gibi, güvenlik güçlerinden bile üstün yetkilerle
donatılan, askerî ve Emniyet mekanizmalarına değil de, paralel
bir yapı olduğu çok aşikâr olan ve direkt saraya bağlı
olduğu görülen bu şaibeli birliklerin ödenekleri İçişleri
Bakanlığı bütçesine dâhil midir veya
Cumhurbaşkanlığı örtülü ödenekleri kapsamında mıdır?
Halkın seçilmişleri olan belediye
başkanları, meclis üyeleri, tutuklanıp görevlerinden
alınmışlar ve hâlâ bu operasyon, dün de dâhil olmak üzere devam
ediyor. Türkiye'nin ilk başörtülü HDP Erciş Belediye Eş
Başkanı Diba Keskin
28 Şubat bitti. diyenlere bir kez daha
gösteriyorum. İlk başörtülü Belediye Eş
Başkanımızdır Erciş Belediye Başkanı,
şu anda Sincanda hapiste, görevden alınmış
durumdadır, 28 Şubat bitti. diyenlerin elleriyle
gerçekleştirilmiştir.
Yerel yönetimlere ilişkin yasalar ve Siyasi
Partiler Kanunu yerel yönetimlerde kadın-erkek eşit temsiliyeti olan
belediye eş başkanlığını
tanımadığı hâlde, Batman, Edremit, Erciş, Hakkâri,
İkiköprü, Karaçoban, Silvan, Sur, Yenişehir, Derik, Şırnak,
Yüksekova Belediyelerinde eş başkanlardan her ikisi de siyasi
operasyonlara hedef olmuş, 17 belediye eş başkanı
tutuklanmış, 16sı kadın olmak üzere 26 belediye eş
başkanı görevden alınmıştır.
Kanal kanal dolaşıp, millî irade deyip
konuşmaya her akşam devam ediyorlar. Yüzde 50 oy aldık. diye
öyle bir hâle getirildi ki ülke artık, yüzde 50ye sebep olduğu
düşünülen lider, söz edilemez, eleştirilemez ve kutsanır bir
hâle getirildi. Millî iradeye gerçekten saygı duysaydınız, 7
Haziran sürecini dinamitlemezdiniz ve 1 Kasıma bu halkı mecbur
bırakmazdınız. Millî iradeye saygı duysaydınız,
yüzde 80, yüzde 90larda sizi değil de bir başka partiyi tercih eden
bir halkın yuvalarını başlarına
yıkmazdınız; büyük küçük demeden bir halkı sizi seçmedi
diye katletme, çökertme planları yapmazdınız; özgür iradeleriyle
sizleri seçmediler diye 3 aylık bebeklerini bile terörist diye itham
etmezdiniz.
Yine çağrıda bulunuyorum arkadaşlar:
Gerçekten millî iradeye saygımız varsa, şehirlerini harabeye
çevirdiğimiz halklara soralım ve cevabını alalım, ne
diyorlarsa hepimiz kabul edelim ama ne mümkün. Ya istikrar ya kaos. dediniz
ve ülkeyi bu hâle getirdiniz. Yok efendim, önce silahlar betona
gömülecekmiş! Allahtan korkmaya davet ediyorum. En doğal
hakları gasbedilen, zulmedilen, hayatları zindana döndürülen bir
halkla konuşabilmek için önce zayıf ve ezilen taraf değil, güçlü
ve zalim olan taraf adım atmalıdır ki ezilen taraf bir zerre
kendini güvende hissedebilsin.
Bu arada, MAZLUMDERin Filistinli Siyasi Tutsaklar
Raporunu okudum fakat onunla ilgili bölümlere giremiyorum vakit probleminden
dolayı. Merak edenler ona bir göz atabilirler. Türkiyede bugün,
başta Cizre ve Sur olmak üzere, orada uygulanan, işte Teslim ol
çağrıları yapıyoruz, teslim olmanın
şartlarını ortaya koyuyoruz. diye bir vahşet
politikası yürütülürken yapılan bu politikanın İsrailin
Filistin halkına yaptığı zulümlerle motamot, nasıl da
aynıştığını görebilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Bir dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya, teşekkür ederim.
HÜDA KAYA (Devamla) Hemen toparlamak üzere, rica
ediyorum.
BAŞKAN Ek süre veremeyeceğim Sayın
Kaya.
GARO PAYLAN (İstanbul) Ben bir dakikamı
veriyorum.
HÜDA KAYA (Devamla) Bir dakika, tamamlayayım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Garo
Beyin süresinden bir dakika verebilirsiniz.
BAŞKAN Garo Beyden
Peki, tamam, bir dakika.
HÜDA KAYA (Devamla) Evet, tekrar soruyorum size
Sayın Bakan ve sayın milletvekilleri: Halkının sağ
olanına da ölü olanına da zulmeden bir devlete bu halk nasıl
güvenecek?
Gördüğünüz üzere, nasıl ki geçtiğimiz
senelerin bütçesi savaşa ayrılmışsa Hükûmetin yıl
içindeki açıklamalarından ve savunma ile güvenliğe ayrılan
paylardan hareketle denilebilir ki 2016 bütçesi de bir savaş bütçesidir.
Sayın vekiller, toplumsal barış
kalemleri yani eğitim, sağlık, ulaşım gibi alanlara,
topluma, barışa ayırmadığınız bütçenin 10
kat fazlasını savaşa, güvenlik politikalarına, askere,
polise, orduya lütfen harcamayın. Çatışmasız, kansız
ve ölümsüz, eşit ve onurlu, hak ve adalet çerçevesinde bir çözüm
istiyoruz. Tekrar ediyorum, bu hiç zor değil. Barışın yolu,
her zaman en kolay ve en masrafsız olandır. Sözlerin en güzeli
barışla olandır. En güzel eylem barış için
olandır. Biz barışı yaşamak ve barışı
yaşatmak için, barışa yakışan her türlü eylemle
direnmeye, mücadeleye ve konuşmaya devam edeceğiz.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaya.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
ikinci olarak İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dokuz dakikadır.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) On
dokuz dakika, tamam.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakın, Sayın Bakan, bütçe bir ülkenin
vicdanıdır ve burada, aslında vicdanımızı
görüşüyoruz. Yani, ülkede tüyü bitmemiş yetimin vergilerini
topluyoruz ve özellikle de fakirlerden vergileri topluyoruz -zenginler vergi
vermiyor- 500 küsur milyar TL topluyoruz ve bu parayı nasıl
harcayacağımıza karar vereceğiz. Bu parayı neye
harcayacağız? Barışa mı, bir arada yaşama
iradesine mi, eşitliğe mi -hayatın her alanında
eşitliğe mi- harcayacağımıza yoksa savaşa, tanka,
tüfeğe, acıya mı harcayacağımıza karar veriyoruz
burada.
Maalesef ve maalesef, tekrar, kötülüğün
sıradanlaştığı günlerden geçiyoruz. Türkiye tarihinde
ve bölge tarihinde defalarca bu karanlık dehlizlere girildi ve
çıkıldı. Her seferinde bölge halkları acılar çektiler
ama muktedirler hep parmağıyla işaret ettiler: Hain var
içeride, iç mihrak var, dış mihrak var, üzerimizde oyunlar
oynanıyor.
Vallahi, sözüm Meclisten dışarı;
dedemin lafıydı diye söylüyorum: Eşek olana semer vuran çok
olur. Biz hata yaparsak, biz iç barışımızı tesis
edemezsek, biz kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama hukukunu tesis
edemezsek içeride de dışarıda da tıpkı Suriyede
olduğu gibi
Suriyeye şimdi bugün gömlek biçenler, fistan biçenler
Suriyeliler değil. Maalesef, Suriyeye Türkiye fistan biçmeye kalktı,
İran kalktı; olmadı, emperyal güçler geldiler, Rusya biçmeye
kalkıyor, Amerika biçmeye kalkıyor, Fransa biçmeye kalkıyor
çünkü Suriyedeki rejim oradaki iç barışını tesis etmedi,
bir istibdat rejimi kurdu, on yıllarca da bunu sürdürdü, baskıyla,
zulümle sürdürdü, yok sayarak sürdürdü ama nihayetinde birikti, birikti,
birikti, bir yerde taştı ve ülke yangın yeri oldu. Bakın,
Suriyedekiler hep şöyle derlerdi, buraya göç edenlerle -ben yıllarca
bir aktivist olarak çalıştım- onların her kesimiyle
görüştüm, Sünnisiyle, Alevisiyle, Hristiyanıyla,
Müslümanıyla, hepsiyle görüştüm, hepsi şunu diyorlardı:
Ya, memlekette hep bir karışıklık olurdu, biz de
bunları sıradan sayardık çünkü her gün birtakım
karışıklıklar olurdu ama bizim şehrimize gelmez diye
düşünürdük. Bir sabah kalktık ki birileri elinde silah Hadi, evinden
çık, gidiyorsun. dediler. Bir baktık, evimize bomba düşmeye
başladı, şehrimiz yanmaya başladı. Evimiz vardı,
işimiz vardı, gücümüz vardı, şimdi hiçbir şeyimiz yok.
Sırtımızdaki ceketimizle memleketimizi terk ettik, buraya
sığındık.
Bakın, Göç İdaresini konuşuyoruz. 3
milyon insan geldi Türkiyeye, 3 milyon. Ancak, son durak olarak da burayı
görmüyorlar Sayın Bakan. Hepsi, biliyorsunuz, büyük çoğunluğu
Müslüman olmalarına rağmen, Hristiyan olan Avrupaya doğru
gitmeye çalışıyorlar. Niye? Çünkü, burayı da son durak
olarak görmüyorlar. Buradaki politikalar da Suriyenin bir benzeri, Suriyede
ne yapılıyorsa burada da o yapılıyor çünkü, burası da
karışabilir diye düşünüyorlar. Cumhurbaşkanı üç gün
önce söyledi ya Buralar karışacak. diye. Bilmiyorum ne olacak?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Yapmayın ya!
GARO PAYLAN (Devamla) - Bir miktar
karıştı ama acaba daha büyük şeyler mi olacak? Nasıl
biz güvercin tedirginliği içindeysek Suriyeden gelenler de güvercin
tedirginliği içindeler çünkü Suriyede ne yapılıyorsa başka
bir versiyonu Türkiyede hayata geçiriliyor. Bu cendereden çıkmanın bir
yolu vardı, barış sürecinde biz bunu gösterdik.
Umutlarımızı büyüttük, bir arada nasıl
yaşanabileceğini gösterdik. Bölge halkı da umutlarını
büyüttü, hayata tekrar tutunmaya başladı. Bütün ülkede ölümlerin
olmadığı, barışın konuşulduğu günleri
yaşadık ancak maalesef ve maalesef tekrar kötülüğün
sıradanlaştığı günlere geri döndük.
Bakın, bugünkü manşetlerde ne deniyor?
Bugünkü manşetlere bir bakalım: Topyekûn temizlik deniyor mesela
bugünkü manşetlerde. Efendim, bugünkü manşetlerde O ilçeler terörden
ev ev temizlenecek deniyor, Sokak sokak temizlenecek deniyor. Şehirde
temizlik deniyor bugünkü manşetlerde.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Niye üstünüze
alınıyorsunuz? Siz terörist misiniz?
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, Einsteinın
bir lafı vardır; Ancak ahmaklar aynı şeyleri yapıp
farklı sonuçlar almayı bekler. der. Bilimin kuralıdır yani
aynı girdileri koyduğunuzda aynı çıktıyı alırsınız,
farklı bir çıktı olmaz.
Bakın, tarihimize bakalım. Hani tarihten
ders almak denir ama bizde o yoktur. Biz üç yıl öncesini
hatırlamayız. Mesela Sayın Cumhurbaşkanının Ne
var efendim, yerel yönetim, özerklik niye yanlış olsun ki? Özerklik
tarihimizde var, Kürdistan var, Lazistan var. meselesini bile
hatırlamayız. Yerel demokrasiyi o dönemlerde konuşuyorduk,
bugünse tekrar merkezî, otoriter, diktatöryal, faşizan günlere doğru
sürüklendik çünkü tarihimizde bunlar da oldu. 1908de özgürlük hayali kuran
halklar Abdülhamiti devirdikten sonra düşündüler ki özgür olacaklar ama
bir cunta geldi ve halkların bütünlüğüne kastetti. Daha sonra,
cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında, 1921 Anayasasında
tekrar çoğulcu bir demokrasiye inanılırken 1924te tekrar tekçi,
tek din, tek dilci anlayışa girildi, dar bir kalıba sokuldu. O
günden beri de buna itiraz edenler hain, terörist olarak
yaftalandılar.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul)
Alınır ama arkadaşlar.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Ama CHPliler
kızar şimdi.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, isyan edenler
Şimdi, inkâr ve isyan sarmalından yüz yıldır çıkamıyoruz.
İsyan edene Niye isyan ediyorsun? diye sorulmaz, kimse keyfinden de
isyan etmez. Ancak, bakın, nasıl ki bugünkü isyan edenlere devletimiz
Ev ev temizlenecekten başka bir şey diyemiyorsa, 1930da Ağrıda
da aynı şey söylenmiş. Asiler beş günde imha edildi,
Temizlik başladı diye manşet atılabiliyor 1930da.
Aynı şekilde, Temizlik başladı manşetleri. Aynı
şey. Veya Dersimdeki
Bakın, Dersim tarih boyunca hep özerkti.
Dersimin özerkliğine kastedildi ve Dersimliler dediler ki: Biz tarih
boyunca özerktik, kendi kültürel, sosyolojik yapımız var. Ama, bunu
bir çıban olarak gören bir anlayış vardı ve Dersime bir
katliamla cevap verdi, İ. İnönü Tunceli yolunda, Tuncelide
temizlik başladı diye manşet atabildi. Aynı şeyler
yapıldı. E, gelelim
1980deki son Kürt isyanında buna devlet
tekrar aynı paradigmayla cevap verdi ve 1990larda Güneydoğuda büyük
çatışma., Eşkıyanın kökünü
kazıyacağız. manşetleri, PKKyi temizlemeden geri dönmek
yok manşetleri, Bitirmeden çekilmeyiz. Sayın Çiller ve dönemin
komutanları bugün hayırla mı yâd ediliyorlar yoksa şerle mi
yâd ediliyorlar; bildiğimiz Bitirmeden çekilmeyiz. manşetleri. Ya,
bütün bunlar yaşandı. Arkadaşlar, bugün de devletimiz diyor ki: Biz
oraya gireceğiz. Hani, duvarlarda yazıldığı gibi
Maalesef ve maalesef diyorum, Sayın Bakana da özellikle Komisyonda
çağrımı yapmıştım. Güvenlik güçlerine nasıl
eğitim veriyorsunuz bilmiyorum Sayın Bakan? Nasıl bir
tedrisattan geçiyorlar ki Türkün gücünü göstereceğiz. diye oraya
gidebiliyorlar?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) O da senin
gibi bir tedrisattan geçiyordur ya, çok merak etmene gerek yok!
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, mesela
nasıl bir eğitim veriyorsunuz ki güvenlik güçlerine Sayın Bakan,
duvarlara Türksen övün, değilsen itaat et! yazabiliyorlar? Nasıl
yazabiliyorlar Sayın Bakan? Yani, maksat güvenlikse, güvenliği
sağlamaksa, suç da kişiselse devletin güvenlik güçleri elbette olacak
ama bu manşetlerle olduğu zaman
Bakın, bir bölge halkına
düşmanca baktığı zaman, rastgele
Bakın, fotoğraflara
lütfen bakın, Ev ev temizlenecek. dediğinde
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) O
yazıların çoğunu PKKlılar yazıyor.
GARO PAYLAN (Devamla) Hayır efendim,
değil.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Tabii,
tabii.
GARO PAYLAN (Devamla) Önünde asker fotoğrafları
olan da var.
Bakın, hatta size bir selam da
göstereceğim burada.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) O
yazılara mı karşısın, güvenlik güçlerine mi, sen onu
bir söyle önce. O yazılar olmasa bir şey diyecek misin güvenlik
güçlerine?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
konuşmacının insicamını bozmayın.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, bir selam da
göstereceğim, bunu kimin yazdığı belli, bir mesaj
göndermiş Sayın Recep Tayyip Erdoğana. Recep Tayyip
Erdoğana da
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Onların çoğu fotomontaj.
GARO PAYLAN (Devamla) Hayır, yapmayın!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Gayet
tabii.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ne kadar
basitsin ya!
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanı selama cevap verdi. Yapmayın!
BAŞKAN Sayın Paylan, siz lütfen Genel
Kurula hitap edin, lütfen!
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, Recep Tayyip
Erdoğan
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Bir duvar
yazısı üzerinden siyaset yapıyorsun ya!
GARO PAYLAN (Devamla) Seni seviyoruz uzun adam.
Önünde iki askerle, arkada kurşun delikleri olan, Cizreden,
yakılmış yıkılmış Cizreden Recep Tayyip
Erdoğana mesaj gönderilmiş. Recep Tayyip Erdoğan da iade
mesajında Ya, ben çok duygulandım. dedi. Bakın, Sayın
Bakan, Recep Tayyip Erdoğanı çok duygulandırdı güvenlik
güçleri. Bana da bir mesaj göndermiş güvenlik güçleri veya Markar Eseyana
da veya Selina Doğana da bir mesaj göndermişler; şöyle bir
mesaj göndermişler: PÖH, JÖH diyerek Ermeni piçleri diye bir mesaj
göndermişler. Ben de çok duygulandım Sayın Bakanım! Yani,
nasıl bir eğitimden geçiriyoruz ki Ermeni olmanın -bir halk
olduğunu- ve her kimliğin bir onur olduğunu ve benim de kendi
kimliğimi onurla taşımaya
çalıştığımı ama maalesef, yüz yıldır,
halkımın başına gelen büyük felaketten sonra, yalnızca
ve yalnızca bir küfür olarak bununla
karşılaştığımı her ortamda ve maalesef,
ülkemin güvenlik güçlerinin kötü olarak gördükleri her şeyde Ermeni diye
bir yafta ortaya koyabildiğini ortaya koyuyoruz. Ama, bunu yalnızca
güvenlik güçleri yapmıyor maalesef. Geçen gün Sayın Başbakan Bingöle
gitti ve şöyle dedi: Efendim, Birinci Dünya Savaşında da
Ermeni çeteleri Ruslarla iş birliği yapmıştı.
Yazıklar olsun! Bir ülkenin Başbakanı bunu diyebiliyor, Ermeni
çeteleri Ruslarla iş birliği yapmıştı. diyebiliyor ve
aslında, aba altından sopa gösteriyor Kürtlere Ermenilerin
başına ne geldiğini hatırlıyorsunuz. diye.
İkinci şey de şunu söylüyor: Bir nefret suçu olarak bunu
kullanıyor. Yani şunu diyebilirsiniz
Bakın, ben mesela Türkler
soykırım yaptı. desem kıyameti
koparırsınız, demem de, yanlıştır çünkü.
İttihat ve Terakkinin o dönem başa geçen cuntası
soykırımı yapmıştır, bu halkı da maalesef
alet etmiştir. Lanetleyelim, el birliğiyle o zihniyeti lanetleyelim.
Soykırımları yapan zihniyetlerdir, katliamları yapan
zihniyetlerdir; suç da kişiseldir, bir ırkın çetesi olmaz. Her
milletin
KAMİL AYDIN (Erzurum) Hınçak ve
Taşnaklar yapmıştır.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ermeniler
yaptı. mı diyor, Ermeni çeteler yaptı. mı diyor?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Hınçak ve Taşnak çeteleri yapmıştır
soykırımı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Paylan, buyurun, devam edin lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Türkler de İttihat ve
Terakki de hiç kimse soykırım yapmadı.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, umudu
büyüttüğümüz günlerdeydik ve maalesef masa devrildi ve tekrar
karanlığın hâkim olduğu günlere geldik. Cizre, Sur,
Dargeçit, Silopi bugün yanmış durumda; görüyorsunuz, ev ev
bombalanmış, tahrip edilmiş durumda.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Acaba
neden?
GARO PAYLAN (Devamla) Allah
aşkınıza, ne kazandık? Mesela, devlet gücünü gösterdi de ne
oldu? Oradan göç eden 300 bin kişinin devlete
bağımlılığı mı arttı? Daha mı çok
devlete bağlı ve devletini sever, bu devletle, bu zihniyetle birlikte
yürüyebileceğine dair inancı büyüdü?
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Oradan
göçenler devletten kaçmadılar, oradaki terörden kaçtılar.
GARO PAYLAN (Devamla) Ne kazandık? Elimize ne
geçti? Yalnızca ve yalnızca bunu adlandırabileceğiniz
Eğer ki bir zaferse, bir Pirus zaferi olarak adlandırabilirsiniz.
Yaktınız, yıktınız, öldürdünüz, ne geçti elimize?
Bakın, Cizrede 160 insanı sağ olarak
oradan çıkarabilirdik el birliğiyle; Sayın Bakan da çok
çabaladı, el birliğiyle çıkarabilirdik. Sayın
Bakanımız gerçekten çabaladı ama maalesef, orduyu
kışladan çıkardığınızda siyasetinize ortak
edersiniz. Orduya Çık, şuradaki görevi yap. dersiniz ama Dur.
dediğinizde durmaz çünkü bir zaferle çıkmak istiyor,
anladığı da oradakilere haddini bildirmek. Maalesef ve maalesef,
160 insan yakılarak katledildi. Sayın Bakan ve Sayın Başbakan
talimat verdiği hâlde katledildi ve yakıldı, küllerini insanlar
defnediyorlar şu anda. 100 insanın şu anda hâlâ kimlikleri
tespit edilememiş durumda, DNA testlerinde bile sonuç almakta
zorlanıyor Adli Tıp. Yani, iç barışımızı
sağlayamamış, içeride herhangi bir paradigma ortaya
koyamamış ve olan her türlü itirazı terör, hain diye
yaftalayan bir anlayış, gidip Suriyede de barışı
tabii ki öğretemeyecekti. Sınırın bu tarafında olan Kürtler,
Asuriler, Hristiyanlar, Araplar, Türkler, Türkmenlerde eşitliği
kurumsallaştıramayan Türkiye, gidip de Suriyeye
barışı anlatamayacaktı ve oraya gönderdiği
Bakın, Plan ve Bütçede net olarak gördük, milyarlarca TL örtülü ödenekten
harcama yapılmış. Yani, 2011e kadar yıllık 100 milyon
lira olan örtülü ödenek, bir anda yıllık 2 milyar TLye
çıkıyor. Biz, bunun silah olarak, Suriyedeki yangına benzin
olarak döküldüğünü çok iyi biliyoruz. Ne geçti elimize? Bakın,
içeride eşitliği ve barışı tesis edebilseydik,
buradaki eşitliğin bir tezahürünü Suriyeye önerebilseydik, bölgesel
anlamda yerel demokrasiye dayalı demokrasimizi
kurumsallaştırabilseydik, başka bir bölgede yaşıyor
olacaktık. Oysa, bildiğimiz tek şeyi yaptık; güç göndermek,
mezhepçi davranmak, ırkçı davranmak, oradaki mezhebimizden olan
insanlara silah göndermek, ırkımızdan, ırkınızdan
olan insanlara sizce silah göndermek. Ama, ne geçti elimize? Yalnızca kan
ve gözyaşı ve 3 milyon göçmen ve 3 milyon göçmeni de yalnızca
bir şantaj malzemesi olarak kullandık. Bakın, AB Bakanı
Geçen aya kadar her gün 3 bin olan göçmen sayısını biz
şubat ayında günlük 300e düşürdük. dedi, itiraf etti. Demek ki
daha önce düşürebiliyormuş. Ama, tam anlaşma arifesinde, 3
milyar euro çerçevesinde ve ABye olan bu şantajı İçerideki,
bizim insan hakları ihlallerini görmeyin, bunlara bir şey demeyin,
biz burada mücadele edenleri, direnenleri ezelim, siz de sesinizi
çıkarmayın, biz de 3 bin yerine 300e düşürelim.
anlaşmasıydı bu ve bu bir itiraftı.
Sayın Bakan, geri kabul merkezleriyle ilgili
bir sorum var. Dikilide geri kabul merkezi yapılıyor. diye bir
durum var. Bununla ilgili de bir açıklama yaparsanız sevinirim. Geri
kabul merkezleri nerede olacak? Bu anlaşmayla madem durdurulabiliyordu, bu
göçmenleri, bu mültecileri
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Var, var, birçok yerde var.
GARO PAYLAN (Devamla) Ve İpsalada
başlamış geri alım. Ne zaman anlaşma
imzaladınız Yunanistanla? Bununla ilgili bilgiler verin. Niye 3
milyar euro gelme arifesinde bu geri alımlar başladı? Anlaşma
imzalanmadan neden oluyor bu işler? Hangi anlaşma çerçevesinde
yürüyor bunlar? Ne zaman imzalanacak?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Neyse anlatacağız.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin, lütfen,
Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, hiçbir zaman
şunu diyeceğim aklıma gelmezdi: Ben 12 Eylülde 7 yaşındaydım
ve ne yaşadığımızı çok iyi biliyorum, ailecek,
bütün çevrem ve yoldaşlarımla, neler
yaşadığımızı çok iyi biliyoruz. 12 Eylül
ayrımcılık yapmadı, solcusuna da, sağcısına
da, milliyetçisine de, Kürtüne de, Türküne de hepsine işkence etti ama
12 Eylül hukukunu bari uygulayın diyeceğim hiç aklıma gelmezdi.
Hukukun tamamen dışına çıktık. Sayın
Cumhurbaşkanı diyor ki: Mevzuatı koyun bir kenara. Güvenlik
güçlerine de bunu söylüyor ve bir dokunulmazlık yasası öngörülüyor.
Sayın Bakan, zinhar bu yola girmeyin, bu, bu devletin bittiğinin
ilanı olur. Güvenlik güçlerine Siz ne yapıyorsanız yapın,
öldürün, kırın, şehirleri bombalayın, ne
yapıyorsanız yapın ben sizin arkanızdayım. demek...
Suç cezasız kalırsa tekrarlar. Suç da hep cezasız
kalmıştır, bu cezasızlığı bitirmemiz, hukuk
devletini esas kılmamız gerekiyor. Ama Sayın
Cumhurbaşkanından başlayarak hukuk devleti maalesef... Yani, o
değiştirmeye çalıştığımız, evrensel
ilkelerde hukuku hâkim kılmaya çalıştığımız
ilkeler bile geride kaldı, biz bari mevcut hukuku uygulayalım
noktasındayız.
Sayın Bakan, son olarak soy kodunun
kalktığını nüfus işleri müdürünüz bana şifahen
söyledi, teşekkür ederim. Siz de lütfen, bu yönde beyan kullanın.
Bakın, bu devlet buradaki mütedeyyinleri de, buradaki Alevileri ve solcuları
da, buradaki bütün halkların temsilcilerini ve solcuları da, buradaki
milliyetçileri de hep fişledi. Burada, tarihî boyunca
fişlenmemiş kimse yoktur herhâlde. Ama, artık bu fişlemeler
bitti mi?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Onlar fişliyor, biz kaldırıyoruz.
GARO PAYLAN (Devamla) - Soyumuza göre, sopumuza
göre, ırkımıza göre, mezhebimize göre fişlemeler
kalktı mı? Bunlar devletin dehlizlerinde var mı yok mu, lütfen
bir cevabını verin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Paylan.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, yerimden bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
4.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İstanbul Milletvekili
Garo Paylanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Milletlerin kimliklerine ilişkin nefret suçu
iddiasıyla birtakım konuşmalara, söylemlere karşı
çıkarken kullandığımız dil, bizi benzeri bir nefret
suçuyla akraba yapabilir, buna dikkat etmek lazım. Sayın Paylan
burada konuşurken Sayın Başbakanın Birinci Dünya
Savaşına ilişkin olarak Taşnak ve Hınçak çetelerine
ve onların ilişkilerine dair anlatımını
bağlamından çıkartmış ve âdeta Ermenilere
karşı düşmanca bir ifade yerine yerleştirmiştir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Çetelerin ismini versin canım, niye bir halkın ismini veriyor?
GARO PAYLAN (İstanbul) Ermeni çeteleri
demedi mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ermeni
çeteleri dedi, Bingölde dedi. Ayıp ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başbakanın kitapları vardır, konuşmaları
vardır, söylemi bellidir. Hiçbir biçimde, hiçbir millete karşı
herhangi bir nefret suçu işlemesi, topyekûn suçlaması, genelleme
yapması söz konusu olmaz.
GARO PAYLAN (İstanbul) Demedi mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın
Paylanın bunu bağlamından saptırarak farklı bir yere
çekip bu milletin, bu ülkenin demokratik iradesiyle teşekkül etmiş
bir Başbakanı Nefret suçu işliyor. diye bir suçlamaya götürmesi,
iddiasını buraya temellendirmesi, aslında bu milleti nefret
suçlarına ilişkin sanki kör bir anlayışla
davranıyormuş tarzında benzeri bir nefret suçu, kendisinin
işlemesine, bu millete karşı haksızlık yapmasına
sebep olur. Buna dikkat çekmek isterim öncelikle.
İkincisi: Terörle mücadele bir tarafıyla
sahada güvenlik güçleriyle sürdürülür ama aynı zamanda, bu terörle
mücadele yapılırken işin ikinci bir mecrası vardır, o
da propaganda alanı. Maalesef, terör örgütleri, dünyanın her yerinde
ve Türkiyede şiddet yöntemlerine başvururken aynı zamanda
kendilerini mazlum ve masum göstermek, kendilerine dayanak teşkil edecek
çevreleri genişletmek, farklı kesimlerden destek alabilmek
amacıyla yaşananı başka bir bağlama taşımaya
çalışırlar. Türkiye'nin terörle mücadelesi hiçbir kimlikle,
hiçbir çevreyle, hiçbir kimlik adına bir mücadele değildir, Türklerin
yürüttüğü bir mücadele olarak asla takdim edilemez, Kürtlere
karşı bir mücadele olarak da gösterilemez; devletin teröriste
karşı verdiği mücadeledir. Her düzeydeki açıklamalara
bakarsanız tam da gerçekliğin buraya oturduğunu görürsünüz. O
yüzden, burada gösterilen resimlerde, benzeri propaganda malzemelerinde ortaya
konulan Türksen övün.,
itaat et. vesaire gibi ifadeleri bu propagandanın
malzemeleri olarak görüyorum. Eğer yanlışlıkla, bir tür
aymazlıkla bu tür ifadeleri kullananlar varsa hukuk devleti gereğini
yapar.
Arz ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (İstanbul) Bağlamından
saptırdı. diye bir sataşmada bulundu, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
Süreniz iki dakika.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Garo Paylanın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Bostancı, bağlamından saptırmadım, açık açık
Başbakanınız söyledi, Ermeni çeteleri dedi, Ruslarla iş
birliği yapmıştı. dedi.
OKTAY VURAL (İzmir) Ruslarla iş
birliği yapan Ermenileri söylüyor.
GARO PAYLAN (Devamla) Bir halkın isminin
yanına bir sıfat koymak ırkçılıktır, bir
ırkı, bir soyu tahkir etmektir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Değil.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ne
alakası var ya!
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, bugün Türkler de
IŞİDe katılıyorlar, Kürtler de IŞİDe
katılıyorlar; ben Türk çeteleri desem nasıl bir
ırkçılık yapmış olurum, mümkün mü?
KAMİL AYDIN (Erzurum) Çete kurmuyorlar
Taşnak bir Ermeni çetesidir, Hınçak bir Ermeni çetesidir.
GARO PAYLAN (Devamla) Bu
ırkçılıktır. Ben hiçbir suçu
Hiçbir mücadeleyi -bir
Kürtün, Türkün, Ermeninin- bir suç çerçevesinde tanımlamam, bu
ırkçılıktır, Sayın Başbakan da açık
ırkçılık yapmıştır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu
suçlamayı açıkça reddediyorum, Başbakanın hiçbir ifadesinde
ırkçılık yoktur. Sayın Paylan herhâlde okuryazar
değil.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Konuşmasının tamamı ırkçılıktır.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Hâlâ
yalanda ısrar!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Vural, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, teşekkür
ederim.
Tabii, gerçekten burası Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kürsüsü ve buraya gelen her milletvekili, aslında Türk
milletinin egemenliğini kullanıyor. Ama maalesef, aziz milletimize,
devletimize hakaret etmek, katliamcı göstermek, isyan ve terörü haklı
gösteren bir siyaset anlayışı aslında, egemenliğini
kullandığı milletle irtibatını kesmiş, bu yönüyle
meşruiyet kaynağını yok sayan bir zihniyettir. Bu kürsüler
Hınçak, Taşnak ve PKK çetelerini savunma kürsüsü olamaz. Bu
bakımdan, bu üsluba dikkat etmek lazım. Burada herkes, hangi etnik
kökenden ya da nereden olursa olsun, önce temsil ettiği aziz Türk milletinin
iradesine ve egemenliğine ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti
devletine saygı göstermek durumundadır. Bu konuda hata yapan
yöneticileri eleştiren varsa eleştirsin ama devletimize ve
milletimize katliamcı sıfatını yakıştırmak
gerçekten bu milletle bırakın temsili, gönül bağı bile
olmadığını ortaya koymaktadır. Burada aziz milletimize
dil uzatanlar bu konuda Osmanlı zamanında bu unsurları kullanan
Fransaya, Rusyaya, emperyalist devletlere dil uzatsınlar, önce bu
ülkenin ve bu milletin varlığını tehdit eden emperyalizme
karşı dik durmayı bilsinler.
Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
işte, şunlar şunu temsil ediyor, bunlar bunu temsil ediyor.
Biz, aziz milletimizin tamamını temsil ediyoruz. Aziz milletimizin
kültüre dayalı birliğini ve bütünlüğünü savunan bir milliyetçi olarak
bu milletin millî ve manevi değerlerini etnik kimlik
ayırmaksızın herkesi temsil eden bir siyasal düşünceye
sahibiz. Bu siyasal düşünceye sahip olarak, bu siyasal düşüncenin
işte Şunlar Alevileri, bunlar mütedeyyinleri temsil ediyor. diye
böyle kategorikleştirmek aslında kategorik olarak milleti ayıran
bir siyasal düşüncenin yansımasıdır. Bir milliyetçi olarak
gerçekten hem mütedeyyin insanlarımızı hem de hangi mezhebe
sahip olursa olsun, ister Alevi ister Sünni ister diğer mezheplere sahip
olsun bu milletin evladı olan, hangi etnik kimliğe sahip olursa olsun
bu milletin evladı olan ve mensubiyet şuuru içerisinde olan bütün
milletimizi temsil ettiğimizi huzurlarınızda ifade etmek
istiyorum ve buraya gelen milletvekillerinin de önce bu şuura sahip
çıkmaları gerektiğini belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Bütün halklar kardeştir diyelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) İç
Tüzük 60a göre yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN
Diyarbakır Milletvekili
Sayın İdris Balukeni kürsüye davet edeyim
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) İç
Tüzük 60a göre bir cevap verelim.
BAŞKAN Zaten kürsüye geleceksiniz Sayın
Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, orada Sağlık Bakanlığı
bütçesiyle ilgili konuşacağım.
BAŞKAN Öyle mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Evet.
BAŞKAN Peki, buyurun, size de söz verelim.
6.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugüne kadar kürsüyü
kullanan hiçbir milletvekilimiz, herhangi bir halkın ya da herhangi bir
etnisitenin milliyetçiliğini yaparak bir başka halkı
aşağılama ya da zan altında bırakma gibi bir söylem
kullanmamıştır. Demin konuşma yapan Sayın Garo Paylan
da güvenlik güçlerinden Başbakana kadar sirayet etmiş ve bir nefret
suçu bağlamında değerlendirilebilecek ırkçı
birtakım yaklaşımları teşhir etmiş ve buna
karşı da olması gereken çerçeveyi belirlemiştir.
Biz, Kürtlere, Ermenilere, bu topraklarda
yaşayan halklara karşı katliam yapıldı derken asla Türk
halkına ya da Türk milletine herhangi bir suç atfetmiş değiliz.
Tam tersine, Türk halkının da son derece değerli
evlatlarına, farklı siyasal görüşlere mensup evlatlarına bu
topraklarda devlet eliyle zulümler ve katliamlar
yapılmıştır. Bu devletin tarihinde sayısız katliam
vardır, bunların tamamını burada sıralamaya gerek yok.
Ancak 1925ten, Dersimden, Roboskiden, Cizreye kadar olan süreçlerin
tamamı katliamdır ve devlet eliyle yapılmıştır. O
nedenle, devletin işlemiş olduğu suçlar üzerinden sanki partimiz
bir halkı, bir milleti suçluyor ya da zan altında bırakıyor
gibi bir algı yaratma iddiasını asla kabul etmeyiz. Tam tersine,
devletin bu suçlarla, bu katliamlarla yüzleşmeden, demokratik
geleceğe yeni bir sayfa açmadan halkların bir arada ortak yaşama
iradesinin de mümkün olamayacağını burada kaygıyla tespit
etmek için ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, isyan ve terör hak değildir. İsyanı ve
terörü bastırmak da bu devletin meşru hakkıdır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Katliam
yapılan her yerde itiraz olur Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu kadar açık ve
nettir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Katliam
yapılan her yerde halkların itirazı olur.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma
Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın İdris Baluken
konuşacak.
Buyurun Sayın Baluken, süreniz yirmi dakika.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasası
Tasarısı üzerinde, Sağlık Bakanlığı
bütçesiyle ilgili görüşlerimizi belirtmek üzere, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bütçeyle ilgili değerlendirmeye girmeden önce,
2 Mart 1994 tarihinde, bu çatı altında Kürt siyasetçilerine
yapılmış olan insanlık dışı, etik
dışı, siyaset dışı darbeyi lanetlediğimi,
kınadığımı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Yirmi iki yıl önce, rahmetli Orhan
Doğanın yaka paça beyaz Toroslara bindirilmesi üzerinden
hafızalara kazınmış olan o darbeyle Kürt halkının
iradesi tamamen bastırılmaya, Türkiye halklarının bir arada
yaşama modeli yok edilmeye çalışıldı ancak gelinen
aşama gösterdi ki bugün, 2 Mart 1994 darbesini yapanlar değil, Orhan
Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve
Mahmut Alınak şahsında o dönemde temsil edilen, halkların
kardeşliği esasına dayanan demokratik siyasi çizgi büyüyerek
kendi yoluna devam ediyor. Dolayısıyla, bugünkü devrede olan darbe
konseptini de buradan bir kez daha kınamak istiyorum. Uzun süredir, 7
Hazirandan sonra bir saray darbesi ve savaş konseptiyle beraber
güçlendirilmiş bir karargâh darbesiyle yüz yüze olduğumuzu ve bunun
her geçen gün halklarımıza büyük bedeller, büyük acılar
yaşattığını ifade etmek istiyoruz.
Aynı güne denk gelen bu konuşmayı
yaptığım süreç içerisinde, tıpkı Orhan Doğanlara
yapıldığı gibi, seçilmişlerin
dokunulmazlıklarının kaldırılması, Roboski, Cizre
benzeri vahşet uygulayan cuntacıların, darbecilerin ise
dokunulmazlık zırhıyla korunmasıyla ilgili
tartışmanın kendisi bile bugünkü karargâh ve saray darbesinin
hangi aşamaya geldiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Değerli arkadaşlar, Sağlık
Bakanlığı bütçesiyle ilgili, grubumuzun bazı
görüşlerini ifade edeceğim ancak öncelikle, her tıp fakültesine
başlayan öğrencinin mutlaka okumak zorunda olduğu ve
mesleğe başlarken de bağlılıkla kendisini taahhüt
altına almış olduğu Hipokrat yeminini buradan sizlerle paylaşmak
istiyorum: "Tıp fakültesinden aldığım bu
diplomanın bana kazandırdığı statü, hak ve yetkileri
kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık
hizmetlerine adayacağıma, hastalarımı memnun
edeceğime, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime,
mesleğim dolayısıyla öğrendiğim küçük
sırları saklayacağıma, hocalarıma ve
meslektaşlarıma saygı ve sevgi göstereceğime -Sayın
Sağlık Bakanı dinlerse altını kalın çizgilerle
çiziyorum- dil, din, milliyet, cinsiyet, takım, ırk ve parti
farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin
vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma
namusum ve şerefim üzerine yemin ederim." Yine, Hipokrattan bugüne
kadar pek çok değerli tıp bilgininin hazırlamış
olduğu tıp yemin metinlerinde de aynı içeriği gördüğümüzü,
birçok metinde Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için
değil, yardım için kullanacağıma, benden zehir isteyene onu
vermeyeceğime, böyle bir hareket tarzını tavsiye
etmeyeceğime, hangi eve girersem gireyim hastaya yardım için
gireceğime ant içiyorum. diye devam eden o yemin metinlerini buradan
paylaşmak durumunda kaldık. Bütün bu metinlerin temel özeti, hayata
saygı duymak ve zarar vermemek.
Bunu özellikle bugün okumamın da sebebi, bir
hafta önce burada gensoru görüşmeleriyle bu Bakanın istifa etmesi
gerektiğini buradan ifade ettiğimizde buraya çıkan Sağlık
Bakanı, utanç verici bir şekilde, o gensorunun içeriğine
yanıt vermek yerine darbeci Kenan Evrenin ve onun
cuntacılarının getirmiş olduğu bir yemin metniyle bize
cevap verdi; utanç duydum, bir hekim olarak bir meslektaşımın
Hipokratın ve bütün büyük tıp bilginlerinin evrensel, insani
kriterlerini ve tıp değerlerini bir kenara atarak burada gelip
cuntacıların ve darbecilerin andını okuyarak bize cevap
vermesinden utanç duydum, hicap duydum. Bu davranışın kendisi
bile, bu Bakanın, Sağlık Bakanı olarak burada bu bütçe
görüşmelerine de katılmaması gerektiğini açık bir
şekilde ortaya koyuyor. Bakın, bu Sağlık Bakanı, bütün
bu tartışmalardan sonra, 27 Şubat 2016 tarihinde
Duruşumuzun savaş bakanlığı olarak
değerlendirilmesinden onur duyarım. demiş. Yani düşünün,
konumu gereği, mesleği gereği, yaptığı iş
gereği barıştan asla sapamayacak olması, hekim
kimliğinden ötürü asla ölümü çağrıştıracak herhangi
bir cümleyi kullanmaması gereken bir Sağlık Bakanı, mevcut
vahşet tablosu karşısında savaş
bakanlığı olarak addetmeyi bir onur olarak değerlendiriyor.
Sayın Bakan, savaş bakanı olarak
addetmeyi bir onur olarak değerlendirme; öyle değerlendiriyorsan
Sağlık Bakanlığından istifa et, barışa ve
yaşama inanan bir hekime, bir sağlıkçıya o koltuğu
emanet et, sen de doğruca onur duyduğun o savaşın cephesine
git. Burada, yoksul Anadolu çocuklarını ölüme gönderip, ekmeğe
muhtaç olan köylü, çiftçi, işçi çocuklarının cenazeleri
üzerinden siyaset yapıp, o koltuklar üzerinden hamaset yapmanıza asla
izin vermeyeceğiz.
Demin, arkadaşlarımız burada
teşhir ettiler, o savaş suçlarını işlemiş, o
katliamların altına imza atmış PÖH, JÖH ekipleri içerisinde
olursanız, bulunmuş olduğunuz savaş konumundan dolayı
gurur duyabilirsiniz ama bir ülkenin Sağlık Bakanının
savaş bakanlığı tanımlamasından onur
duymasına asla müsaade etmeyiz. Ben, tabii
BAŞKAN Şahsiyatla
uğraşmayın lütfen, Sayın Konuşmacı.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Hiçbir hakaret
yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Hakaret ediyorsunuz demiyorum,
şahsiyatla uğraşmayın diyorum sadece.
Buyurun.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Doktor olarak
Sayın Baluken, senin de bir şeyler hissetmen lazım.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Burada onur
duyduğu o tablo, Cizredeki o tablonun benzeri Sur için de geçerli. Sur
için de şu anda 200e yakın insan orada hastaneye nakledilmeyi
beklemesine rağmen maalesef, bugüne kadar herhangi bir şey
yapılmadı. Sayın Bakanın Cizrede gurur duyduğu, onur
duyduğu o katliamın bir yenisi Surda yapılırsa
yaşamını yitirecek olanların bazılarının
isimlerini ve yaşlarını paylaşmak istiyorum: Elif Su Aslan
4 aylık, Özgür Aslan 3 yaşında, Kadir Şahin 11
yaşında, Muazzez Aslan 4 yaşında, Rojda Aslan 7
yaşında, Gülistan Aslan 11 yaşında, Beritan Tosun 2
yaşında, Şerife Tosun 10 yaşında, Seniha Sümer 57
yaşında, Ruken ve Berfin 4 yaşında, Ahmet Karatay, Semiha
Sürer, Seda Aslan, Ferhat Efe, Mehmet Aktaş 12 yaşında, 14
yaşında, Güllü Aslan 11 yaşında, Veli Aslan 9
yaşında, Cengiz Abiş, Emine Abiş, Bedri Oğuz 65
yaşında, Fatma Kaya 60 yaşında, Şenol Tosun 8
yaşında, Mehmet Salih Karacadağ 14 yaşında, Sergen
Kaydaş 13 yaşında, Cihan Aslan 13 yaşında.
Vaktim sınırlı olduğu için
hepsini buradan sıralayamayacağım. Yani olası bir Cizre
vahşetinin Surda yaşanması durumunda bu insanların
yaşamını yitirmesinden onur duyacak, kendisi savaş
bakanı olarak tanımlandığı zaman bundan da
rahatsızlık duymayacak bir Sağlık Bakanının
olduğu bir Bakanlığın bütçesiyle ilgili burada çok fazla
değerlendirme yapmanın da ne kadar doğru olduğunu
doğrusu sizlerin takdirine bırakıyorum.
Surdan gelen, o çocuklardan gelen sayısız
mesajlar vardı. Onları paylaşmayacağım
zamanımız dar olduğu için ancak son gelen bir mesaj oldukça
önemlidir. Oradan bize mesaj gönderen bir yurttaş, yanında bulunan
çocukların ölüm psikolojisine girdiklerini, isimlerini bakır tellerle
yazdırıp boyunlarına astıklarını çünkü Cizrede
cenazesi yakılmış ve küle dönmüş olan
yurttaşların karşılaştığı
vahşetten haberdar olduklarını, bu şekilde bir vahşetle
karşılaşırlarsa cenazelerinin aileleri tarafından
alınması için telden hazırlamış oldukları o kolyeleri
boyunlarında sakladıklarını ifade ediyorlar.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; bahsettiğim bu tablonun kendisi zaten
sağlıktaki zihniyet problemini ve sağlıktaki
yıkım düzeyini ortaya koyuyor ancak AKP döneminde uzun süredir devam
eden Sağlıkta Dönüşüm Projesinin tam anlamıyla bir
sağlıkta yıkım projesine döndüğünü uzun süredir burada
ifade ediyoruz. Sağlıkta Dönüşüm Projesiyle sağlık
tamamen piyasaya açılmış, hastaneler birer ticarethaneye,
hastalarsa deyim yerindeyse birer müşteriye dönüştürülmüş ve
ortaya çıkan sağlıksızlığın üzeri ise
sağlık emekçileri, hekimler, hemşireler üzerinde oluşan
linç dalgasıyla örtülmeye çalışılmıştır. Bugün
ortaya çıkan durumda sağlıksız olan bir toplum ve mutsuz
olan bireylerle karşı karşıyayız. Dünya Sağlık
Örgütü sağlıklı olmayı sadece hastalık veya bir engel
olma durumu üzerinden değil biyolojik, psikolojik ve sosyal olarak tam bir
iyilik hâli olarak tanımlar. AKP Hükûmeti ve özelde de Sağlık
Bakanlığının yürüttüğü uygulamalarla bugün Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan hiçbir
yurttaş ne biyolojik açıdan ne psikolojik açıdan ne de sosyal
açıdan, sosyolojik açıdan tam iyilik hâli içerisinde olduğunu
söyleyemeyecek bir duruma maalesef getirilmiştir. Paran kadar
sağlık anlayışı bu piyasalaştırılmış
sağlık sistemi üzerinden maalesef hayata geçirilmiştir.
Sağlık alanı sermayeye açılmış,
sağlıkta alabildiğince özel sermayeye rant sağlayan bir
anlayış devreye konulmuştur.
Sağlıkta dönüşümün ilk etabında
hastalardan ücret alınmamasıyla âdeta yurttaşların
ağzına bir parmak bal çalınmış ancak daha sonra
yapılan düzenlemelerle özel hastanelerde bile ek ücretler önce yüzde 30,
sonra yüzde 70, sonra yüzde 90, sonra da yüzde 200e kadar fark ücretleri
üzerinden maalesef yurttaşın önüne getirilmiştir. Bugün
hastaneye başvuran bir hasta en az 11 kalem üzerinden ek ücretler ödemek
durumunda, ödemek zorunda kalmıştır. Sigorta priminden
tutalım da katkı, katılım payından ilave ücrete, fark
ücretinden tutalım da otelcilik hizmetine, reçete başına kadar
olan ücretlendirmeye kadar AKP Hükûmeti sağlığı tam
anlamıyla kamusal bir hizmetten parasal bir hizmete çevirmiş ve
paran kadar sağlık anlayışının daha
acımasız bir şekilde yurttaşa fatura edileceğinin
işaretlerini vermiştir. Bugün kamusal ücretsiz sağlık hizmeti
olarak tanımladıkları düzenlemeler de genel sağlık
sigortası üzerinden neredeyse iflas etmiş, birçok yoksul
yurttaş, milyonlarca yoksul yurttaş ödemesi gereken prim
borçlarını ödeyemeyecek bir duruma gelmiş, mevcut sigorta
sistemiyle karşılanmayan sağlık hizmetleri içinde
tamamlayıcı sağlık sigortası gibi birtakım
ucube anlayışlar maalesef bütün yurttaşların önüne
getirilmiştir.
Özel sektörün payı her geçen gün
artırılmıştır. Bakın, kamuda başvuru
sayısı son birkaç yıl içerisinde -son on yıl içerisinde-
2,5 katına çıkmışken, özel sektöre başvurular 13
katına çıkmış, özel sektörün bütün sağlık sistemi
içerisindeki almış olduğu pay yüzde 30un üzerine
çıkmıştır. Sadece son on yıl içerisinde özel hastane
sayısı 2,5 kat artış göstermiştir. Yani 2002 ile 2016
yılları arasındaki özel hastane sayılarına
bakıldığında AKPnin sağlığı nasıl
özelleştirdiği, özel sektörün bir rant alanı hâline
getirdiği çok iyi bir şekilde görülecektir.
Kamu hastanelerinde performans sistemi üzerinden
sağlık emekçilerinin tıbbi etik değerleri yerle bir
edilmiş, iş barışı tamamen altüst edilmiş, bu
performans sistemi üzerinden de özellikle suistimale gidecek pek çok
uygulamanın yolu açılmıştır. Performans sistemine geçildikten
sonra hasta sayısı 3 kat, bütün verilerde ameliyat sayıları
10 kat, bilgisayar, tomografi, MR gibi pahalı ve radyasyonlu olan
görüntüleme yöntemlerinin sayısı da 6-7 kata kadar
çıkmıştır. Kamu hastanelerinin birçoğunda tıbbi
araç gereç donanım eksikliği aynı şekilde devam etmektedir.
Bütçeden sağlığa ayrılan paya
baktığımızda da, yine hep ifade ettiğimiz gibi, bir
savaş bütçesi olan bu bütçenin aslan payının savaş
kurumlarına ve güvenlik politikalarına
ayrıldığını ve sağlığa ayrılan
bütçenin son derece yetersiz olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Sağlık Bakanlığına
ayrılan bütçenin de ağırlıklı olarak
özelleştirmelerle ilgilenen Kamu Hastaneleri Kurumu ve Türkiye Halk
Sağlığı Kurumuna ayrıldığını buradaki
harcamaların birçoğunun personel gideri ve sermayeye aktarılan
birtakım hizmet alımlarında kullanılan bütçeler
olduğunu buradan ifade etmek istiyoruz. Sağlığa
ayrılan bütçe açısından Türkiye OECD ülkeleri arasında
maalesef son sıralardadır. Kişi başına düşen
sağlık harcamalarında 2013 yılı itibarıyla
Türkiyedeki oran yüzde 5,1 iken, OECD ülkelerinde ortalama bu oranın
yüzde 9 civarında olduğunu, birçok ülkede yüzde 10 ile 16
arasında bir oranın olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Getirilen bu sağlıksızlık
sistemiyle sağlık çalışanları her gün mağdur
edilmekte, 1 hekim 1 poliklinikte günde 100 ile 150 arasında hastaya
bakmak zorunda kalmakta, 1 hastaya ayıracağı maksimum süre
beş dakikayla âdeta sınırlı hâle getirilmektedir. Bu
yapılan uygulama hem hekime hem de o hekimden sağlık hizmeti
alan hastaya yapılabilecek en büyük haksızlık ve en büyük
kötülüktür. 1 cerrah neredeyse günde 10 ameliyata girecek düzeyde
ağır bir performans baskısı altında
bırakılmıştır. Sağlık emekçileri, bu
uygulanan sağlıkta yıkım projesinin bütün
sonuçlarının bir müsebbibi olarak gösterilmiş, hastaların
sağlık sistemiyle ilgili rahatsızlıklarının
tamamının şikâyetleri sağlık emekçisine, hekime,
hemşireye şiddet olarak geri dönmüştür. Sadece son bir yıl
içerisinde, Kâmil Furtun, Atakan Karanfil, Sevilay Ayva, son dönemde görevleri
başında yaşamını yitiren sağlık emekçileridir.
Tabii, burada özellikle sağlık emekçilerinin güvenceli ücret
almadığını ifade etmek gerekiyor. Yani performansa
dayalı döner sermaye üzerinden yapılan ücretlendirmeler hiçbir
şekilde emekliliğe yansımamakta, emekli olan bir hekim, bir
hemşire ya da bir sağlık emekçisi, yoksulluk
sınırının altında, açlık
sınırının hemen üstündeki bir ücretle emeklilik boyunca da
ek iş yapmaya mahkûm bırakılmaktadır. Bu uygulamaların
tamamının AKP Hükûmetinin getirmiş olduğu bu
sağlıkta yıkım projesinin bir sonucu olduğunu ifade
etmek istiyoruz.
Şehir Hastaneleri Projesinde tamamen özel
sektöre rant sağlayan bir anlayışın hâkim
kılınmaya çalışıldığını, devletin
hem o özel şirketlere kira vermek suretiyle hem vergilerle ilgili hazine
garantileri vermek suretiyle yapmış olduğu kıyakların
yetmediğini, görüntüleme yönteminden laboratuvar, bilgi işlem,
temizlik, yemek ihalelerine kadar pek çok düzenlemenin, pek çok rant kaleminin
de yine Hükûmet eliyle, Bakanlık eliyle o şirketlere
sağlandığını ifade etmek istiyoruz.
Tabii, bütün bunlar devredeyken Türkiyedeki
sağlık istatistiklerinin iyiye gitmesini beklemek de mümkün
değildir. Sağlıksız olan bir toplumdan bahsettik;
bakın, sadece kullanılan antidepresan ilaç, kutu sayısından
bahsettiğimizde tablo ortaya çıkar. 2003 yılında 14,24
milyon kutu antidepresan ilaç kullanılan bir ülkede, yani bizim ülkemizde
2008 yılında bu miktar 31,30 milyon kutuya çıkmış yani
2,5 katı artış göstermiş; 2012 yılında da 37,35
milyon kutuya kadar çıkmış. Neredeyse nüfusun tamamı
antidepresan kullanacak olan bir sağlıksızlık durumuyla
karşı karşıyadır.
Durağan seyreden kendiliğinden düşük
hızı yüzde 10,5tan yüzde 14 seviyelerine yükselmiş, bebek ölüm
hızı binde 13,6ya kadar yükselmiştir; hatta dünya
sağlık örgütlerinin ortaya koyduğu rakamlara göre bebek ölüm
hızının binde 16,5a kadar yükseldiğiyle ilgili bulgular
vardır. Burada TÜİKin ve Sağlık
Bakanlığının vermiş olduğu rakamların da
çeliştiğini ifade etmek istiyorum. Türkiyede canlı doğan
bin bebeğin yaklaşık 14ü 1 yaşını doldurmadan
yaşamını yitiriyor.
Tabii ki bu süreye bütün bunları
sığdıramayacağız ama Sağlık Bakanı
burada defalarca bu kürsüden yaptığı konuşmalarda
kızamığın bitmesiyle ilgili bazı verileri hep bir övünç
kaynağı ve başarı öyküsü olarak sunuyordu; ben
Sağlık Bakanını buradan son birkaç yıl içerisindeki
kızamık vakalarının sayısını açıklamaya
çağırıyorum. Yine, tüberküloz hastalarının
sayısını multidrug resistance dediğimiz çok ilaca
dirençli tüberküloz açısından Türkiyenin mevcut durumunu bu kürsüden
ifade ederse çok fazla veriye başvurma ihtiyacımızın da
ortadan kalkacağını ve Türkiyenin mevcut sağlık
tablosunun kendiliğinden burada şekilleneceğinin
görüleceğini ifade ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
son konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya
Önder.
Buyurun Sayın Önder. (HDP
sıralarından alkışlar)
Tekrar geçmiş olsun.
HDP GRUBU ADINA SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara)
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum zarif yaklaşımınız
için.
Geçmiş olsun dileğini ileten ve iletmeyen
bütün arkadaşlara da ayrıca teşekkür ediyorum.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Neyiniz
vardı, bilemedik de.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Bir
rahatsızlığım vardı, ameliyat geçirdim.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Çok
geçmiş olsun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Sağ olun.
Muayeneye gelmedik, şimdi ülkeyi muayene
masasına yatıracağız, oradan başlayalım.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Telefonlarınız olmadığı için arayamadık.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Eyvallah, size de
teşekkür ederim.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Sırrı
Bey, gerçekten geçmiş olsun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Teşekkür
ederiz.
Başkan, bu süreyi keselim
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Pardon,
rahatsızlığınız neydi? İyileştiniz mi, geçti
mi?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Sağ olun, çok
şükür.
BAŞKAN Peki, yeniden başlatıyorum.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Şimdi,
Sayın Başkan, değerli üyeler; böyle bir günde burada
konuşuyor olmak ayrı bir anlam taşıyor çünkü bu ülkede
barışın, barışa giden yoldaki engellerin bertaraf
edilmesinde önemli bir tarihsel eşik olan Dolmabahçe mutabakatının
aşağı yukarı bütün o fotoğraftaki aktörleri şu an
burada, Bakanlar Kurulu sırasında, sayın bakanlar, değerli
bürokratlar ve milletvekilleri olarak; pek manidar geldi bana.
Sayıştay denetiminin bütün kurumların
neredeyse üçte 1ine yakınını ancak denetlediği bir bütçede
teknik bir bütçe konuşması yapmanın beyhudeliğini bilerek
bu konuda teknik bir bütçe eleştirisi yapmayacağım. Kültür ve
Turizm Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşacağım,
turizm kısmına sonra geliriz, biraz kültür kısmından
başlamak istiyorum. Doğaya karşı insanın
yarattığı her şeydir. diye bir genel tanım var,
birçok tanımı var. Ben Marx rahmetlinin bu tanımını
çok yakın buluyorum, eğer Naci Bostancı alınmayacaksa.
NURETTİN YAŞAR (Malatya)
Toprağı bol olsun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Toprağı
bol olsun.
Biz hüsnüzan edelim, herkese Müslüman olmuş.
diyorsunuz, belki Müslüman gitmiştir. Ama bir başka şahsiyet
var, benim gönlüm onun tanımına daha çok yatıyor. Onun sarf edip
etmediğinden emin değilim ama aklımda öyle kalmış.
Sayın Oktay Sinanoğlu, bir bilim insanımız, büyük bir
Türkçe gönüllüsü: Toplumların da gönlü vardır, biz ona kültür
deriz. der. Bu tanım, beni bütün o diğer teorik tanımlardan
daha fazla etkilemiştir.
Değerli arkadaşlar, burada zaman zaman
Bugünkü konuşmam biraz değişik olabilir, bugün bir Türk
milliyetçisi gibi konuşmayı deniyorum çünkü Hükûmet
Türk
yurtseveri diyelim milliyetçilik kavramı çok boşaltıldı.
Bir Türk yurtseveri olarak bu kadar Türklük vurgusu yapan Kültür
Bakanlığının Türklük bahsinde içler acısı
hâlini sergilemek istiyorum. Burada sık sık birbirine
karıştırılan bir kavram var; o da şu: Türk
milliyetçisi olduğunu zanneden birçok arkadaşımız
aslında devlet milliyetçisi. Devlet de bu kadar kutsanacak bir şey
değil; bir insan icadı, bir baskı aracının
mekanikleştirilmiş hâli, zamanında işleri
kolaylaştırmak için icat edilmiş, lazımsa kalır,
değilse yeni bir biçim alır, böyle bir kavram. Bu resmî
milliyetçilik, official milliyetçilik deniliyor -benim İngilizcem yok
ancak Sayın Cumhurbaşkanımızınki kadar- buradan
başlayabiliriz. Ben, Türk milliyetçiliği iddiasında olan her
arkadaşımın, başta Sayın Kültür Bakanı olmak
üzere, kendi İnternet sitelerine, kurumsal kimliklerinin
en kristalize olmuş hâline bakmalarını öneriyorum. Orada
şöyle bir şey var arkadaşlar: Bir kere, bol miktarda Sayın Bakanın
fotoğrafı var, bütün bakanlıklarımızın resmî
İnternet sitesi gibi. Bu kadar kendine âşık olmak, bu kadar her
yere suretini koymak biraz hekimlerin ilgi alanına giriyor. Bundan
kaçınmalarını, biraz tevazu göstermelerini beklemek hepimizin
hakkı. Bu, belediye başkanları için de geçerli, kısmen
bizim belediye başkanlarımız için de geçerli. Bir kurum ne
yapmış? diye açtığınızda o bakanın ya da o
belediye başkanının neredeyse aile albümünü izliyor gibi oluyoruz.
Bu var, Sayın Bakan; fakat Ben neredeyim? diye halkı bilgilendirmek
için bir link koymuşsunuz. Sayın Bakanımız nerede?
deseydi, Bakanlık bürokratları bundan sorumlu olacaktı fakat
kamuoyunun dikkatine Neredeyim? diye
Şu an telefonumda var. Orada sizin
hiçbir yerde olmadığınız gözüküyor bugün. Bu işleri ya
yapmayın ya ciddiye alın. Bunlar ayıp şeyler.
BAŞKAN
Sayın Önder, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Ya, Genel Kurulda kaç kişi var? İşte, bir
aradayız.
BAŞKAN
Şahsiyatla da uğraşmayalım lütfen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Şimdi, bunu bir ihmal olarak değerlendirip geçebiliriz,
üzerinde durulacak bir şey olmayabilir ama özellikle Türk
milliyetçiliği, Türklük konusunda hassas olan
arkadaşlarımızın; bu, devleti kutsayan, vaktinde Türk
milliyetçilerinin tırnağını söken, tabutluklara atan
devleti her hâl ve şart altında savunmayı bir ibadet
aşkıyla ele alan arkadaşlar keşke Kültür Bakanına deseydi
Bu Türk kültürü sitesinde destinasyon diye bir şey niye var?
Bir milleti
parçalamak istiyorsanız dilinden başlayacaksınız
demişler. Kahrolsun emperyalizm. diyerek emperyalistlerin bu en güzel
teorisini kendileri açısından vurgulayalım: Önce dilini
çürüteceksiniz. Kültür Bakanlığında destinasyon olabilemez.
Bir turizm deyimi olabilir, günlük konuşmada kullanabilirsiniz ama
destinasyon diye sayfanıza yazamazsınız. Ben İngilizce bilmek
durumunda değilim, bilmiyorum da, Sayın
Cumhurbaşkanımız da bilmiyor; biz ne anlayacağız
destinasyondan, ille açıp bakacak mıyız yani? Daha vahimi var:
Kültür portalı diyor. Portal ne ya, portal ne? Üzerinde
iletişimcilerin bile mutabık olmadığı bir kavram, veri
tabanıyla ilgili bir kavram. Bölgesi diyebilirsiniz, bizim gibi cahiller
de anlar. Kültür portalı, nal gibi! Girin kultur.gov.trye kültür
portalı, turizm portalı, destinasyonlar, Ben neredeyim? Hiçbir
yerde değilim. falan filan, böyle bir şey.
Şimdi, bu Bakanlığın nesini ele
alalım? Türklük Türklük dediğinizin en kristalize olması
gereken hâline muhtar olan Bakan, bu işlerde anlaşılıyor ki
çok özensiz. Ama bu bir ideolojik tutumdur, sizin milliyetçilik
dediğiniz, aslında düşmanlaştırma üzerinden bir
milliyetçiliktir. Bu kürsüde defaatle belirttim, esas hacir altında olan
Türklüktür, Türk milletidir; önüne Kürte düşmanlıktan başka
hiçbir alan açılmamıştır. Ancak linç edeceksen, ancak
küfredeceksen, hakaret edeceksen, devlet bütün kurum ve kurullarıyla sizin
emrinize amade ama hakkınızı arayacaksanız,
garibansanız, taşeronsanız devletin o müşfik eli yerine,
sizi bekleyen TOMAlar, gazlar, bombalar falan. Onun için, bu Türklük,
Türklük deyip çok indirip kaldırıyorsunuz Vel hayâ vel iman!
diyorum. Bu konuda, siz değerli AK PARTİli üyeler, Hükûmet üyeleri,
Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı, her konuşmanızı
Allah bizi utandırmasınla bitiriyorsunuz; Allah bu
duanızı kabul etti, utanma duygunuzu elinizden aldı, keşke
başka bir şey dileseymişsiniz.
Şimdi, kültür meselesinde şöyle bir
şey var: Sayın Naci Bostancıyı öfkelendirmemek için, yine
Kültür Bakanlığının İnternet sitesinde Sayın
Başbakanın bir yazısı var, ondan kısa bir bölüm
okuyacağım. Sayın Hoca, Sayın Başbakan
Medeniyet ve
Eksen Şehirler diye Kültür Bakanlığının bir projesi
var. 5 mühim, değerli şahsiyetimizi kentleriyle birlikte ele
almışlar. Son gördüğüm, otuza yakın kentte bunun
konferansını yapmışlar. Muhtemelen beş şehirle
sınırlı olması gerekirken ya da otuz ilde yapılacaksa
o ilin önemli şahsiyetlerini ele almak dururken, muhtemelen
aklıevvelin biri bu 5 kişiyi seçmiş, böyle dolanıp duruyorlar.
O projeye Sayın Davutoğlu bir yazı yazmış. Pers
medeniyetiyle Persepolisin, Helen medeniyetiyle Atina ve İskender
adıyla kurulan şehirlerin, Roma medeniyetiyle Roma şehrinin
kader iniş çıkışlarının paralel seyretmesi bunun
açık bir işaretidir. Medeniyet-eksen-şehir diyalektiğinde
konuşuyor.
İnsan psikolojisinin dönemsel özelliklerini en
iyi anlatan edebiyat ürünlerinin şehirler üzerinden
yazılmış olması böylesi bir ilhamın sonucudur.
Dostoyevski ve Gogol bu ruhu St. Petersburgda, Shakespeare ve Dickens
Londrada, Balzac Pariste, Necip Mahfuz Kahirede, Amin Maalouf Semerkantta;
Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar İstanbulda
aramıştır. deyip şehirlerin özelliğini belirtiyor.
Ben Kültür Bakanlığından şöyle
bir çıkış beklerdim doğrusu: Sayın
Bakın, ben
Başbakan diyorum, Sayın Davutoğlu diyorum, o bana senarist
diyor. Sanatı ve sanatımı aşağılayıcı
bir bağlamda kullanıyor bunu. Kültür Bakanı en azından
sufle verebilirdi Böyle, insanları meslekleriyle tahkir etmesek iyi olur;
neticede, işte, sanat ve kültür bu memleketin en önemli bir
değeridir. Ulu Önder Atatürkün dediği gibi, her şey
olabilirsiniz; Başbakan, Cumhurbaşkanı, hatta devlet
sanatçısı bile olabilirsiniz ama sanatçı olmak zor bir iş.
O yüzden, Kültür Bakanından böyle bir şey beklerdim.
Niye Sayın Davutoğlunun bu sözünü okudum?
Sebebi şu: Suru Toledo yapacağız. dedi. Bu kadar yerlilik,
millîlik obsesyonu içinde olan bir Başbakanın bunu söylemesinden ben
kendi adıma hayâ ettim. Kültür dediğimiz şey, arkadaşlar,
kentleşme öncesine ait bir kavramdır. O zamanlar kültürler olarak
anılır. Kentleşmeyle birlikte bu, medeniyete
dönüşmüştür ve karşılıklı birbirlerini etkileyen,
belirleyen iki kavram olarak anlam dünyamıza girmiştir. Doğru
söylüyorum değil mi Sayın Bostancı, hocalık
vasfınıza binaen?
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Biraz eksik,
eksik.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Eksiği süreden
dolayı Sayın Yaşar.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yok, süreyi
sıfırladı.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Şimdi, bu
medeniyet de bize Medineden gelmiştir, Medineden gelme bir
kavramdır. Kentlilik, Medinede oturanları diğerinden ayırt
etmek için Arap Yarımadasında, Orta Doğu
coğrafyasında kullanılmış ve bu giderek medeniyetle
bütünleşen bir anlam bütünlüğüne kavuşmuştur. Bu medeniyet
Bu kadar yerlilik, millîlik diye kafa ütüleyip duruyorsunuz, bu kadar bunun
üzerinden yüzlerce can yakılıyor, yüzlerce kıyım, sürgün,
işten alma, cezaevine atma ve benzeri işler yapılıyor;
aklınıza Sur için -bir yere benzetme çabasındaki vahameti bir
kenara bırakıyorum- bu güzel ülkemizde bir tane Türk şehri
gelebilemiyor; oturun da ağlayın, Sayın Başbakan otursun da
ağlasın!
KAMİL AYDIN (Erzurum) Eserleriyle
hâlihazırda öyleydi zaten.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Evet. Sayın
MHPli üyeye de teşekkür ediyorum.
Niye? İnci gibi şehirlerimiz,
yurtlarımız vardı bizim. Hepsi birer TOKİ
mezbeleliğine döndü. Milliyetçilik, insan ve şehir yani medeniyet
bağlamında ele almayı gerektirir. Keşke Kürt
dediğinde, Ermeni dediğinde
gılgıllanacağınıza, bu TOKİ yağmasına,
bu rant yağmasına da efendiler, biraz hassasiyetinizi şu
kulaklarımız işitmiş olaydı. Yok, Kürt dedi mi
taşı cebinde, Ermeni dedi mi küfrü dilinde, Alevi dedi mi
hakareti cebinde
Böyle bir hâle geldik. Ama dönüp bakıyoruz, her
şeyi uğruna yaptığınızı zannettiğiniz
Türklük perişan hâlde; kentleriyle perişan hâlde,
Bakanlığının diliyle perişan hâlde. Günlük
konuşma dilinin ben dinamik bir şey olduğunu; yabancı
kavramların, teknik kavramların zamanla buna girip
çıkabileceğini düşünenlerdenim. Ama siz bu Bakanlığa
bir İngilizce dil seçeneği korsunuz, Fransızca dil seçeneği
korsunuz, -sanırım da var, en azından cep uygulamasına yok,
ben göremedim ya da- ama destinasyon ya da portalla kültürümüzü aynı
kelime içerisinde kullanırsanız, inanın bu memleketin sömürgeleştirilmesi
için yürütülen o emperyalist faaliyet, o lanet olasıca; hepimizin
kınadığı, uğruna ömrümüzü feda ettiğimiz seve
seve, işkenceler gördüğümüz, cezaevlerinde
yattığımız, o emperyalizme sadece su
taşımış olursunuz.
Demek Türklükle bir alakanız yok, buna mutmain
oldum ben, gerçekten buğuz olsun diye söylemiyorum. Peki, Olmaya ki bunlar
Türklükten Osmanlılığı anlıyor olabilirler mi? diye
kendime bunu sordum. Vallahi ve billahi onunla da alakanız yok. Washington
Postta şöyle bir makale çıktı, Kültür Bakanına tercüme
edip vermişlerdir umarım. Şöyle bir şey var; bu,
halifelerimizle IŞİDin yeni halifesi El Bağdadiyi
karşılaştırıyor bu makalede, diyor ki
Eminim siz
mesela Ulu Sultan Abdülhamit Hana Bağdadiyi tercih ediyor
olamazsınız. Burada diyor ki: O zamanki senfoni orkestrası,
Ulu Hakanın kurduğu senfoni orkestrası cuma namazından
sonra kendisine Offenbach çalıyorlarmış. Sayın Bakan,
inanabilir misin? Yerli, millî falan diyoruz; bak, vahamate bak. Cuma
namazından sonra Offenbach dinleyen bir Ulu Hakanımız var.
Şimdi
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Şimdi de Happy Birthday
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Şimdi, Bizim
Eş Genel Başkanımız bir türkü söyledi -Bir an tefekkür
etmediniz, ya, biz türküye sövüyoruz, söyleyene değil aslında- onun
türkü söylediğini, yemediniz içmediniz, her kanalda, her platformda
dilinize doladınız. Ana sütü gibi hak, ana sütü gibi helal
türkülerimizden en güzellerinden birini söyledi, bir Orta Anadolu türküsü,
Cemalım.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Siyasete girip harcandı. O sahada
ilerleyebilirdi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Şimdi,
şunu da unuttunuz. Ben bekledim, o kanallarda birisi de çıksın
Hoca, hoş geldin.
BURHAN KUZU (İstanbul) Sağ ol.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Birisi de
çıksın, desin ki
Mesela Sayın Kuzu
BURHAN KUZU (İstanbul) Bak şimdi!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Desin ki:
Kardeşim, ya, biz bu siyaset yolculuğuna albüm çıkararak
başladık. Sayın Cumhurbaşkanı Beraber yürüdük biz bu
yollarda diye söylemeye çalışarak
Ben saygı duyarım. Bir
türküyü başını gözünü yarmadan sonuna kadar söyleyemeyen hiç
kimse kendisini o millete ait hissedemez. Sesi betmiş, makamşinâs
değilmiş, bunlar bahsidiğer. Ben de değilim, benim de sesim
güzel değil ama cümbüş çalarım, keman çalarım, ut
çalarım, bağlama çalarım. Mutlaka sizlerin de
çaldığı bir şeyler vardır diye düşünüyorum. (HDP
ve CHP sıralarından gülüşmeler) Yo, yo, o anlamda
kullanmıyorum, hiç o anlamda kullanmıyorum. Hayâ ederim. Yok, onun
başka bir
Yani bir şekilde sanatla, musikiyle bir ünsiyet
kurmanız lazım. Bu, hayatı güzelleştirir. Siz, bir arabesk
şarkıyı söylemekle kalmadınız, albümünü
yaptınız. Biz, bu toprakların en has türküsünü, insanların
ta ciğerinden gelen türküsünü söyleyerek bu memlekette barış,
birlik, kardeşlik kampanyamızı başlattık,
başımıza gelmedik kalmadı. Evlatlarınıza
karşı kendinizi sorumlu hissetmez misiniz ya, Biz türküyü
aşağıladık? diye?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Türkü müydü
mesele?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Tabii ki
Tabii ki
ÖMER ÜNAL (Konya) Sırtını PKKya,
PYDye dayayan kimdi peki?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Yahu koltuk
değil PYD, Sırtını dayayan
İnsanlığa
dayayalım, insanlığa dayayalım.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Mesele
türkü müydü, mesele?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Bu memlekette, bu
tür, böyle dar kavram tartışmaları üzerinden bir yere
varamayız.
Şimdi, Sayın Efkan Ala, Sayın Mahir
Ünal
Özür dilerim, bir an için unuttum, epeydir telefonlarıma
çıkmıyor o yüzden. Sayın Efkan Ala da çıkmıyor.
Herhâlde dediler Bu Dolmabahçelilerle görüşmeyin.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hastasın ya,
belki onun için.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Olabilir.
Sayın Muhammed Dervişoğlu buradalar.
Sayın Hüseyin Yayman Bakan Yardımcımız da -eski parlamenter
arkadaşımız- o zaman bu süreci anlatan çok güzel bir yazı
yazmıştı. Ben, onu, evladıma miras olarak bırakacak
bir yazı gibi gördüm, Bak, baban bu memleketin barışı için
böyle bir şey, böyle bir gayretin içinde oldu. diye.
Şimdi, sanki o fotoğraf çekilmedi, sanki
biz bir araya gelip o deklarasyonu yapmadık. Sayın Arınç
namusuna teslim etti, Bizde olanlar bizde kalacaktır
derdimiz dar
siyasi polemikler değildir, Suru Toledo yapma meselesi de değildir.
Şehirleri, kentleri insanlar yapar, kentler de
insanları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Böyle
ısmarlama, aklınıza bir tane yerli ve millî örnek gelmeden, bir
tane İslam kenti bırak, ondan da vazgeçtim- güzel yurdumuzda bir
tane memleket gelmeden, Suru Toledo yapmaya çalışırsanız,
bu savaşı tırnak içinde- kazandığınız gün
sizin kaybettiğiniz gün, bütün ülkemizin de kaybettiği gün
olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bostancı, nedir talebiniz?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Yerimden bir
açıklama için efendim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Öyle olmaz.
Sataşma varsa
Korsan miting oluyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben idare ediyorum Sayın Önder,
lütfen...
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ama olmaz ki.
BAŞKAN Teşekkür ederim. Şu anda
burada ben oturuyorum, siz değil.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Yerimden, 60a
göre bir açıklama yapmak için söz istiyorum.
BAŞKAN Açıklama yapacaksınız.
Bir dakika.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Ankara Milletvekili
Sırrı Süreyya Önderin 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Öndere zarif ve nüktedan
konuşması için öncelikle teşekkür ederim. Burada, Sur ve Toledo
karşılaştırması üzerine yapılan polemiklere
atıf yaptı. Esasen millîlikle evrensellik iç içedir, önce onu
belirteyim. Toledo deyince bizim aklımıza Endülüs Emevileri ve
İspanyadaki o kadim medeniyete ilişkin birçok hatıra gelir.
Dolayısıyla Toledo deyince bizim aklımıza Franco gelmez.
Sayın Önderin de aklına öncelikle Franco geleceğini
düşünmem.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Franco mu dedim
ben, Allahtan kork.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Endülüs
Emevilerini ve oradaki eserleri, oradaki tarihi; Emevi müziğinden tutun
mimarisine kadar, şehirlerin kuruluşuna kadar, arkasındaki o
zengin ve büyük İslam kültürünü kendisi de muhakkak
hatırlayacaktır. Dolayısıyla bizdeki
çağrışım bu arka plana ilişkindir. Bu çerçevede görmek
gerekir.
Arz ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın
Başkan, Sayın hatip
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ayrıca da
geçmiş olsun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Bir dakika.
Buyurun Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın hatip,
Francodan bahsederek adımı cümle içinde geçirdi. Toledo benzetmesi
BAŞKAN Duymuyorum Sayın Önder, bana
bakarak konuşun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Bir faşistle,
diktatörle aynı cümle içinde yer almak bile yeterince zillet. Sataşmadan
cevap vermek istiyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Alakası
yok.
BAŞKAN Öyle bir şey demedi ki.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Dedi, dedi.
BAŞKAN Dedi ki: Toledo deyince sadece akla
Franco gelmediğini sizin de düşündüğünüzü bilirim ve buna
inanırım.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ben hiç Franco
lafı ettim mi Sayın Başkan?
İSMAİL TAMER (Kayseri) O zaman
sataşma yok, etmediysen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Toledoyu Francoyla düşünmüş olabilir ama biz başka şeyi
görüyoruz. dedi.
BAŞKAN Bir dakika arkadaşlar, durun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Önder de Endülüs Emevilerine ilişkin geçmişi bilir. dedim.
BAŞKAN Öyle dedi. Bilir. dedi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Ben bilmem, bana
sataşma var.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Yok, yok.
O meşguldü duymadı, meşguldü.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Sayın Sırrı Süreyya Bey Francoyu
düşünmüş olabilir ama biz öyle görmüyoruz, biz başka yerden
görüyoruz.
BAŞKAN Hayır, öyle demedi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Öyle
dedi.
BAŞKAN - Ben Sayın Önderin de Toledo
deyince aklına Franconun gelmediğini düşünürüm. dedi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır öyle demedi.
BAŞKAN Öyle dedi, evet.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Tutanakları isteyin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
Hayır, öyle demedi.
BAŞKAN - Çok iyi dinledim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Gel peki, gel. İki dakika.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Tutanakları isteyin, öyle demedim.
BAŞKAN Öyle demediniz biliyorum ama yani,
işte, Sırrı Süreyya Önder söz istedi. Kesinlikle öyle söylemedi,
evet.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Ankara Milletvekili
Sırrı Süreyya Önderin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ben Öyle söyledi.
demedim. Sayın Bostancı, bir zevahiri kurtarma kabilinden bir söz ve
açıklamada bulundu. Ben dedim ki: Bu güzel yurdumuzda akla gelecek bir
tane şehir bırakmadınız. Toledonun ne olduğunu
elbette Sayın Bostancı da, ben de, işin garibi Surdakiler de
bilir. Sura sorsanız Siz Toledo olmak ister misiniz? diye, Haşa.
derler.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Toledoda
çukurlar var mı? Hendekler var mı?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Herkes kendi
habitatında, kendi yurdunda güzeldir ama kendi coğrafik dokusuyla
beraber bir örnek verebilirdiniz. Bu kadar yerli, millî değerlere
atıf yapıyorsunuz, aklınıza gele gele Toledo geliyor. Bu,
bir Lapsus durumudur, yine hekimlerin ilgi alanına giren bir şey.
Ben bunu söyledim. Yoksa Franco meselesini elbette
siz de, biz de, hepimiz de biliriz. Bunu kastetmediğini de biliyorum ayrıca.
Ama anlam dünyanız bu kadar zebunu olduğunuz Batıdan başka
bir yere çalışmıyor.
Bakın, Sayın Bakanın, Kültür
Bakanlığının sitesindeki yazısında da sadece 2
tane Türk var, geri kalanı Dostoyevski, Gogol. Elbette ki evrensel
değerler ama işte, gönül istiyor ki, bu kadar yerliliğe ve sözüm
ona millîliğe değer veren bir Hükûmet yerli ve millî misaller
getirsin.
Sizin bunda samimi olmadığınız
ayan beyan gözüküyor Sayın Bostancı. Bunları vurguladım.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Vural, buyurun, size de bir
dakika.
Açıklama yapacaksınız değil mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Evet efendim.
BAŞKAN Bir dakika yerinizden
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
8.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya
Önderin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Tabii, hatip milliyetçi düşünceyle ilgili,
milliyetçilikle ilgili kendi bakış açısından
milliyetçiliği tarif etti ama yani kendi bakış
açısını değiştirmediği sürece milliyetçiliği
kavraması da pek mümkün değil. Tabii, devlet milletin
teşkilatlanmış hâlidir, bir hükmi şahsiyettir. Devleti
yönetenler ayrıdır. Bir milliyetçi olarak
Milliyetçilik, kültüre
dayandığı için ırkçılığı reddetmiştir,
halka dayandığı için otoriterliği reddetmiştir, zulmü
reddetmiştir.
Bu bakımdan, milliyetçiler her zaman kültür
emperyalizmine karşı tutumunu ortaya koymuş ve bu çerçevede,
aslında, kültür emperyalizminin, nasıl Türkçeyi, millî kültür
değerlerimizi aşındırdığını, Hollywood
kültürünün nasıl aşındırdığını ve
emperyalizmin nasıl bizde etnik kimliklere, mezheplere dayalı
ayrımcılıkla millî kültürü yozlaştırıp
ayrıştırmak istediğini, bunun siyasi
taşeronlarının da yer aldığını defalarca
ifade ettik. Bu bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz hem
Türkçeye sahip çıktık hem de devleti yönetenlerin -adalet
dışında- vatandaşlara uyguladığı
ayrımcı politikalara karşı, antidemokratik politikalara
karşı tavrımızı hep ortaya koyduk. 3 Mayıs 1944
aslında o günün hâkim, devleti yönetenlere karşı onurlu bir
tavırdır, demokratik bir tepkisini ortaya koymuştur. 12 Eylül
1980
O zaman da milliyetçiliği Kenan Evren
yargılamıştı, daha sonra milliyetçiliği ayaklar
altına alanlar oldu. Dolayısıyla, biz bu yönüyle
bakıldığında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitirmediniz mi? Artı bir dakika
daha vereyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bitirirsem
bitmiş olur zaten.
BAŞKAN Onu sordum zaten. Onu sordum,
Bitirmediniz mi, bitirdiniz mi? diye sordum.
OKTAY VURAL (İzmir) Ha, siz bittiğini mi
zannettiniz?
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Bitmedi efendim, bu türkü
hiç bitmez ki zaten.
BAŞKAN Buyurun.
Bir dakika daha verdim.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla, 12
Eylül 1980de de tavrımızı ortaya koyduğumuz gibi, bugünkü
Hükûmetin de uygulamalarını; adalete, demokrasiye, hukuk devletine
aykırı uygulamalarını eleştirmiş, aynı
zamanda çözüm süreci adı altında, emperyalizmin politikalarıyla
bu milleti ayrıştırma politikalarına karşı
çıkarak millî kültür ve millî birliğe dayalı bir siyaset
anlayışını ortaya koymuş bir hareketiz.
Dolayısıyla, milliyetçiliğin, bu konuda, devleti yönetenlerin
yaptığı uygulamaları eleştirmeye ve gerçek
anlamıyla, devleti yönetenlerin milletin hakkına hukukuna, kültürüne,
birlik ve bütünlüğüne dayalı bir politika oluşturması
konusunda tavrını sürdürmeye gayret etmiş bir temsilcisi
olduğumuzu bu vesileyle ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Önder
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın grup
başkan vekili bakış açımın değiştirilmesi
gereken bir bakış açısı olduğunu söyledi, cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika, sataşmadan.
Epeydir Meclise gelmiyor Sayın Önder,
açığını kapatmak istedi herhâlde, sık sık kürsüye
çıkıyor.
Başka sataşmalara neden olmayın
lütfen.
Buyurun, iki dakika
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Değerli
arkadaşlar, bu bile sıkıntılı bir durumu gösteriyor.
Bakın, Türk milliyetçiliği deyince AK PARTİ sıralarından
kimse üstüne alınmadı, Cumhuriyet Halk Partisinden kimse üstüne
alınmadı. Yurtseverlik anlamında milliyetçilik,
ırkçılığa varmadığı müddetçe ötelenecek bir
kavram değildir, antiemperyalist olduğu müddetçe.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partili Sayın Grup
Başkan Vekili 12 Eylül dönemine atıfta bulundu. Ben de şu an
kendi sıralarında sayın değerli bir milletvekiliyle beraber
Mamakta aynı koğuşta cezaevindeydim. O dönemi bizatihi
cezaevinde deneyimledim. Milliyetçi Hareket Partisinin savunmasında o döneme
ilişkin değerlendirme şundan ibaretti Sayın Vural, o da
şu: Fikrimiz iktidarda, kendimiz cezaevindeyiz. dendi. Şimdi, bunda
o dönemi olumsuzlayan bir şey var mı? Ben göremedim. Bakış
açımı Sayın Davutoğlu gibi 360 derece de döndürsem
göremiyorum. Onun için, kültür emperyalizmi dediğimiz şey de
gerçekten, bu kürsüde Türk milliyetçiliği adına yapılan
konuşmalar sadece Kürt karşıtlığı, Ermeni
karşıtlığı içeren bir eksen, bir fukaralık
içeriyor. Benim dikkat çektiğim bu.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, sataşmadan dolayı
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Ruhi Ersoy
BAŞKAN Sayın Ersoy, buyurun.
İki dakika
4.- Osmaniye
Milletvekili Ruhi Ersoyun, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya
Önderin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Marxa rahmet okuyarak başlayan bir hatibin,
Marxın öğrencilerinden bir tanesi
Daha doğrusu, Hegelin
öğrencisi olan Marxa Hegelin söylediği bir sözü vardır, Sen
beni anlamışsın da tersten anlamışsın. ifadesi
gibi bir milliyetçilik dersi dinleme tersten anlayan birisinden, elbette ki
mümkün değildir. Kaldı ki Türk milliyetçiliğinin demokrasiyle
olan münasebeti ve evrensel tutumu, eğer bugün Türkiyede huzur ve
barış, kardeşlik tesis edilmişse ve bin yıllık
kardeşliğin teminatıysa ve hâlâ bu memlekette: Mersinde,
Muğlada, İstanbulda, Ankarada bu birliktelik aileler kurarak devam
edebiliyorsa bunun teminatı ve müktesebatı Milliyetçi Hareket
Partisidir ve onun Sayın Genel Başkanının bu süreçte, bir
tarafta Böyle bir devlet politikasını tanımıyorum.
dediği hâlde birileri açılım müzakerelerinin peşindeyken
Şanlıurfada onlarla kucaklaşacak mitingler yapması ve
kardeşlik programıyla gönül seferberliğini partililer
aracılığıyla bölgeye göndermesiyle kendisini
göstermiştir.
Bu konuda, milliyetçiliği, Türk
milliyetçiliğini, Milliyetçi Hareket Partisini ötekileştirici bir dil
kullanarak ve Kürt karşıtlığı üzerinden, Ermeni
karşıtlığı üzerinden algılatmaya çalışanlar
birazcık milliyetçi hareket tarihi okurlar, ilgilenirlerse bu hareketin
hafızasında yer alan, misyon üstlenmiş bu etnik kimliklerin de
millî kimlik bünyesinde nasıl bütünleştiklerini çok iyi bilirler.
Bu tartışma burada uzamak isterse
milliyetçilik manifestosu adına, Türk demokrasisi adına, Milliyetçi
Hareket Partisinin durduğu yeri anlamlandırma adına söyleyecek
çok sözümüz vardır. Bunun bilinmesini istiyorum.
Saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime kırk dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.59
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.48
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına
ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ
KURUMU
(Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, şimdi Adalet ve
Kalkınma Partisinin konuşmacılarını dinleyeceğiz.
İlk konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Hüseyin Bürge.
Süreniz beş dakikadır.
Buyurun Sayın Bürge. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
aziz milletimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
2016 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı
İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle 2016 yılı bütçe görüşmelerinin hayırlara vesile
olmasını diliyor, bütçe görüşmelerimizin
karşılıklı anlayış ve hoşgörü içerisinde
tamamlanmasını ben de herkes gibi temenni ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, kadim
medeniyetimiz ve dünya mirası topraklarımız, tarih boyunca
olduğu gibi bu dönemde de iç ve dış kaynaklı birçok
tehditle karşı karşıyadır. Ülkemizde birlik ve
beraberliğimize kasteden terör tehdidi ve son birkaç yıldır
devletimize yönelik gerçekleştirilen Gezi ve Kobani provokasyonları
gibi toplumsal olaylar iç barışımızı, huzurumuzu
bozmaya yönelik en büyük eylemlerdendir. Bu eylemlerden bahsederken, ülkemizi
iç ve dış mihraklardan korumak adına vatan, toprak ve bayrak
diyerek cansiparane mücadele etmiş, bu uğurda şehitlik
mertebesine erişmiş güvenlik güçleri mensuplarımıza
Allahtan rahmet diliyor, gazilerimize şifa ve minnet dileklerimi sunmak
istiyorum. Ancak, bayrağımıza, vatanımıza, aziz
milletimizin kardeşliğine göz dikmiş olanlara da ifade etmek
üzere, şunu sizlere hatırlatmak istiyorum: Adı ne olursa olsun,
ister Pe-Ke-Ke ister Pe-Ka-Ka ister DAİŞ hiç fark etmez, eli
silahlı terör örgütlerine karşı mücadelemizin kesintisiz
süreceğini Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu
ifade etmişlerdir. Ben de bu bağlamda, sana aguşunu
açmış duruyor Peygamber özlemiyle, vatanımız için,
bayrağımız için, ezanımız için mücadele eden kahraman
ordumuza, güvenlik güçlerimize selam ve dualarımızı
gönderiyorum. Rabbim yâr ve yardımcınız olsun diyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bildiğiniz üzere, son yıllarda tırmanan terör eylemleri ve
toplumsal olayların önüne geçebilmek adına, toplumsal düzenin ve
huzurun bozulmaması için, 24üncü Yasama Döneminde, kamuoyunda iç
güvenlik paketi diye bilinen kanun tasarısı
çalışmalarını birlikte yapmış ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yasalaştırmıştık.
Vatandaşlarımızın huzurunu sağlamayı hedefleyen
bu kanuna bazı siyasilerimiz ve terörle özdeşleşen kesimler
tarafından şiddetle karşı çıkıldığını
biliyoruz, kamuoyunda yanlış algılar oluşturulduğunu
da biliyoruz. Ancak, son dönemlerde, ülkemizin birlik ve beraberliğine
kasteden dış mihrakların taşeronlarının huzur ve
güvenlik ortamını ortadan kaldırmak için yeniden harekete
geçmesi, bize, aslında, bu kanunun ülkemizin ve vatandaşlarımızın
öz güvenliği için ne kadar önemli olduğunu bir kere daha ortaya
koymuştur. Bazı konuşmacılar bize vicdanı
hatırlatıyorlar. Vicdan, çukura çukur siyasete, teröre ve teröriste
asla izin vermez ama vicdan, vatanına, bayrağına, ezanına
sahip çıkmayı emreder.
Saygıdeğer milletvekilleri, 4 Nisan 2015
tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iç güvenlik paketi, bir
yılı geçmiş olmasına rağmen, sonuçları
hakkında sizlerle bazı hususları paylaşmak istiyorum.
Yasayla Türkiye genelinde yetkilendirilen 1.265 kolluk amiri ve personel
tarafından 340 arama, 82 gözaltı kararı verilmiş, verilen
kararlar sonrası 546 kişi gözaltına
alınmıştır. 33 tabanca, 51 av tüfeği, 7,5 kilo eroin,
bunların yakalandığını, iç güvenlik paketi
kaynaklı olduğunu ifade etmek istiyorum.
Ancak, 2016 bütçesinin konuşmalarında en
çok gündeme gelen husus Recep Tayyip Erdoğana hakaret etmek ve onu
eleştirmektir. Grup başkan vekillerimizin ifade ettiği gibi,
kötü sözü, hakareti sahiplerine gönderiyorum. Ancak, bu milletin
sevdasının Başbakanımızın, Cumhurbaşkanımızın
üzerinden eksik olmadığını
1994te büyükşehir
belediye başkanı oldu, eleştirilerle Kırklareli
Pınarhisar Cezaevine kadar gönderdiniz, sonra Başbakan, sonra
Cumhurbaşkanı
Bu eleştirileriniz devam ettikçe, bu milletin
sevdası devam ettikçe bilesiniz ki Anayasa değişikliği
arkasından geliyor, başkanlık sistemi arkasından geliyor.
Sevdası ülkenin üzerinden eksik olmayan
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
başkanlığına ramak kaldığını ifade
etmek istiyor, her birinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bürge.
Adalet ve Kalkınma Partisinin ikinci
konuşmacısı Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülger.
Buyurun Sayın Dülger. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA HİLMİ
DÜLGER (Kilis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İçişleri Bakanlığının 2016 yılı bütçesi
üzerine AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İçişleri Bakanlığımız,
ülkemizin en köklü geleneğe sahip bakanlıklarından biri olup
doğumdan ölüme kadar yani toplum hayatının her alanında
hizmet veren bir bakanlıktır. Bu görevlerin yerine getirilmesi
sırasında 5442 sayılı Kanunda vali ve
kaymakamlarımızla ilgili olarak ilin her türlü gidişatından
valinin, ilçenin her türlü gidişatından da kaymakamın sorumlu olduğunun
belirtilmesiyle bu görevlerin toplum hayatının tümünü
kapsadığını, görevi ifa eden vali ve kaymakamların
üstlendiği sorumlulukların da büyüklüğünün gözler önüne
serildiğine dikkatinizi çekmek isterim.
Masanın her iki tarafını da bilen bir
mülki idare amiri olarak kırk yıla yaklaşan bir süreçte bu
ülkenin enerjisini paratoner gibi toprağa veren güvenlik, asayiş ve
terör belasıyla ilgili çalışmayı şiar edinen mülki
idare amirleri ve güvenlik güçleri hakkında konuşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere
güvenlik birimlerimiz, ülkede kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak
için gece gündüz görev yapmakta, gerekirse bu uğurda yârden de serden de
vazgeçmekte, Halkın dirliği ve düzeni için bu yolda şehadet şerbetini
içmek de vardır. şiarıyla görevlerini ifa etmektedirler.
Ben bu vesileyle, bu yolda Hakka yürüyen
şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı, gazilerimize sağlık, sıhhat
dilemeyi bir borç biliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bugüne kadar,
çoğu kez dış mihrakların ve onların yerli piyonu ve
iş birlikçisi çok sayıda terör örgütünün hedefi olmuştur. Bu
nedenle, ülkemizde yaşanan olaylar nedeniyle pek çok ocağa ateş
düşmüş, çok sayıda güvenlik mensubumuz şehit olmuş ve
vatandaşlarımız hayatlarını kaybetmiştir. Bu
terör olaylarının ortak noktası da, ülkemizin dirliğine ve
güvenliğine, birliğine, vatandaşlarımızın
huzuruna kastetmiş olmalarıdır.
Yapılan tüm demokratik reformlara rağmen
terör eylemlerinden vazgeçmeyen insanlık dışı bu örgütlerle
mücadelemiz her alanda ve büyük bir kararlılıkla devam etmekte olup
son silah susana kadar da devam edecektir. İşte, bu kamu düzeninin ve
güvenliğinin sağlanmasında, devletin terörle mücadelesinde
İçişleri Bakanlığımız çok önemli bir fonksiyonu
yerine getirmektedir. Bu vesileyle, ben buradan Sayın Bakana ve
teşkilatına, bu azimli ve başarılı mücadeleleri için
teşekkür ediyor, Allah yâr ve yardımcıları olsun diyorum.
Kıymetli milletvekilleri, hükûmetlerimizin
terörle mücadeleye verdiği önem, aynı duyarlılıkla,
terörden zarar gören vatandaşlarımızın
zararlarının karşılanmasında da kendisini
göstermektedir. Bu kapsamda Hükûmetimiz, vatandaş ile onun canına,
malına, ırzına kasteden vatan ve millet düşmanı hain
terörist arasına her zaman mesafe koyarak bu mücadeleden zarar görmelerini
önlemiş, istenmeden oluşan zararların telafisi için de her türlü
tedbiri almıştır.
Terörle mücadelede -halk düşmanı
teröristlerin zorla işgal ettiği evlere, iş yerlerine
vermiş oldukları zararlar ve yağmalamalarla- güvenlik
kuvvetlerimizin, vatandaşlarımızın can ve mal
varlıklarına zarar gelmemesi için gösterdikleri hassasiyet,
kişisel mahremiyete verilen önem de hepimizce malumdur.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyet tarihinin
belki de en şiddetli terörle mücadele sürecinde bu yöneticilerimiz
sayesinde devlet mekanizması hiçbir şekilde inkıtaya
uğramamış, hiçbir zaman kesilmemiştir.
Ben sözlerime son verirken, burada tarihin
Moğol istilasına bile rahmet okutturacak barbarlıkta son
noktanın sergilendiği, barbarlığın ve Vandalizm'in
manasını yitirdiği kütüphanelerin yakılmasını da
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Ancak, şu da bilinmelidir ki benim Haydar
dayımla, Mirza amcamla, Delal bacımla, Havin teyzemle yani Kürt
vatandaşlarımızla yakından uzaktan ilgisi olmayan
teröristleri herkesin huzurlarında bilmesini istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, taşrada devletin,
Hükûmetin ve ayrı ayrı tüm bakanlıkların temsilcisi olan
mülki idare amirlerinin görevlerini özveri ve gayretle yedi gün yirmi dört saat
esasıyla yerine getirirken yetki, görev ve sorumlulukları ile
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Dülger.
MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Devamla) -
özlük
hakları arasında zaman içerisinde aleyhlerine oluşan durumun
kendilerinden beklenen vakar içerisinde düzeltileceğine olan inançla
sessizce beklemelerini de takdire şayan görüyorum.
Bu vesileyle 2016 yılı bütçesinin
ülkemize, İçişleri Bakanlığına ve milletimize
hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi adına
şimdi Çanakkale Milletvekili Sayın Ayhan Gider konuşacak.
Buyurun Sayın Gider. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AYHAN GİDER
(Çanakkale) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
İçişleri Bakanlığının 2016 yılı bütçesi
hakkında partim adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
İçişleri Bakanlığı, mülki
idareden nüfusa, güvenlikten mahallî idarelere kadar geniş bir alanda
faaliyet göstermektedir. Son beş yılda yaşanan insanlık
dramları da mülteci meselesini ayrı bir konuma getirdi. Suriye ve
Iraktaki devletsizlik durumuyla beraber bir insanlık sorunu
çıktı ortaya. İnancım odur ki bu dramın siyasi mülahazalara
konu edilmesi, bu durumdan siyasi rant beklenmesi, en az olayın kendisi
kadar insanlık adına üzücüdür.
Biz 2 bin yıllık bir devlet
geleneğine sahip bir milletiz. Devletimizin ve milletimizin mülteci
kardeşlerimize karşı göstermiş olduğu misafirperverlik
bizim için yeni ve konjonktürel bir gelişme değil, kadim devlet
geleneğimizin doğal bir sonucudur ve bu aziz millet tarih boyunca
kendine sığınanları insani bir yaklaşımla ele
almış, onların derdiyle dertlenirken etnik kökeni, dini, mezhebi
ya da siyasi görüşüne göre mazlumları
sınıflandırmamıştır.
Selçuklular Moğol zulmünden kaçanların son
sığınağıdır. 15inci yüzyılda Sefarad
Yahudilerini, 17nci yüzyılda Macarları, 18inci yüzyılda
İsveç, Macar ve Polonyalı göçmenleri kabul eden Osmanlı
İmparatorluğudur. Cumhuriyetimizle de bu tavır devam
etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devleti mazlumlara her daim kucak
açmıştır. İkinci Dünya Savaşında Nazi
Almanyasından kaçanların sığınağı bu
topraklardır. Bu topraklar İran-Irak Savaşında yerlerinden
edilen yaklaşık 50 bin Iraklıya hamilik etmiştir. Yine
Birinci Körfez Savaşında Saddam zulmünden kaçan 500 bin
kardeşimize de, Bosnada, Kosovada Sırp zulmünden kaçan
kardeşlerimize de bu aziz millet, bu yüce devlet kucak
açmıştır.
Son on yılda tanıklık ettiğimiz
göçler ise şüphesiz ki dünya tarihinin en dramatik sahnelerini
oluşturmaktadır. Yaşanan iç mücadelelerden, mezhep
çatışmalarından, DEAŞ belasından, türlü etnik
gruplardan, Esedden, PYDden zulüm görenler, tüm dünya ülkelerinin gözü önünde
katledilmekte ya da vatanlarından kaçmak zorunda
bırakılmaktadırlar. Avrupaya geçebilmek adına tekneleri
dolduran bu insanların dramı ortada. Aylan bebeğin dramı,
Ayvacık açıklarında batan teknede hayatını kaybeden 7
çocuğun dramı gözlerimizin önünde. Yalnızca son iki senede
özgürlük hayalleri kuran binden fazla insan Ege Denizinde
yaşamını yitirdi. Tüm bu çabalara karşın Avrupaya
ulaşabilen, kabul edilmeyi bekleyen insanların
yaşadıkları ise ayrıca ibretlik. Daha iki gün önce
Makedonya polisinin saldırdığı mültecilerin basına
yansıyan fotoğrafları da malumunuz. Düşünün ki tüm Avrupa
ülkelerinin kabul ettiği toplam mülteci sayısı Türkiyenin kabul
ettiğinin ancak onda 1i kadar. Biz, zulümden kaçan yaklaşık 3
milyon mülteciye sığınak olmaktan, barınak olmaktan asla
gocunmuyoruz. Çünkü, bizim için ekmeğimizi bölüşmek lütuf değil,
ancak şereftir. Biz misafirlerimiz için 8 milyar dolar harcarken, kimi
Avrupa ülkeleri sığınmacıların ziynet
eşyalarına göz dikiyorlar. Daha ülkelerine gelmeden insanların
değerli eşyalarına el koymayı planlıyorlar.
İçişleri Bakanlığı, işte bu insani, kapsamlı
ve meşakkatli yolda çok önemli görevler üstlenmektedir.
Başarılı çalışmaları ve yüksek hizmet
anlayışlarından dolayı Sayın Bakanımız ve
ekibine teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle, 2016 yılı bütçesinin
ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, güvenliğimizi
sağlamak adına can veren şehitlerimizi minnet ve rahmetle
anıyorum.
Saygılarımla.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim, sağ
olun.
Şimdi, AK PARTİ adına dördüncü
konuşmacı olarak İstanbul Milletvekili Sayın Harun Karaca
konuşacak.
Buyurun Sayın Karaca. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HARUN KARACA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer
milletimiz; hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Allahın
selamı, rahmeti, bereketi üzerimize olsun.
İçişleri Bakanlığı bütçesi
hakkında söz almış bulunuyorum. İçişleri
Bakanlığı bütçemizin ve 2016 yılı Türkiye bütçesinin
ülkemize, memleketimize hayırlı olmasını Rabbimden niyaz
ediyorum.
Tabii ki burada, bu haftanın gündemine bir iki
cümleyle değinmek istiyorum. Birincisi, Anayasa Mahkemesinin verdiği
kararla ilgili. Evet, ben de saygı duymuyorum, çok net olarak söylüyorum.
Ve çok yakın bir tarihte, yaklaşık on sene önce, 367yle ilgili
karar veren Anayasa Mahkemesinin üyeleri nasıl ki
hafızalarımızda tazeyse, tarihte kirli olarak
anılacaklarsa, bugün de bu kararı verenler unutmasınlar ki
tarihte kirli olarak anılacaklardır. Ve biz dün de buradaydık,
bugün de burada olacağız, yarın da burada olmaya inşallah
devam edeceğiz.
LEVENT GÖK (Ankara) Harun Bey, o hâkimlerin hepsi
iktidarınız döneminde atandı.
HARUN KARACA (Devamla) - Ama onlar bilsinler ki, bu
kararlarından dolayı mutlaka ve mutlaka üzüleceklerdir ve bu millet
onları hayırla yâd etmeyecektir. Bu şekilde başlamak
istiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sizin iktidarınız
döneminde atandı onlar, Sayın Abdullah Gül atadı hepsini.
HARUN KARACA (Devamla) - Ayrıca, 1994ten
bahsetti arkadaşlar, evet, doğrudur, Meclisten milletvekillerinin
alınıp götürülmesi doğru bir şey değildir ama millet
de oy verdikleri milletvekillerinin suç makinesi gibi olmasını ve
böyle bir özgürlüğe sığınarak suç makinesi
olmasını istemiyordur. Bunu da buradan ifade etmek istiyorum. Bunlara
sebebiyet vermemek için de elimizden geleni göstermek zorundayız.
Ayrıca, bakın, gene aynı
şekilde, 28 Şubatla ilgili
28 Şubatın burada detayına
girecek değilim, bizzat yaşayanlardan birisiyim ama 28 Şubatla
ilgili buradan bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Ahmet Kayayı
örnek vermek istiyorum: Bugün toplumsal uzlaşmadan bahsediyoruz, dün Ahmet
Kaya Kürt olduğu için, Kürtçe şarkı söylediği için tencere
tava çalınarak bu ülkeden kovuldu, bu ülkeden gönderildi ve gittiği
yerde rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin. Ama bugün, Türkiyenin hangi
meydanında Kürtçe şarkı da okusanız, Arapça şarkı
da okusanız, bir başka dilde şarkı da okusanız bu
milletin hiçbiri sizi tencere tava çalarak göndermiyor. İşte bu,
ülkemize AK PARTİnin getirdiği özgürlüktür ve bu özgürlükleri
kimsenin istismar etmesine asla ve asla müsaade etmeyeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayrıca, arkadaşlar, bu sıralarda
oturup da devletin bütün imkânlarını kullanarak milleti
sırtından hançerlemeye çalışan gafillere bir daha buradan
sesleniyorum: Tarih sizi asla affetmeyecektir. Çevremizdeki ateş çemberine
elinde benzin bidonlarıyla koşturan hainlerin ve gafillerin bu
milleti nereye sürüklemeye çalıştıklarını çok iyi
biliyoruz.
Bir şey anlatacağım ve sözlerimi
tamamlamaya çalışacağım. Beş dakika içinde birçok
şeye buradan cevap verme şansım yok ama şunu ifade etmek
istiyorum: Vatandaşın bir tanesi bir gün köyüne atıyla dönüyor.
Atı da çok güzel bir at. Hırsızlar da bu atı çalmaya karar
veriyorlar ve dönerken yolun üzerinde bir insanın
yattığını görüyor. Bu yatan insana -tabii ki bizim
geleneğimizde vardır- yardımcı olmak istiyor. Atından
iniyor, oradaki yaralı veya hastanın yanına doğru gitmek
istiyor. Giderken, hırsızın bir tanesi de arkadan dolanıyor
ve atı çalıyor. Atı çaldıktan sonra pirifâni adam
arkasından bağırıyor. Diyor ki: Oğul, oğul, at
sana helal olsun, gel de bir iki cümle edeceğim. Neyse, oğul
dönüyor. Geliyor, diyor ki: At senin olsun, helali hoş olsun, ama
gittiğin yerde sakın atı bu şekilde
çaldığını kimseye anlatma, yol olur. Niye? Çünkü bir
başkası bir daha hastanın yanında, ölünün yanında veya
yardıma ihtiyacı olan insanların yanında durmaz.
İşte, buradan atıfta bulunuyorum.
Eğer siz ambulansları çağırıp da ambulanslara hücum
ederseniz, oradaki doktorları, hemşireleri, yaralıları
öldürürseniz bir daha ambulans gelmez, yazık olur bu millete,
hakkını savunduğunuz halklara en büyük kötülüğü
yapmış olursunuz. Vefat eden, insanların ölülerine bomba
koyarsanız, insanlar ölülerin yanına gelmeye çekinirler. Güvenli
bölgelere, insanların geçmesi için, oralara, güvenli hâle getirilen
yerlere bomba, dinamit döşerseniz millet oradan geçmeye korkar.
Onun için, arkadaşlar, aklımızı
başımıza alalım ve yüz yıl önce bu memleketin
birliğine, dirliğine göz dikenlere fırsat vermediğimiz
gibi, bundan sonra da fırsat vermeyeceğiz diyorum.
Ben tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HARUN KARACA (Devamla) Buradan şehitlerimize
Allahtan rahmet, gazilerimize ve yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın hatip, konuşması sırasında, 2 Mart 1994
darbesiyle ilgili, milletvekillerinin götürülmesine atıf yaparak,
yaptığımız konuşmalar üzerinden bizim suç makinesi
hâline geldiğimizi ifade etti
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Harun Karacanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 28 Şubata, 2 Marta karşı çıkıp,
aynı mantıkla, aynı tanımlamalarla, aynı çerçeveyle
burada cümleler kullanıp bir had bildirme ve başınıza
geleceklerle ilgili bir ayağını denk alma konuşması
yaparsanız işte tam da bizim söylediğimizi
doğrulamış olursunuz.
28 Şubatla ilgili yaşanan
mağduriyetten ders çıkarması gerekenler bugün 28
Şubatçılarla kol kola girmişlerse, geride viraneye dönmüş
kentler bırakıp sonra onlara, dokunulmazlık zırhıyla
ilgili tasarılar tartışıyorlarsa, buraya da gelip eğer
seçilmiş iradeyle ilgili dokunulmazlık tehdidi cümleleri
kullanıyorlarsa, kusura bakmayın, hiçbir
inandırıcılıkları yok burada. Biz açık bir
şekilde buradan 2 Mart 1994 darbesi Türkiyeye ne getirdi ne götürdü?
Çözüm oldu mu olmadı mı? Böylesi bir yaklaşımla çözüm yakalanmışsa
aradan geçen yirmi yılda neden hâlâ sorun çözülmedi? bunu
tartışmaya açıyoruz.
Şimdi bu suç makinesi olayına gelince,
bakın, bize isnat edilen suçların, bizim hakkımızda
hazırlanan fezlekelerin tamamı düşünce, ifade, örgütlenme
özgürlüğü ekseninde yapmış olduğumuz siyasi
çalışmalardır, yaptığımız
konuşmalardır, katıldığımız basın
açıklamalarıdır, mitinglerdir. Onun ötesinde herhangi bir şey
bulamazsınız. Ama yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet,
adam kayırma, bütün bunları da içerecek şekilde fezlekeleri
alıp getirelim, hodri meydan diyoruz. 550 milletvekilinin tamamı.
Yargı sizin elinizde olmasına rağmen, gelin hep beraber bunun
önünü açalım diyoruz.
Ahmet Kaya meselesine gelince; Ahmet Kayayı
yargılayan savcı İstanbul Başsavcısı oldu,
ödüllendirildi, biliyorsunuz değil mi? Akademisyenler, barış
diyen öğretmenler, ağzını açan sanatçılar, yazarlar,
aydınlar bu ülkede Ahmet Kayadan daha büyük bir lince sizin Hükûmetiniz
döneminde kalmaya devam ediyorlar. Bu tablo bile yeterlidir.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
tutanaklara geçmesi açısından bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın konuşmacı
az önce, Anayasa Mahkemesi kararını veren Anayasa Mahkemesi üyelerine
atıfta bulunarak onlardan tarih önünde hesaplaşacağını
ima eden bir konuşma yaptı. Anlaşılıyor ki Adalet ve
Kalkınma Partisinin üyeleri, Sayın Cumhurbaşkanı
konuşmadan önce farklı düşünüyorlar, Sayın
Cumhurbaşkanı konuştuktan sonra farklı düşünüyorlar.
Oysa, Anayasa Mahkemesi kararını vermeden önce, Sayın
Başbakan bizzat Can Dündar ve Erdem Gülün tutuklu kalmalarının
doğru olmadığını ifade eden açıklama
yapmıştır. Kaldı ki Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarlarında sürekli bir mağduriyet yaratmaya
çalışıyorlar. Kimi zaman paralelciler kandırıyor, kimi
zaman PKK kandırıyor ama sayın konuşmacı bilmelidir ki
ve bundan sonra konuşacak bütün sayın konuşmacılar
bilmelidir ki o kararı veren yani Can Dündar ve Erdem Güle tahliye
kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin 10u, Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarları döneminde atanmış hâkimlerdir ve bizzat
Adalet ve Kalkınma Partisinin kurucusu Sayın Abdullah Gül
atamıştır.
Yani, şunu mu demek istiyorlar Adalet ve
Kalkınma Partisinin üyeleri: Biz Abdullah Gülün atadığı
üyelerle hesaplaşacağız. derken acaba Abdullah Gülle mi
hesaplaşacaklar, kimle hesaplaşacaklar? Bu hesaplaşmayı bir
ortaya koysunlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Olmadı, olmadı.
LEVENT GÖK (Ankara) Kendi iktidarları
döneminde atanmış hâkimlerle de -bakın- biz fazla
uğraşmıyoruz, onlar hiç uğraşmasınlar.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Hesaplaşacağız. cümlesi yok Sayın Başkan orada.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Üzülecekler. dedi
Sayın Başkan.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Üzüleceksiniz. dedi.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Samimiyetime güveneceğinizi bilerek söylüyorum
Sayın Gök.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok zorlama oldu
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bu söylediklerinizi tutanaklara
geçmesi amacıyla söylediniz ama şu üç dört gün içinde, herhâlde 10
kere tutanaklara geçti aynı cümleler. Bir kez de sizden geçmiş olsun
diyorsunuz, tamam.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kaç 10 kere? 44 kere.
LEVENT GÖK (Ankara) Şöyle: Yani, biz
tekrarlıyoruz ama arkadaşlar ifade edince tekrar söylemek gereği
hasıl oluyor.
HARUN KARACA (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Karaca, buyurun.
HARUN KARACA (İstanbul) Tarafıma her iki
grup başkan vekilinin de sataşmasından dolayı söz
istiyorum. Detaylarına
LEVENT GÖK (Ankara) Ben sataşmadım
efendim, ben bir durum tespiti yaptım. Ben asla
BAŞKAN Mesela sataşma derken ne
söylediğini düşünüyorsunuz?
LEVENT GÖK (Ankara) Neye
sataşmışım, ne yapmışım?
HARUN KARACA (İstanbul) Birincisi efendim:
Ben tarih önünde hesaplaşacağız demedim, tarih önünde
üzüleceklerdir dedim.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben de öyle bir konuyu ima
ettiğinizi söyledim Harun Bey.
BAŞKAN Sayın Gök, duyamıyorum,
lütfen.
HARUN KARACA (İstanbul) İkincisi: Suç
makinesiyle ilgili olan sözlerime açıklık getirmek istiyorum
müsaadenizle.
BAŞKAN Şimdi, açıklık getirmek
istiyorsanız yerinizden söz vereceğim Sayın Karaca.
HARUN KARACA (İstanbul) Hayır,
sataşmadan dolayı açıklık getirmek istiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sataşma değil; bu,
açıklama, yerinizde
Biz bir durum tespiti yaptık Harun Bey. Yani, o
söylediğime cevap verirsen de iyi olur. Kimin zamanında
atanmışlar?
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
6.- İstanbul
Milletvekili Harun Karacanın, Ankara Milletvekili Levent Gökün yerinden
sarf ettiği bazı ifadeler ve Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HARUN KARACA (İstanbul) Tabii ki
vereceğim, durum tespitini ben de yapacağım. Oradan da cevap
verdim. Size aslında çok detaya girmeden söyleyeceğim.
Yerel mahkemenin kararı verilmeden hemen
Anayasa Mahkemesinin kararının bu şekilde verilmesi
ihsasıreydir. Bundan sonrasıyla ilgili
TUFAN KÖSE (Çorum) Esas karar değil ki bu.
HARUN KARACA (Devamla) Müsaade edin, ben
konuşayım.
Bundan sonrasıyla ilgili, mahkemenin
vereceği kararı etkileme yönündedir, birincisi bu.
İkincisi: Ben tarih önünde
hesaplaşacağız demedim, tarih önünde üzüleceklerdir dedim.
Suç makinesiyle ilgili olan kısma dönmek
istiyorum. Bakın, arkadaşlar, Kobani çok fazla hafızamızdan
uzak değil; Kobaniden dolayı, orada bulunan insanları
meydanlara davet ederek 50 kişinin ölümüne sebep olmaları daha
şurada çok uzak bir tarih değil. Bugün de aynı şekilde Sur
için davetlerini sunuyorlar.
İkincisi, benim arabamın arkasında,
bagajında silah bulunmadı arkadaşlar.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Kimin bulundu?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kimin
bulundu?
HARUN KARACA (Devamla) Benim arabamın
arkasında silah bulunmadı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kimin
bulundu, söyle.
HARUN KARACA (Devamla) Müsaade edin, müsaade edin.
Dokunulmazlık zırhına bürünerek
bulunduğunuz evlerde, bulunduğunuz yerlerde arama
yapılmasıyla ilgili olarak ne yapıyorsunuz? Engellemeye
çalışıyorsunuz. Merak etmeyin, bunların hepsini fezlekeler
geldiği zaman göreceğiz, herkes yerini alacak.
Hazır fezlekelerle ilgili söylemişken
Özgür Özel Beyle de görüştük, sayın grup başkan vekiliyle,
benim bir dokunulmazlık zırhına
sığındığımla ilgili bir beyanatta bulunmuş,
yanlış olduğunu ifade ettim. Ben
yargılandığım dönemde beraat ettikten sonra, 2011de milletvekili
oldum.
Üçüncü şeyi söyleyeyim: Bakın, dün -sadece
basından okuduğum kadarıyla söylüyorum- basından okudum,
Sayın Demirtaş demiş ki: Biz hendeklerden, öz yönetimden falan
vazgeçtik. Dün cici çocuk olarak saz çalıyordu, bugün o sazla Kendim
ettim, kendim buldum. demeye başladı.
Sayın Sırrı Süreyya Öndere de
söyleyeyim: Saz da çalıyorum, türkü de söylüyorum, merak etmeyin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hiç
belli olmuyor ama.
HARUN KARACA (Devamla) Hoşça kalın. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın
Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Siz mi konuşacaksınız?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Grubumuza sataşma var, Sırrı Bey cevap verecek.
BAŞKAN Tamam, grubunuza sataşmaya
Sırrı Süreyya Önder cevap verecek iki dakikada.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Ne diye
sataştı Sayın Başkan?
7.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, İstanbul Milletvekili Harun
Karacanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Efendim,
Aleyhissalatu Vesselama sormuşlar: Mümin cinayet işler mi?
İşler. demiş; Mümin zina yapar mı? Yapar. Bir kaç suç
daha sıralamışlar, sonra Mümin yalan söyler mi? demişler,
Müminken asla. demiş. Ayıptır! Kimin arabasının
bagajında silah var? Bir.
İkincisi
ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir) Faysal
Sarıyıldızın arabasında.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Bak, bu daha da
ayıp.
İçişleri Bakanı burada, bunu tekrar
edebilir mi acaba? Faysal Sarıyıldızın aracında
silah var. sözünü Sayın İçişleri Bakanı tekrar edebilir
mi? Şimdi, eski psikolojik harp kalıntılarının
yürüttüğü bu algı operasyonlarına düşmek çok kolay bir
şey ama bunun bir de bir sorgusu, suali var, kendinize vereceğiniz
hesabı var.
Gelelim fezlekeye: Bu grubun üst üste koy
yattığı seneyi, yüz elli sene. Yüz elli sene, biz, cezaevi,
taş, değnek, mermi yağmurunun altından gelmişiz. Bizi
bununla mı korkutacaksınız? Biz mi buna sığınacağız?
Meclis ilk açıldığı gün kendi elimizle götürüp
Dokunulmazlıklarımızı kaldırın. dilekçesini
vermiş olmanın onurunu taşıyor bu grup. Bizi bununla
korkutamazsınız, ayıptır! (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri
HARUN KARACA (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Karaca, nedir talebiniz?
HARUN KARACA (İstanbul) Ayıptır
diye şahsıma direkt sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN Sayın Karaca, sayın
milletvekilleri
HARUN KARACA (İstanbul)
Yalancılıkla suçlamıştır.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sözümü geri
alıyorum. Ayıp değil, size çok yakışır!
HARUN KARACA (İstanbul) Tekrar etti.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sözünü
geri aldı.
Sayın milletvekilleri, bu
tartışmayı burada noktalıyorum.
HARUN KARACA (İstanbul) Sayın Başkanım,
sözünü geri almadı, bakın Size çok yakışır.
ifadesini kullandı, kendisine iade ediyorum.
BAŞKAN Bu ayrımcı dili lütfen
şu kürsüden kullanmayın, lütfen
HARUN KARACA (İstanbul) Müsaade edin efendim,
tamam
BAŞKAN Burada hepimiz eşitiz, milletvekiliyiz.
Birbirimizle olan diyaloğumuzda, en azından, bu ayrımcı ve
giderek nefret dilini kullanma yolunda bir adım da sizler atmayın
lütfen.
Teşekkür ediyorum.
HARUN KARACA (İstanbul) Bakın, Allah
bakışları da bilir, kalplerdekileri de bilir.
BAŞKAN Bu sözlerim size değil, hepimize,
kendimi de içine katarak söylüyorum.
HARUN KARACA (İstanbul) Kendisine iade
ediyorum. Ayıp olan şeyleri kendileri yapmaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, İç Tüzük 60a göre kısa bir açıklama yapmak
istiyorum Genel Kurula.
BAŞKAN Bir dakika
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
9.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Surda düzenlenecek
etkinlikte bir sıkıntı çıkmaması için Hükûmet
yetkililerinin çaba içerisinde olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Surda 200e yakın
insanın katliam tehlikesi altında olduğunu uzun süredir buradan
da ifade ediyoruz. Sokaklarda, alanlarda bunlarla ilgili, Surdaki katliam
tehlikesiyle ilgili bir duyarlılık yaratmaya
çalışıyoruz. Hükûmetle, devlet yetkilileriyle
yaptığımız görüşmede, ikinci bir Cizre vahşetinin
yaşanmaması gerektiğini defalarca ifade ettik.
Şimdi, bütün bu girişimlerimize,
çabalarımıza rağmen Surla ilgili herhangi bir adım
atmayan, herhangi bir gelişmenin önünü açmayan bir hükûmet ve devlet
pratiği ortadayken, tamamen demokratik eksende partimizin ve Eş
Başkanımızın, Diyarbakır halkının demokratik
iradesini ortaya koyması açısından yapmış olduğu
bir çağrıya bugün İçişleri Bakanı da aynı
şekilde bir açıklama yapmış. Bir provokasyon
çağrısı, bir kan akacak çağrısı üzerinden
tanımlamayı asla kabul etmiyoruz.
ALİM TUNÇ (Uşak) 6-7 Ekim olayları
ortada değil mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Dünden
beri hem AKPli vekiller hem AKPye yakın yandaş medya, Surda bir
provokasyon olacağını ve kan döküleceğini ima ediyorlar.
Bakın, altını çizerek söylüyorum, orada yapılacak olan
eylem, etkinlik ve yapılan çağrı tamamen demokratik çerçevesi
belirlenmiş olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Dinliyoruz sizi, kayda geçer, lütfen,
devam edin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Kapandı, hayır, açarsanız, önemli.
BAŞKAN Ama, bir dakika diyorum ve
toparlayıp bir dakikaya sığdıramıyorsunuz
söylediklerinizi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, grup başkan vekilleri bir dakika istediği
zaman da toparlamak için Meclis başkan vekilleri
BAŞKAN Onun kararını ben vereyim.
Bu konudaki hassasiyetimi biliyorsunuz. Ama, size süresiz konuşma
verdiğim zaman da bu konuşmalar on dakikayı geçiyor ve bütçe
görüşmesi burada giderek grup başkan vekillerinin kendi
aralarında sohbete dönüşüyor. Diğer arkadaşların söz
hakkına tecavüz etmeyelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Önemli
bir konudan bahsediyoruz, toparlamama izin verirseniz.
BAŞKAN - Son kez bir dakika daha süre
veriyorum. Diğer arkadaşlar bekliyor, buyurun, son bir dakika.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Gerek
İçişleri Bakanının yaptığı açıklama
gerek AKPli vekillerin yaptığı konuşmalar ya da sosyal
medya üzerinden yaptığı paylaşımlar gerekse de
yandaş medya aracılığıyla yapılan propaganda,
açıkçası orada Hükûmet ya da devlet eliyle bir provokasyon
planlanıyor mu? kaygısını bizde artırmış
durumda. Biz, demokratik temelde yapılacak olan o etkinlikle ilgili de
İçişleri Bakanının görevinin her türlü provokasyonun
önlenmesi, demokratik temelde insanların ortaya koyacağı o
demokratik tepkinin zemininin sağlanması olduğunu bir kez daha
hatırlatıyoruz. Bu saatten itibaren de böyle kaygıları
artıracak, tehdit edecek açıklamalar yerine, oradaki bugünkü
etkinlikte, eylemde farklı bir sıkıntının
çıkmaması için Bakanlık yetkililerinin ve Hükûmet yetkililerinin
çaba içerisinde olması gerektiği hususunu belirtiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına beşinci konuşmacı olarak Tekirdağ Milletvekili
Sayın Mustafa Yel konuşacak.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA YEL
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
saygıdeğer vatandaşlarımız; 2016 mali yılı
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı
bütçeleri üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Grubum ve şahsım adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ülkemizin
bağımsızlığı, birlik ve beraberliği için
vatanı uğruna canlarını ortaya koyarak terörle mücadelede
görev alan tüm mülki idare amirlerimize, polis, asker, geçici köy
korucularımıza ve diğer kamu personeline bu mücadelede
başarılar diliyorum. Şehitlik mertebesine ulaşan tüm asker,
polis, korucu, öğretmen ve sağlık
çalışanlarımıza Allahtan rahmet, gazilerimize acil
şifalar, sağlıklı ömürler niyaz ediyorum.
Hâlen güneydoğuda görev yapan tüm
kahramanlarımıza ve şehitlerimize atfen diyorum ki:
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmedim, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed
bizimdir!
Elbette ki yarınlar çukurseverlerin,
barikatseverlerin, bodrumseverlerin değil, vatanseverlerin olacaktır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bilindiği üzere, İçişleri Bakanlığı
güvenlik hizmetlerini Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı, Jandarma Genel Komutanlığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
vasıtasıyla yürütmektedir. Bu güvenlik hizmetini 147.671 Jandarma
personeli, 273 bin Emniyet personeliyle yürütmektedir. Ülkemizin alan olarak
yüzde 93ü jandarma, yüzde 7siyse polisin görev ve
sorumluluğundadır. Toplam nüfusumuzun yüzde 86sı polis, yüzde
14ü ise jandarma bölgesinde yaşamaktadır. Güvenlik güçlerimiz,
güvenlik hizmetlerinin sağlanması ve suçların işlenmeden
önlenmesine yönelik olarak vatandaş odaklı hizmet
anlayışı doğrultusunda teknolojik imkânlardan da
yararlanarak hizmet kalitesini ön plana çıkaran çalışmalar
yapmaktadır. Güvenlik teşkilatlarımız her türlü teknolojik
imkâna ve uluslararası akrediteye sahip modern kriminal laboratuvarlarla
faaliyet göstermektedir. AK PARTİ iktidarı olarak güvenlik
personelinin nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesine büyük önem
vermekteyiz. Vatandaşlarımıza sunulan güvenlik hizmetlerinin
daha etkin bir şekilde sunulması amacıyla iç güvenlik
birimlerimizin her türlü bina, araç gereç ve diğer
ihtiyaçlarının zamanında karşılanmasına özel önem
vermekteyiz. Gelişmiş ülkelerdeki güvenlik güçleri hangi fiziki şartlara,
hangi imkânlara sahiplerse biz de aynı imkânları güvenlik güçlerimize
sağlıyoruz. Geçmiş dönemde polisimiz devriye gezecek
taşıt, taşıtına koyacak yakıt bulmakta
zorlanmaktaydı, bugün ise polisimiz en modern taşıtlara sahip
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde kendini devletten üstün ve daha güçlü göstermek
isteyen organize suç örgütlerine ve haraç çetelerine karşı
amansız mücadele yapılarak devletin gücü gösterilmiştir. Bu
mücadeleler sonucunda, toplum güvenliğini olumsuz etkileyen illegal yapılanmaların
cesareti kırılmış, kamu düzenini bozmaya yönelik pek çok
girişim, yapılan operasyonlar sayesinde işlenmeden önlenmiş
ve bu sayede vatandaşımızın devlete olan güveni
pekiştirilmiştir.
AK PARTİ olarak millî birlik ve
beraberliğimizin ve ülkemizin milletiyle bölünmez bütünlüğünün
korunmasını en büyük öncelik olarak görmekteyiz. Ülkemizin
geleceğini teminat altına almak ve bu terör belasıyla daha uzun
yıllar uğraşmak istemiyorsak bu sorunu mutlaka çözmek
durumundayız. Bunun için de bu sorunu siyasete alet etmeden, millî bir
mesele olarak ele alıp hep birlikte sorumluluk almalı,
taşın altına elimizi koymalıyız.
Terörle mücadelenin kolay
olmadığını, her alanda çok boyutlu, kapsamlı ve
topyekûn bir mücadele gerektirdiğini yaşadığımız
tecrübelerden biliyoruz. Bu nedenle, Hükûmetimiz terörle mücadelede bütün
imkânları seferber etmekte, vatandaşlarımızın can ve
mal güvenliğini sağlamak, ülkemizin birlik ve beraberliğini
güçlendirmek için her türlü tedbiri almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Jandarma Genel Komutanlığımıza 2016
yılı için 8 milyar 276 milyon 881 bin Türk lirası, Emniyet Genel
Müdürlüğümüze ise 21 milyar 140 milyon 638 bin Türk lirası tahsis
öngörülmüştür. Güvenlik güçlerimizin görev alanında bulunan
hizmetleri yerine getirirken ayrılmış olan bu ödenekleri en
tasarruflu ve hizmete en uygun biçimde kullanılması yönünde her türlü
gayreti göstereceklerine inanıyor, 2016 mali yılı bütçesinin
ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın hatip konuşması sırasında, grubumuza da dönerek
Bodrumseverler, çukurseverler değil, vatanseverler bu ülkeyi kurtaracak.
demek suretiyle açık sataşmada bulunmuştur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Onu da demesin mi
Sayın Başkan? Yapmayın lütfen ya.
BAŞKAN Ama, sizin grubunuzun ismini andı
mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, bunu da
demeyecek miyiz Sayın Başkan?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Tabii,
tabii, grubumuza dönerek, işaretle de göstererek açık bir
sataşmada bulunmuştur. Buna mutlaka cevap vermeliyiz.
BAŞKAN Şimdi, bakın, Sayın
Baluken, bu sataşma işini hep birlikte bir koordine etmemiz
gerekiyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman
HDPyi kastetmediğini söylesin, vatansever, bodrumsever, çukursever
meselesini.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, kastedebilir
Sayın Başkan, bu kadar eleştiri olacak.
BAŞKAN Şimdi, bakın,
arkadaşlar yani giderek Söylerken bana baktı diyerek
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bana
baktı. değil, grubumuza bakarak
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yağmur
yağdı, ördek dedi gibi bir şey bu. Öyle şey olur mu ya!
BAŞKAN -
bundan da sataşmadan söz
istemeye başlandı bu Mecliste.
Kastınız neydi?
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) Efendim,
konuştuklarım sırasında birdenbire grubu
hatırladım, HDP Grubunu hatırladım ve onlara bakmak zorunda
kaldım.
BAŞKAN Yani gayriihtiyari.
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) Gayriihtiyari.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ederiz.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Sayın Başkan,
bir ilave yapmak istiyorum.
BAŞKAN Lütfen, Ruhi Bey, biraz sonra... Bir
konuşmacıyı alayım yani
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Burada ifade etmek
durumundayım.
BAŞKAN Şimdi, bakın, ben
Başkan Vekili olarak, sizler de biliyorsunuz ki Tüzükte herhangi bir
şekilde söz talebinde bulunduğunuz zaman aynı oturum içinde
kalmak suretiyle istediğim zaman o sözü verebilirim, takdir yetkisi bende.
Size söz vereceğim, müsaade edin
RUHİ ERSOY (Osmaniye) 10 saniye
Burada
tutanakta kayda düşsün diye
BAŞKAN Buyurun.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Türk devleti bütünlük
ifa eder, devleti ebed müddettir. Bizden öncekiler polis araçlarına
yakıt bile koyamazken bugün bu işleri yaptık. ifadesini Türk
devlet geleneğine uygun bir ifade olarak göremiyorum, bunun kayıtlara
düşmesini istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
altıncı konuşmacısı Uşak Milletvekili Sayın
Mehmet Altay.
Buyurun Sayın Altay. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAY (Uşak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı bütçesi üzerine grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarımız, devletimizin temel görevlerinden biri kamu
düzeni ve güvenliğinin tesis edilerek bireylerin Anayasa ve yasalarda
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerini korku ve
endişeden uzak, güven içinde kullanmasını sağlayacak ortamların
hazırlanmasıdır. Bu kapsamda kamu düzenini ve güvenliğini
sağlamak konusunda ülkemizin son dönemdeki en önemli gündem maddesi her
gün burada tartıştığımız terördür. Türkiye, geçmişten
bugüne kadar farklı amaçlara sahip çok sayıda terör örgütünün hedefi
olmuştur. Coğrafyamızda yüz yıl önce
sınırları cetvelle çizilip birbirine akraba toplumları
bölenler bugün de terör vasıtasıyla birlik ve beraberliğimize,
kardeşliğimize kastetmişlerdir. Bu kapsamda hepimizin bu
coğrafyada sergilenen oyunu ve büyük resmi aslında görmesi gerekir.
Terör ile ülkemizin ayaklarına pranga vurmak isteyen bu çevrelere
karşı mücadelemiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam
edecektir. Hepimizin
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Okumadan direkt
buraya bakıyorlar, oraya bakmadan.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
Sataşma, sataşma.
BAŞKAN Sayın Önder, lütfen
Lütfen biraz
ciddi olalım, lütfen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Ciddiyeti hatibe
söyle.
MEHMET ALTAY (Devamla) Sayın Önder, ben
okumadan da anlatabilirim. Şimdi, hepimizin farklı siyasi
düşünceleri olabilir, farklı bakabiliriz.
BAŞKAN Konuşmacıya müdahale de
etmeyin, insicamını da bozmayın. Esprinin, şakanın bir
noktaya kadar yeri var, lütfen.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Sayın
Öndere bakmadan söyledi, ben şahidim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Baştan
başlasın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Altay, lütfen devam edin.
MEHMET ALTAY (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hepimizin siyasi görüşleri farklı
olabilir, farklı alanlarda farklı şeyler söyleyebiliriz fakat
teröre ilişkin bir tutum belirlememiz gerekir, hep söylediğimiz
şey de bu. Bir duruş sergileyelim, terörün hepsini hep birlikte
kınayalım diyoruz. Aslında size söylemek istediğimiz
şey de bu. Senin terörün, benim terörün şeklindeki bir
algının yanlışlığını bu ülkede bütün
yıllar boyunca hepimiz çektik, bütün geçmişimizle birlikte acı
tecrübelerini yaşadık. Artık buna bir son verelim istiyoruz bu
ülkemizde, bütün düşüncemiz ve değerimiz de bu noktadır.
Değerli arkadaşlar, bu, özellikle bugün
üzerinde söz almış olduğum kamu güvenliğiyle ilgili konuda,
kamu güvenliğinin tesis edilmesi ve ülkemizin birliği ve dirliği
için görevlerini özellikle bu dönem içerisinde ifa eden ve bu uğurda
şehit düşen şehitlerimizi rahmetle anmak istiyorum.
Burada, özellikle terörle mücadelenin öncelikli
amacının kamu düzenini korumak, ülkemizin birlik ve
beraberliğini sağlamak üzere Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığımızın görevi içerisinde bulunan kamu
düzeninin sürekliliğini sağlamak, terörle mücadele alanında
stratejiler geliştirmek ve ilgili kurumlar arasında bilgi
akışı ve koordinasyonu sağlamak olduğu hepimizin
bilgisinde.
Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı, kurulduğu günden bu yana, bu görevi
çerçevesinde, terör örgütlerine katılımları engellemeye yönelik
projeler, sosyal araştırmalar, terörle mücadele, sosyoekonomik,
kültürel ve psikolojik faktörlerin analizi çalışmalarını
gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmeye devam etmektedir. Bu
kapsamda özellikle hazırlanan ve Sayın Başbakanımız
Ahmet Davutoğlunun Mardinde açıklamış olduğu Terörle
Mücadele Eylem Planı ve yol haritası çerçevesinde, kamu düzenini kim
tehdit ederse etsin kesinlikle engelleneceği, kapsamlı demokratik bir
reform süreci uygulanarak, sosyal seferberlik kapsamında, terör
saldırıları nedeniyle oluşan bütün yaraların sarılacağı
ifade edilmiştir.
Terörden dolayı zarar gören
vatandaşlarımıza yardım edilerek, istismar edilen yerel
yönetimlerle ilgili yasalar yeniden ele alınacaktır. Yeniden ihya ve
inşa kapsamında, teröristlerce evleri yakılan ve yıkılan
vatandaşlarımızla birlikte yine terör örgütünün
yaktığı ve kullanılamaz hâle getirdiği okul ve
hastanelerin inşası hayata geçirilecektir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin
demokratikleşmesinin yanı sıra, birlik ve beraberliğimizin
reçetesi bin yıllık destanda hayat bulan birlik ve
beraberliğimizdir. Türkiyede barışı, huzuru,
kardeşliği istemeyenler, ekonominin prangalarından kurtulup
yükselişini hazmedemeyenler ve kesintiye uğratmak isteyenler dün
olduğu gibi bugün de varlığını devam ettirecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALTAY (Devamla) Bu çevrelerle olan mücadele
de sonuna kadar devam edecektir.
Bu düşüncelerle 2016 bütçesinin ülkemize,
milletimize ve kardeşliğimize hayırlar getirmesini temenni
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
AK PARTİ adına yedinci konuşmacı
Samsun Milletvekili Sayın Orhan Kırcalı olacak.
Sayın Kırcalı buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN KIRCALI (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemize yönelik göç hareketlerinde bir yandan artan
ekonomik gücümüz ve istikrarımız bir çekim unsuru oluştururken
diğer yandan da yer aldığımız coğrafi bölgedeki
istikrarsızlıklar ülkemize yönelik göçü
artırmıştır. Ülkemizde göç konusunda daha etkin politikalar
belirleyebilmek ve yürütebilmek için Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
kurulmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin ve Avrupanın son dönemdeki en önemli konusu da
Suriyeli göçmenler olmuştur. Yeni kurulmuş olmasına rağmen
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bu ilk sınavını
başarılı bir şekilde vermiş ve vermeye de devam
etmektedir. 19 Şubat 2016 tarihi itibarıyla ülkemizde
kayıtlı olarak bulunan Suriyeli sayısı 2 milyon 688 bin ve
yaptığımız toplam harcama da yaklaşık 10 milyar
dolara ulaşmıştır. Bu aziz milletimiz Türkmen, Kürt, Arap,
Ezidi ayrımı yapmadan tüm Suriyeli kardeşlerimize
kapılarını açmıştır. Bizler bu konuda
insanlığın vicdanı olduk ve vicdanı olmaya da devam
edeceğiz. Yaradandan ötürü yaratılanlara merhamet, şefkat ve
sevgi bizim milletimizde o denli zirveleşmiştir ki insanlara hizmet
kemale ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, Türk halkı
muhacir konumundaki Suriyeli kardeşlerine de ensar olmaya devam edecektir.
Ülkemizde yaklaşık 2,9 milyon mülteci
barınmakta iken, şu anda Avrupanın bütününde yaklaşık
mülteci sayısı 1 milyondur. Avrupanın, bu mültecilere
insanlık dışı uygulamaları da hepimizin malumudur.
Avrupa sistemini Ne kadar insanı buraya erişmeden geri
döndürebilirizin üzerine kurarken, ülkemiz Suriyeli kardeşlerimizi insan
onuruna yakışır bir şekilde karşılamış
ve ağırlamaktadır. Bir şekilde Avrupa
sınırlarına ulaşan mülteciler, sınır
bölgelerinden geçerken ilgili devletlerin sınır polisleri
tarafından insanlık dışı uygulamalara maruz
kalmaktadır. Bazı ülkeler mülteci girişini engellemek için
sınırlarına 3 metre yüksekliğinde ve yüzlerce kilometre
uzunluğunda dikenli teller çekmiştir. Daha üç gün önce
sınır kapısında telleri aşan mültecilere Makedon
polisi göz yaşartıcı gazla müdahale etmiş ve mültecileri,
göçmenleri ülkeye sokmamıştır. Ne yazık ki, ülkelerine
kabul edilecek göçmenleri dinî kriterlere göre belirleyeceğini
açıklayan AB ülkeleri dahi olmuştur. Danimarka, göçmenlerin ziynet
eşyalarına el koyarak masrafların
karşılanmasını öngören bir kanun çıkartmıştır.
Batılı ülkeler kendi oluşturdukları uluslararası
hukuka bile kendileri riayet etmemektedirler. Modern çağın bu ilkel
tutumları karşısında Hükûmetimiz, devletimiz ve aziz
milletimiz Suriyeli mültecileri misafir olarak görmekte ve yaklaşık
260 bini AFADın 10 ilde kurduğu ve yönettiği 25 barınma
merkezinde ağırlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son
verirken, dün CHPli bir hatibin bu kürsüde, bu kutsal çatı altında,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beye ve
ailesine ve AK PARTİ Grubuna yönelik devlet terbiyesinden, siyasi ve genel
ahlaktan yoksun konuşmasını kınıyorum.
Cumhurbaşkanını tanımadığını
söyleyenlere de şunları belirtmek istiyorum: Milletimizin oyuyla
seçilen ve bu aziz milletin baş tacı yaptığı
Sayın Cumhurbaşkanımızı bu millet çok iyi
tanımaktadır ve tanıtmaktadır.
Hepinizi saygıyla da selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kırcalı.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
dün Mecliste yaşanan bir tartışma dün itibarıyla geride
kalmıştır.
BAŞKAN Dün de geride kaldı. Bugün o
konuyla ilgili söz vermeyeceğim. Başka bir gerekçeniz varsa lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sadece kınadı
Sayın Başkanım, bir şey söylemedi.
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdi, zannedilmesin ki
yani dünkü bir hadiseyi gündeme getirerek bir cevap vermeyeceğiz ama dünde
kalan bir tartışmayı burada eğer hatipler devam ettirirse
cevap hakkımızı bundan sonra saklı tutuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kınadı sadece
Levent Bey.
BAŞKAN AK PARTİ adına sekizinci
konuşmacı Karaman Milletvekili Sayın Recep Şeker. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP ŞEKER (Karaman)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık
Bakanlığımızın 2016 yılı bütçesi üzerine
grubum adına söz aldım, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİnin iktidara geldiği 2002
yılı sonunda ülkemizdeki sağlık sistemimizi
hatırlayalım: Acil hizmetlerdeki aksamalar, koruyucu hizmetlerdeki
yetersizlikler, bakımsız hastaneler, yaygın koğuş tipi
odalar, personel ve tıbbi cihaz eksiklikleri, uzun muayene
kuyrukları, özel muayenehane ağırlığı,
hastaların, bebeklerin ve cenazelerin hastanelerde rehin
kaldığı, vatandaşlarımızın hiç de layık
olmadığı günler yaşandı maalesef ülkemizde.
AK PARTİ 2003 yılında "Önce
insan önce sağlık" diyerek Sağlıkta Dönüşüm
Programı'nı başlattı. Bununla ilgili olarak birinci basamak
sağlık sisteminde aile hekimliği sistemine geçildi ve ortalama
3.600 kişiye bir hekim verildi. Bebeğin anne karnına
düşmesinden itibaren titiz takibe alındı, riskli gebeler anne
otelinde misafir edilir oldu. Bebek aşılamalarında dünyada ilk
kez karekod destekli elektronik aşı takip ve soğuk zincir izleme
sistemiyle ve ücretsiz olarak yapılan aşılarla yüzde 95-98'de
olan Avrupa ülkeleri aşı oranlarını yakaladık.
Kronik hastalıklar, obezite ve tütünle
mücadelede ciddi mesafeler aldık. Özellikle tütünle mücadelede model ülke
hâline geldik. Bu sayede akciğer kanserlerinde yüzde 10 oranında
azalma oldu. Dünya Sağlık Örgütünün bu sebeple 4 kez ödüllendirdiği
tek ülke olduk. Kanser, ağız ve diş
sağlığında modern gezici araçlarla en ücra köylerde dahi
taramalar yapar hâle geldik. Yatağa bağımlı hastaların
tıbbi bakım ve rehabilitasyonları Evde Bakım Hizmetleri
tarafından kendi evlerinde verilmeye başlandı. Bu kapsamda 2015
yılında 652 bin kişiye sağlık hizmeti
verilmiştir.
Acil olaylara müdahale konusunda 2002
yılında 481 olan 112 istasyon sayısı 2.400'e, 617 olan
ambulans sayısı 5.455'e çıkmıştır. 2002'de hiç
olmayan kar paletli ambulanstan şu an 265 adet vardır. 3 adet uçak
ambulansımız, 17 adet helikopter ambulansımız, 6 adet deniz
bot ambulansımız ve üzülerek söylüyorum, artık 3 adet de
zırhlı ambulansımız var. Bildiğiniz gibi artık ambulanslarımız
kurşunlanıyor.
İkinci basamak sağlık sistemiyle
ilgili olarak da yataklı tedavi boyutunda, öncelikle yapılamaz
denilen SSK hastaneleri başta olmak üzere kamu hastaneleri
Sağlık Bakanlığına devredilerek birleştirildi. Bu
sayede insanlarımızın istediği hastaneye gidebilmesi
sağlandı. Yeşil kartlı
vatandaşlarımızın tüm sağlık hizmetleri ücretsiz
oldu. Her hekime bir oda verildi, muayene kuyrukları önlendi.
2002 yılında 6.389 olan nitelikli yatak
sayısı 48 bine çıkarıldı. Yoğun bakım yatak
sayısı 869'dan 12.484'e, 18 olan MR cihazı 268'e, 121 olan
tomografi 484'e, 1.510 olan diyaliz cihazı sayısı 4.734'e
yükselmiştir. Vatandaşlarımıza Linac gibi Tomoterapi gibi
yüksek tıbbi teknoloji cihazları ile sağlık hizmeti sunulur
hâle geldi.
2003-2015 yılları arasında 810 adet
hastane, 1.775 adet birinci basamak sağlık tesisi olmak üzere
toplamda 2.585 adet sağlık tesisi inşa edilerek
vatandaşımızın hizmetine sunulmuştur.
Şehir hastanelerinin yapımı 34 adet
projeyle devam etmekte, bittiğinde 43 bin nitelikli yatak sayısı
yeniden ilave edilmiş olacak.
Sağlık turizmi gelişmekte, inşallah
2023 yılında 20 milyar dolar gelir hedeflenmektedir.
İnsani yardım faaliyetlerimiz Suriyeli
sığınmacılar için olduğu gibi ihtiyaç sahibi Sudan,
Somali, Filistin, Pakistan ve Kırgızistan gibi birçok ülkeye
sağlık tesisleri yapılarak devam ediyor.
2016 yılı kamu harcamalarında
eğitimden sonra sağlık ikinci payı aldı ve 95 milyar
TL olarak planlandı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seçim bölgem olan Karaman ilimizdeki sağlıktan da
kısaca bahsedecek olursam: 2002 yılında 785 olan toplam
sağlık insan gücü 2,5 kat artarak 1.976'ya yükselmiştir. 112
istasyonu 2'den 13'e, ambulans 2'den 35'e çıkmıştır.
1994-2002 yıllarında 15,70 milyon TL olan yatırım
donanım harcamaları 2003-2015 tarihleri arasında yeni hizmet
binaları, il merkez ve ilçe hastaneleri, aile hekimliği merkezleri
inşa edilmek suretiyle 10 kat artarak 166 milyona TL'ye yükselmiştir.
Bu vesileyle, tüm ahirete göç etmiş olan
sağlıkçılarımızı ve şehitlerimizi
hayırla yâd ediyor, yüce Allahtan rahmet diliyorum. Sağlıktaki
bu başarılara imza atanlara, emeği geçenlere, tüm
sağlık çalışanlarına şükranlarımı
sunuyorum.
Sağlık
Bakanlığımızın 2016 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şeker.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, İç Tüzük 60a göre, önemli bir husus var, yani
Hükûmet de buradayken bunu Genel Kurulun bilgisine sunmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
10.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cumhurbaşkanı
Başdanışmanının sarf etmiş olduğu bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Erdem Gül ve Can
Dündarın tahliyesiyle ilgili, bu, Anayasa Mahkemesinin vermiş
olduğu karardan sonra yaşanan sürece çok girmeyeceğim. Ancak,
özetlemek gerekirse: Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve Hükûmet
arasında ve Hükûmetin de kendi arasında tamamen birbiriyle
çelişen tutumlar olduğunu gördük. Yani, burada, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı konuştuğunda, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağ konuştuğunda farklı bilgiler sundu Genel Kurula,
Bakanlar Kurulundan sonra Sayın Numan Kurtulmuş konuşunca
farklı bir değerlendirme yaptı. Şimdi bütün onların
detaylarına girmeyeceğim. Ancak, bugün, Sayın Numan
Kurtulmuşun Bu Cumhurbaşkanının kişisel
tavrıdır. değerlendirmesine cevap veren
Cumhurbaşkanının Başdanışmanı Mustafa
Akış aynen şu cümleyi Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüde konuşsun
Sayın Başkan, böyle yerinden olmaz ki.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Artı bir dakika daha verdim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Aynen
şu cümleyi kullanmış: Cumhurbaşkanımızın
Anayasa Mahkemesi kararını eleştirmesi kişisel konumlanma
değil devletin ve Hükûmetin başı sıfatıyla bir
açıklamadır. Şimdi, neresinden tutsanız düzeltilecek bir
açıklama değil. Ancak ben özellikle bu devletin ve Hükûmetin
başı açıklamasına bayağı bir takıldım
çünkü şu anda elimde Anayasa var, Anayasa 104e göre Cumhurbaşkanı
Devletin başı olarak tanımlanıyor. Yani
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı
Cumhurbaşkanı Hükûmetin başıdır. dediği zaman
acaba Davutoğlunun görevden alındığını mı
ima ediyor? Ya da Hükûmetin Cumhurbaşkanına
bağlandığını mı söylüyor? Ya da Türkiyede bu
süreç içerisinde bir rejim değişikliği oldu da Meclisten, milletten
bu rejim değişikliği mi saklanıyor? Yani bu
açıklamayı kabul etmek mümkün değil. Mevcut darbe
anayasasının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Baluken, o
açıklamayı yapan kişiyle konuşursunuz, bu
sorularınızın cevabını alırsınız.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, bu burayı da ilgilendiren bir konudur Sayın Başkan.
Bu geçiştirilecek bir konu değil. Hükûmetin başı kim?
Sayın Başkana soruyorum.
Sayın Başkan
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bu
tavrınız doğru değil. Ben grup başkan vekili olarak
BAŞKAN Siz grup başkan vekili olarak bir
açıklamadan dolayı söz aldınız, size verdim, kayıtlara
geçirdiniz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ama
Hükûmetten bir açıklama beklediğimi söyledim.
BAŞKAN İsterse cevap verir isterse
vermez, böyle bir zorunluluğu yok.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, siz Hükûmetin herhangi bir açıklama yapıp
yapmamasını sormadan konuyu kapatma eğilimi içerisine
giriyorsunuz.
BAŞKAN İsterlerse benden söz
alırlar. Ben hiç kimseye Benden söz alır mısınız?
diye sormuyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman,
sayın hatip konuşmasını bitirdikten sonra ben bu konuya
geri döneceğim.
BAŞKAN Hükûmet kendini eğer bir cevap
verme durumunda hissediyorsa elini kaldırır söz ister, ben de
veririm. Lütfen Sayın Baluken, yetkilerimizin sınırını
bilelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Siz
bilmiyorsunuz. Birazdan o tartışmayı açacağız.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisinin
dokuzuncu konuşmacısı Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Dudu
Özkal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Özkal.
AK PARTİ GRUBU ADINA HATİCE DUDU ÖZKAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı
Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu konuşmayı Konya Milletvekilimiz Hüsnüye
Erdoğan yapacaktı ancak amcasının vefatından
dolayı katılamadı; kendilerine
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Afyon AK PARTİ
Kurucu Kadın Kolları İl Başkanı olarak görev
yaptığım o yıllarda hastanelerde tedavi olamayan
hastaların durumunu gördükçe, o zamanların parasıyla Günlük 2
milyarım olsa da, partime gelip hâlini arz eden çaresiz insanları
tedavi ettirebilsem. diye nasıl dua edip Allaha
yalvardığımı unutmadım. Rabbime şükürler olsun
ki o günler geride kaldı.
AK PARTİ olarak görevi
devraldığımız 2002de hastanelere sağlam girenin bile
hasta çıktığı o günlerden sağlık alanında
kalitenin ve memnuniyetin en üst düzeylere eriştiği bugünlere geldik.
Daha on beş yıl önce doktorun, hastanenin, çoğunlukla ilacın
olmadığı, özellikle derde dermanın
bulunmadığı o zamanlarda merkezî bütçeden sağlığa
ayrılan oran sadece yüzde 2,6 idi. Önce insan, önce sağlık
düsturuyla yola çıkan iktidarımızda ise bu oran bugün bütçenin
altıda 1ine, yani yüzde 16,5e ulaşmıştır.
Hastanelerde koğuş sisteminden tek ya da
iki kişilik konforlu odalara geçiş gibi uygulamalarla yüzde 40lardan
yüzde 70lere ulaşan memnuniyet oranlarını yakalamış
durumdayız. Sağlık hizmetlerinin en temel kalite göstergeleri
olarak değerlendirilebilen bebek, çocuk ve anne ölüm oranları yüzde
70-80 oranında azalmıştır.
Kırsal nüfusun sadece yüzde 20si ambulans
hizmeti alabilirken bugün tamamı bu hizmetten dakikalar içinde
faydalanabilmektedir. Gece uçuşu da yapabilen hava ve deniz ambulans
hizmetlerinden yılda 30 bine yakın vatandaşımız
yararlanmaktadır. AR-GE çalışmaları kapsamında millî
aşı gibi projelerle ilaçta yerli üretim teşvik edilmektedir.
E-reçete, karekod, ilaç takip sistemleri ve Akılcı İlaç
Kullanımı Eylem Planının devreye konulmasıyla fazla
ilaç kullanımı ve suistimaller azalmıştır.
Değerli milletvekilleri, başörtülü
sağlık çalışanlarının her türlü zorluğa
göğüs gerdiği, başörtülü hasta kadınların hastanelere
alınırken itilip kakıldığı o günlerden
başörtülü seçilmiş bir milletvekili olarak Meclis kürsüsünden
Sağlık Bakanlığı bütçesiyle ilgili konuşma yaptığımız
bugünlere bizleri taşıyan, başta bu başarı hikâyesinin
mimarı Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, ondan
aldığı bayrağı daha yükseklere taşıma
azminde olan Sayın Başbakanımıza teşekkürleri bir borç
biliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hükûmetimize ve Cumhurbaşkanımıza
yönelik insafa ve adaba sığmayan, hakaret ve iftira etmeyi huy
edinmiş sığ zihniyeti bir kez daha kınıyorum.
Hükûmetimiz refah seviyesinin yükseltilebilmesi için ibadet aşkıyla
gece gündüz milletimize hizmet ederken Türkiyenin güçlü ve lider olma
yönündeki azimli yürüyüşünü açtığı çukurlarla,
mayınlarla sekteye uğratmaya çalışan tüm terör örgütlerini
ve destekçilerini bu kürsüden bir kez daha lanetliyorum. Savaş hâlinde
bile dokunulmazlığı olan hastanelerin roketlerle vurulması,
ambulansların yakılması, gasbedilmesi, sağlık
çalışanlarımızın hedef alınması,
kaçırılması hatta canlarına kıyılması bu
zihniyetin ne kadar alçak ve zalim olduğunun en bariz ve maalesef acı
kanıtlarıdır.
Yurdumuzun her köşesinde sağlık
çalışanlarımızın vatandaşımızın
derdine çare olmak için hiçbir ayrım gözetmeden en ulvi duygularla ve
azimle çalıştığını biliyorum. Bu vesileyle
değerli sağlık çalışanlarımızı bir kez
daha saygıyla selamlıyorum. Milletin sağlığı için
can veren sağlıkçılarımız ile
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HATİCE DUDU ÖZKAL (Devamla)
devletin huzur
ve güvenliği için gözünü bile kırpmadan
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkal.
Bitti süreniz.
HATİCE DUDU ÖZKAL (Devamla) Bir dakika daha,
çok kısa cümlem kaldı.
BAŞKAN Veremem süre, başka
arkadaşlara karşı adaletsizlik olur.
Selamlayın lütfen.
HATİCE DUDU ÖZKAL (Devamla) Bütçenin hepimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkal.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Baluken şey
yapsın, ben de ondan sonra devam edeyim efendim.
BAŞKAN Ben önce sizi gördüm.
LEVENT GÖK (Ankara) Peki.
BAŞKAN - Daha sonra konuşun. Hazır
değilseniz Sayın Balukene söz verebilirim.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır hayır, yok,
konuşacağım ama
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yok, o
zaten ayrımcı yaklaştığı için önce sizi görür.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır, ben sizin
konuşmanız kesilince şey yaptım Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yok, siz
buyurun. Estağfurullah, olur mu öyle.
LEVENT GÖK (Ankara) Siz devam edin, ben devam
edeceğim
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır hayır, lütfen. Siz buyurun.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
11.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi
kararıyla ilgili ifadeleri nedeniyle Türkiyede ciddi bir kriz
yaşandığına ve bu krizi giderecek makamın Hükûmet
olduğuna ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, şimdi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yoğun bir mesaiyle bütçe görüşmelerini sürdürüyoruz
ve milletin bütçe hakkının Meclisten meşru zeminde bir yasama
faaliyetiyle geçirilmesine dönük çalışmaları hep beraber katkı
sağlayarak devam ettiriyoruz. Tabii, bu yaptığımız
çalışmaların bir anlamı var. Her şeyin meşru
temele dayanması, hukukiliği olması ve bu
yaptığımız bütün çalışmalarımızın,
her türlü çalışmanın temelinde -komisyon
çalışmalarında da buradaki
çalışmalarımızın temelinde de- bir hukukilik var, bir
meşruiyet var. Bu meşruiyeti yaratmaya
çalıştığımız bu ortamda
Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili
söylediği -aslında daha önce de pek çok konuda ifade ettiği-
sözlerinden dolayı Türkiyede ciddi bir kriz yaşanıyor. Bunun
adını koyalım. Burada AKP
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Ankara) Müsaade eder misiniz efendim?
BAŞKAN Artı bir dakika daha veriyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Burada AKP sözcüleri ne kadar
Cumhurbaşkanına bağlılıklarını belirtirlerse
belirtsinler, Anayasa Mahkemesi kararında dâhi Hükûmette bir
sıkıntının olduğu ve Cumhurbaşkanıyla
aralarında bir derin uçurum olduğu da belli.
Ben buradan dün de söylemiştim yani Hükûmetin
hangi üyeleri Cumhurbaşkanından yana hangi üyeleri Başbakandan
yana, nasıl tavır koyuyorlar? Bu şu anda çözülmesi gereken bir
sorun. Yani bizim muhatabımız kim? Muhatabımız
Cumhurbaşkanı mı, muhatabımız Başbakan mı?
Başbakansa ki Başbakan olması gerekir- muhatap ortada yok. Yani
böyle bir tabloda bu çalışmaların da bir anlamı yok. Yarın
bir gün bu bütçe geçtikten sonra da Başbakan ya da
Cumhurbaşkanı Ben bu bütçeyi de tanımıyorum. Örtülü
ödenekten bana şu kadar ayrılmış ama ben daha fazla
istiyorum. derse ne olacaktır? Bu meşruiyet krizidir, giderilmesi
gerekiyor. Bu krizi giderecek olan makam da Hükûmettir. Hükûmetin sayın
üyeleri bu doğrultuda yapılan açıklamaları çok önemli bir
şekilde kamuoyuyla paylaşmalı ve açıklamalarda
bulunmalıdırlar efendim.
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Sayın Baluken,
iki dakika
12.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cumhurbaşkanı
Başdanışmanının sarf etmiş olduğu bazı
ifadelerle ilgili Hükûmetin Parlamentoya bilgi vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, demin ben bir soru sordum
ama siz hem sorumu bitirmeme izin vermediniz
BAŞKAN
Süreniz bitti, süreniz bitti.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır)
hem de bu konuda Hükûmetin bir açıklama
yapıp yapmama iradesini sormadınız.
BAŞKAN Sormak
zorunda değilim canım.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Ben açık bir şeyi soruyorum. Şimdi,
sıradan bir yurttaşın kullanmış olduğu
cümlelerden bahsetmiyorum. Cumhurbaşkanının
başdanışmanı bugün paylaştığı bir
mesajda devletin ve Hükûmetin başı olarak Sayın Cumhurbaşkanını
tanımlıyor. Ben de elimdeki Anayasaya baktığımda
104üncü maddede devletin başı olarak Cumhurbaşkanının
tanımlandığını, bizim de siyasi partiler olarak
Hükûmetin başını Başbakan Davutoğlu olarak
bildiğimizi ifade ediyorum.
Şimdi,
sayın bakanlar bu konuya bir açıklık getirirlerse
Hani
Hükûmetin başında kim var? Sayın Cumhurbaşkanı varsa
bilmediğimiz bir şey mi oldu? Eğer böyle bir şey yok ise
bir Cumhurbaşkanı Başdanışmanının böyle bir
açıklama yapma hakkı ve haddi var mıdır? Bütün bunlarla
ilgili bir cevap istiyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) 3 sayın bakan burada, bununla ilgili Parlamentoyu
bilgilendirsinler.
Teşekkürler.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Sayın Başkan, Meclisimizin gündemi bütçe özel
gündemiyle toplanıyor.
BAŞKAN
Müsaade ederseniz ben konuşsam.
Başka bir
şey mi söyleyeceksiniz?
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Ben başladım, izin verirseniz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) HDPye karşı bugün çok iyi, ılımlı
davranıyorsunuz. Bize bu kadar sert davranmayın Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hayır, Bizim Meclisimizin gündemi bellidir. diyeceksiniz, benden rol
çalmış oldunuz da.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Sabahtan beri HDPyi dinlemekten yorulduk Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben
söyleyecektim zaten onları demek istedim. Kusura bakmayın lütfen.
Buyurun.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Sayın Başkan, bir danışmanın, bir
sözcünün, benzer görevdeki bir kişinin her yazdığı metni, her
tweeti her konuşmacıdan sonra burada gündem yapmak yanlış
diye düşünüyorum. Hemen yan tarafta basın odamız var. Eğer
bu konuda Sayın Baluken bir özel gündem atfediyorsa toplantıda yapar.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bilgi istiyoruz, bilgi.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Ama, sürekli aynı konuyu tekrar etmenin ne kamuoyuna ne Meclise
katkısının olmadığı kanaatindeyim. Ben gündeme
devam edelim diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bütün
söyleyeceklerimi söyledi.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Teşekkür ediyorum.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Efendim, bir şey eksik kaldı, onu da ben
söyleyebilir miyim? Buradan söylerim efendim. Kısa bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yani tutanaklara geçsin diye bir şeyler
söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Devam edelim
Başkanım gündeme.
BAŞKAN Bakın, bekliyorum, Hükûmetten
cevap açıklamak için söz alan kimse olmadı. Sayın Turanın
dediği gibi, bu konu sizi çok ilgilendiriyorsa dışarıda
basın toplantısı yapabilirsiniz, açıklamalarınızı
bütün basın mensuplarına yapabilirsiniz. Burada polemik yaratmak için
bulunmuyoruz, bütçeyi görüşmek için şu anda uğraş
veriyoruz. Sizin de buna saygı duymanızı rica ediyorum, lütfen.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ben de
tutanaklara geçmesi açısından birkaç hususu belirteceğim.
BAŞKAN Lütfen.
Sayın Baluken, ben size söz vereceğim ama
ne zaman vereceğimi ben takdir edeceğim aynı oturum içinde.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır, şu anda tutanaklara geçsin diye
BAŞKAN Tamam, aynı oturum içinde ben
size söz vereceğim, kendi takdirimde. Açın bir İç Tüzüke
bakın, ne zaman size söz vereceğimi ben takdir edebilirim.
Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, burada bir siyasi partinin grup başkan vekili
kalkınca dinlemek ve söz vermek zorundasınız.
BAŞKAN Zamanını ben takdir etmek
koşuluyla onu yapmak zorundayım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Tabii
ki, olabilir, tabii ki.
BAŞKAN - Zamanını ben takdir
edeceğim, şu anda size söz vermek durumunda değilim, biraz sonra
vereceğim, bitti.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Peki,
Sayın Başkan, AKP Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan
burada polemik yaratma derdinde olduğumuzu söyleyerek açık bir
şekilde bana ve grubumuza sataşmıştır. Sataşmadan
söz istiyorum.
BAŞKAN Katiyen bu konuyla polemik
yarattırmayacağım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman
birazdan tutanakları isteyip usul tartışması
açacağım.
BAŞKAN - Üç gündür bu konuşuluyor, polemik
üstüne polemik, bu nedir!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Onlar konuşuyor, biz
iş yapıyoruz Sayın Başkan.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı:
118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun onuncu konuşmacısı Kilis Milletvekili Sayın
Reşit Polat.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA REŞİT POLAT
(Kilis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ve Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu bütçeleri hakkında grubum adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz milletimizi hürmet ve
saygıyla selamlıyorum.
Kuruluşu 1838 yılına kadar uzanan,
iki asırlık tarihî özelliğiyle ülkemizin en köklü
sağlık kuruluşlarından birisi olan Sağlık
Bakanlığının dünyaya açılan penceresi konumundaki
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü özel bütçeli
bir kamu idaresidir. Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü, sağlık denetimleri, seyahat
sağlığı hizmetleri, tele sağlık hizmetleri, gemi
adamları sağlık işlemleri ve ülkemiz sağlık
kuruluşlarına tıbbi cihaz teminiyle ilgili hizmetleri yerine
getirmektedir. Denizcilik sektörüyle yüz seksen yıllık ortak bir
geçmişe sahip olan Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü gemilerin ve gemi adamlarının
sağlığına katkı yapan tek kuruluştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görev alanıyla ilgili olarak Dünya Sağlık
Örgütü, Uluslararası Denizcilik Örgütü, Uluslararası Sivil
Havacılık Örgütü ve diğer ulusal ve uluslararası
kuruluşlarla iş birliği yapan Genel Müdürlük, Türk
limanları arasında seyreden, yabancı ülke limanlarından
Türk limanlarına gelen ve Türk boğazlarından transit geçen
gemilerden sağlık resmi tahsilatı yapmakta, bu gelirlerle de
ülkemizin sağlık hizmetlerine katkı sağlamaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun misyonu,
halkımızın etkili, kaliteli ve güvenli ilaca erişimini
sağlamaktır. Ürün özelliklerine göre, öncelikle, ilaçların
üretim yerleri denetlenmekte ve uluslararası standartlara uygun
olduklarına dair sertifika verilmektedir. Kurum tarafından 2012
yılında 995, 2013 yılında 913, 2014 yılında 774,
2015 yılındaysa 684 beşerî tıbbi ürün ruhsatnamesi
düzenlenmiştir.
Eczacı yerleştirme sistemiyle eczanelerin
açılışında ve dağılımında çok daha
etkin bir planlama yapılmaya başlanmıştır. Bu sayede,
sağlık hizmeti veren eczanelerin belirli yerlerde
yığılmalarının önüne geçilmiş ve
halkımızın ihtiyaç duyduğu her yerde eczacılık
hizmeti alması, ilaca ulaşması sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde kaliteli ürün üretimini teşvik ederek yüksek
teknoloji ürün geliştirilmesine katkıda bulunmak, güvenli ürüne
erişimi sağlamak, kayıt dışı ekonomiyle mücadele
etmek, etkin bir piyasa gözetim ve denetimini oluşturmak amacıyla
dünyada ilk olarak Ürün Takip Sistemi Projesi
başlatılmıştır. Vatandaşımızın her
türlü ilaç ve sağlık hizmetlerine ulaşımı da
kolaylaştırılmıştır. Aynı zamanda
-bakın, buraya dikkat çekmek istiyorum- ülkemizde misafir olarak kalan
Suriyeli kardeşlerimizin de ilaç ve sağlık hizmetleri
sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kendi seçim bölgem olan Kilis ilimizin merkez nüfusu 90 bindir. 127 bin
Suriyeli misafirimize ev sahipliği yapıyoruz. Bu dünyada eşi
benzeri görülmemiş dayanışma ve yardımlaşma
örneği tüm dünyaya ders olmalıdır. Kiliste insanlar
işlerini, evlerini, ticari piyasalarını, sosyal
mekânlarını paylaşıyorlar. Dünyada sanırım ki
kitlesel bir barış eylemi olarak böyle bir büyük örnek
bulunmamaktadır. Bu kardeşlik olgusundan yola çıkarak genel merkezimiz
ve insan haklarından sorumlu Genel Başkan Yardımcımız
Sayın Ayhan Sefer Üstün, Nobel komitesine başvurarak güzel
şehrimiz Kilisimizi Nobele aday göstermişlerdir. Ülkem ve
hemşehrilerim adına teşekkür ediyorum. Yüce Meclisimizden ve
büyük milletimizden barış, kardeşlik ve ensar şehri
Kilisimize bu süreçte destek olmalarını arzu ediyorum.
Ayrıca, dünya ülkelerine bir çağrıda
bulunmak istiyorum. Barışın ve kardeşliğin
kitabını yazanları, manifesto yayınlayanları güzel
şehrimiz Kilisimize davet ediyoruz. Gerçekleri gördükleri vakit sadece
yazmanın bir anlamı olmadığını, fiilen
kardeşlik hukukunun nasıl gerçekleştiğini görmek
istiyorlarsa Kilise buyursunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Polat.
REŞİT POLAT (Devamla) Belki bunun
sayesinde tüm dünyada barış ve kardeşliğin
sağlanmasına katkı sağlayacaklardır.
Bütçemizin vatanımıza, milletimize
hayırlı olmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum tekrar.
Adalet ve Kalkınma Partisinin on birinci
konuşmacısı olarak İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Ali Pulcu konuşacak.
Buyurun Sayın Pulcu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBA ADINA MEHMET ALİ PULCU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016
yılı Sağlık Bakanlığı bütçesinde grubum
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Benden önce grubum adına söz almış
olan konuşmacılar kamu harcamalarını 5 kat
artırdığımızı, en büyük aslan payının
da eğitime ve sağlığa verildiğini zaten ifade ettiler.
Dolayısıyla bu beş dakikalık kısa sürede ben teknik
bir konuşma yapmayı arzu etmiyorum Sayın Bakan.
Seçimden yeni çıktık. Seçim meydanı
er meydanı. Ben yaptığımız sağlık
faaliyetlerinin kamu vicdanında nasıl makes bulunduğuna dair bir
iki karşılaştığım örneği zikretmek
istiyorum.
Arkadaşlar dediler ki: Doktor Bey, bugün CHP
Grubuyla, HDP Grubunun yoğunlukta olduğu bir alanda
çalışacağız." Dedim. Hayhay. Açık bir alan,
kalabalık bir grup, tatlı sert tartışıyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Yani AKP yok. diyorlar.
MEHMET ALİ PULCU (Devamla) Biz varız,
yeter.
LEVENT GÖK (Ankara) Bundan o
anlaşılıyor.
MEHMET ALİ PULCU (Devamla) Levent Bey,
tatlı sert tartışıyoruz, tansiyon bazen yükseliyor bazen
azalıyor. Onlar soruyorlar ben cevap veriyorum, ben bir şey soruyorum
onlar cevap veriyorlar, hiç tartışmaya katılmayan benden
yaşlı bir bey, sağlık konusuna gelince Sayın
Bakanım, Bir dakika arkadaşlar, bir dakika." dedi. Bu HDPli
veya CHPli olabilir, onu bilemiyorum. 26 yaşında bir oğlum
var, 3 kez ameliyat geçirdi, elhamdülillah şimdi iyi. Cebimden bir tek
kuruş para ödemedim. Şu kadar yıllık Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşıyım, böyle hizmet görmedim. Onun için AK PARTİye
laf söyletmem, seni de burada ezdirmem." dedi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) AKP üyesidir.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Bakan bile buna
inanmaz. Mutlaka katkı payı vardır.
MEHMET ALİ PULCU (Devamla) İkinci
hikâye, ikinci anekdotumuz; bir Tülay teyzemiz var, Tülay teyzemiz de
şimdiye kadar hiç AK PARTİye oy vermemiş bir teyzemiz. Diyor
ki: Evladım, ben senelerdir sandık başına gidiyorum, bizim
partiye oy veriyorum ama içimden şöyle dua ediyorum: İnşallah
sizinkiler kazanır, AK PARTİ kazanır. Teyzeciğim
hayırdır
Evladım, ben telefon edip randevu alıyorum,
randevuma gidiyorum tam saatinde beni alıyorlar, güler yüzlü bir doktor,
pırıl pırıl bir hastane. Eve dönüyorum, bir-bir buçuk ay
geçiyor, diyorum acaba hafızam beni yanılttı mı? Tekrar
gidiyorum. Tekrar aynı muameleyle karşılaşıyorum.
Türkiye'de bunların gerçekleştiğine inanamıyorum. Allah
başımızdan sizi eksik etmesin." diyor. Televizyondan
seyrediyorsa Tülay teyzemin ellerinden öpüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
CEYHUN İRGİL (Bursa) Emekli
maaşının kesildiğini fark etmiyor o zaman.
MUSA ÇAM (İzmir) Emekli maaşından
kesildiğinin farkında değil teyze.
MEHMET ALİ PULCU (Devamla) Üçüncü anekdotu
anlatıyorum, üçüncü hatıramız
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Bakan biliyor
bunu. Her telefon için 2 lira para kesiliyor.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sayın Çam, lütfen.
MEHMET ALİ PULCU (Devamla)
Emekli bir teyzemize götürdüler...
Dikkatle dinlemenizi tavsiye
ediyorum.
Emekli engelli bir teyzeye
gittik. Dediler
ki: Doktor Bey, bu engelli vatandaşımız, iki tane engellisi
olmasına rağmen tek maaşı kabul ediyor, diğer
maaşını kabul etmiyor. Dedim teyze
. Bir Alzheimer
kızı var, bir de 100 yaşını geçmiş bir annesi
var. Evladım, bunlar evin bereketi. Ben bunlara zaten bakıyor idim
ama Hükûmetimiz bir maaşla benim elimi rahatlattı. AK PARTİ,
diğer maaşı başka bir ihtiyaç sahibine versin ve hizmetini
arttırsın. dedi. Değerli arkadaşlar, ben, bu elleri
öpülesi teyzenin hamiyetperverliğinin karşısında
saygıyla eğiliyorum.
Bu vatandaşlara karşı Efendim,
kömürle, makarnayla, sosyal yardımlarla vatandaşı
kandırarak oy çalıyorsunuz. yaklaşımındaki
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Maalesef! Maalesef!
MEHMET ALİ PULCU (Devamla)
hoyratlığa, kabalığa ve
anlayışsızlığa
şaşırdığımı ifade etmek istiyorum
KAZIM ARSLAN (Denizli) Belgelendireyim mi?
Belgeleri size göstereyim mi?
MEHMET ALİ PULCU (Devamla) AK PARTİnin
bu süreç içinde yaptığı en büyük icraat nedir derseniz
arkadaşlar, eski siyaset erkânıyla millet arasında olan derin
yarığı kapatmış, azaltmış
olmasıdır, yani devletle millet arasındaki bu derin uçurumu
kapatmış olmasıdır. Yunus şöyle diyor: En iyisi bir
gönüle girmektir. Temennim odur ki, bu hamiyetperver, yüce gönüllü milletimize
olan hizmetimizin ardı arkası kesilmesin, o temiz insanlar da
hayır dualarından bizi eksik etmesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, ben sadece tutanaklar
açısından ifade ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tutanak müdürü gibi oldu
bugün Levent Bey.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
konuşmacı, konuşmasında bize hikâye
anlatacağını ifade etti, hikâye anlattı. Bizim hikâyelere
değil, gerçeklere ihtiyacımız vardır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hepsi gerçek Sayın
Başkan. Halk bunu da biliyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Adalet ve Kalkınma Partisinin on ikinci
konuşmacısı
MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) Sayın
Başkan
LEVENT GÖK (Ankara) Laf atmadık ya, bir
şey yapmadık. Sen hikâye anlatacağım dedin.
MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) Sayın
Başkan, çok özür dilerim, hemen yerimden.
Anlattıklarımın hiçbiri uydurma
değildir.
BAŞKAN Sataşma yok burada.
MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) Evet.
Hikâyedir. dedi.
LEVENT GÖK (Ankara) Ama siz dediniz. Hikâye
olduğunu siz söylediniz.
MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) Hiçbiri
hikâye değil, bire bir gerçektir.
Arz ederim.
BAŞKAN Tamam, anlaşıldı.
Adalet ve Kalkınma Partisinin on ikinci
konuşmacısı olarak İstanbul Milletvekili Sayın Erkan
Kandemir konuşacak.
Buyurun Sayın Kandemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ERKAN KANDEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sağlık Bakanlığı, Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi CHP kulak verirse, çok hoşuna
gitmeyen gerçekleri bir de ben vurgulayacağım.
MUSA ÇAM (İzmir) Veriyoruz, veriyoruz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Vurgula
bakalım.
ERKAN KANDEMİR (Devamla) Değerli
milletvekillerimiz, AK PARTİ döneminde sağlıkta paradigma
değişimi merkeze insanı koyarak yeşermiş, adım
adım ülkemiz sağlıkta dünyaya örnek teşkil eden bir ülke
hâline gelmiştir.
Bu paradigma değişimi ilk günkü heyecanla
devam etmektedir. Bu bağlamda, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu,
kronikleşmiş sorunlarını hafifletmiş, büyükçe bir
kısmını çözmüş bulunan ülkemiz için önemli bir işlev
üstlenmiştir.
Yeni dönem sağlık
politikalarının önleyici ve koruyucu sağlık hizmetlerini
önceleyerek şekillendiren Sağlık
Bakanlığımız, bir yandan yerli ve millî sağlık
politikaları üretmekte, bu eksende adımlar atmakta, bir yandan da
merkezine sağlıklı aileyi koymaktadır. İşte, bu
noktada, Türkiye Halk Sağlığı Kurumumuz önemli bir
işlev ve görev yürütmektedir.
Bilindiği üzere, Halk
Sağlığı Kurumumuz, birinci basamak sağlık
hizmetlerini aile sağlığı merkezleri ve toplum
sağlığı merkezleri üzerinden vermekte, her bir
vatandaşımıza sağlığın ilk elden ulaştırılmasına
dönük çalışmalar yapmaktadır.
Halk Sağlığı Kurumu birinci
basamak sağlık hizmetlerini aile hekimliği uygulamasıyla
yürütmektedir. 22 binin üzerinde aile hekimi 7.113 hizmet noktasında, yani
yurdun her bir köşesinde vatandaşımıza en yakın
noktada hizmet vermektedir. TÜİK verilerine göre aile sağlığı
merkezlerinden memnuniyet 2009da yüzde 67,5 iken, bu oran 2014te 74,1e
yükselmiştir.
Sağlıklı birey,
sağlıklı toplum, sağlıklı aile AK PARTİ
dönemi sağlık politikalarının ana eksenini
oluşturmaktadır. Bu kapsamda, Halk Sağlığı
Kurumumuz takdire şayan hizmetler vermektedir. Sadece bütçede, Halk
Sağlığı Kurumunun artan payına
baktığımızda aslında Hükûmetimizin ne yapmakta
olduğunu da görmüş oluruz. 2015te bir önceki yıla göre yüzde 9,
2016da ise bir önceki yıla göre bütçe yüzde 22
artırılmıştır.
Evde sağlık hizmetleri ise aslında
tek başına AK PARTİ iktidarının temel
yaklaşımını göstermektedir. Bakın, çok somut veriler.
693.648 hastaya evde sağlık hizmeti sunulmuştur. 2015
yılında toplam 1 milyon 229 bin 104 eve ziyaret gerçekleştirilmiştir.
Yani ne yapıyoruz biliyor musunuz? Hizmeti milletin ayağına
götürüyoruz.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Sen
inanıyorsan mesele değil, boş ver!
ERKAN KANDEMİR (Devamla) - Devleti milletin
ayağına götürüyoruz. İşte, bu, AK PARTİnin
sağlıktaki perspektifini göstermesi açısından, temel
paradigmasını göstermesi açısından aslında tek
başına gayet yeterli bir oran diye düşünüyorum.
Öte yandan, ülkemiz aşılama hizmetlerinde
de dünyanın örnek aldığı bir ülke hâline gelmiştir.
Bakınız dünyada ilk defa ülkemiz Karekod Destekli Elektronik
Aşı Takip ve Soğuk Zincir İzleme Sistemini kurmuştur.
Anne ve çocuk sağlığında bir yandan tarama ve destek
programları yürütülmekte, bir yandan temel sağlık
ihtiyaçlarına dönük çalışmalara devam edilmektedir.
Aslında söyleyecek çok şey var. Bizler
temel paradigmasını, bu dönem, sağlıkta koruyucu ve
önleyici sağlık hizmetlerine ayıran, bu bağlamda
çalışmalarına devam eden ve inşallah bundan sonraki süreçte
de anne-bebek ölüm oranlarındaki o müthiş düşüşle,
bulaşıcı hastalıklarla mücadelede elde edilen
başarılarla, ortalama yaşam süresinin
MUSA ÇAM (İzmir) Biraz rakam verebilir misin
Erkan Bey?
ERKAN KANDEMİR (Devamla) Söyleyeceğim
bunların hepsini.
uzamasıyla, en önemlisi obeziteyle
mücadeleyle, tütünle mücadeleyle, öte yandan bağımlılıkla
mücadeleyle sağlıkta destan yazmaya devam ettik ve devam
edeceğiz.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle Sayın
Bakanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum ve hayırlı
olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kandemir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına on
üçüncü konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın İsmet
Uçma. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEYHUN İRGİL (Bursa) Adile teyzeden
masallar
MUSA ÇAM (İzmir) Erkan, daha yüksek bir
performans bekliyorduk senden, bütçedeki gibi daha yüksek performans
bekliyorduk.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
konuşmacı kürsüde, lütfen
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMET UÇMA
(İstanbul) Sayın Başkan, sevgili milletvekili
arkadaşlarım; 2016 yılı Kültür bütçesi üzerine grubum
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygı,
sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar, hemen sözlerimin
başında sizlerle bir teklifimi paylaşmak istiyorum: 24 -25, ara
dönemdi- 26ncı Dönemlerdeki arkadaşlar olarak bir İç Tüzük
değişikliği yaparak zabıtlarımızdaki tahkir
edici, tezyif edici, hakaret içerikli sözlerin
çıkartılmasını istiyorum. Zira, herkesi bir kavlileyyine, kavlikerime
ve herkesi bir hilfulfudula davet ediyorum.
Sevgili arkadaşlar, tabii, Musa Bey de orada,
bir espri yapmam lazım, sevgili hocam da orada. Cumhuriyet Halk Partisine
millet oy verecek ama inanın, bana, alanlarda Ya, ağabey,
vereceğiz de Cumhuriyet Halk Partisi buna fırsat tanımıyor.
diyorlar. Ben, sadece tespiti iletiyorum.
CEYHUN İRGİL (Bursa)
Sataşmayın ama
İSMET UÇMA (Devamla) Sataşmıyorum,
hayır
MUSA ÇAM (İzmir) MHP ile HDPye ne diyorlar?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) HDP
tanıyor mu?
İSMET UÇMA (Devamla) Sevgili Baluken,
2002den önce bu memlekette bütün kültürel değerler yok edilerek, evde
Kürt, okulda Türktü Kürt kardeşlerimiz; bunlar
kaldırılmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu, başlı başına bir devrimsel
dönüşümdür. Sizi, önceki dönemdeki üslubunuza, güzelliğinize davet
etmek istiyorum.
Efendim, diğer bütün siyasi partilere ve
muhalefet partilerinin Kültüre konuşmaya vakit kalmadığı
için gerçekten çok rahatsız oluyorum Meclisteki üsluptan- tamamına
bir önerim var.
Sevgili arkadaşlar, Aliya İzzetbegoviç
şöyle söylüyor, diyor ki: Yeryüzünde öğretmen olmak için
gökyüzündekine öğrenci olmak lazım.
Arkadaşlar, bu topraklarda siyaset üretmek için
Recep Tayyip Erdoğana öğrenci olmak lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bundan hiç yüksünmeyin, iyi ki böyle
bir Cumhurbaşkanımız var.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Anayasa
Mahkemesi kararını tanımayan Sayın
Cumhurbaşkanını örnek alacağız ha!
İSMET UÇMA (Devamla) Bir başka husus,
sevgili arkadaşlarım, o da şudur: Aile bizde en kutsal kurum ve
müessesedir. Aile yeryüzüne ilahî bir proje olarak gönderilmiştir. Zira,
Hazreti Âdem yeryüzüne eşiyle birlikte, ilahî bir proje olarak, aile
olarak gönderilmiştir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yapmayın
ya! Bu, ilahî proje, gökyüzü
İSMET UÇMA (Devamla) Ne olur
Ne olur
MUSA ÇAM (İzmir) Uçuracaksınız,
uçuracaksınız onu!
İSMET UÇMA (Devamla) Ne olur, ailelerimize
yönelik söylemlerimize, üsluplarımıza
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Gerçekten
yakışmıyor. Tayyip Beye de yakışmıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) Yakında uçacak Tayyip
Erdoğan, uçacak!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yapmayın,
yazık günah!
İSMET UÇMA (Devamla) Hayır, ben bunu
genel olarak söylüyorum. Lütfen dikkat edelim.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Çok ayıp,
çok! Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşuyorsunuz Beyefendi.
İSMET UÇMA (Devamla) Allahın en
başat kutsal olarak yeryüzünde ilk inşa hareketini
başlattığı aileyi korumak zaten bir kültür değil midir
sevgili arkadaşlar?
Bu kültürel değerlerimizi yok eden, altüst eden
28 Şubatla ilgili, kayıtlara geçmesi bakımından bir
şeyi ifade edip onları kayıtlara geçirmek istiyorum.
Her mevsimin bir dili vardır. Mesela eski bir
şarkıya eşlik etmek istiyorsan eylülde dinleyeceksin, eski bir
şarkı, eylülde dinleyeceksin. Çocuğunu vermeden kaybeden bir
annenin yılgın ama mütevekkil çehresi en iyi haziranda
anlaşılır. Bir vodvilde oynamak istiyorsan
aralığı bekleyeceksin, duaların kabul olması için
nisanı. Ya, şubat, çok kişi kâfir olmuştur. derdi babam.
Sevgili arkadaşlar, şimdi,
saldırmazlık örfünü bozan taraf harbîdir. HDPli arkadaşlarla
paylaşmak istiyorum. Dünyanın bütün hukuk sistemlerinde, beşerî
ya da beşerüstü sistemlerinde saldırmazlık örfünü bozan
harbîdir. Dolayısıyla, saldırmazlık örfünün ne
olduğunu -Sırrı Süreyya yok- bir gözden geçirmek gerekir.
Bir başkası, sevgili arkadaşlar, yani
daima bütün hukuklarda mukabeleyibilmisil vardır, ne
yapıyorsanız öyle. Sizi temin ederim ki bu konulardan çok
rahatsızız, hepimiz acı çekiyoruz ama arkadaşlar, sizi temin
ederim ki bu süreçte silahlar bırakılmadığı sürece
yapılacak da başka bir şey yok. Varsa bir öneriniz söyleyin.
Silahların dışında bütün önerileri burada
konuşursanız en büyük destekçinizin ben olduğumu göreceksiniz.
Ben gerçekten de demokratik ilkeler içerisinde bu ülkede konuşulamadık
hiçbir şeyin olmaması gerektiğini, hiç kimsenin ama hiç kimsenin
ötekinden daha çok insan olmadığını ifade etmek istiyorum.
Dün de küçük çadırlarımız vardı
Bakanım, çadırlarımız büyüdü, kültür
çadırlarımız büyüdü, sanat çadırlarımız büyüdü ve
inşallah o kadar büyüyecek ki bütün bir gök kubbe milletimize çadır
olacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uçma.
Sayın Gök, size söz vereceğim. Sayın
Baluken de kalktı, tabii ki ona da söz vereceğiz ama şöyle bir
öneride bulunmak istiyorum: Şu anda Sayın Uçma -ben de çok iyi
dinledim- Meclisin genel havasıyla ilgili, muhabbetiyle ilgili önerilerde
bulundu ve çektiği, duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Elbette ki hepimiz
Sayın Uçmanın hissettiklerini zaman zaman hissediyoruz birer
milletvekili olduğumuzdan dolayı. Eğer partinizle ilgili bir
sataşma yoksa veya da
LEVENT GÖK (Ankara) Var, var.
BAŞKAN Sayın Uçmanın
söylediklerini teyit edecekseniz size söz vereyim çünkü sataşmadan
dolayı söz almak bu sözlerin biraz havada kalmasına neden olacak gibi
geliyor bana. Biraz sessiz kalmaya ihtiyacımız var diye
düşünüyorum bu konuşmadan sonra.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
tabii, konuşmacının konuşmasını biz Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak dikkatle dinledik ama Cumhuriyet Halk Partisine atfen
de Ben yurttaşlara soruyorum. Cumhuriyet Halk Partisine oy
vereceğiz ama onlar bize fırsat vermiyor. şeklinde bir
değerlendirmede bulundu.
İSMET UÇMA (İstanbul) Ama bu sizin çok
iyiliğinize Sevgili Leventçiğim, çok iyiliğinize.
LEVENT GÖK (Ankara) Bu tabii, direkt bir
sataşmadır.
İSMET UÇMA (İstanbul) Fırsat
verin, oy verelim. diyorlar. Bu kadar. Bu bir sataşma değil.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben de Parlamentoyu fazla
gerginleştirmeden burada bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN Peki, bu bir sataşma değil
ama Sayın Uçmanın konuşmasının ahengine uygun bir
konuşma yapacağınızı düşünerek size söz veriyorum
Sayın Gök. Lütfen
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
8.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, İstanbul Milletvekili İsmet Uçmanın
118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Uçma nezaket ölçüleri içinde, hafiften
hafiften bütün partilere eleştirilerini yapan bir anlayışı
sürdürdü. Yani böyle bir zarif üslupla yapıyorsunuz ama biz de tabii
algılıyor ve anlıyoruz ne olup bittiğini.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin
yıllardan beri sürdürdüğü çizgide biz demokrasiden ve Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. diyen şu arkamızda
yazılı sözden hiçbir zaman ayrılmadık ve şunu her
zaman bildik ki Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman artık
egemenliğin kaynağı gökte ya da başka yerde değildir.
Osmanlı zamanında tebaa olan insanlar yurttaş hâline
gelmiştir, kulluktan yurttaşlığa geçirilmiştir ve biz
Türk milleti olarak Türkiye Cumhuriyetini tebaadan millete geçmek suretiyle
bir yere indirmiş ve egemenliğin kaynağını da millete
vermiş bir partinin temsilcisiyiz.
Şimdi, elbette sizlerin konuşmaları
arasında söylediğiniz bir cümle benim çok dikkatimi çekti. Özellikle
Recep Tayyip Erdoğana dönük bu övgünün en az onda 1ini bir
Başbakana yapmış olmanızı beklerdik çünkü burada bir
bütçe görüşülüyor ama bütçenin sahibi olan Başbakanın adı
dahi geçmiyor, tam tersine, bütçeyle hiç alakası olmayan Cumhurbaşkanına
övgüler düzülüyor ve bize tavsiye ediyorsunuz ki: Sizler Recep Tayyip
Erdoğanın iyi birer öğrencisi olun. Sayın Uçma, ben de
size söylüyorum ki: Biz Recep Tayyip Erdoğanın öğrencisi
değil, Mustafa Kemal Atatürkün öğrencisiyiz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Uçmanın konuşması sırasında benim de üslup
sorunumun olduğunu ve geçmiş döneme kıyasla da güzellik
açısından sorun yaşadığımı söyledi.
Dolayısıyla sataşmada bulundu.
BAŞKAN Sizin için onu söylemedi, hatta dedi
ki: Eğer burada, teröre karşı olduğunuzu söylerseniz sizin
yanınızda en fazla yer alacak olan kişi benim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Cümlesi
şu: Sizi geçmiş dönemdeki üsluba ve güzelliğe davet ediyorum.
dedi yani şu anki pozisyonuma
BAŞKAN E, hadi bakalım, peki, tamam, iki
dakika.
Siz de aynı ahenkte konuşursanız
memnun olurum Sayın Baluken.
9.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
İsmet Uçmanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Uçma, tabii, son derece nezaket
sınırları içerisinde bir eleştiri getirdi, ancak Sayın
Uçmaya şunu söylemek için geldim: Yani bizler de buraya geldiğimizde
bir sinir harbi olacak şekilde, çok ağır siyasi eleştirilerle
dolu konuşmalar yapma meraklısı değiliz. Ancak maalesef
şu anda ülkemizin ve memleketimizin içerisinde olduğu durum, bizim
yaşamış olduğumuz acılar, seçim bölgemize
gittiğimizde, bölgeye gittiğimizde önümüze çıkan tablolar burada
mutlaka onu yansıtmamızla ilgili hepimize bir sorumluluk getiriyor.
Bir empati kurun, kendinizi bizim yerimize koyun.
Cizrede çocukları katledilmiş ailelerle görüştükten sonra
içerisine girmiş olduğumuz psikolojiyi düşünün, ondan sonra
buraya gelip herhangi bir suya sabuna dokunmadan, sırf diplomatik nezaket
uğruna konuşmalar yapmamızı beklemeyin. Keşke
memleketin sorunları hallolsa da bizler de burada daha düzeyli, daha
içerikli, daha entelektüel tartışmalar, çözüme katkı sunacak
tartışmalar yapabilsek. Ama maalesef şu anda ülkede mevcut
konjonktür kötüye gidiyor. Ağır eleştiriler yaparken de biraz
bunun uyarısını yapmak istiyoruz. Sizlerde de bir
duyarsızlık gördüğümüz için buna özellikle başvurmak
zorunda kalıyoruz.
Yani diğer taraftan, belirtmiş
olduğunuz bu silahların bırakılması meselesi
Keşke elimizde olsa da hemen bugün bıraktırsak ama bu bizim
elimizde olan bir şey değil. Bunun dünyada bir yol yöntemi var.
Bakın, Türkiye Filipinler-Moro sürecinde üçüncü gözdü, ara bulucuydu. Ben
size öneriyorum, orada izlenen yolu getirin buraya, birlikte hayata geçirelim.
Hiç kimse buna karşı çıkmaz. Bu bütün dünyada nasıl
yapılmışsa, Kolombiyada, İngilterede, İspanyada,
dünyanın farklı ülkelerinde, öyle yapalım. Ama hadi
silahları bırakın dediğimiz anda ya da siz dediğiniz anda
bırakılma koşulu olmuş olsa zaten bunları
konuşmak zorunda kalmayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla) O yüzden
umarız ki dışarıdaki konjonktür düzelir, umarız ki
memleketin meseleleri bir bir çözüme doğru gider, bizler de burada sizin
belirtmiş olduğunuz o üslupla, o içerikle konuşmalar
yaparız.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baluken, teşekkür
ederim.
Sayın Uçma, çok nezaketli ve zarif bir
konuşma yaptınız. Sayın grup başkan vekili
arkadaşlarım da aynı şekilde duygularını
belirttiler.
İSMET UÇMA (İstanbul) Ben de o duygulara
katkı vermek için
BAŞKAN Sizin konuşmanızdan sonraki
söz alan grup başkan vekillerine de ben ayrıca teşekkür ediyorum
çünkü ses tonlarında biraz düşüş gördüm, bu da sizin sayenizde
oldu diyorum.
Teşekkür ederim.
MURAT EMİR (Ankara) Ne münasebet?
BAŞKAN - Burada bir şey
açıklıyorum yani diyaloğu kurma adına, oradan Ne
münasebet? diye bağırıyorlar, bunu da takdirlerinize sunuyorum.
MURAT EMİR (Ankara) Ya, nezaketi niye oradan
öğrenmiş de değerlendirmiş olalım Sayın
Başkan? Bu nasıl bir yorum?
BAŞKAN Sizin nezaketinizi Sayın Uçmadan
öğrenme gibi bir sorumluluğunuz asla yoktur. Siz bir ailede
büyüdünüz, ailenizden o terbiyeyi almışsınızdır,
eğitiminizden o terbiyeyi almışsınızdır ama
burada dostane bir konuşma yapıyoruz, merhabamız var, İsmet
ağabey hepimizin ağabeyi, müsaade edin de bu naifliği
gösterelim, alınmayın bu kadar.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Bu değerlendirmeleri
kendi adınıza yapmalısınız Sayın Başkan.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın
Başkan, bu Mecliste bir tek gergin kişi sizsiniz, başka gergin
insan yok burada.
BAŞKAN - Gündemimize geçelim izin verirseniz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay
Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma
Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık
Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - AK PARTİ adına on dördüncü
konuşmacı olarak Mardin Milletvekili Sayın Ceyda Bölünmez
Çankırı konuşacak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Bölünmez.
AK PARTİ GRUBU ADINA CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkü,
Kürtü, Arapı ve Süryanisiyle bin yıldır beraber
yaşamış Anadolu topraklarında kadim bir de medeniyet
geçmişi bulunan Mardinin bir ferdi olarak Kültür ve Turizm
Bakanlığının bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin gayet iyi bildiği gibi ülkemiz tarih
boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, geniş kültür
yelpazesine sahip önemli bir coğrafya üzerinde bulunmaktadır. Üç
tarafı denizlerle çevrili cennet vatanımız yazlık
turistlerin vazgeçilmezi olduğu gibi yaz kış demeden üzerinde
karı eksik olmayan yüksek dağlarıyla ve bu dağlarda kurulan
kayak tesisleriyle kış turizminin vazgeçilmezi, zengin ve
şifalı sularıyla özellikle son yıllarda yapılan
yatırımlarla bir kaplıcalar cenneti ve en nihayetinde benim
seçim bölgem olan Mardinin de içinde bulunduğu tarih, kültür ve inanç
turizmiyle yıldızı parlayan bir konuma gelmiştir.
Bakanlığımız kültür mirasımızın
korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla geride
bıraktığımız 2015 yılında birçok yeni müze
açmış, yenilenen müzelerle birlikte türbelerin, inanç ve kültür
merkezlerinin de yapılan restorasyonlarla ülkemize kültürel anlamda yeni
değerler katmıştır. Bakanlığımız, geçmiş
medeniyetlerin izlerini taşıyan arkeolojik kazılara da özel önem
vermektedir. Bu kazıların arasında seçim bölgem Mardin il
sınırları içerisinde bulunan, güneydoğunun antik Efesi
olarak adlandırılan, Babil ve Pers İmparatorluklarına ait
tarihî kalıntıların gün ışığına
çıkartılması için kazıların devam ettiği Dara
Harabeleri de bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizin bildiği gibi ülkemiz önemli turizm cennetidir.
Bu zenginlikleri yerinde görmek üzere her yıl milyonlarca turisti ülkemizde
ağırlıyoruz. Ülkemizin bacasız sanayisi olan turizmimizden
ekonomiye yapılan 36 milyar dolarlık çok ciddi bir gelir
olduğunu ve bu gelirin artırılmasına yönelik olarak Kültür
ve Turizm Bakanlığımızın, turizm pastası ve buna
bağlı olarak turist sayısını artırmaya yönelik
farklı proje ve çalışmalarla önemli atılımlar
sürdürdüğünü görüyoruz. 2002 yılında turizmde dünya
sıralamasında 17nci olan ülkemiz, iktidarımız döneminde
uygulamaya konan doğru politikalarla 6ncı sıraya kadar
yükselmiştir. Nisan ayında başlayıp altı ay boyunca
sürecek olan ve 30un üzerinde ülkenin katılım
sağlayacağı öngörülen, 7 milyonun üzerinde ziyaretçisi beklenen,
Antalyada düzenlenecek olan EXPO 2016 ülkemiz turizmi açısından çok
önemli bir organizasyon ve büyük bir etkinlik olacaktır.
Son dönemde, ilim Mardinde sınır
komşularımızda yaşanan iç sorunlar ve bu sorunların
etkisiyle bölgemizde yaşanan güvenlik sorunu nedeniyle her alanda
olduğu gibi turizm alanında da büyük sıkıntılar
yaşanmaktadır. Geride bıraktığımız 2015 yılında
600 bini aşkın yerli ve yabancı turist ağırlayan,
2023te 5 milyon turist hedefleyen Mardinde bu durum en çok turizm
yatırımcılarını zorda bırakmıştır.
İl genelinde 6.500 yatak kapasitesiyle mevcut durumdan en fazla etkilenen
şehirlerin başında gelmektedir. 480 tur iptal edilirken 11 otel
kapısına kilit vurulmuş, turizmciler oluşturdukları
istihdama ara vermek zorunda kalmıştır. Turizmden elde edilecek
kâr ve oluşabilecek istihdam potansiyeli düşünüldüğünde,
faydaları birinci derecede bölgede yaşayan
vatandaşlarımızı etkileyecektir.
Buradan, Meclis çatısı altında
bulunan diğer siyasi parti temsilcilerine de bir çağrıda
bulunmak istiyorum: İç sorunların hallolması nasıl
halkımıza yarayacaksa atılacak adımların da halka mal
edilmesi gerekir. Biz, milletin temsilcileri, fikrî ve siyasi duruşu ne
olursa olsun, bu konuda iş birliği içerisinde olmalıyız. Bu
vesileyle, bugüne kadar yapılmış olan hizmetlerde emeği
geçen bütün bakanlarımıza, Sayın Bakanımız Mahir Ünal
Beyin şahsında minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, yeni, güçlü, büyük
Türkiyenin hepimizin olacağını belirtir, bütçemizin ülkemiz ve
memleketimiz için hayırlara vesile olmasını dilerim.
Yüce heyetinize saygılarımı
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AK PARTİ adına on beşinci
konuşmacı Muğla Milletvekili Sayın Hasan Özyer. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ÖZYER (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığının
2016 yılı bütçesi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Bildiğiniz üzere, ülkemizin yer altında
petrolü, doğal gazı yok ama yer altında ve yer üstünde çok
değerli kültürel ve sanatsal değerler, yüzlerce yıl öncesinden gelen
kadim bir medeniyet ile muhteşem deniz, güneş, kum, iklim ve
tabiatı var. Tarihî, kültürel, doğal güzelliklere ve turizmin
çeşitlenmesine imkân sağlayan nadir görülebilecek bir coğrafi
yapıya sahibiz. Bu değerli ve zengin potansiyelimizin
mirasçıları olarak geçmiş ile geleceği birleştirerek
turizme kazandırmak ülkemizin gücüne güç katmaktadır.
Türkiye, üreten ekonomisi, kültürlerin ve
medeniyetlerin kavşağı olan konumuyla önemli bir cazibe ve
turizm merkezi hüviyetindedir. Hedef 2023 vizyonumuz çerçevesinde dünyanın
en büyük 10 ekonomisi olma yolunda hızlı ve kararlı
adımlarla yürümekteyiz. Hazırlanacak turizm master planıyla da
turizmimiz 2023 vizyonumuzla doğru orantılı olarak büyüyecektir.
Hedefimiz, turizmde dünyanın ilk 3üne girmektir.
2002 yılında 12 milyar dolar olan turizm
gelirimiz 2015 yılında 36 milyar dolara yükselmiştir.
Dış ticaret açığımızın azalmasında
turizm gelirlerinin önemli bir payı vardır. Ülkemiz 436 mavi bayraklı
plajıyla dünyada 2nci sıradaki konumunu korumaya devam etmektedir.
Turizmin geliştirilmesi üzerine yeni
arayışlar tartışıldığında, turizmin on
iki aya ve bütün Türkiyeye yayılmasıyla sürdürülebilir turizmden söz
edebiliriz. Bu çerçevede, kültür ve medeniyetlerin beşiği olan
ülkemizde kültür turizmi, inanç turizmi on iki aya yayılan potansiyele
sahiptir. Bizimle dünyanın rekabet edemeyeceği ve kökü bizde olan tek
şey kültür turizmidir. Kültürel varlıklarımızın
birçoğu hâlâ yer altında bulunmaktadır, bunların yer üstüne
çıkarılması önemlidir.
Sadece sağlık kuruluşlarımızda
tedavi amacıyla gelen hastalar için değil, sağlıklı ve
kaliteli bir hayat standardı sürdürebilmek için de ülkemizde
sağlık turizmi değerlendirilmektedir.
Dünya ekonomisinin önemli girdilerinden olan ve
uluslararası katılımların yoğun olduğu kongre ve fuar
turizmi de ülkemiz açısından bir cazibe merkezi
oluşturmaktadır.
Uluslararası nitelikteki golf tesislerinde
dünya golfseverleri bir araya getiren, kalite ve prestiji buluşturan
ülkemiz, golf turizminde on iki ay hizmet vermektedir. Özellikle mevcut ve
planlanan spor kompleksleri ve futbol sahaları spor turizmi
açısından da önem arz etmektedir. Yaz kış karı eksik
olmayan dağları ve kayak merkeziyle ülkemiz turistler için önemli bir
kış turizm merkezidir.
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye,
olağanüstü güzelliklere sahip koy ve körfezleri, iyi donanımlı
marinalarıyla yatçılar için tam bir cennettir. Yeni marina
projeleriyle nitelikli turistleri yat turizmine kazandırmak mümkün
olacaktır.
Muğla, Antalya ve İstanbul gibi marka
şehirlerimizin sayısını ve marka değerlerini
artırmak, kaliteli turizme ve kaliteli turiste yatırım yapmak
millî gelir artışımıza da katkı
sağlayacaktır. Turizmde rekabetin fiyatla değil, hizmetle
yapılması esasını benimsemek gerekmektedir. Çevreye
duyarlı tesis sayısının artırılması turizmin
sürdürülebilir olmasını ve turistlere daha nitelikli hizmet
verilmesini sağlayacak, daha üst gelir sahibi turistleri bölgemize
çekecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin ve bölgemizin ateş çemberinden geçtiği
günler yaşamaktayız. Değil gerilemeye, durmaya dahi
tahammülümüzün olmadığı bir zaman dilimindeyiz, daima ileri
gitmek durumundayız. Ülke olarak Avrupa Birliğine ve Batıya
dönük olan yüzümüzü büyük bir azim ve kararlılıkla sürdürmekteyiz.
Avrupa Birliği normları ve Batı standartları
başlıca önceliklerimizdendir.
Yaşanan terör olayları ve gerginlikler
maalesef binlerce yıllık kardeşliğimize zarar vermekte, bu
durum siyasi, sosyal ve ekonomik sorunları beraberinde getirmektedir.
Bundan turizm sektörü dâhil bütün sektörler olumsuz etkilenmektedir. Nasıl
ki geçmişte birlik ve beraberliğimizi koruyarak ayakta
kalmışsak bugün de yarın da dimdik ayakta kalacağız.
Devlet ve millet kaynaşmasıyla teröre ve
kaos planlarına geçit vermeyeceğimizi dostumuz ve
düşmanımız iyi bilmelidir. Hükûmetimiz olayların üstüne
kararlılıkla gitmektedir. Aziz milletimizin de desteğiyle
terörle mücadelemiz aynı azimle devam etmektedir. Terör örgütü bu son
çırpınışlarıyla tarihin karanlık dehlizlerinde
yok olmaya mahkûm olacaktır. Turizm sektörü ve turistin de en önemli
talebi huzur ve güven ortamıdır. Bir an önce bölgemizde yeniden
huzur, güven ve barış ortamının sağlanması için
gayretlerimiz artarak devam etmektedir.
Hükûmetimiz dünya genelinde yaşanan ekonomik
sıkıntı ve siyasi çalkantılardan turizm sektörümüzün zarar
görmemesi için büyük bir hassasiyet göstermektedir.
Hazırladığımız Turizm Acil Eylem Planı paketiyle
turizm sektörüne doğrudan 255 milyon Türk lirası bir hibe
desteği sağlanmaktadır. Ayrıca, turizm sektöründe
yaşanan sıkıntılara karşı da Acil Eylem
Planı uygulamaya konulmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özyer.
HASAN ÖZYER (Devamla) Başkanım, hemen
tamamlıyorum.
BAŞKAN Lütfen
HASAN ÖZYER (Devamla) Değerli Başkan,
sayın milletvekilleri; turizmimizin bu seneki krizi sektörden kaynaklanma
değil
BAŞKAN Sayın Özyer, süreniz bitti. Bir
selamlama yaparsanız memnun olacağız, diğer arkadaşlar
açısından da.
HASAN ÖZYER (Devamla) Ben de bu çerçevede sektöre
hizmet eden, emek veren bütün herkese teşekkür ediyorum. 2016 bütçesinin
ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun son konuşmacısı Sakarya Milletvekili Mustafa İsen.
Buyurun Sayın İsen.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA İSEN (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede sahne
sanatları, başta tiyatro olmak üzere, zannedilenin aksine
cumhuriyetten çok
önce başlamıştır. Özellikle saray, bu anlamda
Batılı sahne sanatlarının ülkeye girmesini teşvik
etmiş, bu amaçla pek çok Batılı kumpanya İstanbula davet
edilmiştir. Bundan amaç, Osmanlı kültürünün zengin yapısına
ilave çeşniler katmak ve çok kültürlülüğü teşvik etmektir.
Bir süre sonra geleneksel halk tiyatrosu
yanında bu Batılı model de benimsenmiş ve başta
Şinasi, Namık Kemal, Ahmet Vefik Paşa olmak üzere tiyatro
yazarlığı ve bunların sahnelenmesi toplumda ilgiyle
karşılanmıştır.
Cumhuriyetle birlikte bu kez Batıdan gelen
çeviri oyunlar yanında millî nitelikli ürünler sadece tiyatroda değil
bu kez operada teşvik edilmiş ve Özsoy gibi yerli opera, libretto
ve besteler bir devlet politikası olarak ısrarla takip edilmiş
ve hayata geçirilmiştir. Fakat, daha sonraki yıllarda bu uygulama
mahiyet değiştirmiş, bu kez opera, bale ve tiyatro gibi kurumlar
başlarındaki yöneticilerin inisiyatifleri doğrultusunda ve genel
kamuoyunun beklentileriyle çok örtüşmeyen bireysel tercihler çerçevesinde
faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
Belirtelim ki ülkemiz bu kurumlarla ilgili iyi
niyetli girişimlerde bulunmuş ama başlangıçta hedeflenen
neticelere ulaşılamamıştır. Bu alanda var olan zengin
birikim, artık, sahne eserleri olarak da ülkemiz seyircisiyle
buluşmalıdır.
Gelinen noktada sözü edilen kurumların yeni bir
kültürel vizyon çerçevesi içinde faaliyetlerine devam etmeleri, dar bir kadroya
cevap vermek yerine geniş kesimlerin beklentilerini dikkate alan
repertuarlarla Türkiye sathına hitap edecek çalışmalar
gerçekleştirmeleri gerekir.
Bu anlamda Bakanlıkça uygulanmakta olan
destekleme programlarıyla ülkemiz bir fidanlığa dönüşmekte
ve böylece, geleceğin önemli sanatçıları yetişmektedir.
Bunun bir adım daha ilerisi ise özel sanat
kurumlarına sağlanan desteklerle daha profesyonel bir ekibin vücut
bulmasına imkân sağlamak olmalıdır. Bu çoğulcu
yapı ülkemizde hem bir rekabet alanı oluşturacak hem de kültürel
çeşitliliğe imkân verecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı ise
Türkiyeye özgü yeni kurumlardan biridir. Ülkemizde ve gönül
coğrafyamızın her köşesinde üretilmiş olan yazma
eserler matbaanın kurulmasından önce elle yazılan ve elle
çoğaltılan kitaplardır. Matbaanın hayatımıza geç
girmesinin neticesi olarak dünyanın en zengin yazma eser koleksiyonuna
sahibiz. Bu alanda âdeta bir kâğıt medeniyeti teşekkül
etmiş ve bugün de hayranlıkla izlenen bir hazine bize miras olarak
kalmıştır. Osmanlıda kitap, yazar tarafından kaleme
alınan, müstensih tarafından çoğaltılan, müzehhip
tarafından süslenen, mücellit tarafından ciltlenen bir kolektif
faaliyettir. Bu yüzdendir ki söz konusu eserlerin her biri başlı
başına bir sanat eseridir. Örneğin, bir kitap, cildinden
başlayarak minyatür, hat, tezhip gibi kadim sanatlarımızın
nadide örnekleriyle karşımıza çıkar. Bu yüzdendir ki
atalarımız parayla ilgili işler dışında bir de
sadece arşiv için hazineyievrak tabirini kullanmışlardır.
Kütüphanelerimizde yaklaşık 300 bin yazmadan söz edilmektedir.
Bunların mühim bir kısmı ünik nitelikte yani dünyada tek örnek
olan eserlerdir. İşte, Yazma Eserler Başkanlığı,
bu kıymetli hazineyi tespit ve tasnif etme, kurduğu Kitap
Hastanesiyle onların bakım, onarım faaliyetlerini
gerçekleştirme, dijital ortama aktarma, daha sonra da bunları
güncellikleri çerçevesinde günümüz okuyucusuyla buluşturma gibi çok önemli
bir işlev üstlenmektedir. Sanat, İbni Haldunun ifadesiyle
insanların kemali ihtiyaçlarına cevap veren bir alandır. Bu
yolla insanlar hayata ve eşyaya daha anlamlı bakma ve davranma erdemi
kazanırlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu anlamda
ülkemizin doğrudan insana dokunan işler gerçekleştiren en önemli
kurumlarından biridir. Kültürel anlamdaki potansiyelimiz ise ancak süper
güç tabiriyle ifade edilebilir. Temennimiz bu dönemde sözü edilen potansiyelin
hem ülke hem de dünya insanlarının daha kolay
ulaşacağı bir konuma taşınmasıdır.
Bu düşüncelerle 2016 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İsen.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisinin grup konuşmaları sona ermiştir.
İzninizle bir on beş dakika ara verelim.
Kapanma Saati: 15.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.06
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri, şimdi Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına yapılacak olan
konuşmaları dinleyeceğiz. Bu bağlamda ilk
konuşmacı Tunceli Milletvekili Gürsel Erol olacak.
Sayın Erol, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Erol, süreniz sekiz
dakika.
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Tunceli)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Ben, siyaseti gerilim ve karşıtlık
üzerine yapan biri değil, daha çok siyaseti sorgulayan, çözüm odaklı
söylemlerde bulunan bir siyasetçi olarak karşınızdayım.
Sayın milletvekilleri, bugün İçişleri
Bakanlığının bütçesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi adına
söz almış bulunmaktayım. Tabii, bu süreçle ilgili ülkemizin
birinci temel sorunu olan ve bir an önce çözüme kavuşturulması
gereken terör sorunuyla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak
isterim.
1984 yılında PKK terör örgütünün Eruh
eylemiyle başlayan bir süreç ve yıl 2016, otuz iki yıllık
süreçle ilgili sizleri bilgilendirme ihtiyacı hissediyorum. Bu otuz iki
yıl süre içerisinde yaklaşık olarak 10 bin kamu görevlimizi
kaybettik ve şehit verdik. Bölge insanı ve sivil
insanlarımızla birlikte ölü sayımız ve can
kaybımız yaklaşık olarak 40 bin civarında. Ve yine,
aynı zamanda, Başbakan Yardımcısı Sayın Numan
Kurtulmuşun açıklamasıyla ve ifadesiyle, yaklaşık
olarak terörle mücadeleye otuz iki yılda ülke bütçesinden
harcadığımız para değeri 1,5 trilyon dolar. Yani, bu
1,5 trilyon doları söylerken rakam olarak kulağa çok hoş
gelebilir, düşük gelebilir ama 1,5 trilyon dolar demek bin tane boğaz
köprüsü, 833 tane Marmaray, 375 tane Atatürk Barajının maliyeti
demek. Ayrıca, bu süre içerisinde, otuz iki yıllık süre
içerisinde 6 Cumhurbaşkanımız değişti, 10
Başbakanımız değişti, 11 Genelkurmay
Başkanımız değişti, 23 İçişleri
Bakanımız değişti ve toplam 20 Hükûmet değişti.
Yani, Türkiyenin siyasi hayatında faaliyet gösteren tüm siyasi partilerin
büyük bir oranı ya iktidar partisi olarak, tek başına iktidar
partisi olarak görev yaptı ya da koalisyon ortağı olarak görev
yaptı ama ne yazık ki bu otuz iki yıllık süre içerisinde
geldiğimiz nokta, hâlâ başladığımız nokta. Yani,
ülkemizde terör sorununu çözmüş değiliz, hâlâ terör nedeniyle
şehitlerimiz ve can kayıplarımız var ve hâlen ekonomik
olarak bütçemizin büyük bir bölümünü terörle mücadele kapsamında bu
bütçede harcamak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, aynı zamanda
bölgede yaklaşık 3.428 köy boşaltılmış ve 4 milyon
insan zorunlu göçe tabi tutulmuş ve bu insanlar büyük şehirlere
yerleşmişler, yerleştikleri kentlerde o kentin sosyal
yaşantısına, ekonomik yapısına, ekonomik dengesine
uyumlu da bir yaşam tarzı geliştirememişler ve sosyal
çatışmaların başladığı büyük kentler
yaşadık.
Bakın, sayın milletvekilleri, eğer
terör sorununa yalnızca Hükûmetin sorunu olarak bakarsak ve
yaklaşırsak ve yalnızca Hükûmet politikası olarak bu sorunu
görürsek bu soruna çözüm üretme şansımız çok zayıf ve bu
sorunla ilgili kaygılarımız, endişelerimiz devam etmeye
başlar. Bu mesele bir Hükûmet sorunu değildir. Bu sorun,
adını ne koyarsak koyalım, terör sorunu, Kürt meselesi, Kürt
sorunu, adını ne koyarsanız koyun, bu sorun ulusal bir sorundur
ve büyük devletlerin yaşadıkları ve önemsedikleri siyasetle
ilgili ulusal politikaları vardır. Mesela Almanyada, iktidar kim
olursa olsun endüstri politikası değişmez, İngilterenin
yurttaşlık politikası ve hukuka olan bağlılık
politikası asla değişmez, Hollandanın tarım
politikası değişmez, bunun gibi, Japonyanın eğitim
politikası değişmez. Yani bizim terör meselesine bakış
açımız, yalnızca bir siyasi partinin bakış
açısıyla veya bir hükûmetin bakış açısıyla
yorumlanarak çözüm getirilme arzusu ve isteği son derece
yanlıştır. Bu mesele, bir ulusal meseledir ve biz, bu meseleye
ulusal bir değer yargısıyla ve açısıyla bakmak
zorundayız. Sorunun temel çözümü de budur. Bu sorunun çözüleceği yer
de Parlamentodur yani kuruluş değerlerimiz ve üniter devlet yapımız
asla ve asla tartışılmadan, Parlamentoda her şeyi
konuşabilmeliyiz, her şeyi tartışabilmeliyiz.
Sayın milletvekilleri, hiç unutmayın ki
1920li yıllarda, ilk açılan Meclisin milletvekilleri Ulustaki
pansiyonlarda ve Ulustaki köhne yerlerde saman yatakların üzerinde
yatarak, nohutla, kuru fasulyeyle, bulgur pilavıyla beslenerek bu
cumhuriyeti kurdular ve bize hediye ettiler. Şimdi, bize düşen siyasi
sorumluluk, siyasi görev onların kurup bize teslim ettiği cumhuriyeti
yaşatmak ve yaşatabilmektir. (CHP sıralarından
alkışlar) Hepimiz cumhuriyetin değerlerine sahip
çıkmalıyız, hepimiz cumhuriyetin değerlerinin
yaşaması için katkı vermeliyiz.
Büyük devletler, büyük kamu binalarıyla
anılmazlar. Büyük devletler, askerî güçleriyle anılmazlar. Büyük
devletler, büyük bütçeleriyle anılmazlar. Büyük devletler, tam tersine,
demokrasinin, insan haklarının, eşit yurttaşlık
hakkının, özgürlüklerin kendi yurttaşlarına
tanınmasıyla anılırlar ve bizim, bu Meclisin yapması
gereken, önümüzdeki süreç ve bu süreçler ilgili, terör meselesini çözerken
büyük bir devlet olduğumuzu göstermeliyiz, bütün siyasi partiler ortak
değerler üzerinde buluşarak bu soruna çözüm bulmalıyız.
Değerli milletvekilleri, ben, bölgenin
insanı olarak ve bölgenin bir milletvekili olarak Hükûmetimizi ve
Parlamentomuzu bir konuda uyarmak istiyorum ve bu uyarıyı yaparken de
aslında bir korkumu da sizlerle paylaşmak istiyorum: Hepimizin
bildiği gibi, devletin içerisinde gayriresmî derin güçler çoğu zaman
kendini göstermiştir. Bunun 12 Eylül öncesi adı kontrgerilladır,
12 Eylül sonrası adı derin devlettir, daha sonraki süreçte
farklı isimlerle anılan kontrol dışı güçlerdir.
Binlerce faili meçhul cinayet işlediler, binlerce yargısız infaz
gerçekleştirdiler. Aynı tehlikelerle karşı karşıya
kalabiliriz. Devletin gücünü kendi bakış açısıyla kullanan
bölgede kontrol dışı güvenlik güçleri bu tehlikelere ve risklere
açık. Aynı şekilde, bölgede terör örgütlerinin -yalnızca
bunu PKK için kastetmiyorum- Türkiye'de, ülkemizde şu anda var olan tüm
terör örgütlerinin artık insan kaynağı sorunu yok. Çünkü
Suriyeliler artık terör örgütlerinin ulaşabileceği doğal
insan kaynağı hâline dönüştü.
Ve yine bir uyarıda daha bulunmak istiyorum:
Bölgede mart ayından sonra istenmeyen olaylar yaşanabilir. Çünkü
şu anda terör örgütlerinin büyük kentlerde eylem koydukları kadrolar yalnızca
şehir kadroları. Kırsal kesimdeki dağ kadroları
kış mevsimlerinden dolayı şu anda
sığınıklara çekilmiş ve hâlâ doğal
koşullardan dolayı bir eylem yapma gücüne sahip değil. Mart
ayından itibaren eğer bu bölgedeki, kırsal kesimdeki terör
örgütleri de eylem yapmaya başlarsa, korkuyorum, 1990lı
yıllarda yaşadığımız, artık şehirler
arası ulaşım askerî konvoylarla yapılacak, şehirler
arası ulaşım artık kamu görevlilerine kara yoluyla
yapılmayacak, askerî helikopterlerle yapılacak. Büyük bir faciayla
karşı karşıya kalmamak için bu ülkenin bir
yurttaşı olarak, bir baba olarak, sorumlu bir aile reisi olarak benim
sizlerden isteğim, uzlaşma kültürüyle ortak değerlerimiz
üzerinde bu Parlamentonun terör meselesine yalnızca bir siyasal mesele
veya bir Hükûmet meselesi olarak bakış açısıyla değil,
bu meseleyi ulusal mesele olarak görüp bu ulusal soruna çözüm getirmektir.
Hepinize en içten dileklerimle sevgi ve
saygılarımı sunarım.
Teşekkür ederim (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Erol Bey, çok teşekkür ederim,
sağ olun. Sorunu ulusal bir boyuta
taşıdığınız için de ayrıca samimi
teşekkürlerimi kabul etmenizi isterim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci
konuşmacı, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İçişleri Bakanlığına bağlı Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı bütçeleriyle ilgili
konuşmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Konuşmamın başında,
şehitlerimize ve terör saldırıları sonucunda
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına sabırlar diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, devlet olarak, içeride
ve dışarıda cumhuriyet tarihimizin en zor, en belirsiz, en
yalnız, en güvensiz yıllarını
yaşadığımız bir dönemden geçtiğimiz duygusu,
toplumda artık ortak bir kanaat hâline gelmiştir. Toplumda
oluşan bu kanaatin tek sorumlusu, elbette ki on dört yıllık AKP
Hükûmetidir. Geleneksel dış politika ilkelerimizi terk ederek
Suriyede taraf olmanız, terörle mücadelede günü kurtarma hesapları
içinde kalarak, cesur ve kararlı bir hareket tarzını ortaya
koyamayışınız terörle mücadelede çok büyük zafiyetlere yol
açmış, bunun sonucunda da kaybeden ülkemiz olmuş, güvenlik
güçlerimiz ve sivil vatandaşlarımız hayatlarını
kaybetmiştir.
Değerli arkadaşlar, terör örgütüyle
ilişkiler, AKP Hükûmeti tarafından vatandaşlarımıza
hep yeni bir şeyler yapılıyormuş, her seferinde bu
işin üstesinden gelinecekmiş gibi bir umutla sunuldu. Bu
ilişkiler için, bugüne kadar Kürt açılımı, demokratik
açılım, millî birlik projesi, millî birlik ve kardeşlik
projesi, İmralı süreci, barış süreci ve çözüm süreci
gibi isimler kullanıldı. Terörle mücadele adına isimlerin
değişmesi değişti ama geldiğimiz noktada hiçbir
şey değişmedi, işler daha da kötüye gitti, tekrar başa
dönüldü.
2010 yılında, dönemin İçişleri
Bakanı, terörü önlemek için Bakanlık bünyesinde kurulacak Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığı hakkındaki tasarı
Mecliste görüşülürken yaptığı konuşmada, Terörü bütün
boyutlarıyla çalışmak, istihbaratı bir yerde toplamak, tam
bir koordinasyon sağlamak için müsteşarlığı kuruyoruz,
Türkiye bu terörü böylelikle bitirecek. demişti.
Müsteşarlığı kuracağız, böylelikle terörü
bitireceğiz. diyerek vatandaşlarımıza umut veren
anlayışın aksine, bugün baktığımızda biten
terör olmamış, aksine gencecik yaşta biten yaşamlar
olmuştur.
Sevgili arkadaşlar, ülkemizin bölünmez
bütünlüğünü, iç güvenliğini ve asayişini, can ve mal
güvenliğimizi korumakla görevli olan İçişleri
Bakanlığı angaje olduğu hukuksuz ilişkiler nedeniyle
uygulamalarında görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine
getirememiş, müsamaha gösterme ve görmezlikten gelme
anlayışıyla terör örgütleriyle etkin mücadele edememiş ve
dolayısıyla da ülkede güven, huzur ve maalesef hiçbir şey
kalmamıştır. Terör olaylarının yoğun olarak
yaşandığı şehirlerde görev yapan valiler, kaymakamlar,
emniyet müdürleri ve diğer kamu görevlileri de İçişleri
Bakanlığının terörle mücadeledeki
tutarsızlıkları ve yanlış uygulamaları nedeniyle
ne yapacaklarını bilemez duruma düşmüşlerdir. Bir gün bir
talimat gelmiştir Teröristle mücadele edin. diye. Bir başka gün Geri
çekilin, fazla müdahil olmayın, görmezlikten gelin. şeklinde verilen
talimatlar, terörle mücadelede devleti temsil eden görevlilerin elini kolunu
bağlar hâle getirmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı 11inci Muhtarlar
Toplantısında yaptığı konuşmasında, artan
terör olaylarıyla ilgili Bölgedeki kamu görevlilerinin bir kısmının
da gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin bu
konuda bir zafiyet ortaya çıkmasına yol açtığı
anlaşılıyor. açıklamasında bulunarak terörle
mücadelede yaşanan zafiyetin siyasi sorumluluğunun kendilerinde
olmadığını, sorumluluğun kamu görevlilerinde
olduğunu işaret etmektedir.
Cumhurbaşkanı bir başka
konuşmasında ise Çözüm süreci içerisinde valilerimiz kendilerine
verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine
karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı. şeklinde
bir beyanda bulunmuştur. Sayın Cumhurbaşkanının on üç
gün arayla verdiği bu beyanatlar da göstermektedir ki terörle mücadelede
devlet işleyişinde tam bir tutarsızlık ve
keşmekeşlik yaşanmaktadır.
Şimdi soruyorum size arkadaşlar: Böyle bir
devlet yönetimi anlayışı, terörle mücadelede
başarılı olabilir mi? Ülkede huzur ve güven sağlanabilir
mi?
Sayın milletvekilleri, peki, terörle mücadele
eden güvenlik görevlilerimizle ilgili her gün şehit haberleri gelirken,
bombalar Suruçta, Ankarada, Sultanahmette ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yanı başında, Türkiye'nin kalbinde patlatılırken,
sivil vatandaşlarımız hayatlarını kaybederken, ülke
yangın yerine dönmüşken ve vatandaşlarımız korku ve
endişe içerisinde yaşarken ülkenin İçişleri Bakanı ne
yapmaktadır? Ülkenin İçişleri Bakanı kınama
tweetleri atmakla meşguldür.
Sayın Bakan, en son, Meclise 350 metre mesafede
yaşanan acı olay, yetki ve sorumluluk alanınızdaki
istihbarat ve güvenlik zafiyetinin had safhaya
ulaştığını çok açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Sizin döneminizde, her canı isteyenin dilediği alçakça senaryoyu icra
ettiği bu ülke terör örgütlerinin uygulama platosu hâline gelmiştir.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Onun için,
ülkenin bu hâle gelmesinde sorumluluğunuz çok büyüktür. Sizin göreviniz, suç
işlendikten sonra kınama tweetleri atmak değil, suç
işlenmesini önlemek, kamu düzenini ve güvenliğini
sağlamaktır. O makamda onun için bulunuyorsunuz. Yoksa Ah, ah! Vah
vah! demek için o makamda oturmuyorsunuz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Yalçınkaya.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına üçüncü
konuşmacı, Sakarya Milletvekili Sayın Engin Özkoç.
Buyurun Sayın Özkoç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Haziran 2015te
Diyarbakırda 5 insanımız, 20 Temmuz 2015te Suruçta 34
insanımız, 10 Ekim 2015te Ankarada 113 insanımız, 12 Ocak
2016da Sultanahmette 11 insanımız ve 17 Şubat 2016da
başkentin Devlet Mahallesinde 29 insanımız hayatını
kaybetti. Peki, neden? İstihbarat, güvenlik
Sorsak suç oluyor, sormazsak
içimiz yanıyor. Onlarca insanımızın ölümüne, yüzlerce
insanımızın yaralanmasına ve insanlarımızın
her an ölüm kapımızda algısına neden olan süreç neden
yaşanıyor? Yanlış iç siyasetiniz nedeniyle, öngörüsüz
yürütülen dış siyaset nedeniyle. Siz tatlı
canınızı korumak için yurt dışına özel uçakla
kendi zırhlı arabanızı götürüyorsunuz. Peki, Türkiyedeki
mazlumlar?
2,5 milyon Suriyeli
CIA açıklıyor, En az
40 bin IŞİD militanı ülkeye girmiştir. diyor. Elbette ki
düşüneceğiz mültecilerin canını. Peki, Türkiyedeki
mazlumların canını kim düşünecek? (CHP
sıralarından alkışlar)
Esad bir gün dostunuz, ailesiyle beraber Bodrumda
ağırlıyorsunuz; bakanlarıyla toplantı
yapıyorsunuz, kardeşiniz. Daha sonra? Daha sonra
düşmanınız, sabrınızı taşıran, ülkesini
zapt edip Emevi Camisinde namaz kılmayı düşlediğiniz
diktatör hâline geliyor.
Peki, geldiğiniz nokta? Önce, Rejim bitsin
dediniz. Sonra Esadlı geçişe razı oldunuz, şimdi hem
Esadın hem de rejimin durmasına razı ediyorlar sizi. Tüm
öngörüler yanlış çıktı, güvendiğiniz dağlara kar
yağdı. Suriyede ABD, Rusya, İran, Esad, İsrail
kazandı. Türkiye? Türkiye yok. Önce şöyle dediniz,
hatırladınız mı, Sayın Cumhurbaşkanı
(x) dedi. Siyonist İsrail, çocuk
katili İsrail. dedik, şimdi, 20 Aralık 2015, ne diyor AKP
sözcüsü Ömer Çelik? Kuşkusuz, İsrail devleti ve İsrail
halkı Türkiye'nin dostudur. diyor. Ne diyor Sayın Erdoğan 2
Ocak 2016da: İsrail bölgede önemli bir ülke ve Türkiyeye
muhtaçtır, biz de İsraile muhtaç olduğumuzu kabul etmemiz
gerekir. diyor. Siz İsraille dost olun, biz ülkemizde
yapılanları asla unutmayacağız. Siz Türkiyeyi bu bölgede
onlara muhtaç edin, biz bunun hesabını milletimizle elbet bir gün
soracağız.
Sıfır sorun dediniz, 5 ülkede
büyükelçimiz yok. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyle bile şu anda
anlaşamıyoruz. Ne Rusya kaldı ne Orta Doğuda aktörlük ne
de AB süreci. Çok güvendiğiniz Amerika, PYDyi size tercih ediyor. Sizin
bugün terör örgütü diye bildiğiniz ancak devletin terör listesine
koymadığınız, lideri Salih Müslimi defalarca
başkentte Türkiye pasaportuyla ağırladığınız
terör örgütü YPGyi, büyük dost ve müttefikiniz Amerika Birleşik Devletleri
Türkiyeye tercih ediyor. Sahi terör örgütü deyince, 21 Ağustos 2010da
Kayseri Mitinginde Terör örgütüyle masaya oturan şerefsizdir. Biz AKP
Hükûmeti olarak bugüne kadar terör örgütüyle masaya oturmadık, hiçbir
zaman da masaya oturmayacağız. diyen Sayın Erdoğan, 2
Haziran 2011de Kürt sorunu vardır. dedi, 19 Eylül 2011de PKKyla biz
değil devlet görüştü, görüşecek. dedi, 18 Ekim 2012de
MİT Müsteşarına ben İmralıya git. dedim, gitti.
dedi, 16 Kasım 2013te Dağdakilerin indiği, cezaevlerinin
boşaldığı bir Türkiye göreceksiniz. dedi, 2 Mart 2015te
İmralı üstüne düşeni yaptı, Dolmabahçede açıklanan
10 madde var. dedi, 21 Mart 2015te Dolmabahçe toplantısını
doğru bulmuyorum. dedi, 28 Nisan 2015te Kürt sorunu vardır.
demek ayrımcılıktır. dedi, 28 Temmuz 2015te Çözüm
sürecini devam ettirmek artık mümkün değildir. dedi. Habur
Sınır Kapısında Türk adaletinin yüzünü kızartıp
terörist diye Türkiyeye sokan anlayış, beş ayda 300den fazla
evladımızın şehit olmasına, kadın ve çocuklarımızın
aralarında yer aldığı 198 insanımızın
yaşamını yitirmesine sebep olmuştur. Hesabını kim
verecek? Cumhuriyet Halk Partisi mi, Sayın Kılıçdaroğlu mu?
Türkiyede Anayasa Mahkemesi
Başkanının açıkladığı ve
yaptığı açıklamayla Kanunlara herkes saygı
duymalıdır. sözünü öyle bir baskıyla siz, kamuoyunda kendinizi
onların baskısı altında tutuyorsunuz ki bir gazete, büyük
bir gazete bunu yayınlamaktan korktu. Ama sonuç barış mı?
Hayır, değil. Siz, elbet bir gün bunun hesabını Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki Cumhuriyet Halk Partisi iradesiyle Türk milletine
vereceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkoç.
Cumhuriyet Halk Partisi adına dördüncü
konuşmacı olarak İstanbul Milletvekili Sayın Şafak
Pavey konuşacak.
Buyurun Sayın Pavey. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞAFAK PAVEY (İstanbul)
Teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, sevgili canlar,
cananlar; toplumlar çocuk gibidir arkadaşlar kolay yetişmezler, büyük
emekler gerektirir, çok kıymetlidirler çok. Bugün memleketimizin
doğusundan batısına evlatlarımızın, yan
komşumuzun çocuklarının acı kayıplarını
görüyoruz. Doğusunda sokağa çıkma yasağında itfaiye
gidemediği için yangında boğularak ölen insanlarımız,
batısında hayatında denizi ilk defa görmüş ve yüzme
bilmeden içinde boğularak sahile vurmuş çocuk, kadın, erkek
vücutları; metropollerinde patlayan hain terör ve barbar cihatçı
bombalarıyla gözümüzün önünde kaybettiğimiz Erenlerimiz, Güllerimiz;
geride kalan paramparça hayatlar.
Buradan bir kere daha, canı
yanmışlara başsağlığı, sabır ve
şifalar diliyorum. Fedakârca çalışan güvenlik kuvvetlerimize,
görevlilerimize bir kere daha minnetlerimi sunmak istiyorum. Ve elbette, bunca
acıya rağmen, aynı gece, bombanın olduğu gece
sıradan bir günmüş gibi sıradan gündemiyle devam eden bir
Meclis, hatta yetmezmiş gibi daha da iştahlı savaş
çığlıklarıyla.
Burada neden ve nasıl bu hâle geldik,
anlatamıyorum çünkü sözcüklerim tükendi ancak nefes değerli,
yaşam ise paha biçilmez, eşsiz bir nimettir. O yüzden, size sebebi
olduğunuz ölümleri, felaketleri değil, birlikte yaşamın
değerini ve naçizane acil ortak çözüm önerilerimizi sunmayı seçtim
bugün.
Turizm ve tarımın cenneti Ege
sahillerimizde ölümün ve güvenlik tehditlerinin her daim kol gezdiği bir
cehennem yaşanıyor. Egenin iyi niyetli ve cömert ev sahibi kentleri,
kasabaları, köyleri ve onların sakinleri, bu konuda sizden
farklı olarak hiçbir dahli olmamış ancak felaketin
yarattığı enkazı ve travmayı yüklenmek zorunda
kalmış sosyal demokrat belediyelerimiz gözü yaşlı, çaresiz
bir şekilde göçün kurbanlarını anlatıyorlar bize. Duyun
seslerini yeter, çözümler yaşayanlardadır.
Bütçeye dâhil etmek istemeseniz de Hükûmet bu
konudaki çözüm önerilerimiz üstünde kafa yorarsa bir ihtimal birlikte yol
alacağımıza inanmak istiyorum. İlk olarak, ne göç edenler
ne de göçe ev sahipliği yapanlar mutlu olmadığına göre en
pozitif adım ne olabilir? İnsanların yerinde
yaşamalarını sağlamaktır. Biraz ütopya belki sizin
için ama kolay bir çözüm var: Hiçbir ülke, hiçbir şiddet grubu kendisine
ait olmayan topraklarda savaş, çatışma ilan edip rejimleri
uzaktan da olsa değiştirmek için askerî güce başvurmamalı.
Tarih bize askerî yolların daima korkunç geri dönüşleri olduğunu
gösterdi, gösteriyor, göstermeye de devam edecek; öğrenebiliriz. Dünyada
ilk kez ve maalesef devletimizin de içinde, dâhil olduğu üzere,
sınır ötesi göç teşvik ediliyor; ilk kez göçmenlerin eline,
mültecilerin eline silah veriliyor, çocuklar buna dâhil. Önce bu utanca son
vermeliyiz. Sadece Atamızın sözünü hatırlayıp yolumuzu
aydınlatmasına izin verirsek yeterli olur diye düşünüyorum:
Yurtta sulh, cihanda sulh. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bambaşka bir konuymuş gibi
görünmesine rağmen, geleceğimizin güvencesi tarım, kitlesel
göçler nedeniyle unutulmaya yüz tutmuş durumda, bunu hatırlatmak
isterim. Egemizin güzel köylülerini destekler, onları güçlendirirsek bu
geçici ev sahipliğinde cömert misafirperverliklerini sunacaklarından
hiç kuşkum yok. Ben de bir Ege çocuğuyum. Unutmayalım ki
eğer böylesine bir göç dalgasıyla Hatayımızdan
Gaziantepimize; Çanakkale, Balıkesir, Edirnemizden İzmirimize;
İstanbulumuzdan başkentimize dek sokaklarımızda sosyal bir
patlama olmadıysa bunu insanlarımızın yüce gönlüne,
hoşgörüsüne ve sağduyusuna borçluyuz, Hükûmete değil. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi sokağın ödülünü verelim diyorum o
zaman size.
Bütçeden ayıracağımız fonlarla
tarımı teşvik etmek sürdürülebilirlik mucizesidir. Kaybolan
Aile Çiftçiliği Yılı ilan etmişti Birleşmiş
Milletler, biz neden denemeyelim? Çözümler önümüzde. Tarım, insanı en
kalıcı yapan elementtir. Kök verir, bereket verir;
hatırlayalım. Göçmenler için de bir an önce barış inşa
edilip evlerine dönene dek geçici bir çözüm sunar, bizim yüce yürekli çiftçilerimizle
üretim yaparlar getirdikleri o bilgilerle. Çalışmalar bize gösteriyor
ki kitlesel yatırımlar, bölgesel insani yardımlardan çok daha
güçlü sonuçlar yaratıyor.
Son olarak, göçmenlere direnci artıran en büyük
kaygı, güvenlik meselesi olduğuna göre, ev sahiplerini güvende
hissettirdiğimizde göçmen sorun olmaktan çıkar arkadaşlar.
Güvenlik sorununun hiç göremediğimiz bir yüzü daha var, onu da
hatırlayalım lütfen; göçmenleri de koruyamıyoruz. Geçen ay
Gaziantepimizde Fransaya gitmeyi bekleyen bir sığınmacı
gazeteci, cihatçı barbarlar tarafından aynı bizim
canlarımız gibi katledildi. Aynı güvenlik
kaygısını sığınmacıların da
hissettiğini, sığınmacı kız
çocuklarının ülkemizde her gün satıldığını
hatırlayalım lütfen.
Partizan ayrımcılıkla sahipsiz ve
bütçesiz kaderine terk ettiğiniz sosyal demokrat belediyelerimiz,
canhıraş bir hâlde bu insanlık dramına yerel çözümler
üretmeye çalışmakta. İhtiyacımız olan, acil insani
yardımları gerçekleştirebilmek için gerçek uzman, şeffaf,
denetlenebilir STKlarla birlikte el ele sosyal programlar yapmak, insani ihtiyaçları
karşılamak. Mesela, Aylan bebeğin cansız vücudunun
yattığı turizm cennetimiz Bodrumda, perişan mültecileri
TOKİlere topladığınız güzelim Dikilimizde, Kaz
Dağlarının eteklerindeki şefkatli belediyelerimizde biz bu
konuda kollarımızı sıvamaya hazırız, duyun
sesimizi.
Elbette, göçmenlerle ortak güvenlik tehditlerimizi
çözebilmek için insan kaçakçılığıyla samimi bir mücadele de
arzumuzdur. Ege Barış ve İletişim Derneğinin
çağrısını da iletirim sizlere, diyorlar ki: İki ülke,
gelin, ortak bir parlamentolar arası grup kuralım; Yunanistan ve
Türkiye arasında, bu sorunu çözmek için, iki komşu ülkenin
çocukları olarak.
Sözlerimi bir başka komşu çocuğu
Tebrizli Şemsten bir alıntıyla, minik bir alıntıyla
tamamlamak isterim: Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor?
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun beşinci
konuşmacısı Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı
olacak.
Buyurun Sayın Atıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2016 yılı
Sağlık Bakanlığı bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Vatandaşın alın terinden alınan her kuruşun
hesabını veren, o paraları çalmayan, milletin parasına göz
dikmeyen, göz dikenleri de görmezden gelmeyen herkesi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Sağlık
Bakanlığı, varoluş gerekçesi gereği bütün
vatandaşlarımızın bedenen, zihnen, ruhen ve sosyal
bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini
sağlamak görevini yerine getirmek için kendisine ayrılan bütçeyi
yönetir ancak maalesef, Sağlık Bakanlığının bu
temel görevini başkalarına devrettiğini görüyoruz. Nasıl
mı? Bakın, çok basit: Sağlık
Bakanlığının 2016 bütçesi 25,5 milyar eğer
yanlışsam Sayın Bakan düzeltsin- ancak Maliye Bakanı bütçe
sunumunda diyor ki: Sağlığa ayrılan pay 95 milyar Türk
lirası. Yani, Sağlık Bakanı bunun 25 milyarını
harcıyor, toplamı ise 95 milyar yani 75 milyarını
Sağlık Bakanından başkaları sağlık için
kullanıyor. Peki, kim bu? Sağlık primlerini toplayan ve âdeta
patron hâline getirilen -Sayın Bakanın da seyirci
kaldığı- SGK, Sosyal Güvenlik Kurumu. Evet, parayı toplayan
o, vatandaşın cebine elini atan o ancak vatandaş hastalandığı
zaman, örneğin hepatit C olduğu zaman onu tedavi etmeyen,
ilacını almayan o. Seyirci kalan kim? Seyirci kalan Sayın
Sağlık Bakanı. Eğer vatandaşın parası varsa
bu ilacı alıyor, yoksa bu ilacı almıyor.
Hani buraya, kürsüye çıkıp da AKP
adına konuşan milletvekilleri diyor ya: Teyzem para ödemediği
için AKPye oy verecekmiş. Doğru söylüyor, o anda Oy
vereceğim. diyor ama daha sonra bu paralar maaşından
kesildiği zaman AKPye beddua ediyor. Hele hele eğer imzaladığı
senet neticesinde -hani rehin kalmıyordu ya, senet imzalıyordu ya-
evine haciz geldiği zaman da o zaman AKPye bin beddua ediyor.
İşte SGKnın topladığı sağlık primleri
maalesef halka geri dönmüyor.
Peki, teknik inceleme
yaptığınızda ne görüyorsunuz? SGK, Sağlık
Bakanlığı ya da AKP Hükûmeti, her ne derseniz deyin birbirinden
farkı yok, diyor ki: Ben 2005 yılında sağlık
giderlerinin yüzde 92sini yani neredeyse tamamını
vatandaşın ödediği primlerden elde ediyorum yani gayet
rahatım yerinde, 2016 yılında ise hedefim yüzde 106 yani kâr
edeceğim ben sağlıktan. Ya, arkadaşlar, Allah
aşkına, kârı bir kenara bırakın, sağlıktan
kâr etmeyin. Eğer kâr ediyorsanız Sayın Bakan,
kaldırın katkı paylarını, katılım
paylarını, vatandaş rahat bir nefes alsın.
Bakın, sudan, ekmekten, sütten vergi ödeyen
vatandaş, sağlık hizmetini alırken bir de cebinden para
ödüyor. Sağlık Bakanlığı bunların hiçbiriyle
doymuyor; sağlık primi kesiliyor, çocuk, genç, yaşlı, hiç
fark etmez. Hani diyorsunuz ya Kuyruk beklemiyoruz., evde kuyruk
bekletiyorsunuz, telefonla randevu aldırmaya
çalışıyorsunuz; üç ay sonrasına randevu veriyorlar. Bir de
üstüne üstlük telefon parası alıyorsunuz, ayrı bir -bütçeden-
telefon parası ödetiyorsunuz. Bu şekilde, tam 11 yerde katkı ve
katılım payı alıyorsunuz. Deli Dumrul misali, gelenden para
kes, gidenden para kes. (CHP sıralarından alkışlar) Ondan
sonra da diyorsunuz ki: Ben bıçak parasını
kaldırdım. E, vallahi de kaldırmadın, billahi de
kaldırmadın. Boşuna vatandaşı kandırmaya gerek
yok. Sadece, bıçak parasının ismi gitti, yerine geldi
sağlık parası ya da adına her ne dersen de.
Bakın, bunu ben söylemiyorum, Sayın
Bakanın kendisi söylüyor. Kendi kitapçığında diyor ki:
Benim vatandaşım 2001 yılında sağlık için
kişi başına 35 dolar para ödüyordu, şimdi, 2013
yılında 98 dolar ödüyor. Yani 3 katı. Bunu ben söylemiyorum
-hadi muhalefet söylese neyse- direkt, Bakanın kendisi söylüyor. E,
aldım hesap makinesini -mademki her vatandaş cebinden 98 dolar
harcıyor- çarpıverdim yaklaşık 75 milyon insanla, 7,5 milyar
dolar çıktı Sayın Bakan. Yani, vatandaş, cebinden
sağlığa ödediği parayla Sağlık
Bakanlığı bütçesi kadar bir para ödemiş. E, bu, Allahtan
reva mı? Bu katılım paylarını, katkı
paylarını derhâl kaldırmanız lazım. Vatandaş bunu
ödeyemediği için ne yapıyor biliyor musunuz? Doktora gitmeden gidip reçetesini,
ilacını alıyor, doktora gitmeden. Nereden mi biliyorum? Yine
sizin rakamlarınızdan. Siz diyorsunuz ki: Hastanelere müracaat
sayısı 666 milyon, yazılan reçete sayısı 336 milyon.
Yani yarı yarıya, yani vatandaşlar gidip kendi ceplerinden
ilaçlarını alıyorlar.
Peki, bu kadar para yetiyor mu size? Yetmiyor. Allah
bunların gözünü doyursun. Bu yetmediği gibi, kalkıyorlar,
vatandaşın güvenerek doktoruna anlattığı, ruh
sağlığından cinsel sağlığına kadar
verdiği her türlü bütün mahrem verileri satıyorlar. Efendim, Satar
mıymış? Satarmış tabii ki. Geçen sene Sayın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bunu 72 milyona sattım.
Tüh Allah kahretsin, ucuza satmışım! Bir dahaki sefere daha
pahalıya satacağım. dedi. E, peki yani kandırılmaya
müsait olan bu Hükûmet, yarın bu verileri birilerine
sattığı zaman Tüh, Allah kahretsin, gene
kandırıldım! mı diyecek? Bu da kötü bir durum gerçekten.
Bakın arkadaşlar, Sağlık
Bakanlığı bizim sağlığımızı
korumak için yatırım yapmayı bir kenara bıraktı. Ve
Maliye Bakanı diyor ki: Efendim, Sağlık Bakanı 34 tane
şehir hastanesi yapacak. Güzel yapsın, biz yapmasın demiyoruz.
Ama, kamu-özel iş birliğiyle yapacakmış. Peki, buyursun
yapsın. Tutarı? 27 milyar lira. Sağlık
Bakanlığının kendi verileri diyor ki: Biz bir hastaneyi dört
yılda bitirebiliyoruz. Hemen böldüm yani 100 milyar lira bütçesi var ya,
yılda 6,5 milyarını ayırdığı zaman bütün
hastaneler dört yılda bitiyor. Peki, ne yapıyor bu Sayın Bakan?
Yandaş inşaatçıya bedava arsa veriyor; yetmiyor, bütün
KDVlerden muaf tutuyor; yetmiyor, aldığı borca Hazine garantisi
veriyor; yetmiyor, Kamu İhale Kanunundan muaf tutuyor; yetmiyor, yüzde 70
doluluk oranı veriyor. Bakın, garanti ediyor, diyor ki: Ben senin
hastaneni yüzde 70 dolduracağım, dolduramazsam üste kalanın
parasını ben ödeyeceğim. Bir de üzerine yirmi beş yıl
kira ödüyor, ondan sonra da al başına belayı. Peki, gizemli
taraflar var mı? Elbette var. İstanbul İkitelli Hastanesi,
Sayın Bakan, bir dakikada gizlice el değiştirdi. Kime verildi?
Sarayın müteahhitlerine verildi. Kimler verdi? Sarayın
danışman odalarında birileri tarafından peşkeş
çekildi.
Peki, bütün bunlara rağmen
sağlığımızı koruyabildiniz mi? Hayır.
Kızamık vakası sayısı, bakın, 7 vakadan sizin
döneminizde 7.405 vakaya çıktı; Sayın Bakan bunları seyretti.
Veremli hasta sayısı hâlâ ülkemizde 13-14 binlerde. Yahu,
çıkıp buraya Kanser sayısı azaldı. diyen AKP Hatibi,
Allah aşkına yalan söylemeyin, kanser tam 2 kat arttı.
Sayın Bakan, bu iş sizinle olmuyor. Bu
zihniyetin değişmesi lazım.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Atıcı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
altıncı konuşmacı olarak Bursa Milletvekili Sayın
Ceyhun İrgil konuşacak.
Buyurun Sayın İrgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CEYHUN İRGİL (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Buraya çıkan iktidar partisinin bütün
milletvekilleri, Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde
konuşurken hep sayı konuştular dikkat ederseniz, hep rakam
anlattılar ama hiç kalite, nitelikten bahsetmediler, bize hikâyeler
anlattılar.
Şimdi, madem hikâye anlatıldı, ben de
size bir hikâye anlatayım: Eli kesilen bir adam arkadaşıyla
hastaneye gidiyor, diyor ki: Ben şurada bir pansuman
yaptırayım, izin ver bir dakika. Tamam. diyor. Hemen içeriye
giriyor, karşısına iki tane kapı çıkıyor; bir
tanesinde Hastalıklar, bir tanesinde Yaralılar yazıyor.
Kapıyı açıyor giriyor, bakıyor arka tarafta iki kapı
var; birinde Kas, birinde Kemik yazıyor. Hay Allah, bizimki herhâlde
kas. diyor. Kas kapısını açıyor, bir bakıyor
karşıda iki kapı daha var; birinde Önemsiz, birinde Önemli
yazıyor. Bakıyor yarasına, küçük, önemsiz. Önemsiz
kapısını bir açıyor, bir bakıyor kendini sokakta
buluyor. Kapının önünde arkadaşı diyor ki: Ne oldu ya,
hemen geldin? Nasıl yani tedavi olabildin mi, iyi baktılar mı?
Vallahi, tedavi olamadım ama teşkilat, organizasyon çok iyi. diyor.
İşte, bizim Sağlık Bakanlığımızın
(CHP sıralarından alkışlar)
Biz, iktidar partisindeki arkadaşlardan, binalardan,
aldıkları MRlardan, muayene sayılarından veya
ambulanslardan, bina sayılarından bahsetmelerini değil, insandan
bahsetmelerini isterdik, tedavi kalitesinden bahsetmelerini isterdik. O nedenle
sizler, bina, ambulans, ilaç, bir sürü şeyi temin edebilirsiniz; insanlar
binalara ulaşıyor ama kaliteli ve güven veren sorunsuz tedaviye
ulaşamıyor.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Yurt
dışından geliyorlar tedavi olmaya, yapmayın.
CEYHUN İRGİL (Devamla) O yüzden
değerli milletvekilleri, sağlık bir bilimdir, partiler ve
siyasetüstüdür; hep bunu söyledim. Zira, hastalıklar ve ölüm adildir;
Cumhurbaşkanı, kral, milletvekili, zengin, fakir, genç,
yaşlı ayırmaz, herkese eşit davranır. Bu nedenle,
biraz önce bizim diğer konuşmacımız eleştirilerini
yaptı. Ben, eleştirilerden ziyade, Sayın Bakana ve buradaki
değerli bürokratlarımıza, daha çok, yaşanan sorunları
birlikte çözmek için bazı önerilerde bulunmak istiyorum.
Gelin, ekonomik sıkıntı içinde batma
noktasına gelen üniversite hastanelerine destek olalım. Üniversite
hastanelerini kurtarmaz isek sağlığımızın
geleceği ve gelişmesi tehlikede.
Gelin, Sosyal Güvenlik Kurumunun hastaneler
üstündeki mali taciz ve tehditlerini sona erdirelim.
Gelin, sağlık
çalışanlarının moral ve motivasyonunu bozan SABİM
hattını ya kaldıralım ya da disipline edelim.
Gelin, ihtiyaç duyulan hekim ve diğer
sağlık personeli için gerçekçi planlama yapalım. Bu devirde
mecburi hizmet dayatmadır, kaldıralım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kamu Hastaneleri Birliği ve bürokraside
atıl durumda, masa başına gönderdiğimiz neredeyse 5 bin-6
bin doktor arkadaşımızı ki Bakan Doktora çok
ihtiyacımız var. diyor- küstürdüğümüz için hastanelerden
ayrılan, olmadık işlerde çalışan nice
yetişmiş uzmanımızı tekrar sağlık hizmetine
kazandıralım.
Atamalarda siyaset, ayrımcılık
gözetmeyelim. İl başkanının torpiliyle adam
atamalarına son verelim. Liyakat sistemini esas alalım. Zira bir gün
acil servise geldiğinizde sizlerin ve çocuklarınızın ameliyatlarını
bu il başkanları yapmayacak, liyakatlı hekimler yapacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sağlık kurumlarında taşeron
işçi yerine, sağlık eğitimi almış ebe,
hemşire ve iş bekleyen binlerce tıbbi sekreteri kadroya
alalım çünkü sağlık, kalite ve dikkat isteyen ve eğitim
isteyen bir alan. O yüzden tıbbi sekreterler için tekrar buradan
hatırlatma yapıyorum.
Sağlık meslek liselerine bir düzen, bir
kalite getirelim ve sınır getirelim.
Sağlık çalışanlarının
güvenliğini artıralım. Gerekli yasal düzenlemeleri yapıp
sağlıkta şiddet cezalarını gelin birlikte
artıralım.
Döner sermaye performans sisteminde reform
yapalım. Haksız ve sağlık tüketimini
kışkırtan performans sistemini sona erdirelim. Döner sermaye
ödemelerinde adalet ve emekliliğe yansımayı
sağlayalım.
Aile hekimliğinde cumartesi nöbetlerini tümden
kaldıralım. Aile hekimlerinin sağlıkta övündüğünüz
memnuniyeti sağlayan en önemli hekimler olduğunu
hatırlayalım, onlara karşı daha vefalı ve minnettar
olalım. Aile hekimliğinde sözleşmeli personel olarak
çalışan sağlık elemanlarına ve hekimlerine kamu
statüsü sağlayalım.
İlçelerde ve köylerde kalmayan sağlık
hizmetleri için önlem alalım. İnsanlarımız -siz ki bunu
benden daha iyi biliyorsunuz, size her gün telefonlar geliyor- tedavi olmak
için, bir iğne yaptırmak için, bir ilaç yazdırmak için
şehirlere gitmek zorunda kalmasın.
Her seçim öncesi vadedilen sağlık
çalışanlarına maaş, özlük haklarına yönelik
iyileştirme yapalım. Emekli sağlık
çalışanlarına yapılan haksızlığı
bitiren bakan siz olun Sayın Bakanım. Defalarca söz verdiğiniz
sağlık çalışanlarının yıpranma
payını bir an önce hayata geçirelim. Sağlık
çalışanlarının nöbet saatlerine çekidüzen getirelim,
uzamış ek mesai angaryadır izin vermeyelim. Sağlık
çalışanlarının eş durumlarındaki
atamalarını yapalım. Sağlık hizmeti alanlar kadar,
kısacası, gelin, sağlık hizmeti verenlerin de memnuniyetini
gözetecek uygulamalara gidelim.
Kanser ilaçları başta olmak üzere, ilaca
erişim üzerindeki tüm engelleri kaldıralım. Özellikle binlerce
insanı mağdur eden GSS borçlarını, genel sağlık
sigortası borçlarını -bu genel sağlık sigortası
mağduru insanlar sizden bir müjde bekliyorlar Sayın Bakanım,
seçimden önce de söz verdiniz- affedelim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ve en önemlisi -hepimizin başında
arkadaşlar, sizleri de aradıklarını biliyorum, her gün en
az 3-4 insan bizi arıyor- yoğun bakım yatak ünitesini arttıralım.
Bu, partilerüstü bir mesele; bu, çok önemli. Gelin, bir AVM eksik açalım
ama daha fazla yoğun bakım ünitesi açalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Demagojiden
vazgeçelim.
CEYHUN İRGİL (Devamla) - Demagojiyi
bırak.
Vallahi de billahi de hepimizin eninde sonunda
gideceği yer o yoğun bakım üniteleri. Bu çağda evde ölmek
yok; illa gideceğiz, siz de gideceksiniz, biz de gideceğiz.
Ülkem adına biraz önceki
konuşmacının söylediği gibi tekrar söylüyorum, ısrar
ediyorum ki ve rica ediyorum ki şehir hastaneleri kisvesi altında
hastaneleri patron ve para babalarının eline teslim etmeyelim.
Lütfen, bu modelin denendiği ülkelere bakalım, hepsi iflas etti.
Lütfen, sağlığı holdinglere teslim etmeyelim. Uygar ve
sosyal bir devlet her şeyi bırakabilir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEYHUN İRGİL (Devamla)
ama
sağlık, eğitim ve güvenlik müteahhitlere bırakılamaz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İrgil.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Bakan, AVMye son,
yoğun bakıma devam.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisinin grup adına konuşmalarında yedinci
milletvekiline, yedinci sıraya geldik.
Bu noktada, Bursa Milletvekili Sayın Erkan
Aydın konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın
Başkan, sayın bakanlar, değerli milletvekilleri;
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihazlar
Kurumunun bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Öncelikle, ilaçla ilgili konuşmaya
başlamak istiyordum, ancak seçim bölgem olan Bursada OYAK Reno
işçilerinin üç gündür emek için, kendi maaşlarının
artırılması için mücadele ettikleri zaman
yaşadıklarını polis müdahalesi karşısında
hiç hak etmedikleri bir muameleye tabi olmalarını, İçişleri
Bakanımız burada olsaydı ona yöneltip emek arayan insanlara
bunun yapılmaması gerektiğini bizzat söylemek istiyordum ama
artık kayıtlardan ulaşır.
Evet, 2016 yılı bütçesinde ilaca
ayrılan pay 21,4 milyar TL olarak gerçekleşecek, öngörülen bu.
Aslında, baktığımızda, çok da kötü bir rakam
değil ancak 2004 İlaç Fiyat Kararnamesi ve 2009 yılında
çıkan global bütçe uygulamasıyla bu ilaç harcamaları
eczacıları, eczaneleri ve vatandaşları çok büyük bir
baskı altına almıştır. 34 OECD ülkesi içinde kişi
başı ilaç harcaması en düşük Türkiye'dedir; OECD
ortalaması 527 dolarken bu rakam Türkiye'de 140 dolardır.
Baktığınız zaman çok gibi görünür ancak ortalamada çok
düşüktür. Türkiye'de koruyucu sağlık hizmetlerine değil,
tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelindiği için de bu rakam
gittikçe artmaktadır.
Eczanelerin birçoğu düşük cirolu eczaneler
kapsamına girip yüzde 56sı kredi kullanmaktadır. Bu yüzde
56nın da yüzde 66sı sürekli kredi kullanmaktadır. Hasta
muayene ücretlerini tahsil eden ve 79 milyon insana hizmet veren Sağlık
Bakanlığının ve SGKnın 276 trilyon, yeni parayla 276
milyon muayene ücreti için ayıracağı personel giderini eczaneler
üstlenmekte; toplamda, yıllık 3 milyar gibi bir parayı
Sağlık Bakanlığının ya da Sosyal Güvenlik
Kurumunun tahsil etmesi gerekirken eczaneler tahsil ediyor. Tabii ki de büyük
sıkıntılar burada oluyor; her gelen Ben buraya muayene
olmadım, niye muayene ücreti ödüyorum? diye sayısız
tartışmalar, arbedeler çıkıyor. Bunun da bir an önce
kaldırılması gerekiyor. Biraz önce Adalet ve Kalkınma
Partisinden konuşan Sayın Hatip Ali Pulcu Teyzeler dua ediyor.
diyor ama gelip eczanelere baksa, o teyzeler neredeyse ağza
alınmayacak laflar ediyor çünkü bir haftalık pazar parasını
gidip eczanede muayene parası olarak bırakıyor. Bunlara da dikkat
edilmesi gerekiyor.
Diğer bir konu ise ülkemizde satılan
bitkisel ilaçlar. Cinsel gücü artırıcı, diyabet, zayıflama,
kas geliştirici ilaçların birçoğu İnternette, marketlerde
izinsiz ve ruhsatsız satılıyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda
Sayın Bakanımıza sorduk, sağ olsun, dün cevap vermiş; bu
konuyla ilgili de yaklaşık 1.100 siteden 260ının
kapatıldığını; 2,5 milyon ceza kesildiğini ve
İnterpol kapsamında da takiplerin
yapıldığını söylemiş. Ama şu anda
oturduğunuz yerden, akıllı telefonlarınızdan girip de
bu sitelere baktığınızda, hemen karşınızda,
şu gösterdiğimiz İnternet sitelerine on saniyede
ulaşabiliyorsunuz ve hiçbir engellemeyle de
karşılaşmıyorsunuz. Ama
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Hangi
siteler bunlar?
ERKAN AYDIN (Devamla) Bak bu siteler Bülent Bey,
size göstereyim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Aman gözünü seveyim,
reklama giriyor.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Bakana da göster.
ERKAN AYDIN (Devamla) Reklama giriyor, evet.
Şimdi, tabii, daha üzücü olan ise sabah
saatlerinde bu konuşmayı hazırlarken -çok üzülerek, haberlere
girdiğimizde- İzmirin Karşıyaka ilçesinden Belgin
Elmalı kardeşimiz, daha 15 yaşında, İnternetten sipariş
ettiği zayıflama ilacıyla gencecik bu güzel
kızımız hayatını kaybetmiş. Kontrol var.
deniyor, Ceza var. deniyor, Önlem var. deniyor ama maalesef bununla ilgili
herhangi bir kontrol olmadığının
Daha sıcak, bugün,
çok acı bir tesadüfle de karşılaştık;
hayatının baharında hayata gözlerini yuman bir kardeşimiz
Şimdi, bunlar çok iyi araştırılmadığı için,
girdiğinizde işte Kalp krizi geçirdi. Fenalaşıp da
hayatını kaybetti. deniyor ama iyi incelendiğinde ya
zayıflama ilacı ya cinsel gücü artırıcı ilaçlar ya da
vücut yapıcı, kas geliştirici ilaçlardan
kaynaklandığı görünüyor. Bu konunun da -Sayın
Bakanımız cevap vermiş ama- bir kez daha üzerine gidilmesinde
büyük fayda var diyorum.
Gene, eczanelerde 300e yakın ilaç
bulunmamakta. Bu ilaçların fiyatı ucuz olduğu için, üretici
firmalar maliyeti kurtaramadığı için bunun üretimini yapmıyorlar
ama hayati önemi haiz -kadın doğum uzmanları bilir, ismini
vermeyeceğim, reklama girmesin- 5-6 liralık ilaçlar piyasada yok,
tiroit ilaçları piyasada yok; bunun gibi, şeker, diyabet, kolesterol
ilaçları, antidepresanlar bulunmuyor tamamen sabit kur uygulamasından
dolayı. Bir kur yükseltme oldu, o da 0,70le çarparak tekrar euro 3,30
iken 1,95ten hesap edilmeye başlandı. Ve bunun yanında birçok
ilaç bulunamadığından Türk Eczacıları Birliği
kanalıyla yurt dışından getirilmeye
çalışılıyor. Bu ilaçlar gelene kadar birçok hasta ilaçla
tedavi göremediği için hayatını kaybediyor, yaşama
gözlerini yumuyor. Bir an önce konunun gündeme getirilip bunların da
çözüme kavuşturulması gerekiyor.
Aslında o kadar çok konu var ama yedi dakika
içerisinde bunların hepsine süre ayırmamız, ifade etmemiz mümkün
görünmüyor. Bu konuya dikkat çekmek ve Sağlık
Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun da bu konularla ilgili
çözüm üretmesini sağlamak için söz aldık diyorum. Sözlerimi tamamlarken
de Türkiyenin ilacının Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu
söylüyor, en güzel ilaç sevgidir diyorum, sevgiyle kalın diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederiz Sayın
Aydın, sağ olun.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sekizinci
konuşmacı olarak İzmir Milletvekili Ali Yiğit
konuşacak.
Buyurun Sayın Yiğit. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ YİĞİT
(İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri kamu
hastaneleri bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2002den bu yana on
dört yıldır tek başına iktidar olan AKP, bu kurumların
altını üstüne getirmiş, içini boşaltmış, ülkeyi
âdeta yazboz tahtasına çevirmiştir. Bugün ülkemizde ne demokrasi ne
adalet ne eğitim ne dış politika ne güvenlik ne barış
ne de huzur kalmıştır, sağlık politikalarında da
durum aynıdır. Sağlıkta dönüşüm adına birbiri
ardına değişiklikler yapılmış ama kısa bir
süre içerisinden sistem tıkanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Sağlık
Bakanlığına bağlı hastaneler 2011 yılında
çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle Kamu Hastaneleri Kurumu
Başkanlığına bağlanmış. Sağlıkta
dönüşüm adına yapılan bu değişikliğin üzerinden
dört yıl geçmiştir.
Şimdi, bu dört yılda olanları
kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle yönetimde yeni bir
basamak oluşmuş, bürokrasi artmış, yetki
karmaşası, koordinasyon sorunları
yaşanmıştır. Performans denilen hasta başı
tedavi sistemiyle hasta sayısı 3, ameliyat sayısı 10, acile
başvuran hasta sayısı 5e katlanmıştır.
Katkı payları, ödenen ücretler, vergiler,
randevu sisteminde yaşanan sıkıntılar vatandaşı
canından bezdirmiş, hastalananlar çareyi acil servislere
koşmakta bulmuşlardır. Düşünün Türkiye'nin nüfusu 78 milyon
iken acile başvuran hasta sayısı 117 milyon.
Gelelim hastaların memnuniyet oranlarına.
Avrupa Komisyonu raporuna göre Türkiye'de sağlık hizmetlerinden
memnuniyet oranı düşmektedir, 15 civarında zannedersem.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Zannetme,
doğru bir şey söyle, ne 15i? Zannetmeyle olmaz bu iş.
ALİ YİĞİT (Devamla)
Bakanlığın verilerinde memnun olmayanların oranı da
2012de 12,2ydi, şimdi, 2014te 17 olarak açıklandı, memnun
olmayanların sayısı. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yüzde 75
diyeceksin, yüzde 15 değil.
ALİ YİĞİT (Devamla) Memnun
olmayan sayısı da artmaktadır. 2002de sağlık
harcaması için vatandaşın cebinden 37 dolar çıkarken -biraz
önce arkadaşımız söyledi- şu an 100 dolar civarında
çıkmaktadır.
Yatak sayısına
baktığımızda...
İSMAİL TAMER (Kayseri) 2002de
kaçtı?
ALİ YİĞİT (Devamla)
on iki
yılda değişen bir şeyin olmadığını
görüyoruz. On iki yılda hastanelerdeki toplam yatak sayısı
24,8den 26,6ya çıkmıştır ama kamu hastanelerindeki hasta
sayısı düşmüştür. Oysa dünyaya
baktığımızda, Avrupa Birliği ülkelerinde 10 bin
kişiye 50 yatak düşerken Kenya ve Sudan gibi geri kalmış
ülkelerde 27 yatak; Türkiyede 15,9 yani 16 yataktır.
İSMAİL TAMER (Kayseri) 2002 öncesinde
kaçtı, bir de onu söyle?
ALİ YİĞİT (Devamla) Öte
yandan, yine OECDnin sağlık raporuna göre, Türkiye, sağlık
harcamalarının gayrisafi millî hasılaya oranında son
sıralarda yer almaktadır. Her ne kadar total olarak harcamalar artsa
da toplam sağlık harcamasında gayrisafi yurt içi
hasılanın oranı 2002de 5,4; aradan on iki yıl geçmesine
rağmen yine 5,4tür. 2002 yılında 209 milyon insan hastaneye
başvururken 2014 yılında 644 milyon insana
çıkmıştır. 2002 yılında ameliyat olan kişi
sayısı 2 milyon, 2014 yılındaysa 14 milyon.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kaliteli
hizmetten dolayı, kalite. Nitelikli yatakların artmasından
dolayı.
ALİ YİĞİT (Devamla) Gelelim
doktorların ve çalışanların durumuna. Sağlıkta
dönüşüm adı altında getirdikleri düzenlemelerle işin
içinden çıkılamayınca, önce aile hekimlerini hastanelerde acil
nöbetlere koydular, olmadı; aile sağlığı merkezlerinin
nöbetlerine koydular, yine olmadı; cumartesi günleri aile
sağlığı merkezlerine nöbetler yazıldı, yine
olmadı; sistemdeki tıkanıklığın,
başarısızlığın sorumluluğu doktorlara
yıkılmaya çalışıldı. Karşı çıkan
doktorlar ya soruşturma geçirdi ya görevden alınmayla tehdit edildi.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Allahtan korkun,
ayda sekiz saat nöbet, sekiz saat; başka bir şey değil bu.
ALİ YİĞİT (Devamla) Performans
sistemi getirildi, doktorlara denildi ki: Ne kadar hasta bakarsanız, ne
kadar tetkik isterseniz, ne kadar ameliyat yaparsanız o kadar para
alırsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Bunun sonucunda hasta ile doktor arasında bir güven bunalımı
oluştu. Eğer bugün bir hekim bir hastasına Sizin ameliyat
olmanız gerekiyor. dediğinde, hasta doktoruna kuşkuyla
bakmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Sağlık
Bakanlığının 2014 yıllığında yer alan
bilgilere göre, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde
ölümler de artmaktadır. Kamu hastanelerinde ölen hasta sayısı
2010 yılında 83.886 iken 2014 yılında 116.866ya
yükselmiştir.
Öte yandan, kamu ya da üniversite hastanelerinde
artık doktorlar riskli ameliyatlardan da kaçar olmuştur. Çünkü,
ameliyat başarısız olduğunda dayak yeme, canından
olma, mahkemeye verilme, tazminat davalarıyla uğraşma korkusu
içindedir. Doktor Göksel Kalaycıyı, Doktor Ersin Arslanı,
Doktor Kamil Furtunu, Doktor Melike Erdemi ve hayatını kaybeden
onlarca sağlık çalışanını sizler unutmuş
olabilirsiniz ama biz unutmadık. Onlar, bu çarpık sistemin sonucu yaşamlarını
kaybettiler.
Değerli milletvekilleri, bir diğer önemli
konu da şehir hastaneleri -biraz önce arkadaşım söyledi-
kamu-özel ortaklığı. Şu anda TOKİnin
yapacağı bedelin 5 katına inşaat firmalarına
hastaneler yaptırılmaktadır. Üstelik, kira ve yüzde 70 doluluk
garantisi verilmektedir. Bu da yetmezmiş gibi, yurt
dışından alınacak kredi konusunda Hazine güvencesi
sağlanmaktadır. Şehir hastaneleri, tedavi merkezinden çok bir
rant aracı modeline dönüştürülmüştür. Burada bir
sağlık politikasından çok bir özelleştirme
anlayışının olduğu açıktır. Şehirlerin
25-30 kilometre dışında yapılan,
tamamlandığında da on binlerce insanı aynı bina
içerisine sıkıştıracak olan, trafik, çevre ve zaman
açısından sorun doğuracak bir hastanenin başka bir ülkede
örneği yoktur.
Sağlıkta Dönüşüm Programı, bunun
paralelinde oluşturulan Kamu Hastaneleri Birliği, genel
sekreterlikler, beş yıldır değişmeyen SUT
fiyatları, kadro yetersizliği, maliyetlerin yüksek, ödeneklerin az
oluşu nedeniyle kamu ve üniversite hastaneleri borç batağındadır.
İzmirden biliyorum, Dokuz Eylül Üniversitesi her ay 2 milyon lira zarar
etmektedir.
Sonuç olarak -sözüm bittiği için söylüyorum-
sağlıkta dönüşümden memnun olan ne hastalar ne doktorlar ne de
sağlık çalışanlarıdır; memnun olan bir kesim
varsa o da müteahhitlerdir. Bir an önce bu yanlıştan dönülmeli, bilimsel
araştırmalara ve kriterlere dayalı, hükûmetten hükûmete
değişmeyecek, uzun vadeli çözümler içeren yeni politikaya
geçilmelidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim, sağ
olun Sayın Yiğit. (Gürültüler)
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına dokuzuncu
sırada Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak söz almıştır.
Buyurun Sayın Çamak (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, konuşmacı
kürsüye geldi. Lütfen
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Türk
Halk Sağlığı Kurumu ve Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı bütçeleri hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış
bulunuyorum. Siz sayın milletvekillerini, Meclis emekçilerini, basın
emekçilerini ve ekran başında bizleri izleyen tüm
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime geçmeden önce aslında
söyleyeceklerimi bir cümleyle ifade etmek mümkün. Sayın Bakanım,
bundan iki ay önce Mersin Devlet Hastanesinde bir hasta ziyaretine
gitmiştim. Koridorlarda insan doluydu. Âdeta geçecek yer bile
bulamadım. Dâhiliye uzmanı bir arkadaşımla
karşılaştım, dedim ki: Ya, arkadaşım,
bunların hepsi burada şifayı bulacak mı? Ne
şifayı bulacak, belalarını bulup gidecekler. dedi.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Doktor
arkadaş öyle bir şey demez. Doktorlara şey yapmayın, öyle
bir şey demez hiçbir doktor.
HÜSEYİN ÇAMAK (Devamla) Yani, burada nicelik
önemli değil, nitelik önemli.
OECDnin aralık ayında
yayınladığı sağlık raporuna göre,
sağlık harcamalarının gayrisafi millî hasılaya
oranına baktığımızda Türkiye'nin son sıralarda
olduğu anlaşılıyor. Yani, dünya örneklerini göz önünde
bulundurursak ülkemizde sağlığa verilen değerin ne kadar
olduğunu buradan bile anlamak mümkündür. Durum böyle iken Hükûmet sözde
bir şeyleri düzeltmek için sağlıkla ilgili ne zaman yeni bir
hamle yapsa eskisini arayacağız diye âdeta ödümüz kopuyor.
Arkadaşlarımız kamu hastanelerinin
performans sisteminden bahsetti, bıçak parasının devam etmekte
olduğundan bahsetti ama en çok da şu anda hekimlerin korktuğu
malpraktis. Âdeta hastaya dokunmaktan hekimler korkar hâle geldi.
Sağlık güvencesiz kimse kalmayacak.
dendi, adı da Büyük Sağlık Reformu kondu. Genel
sağlık sigortası yüzünden 7 milyonu aşkın işsiz
vatandaş milyarlarca lira borçlandırılıp mağdur
edildi. Vatandaş eskisinden daha da beter bir hâle getirildi.
Halk Sağlığı Kurumu için de
benzer bir durum söz konusu. 2011 yılında 663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile kurulan Halk Sağlığı Kurumu temel
sağlık hizmetleri dâhil birçok önemli birime bağlandı.
Sözde daha kaliteli sağlık hizmetleri sunmak için bu birimlerin
hepsinin tek çatı altında toplanması gerektiği belirtildi.
Fakat asıl niyetin iktidarın sağlık alanındaki tüm
gelirlere tek elden sahip olmak ve yandaşlarına istihdam alanı
açmak olduğu son derece nettir. Bu kurum kurulduğundan beri
sağlıkta hedeflenen hiçbir başarıya
ulaşılmadığı gibi birçok hastalık vakasında
da artış olduğu görülmektedir. Kamuoyunda herhangi bir kurumsal
başarıdan dolayı değil, istifalar ve kurum olarak
sundukları raporların yürütme tarafından umursanmamasıyla
bilinmektedir. Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun Kurucu
Başkanı Doktor Mustafa Aksoyun görevinden apar topar ayrılmak
zorunda kalması gizemini hâlâ koruyor. Bu kurumun kamuoyunu bilgilendirme
açısından belki de en iyi icraatı 2014 yılında Ankara
suyunun sağlık açısından son derece riskli olduğunu
belirten raporuydu. Sayın Başkan Seçil Özkanın imzasıyla
açıklanan bu rapor nedense yetkili mercilerin dikkatini çekmedi. Hatta
belediye başkanı bu rapora itiraz ederek itimat edilmemesi
gerektiğini her yerde dile getirdi. Kendi kurduğunuz kurumların
işlevselliğini siyasi rant uğruna hiçe sayacaksanız bu
kurumlara neden gereksinim duyuldu?
Sayın Bakanım, halk sağlığı
konusunda bu Hükûmetin en başarılı olduğu konuların
başında tütün kullanımındaki
başarısıdır, ancak uyuşturucu kullanımı 10
yaşına kadar inmiştir ve günden güne artmaktadır, bu bir.
İkincisi termik santral. Türkiye'de şu
anda 20 termik santrali işletiliyor hâlde, 80 tane daha kurulacak. Bu
durumda demek ki biz Türkiye'de soluyacak hava bulamayacağız.
Biliyorsunuz ki akciğer kanserinin en büyük nedeni, birinci sırada
gelen nedeni sigaraysa, ikinci sıradaki duman ve sistir. 3 Şubatta
yayınlanan bir genelgeyle sigara içip de akciğer kanseri olanın
sağlık güvencesi nedeniyle ilaç parası ödenmeyecek. Bu, kabul
edilebilir bir durum değildir. Lütfen bunu düzeltiniz.
Bütün tıp fakültelerini Sağlık
Bakanlığının çatısı altında toplama ve AR-GE
çalışmalarıyla inovasyon stratejilerini geliştirme
amacıyla 2014 yılında Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı kuruldu. Bünyesine bağlı 6 birimin
ancak 4ü oluşturulabildi. Âdeta Kervan yolda düzülür. mantığıyla
hazırlıksız bir şekilde kurulan bu
Başkanlığa bağlı birimlerin herhangi bir faydası
olduğuna şu ana kadar şahit olmadık.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Aşılar
yapılacak, aşılar.
HÜSEYİN ÇAMAK (Devamla) Yapılacak
mı? Göreceğiz.
Hükûmetin tüm vatandaşlara sağlık
hizmetini ücretsiz olarak sunması gerektiğini hatırlatıyor,
vatandaşların hastane kapılarından dönmek zorunda
bırakılmamalarını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çamak.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına onuncu
konuşmacı Mersin Milletvekili Durmuş Fikri Sağlar.
Buyurun Sayın Sağlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DURMUŞ FİKRİ
SAĞLAR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bir Kültür eski Bakanı olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı
bütçesiyle ilgili değerlendirmelerime, AKP iktidarının bana göre
temel bir yanlışının altını çizerek başlamak
istiyorum.
Kültür ve turizm, kapsam ve işlevleri
açısından ayrı ayrı önem taşıyan iki
alandır. Kimi özellikleriyle iç içe geçmiş olması, bu iki
alanın bir çatı altında toplanması ve yönetilmesini gerekli
kılmaz. Nitekim, kültür ve turizmin aynı bakanlığın
bünyesine alınması, yaşamsal özen gösterilmesi gereken kültür ve
sanat alanının turizmin gölgesinde kalmasına neden
olmuştur. Ülkemiz açısından turizm, hiç kuşkusuz ciddi bir
ekonomik potansiyeldir. Ancak unutulmamalıdır ki kültür ve sanat da
bir ülkenin varlığındaki tüm olguların temel
taşıdır. Üstelik geçmiş uygarlıkların kültürel
varlıklarını ve yaşadığımız
doğayı korumak, çağdaş insanlığın
vazgeçilmez görevidir.
Kültürel gelişim olmadan, ne sosyal ne
demokratik ne de ekonomik gelişme olur. Yaşam standardı yüksek
olan ülkelere bakıldığında bu gerçeklik hemen
görülebilmektedir. Kaldı ki dış politikada AKP'ce yapılan
temel yanlışlar turizm sektörünü ciddi bir krizle karşı
karşıya bırakmıştır. Bu kriz, aynı çatı
altındaki kültür ve sanat âlemini de yakından etkileyecektir.
AKP'nin kültür konusuna
yaklaşımının ana ekseni, kültürel gelişimin önünü
açmak, kültürel değerleri ileri götürmek değil, Bir kez
yıkandığın nehirde bir daha
yıkanamazsınız." diyen Herakleitos'e inat, geçmişi
yeniden yaşamaktır. Oysa aslolan, geçmişte yaşamak
değil, geçmişin değerlerini çağdaş yorumlarla daha
ileriye taşımaktır.
Bizim kültürümüzün temelinde Yunus Emre'nin sevgisi,
Mevlâna'nın hoşgörüsü, Pir Sultan'ın mücadelesi ve Hacı
Bektaş'ın akılcılığı vardır. Bugün
bile, evini müze yapmamız gereken Yaşar Kemal'in halk kahramanı
İnce Memed, Mem û Zinle birlikte anılıyor, Aziz Nesin'in
Zübükleri de aramızda dolaşıyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
İnsana değer veren, sanata ve
sanatçıya saygı duyan bu felsefe, bizi saygın ve güçlü bir ülke
yapmıştı. Ama şimdi aynı şeyleri söylemek zor.
Son on üç yıla
baktığımızda, acıları, sevinçleri birlikte
yaşayan, dayanışmayı, paylaşmayı şiar edinen
bir toplum, yanındakine güvenemeyen, değişik ırk, dil, din,
mezhep, hatta farklı cinsiyetten olana düşmanca yaklaşan,
giderek nefret ve kin söylemini artıran bir hâle geldi.
Sayın milletvekilleri, kültür kavramı,
bir toplumun ürettiği etik, sosyal, siyasal, sanatsal, dinî tüm
değerlerin toplamını kapsar, insana dair niteliklerin
saygınlığını sağlar ve bu yönüyle toplumu bir
arada tutar. Eğer bu değerlerin bir kısmını yok sayar,
tek bir boyuta indirmeye çalışırsak diğerlerini
dışlamış oluruz. Bu da toplumu
kutuplaştırır, ayrıştırır. Örneğin
yurttaşlarımız, terör saldırılarında
yitirdiğimiz şehitlerimiz, Ankara'nın kalbinde, garında,
Uludere'de, Suruç'ta, Diyarbakırda bombayla parçalanan ve de Soma'da,
Ermenek madeninde rant uğruna ölen binlerce insanımız yerine
neden Suudi Arabistan Kralı için yas tutulduğunu bir türlü
anlamıyor.Ülkesiyle ilgili olmayan birinin kendi değerlerinin önüne
geçmesini kabul etmiyor, sorumlularına kızıyor; bu
ayrımcılığın hesabını sormak istiyor,
soramıyor. Haklarını kullanamayan, özgürlükleri elinden
alınmış toplum giderek özüne yabancılaşıyor.
Bilinmeli ki ülkenin yaşam biçimi değişiyor, gerileşiyor.
Yurttaşlarımız, şimdi, ölüm
korkusu, bölünme travması ve aileden başlayarak tüm kurumsal ahlak ve
değerlerin yok olmasıyla karşı karşıya.
Sayın milletvekilleri, bu nedenle, AKP'ce
uygulanan kültür politikası kültür tanımı
dışındadır, insan odaklı değildir. Hükûmet sanat
ve sanatçıyı yok sayan bir anlayışın kalıcı
olmasını istemektedir. Çağdaşlık,
Osmanlıcılık adı altında dinî motiflerle süslenerek köreltilmeye
çalışılmaktadır. Bale, opera, tiyatro gibi sahne
sanatlarının varlığına karşı duran,
gençlerin ufkunu açacak, çağın gereklerini kuracak, estetik ve
plastik zekâyı geliştiren bir düzen istenmemektedir. Oysa, sanat,
kini ve nefreti yok eder, sevgi ve güzelliği öğretir yani hedeflenen
kindar gençliğin önünü keser. Hâl böyle olunca, Devlet Tiyatroları,
Opera ve Bale ile tüm sanat kurumları müthiş bir baskı
altında.
Kurumsal sansür görülmemiş bir şekilde
artmıştır. Kurumlar sahnelenecek eserlerden görev alacak
sanatçılara kadar tek elden kontrol ediliyor. Öyle ki dünyaca ünlü
eserlerin sözleri bile "Bize uymaz." denilerek
değiştiriliyor. Sanatçıların özlük hakları
kısıtlanıyor. Sanatçılar ve sanat kurumlarında
çalışanlar yarınlarından korkuyorlar. Her an bu
kurumların kapatılacağı tehdidi el altından
yayılıyor.
Yardım yapılırken özel sanat
kurumlarının arasında siyasi ayrım yapılıyor.
Sanatçılar, sanat kurumları, sanatçı sendikaları Siz
kimsiniz? diye aşağılanıyor. TVlerde yayınlanan
dizilerde senaryolar, oyuncular değiştiriliyor. AKP döneminde
sıkıyönetimi aratacak şekilde tiyatro oyunu, film, sergi, kitap
ve gazete yasaklanıyor, toplatılıyor, hapse atılıyor.
Anadolu uygarlıklarının mirası
değil, bize İslamın eserleri yeter. diyen bir söylem sinsice
Bakanlığa yerleştiriliyor. Öyle ki Restore ediyoruz. diye
antik varlığın duvarlarını sıvayan, Aspendosun
koltuklarını beyaz mermerlerle kaplayarak hamama çeviren, ucube
diyerek heykel yıkan, sanatın içine tüküren bir zihniyete kucak
açılıyor. Hatırlatalım, İstanbul Atatürk Kültür
Merkezi yıllardır sanata değil, güvenlik güçlerinin
konuşlanmasına hizmet ediyor. Talimatla sit alanları birer birer
villalara çevriliyor.
Değerli milletvekilleri, oysa sanat
avangarttır. Düşüncenin özgürleşmesine, edebiyatın
güçlenmesine, yaratının çoğalmasına ve böylece toplumun
gelişmesine öncülük eder. Kendisini ifade etmekten korkmayan bir toplum
yaratır. Farklı olanların yaşam biçimleri zengin kültürün
temelidir.
İnsanlar tanımadan
karşısındakini sevemez, tanıdıktan sonra da
birbirlerinden kopmaz. Ana dilini kullanan, eğitimini ana dilde alan,
kültürel gelişmesinin önündeki engelleri kaldıran, dünyadaki
gelişim ve değişimi takip eden insan özgürleşir. Türkün,
Kürtün, Arapın, Lazın ya da Boşnakın bir arada yaşaması,
kültürel değerlerinin özgürleşmesi ve karşılıklı
olarak kabul edilmesiyle bu barış sağlanır. Özgür birey,
örgütlü toplumda eşit yurttaş olur.
Sanatın gücüne dayanan kültürel gelişme
toplumlarda önce ve önce barışı sağlar.
Yüzyıllardır caminin, cemevinin, kilisenin, havranın yan yana
geldiği, farklı etnik kökenlerin, değerlerin birbirleriyle
kaynaştığı bir ülkede etnik ve mezhepsel
farklılıklar giderek keskinleşiyor. Neden? Tek bir adamın kaprisi
yüzünden.
Kültüre yapılan baskı topluma yapılan
zulümdür. Zulme göz yumanlar zalime biat ederler. Zalimin olduğu yerde
kültür de sanat da kültüre bakan bakanlık da olmaz. Bu nedenle CHP olarak
Bakanlık bütçesine ret oyu vereceğimizi bildirir, saygılar
sunarız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sağlar.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun son
konuşmacısı Antalya Milletvekili Devrim Kök.
Buyurun Sayın Kök. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA DEVRİM KÖK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii ki burada bir Turizm Komisyonu üyesi olarak,
aynı zamanda bir turizmci olarak görüşlerimi beyan etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, öncelikle Allah size
kolaylık versin. Tabii, kısa bir süre oldu görev alalı.
Yalnız on dört yıllık bir sürecin sonunda bir enkaz
devraldınız, bir turizmci olarak bunu söylüyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani böyle bir dönemde işiniz
gerçekten zor. Yalnız bir anlamda da kolay. Dönemin birisinde Millî
Eğitim Bakanının birisi demişti ki: Yahu, şu okullar
olmasa ne güzel Millî Eğitim Bakanlığı yapardım.
Şimdi de oteller kapanıyor, turist yok. Aslında böyle bir
dönemde kolay olacaktır Turizm Bakanlığı ama böyle
olmasını arzu etmezdik emin olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Efendim, bütçeyle alakalı şunları
sizle paylaşmak istiyorum: Aslında Kültür ve Turizm
Bakanlığına ayrılan bütçenin çok daha fazla olması
gerekir. Çünkü bu ülkede çok büyük bir tiyatro salonunda hep beraber bunu
gözlemliyoruz. Büyük bir tiyatro oynanıyor bu ülkede. Senaristi var, oyuncusu
var. Efendim, olmayan şeyler olmuş gibi gösteriliyor. Mesela hukuk
varmış gibi gösteriliyor, yok; demokrasi varmış gibi
gösteriliyor, yok; özgürlükler varmış gibi gösteriliyor, yok. Tabii,
senaristi var, oyuncusu var, bunlar sanal ama gerçek bir şey var, ölümler
gerçek, patlamalar gerçek, efendim, terör gerçek. Onun için daha fazla bütçe
ayrılmalıydı bu denli büyük bir tiyatroya diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, turizm hem istihdama
katkısı hem döviz açığının önlenmesi hem ihracat
yapısıyla ülkemizin ekonomik alanda can damarı olan, lokomotif
sektörlerinden bir tanesidir. Turizm kuşun kanadındadır, ufak
bir yelden bile etkilenir yani kırılgan, hassas bir sektördür.
Altyapı ister, güven ister
Bu güven de öyle üç beş yılda
oluşabilecek bir güven değildir. Uzun yıllar sürer, emek ister,
kaynak ister, program ister, altyapı ister, yatırım ister. Yani
turist kendini güvende hissetmediği hiçbir yere gitmez. Hiçbir ülke de
vatandaşının güvenliği için riskli gördüğü ülkelere,
bırakın turistik seyahat etmesini, başka işler için bile
göndermek istemez. Daha üç gün önce ABD Türkiyeye seyahat edilmemesi hususunda
vatandaşlarını uyardı, sadece ABD değil, başta
Rusya olmak üzere Almanya, Hollanda, Fransa gibi Avrupa ülkeleri de
vatandaşlarını bu şekilde uyarıyor.
Büyük Ortadoğu Projesi Eş
Başkanlığıyla başlayan süreçle birlikte AKPnin iç ve
dış politikaları maalesef bizi bu duruma kadar getirdi.
Türkiyeyi Orta Doğu bataklığına zorla soktular. Daha önce
ibretle izlediğimiz Orta Doğu ülkelerine döndük; şu anda biz
Suriyeye nasıl bakıyorsak Avrupada bize o şekilde
bakıyor.
Hatay Reyhanlıyla başlayan, haziran
seçimlerinde yaşanan sürecin sonunda, AKPnin istediğini
alamamasından kaynaklı Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki
yaşanan olumsuzluklar bizi bu duruma getirdi. Bugün Türkiyede kim
olduğunu bilmediğimiz milyonlarca kişiye ev sahipliği
yapıyoruz. Ambulanslarla silah taşınmasından tutun da
Hatayda, Kiliste, Antepte teröristlerin tedavi edilmesi için hastaneler kurulduğu
basında ve kamuoyunda yer aldı.
İlk başlarda Suriye ordusuyla savaşan
IŞİDli teröristlere Başbakan Onlar terörist değil, sadece
yaramazlık yapan çocuklar. diyordu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle demedi.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya)
Arkadaşlar diyor Genel Başkanınız.
DEVRİM KÖK (Devamla) - Israrla Bize gelmedi.
demelerine rağmen Bayır Bucak Türkmenlerine gönderiyoruz.
dediğiniz MİT tırlarındaki silahlar bugün bize geri döndü.
Ankarada, başkentin göbeğinde, Meclise 500 metre yakında
bombalar patlıyor. Ne yazık ki kişisel hırslar yüzünden
bugün Türkiye IŞİDle beraber anılmakta.
Bakınız, Türkiye bugün yaklaşık
36 milyon turiste ev sahipliği yapıyor. Sektör, 36 milyar
dolarlık gelirle ihracatın yüzde 20sini tek başına
karşılamakta. Konaklama, yeme, içme sektörleri, 1 milyon 600 bin
kişinin istihdam edildiği sektör, 54 tane yan sektörle beraber 3.500
nitelikli tesis ve 1 milyon 200 bin yatakla hizmet vermektedir. Son yirmi
beş yıldır sürekli büyüyen sektör, bu son dönemde çok ciddi
sıkıntılar yaşıyor. Türkiye turizminin geceleme
sayısının üçte 2sini temsil eden Antalyada, ocak ayında
yüzde 81, şubat ayında yüzde 95 eksi, düşüş
yaşanmıştır. Türkiye dış ticaret
açığının yüzde 30-35ini tek başına
kapatmasına rağmen bugün geldiğimiz nokta içler
acısıdır. Tabii ki Bakanlığımız
tarafından açıklanan önlem paketi, aslında turizm sektörünün
ihtiyaçlarını karşılar nitelikte değil. Birkaç
tanesini paylaşmak istiyorum: Özellikle, A grubu seyahat acentelerine uçuş
başı verilen 6 bin dolarlık teşvik kişi
başına veya koltuk başına verilmelidir. SSK, enerji, Kredi
Garanti Fonu destekli düşük faizli kredi sağlanmalı; tur
operatörlerine uçak desteği verilmelidir. Özellikle, sektörde çok önemli
yeri olan Rus turistlerin kimlikle giriş yapmalarına da izin verilmelidir.
Sektör bileşenlerinden oluşan ortak çalışma
platformları oluşturulmalıdır. Sadece 750 bin dolarlık
girdi sağlayanı değil tüm konaklama sektörünü ihracatçı
konumuna almak lazım. Çünkü bu rakamlara iki yıldızlı, üç
yıldızlı otellerin ulaşmasının imkânı yok.
Türk Hava Yollarının bölgesel uçuşlara destek vermesi çok
önemlidir. Sonuç olarak, turizm, devlet politikası hâline gelmelidir.
Son sözüm şudur: Cumhuriyet ve
kazanımlarını enkaz diye niteleyenler, on dört yıla
baktığında ülkenin ne duruma geldiğini, nasıl bir
enkaz hâline getirdiklerini görecektir. O cumhuriyet sayesinde ibretle
baktığımız
Kan, şiddet, terörün olduğu Orta
Doğu bataklığından ayrışmamızın sebebi
cumhuriyettir, kazanımlarıdır, Mustafa Kemal Atatürktür. Onun
için, bunu görmezden gelmek nankörlüktür.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kök.
Cumhuriyet Halk Partisinin grup adına olan
konuşmaları sona erdi.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.29
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.41
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına konuşacak olan sayın milletvekillerini dinleyeceğiz.
İlk konuşmacı Isparta Milletvekili Sayın Nuri Okutan.
Buyurun Sayın Okutan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA NURİ OKUTAN (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi Grubum adına, İçişleri Bakanlığı bütçesi
görüşmeleri üzerinde söz almış bulunmaktayım. Herkesi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Esasen, biz, 2016 bütçe kanunu ve 2014 kesin hesap
kanununu görüşüyoruz. İçişleri Bakanlığı
bütçesini incelediğimde, Sayıştayın 2015le ilgili denetimlerini
tam manasıyla göremedik. Bu manada, bütçe hakkının
kullanılması hususunda eksik bir hakkın kullanılması
söz konusu olacak. Burada, sözlerimin başında bunu ifade etmek
isterim.
Bütçeyi incelediğimizde, İçişleri
Bakanlığı bütçesine 2000 yılından itibaren, AK
PARTİ hükûmetlerinden itibaren özel bir ilgi gösterilmediği, daha
önce olduğu gibi bir oranda büyüğü gözükmekte ama bunun yanında,
bilhassa Jandarma teşkilatıyla ilgili oransal manada bir ihmalin
olduğu gözüküyor. Acaba Jandarma bu süre içerisinde üvey evlat muamelesi
mi görüyor? diye bir soruyla karşı karşıya kalıyoruz.
Ben, esasen, İçişleri
Bakanlığı Mülki İdare Amiri olmam münasebetiyle
İçişleri Bakanlığı mensubuyum ve
arkadaşlarıma geri döndüm. Aslında, İçişleri
Bakanlığı sadece emniyet, asayiş, vatandaşın can
ve mal güvenliğini korumakla görevli bir bakanlık değil, onun
ötesinde bu memleketin uygar toplumlar içerisinde yer alabilmesi için çok
güzel, çok temel hizmetlere de sahiplik eden, görevi olan bir bakanlık. O
bakımdan, onları aslında gündeme getirelim, burada
tartışalım istedik -güvenlik konusu çok ön plana
çıkıyor, diğer hususlar arka planda kalıyor- ama
Bakanlığımız meslektaşlarıma
başvurduğumda bir duvarla karşılaştım ve
neredeyse, çocuklar kendilerinin muhbir manasına konulacağından
korktular ve ben o bilgileri alamadığım için basına
yansıyan İçişleri Bakanlığıyla ilgili
konuları burada dile getirmek isterim.
Sözlerimin başında, devlet
geleneğimizde mülki idare amirleri ve yargı mensupları
arasında her zaman bir maaş dengesi muhafaza edilmiştir ancak
son yıllarda bu mülki idare amirleri aleyhine bir dengenin bozulduğu
görülmektedir. Sayın Bakanımız mülki idare amirliği kökenli
olduğu için onun basına yansıyan, zaman zaman
karşılaştığımızda da ifade ettiği husus
var, Biz bu dengesizliği çözeceğiz ve mülki idare amirlerine
uygulanan bu haksızlığı gidereceğiz. şeklinde
bir vaadi var. O vaadin de takipçisi olacağımızı buradan
dile getirmek isterim.
Yine, başka bir önerim var bu manada.
İçişleri Bakanlığına bağlı illerde,
biliyorsunuz, mahallî idare müdürlükleri gibi, il idare müdürlükleri gibi
değişik müdürlüklerimiz var. Bu müdürlüklerin aslında bir
çatı altında toplanarak İçişleri Bakanlığı
müdürlükleri şeklinde değerlendirilmesi ve diğer
bakanlıkların müdürlükleriyle denk hem özlük hakkına hem de
sosyal statüye kavuşmasını sağlamalıyız diye
düşünüyorum.
Yine, Bakanlığımızın
yaklaşık 20 bine yakın personeli var. Bu personeller her zaman
diğer bakanlıklardan bir tık arka plana düşmüştür.
Mesela, hemen komşumuz Adalet Bakanlığımız var. Adalet
Bakanlığıyla ilgili karşılaştırdığımızda
gerek şube müdürleri düzeyinde gerek uzmanlar düzeyinde, memurlar
düzeyinde İçişleri Bakanlığının bir tık arka
planda kaldığı görülüyor. Bunların muhakkak giderilmesinde
fayda telakki ediyoruz.
Yine, benden sonraki konuşmacımız,
meslektaşım muhtemelen değinecek emniyet ve jandarmayla ilgili
ama jandarmayla ilgili bir hususu burada belirtmek istiyorum: Güvenlikte, bu
sözleşmeli personele, uzman çavuşlara ağırlık verilir
oldu. Güvenliğin mühim bir iş olduğunu ve sözleşmeli
personelle çözme yoluna gitmenin doğru bir iş olmadığını
ben şahsen düşünüyorum. Bu, mümkün mertebe kurumla daha ciddi
bağlarla bağlı kalabilecek, belki doğrudan kadrolu personel
şeklinde çalıştırılabilecek bir noktaya gelinmeli.
Bir başka husus içimin yandığı,
bilhassa bu uzman çavuşlarımızın zatî silahları yok.
Geçen, Vanda ve değişik yerlerde, belki de çocuklarımızın
silahı olmadığı için terör örgütü mensupları geldiler,
bankada, çarşıda çocuklarımızı katlettiler. Belki
yanlarında silahları olsaydı onlar da bir
karşılık verirlerdi diye düşünüyorum.
Madem polisten bahsettik, Sayın Bakanım,
belki doğrudan sizle ilgili kısmı değil ama Hükûmet
nezdinde bunu da aktarabiliriz, daha çok Başkanlık
Divanımızı ilgilendiren bir hususu dile getirmek istiyorum:
Şimdi, Cumhurbaşkanlığı Koruma Başkanlığı
var -güvenlik açısından- Başbakanlık Koruma
Başkanlığımız var, bunların mahiyetinde de
polislerimiz var, güzel çalışıyorlar. Yalnız Mecliste de
bir Koruma Başkanlığı var, bunun bünyesinde de görevini
ciddiyetle yerine getiren polis memurlarımız var. Son dönemde bu
çocuklarımızın burada yoğun mesaileriyle elde ettikleri
ücretlerde geri adım atıldı, bunların muhakkak düzeltilmesi
lazım. Bir başka husus, burada, sayın bakanlarımız
filan ya da Sayın Başbakan filan geldiğinde bir koruma ordusuyla
karşı karşıya kalıyoruz Mecliste. Bu doğru bir
görüntü değil, burada yeterince Meclisin güvenliği olduğu
kanaatindeyim. O kaba görüntü de muhakkak giderilmeli ve buradaki
polislerimize, güvenlik personelimize güvenmeleri sağlanmalı diye
düşünüyorum.
Büyükşehir Yasasının bizzat
zatıalinizin de Sayın Bakanım,
Bakanlığınızın da aslında bir
arayışı içinde olduğunu ve
çıkartıldığını biliyoruz ama bu doğru
işlemedi. Batıda beldelerimizin, köylerimizin mallarının
çarçur edildiği bir görüntüyle, hizmetlerin yerinde, zamanında yerine
getirilemediği bir görüntüyle karşılaştık.
Aslında güneydoğu ve doğu için belki güvenlik sorunlarıyla
da alakalı, belki başka görüşmelerle entegre edilebilecek bir
şekilde yasalaştırıldı ama bu şimdi oralarda
farklı uygulanıyor, bölgede sanki bir ayrımcılığa,
bölgede farklı bir uygulamaya güç katan bir yasa olarak çıkıyor.
Muhakkak bu Belediye Yasasında, Büyükşehir Yasasında
değişikliğe gidilmeli ve belediye başkanlarının
yetkileri artırılmalı, yerel yönetimlerin yetkileri
artırılmalı ama şu manaya gelmemeli: Bugün orada işte,
yığınaklarda, bomba düzeneklerinin kurulması dâhil
birtakım faaliyetler içerisinde belediye görevlilerinin, belediye
makinelerinin yer aldığını biliyoruz. Bunu yapanların
muhakkak cezalandırılması sağlanmalı ve belediye
başkanlarının da derhâl belki İçişleri
Bakanlığının emriyle, belki başka bir formül bulunarak
görevden alınması sağlanmalıdır. Bu konuda yeni bir
yasa değişikliğine gidilmelidir.
Diğer taraftan, mülki idare amirleri de bu
yasayla birlikte sanki atıl plana düşmüştür. Evet,
valiliklerimizde şimdi proje izleme ve değerlendirme birimi
oluşturuldu ve valilerin bilhassa burada birtakım tasarruflar
kullanmaları sağlandı ama bu iyi yürümüyor. Bunu mülki idare
amirleri
Bilhassa kaymakamlarımız, valilerimiz de bence memleketin
en iyi yetişen kadrolarından, profesyonel idarecilikleri var. Mülki
idare amirinin bu profesyonel yeteneklerinden faydalanılmalı. Ben
biliyorum, şimdi daha da gelişmiştir, bizim
meslektaşlarımızın önemli bir kısmı yurt
dışında değişik ülkelerde master ve doktora
yaptılar, hem de uygulamada, geldiler bunları uyguladılar ve
profesyonel idarecilerdir, istediklerinizi alabilirsiniz. Yükü yükleyin,
sonucun nasıl memleketin geleceği açısından olumlu
şekilde çıktığını hep birlikte görmüş
olacağız.
Diğer taraftan -vakit hızla akıyor-
nüfusla ilgili gelişmeler var, güzel. Elektronik kimlik kartı en son
hâliyle çıktı ama orada, gelecek on yılda 200 milyona yakın
kimlik kartının kullanılacağını hesap ediyoruz.
Zaten mevcut 80 milyon vatandaşımızın kimlikleri değiştirilecek
ve her yıl yüzde 10 civarında değiştiğini de
varsayarsak, 200 milyon civarında ve bunların yaklaşık 1
milyar doların üzerinde bir mali boyutunun olduğunu biliyoruz. Bunun
ihalesini kimlerin alacağı, bu çalışmaları kimlerin
yürüteceği bu manada çok önem arz ediyor. Bunun takipçisi
olacağız. Sizin de bizzat bunları takip etmenizi buradan
diliyoruz.
Sınır yönetimi hususunda bir
çalışma olacağı duyumlarımız var basına
yansıyan kısmıyla. Bunun aynı zamanda
Madem
sınır yönetiminde birtakım önlemler alınacak, bu önlemlere
bir pazarlama aracı, efendim, bir kadrolaşma aracı vesaire filan
olarak bakılmamalı bu sınır yönetimi işinde çünkü
bizim sınırlarımız cetvelle çizilmedi, kanla çizildi bu
sınırlar, bir mücadelenin sonrasında çizildi. Bunlar muhakkak
başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere bir entegre çalışma
içerisinde yapılmalı ve orada bir pazarlama aracı yani yeni
kurulacak teşkilata mal, teçhizat vesair filan gibi yeni bir alanın
açıldığı bir iş olarak bakılmamalı diye
düşünüyorum.
Esasen, aslında, Sayın Bakanım,
başta zatıaliniz olmak üzere, işiniz çok zor, işimiz çok
zor aslında Türkiyenin. Türkiye kuşatılmış bir
durumla karşı karşıya. Aslında, sadece sizlerin
değil, artık sadece AK PARTİ Hükûmetinin değil, milletin
meselesi hâline gelen bir sorunla karşı karşıyayız.
Dolayısıyla, bu manada hem şahsım hem partim hem tüm
gönüldaşlarımız olarak destekliyoruz ancak sizin de
duruşunuzun netleşmesini istiyoruz. Bu manada, biz biliyoruz ki iç
politika dış politikayla da her zaman bağlantılı.
Yani, ne olur? İşte, Başbakan Cameron Aslında, yüz
yıllık bir hesaplaşmanın tekrar
Yarım kalmış
bir hesabın görülmesiyle karşı karşıyayız. diyor
özel görüşmelerinde, basına yansıyan kısmıyla. Orada
bir de Lawrencee ihtiyacımız var ama bu Lawrencei, o kalitede bir
askerî dehayı bulamıyoruz. diye yakınıyor. Yine, George
Bush da 11 Eylülde İkiz Kuleler bombalandıktan sonra bir haçlı
seferinden bahsediyor. Dolayısıyla, onların artık
bölgemizde uygulandığı dönemi yaşıyoruz. Bu dönemin
yaşanması bize de iç politika olarak yansıyor. Bu doğru ama
burada da bir millî duruşu hep birlikte sergilemeliyiz. Bunun için de
demokrasiden muhakkak vazgeçmemeliyiz yani demokratik
Bunun çözümü burada.
Sevgiyi büyütmeliyiz. Birbirimize olan sevgimizle bunları aşabiliriz,
saygımızla aşabiliriz, birlikteliğin
sağlanmasıyla bunları aşabiliriz. Bunları
aşabilecek güçteyiz biz. Geçmişte bunları yaptık,
şimdi de yapabiliriz ama sizin hem söylemlerinizde hem de Hükûmet olarak
duruşunuzda biz netlik görmek istiyoruz, daha kararlı bir netlik
görmek istiyoruz. Demokrasiye inancımızı kaybetmemeliyiz ancak
bu şeyleri demokrasiyle aşabiliriz. Halkın istediklerinin,
eğilimlerinin yönetime akışını sağlayarak
aşabiliriz. Bu manada, hukuk devleti algısını da her alanda
yürütmeliyiz ve göstermeliyiz.
Diğer taraftan, millî birlik ve
beraberliğimizi korumakla ilgili en ufak bir şüphe duyulmamalı,
tüm sosyal gruplar, tüm siyasi çevreler arasında bir ahenk
oluşturulmalı. Aynı ahenk devlet ile millet arasında da
gerçekleştirilmelidir. Yine, kamu kurumları arasında ciddi bir
iş birliği ve koordinasyon gerekmektedir. Tüm taraflar bu
kuşatılmışlığın farkına varmalı,
bu kuşatmayı yaracak fikir ve gönül birliği içinde
bulunmalıdır. Herkes kendine ait kimlikleri hür şekilde
taşıyabiliyorken, erkeğim, kadınım, Aleviyim,
Sünniyim, Abazayım, Avşarım, Türkmenim diye
taşıyabiliyorken ortak değerlerimiz üzerinde hassasiyetini
sürdürmeli ve birlikte hareket edilmelidir. Birlikte Türk milletini
oluşturmalıyız. Bunun için Sayın
Cumhurbaşkanımız sayın cumhurun reisi olarak hem kurumlar
arası hem de vatandaşlar ve sosyal gruplar arasında
diyaloğu ve birlikteliği güçlendirecek tutum ve
davranışlara öncülük etmelidir. Kendi siyasi geleceğini
planlamak yerine, memleketin içinde bulunduğu bu zor şartlardan
çıkması için gerekli olan birlikteliğin liderliğini yapmalıdır.
Yapacağı tüm faaliyetler bu amaca yönelmelidir. Geçmişimiz,
kültürümüz ve coğrafyamızdan alacağımız birikim,
geleceğimizi planlamak için yeterli bir atmosfer vardır. Ancak bunun
için samimi bir öz eleştiri ve ihlaslı bir tövbe gerekmektedir.
Hükûmet hâlâ çözüm sürecinin devletimizi zaafa düşürecek temel
yanlışlarının yerinde olduğunu, hatta çözüm sürecinin
bu milletin hayır duası olduğundan muhakkak denenmesi lazım
geldiğini, önüne gelecek her fırsatta tekrar devreye
konulacağına dair vurgulamalarını sürdürmektedir. Hâlbuki,
böyle bir savunmaya girmeye hiç gerek yok. Bizler yanlış yaptık
ve şimdi doğrunun peşindeyiz. demek yetecektir.
Bizce devlet yönetimi halkı ihya etmeli,
halkın devlette memnuniyetini artırıcı önlemler
almalı, halkın kendisini huzur ve güven içinde hissetmesini
sağlayacak, bu ülkede mutlu olmasını sağlayacak
uygulamalarda bulunmalı ve kişi hak ve hürriyetlerinin önünü
açmalı ve her Türk vatandaşının bu ülkenin birinci
sınıf vatandaşı olduğunu hissetmesini sağlamalıdır.
Ama diğer taraftan, buyrukçu, baskıcı, bölgeyi
homojenleştirerek, tek tipleştirmek adına bölge
insanını ezen, zulmeden ve aynı zamanda emperyal hayalleri olan
güçlerin taşeronluğunu yapan silahlı, kanlı örgütle
barışmak, çözüm sürecinin zamanında bu işlerle
uğraşmak bizim karşı olduğumuz bir iştir. Biz,
asla bunun içinde, yanında yer alamayız.
Nitekim çözüm süreci diye uygulanan bu süreç,
böylesine bir barış, böylesine bir hak isteğinin yerine
getirilmesi olarak işlememiştir zaten. Esasen, halklar arasında
bir küslük de yoktur. Binlerce yıldır olduğu gibi, tüm medeni
faaliyetlerimizi hep birlikte yapmaktayız, etle tırnak olmuşuz.
Söylediğinizin aksine, çözüm süreci, tarihimizde ilk defa halklar
arasında ayrılık tohumu eken bir süreç olarak
karşımıza çıkmıştır, bunların
tohumları âdeta atılmıştır yanlış
uygulamalar sebebiyle. Bunların üzerinde muhakkak durulmalıdır.
Çözüm süreci, aslında, bize göre büyük
çözülmenin Türkiyede bir uygulanışı olarak
yansımıştır. Bu, Ermeni sorununda Ermeni tezlerinin kabulü
şeklinde, Kıbrıs sorununda Rum tezlerinin kabulü şeklinde,
Ege sorununda, kıta sahanlığı ve kara suları sorununda
da Yunan tezlerinin kabulü şeklinde çıkmıştır.
Türkiyede, çözüm de uygulanan hâliyle, tabloda gördüğümüzde, örgüt
tezlerinin kabul edilmesi ya da o tezlerin yürürlüğe konması
şeklinde meydana gelmiştir.
Vaktim daralıyor, burada söylenecek çok
şey var ama şu tezi de şu iddiayı da buradan söylemek
zorundayım, bir çalışma yaptım:
Barış sürecinde silahlar susmuş ve
aranır bir tablo çıkmıştır filan; böyle değil. Bu
söylediğimiz tablo. 2000 yılında ne kadar kaybımız
var? 2005 yılına gelinceye kadar, beş yıllık süre
içerisinde, aşağı yukarı, 2002 yılında 7
kişi kaybetmişiz, 2001 yılında 15 kişi
kaybetmişiz, şehit vermişiz. Anlaşılıyor ki çözüm
süreci başladıktan itibaren de tablo meydanda, ben, burada herkesin
görmesini arzu ediyorum. Çözüm süreci, silahların susmasına filan
yaramamıştır. Burada, 6-7 Eylül olaylarından sonra
öldürülen vatandaşlarımız yok, burada sivil
kayıplarımız yok, burada gardaki bombalı
saldırıda ve Hatayda, Suruçta olan kayıplarımız yok,
sivil kayıplarımız yok, sadece korucular, polisler ve
Silahlı Kuvvetler mensupları var. Dolayısıyla yani
Barış sürecine başladık, silahlar sustu., böyle bir tez
doğru değildir.
Söylenecek çok şey var ama son olarak şunu
ifade etmeliyim: Gün, birlikte olma günüdür, sadece politik söylemlerle politik
birtakım ifadelerle aşılamayacak bir dönemi yaşıyoruz.
Herkesin bunun idrakinde olması lazım. Devletiyle, siyasi
gruplarıyla, toplumun bütün kesimleriyle kucaklaşarak bu işi
ehemmiyetle, ciddiyetle ele alarak sorunun üstesinden gelebiliriz diye
düşünüyorum.
Burada sözlerimi bitirirken bugün yine bir
şehidimiz var, o şehitleri de buradan rahmetle anıyorum.
Bir hususu dile getiriyorum: Sayın Genel
Müdürümüz, Cizreye gitmiş, Cizrede polislerle görüşmüş ama bir
tür AK PARTİnin propagandası hâline dönüşmüş, bunlar,
doğru şeyler değil. Ben, kara yoluyla oraya kadar gitmişse
Şırnakı da arka sokaklarıyla birlikte
dolaşmasını, oradan Eruha kadar gitmesini, sahadaki o
kampların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURİ OKUTAN (devamla) -
kuruldukları
yerleri görmesini arzu ederdim.
Bu duygularla herkesi hürmetle, saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Okutan.
Biz de şehidimize Allahtan rahmet diliyoruz
Divan olarak. Ayrıca Sayın Okutan, notlarımı aldım,
Başkanlığa ileteceğim.
NURİ OKUTAN (Isparta) Hayhay.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına ikinci konuşmacıyı dinleyeceğiz. İkinci
konuşmacı, Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan olacak.
Buyurun Sayın Erdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Emniyet Genel
Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı ve Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini iletmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen
değerli vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Yalnız, Sayın Bakan, son
yılların en sönük İçişleri bütçesini görüşüyoruz, ne
iktidar sıralarında kimse var ne muhalefet, yani inşallah bu,
iktidarın da muhalefetin de sizden umudunu kestiği anlamına
gelmez.
BAŞKAN Sayın Erdoğan, nazar
değmesin, durun; güzel güzel gidiyoruz.
Buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Sözlerime
başlarken, ülkemizin birliği ve dirliği için canını
vermiş şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Gazilerimize
şükranlarımı sunuyorum, onlara bundan sonraki hayatlarında
huzur ve mutluluk diliyorum. Bu minvalde de şu anda devletimizin,
milletimizin huzuru ve bekası için gece gündüz mücadele eden güvenlik
güçlerimize de başarılar diliyorum, Allah, yâr ve
yardımcıları olsun.
Millî birlik ve beraberliğimizin temel
harcı olan, terörle mücadele konusunda ciddi birikimleri olan, ülkemizin
birliği, dirliği konusunda, vatandaşlarımızın
dertlerini dinleyip çözüme kavuşturma konusunda fedakârca görev yapan
mülki idare amirlerine, meslektaşlarıma da selamlarımı ve
saygılarımı sunuyorum, onlara da çalışmalarında
başarılar diliyorum.
Mülki idare amirlerinin özlük hakları
yıllardır konuşuluyor ancak Hükûmet, bu konuda bir adım
atmaktan ısrarla kaçtı ve kaçmaya da devam ediyor. Şimdi,
Sayın Bakandan meslektaşlarımızın talebi
Yıllardır biz maaşlarımızı taşrada beraber
çalıştığımız hâkim, savcılarla mukayese
ettik ve AKP, iktidara gelinceye kadar da mülki idare amirleri olarak biz,
hâkim ve savcılardan daha fazla maaş aldık. diyorlar.
Meslektaşlarımızın bu talepleri doğrultusunda hâkim ve
savcılar ile meslektaşlarımız arasında bundan sonra
maaş çekişmesinin yapılmasının anlamsız
olduğunu düşünerek mülki idare amirlerinin maaşları ile
hâkim ve savcıların maaşlarının eşitlenmesi için
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir kanun teklifi verdik. Bu teklifle ilgili
olarak Sayın Bakandan ve AKP iktidarından destek istiyoruz,
böylelikle onların da bu dertleri çözüme kavuşmuş olur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde çıkarılan torba kanunla
polislerin ek göstergeleri 3000e çıkarıldı. Bununla polislerimizin
emekli maaşları ne kadar arttı, AKP sıralarından bilen
var mı bilmiyorum, ancak ben gene de bir hatırlatmak için söyleyeyim:
Polislerimizin emekli maaşları bu düzenlemeyle 40-50 lira
arasında arttı.
Gece gündüz toplumun huzuru için canla başla
çalışan polislerimizin talebi neydi? Ek göstergelerinin 3600
yapılmasıydı. Eğer bu yapılsaydı, polislerimizin
sıkıntıları, onları mutlu edecek bir şekilde
çözüme kavuşmuş olacaktı. Bu konunun, Milliyetçi Hareketçi
Partisinin seçim beyannamesinde yer aldığı gibi 3600 ek gösterge
verilerek çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Yine, iç güvenlik paketiyle emniyet hizmetleri
sınıfı içerisinde bütün amirler psikolojik baskı
altına alındı. Her terfide yazılı ve sözlü sınav
yapılacak, dolayısıyla her terfi döneminde, polis amirleri,
kendilerinin devletin ve milletin polisi değil, iktidarın polisi
olduğu konusunda iktidarı ikna etme çabası içine girecektir. Bu
yapı, son derece sağlıksız bir yapıdır.
Ayrıca, iç güvenlik paketiyle getirilen kadro
sınırlaması sebebiyle, birçok polis amiri, 1inci
sınıfa ayrılamadan zorunlu olarak emekli edilecektir bu
yapı içerisinde. Ancak iç güvenlik paketiyle polis amirlerinin kendi
iradeleri dışında emekli edilmesi kararına rağmen,
onların emeklilikleriyle ilgili herhangi bir düzenleme
yapılmamıştır.
Torba kanunda yapılan, biraz önce
bahsettiğim son düzenlemeyle, 1inci sınıfa ayrılamayan,
mesela Ankara emniyet müdür yardımcısı ve onun altındaki
polis amirleri ile üniversite mezunu polis memurlarının emeklilikteki
özlük hakları eşitlenmiştir. Bu durum, emniyetin içindeki
hiyerarşiyi işlemez hâle getirir, yine bundan sonrası için de
polis amirlerinin sorumluluktan kaçmasına sebep olur. Bu yapının
süratle ele alınarak düzeltilmesi gerekmektedir.
Feryatlarını
duymadığınız, görmezden geldiğiniz bir diğer
meslek grubu da uzman jandarmalar ve uzman erbaşlardır.
Değerli arkadaşlar, bu kardeşlerimiz
çok büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. Uzman jandarma
olmak için lise mezunu olma şartı var ama bu arkadaşlar,
ortaokul mezunu gibi kademe ve dereceyle mesleğe başlıyorlar,
buna göre de emekli oluyorlar. Yani tahsilinin, durumunun altında,
ortaokul mezunu gibi emekli edilen bu yiğit evlatlarımızın
sorunlarının çözümü için ne bekliyorsunuz? Şu garabete bakar
mısınız: Uzman jandarmalar meslek öncesi ve görevleri
sırasında beş üniversite dahi bitirseler 11in 1inden göreve
başlayacak 3ün 8inden emekli edileceklerdir. Hâlen uzman
jandarmaların askerî eğitim süresi de fiilî hizmetten sayılmamaktadır,
bu, adalet midir? Uzman jandarmalarımızın özlük hakları
statülerine göre düzeltilmelidir.
Şimdi sizlere uzman erbaşlardan bahsetmek
istiyorum. Muhtemelen buradaki birçok arkadaş için fazla bir anlam ifade
etmeyebilir bu sorunlar ama inşallah, Sayın Bakan için bir
anlamı olur.
Bakınız, bu arkadaşlar,
sözleşmeli çalışan personel. Eli tetikte, dağlarda,
şehirlerde vatan için hazır bekleyip şeref ve haysiyet
yoksunlarıyla gece gündüz mücadele eden kardeşlerimiz bunlar. Neden
görmezden geliniyor? Orduevlerinde üvey evlat muamelesi gören bu
kardeşlerimizin feryadını sizlere iletiyorum, veballeri
üzerinizedir.
Düşünebiliyor musunuz, doksan günden fazla
hasta olsa bu arkadaşlarımız meslekten
çıkarılıyorlar. Bu nedir? Yani bu insanlar, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin üvey evlatları mı? Bu insanlar, babalarının
tarlasında elma toplamıyor, AKPnin çözüm ortağı PKKnın
hainlikleriyle mücadele ediyorlar. Kimin için? Türk milleti için. Kimin için?
Sorunları görmezden gelen, feryatlarını duymazdan gelenler için.
Veballeri onların üzerinedir. Uzman erbaşlarımızın ve
uzman jandarmalarımızın da özlük hakları derhâl
düzeltilmelidir. Böyle bir düzenleme yapalım, buyurunuz, getiriniz, bütçe
görüşmelerinden sonra Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de gerekli
katkılarda ve desteklerde bulunalım.
Bildiğiniz gibi bölge
sıkıntılı. Güvenlik güçlerimiz bölgeye giderken ailelerini
götüremez hâle geldiler. Eskiden bölgeye giden güvenlik güçlerinin burada kalan
ailelerine lojman desteği verilmekteydi. Şimdi çok daha ağır
şartlar olmasına rağmen ve bu kardeşlerimizin maddi
durumları ortadayken, orada âdeta gönüllü olarak hizmet ederlerken
onların buradaki ailelerine sahip çıkmamak, lojman desteğinden
veyahut konaklama desteğinden mahrum bırakmak kabul edilebilir bir
durum değildir. Onlar, vatan bölünmesin diye ailelerin bölünmesine
razı olurken onların emanetlerine sahip çıkmamak olacak iş
değil. Bunu da burada dile getirmek istedim.
Bir diğer husus da bölgede geçici
görevlendirilen güvenlik güçlerinin yaşadıkları
sıkıntılar. Geçici olarak görevlendirilen güvenlik güçlerimizin
iaşe ve barınma noktasında sıkıntıları var.
Yani, bu kardeşlerimiz orada geçici olarak görevlendiriliyor ama ne zaman
geri gelecekleri hususunda bir tarih vermek hepimiz için zor. Güvenlik
güçlerimiz elbette her türlü şart altında hizmet edecek kalite ve
tecrübeye sahiptir. Ancak, güvenlik güçlerimizin de insan olduğunu
unutmayalım. Lütfen, bunların sorunlarını duyalım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünü niye kurduk,
Yabancılar Kanununu neden çıkardık? O günleri yeniden
hatırlayalım. Türkiyenin coğrafi konumu itibarıyla bölgede
karşılaşabileceği ciddi göç dalgalarına
karşı yeni bir yapıya ihtiyacımız olduğunu
bilerek, düşünerek bunu çıkardık. Geçmişteki Irak
tecrübemiz ve Suriyede meydana gelen gelişmeler dikkate alınarak bu
Yabancılar Kanununu çıkardık, Göç İdaresi Genel
Müdürlüğünü kurduk. Ancak, uygulamada kanunu yaparken
düşündüklerimizi gerçekleştiremedik. Suriyeden 3 milyon
civarında mülteciyi kabul ettik. Gerek sınırlarımız
içinde gerekse sınırlarımızın dışında
yeteri kadar barınma kampını Birleşmiş Milletleri ve
sivil kurumları da devreye sokarak zamanında kurmayı
başaramadık. Tabii, bu 3 milyon mülteci sayısına da
dikkatinizi çekmek istiyorum. Bugün sabah baktım, dünyada nüfusu 3
milyonun altında 106 tane ülke var arkadaşlar. Yani, kabul
ettiğimiz mülteci sayılarını biraz da bu gözle
düşünmenizi tavsiye ediyorum.
Dolayısıyla, bu kadar göç
dalgasının olacağı belliyken ve yeni dalgaların da
gelebileceği ortadayken elinizde yetki ve yeterli kurumlar olmasına
rağmen bu mültecilerin Anadolunun dört bir tarafına
dağılmasına göz yumdunuz. Yarın Suriyede kamu düzeni
sağlansa bile bu mültecilerin ne kadarını geriye
gönderebileceğiz?
Diğer yandan, eline bir mülteci kimlik
kartı verip salıverilen mültecilerin ne kadarını takip
edebiliyorsunuz Sayın Bakanım? Ne kadarı, gerçekten size
bildirilen adreslerde oturmaktalar, ne kadarı size bildirdikleri
işlerle meşgul?
Bir diğer sorun da Suriyelilerin ülkemizde
resmî veya gayriresmî olarak dernek yapılanması içine girdiği
doğru mudur? Doğruysa, bu derneklerin finansörleri kimlerdir ve bu
dernekler hangi amaçlarla kurulmuştur? Görünüşteki kuruluş
amaçları ile gerçekteki kuruluş amaçları aynı
mıdır, yoksa birilerinin bu dernekler üzerinden geleceğe matuf
başka hesapları mı vardır? Bu derneklerle iletişime
geçen başka ülkelerin ülkemizde açtığı ve sizin de
tanıdığınız eğitim kurumları var
mıdır? Tüm bunların cevabı yarınlarımız için
önemlidir arkadaşlar çünkü bugün yaşadığımız
canlı bomba olayları, uyuşturucu ticaretindeki
artışlar, fuhuştaki artışlar bu soruların
cevabının ne kadar önemli olduğunun bir başka
göstergesidir.
Tabii, bu mülteci konusunu konuşurken, geri
kabul anlaşmasını da zikretmeden geçmek olmaz. Geri kabul
anlaşması çerçevesinde AByle sürdürülen pazarlıklar var,
özellikle de Merkelle.
Şimdi, dikkatinizi çekmek istediğim bir
husus var: 1990larda Irak karıştı, oradan her geleni ülkemize
aldık; üstüne, Suriyeden gelenleri aldık; şimdi de Avrupadan
gelecek olanları alacağız. Gelecek olan mültecilerin, elbette,
maddi bir külfeti olacak; elbette bu mültecilerin sosyal yapıya etkisi
olacak ama benim dikkat çekmek istediğim esas husus ise güvenlik boyutu.
Avrupadan ülkemize gelecek olan mültecilerin içinde terörist, terörist
sempatizanı veya adli suçlu kaç kişi olacak? Veya bu gelenlerin
arasında terörist var mı, yok mu, nasıl ayırt edilecek?
Mevcut, gelenlerin içerisinde yer alan teröristlerin ülkemizi nasıl kan
gölüne çevirdiğini hep birlikte gördük. İstihbaratımızın
ne iş yaptığını daha önce sordum, yine soruyorum: Bu
gelenlerin içinde diğer ülkelerin kaç tane istihbarat elemanı var?
Her önüne gelene mülteci kimlik kartı vermekle mi mükellefiz biz?
Diğer bir husus da: Bu geri kabul
anlaşması çerçevesinde ülkemize gönderilecek olanlar arasında,
aranan, ülkemize giriş yasağı konan, terör faaliyetleri
dolayısıyla yurt dışında olan kişilerin sahte
kimliklerle ülkemize girişinin önüne nasıl geçeceksiniz?
Merak ediyorum, İstihbarat
Teşkilatımız, Suriyeden gelen mülteciler konusunda
yaptığı hatayı bir daha yapmamak üzere herhangi bir
çalışma yaptı mı? Güvenlik güçlerimiz, yeni kriterler
belirledi mi bu alımlar için? Bunu merakla bekliyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
şimdiden hatırlatıyoruz: Güvenlik ve istihbarat konusundaki
zafiyetlerin giderilmesi için bir an önce önlemler alınmalıdır,
yoksa yaşanacak her türlü eylemin ve kamu düzenini bozacak eylemin
sorumluluğu ve vebali iktidarın boynundadır.
Sayın Cumhurbaşkanı, saraya giderken
Başbakanlığı cebine koydu, götürdü. Sayın
Davutoğlu da Başbakanlık koltuğuna gelirken
Dışişleri Bakanlığını cebine koyup getirdi.
Sayın Davutoğlunun bir tek derdi var, siyaseten sokağa
çıkıp bağırmak istiyor, Ben vatandaşlarımın
Avrupada serbest dolaşım hakkını aldım. diye. Yoksa,
Davutoğlunun bu gelecek mültecilerin Türkiyeye ne kadar külfet
getireceği konusunda bir derdi yok. Sayın Davutoğlunun bu
mültecilerin Türkiyeye yükleyeceği ekonomik külfetle de işi yok.
Yani, sormak istiyorum, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim
beyannamemizde ortaya koyduğumuz bütün vaatlerin toplamı 79
milyardı, buna çok dediniz; şimdi siz bu kadar kaynağı
nereden buluyorsunuz? Bu kaynağın yarın kimin -fakirin
fukaranın- hakkından gittiğini de iyi düşünün.
Biz, AB dışında kaç ülkeyle geri
kabul anlaşması yaptık? Bu çerçevede Türkiyeye
getirdiklerimizden ne kadarını geriye, kendi ülkelerine
gönderebileceğiz, bunu da sormak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz da Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı üzerinde konuşmak istiyorum. 2014
Temmuzunda kamuoyunun çözüm kanunu olarak bildiği kanunu buradan
çıkardık. Bebek katilinin Bu görüşmeler sizi de yakar, bizi de
yakar. sözünden sonra kendinizi de, teröristleri de koruyacak olan bir kanunu
buradan alelacele çıkardınız. Bu kanundan önce MİT'in
İmralıyla yaptığı görüşmelerin tamamı,
geçtiğimiz günlerde, Almanya'da kitap olarak basıldı. Bizim, tamamını
görmesek de önemli bir kısmını görme imkânımız oldu.
Önümüzdeki günlerde hem biz hem de kamuoyu bu görüşmelerin önemli bir
kısmını öğrenmiş olacak. Bu kanun çıktıktan
sonra, tabii ki bu görüşmelerin sekretaryası, MİT'ten
alınarak Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına
devredildi. Bundan sonraki görüşmelerin ne zaman yayınlanacağını
bekliyoruz. Kamu Güvenliği Müsteşarlığının,
sekretaryayı devraldıktan sonra terörün sona erdirilmesi ve toplumsal
bütünleşmenin güçlendirilmesi maksadıyla neler yaptığını
zaman içerisinde hep birlikte göreceğiz.
Bu kanunla neler
yapıldığını, Sayın Bakanın bu soruları
cevaplamasını umut ediyoruz. Yoksa, bu kanun bazı hukuksuz
eylemlerinize kılıf olarak mı çıkarıldı, sadece
kendinizi kurtarmak için mi çıkarıldı? Bu konularda ciddi bir
şey yapılmadıysa, çözüm süreci bu kadar güzel işlediyse, Sayın
Müsteşarınız ve zatıaliniz, bugün bölgede olup biten
olayları nasıl açıklayacak, merak ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; başta Sayın Bostancı olmak üzere kürsüye gelen
AKP sözcülerinin, Milliyetçi Hareket Partisinin terörün nasıl bitirileceği
konusundaki fikirlerini hâlâ anlayamadığı ya da anlamak
istemediği görülmektedir. Biz diyoruz ki devletin birliğine,
dirliğine kasteden, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü
hedef alan, ezanı susturmak, bayrağı indirmek isteyen her kim
varsa teröristtir ve bunlarla müzakere değil, mücadele edilir. Bölgede
yaşayan vatandaşlarımızın yaşam hakkını
kısıtlayan bu terör belasının ortadan
kaldırılması gerekir. Bölgede yaşayan
vatandaşlarımızın görmek istediği devletin güvenlik
şemsiyesinin temin edilmesi gerektiğini söylüyoruz.
Bölgede yaşayan
vatandaşlarımızın her birinin kucaklanması
gerektiğini söylüyoruz, bunun yerine PKKyla
kucaklaşılmasının yanlış olduğunu
söylüyoruz. Bunda anlaşılmayacak ne var? Bizi ya anlamak
istemiyorsunuz ya da anlamazdan geliyorsunuz.
Sayın Bostancı, bu kürsüye her
çıktığında "Biz milleti kucaklayınca MHP
rahatsız oluyor, terörle mücadele edince HDP rahatsız oluyor."
diyor. Çözüm adlı ihanet süreci boyunca milletle mi kucaklaştınız
yoksa PKKyla mı kucaklaştınız? İmralı'da milletle
mi kucaklaştınız yoksa bebek katiliyle mi
kucaklaştınız? (MHP sıralarından alkışlar)
Dolmabahçe'de milletle mi kucaklaştınız yoksa bir siyasi
uzantıyla mı kucaklaştınız? Habur'da milletle mi
kucaklaştınız, teröristlerle mi kucaklaştınız?
Her şey bir yana, siz milletle Oslo'da, İmralı'da, Dolmabahçe'de
veya Habur'da mı kucaklaşıyorsunuz? Milletle kucaklaşmak
için gizli saklı mekânlara ne ihtiyaç var?
Ey Hükûmet, size sesleniyorum: Siz, bebek katili
Abdullah Öcalan'ı muhatap aldınız. Askeri
kışlasına, polisi karakoluna hapsettiniz. Alanı,
PKK'nın şehir yapılanması KCK'ya teslim ettiniz, onun sözde
öz yönetim güçlerine bıraktınız. Operasyon yetkisini valilere
verdiniz. Askerin, polisin operasyon taleplerine onay vermediniz. Savcılar
çalışmadı, hâkimler vermesi gereken hükmü vermedi.
İnsanlarımızı, teröristlerin kurduğu mahkemeleri
muhatap almaya kendi ellerinizle ittiniz. Öyle ki PKK geldi, şehrin
ortasında vergi diye haraç topladı, sesiniz çıkmadı. Biz
sesimizi çıkarttık, morg bekçiliği ile suçlandık. Yüksek
sesle uyardık, Yanlış yapıyorsunuz. dedik, kandan
beslenenler olarak suçlandık. Varsın olsun! Tarih kimin kandan
beslendiğini, kimin morg bekçisi olduğunu tane tane yazacaktır,
hem de kalın harflerle yazacaktır.
Gelelim bugüne. Bizim dediklerimiz
yanlışsa, bugün başta Sayın Genel Başkanımız
Devlet Bahçeli olmak üzere, Milliyetçi Hareket Partisinin bütün sözcülerinin
ifade ettikleri yanlışsa, Oslo, -Kandil- Ankara arasındaki
görüşmeler ülkemize ne kazandırmıştır? Olaylar, neden
bugünkü noktaya gelmiştir? Biz hata yaptık, bu hatamızdan
dolayı Türk milletinden özür diliyoruz. diyeceğiniz yerde, hâlâ
Çözüm sürecini biz bitirmedik, biz kandırıldık." diyerek
çözüm denen çözülme sürecini savunmak ne demektir?
Görüyoruz ki yine çözüm masalları anlatılmaya
başlandı, yine çözüm masasından bahsedilmeye başlandı.
Bazı arkadaşlar, PKK ağzıyla "Silahlar sussun da
burada da, başka yerde de yine görüşülür." demeye
başladı. Yazıktır! Günahtır! Allah aşkına,
bu çözülme süreci boyunca döşenen bombaların, sizin görmezden
gelmeniz sonucu şehirlere yerleşen cani teröristlerin şehit
ettiği askerlerden hiç mi ders almadınız? GATA'yı dolduran
gazilerimizden hiç mi ders almadınız? Tüm bunlar çözüm diye
adlandırdığınız melanet çözüm sürecinin
sonuçlarını görmeniz için yeterli değil mi? Terörle müzakere
değil mücadele edilmelidir. gerçeğini sırf Milliyetçi Hareket
Partisi söyledi diye mi anlamak istemiyorsunuz? Ancak AKP iktidarı terörle
mücadeleyi nereye kadar sürdürecek? Bu konuda da güvenlik güçlerimizin
kafasında ciddi soru işaretleri var. Evet, Türk milletinin öz
evladı kahraman güvenlik güçlerimiz, Hükûmete güvenemez hâle geldiyse
aynaya bakın, belki hatalarınızla yüzleşirsiniz.
Sayın Bakan, her şeye rağmen terörle
mücadeleyi destekliyoruz. Lakin son aylarda yapılan şey, terörle
mücadele değil de şartlar olgunlaşsın diye, millet, ölümü
görüp sıtmaya razı olsun diye yeni bir ihanet sürecinin zemini
oluşsun diyeyse, biliniz ki her iki cihanda iki elimiz de iki
yakanızda olacaktır!
Bu duygularla yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına üçüncü
konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Ahmet Selim Yurdakul.
Buyurun Sayın Yurdakul. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Hükûmeti,
sağlık alanında elinde bulundurduğu devlet ve medya gücü
ile taraflı ve yanlı bir algı operasyonu yaparak
sağlıkta devrim yaptıklarını ifade etmişlerdir.
Saygıdeğer vatandaşlarım,
isterseniz gelin bir de bizim ağzımızdan şu tüm gerçekleri
dinleyin ve her iki tarafı birlikte değerlendirerek karar verin.
Öncelikle, 2003 yılında Sayın Recep Akdağın
uygulamış olduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı
nereden çıkmıştır, bu programla Türk milletine,
vatandaşlarımıza neler yapılmak isteniyor? Bunları tek
tek açıklamak istiyorum.
Sayın Bakan, bildiğiniz gibi, 2003
yılında İnsan odaklı bir Türkiye modeli sağlık
politikası uygulayacağını ifade etmiştir ve
sağlık politikasındaki hastalığı ifade ederek
doğru teşhis koyacağını ve kararlı bir politika
uygulayarak bu politikanın sonuçlarını hep birlikte
değerlendireceğini ifade eden sağlıkta politika çemberini
ifade eden bir şekil bize göstermiştir. Biz de bu kararlı
ifadelerden sonra Sağlıkta Dönüşüm Programını merakla
bekledik.
Şimdi, bakın, size bir kitap göstermek
istiyorum. Bu kitabın ismi Sağlık Reformunun Doğru
Yapılması Bu kitap, aslında İngilizce bir kitap. Bu
kitabın yazarları kim biliyor musunuz? Peter Berman ve Marc Roberts
ve arkadaşları. Bunlar kim biliyor musunuz? Bunlar Amerikada Harvard
Üniversitesinde sağlık politikaları ve sağlık
ekonomisi konusunda eğitim almış, Dünya Sağlık Örgütü,
Dünya Bankası ve IMFyle iş birliği içerisinde hareket eden ve
istedikleri sağlık politikalarını tüm dünyada uygulamak
isteyen kişilerdir. Bu kitabı Türkçeye çeviren ise kimdir biliyor
musunuz? Sayın Profesör Doktor Recep Akdağ ve
arkadaşlarıdır.
Şimdi, bu kitabın bir sayfasını
çevirdiğimiz zaman gördüğümüz o bizlere gösterdikleri sağlıkta
politika çemberi var ya, işte onu buradan almışlardır. Yani
bir Türkiye modeli değildir bu Sağlıkta Dönüşüm
Programı. Olsun. Peki, bu Dünya Sağlık Örgütü, Dünya
Bankası ve IMF ne yapmak istiyor? Bunlar, neoliberal sistem içerisinde
sağlık alanını yeniden yapılandırmak istiyorlar.
Niçin, biliyor musunuz? Çünkü bu küresel güçler ve sermaye için
sağlık pazarı büyük bir alan. Türkiyedeki sağlık
sektörünün büyüklüğü şu anda tam 67 milyar dolar, 100 milyar dolara
doğru gidiyor, 2023 yılında bu rakamın tam 170 milyar dolar
civarında olacağı düşünülüyor.
Şöyle ifade edebilirsiniz AKP Hükûmeti,
diyebilirsiniz ki: Olsun, dışarıdan bu sağlık
politikasını ülkemizde uygulamak istiyoruz. Bunun nesi var?
Uygulayabilirsiniz, hiçbir sakıncası olmayabilir ama o zaman dersiniz
ki vatandaşlarımıza: Biz bu politikayı uyguladık,
başarılı mıyız, değil miyiz, hep birlikte bir
değerlendirelim. Hani, Sayın Recep Akdağ ve Sayın
Müezzinoğlu sizlere istatistikler, rakamlar veriyorlar ya, bunlarla
değerlendirelim.
Evet, uluslararası alanda sağlık
politikalarının başarılı olup
olmadığını gösteren üç tane kriter vardır. Birincisi,
sağlık politikanız iyiyse sağlık göstergelerinizde
iyileşmeler olması lazım. İkincisi, vatandaşın,
cebinden daha az para harcaması lazım. Üçüncüsü ise -sık
sık kullandı Müezzinoğlu- vatandaşın, sağlık
hizmetlerinden memnun olması lazım. Peki, Sayın Bakan geldi,
aynen şu şekilde ifade etti
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bebek ölüm
hızını düşüreceksin, anne ölümünü düşüreceksin
sağlıktaki ilerlemeyi görmek için.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Müsaade edin
Müsaade edin
Gelip burada kürsüde anlatın.
İSMAİL TAMER (Kayseri)
Anlatırım eğer bana Anlat. denirse.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Sayın
Bakan demiştir ki: Sağlık göstergelerindeki en önemli gösterge
bebek ölüm hızıdır...
İSMAİL TAMER (Kayseri) Doğru, onu
söyle.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Evet,
doğru söylüyor. Müsaade edin
Eğer bebek ölüm hızını
aşağıya doğru düşürdüysek sağlık
politikalarımız başarılıdır.
İSMAİL TAMER (Kayseri) On yılda
yüzde 33ten 8lere düştü.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Ve
demiştir ki: 2003 yılında bebek ölüm hızını
28,5tan 7,6ya düşürdük ve başarılıyız. Bizi dinleyen
değerli vatandaşlarım, siz, devlete güvenmek
zorundasınız, Bakana güvenmek zorundasınız. Eğer öyle
ifade ediyorsa Bakan, o zaman başarılı bir politikadır.
Peki, şimdi gelin, bir de Milliyetçi Hareket
Partisinin ağzından tüm resmî gerçekleri dinleyin. İşte,
bakın, ben de gösteriyorum. Lütfen, sayın havuz medyası, bunu da
çekin. 1993 yılında bebek ölüm hızı 52,6. Beş yıl
sonra, 1998de kaça inmiş? 42ye inmiş koalisyon hükûmeti olduğu
zaman. Beş yıl sonra ne olmuş, 2003 yılında? 28,5a ve
Sağlıkta Dönüşüm Programından sonra aşağı
doğru, 10,1e doğru inmiş, buraya kadar bir sorun yok yani 1993
yılından beri aşağı doğru iniyor bebek ölüm
hızı fakat yeni tabloyu Sayın Bakan saklıyor, sayın
AKP Hükûmeti saklıyor. Ne olmuş, biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde ilk defa bebek ölüm hızı, Türkiye İstatistik Kurumu
rakamlarını veriyorum, 2013 yılında 10,8; 2014
yılında 11,1e çıkmış. Türkiye Halk
Sağlığı Kurumunun rakamlarına göre ise 7,4ten 7,6 ve
7,8e çıkmış. Bunları niye söylemiyorsunuz Sayın
Bakan? Niye taraflı ve yanlı algı operasyonu yapıyorsunuz?
Üstelik bir de
Bakın, saygıdeğer milletvekilleri, ben, size bir
rakam daha veriyorum. Bebek ölüm hızı -değil mi- 2014
yılında devletin resmî rakamları, Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu raporu 7,6 diyor, Türkiye İstatistik
Kurumu 11,1. Peki, bunların ikisine de güvenmiyorsunuz, OECD ne diyor?
10,8. Saygıdeğer vatandaşlarım, bunların hangisi
doğru? Sayın Bakan 7,6yı alıyor.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) 2002ye göre ne
şimdi o rakamlar? 2002ye göre nasıl? 2002ye göre nasıl o
rakamlar?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Şimdi,
peki, devam edelim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) 28den 10 nokta
küsura indirdiğini söylüyorsun, öyle bile olsa 28den 10a düştü.
diyorsun ağzınla! Nasıl düştü bunlar?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Müsaade edin.
Şimdi, bakın, peki, bu bebek ölüm
hızlarını gelişmekte olan ülkelerle
karşılaştırdığınız zaman yani OECD
ülkeleriyle gelin karşılaştıralım. Kaç biliyor musunuz
OECD ülkelerinde hem de bundan üç yıl önce, 2013 yılında? Binde
4,5; Avrupada binde 2,5!
İSMAİL TAMER (Kayseri) OECDde de yok
öyle bir rakam!
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki, bir
ilginç rakam daha size vereyim. Bakın, bu bebek ölüm hızı var ya
-lütfen dinleyin- Kırklarelide binde 6,5; Vanda 16,8; Kiliste 25,7!
Peki, siz, bu Sağlıkta Dönüşüm Programını tüm
Türkiyeye uyguluyorsunuz, niye peki, bölgeler ve iller arasında fark var?
Bunları nasıl açıklıyorsunuz Sayın Bakan?
MEHMET İLKER ÇİTİL
(Kahramanmaraş) Niye, olmasın mı, her yerde aynı mı
olması lazım?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) İkinci
önemli faktöre gelelim: Siz, uyguladığınız politikayla
Vatandaş, cepten daha az harcayacak. dediniz, değil mi?
Sağlıkta Dönüşüm Programını uygulandıktan altı
yıl sonra 2009 yılında vatandaşımız cebinden tam
9,1 milyar para harcadı. Peki, 2014te ne oldu? Çünkü 2015
rakamlarını henüz açıklamadı Bakan. 2014te vatandaş
cebinden 16,8 milyar para harcadı. Niçin biliyor musunuz? Çünkü
vatandaşa siz geldiniz ve vatandaşın cebinden 13 kalemde ek
katkı payı aldınız. Daha vatandaş telefonla randevudan
başlıyor, muayeneye para, tetkike para, önce ek tetkik parası,
özel hastane parası
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bıçak
paralarını da söyle orada, bıçak paralarını.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Bütün bunlar
yetmiyor, bir de ne yapıyorsunuz biliyor musunuz?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Söylediğine
sen de inanmıyorsun ya.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Ben sizin her
sağlık masrafınızı, tetkikinizi karşılamam,
siz aynı arabalara kasko sigortası yapıyorsunuz ya, onun gibi
gidip tamamlayıcı sigorta yapacaksınız. diyorsunuz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Ekran
başındaki vatandaş gülüyor şu anda size, gülüyor.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki, ben
buradan AKP Hükûmetine soruyorum: Siz vatandaşlardan niçin prim
alıyorsunuz? Bu primleri niçin topluyorsunuz? Milliyetçi Hareket Partisi
iktidara geldiği zaman bu ek katkı paylarının tümünü
kaldıracaktır; bu, liderimizin sözleridir
vatandaşlarımıza.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) Çok
bekleyeceğiz demek ki, çok bekleyeceğiz.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki, üçüncü
önemli faktöre gelelim. Hani sağlık hizmetlerinden memnunsunuz ya,
dediniz ya 2002lerde, 2003lerde 39 olan, 40 olan memnuniyet
oranlarını 70lere çıkardık.
İSMAİL TAMER (Kayseri) 76.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki,
Sayın Bakan, bu nasıl yapıldı, kimlere yapıldı,
bunun detayını açıklayın vatandaşa. Üstelik şu
son rakamları da açıklayın. Ben size açıklayayım son
rakamları. Bakın, memnuniyet oranları ne oldu biliyor musunuz?
Şu anda düşmeye başladı, Ankarada 65, Diyarbakırda
62, İstanbulda yüzde 57ye düştü Sayın Bakan. Bu gerçekleri
vatandaşlara açıklayın, vatandaşlar tarafsız olarak
değerlendirsin. Bakın, beni de dinleyecek, Bakanı da dinleyecek.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Vatandaş
görüyor zaten, yaşıyor vatandaş. Vatandaş yaşıyor
bunları.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Müsaade edin.
Şimdi, dediler ki: Hastalık görülme
sıklığında azalma yaptık. Biz
kızamığı azalttık, diğerlerini...
Kızamık rakamları -sayın milletvekili yok, CHP
milletvekili- 2013 yılında devletin resmî rakamları: Tam 7.405
kızamık olgusu görüldü bu ülkede; Avrupa 1incisi, dünya 3üncüsü
oldunuz. Sonra çıktı yetkililer diyor ki: Bunların çoğu
Suriyeli.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Doğru
söylüyor, yalan mı söylüyor? Suriyeden geldi tabii ki.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Hayır
Sayın Bakan, bunların sadece 690 kişisi Suriyeli, bunu siz de
biliyorsunuz.
Peki, bu ülkede 7 kişiden 1i şeker
hastası, 24 milyon hipertansiyonlu hasta var.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kaç tane ücretsiz
aşı yapıldığını da söylesene.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Bu ülkede
depresyon tanısı konulup tedavi uygulanan kaç hasta var biliyor
musunuz? Tam 8 milyon 179 bin kişi. Bu rakamları nasıl
açıklıyorsunuz?
Sayın Bakanın ve AKP Hükûmetinin
övündüğü bir başka rakamı vereyim. Sağlık
hizmetlerine erişimi kolaylaştırdık. 2002de toplam ayakta
muayene sayısı 209 milyon. Şimdi ne kadar? 643 milyon yani 1
kişi yılda 8,3 kez doktora gidiyor. Ya, bu genç nüfusun olduğu
bu ülkede bir insan 8,3 kez bir doktora niçin gider Sayın Bakan? O zaman
ya vatandaşta ya sağlık personelinde bir sorun var ama ikisinde
de yok. Nerede sorun biliyor musunuz? Uygulamış olduğunuz
politikada sorun var.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) AKP
milleti derde koydu, derde!
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Müsaade edin.
Bu başvuran hastaların -çok ilginç bir
rakam daha vereyim- tam 4 milyon 798ine ameliyat uygulanmış. 2010
yılında, TÜİK rakamlarına göre, 1.000 kişiden 116
kişiyi ameliyat yapmışsınız. Bunu nasıl
açıklıyorsunuz Sayın Bakan?
Ben size isterseniz bir rakam daha vereyim.
Diyorsunuz ya hani Edirneden Hakkâriye kadar tüm hastaneleri aletlerle
donattık. Doğru, her tarafı donattınız ama bakın
size çok ilginç bir rakam vereyim: 2014 yılında -2015
yılını vermediği için 2014 yılını veriyorum-
78 milyonluk nüfusumuzda, radyasyona maruz bırakılarak tomografi
çekilen hasta sayısı ne kadar biliyor musunuz bu ülkede? 12 milyon
407 bin. MR sayısı ne kadar? 10 milyon 200 bin.
İSMAİL TAMER (Kayseri) MR radyasyon
yaymaz. Yanlış, radyasyon yaymaz MR.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Sen çektirmiyor
musun hasta olunca MR?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Bunu
nasıl açıklarsınız Sayın Bakan? Ben size isterseniz
açıklayayım. Niçin biliyor musunuz, ne yapıyorsunuz biliyor
musunuz? Çünkü doktora dediniz ki: Ne kadar hasta o kadar para, ne kadar
tetkik o kadar para.
OKTAY VURAL (İzmir) Bunların gözlerini
hep yeşil dolar bürümüş.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Şimdi,
bir doktor poliklinikte 100 hastaya bakıyor, bir hastaya sadece dört
dakika ayırıyor; dört dakikada bir hastanın nasıl
şikâyetini dinleyip nasıl muayenesini yapacak, nasıl tetkiklerini
değerlendirecek? Tüm vatandaşlarımızın huzurunda
Sayın Bakana soruyorum: Sayın Bakan, siz 92nci hasta olarak
çocuğunuzu veya ailenizi o doktora muayene ettirebilirim diyorsanız
ben burada özür dileyeceğim sizden. (MHP sıralarından
alkışlar)
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Bize anlat, bize,
bize.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Şimdi,
bütün bu uyguladığınız politikalara rağmen, peki,
sağlık harcamalarını ne yaptınız? Bakın,
2014 yılında bu ülkenin tam 98 milyarını
harcadınız sağlığa. Peki, 2015 yılında ne
kadar harcadınız? Tam 100 milyarın üstünde. Özellikle Sosyal
Güvenlik Kurumundan tam on üç yıl boyunca, yani Sağlıkta
Dönüşüm Programı boyunca bütçeden buraya ne kadar transfer
yapılmış biliyor musunuz? Sayın milletvekilleri,
saygıdeğer vatandaşlarım; tam 601 milyar yani eski parayla
601 katrilyon. Bu parayla bu ülkedeki işsiz kardeşlerimize,
memurumuza, emeklimize, çiftçimize neler yapılır biliyor musunuz?
Bunu saygıdeğer vatandaşlarımın görüşlerine
bırakıyorum.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Yatırım
yapmayalım değil mi, MR cihazı da almayalım!
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki, gelelim
sağlık çalışanlarına. 78 milyonluk
vatandaşımıza yaklaşık 800 bin sağlık
personeliyle hizmet veriyoruz, bunun yaklaşık 140 bini doktor.
Sayın Sağlık Bakanı diyor ki: Doktor sayısı az.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Az bu ülkeye.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Doğru, az
olabilir.
Ne yaptınız biliyor musunuz? Bu ülkeye tam
93 tıp fakültesi açtınız, her tarafta tıp fakültesi. Peki,
o tıp fakültelerinde ders verecek öğretim üyesi var mı?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Var, var.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla)
Donanımlar var mı, fiziksel yetersizlikler yok mu? Siz peki,
4.400den 12 bine çıkardınız kadroyu ve ne yaptınız
biliyor musunuz?
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Siz ne
yaptınız? 2000de ne yaptınız siz, 2000de? Siz ne
yaptınız, siz?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Müsaade et.
O tıp fakültesi öğrencileri şimdi
nerede ders görüyor biliyor musunuz? Büyük şehirlere geliyor, Gazide,
Hacettepede, Ankara Tıpta ders görüyor. 100 kişilik amfide tam 400
kişi ders alıyor; nicelik arttı, nitelik sıfır.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Siz milletin
hastasını morgda bıraktınız, morgda morgda,
onları anlat. Sizin Sağlık Bakanınız ne yaptı,
onu bir anlatsana sen.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla)
Sağlık, insan hayatıyla uğraşıyoruz, insan
hayatı önemlidir Sayın Bakan. Dolayısıyla, bu
kadroları durdurun. Allahtan ki YÖK sizi uyardı ve 12 binde
durdunuz. İyi ki bu uyarı size geldi Sayın Bakan.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) 2000
yılını bir anlatsana, 2000 yılını. 2000
yılını bir anlatsana sen, Sağlık Bakanınız ne
yaptı?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerçeklerden niye
rahatsız oluyorsunuz?
KAMİL AYDIN (Erzurum) Ya, o bilim adamı,
bırak da bilim adamı konuşsun.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Müsaade edin,
müsaade edin
Siz de konuşabilirsiniz, müsaade edin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayın lütfen. Lütfen
konuşmacının insicamını bozmayın.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla)
Beğenmediğinizi biliyorum, beğenmediğinizi biliyorum.
Müsaade edin, bakın, ben sizi dinledim, lütfen siz de beni dinleyin.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Anlatsana bir,
senin Sağlık Bakanın ne yaptı?
KAMİL AYDIN (Erzurum) Siz mi yönetiyorsunuz
burayı?
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, biraz sabredin ya.
Senin Bakanın var ya.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla)
Saygıdeğer vatandaşlarım, saygıdeğer milletvekilleri;
gelelim Sağlık Bakanlığının personel
politikasına. Şu anda yaklaşık 1 milyon taşeron var
değil mi? 2015 yılında bunun 140 bini Sağlık
Bakanlığında. Geçen gün Sağlık
Bakanlığı bütçesi görüşülürken Sağlık Bakanı
ve müsteşarı benim elime 2016 yılındaki kadro
planlamasını verdi ve aynen şunu ifade etti: Ben 2016
yılında 9.600 kadrolu sağlık personeli alacağım,
6.665 sözleşmeli alacağım ve 10 bin taşeron alacağım.
dedi, toplam 26 bin.
Şimdi, buradan milletimizin huzurunda sizlere
sormak istiyorum, siz 7 Haziranda ve 1 Kasımda tüm
vatandaşlarımıza şunu söylemediniz mi:
Taşeronlaşmayı sağlık alanında
kaldıracağım, onlara kadro vereceğim. demediniz mi? (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Dediler, dediler.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki,
dediyseniz, o zaman bu 10 bin taşeronu nasıl açıklıyorsunuz
Sayın Sağlık Bakanı? Niçin alıyorsunuz bu
taşeronu?
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Millete hizmet
için, millete.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki,
bakın, ben şimdi size çok daha önemli bir şey söyleyeceğim.
Siz sağlık alanında taşeron almak yerine, şu anda bizi
televizyonlarından dinleyen tam 300 bin atanamayan yardımcı
sağlık personeli ve aileleri var, ben onların huzurunda sizden
şunu bekliyorum, bu taşeronlar yerine, sağlık alanında,
kendi alanında eğitim görmüş, donanımlı gençlerimizi
gelin alalım çünkü onların aileleri, anneleri babaları
onları okutmak için çok zorluklar çekmiş.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Taşeronları
işten mi çıkaracaksınız, onları işsiz mi
bırakacaksınız?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Ben bir memur
emeklisi çocuğuyum. Okumanın, eğitim masraflarının
nasıl güçlüklerle karşılandığını çok iyi
bilirim. Şimdi, o anne babalar ne diyor biliyor musunuz? Bana biraz önce
bir mesaj attı; Sayın Bakan, ne diyor biliyor musunuz?
Yırtık ayakkabıyla ben bu okulu tamamladım. diyor.
Tamamladıysam, KPSSden de 88 aldım, beni atayın. diye
yalvarıyor. Ben de buradan size yalvarıyorum Sayın Bakan, bir
tıp doktoru olarak, bir meslektaşınız olarak; Allah
rızası için, aynı atanamayan öğretmenlerde olduğu
gibi
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Bunları bakan olunca siz yapın.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla)
lütfen -30
bin, 40 bin, siz Maliye Bakanıyla ne takdir ederseniz- bu atanamayan
sağlık personellerine buradan bir müjde verin. Onlar en azından
kötü yollara gitmezler, psikolojileri bozulmaz. Onlar, bakın, kötü yollara
gidiyorlar. Dolayısıyla buradan 30 bin kadro veya 40 bin kadro ilan
ederseniz Sayın Bakan, o zaman ne olur biliyor musunuz? O zaman bu
aileler, bu kişiler rahatlar, o zaman siz de rahatlarsınız, biz
de rahatlarız Sayın Bakan.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Taşeronları
çıkaracak mısınız işten?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki, bütün bu
uygulamış olduğunuz sağlık politikalarınız
çerçevesinde kimler kaybetti biliyor musunuz? Vatandaşlarımız
kaybetti.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Ya, öyle demiyorlar
bize.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Peki, kimler
kaybetti biliyor musunuz? Sağlık personeli kaybetti.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Nasıl kaybettiler?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Müsaade edin.
Bakın, ben sizi efendice dinledim, müsaade edin. Buradan gelin
konuşun.
Peki, bu ülkede eğer bir kaybeden varsa bir de
kazananın olması lazım değil mi?
ORHAN KIRCALI (Samsun) Kaybeden yok ki, niye
kazanan olsun?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Kimler
kazandı biliyor musunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Kazanan konuşuyor.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) Bir, sigorta
şirketleri kazandı.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Kaybeden yok ki niye
kazanan olsun?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - O sigorta
şirketleri kim biliyor musunuz? Hani bu doktorlara, sağlık
personeline mesleki sigorta yaptıranlar var ya, hani bu
tamamlayıcı sigorta yaptıracak olanlar var ya, onlar
kazandılar, doğru.
Peki, kimler kazandı? Hani şu özel
hastanelere en başta rahatlıkla gidilebiliyordu ya, şimdi yüzde
200 fark veriyorlar, şimdi özel hastanelere gidemiyorlar. Şimdi özel
hastaneler kazanıyor, doğrudur.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Özel hastaneler
kazanamıyor Hocam.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Bir üçüncü
kazanan da kim biliyor musunuz? Şu Sağlık
Bakanlığındaki üst düzey yöneticiler var ya, hani o CEO
diyorsunuz, kamu sekreterleri, onlar, evet, çok yüksek maaş
alıyorlar. Onlar kazandılar, doğrudur.
Siz de en başta belki oy alarak
kazandınız ama şu anda kaybediyorsunuz; şu anda sadece siz
kaybetmiyorsunuz, tüm ülke kaybediyor.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Biz on dört
yıldır kazanıyoruz, on dört yıldır.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Biraz önce CHP
milletvekilimiz kamu-özel ortaklığında bu ülkenin nasıl
soyulduğunu size ifade etti. Lütfen, bunu, bakın, siyasetten
bağımsız olarak tekrar değerlendirin. Diyorsunuz ki: 34
hastane yapıyorum kamu-özel ortaklığında. Doğrudur.
Beş yıldızlı yapıyorum. diyorsunuz.
Peki, ben, vatandaşlara buradan soruyorum:
Beş yıldızlı otelde tatil yapmak ister misiniz? Herkes
ister ama önce insan ne yapar? Şu cebine bakar, cebinde parası varsa
beş yıldızlı otele gider. Siz de eğer cebinizde
paranız varsa, eğer ülkenin parasını çarçur etmiyorsanız o zaman bu
şehir hastanelerini yapın Sayın Bakan.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hastalar -cebinde
para olmayacak- beş yıldızlı otelde kalacak o hastanelerde
kalarak.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Müsaade edin
Bakın, sadece Ankara Bilkent Hastanesine, yeni
yapılan 3.500 yataklı Ankara Bilkent Hastanesine ne kadar kira
vereceksiniz biliyor musunuz bittiği zaman? Diğer
avantajlarını saydı zaten Aytuğ Bey. Tam 319 milyon kira
bedeli vereceksiniz Sayın Bakan. Bunu niçin açıklamıyorsunuz?
MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş)
Sayın Vekilim, niye açıklamıyorsunuz, yoğun bakımda
bile ücretsiz tedavi var biliyorsunuz, aciller ücretsiz.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) -
Yıllık 319 milyon, eski parayla ne kadar biliyor musunuz? Tam 319
trilyon yılda kira verilecek. Bunu ne kadar süre verecek biliyor musunuz
saygıdeğer vatandaşlarım? Tam yirmi beş yıl
boyunca.
MEHMET İLKER ÇİTİL
(Kahramanmaraş) 2002ye göre karşılaştırın bir
de lütfen.
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Peki, son
olarak, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem
vatandaşlarımızı yani hastalarımızı hem
sağlık personelimizi birlikte memnun eden, tedavi edici hizmetlerden
ziyade koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik veren, eğitime
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Onu dört sene sonra
anlatırsınız vatandaşa!
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) -
ve AR-GE
hizmetlerine önem veren ve alınacak her kararda ilgili tarafların
onay ve görüşünü alan ideal bir sağlık politikası
uygulayacağız.
NİHAT ÖZDEMİR (Muğla) Dört sene
sonra anlatırsınız.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Ne zaman uygulayacaksınız?
Ne zaman uygulayacaksınız onu?
NİHAT ÖZDEMİR (Muğla) Ne zaman
olacak o?
AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - İşte
o zaman saygıdeğer vatandaşlarım, Türk milletinin lehine
ideal bir sağlık politikası olacaktır.
Beni sabırla ve dikkatle dinlediğiniz için
hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yurdakul.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Ne zaman
uygulayacağını bir anlat da öyle git.
OKTAY VURAL (İzmir) Pek sabırlı
olamadılar canım, gerçekler acıtıyor bazen.
MEHMET İLKER ÇİTİL
(Kahramanmaraş) - Sayın Milletvekili, yanlış bir algı
oluşturuyorsun.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerçekler
acıdır ya.
MEHMET İLKER ÇİTİL
(Kahramanmaraş) - Gerçekler farklı da o yüzden Sayın
Başkan. Elimizde veriler var, insan gücümüz 4 katına
çıkmış 2000den 2014e kadar. Memnuniyet oranı ortada,
verilerimiz ortada.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, İç Tüzük 60a göre söz talep edeceğim.
BAŞKAN Yerinizden, bir dakika.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bir dakikada grup
başkan vekilleri olarak meramımızı anlatamıyoruz.
BAŞKAN Peki, iki dakika olsun ama
toparlayın iki dakikada, lütfen.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Cumhurbaşkanı
Başdanışmanının sarf etmiş olduğu bazı
ifadelerle ilgili Başbakanın yaptığı açıklama ile
Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili
ifadeleri nedeniyle Bülent Arınçın yaptığı açıklamaya
ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, demin, ara vermeden önceki
oturumda Hükûmet üyelerine bir soru sormuştum Cumhurbaşkanı
Başdanışmanı Mustafa Beyin yapmış olduğu
açıklamayla ilgili ancak kendileri bana cevap vermemişlerdi.
Şimdi okuduğumuz haberlerden Sayın Başbakanın bu
soruya cevap verdiğini görüyorum. Bir bürokratın kendi muhatabı
olmadığını ama Hükûmetin başında kendisinin
olduğunu Sayın Başbakan açıklamış. Biz de
aslında sayın bakanlara biraz hani bir bürokratla Başbakanı
muhatap etmemeleri adına da bu soruyu sormuştuk. Bu anlamda Hükûmet
üyelerinin, Hükûmetin ve Başbakanın hakkına ve hukukuna sahip
çıkmamasının da vahim ve trajik olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Geçen bütçe açılışında da bir
başdanışmanın, yine Cumhurbaşkanlığı
Sözcüsünün, erken seçim iradesi, yeni anayasa ve referandum yol
haritasıyla ilgili açıklamaları tartışma konusu
olmuştu. Bu, saray bürokratlarının sanırım hem siyasi
sınırlarını hem de hadlerini bilmelerine ihtiyaç var. Kendi
üzerlerine düşmeyen yetkiler konusunda açıklama yapıp
halkımızın kafasını bulandırmamaları
gerekiyor.
Diğer taraftan, Sayın
Cumhurbaşkanının Anayasa kararıyla ilgili yapmış
olduğu açıklamalar vardı. Onunla ilgili Sayın
Arınçın bugün yaptığı bir açıklama var.
Cumhurbaşkanının yemin metniyle ilgili, yemin yaparken
Anayasayla ilgili mevcut durumuna atıf yapan bir açıklama. Önemli
bir tespit olduğunu vurgulamak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
Basın bürosu gibi çalışıyorsunuz
Sayın Baluken. En yakından her şeyi takip ediyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Anayasa
çiğnendiği için açıklığa kavuşturmamız
gerekiyordu. Soru sorduk, havada kaldı.
BAŞKAN Sayın bakanlar cevap verip
vermeme konusunda serbestler. Danışmanlar konusunda,
başdanışmanlar konusunda da buradan, Şöyle yapması
gerekiyor, böyle yapması gerekiyor. diye bir dayatma yapmak düşünceyi,
ifade özgürlüğüne herhâlde sığmıyor. Lütfen.
GARO PAYLAN (İstanbul) Dayatma değil ki,
soru soruluyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Dayatma
değil Sayın Başkan, sorumuz havada kaldı, cevap verilmedi,
cevabı Genel Kurulla paylaşıyoruz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel Komutanlığı
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına son konuşmacı Erzurum Milletvekili Sayın Kamil
Aydın olacak. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Aydın.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri -bazen vekiller
diyorlar, ne vekili olduğumuzu da söyleyelim, milletvekili- evet,
biliyorum, yorgunsunuz, Sayın Başkanın yorgunluğu da ses
tonunun düşmesinden belli.
BAŞKAN Yo, iyiyim, iyiyim, gayet iyiyim, siz
buyurun.
KAMİL AYDIN (Devamla) Dolayısıyla,
siyasi profili biraz düşük ama sanat ve edebî profili yüksek bir
konuşma yapacağım. İnsicam noktasında
hassasiyetlerinizi de rica ediyorum, lütfen.
BAŞKAN Tabii ki, memnuniyetle dinleriz sizi.
Buyurun.
KAMİL AYDIN (Devamla) Kapsayıcı bir
kavram olan kültürün içeriğini oluşturan sanat, edebiyat ve musiki
gibi sözcüklere atıfta bulunan birçok veciz söze rastlamak mümkündür. Ama
bir zamanlar iktidarın siyasi terminolojisinde kırmızı
çizgi ve tahrik unsuru sayılan fakat bugün yeni siyasi konjonktüre
bağlı olarak da yerleşen millîlik ve yerlilikten hareketle,
Sanatı olmayan milletin hayat damarlarından biri kopmuştur.
diyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, gerek burada
yaptığımız konuşmalarda ve gerekse hayatın ve
toplumun her kesiminde asırlardır kullanılan, anlatılan,
tekrarlanan kıssadan hisselere veya aforizmalara göndermeler
yapıyoruz. Yani kürsüye çıkan her hatip Yunustan, Mevlânadan,
Mehmet Akiften, Necip Fazıldan, Nazım Hikmetten, Can Yücelden,
Cenap Şehabettinden, hatta Chomskyden, Foucaultdan, Gramsciden
referanslar vermektedir. Doğrudur, sanatçı ve edebiyatçı kutup
yıldızıdır. Modern tıbbın dahi resmî tedavi
yöntemi olarak kabul ettiği musiki insanlığın en etkileyici
yön belirleyicisi ve ortak dili olmuştur. Hangi çevreci kuramcı,
Veyselin şu dizeleriyle doğa sevgisini ifade edip ruh telimize
dokunduğu gibi dokunabilir? Ozanımız ne diyor:
Karnın yardım kazmayınan belinen,
Yüzün yırttım tırnağınan
elinen.
Yine beni karşıladı gülünen,
Benim sadık yârim kara topraktır.
Sayın milletvekilleri, kültür, en kolay ve
anlaşılır tanımıyla, bir milletin yaşam
tarzını ifade eder. Dolayısıyla birçok bilim
adamının tanımladığı üzere alt kültür, üst kültür
ayrımına girmeden, yerel kültürel değerlerin bir araya gelerek
zengin bir millî kültür oluşturması ve bunun da evrensel kültür
yapısı içerisinde yerini alması doğal bir süreçtir.
İnsan misali
canlılığını muhafaza eden millî kültürümüz tüm yerel
zenginlikleriyle kuşaktan kuşağa aktarılmalıdır.
Dolayısıyla, bireysel sorumluluklarımızın yanı sıra,
bu görevi üstlenen kurumlar, millî kültürümüzün içeride
yaşatılması ve kuşaktan kuşağa
aktarılması, dışarıda ise evrensele
taşınmasında üzerine düşeni yapmalıdır. Bu
kurumların başında Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığı, TİKA ve bunlara
bağlı yurt içi ve yurt dışı kurumlar ve enstitüler
gelmektedir.
Türk kültürü bütün zenginliğiyle, ata yurt Asya
steplerinden başlayarak evladıfatihan sınırları olan
Adriyatike kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Fakat ne yazık ki
şu sıralar Genel Kurul salonunda Türk Tipi Başkanlık
Sistemi kitabını ellerinden düşürmeyenlerin ya da elden ele
taşıyanların Türk kültürünü uluslararası boyuta
taşıyamamaları ironik bir durumdur. Bunun yerine, Batı
menşeli eğlence programları, kadın ve evlilik
programları ve postkapitalist siyasal söylemin tipik sloganı hâline
gelen kazan kazan ifadesiyle varlık bulan yarışma
programları özendirilmektedir. Bunların da, muhafazakâr olduğunu
iddia eden hâkim siyasi zihniyetin icraatları sayesinde, yüzyıllardır
kuşaktan kuşağa aktarılan millet, devlet
varlığımızın kültürel simgelerini
yozlaştırdığını görmekteyiz. Bu
yozlaşmayı birkaç örnekle açıklamak isterim.
Değerli milletvekilleri, bakın, sanat
dedik. Batının filarmonisi, senfonisi, balesi var ve bunlar
kuşaktan kuşağa aktarılmış kültürel değerler,
sanatsal değerler. Bizim bir mehterimiz var. Gerçekten, ta 18inci
yüzyılda bir Batılı sanatçıyı bile aşka getirip
bir marş yazdıran mehterimiz maalesef, ucuzlatılarak, basite
indirgenerek stadyumlarda seyirciyi tatmin vasıtası olarak
kullanılmaktadır, bunu şiddetle kınıyorum.
Diğer önemli, yozlaşan bir kültürel
değerimiz: Her yıl Konyada Şebiarus törenleri yaparız,
sema gösterileri olur; vuslattır, manevi sevgiliyle bir vuslattır.
Ama maalesef bugün sema gösterilerimiz, Şebiarusa benzeyen törenlerimiz
büyük otel restoranlarında süsleyici unsurlar hâline gelmiştir.
Başörtülü yavrularımıza Millî Piyango
biletlerinde çekiliş yaptırıyoruz. Bu, kültürel bir
yozlaşmadır ve bunu şiddetle kınıyorum.
Yine aynı şekilde -hiç unutamıyorum,
gözlerime de inanamamıştım- Borsa İstanbulun
açılışını Ya Allah, Bismillah! diye yapan zihniyeti
de burada protesto ediyorum, kınıyorum; bu da kültürel bir
yozlaşmadır aynı zamanda.
Efendim, tabii, bu tür bir yozlaşma, ülkenin
ortak değerlerini içeren millî kültürden uzaklaşma, birliğimizi,
dirliğimizi ve kardeşlik hukukumuzu yaralamaktadır ve bunun sonu
da Sayın Başbakanın ifade ettiği gibi, zaman zaman beka
sorununa kadar varabilmektedir.
Şimdi, yurt dışından da basit
bir örnek vermek istiyorum deneyimlerime dayanarak. Birçoğunuz benzer
olayları yaşamışsınızdır. 1990lı
yıllarda Bosnadaki bağımsızlık savaşında
bir sürü soydaşımız, kardeşimiz, canımız, yandaşımız,
yoldaşımız -nasıl tanımlarsanız
tanımlayın- insan Avrupa yollarına bugün Suriyelilerin
düştüğü gibi düştüler ve gerçekten birkaç aileye ben eşlik
ettim Londrada. Bu insanların arasında bir Süleyman amca vardı,
bende çok iz bıraktı. Oğlu, Miloseviç'in Arkanın çeteleri
tarafından şehit edilmişti. Biz onunla akşamları
sohbet ederdik. Bir gün, Türkiyeye döneceğimi söyledim. Süleyman amca
bana da Çamil diye hitap ederdi. Doğu Karadenizin birçok bölgesinde ç
ve k harflerinin benzeşmesi gibi, Karadenizliler bilir. Çamil,
oğlumun hatırına ben buradayım ama oğlumu öldürürken avucuna
bir haç çizdiler. Şimdi Londra sokaklarında dolaşıyorum,
gözüm hep göğüslerdeki haçlara takılıyor. Türkiyeye gidiyorsan
bana oradan bir avuç ay yıldızlı kolye getir. Ben onları
buradaki soydaşlarıma dağıtayım, belki çocuğuma
böyle borcumu ödemiş olurum. diye. (MHP sıralarından
alkışlar) İnanın çok duygulandım. Götürdüm ve
hakikaten en büyüğünü Süleyman amca taktı. Ve bir gün bize geldiler,
yeni doğan bebeğimi annesi sevdi okşadı -aynen Erzurumdaki
gibi, Bingöldeki, Trabzondaki, Diyarbakırdaki gibi-
kundağıyla aldı, Adı ne? dedi, Adıyla
yaşasın. dedi, göğsünden bir 20 pound çıkardı,
göğsüne koydu. Bu nene, zaten 80 pound aylık geçinme parasıyla
duruyordu. Dedim ki: Olmaz nene, bu para çok büyük para, Allah razı
olsun, senin bir duan yeter bize. Hayır, uşağım, bu bizim
âdettir. dedi, Ben bunu yapamazsam mahcup olurum, rezil olurum.
İşte bu âdet on binlerce kilometrelik bu ecdat toprakları
üzerinde Allaha şükür dün de yaşatıldı, bugün de
yaşatılıyor, umarım yarın da yaşatılmak
zorunda kalır.
Fakat bir başka Bosna resmi daha gördüm 2010lu
yıllarda. Bir akademik etkinlik için gitmiştim ama gördüğüme
inanamadım. Ivo Andricin romanında dahi artık Türkün
Müsülman, Müsülmanın Türk anlamına geldiğini söylemesine
rağmen, maalesef, bizim üst düzey yetkililerimiz niyeyse öyle
bir Türk ve cumhuriyetin değerlerini ya da Türkiyenin millî, manevi
değerlerini temsil noktasına gelmişler ki oradaki
soydaşlarımız bile şaşırmışlar,
dindaşlarımız bile şaşırmışlar. Camiden
çıkıyoruz, caminin üzerinde al bayrak. Nereden geliyorsunuz? Türkiyeden.
Siz Boşnak mısınız? Aynen söylediği: Boşnak yok,
Türk yok, var Müsülman, Müsülman! İşte, orada ah vah ettim. Halbuki,
işte, biz oraya Vahabi ve İran Şia kültürünün
yerleşmesiyle
Türkün Müslüman, Müslümanın Türk olduğunu zaten
o coğrafya biliyordu kuşaklar önce ama bugün sanki ikisi birbirinden
çok uzak kavramlarmış gibi öğretilmeye
çalışılıyor.
Sayın Kültür
Bakanıma arz ediyorum, geçen yine diğer Bakanıma da söyledim.
Aynı gezinin bir parçasında da Belgradda Merkez Camisine gittik,
oradaki bütün ecdat mezarlarının taşları sökülmüş, bir
kenara atılmış. Sordum: Niye? Dediler ki: Bu camiyi Vahabi
bir grup satın aldı. Onların da mezara, mezar taşına
bakışı belli. Söküp attılar böyle çöp gibi kenara. Benim
TİKAmdan beklediğim bunlar değil. Beni yurt
dışında temsil edecek olanlar, Türkiye Cumhuriyeti
değerlerine, Türkiyenin millî, manevi değerlerine sahip
çıkmayacaksa Sayın Bakanım, lütfen görevlendirmeyin bu
insanları. Kimliğinden utanıyorsa, değerlerinden uzak
duruyorsa bunların bizi temsil etme noktasında yapacakları çok
fazla bir şey yok.
Efendim, dik
duruş gerekir. Eğer kararlılık sergilemeyip dilde, fikirde,
işte birlik şiarından vazgeçer ve yeniden bir çözüm süreci
tuzağına düşerseniz ve teröre can suyu verirseniz büyük
şair Vahabzadenin dediği gibi oluruz. Öz yurdunda beka sorunu
yaşamış büyük şair şöyle diyor: İndi öz kökünden
üzülen menem/ Özge budaglara düzülen menem/ İndi ne sen sensen ne de men
menem/ Biz ki biz değiliz, bize elveda. Allah korusun, biz, biz olmaktan
çıkarsak bize
elveda deriz.
Bakın, benzer beka sorunları, eğer
millî, manevi kardeşlik hukukumuza sahip çıkmazsak
Batıda da
bunların örneği çok. Yine, edebî bir şekilde ifade
edeceğim: Bertolt Brechti duymuşsunuzdur, ünlü Alman şairidir,
yazarıdır, tiyatrocudur, modern tiyatronun
kurucularındandır. Diyor ki, Almanyada Nazi öyküsünü anlatıyor:
Naziler önce komünistleri tutukladılar, komünist değilim diye ses
çıkarmadım. Sonra Yahudileri tutukladılar, Yahudi değilim
ki dedim, sesimi çıkarmadım. Sosyal demokratları
tutukladılar, Savunmak bana mı kaldı! dedim, sesimi
çıkarmadım. Sıra bana geldiğinde, etrafta tutuklanmama ses
çıkaracak kimse kalmamıştı.
İşte, Türk devletinin bekasının,
cumhuriyet ilkelerinin, kurucu iradenin, millî değerlerin ayaklar
altına alındığı bir süreçte bizim
yapacağımız tek şey tekrar bu değerler etrafında
kenetlenmek, dik duruş sergilemektir. Allah korusun, bundan da ödün
verirsek artık yapılacak bir şey kalmaz, işte o Türkmen
hoyratında olduğu gibi oluruz. Ne deriz? Artık bugün yurdundan,
ocağından olmuş Türkmen hoyratındaki gibi oluruz ve deriz
ki: Elinde yad elinde/ Öt bülbül yad elinde/ Bir diyar mezar olsun/
Kalmasın yad elinde. Bunu demek zorunda kalırız.
Efendim, geniş bir konu olduğu için çok
hızlı bir iki başlığa daha değineceğim,
Sayın Kültür Bakanının dikkatine sunmak için.
Efendim, Türk-İslam kültür
coğrafyasında, etnik köken ne olursa olsun, soydaş, akraba,
kardeş, çevre ülkelerden gelen kardeşlerimize kucak açıp
onların lisansüstü eğitimlerine sahip çıkalım. Çok kötü bilgiler
geliyor bize.
Bir de Devlet Yazma Eserleri
Başkanlığı kuruldu. Sayın Bakan, bu konuda tebrik
ediyoruz, güzel bir adımdır. Evet, iyi yapılan şeylere
evet diyoruz. Devlet Yazma Eserleri Başkanlığı, İstanbulda,
merkezi Süleymaniyede olmak üzere kuruldu. Ama yetmiyor, bu merkeze
bağlı şubelerin açılması lazım, bu çok önemli.
Tarihî mirasımızı kuşaktan kuşağa aktarmamız
için, iyi bir muhafaza kültürü geliştirmemiz için bu şubelerin
açılması lazım. Bir de UNESCOyla iş birliği hâlinde
bir kanun çıktı Sayın Bakanım, bu kanunun bir an önce
yürürlüğe konulmasında yarar var. UNESCOyla olmasında bir espri
var, çünkü UNESCOyla olursa bir kitap hastanesi kurulma projesi olur. Bizim
elimizde 80 binin üzerinde çok orijinal, bizim kültür coğrafyamıza
ait eser var. Bunların bir an önce kazandırılması,
kataloglandırılması gerekir. Bunların
kataloglandırılması yapılmalı ve bu hastanenin bir an
önce kurulması lazım. Niye UNESCOyla? Çünkü, koruma teknikleri
açısından, tanıtım açısından ve sağlanacak
bütçe açısından bizim çok çok lehimize olacaktır.
Evet, şimdi son dakikalarımda da
birazcık turizmle ilgili birkaç şey söyleyerek akşamı
noktalamak istiyorum.
Efendim, son zamanlarda bölgemizde sıfır
sorunun sırf soruna dönmesiyle, birçok sektörde olduğu gibi turizm
sektöründe de olumsuzluklar yaşamaktayız. Bugün, birçok turizm
merkezi gibi
Bakın, elimde rakamlar var. Burada Antalyalı,
Aydınlı, Balıkesirli, birçok milletvekili arkadaşım
var. Onlar gerçekten turizm sektöründe neler yaşadıklarının
farkındalar. Yani, basit bir istatistik veriyorum: Geçen yıl
şubat ayında Antalyaya gelen Rus turist sayısı 8.307 ve bu
şubat ayımızdaki rakam -korkunç bir rakam- 55. Alman turist
sayısı 80.203ten, 55.730a düşmüş. Ama ben bu anlamda,
birazcık, milletvekili olduğum ilime dönmek istiyorum.
Şimdi, efendim, Erzurum, gerçekten turizm
açısından çok önemli bir kent, üç dönemlik bir tarihe sahip.
Erzurum deyince İlhanlı ve Selçuklu tarihi gelir akla, İpek
Yolu üzerinde çok güzel bir geçiş merkezidir. Osmanlı şehri akla
gelir eserleriyle; cumhuriyetin de, kurucu iradenin anlam bulduğu yerdir,
cumhuriyet tarihine de ev sahipliği yapar. Dolayısıyla, üç
boyutlu tarihî bir değeri vardır ama bugün, maalesef, bu üç boyutlu
tarihî bir türlü turizmin hizmetine sunamadık. 2004ten beri yerel
yöneticilerin ihmalleri sonucu Erzurum, inanın, bırakın turizm
kenti olmayı, yaşanabilir bir kent olmaktan dahi çıkmak üzere.
Bakın, iyi yapılan şeylere iyi
diyoruz ama kötüleri de böyle görselleştirip getiriyoruz.
Çifte Minareli Medresemiz; bakın, geçen hafta
şu resim çekildi, geçen hafta çekildi; bu eski bir resim, geçen haftaki
hâli, bilginize sunuyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) İyi
de, restore ediliyor Kamil Hocam.
KAMİL AYDIN (Devamla) Ben etrafındaki
karlığa, pisliğe dikkat çekiyorum, restorasyonuna değil.
Bakın, bir hilkat garibesi. Şu
sağdaki resimdeki Truva atı değil ha, Çanakkaleliler
yanlış anlamasın; bu, çifte minarelerin güya bir sanat eseri
yapılmış minyatürü gibi, demirden, paslanmış.
Bakın, mekân Aziziye Parkı. Aziziye
Parkının en eski hâli, şimdiki hâli. Ya, Allah
aşkına, dünyanın neresinde gördünüz böyle bir sanat eseri
anlayışı? Orijinali orada, orijinaline sahip çık. Niye
yapayını yaptırıyorsunuz, niye o paraları bunlara heba
ediyorsunuz? Biraz önce gösterdiğim o Çifte Minarenin etrafındaki
bakım onarıma kullansanız ya, niye kullanmıyorsunuz?
MUSA ÇAM (İzmir) Mahir Beye de gösterin,
Mahir Beye de.
KAMİL AYDIN (Devamla) Ama, işte görün,
hilkat garibesi bir şey.
Bakın, kentsel dönüşüm birçok ilde
hızlandı, gidiyor ama Erzurumun tarihî mekânlarının
etrafındaki kentsel dönüşüm; yanlış anlamayın, geçen
hafta çekildi.
MUSA ÇAM (İzmir) Efkan Bey de Erzurumlu,
Efkan Bey de Erzurumlu.
KAMİL AYDIN (Devamla) 2009da belediye
başkanı adayıyken de söyledim, dedim ki: Gazze sokakları
gibi Erzurum. Bu güruh niye temizlenmiyor? Bu güzel kentimiz, bu tarihî
mekânlarımız niye bir an önce yeryüzüne çıkarılmıyor?
Böyle bir resim maalesef.
Saat Kulemiz ve kalemizin etrafı, buyurun.
Allah aşkına, böyle bir mekânı hangi turist gelip de ziyaret
etmek ister? Bunlar suç mekânları hâline gelmiş.
Değerli milletvekilleri, Erzurumun bir turizm
ayağı daha var ki hakikaten göğsümüzü kabartır. İnanç
turizmi Erzurumda çok etkindir. Birçok ilimizde vardır türbeler,
yatırlar, efendim, manevi mimarlar. Bizim Abdurrahman Gazi Türbemiz var.
Bakın, bunu da en son oradan seçtim, Abdurrahman Gazi Türbesinin yolu,
buyurun. Milyonlarca lira heba edilirken şimdi bakın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kamil
Hocam, biz hiç rastlamıyoruz bu resimlere. Bunlar çok eskiden
çekilmiş resimler.
KAMİL AYDIN (Devamla) Geçen hafta çektirdim,
samimiyetimize inanın. Gidince gezin oraları.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Şu
an orada kentsel dönüşüm çalışmaları yapılıyor
Kamil Hocam, yanıltıyorsunuz.
KAMİL AYDIN (Devamla) Bakın, orada
kentsel dönüşüm
Lanet olsun, on yıldır bu kentsel dönüşüm
orada bir türlü dönüşemiyor. Ben de onu söylüyorum işte.
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Tamamı yanıltıcı, Kamil Hocam, bunların
tamamı yanıltıcı.
KAMİL AYDIN (Devamla)
Sen niye savunuyorsun bunu, resimden konuşuyorum.
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Hiçbiri doğru değil.
BAŞKAN Sayın
Konuşmacı, toparlar mısınız, son saniyeler.
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Bu resimlerin hiçbiri doğru değil.
KAMİL AYDIN (Devamla)
Şerefim, namusum, manevi değerlerim üzerine yemin ederim ki geçen
hafta çekildi bu resimler.
BAŞKAN Sayın
milletvekili, lütfen, oturduğunuz yerden müdahale etmeyin, rica ediyorum.
KAMİL AYDIN (Devamla)
Ya, lütfen insicamımı bozmayın.
Bakın, şimdi,
değerler üzerine
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Yani mukayese çok yanlış, olabilir mi böyle bir şey!
BAŞKAN Sayın Milletvekili,
lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Hayır, yaz aylarında çekilmiş bir resimle
şimdiki resim bir olabilir mi?
BAŞKAN Sayın Milletvekili,
lütfen. Bakın ne oldu şimdi konuşmacının vaktini
almış oldunuz.
KAMİL AYDIN (Devamla)
Bir dakika rica ediyorum ben.
BAŞKAN Bir dakika
veriyorum size.
Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir)
Kültür tahribatlarıyla ilgili söyledi
Ya tahribatı olunca hemen
hopladınız ya!
KAMİL AYDIN (Devamla)
Saygıdeğer milletvekilleri, bakın, şu vesileyle bir
şey ifade edeceğim
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Başkanım, hakikat değil.
BAŞKAN Sayın
Milletvekili, tamam.
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Hakikat değil, ben orada yaşıyorum, olur mu öyle bir
şey!
ERHAN USTA (Samsun) Sürekli
aynı şeyi yapıyorsun kardeşim sen, sürekli aynı
şeyi yapıyorsun, ayıp ya! Nasıl adamsın sen!
KAMİL AYDIN (Devamla)
Arkadaşlar, dinleme kültürüne dikkat edin, dayanın. Bakın,
sabahtan beri tepki gösterdiğiniz şeylere dikkat çekiyorum, dedim ki:
Siyasi profili düşük olsun biraz, sanat, edebiyat çeşnisiyle
yapayım ama inanın, insanları kutsadığınız
kadar birazcık dinleyin, mekânları kutsadığınız
kadar birazcık bizi dinleyin. Kutsiyetlik, değerlilik insanlara ve
mekânlara verilmez, onu verme kudreti sadece Yüce Allahtadır. Sabahtan
beri ne olur, bu kutsiyeti, bu itirazı, bu diklenmeyi bir başka
arkadaşımıza yapıldığı zaman sahip
çıkın.
Şimdi, burada bir şey
söyledik, katılırsın ya da katılmazsın, burada bugün
gidersin Erzuruma o parkta oturursun, o demir çifte minarenin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla)
silueti orada duruyor, yazın da oradaydı, şimdi de orada.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aydın.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Yazın yoktu Kamil Bey,
yazın yoktu. Kışın Buz ve Ateş diye bir program
yapıldı, o çerçevede oraya konuldu.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sen Erzurumda yaşamıyorsun bile, sen ne konuşuyorsun!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Senden daha çok yaşıyorum,
emin ol. Şimdiye kadar orada yaşadın, ne yaptın? Sizin
sayenizde Erzurum bu hâle geldi!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müsaade ederseniz konuşmak istiyorum
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Siz İstanbulu konuşun, Erzurumu İbrahim Bey konuşsun.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Tabii, tabii!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Ayıp, ayıp
ya! Daha sonra siyaset yapacak
KAMİL AYDIN (Erzurum) Biraz önce Ayıp!
deseydin ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Rant işi olunca
kalkıyorsunuz, kültür tahrip edilince susuyorsunuz ya! Manevi
değerler tahrip edildi, sustunuz.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisinin grup
konuşmaları da bitti.
Şimdi şahsı adına, lehinde olmak
üzere Tokat Milletvekili Sayın Celil Göçer konuşacak.
OKTAY VURAL (İzmir) Rant işi olunca
hemen bağırıyorsunuz ya!
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen sizden de
rica edeyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Biraz değerlere
sahip çıkın!
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Biz
çıkıyoruz ama doğrular söylendiği takdirde.
OKTAY VURAL (İzmir) Tepki
duyacağınız şey millî ve manevi değerlerin
tahribatıdır. Kentsel dönüşüme, rant işine dokununca hemen
hopluyorsunuz ya! Hep yeşil dolar mı olacak yani?
BAŞKAN Sonra sohbet edebilirsiniz
arkadaşlar, sayın milletvekilleri.
Buyurun Sayın Göçer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CELİL GÖÇER (Tokat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepinize sağlıklar diliyorum.
İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın
AYTUN ÇIRAY (İzmir) O da geldi, Hükûmete
gösteriyor gene PKK resmini.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bakana gösteriyor, Bakan
görsün diye!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Bakana gösteriyor!
CELİL GÖÇER (Devamla) Görüyorlar mı?
Gayet iyi görüyorlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok, yok, Bakan göremiyor,
azıcık o tarafa çevir.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Merak etmeyin, ben her şeyi görürüm, ona gerek yok.
CELİL GÖÇER (Devamla) Ben bu tarafa
çeviriyorum, görmesi gerekenler görüyor.
İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. Bu sözü bizden çok sık duyuyorsunuz değerli
milletvekilleri. Çünkü insan evrenin odağında.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) İlk defa öz
eleştiri yapan bir milletvekili gördük sayenizde!
CELİL GÖÇER (Devamla) Bizim her türlü
siyasetimiz, görüşümüz insanı odak alan bir yaklaşımla
yapılır. Efsanevi liderimiz Recep Tayyip Erdoğanın
LEVENT GÖK (Ankara) Ya, birazcık da
Başbakandan bahsedin ya! Yazık Başbakana ya! Bırak efsanevi
liderini ya! Kurultaydan çıkmış liderin var senin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Vallahi ya!
CELİL GÖÇER (Devamla)
.AK PARTİnin ilk
grup toplantısında yapmış olduğu konuşmayı
hepinizin duymasını, hepinizin okumasını isterim.
LEVENT GÖK (Ankara) Başbakanınız
nerede, Başbakanınız?
MUSA ÇAM (İzmir) Çizildi, çizildi!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, siz
dinlemek istemeyebilirsiniz ama ben duymak zorundayım. Lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) Burası Hükûmet bütçesi,
Cumhurbaşkanının bütçesi değil ki. Nereden çıktı
bu efsanevi liderleri ya!
CELİL GÖÇER (Devamla) Tayyip Erdoğan
diyor ki: Her şey insanın mutluluğu içindir. Siyaset de
insanın mutluluğu içindir, hatta size bir şey söyleyeyim, din de
insanın mutluluğu içindir.
LEVENT GÖK (Ankara) Onu da sizden öğrenecek
değiliz.
CELİL GÖÇER (Devamla) Dolayısıyla
biz, asla şekle takılmaksızın insanı odak alan
politikalar geliştiriyoruz ve bunları uyguluyoruz.
Bu sebeple, değerli milletvekilleri, Sayın
Başkanım, siyasetimizde bölgelerimiz arasında asla bir
eşitsizlik yok. Sağlık Bakanlığımızın
2016 bütçesine baktığımızda da, 2002 ile 2015
yılları arasındaki yatırımlara baktığımızda
da
Bakın, burada size rakamları okuyacağım:
Diyarbakıra toplam 290 milyon yatırım yapılmış,
Antalyaya 341 milyon, Sakaryaya 288 milyon yatırım
yapılmış.
MUSA ÇAM (İzmir) Tokata, Tokata
CELİL GÖÇER (Devamla) Tokata yapılan
yatırım hemen buradan okuyayım- Kilisle, Şırnakla,
Gazianteple aynı sıralarda, bir fark yok.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Siirti de merak
ediyoruz.
MUSA ÇAM (İzmir) Hocam, Tokata ne
yapmış? Memleketinize ne yapmış Hocam?
CELİL GÖÇER (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, bizim koruyucu hekimlik anlayışımız
şudur: Hekimliğin esası koruyucu hekimliktir.
Dolayısıyla, öncelikle, insanların hastalanmaması için
tavsiyelerde bulunuruz; hijyeni sağlayın, mikroplara karşı
tedbir alın, elinizi yıkayın, spor yapın,
sağlıklı beslenin gibi. Siyasetimizde de aynı şey
yapılmaktadır. AK PARTİ siyaseti de koruyucu bir siyaset
anlayışıdır.
Çözüm süreci burada çokça eleştirildi ama çözüm
süreci bir koruyucu hekimlik uygulamasıdır, bir koruyucu siyasettir.
Bu süreci hoyratça değerlendirdiniz, kıymetini bilemediniz. Çözüm
sürecinin kıymetini bilemediğiniz için, hastalıklara engel
olamadığınız için, hekimliğin gereği, biz
tedaviye geçmek zorunda kaldık çünkü hastalandınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Tedaviye bak ya! Allah
bizi böyle tedaviden korusun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Bir daha böyle koruyucu
hekimlik yapmayın.
CELİL GÖÇER (Devamla) - Tedaviye de cevap vermedi,
şimdi hekimliğin kaçınılmaz uygulaması, eğer
hastayı iyileştirmek istiyorsanız, ameliyat aşamasına
geldi.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Hepsi öldü, hepsi.
CELİL GÖÇER (Devamla) - Şu anda bir
ameliyat yapıyoruz ama bu ameliyat Türkiye'nin iyiliği için, bölgenin
iyiliği için, doğu bölgemizin, Kürt kardeşlerimizin iyiliği
için. Bu ameliyat sonucunda, hiç kimsenin şüphesi olmasın,
değerli milletvekilleri, Türkiyemiz doğusuyla batısıyla,
hepsiyle beraber daha sağlıklı bir şekilde ayağa
kalkacak ve yürüyüşe devam edecektir.
Bakın, değerli milletvekilleri, bugün
Hipokrattan bahsedildi. Hipokrat demiştir ki: Hayatının ve
sanatının saflığını koru. Yemin etmiştir
bunun için, yemin ettirmiştir. Ama burada, HDPli arkadaşlar,
maalesef, milletvekilliğinin saflığını
koruyamamışlardır çünkü siyaseti, teröre destekçi
kılmışlardır. Bu dünyada, bu Türkiyede günümüzde
yapılacak en büyük kötülüklerden birisi şudur: Kurumları ve
kavramları dejenere etmektir. Milletvekilliği, siyaset kavramına
kötülük yaptınız. Millet sizi siyaset yapın diye gönderdi,
hâlbuki siz Kafkanın Gregoru gibi seçimden bir gün sonra bir
dönüşüm geçirdiniz ve milletvekilliği, siyaset kavramına kötülük
yaptınız, saflığını bozdunuz. Bunun da hesabı
elbette sorulacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, açık sataşma var. Müsaade ederseniz
BAŞKAN Sataşma var. Yani size söz
vereceğim ama gerekçesini de söyleyin tutanaklara geçmesi
açısından, talebinizi söyleyin daha doğrusu.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani
hem, işte Hastaneye bomba konmuş bir resmi görmesi gerekenler. diye
grubumuza sataştı hem de siyasetin ve milletvekilliğinin
gereğini yapmadığımızı ifade etti.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
10.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Tokat Milletvekili Celil
Göçerin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bize resmi göstermenize gerek yok, biz zaten
oradayız, o yıkım tablosunun içerisindeyiz; kim ne yaptı,
ne etti, hepsini biliyoruz. Buraya resim getirirken siz zahmet edip oralara
gelmediğiniz için, gerçeği burada çarpıtarak ifade
ettiğiniz için öyle yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
Oradayız
Oradayız
sesleri)
Bakın, Diyarbakırda Kurşunlu Camisi,
Fatih Paşa Camisi, Surp Giragos Kilisesi, Protestan Kilisesiyle ilgili
sayısız yalan söylediniz. Size sadece bir tek resim göstereyim.
Bakın, bu caminin kubbesini görüyor musunuz; bu hiç PKKnin elinde
taşıdığı silahlarla açılmış bir
tahribata benziyor mu?
HALİL ETYEMEZ (Konya) Silahlarla değil
bombalarla yıktınız, bombalarla!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Ya da bizim
bilmediğimiz, PKKnin elde ettiği tanklar, toplar mı var?
PKKnin otuz yıllık çatışma döneminde
kullandığı mühimmatı kullanması durumunda bile
olmayacak bir yıkımdan, bir tahribattan bahsediyoruz.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Lojmanlara kaç ton
bomba attınız, kaç ton, onu söyleyin.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bak, bu
Kurşunlu Camisi, görüyor musun? Bunların tamamı
Yalanlarla,
lafla peynir gemisi yürümez. Bak, Tahir Elçinin katledildiği Dört
Ayaklı Minarenin resmi. Bunların hepsi açığa çıkacak.
Korku, endişe, panik içerisinde olmanızı anlıyoruz. Zaten
büyük bir çıkmaz içerisindesiniz. Dışarıda
yalnızlaştınız, dış politika iflas etti. Amerika
desteği yok, Rusyayla düşmanlaştınız. Suriyeyle,
Irakla, İranla ilişkiler ortada. İçeride bölünme had safhada.
Saray Hükûmete talimat veriyor, Hükûmet saraya sürekli karşı
çıkıyor.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Bize millet yeter,
millet.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Hükûmetin
içerisinde tam bir çatlama var. Bir bakanın söylediğini bir
diğer bakanın söylediği tutmuyor. Biliyoruz, zor
durumdasınız, zor durumdasınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Bunların hiçbiri doğru değil.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Doğru
konuşmuyorsun, doğru konuşmuyorsun!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Kürt sorunu
başta olmak üzere, sorunları çözmediğiniz için çözülme
sürecindesiniz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Silopiye gidip 30
kişiye konuşanlar zor durumda.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Onun için de
yapay bir düşmana ihtiyaç var. Şimdi en kolayı HDPyi
düşman belirlemek ama bu, çözülmenizi engellemeyecek.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) HDP
değil, PKKdır düşman.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Çözüleceksiniz,
bunların da hesabını vereceksiniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) PKKdan
uzak durun. Bölücülerden uzak durun.
BAŞKAN Sayın Ilıcalı, nedir
talebiniz?
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Efendim, ben de Erzurum
Milletvekili olarak -sayın vekil Erzurumla ilgili bazı
açıklamalar yaptı- kafa
karışıklığını ortadan kaldırmak için
bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika, yerinizden.
Sayın Ilıcalı, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
14.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Erzurum Milletvekili Kamil
Aydının 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Çok teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Milletvekilimiz burada da açıkladı,
fotoğraflar çekmiş, tarihini de söyledi. Ben o tarihte çekilen o
fotoğraflarla ilgili Ya, bu yanlıştır, bu tarihte
çekilmemiştir. demeyeceğim, size şöyle cevap vereceğim,
bizi izleyenler, hemşehrilerimiz de yanlış bilgilenmesin diye:
İki hafta önce Çevre ve Şehircilik Bakanımızla beraber, o
gösterdiğiniz tarihî eserler üzerinde Erzurum Büyükşehir Belediye
Başkanımızla beraber, planlanmış, daha planlama
safhasında, inşaat başlayacak bir durum
Yani bugün bu
fotoğrafı çektiniz, yarın ben de inşallah inşaat
başladığında çekerim, daha sonra bittiğinde çekeriz.
Hepimizin memleketi, tarihî eserleri önemli.
KAMİL AYDIN (Erzurum) İşte
onları bilgilendirin, ben mutlu oldum şimdi.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Diğer taraftan,
yoldan bir çatlak gösterdiniz.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Dokuz yıldır
öyle.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Eksi 35 derecede,
sıcaklık değişimiyle bu mevsimde asfaltta çatlamalar olur.
Bundan sonra, nisan ayından sonra da bu asfalt yenilenir. Hatta Erzurumda
özel -Büyükşehir Belediye Başkanıma da buradan teşekkür
ediyorum- dona dayanıklı bir modifiye asfaltla daha uzun ömürlü, o
yolların hepsi yapılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Vekilim ve diğer
milletvekillerimiz bundan emin olsunlar.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
bir açıklama getirmek istiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Herkes birden ayakta.
Bir dakika, sizden başlayalım Sayın
Aydın. Sırayla geleceğim, bir dakika.
Bir açıklama olacak. Lütfen, yeni bir şey
yapmayalım.
Buyurun.
15.- Erzurum
Milletvekili Kamil Aydının, Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
KAMİL AYDIN (Erzurum) Şimdi, Mustafa
Beyin bu açıklamasına teşekkür ediyorum gerçekten. Aynı
ilin milletvekilleriyiz, gönül ister ki burada yapıcı bir
şekilde
Ben yapılan güzel şeyleri de mesela döndüm, Bakana
söyledim, özellikle kurulan yeni bir başkanlıkla ilgili.
Şimdi, dokuz yıldır Erzurumun bu
resmi var. Ben 2009da orada büyükşehir adayıydım. O gün dedim
ki: Aynı resimler karşımda var. Erzurum Gazze sokakları
gibi. Şimdi bugün, efendim, Çevre Bakanlığı gelmiş.
Bu her seçimde yapılan bir şey, inşallah yapılır, çok
büyük temenni ediyorum.
BAŞKAN İnşallah.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Ama Mustafa
Ilıcalı Hocam -benden büyüktür, Hocam diye hitap edeceğim- iki
gün önce burada Ulaştırma Bakanına neredeyse Kalkıp ayakta
selam verelim, ayakta alkışlayalım. İstanbulun şu yollarını
şöyle yaptı, böyle yaptı. Bekledim ki Erzurum gargaraya
gitmesin, arada kayboldu gitti.
Yani arkadaşlar, burada biz siyaseten bir
şeyler üretiyoruz. Normali şu: Hizmet edeceğiz, Hükûmet de.
Normal olan hizmet etmek. İltifata tabi değil, hizmet etmek normal.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Küçük bir çukur
dolduruyorlar, büyük bir tabela: Büyükşehir çalışıyor. Ne
yapacak büyükşehir, yatacak mı?
BAŞKAN Ne güzel. Erzurum şanslı bir
şehirmiş, böyle sizler gibi işini takip eden milletvekilleri
var, birbirinizi de tanıyorsunuz tabii ki.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Efendim, bizim için de
geçerli. Meclis çalışıyor. E, çalışacak.
BAŞKAN İnşallah Erzurumun bütün
sorunlarını birlikte çözersiniz. Bize de bu konuda
alkışlamak düşer.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Eksikleri de söyleyeceğiz.
Her eksik söylediğimizde itiraz olmayacak.
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, benim
tutanaklara geçmesi açısından talebim var. Yani herhâlde duyuluyor
sesim.
BAŞKAN Kimin konuşmasını?
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim?
BAŞKAN Tutanakları mı istediniz?
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır, öyle bir talebim
olmadı, tutanaklara geçmesi açısından
BAŞKAN Geçmesi
Özür dilerim.
Buyurun, açayım mikrofonunuzu.
LEVENT GÖK (Ankara) Böyle de iyi şey
yapabilirim, sağ olun.
BAŞKAN Peki, buyurun.
Siz bilirsiniz.
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdi, Sayın
Başkanım, bu görüşmekte olduğumuz bütçe, Anayasamıza
göre, Bakanlar Kuruluna, Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkacak bir
kararla para harcama yetkisi veren bir kanundur. Dolayısıyla
muhatabı da Hükûmet ve Bakanlar Kurulu ve Başbakandır. Hâl
böyleyken burada bütçeyle ilgili görüşmelerde söz alan AKPli üyelerin
tamamına yakını, konuşmalarına başlarken bir
Efsanevi kurucu lider Recep Tayyip Erdoğan diye başlayarak
Anayasaya da aykırı davranıyorlar.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Siz kendi
konuşmalarınızı da gözden geçirin.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Siz niye o zaman
Cumhurbaşkanına hakaretle başlıyorsunuz?
LEVENT GÖK (Ankara) Şöyle ki,
Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği
kesilir değerli arkadaşlarım.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Kendi
konuşmanıza bir bakın bakalım, kaç sefer
Cumhurbaşkanını zikretmişsiniz.
LEVENT GÖK (Ankara) Bir kere,
Cumhurbaşkanının burada muhatap olacağı AKPliler
tarafından bir durum yok.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Dünkü konuşmayı
ne çabuk unuttunuz ya!
LEVENT GÖK (Ankara) Onlar açısından
ancak Başbakanları savunulabilir ve Başbakanları muhatap
olabilir. Ben Sayın Davutoğlunu gerçekten büyük bir üzüntüyle
izliyor ve gerçekten de acıyorum ve kendilerine AKP Grubunu şikâyet
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen sözlerinize dikkat edin,
sözünüzü geri alır mısınız lütfen.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Sen kendi hâline acı.
LEVENT GÖK (Ankara) Böyle bir tablo olamaz, böyle
bir tablo olamaz. Yani buraya kalkan bir AKPli kişi
BAŞKAN Sözünüzü düzeltir misiniz,
kastınızın bu olmadığını tahmin ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara)
eğer
Başbakanını savunmuyorsa
Bir Başbakanı niçin
savunmuyorlar?
ORHAN KIRCALI (Samsun) O zaman siz niye hakaret
ediyorsunuz ikide bir Cumhurbaşkanımıza?
LEVENT GÖK (Ankara) Recep Tayyip Erdoğan
gelsin, Recep Tayyip Erdoğan gitsin. Biz burada Anayasaya göre Bakanlar
Kuruluna, Hükûmete verilen bir bütçeyi tartışıyoruz.
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Ben burada Başbakanı
savunuyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Gök, tabii, o sizin
tercihiniz ama
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın grup
Başbakanlarını savunmuyorlar. Böyle bir tablo olabilir mi!
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Anayasaca, ilişkisi
kesilen Cumhurbaşkanıyla ilgili burada bir tasarrufta bulunamazlar.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Demek ki bundan
sonra Cumhurbaşkanımızla ilgili söz söylemeyeceksiniz.
LEVENT GÖK (Ankara) Ama biz muhalefet olarak
konuşabiliriz çünkü Cumhurbaşkanı günlük siyasetin içerisine
giriyor, bizlere de hakaret ediyor, herkese hakaret ediyor. Biz onun
gereğini burada yapabiliriz. Ama AKPlilere ne oluyor?
Başbakanları varken Cumhurbaşkanlarını
konuşuyorlar.
BAŞKAN Sayın Gök, teşekkür ederim,
sağ olun.
LEVENT GÖK (Ankara) Böyle bir durumu reddediyoruz,
kabul etmiyoruz.
BAŞKAN Siz reddediyorsunuz ama şöyle de
bir gerçeklik var.
LEVENT GÖK (Ankara) Başbakan adına kabul
etmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN O gerçeklik şudur: İki üç
gündür, siz de itiraf ettiniz, Biz söyleriz, Cumhurbaşkanını
eleştirebiliriz, hakkında her şeyi söyleyebiliriz. dediniz ama
müsaade edin, bunu AK PARTİ Grubu da yapsın çünkü
Cumhurbaşkanı bu grubun Kurucu Genel Başkanıdır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Anayasaya aykırı konuşuyorsunuz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın
Başkan, siz de izin verin grup başkan vekili savunsun.
BAŞKAN - Ayrıca AK PARTİ Grubunun
Cumhurbaşkanına karşı tarafsız olması
gerektiğine ilişkin hiçbir kural yoktur.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın
Başkan, siz de tarafsız olun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Geçen
gün de aynı yorumu yaptınız Sayın Başkan, Anayasa
101i açın.
BAŞKAN - Aynı şeyi düşünüyorum,
size de söz vermedim. Ben şimdi şu anda Sayın Gökle
konuşuyorum, size de söz vermedim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Geçen de
aynı açıklamayı yaptınız.
BAŞKAN - Çünkü aynı düşüncedeyim,
demek ki tutarlıymışım, aynı şeyi söylüyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ama
Anayasayı ihlal ediyorsunuz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın
Başkan, Naci Hocaya ayıp ediyorsunuz, bırakın o savunsun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Gök, sizi dinledim, lütfen
tartışmaya girmeyelim. Siz düşüncenizi söylediniz, ben
düşüncemi söyledim.
LEVENT GÖK (Ankara) Bir cümleyle
kapatacağım ben de.
BAŞKAN Lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içerisinde
kaldığı müddetçe, hiç siyasete girmediği
ORHAN KIRCALI (Samsun)
Cumhurbaşkanımız anayasal sınırlar içerisinde.
LEVENT GÖK (Ankara)
Anayasa Mahkemesi gibi
konularda, Anayasayı ilgilendiren konularda tarafsız
kaldığı müddetçe bizlerden her zaman saygı görür ama o
sınırları aşan Cumhurbaşkanını da
eleştirmek hakkımızdır.
ORHAN KIRCALI (Samsun)
Cumhurbaşkanımız sana soracak değil!
BAŞKAN Sayın Gök, buna inanıyorum
ama bir grubun konuşma inisiyatifini burada hiç kimse çerçeveleyemez. Hiç
kimsenin konuşmasını kimse çerçeveleyemez, bir tek
sınırı vardır, hakaret; hepimiz için geçerli bu.
LEVENT GÖK (Ankara) Başbakanlarını
savunsunlar.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın
Başkan, bırakın Naci Hoca savunsun.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Dünkü konuşmayı
ne çabuk unuttunuz ya!
BAŞKAN - Sayın Bostancı, buyurun, iki
dakika.
16.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Ankara Milletvekili Levent
Gökün yerinden sarf ettiği bazı ifadeler ile Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, Sayın Başbakanın Sayın Levent Gökün
sevgisine de merhametine de ihtiyacı yok, milletin sevgisi yeter. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi, burada bazı arkadaşlar
Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasetteki rolüne
ilişkin değerlendirmelerde bulundular. Sayın
Cumhurbaşkanımız AK PARTİyi kuran, uzun yıllar Genel
Başkanlığını yapan, girdiği her seçimde bu
partiyi iktidara taşıyan bir lider. Takdir edilmelidir ki
arkadaşlar bu gönül borcunu burada bir cümle, iki cümle ifade edebilirler,
bunu anlayışla karşılamak gerekir ama Sayın Gök
Bütçeyi görüşüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanına niye atıf
yapılıyor? derken CHPli arkadaşların yapmış
olduğu atıfları ıskalıyor. Madem bütçeyi
görüşüyoruz, madem Sayın Cumhurbaşkanı burada
konuşulmamalı bağlamı dışında, bunu herhâlde
Sayın Gökün CHP Grubuna söylemesi gerekir diye düşünüyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Öte taraftan, Sayın Baluken yapmış
olduğu konuşmada, terör örgütünün saldırıları
neticesinde harabeye dönmüş olan yerleri göstererek dedi ki: Bunun
hesabını vereceksiniz. Sayın Baluken, onları yapanlar
hesap veriyorlar, hiç merak etmeyin.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime kırk dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.26
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.07
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, Hükûmet adına ilk
konuşmacı Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mahir Ünal.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi beş dakika.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmama şahsım ve
Bakanlığım adına hepinizi selamlayarak
başlıyorum.
2016 bütçesinin ülkemize ve milletimize
hayırlar getirmesini diliyorum.
Bütçesini görüştüğümüz kültür ve turizm
alanı, her türlü ideolojik ve siyasi angajmanın ötesinde, hem
siyasetüstü hem de toplumun bütününü kapsayan özelliğiyle öne
çıkmaktadır. Kültür iklimimiz içinde bulunan tüm farklılıkları
yaşatmanın ve geliştirmenin gayreti içerisindeyiz. Her zaman
söylediğimiz gibi, bu ülkede farklılıklarımız bizim
zenginliğimizi oluşturmaktadır. Biz hep birlikte Türkiyeyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anadolu, tarih boyunca insanlığın ortak
mirası olan dayanışma, paylaşma, yardımlaşma gibi
temel değerlerin yaşatıldığı bir insanlık
adası olagelmiştir. Bugün insanlığın muhafaza etmesi
gereken en temel değer kalbimizdeki iyilik duygusudur. Dünyanın buna
her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır. Bu bağlamda, bu
topraklar iyiliği ve yardımlaşmayı her zaman bir miras
olarak tevarüs etmiştir. Kültürel mirasımızı ve
geleneğimizi, sanatçılarımızı, düşünce
insanlarımızı ve onların eserlerini dünyaya tanıtmak
için daha zengin içerikli ve güçlü projeler geliştirmemiz
açısından 2016 bütçesi büyük bir önem arz ediyor. Önümüzdeki yıl
kültür ve sanat değerlerimizi yeniden üreterek, güncelleyerek gelecek
nesillere aktaracağız. İnsanımız kendi değerlerine
sahip olmanın verdiği öz güvenle bütün dünyayı kendi bilgi ve
iş sahası olduğu kadar, kültürel etkileşim alanı
olarak da görmeye devam edecektir.
Sorumluluğumuz Türkiyedir, sorumluluğumuz
insanların, insanlığın üzerinde yükseldiği
değerleri yaşatmaktır. Geleceğimizi birlikte inşa
edeceğiz, milletimizin ortak aklı ve büyük katılımıyla
bunu başaracağız. Hatırlatmak isterim ki cumhuriyetimizin
temeli kültürümüz ve medeniyetimizdir.
Bakanlığımızın 2016
yılı bütçe teklifiyle ekonomik alanda Hükûmetimizce öngörülen
kalkınma programı çerçevesinde ilk kez kültürel kalkınma
programını uygulamaya başlayacağız. Bu program
çerçevesinde oluşturulan kültürel kalkınma modelimizi temelinde
Anadolu medeniyetinin yer aldığı 3 eksen üzerinde
tanımlıyoruz: İnsan, kültür ve şehir. Önümüzdeki dönem
kültür politikalarımızı şehirlerimiz üzerinden
somutlaştıracağız. Kültürel kalkınmayı mahalle,
semt, ilçe ve il ölçeğinde sahip olduğu kültürel değerlerle
uyumlu şekilde planlıyoruz. Bu kaynakları kültüre dayalı,
sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı çerçevesinde
geliştireceğiz. Şehirlerimizde yapılacak kültürel
planlamayı kamu ve özel sektör, vatandaşlar, STKlar ve yerel
yönetimlerle birlikte yürüteceğiz.
Önümüzdeki dönem planladığımız
ve uygulayacağımız kültürel kalkınma programı 7
stratejik alandan oluşmaktadır.
Birincisi, şehrin tarihî dokusunu ihya etmek.
Bununla ilgili, hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla
hem Tarihî Kentler Birliğiyle hem Türkiye Belediyeler Birliğiyle ve
ilgili kuruluşlarla toplantılarımızı yaparak
şehrin tarihî dokusunun ihyası konusunda
çalışmalarımızı daha da hızlandırdık.
İkincisi, kültür alanlarının
canlandırılması.
Üçüncüsü, şehir kültürünün
zenginleştirilmesi ve tanıtımı.
Dördüncüsü, Anadolu medeniyet izlerinin gün yüzüne
çıkarılması.
Beşincisi, kültür ekonomisi ve
girişimciliğinin desteklenmesi.
Altıncısı, kültür sponsorluğu
sisteminin geliştirilmesi.
Yedinci olaraksa beşerî kapasitenin
güçlendirilmesi ve bunun eğitimi.
Bu kapsamda, bu 7 stratejik alan kapsamında
aile, mahalle ve birlikte yaşama kültürünün yeniden
canlandırılması, vatandaşların kültür ve sanata
erişimi ve katılımının özendirilmesi, şehirlerin
dününün ve bugününün bütüncül bir yapıda korunması ve
yaşatılması, şehir hafızasının güncellenerek
muhafaza edilmesi, şehirlerimizin taşralaşmaması için
şehirlerimizin kültür ve sanat üretmesi, bunun için de şehirlerimizin
hafızasının ve kimliğinin güncellenmesi büyük önem arz
ediyor.
Şehrin tarihî ve kültürel mirasının
ortaya çıkarılmasını, şehir merkezlerinin, tarihî ve
kültürel değerlere sahip alanlarının ihyasıyla
sınırlı kalmayıp o şehirde yaşayan insan unsurunu
da hedef alarak şehirli insanların özelliklerinin
vurgulanmasını, geleneksel ve modern sanat ile kültürel
girişimlerin desteklenmesini, sanat ve sanatçıya verilen desteklerin
artırılmasını, bu çerçevede güçlü bir kültür sanat yönetimiyle
sanatın ve sanatçının nasıl destekleneceğinin bir
sisteme bağlanmasını, sanatı halkla buluşturacak bir
şehir, kültür ve sanat yönetimini kurmayı planlıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarihimize, geleceğimize ve insanlığa
karşı sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmek
ve ülkemizin kültürel kalkınmasını hızlandırmak
amacıyla yürüteceğimiz belli başlı faaliyetler çerçevesinde
şehirlerdeki kültür girişimcilerini ve kültür endüstrilerini hibe ve
kredilerle destekleyerek istihdam ve yaşam kalitesini artırmayı
planlıyoruz.
Yine, ilk kez GENÇDES Programıyla bir ilki
başlatıyoruz. Gençlerimizin resim, karikatür, minyatür, ebru, heykel
seramik, kabartma, halk müziği, klasik müzik, tiyatro, sinema, opera,
bale, müzikal, kukla, gölge oyunu, orta oyunu, halk dansları, roman,
hikâye, şiir, senaryo gibi kültür ve sanat girişimlerinin
desteklenmesi için bu yıl 50 milyon bütçe ayırdık.
Yine, Türk tarihinin önemli şahsiyetleri ve
olayları ile masal kahramanlarının belgesel, dizi, çizgi
filmlere dönüştürülme ve tanıtılması; çocukların
sorumlu bir birey olarak yetiştirilmelerini sağlayacak içeriğe
sahip bilgisayar oyunları ve animasyon filmlerinin üretilmesini
desteklemek; gençlerin kısa film, ilk film, kitap, dergi ve benzeri
sanatsal faaliyetlerini desteklemek; görsel ve işitsel sanatlar, sahne
sanatları, geleneksel sanatlar, güzel sanatların
geliştirilmesini ve bu amaçlarla yapılacak etkinlikleri
desteklemek... Yine, bu kapsamda Antalya EXPO 2016 ve benzeri organizasyonları
sanat kurumlarımızın etkinlikleriyle destekleyeceğiz.
Ayrıca yurt dışı fuar ve diğer organizasyonlara da
tabii ki destek vermeye devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızın 2015 yılı
bütçesi ve 2016 yılı için öngörülen bütçe ödenekleriyle ilgili bilgi
vererek konuşmama devam etmek istiyorum.
Bakanlığımızın 2015 yılı bütçesi 2 milyar
297 milyon 536 bin liradır. 2015 yatırım bütçesi 579 milyon 500
bin lira olarak gerçekleşmiştir. Böylece 2015 yılı
bütçesinin yüzde 25ini yatırım bütçesi, yüzde 75ini ise cari bütçe
oluşturmaktadır.
2016 yılı bütçemize gelince, 2016
yılı bütçemiz, 2 milyar 777 milyon 769 bin lira, 2016
yatırım bütçemiz ise 759 milyon 970 bin lira olarak
planlanmaktadır. 2016 bütçesinin yüzde 27si yatırım bütçesi,
yüzde 73ü ise cari bütçeden oluşmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz coğrafyasında hayat bulmuş
medeniyetlerin ürünü olan kültür mirasımızı insan-kültür ve
şehir-medeniyet ilişkisi üzerinden somutlaştırarak koruyacağız.
Unutulmamalı ki kültürler toplumsal hafıza üzerine inşa
edilirler. Kültürlerin çeşitliliğini bu hafızanın
eylemlerinden ortaya çıkan kimlikler belirler. Zengin ve derin bir
hafızaya sahip kültürlerin güçlü bir tasavvuru vardır ve
şehirler bu tasavvurun mimaride, sanatta, edebiyatta
somutlaşmasıyla var olurlar.
2015 yılı faaliyetlerimizi ve 2016
yılı planlarımızı bu bakış
açısıyla şu şekilde özetleyebilirim: Müzelerimizi
insanlarımızın sosyalleştiği yaşayan müzelere dönüştürmek
için çalışmalarımıza devam ediyoruz. 2015 yılında
3 adet yeni müzenin -Şanlıurfa, Diyarbakır ve Batman-
açılışı için toplam 88 milyon lira, yenilenen 8 müze için
de toplam 21 milyon lira kullandık. 2016 yılında açılacak
12 yeni müze için 75 milyon lira ve yenilenmekte olan 6 müze için 16 milyon
lira olmak üzere toplam 91 milyon lira harcayarak 18 adet müzeyi ziyarete
açmayı planlıyoruz. 2015 yılında 16 adet ören yerine toplam
28 milyon harcanmıştır. Bakanlığımıza
bağlı 198 müze ve 138 ören yeri ile 216 özel müzeyi 2015
yılında 28 milyon kişi ziyaret etmiştir.
Yasa dışı yollarla bu topraklardan
götürülen kültürel varlıklarımızı ait oldukları bu
coğrafyaya kazandırma çalışmalarımız da devam
ediyor. Bu kapsamda iadesi sağlanan eser sayısı 2003-2015
yılları arasında toplam 4.268dir. UNESCO Dünya Miras
Listesindeki varlık sayımız 15e
ulaşmıştır. UNESCO Dünya Miras Geçici Listesindeki
varlık sayımız ise 60a yükselmiştir. UNESCO Dünya Miras
Komitesinin 40ıncı dönem toplantısı 10-20 Temmuz 2016
tarihlerinde İstanbulda gerçekleştirilecektir.
2015 yılında 554 kazı ve
araştırma faaliyeti için 36,7 milyon ödenek
kullanılmıştır. Bakanlığımız
tarafından kültür varlıklarımızın korunması için
restorasyon projelerine devam edilmiş ve tescilli taşınmaz
sahiplerine desteklerimiz sürmüştür.
Kültür merkezlerimizi yaşam boyu kültüre
katılım sağlandığı kültür ve sanat merkezleri
olarak yeniden yapılandırıyoruz. 2003 yılında toplam
42 kültür merkezi varken 2003-2015 yılları arasında yeni 56
kültür merkezi açılmıştır, 7 adet kültür merkezi
inşaatının da 2016 yılında tamamlanmasını
planlıyoruz. Ayrıca, 5 adet yeni kültür merkezinin projelendirme
çalışmaları da devam ediyor. Kültür merkezi ve kültür evi
projelerine destek kapsamında 2015 yılında 20 kamu
kuruluşuna 15 milyon hibe verilmiştir.
Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası Konser Salonu için 2016 yılında 105 milyon lira
ayrılmış, 2017 yılı sonuna kadar bitirilmesini
planlıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yaşayan kütüphane yaklaşımı çerçevesinde
kütüphanelerimizi gençlerimizin sosyalleşeceği yaşayan mekânlar
hâline getirmeyi planlıyoruz. Bu bağlamda, 1.124 halk, çocuk ve 6
edebiyat müze kütüphanesi olmak üzere toplam 1.130 kütüphaneyle hizmet
vermekteyiz. 2015 yılında ülkemize 10 yeni kütüphane
kazandırdık. 2016 yılında ise 28 adet kütüphanede yeniden
yapılandırma çalışmaları için 21 milyon bütçe
ayırdık. Demin ifade ettiğim, gençlerimizin kütüphanelerde
sosyalleşmesini sağlayacak şekilde bir planlamayla
kütüphanelerimizi kitap kafeler, yazarla buluşma noktaları ve sadece
kitap okuma değil, cep sinema salonlarıyla gençlerimizin
kütüphanelerde belgesel izlemesini de sağlayacak şekilde yeniden
planlıyoruz. Mevcut 31 gezici kütüphanemize ek olarak 15 yeni gezici
kütüphane aracımızı da hizmete sunacağız. Özel sektörü
kültür sponsorluğuna özendirerek her ilçeye bir kütüphane kazandırmayı
2016 yılı içerisinde planlıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Türk kültürünün, sanatının ve
edebiyatının yurt dışına açılmasını
amaçlayan TEDA Projesi kapsamında da 2005-2015 yılları
arasında 65 ülkeden başvuran 474 farklı yayınevine 2.001
eser için destek verilmiştir. Bu desteklerle 483
yazarımızın 1.124 çeşitli eserinin 59 farklı dile
çevrilerek yayımlanmasını da sağlamış
olacağız. 2016 yılında yaklaşık 300 esere daha
destek vermeyi planlıyoruz. Kültürümüzün önemli şahsiyetleri
adına açılmış olan 6 edebiyat müze kütüphanesi hizmet
vermektedir. Ayrıca araştırma ve koleksiyon hizmetleriyle
ülkemizin hafızası konumunda olan Millî Kütüphanemiz
yaklaşık 7 milyon dijital ve basılı materyalle Türkiye ve dünyadaki
araştırmacılar için 600 bin okuyucuya hizmet veriyor. Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 22 kütüphanesiyle hizmet
vermekte, kurum 2015 yılında 337 eserin restorasyonunu
tamamlamıştır. Yazma eserlerimizle ilgili 80 bin bakıma
muhtaç, 25 bin acil bakıma muhtaç yazma eserimiz tespit edilmiştir,
bunlarla ilgili kitap şifahanelerinde çalışmalar devam
etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sinemamızın kültürel, ekonomik ve sosyal
hayatımıza katkıları artarak sürmektedir. Bu kapsamda 2015
yılında film yapımına toplam 27 milyon TL destek
kararı alınmıştır. Ayrıca ulusal ve
uluslararası alanda yapılan 118 etkinliğe 17 milyon lira destek
verilmiştir. 2015 yılında yeni bir rekor kırılarak 139
yeni yerli film 60 milyon seyirciyle buluşmuştur, yüzde 56 yerli film
izlenme oranıyla ülkemiz Avrupada 1inci sıraya yükselmiştir.
Sanatsal üretkenliğin desteklenmesi, ülkemizin bir sanat merkezi hâline
dönüşmesi ve sanatımızın tanınması için, yerelden
evrensele anlayışıyla sanatsal ve kültürel etkinliklere
desteklerimiz artarak devam etmektedir.
Müzik ve sahne sanatlarıyla ilgili
faaliyetlerimizi 6 senfoni orkestrası, 13 koro, 9 topluluk, 1.292
sanatçımızla; plastik sanatlarla ilgili faaliyetlerimizi ise 3 adet
resim ve heykel müzesi, 48 adet güzel sanatlar galerisiyle yürütmekteyiz.
2015 yılında 2.130 sanat etkinliği
gerçekleştirilmiş olup, 2016 yılında yurt içi ve yurt
dışında 2.740 sanat etkinliği planlamaktayız.
Ayrıca, 2015-2016 sanat sezonunda toplam 235 özel tiyatro projesine 4,5
milyon lira yardım yapılmış olup, 2016-2017 sanat sezonunda
9 milyon lira destek sağlayarak bunu yüzde 100 artırıyoruz.
Devlet Tiyatrolarımızda kültürel ve tarihî
değerlerimizi yansıtan senaryolar ve oyunlar üretmeye devam ediyoruz.
2014-2015 tiyatro sezonunda, 12 yerleşik merkez ve 13 ilde turne düzeninde
151 oyun, 5.368 temsille 1,7 milyon seyirciye
ulaşılmıştır.
2015-2016 tiyatro sezonunda, İzmir Urla Atatürk
ve Güzelbahçe; İstanbul Caddebostan, Kozyatağı, Bahçelievler,
Nurettin Topçu ve Beylikdüzü Kültür Merkezi sahneleri hizmete
açılmıştır. Böylece 58 tane olan sahne sayımız
64e ulaşmıştır. Bunların yanı sıra, opera
ve bale faaliyetlerimiz 6 ilde, 7 yerleşik sahnede sürdürülmektedir. 2015
yılında, 6ncı Uluslararası İstanbul Opera Festivali,
13üncü Uluslararası Bodrum Bale Festivali, 22nci Aspendos
Uluslararası Opera ve Bale Festivali gerçekleştirilmiştir. 2016
yılında Uluslararası İstanbul Bale Festivali ve
Yarışması düzenlenecektir. 2015 yılında 5nci
Eskişehir ve 1inci Mardin Opera ve Bale Günleri gerçekleştirilmiştir.
2016 yılında bu etkinliklere ilaveten Trabzonda da opera ve bale
günleri düzenlenmesi planlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlık olarak halk kültürünün
yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması
çerçevesinde de çalışmalarımız devam etmektedir. Somut
olmayan kültürel miras alanında 2010 yılında
başlatılan Bir Usta Bin Usta Projesi sonucunda on yılda bin yeni
ustanın yetiştirilmesi hedeflenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi de turizm sektöründeki faaliyetlerimiz
hakkında bilgi vermek istiyorum: Ülkemiz, 2014 yılı
itibarıyla dünyanın en fazla turist çeken 6ncı, Avrupanın
4üncü ülkesi konumundadır. Hem dünyada hem de bölgemizde yaşanan
ekonomik ve siyasal sorunlara rağmen 2015 yılında ülkemizi ziyaret
eden turist sayısı 39 milyon 478 bin kişi olmuş ve ülkemiz
6ncı sıradaki yerini korumuştur. 2015 yılında 31,5
milyar dolar turizm geliriyle ülkemiz dünyada 12nci sırada yer
almaktadır. Çevreye duyarlı turizm tesislerine verilen enerji
destekleri kapsamında 2011 yılından itibaren 5.901 turizm
tesisine toplam 215 milyon lira destek verilmiştir, 2016 yılında
da desteklerimiz devam edecektir. Sağlık Turizminin
Geliştirilmesi Programı kapsamında 73 adet termal turizm merkezi
ve 3 adet kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesiyle İlgili
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mavi bayrak
sıralamasında ülkemiz, 436 plajla dünyada 2nci sırada yer
almakta.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin tanıtımı açısından
Tanıtma Genel Müdürlüğümüzün sürdürdüğü faaliyetler
kapsamında ülkemizin tüm zenginliklerini yansıtan Home Off
konseptli tanıtım kampanyamız devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz bitti.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Devamla) Yirmi beş dakika olarak planlanmıştı Sayın
Başkan.
BAŞKAN Yirmi beş dakika oldu.
İsterseniz, toparlayabilirseniz diğer
bakanın süresinden beş dakika alabiliriz.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Devamla) Peki, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Beş dakika daha uzatıyorum,
buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tanıtım ve reklam, pazarlama
faaliyetlerimiz dijital ve sosyal mecralarda kullanılarak, imaj, algı
yönetimi açısından çalışmalarımız kapsamlı
bir şekilde sürmekte.
Bildiğiniz gibi, 24 Kasımda Hükûmetimizin
açıklandığı gün angajman kuralları gereği
düşürülen bir Rus uçağıyla başlayan ve daha çok Antalya
ilimizi ilgilendiren
Çünkü 4,5 milyon Rus turistin yüzde 75i Antalya ilimize
gelmekte. Bu çerçevede daha sonra maalesef, Sultanahmet patlaması ve
Ankara patlamasıyla birlikte Türkiyeye dönük bir imaj ve algı sorunu
ortaya çıktı algısı
Çünkü maalesef, yurt
dışında Türkiye'nin güvenlik açısından riskli ülke
olduğu propagandası yoğun bir şekilde sürdürülüyor. Hem
özel sektörle birlikte sürdürdüğümüz hem Ekonomi Bakanlığı,
TİM, Dışişleri Bakanlığı, AB ve sektör
temsilcileriyle birlikte yürüttüğümüz bir seferberlikle özellikle
Türkiye'nin tanıtımı açısından ciddi bir
çalışma içerisindeyiz çünkü turizm imaj ve algıdan ibarettir. Bu
süre içerisinde, 24 Kasımdan itibaren hem Antalyada
yaptığımız sektör toplantılarıyla, daha sonra
Ekonomi Koordinasyon Kuruluyla birlikte yürüttüğümüz çalışmalar
ve sektörle birlikte bir çözüm ortağı gibi yürüttüğümüz
çalışmalarla, geçtiğimiz günlerde, biliyorsunuz, turizm destek
paketimizi açıkladık ve aslında bu süreç sadece bugüne dair
değil, turizmimizde 2013te başlayan, 2014 ve 2015te bizim zorunlu
olarak hem ürün çeşitliliği hem pazar çeşitliliği hem de
güçlü bir destinasyon yönetimini gerektiren çalışmalarımız
belli bir noktaya gelmişti.
Burada bir hususun altını çizmek
istiyorum: Turizm, uluslararası ilişkilerde onarıcı ve
iyileştirici bir etkiye sahiptir. Dünya Turizm Örgütü, turizmin
uluslararası ilişkilerde bir yaptırım aracı olarak
görülmesini doğru bulmaz çünkü uluslararası ilişkilerde sorun
yaşansa bile aslında turizm nihayetinde bu ilişkilerde
iyileştirici bir etkiye sahip. Rusyanın turizmi bir
yaptırım aracı olarak kullanması ve seyahat
özgürlüğünü kısıtlaması da bu çerçevede bizim için uzun
vadede bir sorun oluşturmaktan ziyade belli ürünlerimizi belli pazarlara
bağımlı hâle gelmekten kurtarıcı bir etki
oluşturacaktır.
Unutmamalıyız ki her kriz kendi içinde
belli fırsatları barındırır ve şu anda
yürüttüğümüz çalışmalarla hem turizmde ürün
çeşitliliği açısından hem de yeni pazarlar ve bu yeni
pazarlarda tanıtım faaliyetleri açısından Türkiye önemli
çalışmalar yürütüyor ve önümüzdeki süreçte, buradan sektör
temsilcilerine de seslenmek istiyorum, açıkladığımız
turizm destek paketinin devamı olarak -çünkü bu sadece telafi edici
tedbirleri içermekteydi- aynı zamanda şu anda
yaptığımız çalışmalarla yapısal tedbirler
konusunda da çok ciddi mesafe katetmiş durumdayız. Önümüzdeki
günlerde yapısal tedbirlerimizi de sektörle paylaşacağız.
Şu anda özellikle rezervasyonlardan yola
çıkarak 2016 sezonuna dönük bir kara tablo çizmek doğru değildir
çünkü bir psikolojiyi ve algıyı yönetiyoruz. Bir türbülans
oluşabilir. Bu türbülanstan sektörümüzle birlikte Hükûmetimizin
desteği ile rahat bir şekilde geçeceğimize inanıyorum. Bu
çerçevede gösterdiğiniz sabır ve sağduyu için hepinize
teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, ayrıca sizin de
anlayışınıza teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bakanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
kesesinden vermedi ki bakanlardan aldı, verdi size efendim.
BAŞKAN Ben aracı oldum ya herhâlde benim
üzerimden diye bana teşekkür etti. Yani bu fikri ortaya attım diye
herhâlde.
Şimdi, Sağlık Bakanı Sayın
Mehmet Müezzinoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Saygıdeğer Başkanım, yüce Meclisimizin
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağlık
Bakanlığımızın 2016 yılı bütçesinin Genel Kurula
sunumu için söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Sağlıkta
Dönüşüm Programının gerçek mimarı Sayın
Cumhurbaşkanımıza, bu programı en üst düzeyde sahiplenmeyi
sürdüren Sayın Başbakanımıza
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
programın inşasında
çok büyük emeği olan Sayın Recep Akdağ Bakanımıza,
bize her zaman destek olan AK PARTİ Grubumuza, milletvekillerimize ve
eleştirileriyle bu dönüşüme katkı sağlayan çok değerli
muhalefet milletvekili arkadaşlarıma teşekkürlerimi bir borç
biliyorum. Başta şehitlerimiz olmak üzere, bugün aramızda
olmayan, ebediyete intikal etmiş arkadaşlarımıza da
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Sağlıkta Dönüşüm
Programının gerçek kahramanları olan doktorlarımıza,
hemşirelerimize, bütün sağlık
çalışanlarımıza ve büyük fedakârlıklarla hizmet
bayrağını taşıyan değerli sağlık
yöneticilerimize huzurlarınızda şükranlarımı bir borç
biliyorum. Hiç şüphe yok ki bu süreçte en büyük teşekkürü halkımız
hak ediyor. Her seçimde arkamızda durarak bize güç veren, hizmetlerin en
iyisine, en güzeline layık olan aziz milletimize de
huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, insan dedik, önce
insan dedik, yaratılmışların en şereflisi diyerek
devasa bir dönüşümü gerçekleştirdik. Bu devasa dönüşümü çok
sayıda rakamla anlatmak mümkündür elbet. Ancak ben konu iyi
anlaşılsın diye size sadece tek bir rakam vereceğim. Evet,
bu rakam, sağlıktaki dönüşümün geldiği noktayı
milletimize çok iyi anlatıyor, ümit ederim muhalefetimize de
anlatıyordur. Malûmunuz, Dünya Sağlık Örgütüne göre en önemli
sağlık göstergesi doğumda beklenen yaşam süresidir. Türkiye
ve orta, üst gelir grubu ülkelerin doğumda beklenen yaşam süresi 2000
yılında 71 idi, yani orta ve üst gelir grubuyla aynıydı.
Bugün orta ve üst gelir grubu ülkelerde doğumda beklenen yaşam süresi
74 iken, iftiharla söylüyorum ki, ülkemizde 77dir. Bunun altında yatan
sağlıktaki dinamiklerdir. Bugün Peki, üst gelir grubu ülkelerin
ortalaması nedir? diye baktığımızda, o da 79. En
önemli sağlık göstergesi açısından dün orta, üst gelir
grubu ülkeleriyle aynı seviyedeydik, bugün üst gelir grubu ülkelerini
yakalama gayreti içindeyiz.
Değerli milletvekilleri, şimdi
Sağlıkta Dönüşüm Programıyla neler
yaptığımızı, bundan sonra neler yapmayı
planladığımızı kısaca özetlemek istiyorum.
Elbette yürüttüğümüz bu devasa dönüşüm programını bu
kısıtlı zaman diliminde tam olarak anlatmak mümkün değil,
yüce heyetinize kısaca özetleyeceğim.
Koruyucu sağlık hizmetlerini güçlendirdik
ve güçlendirmeye devam ediyoruz. Bu yılın bütçesi geçen yıla
göre yüzde 22 oranında arttı. Biliyorsunuz, en geniş
aşılama programı uygulayan ülkeler arasındayız. Bu
hizmetleri tamamen ücretsiz sunuyoruz. Bir taraftan çocuklar için yüksek
aşılama oranlarını korurken, diğer taraftan
erişkinler için de aşılama programlarını
geliştiriyoruz.
Ülke genelinde yeni doğan tarama
programlarını yaygınlaştırarak kapsamını
genişletiyoruz ve tarama programıyla, hastalık gelişmeden
önleyici tedaviler yapıyoruz. Tek bir örnek vereceğim: Geçen yıl
yeni doğan işitme taraması yaptığımız 1
milyon 213 bin yavrumuzdan 2.880ine tanı koyduk ve işitme
kaybına karşı tedaviye aldık.
Koruyucu ağız ve diş
sağlığı hizmetlerini geliştiriyoruz. Bu kapsamda 2015
yılında anaokulu ve tüm ilkokul öğrencilerine 7,5 milyon
diş fırçası ve macunu dağıttık. 2016
yılında da diş fırçası ve macun
dağıtımına devam edeceğiz.
İklim, coğrafi ve sosyal
şartların hizmete erişimi engellediği gebelere
ulaşabilmek için Misafir Anne Projesini uygulamaya koyduk ve
geliştiriyoruz.
Aile hekimliğiyle, birinci basamak
sağlık hizmetlerini güçlendirdik. Aile hekimlerini diyetisyen,
psikolog, sosyal çalışmacı, çocuk gelişimcisi gibi
personelle desteklemeye başladık. Nüfus yoğunluğu ve
coğrafi yerleşime göre güçlendirilmiş aile
sağlığı merkezlerini yapıyoruz, 2017de bu süreci
tamamlamış olacağız. Bu merkezler on iki saat
çalışan, görüntüleme yapabilen ve hekim dışı
sağlık personelinin kendi alanında hizmet verebildiği 7/12
çalışan merkezler olacak.
Diğer taraftan, birinci basamak
sağlık tesislerinin yenilenmesiyle birlikte yerel özellikler ve
ihtiyaç çeşitliliğini göz önüne alarak ayrı tip projelerle proje
inşaatlarına başladık.
Değerli milletvekilleri,
Sağlığın Korunması İçin Sağlıklı
Yaşam Kültürünü Teşvik Programını hayata geçirdik. Sağlıklı
yaşam kültürünün teşviki meselesi; bizim nihai amacımız, bu
kültürü topluma yerleştirerek halk sağlığı
bakanlığını oluşturabilmek. Bu hususta
yaptığımız çalışmaları özetlemek istiyorum.
Kalp ve damar hastalıkları, kanser,
diyabet, solunum yolu, ruh sağlığı hastalıkları
başta olmak üzere belirli hastalıklar için ulusal programları
uygulamaya koyduk.
Sağlıklı beslenme
alışkanlığı kazandırılması, hareket
alışkanlığının artırılması ve daha
aktif hayat tarzına uygun çevrenin hazırlanması için
çalışıyoruz. Daha az tuz tüketimi, yüksek enerjili
gıdaların tüketilmesini azaltmak için programlar geliştiriyoruz.
2015 yılında 40 bin adet bisiklet
dağıttık, bu yıl 250 bin bisiklet
dağıtımı yapıyoruz. Hekimlerin egzersiz programı
reçete etmeleri için pilot çalışma başlattık.
Sağlık dostu okul, sağlık
gönüllüsü öğretmen, okul sağlık elçisi öğrenci,
sınıf sağlık temsilcisi öğrenci
uygulamalarını başlatıyoruz.
Tütünle mücadelede Hükûmetimizin sergilemiş
olduğu kararlılık sayesinde ülkemiz model bir ülke hâline geldi.
Yakaladığımız başarıyı sürdürmek için yeni
bir eylem planı hazırlıyoruz.
Ruh sağlığı hizmetlerini toplum
temelli olarak geliştirmeye devam ediyoruz.
Bağımlılıkla mücadele için
Başbakanlık genelgesiyle Başbakan
Yardımcımızın başkanlığında 8
bakanlıktan oluşan Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulunu
oluşturduk. Alo 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve
Destek Hattını kurarak 63 bin kişiye hizmet verdik. Dünya
Sağlık Örgütü bağımlılıkla mücadelede ülkemizi
örnek gösterdi.
Kanserle mücadele kapsamında İzmir Kanser
Kayıt Merkezimiz Dünya Sağlık Örgütünce Avrupa bölgesi
eğitim merkezi olarak tescil edildi ve bu merkezde eğitimlere
başladık. Türkiye nüfusunun tamamında aktif olarak kanser kaydı
yapıyoruz.
Yılda 5 milyon vatandaşımıza
ücretsiz tarama hizmeti veriyoruz.
Evde sağlık hizmeti uygulamasına
devam ediyoruz. Yatağa bağımlı hastaların evde
yapılabilecek tıbbi bakım ve rehabilitasyonlarını ev
ortamlarında gerçekleştiriyoruz. 2015 yılında 652 bin
hastamıza ulaştık, ihtiyacı olan her
vatandaşımıza bu hizmeti sunarak devletimizin yardım ve
şefkat elini uzatıyoruz.
Halk sağlığı tehditlerini
izlemek ve yönetmek üzere 7/24 esaslı çalışan Erken Uyarı
Cevap Sistemini hayata geçirdik. Halk sağlığı tehdidini
erken tespit ederek kaynağında kontrol ediyoruz.
Çok Paydaşlı Sağlık
Sorumluluğu Geliştirme Programını devletin tümü, toplumun
tümü anlayışıyla geliştirdik. Sağlığı
tüm politikaların merkezine alarak ilgili tüm paydaşlarla birlikte
çalışıyoruz.
Yurt dışına giden her
vatandaşımıza seyahat sağlığı kapsamında
yurt dışı aşılama hizmetlerini veriyoruz. Yurt
dışına çıkan vatandaşlarımızı, SMSle
bilgilendirerek, seyahatleri sırasında, sağlık
hizmetleriyle ilgili ihtiyaçları olduğunda yanlarında
olduğumuzu ve güvende olduklarını hissettiriyoruz.
Uluslararası sağlık diplomasisi
alanında çalışmalarımızı geliştiriyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü İcra Kurulu üyeliğimiz 2016 Mayıs
ayında başlıyor. 2016 ve 2017 yıllarında İslam
İşbirliği Teşkilatı Yönlendirme Komitesinin Dönem
Başkanlığını üstlendik, yürütüyoruz.
Değerli Milletvekilleri, kısaca tedavi
hizmetlerimizden de bahsetmek istiyorum. Hamdolsun,
vatandaşımızın sağlığa erişim sorununu
büyük oranda ortadan kaldırdık. 2002 yılında kişi
başı hekime müracaat sayısı 3,2 iken, son iki
yıldır bu rakam 8,3'tür. Bu rakamla bir doyum noktasına
ulaştığımızı görüyoruz.
2002 yılında yüzde 6 olan nitelikli yatak
sayımızı 2015 yılında yüzde 50'ye
ulaştırdık. 2018 yılı sonuna kadar bu rakamı
yüzde 90'ların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.
Vatandaşlarımıza,
yaşamının son gününe kadar konforlu bir yaşam sağlamak
amacıyla başlattığımız Palyatif Bakım
Merkezi sayısını 138'e çıkardık ve 1.523 palyatif
bakım yatağı açtık. Yoğun bakım yatak sayımızın
yarısı kadar palyatif bakım yatağı oluşturmayı
hedefliyoruz. Hastanelerimizin hem tıbbi teknoloji kullanım
kapasitelerini artırıyoruz hem de kalite ve güvenliğini
denetliyoruz.
Ağız ve
diş sağlığı merkezi sayısını 14ten
134e çıkardık. Ağız ve diş
sağlığı hastanesi sayısını 1den 15e
çıkardık. Organ nakli bekleyen hastalar için Ulusal Organ Nakli Bilgi
Sistemini oluşturduk, organ nakli sistemini geliştirdik. 2002
yılında 745 olan organ nakli sayımız 2015 yılında
4.552 oldu.
TÜRKÖK Projesini
uygulamaya koyduk. Proje kapsamında 100 binin üzerinde gönüllü
bağışçı sayısını yakaladık.
Merkezî Hekim
Randevu Sistemiyle günlük ortalama 360 bin işlem gerçekleştiriyoruz.
Klinik kalite standartlarını geliştiriyoruz.
Şeker
hastalığı, gebelik süreci ve doğum, diz protezi, kalça
protezi, korener kalp hastalığı, inme, kolorektal kanser,
katarakt, KOAH, diş implantı ve prostat kanserleri için klinik kalite
ölçümlerini yaygınlaştırıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, ilaç fiyatlarını ucuzlattık. Tüm dünyada büyük
takdir toplayan İlaç Takip Sistemini kurduk. Reçete Bilgi Sistemini
uygulamaya koyduk. Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem
Planı 2014-2017'yi hazırladık ve uyguluyoruz.
Yalnızca
şehirlerimizde değil, köylerimizde değil, ülkemizin en ücra
köşelerinde dahi Acil 112 sağlık hizmetlerini dinamik bir
şekilde sunuyoruz. İstasyon sayısını artırıp
ambulanslarımızı en son teknolojilerle donattık.
Ambulanslarımızı sürekli olarak yenilediğimizi özellikle
belirtmek istiyorum. Bakın, sadece son iki yılda 1.638 ambulans
aldık. Bu sene de inşallah 770 yeni ambulans alıyoruz. Hava
ambulansıyla 2008 yılından 2015 yılı sonuna kadar
30.227 vakaya müdahale edildi ve nakilleri gerçekleştirildi. 2007
yılından 2015 yılı sonuna kadar 6 deniz bot ambulansla
7.103 vakanın müdahale
ve nakilleri gerçekleşti.
Avrupanın en büyük medikal kurtarma ekibini
kurduk. Yardımlaşma ve danışma duygusuyla muhtaç ve
mağdur durumda olan insanlara insani yardım faaliyetlerimize devam
ediyoruz.
Suriyeli sığınmacılar için
sahra, prefabrik ve kalıcı bina tipi hastanelerde sağlık
hizmeti veriyoruz. Şimdi de göçmen aile sağlığı
merkezlerini planladık ve uygulama aşamasındayız.
Değerli arkadaşlar, insan
kaynağımızda da çok ciddi artışlar sağladık.
Sadece artış sağlamadık, dağılımda da
adaleti temin etme gayreti içinde olduk. Bakınız, 2002 yılında,
hizmet alımı dâhil, 256 bin çalışanımız var iken
bu rakamı 2015 yılında 568 bine ulaştırdık.
Sağlık çalışanlarımıza yıpranma payı,
fiilî hizmet zammı ve hekimlerimizin emeklilik haklarının
iyileştirilmesiyle ilgili düzenleme çalışmalarını
sürdürüyoruz, önümüzdeki günlerde inşallah huzurlarınıza
getirmeyi hedefliyoruz.
Sağlık yatırımlarında çok
büyük ilerlemeler katettik. 2002, 2003, 2015 yılları arasında
810u hastane ve ek bina, 1.775i birinci basamak sağlık
kuruluşu olmak üzere toplam 2.585 sağlık tesisini
tamamladık.
Geleceğin şehir hastanelerini inşa
etmeye başladık. Ülkemizin, özellikle de bölgenin sağlık
merkezi olması konusunda önemli bir vizyona hizmet edeceğine
inanıyorum. Bu amaçla, 16 projenin inşaat çalışmaları
devam ediyor. İnşallah, bir yıl içinde Mersin, Yozgat, Isparta
ve Ankara Bilkent şehir hastaneleri hizmete girmiş olacak. 5 projeyi
ihale aşamasına getirdik, 11 projenin YPK süreçleri devam ediyor.
Şüphesiz, sadece şehir hastaneleri
yapmıyoruz, bunun dışında kamu olarak ülkemizi yeni
sağlık tesisleriyle donatıyoruz. Bu kapsamda, 350yi
aşkın yeni hastane inşaatlarıyla 55 bin hasta
yatağı kapasitesinin yenileme çalışmalarına devam
ediyoruz. 2003 yılında, yaklaşık 68 bin yatağı
nitelikli hâle getirerek tüm sağlık tesislerinin
altyapısını yenileştirmiş dünyanın tek ülkesi
olmayı başaracağımıza inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; peki bu kadar devasa dönüşümün maliyeti ne? Dönem dönem
eleştiriliyor Sağlığa çok para harcıyorsunuz.
deniliyor. Çok mu harcıyoruz? Bunu isterseniz bir iki rakamla özetleyelim,
resmî rakamları size kısaca arz edeyim: Kamu sağlık
harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı 2002
yılında 3,8 iken, bu devasa dönüşüme rağmen 2014
yılında bu rakam sadece yüzde 4,2 oldu. Bakın, ülkemizde 2014
yılında kişi başı kamu sağlık harcaması
795 satın alma gücü paritesi dolardır. OECD ülkelerinde bu rakam
yirmi beş yıl önce -yanlış duymadınız, yirmi
beş yıl önce- 1989 yılında 805 satın alma gücü
paritesi dolardı. OECD ülkelerinin yirmi beş yıl önce
yaptığı sağlık harcaması rakamıyla bugün
dünyanın örnek gösterdiği bir sağlık hizmetini vermeyi
başardık.
Bu rakamlar bize bir şey söylüyor, diyor ki: AK
PARTİ hükûmetleri verimli ve finansal sürdürülebilirliği olan
sağlık hizmeti kurmuştur. Bu ülkenin evladı olarak bunu
iftiharla söylüyorum. Bu muazzam başarıyla hepimiz iftihar etmeliyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; AK PARTİ hükûmetleri olarak bugüne kadar 13 bütçe
hazırladık, başarıyla uyguladık ve bugün 14üncü
bütçenin görüşmelerini yapıyoruz. Demokrasi tarihimizde ilk kez bir
siyasi parti kesintisiz olarak on üç yıl Hükûmet görevini üstlendi, art
arda 13 bütçe hazırladı, şimdi de 14üncü bütçeyi
görüşüyoruz. Böyle rekor bir süre hizmet etme görevinin milletimiz
tarafından AK PARTİ hükûmetlerine verilmiş olması tesadüf
değildir, aynı zamanda bizim için de büyük bir şereftir.
Milletimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu sorumluluk
bilinciyle hizmetin en iyisine, en güzeline layık olan aziz milletimize
yeni Türkiye, yeni ufuklar diyorum.
Değerli Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sağlıkta 2023 vizyonumuzu belirledik. Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığını kurduk,
Kanser Enstitüsü, Biyoteknoloji Enstitüsü, Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü
vesaire. Tanı ve tedavide yeni bir dönem başlatıyoruz. Türkiye
Kanser Gen Projesi, Türkiye Genom Projesi, Türkiye Mikrobiyom Projesine
başlıyoruz. Kişiye özgü tanı ve tedavi dönemini
başlatıyoruz. Sağlık Endüstrilerinde Yapısal
Dönüşüm Programını başlattık ve Millî Aşı Projesi,
difteri, tetanoz ve boğmaca aşılarının yerli üretim
çalışmaları başladı. Aşı üretim tesisi
inşaatı devam ediyor, 2017 yılında tamamlanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın Bakana
biraz söz verin.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Devamla) Sayın Başkanım, biraz süre istiyorum.
BAŞKAN Yine ben bir aracılık
yapayım. Sayın Bakan izin verirse
Sayın Bakan, beş dakika alalım
mı sizden veya iki üç dakika?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Olur.
MUSA ÇAM (İzmir) Bizim sorularımıza
cevap verecek yalnız, onu bilmeliyiz.
BAŞKAN Sayın Bakan, size beş dakika
verelim, geri kalan kısmını Sayın Bakanımıza
ekleriz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Devamla) Evet, 1 Milyon Bisiklet Projemizden daha önce çok bahsettim.
İsterseniz şöyle sorulara cevap olabilecek, polemiğe girmeden
Değerli arkadaşlar, Sayın Yurdakul
konuşurken muhalefet sıralarından bir cümle duydum, Gerçekler
acıtır. diye bir cümle. Gerçekten çok doğru bir cümle,
gerçekler acıtıyor. Bu milletin gerçekleri Recep Tayyip Erdoğanı
acıttığı için bugün o Cumhurbaşkanı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu milletin gerçekleri Sayın
Davutoğlunu acıttığı için, çok değil, 1
Kasımda yüzde 49,5 oy
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu milletin gerçekleri bizi acıttığı
için bugün 14üncü bütçemizi konuşuyoruz.
Evet, sağlıktaki eksiklikler bizi
acıtıyor; bebek ölümleri -daha iyi olması lazım- bizi
acıtıyor; sağlıktaki dinamiklerimizin daha iyi olması
lazım, bizi acıtıyor, acıtmaya da devam etmeli. Muhalefet
bunu bize ne kadar saygın getirirse bundan da istifade ederiz.
Teşekkür ediyorum. Acıtan kısımları daha iyi
yapacağız. İnşallah 28inci bütçeyi de buraya yine biz
getireceğiz. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) O kadarı yok.
Kırmızı kartı gösterdik Sayın Bakan.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Ömrünüz yetecek mi
Sayın Bakan?
MUSA ÇAM (İzmir) Allah uzun ömür versin.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bakanım.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Devamla) Şimdi, diğer bir konuya gelmek istiyorum.
Sayın Baluken, şimdi, 2 tane konuyu
Bir:
Hekimlik yemini. Bu milletin ve insanlığın bir hekimi olarak
hekimlik yeminine duyarlılığımı sizinle
tartışmak istemem. Bakınız,
Bakanlığımın ilk aylarında Dağda benim askerimi
şehit eden teröristi bile tedavi etmek benim görevimdir." dedim. Çok
değil, iki yıl önce IŞİDçiler Suruçta tedavi ediliyor.
dendi, yine çıktım dedim ki: Ben tedaviye ihtiyacı olanın
kim olduğuna bakmam. Ben tedaviye ihtiyacı varsa onun tedavisini
yaparım. Suçluysa o güvenliğin görevidir. Dolayısıyla buradaki
temel duruşumuz insanı yaşatmaktır, sağlığa
ihtiyacı olana sağlık hizmetini vermektir. Ama bakın burada
tek bir şey söyleyeceğim.
Diyarbakır Silopide bizim 4 no.lu Aile
Sağlığı Merkezimiz
Burada teröristler tarafından,
hainler tarafından Türk Bayrağı indirildi ve buraya bir paçavra
asıldı. Şimdi burada terörist tedavi edemeyiz. Buradaki
vatandaşımızı da tedavi edemeyiz. Burada tedaviyi
yapabilmemiz için ay yıldızlı bayrak burada dalgalanacak. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Şayet siz bu anlamda samimiyseniz, ben hekimlik yeminime sonuna kadar
sadığım.
Bir şey daha söyleyeyim: İkinci
sınıf vatandaş muamelesinin ne olduğunu sizden daha iyi
bilirim. Asimilasyonun ne olduğunu sizden daha iyi bilirim ama bir
şeyi daha bilirim
ALİCAN ÖNLÜ (Tunceli) Sayın Bakan,
kışlaya çevirdiğin okullarda nasıl eğitim veriyorsun?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Devamla) Bir şeyi daha iyi bilirim: Vatanın ne olduğunu
sizden daha iyi bilirim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bayrağın ne olduğunu sizden daha iyi
bilirim. Milletin ne olduğunu sizden daha iyi bilirim. Oralarda biz
hekimlik yeminimize sadık kalabilmek için diyoruz ki: O teröristler
silahı bırakacak ve o teröristler silahı
bıraktığı zaman sorunumuz yok.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Böyle mi hekimlik yeminine sadık!
HÜDA KAYA (İstanbul) Kişiye özel
konuşuyor Başkan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Devamla) O mayın döşenen yollar, kazılan çukurlar
Bu
anlamda, şayet, şurada bakın, bu kürsüde çok değil, üç, üç
buçuk ay önce ettiğiniz yemin Devletin varlığı ve
bağımsızlığını, vatanın ve milletin
bölünmez bütünlüğünü
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Cumhurbaşkanına hatırlat!
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Devamla) Buna sadık kalacağız. O zaman o hekimlik yemini, hiç
merak etmeyin, her köşede dün nasılsa bugün de öyle zaten işliyor,
bundan sonra da çalışmaya devam edecek.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Koşullu yeminlik yani sizinki!
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
Sayın Baluken, size söz vereceğim sonra.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Sağlık
Bakanı konuşurken Ben IŞİD adlı teröristi dahi
muayene ederim. dedi.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Tedavi ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben kendisinden rica ediyorum,
acaba o IŞİD teröristi Türkiyeye nereden girmiştir, hangi
kapıdan girmiştir, nasıl alınmıştır da
Sayın Bakan müdahale etmiştir? Bir açıklarsa sevinirim efendim.
BAŞKAN Soru-cevap kısmında
kendisine sorarsınız..
Sayın Baluken
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) Hastanın
nereden geldiği çok önemli mi Sayın Gök?
LEVENT GÖK (Ankara) Yani o terörist nasıl
girmiştir Sayın Bakan, hangi kanaldan girmiştir? Bunu bir
açıklarsanız sevinirim.
BAŞKAN Sayın Gök, Sayın Balukeni
dinliyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bakan konuşması sırasında bölgeye dair
yanlış bilgiler aktardığımı ve orada yaşanan
sorunun farklı olduğunu, bayrak ve vatanla ilgili bir sorun yaşandığını
ifade ederek sataştı.
BAŞKAN Yerinizden
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Hayır, sataşma var Sayın Başkan.
BAŞKAN Sataşma olarak görüyorsanız
iki dakika buyurun.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Bayrak
dedi, neye sataştı? Bayrak dedi, Türk Bayrağı
olması lazım. dedi.
BAŞKAN Farklı bir şey söyledi
Sayın Milletvekili, lütfen
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bizim
bayrak sorunumuz var. dedi.
BAŞKAN Sayın Baluken, siz kürsüye geçin.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Türk
Bayrağı olması lazım. Dedi, en gerçek olanı söyledi.
Türk Bayrağı olacak her yerde.
BAŞKAN Sayın Şahin
Sayın
Şahin, lütfen
Konuşmacı onun için söz istemedi. Lütfen
bırakın
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa)
Şanlı al bayrak olacak tabii.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Konuyu
saptırmayın. Anlama sorununuz var galiba!
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Benim anlama
sorunum yok, sizin idrak etme sorununuz var, kavrama sorununuz var.
ALİM TUNÇ (Uşak) Sizin anlama sorununuz
var.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, şu süreyi bir daha açarsanız.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Kürsüye gelirken bu şekilde konuşulmaz.
Terbiye mi öğreteceğiz size?
BAŞKAN Bir dakika, bir sakinliği
sağlayalım da.
Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın Baluken.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, zaten benim çok fazla bir
şey söylememe gerek kalmadan Sayın Bakan itiraf etti.
Bir kere, Sayın Bakan, Silopide
bayrağın inip inmemesi, sağlık ocaklarında kimin
bulunup bulunmaması üzerinden biz size burada herhangi bir eleştiri
getirmedik.
Cizredeki vahşet bodrumunda
Sizin
yetkililerinize, Bakanlık kayıtlarınıza, hastaneye nakil
iradesini iletmiş olan 170 insandan 1 tek insan yaralı ya da sağ
olarak neden o bodrumlardan ve o cehennem binalarından
çıkarılmadı diye sorduk. Neden 170inin cenazesi küle dönerek
DNA testiyle bile tespit edilemeyecek bir vahşetle
karşılaştı diye sorduk.
Şimdi siz yaptığımız
konuşmada itiraf ettiniz. Bize Tam bir hafta boyunca Türkiyede 100
metrelik bir yere bir insani koridor, bir yaşam koridoru açamadık.
diye açıklamalarda bulundunuz. Oysaki kendiniz de burada söylediğiniz
gibi, Serekaniye sürecinde, Kobani sürecinde, Azez sürecinde, siz,
savaşın en ağır olduğu yere ambulansları gönderip
oradan IŞİD teröristlerini, El Nusra teröristlerini getirip burada
tedavi ettirmişsiniz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Onlar
ambulansı kurşunlamıyordu ama.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bu
pratiğiniz ortadayken, Türkiye'nin yurttaşı olan 170
insanı, 50 metreden, 100 metreden Güvenlik sorunu vardı, hendek
vardı, o yüzden getiremedik. diye bize yutturamazsınız. Bu
kadar açık ve nettir.
Anayasa yemin metnine gelince: Bize onu
hatırlatmadan önce, bugün Sayın Arınçın dediği gibi,
önce Cumhurbaşkanı Erdoğana o yemin metnini hatırlatın.
Anayasa Mahkemesini tanımıyorum. derken, Anayasayı
tanımıyorum. derken
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Anayasayı
demiyor. Sen saptırıyorsun. Anayasa Mahkemesi kararını
tanımıyorum. diyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
önce bu
kürsüden o metni okurken bu Meclise, o metni tanımıyorum diye buradan
açıklamasını öğütleyin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Sayın
Baluken, çarpıtıyorsunuz konuyu. Mahkemenin kararını tanımıyorum.
dedi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Arınçın açıklamasını okuyun. Aynen, tespit
orada.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Vural, yerinizden mi
konuşacaksınız?
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN - İki dakika.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
17.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
ben de bir hususu arz edeceğim.
Sayın Bakan konuşmasında Muhalefet
sıralarından Gerçekler acıtıyor mu? diye bir şey
geldi. dedi. Bilindiği gibi o ifadeyi kullanan benim. Bizim grubumuz
adına konuşan sayın milletvekili bu sağlık konusunda
oluşturulan algılar karşısında, hem bebek ölümleri hem
de diğer konularda gerçekleri paylaştı ve cepten ödemelerin ne
kadar daha fazla arttığını bütün rakamlarıyla ortaya
koydu. Bu durumda, Sayın Bakan da Bunları daha iyi yapmamız
gerekir. demek suretiyle aslında bu gerçekleri kabul etti. Fakat
işin ilginç tarafı bu sağlıktaki dönüşümün bu maliyeti
konusunda sorumluluğunu daha önceki Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğana atfetti. Umarım, Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın Başbakanlığı ve icraatı döneminde
gelinen bu sağlığı hiç olmazsa Ahmet Davutoğlu daha
iyi noktaya götürür.
Dolayısıyla teşekkür ediyorum
Sayın Müezzinoğlu. Dolayısıyla siz nakzettiniz bugünkü
Cumhurbaşkanının yaptıklarından dolayı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Balukenin belki yüz bin milyonuncu kez dile getirdiği bu propaganda
anlatımını reddediyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hangi
propaganda? 170 cenaze var, cenaze! Ayıp, ayıp ya! Utanın ya!
HÜDA KAYA (İstanbul) Vahşetin
propagandası olur mu?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sahada
yaşanan gerçeklik ve vahşet terör örgütünün katliamlarıdır,
açık olan budur. Kayıtlara geçsin diye ifade ediyorum. Millet de bunu
biliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HÜDA KAYA (İstanbul) Vahşetin
propagandası olur mu Naci Bey? Vahşet var ortada.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, söylediklerimde en küçük bir gerçeği çarpıtma
durumu varsa Sayın Bakan çıkıp burada 6 ildeki hastane
morglarındaki cenaze sayılarını, Cizredeki bodrumlardan ve
o binalardan çıkan cenaze sayılarını açıklasın.
Artı, kürsüden çok net bir soru sordum
HAMZA DAĞ (İzmir) Ne oldu
Diyarbakırda?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
Ambulanslara kim kurşun sıktı?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
IŞİD çetelerini savaş bölgesinden ambulansla alıp
Türkiyede tedavi konusunda mahir olan bir bakanın ve
bakanlığın Cizredeki bir bodrumdan neden Türkiye
yurttaşlarını alamadığını soruyorum.
Buyurun, çıksın cevap versin.
BAŞKAN Sordunuz bu soruyu, evet. Sordunuz,
tamam, peki.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Yalan
yanlış konuşuyorsunuz. Hepsi yalan, hepsi yalan
söylediklerinizin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hepsi
doğru
Hepsi doğru
170 cenaze var ortada.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Ambulansa
ateş etmek insanlık mı, ambulansın içindekileri
kaçırmak?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bakan, sataşmadan
dolayı mı cevap vereceksiniz?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Evet.
BAŞKAN O zaman kürsüye gelmeniz gerekiyor.
İki dakika, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Ambulansa kim
kurşun attı?
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) O da senin
zayıflığın. Ambulansları oraya göndermiyorsan o da
senin eksikliğin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Karşılıklı söz
düellosunda bulunmayalım sayın milletvekilleri, Sayın
Bakanı dinliyoruz.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
12.-
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; benim, tabii,
bize tedaviye gelen ve acile gelen herhangi bir hastanın IŞİDli
mi, PKKlı mı olduğunu bilebilme şansım yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Ama öyle ifade ettiniz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Devamla) Hekim arkadaşlarımızdan da böyle bir talepte
bulunmam, bu da hekimlik etiği açısından, deontolojisi
açısından mümkün değil. Ama onu gerekli birimlerimiz takip eder,
sonra da bizden gerekli yardımı istiyorsa biz o yardımı
yaparız.
O, IŞİDli diye iddia edilen kişinin,
Şakir Ali denilen kişinin IŞİDli sıfatıyla
gelerek veya ismini vererek
O ismin de IŞİDin önde gelenlerinden
birinin ismi olduğunu ama aslen o değil, PKKlı Selahattin
Dilekin, Sofi kod adlı birinin olduğunu emniyet birimleri tespit
etti. Bu, emniyetin, İçişleri Bakanlığının,
istihbaratın işi. Benim görevim Nedir?e bakmak değildir,
Nedir?e bakmadan insansa yaşatmaktır, bunu söyledik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, insansa
yaşatmakla ilgili görevimi yapma gayreti içindeyim.
Şimdi, Cizrede o yolların hiçbiri bir
ambulansın girebileceği yollar değil; kazılmış,
çukur ve mayınlarla döşenmiş. Çağrıya
Sağlıklı arkadaşlar var. diyorlar.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Reel gerçekler.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Devamla) Ellerini kaldırıp gelsinler., Hayır, biz
Sivil
insan ellerini kaldırıp gelmez mi arkadaşlar? Bir sivilse orada
Elini kaldır ve gel. diyoruz, Hayır, biz tek tek gelemeyiz.
Peki, grup hâlinde gelin., Grup hâlinde de biz el kaldırmayız.
Değerli arkadaşlar, şimdi, kimi
savunduğumuzu iyi bilelim. O sokaklara güvenlik güçleri herhâlde keyfinden
gitmedi. O teröristler, silahlı teröristler orada durduğu sürece,
bizim sağlık hizmeti sunucuların güvenliği
olmadığı sürece bize hekimlik yeminini hatırlatmaya hiç
kimsenin hakkı yoktur.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bakan bir kez daha grubumuza Kimi savunduğumuzu iyi bilelim.
demek suretiyle açık sataşmada bulunmuştur, söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
Bitireni tebrik edeceğim, bu aşamayı
aşanı tebrik edeceğim, teşekkür edeceğim.
Buyurun.
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Sayın
Bakan, Bakanlığınızın ses kayıtlarında her
şey son derece nettir. Oradaki insanların dışarıya
çıkma yöntemiyle ilgili var olan pürüzlerin tamamı o gün giderildi.
Sizin yetkilendirmiş olduğunuz, Sağlık
Bakanlığına bağlı personel de bizi yöntemde
ortaklaşma olduktan sonra on beş dakika içerisinde
arayacağını söyledi. O on beş dakika içerisinde biz
beklerken yirmi dört dakika sonra onların bizi aramasıyla birlikte
biz Neden bir gecikme oluyor?u beklerken, bunun cevabını
öğrenmeye çalışırken o bodrum katından silah ve patlama
sesleri ve insanların İnfaz ediliyoruz, katlediliyoruz, enkaz
altında kaldık. feryatlarıyla karşılaştık.
(AK PARTİ sıralarından Yalan sesleri)
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Öyle bir şey asla olmadı.
ALİM TUNÇ (Uşak) Kendi kendilerini
öldürüyorlar, ondan sonra devlete suç buluyorlar.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bunların
tamamını son derece iyi biliyorsunuz.
ALİM TUNÇ (Uşak) Kendi kendilerini
patlatıyorlar devlete suç bulmak için.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Dolayısıyla burada gelip farklı şeyler
anlatmanızın hiçbir mantıklı, hiçbir ahlaklı
izahatı olamaz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Bizim
Bakanımız ahlaksız değil.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Gerçek neyse
buraya gelip ifade etmekle yükümlüsünüz. Siz bu ülkenin Sağlık
Bakanı olarak, orada bulunan 170 insanın cenazelerinin bile küle dönmüş
olmasıyla ilgili süreçten birinci derecede sorumlusunuz.
ALİM TUNÇ (Uşak) Tabii canım, sen
hiç sorumlu değilsin!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Velev ki hendek
var, velev ki barikat var, biz defalarca demedik mi Buraya gönüllü
sağlık ekipleri gönderiyoruz. diye? Velev ki ambulans gidemiyor, biz
kendimiz gitmek istiyoruz. Aydın yazarlar, sivil toplum örgütleri, SES,
TTB üyeleri defalarca demediler mi Biz kendimiz gidip o insanları kendi
ellerimizle getirip hastaneye nakledeceğiz. diye?
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Bu ne demek
ya? Ne demek bu? Bu ne demek? Sağlık Bakanı mısın sen?
Olmaz. Olmaz öyle şey. Sağlık Bakanı var!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Burada sorun
hendek, barikat değil, o insanların katledilmesiyle ilgili bir karar
verildi ve vahşi bir şekilde katledildiler.
Sayın Bakan, yaralı ya da bakıma
muhtaç olan her bir insanı ölüme göndermekle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Baluken, süreniz bitti.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
sadece
insanlığa karşı değil, tıbba karşı da suç
işlemiş durumdasınız.
ALİM TUNÇ (Uşak) Tiyatro oynuyorsun hep.
Tavşan kaç, tazı tut!
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Apaçık
bir iftira bu.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Şu işi bitirelim, size sonra
söz vereyim Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, kapanma zamanı
yani ben dün
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Diyarbakıra gidemeyecek bunlar.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Gel
bakayım, kim gidemiyor Diyarbakıra? Gel bakayım,
Diyarbakıra kim gidemiyor?
BAŞKAN Efendim? Duymuyorum. Sayın Baluken
lütfen
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Diyarbakır
cevabı verdi bugün.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Cesaretin varsa gel bakayım, Diyarbakıra kim gidemiyor?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sokmayacaklar
sizi oraya.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Seni Maraşa çağırayım ben.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Geliriz.
Maraşa da geliyoruz. Her yere geliriz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
Buyurun Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Arkadaşlar, bir susun
bakalım, rica ediyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Cuma
namazına bir koruma ordusuyla gitmiyoruz sizin gibi.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Sayın Bakanın bir sözü
var.
BAŞKAN Sayın Gök, izin verir misiniz,
iki cümle söyleyecekmiş.
LEVENT GÖK (Ankara) Ama ben de sorayım, ondan
sonra
BAŞKAN Ha, soru soracaksınız.
Peki, sorun bakalım.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben de hakkımı
kullanayım isterseniz çünkü Sayın Bakan
BAŞKAN Yerinizden mi, buradan mı?
LEVENT GÖK (Ankara) Buradan istiyorum efendim, iki
dakika.
BAŞKAN Soru soracaksanız yerinizden
Sayın Gök, sataşma yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır efendim, Sayın
Bakanın açıklamasının
BAŞKAN Şimdi, bakın
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Sayın Bakan lütfen cevap
versin
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, paralel bir
şekilde cevap versin kendisi. Yani Sayın Bakanın verdiği
cevap
BAŞKAN Sayın Gök, soru
soracaksanız
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakanın
verdiği cevapta benim sorduğum soruya karşılık bir
BAŞKAN Yanıt değil.
LEVENT GÖK (Ankara) Yanıt değil.
BAŞKAN Tamam, peki.
Şimdi Sayın Bakan gelsin, bakalım ne
söyleyecek.
LEVENT GÖK (Ankara) Ama efendim, bakın,
Sayın Bakan benim sorumun ne olduğunu anlamadı ki.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan ne
olduğunu anlamadı ki, ben sormak istiyorum.
BAŞKAN Sonra siz onu da sorarsınız,
cevap vermek isterse ona da cevap verir Sayın Gök.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
18.-
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Değerli arkadaşlar, tabii, şimdi, terör örgütünün
yanlışlarını ve ihanetlerini konuşmak yerine orada
sağlık çalışanlarının
5 tane sağlık çalışanı
katledilmiş, şehit edilmiş. Şimdi, burada silah var.
İşin şeyi, bütün bu noktaya geldiğimizde 2 tane burada
dürüst olmayan duruş var. Bir: insansız hava aracının
kayıtları var, asla ateş yok. İki: 2 tane Cizre
Belediyesinin gönüllüsü, 3 tane SES Sendikasının gönüllüsü gönüllü
olarak Can güvenliğim yok. diye gitmekten vazgeçtiler. Peki, o zaman
Sağlık Bakanlığının burada suçu ne
arkadaşlar? Yani orada ateşin arasında şehit olsunlar,
katledilsinler
Sağlık görevlisinin huzurun, güvenin,
olduğu yerdedir hizmeti. Orada silahı elinde tutan, tetiği
elinde, parmağında tutan, o insanları katletmekten asla en ufak
bir rahatsızlık duymayanlar orada duracak ve onları savunacağız,
oraya gidemeyen sağlık çalışanları suçlu olacak,
hekimlik yeminlerine sadık kalamamış olacaklar!
Pes doğrusu diyorum, bu konuyu burada
noktalıyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, Sayın Bakan
benim az önce ifade ettiğim hususta kendisine göre bir cevap vermeye
kalkıştı ama o verdiği cevap benim sorumun
karşılığı değil.
ALİM TUNÇ (Uşak) Ne yapalım o
zaman?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş)
İstediğin cevabı mı vermek zorunda?
BAŞKAN Arkadaşlar, duymuyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakanın
açıklamasıyla daha başka, karmaşık bir hâle geldi
konu. İzin verirseniz ben bu konudaki Sayın Bakanın
şahsıma karşı, soruma karşı vermemiş
olduğu cevaptan dolayı bir açıklama bekledim ve onu bir
sataşma kabul ederek Sayın Bakana sorumu yeniden tevcih etmek
istiyorum. Lütfen efendim, uzatmayacağım, bir dakika süre verin.
BAŞKAN Sayın Gök, bir dakika.
LEVENT GÖK (Ankara) Bir dakika kürsüden
konuşacağım, ineceğim efendim. Bir dakikada
soracağım, ineceğim.
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Ama çok önemli bir konu.
BAŞKAN - Siz biliyorsunuz bu tüzüğün
kurallarını.
LEVENT GÖK (Ankara) Elbette.
BAŞKAN Sataşma diye bir şey söz
konusu değil. Ben de sizden rica ediyorum, açayım mikrofonunuzu,
lütfen yerinizden konuşun.
LEVENT GÖK (Ankara) Peki, mikrofonu açarsanız
buradan da konuşuruz.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim
anlayışınız için.
Buyurun.
19.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, benim Sayın Bakana tevcih
ettiğim soru
Sayın Bakan az önce konuşurken kendisi bir
IŞİDli terörist de olsa tedavi edeceğini ifade etti ve herhâlde
de o tedaviyi gerçekleştirdi.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) PKKlı da
olsa
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) PKKlı desene Sayın Gök, bir PKKlı
desene!
LEVENT GÖK (Ankara) PKKlı da olabilir.
Devletin asli görevi
Ben de şu
kanıdayım: Suçlu kim olursa olsun devlet elbette adalete teslim etmek
için vardır, devleti ayıran unsur budur ama IŞİDli olunca
iş farklı. Sayın Bakan, o IŞİDli Türkiyedeki bir
çatışmada mı yaralandı, yoksa Suriyedeki bir
çatışmada yaralanıp da Türkiyeye mi getirildi? Benim sorum
budur. Öyle bir konumda olan kişi, Suriyedeki çatışmanın
tarafı olan bir kişi sınırımızdan nasıl
geçti de hangi kolaylık sağlandı da bizim hastanelerimize
getirildi? Ben bu soruyu soruyorum. Çünkü bütün dünya şu anda Türkiye IŞİDe
karşı herhangi bir silah sevkiyatı yaptı mı
yapmadı mı, bunu tartışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan kendi
cevabıyla bunu net bir şekilde açıklamaya çalıştı
aslında ama sorun devlet açısından vahimdir, buna lütfen cevap
versin.
BAŞKAN Sayın Gök, çok net, ben de dinledim,
Sayın Bakan kendisi burada, benim onun yerine konuşmam doğru
olmaz ama- dedi ki
LEVENT GÖK (Ankara) Nasıl geldi efendim? O
IŞİDli nasıl geldi Türkiyeye?
BAŞKAN - Ben hastanın nereden ve
nasıl geldiğine bakmam, ben tedavi ederim, gerisi Emniyetin
işidir.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, soru o değil ki.
Sayın Başkanım, o IŞİDli Türkiyeye nasıl geldi?
BAŞKAN - Bu benim işim değil. diyor
ama.
LEVENT GÖK (Ankara) Ya, efendim, olabilir mi? Yani
demek ki şu anlaşılıyor: Suriyedeki çatışmalarda
yaralanan bütün IŞİDliler Türkiyeye getirildi ve tedavi ettiniz.
BAŞKAN Tamam, anlaşıldı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Daha sonra size söz vereceğim.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben bunu anlıyorum. Bu
bir itiraftır Sayın Başkan, bu bir itiraftır.
BAŞKAN Şimdi, İçişleri
Bakanını çağırıyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Evet,
sataşma değil Sayın Başkan.
BAŞKAN - Çünkü böyle devam ediyor, oturumu da
kapatmayacağım, size de söz vereceğim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, İç Tüzük 60a göre bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın İçişleri
Bakanı Efkan Ala, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Süreniz yirmi beş dakika. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır Sayın Başkan, bir saniye, bunu
yapamazsınız. Gün boyu böyle yapıyorsunuz.
BAŞKAN Yaparım, yaparım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ne demek
yani? Açıklama hakkımıza engel olamazsınız.
BAŞKAN - Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman
tutumunuz hakkında usul tartışması açıyorum.
BAŞKAN - Hiçbir şey açamazsınız.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Tutumunuz hakkında usul tartışması açıyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN - Bakın, Levent Bey size söz
verdim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ben grup
başkan vekili olarak İç Tüzük 60a göre söz istiyorum, bana söz
vermek zorundasınız.
BAŞKAN - Bakın, ben de size diyorum ki
oturumu kapatmayacağım. Takdir bende, istediğim zaman size söz
vereceğim. Oturumu kapatmadan vereceğim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) İç
Tüzük 60a göre açıklama istiyorum. diyorum size.
BAŞKAN - Onun takdiri, zamanı bende,
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır bana açıklama için söz
BAŞKAN - Okuyun, siz okuyun tüzüğü, ondan
sonra konuşalım sizinle.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bir
tartışma daha bitmedi ama.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Gerekçemi dinlemek zorundasınız. Gerekçemi dinlemeden o kararı
veremezsiniz.
BAŞKAN - Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bir
tartışma daha bitmedi.
BAŞKAN - Size söz vereceğim, zamanı
ben takdir edeceğim.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ben
tutumunuz hakkında usul tartışması istiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
Sağlık Bakanıyla olan tartışmamız bitmedi.
BAŞKAN - Usul tartışması açacak
bir durum yok burada.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdi, bu konu havada
kaldığı müddetçe Türkiye töhmet altındadır, Türkiye
töhmet altındadır.
BAŞKAN - Daha açık, açık, Meclis
kapanmıyor. Konuşursunuz daha.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Tutanakları isteyeceğim, usul tartışması
açacağım.
BAŞKAN - Konuşursunuz Sayın Gök, daha
Meclisi kapatmıyoruz, daha vaktimiz var.
LEVENT GÖK (Ankara) Ama lütfen, bakın bu
önemli bir konu.
BAŞKAN - Sorarsınız, soru bölümü de
var, orada da sorarsınız.
Buyurun Sayın Bakan.
LEVENT GÖK (Ankara) Yani Suriyedeki bir terörist
Türkiyeye nasıl getirildi? Onu soruyoruz, cevap alamıyoruz.(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Cevaplar size, sözlü olarak cevaplar,
yazılı olarak cevaplar.
LEVENT GÖK (Ankara) Cevap vermiyorlar. Yani bu
vahim bir tablo, çok vahim bir tablo.
BAŞKAN - Bakanı dinliyoruz Sayın Gök,
lütfen.
Buyurun.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
İçişleri Bakanlığı ile bağlı
kuruluşlarının
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Her şey sizin isteğinize bağlı. Güzel bir
iktidar!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Ayıp, ayıp ya, ayıp!
BAŞKAN Ben idare ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Devamla) Jandarma Genel Komutanlığı, Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü,
Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Göç İdaresi Genel
Müdürlüğünün 2014 yılı kesin hesabı ile 2016 yılı
Bütçe Kanunu Tasarısının görüşülmesi için bir
aradayız. Bu vesileyle heyetinizi ve bizi ekranları başında
izleyen aziz milletimizi, vatandaşlarımızı saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, terörle
mücadeleyi, büyük bir fedakarlık ve azim içerisinde sürdürürken şehit
olan güvenlik güçlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Çok değerli Başkan ve saygıdeğer
milletvekilleri, Bakanlığımız iç güvenlik ve asayişi
sağlamaktan trafik düzenine, sınır kıyı ve deniz yetki
alanlarımızın muhafaza ve emniyetini sağlamaktan illerde
vali ve kaymakamlar aracılığıyla diğer birimlerin
koordinasyonuna, mahallî idarelerden, köylerden, belediyelerden, özel
idarelerden nüfus ve vatandaşlık hizmetlerine, dernekler ve sivil
toplum kuruluşlarının organizasyonu ve denetiminden göç ve
uluslararası koruma başvurularına kadar devletin en temel birçok
görev ve sorumluluğunu üstlenmiştir, yerine getirmeye gayret
etmektedir. Bütün bu hizmetleri, elbette sizin kabul ettiğiniz ve
Bakanlığımıza tevdi ettiğiniz bütçeyle, kanunlarla
yapmaktadır. Bu vesileyle sizleri -bu nedenle tekrar ayrı ayrı
teşekkür ederek- saygıyla selamlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlık olarak görevli ve sorumlu olduğumuz
alanlarda son bir yılda yaptığımız
çalışmalar ve aldığımız sonuçlar hakkında
sizlere kısaca bilgi arz etmek istiyorum. İç güvenlik hizmetleri,
Bakanlığımızın bağlı kuruluşları
olan Jandarma Genel Komutanlığı, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı vasıtasıyla yürütülmektedir.
Bugün itibarıyla, Jandarma Genel Komutanlığında 148.236,
Emniyet Genel Müdürlüğünde 273 bin ve Sahil Güvenlik
Komutanlığında 5.482 personel görev yapmaktadır.
Ülkemizin alan olarak yüzde 93ü jandarma görev ve
sorumluluk bölgesindedir, yüzde 7si ise polis görev ve sorumluluk
bölgesindedir. Saygıdeğer milletvekilleri, nüfusumuzun ise yüzde
86sı polis bölgesinde, yüzde 14ü ise jandarma bölgesinde
yaşamaktadır. Ülkemizin toplam 8.484 kilometre uzunluğundaki
kıyı şeridinin, kara sularımızın ve ülkemiz yüz
ölçümünün yaklaşık yarısı büyüklüğündeki 378 bin
kilometrekarelik deniz yetki alanlarımızın güvenliği ise
Sahil Güvenlik Komutanlığımızca sağlanmaktadır.
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, 92 personelle 6
daire olarak görev yapmakta ve güvenlik politika ve stratejilerini uygulama
görevini yürütmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
güvenlik hizmetlerinin sunumunda vatandaş odaklı hizmet
anlayışı doğrultusunda hizmet kalitesini ön plana
çıkaran, suçun işlenmeden önlenmesini öncelikli politika olarak
benimseyen bir anlayışla çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Suçla mücadeleyi etkin kılmanın, güvenli ve huzurlu bir
ortam sağlamanın yolu güvenlik hizmetlerine toplumun
katılımı ve desteğinden geçmektedir. Bu amaçla,
çocukların ve gençlerin suçtan ve zararlı alışkanlıklardan
korunması, ailelerin ve bireylerin sosyal duyarlılık ve farkındalığının
artırılması amacıyla Toplum Destekli Polis Projesi 81 ilde
faaliyettedir. Proje kapsamında her mahalleden sorumlu en az 1 polis
memuru görevlendirilmiştir.
Suçla mücadelede önemli katkı sağlayan
MOBESE sistemi Kent Güvenlik Yönetim Sistemi olarak adlandırılmakta,
bu sistem 81 il merkezi ve 263 ilçemizde tamamlanmıştır, 103
ilçemizde ise kurulum çalışmaları devam etmektedir. 2005
yılından bu yana MOBESE sistem kurulumları için genel bütçeden
561 milyon 698 bin Türk lirası harcanmıştır. Ayrıca, bu
rakama yakın bir kaynak da il özel idareleri başta olmak üzere yerel
imkânlardan sağlanmıştır. Savunma Sanayii
Müsteşarlığıyla yürütülen proje kapsamında, MOBESE
bulunmayan 424 ilçede kurulum, MOBESE bulunan 81 il merkezi ve diğer
ilçelerde modernizasyon çalışmaları devam etmektedir. Sahil
Güvenlik Komutanlığımız tarafından denizlerimizin
MOBESEsi olacak Sahil Gözetleme Radar Sisteminin Marmara ve Ege bölgelerinde
kurulumlarına başlanmıştır. Yine, aynı sistem,
Jandarma Genel Komutanlığınca hayata geçirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızca geleceğimizin
teminatı olan gençlerimizin ve çocuklarımızın
uyuşturucu maddelerden uzak tutulması amacıyla, uyuşturucu
ticaretiyle mücadeleye özel bir önem ve öncelik verilmektedir. Jandarma, Emniyet
ve Sahil Güvenlik teşkilatlarımız özellikle uyuşturucu
ticareti konusunda faaliyet gösteren suç şebekelerine karşı son
yıllarda büyük başarılar elde etmiştir. Bu kapsamda, yine,
Narkotim Projesini 29 pilot ilde hayata geçirdik ve diğer illere de bunu
yaygınlaştıracağız. Bu projenin istatistiksel verileri
projenin gerçekten başarılı sonuçlar elde ettiğini
göstermektedir. Projenin uygulandığı 29 ilde 2014
yılında 7.764 olaya müdahale edilirken 2015 yılında yüzde
65 artışla 12.827 olaya müdahale edilmiş, 22 bin şüpheli
gözaltına alınmıştır. 2015 yılında, Emniyet
teşkilatı bünyesinde, mali kaçakçılık ve diğer
organize suçlarla mücadele birimlerinden ayrı olarak Uyuşturucuyla
Mücadele Daire Başkanlığı kurulmuştur.
Saygıdeğer milletvekilleri, polis ve jandarmamız
tarafından engelli, hasta, yaşlı ve karakola gelmek istemeyen
vatandaşlarımızın karakola gelmeden, evine, iş yerine
gidilerek şikâyetçi, mağdur veya tanık olarak ifadelerinin
alınmalarına imkân sağlanmıştır. Bu kapsamda,
315.704 -bunlardan 18.031i 65 yaş üstüdür- vatandaşımıza
bulundukları yere gidilerek hizmet verilmiştir. Yine, Kayıp
Alarmı Projesiyle kayıp kişilerin bulunması için günümüzde
sosyal medya ve mobil iletişim ağlarının
kullanılması önem arz etmektedir ve bu çerçevede bir yeni proje
uygulamaya konulmuştur. Bu proje dolayısıyla 164ü çocuk olmak
üzere 277 kayıp şahıs bulunarak ailelerine teslim
edilmiştir.
Saygıdeğer Başkan, değerli
milletvekilleri; vatandaşlarımızın korku ve endişeden
uzak, huzur ve güven içinde bir yaşam sürmesini sağlamak
İçişleri Bakanlığı olarak en temel görevimizdir.
Toplumun huzurunu bozan olayların başında asayişe müessir
suçlar gelmektedir. 2015 yılında meydana gelen asayiş
olaylarında bir önceki yıla göre evden hırsızlık
olayında yüzde 18, iş yerinden hırsızlık olayında
yüzde 11, kapkaç olayında yüzde 2, yağma olayında yüzme 5 ve
kasten yaralama olayında yüzde 2lik düşüş olmuştur. Her
geçen yıl bir önceki yıla göre düşüş trendinin daha da pozitif
yönde gelişmesi için her seferinde bu değerlendirmeleri yeniden
gözden geçiriyoruz, aldığımız tedbirleri yeniden gözden
geçiriyoruz, eksikler varsa tamamlıyoruz ve bunu çok önemsediğimizi
belirtmek istiyorum.
Her yıl meydana gelen trafik kazalarında
birçok insanımız hayatını kaybetmekte ve yaralananlar da
hayatlarını engelli olarak sürdürmek zorunda kalmaktadırlar. Bu
nedenle, 2011-2020 yılları arasında Karayolu Trafik
Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı 2012 yılında
yürürlüğe girdi ve 2020 yılına kadar devam edecek. Bu konuda
birçok ciddi projeyi, değerli arkadaşlar, uygulamaya koyuyoruz ve
daha da koyacağız.
Trafik Elektronik Denetleme Sistemi kurulma
çalışmalarına da başlanmıştır. Şu an
itibarıyla 401 noktada 791 kamerayla faaliyete geçilmiş, 36 il
merkezinde, 36 ilçede kurulum çalışmaları devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, 2015
yılında, 2010 yılına göre araç sayısında yüzde 33
artış olmuş, ölümlü kaza sayısında ise yüzde 3,1, ölüm
sayısında yüzde 5,4 azalma meydana gelmiştir.
Bu arada, Saygıdeğer Erzurum
Milletvekilimiz Profesör Mustafa Ilıcalı Beyle -ki bu işin
uzmanıdır- Türkiyede bu konuda ne yapılabilecekse bunu bu
dönemde yapma kararlılığıyla ciddi bir proje de
başlatmış bulunuyoruz. Kendisine huzurlarınızda
teşekkürü bir borç biliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Allah razı olsun.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Devamla) Değerli milletvekilleri, ülkemiz sürücü belgesi
sınıfları şekil ve içerik olarak Avrupa Birliği
mevzuatına ve Karayolu Trafiği Konvansiyonuna uyumlu hâle getirilmiştir.
Güvenlik unsurları artırılmış ve yeni tip sürücü
belgeleri uluslararası nitelikte olup 84 ülkede geçerlidir. İlk defa
sürücü belgesi alacaklar için aday sürücülük uygulaması
getirilmiştir, bu çok önemlidir. Aday sürücü belgesi olmadan trafiğe
çıkmak bizim bu alanda ciddi sorunlar yaşamamıza neden
olmuştur, başka gelişmiş ülkelerdeki sistemi buraya da
taşıyarak aynı yöntemi uyguluyoruz. Ağır vasıta
sürücüleri için beş yıl, diğer sürücüler için ise on yıl
geçerli olacaktır. Belgelerin verilmesine 1 Ocak 2016dan itibaren
başlanmıştır.
Sayın Başkan, tabii, hızlı
hızlı geçiyorum. Milletvekillerimiz eğer niye bu kadar
meseleleri hızlı anlatıyor diye zihinlerinde bir soru yöneltmek
istiyorlarsa bunun nedeni gayet basit ve açık, işte, süreye uymaya çalışıyoruz.
O bakımdan bazı hususları izninizle geçerek konuşmamı
sürdüreceğim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz, Avrupa göç yolları üzerinde bulunması
nedeniyle jeopolitik açıdan son derece hassas bir konumdadır. Bu
durum ülkemizi göç hareketleri açısından transit ülke hâline
getirdiği gibi ülkemizin refah seviyesinin artması nedeniyle hedef
ülke konumuna da oturtmuştur. Son yıllarda çevre ülkelerde meydana
gelen istikrarsızlık ve iç karışıklıklarla
birlikte ülkemiz göç hareketlerinden yoğun şekilde etkilenmektedir.
Bizim Avrupa Birliğiyle görüşmelerimizin ana maddesi hâline
gelmiştir bu konu.
Bakanlığımız verilerine göre
ülkemizde 3 milyon 6 bin göçmen ve 423.793 yasal ikamet izni almış
kişi bulunmaktadır. Bu göçmenlerin yüzde 89u Suriye -2 milyon 716
bindir- yüzde 6sı Irak -172 bindir- yüzde 2,9u Afgan -84 bindir- ve
diğer ülke vatandaşlarından oluşmaktadır. Ülkemiz de
Suriyelilere yönelik bugüne kadar 9 milyar doların üzerinde harcama
yapmıştır. Tabii, ülkemiz yurt dışına da -biz
kişi başına gelir dikkate alındığında 1inci
sıradayız, gururla söylüyoruz- el açan bir Türkiyeden, dünyada
kişi başına gelir dikkate alındığında,
mazlum insanlara dünyanın neresinde olursa olsun en fazla yardım
yapan ülke konumuna gelmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Milletimizin ülkeye, Türkiyeye 2002den beri
sunduğu bu istikrardan dolayı bu yapılabilmiştir ve buradan
her bir vatandaşımızı saygıyla, hürmetle, muhabbetle
selamlıyorum izninizle. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, ülkemiz yasa
dışı göçe karşı ulusal düzeyde etkin tedbirler alarak
bu konudaki kesin tavrını ortaya koymuştur. Çünkü biz biliyoruz
ki bu konuda ciddi tedbir almazsak transit ülke olarak kullanmaktan tamamen
vazgeçerler ve burada kalmaya başlarlar. Elbette biz, planlı
programlı olduğu sürece bundan memnuniyet duyarız ama plan ve
program yapma imkânı maalesef Suriye ve Iraktaki gelişmelerden
dolayı yoktur. O bakımdan biz de Avrupa Birliğiyle beraber bu
konunun ciddiyetle, insan onuruna yakışır, büyük devlet
anlayışına yakışır bir biçimde çözülmesi için
gayret sarf ediyoruz ve çalışma içerisindeyiz.
Son beş yılda yıllık ortalama 50
bin yasa dışı göçmen yakalanmıştır. Sadece 2015
yılında yaklaşık 3 katı bir artışla 146.485
yasa dışı göçmen yakalanmıştır arkadaşlar.
Düzensiz göçün önlenmesi ve deniz yoluyla gerçekleştirilen düzensiz göç
faaliyetleri sırasında göçmenlerin hayatlarının
kurtarılması için üstün bir gayret sarf edilmektedir. 2015
yılında 91.611 düzensiz göçmen yakalanmış olup bir önceki
yıla göre 6 kat artış sağlanmıştır.
Bu vize muafiyeti diyaloğu süreci, değerli
arkadaşlar, bu geri kabul anlaşmaları bu bakımdan çok
önemlidir. AB-Türkiye -yürürlük tarihi 1 Haziran olacaktır- geri kabul
anlaşmasının yanı sıra hâlihazırda 8 ülkeyle,
bunlar Suriye, Yunanistan -Yunanistanla 2002den beri yürürlüktedir-
Kırgızistan, Romanya, Ukrayna, Rusya Federasyonu, Belarus,
Moldovayla geri kabul anlaşması imzalanmıştır. 6
ülkeyle ise; Pakistan, Nijerya, Bosna Hersek, Yemen, Karadağ, Kosovayla
ise imzalanmış, henüz yürürlüktedir, Afganistanla ise çalışmalarımız
sürdürülmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu, şu
bakımdan önemlidir: Diğer ülkelerle, Avrupa Birliği ülkeleriyle
görüştüğümüzde biz hep şunu söylüyoruz: Her ülke kendi üzerine
düşeni yapmalıdır küresel sorunlarla karşı
karşıya kaldığımızda. Hiçbir ülkenin bir
başka ülkeye topu atma, sorunu onun ülkesinde bırakma lüksü yoktur. O
bakımdan, bu rakamların buradan da tekrar teyiden söylenmesinde büyük
fayda görüyorum.
Değerli arkadaşlar, küresel terörle ve bu
tür sıkıntılarla mücadelede de Türkiye ciddi bir gayret
içerisindedir. Bakınız, 126 farklı ülkeden 37.487 yabancıya
giriş yasağı konulmuştur Türkiyeye. Diğer ülkelerle
istihbarat faaliyetleri içerisinde yapılan işlerdir bunlar, onlarla
karşılıklı olarak görüşülerek yapılan işlerdir.
Ülke sınırları içerisinde yakalanan 95 farklı ülkeden 3.207
yabancı sınır dışı edilmiştir. Türkiye
küresel terörle en aktif mücadele eden bir ülkedir ama ne yazık ki ülke
sevgisinden haberdar olmayan ve bu konunun ne kadar hassas bir konu
olduğunu bilmeyen ya da açıkça ihanet içerisinde olan bazı
çevreler Türkiyeyi bu konuda açık yalan beyanlarla, uluslararası
platformlarda dezenformasyonla zora sokmaya çalışmaktadırlar ama
beyhude uğraşıyorlar. Çünkü, Türkiyenin geçmişi, bu
konudaki kendine öz güveni ve yaptıkları Türkiyenin elindeki en
önemli senettir değerli arkadaşlar.
Tabii, yine, yasa dışı göçmenlerle
ilgili son beş yıl içerisinde yapılan operasyonlarla 11.930
organizatör yakalanmıştır. 2015 yılında yakalanan
organizatör sayısında 2014e göre 3 kat artış olmuş,
4.471 organizatör yakalanarak adliyeye teslim edilmiş, bunlardan 1.650si
tutuklanmıştır değerli arkadaşlar.
Geri gönderme merkezleriyle ilgili, bir
milletvekilimizin sorusu vardı, buraya koyuyorum, eğer süre yeterse
ona da cevap vereceğim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; terörizm ülkemizin yıllardır mücadele ettiği en
önemli güvenlik sorunlarının başında gelmektedir, bu
küresel bir sorundur aynı zamanda. Ülkemize büyük bedeller ödeten,
binlerce cana ve milyarlarca dolar maliyete neden olan, ülkemizin ekonomik kalkınmasına
sekte vuran, demokrasimizin üzerine kara bulut gibi çöken, hiçbir insani,
ahlaki ve dinî değer tanımayan teröre karşı mücadele
veriyoruz. Son dönemde Orta Doğuda meydana gelen hadiseler,
yaşanılan istikrarsızlıklar teröristlere ve terör
odaklarına yeni hareket alanı ve imkânları sağlamıştır.
Suriyede, Irakta ortaya çıkan ortamın bir sonucu olarak, terör
örgütleri artık ittifak ve iş birliği yaparak
saldırılar düzenlemektedir Avrupaya, Amerikaya, Türkiyeye,
dünyanın başka ülkelerine de. Bu iş birliğini, bu
teröristler arasındaki, terörist organizasyonlar arasındaki iş
birliğini 29 vatandaşımızın hayatını
kaybettiği, 81 vatandaşımızın
yaralandığı 17 Şubatta Ankarada meydana gelen bombalı
saldırıda açıkça gördük. Türkiyenin hızlı
kalkınmasından, vatandaşa daha fazla hizmet götürülmesinden
rahatsız olanlar 78 milyonun bin yıllık kardeşliğinin
zarar görmesi için çaba içerisindedirler. Bölgemizde yaşanan hadiseleri
ülkemize taşımak isteyen teröristler ve onların destekçileri
sokaklara barikatlar kurarak, çukurlar kazarak, bomba düzenekleri
yerleştirerek vatandaşlarımızın en temel hak ve
hürriyetlerini hedef almışlar, okullara, hastanelere, camilere,
kiliselere, ambulans ve itfaiye araçlarına
saldırmışlardır. Vatandaşların evlerine el koyup
onların göç etmelerini sağlayarak bölgede Marksist-Leninist bir
yapıyı etkin kılmaya çalışmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, şehir ve ilçe
merkezlerine yuvalanan teröristlerin etkisiz hâle getirilmesi,
patlayıcılarla tuzaklanmış barikat ve çukurların
kaldırılması, vatandaşımızın can ve mal
güvenliğinin sağlanması için topyekûn mücadele etmekteyiz ve bu
mücadelede, değerli arkadaşlar, bütün siyasi partileri de
yanımızda görmek arzusundayız. Nasıl ki Avrupada,
Fransada bir saldırı olduğunda, İngilterede
saldırı olduğunda, Amerikada saldırı olduğunda
amasız, fakatsız, ancaksız bütün siyasi partiler, siyasi
anlayışlar topyekûn, sivil toplum örgütleri, bütün ulus bir arada
oluyor ve dimdik karşı duruyorsa bu konuda Türkiyede milletimiz bunu
fazlasıyla hak etmektedir, böyle yapmayanlara da hesabını
milletimiz sandıkta elbette sormaktadır, hukukun soracağı
ayrı tabii.
Değerli arkadaşlar, bugün itibarıyla
-tabii, çok vaktim kalmadı ama- 4 ilçemizde sokağa çıkma
yasağı devam etmekte, Cizre ve Silopide operasyonlar
tamamlandı, sokağa çıkma yasağı akşam 19.30 ile
05.00 arasında devam etmektedir. Değerli arkadaşlar, biz
sokağa çıkma yasaklarını vatandaşımızın
can güvenliği ve kendi emniyetleri için yapmaktayız, vatandaşlarımız
da bunu görüyor. Dışarıya gidenlerin, çıkanların her
türlü imkânını sağlayıcı hem maddi desteği hem
organizasyonunu yaptık ve Hükûmet olarak da bu konuda bir eylem planı
hazırladık. Değerli arkadaşlar, bu, Birlik, Huzur ve
Demokrasi Eylem Planıyla da vatandaşlarımızı bu
beladan kurtardıktan sonra da o sırada da en güzel şekilde
onlara layık olacak hizmeti verme konusunda kararlı olduğumuzu,
azimli olduğumuzu, onlara sunarak onların desteğini
alıyoruz.
Değerli arkadaşlar, tabii, bazı
tartışmalar oluyor burada. Bakınız, bir yere terörist
girmişse, terörist faaliyetler içerisindeyse, bombalar varsa, elinde silah
varsa burada yapılacak iş önce buna topyekûn karşı durmak.
Arkasından elbette -biz yüzlerce kez söyledik- devlet demokratik bir
anlayışla hukuk içerisinde, ahlak içerisinde bu mücadeleyi yürütmek
durumundadır ve öyle yürütüyor. Yanlış yapanların bir iddia
olarak bile bize ulaşması derhâl soruşturma açmamıza neden
oluyor, açıyoruz ama yüzde 90ı belki yalan yanlış
çıkıyor çünkü bu medya enformasyonunu, dezenformasyonunu dikkate
almak zorundayız. Yani arkadaşlar, sosyal medyada bir bilgi hemen
yayılıyor, biz tabii, devlet olarak, bu doğru olabilir diye
bakmalıyız, o olmamalı, yanlış bir iş varsa ama
eline bunu alan bütün milletvekillerimiz, insanlar da yanlış olabilir
diye bakmalı, hemen dönüp de efendim, devleti suçlamamalı. Devlet
hepimiziz değerli arkadaşlar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Parti
devletine çevirdiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Devamla) Bu devletin en önemli kurumu 550 kişiden oluşan
Meclistir. Meclisteki her bir milletvekili bu devletin bir
parçasıdır. Varsa bir yanlış birlikte düzelteceğiz.
Daha önce çeteleri biz temizlemedik mi? E, şimdi de teröristleri de
temizleriz o şehirlerden, efendim, çeteleri de temizleriz. Biz hiçbir
hukuksuzluğa boyun eğmedik, eğmeyiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ama hiç kimsenin de terörist
yöntemlerle bizim vatandaşımızın namusuna, bizim
vatandaşımızın inancına, bizim
vatandaşımızın malına mülküne, kendisine zarar
vermesine asla müsaade etmeyiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Devlet, devlet gibi davranacak; siyaset, siyaset gibi davranacak,
biz de bunun için buradayız.
Değerli arkadaşlar,
yanlışlarımız varsa söylersiniz -siyasi partilerin, tabii,
ayrı politikaları olur- elbette politikamızı da
eleştirirsiniz ama biz de zaten sizin politikalarınızı beğenmediğimiz
için, kendi politikamızı uyguladığımız için
gittik vatandaşa, o bize yüzde 49,5 verdi, diğer partileri saymama
gerek yok, onlara da kendi, şu anda aldıkları oyu verdi. Biz
onun için vatandaştan aldığımızı
uygulayacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani, siyasi parti yöneticilerinin memnuniyetini esas
almıyoruz elbette.
Değerli arkadaşlar, ben başta
şehit ailelerine, bütün...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz bitti.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Devamla) Hiç vaktim var mı efendim teşekkür için o zaman?
BAŞKAN Sadece bir selamlama cümlesi için
açalım.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Devamla) Peki.
Çok özür diliyorum, hızlı hızlı
bu kadar oldu.
Değerli arkadaşlar, keşke bütçeye
ilişkin de bazı şeyler söyleyebilseydim ama onlarla vaktinizi de
almayayım.
Yüce Meclisimizin tasvibine sunduk. Sizin
tasviplerinize mazhar olduğu takdirde bütçemize tahsis edilecek olan
ödenek ve kaynaklarla, onları da en tasarruflu biçimde kullanarak bu
saydığım ve daha sayamadığım görevlerimizi bu
Meclise, bu millete layık bir anlayışla yürütme gayreti
içerisinde olacağız.
Şahsım ve Bakanlığım
adına hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
2016 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Balukene söz
vereceğim Sayın Vural çünkü Sayın Bakan konuşmadan önce söz
vereceğimi söylemiştim.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Şimdi, Sayın Bakan kürsüye çıkmadan önce Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili olarak sizden bir söz talebim oldu
ve o söz talebimin gerekçesiyle İç Tüzük 60a göre bir söz isteyecektim
ancak siz gerekçemi dinlemeden bu konuda beni grup başkan
BAŞKAN Söz istiyorum. dediniz Sayın
Baluken, 60a göre söz istiyorum. dediniz, lütfen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır
Ama gerekçemi dinlemeden siz bunu
yapmayacağınızı ve Sayın Bakanı kürsüye davet
ederek de bu talebimi hiçbir şekilde dikkate
almadığınızı gösterdiniz. Gün içerisinde diğer
siyasi parti gruplarının bile dikkatini çeken bir tutum
içerisindeydiniz.
BAŞKAN Gerçekten bunu inanarak mı
söylüyorsunuz?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Evet.
Partimize karşı ayrımcı, ötekileştirici, yer yer
hakkımızı, hukukumuzu tamamen çiğneyecek şekilde bir
tutum sergilediniz. Dolayısıyla, sizi İç Tüzük 63e göre,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine
BAŞKAN Örnek verebilir misiniz Sayın
Baluken? Hangi söz talebinde bulundunuz da vermedim?
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) Sürekli söz
kesiyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkanım, ben, gün boyu sizden gerekçemi anlatarak söz
isteme talebinde bile zorlandım yani bugün anlayamadığım
bir tutum içerisindeydiniz.
BAŞKAN Sayın Baluken, lütfen
Rica
ederim, lütfen
Gerçekten üzülüyorum, üzüyorsunuz beni.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bunun
Başkanlık Divanının, Meclisin çalışma usullerine
uygun olmadığı kanaatindeyim. O nedenle, tutumunuz hakkında
usul tartışması talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Baluken, bir de benden
dinleyelim. 60a göre söz istiyorum. dediniz, Oturumu
değiştirmeyeceğim, bakan konuşmaları bitsin size söz
vereceğim. dedim. Öyle mi? İsterseniz tutanakları inceleyelim.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Aynen öyle
söyledi.
BAŞKAN Bunu söyledim, siz ısrar ettiniz,
o arada bakanı çağırmıştım, şunu söyledim,
dedim ki: Sayın Baluken, size söz vereceğim, takdir yetkisi bende.
Şimdi, bakıyoruz, 60a göre söz istediniz; beşinci maddesi
verebilir diyor. Usul tartışması açmak istiyorsunuz, ona
bakıyorum
69da ise diyor ki: Aynı oturum içinde zamanını
Başkan takdir eder. Şimdi size soruyorum: 63üncü maddede usul
tartışması var, diyor ki: TBMMnin çalışma usullerine
uymaya davet için bir konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait
konuların
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Evet,
önce konuşulur, doğru.
BAŞKAN
diğer işlerden önce
konuşulacağı belirtilir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Doğru,
burada takdir yetkisi
LEVENT GÖK (Ankara) Başkanı gündeme davet
BAŞKAN Ben hangi davranışımla
çalışma usulüne uymadım?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Size söz vermiyorum, bitmiştir.
dedim mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Evet,
evet, dediniz.
BAŞKAN Demedim, demedim.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Sayın
Bakandan sonra vereceğim. dediniz Başkanım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, şimdi, bakın
Sayın Başkan, gün
boyunca
BAŞKAN O zaman tutanakları getirtiyoruz,
inceliyoruz, ona göre size söz vereceğim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Olur.
Şunu ifade etmeme müsaade edin, gün içerisinde,
Anayasa ihlaliyle ilgili Genel Kurula yapmış olduğumuz
bilgilendirmeler ve Hükûmetten bu konuda cevap istemeyle ilgili sorduğumuz
sorulara bile siz kişisel yorumunuzu katarak Âdeta bir basın bülteni
gibi çalışıyorsunuz. dediniz. Bütün bunları da biz tolere
ettik.
BAŞKAN Tamam bundan sonra espri filan da
yapmayacağız artık demek ki, böyle evet.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Evet.
Bugün Diyarbakırda gergin bir durum vardı, kritik bir durum
vardı.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Belli oluyor,
yansımış size.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Buradaki
farklı bir tablonun orada yerelde bir sıkıntı olarak
yansımaması için özel bir özen içerisindeydik ama buna rağmen bu
ayrımcı, ötekileştirici yaklaşımınızı
gün boyu oturumda hissettik; o nedenle de, tutumunuz hakkında usul
tartışması talep ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Başkanı gündeme
davet.
BAŞKAN Ben on beş dakika ara veriyorum,
grup başkan vekillerini görüşmeye çağırıyorum ve
tutanakları alıp inceleme yapacağız.
Kapanma Saati : 21.51
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.09
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Sayın Baluken, söz talebiniz vardı.
Buyurun.
İki dakika
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
20.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Oturuma ara vermeden önce bir usul
tartışması talebim de olmuştu ancak arkada grup başkan
vekilleriyle ve sizlerle yaptığımız değerlendirmede
bunun ayrımcı bir yaklaşımdan çok, bir iletişim probleminden
kaynaklandığına kanaat getirdim. O nedenle, Sayın
Sağlık Bakanının kürsüde yapmış olduğu
açıklamalara yerimden çok kısa cevap verme ihtiyacı var, onu
yerine getirmeye çalışacağım.
Şimdi, Sayın Sağlık Bakanı,
5 sağlık çalışanının katledildiğini söyledi.
Bizim elimizde 4 sağlık çalışanının
katledildiği bilgisi var. Bunlardan Abdülaziz Yural, Şeyhmus Dursun
ve Eyüp Ergen devletin güvenlik güçleri tarafından açılan ateşle
katledildi, Abdullah Biroğul adındaki doktor -hekim-
arkadaşımız da PKKnin açmış olduğu ateş
neticesinde katledildi. PKK Abdullah Biroğulun kendi güçleri
tarafından öldürüldüğünü kabul etti, aileden, halktan özür
dilediğini ve bunun kabul edilemez bir durum olduğunu ifade etti
ancak Abdülaziz Yural, Şeyhmus Dursun ve Eyüp Ergenle ilgili bugüne kadar
devletin yetkili sorumlularından herhangi bir açıklama duymadık.
Ben Sayın Bakanı şuna davet ediyorum: Eğer kendinden bu
kadar eminse eğer Abdülaziz Yural, Şeyhmus Dursun ve Eyüp Ergenin
PKKlılar tarafından vurulduğunu söylüyorsa hemen yarın
gelsin birlikte bu 4 sağlık emekçisinin ailesini ziyaret edelim,
onları dinleyelim, onların nasıl katledildiğini de birlikte
orada tespit edip Genel Kurula gelip o bilgilendirmeyi yapalım. Birincisi
bu.
İkincisi: Sayın Sağlık
Bakanı, o bölgeye giden ambulanstaki görevlilerin
ulaşamadığını ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika
Artı bir dakika daha
vereceğim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bakanın elindeki ses kayıtlarında da vardır, o
ambulanslar oraya her ulaştığında ambulanslara bir
çatışma mizanseni yaratılarak ve zaman zaman da ateş
açılarak -ki buradaki bürokratların bazıları da
tanıktır- hep engelleme çıkarıldı. Sağlık
görevlileri açık bir şekilde tehdit edildi, ki bizdeki ses
kayıtlarında da o var. Sağlık Bakanlığı
görevlileri tarafından da can güvenliklerinin olmadığına
dair bir saate yakın bir ikna çalışması yapıldı.
Buna rağmen biz yine oraya sağlık ekiplerinin ve kurtarma
ekiplerinin gönderilmesi talebini ilettik. Ama Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin tedbir kararının olduğu Hüseyin Paksoy, Cihan
Karaman ve Serhat Altun dâhil olmak üzere oradaki yaralıların
alınmasıyla ilgili herhangi bir süreç işletilmedi. O bodrumlara
analar ulaşmıştı, yani bir hendek, barikat engeli yoktu, anaların
almasına izin verilmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) İçeridekilerin
dışarı çıkmasıyla ilgili de, 16 yaşındaki
Abdullah Gül 2nci binadan öyle bir girişimde bulunduğunda da keskin
nişancı ateşiyle katledildi.
Genel Kurula bu bilgiyi sunmak istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Vural, size de iki dakika veriyorum.
21.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İçişleri Bakanı Efkan
Alanın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde
Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İçişleri Bakanı
konuşmasında Siyasi partiler terörün karşısında
olmalı, terörle mücadelenin yanında olmalıdır amasız,
fakatsız. Böyle genellemeler, sanki burada bulunan bütün partilerin
terörün yanında, terörle mücadelenin karşısında
olduklarını ima eden bu ifadeler çok talihsizdir.
Dolayısıyla mesajı kimeyse ona söyleyecek, mertçe söyleyecek.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz hep terörün karşısında
olduk, terörle mücadelenin yanında olduk. Hatta kimin kimin yanında
olduğunu aziz milletimiz biliyor. Haburda teröristleri
karşılayanlar kimin yanındaydı? Osloda terörist başıyla
müzakere edenler kimin yanındaydı? Dolmabahçede mutabakat metnini
imzalayanlar kiminle yan yana, kol kolaydı aziz milletimiz biliyor. Bu
konuda Parlamentoda imzaladığımız bir metin de vardır.
Dolayısıyla adresiniz kimse ona söyleyin. Söyleyemiyorsanız ona
göre.
Bir diğer konu da Sayın İçişleri
Bakanı bir sayın milletvekilinin bir projede görevlendirildiğini
söyledi. Ben şunu öğrenmek istiyorum: Anayasanın 82nci
maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin yürütme organı
tarafından bir işte görevlendirilemeyeceklerini, ancak Meclis
kararıyla olabileceğini ifade ediyor. Ben bu görevlendirme konusunda
bir Meclis kararı var mıdır, yok mudur, onu öğrenmek
istiyorum bir de.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Sayın Gök, buyurun, size de iki dakika.
22.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Alanın 118
sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının beşinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sağlık
Bakanının sunumunda sorunlu gördüğüm iki hususa ilişkin
cevap alamadım. Sayın Bakan IŞİDciler Suruçta tedavi
ediliyor. Tutanaklardan okuyorum: Ben tedaviye ihtiyacı olanın kim
olduğuna bakmam, tedavi ihtiyacı varsa onun tedavisini yaparım.
diye cümleler kurdu. Ben çok sorunlu gördüğüm bu cümle üzerine kendisine
elbette Türkiyede terör örgütleri vardır ama IŞİD, Türkiyeye
ait bir terör örgütü olarak değil Suriyedeki çatışmalardan
sonra Türkiyeye gelmişse ve orada tedavi ediliyorsa sorun buradadır
Yani IŞİD teröristlerini Suruçta kollayan ve Türkiyeye girmesine
olanak sağlayan kimdir? Nasıl himaye edilmiştir? Bunlar
nasıl hastaneye kadar götürülmüştür? Benim sorumun esas
cevaplandırılması gereken kısmı buradaydı. Yani
Sayın Bakan IŞİDcilerin Türkiyede himaye gördüğünü,
tedavi gördüğünü kabul ediyor; bu, çok sorunlu bir tutumdur. Bunun bir
şekilde kamuoyuna aydınlatılması gerekir çünkü şu anda
dünya IŞİD terör örgütüyle uğraşırken Ben Türkiyeye
giren IŞİDci teröristlere tedavi yardımı yaparım.
anlamındaki bir söz IŞİDin Türkiyeye nasıl girdiği
konusunda tüm dünyada istifham uyandırır ve Hükûmeti son derece
sıkıntılı bir hâle sokar. Bu çok dikkat edilmesi gereken
bir konu.
İkincisi: Sayın İçişleri
Bakanı diğer siyasi partileri kastederek, bizleri de Sizlerin zaten
politikalarını beğenmiyoruz, biz kendi
politikalarımızı uyguluyoruz. dedi. Aman öyle yapın Sayın
Bakan!
Bakın, yine Sağlık Bakanı dedi
ki: Silopide, Aile Merkezimizde Türk Bayrağı indirildi ve buraya
bir paçavra asıldı. Bu, AKP Hükûmeti döneminde oldu Sayın
Bakan. Bu, gerçektir ve gerçekler acıtıcıdır Sayın
Bakan. Sayın Bakanlığınız ve iktidarınız
döneminde Türk Bayrağı indirilecek duruma gelinmişse, bu, vahim
bir tablodur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artı bir dakika veriyorum
LEVENT GÖK (Ankara) Böyle bir tablonun
iktidarınız döneminde, daha şimdiye kadar cumhuriyet hükûmetleri
döneminde olmayan bir tablonun da iktidarınız döneminde
olduğunun da açıkça bir itirafıdır. Egemenlik hakkının
nasıl verildiğini ve nasıl bir acz içerisine
düştüğümüzü de gösteren çok kötü bir örnektir. Bizlerin
politikalarına dikkat etseydiniz bunlar başımıza gelmezdi
ve siz de daha kıvançlı ve gönençli olurdunuz ama kendi
başınıza uyguladığınız politikalarla
Türkiyeyi her yönde olduğu gibi terörle ilgili konuda da çok
sıkıntılı bir sürece soktunuz ve duvara
toslattınız.
Ben de Sayın Başkanım, söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, Sayın Ala, söz
istemiştiniz; size de iki dakika süre veriyorum.
Buyurun.
23.- İçişleri
Bakanı Efkan Alanın, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Şimdi, Sayın Başkan, son derece berrak, ilkesel bir
doğruyu söylüyoruz yani burada anlaşılmayacak bir şey yok.
Burada ilkokul müfredatı seviyesinde bir muhakeme kabiliyeti bile yeterli
ne söylediğimizi anlamaya. Yani çok böyle girift, karmaşık bir
şey de söylemiyoruz. Her parti -dünyadan örnekler verdik- buna karşı
durmalı, karşı duranlara eyvallah ama karşı
durmayanlar varsa onlar üstüne alınır yani
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) İsmini söyle ismini.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Senin talimatınla konuşmam ben.
OKTAY VURAL (İzmir) Adını söyle,
adını söyle.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Bakan olmuşsun,
ilkokul seviyesinden bahsediyorsun.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Bir kere, ben senden öğrenecek değilim, sen nezaket
öğren.
BAŞKAN Sayın Bakan
OKTAY VURAL (İzmir) Seni gidi Dolmabahçeci!
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Saygılı ol!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Sen nezaket öğren. O Dolmabahçe de doğruydu. Biz senin gibi
oradan buradan şey almıyoruz. Allah Allah! Böyle şey mi olur
canım?
OKTAY VURAL (İzmir) Dolmabahçeci! Hadi savun
bakalım Dolmabahçeyi!
BAŞKAN Sayın Vural, sizi dinledik,
lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Kardeşim, bak, biz senden mertlik öğrenmeyiz, senin
anlaşılan nezaket öğrenmen lazım.
Biz, burada, çok doğru
MHPden
arkadaşlarımızın konuşmasına da hiçbir şey
söylemedik, onlara da teşekkür ettik. Şimdi genel ilkeleri alıp
da
O zaman, benim anlatma sorunum yok, herkes doğru
anladığına göre, anlama sorunu olanlar bundan alınsın.
Yani burada hiçbir zaman yanlış bir şey söylenmedi. Yeter yani
burası da
Bir nezaket olur canım.
OKTAY VURAL (İzmir) Senin anlama sorunun var
ya! Sana soruyorum mertçe
BAŞKAN Sayın Vural, rica ediyorum
Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi parti terörün
yanında olmadı, yüreğin varsa söyle.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Terörün
yanında olmayan bir tane parti var, o da AK PARTİ.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Böyle şey mi olur? Ondan sonra
OKTAY VURAL (İzmir) Hadi, yüreğin varsa
söyle.
BAŞKAN Sayın Vural, rica ediyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Bursa)
Şimdi, kardeşim, şu lafa bak yani, şu lafa bak.
OKTAY VURAL (İzmir) Söylesin, söylesin.
BAŞKAN Sayın Vural, Sayın Bakan
sizi dinledi, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Söyle bakalım? Niye
korkuyorsun?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) 2002den beri burada ne yaptıysak arkasındayız,
altına da imzamızı atıyoruz.
BAŞKAN Bir dakika, Sayın Bakan, bir
dakika
OKTAY VURAL (İzmir) Seni gidi çözümcü! Seni
gidi Dolmabahçe mutabakatçısı! Dolmabahçe mutabakatçısı!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) 2002den beri ne yaptıysak arkasındayız, altına
da imzayı atıyoruz. Senden öğrenecek değiliz. Senin
politikan yüzde 10 alır, bizimki yüzde 50-49,5 alır, hadi! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Hadi, hadi! Valilere
Operasyon yapmayın! talimatı veren sensin.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Yeter be, yeter!
OKTAY VURAL (İzmir) Vicdanın var mı
senin?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Biraz nezaket olur.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık
Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Şahsı adına aleyhte
olmak üzere Kars Milletvekili Sayın Ayhan Bilgen konuşacak.
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi yüzle
çıkıyorsun buraya? Vicdan var mı sende ya?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Vicdandan ne anlarsın ki! Üslup üslup değil bir kere.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu şehitleri
gördüğün zaman vicdanın sızlamıyor mu senin?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Arkadaşlar, bu ne ya? Her seferinde, sözler, kelimeler bile
ızdırap çekiyor ağzında.
BAŞKAN Sayın Vural lütfen
Sayın
Vural
Sayın Bakan
BAŞKAN Ayhan Bilgen, gelmiyor musunuz
konuşmaya?
OKTAY VURAL (İzmir) Sen ortaklarınla
söyle bakayım.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) İkincisi: Ben milletvekilimizden, bir yerde görevlendirme
değil
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz bitti, bir
dakika
Konuşmacı geliyor, sonra açıklama yaparsınız,
bitti süreniz.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Bakın, ama aynı şeyi söyledim.
BAŞKAN Mikrofonunuz açık değil.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Milletvekilimizin ilminden, bilgisinden yararlanmak yanlış
bir şey mi? Bunu engelleyen bir şey mi var?
BAŞKAN Cevap bölümünde söylersiniz Sayın
Bakan.
Buyurun Sayın Bilgen.
Süreniz beş dakika.
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aslında bu son tartışmayla ilgili
yanlış hatırlamıyorsam Suruçtaki patlamadan sonra buraya
bir araştırma önergesi getirilmişti.
LEVENT GÖK (Ankara) Biz getirmiştik onu.
AYHAN BİLGEN (Devamla) Hangi partinin terörle
ilişkisi var, kim destek oluyor? Ama bu tartışmanın iki
tarafı da hayır oylarıyla bir komisyon kurulmasını
engellemişlerdi. Dolayısıyla, takdir kamuoyunun,
tartışmanıza, kavga etmenize çok gerek yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Teröristler belli ya!
Teröristler belli, PKKyı mı araştıracaksın,
IŞİDi mi araştıracaksın!
AYHAN BİLGEN (Devamla) O zaman
araştırılsın.
OKTAY VURAL (İzmir) Mal meydanda
AYHAN BİLGEN (Devamla) Tabii, tabii...
OKTAY VURAL (İzmir) Çok aramak istiyorsun,
öyle mi! Bulamadın mı!
BAŞKAN Konuşmacı kürsüde Sayın
Vural, lütfen...
AYHAN BİLGEN (Devamla) Sayın Vural, ben
hiç muhalefet partilerini muhatap alarak bu konuyu konuşmam ama ilçe
başkanlarınız, ülkü ocakları yöneticileri orada
savaşlarda çıkıyorlar yani o da sizin takdiriniz artık.
OKTAY VURAL (İzmir) Terörü arayıp
bulamadın, öyle mi!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ayhan
Bey, konuşun siz.
OKTAY VURAL (İzmir) Demek ki terörü
araştıracaksın, bulacaksın öyle mi? Git, hendeklerde,
Kandilde bulursun.
BAŞKAN Sayın Bilgen, siz Genel Kurula
hitap edin, lütfen.
AYHAN BİLGEN (Devamla) Şimdi, ben bu
saate kadar bizi izleyenlerin, örneğin Karsta bizi bu saatte izleyenlerin
bu üç bakanlığın bütçe tartışmalarından,
icraatın içinden sunumlarından ne hissetiler diye biraz empati
yapmaya çalıştım. Kültür Bakanlığından çok
beklenti olduğunu sanmıyorum. Karsın çok ciddi bir kültürel
mirası var. Ama kamu binaları başta olmak üzere o Baltık
mimarisinin değerli taş binaları önce çimentoyla
sıvanıp sonra boya çekilip kamu binalarına tahsis edilmiş.
Kültür Bakanlığıyla ilgili çok söylenecek şey yok.
Sağlık Bakanlığıyla ilgili
ilk aklıma gelen şey, iki yıldır
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Camilere
saldıranları savunanlar mı bunları söylüyor! Tarihî
camilere saldıranları savunanlar mı bunu söylüyor!
BAŞKAN Sayın Milletvekili
AYHAN BİLGEN (Devamla) Karsın 1 tane
hastanesi var üniversite hastanesi dışında. İki yılda
4 kez yönetim değişti, neyi paylaşamıyorlar, takdiri size
bırakıyorum.
Ama İçişleri
Bakanlığını takdir ederim, iyi çalışıyor
Karsta. Şimdi, uzun uzun anlatmaya vakit yok ama mesela muhtarlar,
işte, meclis üyelerimiz, bazen kaymakamlara gidip hizmet istediklerinde
kaymakamlar diyor ki: Hangi partiye oy verdiyseniz gidin hizmeti onlardan
isteyin. Yani iyi çalışıyorlar ama daha iyi
çalışmalar da var anlatabileceğim. Mesela, parti
yöneticilerimize
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) İftira atma.
Hiçbir kaymakam bunu demez. Hiç ispatlayamazsın, ispatlaman lazım
bunu.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum.
Sayın grup başkan vekili, lütfen.
AYHAN BİLGEN (Devamla) Bunu Karsta herkes
biliyor ama.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Hiçbir kaymakam demez
onu.
AYHAN BİLGEN (Devamla) Bakın, çok somut
bir yazı, parti binalarımıza tebligat:
Aldığımız istihbarata göre parti binalarınızda
büyük bir bomba var. İfade, arama yazısı, büyük bir bomba;
küçük bomba olursa arama yapılmaz ama büyük bombaymış. Arama
yazısı bu fakat devamında diyor ki: Bu
bombaların HDPyi patlatmak için mi bırakıldığı
yoksa HDPliler tarafından hazırlanıp bir yere atılmak
üzere mi HDP içerisinde tutulduğu konusunda istihbarat yok. Ne kadar
ciddi çalışıyor bakın Bakanlığımız.
Yani, o zaman, işte, Ankarada yanı başınızdaki bomba
patladığında kim tarafından
patlatıldığını ancak örgüt açıklayınca
öğrenirsiniz eğer istihbaratınız böyle çalışıyorsa.
Ama, daha feci bir şey var: Aramaya gidiyor polisler, binaya giriyorlar,
dergileri, yazıları falan topluyorlar, arkadaşlar diyorlar ki:
Ya, siz bomba arama yazısıyla geldiniz. Bomba arama
yazısıyla nasıl evrak topluyorsunuz? Geri gidiyorlar, bu
seferde evrakları alabileceklerine dair bir yazıyla geliyorlar.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Bombayı unutmuşlar.
AYHAN BİLGEN
(Devamla) Ama, gecenin bu saatinde bu konularla kafanızı çok
şişirmek istemiyorum. Vakit çok az ama galiba ülkede daha ciddi bir
tehlike var, daha ciddi bir sıkıntı var.
Geçtiğimiz
hafta içerisinde Cumhurbaşkanının kendisi, sözcüsü ve bugün de
danışmanı açıklama yaptılar. Bu
açıklamaların üçü de bu çatının iradesiyle ilgiliydi. Siz,
İbrahim Kalın açıklama yaptığında tevil etmeye
çalıştınız, Cumhurbaşkanı çıktı tekzip
etti, dedi ki: Dili sürçtü. Kendisi bir açıklama yaptı. Bugün zaten
tartışmalar buranın gündemine geldi ve bugün nihayet
danışmanı da bir açıklama yaptı, dedi ki: Hükûmetin
başı Sayın Cumhurbaşkanıdır. İsterseniz
daha fazla kafanızı şişirip canınızı
sıkmayayım. Ben size, geçtiğimiz günlerde
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Anayasada yazıyor,
Anayasayı oku!
AYHAN BİLGEN
(Devamla) Anayasa çok açık
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın
Başkan, sözüm kesilmezse toparlayacağım. Bakın,
konuşmam engelleniyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, konuşmacıyı
duyamıyorum.
AYHAN BİLGEN
(Devamla) Çok kısa bir fıkra anlatayım, öyle bitsin
isterseniz. Bir tımarhanede delinin birisi kendini ayaklarından
tavana asıyor. Birisi de gidiyor, doktora söylüyor, diyor ki: Ya, bir
arkadaşımız kendini asmış. Doktor diyor ki: Çabuk
indirin onu aşağıya. Niye asmış kendini? falan
Gidip soruyorlar, diyor ki kendini ampul sanıyormuş.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Çok komik!
AYHAN BİLGEN
(Devamla) Daha güler misiniz, düşünür müsünüz? Bekleyin, bekleyin
Sonra gidiyorlar
doktor diyor ki: Ya, arkadaşlarınızdan yardım isteyin, o
deliyi oradan indirin. Sonra ne yazık ki arkadaşları da bunu
yapmıyor, doktor soruyor bu sefer Ya niye indiremediniz diye. O
yardıma giden diyor ki: Arkadaşlar ikna olmadılar çünkü karanlıkta
kalırız. diye korktular.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Çok
sofistikeydi, çok anlam yüklüydü!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, beşinci turdaki
konuşmalar tamamlanmıştır.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Söz istemiştim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Özür dilerim, çok özür dilerim
Sayın Bakanım.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
24.-
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun, Ankara Milletvekili
Levent Gökün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar
Öncelikle, Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Levent
Bey, Sağlık Bakanlığı olarak IŞİDciyi
tedavi ettik. diye bir cümle söylemedim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Var,
var.
LEVENT GÖK (Ankara) Var efendim, aynen
tutanaklarda var.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Söylediğim cümle şu: Dağda terörist askerimizi
şehit etmiş olsa bile, biz onu tedavi eder, güvenlik güçlerine teslim
ederiz. Bir iddia oldu: IŞİDci tedavisi
Bu, IŞİDci de
olsa tedavisini yapar, gerekli yerlere teslim ederiz. Bunun şucu veya bucu
olduğunun görevi hekimin değildir, sağlık hizmeti sunucusunun
değildir. Türkiyede bir tane IŞİDcinin tedavisiyle ilgili
iddia
İki gün sonra PKKlı çıktığını da
söyledim. Biz IŞİDci tedavi ettik. demedim.
LEVENT GÖK (Ankara) Burada, tutanağa
bakın.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Bize gelen yaralı, IŞİDci bile olsa tedavi ederiz.
dedim. Tedavi ettik. demedim.
LEVENT GÖK (Ankara) Tutanağa bakın
efendim, tutanağa bakın.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Bu algı yönetimine siz de CHP olarak katkı
sağlıyorsanız söyleyecek bir sözüm yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Tutanağa bakın efendim,
ben tutanağı da getirdim.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Bak, IŞİDci tedavi ettik. demedim. IŞİDci
bile olsa...
LEVENT GÖK (Ankara) Ben okuyayım mı
Sayın Bakanım?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Okuyun, okuyun. IŞİDci bile olsa
LEVENT GÖK (Ankara) Bakın, Sayın
Başkan, okuyalım isterseniz tutanağı.
BAŞKAN Sayın Gök, Sayın Bakan
konuşmasını bitirince size söz vereceğim.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Ben ne dediğimi biliyorum, bitireyim.
İki: Değerli arkadaşlar, bu konuda
Oradaki hekimin görevi değildir bu, oradaki hekimin görevi
yaralıyı tedavi etmektir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Cizrede
niye öyle olmuyor?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Nereden girdi, nasıl girdi, sonucu ne olacak, onu söyledim
İçişleri Bakanlığının, devletin diğer
kurumlarının görevidir. dedim.
Dolayısıyla, ikinci kısmı
Sayın Baluken, sizinle durduğumuz nokta çok farklı, insani
değerler anlamında çok farklı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Kesinlikle öyle!
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Bakınız, az önce Eyüp Ergenin evine
Biz gideriz, bizim
tereddüdümüz yok ama şu, gelin, taziye evine gittiğiniz gibi bu
Ankarada katledilen 29 masum vatandaşın evine bir gidin. O Buse, 4,5
yaşındaki Buse bebeğin annesine bir gidin, bir geçmiş
olsuna gidin. Yüreğiniz varsa, insanlık adına bir gidin de
görelim bakalım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Önce Sayın
Gök
25.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, ben
tutanağınızı getirttirdim. Tutanakları aynen
Meclisimizin bilgisine ve kamuoyunun bilgisine sunuyorum. Aynen şu
ifadeleri kullandınız
Ben şuna katılıyorum
yalnız, devletin görevi yaşatmaktır. Devletin, her kim olursa
olsun, suçlu kim olursa olsun varsa bir suçu, onu adalete teslim etmek
görevidir, aslolan görevi budur.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) - Tamam mesele yok o zaman, mesele yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Ancak, sorun şurada,
IŞİDcilerin Türkiyeye nasıl girdiği konusunda ben size
bir soru tevcih ettim ve siz şunu söylediniz, aynen şu Sayın
Bakan: Çok değil, iki yıl önce IŞİDciler Suruçta tedavi
ediliyor denildi, ben de dedim ki: Ben tedavi ihtiyacı olanın kim
olduğuna bakmam, ben, tedaviye ihtiyacı varsa onun tedavisini
yaparım.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Evet.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Tamam, aynı şeyi söylüyor, aynı şeyi
söylüyor.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Aynı şeyi
söylüyor yine Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, peki, ben de
size soruyorum: Bu IŞİDci teröristin oraya nasıl girdiği
sizi ilgilendirmiyor mu? Yani, siz Hükûmet değil misiniz? Beni mi
ilgilendirecek, Cumhuriyet Halk Partisini mi ilgilendirecek? Sayın Bakan,
olabilir mi öyle bir şey?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Oradaki doktorun görevi mi o?
LEVENT GÖK (Ankara) Nasıl girdi o?
Sınırlarımız kevgire dönmüş, kabul ediyorsunuz.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) İçişleri Bakanı yapar onu,
Sağlık Bakanı değil, İçişleri
Bakanlığı.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Oradaki doktor nereden bilsin?
BAŞKAN Sayın Bakanlar, lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) Söylediğiniz tutanak bu,
ben tutanağı söylüyorum size. Ben IŞİDciyi tedavi
ettirdim. diyorsunuz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Ettirdim demiyorum. Oradaki doktorun öyle bir sorumluluğu var
mı ya?
LEVENT GÖK (Ankara) Ne diyorsunuz efendim? Ben de
okuduğumu anlıyorum. Olur mu böyle bir şey, aynen böyle
diyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Gök, teşekkür ederim.
Sayın Baluken
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Oku, oku.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben onun kim olduğuna
bakmam. diyorsunuz. Nasıl kim olduğuna bakmazsınız?
IŞİDciyse, nasıl girdi diye araştırmaz
mısınız onu?
BAŞKAN Sayın Gök
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) 10 defa daha oku, yok öyle bir şey.
BAŞKAN - Sayın Bakan
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim size sormuşlar,
size sormuşlar, Sayın Başkan, IŞİDci burada tedavi
ediliyor diye Sayın Bakana sormuşlar. Ben onun kim olduğuna
bakmam, tedavi edin diyor.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Oradaki doktor bunu bilemez.
BAŞKAN Sayın Gök, tamam, yeteri kadar
anlaşıldı.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bakan, sizden de rica
ediyorum.
Sayın Balukene söz verdim ama.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Sayın Gökün anlama kabiliyeti buysa helal olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, benim anlama
kabiliyetim bu ama sizin bu yaptıklarınızdan sonra dünyanın
Türkiye'yi nasıl anlayacağını hep beraber göreceğiz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
biraz sakin olabilir miyiz, rica edeyim.
Buyurun.
26.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlundan Abdülaziz Yural, Şehmuz Dursun ve
Eyüp Ergenin kim tarafından katledildiğini ve tedavi edilen
IŞİDçiler hakkında hangi adli sürecin işletildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Sağlık
Bakanına çok net bir soru sordum: Abdülaziz Yural, Şeyhmus Dursun ve
Eyüp Ergen kim tarafından katledildi? Siz kürsüde de bunu dile getirdiniz.
Bu söylediklerinize eğer güveniyorsanız, kanaat getiriyorsanız
buyurun gidelim, her 3ünün ailesini ziyaret edip kendilerinden bir dinleyelim.
Şimdi, bütün sıkışmalarda
olduğu gibi, Ankara'nın göbeğinde, Genelkurmayın 50 metre
ötesinde, Başbakanlığın 500 metre ötesinde bomba
patladığında çıkıp yirmi dört saat içerisinde
Başbakan ve Cumhurbaşkanı bütün dünya kamuoyuna yanlış
bilgiler verdiğinde nasıl ki bir taziye gündemine
sığındılarsa Sayın Bakan da benim soruma cevap vermek
yerine yine aynı yola başvurdu, yine bir taziye gündemine
sığındı. Ben hiç oraya girmeyeceğim.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Sayın Baluken,
yanlış bilgi değildi. Adam o isimle girmiş, neresi
yanlış? Aynı şahıs. Tutturdunuz yanlış diye.
Yüzde yüz doğru bilgiler.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Biz
ölümler arasında ayrım yapmıyoruz, bütün ölümlerin
acısını yüreğimizde hissediyoruz. Ankara'da
yaşamını yitiren, katledilen bütün ailelerin taziyelerine gitmeye
de hazırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDÜLKADİR YÜKSEL (Gaziantep) Niye gitmedin
şimdiye kadar?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bir
toparlayayım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Artı bir dakika.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bakan da Cizredeki vahşet bodrumlarında katledilen
ailelerin taziyesine gidip gitmemesi meselesini kendisine sorsun.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Onlar aile değildi, her birisi ayrı bireylerdi, nerede aile
vardı Cizredeki çukurda? Her birisi tek bireydi ya, soyadları bile
tutmuyor Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Şimdi, buradan bir şey çıkmaz. Bizim söylediğimiz son
derece nettir. Bu katledilen sağlık emekçileriyle ilgili ve
Cizredeki vahşet bodrumuyla ilgili sorumluluğundan eğer
çekinmiyorsa birlikte bölgeye gidip bu olayı açığa
çıkaralım diyoruz.
Diğer taraftan, Sayın Levent Gökün
sorduğu soruyu tamamlama açısından söylüyorum, belli ki
IŞİDciler Türkiye'de tedavi edilmiş. Şunu merak ediyorum:
Yani, bu tedavi edilen IŞİDciler hakkında hangi adli süreç
işletilmiş, hangi tahkikat yapılmış? Herhangi biri
tutuklanmış mı? Cezaevinde olan herhangi bir IŞİDli
var mı?
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Ben teşekkür
ederim.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
Sayın Başkanım, ismimi kullanarak Milliyetçi Hareket Partisi
grup başkan vekili benim yüzümden Sayın Bakana bir eleştiri
getirdi. Bir açıklama getirmek isterim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim. Grup başkan vekilinizle konuşun lütfen.
III.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı:
118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına
ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI
KURUMU
(Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
beşinci turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Daha önce gündemin başında
görüşmelerde bu konuda bir duyuruda bulunmuştum. Sırasıyla
sisteme giren sayın milletvekillerinin soru sormaları için birer
dakikalık süre vereceğim.
Süremiz yirmi dakika. On dakika içinde sayın
milletvekilleri soru soracaklar, diğer on dakikada sayın bakanlar
cevap verecek.
Soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hatay ilimizin;
1) Samandağ-Antakya duble yolunun bitirilmesi
lazım. İnsanlarımız can veriyor. Ne zaman bitireceksiniz?
2) Samandağ çevre yoluna ne zaman
başlayacaksınız?
3) Altınözü-Antakya duble yolunu ne zaman
tamamlayacaksınız?
4) Karaçay barajı ne zaman bitecek?
5) Reyhanlı barajı ne zaman bitecek?
2015 dediniz, 2016 oldu.
6) Dörtyol ilçemize turunçgil araştırma
istasyonu ne zaman kurmayı düşünüyorsunuz?
7) Suriyedeki savaştan dolayı Hatay
genelindeki tüm hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde yer
bulunamamaktadır. Bu yüzden birçok insan hayatını kaybetti. 400
bin Suriyeli geldi. Çok acil bir şekilde Samandağ ve Reyhanlı
ilçemize birer donanımlı hastane kurulması elzemdir, lütfen
gereğini yapınız.
Sayın Sağlık Bakanı, huzurumuzda
bunların sözünü verebilir misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Sayın Akın
AHMET AKIN (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Balıkesir Devlet Hastanesi
Onkoloji Servisinde tek hekim günde 100 hastaya hizmet vermeye
çalışıyor. Ayrıca aynı serviste diğer
sağlık personeli eksiği de yaşanıyor. Bu konuyu daha
önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda gündeme getirmiş ve
soruna dikkat çekmiştim ama bugüne kadar hiçbir gelişme
yaşanmadı. Onkoloji servisine hekim ataması yapılmadı.
Zaten sıkıntılı durumda olan onkoloji servisi
hastaları muayene ve tedavi olabilmek için akşama kadar sıra
beklemek zorunda kalıyorlar. Sağlık Bakanlığı
Balıkesir Devlet Hastanesi Onkoloji Servisi hastalarının bu
sorunu ne zaman çözülecektir? Hastaneye ilave hekim ve diğer
sağlık personeli görevlendirmeleri ne zaman yapılacaktır?
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın İçişleri Bakanı, terörle
mücadelede önemli katkılar veren korucularımızın özlük
haklarını iyileştirecek bir çalışmanız var
mı? Yeni korucu alacak mısınız?
Sayın Sağlık Bakanı, Ortaca
Devlet Hastanesi ne zaman hizmete açılacak? Muğla Araştırma
Hastanesi ne zaman hizmete girecek? Bodrum Devlet Hastanesi ne zaman
başlayacak?
Muğlada sağlık turizmine yönelik bir
yatırım planlamanız var mı?
Sayın Kültür Bakanı, Muğladaki
tarihî ören yerlerin yüzde 80inin kazıları
tamamlanmamıştır. Bu ören yerlerinin kazılarını
tamamlayarak kısa zamanda turizme kazandırmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın İçişleri Bakanına
soruyorum: Yeni Şafakta Adbülkadir Selvi 3 Kasım 2014te
köşesinde Çözüm Süreci, Stres Testindeki yazısında Efkan Ala
Osloda anlaşmıştık PKKyle, PKK bunu bozdu.
demiştir. Bu anlaşma nedir?
İkinci sorum: Muhtarlarla Sayın
Cumhurbaşkanı toplantılar yapmaktadır. Bu toplantılara
davet edilen muhtarların tespiti sizin tarafınızdan mı
yapılmaktadır? Bunların geliş, gidiş ve konaklama
masraflarını İçişleri Bakanlığı bütçesinden
mi ödemektesiniz? Hangi kriterlere göre bu muhtarları seçiyorsunuz? Bunu
öğrenmek istiyorum.
Üçüncü sorum da: Dolmabahçe toplantısına
Recep Tayyip Erdoğandan haberli mi katıldınız, habersiz
mi?
Şimdi elinizi böyle yapmak hiç
yakışmadı
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Sana yapmıyorum kardeşim! Benim hareketlerimi burada siz
tayin edemezsiniz.
BAŞKAN Sayın Çam
Sayın Çam,
lütfen
MUSA ÇAM (İzmir) Bu tarz doğru bir tarz
değil. Yakışıyor mu size? Yakışıyor mu böyle
yapmak?
BAŞKAN Sayın Çam, lütfen sorunuzu sorar
mısınız.
MUSA ÇAM (İzmir) Kime yapıyorsunuz onu?
Yakışıyor mu?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Sayın Arslan
MUSA ÇAM (İzmir) İçişleri
Bakanına yakışıyor mu bu tarz, böyle yapmak?
Yakışıyor mu? (AK PARTİ sıralarından Otur
yerine! sesleri, gürültüler)
Ne biçim konuşuyorsun?
OKTAY VURAL (İzmir) Yani hiç
yakışmıyor ya! Üslubuna dikkat etmez, hareketlerine dikkat
etmez.
MUSA ÇAM (İzmir) Yakışıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Sizinle ilgili değil kardeşim!
MUSA ÇAM (İzmir) Ne demek? Senin
karşında milletvekili var, soru soruyor. Karşınızda
çocuk mu var sizin? Böyle gayriciddilik olur mu ya!
BAŞKAN Sayın Çam
Sayın Çam,
lütfen
Sayın Bakan, lütfen siz de susar
mısınız.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Başkan Vekili, lütfen müdahale eder misiniz. Sayın Başkan,
lütfen müdahale eder misiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Meclise hakaret edip
duruyor. El kol hareketi yapıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) Ayıp ya! Koskoca
Bakansın, böyle mi davranır? Böyle yapıyorsun. Ne demek bu?
OKTAY VURAL (İzmir) Ceza verin,
dışarı atın ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MUSA ÇAM (İzmir) Terbiyesiz!
Saygısız!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
dışarı atın!
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Başkan, herkese müdahale ediyordunuz deminden beri!
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Her şeyi
söyleyeceksiniz, hiçbir şey mi yapmayacağız? Kendinize dikkat
edin! Sözlerinize dikkat edin!
BAŞKAN - El hareketini size yapmadığını
söyledi Sayın Çam.
MUSA ÇAM (İzmir) O Bakan dinleyecek! Ben soru
soruyorum, dinleyecek! Ne demek böyle? Karşısında çocuk mu var?
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Ne yapmış?
Böyle yapmakla ne olmuş?
BAŞKAN - On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.38
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.49
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Soru-cevap işlemine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Sayın Musa Çam, sorularınız bitti mi?
MUSA ÇAM (İzmir) Hayır, bitmedi
Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, o zaman yeniden alalım
sorularınızı en baştan. Bir dakika vereyim, bölemiyorum
çünkü süreyi.
Sayın Çam, buyurun, yeniden, baştan.
MUSA ÇAM (İzmir) Sorularımı
Sayın Bakan aldıysa tekrarlamayacağım, üç soru
sormuştum.
Biri, Yeni Şafaktaki Abdülkadir Selvinin 3
Kasım 2014te köşesinde yazdığı, çözüm süreci, sizin
söylediğiniz, Osloda anlaştık, PKK bozdu. Anlaşma nedir?
İkincisi: Muhtarlarla Cumhurbaşkanının
köşkünde her hafta toplantılar yapılıyor. Bunları siz
mi belirliyorsunuz? Hangi kriterlere göre belirliyorsunuz? Bunların
gelişlerini, gidişlerini, masraflarını hangi bütçeden ödüyorsunuz?
Son sorum da Dolmabahçedeki mutabakat
toplantısına Sayın Cumhurbaşkanından habersiz
katılır mısınız, katılmaz mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) İçişleri
Bakanına iki sorum var.
Birincisi: İçişleri
Bakanlığı 2015 Yılı İdare Faaliyet Raporunun
60ıncı sayfasında 2015 yılı itibarıyla 14.564
kişinin vatandaşlığa alındığı, 24.760
kişinin Türk vatandaşlığından
çıkarıldığı yazıyor. Bunun nedeni nedir?
İkincisi: Cumhurbaşkanımız
kaymakamları toplayarak Yasaları dinlemeden görevlerinizi
yapınız. dedi. Siz de aynı görüşe katılıyor
musunuz?
Sağlık Bakanına soruyorum:
Hastayı tedavi ederken IŞİDli olduğuna bakmam. dediniz.
Peki, Gezide yaralanan gençleri tedavi eden doktorlar hakkında neden
soruşturma açtınız?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Emir
MURAT EMİR (Ankara) Sayın
Sağlık Bakanım, bize yaptığınız sunumda
cepten yapılan sağlık harcamasının toplam
sağlık harcaması içindeki oranını 2014 yılında
17,8 olarak vermişsiniz. Korkarım, bu rakam yanlış.
Bürokrasi olasıdır ki yanıltıyor sizi de, bizi de çünkü bu
bence hesaplanabilir bir rakam değil. Nasıl
hesaplandığını öğrenirsek çok mutlu
olacağız. Çünkü Sayın Bakanım, şu anda cepten
yapılan sağlık harcamaları oldukça yüksek miktarda,
vatandaşımızın cebi yanıyor. Özellikle özel
hastanelerin katkı payını yasal farkın çok üstünde
aldığını hepimiz biliyoruz. Eğer bunu biliyorsa
bürokrasi neden engellemiyor? Bu hesabın içine nasıl katabildi?
Üniversite hastanelerinde alınan bıçak paraları bu hesaba dâhil
mi yoksa bu hesap eksik mi? Bunun ayrıntılı bir şekilde
verilmesinde yarar var. Eğer merak ediyorsanız
vatandaşımızın kayıt dışındaki
ödemelerini bir bir ben size ve bürokrasinize ayrıntılarıyla
anlatabilirim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Koçdemir
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) Teşekkür
ederim.
Sayın Ala, büyükşehirlerimizde sosyolojik
manada paralel toplumlar oluşmaktadır. Mesela Bursada
Yıldırım ile Nilüfer ilçeleri sosyal, ekonomik, kültürel olarak
birbiriyle müştereği kalmayan apayrı yani paralel dünyalardır.
Suçluluk, alt yapı, eğitim gibi kriterler açısından çok
olumsuz durumda olan Yıldırım gibi ilçelerin farkında
mısınız? Bu durumun iyileşmesi için program ve
çalışmanız var mı?
İkinci sorum: Terörle mücadelede 1.700
şehit veren geçici köy korucularının sosyal, ekonomik
hakları konusundaki olumsuzlukları gidermeye yönelik bir
çalışmanız var mı?
Diğer sorum Sayın Müezzinoğluna:
2010da Bursa Yıldırım Samanlıda sağlık
kompleksi için tahsis edilen 468 dönüm arazide bu zamana kadar ne
yapılmıştır? Şimdi de buraya yapılacak 600
yataklı hastaneyi arazi bağışlayacak hayırsever
bulabilirseniz Demirtaşa yapacağınızı söylüyorsunuz.
Sağlık yatırımları bu kriterlerle mi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aydın
ERKAN AYDIN (Bursa) Evet, Sayın Başkan,
aslında sorum İçişleri Bakanınaydı ama bir gerginlik
gördüğüm için Kültür Bakanına soruyorum, kimse de sormadı Kültür
Bakanına.
Sayın Bakan, Devlet Tiyatroları
oyuncuları arasında büyük bir ayrım yapılmaktadır.
Kadrolu oyuncular yüksek maaş almalarına rağmen sözleşmeli
çalışan oyuncular hiçbir sosyal hakka sahip değillerdir, çok az
ücret almaktadırlar. Bu oyuncular sabahlara kadar prova yapıp oyun
üstüne oyun oynamalarına rağmen günlük ücret almaktadırlar. Bu
oyuncular arasındaki ayrımı kaldırmayı düşünüyor
musunuz? Bu oyunculara sosyal hak verecek misiniz?
BAŞKAN Sayın Usta
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Sorum İçişleri Bakanına: 29 Ocak
2016da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 6663
sayılı Kanunla uzman erbaşların kamu
kuruluşlarına geçişinde yedi yıl
çalışmış olma şartı getirildi. Bu kanun
çıkmadan hemen önce, belediyeler dâhil, kamu kuruluşlarına
geçiş işlemi başlattığı için orduyla
sözleşmesini yenilemeyen uzman erbaşlar mağdur oldular çünkü
yedi yılı doldurmadıkları için geçiş hakları
ellerinden alındı. Diğer taraftan da sözleşme
yenilenmediği için orduyla da irtibatı kesildi. Bu mağduriyetin
giderilmesi amacıyla Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
yazışmaları ve muvafakat işlemleri devam edenler için yedi
yıl şartı aranmaz. şeklinde yeni bir düzenleme
yapılmasına ihtiyaç vardır. Belediyeler de aynı zamanda
mağdur olmuşlardır. Böyle bir düzenleme talebine yönelik
Bakanlığınızın görüşü nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şeker
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
İçişleri Bakanı, millete küfreden Cengiz İnşaatın
madenini korumak için Artvini gaza boğdunuz. 98 yaşındaki Hasan
Ali Keklik dedemizi biber gazıyla tanıştırdınız.
25 yaşındaki Dilek Doğan evinde
öldürüldü. Öldürülme anının görüntüleri ortaya çıktı.
Çağlayan Adliyesindeki duruşmasında kuş uçurtulmadı.
Geçen hafta dünyanın en kanlı örgütü olan 67 sanıklı
IŞİD soruşturmasında, duruşmada -ben de
oradaydım- olağan güvenlik önlemleri bile yoktu.
Yılmaz Öztürk 20 yaşındaydı.
Babası uyuşturucudan ve olaylardan korumak için bir işe
yerleştirmişti. Armutluda polis tarafından, yakın
mesafeden, sırtından vuruldu. Son sözleri Ağabey, beni niye
vurdun, işimden evime gidiyordum. oldu. Sormak istiyorum, hiç
vicdanınız sızlıyor mu?
Şehit ailelerini ziyaret konusunda verecek
cevabınız olmadığından hayli
zorlandığınızı biliyorum. Ayrıca, Suruç ve
birinci, ikinci Ankara katliamlarında yaşamını
yitirenlerden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
hiç, bir
tanesinin taziye ziyaretine gittiniz mi?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Gaydalı
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim.
Daha önce ben bu soruları sormuştum
Tarım Bakanına Üreticinin elinde kalan patatesler için bir
planınız, projeniz var mı? diye, henüz cevap alamadım.
Mallarından vazgeçtik, elde kalan patateslerin depolanması
hakkında üretici bilinçlendirildi mi? Aksi takdirde, çürüyen patateslerin
çıkaracağı gazlar yüzünden insan ölümleri yaşanması
riski vardır.
İkinci sorum da Başbakan Sayın
Davutoğlu da dâhil, AKPli bütün hatipler verilen vaatlerin yüzde 82
gerçekleştiğinden söz ettiler. Sayın Davutoğlunun Bitlis
mitinginde verdiği Tatvan havaalanı vaadi acaba geriye kalan yüzde
18lik dilimin içinde midir? Bitlis halkı merak ediyor.
BAŞKAN Sayın Ahrazoğlu
Son soru.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Diş protez teknisyenleri sıklıkla
kullandıkları zehirli ve zararlı kimyasal maddelere, silika
tozlarına ve çapraz enfeksiyon riskine maruz kalmaktadır. Böylesine
riskli bir hizmeti veren diş teknisyenlerinin riskli meslek
gruplarına alınarak sosyal haklarının düzenlenmesi
gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda düzenlemeyi yapmayı
düşünüyor musunuz?
Hatay ilinde son üç yıl içerisinde hasta yatak
sayısı ne kadar artırılmıştır? Hasta yatak
sayısının artırılması konusunda neler
yaptınız?
Son sorum İçişleri Bakanımıza:
Vatanın birliği ve bütünlüğü için cansiparane görev yapan köy
korucularının sosyal güvenlik kapsamına alınması için
bir çalışmanız var mıdır? Mali düzenleme yapmayı
planlıyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın bakanlar, buyurun.
Cevap verme süreniz on dakika.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Erzurum) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; önce
tekrar izah edeyim, sayın milletvekilimiz Sayın Çamın
sorduğu soruları not alıyordum yani beni herkes bilir ki bir
şey öyleyse öyledir, yanlış yapmışsak da çıkar
bunun yanlış olduğunu söyleriz. Ama kesinlikle, sorduğu
soruyu not alıyordum, yaptığımın oradan farklı
şekilde anlaşıldığını söyledi, hareketin
onunla ilgisi yok yani kendisiyle de ilgisi yok, özel bir şey de
değil, özel bir hareket de değil, belki oradan yanlış
anlaşıldı. Böyle bir şey yok çünkü kendi sorduğu
soruları not alıyordum.
Şimdi, sorulara ilişkin, soruların
bazılarına yazılı cevap vereceğiz,
bazılarını burada cevaplandırmak istiyorum.
Birincisi, köy korucularına ilişkin,
hâlihazırda geçici köy korucularına aylık 1.104 lira ödeniyor,
biz bunu bu bütçede, mali yıl bütçe kanunuyla inşallah Mecliste
kabul edilip yürürlüğe girdiğinde- asgari ücret seviyesine
çıkarıyoruz, 1.300 lira yapıyoruz.
Diğer taraftan, muhtarlara ilişkin
Sayın Çamın yine bir sorusu vardı. Kendileri geliyorlar, kendi
masraflarını kendileri karşılıyor ve valilikler
tarafından seçiliyorlar. Nasıl gelecekler? Zaten hepsi gelecek yani
seçilme diye bir şey de söz konusu değil. Orada muhtarların
durumuna göre, işi olan oluyor, olmayan oluyor, değişik
yerlerden geliyor çünkü, muhtarlar hep aynı ilden gelmiyorlar. O
bakımdan, oradaki güncel, o anda ihtiyaca göre değerlendiriliyor.
Ben baştan beri şunu söylüyorum:
1990lı yıllarda, 1980li yıllarda, otuz beş
yıldır bu terörle mücadele ediliyor. Hep çok alanlı, eş
zamanlı mücadele edilmesi gerektiğinden söz edilirdi 1990lı
yıllarda -ben de bürokrat olarak çalışıyordum- ama bu bir
türlü gerçekleşmezdi. 2002den beri, bu Hükûmet ve bu AK PARTİ çok
alanlı, eş zamanlı olarak mücadele ediyor. Bugüne kadar
yaptığımız her işin arkasındayız,
altına imza atıyoruz. Bir şeyin, bir projenin eksiği olur,
eleştirirsiniz, tamamlanır. O projenin yanlış olduğunu
göstermez. Eleştirenlerin kendilerine ait projesi varsa onu söylerler;
projesi yoksa, sadece eleştiriyorsa o da bir katkıdır, bir
şey demiyorum ama asıl, partilere düşen, ayrı projelerinin
olmasıdır. Bizim projelerimizi neden bu kadar eleştiriyorsunuz
bunu anlamıyorum. Çünkü biz o projeyi millete deklare ediyoruz,
yapıyoruz, bunu da çıkıp meydanlarda gümbür gümbür söylüyoruz,
oyu da alıp geliyoruz. Yani bunu millet destekler, millet sandıkta
karar verir. Bunu bir türlü, gerçekten anlamıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, Osloda yapılan da
yapılmıştır. Onun ayrıntılarını
gazeteci yazdıysa gazeteci açıklayacak. Bütün görüşmelerimizde
de 2 tane temel şeyimiz vardır bizim, kiminle ne görüşüyor
olursak olalım: Teröristler, terörün silahı bırakacak, üzerine
betonu gömecek, Türkiye de çözümünü üretecek, demokrasimiz gelişecek,
kalkınmamız gelişecek. Bu konuda hiç tereddüt yok, saklı,
gizli bir şey de yok. Yani keşke o zamanlarda
8 Mayısta,
arkadaşlar, bakın, 8 Mayıs 2013
Geri çekilme başladı
mı? Başladı. Ne zaman durdu? Gezi olayları başladığında
durdu. Şimdi, bana diyorsunuz ki Söylemeyin. Gezi olaylarının
göbeğinde kim vardı? Sizin Genel Başkanınız Ben
Taksime çıkacağım. dedi, çıktı da. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani Gezi olaylarından sonra durdu, Gezi
olaylarından sonra durdu.
MUSA ÇAM (İzmir) Ne alakası var! Ne
alakası var!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) - Soruyu siz sorarsınız, cevabı nasıl
vereceğime ben karar veririm arkadaşlar.
LEVENT GÖK (Ankara) Bu çok yanlış bir
tahlil, çok yanlış bir tahlil.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Gezi
olayları bizim gururumuzdur! (CHP sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) - Ben de milletvekiliyim.
İkincisi..
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
LEVENT GÖK (Ankara) Artvinde de
yaptığınız zaten bağırmak oluyor.
BAŞKAN Sayın Gök... Sayın Gök...
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Arkadaşlar, siz bakın, en aykırı görüşleri
bile dile getirdiler. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Eğer hakaret yoksa, bir yanlışlık yoksa ona
müdahale etmeye gerek yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Her şeyi CHP yaptı
yani öyle mi?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Yani, en aykırı görüşleri bile...
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, çok sorunlu
bir dil bu, çok sorunlu bir dil. Bunu kabul etmiyoruz, bunu reddediyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Etmeyebilirsiniz efendim. Sizin söylediğiniz birçok şeyi de
biz kabul etmiyoruz ama dinledik.
BAŞKAN Sayın Gök, söz
alırsınız.
LEVENT GÖK (Ankara) Böyle bir şey olabilir mi
efendim ya!
BAŞKAN Söz alırsınız, bir
dakika açıklasın düşüncesini. Söz veririm size, bir dakika...
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Arkadaşlar... Sayın Başkan Vekilim, bakın,
Sayın Milletvekilim, sizin söylediğiniz birçok şeyi de biz kabul
etmiyoruz ama oturduk burada dinledik yani elbette benim söylediklerimi kabul
edeceksiniz diye bir şey yok ki, etmeyebilirsiniz.
LEVENT GÖK (Ankara) Siz Bakansınız,
böyle bir yorum olabilir mi! Yani Çözüm sürecini CHP bitirdi. demeye
getiriyorsunuz ya, var mı böyle bir şey!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Efendim, etmeyebilirsiniz siz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sorulara cevap verin
Sayın Bakan, soruları cevaplayın.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Bakın, ben kendi düşüncemi söylüyorum, siz de zaten kabul
etmiyorsunuz.
LEVENT GÖK (Ankara) Ne kadar ayıp bir
şey ya! Hiç yakıştıramadım size, hiç
yakıştıramadım.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Sizin söylediğiniz birçok şeyi de ben kabul etmiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakanım, size
hiç yakıştıramadım.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Gezi
olayları bizim onurumuz, onurumuz!
LEVENT GÖK (Ankara) Hiç
yakıştıramadım size.
BAŞKAN Sayın Gök...
LEVENT GÖK (Ankara) Yani, çok ayıp! Çok
ayıp!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Efendim, şimdi bakın...
LEVENT GÖK (Ankara) Çok ayıp! Çok ayıp!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Bakın, benim söylediğim şey çok açık.
LEVENT GÖK (Ankara) Sizin söylediğiniz...
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Yani, bu bir realite; bu bir tahmin değil.
LEVENT GÖK (Ankara) Siz CHP çözüm sürecini
bitirdi. dediniz, ne diyeceksiniz daha başka!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Efendim, bu bir tahmin değil, bir realiteden bahsediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Böyle bir şey olabilir mi
ya!
BAŞKAN Sayın Bakan, siz lütfen
konuşmanıza devam edin.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Şimdi, bir soru daha, mevzuat ve
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan onu hiç
cevaplandırmasa da olur. Böyle bir şey olabilir mi ya!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa)
Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği
negatif yorumun ortadan kaldırılmasıdır, negatif yorumun.
LEVENT GÖK (Ankara) Nereden
çıkarıyorsunuz bunu?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Yani, hepimiz biliyoruz ki, mevzuatta...
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, nereden
çıkarıyorsunuz bunu?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Efendim, şimdi siz neden müdahale ediyorsunuz?
LEVENT GÖK (Ankara) Gezi ile çözüm sürecinin ne
alakası var?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Var efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) CHPyle ne alakası var?
Ne alakası var?
BAŞKAN Sayın Gök... Sayın Gök...
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Ben Türkiye'nin şu anda İçişleri Bakanı olarak
söylüyorum...
LEVENT GÖK (Ankara) Ne alakası var? Masaya
ben mi oturdum?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Türkiye Cumhuriyetinin...
LEVENT GÖK (Ankara) Biz mi oturduk masaya? Ne
alakası var?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Sayın Başkan Vekilim, sordunuz, cevap vereyim ne
alakası var diye.
BAŞKAN Sayın Bakan... Sayın Bakan,
bir dakika...
LEVENT GÖK (Ankara) Ne alakası var Gezi ile
çözüm sürecinin?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Şimdi... (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika...
LEVENT GÖK (Ankara) Geziyi diline alma.
Yazıklar olsun ya! Yazıklar olsun!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Sordunuz cevap vereceğim.
LEVENT GÖK (Ankara) Yazıklar olsun size ya!
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika bekler
misiniz, bir dakika bekleyin.
LEVENT GÖK (Ankara) Yazıklar olsun size ya!
Yazıklar olsun size ya! (AK PARTİ sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Gök...
LEVENT GÖK (Ankara) Yazıklar olsun size ya!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Size yazıklar olsun! Niye her seferinde söylüyorsunuz? (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Gök...
LEVENT GÖK (Ankara) Yazıklar olsun size!
Türkiye'yi böyle mi yöneteceksiniz? (AK PARTİ sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Gök... Sayın Gök...
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Söylüyorsunuz, siz öyle mi yöneteceksiniz? Bu nasıl bir şey
yani?
LEVENT GÖK (Ankara) Nasıl cevap bu böyle!
Nasıl bir densizlik böyle!
BAŞKAN Sayın Gök...
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Dinliyoruz, dinliyoruz, cevap verince böyle oluyor. Allah Allah! (CHP
sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Siz Türkiye'yi böyle mi
yöneteceksiniz? Türkiye'yi böyle mi yönetiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Gök...
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Beyefendi, Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri Bakanı
olarak söylüyorum, Gezi olayları başladı, çekilme durdu. (CHP
sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Yazıklar olsun size! Yazıklar
olsun!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Gezi olayları durdurmuştur, bu kadar! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Size yazıklar olsun!
Böyle Türkiye yönetilmez! Ayıptır! Ayıptır! Günahtır!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Gezi olayları durdurdu. Daha ayrıntısını da
verebilirim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
Bunu da yeni duyuyorsanız size yazıklar
olsun! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Böyle Türkiye yönetilmez!
Ayıptır, ayıptır, günahtır!
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Günahtır sizin
yaptığınız.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Yeni duyuyorsanız size yazıklar olsun!
BAŞKAN Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.05
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.13
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Soru-cevap işlemine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Buyurun Sayın Müezzinoğlu.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
yoğun bakımla ilgili çok hızlı 2 rakam vereceğim.
2002 yılında 869 olan yoğun
bakım yatağımız bugün 12.484. Bu rakam, bugün
gelişmiş ülkelerde 100 bin kişiye düşen yoğun
bakım yatağı sayısı en yüksek Almanya, 24,6; bizde 25.
Almanya ile aynı düzeydeyiz. Belçika, Amerika Birleşik Devletleri,
Kanada, Hollanda ve diğer ülkelerden daha yüksek yoğun bakım
yatağımız var. Burada sorun yoğun bakım
yatağı değil, hekim ve yoğun bakım hekim
sayımızdaki sorunumuzdur ve oradaki yoğun bakım
yardımcı sağlık elemanı sorunumuz var.
Yine, hekim açığımızdan giderek
Balıkesir Milletvekilimizin bir sorusu var. Balıkesir örneğinden
giderek, elimizde 127 onkoloğumuz var. 127 onkolog; 600 bin nüfusa 1
onkolog düşüyor. Dolayısıyla, Balıkesire kısa vadede
2nci onkoloğu verebilme şansımız yok.
Değerli arkadaşlar, OECD ülkelerinin
ortalamasına göre 10 bin nüfusa 37 hekim düşerken bizim ne yazık
ki 10 bin nüfusa 17 hekim düşüyor. Hekim açığımız
kapandıkça buradaki sıkıntıları azaltacağız,
onda sürece ihtiyacımız var.
Yine, cepten ödemelerle ilgili oran: TÜİK
verileri 2002de yüzde 19,8; 2014te yüzde 17,8.
MURAT EMİR (Ankara) Nasıl
hesaplandığını sormuştum Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) - Arkadaşlar, TÜİKin rakamlarının nasıl
hesaplandığının detaylarını size göndeririz.
Şu anda o kadar geniş zamanımız ne yazık ki yok.
Muğlayla ilgili
Muğladaki
milletvekillerimiz ve kamuoyu bilir ki, Muğla merkez inşaatı
devam ederken ilave kapasite artışı yapılarak J Blok ilave
edildi, inşaat çalışmaları devam ediyor.
Yine, 100 yataklı Ortaca Devlet Hastanesine
süre verildi yüz yirmi gün.
Muğla Bodrum ihalesi yapıldı.
Hataydaki hastanemiz şu anda inşaatta son
aşamada.
İnşallah, en kısa zamanda diğer
sağlık yatırımlarıyla ilgili bilgileri de sizlere
aktarırım.
Şimdi süre çok az kaldı Kültür
Bakanımıza vereyim.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
İki tane soru var, bir tanesi MHP Muğla
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğanın. Muğladaki ören
yerlerinde kazı çalışmaları tamamlanacak mı? diye
sordu.
Muğla ilinde 9 adet Bakanlar Kurulu
kararlı Türk, 1 adet Bakanlar Kurulu kararlı yabancı ve 6 adet
Müze Müdürlüğü Başkanlığında bilimsel heyetlerce
sürdürülen kazı çalışmaları olmak üzere toplam 16 kazı
çalışması gerçekleştirilmekte. 2015 yılında 2
milyon 167 bin lira ödenek aktarıldı. Bu çalışmalar ödenek
nispetinde her yıl devam etmekte.
Yine, CHP Bursa Milletvekili Sayın Erkan
Aydının sorusu vardı. Bizim sanat kurumlarımızda iki
tür sanatçı istihdamı var: Bir, 657ye göre sözleşmeli
sanatçı memurlar, bir de geçici süreli sözleşmeli istihdamı. Özellikle
tiyatrolarda kadrolu ve mezun sanatçı dediğimiz, yevmiyeyle
çalışan sanatçılar var. Burada herhangi bir hak kaybı ya da
özlük haklarıyla ilgili herhangi bir sorun söz konusu değil.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, şimdi
sırasıyla
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
benim söz talebim var.
BAŞKAN Görmedim, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) İçişleri Bakanı
yapmış olduğu cevaplandırmalarda partimizi çok
ağır ithamlarda bırakan, töhmet altında bırakan sözler
söylemiştir. Ben sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun iki dakika. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
14.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, İçişleri Bakanı Efkan Alanın
118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur görüşmelerindeki
soru-cevap işlemi sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanlığında
oturan kişinin az önce sözlü sorulara verdiği cevapta inanılmaz
bir düşünce dünyasındaki daldığı hâletiruhiyeyle
olayları Türkiyede nasıl yorumladığını ve hangi
sonuçlardan neler çıkarttığını dehşetle gördük ve
böyle bir İçişleri Bakanı Türkiyeyi yönetiyorsa vah hâlimize
dedik! Neymiş? Çözüm sürecinde PKK çekilmek üzereyken silahları
bırakmamış, meğer o zaman Gezi olayları
varmış, başında da Genel Başkanımız
bulunuyormuş, Gezi olaylarından sonra PKK silah bırakmaktan
vazgeçmiş ve terör bundan dolayı azmış.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Evet,
doğru, Gezi olayları var!
LEVENT GÖK (Devamla) Öyle mi? Doğru mu? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Doğru!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
LEVENT GÖK (Devamla) Doğru!
BAŞKAN Sayın Gök, siz lütfen Genel
Kurula hitap edin.
LEVENT GÖK (Devamla) İçişleri
Bakanı, bu sözlerinizi düzelteceksiniz! Cumhuriyet Halk Partisine bu
sözleri söylemek sizin haddiniz değildir!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Senin de bana bunu söylemen haddin değil!
LEVENT GÖK (Devamla) Siz eğer bu kafayla
İçişleri Bakanlığı yapmaya devam ederseniz Türkiyenin
kafasını her zaman duvarlara toslatırsınız! Şunu
bilin ki siz daha Gezinin hesabını veremediniz!
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) Gezinin
hesabını sizin vermeniz lazım!
LEVENT GÖK (Devamla) - Daha siz Ethem
Sarısülükün, Ali İsmail Korkmazın, Abdullah Cömertin, Berkin
Elvanın, Mehmet Ayvalıtaşın, Medeni
Yıldırımın ve diğerlerinin hesabını
veremediniz! Onların kanları yerde kaldı. O kanların da
hesabını soracağız, Türkiyeyi PKK terörüne teslim ettiniz
diye, onun da hesabını soracağız.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Millet biliyor,
millet biliyor.
LEVENT GÖK (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisini
ağzınıza alamazsınız. Siz kimsiniz! Kimsiniz siz! (AK
PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen hakaret
etmeyin.
LEVENT GÖK (Devamla) Nasıl
Bakansınız siz! Kimsin sen! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen hakaret
etmeyin.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
(Bursa) Sen kimsin! Sen kimsin! Kimsin sen!
LEVENT GÖK (Ankara) Kimsin sen! Bir daha öyle
konuşma! Bir daha da İçişleri Bakanlığı
yapamazsın sen.
BAŞKAN Sayın Gök
Sayın Gök,
yerinize oturun.
LEVENT GÖK (Ankara) Haddini bil, haddini! Ülkeyi
kan gölüne döndürdünüz be! (AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Gök, size söz verdim, kürsüden
cevabınızı verdiniz. Lütfen
MUSA ÇAM (İzmir) Sekiz ay önce sen
müsteşardın, devlet memuruydun, devlet memuru. Sen haddini
bileceksin, haddini! Haddini bileceksin!
İSMAİL AYDIN (Bursa) Terbiyesiz!
Milletvekili o.
LEVENT GÖK (Ankara) Yuh olsun sana! Yuh olsun
sana!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MUSA ÇAM (İzmir) Sizin içinizde bir
milletvekili yok muydu Bakan olacak, yok muydu?
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin birbirleri
üzerine yürümeleri)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
(AK
PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.21
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) EMNİYET GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KAMU DÜZENİ VE
GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) GÖÇ İDARESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRKİYE İLAÇ
VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
J) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, şimdi
sırasıyla beşinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine
geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayır okutup
oylarınıza sunacağım.
İçişleri Bakanlığı 2016
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1) İçişleri Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 3.857.871.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 808.810.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 2.565.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 125.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
GENEL
TOPLAM 4.794.246.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir
İçişleri
Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) İçişleri
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 11.188.613.529,92
Bütçe Gideri 6.638.972.681,28
Ödenek Üstü Gider 15.338,40
İptal Edilen Ödenek 4.498.027.227,04
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 4.391.352.292,00
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü 2016
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10.82) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 398.666.400
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 19.872.590.600
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 5.892.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 863.489.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 21.140.638.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Emniyet
Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Emniyet
Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Emniyet Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 16.803.430.472,77
Bütçe Gideri 16.333.482.153,49
İptal Edilen Ödenek 462.993.317,42
Ertesi Yıla Devredilen 379.226.883,09
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Emniyet
Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10.81) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 170.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 8.274.056.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 2.655.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 8.276.881.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Jandarma
Genel Komutanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Jandarma
Genel Komutanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 6.641.116.607,49
Bütçe Gideri 6.213.122.494,74
İptal Edilen Ödenek 427.335.801,63
Ertesi Yıla Devredilen 424.450.012,40
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10.84.) KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ
MÜSTEŞARLIĞI
1) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 19.962.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 19.962.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu
Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 22.194.000,00
Bütçe Gideri 12.093.457,68
İptal Edilen Ödenek 10.100.542,32
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sahil
Güvenlik Komutanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10.83) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1) Sahil Güvenlik komutanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 576.812.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 576.812.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sahil
Güvenlik Komutanlığı 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir
Sahil
Güvenlik Komutanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 465.970.297,14
Bütçe Gideri 388.355.843,58
İptal Edilen Ödenek 77.290.741,55
Ertesi Yıla Devredilen 72.913.044,66
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sahil
Güvenlik Komutanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10.85) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 271.020.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 271.020.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 100.821.073,77
Bütçe Gideri 90.122.506,08
İptal Edilen Ödenek 10.698.567,69
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
15) SAĞLIK BAKANLIĞI
1) Sağlık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 129.132.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 5.100.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 4.078.289.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 4.212.521.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Sağlık
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 3.532.623.785,25
Bütçe Gideri 3.522.379.338,01
Ödenek Üstü Gider 6.763.244,59
İptal Edilen Ödenek 17.007.691,83
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.017.284,70
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.19) TÜRKİYE HUDUT
VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Türkiye Hudut ve
Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 10.464.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 18.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 2.204.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 127.114.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 139.800.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Vergi
Gelirleri 191.120.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 662.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 17.078.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 208.860.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2016 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Türkiye Hudut ve
Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 408.589.334,00
Bütçe Gideri 148.959.806,12
İptal Edilen Ödenek 259.629.527,88
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 190.008.002,00
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 169.235.000,00
Tahsilat 202.434.182,54
Ret ve İadeler 211.788,23
Net Tahsilat 202.222.394,31
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2014 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.59) TÜRKİYE
İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 53.243.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 500.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 63.621.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 117.364.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 71.900.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 36.964.000
AŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 3.500.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 112.364.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 84.023.074,24
Bütçe Gideri 81.619.173,89
İptal Edilen Ödenek 2.403.900,35
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Gelir Tahmini 85.359.000,00
Tahsilat 64.921.942,19
Ret ve İadeler 1.814.886,95
Net Tahsilat 63.107.055,24
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
15.75) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU
1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 29.445.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.016.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 11.920.439.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 11.950.900.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 9.323.116.108,00
Bütçe Gideri 9.310.879.634,50
Ödenek Üstü Gider 26.049.630,40
İptal Edilen Ödenek 38.286.103,90
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
15.76) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU
1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 142.955.648
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 2.402.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 8.966.326.352
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 9.111.684.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 6.985.298.514,13
Bütçe Gideri 6.870.122.381,17
Ödenek Üstü Gider 6.024.638,48
İptal Edilen Ödenek 121.200.771,44
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 113.742.650,79
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı 2016 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.62) TÜRKİYE SAĞLIK
ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 40.956.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 642.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 41.598.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 41.598.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 41.598.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kültür
ve Turizm Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
21) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 581.250.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 810.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 24.923.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 474.152.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 12.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri 1.696.622.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.777.769.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür
ve Turizm Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kültür
ve Turizm Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.252.180.977,01
Bütçe Gideri 1.877.597.529,00
Ödenek Üstü Gider 30.373,44
İptal Edilen Ödenek 374.613.821,45
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 338.173.503,67
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür
ve Turizm Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.16) DEVLET OPERA VE
BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 22.254.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 2.200.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 318.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri 244.790.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 269.562.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 3.777.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 264.588.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 1.197.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 269.562.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2)Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 229.269.035,33
Bütçe Gideri 225.493.430,04
İptal Edilen Ödenek 3.775.539,25
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 66,04
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 226.174.000,00
Tahsilat 228.515.095,02
Ret ve İadeler 1.110,00
Net Tahsilat 228.513.985,02
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.15) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 25.263.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 3.355.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri 196.204.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 224.822.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 7.699.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 216.833.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 290.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 224.822.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 195.852.600,00
Bütçe Gideri 189.927.175,27
İptal Edilen Ödenek 5.925.424,73
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 187.061.000,00
Tahsilat 191.414.612,68
Ret ve İadeler 360,00
Net Tahsilat 191.414.252,68
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Başkanlığı 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.53) TÜRKİYE YAZMA
ESERLER BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 10.375.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 1.764.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri 18.069.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 30.208.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 185.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 29.727.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 296.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 30.208.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Başkanlığı 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Başkanlığı 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 27.138.769,00
Bütçe Gideri 23.015.111,08
İptal Edilen Ödenek 4.123.657,92
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 23.040.000,00
Net Tahsilat 25.644.187,09
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Başkanlığı 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Hayırlı
olsun.
Böylece
beşinci turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin
hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı olmalarını
temenni ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, beşinci tur görüşmeler
tamamlanmıştır.
Programa
göre, kuruluşların bütçe ve kesin hesaplarını
sırasıyla görüşmek için 3 Mart 2016 Perşembe günü saat
11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi
geceler diliyorum.
Kapanma saati:23.59