TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
52nci Birleşim
4 Mart 2016 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119)
A) MİLLÎ
SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA
SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI
1) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin
Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA
ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRK
STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ
1) Türk
Standartları Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk
Standartları Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRK PATENT
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Patent
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye
Bilimler Akademisi 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimler Akademisi 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın, 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününe ilişkin konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Mardin Nusaybinde yapılan
saldırıda şehit olan 3 polise Allahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar dilediğine, her milletvekilinin, birlik ve
bütünlüğümüze kasteden bölücü terör karşısında iradelerini
kullanacağını umduğuna ilişkin açıklaması
2.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, şehit olan tüm asker ve polislere Allahtan
rahmet dilediğine, Cumhuriyet Halk Partisi olarak terörün her türlüsünü
lanetlediklerine ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe ilişkin
açıklaması
3.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Mardin Nusaybindeki terör
saldırısını kınadığına, teröre
karşı mücadelenin demokratik zeminleri savunmak durumunda olan
herkesin görevi olduğuna ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe
ilişkin açıklaması
4.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Antalya Milletvekili Mustafa
Akaydının 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Antalya
Milletvekili Mustafa Akaydının, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Garo Paylanın, Genel Kurulun pazar günkü çalışma
saatlerinin Hristiyan milletvekillerinin ayinlerine katılabilmesini
sağlayacak şekilde düzenlenmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
7.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
Cumhurbaşkanının Halkların Demokratik Partisine yönelik
basında yer alan bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
8.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklaması ile Ankara
Milletvekili Erkan Haberalın 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı
2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
9.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Cumhurbaşkanının Türkiye gündemini
işgal eden anlayışından çıkılması
gerektiğine ve Ginede sarf ettiği bazı ifadelerinin
dış politika açısından uygun olmadığına
ilişkin açıklaması
10.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
12.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklaması ile Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
14.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
15.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Balıkesir Milletvekili
İsmail Okun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
17.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
18.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Hükûmetin muhalif bir
çizgide yayın yapan bütün basın kurumlarını susturmaya
çalışmasının kabul edilemez olduğuna, bu darbe
anlayışını kınadığına ve
Cumhurbaşkanı ile Hükûmeti bu yanlış tutumdan vazgeçmeye
çağırdığına ilişkin açıklaması
19.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde soru-cevap işlemi sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Ankara
Milletvekili Erkan Haberalın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin
Ahrazoğlunun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Hatay
Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
8.- Tokat
Milletvekili Coşkun Çakırın, Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
yedinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
9.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
10.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İzmir Milletvekili
Kerem Ali Süreklinin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
11.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Siirt Milletvekili Yasin
Aktayın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur görüşmelerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
12.- Siirt
Milletvekili Yasin Aktayın, Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Siirt Milletvekili Yasin
Aktayın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
14.- Siirt
Milletvekili Yasin Aktayın, Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına tekraren sataşması nedeniyle
konuşması
15.- Bursa
Milletvekili Orhan Sarıbalın, Hatay Milletvekili Mehmet Öntürkün
118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur görüşmelerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4 Mart 2016 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Sema KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün yedinci tur
görüşmelerini yapacağız.
Yedinci turda, Millî Savunma
Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü, Türk Patent
Enstitüsü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye
Bilimler Akademisi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
bütçe ve kesin hesapları yer almaktadır.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı:
118) (x)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (x)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere,
turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin sisteme
girmeleri gerekmektedir.
Yedinci turda grupları ve
şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini
okuyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına;
İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün,
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, Denizli Milletvekili Kazım Arslan,
İstanbul Milletvekili Didem Engin, Denizli Milletvekili Melike
Basmacı, Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın, Edirne Milletvekili
Okan Gaytancıoğlu, Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlu ve Tokat Milletvekili Kadim Durmaz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına; Ankara
Milletvekili Erkan Haberal, Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Hatay
Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlu, Erzurum Milletvekili Kamil
Aydın, Balıkesir Milletvekili İsmail Ok.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına;
İstanbul Milletvekili Erdal Ataş, Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırım, Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım,
Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına;
İstanbul Milletvekili Şirin Ünal, Düzce Milletvekili Faruk Özlü,
İstanbul Milletvekili Hasan Sert, Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat
Koçer, Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, Konya Milletvekili Mustafa
Baloğlu, Elâzığ Milletvekili Metin Bulut, Kastamonu Milletvekili
Murat Demir, İzmir Milletvekili Kerem Ali Sürekli, Siirt Milletvekili
Yasin Aktay, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet İlker Çitil, Edirne
Milletvekili Rafet Sezen, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Akyürek,
Konya Milletvekili Muhammet Uğur Kaleli, Kırıkkale Milletvekili
Abdullah Öztürk, Hatay Milletvekili Mehmet Öntürk.
Şahıslar adına; lehinde, Karaman
Milletvekili Recep Konuk, Hükûmet adına konuşmalar yapıldıktan
sonra, aleyhinde, şahsı adına Antalya Milletvekili Niyazi Nefi
Kara konuşacaklardır.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın, 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününe ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sayın
konuşmacıyı kürsüye davet etmeden önce, bu hafta içerisinde
bulunduğumuz 8 Mart haftası dolayısıyla görüş ve
düşüncelerimi sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, değerli
halkımız, sevgili kadınlar; Mart ayıyla başlayan 8
Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla kadınlar
bulundukları her alanda taleplerini ve
çığlıklarını dünyaya duyurmaya
çalışmaktadırlar. Bu vesileyle, ben de bu kürsüden ezcümle
birkaç şeyi ifade etmek isterim.
İnsanlık tarihinde egemenlik ilk defa
kadınlar üzerinde kurulmuştur. Beş bin yıllık ataerkil
erkek egemen sistem kadın cinsiyeti üzerindeki egemenliğini kurarken
kadın cinsini yıkıma uğratmakta, şiddet ve ölüm çemberinin
içerisinde boğmaya çalışmaktadır. Dünyanın farklı
ülkelerinde bu sorunu aşmak için yürütülen mücadeleler sonucu belli bir
noktaya ulaşılmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti
açısından kadınların içinde bulunduğu durum çok
vahimdir. Her gün en az 5 kadının öldürüldüğü ülkemizde
kadınlar sistematik olarak taciz ve tecavüze uğramakta, kamusal
alandan itilmekte, toplumsal ve ekonomik yaşamın köleleri hâline
getirilmeye çalışılmaktadır. Bu şiddete kaynaklık
eden ataerkil kültür yalnızca topluma değil, topluma yön veren ve
yöneten güçlere de egemendir. Yasaları, kurum ve kuruluşları,
politik, felsefi ve pratikleriyle devlet erki eril şiddete öncülük
ettiği gibi bu şiddeti uygulayan bir mekanizma olmaktan kendisini
kurtaramamış, dönüştürememiştir. Oysa bir devlet düzeninin
demokrasi ve insan temel hak ve hürriyetlerinin inşa edilmesinin yolu
toplumun tüm kesimleri için eşitlik ilkesini gözeterek hareket etmesinden
geçmektedir. Bu nedenle devlet erkinin cinsiyetçi uygulamalarından
sıyrılıp toplumun bütün kesimleri için güvenlik, refah ve adalet
sağlayan işlevini üstlenmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır
ki kadın özgürlük sorunu bütün toplumsal sorunların temelidir.
Kadının özgürleşmediği toplumlar çürümeye mahkûmdur.
Nitekim bugün itibarıyla toplumda yükselen şiddet dalgası,
vahşet görüntüleri ve kıyımlar bu çürümeye yüz tutulduğunun
en belirgin göstergeleridir. Bu nedenle herkesin bulunduğu yerden bu
bilinç ve sorumlulukla hareket etmesi gerekmektedir. Kadın cinsinin
kurtuluşu zulmün her türüne bir bütün olarak direnerek eşitlik, emek
ve barıştan yana tavır almalarındadır. Ben kendi
adıma bu yılki 8 Martı başta, cansız bedeni çürümeye
mahkûm edilen Taybet Ana olmak üzere bedenine, ruhuna
saldırılmış, yaşamı gasbedilmiş bütün
kadınlarımıza adıyorum. Hepsini kadın özgürlük
mücadelesini ilerletme borcunun sonsuz duygusuyla anıyorum.
Bu temelde, başta, mücadele yürüten, öz
iradesi, öz örgütlülüğü ve ortak mücadele güç birliği içinde olan
kadınlarımızın ve bütün dünya kadınlarının 8
Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum.
Sayın milletvekilleri, sayın vekillerimizi
kürsüye davet etmeden önce, sayın grup başkan vekilleri sisteme
girmişlerdir.
Sayın Vuraldan başlayalım.
Buyurunuz Sayın Vural.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Mardin Nusaybinde yapılan
saldırıda şehit olan 3 polise Allahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar dilediğine, her milletvekilinin, birlik ve
bütünlüğümüze kasteden bölücü terör karşısında iradelerini
kullanacağını umduğuna ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ediyorum.
Maalesef,
yine şehit haberleriyle sarsılıyoruz. Mardinin Nusaybin ilçesi
Bölge Trafik ile onun yanındaki lojmanlara yapılan
saldırıda 3 polisimiz şehit, 14 yaralımız var.
Şırnak İdilde de 2 askerimiz şehit. 20 Temmuzdan bu yana
verdiğimiz şehit sayısı 379 olmuş. Bütün
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Gerçekten burada bunları
söylerken yani her gün bir şehit haberi vermekten gerçekten büyük üzüntü
duyduğumu da ifade etmek istiyorum. Ama, unutmayalım ki eğer
bugün burada bizler birer milletvekili olarak Türk milletinin egemenliğini
kullanıyorsak, eğer bugün burada bağımsız Türkiye
Cumhuriyeti devletini temsil ederken o milletin temsilcisiysek manevi
şahsımıza tevdi edilmiş askerimizin ve polisimizin
kayıpları bizlerin aslında bu egemenliği burada kullanmamızı
sağlayanlardır. Onlar -burada hür iradelerimizle-
bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin
egemenliğini temsil etmek için o mücadeleyi sürdürüyorlar. Umarım,
buradaki her milletvekili de bağımsız Türk devletinin ve Türk
milletinin egemenliğini temsil konusunda birlik ve bütünlüğümüze
kasteden, egemenliğimizi ortadan kaldırmak isteyen bölücü terör
karşısında iradelerini kullanır. Onların orada
verdiği mücadeleyi, aynı zamanda Parlamentoda vermek suretiyle hukuki
seviyede de, siyasi seviyede de sürdürürüz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Mikrofonu açıyoruz Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Onlar orada, bizler burada, onları temsil eden bir
milletvekili olarak gerçekten bugün burada konuşuyorsak ve
egemenliğimizi kullanıyorsak onların sayesinde olduğunu
düşünüyorum. Ama, onlar orada can veriyor, kan veriyor, bizden de ses ve
irade bekliyor. Umarım, yemin etmiş bütün milletvekilleri, terörle
mücadele edenlerin yanında ses verir ve onların yanında da irade
kullanır.
Bu düşüncelerle
şehitlerimize tekrar Allahtan rahmet, yaralılara da acil
şifalar diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Sayın Gök, buyurunuz.
2.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, şehit olan tüm asker ve polislere Allahtan
rahmet dilediğine, Cumhuriyet Halk Partisi olarak terörün her türlüsünü
lanetlediklerine ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bütçe
görüşmelerini sürdürdüğümüz bu günlerde, ülkemizin doğu ve
güneydoğusundan gelen şehit haberleriyle bir kez daha
sarsıldık. Dargeçitte dün 3 şehidimiz var, Surda 1 şehit,
bugün Nusaybinde 2 polisimiz şehit ve az önce
aldığımız haberle de Şırnakın İdil
ilçesinde 2 askerimizin daha şehit olduğunu büyük bir üzüntüyle
öğrenmiş bulunuyoruz.
Ülkemizin bu terör
belasından kurtulması açısından, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, terörün her türlüsünü ister PKKdan gelsin ister IŞİDden
ister DHKP-Cden, kimden gelirse gelsin her türlü terörü lanetlediğimizi
bir kez daha huzurunuzda ifade ediyorum.
Şehit olan tüm asker ve
polislerimize Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine ve ulusumuza
başsağlığı diliyorum. Umuyor ve diliyorum ki,
temennimiz, bu üzücü olayların bundan sonra tekrarlanmaması ve
Türkiyemizin bu ağır travmadan bir an önce kurtulması. Elbette
burada Hükûmete düşen önemli görevler var. Örneğin,
Diyarbakırın Sur ilçesinde doksan güne yaklaşan sokağa
çıkma yasağına karşın niçin hâlâ orada olayların
önlenmemiş olması da ayrı bir soru işareti olarak ortada
duruyor.
Sayın Başkan, az
önce siz de konuşmanızda belirttiniz, bu hafta ve önümüzdeki günlerde
Dünya Kadınlar Gününe ilişkin etkinliklerle kadın
haklarını tekrar hatırlamaya, hatırlatmaya gayret
edeceğiz. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tüm dünyada ve Türkiyede
ezilen ve şiddete uğrayan tüm kadınlarımızın
geleceğine dönük teminatlar olarak hepimizin ortak bir iradede
birleşmesini, kadınların sosyal, kültürel, ekonomik ve her türlü
yaşamda erkeklerle eşit, hatta erkeklerden daha
ayrıcalıklı bir konumda söz sahibi olmasını arzu eden
bir partinin mensuplarıyız. Ama giderek artan...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Açıyoruz Sayın Gök, tamamlayınız.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Türkiyede giderek kadına
dönük şiddetin arttığına ve hâlâ önlenemediğine
tanık olmanın da büyük ızdırabını
yaşıyoruz. Dolayısıyla, böyle bir önemli konuda, 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü önümüzdeki hafta ve bu hafta kutlanmaya ya da
anılmaya başlanacakken özellikle Türkiyedeki kadına şiddet
konusunda tüm partilerin ortak iradesinin Mecliste sergilenmesini ve
kadına yönelik şiddet konusunda Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu kanun tekliflerinin bir an önce Meclisten geçmesini,
kadına yönelik şiddette asla ceza indirimi uygulanmamasını
talep ediyoruz.
Kadınlar bizim baş
tacımızdır. Kadının özgür olduğu -sizin de
konuşmanızda ifade ettiğiniz gibi- toplumlar ancak demokrasiyle
tanışabilirler. Bizim de temennimiz, Türkiyedeki ve tüm dünyadaki
kadınların özgürce toplumun her alanında yer
almasıdır.
Ben de şimdiden Dünya Kadınlar Gününü
kutluyorum ve tüm kadınlarımızın her alanda aktif bir görev
alması konusunda çabamızın, irademizin Cumhuriyet Halk Partisi
olarak ortada olduğunu ifade etmek istiyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Sayın Bostancı, buyurunuz.
3.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Mardin Nusaybindeki terör
saldırısını kınadığına, teröre
karşı mücadelenin demokratik zeminleri savunmak durumunda olan
herkesin görevi olduğuna ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Mardin Nusaybindeki terör
saldırısını kınıyorum. Orada hayatını
kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılara şifa
diliyorum.
Terör kirli yüzünü göstermeye devam ediyor ve bunun
bedelini herkes ödüyor. Biraz önce sizin konuşmanızda ismi geçen
Taybet Hanım terörün kirli yüzünü gösteren dramatik bir örnektir. Bugün 8
Mart Dünya Kadınlar Günü haftası olması münasebetiyle ifade
ediyorum. Bir başka örnek, Bingöldeki Hatice Belgin Hanımdır;
çocuklarını korumak için bombanın üzerine atlayan ve kahraman,
anaç, sorumlu, fedakâr anne timsali olarak öne çıkan birisi ama dramatik
bir biçimde de terörün yine o çirkin yüzünü gösteren bir örnektir. Siirtteki
genç kızları hatırlamak lazım.
Sonuçta, bütün bu fotoğraflar, bütün
acılar yan yanadır. Teröre karşı mücadele de bu
bakımdan demokratik zeminleri savunmak durumunda olan herkesin görevidir.
Kadınların tarih içerisindeki yolculuğu çok olumsuz örneklerle
doludur, Batıda da öyledir, Doğuda da öyledir. Modernleşme
aynı zamanda kadının siyasete ve kamusal hayata
katılmasına ilişkin imkânlar ve fırsatlar tanıyor.
Esasen, demokrasi, oy hakkı, parlamento, parlamentoların
teşekkülü yüz elli yıllık bir tarihe sahiptir.
Kadınların oy hakkı kazanmalarının ne kadar geç bir
zamanda olduğunu ve Türkiye'nin bu konuda cumhuriyetle birlikte önemli
adımlar attığını hatırlamak gerekir çünkü
eğer oy hakkınız var ise siyasette varsanız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açıyoruz Sayın
Bostancı, toparlayın lütfen.
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) -
aynı
zamanda toplumsal ve kamusal hayatta varsınız demektir. Bu,
kadınlar üzerine söylenecek retoriklerden çok daha önemlidir. Türkiye'nin
demokratikleşmesi, Türkiye'nin zenginleşmesi, Türkiyede şehirli
hayatın güçlenmesi, bütün bunlar aynı zamanda kadınların
erkeklerle eşit haklara sahip bir biçimde hayatın içinde
olmaları bakımından son derece önemlidir. Özellikle, son
yıllarda alınan mesafeleri bu açıdan da değerlendirmek,
yiğidin hakkını yiğide vermek gerekir.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
yedinci turda gruplar adına konuşmacılara sırasıyla
söz vereceğim.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Dursun Çiçekin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Çiçek, süreniz sekiz dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA DURSUN ÇİÇEK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yıllarca birlikte
görev yaptığımız kamu görevlileri, Sayın Bakanım;
herkesi sevgi ve saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Ne yazık ki bugün de şehitlerimiz var,
gazilerimiz var, onları da saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyetinin 2016 bütçe kanununa göre,
Millî Savunma Bakanlığı bütçesi yaklaşık 35,5 milyar.
Bunun millî bütçedeki oranı yüzde 5,6dır. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin en önemli ve güçlü yanı millî ordu olmasıdır.
Özellikle maddi durumu iyi olmayan Türk vatandaşlarının
yoğunlukla hizmet ettiği Türk Silahlı Kuvvetleri milletin
ayrılmaz bir parçasıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin esas
gücünü eğitimli ve disiplinli, vatan sevgisi yüksek olan Mehmetçikler
teşkil eder. Bu nedenle askerlik sistemi Türk Silahlı Kuvvetleri ve
ülke savunması için hayati önemi haiz bir konudur.
Bu Millî Savunma bütçesinin yüzde 54ü personel
giderlerine planlanmıştır. Ancak, her gün şehitler
verdiğimiz bir ortamda Türk askerinin ve polisinin temel sorunu, hak
ettiği hayat seviyesine ulaşmamış olmasıdır. Bu
konu da aynı bütçede yüzde 30a yakın mal ve hizmet alımı,
yüzde 9 da Sosyal Güvenlik Kurumu primi olarak yer almaktadır. Millî
Eğitim Bakanlığı bütçesinin yüzde 12 pay
aldığı bu 2016 bütçesinde, Millî Savunma
Bakanlığının 2 katı oranında eğitime pay
ayrılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii,
eğitime ayrılan payın daha da artmasını istiyoruz
ancak Türkiye asla bir Fransa veya Almanya değildir. Türkiye,
bulunduğu coğrafya itibarıyla savunmasına, güvenlik
kuvvetlerine çok daha fazla bütçe ayırması gereken bir ülkedir.
Türkiyede ve bölgede
barış ve huzur için Güçlü ordu, güçlü Türkiye. şeklinde ifade
edilen bir yapının oluşturulmasında etkin ve adil bir
askerlik sistemi esas olmalıdır. Bu konuda bir proje
açıkladık, dün kamuoyuyla da bunu paylaştık. Başta
Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, güçlü ülkelerin
çıkarlarının ve kültürlerinin çatıştığı,
Irak ve Suriye iç savaşının yaşandığı,
Kırım ve Ukrayna nedeniyle Batının Rusyaya ve nükleer
çalışmaları nedeniyle İrana yönelik
baskılarının devam ettiği bir bölgede bulunan Türkiye,
millî birlik ve bütünlüğünü çağdaş, demokratik ilkeler içinde
güçlendirmelidir. Bu konuda eğitimli, çağdaş,
caydırıcı bir Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk polisinin var
olması Türkiyenin bekası için gereklidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri
dâhil, canı pahasına ülkede huzur ve güven için mücadele eden asker
ve polisin özlük haklarının geliştirilmesi kapsamında,
sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gereken ve
Anayasanın 61inci maddesinin bir amir hükmü gereği, şehit
ailelerine ve gazi yakınlarına yönelik özlük haklarıyla ilgili
çalışmaların bu yasama döneminde yasalaşması
önemlidir.
10 binden fazla üyesi olan bu
dernek üyelerinin bize yaptığı başvurularda, eş ve
evlatlarına ve çocuklarına, anne ve babalarına yapılan
yardımların, maaşların asgari ücret seviyesinde olması
özellikle talep edilmektedir. Ülkenin bölünmez bütünlüğü ile güven ve
huzuru için şehit olanların tüm çocuklarına, bir
kısıtlama olmaksızın mutlaka ücretsiz eğitim ve
iş hakkı verilmelidir ve yine, bu gazilerimizin protez, araç gereç
ihtiyaçlarının tamamı hiçbir katkı ve katılım
payı istenmeden karşılanmalıdır.
Terörle mücadeleye yönelik
operasyonlar ile gerçek mühimmat kullanılarak yapılan tatbikat ve
eğitimlerde görev yapan Silahlı Kuvvetler personelinin, bu görevleri
süresince en az asgari ücret düzeyinde bir ek tazminat alması için gerekli
düzenlemeyi bu Meclis mutlaka yapmalıdır.
Üst rütbeli subaylar ile
astsubaylar hakkında görev tazminatı verilmesine yönelik
çalışmalar iki yıldır sürdürülmektedir. Bu
çalışmaların bir an önce tamamlanması, asker ve polis
emeklilerine yıllarca hizmet ettikleri zor görevlere uygun bir yaşam
standardı sağlanması bu Meclisin vefa görevidir.
Terörle mücadelede her gün
şehit ve gazi olma pahasına kahramanca mücadele eden astsubaylar ile
jandarma uzmanlar dâhil, uzman er ve erbaşların kademe
intibakları ve ek gösterge talepleri bu yasama döneminde Meclisten
geçmelidir.
Kumpas davalarında mağdur
olan bini aşkın Silahlı Kuvvetler personeline iadeiitibar
yasası bu dönemde mutlaka yasalaşmalıdır. Bu konuda,
özellikle bu davalar sürecinde bu Meclis yeterince bu askerlere,
mağdurlara sahip çıkmamıştır; onların
haklarını korumak bu Meclisin bir insanlık görevidir.
Resen emekli edilen askerler var, Silahlı
Kuvvetler personeli var; bunlar idari kararlarla resen emekli edilmiştir,
bunlara yargıya etkin başvurma hakkı tanıyan bir yasa bu
Meclisten mutlaka geçmelidir.
2014 yılı Millî Savunma Bakanlığı
Sayıştay raporuna göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, MİTin
ve emniyetin yakıt ihtiyacını karşılayan alt
yükleniciyle anlaşılmış ve yakıtların bir
kısmı alt yüklenici olan Petrol Ofisinin depolarında
depolanmıştır. Bu raporda yer alan bilgilere göre, 2013
yılı içinde 14,5 milyon kilogram kalorifer yakıtı ile 1
milyon 310 bin kilogram kurşunsuz benzin yüklenici firma tarafından
birliklere teslim edilmemiştir. Yine, aynı raporda, Silahlı
Kuvvetler, MİT ve emniyet arasındaki yazışmalarda,
kayıtlarda farklılıklar olduğu, standart
olmadığı vurgulanmaktadır. Her iki konunun da uzmanlarca
incelenmesi, varsa hatası olan personel hakkında işlem
yapılması gerekli görülmektedir.
Askerlik sisteminin ruhuna uygun olarak adil ve
etkin hâle getirilmesi yine bu Meclisin görevleri arasındadır.
Anayasanın 72nci maddesine göre, Vatan hizmeti, her Türkün hakkı
ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne
şekilde yapılacağı yönündeki düzenlemelerin Mecliste
gündeme getirilmesi ve bu konuda Millî Savunma Komisyonunda alınan
kararın gereğinin bir an önce yapılması gerekmektedir.
Mevcut askerlik sistemi yamalı bohça gibidir,
çeşitli istisnalar getirilmiştir; 2 milyondan fazla Türk genci bu
istisnalardan faydalanarak şu an tecilli durumdadır. Bedelli askerliklerle,
dövizli askerliklerle bu işi temelden çözmek mümkün değildir.
Öngörülen uzman askerlik sistemiyle, 1927 yılında başlayan ve
doksan yıldır uygulanan, adil olmadığı için kamuoyunda
eleştirilen, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı
ileri teknoloji ürünü silah ve teçhizatın kullanılması dâhil
uzmanlaşma ihtiyacını karşılayan, bedelli askerlik
taleplerini çözen, kariyer ve iş planlamasında gençlerin önünü açan,
millî bütçedeki kaynak ihtiyacını azaltan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN ÇİÇEK (Devamla) Bir dakika ilave
BAŞKAN Sayın Çiçek, size bir dakika
verirsem diğer konuşmacıdan bir dakika kesmek durumunda
kalacağım.
DURSUN ÇİÇEK (Devamla) Türkiyenin stratejik
konumuna uygun olarak güvenlik ihtiyaçlarını karşılayan
yeni bir askerlik sistemi kurulmalıdır.
Yüce Meclisi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çiçek.
İkinci konuşmacı Bilecik Milletvekili
Sayın Yaşar Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Tüzün, sizin süreniz yedi dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Savunma Sanayi bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin
güçlü olabilmesi için güçlü bir ordunun gerekli olduğu
tartışılmaz bir gerçektir. Savunma sanayisinde en yüksek
teknolojinin kullanıldığı bir dönemi yaşıyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin de ileri teknoloji ürünü silahlarla
donatılmış bir yapıya hızla dönüşmesi ve
dışa bağımlılıktan kurtulması gerekiyor.
Geçmişte, bunun için, özellikle 1974 Kıbrıs Barış
Harekâtı sonrası bunun acısını çok çektik ve
işte, Savunma Sanayii Müsteşarlığımız bu amaçla
kurulmuştur.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı,
varlığıyla, Anadolu ve Trakyanın hür ve
bağımsız yaşamasının en önemli
teminatlarından biridir. Bunun yanı sıra,
vatandaşlarımızın bağışlarıyla
kurulmuş olan, askerî vakıflara bağlı, yani geçmişte
analarımızın küpeleriyle, babalarımızın
yüzükleriyle kurulmuş bir vakıf adı altında 7 büyük
savunma sanayi şirketimiz vardır. Başta, ASELSAN, TUSAŞ,
ROKETSAN, HAVELSAN, ASPİLSAN gibi çok sayıda şirketi olan bir
müsteşarlığı görüşüyoruz. Bu şirketlerimiz, kendi
bünyelerindeki alt şirketler ve özel sektör kuruluşlarıyla
birlikte önemli projelere imza atıyor. Ancak son yıllarda, sektörde
lokomotif görev üstlenmesi gereken Müsteşarlığımızla
ilgili birtakım sorunlar yaşandığı da bir gerçektir.
Bu sorunların başında öncelikle Müsteşarlık
kadrolarıyla sık sık oynanması gelmektedir ve bu kurumsal
yapıya büyük zarar vermektedir. Bu değişiklikler, yürütülen
projelerde maalesef aksamalara yol açmıştır.
Millî Savunma Bakanlığı bünyesinde,
Sayın Bakanım, Savunma Teknolojileri Eğitim Merkezi yani
kısa adıyla SATEM kurulmuştu. SATEMin üzerinde neden önemle
durduğumu bir örnekle açıklamak istiyorum değerli
arkadaşlarım.
Millî uçak projelerini yürüten TUSAŞta bugün 2
bin civarında mühendis çalışmaktayken bunlardan sadece ve sadece
6-7 tanesi uluslararası sertifikasyon süreçlerinde yetkindir. 2 bin
mühendis var, 7 tane yetkili arkadaşımız var.
Bir diğer önemli konu ise bildiğiniz gibi
finansman desteği. Millî projelere kaynak aktarılması için
oluşturulan Savunma Sanayi Destekleme Fonunda ne kadar rezerv
birikmiştir ve en son hangi projelere, ne kadar kaynak
aktarılmıştır?
Müsteşarlığımızın
öncülüğünde önemli projeler yürütülmektedir. Kısaca bu projelere de
ve sıkıntılara da değinmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizin de yakinen takip ettiği gibi Millî Tank
Projesi yani ALTAY Projesi
Bir diğer önemli proje, genel maksat
helikopteri ortak üretimi. Sayın Bakan, 109 adet helikopter Türkiye için
üretilecek, hem askerî hem sivil amaçla kullanılacaktı ama iki üç
yıl geçti, proje gecikti. Bu projenin gecikmesinin sebebi nedir? Bu
helikopterlerde Türkiye'nin kendi yazılımı, kendi silahları
kullanılacak, kısacası millî olacaktı. Bu gecikmeyle Türk
Silahlı Kuvvetlerinin muharebe yeteneğinin gelişmesi
engellenmiş midir, bunun cevabını istiyorum. Sözleşmenin
gecikmesinin sebebi nedir, bunun cevabını da istiyoruz. Bunlara
yanıt bekliyoruz Sayın Bakanım. Özgün Helikopter Projesi hangi
aşamadadır?
Bir başka önemli proje ATAK Projesi, yani
taarruz ve taktik keşif helikopterleri. Bu, muayene ve kabul sürecinde
ciddi gecikmeler yaşanmaktadır. Bu gecikmenin sebebi nedir?
Ürettiğimiz ve üreteceğimiz helikopter ve uçakların Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü bünyesinde sertifikasyonu için yetkili
birim oluşturulmuş mudur? Maalesef bugüne kadar
oluşturmadı.
Değerli milletvekilleri, yıllardır
füze ihalesi konuşuluyor. Amerika mı, Avrupa mı? derken Çine
verildi ama maalesef, ardından bir gecede alınan kararla iptal
edildi. Aslında füze sistemi projesi Çinle otuz yıldır
görüşülüyordu. Bunun sebebi nedir Sayın Bakanım?
Hava Savunma Sistemi Projesinin acilen yürütülmesi
gerekiyor. Bunun geciktirilmesi, ülkenin geleceğine, güvenliğine
vurulabilecek en büyük darbedir.
Bakın, Türkiye bu çağda hâlâ ama hâlâ bir
motor bile üretemiyor değerli arkadaşlarım yani motosiklet motoru
dahi bizler yapamıyoruz. ANKA İnsansız Hava Aracı için
yürütülen motor projesi hangi aşamadadır Sayın Bakanım?
HÜRKUŞ Projesi planlandığı
şekilde yürüyor mu? Türkiyenin kendi millî uçağı
dediğiniz HÜRKUŞun dünya piyasasında rekabet
şansını olumsuz etkileyecek, Koreden eğitim
uçağı alma projesi kesin durduruldu mu? Kendi
uçağınızı yapıp, Güney Koreden uçak almaya devam
ederseniz kendi uçağınızı kime satacaksınız?
Yarın Kore çıkıp Türkiye kendi yaptığı
uçağa güvenmiyor, bizden uçak alıyor. demez mi değerli
arkadaşlarım?
Ürettiğimiz insansız hava aracı
ANKAları, ATAK helikopteri ve diğer savunma sanayi ürünlerini Libya,
Mısır, Birleşik Arap Emirliklerine satacaktık, maalesef
satamadık. Hatta ve hatta değerli arkadaşlarım,
Eximbanktan bakın burası çok önemli- kredi bile
çıkarılmışken, Mısır ve Suudi Arabistana ANKA
satışı maalesef direkten dönmüştür.
Dolayısıyla, sevgili
arkadaşlarım, Millî Savunma Sanayi Müsteşarlığı
bir bakanlıkta bulunan iki müsteşarlıktan birini
oluşturuyor. Böylesine önemli bir müsteşarlığın
bütçesiyle ilgili yeterince vaktim olmadığı için
anlatamadım. Sadece ve sadece, AKP iktidarına ve Hükûmete şunu
söylüyorum: Gölge etmeyin, başka ihsan istemez diyorum. Çünkü Savunma Sanayii
Müsteşarlığı gerekli çalışmaları
yapacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tüzün.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına üçüncü
konuşmacı, Kocaeli Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan.
Sayın Tarhan, sizin süreniz sekiz dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi
hakkında söz aldım.
Bugün, ülke ekonomisini ayakta tutabilecek tek
dayanak noktamız olan sanayiden ve sanayiye ait rakamlardan söz
edeceğim. Sanayi sektörünün nereden nereye geldiğini, birkaç rakam
üzerinden değerlendirelim. Sanayi denince aklımıza ilk önce
üretim gelir. 2002 yılında 29 milyar dolarlık kredinin yüzde
27si imalat sanayisinde kullanılırken, 2014te 164 milyar
dolarlık kredinin sadece yüzde 13ü imalat sanayisinde
kullanılmış. Kredi miktarı yaklaşık 5,5 kat
artmış ama imalata ayrılan pay yüzde 50 azalmış.
Yoğunlaşma inşaat-emlak sektöründe. Bu sektörün toplamdaki
payı yüzde 5ten yaklaşık yüzde 8e çıkmış.
İmalat sanayisi 2013'te banka kredilerinden yüzde 42,5 pay alırken,
2014 yılında yüzde 21e düştü. Fabrikalar kapandı.
Ülkemizin değerleri söndürüldü. Sanayi üretim yapabilmek için türlü
yöntemler aramaya başladı. Gelişen ve değişen dünyada
sanayi, organize sanayi bölgelerinde toplanmaya ve buralarda teşvik
edilmeye başlandı. Bizde ise henüz organize sanayi bölgelerinin
sayısı bile net değil.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonu
toplantısında, 285 organize sanayi bölgesi olduğunu söyledi. 26
Şubat 2016 Cuma günü Başbakan Davutoğlu Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda bütçeyle ilgili yaptığı konuşmada
organize sanayi bölgesi sayısı 65ti biz iktidara geldiğimizde,
şimdi 166. dedi. Hangi rakamlar doğru; Sayın Bakanın
mı, yoksa Başbakan Davutoğlunun söylediği mi? (CHP
sıralarından alkışlar)
NECİP KALKAN (İzmir) İkisi de
doğru.
TAHSİN TARHAN (Devamla) - 119 organize sanayi
bölgesi nerede? Rakamda netleşemedik, acaba organize sanayi bölgelerinin
doluluk oranında anlaşabilecek miyiz? En yüksek doluluk oranı
yüzde 80, bazı organize sanayilerde yüzde 20 civarında doluluk,
bazıları şu an atıl durumda.
Sanayi hiçbir dönem AKP iktidarında olduğu
kadar zora düşmemiş, sanayici hiç bu kadar
yıldırılmamıştır. AKPnin ranta dayalı
politikaları nedeniyle, üretim yapan fabrikalar kapandı. AKP
tarımı bitirdi, sanayiyi bölgesel planlayamadı. Çarpık
sanayileşme çarpık kentleşmeyi beraberinde getirdi.
Ulaşım sorunu olmayan en güzel koylara, deniz
kıyılarına sanayiler kuruldu. Bunun sonucunda çevre
sorunları ortaya çıktı. Günümüzde ülkeler çevre
sorunlarını çözdü, Bakanlığınız daha bu konuyu
gündemine bile almadı. Oysa yarın çocuklarımıza nasıl
bir dünya bırakacağımız hepimizin sorunudur.
Değerli milletvekilleri, Plan Bütçe
görüşmelerinde son anda sunulan bir önergeyle, anahtar teslim fabrika
verilmesine ilişkin düzenleme yapıldı ve denildi ki:
Girişimcileri destekliyoruz. Anahtar teslim fabrika vereceğiz.
İşte, çarpık sanayileşme. Rekabet ortamı
değerlendirdi mi? Pazar payı hesaplandı mı? Bu
fabrikaların üretim sistemleri ne olacak? Madem fabrika
yapacaktınız, var olanları neden sattınız?
Yandaşlarınıza peşkeş çekeceğiniz anahtar teslim
fabrikalar ne zamandan beri teşvik kapsamında değerlendiriliyor?
Türkiyenin lokomotifi olan TEKEL, SEKA gibi
yüzlerce fabrikayı sattınız. Neden bu fabrikaları
desteklemediniz, sattınız? Neden yatırım teşvik
edilerek kiraya vermediniz? Yatırıma dönük olarak kaç fabrika şu
an iflas masasında? Katma değer yaratacak sektörlerin hangisi sizin
planladığınız bölgelerde fabrika istiyor? Türkiyede kaç
fabrikanın üzerinde Kiralık, Satılık tabelaları
var, biliyor musunuz? Yapmayın böyle şakalar, bu millet size bugün
gülmese de yarın gülecek.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar pek çok
teşvik paketleri açıklandı, verilen teşviklerin üretime
sağladığı katkı nedir, Sayın Bakan
açıklasın. Girişimciler, sanayiciler teşvik beklemiyor.
Girişimciler girdilerin, maliyetlerin yüksekliğinden şikâyetçiler.
Fabrika yapmayın, enerji kullanımındaki vergi yükünü hafifletin.
Vergiden vazgeçtik, elektrik üzerinde yandaş kurum TRT için kesilen
katkı payını kaldırın. Sanayilerin
altyapısını oluşturun, arıtma tesisleri kurun,
ulaşım sorununu çözün, meslek okulları ve kreşler
açın. İlle teşvik verecekseniz hâlihazırda istihdam sağlayan,
ihracat yapan, makine üreten, vergisini gününde ödeyen, katma değer
yaratan sanayicilerimizi ödüllendirin. Fabrika yapmayın, vize için
kuyruklarda bekleyen, dünyanın dört bir yanına mal satan
sanayicilerin pasaport sorununu çözün. Kanun teklifimiz hazır,
samimiyseniz, bütçeden sonra ilk iş sanayicilerimize yeşil pasaport
verilmesine ilişkin düzenlemeyi Meclisten geçirelim. Yüksek teknolojiyle
ürünler üretmemiz gerekiyor. diyoruz, iyi eğitim görmüş hangi
gencimizi bu ülkede tutabiliyoruz? Hangi insan kaynağıyla yüksek
teknoloji üretilecek? Bu eğitim sistemiyle mi? Yeni nesil sanayi
devrimiyle ilgili kim ne biliyor? Gidin, kim ne biliyor, sorun. Türkiyeyi
sanayi 4.0a taşıyacak sürece bu Bakanlık öncülük yapmalı.
Oysa ülkemizde bu bilinmiyor.
Gerçekçi olmalıyız. Artık sanayici
bile işine yatırım yapacağına inşaata
yatırım yapıyor. Bu ülkenin en büyük değerlerinden biri
olan Vestel AVM yapıyor, değerlerimize yazık.
Sayın Bakan, bu değerleri rantın bir
parçası hâline getirmeyin. Gelin, hep beraber sanayicilerimizin gerçek
sorunlarını çözelim. Türkiyede üretim sanayisini ayağa
kaldıralım. Önce terörü, terör sorununu çözelim. Özgürlüklerin önünü
açalım, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla yerleştirelim.
Sanayiciyi yıllarca inek gibi gördünüz. Süt
verdiği sürece sütünden faydalanmaya çalıştınız,
şimdi süt vermeyince de kesmek istiyorsunuz. Üretim olmazsa ekonomi de
büyümez, işsizlik çözülmez, yoksulluk ortadan kalkmaz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Tarhan.
Dördüncü konuşmacı Denizli Milletvekili
Sayın Kazım Arslan.
Sayın Arslan, süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığının 2016 yılı bütçesi üzerine söz
aldım. Hepinizi öncelikle sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bugün 2 şehidimiz var, 35 de
yaralımız.
ERKAN HABERAL (Ankara) 2 değil, 5 şehit
var.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Öncelikle, bu
şehitlerimize Allahtan rahmet, milletimize
başsağlığı, yaralı olanlara da acil şifalar
diliyorum.
Ülke tam bir terör havasının içine, kaos
ortamının içine sürüklenmiş durumda. PKKyla müzakere etme
hatasına düşen bu iktidar yönettiği bu ülkemizde terörle
mücadele konusunda gerekli görevini yapmadığı için, müzakereyi
mücadeleye de çeviremediği için, maalesef bugün tam bir çıkmazın
eşiğine gelmiş durumdayız. Bunu neden söylüyorum? Çünkü
barışın ve huzurun olmadığı bir ülkede
yatırım da olmaz, üretim de artmaz, istihdam da artmaz, ihracat da
artmaz arkadaşlar. Siz sanayiciye, siz yatırımcıya güven
vermediğiniz sürece, bu sorunları çözemediğiniz sürece bu ülkeye
ne içten ne de dıştan gelip de yatırım yapan bir
yatırımcı, bir sermayedar maalesef olmaz. Onun için, öncelikle
bu ülkenin terör sorununu bu iktidarın mutlak suretle çözmesi gerekir.
PKKnın silahı bırakarak, bu çözümün görüşmelerinin
Mecliste grubu bulunan partilerin liderleriyle birlikte yapılmasında
büyük bir fayda olacak ve netice alınacaktır diye belirtmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, KOSGEB 1990
yılında kurulmuştur. O günden bugüne küçük ve orta ölçekli
işletmelere destek vermektedir. Tabii, her geçen gün KOSGEB biraz daha
büyümüş, biraz daha gelişmiştir. Birçok alanlarda da
teşvikler, destekler de vermektedir. Bugünkü bütçesi ise 1 milyar 236
milyon 898 bin liradır ama bu yeterli değildir arkadaşlar.
Ülkemizin gerçekten yatırıma, üretime, istihdama çok büyük
ihtiyacı var. Eğer bunları teşvik edecek, destekleyecek
daha büyük rakamlarda bütçeler ayırmaz isek kesinlikle KOSGEBin de gerçek
anlamda amacına ulaşma noktasında eksik
kalacağını belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri; şimdi, bir yandan destekler veriliyor, bir yandan
yatırımlar yapılsın isteniyor ama bir yandan da üretimin
üzerindeki yükler her gün artırılıyor, önündeki engeller bir
türlü kaldırılmıyor. Şimdi, siz ha bire üretim yapan,
yatırım yapan sanayicinin üzerine yüklenmeye devam ederseniz, vergisi
artırırsanız, enerjisinin, doğal gazının
fiyatlarını artırırsanız, oralarda gerçekten bir
indirim yapmazsanız, bir destek yapmazsanız verdiğiniz
desteğin bir işe yaramadığını açıklıkla
gelecekte göreceksiniz Sayın Bakanım.
Değerli milletvekilleri, bütçe bir devletin en
önemli siyasal sorumluğunu gösteren bir kanundur. Hükûmetler bütçe
yetkisini aldıktan sonra kuruşu kuruşuna hesap verecek bir
konumda da mutlaka olmalıdır. Bütçe, anayasasına ve
yasalarına saygı duyulan, anayasal kurumları yok saymayan ve
etmiş olduğu yeminlere, Cumhurbaşkanından,
Başbakanından, bakanından milletvekiline kadar her bir
arkadaşımızın yeminine sadık kaldığı,
ona uyduğu, sorumluluğunu yerine getirdiği ve rejimin sadece
mali temeli değil, hesap vermenin ve dürüst yönetimlerin de ana
belgesidir. Bunu özellikle dile getiriyorum çünkü Meclisimizde gereksiz yere
öyle bir tartışma yapıyoruz ki, bazen
Cumhurbaşkanının yapmış olduğu bir
yanlışı saatlerce burada tartışıyoruz ve
birbirimize giriyoruz, kavga etme noktasına geliyoruz ve sonuçta da ne
oluyor biliyor musunuz? Meclisin itibarını zedelemiş oluyoruz.
Sonuçta hiç kimse kazanmıyor, onu söyleyeyim, hiç kimse buradan, bu
tartışmalardan kârlı çıkmıyor arkadaşlar. Siz
gücünüze dayanarak muhalefete yüklenmeye, onu susturmaya
çalıştığınız sürece, yukarıda da
yanlışlar devam ettiği sürece bu tartışmalar bu
Mecliste yapılmaya devam edecektir. Onun için herkes sorumluluğunu
bulunduğu alanda çok iyi bir şekilde yapmalıdır diye
özellikle belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün bu bütçeyi
ağır bir devlet krizinin ortasında, terörün can
yaktığı bir zamanda görüşüyoruz. Ülkemizin temel
değerlerini, barışı ve kardeşliğimizi, devlet
geleneklerini ve ahlakını dinamitleyen birçok kadrolar bugün kendi
yarattıkları toz duman ortamında enkaz kaldırma
yarışına girmiş bulunmaktadırlar. Doksan üç
yıllık cumhuriyet dönemini enkaz olarak görenlerin, cumhuriyet
sayesinde milletvekili olanların, başbakan olanların, bakan
olanların, cumhurbaşkanı olanların hiçbir zaman böyle bir
sözü söylemeye hakkı yoktur, söyletmeye de hakkı yoktur. Bugün
geçmişini inkâr edenlere, saygı duymayanlara, gelecekte onlara da
kimse saygı duymayacaktır, bunu açıklıkla belirtmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, geçmişte
birçok hatalar yapıldı, dolayısıyla bu hataların
artık Hükûmet tarafından yapılmasına imkân yok ve
artık bu hataları yapma lüksü hiç yok. Aldatıldık. demeye
de hiç gerek yok. Ülkenin güvenliğini sağlayarak, ülkede huzuru
sağlayarak bu ülkeyi yönetmelisiniz ve bu şekilde sözlerimi
bitiriyorum.
Hepinizi tekrar saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Arslan.
Şimdi, beşinci konuşmacı,
İstanbul Milletvekili Sayın Didem Engin.
Sayın Engin, süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DİDEM ENGİN
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2016 bütçesini
konuşuyoruz.
Geçtiğimiz ay AR-GE kanun tasarısı
Genel Kurulda konuşulurken yapmış olduğum konuşmada
dünya Endüstri 4.0dan yani dördüncü sanayi devriminden bahsederken ülkemizin
bilim, teknoloji, inovasyon ve AR-GE konusunda nasıl dünyanın
gerisinde kaldığından, küresel rekabette daha güçlü bir konuma
gelebilmek için devrim niteliğinde reformlara ihtiyacımız
olduğundan bahsetmiştim.
Hükûmetimiz yerli ve millî otomobil üretmeyi
planlarken birkaç gün önce başlayan Uluslararası Cenevre Otomobil
Fuarında en çok ilgi çeken otomobiller akıllı otomobillerdi.
Yol çizgilerini esas alıp sürücüyü yönlendiren, kazaları önleyen
araçlar ve yapay zekâ kullanılarak tasarlanan, yoldaki diğer
araçlarla iletişim içinde ilerleyen sürücüsüz otomobiller.
Benzer bir şekilde, akıllı fabrikalar
dijitalleşmenin sanayiyi nasıl kökten değiştirdiğinin
bir göstergesi. Örneğin, Kore Hükûmeti geçen ağustos ayında,
yıl sonuna kadar toplam 900 akıllı fabrika
kuracağını açıklamıştı. Üç boyutlu modelleme
ve baskı sistemleri ise sağlıktan ulaşıma,
gıdadan yapı sektörüne kadar çok sayıda alanda dönüşüm
yaratıyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. Birkaç gün önce NASA sesten daha
hızlı olan ve sessiz ticari uçak tasarımını
başlatacağını duyurdu ve ulaşımda yepyeni bir
dönemin haberini verdi. Yine birkaç gün önce Çin ikinci uzay
laboratuvarını 2016da uzaya fırlatmayı
planladığını açıkladı. 2020de ise yani dört
yıl sonra ilk uzay istasyonunu kurmayı planlıyor.
Ülkemizde ise yüksek teknoloji alanında genç
girişimcilere yönelik bir program olan Teknogirişim Sermayesi
Desteği Programına başvuracak nitelikli iş fikirleri
bulunamıyor. Projeler için ayrılan toplam bütçe 50 milyon TL
olmasına rağmen Bakanlığın hazırlamış
olduğu etki analizini incelediğimde 2014 yılı içerisinde
sadece 26,5 milyon TLnin kullanıldığını gördüm. Bu da
nitelikli başvuru sayısının azlığının
bir göstergesi. Ülkemizin yüksek teknoloji ve katma değerli üretimdeki
eksikleri, eğitim sistemimizdeki yetersizlikler ve girişimcilerin
karşılaştıkları zorluklar bu örnekte de çok açık
bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Dünyada bilim, sanayi ve teknoloji
alanlarındaki gelişmeleri, ülkemizdeki eksiklikleri, ortak
akılla nasıl çözüm bulabileceğimizi ve bütçeyi Mecliste
detaylı bir şekilde analiz etmek ülkemizin bugün içinde bulunduğu
ekonomik, sosyal, toplumsal ve dış politika sorunları nedeniyle
ne yazık ki mümkün olmuyor.
Bir zamanlar üzülerek izlediğimiz Orta
Doğu ülkelerinde yaşanan terör olaylarının
başkentimize kadar ulaştığı, her gün başka bir
şehrimizden gelen şehit haberleri ve acısıyla içimizin
yandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bugün kaybettiğimiz
şehitlerimize Allahtan rahmet, sevenlerine ve ailelerine güç ve
sabır diliyorum.
Ülkemizin doğusunda ve güneydoğusunda ise
son birkaç ayda 100 binlerce kişi evinden yurdundan ayrılıp
başka şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Birçok ilçe âdeta yerle
bir edildi. Geride kalan sosyal, toplumsal ve duygusal enkaz ise
Başbakanın eylem planında açıkladığı gibi,
kent altyapılarının gözden geçirilmesi ve yolların
rehabilite edilmesiyle çözülebilecek kadar basit değil. Devletin
yıllardır yaşanan acıları anlamak istemesi,
kucaklayıcı olması ve kendi yurttaşlarına
şefkatle yaklaşması gerekli. Yüzyıllardır bu
topraklarda iç içe yaşamış, tasada ve kıvançta beraber
olmuş Türk ve Kürt halklarının birlik ve bütünlüğünü
güçlendirecek adımları vakit geçirmeden, hep birlikte atabilmeliyiz.
Dış politikamız ise tam bir açmazda;
komşularla sıfır sorun ve aktif dış politika
söylemleriyle başlayıp kibirli bir yaklaşımla kendini
bilge oyun kurucu olarak nitelendiren, yeniden Osmanlıyı
canlandırmak ve İslam dünyası liderliğine soyunmak isterken
mezhep oyunlarının bir parçası durumuna gelen ve değerli
yalnızlıkla son bulan bir başarısızlık hikâyesi.
İflas eden bu dış politikanın
dış ekonomik ilişkiler boyutu ise üreticilerimizi,
sanayicilerimizi, ihracatçılarımızı ve dış
müteahhitlik hizmetleri veren firmalarımızı bir
darboğazın içine sürüklemiş durumda. 2015 yılında
ihracat bir önceki yıla göre yüzde 8,7 azalarak 143 milyar dolara
geriledi, 2016 yılı Ocak ayında ise yüzde 21 azaldı. Iraka
yapılan ihracat yüzde 48, Rusyaya yapılan ihracat yüzde 46
azaldı. Turizm gelirlerimiz ise 2015te yüzde 8,3 geriledi. Hükûmetin
sektör sorunlarına zamanında önlem almamış olması
sebebiyle, 2016 ve 2017 de kayıp yıl olarak nitelendiriliyor.
İşsizlik yüzde 10,5e yükselirken genç işsizliği yüzde
19,3; daha da kötüsü ise umutsuzluğun ve karamsarlığın her
geçen gün toplumumuzda daha da yaygınlaşması.
Avrupa Birliğiyle ilişkilerimiz ise sadece
Suriyeden gelen mülteciler konusunda masa başında yapılan
pazarlığa indirgenmiş durumda. Hâlbuki her zamankinden daha
fazla Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizi güçlendirmeye, Avrupa
Birliğinin temsil ettiği değerleri içselleştirmeye
ihtiyacımız var. Bu değerler AB Antlaşmasının
2nci maddesinde şöyle ifade ediliyor: Avrupa Birliği insan onuru,
özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve
azınlıklara mensup kişilerin hakları da dâhil olmak üzere
insan haklarına saygı ilkeleri üzerine kurulmuştur. Bu
değerler çoğulculuk, ayrımcılık yapmama, hoşgörü,
adalet, dayanışma ve kadın-erkek eşitliğinin hâkim
olduğu bir toplumda üye devletler için ortaktır. Ne yazık ki
2016 Türkiyesi bu değerleri benimseyen bir ülke görüntüsünden çok uzakta;
tam tersine, bu değerlerle çelişen bir görüntü sergileyen,
hoşgörünün ve adaletin mumla arandığı, hukukun
üstünlüğünün ve yargı kararlarının devletin en üst
makamları tarafından reddedildiği, insan hakları ve
özgürlük ihlallerinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına
göre ilk sırada yer alan bir ülke konumunda. İşte on dört
yıllık tek başına AKP iktidarının ülkemizi
getirdiği nokta bu. Güzel ülkemiz, bundan çok hem de çok daha iyi bir
yönetimi hak ediyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Engin.
Altıncı konuşmacı, Denizli
Milletvekili Sayın Melike Basmacı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Basmacı, süreniz yedi dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA MELİKE BASMACI (Denizli)
Sayın Başkan, sevgili vekiller; hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, burada özgürce konuşabiliyorsam, bunu,
Şuna inanmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her
şey kadının eseridir. diyen Mustafa Kemal Atatürküme
borçluyum. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben bir cumhuriyet kadınıyım, Halide
Edip Adıvarın, Kara Fatmaların, Türkan Saylanın
kızıyım; Vatanı için evladının örtüsünü mermi
üstüne örten Elif Bacının kızıyım.
SALİH CORA (Trabzon) Nene Hatun
MELİKE BASMACI (Devamla) - Bugün, Doksan
yıllık reklam arası. diyenlere, Doksan yıllık
enkaz. diyenlere bir hikâye anlatmak istiyorum, bence en güzel cevap bu hikâye
olacaktır.
Bir koca çınar
varmış, bu çınarın dibine rüzgârın etkisiyle
sarmaşık tohumları gelmiş. Bahar mevsiminin etkisiyle
sarmaşık büyümeye başlamış. Yaprakları büyüdükçe
kibri de büyümüş. Gölgesinde barındığı çınar
ağacına dönmüş ve demiş ki: Epeydir buradasın
sanırım ama bak ben senin boyuna iki ayda geldim, sen kaç
yıldır buradasın? demiş. Çınar demiş ki: Doksan
yıl. Sarmaşık kibirle gülmüş
Sonra bugünkü gibi,
tıpkı bugünkü gibi hazan mevsimi gelmiş; sarmaşık
sararmaya, solmaya başlamış. Endişeyle çınara
sormuş: Bana ne oluyor? Çınar demiş ki: Ölüyorsun.
Sarmaşık inanamayarak sormuş: Neden ki? Çünkü benim emekle,
inançla, sevgiyle doksan yılda geldiğim yere sen iki ayda
geldiğin için. demiş. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yani, sevgili vekillerim, hepiniz şunu
bilmelisiniz ki cumhuriyetimiz ulu bir çınardır, köklerinde Mustafa
Kemal Atatürkün, İsmet İnönünün, Halide Edib Adıvarın,
Kara Fatmaların ve dedelerimizin kanı olduğu, bunu, bu sistemi değiştirmeye
kimsenin gücünün yetmeyeceğini hatırlayarak, ülkemde emek
harcamış tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Günlerdir burada devletin bütçesini
konuşuyoruz, bence biraz da milletin bütçesinden bahsedelim. Hükûmet
göreve başlayalı tam yüz gün oldu. Bu yüz günde biraz karnesine
bakalım, bir de milletin bütçesine bakalım. Mesela, birazdan hep
birlikte sokağa çıksak, önümüze gelen esnafa, memura, işçiye,
iş adamına sorsak Nasılsınız? diye. Ben, siz
yorulmayın diye gelirken sordum. Esnaf dedi ki: Kredilerden belim
büküldü. Şubat sonu, mart başı vergi ayı. İlan, reklam
tabelaları da işin cabası. Tabelanı büyüt de gel, kayda
alırım, yoksa yazı yarım yazarım. diyen belediyelerle
uğraşıyor. Bu da yetmedi, sokağa sandalye koysan ceza,
çatıyı kapatsan ceza, zaten AVMler esnafa komple eza. Sonra bir
memura sordum. Dedi ki bana: Ev kira, çocuk okuyacak, yakacak, yiyecek,
enflasyon, et yemek rüya, kredi kartı kâbus olmuş. Bir de
atanamayanlar var. Onlar ne yapsın? Anasının babasının
sırtında hâlâ. Hele de memurun emeklisi yüz gündür zam diye
bekliyor. Seyyanendi, yüzdeydi, promosyondu, gün geçivermiş ama ne su
faturası ne elektrik faturası ne de hastane masrafı
durmamış. Asgari ücretli işçiye sordum, Herhâlde senin derdin
yoktur, daha yeni zam aldın. dedim. Dedi ki: Benim derdim ekmek
soğan. Ekmek olmuş 1 lira, soğan olmuş 3 lira.
Isınmaktan, giyinmekten, gezmekten vazgeçilir de ekmek soğandan
vazgeçilir mi? Ülkemizde açlık sınırı 1.447 lira iken 1.300
lira asgari ücret verip de kesintiyle geri alanlara benden selam söyle.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Onlar 1 Kasımda selamı gönderdiler.
MELİKE BASMACI (Devamla)
Bir de iş adamına sordum Yüz gün oldu, nasılsın? diye.
Dedi ki: Kredi sıkıntıları, pazar kayıpları,
azalan ihracat, rezervasyon sorunları, euro-dolar dengesizliği,
damping yasaları
Yani, yüz gündür istikrar bekliyor iş adamı.
Ama sanmayın ki yüz gündür Hükûmet, AKP vekilleri boş oturdu. Tabii
ki çalıştılar. Ne mi yaptılar yüz günde? Bir önceki
yılın Sayıştay raporları aklanmadan geçici bütçe
yaptılar. Ne mi yaptılar yüz günde? Bazıları kullansın
diye AR-GE Yasası çıkardılar. Ne mi yaptılar yüz günde?
Fişleme yasası, kölelik yasası çıkardılar. Daha
bitmedi, çok çalıştılar, çok. Ne yaptılar biliyor musunuz?
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Siz ne yaptınız?
MELİKE BASMACI (Devamla)
Suriyeli mültecilere iş, sağlık, yaşam şartları
iyileşsin diye yasalar çıkardılar.
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Vaatlerimizin yüzde 82si, reformların yüzde 53ü
MELİKE BASMACI (Devamla)
Ne mi yaptılar yüz günde? Cumhurbaşkanının örtülü
ödeneğini 2 katına çıkardılar. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar(!)] Ne mi yaptılar yüz günde?
Gazetecileri içeri attılar, siyasi mülakatlarla kamu kuruluşlarına
personel aldılar. En kötüsü de ülkemin ne kadar kıymetli değeri
varsa, ne kadar özeli varsa hepsini kullanarak ülkeme umutsuzluk, çaresizlik,
yoksulluk bulaştırdılar. Ama Maxwellin dediği gibi
İnsanların haksız yere çektikleri acılara şahitlik
edenler, şahit oldukları acının utançlarını ömür
boyu taşırlar. Ve unutmayın, ilahî adaletin zaman
aşımı yoktur.
Saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Siz yine de istikrar için AK PARTİye verin.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Basmacı.
Sayın milletvekilleri,
birleşime saat 13e kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 12.04
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Sema KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Şimdi gruplar adına, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına yedinci konuşmacı Antalya Milletvekili
Sayın Mustafa Akaydını kürsüye davet ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Akaydın, süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA AKAYDIN (Antalya)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; grubum adına
TÜBA ve TÜBİTAK bütçeleri üzerine konuşmak için söz aldım.
Hepinizi ve bizi izleyen değerli halkımızı sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Son yirmi dört saat içinde Mardin ve
Diyarbakırda -bendeki rakamlara göre, üzülerek söylüyorum, 7
olduğunu duydum- kaybettiğimiz, yitirdiğimiz değerli
şehitlerimizi saygıyla ve minnetle anıyorum; ailelerine ve
milletimize de başsağlığı diliyorum.
Söze başlarken, ayrıca, yakın zamanda
yitirdiğimiz, bugünkü konumuzun emektarı Profesör Tosun
Terzioğlu ve sekiz yıl önce kaybettiğimiz değerli bilim ve
siyaset adamı Profesör Erdal İnönüyü de TÜBİTAKın kurucu
üyelerinden olarak saygıyla anmak istiyorum.
Bugün sizlere sadece siyaset adamı değil,
kırk yıllık akademik kimliğimle, bilgi üretimi ve ülkemizde
bilim kurumları yönetimine katkı koymuş bir
arkadaşınız olarak hitap ediyorum.
Sayın Bakanım, burada özellikle Sanayi,
Bilim ve Teknoloji Bakanımızı kastederek
konuşacağım, Tarım Bakanımız ve Millî Savunma
Bakanımız beni bağışlasın ama eleştirilerim
onlara yönelmeyeceği için, tabii, belki de sevinçle
karşılayabilirler.
Çok samimi duygularla Türkiyenin en önemli üç
bakanı arasında sizi görüyorum. Kanımca diğer ikisi Millî
Eğitim Bakanı ve Kültür Bakanlarıdır. Ülkemizin
geleceğini şekillendirecek üç bakan; geleceğimizi emanet
edeceğimiz yeni nesillerin eğitiminden, kalitesinden sorumlu ve
ülkeyi orta gelir tuzağından kurtarma misyonu olan üç bakan.
Dolayısıyla, siz dâhil bu üç bakanın yanlışları
ülkenin geleceğine yapılabilecek en büyük kötülük ve
haksızlıktır.
Değerli arkadaşlarım, bilesiniz ki
kaliteli eğitilmişlik, moda deyimiyle beşerî sermaye ülkeye
demokrasiyi de getirir, barışı da getirir, hoşgörüyü de
getirir, ayrıca diktatörlüğün en iyi ilacıdır. Ancak
eğitim, kültür, bilim ve teknoloji adına AKP iktidarı
zamanında niteliksel olarak yapılmış ciddi bir katkı
yoktur, zarar ise çoktur. Çok övündüğümüz Cumhuriyetin bütün
çağdaş birikimleri döneminizde tarumar edilmiş ve doksan
yılın eserleri hakikaten, sevgili diktatöriçenin de söylediği
gibi enkaza çevrilmiştir. Onu kaldırmak gene biz Kuvayımilliye
ruhuna düşecektir.
2003 yılında TÜBİTAKın, 2008
yılında üniversitelerin, 2011 yılında TÜBAnın
yapısında siyaseten yıkım yapılmıştır.
Atlantik ötesiyle işler bozulunca, yakın geçmişte TÜBİTAK
bir yıkım daha yaşamıştır, 1.240 kişinin
işine son verilmiştir. Hâlbuki, bu üç kurum da siyasetin en çok
dışında tutulması gereken kurumlardır. Lütfen bilim ve
sanatı onu yapanlara bırakınız.
Türkiyenin 2008den beri dünya biliminde hızla
gerilediğinin farkında mısınız? Çok değil, yirmi
beş otuz yıl önce bizden geride olan Güney Kore bugün bizi açık
ara sollamıştır. Türkiye uygarlık trenini
kaçırmaktadır. Lütfen, temsil ettiğiniz bu kurumların içine
hayvanat bahçesinden, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden naklen
eleman almayınız, atamayınız.
TÜBİTAKın kültürel ve yerel uygun
olmadığı gerekçesiyle toplattığı 50 bin
kitabın hesabını veriniz. Unutmayınız ki bilim yerel değildir,
evrenseldir. Charles Darwine ve Evrim Teorisine lütfen
dokunmayınız.
Millî Eğitim Bakanlığı
yatırım bütçelerini en az 2 katına, ülkemiz AR-GE bütçesini en
kısa zamanda gayrisafi millî hasılanın yüzde 3 veya 4ü düzeyine
çıkarmaya gayret ediniz. Arkadaşlar, şu anda dünyada orta gelir
tuzağından kurtulmayı yakın geçmişte
başarmış Güney Kore gibi, İsrail gibi ülkelerin bu
payı yüzde 4ün üstüne çıkmış durumda. Mesafeyi kapatmak
için yüksek rakam veriyorum. Avrupa Birliğine sözümüz yüzde 2ydi ama
şu ana kadar bu sözümüzü yerine getiremedik, ancak yüzde 1 düzeyindeyiz.
Türkiyede AR-GEyi geliştirecek zihinsel yapının ve felsefenin
önünü açınız. Sözlerimin bir kısmı buradaki
bakanlarıma değil, Millî Eğitim Bakanına, Diyanet
İşleri Başkanına da gidiyor ama Nasrettin Hocanın,
torunu yaşındaki kızlardan 2 tane zevcesinin olduğunu
gösteren, ilkokullarda okunmak üzere örnek gösterilen kitapların
basılmasının evrensel bilime, çocukların kafasına, beynine
ne katkısı var? Yahut da Hristiyan kültürünün masal kahramanlarının
İslami figürlerle kitaplaştırılmasında ne kazancı
olacak bu çocukların? Yani Heidinin dua ettiği, Pinokyonun
babasının başına takke geçirildiği kitaplardan ne kazanımlarımız
olacak? Yani bu gidişle -bugün, çok ünlü bir yazarımızın da
belirttiği gibi- yakında Tom ve Jerryyi umreye giderken de
masallaştıran kitaplar çıkarsa hiç
şaşırmayacağız.
Değerli arkadaşlar,
bunları şunun için söylüyorum: Bunlar yeni yetişen
nesillerimizin önünde engeldir, bariyerdir. Bırakın Hristiyan
masallarının kahramanları kendi kültürlerinin içinde
kalsınlar ama kendi kültürümüzdeki Nasrettin Hoca gibi kahramanları
da lütfen bozmayalım.
Bakın, Hayati Develi
isimli bir profesör YÖK üyesi olarak Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından yeni atandı. Sözlerini okuyorum: Kötü ayin yapan
Kızılbaşlar
Allah onları kıyamete kadar
aşağılık ve adi etsin. Değerli arkadaşlar, bu
insan profesör unvanıyla şu anda YÖK Yürütme Kurulu Üyesi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yazıklar olsun!
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla)
Bu nefreti bu ülkeye yaşatmaya hakkınız yok.
İktidarınız
döneminde imalat sanayisi yüksek teknolojili ürün ihracatının
yarı yarıya düştüğüne dikkatinizi çekerim. Bilimsel
verilerle söylüyorum: AR-GEye yapılan yüzde 1 artış, teknik
ürün ihracatını yüzde 6,5 puan artırmaktadır. Patent üretimini
sorgulamalısınız, yılda bin bile değil, Güney Koreyse
bizim 100 katımız.
Sayın Bakanım,
bundan iki sene önceki söylemlerinizle, özellikle bu, TÜBİTAKla ilgili
birtakım, baba oğul arasında geçen sıfırlama
söylemlerinin, hissiyatınızla, olmadığını iddia
ederek literatüre hisli bakan olarak geçtiniz, sizi kutluyorum. Lütfen
hissiyatınızı biraz Türkiyenin bilim ve teknolojisi üstüne
yoğunlaştırın ve hislerin içine biraz da bilimselliği
katın diye sizden rica ediyorum.
Değerli milletvekilleri, ya bunları
başaracağız ya da bugün olduğu gibi, Namibya ve
Fildişi Sahiliyle beraber teknoloji üçüncü liginde kalacağız.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Akaydın.
Sekizinci konuşmacı Edirne Milletvekili
Sayın Okan Gaytancıoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Gaytancıoğlu, süreniz yedi
dakika.
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili bakanlar; bugün,
Tarım Bakanlığı bütçesinden bahsedeceğiz.
Şöyle başlamak istiyorum: Tarımı
üretemeyen, çiftçisi borç batağında olan mutsuz bir ülke
arıyorsanız o da Türkiyedir.
Dünyada her ülke tarımını
desteklemektedir çünkü insanların besin maddesi ihtiyacını
garanti altına almak ülkelerin temel görevlerinden ve önemli konulardan
biridir. Günümüzde çok gelişmiş ülkeler dahi tarımını
desteklemekte, destekleme bütçelerini sürekli artırmaktadır. Devlet,
çeşitli şekillerde üretime, tarıma, çiftçiye müdahale
etmektedir. Ülkelerde gıda maddeleri yetersiz olsa bile, bu ihtiyaçlar dönemsel
olarak ithalatla karşılanabilir ancak bu, dövizin gitmesine ve
ülkenin de dışa bağımlılığına neden
olabilir.
Örneğin, Türkiye, bitkisel yağlarda net
ithalatçı bir ülkedir ve bu ithalatı gün geçtikçe artmaktadır.
2005 yılında 1,3 milyar dolar olan ithalatımız, bugün 4,5
milyar dolarlara yaklaşmıştır.
Bir ülkenin ithalatçı olması şu
açıdan sakıncalıdır: Bakın, paranız olabilir
ancak yurt dışında bazen çeşitli sorunlarla karşı
karşıya kalabilirsiniz. Bir örnek vermek istiyorum, 2008
yılında yaşadığımız bir örnek: Türkiye'nin
ciddi anlamda parası var, dışarıdan fonlar geliyor,
sıcak parayla ithalatımızı çeviriyoruz; iyi, güzel ama
bitkisel yağlarda Bulgaristan ve Moldova gibi ülkelere
bağımlı kalmışız, onlardaki üretimin
tamamını almışız, yetmemiş, Arjantin
pazarına yönelmişiz ama Arjantinde iç karışıklık
çıkmış. Bunu önceden öngörebiliyor musunuz? Hayır.
Ukraynaya yönelmişsiniz, Ukraynada da bitkisel yağlara makine
yağı karışmış, bunu öngörebiliyor musunuz?
Hayır. Peki, ham yağın tonu ne olmuş? 900 dolardan 2.700
dolara çıkmış. Yani paranızla ürün
bulamamışsınız, paranızla rezil olmuşsunuz.
Dolayısıyla, ithalatçı politikalarla bir yere kadar
gidebilirsiniz.
Bir ülke üretmeli, önce kendine yeterli olmalı.
Öngöremediğimiz başka politika: Rus uçağının düşürüleceğini
öngörüyor muydunuz? İhracat pazarlarının
daralacağını öngörüyor muydunuz? Ne oldu? Üç gün önce
İstanbul yaş meyve sebze halini dolaştım, içler
acısı; armutlar çürüyor, marullar çürüyor, salatalıklar çürüyor.
Ee, peki, bu ne? İhracatta Rus pazarı durduğu için
sıkıntı var. Peki, bir önleminiz var mı, bunu öngörebiliyor
musunuz? Hayır. Demek ki, nitelikli bir tarım politikası
uygulamak gerekir. Bunu öngöremediğiniz için diyorsunuz ki: Biz bazı
ürünlerde kendimize yeterliyiz. Örneğin, sütte kendimize yeterliyiz de ne
oluyor? Süt fiyatı yerlerde. 90 kuruşa kimse almıyor, diyorlar
ki: 50 kilogramla 150 kilogram arasındaki sütü alırız. Ee,
peki, üreticinin 10 tane ineği varsa, inek başına 20 litre süt veriyor
bu hayvanlar, 200 litre süt nereye satılacak? Bunları görmek
zorundayız.
Fındıkta ihracatçıyız da ne
oluyor? Dün gittik, Düzcedeydik, fındık 8 liraya düştü,
piyasalarda sıkıntı var mı? Var. Maliyetler 10 liranın
üzerinde. Peki, üretici? Üretici kan ağlıyor. Ne yapsın? Onlarda
mı İstanbula gelsin, zaten 16 milyon olmuş İstanbul; onlar
da mı Ankaraya gelsin, zaten 6 milyon olmuş Ankara.
Peki, bunların çözümü nedir? Bunların
çözümü çok basittir: Okul sütü vereceksiniz, okul fındığı
vereceksiniz, yoksullara yardım yapacaksınız, arzı siz
düzenleyeceksiniz. Bunu kim yapacak? Tarım Bakanlığı.
Bakanımız burada, geçen gün Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim,
Bakanın A takımında, üst düzeyinde 1 tane ziraat mühendisi, 1
tane veteriner yok. Tarım Bakanlığı kapatılsa
inanın çiftçinin haberi olmaz, çiftçiyle bağı kopmuş, Türk
tarımı Allaha emanet. Peki, Tarım Komisyonumuz nerede? Tarım
Komisyonumuz var altı aydan beri üyesiyim- Tarım Komisyonu
toplandı mı? Evet, bir defa toplandı, fotoğraf çektirdik.
Onun dışında bir şey yaptık mı? Hayır. Peki,
bu süre içerisinde Meclisten tarımla ilgili yasalar geçti mi? Evet. Ne
geçti? Çok önemli bir yasayı burada kabul ettik, KDVyi indirdik yemde ve
gübrede. Peki, Komisyona soruldu mu Nasıl yapalım, yöntem nasıl
olsun? Üreticiye bu KDV indirimi nasıl yansısın? diye? Bunu
sormadınız, sormadığınız gibi üreticiye
yansımadı, bu para aracıların cebine gitti. Yüzde 8 yemdeki
KDV tamamen çiftçiye gitmedi, aracıların cebine gitti. Örnek
veriyorum: Kepek fiyatı 500 liraydı şimdi 600 lira oldu. Kim
kazandı? Çiftçi her zamanki gibi kaybetti.
Peki, Tarım Bakanlığının
başka kuruluşları var mı? Var tabii ki ama çoğunu ne
yaptınız? Özelleştirdiniz ya da işlevini yitirttiniz.
Örneğin TEKEL vardı, TEKELi stoklarındaki üzümle yok
pahasına sattınız. Toprak Mahsulleri Ofisi kurumu çok güzel bir
kurum, çiftçinin kara gün dostu ama kara gün yazısını bile
aldınız, Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçinin dostudur. diyorsunuz;
müdahale edecek gücü yok, parası yok, müdahaleleri hep geç yapıyor.
Peki, şeker pancarı üretimi yerine
nişasta bazlı şekerin Türkiyede kotasını sürekli
artırıyorsunuz. Onun dışında, tarım
satış kooperatifleri birlikleri. Kim bunlar?
FİSKOBİRLİK, TRAKYABİRLİK,
KARADENİZBİRLİK, TARİŞ; bunların piyasadaki
gücünü azalttınız. Tarım kredi kooperatifleri, inanın
tefeciden farksız bir şekilde yüksek faizlerle çiftçinin
kanını emiyor. ÇAYKURda ne yaptığınızı
bilmiyoruz, bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz.
Bakliyatlarda en önemli gıda maddeleri nohut, fasulye, mercimek;
inanın Kanada olmasa şu an kuru fasulye yiyemezsiniz, nohut
yiyemezsiniz, mercimek yiyemezsiniz. Bu kadar dışa
bağımlılık, bu kadar tedbirsizlik olur mu? Tedbirler
alınıyor, örneğin yüzde 225 olan kırmızı etteki
gümrük vergisini sıfıra çektiniz, ne oldu? Yine et 40 lira, yine
ithalatı konuşuyoruz. Dolayısıyla, bu böyle olmaz arkadaşlar.
Bunun olması için nitelikli, bilimsel temele dayalı ama içinde çiftçi
olan, içinde üretim olan, içinde para olan -yani çiftçiyi destekleyeceksiniz-
üreten bir ülke
Merak etmeyin, Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında köylü yeniden milletin efendisi olacak. Biz çaya da sahip
çıkacağız, süte de sahip çıkacağız,
fındığa da sahip çıkacağız, mısıra da
sahip çıkacağız, tarıma da, Türkiye'ye de sahip
çıkacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gaytancıoğlu.
Dokuzuncu konuşmacı Bursa Milletvekili
Sayın Orhan Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika Sayın Sarıbal.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bütçeyi konuşuyoruz,
tarım bütçesini, ama öncelikle mart ayı bahar ayı, ülkeye
barış diliyorum. Cemre su, hava, toprağa düşer, hani yolunu
şaşırsın da insanlığa düşsün istiyorum, bu
ülkede bu kirli, kardeş savaşının bitmesi ve
barış, hoşgörü ortamının sağlanmasını
istiyorum öncelikle, çünkü biliyoruz ki bütçenin bütünü savaş bütçesine
hizmet ediyor, bütçenin bütünü saray ve yandaşlarına hizmet ediyor,
bütçenin bütünü çok uluslu şirketlere hizmet ediyor, bütçenin bütünü silah
ticaretine hizmet ediyor, bütçenin bütünü emperyalizmin ikamesine hizmet
ediyor; petrolü al, parayı ver, insanı öldür meselesi üzerinden
gidiyor, hani bu özelden tarıma doğru gelmek isterim.
Evet, tarımda, sene 1980, 45 milyon insanı
var bu ülkenin, 80 milyon hayvan varlığı var ve bu ülkede 404
milyon dolar civarında bir ithalat var, 1,9 milyar dolarlık da
ihracat var, yani ithalatımızın tam 4 katı ihracat
yapıyoruz.
Sene 2002, bu ülkenin 3,8 milyar dolar
civarında bir ithalatı var, 4 milyar dolar civarında
ihracatı var.
Sene 2016, 78 milyon insanın olduğu bu
ülkede, ne yazık ki ihracatımız 17 milyar dolar,
ithalatımız da 17 milyar dolar.
Birazdan Bakan buraya gelecek, diyecek ki
İhracatımız ithalatımızdan fazla. Doğru,
ihracatımız ithalatımızdan fazla ama biz şunu
söylüyoruz: Biz, tarımda ham madde açısından doğrudan
ithalatçı bir ülkeyiz. Ne demek istiyorum?
Değerli arkadaşlar, buğday, on üç
yıllık AKP iktidarında 37 milyon 252 bin ton
almışız. Mısır, 11 milyon 980 bin ton
almışız. Pirinç ve çeltik, 4 milyon 117 bin ton almışız.
Ayçiçeği, 7 milyon 323 bin ton almışız. Soya, 16 milyon 715
bin ton almışız ki 2015 rekor yılıdır, 2 milyon
tonun üzerindedir. Pamuk, 9 milyon 676 bin tondur. Yağlı tohum ve
türevleri, 55 milyon ton. Değerli dostlar, toplam on üç yılda 140
milyon ton tarımsal ham madde almışız ve 150 milyar dolar
civarında para ödemişiz, AKP gerçeği budur. O yüzden diyoruz ki
bu bütçe ithalatçı bir bütçedir, bu bütçe çiftçinin bütçesi değildir,
bu bütçe çok uluslu şirketlerin bütçedir. Neden? Çünkü tarım
ilacını çok uluslu şirketler veriyor bu ülkede, onlara para
gidiyor. Traktör olabildiğince en yüksek miktarda ithalata dayanıyor,
çok uluslu şirketlere gidiyor. Gübrenin yüzde 70i ithalat, yabancı
şirketlere gidiyor. Bu ülke parası yabancı şirketlerin,
yabancı ülkelerin çiftçilerini besliyor ama kendi ülkesinin çiftçisine
Kahrol Mehmet Ağa. diyor. Karacabey çiftçisi kanser hastası,
şu anda tıp fakültesinde tedavi görüyor ama icra var, tutuklama
kararı var, su birliğine para ödemediği için, tarım krediye
para ödemediği için, bankaya parasını ödemediği için.
Değerli dostlar, bu bitkisel üretimde böyleydi.
Hayvancılık meselesine de kısaca bakmak isterim,
hayvancılığa da şöyle bir göz atalım.
Biraz önce söyledim, Türkiye 2002 yılına
kadar, bunların iktidara geldiği ana kadar dışarıdan
ne bir hayvan aldı ne de herhangi bir et ihtiyacını
karşılamak için yurt dışına müracaat etti. Sene 2010,
ithalat kararı alındı, 2010dan bugüne kadar 2,2 milyon
küçükbaş, 1,7 milyon büyükbaş olmak üzere 3 milyonun üzerinde
canlı hayvan ithal ettik. 211 bin ton da kırmızı et ithal
ettik, karkas. Karşılığında ne verdik? 4 milyar dolar
para verdik dışarıya. Kime? Yerli iş birlikçiler ile
yabancı şirketler ve yabancı çiftçilere verdik. Yani
paramız var, sayın milletvekilleri, paramız var, önemli olan
paranın kime gideceği.
Bakın, 2016 yılı bütçesinde
tarıma desteleme olarak 10 milyar öngörülmüş. Peki, bir grup
rantiyeciye ne verilmiş? 53 milyar TL, bütçede var. On iki, on üç
yıllık süreçte çiftçiye verilen toplam 75 milyar TL. Peki, o bir
avuç, bir eli yağda, bir eli balda, bu ülkenin servetinin yüzde 51ini
tutan yüzde 1lik, onun gibi mutlu kesime verilen rakam ne kadar? 750 milyar
TL. Yani, yaşasın Cengiz! Niye Cengiz diyorum? Sadece bir
şirketten, 400 milyon TL uzlaşmayla vergisi silinen, bu kadar güçlü
olduğunu iddia eden bu devlet, bu mekanizma, bu iktidar, ne yazık ki
çiftçinin su parasını, elektrik parasını ödeyemez durumda.
Evet, yine 2002; 2,8 milyon çiftçi, toplam borcu 6
milyar. Bankalara 2,9 milyar, toplam 6 milyar piyasaya borcu var, toplam. Bugün
2 milyon çiftçiye düştük, 1 milyon gitti. Nerede? Kentlerde. Ne
yapıyor? Yoksul. Ne yapıyor? Sizin verdiğiniz sosyal
yardımlarla hayata tutunmaya çalışıyor. Evini sattı,
barkını sattı, tarlasını sattı, orada. Peki,
şu anda 2 milyon çiftçinin borcu ne kadar biliyor musunuz dostlar? 100
milyarın üzerinde. Hani, hep söylüyorlar ya: Asgari ücreti 3 kat
artırdık, gayrisafi millî hasıla 3 kat arttı. İyi,
güzel. Peki, borcu 40 kat arttı bu çiftçinin. Nasıl bir ilişki
bu? Burada bir tezatlık yok mu?
Evet, zamanım daralıyor. Söyleyecek sözüm
çoktur ama bilinmesini istediğim şey şudur: Evet, sorun
yaratanlar sorunu çözemezler. Bu topraklar, bu dağ, bu taş, bu
coğrafya size babanızdan miras kalmadı, size ve bize emanet
kaldı. Siz bu mirası sonuna kadar tüketiyor olabilirsiniz ama merak
etmeyin, biz bu mirası tüketmeyeceğiz, bu bize emanettir, sonuna
kadar koruyacağız, kollayacağız.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Sarıbal.
Sayın Bostancı sisteme girmiş.
Buyurunuz Sayın Bostancı.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Antalya Milletvekili Mustafa
Akaydının 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, kısa bir açıklama için söz istedim. Teşekkür
ediyorum.
Biraz önce kıymetli konuşmacı Mustafa
Akaydın konuşurken kürsüden, Hayati Develi, YÖK üyeliğine atanan
bu kişinin Alevilere ve Kızılbaşlara hakaret ettiği
şeklinde bir alıntıyı orada okudu. Muhtemelen bir gazete
haberine dayandırıyor. Tabii, gazete haberlerini tahkik etmek
lazım. Aynı zamanda ilgili kişinin de görüşünü almak
lazım. İlgili kişinin tekzibi de var ama tekzip, öyle
anlaşılıyor ki, ıskalanmış. Profesör Hayati
Develinin atıf yapılan kitabında kesinlikle ne Alevilere ne
Kızılbaşlara yönelik herhangi bir olumsuz ifadesi yoktur. Esasen
bu iki adlandırma kitabında geçmemektedir bile. Orada bir örnek
veriliyor. Hanedanlar arasındaki kavgada, tarihsel bir metinde Safevi
Hanedanına yönelik eleştiriyi, biraz da kasıtlı bir
şekilde, medya organları öyle çeviriyorlar. Buradaki kastı
halkımız anlayacaktır. Bir kusurdan
kaynaklandığını düşünüyorum, medya bilgisinden.
Bu açıklamayı yapmayı lüzumlu gördüm.
Arz ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Cevap hakkı
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Akaydın, buyurunuz.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Kürsüye gelebilir miyim?
BAŞKAN - Niçin?
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Sataşma var.
BAŞKAN - Sayın Akaydın, sataşma
değil, bir düzeltme ihtiyacı duyduğu için ben Sayın
Bostancıya söz verdim.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Düzeltme ihtiyacı,
evet.
BAŞKAN - Ama siz de eğer bir açıklama
yapmak istiyorsanız size de yerinizden bir dakika söz vereceğim.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Düzeltme için söz
istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akaydın.
5.- Antalya
Milletvekili Mustafa Akaydının, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Efendim, Radikal gazetesinde ve İnternet
basınında yer almış bir açıklamada bulundum. Bu konuda
ilgili profesörün herhangi bir tekzibini de -varsa da yoksa da- ben bilmiyorum.
Dolayısıyla, burada söz konusu ettiğim konu bugün Türkiye
medyasında önemli bir yer işgal etmektedir ve bütün Alevi
camiasında da büyük bir öfke ve tepki yaratmıştır.
Dolayısıyla, Naci Beyin söylediği gibi değildir olay.
Bunun açıkça tekzip edilmesi lazım ve YÖK Başkanı
tarafından da tekzip edilmesi lazım, yoksa gereğinin
yapılması lazım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Tekzip var efendim.
BAŞKAN Peki, Sayın Akaydın, sizin
de sözleriniz kayıtlara geçmiştir.
Teşekkür ederiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay
Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma
Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına onuncu konuşmacı Manisa Milletvekili
Sayın Mazlum Nurlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Nurlu, süreniz yedi dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA MAZLUM NURLU (Manisa) Sayın
Başkan, Sayın Bakanlar, değerli milletvekilleri; doğuda,
güneydoğuda, yurdun her köşesinde birliğimize,
bütünlüğümüze, kardeşliğimize yapılan
saldırıların yoğunlaştığı, hemen hemen
her gün yurdun dört bir yanına taşınan şehit cenazelerinin
daha da acılı kıldığı bir süreci
yaşıyoruz. Şehitlerimize rahmet, ulusumuza
başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Çiftçilik yapan, tarımın içinden gelen bir
milletvekili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve ekranları başında
bizleri izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Tarımı ve çiftçiyi bir sorun olarak gören,
onları kendi zor yaşam koşullarıyla baş başa
bırakan bugünkü siyasi yaklaşım kendi verimsizliğinin
bedelini Türk çiftçisine, Türk köylüsüne ödetmektedir. Köylüye Bu millet sizi
mi besleyecek? mantığıyla bakanlar, onları beslemelik
seviyesine indirenler unutmasınlar ki hâlâ bu ülkeyi besleyen Türk
çiftçisidir, Türk köylüsüdür. Çiftçimizin efendilik makamından azarlanarak
beslemelik makamına indirgenmiş olması AKP düzeninin çiftçiye ve
köylüye çarpık bakışının bir ürünüdür, bir sonucudur.
Tarımda kendi kendine yetebilen bir ülkeyken,
maalesef, sadece 2015 yılında 11 milyar dolarlık tarımsal
ithalat yapmışız. Dikkat edilirse AKP sözcüleri ihracatın
arttığından bahsederken nedense tarımsal ithalatın
giderek arttığından hiç söz etmiyorlar. Ne acıdır ki
Konya ilimizin yüz ölçümü kadar olan bir Hollandanın tarım
ihracatı 90 milyar dolar, koskoca Türkiye'nin tarım ihracatı ise
17 milyar dolar.
Sayın milletvekilleri, dünyanın en
gelişmiş ve sanayileşmiş ülkeleri aynı zamanda
dünyanın en büyük tarım üreticileridir. Dünyada gelişmiş
ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki dış ticaret
ihtilaflarının temelinde, zengin ülkelerin kendi çiftçisine
sağladığı ve rekabet avantajını büyüten
tarımsal desteklemeler vardır.
Tarım ekonomisi iktisat biliminin özel bir
alanıdır. Tarım sektörü sanayiye ve ticarete benzemez.
Tarım politikaları, ekonomik boyutuyla birlikte daha çok bir ülkenin
sosyal boyutuyla değerlendirilir. Bu nedenle, ulusal tarım
politikaları belirlenirken kâr-zarar hesabı olmalı ancak
öncelikli olmamalıdır.
Girmeyi hedeflediğimiz Avrupa Birliği, bütçesinin
yaklaşık yüzde 40ını her yıl tarıma destek
olarak ayırdığını ve bu kapsamda 2020 yılına
kadar çiftçilerine yılda ortalama 50 milyar avro destek vereceğini
birlik üyelerine duyurmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tüccarın şaşkını parasıyla,
malıyla değil borcuyla övünürmüş. Hükûmet adına Sayın
Bakan, çiftçinin kullandığı kredilerin artmasından,
dolayısıyla çiftçi borçlarının artmasıyla övünmekte ve
maalesef, bunu bir başarı olarak sunmaktadır. Şimdi,
Sayın Bakana soruyorum: 2002de 530 milyon lira olan çiftçinin borcunu tam
54 kat artırıp 28,5 milyar liraya çıkarmak bir başarı
mıdır? 13 milyon çiftçiyi borçlu hâle getirmek bir başarı
mıdır? Ülkedeki tarım arazilerinin yüzde 40ına,
Manisadaki arazilerin yüzde 60ına banka borç ipoteği koydurmak
başarı mıdır? Tam aksine, bunlar bir başarı
değil, kötü yönetimin göstergeleridir, rakamlarıdır.
Değerli milletvekilleri, başta Sayın
Cumhurbaşkanı olmak üzere, AKP hükûmetlerinin kanun tanımaz
tavırlarıyla karşı karşıyayız. Anayasa
Mahkemesi kararları, hatta kendi çıkardıkları kanunlar bile
tanınmıyor, kale alınmıyor. 2006 yılında
çıkarılan ve partimiz tarafından da desteklenen Tarım
Kanununun 21inci maddesi Tarımsal destekleme programlarının
finansmanı bütçe kaynaklarından sağlanır. Bütçeden
ayrılacak kaynak gayrisafi millî hasılanın yüzde 1inden az
olamaz." diyor. Amir bir hüküm olan bu maddeye göre her yıl gayrisafi
millî hasılanın en az yüzde 1i çiftçiye destek olarak verilmek
zorunda. Peki, AKP hükûmetleri bu desteği verdi mi? Koskoca hayır.
Rakamları, önceki dönem Tarım Bakanı olan Sayın Mehdi
Ekerin bir soru önergesine verdiği resmî cevabi bir yazıdan aynen
aktarıyorum: 2007 gayrisafi millî hasıla 843 milyar, verilmesi
gereken destek 8,4 milyar, verilen 5 milyar 555 milyon, gayrisafi millî
hasılaya oranı yüzde 0,66; 2010 gayrisafi millî hasılamız 1
katrilyon 100 milyar, verilmesi gereken destek 11 milyar, verilen 5 milyar 817
milyon, gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 0,53; 2012 gayrisafi
millî hasılamız 1 katrilyon 416 milyar, verilmesi gereken destek 14
milyar, verilen 7 milyar 500 milyon, gayrisafi millî hasılaya oranı
yüzde 0,53; 2015 gayrisafi millî hasılamız 1 katrilyon 962 milyar,
verilmesi gereken destek miktarı 19 milyar, verilen 10 milyar, gayrisafi
millî hasılaya oranı yüzde 0,52. Sonuç olarak kanunun
çıktığı 2006 yılından 2015 yılına kadar
çiftçiye ödenmesi gereken destek miktarı 118 milyar ancak destek maalesef
64 milyarda kalmış. Uzun lafın kısası, AKP
hükûmetlerinin çiftçiye ödemesi gereken ancak ödemediği 54 katrilyon
destekleme borcu var. 2016 yılında ise gayrisafi millî
hasılanın 2 katrilyon 200 milyara ulaşması bekleniyor, bu
tabloya göre de bu yıl 22 milyar destek verilmesi gerekiyor.
Son
söz olarak Güçlü çiftçi, güçlü Türkiye. diyerek Tarım Kanunuyla
getirilen ancak ödenmeyen tarımsal desteklerin ivedi olarak çiftçimize
ödenmesini, ayrıca ve özellikle çiftçimizin ürettiği gıdalarla
yaşadığımızı ve sadece bu sebeple bile hepimizin
onlara şükran borcu olduğunun hatırlanmasını diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Nurlu.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) İç Tüzük 60a göre grubumuz adına çok
kısa bir talebimiz olacak.
BAŞKAN
Sizin mi Sayın Baluken?
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Garo Paylan Beyin.
BAŞKAN Peki, buyurun
Sayın Paylan.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
6.- İstanbul
Milletvekili Garo Paylanın, Genel Kurulun pazar günkü çalışma
saatlerinin Hristiyan milletvekillerinin ayinlerine katılabilmesini
sağlayacak şekilde düzenlenmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
GARO PAYLAN (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
biliyorsunuz, bütçemiz Genel Kurula inmeden önce yirmi altı gün Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşüldü ve Plan ve Bütçe Komisyonunda cuma ve pazar
günleri dâhil çalıştık. Ve cuma günleri de fiilî olarak
Sayın Başkan cuma namazı arası verdi hep bir-bir buçuk
saat. Ben de cuma günü ara verildikten sonra, pazar günü de çalışacağız
arkadaşlar, pazar günü benim de ibadetim var ve bu çerçevede pazar ayini
arası da verilmesini talep ettim. Bütün
arkadaşlarımızın desteğiyle pazar ayini arası
verildi. Az önce siz de fiilî olarak cuma namazı arası verdiniz.
Normalde bir-bir buçuk gibi verilen ara on ikide verildi ve daha uzun verildi.
Genel Kurulumuz pazar günü de çalışacak. Bu çerçevede, bütün
arkadaşlarımız, pek çoğu diyeyim, cuma
namazlarını kıldı, Allah kabul etsin. Meclisimizde bütün
gruplarda neredeyse Hristiyan milletvekili arkadaşlarınız var
artık ve pazar günü de Genel Kurul on birde toplanacak. Bizim pazar
ayinimiz Ankarada da kiliselerimiz var- on bir ile on iki otuz arası ve
bu çerçevede bu pazar günü de...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (İstanbul) -
...pazar ayini arası verilmesini talep ediyorum, saat on bir ile on iki
otuz arasında. Bunu da Genel Kuruldaki bütün
arkadaşlarımızın destekleyeceğini düşünüyorum,
önerilerini ve görüşlerini bu çerçevede bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Paylan.
Pazar günü oturumu yönetecek
olan Meclis Başkan Vekilimizin de dikkatine sunmak isteriz.
GARO PAYLAN (İstanbul)
Ama önceden karar verilmesi lazım.
BAŞKAN Tabii, bu
konuda karar verici olan aslında Sayın Meclis
Başkanımızdır, bu talebinizi kendisine iletiyoruz. Ben de
ayrıca kendisiyle görüşeceğim ve bu talebinizin özellikle pazar
ayini arası verilmesi açısından dikkate alınması
gerektiği vurgusunu yapacağım Sayın Paylan.
Teşekkür ederiz.
GARO PAYLAN (İstanbul)
Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına son
konuşmacı, Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmazdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Durmaz, süreniz
sekiz dakika.
CHP GRUBU ADINA KADİM
DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri ve ekranları
başında bizleri izleyen değerli yurttaşlarımız;
hepinizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygı, sevgi ve muhabbetle
selamlıyorum. 2016 yılı bütçesinin ülkemiz adına
hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm
halkımızı, sağlığımızı
yakından ilgilendiren şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine değinmek istiyorum. Şeker pancarı
sanayisi, katma değeri yüksek, milyonlarca insanı istihdam eden bir
alandır. Nakliyecisinden işçisine, çiftçisine, besicisine, binlerce
insana ekmek kapısı sağlayan bir endüstri alanıdır.
Bugün, şeker fabrikaları yüksek kâr oranı ve şeker
endüstrisinin önemine rağmen, maalesef özelleştirme kapsamındadır.
Alıştı ya Hükûmetimiz, cumhuriyetin
kazanımlarını, değerlerini bir bir satıp günü
kurtarmaya.
Değerli milletvekilleri, şeker
fabrikalarını özelleştirmek demek ülkemiz insanını
mısır şurubuna mahkûm etmek demektir. Nişasta bazlı,
içeriğinde GDO bulunan mısır şurubunun insan
sağlığını tehdit etmesine rağmen, ülkemiz yüzde
50ye yakın, kotayı
yükseltecek bir yapıyı tesis ediyor. Bunu artırma yetkisi ise
hiçbir sivil toplum örgütünün görüşünü almadan sadece Hükûmete
bırakılmış. Bu oran Almanyada yüzde 1,9, Polonyada yüzde
3, Fransa, İngiltere ve Hollandada ise sıfırdır. Tekrar
ediyorum: Bu oran bizde yüzde 50ye yükseltilebiliyor. Ne yazık ki
Avrupalılar daha az tatlandırıcıyla bizden daha az
hastalanacakken Türk halkı yoksulluğa mecbur
bırakıldığı gibi, hastalığa da mecbur
bırakılıyor. Birçok diyet üründe ve işlenmiş
gıdalarda bulunan mısır şuruplarının obezite,
karaciğer yağlanması, diyabet ve kanser riskini
yükselttiğini, kalp krizine bağlı ölümleri
artırdığını bilmeyen yoktur. Öyleyse şeker
fabrikalarını kapatalım, bol bol özel hastane
yaptıralım.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede yapay
tatlandırıcı kotası artırılıyor çünkü
beslenecek, büyütülecek çok uluslu şirketler var. İşte, bu
Amerikan Cargill şirketi, dünya devi olan bu şirket ülkemizde büyüdükçe
bizim üreticimiz, bizim çiftçimiz küçülüyor; halkımız yoksullaşıyor,
topraklarından göç etmeye mecbur kalıyor ve beraberinde göçemeyenler
de sağlığından oluyor.
Yine, ne acıdır ki Amerikan Cargill
şirketinin Genel Müdürü Muzaffer Sayınataç, Türkiyede Şeker
Kurumunun 7 yöneticisinden 1i yapılıyor. Şeker Kurumu,
şeker politikasını çiftçimizin ve insanımızın
sağlığını korumaya değil, dev Amerikan
şirketinin çıkarlarına göre düzenleniyor, dizayn ediliyor.
Ülkemizin çıkarlarını bu şirketlere karşı
koruyacak olan kimdir? Hükûmetimiz. Ama, bakıyoruz, Hükûmet bu yetkiyi,
çok güzel, ellere vermiş. Peki, Hükûmet nerede? Her şeyde olduğu
gibi şekerde de, TEKELde de bu insanın, bu ülkenin menfaatlerini
düşünmüyor. Bu mu sizin millîliğiniz? Bu mu sizin yerliliğiniz?
Değerli milletvekilleri, Şeker Kanununu
Hükûmet programına aldınız, yakında da Meclise getirecek,
var olan sayısal çoğunluğunuzu kullanarak bunu
kanunlaştıracaksınız. Bu, şeker pancarı ve
çiftçinin unutmayınız ölüm fermanı olacaktır. Şeker
Kanunu şeker pancarını bitirip Amerikan devlerini büyütecektir
anlaşılan. Peki, bu ülkenin halkı, bu ülkenin Cumhuriyet Halk
Partisi sizden hesap sormayacak mı sanıyorsunuz? Bütün iyi niyetle
sizlere oy veren halkımız artık bu
yaptıklarınızı bir bir görüyor. Gelecekte ve olacak ilk
seçimde bunun hesabını soracağına da inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, şu an 25
şeker fabrikası ve beraberinde 8 fabrika özelleştirme
kapsamında. Şeker pancarı sektörü kaba yem, küspe, şeker,
melas, ispirto ve etanol üretiminin ana kaynağıdır.
Değerli milletvekilleri, bugün artık
şeker pancarı ve şeker kamışından üretilen
etanol, dünyada ucuz yakıt kullanma amaçlı geliştirilip petrole
katkı maddesi olarak kullanılmaktadır ama gel gelelim ki
ülkemizde bu alanda hiçbir çalışma yoktur. Bugün, Alpullu, Susurluk,
Ağrı ve Çarşamba fabrikaları özelleştirme kâbusu
yüzünden üretim yapamamaktadır. Karstan Eskişehire, Susurluktan
Turhala kadar fabrikalar bu ülkenin millî değerleridir, ekonomimizin
işleyen çarkıdır ama maalesef, bu çarkı durdurmak
isteyenler vardır. İnsanları doğduğu topraklarda
tutmak varken göçe zorlamak niye sayın milletvekilleri?
Değerli arkadaşlar, Turhal Şeker
Fabrikası neredeyse cumhuriyetle yaşıt, bölgenin bir
numaralı sanayi ve üretim merkezidir. 1.500 dönüm kent içerisinde arazisi,
500 daimî, 500 de moda ettiğiniz- taşeron toplam bin
çalışanı ile nakliyeciler, besiciler, şoförler, 78 bin
çiftçi, aile bireylerinin sayısıyla toplam nüfusu da siz hesap edin.
Bunların tamamı bu fabrikadan ve bağlı yan ürünlerden
geçimini temin etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bilin bakalım
şeker fabrikaları özelleştirme ihalesinde kimin ismi var? Tahmin
ettiniz değil mi? Evet, burada da Mehmet Cengiz karşımıza
çıkıyor. Bu özelleştirmelerin sebebini şimdi
anlıyorsunuz sanıyorum. Türk halkında olmayıp bu Mehmet
Cengizde olan özellik ne acaba, merak ediyoruz. Yoksulun sofrasından
alıp Cengize veriyorsunuz, bu bir vicdan mı? Bu millete küfreden bu
insana, milletin tüm değerlerinin AKP Hükûmeti eliyle Mehmet Cengize
sunulması bu ülkenin kaderi değildir.
Değerli arkadaşlar, artık o
fabrikalarda üretilen doğal şekerleri böyle çuvallarla alabiliyor
idiniz ama artık yavaş yavaş buna düştü, bunu da
bulamayacak, yapay tatlandırıcılarla baklavaları
yiyeceksiniz. O yüzden diyorum ki: Sayın Bakanım, gün geçmeden
-deneyimli bir Bakansınız- buna dur diyelim.
Değerli arkadaşlar, yöremize gelince
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) -
Tokat, bir Tekel
Sigara Fabrikasının kapatılmasıyla 400 bine yakın göç
verdi ama bu fabrikanın kapatılışıyla şeker
fabrikasının verdiği zarar ve tahribatı yöremiz artık
kaldıramayacaktır diyorum. Bu bütçeye kamu kaynaklarını
günü kurtarmak için bir bir satan AKP iktidarına kırmızı
kart diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Durmaz.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, sıra Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına konuşma yapacak olan milletvekillerine gelmiştir.
İlk konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Erkan Haberal.
Süreniz on yedi dakika Sayın Haberal.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyetinin sayın bakanları,
sayın bürokratları; sizi de saygıyla selamlarım. Bu
vesileyle memleketimizin kahraman askerlerine, jandarmamıza, jandarma özel
harekâtçılarımıza, polisimize, polis özel
harekâtçılarımıza da buradan selam göndermek isterim.
Vatanın suyunu içip ekmeğini yiyip havasını soluyup
Eruhtan beri on binlerce vatandaşımızın canına
kastedenlere de lanet olsun demek isterim.
Cepheden de bir mesajımız vardır.
Sayın Bakanım, 1 milyona yakın astsubay emekli ve aileleri,
sizin verdiğiniz sözü tutmanızı beklemektedirler.
Başlangıç derecelerinin 9uncu derecenin 2nci kademesi
olmasını talep etmektedirler. Sayın Başbakan
tarafından da defaten söz verilen görev ve makam tazminatlarının
da Meclisten geçirilip verilmesini takip etmektedirler, ilginizi beklerim
efendim.
Bütçeler, hükûmetin icraat ve
politikalarının masaya yatırıldığı ve siyasi
bir muhasebe yapıldığı vesilelerdir. Hükûmetin bu alandaki
sicili özürlü ve karanlık.
Bugün Türkiye çok ağır iç ve dış
güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyadır.
Politikalarınıza baktığımızda
karşımıza çok endişe verici, puslu ve karanlık bir tablo
çıkmaktadır. PKK terörü, çözülme süreci yüzünden şehirlere
taşınmıştır. Bölücülerin ayaklanma girişimleri,
başlattığınız ve sonunu
hesaplayamadığınız çözülme süreci yüzünden
yaşanmıştır. Sözde özerklik ilanı, terörle
mücadelede alçakça katledilen şehitlerimiz çözüm sürecinin bir sonucudur.
Ankaranın kalbinde patlayan bombalar, sizin izlediğiniz
yanlış politikaların sonucudur. Suriye ve Irakta vahim
gelişmeler yaşanırken Türkiye her alanda itibar ve zemin kaybetmiştir,
caydırıcılığı
sıfırlanmıştır. PKK, Iraktan sonra Suriyenin de
kuzeyine yerleşmiştir. IŞİD tehdidi hem bölge hem Türkiye
için artmıştır. Suriyeli Türkmenler katledilmiştir. Hepsi
sizin izlediğiniz yanlış politikaların sonucudur.
Hocam, siz derken Hükûmeti kastediyorum, size
bakarak konuşuyorum ama.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Estağfurullah, aynıyız zaten.
ERKAN HABERAL (Devamla) Hükûmetin İmralı
canisiyle başlattığı çözülme süreci sonunda geldiğimiz
nokta ortadadır. Teröristleri siyasi muhatap kabul ettiniz. PKKya, bölücü
emellerini gerçekleştirme ümit ve cesaretini verdiniz. Türkiyenin millî
birliğini ve bölünmez bütünlüğünü İmralıda pazarlık
masalarına yatırdınız. Habur, Oslo ve Dolmabahçe bu
felakete sürükleniş sürecinin utanç verici kilometre taşları
oldu, siz o taşları ellerinizle tek tek döşediniz. Gerçekleri
sakladınız, sahte beklentiler yarattınız. Türk milletini
sistemli ve bilinçli olarak aldattınız. PKK sınır
dışına çıkacak, silah bırakacak. dediniz,
dağdaki teröristi şehre indirdiniz ve anladık ki askerin, polisin
ve güvenlik güçlerinin onca uyarısına rağmen siz bunları
görmezden gelmişsiniz. Yani, siz, İmralı sürecinin
hatırına bunlara göz yummuşsunuz. Güvenlik güçlerimizi
kışlalara ve karakollara çektiniz, elini kolunu
bağladınız, vatan evlatlarına pasif bir gözlemci olarak bu
rezaletleri uzaktan seyrettirdiniz. PKK silah bırakmadı sayın
vekiller, silah bırakan Türkiyenin güvenlik güçleri oldu. PKKnın
silahlı militanları bölgede âdeta egemenlik yetkileri
kullanırken siz Analar ağlamayacak, güzel şeyler olacak.
yalanlarıyla Türk milletini oyaladınız. Bir yandan bölücü
hainlere cesaret verip göz kırptınız, Türkiyenin
batısında ise sahte söylem milliyetçiliği yaparak siyasi rant
peşinde koştunuz. Türkiyenin güvenliği, millî birlik ve
bütünlüğü oy hesabıyla ateşe atıldı. Sonuçta
geçtiğimiz yıl Diyarbakır, Şırnak, Mardin ve bölgedeki
seçilmiş diğer yerlerde teröristler silahlı ayaklanma
başlattı, bölücü hainler özerklikten federasyona ve nihayet bağımsız
Kürt devletine giden yolun açıldığını hayasızca
duyurdular.
PKK, Hükûmetin âczinden ve Suriyedeki
gelişmelerden cesaretlendi, Kobaniyi Diyarbakıra, Cizreye,
Silopiye taşımaya yeltendi, bölge yangın yerine döndü. Sonuçta
geldiğimiz yer ortadadır, 20 Temmuzdan bu yana 379 vatan
evladını şehit vermişizdir. Şehitlerimizin vebali bu
duruma göz yumanların omuzları üzerindedir, Hükûmetin yaşanan bu
gelişmelerden hâlâ ders almadığı hazin bir gerçek olarak
ortadadır. Silahlı ayaklanma başlayınca Hükûmet çözüm sürecini
koruma altına almış ve buzdolabına kaldırmakla yeltenmiştir,
ne yazıktır ki buzdolabının fişini çekip çürümeye terk
edememektedir, hâlâ bu ihanet sürecine bel bağladığı
görülmektedir. İleride ortam ve şartlar uygun olduğunda bölünme
süreci buzdolabından çıkarılacak ve yeniden
ısıtılarak Türkiyenin önüne getirilecektir. Dolmabahçede
resmiyet kazanan ve Türkiyenin bölünmesinin yol haritası olan
teröristbaşının 10 maddelik bölünme manifestosu yeniden masadaki
yerine alacaktır. Yeni anayasa sürecinin de bu amaçla kullanılması
beklenmektedir. Dolmabahçe süreci, seçimler öncesi oy kaybı
endişesiyle kesintiye uğramıştır. Bu bakımdan,
İmralı sürecinin buzdolabından alınarak yeni bir söylemle
ve yeni bir kılıfla canlandırılması şaşırtıcı
olmayacaktır. Sayın Başbakanın, şubat ayı
başında açıkladığı yeni millî birlik ve
kardeşlik sürecinin bu yönde bir manevra olup olmadığı
zamanla anlaşılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hükûmetin izlediği, dış ve güvenlik
politikaları da her alanda iflas etmiş, tel tel dökülmektedir. Irak
ve Suriyedeki gelişmeler bu acı gerçeği gözler önüne
sermiştir. Hükûmetin Irak ve Suriye konularında
yığınakta yaptığı hatalar ve izlediği
pusulasız politikalar, bugün Türkiyeyi çok vahim güvenlik riskleri,
tehlikeleri ve tehditlerine açık hâle getirmiştir. Iraktan
başlamak gerekirse, Barzaninin himaye ettiği PKK, Kuzey Irakı
Türkiyeye karşı saldırı üssü olarak kullanmayı sürdürmektedirler.
Hükûmetin sırt çevirdiği ve Barzaninin insafına terk
ettiği Türkmenler can çekişmektedir. Türkmenler, IŞİD ve
Barzani arasında sıkışmış olup, ümitsiz ve
çaresiz bir şekilde varlık mücadelesi sürdürmektedirler. Barzani,
sistemli Kürt iskân politikalarıyla Kerkükten sonra Musulun nüfus
yapısını da değiştirmiştir. Bugün Hükümetin
Irakta tek muhatabı ve müttefiki ne yazık ki Barzani ve onun
peşmergeleridir. Musul, Kerkük ve Telafer gibi tarihî Türkmen ellerini unutan
Hükûmet, Erbil ve Süleymaniyeye bel bağlamıştır. Hükûmetin
ortaklık yaptığı Barzani, Irakın kuzeyinde
bağımsız bir Kürt devleti kurma aşamasına
gelmiştir. Barzani Kürt milleti bağımsız devletlerini
kurmak için kimseden izin isteyecek değiliz. sözleriyle de meydan okuma
cüret ve cesaretinde bulunmuştur. Dört parçalı büyük Kürdistan
devleti hayalî peşinde koşan Barzaninin bu tehdidinin
başlıca ve tek muhatabı Türkiye Cumhuriyetidir. Dört
parçalı devletin, Irak, Suriye, İran ve Türkiyede kurulması
istenmektedir. Kuzey Irak bu konuda öncülük yapacak, Suriyedeki üç PYD kantonu
arkadan gelecek, Türkiyedeki parçanın hayata geçmesi de İmralı
süreciyle sağlanacaktır.
Hükûmet, işte bu Barzaniyi Irakta tek
meşru muhatap olarak görmekte ve bu peşmerge reisine siyasi ve
güvenlik desteği sağlamaktadır. Bunun sonucu, Irak Merkezî
Hükûmetiyle ilişkilerimiz kopma noktasına gelmiştir. Başika
eğitim kampının Türkiye ile Irak Hükûmeti arasında ciddi
bir soruna dönüşmesi, Hükûmetin bu basiretsiz siyasetinin bir sonucu
olmuştur. Türkiye, bu konuda sürekli yalpalamış, tutarlı
bir duruş sergileyememiştir. Önce yeniden tanzim adı
altında Başika kampındaki takviye güçlerini Barzaninin
bölgesine çekmiştir, sonunda ABD müdahil olmuş ve Türkiyenin yeni
inisiyatif ve koordinasyon konusunda Amerikayla mutabakata
vardığı açıklanmıştır. Bu yeni inisiyatifin
ve koordinasyonun ne olduğunu, fiiliyatta ne anlama geldiğini hiç
kimse bilmemektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisine de bu konuda hiçbir bilgi
verilmemiştir. Bu mutabakat, kampta kalan Türk kuvvetlerinin zamana
yayılarak ve kademeli olarak geri çekildiğini mi öngördü,
belirsizdir.
Türkiyenin Irakla ilişkileri bozulurken
İran ve Rusyanın Iraktaki etkisi ve nüfuzu giderek
artmaktadır. Türkiyeye karşı, Irak Merkezî Hükümeti,
İran-Rusya cephesi oluşturmuştur. Barzani üzerinden yürütülen
Irak politikaları sonucu, Türkiye Iraktan dışlanma
noktasına gelmiştir.
Suriyedeki gelişmeler, Türkiye için aynı
şekilde tam bir hezimet tablosudur. Hükûmetin bütün tezleri çökmüştür.
Ortada ne inandırıcılık ne caydırıcılık
ne de kırmızı çizgi kalmıştır. Hükûmet, Suriye
politikasında sürekli yalpalamış, ne yöne gittiğini
bilmeden sürüklenmiştir. Bugün karşımıza çıkan Suriye
tablosu her yönüyle bir endişe kaynağıdır.
PKK ve maşası PYD, Kuzey Suriyede
Türkiyeye karşı Irakın kuzeyindekine benzer ikinci
saldırı cephesi oluşturmuştur. PYD tarafından özerk
bölge ilan edilen üç kanton birleştiğinde güney
sınırlarımız PKK kontrolünde husumet çemberine
alınacaktır. Bu bölgedeki Türkmenler ve Araplar PYD tarafından
katledilmiş, yerlerinden yurtlarından sürülmüşlerdir. Bugün
karşımızdaki en büyük tehlike PKK ve PYDnin uluslararası
meşruiyet kazanıyor olmasıdır. Daha da vahimi, IŞİDe
karşı mücadelede PYD hem Amerikanın hem de Rusyanın operasyonel
ortağı hâline gelmiştir. Amerika ve Rusya, PYDyi PKKyla
organik bağı olan terör örgütü olarak görmemektedirler. Hükûmetin bu
konuda dürüst bir vicdan muhasebesi yapması kaçınılmazdır.
PKKnın maşası PYDye meşruiyet
kazandırmada ilk adımları kimler atmıştır?
PYDnin lideri Salih Müslimi Türkiyede ağırlayan Hükûmet değil
midir? Süleyman Şah Türbesini koruyamayan Hükûmet, türbe
sandukalarının Türkiyeye kaçırılmasında PYDden
icazet ve iş birliği istememiş midir?
Kanlı terör örgütü IŞİD, Türkiye için
çok ciddi bir güvenlik sorunudur. Türkiye içinde terör eylemleri yapma
potansiyeli kazanmıştır ve uygulamaya da
başlamıştır. IŞİD, bugün Suriye
sınırımızın bir bölümünü, Cerablus-Azez
hattını büyük ölçüde kontrol altında tutmaktadır. Ancak
sahadaki durum sürekli değişmekte, IŞİD bu bölgelerde
gerilemektedir. Bu bölgeden tamamen sökülüp atılmasından sonra bu
sınır bölgemiz Rusya, Suriye rejimi ve PYDnin kontrolü altına
geçecektir.
Türkiye, PYDnin Fıratın
batısına geçmesi hâlinde bunda sessiz kalmayacağını
açıklamış ancak Hükûmet bu sözünün de arkasında
durmamıştır. PYDnin silahlı kolu, YPGnin de içerisinde
yer aldığı güçler Fıratın batısına
geçmiştir. AKP sözcüleri bu gerçeği itiraf etmek durumunda
kalmışlardır. PYDnin en batıdaki Afrin kantonundan
Cerablusa doğru ilerlemekte olduğu bir gerçektir. Azezde
yaşananlar ortadadır. Bu gelişmeler karşısında
PYDnin üç kantonu birleştirmesi artık bir zaman meselesi hâline
gelmiştir. Türkiyenin bu konudaki kırmızı çizgisinin de
çiğnendiği görülmektedir.
Geçtiğimiz yıl kasım ayı sonunda
hava sahamızı ihlal eden Rus uçağının
düşürülmesi, Suriye denklemini Türkiye bakımından kökten
değiştirmiştir. Hükûmet, Suriyede güvenlikli bölge, uçuşa
yasak bölge oluşturulmasından söz ederken, bugün, neredeyse Suriye
sınırında uçuş yapamaz hâle gelmişizdir. Bu anlamda
Türkiye, Suriye denkleminin dışına itilmiştir. İran,
Hizbullah ve Rusya desteğinde Şam rejimi her cephede zemin
kazanmaktadır. Rus uçakları Türkmenleri acımasızca
vurmakta, Türkmenler can çekişmekte, çığlıklarını
hiç kimse duymamaktadır. Kobani konusunda dünyayı ayağa
kaldıran çevreler, bu katliamlar karşısında sessizliğe
bürünmüştür. Kobaniye gidecek Barzaninin silahlı peşmergelerinin
geçişi için Türkiye topraklarında koridor açan Hükûmet, Türkmenlerin
dramı karşısında suskun ve hareketsizdir. Türkiye'ye geçen
sığınmacılar sorunu iyice
ağırlaştırmakta, Halepin Suriye güçlerince kuzeyden
kuşatılması sonrası da yeniden kitlesel bir göç
beklenmektedir. Suriyedeki savaşa bir çözüm bulunacaktır. Bu süreçte
masada yer alacak unsurlar büyük ölçüde ortaya çıkmıştır,
Türkmenler burada da yoktur. Hükûmet bu konuda ciddi bir girişimde
bulunamamıştır. PYDnin ise, Türkiye'nin bütün itirazlarına
rağmen, bir şekilde müzakere sürecinin parçası olacağı
görülmektedir. Savaş sona erecek, yeni bir siyasi mimari oluşacak,
yeni bir siyasi dönüşüm ve inşaat süreci yaşanacaktır. Yeni
siyasi mimarinin parametreleri ve pazarlık unsurları giderek
şekillenirken, Türkmenlere karşı başlatılan
acımasız harekâtın amacı Türkiye sınırının
güneyinden başlayarak Halep-Şam-Lazkiye hattını
Türkmenlerden temizlemektir. Bu bölgeler savaş sonrası Esat rejiminin
varlığını sürdüreceği alan olarak ön görülmektedir.
Türkiye'nin bunun dışındaki güney
sınırlarının ötesindeki bölgelerde PKK/PYD hâkim
olacaktır. Rus uçağının düşürülmesi sonucu yeni
denklem ve esaslar yeniden şekillenmektedir. Bu denklemin içinde Türkiye maalesef
yoktur.
Bugün gelinen noktada karşımızdaki
tablonun siyasi, güvenlik ve ekonomik açılardan büyük bir endişe
kaynağı olduğu inkâr edilmeyecektir. Terör örgütü PYD güney
sınırlarımıza kalıcı olarak
yerleşmiştir.
Sayın Bakan, IŞİD Türkiye için
ayrıca bir iç güvenlik sorunu hâline gelmiştir. Türkmenler, kitlesel
katliamın kurbanı olmuş ve yurtlarından sökülüp
atılmıştır. 3 milyona yakın Suriyeli
sığınmacı Türkiyeyi çok ağır ekonomik, sosyal ve
güvenlik sorunlarıyla baş başa bırakmıştır.
PYD nedeniyle Türkiye ile Amerika arasında derin bir çatlak oluşmuştur.
Rusyayla ilişkilerimiz ağır yara almış, Rusya,
kuzeyden sonra güneyde de Türkiyeye husumet bekleyen, düşmanlık
güden komşumuz olmuştur. Bu duruma, Hükûmetin baştan beri
izlediği temelden sakat ve yanlış politikalar sonucu
gelinmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi bu konularda Hükûmeti sürekli
uyarmış, ancak bu uyarılarımız ne yazık ki
karşılık bulmamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisinin her zaman ülkenin
bekası için devletinin, bayrağının, milletinin yanında
olduğunu buradan bir kez daha yüce Meclise hatırlatmak ister,
hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Haberal.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın grup başkan vekilleri
Sayın Bostancı, Sayın Baluken daha
önce girmişti sisteme, sırasıyla söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Baluken.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
Cumhurbaşkanının Halkların Demokratik Partisine yönelik
basında yer alan bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Cumhurbaşkanı
Erdoğanın, bugün basına da yansıyan, partimize, grubumuza
ve milletvekillerimize yönelik, buradan ifade edemeyeceğim, düzeyi son
derece düşük, ağır hakaretlerini bugün takip ettik. Ben,
dediğim gibi, o düzeye inmeyi düşünmüyorum. Ancak partimiz, grubumuz
ve milletvekillerimiz hakkında saçmış olduğu hakaretlerin
tamamını misliyle çarpıp kendisine iade ediyorum. Uzun süredir
Parlamentonun iradesi üzerinde, yargının kurumları üzerinde ve
yürütmenin bütün erkleri üzerinde bir vesayet anlayışı kurarak
bu ülkeyi felakete doğru götürüyor. Sırf başkanlık
hesabı uğruna içeride ve dışarıda bu ülkeyi kaos ve
savaş ortamına çevirmiş bir kişi şimdi HDP üzerinden
bir gündem yaratarak bu kaos ve savaş ortamının,
halklarımızı sürüklediği bu felaket ortamının
gündemini değiştirmeye çalışıyor. Biz bunu
yakından takip ediyoruz. Bu gündemi değiştirmesine izin
vermeyeceğiz. Özellikle insanlığa karşı içeride ve dışarıda
işlenmiş olan suçların takibini yaptığı için
HDPyi hedefleştirerek bir linç kampanyası üzerinden kendisini bu
işin içerisinden sıyırmasına da asla müsaade
etmeyeceğiz.
Fezlekeler üzerinden HDPyi
tehdit eden, HDPyi korkutacağını sanan bir zihniyete
karşı burada, alanlarda, sokaklarda, meydanlarda daha güçlü bir
şekilde mücadelemizi devam ettireceğiz. Bedeli ne olursa olsun
Halkların Demokratik Partisi kendi duruşundan bir tek adım
geriye atmayacaktır. Ancak ülkeyi darbe ve savaş girdabına
sokan, ülkeyi âdeta kan deryasına çevirenler HDPnin yürüttüğü bu
mücadele karşısında korkmaya devam etsinler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Baluken
Buyurun.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) - Fezlekeler konusundaki tavrımız son derece nettir. 550
milletvekilinin tamamının ve de Cumhurbaşkanının da
vatana ihanet dışındaki suçlardan da yargılanmasını
Halkların Demokratik Partisi olarak başından beri savunuyoruz.
Her türlü bedeli göze almış bir grup olarak, herkesin de ortaya
çıkacak bu süreçle birlikte siyasallaşmış bir yargı
önünde hesap vermekten kaçmamasını da tavsiye ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Baluken.
Buyurunuz Sayın
Bostancı.
8.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklaması ile Ankara
Milletvekili Erkan Haberalın 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının yedinci tur görüşmelerinde MHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Temmuz ayından bu yana
yaşanan terörist saldırı şöyle bir bağlama
yerleştiriliyor: Saray ve AK PARTİ iktidarı Türkiyeyi
savaşa götürüyor. Oysa ki olup biten, Türkiyeye, burada yaşayan
insanlara, onların can ve mal emniyetine karşı çok çeşitli
nedenlerle girişilen bir terörist saldırıdır. Böyle bir
bağlama yerleştirilmesinin kastı yani Saray, AK PARTİ bir
tarafta, PKK diğer tarafta. Güya Saraya ve AK PARTİye
karşı olan çevrelere, muhalif çevrelere gel gel yapılmak
isteniyor. Bu bir strateji.
Sayın
Cumhurbaşkanı, bu ülkenin birliğinden ve dirliğinden
sorumlu bir makamda bulunan kişi olarak bu dili, bu dili temsil eden
siyaseti ve bu çerçevede HDPnin da zaman zaman bu bağlama oturan
yaklaşımını eleştiriyor. Bunda alınacak,
gocunacak bir şey yok.
GARO PAYLAN (İstanbul) Hakaret var.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu
eleştiriyi bir kenara bırakıp da yine bağlamını
değiştirerek, yine çeşitli muhalif çevrelere gel gel yapma
niyetiyle Başkanlık kastıyla böyle konuşuluyor. demenin
hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Bu bir strateji, bu bir propaganda dili,
bunu reddediyorum çok açık bir biçimde.
Öte taraftan, Sayın Haberal konuşurken
eleştiriler dile getirdi. Eyvallah, eleştiriler yapılır.
ERKAN HABERAL (Ankara) Haksız
mıydım Hocam?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ama ifadelerin
içinde ihanet politikaları sözü vardı. Eminim ki Sayın Haberal
milletimize büyük saygı duyuyor. Büyük saygı duyduğunuz
milletimiz hainleri işbaşına getirmez Sayın Haberal. On
dört yıldır bu ülkede AK PARTİ iktidarda, yarın da kim
iktidar olursa hainler iktidar olmayacak, bunu unutmayalım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Eleştiri ayrı, ihanet
lafı ayrı, lütfen.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bostancı, yaptığı değerlendirmede benim
vermiş olduğum bilgileri tamamen çarpıtarak ifade ettiğimi,
aslında yürüyen bir terörle mücadele konseptini Genel Kurula farklı
bir şekilde sunduğumu iddia ederek sataştı.
SALİH CORA (Trabzon) Hiçbir şey
demeyecek mi, olur mu öyle bir şey? Konuşmayacak mı, cevap
vermeyecek mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken, iki dakika
size kürsüden söz vereceğim.
Sayın Gök, Sayın Balukenden sonra sizi
dinleyeceğim.
Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu ülkede bir Saray ve karargâh darbesinin
olduğunu artık herkes kabul ediyor.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Sen
söylüyorsun diye kimse kabul etmek zorunda değil yani, öyle bir şey
yok.
SALİH CORA (Trabzon) Siz öyle
düşünüyorsunuz. Terör örgütünün yandaşları öyle düşünüyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Siz ne kadar
algı operasyonu yürütürseniz yürütün, şu anda ödediğimiz
faturanın da her darbenin halklara dayattığı fatura
olduğunu herkes biliyor.
Bakın, terörle mücadele tespitinize gelince.
Şu fotoğraflara bir bakın, Cizreden çekildi bu
fotoğraflar, dün çekildi.
SALİH CORA (Trabzon) PKK bir terör örgütüdür.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bu
yıkık, viraneye dönmüş bir kent merkezinin kimler
tarafından bu hâle getirildiğini çok iyi biliyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon) Terörist karargâhlarıdır.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Biliyoruz, sayenizde
geldiğini biliyoruz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Hani, son
günlerde bu kürsüye çıkıp günah çıkarmaya
çalışıyorsunuz ya, Bölücü terör örgütü yıktı,
yaktı. diyorsunuz ya
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Ya, bir
cümle de terörist deyin Allah aşkına.
SALİH CORA (Trabzon) Militanlar dünya kamuoyu
tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiş.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bakın, o
bahsettiğiniz örgütün elinde bu manzarayı yaratacak herhangi bir
silah olmadığını bütün dünya biliyor, bütün Türkiye kamuoyu
biliyor. Şu tahribatın hangi tanklardan
HALİL ETYEMEZ (Konya) O bombalara bir cevap
ver, o bombalara.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
hangi toplardan
çıkan silahlarla yaratıldığını bütün dünya
kamuoyu biliyor. Bakın, şu fotoğrafa bakın.
HALİL ETYEMEZ (Konya) PKKnın
attığı bombalara cevap ver.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bakın,
şu fotoğrafa bakın.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Daha dün askeriyeye
havan topuyla saldırdınız, silah yok. diyorsunuz Baluken.
Konuşurken biraz gerçekçi ol Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Şu
fotoğraflarda, Millî Savunma Bakanı burada, askerî yetkililer burada
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) PKK yaptı, PKK. PKK yaptı, PKK terör örgütü
yaptı. diyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
PKKnin keleşiyle
eğer siz bir binanın bu hâle geleceğini söylüyorsanız,
çıkın burada bize açıklayın.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Bombalara cevap ver,
bombalara cevap ver.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ben askerî bir
bilgi sahibi değilim.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Bunu PKK yaptı, PKK. PKK terör örgütü
yaptı. diyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ancak bu ortaya
koyduğunuz yıkım tablosu, bu viraneye döndürdüğünüz
kentlerde
SALİH CORA (Trabzon) - Canlı
bombalarınız yaptı o işi, canlı
bombalarınız.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
öldürdüğünüz
siviller, bodrumlarda ve binalarda yaratmış olduğunuz
vahşet tam da bahsettiğim bu Saray ve karargâh darbesinin bir
sonucudur
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) PKK terör örgütü öldürüyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
ve inanın
ki uluslararası mahkemede çok ağır bir faturayla büyük bir
yargılama surecini beraberinde getirecektir.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Merasim Sokaktaki
saldırı da mı
SALİH CORA (Trabzon) Sizin de hesap vermeniz
yakındır.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Sizlerin hesap vermesi
yakındır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin ve AK PARTİ
iktidarının teröre karşı bu millet adına
yürüttüğü mücadeleyi darbe olarak tanımlayarak açık bir
sataşmada bulunmuştur. Bu çerçevede 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayı Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Sayın Balukenin burada sürekli
tekrar ettiği bu dili iyi biliyoruz. Bu dilin kastını da iyi
biliyoruz. Aslında Sayın Baluken de biliyor niçin böyle
yaptığını.
Kıymetli arkadaşlar, Temmuz ayında
2015te malum gelişmelerden sonra Türkiyedeki insanlara karşı,
bu insanların birliğine karşı, can ve mal emniyetine
karşı bir terörist saldırı gerçekleşti. Öteden beri
PKK diye bir örgüt var, otuz yıldır zaten bu işleri
yapıyordu. Sonuçta, 2015te yeni bir faza, yeni bir moda geçtiler. Elbette
devlet de devrimci halk savaşı stratejini uygulamaya koyan bu terör
örgütüne karşı mukabele etti, etmek durumunda. Şimdi, terörle
mücadele çerçevesinde teröristlerin gerçekleştirdiği
yıkımları, cinayetleri, katliamları
tutup da devlete ihale etmeye kalkmak, ortalık güllük gülistanlık da
devlet durup dururken binaları yıktı imiş gibi burada
takdim etmeye çalışmak yani ya saflıktandır yahut da bir
örtmece, bir şemsiye olma, terörün girişimlerini kapama
girişimidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Elbette o teröristler cezalarını görecekler, bu millete
karşı meydan okumanın karşılığını
görecekler. Yıkımdan bahsediyor. Daha bu sabah Mardin Nusaybinde
yaşanan yıkımı gördünüz mü Sayın Baluken? Oradaki
yıkımı gördünüz mü? Patlayıcı arabayla gidilip orada
yaşanan yıkımı, orada yaşanan can
kayıplarını?
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Onların da müsebbibi sizsiniz.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Siviller diyorsunuz, oradaki sivilleri
gördünüz mü? Sayın Baluken, teröre karşıysanız, Bu ülkede
insanlar ölmesin, yıkımlar olmasın. diyorsanız şu
terör örgütüne Allah rızası için bir çift laf edin bu millet
şenlensin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Bostancı tekrar açık
sataşmada bulundu. Yaptığım yorumların ya
saflıktan ya art niyetten olduğunu söyledi.
BAŞKAN
Peki, iki dakika daha veriyorum Sayın Baluken.
Buyurun.
FUAT
KÖKTAŞ (Samsun) Bugün dükkân açıldı, devam! İki dakika
iki dakika!
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Terörü mü kınayacaksınız?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Sayın Bostancı, biz bu ülkedeki sivillere
yönelmiş olan bütün terör olaylarını bugüne kadar
kınadık, bundan sonra da kınamaya devam ederiz. Ancak, buraya
gelip hedef saptırmanıza asla izin vermeyeceğiz.
SALİH
CORA (Trabzon) Terörü kınamamak da terör suçudur.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Siz bir savaş konseptini sahaya sürdünüz ve biz
maalesef her gün bu savaşın ağır faturalarıyla bu
ülkede âdeta bir taziye havasını, bir yas havasını
yaşamak zorunda kalıyoruz.
SALİH
CORA (Trabzon) Savaş devlet ile devlet arasında olur. Biz terörle
mücadele ediyoruz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Hiçbir şey sizin sivil yerleşim alanlarında
üç aylık bir bebeği, anne karnındaki bir bebeği, 70
yaşındaki bir anayı katletmenizi meşrulaştırmaz.
SALİH
CORA (Trabzon) Onu hayali söylemeyin, ispatlayın.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Bir kent merkezinin tamamına darbe dönemlerinde bile
görülmeyecek şekilde doksan gün boyunca sokağa çıkma
yasakları uygulayıp demin fotoğraflarını
gösterdiğim o viraneye çevirmenizi meşrulaştırmaz.
SALİH
CORA (Trabzon) Halkın güvenliği için sokağa çıkma
yasağı uygulanıyor, sivilleri korumak için sokağa
çıkma yasağı uygulanıyor.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Bakın, elimde Uluslararası Roma Statüsü var. Bu Roma
Statüsünün 24 maddesi var. Buna karşı çıkan, bununla ilgili suç
işleyenlerin tamamı Uluslararası Ceza Mahkemesinde
yargılanıyorlar. Bir örnek vereyim: Bu Sudandaki diktatör var ya,
tam da elimdeki bu Roma Statüsünü ihlalden yargılandı. Sadece birkaç
maddesini okuyacağım: Savunmasız ve askerî hedef
oluşturmayan kent, köy, yerleşim yeri ve binaların
bombalanması -fotoğraflarla herhâlde ilişkisini kuruyorsunuz-
Silahını bırakmış, kendini savunma araçlarından
yoksun birini öldürme veya yaralama. Kanuna dayalı ve gerekli genel kabul
görmüş yargısal garantileri haiz bir mahkeme kararı olmadan
cezalandırma ve infaz. Sivil nüfusa karşı kasten
saldırı yönetilmesi. Saldırı sonucu ele geçirilmiş
olan yerde bir kenti tamamen talan etme. Ateşkes bayrağını
kaldıranlara saldırma. İşkence, insanlık
dışı muameleden giden 24 maddelik bir uluslararası bir
sözleşmenin maddeleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Ayrılıkçı
terör örgütlerine karşı yapılanlar istisnadır.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ama
uluslararası o, uluslararası; terör örgütüne karşı
değil, uluslararası o.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Demin
dediğim gibi, en son yargılanan kişi Sudan diktatörüydü.
Bilginize sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Baluken.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, 2015
BAŞKAN Bir saniye Sayın Bostancı.
Ben hepinize söz veriyorum, biliyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kayıtlara
geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Fakat, biraz önce Sayın
Köktaş Dükkân açıldı; bir dakika, iki dakika,
başladık. diye bir laf etti.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Aynen öyle, aynen öyle!
BAŞKAN - Ben bunun doğru bir
yaklaşım olmadığını düşünüyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Fırsat veriyorsunuz
Başkan.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Meclise dükkân
gözüyle bakıyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - İç Tüzüke göre hareket ediyoruz
Sayın Bostancı.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Yani
anlayışları bu, ciddiyetleri bu, samimiyetleri bu! Buraya dükkân
gözüyle bakıyor!
BAŞKAN - Buraya gelen milletvekillerinin,
halkın iradesiyle seçilen milletvekillerinin tabii ki bu kürsüde
konuşma hakları vardır.
SALİH CORA (Trabzon) Meclisi
çalıştırmıyorlar!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Tüccar siyasetçi
olunca Meclise de dükkân gözüyle bakar!
BAŞKAN - İki dakika, beş dakika, bu
benim takdirime bağlıdır.
SALİH CORA (Trabzon) Gündemimiz bütçedir
Sayın Başkan, gündemimiz bütçedir.
BAŞKAN Dolayısıyla, bu
yakıştırmanın doğru olmadığını
düşünüyorum.
Sayın Bostancı, buyurun, şimdi sizi
dinleyeceğim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
2015 Temmuzuna kadar Sayın Balukenin burada
gösterdiği fotoğrafların hiçbirisi yoktu, hiçbirisi
yaşanmamıştı. Ne zaman oldu?
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Diyarbakırda 50 metre ötemde bomba patladı benim, 50 metre ötemde!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) O siviller
orada yaşıyordu, o siviller orada vardı. Ne zaman oldu?
SALİH CORA (Trabzon) - Polisi ensesinden
vurduğunuzda başladı onlar.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Polisleri uyurken ensesinden vurduktan sonra oldu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Terör
saldırılarıyla birlikte oldu. Bunu sivillere karşı bir
saldırı gibi göstermek kesinlikle yanlıştır,
haksızdır, açık bir ithamdır. Yaşanan, teröre
karşı bir mücadeledir, bunu saptırmayalım.
Kayıtlara geçsin diye
söylüyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Her tarafa canlı
bombalarınızı sürüyorsunuz Sayın Baluken.
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçti.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Kayıtlara geçmesi açısından ben de söyleyeyim: 7 Haziran
seçiminden öncesi Diyadinden başlayarak Adana ve Mersin il
binalarımızdaki patlayan bombalarla beraber, 5 Haziranda
Diyarbakır İstasyon Meydanında benim konuşma
yaptığım esnada 50 metre ötemde patlayan bombalardan
başlayarak sahaya sürülmüş bir savaş konseptiyle karşı
karşıyayız.
SALİH CORA (Trabzon) Yol kesmeleri
yaptınız, kamyonları yaktınız, ambulansları
durdurup infazlar yaptınız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ya, savaş
yok, terörle mücadele var, terörle mücadele.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bugüne
kadar yaşanan bütün bu toplu katliamlarla beraber sivil yerleşim
alanlarındaki bu savaş konseptinin bütün sonuçlarını AKP
Hükûmeti örtbas etmeye çalışmasın. Bunlar açık bir şekilde
insanlığa karşı suçtur. Bizler de insanlığa
karşı bu savaş suçlarını hem içeride hem
uluslararası ceza mahkemelerinde takip etmeye devam edeceğiz.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Baştan,
teröre verdiğiniz desteğin bir bedelini ödeyin bakalım. Öyle
kolay değil.
SALİH CORA Doğudaki
vatandaşlarımız sizin gibi düşünmüyor, onlar AK
PARTİyi destekliyor. Terörü kınıyorlar, terörün
karşısında duruyorlar.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bu suçu
işleyen alandaki güvenlik güçleri de rahat olmasınlar. AKPnin
kendilerine getirdiği ya da getirmeyi düşündüğü
dokunulmazlık zırhıyla, dokunulmazlık yasalarıyla asla
bundan sıyrılamayacaklar, tek tek, öldürdükleri her sivilin
hesabını verecekler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçti Sayın
Baluken.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Öldürülen
herkesin hesabını o öldürenler veriyor, vermeye de devam ediyor.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Teröre
verdiğiniz desteğin hesabını vereceksiniz. Baştan siz
hesap vereceksiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Verecekler.
Veriyorlar zaten, o katiller veriyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bütün
hepsinin hesabını vereceksiniz, hepsinin. Merak etmeyin, hepsini
vereceksiniz.
SALİH CORA (Trabzon) Siz de hesap
vereceksiniz ve yakındır.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın
Gökü dinleyeceğiz.
Sayın Erdoğan, daha sonra size söz
vereceğim.
Sayın Gök, buyurunuz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Sayın
Başkanım, ben de konuşma hakkımı bundan sonra
İdris Beye veriyorum. İdris Bey, biz iktidar olduğumuz hâlde
konuşma konusunda iktidarı devralmış durumda. Tebrik ederim!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ne
alakası var ya? Grup Başkan Vekiliyiz. İç Tüzük oku Nurettin Bey
ya, İç Tüzükten kaynaklanan hakkımızı kullanıyoruz.
Size göre mi siyaset yapacağız?
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Her zaman
konuşuyorsun ya. Benim hakkımı da sana veriyorum.
SALİH CORA (Trabzon) İç Tüzük
çalıştırmama hakkınızı kullanıyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Cumhurbaşkanının Türkiye gündemini
işgal eden anlayışından çıkılması gerektiğine
ve Ginede sarf ettiği bazı ifadelerinin dış politika
açısından uygun olmadığına ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, AKP
yönetiminin görüşleri Cumhurbaşkanının görüşüne göre
süreklilik arz eden bir görüş olmanın ötesinde, sürekli
değişen görüşler hâline gelmeye başladı. Can Dündar ve
Erdem Gülün tutuklandıktan sonra Başbakan Tutuksuz
yargılanmaları esastır. dedikten ve hatta Can Dündar ve Erdem
Gül tahliye olduğu gün burada AKP grup başkan vekilleri Sevinçle
karşıladık. dedikten sonra bir yandan AKPlilere baktık ki
Cumhurbaşkanı görüş değiştirince hepsi görüş
değiştirdi. Şimdi, tabii, Cumhurbaşkanının bu
vesayetçi anlayışından ve Türkiye gündemini işgal eden
anlayışından çıkmamız gerekiyor. Halkın
gerçeklerini, halkın bütçesini konuşmamız gereken bir
mecradayız. Ama, aslında Cumhurbaşkanı şöyle bir
susabilse, kendini bir toparlayabilse bu ülke pek çok sorununu Meclis
içerisinde tartışarak aşacak ama Cumhurbaşkanı her
şeye bir laf yetiştirme telaşı içerisinde, gündemi kendi
belirleme telaşı içerisindeyken bir de baktık ki Gineye
karışmaya başlamış.
Şimdi, Cumhurbaşkanı Ginede
konuşurken -Cumhurbaşkanının yanında Gine
Cumhurbaşkanı var ve yurttaşlar, basın var- şöyle
söylüyor Ginedeki Cumhurbaşkanlığı Sarayıyla ilgili
olarak: Ginedeki Cumhurbaşkanlığı -onun adını
da külliye yapmış- külliyesini değiştirmek faydalı
olur. Burası Ginenin makamına yakışmıyor. Bunu da
halletmemiz lazım. Herhâlde bir cumhurbaşkanının
yabancı bir cumhurbaşkanını böylesine incittiği bir
söz dünya siyasi tarihinde yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, devam
edebilir miyim?
BAŞKAN Tabii ki Sayın Gök,
toparlayın lütfen.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdi, bir eve
gidiyorsunuz, misafirsiniz, ev sahibi size çay ikram ediyor, pasta ikram ediyor
ve siz de dönüp ev sahibine diyorsunuz ki: Senin eşyalarını
beğenmedim, evini beğenmedim. Şimdi, böyle bir
anlayış kabul edilebilir mi Sayın Başkan?
Şimdi, Cumhurbaşkanı
sıfatıyla söylediği bu söz Türkiye'yi de bağlıyor.
Şimdi, Türkiye'nin dünyadaki uğradığı
itibarsızlığa bakın, Gine Cumhurbaşkanının
incitmedeki karşılaştığı şaşkınlığa
bakın. Ne desin, ne cevap versin? Yani Bu makam sana
yakışmıyor, daha iyisini sana yapmak lazım. Bu sözleri
belki AKPliler benimseyebilirler ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
dış politika açısından çok sorunlu olarak görüyoruz. Ve
Cumhurbaşkanının ülkedeki sorunlu söylemlerine
alıştık, hiç olmazsa yurt dışındayken Türkiye'nin
itibarını gölgelemesin diyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Erdoğan, talebiniz
nedir?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Şimdi,
Sayın Bostancı, Haberalın konuşması üzerine Bizi
ihanetle suçluyorsunuz." dedi. Tutanakları da istedik henüz gelmedi
ama böyle bir konuşma metinde yok. Ayrıca, bununla ilgili partimizin
duruşunu da birkaç cümleyle ifade etmek istiyorum mikrofonu yerimizden
açarsanız.
BAŞKAN Peki, açıyorum Sayın
Erdoğan, buyurun ifade edin.
10.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Bostancı biraz önce Balukenin konuşmasına da cevap verirken de
ifade etti, 7 Haziran seçimlerine kadar yaşanan bir süreç var, çözüm
süreci. Şimdi, 7 Hazirandan sonrasını hep ortaya koyuyor temmuz
ayıyla birlikte. Çözüm süreci boyunca PKKnın silah depolamasına
göz yumuldu mu, yumulmadı mı? Militan devşirmesine göz yumuldu
mu, yumulmadı mı? Operasyonlara izin verilmediğini zaten
kendiniz de açıklıyorsunuz. Pekâlâ bu süreçte iktidarın,
Hükûmetin yaptıklarını hangi kelimelerle ifade edeceğiz?
Sayın Bostancının buna cevap vermesini istiyorum. 7 Hazirandan
sonraki süreçte terörle mücadele edilmesini biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak destekliyoruz ancak 7 Hazirandan önce terörü azdıran ortamı
geliştirenleri de elbette unutmayacağız ve
unutturmayacağız.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
Sayın Bostancı, kısa açıklamada
bulunmak üzere talep eden grup başkan vekillerine söz verdim. Gündemde
bulunmayan bir hususta açıklamada bulundular. Malumunuz, Genel Kurul
görüşmelerinde gündeme bağlılık ilkesi geçerlidir.
Ayrıca, açıklama hakkı çerçevesinde sayın sözcülere
karşılıklı sataşmadan dolayı da söz verdim.
Karşılıklı konuşmalar yapılmış,
düzeltmeler yapılmış ve cevaplar verilmiştir. Açıklama
hakkı karşılıklı kullanılmıştır.
Artık gündem üzerinde görüşmelere kaldığımız
yerde devam edeceğiz.
Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkanım, tutanaklara geçmesi açısından bir
hususu ifade ediyorum.
Bizim açmış olduğumuz gündem tam da
bugün Meclisin ana gündemidir. Birincisi, milletvekillerinin
dokunulmazlığı, fezlekelerle ilgili
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Bütçeyi
görüşüyoruz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Cumhurbaşkanının görev yetkisi olmadığı bir
konuyla ilgili bir tespit üzerine söz aldık. İkincisi, sokağa
çıkma yasakları ve viraneye dönmüş kentlerle ilgili Millî
Savunma Bakanlığı bütçesiyle ilgili konuşuyoruz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Baluken, bütçeyi konuşuyoruz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Dolayısıyla, işletmiş olduğumuz gündem tam da bu
Parlamentonun ana gündemidir. Kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken, kayıtlara geçmiştir.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı:
118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına ikinci konuşma Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk Ayhana aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Ayhan, süreniz on sekiz dakika.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz aldım, bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Şimdi görüştüğümüz Sanayi
Bakanlığının bütçesi ve kesinhesabı. Burada bütçe
konuşmaları esnasında genel olarak o konuyu ilgilendiren
hususlarda ve faaliyetler hakkında görüş beyan edilir ama bütçe
rakamları unutulur. Ben, biraz müktesebatım itibarıyla da bu
işlerle ilgili olduğum için, işin biraz bu tarafına da
bakalım dedim.
Şimdi, Sayın Bakanım, şu, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2016 yılı bütçe
tasarısı. 2014 harcama başlangıç ödeneğinin
altında. 2015 harcaması 2014 bütçesinin yüzde 27 üzerinde. 2016 bütçe
teklifi 2015 harcamasının yüzde 28 üzerinde. 2016 bütçe teklifi 2015
başlangıç ödeneğinin yüzde 50 üzerinde. Bu Sanayi
Bakanlığı bütçesi.
TÜBİTAK size bağlı. Bunun içinde var,
detayına da gireriz. 2014 harcaması başlangıç
ödeneğinin yüzde 29 üzerinde. 2015 başlangıç ödeneği 2014
harcamasının yüzde 10 altında. 2015 harcaması 2015
başlangıç ödeneğinin yüzde 53 üstünde. 2016 başlangıç
ödeneği 2015 harcamasının yüzde 17 altında.
Gelelim Standartlar Enstitüsüne. Şu. 2014 harcama
başlangıç ödeneğinin yüzde 42 üzerinde. 2015 başlangıç
ödeneği 2014 harcamasının yüzde 22 altında. 2015
harcaması 2015 başlangıç ödeneğinin yüzde 76 üstünde. 2016
bütçe teklifi 2015 harcamasının yüzde 34 altında. Dahası
var, KOSGEBe gelelim, 2016 başlangıç ödeneği 2015
başlangıç ödeneğinin yüzde 118 üzerinde, 2015
harcamalarının da yüzde 96 üzerinde. Bu da şu, detayı
gözüksün diye, kamera alsın diye getirdim.
Sayın Bakan, siz bunlara bütçe mi diyorsunuz
Allahınızı severseniz? İnsan içine çıkacak hâli yok
bu rakamların ya. Ben hakikaten sıkıntı duyardım.
Böyle bir şey olabilir mi? Hadi 2014 Aralık hadisesinden sonra
geldiniz denge tutmadı, e, ondan sonra? Ha, sizin de günahınız
yok. Böyle bir orta vadeli programdan sonra, üç ay değişen bir
şeyden sonra nasıl bu dengeleri tutturacaksınız? Hadi,
yüzde 5 kaydı, 10 kaydı, vesaire kaydı. Ya, yüzde 100 fark eden
olur mu Allahınızı severseniz? Ya sektörünüzde korkunç bir olay
meydana gelecek, müspet veya menfi, yahut savaş çıkacak yahut da
Abuk sabuk bir şey. deriz buna yani Sayın Bakanım. Çok özür
diliyorum ama söylemek zorundayım. Bunları konuşmazsak neyi
konuşacağız? Akşam, sabah Allah bizi haklı
çıkardı. PKK ne yapıyor, AKPyle ne oldu? diyecek durumda
değiliz. Hâl meydanda, millet de görüyor. Şimdi, hesap yok, kitap
yok. Var. derseniz işin ciddiyeti olmaz Sayın Bakan. Böyle bir
şey olmaz.
Şimdi, siz gerçi hisleri güçlü bir
insansınız, hislerinizle bu işleri idare ediyorsunuz. Tapelere
falan da öyle dediniz ama, öyle geçelim. Bütçe işi böyle, rakamsal.
Detayına girsem daha da işin şeyi çıkacak. Ama ben
biliyorum, bunu hazırlayan arkadaki arkadaşlar ben bunları
konuştuğum için memnuniyet duyuyorlar. Bunu kesinlikle biliyorum. Ben
o sıralardan geliyorum.
Şimdi, Sayın Bakan,
uyguladığınız politikalar sonucunda 2023 hedefleri
geçerliliğini yitirdi, öldü. AKPye 2 gömlek büyük geldi bu hedefler.
Devletin ciddiyetinin korunması adına bu hedefleri ya revize edin ya
da artık resmî belgelerde kullanmaktan vazgeçin. diye size söylemiştim.
Nitekim bunun değişeceğine dair emareleri diğer bakan
arkadaşlardan alıyoruz. Sizin de Plan ve Bütçede bu konuya
değinmemenizden işi düzeltmeye
çalışacağınızı düşünüyoruz, hissetmiyoruz.
Şimdi, AKP yönetiminde on üç yılda
Türkiye'de sanayisizleşme süreci yaşandı. On üç yılda
bindiğiniz dalı kestiniz Sayın Bakan. Küreselleşme
dalgasının en önemli ayırt edici özelliği finansal
sermayenin giderek üretici sermayeden bağımsızlaşması,
kendi rasyonalitesi üzerine yükselmesi olgusudur. Esasen, küreselleşmenin
aşırı etkilerinden korunmayan ekonomilerde küreselleşme ve
sanayisizleşme birlikte gitmektedir. AKP bu akıma kendini
kaptırmıştır. Küresel sermayenin de yönlendirmesiyle on üç
yılda sermaye birikiminin sanayiye yönelik sabit yatırımlardan
uzaklaştığını görüyoruz. Giderek daha verimsiz,
akışkan, daha sıcak ve daha kısa dönemli yatırım
sahalarına yönelmesini teşvik ettiniz. Gelinen noktada yerli
sanayinin ve imalat sanayisinin millî gelir içindeki payını ne
yaptınız? Eritmeye başlattınız. Şimdi, daha
ziyade yabancı sermaye ve yandaş sermayenin egemen olduğu,
inşaat, enerji, perakende dağıtım, finans, medya, turizm
yatırımı, hizmetler ve bunun gibi sektörler, iktisadi faaliyet
kolları ekonomide egemen oldu. Yurt içindeki payları ve
kârlılıkları da bunların, yandaş sermayenin
arttı. Şimdi, bunu böyle dediğimiz zaman belki şey
yapıyorsunuz ama vakıa bu.
Küresel krizin etkileri Türkiye ekonomisinde ve
özellikle imalat sanayisinde daha derinden hissedilmiştir. 2011
yılından sonra, ekonominin geneline paralel olarak, bilhassa sanayide
düşük düzeyli büyüme ve kısıtlı üretim
artışları var. AKP hükûmetleri bu gelişmeleri seyretti. Siz
otomobille uğraştınız, takdir ettiğimizi ifade ettik.
Doğrudur, yanlıştır, bir şeyin peşinden
koşmaya çalışıyorsunuz. Bunu söylüyoruz, inkâr da etmeyiz
ama ne yaptığınızı bilmeniz lazım. Bu bütçeyle
falan bu iş olmaz.
Son yıllarda imalat sanayi büyümesi yüzde 2-3
gibi, çok sınırlı. Aynı şekilde sanayi üretim
artışı yavaşlamış. 2011 yılında yüzde
2,4; 2013 ve 2014te yüzde 3,5; 2015 yılında yüzde 3,1 olarak
düşük düzeyde.
2015 yılında, tekstil ürünlerinin üretimi,
ana metal sanayisinin üretimi, makine imalat sektörünün üretimi azaldı.
Geçmiş döneme ilişkin, Türkiye ekonomisinde temel sektörlerin
yapısı incelendiğinde, imalat sanayisi
ağırlıklı olmak üzere, sanayinin payında
düşüş dikkati çekiyor. İmalat sanayisinin 2002 yılında
yurt içi hasıla içinde yüzde 17,6 olan payı 2014 yılında
yüzde 15,8e düşüyor Sayın Bakan. Siz strateji
hazırlıyorsunuz, bu 20lerin üzerinde. Böyle bir şey olmaz.
Geçen sefer söyledim, onu başka bir şeyle geçiştirmeye
çalıştınız. İçinizde uzmanlar var, lütfen sorun.
Şimdi, 2015 yılı üçüncü çeyrekte de
imalat sanayisinin millî gelir içindeki payı yüzde 14. İmalat
sanayisinin teknolojik yapısında kayda değer bir ilerleme yok,
bilakis imalat sanayisi ihracatında ileri teknoloji ürünlerinin payı
2002 yılında yüzde 6,2; 2015 yılında yüzde 3,7. Mevsim
etkilerinden arındırdığınızda, kapasite
kullanım oranı -üretimdeki yavaşlamayı da dikkate
aldığınızda- 2015 yılında yüzde 75,4; bu da
2011in düzeyi. Hâlihazırda ihracatın yüzde 93,4ü imalat
sanayisinde. Bakın, ocak ayı ihracatı yüzde 22
azalmış, gıda ürünleri, tekstil ürünleri, giyim sanayisi
ihracatı, kimya sanayisi ihracatı, makine imalat sektörü
ihracatı, otomotiv sektörü ihracatı, bunların hepsi
düşmüş.
Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; Türk
sanayisinin en önemli sorunlarının başında üretim ve
ihracatın dışa bağımlılığı ve
düşük teknoloji yoğunluğu geliyor. Maalesef on üç
yıllık AKP iktidarı bu alanlarda sadece laf, kâğıt
üstünde eylem planları ve stratejiler üretmiş, kamuoyuna
açıklamış, hiçbir anlamlı gelişme de kaydetmemiş.
AKP döneminde sanayinin dışa
bağımlılığının azaltılması, yerli
girdi üretimi, yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesini sağlama,
AR-GE insan kaynağı kapasitesinin artırılması,
teknoloji ve yenilikçi şirketlerin ortaya çıkması ve
gelişimini destekleme, üniversite-sanayi iş birliğini
geliştirme, kurumsallaştırma, AR-GE ve yenilik ekosistemini
güçlendirme yönünde hiçbir anlamlı adım yok, gözükmüyor, netice yok.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığınca 2011-2014 yıllarında Türkiye Sanayi
Strateji Belgesi hazırladınız, muhtevasıyla ilgili sizinle
konuştuk. Bunun bir tanesinde Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin
üretim ve ihracat içindeki payını artıracağız.
diyorsunuz, diğerinde Bilgi ve teknolojiye dayalı, yüksek katma
değerli yerli üretim. diyorsunuz. İstihdam ne oldu? Hep çift
digit, hiç altına falan düştüğü yok. İmalat sanayisinin
millî gelir içindeki payı belli, imalat sanayisi ihracatında yüksek
teknolojili ürünlerin payı da belli. Bizde bu yüzde 6dan 3,5a
düşüyor, OECD ülkelerinde en düşüğü yüzde 15 iken 25, 27ye
kadar gideni var.
Şimdi, AR-GE Yasası diyorsunuz, AR-GE
Yasasıyla ilgili destekledik. Sayın Bakan, AR-GE
politikalarını sadece arz yönlü kaynak sunumu olarak görmek
yanlış. AR-GE alanında kayda değer bir
başarının sağlanabilmesi AR-GE, yatırım,
dış ticaret ve sanayi politikalarının eş güdümü
içerisinde ele alınmasına bağlı. Şimdi, bakın,
diploma sorunu da vardı ama onun için söylemeyeceğim, TÜBİTAKla
ilgili, Niye kapatmıyorsunuz? diye. Sizin bağlı sivil toplum
örgütlerinin, profesörleri, hocaları yazı yazıyorlar, bilmiyorum
takip ediyor musunuz.
Şimdi, bakın, TÜİKin
yayınladığı dördüncü çeyrek sanayi verilerini
değerlendirdiğimizde son dört yılda imalat sanayisinin üretim
artışı toplamda 13,9; istihdam artışı 12,8
olmuş. Çalışan başına verim artışı
düşük. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde bu sıkıntı
yaratacak.
Asgari ücrete yapılan zammın esasen
verimlilik artışıyla karşılanması
lazımdı. Aksi takdirde Türk sanayisinin rekabet erozyonunun devam
etmesi kaçınılmazdır. Sayın Bakanım, inşallah bu
işleri Kabine içinde konuşuyorsunuz. Dur, bugün baktım Maliye
Bakanı bile şu son üç ayda bekâr asgari ücret alanların
ücretlerindeki düşüşü vergi sistemini bozmadan nasıl telafi
edeceklerini kamuoyuna açıklamaya çalışıyor. Hesapsız
kitapsız yaptığınız işin sonucu bu. Biz ona Net
1.400. dedik, Vergi yok. dedik, açıkladık.
Bakın, Denizlide önceki ekonomi bakanı
söylüyordu, İflas eder bu adamlar. işçilerin önünde patronlara.
Adam doğruyu bildi, herkes iflas erteleme almaya başladı, herkes
iflas erteleme almaya başladı. Dolayısıyla, orada
sıkıntı var. İzmirde işsizlik yüzde 14 olmuş.
Her şey konuta kayıyor. Sanayi alanını ne
yapıyorsunuz? Alıyorsunuz, çıkarıyorsunuz, konut
yapıyorsunuz. Bu arzu, Sanayiyi destekleyelim. diyeceğinize sizde
de depreşti. Şimdi, son sıra bir şeyler ekleyerek siz de
inşaat yapmaya gidiyorsunuz. Fabrika yapacak adam inşaatını
yapar. Siz karışmayın ona. Verecekseniz parayı verin ama
zevk alıyorsunuz inşaat yapmaktan. Lüzumlu lüzumsuz
varlığı yokluğu
Zaten yüzde 50ye gelmiş inşaat.
Verin arsasını adama, sizin harcayacağınızı da
verin yapsın gitsin. Ne işi var Bakanlığın bu işlerle
ya, bırakın bunu. (MHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, tasarruflar bitmiş, serbest piyasa
ekonomisi serbest müdahale ekonomisine dönmüş. TOBB, TESK; PKK meselesinde
kullandınız ya, mensuplarının işlerinde
kullanmadınız.
Daha önce bu kürsüden ifade ettim, onların
kalbini PKKya karşı yumuşatmak için kullandınız
adamları akil adam diye. Doldurun şimdi o akil adamları,
sanayicileri, götürün Güneydoğuya, bir görsünler ne hâle
geldiğinizi, nasıl ihmal ettiğinizi. Ne hâle geldiğinizi
bir görsünler. Biz burada haklı çıktık diye sevinmiyoruz.
Memleket rezil kepaze oldu ya sizin idarenizde, böyle bir şey olabilir mi?
Faizin düşmeyeceğini Başbakan
Yardımcısı söylüyor. Yukarıdan da Cumhurbaşkanı
bastırıyor ki -gerçi yukarıdan aşağıya indi ama-
Faizi nasıl indirelim? diye. Hadi indirin. Başbakan
Yardımcısı Yüzde 16nın altına çekemem. diyor.
TÜSİADda konuşurken Başbakan Yardımcısı diyor
ki: Siz dışarı yatırım yapıyorsunuz, biz bunu
biliyoruz ama engelleyemiyoruz, engellememiz lazım. Fazlam varsa
eksiğim var, bir iki kelime fazla, eksik olur.
Bakın asgari ücret artışına
İyi mi kötü mü? diyoruz. Cevdet Yılmaz diyor ki: Büyümeye hız
katacak. Zeybekci diyor ki: Batarlar, batarlar. Hangisi bilmiyorum. Siz ne
diyorsunuz?
Şimdi, mesela, Komisyon Başkanı arkadaşımız
Ziya Bey diyor ki: AR-GE paketiyle üretimde sıçrama olacak. Gazetede
aynı şeyin yan sütununda ne diyor biliyor musunuz? Dış
ticareti ancak bu kadar toparlayabildik. Yani, bunlara ciddi bir bakmak lazım,
söylediğinizin kamuoyunda yankısı nedir, ne değildir.
Bakın, özel yatırımlar 2014te binde
7 -yok yani- 2015te binde 4, 2016da -koyuyorsunuz- yüzde 7,6. Nasıl
olacak bu? Yani, olağanüstü bir şey mi var ki yapacaksınız
bunu? Kaynaklar belli. Orta vadeli program sizi şaşırttı,
şaşıya çevirdi zaten. Özel imalat sanayisi de aynı. 2014te
binde 1, 2015te 4,4 diyorsunuz, onun da nasıl olduğu belli
değil; 2016da 8 diyorsunuz. İnşallah olur da biz
utanırız. Biz, memlekette iyi olan bir şeyden utanırız,
ondan bir şeyimiz olmaz, ifade etmekten şey yapmayız.
Şimdi, her 100 dolarlık doğrudan
yatırım 22 dolar dışarı para çıkarıyor, kâr
transferi; 2013te bu 39 dolar yani adam 100 dolar getirirse 39 dolar alıp
da gidiyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz. Bunları
ben söylemiyorum.
Şimdi, bir bölgede
sanayi devre dışı, diğerlerinde iflas falan ediyor da
güneydoğuda öğretim falan yok. Geçen açıkladım, onun için
buralarda söylemek istemiyorum fazla. Şimdi, yurt dışından
doğrudan gelen yatırımlar da imalat sanayisine gitmiyor.
Teşviklerin yüzde 72sinin düşük teknolojilere gittiğini
ihracatçı birlikleri, bölge başkanları falan söylüyor. Bu kadar
açık, net. Ama bütün bunlar sıkıntı.
Bu gösterdiğim bütçeler,
Sayın Bakan, bu bir kurumunun bütçesi, bu diğerinin, bu
TÜBİTAKın, bu da sizin. Bu sizi kurtarmaz. Hele burada, vaktim olsa
okuyacağım. Bak, sizin bu. Kredi maliyetlerinin yüksekliği,
kayıt dışı ekonomi, düşük fiyattan kaynaklanan
ithalat, haksız rekabet, bürokrasinin fazlalığı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
-
kamunun sağladığı bazı girdilerin
fiyatlarının uluslararası fiyatlara göre yüksekliği, vergi
oranlarının yüksekliği; bunlar, sanayiye verilen tahribat,
devrinizde, sayın bakanların imzası olan programlarda var.
Sürem bitti. Ben bütçenin
hayırlı olmasını diliyorum. Yüce heyete grubum adına
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN HABERAL (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Ayhan.
Buyurunuz.
ERKAN HABERAL (Ankara)
Sayın Başkan, tutanakları aldım cevap vermek istiyorum
efendim.
Sayın Naci Bostancı
Beyin -grup başkan vekilinin- şahsıma karşı
söylediği Hükûmeti ihanetle suçladığıma dair
karşı cevabı vermek istiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
İki dakika size söz verelim
Sayın Haberal.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- Ankara
Milletvekili Erkan Haberalın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ERKAN HABERAL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında Sayın
Naci Bostancı Bey benim Hükûmeti ihanetle suçladığımı
ifade edince gerçekten bir anda cevap veremedim, acaba konuşmamın
arasında heyecana kapılıp böyle bir ifadede bulundum mu diye.
Ama tarz ve üslup olarak ben kendim hiçbir zaman böyle bir üslupta
olmadığım için tutanağı bekledim ve özellikle
karşılaştırmak istedim.
Müsaade ederseniz sizinle
paylaşmak isterim: Hükûmet, çözüm sürecini koruma altına
almış ve buzdolabına kaldırmakla yetinmiştir, ne
yazık ki buzdolabının fişini çekip çürümeye terk
edememektedir, hâlâ bu ihanet sürecine bel bağladığı
görülmektedir. Yani, Hükûmete İhanet etti, ihanet ediyor. diye bir
cümlede bulunmadım. Artı, çözüm sürecine ihanet süreci dedim.
Referans olarak kendime Haburu aldım, referans olarak kendime
Dolmabahçeyi aldım, referans olarak kendime Sayın
Cumhurbaşkanını aldım, Sayın Davutoğlunu
aldım, Sayın Cumhurbaşkanının PKK çözüm sürecinde
silah depoladı. demesini aldım, Sayın Başbakanın PKK
iki yıl boyunca yığınak yaptı. demesini aldım,
çözüm sürecinin ihanet süreci olduğunu, kendilerinin de bizimle beraber
söylediğini tespit ettim ve konuşmamda kullandım. Bu
konuşmamdan dolayı ihanet kelimesini Hükûmete doğru direkt
söylemiş olsaydım -özür dilemek bir erdemdir- tabii ki özür
dileyecektim sayın grup başkan vekilinden ama sanıyorum
Sayın Bostancının bana bir özür borcu var.
Teşekkür ederim efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına üçüncü
konuşmacı Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Ahrazoğlu,
süreniz on üç dakika.
MHP GRUBU ADINA MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk
Standardları Enstitüsü Başkanlığı ve Türk Patent
Enstitüsü Başkanlığı bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
heyetinizi ve televizyonları başında bizi izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçe, Belirli bir dönem
içerisinde gelir ve giderlerin oranlarını ve niceliklerini önceden
belirleyen, onaylayan ve bu işlemlerin yapılmasına izin veren
kanun veya karar, bu kanun veya karara yasama organının yürütme
organına verdiği bir yetki şeklidir. diye tarif edilmektedir. Bütçe,
aynı zamanda, hükûmetlerin ülke yönetimi için öngördükleri
yatırımların, halkın refah payının yükseltilmesi,
güvenliği, eğitimi, sağlığı gibi konularda
finansal değer yaratmak ve bu hizmetler için pay etmek anlamına da
gelmektedir.
Dilimizde çok güzel bir deyim vardır:
Ayağını yorganına göre uzat. Bu deyimi
bütçeleştirdiğimiz zaman denk bütçeye çağrışım
yaptığını herhâlde hatırlarız. Ancak, on dört yıllık
süreç içerisinde ya boyumuz uzadı yorgana sığmıyor ya
yorgan küçüldü bedenimize, boyumuza uymuyor. AKPnin bütçeleri de doğal
olarak rakamsal değerlerle büyürken reel olarak bu büyüme halka
yansımıyor, halka bu bütçe küçük geliyor. Yani, halkın bütçeden
aldığı pay gittikçe azalıyor. On dört yıllık
dönem sonunda ücretli, ücretsiz her kesim perişan.
Çiftçi perişan; anasını alıp
tarlada, bostanda yatıyor; mazot, gübre, tohum, ilaç, sulama bedeli
rüyalarına girmesin diye üzerine toprak örtüyor.
Esnaf perişan; kepenk kapatıyor,
siftahsız evine gidiyor; çekini, senedini ödeyemiyor.
Memur perişan; ay sonunu getiremiyor; otuz
günlük aylığı on günde bitirerek bankalara koşuyor.
Emekli perişan; ikinci, üçüncü iş bulursa
hayatını devam ettirmeye çalışıyor.
İşveren perişan; bertaraf olmaktan
korkuyor.
İşçi perişan; Çay simitle üç
öğünü geçirmekte, evine gittiğinde de çocuklarının yüzüne
bakamıyor.
Şimdi, gelin siyasi literatürümüze de
girmiş çay simit hesabı yapalım. 5 kişilik bir ailenin
sabah, öğlen, akşam bir simit, bir çay ile öğün geçirdiğini
hesaplasak, günlük 30 lira, aylık 900 lira, geriye kalıyor 400 lira.
Bu 400 lirayla ev kirası mı versin, çocuklarının
masrafını mı karşılasın, mutfak
masrafını mı karşılasın, elektrik, su parası
mı versin? Ne yapsın, nasıl denk bütçe oluştursun? Burada,
birilerinin söylediği gibi şeker, tuz yok; yumurtayı,
makarnayı lüks diye saymıyorum; hele hele burada yağ,
bildiğiniz margarin veyahut da sıvı yağ hiç yok.
Açlık sınırının
altında yaşayan milletimiz kadercidir, şükürcüdür, kimilerine
göre de fıtratında var. Onun için de bütçeniz hakça, adaletli bir
bütçeden çok uzak durmakta, yukarıda saydığım her kesime
düşen pay on dört yıldır artarak azalmıştır.
Millet perişan, siz pembe tablo çizerek halkın refah içerisinde
olduğunu söylüyorsunuz ancak gerçekler öyle değil. Ama
haklısınız perişan olmayan bir kesim var, onlar da
mücahitlikten müteahhitliğe, yandaşlıktan yalılara,
rezidanslara terfi eden, bütçeden istediğinden fazlasını alan
kesim. Sizin için halk bu kesim olmalıdır diye düşünüyorum.
Şimdi, AKP şunu diyebilir: Biz 11 defa
seçim kazandık, yüzde 49,5 oy aldık. Doğru, sosyolojik bir olay
ancak halk size oy verirken dış politikadaki
teslimiyetçiliğinize, zikzaklarınıza; terörü elinizle büyütmenize;
askerimizin, polisimizin terörle mücadelesine katliam denmesine göz
yummanıza; toplumu ayrıştırmanıza; hayat
pahalılığına; ülkenin zenginliklerini yabancılara
peşkeş çekmenize oy vermedi. Siz nasıl ki her
sıkıştığınızda Aldandık,
aldatıldık. diyorsanız siz de milleti aldatarak,
kandırarak bugünlere geldiniz.,
İktidara 3Y ile geldiniz: Yolsuzluk, yoksulluk,
yasaklar. Ama yumurtayı una akıttınız, gemicikleri taka,
bütçe açığını Sarrafa, ayakkabı kutularını
aksesuar, çelik para kasalarını elbise dolabı, para sayma
makinelerini kâğıt öğütme makinesi yaptınız. Daha
bitmedi, siz, siyasi parti mensuplarına kaset komplosu; kozmik odaya
suikast planı; askeri yan gelip yatan, cami bombalayan; polisi, hâkimi,
savcıyı paralelci; gazeteciyi, yazarı terörist;
televizyonları, gazeteleri ya kapattınız ya da yandaş
yaptınız, sonra da Kandırıldık,
aldatıldık. dediniz. Yolsuzluk ve yargıda kendinize,
yoksullukta millete gereğini yaptınız.
Adaletsiz, dengesiz, rakamlarla oynanmış
bir bütçe ülkemize yakışmıyor. Onun için de kurumların da
durumu AKPnin bütçesi gibi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama KOSGEB bütçesi üzerinden devam etmek istiyorum.
KOSGEB, küçük ve orta ölçekli işletmelerin payını ve
etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek,
sanayide entegrasyonu gelişmelere uygun bir biçimde gerçekleştirmek
amacıyla kurulmuştur. Ülkemizin sanayisinin itici gücü olan, ülkenin
istihdamına katkıda bulunmasına ve katma değer
yaratmasında büyük rol oynayan KOBİlere destek veren KOSGEB,
gelişim, yenilik, AR-GE gibi çalışmalara katkısından
dolayı sanayileşmemiz için büyük önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, KOBİler için
önemli bir kuruluş olan KOSGEB, AKP iktidarları döneminde maalesef
hep yolsuzluk, usulsüzlükle anılan bir kurum hâline gelmiştir. Kurumun
ehliyetsiz ve liyakatsiz kişiler tarafından yönetildiğini, ahbap
çavuş ilişkisinin kurumun bünyesine girdiğini ve
yerleştiğini söylemek mümkündür.
Kendilerini danışman şirket olarak
tanıtan dolandırıcılar, KOSGEBin hibe ve kredilerinden
yararlanmak isteyen girişimcilere bu desteği garanti ederek hem fikri
hem de parasını alıp ortadan kaybolmuşlardır. Bu
fikirleri başka şirketlere satarak haksız kazanç
sağlamışlardır. Demek ki KOSGEB'de bazı şeyler
yanlış gidiyor. Bazı firmalar korunuyor, her türlü destekten
usulsüz de olsa yararlandırılıyor.
Sayıştay raporları
incelendiğinde, KOSGEB ve TÜBİTAK KOBİlere AR-GE destekleri
vermektedir. Aynı Bakanlığa bağlı KOSGEB ve
TÜBİTAKın verdiği AR-GE destek ödemelerinde bazı firmalara
mükerrer ödemeler yapıldığı raporlarda belirtilmiştir.
Bu firmalar hangileridir? Mükerrer ödemelerin mali boyutu nedir, ne
kadardır? Kamu kaynağı kullanılırken verilen
desteklerin hukuki düzenlemeye uygun olarak kullandırılması,
güvence altına alınması gerekmiyor mu? Uygunsuzluk durumunda
ilgili tarafın KOSGEB veri tabanından derhâl pasifize edilmesi
gerekmiyor mu? Desteklerden yararlandırılmaması gerekirken
bazı durumlarda bu işlemlerin yapıldığını
görmek mümkün. Ben demiyorum, Sayıştay raporları diyor.
Sayıştay raporlarında başka olumsuzluklar da
bulunmasına rağmen zaman darlığından dolayı
bunlardan bahsedemeyeceğim.
Peki, KOSGEB'de sorunlar bunlarla bitiyor mu? Tabii
ki, bitmiyor. KOSGEB'de çalışan 1.030 personelden 347 kişi
nitelikli personel hizmet alımı yöntemiyle
çalışmaktadır. Bu personellere asli ve süreli görevler
yaptırılmaktadır. Ayrıca KOSGEB'in içerisinde
hazırlanan fişleme raporu sonucu personelin paralel, solcu,
ülkücü, yandaş gibi sınıflandırılması ve
haklarında olumsuz görüş bildirilen bürokratların tek tek görevden
alınması kabul edilecek bir uygulama değildir. Bu uygulama Bu
ne kin, bu ne düşmanlık. dedirttirmektedir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak KOSGEB'den, değişime ve gelişime uyum
sağlayabilen, girişimcilik kapasitesi yüksek, uluslararası
rekabet gücüne sahip, kurumsal yönetim anlayışını
benimsemiş KOBİleri Türk ekonomisinin temel dinamiği hâline
getirmesini bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bu kısmında Türk
Standartları Enstitüsü hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. 9uncu
Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel tarafından itibar
müessesesi olarak adlandırılan Türk Standartları Enstitüsü, AKP
iktidarları tarafından itibarsızlaştırılmaya
çalışılmış, ancak bu kurumu yıpratsa da kurumun
daha önce elde ettiği başarılar itibarından bir şey
kaybettirmemiştir.
AKP döneminde, uluslararası benzer
kuruluşların baskısıyla kurumun fonksiyonları
azaltılmaya çalışılmış, kanununda yapılan
değişiklikler ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu kapsamına alınarak, rekabet etme şansı elinden
alınmıştır. Birçok yabancı şirket, mevzuattaki
boşluklardan yararlanarak yüksek ücretlerle sistem belgelendirmesi yapmaya
başlamış, bunlarla da ilgili bir denetim sistemi TÜRKAK
tarafından kurulamamıştır.
Eşit işe eşit ücret söylemiyle personeller
arasında farklılıklar yaratılmış, kurumu
bilmeyen, teknik yeterliliği bulunmayan, dışarıdan
getirilen yandaş ve yanlış personel kurumu pasif hâle
düşürmüştür. Kurumda çalışan personelin
maaşlarında kesintiler yapılmış, verilen zamlar
onların kesintilerini karşılayamadığı gibi
emeklilik durumlarında da mağduriyetlere yol açmıştır,
ancak üst yönetimde ve yandaş olanlar bu durumdan etkilenmemiştir.
Bunun sonucunda personel arasındaki iç barış bozulmuş,
haksız makam ve atamalar ve verilen unvanlar, hem kurumsal itibarın
kaybına hem de personelin maddi kayıplarına, farklı
ücretlendirmelere sebep olmuştur. Nitelikli personel bunun sonucu olarak
başka kurumlara gitmek zorunda kalmıştır. Bu durum acilen çözülmelidir.
Ayrıca, TSE belgelendirme kuruluşudur.
Bağımsız bir kuruluş olan TSEnin, kamu kurum ve
kuruluşlarının belgelendirme işlemlerinde öncelik
tanıması, kurumların iş güvenliğini de üstlenmesi, bu
konudaki bir eksikliği de giderecektir.
Sayın Bakanım, bir konuyu da söylemeden
geçemeyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Otomotiv Test Merkezi, evet, bu proje, TSE için ve ülkemiz için de önemli bir
proje. TSEde yirmi sekiz yıl çalışan bir mühendis olarak sizi
bu projenizden dolayı tebrik ediyorum, ancak projenin de bir an önce
bitirilmesini arzu ediyoruz. Yalnız, bununla ilgili, bu test merkezinin
arazisiyle ilgili yapılan yanlışlıkların,
hataların kuruma verdiği zararın ve bunun da müsebbiblerinin
değerlendirilmesini bekliyoruz.
Sayın Başkanım, son sözü Patent
Enstitüsü üzerinde söyleyeceğim müsaade ederseniz.
BAŞKAN Sayın Ahrazoğlu, normalde
süreniz bitti biliyorsunuz. Size süre verirsem diğer
konuşmacının hakkından vermiş olacağım ama
sözlerinizi sadece tamamlamanız için bir dakika veriyorum.
Buyurunuz.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Konuşmamın son bölümünde Türk Patent Enstitüsü kurumundan da
bahsetmek istiyorum.
Bugün itibarıyla Türk Patent Enstitüsüne
baktığımızda, AR-GE faaliyetlerinin bir sonucu olan patent
başvuruları ve tescillerinde acı durumu da görmekteyiz. 2014
yılında 4.861 yerli patent başvurusu olmuş, 1.251i tescil
edilmiş. Aynı yıl 7.514 yabancı patent başvurusunda
bulunulmuş, 7.279u tescil edilmiş. Öyleyse patenti tam
anlatamamışız demektir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak millî yenilik
sisteminin kurulması, patent, ticari marka, endüstriyel tasarım ve
telif haklarının korunması amacıyla fikrî mülkiyet
hakları sisteminin etkinleştirilmesini bekliyor, bütçenin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi ve aziz
Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ahrazoğlu.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına dördüncü konuşmacı
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Pardon Sayın İnceöz,
buyurunuz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Biraz evvel,
hatip, konuşmasının içerisinde katliam, toplumu
ayrıştırıcı politikalar izlediğimiz, iktidara
geldiğimiz günden beri yolsuzluk ve yargıda kendimize özgü
çalışmalar yaptığımızla ilgili ithamlarda
bulunmuştur. Grubumuzu ilzam edecek şekilde bir konuşması
olmuştur. Bir açıklık getirmek istiyorum. Sataşmaya göre
söz talep ediyorum efendim.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın İnceöz,
iki dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin
Ahrazoğlunun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; az evvel, hatip,
konuşmasında bazı tespitlerde bulunmuştur. Öncelikle
şunu belirtmek istiyorum ki bu dönem başladığı günden
itibaren, Parlamentoda yoğun bir şekilde, burada, özellikle bazı
hatipler gelerek bu kürsüde katliam, savaş gibi terminolojileri ifade
edecek şekilde kelimeleri kullanmışlar ve her bu kelimeler
kullanıldığında, her seferinde gelip söyleyecek sözümüz
olmuştur.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Ülkemizde
ve bu Parlamentoda bu kelimeler zikredilirken, bir kere, bunun katliam
olmadığını, savaş olmadığını,
ülkemizin meşru ve hukuki anlamda terörle mücadele ettiğini her
fırsatta dile getirdik ve bundan sonra da, burada bu kelimeler her
söylendiğinde bunu dile getirmeye devam edeceğiz. Türkiye
Cumhuriyetinin otuz beş yıldır süren ve her alanda -ekonomik,
sosyal, siyasal alanlarda- bütün dinamikleri hayata geçirerek mücadele
ettiği bir alan vardır; bu alan meşru, haklı, hukuki ve
siyasi zeminde yürütülen bir terörle mücadeledir, bunu öncelikle düzeltmek
istiyorum.
Bununla birlikte, biz on üç yıllık -on
dördüncü yıla giren- iktidarımızla beraber, ilk
çıktığımız günden itibaren şunu söyledik: Ne
aldatan olacağız ne aldanan olacağız.
İSMAİL OK (Balıkesir) - Hep
Aldandık. diyorsunuz.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Ve
ayrıştırıcı bir dil kullanmama adına özellikle
beyan ettik, bütün farklılıklarımızı zenginlik olarak
kabul ettik.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Elbette ki
bugün bu haklı mücadelemiz devam ederken birileri
ayrıştırıcı dil
Birileri bu ülkeyi bölmeye
çalışırsa da buna karşı her zaman söyleyecek sözümüz vardır.
Buna, hem milletimizin kürsüsünde hem de her platformda devam edeceğiz.
Tüm ayrıştırmaya, tüm bölmeye karşı
farklılıklarımızı zenginlik olarak
Bir ve beraber
yaşama azmimiz içerisinde de buna karşı duracağız.
Yolsuzluk, yargı, vesaire, bunlarla ilgili ne
kadar çok mücadele ettiğimizi
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tabii, tabii, üstünü
kapatmak için çok uğraştınız.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) -
bugün ülkemizde
birtakım oyunların, başka kılıflar adı
altında senaryoların ortaya konulduğunu ama bu senaryoların
amacının tek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) -
ve bir
olduğunu, onun da amacının ülkeyi bölmek olduğunu
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çok
uğraştınız üstünü kapatmak için.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) -
ve buna
karşı da her zaman sesimizi çıkartacağımızı
belirtiyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın
İnceöz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın
Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Erdoğan, buyurunuz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın
Başkan, hatip, sözcümüzün sözlerini çarpıtarak söyledi. Buna cevap
hakkı istiyoruz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Yok, çok net
anladım ben sözlerini. Çok açık ve netti.
BAŞKAN - Sayın Ahrazoğlu mu
konuşacak?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Evet, Sayın
Ahrazoğlu.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Ahrazoğlu.
Size de iki dakika söz veriyorum.
Sayın Beştaş, sizi daha sonra
dinleyeceğim.
6.- Hatay
Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) -
Sayın Başkanım, ben söylediğim sözlerin
arkasındayım.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın
Bahçeli Partiyi, paralel ele geçirmeye çalışıyor. diyordu. Ne diyeceksiniz?
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Arkada otur sen.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ona ne
diyeceksiniz?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Çok ayıp!
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Önde dinleyenler var.
Bozma, insicamı bozma, arkada otur sen.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ama Sayın
Bahçeli söyledi bunu.
BAŞKAN - Sayın Ahrazoğlu kürsüde,
sayın milletvekilleri.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) On
üç yıllık, on dört yıllık iktidarınız döneminde
-AKP iktidarı- her seçim döneminde, ilk geldiğiniz dönemden beri
3Yyi halledeceğiz dediniz. Yolsuzluk, yoksulluk ve neydi?
ERKAN HABERAL (Ankara) Yasaklar.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Evet, yasaklar. Bunları yapmadık mı, yapılmadı
mı? Gazeteci bir yazı yazdı diye, bir karikatürden dolayı,
bugün bütçe görüşülürken 1.800 tane dava açtığınızdan
bahsediyorsunuz. Hani yasaklar kalkacaktı? Kendi göreve getirdiğiniz
yargıcı, polisi bir taraftan alkışlarken diğer
taraftan suçlamadınız mı, görevden almadınız mı?
Getirdiğiniz yargıçlar şimdi nerede? Onun için, söylediğim
sözlerin hepsinin arkasındayım.
Yoksullukla uğraşacağız,
kaldıracağız. diyordunuz. Kömürü
dağıttınız, makarnayı dağıttınız,
doğrudur, sanki babanızın kesesinden verir gibi
dağıttınız, devletin bütçesinden yaptınız
bunları. Ancak, asgari ücreti de size 7 Hazirandan önce 1.400 lira diye
söyleyen Milliyetçi Hareket Partisini ve diğer partileri gidip
işverenlere şikâyet ettiniz. Sonradan da baktınız ki prim
yapıyor, 1.300 lira yaptınız. Bugün açlık
sınırı, kendi elinizle açıkladınız, 1.438
liranın üzerinde ve çay simidi her seçimde kullandınız.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Milleti çaya,
simide muhtaç ettiniz.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Ve
bugün çay simit hesabını yaptığınızda, maalesef,
hesap veremez duruma geldiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Elektriğin zammını, kömüre verdiğiniz zammı, okul
harçlarından aldığınız parayı daha söylemedim.
Onun için, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ahrazoğlu.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın İnceöz, Sayın
Beştaş daha önce söz istemişti.
Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Grubumuz
adına söz istiyorum yani bu özellikle katliamlar ve savaş
politikası ile çözüm sürecine dair yaklaşımımızı
kısaca ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Evet.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
11.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; defalarca mikrofondan
dile getirdik ama bugün bir kez daha ifade etmek isteriz ki Meclis
çatısı altında çözüm sürecinin ve gerçekten çözüm süreci
devamınca insanların en azından ölümlerinin durdurulduğu,
kısmi de olsa bir barış ortamının ve
tartışma ortamının sağlandığı dikkate
alındığında, bu süreci mahkûm eden
yaklaşımları gerçekten halkımıza izah etmek mümkün
değildir. Hele hele bugünkü ortamda, her gün onlarca ölüm haberi
aldığımız, her gün onlarca cenazenin Türkiyenin
değişik illerine gittiği bir ortamda, bu çözüm sürecine ve
görüşmelere yönelik suçlamaları -artık eleştirileri
aştı- biz Halkların Demokratik Partisi olarak reddediyoruz ve
tam da demokratik siyasetin, konuşmanın ve gerçekten ölümlerin
durması için tek yolun bu olduğunu bir kez daha ifade etmek
istiyorum.
Son olarak yani şu anda Sayın İnceöz
konuşmasında dedi ki: Katliam ve savaş demeyelim. Ne diyelim?
Doksan beş günü aşan sokağa çıkma yasakları... Bugün
Cizreye giden Adli Tıp Derneği uzmanları çocukların kemik
parçalarını buldular, inşaatlarda çöken binaların
altında vatandaşların uzuvları bulunuyor. 167 insan enkaz
altında, o vahşet bodrumlarında yaşamını yitirdi.
Buna savaş ya da katliam demeyip ne diyebiliriz? Ortada realite neyse onu
ifade etmek lazım. Ne kendimizi yanıltalım ne halkı
yanıltalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Danış.
Sayın İnceöz, buyurun.
12.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklaması ile Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, öncelikle sondan başlayayım.
Buna ne denileceği çok açık ve net belli
yani bunun adı bir terörle mücadeledir. Bu, dünyanın hangi ülkesinde
olursa olsun, gelişmiş ülkesinde olursa olsun bu mücadele bu
şekilde sürdürülür. Burada savaş, katliam, vahşet
bodrumları, çocukların ölümü
Elbette ki çocukların, sivillerin
katledilmemesi, öldürülmemesi
Bu noktada bununla ilgili söylenecek söz varsa
dönüp PKK terör örgütüne ve türevlerine söylemek lazım; öncelikle bu bir.
Burada,
özellikle bu sürece nasıl geldiğimizi de hiç unutmamak lazım.
Bakın, 20 Temmuzdan itibaren ülkemizde başlayan terör eylemleri -artan,
sistematik bir şekilde- 2 polis memurumuz evinde uyurken ensesinden
vurulmak suretiyle
Eğer bir katliam varsa buradan başlamak
lazım. Yine, sivil vatandaşlarımıza yönelik
hayatlarına tehdit varsa PKK terör örgütünün oradaki tehdididir. Çukurlar
kazılmak suretiyle, orada yer altına bombalar döşenmek suretiyle
bir tehdit varsa yine burada PKK terör örgütünün tehdididir. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin, Hükûmetin yapmış olduğu ise burada
vatandaşlarını korumak, buradaki hayatın olağan
akışı içerisinde seyredebilmesi için yasal, meşru
hakkı olarak da ne tedbir almak gerekiyorsa bunu yapmak. Bunun adı
katliam değildir, bunun adı savaş değildir çünkü
karşımızda bir terör örgütünden bahsediyoruz ve terör örgütüyle
de bir mücadeleden bahsediyoruz. İşte, bunun adını
doğru koymamız lazım. Onun için bu söylemleri bundan önce
nasıl reddettiysek, bundan sonra da reddetmeye devam edeceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, Hükûmeti, bu haklı mücadelesini, haklı
ve meşru müdafaasını da Türkiyedeki teröristler, terör
örgütleri silahlarını kaldırana kadar, bu ülkeyi silahlı
unsurlar terk edene kadar elbette ki sonuna kadar devam ettirecektir.
Bugün
şunu da söylemek istiyorum: Eğer bu tehditler, bu terörle mücadele
konusunda sürdürdüğümüz çalışmalar Avrupada, Avrupanın
herhangi bir ülkesinde olsaydı acaba hangi tedbirleri alacaktı, bunu
da göz ardı etmemek lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) - Sözlerimi tamamlayacağım.
BAŞKAN
Peki, Sayın İnceöz, mikrofonu açıyoruz.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) - Onun için Türkiyeyi bu haklı mücadelesinde,
uluslararasında, âdeta bir savaş suçlusu gibi kendi
parlamenterlerinin, kendi ülkesinin vatandaşlarının
uluslararası arenaya taşıyacak şekildeki eylemleri,
söylemleri, şikâyetleri de haksızlıktır.
Yine,
biz, hak ve özgürlükleri geliştirme noktasında -sonuna kadar-on dört
yıl önce neredeysek aynı çizgideyiz. Ama, gazetecilik mesleği
adı altında hiç kimsenin suç işlemesi, casusluk, vatana ihanet gibi
suçları işlemesi de kabul edilemez yani gazeteci olması
birilerine bu anlamda suç işleme konusunda ayrıcalık
tanımaz. Bunun da özellikle böyle bilinmesi lazım.
Biraz evvel kürsüde de
söylediğim şekilde, Türkiyede on yılda bir -geçmiş
geleneğine baktığımızda- darbelerle, muhtıralarla
demokrasinin kesintiye uğratıldığı görülmektedir.
Evet, dün asker vesayeti altında bunlar yapılıyor olabilir,
bunlar muhtırayla yapılıyor olabilir ama yargı üzerinden de
yapıldığına geçmiş dönemlerde tanıklık
ettik. Bugün paralel bir çeteyle mücadele ettiğimiz bir ortamda, sadece
terör örgütüyle değil paralel de bir çeteyle mücadele ettiğimiz
ortamda gözümüzün bir tarafını kapatarak bu gerçekleri görmezden
gelmek ancak ve ancak -başka türlü bir ifade bulamıyorum- yani hakikaten
o suça iştirak etmekten öte onu savunuyor olmaktır aynı zamanda.
Evet, makarna, kömür
dağıtımı, sosyal politikalar... Anayasada sosyal devlet
olmanın gereği 82 Anayasası içerisinde hep vardı, herkes
uygulayabilirdi. Eğer bunlar yapılıyorsa bunlar sosyal devlet
olma ilkesinin gereğidir, özellikle belirtiyorum. Sosyal
politikaların uygulanması, bunların bu şekilde...
Artık, yani bu çizgiden uzak, Türkiye ve dünya gerçekleri üzerinden de
siyaset yapmamız gerektiği kanaatindeyim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederiz Sayın İnceöz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Danış, Sayın Gök sisteme girmiş, sırasıyla söz
vereceğim.
Buyurunuz Sayın Gök.
13.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkanım, Türkiye'nin en önemli sorunu olan doğu ve
güneydoğuda yaşadığımız olaylarla başlayan
ve hâlen de devam eden her gün şehitlerimizin olduğu ve masum pek çok
insanın da hayatını kaybettiği sorun önemli bir sorundur,
bu sorun çözülmelidir, bu sorunu kimse görmezden gelemez. Siyasetçilere
düşen görev, Türkiye'nin tüm hassasiyetlerini gözeterek bu sorunu
çözmektir.
Dünyanın pek çok yerinde
Türkiyedeki soruna benzer çok ciddi çatışmasızlık
ortamları yaşanmıştır ve bu sorunların çözümünde
diğer ülkelerdeki liderler, muhalefet partilerini, toplumu bilgilendirmek
ve meşru ortamlarda bu sorunu çözmek açısından gayret sarf
etmiştir. Örneğin İngilteredeki IRA sorunu böyle
çözülmüştür, Güney Afrikada Mandelanın tekrar hapishaneden
çıkıp Cumhurbaşkanı seçilmesi böyle bir süreçten sonra
olmuştur. Şimdi, böyle bir sorunu çözmeye kalkan bir parti öncelikle
samimi olacaktır, gerçekçi olacaktır ve giremeyeceği
angajmanlarda bulunmayacaktır. Böyle bir devasa sorun -ki ülkemizdeki Kürt
sorunundan bahsediyorum- bir siyasi partinin kendi kişisel, siyasal
konjonktürüne göre bir gün bu tarafa evrildiği, yarın öbür tarafa
evrildiği bir çözümle çözülebilecek boyutta değildir yani bu bir
siyasi partinin boyutunu aşar ve bir siyasi partinin de kişisel
ikbali uğruna ne harcanacak sorundur ne de bu işe
başlanıldığı zaman geri dönülecek bir sorundur. Böyle
bir süreç başladığı zaman Çözüm süreci başladı,
anaların gözyaşı dindi. gibi iddialı söz söyleyen iktidar
partisinin bugünlerde herhâlde halka söyleyeceği bir şeyler
olmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gök, tamamlamanız için
ek süre veriyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Eğer bir süreç
başlatmış ve anaların gözyaşı dinmişse o
süreci artık siz bir şekilde devam ettireceksiniz ya da nasıl
devam ettireceğinizi Mecliste gelip bütün partilerle paylaşmak
durumundasınız.
Şimdi, yaşanılan tüm
olumsuzlukların sahipleri kendileri değilmiş gibi, iktidar
partisinin hem terör ortamından hem de çözüm sürecinin
başlangıcından kendini sıyırarak masum ilan etmesi çok
haksız bir yaklaşımdır. Bu
çatışmasızlık ortamları bisiklete binmeye benzer Sayın
Başkan. Bisiklete bindiğiniz zaman pedal çevirmeniz gerekir ki
bisiklet düşmesin. AKP iktidarları ve özellikle şimdiki
Cumhurbaşkanı, Başbakan, bu bisikleti defalarca devirmiştir
ama devrilen sadece bisiklet değildir, tüm Türkiye'nin dengeleridir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Sayın Danış ve Sayın
Erdoğana grupları adına söz vereceğim.
Sayın Danış, buyurun.
14.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, aslında doğrudan bir sataşma var
Sayın İnceözün sözlerinde. Bize yönelik olarak parlamenterlerin
ülkemizi suçlamasının ve şikâyetinin kabul edilemezliğini
ifade etti ve hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığına
sahip olmadığını
Gazeteciler üzerinden özellikle örnek
verdi. Kendisine kesinlikle hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü
olmadığı konusunda iştirak ediyorum. Doğru, hukuk
devleti isek eğer, bir anayasaya bağlı isek, bütün
vatandaşlar olarak hiçbir ayırım gözetmeksizin kanunlarda suç
olarak tanımlanan
Anayasaya aykırılık da dâhil, herkesin
bunlara uyma yükümlülüğü vardır. Bu konuda, ne Hükûmetin ne
bakanların ne Başbakanın ne Cumhurbaşkanının suç
işleme özgürlüğü yoktur, cezadan muafiyeti de söz konusu değildir.
Bunu sadece iktidara muhalif söz söyleyenler için Suç işleme
özgürlüğü yoktur. demek, Herkes hukuk önünde eşittir. ilkesine
aslında göz yummak anlamına gelir. Ayrıca, gazetecilere yönelik
başlatılan kampanyanın da arka planının düşünce
ve ifade özgürlüğü olduğunu ifade etmek istiyorum.
Diğer mesele, katliam ve savaş meselesi.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Uluslararası Ceza
Mahkemesi Roma Statüsüne göre şu anda Kürt illerinde yaşanan
olaylar, güvenlik güçlerinin uyguladıkları yöntemler kesinlikle sözleşmeye
aykırıdır. Şu anda, Türkiye taraf değil, doğru
ama bu savcılığın resen soruşturma görevini de ortadan
kaldırmaz. Buna ilişkin istisnaları da saklıdır.
Biz kendi ülkemize, Türkiyeye ihanet etmiyoruz, tam
tersine Türkiye yurttaşlarının, halkın, 79 milyonun devlete
karşı hak ve özgürlüklerini savunuyoruz. Hukuk devletinde önemli olan
halktır, yurttaşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sözlerimi toparlayabilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ve literatüre
yeni bir kavram girdi, Devlet meşru müdafaa hâlinde. Yani, bunu da
ayrıca tartışmak lazım. Burada korunması gereken
halktır. Halkın, sivillerin katledilmesidir ve bu kesinlikle bir
şikâyet mekanizması olmasından öte devletin suç
işlediğini ortaya koyuyor. Eğer savaş değilse SAS
komandolarının Cizrede ne işi var? Orada deniz mi var? 110
binlik nüfuslu Cizreye neredeyse nüfusunun yarısı oranında
asker, özel harekât timi sevk edilmiştir, nüfusunun yarısı
oranında orada konuşlanmışlardır.
Son olarak da şunu söyleyeyim: Doğru,
Jonathan Powellın çok ünlü bir tespiti var IRA sorununu çözerken -biz de
kendisiyle tanışmıştık ve dinleme fırsatı
bulmuştuk- bisiklet pedalını asla durdurmamak lazım ama
bize düşen de o pedalın gerçekten süreklilik arz etmesi için üstümüze
düşen sorumlulukları yerine getirmektir çünkü gerçekten anneler
ölmeye ve acı büyümeye devam ediyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Beştaş.
Sayın Erdoğan, buyurun.
Grubunuz adına size söz veriyorum.
15.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
İktidar sözcüleri bir türlü bugüne kadar 36ya
kadar saymayı başaramadılar ama hep 36ya kadar sayma gayretiyle
toplumumuzu etnik olarak ayrıştırma gayreti içinde bulundular.
Dün iktidar sözcüleri Ergenekon, Balyoz davalarının
savcıları oldular, bugün bu davalara tuzak, kumpas diye
kılıf aramaktalar. Dün beraber, ordumuza, polisimize, siyasi
partilerimize operasyon yaptıklarına bugün paralel demekteler. 2010
referandumunda Yargı istediğimiz gibi değil, bunu
düzelteceğiz. dediler, yargı sistemini altüst ettiler, bugün, Ben
yargıyı tanımıyorum. diyen Cumhurbaşkanının
avukatlığına soyunuyorlar.
Bizim sosyal yardımlara, sosyal devlete
itirazımız yok ama devletin parasıyla yapılan
yardımların iktidar partisinin seçim kampanyasına çevrilmesine
itirazımız vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına dördüncü
sırada yer alan Erzurum Milletvekili Sayın Kâmil
Aydındadır. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Aydın, süreniz on iki dakika.
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi adına TÜBİTAK ve TÜBA kurumları üzerinde konuşmak
üzere huzurlarınızdayız.
Konuşmama geçmeden önce bugün
yaşadığımız bir iki olaya atfen küçük bir
açıklama yapma ihtiyacı hissettim grubumuz adına. Şimdi,
niyeyse bu çözüm sürecinde paydaş olanlar böyle bir terminoloji
dayatması içerisindeler. Yani biz adına çözüm süreci demiyoruz, bu
kadar faturası yüksek bir sürece biz çözüm gibi olumlu bir kavram
kullanmıyoruz, kullanmayacağız da. Yani 1991de Bush,
Irakı işgal etme gibi bir niyeti varken, bunu açıklarken Biz
Irakı özgürleştirmeye gidiyoruz. dedi, bu süreç devam etti
-Libyayı özgürleştirmek, Tunusu özgürleştirmek- ama
mahşerî vicdanlarda bu özgürleştirme olarak algılanmadı,
hep çözülme olarak algılandı, biz de bu süreci çözülme olarak
değerlendiriyoruz. Niye?
Değerli milletvekilleri, siyasal bir söylem
oluştururken iki yöntem vardır ya tümdengelim
kullanırsınız ya tümevarım, ya nedenlerden hareket eder,
sonucu konuşursunuz ya sonuçtan nedenlere gidersiniz. Her ikisini de
kullanayım birer cümleyle. Sonuç ne oldu? Sizin öncesini hep inkâr edip
Hep
temmuz sonrası süreçtir sonuç. Yani, bugün orada evlatlarımız
can pahasına mücadele içerisindedir. Artık, ateş
düşmemiş ocak kalmamıştır, sonuç budur. Peki,
nedenlerden hareket edelim. Temmuzdan önceki süreçte ne oldu? Sizin
bürokratlarınızın, resmî kurumlarınızın
düştüğü notlardan, nedenlerden hareket ediyorum. Efendim,
yığınaklar var. Genelkurmay Başkanının ifadesi
var Tonlarca bomba girişi oldu. Ta güney
sınırımızdan giriyor, Ağrının Diyadin
ilçesine kadar tonlarca bomba seyahat ediyor, bizim öyle bir seyahat
özgürlüğümüz yok ama bombanın seyahat özgürlüğü var,
mühimmatın var. İstihbarat raporları geliyor, kolluk kuvveti
Müdahale edelim. diye teklifte bulunuyor, 290 teklifin ancak 8ine Evet.
deniliyor, 282si reddediliyor. Bunlar nedenler. Bu nedenlerin böyle bir devasa
sonuç doğurduğu bir şeye ben çözüm demiyorum, ben çözülme
diyorum, Milliyetçi Hareket Partisi bunda ısrarlı, zorla çözüm
dedirtemezsiniz çünkü o şehadet şerbetini içenlerin kanı
hepimizi boğar. Biri bu. (MHP sıralarından alkışlar)
Bir de parlamenter sistemde bir gelenek vardır.
Biliyorsunuz, Batı demokrasilerinin en köklüsü İngiliz
Parlamentosudur. İngiliz Parlamentosunda bir gelenek vardır, biz de
onu iyi kötü uygulamaya çalışırız. Şahsım
adına söylüyorum, hepinizi tenzih ediyorum, ben bu Parlamentoya gelirken
bir şeyler öğrenme güdüsüyle de geldim ve icra etmeye çalışıyorum
çünkü Avrupadaki eğitim projelerinden bir tanesi de
(x) diye, yaşam boyu öğrenme.
Bizim, Allaha şükür, kültürümüz de onu söylüyor. Biz
yaşadığımız sürece öğreneceğiz. Ben de bazen
önlere gelip oturuyorum, diyorum ki: Gerçekten şu konuşmalardan bir şeyler
not edeyim, öğreneyim. Olmuştur da her gruptan, her arkadaştan
öğrendiğimiz bir şeyler olmuştur, o vesileyle öne otururum.
İngiliz Parlamentosunda bunun formel bir adı vardır. Öne
oturanlara:
(X) derler yani önde
oturan. Onun işlevi nedir biliyor musunuz? Saygıdeğer grup
başkan vekillerinin yanında ve arkasında yer alırlar ki:
Gündemde önemli bir şey varsa not alayım, cevaben bir şeyler
hazırlayayım, ben de bir şeyler söyleyeyim, pür dikkat
olayım. Bir de
(X)
dedikleri arkalarda oturanlar vardır. Onlar da: Efendim, gündemle benim
şimdilik alakam yok, öne geçip sıkıntı yaratmaktansa arkaya
geçeyim sadece genelde ne yapılıyorsa, ben de
alkışlanacaksa alkışlayayım, efendim, reddedilecekse
reddedeyim. Şimdi, maalesef bizde bu biraz ters uygulanıyor. Sanki
arkadan bir şey söylenecekmiş gibi ya da öndeki provoke etmeye,
protesto etmeye çalışıyor. Bu, hakikaten bizim yüce Meclisimizin
insicamını birazcık zedeliyor diye düşünüyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, insan
yalnızca biyolojik bir varlık değildir. Aynı zamanda
duygusal ve ruhsal bir varlıktır yani bizler hem düşünür hem
hissederiz. İnsanı değerli kılan bu iki özellik
arasında denge ve uyum olmalıdır çünkü duygusal veya hissi
boyutumuzla düşler, kurgular ve hayal ederiz. Düşünce ve mantık
boyutumuzda da sorgulamaya, araştırmaya ve somutlaştırmaya
çalışırız. Diğer bir ifadeyle, bir yönümüzle sanata,
edebiyata, duyguya, kalbe yönelir ve sosyalleşmeye katkıda bulunuruz;
diğer yönümüzle ise düşleyip kurguladıklarımızı
somut deneysel ve bilimsel çalışmalara taşır, icatlar ve
teknolojik yenilikler yaparız.
Şimdi, efendim -Millî Savunma Komisyonu
üyesiyim- geçen TÜBİTAK Başkanımız gerçekten çok güzel bir
brifing verdi bize. Biz de ondan edindiğimiz bilgiler
ışığında gördük ki TÜBİTAK ve TÜBAmız, iki
bilimsel kurumumuz, efendim, sanayiyle üniversiteler arasında bir köprü
oluşturuyor. Yani teorik olarak, düşünsel olarak, efendim, hayali
olarak üretilmesi düşünülen şeyleri, yenilikleri sanayiye aktarmada
bir aracı rolü var, böyle bir işlevi söz konusu. Yani, olayın
teorik veya kurgulama sürecinde üniversitelerimiz ve son aşamasında
yani üretim ya da imalat aşamasında ise sanayimiz var. TÜBİTAK
ve TÜBA ise aradaki koordinasyonu sağlayan bilimsel araştırma
kurumları olması hasebiyle, ehliyet ve liyakat merkezli bir
düşünce ışığında, tamamen tarafsız ve
evrensel ölçütleri dikkate alan bir tutum ve davranış içinde
olmalıdır.
Güçlü demokratik
yapıların en önemli güç kaynakları, insanlığa
kazandırdığı bilimsel ve teknolojik katkılardır.
Bilimin, araştırmanın olmadığı ülkeler
karanlığa ve yönetilmeye maruz kalır. Dolayısıyla,
bilimi araştırmaya ve laboratuvar çalışmalarına yani
AR-GEye çok büyük kaynaklar ayırmak gerekir. Bilimsel özerkliği ve
gücü olmayan milletler, inanın, iktidar özerkliği ve güçlerini çok
çabuk kaybederler.
Vaktim olsaydı biraz
oryantalizmden bahsederdim ama geçmiş yüzyılımızda,
gerçekten, bilimsel ürünü ihmal etmiş milletler, devletler sadece askerî
ve insan gücüne dayanarak hayatta kalacaklarını zannetmişlerdir
ama Gertrude Bell diye bir Hanımefendiden bahsedeyim size, işte,
Irakın ön fetih çalışmasını yapan bir bilim
insanıdır. Lawrencei hepiniz biliyorsunuz. Bunlar yüz yıl önce
projelendirilmiş işlerdi. Önce bilim, bilgi gönderilir,
araştırılır, saha etüt edilir, hazırlanır ve
sonra icraat vakti gelir, siyasi erke icraatı yaptırırlar.
Efendim, eğitim,
yargı, savunma apolitik olması gereken birimlerdir. Bunlara aynı
şekilde, aynı hassasiyetle bilimi de katmamız lazım. Yani,
TÜBİTAK ve TÜBAnın da sağlam ve bilimsel, idari, özerk, güçlü
bir idari yapıya kazandırılması gerekir.
Şimdi, bakıyoruz ki
burada, efendim, birtakım değişiklikler yapıldı. TÜBA
1993te kuruluyor, 1994te atamalar yapılıyor. Bugün
baktığımız zaman, gerek TÜBİTAKta gerek TÜBAda,
siyasi bir erkin egemenliğine girmek için müthiş bir söylem
yarışmasına girildi. Oluşturulan yeni yönetimlerde, bir
bakıyoruz -ya da kontrol edilmeye çalışılıyor-
yapı 150 üyeden oluşurken, bir anda Kontrolü nasıl ele
geçirelim? Yapıya müdahale edelim, 300e çıkaralım, seçimi bilim
adamlarının kendi içerisinden bilimsel kriterlerle yapmasını
sağlamadan siyasallaştırmanın yolu nedir
çoğaltalım. Bunu yargıda da başardılar biliyorsunuz.
Bütün yüksek yargı organlarının sayılarını
çoğaltarak etkisizleştirmeye, siyasallaştırmaya
çalıştılar. Aynı şeyi TÜBAda da yaşadık.
300e çıkarılan üyelerin 100ünü Hükûmet atayacak, 100ünü efendim,
YÖK, -YÖKün yapısı malum- 100ünün de kendi yapısı
içerisinde ataması sağlanacak. Şimdi, böyle bir yapı
içerisinde o zaman iki şey karşımıza çıkıyor.
Türkiye bunu yaşadı, değerli milletvekilleri, bu Hükûmetin iktidarı
döneminde yaşadık. Son beş yılda TÜBİTAKtaki
skandalları hepimiz biliyoruz, değil mi? Şucu, bucu ne derseniz
deyin ama bir ihmal sonucu, bilimsel kriterlerin, efendim, evrensel kriterlerin
bir kenara bırakılıp tamamen siyasallaştırılma
sürecinin sonucu olarak bu, bizim gerçekten göz bebeği
kurumlarımızda büyük skandallar yaşandı ve bu skandallar
Avrupaya, dünyanın her yerine taşındı ve ülkemiz
adına sıkıntılı günler geçirdik. Şimdi,
bunları yaşamamak için bu kurumların özellikle
özerkliğinden, bilimsel özerkliğinden taviz vermemek gerekir.
Bir başka husus akçeli işler
Bakın,
bu kurumlarımızda çok büyük projeler yapılıyor, özellikle
TÜBİTAK bağlamında söylüyorum. Efendim, endişeler var,
yönetim kadrosunda da bu endişeler var, dile getirildiği için söylüyorum.
Nedir bunlar? Milyarlık rakamları bulan, milyonluk rakamları
bulan birtakım projeler. Bu projeler iştah kabartıyor yani bir
köyde muhtar konağının dahi bakan referanslarıyla ihale
edildiği bir süreçte, Allah korusun, milyonluk rakamlarla bir araştırma
projesine çöreklenmek isteyen olmaz mı? Pek tabii olur, çok da var. Ama,
burada gerçekten o kurumu güçlü tutmak lazım, orada, tamamen bilimsel ve
evrensel kriterler ışığında destek verilir ve arkasında
durulursa bunların sonucunda ülkemizin belki önündeki elli
yılını, yüz yılını kazanabiliriz.
Saygıdeğer milletvekilleri, bilim
adamı bilen insandır, korkmayın! Bir şeyi bilen kendini
bilir, kendini bilen âlemi bilir; bir şey bilmeyen kendini de bilmez,
âlemi de bilmez; bunun adı da cehalettir ve çok tehlikelidir. Tarihsel
sürece baktığımızda, gelişmiş bir demokrasi
özlemimiz varsa -örneklerden hareketle- bilenlerin idaresindeki bir siyasi erk
taçlanır ama bilmeyenlerin güdümüne girmiş siyasi bir erk -Allah korusun-
her an manipüle edilebilir, her an yönlendirilebilir ve kontrolü çok
kolaydır. Bunun örnekleri çok fazla var. Dolayısıyla, işte,
âlimin uykusunun abidin ibadetinden niye önemli olduğunu burada
anlıyoruz. Bilen insandan zarar gelmez, bilenden korkmayacağız.
Bilenlerin bir araya geldiği kurumdan hiç korkmayacağız çünkü
onlardan zarar gelmez. Onların yaptığı her türlü
eleştiri sağlıklıdır, kutup yıldızı
gibidir, yolumuzu aydınlatırlar ama cehaletin eline düşerse
-Allah korusun- dişi deveye erkek derler erkek deveye dişi derler,
helale haram derler harama helal derler, yanlışa doğru derler
doğruya yanlış derler. Ama tarihe nasıl düşerler?
Geldikleri iktidar noktasında kral da olsalar, padişah da olsalar,
lider de olsalar, bir Hazreti Ali gibi gönüllerde yer edemezler, taht
kuramazlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla) Ebu Zerr el-Gifari gibi
olamazlar. Tarihe bunlar bilgelikleriyle düşmüştür ve kuşaktan
kuşağa isimleriyle yaşatılmıştır diyorum,
saygı sunuyorum hepinize. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son
konuşmacı, beşinci konuşmacı Balıkesir
Milletvekili Sayın İsmail Ok.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Ok, sizin süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA İSMAİL OK (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı bütçesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Öncelikle sözlerime başlarken, ay
yıldızlı bayrağın altında toplanan ve
İstiklal Marşına Benim marşım. diyebilen bütün
vekillerimizi canıgönülden, muhabbetle selamlıyorum.
Öncelikle, kabinenin en kıdemli
bakanlarından olmasına rağmen Tarım
Bakanlığında yeni olan Sayın Bakanımıza
başarılar diliyorum, canıgönülden başarılı
olmasını diliyorum çünkü Tarım Bakanlığının
başarılı olması Türk köylüsünün ve çiftçisinin refahı
ve mutluluğu demektir. Ama maalesef, ülkemiz, Türkiye Cumhuriyeti devleti
kurulduğundan bu yana en sıkıntılı, en buhranlı,
karanlık günlerini yaşamaktadır. Gün geçmiyor ki hain PKK
saldırıları sonucunda askerimiz, polisimiz, masum
insanlarımız şehit olmasın. Yine bugün şehitlerimiz
var. Bu vesileyle, başta bugün hayatını kaybeden
şehitlerimiz olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle bir kez
daha yâd ediyorum.
Sayın milletvekilleri, maalesef bu şartlar
altında ülkenin ekonomik tablosunu ve özellikle Türk köylüsünün,
çiftçisinin içerisinde bulunduğu durumu konuşacağız.
Üzülerek ifade ediyorum ki Türk köylüsü ve çiftçisi tarihinin en
sıkıntılı günlerini yaşamaktadır. Geçen hafta bu
kürsüden ifade etmeme rağmen maalesef gerekli tedbirler
alınmadığı için özellikle süt üreticileri büyük
sıkıntı içerisindeler, iflasın eşiğindeler.
Evet, niçin böyle oluyor? Niçin Türk köylüsü ve
çiftçisi bu kadar büyük sıkıntılar içerisinde? Çünkü on dört
yıllık AKP Hükûmetinin yanlış uygulamaları Türk
tarımını ve hayvancılığını bitirme
noktasına getirmiştir. Özellikle çiğ süt üreticileri, başta
seçim bölgem Balıkesir olmak üzere, Türkiyede feryadı figan
etmektedirler. Köylülerimiz, tabiri caizse, yangın bacayı
sarmış ve artık, bir el uzatılmazsa süt ineklerini
kestirecek duruma gelmişlerdir.
2014 yılında Ulusal Süt Konseyi, çiğ
süt litre fiyatını 115 kuruş olarak belirlemesine rağmen
maalesef bugün, başta Balıkesirimizdeki süt üreticileri olmak üzere
ülkemizin birçok yerinde çiğ süt üreticileri sütlerinin litresini 75
kuruşa satamamaktadırlar. Oysa ki marketlerde süt fiyatı
ucuzlamak bir yana tam tersine artmıştır. Peki, bu durumlara
nasıl geldik? Bu durumlara: Meralarımızı tahrip ettik.
Yaklaşık 15 milyon hektar olan meralarımız bugün 9 milyon
hektarın altına düşmüş durumdadır.
Dolayısıyla hayvancılık, yeme bağımlı hâle
gelmiştir ve hayvancılıkta da yemin çok önemli bir kısmını
ithal etmek durumundayız, bu da süt üreticiliğinde maliyeti
artırmaktadır.
Şimdi, AKP Hükûmeti kurulalı tarım,
hayvancılık ve gıda başta olmak üzere, Türk köylüsüne ve
çiftçisine tam 75 trilyonluk ithalat yapmıştır. Öte yandan,
yaklaşık 85 trilyon liralık da teşvik vermiştir. Ama
görülüyor ki Türk köylüsünün ve çiftçisinin ve süt üreticilerinin bu içinde
bulunduğumuz durum hiç faydasına değil aleyhine olmuştur.
Çünkü bu 75 trilyonluk ithalat Türk köylüsüne, çiftçisine gitmediği gibi
onların rakipleri başka ülkelerin çiftçilerine gitmiştir. Oysa
ki 75 trilyon liralık ithalat yerine köylümüze ve çiftçimize bunları
destekleme olarak vermiş olsaydık bugün süt krizi ve et krizi
yaşanmazdı. Bugün üreticilerimiz sütlerini 75 kuruşa dahi
satamamaktadırlar. Satanlar da ücretlerini üç-dört ay sonraya ancak
alabilmektedirler. Hatta süt firmalarının büyük bir kısmı
yem üreticisi olduğu için Eğer bizden yem alırsanız sizin
sütünüzü alırız. demektedirler ve ücret yerine, döktükleri sütün en
az yüzde 70 karşılığında yem vermeye
zorlamaktadırlar. Süt üreticileri çaresizdir. Peki, sütte böylede ette
farklı mı durum? Sütte de, ette de durum son derece vahimdir. Zaten,
sütte kriz varsa ette de kriz vardır. Biraz önce ifade ettiğim gibi,
meraların tahrip edilmesi, imara, ranta, AVMlere açılması
sonucunda mera alanları azalmış ve özellikle mazot gibi girdi
maliyetlerinin yüksek olması dolayısıyla çiftçi
tarlalarını boş bırakmaktadır; tarlalarını
ekmeyen çiftçi zarardan kurtuluyor, tarlalarını ekenler ise zarar ediyor.
Peki, ne olmalı çözüm, çare nedir?
Başta, Milliyetçi Hareket Partisi olmak üzere,
seçimlerde vadettik Mazot, gübre ve yemden KDV alınmayacak. diye.
Başta, 7 Haziran seçimlerinde bunu hayalcilikle suçlayan AKP Hükûmeti
yem ve gübrede KDVyi kaldırdı. Bu, olumlu bir adımdı.
Fakat, ne oldu biliyor musunuz? 2015teki yem fiyatına göre -KDV
kaldırılmasına rağmen- bugün yem daha pahalı. Hepsini
tek tek, kalem kalem, burada isteyen arkadaşlarıma verebilirim ama bu
vakti iyi değerlendirme adına rakamlarla boğmak istemiyorum.
Peki, bu yüzde 8lik indirim kime gitti? İşte, AKP Hükûmetinin
yandaşlarına gitti, lobicilere gitti, faiz lobilerine gitti. Kürsüye
her çıktıklarında Lobicileri, faiz lobilerini
yıktık. diyenler bugün ithalatla Türk çiftçisini ve köylüsünü yerle
bir etmişlerdir. Niye? Çiftçilikle ilgisi olmayanlar ithalat yaparak Türk
köylüsünü ve çiftçisini yerle bir etmiştir. Onun için, bu uygulamalardan
derhâl vazgeçilmelidir.
Bakın, Mera alanları, tarlalar tahrip
edildi. dedik. Ne oldu bunlar? AVM oldu; Türkiye AVM cenneti oldu ve
yandaşlar zengin edildi.
Dün, bana, Balıkesirin Çandır köyünden
telefon ediyor köylü, çoban. Ha, şunu da ifade ediyorum: Ben de köylüyüm,
ben de çobanım, ben de çiftçiyim. Şahsım, ağustos
sıcağında alnının terini şöyle silerek,
toprağı teriyle sulayan bir çiftçi ailenin, köylü ailenin
çocuğu, bununla da gurur duyuyorum. Ama AKP Hükûmeti maalesef
Büyükşehir Yasasıyla köylülüğü de yasakladı. Ama ben köylü
olmaya devam edeceğim, bununla gurur duyuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Büyükşehir
Yasasıyla tarlalar ve mera alanları ranta açılmaya devam
ediyor. Balıkesirin AKPli Karesi Belediyesi köylülerin okulları
için, camileri için, kendi tarlalarından ayırarak köy tüzel
kişiliğine, muhtarlığına devrettikleri tarlaları
şu anda satışa çıkardı, yüzlerce dönüm tarla
-Sayın Bakan, bilginize arz olunur- meralar da yine aynı
şekilde. Kısacası, Türk köylüsünün ve çiftçisinin içerisinde
bulunduğu bu durumdan çıkmak için ve özellikle sütle ilgili krizin
bir an önce aşılması için
Bakın, yüz binlerce, milyonlarca
üniversiteli gencimiz yurtlarda kalıyor, benim oğlum da tam yedi
yıl yurtlarda kaldı, yedi yıl. Bu çocuklara akşamları
yarımşar litre süt dağıtalım, mideleri bayram
yapsın. Bu, krizi aşmak için çözüm değildir ama kısa
vadeli, çok kısa vadeli bir tampon öneridir. Tabii, AKP Hükûmeti bunu
yapmaz. Milyonlarca Türk gencini, evladını sevindirmek yerine 1 tane
yandaşı sevindirmek daha iyi.
Biliyorsunuz, ben söylemekten utanıyorum bir eğitimci olarak, milletin
anasına küfredenlerin milyonlarca liralık vergileri
sıfırlandı. 1 kişiyi sevindireceğinize üniversite
gençliğine ücretsiz süt dağıtalım millet size dua etsin.
Ama o zaman TÜRGEVlere, Sayın Bilal Erdoğanın başkanı
olduğu TÜRGEVe o iş adamları bağış yapmaz.
Hepimizin inancı tam, imanı tam, birçok arkadaşımıza
bu konuda inanıyorum. Bu hayır mı oluyor şimdi? Milletten
vergiyi sıfırlayacaksınız, tüyü bitmedik yetimin
malını çalacaksınız, TÜRGEVe bağış
yapacaksınız.
İşte, değerli milletvekilleri,
Türkiyede soygun ve talan AKP iktidarı döneminde maalesef zirve
yapmıştır. Utanarak söylüyorum, sizler utanmayabilirsiniz ama
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa 4 tane bakan yolsuzluk ve rüşvetten
istifa etmek durumunda kalmıştır. Evet ve bunları burada
akladınız. Bunlardan rahatsız oluyorsunuz ama söylemeye devam
edeceğiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Zorla istifa ettirdiler!
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
İSMAİL OK (Devamla)
- Evet, rahatsız olmaya devam edeceksiniz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan, hatibi lütfen temiz bir dille
konuşmaya çağırır mısınız!
İSMAİL OK (Devamla)
- Bakın, o zaman bir şey daha söyleyeyim, bir şey daha
söyleyeceğim: O bakanlardan birisinin kolundaki saat, kolundaki saat bin
tane asgari ücretlinin ücretinden, maaşından daha fazlaydı.
Yanlış duymadınız; o koldaki saat bin tane asgari
ücretlinin aylığından daha yüksekti. Bunları
akladınız. Aramızdaki fark bu. (MHP sıralarından
alkışlar)
ŞAHİN TİN
(Denizli) Gerçekleri anlatmıyorsun.
FEVZİ ŞANVERDİ
(Hatay) Geç onları, geç! Onlar demode oldu.
İSMAİL OK (Devamla)
Evet, değerli arkadaşlarım, sizin için demode olabilir ama
haram da olsa, helal de olsa yaptığınız her şeyin
karşılığını göreceksiniz; biz bunu Müslümanlar
olarak, Türk milleti olarak böyle kabul ediyoruz. Siz harama helal
diyebilirsiniz aramızdaki fark bu. (MHP sıralarından
alkışlar)
Değerli,
saygıdeğer vekiller, buradan bir şeye daha değinmek
istiyorum: Bakın, övündükleri dönemde neler olmuş: Maalesef, çiftçi
nüfusundaki sayı düşmesine rağmen 2002den 2016 yılına
gelindiğinde BAĞ-KURlu sayısı 5 milyon 998 bine inmiş
ve çiftçi BAĞ-KUR pirimi 322 liradan 435 liraya
çıkarılmış. Bunu yatıramıyor köylümüz.
Yine, ülkemizde milyonlarca
arazi ekilememekte ve tarımda çalışanlar en düşük payı
almaktadırlar. Bakın, yaşanan ihracat düşüşlerinde,
başta sebze olmak üzere, yüzde 50lerin üzerinde ihracat düşüşü
yaşanmış. Neden yaşandı bunlar? Suriyeye müdahale
edersen, Libyaya müdahale edersen, İslam coğrafyasına maalesef
ve maalesef bir hançer gibi saplanırsan, herkesle kavga edersen,
Müslümanların kanının dökülmesine ortak olursan işte,
ihracat kapıların da kapanır, köylü ve çiftçi, başta
narenciye olmak üzere, ürünlerini satamaz.
Evet, dedik ki ülkemiz ithalat cenneti oldu.
Bakın, AKP Hükûmeti döneminde 3 milyon 300 bin baş hayvan ithal
edilmiş. Karkas eti söylemeye gerek bile yok. Biraz önce ifade
ettiğim gibi, mera alanları hızla düşmüş, ekilen arazi
miktarı düşmüş. Niye? İmar ve ranta açtık.
Buradan özellikle seslenmek istiyorum: Bunların
yanında, köylümüzü, çiftçimizi bekleyen en büyük tehlike çevre
kirliliği. Balıkesirde Albayraklar SEKA Kâğıt
Fabrikası var, enerjisini kömür yakarak elde edecek. Balıkesir Ovasına
en hâkim noktada, yaklaşık 50 bin kişinin
yaşadığı kampüse 2 kilometre değil, Balıkesirin
su ihtiyacını karşılayan göletimize kuş uçumu 2
kilometre değil, Balıkesire yapılan bölge hastanesine kuş
uçumu 3 kilometre değil. Şimdi, ondan sonra kalkacağız,
Köylünün, çiftçinin, ektiği tarlaların verimi niye düşük?
diyeceğiz. Toprağımızı, havamızı, suyumuzu
zehirliyoruz. Sadece Balıkesire değil, Bandırmaya da,
Bandırma ve Erdek, kısacası Kapıdağ
Yarımadasına da en kirli sanayi kurulmakta. Bunları Balıkesir
halkı istemiyor, tıpkı Artvinliler gibi. Buradan trilyonlarca
liralık vergi borcu silinen ve Artvini peşkeş çeken Hükûmete,
beşikten mezara, kadınıyla erkeğiyle mücadele ederek bu
çevre tahribatını, felaketini durduran Artvinlileri de saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, AKPnin
yaptıkları sadece bunlar mı? Kamuda kıyım
yaptılar, kıyım. Darbe dönemlerini aratmayacak zulümler
yaptılar. Daha dün 28 Şubat sürecini televizyonlarda, buralarda
ballandıra ballandıra anlatanlar bugün 28 Şubat sürecini ve
darbe günlerine rahmet okutur zulümler yapmaktadırlar.
Buradan ifade ediyorum, darbecilerin canı
cehenneme! Kim inancını yaşamak istiyorsa bunları
engellemeye çalışanların canı cehenneme! Ama dün biz
bunlara karşı çıkarken sizler, maalesef ve maalesef, 12 Eylül
öncesinde saçakların altında saklanıyordunuz, saçakların
altında.
SALİH CORA (Trabzon) Siz diz çöktünüz.
İSMAİL OK (Devamla) - Şimdi,
milletten aldığınız destekle kendiniz zulmediyorsunuz. Yüz
binlerce kamu çalışanını malum sarı sendikalı
olmadığı için, çıkardığınız hukuk
dışı kararnamelerle, genelgelerle bir günde görevden
aldınız. Mahkeme kararlarını uygulamadınız.
Sadece bu da değil, bu uygulamalarınızla devletin temellerini
dinamitlediniz. Ergenekon, Balyoz dediniz, hatta çok komik, dünyaya
adını duyurmuş, sempati toplamış Beşiktaş
Çarşı grubunu bile darbeci yaptınız, darbeci. Gerçekten
utanç verici bir durum ve dönemin Başbakan yardımcısına
suikast ve darbe teşebbüsünden devletin en gizli odalarına, kozmik
odalarına girdiniz. Ne oldu sonuç? Ne oldu? Beraat ettiler, beraat ettiler
ama o kozmik odadaki belgeler, şimdi, devletin o gizli belgeleri kimin
elinde olduğu belli değil.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) Alman
servislerinin elinde.
MEHMET GÜNAL (Antalya)- İnternette dolaşıyor.
İSMAİL OK (Devamla) İşte, siz
böyle yaparsanız, PKKyla savaşan kahraman askerlerimizi,
subaylarımızı, polislerimizi uydurma komplolarla Silivriye
tıkarsanız, kozmik odalardaki belgeleri yollara saçarsanız,
maalesef ve maalesef, Ankarada Genelkurmay
Başkanlığının önünde, Meclisin dibinde bombalar
patlar. Bu kanlar sizin yüzünüze sıçramıştır, bunun altını
özellikle çiziyorum. Alınganlık gösteriyorsunuz bize, ihanet
politikasını söylediğimizde alınganlık
gösteriyorsunuz. Size hain demiyoruz, uyguladığınız
çözüm süreci, PKKya karşı mücadele eden kahraman askerlerimize,
polislerimize yaptığınız komplolar, bunlar ihanet
politikalarıdır, AKPnin ihanet politikalarıdır. Hiç
alınganlık göstermeyin, bunları hep hatırlatmaya devam
edeceğiz.
Yine,
buradan ifade ediyorum: Nasıl masum ve mazlumları Silivriye
tıktıysanız, Allahın izniyle, PKKyla mücadele eden
subaylarımızı Silivriye tıkanlar, masumların
kanını akıtanlar mutlaka ve mutlaka Silivriye girecekler. Kim
bunlar? Görevini yapmayan İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü,
MİT Müsteşarı, ilgili Başbakan yardımcıları
ve dönemin Başbakanı. Madem ülkede adalet varsa, madem ki hukuk varsa
göreceksiniz divanıharpte yargılanacaksınız ve Silivriye
gireceksiniz. Hiç boşuna kafanızı sallamayın.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Onu rüyanda görürsün, rüyanda! Bu millet buna izin
vermez, bu millet buna izin vermez!
İSMAİL
OK (Devamla) Evet, verecek, verecek, bu sivil darbe son bulacak. Evet, sivil
darbe son olacak.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
İSMAİL
OK (Devamla) Milletten aldığınız yetkiyle millete
zulmettiniz. Bunlara katlanacaksınız.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Sen de onu çok istersin. Paralel ihanet çetesi bunu
çok istedi, 7 Şubatta çok istedi.
İSMAİL
OK (Devamla) Tamam mı? Bitmedi daha söyleyeceklerim, bitmedi.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Hayalinizi mi söylüyorsunuz?
İSMAİL
OK (Devamla) PKKlılarla beraber yürüdünüz
KASIM
BOSTAN (Balıkesir) Ayıp, ayıp!
İSMAİL
OK (Devamla) PKKlılarla çözüm sürecinde beraber yürüdünüz, Dolmabahçe
Sarayında mutabakatlar imzaladınız.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Hayalinizde bile göremezsiniz. Bu milletin gönlünde
taht kurduk. Onun arkasında millet var.
KASIM
BOSTAN (Balıkesir) Sokakta gezecek hâlin mi var, yüzün mü var?
İSMAİL
OK (Devamla) Utan, utan, sen Kuvayımilliye çocuğusun,
Balıkesir Milletvekilisiniz, utanın!
BAŞKAN
Sayın Ok, lütfen Genel Kurula hitap edin.
İSMAİL
OK (Devamla) Askere el uzatan, kurşun sıkanlarla beraber yürüdünüz.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Bilmediğin işlerle uğraşma.
İSMAİL
OK (Devamla) Dolayısıyla, bunların hesabını
vereceksiniz, bunda hiç şüphe yoktur.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Kendinden büyük laflar ediyorsun.
Konuştuğun lafların büyüklüğünün farkında
değilsin. Senden büyük o laflar.
İSMAİL
OK (Devamla) Kamuda yaptığınız kıyım
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL
OK (Devamla) Bakın, çocukların sorularını
çaldınız, üniversite gençliğinin sorularını
çaldınız. KPSSde soruları çaldınız. (MHP
sıralarından alkışlar)
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Bak, paralel ihanet çetesi çok
uğraştı, 7 Şubatta çok uğraştı!
İSMAİL
OK (Devamla) Karar verin, milletle mi berabersiniz, PKKyla mı
berabersiniz?
BAŞKAN
Sayın Ok, süreniz bitti.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) 7 Haziranda, 1 Kasımda millet kiminle beraber
olduğunun kararını verdi.
İSMAİL
OK (Devamla) Ben buradan bir kez daha söylüyorum: Milliyetçi Hareket Partisi
her daim milletinin yanındadır, yanında olmaya devam edecektir.
BAŞKAN
Sayın Ok
İSMAİL
OK (Devamla) Kuvayımilliye şehrinin bizlere yetki veren
evlatları bize bunun için yetki verdiler.
BAŞKAN
Sayın Ok, süreniz tamamlandı.
İSMAİL
OK (Devamla) Ben bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Selamlama!
İSMAİL
OK (Devamla) Dolayısıyla, bu günler, karanlık günler geçecek
ve yakında,
inşallah, PKKyla iş birliği yapanlar hesap verecek.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) O senin
dediğini paralel ihanet çetesi çok arzuladı.
BAŞKAN Sayın Ok
İSMAİL OK (Devamla) - Ben hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Neyi ispat
etmeye çalışıyorsun sen? Kime, ne ispat etmeye
çalışıyorsun?
İSMAİL OK (Devamla) - Evet, bu ülkede
paralel var!
BAŞKAN Sayın Ok
İSMAİL OK (Devamla) - Bu ülkede paralel,
AKPnin kendisi.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Paralel ihanet
çetesi senin dediğini çok istedi!
İSMAİL OK (Devamla) - AKP paralel devlet,
AKP paralel devlet!
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Çok istedi paralel
ihanet çetesi senin arzunu!
BAŞKAN Sayın Ok, süreniz bitti. Lütfen,
rica ediyoruz!
İSMAİL OK (Devamla) Burada huzurunuzda
söylüyorum.
KASIM BOSTAN (Balıkesir) Ayıp,
ayıp!
İSMAİL OK (Devamla) Utan hemşehrim,
utan; tamam mı! Kuvayımilliye şehrinden yetişenler PKK ile
iş tutmaz!
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Paralel ihanet çetesi
senin bu dediğini çok istedi.
İSMAİL OK (Devamla) PKKyla beraber
yürümez!
BAŞKAN Sayın Ok
İSMAİL OK (Devamla) - Bakın, 20
yaşında gençler şehit oldu, 15 yaşında
BAŞKAN Sayın Ok
İSMAİL OK (Devamla) - 15 günlükken
gelinlerimizin kocaları şehit oldu.
SALİH CORA (Trabzon) Ya, yürü ya!
İSMAİL OK (Devamla) Bu, açılım
sürecinin, ihanet sürecinin eseridir.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, süreniz
bitti.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Bak, seni
Devlet Beye şikâyet ederim!
İSMAİL OK (Devamla) İstediğiniz
yere şikâyet edin. Bizlerin Allahtan başka hiçbir şeyden
korkusu yok!
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Bravo!
İSMAİL OK (Devamla) Zalimin önünde boyun
eğmeyiz! (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.12
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Sema KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere kaldığımız devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Buyurunuz Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, biraz önceki konuşmacı İsmail Ok Beyefendi
Haramı helal kıldınız., PKKyla yan yana yürüdünüz.,
İhanet politikalarını uyguladınız., Asıl
paralel sizsiniz., Utanın!, Utanmalısınız! vesaire
şeklinde sataşmalarda bulunmuştur. 69a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bostancı, geçen
birleşimde bu tartışma yaşandı biliyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Evet.
BAŞKAN Ben de bir on dakikalık ara
verdim yani bu tartışmayı kapatmak için aslında bir
şekilde ara vermiş bulunuyorum. Ama, siz Grup Başkan Vekili
olarak açıklama yapmak istiyorsanız size yerinizden söz verebilirim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) O zaman yerimden
söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bostancı.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Balıkesir Milletvekili
İsmail Okun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
İsmail Ok Beyefendiyi Balıkesirliler bir
dönemde tanımışlar ve gerekeni yapmışlar 2014te.
Muhtemelen bu dönem millet de tanıyacaktır ve MHPnin genel atmosferi
dolayısıyla seçildiği yerden yine ait olduğu yere,
kişisel olarak, gidecektir diye düşünüyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sen nereye aitsin? Bir de
onu söyle bakalım, nereye aittin sen Sayın Başkan?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Çeşitli
ifadeler, hakaretler, sataşmalar, eleştiri içerisinde
değerlendirilmeyecek laflar söylemiş. Esasen -MHP'nin genelini tenzih
ederim- Sayın Okun bu provokatör üslubu 1 Kasım seçimlerinde de
meydanlarda kimileri tarafından temsil edilmeye
çalışıldı daha ağır bir şekilde. Esasen
benim bir cevap vermeme gerek yok, millet bu üsluba en şık
cevabı verdi.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hocam yeni bir şeyler
bul. Artık yeni bir şeyler bulmak lazım.
OKTAY VURAL (İzmir) Millete havale ederseniz
bunları zaten demek ki kabulleniyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi Halkların Demokratik Partisi Grubuna
ait konuşmalar başlayacaktır. Sayın milletvekillerini
sırasıyla kürsüye davet edeceğim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ilk
konuşmacı, İstanbul Milletvekili Sayın Erdal Ataş.
(HDP sıralarından alkışlar)
Sayın Ataş, süreniz on beş dakika.
HDP GRUBU ADINA ERDAL ATAŞ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; millî savunmaya yönelik
yapmış olduğumuz bütçe değerlendirmesi, özellikle bugünkü
saldırgan dünya koşullarında çok daha önemli ve hayati bir yerde
duruyor. Ama, maalesef, diğer meselelerde olduğu gibi, bu konuda da
mevcut iktidar ve Hükûmetle ayrı düşmekteyiz. Temel birçok noktada
sürdürülen politikalarda farklı yerde durduğumuz açıktır.
Millî savunma, ekonominin ve politikanın önemli
parçalarından bir tanesidir. Halkın ihtiyaçlarına yönelik bu
mevcut ekonominin paylaşılması, temel haklar noktasında
belirlenen düzenlemeler, yine aynı şekilde buna yönelik dış
politika ve diğer bütün politikalarının silah lobileriyle olan
bağlantıları ve benzerleri de dâhil olmak üzere, bunların
hepsi savunma bütçesinin de genel yönelimini ortaya koymaktadır. Bundan
önceki hükûmetler ve iktidarlarda maalesef bu mesele doğru ele alınmamış,
ülkemizin ekonomisi askerî harcamalar üzerinden önemli oranda çarçur
edilmiştir. Bugüne kadar tekçi zihniyetten kaynaklı, ülkemizdeki
sorunların çözümünü gerçekleştirmek yerine sürdürülen savaş
politikalarından dolayı 400 milyar dolar para boşa gitmiş
durumda. Bu mevcut Hükûmet öncesiyle ilgili tartışmaları
veriyorum. Gergin dış politikadan kaynaklı,
sınırlarımız olan hiçbir ülkeyle iyi ilişki
sürdürülmemiş ve sürekli silah lobilerinin denetiminde bir politikayla bir
silah biriktirme, savaş politikası gütme ve düşmanlık
biriktirme siyaseti uygulanmıştır. Halkın trilyonlarca TL
parası milyarlarca dolara denk geliyor- bunların tümü heba edilerek
çarçur edilmiştir. Eğitim alanında, sağlık
alanında, iş alanında, çalışma alanında
insanların hakları gasbedilmiş ve insanlar oldukça
yoksullaştırılarak bugünkü pozisyon ortaya
çıkarılmış durumda.
Maalesef, bugünkü Hükûmet bu politikanın çok
daha ilerisinde bir hatalı politikayla var olan yanlışları
sürdürmeyle kalmamış, aynı zamanda bunları
derinleştiren bir siyaset uygulamıştır. Ayrımcı
politikalar olduğu gibi devam etmiştir. Ülke âdeta iç savaşa
çevrilmiş durumda. Kentler işgal ediliyor, çevresi
kuşatılıyor; tanklarla, toplarla yıkılıyor;
milyonlarca insanın yaşamı etkileniyor, ekonomik alanda büyük
oranda tahribatlar yaratılıyor, insanlar göçe zorlanıyor,
ekonomik olarak da bu ülkenin ekonomisi savunma adı altında
halklarımızın öldürülmesine, insanların katledilmesine
harcanmış oluyor.
Dış politika da aynı. Birinci ve
İkinci Dünya Savaşlarının başlangıcı öncesinde,
bir beş on yıl önce başlayan politika, bugün de üçüncü dünya
savaşının ön günlerini yansıtan bir durumda Orta
Doğuda cereyan ediyor. Dünyanın bütün silah tüccarları, bütün
emperyal tekellerinin tümü, Orta Doğudaki enerji kaynakları ve
diğer bütün zenginlikler üzerinde kavga yürütüyor.
Bu politika süreci içerisinde bizim ülkemizdeki
iktidar ve Hükûmetse, maalesef, bu politikanın tümüne alet olmuş,
âdeta dış ülkelere savaş açan bir pozisyonda bir
çatışma süreci izlemektedir. Komşuların tümüyle bir
düşmanlık politikası geliştirilmiş durumda, savaş
uçakları düşürülüyor, ülkeleri işgal projeleri
geliştiriliyor, Karşıdan iki üç füze atarız, biz de oraya
gireriz. biçiminde planlar gerçekleştiriliyor ve
sınırların tümü kapatılmış durumda. Bu mevcut mesele
üzerinde sürdürülen gerginlik, maalesef, önemli oranda ülkemizi bir uçurumun
kenarına getirmiş durumda. Bizim ülkemizin ekonomisi çeteleri
destekleme, tırlarla onlara para ve silah gönderme durumuna
dönüştürülmüştür.
Yine, silah lobilerine yönelik geliştirilen
politika da geçmiş sürecin çok daha ilerisindedir. Mevcut, bugünkü süreç
içerisinde 20 milyar civarında bir para mevcut silahların
geliştirilmesi ve benzeri üzerinden harcanırken beş on silah
tüccarı olan lobiler üzerinden silah tekelleriyle 27 milyar dolar
civarında anlaşmalar yapılarak nerede bir silah
çıktıysa, nerede işte bizim ülkemizde kullanılan,
kullanılabilecek ne kadar silah varsa bunların bir bütünü hemen
isteniyor ve bunlar alınarak ülkemizdeki -maalesef- hem içte uygulanan bu
hatalı politikalarda kullanılıyor hem de dış
düşmanlık politikalarında hayata geçiriliyor.
AKPnin bugünkü sürdürmüş olduğu savunma
politikası ve buradaki bütçenin tamamı geçmişe oranla çok daha
büyük tahribatlar yaratmış yani 400 milyar dolar olarak sayılan
bu mevcut anlayış, bu mevcut harcama bugünkü politika sürdürülürse
belki de 1 trilyonları aşabilecek durumda bir zemine ve yönelime
sahiptir.
Tabii ki bu, sadece bununla sınırlı
kalmıyor. Yani sen Rusyanın uçağını
düşürdüğünde otomatik olarak onlar, 20 milyar dolarlık bir
ticarette seninle anlaşmalarını feshediyor, kapıları
kapatıyor.
Sen Rojavaya yönelik yani o insanlar kendi ülkesini
IŞİD gibi barbar, gerici bir zihniyetten korurken, sen oraya yönelik
işgal girişimleri gerçekleştirmeye çalışırken
oradaki ticareti ve dostluğu da ortadan kaldırmış
oluyorsun.
Ermenistan aynı politikayla sürdürülüyor.
Dünyanın diğer taraflarıyla da öyle yani AByle iş iyi
gitmiyor, ABDyle gitmiyor, Rusyayla gitmiyor; hiç kimseyle iyi bir
ilişki kalmamış durumda. Bu hem tarıma yansıyor. Bugün
Rusyaya giden tarım alanındaki bütün şeylerin tümü durmuş
durumda ve buradaki küçük esnaf ve üretici hemen hemen mahvolmuş
durumdadır.
Aynı politika diğer meselelerde de
geçerli. Yani burada turizm etkileniyor. Bizim ülkemiz, tamamen, özellikle
IŞİD ve benzerlerinin desteklenmesinden, onların
çalışmalarına göz yumulmasından kaynaklı, onların
âdeta gelişme, kendisini güçlendirme alanlarına çevrildiği için,
insanlar bizim ülkemizde artık tatil yapmayacak hâle gelmiş
durumdadır.
Tarım darbeleniyor, sanayi darbeleniyor,
ticaretin bütün alanları darbelenerek önemli oranda bu ülkedeki halklar
yoksullaştırılarak mevcut mesele halklarımızın
zararına dönüşmüş durumda.
Kürt sorunu üzerinden sürdürülen politikada öyle bir
hâle gelindi ki bu mevcut meselenin çözülmesi üzerinde
Dünyada yüzlerce
ülkeyi, insanlar kendi dillerini, kendi dillerinde eğitim yapma, kendi
ulusal statülerinin kabulü üzerinde bütün ülkeleri, hemen hemen bütün ülkeleri
izlediğimizde, 5-10 tane ülke Türkiye bunun başındadır-
dışında tümü bu meseleleri kabul etmesine rağmen, bizim
ülkemizde, maalesef, Lazlar, Araplar, Kürtler ve benzerleri bu meselenin
dışına itilmiş, tekçi zihniyetle bu alanlarda inkârcı
politikayla katliamlar yapılıyor.
Son süreç içerisinde yapılanlarda öyle bir hâle
getirildi ki yani şehirlerin birçoğu demin de burada gösterildi-
tahrip edilmiş, hepsi yıkılmış, insanlar göçe
zorlanmış ve ekonomik olarak da büyük bir tahribat
yaratılıyor. Bu, eğitime yansıyor, kültürel yapıya
yansıyor, dostluk ilişkilerine yansıyor, kardeşliğe
yansıyor. Böyle bir gerçeklik içerisinde toplumun genetiğiyle
oynanmaya başlandı yani genetik dokumuzla oynanmaya
başlandı. Bu toplumda hiçbir zaman bir kadın cesedinin on gün
sokakta kaldığı asla kabul edilmezdi ama bu Hükûmet döneminde
yapıldı. Bir kadın bedeninin çıplak hâle getirilerek sokak
ortasında teşhir edilmesi asla bu toplum tarafından kabul
edilmezdi ama bu Hükûmet o hâle getirdi. Toplumumuzu bastırarak öyle bir
hâle getirdi ki insanlar eskiden cenaze geçtiğinde şapka
çıkarırken bugün orada, o sokaklarda ne inancımıza ne
kültürümüze ne vicdanımıza ne ahlakımıza uygun olmayan
biçimde toplumun genleriyle oynanarak birbirimize karşı
düşmanlık yaratılmaya, kardeş kavgası üretilmeye
çalışılıyor. Bu noktada, eğer bu Hükûmet bu tutumundan
vazgeçmezse hem ekonomik olarak bu toplum büyük zararlar görecek hem de halklar
arasında bin yıldır süren bu kardeşlik dinamitlenecek.
Tabii ki biz buna izin vermeyeceğiz. Ama bu mevcut Hükûmet bu meseleyi
sürdürdüğü müddetçe halklar arasında büyük yaralar açmaya da devam
edecek.
Savunma bütçesinin bu pozisyonda
kullanılmasına biz nasıl destek verebiliriz ki? Yani
verdiğimiz vergilerle ortaya çıkmış olan bütçenin bu
biçimde paylaşılmasını ve savunma üzerinden halkların
bu biçimde boğazlanmasını asla kabul edemeyiz ve destek
veremeyiz. Millî savunma bütçesi 22 milyar dolar olarak geçen yıl
sonuçlanmış oldu. Bu yıl da aynı düzeyde, biraz daha
fazlası bu alana ayrılmış durumda. Gelinen aşamada,
buraya ayrılmış olan pay yani hem dış politikada
hatalı bir siyasetle hem ülkemizdeki iç meselelerinin çözümü
noktasında uygulanan hatalı siyasetle hem de silah tüccarlarına
yönelik harcanan bu sermaye halkımızın bu değerleri,
maalesef, öyle bir hâle getirilmiş durumda ki hem sosyal hizmetlerin hem
eğitimin hem de sağlığın önüne geçmiş durumda.
Diğer bölümleri söylemiyorum yani insanlara 1.300 lira verip daha sonra
yapılan zamlarla onu hemen geri alıp 900 lirayla
yaşamını geçiren insanların bugün 1.300 lirayla daha kötü
pozisyonlarda bir yaşam sürmesinin gerçekliğe dönüştüğü bir
dönemde, biz, millî savunmaya ayrılmış bu payın tamamen bu
ülkenin sorunlarını çözme, onun güvenlik meselelerini çözme, onu
savunma temeli üzerine değil, bir kesimin, bir küçük iktidarın tekçi
zihniyetini, onların ceplerini doldurmayı getiren bir siyaset
üzerinden gelişiyor.
Çift başlılık da var. Bu noktada,
Millî Savunma Bakanlığı ile Savunma Sanayi
Müsteşarlığı üzerinden iki başlı bir siyaset de
uygulanıyor. Bu, hem harcamaları artırıyor hem de mevcut
meselede burada uygulanan politikaları daha da karmaşık hâle
dönüştürüyor.
Örtülü ödenekten bu alanlara büyük paylar
ayrılıyor, örtülü ödenekler geçmiş süreçten çok daha fazla
artmış durumda.
Aynı şekilde, fonların paraları
buraya gidiyor. Krizler döneminde normalde işçi ve emekçiler iflas ederken,
tarım alanı iflas ederken onlara bütçe ayırmak yerine, maalesef,
bizim ülkemizde her kriz döneminde olduğu gibi, bu dönemde de bütçe
savunma alanında artmış durumda, diğer taraflarda
azaltılıyor.
Denetim tamamen kaldırılmış
durumda. Yani devlet sırrı, gizlilik ve diğer meseleler üzerinde
bu mesele de ortadan kaldırılmış durumda.
Silah firmaları
O noktada bize bunları
sağlayan bütün o firmaların tümü bizim ülkemizdeki bu
harcamaların tümünü denetleyebiliyor, onların tümü bununla ilgili
hesap alabiliyor ama halk kendi vergileriyle almış olduğu bu
savunma sistemlerine yönelik hiçbir tane alanı denetleyemiyor. Ne
araştırmayı denetleyebiliyor ne silah alım
satımını denetleyebiliyor ne diğer meseleleri. Yani bu
noktada Sayıştay da dâhil olmak üzere, hepsinin vermiş
olduğu raporlarda, bu meselede önemli oranda tahribatların
olduğu ve halkın bu meseleyi denetleyememesinden kaynaklı önemli
oranda problemlerin yaşandığı da görülüyor. Bu noktada halk
eğer uluslararası tekellerin denetlediği bizim savunma harcamalarımızı
denetleyemezse, açık bir şekilde bunları göremezse, artık
bu ülkede bu mevcut meselenin hangi hâllere geldiğini görebiliriz ve bu
bütçeye de destek verilmeyeceğini açıkça ifade edebiliriz.
Silah üretimi açısından da böyle. Kendi
silahımızı üreteceğiz. deniyor. Yanlış
politikadan vazgeçilmediği müddetçe dışarıdan al, içeriden
al, ne fark eder? Eğer içeride yaptığın silahla kardeş
kanı dökeceksek yapma, eğer içeride üretilecek silahla komşulara
saldıracaksak yapmaya gerek yok. Bu mesele de hem silaha ayrılan
bütçenin fazlalığı hem de uygulanan politikanın
yanlışlığından kaynaklı. Bu noktada halkın
kandırılmasına ve Kendi silahımızı üreterek daha
büyük tahribatlar yaratacağız. biçimindeki söylemlere de
karşı çıkmak gerekiyor. Zaten o noktada 4-5 tane silah tekelinin
dışında, onların denetimi ve izni dışında
öyle bir şey üretmek falan da mümkün değil. Bu politikayla asla
bunları da yapamayacaklar. Sadece seçim dönemlerinde bu mesele
kandırma siyaseti olarak uygulanıyor.
Askerî üsler meselesi de öyle. Yani ülkemiz üçüncü
dünya savaşının hemen hemen eşiği biçiminde yani Orta
Doğu ve benzerleri- bir dönemden geçiyor. Bu noktada var olan üslerin
hemen hemen hepsi ülkemizi de açık hedef hâline getirmiş durumda. Neresi
bombalanıyorsa buradan kalkarak gidip oralar bombalanıyor ve bunlar,
o ülkelerin bize yönelik de düşmanlık geliştirmesine ve bizim
halklarımızın bu savunma sistemleri, üsler açısından
bir kalkana çevrilmesine neden oluyor.
Vicdani ret açısından da şunları
söyleyeyim: Bu savaş politikalarına ve benzerlerine karşı
çıkarak vicdanen savaşa gitmek istemeyen insanlara yönelik de büyük
bir linç girişimi var. Dünyada askerlik gönüllü olarak onlarca ülkede
vardır. Onlarca ülkede, savaş istemeyen, silah istemeyen, buradan
uzak duran insanlar gidip kamu alanında kendi görevlerini yerine
getirebiliyor. Bu ülkede de bu hâle getirilmek zorundadır.
Asker ölümleri açısından da böyledir. Son,
Türkiye Barolar Birliği ve Emekli Astsubaylar Derneğinin
yaptığı araştırmada, 2015 Haziran öncesi
çatışmalarda 815 kişi yaşamını yitirmiş,
intihardan 964 kişi. Şimdi, böyle bir gerçeklikte, 24üncü Dönemde 15
tane araştırma önergesi veriliyor, bunların tümü reddediliyor.
İnsanların çoğu, maalesef, bu yanlış askerî
uygulamalar ve askerlik sisteminden kaynaklı, askeriyede ya
ırkçı, ayrımcı politikalardan sürekli birbirine büyük
zararlar veriyor ya da bilinçli olarak sürdürülen bu politikalarda insanlar
yaşamını yitiriyor ve intihar ediyor. Ailelerin buna yönelik
yaptığı bütün başvuruların hepsi bizzat AKP
tarafından verilen önergelerin reddedilmesiyle birlikte
kapatılmış oluyor.
Son olarak şunu söyleyeyim: Meclisin bu mevcut
bütçeyi onaylaması değil, tam tersine
Bu ırkçı,
ayrımcı politikaların tümünden vazgeçilerek dış
politikada da dost bir siyasete dönülmemesi hâlinde bu mevcut bütçenin
onaylanması daha fazla ölüm, daha fazla zam, daha fazla zulüm ve sömürü
getirecektir.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ataş.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
ikinci konuşmacı Diyarbakır Milletvekili Sayın İdris
Baluken.
Sayın Baluken, sizin süreniz beş dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben konuşmama geçmeden önce, şöyle 4
resmin bulunduğu bir panoyu sizlere göstermek istiyorum ve özellikle grup
başkan vekillerine ve milletvekillerine de bir soru sormak istiyorum: Bu 4
resimden 3ü AKP Hükûmetinin emrindeki gladyo ve Ergenekon çeteleriyle birlikte
Surda ve Cizrede yarattığı yıkıma ait, oradaki
vahşete ait.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) PKKnın
eseri, PKKnın.
İDRİS BALUKEN (Devamla) 1i ise
Filistinde, Gazzede aynı yıkımı ve vahşeti ortaya
koyan İsrail devletine ait. Biz saatlerce, danışman
arkadaşlarla da toplantı yaptık, Suru ve Cizreyi
karış karış, adım adım bildiğimiz için uzun
süren tartışmalardan sonra zorla o resmi bulduk, ortaya
çıkardık. Şimdi size soruyorum arkadaşlar: Bu 4 resim
arasında hangi resmin AKP Hükûmetinin yıkımına, hangi
resmin de İsrail devletinin yıkımına ait olduğunu
seçebiliyor musunuz? Ben bunu sizlere de göndereceğim.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Kaç ton bomba
attınız, kaç ton?
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Onun gibi
resimler Yahudilerin eseri, siyonizmin eseri, öbürü de PKKnın eseri.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Buradaki
milletvekilleri belki mesainin çoğunu Mecliste geçirdiği için
bilemeyebilirler ama bu yıkım tablosunun mimarı Millî Savunma
Bakanı da burada olduğu için, o yıkım tablosunu yaratan
askerî yetkililer de burada olduğu için, Sayın Bakan, size de sormak
istiyorum: Bu 4 resimden 1i İsrail devletinin yaptığı
yıkım
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Diğeri de
taşeron PKKnın eseri.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
3ü de sizin
Surda ve Cizrede yaptığınız yıkıma ait.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Kaç ton bomba
attınız, kaç ton, onu söyle? Kaç tane araç patlattınız?
İDRİS BALUKEN (Devamla) Acaba hangi
resim İsrailin yaptığı yıkıma aittir, hangi
resimler de sizin Hükûmetinize ait yapılmış olan
yıkımdır diye size soruyorum. İsterseniz resmi de size
gönderebilirim.
Yani değerli arkadaşlar, demin burada,
oturumdan önceki tartışmayı da ibretle izledim. Çözüm süreci
vardır diye Yargı önüne çıkacaksınız. deniyor,
buraya çıkıp bir cümle kullanamıyorsunuz. Dünyanın hiçbir
yerinde, hiçbir ülkesinde bir hükûmet barış görüşmesi yürüttü
diye, akan kanı durdurma adına bir müzakere çalışması
yürüttü diye yargı önüne, mahkeme önüne çıkmamıştır,
hesap vermemiştir. Dünyanın bütün örneklerinde müzakere süreçleri,
barış süreçleri kutsanmış, ona katkı sunan hükûmetler
sonuç almamışlarsa bile oradaki halklar tarafından büyük bir
kutsiyetle addedilmişlerdir. Ben beklerdim ki sizden birisi buraya
çıkıp desin ki, masaya, şu kürsüye yumruğunu vurup desin
ki: Evet, biz o çözüm sürecini AKP Hükûmeti olarak yürüttük. İki buçuk
yıl boyunca bu virane kent tablolarını bu ülkeye
yaşatmadık, binlerce gencin ölümüne neden olacak bir sürecin önüne
geçtik. Şimdi, Yok, bilmem, o süreçte mühimmat
yığıldı, hendekler oldu, barikatlar oldu. Ya, külliyen
yalan, çözüm sürecinde hendek, barikat meselesi yok.
SALİH CORA (Trabzon) Vardı, vardı.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bir iki lokal
olay oldu, iki gün içerisinde o lokal olayların tamamı çözüldü.
Silah yığılma, mühimmat
yığma meselesine gelince, biz Orta Doğu coğrafyasındayız
arkadaşlar, önünü almazsak Türkiyede toplumsal kitleler karşı
karşıya gelirse toplumsal kitleleri üç günde, iki günde
silahlandırmak için pusuda bekleyen dünya kadar güç var; iki güne bakar,
bir haftaya bakar, on güne bakar. O nedenle çıkıp çözüm süreci
üzerinden bu şekilde, tamamen o süreci vebalı göstermek isteyen
anlayışlara karşı net duruşlara sahip olmanız
lazım. Sorun nedir, biliyor musunuz? O dönemde cesur bir şekilde
çıkıp Ben baldıran zehrini içmeye hazırım.
çıkışını yapanlar maalesef o baldıran zehrini
kendileri içmemiş, ülkeye ve halklarımıza içirmişlerdir.
Oysa eğer farklı bir tutum içerisinde olsaydınız bugün ne
bu akan kan ve yıkım tabloları olurdu ne de siz burada bu düzeyde
aciz bir pozisyon içerisinde olurdunuz.
Bakın, dünya devletlerinde hükûmetler neden
dolayı yargılanır çözüm süreçleri, müzakere süreçlerinden sonra?
Sürem kalmadı, sadece bunu okumak için gelmiştim. Demin de birkaç
maddesini okuduğum Roma statüsünde belirlenen Uluslararası Ceza
Mahkemesinin de mevzuatını teşkil eden o uluslararası
hukuka uymamaktan dolayı yargılanır. Şehir merkezlerini
abluka altına almakla, sokağa çıkma yasaklarıyla bütün
kenti cezalandırmakla, kadın bedenlerini teşhir ederek insanlık
onuruna ağır saldırılar yöneltmekle hükûmetler
yargılanır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Sizin de günün
birinde yargılanma durumunuz olursa Niye çözüm süreci yürüttünüz? diye
değil, Niye çözüm sürecinden vazgeçip bu yıkım tablosunu
yarattınız? diye olacak. (HDP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Ya, biz
yargılanalım, siz de mutlu olun. Biz yargılanalım hepiniz
mutlu olun.
GARO PAYLAN (İstanbul) Bir gün herkes
yargılanacak.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Yok, yok, hep
birlikte mutlu olun.
BAŞKAN Sayın Boynukara, lütfen
GARO PAYLAN (İstanbul) Suçu olan
Suçunuz
varsa
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Çözüm süreci konusu defalarca burada gündeme geldi,
biz de gereken cevapları verdik. Sayın Baluken müsterih olsun, her
defasında gereken cevabı veriyoruz, tutanaklara bakarsa bu
cevapları da görür. AK PARTİnin durduğu yer bellidir: Milleti
kucaklamak, terörle de mücadele etmek. Bunu anlamayanlar olabilir ama
milletimiz bunu anlamış, 1 Kasımda da gerekeni
yapmıştır. Milletle beraber bu konulara bakmayan, daha kısmi
bakanlara da kısmi bakışlarına göre bir cevap
vermiştir, bir kere bunu görelim.
İkincisi, Sayın Baluken bazı
fotoğraflar gösterdi, yıkımları gösterdi; evet, bazı
kasabalara, şehirlere ilişkin yaşanan yıkımlar.
GARO PAYLAN (İstanbul) Hangisiydi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hangisi
Sayın Bostancı? Burada, bak. Hangisi İsrailin, hangisi sizin
eseriniz?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Bunlar 2015
Temmuzundan önce yoktu, bunlar yaşanmamıştı. Kendisi de
söylüyor, Hendek yoktu, barikat yoktu. diyor, evet. Eğer devletin
Sayın Balukenin ifade ettiği gibi sivillere yönelik, haşa
Kürtlere yönelik bir harekâtı olsaydı 2015ten önce Kürtler orada
yaşamıyor muydu, orada siviller yok muydu? Niçin bu işler
yaşanmadı?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Başkanlık takvimi var ya
Cevap vereceğim. Başkanlık
meselesi var ya, orada işler karıştı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Çünkü devletin
yaklaşımı -şimdi karıştırma
başkanlığı falan- bu değil. 2015 Temmuzdan sonra olan
terör örgütünün sahaya çıkmasıdır, Sayın Balukenin de tek
gözünün görmediği konu budur. Keşke görse böyle başkanlık
falan diye başka tür girişimlere şemsiye rolü oynayan bir
diskurla konuşmak yerine terörün maliyetini buradan görse aslında
herkes için, HDP için de iyi bir durum olur.
Üçüncü olarak, bu fotoğrafları gösterip AK
PARTİ ile İsrail arasında benzeştirme yaparak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Devam edebilir
miyim?
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Teşekkür
ediyorum.
AK PARTİ ile İsrail arasında
benzeştirme yapma da bir propaganda tekniğidir. Türkiyede
insanların, İsrailin Filistine yönelik politikalarına
karşı ne kadar büyük reaksiyon içinde olduğunu bildiği için
Sayın Baluken, bunları PKKnın eylemlerine tahvil etmek istiyor,
buradaki refleksi. Hiçbir biçimde AK PARTİnin yürüttüğü politika ile
İsrailin o fukara Filistinlilere yaptığı asla aynı
değildir. İnsanın şöyle bir an durması ve böyle cümleler
kurarken 50 bin kere düşünmesi lazım.
Şimdi, İsrail orada Filistinlilere
karşı bir girişim içinde. AK PARTİ burada terör örgütünün
yıkımlarına karşı halkı koruyor. Acaba
Filistinliler ile de PKK arasında bir bağlantı mı kuruyor?
AK PARTİ ile İsrail benzeştiğine göre PKKlılar da bu
durumda Filistinliler oluyor, öyle mi Sayın Baluken?
GARO PAYLAN (İstanbul) Hamasa da terör
örgütü diyorlar.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu
benzeşmeyi hiçbir tarafıyla kabul etmiyoruz. Uygun değildir,
mantıklı değildir, bu millete eğer hizmet etmek istiyorsak
-ki buna ilişkin ifadeler de var- bu dil, bu yaklaşım iyi
değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bostancı, benim tek gözle olaylara
baktığımı ve burada aslında niyetimin farklı
olduğunu artık bütün cümleleri sıralamayayım- ifade ederek
sataştı, cevap vermek istiyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Yani
PKKyı görmüyorsun. dedim Sayın Baluken.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İki dakika.
SALİH CORA (Trabzon) O da yerinden
yapsın.
BAŞKAN Sataşmadan istedi sayın
milletvekili.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sataşmada kürsü oluyor.
BAŞKAN - Buyurun.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Bostancı, bu Çözüm süreci ne için
bitti? meselesi çok önemli. Bunun için, Başbakan Davutoğlunun ve
Sayın Başbakan Yardımcısı Yalçın
Akdoğanın yaptığı açıklamalara bakın. Ne
zamanki Mecliste Seni Başkan yaptırmayacağız.
çıkışı oldu, ne zamanki HDP çözüm süreciyle ilgili Mecliste
bu çıkışı yaptı, çözüm süreci ondan sonra yara almaya
başladı. diyen ben değilim, Başbakandır,
Başbakan Yardımcısıdır. Sizin bunu iyi bilmeniz
lazım.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) PKK
insanları arkasından, ensesinden vurmaya başladı;
askerimizi, polisimizi şehit etmeye başladı, dediğin
doğru.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bakın,
çözüm süreciyle ilgili asıl sorunu yaratan
İmralıda Sayın
Öcalana uygulanan tecrit ne zamandan beridir var? 5 Nisan tarihinden itibaren
bu projenin en önemli muhatabı olan kişiye yönelik tecrit uygulanırken
temmuz ayına gelmiş miydik? 5 Nisan ile sizin bahsettiğiniz
temmuz ayı arasında ne kadarlık bir süre var? Hadi diyelim bizi
suçladınız, hadi PKKyi suçladınız, e peki Sayın
Öcalan bugüne kadar çözüm sürecine katkı dışında ne
yaptı?
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) PKK suçlu
değil mi Sayın İdris Bey?
İDRİS BALUKEN (Devamla) Niye tecrit
uyguladınız? Çöktürme planı ne anlama geliyor? 2014 Ekim
ayındaki MGK toplantısı ne anlama geliyor? E, bütün bunlara,
çıkıp buradan cevap vermeniz lazım.
Ha, şu Kürtlere karşı savaş
vardı, yoktu. meselesine gelince, hadi diyelim ki içerideki tabloyu siz
hendeklere, barikatlara bağladınız, ya peki Cerablusta, Azezde
IŞİDle, El Nusrayla sınırdaş olurken, komşu
olurken hiçbir rahatsızlığınız yok ama Kürtlerle
ilgili bir durum ortaya çıkarken Fırtına obüslerini ateşlemesini
biliyorsunuz.
Şimdi, sen, IŞİDden, El Nusradan
rahatsız olmayıp Kürtlere obüs fırtınalarıyla
sırf IŞİDçileri, El Nusracıları tehdit ediyor diye
angajman kurallarını uygularsan, kusura bakma, bunun adı içeride
de dışarıda da açık bir şekilde Kürt
düşmanlığıdır, çok nettir. (HDP sıralarından
alkışlar)
HARUN KARACA (İstanbul) Oradan prim
yapamazsın.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Baluken, 2015 Temmuzda başlayan terörist girişimi sanki
başkanlık tartışmaları bağlamında devletin
yaptığı bir iş gibi takdim ederek, başkanlık
hususunda farklı konumda bulunan muhalif çevreleri de PKKnın
çizgisine çekmeye çalışıyor. Yürüttüğü strateji bu, bu
stratejiyi reddediyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ya,
temmuzda yapan IŞİDdi, IŞİD. Sen IŞİDe bir tek
saldırı yapmadan 400 sortiyi nereye yaptın? Ona cevap ver.
Çık kürsüden cevap ver. Kürsüden cevap verin.
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani,
Sayın Bostancı keşke kürsüden cevap vermiş olsaydı.
Temmuz ayında Suruçta yapılan katliamdan
sonra -ki onun failinin kim olduğunu Sayın Bostancı benden çok
daha iyi biliyor- IŞİDe yönelik yapılması gereken hava
saldırısının nereye yöneltildiğini Sayın
Bostancı çıkıp açıklasın, hangi gerekçeyle
olduğunu da açıklasın. Bu kadar nettir yani.
BAŞKAN Peki.
Sayın milletvekilleri, sözleriniz tutanaklara
geçmiştir.
Buyurunuz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bir hususu tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.
Tabii, ortada çok vahim bir tablo var. Gerçekten
hepimizin içi kan ağlıyor ama unutmayalım ki çözüm
ortaklarının eseri olan bu tabloda Sen yaptın, ben
yaptım. diyerek bir sorumluluğu bu şekilde öteleme
karşısında aziz vatandaşlarımız bu tablonun kimin
eseri olduğunu gayet iyi bilmektedir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Biz
yaptığımız her şeyin arkasındayız,
ötelediğimiz bir şey yok. Hükûmetin de oraya dönmesi gerektiğini
söylüyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Milletin aklıyla
alay edilmemelidir. Tablonun, tamamen, Türkiyeyi yönetenlerin ve PKKnın
bir tablosu olduğu gayet açık ve nettir.
BAŞKAN Peki.
Sayın milletvekilleri
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bizim ötelediğimiz, ertelediğimiz hiçbir
şey yoktur. Halkların Demokratik Partisi olarak içinde yer
aldığımız çalışmalardan onur duyuyoruz. Hükûmeti
de o çalışmadan vazgeçip bu şekilde bir yıkım
tablosuna sebep olduğu için eleştiriyor ve o sürece mutlaka geri
dönmesinin tek çare olduğu konusunda uyarıyoruz.
Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU
(Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına üçüncü konuşmacı
Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet Yıldırım.
Sayın Yıldırım, sizin süreniz
yirmi dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman)
Teşekkür ederim Başkan.
Değerli milletvekilleri, saygıdeğer Türkiye
halkları, sayın Komisyon ve Hükûmet yetkilileri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Millî Savunma Bakanlığına
bağlı Savunma Sanayi Müsteşarlığının 2016
yılı bütçesi hakkında Halkların Demokratik Partisi Grubunun
görüş ve önerilerini belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım.
Şimdi, Sayın Bostancı, öncelikle, o
temmuz olayını biz yaşadık. Adıyamanlı bir genç,
Abdurrahman Alagöz tek başına onu yapmadı. Git, sen Hükûmetsin.
O Şeyh Abdurrahman Alagözün arkasında kimler vardı, sen bunu
çözebildin mi? Adıyamanda bir astsubay öldürüldü, onun faili öyle terör
örgütü falan değildi, derin güçlerdi. Sen onları soruşturabildin
mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sakin, sakin.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Ceylânpınarda 2
polis öldürüldü, onun failini sen bulabildin mi? Hükûmetsin, sen bunları
bulacaksın, öyle çamur atmakla olmuyor.
Ve 1 Kasım, 1 Kasım. diyorsunuz, 1
Kasıma nasıl geldiğimizi şimdi sana anlatacağım.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Barışın, barışın, dövüşmeyin.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Bu ülkede 7 Haziran
sendromu yaşanmıştır, 7 Haziran sendromu. Demokratik
yollarla başkan olamayacağını anlayanlar, hatta demokratik
bir ülkede iktidarlarını kaybedeceğini anlayanlar, çok
hızlı bir şekilde kirli ittifaklarla savaş konseptine
dönmüşlerdir. 7 Haziranda HDPnin yüzde 13 küsur gibi bir oyla 80
milletvekili çıkarmış olması, AKPnin iktidarı
kaybetmesi bugünkü kaosun temel nedenidir. Bu durum derin devleti derinden
incitmiştir. Bu barış
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Yanlış okudun.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla)
Bu benim ikinci dilim, kusura bakma.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ana dilinde konuşsa
okurdu.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla)
Bunları, evet, ben yazdım ama ikinci dilimle yazdım.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Sayın
Yıldırım, siz Genel Kurula hitap edin.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla)
İstersen ben Kürtçe konuşayım. Ana dilimle konuşsam daha
güzel kendimi ifade ederdim. Bu benim ikinci dilim.
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Konuşmanıza bir şey demiyoruz,
konuşmanıza saygı duyuyoruz ama yanlış okuyorsun,
yanlış.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla)
Tamam.
Bu durum derin devleti de
derinden incitmiştir. Barış sürecinin HDPye
yaradığını, Kürtlerin HDPye yöneldiğini gören AKP
milliyetçiliğe oynamış, 28 Şubat Dolmabahçe
mutabakatını tanımadığını söyleyip -ki bu,
Cumhurbaşkanının bilgisi dâhilinde
yapılmıştır- çözüm masasını devirmiş,
topyekûn savaş konseptini devreye koymuştur.
Recep Tayyip Beyin bu
konudaki mahareti -tırnak içerisindeki mahareti- inkâr edilemez. 7
Haziranda iktidarı kaybeden AKPyi dört-dört buçuk ay gibi kısa bir
sürede tekrar yüzde 49,5la iktidara taşıması tam bir
başarı hikâyesidir.
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Siyaset dehası bu.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla)
Savaşla, kaosla, korkularla, tehditlerle, şantajlarla, siyasi
rüşvetlerle, Ergenekonla, derin devletle, MİTiyle, Emniyetiyle,
ordusuyla, imamından, muhtarından valisine kadar kamu görevlisiyle,
belediyeleriyle, kirli havuz medyası ve kalemşorlarıyla,
topyekûn bir savaşla seçimi kazanmış, bu savaşın
faturasını bu konuda en masum olan partimiz HDPye çıkarmaya
çalışmış, kısmen de başarılı
olmuştur.
Barış
ortamında, herkesin kendisini özgürce ifade edebildiği demokratik
ortamlarda fazla barınamayacağını anlayan zihniyetin,
iktidarlarını sürdürmek için topyekûn uzun süreli bir savaşa
yatırım yapıp bütün politikalarını buna göre
şekillendirdikleri, bütçelerini buna göre hazırladıkları
anlaşılmaktadır. Savaş politikalarınızı
belirleyip hem içeride hem dışarıda bu savaş
politikalarınızı uygulamaya kalkarsanız savaş
harcamalarınızı ve savaş bütçenizi hazırlamak zorunda
kalırsınız. Savaş bütçesi
hazırladığınız zaman da işin doğası
gereği eğitime, sağlığa, adalete yeterli imkân ve zaman
ayıramazsınız.
Savaş
harcamalarının emekçilere, işçilere, yurttaşa yeni
maliyetler getireceği aşikârdır. Şu an bile uygulanan zam
ve artışlardan bunu hissetmekteyiz. Savaş ve savaş
araçlarına bu kadar meraklı egemenlerin olduğu bir ülkede
ağır vergiler, zamlar, kısıtlamalar, tasarruf paketlerinin
çok daha ağırı gelecektir. Bunu söylerken bunun bir altyapısını
rakamsal olarak da görüyoruz. Kürt sorunu üzerine savaşa harcanan para 300
milyar dolarken, yine, Suriyedeki iç savaştan kaynaklı mültecilerle
ilgili 8-10 milyar doların harcandığından bahsedilmektedir.
Türkiye silaha çok para harcıyor arkadaşlar.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları
Enstitüsünün (SIPRI) silah ticareti raporuna göre Türkiye dünyada silah
ithalatı sıralamasında 6ncı sırada yer
almaktadır. Savunma ve güvenlik içerikli mal ve hizmet
alımlarına ayrılan pay, sağlık için mal ve hizmet
alımlarına ayrılan payı katbekat aşmaktadır.
Uygulamada hayata geçirilen bazı projeler askerî harcamalardaki bu
artışı açıklar niteliktedir. Öyle ki Savunma Sanayi
Müsteşarlığının ilgili firmalarca yapılan savunma
projeleri haricinde -daha önce belirtildiği gibi-
çatışmasızlık süreci ve ardından gelen geri çekilmeden
bu yana geçen yıl boyunca resmî açıklamalara ve gazete haberlerine
göre sayıları 314 ile 402 arasında yeni kalekol, karakol inşaatı
ihalesi yapılmış, keza sınırda, Şırnak
hattında 11, Dersim Munzurda 4 güvenlik barajı
yapılmaktadır. Bunların 7si için hâlihazırda 103,5 milyon
TL harcanırken toplam maliyetin 207 milyonu bulması beklenmektedir.
Ayrıca 820 kilometrelik bir güvenlik yolu yapılmaktadır. 2 bin
civarında yeni korucu kadrosu açılmıştır. Yine, bugün
Kandile 400 sorti yapmakla övünüyorsunuz, bunun sorunu çözme anlamında
bir getirisinin olmadığı gibi bütçeye de ciddi bir maliyet
getireceği aşikârdır.
Savaş politikaları aslında bugün
bütçesini düzenlediğimiz diğer tüm bakanlıkların da
bütçesini etkiliyor. Paylaşım savaşına katılması
sonucu bir Rus uçağının düşürülmesi, yine içeride devam
eden savaş uygulamaları, DAİŞin sınırı
hallaç pamuğuna çevirmesinin doğal sonucu olarak turizm gelirleri de
etkilenmiştir. Geçen yıl şubat ayında Antalyaya Rusyadan
8.300 turist gelmişken bu yıl gelen turist sayısı sadece 55
kişidir. Yine, içte yaşanan Kürt sorununa güvenlikçi, askerî
bakış açısı turizm gelirlerini de etkileyecektir. Turizmde
patronların kaybını
karşılayacağınızı -ki bu bizim cebimizden
karşılanacak- vadediyorsunuz. Ya Turuşlu, Palaşlı
köylü gencin, orta sınıfın, küçük esnafın
zararını nasıl karşılayacaksınız? Turizmde
turist sayısı düşünce gençler işsiz kalmaktadır. Her
yıl Adıyamandan binlerce genç Antalyaya çalışmak için
gider, şu an Antalyaya giden çocuklar iş yok diye geri dönmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz burada neyi denetleyeceğiz, neyin hesabını
soracağız? Canın hesabını vermekten kaçanlar
malın hesabını verir mi?
İşte, kısa bir süre önce, biliyorsunuz,
28 Aralık 2011de, bu Hükûmet zamanında Şırnakın
Uludere ilçesinin Roboski köyünde çoğu çocuk yaşta, 28i aynı
aileden 34 can savaş uçaklarının bombalarıyla katledildi.
Bu nasıl bir hükûmet, nasıl bir devlet ki kendi uçakları
kalkıyor, kendi halkını bombalıyor, katlediyor ama tek bir
sorumlu yargılanmıyor. Basit yaralanmalı bir trafik
kazasında bile mahkemeler, tutanaklar, yargılanmalar bitmezken söz
konusu Roboski olunca ne yargılanan var ne sorgulanan. Henüz bu katliamın
hesabı verilmemişken bu Hükûmetten maliyet, gelir-gider
hesabının sorulmasını beklemek, boş bir hayalden öteye
gidemez.
Roboskide yaşanan katliam nedeniyle dosyada
verilen görevsizlik ve sonrasında verilen takipsizlik kararıyla
katliamın sorumluları yargıdan kaçırıldı ve hatta
bizzat yargı eliyle katliam dosyasını kapatmaya
çalıştılar, çalışıyorlar.
Yine, şu anda, aylardır devam eden,
hukuksuz, kanunsuz sokağa çıkma yasakları ve bu süre
zarfında sistematik şekilde devam eden bir vahşet var. Ölümler
yaşanıyor. Sorun gerçek anlamıyla can almaya devam ediyor.
Cizreye can ve mal güvenliği
sağlayacağım diye girenler ne can bıraktı ne mal
bıraktı. Cizrede ne oldu, kaç kişi öldü, nasıl öldü,
Meclisin bile bilgisi yok şu anda. Bizim oralarda kurduğumuz kriz
masalarından aldığımız bilgilere göre, 178 cenaze
vahşet bodrumlarından çıkarıldı. Bu vahşet
bodrumunda yaşamını yitiren siviller için her türlü
girişimde bulunduk, yetkililerle defalarca görüştük, açlık grevi
dâhil her türlü eylemselliklerde bulunduk; bir ambulans bile gönderilemedi. Sonuçta
bir katliam yaşandı, tanınmayacak kadar yakılmış
cesetler var ortada. Bu cenazelerin çoğu teşhis edilemez durumda. Bu
kadar sivil, masum insanı katlettiğiniz yetmiyormuş gibi her
birinin cenazesini farklı illere gönderip ailelere ikinci bir zulüm
yaşatılıyor. Ve şu an insanlar morg morg gezip
çocuklarının cesedini teşhis etmeye çalışıyorlar,
DNA testleriyle cesetlerini tanımaya çalışıyorlar. Cizrede
uygulanan vahşetin aynısı Surda devam etmektedir. Yine Surda
gözler kör, kulaklar sağır, Cizrede olduğu gibi.
Öyle laf olsun diye söylemiyorum, sürekli
bölgedeyiz, her gelen ölüm haberiyle birlikte orada halka, özellikle gençlere
barışı anlatmakta zorlanıyorum, barışa dair olan
inançlarını yitiriyorlar; Ortak vatanda birlikte özgürce
yaşayacağız. desem de artık bunu önemsemiyorlar.
Olası gelişebilecek katliamlardan sonra hiç kimse orada ne
kardeşlikten ne barıştan bahsedemez. Artık o halka
anlatacak hiçbir şey kalmamıştır. Biz bunu dile getirdiğimizde,
Duygusal kopuşlar var, yarın çok geç olacak. dediğimizde
iktidar sıralarından Tehdit mi ediyorsunuz? naraları
yükseliyor. Yuh yani!
Hiçbir ölümü normalleştirmeyelim. Bunu bütün
can kayıplarımız için söylüyorum. Orada gencecik çocuklar
ölüyor. Bu, asker olmuş, polis olmuş gerilla olmuş hiç fark
etmiyor ve göz göre göre her gün sivil insanlar öldürülüyor, açıkça
savaş suçları işleniyor. Bütün bu ölümler her gün biraz daha bu
ülkeyi bölüyor ve canımızı yakıyor. Meclisin bu
savaşı durdurmak adına rol alması gerekirken Hükûmet
baskısıyla ve demokratik olmayan Meclis İçtüzüğüyle bu
ölümlere seyirci kalmaktan öteye gidemiyor.
Kardeşlik lafını
ağzınızdan düşürmüyorsunuz ancak Hükûmetin ve
Cumhurbaşkanın beyanlarına bakıldığında
Kürt koridorunu kabul etmeyiz. deniliyor. Kürtlerin komşuluğunu bile
kabul etmeyen bir anlayış bugün Kürtlerin kardeşliğinden
bahsediyor. Komşu olarak bile kabul etmediğiniz bir halkla nasıl
kardeş olmayı düşünüyorsunuz?
Yine, öyle ben onu muhatap almam, bunu muhatap almam
diyerek bu sorunu çözemezsiniz. Hükûmet atamayla muhatap arıyor.
Ağzınızdan düşürmediğiniz milletin iradesine ne oldu?
Millet size oy vermeyince irade olmuyor mu? Sadece size oy verildiği zaman
mı irade oluyor? HDP 6 milyon oy almış bir parti. Halk oy
vermiş, bu partiyi iradesi sayıyor. Siz Ben bu iradeyi
tanımıyorum. diyorsunuz. Yıllarca bu halkı
tanımadınız, Kürt yoktur. dediniz, yüz yıldan sonra
geldiğiniz nokta da ise Kürt vardır ama iradesi yoktur.
demektesiniz. Sizin var ya da yok demenizle bunlar olmuyor.
Yine, Cumhurbaşkanının ve Hükûmet
medyasının beyanlarına bakılırsa, içte savaş
yetmiyor, Suriyeye girmekten bahsediliyor. Bu olsa olsa stratejik derinlik
değil stratejik delilik hâlidir. Türkiye bu bataklığa saplanmaya
çalışılmaktadır. Bu savaşı isteyenlere öncelikli
önerim: Buyurun siz kendi çocuklarınızı gönderin ama kendi
çocuğunuzu gönderemediğiniz bir savaşa yoksul Anadolu
çocuklarını alet etmeyin.
Hükûmet ne yaptı? Bir Arap baharı
geliyor, ben buna Orta Doğuda öncülük edeyim. derken bunun olası
sonuçlarını, kendi gücünü, bütçesini, uluslararası
ilişkileri dikkate almadan balıklama daldı. Bu politikayı
uygularken rasyonel mevcut sahayı, sosyolojik altyapıyı dikkate
almadan yaptı. Orta Doğuda, özellikle Suriye politikasında
tamamen mezhepçi ve Kürt karşıtı politikalarla hareket etti. Bu
mezhepçi ve Kürt karşıtı politikalar ülkeyi Suriyede tamamen
bir çıkmaza soktu. Tamamen savaşçı bir politika izlerseniz bunun
maliyeti var ve bu maliyet sadece ekonomi anlamında değil sosyal,
siyasal, kültürel, birçok alanda sorunu
ve maliyeti beraberinde getiriyor. Bugün Suriyede yaşanan
savaşın sonuçlarını
En basitinden bir mülteciler sorunu
var. 2,5 milyon mültecilerden bahsediliyor ki bu insanlar yaşamın her
alanında olmak durumundalar ve hiçbir sosyal güvenceleri olmadan
aramızda yaşayacaklar. İleriki yıllara ilişkin bu
maliyetin daha da artacağı muhakkak.
Evet, bütün ülkeler Suriyede ve Suriyede güç
dengeleri çatışıyor. Belki hepsi silah zoruyla bir şeyler
yaratabileceğine inanıyor ama Türkiye Suriyede tek bir kurşun
sıkmadan en büyük kazanan olabilirdi, hâlâ da olabilir. Bunun yolu
açıktır, savaşa da bu kadar bütçe ayırmamıza gerek
kalmazdı. Amerika, Rusya ve diğer Batılı ülkeler buraya
sınır ülkeler değil ve güçle orada durmaya çalışıyorlar
ama bizim binlerce yıldır orada yaşayan kültürel
bağlarımız var, 911 kilometre sınırımız var.
İşte tam da bu nedenle bu kadar uzun bir
sınırımız olduğu için orada barışçıl
bir politika izlememiz gerekir. O sınırda her gün kardeşimiz
dediğimiz milyonlarca Kürt yaşıyor. Onlarla çatışarak,
savaşarak sınır güvenliğinizi
sağlayamazsınız.
Bugün bütün dünyayla kim yüzünden karşı
karşıyayız? Milyonlarca soydaşı bu ülkenin
vatandaşı olan Kürtler yüzünden. Kürt karşıtı
politikalar bugün Türkiyeyi bütün dünyadan izole etmiş durumda. Eğer
Suriyede masada olmak istiyorsanız, önce kendi ülkenizde masayı
devirmemelisiniz. Kendi masanızı kurtarırsanız, Suriyede
de emin olun masada olacaksınız.
Savunma sanayisi, askerî harcamalar izlediğiniz
politikalarla bire bir etkilenen bir durumdur. Bu savaş bütçesinin
altyapısı Hükûmetin izlediği politikalardır. Kürt sorununu
savaş ile güvenlik tedbirleriyle çözeceğim. diye bu süre
zarfında 300 milyar dolar para harcadınız. Harcadınız
da ne oldu? Hem bu ülkenin kaynaklarını harcadınız hem de
bu ülkenin gençlerini harcadınız hem de bu ülkenin geleceğini
harcıyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz bütün bu problemlerden çıkış
kaynağı olarak barış projesi önerdik. Savunma Sanayi
Müsteşarlığı Şu projeye şu kadar maliyet, bu projeye
bu kadar maliyet; şöyle dünyada sıralamaya girdik, böyle girdik.
diyor ya, hâlbuki projelere çok ciddi miktarda para aktarılıyor ve
çoğunun israf projesi olmaya aday olabileceği tahmin ediliyor.
Bakın, ben Savunma Sanayi
Müsteşarlığına maddi anlamda çok ciddi bir katkı
sunmak istiyorum: En maliyetsiz proje nedir? Ciddi ve samimi bir
barış projesidir. Siz, hem ülkede hem Orta Doğuda
istikrarlı bir barış projesi yürütemediğiniz müddetçe ülke
olarak kaybetmeye mahkûmuz. Şimdi, diyebilirsiniz ki bu savaş politikaları
ortamında Suriyede nasıl barış politikaları
izleyelim? Basit bir durum var. Ülkemizde yaşayan ve bu ülkenin
vatandaşı milyonlarca Kürt yurttaş var, bunların da
ördüğünüz duvarlar arkasında teyzeleri, amcaları,
dayıları, kirveleri var. Suriyede ve tüm Orta Doğuda nefes
almak istiyorsak komşu ülkelerdeki Kürtlerle gelecek vizyonunu da içeren
doğru ve barışçıl bir program yürütmeliyiz. Bu ülkenin
Suriyedeki barışçıl anlamda en büyük silahı, en büyük gücü
Kürtlerdir. Ama ne yapıyorsunuz? Kürtlerle olan
sınırınıza duvarlar örüyorsunuz. İnanın, o
sınırda ördüğünüz duvarlara boşa para harcıyorsunuz.
Çok uzun olmayan bir vadede o duvarları yıkmak durumunda
kalacağız. Hem ülkede hem Orta Doğuda barışçıl
bir politika izleseydiniz belki, bugün, bırakın o duvarları,
oradaki telleri bile kaldırabilirdik.
Biz bu barış politikalarında
ısrarcı oldukça, işte tek adam yönetimi, otokratik savaş
hükûmeti burada devreye giriyor. Savaş ortamında akıl, fikir,
özgür düşünce, makul çözümler kenara itilir, hamaset kavramları
üzerinden siyaset yapılır. Barışçıl ortamda bu Hükûmet
tıkandı çünkü barışçıl ortamda hamasetin siyaseti
tıkandı.
Bu Hükûmet, ülkeyi kurtarmak için değil,
kendini kurtarmak için savaş politikalarını geri
sarmıştır ama tecrübeyle sabittir ki bugüne kadar hiçbir hükûmet
savaş politikalarıyla ayakta kalamamıştır. Kısa
süreli her şeyi örtebilir, saklayabilir, katledebilirsiniz ama çok uzun
olmayan bir vadede kaybetmeye mahkûmsunuz.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı
savunma projelerinden bahsediyor. Bakın, bir Rus uçağını
düşürdük, şimdi bütçe yapıyoruz. Bu Rus uçağının
düşürülmesinin bize, halka maliyeti ne kadardır? Hükûmete soruyorum:
Uçağın düşürülmesinin ülkeye maliyeti, turizme, enerjiye,
tekstile, sosyal ve siyasal ilişkilerimize yansıması ne olmuştur?
İşte, memleketin ahvali budur arkadaşlar; içte savaş,
dışta savaş. Savaşın bedelini hem canıyla hem
malıyla yoksullar öder, yarın öbür gün bütün bütçeyi tek kaleme
harcamak durumunda kalabiliriz. Yaptığımız şu
bütçeler, gelir-gider hesapları hepsi rafa kalkabilir. Bu gidişat
çıkmaz sokaktır, bu gidişat savaş
çıkmazıdır. Peki, bu savaş çıkmazından nasıl
kurtulacağız?
Tüm ülkenin kısa vadeli değil, uzun vadeli
bir rahatlaması için Türkiyenin temel paradigmasını
değiştirmesi gerekir. Kürt sorunu artık sadece ulusal ölçekte
Türkiyenin sorunu değil, bölge bazında dört ülkeyi ve genelde Orta
Doğunun güncel durumuyla birlikte değerlendirildiğinde
uluslararası bir sorundur ve bu anlamda artık bir dünya sorunudur. Bu
nedenle, kendi Kürt sorununu bir an önce çözmüş Türkiye uluslararası
ilişkilerinde de bir sıkışmaya, daralmaya girmeyecektir. Bu
anlamda, Türkiyenin temel bir paradigma değişikliğine gitmesi
gerekiyor. Dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlerin
kazanımlarını Türkiyenin kaybı olarak görmemelidir. Orta
Doğunun kan gölüne döndüğü bir ortamda bu ülkede Suriyelileşmeyi
önleyecek, bu halkları kan gölünden, bu kaostan çıkaracak
anlayışın AKPnin savaş beyanları değil,
Sayın Abdullah Öcalanın tabiriyle, barışa olan
inancını barındıran Eşme ruhunda olduğunu
belirtmek istiyorum.
Konuşmanın başında
belirtmiştim, canın hesabını vermeyenler malın
hesabını nasıl verecekler? Biliyorsunuz -basında- yeni
güvenlik yasaları çıkıyor, ki bunların hepsi Vur,
kır, ben seni kollarım. mantığıyla
yapılıyor. Bu bir korumadır, hukukta bunun hiçbir yeri yoktur,
ben bunları atlıyorum ve son olarak şunu söylüyorum:
Biliyorsunuz, bugün Meclise sayın eş genel
başkanlarımız ve bazı milletvekili
arkadaşlarımız için fezlekeler gelmesi emredilmiş, tavsiye
değil emredilmiştir, gelecektir. Ben şuradan bütün halkıma,
bütün Meclise sesleniyorum: Eş başkanlarıma ve diğer
arkadaşlara gelen fezlekelerin
Daha fazlasını ben yaptım,
onların yaptığı her şeyin arkasındayım,
onların söylediği her sözün altına imza atıyorum; hiçbir
zaman o fezlekelerden, şunlardan, bunlardan korkmuyoruz.
Sayın Ahmet Hakan da bizimle ilgili,
Parlamentoda ballı maaşlar alıp gel keyfim gel... demiş.
Sayın Hakan bilsin ki, hiçbir HDP vekili bir maaş için vekil olmaz;
hepsi, parayla karşılığı ödenmeyecek, bütün dünyayı
verseniz bedelini karşılamayacak bir durumun, bir geleneğin ve
bir siyasi duruşun emekçileri, emektarları olarak buradalar.
Eğer çok istiyorsa tüm milletvekillerimizin şu andaki değil,
geçmişteki mal varlığını araştırsın,
milletvekili olmadan önceki mal varlığı ile şu andaki
durumlarını bir karşılaştırsın, kim
allı ballı maaşlarla, rüşvetlerle, yolsuzluklarla bütçesini
genişletmiş ortaya çıkarsın. Varsa böyle bir durum
Eyvallah! deriz ve bunlar ortaya gelmişken gelin yolsuzluk,
hırsızlık, savaş suçlarını da bir
araştıralım diyorum.
Adıyamanda hendek mi vardı, çukur mu
vardı? 250 kişi gözaltına alındı, 30-40 tanesi
tutuklandı; bugün bile 11 kişi gözaltına alınmış.
Özet olarak Savunma Sanayii
Müsteşarlığınca kara, deniz ve havacılık
alanında yürütülen çok önemli savunma projeleri var. diyorsunuz. Bütün bu
ülke için en güvenilir politika nedir biliyor musunuz? Barış
projesidir. Bu projeyi hayata geçirmeden hiçbir şeyin projesi, bütçesi
uygulanmaz bu ülkede. Uygulansa bile bu ülkeye, bu halka bir hayrı
olmayacaktır.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yıldırım.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Çakır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
konuşmacı Sayın Yıldırım konuşmasında
Masum Kürtleri öldürüyorsunuz, katlediyorsunuz. demek suretiyle grubumuza
sataşmada bulunmuştur. 69dan söz istiyoruz.
BAŞKAN Peki, iki dakika söz veriyorum
Sayın Çakır.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
8.- Tokat
Milletvekili Coşkun Çakırın, Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın 118 sıra sayılı 2016
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra
sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının yedinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Masum Kürtleri de öldürmüyoruz, Kürtleri de
öldürmüyoruz. Eğer bölgede yaşanan olağanüstü şartlar
altında ölen insanlar varsa bunlar içerisinde Kürtler de vardır, Kürt
olmayan unsurlar da vardır. Dolayısıyla, öldürülen
insanların kimliği Kürt kimliği değil, terörist
kimliği üzerinden bir tablo ortaya koymaktadır. Öldürülen birileri
varsa bunlar şaki, isyancı ve terörist unsurlardır.
Sayın Yıldırım
konuşmasında Tehdit mi ediyorsunuz? diyor. Tehdit ne kelime, tehdit
etmiyoruz, daha ötesini yapıyoruz. Orada devlete karşı, meri
düzene karşı, mevcut düzene karşı bir kalkışma
içerisinde olanları ne demek tehdit etmek, tehdit sadece bir ön durumdur;
aksine, onların üzerine gitmek suretiyle, güvenlik güçleri gerekeni yapmak
suretiyle onların enterne edilmesini, bir anlamda devre
dışı bırakılmasını ortaya koymaktadır.
Bu, tehdit falan değil, aksine, gereğini yapmaktır. Bu, adaletli
olmanın da gereğidir. Eğer adaletli iseniz haklıyla
haksızı, suçluyla masumu ayırt etmek zorundasınız.
Bizim de şu anda yapmış olduğumuz şey, adaletli
davranmak, haklıyla haksızı ayırt etmek, suçluyla masumu
ayırt etmektir. Bu, biraz da kerim devlet olmanın, merhametli
olmanın gereğidir.
Öte taraftan Sayın Baluken dedi ki: Acz
içindesiniz. Hayır, acz içinde değiliz. Eğer acz içerisinde
olanları görmek istiyorsanız Sayın Baluken, son birkaç gündür
tablo çok nettir; hem Sur çağrısına hem cuma
çağrısına bölgenin, bölge insanımızın, Kürt
kardeşlerimizin göstermiş olduğu ilgiden kimin acz içerisinde
olduğu açık seçik ve net bir şekilde görülmektedir. Bir acz
arıyorsak acz tablosu budur.
Saygılarımla.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın grup başkan vekili konuşması sırasında
bizim aciz içerisinde olduğumuzu söyleyerek sataştı. Grubumuz
adına sataşmadan söz istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun, size de iki dakika.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Meral Danış Beştaş konuşacak.
BAŞKAN Peki, Sayın Danış,
buyurun.
9.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Tokat Milletvekili
Coşkun Çakırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
selamlıyorum.
Doğrusu sayın hatip, Grup Başkan
Vekili adaletli olmakla övündü diyeyim ve suçluyla suçsuzu
ayırdıkları ve bu atfedilen hiçbir zorluğu vatandaşa
çıkarmadıklarını, suç işlemediklerini söyledi. Suçlu
ve suçsuz ayrımını yaptığınızı sadece
iddia edebilirsiniz ya da adaletli olduğunuzu sizin söylemenizin hiçbir
anlamı yoktur; önemli olan, Türkiye yurttaşlarının, Türkiye
toplumunun gerçekten adaletli olduğunuzu ifade etmesidir. Hani, halk
diliyle, kendini övmek değildir, Ben bunları yaptım, ben
iyiyim. demek değil, bunların takdir edilmesidir.
Yani Selamet Yeşilmen, bir anne olarak, kendi
bahçesinde, iki çocuğunun yanında öldürüldü. Ekin Vanın
cenazesi, çıplak bedeni teşhir edildi. Daha geçen hafta, Mardinde,
bir kadın, mekanizması bozuldu diye panzerden açılan ateşle
öldürüldü. Üç aylık bebekten, Miraydan, 70 yaşındaki Taybet
İnana kadar bu isimleri hep duymaya devam edeceksiniz, orada öldürülüyor
ve katlediliyor. Bu mudur adaletli olmak? Eğer adaletli olmak buysa,
adaletsizlik nedir, onun cevabını hep birlikte aramamız
lazım. Şu anda herhangi bir yasa dışı örgütle mücadele
edilmiyor, halkla mücadele ediliyor. Bugün Sayın Başbakan Silopiye
gitmiş ve diyor ki: Biz devletin kudretini gösterdik, şimdi
sıra şefkatte. Böyle bir şey olabilir mi ya? Git, yak,
yık, öldür, katlet yüzlerce insanı, bütün her yeri yerle bir et,
sonra Biz kudretimizi gösterdik ama şimdi de şefkat gösteriyoruz.
de! Yani bunlar tebaa mıdır? Bunlar bu ülkenin köleleri midir,
siyahları mıdır? Silopide, Cizrede yaşayan insanlar
aylardır kan ağlıyorlar, her gün ölümle yüz yüzeler, yüzlerce
evladını kaybetmişler, şimdi şefkatten söz ediliyor.
Böyle bir şefkat kabul edilmez, böyle bir
savunma asla kabul edilmez. Bunun karşılığı yoktur ve
sizin söylediğinizin de gerçek hayatta hiçbir
karşılığı yoktur. Bunu ifade etmek istiyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına dördüncü konuşmacı
Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın Yıldırım, süreniz yirmi
dakika.
HDP GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Ben bugün özellikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının 2016 yılı merkezî yönetim bütçesi
üzerinde grubumuzun düşüncelerini ifade etmek üzere söz almış
bulunmaktayım.
Açıkçası, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığına bağlı kurumlara tek tek geçmeden önce,
ülkemizde çok büyük bir probleme neden olduğunu düşündüğümüz
-ben de bir akademisyen olarak- bilim özgürlüğü ve üniversite
özerkliği hakkında düşüncelerimizi ifade etmek istiyorum.
İnsanlık tarihinde din ve felsefenin
arasındaki tartışmalardan bir antitez olarak ortaya
çıkmış olan bilimin ilk ortaya çıktığı
günden bugüne kadar iktidar yapıları ve toplum arasında sürekli
tartışmalı bir ilişki söz konusu olmuştur. İnsanlık
tarihi ve bilimsel çalışmalarla özdeş olan iktidar
yapıları ile bilim insanları veya bir bütün olarak bilimsel
kurumsallaşmanın sürekli bir problemi olmuştur.
Bugün bilimin en önemli sorunu, en önemli meselesi
üniversitelerin, araştırma merkezlerinin, bilimin ve onun
mensuplarının özerk ve özgür olma sorunudur. Bu dünyanın birçok
coğrafyasında var olduğu üzere ülkemizde de bu problem çok
sancılı bir şekilde yaşanmaktadır. Açıkçası,
tarihsel kesit içinde, bilim ve bilimsel özgürlük devlet ve toplum
tarafından, toplumun belli kesimleri tarafından sürekli tehlikeli
olarak görülmüştür. Çünkü bilimin amacı, sürekli, yeni olan, yeni
olduğu için de alışık olunmayan bir hakikat
arayışıdır. Sürekli hakikat peşinde gidilir. Yeninin,
bugüne kadar açığa çıkarılmamış olanın özgün
bir biçimde, objektif bir biçimde açığa çıkarılması
amacı taşınır.
Bilimin ilkeleri ve değerleri ile bilim ve
bilimsel özgürlük ile devlet ve toplumun belli kesimleri arasında
çelişki sürekli var idi. Açıkçası, Sümerlerde ilk bilimsel
çalışma olarak tanımlanabilecek araştırmalardan Antik
Yunandaki Sokrata, Platona ve Aristoya varıncaya dek bu iktidar
yapıları ile bilim arasındaki, bilimin mensupları
arasındaki çelişkiler, çekişmeler, sorunlar hep var
olmuştur.
Bir bilim insanı, bilimsel
çalışmayı yürütürken, bilimin devlet, etnik, ulusal, dinî
sınırları yoktur, bunları gözetmez. Bir bilim insanı
bilimsel çalışma yürütürken, devletin hassasiyetlerini değil,
ulusallığın hassasiyetlerini değil, toplumun örfe ve
geleneğe dayanan hassasiyetlerini değil bilimin evrensel ilkelerini,
bilimin evrensel prensiplerini gözeterek hakikat yolunu seçer. Buradan
bakıldığında, engelleyici olarak karşısına
çıkan her şeyi aşmak ister, kendisine sınırlar çizmek
isteyenleri dinlemez, bu anlamda hakikate ulaşırken de
çalışma konusu ne olursa olsun -uzay, tabiat, yeryüzü, jeoortam, tarih,
iktidar, güç odakları- canlı olan her şeyin ama her şeyin
geçici ve değişken olduğuna inanır. Bilim hiçbir şeyin
statik ve durağan olmadığına, şu arzıcihan
döndüğü sürece her şeyin değişeceğine, canlı ve
cansız ortamın da sürekli değişeceğine inanır. Siyasi
yapılar, iktidarlar, beşeriyete ait olan hiçbir şey bundan azade
değildir. Bu, 5 bin yıllık bilimsel çalışmaların
açığa çıkarmış olduğu muazzam bir birikim ve
tecrübeyi ifade eder.
Peki, bilim, devletleri, onun
sınırlarını, onun statükolarını, onun basmakalıplarını
değil de neyi esas alır? Kendisine çalışma konusu
yapmış olduğu olguları ve olgular arası
ilişkileri esas alır. Kendi yaptığı
çalışmanın hakikate ulaşması konusunda önüne
çıkacak olan dogmatizmi yıkma, sınırları aşma,
devlet ve iktidarların tartışılmazlığı ve
değişmezliği üzerine kurulu olan konformizmini de hiç
şüphesiz rahatsız eder. Çünkü bilimsel çalışmalar
sonucunda, çalışma konusu ne olursa olsun, özellikle de sosyal
bilimlerde, toplum bilimlerinde hakikate ulaşılırken tarihsel
süreç boyunca en çok rahatsız olanlar iktidar yapıları
olmuştur.
Şüphesiz, bütün bilimsel
çalışmaların kendi içinde özgünlüğü vardır ama fen
bilimlerine ve doğa bilimlerine göre sosyal bilimler, iktidar
yapıları tarafından daha fazla tehlikeli görülmüş, devletler
ile konforunun bozulmasından rahatsız olma riski yaşayan
bazı toplum yapıları da buna karşı
çıkmıştır çünkü sosyal bilimler, iktidar ilişkileri ve
toplumsal sınıflar arasındaki güç dengesizliğini hedefine
koyar, arasındaki güç dengesizliği üzerinden açığa
çıkmış olan baskı düzenlerinin nedenlerini
araştırmaya çalışır. Bu, sosyal bilim için tespitler,
nedenler, açığa çıkmış olan baskı düzenlerinin
giderilme yöntemlerini ortaya koymaya çalışırken baskıyla
karşılaşır ama özlü bilim insanları ve
çalışanları, emekçileri bu baskıya karşı
şüphesiz bilimin direnişçi yönünü göz ardı etmezler.
Sosyal bilim, devlet ile
toplum, ezen ile ezilen, zengin ile fakir, kadın ile erkek, mağrur
ile mazlum arasındaki sorunları siyasi, askerî, ekonomik, sosyal,
kültürel ve psikolojik nedenleri ve arka planlarıyla açığa
çıkarmaya ve bu açığa çıkarma üzerinden bir hakikate
ulaşma ve toplumsal meselelerin bir bilimsel perspektifle ortadan
kaldırılması yöntemleri üzerine kafa yorar. Yine, belirtmeliyiz
ki bu çalışmaları yaparken yasal sınırlar değil
evrensel hakikatler ve onun arayışları ve onun
sınırlarını aşma bilim insanının en önemli
öncelikleri ve hassasiyetleridir.
İşte, muktedirlerin
nazarında bilim insanlarının affedilmez günahı budur çünkü
onların yaratılmış olan iktidar yapılarını
sürekli tehdit eder. Onların orantısız bir biçimde, dengesiz bir
biçimde sürdürdükleri konforları tehdit eder. Bu sadece bugünün ve
ülkemizin sorunu değildir, yeryüzünün farklı yerlerinde ve farklı
dönemlerinde
Ama son birkaç asırda artan bir biçimde bilim
insanlarının, bilimin özerkliği ve bilimin özgürlüğü önünde
sürekli engeller çıkmış, baskı araçları
artmıştır. Ama şunu üzülerek ifade etmeliyiz ki son
yıllarda ülkemizde, maalesef, bu baskıların
sıradanlaştırıldığı, bilim üzerindeki
despotik ve tehditvari, özellikle eyleme de dönüşebilen söylemlerin
arttığı bir süreci yaşamaktayız. Bu, ülkemizin üzerine
kurulu olduğu kültürel hazinenin tarihsel birikimiyle örtüşmeyen
orantısız bir durumu ifade etmektedir. Bilim insanı,
düşündüklerinin ve çalışmalarının kimi rahatsız
ettiğine, kimi de mutlu edeceğine bakmaz. Bir bilim insanı,
yaptığı çalışmalar neticesinde iktidarın mı,
muhalefetin mi istifade edeceğine veya mutlu olacağına bakmaz.
Bilim insanı, her zaman için doğrunun ve hakikatin peşindedir.
Bugün Batılı ülkelerde, özellikle bizim de içerisinde olduğumuz
Doğuya göre -tırnak içinde söylüyorum- nispeten daha fazla
üniversite özerkliğinin ve bilimsel özgürlüğün
kurumsallaştığını ifade edebiliriz. Batıda bilim
ile devlet arasında da şüphesiz gerilim vardır. Ama,
Batıda bilimsel çevreler ile devlet ve iktidar yapıları
arasındaki gerilim hiçbir zaman üniversiteye ve bilime bir müdahale ve
baskı gerekçesi yapılmaz.
Yine
bir hususu belirtmek isterim ki Batının bugün varmış
olduğu bu düzey, asla ama asla kendi tarihsel backgroundundan
getirmiş olduğu bir birikim değildir. Şunu ifade edelim ki:
Batı kendi karanlık döneminden çıkmaya
başladığı, yavaş yavaş düşünce ve bilimin
gelişme göstermeye başladığı dönemlerde yani
Batının Rönesansı yaşadığı süreçlerde
Doğudan çok ciddi bir birikim maalesef Batıya
kaçırılmış ve kaçmıştır. Bugün Batı
özgürlüğün, bugün Batı insan haklarının, bugün Batı
evrensel standartların konforunu yaşıyorsa Doğudan
kaçırmış olduğu bilimsel birikimin ve müktesebatın
üzerine kurmuş olduğu düzenle bunu yürütmektedir. Şu topraklar;
Anadolu ve Mezopotamya toprakları tarihsel süreç içerisinde
Bakın,
Mezopotamyadaki tabletlerde çıkmış olan çivi yazıları
da, bütün dünya tarafından da kabul edildiği üzere, Batıdan bin
yıl önce bilimsel çalışmalara, astronomiden matematiğe,
tıptan sosyal bilimlerin birçok dalına kadar, Mezopotamyada
başladığını ifade etmektedir. Batı, buradan
kaçırmış olduğu zenginlikler üzerine bir kültürel hazine
kurmaya çalışmış; bugün vardığı
noktayı, bugün özellikle bilime biçtiği özerk yapıyı,
değeri, özgürlüğü buradan kaçırdığı hazineler
üzerine bina etmiştir.
Türkiyede bugün
itibarıyla sınırlı sayıdaki üniversitenin belli
kürsüleriyle sınırlanmış olan bir bilim özgürlüğüyle
karşı karşıyayız. Özellikle, Batının
Doğudan bilimin kültürel hazinesini alarak Batıya götürdüğünün
birkaç örneğiyle konuşmama devam etmek istiyorum. Düşünün, bütün
dünyada Pisagor matematiğin babası olarak kabul edilir ama
İyonyalı Pisagor eğitimi İyonya ya da Yunanistanda
almamıştır. Yirmi iki yıl Mısırda, ondan da önce
yedi yıl Babilde yani Mezopotamyada görmüş olduğu tahsil
üzerine dünyada kendi çağı için bugün de geçerli olan bilimsel
çığırları açmıştır. Doğunun bu
hazinesinin göz ardı edildiği ve Mezopotamyada -başta matematik
olmak üzere- özellikle tıpta, matematikte, astronomide ve sosyal
bilimlerde var olan gelişmişliğin üzerine bina ettikleri
özgürlüğün konforunu sürdürürken, biz, bugün üniversitelerimizde bilim
insanlarımıza, bilimin özgürlüğünü ve üniversitenin
özerkliğini değil, iktidar uğruna feda edilen
baskılarını ve onların çalışma
koşullarını deyim yerindeyse- burunlarından getirecek
kadar sıkıntılı bir süreçle yürütmeye
çalışıyoruz.
Buradan hareketle birkaç
kuruma dair de bilgi vermek istiyorum. Komisyon görüşmeleri esnasında
Sayın Bakana da ifade etmiştim. Bakın, TÜBİTAKta,
özellikle bilimsel bilgi, eleştiriye açık, sınanabilir, tutarlı
olmalıdır. Yine Bilgiyi üretecek bilim insanlarının da
bağımsızlığı en önemli şartlardan biridir.
diye ifade etmiştik. TÜBİTAK, kuruluş misyonunun tersine bugün
bu şartlardan giderek uzaklaşmış, bir kurum hâline dönüştürülmüştür.
Bir bilimsel kimlikten ziyade bir devlet kurumu, bir kamu kurumu hâline
dönüştürülmüştür ve TÜBİTAK bilimsel araştırma,
bilgiyi yayma, uzmanlığı kamunun ve toplumun faydasına
sunma işlevlerini önemli ölçüde yitirmeye başlamış, toplum
nezdinde bağımsız olmayan, uzmanlığın değil,
maalesef ama maalesef, iktidarın ve güç odaklarının yasal
yetkileriyle atamaları sonucunda yönetilen bir kuruma
dönüştürülmüştür.
TÜBİTAKla ilgili, yakın geçmişte
bütün vekil arkadaşlarımızın bilebileceği bir örnek
üzerinden hareket edelim. Malumunuz olduğu üzere, sonbaharda Bingölün
Sarıçiçek köyüne düşen bir meteor üzerinden, özellikle bu
taşların bir maddi değerinin olabileceği düşüncesiyle,
yerli halktan ve Batılı ülkelerden buradan örnek taş almaya
gelenlere dair -bakın, TÜBİTAK- burada, özellikle devlet adına
vergi memurları, halkın kazancının vergiye tabi olup
olmadığını inceleyerek düşen meteorlardan vergi
alınıp alınmayacağını
tartışmıştır. Bunun bilimsel çalışmalarda
nerede kullanılabileceğinden ziyade, acaba bundan bir vergiyle
istifade eder miyiz gibi, bir tüccar mantığıyla
yaklaşılmıştır.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Ahmet Hocam, maliye o,
maliye.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Geleceğim, şu
anda onun tweetini okuyacaktım.
Bakın, Sayın Bakan, dönemin Bakanı
Sayın Şimşekin Twitter üzerinden paylaştığı
şu cümlesi gerçekten hepimiz açısından, bilimin özerkliği,
özgürlüğü açısından ibret vericidir. Taşlardan vergi
alınsın mı? anketini başlatmıştır.
Bakın, Taşlardan vergi alınsın mı? anketini
Twitterdan paylaşmıştır.
Bir diğer hususu TÜBAyla ilgili olarak
belirtelim. Bilimsel kurullar ülkelerin prestijleridir. Bu prestiji özerk
olmaları, gerektiğinde devleti ve hükûmetleri eleştirerek
ilerlemeye ve yanlışları düzeltmeye katkı sağlayacak
şekilde yaparlar. Bu kurullardaki bilim insanları kendi yetkinliklerini
tartışmaya açmazlar. Ancak, TÜBA, özerk yapısını
-üzülerek ifade edeyim- AKP hükûmetleri döneminde yitirmiştir çünkü bugün
TÜBAya kurul üyesi olarak atananların üçte 1i siyasi iktidar
tarafından belirlenen YÖKten gelmekte, üçte 1i yine siyasi iktidar tarafından
belirlenen TÜBİTAKtan gelmekte, sadece üçte 1ini kendi üyeleri
arasından seçmektedir. TÜBA maalesef böyle bir siyasal kimliğe
sahiptir.
Ben konuşmalarımı tamamlamadan önce,
özellikle -Tarım Bakanımız burada değil ama- kendi seçim
çevrem olan Muştaki TİGEMle ilgili, Komisyon aşamasındayken
Sayın Bakana soru sormuştum, sağ olsun Sayın Bakan
bürokratları aracılığıyla Meclisteki adresime
ulaşan bir cevap göndermiş.
Değerli milletvekilleri, Muştaki
TİGEM arazisi 65.147 dönüm arazi varlığına sahip.
TİGEM ilk kurulduğu zaman bu 65 bin küsur dönümlük arazinin üçte 1i
çevre köylerden İlimiz kalkınsın, ekonomik ve refah düzeyimiz
yükselsin. diye köylülerin mal varlığından devlete
bağışlanmıştır Bakanın da cevabında
belirttiği üzere. Peki, halk kendi alın terinden, atalarından,
dedelerinden kendilerine kalan topraklarını sadece işlemekle
meşgulken ve Devlet de bizim sunduğumuz katkılarla bu kenti
kalkındırsın. diye arazilerini bağışlarken
Tarım Bakanlığı 25 Temmuz 2010 yılında Resmî
Gazetede yayımlanan bir ilanla ihaleye çıkmış ve 16 Mart
2011 günü yandaş bir ticari şirkete kiralamıştır, uzun
süreli kiralama yoluna gitmiştir. Biz Sayın Bakandan Komisyonda rica
ettik, dedik ki: Bakın, burası sözleşme şartlarına
uygun bir biçimde kullanılmıyor. Burası sözleşmede
olmadığı ve sizden rıza alınmadan üçüncü
şahıslara kiralanıyor ama bunların
olmadığını Sayın Bakan bürokratları
aracılığıyla bize ulaştırdığı
yazıda iddia etmiş. Ben de ifade edeyim: Bakın Sayın Bakan,
isimlerini istediğiniz anda size sunmak üzere söylüyorum, Hiç iş
kazası olmamıştır. diye cevap vermişsiniz; Engin
Kuş isimli vatandaş 2 parmağını asla kullanamayacak
şekilde iş kazası geçiriyor, işten
çıkarılıyor dava yoluna gittiği için. Daha büyük sakatlık
yaşayan bazı -isimleri bende mahfuz olan- emekçiler taşeron
işçisiyken Yargı yoluna gitmeyin, tazminat talep etmeyin, biz sizi
kadroya alalım. diye susturulmaya çalışılıyor.
TİGEM arazisindeki kesilmemesi gereken kavak
ağaçları kesiliyor, 726 bin TLye satılıyor; Sayın
Bakan, bunların faturası şirket kayıtlarında var,
iletebiliriz. Yine, en nihayetinde, 1.470 dönümlük bir yer bir köye
kiralanıyor. Aynı şekilde, Sayın Bakan, bu sözleşmede
bulunan personel sayısının yarısı kadar personel
çalışıyor, sözleşmede şart olarak koştunuz,
kiralama şartı olarak koştunuz ve bir TİGEM bürokratı
olan yani kiraladığınız şirketi denetlemekle yükümlü
olan bir TİGEM bürokratı, ismi bende, isterseniz bunu söyleyeyim,
Mufil Yeşilyurt oranın genel müdürü Sayın Bakan. Düşünün,
orayı denetlemekle yükümlü olan bir kurumun bürokratı
kiraladığınız şirketin şu anda genel müdürü.
Oradan etkin bir denetleme ve soruşturma çıkar mı usulsüzlüklere
karşı Sayın Bakan? Hani, tüyü bitmemiş yetimin hakkı
üzerinden herkesin hakkını koruyacağınızı
söylediniz, 65 bin dönümlük arazi maalesef şu anda, adı üzerinde,
çiftlik olarak kullanılıyor.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yıldırım.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
beşinci ve son konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut
Celadet Gaydalı.
Sayın Gaydalı, süreniz yirmi dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının 2016 yılı bütçesi hakkında
Halkların Demokratik Partisi Grubunun görüş ve önerilerini belirtmek
üzere söz almış bulunmaktayım.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı İnternet sitesinde ithalat ve ihracatla ilgili
ayrıntılı bilgiler sunmamaktadır. Birçok bilgide kaynak
olarak TÜİK gösterilmekte, TÜİK tam bir saha çalışması
yapmamakta, sadece Bakanlık sitesine göre bir rapor
hazırlamaktadır. Bu bağlamda, birçok bağımsız
kuruluş rapor hazırlayamamaktadır. Onun için, verilen
rakamların ne kadarının güvenilir olduğu şüphelidir.
Gerçi, dün akşam genç bakanımız, konuşmalarında
Rakamlar yalan söylemez. demişti, son derece doğru bir tespit.
Rakamlar değil, insanlar yalan söyler, yanlış rakamlar vererek.
Tarımın durumu, Sayın
Başbakanın, bakan ve AKPli milletvekillerinin çizdikleri gibi pembe
bir tablo değildir. Türkiye, 1970li yıllarda dünyada kendi kendisine
yetebilen 7 ülkeden biriyken bugün gıda kalemlerinden birçoğunu ithal
eder durumdadır. Tarımın Türkiye ekonomisi içindeki payı
giderek azalmaktadır.
Tarım alanları, AKP iktidarının
on iki yılık döneminde yüzde 10,7 azalmıştır. 81 ilden
62sinde tarım topraklarında azalma olmuştur. 2013 verilerine
göre toplam 29 milyon 555 bin 704 dekar tarım alanı yok
olmuştur. Bakanlık, her ne kadar kamu spotlarında verimli
tarım arazilerinde tarım dışı faaliyetlere izin
verilmeyeceğini belirtmekteyse de tarımda her alanda
gelişmelerden bahseden Hükûmet, 2004-2014 yılları
arasındaki on yıllık bir periyotta 27 milyon 825 bin 64 dekar
tarım arazisini imara açmıştır. En çok kayıp da
Türkiye'nin tahıl deposu olarak bilinen Konyadadır. Konyada yüzde
27,35le 7 milyon 161 bin dekar arazi kaybolmuştur. Bunu Yozgat,
Diyarbakır, Kars, Adana, Afyon, Maraş, Malatya, Edirne, Tekirdağ
gibi illerimiz takip etmektedir.
Gerek Hükûmetin savaş politikaları gerekse
neoliberal politikalarla tarımın istihdamdaki payı yüzde
34,9dan yüzde 24,6ya gerilemiştir. Siyasi, ekonomik veya toplumsal
birçok alanda olumlu tablolar çizen AKP Hükûmeti, aslında, var olan krizi
sistematik ve bilinçli bir şekilde örtbas etmektedir.
Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
Başkanı, Türkiyenin Hükûmet yetkilileri tarafından
dünyanın en üretken ülkesi olarak sürekli dile getirildiğini, oysa
gerçeğin bunun tam tersi olduğunu, Türkiyede üretilen birçok ürünün
Türkiye halklarına yetmediğini dile getirerek, bunun içinde
buğday, arpa, nohut ve mercimek gibi ürünlerin de yer
aldığını bildirmiştir. Belki de en çarpıcı
yaklaşım, samanın bile Ukraynadan ithal ediliyor
olmasıdır.
Biz, her şeyden önce, toprağın
değerini bilmiyoruz. 2 milyondan fazla insan tarımdan koparılmıştır.
Oluşumu binlerce yılı alan topsoil denen nebati üst
toprağın altın değerinde olduğunu henüz tam
anlamıyla farkına varmış bir toplum değiliz maalesef.
Yaklaşık iki yüz yılda 1 santim oluşabilen ve ziraat için
bunun en az 20 santim bir kalınlıkta olması gereken bu serveti
heba etmekteyiz. İnşaat faaliyetlerine açılan alanlarda en az 20
santimlik üst toprağın sıyrılarak rezerv olarak
kaldırılması gerekir. Tabii -AKPnin miladı 2002yle başlıyor-
sadece AKP döneminde yapılan yol, baraj ve göletlerin
kapsadığı alanları, sadece 20 santimle çarparsanız
çarpıcı bir volüm ortaya çıkacaktır. Düşünün,
Hollanda, denizden toprak kazanarak ülkesini büyütmüştür, biz ise maalesef
hem kaybediyoruz hem de katlediyoruz toprağımızı.
Ülkemizin sahip olduğu hayvan popülasyonu,
dünyada ilk sırada yer almasına rağmen gerek verim gerekse
üretim açısından istenilen düzeyde değildir. Özellikle Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde hayvan yetiştiriciliği ilk
sıralardayken 1990lı yıllardan itibaren boşaltılan
kırsal alanlar, mayınlanan araziler, yasaklanan mera ve yaylalar
nedeniyle hayvancılık üretimi büyük oranda azalmıştır.
Türkiyenin hayvan
varlığı gün geçtikçe azalıyor, canlı hayvan
ihracatı düşüyor. Hayvancılık politikasının
geldiği son nokta sınırsız ithalat olmuştur. 1960
yılından beri Avrupanın değişik ülkelerinden
damızlık kültür ırkı hayvan ithal edilmektedir. Yerli
ırk olan Doğu Anadolu Kırmızısı ırkı
kaybolmak üzeredir. Bunun yerine Montofon, Holştayn, Simental, Jersey ve
en sonunda da ne olduğu bilinmeyen Angus denen bir ırkı bu
ülkeye monte ettiniz. Sınama ve yanılma metotlarıyla bu seçimler
yapıldığından, her dönemde gelen kültür ırkı
damızlık hayvanların yüzde 50si iklim ve yem şartlarına
uyum sağlayamadığından telef olmuştur.
Türkiyede tür ve
ırklarına göre koyun sayılarının 2000 ile 2014
yılları arasındaki dağılımına
baktığımızda, koyun sayısının 2010
yılında bir artış trendine girdiği gözükmektedir ancak
1991 yılına göre 2014 yılını mukayese edersek yüzde
22,98 oranında bir azalma olduğunu görürüz. 1991 yılına
göre, 2014 yılında kesilen koyun sayısında yüzde 34,43
oranında bir azalma ve et üretim miktarında da yüzde 23,05
oranında bir azalma vardır. Günün şartlarında, yem
fiyatları başta olmak üzere diğer giderler göz önüne
alınınca hayvan yetiştirmenin hiçbir cazip tarafı
kalmamıştır.
Sayın Bakana sormak
istiyorum: Besicilerin piyasaya sürdüğü büyükbaş hayvanlarda hormon
kontrolü yapılıyor mu? Hormon dozajında bir kısıtlama
söz konusu mudur? Çünkü bunlar, insan sağlığıyla doğrudan
orantılı olaylardır.
Ne yazık ki şap ve
şarbon hastalıkları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde olmasına rağmen gizli tutulmuştur.
Avrupa Birliği uyum
çerçevesinde üreticiye teşvik verilmektedir. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığına bağlı birçok birlik
bulunmaktadır. Bu teşvikin üreticiye
ulaştırılması da kurulan birlikler
aracılığıyla yapılmaktadır. Birlikler, Avrupa
uyum yasasının Türk tipi versiyonudur. Birlikler, sadece
teşviklerden nemalanan kuruluşlardır. Mavi vurgun operasyonunu
hatırlayacaksınız Sayın Bakan. İl tarım
müdürlüğü ve birlikler marifetiyle 200 bin hayalî hayvan üzerinden 10
milyon liralık destekleme ve sıfır faizli kredi alınarak
yolsuzluk yapılmıştı.
Hayvanlara takılan küpeler, envanter
çalışması açısından uygun olabilir fakat meralarda
gezen hayvanlar için seçilen malzeme uygun değildir. Küpeler, maliyeti
kuruşlar mertebesinde olan ucuz ve basit plastik parçalardır. Bunlar
üreticiye büyükbaşlarda 3, küçükbaş her bir hayvan için de 1,5 liraya
mal olmaktadır. Meralarda gezdiğiniz zaman da binlerce küpenin
yerlerde gezdiğini fark edersiniz.
Gıda güvencesi ve gıda güvenliğine
ilişkin yaşanan sorunlar, dünyada olduğu gibi ülkemizde de
artarak sürmektedir. Uygulanan neoliberal politikaların sonucu olarak 1
milyar insan açlık sınırının altında yaşam
savaşı verirken 1,3 milyar insan da aşırı ve
yanlış beslenmenin getirdiği obeziteye bağlı
sağlık sorunlarıyla uğraşmaktadır.
Ulusal Biyogüvenlik Yasası yürürlüğe
girdiğinden bu yana, genetiği değiştirilmiş organizma,
GDOyla ilgili tartışmalar yoğunlaşmakta, Bakanlık
tarafından ne yazık ki kamuoyuna gerekli bir şekilde
açıklama yapılmamaktadır. Tokluk hissi vermeyen ve kanserden
kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok
kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta
bazlı şeker, daha doğrusu, mısır şurubu Fransa,
Hollanda ve İngilterede yasaklandı, Türkiyede ise tüketim rekoru
kırıyor. Amerika Birleşik Devletlerinde bilim adamları
obezite ve obeziteye bağlı hastalıkların
artışını mısır şurubuna
bağlayınca, üretim yüzde 10dan yüzde 2lere düşürülmesine
rağmen, Türkiyede olan yüzde 10luk üretim kotası yüzde 15e
çıkmıştır. Bunun tek nedeni ise nişasta bazlı
şekerin pancara göre ton başına 250-300 dolar daha ucuz
olmasıdır. Her ne kadar daha ucuz görünse bile neticede
sağlık sorunlarıyla bunun birkaç mislini ödemekteyiz. Avrupa
ülkelerinde kişi başına nişasta bazlı şeker
tüketimi 1-1,5 kilo olmasına karşılık, Türkiyede bu, 6
kilodur.
Türkiyede mısır üretimine ilaveten
mısır ithalatı da yapılmaktadır. Bu, mısır
şurubu üretimi için ithal ediliyor. İthal mısır da mutlaka GDOlu
mısırdır. Sadece 2008 yılında, 1 milyon 151 bin 490
ton mısır ithal edilmiştir.
Sayın Yalçın Akdoğan geçen günkü
konuşmasında Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık,
çatışmalarla, savaşlarla, insani krizlerle çalkalanıyor. Bu
çalkantının içinde unutulan şey, insandır yani insan
ıskalanmaktadır ve çok büyük insani krizler yaşanmaktadır.
demişti. Sayın Akdoğanın bu itiraflarına tamamen
katılıyorum. Aylardır yaşanan Sur, Cizre, Nusaybin,
Şırnak olaylarını çok güzel ifade etmiştir.
Uzun yıllardır uygulanan güvenlikçi
politikalarla köy ve mezralar boşaltılmış, yaşam
alanları kısıtlanmış, meralar ve yaylalar yasaklanarak
insanlar ekmeklerinden, topraklarından ve hayvanlarından
koparılmıştır. Bu yasaklar sonrası, tarımsal ve
hayvansal anlamda üretim düşünce de haydi köyümüze geri dönelim projesi
yaratılmaya çalışılmıştır.
Başbakan Davutoğlu, bu kürsüden
yaptığı açıklamada gençlere 30 bin TLye kadar destek
vereceğini açıklamıştır. Sayın Başbakan,
insanlara kısa süreli ekonomik yardımlar yaparak tarım ve
hayvancılık alanındaki sıkıntıları aşamazsınız.
Ekonominin düze çıkması için insanları üretken ve üreticiyi de
para kazanır bir duruma getirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, aracı ve
tüccarla çalışan bir üretim politikasıyla üreticinin de,
tüketicinin de mağdur olacağı aşikârdır. Bu sorunu da
ancak bilinçli ve programlı bir tarım politikasıyla
aşmayı başarabiliriz.
Diğer bir husus da, tütün ve alkol üzerindeki
vergi anlayışıdır. 2016 bütçesinde gelirlerin
dağılımına göre bütçe gelirlerinin yüzde 84,8i
vergilerden, kalanı ise harçlar, elektrik, doğal gaz fiyatlarına
yapılan yüksek zamlar, cezalar ve diğer devlet gelirlerinden
oluşmaktadır. Özel tüketim vergisi gelirlerinin yüzde 33ü alkollü
içkiler ve tütün mamullerinden sağlanmaktadır.
Bütçedeki açığı kapamak adına
tütün, tütün ürünleri ve alkollü içeceklere yapılan zamlarla birlikte
sahtecilik ve kaçakçılık tetiklenmiştir. Her yıl insanlar
sahte alkol yüzünden yaşamını yitirmektedir. Bu anlamsız
vergi, anlamlı bir noktaya çekilmelidir.
Tütün üreticiliğini bitirdiniz ama tütün
üzerinden kâr etmeye devam ediyorsunuz. Bugün batıyor dediğiniz ve
emsal gösterdiğiniz Yunanistan bile Philip Morris şirketiyle üç
yıllık anlaşarak tütün üretimini destekleyip üreticinin yüzünü
güldürmüştür. Biz ise Philip Morris gibi şirketler yüzünden üreticiyi
ve emekçiyi bu işe kurban ettik.
Soma, AKP iktidarı tütün sektörünü bitirinceye
kadar Ege Bölgesinin önemli tütün üretim merkezlerinden biriydi. Sizler,
insanları önce ekmeklerinden ettiniz, sonra da madenciliğe mahkûm
edip katlettiniz
Vekilliğini yaptığım Bitlis
iliyle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Coğrafi konum nedeniyle
Bitlisin ekonomisini, tarım ve hayvancılık teşkil ediyor.
Gerek özel sektör gerekse devlet eliyle işsizliğin ortadan
kaldırılması için herhangi bir iş kolu, fabrika türü
istihdam alanları açılmamış, var olanlar da
kapanmış. İnsanlar, geçimlerini tarım ve
hayvancılıktan sağlıyor. 342 köyümüzün 100den
fazlasının ekonomisi tütün üreticiliğine dayanıyordu.
Bitliste daha önce yaklaşık 1.500 kişinin
çalıştığı sigara fabrikası AKP Hükûmeti döneminde
kapatıldı, buna karşı herhangi bir alternatif
sunulmadı. Dolayısıyla her biri bir fabrika gibi istihdam
sağlayan tütün üreten köyler, tütün üretimini bıraktı. Bundan
dolayı da gençler, Batı illerine göç etmek zorunda kaldı.
Kapatılan fabrikalarla Bitliste ekonomik ve sosyal sistem allak bullak
oldu.
Dünya sigara kartellerinin dayatması sonucu,
tütün üreten sahalar ve sigara fabrikaları kapatıldı. Sigarada
kâr marjı yüzde 200 ile yüzde 300 arasında değişmektedir.
Tabii ki emperyalist güçlerin kâr marjı bu kadar yüksek bir malı, hem
de alışkanlık ve bağımlılık yapan,
katkı maddeleri ile karıştırılarak piyasayı
kontrolleri altına alma hevesinde olmaları bunun neticesidir.
Biraz da su konusuna değinmek istiyorum:
Bilindiği gibi, tarımın ve yaşamın ana
kaynağı sudur.
Sayın Yalçın Akdoğan, bu konuyu çok
iyi bilecek ki buradan yaptığı konuşmada Somalide 1.046 su
kuyusu açtığını ve Kırımın 14 köyünde 25
binden fazla insanın temiz suya kavuşması için su sağlama
projeleri ürettiklerini ve binlerce bina yaptıklarını söyledi.
Ben size olaylara bire bir şahit olduğum
için iki olayı anlatmak istiyorum. Bir tanesi: Seçim sırasında
Ahlatın Cemalettin Köyüne gittiğimiz zaman köyde hiç kimseyi
göremedik. Bir de baktık, dağın yamacında çoluk çocuk bir
sürü insan kaynaşıyor. Gittik yanlarına, bir baktık ki
bunlar çamur ve mille dolu olan su depolarını çoluk çocuk hep beraber
temizlemeye çalışıyorlardı. Su deposu tamamen doluydu
mille. Tabii, acemi siyasetçi olduğum için -ben yeni siyasetçiyim-
fotoğrafını çekip size bunu gösteremedim, hakikaten manzara
korkunçtu. Yani Bunu senede iki defa temizliyoruz. diyorlardı. Peki
buralara bir filtre sistemi yapmak çok mu zor? Sayın Akdoğana bunu
soruyorum. Benzer durum, mutlaka çevre köylerde de vardır. Bu, Güroymak,
Hizan, Adilcevaz, Tatvanda da vardır, yalnız, ben buraları
gezdiğim için sadece bunu aktarıyorum.
Yine Mutkinin köylerinde yol, su ve elektrik
sorunları devam etmekte. Kış aylarında haftada ortalama bir
gün elektrik veriliyor bu köylere. Size sorarım: Hanginiz böyle bir
ortamda yaşamak ister? Altyapısı tamamlanan bir ortamda ancak
üretim yapılır ve geliştirilebilir.
Küçük gölet projeleriyle, su sorunu olan onlarca
köyün problemini çözebiliriz. Herhâlde rant olmadığı için küçük
projeler itibar görmüyor.
Evet, bir de Sayın Davutoğlunun AR-GEler
üzerindeki ifadesine değinmek istiyorum. Sayın Başbakan,
iktidara geldiklerinde Toplam teknoloji geliştirme bölgesi sadece 2ydi
şimdi 63. dedi. Keşke bu ikisi ekip ve ekipman tarafından güzel
donatılmış olsaydı ve bir şeyler üretmiş
olsaydı da Şu iki üretim merkezinde şunları ürettik.
diyebilseydi. Kantite değil, kalite mühimdir. Bu teknoloji merkezinde
hangi teknoloji gelişti, ben bunları merak ediyorum. Geçen gün,
gazetede güzel bir havadis vardı; Hindistanda birisi, bir saat pedal
çevirerek köyde evinin bir günlük elektrik ihtiyacını
karşılayan bir sistem geliştirmiş. Keşke, bizim de
böyle küçük projelerimiz olsa. Ne yazık ki bugüne kadar böyle bir
şeye hiç değinilmedi. Ancak, bizde, işte, doğal gaza
karşı tezek savunuluyor. Onu da bilmiyorum, tezekler için santraller
falan düşünülüyor mu, tezek santrallerinin yapılması?
Değerli milletvekilleri, bütçe, adil, hesap
verebilir, şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır. Harcamaların
ciddi olarak kayıt altına alınmadığı, gereksiz
program ve kayıt sistemleriyle, Sayıştayın bile
yorumlayamadığı durumların ortaya çıktığı,
usulsüzlüklerin örtbas edildiği ve açıklanamadığı bir
bütçenin profesyonellikten ve ciddiyetten uzak olduğu
inancındayız. Dolayısıyla, bismillah ile
başlayıp, yıl sonunda elhamdülillah deyip bitireceğiniz
bu bütçeye hayır oyu kullanacağımızı belirtmek
isterim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Gaydalı.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, İç Tüzük 60a göre yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN - Şimdi, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun konuşmacılarını sırasıyla
çağıracağım
Sayın Balukenin söz talebi var.
Buyurunuz Sayın Baluken.
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
18.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Hükûmetin muhalif bir
çizgide yayın yapan bütün basın kurumlarını susturmaya
çalışmasının kabul edilemez olduğuna, bu darbe
anlayışını kınadığına ve Cumhurbaşkanı
ile Hükûmeti bu yanlış tutumdan vazgeçmeye
çağırdığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Türkiye'de uzun süredir
sorunlu bir alan olan basın özgürlüğü, AKP Hükûmetinin eliyle
neredeyse bitirilme noktasına getirildi. Gün geçmiyor ki haber
yaptığı için tutuklanan gazetecilerin, sokak ortasında darp
edilen, işkenceye tabi tutulan, başına silah dayatılan
basın emekçilerinin, birkaç muhalif cümle yazdı diye işinden
olan, sansüre tabi tutulan gazetecilerin haberini almayalım; neredeyse bir
rutin hâline getirildi. Sadece son birkaç hafta içerisinde İMC TVnin
ekranının karartılmış olması, yine Kanaltürk,
Bugün TV başta olmak üzere, AKPye muhalif olan basın kurumları
üzerindeki baskılar bütün Türkiye kamuoyunun takdirinde. Bugün de, basına
yansıyan haberlere göre, Zaman gazetesine kayyum atanmasıyla ilgili
bir süreç gelişmiş durumda. Belli ki AKP Hükûmeti, kendisinden
farklı olan, muhalif bir çizgide yayın yapan bütün basın kurumlarını
susturmaya çalışıyor.
Biz, siyasi çizgisi ne olursa olsun, ideolojik
içeriği ve basınla ilgili yayın ahlâkı ne olursa olsun,
basın kurumlarına yönelik, Hükûmetin veya devletin ortaya
koyduğu bu uygulamaları kabul edilemez buluyoruz, basın
özgürlüğüne bir darbe olarak değerlendiriyoruz. AKP Hükûmeti,
neredeyse, bütün Türkiye sahasını bir operasyon sahası hâline
getirdi. Yani, siyasi soykırım operasyonları
yapılıyor, belediye başkanları tutuklanıyor, askerî
operasyonlarla insanlar katlediliyor, iş adamlarına, sermaye
gruplarına yönelik operasyonlar yapılıyor, holdinglere el
koyuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamam Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Basın kurumlarına operasyon yapılıyor, yayınlar
karartılıyor, o kurumlar kapatılıyor. Şimdi bu
açıklamayı yaparken de yeni bir haber ulaştı elime,
Sayın Mirgün Cabasın da işine son verilmiş. Gerçekten
kınanması gereken bir durum. Halkların Demokratik Partisi olarak
7 Hazirandan beri bir darbe konseptinin ve darbe zihniyetinin
işbaşında olduğunu söylüyorduk, işte, bu gelişmeler
de bizi doğrulayan gelişmeler. Yani, farklı ve muhalif olan
bütün kesimleri zorla, elindeki devlet gücüyle baskılamaya
çalışmak, susturmaya çalışmak, tasfiye etmeye
çalışmak darbenin ta kendisidir. Tam da bu noktadan bu darbe
anlayışını bir kez daha
kınadığımızı buradan ifade etmek istiyorum.
Basın özgürlüğüyle ilgili hem Sarayı hem AKP Hükûmetini bu
yanlış tutumdan vazgeçmeye çağırıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Baluken.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ilk konuşmacı,
İstanbul Milletvekili Sayın Şirin Ünal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Ünal, süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞİRİN ÜNAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile 2014
yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
hakkında, Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Millî Savunma
Bakanlığımız, AK PARTİ hükûmetleri döneminde birçok
yeniliğe imza atmıştır. 2003 yılında on sekiz
aydan on beş aya düşürülen askerlik süresi, iki yıl önce on iki
ay gibi makul bir süreye indirilmiştir. Geçmiş dönemlerde Türkiye
tarihine birer kara leke olarak düşen askerî darbelere dayanak sağlayan
İç Hizmet Kanununun 35inci maddesi değiştirilerek askerî
vesayetin önüne geçilmiştir. Askerliğin tanımı: Askerlik, harp
sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir. şeklinde
değiştirilmiştir; böylece, siyaset-asker ilişkisi yeniden
düzenlenmiştir. Bu bağlamda, Türk Silahlı Kuvvetleri
mensuplarının tamamen siyasetin dışında kalması
sağlanmıştır.
Mehmetçiğe verilen hücre cezası
kaldırılmış, askerlik şubesi
başkanlıklarınca kısa sürelerle teşkil edilen ve
etkinliği kalmayan askerlik meclisleri kaldırılmış,
ilk yoklama ile yedeklik yoklama işlemleri
kaldırılmış, asker hastanesi bulunmayan yerlerde engelli,
yatalak, uzuv kaybı gibi gözle görülür rahatsızlığı
bulunanlar hakkındaki Askerliğe elverişli değildir.
raporlarıyla, sevk geciktirmesi veya ertesi yıla bırakma
kararlı sağlık raporlarının askerlik şube
başkanıyla mülki amirler tarafından görevlendirilecek resmî 2
tabipten oluşan geçici sağlık kurulunca verilmesi sağlanmıştır.
Yoklama süreleri uzatılmış ve buna bağlı olarak
yoklama kaçağı sayısı azaltılmıştır.
Astsubayların birinci dereceye yükselmelerine imkân
sağlanmıştır. Askerlik hizmeti sırasında veya
bitirdikten sonra fakülte veya yüksekokulları bitirenlerin,
sözleşmeli astsubay veya subay olmalarına imkân
tanınmıştır. 2011 yılında ve 2014 yılında
bedelli askerlik kanunları çıkarılarak
vatandaşlarımızın beklentileri
karşılanmıştır. İlk bedelli yasasından 70
bin, ikincisinden ise 200 binin üzerinde vatandaşımız
yararlanmış, elde edilen gelirler şehit aileleri ile gazi
yakınlarına, bir kısmı da savunma sanayimizde
yapılacak olan yatırımlarda kullanılmak üzere
ayrılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, artık
eski Türkiye değil, güçlü Türkiyedir; yenilenmiş, üretebilen savunma
sanayisiyle, güçlü ordusuyla birçok Orta Doğu ve Avrupa ülkesinin gıpta
ettiği bir konuma gelmiştir. Ülkemizin ve milletimizin elde
ettiği güven sayesinde, Türkiye, ALTAY tankını, MİLGEM
savaş gemilerini, ATAK taarruz helikopterlerini, insansız hava
araçlarını, haberleşme uydularını, millî piyade
tüfeğini, hassas güdüm kitini, bir kısım hava savunma füzelerini
ve daha birçok savunma teçhizatını üretir hâle gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu topraklar üzerinde
bin yıldır süregelen kardeşliğimizi bozmaya
çalışan hainlere şunu söylemek istiyorum: Vatan
topraklarının bütünlük ve güvenliğinin teminatı olan Türk
Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet güçlerimiz terörün her türlüsüyle
kararlılıkla mücadeleye devam edeceklerdir. Türk Silahlı
Kuvvetleri, vatandaşlarımızın refah, huzur ve güven içinde
yaşaması için ırk, din ve bölge ayrımı yapmaksızın
kahramanca görev yapmaya devam edecektir.
Terörle mücadelede şehadete ermiş olan
asker, polis, sivil tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum. Kahraman
gazilerimize sağlık ve afiyet dileklerimi ve
şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca, 17 Şubat Ankara
saldırısını gerçekleştiren ve 29 canımıza
kıyan hain teröristin taziyesine katılma cüretini gösteren bir
milletvekiliyle aynı çatı altında görev yapmaktan zül duyuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Milletimizi bölmeye çalışan terör
örgütlerine silah, cephane taşıyan ve destek veren,
halkımızı Silahlanın! diye isyana teşvik eden
milletvekillerinin fezlekelerinin bir an önce Genel Kurulda görüşülerek
dokunulmazlıklarının kaldırılmasının
milletimizin acil, adil ve ötelenemez bir ihtiyacı olduğunu
değerlendiriyorum.
Bu vesileyle Millî Savunma
Bakanlığımızın 26,5 milyarlık bütçesinin
hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize selam ve
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Sema KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
ikinci söz Düzce Milletvekili Sayın Faruk Özlüye aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Özlü.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Savunma Sanayi
Müsteşarlığı bütçesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı, bir
tarafında Türk Silahlı Kuvvetleri, diğer tarafında savunma
sanayisi kuruluşları olan ve son derece stratejik konumu olan bir
kurumdur. Yani, bir tarafta sayısı 550 bini geçen Türk Silahlı
Kuvvetlerini modern askerî teçhizatla donatma görevi bulunan, diğer
tarafta 32 bin çalışanı ve 5 milyar doları aşan
cirosuyla Türk savunma sanayisini yönlendirme görevi olan bir kurum Savunma
Sanayi Müsteşarlığı. Bu konumu, nitelikli personel kadrosu
ve yürüttüğü projelerin stratejik önemi sebebiyle Savunma Sanayi
Müsteşarlığı Türkiyenin en güzide kurumlarından
biridir. Müsteşarlığın bu ayrıcalıklı ve özel
konumu, bugün Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan modern askerî
teçhizata ilişkin ne varsa hepsinde ya doğrudan ya da dolaylı
bir şekilde katkısı olmasından gelmektedir.
Bugün Savunma Sanayi
Müsteşarlığı bünyesinde 400e yakın proje yürütülmektedir.
Bu 400 projeden yaklaşık 300 adedi bizim dönemimizde yani AK PARTİ
döneminde başlatılmıştır.
Müsteşarlığın bugüne kadar
imzaladığı sözleşmelerin toplam bedeli 41 milyar
dolardır. Bu 41 milyar dolarlık projenin yaklaşık 30 milyar
doları yine AK PARTİ döneminde imzalanmıştır. Geçen
yıl 57 milyon TL idari bütçesi olan Savunma Sanayi
Müsteşarlığının projeler için harcadığı
rakam 4,5 milyar liradır.
Müsteşarlık bünyesinde, sözleşmeli,
kadrolu ve danışman statüsünde olmak üzere yaklaşık 880
personel bulunmaktadır.
AK PARTİ olarak cumhuriyet tarihinin en önemli
ilklerini bu kurum bünyesinde yürütülen çalışmalarla
gerçekleştirdik. Türkiyenin kendi tasarımı ilk tankı
ALTAYı, kendi tasarımı ilk insansız hava aracı
ANKAyı, yine kendi tasarımı ilk savaş gemisi MİLGEMi
bu kurumun çok değerli personelinin özverili çalışmalarıyla
hayata geçirdik.
AK PARTİ olarak, Türkiyeyi savunma ve güvenlik
teknolojilerinde üstün kılmayı, bunun için de teknoloji üretmeyi
stratejik hedeflerimiz ve önceliklerimiz arasına aldık. Bunu da ilk
önce savunma sanayisinde uygulamaya koyduk ve bunu offset
uygulamalarıyla destekledik. Geçen yıl savunma AR-GE projeleri için
800 milyon dolar harcama yaptık. 2002 yılında 2 adet patent
alınabilirken 2015 yılında bu sayı 59a ulaştı.
Son on üç yılda savunma sanayisi sektöründe
yapısal bir dönüşüm gerçekleştirdik. Tersine çalışan
bir sistemi düzene soktuk. Yabancı firmalar yerine yurt içi firmaları
ana yüklenici olarak belirledik. Savunma sanayisini üretim
ağırlıklı bir yapıdan tasarım ve mühendislik
ağırlıklı bir yapıya dönüştürdük. Artık
kendi tasarımlarımız olan, adını bizim koyduğumuz
sistemler söz konusu. Dünyanın en büyük ilk 100 savunma firması
arasına 2 Türk firmasını soktuk.
Savunma harcamaları yönüyle, Türkiyenin
savunma harcamaları sanıldığının aksine dünya
ortalamasının altındadır. Hatta, NATOnun tavsiye
ettiği yüzde 2 sınırının da altındadır.
Türkiyenin, bundan sonraki süreçte, savunma
yönetimi, askerî teşkilat ve savunma sanayisi olmak üzere 3 ana alanda
kapsamlı bir savunma reformuna ihtiyacı olduğunu
düşünüyorum. Hızlı ve etkin çalışan bir tedarik ve
lojistik sistemi kurmalıyız. Savunma Sanayii Destekleme Fonu
kaynaklarını ve fon yönetimini sadeleştirmeliyiz. İngilteredeki
DE&S, Almanyadaki BWB, Fransadaki DGA benzeri bir yapılanmayı
düşünmeliyiz.
Bu temennilerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyor, Savunma Sanayi Müsteşarlığının 2016
bütçesinin milletimize hayırlı olmasını diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özlü.
Üçüncü konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Sert. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN SERT (İstanbul)
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; ben de hepinizi sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
Terör dolayısıyla şehit olan asker,
polis ve sivil halkımızı rahmetle anıyorum.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının 2016 bütçesi hakkında görüşlerimi
açıklamak için huzurunuzda bulunmaktayım.
2016 merkezî yönetim bütçesine
baktığımızda, giderlerimizin 570,5 milyar TL
civarında, gelirlerimizin de 540,8 milyar TL civarında olduğunu,
bütçe açığının da 29,6 milyar TL olduğunu
öngörmüş bulunmaktayız. Bunun yanında, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı ödeneğinin de 4,3 milyar TL
civarında olduğunu zaten öğrenmiş durumdayız.
Tabii, bu bütçeleri yaparken Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı hangi genel müdürlüklerle, hangi
aktivitelerle bunları yapıyor diye baktığımızda,
Türk Patent Enstitüsü, Türkiye Bilimler Akademisi, KOSGEB, TÜBİTAK, Türk
Standartları Enstitüsü, Şeker Kurumu, Sanayi Genel Müdürlüğü,
Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü, Sanayi Ürünleri Güvenliği ve
Denetimi Genel Müdürlüğü, Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü,
Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü, Verimlilik Genel
Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler
Genel Müdürlüğü koordineli bir şekilde Türkiyenin bilim ve
sanayideki atılımlarını yapmak için
çalışmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, dünyada var olan 206
dünya ülkesi arasında olağanüstü bir ticaret hacmi var ve
yaklaşık olarak 75-76 trilyon dolar civarında seyreden bu
ticaret hacmi içerisinde Türkiye'nin almış olduğu hak, hisse
yaklaşık yüzde 0,86dır. Yani, yüzde 1 bile etmeyen bu ticaret
hacmini mutlaka yüzde 1,5lara, yüzde 2lere çıkartmak zorundayız.
Bunu çıkarmanın iki tane yolu var. Bir tanesi, Türkiye hem
üretmiş olduğu ürünlerin ürün konseptini değiştirmek
zorunda, daha nitelikli, daha inovatif, daha kaliteli, katma değeri daha
yüksek ürünleri üretmek zorunda hem de ürün ve ihracat miktarını
artırıp, yeni pazarlara doğru koşturup, dünyanın dört
bir tarafına gidip ürünlerimizi satmak zorunda.
Bunları yaparken Türkiye'nin gelmiş
olduğu noktaları şöyle bir izleyip sirkülasyonu hatırlamak
zorundayız. 1981 yılında Türkiye'nin ihracatı
yaklaşık 4,5 milyar dolar iken 2002 yılında bu rakam 36
milyar dolara, 2014 yılında 157 milyar dolara gelmiştir. 2015
yılında hafif bir türbülansla, aslında ihracattaki sayı ve
kilogram bazında düşüş olmamasına rağmen dolar bazının
dünya piyasalarındaki niteliğinden dolayı bir düşme söz
konusu gibi gözükmekte ama sanayi ürünümüzün yapılan genel ticaretin
içerisindeki payı yüksek olduğu için memnun edici bir sonuç var
diyebiliriz.
Bir başka açıdan bizim
ihracatımızı incelediğimiz vakit, ihraç ettiğimiz orta
ve yüksek teknolojili ürünlerin kilogram fiyatı 4,5 dolar, yüksek
teknoloji ürünlerinin kilogram fiyatı 34 dolar, ihraç ettiğimiz
makinaların ortalama fiyatı 7 dolar, ithal ettiğimiz
makinaların ortalama fiyatı 13 dolar. Buradan da gözüküyor ki Türkiye
ucuz satıyor, pahalı alıyor. Biz bu konsepti mutlaka Bilim ve
Sanayi Bakanlığı politikaları dâhilinde ya da Türkiye'nin
yapmış olduğu bu politikalar neticesinde artırmak ve
tersine çevirmek zorundayız. İlaç sektöründe daha farklı ve
aleyhimize gelişen bir durum var, uçak sanayisinde ve hassas teknolojilerde
biraz daha fazla olmuş olduğunu görüyoruz. Bunu mutlaka
değiştirmemiz lazım. Özellikle, düşük teknolojili ürünlerin
genel ticaretimiz içerisindeki oranı yüzde 35; orta düşük teknolojili
ürünlerin payı yüzde 29,5; orta yüksek teknolojili ürünlerin payı
yüzde 31,8; yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızın içindeki
payı yüzde 3,7. Burada da görülüyor ki biz, Batı Avrupa ülkelerinde
ve Amerikada, Japonyada yüzde 15lerin, 20lerin üzerinde olan yüksek
teknolojili ürünleri mutlaka üretmek ve yüzde 3,5 bandından yüzde 10
bandına doğru çıkmak zorundayız.
Sayın Başkan ve değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Genel Kurulda 7 Hazirandan bu
tarafa yapılan toplantıları biraz izlemiş durumdayım
ve özellikle son sekiz gündür bütçe görüşmelerinden dolayı
yapılan çalışmalara yoğun olarak katılmış
durumdayım ve burada tespit ettiğim bazı olumsuzlukları da
belirtmek istiyorum. Milletvekillerimizden bazılarının
çatışmacı bir dilden uzak durmalarını temenni
ediyorum. Bazı milletvekillerimizin gündem dışı
konuşmalara çok fazla girmesini doğru bulmadığımı
ifade etmek istiyorum. Yine, sayın milletvekillerimizden
bazılarının teröre cesaret verici konuşmalar
yapmasından rahatsız olduğumu ve
kınadığımı belirtmek istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyor, bütçemizin hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Sert.
Dördüncü konuşmacı Gaziantep Milletvekili
Sayın Abdullah Nejat Koçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2016
yılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında,
Şırnak ve Nusaybinde gerçekleşen hain saldırılarda
can veren ve bugün Gaziantepte toprağa verilen şehit Uzman
Onbaşı Muhammet Karadağa ve tüm şehitlerimize rahmet,
minnet ve şükran duygularımı iletmek istiyorum. Terörü ve
destekçilerini lanetliyorum. Ülkemizin dört bir yanında operasyonda olan,
nöbet tutan, görev başındaki tüm asker ve polislerimizi milletin
kürsüsünden selamlıyorum; Allah gücünüzü artırsın.
Bizler, bölmeye, öldürmeye ve kaos yaratmaya
çalışan zihniyetin karşısında; üreten, yaşatan,
vatandaşının refah seviyesini yükseltmeye çalışan bir
anlayışla ülkemiz ve milletimiz için çalışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, dünya 4.0 olarak
adlandırılan yeni bir sanayi devrimine doğru ilerliyor. Üretim
modelleri değişiyor, iş gücü dijital teknolojiye dönüşüyor.
Türkiyenin bu değişime ve dönüşüme
seyirci kalmaması memnuniyet verici. AR-GE harcamalarımız 15
milyar lirayı aşmış durumda. AR-GEnin millî gelire
oranı tarihte ilk defa yüzde 1i geçti. Türkiye artık yüksek teknolojili
ürünler ihraç ediyor, katma değeri yüksek ürünlere
yoğunlaşmış durumda. AR-GE, inovasyon, tasarım ve
markalaşma ülke gündemimizde. Tüm bunların nedeni çok açık:
Ülkemize ve vatandaşımıza çok daha yüksek bir refah sunmayı
arzu ediyoruz. Türkiye bunu hak ediyor.
Küresel ölçekte ekonomik bir daralma yaşansa da
dünya hızla gelişiyor ve büyüyor. Bu hızlı
değişim ve gelişime ayak uydurmak için Türkiye yeni bir
sıçrama yapmak zorunda. İhracatımız 144 milyar dolara
ulaştı. Yeterli mi? Değil. 2023 hedefimiz inşallah 500
milyar dolar. Gayrisafi yurt içi hasılamız 822 milyar dolar. Yeterli
mi? Hayır. Hedef 2 trilyon dolar. Kişi başı millî gelir 11
bin dolar seviyesine ulaştı. Yeterli mi? Tabii ki yeterli değil.
Hedef 25 bin dolar inşallah. AR-GE harcaması yüzde 1i
aştı. Hedef yüzde 3 değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, Sanayi
Bakanlığının, bilime, proje üretmeye ve ürettiği
projelerde yerliliğe ne kadar önem verdiğini görüyor, takdir
ediyoruz. Yerli otomotiv sektörüne, yenilenebilir enerji üretimine, savunma
sanayisine, uzay teknolojisine yönelik yürüttüğü projeler; AR-GEnin,
inovasyonun, tasarımın öne çıktığı bu projeler
heyecan ve gurur veriyor bize.
Türkiye değişiyor, yenilikçiliğe
değer veriyor artık. Türkiyenin AR-GE personeli sayısı 112
bine, teknopark sayısı 61'e, AR-GE merkezi 192'ye, teknoloji transfer
ofisi sayısı 34'e ulaşmış durumda. Hızla
büyüyoruz. AR-GE yapan, proje üreten bir ülke olma yolunda hızla
ilerliyoruz. Girişimcilik her alanda destekleniyor.
KOBİlerimize, KOSGEB
aracılığıyla geçen yıl 38 bin girişimciye 351
milyon lira destek sağlanması, bu girişimciliğin
desteklenmesi ve KOBİlerimizin geleceği için önem arz ediyor. Bugüne
kadar verilen 187 adet tescilli coğrafi işaret Türkiye'nin en büyük
zenginliği. En önemli coğrafi işaretimiz olan Gaziantep
baklavasının Avrupa Birliği tarafından tescil edilen ilk
Türk ürünü olması da ülkemiz adına önemli bir kazanım.
MUSA ÇAM (İzmir) Nejat Bey, bekliyoruz
baklavayı.
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Devamla) İnşallah
Türkiye tasarım ve başvuru
artışında Avrupada 2nci, dünyada 5inci sırada. Marka
başvurularında 110 binden fazla başvuruyla Avrupada 1inci,
dünyada 6ncı sırada. Her yıl patent sayısında çok
büyük bir artış var, her yıl yaklaşık yüzde 15 her
yıl artıyor. Çalışan ve üreten organize sanayi bölgemiz
188e ulaştı.
Değerli milletvekilleri, sanayileşmede
ülkemize model olmuş, Türkiye'nin en büyük organize sanayi bölgelerinin
bulunduğu marka şehir Gaziantepin uzun yıllar Sanayi Odası
Başkanlığını yapmış, şehrin üretimine
ve istihdamına yönelik birçok AR-GE, inovasyon ve markalaşma projesi
yürütmüş biri olarak, Sanayi Bakanlığımızın
ortaya koyduğu performans ve projelerinin sanayimizin geleceği
açısından memnuniyet verici olduğunu ifade ediyor, bütçenin
hayırlı uğurlu olması dileklerimle hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Koçer.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
beşinci konuşmacı Giresun Milletvekili Sayın Cemal Öztürk.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığımızın 2016 bütçesi üzerinde
grubumuz adına görüşlerimi aktarmak üzere söz almış
bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlarım.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı,
üretimde teknolojik dönüşümü sağlamak ve uluslararası rekabet
gücümüzü artıracak politikalar belirlemek amacıyla önemli
çalışmalar yapmakta, toplumumuzun her kesimine hizmet
sunmaktadır. Gönül ister ki burada bu hizmetlerin hepsinden bahsedebilelim
ancak takdir edersiniz ki beş dakikalık süre içinde bu mümkün
değil. Bu yüzden, önemli gördüğüm birkaç hususu dile getirmek
istiyorum.
Bunlardan biri
Bakanlığımızın öncülüğünü yaptığı
yerli otomobil projesidir ki, otomotiv sanayisine emek vermiş biri olarak
bu projeden ayrı bir heyecan duyduğumu ifade etmek isterim.
İnşallah, yakın bir zamanda, tüm sınai mülkiyet
hakları ülkemize ait olan yerli otomobili kullanabileceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hükûmetlerimizin sanayi alanında attığı
önemli adımlardan biri de ihtisas endüstri bölgeleridir. Filyos, Ceyhan ve
Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgeleri kurulmuş, Karasu
Otomotiv İhtisas Endüstri Bölgesi ile Niğde Bor Enerji İhtisas
Endüstri Bölgeleri ilan edilmiştir ki bunlardan Karasu Otomotiv Endüstri
Bölgesinin ilan edilmesinden de ayrıca memnuniyet duyduğumu otomotiv
sanayisine emek vermiş bir kişi olarak belirtmek isterim.
Yine yeri gelmişken bir tane ihtisas endüstri
bölgesinin de aynı zamanda bir sanayi ürünü olan fındığa
has olmak üzere Doğu Karadeniz Bölgemize, özellikle de Giresun iline
kurulmasının çok yerinde bir karar olacağını belirtmek
istiyorum. Bilindiği gibi, Giresun fındığın
başkentidir ve fındık tarımsal üretimimizde ve gıda
sanayimizde çok önemli bir paya sahiptir.
Hükûmetimizin AR-GE reform paketini hayata
geçirdiğini hepimiz biliyoruz. Araştırma ve geliştirme ve
yenilik faaliyetlerini kendi bünyelerinde yapmak isteyen özel sektör
firmalarına araştırma geliştirme belgesi verilmektedir.
Hâlen 238 araştırma geliştirme merkezinde 25 bin insan istihdam
edilmektedir. Bu merkezlerde yürütülen AR-GE projesi sayısı
4.523tür, patent başvurusu sayısı ise 3.729 adet olup
bunların 1.030 tanesi belgeye bağlanmıştır.
Araştırma ve geliştirme merkezi kurmak için gerekli personel
sayısıysa Hükûmetlerimiz döneminde 50den 30a indirilmiştir ki
bu, özellikle orta ölçekli sanayicilerimiz için son derece faydalı
olmuştur. Nitekim, bu indirim sayesinde Bakanlıkça 2014 yılında
24 tane AR-GE Merkezi Belgesi verilmişken 2015 yılında verilen
belge sayısı yaklaşık 3 kat artarak 67ye
ulaşmıştır.
AR-GE reform paketinde ayrıca, tasarım
merkezlerinin AR-GE merkezlerinin yararlandığı tüm destek ve
muafiyetlerden yararlanması sağlanmıştır. AR-GE
merkezi kurmak için gerekli personel sayısının belirli sektörler
için 15e düşürülmesinin önü açılmıştır. AR-GE ve
tasarım merkezlerinde istihdam edilecek olan temel bilimler
mezunlarının maaşlarının brüt asgari ücret
kadarlık kısmı iki yıl süreyle devlet tarafından
karşılanmaktadır. Üniversite-sanayi iş birliği
faaliyetlerinde bulunan öğretim elemanlarımızın bu
faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerden gelir ve damga vergisi kesintisi
yapılmasına son verilmiş, döner sermayeden aldıkları
pay da yüzde 54ten yüzde 85e çıkarılmıştır ki eski
bir akademisyen olarak bunu son derece önemli bulduğumu da ifade etmek
isterim.
Süre yetersizliği nedeniyle burada
sayamadığım daha birçok hizmeti fedakâr bir şekilde yürüten
başta Sayın Bakanımız Fikri Işık Bey olmak üzere
tüm Bakanlık çalışanlarını tebrik eder, bütçemizin
hayırlı olması dileklerimle muhterem heyetinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Öztürk.
Altıncı konuşmacı, Konya
Milletvekili Sayın Mustafa Baloğlu.
Süreniz beş dakikadır.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA BALOĞLU
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gelişmiş ülkelerin kendi geleceklerine
ilişkin öngörüleri, sosyoekonomik hedefleri vardır. Öngörülen
hedeflere ulaşabilmek için kullanılan en etkili araç bilim, teknoloji
ve sanayi yetkinliğidir. Teknolojinin getirdiği insan
yapısı üstünlüğünü korumak, en tepeden alta kadar
vasıflı iş gücü gerektirir. 21inci yüzyılda iş
gücünün vasıfları rekabetin başlıca silahı
olacaktır. Beyin gücü yeni teknolojileri yaratacak fakat bu teknolojileri
düşük maliyetle üretebilmenin kolları ve bacakları
vasıflı iş gücü olacaktır. Ülkelerin üstünlük
yarışında, doğal kaynaklara sahip olmak gibi pek çok faktör
önemini yitirmeye başlamış, insan ön plana geçmiştir.
Gelişmiş bir ekonomiye sahip olan Japonya,
sanayisinde ham maddenin ve enerjinin yetersiz olmasına rağmen,
ithalatıyla bu açığı kapatmış ve gelişiminin
ilk evrelerinde uygulamış olduğu sistemli ve istikrarlı
korumacı politikaların, ihracata yöneldiği anda elinde
hazır ve gelişmiş bir sanayi ve yönetim
altyapısının oluşmasında kilit rol
oynadığı görülmüştür. Japonya, gelişiminin ilk
evrelerinde kendisini, bebek sanayiyi koruma politikaları, teşvik
kredileri, üreticinin menfaatine yönelik ve iç talebi
canlandırıcı vergi uygulamaları ve sağlam kurumsal
altyapının oluşturulması gibi pek çok faaliyet
aracılığıyla uluslararası rekabete hazır bir
konuma gelmiştir. Japonya, izlemiş olduğu bu yol sayesinde Asya
kaplanları diye bildiğimiz Asya ülkelerine yol göstermiştir.
Japonya ve Almanya gibi dünya savaşından
yenik olarak çıkan, ülkeleri harap olan, tüm ithalat ve ihracatlarına
el konulan, büyük tazminatlara maruz kalan iki ülke, çok kısa sürede
ülkelerini yeniden kalkındırıp şu anda dünyanın en
büyük ekonomilerinden biri olabildilerse bizim, genç nüfusumuzla, doğal
kaynaklarımızla, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizle ve
çalışkan insanlarımızla şu anda bulunduğumuz
konumda, kendi içimizde birliğimizi tamamlayıp ülkemizin
kalkınmasını, nüfusumuzun refah seviyesini artırmamız
tüm milletimizin çıkarına olacaktır.
Türkiye, uzun yıllar, bilim ithal edecek yerde
eskimiş teknolojileri ödünç almakla yetinmiştir. Günümüzde,
gelişmekte olan ülkelerin hepsinin temel sorunu, sahip oldukları
mevcut kaynaklarıyla kalkınma hamlelerini gerçekleştirememektir.
Ayrıca, bölgelerarası dengesizlikler sorunu, gelişmekte olan
ülkelerde olduğu gibi bazı gelişmiş ülkelerde, hatta ülkemizin
sınırları içinde dahi yoğun olarak görülmektedir.
Kalkınma, sadece üretimin ve kişi
başına gelirin artırılmasından ibaret olmayıp
ekonomi ve sosyalkültürel yapının da değiştirilmesi,
yenileştirilmesi anlamına gelir. Kalkınma, bir toplumun ekonomik,
sosyal ve kültürel açıdan belirli bir hayat seviyesine ulaşması
demektir. 2023 yılında Türkiyenin dünyanın ilk 10 ekonomisi
arasına girmesi ve belirlenen ulusal hedeflere ulaşabilmesi için,
ülke çapında ileri teknoloji uygulamalarını besleyecek bir bilimsel
enerji potansiyeli yaratılmalı, eğitim sistemimizde daha
belirgin bilimsellik ve süreklilik nitelikleri kazandırılmalı,
tarım, sanayi, hizmet ve kamu sektörlerinde bu potansiyelin verimlilik
odaklı bir kinetik enerjiye dönüştürülmesi mutlaka sağlanmalıdır.
Aksi hâlde, kamu ve özel sektör çalışanları ne kadar gayretli ve
yetenekli olursa olsun, sadece belirli para ve maliye politikalarıyla
ülkemizin dünya piyasalarında hatırı sayılır bir statü
kazanması ve insanımızın mutlu ve onurlu bir yaşam
seviyesine ulaşması bir ütopyadan ibaret kalacaktır.
AK PARTİ hükûmetleri olarak bu
kalkınmayı gerçekleştirilebilmek için, cumhuriyetimizin 100üncü
yılına denk gelen 2023 yılı için iddialı hedefler
ortaya koyduk. Bunlar arasında, 2 trilyon dolar millî gelire ulaşarak
dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek,
ihracatımızı 500 milyar dolara çıkarmak, orta ve yüksek
teknolojili ürünlerde Avrasyanın üretim üssü olmak, üretim ve
ihracatımız içindeki yüksek teknoloji ürünlerinin payını
yüzde 20lere çıkarmak, AR-GE harcamalarının millî gelir
içindeki payını yüzde 3lere çıkarmak ortaya koyduğumuz
hedeflerin bazılarıdır.
2023 hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla,
başta ekonomiyle ilgili bakanlıklar olmak üzere
bakanlıklarımız yeniden yapılanmış, Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığımız da bu amaçla yenilenmiştir.
Bakanlığımızın yeni yapısı Hükûmetimizin
2023 hedeflerini karşılamak amacıyla ülkemizde ilk kez bilimin,
teknolojinin ve sanayinin birbiriyle olan ilişkilerini ve entegrasyonunu
daha da derinleştirmek üzere şekillendirilmiştir. Bu yeni
yapıda, görevleri itibarıyla Bakanlığımız
faaliyetleriyle ilişkili olan TÜBA ve TÜBİTAK gibi kurumlar
Bakanlığımıza bağlı ve ilgili kuruluşlar
arasında yerini almıştır.
Bu vesileyle, şu anda güneydoğuda ve
doğuda terör örgütleriyle ve vatan hainleriyle mücadele eden
şanlı askerimizi, polisimizi alınlarından öpüyorum ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Baloğlu.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
yedinci konuşmacı, Elâzığ Milletvekili Sayın Metin
Bulut. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA METİN BULUT
(Elâzığ) Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri;
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığının (KOSGEB) bütçesi üzerine Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
1990 yılında, 3624 sayılı
Kanunla kurulan KOSGEBin kuruluş amacı, ülkenin ekonomik ve sosyal
ihtiyaçlarının karşılanmasında KOBİlerin
oranını ve etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini
yükseltmek, ekonomik ve sosyal kalkınmadaki paylarını
artırmaktır.
2002 yılı sonu itibarıyla veri
tabanına kayıtlı işletme sayısı
yaklaşık 4 bin iken bu rakam 2015 yılı itibarıyla
822.385e ulaşmıştır. 2002 yılında 24 ilde KOSGEB
hizmet merkezi bulunurken 2015 yılında 81 ilde 88 noktada KOSGEB
hizmet merkezleri hizmet vermektedir.
KOSGEBin KOBİlere yönelik şu anda
yürütmüş olduğu 8 adet destek mevcuttur. Bunlar, AR-GE,
İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı;
İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı, Genel Destek
Programı, Girişimcilik Destek Programı, Gelişen
İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı, Tematik
Proje Destek Programı, KOBİ Proje Destek Programı,
Uluslararası Kuluçka Merkezi ve Hızlandırıcı Destek
Programı şeklindedir. Bu destekler 81 ilde devam etmektedir.
Kendi ilim üzerinden bu desteklere örnek vermek
istiyorum. Elâzığ KOSGEB 2010 tarihinde kurulmuş olup o günden
bugüne 5.789 işletmeye ulaşılmış, bunlardan 842si
KOBİ desteklerinden faydalanmıştır.
Elâzığda, bu kapsamda, kredi faiz
desteği hariç 16 milyon 367 bin 455 TL hibe, 2 milyon 885 bin 139 TL geri
ödemeli, toplamda 19 milyon 252 bin 594 TL destek
sağlanmıştır.
Bir il düzeyinde bu kadar desteğin
verildiğini düşünecek olursak, Türkiye genelinde KOSGEBin
sağlamış olduğu katkının ne kadar büyük
olduğunu görmüş oluruz. Lakin, bu desteğin ve hizmetlerin devam
edebilmesi için siyasi istikrarın devam etmesi gerekir çünkü ekonomin en
büyük düşmanı belirsizliktir.
Maalesef, son zamanlarda, Sayın
Cumhurbaşkanımız ve ailesi her fırsatta gündemde tutularak
yalan ve iftiralarla yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Konu Cumhurbaşkanımızı karalamak olduğunda, tüm
muhalefetin ağız birliği yapmışçasına aynı
dili kullanması, aynı cümlelerle konuşması manidardır.
Asla bir araya gelmez denilenler koalisyonunun adı Recep Tayyip
Erdoğan karşıtlığıdır. Tabii, biz bu oyunu
ilk defa izlemiyoruz. Hatırlayalım, Adnan Menderes
düşmanlığıyla bu ülkeye bedel ödetildi, Turgut Özal
düşmanlığıyla bu ülkeye bedel ödetildi, 28 Şubat
postmodern darbesiyle rahmetli Erbakan üzerinden bu ülkeye bedel ödettiler.
Aynı şekilde, on dört yıldır Recep Tayyip Erdoğan
karşıtlığıyla da bu ülkeye bedel ödetilmek isteniyor.
Cumhurbaşkanımız üzerinden itibar katliamı yapmaya
yeltenenler, Sayın Başbakanımızı yıpratmaya
çalışmak isteyenler bu yolla, istikrarın adresi AK PARTİyi
kendi gereksiz gündemlerinde boğabileceklerini düşünüyorlar ama
kesinlikle yanılıyorlar. Yakın siyasi tarihimiz bu
saplantılı yanılgının hezimetleriyle doludur. Milletin
sağduyusu her türlü komplonun ve iftiranın karşısında
kesintisiz nöbettedir. Şu bilinmelidir ki amir olan millettir. Milletle
inatlaşmak olmaz. Millet Sayın Cumhurbaşkanımızı
ve Başbakanımızı seviyor, milletin sevdiğine
saygı göstermek zorundasınız. Unutulmamalıdır ki on
dört yıldır bıkmadan, usanmadan her yolla saldıranlara
millet sandıkta en güzel cevabı vermiştir, bundan sonra da Allah
nasip ederse vermeye devam edecektir.
Hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Sekizinci konuşmacı, Kastamonu
Milletvekili Sayın Murat Demir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MURAT DEMİR
(Kastamonu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk
Standartları Enstitüsü 2016 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz milletimizi, yüce
heyetimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, ülkemizin
geleceğini karartmak isteyen eli kanlı terör örgütü
karşısında Türk milleti dimdik ayakta duracaktır,
şehitlerimizin hesabı elbette sorulacaktır. Bu vesileyle, dün
İdilde şehit olan 2 askerimize, bugün Nusaybinde şehit olan 2
polisimize Allahtan rahmet, bizlere emaneti olan ailelerine ve milletimize
baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.
Türk Standartları Enstitüsü, Türk sanayisinin
daha az maliyetle yüksek üretim yapmasının, inovasyon faaliyetlerini
etkin bir şekilde sürdürmesinin, uluslararası standartlara uygun
hizmet sağlayarak uluslararası pazarlara girmesinin anahtarı
konumundadır. TSEnin yürüttüğü çalışmalar neticesinde, millî sentez standart ve yabancı
kuruluşlardan adapte edilerek kabul edilen standart sayısı 35
binin üzerine çıkmıştır. TSE, başta enerji sistemleri
ve enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, biyogenetik, gıda ve
kimya gibi birçok alanda, çok önemli laboratuvarlarıyla 1.757 metottan
ulusal ve uluslararası akredite olmuş bir şekilde hizmet
sunmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Türk sanayisi ve
sanayicisi on üç yılda gerek Türkiyede gerekse uluslararası alanda
önemsenecek şekilde, üretim bazında rol almaya
başlamış olup Türkiye markasını onurla, gururla dünya
piyasasında temsil etmektedir. Özellikle 2002 öncesi zor
şartları yaşamış bir sanayici olarak, o günlerde dünya
piyasasında hiç yeri olmayan sanayicimizi bugün, 2016 yılı
itibarıyla, dünyada kendi sektörlerinde liderliğe oynayan, hatta
dünya lideri olmuş sanayicilerimizi rahatlıkla görebilir ve onlarla
gurur duyabiliriz.
Tabii, ben bir sanayiciyim. O ortamın tozunu 12
yaşından beri yutmuş, bizzat yaşamış biri olarak
şu kürsüde, hiçbir sanayi tesisini belki de gezmemiş, bu ülkede neler
oluyor, neler bitiyor, ne üretiliyor, bizzat tanık olmamış ama
eline gerçekle hiç alakası olmayan verileri alarak Türkiye sanayisi için
felaket senaryoları yazan konuşmacıları bir sanayici
olarak, maalesef, hayret ve şaşkınlıkla dinliyorum.
Sayın milletvekilleri, istihdamın en
önemli yükünü çeken, ihracata en ciddi katkıyı sunan sanayi
kuruluşlarımızın sayısı her geçen gün
artmaktadır. Bu ülkede, kendi sektöründe dünya devleri arasından
sıyrılmış ve markasını dünyaya kabul
ettirmiş, makine ve ekipman üreten ve bu üretiminin yüzde 70lik
kısmını Çine ihraç edebilen firmalar bulunmakta.
2008 yılından itibaren, dünya genelinde,
küresel ekonomide yaşanan krizlere rağmen, Türkiye'nin büyümesinde
üreten sanayicimizin, Bakanlığımızın, Hükûmetimizin
yürüttüğü akılcı politikalar etkili olmuştur. Bu durumu
görmek için sadece kumun içindeki kafaları çıkartıp etrafa
geniş açıdan bakarsak, emin olun, neler olup bittiğini çok rahat
görebiliriz.
2002 yılında 1 milyar dolardan fazla
ihracat yapan il sayısı 5 iken 2015te 15 adet olmuştur. 2002
yılında 100 milyon dolardan fazla ihracat yapan il sayısı
2015te 51 adede ulaşmıştır. 2002de 31.731 ihracatçı
firmamız var iken 2015te 62.750 sayısına
ulaşmıştır.
Değerli arkadaşlar, 2002 öncesinde
kendimizi tanıtmak için zar zor çıktığımız yurt
dışında, firmalar tarafından yüzümüze kapıların
kapandığı o günleri bizzat yaşadım ve o günleri
unutmam da mümkün değil. Bugün ise o kapılar biz sanayicilere çok
kolay açılmaktadır. Bunun nedeni ise güçlü, istikrarlı bir
Türkiye'nin var oluşudur.
Değerli arkadaşlar, verilere bakarak
değil bizzat yaşamış biri olarak şunu söylüyorum:
Şimdi, özellikle son on üç yıldır, yurt dışına
çıktığımızda gördüğümüz ilgi, alaka ve itibar
karşısında AK PARTİ iktidarlarıyla gurur duyuyorum
çünkü şunu çok iyi biliyorum ki: Dünyada parayla pulla, hiçbir
şekilde satın alınamayan en önemli şey kişilerin ve
ülkelerin itibarlarıdır. Bu ilkeyi ülkemize kazandıran,
başta efsane liderimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğandır, Genel Başkanımız,
Başbakanımız Ahmet Davutoğludur, AK PARTİ
iktidarı ve onun güçlü kadrolarıdır, partimizi oylarıyla
iktidara taşıyan halkımızdır. Halkımıza
sonsuz teşekkür ediyor, 2016 yılı bütçemizin hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
dokuzuncu konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Kerem Ali
Sürekli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Sürekli, süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA KEREM ALİ
SÜREKLİ (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir selamlamayı da
Bugün Silopide cuma
namazını eda eden Sayın Başbakanımızı,
bakanlarımızı saygıyla selamlıyorum. Onları
bağrına basan Silopi halkına da minnetlerimi sunuyorum,
onları da saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu arada, Surda, Diyarbakırda yapılan
provokatif çağrılara uymayan yöre halkına teşekkür
ediyorum, minnetlerimi sunuyorum. Yine, her zaman olduğu gibi,
vatanın ve milletin yanında yerlerini almışlardır,
sağ olsunlar, var olsunlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Türk Patent Enstitüsünün 2016 yılı bütçesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Türk Patent Enstitüsü nedir?
Sınai mülkiyet haklarının tescilinin
yapıldığı bir kurumdur. Nedir bu sınai mülkiyet
hakları? Marka, tasarım ve patenttir. Bu alanda, her alanda
olduğu gibi, on üç yılda büyük gelişmeler olmuştur.
Bakın, rakamlarla ifade edeyim: 2002 yılında 414 patent
başvurusu yapılmışken 2015te 5.512 patent başvurusu
yapılmıştır. Markaya gelirsek: Markada zaten 2011
yılından itibaren en çok marka başvurusu yapılan Avrupa
ülkesiyiz. 2002yle kıyaslarsak: 2002 yılında yapılan marka
başvurusu sayısı 36.426, 2015te yapılan marka başvurusu
sayısı 110.679. Tasarıma gelirsek: Tasarımda 2002de
yapılan başvuru sayısı 20.302, 2015te yapılan
başvuru sayısı 40.306; muazzam bir artış var. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Aynı şekilde, kurumsal olarak Türk Patent
Enstitüsünün geliştiğini de görüyoruz, gözlemliyoruz. Uzman
sayısı son beş yılda 3,5 kat artmıştır.
Yine, bütçe bazında
baktığımızda, Türk Patent Enstitüsünün bütçesi 2002de 10
milyon 800 iken 2016da öngördüğümüz bütçe 62 milyon 157 bindir. Bu da kurumsal olarak Türk
Patent Enstitüsünün ne denli gelişme gösterdiğini bizlere
göstermektedir.
Evet, önümüzde ne var? Önümüze sınai mülkiyet
kanunu taslağını getiriyoruz. Sayın Bakanım
çalışıyor, Türk Patent Enstitüsü çalışıyor,
Bakanlığımız çalışıyor. AR-GE
Yasasında olduğu gibi hep beraber
Mecliste yapılan
katkılarla bu AR-GE Yasasını çıkardık, yine
yapılan katkılarla bu yasayı da çıkaracağız.
Buraya getirilecek önemli bir düzenlemeye
işaret ediyorum -sürem de bitiyor- çok önemli bir saptama yapacağım:
Coğrafi işaretleri getireceğiz, bu da bölgesel kalkınmaya
katkı olacak.
Patent Enstitüsünden konuşurken kurtuluşun
simgesi, aynı zamanda hoşgörünün de patentine sahip bir ilin,
İzmirin Milletvekili olarak bir tespit yapmak istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Geçen gün İzmir
milletvekillerimizden, Cumhuriyet Halk Partisinden Tuncay Özkan burada çok
güzel, büyük bölümüne katıldığım, uzlaşmacı,
yapıcı bir konuşma yaptı; teşekkür ediyoruz. Aynı
zamanda, bizim yine milletvekilimiz, AK PARTİ Milletvekilimiz Hüseyin
Kocabıyık da Twitterdan kendisine teşekkür etti.
İşte, İzmir milletvekilleri olarak bu şekilde, Mecliste bu
tür girişimlerle, uzlaşmayla inşallah yeni bir anayasanın
önünü açarız. Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var, uzlaşmaya
ihtiyacımız var, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız
var.
Ben olumlu yönlerden bakmak istedim. Tabii, üzen,
bizim canımızı sıkan çok şey de var ama artık, bu
güzel konuşmanın ardından bunlara değinmek istemiyorum.
Gelin, hep beraber uzlaşalım, birleşelim, yeni Türkiyede güçlü
gelecek için hep beraber girişimlerde bulunalım. Ben, bunu, bu yüce
Meclisten bekliyorum ve geleceğe dair umutlarımı da muhafaza
ediyorum, dünden daha umutluyum.
2016
yılı Türk Patent Enstitüsü bütçesi hayırlara vesile olur
inşallah.
Hepinize
saygılar sevgiler sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Sürekli.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın hatip
konuşması esnasında Surda bir ikinci Cizre vahşeti
yaşanmasın. diye partimizin yapmış olduğu
çağrıyı provokasyon çağrısı olarak
değerlendirerek açık sataşmada bulundu, ona cevap vermek
istiyoruz.
Ahmet
Yıldırım, cevap verecek.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yıldırım.
Süreniz
iki dakika.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
10.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İzmir Milletvekili
Kerem Ali Süreklinin 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur görüşmelerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, iki üç günden beri
Eş Genel Başkanımızın özellikle de
Diyarbakırdaki halkı Sura doğru yürümeye
çağırırken yaptığı açıklama çok net
olmasına rağmen, iktidar partisi hatipleri tarafından
çarpıtılıyor. Asla hiç kimsenin canına, malına zarar
gelmeyecek şekilde, bir sivil itaatsizlik eylemi kapsamında Sura
yürüyün. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHMUT
ATİLLA KAYA (İzmir) 6-7 Ekimde de öyle oldu değil mi?
FARUK
ÇATUROĞLU (Zonguldak) 50 kişi öldü, 50 kişi!
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Çarşamba günü Diyarbakırda bulunan biri olarak söylüyorum.
Peki, sizin kitlesellikten anladığınız güvenlik güçlerinin
kurşunlarıyla ille birilerinin ölmesi mi?
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) 6-7 Ekim
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Genel Başkanının çağrısına
riayet etmiş, Bağlardan, Yenişehirden, Kayapınardan
cadde cadde yürürken eğer hiç Genel Başkanın
çağrısı karşılık bulmamışsa
MAHMUT
ATİLLA KAYA (İzmir) - Bulmadı zaten!
AHMET
YILDIRIM (Devamla)
1.500 polisi dışarıdan getirerek, 10 bin
güvenlik gücünü Surun etrafına yığarak ve binlerce gaz
fişeğiyle Diyarbakırın üstünü bir gaz bulutuna niye
dönüştürdünüz? Kimse yoktuysa canınız sıkıldı da
mı sıktınız siz onu veya Başbakan çıkıp
Silopide namaz kılıyor da, Allah kabul etsin
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Amin!
AHMET
YILDIRIM (Devamla)
Eş Genel Başkanın Diyarbakırda Sümer
Parkta namaz kılmasını niye siyasi saikle yorumluyorsunuz? Bir
açın, tarafsız bir basın organı tarafından,
Silopideki cuma namazına iştirak eden etrafındaki güvenlik
ordusu dışında kimsenin olmadığını görün
MAHMUT
ATİLLA KAYA (İzmir) Resimlere iyi bak!
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Ya resimlere bak! Utanmıyorsun!
AHMET
YILDIRIM (Devamla)
bir de Surdaki binlerce kişiyle beraber
kılınan namaza bakın...
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Yanındakiler Kürt değil mi?
AHMET YILDIRIM (Devamla) -
...ondan sonra havuz ve çamur medyasının öyle haberlerine itibar
ederek burada bir algı oluşturmaya çalışmayın.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) O resimdekiler sizi niye rahatsız ediyor?
AHMET YILDIRIM (Devamla) -
Sizin kitlesel eylemden anladığınız ille
orantısız müdahalelerle birilerinin orada ölmesiyse böyle bir
çağrı yok.
Diyarbakır halkına
da gösterdiği duyarlılıktan ve olgunluktan ötürü teşekkür
ediyorum.
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Üç maymunu oynamayın, üç maymunu!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı:
118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına onuncu konuşmacı, Siirt
Milletvekili Sayın Yasin Aktay. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA
YASİN AKTAY (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
üzerine konuşmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi adına söz
almış bulunuyorum.
Tabii, sözlerimin
başında ben de dün İdilde, bugün de Nusaybinde vahşi bir
terör örgütünün -vahşi, cani, katil, insanlıktan nasibini
almamış bir terör örgütünün- bir terör saldırısı
neticesinde hayatlarını kaybeden, şehit düşen asker ve
polislerimize Allahtan rahmet, yakınlarına da başsağlığı
diliyorum. Acı hepimizin acısı tabii ki. Sadece bu olayı bile
günlerdir, daha doğrusu bu Meclis açıldığı günden beri
bu kürsüde bize nasıl bir pişkinlikle bu yalanları her gün gelip
sanki devlet durup dururken insanlara savaş açıyormuş gibi,
insanların üzerinde, durup dururken Sur üzerinde birtakım uçaklar
uçuruluyormuş gibi, orada masum, sivil itaatsizlik örnekleri sergileyen,
sivil itaatsizlik eylemleri sergileyen insanlara devletin
müsamahasızlığı gibi yansıtmaya
çalışmayı büyük bir pişkinlik olarak niteliyorum sadece, en
hafif deyişle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yani hakikaten, eminim, halkımız televizyonlarının
başında izlerken -ki haberlere de yansıyor- bu kadar büyük bir
pişkinliği büyük bir hayretle izliyordur. Yani arkadaşlar,
Adalet ve Kalkınma Partisi olarak biz, iktidara geldiğimiz günden
beri kan dursun, bu memlekette herkes demokratik haklarını sonuna
kadar kullansın diye elimizden geleni yaptık, büyük bir samimiyetle,
üstelik baldıran zehri içme pahasına. Sayın
Cumhurbaşkanımız bunu büyük bir cesaretle ifade etti diye
almadığımız eleştiri, yemediğimiz küfür
kalmadı ama bu bir riskti tabii ki, siyasi bir riskti. Kanı
durdurmak, anaların yüreğini soğutmak, Analar
ağlamasın, babalar ağlamasın. demek, bu büyük bir riskti
ve biz bu riski göze aldık, bu riski üstlendik. Fakat, öbür taraf ne
yaptı? Öbür tarafın ne yaptığı çok önemli değil.
Teröristtir, terör örgütüne hiçbir şekilde hiçbir güven
olmayacağını çok çok iyi biliyoruz. Kimin adına, kimin
taşeronu olduğunu bugün çok net bir biçimde görüyoruz. Kimin
adına, bölgemizde neyin mücadelesini veriyor olduğunu çok net bir
biçimde herkes görüyor, hepimizin gözü önünde ve ne yazık ki gelip burada,
sanki devlet durduk yerde bu operasyonları yapıyormuş gibi
Bunu
yapmak hakikaten çileden çıkarıcı bir şeydir, kusura
bakmayın çok değerli arkadaşlar. Yani, bu Mecliste
söyleyemeyeceğiniz hiçbir şey yok, her şeyi gelip bu kürsüden
istediğiniz gibi söyleyebiliyorsunuz, yalan bile atabiliyorsunuz. Bütün
iftiralarınızı, devletimize, askerimize, milletimize her
çeşit iftirayı buradan ifade edebiliyorsunuz. Daha ne istiyorsunuz?
Söyleyemedik ne var ki terör örgütünün yaptığı bu tür
hareketlere? Gerçekten samimiyetinize inanmak isterim. Dönüp askere
söylediğiniz şeyin onda 1ini ya, onda 1ini, mislini söylemenizi
beklemiyorum; dönüp şöyle bir Kandile, dönüp terör örgütüne şöyle
bir söyleyin: Ya, biz burada siyaset yapıyoruz, orada silah senin neyine?
Arkadaşlar, o silah, benim kendi vatandaşıma sıkılan
bir silahtır. Bugün, o terör örgütü gelip Siirtime,
Diyarbakırıma, Suruma müdahale ederken o topraklar benim topraklarım,
Türkiye Cumhuriyetinin topraklarıdır, o topraklar hepimizin
topraklarıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu topraklarda biz, hepimiz
Bakın, Kürtler şu anda bizim
coğrafyamızda İranından, Suriyesine, Irakına kadar,
Rusyasına kadar hiçbir yerde kullanmadıkları özgürlüğü,
hiçbir yerde sahip olmadıkları şahsiyeti, özgürlüğü bu
ülkede sahipleniyorlar, yaşıyorlar, hissediyorlar; bunun daha
fazlası değil. Bunun arasına, sizin yapmaya çalıştığınız,
bir tek fitneden başka bir şey değil. Onun için, burada, gelin,
biraz dürüst olalım. Dürüst olun, dönün, Kandile de deyin ki: Bu silah
kalleşçe sıkılan bir silahtır. Bu silaha gerek yok.
Eğer siyasetse biz burada siyaset yapıyoruz. Esasen, Kandilin
yaptığı şey sizi işsiz bırakmak. Sizin burada
şu anda yaptığı şey ne yazık ki
Türkiye
demokrasisinin şu anda gelmiş olduğu şu seviyeye şöyle
bir bakın ki bu kadar konuşmayı tolere edebiliyor. Aslında,
bundan da bir ders almanız gerekiyor, bundan da bir ibret almanız
gerekiyor. Evet, Türkiye siyaseti her şekilde o olgunluğa
ulaşmıştır, her şeyin konuşulabildiği bir
Meclis vardır. Yani, hatırlayın, bu Meclisten kimler kovuldu,
hangi şartlarda nasıl kovuldu. Bizim Merve Kavakçımız nasıl
kovuldu bu Meclisten? Nasıl tempo tutuldu? Üstelik hiçbir şey
yapmamıştı, kendi hakkını kullandı. En doğal
şey ya; bir Müslüman ülkede, bir Müslüman ülkenin Meclisine
başörtüsüyle girmeyi denemişti, başka bir şey
yapmamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN AKTAY (Devamla) Fakat sizin
yaptığınız şu anda tek kelimeyle pişkinliktir,
başka bir şey söyleyemiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Pişkinlik ve
Herhâlde diğerlerini söylemeye gerek yok. Sataşmadan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne sataşması
var burada? Silahı bırakın. dedi, Silahı
savunmayın. dedi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Kulağınız duymuyor mu? Dinlemiyor musunuz? Aklınız
başka yerde mi? Pişkinlikten tut her türlü hakaret
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Hiç HDP demedi ki, niye
alınıyorsunuz?
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Siirt Milletvekili Yasin
Aktayın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur görüşmelerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Mevlânanın güzel bir sözü var
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Mevlânayı biliyor musun?
İDRİS BALUKEN (Devamla) Ona şimdi
girmeyeyim, peki; bu, pişkinlik meselesine bir değineyim.
Bir siyasi partinin lideriyle ilgili salavat getiren
birisinin pişkinlik ve hakikilik kriterini ve ölçütünü hepinizin takdirine
bırakıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi burada çözüm
Mevlânanın sözünü de eğer
istiyorsanız söyleyeyim, oraya girmeyeyim, çok sertleştirmeyeyim diye
söylüyorum.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Mevlânayı tanımazsın sen!
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) Bari
Mevlânaya bulaşma!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bu çözüm
sürecinin bitmesiyle ilgili hususu söyleyeyim. Hep temmuz ayından
bahsediyorsunuz ya, bakın ben size kronoloji çıkardım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir sataşmadan dinlerseniz bu kronolojiyi.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Ama sen de
sataşacak durum oluşturma!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Bakın, 7
Mart, temmuz ayından aylar önce, Erdoğan: 400 vekili verin, bu
iş huzur içinde çözülsün.; 22 Mart, Erdoğan: Ben oradaki
toplantıyı da tanımıyorum. yani Dolmabahçe
mutabakatını reddediyor. 27 Mart, İç Güvenlik Yasası,
bugünkü terör uygulamalarının yasal dayanağı; 11 Nisan,
Ağrı Diyadin provokasyonu, 3 kişi yaşamını
yitirdi. 5 Nisan, Sayın Öcalan üzerinde tecrit uygulanması; 18 Nisan,
HDP Genel Merkezine silahlı saldırı; 28 Nisan, Erdoğan:
Çözüm sürecinde karşı karşıya oturulan bir masa yok.; 5
Mayıs, Akdoğan: HDP barajın altında kalırsa süper
olur.; 15 Mayıs, Akdoğan: HDPnin barajı aşması
demokrasi açısından bir sorun.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Ne var bunda?
Siyasi söylem ya!
İDRİS BALUKEN (Devamla) 18 Mayıs,
Adana ve Mersin bombalaması; 22 Mayıs, Erdoğan: 7 Haziran bir
kırılma olacak.; 17 Temmuz, Erdoğan: Dolmabahçe diye bir
çalışmayı asla kabul etmiyorum.; 29 Temmuz, Akdoğan: HDP
barajı geçmek suretiyle süreci havaya uçurdu.; Davutoğlu, 30 Temmuz:
HDP bunun hesabını verecek. yani barajı geçmenin hesabını
verecek.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne alakası var ya!
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Ne alakası
var ya! Cinayetlere, katliamlara bak, insaf ya! Katliamların
hesabını sordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) 15 Ağustos,
Erdoğan: İster kabul edin ister etmeyin, yönetim sistemi fiilen
değişti.; 16 Ağustos, Müezzinoğlu: Erdoğan
başkan seçilseydi bunlar olmazdı.; 16 Ağustos, Erdoğan:
Bu mücadele kıyamete kadar sürecek.
Şimdi anladınız mı çözüm
sürecini kimin bitirdiğini, ortada her şey.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) Sana sordu,
Kandili konuşsana, Kandili.
YASİN AKTAY (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Aktay, buyurun.
YASİN AKTAY (Siirt) Sayın Başkan,
kişiselleştirerek bana bir sataşmada bulundu. Sayın
Erdoğana salavat getirmiş olmakla
BAŞKAN Sizin şahsınıza bir
sataşma yok Sayın Aktay. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Salavat getirdi. dedi.
YASİN AKTAY (Siirt) Var, var; Salavat
getirdi. dedi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Getirmedin mi? Görüntülerde var.
BAŞKAN Peki, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
12.- Siirt
Milletvekili Yasin Aktayın, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
YASİN AKTAY (Siirt) Evet, Sayın
Başkan, tabii, pişkinlik diye başladık, devam ediyoruz,
dibi tutmaya başladı iyice. Şimdi, burada, salavat getirmeyle
ilgili tabii ki paralel medyanın ısıtıp benim hakkımda
yaydığı bir algıyı tekrarlamış oldu, zaten
iş birliği içerisinde olduklarını çok iyi biliyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Fakat bu, aynı
zamanda, bu memleketin, bu milletin kültürüne, inancına ne kadar yabancı
olduğunu da gösterir. Evet, İdris Baluken diye bir isim beni
sinirlendirmişse ben yine salli alâ Muhammed derim. Salli alâ Muhammed
öyle bir şeydir ki bizim Siirt, Diyarbakır, Mardin, Arapların
çok yoğun olduğu o bölgede herhangi bir durumla karşılaştığımız
zaman, bizi sevindiren veya üzen veya sinirlendiren, öfkelendiren bir durumla
karşıya kaldığımızda salli alâ Muhammed der,
geçeriz. Sinirlenmemek için, hepimiz ortak bir sağduyuya
Sakinleşmek
için bunu söyleriz ama siz o kadar yabancısınız ki
Evet, biz Tayyip Erdoğan dediğimiz zaman
bu memleketin başına gelmiş en güzel şeylerden
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Salavat
getiririz diyorsun yani. Getiriyorsun yani salavat.
YASİN AKTAY (Devamla)
en güzel olaylardan,
şahıslardan, bir lider olarak onu gördüğümüz zaman salli alâ
Muhammed deriz. Ama ben sana baktığım zaman da salli alâ
Muhammed derim yani. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu, seni kutsadığım anlamına gelmiyor, Sayın
Erdoğan hakkında söylediğimiz zaman da onu
kutsadığımız anlamına gelmiyor, bu sadece bizim bir
kültürümüzdür. Birazcık bizim kültürümüze aşina olsaydınız
böyle bir iddiayı gelip burada dillendirmezdiniz ama sizin
kılavuzunuz tabii ki paralel medya. Kılavuzu paralel medya
olanın başına neler geldiğine hepimiz beraber şahit
oluyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi, başka bir nokta, tehdit
edildiğinizi, saldırıldığınızı
söylediniz. Seçim hadisesinde sadece benim seçim otobüsüme, seçim minibüsüme
bir ay içerisinde en az 20 defa saldırıldığını da
keşke şöyle bir duysaydınız, öğrenseydiniz. Siirtte
sizin partinizin gençlik ve çocuk teşkilatları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN AKTAY (Devamla) Yani çocuk
istismarı derseniz, ayrı bir çocuk istismarı da var orada. O
çocuk istismarı çerçevesinde 12-13 yaşındaki çocukların
benim seçim minibüsümü ve arkadaşlarımın seçim minibüslerini
nasıl taşladığını ve hareket edemez hâle
getirdiğini de görürsünüz. Siz sadece kendinize yapılanı
görürsünüz, üstelik size yapılan da bir şey yok. Siz ancak
yaparsınız.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Ambulans
kurşunlarının yanında sizinki zekât sayılır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani
tekrar şahsımı da hedef alarak ağır sataşmalarda
bulundu, cevap vermek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Cevap verdi sadece.
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun iki dakika
daha ama yeni bir sataşma olmasın lütfen.
13.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Siirt Milletvekili Yasin
Aktayın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Aslında, bu tartışmayı şundan dolayı uzatma
niyetinde değilim: Yani Mevlânanın o sözünü söyleyeyim
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Mevlânayı tanımazsın sen.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
Bir lafa
bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı
diye.
YASİN AKTAY (Siirt) Yuh!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - O yüzden, cevap verme
gibi bir niyetim yoktu ama buraya çıkıp aleni çelişkilerle dolu
yalanlar söylediği için cevap verme zorunluluğu doğdu.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Aynaya bak,
aynaya.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Şimdi,
zaten kendinle çelişiyorsun. Önce salavat getirmeyip buna Paralel
medyanın servisi. dedin, sonra Sana bakıp da yine aynı
şeyi söylerim.e getirdin, demek ki sen yaptığın o
şeyi kabullenmiş oldun.
Şimdi, bu paralel medyayla iş birliği
işine gelirsek, vallahi bizden hiç kimse, şahsımın da dâhil
olduğu hiçbir siyasetçi bu paralel yapıya herhangi bir şehrin
herhangi bir yerini parsel parsel vermedi. Yine, bizden herhangi bir siyasetçi
ya da eş genel başkanımız çıkıp da bu paralel
yapı için Ne istediniz de size vermedik? demedi. Yine, bizden herhangi bir
siyasetçi çıkıp bu paralel yapıyla kol kola verip 10 bin
siyasetçiyi, belediye başkanını, belediye meclis üyesini içeri
atmadı, bunların tamamını yapan sizsiniz. Bütün
bunları yaptıktan sonra buraya gelip birilerini paralelle iş
birliği yapmakla suçluyorsunuz ya, söyleyecek başka cümleye zaten
mahal bırakmıyorsunuz. Durumunuz, samimiyetiniz buradan zaten
görülüyor.
Senin seçim çalışmalarındaki
saldırılara gelince, biz yöredeki, bölgedeki seçim
çalışmalarında AK PARTİli herhangi bir vekilin, seçmenin
seçim çalışmasıyla ilgili bir saldırı olduğunda
kınamışız. Yerelde de onun önüne geçmeyle ilgili en küçük
bir bilgi bize gelmişse, bizden kaynaklanan katkı sunucu bir şey
olmuşsa mutlaka engellemeye çalışmışız. Ama sen
birkaç çocuğun otobüse taş atmasıyla bir partinin Genel
Merkezinin yakılmasını, 400 yerden fazla yerde lince tabi
tutulmasını, insanların sokak ortasında öldürülmesini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla)
aynı
kefeye koyarsan, kusura bakma, orada da asla inandırıcı
olmazsın, asla da senin bu söylediklerine hiç kimse inanmaz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
NURETTİN YAŞAR (Malatya) İdris Bey,
paralelle ilgili Öcalan sizi döver. Abdullah Öcalan sizi dövecek paralelle
ilgili, duyarsa hepinizi sopayla kovalar.
YASİN AKTAY (Siirt) Efendim, sataşma
var.
BAŞKAN Sayın Aktay, oradan söyleyin
kayıtlara geçsin.
YASİN AKTAY (Siirt) Sataştı,
hayır ama bakın Adam dediğin adam mı? dedi yani.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Adam
değilsin. dedi.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Hayır, hayır,
Söyleyene bakarım. dedi.
BAŞKAN Peki, buyurun, bana göre hava
hoş.
Vereceğim iki dakika kim istiyorsa.
Buyurun.
14.- Siirt
Milletvekili Yasin Aktayın, Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına tekraren sataşması nedeniyle
konuşması
YASİN AKTAY (Siirt) Evet, Adam değil.
diye
Yani bu lafa cevap verilecek
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Bir salavat getir
Hocam, bir salavat.
YASİN AKTAY (Devamla) - Bunu basit bir küfürbazlık
olarak alıyorum, bu Meclisin kürsüsüne
yakıştırmadığım bir ifade olarak
söyleyeceğim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Mevlânanın sözü her yere yakışır.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Mevlânayı tanısan böyle olmazsın zaten!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Mevlânayı
sen git tanı! Sen kendi tekelinde mi sanıyorsun? Sen kimsin ki!
YASİN AKTAY (Devamla) Ancak şunu
söyleyeyim: Evet, ben kabul ettim, öyle bir şarkı söyledim, öyle bir
türkü söyledim, Siirtin folkloruna ait, son derece güzel; birazcık ona
kulak verseniz, çok güzel dersler alabileceğiniz güzel bir türküdür o,
türküdür haddizatında o, salavat değildir.
Paralel medyanın alakası şudur:
Paralel medya onu aldı, sanki Salli alâ Tayyip Erdoğan demişim
gibi, o şekilde lanse etmeye çalıştı ve onu köpürttü ve siz
de o köpürtmenin üzerine gittiniz, herkes gitti.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Balıklama atlamışlar.
YASİN AKTAY (Devamla) Doğrusu ben bir
gazete yazısı yazdım. Zaten gazete yazımda o şeyi çok
güzel de açıkladım. Yani, onu duyanlar, bilenler bunun ne kadar
güzel, ince bir kültür olduğunu da... Bu vesileyle de tabii, Siirtin bu
güzel, müstesna türküsünü de kamuoyunun ve sizlerin, yüce heyetimizin takdirine
de sunmak istiyorum.
Arabam, benim minibüsüm öyle sadece bir defa, iki
defa şey yapılmadı -ki, bütün medyada yer aldı- benim
minibüsüme her gün saldırılarda bulunuldu ve bir tane HDPliden ne
bir Geçmiş olsun. ziyareti aldım ne bir Geçmiş olsun.
telefonu aldım ne de sizden bir kınama duydum. Buna mukabil ben,
Mersindeki şeye saldırıda bulunulduğu zaman, Adanadaki
büronuza, ofisinize saldırıda bulunulduğunda basın
toplantısı yaptım, basın açıklaması yaptım
ve bunu şiddetle kınadım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Burada, o şartlarda biz siyaset yapıyoruz
ve o şartlarda siyaset yapıyor olmanın zorluğunu tabii ki
biz görüyoruz. Orada aldığım tehditlerin haddi hesabı
yoktu, benim arkadaşlarımın aldığı tehditlerin
haddi hesabı yoktu ve ben sizden yana en ufak bir şey de
duymadım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bizim
üzerimize kurşunlar yağıyor, kurşunlar, ne tehdidi.
YASİN AKTAY (Devamla) Kurşunları
siz yağdırıyorsunuz, sizinkiler yağdırıyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Silvanda bizim üzerimize sizin talimatlandırdığınız
güçler kurşun yağdırıyor. Tehdit diyor ya!
YASİN AKTAY (Devamla) Sizin
savunduğunuz, sizin toz dokundurmadığınız terör örgütü
yağdırıyor o kurşunları. Bunu biz bilmiyor muyuz, kime
anlatıyorsunuz? Burada arkadaşlarımız nezaketen suskun
kalıyorlar diye yani bunları millete
yutturacağınızı mı zannediyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Suskun
kalmayın canım, verin cevabı.
III.-KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına on birinci konuşmacı, Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mehmet İlker Çitil. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çitil, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET İLKER
ÇİTİL (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Bilimler Akademisi 2016 yılı bütçesi için
grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve bizi
televizyon başında izleyen kıymetli, aziz
vatandaşlarımızı buradan saygıyla selamlıyorum.
Bugün ve önceki süreçte güneydoğumuzda
şehit olan tüm askerimize, polisimize, sivillerimize, hatta hizmet için
orada bulunan sağlıkçı şehitlerimize Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı,
yaralılarımıza da ben buradan acil şifalar diliyorum.
Görevi başında çarpışan, canı pahasına orada
bizler için mücadele eden güvenlik güçlerimize de Allahtan kolaylıklar
diliyorum.
Evet, bilimin, bilim insanlarının ve
bilimsel çalışmaların her zaman uygarlık, toplumsal
gelişme, refah açısından belirleyici bir etkiye sahip
olduğu gerçeğinden hareketle kurulan ve Türkiyenin ulusal akademisi
olan Türkiye Bilimler Akademisi 7 Ocak 1994 tarihinde
çalışmalarına başlamıştır. Türkiye Bilimler
Akademisi, yirmi iki yıl boyunca amaçları doğrultusunda
çeşitli faaliyetler gerçekleştirmiştir. Akademi, bilimsel öngörü
çalışmalarından bilim insanı ödül ve destek
programlarına, uluslararası temsil görevlerinden bilimsel iş
birliği projelerine, bilimsel konferanslardan kültür projelerine, bilimsel
nitelikli birçok yayından Türkçe bilim terimleri projelerine kadar
program, proje ve faaliyet ile bilime ve bilim insanlarına hizmet
amacı doğrultusunda faaliyetler göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Bilimler Akademisi
bu faaliyetlerinin yanı sıra destek, ödül ve burs programları,
bilimsel program, yayınlar, uluslararası ilişkiler
başlıkları altında çalışmalar yürütmektedir.
Ayrıca, tıp camiasında her geçen gün önemi artan kök hücreyle
ilgili önemli çalışmalar yapan Kök Hücre Çalışma Grubu;
yine, insan ölümlerinin en yaygın sebeplerinden olan kanser
hastalığıyla ilgili ülkemiz genelinde çalışmalar
yürüten Kanser Çalışma Grubu önemli faaliyet alanlarıdır.
Bu gruplar ve diğer çalışma grupları vasıtasıyla
sempozyumlar, çalıştaylar ve bilimsel toplantılar yapılarak
ülke bilimi ve kültürü için önemli katkılar sağlanmaktadır. Bu
çalışmalara örnek olarak 2015 yılı içerisinde Kanser
Tedavisinde Paydaşlar Arası Koordinasyonda Yaşanan Problemler
Sempozyumu Raporu da yayımlanmıştır. Bu bağlamda,
kanser tedavisinde hizmet sunumunda kalitenin daha da artırılabilmesi
için, aksaklıkların giderilmesi ve hızlı bir şekilde
üzerine gidilmesi de amaçlanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Bilimler
Akademisi Konseyi kök hücre araştırmalarının
taşıdığı önemi göz önüne alarak Türkiye Bilimler
Akademisi Kök Hücre Çalışma Grubu adı altında, bünyesinde
farklı disiplinlerden gelen üyelerin bulunduğu, bilim
insanlarının katılımına açık bir grup
oluşturulmuştur. Kök Hücre Grubu, çalışmalarının,
insan sağlığı konusundaki değerinin
farkındalığıyla ülkemizin bilim alanındaki birikimini
ülke hizmetine yöneltecek girişimlerde bulunmak, ülkemiz için büyük önem
taşıyan ve ancak akademi öncülüğünde gerçekleştirilebilecek
olan konuları yaşama geçirme görevini üstlenmiştir.
Sayın milletvekilleri, dünya bilim akademileri
topluluğunun en faal ve en saygın üyelerinden biri olarak ülkemiz
bilim politikalarına yön veren bir bilim akademisi olma vizyonuyla
çalışmalarına devam eden Türkiye Bilimler Akademisi, 2015
yılında olduğu gibi, 2016 yılında da Türkiye'nin
ulusal akademisi olma sorumluluğunu ve stratejik bir yaklaşımla
amaç ve görevlerini mevcut yeni program ve projelerle daha etkin olarak
gerçekleştirmeye de devam edecektir.
Bilim dünyasının baş döndürücü bir
hızla ilerlediği günümüz dünyasında AK PARTİ
iktidarlarımız, pozitif bilimler ve gelişen teknoloji endeksli
kalkınma programlarını hayata geçirmiş, bundan sonra da
başarıyla devam ettirecektir.
Bilim dünyasının, TÜBAnın yanı
sıra TÜBİTAK, üniversitelerimiz, enstitülerimiz, araştırma
laboratuvarlarımızda AR-GE ve inovasyon odaklı bilimsel
çalışmaların desteklenmesi ve özendirilmesiyle Türkiyemiz daha müreffeh
yarınlara ulaşacaktır.
Hazır sağlık konusuna
değinmişken, güneydoğuda Hükûmetimizin, teröristlere
karşı, millî birlik ve beraberliğimize kasteden kan emici
teröristlere karşı yaptığı operasyonlarda o bölgede
hizmet eden, canı pahasına, canını ortaya koyarak mücadele
eden, hizmet eden sağlıkçılarımıza, hekimlerimize, tüm
sağlık teşkilatımız üyelerine ben buradan
teşekkür ediyorum.
Yine, bu süreçte ve tüm süreçlerde, bu PKK ile kan
emici, birlik beraberliğimize kasteden teröristlere karşı
yurdumuzun her köşesinde, özellikle de belli bir süredir devam eden
güneydoğuda çarpışan askerlerimizi canıgönülden kutluyorum.
Oradan bir polis arkadaşımızın bizden bir ricası var:
Biz burada çarpışıyoruz, canımız pahasına
çarpışıyoruz, kardeşlerimiz belki bu topraklar için
yanımızda şehit oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET İLKER ÇİTİL (Devamla) -
Sizlerden ricamız, ne olursa olsun sonuna kadar devam edin, tek bir
silahlı unsur kalmayıncaya kadar devam edin, yılmayın. Biz
burada sizler için, geleceğiniz için, çocuklarımızın rahat
nefes alıp verebilmesi için çarpışıyoruz, sizden de destek
bekliyoruz. diyorlar.
BAŞKAN Sayın Çitil, süreniz bitti.
MEHMET İLKER ÇİTİL (Devamla) - Ben,
bu doğrultuda hem orada hizmet eden sağlık
çalışanlarımıza hem Türkiyenin dört bir yanında
hizmet eden ve sağlığa çağ atlatan başta çalışanlarımız
olmak üzere her iki Sağlık Bakanımız Recep Akdağ ve
Mehmet Müezzinoğluna, Genel Başkanımız Ahmet
Davutoğluna ve kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip
Erdoğana huzurlarınızda teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına on ikinci konuşmacı, Edirne
Milletvekili Sayın Rafet Sezen. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA RAFET SEZEN (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının 2016 yılı
bütçesi hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle değerli milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hain terör örgütünden ve geçmişte şehit olan tüm şehitlerimize
yüce Allahtan rahmet, ailelerine sabırlar diliyor, yaralı
kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Yokluğunda önemi daha iyi anlaşılan
bir sektör olan tarım, bir başına varlığıyla
değer ifadesi olmayı aşmış, işlenerek katma
değeri yükseltilen ve uluslararası ticarette stratejik değeri
olan bir unsur hâline gelmiştir. Tarımın insan hayatındaki
önemi hepimizce bilinen bir gerçektir. Artan dünya nüfusuna paralel olarak
gıda ihtiyacının karşılanması en önemli sorun
hâline gelmekte, tarımsal üretim ve gıda güvenliği son
yıllarda dünyanın en önemli sorunlarından biri olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle son dönemlerde gelişmekte olan
ülkelerde yaşanan gıda kıtlığı, tarımsal
üretimin ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha
hatırlatmıştır. Bunun yanı sıra istihdam, tüketim
harcamaları, diğer sektörlere ham madde temini, millî gelir ve ihracattaki
payı tarım sektörünün sosyoekonomik açıdan sahip olduğu
önemi daha da arttırmaktadır. Bu yüzden, tarımsal üretim
sorununu çözmek için ulusal ve uluslararası stratejilerin
geliştirilmesi ve bu alanda verimli ve etkin bir iş birliği
yapmak çok önemlidir.
Türkiye tarımı içinde Edirnenin özel bir
yeri vardır. Herkesin takdir ettiği gibi ekmeklik buğday,
yağlık ayçiçeği ve pirincimiz dünya standartlarının
üzerindedir. Türkiyedeki çeltiğin yüzde 45ini, ayçiçeğinin yüzde
15ini, buğdayın da yüzde 3ünü üreten Edirne önemli bir tarım
kentidir. 1 Kasım seçimlerinden önce çeltik fiyatlarının bir
önceki yıla oranla çok geriye düşmesi ve piyasada alıcı
dahi bulunmamasından dolayı üreticinin mağduriyetinin önlenmesi
için seçimden hemen sonra aralık ayı başlarında Toprak
Mahsulleri Ofisini devreye alan ve 1.580 TL fiyatla piyasaya müdahale ederek
piyasada güvenin tesis edilmesini sağlayan Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelike çeltik
üreticileri adına şükranlarımı sunuyorum.
İktidarımız döneminde sürekli takip
edilerek doğru ve zamanında yapılarak üreticilerimizin ve
çiftçilerimizin girdi maliyetlerini mümkün olduğunca azaltabilmek için
tarımda önemli destekler sağladık. İlk kez mazot
desteğini 2003 yılında biz verdik. Kimyevi gübre ve yemde KDVyi
sıfırladık. Yağlık ayçiçeği, aspir, kanola ve
soya fasulyesi için sözleşmeli üretim yapan üreticilere bu yıl
ödenmek üzere 15 TL dönümüne destek verdik. Bu dönem de gümrük vergilerinde
gözetim fiyatı uygulamasıyla üreticilerimizin korunmaya
çalışıldığı ilk dönemler olmuştur
iktidarımız döneminde. Biz topraktan ekmeğini kazanan,
ekmeğinin ve alın terinin karşılığını
helal olarak elde eden kanaatkâr insanlarız.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
ayrıca genç çiftçilere 30 bin TL hibe, 70 bin TL sıfır faizli
kredi veriyoruz. Bu projeden yararlanmak için 18-40 yaş
aralığında olmak ve 81 ildeki nüfusu 20 binden az kırsal
kesimde yaşamak şartlarını taşımak gerekmektedir.
Tarımda sürdürülebilirliğin sağlanması, genç çiftçilerin
girişimciliğinin desteklenmesi, gelir düzeyinin yükseltilmesi,
alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması ve genç
kırsal nüfusun istihdamına katkı sağlayacak, kırsal
alandaki tarımsal üretime yönelik projelerin desteklenmesini
amaçlıyoruz.
Tarım Bakanlığımızın
desteğiyle, kontroller yapılarak piyasadaki taklit ve
tağşiş yaparak rekabeti bozan ve milletimizin
sağlığıyla oynayanlar için çok ciddi bir şekilde
takipler yapılmaktadır. Bu nedenle, başta
Başbakanımıza, Tarım ve Hayvancılık
Bakanımıza ve bürokratlarına buradan teşekkür ediyorum.
Tarımda problemler, sıkıntılar
mutlaka vardır. Bu problemleri, Sayın Bakanımız Faruk
Çelik, asıl sahiplerinden bilgi alarak çözümleme konusunda
çalışmalara iyi niyetle devam etmektedir. Ben burada benden önceki
hatiplerin bahsettiği iki tane düzeltmeyi yapmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 2001
yılını hiç unutmadım bugüne kadar, unutmam da mümkün
değil. 2002 yılında Ziraat Bankasının çiftçiler
kapısından içeri giremezken bugün geldiğimiz noktada Ziraat
Bankasının kapıları çiftçilere sonuna kadar açık. 28,5
milyar kredinin verilmesi o gün kapıların kapalı olmasından
dolayı. Ben çiftçi ailesinin evladıyım ve çiftçilikle geçinen
bir kardeşinizim. Edirnenin Karayusuf köyünde bilfiil, hâlen devam
ediyorum, 410 dönüm tarlam var, çiftçiliğini de bizzat kendim
yapmaktayım. Bunu da buradan ifade ederek bir de düzeltme
yapacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAFET SEZEN (Devamla) 2008 yılında 900
dolardan 2.700 dolara çıkan ham yağ fiyatının doğru
olmadığını, 1 Ocakta 1.430 dolar olan ayçiçek ham
yağının 15 Haziranda 1.925 dolara
çıktığını ifade ediyorum.
Bakanlığımız bütçesinin tüm
ülkemize ve tarımdaki çiftçilerimize hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Sezen.
Şimdi, on üçüncü konuşmacı
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Akyürek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKYÜREK
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 2016 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının
7nci turunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Tarihin ve kültürün harmanlandığ, on bir
bin beş yüz yıllık kadim topraklardan seçim bölgem peygamberler
şehri Şanlıurfa adına hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dünyada 800 milyon
insanın aç yaşadığı, buna rağmen yılda 1,3
milyar ton gıdanın israf edildiği, yani kıtlıkla
bolluğun yan yana olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kendi
kendine yeten nadir ülkelerden biri olarak sahip olduğumuz nimetlerin
kıymetini bilmeli ve kaynaklarımızı iyi
değerlendirmeliyiz. Sürekli, yenilikçi ve güncel tarım
politikaları geliştirmeliyiz. Sahip olduğumuz coğrafi konum,
geniş bitki deseni ve iklim çeşitliliği bakımından
tarımı kültür hâline getirmiş bir ülkeyiz.
Değerli milletvekilleri,
GAP kapsamında yer alan ve ülkemiz tarımına olağanüstü
katkı sunacak dev sulama projeleri birer birer hayata geçirilmeye
başlanmıştır. Mardin ana kanalı üzerinde bulunan ve tamamlanmak
üzere olan Mardin ve Ceylanpınar 1, 2, 3 sulama projeleriyle
Ceylanpınar ilçemizde 660 bin dekar alan sulanacak ve yine ihaleleri
tamamlanan ve yapımına başlanan Viranşehir 1 ve
Viranşehir 2 sulama projeleriyle Viranşehir ilçemizde 400 bin dekar
alan sulanacak olup bölge tarımındaki enerjiye
bağımlılık kademeli olarak ortadan kalkacaktır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayrıca, bölge
halkının büyük bir heyecanla beklediği GAP kapsamındaki en
büyük proje olan Hilvan-Siverek-Viranşehir pompaj sulamasının
projesi tamamlanmıştır. 1 milyon 580 bin dekar alanı
sulayacak, sabırsızlıkla beklediğimiz bu projenin bir an
önce hayata geçirilmesini sağlayacak olan başta Sayın
Başbakanımız olmak üzere Orman ve Su İşleri
Bakanımıza, Kalkınma Bakanımıza; Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanımıza Şanlıurfalı
hemşehrilerim adına minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
Yine, Ceylanpınar ve
TİGEM arazileri içinde çağdaş insanın en önemli
ihtiyacı olan ulaşım, sağlık ve eğitim
hizmetinden yoksun olarak yaşayan 674 aileye arazi vererek yüz
yıldır kangren olan toplumsal bir sorunu çözmüş olduk. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bir yanda Suriye
sınırı, diğer yanda TİGEM arazilerinin arasına
sıkışan Ceylanpınar ilçemizi de büyük ölçüde rahatlatacak
olan, TİGEMe ait tarım dışı bir araziyi de Ceylanpınara
katarak yani Kepez mevkisi dediğimiz Ceylanpınarda kurulması
çalışmalarına devam etmekteyiz. Bölgemizdeki
yatırımlar arttıkça gelir seviyesi ve refah artacak, binlerce
yıldır dil, din, ırk çeşitliliğiyle barış
içinde yaşadığımız bu topraklarda kışkırtıcılık
ve bölücülük yapıp dostluk ve kardeşliği bozmaya
çalışanlar kötü amaçlarına ulaşamayacaklardır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Zaten AK PARTİ
Hükûmeti ve Grubu olarak bizler de buna müsaade etmeyeceğiz. Yüce
Allahtan dileğim bu düşüncede olanların ıslah
olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, Urfanın hatta
Türkiyenin geleceğine yön verecek bu dev adımların yanı
sıra, doğup büyüdüğüm Viranşehire yapılan çok önemli
yatırımların da altında AK PARTİnin imzası
vardır. Son dört yılda 4,5 katrilyon yatırım yapılan
Viranşehir ilçemize şu anda hizmet veren 200 yataklı devlet
hastanesi ve bu yıl eğitime açılacak dört yıllık
sağlık yüksek okulu, insanlara istihdam sağlayacak İŞKUR
projeleri ve TOKİnin tamamlanmak üzere 1.100 konutu ve sosyal
donatıları vardır. Sadece bunlar mı? Eğitime,
öğretime açılan 43 adet yeni okul yapıldı ve eğitime
başlandı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Her köyüne rahatça ulaşımı
sağlayan yeni asfalt yolları var, her yerleşimde içme suyu var,
birbirinden değerli hizmetleri Şanlıurfaya, memleketim
Viranşehire ve Ceylanpınara getiren Hükûmetimizin tüm
kadrolarına, desteğini esirgemeyen Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana, Sayın Ahmet
Davutoğluna; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanımız Sayın Faruk Çelike başta olmak üzere, Kabinenin
değerli üyelerine, milletvekili arkadaşlarıma tüm
hemşehrilerim adına teşekkür ediyor, şükranlarımı
sunuyorum.
2016 yılı bütçemizin ülkemize
hayırlı olmasını diliyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Akyürek.
On dördüncü konuşmacı Konya Milletvekili
Sayın Muhammet Uğur Kaleli.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET UĞUR
KALELİ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerinde
grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Evet, değerli arkadaşlar, ben
Konyalıyım ve Konya da Hazreti Mevlânanın şehri. Hazreti
Mevlâna der ki: Birlik denizinin elçisi olan damlaya yedi deniz esir olur.
Allahtan birlik diliyorum, dirlik diliyorum, tekrar inşallah 7 kıtada
bu ülkenin insanları, Türk milleti söz sahibi olur diyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, ben de
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar, değerli
hazırun; büyük tarım potansiyeline sahip olan ülkemizde tarım
alanında son yıllarda birçok değişimler
yaşanmıştır. Biz tarımı sanayileşmeyle birlikte
kalkınmanın önemli bir halkası ve kendine yeterli olma
kaygısından kurtarıp küresel ticaretin en önemli sektörü hâline
getirmek için çalışıyoruz.
Toprak ve pazardaki süreçte yönetilen ve kırsal
alanda etkin olan tarımı, artık, küresel ölçekte izlenmesi ve
yönetilmesi gereken bir alan olarak görmekteyiz. Ülkemizde ilk defa
çıkarılan Tarım Kanunu, Tarım Havzaları Üretim ve
Destekleme Modeli, değiştirilen Miras Kanunu, arazi
toplulaştırmasına verilen hız, verimli sulama projeleri,
kırsal kalkınmaya ve hayvancılığa verilen destekler,
sertifikalı tohum üretiminde yaşanan gelişmeler, tohum yem
bankası, gıda güvenliği konusunda atılan adımlar,
yıllık verilen 14 milyar liralık destek ve son olarak da gübre
ve yemdeki KDVnin kaldırılması gibi çalışmalar
tarım sektörünün 2023 hedeflerine ulaşması için
yapılanlardan bazılarıdır.
Bununla birlikte dünyada 7nci, Avrupada 1inci
tarım ekonomisi olmak ve 17 milyar dolarlık bir ihracatla 5 milyar
dolar tarımsal dış ticaret fazlası
gerçekleştirilmiştir. Türkiye'de her 4 kişiden 1inin
çalıştığı tarım sektörü sadece gıda temini
değil, istihdam ve ticaretiyle de önemini ortaya
koyması açısından önemlidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye 365 milyar dolar
tarımsal ürün ithalatı yapan, 1,5 milyar insanın
yaşadığı coğrafyanın tam ortasında bereketli
topraklar üzerindedir. Dünya pazarından bizim daha çok pay almamız
için 2023 yılına kadar Türkiyenin tarımsal üretim değerini
150 milyar dolara, ihracatı ise 40 milyar dolara çıkarmamız
gerekiyor.
Tarım
ve gıda stratejik bir sektör olmasından dolayı dinamik bir
yapıya sahiptir. Bu açıdan küresel ve ülkesel fiyat
değişimleri de yüksek olmaktadır. Ürettiğiniz değil,
sattığınız mal sizindir. sözü artık, küresel bir
olgudur. Tarımsal ticaretin küreselleştiği günümüzde Türkiye
bulunduğu jeopolitik konumu gereği uluslararası tarımsal
ürün ticaretinde üreten kuzey yarım küre ile tüketen güney yarım küre
arasında önemli bir köprüdür.
Piyasa
istikrarı, tüketicimizin ani fiyatlardan, artışlardan
korunması ve küresel rekabet edebilmek için organize piyasalar olan
borsalarımızın da küreselleşmesi kaçınılmaz bir
sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan,
lisanslı depoculuğa verdiğimiz desteklerin yanında bölge
ihtisas borsacılığı ve ürün ihtisas
borsacılığını da hayata geçireceğiz. Çünkü,
lisanslı depoculuk sisteminin Türkiyede ürünlere yönelik tabana
yayılmasını istiyoruz. Ülkemizde buna yönelik çok güzel
çalışmalar da başlamıştır. Nitekim,
geçtiğimiz hafta Borsa İstanbul ile Konya Ticaret Borsası
arasında, Başbakanımızın katıldığı
törende, ulusal ve uluslararası piyasa ve yatırımcılara
Türkiyede emtia vadeli işlem sözleşmelerinde fiziki teslimat
yapıldığı ilan edilmiştir. Bu duyurunun, 2 milyon
hektarlık tarım arazi varlığı, 11 milyar liralık tarımsal
hasılası olan İSO 1000 Listesinde 14 tarım ve tarıma
dayalı sanayi kuruluşuyla sanayi ile tarım entegresini
başarmış, üretken çiftçilerin olduğu Konyada ilan edilmesi
de anlamlıdır. Ayrıca, Konya Ticaret Borsasının,
lisanslı depoculuk elektronik ürün senedi alım satımı ve
üretici, sanayici, tüccar ve nihai tüketici arasında sağlam ve
sağlıklı bir bağ kurulmasında ne kadar
başarılı olacağını göstermesi açısından
önemlidir. Çiftçimizin, sanayicimizin, nihai tüketicimizin ve devletimizin de
kazançlı çıkacağı ürün ihtisas borsaları tarıma
ve tarımsal ticarete derinlik kazandıracaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızın 2016 yılı
bütçesi için 17 milyar 175 milyon TL ayrılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET UĞUR KALELİ (Devamla) Bütçenin
11 milyar 600 milyon TLsi tarımsal desteklemeler için
kullanılacaktır. Ayrıca, 2016 yılı içerisinde
üreticilerin desteklenmesi için ek kaynakların bulundurulması
konusunda çalışmalar yapılacaktır.
Bu manada, 2016 yılı bütçemizin ülkemize
hayırlar getirmesini temenni ederim.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kaleli.
On beşinci konuşmacı
Kırıkkale Milletvekili Sayın Abdullah Öztürk.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısında AK
PARTİ adına Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığıyla ilgili konuşmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün Mardin Nusaybinde şehit olan
polislerimiz Ercan Günay ve Murat Dündara; Şırnak İdilde
şehit olan askerlerimiz Üsteğmen Mehmet Çiftçi ve Uzman Çavuş
Musa Yılmaza Allahtan rahmet, kederli ailelerine sabırlar
diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ olarak
on üç yılda neler yaptık? Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı olarak tarımda stratejik
planlamaya geçtik ve yine Tarım Kanunu hükûmetlerimiz döneminde
çıkarıldı. Tarımsal destekleri 5,5 kat artırdık.
2002de 1 milyar 800 milyon lira olan tarımsal destek, 2015
yılında 10 milyar liraya kadar yükseltilmiştir. Son on üç
yılda Türk çiftçisine ödediğimiz nakdî
karşılıksız hibe desteği toplamda 80 milyar liraya kadar
çıkmıştır.
Çiftçilerimiz için en önemli 2 konu mazot ve gübre.
İlk kez mazot desteğini 2003 yılında Hükûmetimiz
başlatmıştır. 2003 ilâ 2015 döneminde toplam 6 milyar lira
mazot desteği verilmiştir. Mazot desteğiyle maliyetin ortalama
yüzde 16sı karşılanmıştır.
Gübre desteğini 2005 yılında ilk kez
doğrudan çiftçilerimize vermeye başladık. Gübre desteğiyle,
maliyetin ortalama yüzde 15i karşılanmıştır. Okan Bey
kardeşim, Değerli Milletvekilime de buradan konuşmasına
ilaveten bir şey söylemek istiyorum. Yüzde 18 KDVnin
yansımadığını bugün gündüz bölümünde söyledi. Ben
kimyevi gübrenin içinde olan bir kardeşiniz olarak bunun
tamamının yansıdığının altını
çiziyorum. Bütün gübre cinslerini tek tek, istediğiniz gübreyi bana
sorabilirsiniz. Yüzde 15 bila değil, tamamen, yüzde 18inin piyasaya
yansımasını altını çizerek söylüyorum. Zaten, burada
yüzde 15lik bir desteğimiz varken bu yüzde 18i de ilave edersek, yüzde
18 mertebelerinde, bugün, 2016 itibarıyla gübrede çiftçimiz
desteklenmektedir. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Evet, değerli milletvekillerim, hububatı
ve baklagilleri de prim desteği kapsamına aldık. Tarımsal
kredilerde faiz oranlarını düşürdük. Bu oranlara bakacak
olursak, takdir edersiniz ki 2002 yılında hayvancılık
kredileri yüzde 59 mertebelerindeydi. Evet, bugün, hayvancılık
kredisi yüzde sıfır. Bitkisel üretimde kullanılan kredi
miktarı oranları da yüzde 69 mertebelerindeyken bugün sadece ve
sadece yüzde 4. Evet, bu AK PARTİ Hükûmetinin bir başarısıdır
değerli milletvekillerim.
Tekraren, Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatifleri tarafından kullandırılan kredilerin miktarı
2002 yılında 529 milyon lira; evet, bugün, 2016 yılında tam
tamına 54 kat artarak 28,5 milyar liraya ulaşmıştır.
Bitkisel üretimimizi artıran birçok projeyi
hayata geçirdik. Yerli tohumculuğu ve fidancılığı ilk
kez biz destekledik. Son on yılda tohumculuk ve fidancılık için
1 milyar 100 milyon lira hibe desteği verdik. Tohumluk üretimimiz 2002
yılında 145 bin ton iken 2015 yılında 890 bin tona
çıkarıldı. Türkiyeyi tohum ihraç eden bir ülke konumuna
ulaştırdık. Tohumluk ihracatımız 17 milyon dolardan
150 milyon dolara çıkarıldı.
Yıllardır ihmal edilen
hayvancılığa da hükûmetlerimiz döneminde sahip çıktık.
2002 yılında sadece 83 milyon lira olan hayvancılık
desteğini 2015 yılında 3 milyar liraya çıkardık. Son
on üç yılda hayvancılığa toplam 18 milyar lira destek
verdik. Küçükbaş hayvancılığı ilk kez biz destekleme
kapsamına aldık.
Türkiye'nin en büyük ve en önemli kırsal
kalkınma hamlesini başlattık. Yüzde 50 hibeli kırsal
kalkınma desteklemeleri kapsamında ulusal kaynaklar ve IPARD Avrupa
Birliği fonlarıyla toplam 4,5 milyar lira hibe desteği verdik.
Tarım-sanayi entegrasyonunun
sağlanması için 2006 yılında başlatılan ulusal
kaynaklı yüzde 50 hibe destekleriyle 5.654 yeni tarımsal sanayi tesisini
tamamladık. Faaliyete geçen bu tesislere 1 milyar 200 milyon lira hibe
verdik ve bu vesileyle 60 bin kişiye de istihdam sağlanmış
oldu.
Benim de milletvekili olarak temsil ettiğim
Kırıkkalenin de içinde olduğu 39
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH ÖZTÜRK (Devamla)
ili 2016dan itibaren
kırsal kalkınma programına almalarından dolayı
Hükûmetimize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, yeni milletvekiliyim
takdir edersiniz, süreyi tam kullanamadım, tam Kırıkkaleye
geldim ama süre bitti.
LEVENT GÖK (Ankara) Baştan
Kırıkkaleyle başlayacaktın.
ABDULLAH ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Başkan
da bizi hiç ikaz etmedi.
BAŞKAN Karşıda yazıyor
Sayın Vekil, o yüzden ikaz etmiyorum ama siz eğer yeni bir
milletvekiliyseniz ben sözünüzü tamamlamanız için bir dakika size söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDULLAH ÖZTÜRK (Devamla) Çok teşekkür
ederim, sağ olun.
Değerli milletvekilleri, hoşgörünüze
sığınıyorum, teşekkür ediyorum.
Kırıkkalede
sağladığımız tarımsal destekler var, ben küçücük
iki satırda da bunu tamamlayayım.
Kırıkkaleli çiftçilerimiz 2002
yılında 12 milyon lira tarımsal destek almış iken 2015
yılında bunu 2,5 kat artırarak 31,5 milyon liraya
çıkardık. Hükûmetlerimiz döneminde Kırıkkaleye toplam 380
milyon lira nakit hibe tarımsal destek verilmiştir.
Kırıkkaleli çiftçilerimize 2002
yılında 113 bin lira hayvancılık desteği verilmiş
iken bugün 2015 yılında 5,5 milyon liraya çıkarttık.
İnşallah, hükûmetlerimiz döneminde Kırıkkaleye toplam 34,5
milyon lira hayvancılık desteğini de ödediğimizi
belirtiyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2016 bütçesinin ülkemize hayırlı
uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Öztürk.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına son
konuşmacı Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Öntürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Öntürk.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ÖNTÜRK (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, tarım sektörü kuraklıkla,
doğal afetlerle, iklimle çok alakalı bir sektör. Sektör böyle olunca
da üreticiden tüketiciye toplumun her kesimini bire bir ilgilendiren ve bu
vesileyle de siyasetle her zaman iç içe olan bir alan. Geçmiş dönemlerde
siyaset seçimden seçime tarım kesimini hatırlar, 20nin üzerinde
taban fiyatı uyguladığı ürünlere taban
fiyatlarını yüksek açıklar, ondan sonra da diğer seçime
kadar çiftçiyi enflasyona ve faize ezdirirdi. AK PARTİ tüm bu
sıkıntılara ekonomik olarak baktı, sosyal alandan çok
ekonomik olarak baktı ve yapısal reformlarla bu
sıkıntıları çözmeye çalıştı ve çok ciddi de
yapısal reformlar yapıldı.
Değerli arkadaşlar, 24üncü Dönemde
Tarım Komisyonu üyesi arkadaşlarımızla Avrupa Birliği
üyesi bir ülkeye görevli olarak, resmî olarak gitmiştik. Orada
karşıtımız olan Komisyon üyesi arkadaşların bize
sorduğu ilk soru şu oldu, dediler ki: Bu kadar kısa bir sürede
Türkiye'de tarımı nasıl bu noktada başarılı bir
hâle getirdiniz, bunu bize açıklar mısınız? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Allah Allah!
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) Ben buradan hakikaten
Bakanlığımıza, arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum. Ciddi anlamda bu ülkede yapısal reformlar yapıldı.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Bir açıklayın,
neymiş o.
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) İsterseniz söyleyeyim
-siz bilmezsiniz, yeni geldiniz- yapısal reformları, neler
yaptığımızı. 5403 sayılı Toprak Koruma
Kanunuyla bu ülkede bir reform yapılmıştır.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Neydi o reform?
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) Yapılan
ORHAN SARIBAL (Bursa) 32 milyon dönüm arazi onun
için boş herhâlde.
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) 3 dönüme
düşmüştü, dekar başına çiftçilik yapılan alanlar 3
dönüme düşmüştü değerli arkadaşlar bu ülkede.
Toplulaştırma çalışmaları bu ülke için çok önemli bir
hizmettir, inşallah bunları devam ettireceğiz.
Bakın, çiftçi geçmişte tefeciye
boğdurulmuştu. Cezaevinde, borcunu ödeyemeyen çiftçiler vardı bu
ülkede. Şu an, hamdolsun, sıfır faizli krediler ile 8 puan
arasındaki oranda kredilerle çiftçimize faiz anlamında destek
veriyoruz, sağlıyoruz.
IPARD projeliyle
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Niğde yok,
Niğde yok IPARDta; Konya var, Bursa var, Niğde yok.
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) Bugün -Brüksele gitsin
Tarım Komisyonu üyelerimiz, gittiğinde
karşılaşırlar- IPARD projelerini dünyada en iyi uygulayan
aday ülke Türkiyedir.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Mehmet Bey, Osmaniyeye
de istiyoruz IPARDtan.
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) İnşallah.
MEHMET GÜNAL (Antalya) En çok nereye gitti, sen
onu söyle.
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) 4,5 milyar IPARD
projelerinden para harcadık, bu yıl harcayacağımız 2
milyarla da beraber inşallah toplam 118 bin kişiye istihdam
sağlıyoruz.
Değerli arkadaşlar, tarımda en önemli
konu sulama. AK PARTİ iktidarları döneminde toplam sulanabilir
alanlarımızın yüzde 70ine ulaştık, bu çok önemli bir
konu. Türkiye bugüne kadar su zengini bir ülke gibi algılandı, bize
de hep çocukluğumuzda öyle öğretildi. Hani, Sayın
Bakanımız Veysel Beyin bir lafı var Su akar, Türk bakar.
diye, artık biz suları boşa akıtmıyoruz ve hamdolsun
bugün Türkiyede 125 milyarlık bir ekonomiye, dünyada 1nci sıradaki
bir ekonomiye kavuşmamızın altında yatan ana nedenlerden
bir tanesi de budur ve burada modern bir sulama sistemiyle inşallah
Türkiye 150 milyar dolar tarımsal büyümeyi hedefliyor.
Kıymetli arkadaşlarım, tabii sürem
dar. Burada yöremle ilgili de bazı konuları anlatmak istiyorum ama
yettiği kadar anlatacağım. Hatay Amik Ovası Türkiyenin en
verimli ovalarından bir tanesi ve sizlerin iktidarları döneminde
Hatay Amik Ovası, Devlet Su İşleri tarafından
unutulmuştu ve öyle verimli bir ovanın sadece yüzde 18i sulanabiliyordu.
Bugün hamdolsun Amik Ovasının tümünü, yüzde 90ını, yüzde
95ini sulayacak projeler hayata geçmek üzere ve bu, Türkiye ekonomisine
sağlayacağı katkılarla da inşallah, Amik
Ovasının da Hatayın da ekonomik seviyesini çok daha iyi
yerlere taşıyacak.
Değerli arkadaşlar, burada, bir şey
söylemek istiyorum. Tüm arkadaşlar Türkiyeyi tarımda ithalatçı
bir ülke olarak adlandırdı. Ben buradan sesleniyorum: Türkiyede,
pamuk haricinde, 2002 yılından bugüne kadar üretimi azalmış
bir tane ürün gösterin, ben size saygılarımı
sunacağım, bir tane.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) Buğday diyorsunuz.
Buğday, 19,5 milyon tonmuş; 22,6 milyon ton..
Daha anlatacak çok şey var ama buradan grup
başkan vekili arkadaşlara söylüyorum, şöyle geniş bir zaman
verirseniz, inşallah, daha ayrıntılı
konuşacağız.
Ben, bütçenin hayırlara vesile
olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Özür dilerim Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Sarıbal.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Siz bilmiyorsunuz. diyerek
doğrudan bir sataşma gerçekleştirmiştir.
BAŞKAN Sizin şahsınıza
sataşmadı ama Sayın Sarıbal.
LEVENT GÖK (Ankara) Orhan Beye sataştı.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Özellikle şahsıma
söyledi.
BAŞKAN Peki, buyurun.
İki dakika söz veriyorum.
Yeni bir sataşma olmasın ama lütfen.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
15.- Bursa
Milletvekili Orhan Sarıbalın, Hatay Milletvekili Mehmet Öntürkün
118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur görüşmelerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ORHAN SARIBAL (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
1) Bir önceki konuşmacı arkadaş 18
milyar TL hayvancılığa para ayırdıklarını
söylediler.
Arkadaşlar, nerede yaşıyorsunuz? Et
krizi yüzünden Bakanınız bütün bileşenlerle kavga noktasına
geldi Sözümü dinlemiyorlar, sütte sözümü dinlemiyorlar, ette sözümü
dinlemiyorlar, et fiyatını istediğimden daha fazla veriyorlar.
diyor.
Önce Süt Endüstrisi Kurumunu kapattınız,
bütün KİTleri yok ettiniz, özelleştirdiniz, sattınız,
şimdi de etin fiyatını indirmeye çalışıyorsunuz,
hayvancılığın kalkındığını
söylüyorsunuz. İnsaf edin.
2) Tohumculuğu
artırdığınızı söylüyorsunuz. Doğrudur ama benim
çiftçim her sene tohumu daha pahalı alıyor, daha fazla para
harcıyor.
3) Sulamadan bahsediyorsunuz, sizden önceki on
yıldaki sulama alanı kadar sulama alanı açamadınız.
Yılda ortalama 50 bin dekar sulama alanı açıyorsunuz ve son
yaptığınız programda 2019a kadar 1 milyon hektar
sulayacağız. diyorsunuz. Aynı modelle giderseniz yirmi yıl
sonra bunu gerçekleştirirsiniz.
4) Sadece ayçiçeği, pirinç tekrar söylüyorum-
ayçiçeği, pirinç dışında başka hiçbir üründe üretim
artışınız yok. Hemen birazdan gelin, tek tek bütün ürünleri
sizlere çıkarayım, göstereyim; ayçiçeği, pirinç, bir de
mısır özür dilerim- 3 ürünün dışında 2002den bugüne
bütün ürünlerde geri sayıyorsunuz. Çok açık, net ham maddede ithalatçıyız.
Rakamları söyledim, 140 milyon ton yurt dışından ithal ürün
elde etmişiz, 150 milyar dolar para vermişiz. Yaşasın
yabancı ülkelerin çiftçisi, kahrolsun benim halkımın çiftçisi(!)
Reformlarınız ne biliyor musunuz? Köyden
kente göç, köyleri yoksullaştırmak. Köyde 60 yaşın
altında insan kalmadı, hepsi kentte ve siz kentte olanları
sadece yönetiyorsunuz. Hiçbir şekilde tarımda bir adım bile
ileri atma şansınız olmadı, atmak gibi bir derdiniz de yok.
Çok uluslu şirketlere ve konvansiyonel tarıma dönük işletme
yapıyorsunuz.
Hayvancılığın, bir kere,
düşmanısınız, beton zeminlere hayvanları
yığıyorsunuz, oradan verim alıyorsunuz. Sayın
Bakanım, 9 milyar TL son dönemde sıfır faizli kredi verdiniz,
şimdi de 3 milyar TL vereceksiniz, nereye gitti bu para?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) Neden et üretimi
artmadı? Neden hayvancılıkta bunu çekiyoruz? Bunu özellikle
sizden duymak isterim.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Sarıbal.
III.-KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119)
(Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Birleşime kırk dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 19.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Sema KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bir önceki oturumda
gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, şahıslar adına, lehinde
olmak üzere Karaman Milletvekili Sayın Recep Konuk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Konuk, süreniz beş dakika.
Buyurun.
RECEP KONUK (Karaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2016 yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı görüşmelerinin yedinci turunda şahsım
adına lehte söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, şehitlerimizi
rahmetle anıyor, milletimize de başsağlığı
diliyorum.
Bütçe görüşmelerinde başrol genellikle
rakamlarındır, ben de önemli gördüğüm bazı rakamları
dikkatlerinize arz edeceğim, bunu yaparken de özellikle tarımı,
tarım ağırlıklı ifade etme gayreti içerisinde
olacağım.
Gıda, tarım ve
hayvancılığı üç ana eksende değerlendirmek gerekir:
Sürdürülebilir üretim, gıda güvenliği, güvenilir gıda. Bu üç ana
başlıkta yapılacak değerlendirmelerde seyrin yönünü görebilmek
için geniş bir zaman dilimine bakmamız lazım. Tarım
sektöründe kısa aralıklarla yapılan kıyaslamalar sektördeki
gidişatı doğru göstermez çünkü bugünden yarına karar verip
yarın üretimi kısamazsınız, ihtiyaç olan üretimi de
artıramazsınız. Tarım politikalarında yapılan iyi
şeyler veya hataların sonucu zaman içerisinde ortaya çıkar.
Vereceğim rakamlar yıllar içindeki bu seyri görmemize
yardımcı olacak rakamlardır.
Tarım sektöründe 1970 ile 2000li yıllar
arasındaki onar yıllık periyotların hiçbirinde, bakın,
altını çok kalın çiziyorum, hiçbirinde reel tarımsal büyüme
hızı nüfus artış hızının üstüne
çıkamamış ve her on yıllık dilimlerde nüfus
artış hızının yaklaşık yüzde 0,77
altında kalmıştır. Ancak, son on yıllık dekatta
tarımsal büyüme hızı nüfus artış
hızının yüzde 0,37 üstüne çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, seyrin yönünü
görebileceğimiz bir başka istatistiki bilgi de hayvan
varlığımızla ilgili rakamlardır. Bakın, çok
tartışılıyor ama rakamlar bize bu seyri çok daha doğru
anlatacaktır. 1980 yılında Türkiye'nin büyükbaş hayvan
varlığı 16 milyon 925 bin iken 1990da 11 milyon 748 bine, 2000
yılında ise 10 milyon 907 bine düşmüştür. 2002
başında ise Türkiye ancak 9 milyon 925 bin büyükbaşa sahipti.
1980de 67 milyon 673 bin olan küçükbaş sayımız, 2002de,
maalesef 32 milyonu bile bulmuyordu. Bu acı tabloyu keşke önceden
görebilseydik. 2015 yılı itibarıyla büyükbaş hayvan
varlığımız 14 milyon 127 bine, küçükbaş hayvan
varlığımız ise 42 milyona dayanmıştır. 8,5
milyon ton süt üretimi 18 milyon 655 bin tona yükselmiştir.
Türkiye, yirmi-yirmi beş yılda
kaybettiğini ancak on iki-on üç yılda geri koymaya, üretme
alışkanlığını yeniden kazanmaya
başlamıştır. Tarımsal üretim her kalemde
artmıştır. 2002 yılında 145 bin ton tohum üretimi 896
bin tona, 19,5 milyon ton buğday 22,6 milyon tona, 2,1 milyon ton olan
mısır 6,4 milyon tona, 850 bin ton olan ayçiçeği 1 milyon 680
bin 700 tona, 95 bin ton olan muz üretimimiz 270 bin tona, 35 bin ton olan
Antep fıstığı 144 bin tona yükselirken tarla bitkileri,
meyve ve sebze üretiminde de ciddi artışlar
sağlanmıştır.
Bu pozitif değişim, sürdürülebilir üretim
konusunda yapılan onlarca doğru işin sonucudur.
Bu örnekleri daha da zaman olsa çoğaltabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RECEP KONUK (Devamla) Ayrıca, AK PARTİ
iktidara geldiğinde desteklemelerin neredeyse yüzde 80e varan oranı,
ürün ve üretimden uzak varlığı ödüllendiren desteklerdi. Bu
sistem, ürünü ve üretimi destekleyen sistemle değiştirilmiş
oldu.
Ben de yeni milletvekillerindenim. Zannediyorum,
herhâlde bana da bir dakika vereceksiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, sözlerinizi
tamamlayınız lütfen.
ORHAN SARIBAL (Bursa) İthalatı da
söyleyin Sayın Komisyon Başkanım.
RECEP KONUK (Devamla) Rakamlar, yapısal
meselelerin çözümünde de alınan mesafelerde ciddi göstergeler
oluşturmuştur. Mesela, 1961 ila 2002 yılları arasında
450 bin hektarlık arazi toplulaştırılırken son on üç
yılda yapılan 4 milyon 600 bin hektarlık toplulaştırma
var. Kırk bir yılda alınan mesafe on üç yılda 10 katı
fazlasıyla gerçekleştirilmiştir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığımız ile birlikte bugün görüşmelerini
yaptığımız 2 bakanlığımız ve 7
kurumumuzun hizmetteki etkinliklerini artıracağına dair
kanaatimle, bütçe üzerinde lehte görüşümü belirterek 2016 yılı
bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Konuk.
Sayın milletvekilleri, şimdi sıra
Hükûmet adına konuşmalara gelmiştir.
İlk konuşmacı Sayın Bakan, Millî
Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz.
Süreniz yirmi dakika Sayın Yılmaz.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
- Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayi
Müsteşarlığının 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı, 2014 Yılı Kesin Hesap Kanun
Tasarısının Genel Kurulda görüşülmesiyle vesilesiyle söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce, bizlerin bu ülkede özgürce
yaşaması için can veren şehitlerimize Allahtan rahmet, kan
veren gazilerimize acil şifalar diliyorum. Onların bu
fedakârlıkları bu toprakları bize ebediyen vatan
yapmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızın 2016 yılı
bütçesi 26 milyar 451 milyon 504 bin TL olarak Genel Kurula gelmiş
bulunmaktadır. Millî Savunma Bakanlığının 2016
yılı bütçesinin yüzde 51,2sini personel giderleri, yüzde 9,1ini
sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri, yüzde 37,4ünü mal ve
hizmet alım giderleri, yüzde 1,5unu cari transferler ve
yaklaşık yüzde 0,8ini ise sermaye giderleri
oluşturmaktadır.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı 2016
yılı bütçe teklifi ise, savunma projelerinin haricinde kalan
Müsteşarlık idari giderleri için toplam 57 milyon 377 bin Türk
lirası olarak belirlenmiştir.
Millî Savunma Bakanlığımız, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin etkinliğini artırmayı, daha
nitelikli, beka kabiliyetinin yüksek olmasını, modüler, esnek ve her
türlü ortamda kesintisiz görev yapabilecek caydırıcı bir kuvvet
yapısına sahip olmasını amaçlamaktadır. Bunun için de
kendisine tahsis edilen kaynakları etkili, ekonomik ve verimli
kullanmakta, çağdaş ve bilimsel metotları rehber edinmektedir.
Zira, biz biliyoruz ki ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Bu
bakımdan, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin cari nitelikli
giderlere ait bölümü uzman kişilerden oluşan komisyonlar marifetiyle
bütçeleme döneminde uygulanacak fiilî kadrolar ve aynı dönem için tahmin
edilen fiyatlar esas alınarak planlanan iaşe, ibate, giyim kuşam
gibi yasalarla belirlenmiş istihkaklar ile önceliklendirilmiş
işletme bakım ve idame ihtiyaçlarından oluşmaktadır.
Bu cari nitelikli giderler haricinde olan ve Millî Savunma
Bakanlığı bütçesi içerisinde önemli bir yer tutan modernizasyon
bütçesi, Türkiye'nin bulunduğu bölgenin gerektirdiği askerî
stratejinin gereği olarak kısa, orta ve uzun vadeli ihtiyaçlar
belirlenerek oluşturulmaktadır. Harcamalar, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin harekât, ihtiyaç planları doğrultusunda gerekli kuvvet
yapısı ile yetenek ihtiyaçlarının ve insan gücü
kaynaklarının koordine edildiği stratejik hedef planı
çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; savunma harcamaları halkın güven içinde özgürce
yaşaması için gerekli olan harcamalardır ve güvenliğin de
bedeli yoktur. Güvenlik en öncelikli kamu hizmetidir. NATOnun 2014
yılında Gallerde yapılan Devlet ve Hükûmet Başkanları
Zirvesinde NATOya üye tüm ülkeler savunma harcamalarının millî
gelirlerinin yüzde 2sine kadar yükseltilmesini taahhüt etmişlerdir.
Türkiye de bu taahhüdünü önümüzdeki dönemde gerçekleştirecektir. 2014
yılı kesinleşen rakamlarına göre savunma harcamamız
gayrisafi yurt içi hasılamızın yüzde 1,7si olarak
gerçekleşmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısıyla
birlikte 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı da
onaylarınıza sunulmuştur. Sunulan tasarıda Millî Savunma
Bakanlığı 2014 yılı bütçesi 21,8 milyar Türk
lirası olarak kanunlaşmış, kurum içi ve kurum
dışı aktarmalar bütçe kanunu hükümlerine uygun olarak 2013
yılında devreden 1,6 milyar Türk lirası ve önceki yıllarda
açılmış 6,4 milyar Türk lirası tutarındaki avans ve
akreditif devirleriyle birlikte 29,8 milyar TLye ulaşmış; 21,3
milyar Türk lirası fiilen harcanmış; 6,9 milyar Türk lirası
avans ve akreditif olmak üzere 8,5 milyar Türk lirası 2015
yılına devredilmiştir.
2014 yılı harcamaları ve bütçe
uygulama sonuçları, iç ve dış denetim faaliyetleri
kapsamında denetime tabi tutulmuştur. İç denetim faaliyetleri,
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında
oluşturulan, iç kontrol sisteminin unsurları olan İç Denetim
Birim Başkanlığı, Teftiş Dairesi
Başkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve
kuvvet komutanlıklarının denetleme birimleri tarafından
yürütülmektedir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu
kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm birimleri herhangi bir
istisnaya tabi olmaksızın Sayıştay
Başkanlığınca da dış denetime tabi
tutulmaktadır. 2014 yılına ilişkin Sayıştay
dış denetimi Bakanlığımız ve bağlı
birimlerinde yürütülmüş ve denetim sonucunda oluşturulan raporlar
Türkiye Büyük Milet Meclisine sunulmuştur. Buna göre
Bakanlığımızda 1 bulgu, Savunma Sanayii Destekleme Fonu
için 2 bulgu, Akaryakıt İkmal ve NATO Başkanlığı
için 4 bulgu rapora konu edilmiştir. Raporda yer alan bulgulara
ilişkin düzeltici işlemler ve idari tedbirler alınmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde, savunma ve güvenlik
ihtiyaçlarımızı etkileyen ve yön veren küresel ve bölgesel
güvenlik ortamında meydana gelen gelişmeler ile bu gelişmelerin
Türkiyenin dış tehdit algılamalarına, ülke
güvenliğine ve iç istikrarına olan yansımalarına
değinmek isterim.
21inci yüzyılın güvenlik ortamı,
politik, askerî değişimlere bağlı, jeopolitik gerilimleri
ve çatışma risklerini bünyesinde barındıran karmaşık
bir yapı arz etmektedir. Bu coğrafyada ülkelerin haritası
değişmektedir. Birinci paylaşım savaşı bölgemizde
sona ermemiş gibi görünmektedir.
Şundan hiç kimsenin şüphesi olmasın
ki savaş yorgunu, yoksulluk içinde bir ülke olarak yedi düvele
karşı nasıl başarılı bir mücadele vermişsek
-bu aziz millet birlik ve beraberlik içinde- bundan sonra da yine birlik ve
beraberlik içinde bölgesinin yükselen yıldızı olarak bu dönemde
de önüne çıkarılan tüm engelleri aşmasını bilecektir.
Küresel güvenlik ortamı, artan bir ivmeyle
meydana gelen sosyal ekonomik, politik, askerî, teknolojik ve çevresel
değişimlerle şekillenmekte, insanlık tarihindeki en
hızlı dönüşümlerin yaşandığı bu dönem, varsa
uluslararası dengeleri de temelden sarsmaktadır. Kuzey Afrika, Orta
Doğu ve Arap Yarımadasında yaşanan ve birbirini etkileyen
sosyal, siyasal çalkantılar ile iç çatışmalar devlet ve sosyal
yapıları tahrip etmektedir. Bu hâl, siyasi sınırları
belirsiz hâle getirmektedir. Bu da ülkeler ve güç merkezleri arasındaki
rekabeti, dolayısıyla da istikrarsızlığı
artırmaktadır. Yıkmanın kolay fakat yerine yenisini
koymanın zor olduğu görülmektedir. Ukrayna krizi,
Kırımın işgali, Kafkaslardaki çatışmalı
bölgelerin varlığı ve radikal terör örgütlerinin eylemleri,
ülkelerin ve hatta uluslararası pakt ve kuruluşların güvenlik
endişelerinin artmasına yol açmıştır. Bahse konu
gelişmeler mevcut küresel düzeni dönüşüme zorlamaktadır. Ancak
soğuk savaş sonrası tek kutuplu bir dünyadan çok kutuplu bir
yapıya geçildiği, geleneksel güç merkezlerinin müdahale iradesinin ve
kapasitesinin azaldığı, yükselen güçlerin ise küresel düzene
nasıl entegre olacaklarının belirsizliğini koruduğu bu
süreçte kapsayıcı ve istikrarlı yeni bir düzenin kolaylıkla
tesis edilemeyeceği öngörülmektedir.
Türkiye,
küresel rekabetin yoğun olarak yaşandığı Afro-Avrasya
coğrafyasının kalbinde, birçok kriz bölgesinin
yakınında kritik ve zorlu bir coğrafyada bulunmaktadır. Bu,
hem ülkemizin riskini artırmakta hem de gücümüzü artırmaktadır.
Coğrafyamız kaderimiz olmuştur. Mart 2012den beri devam eden
Suriye kriziyle bölgemiz kanlı çatışmalara sahne olmakta,
İkinci Dünya Savaşından bu yana yaşanan en büyük göç ve
insanlık felaketine şahit olmaktayız. Suriyede şimdiye
kadar yaklaşık 500 bin sivil hayatını kaybetmiştir ve
bu sayı da her geçen gün artmaktadır. Bölgedeki çatışmalar,
sadece Suriyeyi değil Türkiyeyi de içine alan geniş bir bölgenin
güvenlik ve istikrarına da zarar vermektedir. Uluslararası toplumun
önleyici tedbirleri zamanında almaması nedeniyle maalesef Suriyedeki
durum daha da vahim bir hâle gelmiştir. Suriye krizi, bölge dış
aktörlerinin de katılımıyla Doğu Akdeniz ve güney
bölgemizde önemli gelişmelere yol açmıştır. Bu
bağlamda, Rusya Federasyonunun 2014ten itibaren bölgedeki donanma
varlığını artırması ve askerî müdahalesi
bozulmuş olan dengeyi daha da karmaşık hâle getirmiştir.
Rusya Federasyonunun Suriyede sivillere yönelik gerçekleştirdiği
bombardımanlar nedeniyle binlerce sivil Türkiye sınırına
akın etmektedir. Sınırda yaşanan gelişmeler
neticesinde ülke güvenliğinin üst seviyede koruma altına
alınması, ayrıca söz konusu bölgede konuşlu güvenlik
güçlerinin görevini icra ederken karşılaşabileceği
risklerin en aza indirilmesi maksadıyla sınır fiziki güvenlik
sistemi çalışmaları başlatılmıştır.
Suriye rejimi ve PYDnin
Halepin çevresinde ve kuzeyinde Suriye halkına yönelik
saldırıları devam etmektedir. Suriyedeki iç savaş ve
insanlık dramı birçok Suriyeliyi mülteci durumuna
düşürmüştür. Hâlihazırda 5 milyon Suriyeli, çoğunluğu
komşu ülkelerde olmak üzere, Suriye dışında
yaşamaktadır. Türkiye, 2,5 milyonun üzerinde Suriyeli
barındırmaktadır. Bu rakam, tek bir ülkedeki en büyük
sığınmacı sayısıdır. Türkiye, tüm
zorluklarına rağmen, insani gerekçelerle Suriyeliler ve
Iraklılar için açık kapı politikasını sürdürmektedir.
Ateşkese rağmen saldırıların devam etmesi durumunda 1
milyona yakın insanın bölgeden kaçarak sınırımıza
yönelmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu, hem Türkiye'nin hem de
Avrupanın istikrarına bir tehdittir.
Irak ise çok uzun zamandan
beri artan terörist faaliyetler ve mezhepsel çatışmaların sebep
olduğu istikrarsızlıktan etkilenmektedir. Irakın etnik,
dinî ve mezhepsel temelde kutuplaşması, ülkenin istikrarlı hâle
gelmesini olumsuz olarak etkilemektedir. Koalisyon güçlerinin
harekâtlarıyla güç kaybetmesine karşın Iraktaki DEAŞ
varlığı ve etkinliği devam etmektedir.
Yine, bölgemizde İran ve
Suudi Arabistan arasındaki en son kriz de Orta Doğudaki durumun
kırılganlığını göstermektedir. Bu
gelişmelerin bölgede yeni bir mezhepsel çatışmaya yol
açmasından kaygı duyulmaktadır. Türkiye, iki ülke
arasındaki gerginliğin azaltılmasını taraflardan talep
etmiş, bu doğrultuda yapılan tüm çabaları da
desteklemektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yemendeki kriz ise ülkeyi daha çok
fakirleştirmekte, mezhep ve kabile ayrımlarını
artırmaktadır. Bu ise ülkeyi daha fazla kaosa sürüklemektedir.
Türkiye, Yemende barış ve istikrarı sağlama adına
sürdürülen uluslararası çabaları desteklemektedir. Özellikle Suriye
ve Irak başta olmak üzere, bölgedeki otorite boşluğu ve kaos
durumundan istifade eden radikal terör örgütleri, kapasitelerini ve eylem
alanlarını gün geçtikçe artırmakta, bölgesel ve küresel seviyede
ülkelerin güvenliğini tehdit etmektedir. DEAŞ terör örgütü, ülkemizin
ulusal güvenliğine ve tüm dünyaya yönelik doğrudan bir tehdit
oluşturmaktadır. DEAŞ, insanlığın ortak
düşmanıdır. Bölgedeki Şii, Sünni ayrımı ve etnik
fay hatlarının mevcudiyeti DEAŞın beslendiği önemli
istismar alanlarıdır. Türkiye, DEAŞle mücadeleye
başından beri destek vermektedir. Bu kapsamda, DEAŞ terör
örgütüne karşı teşkil edilen uluslararası koalisyon
birliklerine hava sahasını, üs ve limanlarını
açmış, koalisyon karargâhlarında da başından itibaren
personel görevlendirmiştir. Hâlen koalisyon üyesi 4 ülkeye ait hava
vasıtaları İncirlikte konuşlu bulunmaktadır.
Ayrıca, Türkiye, 28 Ağustos 2015 tarihinden itibaren aktif olarak
koalisyon hava faaliyetlerine katılım sağlamaktadır. Bunun
yanında, Amerika Birleşik Devletleriyle birlikte Suriyeli
muhaliflere yönelik başlatılan eğit donat programına ev
sahipliği yapmış, bölgesel iş birliği kapsamında,
Irak kuzey yerel yönetiminin talebi ve ihtiyaçları doğrultusunda
Kuzey Irak güvenlik gücü peşmergeye eğitim vermiş -vermekte aynı
zamanda- Irak kuzeyi yerel yönetimi
ve Irak Merkezî Yönetimine donatım desteği sağlamaktadır.
Eylem alanlarını ulusal düzeyden
uluslararası düzeye kaydıran, teknolojik ve bilişim
imkânlarını azami oranda kullanan, suç ve terör örgütleriyle dünya
geneline yaygınlaşan terörizm, eskiye oranla daha fazla şiddet
içeren küresel ve asimetrik bir tehdit hâline gelmiştir. Bunun en
açık göstergelerinden biri de hiç kuşkusuz 17 Şubat tarihinde
Ankarada meydana gelen hain terör saldırısıdır. PKK terör
örgütünün Suriyedeki uzantısı PYD, YPG Türkiyedeki
karışıklıktan istifade ederek, Suriyedeki
karışıklıktan istifade ederek bölgedeki alan
dışı aktörlerin ve ülkelerin de desteğiyle mevzi kazanmaya
çalışmaktadır. PKK ise uluslararası kamuoyunun gözünde
meşruiyet kazanmak için Suriye ve Iraktaki krizi istismar etmektedir.
PKK ve PYD aynı terörist havuzunu ve lider
kadroyu paylaşmaktadır. PKKnın PYDyle olan ilişkisi
aralarındaki pek çok temas ve iş birliğinden kolaylıkla
anlaşılmaktadır. PYDye yapılacak silah ve teçhizat
yardımlarının Türkiyede terörist eylemler yapan PKKlı teröristlere
ulaştırıldığına dair bulgu ve istihbari bilgiler
mevcuttur; bu, ülkemiz için ciddi bir tehdittir. Türkiye uluslararası
hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak DEAŞ, PKK ve PYD dâhil
olmak üzere her türlü terör örgütüne karşı gerekli tüm tedbirleri
almaya devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye bu coğrafyada yaşayan tüm halkların
dostudur; Arap olsun, Türk olsun, Türkmen olsun. En zor dönemlerinde Türkiye bu
kardeşlerinin hepsine kapılarını açmıştır,
bundan sonra da açmaya devam edecektir. Suriyedeki Kürtlerin de
kardeşidir, dostudur. Nerede gösterildi? Kobani üç taraftan DEAŞla
sarıldığında 200 binden fazla insanı Türkiyeye kabul
eden Türkiyedir ve oradaki mücadeleye destek verip de Kobaninin
kurtulmasını sağlayan da Türkiyedir, dolayısıyla
oradaki Kürt halkının koruyucusu Türkiyedir. Ancak, oradaki Kürt
halkının hiçbir şekilde terör örgütüyle bir
bağlantısının olmaması da gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özet olarak ifade ettiğim yakın coğrafyamızda
meydana gelen çatışma ve krizler bizim her hâle hazır
olmamızı zorunlu kılmaktadır. Ulusal güvenlik öncelik
hâline gelmiştir. Halkın talebi huzur, istikrar ve güven içinde bir
yaşamdır. Küreselleşmeyle artan ve mahiyeti gün geçtikçe
çeşitlenen risk ve tehditlerle ülkelerin tek başına mücadele
etmesi neredeyse imkânsız hâle gelmiştir. Bu nedenle, Türkiye birçok
uluslararası iş birliği mekanizmasında yer almakta ve
barışı destekleme görevlerine, uluslararası yükümlülüklere
millî menfaatleri imkân ve kabiliyetleri çerçevesinde azami oranda iştirak
etmektedir. Ancak, bölgemizde yaşanan krizler göstermiştir ki
uluslararası ilişkilerde menfaatler ittifak ruhunun önüne
geçebilmektedir. Bu nedenledir ki bulunduğumuz coğrafyada millî
sanayi ve politikalara dayanan milletimizin bağrından
çıkmış güçlü bir silahlı kuvvetlere her zamankinden daha
çok ihtiyaç bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; uluslararası barış ve istikrarın
korunması, sürdürülebilir kalkınma ve insani gelişim için
gerekli olan güvenlik ve huzur ortamının tesis edilmesi için güçlü
olmak gerekir. Güçlü bir silahlı kuvvetlere ancak güçlü bir savunma
sanayiyle destek verilir ise bu güç sürdürülebilir, kalıcı olur.
Ülkemizde güçlü bir savunma sanayi kurmak ana hedefimizdir. Bölgesinde güçlü
bir ülke olmak isteyen Türkiye, güçlü bir ekonomi ve güçlü sanayinin yanı
sıra savunma ve güvenlik alanında da özgün ürünlere ve çözümlere
sahip olmanın gerekli olduğunun bilincindedir. Savunma sanayi en
ileri teknolojilerin kullanıldığı bir sektördür. Bu
teknolojilerin geliştirilmesi yoğun AR-GE
çalışmalarıyla mümkün olmaktadır. Temel politikamız,
savunma sanayisinde yerlileşme, bağımsızlaşma ve
millîleşmeyi sağlamaktır. Dünyanın en büyük 100 savunma
sanayisi firması arasında 2 firmamız bulunmaktadır, bu
sayıyı önümüzdeki dönemde artırmayı hedeflemekteyiz.
Savunma programlarımızda kaydettiğimiz başarılarla
beraber, savunma ve güvenlik alanında emniyet güçlerimizin ve silahlı
kuvvetlerimizin kabiliyetleri artırılmıştır.
Gerçekleştirilen dönüşüm neticesinde büyük bir gururla
yürüttüğümüz projeler sayesinde bugün yerli yapım gemimizi,
helikopterimizi, insansız hava araçlarımızı, uydumuzu ve
elektronik sistemlerimizi kullanmaktayız. Çok yakın bir zaman
içerisinde yerli yapım tankımızı, yerli yapım tüfeğimizi,
yerli yapım uçağımızı da Türk Silahlı Kuvvetleri
envanterine alacağız.
Savunma sanayisi ürünlerimizi sadece Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere
değil, aynı zamanda, dost ve kardeş ülkelere de ihraç ediyoruz.
Tunus ile Türkmenistana Kirpi aracı, Kongoya Ejder aracı, Suudi
Arabistan, Umman, Malezya, Birleşik Arap Emirliklerine paletli
zırhlı araç, Katara insansız hava aracı ve
hâlihazırda birçok ülkeye yaptığımız deniz
platformları ihracata yeni eklediğimiz ürünlerdir. Savunma sanayisi
alanında da Türkiyeyi kendisine yeterli hâle getireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çözüm sürecini başlatmak doğruydu. Bu doğru,
dün de doğruydu, bugün de doğrudur, yarın da doğru
olacaktır. Çözüm süreci, kavga olmasın, silahlar bırakılsın,
demokratik mücadele süreci içerisinde her şey
tartışılsın, Meclis de nihai kararı versin idi.
Ülkeden teröristlerin çıkması doğruydu, yurt
dışında bilinen gelişmeler nedeniyle bu süreç durduruldu.
Bugün bize terörle mücadelede hukuk devletinin kamu düzenini sağlama
gereğinin dışında başka bir alternatif
bırakılmadı. Türkiye'nin hukuka saygısı zafiyet olarak
algılanmamalı, Türkiye, hukuk devleti içerisinde terörle mücadelesine
devam edecektir. Güvenlik güçlerimiz kanunlar çerçevesinde kendine verilen
teröristle mücadele görevini şehitler verme pahasına kanunlar
çerçevesinde yerine getirmektedir. Başta aziz Türk milleti olmak üzere,
devletimiz, milletimiz, güneydoğuda Mehmetçiğimize çay veren ve
Mehmetçiğimizin gözlerinden öpen halk da göstermektedir ki teröristle
mücadelede görev alan Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve emniyet güçlerinin
sonuna kadar milletimiz arkasındadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Çözüm süreci gizli ve saklı bir
süreç de değildir, Mecliste yasası
çıkartılmıştır, uygulamaya dair Bakanlar Kurulu
Kararı çıkartılmıştır, Resmî Gazetede
yayımlanmıştır, bu da halkın gözü önünde
yapılmıştır, Mecliste bu konuya dair araştırma
komisyonu da kurulmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2016 yılı bütçemizin ülkemiz için hayırlı
olmasını diliyorum.
Şundan emin olunuz ki bugün Türk Silahlı
Kuvvetleri dünden çok daha güçlü ve savaşa hazır ve hiç şüpheniz
olmasın ki Türkiye'nin yarınında da Türk Silahlı Kuvvetleri
bugünden daha güçlü ve hazırlıklı olacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bütçemize vereceğiniz destekten dolayı
şimdiden teşekkür ediyor, yüce Meclisi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Hükûmet adına ikinci konuşmacı Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, sizin de süreniz yirmi dakika.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sorumluluğunu üstlendiğim Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı ile bağlı, ilgili ve
ilişkili kurumların 2016 yılı bütçesi ve 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tarihin büyük kırılma noktalarında
büyük salgın hastalıklar veya önemli devlet adamları kadar
karasaban, tekerlek, üzengi, pusula, barut, matbaa, teleskop, lokomotif veya
bilgisayar gibi ürünlerin icadı da yer alıyor. Hemen her dönemde
bilim ve teknolojide liderliği üstlenen toplumlar diğer toplumlara
galebe çalıyor, üstünlük sağlıyor.
Mısırlıların tarımsal refahlarını
artırmalarının, Yunanlıların zeytinyağı
ticaretinden büyük gelir elde etmelerinin, Osmanlıların
Balkanları hâkimiyet altına almalarının ve nihayetinde
İstanbulu fethetmelerinin veya İngilizlerin Sanayi Devrimiyle
birlikte ciddi bir arz fazlası oluşturmalarının arka
planında bilim ve teknoloji alanındaki üstünlükler yatmakta.
Sayılarını daha da artırabileceğimiz bütün bu örnekler
bize şunu gösteriyor. Bilim ve teknoloji alanında lider bir ülke
hâline gelmeden dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmak muhaldir,
mantık dışıdır. Unutmayalım ki bundan yüz
yıl sonra tarih sayfalarında nasıl yer
alacağımızı bugün attığımız
adımlar tayin edecektir. Bu açıdan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının bütçesini görüşürken aynı zamanda
tarihî bir sorumluluğu da yerine getirdiğimize inanıyorum. Zira,
Bakanlığımızın çalışmaları sadece
bugünü değil yarını da yakından ilgilendiriyor. Daha fazla
bilgi üretmemiz ve ürettiğimiz bilgiyi ekonomik ve sosyal faydaya
dönüştürecek mekanizmaları kurmamız Türkiyenin tarih sahnesinde
yeniden zirveye yükselmesi anlamına gelmektedir.
Şunu büyük bir memnuniyetle ifade ediyorum ki,
Türkiyede 2002den bugüne kadar hem üretim artışı
yaşanıyor hem de bu üretimin kalitesi, niteliği yükseliyor.
Bakınız, 2002-2015 yılları arasında küresel ekonomik
krize rağmen Türkiyenin ortalama yıllık büyüme oranı yüzde
4,7 ama imalat sanayisinin bu dönem içerisindeki büyüme oranı yüzde 5,4.
Yani imalat sanayisinin daha az büyüdüğü veya yeterince büyümediği
ifadesi gerçeği yansıtan bir ifade değil. Özellikle 2002deki 36
milyar dolar olan ihracatımız içerisindeki düşük teknolojili
ürünlerin payı yüzde 47 iken bugün -Allaha hamdolsun- yüzde 35
seviyelerine çekildi. Düşük teknolojiden düşük orta teknolojiye ve
orta düşük teknolojiden de orta yüksek teknolojili ürünlere doğru bir
geçiş yaşamamız ihracatımızda önemli rol oynadı
ancak burada duramayız, yetinemeyiz. Önümüzdeki dönemde
ihracatımızın içinde yüksek teknolojili ürünlerin
payını artıracağız. Şu anda yüzde 4
civarında olan bu oranı 2023te yüzde 15e çıkarmak istiyoruz.
Bununla ilgili çok önemli adımları attık, bundan sonra da atmaya
devam ediyoruz. 2 Nisan 2015 tarihinde Sayın
Başbakanımızın açıkladığı
istihdamı, üretimi ve yatırımı teşvik paketinde yüksek
teknolojili ürünlerin üretiminde Türkiyenin her yeri 5inci bölge
teşviklerinden yararlanıyor. Şimdi, Bakanlık olarak orta
yüksek teknolojili ürünlerin de desteklenmesiyle ilgili
çalışmayı son aşamaya getirdik, inşallah bu hedefe hep
birlikte varacağız. Şunu çok iyi biliyoruz ki yüksek teknolojiye
geçiş demek, daha fazla ihracat, daha fazla kâr, daha fazla gelir, daha
fazla yatırım ve daha fazla tasarruf demektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizin bilgi tabanlı bir ekonomiye
geçişini hızlandırmak, daha nitelikli bir üretim
yapısına geçmek, sanayimizin ürettiği katma değeri
artırmak ve böylece Türkiyeyi ekonomide küresel bir güç hâline getirmek
için çalışmalarımızı yoğun şekilde
sürdürüyoruz.
Bakanlığımızda
gerçekleştirdiğimiz ve önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi
düşündüğümüz bazı çalışmalarımızı
sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.
Bakanlık olarak
çalışmalarımızı yerli, yenilikçi ve yeşil üretim
anlayışıyla sürdürüyoruz. Bu anlayışla
hazırladığımız ve 70 önemli eylemden oluşan Türkiye
Sanayi Strateji Belgesinin vizyonunu orta yüksek ve yüksek teknolojili
ürünlerde Afro-Avrasyanın tasarım ve üretim üssü olmak şeklinde
belirledik.
2015 yılında Sanayi
Strateji Belgesinin yanında 13 farklı strateji belgesini uygulamaya
aldık. Bu strateji belgeleriyle hem mevcut güçlü sektörlerimizi
geleceğe hazırlıyor hem de yeni nesil sektörlerde ivme
yakalamamızı sağlayacak adımları atıyoruz.
Proaktif bir anlayışla, 2020li yıllara damgasını
vuracak sanayi 4.0 süreciyle ilgili çalışmaları da şimdiden
başlattık, sürdürüyoruz. Sanayi 4.0 devrimini, başta Sayın
Başbakanımızın Başkanlığında
gerçekleştirdiğimiz Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun 29uncu
toplantısı olmak üzere, Hükûmetimizin gündemine değişik
toplantılar vesilesiyle aldık ve bu BTYK kararıyla artık
sanayi 4.0 çalışmaları bir Hükûmet politikası olarak
tescillendi. Önceki 3 sanayi devrimini maalesef geriden takip eden, tribünden
izleyen bir ülke olarak yeni süreçte tribünde bir izleyici olmak değil,
sahada bir oyuncu olmak için elimizden gelen tüm çalışmaları
sürdürüyoruz.
Nesnelerin İnterneti,
3D yazıcılar, simülasyon, büyük veri, sensör teknolojileri,
otomasyon, yapay zekâ, bulut bilişim, robotik teknolojiler gibi alanlarda
yaşanan gelişmeleri çok yakinen takip ediyoruz. Biyoteknoloji Strateji
Belgemizi uygulamaya koyduk. Nanoteknoloji ve yazılım strateji
belgelerimizi tamamladık. Nesnelerin İnterneti, büyük veri, bulut
bilişimi ve giyilebilir teknolojiler alanlarını düzenleyecek
strateji belgelerimizle ilgili çalışmalarımızı da
sürdürüyoruz. Bu strateji belgeleriyle yüksek teknolojili alanlarda ülkemizin
rekabet gücünü artıracağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hem ithalat
bağımlılığımızı azaltmak hem de
ihracatımızı artırmak için yerli üretimi güçlendirmeye
yönelik çalışmalara büyük önem veriyoruz. Bu amaçla yayınladığımız
Yerli Malı Tebliği kapsamında TOBB ve TESKe bağlı
odalar tarafından bugüne kadar 5.057 adet yerli malı belgesi verildi.
Orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde faaliyet gösteren ve bu belgeye
sahip olan firmalara kamu ihalelerinde yüzde 15e kadar fiyat avantajı
uygulamasını zorunlu hâle getirdik.
Bir diğer önemli uygulamamız ise
Teknolojik Ürün Deneyim Belgesidir. Biliyorsunuz, kamu desteğiyle AR-GE
faaliyeti yürüten, çalışmalarını teknolojik bir ürüne
dönüştüren işletmelerimize kamu ihalelerine
katılmalarını sağlamak amacıyla iş bitirme
belgesi yerine geçen Teknolojik Ürün Deneyim Belgesi vermeye
başladık. Bugüne kadar verdiğimiz 104 belgeyle
girişimcilerimiz yaklaşık 1 milyar Türk lirası
tutarında kamu ihalesi kazandı. Bu belge olmayınca,
İş bitirme belgesi yok. diye kamu ihalelerine giremiyorlardı
bu girişimcilerimiz. AR-GE reform paketiyle daha fazla girişimcimizin
bu belgeyi almasının önünü açtık. Geçtiğimiz yıl
hizmete aldığımız lonca.gov.tr adresinde yayın yapan
web portalımızda sanayi sicil kayıtlı işletmelere ait
bilgiler yer alıyor. Bugüne kadar 222 binden fazla kişi
tarafından ziyaret edilen ve İngilizce olarak da hizmet veren lonca
ile kim, nerede, neyi üretiyor bilgisine rahatlıkla
ulaşılabiliyor. Dünyanın bir ucundan bir tıkla Türkiyede
kimin, neyi, nerede ürettiğini görebiliyor ve ulaşılabiliyor. Bu
son derece önemli bir hizmettir. Aynı şekilde, ülkemizdeki akredite
test ve muayene hizmeti veren laboratuvarlara ulaşılmasını
sağlayacak laboratuvar portalının da laboratuvar.sanayi.gov.tr
adresinde yayınına başladık. Sanayicilerimizin nerede,
hangi laboratuvarda, hangi testlerin yapılabildiği bilgisine
ulaşmaları sayesinde yurt dışında yaptırılan
pek çok testin artık ülkemizde yapılmasını hedefliyoruz.
Yerli üretimi artırmak için sektörler üzerinde
yürüttüğümüz projelerin içerisinde en çok ön plana çıkan
çalışmamız hiç şüphesiz Yerli Otomobil Projesi. Otomotiv
sektöründe dünyanın önemli üretim merkezleri arasında yer alan ülkemizin
artık kendine özgü bir marka oluşturması gerektiğine
inanıyoruz. Otomotiv yan sanayimizin stratejik konuma, ortak konuma
gelmesi için bunu bir gereklilik olarak görüyoruz. Şu ana kadar dört tane
prototipi ürettik. Bu yılın sonuna kadar da, inşallah, 30-40 araçlık
bir test filosu üretip her türlü arazi, iklim ve mevsim şartlarında
bu araçlarımızın testini yapacağız ve 2020
yılından önce de, inşallah, yerli otomobilin seri üretimine
geçeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu
projeyle, yerli bir marka oluşturmanın da ötesinde batarya, elektrik
motoru, sürücü kontrol ünitesi ve otonom araç sistemleri gibi otomotiv
teknolojilerini üreten, geliştiren ve ihraç eden bir ülke hâline gelmeyi
hedefliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Otomotiv sektörü için büyük bir ihtiyaç olan otomotiv test merkezini
Bursa-Yenişehirde kurmak için de çalışmalarımıza
devam ediyoruz. Test merkezini kuracağımız 4.300 dönüm arazinin
tahsis ve kamulaştırma işlemlerini tamamladık. Test
merkezinin ilk aşaması olan fren test pistinin inşasına,
inşallah, bu yıl içerisinde başlayacağız.
Yerli dizel motor üretmek amacıyla motor
mükemmeliyet merkezi kurma çalışmalarımıza
başladık. Bu yıl içerisinde, inşallah, bu mükemmeliyet
merkezimizi kurmuş olacağız. Ayrıca, TÜBİTAKta bir
otomobil mükemmeliyet merkezini de kuruyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sanayi siteleri, organize sanayi bölgeleri ve endüstri
bölgeleri, sanayimizin fiziksel gelişiminin ve planlı
sanayileşmenin en önemli unsurlarıdır. Bugüne kadar 2016
fiyatlarıyla organize sanayi bölgelerimize, 3,5 milyar Türk lirası,
sanayi sitelerimize ise 4,8 milyar Türk lirası kredi
kullandırdık. Şu anda, altyapısı ve
üstyapısı tamamlanmış 166, faaliyette olan 222, hukuki
statü kazanmış 285 organize sanayi bölgemiz var. Biri 866 dedi,
biri 285 dedi yani bir zahmet, bu konularda söylenenleri biraz daha
detaylı okuyup öyle bir değerlendirme yapmak faydalı olur diye
düşünüyoruz.
Şu ana kadar organize sanayi bölgelerimizde 1
milyon 600 bin kişi istihdam ediliyor. 2023e kadar 70 yeni organize
sanayi bölgesi daha kurarak 1 milyon yeni istihdam oluşturmak istiyoruz.
Türkiyeye büyük ölçekli ve özellikli
yatırımlar kazandırmak için Filyos, Ceyhan Enerji İhtisas
ve Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgelerini kurduk. Bor Enerji
İhtisas Endüstri Bölgesini de ilan ettik. Karamanla ilgili de
çalışmalarımız son aşamaya geldi. Karapınar ve
Filyos Endüstri Bölgelerini bu yıl içerisinde
yatırımcılara hazır hâle inşallah getireceğiz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunlara ilave olarak ülkemizin farklı
bölgelerinde en az 3 yeni büyük üretim bölgesi oluşturmayı
hedefliyoruz. OSBlerimizi nicelik olarak artırırken nitelik olarak
da geliştirmeye devam ediyoruz. Belli bölgelerde boş parselleri
yatırımcılara bedelsiz olarak tahsis ediyor, belirli bir süre
üretime geçilmeyen parsellerin ise tahsisini iptal ediyoruz. Bugüne kadar 3.591
parselin tamamen bedelsiz, 1.300 parselin ise kısmen bedelsiz
girişimcilere tahsis edildiğini vurgulamak isterim.
Yatırımı yapılmadığı için atıl durumda
kalan 1.886 parselin ise tahsisini iptal ettik. Gerek Millî Eğitim
Bakanlığımızla yaptığımız protokolle
gerek OSB yönetimlerine sağladığımız imkânlarla ve
desteklerle 68 tane OSB içerisinde endüstri meslek lisesini kurduk. Bu meslek
liselerinin sayısını artırmayı sürdüreceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilim ve teknoloji alanında ürettiğimiz politikaları, program ve
destekleri her geçen gün geliştiriyor, iyileştiriyoruz. Bu
çalışmalarımız sayesinde AR-GE ve yenilik faaliyetlerinde
dünyada dikkat çeken ve takdir gören bir ülke hâline geldik. 2014
yılında toplam AR-GE harcamaları 17,6 milyar TLye
ulaştı. Bu 2002de binde 5 iken şu anda yüzde 1 seviyesini
geçti. Burada sevindirici olan nokta ise özel sektörün AR-GE
harcamasının yüzde 50 noktasına gelmesi. Hedefimiz 2023te yüzde
3lük bir AR-GE harcaması ve bunun da yüzde 66sının özel sektör
tarafından yapılmasını sağlamak.
AR-GE alanında verdiğimiz tüm desteklerin
etki analizlerini yapmak amacıyla Etki Değerlendirme Daire
Başkanlığımızı kurduk. Etki değerlendirme
çalışmalarında özellikle Girişimci Bilgi Sisteminin
sağladığı verilerden istifade ediyoruz. GBSyle ülkemizdeki
3 milyona yakın girişimin 8 farklı kurum bünyesindeki verilerini
tek çatı altında birleştirdik. Böylece çok farklı analizler
yapmamıza imkân veren bu sistem sayesinde sadece sanayinin değil tüm
sektörlerin envanterini çıkardık. Teknoloji şirketlerinin
faaliyet gösterecekleri altyapıları kurmaya da büyük önem veriyoruz.
2002 yılında 2 olan teknoloji geliştirme bölgesi sayımızı
49u faal olmak üzere 63e çıkardık. Bakınız burada 3.744
firma 18.318 projeyi bitirdi, 8.525 proje şu anda devam ediyor, ihracat
rakamı 2,4 milyar dolara ve en önemlisi de nitelikli istihdam neredeyse
38.239a ulaştı. Bakanlık olarak bugüne kadar
teknoparkların altyapıları için 253 milyon Türk lirası kaynağı
hibe olarak kullandırdık. AR-GE reform paketimizde ihtisas
teknoparkların kurulmasının, teknoloji geliştirme
bölgelerinde kurulu firmaların daha fazla ve daha nitelikli personel
istihdam etmelerinin, teknoparklardaki tasarım faaliyetlerini de destek
kapsamına alınmasının önünü açtık.
Burada 3 milyon metrekare alanda kurmakta
olduğumuz bilişim vadisine ayrı bir parantez açmak istiyorum.
Bilişim vadisinde altyapı çalışmalarını
tamamladığımız birinci etapta 55 bin metrekarelik
üstyapı inşaatını da haziran ayında
tamamlayacağız. Yüksek teknolojili şirketlerin
buluşacağı bilişim vadisi sadece ülkemizin değil
dünyanın da önemli teknoloji geliştirme merkezlerinden biri olmaya
adaydır. AR-GE ve yenilik faaliyetlerini kendi bünyesinde yapmak isteyen
firmalarımıza ise AR-GE merkezi belgesi veriyoruz. Şu ana kadar
kurulu 244 AR-GE merkezinde 25.372 kişilik istihdam sağlandı. Bu
merkezlerde 6.440 AR-GE projesi tamamlandı, 3.729 patent başvurusu
yapıldı ve 1.108 patent alındı. Özellikle orta ölçekli
firmalarımızı da düşünerek, AR-GE merkezi kurmak için
gerekli personel sayısını 50den 30a düşürmüştük,
şimdi 15e düşürme yetkisini yüce Meclisimizin takdiriyle Bakanlar
Kurulu aldı. Bu reform paketiyle getirdiğimiz önemli yeniliklerden
birisi de tasarım merkezlerinin de AR-GE merkezi gibi desteklenmesidir.
AR-GE ve tasarım merkezlerine sipariş yoluyla yaptırılan
projelerin de AR-GE indiriminden faydalanmasını sağladık.
Bu adımlarımızın özellikle KOBİlerimiz için çok
önemli ve devrim niteliğinde önem taşıdığına
inanıyoruz. Ayrıca, üniversite-sanayi iş birliği
projelerinde yer alan öğretim üyelerimizin gelirlerini artırdık.
Temel bilimler mezunlarının AR-GE merkezlerinde istihdamına
yönelik son derece önemli bir düzenlemeyi hep birlikte hayata geçirdik,
AR-GEdeki kullanılan makine ekipman ve sarf malzemesine de gümrük vergisi
istisnası getirdik. Şimdi mavi hat uygulamasını da
inşallah hayata geçireceğiz.
Ben bu vesileyle, AR-GE paketinin hayata geçmesinde
emek veren bütün milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
Bir üzüntümü de ifade etmek istiyorum.
Bakınız, Komisyonda Cumhuriyet Halk Partili milletvekili
arkadaşlarımız AR-GE paketini eleştirdiler ama destek de
verdiler, katkı da verdiler ve burada gerçekten olgunlaştı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bir Denizli milletvekilimiz
-Sayın Kazım Arslan- hem Komisyonda hem Genel Kurulda katkı
vermeye çalıştı ama bir başka Denizli Milletvekilimiz
Sayın Basmacı Bazıları kullansın diye AR-GE kanunu
çıkardık. dedi. Bu son derece talihsiz bir cümledir. AR-GEden
herkes faydalanır. Kanunlar herkes için, geneldir. Biz hiçbir özel zümreye
bir ayrıcalık tanımıyoruz. Hatta buradaki ortak
eleştiri Keşke daha fazlasını yapabilsek.
şeklindeydi. Bunu bir dil sürçmesi olarak algılıyorum ve
inşallah bu hatanın düzeltilmesini de talep ediyorum.
MELİKE BASMACI (Denizli) Değil.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizde piyasa gözetim ve denetim
faaliyetlerinin sanayi ürünleriyle ilgili kısmının yüzde 70ini
Bakanlığımız yürütüyor. Bugüne kadarki PGD faaliyetlerini
sadece tüketici hakları açısından değil, kaliteli üretim
yapan sanayicilerimizin haklarını korumak açısından da çok
önemsiyoruz. 2015 yılında 95.029 farklı model ürün, marka
denetimi gerçekleştirdik. Denetimler sonucunda uygunsuz bulunan 24.722
ürün arasından insan sağlığı, can ve mal
güvenliği için risk oluşturan 113 ürünün piyasaya arzını
yasakladık, daha önce arz edilenlerin ise toplatılmasına karar verdik.
Ayrıca, tespit edilen uygunsuzluklar neticesinde toplam 9,1 milyon Türk
lirası idari para cezası uyguladık.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AB Katılım Öncesi Yardım
Aracı Programının birinci döneminde Rekabetçi Sektörler
Programını yürütüyoruz. Bu programla, Türkiyenin doğusunda yer
alan 43 ilde 490 milyon avro bütçeli 47 projeyi yürütüyoruz. Bu kapsamda,
Mardinde Sürdürülebilir Turizm Projesi, Giresunda Fındık
Altına Dönüşüyor, Karsta Tarihi Kimliğiyle Kars Kenti ve
Rizede Çay Araştırma ve Uygulama Merkezi gibi projeleri hayata
geçirdik, geçiriyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde 405 milyon avro
bütçeli projeleri tüm Türkiyede yaygınlaştıracağız.
Sayın Başkan,
eğer uygun görürseniz bir iki dakika ek süre istiyorum.
BAŞKAN Tabii ki
Sayın Bakanım.
Buyurun.
BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; TÜBİTAKla ilgili
yaptığımız çalışmaları da sizlerle
kısaca paylaşmak istiyorum.
TÜBİTAKın özel
sektöre yönelik AR-GE ve yenilik faaliyetlerini teşvik ettiği
programlar kapsamında bugüne kadar 2.206 firmanın 3.200 projesine
destek sağladık. Öncelikli alanlarda akademilerin ve özel sektörün
projelerine yaklaşık 142 milyon lira hibe verdik. TÜBİTAKta Fen
ve Sosyal Bilimler Burs Programıyla, bu bölümü tercih eden ve Türkiyede
ilk 25 bine giren öğrencilerimize 2 bin liraya kadar burs veriyoruz.
Bilim merkezlerimizi ülke
genelinde yaygınlaştırmak için yoğun
çalışmaları sürdürüyoruz. Konya, Kocaeli, Bursa ve
Elâzığda bilim merkezini kurduk, Kayseride inşallah bu
yıl içerisinde bilim merkezini hayata geçireceğiz. Bu bilim
merkezindeki sergilerin yerli olarak üretilmesiyle ilgili de
çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.
Yine, hassas güdüm kiti,
nüfuz edici bomba, satha atılan orta menzilli mühimmat, elektronik kimlik
kartı, RASAT ve Göktürk-2 uydularımızın hayata
geçtiğini özellikle ifade etmek isterim.
Ayrıca, ulusal çapta bir
yazılım geliştirme projesi olan Pardus kapsamında da kamu
kurumlarımız, KOBİlerimiz ve halkımızın güvenle
kullanabileceği bir millî işletim sistemini geliştirdik.
Yakın gelecekte Bakanlık olarak Pardus göçünü
tamamlayacağız, zaman içinde de tüm kamu
kurumlarımızın Pardusa geçmeleri için önemli teşvikleri ve
destekleri vereceğiz.
Millî yazılım
anlayışımızın bir gereği olarak yerli uçak,
helikopter, gemi gibi araçlarımızda beyin işlevi gören gerçek
zamanlı işletim sistemini geliştirdik.
Yüksek Güçlü Lazer Sistemi Projesiyle dünyada
sadece birkaç ülkede bulunan lazer sistemlerinin altyapılarını
ve lazer silahlarını geliştiriyoruz.
Yerli kanser ilacı, gribe karşı
pandemik ilaç gibi projeleri sürdürüyoruz.
İnşallah, TÜRKSAT 6Ayı 2020den önce
hayata geçireceğiz.
Burada, inşallah, TÜBİTAKın özel
sektörle rekabet eden değil, özel sektörü destekleyen nitelikli, temel ve
öncül AR-GEde otorite kurum olmasını sağlayacak yeni
düzenlemeleri sizlerle birlikte hayata geçirmek istiyoruz. Bu konuda bir kanun
tasarısını inşallah Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk
etmeyi arzu ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; süremin sonuna geldik. Aslında ifade edeceğimiz çok
konu var ama sadece şunu ifade etmek istiyorum ki 2016 bütçesinde sadece
KOSGEBde, bakınız, destek bütçemizi 3 katına
çıkardık, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
bütçesinde de önemli artış sağladık.
Ben, şimdiden, 8,6 milyar Türk
lirasını bulan bütçemizin geçmesinde vereceğiniz destekler için
sizlere çok çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, Hükûmet adına son
konuşmacı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sayın Faruk Çelik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Çelik.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığımızın 2016 yılı bütçesi
görüşmeleri vesilesiyle huzurlarınızdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum
ve Bakanlığımın bütçesi üzerinde değerlendirme ve
konuşmalar yapan Okan Gaytancıoğlu, Orhan Sarıbal, Mazlum
Nurlu, Kadim Durmaz, İsmail Ok, Mahmut Celadet Gaydalı, Rafet Sezen,
Mehmet Akyürek, Uğur Kaleli, Abdullah Öztürk, Mehmet Öntürk, Recep Konuk
beylere, tüm gruplara huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, tarih boyunca birçok
medeniyetlerin kurulmasına vesile olan tarım dün son derece
önemliydi, günümüzde de son derece önemli. Bugün dünya nüfusunun yüzde
40nın geçimini tarımdan sağladığını hepimiz
biliyoruz. Ayrıca, 78 trilyon dolarlık küresel hasılanın
yüzde 4,2sini de tarım oluşturmaktadır. Dolayısıyla,
stratejik öneme sahip bir sektörün bütçesini görüşüyoruz.
Tabii, dün itibarıyla önemli olması
gelecek açısından da önemini değerlendirmemizi gerekli
kılıyor. Dünya nüfusu bildiğiniz gibi hızlı bir
şekilde artmaktadır. Bugün 7 milyarı aşkın
insanın dünyada yaşıyor. 2050 yılında 10 milyar
insanın yaşayacağı bir dünyayı dikkate aldığımız
zaman ve bugün 7 milyarın içerisinde 1 milyara yakın insan aç, 1 milyar
insanın yoksul olduğunu düşünürseniz ve dünyada tarıma
elverişli arazinin 5 milyar hektar olduğunu ve bunun ancak 1,3 milyar
hektarının kullanıldığını dikkate
aldığınız zaman bu 2 milyar aç ve yoksullukla
karşı karşıya bulunan dünya
insanlığının 2050 yılında 10 milyara geldiğimiz
zaman nasıl bir felaketle karşı karşıya
olacağını hep beraber düşünmek durumundayız. Onun için
savaşlar var, savaşlar olacak ama bu savaşların önümüzdeki
dönemde gıda üzerinde olacağını göz ardı etmememizi
ifade etmek istiyorum ve bunun için tarım sektörünün önümüzdeki dönemde en
önemli konu başlıklarından biri olacağını ve bu
tabloyu gördüğümüz zaman da bu tablo karşısında rekabeti,
etkinliği, verimliliği, sürdürülebilirliği gözeten, çevreyle
uyumlu rasyonel tarım politikaları geliştirmemiz gerektiği
kaçınılmazdır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye tarım ve hayvancılık konusunda pek çok
ülkeye nazaran avantajlı yönleri olan bir ülkedir. 23,9 milyon hektar
tarım alanımız var, 6 milyon hektar sulamaya
açılmış alanımız var, 3 milyon çiftçimiz var, 14,6
milyon mera alanımız var, 1 milyon hektar su alanımız var,
21,6 milyon hektar orman alanımız bulunmaktadır. Bu yönleriyle
baktığımız zaman olumlu ve geleceğe ümitvar
bakacağımız bir tablo var ama bu, bizim geleceğe daha
dikkatli bakmamıza engel olmamalı. Çünkü, ne yazık ki Türkiyede
de tarım alanlarının az da olsa -son
yaptığımız yasal düzenlemelere rağmen- hâlen
tarımdan çıktığını hep beraber görüyoruz. Yani,
küresel anlamda yılda 12 milyon hektar arazi tarım
dışı kalırken Türkiyede az da olsa
-çıkardığımız yasalara rağmen- tarım
dışına çıkan arazilerimizin olduğunu bilmemiz
gerekiyor. Onun için, başta çarpık kentleşme olmak üzere, bu
konulardaki hassasiyetimizi ifade etmek istiyorum.
Burada
söz alan arkadaşlarımız mera alanlarımızın
daraldığını ifade ettiler, bu doğru değil, bunu
da ifade edelim. Bugün mera alanımız 14,6 milyon hektardır;
1998de mera varlığımız 12,3 milyon hektar idi, bugün
14,6ya gelmiş bulunuyor. Çiftçilerimizin refah düzeyinin artması ve
gelecek kuşaklara daha üretken bir Türkiye bırakmamız
açısından son derece önemlidir bu potansiyeli değerlendirmek.
Türkiye,
son yıllarda yaşanan küresel finans krizlerin ve siyasal gerilimlere
rağmen tarım sektöründe önemli başarılar elde
etmiştir, önemli mesafeler katetmiştir. Bu konularla ilgili çok değerli
milletvekili arkadaşlarımız, grupları adına
değerlendirme yapan arkadaşlar önemli rakamlar verdiler. Ben birkaç rakam
vererek konuyu geçmek istiyorum. Bu kısa zaman dilimi içerisinde
bahsedebildiğim kadar rakamlar vermek istiyorum.
Tarımsal
yurt içi gayrisafi millî hasılamız 125 milyar TLye
yükselmiştir, ihracatımız 16 milyar 700 milyon dolara
yükselmiştir, ithalatımız
11 milyar 244 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye 2015
yılı tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde 5,6
milyar dolar fazla vermiştir.
Değerli milletvekilleri, sübvansiyonlu
tarımsal kredilerde cari faiz oranı 0 ila yüzde 8,25
aralığına çekilmiştir, buraya düşürülmüştür.
Bunun yanında, tarım sektörüne sağlanan nakit destek miktarlarına
baktığımız zaman, her yıl artarak devam ettiğini
görüyoruz. 1,8 milyardan bugün 11,6 milyara nakit desteği olarak
yükseldiğini ve 2003-2015 yılları arasında toplam 78,6
milyar TL nakit hibe desteği sağlandığını
özellikle belirtmek istiyorum. Gübre ve yemde KDVnin
kaldırılması da dâhil edilince, üreticiye 2016 yılında
14 milyar TLlik bir destek sağladığımızı
belirtmek istiyorum.
Bakanlık olarak gıda arz güvenliği
kadar gıdaların güvenliğini de son derece önemsediğimizi
belirtmek istiyorum. 134 gıda kontrol laboratuvarı gece gündüz
çalışmakta ve 2015 yılında gıda üretim satış
ve toplu tüketim yerlerinde toplam 735 bin denetim
yapılmıştır. Yapılan denetimlerde 65 milyon 680 bin TL
idari para cezası uygulanmıştır. 92 firma hakkında
savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Ayrıca, dört
yılda sağlığa zararlı gıda üreten ve taklit ve
tağşiş yapan 418 firmanın 818 ürününün kamuoyuna
teşhiri yapılarak ifşa edildiğini belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tarım
topraklarının korunması ve geliştirilmesi
çalışmalarımız da hızla devam etmektedir. Biliyorsunuz,
bununla ilgili 2014 yılında son derece önemli bir yasayı yüce
Mecliste kabul ettiniz ve yürürlüğe geçti. O günden bu güne bu yasa
çerçevesinde arazilerin bölünmemesi noktasında bu yasa bizim için önemli
kaynak teşkil etmektedir.
1961-2002 yıllarında 450 bin hektar arazi
toplulaştırılması bu uzun dönem içerisinde
gerçekleştirilmişken, 2003-2015 yılları arasında 4,6
milyon hektar arazinin toplulaştırıldığını
da bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Tarım arazilerimizin amaç dışı
kullanımını önlemeye yönelik arazi kullanım planlaması
çalışmalarına da bu yıl içerisinde başlıyoruz.
Büyük tarımsal ovalar belirlenerek koruma önlemlerinin hayata
geçirilmesine yönelik çalışmalarda son aşamaya gelmiş
bulunuyoruz. Bu kapsamda 106 ovanın sınırları çizilmiş
ve ön incelemeye açılmış bulunmaktadır.
Tohumculuk konusu sık sık
değerlendirilen bir konu. Tohumculuk sektörü, tohumluk üretimi ve
sertifikalı tohum kullanımına
sağladığımız desteklerle son derece önemli
gelişmeler kaydetmiştir. 2015 yılında 896 bin ton tohum
üretimi, 100 milyon doların üzerinde de tohum ihracatını
gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bugün itibarıyla buğday
tohumunun yüzde 95i, çeltik tohumunun yüzde 100ü, nohut tohumunun yüzde 100ü
ve domates tohumunun yüzde 50si, biber tohumunun yüzde 70i Bakanlığımız
tarafından geliştirilmiş bulunmaktadır.
Organik tarım konusunda da önemli mesafeler
almış bulunuyoruz. 2015 yılında binde 3 olan organik
tarım alanını yüzde 2ye çıkarmış bulunuyoruz.
İnşallah önümüzdeki on yıl içerisinde organik tarım
alanının yüzde 5e çıkarılmasını hedeflemekteyiz.
Meralarla ilgili, meraların etkin
kullanımıyla ilgili yaptığımız
çalışmaları az önce kısaca ifade etmiştim.
Hayvancılığın kaba yem
ihtiyacının karşılanması amacıyla verdiğimiz
destekler neticesinde yem bitkileri ekiliş alanı 2014
yılında 2,6 milyon hektara ulaşmış bulunmaktadır.
TARSİMle ilgili, biliyorsunuz Hükûmetimiz
döneminde Tarım Sigortaları Havuzu kurulmuş bulunmaktadır
ve bu anlamda meydana gelen afetler karşısında çiftçilerimize
dönük önemli çalışmalar gerçekleştirilmektedir ama bu alanda
kapasitenin, kapsamın gelişmesiyle ilgili de
çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü belirtmek
istiyorum.
Bu son on üç yılda tarım sektörüne
ilişkin yaptığımız çalışmanın
neticesinde tarla bitkileri üretimimiz 58 milyon tondan 65 milyon tona, meyve
ürünleri, çay ve baharat ürünleri üretimimiz 14 milyon tondan 19 milyon tona,
sebze üretimimiz 25 milyon tondan 30 milyon tona, buğday üretimimiz 19,5
milyon tondan 22,6 milyon tona, mısır üretimimiz 2,1 milyon tondan
6,4 milyon tona, çeltik üretimimiz 360 bin tondan 920 bin tona, ayçiçeği
üretimimiz 850 bin tondan 1,7 milyon tona, turunçgil üretimimiz 2,5 milyon
tondan 4 milyon tona, domates üretimimiz 9,4 milyon tondan 12,6 milyon tona
ulaşmış bulunmaktadır.
Hayvancılık alanında yaptığımız
çalışma neticesinde ise 2002de 8,4 milyon ton olan süt üretimimiz
2015 yılı itibarıyla 18,6 milyon tona ulaşmış
bulunmaktadır. 420 bin ton olan kırmızı et üretimimiz 2015
yılı itibarıyla 1 milyon 150 bin tona ulaşmış
bulunmaktadır. 696 bin ton olan tavuk eti üretimimiz 1 milyon 909 bin
tona, 74 bin ton olan bal üretimimiz 107 bin tona, su ürünlerimiz ise on üç
yılda yüzde 285 artarak 61 bin tona ulaşmış
bulunmaktadır.
Bu rakamlar önemli, bu artışlar önemli ama
bunları yeterli görmediğimizi özellikle bu bütçe görüşmeleri
vesilesiyle ifade etmek istiyorum ve bunu da şunun için söylüyorum: Demek
ki daha yapmamız gerekenler var. Ben tarım meselesini birçok meselede
olduğu gibi
Tarım meselesi bir parti meselesi değil, tarım
meselesi milyonlarca çiftçimizi ilgilendiren, ülkemizi ilgilendiren bir
meseledir. Bu konuda her türlü eleştiriye açık olduğumuzu da
özellikle belirtmek istiyorum, bu dinamik sektörle ilgili bütün görüşlere
de açık olduğumuzu belirtiyorum ve bu çerçevede 7 bölgede bütün
illerimizin dinamikleriyle bir araya gelerek kimde bir bilgi
kırıntısı varsa, bir bilgi bütünlüğü varsa
onların hepsini alarak en doğruyu, en güzeli nasıl yaparız
diye son derece yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Ben
inanıyorum ki tüm bu değerlendirmelerden, tüm bu katılımcı
anlayıştan çok bereketli, çok verimli neticeler ortaya
çıkacaktır. Bugün itibarıyla bunları söylüyorum ama bizi
izlemeye devam edin diyorum. İnşallah bu alanda atılması
gereken adımları cesaretle atmaya devam edeceğimizi özellikle
belirtmek istiyorum.
Tabii, zaman hızlı geçiyor, burada ifade
edeceğim çok konular var ama değerli konuşmacıların
değindiği konulara değinmek istiyorum.
Yemde alınan yüzde 8lik KDV uygulamada yok.
dendi. Doğru değil. Süt yeminde yüzde 5, besi yeminde yüzde 5, etlik
piliç yeminde yüzde 7, yumurta yeminde yüzde 8lere varan bir indirimin
olduğunu ifade etmek istiyorum. Ayrıca, amonyum sülfat yani gübrede
de yüzde 14, yüzde 18, yüzde 16, yüzde 24, yüzde 21, yüzde 22 KDV
sonrasındaki olumlu, çiftçi lehine gelişmeleri de belirtmek
istiyorum.
Karma yemde üretim 5,2 milyon tondan 20 milyon tona
ulaşmış bulunuyor. Şu anda karma yemde 20 milyon tona
ulaşmış bulunuyoruz. İthalata
baktığınız zaman 2,6 milyon tondan 6,9 milyon tona ulaşmış
ithalatımız. Ama burada saman üretimimizle ilgili Saman ithal
ediyoruz." diye söylendi. Özellikle bilgi açısından şunu
arz ediyorum: 2015 yılında 26 milyon ton saman üretilmiştir, 22
bin ton da ihraç etmişiz. Dolayısıyla, o bilginin de
düzeltilmesi açısından bunu ifade ediyorum.
Tarımda dış ticaret
Burada ihracat
ve ithalat mukayesesi yapıldı. 2003-2015 yılları arası
toplam 151 milyar dolar ihracat yapmışız.
İthalatımız ne kadar? 98 milyar dolar. Arada 53 milyar
dolarlık bir farkın olduğunu belirtmek istiyorum. 2002
yılında 161 ülkeye 1.480 çeşit tarım ve gıda ürünü
ihraç ederken 2014 yılında 190 ülkeye 1.707 çeşit yani ülke
sayısında 29 artış var; 227 çeşitte de artış
olduğunu belirtmek istiyorum.
Hollanda örneği verildi. Bakınız
arkadaşlar, bazı şeyleri karıştırmayalım.
Hollanda ürettiği ürünü ihraç etmiyor; Hollanda ithal ediyor, işleyip
ürünü satıyor. Hollandanın tarımsal hasılası 14,5
milyar dolar. 14,5 milyar dolarlık bir tarımsal hasılası
var Hollandanın ama 70 milyar dolar tarımsal ithalat yapıyor,
108 milyar dolarlık da tarımsal ihracat yapıyor. Yani
tarımsal hasıla ile ihracat ve ithalatı
karıştırmayalım. Burada tarımsal ham maddeyi alarak
mamul madde hâlinde bunları ihraç ettiğini görelim.
Değerli arkadaşlar,
bir diğer konu, ülkemizde 2002 ila 2015 yılları arasında 38
milyon ton buğday ithal etmişiz. Hani Buğdayı ithal
ediyorsunuz. diyorlar ya, şimdi bu gerçeği görelim: 2002 ila 2015
yılları arasında biz 38 milyon ton buğday ithal
etmişiz ve 11,7 milyar dolar para ödemişiz ama aynı dönemde
buğdaya dayalı mamul ihracatına baktığımız
zaman 47 milyon ton ihracat yapmışız. Buğdayı
almışız, aynen Hollanda örneğinde olduğu gibi
işlemişiz; 38 milyon almışız, 47 milyon tonu ihraç
etmişiz. Dolayısıyla biz buğdayda net ihracatçı
olduğumuzu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz, bütün rakamlar da
bunu söylüyor.
Un ihracatındaysa 2002
yılında 11inci sıradaydık, şu anda un
ihracatında 1inci sıradayız ve 118 ülkeye un
ihracatımızı gerçekleştiriyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Makarna ihracatında
7nci sıradaydık, bugün makarna ihracatında İtalyadan
sonra 2nci sıradayız ve 145 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Pirinç üretimimiz 2002
yılında tüketimin yüzde 37sini karşılarken, 2002
yılında pirinç üretimimiz tüketimin yüzde 37sini
karşılarken bugün ürettiğimiz pirinç yüzde 74ünü
karşılamaktadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla, bu rakamlarda bir
karışıklık olmasın diye bunu ifade ediyorum.
Şimdi, efendim, buradan
hayvancılıkla ilgili, etle ilgili birçok değerlendirme
yapıldı. Şimdi 2002 öncesi et ithalatımız yoktur.
diye bir şey söylendi. Değerli arkadaşlar, şu rakamı
vermek istiyorum sizlere: 1986-1996 yılları arası yani on
yıl içerisinde 232 bin ton et, 1 milyon 462 bin büyükbaş kasaplık
hayvan ithal edilmiş. 1987-2002 yılları arasında 265 bin
baş damızlık hayvan ithal edilmiş. AK PARTİ
iktidarı öncesindeki rakamları veriyorum yani
Yapılmamıştır. dendi de onun için söylüyorum, yoksa bir
tartışma açmak için bunları söylemiyorum. 2002 yılında
kişi başına et tüketimimiz 6 kilogramken bugün 14 kilograma
gelmiş bulunuyor. Üretimi az önce söyledim. Üretimimiz 420 bin tondan 1
milyon 150 bin tona ulaşmış bulunuyor. Dünyada et üretiminde,
Türkiye'nin çok önemli mesafeler katettiğini belirtmek istiyorum.
Tarıma sağladığınız
toplam kaynak olarak yasada yüzde 1 var. dediniz, doğru söylediniz ama
şunu ifade edeyim.
Sayın Başkan, herhâlde bir beş dakika
isteyeceğim ben.
BAŞKAN Beş dakika
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) İnşallah iki dakikada toparlarız ama beş dakika
diye alalım.
Efendim, bütçeden tarıma ayrılan kaynak
sadece tarımsal destekler değil, TMO alımları, kredi
sübvansiyonu, ihracat desteği, tarımsal sulama
yatırımları ve birçok kalem var yani bildiğimiz, az önce
ifade ettiğim 14 milyarın ötesinde de birçok destek var. Bunları
topladığınız zaman, bizim gayrisafi yurt içi
hasılamız 1 trilyon 963 milyar lira, verdiğimiz bu desteklerin
toplamı ise 19 milyar 592 milyon lira. Dolayısıyla, orana
baktığınız zaman, 2014 yılında 1,03, 2015
yılında ise yüzde 1 olduğu net bir şekilde görülecektir.
Ayrıca, bizim söylememizi de belki bazı arkadaşlar kabul
etmeyebilir, OECD diyor ki: 2014te Türkiyede tarımsal desteğin
gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki oranı yüzde 2,3tür. Vallahi,
benim suçum yok, bunu OECD söylüyor arkadaşlar.
TMOyla ilgili olarak, TMO, buğday,
mısır ve çeltikte üretim rekorlarının
kırıldığı 2015-2016 döneminde 178 bin üreticiden
toplam 5,6 milyon ton ürün alımı gerçekleştirerek
karşılığında üreticilere 4,2 milyar TL ödemede
bulunmuştur. Burada şunu açıkça ifade edeyim, TMOda herhangi
bir mali sıkıntı filan söz konusu değil, bunu belirtmek
istiyorum.
Şimdi, süt konusuyla ilgili
değerlendirmeler yapıldı. Değerli arkadaşlar, Okul
Sütü Programı bir kere beş yıldır devam ediyor, bu yıl
da sonrasında da devam da edecek. Şimdi, biz ne yaptık? Arz
fazlası süt var mı? Var. Dönem itibarıyla şu anda laktasyon
dönemi olduğu için bu dönemde birkaç ay süt fazlası olacak. 1 lira 15
kuruşu, 115 kuruşu ben belirlemedim. Burada, Süt Konseyinde kim var?
Üreticiler var ve sanayiciler var, hep birlikte oturdular dediler ki: 1 lira
15 kuruş olacak sütün fiyatı. Bizim -Bakan olarak- hiçbir dahlimiz
yok.
Peki burada süt fazlası olunca, 18,6 milyon
tona çıkınca süt üretimimiz ne yaptık? Arz fazlası çiğ
sütün süt tozuna dönüşmesi için biz desteğimizi artırdık,
dedik ki: Süt tozuna dönüştürün, 3 bin lira alıyordunuz, biz size
ton başı 4.500 lira süt tozuna destek verelim., Çok teşekkür
ederiz. dediler. Hiçbir problem yok. Biz hemen süt tozuna
dönüştüreceğiz bu arz fazlasını ve böylece üreticinin
mağduriyeti olmayacak. Burada 75 kuruş filan söylendi, böyle bir
fiyat yok. Ben Balıkesir İl Müdürünü arattırdım, böyle bir
fiyatın olmadığını da arkadaşların özellikle
bilmesini istiyorum. 115 kuruşun altında sütü satmaya karar
alanların hakkı yoktur. Ben bunu söylediğim zaman serbest
piyasaya müdahale filan... Böyle bir şey yok. Ne et fiyatını biz
belirliyoruz ne süt fiyatını belirliyoruz. Diyalogdan yanayız,
birlikte oturup birlikte karar alıyoruz. 78 milyona kimsenin zulmetmeye,
alın teriyle güneşin altında kavrulan çiftçiye kimsenin
zulmetmeye hakkı yoktur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, biz burada 4.500 liralık destek
verdik. Ayrıca ilk kez süte bir destek daha verdik. Islak süt ürünlerinin
ihracatını ilk defa teşvik kapsamına aldık. Yani
peyniri ve benzeri ürünleri ihraç edenleri de bu destek kapsamına
aldık.
Şimdi, net bir şey, farklı bir
şey söylüyorum: Madem bunu istismar ediyor birileri, çok açık ve net
söylüyorum, Et ve Süt Kurumu bir müdahale kurumu, ama henüz birkaç aylık
bir zamana ihtiyacı var. Buradan diyorum ki süt fazlası olanlar,
sütünüzü süt tozuna dönüştürün, Et ve Süt Kurumu olarak, Bakanlık
olarak biz alacağız. Var mı başka yapan? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ne söyleyeceksiniz? Önümüzdeki bu üç dört
aylık dönem içerisinde buna desteği verin, biz sorunu
çözeceğiz. Verdik desteği, buyurun, 4.500. Yeterli değil.
Yeterli değilse biz alıyoruz.
Onun için, üreticiyi kimse istismar etmesin, kimse
mağdur etmeye kalkmasın, biz o alnı ve eli öpülecek çiftçiden yanayız,
yana olmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bitkisel üretimi burada konuştuk, her alanda
artışlar var. Efendim, bu tarım çok dinamik bir alan, çok
yaygın bir alan, sıkıntılı alanlar yok mu? Tabii
olacak. Muhalefetin görevi de bunları gündeme getirmek olacak ama bizim
bunların çözümü konusundaki kararlılığımızı
burada pekiştirmek için ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten söylemem
gereken şeyler var ama bir konuya daha değinmek istiyorum. Bir:
Önümüzdeki dönem içerisinde destek politikalarımızı etki analizi
çerçevesinde bir kez daha ele alıyoruz. Yani çok kalem destekten
çıkıyoruz; daha daraltılmış, sayısal anlamda az,
çiftçinin eline ne geçtiğini bileceği bir destek
politikasını önümüzdeki dönemde açıklayacağız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi, havza bazlı alan desteğini
1/1/2017den itibaren devreye koyacağız.
İdari yapıda önemli değişiklik
yapıyoruz, artık Türkiye'de her tarım işletmesinin bir
teknik elemanı olacak. Ne kadar tarım işletmesi var? 2 milyon
mu? 2 milyon işletmenin de bir teknik elemanı olacak şekilde
idari yapımızı düzenliyoruz ve tamamlamak üzereyiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Başkanım, iki dakika
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakanım, beş
dakika daha verdim size.
Sayın Bakanım, sözlerinizi
tamamlamanız için bir dakika daha veriyorum.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Hayvancılıkta az önce ifade ettiğim gibi,
yetiştirici, besi ve süt bölgeleriyle ilgili
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
TİGEM arazilerine değinildi. TİGEMde
yoğun bir şekilde tohum ve damızlık
çalışmalarına ağırlık verileceğini belirtmek
istiyorum. TMO ve ESK regülasyon görevlerini yapacaklar ve lisanslı
depoculuğa geçerek ürün borsasını hızlı bir
şekilde kuracağız. Artık bu gereksiz
tartışmalardan tarım ürünlerini
çıkaracağımızı ifade etmek istiyorum.
Piyasadaki raf ve tarla fiyatlarıyla ilgili
denetim ve çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
Son olarak diyorum ki 72.515 personelle bütün bu
çalışmaları yürütüyoruz. Buradan gıda mühendislerine,
ziraat mühendislerine, veterinerlere söylüyorum, 2.071 personeli de şimdi
alacağız. Mühendislerimizi bu kısa dönem içerisinde
alacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayrıca bize ilgili kuruluşlar çerçevesinde de bin tane elemanı
alacağımızı belirtiyorum.
Bütçemize sözlü olarak katkıda bulunan
arkadaşlarımıza ve vereceğiniz oylardan dolayı
hepinize teşekkür ediyorum.
Bütçemiz hayırlı olsun diyorum.
Sağ olun var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Sayın Bakan, fındıktan bir cümle bahsetmediniz.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın Bakanım, 20
bin kadro sözü vermişti 2011de Mehdi Eker, 20 bin kadro sözü. 2.500le
hiçbir sorunu çözemeyeceğinizi biliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, aleyhinde olmak üzere son söz Antalya Milletvekili Sayın
Niyazi Nefi Karanın. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kara, süreniz beş dakika.
NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmüş
olduğumuz kurumların 2016 bütçesinin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada aslında çok önemli kurumların
bütçeleri görüşüldü. Ülkemizin içeride ve dışarıda
yaşadığı güvenlik zafiyetleri açısından Millî
Savunma Bakanlığı, kalkınmamız ve çiftçilerimizin
sıkıntıları açısından Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı ve ülkemizin modern teknoloji ve
bilim çağını yakalayabilmesi açışından
üniversitelerimizin özgürce akademik ve bilimsel çalışmaları
yapabilmesinin önünü açması gereken Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı bütçeleri üzerinde görüşmeler yapıldı.
Bu kurumların bütçeleri ve Sayıştay raporlarındaki
eksiklikler ve yetersizliklerle alakalı daha fazla konuşmaya gerek
olmadığı kanaatindeyim. Zaten konuşsak da sizler burada oy
kullanırken vicdanlarınıza ya da hakkaniyete göre değil,
çoğunuz gelen talimatlar doğrultusunda, neyi
oyladığınızı bile bilmeden oy kullanıyorsunuz. Bu
kurumların üstlerine düşen yükümlülükleri etkin bir şekilde
yerine getirip getirmediğini bile bilmiyorsunuz. Mesela Millî Savunma
Bakanlığı, sorumlu olduğu alanla alakalı gerçekten
ülkemizin, vatandaşlarımızın güvenliği ve
savunmasını gerçekleştiren bir kurum olsaydı
Diyarbakır Licede şehit olan 6 askerimiz minibüslerle değil,
zırhlı araçlarla görev yerlerine sevk edilirdi ya da Genelkurmay
Elektronik Sistemler Komutanlığını bir gecede, her türlü
olayda uykuya dalan, ancak söz konusu Suriyeye girmek olunca düşüncesizce
Birkaç füze atarım oradan da bu tarafa. diyebilen ve ulusal
çıkarlarımızı her an büyük bir ateşe atacak kadar
doğru değerlendiremeyen MİTe bağlamasaydınız,
belki Rus uçağı düşürülmeden önce milliyeti bilinecek, belki de
7 hazirandan sonra Suruçta, Ankara Garında, Sultanahmette ve en son
yanı başımızda, Merasim Sokakta bu canlarımız
yanmayacaktı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı gerçekten ülke tarımının,
hayvancılığının ve çiftçisinin geleceği ile
kalkınmasını düşünseydi hayvancılık yapılan
meraların imara açılmasına izin vermezdi.
Tarımda geldiğimiz nokta çok daha vahim
değerli arkadaşlar. Tarımla geçimini sağlayanların en
önemli sıkıntıları -bunları sürekli bu kürsülerden
dile getiriyoruz, ancak nedense AKPnin bakanları ilgisiz kalmakta
direniyor- işçilik, gübre, mazot, elektrik ve sulama maliyetlerinin
sürekli artmasına karşılık ürün fiyatlarının
aynı kalmasıdır. Rusyayla yaşanan krizin de etkisiyle
Türkiye genelinde aşağı doğru bir ivme çizen tarım
sektörü, seçim bölgem Antalyada resmen dibe vurmuştur. Rusyanın
ambargosu yaş sebze, meyve ihracatında büyük bir çöküşe yol
açmıştır. 2016 Ocak ayında narenciye ihracatında, 2015
yılının ocak ayına göre miktar bazında yüzde 34,
değer bakımından yüzde 38 gerileme
yaşanmıştır. Yaşanan kayıpların yeni
pazarlarla kısa dönemde telafi edilmesi olanaksızdır. Çünkü,
alternatif yeni pazarların, açığı kapatacak büyüklükte
olması çok önemlidir. Yeni pazarlar bulunsa bile yüzde 60-80 oranında
fiyat düşüşleri olmaktadır. Sadece 2016nın ilk iki
ayında batı Akdeniz ihracatı rakamlarına baktığınız
zaman, domates ihracatının yüzde 50, yaş meyve ve sebze
ihracatının yüzde 32 azalış kaydettiğini göreceksiniz.
2015 yılında 40 milyon dolara
yaklaşan parasal büyüklükteki domates ihracatı, kayıpla, 20
milyon dolara inmiş, 23 milyon dolar düzeyindeki Rusyaya domates
ihracatı ise, konulan ambargo nedeniyle,
gerçekleştirilememiştir. Gördüğünüz gibi, yanlış
dış politikanız Türkiye'nin ekonomi ve kalkınma
politikalarını da kısa vadede olumsuz etkilemiştir.
Ayrıca, üreticiyi mağdur etmemek
adına yeni pazar arayışlarına girilmişken, Türk Hava
Yolları, kargo taşımacılığında eurodan
dolara geçiş yaparak yüzde 12lik bir zam yapmıştır.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Başbakan geçen hafta, Rusya krizi nedeniyle, turizmle ilgili bir
açıklama yaptı: 400 bin turist getirene destek vereceğiz.
diyor. 5 bin getirse olmaz mı? Bu dış politikanızla
yalnızlaşan Türkiyeye gelmeyen turistlerden 5 bin-10 bin getirenlere
destek versek, olmaz mı?
Alanyada son bir ay içerisinde 111 otel
satışa çıkarıldı arkadaşlar. Turizm sektörü için
destek paketi böyleyken, tarımda ne yapıyoruz? Kredilerde aynı
sorunları yaşıyoruz. Lojistik desteklere, uzak pazarlar için
uçak ve kargo desteğinin sağlanmasından yeni pazarlara
ulaşılmasına ve üretim maliyetlerinin düşürülmesine kadar
birçok alanda desteğe ihtiyacı var.
Tarımla uğraşan çiftçilerimiz de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) -
sizlerden müjde bekliyor Sayın Bakanım.
Değerli arkadaşlar, ziraat mühendisi
arkadaşlarımız çok şey söyledi. Sizlere
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Sayın Başkan, yeni milletvekili.
BAŞKAN - Sayın Kara, sözlerinizi
tamamlayın.
Bir dakika daha süre veriyorum.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - Efendim,
ben de yeniyim.
BAŞKAN - Yeni olduğunuz için.
NİYAZİ NEFİ KARA (Devamla) - İki
dakika olursa
Tarımda bu kadar iyileşme olmuş.
Biliyor musunuz, hangi dönemde saman ithal edildi bu ülkede?
Bir de, arkadaşım Okan
Gaytancıoğlunun bir notu daha var Sayın Bakanım: 2,5
milyar dolarlık buğday ithal edip 1 milyar dolarlık ihraç
Hangisi daha iyi? diyor.
Ayrıca, son bir soru soracağım.
Sizinle havaalanında görüşmüştüm, arz etmiştim.
Teşekkür ediyorum. Demreye gitmiştiniz. Demre için acaba ödeme
çıkarttınız mı?
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kara.
Sayın milletvekilleri, yedinci turdaki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, yirmi dakika süreyle soru-cevap
işlemine geçiyoruz. Yirmi dakikanın on dakikası sayın
milletvekillerine, geri kalan on dakikası Sayın Bakanlara aittir.
Şimdi, sisteme giren sayın
milletvekillerine sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Hükûmet yetkililerine seslenmek
istiyorum. Hatay ilimiz vergi ödemede 12nci sırada yer almaktadır
ancak hizmet alımında 52nci sıra ve altında
bulunmaktadır. 400 bin Suriyeli olmasına rağmen bu neden
böyledir? Hataya bir kastınız mı var ya da bizim
bilmediğimiz özel bir sebep mi var?
Ayrıca, Sayın Millî Savunma Bakanı az
önce sığınmacılardan bahsetmişti. Bir NATO
komutanı IŞİD, sığınmacılar yoluyla kanser
gibi yayılıyor. diye bir demeç vermişti. Siz bu konuda
nasıl bir önlem alıyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çam
Yok.
Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Tarım Bakanına sormak istiyorum
öncelikle. Sizin de katıldığınız -bir
Bursalısınız aynı zamanda, oradaki
yatırımları da takip ediyorsunuz- bir temel atma töreniyle
yüksek hızlı trenin temeli atıldı 2012de. 2016da
bitecekti fakat geçen gün Bursa Valisi bu projenin çöpe
atıldığını açıkladı ve 480 milyon da bu
şekilde çöpe gitmiş oldu. Yani, biz bu bütçeleri geçiriyoruz ama bu
vatandaşın parasının böyle çarçur edilmesini de kabul
edemiyoruz. Yazılı da sorduk, akıbetini merak ediyorum.
İkincisi, Türkiye Jokey Kulübünden son üç ayda
150 civarında işten çıkarma oldu. Bunların gerekçesi nedir?
Bir de Sanayi Bakanı yine oto test merkezinin
de Yenişehirde kurulacağından bahsetti. Bunda da üç dört
yıldır, aynı şekilde, yer belirleniyor, uymuyor, meralar
katledilecek deniyor, tekrar yeni yer belirleniyor, orada yeni sorunlar
çıkıyor. Yani, bu projeleri nasıl daha gerçekçi bir şekilde
hayata geçirebiliriz?
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sorum, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına:
1) Denizli Buldan, Manisa Alaşehirde üretilen
sofralık çekirdeksiz sultaniye kuru üzümü TARİŞte 2015te 6
Türk lirasından alınmıştır, bu sene ise 4-4,5 Türk
lirasına satılmaktadır. Pazarın desteklenmesi için okullara
üzüm dağıtımı projesini uygulamayı düşünüyor musunuz?
2) Çiftçilerimize vermiş olduğunuz yem
bitkileri desteği sözünüzü ne zaman yerine getireceksiniz?
3) Türkiye tekstil üreten bir ülkedir. Pamuk üretimi
2002den bu yana çok düşmüştür. Pamuğun daha çok üretilmesi için
ne tür destek vermeyi düşünüyorsunuz?
4) Çiftçilere verilen mazotun üzerindeki vergileri
kaldırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çamak
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, sorum Sayın Tarım Bakanına: Rusyayla
yaşadığımız kriz, başta narenciye üretimi ve sera
yetiştiriciliğiyle uğraşan çiftçilerimiz olmak üzere sektör
ve temsilcilerini çok kötü etkilemiştir. Sera üretimi nisan ayında
tavan yapacaktır.
1) Rusya gibi büyük bir pazarı kaybeden
çiftçimiz için yeni alternatifler söz konusu mudur?
2) İhracatçının Rusyadan dönen
mallarının zararı karşılandı. Bu ürünler piyasaya
sürülünce fiyatlar çok düştü. Çiftçinin de zararını
karşılamayı düşünür müsünüz?
Önerim: Örneğin, uçaklarda
sağlığa zararlı hazır meyve suları ve asitli
içecekler yerine taze sıkılmış narenciye ikramı
yapılabilir. Hava taşımacılığında 180 milyon
civarında yolcu taşındığı düşünülürse hem
tüketicimiz hem üreticimiz bu işten memnun olacak ve fayda görecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanına: BİRKO, kırk yıldır, Niğde
ve çevresine istihdam sağlayan ve ekonomiye değer katan bir
kuruluştur. BİRKOnun 4 tesisinden biri olan Karde iplik
fabrikasının piyasa koşulları ve ekonomik gidişat
nedeniyle kapatılmasıyla 300e yakın işçi işsiz kalmıştır,
işçiler mağdurdur. BİRKO ve benzeri kuruluşlara kamu
bankalarınca kredi sağlanması, borçlarının uzun vadeye
yayılması ve çıkarılan işçilerin işe yeniden alınması
konusunda bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?
Tarım Bakanına: Patates ve elma Niğdede
depoda kaldı, 200 bin tonu aşkın patates çimlenmeye
başladı, yurt dışı satış olanağı
görünmüyor. Büyükşehir belediyeleri vasıtasıyla acil patates ve
elmanın pazarlanması düşünülmekte midir ya da farklı bir
çözümünüz var mıdır?
Niğde
Kızılca, Çukurkuyu bölgesinde hayvancılık organize sanayi
bölgesi kurulması düşünülmekte midir?
Millî
Savunma Bakanına: Borda -halk deyimiyle- 1964te kurulan askerî fabrika
kapasitesinin artırılıp geliştirilmesi düşünülmekte
midir? Bölge ekonomisi ve iş alanı olarak bu tesis çok önemlidir ve
mutlaka bu konuda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Sayın Aksu
İSMAİL
FARUK AKSU (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Çelik, ette tavan fiyat uygulaması etkili olmadı, fiyatlar artmaya
devam ediyor. Sizin açıklamanızdan sonra toptancılar fiyatı
düşürmedi, vatandaş karşısında sorumluluk küçük kasap
esnafının üzerinde kaldı. Hayvancılıktaki
sıkıntıyı ve üretim düşüklüğünü ithalatla ya da
beyhude yöntemlerle giderme girişimlerine devam mı edeceksiniz?
Ziraat
mühendisi ve teknikerlerin çalıştığı tarım
danışmanlığı uygulamasının
kaldırılacağı doğru mudur? Bunların 4/B
kapsamında sözleşmeli çalışma talepleri hakkında ne
düşünüyorsunuz?
İstanbulun
Çatalca ve Silivri ilçeleri başta olmak üzere ülkemizin birçok yerinde
hazine arazilerini kiralamak suretiyle tarım yapan çiftçilerimizin
tarımsal desteklerin tamamından yararlandırılmasına
ilişkin bir girişiminiz var mı?
9
liranın altına düşen fındık fiyatındaki
gerilemenin önüne geçmek için müdahale alımı düşünüyor musunuz?
Fındık üreticisinin mağduriyetini nasıl gidereceksiniz?
BAŞKAN
Sayın Engin
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Bakanlar, Hükûmetinizin hazırladığı bütçe ne yazık ki
toplumun geniş kesimlerinde çok büyük bir hayal
kırıklığı yarattı. Sesimize ses verin. diyen
çoğunluğun sesini Mecliste dile getirmek istiyorum.
İlk
olarak emeklilikte yaşa takılanlar için bütçenizde ne kadar pay
ayrıldı? Devletin genç, işverenin yaşlı bulduğu
bu kesimin sorunlarına ne zaman çözüm bulmayı düşünüyorsunuz?
İkinci
olarak, 2014 KPSSye giren 1 milyonu aşkın memur adayı umutla
emeklerinin karşılığını alabilecekleri bir
merkezî atama haberi bekliyorlar. 4üncü ve son atamada gençlerimize ne kadar
kadro açacaksınız?
Üçüncü
olarak, hastanelerde yoğun bakım kapasitelerinin yetersizliğini
biliyorsunuz. İnsan hayatında değil bir saat, bir dakika bile
çok önemli. Yoğun bakım kapasitelerinin artışı için
bütçede ne kadar pay ayırdınız?
Son
olarak vatanımızın güvenliği için canlarını hiçe
sayan gazilerimizin ve şehit ailelerinin yaşadığı
ekonomik sorunları giderebilmek için bütçede ne kadar ek pay
ayırdınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bektaşoğlu
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
TÜİK, geçen aylarda
adrese dayalı nüfus kayıtlarının sonuçlarını
açıkladı, bu sonuçlar ilim Giresun için yine sürpriz olmadı.
Hemşehrilerim geçen yıl da göç vermeye devam etti, bir yıl
içinde 3.200 kişi daha azaldık. 2000li yıllarda 523.819 olan
Giresun nüfusu 100 bin kişi azalarak 426 bine indi. Giresun
hızlı göç veren başlıca illerin başında geliyor.
Sadece İstanbuldaki nüfusumuz 70 bin daha fazla artarak 495 bine
ulaştı. Bunun nedeni on üç yıl süren AKP hükûmetleri döneminde
onlarca kamu ve özel sektör tesislerinin kapanması ve iş ve istihdam
sağlayıcı yatırımların olmamasıdır.
Bunun dışında,
ilimizden göçün neden ve sonuçlarıyla ilgili hiçbir kurum
çalışma yapmamaktadır. İlimin en azından mevcut
nüfusun korunması için Hükûmetin ilgili bakanının hangi
önlemleri alacağını açıklamasını bekliyoruz.
Sayın Bakanın
fındıktan hiç bahsetmemesini üzüntüyle karşıladım.
Ziraat mühendisleri atama
bekliyor.
Bilgilerinize arz olunur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Tor...
FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim.
Sorum Tarım
Bakanımız Sayın Faruk Çelike seçim çevrem Kahramanmaraşla
ilgilidir. Bakanlığınız bütçesi üzerinde söz alan
konuşmacılardan bazıları sulama alanlarının
artırıldığından bahsetmiştir.
Bir: Ülkemizin önemli
ovalarından olan Afşin Elbistan Ovasında 2002
yılından bugüne kadar geçen on dört yıllık AKP
iktidarı döneminde Hükûmet olarak 1 dekar dahi olsa, tekrar ediyorum, 1
dekar dahi olsa tarım arazisini sulamaya açtınız mı?
İki: Geçmiş
hükûmetler döneminde DSİ tarafından inşa edilen Kalealtı
Sulamasının Sulama Birliğine devredilmesinden sonra çiftçilerin
özellikle elektrik ve personel borçlarını ödeyememeleri,
borçlarını yapılandırmalarına rağmen sürekli
artan faizler nedeniyle de ödeyememeleri nedeniyle atıl hâle gelmiştir,
yöre çiftçisi perişandır. Bu sebeple de geçmişte sebze deposu
olan binlerce dönüm arazide sulu tarım yapılamamaktadır. Hükûmet
olarak Kalealtı Sulamasını yeniden faal hâle getirmek,
çiftçimizin perişanlığını bir nebze olsun hafifletmek
için bir desteğiniz olacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Zeybek... Yok.
Sayın Kuyucuoğlu...
SERDAL KUYUCUOĞLU
(Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle şehitlerimizi
rahmetle saygıyla anıyorum.
Sayın Savunma
Bakanımız, Türkiye uzun yıllardır iç güvenlik ve terörle
mücadele adı altında asker, özel harekât ve polisimiz ile bir
mücadele yapmaktadır. Özellikle 7 Haziran sonrası yapılan
çatışmaların, tahribatın Türkiyeye maliyeti nedir? Bu
çatışmalarda ölen güvenlik görevlimiz, PKKlı ve sivil vatandaşımızın
sayısı ne kadardır?
Suriyedeki gelişmeler nedeniyle
komşularımız, Orta Doğu ülkeleri, Avrupa Birliği ve
diğer ülkelerle ticaretimiz, turizm ve tarım sektörlerinde
uğrayacağımız zarar hesaplandı mı?
Hesaplandı ise ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, geri kalan
süre
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Başkanım,
daha on saniyemiz var.
BAŞKAN Peki, bir soru daha alalım.
Sayın Torun
Yok.
Sayın Kayan
Yok.
Sayın Tüzün, buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, sorum Millî Savunma Bakanımıza. Bugün Savunma
Sanayi Müsteşarlığı bütçesi hakkında bir konuşma
yaptım. Bu konuşmada milyon dolarlık, milyar dolarlık
yatırımlarla ilgili bilgi sordum ama Sayın Bakanımız
yapmış olduğu cevap konuşmasında bunların
hiçbirine değinmedi.
Önemli bir konuya daha
değinmek istiyorum. Bu ATAK helikopterlerin transformasyonu, nihai
montajı özel bir şirkete verilmiş midir? Verilmişse bu
işin TUSAŞtaki maliyet hesabı ne kadardır? Şirkete ne
kadara verilmiştir?
Diğer bir sorum: 12 Mart-12 Eylül dönemlerinde
Türk Silahlı Kuvvetlerinden atılan subay ve astsubayların
mağduriyetinin giderilmesi için çıkarılan yasa derde derman
olmamıştır. YAŞ kararları dışında Bakan
onayı ve kararnameyle yargı kararı olmadan ilişiği
kesilen askerlerin mağduriyetini gidermek için yasal bir düzenleme
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakanlar
Öncelikle, Sayın Işık, siz mi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sorularıyla ve görüşleriyle katkı
sunan tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Sayın Topalın Hatayla ilgili
değerlendirmelerine katılmamız kesinlikle mümkün değil.
Hatay Türkiye'nin önemli illerinden biridir. 1940ta ana vatana katılmasından
dolayı da hassaten üzerine titrediğimiz illerimizden biridir. Bu
noktada, sadece ben kendi Bakanlığımla ilgili
Şu anda
mobilyacılar sanayi sitesine 200 milyon liraya yakın kredi veriyoruz.
Yine, aynı şekilde ayakkabıcılar sanayi sitesiyle ilgili
çalışmalarımız sürüyor, Reyhanlı ve Erzin OSBde
kamulaştırmalar sürüyor. Türkiyede kurmak istediğimiz 3 tane
büyük üretim merkezinden biri Hatay Hassadır. Şu anda,
Ulaştırma Bakanlığımız da Hatayda Amanos
Dağlarının altından bir tünel yaparak Hassa bölgesini
İskenderuna bağlayacak çok önemli bir proje
çalışmasını yürütüyor. Bu sadece benim kısaca
bildiğim birkaç tane örnek. Kesinlikle, Hükûmetimiz Hataya gerçekten çok
ciddi önem veriyor. Bu noktadaki değerlendirmelere katılmıyoruz.
Sayın Kayışoğlunun otomotiv
test merkeziyle ilgili, Bursadaki test merkeziyle ilgili
Bakınız,
şu anda buranın Bakanlar Kurulu kararıyla kuruluşu
tamamlandı -Maliye, hazine- arsaları verildi; artı, biz 57
milyon değerinde kamulaştırma yaptık ve şu anda, bu
yıl içerisinde inşaata başlıyoruz. Artık geri
dönüşü de yok, Yok şöyle mi olacak, böyle mi olacak? diye herhangi
bir endişeye kapılmaya gerek duyacak bir durum yok.
Sayın Gürer BİRKOyla ilgili konuyu sordu.
Bizim Bakanlık alanımızda olmadığı için şu
anda net bir cevap verme imkânım yok ama arkadaşlarımız
ilgilensin ve gereken cevabı Sayın Gürere
ulaştıralım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın Yılmaz, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Birkaç soruyu cevaplayacağım, sonra Faruk
Beye vereceğim, bu arada cevaplamadığım olursa
yazılı olarak bildireceğim.
Bir sayın milletvekilimiz bu operasyonlar
başladıktan sonraki şehit sayımızı sordu. 20
Temmuz 2015ten 2 Mart 2016 tarihi itibarıyla 219 şehidimiz var.
Sayın Tüzün sordu, ATAK helikopterinin
transmisyonu özel bir şirkete verilmiş midir? diye. Özel bir
şirkete verilmemiştir, doğrudan İtalyadan gelmektedir,
TUSAŞ tarafından monte edilmektedir.
Bir başka husus yine, bu, gelen
sığınmacılarla ilgili. Kanser gibi tabirini bir
Avrupalı yetkilinin veya bir NATO yetkilisinin söylediğini ifade
ettiniz.
SERKAN TOPAL (Hatay) NATO.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
NATOdaki bir şey.
Dolayısıyla, Siz ne gibi önlemler
alıyorsunuz? Tabii, sığınmacıları biz kanser
gibi değerlendirmiyoruz.
SERKAN TOPAL (Hatay) Ben öyle
değerlendirmedim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Anladım, o, Batının değerlendirmesi ama
dolayısıyla, biz böyle
Biz açık kapı
politikasını tuttuk, eğer ki biz her gelene kapatsaydık bir
dönemde, çok net diyoruz -hepimiz bir yerden geldik- ne Kafkasyadan gelirlerdi
ne Balkanlardan gelirdi ne de Orta Doğudan gelirdi. Ne Polonezköy olurdu
ne Arnavutköy olurdu ne Yeni Bosna olurdu. Ne Pir Sultan Abdal gelirdi ne
Mevlâna Belhten gelirdi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla da burası herkesin
vatanıdır, onun için, bunları engelleme gibi bir şey
düşünmüyoruz, birinci hususumuz bu. Açık kapı politikamız
var, bizim düşüncemiz bu. Ha, biz bunu yaparız da bir başka
parti iktidara geldiğinde sınırları kapatabilir veya
kuzeyden geleni alıp güneyden gelene kapatabilir, o da ayrı bir
siyasi tercihtir diye düşünüyorum.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Bütün
sınırları açalım Sayın Bakanım!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Bir başka husus, yine, dendiği gibi, tabii, göçle ilgili
Benim de
milletvekili olarak ilim olan Sivas da aynı problemle
karşılaşıyor ama bu kaçınılmaz bir sonuç, bunu
çok net olarak söyleyelim. Köylerden şehirlere gitmek dünyanın her
yerinde olan
Londranın nüfusu diğer yerlerden çok fazladır,
Parisin nüfusu diğer yerlerden, kırsal alandan çok fazladır.
Dolayasıyla, İstanbul, Ankara ve İzmirin de diğer
kırsaldan çok fazla olması normaldir. Bugün ister Amerikada ister
Avrupada kırsalda yaşayanların oranı yüzde 2dir, 3tür,
5tir, Türkiyede ise kırsalda yaşayanların oranı yüzde
20nin üzerindedir. Eğer, Türkiye gelişmiş 10 ülke arasında
yer alacaksa ekonomik bakımdan, mutlaka kırsalda yaşayan
sayısını azaltmak durumundadır ancak köyde yaşayanları
tutabilmek için ise kırsal kalkınmayı mutlaka
gerçekleştirmemiz lazım, sulanabilir alanları, köylümüzü mutlaka
sulu tarımla buluşturmak lazımdır. Sivastaki bir köyde
gölet yapılmadan önce göç olurken gölet yapıldıktan sonra hiçbir
göçün olmadığını bizzat gördük. Dolayısıyla,
kırsal kalkınma ancak tarımdaki veya kırsal alanda
yaşayan nüfusu tutmaktır. Ama, şunu görmek lazım, ne
Amerika ne de Avrupanın hiçbir ülkesinde yüzde 20 kırsalda yaşayan
bir nüfus oranı yoktur diyorum.
Yine bir başka sayın vekilimizin de
Şehit yakınları ve gazilerin özlük haklarına yönelik gerek
Bakanlığımızda
Biliyorsunuz, şimdi, bunlarla ilgili
sorumluluk Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görev
alanı içerisinde. Dolayısıyla da geçmişle
kıyaslanamayacak derecede birçok talepleri yerine getirdik ancak muhakkak
ki yeni yeni talepler de vardır, bunlar için de elimizden geleni
yapıyoruz.
Son bir cümle daha söylemek isterim. Beni gerçekten
birçok Bakanlığımıza bağlı olduğu için-
şehit ve gazi yakınlarına ilişkin dernekler ziyaret ediyor,
onlardan birisine şunu söyledim, dedim ki: Bizim şehitlerimiz var
ancak Amerikanın Afganistanda, Fransanın Malide yani her ülkenin
bir başka ülkede ölen askerleri olabilir. Dolayısıyla, onlara
hangi hakları sağlıyorlarsa lütfen bir çizelgesini
çıkarın da Ya, bu talep yerinde, doğrudur. Bunu Fransa,
İngiltere veya Amerika sağlıyor ama biz ihmal etmişiz.
diye bir çizelge çıkarın da kendimizi görelim. dediğimde bana
verdikleri cevap şuydu: Şehit ve gazilere tanınan haklar bütün
bu Batı ülkelerinden daha fazla Türkiye tarafından
sağlanıyor. dedi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Çok
ayıp!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Yok, aynı teklifi sizlere de lütfen
Amerikada, Fransada,
İtalyada -bunların da yurt dışında operasyonları
var- oralardaki ölenlerine kendi devletleri ne tanıyorlarsa bizim eksik
tanıdığımız varsa bana şunu söyleyebilirsiniz:
Fransa bunu tanıyor. Biz bakarız, doğruysa hepsini yerine
getiririz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Bizim milletimizin
değerleriyle Amerikayı bir tutmak doğru değil. Sayın
Bakan, Amerikan askerleriyle bizim askerimizi bir tutmak doğru değil,
bizdekiler şehit.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Doğrudur, doğrudur.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Sayın Çelik, kalan süre size aittir, yirmi
beş saniyeniz var.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Yirmi beş saniye
Efendim, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle atama müjdesi bekleyen 2.071 gıda,
ziraat, veteriner, harita mühendisi personelin bu yıl içerisinde
alınacağını, 1.000 sözleşmeli personelin de ilgili
kuruluşlara alınacağını bütçe vesilesiyle ifade etmek
istiyorum.
İkinci olarak, Demre afet yerine ben bizzat
gittim, ifade edildiği gibi. Sigortalı olan yaklaşık 300
üreticimize 20 milyon TL ödemesi şu anda yapılmaktadır. Afet
ödeneği tahsisi için Başbakanlık Ekonomik, Sosyal ve Kültürel
İşler Başkanlığına,
Bakanlığımızca da ayrıca bilgi verilmiştir.
Sigortalı olmayanlarla ilgili çalışma o birimimiz
tarafından sürdürülmektedir.
Yem bitkileri destekleriyle ilgili 52 ilimizin yem
bitkileri desteği ocak ayında 190 milyon TL olarak ödenmiştir,
geri kalan illerimizin yem bitkileri desteği bugün itibarıyla
ödenmeye başlanmıştır. TC kimlik numarası 02yle biten
üreticilerimizin bugün hesabına yatırılmıştır.
Pamuğa destek verecek misiniz? diye ifade
ediliyor. Bildiğiniz gibi, 2014 yılında kilograma 55 kuruş
olan desteğimiz 65 kuruş olarak geçtiğimiz yıl
uygulandı yüzde 20lik bir artışla, önümüzdeki yıl da
ekolojik ve ekonomik olarak en uygun havzalarda yani havza bazlı üretime
geçeceğiz, pamuğa desteğimizin devam edeceğini ifade
ediyorum.
At ıslahı faaliyetlerinde küçülmeye
gidildiği için, bu Jokey Kulübündeki işçilerden sistemdeki küçülmeden
dolayı bir çıkışlar söz konusudur.
Niğdede OSB başvurusu şu anda yok.
Hataya destek olarak yalnız tarım
açısından bakacak olursak 2003-2015 yıllarında 1,5
milyarlık bir Hataya tarımsal desteği gerçekleştirdik.
Patatesle ilgili olarak şunu ifade edeyim: 2014
yılında 4,1 milyon ton patates üretimi var iken, 2015
yılında 4,7 milyon ton; yüzde 14lük bir artış söz konusu.
Aylık tüketimimiz 300 bin ton. Dolayısıyla, stokta şu anda
710 bin ton patatesten bahsediliyor, ifade edilen 710 bin ton yani iki
aylık bir patates stoğu var. Bununla ilgili, milletvekili arkadaşlarımız
sıkı bir şekilde her gün kapımızda. Takip ediyoruz,
Ekonomi Bakanlığımızla görüşüyoruz. Gerekirse,
ihracatıyla ilgili atılması gereken bir adım söz konusuysa
buna hazırlıklarımızın olduğunu burada beyan
etmek istiyorum.
Tarım danışmanlığı
devam edecek mi? Tarım danışmanlığı bu yıl
itibarıyla devam ediyor. Yeni kurduğumuz sisteme entegre olmuş
bir şekilde şu anda devam ettiğini belirtmek istiyorum.
Bir diğer konu kuru üzümle ilgili. Okullara
geçtiğimiz yıl verdik, bu yıl içerisinde de kuru üzümle ilgili
çalışmamızı şu anda sürdürüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika daha
veriyoruz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Fındıkla ilgili bir şey demedim, hiçbir
ürünle ilgili bir şey demedim, genel bir konuşma yaptım.
Fındıkla ilgili, Trabzonda çok güzel bir toplantı
gerçekleştirdik. Şunu ifade ediyorum: Rekolte tahminini 3 kesim
yapıyor. Biri yükseltiyor, biri düşürüyor ve burada yine pazarı
sarsıcı oyunlar oynanıyor. Bundan sonra,
aldığımız karar, fındığın rekoltesi 1-7
Haziran tarihleri arasında Bakanlık tarafından yapılacak,
tüm kesimlerle görüşülerek; bir.
İkincisi: TMO etkin hâle getirilecek. Ben,
emanet bırakmak istiyorum. diyenlere fındığı TMOya
bırakma imkânı getiriyoruz; iki.
Üçüncüsü: Fındık bahçelerinin
yenilenmesiyle ilgili düğmeye bastık, hızlı bir
şekilde bahçelerin yenilenmesini sağlayacağız.
Dördüncüsü: Üretici, birlik, konsey ve
ihracatçı zincirini kırmamamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) Sayın Başkanım, konuşmamı
bitirebilir miyim?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, Sayın Bakan, tabii, bir enkaz
devraldığı için, yeni bir Bakan olarak bunlarla ilgili
heyecanını paylaşıyor. O bakımdan, diğer
sayın bakanlardan daha fazla süre aşımı
gerçekleştiriyor. Taşıdığınız enkazın
farkındayız ama inşallah iyi iş yaparsınız.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Bakanım, son bir
dakika, bir daha yok.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) - Evet, çok güzel verilerle devraldım
Bakanlığı, inşallah daha da geliştirerek devam
edeceğiz.
Şunu ifade edeyim: Fındıkta tekelden
bahsediliyor. Ben, diyorum ki: üretici-birlik-ihracatçı zinciri
kopmamalı. İhracatçıyı üreticiden, üreticiyi
ihracatçıdan koparmak doğru değil. Bu yanlıştan
Karadeniz Bölgesindeki, özellikle bütün illerimizdeki fındık
üreticileri çıkmak durumunda; bu bir.
OKTAY VURAL (İzmir) İhracatçılar
zaten ithalatçı Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) - Ama, tekel oluşturmayla ilgili bize gelen
şikâyeti Rekabet Kuruluna taşımış bulunmaktayız.
Elde edeceğimiz verilere göre hareket edeceğimizi bilmenizi
istiyoruz. Şunu da ifade edelim: Çiftçilerin tümüyle ilgili
söylediğimiz fındık için de geçerlidir. Burada üreticinin
aleyhine atılacak adımların karşısında devleti
karşılarında, Hükûmeti karşılarında bulurlar, açıkça
ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Konuş Sayın
Bakan, nasıl kaldırırsın bu enkazı
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) - Bir diğer konu, patatesi söyledik.
Etle ilgili politikamız
hayvancılığı geliştirmektir, hayvan
sayısını artırmaktır, piyasada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) -
et ithal ederek gerçek olmayan fiyatların
altında bir et satışı söz konusu değildir. Hayvan
varlığımızı artırarak yolumuza devam
edeceğimizi
OKTAY VURAL (İzmir) Demek artmadı,
değil mi?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK
(Şanlıurfa) -
bütün üreticilerin bilmesini istiyorum,
ağılları doldurun diyorum, ahırları doldurun diyorum.
Çok teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bakana birkaç
dakika daha verelim ya!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın Başkan
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
Sayın Topalın bir
BAŞKAN Peki, Sayın Topal buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
19.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının yedinci tur
görüşmelerinde soru-cevap işlemi sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bir algı operasyonu
kurnazlığıyla benim sorduğum soruya cevap verirken
sığınmacılara karşıymışız gibi bir
demagoji yapmıştır, çarpıtmıştır.
Çarpıttınız. Bu konuda biz, masum
sığınmacılara karşı değiliz. Benim
sorduğum soru çok açık ve netti. Bir NATO komutanının
verdiği bir demeci size söyledim. Bu konuda sizin önlemleriniz nelerdir?
Siz şunu söyleyebilirdiniz: Bizim projemiz şudur, bu konuda
endişeniz olmasın. Ama, endişemiz oldu, gördük. Türkiye
tarihinin en büyük patlaması nerede oldu? Ankarada oldu. Nasıl oldu?
Savunma zafiyeti var, istihbarat zafiyeti var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Hatay) Ben bunu sordum Sayın
Bakan. Biz, sığınmacılara karşı değiliz.
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Türkiye yolgeçen
hanı değil kardeşim ya, Allahını seversen ya. Elbette
kontrol edecek ya.
BAŞKAN Peki, Sayın Topal teşekkür
ederiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına
ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA
BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2014
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sırasıyla yedinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine
geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım.
Millî Savunma
Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
09) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 329.391.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 26.107.507.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 10.286.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10 Sosyal Güvenlik
ve Sosyal Yardım Hizmetleri 4.320.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 26.451.504.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî
Savunma Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Millî
Savunma Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 29.875.103.670,64
Bütçe Gideri 21.267.128.453,20
İptal Edilen Ödenek 8.427.858.728,62
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 8.585.717.123,18
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî
Savunma Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Savunma Sanayi
Müsteşarlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.28) SAVUNMA SANAYİ MÜSTEŞARLIĞI
1) Savunma Sanayi Müsteşarlığı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
02 Savunma
Hizmetleri 57.377.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 57.377.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 106.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 50.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 57.221.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 57.377.000
BAŞKAN
- Savunma Sanayi Müsteşarlığı 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Savunma
Sanayi Müsteşarlığı 2014 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Savunma Sanayi
Müsteşarlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 52.453.600,00
Bütçe Gideri 49.473.837,98
İptal Edilen Ödenek 2.979.762,02
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 46.566.000,00
Tahsilat 50.096.362,54
Ret ve İadeler 232,68
Net Tahsilat 50.096.129,86
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Savunma Sanayi
Müsteşarlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
26) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 3.598.160.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 2.572.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 700.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 773.788.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 55.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 4.375.275.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 3.015.065.188,62
Bütçe Gideri 2.687.228.317,88
Ödenek Üstü Gider 1.184,95
İptal Edilen Ödenek 327.838.055,69
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 173.925.872,16
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 yılı merkezi yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.30) KÜÇÜK VE ORTA
ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 25.997.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 2.992.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 1.207.909.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 1.236.898.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 2.655.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.160.839.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 43.404.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat 25.000.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.231.898.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 577.854.201,55
Bütçe Gideri 502.996.040,28
İptal Edilen Ödenek 73.215.811,25
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.642.350,02
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 523.641.000,00
Tahsilat 567.550.042,84
Ret ve İadeler 14.309,63
Net Tahsilat 567.535.733,21
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.22) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 38.613.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 2.106.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 265.015.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 305.734.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 287.720.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 31.002.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 318.722.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2014 yılı merkezî kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 475.500.000,00
Bütçe Gideri 336.324.392,39
İptal Edilen Ödenek 139.175.607,61
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 237.900.000,00
Tahsilat 251.182.319,99
Ret ve İadeler 8.633,11
Net Tahsilat 251.173.686,88
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.24) TÜRK PATENT
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Patent Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 19.131.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 4.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 1.170.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 41.852.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 62.157.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 123.964.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 27.024.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 150.988.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2014 yılı merkezî kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türk Patent Enstitüsü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 61.594.300,00
Bütçe Gideri 55.425.093,67
İptal Edilen Ödenek 6.169.206,33
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 104.000.000,00
Tahsilat 136.161.093,89
Ret ve İadeler 328.429,94
Net Tahsilat 135.832.663,95
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.08) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 2.549.260.300
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 842.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 748.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 102.365.700
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.653.216.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 187.321.600
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 2.393.216.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 72.678.400
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 2.653.216.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 yılı merkezî
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.838.180.743,69
Bütçe Gideri 2.439.738.029,39
Ödenek Üstü Gider 0,19
İptal Edilen Ödenek 398.442.714,49
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 33.213.442,89
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 1.890.467.000,00
Tahsilat 2.205.897.016,99
Ret ve İadeler 1.022.192,02
Net Tahsilat 2.204.874.824,97
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2014 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.09) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye Bilimler
Akademisi 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 14.444.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 474.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 14.918.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 21.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 14.847.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 50.000
TOPLAM 14.918.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2014 yılı merkezî kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Bilimler
Akademisi 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 14.182.700,00
Bütçe Gideri 10.500.118,21
İptal Edilen Ödenek 3.682.581,79
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 12.563.000,00
Net Tahsilat 8.630.990,56
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
30) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 143.500.600
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 4.600.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 16.808.667.400
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Çevre
Koruma Hizmetleri 3.720.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 160.025.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 40.080.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 14.641.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 17.175.234.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2016
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2014
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 13.878.882.929,00
Bütçe Gideri 13.557.669.434,38
Ödenek Üstü Gider 1.185.569,16
İptal Edilen Ödenek 322.399.063,78
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2014
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.09) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2016 yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 46.765.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 78.235.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 125.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 121.480.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 3.520.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 125.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
|
(TL) |
Toplam Ödenek 93.600.000,00
Bütçe Gideri 88.528.754,07
İptal Edilen Ödenek 5.071.245,93
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 73.600.000,00
Tahsilat 89.234.061,67
Ret ve İadeler 705.307,60
Net Tahsilat 88.528.754,07
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece yedinci turda
yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları kabul
edilmiştir. Hayırlı olmalarını temenni ederim.
Sayın milletvekilleri, yedinci tur
görüşmeler tamamlanmıştır.
Programa göre, kuruluşların bütçe ve kesin
hesaplarını görüşmek için 5 Mart 2016 Cumartesi günü saat
11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.48