TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
55inci Birleşim
7 Mart 2016 Pazartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119)
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, 7 Mart Artvinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 95inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 7 Mart 1990da uğradığı
silahlı saldırı sonucu öldürülen Hürriyet gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni Çetin Emeçin ölüm yıl dönümüne ve Türkiyede
basın özgürlüğü adına bir ilerleme değil gerileme söz
konusu olduğuna ilişkin açıklaması
3.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, YÖK üyesi olan Hayati
Develinin Alevi inancıyla ilgili yazmış olduğu ve nefret
suçu barındıran kitabını ve zihniyeti
kınadığına ilişkin açıklaması
5.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kırıkkale Milletvekili Mehmet Demirin
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
7nci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, daha önce oluşan ortak mutabakat sonucu kaba
ve yaralayıcı sözlerin kullanılmaması konusunda özenli
tavırlarını sürdüreceklerine ve Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ahmet Aydına başarılar dilediğine
ilişkin açıklaması
7.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, konuşulan dilin
kişinin kimliğini ortaya koyduğuna ve kürsüde konuşma yapan
herkesin partisini ve Meclisi düşünmesi, kullandığı dili
bunun üzerine kurması gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, muhalefetin Hükûmeti eleştirmesinin
normal olduğuna ve siyasetin bir nezaket ve vicdan işi olduğunun
unutulmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Adıyamanın Gerger ilçesindeki bir maden
ocağında meydana gelen patlamada hayatını kaybeden
işçiye Allahtan rahmet, yaralı işçiye de acil şifalar
dilediğine ve Maliye Bakanı Naci Ağbalın 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 8inci
maddesi üzerindeki soru-cevap işlemi sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
10.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Diyarbakırın Sur
ilçesinde sokağa çıkma yasağının
uygulandığı mahallelere yönelik yapılan
bombardımanlarda çok sayıda yurttaşın
yaralandığına ve bir an önce hastanelere nakledilmeleri
gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Tunceli Milletvekili Alican
Önlünün 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
12.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, kürdistan ve Kürt illeri ifadelerini
reddettiklerine ve AKP Grubunun, kişileri bu kadar savunurken milletin
değerlerine sahip çıkmadıklarına ilişkin
açıklaması
13.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, kürdistan ifadesiyle ilgili Adalet ve
Kalkınma Partisi yetkililerinin daha önceki söylemleri ile şu andaki
söylemlerinin farklı olduğuna ve siyasette
tutarlılığın bir erdem olduğuna ilişkin
açıklaması
14.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının belirttiği gibi kürdistan
ifadesiyle ilgili olarak yasal ya da anayasal açıdan herhangi bir
sakıncanın söz konusu olmadığına ilişkin
açıklaması
15.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ahmet Aydının gösterdiği hassasiyeti çok doğru
bulduğuna ve ülkeyi yönetenlerin Anayasa, yasalar ve idari bakımdan
düşünerek konuşmaları gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Cumhurbaşkanının 2013 tarihinde
dönemin Başbakanı iken yaptığı, güçlü bir Türkiyenin
eyalet sisteminden korkmaması gerektiğini vurgulayan
konuşmasına ilişkin açıklaması
17.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Cumhurbaşkanı ile
Başbakanın söyledikleri sözlerin anlamını başka
yerlere çekmenin doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
18.- Artvin
Milletvekili İsrafil Kışlanın, 7 Mart Artvinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 95inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
19.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Van Milletvekili Adem Geverinin 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 12nci
maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Meclis TV
çalışanları ile stenografların hem insan kaynağı
olarak takviye edilmesi hem de özlük hakları ile çalışma
şartlarının iyileştirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
20.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Van Milletvekili Adem Geverinin 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 12nci
maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Genel Kurul çalışmaları
sırasında görev yapan Meclis çalışanlarıyla ilgili ilk
Başkanlık Divanı toplantısında bir açılım
beklediğine ilişkin açıklaması
22.- Sivas
Milletvekili Mehmet Habib Solukun, büyük ve zor bir coğrafyaya sahip
olduğumuza ve kara yollarının durumunun çok iyi olduğuna
ilişkin açıklaması
23.- Konya
Milletvekili Hüsnüye Erdoğanın, başörtülü ve başörtüsüz
milletvekili ayrımı yapılmasını istemediğine
ilişkin açıklaması
24.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Konya Milletvekili Hüsnüye
Erdoğanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 7nci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
8.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 8inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.- Denizli
Milletvekili Şahin Tinin, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
8inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
10.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
11.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
12.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
13.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması ile Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklaması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
14.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklaması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
15.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
16.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
17.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmazın 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
18.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
19.- Kocaeli
Milletvekili Zeki Aygünün, Kocaeli Milletvekili Fatma Hürriyet Kaplanın
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
10uncu maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
20.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Hürriyet Kaplanın, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygünün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
21.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygünün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
22.- Van
Milletvekili Adem Geverinin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
23.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili
Aziz Babuşcunun 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
24.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
25.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
26.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kastamonu Milletvekili Metin Çelikin 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 13üncü
maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, bütün
siyasi parti gruplarının kaba ve yaralayıcı sözlere
karşı olduğuna ve bundan sonraki süreçte Meclisin seviyesi
bakımından son derece güzel bir müzakere ortamı
sağlanacağını düşündüğüne ilişkin
konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, kürdistan
ve Kürt illeri ifadelerinin bağlamından koparılarak tarihî ve
coğrafi bir terim olarak kullanılmasından ziyade, Türkiye
sınırları içerisindeki bir bölgeyi ayrı bir hukuki ve
siyasi varlık biçiminde zikretmenin doğru olmadığına
ilişkin konuşması
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Genel
Kurulda konuşmacıların sözlerinin herkes tarafından tam
olarak anlaşılması ve tutanaklara geçebilmesi için ortak ve
aynı zamanda resmî dilimiz olan Türkçenin kullanılmasının
anayasal bir mecburiyet olduğuna ilişkin konuşması
4.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
Adıyamanın Gerger ilçesine bağlı Yeşilyurt köyündeki
bor madeninde gerçekleşen patlamada hayatını kaybeden Hacı
Demirele Allahtan rahmet, yaralı Kadir Aslana acil şifalar
dilediğine, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığına,
bütçenin millete ve Hükûmete hayırlar getirmesini temenni ettiğine ve
Meclisin bütün çalışanları ile televizyon
aracılığıyla görüşmeleri takip eden tüm
vatandaşlara teşekkür ettiğine ilişkin konuşması
7 Mart 2016 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Zihni AÇBA (Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, gündemimize göre 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (x)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (x)
BAŞKAN
- Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 5inci maddesi kabul edilmişti.
Şimdi
6ncı maddeyi okutuyorum:
Aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri
MADDE 6- (1) a) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin bütçelerinin Personel Giderleri ile Sosyal Güvenlik
Kurumlarına Devlet Primi Giderleri tertiplerinde yer alan ödenekleri,
Maliye Bakanlığı bütçesinin Personel Giderlerini
Karşılama Ödeneği ile gerektiğinde Yedek Ödenek
tertibine; diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan
ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yer alan
sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında
aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin Yedek Ödenek
tertibine aktarmaya,
b) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri için 2016 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak
yılı yatırım programında değişiklik
yapılması hâlinde, değişiklik konusu projelere ait
ödeneklerle ilgili kurumlar arası aktarmaya,
c) Kamu idarelerinin yeniden
teşkilatlanması sonucu, bütçe kanunlarının uygulanması
ve kesin hesapların hazırlanması ile ilgili olarak gerekli
görülen her türlü bütçe ve muhasebe işlemleri için gerekli düzenlemeleri
yapmaya,
ç) 18/12/2015 tarihli ve 6654
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu ile bu
Kanun uygulamaları dikkate alınarak her türlü bütçe ve muhasebe
işlemlerini yapmaya ve yaptırmaya,
Maliye Bakanı
yetkilidir.
(2) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, aktarma
yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde 20sine kadar kendi bütçeleri
içinde ödenek aktarması yapabilirler. Bu idarelerin yüzde 20yi geçen
diğer her türlü kurum içi aktarmalarını yapmaya Maliye
Bakanı yetkilidir. 2016 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak
2016 Yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik yapılması
hâlinde bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası
ödenek aktarması işlemlerinin tamamı 5018 sayılı
Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
sınırlamalara tabi olmaksızın idarelerce yapılır.
(3) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerinden hizmeti yaptıracak olan kamu idaresi,
yıl içinde hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine, fonksiyonel
sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın
ödenek aktarmaya yetkilidir.
(4) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri, 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına yaptıracağı
işlere ilişkin ödeneklerini Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı bütçesine aktarmaya yetkilidir.
(5) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri, 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı
İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 28/A maddesi kapsamında yaptıracakları her
türlü yatırım, yapım, bakım, onarım ve yardım
işlerine ilişkin ödeneklerini İçişleri
Bakanlığı bütçesine aktarmaya yetkilidir. Merkezi yönetim
kapsamındaki diğer kamu idareleri ise bu kapsamdaki kaynak
transferlerini tahakkuk işlemi ile gerçekleştirir. Bu kapsamda
idarelerce kaynak transferi yapılmış iş ve projeler ile
12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir
Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
geçici 1 inci maddesinin yirmibeşinci fıkrası gereği ödenek
kaydedilen tutarların ilişkili olduğu iş ve projelerde 2016
Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karar ve Eki 2016 Yılı Yatırım
Programına uygun olarak değişiklik yapılması hâlinde
bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek
aktarması işlemlerinin tamamı ilgili kurumun talebi üzerine 5018
sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer
alan sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri
Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir. Bu fıkra
kapsamında belirli bir iş veya projenin gerçekleştirilmesi
amacıyla İçişleri Bakanlığı bütçesine kaynak
transfer edildiği veya ödenek kaydedildiği halde, transfer
edildiği veya ödenek kaydedildiği mali yılı takip eden
yıl sonuna kadar kullanılamayacağı anlaşılan ödenekler,
2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karar ve Eki 2016 Yılı Yatırım
Programı ilişkisi kurulmak kaydı ile aynı veya başka
bir iş veya proje kapsamında ve mevzuatı çerçevesinde
kullanılmak üzere, ilgili Bakanın onayı ile Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarınca Toplu Konut
İdaresi Başkanlığına aktarılabilir.
(6) Millî Savunma
Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı; cari yıl içinde aralarında
yapılan hizmetlerin bedellerini karşılamak amacıyla
varılacak mutabakat üzerine, bütçeleri arasında
karşılıklı aktarma yapmaya yetkilidir.
(7) Millî Savunma
Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı; bütçelerinde yer alan silahlı
kuvvetlerin tek merkezden yönetilmesi gereken ikmal ve tedarik hizmetleri ile
bir fonksiyona ait bir hizmetin diğer bir fonksiyon tarafından
yürütülmesi hâlinde ilgili ödeneği, fonksiyonlar arasında
karşılıklı olarak aktarmaya yetkilidir.
(8) Özel bütçeli
idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların (B) işaretli
cetvellerinde belirtilen tahmini tutarlar üzerinde gerçekleşen gelirler
ile (F) işaretli cetvellerinde belirtilen net finansman
tutarlarını aşan finansman gerçekleşme
karşılıklarını, idare ve kurumların bütçelerinin
mevcut veya yeni açılacak tertiplerine ödenek olarak eklemeye Maliye
Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kamu
idareleri yetkilidir. Hazine yardımı alan özel bütçeli idarelerin
2015 yılında 06- Sermaye Giderleri ve 07- Sermaye Transferleri
giderlerine finansman sağlamak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri bütçelerinden tahakkuka bağlanan Hazine
yardımlarının bu idarelerce kullanılmayan
kısımları, 2016 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak mevcut veya yeni
projelerin ödenek ihtiyacının karşılanmasında
kullanılır.
(9) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri arasındaki kaynak transferleri ödenek
aktarma suretiyle yapılır. Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki
idareler ve kurumlar arasındaki diğer kaynak transferleri tahakkuk
işlemleriyle gerçekleştirilir. Bu işlemler
karşılığı tahsil edilen tutarlar, ilgili kamu
idaresince bir yandan (B) işaretli cetvellere gelir, diğer yandan (A)
işaretli cetvellere ödenek kaydedilir.
(10) a) Millî
Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı,
Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü
bütçelerinin (özel ödenekler ve 03.9 Tedavi ve Cenaze Giderleri ekonomik
kodunu içeren tertipler hariç) mal ve hizmet alım giderleri ile ilgili
tertiplerinde yer alan ödeneklerden yılı içinde harcanmayan
kısımları, hizmetin devamlılığını
sağlamak amacıyla bu tertiplere bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin
toplamının yüzde 30unu aşmamak üzere ertesi yıl bütçesine
devren ödenek kaydetmeye,
b) 12/3/1982 tarihli ve 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 21 inci maddesinin ikinci
fıkrası gereğince Kültür ve Turizm Bakanlığı
bütçesinin 21.01.36.00 ve 21.01.36.63 kurumsal kodu altında bulunan (03)
ekonomik kodunu içeren tertiplerinde yer alan tanıtma amaçlı
ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin
aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
c) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu bütçesinin 40.08.33.00-01.4.1.00-2-07.1
tertibinde yer alan ödenekten harcanmayan kısımları ertesi
yıl bütçesinin aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,
ç) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı bütçesinin 26.01.31.00-04.8.1.02-1-07.1,
26.01.31.00-04.8.1.04-1-05.4 ve 26.01.31.00-04.8.1.06- 1-05.4 tertiplerinde yer
alan ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin
aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
d) Hazine
Müsteşarlığı bütçesinin 07.82.32.00-04.1.1.00-1-07.2,
07.82.32.00-04.1.1.00-1-05.6 ve 07.82.32.00-01.2.1.00-1-08.2 tertiplerinde yer
alan ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl
bütçesinin aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
e) Emniyet Genel
Müdürlüğü bütçesinin 03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik
Hizmetleri Yatırımları fonksiyonu altında yer alan
yatırım ödeneklerinden harcanmayan kısımları ertesi
yıl bütçesinin aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,
f) İlgili mevzuatı
gereğince özel gelir kaydedilmek üzere tahsil edilen tutarları, idare
bütçelerinde söz konusu mevzuatta belirtilen amaçlar için tertiplenen ödenekten
kullandırmak üzere genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir
kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir gerçekleşmesine göre ilgili
tertiplere aktarma yapmaya, yılı içinde harcanmayan ödenekleri (2015
yılından devredenler de dâhil) ertesi yıl bütçesine devren gelir
ve ödenek kaydetmeye, bu hükümler çerçevesinde yapılacak işlemlere
ilişkin usul ve esaslar belirlemeye,
Maliye Bakanı
yetkilidir.
BAŞKAN Evet, 6ncı madde üzerinde
gruplar adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkuluna aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Tanrıkulu, süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu 6ncı
maddeyle, Maliye Bakanına, kurum içi aktarmalar, yedek ödenek aktarma
yetkisi ve diğer kurumlarda bu alandaki ilkeleri belirleme yetkisi verilmiştir.
Ancak, Maliye Bakanlığının, geçmişte söz konusu
yetkilerini yetki aşımı yaparak nasıl
kullandığı Sayıştayın 2012-2013 ve 2014
yılları merkezİ yönetim bütçesi genel uygunluk bildirimlerinde
de açıkça görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, 5018 sayılı
Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanununa göre, stratejik plana dayanmadan ve
performans göstergesine bağlanmadan harcanabilecek yedek ödenek genel
bütçe başlangıç ödeneğinin yüzde 2siyle
sınırlıdır, bu, kanunen açık olarak
yazılmıştır. Bu tutarı aşan harcamalar için
eğer ek bütçe yapılması gerekirse, o zaman
bakıldığında; 2012 yılında yasal yedek ödenek
miktarının yaklaşık 45 katı tutarında ve
başlangıç ödeneğinin yüzde 8,9u oranında, 2013
yılında ise gene yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık
38 katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin yüzde 9u
oranında, 2014e geldiğimizde yasal yedek ödenek miktarının
yaklaşık 21 katı tutarında ve başlangıç
ödeneğinin yüzde 5,9u oranında ödenek stratejik plana dayanmadan ve
performans göstergesine bağlanmadan harcanmış
bulunmaktadır.
Yetki aşımı bununla da
sınırlı kalmamış, ikincil sonuç olarak ödenek üstü
harcamalara baktığımız zaman da söz konusu aşım
ortaya çıkmıştır. Bu durumu Sayıştay, biraz önce
de söyledim, 2012, 2013 ve 2014 yılları merkezî yönetim bütçesi genel
uygunluk bildirimlerinde çok açıkça belirterek ortadaki uygunsuzluğu
Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine bırakmıştır.
464,1 milyar Türk lirası büyüklüğünde olan, geçtiğimiz yıl
2015 yılı bütçesinde kanuni olarak yani yüzde 2si olarak 9,2 milyar
Türk lirası yedek ödenek Maliye Bakanlığı bütçesine
koyulması gerekirken, bu tutar yasal oranın altında kalarak 1,5
milyar Türk lirası olmuştur. Ancak, görüşmekte olduğumuz
maddenin yani 6ncı maddenin (1) numaralı fıkrasının
(a) bendiyle -ki o bentte şöyle yazıyor: Maliye
Bakanlığınca diğer kurum bütçelerinden yedek ödenek
tertibine aktarılan ve kullanılan
diye gidiyor- Maliye
Bakanına verilen yetki çerçevesinde yıl içinde 30,2 milyar Türk
lirası Bütçe Kanununun 5inci maddesine göre ayrılan 1,5 milyarla
birlikte 31,7 milyar liraya yükseltilmiştir.
Geçmiş tüm bu yetki aşımları
ortadayken sayın milletvekilleri, şimdi 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının görüşmekte olduğumuz
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle yine,
Maliye Bakanlığına, hiçbir sınırlamaya bağlı
olmaksızın, 2016 yılı merkezî yönetim bütçesini, neredeyse
bütünüyle ve her yönüyle ortadan kaldırıp istediği şekilde
yeniden yapma, değiştirme yetkisi de verilmek istenmektedir. Büyük
kısmı milletimizin vergileriyle oluşan bütçede yapılacak bu
kanun tanımaz keyfî harcamaları elbette ki bizim grup olarak
onaylamamız asla mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, 1876dan beri
Türkiyedeki anayasa metinlerine bütçe hakkı girmiştir. Bizim en
son kullandığımız Anayasamız, madde 161de de gene
bütçe hakkına atıfta bulunarak bunu düzenler. Bu düzenleme 2005
yılında -tam tarihini de söyleyeyim- 29 Ekim 2005 yılında,
5428 sayılı Kanunla da Anayasa madde 161e atıf yapılarak
bir kanun çıkarılmıştır ve bir düzenlemeye gidilmiştir.
Şimdi, bu kadar ciddi bütçe hakkının
düzenlendiği ve Anayasa ile yasalar çerçevesinde bir hukuki formata
sokulduğu ortamda, maalesef, bugün itibarıyla bütçe
hakkımız ciddi manada zedelenmiş durumdadır.
Sayın milletvekilleri, bu tip düzenlemelerle
yapılan uygunsuzluğa yasal bir zırh oluşturma
çabasını aslında başka bir alanda da görüyoruz. Şimdi,
size aktaracağım, mesela, altı yıl önce devlet
yardımlarının AB mevzuatına uygun olarak verilmesi ve
denetlenmesinin yasal çerçevesini oluşturan 6015 sayılı Devlet
Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanunla ilgilidir.
Bu kanun -biliyorsunuz- altı yıl önce
yasalaşmıştı. Bu yasaya göre, uygulama yönetmeliğinin,
yasa gereği, 31 Aralık 2014e kadar çıkarılması
gerekmekteydi. Çıkarılacak yönetmelikle Devlet Desteklerini
İzleme ve Denetleme Kurulunca devletin vatandaşlara ve
şirketlere aktardığı tüm ekonomik destekler 1 Ocak 2015
itibarıyla denetlenip kamuoyuna da duyurulacaktı. Ayrıca,
şüpheli destekler durdurulabilecek ve hak etmeyen kişi veya
şirketlere verilmiş destekler de iptal edilebilecekti.
Sayın milletvekilleri, bu konuyla ilgili 24 ve
25inci dönemlerde ilgili bakanlara vermiş olduğum yazılı
soru önergelerim maalesef, cevapsız bırakıldı. Aynı
önergemi 26ncı Dönemde bu Hükûmet içerisinde yer alan ekonomiden sorumlu
Başbakan Yardımcısına yani Sayın Mehmet
Şimşeke de ilettim fakat enteresan olan -şimdi vereceğim
tarihlere lütfen dikkat buyurun- 25 Kasım 2015te vermiş olduğum
yazılı soru önergeme ancak 2 Şubat 2016da cevap verildi ve bu
yönetmeliğin çıkarılma tarihinin burasının
altını çiziyorum- 31 Aralık 2015 tarihine ertelendiği
bildirildi, şubatta verilen cevapta 2015in Aralığına
atıf yapıldı. Oysa, bu konudaki gerçekler bize söylendiği
gibi değil. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısına
bağlı Hazine Müsteşarlığının 17 Aralık
2015 tarihli ve 36913 sayılı Kararı üzerine, Bakanlar Kurulu 21
Aralık 2015te bir karar alarak söz konusu yönetmeliğin
çıkarılmasını önümüzdeki seneye yani 31 Aralık 2016ya
uzattı. Bana bu cevap verilirken Sayın Başbakan
Yardımcısına bağlı olan bir birim, Hazine
Müsteşarlığı aslında Bakanlar Kuruluna
yazıyı çoktan yazmış ve bunun önümüzdeki senenin
aralık ayının sonuna erteleneceğini de belirtmişti. Bu
karar 28 Aralık 2015 tarihli aslında Resmî Gazetede de var; arayanlar
bulabilir.
Sayın milletvekilleri, bu kararla devlet bilgi
sistemlerine veri aktaracak kuruluşlarla ilgili yönetmelik bir yıl
daha uzatılmış oldu. Peki, bu nedir yani bu yönetmeliğin
ertelenmesi neleri kapsamaktadır? Aslında, bu yönetmelik
kapsamına hemen hemen bütün bakanlıklar girmektedir. Bu
bağlamda, bazı ürünlere bakarsak, mesela Türk ürünlerinin yurt
dışında markalaşması, Turqualıtynin
desteklenmesi, Türk malı imajının yerleştirilmesi, yurt
dışı birim, marka ve tanıtım faaliyetlerinin denetlenmesi,
uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi, çiftçilere mazot,
gübre, toprak analizi destekleme ödemesi de dâhil pek çok tebliğ
aslında bu kapsamda bulunmaktadır. Yani, kapsamının
genişliğini anlatabilmek için bu örnekleri veriyorum ama aradan
altı yıl geçmiş olmasına rağmen, uygulamanın
neden ertelendiği, yönetmeliğin neden
çıkarılmadığı veyahut devlet desteklerinin yıllar
itibarıyla nerelere, ne şekilde yapıldığı ve
nasıl izlenip denetlendiği hâlen tam bir muammadır sayın
milletvekilleri.
Görüldüğü üzere, ülkemizde aslında her
alanda şeffaflıktan uzaklaşılmaktadır ve bu tip
uygulamalar Uluslararası Şeffaflık Endeksinde de 2014ten sonra
çok dramatik bir düşüşe ülkemizin uğramasına sebep
olmuştur. 2015 raporunda ülkemiz 168 ülke arasında maalesef, 66ncı
sıraya gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, aslında bu
Yolsuzluk Algı Endeksine de yansımıştır. Hukuk
alanındaki bu gelişmeler sonucunda 2015te Dünya Yolsuzluk Algı
Endeksinde 168 ülke içinde 66ncı duruma gelmişiz. Demek ki on üç
yıldır, şöyle bir baktığımız zaman,
ekonomimiz ve bütçemiz için şeffaflık öngöremeyenlerin
yaratmış oldukları bu hazin tabloyu aslında ülkemiz,
memleketimiz maalesef hak etmemektedir. Bu yüzden, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
2016 yılı merkezî yönetim bütçesini tasvip etmediğimizi tekrar
belirterek Genel Kurulumuza saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Tanrıkulu.
Gruplar adına ikinci söz, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğluna aittir. (HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
Sizin de süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sevgili
halkımız; ben iki gündür Cizredeydim. Biraz da yalanları ben
anlatayım Cizreden hem de oradan bir hikâye size anlatayım diye bu
resimleri getirdim. Bu fotoğrafı ben dün çektim, Halime teyze
Halime ana veya Halime dersiniz, bilmiyorum, evinin önünde oturan
yaşlı bir kadın -adı Halime gerçekten, öyle- ve evi
başına yıkılmış. Şimdi, bunu bir şey
hikâyesi olarak anlatmıyorum. Bir gazeteci arkadaşla beraber
dolaştık ve çocukluğu orada geçmiş, orada büyümüş bir
arkadaş. Giderken, ben Halimenin fotoğrafını çektiğim
zaman, bana dedi ki: Çok huysuz bir kadındı. Çocukluğumuzda biz
Dicle Nehrine yüzmeye giderdik ama onun evinin önünden hayatta geçmezdik.
Sürekli çay, sigara içerdi ve yalnız başına yaşardı.
Hiçbir zaman çocuklarıyla beraber yaşamadı. Hakikaten, kızının
evi iki ev yanında -onun ki de- Orada kalıyor. diyorlar. Orada
nasıl kalıyor dedim çünkü o evin de aslında epey bir
kısmı yıkılmış. Ama, o, kızının
evinde şu anda mecburen kalıyor. Ama, gördüğünüz gibi
kalamıyor aslında çünkü yaşlı kadınları
bilirsiniz -benim annem de öyledir yani hiçbir zaman gelip de bizim evimizde
oturmaz- kendi evlerinde oturmak isterler. Dolayısıyla, bu
kadının da, aslında, gerçekten, evi başına
yıkılmış ve gidip kızının evinde
oturamıyor, geliyor gündüzleri kendi evinin önünde oturuyor.
Şimdi, evet, biliyorsunuz, ben feminist bir
kadınım, kadın hakları için yıllardır mücadele
etmiş bir kadınım. Aslında, ben bu kadının da
öyle bir kadın olduğunu düşünüyorum. Yani, bu kadının
da mağduriyeti sadece yoksulluk, yoksunluk, savaş değil, bir
kendi yaşam tercihiydi aslında Halimenin; gerçekten, ortadan
kaldırılmış, inkâr edilmiş durumda.
Bunun dışında çok şey gördüm
tabii. Gerçekten, hani, buna bu sıralardan hep Ama terör, ama terör
,
Onlar yaptı, onlar yaptı
diye karşılık
gelmemesinden dolayı çok memnun olacağım bunun içerisinde çünkü
gerçekten gördüğüm şeyler terörle falan adlandırılabilecek
şeyler değildi. Yani bir şehir tamamen değil ama önemli bir
bölümü parke taşları, dümdüz olduğu hâlde -yani parke taşları
gerçekten- ne hendek var ne barikat var, hiçbir şey yapılmamış
olduğu hâlde, onun yanındaki evler boş olduğu için yani 110
bin insan aslında göçe zorlandığı için orada ve 100 bin
insan göçtüğü için kimi yakın köylere, kimi yakın
şehirlere, boşalttıkları evlerde tahribat
yapılmış. Yani nasıl birileri görev almış orada
bilmiyorum gerçekten ama televizyona kurşun sıkılmış,
klimaya kurşun sıkılmış, klima baltayla
kırılmış ya da işte, çamaşırlar
dışarılara atılmış. Bunlarla ilgili çok fazla
fotoğraf da çektim, bunları burada göstermek niyetinde değilim
çünkü beni gerçekten çok fazla etkileyen, özellikle bu 8 Mart haftasında,
bu kadının kendi yaşam tercihini yaşayamaması ve
evinin karşısında oturan, Ben aslında orada yalnız
yaşamak istiyorum. diyen iradesinin yok edilmesi oldu.
Evet, Cizre iyi değil. Cizreye kapıdan -kapıdan
diyorum çünkü sanki bir kapı varmış gibi- girerken de
aslında, hani, gerçekten herkesin tanıdığı Meclis
Başkan Vekilimiz Pervin Buldana da kimlik soran, özellikle kimlik soran,
Ben yine de görmek istiyorum. diyen polis görevlileriyle, emniyet görevlileriyle
karşı karşıya kalıyorsunuz. İnsanlar onarmak
istiyorlar bir şeyleri. Yani, birisi küçük bir döner koymuş,
işte, birisi arabasını park etmiş normal yolun üzerine ve
orada o akrep denen ya da işte, zırhlı küçük araçlar
geçiyorlar ve sürekli anons yapıyorlar, diyorlar ki: Buraya
araçlarınızı park etmeyin. Niye? Belli değil. Kendi
dükkânının önüne aracını park etmiş olan insanlar.
Yani sırf, sadece Ben karar veririm, ben yaparım. demek için.
Ve oradaki kadınlar -birçok taziyeye gittik
maalesef, orada hayatını kaybeden insanların
yakınlarına; bir tanesi mesela evinden başını
çıkarıp ölen Azime Aşanın ailesiydi- gerçekten, oradaki
insanlar, kadınlar özellikle Bize Suriyeye gidin. yani Burada
işiniz yok artık. dediler. Bizim topraklarımız
burası. Biz neden Suriyeye gidelim Suriyeli insanlar buraya gelirken.
diyorlar.
2016da, artık bu
çağda, hani herkesin hakikaten bir hikâyesi var, o yüzden bu hikâyeyi
anlatmak istedim ya da gördüklerimi. Sayılar çünkü hikâyeleri
anlatmıyor yani Şu kadar insan öldü, bu kadar insan yaralandı.
demek hikâyeleri anlatmıyor. Ama, 2016da, bizim daha önce gördüğümüz
bu hikâyeyi, bu tarihi yaşamamız gerekiyordu diye düşünüyorum ve
umarım artık buna bir Dur denilir ve bundan sonrasında daha
barışçıl günlere hep birlikte geçeriz.
Şimdi, ikinci bir mevzu
var tabii: Her yerde bir yasaklama furyası. Yani yıllardır
yaptığımız mitingleri biz niye yapamıyoruz
kadınlar olarak bunu anlamak mümkün değil. Bir gazetenin önünde
protesto eden kadınlara yapılan -bunu, gerçekten başörtü
hakkını da zamanında savunmuş olan biri olarak ifade
ediyorum- çok acı verici; neden onlara aynı şekilde gaz
sıkılıyor? Bir gazetenin faaliyeti engelleniyor. Niye, dün
kadınlar Türkiyenin her yerinde miting yapmak isterlerken
Ki zaten bu en
doğal şeydir; 8 Mart, genelde hafta içine denk geldiğinde hafta
sonu miting yapılır, bunun için başvurulur ve her yerde büyük
bir coşkuyla bu yapılır. Dün defalarca aynı şekilde
İstanbulla görüştük, valilikle görüştük örneğin. Eş
Genel Başkanımız başta olmak üzere kadınlar
darbedildiler, gözaltına alındılar ve buna hayır deyince
de slogan attılar. Artık dediler ki: Miting yapmıyoruz,
yürüyüş yapmıyoruz, bir basın açıklaması yapacağız.
Konuşuyoruz, bu basın açıklamasına da Olmaz. deniliyor.
Ya, bunun üzerine, artık kadınlar Evet, yani böyle bir şeyi biz
kabul etmiyoruz. diyerek Hayır. dediler ve
(X)
diye slogan attılar. Ne demek biliyor musunuz? Aslında dünya âlem
biliyor artık ama İstanbul polisi bilmiyor ve dediler ki: Yasa
dışı slogan atıyorsunuz.
(X)
Kadın, yaşam, özgürlük demek. Kadın, yaşam, özgürlük;
kadınlar bunu ifade ettiler Kürtçe, söyledikleri sadece buydu ve Yasa
dışı slogan atıyorsunuz. dediler. Yasa dışı
olmasının nedeni aslında Kürtçe olmasıydı, başka
bir şey değil. Yine, 2016da tarihi yeni baştan yazdık,
aynı noktaya geldik maalesef.
Sonra, bütün gün İstanbulun ortasında ya
da Ankarada da bu yaşandı -sonrasında neyse ki kadınlar
kutlayabildiler- ya da başka şehirlerde de oldu engelleme
girişimleri. Bütün gün İstanbulun ortasında darp, hakaret
Dağıl, dağılma; toplan, toplanma; ayrıl, tekrar
birleş. şeklinde bir 8 Mart kutlaması yaptı kadınlar
ve direndiler gerçekten yani bundan vazgeçmediler.
Ben söyleyeyim, ilk mitingi biz darbeden sonra -12
Eylülden- 1987 yılında yapmıştık ve gerçekten, o
tarihten beri Türkiyeli kadınlar da bu zulmü görmedi. Bu konuda da
maalesef, tarihe adınızı yazdıran bir iktidar oldunuz. Ne
o? Kadınlar en doğal hakları olan 8 Mart kutlamasını
yapacaklar. Sonra bir başka vukuat geliyor polisten ve diyor ki, bunu
izledim ben gerçekten: Slogan atmayın, vururum! Slogan atmayın,
vururum! dedi polis. Yani bir polis memuruna, böyle bir hakkı, gösteri
yapan kadınlara Slogan atma, vururum. deme hakkını, cüretini
kim veriyor?
Şimdi, bu 2 örneğe -tabii ki çok- darp,
tehdit, gözaltılara bakınca soruyorum: Kim yasa dışı;
kadınlar mı, Emniyet görevlileri mi, onlara bu talimatları veren
savcılar mı, valiler mi yoksa onlara bu talimatları veren
İçişleri Bakanı mı?
Ben diyorum ki: Yasaklar sizin, 8 Mart bizim;
kadınlar bunu kutlamaya devam edecekler.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Gruplar adına üçüncü söz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlu.
Buyurun Sayın Altaca Kayışoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa) Teşekkür ederim. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyenler; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Grubumuz adına tasarının
6ncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Yeni milletvekili olduğumuz için bize
soruyorlar Vekillik nasıl bir şeymiş? diye. Ben de diyorum ki:
On dört yıllık sorunları bir dakikalık sorulara
sığdırma sanatıdır vekillik. Şimdi, on dakikaya
meramımızı sığdırmaya
çalışacağız.
Üzerinde konuştuğum 6ncı maddeyle
ilgili olarak Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu buradaki konuşmasında çok güzel
tespitlerde bulunmuştu. Evet, bütçe, Anayasamıza göre kanunla
düzenlenir. Yine, 5018 sayılı Yasaya göre ödenek
aktarımları da ancak kanunla yapılabilir. Yani, bu yetki yasama
organındadır ama üzerinde konuştuğum 6ncı maddeyle
yasama organının bu yetkisi Maliye Bakanlığına
devredilmektedir.
Maalesef, bu iktidar döneminde yetki gaspları
artık sınırları aşmış bulunmaktadır.
Hani eski Türk filmlerinde var ya, işte, aşçı uşağa,
bahçıvan şoföre gibi, hakikaten Türk filmi izler gibiyiz; yürütme her
gün yasamaya, devletin başı yürütmeye, yürütme yargıya derken
hepsi birden yargıya; her gün yetki gaspları gerçekleşiyor. Yani
biz de bu organların bir parçası olmasak tabii, elimizde
patlamış mısırla gelip izleyebilirdik, eğlenceli
olabilirdi ama maalesef, bu hukuksuzlukları, bu gaspları üzüntüyle
izliyoruz.
Bakın, deniyor ki bu minvalde: Anayasa
Mahkemesi kapatılmalıdır. Tamam, kapatalım Anayasa
Mahkemesini. Bizim Anayasa hukuku hocamız vardı Erdal Öner, tipik bir
örneği vardı, derdi ki: Çocuklar 1.80 boyunda,
sarışın, mavi gözlü olmayanlar hukuk fakültesine giremez. diye
bir yasa çıkarılsa ne olur? Evet, şimdi ben de size soruyorum,
çoğunluk sizde, şimdi 5-10 kişisiniz ama genel olarak
çoğunluk sizde: Bir yasa çıkarsanız deseniz ki Affedersiniz,
uzun olmayanlar milletvekili olamaz ya da işte Cumhurbaşkanı
olamaz. O zaman biz kısa boylular ne yapacağız? Bu,
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı, hukukun evrensel
ilkelerine aykırı; bu yasayı nasıl iptal edeceğiz,
nasıl hakkımızı arayacağız? Anayasa Mahkemesi
hukuk devletinin olmazsa olmaz ilkelerinden biridir. Bunu
her hukukçu bilir, bir parlamenterin de herkesin de bilmesi gerekir.
Hocalarımdan
bahsedince aklıma geldi, bize demokrasiyi anlatırken derlerdi ki: 12
Eylül darbesi oldu, biz amfide ders anlatıyorduk, birden kapı
açıldı, 2 asker geldi, bizi gözaltına aldı ve
tutuklandık. Bizler öğrenciyken bu hikâyeleri dehşet içinde
dinlerdik ama şimdi, bugün bu dehşeti bizzat yaşıyoruz.
Daha geçen gün, Bursanın Mudanya ilçesinde, güzel sanatlar fakültesi
öğrencisi olan Gizem Yerik dersteyken, evet, ders sırasındayken
polis içeri girip Gizem Yeriki sosyal medyadaki
paylaşımlarından dolayı gözaltına aldı ve bu
kızcağız tutuklandı hakaret ve propaganda yapmaktan. Bir
gün bu hikâyeleri bizden sonraki kuşaklar da gerçekten dehşet içinde
dinleyecekler ve başrollerinde de sizler olacaksınız ama kötü
adam olarak rol alacaksınız. Bu rolünüzün hakkını dünde
verdiniz, yürüyüş yapmak isteyen kadınlara
uyguladığınız şiddetle bir kez daha gösterdiniz.
Ben,
bu arada, yarın 8 Mart olması nedeniyle Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü kutluyorum ve 8 Martın tatil olmasıyla ilgili talebimize de
herkesin desteğini bekliyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Elbette
bir cumhuriyet kadını olarak, 8 çocuklu bir ailenin, çiftçi bir
ailenin çocuğu olarak burada olmayı borçlu bildiğim,
kadınlara birey olmasını sağlayan, doğal hakları
olan seçme ve seçilme hakkını tanıyan büyük Atatürkü ve
kadın mücadelesinde emeği geçmiş bütün
kadınlarımızı da saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sizleri
de tebrik ediyorum, tam on dört yıl sonra da olsa bir kadın il başkanı
atadığınız için tebrik ediyorum.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sizde kaç tane var?
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, mart
ayının bir özelliği de 3 Mart 1924te laikliğin
temellerinin atılmış olmasıdır. Bakın, size bir şey
okuyacağım: Partimiz, dini, insanlığın en önemli
kurumlarından biri; laikliği ise demokrasinin vazgeçilmez
şartı, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olarak görür.
Laikliğin din düşmanlığı şeklinde
yorumlanmasına ve örselenmesine karşıdır. Esasen laiklik,
her türlü din ve inanç mensuplarının ibadetlerini rahatça icra
etmelerini, dinî kanaatlerini açıklayıp bu doğrultuda
yaşamalarını ancak inançsız insanların da
hayatlarını bu doğrultuda tanzim etmelerini sağlar. Bu
bakımdan laiklik, özgürlük ve toplumsal barış ilkesidir.
Okuduğum bu metin size yabancı gelmiş
olabilir ama bu sizin parti programınızdan
alınmıştır. Yaptıklarınız bu programı
bilmediğinizi ortaya koyuyor çünkü bu programı yazan ağabeylerinizi
de partiden tasfiye ettiniz.
Bakın, özellikle eğitim alanında son
dönemde yaptıklarınız gün geçtikçe laiklik ilkesinden
uzaklaştırıyor. Eğitimi bilimsellikten
uzaklaştırıp medreseleştirmeye çalışmanız
hiç de doğru bir şey değil. Çünkü, hani diyorsunuz ya
Tarihimizi bilmiyoruz, Osmanlıca öğretmediler. Osmanlı
arşivlerini açın bakın, 1500lü yıllarda gerçekleşen
isyanların başını suhtelerin yani medrese
öğrencilerinin çektiğini göreceksiniz; bu medrese öğrencilerinin
yoksulluktan, işsizlikten yol kestiğini, haraç
topladığını, oğlan
kaçırdığını göreceksiniz. Eğer bir yerde
bunların, sorunun sebebini arıyorsanız, bunu sizin
uyguladığınız yoksulluk politikasında arayın.
Bakın, ben bir avukatım, aranızda
birçok avukat arkadaş var. Bizler, ceza mahkemelerinin duruşma
salonlarında suçluların her gün dini referans olarak göstermesine
tanık olmuşuzdur yıllardır. Bakıyorsunuz, diyor ki:
İşte, hâkim bey, ben hacca gittim de işte alkol kullanmam.
Suçuna bakıyorsunuz, alkolle ölüme sebebiyet vermek. Efendim, işte,
ben 5 vakit namaz kılarım. falan. Hep dini referans göstererek
kendilerini beraat ettirmeye çalışıyorlar. Bunu bir
sorgulayın, neden acaba, neden?
Ayrıca, 2001 yılında, ben avukat
olduğumda, insanlar borçlu olmaktan utanırlardı, sözlerini
tutarlardı, yalan söylemezlerdi ama şimdi bakıyorsunuz,
milyonlarca borçlu her gün -avukat arkadaşlarınıza sorun- Allah
kitap üzerine yemin edip, sözler verip günü kurtarmaya
çalışıyorlar, borçlarını ötelemeye
çalışıyorlar. İnsanları bu manevi değerlerden uzaklaştıran
yoksulluktur, işsizliktir, sizin uyguladığınız
muhtaçlık politikasıdır. Bu ülkeye gerçekten
barışı, gerçekten dindarlığı, gerçekten
ahlakı, gerçekten manevi değerleri getirmek istiyorsanız bunun
yolu gelir dağılımında adaletten, bunun yolu laiklikten,
bunun yolu vergi dağılımındaki adaletten geçer.
Yine, emin olun, bu halkın hak aramak
genlerinde vardır ve her zaman direnmesini, mücadele etmesini bilir. Yine,
Osmanlı arşivlerine bakarsanız bunu görürsünüz. Sarayın
ihtiyaçlarını karşılamak için Bursaya, Kastamonuya,
Boluya gitmiş olan insanların ora halkı tarafından
nasıl kaçırıldıklarını, topladıkları
buğdayların ellerinden alındığını hep
görürsünüz mühimme defterlerini okuduğunuz zaman. Sizin de bu halkın
cebinden aldıklarınızı bir gün halk geri alacak çünkü her
gecenin bir sabahı var. Osmanlı Döneminin vergi sistemine
karşı Anadoluda yüzyıllardır, özellikle Yörüklerin
söylediği bir söz var, derler ki: Şalvarı şaltak
Osmanlı/ Eğeri kaltak Osmanlı/ Ekende yok biçende yok/ Yiyende
ortak Osmanlı. İşte sizin özendiğiniz sistem bu.
Halkın vergi yükü altında ezildiği, ekip biçmediği -çünkü
elinde bir şey kalmıyor sonuçta- ve bu anlamda, ot otlamak zorunda
kaldığı, sarayın da zevküsefa içinde
yaşadığı, kardeşi kardeşe kırdırdığı
bir sistem. Bizim özendiğimiz sistemse: Köylüyü efendi yapan, yokluk
içinde büyük yatırımlar yapan, toprak reformunu savunan, köye
eğitimi, sanatı götüren, birlikte üreten, birlikte yöneten, insanca,
hakça bir düzen. İşte, biz bunun için, bu bütçeye Hayır.
diyoruz.
Saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi şahıslar adına ilk söz,
Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçere aittir.
Buyurun Sayın Yıldız Biçer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
TUR YILDIZ BİÇER (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının Aktarma, ekleme, devir ve iptal
işlemleri başlıklı 6ncı maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının bu 6ncı maddesiyle, Maliye Bakanına
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilerek yasalaşacak olan bütçe
kanununu âdeta yeniden yapma, yeniden şekillendirme yetkisi verilmektedir.
Sayın milletvekilleri, şimdi sizlere
sormak istiyorum: Madem yaptığımız kanunda her türlü
değişikliği yapma yetkisi Maliye Bakanına verilmiştir,
söyleyeceğimiz her şey Maliye Bakanının yetkisi
karşısında beyhudedir, bizim günlerdir burada gece gündüz
yürüttüğümüz bütçe görüşmelerinin, hatta bütçe kanununun, hatta
Başbakanın, Hükûmetin, hatta yere göğe
sığdıramadığınız sarayın ne anlamı
var? Oysa, Anayasanın 163üncü maddesinde Merkezî yönetim bütçesiyle
verilen ödenek, harcanabilecek miktarın sınırını
gösterir. Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu
kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz.
Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapmak yetkisi verilemez. hükümlerine yer verilmiştir. İşte,
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
6ncı maddesine yerleştirilen bazı hükümlerle Anayasanın
bu hükmü tamamen yok sayılmaktadır. Çünkü, bu maddeyle verilen yetki
kapsamında Maliye Bakanı, kamu idarelerinin personel giderleri,
sosyal güvenlik kurumlarının devlet primleri giderleri tertiplerinde
yer alan ödenekleri anayasal ve yasal ilkelere aykırı olarak Maliye
Bakanlığı bütçesinde bulunan yedek ödenek tertibine aktarmakta
ve buradan da bazı kamu idarelerinin hizmet alımı ve sermaye
giderleri tertiplerine aktararak ödeneküstü harcama kaynağı olarak kullanmaktadır.
Böylece, bütçe kanunuyla Meclise getirilmiş olsa çok ciddi itirazlarla
karşılaşacak olan harcama kalemleri ve popülist harcamalar,
âdeta bir Ali Cengiz oyunuyla mümkün hâle getirilmektedir. Bu, Anayasayı
tanımamaktır. Cumhurbaşkanının da Anayasayı
tanımadığı ülkemizde Hükûmet de Anayasayı
tanımaz, Anayasaya uymaz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin anayasal
bütçe hakkını işte bu şekilde gasbeder.
Saygıdeğer milletvekilleri, yine 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda Merkezî yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasında ödenek
aktarmaları kanunla yapılır
Personel gideri tertiplerinden,
aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapmış tertiplerinden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz.
hükümlerine yer verilmiş olmasına rağmen, Hükûmet bu hükümleri
yok sayarak Anayasamıza göre Bakanlar Kuruluna bile verilemeyecek
yetkileri Bütçe Kanununun 6ncı maddesine yerleştirdiği bu
hükümlerle yalnızca Maliye Bakanına vermektedir. Anayasanın
7nci maddesine göre Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisine maliye kökenli bir Maliye Bakanı tarafından
getirilen Bütçe Kanunu Tasarısında bu anayasal ve yasal ilkeler yok
sayılmaktadır. Hükûmet, 5018 sayılı Kanunun 20nci
maddesine aykırı olarak verilen ödeneğin üstünde harcama
yapmaktadır, 21inci maddesine aykırı olarak da merkezî yönetim
kapsamındaki kamu idareleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla
yapılması zorunluyken burada Maliye Bakanını yetkilendirmektedir.
5018 saylı Kanun 10 Aralık 2003 tarihinde kabul görmüştür. AKP
iktidarı o kadar yoldan çıkmış durumdadır ki kendi
çıkardığı kanunun bile etrafından dolanmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşları adına, temsilî
demokrasinin de gereği olarak vekâleten kullanacağı anayasal
bütçe hakkı bu maddeyle yok sayılmaktadır. Bu maddenin bu
hâliyle kabulü Anayasaya aykırıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Şimdi, şahıslar adına ikinci ve
son söz Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysala aittir, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Soysal, beş dakikalık sürenizi
açıyorum.
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle sizleri, sizlerin nezdinde aziz milletimizi
saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Şu anda doğu ve güneydoğuda devam
eden terör olaylarının tek hedefi, Müslüman Kürt kardeşlerimizi
İslamiyetten ve bin yıldır kardeşlik içinde
yaşadığı Türk milletinden koparmaktır. Teröristlerin
dinden uzak hâle getirilmeleri ve hatta gayrimüslimlerle iş birliği
içinde olmaları bunun bir delilidir. Haçlı zihniyeti de buna destek
olmaktadır. Bu sebeple, terörle alakalı bazı tespitlerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Birincisi: Müslüman bir insan Müslüman bir toplumda
azınlık olamaz. Bizim inancımıza göre azınlık
olmanın kriteri dindir. Devletimiz laik olsa da bizler Müslümanız.
Bizim duygularımızı, arzularımızı, fikirlerimizi,
hülasa kalbimizi, aklımızı ve nefsimizi tesiri altında
tutan bir unsur vardır ki o da dindir. Batılıların ve
İslam düşmanlarının terör olaylarını tahrik için
kullandıkları en önemli silah olan azınlık fikrine en
öldürücü darbe ancak ve ancak din ve İslamiyetle verilebilir.
Bedîüzzamanın ifadesinde Kürtler ve Türklerin ve bu vatan
evlatlarının yüzde 99unun gayet kıymettar üç cevheri
vardır: Birincisi İslamiyettir ki milyonlarla şehitlerin kan
pahasıdır, ikincisi insaniyettir, üçüncüsü milliyetimizdir ki
milliyetimiz bir vücuttur; ruhu İslamiyet, aklı Kur'an ve
imandır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bundan başka, bizi mahveden 3 de düşmanımız vardır:
Birincisi fakirlik, ikincisi cehalet, üçüncüsü ihtilaf ve
keşmekeşliktir. Şimdi bize 3 elmas kılıç
lazımdır; ta ki 3 cevherimizi muhafaza edelim ve 3
düşmanımızı da mahvedelim. Bunlardan birincisi, millî
birlik ve beraberliğimizdir. İkincisi, çalışmak, ilerlemek
ve maddeten terakki etmektir. Üçüncüsü, millet olarak birbirimizi sevmek ve
saymaktır. Türkler bizim aklımız, biz de onların
kuvvetiyiz; ikimiz birlikte iyi bir insan oluruz. İttifakta kuvvet var,
birlikte hayat var, kardeşlikte saadet var. diyor.
En önemli unsurlardan ikincisi de
ırkçılık fikridir. Başkasını yutmakla beslenen
bir Frenk illetidir ırkçılık. Anadolu insanlarını
birbirine bağlayan bağ, kuru bir ırkçılık
değildir. Zira, kuru bir ırkçılık fikri, Avrupa
tarafından İslam âlemini ve özellikle Osmanlı Devletini
parçalamak için içimize bir Frenk illeti olarak atılmıştır.
Anadolu Müslümanları ayrı ayrı milletlerden ve kabilelerden
olabilirler ancak aralarında binbirler adedince birlik bağları
vardır; Yaradanları bir, rezzakları bir, peygamberleri bir,
kıbleleri bir, kitapları bir, vatanları bir. Bu kadar bir
birler, kardeşliği, muhabbeti ve birliği gerektirmektedir. Zaten
Kuran da aynı hakikati haykırmaktadır: "Sizi, tâife tâife,
millet millet, kabile kabile yarattık. Ta birbirinizi tanımalısınız
ve birbirinizdeki sosyal hayata ait münasebetlerinizi bilesiniz ve birbirinize
yardım edesiniz. Türk ve Kürt kökenli
vatandaşlarımızın, birbirine en çok muhtaç oldukları
ve her ikisini de esir etmek için uğraşan nice dış
düşmanlar varken, sırf ırkçılık fikriyle birbirine
yabani bakmak ve birbirini düşman telakki etmek büyük bir felakettir.
Büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupanın doymak bilmez
hırslarını tatmin için pençelerini açtıkları bu anda,
ırkçılık fikriyle dindaşına düşmanlık ve kin
beslemek çok tehlikelidir; Türklerin ve Kürtlerin o düşman pençelerine
düşmelerine sebep olmaktadır.
Evet, üçüncü tespitim de, Türklerin ve Kürtlerin
kaderi ve tarihi müşterek yazılmıştır. Din ile
milliyetimiz et ile kemik gibi olmuştur ve birbirinden ayrılamaz bir
bütündür. Biz Müslümanlar, indimizde ve yanımızda din ve milliyet,
bizzat beraberdir. Bunları birbirinden ayırmak mümkün değildir.
Belki din, milliyetin hayatı ve ruhudur.
Biz şarklılar garplılar gibi
değiliz. İçimizde ve kalbimizde hâkim olan din duygusudur. diyen ve
bu hakikati bir asır önce gören büyük âlim Bedîüzzaman meseleyi çok
açık bir şekilde takdim etmektedir: "Sultan Selim'e biat
etmişim, onun ittihadı İslam'daki fikrini kabul ettim. Zira, o,
şark vilayetlerini ikaz etti, onlar da ona biat ettiler. Şimdiki şarklılar,
o zamandaki şarklılardır."
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Fethullah Gülen ne dedi? Bir de onu, Fethullah Gülenin sözlerini anlatsana!
ERTUĞRUL SOYSAL
(Devamla) Büyük Millet Meclisinin ilk günlerinde davet edildiği
Meclis kürsüsünde, dinleyiciler arasında Gazi Mustafa Kemalin
de bulunduğu mebuslara karşı aynı
ikazını, şu hakikati haykırmıştır
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL SOYSAL
(Devamla) Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalptir,
akıl ve felsefe değil. Hasmınız ve İslamiyet
düşmanı olan Avrupalılar, dindeki lakayıtlığınızdan pek
fazla istifade ettiler ve ediyorlar ." Günümüzde geldiğimiz
durum da bunu göstermektedir.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Başbakan Avrupada yahu!
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Fethullah Gülen ne diyor bir de onu anlat bakayım. Pensilvanyaya kaç defa
gittin sen?
ERTUĞRUL SOYSAL
(Devamla) Bu duygu ve düşüncelerle 2016 yılı bütçemizin
hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Soysal.
Madde üzerinde konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi on dakika süreyle
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Bu on dakikalık
sürenin beş dakikasını soru, beş dakikasını da
cevaba ayıracağız. Sisteme giren sayın milletvekillerine
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli Bakanım,
muhtarlar seçimle geliyor, belediye başkanları seçimle geliyor,
milletvekilleri seçimle geliyor. Seçimle gelen bu kişiler arasında
sosyal güvenlik primleri devlet tarafından ödenmeyen tek kişi varsa
muhtarlardır. Bu, Anayasamızın hükümlerine aykırı,
demokrasiye aykırı, özgürlüklere aykırı. O açıdan,
muhtarlarımızın sosyal güvenlik primlerini ne zaman
ödeyeceksiniz devlet tarafından, hazine tarafından?
İki:
Muhtarlarımızın elektrik, su, sekreter ve kira paraları. Bu
anlamda bir kamu hizmeti ifa ediyorlar, bu anlamda mağdurlar.
Muhtarlarımızın
ruhsatlı silah harçları
Ben milletvekiliyim. Milletvekili
seçildikten sonra bana süresiz ruhsatlı silah veriliyor. Peki, aynı
şekilde, bu şekilde muhtarlara da bu harçtan muaf edilerek niye
verilmiyor? Eğer harçtan muaf edilmiyorsa, kamu görevlileri nasıl
görevinden sonra ruhsatlı silah alabiliyorlarsa aynı şekilde
muhtarlara da bu hakkın verilmesini istirham ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Topal
SERKAN TOPAL (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Hükûmet
yetkilileri, devlet yurdunda kalmak isteyen hiçbir öğrenci açıkta
kalmamalıdır; yedek sıralamalarda, yurt kapılarında
beklememelidir. Bu yüzden, biz, TOKİ yurt yapsın diyoruz, yükseköğrenim
olan her yere öğrenci sayılarını gözeterek yurt yapsın
ve hiçbir genç kardeşimiz barınma kaygısı
yaşamasın istiyoruz. Bu konuda sayın Hükûmetimizin
yaptığı çalışmaları yeterli buluyor musunuz?
Özellikle, lisansüstü eğitim gören öğrenciler yurt
olanaklarından çok fazla yararlanamamaktadır. Lisans
öğrencilerinden de yurtta kalması gereken maddi durumu yetersiz
öğrencilerin açıkta kaldığı ama gelir durumu iyi olan
öğrencilerin yurtlara yerleştiği sıkça dile
getirilmektedir. Öğrencilerin aile ve gelir durumlarını beyan
ettikleri bilgiler yeterince incelenmekte midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
benim sorum Maliye Bakanına ve Hükûmete: İktidar partisi grubu ve
Hükûmetiniz, Cumhurbaşkanı istiyor diye başkanlık
sisteminden sürekli övgüyle bahsedip istemde bulunuyorsunuz. Bunu isteyenler
başkanlık sisteminin eyalet sistemini getireceğini, bölünmenin
temelini teşkil edeceğini biliyorlar mı? Başkanlık sistemini
Cumhurbaşkanı istedi diye istemde bulunanlar, Cumhurbaşkanı
paralelcilerde ve PKKlılarda olduğu gibi Her şeyi yaptık,
başkanlığı aldık, yanlış oldu, bizi
kandırdılar. derse milletvekilleri ve Hükûmetiniz bu konuda ne yapacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Bakandan bir isteğimiz olacak: Biraz
önce ve dün Hasankeyften Şırnaklı öğrenciler beni
aradılar, lise son sınıf öğrencileri, 543 kişi.
Şırnak ve İdilden Hasankeyfe gönderilmişler, orada
yatılı olarak öğrenim görüyorlar, hafta sonu YGS
sınavları var ve tercihleri dışındaki illerde
sınava girecekler; Hakkâri, Mardin, Antep gibi. Bana ifade ettikleri, su
içecek paraları bile yokmuş yani değil sınav yerine gitmek,
su içecek paraları bile yokmuş. Dolayısıyla, bunların
hem barınma hem de sınav yerlerine ulaşımla ilgili
ihtiyaçlarının karşılanması lazım acil olarak.
Pazar günü sınav var. O yüzden de ya kaymakama ya valiye bir talimat
vermeniz ve bunların ihtiyaçlarının karşılanması
noktasında tutum almanızı talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Maliye
Bakanına soruyorum: AKP Hükûmeti esnaf ve çiftçilerin ödedikleri
BAĞ-KUR primlerini enflasyon oranının çok üzerinde,
aşırı derecede artırmıştır. Birçok çiftçi ve
esnaf zaten mevcut primleri bile ödemekte güçlük çekerken şu anda
aşırı derecede artan primleri ödeyemez durumdadır. Birçok
defa çıkardığınız torba yasalarla vergi ve primleri
yapılandırdınız. Esnaf ve çiftçiler bu
yapılandırmalarda bir iki taksit ödeyip ticaretin durması
nedeniyle devam edemediler. Yeni bir yapılandırma düşünüyor
musunuz? Bu konularda bir tedbir almayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkürler.
Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere
Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbala söz veriyorum.
Buyurun Sayın Ağbal
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal muhtarlarımızla ilgili
olarak bazı sorular sordular. Öncelikle tabii, ifade etmem gerekir ki
muhtarlar hukuki statü olarak BAĞ-KURlular, BAĞ-KUR sigortası
yatırıyorlar.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değiştirelim Sayın Bakanım yani değiştirelim
bunu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Ama, şunu da ifade etmek lazım, 2002 ila bugünü mukayese edecek
olursak muhtar aylıklarında önemli iyileştirmeler
yapılmıştır. En son biliyorsunuz muhtar aylıklarını
1.000 liradan 1.300 liraya çıkardık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Bakanım, asgari ücretin altında.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bakın, 2002 yılında 97 lira olan muhtar
aylığını şimdi geldiğimiz noktada 1.300 liraya
çıkarmış olduk.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, asgari
ücretin altında.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Reel olarak bu dönemde muhtar aylıkları yüzde 335 oranında
artırıldı. Tabii ki muhtarlarımızın mali
durumları daha da iyileşsin, kendilerine sağlanan imkânlar daha
da artırılsın. Hükûmet olarak bu konuda her zaman için tüm
çalışanlarımıza, sosyal taraflarımıza, her zaman
için hizmetin en iyisini götürmeye çalışıyoruz. Sizin
söylediğiniz hususlarla da bakarız, onları da
değerlendiririz ama en azından aylıkları konusunda bu dönemde
önemli bir iyileştirme yapılmıştır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sosyal güvenliği
ihlal edici değil yani Milletvekili Kanunu bizim lehimize
değişmedi mi, onu da değiştirelim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Oturalım, konuşalım.
İkinci olarak, Sayın Topal, bu
YURTKURdaki öğrencilere ilişkin, yurt imkânları konusunda
çalışmalarda yetersizlikler olduğunu söyledi. Bu konuda da
biliyorsunuz, YURTKUR, özellikle de son dönemlerde, öğrencilerin
barınma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
yoğun bir çalışma içerisinde. Tabii ki yeni yurt
binalarının yapımı belirli bir süre alıyor. O konuda
da çalışmalar devam ediyor ama özellikle son yıllarda
çoğunlukla olmak üzere, YURTKURun öğrenci barındırma kapasitesi
bu dönemde 188 binden 450 bine çıkarıldı. İnşallah,
YURTKUR, şu anda yeni bina kiralamaları yapmak suretiyle bu
kapasitesini daha da artırmaya devam ediyor. İnşallah,
yakın zamanda bu öğrenci barınması konusunda çok daha
önemli mesafeler alırız.
YURTKURa yerleştirilen
öğrencilere ilişkin olarak da şunu söylemek lazım: Bu
konuda bir yönetmelik var. Bu yönetmelik uyarınca, öğrenci ve
ailesinin sosyal ve ekonomik durumu, öğrencinin yükseköğretim
kurumuna girişte aldığı puan, öğrenci ara
sınıfta ise yıl sonu başarı durumu dikkate
alınarak, YURTKUR tarafından objektif olarak belirlenen ölçütler
doğrultusunda değerlendirme yapılarak burs tahsisi
yapılmaktadır. Değerlendirme kapsamında, 11 ayrı
kurumun sisteminden veri alınmaktadır. Aynı hususlar, yine
objektif bir şekilde, öğrencilerin yurda yerleştirilmesinde de
uygulanmaktadır.
Sayın Arslanın
başkanlık sistemiyle ilgili değerlendirmeleri oldu. Yani,
saygı duyuyorum ama bu konudaki yaklaşımlarımız
Hükûmet olarak belli. Başkanlık sisteminin bu ülkeye hem ekonomik
olarak hem siyaseten hem de ülkenin güçlenmesi bakımından önemli
katkılar yapacağına inanıyoruz. Bu konuda, inşallah,
ülkemiz için hayırlı olan neyse o konuda hep beraber
çalışırız.
Sayın Tanrıkulu, bu
Şırnaktaki öğrenciler konusunda Millî Eğitim
Müsteşarımızı arkadaşlarımız arayacak
şimdi. Bu konuda gerekli olan ihtiyaç neyse, o konuda Millî Eğitim
Bakanlığından...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) 543 lise son sınıf öğrencisi Şırnak
ve İdilden, sınava kadar Hasankeyfe gönderilmişler ama
sınav yerleri, işte, Mersine çıkmış, Mardine çıkmış,
Hakkâriye çıkmış. Paraları yok, sınav yerine gidecek
paraları yok. Dolayısıyla, bunun karışlanması
lazım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Tamam, şimdi ben buradan arkadaşlara söyledim, Millî Eğitim
Müsteşarımızı arayacaklar, konuyla yakından
ilgilenecekler.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Gaytancıoğlu Çiftçi ve tüccar esnafa ilişkin yeni
bir yapılandırma olacak mı? şeklinde bir soru sordular.
Biliyorsunuz biz hem çiftçimize hem de esnafımıza çok farklı
kanallardan her zaman için desteklerde bulunuyoruz hem tarımsal destekleme
ödemeleri hem sübvansiyonlu alımlar hem de çiftçilerimize
sağladığımız kredi desteğiyle hakikaten
tarım sektöründe bu dönemde önemli destekler verildi. Yine,
esnafımıza ya faizsiz ya da düşük faizli kredi imkânları
sağlandı. Bu konuda da gerçekten önceki dönemlerle mukayese
edilemeyecek kadar yeni imkânlar oldu. Şu anda özel olarak bir yeniden
yapılandırma konusu gündemimizde yok ama biliyoruz ki seçimden sonra
esnafımıza özellikle 30 bin lira faizsiz kredi imkânı
sağladık, bu da vatandaşlarımız tarafından büyük
bir memnuniyetle karşılandı.
Teşekkür ederim.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ama,
burada Sayın Bakan, borcu olanlara vermiyorsunuz şu anda. Asıl
mağdur olanlar borcu olanlar; faizsiz krediyi borcu olmayanlara
veriyorsunuz, bu konuda bir düzeltme yapılması lazım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Böylece madde üzerindeki tüm müzakereler
tamamlanmıştır.
Madde üzerinde beş adet önerge vardır,
önergeleri sırasıyla okutup son okunacak olan en aykırı
önergeden başlamak üzere işleme alacağım.
Şimdi, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın 6ncı maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (b) bendindeki, "... kurumlar arası "
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Musa Çam Zekeriya
Temizel Kazım
Arslan
İzmir İzmir Denizli
Tahsin Tarhan Ömer
Fethi Gürer Tur
Yıldız Biçer
Kocaeli Niğde Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın 6ncı maddesinin (3) numaralı
fıkrasındaki, "... fonksiyonel sınıflandırma
ayrımına bakılmaksızın..."ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Zekeriya Temizel Kazım
Arslan
Bursa İzmir Denizli
Tahsin Tarhan Musa Çam Ömer Fethi
Gürer
Kocaeli İzmir Niğde
Tur Yıldız Biçer
Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın 6ncı maddesinin (5) numaralı
fıkrasının üçüncü cümlesindeki, ...bu
değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek
aktarması işlemlerinin tamamı ilgili kurumun talebi üzerine 5018
sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer
alan sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri
Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir."
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz."
Kazım Arslan Zekeriya Temizel Ömer Fethi Gürer
Denizli İzmir Niğde
Musa Çam Tur
Yıldız Biçer Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
İzmir Manisa Bursa
Tahsin Tarhan
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 118 sıra sayılı
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın
6ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci ve
üçüncü cümlelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Musa Çam Zekeriya
Temizel Kazım
Arslan
İzmir İzmir Denizli
Tahsin Tarhan Tur Yıldız Biçer Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
Kocaeli Manisa Bursa
Ömer Fethi Gürer
Niğde
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekle olan 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın 6ncı maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendinin madde metninden
çıkarılmasını bent sıralamasının yeniden
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Musa Çam Zekeriya Temizel Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
İzmir İzmir Bursa
Tahsin Tarhan Tur
Yıldız Biçer Ömer
Fethi Gürer
Kocaeli Manisa Niğde
Dursun Çiçek
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET
HABİB SOLUK (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın bütçe görüşmelerini düzenleyen 162nci maddesinin
değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme
yapılmaksızın okunur ve oylanır. hükmü gereğince
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
6ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle,
genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin
bütçelerinin "Personel Giderleri" ile "Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Devlet Primi Giderleri" tertiplerinde yer alan ödenekleri, Maliye
Bakanlığı bütçesinin "Personel Giderlerini
Karşılama Ödeneği" ile gerektiğinde "Yedek
Ödenek" tertibine; diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde
yer alan ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinde yer alan
sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında
aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin "Yedek
Ödenek" tertibine aktarmaya Maliye Bakanı yetkili
kılınmaktadır.
Önceki yıllar uygulama sonuçlarına
bakıldığında bu bentle verilen yetki çerçevesinde Maliye
Bakanı kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik
kurumlarına devlet primleri giderleri tertiplerinde yer alan ödenekleri,
anayasal ve yasal ilkelere aykırı olarak Maliye
Bakanlığı bütçesinde bulunan "Yedek Ödenek" tertibine
aktarmakta, daha sonra buradan bazı kamu idarelerinin hizmet
alımı ve sermaye giderleri tertiplerine aktararak ödeneküstü harcama
kaynağı olarak kullanmaktadır.
Maliye Bakanına aynı yetkiler, daha dar
kapsamlı olarak daha önceki yıllar merkezi yönetim bütçe
kanunlarında da verilmiştir. Maliye Bakanının söz konusu
yetkileri nasıl kullandığı ise Sayıştay Genel
Uygunluk Bildirimlerinde yer almaktadır.
5018 sayılı Kanuna göre stratejik plana
dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanabilecek yedek
ödenek, genel bütçe başlangıç ödeneğinin yüzde 2'si ile
sınırlı ve bunu aşan harcamalar için ek bütçe
yapılacak iken, 2012 yılında yasal yedek ödenek
miktarının yaklaşık 45 katı tutarında ve
başlangıç ödeneğinin yüzde 8,97'si oranında, 2013
yılında ise yasal yedek ödenek miktarının
yaklaşık 38 katı tutarında ve başlangıç
ödeneğinin yüzde 9.05i oranında, 2014 yılında ise yasal
yedek ödenek miktarının yaklaşık 21 katı
tutarında başlangıç ödeneğinin yüzde 5,9'u oranında,
ödenek stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan
harcanmış bulunmaktadır. Bu durum, daha önceki yıllar
merkezi yönetim bütçe kanunları ile Anayasa ve 5018 sayılı
Kanuna aykırı olarak Maliye Bakanına verilen yetkilerin
sonucudur.
Maliye Bakanlığı bu işlemi
yaparken son üç yıldır Milli Eğitim Bakanlığının
bütçesinde yer alan personel ödeneklerini bir nevi depo ödenek olarak
kullanmaktadır. Maliye Bakanlığı bütçenin
başlangıcında Milli Eğitim Bakanlığına
yeterli personel ödeneğini vermekte ancak yıl içinde bu ödenekten
kendi yedek ödenek havuzuna aktarma yaparak Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesini ödeneküstü harcama yapmış gibi
göstermektedir. Diğer bir deyişle, Maliye Bakanlığı
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesindeki personel ödeneklerini
kullanarak ödeneküstü harcama yapma olanağı elde etmekte ancak bu
işlemi ek bütçe kanununu çıkarmadan perdelemektedir.
Anayasanın 163üncü maddesinde "Merkezi
yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek miktarın
sınırını gösterir. Harcanabilecek miktar
sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine
dair bütçelere hüküm konulamaz. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile
bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez." hükümlerine yer
verilmiştir. Anayasanın 7nci maddesinde Yasama yetkisi Türk
Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
denilmektedir. Anayasanın 87nci maddesinde bütçe hakkının
Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu hüküm altına
alınmıştır. Maliye Bakanına çerçevesi çizilmemiş,
esasları belirlenmemiş alanda hiçbir sınırlamaya
bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınarak yasama
yetkisinin devri yapılamaz.
Söz konusu düzenleme Anayasanın 7, 87, 161 ve
163ncü maddelerine aykırı olduğundan bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın 6ncı maddesinin (2) numaralı
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Musa
Çam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) -
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın
161nci maddesinin ikinci fıkrasında, "Mali yıl
başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.
kuralına yer verilmiştir.
Anayasanın bütçenin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede
bulunduğu kanun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu'dur. 5018 sayılı Kanun bütçeyle ilgili kanun değil,
bütçenin hazırlanma, uygulanma ve kontrolünün de tabi olduğu
kanundur. Dolayısıyla bütçenin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolünün 5018 sayılı Kanuna uygun olması
anayasal bir zorunluluktur.
5018 sayılı
Kanunun 21inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, kendi bütçeleri
içinde aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin, 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 6ncı maddesinin (2) numaralı
fıkrasının birinci cümlesiyle belirlenen yüzde 20 oranına
kadar yapacakları ödenek aktarmalarını, yedi gün içinde Maliye Bakanlığına
bildirmeleri gerekirken; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin yüzde 20'yi geçen diğer her türlü kurum içi ödenek
aktarmalarını yapma yetkisinin Maliye Bakanına verilmesi; 5018
sayılı Kanunun 21inci maddesinin ikinci fıkrasındaki
açık kural yanında, 5018 sayılı Kanunda "stratejik
plan-performans programı-performans hedefi/göstergesi-bütçe"
bütünlüğünde hesap verebilir bir kamu mali yönetimi kurulmasının
amaçlanması ve bu bağlamda Maliye Bakanına verilen ödenek aktarma
yetkisinin Maliye Bakanlığı bütçesine, genel bütçe ödeneklerinin
yüzde 2sine kadar konulacak "yedek ödenek" ile
sınırlı tutulması karşısında bir bütün
olarak 5018 sayılı Kanunla kurulan hesap verebilir mali sistemle
bağdaşmadığı ortada olduğundan "Bu
idarelerin yüzde 20'yi geçen diğer her türlü kurum içi
aktarmalarını yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir." cümlesi,
Anayasa'nın 161inci maddesinin ikinci fıkrasına
aykırıdır.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun
6ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasının üçüncü
cümlesinde, 2016 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak 2016 Yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan
projelerde değişiklik yapılması hâlinde, bu
değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek
aktarması işlemlerinin tamamının 5018 sayılı
Kanunun 21inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Personel
giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek
ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden. diğer tertiplere
aktarma yapılamaz." sınırlamasına tabi olmadan
idarelerce yapılacağı kurallaştırılmaktadır.
Bu durum 5018 sayılı Kanunla kurulan mali sistemle bir bütün olarak
bağdaşmadığından, Anayasa'nın 161inci maddesinin
ikinci fıkrasına da aykırı bulunmaktadır.
Personel giderleri tertiplerinden aktarma
yapılamamasının temelinde anayasal kurallar yatmakta.
Anayasamıza göre, bütçeyle verilen ödenek harcanabilecek miktarın
sınırını göstermektedir. Bütçeyle verilen ödenekten fazla harcama
yapılamaması ve devletin, asli ve sürekli görevlerini yürüten
personelin maaş ve ücretlerini zamanında ve aksatmadan ödemek zorunda
olması, kamu idaresi bütçelerinin personel giderleri tertiplerine yeterli
ödeneğin konulmasını ve konulan ödeneklerin başka tertiplere
aktarılmamasını gerektirmektedir.
Bakanlar Kurulunun 2016 Yılı
Yatırım Programında yer alan projelerde değişiklik
yapması hâlinde, üçüncü cümleyle kamu idarelerine değişiklik
konusu projelere ait bütçe ödeneklerinin tamamını 5018
sayılı Kanunun 21inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki
sınırlamalara da bağlı olmadan aktarma yetkisi verilmesi ve
böylece yasayla yürürlüğe giren bütçe proje ödeneklerinin idari tasarrufla
değiştirilmesi Anayasanın 161inci maddesinin ikinci
fıkrasına, kamu idarelerine idari tasarrufla bütçede
değişiklik yapma yetkisi verilmesi ise Anayasanın 163üncü
maddesine de aykırı bulunmaktadır.
Bu nedenlerle
bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum önergeyi: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 118 sıra sayılı 2016 Yılı Merkezî Bütçe Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesinin (5) numaralı
fıkrasının üçüncü cümlesindeki
bu değişikliğin
gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin
tamamı ilgili kurumun talebi üzerine 5018 sayılı Kanunun 21inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi
olmaksızın İçişleri Bakanlığı
tarafından gerçekleştirilir. ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan (Denizli)
ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yasama
organı tarafından 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanununda ödenek tahsis edildiği için 2016 Yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan
projelerde, Bakanlar Kurulunun yapacağı değişikliklerin,
doğrudan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda
değişiklik yapılması sonucunu doğurması ve
değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili olarak
değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek
aktarılması işlemlerinin tamamının ilgili kurumun talebi
üzerine İçişleri Bakanlığına verilmesi, yasama
organının bütçe hakkının ilgili kurumlar ile
İçişleri Bakanlığı tarafından ortadan
kaldırılması sonucunu doğurduğundan, söz konusu ifade
Anayasanın 87nci maddesine aykırıdır.
Yine bu
düzenlemeyle tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin
tamamının 5018 sayılı Kanunun 21inci maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan Personel giderleri tertiplerinden, aktarma
yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma
yapılamaz. sınırlamasına tabi olmadan
yapılmasına olanak sağlandığı
anlaşılmaktadır.
Personel giderleri tertiplerinden aktarma
yapılamamasının temelinde anayasal kurallar yatmaktadır.
Anayasamıza göre, bütçeyle verilen ödenek, harcanabilecek miktarın
sınırını göstermektedir. Bütçeyle verilen ödenekten fazla
harcama yapılamaması ve devletin, asli ve sürekli görevlerini yürüten
personelin maaş ve ücretlerini zamanında ve aksatmadan ödemek zorunda
olması, kamu idaresi bütçelerinin personel giderleri tertiplerine yeterli
ödeneğin konulmasını ve konulan ödeneklerin başka
tertiplere aktarılmamasını gerektirmektedir.
Aktarma yapılmış tertiplerden ve
yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden ödenek
aktarılmaması ise bütçe tahminlerini gerçekçi yapmak ve Parlamentonun
bütçe hakkına güvence oluşturmak üzere açıklık, samimiyet,
doğruluk ve giderlerin tahsisi gibi ulusal ve uluslararası alanda
kabul görmüş klasik bütçe ilkelerinin gereğidir.
Aktarma yapılmış tertiplerden ve
yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer
tertiplere ödenek aktarılmaması, ödeneğe ihtiyacı
olduğu için aktarma yapılmış tertiplere, yine ödenek
yetersizliği nedeniyle yedek ödenekten aktarma yapılmış
tertiplere aktarılan ödeneklerin aktarılma amacı
dışında kullanılmasını engellemek için diğer
tertiplere aktarılmasını yasaklamak suretiyle bütçe
tahminlerinin gerçeğe uygun yapılmasını ve Parlamentonun
ödenek tahsis etmediği alanlara, bütçenin uygulaması
aşamasında bazı özellikli bütçe tertiplerinin kötü niyetli ve
amaç dışı kullanılması suretiyle harcama
yapılmasına yönelik muhtemel girişimleri daha baştan
ilkesel düzeyde yasaklayarak Parlamentonun bütçe hakkını güvence
altına almayı amaçlamaktadır.
Üçüncü cümledeki, "5018 sayılı Kanunun
21inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara
tabi olmaksızın ifadesi, 5018 sayılı Kanunun 21inci
maddesi yanında, 5018 sayılı Kanunla kurulan mali sistemle bir
bütün olarak bağdaşmadığından Anayasa'nın
161inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı
bulunmaktadır.
Bu nedenlerle bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutacağım ve önerge işlemini bitirdikten sonra söz
vereceğim.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 118
sıra sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın 6ncı maddesinin (3) numaralı
fıkrasındaki ... fonksiyonel sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın..." ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Getirilen düzenlemeyle Maliye
Bakanına genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin bütçesinden
hizmeti yaptıracak olan kamu idaresinin bütçesine fonksiyonel
sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın
yani fonksiyonel sınıflandırmayı değiştirerek
ödenek aktarma yetkisi tanınmaktadır. Analitik Bütçe Sınıflandırmasında
(ABS) fonksiyonel sınıflandırma, devlet faaliyetlerinin türünü
göstermekte ve ödeneklerin kamu hizmetlerine, işlevlerine göre tahsis
edilmesi ile bütçe politikalarının oluşturulmasında
sektörel ayrımların yapılabilmesine olanak
sağlamaktadır. Ödeneklerin kamusal faaliyetlere, türüne,
işlevine göre tahsisi, kamu hizmetlerinin maliyetlerinin ortaya
konulabilmesi, maliyet-fayda analizinin yapılabilmesi ile verimlilik,
etkililik ve ekonomiklik hedeflerine ulaşılabilmesi bütçenin
fonksiyonel sınıflandırmasıyla mümkün olabilmektedir.
5018 sayılı
Kanunun 15inci maddesinin üçüncü fıkrasında "Merkezî yönetim
bütçe kanununun gider cetvelinin bölümleri, analitik bütçe
sınıflandırmasına uygun olarak fonksiyonlar şeklinde
düzenlenir. Fonksiyonlar birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü düzeyde alt
fonksiyonlara ayrılır." denilmiştir. Maliye Bakanına
genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin bütçesinden hizmeti yürütecek
olan idarenin bütçesine fonksiyonel sınıflandırma
ayrımına bakılmaksızın ödenek aktarma yetkisi
verilmesi, ödeneğin konulduğu kamu idaresi ile hizmeti yürütecek kamu
idaresini değiştirmenin ötesinde, yürütülecek kamu hizmetinin
fonksiyonu yanında türünü de değiştirerek bütçede yer almayan
farklı bir kamusal fonksiyona, işleve veya yer alan farklı
fonksiyonun ödeneğinin artırılarak ödenekten fazla harcama
yapılmasını sağladığından bütçede
değişiklik yapılması sonucunu doğurmaktadır.
Anayasa'nın 87nci
maddesinde bütçe hakkı yasama organına verilmiş, 161inci
maddesinin ikinci fıkrasında "Malî yıl
başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir."
denilirken 163üncü maddesinde ise değil Maliye Bakanına idari
tasarrufla, Bakanlar Kuruluna dahi kanun hükmünde kararnameyle bütçede
değişiklik yapma yetkisi verilemeyeceği belirtilmiştir.
Maliye Bakanına genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinden hizmeti yaptıracak olan kamu idaresinin bütçesinden,
yıl içinde hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine, "fonksiyonel
sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın" ödenek aktarma yetkisi verilmesi, yasama
organının görüşerek oyladığı bütçede değişiklik
yapılması sonucunu doğurarak TBMM'nin bütçe hakkını
ortadan kaldırdığından Anayasanın 87nci maddesine,
5018 sayılı Kanunun 21 ve 23üncü maddeleriyle bağdaşmadığından
Anayasanın 161inci maddesinin ikinci fıkrasına, bütçede idari
tasarrufla değişiklik yapma sonucunu doğurduğundan ise
Anayasanın 163üncü maddesine aykırı bulunduğundan bu
önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın 6ncı maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (b) bendindeki, "... kurumlar arası "
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zekeriya Temizel (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET
HABİB SOLUK (Sivas) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçesi okutuyorum.
Gerekçe:
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Tasarısının 6ncı maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (b) bendi; "Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri için 2016 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak yılı
yatırım programında değişiklik yapılması
hâlinde, değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili kurumlar
arası aktarmaya,
(
)
Maliye Bakanı yetkilidir." hükmünü
içermektedir
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
uygulanması esnasında, Bakanlar Kurulunun yani yürütme
organının 2016 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak, 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa göre
hazırlanmıştır. 2016 Yılı Yatırım
Programında yapacağı değişikliklerin hukuksal sonuç
doğurabilmesi için, öncelikle yasama organının Anayasa'nın
163üncü maddesindeki kurallar çerçevesinde 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanununu ek bütçe yaparak değiştirmesi ve bu
değişikliğin Bakanlar Kurulu tarafından 2016 Yılı
Yatırım Programına yansıtılması
gerekmektedir. Yasama organı tarafından 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununda ödenek tahsis edildiği için 2016 Yılı
Yatırım Programında yer alan projelerde, Bakanlar Kurulunun
yapacağı değişikliklerin doğrudan 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda değişiklik yapılması
sonucunu doğurması ve değişiklik konusu projelere ait
ödeneklerle ilgili olarak Maliye Bakanına kurumlar arası ödenek
aktarma yetkisi verilmesi, yasama organının bütçe hakkının
yürütme organı tarafından ortadan kaldırılması
sonucunu doğurduğundan, bu maddedeki düzenleme Anayasa'nın
87nci maddesine aykırı bulunmaktadır.
Anayasa'nın
161inci maddesinin ikinci fıkrasında "Malî yıl
başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir."
kuralına yer verilmiş, fıkranın göndermede bulunduğu
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun "Ödenek
aktarmaları" başlıklı 21inci maddesinin birinci
fıkrasında, "Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
bütçeleri arasındaki ödenek aktarımları kanunla
yapılır. denilmiştir. Anayasa'nın 163üncü maddesinde ise
harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu
kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm
konulamayacağı ve Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararnameyle
bütçede değişiklik yapma yetkisi verilemeyeceği
belirtilmiştir.
Bu kurallara göre,
kamu idareleri bütçeleri arasındaki kurumsal ödenek aktarmaları ancak
kanunla yapılabilecek iken Bakanlar Kurulunun 2016 Yılı
Yatırım Programında yer alan projelerde değişiklik
yapması hâlinde, Maliye Bakanına değişiklik konusu
projelere ait bütçe ödeneklerini kamu idareleri arasında aktarma yetkisi
verilmesi ve böylece yasayla yürürlüğe giren bütçe proje ödeneklerinin
idari tasarrufla değiştirilmesi Anayasa'nın 161inci maddesinin
ikinci fıkrası ile 163üncü maddesine aykırı
olduğundan bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı
madde kabul edilmiştir.
Sayın Bayraktutan,
az önce soru-cevapta da sisteme girmiştiniz ama sıra size
gelmişken süre bitmişti. Zannediyorum Artvinin kurtuluşuyla
ilgili, buyurun, ben size bir dakikalık süre veriyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, 7 Mart Artvinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 95inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması"
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
İfade ettiğiniz gibi, bugün 7 Mart,
Artvinin düşman işgalinden kurtuluşunun 95inci yıl
dönümü. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Artvinde ve Artvinlilerin
yaşadığı tüm coğrafyalarda büyük bir coşkuyla,
büyük bir heyecanla kutlanmaktadır 7 Mart.
Artvin, cumhuriyet değerlerine sıkı
sıkıya bağlı, verimli topraklara sahip, yurtsever
insanların yaşadığı, sarı saçlı mavi gözlü
dev adama sevdalı, çağdaşlığın sembolü, her ne
kadar bugünlerde huzuru bozulsa da aslında huzurlu bir kenttir.
Bu duygularla, 7 Mart kurtuluş gününü birlik ve
beraberlik içinde kutluyor, her daim ifade ettiğim gibi,
çalışmaktan onur, paylaşmaktan gurur duyanların memleketi
Artvinin Milletvekili olarak tüm Artvin ve Artvin sevdalılarına en
derin sevgi ve saygılarımı sunuyor; ebediyete intikal etmiş
gazilerimize, şehitlerimize ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet ve şükran
duygularımızı sunuyor, Artvinin kurtuluşunun tüm ulusumuza
kutlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Biz de tüm Artvini, Artvinlileri sevgiyle
saygıyla selamlıyoruz, kurtuluşunu kutluyoruz.
Sayın Özel
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 7 Mart 1990da uğradığı
silahlı saldırı sonucu öldürülen Hürriyet gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni Çetin Emeçin ölüm yıl dönümüne ve Türkiyede
basın özgürlüğü adına bir ilerleme değil gerileme söz
konusu olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün 7 Mart. 7 Mart 1990da yani bundan yirmi
altı yıl önce, uğradığı silahlı bir
saldırı sonucunda öldürülen Hürriyet gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni, gazeteci, aydın Çetin Emeçi ölüm yıl dönümünde bir kez
daha Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak saygı, rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Bugün bir gazetecinin, bugün bir aydının
ölüm yıl dönümü. Çetin Emeç meslek ilkelerine sıkı
sıkıya bağlı, gerçekleri sunabilmek için mücadele eden bir
cumhuriyet aydınıydı. Çetin Emeç aydınlık bir Türkiye
için mücadele verirken hain bir saldırı sonucunda öldürüldü.
Geçmişte bu ülkede, Çetin Emeç gibi, Abdi
İpekçi, Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Ahmet Taner
Kışlalı, Hrant Dink ve ismini burada saysak dakikalar sürecek
çok sayıda gazetecimiz, aydınımız gerçekleri söyledikleri,
yazdıklarını, araştırdıklarını toplumla
paylaştıkları için karanlık güçlerce katledildiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu cinayetlerin hiçbirinde
arkadaki gerçek sorumlular, azmettiriciler hesap vermediler, cinayetler hâlâ
daha aydınlatılmadı.
Bir zamanlar katledilen gazetecilerin yerine bugün
dayak atılan, kemikleri kırılan, gerçekleri yazdığı
için cezaevinde tutulan, tahliyesine devletin en tepesi tarafından tepki
gösterilen gazeteciler var. Gazeteciler işsizlikle tehdit ediliyor,
iş güvenceleri patronlarının iki dudakları arasında.
Artık, adliyelere haber yapmaktan çok, ifade vermek için gidiyorlar,
çoğunlukla da tutuklandıkları için dönemiyorlar. Haber
yaptıkları için gözaltındalar. Haber takip ederken
tartaklanıyorlar. Gazete büroları kapatılıyor,
birleştiriliyor ya da kayyum atanmak suretiyle gazeteleri ve
televizyonları ellerinden alınıyor.
Ne yazık ki aradan yıllar geçse de bugün
hâlâ daha basın özgürlüğü adına Türkiyede bir ilerleme
değil, gerileme söz konusu.
Verdiğiniz fırsat için teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Şimdi 7nci maddeyi okutuyorum:
Diğer bütçe işlemleri
MADDE 7- (1)
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bütçesinin
38.01.02.00-09.4.2.20-2-05.2 (Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı)
tertibinde yer alan ödenek, bu Program kapsamında lisansüstü eğitim
veren yükseköğretim kurumlarına, mal ve hizmet alımlarında
kullanılmak üzere görevlendirilen öğrencilerin sayıları ve
öğrenim alanları dikkate alınarak tahakkuk ettirilmek suretiyle
ödenir. Ödenen bu tutar karşılığını bir yandan
ilgili yükseköğretim kurumunun (B) işaretli cetveline öz gelir,
diğer yandan (A) işaretli cetveline ödenek kaydetmeye ilgili
yükseköğretim kurumu yetkilidir.
(2) 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 44
üncü, 46 ncı, 58 inci, ek 25 inci, ek 26 ncı ve ek 27 nci maddeleri
ile 19/11/1992 tarihli ve 3843 sayılı Kanunun 7 nci maddesi
uyarınca tahsil edilen tutarlar ve diğer gelirler, yükseköğretim
kurumları bütçelerine özel gelir ve özel ödenek olarak kaydedilmez. Tahsil
edilen bu tutar ve gelirler, ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine öz
gelir olarak kaydedilir. Kaydedilen bu tutarlar
karşılığı olarak ilgili yükseköğretim kurumu
bütçesine konulan ödenekler, gelir gerçekleşmelerine göre
kullandırılır.
(3) Öz gelir karşılığı olarak ilgili
yükseköğretim kurumu bütçesinin (A) işaretli cetvelinde fonksiyonel
sınıflandırmanın dördüncü düzeyinde tertiplenen ödenekler
arasında (09.6.0-Eğitime Yardımcı Hizmetler fonksiyonu
altında öz gelir karşılığı tefrik edilen
ödenekler arasında yapılacak aktarmalar hariç) aktarma
yapılamaz.
(4) Maliye Bakanı;
a) Emniyet Genel Müdürlüğünün öğrenim ve eğitim
müesseselerinde okutulan ve eğitim gören yabancı uyruklu öğrenci
ve personele yapılan giderler karşılığında ilgili
devletler veya uluslararası kuruluşlar tarafından ödenen
tutarları,
b) NATO makamlarınca yapılan anlaşma gereğince yedek
havaalanlarının bakım ve onarımları için ödenecek
tutarları,
c) Gümrük idarelerince tahsil edilerek Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna
intikal ettirilen bandrol ücretlerinin yüzde 2si oranında Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı hizmetleri için söz konusu Kurumca ödenecek
tutarları, aynı amaçla kullanılmak üzere bir yandan genel
bütçeye gelir, diğer yandan ilgili idare bütçelerinde açılacak özel
tertiplere ödenek kaydetmeye ve bu suretle ödenek kaydedilen tutarlardan
yılı içinde harcanmayan kısımları ertesi yıla
devretmeye yetkilidir.
BAŞKAN 7nci madde üzerinde gruplar
adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hatay
Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğluna ait.
Sayın Ahrazoğlu, süreniz on
dakikadır.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının gelir
bütçesinin 7nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gelir bütçesinin 7nci maddesi, Öğretim Üyesi
Yetiştirme Programı kapsamında yer alan ödeneğin
kullanım esaslarına yer vermektedir. Ayrıca, yükseköğretim
kurumlarında ikili öğretim sonucunda tahsil edilen tutarlar ve
diğer gelirlerin öz gelirler olarak kaydedilmesini ve
karşılığında ilgili yükseköğretim kurumu
bütçesine tefrik edilen ödeneklerin gelir gerçekleşmesine bağlı
olarak kullanılmasına ilişkin düzenlemeleri yapmaktadır.
Ayrıca, Maliye Bakanlığı da yetkili
kılınmıştır yani Maliye
Bakanlığının özerk üniversitelerin bütçelerine keyfiyeti
söz konusudur. AKPye de bu yakışıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde üniversite sayılarının giderek
artmasıyla birlikte, eskiden beri süregelen birçok sorunun da
arttığı görülmektedir. Yeni kurulan birçok üniversitemize
yeterli öğretim elemanının bulunmaması, nitelikli idari ve
teknik personel eksikliği, bina, laboratuvar, fiziki donanım
eksikliği gibi birçok olumsuzluk üniversitelerimizde eğitim
öğretim gören gençlerimizin geleceğini de olumsuz yönde
etkilemektedir. On üç yılı aşkın bir süredir ülkeyi tek
başına yöneten AKP hükûmetlerinin keyfî tutumları yüzünden, birçok
konuda olduğu gibi üniversitelerimizin ve bu üniversitelerimizde görev
yapan personelin sorunlarının çözümüne ilişkin
duyarsızlık devam etmektedir. Üniversitelerimizin birçoğunda
Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait yurt ve yatak kapasitesi eksikliği
nedeniyle, özellikle yeni kaydolan gençlerimizin ve ailelerinin
mağduriyetleri çok ciddi boyutlara ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, KPSS ve üniversite
sınavlarında yapılan usulsüzlükler sonucu bölücü terör örgütü
yanlısı kişilerin üniversitelere sızmaları
sağlanmış, bunun sonucu da yüksek puanlarla öğrenci alan
üniversiteler dahi PKKnın yuvası hâline gelmiştir. Bölücü terör
yanlısı öğrencilerin üniversitelerde yapılanmalarına
göz yumulmuş, üniversiteler terör örgütü üssü hâline getirilmiştir.
Dumlupınar Üniversitesinde ülkücü kardeşimiz Hasan Şimşek,
Ege Üniversitesinde ülkücü kardeşimiz Fırat Çakıroğlu
PKKlı teröristler tarafından şehit edilmiştir.
Üniversiteye PKKlı teröristler için polis çağırmayan rektörler,
Gazi Üniversitesinde ülkücü öğrenci Fırat Çakıroğlunun
ölüm yıl dönümü münasebetiyle yapılacak bir anma
toplantısına çevik kuvveti çağırmaktan
çekinmemişlerdir, bu toplantının
dağıtılmasını istemişlerdir.
Değerli milletvekilleri, üniversitelerin birçok
bölümü, kapatılmasa dahi, iyi bir mesleki eğitim analizi
yapılmadığı için kontenjanları doldurulamamış
ve öğrenciler tarafından tercih edilmemiştir. AKP hükûmetleri
döneminde izlenen yanlış ekonomik ve istihdam politikaları
nedeniyle, son yıllarda üniversite mezunu gençlerimiz açısından
daha da vahim sonuçlara ulaşılmıştır. En son,
TÜİK tarafından açıklanan iş gücü istatistikleri
işsizlik konusundaki ağır tabloyu göstermektedir. Bu verilere
göre, Türkiye nüfusu içindeki genç nüfus payının yüksek ve
çalışabilir durumda olduğu düşünüldüğünde, özellikle
genç işsizliğin büyük bir sorun hâline geldiği görülmektedir.
İşsizlik sefaletin, yoksulluğun, yokluğun, anarşinin,
çatışma ve toplum girdabının temel kaynaklarından
biridir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bu kısmında seçim bölgem olan
Hatayla ilgili birtakım şeyler söylemek istiyorum. Hatayın
yıllardır çözülemeyen sorunlarından bazılarını
alt alta sıralamaya çalışacağım. Hatay, sahip
olduğu köklü tarihi, bozulmamış doğal güzellikleri ve çok
kültürlü yapısıyla, verimli Amik Ovası, turizm potansiyeli,
sanayisi, limanı bakımından önemli illerimizin başında
gelmektedir. Hatayda üç büyük din ve çok sayıda kültür binlerce yıl
barış ve huzur içerisinde kardeşçe yaşamış ve
yaşatılmaktadır. Bu bağlamda Hatay, barış ve
hoşgörünün merkezi konumundadır, Hatayın bu özelliğini de
hiçbir güç bozamayacaktır. Hatay ili doğa, dağ, yayla, deniz,
kültür ve inanç turizmi gibi turistik potansiyellere sahip olmasına
karşın, turistik pazarlama stratejilerinin eksikliği nedeniyle
turizm payından yıllardır hak ettiği payı
alamamıştır. Hatay, vergi gelirleri, üretim faaliyetleri, ortaya
koyduğu katma değer ve sağladığı istihdam
imkânları, ülke ekonomisine önemli katkılarına rağmen
yeterince tanıtılamamış, yaptığı
katkıların karşılığını
alamamıştır. Bakanlıkların bu dönemki bütçe üzerinde
Hataya ayırdıkları paylar da çok küçük
kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, Suriyede meydana
gelen iç savaş nedeniyle olan göç, Suriyeye sınırı olan
bölge coğrafyasını yakından ilgilendirmektedir ve
etkilemiştir. Ülkemizdeki mülteci sayısı 3 milyona
yaklaşmış durumdadır. Suriyeyle en uzun
sınırı bulunan Hatay, göç nedeniyle, başta güvenlik olmak
üzere ekonomik, sosyal, kültürel problemlerin tamamını bir arada
yaşamaktadır. Suriyelilerin geçişi sırasında ülkeye
kaçak mal girişi de kontrol edilememiş, bu şekilde getirilen
mallar ya sokaklarda ya da Suriyelilerin açtıkları iş yerlerinde
satılmaktadır. Bu durumda da özellikle Antakya merkez olmak üzere,
Reyhanlı, Kırıkhan ve diğer ilçelerin esnafı zor
duruma düşmüştür. Hatay kent ekonomisi alanındaki
sorunların başında ise yüksek işsizlik oranı, sanayi
sorunu, tarımdaki desteklerin yetersizliği, kara
taşımacılığındaki çıkmazlar, demir çelik
sektöründeki sıkıntılar ve Suriye konusundan dolayı turizme
vurulan darbeyi söyleyebiliriz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hatay Dörtyol ilçemizde er eğitim birliği ve askerî
havaalanı olarak kullanılan yaklaşık 45 hektarlık bir
arazi TOKİye devredilmiş durumdadır. Dörtyol şehir
merkezinin tam ortasındaki bu alan, betonlaşması, trafik ve
altyapı sorunlarıyla birlikte Dörtyolu yaşanılabilir bir
kent hâlinden çıkaracaktır. Dörtyollu hemşehrilerimiz, bu
arsanın, halkın ve gelecek nesillerin sosyal aktivitelerini
yapabilmeleri için yeşil alan olarak bırakılmasını ve
belediye ile TOKİnin iş birliği yaparak, yeni yerler
gösterilerek TOKİnin Dörtyolda bir farkındalık yaratmasını
beklemektedir.
Hatayın büyükşehir olması sonucunda
köyler mahalleye dönüşmüş ve Hatayda 2/B yasası neticesi
arazilerin satışına başlanmıştır.
İskenderunun bazı köylerinde araziler 4 liraya satılırken
Akarca köyü ve civarındaki araziler 30 ile 60 lira arasında bedel ile
satılmakta, burada da yeniden bir haksızlıklar meydana
getirilmektedir. Hataya bu haksızlıklar reva görülmemelidir.
On dört yıldır tamamlanamayan Menzelet
Sulama Projesi kapsamında Tahtaköprü Barajı seti yükseltilerek
depolama kapasitesi artırılmalıdır. Orman ve Su
İşleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken burada
konuşan bir hatip Hatay Amik Ovasının yüzde 90ının
sulandığından ve bütün sulama işlemlerinin
bitirildiğinden bahsetmişti. Ancak, gerçekler öyle değil.
Tahtaköprü Barajının bitirilmemesi, Amik Ovasının
sulanması set yüksekliğine bağlıdır. Eğer bu set
yükseltilmezse Reyhanlıda yapılan barajın da hiçbir şey
ifade etmeyeceğini söylüyorum.
Ova çiftçisi Hükûmetten laf değil, kesin bir
tarih beklemektedir. İskenderun Demir Çelik Fabrikasının
özelleştirilmesi sonucu işçilere yüzde 11 hisse verilmiştir. Bu
hisseler 2014 yılına kadar vakıf tarafından yönetiliyordu
ancak 2014 yılından sonra işçilere devredildi. Şirket 3 kez
sermaye artırımı yaparak işçilerin önündeki yüzde 11 olan
bu hisselere yüzde 4,93e düşürmüştür. İSDEMİRde
çalışan işçiler bu mağduriyetlerin giderilmesi için
sizlerden yardım beklemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime burada son verirken yüce Meclisi ve
televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyor, bütçenin milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ahrazoğlu.
Gruplar adına ikinci söz, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Müslüm Doğana
aittir.
Sayın Doğan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
On dakikalık sürenizi başlatıyorum.
HDP GRUBU ADINA MÜSLÜM DOĞAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli üyeler; 2016 yılı Bütçe Kanunu
Tasarısının 7nci maddesi üzerinde partim adına söz
almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 26 Şubat 2016
tarihinde YÖK üyeliğine atanan Hayati Develinin
yayımladığı bir kitap var; kitabın adı
Osmanlı Türkçesi Kılavuzu. Bu kitabın Eylül 2011
baskısında, 205inci sayfasında Dualar ve Beddualar
başlığı adı altında, bir madde altında
-aslında bunu hak etmiyorsunuz vekiller olarak, aslında bu sözcükleri
bile ağzıma almak, çok önemli bir yerde bunları ağzıma
almak istemiyorum ama yine de bunu sizin bilgilerinize sunmak istiyorum- diyor
ki: Kötü ayin yapan Kızılbaşlar, Allah onları
kıyamete kadar aşağılık ve adi etsin.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu
çağda, böyle, sözüm ona bir akademisyenin kaleme aldığı
Beddualar ve Dualar
Kimden aktarırsa aktarsın, bir kitapta yer
alabilecek bir husus değildir bu aslında. Burada, sözüm ona o
akademisyen nefret suçu işlemiştir. Bunun derhâl YÖK üyeliğinden
alınması ve -burada savcıları da göreve
çağırıyorum- bu nefret suçu işleyen hakkında işlemin
yapılmasını istiyorum.
Değerli milletvekilleri, neoliberal ekonomi
modelinden rant tipi spekülatif ve devlete bağımlı bir ekonomi
modeline geçen AKP Hükûmeti için bu politikaların gerçekleştirilmesi,
ilk günden beri işçinin, çiftçinin, besicinin emeğe bağlı
ve sektöre bağlı sömürüsünde yatmıştır.
Ülkedeki sermaye birikimini devletten alınan
ihalelerle inşaat sektörüne bağlayan bu anlayış, toplumun
üretimden düşürülmesini getirmiştir. Bu üretimden düşürmenin
toplumsal maliyeti açıktır ki AKP Hükûmetine,
yoksullaşmış olan büyükçe bir toplumsal kesimin
bağımlı kılınmasıdır.
Bu kapsamda, ekonomik verilerin toplumsal etkilenme
adına en önemli göstergelerinden biri istihdam ve işsizlik
meselesidir. AKP iktidarının on iki yıllık işsizlik
ortalaması yüzde 10,8 olmuş, son açıklanan Kasım 2014
verilerine göre işsizlik yüzde 10,7 olarak gerçekleşmiştir. Tam
on iki yıldır işsizlik düşmemiş ancak AKP
iktidarının maskesi maalesef düşmüştür. 2001
yılında yüzde 6,6 olan işsizlik, son verilere göre 2015'te
10,7'ye çıkmış yani katlanmıştır.
İşsizlik oranındaki tüm istatistiki
manipülasyonlara rağmen, böylesi yüksek bir işsizlik oranı ülke
için büyük bir iktisadi ve sosyolojik yıkımın da göstergesidir.
Bu göstergenin bir boyutu toplumun gittikçe daha fazla siyasi iktidara
bağımlı hâle gelmesi iken diğer yandan, ülkenin
kalkınma ve büyüme modellerinin istihdam yaratmaktan uzak olduğu
gerçekliğidir.
Ekonomi modelini siyasi iktidarın
etrafında kümelenmiş oligarşik rant gruplarının
sermaye artırımına sevk eden AKP Hükûmetinin bu
anlayışı sonucunda, 2002'de toplam olarak icra dosyası 8
milyon, 2012'de toplam icra dosyası 21 milyon olmuştur. Aynı
şekilde, sosyolojik açıdan üretimden düşürülen ve finans
sömürüsü çarkına dâhil edilen Türkiye halkları sanal tüketim
dediğimiz bir tüketim biçimiyle geleceği de dâhil olmak üzere teslim
alınmakta, üretimden dışlanmanın getirdiği geçimlik
sıkıntısıyla da finans kurumlarına kurban
edilmektedir.
Bu bağlamda, yurttaşın bankalara
2002'de 6,6 milyar borcu varken yurttaşların bankalara 2013 Ekim
itibarıyla borcu 322 milyar miktarına çıkmıştır.
Bu borcun ortaya çıkmasının gerçek nedenine bakmakta yarar
vardır. Türkiye'de AKP Hükûmeti döneminde tarım,
hayvancılık ve üretime dair sektörler tedrici bir şekilde dışlanmışken
hizmet sektörüne ağırlık verilmiş ve özellikle teknolojik
gelişimle desteklenmeyen bu politikalar yurttaşlarımıza
ağır bir faturaya sebep olmuştur.
Değerli milletvekilleri, 2002 yılında
imalat sanayisinin millî gelir içerisindeki payı yüzde 18 idi. Dünya
imalat sanayisi üretimi liginde Türkiye 15inci sıradaydı. 2002'den
2012'ye geldiğimizde imalat sanayisinin millî gelir içerisindeki payı
yüzde 15,6'ya indi. İmalat sanayisi liginde, sıralamasında ise
ilk 15inci sıradan düşülmüştür.
Nitelikli üretememe eksenli yürüyen AKP iktisat
politikalarının bu yıl öngörülen bütçesinin de halkın
ekonomisi kategorisinde yer alan sorunları çözmeye muktedir
olmadığını net bir şekilde ifade edebiliriz. Bu
kapsamda, AKP'nin 2016 bütçesinin hem 2002 yılından beri
sürdürdüğü ekonomi politik yaklaşımını hem de 2016
yılına özel çatışmayı ve şiddeti merkezine alan
bir niteliği barındırdığını söylemek
yanlış olmayacaktır. 2016 bütçesinin en büyük kalemini
oluşturan, 182,8 milyar TL olan cari transferlerin içinde yer alan iki
kalem, bütçenin emek/sermaye karşısındaki durumunu da ortaya
koymaktadır. Örneğin, "emeklilere ek ödeme" kalemindeki
ödenek bütçenin yüzde 1,3'ünü yani 6,4 milyarı, buna
karşılık işveren sigorta primi 5 puan indirimi"
kalemi ödeneği, bu kalemdeki ödeneğin yüzde 2'sini, 9,9 milyar TL
olarak oluşturmaktadır. İlk kalem sadece yüzde 102'lik bir
gerçekleşme yaşarken ikinci kalemdeki gerçekleşme yüzde 112,7
olmuştur.
Yine cari transfer başlığı
altında yer alan ve "belediyelere yardım/denkleştirme"
kalemi için ayrılan ödenek bütçenin sadece binde 1'ini oluştururken
bu kalemin 2015 yılı gerçekleşmesi yüzde 91,5 olmuştur yani
başlangıç ödeneğinin altında bir kullanım
gerçekleştirilmiştir.
Savunma ve güvenlik içerikli mal ve hizmet
alımlarına ayrılan pay bütçenin yüzde 2,6sı olurken
sağlık için mal ve hizmet alımlarının
payının sadece binde 1'de kalması, bu kalem için yapılan
mal ve hizmet alımları gerçekleşmesinin sadece yüzde 89,4 olarak
gerçekleşmesi Hükûmetin önceliklerinin halkın refahını
artırmaya dönük alımlardan ziyade savaşa dönük harcamalardan
yana olduğunu ve yukarıdaki tablo, özellikle yılın ikinci
yarısındaki Suruç ve Ankara katliamları göz önüne
alındığında, nasıl şiddet, korku ve kaosa dayalı
bir strateji izlendiğini de gözler önüne sermektedir.
Bu kaosta sorunlarına en fazla
değinilmeyenler ise emekliler ve emekçiler olmuştur. AKP, 2008
yılında bu olumsuz uygulamaları da gerekçe göstererek sosyal
güvenlik sistemini emekçiler için tamamen güvence olmaktan çıkartan ve
özelleştirmenin yolunu açan 5510 sayılı Yasayı
çıkartmıştır. Emeklilik yaşının 65'e, hak
kazanmak için gerekli prim ödeme gününün ise 7.200'e yükseltildiği bu yasayla
Türkiye'de mevcut çalışma koşulları içinde sosyal güvenlik
haklarından yararlanmak neredeyse olanaksız hâle gelmiştir.
Aynı yasa sağlık sistemini de piyasaya açarak sağlık
hakkını ortadan kaldırmıştır. Hükûmet, özel
sigorta şirketlerince sunulan bireysel emekliliğe verdiği
teşviklerle kamu sosyal güvenlik sistemini tamamen tasfiye etmek
niyetindedir. Sağlık bütçesine ayrılan payın da yine çok
önemli bir kısmı özel sağlık kuruluşlarına ve
ilaç şirketlerine kaynak olarak aktarılmakta, katkı payları
ve özel sağlık sigortası için ödenen bireysel sağlık
harcamaları arttırılmaktadır. Sosyal güvenlik ve
sağlık harcamalarının artması düşük gelirli
toplum kesimlerinin giderek yoksullaşmasına neden olmakta, bu da
emekçileri kötü ve güvenliksiz çalışma koşullarına
rıza göstermeye zorlayan bir etken hâline gelmektedir.
Bireysel emeklilik sisteminin
yaygınlaştırılması ve buna ilişkin mali
teşvikler, bu alan pek çok hem hükûmet programında hem de eylem
planında yer almıştır. Bu alan, ayrıca Hazine ve SPK
gibi bazı kamu kurumunun dâhil olduğu bir alandır. Önümüzdeki
dönemde eylem planında da yer aldığı şekliyle sistemin
bir nevi herkes için zorunlu olması veya yarı zorunluluk benzeri
uygulamalarla geliştirilmesi hedeflenmektedir. Sistemde şu an 43
milyar TL birikmiş durumdadır. Asıl amaç, diğer pek çok
ülkede olduğu gibi emeklilik sorumluluğunu devletten alıp
çalışanlara devretmektir. Bu sistem altında
çalışanların emeklilik gelirleri de finansal
sistemin isleyişine
dayalı olacaktır. Aslında, finansallaşmanın bu kadar
hızlanmasında emekliliğin piyasaya
bırakılmasının çok büyük payı vardır. Öyle ki
dünyada toplam para 30 trilyon ABD dolarını geçmiş durumda
rakamlar olarak ortaya çıkmıştır.
Türkiye için ilave bir sorun, bu sistemin
katılımcılar için çok maliyetli olmasıdır. ABD'de,
örneğin yüzde olarak 0,3-0,4 gibi bir yıllık maliyet varken bu
Türkiye'de yüzde 2'lerde seyretmektedir.
Maliye Bakanı bütçeyi sunuş
konuşmasında sosyal yardım harcamaları için 2016
yılı bütçesinde 43,1 milyar TL kaynak
ayırdıklarını belirtmiştir. Ancak, bu
kaynağın detaylarına bakıldığında, bunun çok
önemli bir kısmının Milli Eğitim
Bakanlığının bütçesinde yer alan ve öğrencilere
eğitim, harç ve burs desteği, FATİH Projesi ve
taşımalı eğitime ayrılan ödeneklerden,
Sağlık Bakanlığı bütçesinde yer alan "özürlü evde
bakım desteği" gibi kalemlerden, Sosyal Güvenlik
Bakanlığının bütçesinde yer alan ödeme gücü olmayanlara
prim desteği ve 65 yaş üstü ve muhtaçlara yapılan maaş
ödemelerine ayrılan ödeneklerden oluştuğu görülecektir. Yani
asıl olarak eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik
harcamalarının birer parçaları olarak görülmesi gereken ve
ilgili bakanlıkların bütçesinde yer alan bazı harcamalar sanki
ilave sosyal yardım harcamaları gibi sunulmaktadır.
Yani netice itibarıyla emekliyi, emekçiyi,
işsizi dışlayan, buna ek olarak da çatışmalarla
karşıtlıklar yaratıp arkasına kendi siyasi gündemini
saklamayı amaçlayan bir Hükûmet bütçesiyle karşı
karşıya bulunduğumuzu belirtiyor, bu anlayışı,
kati surette bu bütçeyi reddettiğimizi ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Doğan.
Söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kayseri Milletvekili Çetin Arıka aittir.
Sayın Arık, sizin de süreniz on
dakikadır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Meclisi ve
ekranları başında bizi izleyen yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
İçinde bolca rakam olan ama özünde halktan yana
hiçbir şey bulunmayan, milletin derdine derman olmayan bir bütçeyle
karşı karşıyayız.
Sayın Genel Başkanımız 26
Şubat tarihinde yaptığı konuşmasında bütçeyi, bir
bütçenin nasıl harcanması gerektiğini bir ilkokul
öğrencisinin de anlayabileceği çok yalın bir dille anlattı.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, dinimizde devlet
bütçesi, yani beytülmal, hak ve adalet temelinde kullanılması için
devlet büyüklerine teslim edilmiş bir emanetten başka bir şey
değildir. Mal halka aittir; hak ile alınması, hak edene
harcanması, gerek alır iken gerek harcanırken
haksızlıktan kaçınılması gerekir.
Şimdi, ben 78 milyon yurttaşımızın
vicdanına sormak istiyorum: AKP hükûmetleri hak edenden mi alıyor,
hak edene mi harcıyor, gerek alır iken gerek harcarken
haksızlıktan mı kaçınıyor?
Değerli milletvekilleri, serveti bir yüzükle
ölçülemeyecek kadar çok olan ve servetinden dini için vazgeçen Hazreti Ebubekir
vefatından önce bakın ne diyor: Müminlerin işlerini üzerime
aldığımdan beri haklarından 1 dinar veya 1 dirhem
hesabıma geçirmedim. Karnımızda, yediğimiz onların
yemeklerinin kötüleri, sırtımızda giydiğimiz giysilerin
sert ve kabalarıdır. Yanımızda şu deve, şu
Habeşli köle ve şu kumaştan başka, Müslümanların
feyinden hiçbir şey yoktur. Öldüğümde onları da Ömere devredin
ve beni bunlardan kurtarın. diyerek devlet mallarının
harcanmasındaki hassasiyeti dile getiriyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakınız, değerli milletvekilleri,
2014 yılında geçim sıkıntısı nedeniyle 256
yurttaşımızın intihar ettiği ülkemizde milyonlarca
liralık makam aracına çerez parası diyebilen, koluna 750 bin
liralık saat takabilen bakanlar varsa böyle bir hassasiyetten söz edebilir
misiniz? Hayır, edemezsiniz. Bir taraftan, garip gurebadan, fakir
fukaradan, asgari ücretliden vergisini kuruşu kuruşuna
alacaksınız; diğer taraftan, havuz medyasına para aktaran,
millete küfreden iş adamının vergi borcuna gelince 422 milyonluk
vergi borcunu sıfırlayacaksınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Sizin
sıfırladığınız vergide tüyü bitmemiş yetimin
hakkı yok mu? Burada hak ile alınıp, hak ile
harcandığından bahsedebilir misiniz? Hayır, edemezsiniz.
Tekrar söylüyorum: Hükûmetler beytülmal üzerinde yani devletin malı
üzerinde sadece ve sadece emanetçidir, onlara düşen görev, bu emanete
ihanet etmemektir. İhanet edenler, bunun hesabını elbet bir gün
vereceklerdir. Eğer bunun hesabı, bu dünyada verilmezse kıyamet
gününde mutlaka verilecektir. Devlet malından çalınan her şey,
kıyamet gününde hainlerin boynunda asılı olarak gelecektir.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Hani, dinden
bahsetmeyecektik, anlaşma vardı, dinî terminoloji
kullanmayacaktık? Biz kullanınca sıkıntı.
ÇETİN ARIK (Devamla) Evet, on dört
yıllık iktidarınız boyunca bütçeler yaptınız, her
zaman da istikrardan bahsedip durdunuz. İstikrar konusunda aslında
hakkınızı teslim etmek gerekir. Örneğin, hep dilinizden
düşürmediğiniz millet konusunda çok istikrarlısınız;
millete küfreden yandaş iş adamlarınızı
istikrarlı bir şekilde kalkındırırken,
toprağını, suyunu, havasını, ağacını,
çevresini, hakkını hukukunu koruyan yüce milletimize de
istikrarlı bir şekilde biber gazını, tazyikli suyu, polis
copunu reva gördünüz. Merakımdan soruyorum: Bu millet size ne yaptı
da neyin hesabını soruyorsunuz?
İstikrardan söz etmişken
kandırılma konusunda da çok istikrarlısınız. Bugün
adına paralel örgüt dediğiniz cemaat sizi kandırdı. Dün
Osloda, İmralıda türlü pazarlıklar yaptığınız
PKK sizi kandırdı. Birlikte tatil yaptığınız
kardeşiniz Esad sizi kandırdı. Sınır
kapısını açtığınız, lahmacunlarla besleyip
silahlarıyla Türkiyeden geçişine izin verdiğiniz, 1.600
yaralısını tedavi ettiğiniz, başındaki ismi
Ankarada ağırladığınız PYD sizi
kandırdı. Müttefikiniz, can dostunuz, karşısında ayak
ayak üstüne attığınız Amerika sizi kandırdı.
Sizin öfkeli çocuklar da sizi kandırdı. Hani şu devlet
protokolünü hiçe sayıp ayağına gittiğiniz Suudiler var ya,
onlar da sizi kandırdı. (CHP sıralarından
alkışlar) Yakında 11inci Cumhurbaşkanı Sayın
Abdullah Gülün, Bülent Arınçın, Hüseyin Çelikin, Suat
Kılıçın da sizi kandırdığını
söylerseniz hiç şaşırmayız. (CHP sıralarından
alkışlar) Yine merakımdan soruyorum: Gerçekten bu kadar saf
mısınız yoksa bu milleti saf sanıyorsunuz?
Söylerken gerçekten dilim titriyor ama şehit
sayısında da istikrar sağladınız. Tek başına
iktidar olunca istikrar olacaktı, dolar yükselmeyecekti, şehit
gelmeyecekti, analar ağlamayacaktı. Ne oldu? Dolar zirve yaptı.
7 Hazirandan sonra kaç kınalı kuzu toprağa düştü biliyor
musunuz? Kaç ananın yüreği yandı? Kaç çocuk babasız
kaldı, kaç kadın eşsiz? Hiç vicdanınız
sızlamıyor mu şehit cenazelerinde saf tutarken veyahut
şehit tabutuna yaslanıp nutuk atarken, boynu bükük şehit çocuğunun
başını okşarken?
Şunu da peşinen söylemek istiyorum: Bu
vatan için, bu bayrak için hepimiz seve seve şehit olmaya
hazırız ama siz, teröristlerle iş birliği
yaptınız, iktidarınız uğruna terör örgütünün
sırtını sıvazladınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Terör örgütü, şehirlere bombalar yığarken,
tuzaklar kurarken, lojistik destek sağlarken, vergi daireleri kurup para
toplarken, kimlik kontrolü yaparken ne olmasını bekliyordunuz?
Bu arada, bu milletin bir vekili olarak onlarca
insanımızı şehit eden teröristin evine taziye ziyaretine
giden bir milletvekilinin bu yüce Meclis çatısı altında
bulunmasını da içime sindiremediğimi söylemek
istiyorum.
Evet, Ele verir
talkını, kendi yutar salkımı. istikrarınıza da
diyecek yok. Amerikada 3 Müslüman genç öldüğünde Obamaya Biz siyasiler
ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Halk size oyunu verirken
Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın.
diye veriyor. diye sormayı biliyordunuz. Fransada IŞİD
saldırısı olduğunda Siz bu insanları niye takip
etmediniz, sizin istihbarat teşkilatınız
çalışmıyor mu? diye sormasını biliyorsunuz. Peki,
Suruçta, Ankarada, Sultanahmette mısır mı patlattılar
Allah aşkına? (CHP sıralarından alkışlar) Neden
bu ülkenin vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlayamıyorsunuz?
Bırakın başkalarına akıl vermeyi, bu ülkenin
insanlarının can ve mal güvenliğini koruyun artık.
İstikrarlı
olduğunuz bir diğer konu ise çark etme istikrarı. Bu konuda,
kimse sizin elinize su dahi dökemez. (CHP sıralarından
alkışlar) Bakınız, Anayasa Mahkemesinde Can Dündar ve Erdem
Gülle ilgili kararın ardından mahkeme kararını
tanımayan sizler, bir zamanlar mahkeme kararlarına saygı
çağrısı yapıyordunuz. Saygı çağrısı
yaptığınız davaları hatırlıyorsunuz,
değil mi? Hani şu savcılığını üstlendiniz
davalar var ya, onlar. Sizin savcı olduğunuz davalarda insanlar büyük
acılar çektiler, Kuddusi Okkır, Yarbay Ali Tatar sizin
savcılığını yaptığınız
kumpasın bedelini canlarıyla ödedi. Mecliste Sayın İlhan
Cihaneri, Sayın Dursun Çiçeki, Sayın Mustafa Balbayı
gördüğünüzde hiç yüzünüz kızarmıyor mu? Yok,
kumpasmış dediniz, iş bitti. (CHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Şimdi de siz paralel yapının
avukatlığını yapıyorsunuz.
ÇETİN ARIK
(Devamla) Davalar gibi, yerli ve millî konusunda da çark ettiniz siz.
Bakınız, Başbakan iken yerli malı kullanılması
için genelge gönderiliyordu, 400 yerli ve millî vekil isteniyordu ama iş,
saraya gelince çatı sistemini Almanyadan, mermerlerini Hindistandan,
ağaçlarını Hollanda ve İtalyadan getirdiniz. Sizin
sarayınız bile gayrimillî kardeşim, sarayınız bile
gayrimillî.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sizin çatı da Pensilvanyadan!
ÇETİN ARIK
(Devamla) Velhasıl, bütçede olmasa da istikrar konusunda gerçekten
başarılısınız!
OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Çöktü, çatı çöktü!
ÇETİN ARIK
(Devamla) Halkı aldatma, yandaşı kayırma
istikrarınızdan dolayı bir gün size ödül bile verirler. Ödül
demişken aklıma geldi, can dostunuz, elinden ödül
aldığınız
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 2019a gel! Çatı
çöktü!
ÇETİN ARIK (Devamla) - Kaddafinin ödülünün,
paralarının akıbeti ne oldu?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, boş ver; 1
Kasıma gel, 1 Kasıma!
ÇETİN ARIK (Devamla) -
Sıfırlayabildiniz mi?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen 1 Kasıma gel
bakalım!
ÇETİN ARIK (Devamla) - Kaddafiden aldığınız
parayı sıfırlayabildiniz mi?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir de 1 Kasıma
gel! Sandıkta ne oldu, onu söyle!
ÇETİN ARIK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, bütçeler, memleketin ve milletin dertlerine derman olmak için
yapılır. Eğer, siz bütçeyi memleketin ve milletin dertlerine
derman olmak yerine değil de kendi dertlerinize çare olsun diye yapar ve
kullanırsanız, bütçeniz her zaman açık verir; hak ile
alınmaz, hak ile harcanmaz, sonra da millete küfredenin vergi borcu sıfırlanır.
İşte, sizin yaptığınız bütçenin özeti bu. Bu
nedenle sizin yaptığınız bütçeye hayır oyu
vereceğiz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Vay, vay! Ama 1
Kasımı söylemediniz, onu da söyle, onu da söylemek lazım! Onu
söylersen tamam, eleştirilere cevap veririz.
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahıslar adına
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın İnceöz, buyurun.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Biraz evvelki
hatip, konuşmasında Teröristlerle iş birliği
yaptınız, iktidar olma uğruna bütün bunları
yaptınız. şeklinde ağır ithamlarda bulunmuştur.
Sataşmadan 69a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz, iki
dakika süre veriyorum sataşmadan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 7nci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben,
doğrusu hatip arkadaşımızı da tanıyorum, siz,
siz diye işaret ederken şunu sormadan geçemeyeceğim:
Aslında siz diye işaret ettiğiniz, Türkiyenin
toplamıdır. Biz birlikte Türkiyeyiz, bunu unutmamak lazım. Ama
siz, siz diye ötekileştirdiğiniz her konuşmada, hakikaten
şunu özellikle belirtmek istiyorum ki
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aman, aman
ötekileştirme diyene bakın!
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Ya, bunu en çok
siz yapıyorsunuz, ayrıştırıcı dili en çok siz
kullanıyorsunuz, sonra da grubumuza dönüp sanki ötekileştirmeyi biz
yapıyormuşuz gibi
Bu konuda da çok maharetlisiniz! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Onun için, yani burada bir kere bunu
düzeltmek lazım.
Teröristlerle iş birliği
yaptınız falan, filan
Yani, bunlar, gerçekten çok ağır,
çok çirkin ithamlar; aynen iade ettiğimi belirtmek istiyorum, reddediyoruz
bunları. Eğer, bir söz söyleyecekseniz burada, teröristlerin
cenazesini ziyaret edenlere söz söyleyin. Teröristlerin cenazesine gidip
başsağlığı dileyenlere söz söyleyin. Ama, bugün
onlarla beraber ittifak yapıyor gibi, onları, teröristleri görmeden,
onlara göz kapatarak burada gelip bize Teröristlerle iş birliği
yapıyorsunuz. şeklindeki ağır ithamlarınızı
kabul etmemiz mümkün değildir; bunun böyle bilinmesi lazım.
Elbette ki biz, otuz beş yıldır süren
bir konuda ciddi bir irade koyduk. Bu iradeyi koyarken de siyasi
hayatımıza mal olsa bile diye bu iradeyi ortaya koyduk ama dönüp
dönüp, temcit pilavı gibi bunları ısıtıp
ısıtıp getiriyorsunuz. Gören de zanneder ki siz, başka bir
ülkede yaşıyorsunuz, başka bir ülkenin analizini
yapıyorsunuz. Artık, gelin kendi ülkemiz içerisinde bu konudaki net
duruşumuzu, terörle mücadele konusundaki tüm partilerin net duruşunu
burada gösterelim.
Bununla birlikte, külliye, milletin külliyesidir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Hayır.
ALİCAN ÖNLÜ (Tunceli) Külliyen yalan,
külliyen yalan!
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Artık bu
alanda sıkışmaktan kurtulun, milletin meselelerine, gündemimize
hâkim bir şekilde asıl gündemimize dönelim diyorum.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Kaçak
saray, kaçak! Kaçak saray, kaçak!
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Külliyeden ve
Sayın Cumhurbaşkanımızdan daha başka politika üretmeye
devam edin. Ne yaparsanız yapın, milletimiz nezdinde
itibarsızlaştıramayacaksınız.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne projeniz var, onu
bir söyleyin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanın, üniversite
yapın ya. Allah Allah! Yapabiliyorsanız, buyurun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hadi bakalım,
Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yapabiliyorsanız,
buyurun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Üniversite yapın,
türbe yapın, ne isterseniz onu yapın. Kazanın
Hodri meydan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
(AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın İnceöz
konuşmasında grubumuzu Terör örgütüyle ittifak yapar gibi...
diyerek itham etmiştir. Cevap hakkımızı kullanmak
istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hayır, öyle bir
itham yok.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sen niye
alınıyorsun Özgür Bey ya?
BAŞKAN Sayın Özel buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İki dakika veriyorum, lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Taziyeye giden
milletvekillerinin isimlerini söyle. İlgezdi, Tanrıkulu
Bunlardan
haberin var mı?
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hepinize saygılar sunuyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri
çıkacak, bu kürsüde eleştirilerini dile getirecek.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hakaret etmeden.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu eleştirileri dikkatle
dinlediniz. Şimdi hakaret ithamında bulunan arkadaş geçerken
Muhalefet dediğin böyle olur. diyordu ama daha sonra duyduğu
bazı şeylerden rahatsız oldu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ama, o zamana kadar
bir şey söylememiştin Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, milletvekilimiz,
yeni şeyler de söyledi ama itiraz ettiklerinizi ilk kez duymuyorsunuz.
Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu muhatabına, Başbakana şunu söylüyor:
Sen bu ülkede Başbakanken, bu ülkenin Cumhurbaşkanının Başbakan
olduğu, senin Dışişleri Bakanı olduğun dönemde
gerek dış politikada yarattığınız zafiyet gerek
bunun daha sonra iç politikaya yansımaları ve Türkiyede PKK terör
örgütü, siz bu ülkeye Hükûmet ederken bu ülkenin kentlerine, bu ülkenin
ilçelerine yığınaklar yaptılar, tuzaklar döşediler,
barikatlar kurdular. Bu barikatlara karşı devlet olma
sorumluluğu içinde davranmak yerine, valilere Duymayın.,
istihbarata Görmeyin., askere Bunlara ses etmeyin. diyen sizdiniz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yok öyle bir şey,
nerede var? Neye dayanarak söylüyorsun bunu?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu
yaptığınız iş, terör örgütüne yardım ve
yataklıktır. diye söylüyor, cevap alamıyor.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Şimdi siz
ne yapıyorsunuz? Velev ki öyle oldu, siz ne yapıyorsunuz şimdi?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bunu milletvekillerimiz
kürsüden söyler. Ben grup başkan vekilinin bu konuda cevap vermedeki
zorluğunu anlıyorum.
MEHMET METİNER (İstanbul) Grup
Başkan Vekilisin, hâlâ yalandan medet umuyorsun ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ama, sıkıntı
şurada: Başınızdaki kişi sorulan soruya cevap verip Türkiye
kamuoyunu rahatlatamadığı için, bugün bu zorlukla
karşı karşıyasınız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Taziyeye giden
milletvekilleriniz kim? Terörist cenazelerine giden milletvekilleriniz kim?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başka sorular da
soruyoruz. Sorduğumuz soru şu: O, biraz önce söylediniz Külliye
milletin. dediniz ya, külliyen yalan. O külliye dediğiniz yer, bir
kaçak saray. Soruyoruz Maliyeti ne kadar? Cevap veremiyorsunuz. Soruyoruz
Kaddafiden aldığınız parayı nereye verdiniz? Cevap
veremiyorsunuz. Önce buna cevap verin, sonra çıkın milletvekilimize
cevap verin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, ne projeniz var
onu söyleyin, ne projeniz var? Millete anlatın projenizi, millete anlatın;
sonra 1 Kasımda kaybetmeyin kardeşim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir
saniye
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Sayın İnceöz grubumuzu kastederek Taziyeye
giden milletvekillerinin olduğu gruba söyleyin. diye sataşmada
bulundu.
BAŞKAN Sayın Baluken, size de iki dakika
süre vereceğim. Lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
Buyurun.
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu taziye meselesiyle ilgili görüşlerimizi defalarca
burada ifade ettik. AKP Hükûmeti, her
sıkıştığında HDP üzerinden bir linç
kampanyası yaratıp kendi sorumluluğu içerisinden
sıyrılmaya çalışıyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) CHPli vekilleri
kastettik, sizi değil. Siz
Zaten açık, meydanda her şey.
İDRİS BALUKEN (Devamla) İlk gün
Bakın, siz iktidarsınız, Genelkurmayın 50 metre ötesinde,
İçişleri Bakanlığının 200 metre ötesinde,
Meclisin 500 metre ötesinde eğer bombalar patlayıp insanlar
yaşamını yitiriyorsa burada sorumluluk size aittir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Terörde, terörde, terör
örgütünde. Sorumluluk terör örgütünde. demiyorsun hiç.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Siz, HDP
üzerinden bir gündem yaratarak bu işin içerisinden
sıyrılamazsınız. İlk gün, bir deklarasyon linciyle
işin içinden sıyrıldınız. Sağ olsun, size bu
konuda çok yardımcı olan iki muhalefet partisi var. İkinci gün
de sonrasında da bir taziye linci üzerinden bu işin içinden
sıyrılmaya çalışıyorsunuz. Taziye lincini de Başbakan
ve Cumhurbaşkanının çıkıp olayın failiyle ilgili
verdiği bilgilerin tamamı yanlış çıktıktan sonra,
bu işi yapan örgütün vermiş olduğu bilgiler, doğru
çıktıktan sonra, bu işin içinden sıyrılmak için
yapıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bunun savunulacak bir
tarafı yok. Yani taziye de savunulmaz. Sayın Baluken, taziye
savunulmaz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Ben buradan
taziyenin dinen, ahlaken, vicdanen, insani açıdan ne anlama geldiğini
sizlerle tartışacak değilim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Canlı bomba,
canlı.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Siz, farklı
düşünebilirsiniz. Taziye, ölen kişiyle kurulan bir hukuk
değildir, ölen kişinin yaptığını onaylamak asla
değildir, orada geride kalanların yasını paylaşmayla
ilgili bir ritüeldir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) IŞİD
teröristine de gidin o zaman.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Fazla
konuşmayın bu konuda. Hem sizin milletvekilleriniz hem de CHPnin
vekilleri bölgede bu tarz taziyelere hep gidiyorlar, doğru da
yapıyorlar, olması gereken odur.
Teşekkür ederim.
FATMA BENLİ (İstanbul) O insan, sokakta
yürürken ölmedi, 28 insanı katletti. Aynı şeyi söyleyemezsiniz.
61 insan yararlandı ya! Bu kadar mı basit bu ya!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Biraz
daha konuşursanız o resimleri getirir gösteririm.
BAŞKAN Evet, şahıslar adına
.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Baluken konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisi, daha doğrusu 2 muhalefet partisi dedi, Mecliste kendileri
dışında 2 muhalefet partisi olduğu için şüphesiz bizi
kastetti, iktidar partisine bu konuda yardım ettiğimizi söyledi. Bu
konuda cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, isterseniz
tutanaklara geçsin yani bu polemiği çok fazla uzatmayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kürsüden
yapılmış bir sataşmanın
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ben
sataştım, evet.
BAŞKAN Peki, buyurun, iki dakika veriyorum,
lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
4.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değerli arkadaşlar,
Cumhuriyet Halk Partisi, terörü bir insanlık suçu olarak görür. Cumhuriyet
Halk Partisi, kimden, nereden gelirse, amacı ne olursa olsun, terör
eylemlerini ve teröristleri kınar.
Bu konuyla ilgili olayın
yaşandığı gün dört partinin ortak deklarasyon
imzalaması noktasındaki talebe partimiz adına olumlu cevap
verdik. Daha sonra, yapılan görüşmelerden sonra metin üzerinde bir
partinin imza atmamış, atamamış, atmaktan imtina
etmiş, kendi pozisyonunu farklı tarif etmiş olması ile
Cumhuriyet Halk Partisinin terörü kınayan bir bildiriye imza koyması
arasında bir şey yok. Koyabilsek dördümüz, en doğrusuydu.
Koyamadıysak; biz koyduk, pozisyonumuz doğru, sonuna kadar da savunuruz,
sizin pozisyonunuzla ilgili de bir değerlendirme falan yapmış
değiliz.
Taziye konusunda milletvekilimizin
tutanaklarını okurlarsa -Sayın İnceöz orayı
kaçırmışlar- tam da onu söyledi, o taziye meselesiyle ilgili çok
net bir şey söyledi ama ben, başka bir şey daha söyleyeyim
burada. Bu kürsüde şunu söyleme imkanı varken, düne kadar kol kola
girdiğiniz, birlikte bu ülkenin ordusuna kumpas kurduğunuz
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bugün de siz
berabersiniz. Bugün onları destekliyorsunuz siz. Siz sahip
çıkıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
perişan ettiğiniz
insanlara şimdi diyorsunuz ki siz: Biz hukukun yanındayız, biz
insan haklarının yanındayız, biz suç işleyenin hiçbir
zaman yanında olmadık. Ama, şimdi Boydaklar tutuklandı ya,
bakın Hukuki bir gerekçe var. diyor Başbakan. Boydakların
tutuklanma gerekçesinde ne söylüyor? Bu kurum, bu kuruluş SAP diye -SAP
var ya- bir program kullanıyor, bu diğer tüm paralel şirketlerde
de var. Buradan bağlantı
Kafayla onaylıyorsun. İnsan
birazcık
Yani, bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür. Bu SAP
dediğiniz program, Türkiyenin ilk 500 şirketinin 300ünde
kullanılıyor. 1974ten beri var, 126 ülkede temsilciliği var ve
bu program
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
yazılım ve çözüm
üreten bir program, dünyada on binlerce şirkette kullanılıyor.
Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya milletin
avukatlığını yapın! Bırakın, devletin
avukatlığını yapın! Paralelin
avukatlığını yapmayın! Milletin
avukatlığını yapın! Yapmadığınız
için sandıkta kalıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Özgür Bey, onların
avukatları var.
BAŞKAN Şahısları adına
ilk söz, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
Buyurun Sayın Kerestecioğlu
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, Sayın Baluken,
bakın Sizin pozisyonunuzla ilgili bir değerlendirme
yapmıyorum. dedi zaten, yapmadı.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Açıkça
söyledi onu.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sataşma var.
BAŞKAN Neden sataştı?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, yani böyle bir
BAŞKAN Hayır, nerede sataşma var?
Bakın, Sayın Özel kürsüde şu ifadeyi kullandı: Sizin
pozisyonunuzla ilgili bir değerlendirme yapmayacağım. dedi ve
sizin pozisyonunuzla ilgili en ufak bir değerlendirme yapmadı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, söylediği cümlelerden bizim, olayı
kınamadığımız şeklinde bir anlam
çıkıyor.
BAŞKAN Hayır. Hangi cümlede ne dedi, tam
olarak bana söyleyebilir misiniz Sayın Baluken?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Her 3
siyasi partinin olayı kınadığını, bir siyasi
partinin buna katılmadığını, bundan imtina
ettiğini
BAŞKAN Şimdi, bildiriyi imzalamama
noktasında bir değerlendirme yapmayacağını söyledi. Peki,
bu, bir vakıa değil mi? Bildiriyi imzalamadınız? E bununla
ilgili bir şey yok ki!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Müsaade
edin de biz ona cevap verelim. Siz, bizim adımıza
değerlendirmeyin. Allah Allah!
BAŞKAN Sayın Baluken, bakın, sizin
ne şahsınıza, ne grubunuza yönelik böyle bir
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Grubumuza yönelik açık bir sataşma var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sataşma
BAŞKAN Bana söyleyin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Diyorum
işte Olayla ilgili 3 siyasi parti kınadı, bir siyasi parti
bundan imtina etti. dedi. Ondan dolayı, sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Baluken, söz vereceğim
ama lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
5.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biz, o vahim olayı ilk andan itibaren burada
kınadık ve hepiniz de buradaydınız. Ancak bizim
katılmadığımız şey, hesap vermesi gereken, bu
olayla ilgili sorumluluk üstlenmesi gereken AKP Hükûmetiyle ortaklaşa
hazırlanmış bir deklarasyonun altına imza atmaktır.
Onun için de zorladık. Onun için de dedik ki: Suruç, Diyarbakır,
Ankara ve Sultanahmet katliamlarını ve Cizredeki, Silopideki
vahşet bodrumlarında yaşanan o vahşet tablosunu da metne
yedirelim. Kabul etmediniz.
Ben, şimdi, size söyleyeyim: MHP Grup
Başkan Vekili Oktay Vuralın Doğan Kubata
yazdırdığı, bilgisayar başında
yazdırdığı bir metne imza atmak zorunda değiliz. Bizim
pozisyonumuz son derece nettir. AKP gibi on gün içerisinde 170 insanın,
sivil insanın cenazesini bir bodrumdan çıkarmış olan bir
Hükûmetle, bir olayın sorumluluğu açısından, aynı
metne niye imza atmak zorunda olalım? HDP olarak biz kendi özgün
duruşumuzu gösteriyoruz.
Yani AKP çıkıp olayı
kınıyor. İçişleri Bakanı Twitterdan
kınıyor. Ya sen kınama mercisinde olan bir pozisyonda değilsin,
değilsin. Hesap verme pozisyonunda olan bir sorumluluğa sahipsin;
Suruç için de öyle, Diyarbakır için de öyle, her iki Ankara için de öyle,
Sultanahmet için de öyle. Sizin yanıldığınız nokta
burası. Siz onların kınamasına ortak
olacağınıza onlardan hesap sormalısınız.
Bu taziye meselesine gelince de
İki grubunuza
da tekrar söylüyorum. Bizi takip edeceğinize, aynı şekilde
doğru olarak, insani davranan vekillerinizin durumuyla önce ilgilenin,
sonra buraya gelin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) 60a göre
söz talebimiz vardı.
BAŞKAN Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Önce Sayın Kubatı
dinledikten sonra ben konuşma
BAŞKAN Efendim, isterseniz 60a göre
yerinizden mikrofonunuzu açalım.
Sayın Kubattan başlayalım.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani, ama sataşma var.
BAŞKAN Kürsüde de verebilirim. Doğru,
haklısınız, nasıl arzu ederseniz.
Sisteme girin Sayın Kubat.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Başkanım, iki dakika, kürsüden
BAŞKAN Buyurun, iki dakika, sataşmadan
söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, lütfen ama
Yani burada kalkıp
da başka isimler vererek zorlama yollu bir sataşmaya da meydan
vermeyelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Olanı
söylüyorum. Aynen, olan öyle.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Gerçekleri
öğreniyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli arkadaşlar; bir hususun
açıklığa kavuşturulması bakımından söz
aldım.
Sayın Baluken az önce
Geçen hafta, Ankara
patlamasından sonra, o elim olaydan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
grubu bulunan siyasi partilerle teröre karşı ortak bir irade
oluşturulması yönünde prensipte yapılan anlaşma
çerçevesinde ortak bir metin hazırlanması noktasında bir
çalışma yaptık. Bu tür çalışmalar daha önce de
yapılmıştı. Bu görüşmeler esnasında, değerli
grup başkan vekillerimizin her biri konuya ilişkin
yaklaşımlarını
Çünkü bu metinler oluşturulurken her
grubun kendine göre hassasiyetleri var. Bir kelime üzerinde bile bazen yoğun
tartışmalar olabilir. Biz o görüşmeler çerçevesinde, ortak
akılla, Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve
Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan vekillerinin
yaklaşımlarını alarak
Tabii, bunlar metne dökülürken
elbette biri yazacak, üzerinde tekrar oynamalar yapılır, eklenir,
çıkarılır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Nasıl yazıldığını da söyleyin işte, biz de
onu söylüyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Bilgisayarda
yazılır zaten Sayın Baluken, elimizle yazacak hâlimiz yok.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kim
söylüyordu, kim yazıyordu; onu söyle, ben onu söylüyorum.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Şimdi,
Sayın Balukenin de bir kısım, özellikle sokağa çıkma
yasağı ilan edilen bölgelerde devletin yetkili kolluk kuvvetleri
tarafından yapılan meşru operasyonlarda meydana gelen
hadiselerin de bu metne dâhil edilmesi noktasında ısrarı oldu.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Meşru operasyonlar değil; gayrimeşru, sivillerin
katledildiği olayları dedim, ne meşrusu!
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sivil değil o,
terörist, ne sivili ya! Terörist ile sivili karıştırıyorsunuz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Sayın
Baluken, 3 siyasi parti grubu da bu şekilde bir ifadenin metinde yer
almasının doğru olmayacağını belirttiler.
Sayın Baluken olayı kınadıklarını ancak bu metni
bu şekliyle kabul etmediklerini, bu nedenle de imza
koyamayacaklarını
Sayın Baluken de bunu teyit edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Ve diğer
grup başkan vekillerimizle birlikte bu konu neticede
değerlendirildikten sonra 3 siyasi parti grubu, bu ortak bildiriyi
imzalayıp kamuoyuna deklare etmiştir. Olay bundan ibarettir.
Saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Akçay, buyurun, size de iki dakika süre
vereceğim.
7.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, o gün o patlama anındaki o saatlerde
bütün grup başkan vekilleri ve Meclis başkan vekili olmak üzere
birlikteydik, anbean birlikte tezekkür edilen, değerlendirilen ve ortak
kaleme alınan bir metindir. Elbette, grup başkan vekilleri, Oktay Bey
de ben de veya Cumhuriyet Halk Partisi de veya Sayın Baluken de bu konuya
ilişkin metne hangi ifadelerin konulması gerektiği görüşünü
ifade etmişlerdir. Bu, tabii, dikte ifadesini, dikte
anlayışını doğru bulmadığımı ifade
etmek isterim.
Ayrıca, biz -örnek için söylüyorum- Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bütün terör olaylarını amasız ve
fakatsız kınamışızdır bugüne kadar yani Suruç
olaylarını da Diyarbakır mitingindeki patlamayı da Ankara
Tren Garındakini ve bugüne kadar olan bütün terör eylemlerini de lanetle
ve şiddetle reddetmişizdir. Bu, Milliyetçi Hareket Partisinin bir
tutarlılığının ve ilkeliliğinin gereğidir ve
bundan sonra da bu tutumumuzu elbette devam ettireceğiz.
Tabii, Sayın Baluken, bunu
kınadığını, bu olayı, son Ankara patlaması
hadisesini kınadıklarını, kürsüden de ve sözlü olarak da
ifade etti. Fakat, o ortak metin 4 imzayla çıkabilseydi daha
şık, güzel olurdu. O metni gayet iyi hatırlıyorum, şu
anda yanımda yok ve ezberimde de değil ama aslında Ankarada o
anda yapılan patlamayı merkez almakla birlikte, geçmişteki bütün
terör olaylarını da kınayan bir metindi yani imzalamaya mâni bir
hâl yoktu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tabii, bunun gerçek
gerekçesini Sayın Baluken bilir.
Teşekkür eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN Evet, Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yerimden olabilir, şey
değil.
BAŞKAN Kürsüden 2 defa konuştunuz
Sayın Özel, bir de yerinizden mi konuşacaksınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama üzerinde tekrar
değerlendirme
BAŞKAN Tamam, hadi, bir dakika süre veriyorum
Sayın Özel, bir dakikada toparlayın lütfen.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Uzatmadan şunu söyleyeceğim: Bir metin
var, önce 4 parti birden imza atmak istiyor, o veya bu şekilde bu, mümkün
olmuyor. Dediğim gibi, ben kimin niye atmadığıyla ilgili de
bir değerlendirme yapmadım ama şöyle bir gerçek var, o
imzanın hemen akabinde şunu çok net söyledik: Adalet ve Kalkınma
Partisi, bizlerle birlikte imza atarak kendi sorumluluğundan
sıyrılmaya çalışmasın. Sorumlu bakanları, ilgili
Aslında bürokrata böyle bir davet şık değil ama artık MİTin
Başkanının partili bir Başkan olmasından da bu yolla
onları istifaya davet ettik ve bunun dışında bir şey
yok.
Ha, farklı görüşler olabilir, mesela bugün
dikkatle takip ediyoruz, HDPli Altan Tan, taziye ziyaretini ve
çadırı doğru bulmadığını, bunun teröre
destek anlamına geleceğini söylüyor. O yüzden bu konularda Tencere
dibin kara, seninki benden kara. yerine, herkes kendi pozisyonunu doğru
tarif etmeli, başka partilerin kurumsal kimliklerine de
saldırıda bulunmamalı.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi açısından bir hususu
ifade edeyim.
O gün deklarasyonla ilgili yapılan o
çalışmadan önce ya da sonra, ben burada Cumhuriyet Halk Partisinin
AKPnin hesap vermesi ve sorumluluk taşımasıyla ilgili herhangi
bir değerlendirme yaptığına tanıklık etmedim, tam
tersine, AKPli hatipten başlayarak kürsüde yapılan o
konuşmaları hep beraber ayakta alkışladıklarını
gördük. Biz, bu tutumun iktidar partisinin sorumluluğunu örtbas etmek
olduğunu düşünüyoruz. O nedenle de bu tarz durumlarda kendi özgün
tavrımızı ortaya koymaya devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir defa,
tabii, terörün kaynağı ne olursa olsun, kimden gelip kime
karşı işlenirse işlensin; cinsi, rengi, ırkı,
tanımı yapılmadan, şiddet nereden gelirse gelsin, hep
birlikte o şiddeti bizler de lanetliyoruz, kınıyoruz.
Bu vesileyle
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben de tutanaklara girmesi
bakımından ifade ediyorum: Milliyetçi Hareket Partisi olarak tabii, o
ortak bildiriye imza atmak ayrı bir hadisedir, topyekûn teröre
karşı durma anlayışını ifade etmek, güzel bir
davranıştır ve milletimizin de beklediği bu. Bu, tabii,
asla iktidarın sorumluluğunu kaldırmayan, bunu göz ardı
etmeyen bir tutumdur. İktidarın sorumluluğu devam ediyor.
Kaldı ki olayın ilk saatlerinden beri, başta Sayın
Başbakanın, hükûmet sözcülerinin yaptıkları birtakım
yanlış, tutarsız ve olaylardan ne kadar kopuk
olduklarını gösteren konuşmaları ilk eleştiren biziz
ve ben de bu konuyu sıklıkla dile getirdim. Ülkede meydana gelen her
olaydaki sorumluluk devam etmektedir, Hükûmetin üstündedir. O ayrı bir
bahistir.
BAŞKAN Sayın Akçay, tutanaklara
geçmiştir.
III- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN - Evet, şimdi şahıslar
adına ilk söz İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demire
aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu Demir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben biraz mülteci kadınlardan söz etmek
istiyorum yine 8 Mart Haftası nedeniyle ama ondan önce, gerçekten yani o
kadar uzun yıllardır duyduğumuz bir laf ki bu, Terör nereden
gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin, hangi yerden gelirse gelsin. Yani böyle
bir şey yok. Nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin.
dediğiniz zaman siz alıp
BAŞKAN Bana sataşmada bulunmuyorsunuz
değil mi Sayın Kerestecioğlu?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yok, yok, herkese. Yani sataşma değil, sadece bir
değerlendirme yapmaya çalışıyorum Sayın Başkan,
estağfurullah.
GARO PAYLAN (İstanbul) Söz alın
Sayın Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sadece, hani derler ya, topu atmış oluyorsunuz bir
yerlerden.
Şimdi, bir ülkede 7 Haziran öncesinden beri
yüzlerce insan öldüğünde yüzlerce insan öldüğünde
Ben tasnif
etmiyorum, nereden; oradan, buradan, asker, polis, gerilla, sivil diye bir
şey yapmıyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Terörist.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Onu siz söyleyin, ben demiyorum.
Kimden gelirse gelsin. diyebilir misiniz? Yani,
siz bu ülkeyi yönetiyorsanız eğer hiç mi
İdarenin -hani hukukta
okuduk yıllarca- pozitif yükümlülüğü vardır, sorumluluğu
vardır, hesap verirliği vardır, cezasızlık diye bir
şey yoktur; emniyet görevlilerinin, güvenlik görevlilerinin, askerin
sorumluluğu vardır. Yani, insanlar, farklı ülkelerde, en ufak,
küçücük bir yolsuzluk nedeniyle istifa ediyorlar, intihar ediyorlar. Kimse
intihar etsin demiyoruz ama hesap versin, gerçekten hesap versin. Ve aynı
şekilde, muhalefet etmek de cesur olmaktır biraz. Cesaretle gerçekten
bu ülkede barışın kurulmasını istiyorsanız,
gittiğiniz yerlerde yaptığınız raporlamaları
cesaretli bir şekilde paylaşmanız ve duyurmanız lazım.
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Neyi bildirecek?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) O terörü de kınıyoruz, bu terörü de
kınıyoruz. diyerek, arkasında hiçbir değerlendirme
yapmadan, kime ait olduğunu bilmeden bir şeyi
kınayamazsınız çünkü o zaman arkası gelir,
gerçekliğini görmemiş olursunuz.
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Kimden geldiği belli.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yani, nedir aslında? Bunu kim yapmıştır,
IŞİD mi yapmıştır? Yok, işte öbürünü -PKK
diyorsunuz- o mu yapmıştır? Devlet terörü müdür bu? Olayın
arkasında devlet var mıdır, istihbarat var mıdır?
Bütün bunları değerlendirmeden Nereden gelirse gelsin.
diyemezsiniz. Ayrıca, iktidarda olduğunuz sürece de Nereden gelirse
gelsin. diyemezsiniz.
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Kimden geldiği belli,
belli.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Biz diyebiliriz, biz diyebiliriz ama siz diyemezsiniz çünkü hesap
vermesi gereken iktidarda olandır. Bunu sadece AK PARTİ iktidarı
için söylemiyorum; şu anda CHP de olsa, MHP de olsa, HDP de olsa aynı
şekilde hesap vermek zorundadır.
FARUK ÖZLÜ (Düzce) Genelleme yapmayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yani, ben, bir gün bu Mecliste, gerçekten, terör nedir,
başıboş bir şey midir yoksa felsefi olarak nedir,
tartışabilmeyi çok istiyorum. Umarım, böyle bir
tartışma da açarız.
Kadınlara gelince, evet, sabah konuşmamda
söylediğim gibi, Cizredeki kadınlara Suriyeye gidin, siz de oraya
göç edin. diyen güvenlik görevlileri gibi, aynı şekilde Suriyeden
maalesef göç etmek zorunda kalan ve Türkiye'ye gelen mülteci kadınlar göç
ederken defalarca ölümle yüzleşirler.
Şimdi, bir kaçak olarak yalnız yola
çıktığınızı düşünün. Suriyeli mülteci
kadınlar tecavüze ve tacize uğramamak için günlerce uyanık
kaldıklarından, üstelik bu şiddet polisler ve göç alanında
çalışan kişilerce de sürdürüldüğünden, insan
kaçakçılarının kendileriyle cinsel ilişki
pazarlıkları yaptıklarından bahsediyorlar. Kadınlar
için savaş sadece ölüm değil, cinsel şiddet ve tecavüz
anlamına da geliyor. Bugün Türkiyede Suriyeli kadın mültecilerin
çoğu Türkçe bilmiyorlar, çoğunlukla ev içinde
kaldıklarından hem Türkçeyi öğrenemiyorlar hem de
yaşadıkları ortamı tanıyamıyorlar.
Bölgede çalışma yapan uzmanlar,
Türkiyede, özellikle sınır illerinde küçük yaşta, 12-13
yaşında kız çocuklarının dahi seks
işçiliğine zorlandığını belirtiyorlar. Sığınmacılar
ve Göçmenlerle Dayanışma Derneğinin İstanbul sorumlusu
Gizem Al Kadah, iş bulamadığı için çaresizlik nedeniyle
seks işçiliği yapan kadınlar arasında trans Suriyeli göçmen
kadınların da çok yaygın olduğunu söylüyor. Gerçekten,
herkes kendi topraklarında ve barış içinde yaşamalı,
buna sebep olmamalıyız.
Maalesef, sürem kalmadığı için daha
fazlasına şu anda değinemiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, İç Tüzük 60a göre yerimden söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken, bir
dakikada toparlayın.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, YÖK üyesi olan Hayati
Develinin Alevi inancıyla ilgili yazmış olduğu ve nefret
suçu barındıran kitabını ve zihniyeti
kınadığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Deminki tartışmadan önce söz almak
istemiştim ama tartışma çıkınca konu arada
kaynamasın diye tekrar söz istedim.
Sayın Müslüm Doğan, grubumuz adına
madde üzerinde konuşan sayın hatibimiz çok önemli bir konuyu dile
getirdi. Bir YÖK üyesinin, Hayati Develi adındaki bir YÖK üyesinin Alevi
halkıyla ilgili, Alevi inancıyla ilgili yazmış olduğu
ve tamamen nefret suçu barındıran o kitabı, o içeriği ve o
zihniyeti buradan şiddetle kınadığımızı, YÖK
gibi darbeye ait olan bir kurumun içerisinde bu tarz faşist zihniyetlerin
yuvalanmasıyla birlikte ülkemizin ve halklarımızın
nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu ifade
etmek için söz istedim.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, şahıslar
adına ikinci ve son konuşmacı Kırıkkale Milletvekili
Mehmet Demir olacaktır.
Sayın Demir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sürenizi başlatıyorum, beş
dakikadır.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bütçeyle, Türkiye'nin imkân
ve kaynaklarını adil yöneterek ülkemizi geliştirmeye,
milletimizi mutlu etmeye çalışıyoruz. Bu ülkenin her
karış toprağına sahip çıkıyor, her bir
vatandaşımızın emanetini başımızın
üstünde taşıyoruz.
Bütçemiz, insanı esas alan,
milletin refah seviyesini yükseltmeyi esas alan bir bütçedir. Siyasetimizin ve
bütçemizin gayesi insandır. İnsan onurunu, adaleti, hakkaniyeti,
mazlumu, garip gurebayı esas alan bir siyaset anlayışıyla
hazırlanmış bir bütçedir.
Maalesef, muhalefet partilerimiz
lokal siyaset yaparak Türkiye'nin tamamını temsil edememektedir. Hep
beraber Türkiye'nin her yerinde siyaset yapabilirsek çözemeyeceğimiz
hiçbir problemimiz yoktur. Hiç kimse Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİye muhalefet ederek Türkiyeyi zaafa
düşüremez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kimse
Türk ve Kürt kardeşliğini bozamaz; kimse Sünni ve Alevi
birlikteliğini bozamaz; kimse demokrasimize, hukukumuza zarar veremez;
kimse ama hiç kimse Türkiye'nin bileğini bükemez, sırtını
yere getiremez; bu, böyle biline. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİyle ve AK PARTİ hükûmetleriyle
Türkiyede çok şey değişti ve gelişti. AK PARTİyle
birlikte milletimiz, siyasetin siyaset dışı araçlarla dizayn
edilmesine asla izin vermedi. Milletimiz, siyaset mühendisliğine de
siyaset mühendislerine de gereken dersi 1 Kasım seçimlerinde sandıkta
vermiştir, vermeye de devam edecektir. Meşru siyasetin tahkimi,
Türkiye demokrasisinin on beş yıldır en büyük kazanımıdır.
Bugün Türkiyede muhalefetin karakteri menfilik üzerine, AK PARTİ ve
Cumhurbaşkanlığı karşıtlığı
üzerinedir. Bu karşıtlık sizlere asla netice getirmez.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; siyaset
anlayışımızla eski Türkiyeden kalma tabuları
yıktık, yasakları kaldırdık, eski Türkiye siyaset
anlayışına son verdik. Eski Türkiye, yasakların
olduğu, istikrarsızlığın, yoksulluğun
çığ gibi büyüdüğü bir Türkiyeydi; umutlarını
yitirmiş, gözlerinin âdeta feri sönmüş bir Türkiyeydi; eski Türkiye,
kuruluştaki ruhtan, heyecan ve birliktelikten hızla uzaklaşan
bir Türkiyeydi. Dedelerimiz de babalarımız da bizler de gerçekten
çok büyük acılar yaşadık. Ne bu güzel ülke ne de bu aziz millet
yaşananları hiç ama hiç hak etmedi. Ölümler, gözyaşları,
yoksulluk, umutsuzluk hiç de hak etmediğimiz, layık
olmadığımız bir hayat tarzıydı, yine de milletçe
hayata tutunduk. On beş yıl önce bir kadın başörtüsüyle
bırakın çalışmayı, okula bile gidemezdi.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Nasıl gidemezdi ya?
Nasıl gidemezlerdi? Üniversite hocasıyım, otuz sene hocalık
yaptım
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Yalan
söylüyorsun!
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Niye yalan söylüyorsun ya?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Yalan
söylüyorsun, yalan!
MEHMET DEMİR (Devamla) 1999 yılında
eski bir milletvekilimiz, Sayın Merve Kavakcı işte bu salonda
bir lince uğratıldı.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Otuz sene üniversitede
hocalık yaptım, nasıl giremiyordu? Siz uydurdunuz!
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Yalan
söylüyorsun!
MEHMET DEMİR (Devamla) Bugün artık
ülkemizde, on beş yıl sonraki kazanımlarımızla
başörtülü kardeşlerimiz üniversitelerimizde okuyabiliyorlar,
işte bu Meclis salonlarında rahatça oturabiliyorlar.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ben sana
ispat ederim, yalan söylüyorsun!
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Çözümsüz hâle getirdiniz!
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ben sana
on beş yıl öncesini ispat ederim, yalan söylüyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müdahale
etmeyelim lütfen.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Çözümsüz hâle getirdiniz!
Çözelim. dediğimizde gelmediniz!
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Yalan
söyledi, yalan!
MEHMET DEMİR (Devamla) - Ne oldu, ne oldu? Bu
arkadaşlarımız başörtüsüyle bu Genel Kurulda oturdu da ne
oldu? Laikliğe halel mi geldi, cumhuriyete halel mi geldi? Laiklik de
cumhuriyet de daha da güçlendi. Allaha hamdolsun, Türkiye normalleşiyor,
demokrasimiz güç kazanıyor.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Oradan ekmek
çıkmaz!
MEHMET DEMİR (Devamla) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; konuşmama son verirken,
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. 7 Haziran seçimlerinden sonra
Kırıkkalemizde şehit düşen kardeşlerimizi isimleriyle
anmak istiyorum: Muhammet Fatih Sivri, Musa Saydam, Nurettin Öztürk, Yılmaz
Dikmen, Bekir Ferhat Kaya, Nebi Gündoğan, Mustafa Sağlam, Erdem
Ertan, Mustafa Nohut, Uğur Şahin, Yusuf Alsancak, Osman Kaplana ve
bu millet için sıcak kanlarını bu topraklara akıtan genç
kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, hayırdır,
buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Hayırdır, ne dedi ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, şerle
işimiz yok.
BAŞKAN Şerle işimiz olmaz
Allahın izniyle. diyorsun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kırıkkale Milletvekili Mehmet Demirin
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
7nci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, hayır, öyle
şerle ne işimiz olur ama şöyle bir durum var: Şimdi, tamam,
anlıyoruz, zor kürsü bulunuyor, süre dar, ön seçim mön seçim yok,
kararı verecek seçicilere kendini beğendirme telaşı
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Esasla ilgili bir
şey söyle. Konuşmasının içeriğiyle ilgili konuş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
o kısımlara bir
şey dediğim yok ama sonuna geliyorsunuz, işte, Başörtülü
kardeşlerimiz bu salonda oldu, ne oldu? Kardeşim, geçen dönem
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu buradaydı. İşte grup başkan
vekillerinizin yüzü burada, geçmiş dönem milletvekillerinizin yüzü burada.
İthamda bulunduğunuz bu partinin milletvekilleri, başörtülü
insanlar ötekileştirilirken buna karşı mücadelenin parçası
olmuş insanlar. Aklınızda size birilerinin öğrettiği
birtakım algılar üzerinden sakın bize sataşmaya
çalışmayın.
İkincisi, bir sorun bakalım, geçen sefer
buraya başörtüsüyle girmek isteyen milletvekiline, örneğin
eczacı meslektaşım Mardin Milletvekilinizin tedirginliğine
karşı Özgür Özel ona ne söylemiş? Bir de dönün, partinizin
kurucu başkanına şunu sorun: Sen 4 kere, 3 kere liste
yaptın, neden başörtüsüne sahip bir milletvekilini listeye koyma
cesareti göstermedin de taa 2014 yılına kadar bunu bırakıp
bunu Parlamentoda bu grupların özverisiyle ve bu grupların
sağladığı katkıyla çözdün? O cesareti niye
göstermedin? diye sor, ondan sonra bize konuş. (CHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Anayasa Mahkemesine kaç
kere gittin?
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Vay, vay, vay! Özgür,
ne katkı, ne katkı!
BAŞKAN Şimdi madde üzerinde
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) Sayın
Özel
Sayın Özel
BAŞKAN Sayın Demir, bir saniye
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Anayasa Mahkemesine dava
açtığın günleri unuttun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Anayasa Mahkemesine
kim dava açtı?
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) Sayın
Özel, ben 3üncü sıradan 81 bin oyu 105 bine çıkararak gelmiş
bir milletvekiliyim. Saygı göstereceksin sen bana.81 bin oydan 105 bin oya
çıkardım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kim dava açtı?
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Özgür, ne
katkısında bulundun? Dava açtın, dava. Ne katkısı?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kim açtı
davaları? Nur Serter ne yaptı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kılıçdaroğlu O
sorunu ben çözerim. demeseydi o sorun hâlen çözülmüyordu burada. Eğri
oturun doğru konuşun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yok ya! Dava açan
kimdi ya?
BAŞKAN Her milletvekili
saygıdeğerdir, milletin iradesiyle buradadır. Başı
açık da başı örtülü de bizim birinci sınıf
vatandaşımızdır.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde
üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır. Şimdi on dakika
süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Sisteme giren
sayın milletvekillerine sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Tüm
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim Başkan.
YÖK üyeliğine atanan Hayati Develinin
Alevilerle ilgili sarf ettiği sözleri şiddet ve nefretle
kınıyorum. Anayasanın 10uncu maddesinde Herkes, dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
denmektedir. Bu maddeye göre, Diyanet İşleri
Başkanlığının bütçesinden yurttaşlar eşit
oranda faydalanmalıdır. 2016 bütçesinde Diyanete ayrılan pay 6,5
milyar civarındadır. Bu bütçeden Alevi yurttaşlarımız
pay alacak mıdır? Bir inanç grubuna
ayırdığınız bu bütçe Anayasanın 10uncu ve
24üncü maddelerine aykırı değil midir? Yurttaşlar
arasında ayrım gözeterek Anayasayı ihlal etmiş olmuyor
musunuz? Alevi ve diğer inanç grubundaki yurttaşlarımız
vergi vermiyor mu? Neden kamu bütçesinden pay alamıyorlar? Kişisel
olarak vicdanen rahat mısınız? Bu bütçe
ayrıştıran, ötekileştiren bir bütçe değil midir?
BAŞKAN Seri sorarsanız çok sayıda
milletvekilimiz sorabilir sayın milletvekilleri.
Sayın Topal
Yok.
Sayın Tanal
Yok.
Sayın Aydın
KAMİL AYDIN (Erzurum) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mart ayı yakın tarihimizin zaferler
ayıdır. 18 Mart 1915te Çanakkalede simgeleşen Türk milletinin
ve vatanının esaret altında tutulamayacağı
kararlılığı ve iradesi, Millî Mücadele meşalesi olan Erzurumda
1918 tarihinde yeniden tezahür etmiştir. Zaferlerimiz 25 Şubat
İspirle başlamış, 12 Mart şehrin kurtuluşuyla
taçlanmış ve 7 Nisan Şenkayayla noktalanmıştır.
Buradan emperyalizme karşı Vatan bütündür, parçalanamaz. millî
iradesini temsil eden kahraman şehrin kahraman evlatlarının
bayramlarını kutlar, sevgi, saygı ve muhabbetlerimi
sunarım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Yurdakul
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Bakan, üniversite hastanelerimizde artan hasta sayılarına rağmen
personel sıkıntıları had safhadadır. Özellikle
asistan, hemşire ve yardımcı sağlık personeli
açısından büyük bir sıkıntı var ve üniversite
hastanelerimiz bunları döner sermayeden almaktadırlar. Bu
personelimize kadro verilerek bütçeden karşılanmasını düşünüyor
musunuz?
Ayrıca, burada çalışan
personelimizin, sağlık personelimizin özlük haklarının
düzeltilip almış oldukları döner sermayenin, az miktarda olan
döner sermayenin emekliliğe yansıtılmasını
düşünüyor musunuz?
Sosyal Güvenlik Kurumunun üniversitede yapılan
işlemler için ödediği düşük fiyatları günümüz gerçeklerine
göre düzeltip artırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çaturoğlu
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Sayın
Başkanım, benimki soru değil.
Bilindiği gibi, 7 Mart 1983 tarihinde Zonguldak
Türkiye Taşkömürü Armutçuk Müessese Müdürlüğüne bağlı maden
ocağında meydana gelen grizu patlamasında 103 madencimiz
hayatını yitirmişti. Ben, bu patlamada hayatını
kaybeden 103 maden şehidimize ve bugüne kadar ülkemizin Soma dâhil bütün
maden ocaklarında hayatını kaybeden şehitlerimize
Cenab-ı Allahtan rahmet ve mağfiret, ailelerine de sabır
diliyorum.
Bu yüce Meclisin çatısı altında,
maden ocaklarında iş kazalarının bir daha
yaşanmaması için, madencilerimizin çalışma
şartları, ücretleri ve iş güvenliği gibi konularda gerekli
yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bundan sonra da günün
değişen şartlarına göre bu düzenlemeler yapılmaya
devam edecektir. Cenab-ı Allah bu gibi faciaları ve buna benzer
acıları bir daha ülkemize ve insanımıza
yaşatmasın diyor, maden şehitlerimizi rahmet, minnet
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tor
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sur ilçesinde üç aydan fazla
süreden beri devam eden terörist eylemler nedeniyle çok sayıda şehit
verilmiştir. Öte yandan, Diyarbakırın ekonomik ve ticari can
damarı Sur ilçesi büyük ölçüde boşalmıştır, esnaf da
perişandır. Göç eden vatandaşlarımız nerelerde
konaklatılmaktadırlar? Devlet konaklama ücreti ödemekte midir?
Ödemekteyse fert başına günlük kaç lira ödenmektedir? 2016
yılında Ocak, Şubat, Mart aylarında toplam kaç lira ödeme
yapılmıştır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son olarak, Sayın Tuncer, size de
söz verelim.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, yaklaşık on
yıldır yapılmaya çalışılan ve bir türlü
bitirilemeyen Amasya çevre yolu için, Resmî Gazetede yayımlanmasına
rağmen bir türlü inşaatına başlanılmayan Merzifon
İktisadi İdari Bilimler Fakültesinin eğitime başlaması
için, çiftçiyi refaha kavuşturacak ve bölge ekonomisine önemli bir katma
değer sunacak olan ancak altı yıldır bitirilemeyen
Aydınca Barajının tamamlanması için,
Gümüşhacıköy, Suluova ve Taşova devlet hastanelerindeki uzman
doktor açıklarının sonlandırılıp doktor
ataması yapılması için, kapatılan ve ilçe halkına
eziyete dönüştürülen Göynücek ilçesi adliyesinin tekrar açılması
için 2016 bütçesinden Amasyaya pay ayrılmış mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere
Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbala söz veriyorum.
Buyurun Sayın Ağbal.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, tabii, bütçeden her alanda, sosyal hizmet
alanında, sağlık alanında, eğitim alanında
vatandaşımızın ihtiyaç duyduğu hizmetler için daha
fazla kaynak ayırmak için elimizden gelen her türlü çabayı
gösteriyoruz. Nitekim, son on dört yılda devlet bütçesinde gerçekten her
alanda önemli ölçüde artışlar yapılmış ve
vatandaşın ihtiyaç duyduğu hizmetleri daha kaliteli bir
şekilde alması sağlanmıştır. Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesi de bu anlamda yıllar
itibarıyla artış göstermiş, özellikle de din hizmetlerinin
daha etkin, verimli bir şekilde yapılması için bütçeden gerekli
ödenekler ayrılmıştır. Bütçelerimizi hazırlarken,
mevcut yasalar çerçevesinde, yasaların belirlediği sınırlar
içerisinde bütçelerimizi hazırladığımızı da
özellikle belirtmek isterim.
Sayın Yurdakul üniversite hastanelerine
ilişkin olarak bir kısım hususları dile getirdi.
Biliyorsunuz, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, sağlık
hizmetlerine erişimin artırılması, sağlık
hizmetlerinin yaygınlaştırılması anlamında önemli
mesafeler kaydedildi. Bu bakımdan, üniversite hastaneleri de
sağlıkta hizmet sunumu bakımından önemli bir rol üstlendi.
Sağlık hizmetleri içerisinde üniversite hastanelerinin payı bu
dönemde arttı. Eskiden, hatırlarsanız,
vatandaşımız üniversite hastanelerine kolayca
ulaşamazdı, şimdi rahatlıkla üniversitede sağlık
hizmetlerini alabiliyorlar.
NURETTİN DEMİR (Muğla) Şimdi
de alamıyorlar, Sayın Bakan, şimdi de alamıyorlar.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Tabii ki, gelişen ve artan hizmetler üniversitelerimizin mali konularda birtakım
sıkıntılarla karşılaşmasına da neden
olmuştur. Bu konuda da, Kalkınma
Bakanlığımızın koordinasyonunda üniversite
hastanelerinin bu sorunlarının çözümü için çalışmalar
yürütülmektedir. Hatta bugün de bu konuyla ilgili bir toplantı sabahleyin
yapıldı. Üniversite hastanelerimizin hem kapasitelerinin
artırılması hem personelin artırılması, ortaya çıkan
maliyetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde karşılanması
için de bir çalışmayı yürütüyoruz. Onun için, buradaki
konuları biliyoruz. İnşallah, üniversitelerimizle ve YÖKle de
istişare etmek suretiyle bu sorunların üstesinden geleceğiz.
Burada özlük haklarıyla ilgili olarak söylemek
gerekirse de tüm kamu personelinin özlük haklarının
artırılmasında olduğu gibi sağlık
çalışanları da bu dönemde özlük haklarının
artırılması bakımından önemli imkânlara
kavuşmuşlardır. Üniversite hastanelerine dönük olarak, döner
sermaye ödemelerinin seviyesinin o üniversite hastanesinde elde edilen döner
sermaye gelirine bağlı olduğunu da bilmek lazım, bunu da
söylemek lazım.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya)
Emekliliğe yansıtılacak mı Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bu son dönemde PKK terör örgütü tarafından doğu ve güneydoğu
illerinde ve bazı ilçelerde meydana getirilen terör olayları
sonucunda gerçekten, vatandaşlarımız büyük mağduriyetler
yaşamıştır. Devlet bu vatandaşlarımızın
karşılaştığı her türlü mağduriyetlerini
azaltmak, ortadan kaldırmak için yoğun bir çaba sarf etmektedir; her
anlamda, barınma, yeme içme, ulaşımlarının
sağlanması, çocuklarının eğitimi, sağlık
hizmetlerinin karşılanması bakımından çok yoğun
bir çalışma sürdürülmektedir. Bu konuyla ilgili olarak gerek
valilerimiz gerek bakanlıklarımız gerçekten yoğun bir mesai
yürütmektedir. Özellikle bulundukları yer dışına giden
vatandaşlarımızın gittikleri yeni yerlerde
ikametgâhlarının sağlanması, barınma
ihtiyaçlarının karşılanması bakımından,
ihtiyaç duydukları mali imkânların da kendilerine sağlanması
bakımından gerekli çalışmalar süratle
yapılmaktadır. Devlet bütün gücüyle
vatandaşımızın yanındadır,
vatandaşımızın ihtiyaçları sonuna kadar
karşılanacaktır ama terörle de sonuna kadar mücadele edilecektir
ve terörün kökü de kazınacaktır.
Saygı sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 14.30a kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 13.54
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Zihni AÇBA (Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Sayın milletvekilleri, 8inci maddeye
geçmiştik.
Şimdi, 8inci maddeyi okutuyorum:
Mali kontrole ilişkin hükümler
MADDE 8- (1) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri;
a) Arızi
nitelikteki işleriyle sınırlı kalmak koşuluyla
yıl içinde bir ayı aşmayan sürelerle hizmet satın
alınacak veya çalıştırılacak kişilere
yapılacak ödemeleri,
b) İlgili
mevzuatı uyarınca kısmi zamanlı hizmet satın
alınan kişilere yapılacak ödemeleri,
c) 5/6/1986
tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununun 25 inci maddesi
gereğince aday, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören
öğrencilere yapılacak ödemeleri,
ç) 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü
maddesinin (C) fıkrası gereğince
çalıştırılan geçici personele yapılacak ödemeleri,
bütçelerinin
(01.4) ekonomik kodunda yer alan ödenekleri aşmayacak şekilde
yaparlar ve söz konusu ekonomik kodu içeren tertiplere ödenek eklenemez,
bütçelerin başka tertiplerinden (bu ekonomik kodu içeren tertiplerin kendi
arasındaki aktarmalar ile 6 ncı maddenin üçüncü fıkrası
kapsamında yapılan aktarmalar hariç) ödenek aktarılamaz ve
ödenek üstü harcama yapılamaz. Ancak, özelleştirme uygulamaları
nedeniyle iş akitleri feshedilenlerden 657 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin (C) fıkrası hükmü çerçevesinde anılan kamu
idarelerinde istihdam edilecek personel ile bu ekonomik kodu içeren
tertiplerden yapılması gereken akademik jüri ücreti ödemeleri için
gerekli olan tutarları ilgili tertiplere aktarmaya Maliye Bakanı
yetkilidir.
(2) Bu Kanuna
bağlı (T) işaretli cetvelde yer alan taşıtlar, ancak
çok acil ve zorunlu hâllere münhasır olmak kaydıyla ilgili
bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile
edinilebilir.
(3) 5018
sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan
kamu idareleri, sürekli işçileri ile 4/4/2007 tarihli ve 5620
sayılı Kanuna göre çalıştıracakları geçici
işçileri, bütçelerinin (01.3) ile (02.3) ekonomik kodlarını
içeren tertiplerde yer alan ödenekleri aşmayacak sayı ve/veya süreyle
istihdam edebilirler. Bu işçilerle ilgili toplu iş
sözleşmelerinden doğacak yükümlülükler, ihbar ve kıdem
tazminatı ödemeleri, asgari ücret ve sigorta prim artışı
nedeniyle meydana gelecek ödenek noksanlıkları Maliye
Bakanlığı bütçesinin Personel Giderlerini Karşılama
Ödeneği ile Yedek Ödenek tertiplerinde yer alan ödeneklerden aktarma
yapılmak suretiyle karşılanabilir. Bu fıkrada belirtilen
ekonomik kodlara bu durumlar dışında (söz konusu ekonomik kodlar
arasındaki aktarmalar ile bu kodlar için birimler arası aktarmalar
hariç) hiçbir şekilde ödenek aktarması yapılamayacağı
gibi bütçenin başka tertiplerinden işçi ücreti ve fazla süreli
çalışma ve/veya fazla çalışma ücreti de ödenemez. Bu
fıkradaki ödenek aktarmasına ilişkin kısıtlamalar,
kendi bütçe tertiplerinden aktarma yapılması koşuluyla
TÜBİTAK için uygulanmaz.
(4) 5018
sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan
kamu idarelerinin harcama yetkilileri, sürekli işçiler ile 5620
sayılı Kanuna göre çalıştıracakları geçici
işçilerin fazla çalışmaları
karşılığı öngörülen ödeneğe göre iş programlarını
yapmak, bu ödeneği aşacak şekilde fazla süreli çalışma
ve/veya fazla çalışma yaptırmamak ve ertesi yıla fazla
süreli çalışma ve/veya fazla çalışmadan dolayı borç
bıraktırmamakla yükümlüdürler. Deprem, yangın, su
baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve
benzeri afetler nedeniyle yürürlüğe konulacak Bakanlar Kurulu
kararları uyarınca yaptırılacak fazla çalışmalar
ile fazla çalışma ücret ödemelerine ilişkin ilama
bağlı borçlar için yapılacak aktarmalar hariç fazla süreli
çalışma ve/veya fazla çalışma ücret ödemeleri için hiçbir
şekilde ödenek aktarması yapılamaz.
(5) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından
uluslararası anlaşma, kanun ve kararnameler gereği üye olunan
uluslararası kuruluşlar dışındaki uluslararası
kuruluşlara, gerekli ödeneğin temini hususunda Maliye
Bakanlığının uygun görüşü alınmadan üye olunamaz
ve katılma payı ile üyelik aidatı adı altında herhangi
bir ödeme yapılamaz.
(6) Ekonomi
Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının
uluslararası anlaşma, kanun ve kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti
adına üye olduğu uluslararası kuruluşlara ilişkin işlemlerine
(katılma payı ödemeleri dâhil) beşinci fıkra hükmü
uygulanmaz.
(7) Merkezi
yönetim kapsamındaki kamu idarelerince işletilen eğitim ve
dinlenme tesisi, misafirhane, çocuk bakımevi, kreş, spor tesisi ve
benzeri sosyal tesislerin giderleri, münhasıran bu tesislerin
işletilmesinden elde edilen gelirlerden karşılanır. Bu
yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek
üzere 2016 yılında ilk defa istihdam edilecek yeni personel görevlendirilmez.
BAŞKAN 8inci madde üzerinde grupları
adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Mevlüt Karakayaya aittir.
Sayın Karakaya, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısının başlığı Mali kontrole
ilişkin hükümler olan 8inci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Madde toplam 7 fıkradan oluşmakta ve bu
maddede, geçici hizmet karşılığı ödemelere
ilişkin, yine (T) cetvelinde yer alan taşıtların satın
alınmasına ilişkin, işçilerin bütçede öngörülen fazla
çalışmalarının düzenlenmesine ilişkin, uluslararası
kuruluşların üye
aidatlarına ilişkin, yine, sosyal tesislerde
çalıştırılacak personel istihdamına ilişkin
bazı düzenleme ve usuller getirilmektedir. Bu maddede yer alan
hususların geçmiş yıllarda da farklı başlıklarda
yer aldığını görüyoruz; kimisi geçici işçi
çalıştırmayla ilgili, kimisi taşıt alımıyla
ilgili başlıklarda yer almış.
Şimdi, buradan anlayacağımız
şu ki bu Mali kontrole ilişkin hükümler başlığı
altında, bütçe büyüklüğü içerisinde belki çok fazla
ağırlığı da olmayan, mali kontrolle de alakası
bulunmayan, esas itibarıyla harcama yetkisi verilmiş bazı
kalemleri görüyoruz.
Yine, gerek eski Muhasebei Umumiye Kanununda
gerekse 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda,
aslında bir harcamanın gerçekleştirilebilmesi için ya ilgili
kanunda yetki verilmesi ya da taahhüt işlerinde olduğu gibi, ilgili
mevzuata istinaden hazırlanmış olan sözleşmelerde yer
verilmesi gerekiyordu. Bu uygulamanın öncelikle genel usul ve esaslara
aykırı olduğunu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 5018 sayılı
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasasını çıkardık. Bu yasa,
kamu mali yönetimi açısından bakıldığında bir
mali reform olarak ifade edildi. Aslında, bu yasanın
tasarısı 57nci Hükûmet döneminde hazırlanmıştı.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu yasa tasarısının
hazırlanmasında katkı verdik ancak bu yasanın denetim
kısmıyla ilgili bazı katılmadığımız
yanları da vardı. Fakat, yasa çok hızlı bir şekilde,
2003 yılında gündeme alındı ve
yasalaştırıldı. Denetimle ilgili çekincelerimizin de hâlâ
olduğunu ifade edebilirim. Ki o dönemlerde, tasarının
hazırlandığı dönemlerde biliyorsunuz Amerika Birleşik
Devletlerinde Enron, dot-com, WorldCom adlarıyla ifade edilen ve
dünyanın birçok yerinde yankı uyandıran skandallar olmuştu,
bağımsız denetim skandalları olmuştu.
5018
sayılı Yasayla birlikte getirilen denetim sistemine
baktığımızda, aslında Kıta Avrupası hukuk
sistemini kabul etmiş olan Türkiyede ve denetim yapısı, kamu
yönetimi de buna göre şekillenmiş olan ülkemizde, eskiye dayalı kontrol
ve teftiş kurullarını esas alan denetim yapısı,
Anglosakson hukuk sistemine uygun olarak kamu hukukunun olmadığı
bir kamu yönetimi anlayışıyla yöneticiye bağlı iç
denetçi ve paraya dayalı dış denetim yapısına
dönüştürüldü. Şu anda kamudaki dış denetimin
Sayıştay denetimiyle yapıldığını ifade
edebiliriz. Ancak geçen ay, ocak ayında yine -bir torba kanun içerisinde-
buradan bir yasa geçti. Borsada işlem gören, kamu hissesi yüzde 50nin
altında olan şirketlerde ve bağlı ortaklıklarda
bağımsız denetim şirketleri tarafından
hazırlanmış olan denetim raporları esas alınarak
Sayıştayın denetim raporu hazırlayacağı
şeklinde çıkan yasanın dışarıdaki
yansıması şöyle: Sayıştay devre dışı
bırakılıyor, dev şirketler denetimden
kaçırılıyor. diye kamuoyuna anlatıldı. Amerika
Birleşik Devletleri, biraz önceki söylediğim skandallardan sonra
denetim yapısını değiştirdi ve ciddi
kısıtlamalar getirdi, kamu gözetimini devreye soktu.
Değerli milletvekilleri,
5018 sayılı Yasaya baktığımızda, şu anda
üzerinde konuştuğum, adı o şekilde belirtilmiş olan
yani mali kontrol olarak ifade edilen kavramın tanımını
görüyoruz: Kamu kaynaklarının belirlenmiş amaçlar
doğrultusunda ilgili mevzuatla belirlenen kurallara uygun, etkili, verimli
ve ekonomik bir şekilde kullanılmasını sağlamak için
oluşturulan kontrol sistemi ile kurumsal yapı, yöntem ve süreçleri
ifade eder. diyor. Ama maddenin içerisine baktığımızda, bu
tanımla zerre bir alakasının olmadığını
görüyoruz.
Yani mali disiplin,
biliyorsunuz, tabii ki önemli. Niye önemli? Makroekonomik istikrar
açısından önemli, para politikalarının etkinliğinin
sağlanması açısından önemli, kaynak
dağılımındaki etkinlik açısından önemli,
uluslararası ekonomik çevrelerin bakış açısından
önemli. Yani, aslında, tabii, bu, mali disiplinle de doğrudan
alakalı. Mali disiplin mali reformla oluyor. Mali reform mali kurallarla
mümkün olabiliyor. Bu kurallar da eğer uygulanıyorsa ve bu
uygulamalar denetlenebiliyorsa, işte o zaman hayata geçirilebiliyorsa bir
anlam ifade ediyor.
Doğru bilginin
anlamı ya da doğru bilgi nedir dediğimizde, usulüne uygun,
standartlarına uygun, denetlenmiş bilgi demektir. Peki, Hükûmet
yıllardır mali reformdan bahsediyor, gören olmadı,
getirdiği kurallara da zaten kendisi uymuyor. AKP hükûmetlerinin en
karakteristik özellikleri, kontrol ve özellikle de denetimden kaçma
özellikleridir. AKP iktidarları, kendilerini denetimsizleştirmek için
aslında denetimi iktidarsızlaştırmışlardır.
Yasama denetimi işte burada. Soru önergelerine, araştırma
önergelerine, gensorulara ne kadar cevap verebiliyorlar, hepimiz birlikte
yaşıyoruz. Örneğin, et fiyatlarıyla ilgili bir
araştırma önergesi getirdiğimizde, burada, iktidar partisi
yetkilileri, sözcüleri, bunları boş iş olarak görmüşler, araştırmaya
dahi değer bulmamışlardır. Yargıya bakış ve
yargının hâli ortada. Kamu idarelerinin denetiminde
Sayıştay devre dışı bırakıldı. 1996
yılından bu yana performans denetimi yapan Sayıştay,
özellikle 5018 sayılı Yasayla birlikte, performans denetimini sadece
yüzeysel olarak yapan bir kurum hâline getirildi. Sayıştay
raporlarında artık standartlığı görüyoruz, standart
bir şekilde yazılmış, önümüze konulan raporlar üzerinden
biz burada bütçe hakkını ve denetim hakkını kullanmaya çalışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii, 5018
sayılı Yasada çok güzel şeyler var; 62 tane yönetmelik
çıkarılmış, esas, usul, rehber birçok şey
yayımlanmış, standartlar belirlenmiş -iç denetim
standartları- iç denetçi kadroları verilmiş -Maliye
Bakanımız da burada- ama verilen iç denetçi kadrolarının, 2
bin küsur kadronun yüzde 47si kullanılmış, yüzde 53ü
kullanılmamış, iç denetim yapılmıyor. 5018
sayılı Yasayla birlikte -reform diyoruz ama-
yaptığınız tek bir şey var; kamu idarelerini de
denetimden uzaklaştırmak oldu.
Yine, çok önemli bir konu: Kamu-özel
ortaklığıyla ilgili projelere ilişkin hazine garantisi ve
borç üstlenimleriyle ilgili husus da mali disiplini bozma açısından
önemli bir sorun olarak karşımıza geliyor. Biliyorsunuz,
geçmişte de benzer finanslama modelleri adı altında bu tür
uygulamalar yapıldı, bu millet bunun bedelini ağır ödedi;
hatta daha eskilere gidersek Osmanlıda da benzer şeyler
yapıldı ve Düyun-ı Umumiyeyle sonuçlandı.
Ben hepinizi tekrar saygılarımla
selamlıyorum, bu bütçenin hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum ancak bu bütçenin bu milletin sorunlarına çözüm
olmayacağını da ifade ederek bütçenin karşısında
olduğumuzu da ifade etmek istiyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Karakaya.
Şimdi, söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Saadet Becerekliye
aittir.
Sayın Becerekli, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SAADET BECEREKLİ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Bugün görüşülmekte olan 2016 bütçe tasarısı
üzerine partimiz adına görüşlerimizi ifade edeceğim.
Kurumlara ayrılan bütçeler, yasayla ve
mevzuatla belirlenen kalemlerin yanında, toplumsal hayattaki denkliklerin,
toplumsal hiyerarşinin nasıl oluştuğuna dair izler de
taşır. Bütçe kullanımının adil olmaması, kurumsal
demokratikleşmenin sağlanmaması, adil bölüşüm
çıtasını yükseltecek ve köklü demokratikleşmeyi
sağlayacak yargı düzenlemelerinin yapılmaması, her geçen
gün denetimi zorlaşan yasama faaliyetleri, kuvvetler
ayrılığının silikleştirilmesi, bir bütün olarak
halklar aleyhine ve egemenler lehine toplumsal bir düzen
şekillendirmektedir. İnsanlarımızın her geçen gün daha
da yoksullaştığına ve adaletsizliğin her geçen gün
toplumu daha fazla çürüttüğüne şahitlik etmekteyiz.
Orta Doğuda yaşanan savaşlar
nedeniyle, büyük çoğunluğu Suriyeden gelen milyonlarca insan,
Türkiye üzerinden bulabildikleri bütün yollardan Avrupaya geçmek
istemektedirler. Bu zorlu göç yolculuklarında yüzlerce insan Avrupaya
gitmeye çalışırken yaşamını yitirmiş ve yitirmeye
devam etmektedir. Bunun yanında, Avrupaya geçmek isterken yakalanan
göçmen sayısı, Suriyedeki iç savaş ve devamında
gerçekleşen vekâlet savaşından sonra yıllara göre
artış göstermiştir. 2011 yılında göç yollarında yakalandığı
belirtilen kişi sayısı 549ken 2012 yılına
geldiğimizde bu sayı yaklaşık 5 kat, 2013te 16 kat,
2014te ise yaklaşık 30 kat artmıştır. Rakamların
soğukluğu, göç yollarında içine düşülen suyun
soğukluğuna yaklaşmasa da bir insanlık trajedisi, tarihin
bu kesitinde, gözümüzün tam da önünde yaşanmaktadır. Bu trajedilere
bir de devletlerin kendi sistemlerini ve yaşam standartlarını
korumak adına giriştikleri kirli pazarlıklar da eklenince göç
yollarında yaşamlar, tarihin karanlığına itilen
hayatlar hepimizin hafızasına işlenmektedir. Aylan Kurdi
şahsında, yaşamını yitiren bütün göçmenleri, zorla göç
ettirilen bütün insanları saygıyla anıyorum.
İnsanların göç yollarında
olması, sadece bir Avrupa hayalî olarak ifade edilemeyecek kadar
önemlidir. Bu nedenle, göç ve göçmen politikaları mutlaka evrensel insani
değerlere göre gözden geçirilip revize edilmelidir. Barınma,
sağlık ve eğitim hakkı şeklî düzenlemelerle
değil, gerçek evrensel hukuk bağlamında düzenlenmek
durumundadır. Bu bağlamda, belki de yapılması gereken en
önemli şey barışçıl bir dış politikanın
hayata geçirilmesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kürt coğrafyasını 4 ayrı parçaya bölen ve
coğrafyada tarihî savaş çizgisini oluşturan Sykes-Picot
Anlaşmasının 100üncü yılındayız. Coğrafyamızdaki
halkların iradesi dışında çizilen sınırlar
halklarımız arasında hükmü olmayan ancak sistemsel
ayrılığı yaratan bir sonuç doğurmuştur. Halklar
arasında çizilen bu yapay sınırların yaratacağı
etkiler 1921 Anayasasında öngörülmüş ve Kürt halkının
Osmanlıdan bu yana var olan özerk yapısı anayasal güvenceye
kavuşturulmuştu ancak 1924 Anayasası coğrafyanın
çoğulcu yapısını yok sayan ve bu yapay
sınırları tanımayan bir bakış açısıyla
oluşturulmuştur. İşte içeride ve dışarıda
savaş politikasının ortaya çıkışı
coğrafyamızdaki çoğulculuğun reddiyle
başlamaktadır. Bugün, Kutülamaredeki birlikteliği örnek
verenlerin Kutülamareden sadece on altı gün sonra imzalanan Sykes-Picot
Anlaşması ve devamında ortaya çıkan tarihsel savaş
çizgisine sahip çıkmaları barışçıl politika sahibi
olmak değildir.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze
kronikleşen sorunların çözülmemesinin faturası bugün Türkiye
halklarının tamamına kesilmiş durumdadır. Başta
Kürt sorunu olmak üzere sistemsel hataların devamında ortaya
çıkan sonuçlar hâlen neden ve gerekçe olarak kullanılmaya devam
edilmektedir. Kürt halkının varlığının
inkârı 29 isyanın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Son
kırk yıldır yaşanan çatışmalı süreçte 50
binden fazla insan yaşamını yitirmiştir. Tüm bu
çatışmalı sürecin sonlandırılması ve Kürt
sorununun Türkiye'nin demokratikleştirilmesi bağlamında çözümü
için Sayın Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında başlayan
görüşmeler doksan üç yıllık cumhuriyetin köklü
demokratikleşmesi için şimdiye kadarki en büyük fırsattı.
Yaklaşık üç yıl boyunca devam eden görüşmelerin
oturduğu temel eksen, sorunların Türkiyenin demokratikleşmesi
temelinde çözümüdür. Bu bağlamda, etkisi tüm halklarımızı
etkileyecek olan bu sürecin heba edilmemesi için Hükûmete defalarca
uyarılarda bulunduk. Ancak, tüm uyarılarımıza rağmen,
Sayın Öcalanla yapılan görüşmelerin müzakere
aşamasına geçmeden kesilmesi, Dolmabahçe mutabakatının yok
sayılması ve halka yönelik katliam girişimleri bir sonuç olarak
hendek ve barikatları karşımıza
çıkarmıştır. Vartoda, Silvanda, Derikte, Silopide,
Cizrede, Surda ağır vahşet uygulanmış ve
şehirler yakılmış. Cizrede yaralı ve sivillerin isim
isim bilgileri Hükûmete ve kamuoyuyla paylaşılmasına rağmen,
vahşi şekilde katledilerek cenazeleri tanınmaz hâle
getirilmiştir. Yürürlükteki bu katliam ve savaş
politikalarını uygulayanlar karşısında her zaman
barış çağrımız devam edecektir. Gelinen aşamada,
var olan sorunların çözümü, hendek ve barikatların
kaldırılması, kamu güvenliğinin tesisi ancak anlamlı
bir müzakere sürecinin gerçekleşmesinden geçmektedir.
Kamu güvenliğinin en maliyetsiz yolu barıştır.
Hükûmetin savaş çizgisindeki ısrarı, onu ardılı
olduğu hükûmetlerle aynı noktaya getirmiştir. Hükûmet bugün
artık, 1984ten itibaren kendisinden önceki 5 Cumhurbaşkanı, 10
Başbakan, 10 Genelkurmay Başkanı, 7 MİT
Müsteşarı, 15 Emniyet Genel Müdürü ve 6 olağanüstü hâl valisiyle
aynı noktaya gelmiştir. Bu, açıkçası çözümsüzlüğün
kısa bir özeti gibidir. 26 sınır ötesi kara, yüzlerce hava
operasyonları, 1987-2003 arasında bölgede on altı yıl
boyunca uygulanan OHAL, JİTEM, Hizbullah gibi özel savaş araçları,
sayısı 85 bini bulan korucu ordusu ve sayısı 10 bini
aşan bir özel harekât timiyle kimler gelmiş kimler geçmiştir
ancak Kürt sorununu bu savaş çizgisiyle çözememiştir ve eski
Genelkurmay Başkanı Başbuğun 5 kez Bitirdik. dediği
bu savaşta 50 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş ve
ülke ekonomisi ise 500 milyar dolarlık bir kayba
uğramıştır. Kürt sorununun kansız ve maliyetsiz olan
diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesi, 2013te, Amed Nevrozunda Sayın
Öcalanın mektubunun okunmasıyla başlayan sürece kadar
denenmemişti. Tarihsel bir fırsat olarak karşımıza
çıkan bu sürecin bir anda rafa kaldırılması, Dolmabahçe
mutabakatının reddedilmesi ve Kürt sorununun çözümünde geçmişin
iflas etmiş güvenlikçi politikalarının hayata geçirilmesi, her
yeni gün ölüm haberleriyle karşılaştığımız
bir ülke gerçekliğini beraberinde getirdi. Komşumuz Suriyenin
içerisinde bulunduğu durumu iyi analiz ederek itildiğimiz iç
savaş tehlikesinden sıyrılmanın yolunun
bulmalıyız.
Bugün bu Meclis çatısı altında olan
bizlerin, hamasi söz ve yersiz sataşmalar, gerçek sorunların
tarihselliğine ve derinliğine denk gelmeyen tutum içerisinde
olması halk iradesinin etkisizleştirilmesine neden olmaktadır.
Siyasi kurumun itibar yitirmesi, siyasi elit yaratan mekanizmaları ortaya
çıkarmaktadır. Rasyonel olması gereken yapıların
siyasi elitleşmesi, nerede kesişeceği belli olmayan çizgilerin
ilkesiz birlikteliği ve daha birçok şey, 12 Eylül darbe
anayasasının yarattığı yozlaşma ve
demokratikleşmeme sorunudur. Yeni anayasa iddiası taşıyan
siyasi iktidarın, bugün darbe anayasasını 12 Eylülden bile daha
fazla sahiplenmesi siyasi iktidar şahsında bir araya gelen
İslami mücadele geleneğine de vurulmuş en büyük darbedir. Tarih
önümüze koymuştur ki Türkiyenin sorunu bir demokratikleşme
sorunudur. Tamamıyla demokratikleşmeyen bir Türkiye Kürt sorununu
çözemez, tamamıyla demokratikleşmeyen bir Türkiye Alevi sorununu
çözemez, demokratikleşmeyen bir Türkiyede adalet tesis edilemez.
Bir bütün olarak halklarımızın
özgürlüğü ve eşit birlikteliğinin sağlanması, örülen
yapay sınırların ve duvarların
anlamsızlaşması köklü bir demokratikleşmeyle mümkündür.
Bunun sağlayıcısı da demokratik bir anayasadır.
Esasen, kamu güvenliğini sağlayacak olan tek şey özgürlüklerin
ve hakların anayasal güvenceye alınmasıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Parlamentoda bulunan
siz değerli milletvekillerini şahsım ve partim adına bir
kez daha saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, gruplar adına üçüncü
konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba olacaktır.
Sayın Ağbaba, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, bütçeyle ilgili rakamlar çok konuşuldu;
ben, bütçe dışında, rakamlar dışında birkaç
konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle AKP Grubunu
parti olarak kutlamak istediğimi belirtmek istiyorum. Niye kutluyorum?
Çünkü AKP, gelmiş geçmiş, şimdiye kadar, belki dünyada
örneği olmayan algı yaratmayı becerebilen bir parti;
kadrolarıyla birlikte, gazetecisi, yazarı çizeriyle beraber bazen
siyaha beyaz, bazen beyaza siyah deme becerisine sahip.
Değerli arkadaşlar, bunu anlatırken
bir ekip kurulmuş, bu ekipte herkes var, milletvekili var, gazeteci var,
düşünce kuruluşu yöneticisi var, unvanında profesör yazanlar
var, dönek solcular var, jöleliden İngiliz anahtarına -İngiliz
anahtarının ne olduğunu bilirsiniz- İngiliz
anahtarları var, kiralık kalemler var; geniş bir kadro. Bu
kadro, bu ekip şefleri ne derse onu tekrarlıyor. Bu kadro, reisin
başkanlığında her şeye karar veriyor. Bu kadro, sizin
eseriniz değerli arkadaşlar. Ve bu kadronun bir eseri daha var ki
onunla da övünmelisiniz. Bakın, bu kadronun yani AKPnin yani sizlerin
vatanseveriniz Sedat Peker, hayırseveriniz Rıza Sarraf. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu resme iyi bakın, bu, sizin
hayırseveriniz Rıza Sarraf. Vatanseveriniz Sedat Peker, hayırseveriniz
Rıza Sarraf.
Değerli arkadaşlar, kimin terörist
olduğuna bu kadro karar veriyor. Kimin ne zaman vatansever olduğuna
da bu kadro karar veriyor. Bakın, hatırlayın, belki
Kimler
terörist olmuş bu kadro tarafından, kimler terörist ilan edilmiş
bir hatırlayalım:
Değerli arkadaşlar, bu kadronun
teröristbaşı, terör örgütünün başı kimdi? İlker
Başbuğ. Bu İlker Başbuğ
ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm
olmuştu. Bu gördüğünüz, şimdi yüzüne bakarken
utandığınız bu İlker Başbuğa iyi
bakın, terör örgütü lideri olarak ceza yedi, yargılandı.
Yine, bir terörist var ki o da -bu ara ekranlarda
çok çıkıyor- eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı. Dikkatlice
bakın, o size bakıyor çünkü.
Değerli arkadaşlar, yine bir kanser
hastası var ki Türkiyenin gelmiş geçmiş en çağdaş, en
başarılı sivil toplum yöneticisi; bu da Türkân Saylan
değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir kanser hastasını terör örgütü üyesi olarak ilan ettiniz.
Yine, bakın bugünlerde, gazeteci Nedim
Şener
Nedim Şener de geçmişte sizin terörist ilan
ettiğiniz insanlardan biriydi.
Bir bakın, bazen burada
karşılaşırsınız, bazen Meclis kürsülerinde,
sıralarında karşılaşırsınız, bakarken
gözlerinizi kaçırmayın, eğer kaçırırsanız, ben
burada resimlerini, Mustafa Balbayın ve Tuncay Özkanın resimlerini
size göstermek istiyorum.
Bakın, bu bir diğer terörist, bu da yüzü
kanlı terörist Ahmet Şık değerli arkadaşlar.
Yine, bakın bunlar da darbeci teröristler.
Darbeci teröristler, burada milyonlarca terörist var. Bunlar da Gezi
eylemlerindeki, dünyanın gelmiş geçmiş en
barışçıl, en şanlı eylemini yapan Gezideki gençler.
Bunlar, son dönemde yaratmış olduğunuz teröristler.
Birisi daha var ki ismi Beyazdı, rengi de
beyaz oldu sayenizde, korkusundan tir tir titredi, yaptığı
programda, sadece barış isteyen Ayşe Öğretmene destek
verdiği için, Beyaz dışında, stüdyo konukları,
ayrıca, ta o programı izleyenler dâhil terör örgütü yöneticisi olarak
yargılandı.
Yine, bakın Çocuklar ölmesin, maça gelsin.
diyen bir terör grubu daha. Bu da takım, bu da terör grubu.
Yine, bakın arkadaşlar, şu serbest,
bu yasak. Bakın, bu serbest. Maçlarda bunu yapmak serbest ama şu
yasak. Bu da Deniz Naki, son model terörist.
Ha, değerli arkadaşlar, bir terör grubu
daha buldum size, o da geçtiğimiz hafta, şunlara bakın, ellerinde
silahlar, uzun namlulu toplar tüfekler, bunlar da Artvinli, Karadenizli
teröristler. Bunlar da yöresel terörist değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, değerli arkadaşlar, dün
Sayın Elitaş, hani, hayır yapmış diye,
bağış yapmış diye, terör örgütüne, paralel terör
örgütüne bağış yapmış diye suçladı ya -muhtemelen-
buradan soruyorum size, Kayseriye, AKPye: Acaba, dün Fethullah terör örgütüne
yardım eden Boydak ailesi -lütfen, soruyorum- AKPye yardım etti mi
etmedi mi? Yardım etti mi etmedi mi? İstikbalden, Boydak grubundan
AKP, 2002den beri para aldı mı almadı mı bunu merak
ediyorum, cevabını bekliyorum. Bakın, bir terörist daha
arkadaşlar, bu da Boydak grubunun teröristi.
Değerli arkadaşlar, yeteneklisiniz,
kutluyorum, yeteneklisiniz. Bakın, siz, bir zamanlar resmî yayın
organınız
BAŞKAN Sayın Ağbaba, herkesi
terörist ilan ediyorsun bu kürsüde, öyle şey olur mu?
VELİ AĞBABA (Devamla) Evet, ne
yapayım? AKP yapıyor, ben değil.
Altından ismi okunacak şekilde Zaman
gazetesini alıp geziyordunuz ya
Bakın, Cumhurbaşkanı ödül
alıyor. Kim veriyor? Terör örgütü üyesi veriyor. Kim? Ekrem Dumanlı.
Kime vermiş? Başbakana. Şimdi ne? Bu da terör örgütünün
yayın organı.
Değerli arkadaşlar, bu konuda mahirsiniz,
ustasınız. Bu konuda hakkınızı yememek lazım.
Bakın Benim başörtülü bacılarıma
saldırıldı. sözü var ya o Kabataşta, alçakça bir iftira,
bir yalandı ama şimdi gerçek olan bir görüntü var, bakın da
utanın!
Bakın, bu gerçek ama bu gerçek, bu montaj falan
değil, bu Elif Çakırın röportajı değil, bu canlı
çekilmiş bir resim. Buna bakın, şu resimlere bakın,
şuna bakın, bakın, bakın, siz de bakın, siz de
bakın arkadaşlar.
ŞAHİN TİN (Denizli) Ne
dediğini anlamıyoruz!
VELİ AĞBABA (Devamla) Kafan kalın
olabilir, kafan kalın.
Bakın, bir de
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Hakaret
edemezsiniz!
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen
VELİ AĞBABA (Devamla) Önce onu
uyaracaksınız
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Böyle bir şey
yok!
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, bir saniye
VELİ AĞBABA (Devamla) Önce onu
uyaracaksın.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, kaba ve
yaralayıcı dil kullanamazsınız.
VELİ AĞBABA (Devamla) Önce o
terbiyesizlik yapmayacak, ahlaksızlık yapmayacak.
BAŞKAN Böyle temiz bir dille konuşmaya
sizi davet ediyorum.
VELİ AĞBABA (Devamla) Terbiyesizlik
yapıyor. Önce onu uyaracaksın Sayın Başkan.
Terbiyesizlik yapmayacak. Ne dediğine
bakın, ne söylediğine bakın.
BAŞKAN Bakın, siz de temiz bir dille
konuşmak zorundasınız.
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, bir de
BAŞKAN Sayın Ağbaba, istirham
ediyorum, lütfen ve konuya da dönmenizi istirham ediyorum.
VELİ AĞBABA (Devamla) Oraya söyleyin.
BAŞKAN - Bu şekilde herkesi itham ederek
konuşma sürdürülemez.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bir de aday
teröristleri var yani stajyer teröristleri var, aday teröristler. Hani aday
öğretmen var ya, bir de aday teröristler! Onlar kim? Geçmişte
alkışladığınız, ayakta
alkışladığınız. Kimmiş bu? Sayın
Abdullah Gül, Sayın Abdullah Gül.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Stajyer, stajyer!
VELİ AĞBABA (Devamla) Bu ne
yapıyor? Şu anda Kayseride staj yapıyor. Bir yıl sonra
Reis emrederse bu da stajını bitirip terörist olacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, iyi bakın...
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen
kişilerle ilgili ifadeler kullanırken kimseyi itham etmeden, ilzam
etmeden yaralayıcı sözlerden men ediyorum sizi. Lütfen
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, onur kırıcı bir şey kullanmıyorum.
Bakın, Sayın Bülent Arınç; bu da
aday, bu da stajyer terör örgütü üyesi olmaya aday. Ben yapmıyorum.
Bakın, bir başkası da bu, arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu
iş, yarın buradaki grupta bulunanlar
Çünkü geçen yıl, geçen
dönem konuşuyordum gülüyorlardı bana. Arka sıralarda oturan bir
milletvekili şu anda cezaevinde terör örgütü üyesi olarak, yöneticisi
olarak yatıyor. Siz de kendinize dikkat edin. Buna karşı
çıkmazsanız, her muhalifin terörist ilan edilmesine bir şey
demezseniz, bir gün siz de terör örgütü üyesi olabilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir de
şu son dönemle ilgili birkaç şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugün Türkiyede son yedi ayda yaşananlar bir başka ülkede
yaşanmış olsaydı, örneğin Ginede, örneğin bir
başka Afrika ülkesinde yaşanmış olsaydı en az 20
hükûmet istifa ederdi. Bakın, Türkiyenin her yanında bombalar
patlıyor; Suruçta 33 kişi, Ankarada 29 kişi, 104 kişi,
Sultanahmette 12 kişi canlı bombalarla katledildi. Kimin canlı
bombaları, kimin beslediği
Suruç, Ankara birinci katliam ve
Sultanahmet katliamı; bizim tespitimiz, dünyanın tespiti, AKPnin
sırtını sıvazladığı, zaman zaman
okşadığı, öfkeli gençler dediği, sınır
kapılarını açtığı, bu topraklara gelmiş
geçmiş en cani IŞİD terör örgütü tarafından bu insanlar
katledildi. Ne denildi Ankara katliamından sonra? Sorumluluk bizim
değil, güvenlikte zafiyet yok. Ne denildi 29 insanın katlinden
sonra? Güvenlik zafiyeti yok. 12 kişi katledildi; Zafiyet yok.
Değerli arkadaşlar, zafiyet olabilmesi
için kaç kişinin ölmesi gerekiyor, merak ediyorum. Dünyanın hangi
ülkesinde olursa olsun, bu katliamlarda bir siyasetçi sorumluluk sahibi olur,
öder. Bakın, ne diyorsunuz; övünüyorsunuz, diyorsunuz ki: Üçüncü köprüyü
biz yaptık. Evet, Havaalanını biz yapıyoruz.
Arkadaşlar, bu kadar katliam oluyor onları
başka ülkelerdekiler mi yapıyor? Nasıl ki bu iyi işlerin
sorumluluğunu üstleniyorsanız, yapılan katliamların da
sorumluluğunu üstlenmelisiniz. Bu nedenle, sorumlu bir milletvekili olarak
bir çağrı yapmak istiyorum. Hükûmet yönetemiyor, istifa edin. Bu
kadar insanın katledilmesine göz yuman, görmezden gelen, katilleri
besleyen Hükûmeti istifaya davet ettiğimi belirtmek istiyorum.
Yine, güneydoğuda askerler, polisler şehit
oluyor. 300e yakın insan şehit oldu. Kimin sayesinde? Sizin
sayenizde. Geçmişte bunların yuvalanmasına, ağır
silahları götürmelerine izin verdiniz. Şimdi izliyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, buradan bir suç
duyurusu da yapacağımızı söylemek istiyorum. AKP terör
örgütünün gelişmesine, yerleşmesine destek vermiştir Bu konuda
suç duyurusunda bulanacağımızı belirtmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
az önce, sayın konuşmacı kürsüdeyken AK PARTİ Hükûmetinin
yanlış algı yarattığını ve Türk milletini
yanılttığını ifade ettiler. Cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim, iki dakika süre
veriyorum, lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
8.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 8inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçenin sonuna geldik. Her partimiz, birçok
vekilimiz, vekillik sıfatına yakışır şekilde,
olgun, suhuletle bütçe merkezli konuşmaya devam ediyor. Ancak, bazen,
arada bir sadece uğrayıp giden, söyleyeceğini, hakaretini,
polemiğini yapıp giden vekiller de oluyor.
NURETTİN YAŞAR (Kayseri) Var, var.
NURETTİN DEMİR (Muğla)
Görüldüğü gibi, görüldüğü gibi, görüldüğü gibi!
BÜLENT TURAN (Devamla) Gönül ister ki her vekil
asgari oranda taşın altına elini koysun, beraber bütçeyi
konuşalım.
Az önce, çok talihsiz bir konuşma izledik, çok
talihsiz bir konuşma dinledik. Ancak, değerli arkadaşlar, zerre
kadar şikâyetçi değiliz. Biz anlatsak toplum belki inanmayacak ama
herkes kendi gözüyle görüyor, kulağıyla duyuyor; kim paralelin
yanında kim değil, kim terörün yanında kim değil; kim Ergenekon
sanıklarının yargılanma sürecinde hâkimlerin
yaptığı yanlışları bugün revize edip düzeltirken
kim buna karşı çıkıyor kim karşı
çıkmıyor, bunu görüyor. Biz şaşırmıyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Komiksiniz,
komik!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bağırabilirsiniz,
hiç önemli değil.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Çok komik
oluyorsunuz, çok komik!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bakın, değerli
arkadaşlar, 2 kardeş kavga edip düşman olabilir. Ancak, 2
düşman kardeş olmuşsa 3üncü kişinin talimatını
biz biliriz. O yüzden, ben, niçin paralelle kavga ettiğimizi tüm
toplumunun takdirine bir daha sunuyorum. Yargıyla ilgili işlemleri
buraya getirip de AK PARTİnin kararıymış gibi
sunmanızı da esefle karşılıyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) 2010 referandumunu
ben mi yaptım?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Daha sorumlu
anlayış bu ülkenin geleceği adına daha
anlamlıdır. Ama aynı şeyleri on dört sene
yaptınız, hakaret, iftira, tehdit; zerre kadar korkmadık,
korkmayacağız. Toplum, aynı şeyleri yapıp da
farklı şeyler bekleyenlerin seçimlerde defterini dürdü ve dürecek.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bizce, bu Parlamentodaki bütün sayın milletvekilleri vekillik
sıfatına yakışır hâldedir. Sayın grup başkan
vekilinin ithamı talihsiz olmuştur. Sayın Veli Ağbaba da en
az sayın grup başkan vekilimiz kadar vekillik sıfatını
layığıyla taşıyan ve hak eden bir kişidir. Çok
açık bir sataşmadır. Keşke olmasaydı ama oldu.
İki dakika söz hakkı doğar Veli Beye.
BAŞKAN Sayın Altay, ben iki dakika söz
hakkı vereceğim ama, bakın Sayın Altay
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neden veriyorsunuz
Sayın Başkan, fikrimizi söylemeyecek miyiz? Neler söyledi o da.
MEHMET METİNER (İstanbul) Sizin
yüzünüzden Meclisi bırakacağız ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
bütçeyle alakalı olarak bir insicam oluştu. Her 4 dört siyasi parti
grubu da geçmiş teamüllere dayanarak da bir şekilde bir noktaya
taşıdık, artık yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.
MEHMET METİNER (İstanbul)
Arkadaşımıza Kalın kafalı dedi; o hakaret değil
mi? Ayıptır ya! Vallahi sizin yüzünüzden Genel Kurulu terk
edeceğiz.
BAŞKAN Burada, Sayın
Ağbabanın az önceki söylemlerini sizler de duydunuz. Ona
karşı mümkün mertebe sataşmadan birtakım ifadeler
kullanmaya çalıştı. Dilerseniz, bunu bu şekilde bence
kapatalım yani bu işi, polemiği uzatmayalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tabii, hayhay.
Veli Ağbaba yeni bir sataşmaya mahal vermeyecektir, ancak
konuşmasında ben bir hakaret, şahsiyatla uğraşma
görmedim.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Kalın
kafalılar
Aynen iade etmek lazım.
MEHMET METİNER (İstanbul) Kalın
kafalısın dedi. Yapma kardeşim ya! Böyle bir şey olur mu
ya!
BAŞKAN Şimdi, isim isim vererek herkese
yönelik
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hükûmetin kimi
terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptığı malumdur.
BAŞKAN Şimdi, isim isim vererek herkese
yönelik
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz bu konuda -dediği
gibi- zaten suç duyurusunda da bulunacağız. Ben burada bir
şahsiyatla uğraşma görmedim ama sayın grup başkan
vekilinin Sayın Ağbabanın şahsiyatıyla
uğraştığı çok açık.
MEHMET METİNER (İstanbul) Ya, nasıl
milletvekili arkadaşımıza Kalın kafalı diye şey
yapar ya?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Takdir sizin.
Sataşmadan Sayın Ağbabaya söz hakkı talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
ŞAHİN TİN (Denizli) Sayın
Başkan
MEHMET METİNER (İstanbul) Sayın
Başkan, bir milletvekili arkadaşımıza nasıl
kalın kafalı diye hakaretler edilir ya!
BAŞKAN Bir saniye
Buyurun Sayın Tin.
ŞAHİN TİN (Denizli)
Başkanım, şimdi, biraz önceki hatip Kafan kalın,
anlamazsın. dedi. Bana sataşmada bulunmuştur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) O da
sataşmadır, evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tin.
İki dakika, önce size
söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
9.- Denizli
Milletvekili Şahin Tinin, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
8inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ŞAHİN TİN (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, biraz önce Bunlarla
neyi söylemek istiyorsun, neyi belirtmek istiyorsun. dediğimde, orada
sayın milletvekili, ne yazık ki Meclise, vekilliğine
yakışmayacak şekilde Kafan kalın, anlamazsın. diye
laf attı. Yani bu bence çok saygısızca bir şey.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
İade et! İade et!
ŞAHİN TİN
(Devamla) Bizim, milletvekilleri olarak, aslında birbirimize
hitabın bu şekilde olmaması gerektiğini düşünüyorum.
MEHMET METİNER
(İstanbul) Misliyle iade et kardeşim ya!
ŞAHİN TİN
(Devamla) Çünkü burada herkesi, birbirini, halkımızı,
milletimizi yanıltarak burada herkesi terörist ilan etmiş gibi
göstermek AK PARTİnin ya da burada AK PARTİ dün işte, bunlarla
iyiydi, bugün neden bu şekilde oldu? diye milleti yanıltmaya
çalışmak bence doğru bir şey değil. Ben şuna
inanıyorum, benim dediğim şudur: Eğer bu devletimize,
milletimize hainlik yapan, bölücülük yapan her kimse, dün eğer iyiyse,
bugün de devletimize, milletimize yanlış yapıyorsa biz onun her
zaman karşısındayız
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya bu
Hükûmet yapıyorsa ne yapacağız? Aynı şey değil
mi?
ŞAHİN TİM
(Devamla) - Ve o, gereken şekilde yargılanacaktır ve mahkûm
edilecektir; bunu da herkes böyle bilmeli. Onu bu şekilde, bizi
yanıltacak şekilde, halkımızı yanıltacak
şekilde anlatmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu şekilde bir
muhalefeti de ben kabul etmiyorum ve bu şekilde
saygısızlığı da kabul etmiyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Düzelteceğiz, tamam.
ŞAHİN TİN
(Devamla) - Aynı şekilde de size iade ediyorum sözlerinizi.
Evet, teşekkür ederim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, az önce konuşmamda sadece zamanın hakkı
için, usul ekonomisi için çok dikkatli konuştum; hiçbir vekile hakaret
etmedim.
BAŞKAN Evet,
doğrudur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Çok dikkatli konuştum. Aslında hak ettiği çok farklı
şeylerdi, çok ağır şeyler söylemişlerdi fakat sürenin
kısa olması açısından, az önce
arkadaşımızın ifade ettiği meseleyi atladık.
Eğer böyle bir ifade varsa, sayın vekilimizin iddia ettiği gibi
bir alçakça iddia varsa bunu mutlaka sayın vekilin revize etmesi
lazım, özür dilemesi lazım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Alçakça denmez, o iddiaya alçakça denmez;
saygısızca denilebilir kafan kalın lafına.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ancak, böyle bir şey yoksa lafım yok. Ama bir daha diyorum: Kürsüden
bir vekilimize böyle bir ifade kullanılmışsa bunun mutlaka özrü
gerekir.
Lütfen, tutanaklara
bakmanızı istiyorum.
BAŞKAN Şimdi,
sayın milletvekilleri, bir defa İç Tüzüke göre de gündeme
bağlılık ilkesi geçerlidir yani her açıklama isteyen ya
yerinden ya da sataşma, aslında ne olursa olsun gündemdeki konudan
ayrılmamayı emreder ama ne yazık ki bazı konuşmalar
özellikle bazı konuşmacılar tarafından yapıldığında
tamamen gündemin dışında yeni polemikler oluşturmaya dönük
de olabiliyor.
Dolayısıyla,
hepinizden istirhamım, kim olursa olsun, hangi gruptan olursa olsun,
muhakkak ki meramınızı da dile getireceksiniz ama gündeme
bağlılık ilkesi uyarınca da gündemdeki konulardan
ayrılmamayı özellikle istirham ediyorum.
Karşılıklı konuşmaların yapılmaması, bu
polemiklerin uzatılmaması, hepimizin dikkat etmesi gereken
hususlardır.
Sayın Ağbabaya da az önceki ifadesinden
dolayı bir düzeltme hakkı tanıyorum. Lütfen, Sayın
Ağbaba bunu bu şekilde de
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika, bir
dakika
BAŞKAN Evet.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, biz sataşmadan söz istedik. O sözü vereceğinizi beyan
BAŞKAN Şimdi, Sayın Altay, az
önceki ifadesini doğru buluyor musunuz Sayın Ağbabanın?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
hayır.
BAŞKAN - Siz doğru buluyor musunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Söyledim ya
buradan; söyledim onu da düzeltecek.
BAŞKAN Tamam işte, onu düzeltme
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama, şöyle
maniple etmeyin: Ben Ağbabaya düzeltmesi için söz veriyorum. derseniz,
bu olmaz. Ağbaba kendisine yakışanı yapar ancak siz
sataşmadan dolayı söz veriyorsunuz.
BAŞKAN İnşallah, ben Sayın
Ağbabanın kendisine yakışanı
yapacağını düşünüyorum.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
10.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, öncelikle sizin tutumunuzu da kınadığımı
belirtmek istiyorum. Ne konuşacağımıza, nerede
konuşacağımıza, kimi eleştireceğimize siz karar
veremezsiniz.
BAŞKAN Ben karar veririm ona Sayın
Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla) Hiç kusura
bakmayın!
BAŞKAN - İç Tüzük ona karar veriyor,
açın bakın.
VELİ AĞBABA (Devamla) Biz Tüzükte ne
yazıyorsa ona uyarız.
BAŞKAN Tamam. Ben ona bundan sonra
uyacağım
VELİ AĞBABA (Devamla) Siz, bize
Bir
dakika
Bu konuda karışamazsınız. Kusura bakmayın!
BAŞKAN -
ve sizi konuşmaktan yeri
geldiğinde de menedebilirim, kusura bakmayın!
VELİ AĞBABA (Devamla) Hiç edemezsiniz.
Tüzükün dışına çıkamazsınız.
BAŞKAN Tamam, Tüzükü
uygulayacağım.
VELİ AĞBABA (Devamla) Tüzükün
gereğini yaparsınız.
BAŞKAN Tamam.
VELİ AĞBABA (Devamla) Ben tabii, burada
hiçbir arkadaşıma hakaret etme babında bir şey söylemek
istemedim. Onu da üzdüğüm için üzgünüm yani böyle bir ifade
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özür dile, özür!
VELİ AĞBABA (Devamla) Özür filan
dilemem, onun söylediklerine bakacaksınız önce, okuyacaksın
tutanağı, ondan sonra.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Özür
dileyeceksin!
VELİ AĞBABA (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, ben burada sizin zorunuza gitse de
eleştiriler yapıyorum. Ne diyorum? Diyorum ki: Dün el ele, kol kola
verdiğiniz, beraber hukuk katliamları yaptığınız,
beraber kol kola yürüdüğünüz, size destek olan, size referandumda hep
beraber el ele, kol kola verip
Hani diyordu ya: Ölülerimizi
kaldırıp oy kullandıralım. Onları
hatırlatıyorum. Utanıyor musunuz? Bu benim problemim değil.
Ben bunları hatırlatacağım.
Bakın, İlker Başbuğu ben mi
terörist ilan ettim? Siz Bu davaların savcısı benim. demediniz
mi? Demediniz mi? İlker Başbuğu, Türkân Saylanı,
İlhan Selçuku
Mustafa Balbay nerede, Mustafa Balbay? Darbeci
Mustafa Balbay! Eline ömründe silah almamış, darbeci
yaptınız.
NURETTİN DEMİR (Muğla) Özür
dilediler mi?
VELİ AĞBABA (Devamla) Orada Mustafa
Balbay, bakın bakalım, yüz yüze gelin bakalım.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Cumhuriyet
mitingleri ortada.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bunu yapan
sizsiniz, bu katliamları yapan sizsiniz. Hukuk katliamını yapan
sizsiniz. Bakın, kimin terörist olduğuna siz karar veriyorsunuz. Bir
grup bir araya geliyor, Kim terörist? Böyle bir şeyi hatırlatmaya devam
edeceğim.
Ayrıca, bu son süreçte yaşanan ölümlerin
sorumlusu Hükûmettir. Nasıl ki Üçüncü köprüyü ben yaptım. diyorsa nasıl
ki Üçüncü havaalanını ben yaptım. diyorsa bu ölümlerin
sorumlusu da Hükûmettir yani sizsiniz. Bakın, Dağlıca
saldırısında 16 asker şehit oldu, bir gün boyunca
ulaşılamadı. Ne dedi Cumhurbaşkanı? 400 vekil verseydiniz
bu olmazdı." dedi, hani Dağlıcada 16 gariban yavru
katledildi ya, işte o zaman. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Hiç öyle demedi.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan, bir saniyenizi alacağım, buyurun, oturun.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Sayın Başkan, izin verirseniz
BAŞKAN
Sayın Turan, söz vereceğim, bir saniyenizi alacağım.
Bakın,
sayın milletvekilleri, şimdi, görüşmelerde genel düzeni yazan
65inci madde: Genel Kurulda söz kesmek, şahsiyatla uğraşmak ve
çalışma düzenini bozucu hareketlerde bulunmak yasaktır.
Başkanın söz kesmesi -Sayın Ağbaba siz de bakabilirsiniz-
66ncı madde: Kürsüdeki üyenin sözü ancak Başkan tarafından,
kendisini İçtüzüğe uymaya ve konudan ayrılmamaya davet etmek
için kesilebilir. Siz zaten konuya gelmediniz, biliyorsunuz.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Konu neydi?
BAŞKAN
Gündemdeki konu bellidir, açıp maddeye bakarsanız.
İki defa
yapılan davete rağmen, konuya gelmeyen milletvekilinin aynı
birleşimde o konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan
tarafından Genel Kurula teklif olunabilir. Genel Kurul, görüşmesiz
işaret oyu ile karar verir.
Yine, konuşma
üslubunu içeren 67nci madde: Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı
sözler söyleyen kimseyi Başkan derhâl, temiz bir dille konuşmaya,
buna rağmen temiz bir dil kullanmamakta ısrar ederse kürsüden
ayrılmaya davet eder. Başkan, gerekli görürse, o kimseyi o
birleşimde salondan çıkartabilir. Şimdi, devamında
birtakım maddeler var. Siz nereden alıyorsunuz? diyorsunuz,
bakın, ben sadece sizin şahsınıza dönük olarak değil,
genel bir uygulama olarak bugüne kadar mümkün mertebe bu hususları çokça
uygulamamaya çalıştım ama lütfen, istirham ediyorum tüm
saygıdeğer milletvekillerinden, tüm sayın milletvekillerinden;
konuşmamızı yapabiliriz, üslubunuz önemlidir, içeriği sert
bir şekilde yapabilirsiniz ama sataşmadan, hakaret etmeden, kimseyi
tahkir etmeden, itham etmeden, karalamadan bunu yapmak elbette herkesin
hakkıdır. Yani, ben her söylediğinize katılmak zorunda
değilim ama saygıyla her bir milletvekili de sizi dinlemek durumunda.
MUSTAFA AKAYDIN
(Antalya) Şahsi eleştiri bu.
BAŞKAN Ama,
siz de bunu yaparken, tüm milletvekilleri için diyorum, lütfen, bu kurallara
uyarak her birimiz konuşmalarımızı tamamlarsak
KAZIM ARSLAN
(Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN
bence
Genel Kurulun verimli
çalışma ortamının sağlanması açısından
da hepimizin insicamı açısından da yakışan bu olur
diye düşünüyorum.
Tekrar teşekkür ediyorum.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, bir
şey söylemek istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Turana söz vermiştim
ama
KAZIM ARSLAN (Denizli) Bir saniye efendim
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben konuşuyorum
Sayın Başkan.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Biraz önceki
yaptığınız uyarıyı
BAŞKAN - Bir saniye
Sayın Turana söz
vermiştim.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Böyle bir şey yok
arkadaşlar!
Sayın Başkanım, az önce CHPli
vekilin kürsüde ifade etmiş olduğu, sokakta söylenmeyecek olan laf,
burada geçiştirilecek laf değildir. Bununla ilgili, İç Tüzükün
160ıncı maddesinin (3)üncü fıkrası Kaba ve
yaralayıcı sözler sarf etmek. diye ifade eder. Bu,
kınamayı gerektiren bir disiplin suçudur. Ya özür dilemesini veya
sizin bununla ilgili işlem yapmanızı talep ediyoruz
ısrarla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ağbaba, bu konuyla
ilgili bir düzeltme yapmayı düşünüyor musunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) Ben gerekeni
söyledim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, iktidar partisinin
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Arkadaşlar,
kalın kafalı dedi ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, bir dakika
arkadaşlar ya!
BAŞKAN Sayın Altay konuşuyor,
lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İktidar
partisinin niyeti belli ki muhalefeti burada susturmak. Bunun için de
(Gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapmayın ya!
Ayıp ya, vallahi ayıp ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Arkadaşlar,
bir dakika, rica ediyorum ya!
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Susturmak
değil, hakaret ve nezaket dışındaki
ENGİN ALTAY (İstanbul) Belli ki iktidar
partisi muhalefetin eleştirilerine tahammül edemez bir hâle gelmiştir
psikolojik olarak. Sayın Ağbaba sayın milletvekilinden de
Üzdüğüm için üzgünüm. demek, bir anlamda odur.
Sayın Turan, arkadaşın bana benim
ağza alamayacağım, senin de alamayacağın laf etti. Ne
yaptınız? Veli Ağbabaya kınama vereceğiz; evet,
tamam, kabul. O arkadaşınıza da
Yok, sizi kastetmiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kimi diyorsun Sayın
Başkan?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Beni göstermeyin!
ENGİN ALTAY (İstanbul) 3 Birleşim
önce
Adana milletvekilinize geçici çıkarma vereceğiz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bilmiyorum onun ne
olduğunu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Adaletse böyle
olur!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Altay!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır, bir
saniye Sayın Başkan!
BAŞKAN Bir saniye, ben bir şey
söyleyeceğim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Altay, eskileri mi karıştıracağız, yapmayın!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Ağbabanın arkadaşımıza söylediği söz İç
Tüzükün 160, 161inci maddelerinin uygulanacağı bir söz
değildir. Eğer onu uygulamaya kalkacaksak bu Parlamentoda adam kalmaz
ya, Genel Kurulda adam kalmaz, olur mu öyle şey!
BAŞKAN Sayın Altay, bakın, az önce
o ifadenin doğru olmadığını siz de söylediniz.
Şimdi, bu ifadeden dolayı Ya, kusura bakmayın,
kastımı aştım, özür diliyorum. demek de bir erdemdir. Bu,
bir ifadeden dolayı; başka bir şey değil ki bu.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ben gerekeni
söyledim.
ŞAHİN TİN (Denizli) Şimdi,
kalın kafalılığı mı savunuyorsunuz orada?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bu lafın 10 kat daha talihsizi, daha
yaralayıcısı söylendi bu Mecliste. Ne oldu size birdenbire
böyle? Böyle bir şey olmaz!
BAŞKAN Geçmişte söylenenler oldu, ceza
verilenler oldu, verilmeyenler oldu.
ŞAHİN TİN (Denizli) Kalın
kafalılığı mı savunuyor orada grup başkan vekili?
BAŞKAN Şimdi, bakın
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, işin tadını kaçırmayalım! Ne var bunda
ya? Daha ağır laflar edildi burada; sizden bize, bizden size!
ŞAHİN TİN (Denizli) Kalın
kafalı demeyi mi savunuyorsunuz?
BAŞKAN Şimdi, Sayın Altay, bu
konuda
ŞAHİN TİN (Denizli) Özür dilemesi
gerekiyor burada.
BAŞKAN Ya, Sayın Tin, kabul.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Neydi o Adana
milletvekilinin adı ya? Lan dedi adam bana ya Bülent Bey!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kim bilmiyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mehmet Şükrü
nerede? Ayıp ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
ŞAHİN TİN (Denizli) Ama bakın,
siz onu savunuyorsunuz burada, haksız olduğunuz için
Ondan sonra da
savunuyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kim savunuyor
Sayın Vekilim? Hoş değil, yakışık almadı
dedik, tamam.
ŞAHİN TİN (Denizli) O zaman özür
dilesin gelsin de.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
biz Engin Beyin ne kadar nezaketli bir kişi olduğunu biliriz,
eskiden beri vekilliğini de biliriz, kulislerdeki efendiliğini
biliriz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, benim
efendiliğimi konuşmak sana düşmez.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kendi arkadaşını
savunmak zorunda kalmaktan onun da hicap duyduğunu biliyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bak, bak, niyet
okuyuculuğu da var bunların ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ancak, Sayın
Başkan, bu ifade görmezden gelinecek bir ifade değildir. Eğer bu
konuda işlem yapmazsanız sizi de kınayacağım, onu da
söyleyeyim. Böyle bir şey olmaz!
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir insana en
ağır ifadede bulunulmuş Bunu görmeyin. diyorlar. Olur mu böyle
bir şey? Ya özür dilemeli ya disiplin cezası verilmeli.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır.
BAŞKAN Sayın Turan, az önce
Siz bu konuda bir şey diyor musunuz? Az önce
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, Veli Bey daha
ne desin kardeşim?
ŞAHİN TİN (Denizli) Özür dilemesini
talep ediyorum ben ya da disipline verilsin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, gelin bir
kırbaç alın, bir de bizi terbiye edin be! Ayıp ya! Üzdüğüm
için üzgünüm. dedi ya.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Bağırmadan, bağırmadan. Niye bağırıyorsun
ki?
BAŞKAN Sayın Altay, bir saniye.
Bakın
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bu tartışmayı uzatmanız yersiz, bu
tartışmayı uzatmanız yersiz.
ŞAHİN TİN (Denizli) Ben davamı
açacağım zaten.
BAŞKAN Sayın Altay, bakın, bu
konuyla ilgili bu üzüntülerini, üzgünlüğünü ifade etmesi
Açalım, bir
dakika yerinde... Bu zor bir şey değil ya.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Arkadaş
gereğini söyledi Sayın Başkan. Bunun daha ağırı
yüzlerce kez söylendi bu Mecliste. Neler hatırlıyorum, benim
hafızamda neler var. Ben diyorum ki: Hem size hem AKPye ne oldu
birdenbire?
BAŞKAN Sayın Altay, ben nezaketinizi
biliyorum. Bu konulara
ENGİN ALTAY (İstanbul) Olmaz öyle
şey. Üzdüğüm için üzgünüm. dedi. Bu, özürdür, anlayana özürdür.
Bunu anlamayana bin kere de özür dilesen hayır yetmez zaten. (CHP sıralarından
alkışlar) Anlamayana bin kere söylesen
ŞAHİN TİN (Denizli) Hayır.
Özür dilesin o zaman, çıksın özür dilesin.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Ayıp,
ayıp!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Anlayana
derken de sen mi hakaret ettin?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bülent, uzatma
şu işi, uzatma. Üzdüğüm için üzgünüm. dedi.
BAŞKAN Ben bir tutanaklara bakayım o
zaman.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bakın, ondan
sonra bakalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır. Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, tutanaklara
bakacağım, konuşacağız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tahrik var, adam
tahrik etmiş orada.
ŞAHİN TİN (Denizli) Tahrik etmedim
ben. Biz senin dediğini anlamıyoruz. dedim, o kadar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Engin Bey, bir dakika
BAŞKAN Şimdi, Sayın Altay, tahrik
ayrı bir şey. Sizin nezaketinizi son derece bilen insanlarız
Sayın Altay. Yani burada
Özür erdemdir ya.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Konuştuğuma bakarsınız. Konuştuğuma bak! Bak
tutanağa, bak tutanağa!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanaklara
bakın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bakın
tutanaklara.
BAŞKAN Tamam, tutanakları alalım
sayın milletvekilleri.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkan,
çıkarsın neyle çıkarsa!
BAŞKAN Siz oturun lütfen, size söz hakkı
vermedim.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Oturuyoruz zaten.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, tutanaklara
bakacağım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, tutanaklar ihtilaf olduğunda delildir. Sayın grup
başkan vekili ve konuşmacı bunu dediğini kabul ediyor,
Ağır değil. diyor.
BAŞKAN Tutanaklara bakacağım ben.
ENGİN ALTAY (İstanbul) E, ona da siz mi
karar vereceksiniz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunu iade etme
hakkımız var.
BAŞKAN Ben tutanaklara bakacağım,
tutanaklara bakacağım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
dediğini kabul ediyor, ne tutanağından bahsediyorsunuz?
BAŞKAN Tutanakları istedim Sayın
Turan.
Evet, şahıs
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sizi ısrarla 163ü uygulamaya davet ediyorum.
BAŞKAN Tutanaklara bakacağım
Sayın Turan.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, bir
sözüm vardı.
BAŞKAN Şahısları adına
ilk söz
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilimin bir meramı var. Bunu sormak
durumundasınız. Sayın Turan ayağa kalktığı
için kendisi nezaket gösterdi, oturdu.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Evet.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir
meramını dinlemek durumunda değil misiniz, merak ediyorum.
BAŞKAN Şimdi, bir saniye
Benim öyle bir
zorunluluğum yok, Sayın Altay, öncelikle. Tabii öyle bir
zorunluluğum yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nasıl yok!
BAŞKAN Hayır, yok; öyle bir
zorunluluğum yok. Ben ihtiyaç olduğu zaman, gerçekten de ciddi
gördüğüm zaman söz verebilirim belki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, eylem yapmıyor, milletvekilimin bir meramı var.
BAŞKAN Zorunda değilim ama.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, söz
verdiniz, grup başkan vekili ayakta olduğu için ben oturmak durumunda
kaldım. Lütfen, bir söz verin, bir şeyler söyleyeceğim.
Bakın, biraz önce Veli
arkadaşımıza uyarıda bulundunuz ama burada Osman diye bir
kardeşimiz var; inanın, kimseyi konuşturmuyor. Özür dilerim,
sözüm meclisten dışarıya, burada pazarcı gibi, tellal gibi
bağırıyor ama siz hiç ses çıkarmıyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Şimdi, bakın
Bakın...
Bakın, siz bir şey açıklarken başka birine
sataşıyorsunuz. Yani, böyle bir şey olmaz.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Ama, hiç ses
çıkarmıyorsunuz.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Allah aşkına,
birine hakaret yapmıyor. Sapla samanı mı
karıştırıyorsunuz ya?
ORHAN KIRCALI (Samsun) Burada olmayan birinin
hakkında konuşuyorsunuz, ayıp ya!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Hakaretle bunu niye
karıştırıyorsunuz ki? Ortada bir hakaret var, öbürü
sataşıyor.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Seviyeyi düşünürken de
sen seviyeyi düşürdün!
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Efendim, şahısları
adına ilk söz, İstanbul Milletvekili Garo Paylana aittir.
Sayın Paylan, buyurun efendim. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu tartışmaya bir cümle edeyim: Biz burada
konuşurken defalarca buradan duymazdan geldiğimiz, Sayın Ağbabanın
söylediğinden çok daha ağır ifadeler tutanaklara geçiyor
Sayın Başkan. Lütfen, öncelikle
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Veli Ağbabayı
savunmak sana mı kaldı?
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Sizin
tutanaklardaki ifadeleriniz de ortada.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, ben söyleyeyim.
Ben kimseye asla hakaret etmedim. Hayatımda da etmedim ve etmeyeceğim
de. Hiçbirimiz birbirimize hakaret etmeyelim.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Senin
tutanaklardaki hakaretin ortada.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, şiddet
şiddeti, nefret dili nefret dilini getirir. Benim çağrım,
hiçbirimiz birbirimize bunu yapmayalım.
Değerli arkadaşlar, ben gündeme geleyim.
Sayın Bakan, dün servet tartışması oldu. Hani, toplumun
yüzde 1i servetin ne kadarını alıyor tartışması
oldu ve benim de tespit ettiğim, tekrar da teyit ettiğim rakamlara
göre, AKP iktidara geldiğinde nüfusun yüzde 1i servetin yüzde
36sına sahipti. Bugün nüfusun yüzde 1i servetin yüzde 54üne sahip.
Bu nasıl oldu? Bakın, pasta büyüdü, evet.
Ama, pastanın yüzde 36sını yüzde 1 alırken, bugün yüzde 1,
pastanın yüzde 54ünü alıyor. Bu adaletsiz, bu gidişat da adaletsiz.
Bu niye oluyor? Çünkü ciddi bir rant
dağıttınız. Çok ciddi bir rant
dağıtıldı. Özellikle, imar rantlarıyla 100 milyarlarca
dolar bugünkü rakamlarla ama bu vergilendirilmedi. Bunu vergilendiremedik çünkü
Nereden buldun? diye soramıyorsunuz.
Bu Nereden buldun?u sağlamazsak
Bakın,
siz, Asgari ücreti 1.000 liradan 1.300 lira yaptık diye özel sektör
yandım anam. diyor diye şikâyet ediyorsunuz. Ama geçen yıl 1
Ocak 2015te asgari ücret 1.000 liraydı ve 434 dolardı. 1 Ocak
2016da 1.300 yaptınız ama 426 dolara düştü, yükselmedi
alım gücü; evet, dolar ciddi anlamda yükseldi ama dolar
karşısında yükselmedi.
Ve bir şey daha var: Bakın, 1 Ekimde
Bunu çok iyi biliyorsunuz. Buna cevap vermenizi istiyorum bu önemli çünkü-
asgari ücret 1.230 liraya düşecek. Yani sizin vaadinizin altına
düşecek. Ama siz, sanıyorum, bütçeyi ona göre
hesapladığınız için bununla ilgili adım
atılmayacak gibi işaretler veriyorsunuz oysa bir şey vadettiniz
1.300 lira olacak diye. 1 Ekim, 1 Kasım, 1 Aralıkta maaş
alınacak. Bunlar 1.230 lira mı olacak, 1.300 lira mı olacak?
Bunun lütfen cevabını verin. Çünkü, bakın, pasta büyüyor ama
pastanın büyüğünü yine nüfusun yüzde 1i alıyor.
Bunu geriye dönüştürmenin yolu maliye
politikasıdır, başka bir şey değildir. Maliye
politikasıyla ranta, sermayeye vergiyi koyarsınız, özellikle de
imar rantlarına. Bakın, üretenlere daha az dokunalım. Üreten,
yatırım yapan, istihdam yapana daha az dokunalım, kabul. Ama,
ranttan geçinenleri, hayatta bir taşın üzerine bir taşı
koymayıp sırf imar alıp milyarlarca dolar götürenleri
vergilendirmemiz gerekiyor. Bu da emlak rantlarının
vergilendirilmesiyle olur ve bu çerçevede bütün emlakin de
Dün biraz sohbet
ettik.
Gerçekten, bakın, şimdi, siz gidin
Ankarada bir daire alın. Kaç para bu daire?, müteahhit size der ki:
400 bin lira. İyi, hadi, hayırlı olsun. Alıyorum 380 bin
liraya. Tapuya gidersiniz, Kaç para? 100 bin lira gösteriyoruz. Niye?
100 bin lira göstermemiz gerekiyor. Kalanını açıktan ver. Ne
oldu? Bir anda bütün tasarruf, 300 bin lira kara para ak para oldu.
Vergilendiremediğimiz her para, bu anlamda, son yıllarda özellikle
ranta gidiyor, inşaatçılara gidiyor ve oradan da vergilendiremiyoruz
çünkü gerçek değerleriyle ortaya koyamıyoruz.
Bunun için benim tekrar önerim, dün burada önerdim:
Bir mali milada ihtiyaç var. Herkes bu mali miladı
Bakın, Zekeriya
Temizel yaptı, uygulanamadı. AKP o mali miladı geri çekti ve
Nereden buldun? diye soramıyor. Bütün rakamları, gerçek anlamda,
herkes bir sefer beyan etsin, mali bir milat yapalım; bütün rantlar,
gayrimenkuller gerçek değerinde beyan edilsin. Bir seferlik,
aklanması için bunun, bir servet vergisi konsun. Bu da bütün sosyal
politikalarımızı finanse edecek şeydir. Sonra Maliye
Bakanımız Türkiye'nin en güçlü insanı olsun. Ama, tabii ki
bağımsız bir vergi denetim sistemi kurulsun, özerk ve ondan
sonra orantısız olarak artan her rakam sorulsun. Vergi
levhasında 3 lira yazıp da her ay kredi kartında 50 lira
harcayanlardan hesap sorulsun. Öyle, pastanın yüzde 54ünü yüzde 1e
dağıtmakla adalet sağlanmaz. Adalet adil maliye
politikasıyla olur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz, Adıyaman Milletvekili İbrahim Halil Fırata aittir.
Sayın Fırat, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL FIRAT (Adıyaman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 8inci maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK Parti hükûmetleri olarak, yapılan planlamalar ve
projelerle ülkemizi nereden nereye getirdik. On dört yıl önce, üç gün
içinde bankacılık ve finans sektörü yerle bir edilen, üç gün
sonrasını gördüğü zaman şükreden, iflasın
eşiğinde bir ülke iken şimdi bu coğrafyanın en güçlü
ve itibarı sayılır bir aktör ülkesi olduk. Bugünümüze nasıl
geldiğimizi unutmamalıyız. Bakın, aziz milletimiz
geçmişini unutmamaktadır.
Cesaretle ve kararlılıkla tüm
sorunların üzerine giden AK PARTİ hükûmetlerimiz, milletimizin
sırtında ağır yük oluşturan bütçeleri yük olmaktan
çıkarmış, milletine yatırım götüren, hizmet eden hâle
getirmiştir. Böylelikle, ülkemizin kronikleşmiş sorunlarına
neşter vurarak, ekonomide, sağlıkta, sosyal hayatta ve
diğer tüm alanlarda birçok değişimi gerçekleştirerek devrim
niteliğinde reformlar gerçekleştirmiştir.
2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde
85,7si faiz ödemelerine giderken bugün vergi gelirlerinin yüzde 13ünün faiz
ödemelerine gittiği ortadadır.
Yüz yılların ihmalini gideren KÖYDES ve
BELDES projelerini biz uyguladık. Duble yollarından yüksek
hızlı trenine, sağlıktan eğitime, ekonomiden turizme,
tarımdan savunmaya birçok alanda yatırım ve hizmetler
gerçekleştirdik. Halkımızın birçok demokratik
kazanımlarına imza attık.
2002 yılından bu yana 450 bin derslik
açarak eğitimin altyapı ve derslik sorununu büyük oranda çözdük.
Geçmişte her ilde üniversite yoktu. Bugün Adıyamanımızda
Adıyaman Üniversitesinin 20 binin üzerinde öğrencisi
bulunmaktadır.
On dört yılda, ulaşım ve lojistik
altyapılarında büyük ilerlemeler kaydederek duble yol
ağının 24 bin kilometrenin üzerine
çıkarıldığı, yüksek hızlı tren
işletmeciliğinde dünyada 8, Avrupada 6ncı sırada olan,
küresel ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde ekonomik
dengeleri koruyan bir ülke konumundayız.
Milletimizin, ekonomik ve sosyal refahını
en üst seviyeye çıkarmak için 1 Kasım seçimlerinde verdiği
vaatlerin bir kısmını bir ay içerisinde gerçekleştiren bir
AK PARTİ Hükûmeti vardır.
Gücümüzü halktan alarak söz verdik, yapıyoruz.
Ne aldattık ne de aldanan olduk. Bir ibadet anlayışı
içerisinde, hizmete hep devam dedik. Milletimize hesap vermekten kaçan ve
korkan bir anlayış içerisinde hiç bulunmadık.
Sayın milletvekilleri, iktidara geldiği
günden bugüne kadar sürekli olarak oylarını artırarak ilerleyen
ve her geçen gün halkın daha fazla teveccühünü kazanan bir hükûmetin
14'üncü bütçesini gerçekleştiriyoruz. Her bütçemiz daha fazla hizmet
getirdi. 2001 yılında Aydınlığa açık,
karanlığa kapalı. diyerek çıktığımız
yolda milletimizin güvenini ve teveccühünü boşa çıkarmadık.
Milletimizle gönül köprüleri kurarak onlara hep doğruları söyledik.
AK PARTİ olarak hizmette ayrımcılık yapmadık.
Hamdolsun, halkımız bunun karşılığında AK
PARTİye desteğini hiç esirgemedi.
Bakın, kendi seçim bölgem Adıyaman AK
PARTİye yüzde 69,5 oranında destek olmuş, Sincik ilçemiz kendi
rekorunu kırarak bir kez daha Türkiye 1incisi olmuştur.
Adıyamanlı hemşehrilerimize teşekkür ediyoruz, Allah
kendilerinden razı olsun.
Büyümeyi ve istihdamı artırmak ve
ülkemizin refah seviyesinin artırılmasını sağlamak ve
sürdürmek için hazırlanan bütçemizde bugün eğitime ayrılan pay
109,3 milyar liradır, 2002 yılı bütçesine denk bir bütçedir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Adıyamana ne
kadar ayrılmış? Adıyamana bütçeden ne kadar
ayrılmış?
İBRAHİM HALİL FIRAT (Devamla) 2002
yılında sadece sosyal yardım ve hizmete 1,3 milyar lira kaynak
ayrılmışken 2015 yılında 28,5 milyar lira olarak
gerçekleşmiştir.
AK PARTİ hükûmetleri olarak her zaman mazlumun
yanında yer aldık, zulme ve zalime karşı dik durduk.
Ülkemizin üzerinde oynanan oyunların farkındayız. Gelişen
ve kalkınan bir Türkiyeye engel olmaya çalışan güçlerin
olduğunu görüyoruz. Bugün içeride ve dışarıdaki fitne ve
nifak odaklarının oyunlarına gelmemeliyiz. Milletle derdi
olmayanlar, kan ve gözyaşından medet umarlar. Her şeye
rağmen kardeşliğin, barışın, sevginin dilini
konuşarak birlik olmak için hep mücadele vereceğiz.
Bütçenin hayırlı olmasını
diliyor, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutluyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.42
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR
(Elâzığ), Zihni AÇBA (Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın Özel, Sayın Altay; pek kısa bir
söz talebiniz olmuştu.
Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, daha önce oluşan ortak mutabakat sonucu kaba
ve yaralayıcı sözlerin kullanılmaması konusunda özenli
tavırlarını sürdüreceklerine ve Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ahmet Aydına başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Biraz önce, bütçenin son günlerine
yaklaştığımız bu süreçte birazcık
karşılıklı tansiyonun yükseldiği anlardan birini daha
yaşadık.
Öncelikle hem size hem tüm partilerin Meclis
başkan vekillerine oturumları yönetirken gösterdikleri
anlayış, demokratik tavır için teşekkür ediyoruz. Elbette,
zaman zaman Başkanlık Divanının tutumuyla
bağdaşmadığımız noktalar oluyor, itiraz ediyoruz,
usul tartışmaları yapıyoruz ama sonuçta, hepimiz Başkanlık
Divanına karşı kullandığımız dilde son
derece dikkatliyiz, dikkatli olmak zorundayız çünkü tarafsız ve bu
yüce Meclisi dolayısıyla halkımızı temsil eden bir
makamdır, öncelikle onun altını çizmek isteriz.
Onun dışında, geçmiş tutanaklara
bakıldığında, gerçi arkadaşımızın
ifadelerinde de, kendisi de ifade ettiği şekilde, kastının
o olmadığını söylediği bazı ifadeler de var.
Bizim, dün bir hususta oluşan ortak mutabakatta olduğu gibi bugün de
kaba, yaralayıcı sözlerin kullanılmaması, bu konuya
hepimizin özen göstermesi konusunda mutabakatımız tam. O konuda
özenli tavrımızı sürdüreceğiz.
Size de bundan önce olduğu gibi bundan sonra da
oturumlarda başarılar diliyorum.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın Bostancı
7.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, konuşulan dilin
kişinin kimliğini ortaya koyduğuna ve kürsüde konuşma yapan
herkesin partisini ve Meclisi düşünmesi, kullandığı dili
bunun üzerine kurması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, Sayın Özelin açıklamalarını
memnuniyetle takip ettik.
Esasen, Mecliste müzakereye dayalı bir dilin
teşekkülü karşılıklı katkılarla oluşur. Dile
ilişkin şunu söylerler: Biz meramımızı dille
anlatırız, kelimelerle anlatırız ama aynı zamanda,
konuştuğumuz dil de bizi anlatır. Hangi kelimeleri
konuşuyorsak bu aynı zamanda bizim karakterimizi, muhakeme
biçimimizi, kafamızın çalışma usulünü ortaya koyar.
Başkalarına, ötekilere hangi dille, hangi kavramlarla eleştiri,
analiz getiriyorsak bu aynı zamanda bizim kimliğimizdir. O
bakımdan, söylenen sözleri aynı zamanda kişinin kendi kimlik
deklarasyonu olarak görmek lazım.
İkinci husus, bu kürsüde yapılan
konuşmalar. Önce, kişi kendisi için konuşur, çok doğru,
adıyla soyadıyla kendisi için konuşur; aynı zamanda partisi
için konuşur, aynı zamanda Meclis için konuşur. Vatandaş
burayı izlerken Meclisteki konuşmalar diye bakar.
Dolayısıyla, kendisini, partisini ve Meclisi, o kürsüde konuşma
yapan herkesin düşünmesi ve muhakemesini, kullandığı dili
bunun üzerine kurması gerekir.
Biz, kaba, yaralayıcı ifadelerin sehven
veya bilinçli bir tarzda kullanılması hâlinde, esasen parti
gruplarının genel dili bu olmamakla birlikte, teşekkül eden
atmosfer dolayısıyla o dilin arkasında saf tutmak gibi garip bir
durumun ortaya çıktığını görüyoruz. Bu sevimli
değil, bu uygun değil, bu Meclisin kastına da hizmet eden bir
yaklaşım değil.
Eminim ki biraz önceki tartışmada
Sayın Ağbabanın kullandığı kelimeyi CHPnin
değerli vekilleri onaylamazlar, öyle bir kelimenin arkasında saf
tutma gereğini de duymazlar. Bunun başka örnekleri de vardır
diğer partiler için. Sonuçta, bizim kastımız ve derdimiz bu
ülkenin meselelerini tartışmaksa o polemikçi dilden, o haddini
bildirme, lafı gediğine koyma, karşı tarafı bir
bakıma taciz edecek, hop oturtup hop kaldıracak bir dil kullanmamak
gerektiği açıktır.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Eleştirileri yapacağız ama Meclisin onu müzakere muhakemesine,
aklına katkı olduğunu da hiçbir zaman unutmayacağız.
Bu çerçevede, bundan sonra ümit ederim ki Meclis
böyle bir dille müzakerelere devam eder.
Saygılarımla
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Altay
8.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, muhalefetin Hükûmeti eleştirmesinin
normal olduğuna ve siyasetin bir nezaket ve vicdan işi olduğunun
unutulmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bostancıya ben de
katılıyorum ama tek sorunumuz kaba ve yaralayıcı dil
değil. Burada, iktidar partisinin çoğunluğundan kaynaklı,
kürsüdeki hatiplerimize bir taciz sorunu yaşıyoruz. Nitekim,
Sayın Ağbabanın ağzından çıkan, kendisinin de
tasvip etmediği laf bir toplu tacizin neticesi olarak bir yol
kazasıdır, böyle de bakabilmek lazım. Ben Parlamentoda
ŞAHİN TİN (Denizli) Allah Allah! Ne
dediğini
ENGİN ALTAY (İstanbul) İşte,
şimdi olduğu gibi, şimdi başladınız.
Parlamentoda böyle yol kazaları olur,
hiçbirimiz de tasvip etmeyiz ama tasvip etmememiz gereken bir şey daha
var, özellikle iktidar partisi grup başkan vekillerine düşen bir
görev daha var. Yerinden laf atma bir ritüeldir, sataşma bir ritüeldir,
bunlar işin olması gereken güzel yanlarıdır ama toplu taciz
başka bir şey. Bizim, bu arkadaşların yani Sayın
Bostancının, Sayın Özelin söylediklerine bunu da eklememiz
gerekir. Hep söylediğim bir şey var: Elbette, en ağır
eleştirileri yapacağız, siz de yapabilirsiniz en ağır
eleştirileri, bunda hiçbir tereddüt yok. Biz Hükûmeti
eleştirdiğimiz için, siz daha çok savunma mekanizması
kullanacaksınız, savunma durumunda olacaksınız, bunlarda
bir sorun yok. Sorun, siyasetin bir nezaket ve vicdan işi olduğunu
unutmayacağız, bizim muhalefet olduğumuzu
unutmayacağız. Bizden hiçbir zaman iltifat beklemeyeceksiniz,
dünyanın en güzel işini bile yapsanız sizi
eleştireceğimiz muhakkaktır ve bu çerçevede bir parça
sağduyuyla bunları sineye çekeceksiniz. Hakareti asla tasvip etmem.
Üç gün önce gene söyledim: Cumhurbaşkanını da
eleştireceğiz, yerden yere vuracağız ama
Cumhurbaşkanına burada bir hakaret olursa önce ben itiraz ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, bütün
siyasi parti gruplarının kaba ve yaralayıcı sözlere
karşı olduğuna ve bundan sonraki süreçte Meclisin seviyesi
bakımından son derece güzel bir müzakere ortamı
sağlanacağını düşündüğüne ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tabii ki
burada hepimizin arzu ettiği -İç Tüzükü de Anayasayı da bir
tarafı bırakalım- insan olarak, diyalog yöntemlerini açık
tutarak temiz bir dille birbirimize hitap edip eleştirilerimizi de mümkün
mertebe sert bir şekilde yapmak ama itham etmeden, ilzam etmeden, iftira
atmadan, karşılıklı birbirimizi yaralamadan bunu
yapalım. Evet, bir hatip varken kürsüde, iktidar muhalefet fark etmez,
diğer sayın milletvekilleri katılmayabilir ama
insicamını bozmadan da dinlemek durumundalar, ona da
katılıyorum.
Dolayısıyla, burada bütün siyasi parti gruplarının
ve tüm milletvekillerinin kaba ve yaralayıcı sözlere karşı
olduğunu görüyorum. İnşallah, bundan sonraki süreçte de
Meclisimizin mehabeti için de milletimizin onurunu temsil eden bu Meclisin
seviyesi bakımından da son derece güzel bir müzakere ortamı
sağlanacaktır diye düşünüyorum. Tabii ki kötü söz
muhatabını değil, hatibini bağlar. Dolayısıyla,
söz söyleyenler aynı zamanda kendi kişiliklerini de ortaya koyarlar,
bunu da herkes çok iyi biliyor.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN - Bu vesileyle biz işleme
kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu bağlamda,
soru-cevap işleminde kalmıştık madde üzerinde.
Soru-cevap on dakika süreyle yapılacak ve bu on
dakika sürenin beş dakikasını soruya, kalan beş
dakikasını da cevaba ayıracağız.
Dolayısıyla, sisteme giren sayın milletvekillerine
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakanım, Niğde havaalanı ve Niğde Tıp Fakültesi için
bütçeden 2016 yılında ayrılan para var mıdır, varsa ne
kadardır?
İki: Yedi ayda yüzde 240 artış
gösteren trafik sigortaları için bir düzenleme yapılması
düşünülmekte midir?
Üç: Temel tüketim mallarında katma değer
vergisinin sıfırlanması düşünülmekte midir? Ağır
borç yükü altındaki ücretli ve emekçilerin borç faizlerinin tamamen
silinmesine, işçi ve ücretlilere borç ödeme kolaylığı
getirmeye yönelik bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Bakana
soruyorum: Suriye Devlet Başkanı Esadı devirmek için 3 milyona
yakın Suriyeli muhalifi misafir etmeye başladık. Şimdiye
kadar bu sığınmacılar için harcadığımız
paranın 10 milyar dolar olduğu söyleniyor. Bu paranın
yatırım değeri en az 5 bin kişinin
çalışabileceği bir fabrika demektir. Suriyeli mültecilere daha
ne kadar para harcayacağız? Bu gidişle daha kaç fabrika
parası havaya gidecek? Bütün komşularımızla
ilişkilerimiz ne zaman düzelecek? Boşuna harcanan bu paranın
hesabını kim verecek?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Balıkesir Gönen ilçesinde bir amatör spor
karşılaşmasının 32nci dakikasında 17
yaşındaki Aday Hakem Halil Berke Aygün, sahada sağlık
ekibinin bulundurulmaması nedeniyle yaşamını
kaybetmiştir. Bakanlığın ihmali sonucu genç bir sporcu
yaşamını kaybetmiştir. Aslında bu bir cinayettir.
Eğer orada bir sağlıkçı olsaydı, o çocuğumuz
küçük bir müdahaleyle kurtulabilirdi.
Sayın Bakan, amatör spora yeterince para
ayırmadığınız için sizin de sorumluluğunuz var.
Türkiyedeki amatör maçların hemen hemen tümünde sağlık ekibi
bulunmamaktadır, ambulans yok, ATT yok, doktor yok. Birçok amatör spor
karşılaşmasına gittiğimde ben de sağlık
ekiplerinin olmadığını görüyorum ve yetkililere soruyorum.
Spor ve Gençlik Bakanlığı yetkililerinin sorumluluğu
Sağlık Bakanlığına attıklarını, kulak
arkası yaptıklarını görüyorum. Sayın Bakan, amatör
spor karşılaşmalarında ambulans ve sağlık ekibi
bulunmadığı için geleceğin sporcuları ya
yaralanıyor ya da sakat kalıyorlar.
BAŞKAN Sayın Tor
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, güneydoğuda, Silvan, Sur,
Cizre gibi ilçelerde terörist eylemler neticesinde binlerce aile
yıkılan evlerini terk ederek göç etmişlerdir; hepimizin
bildiği bir konu. Buna bağlı olarak, özellikle Sur gibi
ticaretin can damarı olan ilçede esnafın durumu da çok kötü hâle
gelmiştir. Diyarbakır Surdan telefon eden bir esnafımız
Çay, şeker için 50-100 TLye muhtaç hâle geldik. demektedir. Terör
eylemleri nedeniyle güç durumda kalan esnafa bu zamana kadar devlet olarak ne
destek verdiniz, açıklar mısınız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tarhan...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Kocaeli Darıcada Millî
Eğitim Müdürlüğü prefabrik bir binada hizmet veriyor. Darıca
Kaymakamlığının binası ise ciddi risk altında,
otuz beş-kırk yıllık bir bina. Emniyet müdürlüğünün
binası yok. Ayrıca, Darıcanın vergi dairesi, sigorta
müdürlüğü ve tapu müdürlüğü yok. 182 bin nüfusa sahip Darıca bu
durumda. Adı ilçe ama aldığı hizmetler açısından
ilçe gibi değil. Bu haksızlığın bir an önce
giderilmesi, riskli binalara ilişkin tedbirlerin alınması için
neden bekleniyor?
BAŞKAN Sayın Ahrazoğlu...
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) 657
sayılı Kanunun 4üncü maddesinin (c) fıkrasına göre
çalışanlar yani 4/Cli personel maaş ve özlük haklarından
kaynaklanan haksızlığa uğramışlardır.
Sayın Başbakan 1 Kasım seçimleri öncesinde bir radyo
konuşmasında 4/Clilerin durumunu düzelteceğini
belirtmişti. Buna göre, Başbakanın söz verdiği şekliyle
4/Cli personelin durumları ne zaman düzeltilecek?
Ayrıca, EUROCONTROL tarafından Meteoroloji
Genel Müdürlüğü ile Devlet Hava Meydanlarına
yatırımlarından dolayı personele ödenekler verilmektedir.
Devlet Hava Meydanları bu ödeneklerden tahsil ettiği kısmı
personeline verirken Meteoroloji Genel Müdürlüğü personeline bunları
ödememektedir. Bu, eşitlik ilkesine aykırı değil midir? Bu
durumun düzeltilmesi için girişimde bulunacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi soruları cevaplandırmak üzere
Sayın Bakanın mikrofonunu açıyoruz.
Maliye Bakanımız Sayın Naci
Ağbal, buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Gürerin, Niğde Tıp
Fakültesiyle ilgili olarak sorduğu soruyla ilgili şu anda elimde
hazır bir bilgi yok fakat üniversitelerimizin bütçelerini her yıl
artan şekilde karşılıyoruz, harcamalarında
üniversitedeki genişlemeye bağlı olarak artış meydana
geliyor, biz de bütçe imkânları çerçevesinde bunları
karşılıyoruz. Niğde Üniversitesiyle ilgili olarak da özel
bir sıkıntı varsa ayrıca görüşmek isterim.
Trafik sigortaları konusunda Başbakan
Yardımcımız Sayın Mehmet Şimşek bir açıklama
yapmıştı. Şu anda konuşulan
sıkıntıları gidermek üzere Hazine
Müsteşarlığı bünyesinde bir çalışma
yapılıyor, tamamlandığında gerekli yasal
değişiklik Başbakanlığa gönderilecektir.
Katma değer vergisi oranları konusunda
Biliyorsunuz, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, özellikle düşük ve orta
gelirli grupların, ailelerin kullandığı temel tüketim
malzemelerinin katma değer vergisi oranları sürekli bir şekilde
indirim konusu yapılmıştır. Özellikle sebze, meyve
teslimlerinde, gıda ürünleri teslimlerinde, yine eğitim öğretim
hizmetleri teslimlerinde, tekstil, konfeksiyon teslimlerinde katma değer
vergileri önemli ölçüde indirilmiştir. Hatırlarsanız, en son,
yine yem ve gübrede de katma değer vergisi tamamen
sıfırlanmıştı.
Emeklilerimizin mali ve sosyal haklarına
ilişkin olarak da önemli iyileştirmeler yapıldı. En son,
yine geçen sene temmuz ayında ve bu senenin ocak ayında emekli
aylıklarımızda da önemli iyileştirmeler yapıldı.
Farklı kaynaklardan yapılan borçlanmalarla
ilgili olarak da zaman zaman düzenlemeler yaptığımız
bilinmektedir.
Sayın Arslan Suriyelilere harcanan parayla
belli ölçüde yatırımların yapılacağını
söyledi ve hatta, bir ifade daha kullandı, hakikaten üzüldüm yani
boşuna harcanan para ifadesi kullanıldı.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Aynen, doğru.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yani, gerçekten üzücü bir cümle olduğunu da söylemem lazım.
İnsani yardım diye herkesin kullandığı bir kavram
var; insani yardım evrensel bir cümledir, Türkçe
karşılığının da biliyoruz ne olduğunu.
Suriyeli kardeşlerimiz oradaki yönetimin meydana getirdiği
olağanüstü ve insanlık dışı terör sonucunda ülkelerini
terk etmek zorunda kalmışlardır ve Türkiye bu insanlara
bağrını açmıştır. Bugüne kadar yaklaşık
10 milyar dolar civarında bir harcama yapılmıştır.
Öncelikle, Türkiye bu
harcamayı yaparken hiçbir şekilde bu harcamanın bir başka
harcamayla mukayesesini asla yapmamıştır. Bu hepimizin
birbirimize karşı bir insanlık borcudur. Dolayısıyla,
bu çerçevede bir yaklaşımı da çok doğru
bulmadığımı belirtmek isterim.
Sayın Demir amatör spor
kulüplerine ilişkin olarak, amatör spor dallarındaki müsabakalarda
sağlık hizmetlerinin yeterli olmadığına dair
değerlendirmelerde bulundu. Tabii ki hem amatör spor hem de profesyonel
spor dallarında daha uygun koşullarda faaliyetlerin yürütülmesi
noktasında Gençlik Spor Bakanlığımızın,
Sağlık Bakanlığımızın
çalışmaları var. Fakat, şu anda benim elimde bu konuda bir
bilgi yok. İlgili bakanlarımızla da sizin belirttiğiniz
hususları kendileriyle ayrıca konuşacağım.
Sayın Tor bu terör
örgütünün son dönemde meydana getirdiği olaylar neticesinde zarar gören
vatandaşlarımızın zararlarının
karşılanması, mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında
Hükûmetimiz tarafından yapılan faaliyetler hakkında bir soru
sordular. Bu bölgede terör örgütünün meydana getirdiği her türlü
sıkıntının üstesinden gelmek için valiliklerimiz,
Hükûmetimiz, bakanlıklarımız gece gündüz
çalışıyor. Oturdukları yerlerden başka illere giden
vatandaşlarımızın oradaki konaklama
ihtiyaçlarının karşılanması, barınma
ihtiyaçlarının karşılanması,
çocuklarımızın, gençlerimizin eğitim
ihtiyaçlarının karşılanması, sağlık
ihtiyaçlarının karşılanması ve o bölgede terör örgütü
tarafından meydana getirilen ağır tahribatın
yaralarının sarılması için her türlü gayreti gösteriyoruz,
bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz.
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Sayın Bakan, ben vatandaş
demedim; esnaf dedim, esnaf. Anlamadınız
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Sayın Tarhan Darıcada bir kısım
kamu hizmet binalarına ilişkin olarak sıkıntıları
olduğunu belirtti.
BAŞKAN Lütfen,
sayın milletvekilleri
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) O konuda ben ilgili bakanlıklarla
görüşeceğim, bir bilgim yok ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN- Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
8inci maddeyi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bir söz talebim var, özür dilerim.
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkan
BAŞKAN 8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Adıyamanın Gerger ilçesindeki bir maden
ocağında meydana gelen patlamada hayatını kaybeden
işçiye Allahtan rahmet, yaralı işçiye de acil şifalar
dilediğine ve Maliye Bakanı Naci Ağbalın 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 8inci
maddesi üzerindeki soru-cevap işlemi sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Öncelikle, yine üzücü bir
haber aldık; Adıyaman ilinin -seçim bölgenizin- Gerger ilçesindeki
bir maden ocağında bir patlama meydana gelmiş, Hacı Demirel
adında 1 işçi hayatını kaybetmiş ve Kadir Aslan
adında da 1 yaralı var. Hayatını kaybeden emekçi
kardeşimize Allahtan rahmet, yaralıya da acil şifa diliyoruz,
Adıyamana da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Tabii, bu konularda Meclisin
geçmiş dönemde hazırlamış olduğu işçi
sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili, maden
güvenliğiyle ilgili Soma Raporu olarak kamuoyunda bilinen bir rapor var
ama geçen dönem gündeme alınamamıştı. Bunun mutlaka bu
dönem gündeme alınması ve ilgili bakanlıkların bunun
üzerinden çalışmalar yapması, bu tip acıları tekrar
tekrar yaşamamızın önüne geçecektir, onu vurgulamak istedim.
İkinci bir husus da,
Sayın Bakan milletvekilimizin sorusundan sanki Suriyelilere harcanan
paranın boşa harcanan para olarak anladığını ve
üzüldüğünü söyledi. Tabii, öyle anlaşılırsa hepimiz üzülürüz.
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Tutanaklara bakabilirsiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Doğrusu şudur: Adalet ve Kalkınma Partisinin
-yaptığımız tüm uyarılara rağmen- dış
politikada yapmış olduğu hataların sonucu ortaya çıkan
bir mülteci krizi ve buna harcanan paralar keşke daha doğru yerlerde
harcanabilseydi. Ama, ülkemize sığınanlar varsa -özellikle
sosyal demokrat bir parti olarak- oraya yapılacak harcamaların
boşa harcama olduğunu söylememiz söz konusu değil.
Vekilimizin kastını
yanlış anladınız. Mesele tamamen şundan ibaret: Sizin
hatalı dış politikanızın ürünü olan Suriyede
yaşananlar ve devamında mülteci krizi. Burada yaşananların
boşu boşuna yaşandığını, daha doğru
yönetilebileceğini kastediyoruz.
Teşekkür ediyorum,
sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkanım
Sayın
Başkanım
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi,
9uncu maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yatırım
Harcamaları, Mahalli İdareler ve Fonlara İlişkin Hükümler
Yatırım harcamaları
MADDE 9- (1) 2016 Yılı Yatırım Programına ek
yatırım cetvellerinde yer alan projeler dışında
herhangi bir projeye harcama yapılamaz. Bu cetvellerde yer alan projeler
ile ödeneği toplu olarak verilmiş projeler kapsamındaki
yıllara sari işlere (kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj ve HES
projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö
Hattının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp
Geçişi İnşaatı Projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir
içi raylı ulaşım sistemleri ve metro yapım projeleri ile
diğer demiryolu yapımı ve çeken araç projeleri hariç) 2016
yılında başlanabilmesi için proje veya işin 2016
yılı yatırım ödeneği, proje maliyetinin yüzde 10undan
az olamaz. Bu oranın altında kalan proje ve işler için
gerektiğinde projeler 2016 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına
uyulmak ve öncelikle kurumların yatırım ödenekleri içinde kalmak
suretiyle revize edilebilir.
(2) Merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin, yatırım programında
ödenekleri toplu olarak verilmiş yıllık projelerinden makine-
teçhizat, büyük onarım, idame-yenileme, tamamlama ile bilgisayar
yazılımı ve donanımı projelerinin detay
programları ile alt projeleri itibarıyla tadat edilen ve edilmeyen
toplulaştırılmış projeler ile ilgili işlemlerde
2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karar esasları uygulanır.
(3) Merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerine yatırım projeleri ile
ilgili olarak yapılacak ödenek ekleme, devir ve aktarma işlemleri
2016 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Kararda yer alan usul ve esaslara göre yatırım
programı ile ilişkilendirilir.
(4) 2016 Yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yıl
içinde yapılması zorunlu değişiklikler için 2016
Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine
Dair Kararda yer alan usullere uyulur.
(5) 3152 sayılı
Kanunun 28/A ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin yirmi
beşinci fıkrası gereği 2016 yılı bütçesine devren
kaydedilecek ödenekler, Kalkınma Bakanlığına bilgi vermek
kaydıyla proje sahibi ilgili kurum tarafından Yatırım
Programında yer alan projelerle ilişkilendirilir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bir söz talebim olacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Diyarbakırın Sur
ilçesinde sokağa çıkma yasağının
uygulandığı mahallelere yönelik yapılan
bombardımanlarda çok sayıda yurttaşın
yaralandığına ve bir an önce hastanelere nakledilmeleri
gerektiğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Diyarbakırın Sur
ilçesinde, biliyorsunuz, yüz güne yaklaşan sokağa çıkma
yasağı uygulaması devam ediyor. Bugün Surdan
aldığımız haberler son derece kaygı verici. Sabahtan
beri özellikle sokağa çıkma yasağının
uygulandığı mahallelere yönelik yapılan
bombardımanlarda içeride bulunan çocuk ve kadınların da
olduğu onlarca yurttaşın ağır bir şekilde
yaralandığı, yer yer bazı yerellerden de 50ye yakın
yaralının olduğu bilgisi bize iletildi; 7sinin durumu
ağır, şuurlarının kapalı olduğu ifade
ediliyor. Gün boyu Hükûmet yetkilileri ve devlet yetkilileriyle
yapmış olduğumuz görüşmelere rağmen, hâlâ bu
yaralıların tahliyesini gerçekleştiremedik. Bu tahliyenin
gerçekleşmemesi durumunda, Surda yaralanan onlarca yurttaşımızın
-ki dediğim gibi, bazı yerel kaynaklar 50ye yakın
yurttaştan bahsediyor- katledilmesi ve ikinci bir Cizre vahşetinin
ortaya çıkması gibi bir durum maalesef önümüze gelebilir.
Umarım, aklıselim hâkim olur; umarım, Surdaki bu mevcut insani
trajedi yeni bir vahşet tablosuyla sonuçlanmaz. Bu konuda
girişimlerimizi sürdürüyoruz.
Buradan da tekrar Hükûmet yetkililerine, devlet
yetkililerine bir çağrıda bulunmak istiyorum: Yaralanmış ve
hastaneye nakledilmeyi bekleyen insanları, bir hukuk devletinin, bir sosyal
devletin yapması gereken şey neyse o şekilde, bir an önce
hastaneye nakletmeyle ilgili bir süreç işletmeleri gerektiğini ifade
ediyorum.
Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Evet, şimdi, 9uncu madde
üzerinde gruplar adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Mustafa Mite aittir.
Sayın Mit, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA MİT (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısının 9uncu maddesi hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Meclis tarafından
kabul edilen Onuncu Kalkınma Planının
gerçekleşemeyeceği anlaşıldığından,
Aralık 2015te Bakanlar Kurulu tarafından 2016 ve 2018 dönemini
kapsayan Orta Vadeli Program ortaya konulmuştur. Bütçe ve planlar bütün
fertleri alakadar eder, onun için bu belgelerin gerçeği
yansıtması gerekir. Sizlere sadece bir rakam vermek istiyorum:
AKPnin 2011 Seçim Beyannamesi hedeflerinde 1,076 milyar dolar olan gayrisafi
yurt içi hasıla geçen yıl ortaya konulan Orta Vadeli Programda 850
milyar dolar, 2015 yılı gerçekleşmesi ise 722 milyar
dolardır. Bir diğer rakam, Onuncu Kalkınma Planında 2018
yılına ilişkin 15.966 dolar olarak gösterilen fert
başına yıllık millî gelir, Orta Vadeli Programda 10.656
dolar olarak revize edilmiş yani yüzde 33 yanılma vardır. Çokça
telaffuz edilen, olmadığı hâlde varmış gibi gösterilen
istikrar bu mudur?
Şubat 2016 itibarıyla, Ekonomi Güven
Endeksi 14,8 gerilemiştir. Bunu başka faktörler de etkilemiş
olabilir ancak Hükûmet bu faktörleri de ortadan kaldırmak, ilan
ettiği hedefleri her hâlükârda gerçekleştirmek zorundadır. Bu
Hükûmetin ve bu bütçenin inandırıcılığı yoktur.
Merhum Alparslan Türkeşin kurduğu Devlet Planlama
Teşkilatını hatırlamak, hakkını da teslim etmek
gerekiyor. AK PARTİ iktidarı Devlet Planlama
Teşkilatını kapatmıştır, şimdi
yapılanlarsa gerçekleşme ihtimali olmayan planlarla
uğraşmaktır.
Bütçe Kanun
Tasarısının 9uncu maddesi yatırımlarla
alakalıdır. Devlet yatırımlarının ekonomiyi
etkilemesi, yönlendirmesi tabiatı icabıdır. Maddenin (1)inci
bendinde proje adına tefrik edilen ödeneğin başka bir projeye
kullanılamayacağı ifade edilmektedir. Bu bütçede
yatırım ödeneklerinin yerine
toplulaştırılmış projeler, topluca ödenekler
ayrılmıştır. Bu nereden geliyor? Bakanlar Kurulunca kabul
edilen 2016 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karardan gelmektedir. Bu kararnamenin
31inci maddesinde kuruluşların proje revizyon taleplerini 15
Aralık 2016ya kadar Kalkınma Bakanlığına
gönderileceği, bu taleplerin de yıl sonuna kadar
sonuçlandırılacağı bildirilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
2016 yılı bütçesinde yatırımlar için 60 milyar TL ödenek
ayrılmıştır. Mukayese olsun diye söylüyoruz, 2016
yılında faiz ödemelerine de 56 milyar TL ödenek
ayrılmıştır. Bizim yatırımdan
anladığımız, ülkemizin kalkınmasına katkı
sağlayacak, istihdam yaratacak, ekonomiyi kırılganlıktan
kurtaracak dengeli ve güvenli kılacak üretime yönelik olan
yatırımdır. AK PARTİ iktidarları döneminde bu manada
hiçbir yatırım gerçekleştirilmemiştir. İktidar
çevreleri daha yeni yeni üretim demeye başlamışlardır.
Yatırım ile tasarruflar arasında ilişki vardır. Maliye
Bakanımız bütçe sunumunda Ekonomide sağlanan güven ve istikrar
ortamının da etkisiyle finansmana erişmenin
kolaylaşması, özel tasarrufların gayrisafi yurt içi
hasılaya oranını yüzde 11,2ye indirmiş. demektedir.
Tasarruf oranlarından birkaçını ifade edelim: Çinde yüzde 47,4;
Güney Korede yüzde 35,7; Hindistanda yüzde 29,3; Endonezyada yüzde 31,7 ve
Meksikada 19,7. Bu ülkeler, bizim gibi gelişmekte olan ülkeler
kategorisinde sayılmaktadır.
Özel tasarrufları teşvik etmek
maksadıyla oluşturulan bireysel emeklilik sistemi de yanlış
kurgulanmıştır. Bireysel emeklilikte yüzde 25 oranındaki
devlet katkısıyla oluşan fon, devletin iç borçlanmasında
kullanılmakta yani devlet kendi parasına faiz ödemek durumunda
kalmıştır. Bu faiz, sigortalıya yansıtılsa
diyeceğim yok ancak bu faiz sigorta şirketlerine aktarılmaktadır.
Şimdi, takibe düşenler hariç 26 milyon
kişinin tüketici kredisi ile kredi kartları borçlarının
toplamı 600 milyar dolardır yani neredeyse bir yıllık
gayrisafi yut içi hasılaya eşittir. Bu 600 milyar dolar,
çalışılacak, yemeden içmeden kesilecek ve ödenecek. Peki, asgari
ücretli bunu nasıl ödeyecek?
Yıllardır söylenmesine rağmen, AK
PARTİ Hükûmeti, tasarruf eksiğini gidermek maksadıyla, satacak
hiçbir şey kalmadığından, gözünü şimdi milletin kefen
parası olan yastık altında biriktirdiği altınlara
dikmiştir. Şimdi, Hükûmet Altın şeklinde tutulan
tasarrufların sisteme çekilmesi için çeşitli mekanizmalar
geliştireceğiz. demektedir. Şimdi, elde avuçta kalana gözünü
dikti Hükûmet. Tasarruf yoksa yatırım yoktur, borç
alırsınız. Yabancı sermaye bu açığı karşılasın.
denilirse on üç yıllık yabancı sermaye girişlerine
bakılması gerekmektedir. Bankaların sendikasyon kredileri,
devlet tahvilleri, borsa ve döviz spekülasyonları, bunların ülkemize
ne katma değer sağladığını da Hükûmete sormak
gerekir.
TÜİKin 2015 yılı verilerine göre, 15
ila 24 yaş işsizlik oranı yüzde 18,6dır. Reel
işsizlik miktarı ise 6 milyon civarındadır. Bunlar iş
alanı istiyor, bu insan gücü ekonominin dışında kalıyor.
Şu kadar üniversite
kurduk deniliyor. Sayın Bakan, kaç üniversitemiz sizin kriterlerinize
uygun üniversitedir? Daha değişik bir anlamla, dünyada denkliği
kabul edilmiş kaç tane üniversitemiz vardır? İşsizliği
aşağı çekmek üzere oluşturulan yüksek liselerin, eğitilmiş
iş gücü arayan ekonomiye katkısı ortadadır.
İşverenler kalifiye eleman aramakta, gençler ise iş
aramaktadır.
Başbakan ve Maliye
Bakanının sunumlarında bazı yatırımlardan
bahsedilmektedir. Yapılan işin kötüsü olmaz, bizim
itirazımız kaynakların verimli
kullanılmadığınadır, adama göre yatırım
projesi icat etmeyedir. Hızlı trenle alakalı sözleşmelerde
57nci Cumhuriyet Hükûmetinin imzası vardır. Sayın
Başbakan, Başkentray Projesini hayata geçirdiğini söylüyor.
Çalışan 2 hat var. Çayyolu hattı ne hikmetse çok yavaş,
Sincan hattı ise proje hatası olarak aktarmalı olarak
çalışmaktadır, Keçiören hattı ise Allaha emanet,
yılan hikâyesine dönmüştür.
Kıbrısın içme suyu ihalesi
yapıldı, 1,5 milyar dolar harcandı. Sonuç olarak
Kıbrıs Hükûmetiyle suyun dağıtımı,
ücretlendirmesi gibi konularda anlaşma sağlanamadığı
için proje bugün ortada beklemektedir. Başbakan, iktidara geldiklerinde 26
havaalanı olduğunu, bunu 55e çıkardıklarını
söylemektedir. Mevcut askerî havaalanlarını sivil uçuşa
açmayı yatırım olarak ifade etmek doğru değildir. Kaç
tane yeni havaalanı yapılmıştır, bunun söylenmesi
gerekmektedir.
Hazır üretim ünitesi olan tarım sektörüne
yapılan yatırımlar ya yanlış olmuş ya da böyle
yatırımlar yapılmamıştır. Çünkü, dünyada kendi
kendine yeten 7 ülkeden birisi olan Türkiye, canlı hayvan, pamuk,
buğday, hatta mercimek, ot, saman, nohut gibi maddeleri ithal eder hâle
gelmiştir.
On üç yıllık AKP iktidarı döneminde,
en yoksul yüzde 20lik kesim millî gelirin yüzde 6,5unu; en zengin yüzde 1lik
kesim ise millî gelirin yüzde 54ünü almaktadır. En zengin yüzde 1lik
kesimin aldığı pay son on yılda yüzde 43 oranında
artmıştır. Hükûmet buna da itiraz edebilir ancak gerçekleri
değiştiremez diyor, bütçenin hayırlara vesile olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde ikinci söz, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Tunceli Milletvekili Alican Önlüye aittir.
Buyurun Sayın Önlü. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİCAN ÖNLÜ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 bütçesi üzerinde
grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bütçe, teknik olduğu kadar politik bir konudur
ve iktidarların toplumsal meselelere ilişkin politik tercihlerini de
yansıtır. Ülkemizde çevre, tarım, ekoloji, enerji ve
kalkınmanın hep bu politik tercihler sonucu bir
yıkımı, talanı, rantları olarak da yeniden
şekillendirmiş ve bugün geldiğimiz noktada yoksulluğun,
açlığın, çoraklığın mekânı ve alanlarına
dönüştürmüştür. Öznesi insan ve doğa olan bu alanlarda
şimdiye kadar kurumuş dereler, tekelleşmiş tarım,
alabildiğince rant hüküm sürmektedir. Teknik verileri konuşabiliriz
ama pek de bir anlam ifade etmediğini kaç gündür tartışarak
görüyoruz. Anlayışı ortaya koymak daha önemlidir. Bu
anlayışın da insancıl olmadığı
açıktır ve ortadadır. Artık bundan sonra bu rant ve talan
anlayışının alternatiflerini konuşmak ve
inşasını geliştirmek, başta gelecek nesillere olmak
üzere, herkesin lehine ve hayrına olacaktır. Ancak, AKP
iktidarının bugünkü anlayışının, değil
inşa etmeyi tartışmayı, buna tahammül etmesi
Bütün bu
alternatiflerin gelecek AKPsiz dönemlerde mümkün olabileceği tüm toplum
tarafından artık kanıksanır hâle gelmiştir. Her gün
yeni rant ve talan alanları yaratan, ekonomiyi sadece yandaş
müteahhitlerin kazancıyla değerlendiren, sadakayı sosyal
politika olarak yutturmaya çalışan, işçi cinayetlerine kaza süsü
veren, doğa talanını kalkınma kılıfı olarak
bizlere sunan ve Türkiye'yi buna inandırmaya çalışan bir icraat
içindedir. Türkiye halklarının buna inanması, idam kürsüsüne
kendi kendine tekme vurması anlamına gelecektir.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bu
topraklarda yeterince idam edildik, yeterince açlığa, yoksulluğa
maruz bırakıldık, inancımız, kimliğimiz, dilimiz
yeterince yok sayıldı ama buna karşı hiç taviz vermeden
direndik. Siz millet dedikçe, biz insan dedik. Siz devlet dedikçe, biz
Devlet değil, insanlık için onur dedik. Siz ecdadımız
dedikçe, biz insanıkâmillerin yoluna daha sıkı
sarıldık. Siz, toplumu tek dil, tek din, tek mezhep ve bireyleri
birbirine düşman kıldıkça, biz yetmiş iki milleti ve
doğayı aynı nazarda gördük.
Çoğunuz da bilirsiniz ki Halide Edipin
Çakırcalı Efeye bir sorusu var. Bilmeyenler varsa bunu hiç
dillerinizden düşürmediğiniz millî bir örnek olarak da
öğrenmekte fayda var. Halide Edip, Ahaliye neden bu kadar
zulmediyorsunuz? diye sorar Efeye. Efe de Tebaayı yönetmek ya ilimle
olur ya da zulümle olur, bende de ilim yok. der. İşte ilmi
olmayanların zulümden umduğu medet, bugün tüm insanlık
değerlerinin sınırlarını zorlamış
durumdadır.
AKP Hükûmetinin enerji, tarım, çevre,
kalkınma politikaları doğa sınırlarına
dayanmıştır. Ormanlar, dağlar, akarsu yatakları, yer
altı zenginlikleri, göller, ekonomik ve siyasal çıkarlar
doğrultusunda talan edilmiştir. Artık, neredeyse
yağmalanacak doğal bir kaynak kalmamıştır.
Yüzyıllardır doğayla uyum içerisinde yaşayan yerel
topluluklara ait sosyal, ekonomik ve kültürel değerler, devlet
politikalarından kaynaklı ciddi bir yıkımla karşı
karşıyadır. Doların yeşilini doğanın
yeşiline tercih etme tutkusu, geleceğimizi zehirlemekte ve ipotek
altına almaktadır. AKPnin kalkınma politikalarını
temsil eden TOKİ, HES, maden ve karakollar ayrı bir yıkım
ve geleceksizleştirme çabasından başka bir şeyi temsil
etmemektedir. Kentlere mal bulmuş mağribi gibi çöreklenen TOKİ
anlayışı, en kadim kültürleri ortadan kaldırmaktadır.
Başta İstanbul
olmak üzere, birçok yerde tarihî ve kültürel doku, yerini ucube yapı ve
toplumsal ilişkilere bırakmıştır. Fetih
hırsıyla doğa kültür ve tarihi tanımazlık had safhaya
çıkmış, yağmaya dönüşmüş ve mevcut olana tüm
Vandallığıyla saldırarak rant amaçlı ekonomik bir öncü
olma yönünde hızla ilerlemektedir. TOKİnin neredeyse ele
geçirmediği tepe kalmamış, yeşillik namına ne varsa
talan edilmiş, ucube mimarisiyle AKP döneminde bir çığır
açmıştır.
Tarihî İstanbul
Yarımadasında yükselen gökdelenler, tarihî yarımadadaki
eserlere gölge olmuştur. Hamasi millî ecdat nutuklarını
dillerinden düşürmeyen AKPnin, ecdatlarının eserlerine, tarihî
bilincine ve hukukuna saygısı da bu kadardır. Bu gaflet ifade
edildiğinde ise bol hamasetle sürekli dillerinden düşürmedikleri:
İnşallah, maşallah.
Kalkınma adı
altında, yerel toplulukların ve halkların yaşam
alanları ellerinden alınıyor, göçe zorlanıyor ve
asimilasyona tabi tutuluyor. Bugüne kadar yapılan 1.500 baraj ve HES
projesinden kaynaklı, 400 bin insan topraklarından göç etmek zorunda
kalmıştır, bir o kadarı da yaşamı elinden
alınmışken yapımı planlanan en az 2 bine yakın
baraj ve HES projesiyle de 1 milyona yakın insan etkilenmek durumunda
kalacaktır.
İnsanlık tarihi ve
kültürümüz açısından da önemli olan yerleşim alanları,
kültür mirasımız sular altında bırakılmaktadır.
Kültürel ve ekolojik bir soykırımla ve ekolojik kırımla
karşı karşıya kalmaktayız. Hükûmet, baraj ve HES
projeleriyle yerel kültürleri ve özgünlükleri tek tipleştirmek ve bu
projelerle de kültürleri, inançları, farklılıkları devletin
kontrolüne almaya çalışmaktadır. Kürdistandaki HES ve
barajların yanı sıra sadece Karadenizde 1.300e yakın HES
planlanmaktadır.
Gelelim başka bir boyuta. Dünyanın hiçbir
ülkesinde baraj ve HES projeleri askerî amaçlı yapılmaz. Ama AKP
döneminde, Devlet Su İşlerinin 2007 yılı Faaliyet
Raporunda belirttiği gibi, 2007 yılında Yatırım
Programına etüt kapsamında, sınır güvenliği sebebiyle
alınan su şişirme bentleri adı altında 11
barajın kati proje ihalesi yapılmıştır. AKP Hükûmeti,
uluslararası literatüre bir yenisini daha eklemiştir: Güvenlik
barajları. Devlet Su İşleri 2008 yılında, askerî
amaçlı, Şırnakta 7, Hakkâride 4 baraj
yapmıştır. Devlet yetkililerinin de açıkça, hiç gizlemeden
ifade ettiği gibi, bu barajların enerji ve sulama amaçlı
olmadığı dile getirilmiştir. Barajların
tamamlanmasıyla Şırnak-Uludere, Hakkâri-Çukurcaya kadar olan sınır
boyu suyla doldurulacak, böylelikle, güya, sınırların güvenliği
bu barajlarla sağlanmış olacaktır.
Bugün kürdistan illerinde, Bingöl, Mardin,
Diyarbakır ve Dersimde planlanan baraj ve HES projeleri bu amaçla hayata
geçirilmek istenmektedir. Dersimde Munzur Vadisi üzerinde yapılmak
istenen 4 güvenlik barajı, Dersim-Bingöl, Dersim-Erzincan
sınırlarını birbirine geçilmez hâle getirmiştir.
Artvin, Dersim halkının kutsal
mekânları, inanç yerleri ve kültürü sular altında
bırakılmak istenilmektedir. Artvin Cerattepede insanlar, sırf
yaşadıkları kentin ranta kurban gitmemesi için demokratik
haklarını kullanırken insanlık adına utanç verici
şekilde saldırılara maruz kalmıştır. Buna da
hukuk devleti denmektedir. Tabii ki sevsinler hukukunuzu. Aslında iki
gündür tartışılan, AKP ekonomi ve yatırım
mantığının nasıl inşaata dönüştüğünü
O
zaman bu mantığın devleti de müteahhit devletidir ancak
müteahhit devleti diyebiliriz.
Keyfilik ve yasa dışılık had
safhada. Bu had safhalık öyle birisine rahmet okutuyor ki Hitler bile
Berlinde, yargıçlara Kanun dışına çıkmayın.
diyebilmiştir ama AKP Hükûmeti -defalarca da örnek aldığı,
Cumhurbaşkanının da örnek aldığı- buna rahmet
okutacak pratikleri sergilemektedir.
Sayın vekiller, hukuk için hiçe sayan,
çalıp çırpan, hesabını vermeden millete ahlak dersi veren,
kadın bedeni üzerinden siyaseti bir hak olarak gören, insanların
bedenini yerde sürükleyen, milletin anasına küfredenlerle iş tutan ve
bunu bir icraat olarak meşru bir şekilde halkımıza
yansıtan bu anlayışı kınıyoruz. Sizin bu
anlayışınıza karşı halk da çıkar Ben de
sizin hukukunuzu, icraatınızı tanımıyorum. der. Tabii
ki yerden göğe de haktır ve bu direnme meşrudur.
Artvinden Dersime
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla)
Geziden sonra,
Cizreden Silopiye kadar her alanda insanlar adalet arar, barış
arar, özgürlük arar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, yerimden bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Tunceli Milletvekili Alican
Önlünün 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Teşekkür
ediyorum.
Bu kürdistan illeri meselesi geçmişte de çok
tartışıldı. Bunu söyleyen arkadaşların, bu
ifadeyi kullananların türkistan illeri neresi, orayı da bize
işaret etmesi lazım. Bu da fiilen Türkiyeyi zihinlerde bölme
anlamına gelir. Türkiye'nin her yerinde Kürtler ve Türkler vardır,
var olmaya devam edeceklerdir. Hep beraber demokratik, özgür bir ülkede
geleceğe, ortak kadere birlikte gideceğiz. Tarihi şahit
göstererek Geçmişte buraların ismi kürdistandı, şimdi de
kürdistan şeklindeki telaffuza niçin itiraz ediliyor? demek doğru
ve haklı değildir. Geçmişte imparatorluklar vardı.
İmparatorlukların siyasal yönetim biçimleri farklıydı.
Adlandırma da vilayet sistemi de yönetim ile halk arasındaki
ilişkiler de bugünkü rejimle mukayese bile edilemeyecek tarzda,
bambaşka bir tarihî bağlamdaydı.
Şimdi, yaşanan onca değişmeyi,
demokrasinin teşekkülünü, halkın rızasını esas alan
yönetimlerin kurulmasını bir millet olarak ortak geleceğe yürüme
işini ıskalayıp etnikçi bir tahayyül ile farklı tasavvur
anlamına gelebilecek tarzda kimlik kurmanın bir unsuru olarak, tarih
yağma ve talan edilerek bu ifadelerin burada kullanılmasını
kınıyorum ve uygun bulmuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu, sadece benim değil, bu anlayışla
davranan, tarihin yağma ve talan edilmesine karşı çıkan
Türklerin, Kürtlerin, bu ülkede yaşayan herkesin, demokratik bir ülkenin
vatandaşları olması idealine bağlı olan herkesin ortak
kanaatidir.
Bunun dışında da tabii sayın
konuşmacıya söylenecek çok söz var, onlara da Hükûmet herhâlde
gerektiğinde cevap verecektir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Baluken, siz de sisteme
girmişsiniz, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Şimdi, ben başka bir konu için sisteme girmiştim ama Sayın
Bostancı açık bir şekilde grubumuza sataştı yani
tarihî gerçekleri talan etmekle suçladı. Sataşmadan dolayı cevap
vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika süre veriyorum.
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
11.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; buradan tekrar hararetli bir kürdistan
tartışması açma niyetinde değilim. Sayın
Bostancı, aslında çözüm süreci komisyonunda başkanlık
yapmış bir milletvekili olarak ve akademisyen kimliğine sahip
bir milletvekili olarak kürdistanın, kürdistan coğrafyasının
tarihsel, siyasal, toplumsal, sosyolojik, coğrafik, ekonomik açıdan
nasıl bir realiteye tekabül ettiğini buradaki birçok milletvekilinden
daha iyi biliyor ama özellikle, bu tartışmayı bir bölünme
paranoyası üzerinden ele almasını kabul etmek mümkün değil.
Biz kürdistan realitesini dile getirirken asla Türkiye'nin bölünmesi üzerinden,
halkların ayrışması üzerinden bir çerçeve ortaya
koymuyoruz. Tam tersine, geçmişle yüzleşme ve bu konuda tarihsel
hakikatlerle birlikte bir çözüm arayışının bu ülkedeki
temel meselelere çözüm getireceğini söylüyoruz.
Şimdi, idari sistemle ilgili, mevcut rejimle
ilgili ve muhtemelen anayasal düzenle ilgili yaptığınız
atıflarla da gözlerimiz yaşardı Sayın Bostancı. Yani
bu ülkede, en azından, bütçe görüşmelerinin olduğu bu on günlük
süre içerisinde defalarca mevcut Anayasayı tanımadığını
kimin ifade ettiğini belirttik. Fiilî bir rejim değişikliği
olduğunu, Türkiyede artık mevcut yasalar, Anayasa ve mevzuat
doğrultusunda bir işleyişin olmadığını kimin
ifade ettiğini belirttik. Keşke niyet okuma üzerinden birtakım
paranoyaları harekete geçirme anlayışı yerine, siz o
dönemde bu hassasiyet içerisinde olsaydınız.
Burada her siyasi parti kendi siyasi
programını, tarihsel perspektifini, toplumsal, sosyolojik
çözümlemesini, analizini özgürce ifade etme hakkına sahiptir. Sizin
belirttiğiniz görüşler, partinizi ya da şahsınızı
bağlayıcı nitelik taşıyan görüşler olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) HDPyle
ilgili bu şekilde bir tartışma açmanızı doğru
bulmuyorum.
Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Baluken konuşmasında, bölünme paranoyası içerisinde
olduğumuz şeklinde bir ifadeyle açık bir sataşmada
bulunmuştur. Bu çerçevede 69a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı, size
de iki dakika süre vereceğim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
12.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Baluken, paranoyanın klinik tıptaki
karşılığını okumuşsunuzdur muhakkak ama
bildiğim kadarıyla psikiyatrist değilsiniz. Burada kişisel
bir teşhisten hareketle, öyle anlaşılıyor ki neticede
işi kolektif bir algıya getiriyorsunuz. Kimsenin bölünme
paranoyası içerisinde olma durumu yok. Kişisel olarak ben kafayı
yemiş birisi olsam, dediğinizi böyle okuyabilirim ama bu ülkede yaşayan
insanların çok büyük bir kısmı, yaşanan terörist
saldırı karşısında Bu ülke bir beka problemi
yaşıyor, bu ülke bölünmek isteniyor. diye düşünüyorsa herhâlde
buna paranoya diyemezsiniz. Otuz yıldır, PKK denilen bir terör örgütü
silahla sahada insanların kanını döküyor hem Kürtlerin hem
Türklerin ve bu işi etnik temelde bir mücadele olarak takdim ediyor,
arkasına, dökülen kan üzerinden bir mistisizm koyuyor. Şimdi,
insanlar arasına kin, düşmanlık, husumet tohumlarını
ektiğinizde bunun gideceği yer neresidir Sayın Baluken? Bunun
gideceği yer
Kanın, dehşetin, şiddetin olduğu bir
yerde insanları birleştirmek için ne kadar çaba sarf ederseniz sarf
edin, o kan, şiddet, o terör örgütünün varlığı ve
girişimleri her zaman bölünmeyi akıllarda tutar. O yüzden, bölünme
konusu bu insanların, bu milletin her zaman aklındadır, her
zaman buna ilişkin bir endişe taşırlar, hem Kürtler
taşır hem Türkler taşır. Önemli olan, eğer bölünmeye
itiraz ediyorsak teröre karşı çıkmaktır, şiddete
karşı çıkmaktır, kardeşleri birbirine
kırdıran anlayışa karşı çıkmaktır. Ama,
buna karşı çıkmak yerine, bir tür bu etnikçi tasavvuru tahkim
edecek tarzda bir dille konuşmak, kürdistan gibi mevzuları da bunun
parçası yapmak uygun bir davranış değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Yani, hepimiz sizin gibi konuşmalıyız öyle
mi?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Hepiniz benim gibi konuşmak durumunda
değilsiniz.
BURCU
ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Ya da sizin gibi düşünmeliyiz!
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Öyle mi?
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Herkes Türkiye demek zorunda! Öyle, herkes keyfine göre isim
veremez!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Keyfiyet, esasen hayli katmanlı bir konudur
ama bölünme meselesi bir paranoya filan değildir Sayın Baluken.
Saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Ben söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Baluken, Sayın Akçay da söz istemişti ama. Sayın
Akçayı bir dinleyeyim öncelikle, sonra sizi tekrar dinleyeceğim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, kürdistan ve Kürt illeri ifadelerini
reddettiklerine ve AKP Grubunun, kişileri bu kadar savunurken milletin
değerlerine sahip çıkmadıklarına ilişkin
açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi,
biraz evvel HDP adına kürsüde konuşan konuşmacı özellikle,
sıklıkla ihsas ettirerek kürdistan, Kürt illeri ifadelerini
sıklıkla kullanıyor. Şimdi, bundan evvel de defalarca
reddettik, kınadık, tekrar bu sözleri reddediyoruz ve
kınıyoruz. Geçmişe yapılan bu referanslar da doğru
değil, tarihen bir kere doğru değil. Ayrıca, bu bir
paranoya değil bir endişedir, bu endişeyi haklılık
kazandıracak otuz yıldır bir terör faaliyeti ve
saldırıları var ülkede. Bunları görmezden gelmeyelim.
İşte, Türkiye'nin bazı yörelerini kürdistan yapma faaliyetidir.
Burada, kürsüde dile getirilen ile terör örgütünün amaçladığı
arasında da hiçbir fark yoktur. Burası Türkiye Cumhuriyetidir ve
illerimizin, şehirlerimizin isimleri de bellidir. Bunları kürsüde
dile getirmekle değiştireceklerini zannedenler fevkalade
yanılırlar fakat bunlar da toplumu aşırı derecede
ajite etmeye yönelik sözlerdir.
Ayrıca, şimdi bu
tartışmalara girmeyi yersiz bulurum ama kürdistan denilen yerler de
Türkiye sınırları içerisinde değil, onu gidip başka
yerde arasınlar. Burası Türkiyedir. Bir yere Kürt illeri dersen o
zaman başka etnik isimler mi takılacak? Yani, yasal olmayan
birtakım tanımlamalar mı yapılacak? Bunları daha evvel
siz de dile getirdiniz Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Fakat,
burada ilginç olan bir husus daha var. HDPnin bu konudaki polemiklere ve
tartışmalara cevap verirken daha evvel Başbakanın veya
şimdiki Cumhurbaşkanının sözlerine ve AKPli yetkililerin
sözlerine atıf yapması ve geçmişte de bunların bu
kürdistan lafını sıklıkla kullandıklarına
gönderme yapması da AKPnin ve iktidarın bu konuda ciddi bir
şekilde ders almasını gerektiren bir husustur. Zamanında
düşünülmeden ve nereye gelip gittiğini düşünmeden söylenen
laflar gün geliyor, karşılarına çıkıyor. Hani
meşhur bir söz vardır Dün yediğiniz hurmalar, bir gün
sızı tırmalar. diye, artık bu da tırmalamaya
başlıyor.
Diğer ilginç olan bir
husus da şimdi, konuşmaları dinlerken AKP Grubuna baktım,
son derece sükût içerisinde, en küçük bir tepki yok. Oysa sayın
konuşmacı Cumhurbaşkanı Erdoğanı
eleştirmiş olsaydı, herhâlde bazı başlar neredeyse
tavana doğru zıplayıp olmadık tepkiler gösterecekti. Millî
olmak ve gayrimillî olmak arasında burada da bir ölçü kurmaya
çalışmalarını ben AKP Grubuna tavsiye ederim. Yani,
kişileri bu kadar savunmaları ama milletin değerlerine,
varlığına gereken şuurla, bir millî şuurla sahip
çıkamayışlarına da ben ayrıca dikkatleri çekiyorum ve
uyarıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, hem Sayın Bostancı hem de Sayın Akçay
yine bölünme üzerinden partimize sataşmada bulundular. Grubumuza
BAŞKAN Buyurun, yerinizden ben size de
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır, sataşmadan
BAŞKAN Buyurun o zaman, iki dakika burada
verelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Grubumuz
adına Ahmet Yıldırım cevap verecek.
ENGİN ALTAY (İstanbul) HDPye ve AKPye
gösterdiğin hoşgörüyü biz de bekliyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Herkese hoşgörüyü gösteriyorum
Sayın Altay.
Buyurun Ahmet Bey.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
13.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması ile Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklaması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, Sayın Naci Hocam, siz bir gerçekliğe
gözünüzü kapatarak o gerçekliğin somut delillerini, maddi delillerini
ortadan kaldıramazsınız. Sadece işte, tarihsel bir döneme
atfederek onu öyle arkaikleştirme sürecini yaşatamazsınız.
Bakın, iki ay önce hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan Irak
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanını ağırladı;
orada -Irak Bayrağıyla değil- Kürdistan Bayrağı ile Türkiye Cumhuriyeti
Bayrağı yan yana beklediler. Kaldı ki biz Türkiyedeki Kürtlerin
kürdistan kavramını kullanırken bu ülkenin bölünmesine hizmet
etmediğimizi
Bunu bir etnik gönderme temeline zorla siz sıkıştırmak
suretiyle bir davranış biçimine rota verme eğilimi içerisinde
olabilirsiniz. Ama şunu söyleyelim, şu çok net ortada: Rumeli
kavramından rahatsız mısınız Sayın Hocam?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yok,
değildir.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Rumeli kavramından
rahatsız mısınız? Kullanılıyor, bir realitedir,
bir coğrafyanın adıdır. Kapadokya kavramından
rahatsız mısınız? Bir kavramın kullanılması
onun yasal veya idari olarak tanımlanması zorunluluğunu gerekli
kılmaz. Rumeli bir idari veya yasal çerçeve içerisinde tanımlanan
coğrafyanın adı değildir.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Sizin niyetiniz
başka, niyetiniz.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Aynı şekilde,
Kapadokya yasal olarak tanımlanmış bir idari bölgenin, ilin,
ilçenin, eyaletin adı da değildir. Ama emin olun, siz bugündeki
korkularınızdan sıyrılırsanız çok daha rahat bir
biçimde bunların tartışılması zeminini toplumsal bir
barış içerisinde yakalamış oluruz.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Bunlar
tartışılmayacak konular.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bütün Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, bir
saniyenizi alacağım.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, kürdistan
ve Kürt illeri ifadelerinin bağlamından koparılarak tarihî ve
coğrafi bir terim olarak kullanılmasından ziyade, Türkiye
sınırları içerisindeki bir bölgeyi ayrı bir hukuki ve
siyasi varlık biçiminde zikretmenin doğru olmadığına
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, daha önce
de benzer tartışmalar burada yaşandı. Tabii burada bir
yerin tarihî ve coğrafi bağlamından koparılarak
konuşulması ayrı bir şey, tarihî anlam yükleyerek
konuşmak ayrı bir şey. Türkiye Cumhuriyetinin merkezî ve
mahallî idareler yapılanmasının esasları Anayasamızda
çok açık ve net bir şekilde, 126 ve 127nci maddelerinde
düzenlenmiştir. Bu esaslar dâhilinde, Türkiye Cumhuriyeti devleti içinde
hâlihazırda mevcut kürdistan adıyla ya da Kürt illeri adıyla
herhangi bir idari ve coğrafi birim bulunmamaktadır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman,
bunu Cumhurbaşkanına da oku Sayın Başkan. Bunu
Cumhurbaşkanına da okuyun çünkü Fiilî olarak rejimi
değiştirdim. diyor, mahallî ve idari sistemi
tanımadığını söylüyor, ona da bir hatırlatın.
BAŞKAN Kürdistan, Kürt illeri ifadesinin
bağlamından koparılarak tarihî ve coğrafi bir terim olarak
kullanılmasından ziyade, Türkiye sınırları
içerisindeki bir bölgeyi ayrı bir egemen, hukuki ve siyasi varlık
biçiminde göstermek ve bu şekilde zikretmek doğru değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 3üncü maddesine göre Türkiye
Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Yine, Anayasanın
14üncü maddesinde, Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbirinin
devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan
faaliyetler biçiminde kullanılmayacağı belirtilmektedir.
Dolayısıyla, tarihî bağlamından koparılarak
farklı bir şekilde bunun kullanılmasının doğru
olmadığını daha önce de ifade etmiştim, bir kez daha
ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KADRİ YILDIRIM (Siirt) Niyet okuyorsunuz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Kürt illeri derken siz Türkiyede 81 ilin, bu illerin ne şekilde
tanımlandığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz; 7
coğrafi bölgeyi, bölgelerin isimlerini çok iyi biliyorsunuz. Anayasa ve
ilgili mevzuatta bunlar çok açıktır. Sorarlarsa İstanbul
nerenin ili? Bir başka il nerenin ili? Bu çok önemlidir ve
dolayısıyla ben
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, isterseniz şuraya gelin, öyle konuşun.
Başkanlık Divanında Genel Kurulu yönetiyorsunuz.
BAŞKAN Evet, Genel Kurulu yönetiyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) AKP grup
başkan vekili olarak konuşamazsınız!
BAŞKAN Genel Kurulu Anayasadan
aldığım yetkiye, İç Tüzüke uygun olarak yönetiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bizim
partimizin ilettiği görüşler kürsüden ifade edildi, siz niyet
okuyamazsınız, onlarla ilgili yorum yapamazsınız!
BAŞKAN Ben niyet okumuyorum, ben bu ülkenin
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Mahallî
ve idari düzenle ilgili bu kadar hassasiyetiniz varsa
BAŞKAN Evet
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
öncelikle, Bu ülkede fiilî olarak rejim değişikliği
olmuştur. diyen, başkanlık sistemine geçildiğini ima eden
Sayın Cumhurbaşkanıyla ilgili de yorum yapın.
BAŞKAN O bir hükûmet sistemi meselesidir,
öteki başka bir meseledir ve bu arada
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Anayasa ihlali,
aynı şeydir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Anayasa
ihlali, aynı şeydir.
BAŞKAN
bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü
savunmak tüm parlamenterlerin asli görevidir, ben de görevimi yerine
getiriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Görevinizi yerine getirmiyorsunuz, kişisel yorum yapıyorsunuz. Biz de
sizin bu tavrınızı kınıyoruz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, Rumeli denildiğinde ülke bölünecek diye bir endişeye
kapılsaydım bu paranoya olurdu, Kapadokya denildiğinde
bölünecek endişesine kapılsaydım paranoya olurdu ama niçin belli
kavramlar kullanıldığında bu ülkedeki insanlar bölünmeye
ilişkin bir kaygı duyuyorlar?
LEZGİN BOTAN (Van) O da sizden
kaynaklanıyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Çünkü,
arkasında kan var, dehşet var
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Senin
hissiyatın öyle.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) -
bir terör
örgütünün zulmü var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
O yüzden, insanlar bu ülkenin birliğini düşünmek lüzumunu
hissediyorlar. Kimsenin, hiçbir etnik kimlikle bir problemi yok.
LEZGİN BOTAN (Van) Kanuni döneminde bölünme
şeyi mi vardı?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Demokratik
zeminde Kürtler, Türkler, bu ülkede yaşayan herkes haklarını
arayabilir, işte kürsü. Arıyorlar haklarını,
konuşuyorlar, mesele o değil.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İşte, kürsü orada, yasaklamaya çalışıyorsunuz.
BAŞKAN Evet, Sayın Bostancı,
tutanaklara geçmiştir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Mesele, bu
ülkenin birliği için demokratik zeminleri uygun bir şekilde kullanmak
Sayın Baluken, başka yerlere gönderme yapmaya gerek yok.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Tutanaklara geçmesi açısından birkaç cümle ifade edeyim.
BAŞKAN Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Naci Bostancıya da son konuşmasından ötürü
teşekkür etmek lazım. Bunun objektif bir yorum değil, kendi
subjektif hissiyatı olduğunu ifade etti. Hiçbirimiz, buradaki hiçbir
milletvekili, hele hele HDP Grubu Sayın Bostancının ya da
herhangi bir milletvekilinin subjektif hissiyatına göre tarihsel,
toplumsal, coğrafik, sosyolojik olayları ve olguları
değerlendirmezler, bunu böyle bilmeniz gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, kürdistan ifadesiyle ilgili Adalet ve
Kalkınma Partisi yetkililerinin daha önceki söylemleri ile şu andaki
söylemlerinin farklı olduğuna ve siyasette
tutarlılığın bir erdem olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
bir tartışma yürütülüyor, Adalet ve Kalkınma Partisinin
saygıdeğer milletvekilleri de kendi grup başkan vekillerini
dinliyorlar, alkışla destek oluyorlar, inanıyorlar,
güveniyorlar, içselleştiriyorlar, seçim bölgesine gidiyorlar, bunları
tekrar ediyorlar ama 17 Kasım 2013 günü bir eline Şivan Perveri, bir
eline İbrahim Tatlısesin elini alan Recep Tayyip Erdoğan o gün
kürdistan dediğinde, o gün öncelikle Bülent Arınç, Emine
Erdoğan ve İbrahim Tatlıses göz yaşlarını
tutamadığında -İbrahim Tatlıses sonra aday adayı
olduğunda, adaylıklar açıklandığında bir kez daha
göz yaşlarını tutamayacaktı- o gün burada tepkiler
vardı Ülkenin Başbakanı kürdistan kelimesini niye
kullanır? diye. Sayın Naci Bostancı değil ama o günkü
mevkidaşları, aynı görevi yapan arkadaşlar
çıkıyorlardı buraya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Arkadaşlar, açalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
kürdistan kelimesinden
korkulacak bir şey olmadığını, bin yıllık
dostluk ve kardeşliğin Sayın Başbakanın söylemleriyle
pekiştiğini, o manzarada rahatsız olunacak ne olduğunu
söylüyorlardı.
Şimdi, siyasette tutarlılık bir
erdem, tutarsızlık utanılacak bir şey. Ben, HDPnin,
MHPnin, CHPnin kendi pozisyonlarıyla ilgili bir şey demiyorum ama
Allah aşkına, yarın karşınıza bunu koyarlar.
Bugünkü grup başkan vekilinin buradaki ifadeleri ilk kez özgün ve
arkasında durulabilir gibi geliyor olabilir ama 2013
Kasımını karşınıza koyarlar, insan içine
çıkamazsınız. Bunu hatırlatıyorum, başka bir
şey demiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Özel, utanılacak bir tutarsızlık içinde olduğumuzu
söylemiştir, bu açık bir sataşmadır.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu polemiği bitirelim, lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sataşalım Başkan, sıkıntı yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) -
Cumhurbaşkanı kürdistan demiş. Sataşmayınız
Cumhurbaşkanına, burada yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Cumhurbaşkanımıza sataşma Naci Bey,
Cumhurbaşkanımıza sataşma.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
14.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklaması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Arkadaşlar, daha iki gün önce CHPli vekiller bir açıklama
yapmışlardı Çözüm sürecini tekrar başlatmak gerekir.
diye. Doğrusu, merak ediyorum, nasıl yapacaksınız? Bu dil
ve bu tavırla, bu yaklaşımla çözüm süreci derken siz ne
anlıyorsunuz?
Kıymetli arkadaşlar, otuz yıl kan
akmış, 36 bin insan hayatını kaybetmiş. Bu ülkede
demokratik süreçleri güçlendirmek ve insanları kucaklamak için çözüm
sürecini başlatıyorsunuz. İnsanların yaralarına
dokunmak istiyorsunuz, iyileştirmek istiyorsunuz, aradaki kan gölünü
aşmak, kardeşliği sağlamak istiyorsunuz. Elbette
çıkacaksınız sahaya, insanlarla konuşacaksınız,
herkese dokunacak bir dille konuşacaksınız. Mesele, kavramları,
kelimeleri hangi bağlamda kullandığımız? Bu ülkenin
birliği, dirliği, bölünme iddialarının ötesinde
kardeşliği kurmak için bütün sözlüğü kullanabilirsiniz, her
şeyi kullanabilirsiniz. Kelimelere anlamını veren
kastınızdır, kastınız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bravo Sayın
Bostancı, bravo!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Cumhurbaşkanı
da, Başbakan da, çözüm sürecinin failleri de bu ülkenin
kardeşliğini kurmak için ne kullandılarsa onu kullandılar,
o dili kullandılar, insanları kucaklamak için kullandılar.
VELİ AĞBABA (Malatya) Vallahi bravo!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Dilin kemiği
yok.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Siz de iyi
bilirsiniz ki aynı sözler, aynı cümleler bir ağızda
düşmanlığın, başka bir ağızda dostluğun
cümleleri olabilir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bravo!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Evet,
olabilir, dil böyle bir şeydir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Size serbest,
bize yasak mı Hocam, onu bir söylesene?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - AK
PARTİnin durduğu yer bu ülkedeki demokratik zeminleri güçlendirmek,
halkı kucaklamaktır. Bu ülkeye meydan okuyan terör örgütü varsa ona
karşı da mücadele etmektir. Dün durduğumuz yer buydu, bugün
buradayız, yarın da aynı yerdeyiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Bostancı, bravo vallahi!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Özel
Sayın Baluken, niye söz istediniz?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Sayın Bostancı bir kez daha
(Gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekilleri,
lütfen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Cumhurbaşkanıyla aynı kelimeyi kullanırken bile
kastın farklı olduğunu söyleyerek bir kez daha grubumuza
sataşmada bulundu.
BAŞKAN Sayın Baluken, lütfen, bitirelim
bu tartışmayı.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır, açık sataşma var.
BAŞKAN Buyurun, bitirelim.
İki dakika veriyorum, bitirelim bunu.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Pardon,
ben farklı anladım.
BAŞKAN Buyurun.
15.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Bostancı, bir psikiyatrist değilim ama
iyi bir hekimim. Psikiyatriyle ilgili de yeterince bilgim var, o bilime özel
bir ilgim de var. O nedenle, kullandığım bütün kavramları
çok dikkatli bir şekilde kullanırım. Paranoid bozuklukla, bir
kavram üzerinden paranoya tanımlaması yapmak tamamen ayrı
anlamlara gelir, onu sizin bilmeniz gerekiyor ama görebildiğim
kadarıyla siz biraz müneccimlik yapmaya başlamışsınız.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Hezeyanın da
ne anlama geldiğini biliyorsunuz değil mi, hezeyanın?
İDRİS BALUKEN (Devamla) Yani, aynı
kelimeyi kimin ağzından çıktığına göre yorumlama
ve ona göre reaksiyon gösterip göstermeme tavrını gelip bu kürsüden
savunuyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kelime
değil, yaklaşım, üslup.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Cumhurbaşkanı Erdoğanın ağzından
çıkınca kürdistan kelimesi masum, herhangi bir bölünme anlamı,
bir bölünme kavramı taşımıyor ama HDPli bir milletvekilinin
ağzından çıkınca Bunların niyeti bozuk, bunlar zaten
art niyetli, o nedenle şu anlama geliyor. gibi...
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Öz
yönetimden bahseden sizsiniz Sayın Baluken!
İDRİS BALUKEN (Devamla) Yani, kusura
bakmayın ama Sayın Bostancı, hem kendinizle çelişiyorsunuz
hem de akademiadaki o kimliğinize, entelektüel birikiminize
yakışmayacak bir çaresizlik içerisine giriyorsunuz. Biz, herhangi bir
kişinin, ne Cumhurbaşkanının ne de geçmişe dair
atıf yaptığımız kişilerin o kelimeleri,
kürdistan tanımını kullanmasından dolayı da burada
kullanıyor değiliz. Bir realite olduğu için, o realitenin
varlığına sonuna kadar inandığımız için, o
realiteyi kabul etmenin Türkiyenin ve Orta Doğunun temel meselelerine gerekli
bütün çözümleri getireceğine yürekten inandığımız için
burada ifade ediyoruz. O nedenle, lütfen, siz de HDPye karşı burada
tanımlamalar yaparken niyet okumaktan, falcılık yapmaktan
vazgeçin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Cumhurbaşkanının da Başbakanın da dili dün de bugün de
yarın da kardeşliğin dilidir. Kardeşliğin dili
şudur: Terör örgütünü de göreceksin, düşmanlık yapanları da
göreceksin, bu ülkenin kardeşliği için uğraşanları da
göreceksin. Demokratik zeminleri güçlendireceksin. Bizim
yaptığımız bu. Ama, terör örgütüne kör olanların
kardeşlik adına konuşmaları kolay olmaz, söylediğim de
bu aynı zamanda.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yine
sataştı bana.
Sayın Başkan...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Evet Sayın Özel, buyurun, ne diye
sataştı? Sormak durumundayım Sayın Özel, kusura
bakmayın.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
aslında tabii, hepimiz çoktan seçmeli sorularla yetişmiş bir
nesiliz, tam da sorunuz öyle, Çoktan bir tanesini seçin. diyorsunuz.
BAŞKAN F hiçbiri, o da bir seçenek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiçbiri olursa ayırmam,
hepsi efendim, hepsi, e seçeneği, hepsi, bütün söylediklerine cevap
vereceğim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Değil,
değil.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Olmaz
efendim.
BAŞKAN Bir tane söylediklerini söyleyin, bir
tane söyleyin Sayın Özel, grubunuza yönelik olarak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki.
Geçtiğimiz günlerde grubunuza mensup 2
milletvekili bölgeye gidip çözüm sürecini
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Başkan, bir tutanak alsın, beceremedi.
BAŞKAN Tamam buyurun.
Hayır tamam, doğru, Sayın Özelin
sözüne ben itibar ederim, tüm grup başkan vekillerinin aynı
şekilde.
16.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
teşekkür ederim.
Şimdi, tabii, bir milat daha
yaşıyoruz, bir eşik daha atladık. Bugüne kadar AKPnin dün
ak dediğine bugün kara, bugün kara dediğine ak dediği çok oldu.
Bunu Alevi açılımında gördük, Ermeni açılımında
gördük, çözüm sürecinde gördük, yaşadığımız bir çok şeyde.
Hatta farklı farklı fikirlerin, farklı farklı sözcüleri
biri bir tarafta başka bir şey söyledi, iki gün sonra diğeri
başka bir şey söyledi. Gün geldi onun arkasında durdunuz, ona
sırtınızı döndünüz; gün geldi diğerine yüzünüzü
döndünüz, bu tarafa sırtınızı döndünüz, algıyı
yönettiniz. Ama, bugün Sayın Bostancı rekor deniyor, kendi rekorunu
geçiyor, aşıyor. Şimdi, kürdistan kelimesine tepki
gösteriyorsunuz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Gene
sataştı.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) 2013te Sayın
Cumhurbaşkanının bu kelimeyi söyleyişini söylüyoruz
MURAT DEMİR (Kastamonu) Tam ne demiş
tam, siz bunu söyleyin, tam ne dediğini söyleyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
ve grubunuzu
yanılttığınızı da söylüyoruz, çıkıp
burada kendi yöntemlerinizle inkâr edebilirsiniz, dedi ama şöyle
demişti
Ama şimdi acayip bir şey yaptınız. Kürdistan
kelimesi Sayın Cumhurbaşkanının ağzında
barış, kardeşlik, dostluk; başkasının
ağzında başka anlamlar.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Öyle demedim
ben.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Özel, vallahi yorulduk takip etmekten ya, bir sabit dur.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ve Cumhuriyet Halk Partisine
şunu söylediniz: Siz çözüm sürecini, daha doğrusu, bölgedeki sorunu,
Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz? Bir: Samimiyetle çözeceğiz. Size
söylediğimiz, geçmişte yapmadığınız, bugün
sözümüze geldiğiniz gibi Hükûmet odaklı bir yöntemle değil,
Parlamento odaklı bir yöntemle yapacağız. Bazı partileri
yok sayıp, bir partiye dışarıda sarılıp,
başka yerlerde mutabakatlar yapıp, işinize geldiğinde de
ondan cayıp, tekrar eski günlere dönüp kan akıtarak, eski günlere
dönüp bu ülkenin tekrar analarının göz yaşının
akmasına sebep olarak değil, samimiyetle, bu Parlamentoda milletten
bir şey gizlemeden, tutamayacağınız sözler vermeden, gizli
ajandamız olmadan yapılırsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati. 17.18
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Zihni
AÇBA (Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları
2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon burada.
Hükûmet Burada.
Sayın Baluken, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının belirttiği gibi
kürdistan ifadesiyle ilgili olarak yasal ya da anayasal açıdan herhangi
bir sakıncanın söz konusu olmadığına ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, demin kürdistan
kavramı üzerinde yaratılan o tartışmada Halkların
Demokratik Partisi olarak biz görüşlerimizi son derece net ifade ettik. O
tartışmayı tekrar uzatmak niyetinde değilim ama
yaklaşık dört beş oturumdur, sadece sizin yönetmiş
olduğunuz Genel Kurulda, her kürdistan kelimesi geçtiğinde bir
niyet okuma üzerinden Anayasaya atıf yaparak bunun uygun
olmadığını söylüyorsunuz. Oysaki, mevcut Anayasaya göre
kürdistan isminin geçtiği siyasi partiler şu anda Türkiyede siyasi
çalışmalarını yürütüyorlar -tek tek isim saymayayım
buradan- ve bu partilerin bazılarında program olarak federatif çözüm
önerisi var, bazılarında da bağımsızlık çözüm
önerisi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Toparlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Baluken.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Dolayısıyla, yasal ya da anayasal açıdan sizin belirtmiş
olduğunuz şekilde herhangi bir çekince, herhangi bir sakınca söz
konusu değildir. Siz tamamen kişisel yorumlarınızı
katarak HDP üzerinden bir niyet okuma anlayışıyla her
kürdistan kelimesi geçtiğinde özellikle bu tartışmayı
açıyorsunuz. Anayasayla ilgili eğer somut bir kriter
istiyorsanız dediğim bu konuyu önce bir inceleyin, ondan sonra bu
tartışmaları burada başlatın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı
Siz de açın sistemi isterseniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sadece
kayıtları geçmesi için ifade ediyorum: Sayın
Cumhurbaşkanımızın Diyarbakırda yapmış
olduğu konuşma, orada bulunan ve Kuzey Iraktan gelmiş olan misafirleri
çerçevesinde Kuzey Irak Kürdistandaki dostlarımı muhabbetle
selamlıyorum. şeklindeki cümlenin içindeki Kürdistandır. Buna
dikkat çekerim. Bağlamından çıkartıp buradan bir
eleştiri yazmak yanlıştır.
Kayıtlara geçsin diye bu durumu ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, 9uncu madde üzerinde
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
15.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ahmet Aydının gösterdiği hassasiyeti çok doğru
bulduğuna ve ülkeyi yönetenlerin Anayasa, yasalar ve idari bakımdan
düşünerek konuşmaları gerektiğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, sizin bu konuda gösterdiğiniz
hassasiyeti ben çok doğru buluyorum. Meclis Başkan Vekili olarak
zaman zaman anayasal hatırlatmalar yapmanızın aslında
diğer başkan vekillerinin de ve başta da Sayın Meclis
Başkanının da her vesilede bu konuyu hatırlatmasında
büyük fayda var. Tabii siyasi parti temsilcilerinde doğal olarak bir
polemik doğuyor. Ancak, sizin konumunuz daha farklı. Bu konuda bugüne
kadar yapmış olduğunuz konuşmaları takdirle ve
şükranla karşıladığımızı ifade etmek
istiyorum.
Şimdi, Sayın Bostancı, tabii, bugün
biraz izahlarda haklı olarak kendisinden kaynaklanan nedenlerden
dolayı değil de Sayın Cumhurbaşkanı ve AKPnin
diğer sözcülerinden kaynaklanan sıkıntılar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Çünkü bir önceki
söylediklerini tevil etmek zorunda kaldı fakat maalesef, Adalet ve
Kalkınma Partisinin, Başbakanlığı döneminde Sayın
Erdoğanın bu konudaki yanlış ve çelişkili
tutumları tartışmaları bugün bu noktaya kadar getirdi.
Şimdi Diyarbakırdaki konuşmayı diyor Sayın
Bostancı ama biz AKP grup toplantısında Sayın
Erdoğanın ne dediklerini gayet iyi biliyoruz MHP ve CHP
milletvekillerini hedef alarak, işte Meclis kayıtlarını da
göstererek. Bugün HDPnin birtakım tezlerine haklılık
kazandırmaya yönelik konuşmaları şimdi de
karşılarına getiriyorlar. Burada yapılması gereken, elbette
ülkemizin, milletimizin birliğini, bütünlüğünü tesis edecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Akçay,
lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani, bu tür
tanımlamaların anayasal olması, idari ve yasal olup
olmaması fevkalade önemlidir. Ülkeyi yönetenler, siyasi sorumluluk alanlar
mutlaka, anayasa, yasalar ve idari bakımdan bunları düşünmek
durumundadırlar. Dolayısıyla, ağzımızdan
çıkanı kulağımızın duyması ve ileride
bunların ne gibi komplikasyonlara yol açabileceğini, bilhassa karar
alıcıların ve devleti yönetenlerin çok iyi hesaplamaları
gerekir. Elbette, bunları bugün öne süreceğiz. Sen, bir yerde,
birileriyle oturup
(x)
ağlayacaksın, şehit cenazelerinde göstermediğiniz
ağlamaları o zaman göstereceksiniz, birlikte birilerinin
başlından konfetileri temizleyeceksiniz, aradan zaman geçince de biz
Bunları yapmıştınız. diye söylemeyeceğiz. Bu da
olmaz
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, malumunuz,
Genel Kurul görüşmelerinde gündeme bağlılık ilkesi
geçerlidir. Ayrıca açıklama hakkı çerçevesinde sayın
sözcülere karşılıklı sataşmadan dolayı söz
verdim. Karşılıklı konuşmalar yapılmış,
düzeltmeler yapılmış ve cevaplar verilmiştir her gruptan.
Açıklama hakkı karşılıklı
kullanılmıştır.
Artık, gündem üzerindeki görüşmelere,
müsaadenizle, kaldığımız yerden devam edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Sayın
Başkan
Sayın Başkan, hayır.
BAŞKAN Olsun, her grubun talebi var. Ben
izninizle şu anda
Tekin Bey, çoktandır burada bekliyor, söz
sırasını bekliyor.
Sayın Bingölü, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, konuşmalarını yapmak üzere kürsüye
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Olmaz ama 3 grup
konuştu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 3
gruba söz verip Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna söz vermediniz.
BAŞKAN Size vermedim mi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Vermediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vermediniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamam, Tekin Beyden sonra size de
veririm Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Sayın
Başkan
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, ben yerimden söz almadım. Ben, çıktım,
Kayıtlara geçsin. diye konuştum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tekin Bey, grubumuzun
konuşmacısıdır
BAŞKAN Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Grubunun
açıklamasından sonra konuşacak.
BAŞKAN Tekin Beyi çok beklettiniz ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grubunun
açıklamasından sonra konuşacak. Böyle bir şey yok!
BAŞKAN Bir dakika Sayın Özel. Böyle bir
şey de yok, böyle bir şey de yok!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 3 gruba söz verdiniz.
BAŞKAN Tamam, ben size de vermeyeceğim
demiyorum, size de vereceğim, takdir edeceğim.
Sayın Bostancı da girmemişti sisteme,
o da söz istedi. Ben Tekin Beyden sonra ikinize de söz veririm.
Buyurun Sayın
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, hayır, şu
doğru değil.
BAŞKAN Ya bakın, bir defa bir
işleme başladık Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
içeride oturduk, konuştuk.
BAŞKAN Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yerinden gruplara söz
vereceksiniz.
BAŞKAN Size de vereceğim, tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İlk önce Sayın
Bostancı kalktı, tutanaklara
BAŞKAN Sisteme girmedi o.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sisteme
girmedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önce Sayın Baluken,
yerinden Sayın Bostancı, sonra sayın grup başkan vekilimiz,
sırada Cumhuriyet Halk Partisi varken bu doğru değil Sayın
Başkanım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ben sisteme
girmedim.
BAŞKAN Sayın Özel, bakın, ben size
de söz vereceğim arzu ederseniz. Bakın, konuşmacıyı
davet ettim. Şimdi Sayın Bostancı da istiyor, siz de
istiyorsunuz, belki tekrardan sataşmalar olacak, ben bu
konuşmayı bitireyim, bu konuşmadan sonra vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, yerimizden sözü
verin bu işi burada bitirin, Ondan sonrası olmaz.
BAŞKAN Peki. Bir daha söz vermeyeceğim,
ona göre.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, siz bilirsiniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel, hadi.
Sayın Bostancı, siz de istiyor musunuz?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Evet.
BAŞKAN Sayın Bingöl, kusura
bakmayın, sizi davet ettim ama bekleyeceğiz biraz daha.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman
bizler de isteriz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel,
toparlayalım hemen.
16.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Cumhurbaşkanının 2013 tarihinde
dönemin Başbakanı iken yaptığı, güçlü bir Türkiyenin
eyalet sisteminden korkmaması gerektiğini vurgulayan
konuşmasına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Bostancıya, aradan önce, Sayın
Cumhurbaşkanının Başbakan olduğu dönemde -tarihini de
verdik, 2013ün 17 Kasımında- yaptığı konuşmayı
hatırlattım. O, önce Sayın Cumhurbaşkanının bunu
başka amaçlarla söylediğini, başkalarının başka
amaçlarla söylediğini söyledi. Ama, geldiğimiz noktada, Sayın
Cumhurbaşkanından doğrudan aktarıyorum: Osmanlıya
baktığımız zaman, o güçlü Osmanlıda, mesela çok daha
enteresan, Lazistan eyaleti var, Kürdistan eyaleti var, iniyoruz güneye, yine
aynı şekilde eyalet sistemleri var. Niye? Osmanlı güçlü,
oralarda hiç çekinmeden, rahatlıkla bunları vermiş.
Seçilmiş belediyeyi kabul ediyorsun, seçilmiş valiyi niye kabul
etmiyorsun? Etnik bir unsurun büyükşehir belediyesini kazanmasından
korkulmamalı, güçlen, sen de kazan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Güçlü Türkiye eyalet
sisteminden korkmamalı. Bağlamından kopmasın, kurucu Genel
Başkanınızın sözlerini tekrar ediyorum, sonra CHP
bunları dedi. dersiniz. Güçlü bir Türkiyenin asla eyalet sisteminden
korkmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, Üniter yapı
noktasındaki yaklaşım tarzı aslında bununla alakalı
bir şey değil. Siz eyalet sisteminde de üniter yapıyı muhafaza
edebilirsiniz. Tamamıyla bunu atıp götürme diye bir şey yok. Biz
Federal yapı diyoruz. Federal yapı nedir? Orada geliyor
toplanıyor zaten. diyerek eyalet sisteminin gerekliliğine vurgu
yaptı.
Şimdi, bunları
tekzip edecekseniz, edin. Biz bir gerçeği ortaya koyuyoruz; bu kadar.
Başka bir şey demiyorum.
Teşekkür ediyorum.
KADRİ YILDIRIM (Siirt)
Çok doğru söylemiş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin
pozisyonunuza bir şey demiyorum ama
KADRİ YILDIRIM (Siirt) -
En doğrusunu söylemiş.
BAŞKAN Sayın Bostancı
17.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Cumhurbaşkanı ile
Başbakanın söyledikleri sözlerin anlamını başka
yerlere çekmenin doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Biraz önce başka bir
tartışma yaşandığında CHPnin kıymetli Grup
Başkan Vekili Engin Altay Bey dedi ki: Siz dünyanın en doğru,
en güzel işlerini de yapsanız biz muhalefet olarak
eleştireceğiz kardeşim; muhalefetin görevi budur. Doğru,
biz denizin üzerinde yürüsek bile siz yüzme bilmiyorsunuz diye bizi
eleştireceksiniz, bunu kabul ediyoruz sizin de ifade ettiğiniz gibi.
Mesele şu: AK
PARTİnin durduğu yer çok belli. O söylendi bu söylendi; bu
tartışmalar uzar gider. Bizim durduğumuz yer bu ülkenin
kardeşliğidir, terörden, katliamdan, kan dökülmesinden uzakta
demokratik zeminlerin güçlendirilmesidir. Sayın
Cumhurbaşkanının da Sayın Başbakanın da tarih
içinde her yerde söylediği sözlerin bağlamı da budur,
anlamı da budur. Bunu başka yerlere çekmenin manası yok.
Ayrıca, ben tevil
çabası içinde falan da değilim. Sayın
Cumhurbaşkanının Diyarbakırda yapmış olduğu
konuşmanın bir kardeşlik konuşması olduğunu
söyledim. Söylediği de Sayın Barzaninin yanında
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
Sayın Bostancı siz de.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya)
misafirler var orada, çeşitli yerlerden gelen misafirler;
onların geldikleri yerlere selam göndermek amacıyla Kuzey Irak
Kürdistanındaki dostlarımıza da muhabbetle
diyor. Şimdi,
alıp bu lafları şartlar, şartlar içerisinde başka bir
bağlama taşımak doğru değildir, bu ülkeye faydalı
bir iş de değildir.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Cumhurbaşkanını boşa
çıkarıyorsun ya! Allah Allah! Grup konuşmasını izle,
doğru bilgi vermiyorsun.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) - Herkes durduğu yer neresi ona baksın ve söylediği
sözleri bunun üzerine anlamlandırsın. Hiçbir tevil, hiçbir
saptırma, hiçbir başka türlü çaba, gayret söz konusu değildir.
Bizim yerimiz kardeşliktir; her zaman da buradayız.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bostancı.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Baluken
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi
açısından ifade edeyim. Yani, kırk yıl düşünsem
aklıma gelmezdi Cumhurbaşkanı Erdoğanın sözleriyle
ilgili tahribatı düzeltmek ama Sayın Bostancı resmen onu
yaptı.
Sadece Diyarbakır konuşması değil,
Sayın Bostancı, partinizin grup toplantısını eğer
takip etmiyorsanız Googledan girip bakın.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Hepsinde
oradaydım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Gerek
grup konuşmasında gerekse o tarihlerde katıldığı
televizyon programlarında açık bir şekilde Sayın
Cumhurbaşkanı kürdistan tanımlamasının ne anlama
geldiğini ve buna karşı çıkmanın da nasıl bir
cehalet örneği olduğunu ifade etmiştir, kendi cümleleriyle
söylüyorum. Sayın Bostancı Erdoğanın cümlelerini burada
açık bir şekilde çarpıtmıştır.
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Tekin Bingölü
kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Bingöl, söz sırası
sizde. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı
bütçesi üzerinde partim adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Bütçede esas olan
Biraz konunun
dışına çıkılmıştı, bütçeyle ilgili
konuşmak istiyorum, kafamda şekillendirdiğim konuşmamı
geri plana iteceğim.
BAŞKAN Yok, siz yine bütçeyle ilgili
konuşun Sayın Bingöl, öyle içerikli bir konuşma bekliyoruz
inşallah.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Biraz
ortalık sakinleşsin diye bütçe üzerinde biraz
konuşacağım.
Bütçede esas olan bütçe disiplinidir, bütçenin
dengesidir ve gerçekleşme oranıdır. Bütçeler bu kriterlere göre
değerlendirilirler ve on üç yıllık AKP iktidarının
bütçelerini bu kriterlere göre değerlendirdiğimizde, sonuç tümünde olumsuz
çıkmaktadır. Örneğin on üç yıllık AKP iktidarının
bütçelerindeki gerçekleşme tümüyle açıkla
sonuçlanmıştır, bütçelerin tamamı açık vermiştir
ve AKPli yöneticiler bu açığın bir kısmını
Maastricht Kriterlerine göre normal olarak değerlendirirler.
Doğrudur, o kriterlere göre yüzde 3ün altındaki bütçe
açıkları normal ve tolere edilebilir olarak değerlendirilir
ancak on üç-on dört yıl boyunca hazırlanan bütçeler disiplinden
uzaksa bütçe dengesi sağlanamıyorsa ve hepsinden önemlisi bütçe
eğer ciddi açık veriyorsa dönüp bu bütçelerdeki açıkları ve
disiplinsizliği bazı kriterlere gönderme yaparak savunmak bir
çaresizliğin ifadesidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de çok ciddi
bir yönetim sorunu vardır. Türkiye ekonomisi kötü ellerde yönetilmektedir.
O nedenle hazırlanan bütçeler de sağlıksız ve Türkiye gerçekleriyle
örtüşmeyen bütçeler olmuştur.
Türkiye'nin çok ciddi ekonomik sorunları
vardır. Çok şükür ki çok daha büyük ekonomik sorunlar
yaşanmıyor ama zannedilmesin ki bu, AKPnin
hazırladığı bütçeler ve ekonomi politikalarından
kaynaklanıyor. İşin aslı, petrol fiyatlarındaki
düşüşün yanı sıra FED, Avrupa Merkez Bankası gibi
kuruluşların aldıkları kararlar gibi dış etkenler
nedeniyle çok ciddi ekonomik sorunlar yaşamıyoruz.
Ama, Türkiye'nin çok temel bir sorunu, on dört
yıldır AKPnin Türkiye'nin başına bela ettiği en temel
sorundur, o da gelir dağılımındaki adaletsizliktir.
Türkiyede hükûmet edenlerin hiçbir zaman katma değeri yüksek ürün üretmek
gibi bir dertleri olmamıştır, Türkiyede hükûmet edenlerin marka
değeri yaratacak bir dertleri olmamıştır, istihdam
olanaklarını artıracak bir dertleri olmamıştır.
Sonuç itibarıyla, bu büyük gelir
dağılımı adaletsizliği Türkiyenin en büyük
sorunudur ve bu sorun, AKP iktidarları süresince 2ye katlanan bir
yoksulluğun sonucunu getirmiştir.
Bakın,
değerli milletvekilleri, her ülkenin sınıfları vardır,
zenginleri vardır, orta sınıfı vardır, yoksulları
vardır; Türkiyede de bu böyleydi ama maalesef, AKP iktidarları
sınıf değişikliğine yol açtı. Artık,
Türkiyede orta sınıftan bahsetmek herhâlde gerçekçi olmasa gerek.
Peki, ne oldu? Türkiyenin zenginleri yok artık, AKP zenginleri ve
Türkiyenin fukaraları var; yoksulluk bu kadar derinleşmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye gelir dağılımı adaletsizliği
sıralamasında OECDnin yayınladığı en son raporda
Şili ve Meksikanın gerisinde en kötü 3üncü ülkedir.
Düşünebiliyor musunuz, dünyanın yardım ettiği Afrika
ülkelerinin bile gerisindeyiz. Bu kadar derin bir yoksulluğun içerisinde
Türkiye halkı debelenip duruyor. Bunun tek sorumlusu, ülkeyi kötü
yönetenlerdir.
Türkiyede elbette
bu derin sorunların yanında çok temel başka sorunlar da var, o
da şudur: Bütün ülkelerin bir ulusal politikaları olur. Bu ulusal
politikalar bugünden yarına değişmez, yıllardır
denenmişliklerin, yaşanmışlıkların, jeopolitik
konumların ve birçok olgunun sonucunda ortaya çıkar ama AKP iktidara
gelir gelmez iki şey yaptı: Bir, liyakati yok sayarak,
uzmanlığı yok sayarak bütün kamu kurumlarında müthiş
bir kadrolaşmaya gitti. O da yetmedi, çok daha temel bir şey
yaptı: Az önce bahsettiğim o ülke politikalarının tümünü
ters yüz etti, kendince politikalar üretti. Eğitimde, dış
politikada, tarımda,
hayvancılıkta tümünü ters yüz etti. Düşünün değerli
milletvekilleri, bu ülke kendi kendine yetmesinin dışında,
birçok ülkenin karnını doyuruyordu. Elin etini, sütünü biz
veriyorduk; şimdi biz, elin etine, samanına, buğdayına
muhtaç hâle geldik. İşte bu, AKPnin yarattığı
Türkiye. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, dış politika
içler acısı. Öyle bir noktaya geldi ki Türkiye, o kadim topraklarda
birlikte kardeşçe yaşayan insanlara düşmanlık
tohumları ektiler. O topraklarda Hristiyanlar, Ezidiler, Sünniler,
Şiiler, Halepinde de Şamında da birlikte
yaşıyorlardı. Onlar Kürttü, onlar Türkmendi, Onlar
Araptı ama şimdi o topraklarda, o halkların
gözyaşları ve kanları o topraklara akıtılıyor.
Peki, kim ya da kimler sorumlusu? Bu sorunlara önce iktidar olanların
kendilerinin bakmaları ve araştırmaları gerekiyor.
Ne yaptık değerli dostlar?
Yıllardır akrabalık duygularıyla
yaşadığımız bu topraklara utanç duvarları ördük.
Dünyada Berlin Duvarı vardı, yıkıldı. Sadece ve sadece
İsrail, Filistinli kardeşlerimizi duvarın arkasına mahkûm
etti, şimdi biz utanç duvarları örüyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Peki, Suriyede utanç duvarları ördük, yarın
gerginlik yaşadığımız diğer komşularla
Irakla da İranla da Bulgaristanla da diğerleriyle de aramıza
utanç duvarları mı öreceğiz? Bu, Türkiye için utanılacak
bir şeydir. Bu kürsüde konuşan, bu sırada oturan
arkadaşlarımızın hepsi bir temel duygu içerisinde
oturuyorlar. Onlar da Türkiyenin neresinde olursa olsun
haksızlığa karşı duran, inancı, yaşam
tarzı ve hangi kitleye mensup olursa olsun nerede bir haksızlık
varsa oraya koşup duran arkadaşlarımız. Cerattepedelerdi,
Somadalardı, Roboskideydiler, hiçbir şekilde kafalarının
arkasına bir şey yazmadılar. Ama, gelin görün ki bizim yol
arkadaşlığımız ölümüne yol
arkadaşlığıdır, bizim yol
arkadaşlığımızda ayrılıklar olsa bile onu
kendi sinemize hapsederiz. Gelin görün ki yıllarca kol kola, arka
kapılar arkasında bir sürü başka işler peşinde
koşanlar, iki gün önce o başörtülü kardeşlerimizi yerlerde
sürünmeye, copa ve gaza mahkûm ettiler. Daha da kötüsü, daha da
acınılacağı, bu topraklarda ilk kez başörtüsüne kan
bulaştı. Bu ayıp da onu yaşatanlara yeter. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bugüne
kadar neredeydiniz? Bu konuda en son laf söyleyecek insanlar sizlersiniz.
Bırakın Allah aşkına başörtüsünü.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Değerli
dostlar, son söz, sık sık kullanılır: Haksızlığa
karşı susan dilsiz şeytandır. Bugün, Türkiyede
yaşananlar karşısında dimdik ayakta durmayan,
haksızlığa direnç göstermeyen, haklının yanında
olmayanlar bir gün gelecek tarih karşısında hesap verecekler.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi için ifade etmek istiyorum: Sayın
konuşmacının ifade etmiş olduğu Başörtüsünde kan
var. ifadesi kabul edilebilecek bir ifade değildir. Oradaki mesele
başı açık veya başı kapalı diye okunacak
mesele değildir. Orada, hukuk açısından bir kararın
uygulanması söz konusudur. Polis uygulamasından kaynaklı bir
fotoğrafı hep beraber gördük ama oradaki sıkıntıya
Başı açıkların sıkıntısıydı,
örtülülerin sıkıntısıydı. demek
yanlıştır, paralelle ilgili iddiadan kaynaklı mahkeme
kararının uygulanması sonucudur.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, herhâlde o gazı da AKP değil, devlet atmış,
devlet. Suçu yok arkadaşların, devlet atmıştır.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen
Evet, Sayın İsrafil Kışla, ben
Sayın Bayraktutana da bir dakika süre vermiştim Artvinin
kurtuluşuyla ilgili, size de bir dakika süre vereceğim aynı
şekilde.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
18.- Artvin
Milletvekili İsrafil Kışlanın, 7 Mart Artvinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 95inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bugün, Artvinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 95inci yıl dönümü münasebetiyle söz almış
bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yakın tarihimizde 93 Harbi olarak bilinen
1877-1878 Rus Savaşı sonrası, Artvin için kırk
yıllık çileli bir dönem başlamıştır. Daha sonra,
diplomatik ve askerî mücadeleler sonucu Şükrü Bey komutasındaki Türk
birliğinin 7 Mart 1921de Artvine girmesiyle Artvin ebediyen ana vatana
kavuşmuştur.
Kurtuluş coşkusunu
yaşadığımız bu tarihî günde, Artvini bizlere emanet
eden kahraman ecdadımızı bir kez daha şükranla, minnetle
yâd ediyor, vatan için canını feda eden bütün şehitlerimize
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyor, Artvinli hemşehrilerimi bu kutlu
gününde, kurtuluş gününde saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kışla.
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay
Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma
Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, şahıslar
adına ilk söz, Ankara Milletvekili Nihat Yeşile aittir.
Sayın Yeşil, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
NİHAT YEŞİL (Ankara) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi
Bütçe Kanunu Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde
yatırım harcamaları üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Konuşmama başlamadan önce, değerli
gazeteci Çetin Emeçi ve faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş
aydınları
8 Mart Dünya Kadınlar Gününü ve 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü gelmeden yerde sürüklenen kadınlarımızın
coplanmaması için demokrasi uğruna şehit olmuş tüm
şehitlerimizi
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ne kadar
düşünceli gördüm sizi, teşekkür ediyorum, çok düşüncelisiniz
efendim.
NİHAT YEŞİL (Devamla) Sağ
olun.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Keşke
bunu yıllar önce de gösterebilseydiniz, bu düşüncenizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hep gösterdik.
BAŞKAN Müdahale etmeyelim lütfen.
Buyurun Sayın Yeşil.
NİHAT YEŞİL (Devamla) Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü saygıyla selamlıyorum, aynı şekilde,
kadın olduğunuz için sizin de gününüzü kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; bir ülke için yatırımlar ekonomik büyümenin ve
toplumsal kalkınmanın temel araçlarıdır. Bunun için
bütçelerde yatırımlara ayırılan paylar ekonomimizin
gidişatını görmek açısından son derece önemlidir.
2016 bütçe hedeflerinde gerçekleştirme tahminî
harcamalarının 2015 yılına göre yüzde 3,2 oranında
azaldığını görmekteyiz. Geçtiğimiz yıl
yatırım harcamalarına 58 milyar 605 milyon lira
ayrılmışken bu yıl bütçeden yatırım
harcamalarına ayrılan miktar 56 milyar 729 milyon liraya
gerilemiştir. Yatırım harcamalarında yaşanan 1 milyar
876 milyon liralık bu daralma, ülkemiz için daha az ekonomik büyüme, daha
az toplumsal kalkınma demektir; vatandaş için daha az iş, yoksulun
sofrasında daha az aş demektir.
Yatırım harcamalarındaki bu
düşüş, on dört yıllık AKP iktidarının
yarattığı talanın ve israfın sonucudur. Bu talan ve
israfın sonucunda, 2002 yılında cari büyüklüklerle 366 milyar
lira olan toplam borcumuz, 2015 yılında 2,5 trilyon lirayı
aşmış bulunmaktadır. Bu korkunç boyutlardaki borç yükü,
zaten açlık ve yoksulluk sınırında ezilen
vatandaşın omzuna, kaldıramayacağı bir yük
yüklemiştir.
Buradan AKP Hükûmetine sesleniyorum: Her
fırsatta IMF borçlarını ödedik. diyorsunuz. IMF
borçlarını kim ödedi? Yoksullukla mücadele eden bu halk ödedi. Peki,
siz ne yaptınız? On dört yılda ülkeyi daha ağır bir
borç batağına sürüklediniz. Halkı, kendi
borçlarınızı ödemeye mahkûm ettiniz.
Saygıdeğer milletvekilleri, üretimde
dışa bağımlılık, kayıt dışı
ekonomi, iç ve dış borçlanmalardan kaynaklanan bütçe
açıkları, kamunun yeteri kadar yatırım yapmasını
imkânsız kılmaktadır. Bu yüzden AKP hükûmetleri on dört
yıldır doğrudan kamu yatırımı yapmak yerine, kamu
özel iş birliğiyle yatırım yapmanın peşine
düşmüştür. Elbette ki kamu özel iş birliği ekonomik
kalkınma için önemlidir. Ancak, programsız bir iş birliği
büyük maliyetli projelerde yatırım aracı olarak kullanmak,
fazladan maliyet ve finansman riskleriyle karşı karşıya
kalmak demektir.
Kalkınma Bakanlığı verilerine
göre, kamu özel iş birliği sözleşmelerinin toplam büyüklüğü
-2015 fiyatlarıyla- 115 milyar doları geçmiştir. Örneğin 14
milyar dolar tutarındaki üçüncü havalimanı, 9,9 milyar dolar
tutarındaki sağlık kampüsleri, 2,4 milyar dolar tutarındaki
Kuzey Marmara Otoyolu ve üçüncü köprü, 7,6 milyar dolar tutarındaki
Gebzeİzmir Otoyolu gibi büyük maliyetli projelerin bazılarından
bahsetti. Bu tür büyük maliyetli yatırımlar fazladan ekonomik risk
oluşturmamak için, bütçeye eklenerek doğrudan kamu tarafından
finanse edilmelidir, aksi takdirde, yaşanabilecek en ufak bir krizde, özel
şirketler devletten, hazineden yüzde 10 fazladan para alarak bütçemize 35
milyarlık fazladan açık verecektir. Bölgesel
istikrarsızlıkların giderek yükseldiği bir dönemde,
iktidarın böyle bir ekonomik riski göze alıyor olmasının
akla uygun hiç bir açıklaması olamaz.
Oluşan bu bütçe açıklarını
kapatmak için, vatandaşın ekmeğine, suyuna, doğal
gazına, elektriğine art arda yeni zamlar yapılacak, yoksulun
gözünün yaşına bakmadan, yükselen vergilerle, vatandaşın bu
borçlarını ödemesi istenecektir. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün
değildir.
Saygıdeğer milletvekilleri, yapılan
yatırımların, kamusal ihtiyaca dönük, çağdaş
dünyanın gereklerine uygun, ihale, yapım ve işletim süreçlerinde
denetlenebilir projeler olarak tasarlanması, hem yasal bir zorunluluk hem
de siyasi bir sorumluluktur.
Yatırımlar açısından bir
diğer önemli konu ise, yatırım alanlarının
önceliğinin belirlenmesi meselesidir. Yatırım önceliği,
toplumun yakın geleceğine doğrudan yön verir. Yatırım
önceliklerinin politik çıkarlar doğrultusunda değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT YEŞİL (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika içinde tamamlayacağım.
BAŞKAN Özür diliyorum Sayın Yeşil,
hiç kimseye söz vermedim. Hak ve adalet bunu gerektiriyor. Siz tamamlayın
ama kürsüde, o şekilde tamamlayın, tutanaklara geçiyor.
NİHAT YEŞİL (Devamla) Ben bu duygu
ve düşüncelerle tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum, çok
sağ olun.
Şimdi, şahısları adına
ikinci ve son söz, Manisa Milletvekili Murat Baybatura aittir.
Sayın Baybatur, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakikadır.
MURAT BAYBATUR (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2016 mali yılı bütçesinin 9uncu
maddesiyle ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetlerinin bütçeleri insan
odaklıdır. İktidarımız İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın. mantığıyla hareket eder.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Kim
söylemiş bu sözü?
MURAT BAYBATUR (Devamla) Bu bağlamda, bunu da
bütçeye net bir şekilde yansıtmıştır. Eğitimden
sağlığa, sosyal güvenlikten ulaştırmaya kadar insani
sermayemizi zenginleştirecek adımlar Hükûmetimiz tarafından
atılmıştır.
AK PARTİ iktidarları döneminde, sosyal
hizmetler alanında çocuklarımıza yönelik bakım hizmeti
verilen kuruluş sayısını 83e, engelli
vatandaşlarımız için engelsiz yaşam merkezi sayısını
43e, yaşlı ve bakıma muhtaç vatandaşlarımız için
ise huzurevi sayısını 28e çıkardık. İhtiyaç
sahiplerini belirlemek, ihtiyaçlarına göre sosyal hizmetleri sunmak ve
takiplerini yapmak amacıyla toplam 41 adet sosyal hizmet merkezi açılmıştır.
AK PARTİ iktidarları döneminde, ön üç
yıl boyunca Önce insan, önce sağlık. diyerek en büyük
yatırımlarımızı sağlık sektörü üzerine
yaptık. 2003-2015 yılları arasında yataklı hastane ve
birinci basamak sağlık tesisiyle birlikte toplam 2.585 adet
sağlık tesisini hizmete sunduk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tarım sektörüyle ilgili önemli kanunlar
çıkararak tarımda büyümeyi hedefledik. Tarımsal hasılada
Avrupada 4üncü sıradan 1inci sıraya yükseldik. Çiftçilerimize
verilen tarımsal nakit desteğini 1,8 milyardan 10 milyar TLye
çıkardık. Hayvancılık ve prim desteklerinde önemli oranda
artışlar yaptık. Güvenilir gıda arzı ve kontrol hizmet
standartlarını yükselttik. 2006 yılında tarım
sigortası uygulamasını başlattık.
Organik tarım uygulamalarında önemli
gelişmeler sağladık. Hayvancılıkla ilgili önemli
projeleri hayata geçirdik. Yeni projelerimiz çerçevesinde gübre ve yem
ürünlerindeki yüzde 8 olan KDV oranının tamamen kaldırdık.
Kırsal Kalkınma Projesiyle tarımsal
tesislere hibelerin yanı sıra 60 bin kişiye istihdam
sağladık.
İktidarlarımız döneminde, on iki
yıl önce toplam 6.101 kilometre olan bölünmüş yol
ağını 18.162 kilometreye, toplamda da 24.280 kilometreye
çıkardık.
Hava yolunu kullanmak bir
ayrıcalıktı, bir sınıf atlamaktı, hava
yolları halkımızın hava yolları oldu. 26 olan
havalimanı sayısını 2015te 55'e çıkardık.
Tünel, köprü ve viyadükler yapıyoruz.
Dağları deliyor vadileri aşıyoruz. Kentlerimiz,
bölgelerimiz arasındaki mesafeyi daraltıyoruz. 2003te toplam
uzunluğu 50 kilometre olan 83 tünelimiz vardı. 2014 sonu itibarıyla
toplam uzunlukları 207 kilometre olan 227 tünele ulaştık.
Hükûmetimiz, demir yollarını öncelikli
iyileştirilmesi gereken sektör olarak belirledi. Yeni bir demir yolu
seferberliğine dönüşen bu tercih sonucunda yılda ortalama 134
kilometreden 18 kilometreye düşen demir yolu yapımı, yılda
ortalama 135 kilometreye tekrar ulaşmıştır.
Yapılan yatırımlarla ülkemiz
hızlı trenle tanışmış, 13 Mart 2009 tarihinde
Ankara-Eskişehir arasında başlayan hızlı tren
taşımacılığı 23 Ağustos 2011 günü Konyaya,
Temmuz 2014 tarihinde de İstanbula ulaşmıştır.
Ülkemizi baştan başa hızlı tren hatlarıyla örmek için
ise gerek proje gerekse yapım çalışmaları hızla devam
etmektedir. 2023 yılında 10 bin kilometre hızlı tren
hattına ulaşmayı inşallah hedefliyoruz.
Daha önce yüzde 80 dışa
bağımlı olan savunma sanayimizi millîleştirerek
dışa bağımlılıktan kurtardık. 2015
yılında ASELSAN, TUSAŞ gibi firmalarımız dünyanın
en büyük 100 savunma sanayisi firmaları sıralamasında yerini
almıştır. Millî teknolojiyle, ALTAY, ATAK, insansız hava
aracı ANKA, yeni nesil roket, seyir füzeleri, tanksavar füzeleri ve
güdümlü roketleri kendi teknolojilerimizle üretir hâle geldik. Türkiyenin ilk
millî savaş gemisi Korvet Projesiyle birlikte donanmamız bugün
tamamen millîleştirilmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bu vesileyle, AK PARTİ iktidarının 14üncü bütçesi olan 2016
yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Baybatur.
Böylece, madde üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi on dakika süreyle soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sisteme giren sayın milletvekillerine beş
dakika süreyle soru sorması için süre vereceğim, kalan beş
dakikayı da Sayın Bakana tanıyacağım.
Sayın Tanal, gene 1inci sıradasın.
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Türkiyede varlık
şirketleri hizmetleri var. Bu varlık şirketleri biliyorsunuz
bankadaki 100 bin TL alacağı 10 bin TLye satın alıyor ve o
bankanın sahip olduğu tüm haklara yani 100 bin TLyi tahsil etmeye
çalışıyor ve bunun üzerine vatandaşımız hakikaten
mağdur oluyor ve aynı zamanda bu varlık şirketleri beş
yıllık vergiden de muaf. Bu vergi adaleti açısından kabul
edilebilir bir durum değil. Bu konuyla ilgili bir
çalışmanız var mı?
Bir başka soru: İstanbulda öğrenci
olan birisinin almış olduğu öğrenci pasosu belediye
açısından Ankarada geçerli değil, Adanada geçerli değil,
Antalyada geçerli değil. Yani, ülke genelinde öğrenciler bu anlamda
bir sıkıntı yaşamakta. Bu pasoların her tarafta
geçerli olması için bir uygulama geliştirilebilir mi?
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) 1) Yaşa
takılarak emekli olamayanlar için yeni bir düzenlemeyle ilgili,
mağduriyetlerini giderme yönünde bir çalışma var
mıdır?
2) Esnafların sosyal güvenlik primlerinde
esnaflar lehine olacak bir düzenleme yapılması düşünülmekte
midir?
3) Geçmiş dönemlerde ekonomik sorunlar
nedeniyle durumu kötüye gitmiş, icralık olmuş esnafların
işlerini yeniden düzene koymaları konusunda sicil affı
çıkarılması düşünülmekte midir?
4) Asgari ücretin yeni düzenlemesiyle yurt
dışında emekli olacak olanların yatırması gereken
prim oranı değişmiştir. Oran artışı,
emeklilik primlerinde yurt dışında emekli olacak olanlar için
artış getirmiştir. Bu tür bir sorunun asgari ücretle ilgili
yasal düzenlemede düşünülmemesi mağduriyet yaratmaktadır. Yeni
bir düzenleme düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek, buyurun.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, seçim bölgem olan Mersin
Tarsus Gülek beldesinde 2/B arazileri satışa çıkmış,
yalnız, komisyon tarafından konulan fiyatlar çok yüksektir. Bu
arazilerin birçoğunun içerisinde elli, yüz yıllık binalar
vardır. Fiyatlar 25 ve 140 TL arası konulmuştur. Bu
fiyatların tekrar gözden geçirilerek yeniden tespit
yapılmasını bölge halkı talep etmektedir.
Mersinde Akdeniz Oyunları kapsamında,
Tevfik Sırrı Gür Stadının yerine şehir
dışına yeni bir stat yapılmıştır. Bunun
karşılığında Mersin Tevfik Sırrı Gür
Stadının arsası TOKİye devredilmiştir. Deniz
sahilindeki, şehir içerisinde bu kadar daralmanın olduğu bir
bölgede buranın ranta teslim edilmemesi, buranın şehir
meydanı yapılması Mersin halkı tarafından talep
edilmektedir.
Bir de yine, köy yerleşim planları
çerçevesinde Mersin Tarsusun birçok köyünde köy yerleşim planları
yapılmış, hazine adına tapular
çıkmıştır. Yalnız, bunların devrinde
vatandaş birçok sorunla karşılaşmaktadır,
bunların devirleri yapılamamaktadır. Bu konuda da
yardımcı olursanız
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Bakan, atanamayan
öğretmenlerle ilgili olarak 2016 yılında kaç kadro tahsis etmeyi
düşünüyorsunuz?
Geçtiğimiz günlerde Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı, Bakanlıkla ilgili olarak, ziraat mühendisi,
veteriner, gıda mühendisiyle ilgili talepleri olduğunu söyledi.
Bununla ilgili bir kadro tahsisi var mı?
Meclisimizde her kademede çalışan
4/Cliler var. Burada çalışan arkadaşlarımız var,
stenolar var, kavas arkadaşlarımız var, ofislerde
çalışan arkadaşlarımız var. 4/Cli
arkadaşlarımız kadro beklemektedirler. Bunlarla ilgili bir
çalışma var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu yıl hem turizmcilerimiz
hem de çiftçilerimiz uygulanan yanlış dış politikanın
sonucunda ciddi gelir kaybıyla karşı karşıya. Dün
Fethiye-Antalya yolu, seracılarımızın ürettikleri,
satamadıkları domatesi dökmeleri sonucu kapandı. Hem
turizmcilerimiz hem de tarımla uğraşan
vatandaşlarımız ciddi gelir kayıplarıyla
karşı karşıyadır.
Muğlada çok ciddi olarak hem turizmciler hem
de köylüler hazineye ait araziler kullanmaktadır. Bu
kullandıkları alanlardaki ecrimisilleri bu sene yarı yarıya
düşürmeyle ilgili bir çalışmanız var mı, yok mu? Bu
turizm paketiyle yaptığınız taksitlendirme
sıkıntıyı çözecek cinsten değildir çünkü hem
turizmcinin hem de çiftçinin ciddi gelir kaybı var. Muhakkak bu
ecrimisillerin azaltılması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Son olarak, Sayın Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın Bakan,
yanlışlıkla düzenlenen ödeme emirlerine karşı idari
itiraz yolu mevcut olmayıp vergi yargısında hak
aranmaktadır. Vergi mükellefleri
İdarenin iş yükünü
azaltması amacıyla idari itiraz yolunun açılması konusunda
çalışmalarınız var mıdır? 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanunun 58inci
maddesinde değişiklik yapılmalıdır.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere
Sayın Bakana söz veriyorum.
Buyurun Sayın Ağbal.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal varlık yönetim
şirketlerine ilişkin bir soru sordular. Biliyorsunuz, bu 2001
bankacılık krizinden sonra, bankalarımızın bir daha
böyle bir finansal krize girmemeleri için çok önemli bir yapısal reform yapılmıştır.
Bu yapısal reformun bir parçası olarak da banka bilançolarında
bulunan tahsili güç varlıkların, varlık yönetim
şirketlerine devredilmesi suretiyle tahsili öngörülmüştür. Bu
anlamda, varlık yönetim şirketleri kurulmuştur. Böylelikle bu
şirketler banka bilançosundaki varlıkları edinmek suretiyle
bunları normal hukuk yollarıyla tahsil etmeye
çalışmaktadırlar. O dönem, yine, varlık yönetim
şirketlerinin tahsil sırasında karşılaşabilecekleri
ilave maliyetleri azaltmak için damga vergisi gibi harç vergilerinde istisna
getirilmiştir. Yine, o dönemde beş yıllık bir kurumlar
vergisi istisnası getirilmiştir. Bunlar süreli istisnalardır. Bu
konuda şu anda özel olarak bir çalışma yapmamaktayız.
İkinci olarak, öğrenci pasosuyla ilgili
söylediğiniz hususta herhangi bir çalışma yok ama şunu
söyleyebilirim: AK PARTİ hükûmetleri döneminde, biliyorsunuz,
öğrencilerle ilgili olarak yaptığımız en önemli
düzenlemelerden bir tanesi yükseköğretimde üniversite harçlarının
kaldırılması olmuştur. Dolayısıyla,
öğrencilerimiz, birinci öğretimde okuyan öğrencilerimiz
artık üniversite eğitimini hiçbir harç ödemeksizin tamamlama
imkânına kavuşmuşlardır.
Sayın Gürer gerek emeklilerle ilgili gerek SSK
kesintileriyle ilgili bir çalışmamız olup
olmadığını sormuşlardır. Biliyorsunuz, sosyal
güvenlik kesintilerine ilişkin olarak 2008 yılında
yaptığımız bir düzenleme var. Bütün esnafımız
için 5 puan sigorta primi indirimi yaptık. 2016 yılı bütçesinde
bu amaçla yaklaşık 22 milyar liralık bir kaynak
ayırdık. Dün de bahsetmiştim, bu kaynağı Sosyal
Güvenlik Kurumuna aktarıyoruz. Yani esnafımız 22 milyar TL
tutarında bir primi ödeme yükünden kurtulmuş durumdadır.
Ayrıca, en son seçim beyannamemizde söyledik, daha sonra bunu realize de
ettik; 10dan az işçi çalıştıran küçük
esnafımızın da ilave 6 puan sigorta primi indirimi düzenlemesini
de yaptık. Dolayısıyla, esnafımız da ortalama
aylık 350-400 lira civarında bir sosyal güvenlik primini daha az
ödeme imkânına kavuşmuştur.
Yurt dışında emekli olacaklar için
asgari ücret artışına bağlı olarak prim
artmıştır. şeklinde bir değerlendirme
yapıldı. Bu konuyu Çalışma Bakanımızla
görüşeceğim, bilgim olan bir konu değil, detaylarını
kendisiyle paylaşacağım.
Sayın Şimşek 2/B arazilerini
nasıl değerlendirdiğimizden öte anladığım
kadarıyla ilde fiyatların yüksek olduğu şeklinde bir
değerlendirmede bulundu. Uygun görürseniz bir inceleme
yaptıralım.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Dosya
vereceğim size.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Memnuniyetle, siz verirseniz onu bir inceleme yaptıralım yani son
derece özen gösteriyoruz. Bir, fiyatların o bölgede, o ilde, köyde normal
alım satım fiyatına uygun olarak belirlenmesi konusunda
gerçekten yoğun bir çabamız var. Bir de farklı köyler,
farklı ilçeler arasındaki fiyatların da birbirleriyle
tutarlı olmasına önem veriyoruz ama olabilir ki bir hata varsa da
onunla inşallah ilgileniriz.
Bu şehir stadıyla ilgili olarak özel bir
bilgim yok. TOKİye devredilmiş ama yani tabii ki kentlerimizde daha
fazla yeşil alan olsun, kentlerimizde daha fazla park olsun, o hepimizin
istediği bir şeydir.
Sayın Çam öğretmenlerimizle ilgili bir
soru sordu. Biliyorsunuz şubat ayında 30 bin öğretmen
atadık, 2002-2016 döneminde de bugüne kadar 542 bin öğretmen
atadık, öğretmenlerimizin özlük haklarını da bu anlamda
iyileştirdik. Bütçe imkânlarımız çerçevesinde tabii ki biz de
isteriz daha fazla öğretmen atayalım.
Tarım Bakanlığındaki
açıktan atamalarla ilgili olarak Tarım Bakanımızla
görüşüyoruz, kendisinin bir açıklaması oldu zaten.
Çalışma Bakanımız, ben ve Tarım Bakanımız bu
konuda bir çalışma yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitirin isterseniz cümlenizi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Tarım Bakanlığı bünyesinde istihdam edilecek özellikle
ziraat mühendisi, veteriner arkadaşlarımızla ilgili talepler
konusunda 3 Bakan çalışma yapıyoruz, inşallah en yakın
zamanda da onu bitiririz.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
MUSA ÇAM (İzmir) 4/Clilerle ilgili bir
şey söylemediniz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Şimdi önergeyi okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 118 sıra
sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı'nın 9uncu maddesinin (1) numaralı
fıkrasındaki "(kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj ve HES
projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö
Hattının iyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi
inşaatı Projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi raylı
ulaşım sistemleri ve metro yapım projeleri ile diğer
demiryolu yapımı ve çeken araç projeleri hariç)" ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Zekeriya Temizel Kazım Arslan
Bursa İzmir
Denizli
Tahsin Tarhan Tur
Yıldız Biçer Ömer
Fethi Gürer
Kocaeli Manisa
Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET
HABİB SOLUK (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin birinci fıkrasında parantez
içindeki projeler için, 4734 sayılı Kanunun 5inci maddesinin
beşinci fıkrası ile 62nci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi 2016 yılı merkezî yönetim
bütçesinin uygulama dönemi içinde örtülü olarak yürürlükten
kaldırılmaktadır.
Anayasa'nın 161inci maddesinin dördüncü
fıkrasında, bütçe kanununa bütçeyle ilgili hükümler
dışında hiçbir hüküm konulamayacağı açık bir
şekilde belirtilirken 163üncü maddesinde bütçede değişiklik
yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararnameyle bütçede değişiklik yapma yetkisi
verilmemiştir.
641 sayılı Kalkınma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 32nci maddesi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununun 19uncu maddesinin ikinci fıkrası ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 5inci maddesinin beşinci
fıkrası ile 62nci maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendi değiştirilmeden, bütçe kanunuyla 641 sayılı KHK, 5018
sayılı Kanun ve 4734 sayılı Kanundaki söz konusu
kuralları yok sayan veya bu kurallara aykırı düzenlemeler
öngören ya da bu kuralları askıya alan düzenlemeler
yapılması, Anayasa'nın 87, 88, 89 ve 161inci maddelerindeki
kurallarla bağdaşmamaktadır.
Bütçe kanunlarıyla ilgili anayasal kurallar
karşısında, yasayla düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe
yasasıyla düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer
alan hükmün bütçe yasalarıyla değiştirilmesi, kaldırılması,
uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması
olanaksız olduğundan bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.26
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Zihni
AÇBA (Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
10uncu maddeye geçmiştik.
10uncu maddeyi okutuyorum:
Mahalli idarelere ilişkin işlemler
MADDE 10- (1) Maliye Bakanlığı bütçesinin;
a) 12.01.31.00-06.1.0.07-1-05.2 tertibinde yer alan ödenek, 13/1/2005
tarihli ve 5286 sayılı Kanun uyarınca il özel idarelerine
devredilen personelin aylık ve diğer her türlü mali ve sosyal
haklarına ilişkin ödemelerini karşılamak üzere il özel
idarelerine,
b) 12.01.31.00-06.1.0.08-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Köylerin
Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES) kapsamında
köylerin altyapı ihtiyaçları için il özel idareleri ve/veya köylere
hizmet götürme birliklerine,
c) 12.01.31.00-06.1.0.09-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Su
Kanalizasyon ve Altyapı Projesi (SUKAP) kapsamında belediyelerin içme
suyu ve atıksu projelerini gerçekleştirmek üzere İller
Bankası Anonim Şirketine,
tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırılır. SUKAP
kapsamında ihtiyaç olması hâlinde genel bütçe kapsamındaki
ilgili kamu idaresi bütçesine veya özel bütçeli idare bütçesine ödenek
aktarılabilir. Bu fıkra kapsamında ilgili idarelere yapılan
Hazine yardımları haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.
(2) Birinci fıkranın (a) bendine göre yapılacak ödemelere
ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı ve
Maliye Bakanlığı tarafından birlikte belirlenir.
(3) Birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinde yer alan
ödeneklerin, 2016 Yılı Yatırım Programında
belirlenmesini müteakip, KÖYDES Projesi için iller bazında; SUKAP için ise
belediyeler bazında dağılımı,
kullandırılması, izlenmesi ve denetimine ilişkin usul ve
esaslar Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır.
BAŞKAN 10uncu madde üzerinde gruplar
adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Adına Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaza aittir.
Sayın Yılmaz, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; merkezi yönetim
bütçesinin 10uncu maddesi -mahallî idarelere ilişkin işlemlerle ilgili-
üzerinde MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, 2004
yılında mahallî idareler seçimleri yapıldı. Adana
Büyükşehir Belediye Başkanlığına Adalet ve
Kalkınma Partisinden Aytaç Durak aday oldu ve seçimleri kazandı.
Beş yıl boyunca Aytaç Durak, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından
neredeyse göklere çıkarılacak şekilde övgüye mazhar bir belediye
başkanlığı yaptı. 2009 yılında, aynı
Aytaç Durak Milliyetçi Hareket Partisinden aday oldu. Yaklaşık 2.800
küsur oyla seçimi aldı ama seçimlerin açıklanması neredeyse bir
ay sürdü ve seçimleri aldığı andan itibaren, birtakım
yandaş medya başta olmak üzere, AKPnin birtakım yetkili
ağızlarından Aytaç Durakla ilgili Yolsuzluğun içerisine batmış
bir belediye başkanıdır. diye birtakım ifadeler,
yazılar çıkmaya başladı. Netice itibarıyla, Sayın
Genel Başkanımız Devlet Bahçeli bir devlet
adamlığı örneği vererek, bir ahlaki ölçütü ortaya koyarak
Hakkında iddialar varsa aklansın gelsin. dedi ve
Adanalının oylarıyla seçilen Aytaç Durak -aradan altı ay
geçmeden- İçişleri Bakanlığı tarafından
soruşturmanın selameti açısından iki
aylığına görevden alındı. Biz bekledik ki bu
soruşturma bir an önce neticelenir, suçu varsa suçlu ilan edilir, suçu
yoksa da Adanalının iradesinin karşılığında
görevine iade edilir. Ama bu süreç dört buçuk yıl boyunca devam etti
değerli arkadaşlar ve 2014 yılında 29 Martta yapılan
seçimlerin hemen ertesi günü, 30 Mart sabahı Aytaç Durakla ilgili
herhangi bir suç unsuru bulunamadığı için görevine iade edildi.
Şimdi, isminde adalet
olan Adalet ve Kalkınma Partisine soruyorum: Beş yıl sizin
belediye başkanlığınızı yapacak, göklere
çıkaracaksınız, Milliyetçi Hareket Partisinden seçilecek, dört
buçuk yıl Adanalının iradesine ipotek koyacak şekilde
haksız yere görevden alacaksınız ve bu
haksızlığınızı da Hükûmet olarak ilan edeceksiniz
ve diyeceksiniz ki: Herhangi bir suç bulunamamıştır., 30 Mart
sabahında görevine iade edeceksiniz. 30 Martta yeni belediye
başkanı seçildi. Peki, bu Adanalının iradesinin
hesabını kim verecek? Hani siz diyordunuz ya Millet iradesine
saygı duyalım, her şeyin üstünde millet iradesi var. Millet
iradesi sizi seçtiği zaman en üstün millet iradesi ama millet iradesi
muhalefeti seçtiği zaman millet iradesine ipotek koyan bir
anlayışa sahipsiniz.
Şimdi, gelelim 2014 seçimlerine: 2014
seçimlerinde yine istediğiniz olmadı. Milliyetçi Hareket Partisi,
Adanada 30 bin oy farkla Adana Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimini kazandı ama bir ay boyunca mazbatası
verilmedi Milliyetçi Hareket Partisinin belediye başkanına. Dönemin
bakanlığını da yapan Adana Milletvekili Ömer Çelik,
yanında Adana Valisi, yanında Adana Emniyet Müdürü sandık
sandık geziyordu, sandıkta bir operasyonla acaba Milliyetçi Hareket
Partisinin kazandığı belediyeyi Adalet ve Kalkınma
Partisine alabilir miyiz diye. Ama, orada Milliyetçi Hareket Partisinin her bir
ferdi, Adanalı her seçmen oyuna sahip çıktı ve Milliyetçi
Hareket Partisinin o seçimleri kazanınca Yüksek Seçim Kurulu
başkanı atadı. Mazbatasını ne zaman aldı? Bir ay
sonra aldı.
Yine, Adana Büyükşehir Belediye
Başkanı seçilir seçilmez başlandı, işte,
Hakkında soruşturmalar var, bugün görevden alınacak, yarın
görevden alınacak., işte, Yarın tutuklanıyor.. Başta
havuz medyası olmak üzere boy boy haberler yapıldı.
Birtakım ak trol dediğimiz sitelerde, Twitterlarda, işte,
Cuma günü Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
tutuklanıyor., Salı günü tutuklanıyor.
Değerli arkadaşlar, sonuçta Adana
Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten bir buçuk yıl
sonra, cumhuriyet savcılığında hakkındaki bir iddiadan
dolayı yurt dışına çıkış yasağı
konuluyor.
Şunu açıkça ifade ediyorum: Kim kul
hakkı yemişse sonuna kadar boğazına dursun. Kim kamunun
malını hiç etmişse sonuna kadar boğazına dursun. Biz,
adaletin, her bir şekilde kul hakkını savunacak, devletin,
milletin hakkını savunacak şekilde sirayet etmesini
canıgönülden istiyoruz. Adaletin kararlarına boynumuz kıldan
ince ama eğer adaleti iktidarın sopası hâline getirip de bunu
muhalifleri sindirmeye yönelik bir hâle getirmişseniz, buna
karşı da dik dururuz. Ülkücü bir belediye başkanını
hiç kimseye yedirmeyiz. Adananın iradesini hiç kimseye yedirmeyiz.
O zaman, bu iddialarla ilgili bahsediyorsanız
ben size bir iki tane iddiadan bahsedeceğim.
İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı, değil mi, Kadir Ağabeyiniz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Muhallebici.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Bakın,
hepinizin malumu, Otogar-Bağcılar hafif raylı sistem ihalesi. Bu
ihale yapılıyor. Ne kadara yapılıyor? 173 milyon 357 bine.
Doğru mu? Kilometresi kaça mal oluyor, kaça geliyor? 41 milyon
civarına geliyor. Burayı bir firmaya ihale ediyor, bu gayet normal
bir olay ama bu Bağcılarda 4 kilometre, 1 kilometre keşif
artışı yapıyor. Burada kamudan gelen, ihaleden gelen
kişiler var, yüzde 20, yüzde 30 oranında artış
yapabilirsiniz, buna da amenna ama tutuyor, Bağcılardan
Başakşehire kadar 17 kilometrelik bir iş yaptırıyor
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Arkadaşlar,
ihale yok, ihale yok, 17 kilometre.
Size örnek olsun diye söylüyorum; kamu böyle
soyulur, kamu böyle zarara uğratılır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapma şimdi ya!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Varsa bilgin,
belgen cevap verirsin.
Üsküdar-Ümraniye-Çekmeköy metrosu 16 kilometre. 733
milyon dolara mal oluyor. Bu ihale sizce ne kadara mal oluyor, biliyor musunuz?
1 milyar 182 milyona mal oluyor. Bu hattın kilometresi kaça geliyor? 36
milyon 654 bin lira, ihaleli yaptığı için, aynı belediye.
Burayı ihalesiz yaptığı için 69 milyon 525 bin liraya mal
oluyor kilometresi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ne kadar, 2 katı
mı?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) 2 katı
değerli arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir şey değil!
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) O yol kilometreye göre
değil Sayın Vekil.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Şimdi,
kilometre başına fark ne kadar? 32 milyon. Kamu zararı, ihale
yapmadığı için ne kadar? 530 milyon dolar değerli
arkadaşlar, 1,5 katrilyon yapar, Adana bütçesinin tamamına
yakını.
Şimdi, size bir şey soruyorum: Bu 17
kilometreyi
Elinizi vicdanınıza koyun, kamudan gelenler var, sen
kamudan geldin, ihalesiz burayı verebilir mi değerli arkadaşlar?
İhalesiz veriyor. İhale artışı ne kadardır?
İster 2886ya göre yapın, isterseniz 4735e göre yapın, yüzde 20
ve yüzde 30dur. Bakanlar Kuruluyla bunu yüzde 40 artırabilirsiniz ama
Sayın Kadir Topbaş yüzde 700 artırmış değerli
arkadaşlar. 36 milyona mal olacak iş 69 milyona mal olmuş.
İşte, kamu hakkı
arıyorsanız burada ve şu anda bununla ilgili mahkemeler devam
ediyor. Burada bir suç vardır. Peki, bu Belediye Başkanına yurt
dışı yasağı koyuyor musunuz? Koymuyorsunuz.
Peki, Ankara Belediye Başkanı
Bu
Hükûmetin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç -ben
söylemiyorum, ben söylesem Muhalefet yapıyor, ne olacak canım?
dersiniz ama- sizin Bülent ağabeyiniz, Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç diyor ki: Ankara parsel parsel satılıyor. Parsel
parsel satılırken bununla ilgili bir tane soruşturma var
mı? Yurt dışı yasağı var mı? Yok,
koyamazsınız.
Peki, Adanada, Kanuni Üniversitesine İmar
değişikliğine yer verdi. diye imar müdürü dâhil 4-5 kişi
FETÖ terör örgütüne yardımdan içeride.
Hemen Gölbaşından gelirken Samanyolu
Outlet vardı, Samanyolu Outlet. Kimdi bunun sahibi? Kim verdi bunu
Samanyolu Outlete? Peki, bu, FETÖ terör örgütüne yardım ve yataklık
etmek değil mi?
Şimdi, burada şunu yapıyorsanız:
Bizden olanlar her türlü suç işleme özgürlüğüne sahip ama bizden
değilseniz her türlü suçu size isnat ederiz. diyerek bu işleri
geçiştiremezsiniz.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
hakkında 1,5 katrilyonluk ihaleye fesat karıştırma, görevi
kötüye kullanma iddiası olan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanıyla ilgili yurt dışı yasağı
koymayacaksınız ama hakkında hâlâ daha bir iddia ortaya
konmamış, herhangi bir işlem yapılmamış Adana
Büyükşehir Belediye Başkanına yurt dışı
yasağı koyacaksınız. Adanalıyı, Adana
Büyükşehir Belediye Başkanını seçen seçmeni seçmen kabul
etmiyor musunuz? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
istediğini yapacak, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
istediğini yapacak, onlara serbest ama Adanalıya bu algıyı
oluşturacaksınız. Nasıl olsa beş yıl boyunca
Adanalının iradesine ipotek koyduk, yeniden ipotek koyarız.
Buna izin vermeyeceğiz değerli arkadaşlar. Adaletin kestiği
kılıca boynumuz kıldan incedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ama hiç kimsenin,
adaleti iktidar sopasına dönüştürmesine müsaade etmeyeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
az önceki sayın konuşmacı konuşmasında hukuki temeli
olmayan birtakım iddialarda bulundu, kendimize ait belediye
başkanımızla beraber.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Nasıl, nasıl?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Onunla ilgili cevap
vermek istiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sizinle ilgili bir iddia
yok.
Sayın Başkan, sayın belediye
başkanı...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Belediye
başkanımızla ilgili olarak Sayın Başkan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Belediye
başkanımızla ilgili dedi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Belediye
başkanıyla ilgili. Ne iddiası?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Kürsüden cevap
verin. dedin.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika süre veriyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkanım, sataşma yok ki neye göre söz veriyorsunuz,
anlamıyorum.
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya meydan
vermeyelim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sataşma yok ki!
Sataşmadan nasıl söz verdiniz Sayın Başkan? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Beyefendi, bunu belediye
meclisinde konuşmadı, burada konuştu.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Niye rahatsız
oluyorsunuz? Cevap versin. dediniz ya, cevap verecek işte.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sataşma yok ki!
BAŞKAN Bir saniye durun, Sayın Günal
Sayın Turan, buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
17.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmazın 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyanın hiçbir yerinde
Olmayan bir
iddiayı ortaya koyacaksın, ardından da cevap hakkını
tanımayacaksın, böyle bir şey olabilir mi? Yapmayın
gözünüzü seveyim ya.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sataşma var. deme.
BÜLENT TURAN (Devamla) Hem söylüyorsunuz hem
iddiada bulunuyorsunuz. Allahtan ki millet buna inanmıyor artık,
avantajımız, faydamız o.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ya, neyse, cevap vereceksen
ver hadi o zaman!
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakınız, Seyfettin Bey -sağ olsun, severiz,
sayarız- zaman zaman buraya çıkıyor, çok ilginç iddialarda
bulunuyor. Hepsinin cevabı verildi, hâlâ aynı şeyi bir daha
söylüyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Hayır, hiç
cevap verilmedi ki!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hadi söyle, var mı yok
mu!
BÜLENT TURAN (Devamla) Az önce Adana Belediyesi
iddialarıyla ilgili kendisi cevaplar vermeye başladı. Ancak,
nereden bağladı, nasıl bağladı bilemiyorum,
İstanbul Belediye Başkanımız hakkında da daha önce
konuştuğumuz, görüştüğümüz, yargıya konu olmuş,
defaatle beraat almış, kapanmış bir konuyu bir daha buraya
getirdi.
Ben İstanbulda uzun yıllar siyasi görev
yaptım, konuyu çok iyi biliyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sonra tayini
çıktı, Çanakkaleye gitti.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bağcılar metrosu,
İstanbul ulaşımında en önemli eşiklerden bir
tanesidir. Daha hızlı olsun diye, daha çabuk olsun diye kanuna uygun
olarak, usule uygun olarak uzatılan bir hat var.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) İhale var
mı, açıkla!
BÜLENT TURAN (Devamla) Yapılan metronun
Bağcıların sonrasında devam eden 17 kilometresi var
aynı şartlarda devam eden.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) İhale var
mı, ihale? İhaleyi göster.
BÜLENT TURAN (Devamla) Dolayısıyla,
ihalesiz yapılma hakkı da kanuna uygun olarak
yapılmıştır aynı şartlarda. Bununla ilgili
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Burada hiç böyle bir
kanun yok ki!
BÜLENT TURAN (Devamla)
bir şey varsa gidin
mahkemeye, bunu iddia edin, bunu tartsın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hangi maddeye göre?
BÜLENT TURAN (Devamla) Hangi belediyenin ne
yaptığını herkes çok iyi biliyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hangi maddeye göre
Sayın Turan?
BÜLENT TURAN (Devamla) Kaldı ki Kadir
Topbaşın şahsıyla ilgili tüm İstanbulun ittifak
ettiği bir husus var. En hassas olduğu konulardan bir tanesi, bu tarz
iddiaların karşısında olmaktır. Her şeyi
söyleyebilirsiniz ama bu
İnsaf!
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) İnsaf!
BÜLENT TURAN (Devamla) İnsanların beyefendiliğiyle,
olmayan şeyleriyle ilgili bunu yapmanız doğru değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hangi maddeye göre ihalesiz
yapmış Sayın Turan, söylesenize!
BÜLENT TURAN (Devamla) Arzu ederseniz
çıkışta size ayrıntılı izah ederim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hangi maddeye göre
Sayın Başkan? Nerede? Hani ne söyledi şimdi?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) İddialarla
ilgili şahsıma sataşılmıştır.
Sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Yılmaz,
vereceğim ama polemikleri uzatmayalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neden dolayı
veriyorsunuz Sayın Başkan, ne dedim?
BAŞKAN Bakın, bir de şöyle bir
istirhamım var: Burada olmayanlarla ilgili birtakım iddiaları
gündeme getirmek doğru değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ne dedim de sataştım?
BAŞKAN Bunu farklı mecralarda
kullanabilirsiniz ve buna ilişkin varsa da gerekli cevaplar verilir.
Buyurun, yeni bir sataşmaya meydan vermeyin.
18.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Değerli
arkadaşlar, bakın, Bülent Turan çıktı, hukukçu
kimliğiyle benim söylediklerimi teyit etti, teşekkür ediyorum.
Yani, 17 kilometrelik
Bağcılar-Başakşehirle ilgili bir tane ihale yok
değerli arkadaşlar. İçinizde, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunda bürokratlar var., yüzde 700 artış diye
Türkiye'de ihaleler
2886 ve 4735e göre yapılır. Şimdi, bununla ilgili -doğru,
ihalelerde artış vardır, görülemeyen, öngörülemeyen birtakım
yapılar çıkar, mevzuatlar çıkar- kanun koyucu yüzde 20, yüzde 30
oranında artış hakkı vermiştir, Bakanlar Kuruluyla da
bu hakkı yüzde 40 olarak ifade etmiştir. Ama, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı yüzde 700 ihale
artışını hangi maddeye göre yapıyor Sayın Bülent
Turan, hangi ihale kanununda bu var, madem avukatlığını
burada yaptınız İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanının? Ben burada bir şeyi söylüyorum
Ve bu
davalık, bu dava da bitmedi değerli arkadaşlar, benim söylediğim
o. Buyurun, bütün belgeleri burada, İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi
Sayın Hâkimliğine burada, şu anda bu dava görülmekte. Ben de
tam onu söylüyorum: Daha kendisine dava açılmamış, kendisiyle
ilgili iddiaları vuku bulmamış Adana Büyükşehir Belediye
Başkanının Ceyhanda belediye başkanlığı
yaptığı dönemle ilgili, bir davayla ilgili siz Adana
Büyükşehir Belediye Başkanına yurt dışı
yasağı koyuyorsunuz da hakkında 1,5 katrilyonluk kamu
zararı olmasıyla ilgili dava açılan İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanına niye yurt dışına
çıkış yasağı koymuyorsunuz diye ben bir ikiliği,
bir iki yüzlülüğü, bir tarafgirliği ortaya koyuyorum yoksa gene
söyledim: Adalet rayında işlesin, bununla ilgili hiçbir
sıkıntımız yok ama Adana Büyükşehir Belediye
Başkanlığı gibi önemli bir görevde bulunan kişiye yurt
dışı yasağı koyarsanız
Yurt dışı
projeleri var, yurt dışından alacağı krediler var.
Yurt dışına çıkamayan bir büyükşehir belediye
başkanını itibarsızlaştırmaya kimin hakkı
var? Ben burada bunu ifade ediyorum, ondan dolayı Topbaş gündeme
gelmiştir.
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri,
tabii burada olmayanlarla ilgili yargılamaları yapmasak çok daha iyi
olur. Bu takım iddiaların yeri mahkemelerdir, mahkemeler
kararlarını verir, doğru ya da yanlış
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yargılama yok ki!
Soruyor ya! O zaman maddeyi söyleyin Sayın Başkan.
BAŞKAN Ama, burası yeri değildir.
Burada olmayanlarla ilgili birtakım ithamlarda bulunmanın doğru
olmadığını
MEHMET GÜNAL (Antalya) Olur mu canım?
Olmayanlarla
Burası Meclis, burası Meclis yani herkes burada,
nasıl olacak; herkes burada, nasıl olacak?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kurumla ilgili. Bunun
açıklığa kavuşması lazım. Burada bunu
konuşmayacağız da neyi konuşacağız?
BAŞKAN Ciddi ithamlar. Varsa elinde belgesi
olan, mahkemeye gider, kararı mahkeme verir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
Sayın Turan, buyurun.
BAŞKAN - Sayın
Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
az önce kıymetli konuşmacı konuşmasını yaparken
-sehven olduğunu düşünüyorum- Kadir Beyin avukatı diye ifade
ettiler. Ben, AK PARTİnin Grup Başkan Vekiliyim, Kadir Topbaş
da bizim belediye başkanımız. Dolayısıyla, her
vekilimiz, bizim belediye başkanımızla ilgili yanlış
bir ifade varsa cevap verme hakkına sahiptir. Kadir Topbaşla ilgili,
4üncü dönem kazanıyor olması İstanbulu, bir cevaptır
zaten.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bırakın! Söyle o
zaman, niye?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fakat onun ötesinde,
yasaya aykırı bir işlem varsa, kanuna aykırı bir
işlem varsa
MEHMET GÜNAL (Antalya) Makul buluyor musun
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Niye
bağırıyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) -
yurt dışına
çıkış yasağının ona konmamasını?
BAŞKAN Sakin olun Sayın Günay, lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, niye
bağırıyorsunuz? Hayır, niye bağırıyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir soru soruyoruz, soru
çok net.
BAŞKAN Lütfen, sakin olun.
İddiaları gündeme getirdiniz, sayın
grup başkan vekili de cevap veriyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dünyanın hiçbir
gelişmiş ülkesinde hem iddia edip hem savunma almadan hüküm verme
diye bir şey olamaz. İstanbul Belediyesinin kanuna uygun olarak
yaptığı bir çalışmayı burada sayın
konuşmacı eleştirdi. Ben de diyorum ki bunu biliyorum,
inceledik, meseleye hâkimiz, hiçbir usulsüzlük yok.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) O zaman cevap ver,
hangi maddeye göre verdi bu 1,5 katrilyonluk yeri?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Varsa bununla ilgili,
mahkemeye gitsin, iddia etsin. Bu, mahkemenin konusu, buranın konusu
değil.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Hangi maddeye göre
verdi?
BAŞKAN Tutanaklara geçmiştir,
teşekkür ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, çok
affedersiniz ama diyorsunuz ki: Burada olmayanı konuşma. Sayın
Yılmazın söylediğinde ne sataşma var?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Niye
bağırıyorsunuz konuşurken?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir dakika, ben de
konuşuyorum. Benim sesim çıksın diye
Sen benim sesimi ne
yapacaksın, ayar mı vereceksin? Dur!
BAŞKAN Sayın Günal, lütfen
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkanım, ne sataşma var?
BAŞKAN Sizinle ne alakası var peki bu
tartışmanın? Sayın Yılmaz ile Sayın Turan
arasında, sizinle ne alakası var?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Milliyetçi Hareket
Partisinin belediyesiyle ilgili bir şey söyleyeceğim. Bu kadar
taraflı olmayın Başkanım.
BAŞKAN Taraf olmuyorum da
Adil yönetmeye
çalışıyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Turan,
bakın
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Seyfettin kendisi
söyler ya! Sen niye söylüyorsun? Sen niye söylüyorsun? Seyfettin söyler ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Osman, bir dur ya! Bir
söyleyeyim de ondan sonra
BAŞKAN Sayın Günal, hemen buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Yılmazın söylediği çok net, bir dava var...
BAŞKAN Davayı çözecek olan da
mahkemedir, burası değildir. Sayın Turanın da dediği
o.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkanım, bir dur ya! Allah, Allah!
BAŞKAN O da net.
MEHMET GÜNAL (Antalya) İki yerde dava var.
Bir: Bizimkinde henüz tekemmül etmemiş bir dosya oluşma
aşamasında, yurt dışına çıkış
yasağı var; sizinkinde mahkeme devam ediyor, yok. Bunu nasıl
yapıyorsun? diyor.
BAŞKAN Gruplar adına
MEHMET GÜNAL (Antalya) İkincisi de diyor ki:
17 kilometreyi hangi kanuna göre
BAŞKAN - ...ikinci söz, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkanım, bu kadar olur mu ya?
BAŞKAN Ya, tamam, tutanaklara geçti,
söyleyeceğini söyledin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bırakın, sözümü
söyleyeyim ya!
BAŞKAN Söyledin, bitir, tamam.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl bitir? Seninki
ile benimki karışıyor.
Bir daha soruyorum, sana da soruyorum o zaman
BAŞKAN Söyledin Sayın Günal, tutanaklara
geçti, tamam.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) 17 kilometre
BAŞKAN
Sizinkinde Yurt dışı yasağı var, öbüründe yok.
diyorsunuz.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Ya, Başkan, bir dur ya!
BAŞKAN
Tamam, anlaşıldı.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Allah rızası için bir dursana, ben bitireyim de
öyle konuş ya! Ya, bir şey söylüyorum, bir cümle söyleyeceğim.
17 kilometreyi hangi kanunun hangi maddesine göre verdin? dedi, bu kadar ya!
BAŞKAN
Söylediniz, o da cevap verdi.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bunda sataşma yok yani bunu anlamadım ben,
gerçekten anlamadım. Bunda nerede sataşma var, anlamadım.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyoruz.
III - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN
- İkinci söz, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırata aittir.
Sayın
Fırat, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Mersin) Sayın Divan,
sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
İlkokul
öğrencisiyken o dönemler 3üncü sınıftan başlamak üzere
yurttaşlık bilgisi diye bir dersimiz vardı. Bilmiyorum hâlen
devam ediyor mu? Orada, temel kavramlar ilkokul diliyle o öğrencilere
öğretilirdi. Orada, mesela milletin çok güzel, çok beğendiğim
bir tahlili vardı: Kıvançta ve tasada bir olan ve bir ülke
etrafında birleşmiş olan halka millet denir. diye tarif
edilirdi ve bu milletin ülkeyi yönetmek üzere, bir arada ve yaptırım
gücüne de sahip olmak üzere manevi bir şahsiyeti bulunan yapıya da
devlet denirdi. Bugün Türkiyeye baktığımız zaman, bu
bize ilkokul 3üncü sınıfta öğretilen, tasada ve kıvançta
bir olan ve bir ülke etrafında birleşmiş olan halkı
görebilmek mümkün değil. Ülke ikiye ayrılmış vaziyette. Bir
kısmı diğer kısmın üzüldüğüne seviniyor veya o
üzülen kesimin sevindiği bir şeye diğer taraf -bu taraf-
üzülüyor ve müşterek bir ülkü de yok. Yani, maalesef, varmış
olduğumuz kötü nokta burası.
Şimdi, oldukça uzun bir
süredir bütçeyi görüşüyoruz ve sonuna geldik. Bütçelerin yapımı,
aslında doğrudan doğruya devletin demokratik olup
olmamasıyla ilgili; çok uzun süre önce, müstebit iktidarlara karşı,
krallara karşı halkın Meclisinin kralın yapmış
olduğu keyfî harcamaları sınırlamak için bir demokratik
atılımdı. Ancak, bugün tartışmakta olduğumuz
bütçenin maddelerine dikkat ederseniz, çok enteresan şekilde 1982
Anayasasının temel hak ve özgürlüklerine benziyor. 1982
Anayasasının temel hak ve özgürlüklerinde özgürlüklere ve haklara
baktığınız zaman ilk cümle çok güzeldir, insanların
seyahat hürriyeti vardır. Ama, ondan sonra bir ancak kelimesi gelir;
toplum sağlığı, genel ahlak vesaire vesaire vesaire
hâllerinde bu hak sınırlandırılabilir. Bu Meclisin yani
halkı temsil eden bu Meclisin, yürütmeyi denetleyebilmesi için en önemli
argüman olan bütçe bu şekilde delinmiş olur, denetleme imkânı
ortadan kalkmış olur ve doğrudan doğruya yasama Meclisi,
yürütmenin emrinde olan, onun denetleyemeyeceği bir yapıya
kavuşturulur. Tabii, bu yapılanma yanlış bir
yapılanmadır ve toplumu demokratik bir yapılanmadan otoriter bir
yapılanmaya doğru yönlendirir. Hatta, bu otoriter yapılanma öyle
noktalara varır ki hayret edersiniz. Mehdi iddialarından hilafet,
halife olma iddialarına kadar giden bir sürecin
başlangıcında olduğunuzun bir süre sonra farkına
varırsınız ve artık onun bir dönüşü yoktur çünkü
özgürlükler ve demokrasi öyle bir şey ki, bunları
sınırlandırmaya ve güce tapmaya başladığınız
andan itibaren artık sizin için devletlerin var olma nedeni olan kanun ve
demokratik olması için gerekli olan hukuk ortadan kalkmış olur.
Ve bir süre sonra meclisler, yasama meclisleri ve hatta bunun yanında
yargı birilerinin iki dudağı arasından çıkan emir ve
talimatlara dönüşür ve o hâle gelir ki 7 Haziran seçimleri ile üç ay
sonra, 1 Kasım seçimleri arasında trajik milletvekili
değişimlerine sebep olabilir. Bu, insanları korkutur; bu,
meclisleri korkutur. Çünkü, düşünün ki siyasi partiler bir genel seçime
giriyor ve bu genel seçimde kazanabilecekleri milletvekili adaylarını
halka sunuyorlar ama dönüp bakıyorsunuz, üç ay sonra yüzde 80 fire
vermiş olan listeler ortaya çıkıyor. Bu listeleri
incelediğinizde -mesela, misal olarak vermek isterim- İstanbul 3üncü
Bölge 2nci sırada başarılı olan bir adayı 1
Kasım seçimlerinde görebilmek mümkün olmaz veya Bingölün 1inci
sırasında olan bir adayı, ki çok büyük bir farklılık
olmamasına rağmen, maalesef göremezsiniz. Nedenini de
sorgulayamazsınız, onlar da sorgulama imkânına sahip
değildir. Çünkü, bu meclisler, geçmişe baktığınız
zaman genelde yüzde 50 yenilemeyle karşı karşıya bulunan
meclislerdir ama her milletvekili kendisini bundan sonraki dönemde de bu
Meclisin bir üyesi olarak gördüğü için, bir şekliyle maalesef
liderlerinin emir ve komutalarını veya komutlarını dinlemek
zorunda olurlar.
Aslında, bunu çok uzun tartışabilmek
mümkün ancak ben sözlerime Nazımın çok sevdiğim bir
şiirinin son mısralarıyla nokta koymak isterim. Dünyanın en
tuhaf mahluku olarak nitelendirdiği insana şu şekilde hitap eder
son kelimeleriyle: Koyun gibisin kardeşim/ Gocuklu celep gösterince
sopasını/ katılırsın sürüye/ ve onurla yürürsün
salhaneye.
ZEYİD ASLAN (Tokat) Kendinizi tarif ettiniz!
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Evet,
doğru. Nereden anladınız sizi tarif ettiğini?
ZEYİD ASLAN (Tokat) Sizi çok iyi
tanıdığım için.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müdahale
etmeyelim lütfen.
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bakın, burada söz atmak çok kolaydır
ama ben cevap vermesini çok iyi bilirim çünkü sizin bu
sıralarınızdan geldim. Bu partinin kurucusuydum
dolayısıyla çok iyi tanırım
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Partinin kurucusu değildiniz!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Doğru, Siyasi ve
Hukuki İşler Başkanlığı
yaptığınız zaman ben il başkanıydım, bizimle
görüşme tenezzülünde bile bulunmadığınızı iyi
hatırlıyorum.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) O
zaman gerek görmemişim demek ki sizinle görüşmeye.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) İyi biliyoruz
Dengir Bey bunları.
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Evet,
değerli arkadaşlar
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O yüzden yoksun zaten.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) O yüzden, biz
buradayız, siz yoksunuz zaten.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) AK PARTİ
artık sizi gerekli görmedi.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) AK PARTİnin
farkı bu.
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla)
Bağırmayın, bağırmayın!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, istirham
ediyorum, lütfen
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla)
Sayın Grup Başkan Vekilim, isterseniz susturun, yoksa ben
susturmasını bilirim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu üslup iyi bir üslup
değil Sayın Başkan.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Neyi susturuyorsun
ya!
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Ben bu
vesileyle hepinizi yine saygıyla selamlıyorum.
Korkunun ecele faydası yok.
MURAT DEMİR (Kastamonu) Evelallah, hiç
korkmuyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O korkuları
yaşadınız galiba, içinize kadar işlemiş.
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Bir
süre sonra, bundan sonraki dönemde karşılaşmama ihtimalimiz
yüzde 50dir, ona göre karar verin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O korkuları
yaşadın, içine kadar işlemiş galiba.
ZEYİD ASLAN (Tokat) Sen hangi sıralarda
olacaksın?
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Ben
yokum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla)
ben o
sandalyeleri bırakabilme gücünü kendimde buldum.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Biz, pazara kadar
değil, mezara kadar olanlardanız.
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) Ha,
görüyoruz!
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın
Fırat, medeni ölüsünüz, medeni ölü.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İçine kadar
sinmiş.
BAŞKAN Şimdi, madde üzerinde gruplar
adına son söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili
Seyit Toruna aittir.
Sayın Torun, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı
sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Temel bir tespiti yaparak başlamak istiyorum.
Bugün Türkiye, her alanda AKP iktidarının yarattığı
ağır bir buhran yaşıyor, derin bir yönetim krizi
içerisinde. Karşımızda, Anayasada tanımlanan yetkilerini
aşan bir Cumhurbaşkanı var, unvanını ona
kaptırmış bir Başbakan ve buradan başlayıp yerel
yönetimlere kadar sirayet eden derin bir yönetim krizi. Sonuçlarını
ise Suriyeden Cizreye, Rusyayla yaşanan krizden Cerattepeye kadar dört
bir yanda yaşıyoruz.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidara gelirken
ne dedi? Türkiyeyi aşırı merkeziyetçilikten kurtaralım.
Demokrasiyi ancak güçlü bir yerinden yönetim anlayışıyla
inşa edebiliriz. Yetkiyi merkezden yerele taşıyalım. dedi.
Peki, ne oldu? Yerel yönetimlerin faziletlerini anlattıktan sonra, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar görülmemiş merkeziyetçi bir yönetim
anlayışını yarattınız. Yaşanan kriz
yönetilemiyor, hatta krizi yönetmek adına yapılan her hamle krizi
daha da derinleştiriyor. Siyasi ve toplumsal sorunların hiçbirine
siyaset marifetiyle çözüm üretemediniz; her şeyin izlendiği,
fişlendiği, arşivlendiği bir süreçte hukuku ayaklar
altına alarak seçimler yaptınız, apar topar büyükşehirler
oluşturdunuz. Bu, siyasi ahlak açısından vahim bir durumdur. İşte,
AKP iktidarı tam da bunu yapmıştır.
Değerli milletvekilleri, bunu kabul edemeyiz.
Merkeziyetçi anlayışın en çarpıcı örneği 6360
sayılı Kanundur. Bu kanunla 16 olan büyükşehir sayısı
apar topar 30a çıkarıldı ve birçoğu da nüfus taşınarak,
birçoğu da belki de yasa gasbedilerek yapıldı ve sonuçta, apar
topar yapılan bu yasa, şimdi yeniden revize edilmek mecburiyetinde
kalındı ve önümüzdeki günlerde de tekrar bu Parlamentoya gelecek ve
yeniden bir büyükşehir yasası yapacağız. Bu illerdeki il
özel idarelerini kapattınız, beldeleri ve köyleri mahalle
yaptınız. Bunu yaparken kime sordunuz; bu beldelerde, köylerde
yaşayanlara mı sordunuz, sivil toplum kuruluşlarına
mı, meslek odalarına mı yoksa başka bir kuruma mı?
Herhangi bir araştırma yaptınız mı, yaratacağı
sonuçlara ilişkin bir değerlendirme yaptınız mı?
Hayır, bunların hiçbirini yapmadınız. Hangi kafayla, hangi
gerekçeyle hazırladınız hiç kimse bilmiyor. Apar topar
oyladınız ve yasayı yaptınız. Bu anlayış
demokratik değildir, Meclis iradesine de burada yaşayan milyonlarca
yurttaşımıza da büyük haksızlıktır, kabul edilmesi
de mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, ademimerkeziyetçilik
diyerek gelenler Türkiyede yönetim sistemini darmadağın
etmiştir, yetki karmaşası içerisinde bir yerel yönetim düzeni
kurmuş ve tepesine de keyfî bir merkeziyetçiliği ihdas etmiştir;
merkezin gücünü, yetkisini azaltmıştır. Sizden önce 3.228 olan
belediye sayısı 1.397ye inmiştir. 1.500 belde belediyesi,
16.082 köyün tüzel kişiliğine son verilmiştir. Bunları
yaparken de köyde, kırsalda yaşayan
vatandaşlarımızın da maalesef, mağduriyeti ortaya
çıkmıştır. Yaşamsal değeri olan mera
alanları da maalesef, ellerinden alınmıştır.
İşte, AKPnin demokrasi anlayışı budur. Aynı
nüfus grubuna sahip olduğumuz Almanyada 8.500, Fransada 36.500 belediye
var. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını imzaladığımız
bölümlerini değil, imzalamadığımız bölümleri biz
maalesef uyguluyoruz. Kimseye sormuyoruz, uluslararası yükümlülüklerimize
uymuyoruz, yerel yönetimlerimizin yarısını da ortadan
kaldırıyoruz. Peki, hangisi demokratik? Anlaşılıyor ki
büyükşehirleri yaparken amacımız vatandaşın sorununu
çözmek değil inisiyatifi tek elde toplamakmış. Bütün bu
karmaşanın geri planında ise AKPnin her gün biraz daha çürüyen,
yolsuzluklara bulaşan rant düzeni, kendilerine yontarak
kullandığı imar düzeni vardır.
Köyde, kırsalda yaşayan
vatandaşlarımızı hiç düşünmediniz. Onlar köylü gibi
yaşamaya, üretmeye, tüketmeye devam ediyor ama kentli bir vatandaş
gibi vergi ödemeye mahkûm ediliyor. Ertelemelerin süresi dolduğunda, emlak
vergisinden muaf tutulma süresi bittiğinde sayaç bedelinden, harçlardan
katılım paylarına kadar birçok ödemeye muhatap olacaklar. Su
gibi, kanalizasyon gibi, sosyal alanlardaki hiçbir hizmetten faydalanamayacak
ama şehirli gibi bir bedel ödemek zorunda kalacaklar yani külfetler
vatandaşımızın sırtına, faydalar küçük bir mutlu
azınlığa.
Buradan iktidarı uyarmak istiyorum. Bugün temel
sorunumuz kırsal ekonomilerin, köylümüzün ve çiftçilerimizin
yaşamında çökme noktasına geldiğidir. Çiftçi ekip
dikemiyor, ürettiğini sattığında ise maliyetini
karşılayamıyor. Süt üreticisi, narenciye üreticisi,
fındık üreticisi perişan. Fındıkla geçimini
sağlayan bir bölgenin milletvekili olarak yakından biliyorum,
fındığın bugünkü fiyatı 8 lira 75 kuruş; 3,5
milyar dolarlık bir ihracat getirisi sağlayan fındık
maalesef yerlerde sürünüyor. Bu mudur karşılığı, bu
mudur üreticinin yanında olmak? Fındıkta durum neyse diğer
ürünlerde de durum tıpatıp aynısı. Çiftçimiz
aldığı zirai kredilerin, tüketici kredilerinin altında
ezilmiş; ne ürününe sahip çıkıyoruz ne de sorunlarına. Size
düşen, bu kırsal ekonomilerin canlandırılması için
çareler üretmektir. İmar rantlarının peşinde koşmaktan
vazgeçin; kırsal yerleşmelerin, kentlerin sorunlarıyla
ilgilenin.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı,
partizan bir biçimde, Türkiyenin dikkate değer bir
coğrafyasını ve nüfusunu büyükşehir
mantığına teslim etmiştir. Bu partizan tavrın en
vahşi örneğini il özel idarelerinin büyükşehirlerde tasfiye
edilişinde gördük. Ne yazık ki bu kurumların tüm
varlıkları belediyelere devredilirken muhalefet partilerini
dışladınız; partizanca bir tavırla, CHPli belediyeler
başta olmak üzere, içlerini boşalttınız, yandaş
belediyelere peşkeş çektiniz. Bu anlayışı asla kabul
etmiyoruz.
Bununla birlikte, sanılmasın ki
büyükşehir ve ilçe belediyeleri bu yönetim anlayışından
nasiplerini alıyor. Sorun bakalım İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanına, İstanbul sınırları içerisinde
yapılmakta olan o devasa projelerden kaçında fikri sorulmuş.
Cumhurbaşkanı sadece Başbakanın yetkilerini
kullanmıyor; hukuk, mevzuat dinlemeden aynısını
büyükşehirlerde, özellikle de İstanbulda yapıyor. Üstelik
sadece Cumhurbaşkanının müdahalesi de değil karşı
karşıya olunan; Şehircilik Bakanlığını,
Kültür Bakanlığını, kent düşmanı TOKİyi de
unutmayalım.
Stratejik alanları özel proje alanı,
yenileme alanı diye çevirip kimseye bir şey sormadan
kafalarına göre şekillendiriyorlar. Kentlerin şekillenmesinde
projeler hukuksuz, bütüncül bir planlama anlayışı maalesef yok.
Diğer yandan, yetki paylaşımında da kaynak
paylaşımında da önemli sorunlar var. Belediye
başkanları kapı kapı bakanlıkları
dolaşıyor, sorunlarını çözmek için mesaisini bölgesinde
değil, Ankarada harcıyor.
Kısacası, değerli milletvekilleri,
Türkiyenin düzeni bozulmuştur. Bu yönetim sistemi içinde yerel yönetimler
hedeflerinden hızla uzaklaşan, günü kurtarmaya çalışan,
bunu yaparken ranta teslim olan bir anlayış içindeler. Sonuç olarak,
AKP projesi tükenmiştir. Bu tükenmişliğin en çarpıcı
biçimde gözler önüne serildiği yer de yerel yönetimler olmuştur.
Ayrıca, Cumhurbaşkanınca durmadan
saraya toplanıp propaganda aracı hâline getirilen
muhtarlarımıza seslenmek istiyorum: Sizlerin kanalıyla
halkımıza siyasi mesajlar gönderen hukuk bilmez, kanun tanımaz
bir Cumhurbaşkanının çıkarlarına ve siyasi emellerine
alet olmayınız, unutmayın ki bu yol doğru değildir.
Sözlerimi vatandaşlarımızı ve
yaşadıkları bölgeleri asla AKPnin insafına
bırakmayacağımızı belirterek tamamlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Biliyoruz ki bütün
kadınlarımız birçok alanda olduğu gibi yerel yönetimler
alanlarında da hak ettikleri şekilde temsil edilemiyorlar. Burada
kadınlarımıza bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak gerekli
sorumluluğu alıp kadınların yerel yönetimler alanında
da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYİT TORUN (Devamla) -
temsiliyetine
ilişkin dikkate değer adımlar atacağımızı
ifade etmek istiyor, tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar
Gününü kutluyor, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri
izleyen vatandaşlarımıza saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Aylin Nazlıakayı unutma, Aylin Nazlıaka ne oldu?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne oldu, Orduda seçim
kaybettin galiba? Kaybettin değil mi? Enver Yılmaz gömdü seni.
BAŞKAN Evet, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz, Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyete aittir.
Buyurun Sayın Kaplan Hürriyet. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sizin süreniz beş dakikadır.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mahallî idarelerle ilgili Bütçe Kanununun 10uncu maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi, bizi izleyen sevgili
vatandaşlarımızı ve Kocaelili hemşehrilerimizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
10uncu maddede geçen KÖYDES ve SUKAPla ilgili
çekincelerimiz vardır, şöyle ki: Maliye Bakanlığı
bütçesine KÖYDES ve SUKAP kapsamında konulan ödeneklerin
dağıtımı ve denetimine ilişkin usul ve esaslar Yüksek
Planlama Kurulu tarafından belirlenmektedir. Ancak, o Kurulun kimin elinde
olduğu, Kuruldan çıkan kararlarla kaynakların hangi belediyelere
aktarıldığı, bu aktarımların adil
olmadığı da ortadadır. 2016 yılında KÖYDESe ve
SUKAPa tahsisi yapılacak ödenek ile geçmiş dönemleri
kıyasladığımızda bu projeler için ayrılan
kaynaklar yüzde 60 oranında azalmıştır. Tabii, bahane
olarak diyeceksiniz ki: Belediye ve köy sayılarımız
azaldı. Evet azaldı; o meşhur, evlere şenlik
Büyükşehir Yasanız nedeniyle köy ve belediye sayılarımız
azaldı.
Hatta bu yasayla birlikte, maalesef, belde ve
köyleri sahipsiz bıraktınız, hizmeti vatandaştan
uzaklaştırdınız, köylümüzü yüksek vergiler ve maliyetler
ödemeye mahkûm ettiniz; üstelik tarım alanları yok edildiği
hâlde ve geçim kaynakları elinden alındığı hâlde.
Aynen bizim Kandıra köylerimizde olduğu gibi.
Bununla birlikte, pek çok ilde kapatılan
belediye binalarını çürümeye terk ettiniz ama o binaların, bizim
millî servetimiz olduğunu, tarladaki İbrahim amca, pazardaki
Ayşe teyzemin cebinden çıkan paralarla
yapıldığını unuttunuz. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Onun dışında, maalesef, Hükûmetiniz,
kendinden olmayan belediye başkanlarına Ya AKPye geçersin ya da
bütçeyi zor alırsın. diyerek, baskı altında tutarak etik
olmayan bir siyasetle iktidarınıza muhtaç etmektedir. İşte
bu sebeple, yıllar önce AKPye söylemedikleri laf kalmayan ancak AKPye
geçtiklerinde rekorlar kitabına girecek büyüklükte U dönüşü yapan
isimleri malum sayın bakanlarımız gibi parti
değiştirmek zorunda kalan birçok belediye başkanımız
vardır.
Mahallî idarelere verilen önemin muhtarları
sarayda toplamak olduğuna inanılan bizim ülkemizde belediyelerimizin
yüzdükleri borç batakları da, maalesef, ortadadır. Birinciliği
benim seçim bölgem olan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi kimseye
kaptırmıyor maşallah. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane)
Doğru, 4 milyar doları siz bıraktınız. Ben mi
bıraktım bu borcu belediyeye, siz bıraktınız.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) Türkiye'nin
en borçlu, hatta sadece Türkiyenin değil, Avrupadaki birçok belediye
arasında en borçlu belediyesidir. Üstelik ne yazık ki Türkiyede en
çok kaynak aktarılan ama bir o kadar da borçlu olan bir belediyedir
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi. Bakın, sadece bir rakam
vereceğim, borcuna girmeyeceğim. Borcuna ilişkin
yıllık ödediği faiz miktarı sadece 400 milyon liranın
üzerindedir arkadaşlar. Borcun aslını varın siz
düşünün artık.
Biraz da ilçelerimizden bahsetmek istiyorum. Gebze,
İzmit, Derince, Karamürsel gibi birçok belediyede belediye şirketleri
eliyle yapılan yolsuzluklar, ranta dönüşen kentsel dönüşüm, lüks
araç kiralarına ödenen paralar, günlük 4.400 lirayı bulan ve pasta,
baklavaya harcanan denetimden muaf temsil ağırlama bütçelerinin de
israfı ortadadır.
Yol yaptık, yol yaptık. diye
övünüyorsunuz ya, özellikle Kocaeli vekilleri dâhil olmak üzere, şu
Karamürselin içinden geçirdiğiniz beton yolu bir görmenizi rica ediyorum.
O kaza yolundan, o kaygan yoldan vatandaşın nasıl
bıktığını da bir görmenizi istiyorum.
Yaptığınız bütçeler ülke için
iyi olmasa da Hükûmet ve yandaşları için gayet iyi!
Vatandaşın bütçesi ise çok şükür ve inşallah
ekonomisinden ibaret. Her fırsatta istikrar diyorsunuz ya, istikrar, oy
verenleri değil, tek başına gelenleri doyuruyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Büyüme diyorsunuz, sadece
zenginleri büyütüyorsunuz. Sadaka vermekle hor gördüğünüz işçinin
kıdem tazminatına bile göz diktiniz. Ama, şunu sakın
unutmayın değerli arkadaşlar: Oturduğunuz koltukları,
bindiğiniz arabaları, lüks hayatları o işçiye ve emekçiye
borçlusunuz. (CHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Peki, hesap veriyor musunuz, şeffaf
mısınız? Hayır. Çünkü korkuyorsunuz, hesabı temiz
olanın muhasebeden de korkusu olmaz arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Son olarak diyorum ki: Ailesini trilyonluk
yapıp mağdurluk taslayanlarla, İsraille el ele aşk
yapıp Filistine ağlayanlarla, teröristlerle el
sıkışıp milliyetçilik oynayanlarla mücadelemiz daha da
kararlı bir şekilde devam edecektir. (CHP sıralarından
Bravo! sesleri, alkışlar) Zalimin AKPsi varsa mazlumun da
Cumhuriyet Halk Partisi vardır (CHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ediyorum, saygıyla
selamlıyorum.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çakır, buyurun.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Sayın Başkan,
değerli konuşmacı konuşmasında Sahip
olduklarınızı işçi ve emekçilere borçlusunuz. dedi.
İşçi ve emekçiler başımızın tacıdır.
Onun dışında yanlış beyanlarda da bulundu Kocaeli
Belediyesiyle... Sataşmadan söz istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika süre veriyorum.
Lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeyin.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) Zeki Aygün
konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aygün. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim lütfen.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
19.- Kocaeli
Milletvekili Zeki Aygünün, Kocaeli Milletvekili Fatma Hürriyet Kaplanın
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
10uncu maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce konuşmacı olan
arkadaşımız Fatma Hanımı tabii tanıdık bu
dönemde, kendisine de geçmiş olsun diyorum, geçmiş bir hadiseden
dolayı. Ve aramıştım ama cevap vermediniz, mesaj
atmıştık.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Seçmene
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Tabii bu seçmenlere ne
kadar ulaştığınızı da buradan
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Yüzde 56, yüzde
56!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Milletvekili
arkadaşınıza bu kadar ulaşamıyorsanız seçmenlere
nasıl ulaşıyorsunuz bilmiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah Allah!
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Yani
şimdi özel bir şeye niye giriyorsunuz? Ayıp Ya! Yazıklar
olsun!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hiç yakışmadı
Zeki ağabey, hiç yakışmadı!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Bakın
Neyse, siz
şimdi lafımı bölmeyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ayıp ayıp! Hiç
olmadı, hiç olmadı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Bakın, biz
Kocaeline geldiğimiz zaman. 2004te büyükşehri
aldığımız zaman, İzmitin içine girenler o günden
bilir, affederseniz burnumuzun şeyi kırılıyordu kokudan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru söylemiyorsun!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) E5in üzerinde petrol
istasyonu açan sizin belediyenizdi. Onu geçiyorum, bugün belediyeye gönderilen
paranın yüzde 40ı kesiliyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yüzde 7 Kocaeli
Büyükşehirden kesilen ortalama.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - 40 milyon lira geliyorsa
bunun 18 milyon lirası kesiliyor. On üç yıldan beri bu kesildi.
Eğer bu paralar kesilmesiydi biz, yapmış olduğumuz
hizmetlerin 2 katını yapacaktık. Bu para niye kesiliyor biliyor
musunuz? İşte, o meşhur sizin Yuvacık Barajınızdan
dolayı; o 1 milyar dolara ihale yaptığınız bugünkü aynı
barajın
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) -
Aynısını siz yapıyorsunuz Körfezde.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) -
2 katı,
yarısının şeyini biz 120 milyon liraya yaptık,
biliyorsunuz Kandırada.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Namazgâh Barajı gölet,
gölet; doğru söylemiyorsun!
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Ama, siz, onu
uluslararası şebekelerle beraber bu ülkeye 3 milyar dolara mal
ettiniz, onun borcunu ödüyoruz. Eğer o borcu bugün biz ödememiş
olsaydık bugün Kocaeline yaptığımız hizmetin en az 2
katını yapardık. Ama maalesef, bunları bildiğiniz
hâlde, yine burada gelip belediyemize laf atıyorsunuz.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Hazine garantisi
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ederiz bu
tartışmayı açtığın için.
ZEKİ AYGÜN (Devamla) - Eğer bir yolsuzluk
varsa, elinizde belge varsa hukuk devletindeyiz, niye mahkemeye gitmiyorsunuz?
Ama sizin tescilli bir hırsızlığınız var
olduğu hâlde, bunu görmezlik
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nereden?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Yuvacık
Barajı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nereden? Kim ceza aldı?
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Yuvacık
Barajından
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 20 defa dava
açtınız, 20 defa! Çok ayıp ediyorsun!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapandı)
ZEKİ AYGÜN (Devamla) Mahkeme usule
bakıyor, esastan bakmıyor. Eğer fiyat analizi üzerinden
gidilseydi bu konuda yargılanırdınız.
BAŞKAN Sayın
Aygün, süreniz dolmuştur.
ZEKİ AYGÜN (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan Hürriyet.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Efendim,
özellikle şahsıma dönük, yaşadığım özel bir
konuyla da ilgili dile getirmişti, onunla ilgili
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İki dakika süre veriyorum.
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
20.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Hürriyet Kaplanın, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygünün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Konuların hepsine girmeyeceğim ama
yaşadığım o kötü günlerle ilgili sayın vekilimizin,
bölge vekilimin söylediği şeyi gerçekten ayıpladığımı
ifade etmek istiyorum. Çünkü, gerçekten zor günler geçirdik eşimle ve
ailemle birlikte. Evladım gibi büyüttüğüm, evladım kadar çok
sevdiğim canım kardeşim neredeyse eşimin ölümüne sebep oluyordu.
Bugün mucize eseri benim eşim hayatta. İnşallah, Allah size
yaşatmasın, Allah düşmanıma yaşatmasın.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Fatma Hanım,
yanlış anlatmayın
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) Ama
eğer, Allah korusun, sizin başınıza böyle bir şey
gelseydi, eşiniz ölüm döşeğinde can çekişiyor olsaydı
siz telefonlara mı bakardınız? Bir kere bunu sormak istiyorum
size Sayın Vekilim. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Ama sonradan
dönebilirdiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayıbın da ötesi!
Ayıbınla otur! Ayıp!
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) Kaldı ki
birçok arkadaşıma dönemediğim için tek tek yazı gönderdim,
teşekkür yazısı, mesajlara, her türlü, bütün vekillerime
yazı gönderdim, teşekkür yazısı, yanımda yer
aldıkları için, destek oldukları için. Size de mutlaka,
makamınıza gelmiştir. Bunu da buradan ifade etmek istiyorum. Ama
bölge vekili olarak, özellikle büyüğüm olarak, ağabeyim olarak
görüyorum sizi, neden böyle bir konuya girdiniz, anlamadım.
İnsanların özeliyle ne olur uğraşmayın. Burada
derdimiz ülke meselesi, kentimizi daha ileriye götürmek ise kenti
konuşalım, ülkeyi konuşalım, birbirimizi eleştirelim
ama özel hayatlara girmeyelim. Allah hiç kimseye, size de düşmanıma
da Rabbim kimseye yaşatmasın. Ama, böyle bir şeyi bir kere daha
kınıyorum burada dile getirdiğiniz için.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Aygün, bu polemiği
kapatıyoruz, lütfen.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Hayır, ben
şunu söylemek istiyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Söyleme bir şey ya!
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekilleri
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Bakın
arkadaşlar, ben burada Fatma Hanımı üzmek için
konuşmadım. Burada şunu vurgulamak istedim: Ben Fatma
Hanımı insani olarak aradım, geçmiş olsun demek için aradım.
Evet, o ara dönemeyebilirdi ama daha sonra dönmediği için
Yani,
milletvekili arkadaşına dönmeyen vatandaşla nasıl irtibat
kurar, onu vurgulamak istedim. Ama üzüldüyseniz, özür dilerim. Sizi kırmak
için değildi bu, bir insani görevdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, neyse
Olmadı ama.
BAŞKAN Şahısları adına
ikinci söz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayır, hayır
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye
Ne oldu?
Hayırdır?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bizim dönemimize ait,
belediyemize ait haksız ithamlarda bulunmuştur. Biraz evvel
nasıl grup başkan vekiline kendi belediyesiyle ilgili düzeltme
BAŞKAN Tamam Sayın Akar, sakin ol, size
de vereceğim.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Peki, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN İki dakika süre veriyorum.
Lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim,
lütfen.
21.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygünün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Değerli milletvekilleri, gerçekten biraz evvel yani hicap duyarak izledim
konuşmanızı ve hangisine cevap vereceğimi bilemiyorum iki
dakikalık süre içerisinde.
Bir; burnunun direğinin
kırılmasını önledik. Türkiyede ilk defa entegre çöp
tesisini biz yaptık, Kocaelide yaptık. Türkiyenin on sekiz tane
ihtiyacı var, gerekiyor. diyen sizin bakanınızdı ve hatta
o dönemde ruhsat vermemek için uğraştınız. İlk defa
marinasıyla, sahil düzenlemesiyle bütün çöpleri kaldırdık ve
orada stokladık. Siz o zaman yoktunuz bile; belki de Kocaeliye
taşınmamıştınız. Neyse
E-5 üzerinde petrol varmış
Ya, başka
yere petrol yapılmaz, dağın başına yapılmaz
Cengiz gibi. E5in üzerine yapılacak, başka yere yapılmaz.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) E5in ortasında,
ortasında!
MAHMUT TANAL (İstanbul) İstanbulun her
tarafı petrol, Ankaranın her tarafı petrol.
HAYDAR AKAR (Devamla) Evet, doğrudur, yeri
yanlıştı kaldırılmıştır; bunu da
geçtim.
Asıl önemlisi, Namazgâh bir baraj değil,
Namazgâh bir gölet. Yuvacık Barajı bizim zamanımızda
yapılmadı. Belediye bize aitti. Hazine
Müsteşarlığının, Devlet Planlamanın ve o dönemin
Cumhurbaşkanı
ANAVATAN iktidarı döneminde yapıldı;
suçlanan onlardır.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Hazineyi inkâr mı
ediyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Devamla) - Bizim belediye
başkanımız ve hiçbiri ceza almadı.
Yüzde 40 kesilme olayına gelince: He senin
Karaosmanoğlu ne de benim Sirmen dönemim topladıkları 1
kuruş su parasını Hazineye ödemediler. Nasıl bugün Hazine
teminatı veriyorsunuz Körfez Geçişinde, havaalanında -dinle-
boğaz köprüsünde, yarın o müteahhit Ben ödeyemiyorum, kaçtım.
dediği zaman Hazine ödeyecek bu paraları. Aynı o şekilde
İzmit Belediyesi parayı Hazineye ödettirmiştir sizin
zamanınızda da, bizim zamanımızda da. Bununla ilişkin
olarak Hazine, İzmirden, Eskişehirden yüzde 40 keserken
belediyelerin borçlarına ilişkin, Kocaeli Belediyesinin
ortalaması sadece yüzde 7dir.
Lütfen, dersine çalış, ondan sonra bu
kürsüye gel, Kocaeliyi konuş diyorum Sevgili Zeki ağabeyciğim.
Hiç konuşma, otur! Konuştukça ben burada sana çakarım bak,
söyleyeyim yani!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Seçimi niye
kaybettiniz o zaman?
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) 200 milyon dolarlık
projeyi, 300 milyon dolarlık projeyi 3 milyar dolara mal ettiniz.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bence Kocaeli milletvekilleri olarak
sizler, kuliste şöyle bir çay için de ortaklaşa bu işi çözün.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Dışarıda bir
konuşsunlar bunlar!
BAŞKAN - Evet, evet, Kocaeliye, Kocaeli
vekillerinin hepsine de teşekkür ediyoruz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi söz sırası,
şahısları adına Batman Milletvekili Ataullah Hamidiye
aittir.
Sayın Hamidi, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sizin süreniz beş dakikadır.
ATAULLAH HAMİDİ (Batman) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetleri döneminde yapılan bütçelere
baktığımızda, mali disiplinin ve ekonomik istikrarın
kökleşmesini temin ettiklerini görmekteyiz. Geride bıraktığımız
on üç bütçenin sağladığı kazanımlara yenilerini ekleyecek
2016 yılı merkezî yönetim bütçesini görüşüyoruz.
AK PARTİ hükûmetlerinin efsanevi
başarı hikâyesini sürekli kılacak olan bu bütçe, 2023 ve sonraki
hedeflere doğru azimli, istikrarlı, sabırlı ve kararlı
yürüyüşün bir ifadesidir. Bir yılı aşan ileri bir
bakış açısıyla hazırlanan 2016 yılı bütçesi,
aynı zamanda tüm mazlumların, masumların ve kimsesizlerin hamisi
bir devletin bütçesi mahiyetindedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetlerinin bugüne kadar hemen her alanda
ortaya koydukları başarı hikâyesi tesadüf değildir. AK
PARTİ anlayışında, millet zemininde siyaset yapmak ve
milletle beraber yürümek vardır. AK PARTİnin ortaya koyduğu her
başarının hamurunda iyi niyet ve samimiyet vardır.
Milletimizin de iyi niyet ve samimiyet gördüğü AK PARTİye artan bir
desteği vardır. Dolayısıyla AK PARTİ gücünü milletten
alıyor ve bu güçle de milleti hakkıyla temsil edip talep ve
duyarlılıklarına cevap veriyor. Bütün himmeti ve gayreti milleti
için olan ve bütün mesaisini milletin parlak istikbaline ayıran AK
PARTİ hükûmetlerine yapılan her türlü beyhude hücumlar milletten
dönmüştür.
Ancak şunu da ifade etmek isterim ki yeni
Türkiyenin inşası yolunda duble yollar, yüksek hızlı
trenler, sağlıktaki değişim ve dönüşümler, her ile
üniversite ve havaalanları gibi burada saymakla bitiremeyeceğimiz her
alanda devrim niteliğindeki hizmetleri yeterli görmüyor, eksik ve noksan
kalan tarafları da tespit ediyor ve kabul ediyoruz.
Ancak, en önemli husus, iktidar, muhalefet ve
toplumun her kesimiyle birlik ve beraberlik içinde bütün gayretimizi
milletimizin yüksek istikbaline hasretmemiz ve bu anlayışla hareket
etmemizdir.
İşte, milletimizin refahını daha
da yükseltecek olan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının her bir maddesinin bu anlayışla hazırlandığını
rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 10uncu maddesi kapsamında ödenek ayrılan
KÖYDES, 2005 yılında 79 ilde hayata geçirilen ve merkezî bütçeden
finanse edilen entegre bir kırsal altyapı projesidir.
Bu projeyle 2005-2015 döneminde toplamda
yaklaşık olarak 9,54 milyar TL ödenek tahsis edilmiştir. 2016
yılında 392 milyon TL ödenek aktarılması
planlanmaktadır. Batman ilimizdeki KÖYDES projesinin on yıllık
uygulamalarında 130 milyon TL kaynak tahsis edilmiştir.
Yine 10uncu madde kapsamında ödenek
ayrılan diğer bir proje de Su Kanalizasyon ve Altyapı Projesi
olan SUKAPtır. 2010 yılında başlatılan bu projeyle
nüfusu 25 bin ve daha az olan belediyelere yüzde 50 oranında hibe
sağlanmaktadır. SUKAP programına 2011-2016 döneminde toplam 3,2
milyar TL ödenek ayrılmıştır. Batman ilimizdeki projelere
de 9,8 milyon TL hibe sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Halka hizmet Hakka hizmettir. anlayışıyla
bütün vatandaşlarımızı kucaklayan yeni Türkiye yolunda
halkımızı yeni hizmetlerle buluşturmak için,
barışın ve kardeşliğin yerleşmesi ve
kökleşmesi için kararlı ve istikrarlı adımlarla yürümeye
devam edeceğiz.
Bu vesileyle, milletimize ve memleketimize güzel
hizmetler yapmış ve ebediyete intikal etmiş olanları rahmet
ve minnetle anıyor, hayatta olanlara da şükranlarımı
sunuyor, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam diliyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının hayırlı olmasını diliyor,
emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Yüce heyetinizi hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Hamidi.
Böylece
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi on dakika
süreyle soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Sisteme giren
sayın milletvekillerine söz veriyorum beş dakika süreyle.
Evet, Sayın Topal,
Sayın Tanalı geçmişsiniz bu sefer.
Buyurun Sayın Topal.
SERKAN TOPAL (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Hatay ilimizde hazineye ait kaç adet arazi vasıflı taşınmaz
bulunmaktadır? Tarım arazilerinin satışıyla ilgili
olarak 27 Nisan 2015 tarihinde sona eren başvuru süresi içinde kaç
başvuru yapılmıştır? Bu süre içerisinde başvuru
yapamayanlara yeni bir hak verilecek midir?
Ayrıca,
Hatayda hâlâ elektrik kesintilerine çözüm üretilemedi. Bu konuda hassasiyet
bekliyorum. Hatay halkı bu konuda mağdur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
çıkardığınız 2/B kanunu 2/B sorununu çözeceğine
daha da karmaşık hâle getirdi. Bir kısım
vatandaşlarımız zamanında müracaat edemedi, bir
kısmı rayiç bedellerden dolayı yerini alamadı, bir
kısmı da yaşanan ekonomik kriz sebebiyle taksitlerini ödeyemediği
için çaresiz duruma düştü.
Yine, belediye ve
mücavir alan sınırları içerisinde kalan hazineye ait tarım
arazileri de bu 2/B kapsamındaki satışlara dâhil edilmedi.
Hâlbuki birçok belde ve ilçe merkezine yakın tarım arazileri, bunların
hiçbir kamu hizmetine ihtiyacı yokken, köylü bunları
yıllardır kullandığı hâlde, bu kapsama
alınmadı. Şimdi, bu konuda bir değişiklik yaparak
köylünün kullandığı tarım arazilerinin 2/B kapsamına
alınmasını düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
Bakanlığınızda rücu mekanizması işliyor mu,
işletiliyor mu? Onu öğrenmek istiyorum. Zira, örneğin, Bursadan
bir iki örnek vermek istiyorum. Bursada bölge adliye mahkemesi
açılacaktı, bunun için bina kiralandı, tadilatlar
yapıldı vesaire. Ne kadar olduğunu bilmiyoruz ama yine birkaç
milyon harcanmıştır herhâlde. Aynı şekilde,
hızlı trenle ilgili olarak da temel atıldı, tüneller kazıldı,
o proje de çöpe atıldı, orada da bir 480 milyon lira harcandığı
biliyoruz. Bu milyonlar boşa mı gidecek yoksa ilgili kişilere
rücu ediyor musunuz?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın bakanlar; sorum
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına:
Bakanlığınızda kaç kamu aracı vardır?
Bakanlığınızda kaç araç kiralanmıştır?
Bakanlığınızda kiralık araçlar var ise aylık
kirası toplam ne kadardır? Bakanlığınıza
bağlı kirada bulunan taşınmazlar kaç tane?
Taşınmazlar için Bakanlığınızda aylık ne
kadar kira ödenmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı yok burada ama
Sayın Akar, buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Kocaeli
ili 2004 yılında büyükşehir oldu. Kocaeli büyükşehir
yapılırken bunun yanında da ilçeler oluşturuldu; Kartepe
ilçesi, Dilovası, Çayırova, Başiskele ve bir de bir ilçemiz daha
oluşturuldu ve bu ilçelerimizin hepsinin nüfusu 100 binden büyük
ilçelerimiz. Fakat, bu ilçeler, on iki yıl geçmesine rağmen, ilçe
oluşturulduktan sonra on iki yıl geçmesine rağmen, bugün hâlen,
örneğin Kartepe ilçesinde saat 17.00den sonra hizmet verecek bir
hastanemiz yok, adalet dairesi yok, noter yok, hükûmet konağı gibi
olması gereken kamu kurumlarının bulunmadığı bir
gerçek bugün. Bunları yapmayı planlıyor musunuz? Her gün
büyükşehirleri artırırken ve ilçe sayısını da bu
şekilde büyükşehirlerde yeniden organize ederken bunları
düşünmediniz mi? Bunu sormak istiyorum.
Bir de Kocaeli iline özel, İstanbul ve Kocaeli
iline özel hazine arazilerinin şahıslara satışı bir
kanunla yasaklanmış, hazine arazilerinin şahıslara
satışı bir kanunla yasaklanmış. Niçin
şahıslara hazine arazisini satmıyorsunuz? Ecrimisillerini
ödeyenler, yıllarca kullananlar
BAŞKAN Sayın Kuyucuoğlu
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Mersin Üniversitesinin 100 milyonu aşan piyasa
borcu vardır. Özellikle, hastaneye malzeme verenlerin 2012
yılından alacakları bulunmaktadır. Alacaklı esnaflar
iflas noktasına gelmiştir, hastaneye malzeme vermiyorlar. Hastalar
kendi ilaç ve malzemelerini kendileri alıyorlar. Bu soruna nasıl bir
çözüm düşünüyorsunuz?
İkinci sorum: Kadrolu personelle aynı
görevi yapmalarına rağmen, gerek iş güvencelerinin olmaması
gerekse ücret politikası açısından mağduriyet yaşayan
vekil ebe ve hemşirelerimiz zor koşullar altında görevlerine
devam etmektedir. Sağlık Bakanlığımızın
vekil ebe ve hemşirelerin kadroya geçirilmesi gibi bir çalışması
var mıdır? Varsa bu ne zaman gerçekleşecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet,
şimdi soruları cevaplandırmak üzere sözü Sayın Bakana
bırakıyorum.
Buyurun Sayın
Ağbal.
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz üzere, uzun
süredir vatandaşlarımın beklediği bir konuydu 2/B
arazilerinin satışı. Bu anlamda, gerçekten, belki de cumhuriyet
tarihinde en fazla sayıda hazine taşınmazı satışa
konu oldu. Bugüne kadar yaklaşık olarak 774 bin
vatandaşımız 2/B kanunu çerçevesinde müracaatta bulundu,
bunlardan 684 bininin 2/B taşınmazları bakımından hak
sahibi olduğu tespit edildi ve bunlardan 575 bin hak sahibine 428 bin adet
taşınmazın satış işlemlerini gerçekleştirdik.
Toplam satış tutarı 8 milyar lira. Bugüne kadar bunun
yaklaşık 4 milyar lirasını tahsil ettik, kalan tutarın
da tahsil işlemlerine devam ediyoruz.
Yine, aynı kanunda
belediye mücavir alan sınırları dışında bulunan
hazine taşınmazlarının, tarım arazilerinin
satışını da düzenledik. Bu düzenleme çerçevesinde de
yaklaşık 258 bin vatandaşımız müracaatta bulundu.
Tarım arazilerinin satışına ilişkin olarak kıymet
takdir çalışmaları hemen hemen tamamlanmak üzere. Nisan
ayından itibaren vatandaşlarımıza satış
işlemlerine başlayacağız. İnşallah, bu da
vatandaşlarımız için büyük bir imkân olur. Çünkü,
yıllardır işledikleri, sürdükleri tarım arazilerini,
böylelikle, uygun satış fiyatıyla alma imkânına
kavuştular. Böylelikle, hem bu taşınmazların mülkiyetini
edinmiş olacaklar hem de Çiftçi Kayıt Sistemi üzerinden bu taşınmazlarla
ilgili olarak tarımsal desteklerden yararlanma imkânına
kavuşacaklar.
Tabii, bu arada, hem 2/Bdeki
taşınmazlar bakımından hem de tarım arazileri
bakımından bir kısım vatandaşımız
başvurularını süresinde yapamadıklarını, yeni bir
imkân tanınması hâlinde başvuru yapacaklarını zaman
zaman dile getiriyor. Bunlar hepimize, sayın vekillerimize, bizlere de
geliyor. İnşallah, bu anlamdaki talepleri de tarım arazilerinin
satışıyla ilgili yeni bir süre verilmesiyle ilgili talepleri de
değerlendiriyoruz. Aynı konuda taksitlerini süresinde ödeyemeyen
vatandaşlarımız da söz konusu, bunlarla da ilgili bir
çalışma yapıyoruz. İnşallah, biz de isteriz ki
vatandaşlarımıza, hak sahibi olan vatandaşlarımıza
bu satış işlemlerini yapabilelim, sistemden çıkan vatandaşlarımız
da tekrar taksitlerini ödemek suretiyle mülkiyetle ilgili bu
sıkıntılarını çözebilsinler.
Sayın Erdoğanın tarım
arazilerinin 2/B kanunu çerçevesinde müracaat edip de taksitlerini ödeyemeyen
vatandaşlarla ilgili soruları oldu, ona da cevap verdim bu
şekilde.
2/B kanunu içerisinde biz tarım arazilerinin
satışını düzenledik ancak bir kısıt koyduk, dedik
ki: Eğer belediye mücavir alan sınırları içindeyse bu
tarım arazileri, bu kanun kapsamında satışı söz konusu
değil. Buradaki amacımız da şuydu: Biliyorsunuz,
gerçekten, köyde, kırsalda tarım arazilerini kullanan
vatandaşlarımızın böyle bir beklentisi vardı ama
belediye mücavir alan sınırları içerisinde böyle bir
satış imkânını, indirimli satış
imkânını getirdiğimiz zaman, hani, beklemediğimiz bazı
mahzurları meydana gelebilirdi.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) O belediyelerin
çoğu kapandı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Çünkü, biliyorsunuz, bunlar kıymet itibarıyla tarım arazisi olsa
da imar planı bakımından, mücavir alan sınırları
bakımından ileriye dönük olarak değerlendirmeleri farklı
noktalarda yapılabilirdi. Biz burada istedik ki belediye mücavir alan
sınırları dışında olan tarım arazilerini
vatandaşlarımıza doğrudan satabilelim. Yoksa, belediye
mücavir alan sınırları içinde olan
taşınmazlarımızı bugün vatandaşımız
istediğinde ihale yapmak suretiyle zaten satabiliyoruz. Ama, bu
getirdiğimiz düzenlemenin amacı doğrudan satış.
Biliyorsunuz, büyükşehir belediyesi mücavir
alanı sınırları bakımından da kanuna bir ölçü
getirdik. Bu büyükşehir belediye mücavir alan sınırlamasına
ilişkin düzenleme yapılmadan önceki hâliyle belediye mücavir alan
sınırlarını esas aldık. Dolayısıyla, bu
belediye mücavir alan sınırlarını il sınırlarıyla
bir araya getirdiğimiz tarihten önceki sınırı esas
aldık. Orada da dikkat ettik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Şimdi, başka bir
şey yapıyorlar. Kentsel dönüşüm ilan edip orayı kendilerine
alıyorlar belediyeler.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Kayışoğlu, sanıyorum Bursada birtakım
kamu yatırımlarının yapılmasına ilişkin
olarak bir rücu mekanizması var mı? dedi. Genel anlamda tabii ki
kamu zararına neden olan kamu görevlilerinin eğer kamu zararına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.51
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Zihni
AÇBA (Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
burada.
Hükûmet
burada.
Şimdi,
sayın milletvekilleri -11inci maddede kalmıştık- 11inci
maddeyi okutuyorum:
Fonlara ilişkin işlemler
MADDE 11- (1) Türk Silahlı Kuvvetlerine stratejik hedef
planı uyarınca temini gerekli modern silah, araç ve gereçler ile
gerçekleştirilecek savunma ve NATO altyapı yatırımları
için yıl içinde yapılacak harcamalar; 7/11/1985 tarihli ve 3238
sayılı Kanunla kurulan Savunma Sanayii Destekleme Fonunun kaynakları,
bu amaçla bütçeye konulan ödenekler ve diğer ayni ve nakdî imkânlar
birlikte değerlendirilmek suretiyle Savunma Sanayii İcra Komitesince
tespit edilecek esaslar çerçevesinde karşılanır.
(2) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bütçe
ile tahsis edilen mevcut ödeneklerden birinci fıkra hükümleri
gereğince tespit edilecek tutarları; Emniyet Genel Müdürlüğüne
bütçe ile tahsis edilen mevcut ödeneklerden zırhlı araç, uçak ve
helikopter, insansız hava araçları (İHA), uçuş simülatörü
ve Elektronik Harp (HEWS) projesine ilişkin tutarları; Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen
mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden
motorbot alımına yönelik tutarları; Orman Genel Müdürlüğüne
bütçe ile tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine
kaydedilen ödeneklerden Helikopter Alım Projesine ilişkin
tutarları; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis
edilen mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden
araştırma gemisi alımına yönelik tutarları; Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi ödeneklerinden petrol ve
doğalgaz boru hatları entegre güvenlik sistemi tedarikine
ilişkin tutarları; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığına bütçe ile tahsis edilen mevcut ödeneklerden
Afet Sonrası Görüntü İşleme İstasyonu Kurulması
Projesine ilişkin tutarları; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumuna bütçe ile tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu
Kurum bütçesine kaydedilen ödeneklerden yüksek hızlı rüzgar tüneli
yapımına yönelik tutarları; Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen ödenekler ile bu Genel Müdürlük
bütçesine kaydedilen ödeneklerden Özgün Helikopter Projesi Sertifikasyonu,
Bölgesel Uçak Projesi Sertifikasyonu ve diğer uçuşa elverişlilik
sertifikasyonu faaliyetlerine dair projelere ilişkin tutarları;
ilgili hizmetleri gerçekleştirmek üzere Savunma Sanayii Destekleme Fonuna
ödemeye ilgisine göre; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığından sorumlu Başbakan
Yardımcısı, Millî Savunma Bakanı, İçişleri
Bakanı, Sağlık Bakanı, Orman ve Su İşleri
Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı veya Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
yetkilidir.
(3) Savunma Sanayii Destekleme Fonundan Hazineye yatırılacak
tutarları bir yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan Millî Savunma
Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine ödenek kaydetmeye ve
geçen yıllar ödenek bakiyelerini devretmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
(4) İlgili yıllar bütçe kanunları uyarınca, yürütülmesi
öngörülen projeler için Savunma Sanayii Destekleme Fonuna aktarılan
tutarlardan kullanılmayan kısımlar, Savunma Sanayii Destekleme
Fonundan ilgili genel bütçeli idarenin merkez muhasebe birimi hesabına;
özel bütçeli idarelerde ise muhasebe birimi hesabına
yatırılır ve ilgili idarenin (B) işaretli cetveline gelir
kaydedilir. Gelir kaydedilen tutarlar karşılığını
ilgili idare bütçesine ödenek kaydetmeye genel bütçeli idarelerde Maliye Bakanı,
özel bütçeli idarelerde ise ilgili özel bütçeli idare yetkilidir. Millî Savunma
Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı dışındaki idarelerde ödenek
kaydı yılı yatırım programı ile ilişkilendirilerek
yapılır.
BAŞKAN 11inci madde üzerinde gruplar
adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğana aittir.
Buyurun Sayın Erdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
On dakikalık sürenizi başlatıyorum.
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın
11inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve ekranları
başında Meclisimizi seyreden bütün hemşehrilerimizi, bütün
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Ben, 2016 bütçesinin kimlerin derdine çare
olduğunu, kimlerin derdine çare olmadığını
konuşmak istiyorum.
Görüşmekte olduğumuz bütçe, elbette
yandaş medya için güzel. Bu bütçe, vergi borçları
sıfırlanan iş adamları için güzel. Bu bütçe, gemiciklerini
İsrail açıklarında yüzdürebilen veliahtlar için güzel,
gemiciklerine gemi katabilenler için güzel. Bu bütçe, bütün Artvinlilere
rağmen Cerattepede arkasına devletin polisini,
jandarmasını alabilenler için güzel. Bunları çoğaltmak
mümkün arkadaşlar ama ben daha çok bu bütçede kimlerin derdine çare yok
onları soracağım, onları konuşacağım.
Bir 2/B kanunu çıkardınız, 2/B
meselesi çözüleceğine işler daha da karıştı.
Şimdi, ben, bu 2/B kanunu çıkarken, özellikle sahil bandındaki
köylülerimizin hangi sıkıntılarla
karşılaşacağını hem Genel Kurulda hem Komisyonda
uzun uzadıya anlatmıştım.
Sayın Bakanım, o sahillerde
belirlediğiniz fiyatlarla hiçbir köylünün o 2/B arazilerini satın
alabilmesi mümkün değil.
Yine, biraz önce bu belediye ve mücavir alan
sınırları içindeki tarım arazilerini soru olarak da sordum.
Zaten, 557 tane belediyeyi ismen sayarak kapattınız. Ayrıca,
Büyükşehir Kanunuyla da bir o kadar belediyeyi kapattınız ve
şimdi o beldeler kapandıktan sonra bunlar köyden daha kötü oldu ama
oradaki vatandaşların kullandıkları hazine arazilerini bu
kapsamda satın almalarının önünü kapattınız.
Şimdi, oraya vatandaşın yıllardır ektiği
biçtiği, içinde evi bağı olan o arsaları, arazileri
şimdi birileri ihaleye girerek satın alacak çünkü vatandaşın
hiçbir indirimden yararlanması mümkün değil.
Şimdi, bütün AKP sözcüleri Öğrenci
harçları kalktı. diyor, Sayın Bakan da biraz önce söyledi. Ama,
ikinci öğretimde okuyan, hatta daha zor şartlarda okuyan,
çalışarak okuyan garip gureba öğrencilerden adını
değiştirdiniz- harç almıyorsunuz, katkı payı
alıyorsunuz. Bu bütçe bu gençlerin derdine çare olacak mı Sayın
Bakan?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Olacak.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Yarın YGS
sınavı var, üniversiteye giren çocuklarımızdan Kredi
Yurtlar Kurumu kapısında yurt müracaat edip bekleyen çocukların
yarıdan fazlasına yurt veremediğini Gençlik ve Spor Bakanı
burada dün kendisi ifade etti. Bu bütçe yurt bekleyip de kapıdan içeriye
giremeyen çocuğun derdine çare olacak mı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Olacak.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) İnşallah,
göreceğiz.
Bu bütçe sarı sendikalara üye
olmadığı için kıyıma uğrayan memurların
derdine çare olacak mı? Turizmde çalışan
vatandaşlarımız var, bunların kimi dört ay, kimi beş
ay, kimi altı ay, en fazla yedi-sekiz ay çalışıyor. Bu
sebeple turizm sektöründe çalışan kardeşlerimiz ne kıdem
tazminatı alabiliyor ne de işsizlik ödeneğinden
yararlanabiliyor. Bu bütçe bu kardeşlerimizin derdine çare olacak mı?
Bu bütçe taşeron firmalarda çalışan kardeşlerimizin daimî
kadrolara geçmesini sağlayabilecek mi? Bu bütçe 4/Clilerin
sorunlarını çözebilecek mi? Bu bütçe 3600 ek gösterge bekleyen
polislerin derdine çare bulacak mı? Emniyette amir
sınıfında olup da polis memuruyla emeklilikteki özlük
hakları aynı duruma gelen Emniyetin içindeki hiyerarşiyi altüst
eden o torba kanunda getirdiğiniz sıkıntılara çare
olabilecek mi?
Bu bütçe işsizliğe çare olacak mı?
İktidara geldiğiniz günden bugüne kadar işsizlik hem oran olarak
hem de işsiz sayısı bakımından arttı. Ben
üniversiteyi bitirdim artık, kendi ayaklarımın üstünde durmak
istiyorum, bir yerde çalışmak istiyorum. diyen kardeşlerimizin
kaç tanesinin derdine çare olacak bu bütçe? Bu bütçe mülteci sorununa çare mi
olacak, yoksa mülteci sorununu biraz daha derinleştirecek mi?
Devriiktidarınızda adalet çöktü, bu bütçe
adaletin sağlanmasına katkı sağlayabilecek mi?
İşinize gelmedi mi Anayasa Mahkemesi dâhil bütün mahkemelere
saldırıyorsunuz ama işinize geldi mi Ne yapalım,
mahkemeler böyle karar verdi. diyorsunuz. Bu bütçe bu derdi ortadan
kaldıracak mı?
Uyguladığınız dış
politikayı konuşmak bile aslında zaman kaybı. İhracat
düşme eğilimini sürdürüyor, ihracatı artırmak için rekabet
edebilecek nitelikli üretimin artırılması lazım, büyüme
lazım. Bu bütçe büyüme bütçesi mi, yoksa hep eleştirdiğiniz gibi
rant bütçesi, rantiye bütçesi, statükoyu koruma bütçesi mi?
Suriye krizi ve terör sebebiyle turizm sektörünü zor
bir sezon bekliyor. Rezervasyonlar zaten düşük, iptaller var, başta
küçük işletmeler olmak üzere, turizmciler, bu sezon iş yerini
açıp açamama derdine düşmüş. Sektörün önemli sorunları var,
açıkladığınız destek paketi küçük işletmelere hiç
dokunmadı.
Biraz önce Turizmcilerimizin ecrimisil bedellerini
düşürecek misiniz? diye sordum, cevap bile vermediniz. Bu bütçe
turizmcilerin derdine çare olabilecek mi? Bu bütçe borcunu ödeyemediği
için icraya düşen vatandaşımızın derdine çare
olabilecek mi?
Perşembe günü Milasta tarım fuarına
katıldım; orada çiftçilerimizle, üreticilerimizle buluştuk. Süt
üreticileri çaresiz, ürettikleri sütü satamıyor, sütünü satamayınca
yem alamıyor; sonuç, et fiyatları düşmeden inekleri kestirmek.
Bu şekilde sürdürülebilir bir et üretimi devam ettirilebilir mi? Bu
kaçıncı et krizi? Sıkışınca hemen ithalata
koşun. Üretici kazanırsa sizin ithalatçılarınız
kazanamaz. Bu bütçe et üreticisinin, süt üreticisinin derdine çare olacak
mı?
Portakalın kilosunu 25 kuruşa satamayan
narenciye üreticisi vardı bugün gazetelerde. Bu üretici ne yapsın?
Bahar geldi. İki tane yolu var; ya ağaçlarını kesecek ya da
o ağaçlara bakacak, gübre verecek, ilaç verecek, su verecek. Ama
nasıl? Bu bütçede ona sahip çıkacak herhangi bir düzenleme var
mı? Narenciye üreticisini ayakta tutacak düzenleme var mı?
Emekliye 100 lira verdiniz ancak gariban köylünün, esnafın
SGK primine 2 kat salma saldınız. Gariban esnaf, gariban köylü bu SGK
primlerini nasıl ödeyecek, hiç düşünmediniz. Bu bütçe esnafın,
çiftçinin derdine çare olabilecek mi?
Dün seracılarımız
satamadıkları domatesleri yola döktüler, Fethiye-Antalya kara yolunu
kapattılar. İktidar sıralarından kimsecikler duymadı.
Dün seracılarımızla görüştüm. Maliye Bakanı ile
Tarım Bakanına birer kamyon domates gönderelim. Belki derdimizi
duyarlar ama kamyon paramız yok. diyorlar. Kendileri eğer bu konuda
bir finansman sağlarlarsa, Maliye Bakanı karşılayacaksa ben
haber vereceğim, gönderecekler.
Bu şartlarda çiftçi, üretici ne yapsın?
Borcu, derdi gün geçtikçe artıyor. Bu çiftçi bu şartlarda nasıl
üretim yapsın? Seracının kullandığı tohum
pahalı, gübre pahalı, ilaç pahalı ama önünü hiç görmeden üretim
yapmak zorunda. Yani, sizin politikanızı, yarın ne
yapacağınızı ne ben kestirebiliyorum ne de köylü
kestirebiliyor. Köylü gariban; bir umut her sene gene bağına bahçesine
gidiyor, çalışıyor, üretiyor ama şimdi, düşünün, daha
mart ayında durum bu. Esas üretim nisandan sonra daha
yoğunlaşacak. O saatten sonra bu üretici bu ürünlerini nereye
götürecek Sayın Bakan?
Bütün komşularla sıfır sorundan
başladınız, her yeri sorun hâline getirdiniz.
Bu soruları çoğaltmak mümkün değerli
arkadaşlar ama bu saydığımız ve
sayamadığımız birçok insanın, zorda olan,
garibanın derdine çare olacak hiçbir hüküm yok bu bütçede.
O sebeple, biz ne diyoruz? Baştan beri
sorduğumuz bu sorulara vereceğiniz bir tek cevap var: Hayır
diyeceksiniz. O zaman, bizim de sizin kimsenin derdine çare olmayan, sadece
yandaşa yoldaşa çare olan bu bütçeye diyeceğimiz bir tek
şey var: Kocaman bir hayır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına
ikinci söz, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş
Milletvekili Burcu Çelik Özkana aittir.
Buyurun Sayın Çelik Özkan.
HDP GRUBU ADINA BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asıl görevi, Türkiye
halklarının kalıcı barışını tesis etmek
olan, Türkiyenin demokratikleşmesi için yasalar yapmak ve halkların
eşit ve özgür bir Türkiyede yaşamasının yasal zeminini
hazırlamak olması gereken Parlamentonun günlerdir konuştuğu
tek şey, Türkiyeyi hem içte hem dışta savaşa sürükleyen
politikaların besleyicisi niteliğindeki savaş bütçesidir.
Üzerinde konuşacağım 11inci madde, nasıl bir savaşa
hazırlık yapıldığının hükme
bağlandığının aşikâr hâlidir.
Bakınız, Türkiyede güvenlik
harcamaları millî gelirdeki paydan çok büyüktür. Ancak, her ne kadar Türkiye
güvenlik harcamalarını kamufle etmeye çalışsa da askerî ve
güvenlik harcamalarına ayrılan bütçe sebebiyle Birleşmiş
Milletler denetiminden kurtulamayacaktır.
Bütçe hazırlanırken bazı
bakanlıklara verilen, ayrılan bütçelere
baktığımızda, bu bütçenin neyi hedeflediğini çok net
ortaya koyabiliyoruz. Şöyle: Millî Savunma Bakanlığına 26
milyar 117 bin TL, Millî İstihbarat Teşkilatına 1 milyar 636 bin
TL, Emniyet Genel Müdürlüğüne 20 milyar 253 bin TL, Jandarma Genel
Komutanlığına 8 milyar 84 bin TL, Adalet Bakanlığına
ise 10 milyar 316 bin TL bütçe ayrılmıştır. Bu tablo 2016
bütçesinin bir savaş bütçesi olarak tasarlandığının
gayet açık bir hâlidir.
Savaşa ayrılan bütçe Türkiyede insan
haklarına, adalete, eğitime, sağlığa, kadın ve
çocuklara, ekolojiye ve daha birçok alana ayrılan bütçeden katbekat daha
fazla. Maddi içeriğine baktığımızda, iktidarın
komşularla sıfır sorun politikasının tamamen çökmesi
sebebiyle 11inci maddeye yüklenen anlam da değişmiştir.
Türkiyeyi içeride ve dışarıda ciddi bir savaşa sürüklemeye
çalışan Hükûmet, savunma sanayisi için en üst seviyede
yatırımlar yaptığını bu bütçeyle bir kez daha
ortaya koymaktadır. Ancak topu, tankı, silahı aylardır
kendi topraklarına ve yurttaşlarına karşı kullanan
Hükûmetin bu yatırımlarla içteki savaşı daha da
tırmandırmak istediği açıktır.
Biz isterdik ki bugün barış bütçesini
konuşalım. Onarıcı adaleti,
cezasızlığın önlenmesini, bunun için kamu
kaynaklarının nasıl kullanılacağını
konuşalım. İnanın, burada sözü edilen rakamların çok
daha azını ayırarak bu ülkeyi barış ülkesi hâline
dönüştürebiliriz.
Görüşülen 11inci maddede sözü edilen
alımlar ve kaynak aktarımlarının tamamı, bütçenin
savaş politikalarına göre tasarlandığını bir kez
daha gösteriyor. Doğrudan savaş araçları, silahlar ve
bunların teknolojik altyapı yatırımları ile maden
arama, petrol boru hattı güvenliği gibi ekolojik kültürel
zenginliği sermayeye dönüştürme girişimleri düzenlenmiştir.
Bu girişim de iktidarın otoriter, savaşçı
politikalarının bir parçasıdır.
Bütçede merkezîleşme, harcamaların
merkezden yapılması ağır basıyor. Bu durum, yerelin
katılımına izin vermediği gibi, yerelin
ihtiyaçlarını da görünmez kılıyor. Bu mantık, erkek
egemen sistemin ürünüdür. Bir bütçe, metne dökülmeden önce, bütçede kadın
ve erkekler açısından dengesizlikler var mı, kadın ve
erkeklerin faydalanma düzeyinde orantısızlık var mı, var
ise hangi ek kaynaklarla bunlar giderilebilir, toplumsal cinsiyet
eşitliğini hedefleyen harcamalar nelerdir ve bunlar gibi birçok
soruyu cevaplayabilen bir bütçe olmalıydı ancak bugün, biz bu
soruların kıyısından bile geçemiyoruz. Buradan bütçenin
cinsiyetlendirilmemiş olduğu sonucu çıkmaktadır. Bu durum,
kadınların, azınlıkların, farklı toplumsal
kesimlerin beklentileri ve isteklerini görünmez kılmıştır.
Mecliste kadın vekillerin sayısı şayet fazla olmuş
olsaydı, bugün bu bütçe emin olun ki çok daha farklı
tasarlanmış olacaktı.
Sözü gelmişken, dün biliyorsunuz ki
Kadıköyde 8 Mart etkinlikleri çerçevesinde bir miting yapılmak
istendi, aynı anda Sayın Davutoğlunun da yine kadınlarla
buluşması vardı; bana göre çok talihsiz bir tesadüf oldu.
Şöyle ki: Sayın Davutoğlu, Sayın Başbakan
konuşmasında dedi ki: Kim kadına karşı şiddet
uygularsa aslında kendi güçsüzlüğünü gösterir, kendi
onursuzluğunu gösterir.
Dün Kadıköyde tamamen barışı
isteyen, kadın haklarını savunan ve kadının daha çok
görünür olmasını amaçlayan kadınlara yapılan bu
şiddeti aynı şekilde açıklıyorum ben de, aynı
şekilde tanımlıyorum. Bu sebeple, dün kadınlara
yapılan şiddeti tekrardan kınamakla birlikte tüm kadınların
Dünya Kadınlar Gününü buradan kutluyorum.
Kadınların emekleri, bedenleri ve
kimliklerine dönük saldırılarla baş etmeyi hedefleyen,
savaşı değil, halklar için adil bir barışı
savunmayı gündemine alan bir bütçenin hazırlanması gerekirken
bizler bugün, iktidarın kendi politikalarıyla
özdeşleşmiş savaş bütçesi gündemiyle ilgileniyoruz. Peki,
kalıcı hâle getirmeye çalıştığımız
savaş bütçesi yaşamlarımıza, geçmiş ve güncel
deneyimlerimizle nelere yol açıyor, bir bakalım.
Göç: 1990lardan daha farklı şekilde seyreden
zorunlu bir göç hâli var şu anda. Kırk yıla yaklaşan süreç
insanların köylerini, meralarını, ovalarını ellerinden
almıştı. Bugün ise hiçbir hukuki dayanağı olmayan,
sizin adına sokağa çıkma yasağı dediğiniz,
orada yaşayanların ise devletin ablukası dediği
uygulamalarla o zorla tutunmaya çalıştıkları kentleri
yeniden ellerinden alınmak isteniyor. Uzaktan izlemesi kolay ancak bir
enkaz üzerinde Burası benim evim, gitmeyeceğim. diyen ve evlatlarını
yitiren anaların bu dik duruşunu bizler Cizrede, Surda, Silopide
gördük. Orada bir yıkım var, evleri başlarına
yıkılan bir halk var. Yaşamları, hayalleri yarıda
bırakılan bir halk var. Zannetmeyin ki bu halk sizlerden
TOKİnin yapacağı 60 metrekarelik evi bekliyor. Hiç
şüpheniz olmasın ki bekledikleri tek şey, uğruna
yıllardır bedel verdikleri Kürt sorununun çözümü ve onurlu bir
barıştır.
Bu savaş bütçesiyle halka reva gördüğünüz,
katledilen siviller, çıplak bedeni teşhir edilen kadınlar,
DNAsı birbirine karışmış insanlar ve
sayısız savaş suçudur.
Bunlar ülkenin yalnızca bir tarafında
yaşananlar. Öte yandan, ülkenin batısında ise farklı etnik
kimliklerin ve inançların linç ve nefret kültürünün hedefi hâline
geldiği bir süreci yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının sadece bir etnik kimliği kabul etmesi ve
koruması nedeniyle öldürülen, iş yerleri yağmalanan, farklı
ayrımcılık türleriyle karşı karşıya kalan
binlerce yurttaş var. İnsanların etnik aidiyetlerinin küfre dönüştürüldüğü
bir ülkedeyiz artık. Bunların hepsi savaş bütçesinin, savaş
ideolojisinin toplumsal yaşama yansımalarıdır.
Ezcümle, tek bir kesimin zenginleşmesini, tek
bir partinin otoritesini güçlendirmesini, tek bir anlayışın
hâkim olmasını ve tek bir kimliğin üstün
kılınmasını amaçlayan bütçenin aksine, tüm Türkiye halklarının
barış isteminin, Türkiyenin demokratikleşmesinin,
halkların eşit ve özgür bir Türkiyede yaşamasının
koşullarının esas alındığı bir bütçenin
konuşulması, görüşülmesi ve kalıcı hâle getirilmesi
elbette tüm Türkiye halklarının beklediği bir durumdur.
Ancak, bizler biliyoruz ki bütçe görüşmelerinin
nasıl devam ettiğini, alt komisyon çalışmalarının
nasıl yapıldığını
Ne yazık ki demokrasinin
sadece sayısal anlamda, nicelik anlamda çoğulculuktan ibaret
olduğu bir parlamentodayız.
Ancak, benim inancım şu ki şu anda
Surda, sivil insanların olmadığına
inandığınız o Surda her gün siviller, çocuklar, gençler
çıkartılıyor.
HAMZA DAĞ (İzmir) PKK terör örgütü
müdür?
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Diyarbakır
Valiliği bunları açıklıyor, sivil oldukları ve çocuk
olduklarına dair görüntüler paylaşılıyor. Yaşam
haklarının korunmasını bekleyen, sizlerden, bizlerden
yardım bekleyen, el uzatmamızı bekleyen insanlara Parlamento
olarak da bir el uzatabiliriz diye umut ediyorum.
Tekrardan hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına son konuşma,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Mehmet
Gökdağa aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Gökdağ.
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 11inci maddesi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
8
Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü de buradan kutluyorum.
Değerli
arkadaşlar, 11inci madde fonlara ilişkin bir maddedir, Savunma
Sanayii Destekleme Fonunun kullanılmasına ilişkin bazı
hususları düzenlemektedir.
Sayın
milletvekilleri, fon gelirleri de devletin diğer geliri gibi bir gelir
çeşididir. Fon işlemleri bu maddeyle genel bütçeden ayrı
değerlendirilmektedir. Bu durum bütçe içinde ayrı bir bütçe
oluşturulmasına yol açmakta ve bütçede bütünlüğü ortadan
kaldıran görüntüye neden olmaktadır ve denetimini
zorlaştırmaktadır. Bütçe bütünlüğüne zarar veren bu
anlayışın kaldırılarak fonların genel bütçeye
alınması ve genel bütçe içinde ilgili bakanlığın
bütçesine dâhil edilmesi gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, günlerdir burada bütçe üzerinden Türkiye'nin
sorunlarını, çözümlerini, ihtiyaçlarını, önceliklerimizi ve
hassasiyetlerimizi konuşuyoruz. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki:
Bütçe bir kaynaklar ve harcamalar dengesidir. Harcamalar vatandaşlar ve
ülkenin ihtiyaçları için yapılır, kaynak da vatandaştan
alınan vergilerdir. Vatandaştan toplanan vergilerle oluşan bütçenin
gelirinin de giderinin de denetlenmesi işin doğasından
kaynaklanan vazgeçilmez bir ilkedir. Bütçenin şeffaflığı ve
yasallığı da bu nedenle gereklidir. Vatandaşın,
verdiği vergilerin nereye harcandığını, usulüne uygun
harcanıp harcanmadığını bilmesi en doğal
hakkıdır. Bütçe hakkı tüm bu ilkeleri içinde
barındıran bir haktır.
Değerli
arkadaşlar, bütçe hakkı boş bir kavram değildir, tarihi
temel hak ve özgürlüklerin tarihi kadar eskidir. 1789 Fransız İnsan
ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin 14üncü maddesi Kamu
harcamalarına ve bu harcamaların finansmanını oluşturan vergilere, bu
vergilerin miktarına, süresine ve tahsil usulüne millet karar verir. der.
Bu ilke bugün dahi tüm kapsamıyla geçerlidir. Ancak, bu bütçe
anlayışının üzerinde
tartıştığımız tasarının hiçbir
noktasında olmadığını görüyoruz. Bütçe
anlayışınız, üzülerek görüyorum ve söylüyorum ki
şeffaf değil, denetlenebilir değil, adil değil, hesabı
verilebilir değil. (CHP sıralarından alkışlar) Yönetim
anlayışınızdaki keyfîlik en çarpıcı şekilde
bütçe üzerinden kendisini göstermektedir. Siz istediğiniz kadar kendinize
demokrat deyin, istediğiniz kadar ekonomik büyümeden bahsedin, karneniz
bütçedir ve halkın yaşadığı sefalettir. Tek
başına iktidara geldiğiniz on üç yılda işsizliği
büyüttünüz, yoksulluğu büyüttünüz; on üç yılda ülkenin,
yurttaşın borç rakamlarını büyüttünüz; ekmeğin, suyun,
elektriğin fiyatını büyüttünüz; esnafı perişan
ettiniz, protestolu senet tutarını 0,8 milyardan 10,1 milyar TLye
çıkardınız, karşılıksız çek tutarı 2,2
milyardan 27,3 TLye çıktı.
Vekili bulunduğum
Gaziantepte esnaf arkadaşlarla görüşüyoruz, siftah etmeden kepenk
kapatıyorlar. Siz bu esnaftan vergi alıyorsunuz. Bu durumda olan
esnafın BAĞ-KUR prim ödemesini yüzde 35 artırdınız, 438
lira olan en düşük basamaktaki prim ödemesini 570 liraya
çıkarttınız. Sadece Gaziantep mi? Türkiyedeki bütün
esnafın durumu aynı. Sadece esnaf mı? Hayır, işçinin
de, çiftçinin de, emeklinin de, işsizin de, üniversite mezunu gençlerin de
durumu aynı, hepsi perişan.
Nasıl bir ekonomi politikası
ki dünyada gıda fiyatları düşer, bizde artar; dünyada petrol
fiyatları düşer, bizde artar; asgari ücrete küçük bir zam
yapılır, temel ihtiyaçlara yapılan zamlarla misliyle geri
alınır. Dün Sayın Bakan İstanbulun iki yakasını
bir araya getirdiklerini söyledi. Sayın Bakan, vatandaşın iki
yakası bir araya gelmiyor, vatandaşın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
baktığımızda, bütçeyi ağırlıklı olarak
çalışanlardan, ücretlilerden, küçük esnaftan ve hatta iş
bulamayan yurttaşımızın temel gıda maddelerinden
aldığınız vergilerle oluşturuyorsunuz. Fakir
fukaranın içtiği sudan, kullandığı elektrikten,
yediği ekmekten vergi alıyorsunuz. Vergi
almadığınız tek şey soluduğumuz hava, onu da rant
uğruna kirletiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, maalesef, gördüğüm
tablo, burada halkımızın gözlerinin içine baka baka gerçeklerin
saklanması, yanlış bilgilerin verilmesi ve sayıların
çarpıtılması oldu. Gelir dağılımındaki
dengesizlik giderek büyürken, fakir daha fakir, zengin daha zengin olurken
fakir kesimin zenginleştiğinden söz ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bütçeye
baktığınızda, hiçbir umut yok, hiçbir vizyon yok, hiçbir
hedef yok; hep bir şeyi kapatma, gizleme, bir şeylerin
eksikliğini saklama çabası görülüyor. İktidara geleli on üç
yıl geçmiş, Başbakan köklü reformlardan bahsediyor, katma
değeri yüksek üründen bahsediyor. Hangi politikayla? Hiçbir şey belli
değil. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de
yapacakları reformlarla ülkenin algısını
iyileştireceklerini söylüyor. Değerli arkadaşlar, bunu on üç
yıldan beri iktidarda olan AKPnin Başbakanı ve Başbakan
Yardımcısı söylüyor, zannedersiniz ki ülkeyi başkaları
yönetiyor. Ama, Sayın Şimşek önemli bir konunun altını
çiziyor; ülkenin algısı iyi değil. Nasıl iyi olsun ki?
Basın özgürlüğünün kalmadığı, hukukun ayaklar
altına alındığı, yargı kararlarına
uyulmadığı ve uyulmayacağı Cumhurbaşkanı
tarafından dile getirilen ülkenin algısı nasıl iyi olsun?
Hiçbir şeyin hesabının verilmediği bir ülkenin
algısı iyi olabilir mi? Halk verdiği vergilerin nereye
harcandığını bilmek istiyor değerli arkadaşlar.
Hem kul hakkından söz edeceksiniz hem harcanan paranın
hesabını vermeyeceksiniz. Bir sarayın hesabını
veremediniz değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, bütçe halk bütçesi
olmalı, içinde halk olmalı; esnaf, işçi, memur, üretici, emekli,
işsiz bütçede sorunlarına çözüm görmeli. Halkın öncelikleri
önemsenmeli; yandaşa değil vatandaşa yönelik olmalı. Bu
Ben yaptım, oldu. mantığından, bu keyfîlikten vazgeçin
değerli arkadaşlar. Sizi hukuka davet ediyorum, hesap
verebileceğiniz bir noktada kalmaya davet ediyorum.
Biz ne zaman buraya çıksak,
yaptıklarınızla ilgili bir eleştiri getirsek
sıralarınızdan hemen oy oranınızı söylüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; aldığınız
oy üzerinden keyfîliğinizi meşrulaştıramazsınız.
Meşru kalmanın yolu hukukun içinde kalmaktır, Anayasaya ve
yargı kararlarına saygı duymaktır. Bakın,
insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Hitler yüzde 89,93 oyla
Cumhurbaşkanı oldu ama iktidarı bittiğinde intihar etti;
döneminde suçuna ortak olanlar bir tarla faresi gibi saklandılar,
yakalananlar yargıda hesap verdiler. Daha geçtiğimiz günlerde, o
dönemde suça ortak olan bir görevli yetmiş yıl sonra yakalandı
ve şimdi yargı önünde hesap verecek. Bu devran hep böyle devam etmez
arkadaşlar, hesap döner sizi de bulur.
Ben sözlerimi gönül eri, sevgi adamı Yunus
Emrenin sözleriyle bitirmek istiyorum. Olsun be aldırma Yaradan
yârdır/ Sanma ki zalimin ettiği kârdır/ Mazlumun ahı
indirir şahı/ Her şeyin bir vakti vardır.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz, Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırıma aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Komisyon aşamasından Genel Kurula kadar, gerek
geçici bütçe gerekse merkezî yönetim bütçesi görüşülürken, bütçenin
şüphesiz bir Türkiye bütçesi olarak önümüze geldiğini ama
Türkiyedeki hangi sınıf ve zümrelerin daha avantajlı, kimlerin
ise dezavantajlı pozisyonunu daha fazla derinleştirdiği
konusundaki kaygılarımızı, bizatihi, resmî verilerle dile
getirmeye çalıştık. Aslında, bu bütçeyi, Hükûmetin, siyasi
iktidarın 64üncü Hükûmet Programında da belirtildiği üzere,
yapmak istedikleri bazı yasal değişikliklerle, çalışma
yaşamına dönük bazı yasal değişikliklerle birlikte ele
aldığımızda, aslında bütçenin kime hizmet
edeceğini, kimin avantajlı pozisyonuna daha fazla güç
katacağını hep birlikte, maalesef, üzüntüyle izleyip
göreceğiz.
Bir defa, AKP döneminin en önemli özelliklerinden
biri, taşeronluğu hep bir istisna olarak dile getirip, bunu ortadan
kaldıracağını söylemesidir ama gelinen nokta itibarıyla,
taşeronluk artık bir istisna olmaktan çıkmış, genel
uygulama hâlini almıştır. Benzer bir senaryoyu son iki buçuk üç
aydır, maalesef, kısmi zamanlı çalışma yani esnek
çalışma yasalarında yapılan değişikliklerle de
görmekteyiz. Sanki esnek çalışma bir istisnaymış ve
kısmi zamanlı çalışma, özellikle, kadının
çalışma yaşamındaki pozisyonunu daha avantajlı hâle
getiriyormuş gibi sunulsa da göreceğiz, önümüzdeki birkaç yıl
içerisinde, özellikle, kısmi zamanlı yani esnek çalışma
giderek sıradanlaşacak, yaygınlaşacak, çalışma
yaşamının değişmez bir kaidesi hâline getirilerek
taşeronluğa rahmet okutacak bir çalışma gerçekliği,
çalışma yaşamı gerçekliğiyle karşılaşacağız.
Bu konuda, özellikle son bir yıldır,
siyasi iktidarın sıklıkla dile getirdiği ve özellikle,
64üncü Hükûmet Programına da dercettiği, özel istihdam
büroları adı altında, maalesef, adı, kavramsal çerçevesi
bile insanın çok ağırına gidebilecek kiralık
işçi sistemini getirmeye çalışmaktadır.
Peki, bu özel istihdam büroları üzerinden
kiralık işçi neye tekabül ediyor, yapılmak istenen
değişiklikle çalışma yaşamındaki emekçilerin
pozisyonu bundan sonra ne olacak? Bir defa, özel istihdam büroları
üzerinden yapılacak değişiklikle bu yasanın
çıkması durumunda: Bir, artık emekçilerin yıllık
izinleri yasal dayanaktan yoksun hâle gelecek. İki, kıdem
tazminatıyla ilgili kökten kaldırma ve emekçilerin bir birikimi
olarak, arkasında güvence olarak duran kıdem tazminatı ortadan
kaldırılacak. Üç, toplu iş sözleşmesi hakkı
emekçilerin elinden alınacak. Dört, artık sendikalılık diye
bir kavram neredeyse tarihe karıştırılarak sadece bazı
sarı sendikaların güdümüne konulmakla eş değer hâle
getirilecektir.
Düşünün, burada özel istihdam büroları
neyi ifade ediyor? İŞKURun özellikle görevini sermayeye vererek
Sermaye
gidecek bir daire tutacak, işveren 100 metrekarelik bir dairede, özellikle
bazı kurumlara dağıtılmak üzere işçilerin
çalışma yaşamındaki pozisyonunu ve hayati önemdeki
geleceklerini derdest edecektir. Burada işçinin, düşünün, iş
yeri 100 metrekarelik bir büro ama çalıştığı yer
devasa fabrikalar olacaktır. Örneğin, Sayın Bakan, işçinin
sigorta primi o özel istihdam bürosu tarafından
yatırılmadı, maaşı geciktirildi ya da hiç ödenmedi,
izni kullandırılmadı veya işten atıldı, muhatap
kim biliyor musunuz? Yargı, hukuk, Çalışma
Bakanlığı, İŞKUR falan değil, muhatabı, özel
istihdam bürosu yani sermaye olacak. Böyle bir realiteyle karşı
karşıyayız. Yasada olduğu üzere, üç yüz elli dokuz gün veya
daha kısa süreli bir akitle çalıştırılmaya
başlanan emekçinin yıllık izni ortadan kaldırılacak.
Belki de 1.500 işçinin çalıştığı bir otomobil
fabrikasında tüm işçiler kapı önüne konacak ve kavramı
ağır olan kiralık işçi adı altında özellikle
güvencesiz ve işverenin lehine bir çalışma sistemini beraberinde
getirecek olan bir realiteyle karşılaşılacağı
üzüntüsünü bütün emekçiler kaygıyla beklemektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
ve son söz, Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçe aittir.
Buyurun Sayın Yavuz Gözgeç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 11inci madde hakkında söz
almış bulunmaktayım. Öncelikle teröristlerle canını
ortaya koyarak mücadele ederken şehit olan asker ve polisimize, terör
olaylarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına sabrıcemil niyaz ediyorum.
Maalesef, barışı, Türkiyeyi hedef
alan terör ve teröristlerle mücadele edilirken birileri bunun adına
savaş demekte ısrar ediyor. Ortada eğer bir savaştan söz
edilecekse bu PKK terör örgütünün öncelikle Kürtlere, vatandaş olma
bilincine, kardeşliğe karşı savaşıdır. Yine,
birileri bir yandan teröristlere tek laf dahi etmezken, elinde silah
olanların, çukur kazanların yanında saf tutup Barış
istiyoruz. diyor. Bu samimi olmayan tavır, bana Bakara Suresinin 11inci
ve 12nci ayetlerini hatırlatıyor. Ayetlerde mealen buyuruluyor ki:
Kendilerine bozgunculuk yapmayın, fesat çıkarmayın dendiği
zaman: Bizler sadece ıslah edicileriz, barıştan yanayız
derler. İyi bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridir fakat
bilmezler, anlamazlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çok şükür ki halkımızın feraseti vardır,
bugün herkes safını belirlemek zorundadır.
Biz, kardeşlikten, insan onurundan, Türkiyeden
yanayız. Terörle mücadelemizde halkın başkanı Sayın
Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanımız Sayın Ahmet
Davutoğlu, inanmış 317 dava adamı ve onların ardındaki
halkımızın duaları var oldukça kazanan, Türkiye
olacaktır. Sayın milletvekilleri, ülkemizin hem içeride hem
dışarıda güçlü ve aynı zamanda millî bir savunmaya sahip
olması, vatandaşlarımıza güçlü bir Türkiyede var
olmanın güvenini ve onurunu yaşatmaktadır.
Bu noktada eski Türkiyeden bahsetmek istiyorum.
Tarih, 15 Ocak 1981, bir gazetenin manşetten verdiği haber:
Anıtkabirin bayrak direğinin ipini artık biz yapıyoruz.
Yapılan ip, içinde 4 milimetrelik çelik tel bulunan bir ip. Kendi ipini
yapmış olmaktan gurur duyan eski Türkiyeden kendi
uçağını, uydusunu, savaş gemisini yapan yeni Türkiye. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Eski Türkiyede
olumsuzluklardan bahsedilirken bahane üretmek adına Burası Türkiye,
olur böyle şeyler. derdik oysa bugün, hayallerimizin
gerçekleştiği yer olarak, güvenle, onurla Evet, burası
Türkiye. diyoruz. Cumhurbaşkanımız, kurucu Genel
Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
milletimize kazandırdığı, bana göre en önemli unsur
güvendir, umuttur, hayal edebilmektir. Eski Türkiyede hayal etmekten dahi
korkan bizler, bugün, hayal etmeyi ve hayallerimizi gerçekleştirmeyi
öğrendik.
Her alanda olduğu gibi, savunma sanayi
alanında da zihniyet dönüşümüyle Dışa
bağımlı olmak zorunda değiliz; evet, biz yapabiliriz.
dedik. On üç yıl önce, yüzde 80 oranında dışa bağımlı,
uluslararası silah şirketlerinin tekelinde olan bir savunma sanayi
varken bugün, AR-GE harcamaları, stratejik dönüşümle dünyanın en
büyük 100 savunma sanayi firması arasında 2 firmamız
bulunmaktadır; ASELSAN ve TUSAŞ. Zaman kısa olduğu için diğer
projelerin hemen isimlerinden bahsetmek istiyorum: Millî ATAK helikopteri,
ALTAY tankı, ANKA, KARAYEL, BAYRAKTAR insansız hava araçları,
MİLGEM savaş gemileri, HÜRKUŞ eğitim uçağı,
GÖKTÜRK uyduları, HİSAR füzeleri. Artık, savunma sanayi sektörü
güvenlik güçlerimize ürün üretmekle yetinmiyor, halkımız refahı
için de var gücüyle çalışmaya devam ediyor. Yeni başlatılan
millî bölgesel yolcu uçağı projesi bunun en güzel örneğidir.
Bu inovasyonun ve AR-GE
çalışmalarının artarak devam etmesi için, darbe ruhundan
arınmış, insan onurunu temel alan yeni bir anayasaya
ihtiyacımız vardır. Tüm partiler aslında 82
Anayasasının darbe anayasası olduğunda hemfikirdir.
Yapılan tüm kısmî değişikliklere rağmen darbe ruhu
ortadan kalkmamıştır çünkü bir darbenin ürünüdür ve milletin
katılımı olmadan yapılmıştır.
Anayasanın yapılması tüm halkımızın bizden
beklentisidir ve hiçbir gerekçe yeni bir anayasa yapılmasından
kaçınmanın bahanesi olamaz.
Son olarak, bugün Kadınlar Günü. Tüm
kadınlarımızın Kadınlar Gününü kutluyorum ve Erdem
Beyazitin dizeleriyle selamlamak istiyorum tüm
kadınlarımızı: Kadınlar bilirim ülkeme ait;
yaslandın mı çınar gibidir onlar, sardın mı umut
gibi.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yavuz
Gözgeç.
Madde üzerindeki müzakereler
tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğiz.
Sisteme giren sayın milletvekillerine soru
sorması için söz vereceğim.
Evet, Sayın Topal, yine birinci
sıradasınız, buyurun.
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 06/02/2014 tarih 6518 sayılı
Kanunla gazi ve şehit yakınlarına eğitim
durumlarını ibraz ettikleri takdirde sınavsız unvan
değişikliği hakkı verilmiştir. Ancak, bu kanun,
bazı kurumlarda uygulanırken, bazı kurumlarda ise
uygulanmamaktadır. Bu kanunun bütün kurumlarda uygulanması için bir
genelge yayımlamayı Hükûmetiniz düşünmekte midir?
Diğer soru: Hatay ilimizde geçen, Hassa
Tünelini sormuştum, Sayın Bakan bütçe
ayrıldığını dile getirmişti. Hassa Tüneline ne
zaman başlanacak?
Diğer soru: Hatayda 400 bin Suriyeli
olduğu için ek bütçe ayırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, akaryakıt sektöründe
özellikle ana dağıtım şirketlerinde maalesef, otomasyon
sistemi kurulmamış, binlerce istasyonda kurulan sistem 100 tane ana
dağıtım firmasında kurulmamıştır, bunun
acilen kurulması gerekmektedir. Ana dağıtım
firmalarının pazarlamada irsaliye yerine anlık faturaya geçmesi
gerekmektedir. Bunlar yapılmadığı sürece bu sektörde
haksız kazanç devam edecektir. Mazotun litresi normalde 3 TL iken kaçak
mazot 2,5 TL yazılarını görmeye devam edeceğiz.
Bir de özellikle seçim bölgem olan Mersinde fabrika
Mersin, vergi dairesi İstanbul; iş yeri Mersin, vergi dairesi Silopi;
iş yeri Mersin, vergi dairesi Van. İnsanlar denetimden kaçma
adına iş yerlerinin olduğu bölgede vergi dairelerine kayıt
yaptırmıyorlar, özellikle denetim yapmanın zor olduğu
bölgeye kayıtlarını yaptırıyorlar, bunlara önlem
almanızı ve vergi tahsilatını daha iyi yapmanızı
belirtir, teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce kürsüde de belirttim.
Seracılar aradılar şimdi, bir serada şu anda üretilen
domatesin maliyeti 1-1,5 lira, haldeki fiyatı 50-60 kuruş ancak
marketteki fiyat da 3-4 lira. Üreticiler diyor ki: Bu bizim emeğimizi
yiyenlerle ilgili, Maliye Bakanının bir çözümü var mı?
Ayrıca, Eskiden köylü, milletin efendisiydi,
şimdi biz köleliğe de razıyız, yeter ki karnımız
doysun, bu şartlarda karnımız doymuyor. diyorlar. Sayın
Bakan, ayrıca vatandaşlar arasında gene bir vergi affından
bahsedilmektedir. Bakanlığınızın bu vergi affıyla
ilgili yeni bir çalışması var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karabıyık
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler.
Sayın Bakan, on dört aydır ilk defa
şubat ayında ihracat bir miktar baz etkisiyle yüzde 3 arttı ama
on iki aya baktığınızda 143 milyar dolardan 139 milyar
dolara geriledi. Tüketim malları ithalatı ise hızla
artıyor; işte, ocak ayında geçen yıl 94 milyon dolarken
şimdi 101 milyon dolar sebze ve meyve ithalatında gerçekleşme
oldu, hayvan ithalatında ise geçen ocak ayında 9 milyon dolardı,
şimdi 35 milyon dolar. Bunlar bazıları. Ara malı
ithalatı ise düşüyor tam tersine çünkü üretimin de düştüğü
açık.
Sayın Bakan, sunumunuzda sürdürülebilir yüksek
büyümeyi düşük cari açıkla gerçekleştireceğinizi ifade
ettiniz. Peki, bunları neye bağlıyorsunuz? Bu tabloda nasıl
olacak? Hangi eylem planınızla hangi ekonomi programınızla
ne zaman olumlu etkisini görmeyi düşünüyorsunuz? Bu veriler ne zaman,
nasıl düzelecek?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Sayın Bakanımıza: Malumunuz
olduğu üzere, ülkemizde uygulanan ekonomik politikalar gereğince
borçsuz ve mağdur olmayan esnaf kalmadığı, hatta
esnaflığın tamamen bitme noktasına geldiği
bilinmektedir. Benzer durum, KOBİler ve sanayi kuruluşları için
de geçerlidir.
Sayın Bakan, Hükûmetinizin, esnafların
içinde bulunduğu bu kötü durumu iyileştirmeye yönelik bir
politikası, bir çalışması var mıdır?
Örneğin, temsil ettiğim Giresunda kayıtlara göre sadece bu
yıl içinde esnaf odasına kayıtlı 512 esnaf, iş yerini
kapatmış, kepenk indirmiştir; geçen yıl bu sayı
676dır. Şu anda Giresunda 33 bin esnaf için icra takibi
başlatılmış, 7 bin dolayındaki esnafın da henüz
icraya intikal etmemiş senetleri ve çekleri bulunmaktadır. Bu
vesileyle bu mali af gündeminizde midir?
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal, bu sefer size söz
veremeyeceğim. Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere
Sayın Bakana söz vereceğim, eğer artan süre kalırsa
sıra sizde Sayın Tanal.
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Topalın sorularıyla ilgili
olarak şu anda elimde bir bilgi yok, eğer uygun görürseniz ilgili
kurumlardan bilgileri alır, bir sonraki zamanda inşallah verelim.
Sayın Şimşek akaryakıt
istasyonlarıyla ilgili olarak birtakım hususlara değindi.
Hakikaten uzun zamandır bu akaryakıt sektöründe hem kayıt
dışılıkla hem de kaçakçılıkla mücadele
anlamında önemli çalışmalar yapılıyor. Hem Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı hem Maliye Bakanlığı hem Emniyet
birimlerimiz ortaklaşa çalışmalar yapıyor. Bu anlamda bir
eylem planı da uygulamada hem gümrüklerde akaryakıt
kaçakçılığının engellenmesi hem de yasa
dışı akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili
kapsamlı düzenlemelerimiz var. Ayrıca, Maliye
Bakanlığı olarak özellikle akaryakıt istasyonlarında
akaryakıtın kayıtlı bir şekilde satılmasıyla
ilgili olarak teknolojik birtakım düzenlemeleri de yapıldı,
bunlar da uygulamada ama sizin söylediğiniz konular son derece önemli
konular. Arkadaşlarımız da notlarını aldılar. O
konularda da gerekli araştırmaları yaparız. Ben de bu
uyarınızdan dolayı teşekkür ediyorum.
Sayın Erdoğan seralarda üretilen domatesin
marketlerdeki fiyatlarına ilişkin olarak daha yüksek olduğundan
bahisle bir değerlendirmede bulundu. Bir de köylünün, milletin efendisi
olması hasebiyle birtakım sıkıntıları
olduğundan bahsetti. Fakat, benim elimdeki veriler, özellikle AK
PARTİ Hükûmetleri döneminde gerçekten tarım kesimine yönelik
yapılan desteklerde önemli ölçüde artışlar olduğunu
gösteriyor.
Bakın, 2016 yılında tarım
kesimine yaptığımız desteklerin toplam tutarı 15,2
milyar lira. Ayrıca, yem ve gübrede biliyorsunuz KDVyi
kaldırdık, yaklaşık 2,4 milyar lira da bu yolla çiftçimize
bir destek sağladık. Dolayısıyla, 2016 yılında
çiftçimize 17,4 milyar lira bir destek veriyoruz.
MUHARREM VARLI (Adana) Çiftçinin verdiği
verginin onda 1ini vermiyorsunuz!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Ayrıca, yine özellikle sulama yatırımları, gölet
yatırımları, özellikle Tarım
Bakanlığının sahada, kırsal kesimde çiftçimize
sunduğu hizmetler sayesinde de tarımda verimliliği artıran
önemli düzenlemeleri yaptık. Tabii ki tarımsal ürünlerin tarladan
tüketiciye veya bahçeden tüketiciye gelişi sırasında haksız
birtakım kazançların oluşmasıyla ilgili olarak da biz de
aynı şeyi düşünüyoruz. Kesinlikle burada birtakım rekabet
eşitsizlikleri veya haksız kazançlar varsa bunlarla ilgili de gerekli
çalışmaları yapacağız. Zaten ben de uzun zamandır
bunu söylüyorum. Özellikle üretim kanallarında, dağıtım
kanallarında sektörde yani tarım sektöründe ciddi bir çalışma
yapıp inşallah bu konudaki, özellikle de enflasyon üzerinde
baskı oluşturan haksız rekabet uygulamalarına son vermeyi
planlıyoruz.
Vergi affı şeklinde -bir sonraki soruda da
ifade edildi- mali af yönünde Bakanlığımız tarafından
yürütülen herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Yeniden
yapılandırma bakımından meseleyi ele alacak olursak da,
biliyorsunuz, geçen sene ağustos ayında vergi ve SGK prim
borçlarının yeniden yapılandırılması
düzenlemesini yaptık. Şu anda bu uygulama da devam ediyor.
Dolayısıyla, yeniden yapılandırma veya vergi affı
bağlamında herhangi bir çalışmamız
bulunmamaktadır.
Sayın Karabıyık, ihracatla ilgili bir
değerlendirmede bulunduktan sonra Sürdürülebilir büyüme olarak hangi
vasıtalarla, hangi araçlarla, ne yaparak bu sürdürülebilir büyümeyi
kalıcı kılacaksınız? şeklinde bir soru sordular.
Bunun yol haritası bizim -ip uçları demeyeyim- Hükûmet
Programımızda var. Hükûmet Programımızda defaatle ifade
ettik, tabii ki en önemli husus, yapısal reform olarak ilan ettiğimiz
6 alandaki yapısal reformları bir an önce hayata geçirmemizdir.
Ekonomimizin temellerine baktığımızda gerek
bankacılık kesimi olsun gerek mali disiplin olsun bu noktalarda da
ülkemiz gerçekten aynı durumda olan gelişmekte olan ülkeler içinde
oldukça olumlu bir görünüm sergilemektedir. Tabii ki küresel anlamda hem
dış ticaretin daraldığı hem de küresel
kırılganlıkların arttığı bir dönemden
geçiyoruz. Türkiyenin bu dönemde yapması gereken, enflasyonu daha
aşağı seviyelere çekmek. Zaten son açıklanan rakamlar da
enflasyonun aşağıya geleceğine işaret ediyor.
Cari işlemler
açığı, ülkemiz açısından önemli. Burayla ilgili de
özellikle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
12nci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Hazine garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti ile borç
üstlenim taahhüt limiti ve borçlanmaya ilişkin işlemler
MADDE 12- (1) 2016 yılında, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre
sağlanacak; garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti 4 milyar
ABD dolarını aşamaz.
(2) 1 inci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi ile belirlenen başlangıç
ödeneklerinin yüzde 1ine kadar ikrazen özel tertip Devlet iç borçlanma senedi
ihraç edilebilir.
(3) 2016 yılında
4749 sayılı Kanunun 8/A maddesi çerçevesinde Hazine
Müsteşarlığınca sağlanacak borç üstlenim taahhüdü 3
milyar ABD dolarını aşamaz.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına ilk
söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet
Günala aittir.
Buyurun Sayın Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
On dakikalık sürenizi başlatıyorum, buyurun
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, siz de yaptınız.
Arkadaşlarımıza Burada dini fazla alet etmeyelim. dedik ama az
önce yine sayın hatip geldi, ayet okudu. Şimdi ben de size buradan
reklam olmasın diye kitabı yeniden göstermiyorum. Torbadaki Hukuk
kitabının 1inci sayfasında
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben biliyorum o
kitabı.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Hangi ayetti?
Osman biliyor, bak.
Biliyorsan bilmen lazım. En başında,
Nisa Suresinin 135inci ayetiyle başlıyor. Kitabın giriş
sayfasının takdim kısmında. Allahutaala, Nisa 135te diyor
ki: Ey iman edenler, haktan yana olup var gücünüzle, bütün işlerinizle
adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu
hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz,
babanız veya yakın akrabalarınız aleyhinde olsun isterse
onlar zengin veya fakir bulunsun çünkü Allah, her ikisine de sizden daha yakındır.
diyor ve devamında da Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak
adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek
gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün
şahitlikten kaçarsanız iyi bilin ki Allah, bütün yaptıklarınızdan
haberdardır. diyor; ben de size Nisa 135inci ayeti
hatırlatıyorum sadece. Yani böylece kitabı göstermemiş
oldum. Osman bakıyor ama okusaydın, en başında bunun
olduğunu bilecektin Osman Bey.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Torba yasayla ilgili
tecrübelerinizi paylaşıyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Tabii, burada zengin ve
fakir deyince bir an aklıma geldi. Niye ayet okudum? Gazete kupürlerine
bakıyordum, haberlere arada, gündemde ne var diye. Baktım, bizim
buradaki zengin, ihracatçı ödülü alan bir iş adamının, hayırsever
mi hayırsever iş adamının İrandaki ortağı
yer yüzüne fesat karıştırmaktan idam cezası
almış. Onun üzerine, şahitlikler aklıma geldi, kalkan
parmaklar aklıma geldi; onun için o ayeti okudum ve herkes vicdanında
bunun bir muhasebesini yapsın. Acaba o aklamalar yapılırken
bunlar aklımızda mıydı diyerek onu söylemek istedim. Tabii,
onlar bunu yaparken...
Bu maddede borçlar var, hazine borçları var,
garantiler var. Sıkça dile getirilir ve dün Sayın Bakan da yine
siyaset yapacağım diye getirip bize IMFnin borçlarını
yeniden söyledi. Ya, benim burada dilimde tüy bitti Sayın Bakan
Müsteşarken de dinlemiştir, sizler de dinlediniz ama yani bir
taraftan borç alıp bir taraftan borç ödeyip, bir taraftan
dayılanıp sonrasında tekrar borç alıp o ödediğinizi de
ödemiş gibi yapmak ne kazandırıyor ben anlamıyorum. Kaç
defa söylemiştim Sayın Erdoğanın
danışmanları yanlış bilgi veriyor diye; demek ki
bürokrasiden, bakanlardan gidiyormuş onu da görmüş olduk ki aynı
hatayı işlemeye devam ediyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Borç var mı yok
mu Mehmet ağabey? Bitti borç.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ya, işte, ben sana
anlatmıştım Osman, sen yeni değilsin, biliyorsun yani.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Mayısta bitti ya,
Mayıs 2013, son taksit ödendi bitti.
MEHMET GÜNAL (Devamla) O söylediğiniz borcun,
o bitti dediğiniz borcun 10 milyarını kendiniz Mayıs
ayında 2005te almıştınız. Devletin borcunda, şu
anda, kaç yıldır alınan borçlar devam eder.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şu anda var
mı Mehmet ağabey? Yok.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Söyleyeceğim,
şimdi geliyorum. IMFye borç kalmadı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) IMFye borç yok,
tamam, bitti, tamam.
ALİM TUNÇ (Uşak) Nemalar ödendi mi?
KEYler ödendi mi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Şimdi, dönüyoruz
İyi de zaten, o ödediğiniz borcun son 10 milyarı sizin
borcunuzdu diyorum, biz almamıştık. Evet, evet, ödediğiniz
borcu Biz, IMFyle çalışmayacağız. derken -bakın,
tarih söylüyorum- Mayıs 2005te siz yenilediniz. 10 milyar dolara
yakın bir borçtu, SDR karşılığı alındığı
için yaklaşık karşılığını söylüyorum.
Ondan sonrasını zaten kendi aldığınız borcu
ödüyorsunuz, fark etmiyor.
Şimdi, yiğitlik burada değil. Dün
söyledim, gayrisafi yurt içi hasılayı söyleyip hava atıyorsunuz.
Peki, bu vatandaşın borcu nereye gitti? O gayrisafi yurt içi
hasıla
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Ev aldılar,
araba aldılar.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Orası değil,
vatandaş dediğimiz o değil sadece. Vatandaşın
aldığı yetmiyor, gayrisafi yurt içi hasılaya
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Evlerini yenilediler.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Beyefendi, dur, bir sakin
ol, anlatıyorum ben yavaş yavaş. Dersin sonuna hemen gelip de ne
yapacaksın yani? O zaman anlayamazsınız.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Mehmet Hoca,
bunlar iktisat talebesi değil, anlamaz hepsini.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Arkadaşlar, o
gayrisafi yurt içi hasılayı özel sektörün yurt
dışından aldığı borçla finanse ettik. Siz ne
diyorsunuz? Bizim borcumuz yok. Peki, bunu kim ödeyecek? Yani bu
aldığımız vergileri kazanırken adamlar neyle
yatırım yapıyor? Borçla yatırım yapıyor. Peki,
nereye gelmiş? Vatandaşınkini de söyleyeyim.
Vatandaşınki de, doğru, ev almış vatandaş, peki,
ne olmuş? Tüketici kredisi borcu, hani Nereden nereye? diyorsunuz ya
2002den bu yana; 2,3 milyardan 305 milyara çıkmış. Ne
olmuş? Aldığı evin parasını mı
ödeyebilmiş vatandaş?
NURETTİN DEMİR (Muğla) Nereye
gitmiş o para?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Dönelim; kredi kartı
borçları nereden nereye gelmiş? 4,3 milyardan 77 milyara
çıkmış, şimdi daha da çıkmış.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Havaya mı
harcadı? Bir şeyler almıştır.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Tabii, tabii, havaya
değil işte, aldı ama borçlu hâlâ, yani evler bankanın
Bayram kardeş. Henüz yok, ipotekli onlar.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Bu kadar hareket var yani.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ne kadarını
döndürdüğünü BDDKya kaç defa söyledik. Vadesine bir ay kala, iki ay kala
ödenmemiş olan borçlardan -Sayın Bakana da söyledim- acaba ne
kadarı yenilendi, ne kadarı normal yeni kredi, ne kadarı
canlı değil canlandırılmış kredidir, bir
çalışın dedim.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Alışveriş var.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Dolayısıyla,
vatandaşın bankalara toplam borcu topu topu 6,6 milyardan 382 milyara
çıkmış.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Alım satım var, alım satım.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani tüketici kredisi borcu
tam 134 kat artmış. Onun için bu borçlarla vatandaş tüketim
yapıyor, o tüketimin üzerinden bu şirketlerin ürettiği
malları alıyor. Dolayısıyla, bu borçlar da elimizde, 500
milyar lirayı aşmış borcu kim ödeyecek? Vatandaş
ödeyecek. Dolayısıyla, buralarda biraz daha -efendim anlamadım-
dikkatli olmamız lazım.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Hükûmete güven var.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Hükûmete güven belli
oluyor, onun için elimizdeki rezervler eriyip gidiyor. Ben size sordum,
Sayın Bakan söylesin. dedim, söylemedi. Bir daha sorayım: 1 milyar
doların üzerinde fiziki sermaye yatırımına son on üç
yıl içerisinde bir tane örnek verin, ben bilmiyorum. dedim. Yani,
alışveriş merkezi, el değiştirme, özelleştirmeden
bahsetmiyorum, yeni kurulmuş bir fabrika.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tosyalı Çelik
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kayseride gidip atölyeleri
yan yana koyup, efendim, tamir edilenleri bin tane, bilmem 100 tane
açıyoruz değil.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Ya, bu ihracat
nereden geldi?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Adana, Osmaniye,
Tosyalı Çelik var.
MEHMET GÜNAL (Mehmet) Kaç para?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 1 milyar dolar.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Getir bakalım, 1
milyar olmuş mu? 1 milyarlık olmuş mu, bak bakalım?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bak, Tosyalı
Çelik.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kim yapmış? Kim
yapmış diyorum?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Özel sektör, özel
sektör. Tosyalı Çelik
MEHMET GÜNAL (Devamla) Onu söylemiyoruz. Bak yine
anlamadınız, doğrudan yabancı sermayeden bahsediyordu
Sayın Bakan. Ben onu sordum.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Çankırıda lastik fabrikası var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yabancı sermaye,
lastik fabrikası var, Çankırı. Bak söylüyor, yabancı
sermaye.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kim yapmış?
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Japonlar
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kaç para?
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
520 milyon dolar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bak, bak.
MEHMET GÜNAL (Devamla) En babası oymuş
demek ki. Ben sana 1 milyar dolardan bahsediyorum.
BAŞKAN Müdahale etmeyin sayın
milletvekilleri.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Demek ki, en fazla yapan
onu da kontrol edeceğim- 520 milyonmuş, bakacağız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Et tabii, et.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Hani o
arkadaşımıza cevap olsun diye söylüyorum. El âlem 100 milyardan
bahsediyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) SOCAR
yatırım yapıyor, 5 milyar dolar.
MEHMET GÜNAL (Devamla) El âlem 100 milyarlardan
bahsediyor yabancı sermaye dediği zaman.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) SOCAR 5 milyar dolar.
ERHAN USTA (Samsun) On yıldır izin
bekliyor, on yıldır.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sağa sola elinizdekini
özelleştirme sayesinde satmakla olmuyor Osman.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Azerbaycan,
yabancı sermaye, 5 milyar dolar.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Osman, sen bu işleri
Bak, biz güreş işine karışmıyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya ağabey sordun,
söyleyelim şimdi. Mehmet Ağabey, yapmayın, gözünü seveyim.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Biz güreşe
karışmıyoruz, fazla bilmediğin konulara sen girme, dur!
KEMAL AYDIN (Erzurum) Osman, Bakan Beye ayıp
oluyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ama sordun,
söylüyorum. SOCAR
MEHMET GÜNAL (Devamla) 500 diyebildi, işte,
1 milyar yok yani görüyorsun, onun için
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır, SOCAR 5
milyar dolar.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sayın Bakan söylesin,
onlarda envanter vardır, Ekonomi Bakanımız geliyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) TANAP projesi 10
milyar dolar.
BAŞKAN Sayın Bak
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kanal projesi sizin rant
projeniz. Rant rant, oralara sokma beni.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, 10 milyarlık
proje değil mi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Eğer oraya girersen
çıkamazsın bak, az önce sordum daha, Babek
Zencaninin ortağı Türkiyede duruyor, yeni ihracat ödülü alacak
diyorum.
OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Ya, 10 milyar dolarlık proje değil mi?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Oralara girmeyelim. Ben size bir şey anlatıyorum.
OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Ya, TANAPı söyledim.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Değerli arkadaşlar, fiziken üretim yapmazsak bu
borçları ödeyemeyiz, onu anlatmaya çalışıyorum.
Yabancı sermaye de gelmediği gibi, portföy akışlarında
da sıkıntı var çünkü sadece bizde değil, uluslararası
çevrede eskisi kadar likidite bolluğu olmadığı için böyle
bir sıkıntı var. Bu borçları ödemek için de bizim üretimden
yana, sanayiden yana birtakım önlemler almamız lazım,
ihracatı artıracak önlem almamız lazım.
Osman, dinlemeden
bağırıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Ama, Koç yatırım yaptı 1 milyar dolar, TÜPRAŞa ek
yatırım yaptı 1 milyar dolar.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Size öneri getiriyorum. Dolayısıyla, bunları
oturacağız
Böyle bağırmayla olmaz, buradan hava atmayla da
olmaz. Bunun kanununu getireceksiniz, sektörel, dar bölgeli, öncelikli
sektörlere -dönüşüm programlarında da çoğu yer alan, eksiği
olmakla beraber- alanlara bir an önce yatırımı artıracak
önlem alacağız.
HASAN BASRİ
KURT (Samsun) AR-GE Kanununu çıkardık işte.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Gökdelenler bir şey üretmiyor, onlar bir şey ihraç
etmiyor.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Size yapmamız gerekeni söylüyorum. Buradan örnek verirken
Eleştirmek istersem çok şey var da derdimiz o değil, Ne
yapmamız lazım? diye
Bütçe bitiyor, önümüzdeki süreç gelecek.
İnşallah, gereksiz, lüzumsuz, böyle kayıkçı
kavgalarıyla
Karşılıklı sataşma güzel geliyor
belki, Osman alıştı buna ama yani arkasından da biraz
icraat yapmamız lazım; bütçe bitiyor, ona göre.
Arkadaşlarımız
öncelikli kanunları, grup başkan vekilleri, Bakanlar Kurulunda
konuşsunlar. Bizim de, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunu
eleştirmek için söylemiyoruz, yapmamız gereken şeyler var,
almamız gereken önlemler var ki bu krizi de bir an önce dikkate alarak
içinden çıkalım diyoruz.
Bütçemizin
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Günal.
OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Başkanım
Başkanım
BAŞKAN Söz
sırası Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Van
Milletvekili Adem Geveriye aittir.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Osmana sataşmadan beş dakika söz verin
Başkanım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Osman, güreşten anlarsın dedim, daha ne diyeyim?
BAŞKAN
Aslında, Osman Beye sataştınız Sayın Günal ama, siz
Osman Beye sataştınız ama
KAMİL AYDIN
(Erzurum) Osman Bakana sataştı asıl, alan ihlali yaptı.
OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Efendim, sataşma var, sataşma yaptı. Bu konuşmadan
sonra söz istiyorum.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Beş dakika bir söz verin, beş dakika bir
konuşsun, bağırmaya benziyor mu orada konuşmak?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Geveri. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ADEM
GEVERİ (Van)
(x)
BAŞKAN
Sayın Geveri, tutanaklara geçmiyor biliyorsunuz. Herkesin
anladığı ortak dilden konuşmanızı istiyoruz.
BURCU ÇELİK
ÖZKAN (Muş) Niye, yasak mı?
ADEM GEVERİ
(Van)
(x)
BAŞKAN Sayın Geveri, resmî dil
Türkçedir, Türkçe dışında hiçbir dilde tutanaklara kayıt
düşmüyor, ona göre.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Aman
Allahım!
ADEM GEVERİ (Devamla) Değerli
Başkan, saygıdeğer arkadaşlar; hepinizi selamlıyorum.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Arapça ayet
okununca ses yok!
ADEM GEVERİ (Devamla) Malum, biliyorsunuz,
bir bütçe görüşmesi daha yapıyoruz ama maalesef bu bütçe, sadece
ekonomik kalkınmaya yönelik, tamamen sermayedar ve özellikle kapitalist
çevrelerle birlikte sadece bir zümrenin menfaati için
hazırlanmış, masabaşı bir bütçedir. Doğal olarak
da bizim baştan itibaren karşı
çıktığımız ve sonuç itibarıyla da
reddedeceğimiz bu bütçe, tamamen adaletten, haktan ve hukuktan maalesef,
maalesef yoksundur.
Düşünün, ana dilini bile konuşamayan ve
ana dilinin mücadelesini bile bu serbest kürsüde veremeyen bir kardeşiniz
olarak, özellikle de çok değer verdiğiniz bir din kardeşiniz
olarak, maalesef, insanlık adına ve inançlarım adına utanç
duyuyorum.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Konuşuyorsun ya!
ADEM GEVERİ (Devamla) Umut ediyorum ki
devletin özellikle darbeci anlayışla oluşturduğu bu
kanunların getirdiği bu yasaklar bir gün, özgürlük mücadelesi veren
insanların sayesinde kalkacaktır ve hepimiz adına sevindirici
bir imtihanı başarmış olalım ki Rabbülâlemin diğer
dünyada bizi bundan hesaba çekmesin.
Elbette ki açmak isterdim ama Sayın
Cumhurbaşkanı gibi şov olmasın diye zarf içinde
getirdiğim bu yüce Kuran, Kürtçe. Diyanetin bütün, doksan yıl
boyunca yaptığı tek çalışmadır ve bu
çalışmayı, maalesef, bir seçimin propaganda malzemesi
yaptığı hâlde, bugün bu Kuran-ı Kerim meali, yüce
Kuran-ı Kerim meali tek bir okulda, tek bir medresede ve tek bir
üniversitede maalesef okutulamamaktadır.
REŞAT PETEK (Burdur) Serbest.
ADEM GEVERİ (Devamla) Kim şov
yapıyor, onu sizin takdirinize bırakıyorum.
REŞAT PETEK (Burdur) Kuran-ı Kerimin
Kürtçesini de biz yapmışız, özgürlük gelmiş. Teşekkür
etmeniz lazım.
ADEM GEVERİ (Devam) Buyurun, bu Kuran-ı
Kerimi 5 defa yasaklandığı hâlde yayınladık,
6ncısında, halkımızın hizmetine sokulması için
Diyanete verdiğimiz hâlde, maalesef, bir siyasi çıkara emel edildi ve
nitekim bugün sadece raflarda kalmış durumdadır.
REŞAT PETEK (Burdur) Teşekkür etmeniz
lazım. Kürsüde de kürtçe konuştun, müdahale eden mi var?
ADEM GEVERİ (Devam) İşte, burada
okumak isterdim birkaç ayetini sabahtan beri ayet okuyan, hadis okuyan
arkadaşlara; biz de adalet ve haktan, hukuktan bahseden yüce ayetlerden
birkaç örnek vermek isterdik ama maalesef, buradaki faşizan, retçi ve
inkârcı anlayışınızdan dolayı bu yüce
Kuranın içinde Kürtçe kalacaktır.
REŞAT PETEK (Burdur) Hepiniz okudunuz, insaf!
Bütün arkadaşların okudu. Hiç olmazsa
arkadaşlarınızın okuduğuna sahip çıkın.
ADEM GEVERİ (Devam) Evet, değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, bugün Dünya Kadınlar Günü. Maalesef, Dünya
Kadınlar Gününü burada kutlamakla birlikte, dışarıda
kadınlarımız inim inim zulüm çarkları altında
inlemektedir. Bizler için, dini bütün Müslümanlar için namus olduğunu
iddia ettiğimiz kadınların bugün başları
yarılmakta; çırılçıplak -af buyurun- teşhir edilmekte
ve maalesef, sokaklarda sürüklenerek, itilip kakılarak zindanlara
tıkılmakta; yüce, kutsal olan örtüsü bile maalesef başından
alınmaktadır.
NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş)
Dağlardaki, kamplardaki kadınları da söyleyin.
ADEM GEVERİ (Devam) Nitekim, bugün bile Kürt
davasının, demokrasi mücadelesinin öncü kadroları olan HDPnin
buradaki bir milletvekili olarak demokrasi mücadelesi verirken, hâlâ, ailesi
başörtüsünden mağdur olan bir milletvekili
arkadaşınızım ve nitekim, bu hak mücadelesini onurla
taşımaktayım.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Yanlış partidesiniz.
ADEM GEVERİ (Devam) Umut ediyorum,
inşallah, sizler de bunu görür, 12 Eylülden beri mağdur edilen bu
başörtülülerin haklarını iade edersiniz, sonra gelir burada onun
övgüsünü herkesle paylaşırsınız.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Sen o zaman yanlış partidesin ya!
ADEM GEVERİ (Devam) Siz inşallah
doğru partidesiniz
NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş)
Elhamdülillah.
ADEM GEVERİ (Devam)
ve doğru partide siz
bu eksikleri, demokrasinin yüz karası olan bu hak gasplarını
yerine getirirsiniz, biz de yaptığınız iyi şeyleri
nasıl takdir ediyorsak bu yapacağınız güzel şeyleri de
takdir edeceğiz.
Evet, değerli arkadaşlar, maalesef,
üstattan bahsedildi, üstadın sözlerinden bahsedildi ama Abdülhamitten
beri, Kemalist, cumhuriyetçi, retçi rejimden beri ve bugün yine on iki on üç
yıldır iktidarda olan AK PARTİ Hükûmetine rağmen, hâlâ
üstadın bir vasiyeti yerde kalmakta, üstüne bir de cenazesi ortada yok,
mezarı ortada yok.
MURAT BAYBATUR (Manisa) Bizimle mi alakalı o?
ADEM GEVERİ (Devamla) Umut ediyoruz,
inşallah onu bulursunuz. Vanda da bir tane, kendi vasiyeti olan, bütün
İslam âlemi için önerdiği çok dilli bir üniversiteyi de
kurarsınız, bizleri de hem sevindirir hem mahcup edersiniz. Ama,
malesef, siz adaleti ıskaladığınız için,
kalkınmayla kafayı yediğiniz için sizin bu saatten sonra
hakkı hukuku yerine getirebilme cesaretiniz -maalesef- bitmiştir.
Evet, değerli milletvekili
arkadaşlarım, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubunun görüş ve önerilerini belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Umut ederim, yeten, kalan vaktimde bir şeyler
paylaşmaya çalışacağım. Adaletsizliklerinizi biraz
dile getireceğim.
Merhum Malcolm Xin güzel bir sözü vardır: Bize
kalmayacak dünya için bize kalacak günahlar biriktiriyorsunuz. Bu sözden her
Müslüman kendi nefsi için birçok tavsiye ve uyarı çıkarabilir. Bu söz
üzerine, en çok da bugün iktidar fitnesiyle imtihan edilen AKPli
arkadaşlar düşünmelidir. Belki vicdanları sarsılır,
kendilerine gelirler ve kendilerine bizzat çekidüzen verirler. Neden mi
kendilerine çekidüzen vermeleri gerekiyor? Çünkü, şu an üzerinde
konuştuğumuz 12nci maddeyi hazırlayanların ve burada
hararetle savunanların dünya hırsı çoktur, vicdanları
çürümüştür. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
LEZGİN BOTAN (Van) Sayın Başkan,
bir müdahale edin ya! Bu ne ciddiyetsizlik ya!
ADEM GEVERİ (Devamla) Evet, maalesef, para,
güç, hırs, ihtiras, körlük, acımasızlık iktidarın
değişmez birer özelliğidir. Bunların insanın nefsini
okşayan, egosunu besleyen, insanı sarhoş eden şeyler
olduğunu biliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Bravo (!)
LEZGİN BOTAN (Van) Sayın Başkan
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Sayın
Başkan, lütfen müdahale eder misiniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
Yaşar, lütfen
LEZGİN BOTAN (Van) Müdahale edin Başkan
ya!
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Biraz
değişin ya, biraz değişin, vallahi, billahi!
LEZGİN BOTAN (Van) Bu ne ciddiyetsizlik!
Ayıp bir şey ama!
ADEM GEVERİ (Devamla) Önlem alınmaz ve
ölçü kaçırılırsa insan zulmün karanlık girdabında
boğulup gidecektir.
Değerli milletvekilleri, isminin içinde
adalet kelimesi geçen ve kendini dinî referansla tanımlayan kadrolar
tarafından yönetilen AKP iktidarının adalet ilkesine uygun
hareket etmediğini hep beraber üzülerek izliyoruz. Unutmamak gerekir ki
İslam yeryüzünde iman ve adalet ilkeleri olmaksızın
anlaşılmaz ve hâkim kılınmaz. Müslümanlar arasında
adalet ilkeleri yok olup gitmişse zaten Müslümanların
Müslümanlıklarından da söz etmek mümkün olmaz. Adalet ilkesi Müslüman
bireyler ve topluluklar arasında bir eşitliğin, bir uyumun ve
dengenin sağlanmasını emreder. Üstat Bediüzzaman Saidi Kürdi der
ki: Tam ve mükemmel olan adalet, bir ferdin hakkını bütün insanlar
için de olsa feda etmeyen adalettir.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) 6-7 Ekimde Vanda
külliyeyi niye yaktınız?
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa)
Diyarbakırda camileri yakanlar kimlerdi, patrikhanelere kurşun
sıkanlar kimlerdi?
ADEM GEVERİ (Devamla) Buyurun işte,
gerçek Üstat Saidi Kürdiye sizi, arkadaşlar, davet ediyorum.
Böyle bir adalette hiçbir kimsenin en küçük
hakkının bile çiğnenmemesi esastır. Bir şahıs
kendi rızasıyla hakkından vazgeçmediği müddetçe, bütün
insanların faydası için de olsa onun hakkı çiğnenemez.
İlahi adalet için, bir insanın hukuku bütün insanların hukuku
kadar kıymetlidir. O hukuku çiğneyen bir kimse bütün insanlara zarar
vermiş olur ve maalesef zulmetmiş olur, bu da onun ahireti için
-üzülerek belirtiyorum- son derece kötü bir akıbettir.
Bu vesileyle, hak, adalet ve hürriyetin hüküm
sürdüğü yarınlara kavuşmak temennisiyle sizlere
saygılarımı arz ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Van Milletvekili Adem
Geverinin 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Meclis
TV çalışanları ile stenografların hem insan
kaynağı olarak takviye edilmesi hem de özlük hakları ile
çalışma şartlarının iyileştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın hatibin iki gündür, aslında İç Tüzükle de
bağdaşmayan; başlangıcı, ortası, sonu
arasında fikren kopuklukların olduğu; içinde de grubumuza,
partimizin kurucusu Mustafa Kemale, onun ortaya koyduğu kurucu iradeye,
ideolojiye yönelik söylediği sözlerini duyuyoruz. Bazı sözler var,
hakikaten çıkıp cevap vermek gerekiyor. Biraz önce de benzer bir
saldırıyı yapmış olan iktidar partisinden bir
sayın milletvekili bunu hatırlatarak -ki onun o sözlerinden sonra bu
Meclis çok tatsız olaylar yaşamıştı- ardından da
kendisinin hangi şartlarda gazetelere manşet olduğunu ve Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Levent Gök tarafından kendisine verilen
cevabı hepimiz hatırlıyoruz.
Bu bütçe görüşmelerinin önemine, buradaki
grupların birbirine göstermeye çalıştıkları nezakete,
burada söylenen söze, o gün söylenen söze o gün verdiğimiz cevapları
aynen tekrar etmek dışında bir şey söylemiyoruz.
Bu sözü almışken, Meclise dün de
yaptığım bir hatırlatmayı size de yapmak istiyorum
Sayın Başkan. Murathan Munganın Üç Aynalı Kırk Oda
kitabını pek çoğumuz biliriz. Orada bir kasiyer kız
vardır -daha doğrusu, 8 Marttan önce, kız da demeyelim,
doğrusu genç bir kadın- kasiyer bir genç kadın. Herkesin gözünün
o kadar önündedir ki kimse onu aslında görmez; gelir, geçer, o genç
kadındaki değişiklikleri kimse görmez. Herhâlde bizler
açısından böyle bir durum, Parlamento içerisinde görev yapan
kadınıyla erkeğiyle stenograf arkadaşlarımız için
geçerli. Meclisin tüm komisyonlarında tam tutanak istiyoruz. İleride
birleşeceğiz, belki aynı anda birkaç tane araştırma
komisyonu olacak, tutanak hizmeti oraya da verilecek. Türkiye'nin dört bir
yanına gidilecek, tutanaklar tutulacak. Meclisin stenograf
sayısı yetersiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toparlıyorum.
Yetersiz olduğu için inanılmaz bir mesai
vermek zorundalar. Dün gece ikide bitti, üç buçuk gibi herkes evine gitti; biz
sabah on birde cenaze gibi geldik buraya, o arkadaşlar mesaiye bizden çok
önce geldiler.
Bu konuyu Sayın Meclis Başkanına,
Başkanlık Divanına taşıyınız ve kaçta
biterse bitsin mesai alamayan, tatil hak etmeyen, insanlık
dışı şartlarda, Anayasadaki angarya yasağına
rağmen çalışan arkadaşları görün.
Bir de, onların bizi gördüğü, bizim
onları görmediğimiz ama çok da ihtiyaç duyduğumuz Meclis TV
çalışanları var. Onlar da stenograf arkadaşlardan
farksız durumdalar. Meclis TVnin durumundan çok şikâyet edemiyoruz,
korkuyoruz, onu da özelleştirirsiniz, Albayraklar falan alır diye.
MUSA ÇAM (İzmir) Belki
de kayyum atanır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Belki
Türkiyenin en tarafsız yayın kuruluşu bir kayyum eliyle ya da
Albayraklar eliyle bu özelliğini kaybeder.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM TUNÇ (Uşak)
Belki İş Bankası alır ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Toparlayın
ama isim vermeyin. Yani, kimseyi zan altında...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oradaki
espriyi herkes anladı, iktidara yakın bir kuruluşun eline geçer
diye.
Şunu söylüyoruz: Meclis
TV çalışanlarına, stenograflara hem insan kaynağı
olarak takviye lazım hem özlük hakları olarak hem de
çalışma şartlarının iyileştirilmesi lazım.
Bu konuyu dün Ayşe Nur Bahçekapılıya ilettik. İktidar
partisinden de seçilmiş bir Meclis Başkan Vekili ve bu konulara
duyarlılık gösterdiğinden emin olduğumuz bir Meclis
Başkan Vekili olarak sizden de hassaten rica ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bostancı
20.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Van Milletvekili Adem
Geverinin 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Biraz önceki hatip son derece
eklektik bir konuşma yaptı. Türkiyenin yaşadığı
demokratik gelişmeleri de yok sayan, retçi ve inkârcı bir
yaklaşımla bütün bunları dile getirdi. Ülkeler, demokrasi,
özgürlük, insan hakları, bunlara ilişkin mecralar geliştikçe
toplumsal, politik, kültürel problemlerini bu tür zeminlerde konuşurlar ve
kasıtları da ortak geleceği kurmaktır,
barışı ve kardeşliği kurmaktır; bu ülkede
yaşayan herkesin hakkını, hukukunu hesaba katan bir dil,
hassasiyetleri hesaba katan bir yaklaşımla bütün bunları dile
getirmektir. Esasen sayın hatibin konuşmasında bu hassasiyetlerin
olmadığını düşünüyorum. Şöyle ki: Etnik
kimliğe ilişkin problemler olabilir, bunları müzakere
edebilirsiniz ama yaşanan gelişmeleri, geçmişteki o retçi ve
inkârcı politikaların nasıl ortadan
kaldırıldığını, bugün Türkiyenin mevcut
şartlarında bu konuların ne kadar özgürce
tartışıldığını hesaba katan,
yapılanları gören, bunun üzerine yine ortak bir
duyarlılıkla ne yapılmasını talep ediyorsanız
dile getiren bir yaklaşım barışçıdır,
kardeşlik esaslıdır. Ama sürekli yapılanları reddeden,
retçi ve inkârcı denilirken, tam tersine, yapılanlara
karşı retçi ve inkârcı bir politikayla, krizi derinleştirme
kastıyla bir diskur oluşturmak barışa ve
kardeşliğine hizmet değildir.
İslami bir dil kullandı, bu da eklektik
bir dil. Eğer Saidi Nursinin hayatını bilseydi, Saidi Nursinin
o Saidi Kürdi ismini, tanımlamasını, mahlasını
geçmişte bıraktığını, Saidi Nursi ismini tercih
ettiğini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Saidi Türki
olacaktı da
BAŞKAN Toparlayalım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) -
Türklerin ve
Kürtlerin kardeşliği için ne kadar çaba gösterdiğini
değerli konuşmacı bilirdi, eklektik kalmasaydı.
Saidi Nursinin hatırasına saygı
göstermek, onun yaşadıklarına, söylediklerine,
Mektubatlarına, oradaki yaklaşımına saygı gösteren bir
dille konuşmakla olur; yoksa oradan üç tane cümle alıp etnik kimlikçi
bir tasavvurun arkasına koyarak değil.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
bir saniye
Ben de bir açıklama yapma gereği
hissediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Genel
Kurulda konuşmacıların sözlerinin herkes tarafından tam
olarak anlaşılması ve tutanaklara geçebilmesi için ortak ve
aynı zamanda resmî dilimiz olan Türkçenin kullanılmasının
anayasal bir mecburiyet olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkçe,
Anayasaya göre, resmî bir dildir ve hepimizin ortaklaşa
kullandığı, birbirimizi anlamamızı sağlayan ortak
dilimizdir. Her birimizin ana dili farklı olabilir, benim de ana dilim
Kürtçedir, ben de Türkçeyi sonradan öğrendim ama önümüzde bir Anayasa ve
İç Tüzük var, o mevzuata göre burada faaliyet sürdürmek durumundayız.
Tüm ana dillere saygı duyuyoruz. Ana dilin
öğrenilmesi, ana dilin önündeki tüm engellerin kaldırılması
için en çok uğraş verenlerden biriyim ve bu noktada da gelinen
mesafeyi hepiniz çok iyi takdir ediyorsunuz, görüyorsunuz.
Dolayısıyla, tüm ana dillere saygı
duymanın ötesinde, ana dili farklı olan başka milletvekilleri de
var, ana dili Türkçe dışında başka diller olan üyeler de
var. Bu çeşitlilik aslında bizim bir zenginliğimizdir ancak
burada, Genel Kurulda, konuşmacıların sözlerinin herkes
tarafından tam olarak anlaşılması, tüm üyelerin
konuşulanı anlaması ve tutanaklara geçebilmesi için ortak
dilimiz ve aynı zamanda resmî dilimiz olan Türkçenin
kullanılması anayasal bir mecburiyettir.
Bu çerçevede, herkesi konuşmalarını
yaparken Anayasaya ve İç Tüzüke uymaya bir kez daha davet ediyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Yıldırım, sizi
dinliyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
Sayın Bostancı eklektik bir dil, etnikçi bir dil kullanmak
suretiyle diyerek arkadaşımıza kullandığı dilden
ötürü sataşmıştır, İç Tüzük madde 69dan ötürü cevap
verecek.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Eleştiri
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Hayır,
hayır, dilden ötürü demedi, dilden ötürü demedi.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne alakası
var ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Eleştiri,
eleştiri
Neresi sataşma?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tespit yaptı
Sayın Başkan.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Eklektik bir
dil demek ne zamandan beri sataşma oldu Sayın
Yıldırım?
AHMET YILDIRIM (Muş) Etnik kimlikçi bir dil
deyip
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Tabii
Evet
BAŞKAN - Sayın Geveri mi konuşacak?
AHMET YILDIRIM (Muş) Evet.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neden konuşuyor
Sayın Başkan?
BAŞKAN Sataşmadan dolayı iki dakika
süre veriyorum ama Sayın Geveri, bakın, lütfen, bizim de bu
söylediklerimize sizler de kulak verin. Burada, bu Meclisin mehabetine uygun
bir şekilde bu çalışma ortamını sürdürelim.
Buyurun.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
22.- Van
Milletvekili Adem Geverinin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ADEM GEVERİ (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; emin olun, burada, bu ortamda, biliyorsunuz bir
Kürt olarak konuşmak çok zordur. Bu açıdan
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Hayır, ne ilgisi
var?
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Çok rahat
konuşuyorsun.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne demek
istiyorsun ya!
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın, ne kadar zor
işte, ne kadar zor.
LEZGİN BOTAN (Van) - Dinle, dinle!
ADEM GEVERİ (Devamla) Bir önce dinleyin, bir
önce dinleyin arkadaşlar.
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekilleri,
bir saniye, dinleyin.
ADEM GEVERİ (Devamla) Biz burada bunu
söylerken elbette ki Allahtan başka kimseden korkmuyoruz ve milletimiz
bizi seçmiş, burada elbette ki konuşacağız, siz ne derseniz
deyin. Fakat, psikolojik olarak, ruh hâlimiz açısından size anlatmak
istiyoruz meseleyi.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Senin ruh hâlin.
ADEM GEVERİ (Devamla) Bu meseleyi çözmemiz
için elbette ki her türlü yol ve yöntem meşru, her türlü yol ve yöntem
için hazırız. Ve bununla ilgili defaatle partim ve kamuoyunda vicdan
sahibi, kanaat sahibi bütün insanlar İslami çözümden tutun bütün
demokratik, beşeri çözümlere, hepsine varız. diye burada beyan
ettiler, dışarıda beyan ettiler. Bu açıdan, hiçbir
spekülasyona sebep olmadan
Elbette ki, üstat Saidi Kürdi de demiş,
Saidi Nursi de demiş. Nurs da kürdistanın bir köyüdür, elbette ki o
köyün ismiyle de iftihar duyuyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İnsaf, insaf!
ADEM GEVERİ (Devamla) Lemalarda da,
diğer bütün kitaplarda da bu isimler geçtiği gibi
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Şeyh Saide
yazdığı mektupları oku.
ADEM GEVERİ (Devamla) Bunlarla ilgili,
bırakın ismini, mezarını dahi ortaya çıkartmaya
cesaret edemiyorsunuz, bu hangi adalete sığar? Bunu bir halledin,
ondan sonra
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Faşistlik yapma, faşistlik yapma.
ADEM GEVERİ (Devamla) Ana dilimde
konuşmam benim meşru, demokratik ve İslami bir
hakkımdır. Bu hakkı yerine getirmemi faşist, cuntacı
bir Anayasa engelleyemez, engellemeyecek. Bunun için, Hükûmet ve iktidar
olanlar, derhâl buna bir çözüm bulmak zorundasınız. Bu noktada
elbette ki biz de destek vermek için hazırız. Bunun
dışında başka bir kastımız, başka bir
niyetimiz söz konusu değil. AK PARTİnin bu faşizan
anlayış içerisinde bulunan insanları elemesini istirham
ediyorum.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Geveri, öncelikle Bir Kürt
olarak konuşmak çok zor. tabirinize katılmıyorum.
Burada, her bir milletvekili, etnik yapısı
ne olursa olsun milletin iradesiyle burada ve şu özgür kürsüde, kendini
çok özgür bir şekilde ifade ediyor, bundan sonra da ifade etmeye devam
edecektir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neyi söyleyememiş
daha!
BAŞKAN Dolayısıyla, lütfen
çarpıtmayalım, bir algı operasyonu da yürütmeyelim bu konuda.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) Ama Sayın
Başkan
BAŞKAN Şimdi söz sırası
gruplar adına
AHMET YILDIRIM (Muş) Pardon, Sayın
Başkan
BAŞKAN Ne demek Bundan sonra konuşma?
AHMET YILDIRIM (Muş) Ben demedim ya! Ben öyle
bir şey demedim, nereden çıkardınız bunu?
BAŞKAN Kim dedi?
AHMET YILDIRIM (Muş) Ben demedim.
Ben sadece, her hatipten sonra yorum yapma
zorunluluğunu ve bir siyasi temele dayandırarak yorum yapma
zorunluluğunuzu kabul etmiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Pervin Buldandan
öğrenmiştir.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bu siyasi bir
reflekstir, Divan Başkanlığınıza da denk
düşmüyor.
BAŞKAN Bu konuşmayı sağlayan,
burada özgür konuşma ortamını oluşturan buradaki
Divandır. Divan da bugüne kadar, herkese olduğu gibi, kim olursa
olsun, Sayın Geveriye de özgür bir şekilde konuşması için
hak verdi, kusura bakmayın.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bir defa da
iktidarın konuşmasından sonra cevap verin o zaman, neden hep
muhalefete cevap veriyorsunuz?
BAŞKAN Herkes aynı şekilde
eşit haklara sahiptir, kim olursa olsun, milletvekili olması yeterli.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı:118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, gruplar adına son
söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Hilmi
Yarayıcının. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Yarayıcı.
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HİLMİ YARAYICI (Hatay)
Sayın Başkan, değerli üyeler; 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 12nci maddesi üzerine grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi sevgi
ve saygılarımla selamlıyorum.
Kimi der ki kadın,
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın,
Yeşil bir harman yerinde,
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir, boynumda
taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran,
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o ne bu ne döşek ne köçek ne ayal ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım,
başımdır.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim,
hayat arkadaşımdır.
Sözlerime başlamadan önce,
kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutluyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Bugün burada normal bir ülke parlamentosunda
olduğu gibi ekonomi, rakamlar, borç garantileri gibi konularda
konuşmak isterdim. Kurumların üçte 2sinin Sayıştay denetiminin
yapılmadığı dolayısıyla kurumların
bütçelerini nasıl kullandıklarını bilemediğimiz;
denetim, hukuk ve yargının iktidarın emrine verildiği,
gençlerimizin sokak ortasında vurulduğu, faillerin
yargılanmadığı; tankla, topla yerleşim yerlerinin yerle
bir edildiği; sivil, asker ve polis ölümlerinin
sıradanlaştığı bir ortamda rakamları
konuşmak, emin olun, içimden gelmiyor.
Havuz müteahhitlerinize proje adı
altında nasıl kaynak yarattığınızı,
ihaleleri nasıl ve ne karşılığında
paylaştığınızı, projelere nasıl hem hazine
garantileri sağlayıp hem de on iki yıllık gelir garantileri
verdiğinizi anlatmak isterdim. Kendi medyanızı yaratmak
adına iş adamlarına salma salarak bir çırpıda nasıl
650 milyon dolar topladığınızı, ardından üçüncü
havalimanı ihalesini nasıl verdiğinizi, bu iş
adamlarının da verdikleri salmayı halkımızdan tahsil
etme yaratıcılıklarını konuşmak isterdim. Üçüncü
havalimanı ihalesini yaptıktan sonra proje üzerinde sürekli
değişiklikler yaparak nasıl haksız rekabet
yarattığınızı, havuzculara diyet borcunuzu ödemek için
lehlerine nasıl düzenlemeler yaptığınızı, hatta
müteahhitlerin bulması gereken finansmanı onların yerine
nasıl bulduğunuzu anlatmak isterdim.
Mega olarak
adlandırdığınız projelere yurt dışından
kredi bulunamaması nedeniyle, ihtiyaç duyulan finansmanı ülkedeki
kamu bankalarının yurt dışı off-shore
şubelerinden alarak nasıl sanki yurt dışı
finansmanıymış gibi sunduğunuzu da konuşmak isterdim.
Bu nedenle kamu bankalarının Hazine garantileri içindeki
payının 2004 yılında yüzde 20lerden bugün yüzde 80lere
ulaşmasının nedenlerini konuşmak isterdim. Sermayesi yüzde
100 hazineye ait Devlet Hava Meydanları İşletmesinin borç
üstlenmesi yoluyla projelerin finansman risklerini üstlenmesine rağmen,
borç üstlenmesinin şirket borcu olarak değerlendirilerek nasıl
ülkenin dış borcu olarak gösterilmediğini, buradaki kalem
kurnazlıklarını konuşmak isterdim. Üretimimizin çok çok
üzerinde borçlanarak başka ulusların tasarruflarıyla nasıl
pembe tablolar yarattığınızı konuşmak isterdim.
Kısacası, bugün, burada iktidarın mali
borçlanmalarını, Hazine garantilerini, borçlanma limitlerini
konuşmak isterdim. Yarattığınız pembe tablolara
rağmen, Yunanistanın yaşadığı türden bir krize
koşar adım ilerlediğimizi konuşmak isterdim. Krizler
yaşanır, çok ağır bir maliyeti olsa da üstesinden
gelinebilir. Bu yüzden, bugün ben iktidarın bir başka
borçlanması üzerinde durmak istiyorum. Bu borç öyle bir borç ki
iktidarın asla ama asla ödemeyeceği bir borçtur.
Gelelim iktidarın borçlarına. Bir
kişinin başkanlık hevesi uğruna ülkeyi bir iç
savaşın eşiğine getiren politikalarıyla neden
olduğu sivil ve asker ölümleriyle; Reyhanlıda, Cilvegözünde,
Suruçta, Diyarbakırda, Ankarada önlemediğiniz canlı bomba saldırılarıyla
yüzlerce canımızın ölümleriyle; Berkinin, Ali İsmailin,
Mizginin, Helinin ve daha yüzlerce gencimizin ve çocuğumuzun
canını alarak; Somada, Ermenekte yaşanan maden
facialarının yanı sıra, denetim mekanizmalarını
işletmeyerek on üç yıllık iktidarları boyunca en az 16 bin
işçimizin iş cinayetlerinde ölmelerine neden olmakla halka can
borçlusunuz, can. (CHP sıralarından alkışlar)
Kararını beğenmedikleri mahkemelerin
yargıçlarını değiştirerek, hâkim ve
savcıları birer emir kuluna dönüştürerek, kör topal olsa da
işleyen bir hukuk sistemini tümden ortadan kaldırarak adalet
borçlanmıştır bu Hükûmet.
Temiz bir çevre için doğanın
katledilmesine karşı insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkan her
türden gösteriye en acımasız müdahaleyi eden, halkın sesini
kısmaya çalışan bu iktidar özgürlük borçludur.
Gezi sürecinde Camide içki içtiler., Benim
türbanlı bacıma saldırdılar... Bugüne kadar delillerini
gösteremedikleri yalanlarıyla önce özür, sonra dürüstlük borçludurlar.
Sorunları barış içerisinde çözme
yerine şiddeti kutsayan politikalarıyla, tüm stratejisini toplumu
bölme ve kutuplaştırma üzerine kurarak insanlarımızı
birbirine düşman kılmakla bize kardeşliğimizi borçlusunuz.
Faili meçhullerin üzerine gideceğiz.
1990lı yıllarda yaşananların hesabını
soracağız. diyerek yarattıkları sahte umutların
üzerine Roboski katliamını yaratıp tüm faili meçhul
davaları beraatle sonuçlandırarak umudu ve hakikati borçludurlar.
Cizrenin, Surun binlerce yıllık tarihî
ve kültürel birikimlerini tank ve top atışlarıyla yerle bir
etmesiyle bize Mezopotamyanın kültürel mirasını
borçlanmıştır.
On üç yıllık iktidarları boyunca
HESleriyle, madenleriyle, birer ucubeye dönüşen TOKİ projeleriyle,
doğaya düşmanlığı ilke edinmeleriyle
doğamızı borçlanmıştır.
700 milyarlık kol saatleriyle,
saraylarıyla, milyon dolarlık makam arabalarıyla lüks ve
şatafatını Diyanet İşleri Başkanına kadar
bulaştırmasıyla tevazu borçlanmıştır.
Düşünme yetilerini başka iradelere teslim
edenlerin Can Dündar ve Erdem Gülün tahliyesine ilk anda Sevindik.
açıklamalarını ertesi gün saray talimatıyla
Karşıyıza çevirmeleriyle çark etmeyi
sıradanlaştırarak erdem borçlanmıştır.
Ülkenin kaderini tek bir adamın
dudaklarından çıkacak sözlerine bırakarak Parlamentoyu bir
figüran konumuna düşürmekle, baskı ve sindirme politikalarıyla,
farklı seslere tahammülün yok edildiği faşist bir karaktere
bürünen yönetim anlayışlarıyla demokrasi
borçlanmıştır.
Eğitimden bilime, hemen her alanda kamusal
hayatı dinsel ve mezhepçi bakışla düzenleme hamleleriyle, Alevi
vatandaşlarımızı ibadetlerini düzenleme niyetleriyle
bizlere laik bir ülke borçlanmıştır.
Bilim yuvaları olması gereken
üniversiteleri, bilimsel buluş ve çalışmaları yerine
mescitleriyle tartıştırarak tüm üniversiteleri birer ilahiyat
fakültesine çevirme gayretiyle, ilk ve ortaöğretim kurumlarını
birer imam-hatip okuluna çevirerek eğitimi ölü
yıkayıcılığı öğrenme seviyesine indirgemekle
bu ülke gençliğine çağdaş, bilimsel eğitimi
borçlanmışlardır.
Ülkeyi komşularla sıfır sorun
politikasından komşularıyla kavga eden ve bölgesinde sorun
yaratan ülke konumuna dönüştürmekle vatanımıza ve dünyaya
barış borçlanmışlardır.
Yıllardır Arap, Kürt, Türkmen, Alevi,
Sünni, Hristiyan, Ermeni, Yezidi, birçok farklı etnik yapı ve dinî
inancın bir arada yaşadığı Suriyede dünyanın en
gerici rejimlerinin iş birliğiyle kışkırttıkları
iç savaşta yüz binlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının
mülteci konumuna düşmesine neden olmakla Suriye halklarına
barış ve dirlik içinde bir ülke borçlanmışlardır.
Hatayımızı cihatçı katillerin
savaş üssü ve geçiş güzergâhına çevirmeleriyle, Suriye iç
savaşında insanların kanına giren, mezhep
savaşlarını körükleyen, canileri sokaklarımıza salarak
halkın korku ve tedirginlik içinde yaşamlarını
sürdürmelerine neden olmalarıyla Hatayımıza barış ve
hoşgörü borçlanmışlardır.
Devasa borçlar karşısında
rakamların hiçbir hükmü yoktur.
Hepinize saygılarımla. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına ilk söz,
Erzurum Milletvekili Kamil Aydına aittir.
Buyurun Sayın Aydın. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hayırlı akşamlar dileklerimle bütçe merkezli
çeşitli maddeler üzerinde konuşan arkadaşlara ilaveten ben de
12nci madde üzerinde konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi adına
söz almış bulunmaktayım. Fakat bugün -konuşulanlardan
hareketle- bolca dinî referansları kullandık, özellikle Allahın
ayetlerinden bahsedildi.
Arkadaşlar, Allahın ayetleri nasıl
insan olmanın kurallar manzumesidir, nasıl bir hayat teşkil
etmenin kurallar manzumesidir; burada kendi siyasi
pozisyonlarımızı savunmak ya da pozisyon almak için okunulan
şeyler değildir sadece, kendimizin ilke ve düstur edinmemiz gereken kurallar
manzumesidir. Dolayısıyla, ben böyle bir şey
yapmayacağım. Dolayısıyla, referanslar silsilesinde de
Allahın ayetleri bellidir, kurallar bellidir, Peygamberin sünneti
bellidir. Ama, şimdi, yaptığımız yanlışlar
noktasında, biz ayetleri nasıl okuduklarımızla
haşrolup sınava çekilmeyeceğiz yani o ayetlerden ne
anladık, hangilerini uyguladık, hangilerine rağmen aksi
istikamette işler yaptık, o anlamda yaptıklarımızla
sıygaya çekileceğiz. Dolayısıyla Nasıl okudunuz, ne
kadar güzel okudunuz, aferin. gibi bir muhatap göremeyeceğiz, Ne yaptınız?
denilecek.
Değerli milletvekilleri, Ebuzer el
Gıfari diye bir zatımuhterem vardır, bilirsiniz. Ben kendi
adıma öyle bir pay çıkardım. Yani, herkesin sustuğu bir
dönemde, işte okuduğumuz o Allahın ayetlerinden
aldığı güçle, ilhamla israfın haram olduğunu, herkesin
sustuğu bir zamanda israfın haram olduğunu haykıran bir
Allah dostudur. İlk Müslüman olanlardandır, Resulullah onun için ona
Abdullah demiştir ama 80 yaşında sürgünler yaşamıştır.
Niye? Sebebi şudur: İsraf haramdır. demiştir çünkü ondan
şaşalı bir saray yapmak için cevaz istenmiştir. O da bunun
israf olduğunu, böyle bir şeyin olamayacağını
söylemiştir ve hakkı, hakikati savunarak 80 yaşında sürgünü
göze almıştır.
Şimdi, biz de bütçe konuşuyoruz.
Bakın, bütçede israf kalemlerimiz o kadar çok ki. Birilerinin basite
alıp çerez parası dediği rakamlar ve bunun gibi bir sürü israf
kalemleri. Efendim, bugüne kadar, birkaç gündür arkadaşlarımız
çok güzel ifade ettiler, teknik analizlerini yaptılar. Bakın, on dört
yılda 17 kat artan bir örtülü ödenek bütçemiz var, milyarları
aşan bir örtülü ödenek bütçemiz var, hatta yapılan bu
artışlar birkaç üniversitenin genel bütçesine denk geliyor. Hâlbuki
biz bu bütçeyi gerçek ihtiyacı olanlara, o çerez parası dediğimiz,
hafife aldığımız rakamları
Ben inanıyorum ki
taşeron kardeşlerimize
Bugün bir mektup aldım, size de
geliyordur bu tür mesajlar: Hocam, hafta sonları okulda kurslar var,
kurslarda görev alıyorum. Taşeron işçiyim, ücret alıyorum.
Cumartesi, pazar on-on iki saat arası hizmet ediyorum, aldığım
para 9 TL. diyor. Allahtan korkun! Üstadın şiirlerinden okuyanlar
oldu. Şimdi, buradan sesleniyorum: Bu, 1e 9, 9a 1 değil mi? Kurt
kuzuya yapar mı böyle bir taksim? Gelin -o çerez paralarını- bu
kardeşlerimizin emeklerinin karşılıklarını
alın terleri soğumadan verelim.
Efendim,
bir başka şey: Şu aralar Büyükşehir Yasasını
değiştirmeyi düşünüyorsunuz, iktidar partisi olarak söylüyorum
sizlere. Niye? Çok güzel, biz bunun çıkmasında sakınca
görmüştük ama sokaklara bombalar döşenince, mayınlar döşenince
akıl başa geldi. Ama, sadece nedeni o değil,
değiştirin, değiştirelim hep beraber. Niye? Onun içinde
sömürü de var.
Çiftçinin,
üreticinin sorunlarını anlattı arkadaşlarımız.
Bugünlerde süt biraz bol diye tüccarın elinde kaldı gariban çiftçi,
gariban besici. 1,15 TL olan süt, 85 kuruşlara, 90 kuruşlara kadar
çekildi. Şimdi, Sayın Bakanımı dinledim geçen, diyor ki:
Ben dedim ki: İlgili şirketler toplanın, süt tozu yapın,
ben de alayım, destek olayım. Ya, köylüden sütü al da Allah
rızası için, her türlü sosyal destek yardımı
yapıyorsun, sütü de bedava dağıt, ne olur ki yani? Bunu niye
yapamıyorsunuz, niye öteliyorsunuz?
Şimdi,
bir de köyde babadan, dededen kalma vakıf arazileri var, cami arazisi var,
bu Büyükşehir Yasası içerisinde, buna Büyükşehir Yasasıyla
el koyduk.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL
AYDIN (Devamla) - Bir an önce bunu düzeltelim, hem madden hem manen vebal
altındayız, hak sahiplerine iade edelim, onlar atalarından kalan
vakfiye mallarını istedikleri şekilde kullansınlar.
Bir
başka şey: Yarın Kadınlar Günümüz, şimdiden kutlu
olsun. Ama, biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, yüce
Meclisin heyeti olarak, inanın, Aylan bebekten büyük bir üzüntü
yaşadık, uluslararası kamuoyunda çok büyük
sıkıntılar yaşadık, yüzümüz kızardı, bir
Özgecan olayı yaşadık. Bakın, şimdi, şunu ben
yabancı basından aldım. Şu kardeşimin resmi
inanın beni çok rahatsız etti. Ne üçgenim ne ikizkenarım ne
paralelim ama bir Allahın kulu olarak bir kardeşimin böyle bir
muameleye maruz kalmasından rahatsızım. Onun için, yarınki
kutlamalarımızda, lütfen, bunları da gündeme getirelim diyorum,
saygıyla selamlıyorum hepinizi.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aydın.
Şimdi, madde üzerinde
son konuşmacı, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu
olacaktır.
Buyurun Sayın
Babuşcu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AZİZ BABUŞCU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
bütçe görüşmelerimizin sonuna doğru
yaklaştığımız bir süreçte 12nci madde üzerine ben de
söz almış bulunuyorum.
12nci madde, Hazine garantili imkân ve
dış borcun ikraz limiti ile borç üstlenim taahhüt limiti ve
borçlanmaya ilişkin hususları düzenliyor. Yani, bütçenin güvenlik
ortamında, sağladığı güvenlik zemininde
uluslararası kredi temini için, özellikle büyük projelerle ilgili,
finansman teminine dair düzenlemeyi bu maddeyle gerçekleştiriyoruz. Bu
madde kapsamında, hâlen devam eden üçüncü havaalanı projesi ve üçüncü
köprü projesinin finansman temini, işte bu görüştüğümüz maddeye
dayalı olarak gerçekleştiriliyor.
Ben, şimdi sizlere bu dev projelerle ilgili,
özellikle dün Boğazın iki yakasını tekrar
birleştirdiğimiz, 3üncü defa birleştirdiğimiz, üçüncü
köprünün son tabliyesinin kaynak töreni üzerine burada söz alan Sayın
Balukenin konuşmasıyla ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum.
Sayın Baluken burada yok ama grup başkan vekili arkadaşlar
herhâlde iletirler. Sayın Baluken sözüne başlarken Son derece vahim
bir tablo yaşandı bugün. diyerek başladı; Emekçilerin
ikramiye talebiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan oradaki patrona,
işverene, sermaye sahibine Ramazandan önce ver de sadaka saysınlar,
zekât sayılsın. gibi, bizce çok kutsal olan kavramları
iğdiş eden, istiskal eden, tahkir eden, tezyif eden bir
açıklamada bulundu.
Şimdi, ben Sayın Balukenin
şahsında şunu ifade etmek istiyorum ve Sayın Baluken bu
sadaka kültürünün bütçenin hazırlanma mantığında da
olduğunu söyleyerek devam etti bu tezyifine, tahkirine.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Türkçe
konuşabilir mi acaba? Türkçe rica etsek.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Eyvah, eyvah, eyvah!
Tahkiri anlamamışlar Sayın Başkan, bir daha söyleyin.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Şimdi, ben
şunu söylemek istiyorum: Şu ana kadar, HDP Grubundan buraya gelip
hutbe okuyan arkadaşlar oldu -bak, hutbeyi anlarsınız- hadis
nakleden arkadaşlar oldu, tefsir yapan arkadaşlar oldu. Sayın
Baluken bu arkadaşlara sorarak buraya gelseydi, hiç olmazsa o
arkadaşlar hâlâ bu kavramların kutsiyeti üzerinde bir hassasiyet
taşıyorlarsa ona bu tahkiri yapmamalarını söyleyebilirdi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Onun kendi
aklı var.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Kendi
aklını kullanamıyor demek ki!
AHMET YILDIRIM (Muş) Bu, iş mi yani!
BAŞKAN Sayın Babuşcu, lütfen
AZİZ BABUŞCU (Devamla) İkincisi,
değerli arkadaşlar, üç aydır burada sizlerden o kadar çok hutbe,
hadis, tefsir dinledik ki neredeyse sizin partinin adı -bizim Hasan Turan
kardeşimizin söylediğine göre- Halkların Dindar Partisi olarak
değişecek yani öyle geçecek literatüre.
HASAN TURAN (İstanbul) Aynen öyle.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ne hor gördün!
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Şimdi, ben
şunu söylemek istiyorum: Bakın, değerli arkadaşlar, bu
kavramlar bizim için hem kutsaldır hem ibadidir hem de mübarektir ve bu
kavramlar üzerine, bu kavramların iğdiş edilmesine dönük bir
suçlama olursa biz buna dair savunmamızı her dem yaparız.
Tabii, sadaka taşının ne demek
olduğunu Sayın Baluken bilmeyebilir. Bizim medeniyetimiz,
sokaklarında ihtiyaç fazlası olanın fazlasını
getirdiği, ihtiyaç sahibi olanın da oradan ihtiyacı
kadarını aldığı bir dayanışma kültürüdür.
Bunu bilmek gerekir.
LEZGİN BOTAN (Van) Yani, sadece senin
medeniyetin mi?
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Ama, öyle
anlaşılıyor ki bu sadece sizin bilmeyişiniz değil,
aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili Kazım
Arslan da bilmiyor bunu. Eğer bilmiş olsa idi, buraya çıkıp
Suriyeli kardeşlerimiz için sığınmacı lafıyla
başlayıp, Suriyeli mültecilere daha ne kadar para
harcayacağız? demeyip, Bu gidişle daha çok fabrika parası
havaya gidecek. gibi, aynı şekilde tahkir edip Harcanan bu
paranın hesabını kim verecek? diye sormazdı.
Değerli arkadaşlar, bir şeyi daha
ifade etmek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanımızın ya da
Sayın Başbakanımızın, konjonktürel
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AZİZ BABUŞCU (Devamla)
olarak
kürdistan ya da Şivan Perver ve
(x)
türküsü üzerinden kısır ve yoz tartışmalar yapmayın
çünkü bugün terörle bir mücadele var.
ADEM GEVERİ (Van) İşinize gelince
konjonktürel oluyor!
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Ya bu mücadele
yöntemiyle terör ortadan kaldırılacak ya da teröristler
silahlarını gömerek bu ülkeyi terk edecek ama o koşullarda da
yine bu sorunla yüzleşeceğiz.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Kırk
yıldır aynı yöntem zaten. Yapabildiniz mi?
BAŞKAN Sayın Babuşcu, süreniz
doldu. Teşekkür ediyoruz.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) O zaman yüzünüz
olsun diye, bu tür karalayıcı ifadelerde bulunmamanızı
tavsiye ederim.
Özür dilerim, sürem yetmediği için ama bunu
söylemem lazım.
BAŞKAN Sayın Babuşcu, lütfen,
bitirelim, toparlayalım.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Mesela, yine
MHPli bir hatibin burada, çıkıp İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanımızla ilgili tamamen safsataya dayalı
MEHMET GÜNAL (Antalya) Dikkate alalım
mı, konjonktürel mi bu da?
AZİZ BABUŞCU (Devamla) -
bir iddiada
bulunmuş olması gerçekten çok abesle iştigaldir.
Bakın, söylemem lazım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan,
niye uyarmıyorsunuz? Yani, şimdi, gecenin bu saatinde oldu mu?
BAŞKAN Sayın Babuşcu, lütfen,
süreniz doldu ama Sayın Babuşcu.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) Bugün,
değerli arkadaşlar, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş on iki yıldır
İstanbulluların tercihiyle hizmet ediyor
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Başkan,
müdahale edecek misiniz?
AZİZ BABUŞCU (Devamla)
ve o hatibin
söylediği konu
BAŞKAN Sayın Babuşcu, lütfen,
süreniz doldu.
AZİZ BABUŞCU (Devamla)
mahkeme
kararıyla, beraatla sonuçlanmış
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Muhalefetten bir
milletvekili olsa böyle mi davranacaksınız?
BAŞKAN Herkese yapıyorum
aynısını, az önce Kâmil Bey de burada tamamladı, müsaade
ettim.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) Peki, müdahale
edin o zaman.
AZİZ BABUŞCU (Devamla)
mahkeme
kararı olan bir konudur.
Arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Babuşcu.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
MEHMET GÜNAL (Antalya) Senin grup başkan
vekilin söyledi Dava devam ediyor. diye.
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) Mahkeme
kararı, söylemeyelim mi?
BAŞKAN Sayın Yıldırım
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Babuşcu
birinci dakikadan sonra konuşmasını tümüyle burada bulunmayan
grup başkan vekilimiz ve partimize sataşarak geçirmiştir.
İç Tüzük 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika süre veriyorum.
Lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
23.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili
Aziz Babuşcunun 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Şimdi, bakın,
diğer partiler kendileri adına şüphesiz, yapmış
olduğu -sataşma değil- hakareti düşünür, cevap verirler ama
şunu söyleyeyim Sayın Babuşcu: Bakın,
arkadaşlarıma da sordum, tutanaklardan da bakabilirsiniz;
Sadakayı ve zekâtı, isteyen kendi rızasıyla verebilir.
dedi grup başkan vekilimiz ama işçinin, emekçinin alın terini
sadakaya indirgemek herhâlde iktidarınızın artık şanından
oldu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle değil, öyle
değil.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) O değil.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bakın, neyle
övünüyorsunuz? Her yıl artan, sosyal yardım yapılan yurttaş
sayısını büyük bir övgüyle dile getiriyorsunuz. Sadaka değildir,
alın teridir, kendi alın teriyle geçinen insanlardır.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) Değil,
değil, o da değil.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bir dakika ya! Lütfen ya!
NURETTİN YAŞAR (Malatya)
Yanlış söylüyorsun, doğru değil ya!
AHMET YILDIRIM (Devamla) Zaten, düşük
ücretlerle çalıştırılmayı,
taşeronlaştırmayı, kısmi zamanlı, esnek
çalışmayı, güvencesizliği kendi konuşmamda dile
getirdim ama şunu söyleyeyim: Bakın, iktidarınız döneminde,
on üç yılda kredi kullanım ve borçlanma oranı yüzde 6.800
arttı, 2002den 2015e kadar. Tekrar söylüyorum: Bireysel kredi borcu
yüzde 6.800 artı; aynen, sosyal yardım alan yurttaş
sayısının artması gibi.
Bir de şunu söyleyeyim: Çok fazla üsttenci bir
dil kullanıyorsunuz. Hani, başkasını eklektik dil, etnik
dil kullanmakla suçluyorsunuz ama ben de bir başka üstadın cümlesiyle
bitireyim, çok fazla üsttenci olmayın. Yüksekliği aradım,
tevazuda buldum; zenginliği aradım, tevekkülde buldum. Lütfen, biraz
kanaatkâr olun ve insanları -sizin ifade ettiğiniz gibi- hakir bir dille
çok suçlamayın. Birine safsata, birine, işte, yanlış
anlayan, anlamaz vesaire gibi söylemler size de bu Meclis çatısı
altındaki hiç kimseye de yakışmıyor.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Babuşcu,
safsata diyerek doğrudan bizim konuşmamıza atıfta
bulunarak sataşmıştır, kısa bir söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika da size söz veriyorum.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Kazım Bey, size de
vereceğim.
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Günal.
24.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tabii, çok kısa sürede söyleyebilirim ama
Sayın Babuşcu galiba benim söylediğim, Nisa Suresinin 135inci
ayetinin hepsini dinlememiş
135nci ayetinin hepsini dinlememiş herhâlde.
Güzel güzel başlıyor, dün de yaptı yani ya da siz
konuşmayı tam dinlemediniz safsata dediğiniz şey
şuydu, çok net söylüyorum.
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) Safsata,
safsata.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sayın
Topbaşın cezası devam ederken bir yurt dışına
çıkma yasağı var mıydı?
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) Cezası
yok.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Şu anda, henüz yeni
açılmış bir davada Adana Büyükşehir Belediyesi
Başkanımıza neden yurt dışı yasağı
koydunuz? Projeleri var. dedi. Bunu bir ikilem olarak görüyor musunuz yoksa az
önce de söylediğiniz gibi, burada da konjonktüre göre değişiyor
mu veya şahsa göre değişiyor mu, ben merak ediyorum. Az önce
dediniz ki: Konjonktürel olarak söylenmiş bir şey. Yani dünkü
konjonktürde, o zaman bir bakıyorsunuz, canciğer kuzu sarması
olduklarınız, bugünkü konjonktürde paralel devlet oluyor ve terör
örgütü oluyor. Dün beraber görüştüklerinizle şimdi, bugün kavga etmek
için bizi de araya katıyorsunuz. Madem oraya bir şey söyleyeceksin,
kalkıp -tam bitmişken- MHPyi karıştırmanın ne
anlamı var Sayın Babuşcu? Artık il başkanı
değilsiniz, artık milletvekilisiniz, buranın âdetlerini, örfünü,
töresini öğrenin, ona göre söyleyin.
Bakın, bir daha söylüyorum: Neden? İçinize
siniyor mu? Bak, burada diyor ki: Eğer, dilinizi eğip bükerek
gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün
şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün
yaptıklarınızdan haberdardır. Ben de diyorum ki:
Sayın Hüseyin Sözlüye yapılanla Topbaşa yapılanı
aynı buluyorsanız, sizin vicdanınıza havale ediyoruz. Buna
niye itiraz ediyorsunuz, ben anlamadım. Bunun da nesi safsatadır?
HASAN TURAN (İstanbul) Erzurum
milletvekiliniz ayet okudu, sizi bağlamıyor mu?
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Bağladığı için konuşuyor, vicdanımın sesi o.
Çifte standart yok, herkes aynı yani. Allahın kılıcı
öyle, yandaş yok.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani, bunda safsata olacak
bir şey yok. Onun için biz de size soruyoruz. Burada bir ikilik var.
İşinize geldiği zaman hukuk öyle, işinize gelmediği
zaman böyle. Anayasa Mahkemesi bizim istediğimiz gibi karar verirse iyi,
vermezse gayrimillî veya terör örgütü. O zaman olmaz. O nedenle ben onu
okudum, hukuku ve adaleti hatırlattığı için okudum, siyaseten
okumadım. Belki, umulur ki -Allahutaala her ayetin sonunda dinliyor-
dinlersiniz diye öyle söyledik.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Babuşcu, bir saniye
Daha bu uzayacak. Ben, Kazım Beye de bir söz
vereceğim. Sabaha kadar buradayız; takdir sizin.
Buyurun Sayın Arslan.
Size de iki dakika süre vereceğim.
25.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, İstanbul Milletvekili Aziz
Babuşcunun 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, biraz önce sorumu sorarken
mültecilere karşı olma yönünde değil, mültecilerin memleketimize,
ülkemize gelmesine sebebiyet veren AKP iktidarının
uygulamış olduğu yanlış dış politikadan
dolayı kaynaklandığını söylemek istedim.
Şimdi, üç sene önce Esadla kardeş
oluyorsunuz, beraber oturuyorsunuz
KAMİL AYDIN (Erzurum) Konjonktürel!
KAZIM ARSLAN (Devamla)
ve Şamgen vizesi
oluşturmaya çalışıyorsunuz, barışçı bir
komşuluk ilişkisi sürdürüyorsunuz ama ertesinde hemen, ne
değişiyorsa, nasıl oluyor da Suriye politikasına
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ya, ne
değiştiğini sen bilmiyor musun?
KAZIM ARSLAN (Devamla)
Esada müdahale etmeye
kalkıyorsunuz ve Esada müdahale ettikçe
MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Nasıl katillerle
birlikte oluyorsunuz, onu söylesenize!
KAZIM ARSLAN (Devamla) Onun da mültecileri
ülkemize göndermek suretiyle Türkiyeyi zor durumda
bıraktığını söylemek istiyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, 400 bin insan öldü
ya! Ne yapacak, bekleyecek mi orada? 400 bin insan öldü!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşte, sizin dostunuz
yaptı onu, dostunuz! Bravo(!)
KAZIM ARSLAN (Devamla) Arkadaşlar, dinleyin,
ben bunu söylemek istedim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 400 bin insan öldü,
rejim 400 bin insanı öldürdü.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Biz durup dururken bu 10
milyar doları AKP iktidarının uygulamış olduğu
yanlış dış politikadan dolayı ödemiş olduk.
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Durup dururken mi Esada
karşıyız biz?
KAZIM ARSLAN (Devamla) Bakın, Avrupa ülkeleri
ne kadar zengin, alıyorlar mı mültecileri? Bize
vasıfsızlarını göndermek, vasıflılarını
kendilerinde bırakmak suretiyle, rüşvet teklif ederek Türkiyeyi
mülteciler ülkesi yapmak istiyorlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Türkiyeye rüşvet
kimse teklif edemez.
KAZIM ARSLAN (Devamla) - Bakın, işçinize
vermiyorsunuz, çiftçinize vermiyorsunuz, köylünüze vermiyorsunuz,
esnafınıza vermiyorsunuz
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hepsine destek veriyor
ya!
KAZIM ARSLAN (Devamla)
herkesin sırtına
biniyorsunuz, arkasından bu harcamaları yapmak zorunda
kalıyorsunuz. Neden? AKP iktidarının uygulamış
olduğu yanlış dış politikadan değerli
arkadaşlarım, bunu söylemek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati. 22.24
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Zihni
AÇBA (Sakarya)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan
Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, yerimden söz talebim var, çok önemli,
acil.
BAŞKAN
Kavaslar bekliyor Sayın Özel, unutmayasınız.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bekliyor, bekliyor vallahi, yoksa fotokopiyi kendimiz
çekeceğiz!
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
21.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Genel Kurul çalışmaları
sırasında görev yapan Meclis çalışanlarıyla ilgili ilk
Başkanlık Divanı toplantısında bir açılım
beklediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, yani Mecliste nasıl bir ortam var
ki bir dokun bin ah işit. Meclis bütçesi üzerinde görüşürken çok
şeyden bahsettim. O gün eksik kalan birkaç arkadaşımız,
birkaç grup vardı ki çok önemliydi. Bugün de Murathan Munganın
kitabından atıfla bahsederken, tabii, dile getirmeyi unuttuğumuz
-hani böyle et ile tırnak deniyor, burada tartışmaları
oluyor; biz tırnak olalım, onlar et olsun- kavas arkadaşlar hep
yanımızda, hep bizimle birlikte. Bir de hem ekonomik
durumlarının çok kötü olduğunu hem izinlerinin
olmadığını hem çalışma şartlarının
çok kötü olduğunu söylüyorlar, siz de içeride şahit oldunuz. Bu
eksikliği özellikle gideriyoruz.
Ayrıca,
kimsesi olmayan Basımevi personeli, biz hani hemencecik görüşebilelim
diye yirmi dört saat nöbette duran Basımevi personeli Bizi gören, duyan
yok mu? diyor. Halkla İlişkilerde her türlü zorluğa göğüs
geren personel, zaman zaman bizlerin kaprisini çeken personel...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım, tamamlayalım.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Tamamlayalım, çok önemli.
BAŞKAN
Yalnız, saymaya başlarsanız yine unutacağınız
çıkar; söyleyeyim Sayın Özel, mutlaka unutacağınız
çıkacak.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Temizlik görevlileri var.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Tabii ama onları da siz mutlaka
tamamlayacaksınız Sayın Başkan.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Çay ocağında çalışanlar var.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Kürsüde, hem Kanunlar Kararların değerli personeli
hem teknik personel, bu personel ve konuşmamda esas uzun uzun bahsettiğim
taşeron personel. Ki o konudaki hassasiyeti Başkanlık Divanına
bütün arkadaşlarımızın
taşıyacağını düşünüyoruz. Ama, yani bu kadar
yakınımızda çalışıp bu kadar mağdur
ettiğimiz insanların olduğunu burada hep beraber görüyoruz, siz
de şahit oldunuz. İlk Divan toplantısında bu konuda sizden
çok ciddi bir açılım bekliyoruz Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, 12nci madde üzerinde
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Sisteme giren sayın
milletvekillerine beş dakika süreyle sorularını sorması
için söz vereceğim.
Sayın Topalın devriyle Sayın Erdem,
Sayın Erdeme devretti.
Buyurun Sayın Erdem.
EREN ERDEM (İstanbul) Sayın Bakan, kamu
brüt borç stoku artış gösteriyor, kamunun iç borçları on üç
yılda ne kadar artmıştır? Kişi başına kamu
brüt borç stokunun yansıması nedir? Ve aynı zamanda şu çok
önemli: Burada herkes IMFe olan borcun bittiğini söylüyor. Kamu brüt
borcunun artışı ve geldiği nokta IMFe olan borcun bitmesi
üzerinden değerlendirilir ve mukayese edilirse bu ikisi arasında
nasıl bir ilişki vardır? Türkiye borçsuzlaş
mıdır, yoksa Türkiyenin borcu artmış mıdır; bu
konuda on üç yıllık bir açıklama yaparsanız seviniriz.
BAŞKAN Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir önceki soruda 4/Cyle ilgili yanıtı
tam olarak alamamıştım.
İkinci sorum da: 2014 Temmuzunda, sizin de
müsteşar olarak katılmış olduğunuz bir torba kanunda,
bazı alacakların yeniden yapılandırılmasıyla
ilgili bir düzenleme yaptık. Bu yapılan yeniden yapılandırmada
gelinen sonuç nedir, ne kadar mükellef başvuruda bulundu, ne kadar tahsil
edildi; bununla ilgili bir bilgi almak isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle bugünkü yönetiminizden dolayı size
teşekkür ediyorum. Ahmet Aydın Bey bugün en başarılı
Meclis Başkan Vekilliği yönetimini yaptı kendi adına olan
yönetimler içerisinde. Her zaman bu şekilde yönetim bekliyoruz. Herkesin
kanunlara, yasalara uyması gerekiyor, Türkiye Cumhuriyetinde bir kanun,
yasa varsa herkesin uyması gerekiyor. Bunu
hatırlattığınız için size teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Benim yaşım 47, aslında Bakan Beye
soru soracaktım ama bugün bu konuşmalar olduktan sonra soru
sormayacağım. Kırk yedi yıldır Türkiye Cumhuriyeti
devletinde bana gittiğim hiçbir yerde Türk mü, Kürt mü, Arap mı,
Alevi mi olduğum sorulmadı; okulda derse girdim normal bir
vatandaş gibi, hastanede sıraya girdim normal bir vatandaş gibi.
Bu ülkede ferdî yanlışlıklar herkese yapılmış
olabilir, her birimiz ferdî olarak bir yanlışlıkla
karşı karşıya kalmış olabiliriz ama devlet olarak
hiç kimse, mensubu olmaktan onur ve şeref duyduğumuz Türkiye
Cumhuriyeti devletini suçlayamaz. Bunu suçlayanları kınıyorum
ben. Türk- Kürt kardeştir diyorum, ayrım yapan kalleştir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Şimşek, teveccühünüz için
ayrıca teşekkür ediyorum. Rabbim mahcup etmesin inşallah.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan her seçim döneminde 4/Cliler için
kadro verileceği söyleniliyor ama maalesef, 4/Clilerle ilgili bugüne
kadar her seçimde verilen söz yerine getirilmedi. Bu söz ne zaman yerine
getirilecek; tüm kamuoyu bunun cevabını bekliyor.
Bir başka sorum da şu: Daha önce,
Büyükşehir Yasası çıkmadan önce yani o dönemde belediyenin
sınırları, otobanlar ücrete dâhildi ancak bu Büyükşehir
Yasası çıktıktan sonra sınırlar hâliyle
şehirlerin dışına taşmış oldu. Bu anlamda
baktığımız zaman, ulaşım bir kamu hizmetidir;
kamu hizmetlerine iktisadi kâr getirir amacıyla bakılmaması
lazım. Otobanların o giriş ve çıkışları
biraz daha uzak mesafelere alınamaz mı büyük şehirlerdeki trafik
rahatlığı açısından?
Teşekkür ederim.
Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Rusya, Ukrayna,
Mısır gibi ülkelere işlenmiş deri satan Niğde-Bor deri
üreticileri bu ülkelerle yaşanan sorunlar nedeniyle dış
satım yapamamaktadır. Bor dericileri kapasitelerini düşürmek
zorunda kalmışlardır. Bölge için önemli iş ve iş
kapısı olan dericiliğin desteklenmesi yönünde
çalışmalar var mıdır? Deri Organize Sanayi Bölgesinde yer
altından elektrikle su çıkarılmaktadır. Su ve elektrik
faturalarında, sektör sorunu nedeniyle indirim yapılması yönünde
bir çalışma var mıdır? Niğdede dericiliğin
gelişimi için de ayakkabı fabrikası kurulması yönünde bir
çalışma ve teşvik düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ederim.
Öncelikle, birçok emeklimiz bizleri arayarak
maaşlarından kesinti yapıldığını, 24 ya da
25 lira gibi bir kesinti yapıldığını söylüyor, bunun
nedenini soruyorlar.
Bir de -dün sormuştum- yine, emekli
astsubaylarımız Bize tazminat sözü verdi Hükûmet, bunu yerine
getirmedi. dediler. Cevap verildi ama farklı bir cevap verildi intibakla
ilgili. Onların sordukları başarı tazminatı. Bunu
tekrar sormamı istiyorlar. Ben de tekrar size iletiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın Ok
Sayın Durmaz...
Kısa olsun yalnız, yirmi bir saniyeniz
kaldı.
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın Bakanım,
daha önce de sormuştum, Karadenizi İç Anadoluya bağlayan
otoyol Tokattan geçmedi. Ünye-Akkuş-Niksar yolu bu yıl ihale
edilecek mi, onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz. Çok kısa oldu, güzel oldu.
Sayın Bakan, soruları cevaplandırmak
üzere söz sırası sizde.
Buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Erdem kamu borçlarıyla ilgili bir
soru sordular. Şimdi, brüt kamu borç stoku var, net borç stoku var, bir de
uluslararası karşılaştırmalarda kullanılan AB
tanımlı borç stoku var. Bu göstergelerin hepsi itibarıyla
bakıldığında, Türkiye, gerçekten kamu borç
sürdürülebilirliği bakımından hem gelişmekte olan ülkeler
arasında hem de diğer ülkelerle genel olarak
karşılaştırdığımızda gayet iyi durumda.
Bugün Türkiyenin uluslararası kırılganlıkla ilgili bir
değerlendirme yapıldığında en güçlü olduğu
yönlerden bir tanesi borcun seviyesi, kamu borcunun seviyesi. Gerçekten hem AB
ülkeleri ortalamalarına göre hem gelişmiş ülke
ortalamalarına göre hem gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre
borç yükü bakımından son derece olumlu, sürdürülebilir bir seviyede.
Zaman zaman burada gündeme getiriliyor, borcun belli bir tutardan belli bir
tutara artırıldığından bahsediliyor, borcun
arttığından bahsediliyor.
Ben size basit bir örnek vereceğim: Aylık
geliri 750 lira olan bir vatandaşı düşünün, ayda 750 lira bir
geliri var, bunun da ayda 100 lira taksit ödediğini düşünün ama
diğer taraftan geliri 5 bin lira olan bir kişi var, bu kişinin
de ayda 200 lira taksiti var diyelim. Şimdi
bakıldığında -borç taksiti olduğunu varsayalım-
aylık ödemesi gereken borç tutarı olarak
baktığımız zaman birisi ayda 100 lira ödüyor, birisi ise
ayda 200 lira ödüyor. Fakat gelirlerine baktığım zaman birisinin
geliri 750 lira, birisinin geliri 5 bin lira. Türkiyede olan budur; Türkiyede
millî gelir büyümüştür, borç büyümüştür ama millî gelir daha fazla
büyümüştür. Millî gelir daha fazla büyüdüğü için borçların
sürdürülebilirliği bakımdan uluslararası
karşılaştırmalarda, Türkiye, bu bakımdan hep olumlu
performansıyla tespit edilen bir ülke durumundadır.
Daha çarpıcı bir örnek vereyim: 2002
yılında ifade ettiğiniz borç seviyesi üzerinden -merkezî yönetim
bütçesi için söyleyeceğim- yılda ödenen faiz tutarı 51 milyar
TLydi. Peki, şimdi bugün ifade ettiğiniz borç tutarı üzerinden
ödediğimiz yıllık faiz tutarı ne kadar? 56 milyar lira. Kaç
yıl aradan geçmiş? On dört yıl aradan geçmiş. Arada
gerçekleşen bütün enflasyonu bir düşünün. Peki, nasıl oluyor da
borç tutarı bu kadar arttığı hâlde sizin ifadenize göre
yıllık ödenen faiz bu kadar aşağıda kalıyor,
neden? Enflasyon düştü. Reel olarak ödenen faiz düştü. 2002
yılında kamu borcuna ödenen yıllık reel faiz yüzde 25di,
şu anda yüzde 3ler seviyesinde. Bugün gelişmiş olan ülkelerle
ilgili olarak en fazla konuşulan konulardan bir tanesi yüksek borçlu olsa
bile
Mesela diyelim ki Japonya, yüksek borç seviyesi var ama bakıyorsunuz
bunun maliyeti son derece düşük. Dolayısıyla, sadece borç
tutarlarını karşılaştırıp da buradan bir
olumsuzluk çıkarmayın; gelire bakın, ödeme kabiliyetine
bakın. Türkiye, bugün kamu borç sürdürülebilirliği
bakımından hem kendi ligindeki ülkeler arasında hem de
gelişmiş ülkeler arasında gerçekten herkesin gıptayla
baktığı bir ülke durumundadır.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Allah Allah!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Çam, yeniden yapılandırmayla ilgili bir soru sordunuz.
Arkadaşların bana getirdiği nota göre, 6552 sayılı
Kanun kapsamında 4,7 milyon mükellefimiz yeniden yapılandırma
kanunundan yararlanmış durumda. Bu kapsamda, bugün itibarıyla
tahsil edilen toplam tutar 9 milyar TL. Yeniden yapılandırma kanunu
kapsamında 9 milyar lira bugüne kadar tahsilat yapılmış.
4/Clilerle ilgili Sayın Tanal bir soru sordu.
Biliyorsunuz, 4/Cliler özelleştirme sonrası kamuda istihdamı
sağlanan personelimiz. Bu arkadaşlarımızla ilgili olarak da
önemli iyileştirmeler yapıldı. Biliyorsunuz, daha önce on ay
olan çalışma süreleri 2010 yılında önce on bir aya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bu maddede herhâlde konuşmacılar feragat
edecek, soru-cevap da girilmeyecek. Bir temenni olarak
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bakın, alkış
aldı, ona göre. Konuşmacılar feragat etse daha büyük bir
alkış alacak tüm Meclisten.
Şimdi 13üncü ve son maddeyi okutuyorum:
Gelir ve giderlere ilişkin diğer hükümler
MADDE 13- (1) 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanununun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (f)
bendi ile 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 68 inci
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca il özel
idareleri ve belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak
gerektiren altyapı yatırımlarında Kalkınma Bakanlığının
teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kabul edilen projeleri için yapılacak
borçlanmalar, 5302 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendi ile 5393 sayılı Kanunun 68 inci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında hesaplanan
faiz dâhil borç limitinin hesaplanmasına dâhil edilir. Ancak, il özel
idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları
ile sermayesinin yüzde 50sinden fazlasına sahip oldukları
şirketler tarafından Avrupa Birliği ile katılım öncesi
mali iş birliği çerçevesinde desteklenen projelerin finansmanı
için yapılan borçlanmalar, çok taraflı yatırım ve
kalkınma bankalarından doğrudan veya İller Bankası
Anonim Şirketi aracılığıyla yapılan borçlanmalar
ile SUKAP kapsamında yürütülecek işler için İller Bankası
Anonim Şirketinden yapılan borçlanmalarda söz konusu borç stoku
limitine uyma şartı aranmaz.
(2) Türkiye İhracat
Kredi Bankası Anonim Şirketinin politik risk kapsamında
yapacağı tahsilatın ve Bankanın faaliyet kârlarından
Hazineye tekabül eden temettü tutarlarının ve olağanüstü yedek
akçelerinin tamamı veya bir kısmı, Bankanın politik risk
alacağına mahsup edilebilir. Söz konusu mahsup işlemlerine
Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakan; mahsup işlemlerini Hazine Müsteşarlığının
teklifi üzerine mahiyetlerine göre ilgili Devlet hesaplarına kaydettirmeye
ve bu işlemlere karşılık gelen tutarları bir yandan
bütçeye gelir, diğer yandan da Hazine Müsteşarlığı
bütçesinin ilgili tertibine ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
(3) 2006 yılından
önce katma bütçeli olan idarelerden 5018 sayılı Kanunla genel bütçe
kapsamına alınanların ilgili mevzuatında belirtilen kurum
gelirleri, genel bütçe geliri olarak tahsil edilir.
(4) 4/12/1984 tarihli ve 3096
sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki
Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi,
Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında
Kanun kapsamındaki tabii kaynakların ve tesislerin işletme
haklarının devrinden elde edilen gelirlerin tamamı genel bütçeye
gelir kaydedilir.
BAŞKAN Evet, madde üzerinde gruplar adına
ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan
Usta.
Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından
alkışlar)
On dakikadır süreniz.
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sözlerime başlamadan önce yüce Türk milletini
saygıyla selamlıyorum ekranlarının başında
bizleri izliyorlar.
Ben bu maddede yatırımlar üzerinde
konuşacaktım fakat Maliye Bakanına teşekkür etmek istiyorum
yani o kadar güzel bir pas verdi ki konuşmanın bir
kısmından vazgeçeceğim ve şimdi o verdiği pası
değerlendireceğim.
Şimdi, 2002 yılında 3.500 dolar
kişi başı gelirimiz, bugünkü paraya getirirsek 4.200 dolara
geliyor dolarda da enflasyon olduğuna göre. Şimdi, bu yıl OVPde
yazan yani Hükûmetin kişi başı gelir tahmini 9.200 dolar.
Şimdi, 2002 yılında -bunu arkadaşlarımız iyi
dinlesin lütfen- kişi başı hane halkı borcu neydi? Hane
halkı borcu 4,8di. Bunu kişi başı gelire uygulayalım;
2002 yılında insanların, fertlerin borcu 4.200 doların
yüzde 4,8i 202 dolar yapar. Bugün 9.200 dolar, evet, gelirimiz var. Hane
halkı borcu neye yükseldi? Yüzde 55e yükseldi. 9.200 dolar gelir var ama
yüzde 55 borç var; 5.060 dolar. Yani 4.200 dolar geliriniz vardı, 202
dolar kişi borcu vardı; şimdi 9.200 dolar gelirimiz var fakat
5.060 dolar borcumuz var. Daha bunun üzerine ben dış borçları
koymayacağım. 406 milyar dolar dış borcu var bu ülkenin,
bunu 77 milyona bölün, buradan da 5.272 dolar yapar bu ülkede yaşayan her
bir ferde düşen dış borç. Yani, bu hesap böyle yapılır
Sayın Maliye Bakanı.
Şimdi, arkadaşlar, ama ben bu polemiklere
girmeyeceğim, amacımız üzüm yemek, amacımız
bağcıyı dövmek değil. Bu ülkeyi kalkındırmak
istiyoruz, bu ülkeyi büyütmek istiyoruz, bu ülkeyi geliştirmek istiyoruz.
Bakın, yatırım konusu son derece
önemli. Büyümek istiyorsak yatırım yapmamız lazım.
Yatırım için ne lazım? Kaynak lazım. Kaynak nedir?
Tasarruftur yani bir ülkenin kendi kaynakları kendi
tasarruflarıdır. Kendi tasarrufları yetmezse -bizim gibi
ülkelerde tasarruflar yetmiyor genel olarak- dış tasarrufa müracaat
edersiniz. Bizim tasarrufumuz ne? Millî gelirin yüzde 15ine düştü; bu,
2000 öncesi yüzde 20lerdeydi. Bakın, gelişmekte olan ülkelerde,
bizim emsalimiz ülkelerde bizde yüzde 15 olan tasarruf oranı yüzde 32.
İşte, o yüzden, onlar hızlı büyüyor; işte, o yüzden
ben hep onları örnek veriyorum, bizim rakip ülkelerimiz onlar çünkü. O
yüzden, gelişmekte olan ülkelerde büyüme farkı açıldı,
geçmişte çok düşük olan büyüme farkı şimdi son derece fazla
açıldı. İşte, o yüzden, 2002 yılında
gelişmekte olan ülkelerin 2,27 katı kadar kişi başı
gelirimiz varken şu anda bu 1,94e düştü. Niye? Tasarruf
yapmıyoruz, tasarruf yapmadığımız için
yatırım yapmıyoruz. Şimdi, yatırım ihtiyacı
var. Bakın, dünkü konuşmalarımda ifade ettim, 2003-2015
döneminde 468 milyar dolar cari açık verildi dedik. Şimdi, kendi
tasarrufunuz yoksa ne yapacaksınız? Dış tasarruf
kullanacaksınız. Bunun adı da nedir? Cari açıktır yani
dışarıdan kullandığımız kaynağa biz cari
açık diyoruz, iktisatçılar bunu bilir, tasarruf-yatırım
farkı.
Şimdi, geçen on üç yılda 20 milyar dolar
cari açık vererek yaptığımız yatırımın
yüzde 21,6 olduğunu söylemiştim millî gelire oran olarak ve
yıllık ortalama. Arkadaşlar, bu çok önemli, 20 milyar dolar cari
açık verilmiş bütün bir on üç yılda, AKPden önceki on üç
yılda ve her yıl ortalama yüzde 21,6 yatırım
yapılmış. Ama şimdiki dönemde, AKP döneminde 468 milyar
dolar cari açık vermişiz hem borçlanmışız hem ülkenin
taşını toprağını her şeyini
satmışız, cumhuriyetin bütün kazanımlarını
satmışız, bütün işletmelerini satmışız ve
ondan sonra geldiğimiz noktada yüzde 20,4lük yatırım
yapabilmişiz ancak. Bunu görmemiz lazım.
Şimdi, tabii, şunu söyleyeyim ben.
Gelişmekte olan ülkeler ne kadar yatırım yapıyor? Onlar
bizim
Şu anda bakın, yüzde 20,4 dedim AKPnin on üç yılı
boyunca
2016da hedefi de yüzde 21, biraz ortalamanın üzerine
çıkıyor. Ama, gelişmekte olan ülkelerin yatırımı
nedir? 2014 rakamını söylüyorum yüzde 31,6. Yani, bizim yüzde
20lerde olan şeyimiz gelişmekte olan ülkeler ortalamasında
yüzde 31. İşte, o yüzden yatırımımızı artırmamız
lazım, tasarrufumuzu artırmamız lazım.
Bir defa yatırımı artırmak için
de tasarrufu artırmak gerekiyor. Tasarrufu artırmak için de ne
yapmamız gerektiğini de biraz sonra söyleyeceğim ama oraya
geçmeden önce
Tabii, şunu kabul etmek lazım: Adalet ve Kalkınma
Partisi reklamı iyi yapıyor. Yani, birkaç tane böyle sembolik
yatırımla hakikaten herkesi etkileyecek şimdi. Şu üçünü
köprüyü beş yıldır konuşuyoruz, daha proje başlamadan
son gününe kadar her gün televizyondan duyuyoruz. Yapan herkesten de Allah
razı olsun, ona da hiçbir diyeceğimiz yok. Ama arkadaşlar,
yapılan bütün yatırımlar, bu ülkede yapılan bütün
yatırımlar az önceki söylediğim rakamlarda vardır.
Geçmişte, işte, Atatürk Barajı yapılmıştır,
Keban Barajı yapılmıştır, büyük otoyollar yapılmıştır,
şunlar yapılmıştır, bunlar
yapılmıştır. Bu konuştuğumuz her şeyin
devlette bir hesabı vardır. Bu hesap, az önceki verdiğim
hesaptır. Bu hesaba göre AKP öncesi on üç yılda, AKP sonrası on
üç yıla göre yıllık ortalama -az önce 1,2 oran olarak
söylediğimi rakam olarak söyleyeyim- 26,5 milyar TL yatırım
yapılmıştır. Bakın, her yıl ortalama üst üste
26,5 milyar TL 2015 yılı fiyatlarıyla AKP öncesi dönemde bu
döneme göre yatırım yapılmıştır. Ama, onlar
reklam yapmayı bilmiyordu, bugünküler reklamı iyi bildiği için
herkesi etkiliyor ama bunu büyümede görüyoruz, bak, geliyoruz, şimdi
büyümenin düşmesinde bunu görüyoruz. Bu yüzden bunlar önemlidir. Devletin
hesaplarından konuşuyoruz, hepsi Kalkınma
Bakanlığının, TÜİKin, Maliye
Bakanlığının hesaplarıdır.
Şimdi, tabii, bugün bir başkası
için söylendi, ben de Maliye Bakanı için söylüyorum, hakikaten, rekordan
rekora koşuyor Maliye Bakanı, enteresan bir şey söyledi dün
akşam, dedi ki: Efendim, 1973 yılında Boğaziçi Köprüsü yapıldı,
1988 yılında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapıldı,
1990lı yıllarda bir şey yapılmadı. Yani, şimdi,
Maliye Bakanının yatırım ihtiyaç analizi bu. Yani,
işte, 1970lerde yapılmış, 1980lerde yapılmış,
1990larda
Bakalım, aynı mantığı devam ettirelim:
1973 ve 1988 arasında kaç yıl var? On beş yıl var. 1988den
sonra yapılmış mı? Üzerine on beş yıl koy, kaç
oluyor? 2003. Kimin dönemi? AKP dönemi. Yapmayan kim? AKP, 2003te yapması
gereken bu mantığa göre, Sayın Maliye Bakanının
mantığına göre
Kabul edilebilir bir mantık
mıdır? Değildir elbette. Ama, kendi mantığıyla
cevap veriyorum, 2003te yapmanız lazımdı bu köprüyü. Ne
yaptınız? 2016da açıyorsunuz.
MALİYE BAKANI
NACİ AĞBAL (Bayburt) Ne yapalım? Ülkeyi
batırmışsınız, o anda. O kadar borçla nasıl
yapalım?
ERHAN USTA (Devamla)
On üç yıl geciktiniz, tamam mı? Bunun hesabını önce bir
vermeniz gerekiyor.
Şimdi,
yatırım yapılması lazım. Yatırımın da
üretken alanlara yapılması lazım. Konuta, AVMye
yaptığınız yatırımın bu ülkeye hiçbir
faydası yok.
Şimdi, rant
oluşturmak için sürekli -özellikle TOKİ de bu alanda
kullanılıyor, diğer kaynaklar da kullanıyor- konut
üzerinden, AVM üzerinden Türkiyede bir yatırım furyası var.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Devletin yaptığı AVM var mı? Devletin
yaptığı bir AVM göster bana.
ERHAN USTA (Devamla)
Bunun önüne geçmemiz lazım. Hükûmetin bu konuda eylem planında
tedbiri olduğunu biliyoruz. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisinin de
seçim beyannamesinde rant vergisine yönelik tedbir vardır. Ben burada,
Meclisteki konuşmadan, diğer siyasi partilerin de rant vergisine
katıldığını
Bir an evvel bu gelsin, bu rant vergisini
getirelim. Bu ülkenin kurtuluşu buradadır. Zaten az olan
kaynaklarımızı üretken olmayan, hiçbir şey üretmeyen,
yabancıların Non tradable dedikleri alanlara yatırıyoruz
sürekli arkadaşlar. Zaten kaynak yok, az olanı da gidiyoruz bir yere
yatırıyoruz.
Bir husus da
şu: Özellikle, kamu-özel iş birliği kapsamında
yatırım yapılan bazı yatırımlar -hepsi için
demiyorum bakın, İzmit Körfez Geçişine hiçbir şey
dediğim yok- bir ihtiyaçtır, yapılması lazım, özel
sektörün önünü açar ama bu şehir hastaneleri bu ülkeyi batıracak.
Bakın, bunu hep beraber yaşayacağız, keşke
yaşamasak ama bu şehir hastaneleri bu ülkeyi batıracak. Birkaç
nedenle batıracak. Bir tanesini söyleyeyim, yapılan bir
yanlış da şu: Bir defa, hesabı kitabı yok, bunu hiç
kimsenin bildiği yok, ne kadar yük geldiğini bildiği yok. Ben
defalarca, saatlerce Plan ve Bütçe Komisyonunda bununla ilgili olarak konuştum,
hiç kimse cevap vermedi, Kalkınma Bakanlığı da veremedi, Maliye
Bakanlığı da veremedi. Yükümlülüklerimiz neler, vukuu muhtemel
yükümlülükleri, contingent liability leri nedir bunların diyorsunuz?
Çıt yok, hiç kimsenin bir şey bildiği yok.
Diğer bir sıkıntı da ne biliyor
musunuz arkadaşlar? Zaten az yatırım yapıyoruz, hani
üretken olmayana yapıyoruz filan diyoruz ya. Bir de ya bir sermaye stoku
var, onu yıkıyoruz, yerine bir başkasını
yapıyoruz. Elde ne var? Yani bir tane, şunu yıkıyorsun,
bunu yapıyorsun, aslında elde başlangıçtaki var ama kaynaklarımızı
oraya aktardık. Ve unutmayalım, yirmi yılda 468 milyar dolar
cari açık kullanarak bu yatırımlar yapılıyor. Yani bu
millet borçlanıyor, bu millet
İşte 33 milyar dolarlık
gayrimenkulü satılıyor, 131 milyar dolarlık
Doğrudan
yatırım diyoruz, hoş geliyor insana, doğrudan
yatırım filan diyorsun. Karşı olduğum için filan
değil; gelsin, sıfırdan yatırım yapsın ama benim
bankamı satın alıyor, gıda şirketlerimi satın
aldı. İşte burada rakamları var, 131 milyar doların
yani yaklaşık 48 milyar doları finans sektörüne gelmiş, 34
milyar dolar diğer hizmetlere gelmiş. Hepsi cari açık
doğurucu şeyler, kâr transferleri dolayısıyla cari
açığı kronikleştiren hususlar. Sadece gıdaya 8 milyar
dolar gelmiş; 3 tane, 5 tane yatırım ya vardır içerisinde,
ya yoktur. İşte bu nedenle 2023 hedefleri mevta olmuştur
arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) Hedefi
gerçekleştireceğiz.
ERHAN USTA (Devamla) - Bakın, 2018in beş
yıl öncesini, beş yıl sonrasını alalım. 2018
öncesi beş yıl nedir? 2013-2018: Ortalama kişi başı
gelir artışı eksi 0,3; 2013ün altında. Hükûmetin hedefini
söylüyorum, 2018 hedefi 2013ün altındadır, eksi 0,3 yıllık
ortalama. 25 bin doları tutturmak için ne yapmak gerekiyor? Dolar
cinsinden her yıl üst üste yüzde 20 kişi başı gelir
artışı gerekiyor, o yüzden mevta olmuştur. Eğer, biz
bugünü 2023te koruyalım, bu kafayla gidilirse, çok şükredelim
Cenab-ı Allaha. O yüzden, yüzde 20
Bakın, kümülatifte yüzde 133
kişi başı gelir artışı ihtiyacı var. O
yüzden diyorum ki dürüst olun, bu millete dürüst söyleyin. Hâlâ 2023
hedeflerini bu şekilde konuşmak
Gerçi konuşamaz oldular
artık da
SALİH CORA (Trabzon) Daha dokuz yıl var
ya!
ERHAN USTA (Devamla) Dokuz yıl değil,
işte 2018 hedefleri. Bakın, bütün rakamlar sizin
rakamlarınız.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Usta.
Madde üzerinde gruplar adına ikinci söz,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Burcu
Çelik Özkana aittir.
Buyurun Sayın Çelik Özkan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
(Gürültüler)
Ancak, yan taraftaki konuşma benim
konuşmama izin vermiyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
Sayın Çelik Özkan kürsüde.
Sayın Erhan Usta, buyurun efendim, yerinize
alalım sizi.
ERHAN USTA (Samsun) Bilgi istiyorlar
arkadaşlar.
BAŞKAN Tamam, sonra çay sohbetinde bilgi
verirsiniz.
ERHAN USTA (Samsun) Bana biraz daha fazla süre
verin, bunların hepsini anlatayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Çay sohbetinde
Buyurun bir çaya davet
edin.
Sayın Çelik Özkan, yeniden
başlatıyorum.
Buyurun.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) Teşekkür
ederim, sağ olun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum yeniden.
Şimdi, bütçenin 13üncü maddesi üzerine birkaç
kelamımız olacak bizim de partimiz adına.
Bu maddede bahsedilen Su Kanalizasyon ve
Altyapı Projeleri Programı kısa adı SUKAP olan proje
belediyelere altyapılarını geliştirmeleri için sunulan bir
proje olarak tanımlanıyor. Program, belediyelerin borç stokuna
bakmadan uygun krediler veriyor ancak gelin görün ki hangi belediyenin bu
krediye uygun olduğunu Kalkınma Bakanlığının
bünyesi altında çalışan Yüksek Planlama Kurulu belirliyor. Peki,
bu kurul ve üyeleri kimlerden oluşuyor diye
baktığımızda: Kurulun bakanlardan oluştuğu,
kurula başkanlık Başbakan tarafından yapılıyor,
öyle belirlenmiş. Şimdi, arkadaşlar, bu da kurul kararının
siyasi, denetimsiz ve şeffaf olmadığının bir
göstergesi. Geçen haftalarda burada bir kanun tasarısı
konuşuluyordu, kişisel verilerin korunmasına ilişkin.
Burada bir kuruldan bahsettik. Önümüzdeki günlerde, muhtemelen, bu Parlamentoda
görüşülmesi beklenen insan hakları ve eşitlik kurumuna ilişkin
de bir tasarı gelecek, yine burada da bir kurum söz konusu. Bu
kurumların işleyişine ve oluşumuna
baktığımız zaman, tamamı Hükûmet üyelerinden
oluşan bir kurul ve alınacak olan kararların tamamının
siyasi olacağı bugünden net. Şimdi, bu kurumların sadece
isimlerinin olması fakat altlarının tamamıyla
boşaltılmış olduğu ne yazık ki
karşımıza çıkan bir sonuç. Belli ki bir sistemin temelini
kurmaya çalışıyorsunuz bu Parlamentoda ama en azından bu
kadar açık, aleni bir şekilde yapmayın.
Bunun yanı sıra, SUKAP kapsamında
yapılacak iş, aslında belediyelerin yapması gereken bir
iş. Belediyelere yeterli bütçe verilmediği için büyük altyapı
yatırımlarında belediyeler merkezî idareye ve bu örnekte
olduğu gibi Hükûmete bağımlı hâle getiriliyor. Önemli olan,
yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, mali desteklerin yerele aktarılarak bu
gibi büyük yatırımların belediyeler eliyle yapılabilmesinin
sağlanması iken her konuda olduğu gibi, iktidar her hizmeti
merkezîleştirmeyi esas alıyor ve su gibi temel bir ihtiyaç için bile
yatırımlar siyasi iktidarın inisiyatifine bırakılıyor.
Kurulun yapısı iktidar üyelerinden oluştuğu için iktidar
belediyelerinin bu projeden daha fazla yararlanacağı riski
açıktır. Kaldı ki SUKAPtan hangi belediyenin ne kadar
faydalandığı konusunda net bir bilgiye ulaşamıyoruz.
Buna ilişkin bir soru sorduğumuz da il, ilçe olarak herhangi bir
tasnif karşımıza çıkmıyor, veriler yalnızca
toplam rakamları gösteriyor.
Maddenin (4)üncü fıkrasında elektrik
üretimine ilişkin bir hüküm bulunmakta. Türkiye, elektrik üretimi ve su
konusunda doğal kaynaklar bakımından zengin bir ülkedir. Enerji
üretimini ekolojik yapıya uygun, doğayı tahrip etmeyen yollarla
sağlayabilecekken Türkiye'nin doğası enerji
yatırımları için imha ediliyor. Sermayenin talanına
açılan binlerce dereyle ekolojik yaşam yok ediliyor. Yaylalardan
arkeolojik eserlere, her şey enerji için kurban ediliyor. Sadece birkaç
örneği sizlerle paylaşmak istiyorum.
Doğal güzelliği, tarihî ve kültürel dokusu
yok edilen Hasankeyfte, Munzurda, Zeugmada ve şimdi doğası
tahrip edilmek istenen Cerattepede ve birçok yerde HES girişimleriyle
ekolojik bir yıkım yapılmak isteniyor. Kızılderili bir
söz var, burada değinmek istiyorum, bana göre bunu özetliyor: İnsan
tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır. Ben bu
Parlamentodaki hiç kimsenin kalbinin bu kadar katılaştığına
inanmak istemiyorum. Bu sebeple bundan sonraki politikaların
doğayı, ekolojiyi koruyacak nitelikte olması gerektiğini
belirterek sözlerime devam etmek istiyorum.
SUKAPtan ziyade, burada SUKAP gibi bir projeyi
konuşmak yerine neden yerel yönetimlerin güçlendirilmesini
konuşmayalım? Bize göre en önemli sorun, buradaki çözüm, yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi. Bizler Halkların Demokratik Partisi olarak
bir model öneriyoruz. Bunu parti tüzüğümüzde, gündemimizde de,
programımızda da ve bütün alanlarda da belirtiyoruz. Bu modelin
tartışılacağı yer elbette ki bu Parlamento
çatısı altıdır ve elbette ki bu model anayasal çerçeveler
nezdinde ele alınmalı ve tartışılmalıdır. İktidar
19uncu yüzyıldan kalma tekçi ve merkeziyetçi sistemde ısrar
etmektedir. Ancak, bu sistem Türkiye'nin çoğulcu yapısına uygun
değildir. Sadece Kürtler yararlanmasın diye Avrupa Özerklik
Şartına dahi çekinceler konulmuştur. Bizim önerdiğimiz
model, toplumun tüm sorunlarının çözümünün devletten
beklenmediği, sivil ve bağımsız toplum örgütlenmeleri
aracılığıyla toplumun kendi sorunlarına bizzat
kendilerinin çözümler geliştirdiği daha pratik, daha demokratik ve
daha katılımcı bir sistemdir. Esnemeyen, demokrasiye açık
hâle gelmeyen, en basit demokratik talepleri bile bastırmaya
çalışan mevcut devlet zihniyeti ve uygulamaları sorun çözücü
kabiliyetinin olmadığını bizlere gösteriyor. Bunun sebebi
toplumun taleplerinin küçültülmesi, merkezî otoritenin ise güçlendirilmesidir.
Arkadaşlar, karşımızda tarihî
fırsatları sürekli masa devirerek kaybeden bir iktidar var.
İktidar demokratik müzakere ve çözüm sürecini nasıl devirdiyse bugün
demokratik anayasa yapım sürecini de istikrarlı bir şekilde
başkanlık sistemi dayatmasıyla zora sokuyor. Türkiye'nin toplumsal
yapısı cumhuriyetin demokratikleşmesini ve demokratik bir
anayasayı zorunlu kılmaktadır. Bu talepleri dile getiren
akademisyenler, gazeteciler, aydınlar, seçilmişler tehdit ve
baskıdan kurtulamıyorlar. Seçilmişlerimize yönelik tutuklamalar,
gözaltıları ve bu baskıcı tavır daha yeni değil; Ağustos
2015ten bu yana neredeyse her gün bir belediyemizin eş başkanı
ya görevden uzaklaştırılıyor ya gözaltına
alınıyor ya da tutuklanıyor. En yakın örneği
Sayın Davutoğlunun, Sayın Başbakanın Silopi -yani
tırnak içerisinde belirtmek istiyorum- ziyaretinde gözaltına
alınan ve Sayın Davutoğlu Silopideyken tutuklanan sevgili
Eş Başkanımız Sayın Emine Esmer. Sayısı
yüzleri aşkın siyasi seçilmişlere yönelik bu siyasi
soykırım süreciyle savaş konseptinin bir parçası olarak
Demokratik Bölgeler Partisi belediyeleri âdeta bir hizmet üretemez hâle
getirilmeye çalışılıyor. Aynı zamanda, bu
müdahalelerle, kadın mücadelesinin emek emek ördüğü ve
kurumsallaştırdığı eş başkanlık
sistemi, kadınların karar alma mekanizmalarında yer alabilmeleri
engellenmek isteniyor.
Günlerdir fezlekelerle ilgili birçok gelişme
yaşandı. Fezlekelerle, tutuklamalarla bir tehdit
fırtınası sürüp devam ediyor. Fezlekelerle ilgili partimiz
gerekli açıklamaları yapıyor, yapmaya devam edecek. Ancak,
millî irade demeyi marifet edinmiş AKP esas yüzünü bugün apaçık
ortaya koyuyor. 1990ların ruhunu benimsemiş bir parti olduğunu
kanıtlamak için muazzam bir çaba içerisinde ancak biz buna inanmak
istemiyoruz. Çünkü neden? AKP on dört yıl önce iktidara geldiğinde
ilk eleştirdiği ve kabul etmediği ve
değiştireceğini taahhüt ettiği işte bu
uygulamalardı ve değiştirmeyi taahhüt ettiği diğer bir
husus ise faili meçhullerdi. Fakat, bugün Cizrede, Surda, Silopide yeni
yüzleşme alanlarını açtığının bana
kalırsa farkında değil. Onun yanı sıra, şayet
1994 yılında gözaltına alınan ve tutuklanan sevgili
büyüklerimizin, değerlerimizin bugün halk nezdinde hangi yerde yer
aldıklarını sizlere hatırlatmak isterim ve o gün bu
uygulamalara sebebiyet verenlereyse yine halkın yüreğinde hangi gözle
bakıldığını tekrardan hatırlatmak isterim.
Geçmişte bu tutuklamalar yapıldı, faili meçhuller oldu, bugün
politikalarınızı tamamen değiştirdiniz. Soruyorum: Ne
için, bunlarla neyi kazanabilirsiniz? Yıllarca dilinize pelesenk ettiğiniz
ileri demokrasi hakikaten bu mu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla) - Son olarak, gerçek demokrasi, kalıcı barış,
istikrar, birlik ve bütünlük için ekonomiden çevre sorunlarına,
sağlıktan eğitime, kültür ve sanattan kadın
özgürlüğüne bir bütün toplumun özgürce yaşaması için savaş
politikalarından vazgeçilmeli ve kalıcı barışın
inşası için herkes sorumluluk almalıdır.
Teşekkür ederim
tekrardan. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Şimdi, gruplar
adına son söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili
Mevlüt Duduya aittir.
Buyurun Sayın Dudu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEVLÜT DUDU
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 13üncü
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri
izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlarken tüm dünya
kadınlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutluyorum.
Biraz önce burada bir
tartışmaya hep birlikte tanıklık ettik, Saidi Nursi üzerine
bir tartışma. Bu çatı altında bulunmalarını bu
Meclise ve cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürke borçlu olanların,
ona yine bu çatı altında hakaret edilirken kılını bile
kıpırdatmadan izleyenlerin Saidi Nursiye methiye dizmekte
birbirleriyle yarışmalarını gerçekten üzülerek ve ibretle
izlediğimi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
AKPnin kendi koyduğu, AKP hükûmetlerinin kendi koyduğu 2023
hedeflerinden hızla uzaklaşmakta olduğumuzu 2016 bütçesi bize
somut ve açık bir biçimde gösteriyor, ifade ediyor.
Burada müzakere etmekte olduğumuz bütçe, âdeta
Türkiyeyi Orta Doğunun otoriter rejimlerine dönüştürmeyi hedefleyen
sürecin bütçesi. Bu bütçe, laik demokratik Türkiye Cumhuriyetine
karşı açılan savaşı finanse eden bir bütçe.
Değerli milletvekilleri, AKP, son günlerde yine
bir enkaz ve yeni Türkiye edebiyatı başlattı. Bir yandan,
doksan yıllık cumhuriyet dönemini enkaz olarak nitelerken asıl
enkazın kendi yönetimlerinde geçen son on üç, on dört yıla ait
olduğunu görmezden geliyorlar. Diğer yandan, bu enkazı yani
kendi yarattıkları cehennemi vatandaşa yeni Türkiye adı
altında lolipop şekeri kıvamında sunmak istiyorlar. AKPnin
diline pelesenk olmuş yeni Türkiye, aslında tek adam
saltanatına dayanan, Orta Çağın zifirî
karanlığının ta kendisidir. Yeni adı altında
gizlenmeye çalışılan hedef, demokratik laik Türkiye
Cumhuriyetinin yıkılarak, Erdoğanın saltanat tahtına
oturtulmasıdır.
İşte, ben, şimdi, sizlere
zamanım elverdiğince yeni Türkiye'nin yani AKPnin Türkiye'sinin bir
fotoğrafını sunacağım.
Değerli milletvekilleri, gazeteci Can Dündar ve
Erdem Gülün tutuklanmasında hak ihlali olduğuna hükmeden Anayasa
Mahkemesi kararını tanımadığını söylemekten
kaçınmayan Cumhurbaşkanı ve ona destek veren Adalet Bakanı
halkın gözünde açıkça suç işlemişlerdir. Adalet Bakanı
kararı yargıya müdahale olarak yorumluyor. Ancak, Anayasa Mahkemesi,
o hükmü Anayasadan aldığı anayasal bir yetkiye dayanarak
vermiştir. Bu durumda, açıkça söylüyorum: Ya bu Adalet
Bakanının hırsı aklının önüne geçmiştir ya
da aldığı hukuk fakültesi diplomasında bir problem
vardır. Anayasa Mahkemesi kararını beğenirsin ya da
beğenmezsin ama o kararı yargıya müdahale olarak
değerlendiremezsin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Eleştirebilir.
MEVLÜT DUDU (Devamla) Hele hukukçuysan hele de
Adalet Bakanıysan bunu hiç yapamazsın, yapmamalısın.
Değerli milletvekilleri, 12 Eylül ruhunu, 12
Eylül faşizminin ruhunu taşıyan Anayasa'yı
değiştirmek istedik ama AKPnin parlamenter rejimi yıkmayı
amaçladığı sürecin ortağı olmayı da reddettik, bu
oyuna gelmedik. Biliyorsunuz ki Anayasa mutabakatı için AKP son tarih
olarak 30 Haziranı belirledi. Bu sürede başkanlık
kampanyası yürüterek alenen demokrasiyi sona erdirmek istemektedir. Zaten
Erdoğan, bundan yirmi yıl önce, demokrasinin kendisi için bir tramvay
olduğunu, istediği durakta ineceğini söylemekten
çekinmemiştir, işte o durak başkanlık sistemidir. AKP yeni
anayasayla ilk 4 maddeyi değiştirerek cumhuriyet rejimini ve kurucu
ilkelerini ortadan kaldırmak istemektedir, buna asla izin
vermeyeceğiz.
Değerli milletvekilleri, AKPnin yeni Türkiyesi
toplumu kamplaştırmış, mezhepçi bir anlayışa
dayanmış, sayısız çalıştaylar düzenlemesine
karşın Alevi kesime verdiği sözleri tutmamış, cemevine
ibadethane statüsü vermek bir yana Sünni-Alevi kutuplaşmasını
artırmış bir Türkiye'dir. AKPnin Türkiyesi yeni değildir,
tam tersine eskidir, cumhuriyet öncesi dönemi getirmek istemektedir. (CHP
sıralarından alkışlar)
AKPnin Türkiyesi terör örgütü PKKyla gizliden
gizliye Osloda, İmralıda pazarlık yapmış, Kandilden
gelenleri Haburda militan kıyafetiyle karşılamış,
çadır mahkemeleri kurmuş dönemin adıdır. AKPnin yeni
Türkiyesi, teröristbaşının mektuplarını büyük
şenlikler hâlinde Diyarbakırda okutup
alkışlatmış, çözüm süreci adı altında
PKKnın şehirlerde, ilçelerde silah depolamasına, hendek
kazmasına, evleri cephaneliğe dönüştürmesine göz yummuş
dönemin adıdır. PKKya silah bıraktıracak süreci
işletmek bir yana milliyetçiliği ayağının altına
aldığını bağıra bağıra haykıran
Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran 2015te başkan
olamayacağını anlamıştır. İşte, bu
tarihten itibaren milliyetçilik maskesi takıp elindeki medya gücü
üzerinden vatandaşın algısıyla oyuncak gibi
oynamıştır. İşte, o yüzden, AKPnin Türkiye'si
gerçeklerin maskelendiği dönemin adıdır. O gün askere vur emri
verdirtmeyen AKP, bugün yurdun dört yanında şehit cenazelerinde
ağıtlar yaktırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Komşularla
sıfır sorun diye yola çıkan AKPnin, diplomaside
sıfırı tükettiği dönemin adı AKPnin yeni
Türkiye'sidir. Stratejik derinliğin stratejik rezilliğe
dönüştüğü; Irak, İran, Rusya, Suriyeyle köprülerin
atıldığı dönemin adıdır. Rusya
uçağını düşürdükten sonra Suriye sınırına
uçak kaldıramayacak hâle düşülen dönemin adı yeni Türkiyedir.
Suriyede cihatçıların MİT
tırlarıyla silahlandırıldığı,
beslendiği, IŞİD terörünün tırmandığı
dönemin adı AKPnin yeni Türkiye'sidir.
3 milyona varan mültecisi, kevgire dönen
sınırlarıyla teröristlerin Türkiye'ye rahatça girip
Sultanahmette, Reyhanlıda, Ankarada, Suruçta bomba
patlattığı, yüzlerce masum insanımızı hayattan
kopardığı, iç güvenliğin sona erdiği dönemin
adıdır.
MİTin AKPnin oyuncağı olduğu,
bitirildiği, muhalif seslerin ve gazetecilerin cezaevine gönderilerek
gözdağı verildiği, hukukun ve adaletin ayaklar altına
alındığı dönemin adıdır.
Değerli milletvekilleri, yeni Türkiye,
işçi haklarının yok edildiği, taşeronluğun devlet
eliyle yaygınlaştırıldığı, kıdem
tazminatının yok edilmek istendiği, kiralık işçi
düzenlemeleriyle Atatürkün kaldırdığı amelelik
kavramının yeniden diriltildiği dönemin adıdır.
Sanayileşmeyi dinamitleyen AKP Türkiye'si,
kendi yerli demir çelik üreticisini Rusya ve Çin kaplanlarına teslim eden,
binlerce çelik işçisini işsiz bırakan zihniyetin Türkiye'sidir.
Hukuksuz özelleştirmelerle işçi haklarının
gasbedildiği dönemin adıdır.
Vatandaşın günler süren elektrik
kesintilerine mahkûm edildiği dönemin adıdır.
AKPnin Türkiye'si, iktidarın elindeki hukuk
cellatlarının adaleti yok ettiği dönemin adıdır.
Generallerin, aydınların, gazetecilerin, muhalif olanların
cezaevinde çürütülüp sonra Biz yapmadık, paraleller yaptı.
savunmasıyla hukuksuzluğu itiraf ettiği dönemin
adıdır. 17-25 Aralık 2013te soygunun tescillendiği dönemdir
yeni Türkiye. Bu yüzden, vatandaş artık bu tarihleri
hırsızlık haftası olarak nitelemektedir.
Yanlış dış politika, ekonomik
dengelerimizi de bozmuş, dış ticaret hacmini tepetaklak hâle
getirmiştir. Asgari ücreti 1.300 lira yapan Hükûmet, kötü giden ekonomi
yüzünden kaşıkla verdiğini kepçeyle almaktadır. Özetle,
AKPnin yeni Türkiyesi, hukuksuzluğu haykıran kaçak saray
Türkiyesidir. Halk yoksulluğa ve işsizliğe mahkûm edilirken
Erdoğan ve avanesinin devlet kadrolarını işgal ettiği
dönemin adıdır yeni Türkiye.
Ama değerli milletvekilleri, şunu iyi
bilin ki tarih geriye akmaz. AKPnin sonu kendi milletinin, Türk milletinin
elinden olacaktır. Ve bu millet bir gün gelecek, AKPyi de yeni Türkiye
safsatasını da tarihin tozlu raflarına kaldıracaktır.
Bu düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz,
Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tora aittir.
Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 13üncü maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
Daha önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesi üzerinde
konuşmuştum. Birkaç hususa daha değineceğim, daha sonra
13üncü maddeye geçmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, benim buradaki
konuşmam konjonktürel olmayacak. Tabii Dün dündür, bugün bugündür. de
demeyeceğim, gömlek de çıkarmayacağım. Geçmişte çok
ceket çıkardık, bunu da antrparantez belirtmek istiyorum ve burada
gerçeklerden bahsedeceğim.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
merkezî yönetim bütçesi rakamı 570 milyar liradır; 570,5
milyardır. Bunun içerisinde yatırım bütçesi de 51,8
milyardır; 51,8 milyar. 2015te bu rakam 56,9 milyardı, 2015e göre
yaklaşık 5 milyarlık bir azalma söz konusudur.
Eskiden, bildiğiniz gibi, kara deliklerden
bahsedilirdi KİTlerin borçlarından dolayı. Bugün en büyük kara
delik, bildiğiniz gibi, Sosyal Güvenlik Kurumudur. Sosyal Güvenlik
Kurumunun bütçe transferi 2016 yılında 91 milyar, açık da 11,3
milyar olarak öngörülmüştür. Açık artı transfer 102,3 milyar
liradır yani eski parayla 102 katrilyondur kısaca. Değerli
milletvekilleri, bunu ne kadar aşağı çekersek ülkemiz için çok
büyük faydalar sağlayacaktır, yatırım bütçemiz de 51,8
milyardan daha yukarılara çıkacaktır. Peki, SGKnın finans
gereksinimini daha da azaltmak için ne yapabiliriz? Maliye Bakanımız
da burada. Hiç şüphe yok ki yapılacak ilk iş kayıt
dışıyla mücadeledir. Bunu burada belirtmek istiyorum.
Burada çok kıymetli bir bayan
arkadaşımız konuşurken okuduğu şiirde
Kadınları biliriz. dedi. Evet, kıymetli milletvekilleri, biz
de kadınları biliriz. Merdiven altlarında, gayrisıhhi, zor şartlarda,
kaçak çalıştırılan kadınları biliyoruz. Dünya
Kadınlar Günü nedeniyle emekçi, çoğunun başı kapalı,
garip, sahipsiz, sigortasız -yüzde 90- bu
kadınlarımızı saygıyla selamlıyorum.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Onların sahibi
burada, burada.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - Bunlara
sigortalı günler diliyorum.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Niye böyle bir
ayrım yapıyorsunuz?
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - Geçen on
beş yıllık iktidarı döneminde AKP bu kesim için bir
adım bile atmamıştır, kimse kusura bakmasın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu konuşmanın neyine
itiraz ediyorsunuz?
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Başı
örtülü olan ile olmayan ayrımı yok. Niye böyle bir ayrım
yapıyorsunuz? Başörtüsünü sömürmeyin. Kabul etmiyorum böyle bir
ayrımı, ayıp!
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) -
Kıymetli milletvekilleri, bakınız, 102 milyarlık Sosyal
Güvenlik Kurumu açığını azaltmadan Türkiye'nin refaha
erişmesi, yatırım bütçesini artırması mümkün
değildir. Bunun yolları var. Bakınız, ilk önce 666
sayılı Kararnameyle eşit işe eşit ücret
politikası belirlendi. Bu yanlıştır, eşit unvana
eşit ücret verildi.
Kıymetli milletvekilleri, şimdi,
bakınız, SGKnın 60-70 milyar alacağı var piyasada. Bu
alacağı tahsil etmeden, zaman aşımına
uğratılmış miktarları zaman aşımına
uğratmadan, şüpheli alacak hâline gelmiş büyük miktarları
çözmeden siz asla başarılı olamazsınız.
Bakınız, burada, sizlere bir iki örnek
vermek istiyorum, Sayıştayın raporlarında bunlar geçiyor:
Şüpheli alacak miktarı 2013te 19,3 milyarken 2014 yılında
bu 1,2 milyara düşmüş; katrilyon, 18,1 katrilyon azalmış.
Bu para tahsil edilmedi. Tahsil edilmiş olsaydı Hazineden transfer
yapılmazdı. Evet, zamanaşımına
uğrattığınız kurum alacağı 2,3 katrilyondur
eski parayla.
Kıymetli arkadaşlar, bunları çözmenin
bir yolu Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili ayrı düzenlemeler
yapmanızdır. Sosyal Güvenlik Kurumunun açıklarını
azaltmadan, transferleri azaltmadan başarılı
olamazsınız, bu ülke de ileri gitmez. Ne olacak? Zamanım az,
kısa kesiyorum. Bakınız, ikramiye ödenmiyor, mahkemeye verdiler,
kazandılar. İkramiyeyi ödetin, fazla mesaiyi artırın, bir
simit parasına cumartesi, pazar gelip gitmesin. Ayrıca, ek ödeme
verin diyorum. Bunları çözmeden, Sosyal Güvenliğin bütçe
transferlerini azaltmadan başarılı olmamız mümkün
değildir.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tor.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Kavakcı
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Sayın
konuşmacı başı örtülü-başı açık diye
ayrım yapıyor. Acaba kendileri bu başı örtülülere
(MHP
sıralarından gürültüler)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya, ne
ayrımı!
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Ayıp ya,
ayıp!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Gecenin bu saatinde
işine bak, hadi ya!
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Saatin önemi
yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Buradan bir şey
çıkmaz. Söylediğin adama bir bak, ne dediğini bir dinle önce.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖMER ÜNAL (Konya) Dinleyin, bir dakika bir
dinleyin ya! Saygı gösterin, bir dinleyin!
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Ben bu
ayrımdan rahatsız olduğumu başı örtülü bir kadın
olarak ifade etmek istiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Önce bir dinle ne
dediğini de ondan sonra
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Bir de
başı örtülü kadınların hakları şimdi mi
akıllarına gelmiş, bunu da sormak istiyorum müsaadenizle. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Bak ya,
ayıptır ya, ayıp!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Başkanım
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
polemiğe girmeyelim.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Hayır, hayır
BAŞKAN Tamam, Sayın Tor, polemiğe
girmeyelim, bu işi bitirelim.
Buyurun.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Başkanım, ben bunların hakkını savunurken herkes
pıstı, gelin göstereyim size.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Bu
diyemezsiniz. Evet, 1999daki hak savunmayı biliyorum ben.
Hatırlıyoruz milletvekilinin hakkını nasıl
savunduğunuzu!
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) -
Gel göstereyim, gel göstereyim, gel göstereyim!
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, günün son
konuşmacısı ve 50nci konuşmacı, aynı zamanda
madde üzerinde konuşan Kastamonu Milletvekili Metin Çelik.
Buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Veciz bir konuşma bekliyoruz günün bu saatinde.
METİN ÇELİK (Kastamonu) Teşekkür
ediyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 13üncü maddesi üzerinde görüşlerimi ifade
etmek üzere şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle Genel Kurulu ve televizyonları başında bizleri
izleyen saygıdeğer vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu, AK PARTİnin
14üncü bütçesi. AK PARTİnin 14üncü bütçesini yorumlarken, üzerine söz
söylerken bundan önceki 13 bütçeyi nasıl kullandığına bir
bakmak gerekiyor. Nasıl kullandı AK PARTİ on üç yılda bu
bütçeleri? Sağlıkta ne yaptı, ulaşımda ne yaptı,
eğitimde ne yaptı?
Evet, değerli milletvekillerimiz, muhalefetten
milletvekillerimiz tabii muhalefet görevleri gereği geliyorlar, bazı
konulardan bahsediyorlar, görevlerini yerine getiriyorlar ancak bakın,
değerli milletvekilleri, 2002 yılında AK PARTİ iktidara
geldiğinde sağlıkta nasıl bir hizmet sunumu vardı?
Evet, çok basit örnekler vereceğim size.
Değerli milletvekilleri, bıçak parası
diye bir şey vardı. Daha on üç yıl önce AK PARTİ iktidara
geldiğinde
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Gene var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Gene var, gene var, gene var.
MUSA ÇAM (İzmir) - Şimdi hançer
parası oldu, hançer, hançer, hançer oldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hançer parası oldu.
METİN ÇELİK (Devamla) Hayır,
hayır, hayır. Bakın, hastanelerde ölü bebekler rehin
alınıyordu, rehin. Unutmadı bu millet o günleri.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gene var, gene var.
MUSA ÇAM (İzmir) - Millet şimdi hastanede
rehin kaldı, rehin, rehin. Senet imzalatıyorlar, senet.
BAŞKAN - Müdahale etmeyelim sayın
milletvekilleri.
METİN ÇELİK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, niye rahatsız oluyorsunuz bunlardan? Rahatsız
olmayın.
LEZGİN BOTAN (Van) - Millet şimdi
hastaneye artık giremiyor.
BAŞKAN Bırakın konuşsun
sayın milletvekilleri.
METİN ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın kendi ilimden bahsedeceğim size. Kastamonuda
1.070 tane köy var, 20 tane ilçe var. Kastamonuda 2002 yılında kaç
tane acil ambulans vardı biliyor musunuz? Sadece 2. Şu anda kaç tane
var biliyor musunuz? 52 değerli milletvekilleri, 52. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) 2 nerede, 52 nerede?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Milleti hasta
etmişsiniz, bak, ona göre düşün.
METİN ÇELİK (Devamla) - Gülmeyin,
gülmeyin! Sağlık Bakanlığı sizdeydi.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Onlar gülüyor da
biz onlara gülüyoruz.
METİN ÇELİK (Devamla) Gülmeyin,
gülmeyin! Sağlık Bakanlığını sizden aldık
biz.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Onlar da gülüyorlar
da biz ona gülüyoruz.
METİN ÇELİK (Devamla) - Gülmeyin,
gülmeyin!
Değerli milletvekilleri, bakın,
ulaşımda neredeydik? Türkiye örneğini zaten hepiniz
biliyorsunuz. 6 bin kilometre bölünmüş yol yapmıştı. Ne
kadar sürede? Seksen yılda 6 bin kilometre bölünmüş yol yapmışız.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ne kadar
duble yol yaptınız? Bir de onu söyle!
METİN ÇELİK (Devamla) - Sayın
Cumhurbaşkanımız, o günkü Başbakanımız ne dedi?
Sayın Cumhurbaşkanımız, o günkü Başbakanımız
15 bin kilometre bölünmüş yol yapacağız. dediğinde
hepiniz güldünüz, değil mi?
SALİH CORA (Trabzon) Hayal dediniz.
METİN ÇELİK (Devamla) Hayal dediniz,
Hayal. Çünkü Olmaz. dediniz. Bu milleti Olmaz.lara
alıştırmıştınız.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Ne kadar
özelleştirme yaptı? Bir de onu söyleseniz. Bir de özelleştirme
rakamlarını söyleseniz.
METİN ÇELİK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, kusura bakmayın, sataşmak için söylemiyorum
bunları, bunlar gerçekler.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Bir dış
borç rakamlarını söyleseniz.
METİN ÇELİK (Devamla) - Evet, bugün ne
kadar yaptık değerli milletvekilleri? 18 bin kilometre bölünmüş
yol yaptık
KAMİL AYDIN (Erzurum) Mayınlı
mı, mayınsız mı?
METİN ÇELİK (Devamla) -
on üç yılda
4 katına çıkarttık, 4 katına değerli milletvekilleri.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kastamonuda ne kadar vardı? Sadece 47
kilometre.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Yolu gösterdiniz kendinize,
yolsuzluğu
METİN ÇELİK (Devamla) Sen hiç merak
etme, ben daha oraya geleceğim.
47 kilometreden 300 kilometreye çıkardık,
300. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bundan rahatsız
olmayın. Milletin memnun olduklarından zaten siz rahatsız
oluyorsunuz.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Yapılan yoldan
Allah razı olsun da şu yolsuzluğu anlatsanız hakikaten
yani.
METİN ÇELİK (Devamla) - Başka ne
yaptık? Bakın, IMFye 24 milyar dolar borcumuz vardı, değil
mi? Bir milletvekili arkadaşımız geldi, bunu küçümsedi, dedi ki:
24 milyar doları ödemekle ne olmuş? Değerli milletvekilleri,
bakın, Merkez Bankamızın rezervi sadece 25 milyar dolar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Oraya girme, eridi gitti
şimdi.
METİN ÇELİK (Devamla) Yani, Merkez
Bankamızdaki rezerv IMFye olan borcumuza ancak yetiyordu.
Evet, değerli milletvekilleri, bugün Türkiye
ihracatını 30 milyar dolardan 5 katına çıkardı, 150
milyar dolara çıkardı. Bunlar gerçekler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KEMAL ZEYBEK (Samsun) İthalatı söyle,
ithalatı!
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) İthalatı
da söyle!
METİN ÇELİK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, fazlaca vaktim kalmadı. İşçilerin,
memurların, emeklilerin ücretlerinde reel anlamda çok ciddi
iyileştirmeler sağladık. Evet, bir başka konuşmamda bu
iyileştirmelere tekrar değineceğim inşallah.
Ben,
bu bütçenin, 2016 yılı bütçesinin milletimize, ülkemize hayırlar
getirmesini temenni ediyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli hatip
konuşmasını yaparken
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Ya, icraattan rahatsız olma Özgür!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) İcraattan rahatsız olan yok.
Değerli
hatip konuşmasını yaparken grubumuza sataşmada
bulunmuş
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) - Ne dedi?
ÖMER
ÜNAL (Konya) - Yol yaptık diye mi sataştı?
BAŞKAN
Bir saniye sayın milletvekilleri
Buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Değerli hatip konuşmasını yaparken
sağlık hizmetlerinden bahsedip, geçmişte alınan
katılım payları, bugün alınan katılım
payları konusunda doğruyu söylemeyip grubumuza hitaben Sizin
döneminizde
deyip bir
BAŞKAN
Sizin döneminizle mi mukayese etti?
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) SSKyı anlatmadı, ondan galiba, SSKyı
anlatmadı!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hiç ilgisi yok.
Cevap
hakkımızı kullanmak istiyorum.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Savaş Ayın programını izlemediniz
galiba! SSK hastanelerini anlatmadı, SSKyı kim batırdı
anlatmadı!
BAŞKAN
- Sayın Özel, söz vereyim de tamam da böyle zorlamaya gerek yok. Siz deyin
ki: Ya, ben iki dakika konuşmak istiyorum bir grup başkan vekili
olarak.
Günün
son konuşmacısı dedik, isterseniz son konuşmacı
olarak Metin Bey kalsın, siz yerinizden konuşun. Yani, sataşma
değil de açıklama olarak söz vereyim ben size.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yok, kürsüden cevaplamamız lazım.
BAŞKAN
- Peki, buyurun, iki dakika veriyorum hadi bu saatte. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
HABİB SOLUK (Sivas) Başkanım, o yolları en iyi ben
bilirim, son konuşmacı benim olmam lazım.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bence hiçbir mahzuru yok.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Kastamonu Milletvekili Metin Çelikin 2016 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 13üncü maddesi
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Şimdi, önemli olan, bütçe görüşmesi yapıyoruz,
müzakereler ne kadar uzarsa, bu, iktidar için gurur vesilesi olması
lazım. Bir maddede konuşma yapılmasa mı? diye bir
şakayı bile alkışla karşılamak, aslında
bütçe gibi önemli bir müzakereyi işlevsizleştirmek anlamına
gelir. Elbette, buraya çıkan arkadaşlar iktidar partisi olma
sorumluluğuyla görevlerini yapacaklar ama gerçeklerden uzaklaşmamak
lazım.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelmeden
önce, hastalardan emekliyse yüzde 10, çalışırsa yüzde 20, raporluysa
eğer yüzde sıfır katılım payı
alınırdı, bunun dışında herhangi bir ödeme yoktu.
Bugün gelinen noktada 11 çeşit katılım payı
alınıyor ve bu yüzde 10-20 hâlâ var ama muayene ücreti devlet
hastanesindeyse 5 lira, üniversitedeyse 12 lira. Yazılan reçete için,
muayene reçeteyle sonuçlandıysa 3 lira reçete parası...
SALİH CORA (Trabzon) Eczanelere
gidebiliyorsunuz, isteyen istediği eczaneye gidebiliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - ...sosyal güvenlikten sorumlu
sayın bakan burada, size yazılan ilacın en ucuzu ödeniyor.
Aradaki fark, hani diyoruz ya Teyze, devlet bu ilacı ödüyor. diye, her
yazılan kutu ilaç için ek 1 lira, özel hastane fark ücreti...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) SSKyı anlat
SSKyı, Özgür Bey, SSKyı anlat!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - ...tetkik fark ücreti,
istisnai sağlık hizmeti fark ücreti...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) SSKyı anlat,
SSKyı!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - ...muayeneye erken geldin
fark ücreti, muayene için...
SALİH CORA (Trabzon) İlaç bedellerini
yüzde 80 indirdik.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -...randevu almak için 4 lira
telefonla ücret...
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Telefon mu vardı
ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - ...istisnai sağlık
hizmetlerinden yararlanma farkı, ayrıca bir tetkik var, tetkiki öne
çekmek için üniversite hastanesinde dahi dört ay sonraya MR yazmış,
Cumartesi gel, 200 lira ver. fark ücreti.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) SSKda kuyruk
vardı, ilaç kuyruğu vardı, kapılarda kuyruk vardı!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın bakan burada,
eskiden ağırlıklı ortalaması yüzde 12 olan cepten
harcamalar yüzde 45e çıkmış durumda.
SALİH CORA (Trabzon) İsteyen
istediği eczaneye gidebiliyor.
BAŞKAN Bitmiştir Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sizin eseriniz,
övünebilirsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) SSKyı da
anlatsaydın Özgür Bey. SSK Genel Müdürlüğünü anlatsaydın!
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Erdoğan siz niye söz
istiyorsunuz?
Buyurun.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Başörtülüler
diye bize sataştı, ben de bir cümle...
BAŞKAN Hayır, hayır Sayın
Erdoğan o konu kapanmıştır, lütfen.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Lütfen, Sayın
Başkan...
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
soru-cevap işlemi yapacağız.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Sisteme giren sayın
milletvekillerine ben sırasıyla söz vereceğim.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) Sayın
Başkan...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, yol,
yol, yol, yol... Yolu da bilirim yolsuzluğu da. demişti, son
konuşmacı olacak.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan 1inci
sırayı aldınız.
Buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu sene hem köylüler hem de
turizmciler çok ciddi bir sezonla, sıkıntılı bir sezonla
karşı karşıya. Köylülerin ve turizmcilerin ecrimisillerini
düşürecek misiniz, böyle bir çalışmanız var mı?
İkincisi: Geçtiğimiz 2008-2009
yıllarında mali krize girip ödeme güçlüğüne giren sonradan
borcunu derdini ödeyen ancak yeniden iş kurmak istediğinde
bankalardan kredi alamayan -çok ciddi- esnaflar, sanatkârlar var. Bunlarla
ilgili bir mali af düşünüyor musunuz, sicil affı düşünüyor
musunuz?
Gene şu anda Çek Yasası işlemez
durumda, ticaret yapılamıyor, kimse alacaklarını
alamıyor. Bu iş yarın adaletle çözülemeyince başka yerlere
gider. Bu Çek Yasasına yeniden bir düzen vermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bildiğiniz gibi, Suriye
savaşı nedeniyle başta Hatay olmak üzere bütün sınır
kapıları kapandı dolayısıyla oradaki
halkımız şu anda mağdur, esnafımız mağdur,
çiftçimiz mağdur. Artık, turist de oraya gelemiyor şu süreçte.
Bu yüzden, bütün bunları göz önünde bulundurarak esnaf ve çiftçimizin
vergi ödemelerinin ve kredilerinin bu sıkıntılı süreçte en
az bir yıl ertelenmesini talep ediyorum. Siz Hükûmet olarak böyle bir
uygulamayı düşünüyor musunuz? Oradaki esnaf ve çiftçi adına
talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum. Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Hürriyet
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İstanbulun su ihtiyacı
için Kocaeli Kandıranın 18 köyünü sular altında bırakacak
Sungurlu Barajı nedeniyle yerinden yurdundan edilecek köylülerimize
barınma hakları için yeni bir yer gösterecek misiniz? Baraj
alanında şimdiden rantçılar devrededir. Arazileri ucuza
kapatmaya çalışan rantçılarla ilgili bir inceleme
başlatacak mısınız?
Bir de asrın felaketi Gölcük depreminden bu
yana, Kocaelide 150 bini aşkın yeni konut inşa edilmiştir
ama zorunlu olan DASK poliçelerinde aynı oranda artış
olmaması sizce anormal değil midir? Elektrik, su abonelik
işlemleri DASK olmadan yapılamazken 200 bine yakın DASKsız
binayı nasıl açıklayacaksınız?
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Maliye Bakanlığında
gider bölümü için kurum içinde uzmanlık sınavı açmayı
düşünüyor musunuz? Eğer açılacak ise ne zaman açılacak?
Soru iki: 1 kilometre otobanın ortalama
maliyeti ne kadardır?
Soru üç: Kayyum tarafından el konulan
şirketler, televizyonlar, gazetelerin kayyum atandığı tarih
itibarıyla Maliyeye vergi borçları var mıdır?
Soru 4) Düzce Belediyesine oradaki atıklar için
Avrupa Birliği fonundan ve merkezî idare tarafından ne kadar para
gönderildi? Bu paraların ne kadarı harcandı?
Soru 5) 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 59uncu maddesi uyarınca istisnai memurluğa 2002
tarihinden bugüne kadar kaç kişi alındı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Üniversite asistanları mutsuz, umutsuz ve
karamsar. Sayın Bakan, üniversitelerimiz gerek eğitim gerek akademik
yayın açısından sizin on üç yıllık döneminizde epey
gerilere düştü. Yayında İran bile bizim önümüzde. Akademik
yaşamımızın geleceği olan asistanlar yani 50/D, ÖYP ve
diğerleri, iktidarınız tarafından akvaryumun çöpçü
balıkları gibi yani akademik yaşamın taşeronları
olarak görülüyor. Üniversitemizin ve akademik yaşamımızın
geleceği olan başta 50/Dliler olmak üzere, sizin Bakanlık döneminizde
geleceklerine umutla bakabilecekler mi? 4/A ve 4/C kadroları verilecek mi?
İkinci sorum: Kastamonu Tıp Fakültesi
dokuz yıldır Hacettepede. Kastamonu milletvekilleri acaba ilgilenip
de tıp fakültesini taşıyacaklar mı? Para mı
bulamıyorlar acaba veya para mı vermiyorsunuz Sayın Bakan?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere
sözü Sayın Bakana veriyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, iki
üç arkadaşımız sorabilirdi yani.
BAŞKAN Süre kalırsa vereceğim çünkü
süre kalmadı.
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Erdoğan turizm sektörü ve tarım
sektöründe vatandaşlarımızın
karşılaştıkları problemlere ilişkin olarak
yapabileceklerimizle ilgili bir soru sordular. Bilindiği üzere, Sayın
Başbakanımız turizm sektörüyle ilgili olarak kapsamlı bir
paketi yakın geçmişte açıkladı. O paket içerisinde, turizm
işletmelerinin karşılaştıkları finansal
güçlüklerin kolaylaştırılması, kamu idarelerine, özellikle
Maliye idaresine ödedikleri kiraların ve ecrimisil bedellerinin üç
yıl süreyle taksitlendirilmesine ilişkin kapsamlı bir düzenleme
yaptılar.
Yine, çiftçilerimizle ilgili olmak üzere de bizim,
biliyorsunuz, tarım arazilerinin çiftçilere uygun koşullarla
satılmasına ilişkin bir düzenlememiz oldu, 258 bin çiftçimiz de
bu düzenlemeden yararlandı. Her zaman biz çiftçimizin yanında olduk.
Bakın, 2016 yılında çiftçilerimize doğrudan doğruya
15,4 milyar lira tarımsal destek ödemesi yapacağız. Yine, yemde
ve gübrede katma değer vergisi oranını düşürdük. Bu yolla,
çiftçilerimize 2,4 milyar lira ilave kaynak sağlıyoruz. Bunları
da özellikle söylemek isterim.
Herhangi bir şekilde, şu anda mali afla
ilgili bir düzenleme hazırlığımız
olmadığını önceden de zaten söylemiştim.
Sayın Topal esnaf ve çiftçi borçlarına
ilişkin olarak bir soru sordular, o konuda gerekli açıklamayı
biraz önce yaptım ama özellikle, biliyorsunuz, hem seçim beyannamemizde
hem de Hükûmet programında
SERKAN TOPAL (Hatay) Hatayla ilgili
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Hataydaki konuları detaylı olarak bilmiyorum,
araştıracağım, uygun görürseniz, o konuda bilgi
vereceğim.
Özellikle, esnafımızın ihtiyaç
duyduğu finansmana daha kolay erişmesi, vergi yüklerinin
azaltılması kapsamında önemli düzenlemeler yaptık
yakın zamanda hem seçim beyannamemizde hem de Hükûmet programımızda
bunlara yer vermiştik. Biliyorsunuz, emekli esnafımız üzerindeki
sosyal güvenlik destek primi kesintilerini tamamen kaldırdık. Yine,
esnafımıza 30 bin liraya kadar faizsiz destek verme imkânı
getirdik. Biliyorsunuz, Türkiyede yaklaşık 750 bin civarında
basit usul mükellefimiz var, basit usulle vergilendirilen esnafımız
var, onların 8 bin liraya kadar olan kazançlarından vergi
almayacağız.
Yine, genç esnaflarımız için, genç
müteşebbislerimiz için yeni bir düzenleme getirdik ve ilk defa mükellef
olan gençlerimize üç yıl süreyle, yıllık 75 bin liraya kadar
olan kazançlarından vergi almayacağımızı söyledik.
Yine, özellikle, küçük illerimizde faaliyet gösteren
esnaflarımız başta olmak üzere, 52 ilimizde, 10dan daha az
işçi çalıştıran işletmelerimizde 6 puan indirimini
getirdik. Böylelikle, yaklaşık 200 bin civarında
esnafımız bu düzenlemeden yararlandı. Dolayısıyla, AK
PARTİ hükûmetleri esnafın da çiftçinin de çalışanın da
emeklinin de vatandaşın da her zaman yanında olmuştur,
yanında olmaya devam edeceğiz.
Sayın Hürriyet, bu baraj inşaatıyla
ilgili bir soru sordunuz ama detaylara vâkıf değilim. Bir baraj
inşaatı nedeniyle eğer kamulaştırma yapılacaksa
mutlak surette vatandaşın hak ettiği kamulaştırma
bedellerinin ödenmesi asıldır. Zaten, böyle bir
çalışmayı -ilgili bakanlık- eğer Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü yapıyorsa o kapsamda bir yürüyen
çalışma vardır ama uygun görürseniz, Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğünden arkadaşlarımız bilgi alsınlar, biz
sizinle bu bilgileri paylaşalım.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) DASKla
ilgili
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bu, DASKla ilgili de inanın şu anda bilgim yok. Bunu da
araştıralım -Kocaelide- Hazine
Müsteşarlığından da onu soralım, o bilgileri de
alalım.
Sayın Tanal, Maliye Bakanlığı
gider bölümünde çalışan arkadaşlarla ilgili bir konuyu gündeme
getirdiler. Gelir bölümüyle ilgili de böyle bir konu var. Tabii, daha önce
gelir bölümündeki arkadaşlarımız için 3 defa sınav
yapıldı, gider bölümündeki arkadaşlar için de 1 defa sınav
yapıldı ama ben biliyorum ki özellikle genç
arkadaşlarımızdan bu yönde bir talep var.
Sayın Vekilim, diğer konularda elimizde
bilgi yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, artık
bir söz verin ya şu sınav için. Hani tahta oturdunuz, bir söz verin
artık ya!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Tanalın sorduğu diğer konularla ilgili olmak üzere
de
Arkadaşlar, bu çalışan
arkadaşlar bizim arkadaşlarımızdır, hepsini seviyoruz,
canla başla çalışıyorlar, gayret ediyorlar, emek veriyorlar
ve devlete, millete hizmet ediyorlar. Biz o konuda
arkadaşlarımızın durumlarını biliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir sınav sözü verin, bir
sınav sözü.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Bakanım, sevmeyin, sınav açın, ekonomik durumlarını
düzeltin, ödeneklerini düzgün verin, sevmeniz böyle olsun dostum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Açın bir sınav, hadi
bu bütçede bir tane iş yapın ya, bir güzellik yapın.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Değerli arkadaşlar, Sayın Tanalın sorduğu diğer
konularla ilgili olmak üzere de yazılı olarak cevap vereceğim.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erdem ve Sayın Çam;
kısa kısa olmak üzere sorularınızı alabiliriz.
Sayın Erdem
Yok.
Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, 2/B arazilerinden elde edilen
gelir ne kadardır? Ama, biliyoruz ki birçok vatandaşımız,
köylümüz, 2/B arazilerindeki tespit edilen değer yüksekliğinden
dolayı başvuru yapamadılar. Önümüzdeki günlerde tekrar
değer saptamasıyla ilgili bir değerlendirme var mı?
İkincisi de
BAŞKAN Tamam, yeterli, Sayın Çam.
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Çama teşekkür ediyorum.
2/B arazileri kapsamında yaklaşık 500
bin kadar taşınmaz sattık. Az bir miktar hak sahibi bu
başvuruları yapmadı ama zaman zaman bu tür talepler geliyor,
aynı talep tarım arazilerinin satışı
bakımından da geliyor. Biz, Bakanlık olarak gelen bu talepleri
değerlendireceğiz. Ben daha önce de açıklama yaptım,
tarım arazileriyle ilgili yaklaşık 258 bin vatandaşımız
başvurdu ama 150 bin vatandaşımızın daha
başvurabileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, aynı
kapsamda, 2/B arazileriyle ilgili de bu kapsamda bir çalışmayı
yaparız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi bitmiştir.
Yalnız, Sayın Soluka söz vereceğim
demiştim bir dakikalık ve kısa bir şey, yol konusu olunca
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ama, o uzar gider
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Sivas
Milletvekili Mehmet Habib Solukun, büyük ve zor bir coğrafyaya sahip
olduğumuza ve kara yollarının durumunun çok iyi olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; çok teşekkür
ediyorum.
Buradaki havadan rahatsız olduğumu
rahatlıkla ifade edebiliyorum; kullanılan terimlerden dolayı,
birbirimize hitabet tarzımızdan dolayı. Ancak, bir şeyden
dolayı son derece de mutluyum. Buradaki gerginlik dışarıya
kesinlikle çıkmıyor, bu da insanı gerçekten mutlu ediyor.
Bunu ifade ettikten sonra, gerçekten büyük bir
coğrafyaya sahibiz, zor bir coğrafyaya sahibiz. Sayın
milletvekilimizin de ifade ettiği gibi yollarımız yoktu. Tekerin
döndüğü yere yol demiştik ama o tekerin döndüğü yerlerde,
şimdi, zengin ülkelerde, lüks içerisinde araç kullanılan ülkelerde
olduğu gibi, biz de artık araçlarımızı zevkle
kullanabiliyoruz.
Bir şeyi ifade etmek istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) 1 milyar 650
milyon
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Erdoğana da bir dakika verelim, bu
gecenin hayrına.
Sayın Erdoğan...
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) Sayın
milletvekilleri, hakikaten, Türkiyede... (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Millet sizi anladı, teşekkür
ediyoruz Sayın Soluk.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) Gerçekten, tekerin
döndüğü yerler... Vatandaşın cebindeki... (Gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Soluk, tutanaklara geçmiştir.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
Adıyamanın Gerger ilçesine bağlı Yeşilyurt köyündeki
bor madeninde gerçekleşen patlamada hayatını kaybeden Hacı
Demirele Allahtan rahmet, yaralı Kadir Aslana acil şifalar
dilediğine, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığına,
bütçenin millete ve Hükûmete hayırlar getirmesini temenni ettiğine ve
Meclisin bütün çalışanları ile televizyon
aracılığıyla görüşmeleri takip eden tüm
vatandaşlara teşekkür ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, tabii ki
bütçedeki son kürsü nöbetim olduğu için birkaç hususu ifade etmek
istiyorum.
Öncelikle, tabii, bugün Adıyaman ilimizin
Gerger ilçesine bağlı Yeşilyurt köyündeki bor madeninde
gerçekleşen patlamada hayatını kaybeden özel güvenlik görevlisi
Hacı Demirel kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yine,
yaralı olan Kadir Aslan kardeşimize de Allahtan acil şifalar diliyorum.
Yine, yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. 8
Mart Dünya Kadınlar Gününün tüm dünyada ve ülkemizde kadınların
eşitlik, kalkınma ve daha huzurlu bir hayat özlemlerini ve
isteklerini dile getirdikleri birlik ve beraberlik günü olarak
kutlanmasını diler, bu vesileyle tüm kadınlara sağlık,
mutluluk ve başarı temenni ediyorum.
Peygamber Efendimiz (SAV) Veda Hutbesinde
şöyle buyuruyor: Ey insanlar! Kadınların haklarını
gözetmenizi ve bu hususta Allahtan korkmanızı tavsiye ederim.
Kadınlar size Allahın bir emanetidir, onları koruyup
kollayınız. şeklinde buyurmaktadır. Dolayısıyla,
toplum olarak bu emanete saygı duymak, onların haklarını
gözetmek her bireyin özen göstermesi gereken bir sorumluluktur.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm
kadınların gününü kutluyorum. Sadece bir gün değil, her daim
buna riayet etmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum ve teşekkür
ediyorum.
Yine, sayın milletvekilleri, evet, bütçenin son
kürsü nöbeti olduğu için ben, şimdiden bu bütçenin milletimize ve
Hükûmetimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Bu vesileyle bugüne
kadar yoğun mesai harcadığımız birleşimleri
yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan, başkan vekilleri ve
kâtip üyelerine, parti gruplarımızın, tüm grupların
başkan vekillerine, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyeleri
başta olmak üzere tüm milletvekillerine ve ailelerine, Hükûmet üyelerine
katkıları ve katılımları için teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayrıca, çalışmalarımıza
yasama, idari ve teknik hizmetleriyle destek veren idari teşkilatımızın
Genel Sekreteri ve yöneticilerine, Divanda yakın destek sağlayan
Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı idareci ve yasama
uzmanlarına, bir hafta aralıksız çalışmasıyla
bütçe metinlerini basan Basımevine, Komisyon aşamasında
yoğun emek sarf eden Bütçe Başkanlığımızın
çalışanlarına, sözlerimizi kayda geçiren stenograflara, Genel
Kuruldaki teknik sistemi çalıştıran işletme birimi teknik
personeline, sürekli hareket hâlinde, taleplerimize yetişen kavaslara,
bire bir çalıştığımız danışman ve
sekreterlerimize, tüm partilerin grup çalışanlarına,
görüşmelerimizi yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu
çalışanlarına, sağlık çalışanlarına,
güvenlik hizmetlerini özveriyle yerine getiren koruma personeline,
hazırladıkları güzel yemekleriyle lokanta çalışanlarımıza,
yoğunluğumuzu alan çay ve kahveleriyle çay ocakçı ve garsonlara,
ulaşımımızı sağlayan şoförlere, temizlik
hizmetlerini veren personele, çalışmalarımızı kamuoyuyla
paylaşan tüm Parlamento muhabirlerine, velhasıl Meclisimizin bütün
çalışanlarına ve televizyon aracılığıyla
bizleri takip eden tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
Evet, kapatmadan önce, daha doğrusu
oylamasını yapmadan önce son sözü Hüsnüye Erdoğana verecektik
Kadınlar Günü münasebetiyle, az önce verdik, geri kapandı.
Sayın Erdoğan, buyurun.
Size de bir dakikalık süre veriyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
23.- Konya
Milletvekili Hüsnüye Erdoğanın, başörtülü ve başörtüsüz
milletvekili ayrımı yapılmasını istemediğine ilişkin
açıklaması
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Saat on ikiyi iki geçiyor yani 00.02, gerçekten,
Kadınlar Gününde konuşuyorum. Millî iradenin tecelli ettiği bu
çatı altında bugünleri gösteren Rabbime hamdüsenalar ediyorum.
Yalnız, sitemim, buradaki bize başörtülü başörtüsüz diye
ayrım yapan vekillere
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yapma artık sitem, yapma
sitem.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aferin Ramazan sana,
aferin.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Artık, biz bu
ayrımı gerçekten istemiyoruz. Başı örtülü, başı
açık her türlü kadının temsilcisi olarak buradayız
elhamdülillah ve onları en iyi şekilde savunmaya, ileriki günlere,
istikbalimize taşımaya Allah için söz veriyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Müsaadenizle, böyle parmak
sallayarak, sayın hatip bizim söylediğimiz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekilleri,
bir saniye, Sayın Günala söz verdim.
24.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Konya Milletvekili Hüsnüye
Erdoğanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan,
şimdi, sizi çok iyi anlıyoruz, kapanırken ama
Ben Sayın
Ramazan Coşkunu ve arkadaşların bu tavrını
anlamadım. Gece gece
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ramazan Coşkun
yok burada.
BAŞKAN Coşkun değil ki
MEHMET GÜNAL (Antalya) Buradan da söyleyebilirim,
kürsüye çıkmama gerek yok, hepsini arkadaşlar not alır.
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Böyle bir şeyin
söylenilmesi hiç yakışıklı değil, hem de Dünya
Kadınlar Günü mesajı verirken, arkadaşımızın
söylediğini çarpıtarak, Milliyetçi Hareket Partisinin o konuda
BAŞKAN Her türlü ayrıma herkes
karşıdır.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Adalet ve Kalkınma
Partisine destek verdiğini siz çok iyi biliyorsunuz.
BAŞKAN Evet, her türlü ayrıma hepimiz,
tüm milletvekilleri karşıdır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Çünkü
buradaydınız, başörtülü başörtüsüz diye bir ayrım
olmaz. Bütün kadınların haklarını korumak zorundayız.
Bunun üzerinde en fazla hassasiyet gösteren bir partiye böyle yapılmasını...
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Ramazan
Coşkunun gelerek bu konuşmayı araya sokmasını gecenin
bu saatinde kınıyorum.
BAŞKAN Ramazan Coşkun değil,
Ramazan Can. (AK Parti sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben gayet iyi söyledim
size
Burada, bakın, siyaset yapmak isterseniz biz
onu yaparız.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz. Yo, yo,
siyaset yapmıyoruz.
Her türlü ayrıma karşı
olduğumuzu hepimiz ifade ediyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Biz onu yaparız ama
yazıktır, günahtır. Yani, en çok desteği veren bir partiyi
Arkadaşımız söylediğiyle Onların sömürülmesine izin
vermeyin. dedi yani hâlâ anlamamışsınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
MELİKE BASMACI (Denizli) Sayın Başkanım
BAŞKAN Efendim?
MELİKE BASMACI (Denizli) Sayın
Başkanım, tutanağa geçmesi açısından ben de söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, söyleyin.
MELİKE BASMACI (Denizli) Şunu unutmamak
lazım ki eğer kadınlar bugün burada, Mecliste özgürce
konuşabiliyorsa, sokağa çıkabiliyorsa bunu Mustafa Kemal
Atatürke borçludur. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297),
2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma
Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Evet, Sayın milletvekilleri,
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylece programa göre, 2016 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının oylanmamış maddeleri
ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının maddelerinin görüşmelerini ve
oylamalarını yapmak için 8 Mart 2016 Salı günü saat 11.00de
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma
Saati: 00.06
(x) 118 ve 119 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 26.02.2016 tarihli 45inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.