TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
61inci Birleşim
24 Mart 2016 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, Gaziantep ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmazın, Dünya Su Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İzmir
Milletvekili Atila Sertelin, İzmir ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Murat Emir ve 27 milletvekilinin, sağlık çalışanlarına
uygulanan şiddetin nedenlerinin ve sonuçlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/120)
2.- Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşen ve 26 milletvekilinin, uluslararası çevre
hukukuna aykırı eylemlerin ve neden olduğu zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/121)
3.- Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşen ve 27 milletvekilinin, elektrik
dağıtımının özelleştirilmesi nedeniyle
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
4.- CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her
türlü istismar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/123)
5.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve 22 milletvekilinin başta
cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/124)
6.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve 56 milletvekilinin başta cinsel istismar
olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/125)
7.- MHP Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 12 milletvekilinin başta cinsel
istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/126)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Aile Bütünlüğünü
Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının
Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının
Almanya, Hollanda, Danimarka ve İsveçte araştırma ve inceleme
yapma talebinin gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme
süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit
edilmesi kaydıyla Genel Kurulun onayına sunulmasının ve
ekli listede adı, soyadı ve seçim bölgesi yazılı üyelerin
3-5 Nisan 2016 (yol hariç) tarihlerinde Almanya ve Hollandada, 17-19 Nisan
2016 tarihlerinde Danimarka ve İsveçte inceleme ve araştırmalarda
bulunma talebinin uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/596)
VI.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara
yönelik her türlü istismar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan, CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
ve 22 milletvekilinin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve 48
milletvekilinin, MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Manisa Milletvekili Erkan Akçayın Meclis
araştırması önergelerinin Genel Kurulun 24 Mart 2016
Perşembe günkü birleşiminde okunmasına, bu önergelerin ön
görüşmelerinin birleştirilerek aynı günkü birleşimde
yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- MECLİS
ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her
türlü istismar olaylarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/123)
2.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve 22 milletvekilinin başta
cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/124)
3.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve 56 milletvekilinin başta cinsel istismar
olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/125)
4.- MHP Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 12 milletvekilinin başta cinsel
istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/126)
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, (10/123), (10/124), (10/125), (10/126) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin
birleştirilerek yapılan ön görüşmelerinde Hükûmet adına
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının konuşma yapmasını
beklediklerine ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Celal Adanın, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ahmet Aydının bazı ifadelerine ve
tavrına ilişkin açıklaması
7.- Bursa
Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun, Laheydeki Uluslararası Ceza
Mahkemesince Bosna kasabı olarak anılan Radovan Karadzice
soykırım suçu nedeniyle kırk yıl hapis cezası
verildiğine ilişkin açıklaması
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, 4 siyasi
partinin ortak tavrıyla bir araştırma komisyonu kurulmasına
son derece memnun olduğuna ve tüm gruplara teşekkür ettiğine
ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
milletvekillerinden konu dışına çıkmamalarını,
temiz bir dil kullanmalarını ve yaralayıcı sözler sarf
etmemelerini istirham ettiğine ilişkin konuşması
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
hazırlık maçında İsveç karşısında galip
gelen A Millî Futbol Takımının
başarılarının devamını dilediğine
ilişkin konuşması
X.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/541) (S. Sayısı: 117)
2.-
Uluslararası Hidrografi Örgütü Hakkında Sözleşmeye
Değişiklikler Protokolüne Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/462) (S. Sayısı:
168)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Gürcistan Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ve Dışişleri
Komisyonu Raporları (1/312) (S. Sayısı: 7)
XI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Ankara Milletvekili Erkan Haberalın 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Celal
Doğanın 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 30uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine ve MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
XII.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı:117) Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının oylaması
2.- (S.
Sayısı:168) Uluslararası Hidrografi Örgütü Hakkında
Sözleşmeye Değişiklikler Protokolüne Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
3.- (S.
Sayısı:7) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gürcistan Hükümeti Arasında
Enerji Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
24 Mart 2016
Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER
: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)
------0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşimini
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Sayın milletvekillerinin
oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu
süre içerisinde elektronik sisteme girmeyen milletvekillerinin salonda
hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna
rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime yirmi dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.07
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.29
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER
: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)
------0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN Açılışta yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı,
şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Gaziantep ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Mahmut
Toğrula aittir.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, Gaziantep ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Genel
Kurulun değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Gaziantep deyince eskiden
(Gürültüler)
Başkan, bu uğultuda
gerçekten nasıl konuşmamı bekliyorsunuz?
BAŞKAN
Haklısınız, doğru söylüyorsunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Ama, süremizi de durdurun lütfen.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen, hatip kürsüde, uğultuyu keselim.
Buyurun Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gaziantep deyince
eskiden akla Gaziantepin çalışkan insanları, üretken
insanları, zeki insanları, küçük sanayide gelişmiş her
türlü malzemeyi yapabilen insanları gelirdi, Antepin
fıstığı akla gelirdi, baklavası akla gelirdi,
gastronomisi akla gelirdi ama maalesef, özellikle yanlış
dış politikamız nedeniyle
(Gürültüler)
Gerçekten, Başkan, ben
kendimi bile dinleyemiyorum yani bu uğultuda. Bunu lütfen
Yani
dinlemiyorlarsa çıkabilirler.
BAŞKAN Sayın
Toğrul, siz devam edin.
Sayın milletvekilleri,
lütfen hatibi dinleyelim.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Değerli
milletvekili arkadaşlarım, özellikle Suriye politikası
başta olmak üzere AKPnin yanlış dış politikası
bugün Gaziantepi maalesef DAİŞle, IŞİDle anılır
bir il hâline getirdi. Bugün Gaziantep dediğinizde akla
DAİŞle ilgili sorular geliyor. Gaziantepliyim dediğinizde ilk
akla DAİŞ orada ne yapıyor? diye geliyor. Hepiniz
biliyorsunuz, özellikle Azezden Cerablusa kadar olan sınırda
DAİŞin dışarıya açılan tek sınır
kapısı, Gaziantep-Kilis hattı olarak bu hattır. Bunun
dışında DAİŞin, IŞİDin
dışarıya açılan bir hattı yok. Ve bu hat AKPye
yaptığımız tüm uyarılara rağmen, Hükûmete
yaptığımız tüm uyarılara rağmen hâlâ aktif bir
şekilde IŞİDe bir lojistik destek hattı olmaya devam
ediyor. Neden söylüyoruz bunu? Çünkü, bugün Suruçta kendisini patlatan,
İstanbulda kendisini patlatanlar, yine Ankara Gar Meydanında
kendisini patlatanlar, yine Pariste, Belçikada ve Brükselde kendisini
patlatanlar, anlaşılıyor ki bu hattı kullanarak geçmiş
bulunuyorlar. Dolayısıyla, bu hat hâlâ IŞİDin en önemli
insan kaynağı olmaya devam ediyor. Bakın daha da ötesi, dün bir
haber vardı. Bu haberde MİTle iş birliği hâlinde Gire
Spiye saldırıldığını iddia eden bir
DAİŞ militanı -ki daha önce Türkiye Cumhuriyeti 3 militanı
aradığını ifade ediyordu- bunların kendilerini
patlatma potansiyeli bulunduğunu söylüyordu, bunlardan bir tanesi Gire Spi
saldırısı sırasında YPG güçleri tarafından esir
alındı ve ifadelerinde aynen şunu söylüyorlar: IŞİD
için Rakka neyse Gaziantep odur. Ve gerçekten, belki de Rakkadan önemli bir
hâle gelmiş durumda IŞİD için Gaziantep. Bugün Antepte
gerçekten büyük bir tedirginlik var, esnaf iş yapamaz hâle gelmiş,
sanayici iş yapamaz hâle gelmiş, tüm insanlarda bir korku kültürü
hâkim olmaya başlamış ve her gün, acaba nerede bomba
patlatılacak, acaba nerede bir patlama olacak diye insanlar kaygı
içerisinde.
Değerli arkadaşlar, yine, Savaş
Yıldız -ifadelerinde şunu söylüyor- MİTle beraber HDPnin
Mersin ve Adana bombalarını kendisinin organize ettiğini ifade
ediyor. Biz, öteden beri uyarıyoruz: Bakın, bu gidiş Gaziantepi
Peşaverleşmeyle yüz yüze getirir. Evet, bugün, bu hat harcanmak
istenmiyor olabilir. DAİŞ, kendisini Gaziantepte patlatmıyor
olabilir ama dünyanın tüm çeteleri eğer buradan geçiyorsa,
bunların hepsinin aynı nokta üzerinden geçmeyeceği
düşünüldüğünde, Antepte binlerce DAİŞ hücresinin olma
ihtimali yüksektir. Bu DAİŞ hücreleri, yarın öbür gün, bu hat
kapatıldığında, işte tam da Gaziantepin
Peşaverleşmesi o noktada başlayacak. AKPnin tüm yetkilileri
valiliklere, emniyete büyük ihtimalle talimatlar vermişler, hiçbir
şekilde bu sorunları paylaşmamıza olanak
tanımıyorlar.
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Hayal üretiyorsun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Biz bir uyarı
görevini yapıyoruz. Ne diyorsunuz orada!
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Hayal üretiyorsun, sabahtan beri hayal
üretiyorsun! Net bir şey varsa söyle!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Hayal üret
Bu Mehmet Öztürkü ben mi üretiyorum? Savaş
Yıldızı ben mi üretiyorum?
BAŞKAN Müdahale
etmeyelim lütfen.
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Net bir şey varsa söyle!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
O kendilerini patlatanları ben mi üretiyorum? Siz
utanmalısınız bundan!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Sen utan! Sen utan!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Nasıl hâle geldiğinin, Anteplilik ruhunun nasıl
bozulduğunun sorumlusu AKP iktidarıdır ve bugün, bu esnafın
bu korkusunu
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Sizin bu kafa yapınız
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Anteplinin bu korkusunu anlamıyorsanız
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Sizin kafa yapınız bu hâle
getiriyor.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
çıkın Türkiye Cumhuriyeti kamuoyundan özür dileyin.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Hangi senaryoyu uygulayacaksınız?
Ne diye
alkışlıyorsunuz? Rüya mı görüyorsun?
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Dünya Su Günü münasebetiyle söz isteyen
Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaza aittir.
Buyurun Sayın Minsolmaz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Terbiyesiz herif!
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Sensin terbiyesiz!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, istirham ediyorum, lütfen, ağzımızdan
çıkan kelimeleri kulağımız duyacak şekilde
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Terbiyesiz. dedi Sayın
Başkan.
BAŞKAN Olsun, ne
olursa olsun...
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Başkanım, oradan iletilenleri söylerseniz
Uyarmanız gerekiyor, uyarmıyorsunuz.
BAŞKAN Bakın, ben
uyardım ama
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Sen Terbiyesiz. diyemezsin.
Asıl terbiyesiz sensin o zaman!
BAŞKAN -
burada terbiye
sınırlarıyla ilgili de şartları zorlamayalım
lütfen.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkan, taciz etmesinler hatipleri ya! Çoğuz diye taciz ediyorlar.
2.-
Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmazın, Dünya Su Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
SELAHATTİN
MİNSOLMAZ (Kırklareli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, içinde bulunduğumuz haftanın
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Böyle bir şey yok ya! Bir uyarı görevini
yapıyoruz, oradan müdahale ediyorsunuz. Antepin bu hâlinden siz
sorumlusunuz işte, sizin bu zihniyetiniz sorumlu.
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Uyarı yapmıyorsun, hayal dünyasında
yaşıyorsun. Ben de Kahramanmaraşta, Antepte
yaşıyorum. Uzayda mı yaşıyorsun?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bakın, sayın hatibi kürsüye çağırdım.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bu kadar patlamanın sorumlusu sen misin o zaman, seni mi
suçlayalım?
MEHMET UĞUR
DİLİPAK (Kahramanmaraş) Sizsiniz, sizsiniz sorumlusu!
BAŞKAN Eğer bir
konunuz varsa da çıkarsınız, dışarıda
oturursunuz, çay da içersiniz, sohbet de edersiniz,
anlaşırsınız.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ben de orada
BAŞKAN Sayın
Toğrul, bakın, az önce size yapılmasını
istemediğiniz şeyi siz de başkasına yapmayın. Lütfen
Bir saniye
Yeniden
başlatıyorum Sayın Minsolmaz.
Buyurun.
SELAHATTİN
MİNSOLMAZ (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; içinde bulunduğumuz haftanın ihtiva ettiği
Dünya Ormancılık Günü, Dünya Su Günü, Dünya Meteoroloji Günü ve
baharı müjdeleyen Nevruzla ilgili gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Aziz milletimin Dünya Ormancılık, Su ve
Meteoroloji Gününü kutlar, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Ayrıca, 21 Mart günü,
tabiata duyulan sevgi, hoşgörünün ortak simgesi olan ve bütün
vatandaşlarımızla birlik, beraberlik ve kardeşliğin
pekişmesine vesile olması temennisiyle Nevruzu kutluyorum.
Bununla beraber, ülkemizde ve
ülkemiz dışında terörle masum canları katleden, Nevruzu
bayram olarak değil de kan dökmek olarak telakki edenleri, adı,
amacı, şekli ne olursa olsun, tüm terör örgütlerini
huzurlarınızda kınıyor ve lanetliyorum.
Toprağımız,
ormanımız, suyumuz ve hava temel yaşam unsurlarımız.
Ormanı, suyu ve toprağı birbirinden ayırmamız mümkün
değil. Orman ve Su İşleri
Bakanlığımızın Sayın
Cumhurbaşkanımızın da katkılarıyla bu
yılı 2016 Yılı Çınar Yılı ilan
ettiğini buradan da duyurmak istiyorum. Çınar Ağacı Dikim
Eylemi Projesi sadece bir ağaç dikimi değil, aynı zamanda bir
medeniyetin ihyası projesidir. Bu kapsamda, 200 bine yakın çınar
fidanı ülkemiz genelinde dikilecek, bunların da yaklaşık
100 bin tanesi İstanbul ilimize dikilecektir.
Bakanlığın
başlattığı diğer önemli bir proje ise 5 bin köye 5 bin
gelir getirici orman projesidir. Milletimizi ormanla buluşturmak için
2003ten bugüne kadar 133 şehir ormanı tesis edilmiştir ve bu
ormanlarımızın tamamı milletimizle
buluşturulmuştur. İnşallah bundan sonra
ormanlarımız sadece devletimizin değil milletimizin de
ormanları olarak anılacaktır.
Türkiye dünya orman
varlığını artıran az sayıda ülkeden biri olma
özelliğini bu on dört yıllık süreçte elde edebilmiştir.
2003 yılında yaklaşık 21 milyon hektar olan orman
alanımız 22 milyona kadar çıkmış ve Hükûmetimiz
döneminde 3,5 milyon fidan dikebilme fırsatı bulunmuştur.
Yine,
Hükûmetimiz tarafından 2023 yılına kadar hedef konulan,
dünyadaki insan adedi kadar yani 7 milyar fidanın yurt sathında
ekilmesi, dikilmesi ve bu kapsamda büyük bir ormanlaşma kampanyası da
başlatılmıştır. Bu kapsamda, ilim olan, seçim bölgem
olan Kırklarelideki longoz ormanlarına da dikkat çekmek istiyorum.
Dünyada 3 tane bulunan, 1 tanesi Afrikada, 1 tanesi Amazon bölgesinde bulunan
longoz, subasar ormanlarının önemli 1 tanesi de ilim
Kırklarelide Kıyıköy ve İğneada bölgesinde
bulunmaktadır.
Haftamızın
gündeminde yer alan, ana konu olan suya ilişkin de birkaç kelime ifade
ederek
Su, bireylerin en temel hakları olduğuna ve bölgemizde
Hükûmetimiz tarafından yapılan su projelerine de değinmek
istiyorum. Suyun hayat olduğu ve susuz da medeniyet olmayacağı
gerçeğine dikkat çekmek gerekiyor. Gelişmenin en temel özelliğinde
ve kaynakların kullanılmasında da ülkelerin
devamlılığı için suyun yaşamsal bir önemi var. Su
kaynaklarının geliştirilmesi, ekonomik üretkenliğin
artırılması ve sosyal refahın geliştirilmesi için
Dünya Su Günü kapsamında bu yılki ana tema su ve istihdam olarak
belirlenmiştir. Bu alanda da Hükûmetimiz döneminde kapsamlı projeler
hayata geçirilmiş, geçtiğimiz on üç yılda 320si baraj olmak
üzere, 3.107 tane tesis hizmete alınmıştır. Bu
çalışmalar sayesinde sulanabilir tarım alanlarında ciddi
bir artma olmuş ve Türkiye, sulamaya açılan alanlar
açısından dünyada 7nci sıraya yükselme
başarısını göstermiştir. Bakanlığımız
1.000 Günde 1.000 Gölet Projesini hayata geçirmiş, aynı zamanda,
şimdi, Göl-Su Projesini başlatarak yeni bir hedef koymuştur.
Saymakla
bitmeyecek diğer projelerden birkaçına değinmek gerekirse Kuzey
Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti Su Temin Projesi, asrın su projesi
literatüre geçmiştir. Bu kapsamda, 2050 yılına kadar birçok önemli
şehrimizde de suyun güvence altına alınmasına, içme suyu
teminine yönelik projeler başlatılmıştır. Yine,
iyilik kuyuları adı altında Afrikada 9 milyon insana su
temini gerçekleştirilmiştir. Ve dolayısıyla, seçim bölgemde
de TRAGEP adı altında -Trakya Gelişim Planında- aktif bir
proje gerçekleştirilmekte ve 10 milyar TLlik bütçeyle yeni bir proje
hayata geçirilmektedir. Hakkın rızası ve
halkımızın duasını alarak aziz milletimiz için gerçekleştirdiğimiz
bu hizmetler inşallah yenileriyle devam edecektir.
Çevremizi, suyu,
toprağı, havayı ve doğayı korumak, aynı zamanda
kaynaklarımızı geliştirmek zorundayız. Sadece
kullanmak veya sadece korumak güdüsüyle bir şey yapamıyoruz; koruma
ve kullanma dengesini sağlarsak gelecek nesillere doğamızı
güvenle aktarabiliriz.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
Gündem dışı
üçüncü söz, İzmir ilinin sorunları hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Atila Sertele aittir.
Buyurun Sayın Sertel.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.- İzmir
Milletvekili Atila Sertelin, İzmir ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün
İzmiri konuşmak, İzmirin sorunlarını aktarmak ve
çözüm yolu bulmak için İzmirin vekili olarak kürsüdeyim.
Dünyanın yaşanacak
en güzel şehirlerinin başında İzmir gelir;
doğası, denizi, yeşili ayrı güzeldir, insanı da
dostluğu da kardeşliği de ve çağdaş yaşamı
da tüm dünyaya örnek bir şehirdir. İzmir siyasi duruşuyla da
örnektir ancak bu siyasi duruşu nedeniyle uzunca bir süredir
cezalandırılmaktadır. Ülke ekonomisine en fazla katkı koyan
illerin başındadır İzmir ve vergi tahsilatında da
Türkiye 2nciliği vardır. Kaçak yaşamaz İzmirli, meşru
yaşar, iyi yaşar. Tarım, hayvancılık,
balıkçılık, denizcilik, toptan, perakende ticaret, turizm,
lojistik, enerji öne çıkan sektörlerdendir. İzmir üretken bir kenttir
ancak dedim ya, siyasi tercihi nedeniyle cezalandırılır. Kimi
gelir İzmire gâvur der, kimi gelir İzmiri sümüklü çocuğa
benzetir, kimi gelir irfanı eksik der. Biz İzmirin içinde
yaşayan insanlar olarak bunlara hiç aldırış bile etmeyiz ve
İzmirde yaşamaktan, İzmirli olmaktan gurur duyarız.
Şimdi, sevgili
arkadaşlarım, İzmirin temel sorunları var Türkiyenin
temel sorunları olduğu gibi ama bunların en önemlilerinden biri
Körfez temizliği. Körfezin suyu arıtılarak temizlenmiştir.
Türkiyede 604 arıtma tesisi vardır, bunların 54ü
İzmirdedir. İzmir, arıtma tesisinde Aziz Kocaoğlu
sayesinde şampiyondur, İzmirin Türkiye şampiyonluğu
vardır. (CHP sıralarından alkışlar) Ancak, Körfezin
dibindeki çamur ne yazık ki temizlenememektedir. Bu güzelim Körfezin
dibinde çamur vardır. Bu çamurun nedeni de ne yazık ki Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidarıdır. ÇED raporu verilmemektedir.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Evrakları versin, evrakları. Sekiz aydır evrakları
vermiyor.
ATİLA SERTEL (Devamla) -
15 Mayıs 2013te, ÇED Genel Müdürlüğüne bir dosya sunulmuştur.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Evrakları versin. Dosya yok ortada daha.
ATİLA SERTEL (Devamla) -
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Kaptan Özkan Poyraz, 30 Eylül 2013te
İzmirde katıldığı toplantıda ÇED sürecinin 2015
yılı sonuna kadar bitirileceğini söylemiştir, söz
vermiştir.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Dosyayı bir getirsin, dosyayı.
ATİLA SERTEL (Devamla) -
Şimdi buradan sesleniyorum: İmzalayın ÇED raporunu. Aziz
Kocaoğlu iktidardan para istememektedir.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Evrakları sağlasın, evrakları.
ATİLA SERTEL (Devamla) -
Gemiler hazırdır, dip tarama gemileri hazırdır.
Üniversiteyle birlikte körfezin dibi temizlenmelidir. Arkadaşlar, körfez
üzerinden siyaset olmaz, körfez hepimizindir, herkesindir.
Yine, ikinci bir
fotoğrafı gösteriyorum sevgili arkadaşlar. Çiğlinin
Harmandalısı.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Evet, doğru. Evet, CHPli belediyenin yaptığı.
ATİLA SERTEL (Devamla) -
Çiğlinin Harmandalısında artık yaşam durma
noktasına gelmiştir.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Doğru, doğru. On beş yıldır öyle, on beş
yıldır.
ATİLA SERTEL (Devamla) -
Burada apartmanlar vardır. Rahmetli Kriton Curi döneminde burası
yapılmıştır, Yüksel Çakmur döneminde.
HAMZA DAĞ (İzmir)
On beş yıldır CHPli belediye var, o hâle getirdi. Yakında
Ümraniye çöplüğü gibi batacak, patlayacak! Bunu bir an önce düzeltin!
CHPli belediye on beş yıldır düzeltmedi, artık düzeltmesi
lazım!
ATİLA SERTEL (Devamla) -
Şimdi, Aziz Kocaoğlu 2005 yılından bu yana -çöplerin-
katı atık bertaraf tesisleri için AKP iktidarının
onayını beklemektedir.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Size yardımcı olalım! Bir an önce çözmesi lazım. On
beş yıldır CHPli belediye var.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
ATİLA SERTEL (Devamla) -
Katı atık bertaraf tesisi kurulmak üzere hazırdır
arkadaşlar.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Katı atık bertaraf tesisiyle olmaz, vahşi depolamayla olmaz!
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Muş) Başkan, dinleyemiyoruz şu anda.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Bu mudur tarafsız
yönetim ya!
ATİLA SERTEL (Devamla) -
Aziz Kocaoğlu kimseden 5 kuruş para istememektedir, kimseden
yardım istememektedir.
Karşıyaka-Menemen-Çiğli
hattı arasında entegre bir evsel tesis kurulması için
çalışmalar bitmiştir. Para istemiyor, pul istemiyor, her
şey hazır, Türkiyenin incisi İzmirde çöpten ekonomiye kazanç
sağlayacak, çöpten çıkan atık suyu arıtacak; plastik,
kâğıt, metal, camı geriye çevirecek ve günlük 1.750 ton organik
gübre üretecek ve -250 bin insanın enerjisini- elektriğe
dönüştürecek bir katı atık bertaraf tesisi için onay
beklemektedir. Onayı verecek olan da ne yazık ki AKPli bir
Bakandır, Orman Bakanıdır, Orman Bakanına bağlı
bürokratlardır.
Aziz Kocaoğlu
İzmirin yüz akıdır ve İzmir onunla gurur duymaktadır.
Herkesi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAMZA DAĞ (İzmir)
Musa ağabey, sana sataştı, Musa ağabey.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Sertel.
NECİP KALKAN
(İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Kalkan
NECİP KALKAN
(İzmir) Efendim, değerli konuşmacı iktidarın
İzmiri cezalandırdığını söyledi.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Sataştı.
NECİP KALKAN
(İzmir) Öyle bir şey yok, onun doğrusunu anlatmama fırsat
verirseniz burada anlatmak istiyorum.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Sataştı efendim.
MUSA ÇAM (İzmir)
Hükûmet temsilcisi konuşur. Hükûmet üyesi var orada, varsa
konuşacağı bir şey
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Öyle bir şey
olmadığını tutanaklara geçirdiniz, teşekkür ediyoruz.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Sayın Başkanım
NECİP KALKAN
(İzmir) Efendim ama müsaade edin, anlatacaklarımız var.
Lütfen
HAMZA DAĞ (İzmir)
Hem ayrımcılık dedi, bir sürü şey söyledi. Yapılan
hizmetleri söylememiz lazım.
MUSA ÇAM (İzmir)
Tutanaklara geçti, tutanaklara geçti.
BAŞKAN Sayın
Kalkan, böyle bir usulümüz yoktur.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Sayın Başkanım, iki dakika
Sataştı.
BAŞKAN Siz de bir gün
İzmir adına çıkarsınız, konuşursunuz,
İzmire yaptıklarını anlatırsınız.
Dolayısıyla, biz
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırılması açılmasına ilişkin üç adet
önerge vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutacağım.
İkinci sırada
okutacağım Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önerge 500 kelimeden fazla olduğu için, önerge özeti
okunacaktır ancak önergenin tam metni tutanak dergisinde yer
alacaktır.
Buyurun.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Murat Emir ve 27 milletvekilinin, sağlık
çalışanlarına uygulanan şiddetin nedenlerinin ve
sonuçlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/120)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dünya Sağlık Örgütü, sağlık
kurumlarındaki şiddeti "Hasta, hasta yakınları ya da
diğer herhangi bir bireyden gelen, sağlık
çalışanı için risk oluşturan tehdit
davranışı, sözel tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel
saldırıdan oluşan durum." olarak tanımlamaktadır.
Son yıllarda, tüm
dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şiddet olaylarında
artış gözlenmektedir ve yaş, cinsiyet, ırk, din, dil,
eğitim düzeyi ayırt etmeksizin toplumdaki tüm bireyleri
etkilemektedir. Şiddet, bir halk sağlığı sorunudur ve
görülme sıklığı giderek artmaktadır. Hastaneler ve
sağlık kurumları da şiddet olgusundan olabildiğince
etkilenmektedir. Buna bağlı olarak sağlık
kuruluşları, sağlık çalışanları için riskli
ve tehlikeli birer ortama dönüşmektedir. Türkiye'de sağlık
sektöründe son yıllarda yaşanan hızlı dönüşüm programları,
yasal uygulamalardaki eksiklikler, akıl hastalıkları, alkol,
madde kullanan hastalar, kötü iletişim tarzları gibi bireysel
nedenler; aydınlatma, güvenlik, personel istihdamı, ekip içi
iletişimi, yetersiz ortamlar gibi kurumsal nedenler şiddetin
önlenmesinde ve sağlık çalışanlarının
güvenliğinin sağlanması konusunda eksikliklere neden
olmaktadır. Hasta ve hasta yakınlarının tedaviden
duydukları memnuniyetsizlik ve ihmal edilme düşüncesi de en önemli
şiddet nedenlerinden birisidir.
Araştırmalara
göre, ülkemizdeki sağlık çalışanlarının
şiddetle karşılaşma oranları çok yüksektir.
Şiddete maruz kalma oranları bu kadar yüksek olunca, şiddetle
karşılaşma endişesi de yükselmektedir. SAĞLIK-SEN'in
yaptığı araştırmaya göre, hiç şiddetle
karşılaşmamış sağlık
çalışanları da dâhil olmak üzere, şiddet endişesi
yaşayanların oranı yüzde 82'dir. Her 10 sağlık
çalışanından 8'i şiddetle karşılaşma
konusunda endişe yaşamaktadır. Ülkemizde, sağlık
sektöründe, özellikle hasta yakınlarının sağlık
personeline uyguladığı şiddetin boyutları gün geçtikçe
artmaktadır. Özellikle son yıllarda birçok hekimimiz çeşitli
nedenlerden dolayı, görevleri başında öldürülmüştür.
Sağlık
çalışanlarına yönelen şiddetin nedenlerini ve çözüm
yollarını genel şiddet olgusundan ayrı ele almak mümkün
değildir. Bununla birlikte, sağlık çalışanlarına
yönelen şiddetin nedenleri arasında sağlık sektöründe
küreselleşme sürecinde yaşanan dönüşümlerin etkisi yoğun
olarak hissedilmektedir. Küresel ekonomik gelişmeler piyasa ekonomisinin
alanını genişletirken kamu ekonomisinin alanını
daraltmaktadır. AKP'nin yanlış politikaları sonucunda
sağlık hizmetlerinde piyasa yönlü değişim ve
dönüşümler yaşanmaktadır. Piyasa yönlü değişim, rekabet,
verimlilik, toplam kalite ve esneklik gibi değerlerin, sağlık
hizmetleri sunulan alanlarda yer bulmasına yol açmış ve koruyucu
hizmetler olan birinci basamak sağlık hizmetlerini
dışlamıştır. Gerek gördüğünde hastaları bir
üst basamağa sevk eden birinci basamak hizmetlerinin en temel birimi
sağlık ocakları kaldırılarak müşteri
memnuniyetine dayalı bir özelleştirme ve ticarileşme modeli olan
aile hekimliği başlamıştır. Bu model ile
aşırı yük altında çalışmak durumunda kalan
sağlık çalışanları, hasta ve hasta
yakınlarına yeterince bilgi verememekte, yürüttükleri hizmetlerin niteliği
düşmektedir. Yükseköğretim Kurulu, Sağlık, Kalkınma ve
Maliye Bakanlıklarının katkılarıyla hazırlanan
Türkiye'de Sağlık Eğitimi ve Sağlık İnsan Gücü
Durum Raporuna göre, Türkiye'de ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerde 100 bin
kişiye düşen hekim sayısı
karşılaştırıldığında, bu
sayının AB üyesi ülke ortalamasında 346, Türkiye'de ise 171
olduğu görülmektedir. Yani, Türkiye'deki 100 bin kişiye düşen
hekim sayısı AB üyesi ülkeler ortalamasının
yarısından daha azdır.
Ülkemizde AKP hükûmetlerinin
uyguladığı ticarileşme yönündeki sağlık
politikaları, hastaları müşteriye indirgemekte, sağlık
hizmetlerinin sunumunda eşitsizlik ve dengesizliğe yol
açmaktadır. Bu dengesizlik kişiye yönelik tıbbi bakım
hizmetlerinin sürdürülmesiyle değil, sosyalleştirilmiş
sağlık hizmetleri uygulamasıyla giderilebilir.
Yukarıda belirtilen
gerekçelerle, sağlık çalışanlarına uygulanan
şiddetin nedenlerinin ve sonuçlarının
araştırılması ve alınacak tedbirlerin yüce
Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis araştırması
açılması yerinde olacaktır.
1) Murat Emir (Ankara)
2) Ahmet Akın (Balıkesir)
3) Namık Havutça (Balıkesir)
4) Musa Çam (İzmir)
5) Mahmut Tanal (İstanbul)
6) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
7) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
8) Gülay Yedekci (İstanbul)
9) Candan Yüceer (Tekirdağ)
10) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
11) Gürsel Erol (Tunceli)
12) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
13) İbrahim Özdiş (Adana)
14) Gamze Akkuş
İlgezdi (İstanbul)
15) Kamil Okyay
Sındır (İzmir)
16) Atila Sertel (İzmir)
17) Erdin Bircan (Edirne)
18) Özkan Yalım (Uşak)
19) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
20) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
21) Yaşar Tüzün (Bilecik)
22) Kadim Durmaz (Tokat)
23) Zülfikar İnönü Tümer
(Adana)
24) Şerafettin Turpcu (Zonguldak)
25) Haydar Akar (Kocaeli)
26) Devrim Kök (Antalya)
27) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
28) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
2.- Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşen ve 26 milletvekilinin, uluslararası çevre
hukukuna aykırı eylemlerin ve neden olduğu zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/121) (x)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hava, su ve toprak
kirliliği, iklim değişikliği, ormansızlaşma,
biyolojik çeşitlilikte azalma gibi çevre sorunları ülkelerin siyasi
sınırlarını tanımamakta, hızla küresel etkiler
yaratıp her türlü canlının sağlıklı yaşam
güvenliği ve üretkenliği üzerinde ciddi tehdit yaratmaktadır.
Kısa dönemli ekonomik çıkarlar için atılan adımlar,
insanlığın ve dünyanın yaşanılabilir ömrünü
kısaltmaktadır. Maden, enerji, inşaat gibi sektörlerde ülkelerin
kalkınması için zorunluymuş gibi yapılan uygulamalar,
çevre, ekoloji ve insanlık için çok kötü sonuçlara neden olmaktadır.
Gelecek nesillerimize yaşanabilir bir ülke ve dünya bırakabilmek için
sürdürülebilir olmayan üretim ve tüketim kalıplarının
değiştirilmesi, çevreye duyarlı politikalara uygun olarak
hareket edilmesi zorunluluktur. İhlal edilen uluslararası çevre
sözleşmelerinin tespit edilmesi, kanun hükmünde kararnamelerle
yapılan ihlallerin araştırılması, çevresel etki
değerlendirmesi sürecinin nasıl
işlevsizleştirildiğinin incelenmesi, uluslararası çevre
hukukuna aykırı eylemlerin neden olduğu zararların tespit
edilmesi, uluslararası çevre hukukunun tekrar etkin bir şekilde
uygulanabilmesi için gerekli politikaların üretilmesi amacıyla
Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci
maddeleri gereği, Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz. 27/11/2015
Saygılarımızla.
1) Haluk Pekşen (Trabzon)
2) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
3) Namık Havutça (Balıkesir)
4) Ahmet Akın (Balıkesir)
5) Mahmut Tanal (İstanbul)
6) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
7) Gülay Yedekci (İstanbul)
8) Gürsel Erol (Tunceli)
9) Candan Yüceer (Tekirdağ)
10) Atila Sertel (İzmir)
11) Gamze Akkuş
İlgezdi (İstanbul)
12) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
13) Kamil Okyay
Sındır (İzmir)
14) İbrahim Özdiş (Adana)
15) Erdin Bircan (Edirne)
16) Özkan Yalım (Uşak)
17) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
18) Musa Çam (İzmir)
19) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
20) Yaşar Tüzün (Bilecik)
21) Kadim Durmaz (Tokat)
22) Zülfikar İnönü Tümer (Adana)
23) Şerafettin Turpcu (Zonguldak)
24) Haydar Akar (Kocaeli)
25) Devrim Kök (Antalya)
26) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
27) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
Gerekçe özet:
Hava, su ve toprak
kirliliği, iklim değişikliği, ormansızlaşma,
biyolojik çeşitlilikte azalma gibi çevre sorunları, ülkelerin siyasi
sınırlarını tanımamakta, hızla küresel etkiler
yaratıp, her türlü canlının sağlıklı yaşam
güvenliği ve üretkenliği üzerinde ciddi tehdit yaratmaktadır.
Ülkeler sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için politik,
ekonomik ve ekolojik açıdan bütüncül yaklaşımla hareket
etmelidir. Her ülke çevreye karşı sorumluluğunun bilincinde
olup, buna uygun hareket ederse, canlı türlerinin yeryüzündeki
varlığını sürdürmesi mümkün olacaktır.
Ekonomik büyüme ya da
kalkınma adı altında yapılan yatırımların
birçoğu ülkelerin sadece bugünkü neslini değil, gelecek nesillerini
de olumsuz etkileyecek çok kötü uygulamalara dönüşmektedir. Kısa
dönemli ekonomik çıkarlar için atılan adımlar,
insanlığın ve dünyanın yaşanılabilir ömrünü
kısaltmaktadır. Maden, enerji, inşaat gibi sektörlerde ülkelerin
kalkınması için zorunluymuş gibi yapılan uygulamalar,
çevre, ekoloji ve insanlık için çok kötü sonuçlara neden olmaktadır.
Sınırlı olan
doğal kaynakların tahrip edilmesi, aşırı ve
yanlış kullanılması, doğal dengenin bozulmasına,
sonuçta insanlığın ve dünyanın geleceğini de etkileyecek
çok önemli sorunlara yol açmaktadır. Tüm dünyanın sürdürülebilir bir
çevrede yaşayabilmesi için bazı temel noktalarda uzlaşmaya
varılması, bugünü ve geleceği korumak açısından çok
önemlidir.
1972 yılında
Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü kurulurken, çevreye duyarlı
kalkınma yöntemleri ve çevre politikaları konusunda iş
birliği ön plana çıkmıştır. Her insanın
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı
olduğu kabul edilmiştir.
Tüm ülkelerin çevreye
karşı sorumlu davranması ve iş birliği içerisinde bu
konuda farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları yapması
ve eylem programları hazırlaması, taraf olduğu
uluslararası çevre sözleşmelerine uygun davranması
gerekmektedir. Bugünkü nesillerin gereksinimleri, gelecek nesillerin
gereksinimlerinin karşılanmasını engellemeden
karşılanırsa, insanlığın geleceğini korumak
mümkün olabilir. Ekonomik eylemlerin çevresel açıdan yıkıcı
etkilerini önlemek için tasarlanmış kurallar ve standartlardan
oluşan çevre sözleşmelerine, protokollerine vb. anlaşmalara
taraf olan ülkelerin, kabul ettikleri bütün hükümlere uymaları hukuki ve
hayati zorunluluktur.
Anayasamızın
56ncı maddesine göre "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir
çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre
sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin
ve vatandaşların ödevidir." Yine, Anayasamızın
90ıncı maddesine göre, "Usulüne göre yürürlüğe
konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir... Usulüne
göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda
farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas
alınır."
Türkiye çevreyle ilgili
uluslararası 32 adet çok taraflı sözleşme, 42 adet tek
taraflı anlaşma imzalamış; çok sayıda protokole taraf
olmuş ve çok sayıda deklarasyon ve karar metnini kabul etmiştir.
Ancak, son dönemlerde ülkemizde ekonomik büyüme ve kalkınma adı
altında yapılan uygulamalarla çevre koruma ilkeleri ve çevresel etki
değerlendirme süreci aşılması gereken bir engel olarak
görülmektedir. Amaca göre çevre yönetmelikleri değiştirilmekte, ÇED
süreçleri formalite olarak görülmekte, Anayasa ve uluslararası
sözleşmeler sürekli ihlal edilmekte, amir kanunlara aykırı
olarak kanunlar çıkarılmaktadır.
Gelecek nesillerimize
yaşanabilir bir ülke ve dünya bırakabilmek için sürdürülebilir
olmayan üretim ve tüketim kalıplarının değiştirilmesi,
çevreye duyarlı politikalara uygun olarak hareket edilmesi zorunluluktur.
İhlal edilen uluslararası çevre sözleşmelerinin tespit edilmesi,
kanun hükmünde kararnamelerle yapılan ihlallerin araştırılması,
çevresel etki değerlendirmesi sürecinin nasıl
işlevsizleştirildiğinin incelenmesi, uluslararası çevre
hukukuna aykırı eylemlerin neden olduğu zararların tespit
edilmesi, uluslararası çevre hukukunun tekrar etkin bir şekilde
uygulanabilmesi için gerekli politikaların üretilmesi amacıyla bir
Meclis araştırmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
3.- Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşen ve 27 milletvekilinin, elektrik
dağıtımının özelleştirilmesi nedeniyle
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye genelinde elektrik
dağıtımının özelleştirilmesinden sonra
şikâyetler çığ gibi büyümektedir. Elektrik faturalarında,
fatura ibrazı ile son ödeme tarihi arasının üç güne kadar
çekilerek elektriğin kesilmesi, ardından gecikme bedeli ve
açma-kapama bedeli alınması, yönetmeliğe uygun
kesme-bağlama bedeli alınmaması; haksız yere, elektrik
kesilmediği hâlde kesme-bağlama bedeli yansıtılması,
arızaların çok geç hatta hiç giderilmemesi, gerekli altyapı
yatırımlarının sağlanamamış olması ve
sürekli elektrik kesintilerinin yaşanması, personel sayılarının
çok az olması sebebiyle arıza bildirimi ve abone şikâyetlerinin
dikkate alınmaması ve çözüm üretilmemesi gibi yaşanan
sıkıntılar vatandaşları son derece rahatsız
etmektedir. Elektrik dağıtımının özelleştirilmesi
uygulaması sonucunda tüketicilerin yaşadığı
mağduriyetlerin incelenmesi, haksız yere faturaların
şişirilmesine yönelik yapılan işlemlerin
araştırılması, yönetmeliğe aykırı olarak
usulsüz faturaların düzenlenmesi, elektrik arızalarının
zamanında giderilmemesi, gerekli altyapı
yatırımlarının yapılmaması, zamanında
aboneliklerin bağlanmaması, arıza bildirimi ve abone
şikâyetlerinin dikkate alınmaması ve çözüm üretilmemesi gibi
tüketiciyi mağdur eden işlemlerin tespit edilmesi, sosyal hukuk
devleti olarak tüketicilerin haklarının korunması ve
geliştirilmesi için gerekli politikaların üretilmesi amacıyla
Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci
maddeleri gereği, Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz. 27/11/2015
Saygılarımızla.
1) Haluk
Pekşen (Trabzon)
2)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3)
Namık Havutça (Balıkesir)
4) Ahmet
Akın (Balıkesir)
5)
Mahmut Tanal (İstanbul)
6)
Şerafettin Turpcu (Zonguldak)
7) Ömer
Fethi Gürer (Niğde)
8) Gülay
Yedekci (İstanbul)
9) Gamze
Akkuş İlgezdi (İstanbul)
10)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
11)
Gürsel Erol (Tunceli)
12)
Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
13) Kamil
Okyay Sındır (İzmir)
14)
İbrahim Özdiş (Adana)
15)
Erdin Bircan (Edirne)
16)
Özkan Yalım (Uşak)
17)
Niyazi Nefi Kara (Antalya)
18) Musa
Çam (İzmir)
19) Ünal
Demirtaş (Zonguldak)
20)
Yaşar Tüzün (Bilecik)
21)
Devrim Kök (Antalya)
22)
Zülfikar İnönü Tümer (Adana)
23)
Atila Sertel (İzmir)
24)
Haydar Akar (Kocaeli)
25)
Mustafa Tuncer (Amasya)
26) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
27)
Sibel Özdemir (İstanbul)
28)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
Gerekçe:
Anayasamızın 2nci
maddesi açık bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal bir hukuk
devleti olduğunu vurgularken 5inci maddesi sosyal hukuk devletiyle
bağdaşmayacak ekonomik engellerin kaldırılmasını
devletin görevi olarak görür, 172nci maddesi devlete "tüketicileri
koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alma, tüketicilerin
kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik etme" görevini verir. Sosyal
devlet gereği vatandaşa elektriğin düzenli bir şekilde
sağlanması gereklidir. Bu hizmetin sağlanmasında hiçbir
maliyet gerektirmeyen her türlü kesinti yasaklanmalıdır. Devletin
vatandaşa hizmet görevi ticari bir sömürü düzenine dönmemelidir. Devletin
vatandaşa hizmet görevi ticari bir alana
taşınmamalıdır.
Elektrik, su, doğal gaz
gibi ürün ve hizmetler için kesme, açma bedeli kazanç unsuru olmamalı
sadece maliyeti talep edilebilmelidir. Bu sebeple, fiilî bir kesme işlemi
olmadıkça herhangi bir bedel yansıtılmamalıdır. Ancak,
yapılan özelleştirme uygulamaları vatandaşa hizmet
sağlanması amacını birinci planda görmemektedir. Birinci
planda, özelleştirilen şirkete nasıl kâr sağlanır
amacı güdülmektedir. Bu yüzden de vatandaş devletin
sağlaması gereken en temel hizmetlerde bile mağdur konuma
düşmektedir. Yönetmelik kılıfı altında vatandaş
sömürülmektedir.
Elektrik
dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonucunda
kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti,
dağıtım bedeli gibi birçok isimle tüketiciden alınan
ücretlere bir de açma-kapama bedeli eklenmiştir. Aslında, ülkemiz
genelinde yaşanan bu sıkıntılı durum, Trabzon'da
faaliyet gösteren elektrik dağıtım firması tarafından
da işbu haksız kesintilerle ve hukuk dışı
uygulamalarla aboneler mağdur edilmektedir.
Türkiye genelinde elektrik
dağıtımının özelleştirilmesinden sonra
şikâyetler çığ gibi büyümektedir. Elektrik faturalarında,
fatura ibrazı ile son ödeme tarihi arasının üç güne kadar
çekilerek elektriğin kesilmesi, ardından gecikme bedeli ve
açma-kapama bedeli alınması, yönetmeliğe uygun
kesme-bağlama bedeli alınmaması, haksız yere elektrik
kesilmediği hâlde kesme-bağlama bedeli yansıtılması,
arızaların çok geç hatta hiç giderilmemesi, gerekli altyapı
yatırımlarının sağlanamamış olması ve
sürekli elektrik kesintilerinin yaşanması, personel
sayılarının çok az olması sebebiyle arıza bildirimi ve
abone şikâyetlerinin dikkate alınmaması ve çözüm üretilmemesi
gibi yaşanan sıkıntılar vatandaşları son derece
rahatsız etmektedir.
Faturanın son ödeme tarihine birkaç gün kala
tüketiciye bildirilmesi, elektriğin bağlanmasında gecikme
yaşanması, kesme-bağlama bedeli tahsil edilmesi,
arızaların hemen giderilmemesi açıkça Elektrik Piyasası
Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği'ne aykırıdır. Elektrik
dağıtımının özelleştirilmesi neticesinde
vatandaşların maruz kaldığı bu hukuk
dışı uygulamalar silsilesi ve tam anlamıyla bir ticari
anlayış ürünü olan bu durum sosyal hukuk devleti
anlayışıyla bağdaşamaz. Oysa, sosyal devlet fertlere
yalnız klasik hürriyetleri sağlamakla yetinmeyip aynı zamanda
onların insan gibi yaşamaları için zaruri olan maddi manevi
ihtiyaçlarını kendine vazife edinen devlettir.
Elektrik dağıtımının
özelleştirilmesi uygulaması sonucunda tüketicilerin
yaşadığı mağduriyetlerin incelenmesi; haksız yere
faturaların şişirilmesine yönelik yapılan işlemlerin
araştırılması; yönetmeliğe aykırı olarak
usulsüz faturaların düzenlenmesi, elektrik arızalarının
zamanında giderilmemesi, gerekli altyapı
yatırımlarının yapılmaması, zamanında
aboneliklerin bağlanmaması, arıza bildirimi ve abone
şikâyetlerinin dikkate alınmaması ve çözüm üretilmemesi gibi
tüketiciyi mağdur eden işlemlerin tespit edilmesi; sosyal hukuk
devleti olarak tüketicilerin haklarının korunması ve
geliştirilmesi için gerekli politikaların üretilmesi amacıyla
bir Meclis araştırmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Aile Bütünlüğünü
Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının
Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının
Almanya, Hollanda, Danimarka ve İsveçte araştırma ve inceleme
yapma talebinin gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme
süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit
edilmesi kaydıyla Genel Kurulun onayına sunulmasının ve
ekli listede adı, soyadı ve seçim bölgesi yazılı üyelerin
3-5 Nisan 2016 (yol hariç) tarihlerinde Almanya ve Hollandada, 17-19 Nisan
2016 tarihlerinde Danimarka ve İsveçte inceleme ve
araştırmalarda bulunma talebinin uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/596)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile
Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile
Kurumunun Güçlendirilmesi için Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının Almanya, Hollanda, Danimarka ve
İsveç'te araştırma ve inceleme yapma talebinin, gidecek Komisyon
üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel
Kurulun onayına sunulması TBMM Başkanlık Divanının
11/3/2016 tarihli ve 8 sayılı Kararıyla uygun bulunmuştur.
Buna göre, adı geçen
Komisyonun aşağıda adı, soyadı ve seçim bölgesi
yazılı üyelerinin, 3-5 Nisan 2016 (yol hariç) tarihlerinde Almanya ve
Hollanda'da, 17-19 Nisan 2016 (yol hariç) tarihlerinde Danimarka ve İsveç'te
inceleme ve araştırmalarda bulunma talebi Başkanlığımızca
uygun bulunmuştur.
Genel Kurulun onayına
sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Almanya ve Hollanda
Çalışma Ziyareti Heyet Listesi
Adı
Soyadı |
Seçim Bölgesi |
Ayşe Keşir |
Düzce |
Bayram Özçelik |
Burdur |
Ergün Taşcı |
Ordu |
Fatma Kaplan Hürriyet |
Kocaeli |
Dirayet Taşdemir |
Ağrı |
Danimarka ve İsveç
Çalışma Ziyareti Heyet Listesi
Adı
Soyadı |
Seçim Bölgesi |
Ayşe Keşir |
Düzce |
Ali Özkaya |
Afyonkarahisar |
Tülay Kaynarca |
İstanbul |
Mahmut Tanal |
İstanbul |
Deniz Depboylu |
Aydın |
BAŞKAN Tezkereyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul
edilmiştir.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara
yönelik her türlü istismar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan, CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
ve 22 milletvekilinin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve 48
milletvekilinin, MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Manisa Milletvekili Erkan Akçayın Meclis
araştırması önergelerinin Genel Kurulun 24 Mart 2016
Perşembe günkü birleşiminde okunmasına, bu önergelerin ön
görüşmelerinin birleştirilerek aynı günkü birleşimde
yapılmasına ilişkin önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun
24/3/2016 Perşembe günü yaptığı toplantıda
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bülent
Turan Engin
Altay
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
İdris
Baluken Erkan
Akçay
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Başta cinsel istismar
olmak üzere, çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın, İstanbul Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demir ve 22 milletvekilinin, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan ve 48 milletvekilinin, MHP Grubu adına grup başkan
vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulun 24
Mart 2016 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde okunması, bu
önergelerin görüşmelerinin birleştirilerek aynı günkü (bugün)
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Öneri üzerinde söz talebi yok.
Danışma
Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece
alınan karar gereğince, gündemin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmına geçiyoruz.
Biraz önce
kabul edilen Danışma Kurulu önerisi çerçevesinde
görüşeceğimiz Meclis araştırması önergelerini
sırasıyla okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Meclis Araştırması Önergeleri (Devam)
4.- CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her
türlü istismar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/123)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son yıllarda ülke
genelinde öğrencilere yönelik istismar olaylarında belirgin bir
artış yaşanmıştır. Öğrencilerin fiziksel,
sosyal gelişimi ve psikolojik durumları açısından son
derece önemli ve çocukların hayatında telafisi mümkün olmayan
sonuçlara yol açan istismar vakalarıyla ilgili iddiaların
araştırılması, çocukların istismara
uğramasının engellenmesi amaçlarıyla Anayasanın 98 ve
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması hususunda gereğini arz
ederiz.
Engin
Altay
İstanbul
CHP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Bilindiği gibi,
14/03/2014 tarih, 6528 sayılı Yasayla Millî Eğitim Bakanlığının
tüm yönetim kadroları, Müsteşar, Talim Terbiye Kurulu
Başkanı ve Bakan Yardımcısı dışında
yasayla görevden alınmış, yerine mülakat esaslı
yapılan sınavla yeni yöneticiler atanmıştır. Bu
uygulamayla geçmişte yapılan yazılı sınavlar yok
sayılmıştır. 6528 sayılı Yasayla tüm yönetici
kadrolarının görevlerinin yasayla sonlandırılması
Millî Eğitimde benzeri görülmemiş bir uygulamadır. Görevindeki
başarı kriterleri dikkate alınmadan, performans
değerlendirilmesi yapılmadan AKP kendi atadığı 100 bin
dolaylarında yöneticiyi görevden almıştır. Bunun tek
gerekçesi tasfiye ve kadrolaşmadır.
Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesinde bulunan okul yöneticilerinin sendikalara
üyelik dağılımları incelendiğinde, okul
yöneticilerinin yüzde 75,15inin AKP'nin yandaş sendikası
EĞİTİM-BİR-SEN'e, yüzde 14,30unun TÜRK
EĞİTİM-SENe, yüzde 7,22sinin EĞİTİM-SENe,
yüzde 1,63ünün ise EĞİTİM-İŞe üye oldukları
görülmektedir. Buradan anlaşıldığı üzere okul müdürü,
müdür yardımcısı olmanın ilk şartı
EĞİTİM-BİR-SEN'e üye olmaktır.
Niteliğin,
başarının ve liyakatin kadrolarında hâkim olması
gereken Millî Eğitim Bakanlığı merkez
teşkilatında eğitim bilimleri alanında lisans, lisanüstü
eğitim yapmış yönetici sayısının toplam 16
olması, atama ve yükselmelerde liyakatin, ehliyetin geçerli olmadığını,
siyasal yönelimlerin etkili olduğunu göstermektedir. Niteliksiz yönetim
anlayışı eğitim politikalarına yön vermektedir.
6528 sayılı
Yasanın yürürlüğe girmesiyle okullarda öğrencilere yönelik
istismar vakalarında önemli bir artış olduğu gözlemlenmiştir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, eğitimin
amaçları ile ilgili genel yorumda (CRC/GC/2001/1) çocukların
sırf okul kapısından girmesiyle sahip oldukları insan
haklarını kaybetmediklerini belirtmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti,
çocukların cinsel istismar da dâhil olmak üzere şiddetin ve sömürünün
her türlüsünden korunma haklarını Birleşmiş Milletler Çocuk
Haklarına Dair Sözleşme, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü
ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi gibi
uluslararası düzenlemelere taraftır. Aynı doğrultuda,
Anayasa'nın 41inci maddesinin son fıkrası uyarınca da
devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları
koruyucu tedbirleri almak zorundadır.
Cinsel istismar
çocukların sağlık haklarına, yaşam haklarına,
maddi ve manevi bütünlüklerine yönelik saldırılardan en yaygın
olanıdır. Eğitim süreç ve ortamlarında çocukların
intihar ettiği, yaşanan cinsel istismar vakalarının
sistematik olarak devam ettiği, cinsel istismar vakalarının ya
farkına varılmadığı yahut görmezden gelindiği süreç
yaşanmaktadır. Kayseri'de, Karaman'da, Konya'da çocukların
cinsel istismara uğramaları yaşanan yüzlerce örnekten
bazılarıdır.
Ayrıca, bazı
vakıf ve dernekler tarafından kiralanan evlerde öğrencilere ders
veren bir öğretmen 45 öğrenciye istismarda bulunduğu
gerekçesiyle tutuklanmıştır. Bu yaşananlar, sözüm ona
yoksul aile çocuklarına yardım amaçlı kurulduğu iddia
edilen ancak daha çok siyasi ve dini istismar etmek üzere faaliyet gösteren
bazı dernek ve vakıfların, öğrencilere yardım adı
altında yurtlar açarak buralarda öğrencileri kendi amaçları
doğrultusunda yetiştirmek istemelerinin sonucudur.
Bu gibi kurumlara Millî
Eğitim Bakanlığınca açıktan destek verilmesi, protokol
yapılması, hatta bizzat buna benzer vakıf, dernek ve cemaat,
tarikat yurtlarına bu çocukların yerleştirilmesi ve oralarda
belirli amaçlara hizmet için yetiştirilmelerine göz yumulması;
yapılan çalışmalara katkı sunulması artık gizli
olmaktan çıkmış, tüm kamuoyunun gözleri önünde cereyan eder
duruma gelmiştir.
Anayasanın 42nci
maddesinde özetle "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve
inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim
esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında
yapılır." ifadelerine yer verilmiştir. Birleşmiş
Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 19uncu maddesi
uyarınca, taraf devletler, çocuğun anne-babasının ya da
onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da
bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken
bedensel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr
muameleye, ırza geçme dâhil her türlü istismar ve kötü muameleye
karşı korunması için, yasal, idari, toplumsal, eğitsel
bütün önlemleri almak zorundadır. 19uncu madde, çocukların okul
ortamında korunduğunu garanti etme sorumluluğunu içeren
kapsamlı bir maddedir. Ülke genelinde okullarda yaşanan istismar
olayları da devletin gözetim ve denetim görevini yerine
getiremediğini ortaya çıkarmıştır.
Yaşanan bu
sorunların bir Meclis araştırması komisyonu kurularak Milli
Eğitim Bakanlığı, ilgili bakanlıklar, diğer kamu
ve özel kurumlarla bağlantılı yönlerini kapsayacak şekilde
araştırılmasına gerek duyulmuştur.
5.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve 22 milletvekilinin başta
cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/124)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çocuklara yönelik cinsel
istismarın araştırılması ve çocuk
istismarını önlemek konusunda gerekli tedbirlerin alınması
için Anayasanın 98inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla teklif ederiz.
Gerekçe:
Türkiyede Adli Sicil ve
İstatistik Genel Müdürlüğünün son paylaştığı
verilere göre, yalnızca 2014 yılında 18.104 çocuk istismarı
davası açılmış, davaların 13.968i mahkûmiyetle sonuçlanmıştır.
Fakat, bugüne kadar çocuk istismarıyla ilgili kaç başvuru olduğu
ve bunların kaçının dava konusu olduğu Adalet
Bakanlığınca açıklanmamıştır. Üstelik çocuk
istismarı vakalarının pek çoğuyla ilgili başvuru
yapılmadığı düşünüldüğünde, rakamların çok
daha yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde,
Karamanda Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam
Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneğine ait yurtlarda
kalan 9-10 yaşlarındaki çocukların, yine bu yurtlarda
kaldığı iddia edilen sözde gönüllü bir öğretmenin cinsel
saldırısına maruz kaldıkları haberi basına
yansımıştır. Bu kişi hakkında dava
açılmış, çocuğun nitelikli cinsel istismarı,
hürriyeti tahdit, kasten yaralama ve müstehcen görüntüleri izletme
suçlarından altı yüz yıla yakın hapsi istenmiştir.
Davayla ilgili, istismara uğradığı iddia olunan 8
çocuğun KAİMDER, 2 çocuğun ise Ensar Vakfıyla ilişkili
yurtlarda kaldığını belirten iddianame kabul
edilmiştir. Ancak, araştırma henüz derinleşemediğinden
maalesef, rakamın artacağından endişe duyulmaktadır.
Karamanda, kamu
yararına çalışan vakıf statüsündeki Ensar
Vakfının faaliyetleri sırasında gerçekleşmiş bu
istismarın yankıları sürerken Nazilli, Osmaniye ve
Elâzığda yaşanan çocuk istismarı haberleri basına
yansımıştır.
Daha önce, Pozantı
Cezaevinde kalan çocuklara yönelik cinsel taciz ve tecavüz gibi olaylar da kamu
vicdanını derinden yaralamış, en önemlisi pek çok çocukta
yine onulması güç yaralar açmıştır.
Çocuk Haklarına Dair
Sözleşmenin 19, 34, 35, 36ncı maddeleri, çocukların her tür
istismar ve şiddet davranışından korunmalarını öngörür.
34üncü madde "Taraf devletler, çocuğu her türlü cinsel sömürüye ve
cinsel suiistimale karşı koruma güvencesi verirler." der.
Bu madde gereğince
çocuğun her tür istismarını ve cinsel istismarı da önlemek
devletlerin yükümlülüğüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilebilmesi
için, düzenli olarak çocuğa yönelik hizmetlerin izlenmesi, bunun için veri
toplanması ve analiz edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, çocuğun da
izlenmesi gerekir. Riski önceden fark edip önlemeye yönelik çalışmalar
yapılmalıdır. Korunma hakkıyla ifade edilen, yalnızca
istismar yaşandıktan sonra devreye giren etkili bir sistemin
değil, aynı zamanda önleyici bir sistemin de
varlığıdır. Bunun için çocuğun temel
haklarını kullanmasını güvence altına alacak ve
yararlandığı hizmetler aracılığıyla
izleyebilecek bir sistem kurulmalıdır.
Fiilin gerçekleşmesi
hâlinde ise ikincil mağduriyetlerin önlenmesi için, mağdurların
adalete erişimlerini kolaylaştırmak ve fiziksel ve psikososyal
iyileşmelerine yardımcı olacak hizmetler vermek gerekmektedir.
Karaman'da yaşanan çocuk
istismarı, çocuklarla çalışan kurumların şeffaf
biçimde ruhsatlandırılması ve bu kurumlarda çalışan
gönüllü kişiler ile personelin yani çocuklarla ilişki içinde çalışan
kişilerin işe alımına ilişkin sınırlamalar
ile eğitimlerine ilişkin koşullar getirilmesi gerektiğini
de bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu sebeplerle, çocuk
istismarıyla ilgili veri toplama, izleme, araştırma ve çocuklara
yönelik cinsel saldırı suçlarının gerçekleşmeden
önlenmesi amacıyla gerekli yasal ve idari tedbirleri almak için Meclis
araştırması açılmasını talep ediyoruz.
1) Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul)
2) Meral Danış Beştaş (Adana)
3) Behçet Yıldırım (Adıyaman)
4) Berdan Öztürk (Ağrı)
5) Dirayet Taşdemir (Ağrı)
6) Sırrı Süreyya Önder (Ankara)
7) Ayşe Acar Başaran (Batman)
8) Mehmet Ali Aslan (Batman)
9) Saadet Becerekli (Batman)
10) Hişyar Özsoy (Bingöl)
11) Mizgin Irgat (Bitlis)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Çağlar Demirel (Diyarbakır)
14) Feleknas Uca (Diyarbakır)
15) İmam Taşçıer (Diyarbakır)
16) Nimetullah Erdoğmuş (Diyarbakır)
17) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
18) Sibel Yiğitalp (Diyarbakır)
19) Ziya Pir (Diyarbakır)
20) Mağmut Toğrul (Gaziantep)
21) Abdullah Zeydan (Hakkâri)
22) Mehmet Emin Adıyaman (Iğdır)
23)Erdal Ataş (İstanbul)
6.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan ve 56 milletvekilinin başta cinsel istismar
olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/125)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde çocuklarla ilgili pek çok hukuki düzenleme
yapılmış, iyileştirme ve reformlar
gerçekleştirilmiştir. Yapılan tüm bu çalışmaların
etki ve sonuçlarının incelenmesi ve çocuklara yönelik her türlü
istismar iddialarının araştırılarak alınması
gereken ek tedbirlerin tespit edilmesi ile yeni çözüm yollarının
geliştirilmesi amacıyla Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılması hususunda
gereğini saygılarımla arz ederim.
1) Bülent Turan (Çanakkale)
2) Şahin Tin (Denizli)
3) Feyzullah
Kıyıklık (İstanbul)
4) Ali Ercoşkun (Bolu)
5) Ayhan Gider (Çanakkale)
6) Metin Külünk (İstanbul)
7) Necdet Ünüvar (Adana)
8) Fatma Benli (İstanbul)
9) Mihrimah Belma Satır (İstanbul)
10) Murat Alparslan (Ankara)
11) Aydın Ünal (Ankara)
12) Mehmet Akif Yılmaz (Kocaeli)
13) Ravza Kavakcı Kan (İstanbul)
14) Leyla Şahin Usta (Konya)
15) Sema Kırcı (Balıkesir)
16) Hüsnüye Erdoğan (Konya)
17) Cemil Yaman (Kocaeli)
18) Ayşe Sula
Köseoğlu (Trabzon)
19) Osman Aşkın Bak (Rize)
20) Abdurrahman Öz (Aydın)
21) Abdullah Ağralı (Konya)
22) Mücahit
Durmuşoğlu (Osmaniye)
23) Salih Cora (Trabzon)
24) Sabri Öztürk (Giresun)
25) Mehmet Uğur Dilipak (Kahramanmaraş)
26) Adnan Boynukara (Adıyaman)
27) Hüseyin Özbakır (Zonguldak)
28) Nazım Maviş (Sinop)
29) Halil Eldemir (Bilecik)
30) Alim Tunç (Uşak)
31) Ali Özkaya (Afyonkarahisar)
32) Mustafa Baloğlu (Konya)
33) Murat Demir (Kastamonu)
34) Fevzi Şanverdi (Hatay)
35) Mehmet Akyürek (Şanlıurfa)
36) Sami Dedeoğlu (Kayseri)
37) Hacı Özkan (Mersin)
38) Abdullah Başcı (İstanbul)
39) Mustafa Açıkgöz (Nevşehir)
40) Fuat Köktaş (Samsun)
41) Necip Kalkan (İzmir)
42) Ahmet Sami Ceylan (Çorum)
43) Haydar Ali
Yıldız (İstanbul)
44) İbrahim Halil
Fırat (Adıyaman)
45) Mehmet Ali Cevheri (Şanlıurfa)
46) Mehmet Habib Soluk (Sivas)
47) Salih Fırat (Adıyaman)
48) Ejder Açıkkapı (Elâzığ)
49) Hülya Nergis (Kayseri)
50) Hacı Bayram
Türkoğlu (Hatay)
51) Mustafa Ilıcalı (Erzurum)
52) Mustafa Köse (Antalya)
53) Abdullah Nejat Koçer (Gaziantep)
54) Halis Dalkılıç (İstanbul)
55) Abdulhamit Gül (Gaziantep)
56) Ramazan Can (Kırıkkale)
57) Fatih Şahin (Ankara)
Gerekçe:
Çocuklarımız
toplumun temeli ve geleceğimizin teminatıdır. 2010
yılında yapılan Anayasa değişikliği ile
Anayasanın 41inci maddesi başlığı "I. Ailenin
korunması ve çocuk hakları" olarak değiştirilmiş
ve "Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına
açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel
ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir."
"Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı
çocukları koruyucu tedbirleri alır." fıkraları
eklenmiştir. Yine 61inci maddesinin dördüncü fıkrasında
"Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma
kazandırılması için her türlü tedbiri alır." hükmü
bulunmaktadır.
Ülkemiz çocuklarla ilgili pek
çok uluslararası sözleşmenin tarafı olup, iç hukukumuzda da
çocukların mağdur olmalarını önleyici kanunlara sahiptir.
Yasal düzenlemelerimiz çocuk hakları ilkeleriyle uyumludur. 2005
yılında Çocuk Koruma Kanunu çıkarılmıştır.
TBMM'de 2010 yılında kayıp çocuklar başta olmak üzere
çocukların mağdur olduğu sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla meclis araştırması komisyonu kurulmuş,
komisyon kapsamlı, geniş bir çalışma yapmış, bu
konuda önemli bir rapor hazırlamıştır. 6545
sayılı Kanunla Türk Ceza Kanununda önemli değişiklikler
yapılmıştır.
Çocuk koruma
politikaları kapsamında, 2011 yılından itibaren, özellikle
bütüncül bir çocuk politikası izlenmektedir. Kurum bakımında
olan çocukların evrensel standartlarda bakılması ve devletin
kurum bakım hizmetlerinin evrensel standartlarda yapılmasına
yönelik çocukevleri ve sevgievleri modeline geçilmiştir. Artık, 7-8
kişilik sevgievleri devletin, devlet kurumumun içindeki sevgievlerinde
çocuklarımız bir ev ortamında yetişmektedir. Diğer
taraftan, 2013-2017 yılı içinde Çocuk Hakları Strateji Belgesi
hazırlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa,
2013 yılında dört yıllık bir Çocuk Hakları Strateji
Planı hazırlanmıştır. Koruyucu, önleyici tedbirler
kapsamında aile eğitim programları hazırlanmış ve
pek çok aileye eğitim verilmiştir.
Yapılan tüm
iyileştirmelere ve alınan önlemlere rağmen, ülkemizde
çocuğa yönelik kötü muamelenin bütünüyle önlenememiş olması
hepimizi derinden üzmektedir. Çocuğa yönelik kötü muamele çocuklara
fiziksel ve duygusal anlamda yanlış davranılması, cinsel
istismar, ilgisizlik ve ihmalkârlık, ayrıca çocukların ticari
anlamda ve başka biçimlerde sömürülmesi anlamını
taşımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)
tarafından çocuk istismarcıları, aile bireyleri,
bakımından sorumlu olan kişiler, arkadaşlar,
hısım akraba, yabancılar, çocukla ilişkisi olabilen
görevliler, işverenler, sağlık çalışanları ve
diğer çocuklar şeklinde tanımlanmaktadır. Çocuk
istismarı, maalesef, dünyadaki tüm ülkelerin sorunudur.
Hayatımızı pek çok yönden kolaylaştıran teknolojik
gelişmeler, kötü niyetli kimselerin elinde çocukları istismar eden
bir araç hâline dönüşebilmektedir. Çocukların istismar ve taciz
edilmelerinin etkileri tüm hayatları boyunca aşılamaz sonuçlar
doğurmaktadır. Bu sorun, ihmal edilemez ve ertelenemez bir önem arz
etmektedir. Zira, çocuklar her türlü politik ve ideolojik değerlendirmenin
ötesinde korunması gereken varlıklardır.
Çocuklarımızın sağlıklı ve güvenli ortamlarda
yaşamalarını sağlamanın hem devletimizin hem de
ailelerin görevi olduğu bilinen bir gerçektir. Başta aile olmak üzere
çevre, devlet, devletin kurumları, sivil toplum, akademi, uluslararası
kuruluşlar, özel sektör, her birimiz, çocukların ve doğal olarak
toplumun geleceği konusunda sorumluluk taşımaktayız.
Ülkemizde
çocuklarla ilgili yapılan çalışmaların etki ve
sonuçlarının incelenmesi ve çocuklara yönelik her türlü istismar
iddialarının araştırılarak alınması gereken
ek tedbirlerin tespit edilmesi ile yeni çözüm yollarının
geliştirilmesi amacıyla Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılması amacıyla
önergemiz hazırlanmıştır.
7.- MHP Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 12 milletvekilinin başta cinsel
istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/126)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde istismar edilen
çocukların sayısının hızla arttığı,
başta TÜİK olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşların
konuyla ilgili sundukları raporlardan ve yaşanan adli olay
kayıtlarından anlaşılmaktadır. Geleceğimizin
teminatı çocuklarımızın her türlü istismardan
korunması, yaşanılan sorunların tespit edilmesi ve çözüme
yönelik çalışmalar yapmak üzere Anayasanın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına arz ve talep ederiz.
1) Oktay Vural (İzmir)
2) Erkan Akçay (Manisa)
3) Deniz
Depboylu (Aydın)
4) Mustafa
Kalaycı (Konya)
5) Kamil
Aydın (Erzurum)
6) Arzu Erdem (İstanbul)
7) Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu (Hatay)
8) Kadir
Koçdemir (Bursa)
9) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
10) Muharrem
Varlı (Adana)
11) Nuri Okutan (Isparta)
12) Mehmet
Parsak (Afyonkarahisar)
13) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
14) Erkan
Haberal (Ankara)
Gerekçe:
Çocuk istismarı,
geniş anlamda, 0-18 yaş grubundaki çocuğun, belli bir zaman
dilimi içerisinde, kendisine bakmakla yükümlü yetişkin kişiler,
diğer yetişkinler veya başka bir çocuk tarafından büyüme ve
gelişmesini olumsuz yönde etkileyen, kaza dışı ve
önlenebilir her türlü davranışa maruz bırakılması
şeklinde tanımlanabilir.
Çocuklara bir yetişkin,
toplum, devlet veya başka bir çocuk tarafından bedensel, duygusal,
zihinsel ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyen kasıtlı bir
davranış uygulanması olarak tanımlanan çocuk istismarı
çocuklardaki hastalanma ve ölümün en önemli nedenlerinden birini
oluşturmaktadır.
Meclisimizin literatürü
araştırıldığında, konuyla ilgili olarak, 2010
yılının Mart ayında, kayıp çocuklar başta olmak
üzere çocukların mağdur olduğu sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla meclis araştırması komisyonu kurulduğu ve bu
komisyonun 2006-2010 yılları arasındaki mağduriyetle ilgili
olarak rapor sunduğunu görmekteyiz. Ancak, yapılan
çalışmaya rağmen, sorunların çözülmediği hatta giderek
arttığı da aşikârdır.
TÜİK verilerine göre,
2011 yılında güvenlik birimlerine getirilen çocukların
sayısı 204.040 iken 2013 yılında bu sayı 273.571, 2014
yılında 280.414 olmuştur.
Mağdur çocuk
sayısı 2010 yılında 88.582 iken 2014 yılında
sayı 121.717'ye yükselmiştir.
Türkiye'de 2014
yılında, güvenlik birimine mağdur olarak 131.172 çocuk
getirildiği, bu çocukların 11.095'inin de cinsel suçlara maruz
kaldığı bildiriliyor.
Üzerinde durmamız
gereken bir diğer sorun da kayıp çocuklardır. Zira,, bu
çocukların fiziksel ve cinsel istismara maruz kalma
olasılığı çok yüksektir. Ayrıca, kayıp çocuk
sorunu "Çocuk ihmali" başlığı altına alınması
gereken bir çocuk istismarı türüdür.
Son günlerde Karaman ilinde
yaşadığımız, vakıf evlerinde vuku bulan,
gerçekliği kanıtlanmış, 10 çocuğa yönelik cinsel
istismar ve yine iddia edilen 45 çocuk istismarı da dikkate
alındığında, bu sorununun acil olarak gündeme alınması
gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Ne yazık ki son
zamanlarda, devletin denetiminde olan veya olması gereken farklı
kurum ve kuruluşlarda gerçekleşen cinsel ve fiziksel taciz
olayları sık sık karşımıza çıkmaktadır.
Çocukları korumada en
önemli hususlardan biri de yasaların çocukları ne kadar koruma
altına aldığının bilinmesidir. Bu sayede çocuklarla
ilgili görevleri ve sorumlulukları olan her birey kendine düşen
görevi daha iyi kavrayabilecek, gerektiği yerde müdahale edecek ve tüm
istismara uğramış çocukları yasal organlara bildirebileceklerdir.
Bunun sağlanabilmesi için de etkili ve işlevselliği yüksek kanun
ve yönetmeliklerin oluşturulması gerekmektedir.
Çocuklara yönelik
istismarın kapsamının ve nedenlerinin
araştırılması, konuyla ilgili mevzuatlardaki
yetersizliklerin belirlenmesi, uygulamalardaki ihmal ve sorunların
değerlendirilmesi; belirlenen sorunların çözümüne yönelik daha
ayrıntılı çalışmanın planlanması
amacıyla Meclis araştırması komisyonu kurulması önem
arz etmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
biraz önce okunan CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili ve İstanbul
Milletvekili Engin Altayın (10/123) esas numaralı, İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve 22 milletvekilinin (10/124) esas
numaralı, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve 56 milletvekilinin
(10/125) esas numaralı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına grup
başkan vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın (10/126) esas numaralı, başta cinsel
istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergelerin birlikte yapılacak görüşmelerine
başlıyoruz.
VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, başta cinsel istismar olmak üzere
çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/123)
2.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
22 milletvekilinin başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her
türlü istismar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/124)
3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve 56 milletvekilinin
başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/125)
4.- MHP Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 12 milletvekilinin başta cinsel
istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/126)
BAŞKAN Hükûmet?
Burada, yerinde.
İç Tüzükümüze göre,
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti gruplarına ve
önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların göstereceği bir
diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri,
Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için onar
dakikadır.
Şimdi, söz alan
sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına Kalkınma
Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz; önerge sahipleri adına
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir, Burdur Milletvekili
Mehmet Göker, Aydın Milletvekili Deniz Depboylu, İstanbul
Milletvekili Haydar Ali Yıldız.
İlk söz, Hükûmet
adına Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaza aittir
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Akçay
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, (10/123), (10/124), (10/125), (10/126) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin birleştirilerek
yapılan ön görüşmelerinde Hükûmet adına Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanının konuşma yapmasını beklediklerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Elbette, Hükûmet adına Sayın Kalkınma Bakanının
konuşmasına mâni bir hâl yok, kendisini dinleyeceğiz.
Yalnız, böylesine bahsettiğimiz, bahse konu gündemimizde, çocuk
istismarıyla ilgili bir araştırma komisyonunun kurulmasına
ilişkin bir görüşme yapıyoruz. Tabii, ilk akla gelen, konuyla
ilgili Hükûmet üyesi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Ramazanoğlunun
konuşmasını beklerdik. Acaba kendileri niçin Meclisi teşrif
edip görüşlerini ifade etmemişlerdir? Bu, fevkalade önemlidir. Daha
attığımız ilk adımda ilk düğmeyi yanlış
iliklemeye başlarsak yanlış yaparız. Acaba Sayın Bakan
nerededir yani?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Nerede?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu,
çok önemlidir.
BAŞKAN Sayın
Akçay, teşekkür ediyorum, hak veriyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben,
bir ön yargıda bulunmak istiyorum, peşin hükümde bulunmak istiyorum
ve özellikle gelmediği gibi bir izlenim ediniyorum ki bu, doğru
değildir yani.
BAŞKAN
Sayın Akçay, muhakkak, Hükûmet adına Sayın Bakanın -dediğiniz
gibi- konuşmasına mâni bir hâl yok, o da kendisi de söyleyecektir.
Malum, tüm grupların birlikte, ortak kararıyla bugün gündeme
girmiş bir şey yani bu, daha önceden planlanan bir olay değildi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Dünden beri belliydi Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Dolayısıyla, ona ilişkin olarak muhakkak Hükûmetin, Sayın
Bakanın da vereceği bir cevap olacaktır.
Müsaade
ederseniz, Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaza ben ilk
sözü vereyim.
Buyurun
Sayın Yılmaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, başta cinsel istismar olmak üzere
çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/123) (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
22 milletvekilinin başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her
türlü istismar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/124)
(Devam)
3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve 56 milletvekilinin
başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/125) (Devam)
4.- MHP Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 12 milletvekilinin başta cinsel
istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/126) (Devam)
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Çok müessif bir hadise vesilesiyle Meclisimizin gündemine
gelmiş olan bir konuda Hükûmetimiz adına söz almış
bulunuyorum.
Öncelikle,
tabii, bütün bakanlar, Hükûmetin politikalarından ortak olarak
sorumludurlar ve temsil yetkisine sahiptirler ama elbette tercih edilen, her
bakanın kendi uzmanlık alanında daha fazla işin içinde
olmasıdır. Eminim, bu çalışmalar esnasında Aile
Bakanımız bire bir bu konularla çok daha yakından bütün
bürokrasisiyle birlikte ilgilenecektir.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Siz de öylesini tercih ederdiniz zaten Sayın Bakan!
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Yani, sizin de çok gönüllü olduğunuzu düşünmüyoruz bu konuda!
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Devamla) Bugün burada Hükümetimiz adına
paylaşacağım görüşler, bütün bakanlarımızın,
Hükûmetimizin görüşleridir, Aile Bakanımızla da birlikte. Bu
çerçevede, Aile Bakanlığından da bir not alarak
konuşmamı hazırladığımı da ifade etmek
isterim.
Değerli
milletvekilleri, müessif bir hadise, hepimizin vicdanını yaralayan
bir hadise, yargıya intikal etmiş durumda. Öncelikle,
yargının en sağlıklı şekilde karar verip
yargı vesilesiyle suçlu bulunan kişinin de en ağır
şekilde cezasını bulmasını yürekten temenni
ettiğimizi belirtmek isterim. Bu tür hadiseler, siyasi ayrım konusu,
ideolojik ayrım konusu olan hadiseler değildir, insani
konulardır, bütün siyasi ayrılıkların, görüşlerin
ötesinde yaklaşmamız gereken meselelerdir. Bu anlamda, Meclisimizin
de bu konuyu gündeme getirmesini ve bu çerçevede sorumluluk üstlenmeyi
arzulamasını da takdir ettiğimiz belirtmek isterim.
Çocuk meselesi
gerçekten son derece önemli. Bir temel haklar var elbette, bütün
insanlığı bağlayan temel haklar, hürriyetler var ama bir de
belli özel gruplara ilişkin olarak da uluslararası platformlarda da
gelişmiş, bütün insanlığın geliştirdiği
bazı evrensel standartlar da söz konusu. Bunlardan bir tanesi de çocuk
haklarına ilişkin alan. Bu, uluslararası anlamda da önemli bir
çerçeveye sahip, bizim de 2010 yılında gerçekleştirdiğimiz
Anayasa değişikliğiyle Anayasamıza da girmiş bir kavram,
çocuk hakları kavramı. 41inci maddemizin başlığı
Ailenin korunması ve çocuk hakları olarak değiştirildi
biliyorsunuz. Bu, en üst hukuki belgemizde bu konuya verdiğimiz önemin
açık bir göstergesi. Yine, buraya bir fıkra eklendi bu
değişiklikle Devlet, her türlü istismara ve şiddete
karşı, çocukları koruyucu tedbirler alır.
fıkrası da ilave edildi.
Bunu niçin
vurguluyorum? Çocukları korumak, sadece ailenin, sadece
yakınlarının görevi değil, bütün milletin görevi, devletin
görevi, kamusal bir görev aynı zamanda. Dolayısıyla,
Meclisimizin bu konuda tartışması, konuşması,
araştırması, tedbirler geliştirmesi de bu hukuki çerçeveyle
çok çok uyumlu, onu vurgulamak açısından tekrar hatırlatmak
istedim. Ülkemiz bu çerçevede birçok uluslararası sözleşmeye de taraf
olmuş durumda. Hükûmetimizin bu konudaki politikası da buradan zaten
anlaşılabilir.
Yine, 2005
yılında Çocuk Koruma Kanununu Meclisimiz
yasalaştırdı, Hükûmetimizin tabii ki desteğiyle,
katkısıyla. Burada da yine önemli düzenlemeler yapıldı.
Ayrıca,
Meclisimiz, 2010 yılında da kurduğu bir araştırma
komisyonuyla bu alana ilişkin, çocuklara ilişkin önemli tespitlerde,
önemli tekliflerde bulundu. Bu çerçevede de Ceza Kanunumuz başta olmak
üzere birçok değişiklikler yapıldı, adımlar
atıldı. Bu yeni kurulacak araştırma komisyonunun da ben bu
vesileyle yine hayırlı birtakım adımlara, bazı ek
tedbirlere, bu sorunu daha da azaltıcı çalışmalara vesile
olmasını diliyorum. Hükûmet olarak çocuklara verdiğimiz önem,
bütün politikalarımızda görülebilir. Özellikle de korunmaya muhtaç
çocuklara çok özel çalışmalar gerçekleştirdik bu dönemde.
Sevgievleri gibi hadiseler, eğitim sisteminde, sağlık sisteminde
çocuklarımızın aldığı hizmetleri
artırıcı çalışmalar, başlı başına
bir Aile Bakanlığı oluşturmamız ve bu çerçevede
hizmetlerimizi daha bütüncül bir bazda yürütmemiz bunun kanıtlarıdır.
Yine, ilk defa, Çocuk
Hakları Strateji Belgesi bu dönemde hazırlandı, bunun da
temelini aslında çocuk hakları oluşturuyor. Çocuğu merkeze
alan birtakım politikalar da bu vesileyle bir strateji belgesine
bağlanmış durumda. Bu çalışmaları sürdüreceğiz.
Ancak, şunu da söylemek zorundayız: Maalesef, ülkemizde de, dünyada
da, ne kadar tedbir alırsanız alın, ne yaparsanız
yapın, bazı müessif hadiseler yaşanabiliyor.
Çocuklarımıza ilişkin olarak da maalesef bunlar
yaşanabiliyor. Önemli olan, tabii, bu gerçekleri görüp gerekli bütün
tedbirleri almak, çok boyutlu bir şekilde bu hadiseleri önümüze koyup
alınması gereken tedbirler konusunda yeni fikirler geliştirmek.
Burada, tabii, hem ülkemize
hem dünyaya da bakmak durumundayız; dünyada neler yapılıyor,
neler gerçekten etkili oluyor, hangi tedbirler, hangi politikalar
Bu çerçevede
dünyaya da bakılmasında ben büyük yarar görüyorum. Eminim, Meclisimizin
oluşturacağı araştırma komisyonu, hem dünyadaki
uygulamalara hem ülkemizin tecrübesine bakarak sivil toplumla, akademik
dünyayla, ilgili tüm taraflarla birlikte bu alana ilişkin önemli
tespitler, önemli öneriler geliştirecektir. Bizim de Hükûmet olarak bu
önerilerden en üst düzeyde faydalanmaya hazır olduğumuzu özellikle
belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu sorun, yakıcı bir sorun ve ertelenebilecek, ihmal edilebilecek bir
sorun değil dolayısıyla en hızlı bir şekilde bu
alana ilişkin çalışmaların yapılmasında da büyük
yarar gördüğümüzü belirtmek istiyorum. Bu kapsamda,
Anayasamızın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılması önergesine olumlu
baktığımızı, bunu yararlı bulduğumuzu belirtmek
istiyorum. Dört grubun önergelerinin birleştirilerek, bütün Meclis olarak
bu işe sahip çıkılmasının da ayrı bir anlamı
olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu, aslında toplumumuza
vereceğimiz çok güzel bir mesaj, hem mağdur olan insanlara
vereceğimiz hem de bütün topluma vereceğimiz bence çok güzel bir
mesaj. Bu konularda siyaset olmaz, bu konular, siyasi olarak istismar edilmez,
siyasi polemik malzemesi yapılmaz. Bu konularda bütün milletvekillerimiz,
milleti temsil eden bütün vekillerimiz ortak bir tavır alır.
mesajının verilmesi başlı başına bence olumlu bir
hadise ve bu alandaki mücadelemize destek olacak bir hadise.
Tabii ki bu konularda,
dediğim gibi, dünyanın da, bizim de
yaşadığımız sorunlar; ne kadar gelişmiş
olursanız olun, ne kadar ileri bir sisteminiz olursa olsun, maalesef,
insanın olduğu yerde bu tür hadiseler yaşanabiliyor ama önemli
olan, dediğim gibi, bunu çok yönlü analiz etmek ve gerekli tedbirleri
almak. Burada ben doğrusu koruyucu boyutun en az, cezalandırıcı
boyut kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuyu analiz ederken
eminim Meclisimiz, çok boyutlu bakacaktır; işin sosyoekonomik
boyutundan kültürel boyutlarına, şehirleşme boyutundan ceza
hukukuna, akademik çalışmalardan yargısal süreçlere kadar birçok
konuyu tartışacaktır, konuşacaktır ve buralardan
çıkacak somut önerilerin, ben, dediğim gibi Hükümetimize ciddi
anlamda yol göstereceğini düşünüyorum.
Bu konularda, bugüne kadar
bir tecrübemiz var, yapılanlar var ama
yaşadığımız hadiseler de gösteriyor ki ilave tedbirler
almamız lazım, yapılacaklar konusunda daha fazla
çalışmamız lazım.
Bu vesileyle şunun da
altını çizmek istiyorum: Burada bir suçla karşı
karşıyayız, tabii ki yargı, son sözü söyleyecek ama
toplumsal anlamda duruma baktığımız zaman, bir suçla
karşı karşıyayız ve bu suçu işleyen suçlular var.
Kim yaparsa yapsın, hangi camiadan, hangi kesimden olursa olsun, suç
işleyen, cezasını en ağır şekilde görmelidir ve
aslında suçun şahsiliği diye hukukta da, evrensel hukukta da
bir ilke var, biliyorsunuz. Bir insan suçlu diye babasını, annesini,
yakınlarını suçlayamayacağınız gibi, mensup
olduğu bir partiyi, derneği, vakfı da suçlayamazsınız.
Tam aksine, aslında suç işleyen kişi, mensubu olduğu bu
yapıları da mağdur eder bir konumdadır. Aslında onlar
da en az toplumun geneli kadar ve daha fazla aslında bundan eminim ki
acı duyuyorlar, mağdur hissediyorlar. Dolayısıyla,
buralarda ölçüleri hukuki olarak koymakta ve ortak tavır
geliştirmekte çok büyük fayda var diye düşünüyorum. Burada gerçek
kişiler ile tüzel kişileri de birbirinden ayırmalıyız.
Suç, gerçek kişiler tarafından işlenir, tüzel kişiler suç
işlemezler, tüzel kişiler aksine, rencide olurlar, mağdur
olurlar. Dolayısıyla, burada bir dayanışma sergilememiz çok
çok önemli diye düşünüyorum. Bu araştırma komisyonunun
kuruluşu aşamasında gösterilen bu ortak tavrın
çalışma süreci boyunca da gösterileceğine olan
inancımı da bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
tabii, bir olay vesilesiyle belki gündeme geldi bu hadiseler ama eminim ki çok
daha kapsamlı bir şekilde bir inceleme yapılacaktır.
Nitekim uluslararası bazı sözleşmelere
baktığımız zaman, çocuk istismarının çok boyutlu
bir hadise olduğunu görüyoruz. Dünya Sağlık Örgütünün
tanımlarına bakacak olursak bir referans olarak, ihmalden duygusal
etkilere, fiziksel zarardan cinsel istismara kadar çocuk istismarının
dört başlık altında toparlandığını
görüyoruz. Yine, bu çalışmalarda çok boyutlu bir şekilde
değişik istismar boyutlarına da bu komisyonumuzun mutlaka
değineceğinden ve buralarla ilgili bazı öneriler geliştireceğinden
eminim. Dolayısıyla, komisyonumuza bu çalışmalarda
başarılar diliyorum. Hükûmet olarak Aile
Bakanlığımız başta olmak üzere her türlü iş
birliğini yapmaya, Hükûmet olarak bütün bu çalışmalara destek
olmaya hazır olduğumuzu da özellikle ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
tabii, bu vesileyle şunu da belirtmek isterim: Aile
Bakanımızın bu konularda yaptığı bir
açıklama oldu. Bağlamından kopuk bir şekilde
yorumlanıp çok farklı yerlere çekilmeye
çalışıldı. Bunu da doğru bulmuyoruz. Aile Bakanımız
kendisi de zaten bu konuda gerekli açıklamaları yaptı. Bu konuda
hiçbirimizin farklı düşünmesi mümkün değil. Onu bir kez daha
burada da vurgulamak isterim.
Ayrıca, Aile
Bakanlığımız bu konuyla yakından ilgileniyor.
MUSA ÇAM (İzmir)
Uzaktan ilgileniyor Sayın Bakan, uzaktan ilgileniyor!
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Devamla) Şu anda, Aile Bakanlığımız, yargı
süreçleriyle ilgili takip konusunda çalışmaları
başlatmış durumda. Ayrıca, mağdurlara rehabilitasyon
ve psikolojik destek konusunda yine çalışmalara
başlamış durumda. Ve yine, kendi görev alanıyla direkt
ilgili olduğu için, bu konularda incelemeler, araştırmalar ve
Bakanlık olarak alınması gereken tedbirler konusunda da Aile
Bakanlığımız, çalışmalarını
başlatmış durumda. Eminim, bu süreçte komisyonumuza en büyük
desteği yine Aile Bakanlığımız, oradaki
bürokratlarımız, teknisyenlerimiz, Sayın Bakanımız,
bütün ekibiyle bu süreci destekleyecektir ve bu şekilde, hepimiz için
faydalı olan sonuçlar elde edilecektir diye inanıyorum.
Ben daha fazla uzatmak
istemiyorum. Zaten, Meclisimizin, gruplarımızın ortak
kararıyla gündeme gelmiş bir konu. Bu araştırma
komisyonunun hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemiz için,
milletimiz için, özellikle de çocuklarımız için yararlı,
hayırlı sonuçlar ortaya koymasını bir kez daha temenni
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yılmaz.
Şimdi, önerge sahipleri
adına ilk söz, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demire
aittir. (HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu Demir, sizin süreniz on dakikadır.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
sevgili halkımız; Halkların Demokratik Partisi olarak, Ensar
Vakfı ve kurumlarında, KAİMDERde çalışan bir
görevlinin cinsel istismarına uğrayan çocuklarla ilgili vermiş
olduğumuz araştırma önergesiyle ilgili söz almış
bulunuyorum.
Özellikle, neden Sayın
Bakanın Bir kere rastlanmış olması hizmetleriyle ön plana
çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olmaz. ifadeleri
ve basın yasağı, neden çocuğun yararına öncelik
verilerek konunun ve kurumun ele alınacağına dair kamuoyunda
ciddi bir şüphe yaratıyor, neden vakıf yurtlarında bulunan
diğer çocuklarla ilgili de kaygılanıyoruz; aslında, biraz
bunu açıklayarak söze başlamak istiyorum.
Cezasızlıktan,
suçların üstünün örtülmesinden korkan bir toplum yarattınız
maalesef ve bu yüzden de insanlar, bu adaletten korku içerisindeler. Bunun
örneği, daha öncesinde Pozantı Cezaevidir. Pozantı Cezaevinde taciz,
tecavüz ve işkenceye maruz kalmış bir çocuk, tahliye olduktan
sonra, hatırladığınız gibi, intihara
kalkışmıştı. Yine, Pozantı Cezaevindeki tecavüzü
anlatan bir başka çocuk, Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevine geçtikten
sonra kendini asarak intihar girişiminde bulunmuştu. Peki, devlet
Ensar Vakfında yaşanan tacizle ilgili gereğini
yapacağı güvenini vermiş miydi Pozantıdaki tecavüzler
sonrasında? Aldığı tutumla hayır, böyle bir güven
vermemişti.
Ne
yapıldığını anlatayım: Pozantı Cezaevindeki
tecavüzü ortaya çıkarmış olan gazeteci Zeynep Kuriş, bu
haberiyle devletin mahremiyetini teşhir etmekten tutuklandı. Bu
haberiyle Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri Yarışmasında
yazılı haber ödülünü kazanan bir gazeteci tutuklanmış oldu.
Devletin üstün yararı, yine çocukların üstün yararını alt
etti. Zeynep şöyle diyordu: İnsanlık dışı durumu
haber yaptım, devletin mahremiyetini teşhir ettiğim için
tutuklandım. Haber yapmak için 150yi aşkın etkinlik, eylem ve
mitinge katıldım, habercilik faaliyetim, suç delili gibi sunuluyor.
Neden tutukluyum bilmiyorum, hiç kimseyi vurmadım ben.
Pozantıda çocuklara
yönelik istismarın faili 20 zanlının dosyalarına ise
takipsizlik kararı verildi. Fatura, Pozantı Cezaevinin fiziki
koşullarına kesildi, cezaevi bir süre sonra kapatıldı.
Hükûmet ne yaptı? İnkâr etti. Yargı ne yaptı? Takipsizlik
kararı verdi. Bu takipsizlik kararı verilirken çocuklar, müebbet
hapisle yargılanıyorlardı.
Çocuk tutuklulara yönelik
işkence ve kötü muamele iddiaları Pozantıyla
sınırlı değildi. Bu olay sonrası Şakran, Maltepe,
Muğla, Antalya Cezaevlerinde çocuklara yönelik cinsel istismar,
işkence ve hatta cezaevinde dayakla öldürülme iddiaları sürüyordu.
Adana Ceyhan Cezaevinde
yaşanan cinsel istismar da yalnızca cezaevi başgardiyanına
uyarı cezası verilerek örtüldü. Hiçbir yetkili veya infaz koruma
memuru hakkında dahi dava hâlihazırda da açılmadı.
İşte bu nedenle,
her şeyi yargıya havale etmekle olmuyor. Evet, suçların
şahsiliği var, bu, bir ilke ama devletin pozitif yükümlülüğü
diye de bir hukuk ilkesi var, önleme sorumluluğunuz var. İktidar
olan, hükûmet olan sizseniz, bakan olan sizseniz önleme sorumluluğuna da
sahipsiniz ve bu pozitif yükümlülüğü yerine getirmediğiniz için zaten
bizler burada eleştiriyoruz ve yapılması gerekeni söylüyoruz.
Bu, bir siyasi istismar konusu değil. Eğer bizler hükûmet
olsaydık, bizler bakan olsaydık aynı şekilde hesabı,
halkımız ve sizler bizden soracaktınız. İfade
ettiğimiz şey sadece budur. Meclis, bunun için var ve gereğini
yapmamız gerekiyor. Dünkü ısrarımızın da nedeni budur.
Dün burada, sanki bu kadar
önemli bir konuyu konuşmuyormuşuz gibi, sizlerin oylarıyla
araştırma önergeleri reddedildi, üstelik de kabul edildiği hâlde
reddedildi. Bu da gerçekten, ayrı bir, olay olarak tarihe geçti tutanaklarda
da.
Şimdi, az önce de söylediğim
gibi, bakan olmak, sorumluluk almayı gerektirir. Evet, keşke Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı burada olsaydı hem söylediği sözlerin
hem de kendisine bağlı olan kurumlarda ne olduğunun
hesabını burada çok net olarak karşımıza çıkarak
verebilseydi. Bunun başka bir yolu yoktur.
Önleme konusu ise
-söylediğim gibi- her şeyden önemlidir çünkü önemli olan, olay
olduktan sonra, istismar olduktan sonra, o çocuk bedenler ve çocukların
ruhları yaralandıktan sonra kalkıp da burada yargıya
işi havale etmek ya da komisyon kurmak değildir. Evet, komisyon
önemli bir adım şu an için ama önemli olan, bütün bunların
yapılmasını önlemektir yani denetlemektir. Türkiyenin en büyük
zaafı zaten budur; kadına yönelik şiddet konusunda da böyledir,
çocuklara cinsel saldırılar konusunda da böyledir, çevre
katliamları konusunda da böyledir. Her konuda, her konuda ama önleme
sorumluluğunu maalesef, iktidar, Hükûmet hissetmiyor ve sonrasında da
zaten hesap verme sorumluluğunu hissetmiyor. Önleme sorumluluğunu
hissetmezseniz zaten hesap vermek için de sorumluluk almazsınız.
Evet, yapılması
gereken -dediğim gibi- olduktan sonra değil, olmadan önlemek,
kurumları, kurum personelini ciddi eğitimlere tabi tutmak,
çocukların hemen ama hemen adalete erişimini sağlamak. Yani bir
düğme ötesinde, bir zil ötesinde olmalı o çocuklar adalete hemen
erişebilmek için, şikâyetlerini hemen yapabilmek için, bunun için bir
mekanizma kurulmalı. Umuyorum, komisyon bunları da sağlayacak
çabalar gösterecek.
Evet, komisyonun
-söylediğim gibi- kurulmasını gerçekten anlamlı buluyorum.
Bunun için hiç kimsenin partizanlık yapmadan, gerçekten çocukların
üstün yararını düşünerek ve gözeterek çalışması
gerektiğini ve bu komisyonda elbirliğiyle bunların
yapılması gerektiğini düşünüyorum. Evet, o vakfa gitmemiz
gerekiyor, adını koymamız gerekiyor, denetlememiz gerekiyor,
başka kurumları da denetlememiz gerekiyor, cezaevlerindeki
çocukların durumlarını da denetlememiz gerekiyor. Nerede bir
çocuğun tırnağına dahi bir şey oluyorsa bunun
sorumluluğunu hep birlikte almamız ve bunun hesabını,
kimler sorumluysa ondan sormamız gerekiyor. Aksi takdirde, Evet,
yargı bunu ele almıştır. Demek, daha önceki pek çok
örnekte olduğu gibi, üstelik de yargının
tarafsızlığından,
bağımsızlığından çok ciddi şüpheler duyulan
bir dönemde, sadece Meclisin havale edeceği bir şey değil.
Burası bir havale merkezi değil arkadaşlar, burası
sorumluluk alma merkezi ve hepimiz bu sorumluluğu almak zorundayız.
Dün de ifade ettiğim gibi, çocuklar için ayağa kalkmayacaksak kimler
için ayağa kalkacağız? Çocuklar için hep birlikte ayağa
kalkmak zorundayız.
Ben, buradan, aslında,
bir kez de halkımıza teşekkür etmek istiyorum, sözlerime son
vermeden. Çocuklarına sahip çıkarak bu komisyonun kurulmasına en
büyük desteği sağlayan ve bunun için, aslında, günlerdir çok
ciddi çabalar gösteren -topladıkları imzalarla, yaptıkları
paylaşımlarla, sordukları hesaplarla- halkımıza ve
kamuoyuna bir kez daha teşekkür etmek istiyorum ve gözlerini üzerimizden
asla ama asla ayırmamalarını temenni ediyorum.
Komisyon hayırlı
olsun.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sırlarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Şimdi, önerge sahipleri
adına ikinci söz, Burdur Milletvekili Mehmet Gökere aittir.
Buyurun Sayın Göker.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Yapacağım bu konuşma, bir baba
hassasiyetine ve kürsüye yakışır bir konuşma olmasını
istediğimden dolayı mümkün olduğunca yumuşatılarak
yapılacaktır yoksa çok daha sert olacağı kesindir.
Karamanda bir
öğretmenin en az 10 çocuğa bazı vakıf ve derneğe ait
evlerde cinsel istismarda bulunduğu iddiaları basında yer
almıştır. Bu iddiaların ardından Karaman Cumhuriyet
Başsavcılığının 07/3/2016 tarihinde
yaptığı açıklama ile olay netlik kazanmış,
2013-2014 yılları arasında meydana gelen cinsel istismara maruz
kalan bir çocuğumuzun psikolojik destek amaçlı götürüldüğü
Konyadaki bir psikiyatr doktorun duyarlı ve hassas davranması
neticesinde, söz konusu çocuğa cinsel içerikli yayın
izlettirildiğinin tespiti sonrasında Konya Cumhuriyet
Başsavcılığına başvuruda bulunmuş ancak
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı
vererek dosyayı Karaman Başsavcılığına
iletmiştir. Karaman Başsavcılığının
olayın üzerinde titizlikle çalışması sonucunda söz konusu
olay ortaya çıkmıştır. Bu konuda göstermiş olduğu
hassasiyet nedeniyle Karaman Cumhuriyet Savcılığına ve
davanın açıldığı günden itibaren çocukların mahremiyetinin
korunması adına vermiş oldukları gizlilik kararı
nedeniyle yerel mahkemeye teşekkür ederim. Umarız, bu hassasiyet
bundan sonra da devam eder.
Bu yaşanan olay sadece
Karamana mal edilemez. Zira, eğitim sistemimizin çağdaş,
bilimsel ve laik temellerini tahrip eden, devletimizin kuruluş felsefesine
ve rejimine savaş açmış bir zihniyetin eğitim sistemimizi
teslim almasından başka bir şey değildir. Sorun toplumsal
ahlakımızın çökme noktasına geldiğinin bir
göstergesidir ki Sayın Aile Bakanının çocuklarımızı
korumak yerine vakfı savunur beyanatta bulunmuş olması bu
konumda manidardır.
Yaşanan bu
gelişmelerin basına yansıması üzerine Genel
Başkanımızın talimatıyla oluşturulan heyetimiz,
Karaman iline giderek olayla ilgili araştırmalarını
yapmıştır ve yapmaya da devam edecektir. Bu ziyaretteki amaç
kesinlikle ve kesinlikle siyasi bir rant elde etme çabası değildir.
Hele hele olayı Karamana ve Karaman halkına mal etme gibi bir
amacımız kesinlikle yoktur. Amacımız, Türkiyenin
değişik bölgelerinde yaşanan bu olayların ortaya
çıkması ve sanıkların en üst seviyede
cezalandırılmasının sağlanmasıdır. Toplumsal
duyarlılık ve hassasiyet adına, bu görüşmelerde mağdur
aileler ve çocuklar dâhil edilmemiştir.
Yaşadığımız
toplumu derinden etkileyen bu ahlaksız olay nedeniyle
yaptığımız görüşmelerde şu sonuçlara
ulaştık: Cinsel istismar vakalarının 1 vakıf ve 1
derneğe ait toplam 2 evde gerçekleştirildiği; dosyada
kayıtlı 10 çocuğun 9unda net, 1inde ise şüpheli tipi
bulguların tespit edildiği; savcılığın söz konusu
evlerden soruşturma aşamasında haberdar olduğu ve
olayın ortaya çıkışından itibaren ivedi ve tam bir
gizlilikle soruşturmanın yürütüldüğü; adı geçen
şahsın görevden alınarak tutuklandığı bilgisini
sizlerle paylaşmak isterim. Görüşmeler sonucunda heyetimizde
oluşan ortak kanaat şudur ki dosyanın gizliliği
esasına dayanarak bilgi vermekten kaçınılıyor olması
altı çizilecek bir husustur. Özellikle, İl Millî Eğitim
Müdürünün şahsın görev yaptığı dönemi sorgulamak
amacıyla sormuş olduğumuz sorulara net cevap veremeyişi
ayrıca bir soru işaretidir. Bu olayın tek bir kişiye mal
edilmesi düşünülemez; çok yönlü bir şekilde
araştırılmalıdır, olayda sorumluluğu ve ihmali
olan herkesin gerekli cezayı alması için ne gerekiyorsa
yapılmalıdır.
Sanığın
2014-2015 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde
Ayrancı ilçesi Ağızboğaz köyü ilkokuluna altı
aylığına geçici görevle gönderilmiş olması, altı
ay sonra da Karamanın en prestijli okullarına tekrar
döndürülmüş olması yine gözlerimizden kaçmayan bir olaydır. Bu
görevlendirmenin amacının ne olduğuna sorduğumuz sorularda
ulaşamadık. Bu dönüşe kimlerin aracı olduğunun
takipçisi olacağız. Bu öğretmenin torpille yer
değiştirdiği kesindir. Elinizi vicdanınıza koyun
sayın vekiller, torpille yer değiştirmelerin
yapıldığını hepimiz biliyoruz ama bu torpilleri
uygularken bari sapıkları ayrı tutun.
Bu olaya
istinaden Sayın Vali ve Başsavcıya ilettiğimiz
sanığın Twitter hesabının kapatılması
önerisi hâlâ karşılık bulmamıştır. Bu da söz
konusu yetkililerin olaya gösterdikleri duyarlılığı ortaya
koyması bakımından manidardır.
Karamanda
yaşanan cinsel istismar olayının altında ekonomik zorluklar
ve köy okullarının kapatılması sonucu eğitim
imkânına erişemeyen çocukların vakıf ve dernek gibi
yapıların kaçak evlerine sığınmaları
yatmaktadır. Bu ve benzeri olumsuzlukların tekrarlanmaması için
özellikle köylerde bulunan çocukların eğitim imkânına
erişimlerinin kesin olarak sağlanması gerekmektedir.
Unutulmasın ki Anayasanın 41inci maddesi gereği, devlet,
çocuklara yönelik her türlü istismara ve şiddete karşı bütün
tedbiri almak zorundadır. Vakıf ve derneğin ilkokul ve ortaokul
düzeyinde açmış olduğu evlerin yasal dayanağı yoktur.
En önemlisi de 5661 sayılı Yasa ve 652 sayılı Kanun
Hükmündeki Kararnamenin ilgili maddesine göre, şahıslar ve özel,
tüzel kişiler ilk ve ortaöğretim düzeyinde yurt açamazlar.
Değerli Başkan,
sayın milletvekilleri; en acısı ve en zoru da cinsel istismar ya
da bu tür bir olaya maruz kalmış başka çocukların olup
olmadığı saptanırken nasıl bir yol izlenecektir?
Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşadıkları
fiziksel ve ruhsal travmaların giderilmesi için kim, ne yapacaktır?
Millî Eğitim Bakanlığı vakıf, cemaat ve derneklere
teslim olmuştur. Millî Eğitim Bakanı aciz içindedir,
yaşananları uzaktan izlemektedir, derhâl istifa etmelidir. Sizin
deyişinizle, bir istifadan bir şey olmaz.
Yılbaşı
kutlamak, karşı cinsle tokalaşmak günah; çocuklara cinsel
istismarda bulunmak nefsine yenik düşmek midir? Sadece haber
yaptığı için peşine düştüğünüz gazetecileri
bırakıp bu tür ahlaksızlıkların tekrar
yaşanmaması için suçun üstünü örtmeyin.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Göker.
Önerge sahipleri adına
üçüncü söz, Aydın Milletvekili Deniz Depboyluya aittir.
Buyurun Sayın Depboylu.
(MHP sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU
(Aydın) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
bugün burada, 17 Şubat 2016 tarihinde Meclis
Başkanlığına sunduğumuz, 23 Mart 2016 Çarşamba
günü yani dün Meclis gündemine getirdiğimiz çocuk istismarının
önlenmesine yönelik araştırma önergesinin tekrar gündeme
alınması sebebiyle söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu önerge bugün tekrar
gündeme geldi çünkü maalesef, dün, AKP Grubu tarafından reddedildi. Daha
da üzücü tarafı, iktidar vekil sayısı 32 kişi iken,
muhalefet vekil sayısı daha fazla iken sayın Meclis başkan
vekilinin tavrı sebebiyle ilk ret kararını aldı ve biz bu
sorunun gündeme alınması için, bir araştırma komisyonunun
kurulması için ciddi bir çaba harcamak zorunda kaldık.
Ben buradan özellikle
yandaş havuz medyasını ve bir kısım ana akım
medyayı kınamak istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin
hassasiyetini yok sayarak ve verdiği emeği yok sayarak, muhalefetin
çabasını görmemeyi yeğleyip, bu arada göstermemeye de çalışarak
4 parti AKP önderliğinde birleşti, çocuk istismarının
üzerine gidiyor. diye lanse etmesini kınıyorum.
Her şeye rağmen,
ben, tüm vekillerimize, siyasi parti gruplarına bugün teşekkür etmek
istiyorum. Çünkü, bütün bu yaşadıklarımıza rağmen
devletimizi, milletimizi ilgilendiren özellikle sosyal sorunlarda 4 grubun bir
araya gelerek ortak bir karar alabilmesi ve özellikle
çocuklarımızı korumaya karar vermesi, yapılan
haksızlıkların ve suçların üzerine gitmek üzere bir
araştırma komisyonu kurmaya karar vermesi çok güzel bir gelişme,
bunu hep birlikte başarıyor olmak yüce milletimiz adına gurur
verici bir karardır diye düşünüyorum.
Değerli vekiller, istismar ciddi bir sorundur.
İstismar ister fiziksel olsun ister cinsel ister dinsel ister duygusal, ne
olursa olsun, bir insanın hem o günkü ruh hâlinde, yaşamında hem
de geleceğinde derin yaralar açan çok ciddi bir sorundur.
Bilmiyorum, hiç hayatınızda bir istismar
mağduruyla bir araya gelip dinlediniz mi? Ben çalışma
yaşamında birçok istismar mağduruyla bir araya gelip onları
dinledim. Bunların içerisinde çocuklar vardı ve yetişkinler de
vardı. Çocukların çektiği sıkıntılar başka,
ta çocukluğunda istismarı yaşamış olan, bunu
yetişkinliğe farklı sorunlarla taşımak durumunda kalan
bireylerle görüşmelerim sonucu gördüğüm manzara yine
farklıydı. Ve daha da ötesi, bu çocuklarımız küçük
yaşta cinsel istismara uğradıktan sonra, yetişkin olduktan
sonra yaşadıkları sorunları yeni kurdukları ailelere
de taşıyorlar ve bu taşıdıkları sorunlar o
ailenin birliğini, beraberliğini de olumsuz şekilde etkiliyor.
Çocukların
yaşadıkları sorunlarla birlikte, bir de o çocuklara sahip olan
ailelerin yaşadığı sorunlar var. Çocuklarının
çektiği acıyı görmek ayrı bir tarafa, bu acının
hakkını ararken yaşadıkları sosyal baskı
başka bir tarafa ve adalet karşısında bunları,
hakkını ararken yaşadıkları sıkıntılar
da başka bir tarafta ayrı zorluklara sebep olmakta. Biraz empati
kuralım. Zannediyorum sizler empati kurdunuz ki bugün 4 siyasi parti grubu
olarak bu önergeler Meclis gündemine geldi ve de bu araştırma
komisyonunun kurulması için adımlar atıldı.
Biz aileyiz, hepimizin birer
yakını var. Buradaki vekillerimizin çoğu annedir, babadır;
öyle olmasa da kardeşleriniz vardır, yeğenleriniz vardır,
ailenizde çocuklar vardır. Eğer bunlardan biri herhangi bir
şekilde böyle bir üzücü olaya maruz kalsa neler hissederdiniz? Siyaset bir
tarafa, zaman zaman siyasi söylemlerimizle birbirimizi
kırdığımız olabiliyor, birbirimizle aynı fikirde
olmayarak farklı fikirleri savunduğumuz anlar mutlaka oluyor ki olmak
zorunda, bu demokrasinin kaidesi. Ancak, hep birlikte sosyal sorunlara
baktığımızda ve empati kurduğumuzda bazı
sorunları siyaseti bir kenara bırakarak ele almak zorundayız.
Dün beni üzen bir başka
konu daha vardı. Muhalefet partilerinden, araştırma önergesi
sunulduğunda -dün de eleştirdim- buradaki vekil
arkadaşlarımızın, AKPli vekil
arkadaşlarımızın çoğu burada olmuyor; gerekçeyi
sunuyoruz, çıkıyoruz burada savunmamızı yapıyoruz ve
çoğu da dışarıda oluyor, bizi dinlemiyorlar ve bizim neyi
savunduğumuzu bile belki bilmiyorlar, oylama sırası geldiğinde
koşarak içeri girip grup kararına uyuyorlar. Bu, demokrasinin
aldığı bir yaradır. Neden biliyor musunuz? Çünkü, burada
sizlere güvenen insanlar var. Sadece siyasi anlamda değil; sizlere, bir
vekil olarak, haklarını savunacak, sorunlarını burada
savunacak kişiler olarak bakıyorlar. O nedenle, sırf
muhalefetten geldi diye, bir araştırma önergesini okumadan,
dinlemeden yok saymanız çok üzücü. Yeri geldiğinde, devletimizin ve
milletimizin ortak menfaati için karar almak durumunda
kaldığımızda, sadece kendi önergelerinizi değil,
lütfen elinizi vicdanınıza koyun, mantığınızı
da harekete geçirin ve muhalefetten gelen araştırma önergelerini,
tekliflerini de ciddiye, dikkate alın istiyoruz.
Yine, toplum ruh
sağlığımızın korunması için
yapabileceğimiz zaten çok şey var çünkü
baktığımız zaman, gerçekten de toplum bu konuda iyiye
gitmiyor, intihar oranları artıyor.
Bakın, kayıp
çocuklarımız var. Bu kayıp çocuklarımızın da bir
şekilde ele alınması gerekiyor belki bu önerge içerisinde. Neden
biliyor musunuz? Çünkü, kayıp çocuklarımızın çoğu
cinsel istismar veya fiziksel istismar nedeniyle hayatını
kaybetmiş oluyor.
Vakıflar, vakıf
kültürü bizim için çok önemli, gerçekten biz de önemsiyoruz ama şunu da
unutmamamız gerekir ki iyilik yaptığını
düşündüğümüz, bizlere destek olduğunu düşündüğümüz
vakıflara birtakım hakları verirken veya birtakım
şeyleri yapmasına göz yumarken, izin verirken denetimi de elden
bırakmamak zorundasınız. Sorunların üzerine gitmek
zorundayız çünkü kurumlar ancak o zaman temiz kalır. Eğer burada
kusuru ve ihmali olan kişiler araştırılıp gerekli
cezayı almazlarsa o kurum zaten yara alır. Kurumların da
temizliği için sorunların üzerine gitmekten kaçınmamamız
gerekiyor.
Devlet, milletin
güvenliğinden sorumludur. Yandaş kadrolaşmaya değil, temiz
kadrolaşmaya ihtiyacımız var. Sadece siyasi görüşlerini
dikkate alırsanız yanlış insanları yanlış
işlerin başına getirirsiniz. İşleri ehil olan
kişilere vermemiz gerekiyor ki ehil olan kişilerin her zaman sizinle
birlikte aynı siyasi görüşe sahip olmayacağını da
kabul etmeniz gerekiyor. Eğer işini dürüst yapıyorsa,
yaptığı işi en iyi şekilde yapıyorsa o zaman
onların hakkını yemeye de hakkınız yok çünkü şu
anda siz yeryüzünde bir insanın sınanabileceği en zor şeyle
sınanıyorsunuz; iktidar ve güçle sınanıyorsunuz. Ahirette
bunun hesabı çok daha ağır. Bizler için de aynı, biz de
burada söz sahibiyiz, biz de aynı sınavdayız ama iktidarın
sınavı çok daha ağır. Lütfen, bunun da farkına
varın.
Yasalar çocukları tam
anlamıyla korumalı, uygulamalar özellikle denetlenmelidir. Bugün
burada ortak bir karar alıp araştırma komisyonu kuracağız.
Ben şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Ancak, bu
araştırma komisyonunda ele alacağımız konuların
belirlediğimiz konuların dışına
çıkartılmayarak amacına uygun yapılması gerekiyor.
Denetlenmesi gereken, incelenmesi gereken her şeyin kuralına uygun denetlenerek,
incelenerek raporlaştırılması gerekiyor. Doğru
öneriler çıkararak doğru yasaları burada çıkartmamız
gerekiyor. Açıkçası, bugüne kadar çıkartılan
araştırma önergeleri sonrası kurulmuş komisyonların
raporlarının bir kısmının işe
yaramadığını gördük ve ben ciddi olarak
kaygılanıyorum, bunlar herhâlde sümen altı edildi. Lütfen, bu
araştırma komisyonunun raporu çok ciddiye alınsın, söz
konusu çocuklarımızın güvenliği ve bu yerine ulaşsın
ki biz de doğru kararlar alıp yasaları çıkaralım.
Her birinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Depboylu.
Önerge sahipleri adına
son söz İstanbul Milletvekili Haydar Ali Yıldıza aittir.
Buyurun Haydar Ali
Yıldız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR ALİ YILDIZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde çocuklarla ilgili pek çok hukuki düzenleme yapılmış,
iyileştirme ve reformlar gerçekleştirilmiş. Yapılan bu
çalışmaların etki ve sonuçlarının incelenmesi ve
çocuklara yönelik her türlü istismar iddialarının
araştırılarak alınması gereken ek tedbirlerin tespit
edilmesi, yeni çözüm yollarının geliştirilmesi amacıyla
Anayasanın 98inci maddesi, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılması için
verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bir empati
yapmamızdan ve yaptığımızdan bahsedildi. Ben dünkü
konuşmamda, aynı konuyla ilgili konuşmamda aynen
şunları ifade etmiştim: Burada Meclis araştırma önerileri
gelebilir. AK PARTİ olarak bizler
Böyle günübirlik taleplerle değil,
enine boyuna bu mesele müzakere edilir, istişare edilir, gerekirse bu
Parlamento bir Meclis araştırması açılması konusunda
ortak bir mutabakatla kararını alır ve yoluna devam eder. Bu
noktada A partisi çocuğun cinsel istismarına taraftar, duyarlı,
diğeri değil. şeklinde bir yaklaşım iğrençtir,
en az bu olay kadar kötüdür. Böyle bir yaklaşım
ahlaksızcadır, kabul edilemez ve faydasız bir
tartışmadır diye dünkü konuşmamda ifade etmiştim.
Bugün yeni bir gün.
(x); olanda hayır vardır,
olacak olanda da hayır vardır. Demek ki bugün kısmet, ortak bir
akılla Parlamento bu meseleyle ilgili kendi iradesini ortaya
koymuştur.
AK PARTİ bugüne kadar
hiçbir sosyal meseleye duyarsız kalmamış, azami hassasiyet
göstermiş bir siyasi partidir. Dolayısıyla, Parlamentonun ortak
aklıyla hareket ederken elbette ki AK PARTİ bugüne kadar
gösterdiği duyarlılığı da ortaya koymuş
bulunmaktadır.
Yine, dün ifade
etmiştim. Meseleye bakarken evvela bakış açımızı
değiştirmemiz lazım; önce bakışımızı,
sonra o bakışın açısını.
Bakışımızı netleştirmemiz lazım. Her türlü
siyasal ideolojiden, siyasi mensubiyetimizden arındırarak,
açısını da olayı esas alarak, olayı merkeze alarak
belirlememiz gerektiğini yine ifade etmiştim.
İnanç ve medeniyet
kodlarımızdan hareketle Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan, devamlı, bu toplumda bereketin, bolluğun
geleceğe taşınması anlamında, toplumun sağlıklı
devamı anlamında bütün ailelere 3 çocuk tavsiyesinde de
bulunmuştur. Bu, bizim inancımızın ve medeniyetimizin ve bu
inanç ve medeniyeti en güzel şekilde temsil eden
Cumhurbaşkanımızın hassasiyetini ortaya koymakta.
İZZET ULVİ YÖNTER
(İstanbul) Ne diyorsun sen ya?
HAYDAR ALİ YILDIZ
(Devamla) - Bu çocukların modern dünyada yarışmak
İZZET ULVİ YÖNTER
(İstanbul) Ne diyor bu?
HAYDAR ALİ YILDIZ
(Devamla) - İnanç ve medeniyetimizin değerlerini geleceğe
taşıyacak, dünyaya tanıtacak bir nesil, millî, yerli,
şuurlu bir nesil geleceğimizin, büyük, güçlü Türkiyemizin
teminatı olacaktır.
Çocuklarımızın
sağlıklı bir aile ortamında geleceğe
sağlıklı hazırlanması noktasında da Hükûmetimiz,
AK PARTİ siyasal aklı, bu çocukların doğumlarından
itibaren 1inci çocuğa 300, 2nci çocuğa 400, 3üncü çocuğa 600
TL olmak üzere teşvik yardımlarında bulunmuş.
İZZET ULVİ YÖNTER
(İstanbul) Karamana gel, Karamana!
HAYDAR ALİ YILDIZ
(Devamla) - Yine, anneye 1inci çocuk için iki ay, 2nci çocuk için dört ay,
3üncü çocuk için altı ay olmak üzere yarım gün tam ücret alması
konusunda da, annenin çocukla sağlıklı iletişim
kurması ve sağlıklı gelişimini sağlama konusunda
da imkân tanımış bir siyasi partidir.
Yine aynı şekilde,
çocuklarımızın sağlıklı bir toplumda
yaşayabilmeleri için hastane yatak sayımızı
artırdık, eğitimleri için okul sayımızı, derslik
sayımızı artırdık. Artık,
çocuklarımızın, sahip olduğumuz değerler
istikametinde, sağlıklı bir şehirde sağlıklı
bir eğitimi, modern bir eğitimi, sağlıklı modern bir
hastanede alabilmelerinin de imkânını sağlamış bir
siyasi partiyiz, bir Hükûmetiz. Dolayısıyla, kimsenin, AK
PARTİnin çocuğa karşı duyarsız olduğu konusunda
bir iddiada bulunmasını asla kabul etmemiz mümkün değildir.
Yine, Sayın
Cumhurbaşkanımızın kıymetli eşleri
hanımefendi, çocukların iyi bir eğitim alması için,
çocukların toplumda, özellikle kız çocuklarının toplumda
daha etkin, daha verimli olmaları konusunda, kız
çocuklarının eğitimi için önemli projelere imza atmış;
bunlardan biri Haydi Kızlar Okula Kampanyası, Türkiye'nin dört bir
yanında karşılık bulmuş ve verimli neticeler
hasıl olmuştur. Dolayısıyla, bu noktada, hiç kimsenin, AK
PARTİnin duyarlılığını test etme hakkı
yoktur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Var,
var. Dün test edildiniz, dün!
HAYDAR ALİ YILDIZ
(Devamla) - Aynı şekilde, bu Parlamentoda, 2003 tarihinden itibaren
bugüne kadar da aile mahkemelerinin kurulması konusunda kanun, yine
aynı şekilde 4804 sayılı kanun -bunlara ilişkin milletlerarası
sözleşme ve protokollerin imzalanması- 2005 tarihli 5395
sayılı Çocukların Korunmasına Dair Kanun yine AK PARTİ
döneminde çıkarılmıştır. Dolayısıyla, tekrar
ediyorum, AK PARTİ, çocukların gelişmesi, çocukların korunması,
koruyucu ve denetleyici tedbirlerin alınması konusunda bugüne kadar
gerekli olan her türlü tedbiri almıştır, almaya da devam
edecektir. Eğer uygulamadan kaynaklanan, idarenin yapmış
olduğu bir hata varsa bununla ilgili gerekli tedbirlerin, düzenleyici ve
önleyici tedbirlerin alınması konusunda da elbette ki gereğini
yapacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Karamanda yaşanan olay elbette ki çok vahim ve çirkin bir olaydır.
Toplumun ahlak değerlerini rencide eden, inciten bir olaydır. AK
PARTİ Grubu olarak şiddetle
kınadığımızı ve olayın sonuna kadar da
takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyoruz. Elbette ki
kanuni düzenlemeler, yasal düzenlemeler bu noktada eksikse bunları yerine
getirmek, tamamlamak noktasında da üzerimize düşeni yapacağız.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu olayla ilgili, dün yine ifade etmiştim, Karaman
Cumhuriyet Başsavcılığımız iddianamesini
hazırlamış ve sanıkların altı yüz yıla
yakın bir zamanla yargılanmaları, ceza almaları konusunda
Karaman Ağır Ceza Mahkemesinde iddianame kabul edilmiş ve kamu
davası açılmış olduğunu da sizlerle
paylaşmıştım. Tabii, burada, bizim, milletvekilleri olarak,
Parlamento olarak, bütün kurum ve kuruluşların, çocuğun
haklarını, çocuğun ruh ve gönül dünyasını korumak üzere
-bütün dünyada temel bir ilkedir- yayın yasağı ve gizlilik
esası
Buna da hep birlikte duyarlı olmamız gerekiyor çünkü
burada alınmış olan karar, çocuklarımızın
haklarını, onların ruh ve gönül dünyalarını, tertemiz
o mahremiyetlerini, masumiyetlerini korumak içindir. Yine ifade ediyorum, bütün
dinlerin, bütün öğretilerin, bütün felsefi inançların kabul
ettiği belli kanunlar vardır; aklın muhafazası kanunu,
nefsin muhafazası kanunu, neslin muhafazası kanunu, dilin ve dinin
muhafazası kanunu. Burada neslin muhafazası kanunu, bizim için,
önümüze düşen önemli bir referanstır ve inşallah, bu konuda
alınması gereken tedbirler varsa yine üzerimize düşeni
yapacağız. Birer milletvekili olarak, birer anne olarak, birer baba
olarak her şeyden önce çocuklarımıza karşı duyarlı
olmak, onların sağlıklı, yeni Türkiyede huzurlu bir
şekilde, güvenli bir şekilde yaşaması için almamız
gereken tedbirler neyse, üzerimize düşen salahiyet neyse, vazife neyse
bunu da yapmak durumundayız.
Diğer taraftan,
yargı yine bu çocukların dünyalarını, mahremiyetlerini ve
masumiyetlerini rencide etmeden, kırmadan, dökmeden, aile
yapılarında en ufak bir hasara yol açmadan
Araştırma
önergesinde de bu hususlara dikkat edilecek, mesele bütün
aydınlığıyla ortaya çıkacak ve toplumun düzenli bir
şekilde yoluna devam etmesi, alınması gereken önleyici
tedbirleri, düzenleyici tedbirler noktasında Parlamentodaki
milletvekilleri bu çocuklarla ilgili hassasiyetlerini inanıyorum ki bu
araştırma komisyonunun çalışma süresi içerisinde
koruyacaklar. İnşallah, hayırlı bir çalışma
olacak ve çocuklarımız için, çocuklarımızın geleceği
için verimli, hayırlı bir çalışma ortaya
çıkacaktır.
Ama tekrar ediyorum:
Çocuklarımızın üzerine hepimiz ana baba olarak titriyoruz. Bu
meseleye de yaklaşırken mağdur olan çocukların, mağdur
olan ailelerin mahremiyetlerini ve masumiyetlerini korumak hepimizin boynunun
borcudur.
Tekrar ediyorum: Bir anne
olarak, bir baba olarak, bir milletvekili olarak ve bu şerefli
Parlamentonun bir mensubu olarak, bir kardeşiniz olarak ifade ediyorum ki
çocuk istismarı siyasi çekişmelere kurban edilecek bir konu değildir.
Çocuk istismarı istismar edilemez diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yıldız.
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, 4 siyasi
partinin ortak tavrıyla bir araştırma komisyonu kurulmasına
son derece memnun olduğuna ve tüm gruplara teşekkür ettiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, özellikle dünkü tartışmalardan da yola çıkarak
-az önce Sayın Depboylu da ifade etti- sanki burada böylesine bir
araştırma komisyonu kurulmaması yolunda özel bir gayretimizin
olduğu gibi... Öncelikle, buna katılmak istemediğimi ifade
ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aynen
bu özel gayret oldu Sayın Başkan. Bu özel gayret yaşandı.
Dün göz ardı edildi.
GARO PAYLAN (İstanbul)
Evet.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Hayır, siz niye
konuşuyorsunuz?
BAŞKAN Bir saniye,
tamamlayayım arkadaşlar. Bakın, bir noktaya geldik. Bir noktaya
getireyim, bir izah edeyim.
Her şeyden önce bir baba
olarak, çocuklarımızın ortak değerlerimiz olduğunu
hepimiz biliyoruz. Anneler var içimizde, babalar var. Hepimizin, bu ülkenin, bu
milletin geleceğidir çocuklarımız. Tabii ki çok çok daha hassas
olmak durumundayız ve bugün burada, bu noktada 4 siyasi parti grubunun da
ortak tavrıyla, emin olun, bu araştırma komisyonunun
kurulmasına son derece memnun oldum. Bunun uygun ve yerinde olduğunu,
faydalı olduğunu bunda emeği geçen tüm gruplara da teşekkür
ederek belirtmek istiyorum. Komisyona da şimdiden ben başarılar
diliyorum, hayırlar diliyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Dün
Hayır. deyip de bugün Evet. diyenlerin bunu izah etmesi gerekiyor o
zaman.
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi amaç; bir onu
söyle.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Elbette bu siyasi kaygılarla reddedildi; yine aynı siyasi
kaygılarla burada bugün kabul edildi, ortak bir şey
yapacağız diye.
BAŞKAN Şimdi,
burada, tabii ki dünkü tartışmada, emin olun, İç Tüzüke göre el
kaldırma işlemine göre gördüğümü söyledim, onu özellikle ifade
etmek istiyorum. Burada tabii ki el kaldırma işlemine göre
oylamanın yapıldığını bilemeyebilecek durumda
olan bir sayın kâtibimiz, sağ olsun, İç Tüzüke aykırı
olarak da -çok sevdiğim bir kardeşim- belki bilmeyerek, farklı
bir ifade kullandı. Ama, el kaldırma noktasındaki konuyu da
görmediğini kendisi de ifade etmişti.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Niye şimdi bunu söylüyorsunuz, gündeme
getiriyorsunuz ya?
BAŞKAN Ayrıca,
özellikle, bu konu beni şu açıdan incitti: Bu tartışmadan
yola çıkarak, özellikle sosyal medya, medya üzerinden, ahlaka mugayir bir
şekilde bunu farklı bir noktaya çekerek, bazı değer yoksunu
haysiyet cellatları da maalesef, şahsıma yönelik birtakım
saldırılarda da bulunmuşlardır. Takdir edersiniz ki
istismarın her türlüsü kötüdür, çocuk istismarı da en büyük
istismarlardan biridir ve bunu istismar etmek çok çok daha kötü, çok daha illet
bir durumdur.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Buradan niye söylüyorsun ya, sosyal medya üzerinden söyle. Hayret bir şey
ya!
BAŞKAN Ben şunu ifade
ediyorum: Herkes ifadesiyle aslında kendini, kendi kişiliğini
ortaya koyar. Nasıl, deriz ya kem söz sahibine aittir
dolayısıyla kötü sözün muhatabı
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Buradan sosyal medyaya
mı sesleniyorsunuz Sayın Başkan?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sosyal
medyadan cevap verin.
BAŞKAN Kötü sözün
sahibi, muhatabı değil, hatibidir diyorum ve ben tekrardan bu
komisyonun hayırlı olmasını diliyorum.
VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, başta cinsel istismar olmak üzere
çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/123) (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
22 milletvekilinin başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her
türlü istismar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/124)
(Devam)
3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve 56 milletvekilinin
başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/125) (Devam)
4.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 12
milletvekilinin başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her
türlü istismar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/126)
(Devam)
BAŞKAN Tüm
konuşmacılara ve tüm gruplara teşekkür ederken, Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunu
oylarınıza sunuyorum: Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy birliğiyle
kabul edilmiştir. (Alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kabul
etmeyenler var orada, hâlâ elini kaldırmayanlar var.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 15
üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma
süresinin başkan, başkan vekili, sözcü, kâtip üyenin seçimi
tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun gerektiğinde
Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy
birliğiyle kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.30
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
16.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER
: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/541) (S. Sayısı: 117) (x)
BAŞKAN - Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının ikinci bölümünde yer alan 26ncı maddesi kabul
edilmişti. Şimdi, 27nci madde üzerinde önerge işlemlerini
başlatıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 27nci maddesinin (1)inci fıkrasında
geçen "657 Sayılı Kanuna" ifadesinin "657
Sayılı Devlet Memurları Kanununa" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Osman Baydemir Bedia Özgökçe Ertan
Diyarbakır Şanlıurfa Van
Mahmut Celadet Gaydalı Meral Danış
Beştaş Erol
Dora
Bitlis Adana Mardin
Garo Paylan Mahmut
Toğrul
İstanbul Gaziantep
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 27nci maddesinin (2)nci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"(2) Kurul Başkan
ve üyeleri ile Kurum personeline 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesi uyarınca belirlenmiş
emsali personele mali ve sosyal haklar kapsamında yapılan ödemeler
aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenir."
Namık Havutça Ömer Süha Aldan Kazım
Arslan
Balıkesir Muğla Denizli
Cemal Okan Yüksel Zeynel Emre Özkan Yalım
Eskişehir İstanbul Uşak
Haydar
Akar
Kocaeli
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 27nci maddesinin (2)nci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (5)inci
fıkrada belirtilen ekli (I) sayılı cetveldeki "GİH
Daire Başkanı 1 7 satırının çıkartılarak
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Baki Şimşek Nuri
Okutan İsmail
Faruk Aksu
Mersin Isparta İstanbul
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Erkan Haberal Kamil
Aydın
Hatay Ankara Erzurum
Kadir Koçdemir
Arzu Erdem
Bursa
İstanbul
"(2) Kurul
başkanı için bakanlık müsteşarına, kurul üyesi için
bakanlık müsteşar yardımcısına, başkan
yardımcısı için bakanlık genel müdürüne, kişisel
Verileri Koruma Uzmanı için Başbakanlık uzmanına,
kişisel Verileri Koruma Uzman yardımcısı için
Başbakanlık uzman yardımcısına, diğer personeli
için ise Başbakanlık personeli emsal alınarak kurumun önerisi
Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve Maliye
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca
belirlenecek emsali personele mali ve sosyal haklar kapsamında
yapılan ödemeler aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenir. Emsali
personele yapılan ödemelerden vergi ve diğer yasal kesintilere tabi
olmayanlar bu Kanuna göre de vergi ve diğer kesintilere tabi olmaz.
Bunlar, emeklilik hakları bakımından da emsali olarak belirlenen
personel ile denk kabul edilir."
"GİH
Sicil Hizmetleri Daire Başkanı 1 1
GİH
Bilgi Teknolojileri Hizmetleri Daire Başkanı 1 1
GİH
İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire Başkanı 1 1
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Komisyon katılmıyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mehmet Necmettin Ahrazoğlu.
Buyurun Sayın
Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce kahpece ve kalleşçe, PKK tarafından üç
günde şehit edilen Hataylı 4 hemşehrime, Şehit Uzman
Çavuş Bilal Kurtoğlu, Reyhanlı; Şehit Özel Harekât Komiseri
Ayhan Kıymacı, Dörtyol; Şehit Astsubay Halil Halal, Hassa;
Şehit Uzman Çavuş Hidayet Atmış, Kırıkhan ve
bugün Nusaybinde şehit olan 3 askerimize ve hemşehrilerime yüce
Rabbimden rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyor,
ailelerine ve yüce Türk milletine sabrıcemiller niyaz ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısının 27nci maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
27nci maddeyle, kurul
başkanı ve üyeleri ile kurum personelinin mali ve sosyal hakları
düzenlenmektedir. Bununla birlikte, başka kurum ve kuruluşlarda
çalışanlardan uzmanlığına ihtiyaç duyulanların
kurumda görevlendirilmelerine ilişkin düzenleme hüküm altına
alınmaktadır. Ayrıca maddeyle, kurumda istihdam edilecek
personele ilişkin kadro, unvan ve sayılar da belirlenmektedir.
Değerli milletvekilleri,
tasarıya bakıldığında, bir Anayasal temel hakkın
ifası bakımından tasarıda yer verilen düzenleme yerinde
olmakla birlikte, gerek oluşturulan normlar gerekse de teşekkül
ettirilen Kişisel Verileri Koruma Kurumuna ve Kuruluna ilişkin
düzenlemelerin temelde kanun tasarısının amacı ve temel
ilkelerinde belirtilen kişisel verilerin korunması
anlayışından uzaklaştığı, farklı
uygulamaları beraberinde getirebilecek bir nitelik arz etmekte, bir temel
hakkın tesisi için düzenleme yapılırken vatandaşların
başka bir hakkının ihlaline sebep olabileceği
anlaşılmaktadır.
Kurulması öngörülen
Kişisel Verileri Koruma Kurumunun tarafsızlığı ana
unsur olmakla birlikte, kurum karar organı olarak teşekkül
ettirilirken kurul üyelerinin nitelikleri ve seçimleri başta olmak üzere,
bazı hususlar tarafsızlık ilkesiyle uyuşmamaktadır.
Kurul üyelerinin
sayısı, AKPnin önerisiyle MHPnin temsiline engel olacak
şekilde düzenlenmiştir. Yine, tasarının bütününde, tüm
olarak ne yapılmak istendiğine, kurumun görev, yetki ve
sorumluluğuna dair kafa karışıklığının
olduğu görülmektedir; teşkilat, personel ve kadro düzenlemesinden
kaynaklı sorunların bulunduğu izlenmektedir.
AKP iktidarları
döneminde, kamu görevlilerinin atamalarında, görevde yükselmelerinde,
tayin ve terfilerinde tarafsızlık ve liyakat ilkelerinden maalesef
vazgeçilmiştir, bu durum da kamuoyunda endişelere yol
açmıştır.
Kamu kuruluşlarında
hak eden memurun hak ettiği göreve getirilmesi, çalışma
barışının, birlik, dayanışma ve verimlilik
artışının sağlanması için en temel gerekliliktir.
Son yıllarda kamu görevlileri yandaş, yandaş olmayan,
bizden, bizden olmayan ifadeleriyle fişlenmiş, bu işlemin de
7 Haziran seçimlerinden sonra ortada görülmeyen MİT tarafından
yapıldığı kanaati hasıl olmuştur. Maalesef, AKP
iktidarları, ayrıştırma, kadrolaştırma, adam
kayırma, kıyım, hırsızlık, hukuksuzluk had
safhaya almıştır. Devlet yönetiminde kabul edilemez bu durumlar
AKP döneminde meydana gelmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Anayasa'da düzenlenmiş temel bir hak olan kişisel verilerin
korumasına aykırı olarak Türkiye, kişisel verilerin izinsiz
paylaşıldığı, yasal olmayan düzenleme ve izlemelerle
özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği bir ülke
durumundadır. Maalesef, ülkemizde, bugünkü ortamda adalet yok
sayılmış, Anayasa Mahkemesi kararları
tanınmamış, Anayasa'ya sadakat yemini edenler yeminlerini
unutmuşlardır.
Mecliste, MHPnin
çocukların her türlü istismardan korunmasına yönelik vermiş
olduğu Meclis araştırması komisyonu önergesi oylama sonucu
ters yüz edilmiş, bu işlem de AKPli Meclis başkan vekili tarafından
gerçekleştirilmiştir. Çocuklara bayram hediyesi olan Meclisten,
çocukları istismar edilen bir Meclise gelinmiş, bu durum da yüce
milletimiz tarafından benimsenmemiş ve Meclisimize
yakışmamıştır. Ancak, bugünkü yapılan
düzenlemeyle bu durum ortadan kaldırılmıştır. Bu nedenle,
yüce Meclise de teşekkürlerimi arz ediyorum ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 27nci maddesinin (2)nci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
(2) Kurul Başkan ve
üyeleri ile Kurum personeline 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesi uyarınca belirlenmiş emsali
personele mali ve sosyal haklar kapsamında yapılan ödemeler aynı
usul ve esaslar çerçevesinde ödenir."
Kazım Arslan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Denizli Milletvekili Kazım Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
117 sıra sayılı tasarının
27nci maddesinde istediğimiz değişiklikle ilgili, önergeyle
ilgili söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, yine, biraz önce çocuk
istismarının önlenmesiyle ilgili kabul etmiş olduğumuz
araştırmanın hepimiz için çok iyi olduğunu ve Meclisimizin
de ortak bir kararıyla çıkmış olmasının gerçekten
sevindirici olduğunu belirtmek istiyorum, hepinize teşekkür ediyorum.
Bugün, bu yasanın görüşülmesi
sırasında, Türkiyede insanlarımızın,
vatandaşlarımızın mal ve can güvenliğinin
olmadığı ve çocuk istismarlarının da önlenemediği
bir dönemde kişisel verilerin korunmasıyla ilgili tasarının
yasalaşması için görüşmelere devam ediyoruz. Tabii, Meclisin
bugünkü yoğun gündeminde, bu kanun çerçevesinde oluşacak kurulun
tarafsız bir şekilde görev yapması mümkün gözükmüyor. Siyasi
baskıların altında yürütülecek çalışmalarla
kişilerin verilerinin hiçbir şekilde güvence altında
olmasının da mümkün olacağını görmüyorum, bunu da
belirtmek istiyorum. Çünkü, mevcut iktidara bağımlı olarak
çalışacak bu kurulda, birçok zamanlar, kişisel verileri korumak
yerine kullanma amacıyla da bu yasanın
kullanılacağını ve işlerin bu şekilde
yürütüleceğini de söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin her
tarafına terörizm, teröristler yağmış, birçok canlı
bomba türemiş ve ülkenin her tarafında yine canlarımız
gitmeye, şehitlerimiz de gelmeye devam etmektedir. Yine, biraz önce
aldığımız bir habere göre, Nusaybinde 3 şehidimizin
olmuş olması bizleri üzüntüye boğmuştur. Bu
şehitlerimiz için Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine de
başsağlığı diliyorum, sabır diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bu kadar olayların olduğu bir dönemde, terörün gerçekten
çok yoğun olduğu bu dönemde, Cumhurbaşkanının,
Başbakanın çıkarak sanki teröristler bir devletmiş gibi
Biz meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız.
diyerek yanlış bir ifadeyle mücadeleye ve söylemlere devam
etmektedirler. Hâlbuki, karşımızda bir devlet yok, burada bir
meşru müdafaa değil, burada devletin, ülkemizin her noktasında
hâkimiyetini kurmaya yönelik, terörizmle mücadelesi var. Onun için, bunun her
zaman olması gereken ve meşru müdafaa şeklinde değil,
sürekli bunun yapılması gereken bir mücadele olduğunu
açıklıkla belirtmek istiyorum.
Bir şeyi
daha ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım. Şimdi, bu
terörün artmasının temel nedenlerinden bir tanesi de Sayın
Cumhurbaşkanının, Sayın Başbakanın,
bakanların, zaman zaman, toplumu gerginleştirecek, onları
uzlaşmak yerine, uzlaştırmak yerine, Gelin, arkadaşlar, bu
işi konuşalım, birlikte değerlendirelim, Mecliste, bu
işin nereye varacağı noktasında oturalım,
konuşalım. demek yerine, gerçekten siyasi parti liderlerine çatarak,
olur olmaz sözler söyleyerek, gereksiz ifadeler kullanarak gerçekten
toplumumuzu germeye, toplumumuzda tansiyonun sürekli hâlde artmasına neden
olmaktadırlar.
Şimdi, bu
yasanın, inşallah, ülkemize iyi bir sonuç getirmesini diliyorum.
Kurulacak kurulun tarafsız bir şekilde görevini yapacağına,
öyle inanıyorum ki gelecekte kişisel verilerimizin daha korunabilir
bir noktada olacağına da yürekten inanmak istiyorum.
Sözlerimi bu
şekilde bitiriyorum, hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Karar yeter sayısı istiyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Toğrul, bir dahakinde şey yapalım çünkü işleme
geçtikten sonra
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Ya, başlamadınız Başkanım,
biz söylüyoruz.
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Bir dahaki sefere, gelsin de
BAŞKAN -
Dikkate alacağım bu sefer inşallah, biraz vakitli
davranırsanız.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 27nci maddesinin (1)inci fıkrasında
geçen "657 Sayılı Kanuna" ifadesinin "657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununa" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Garo Paylan (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye iştirak ediyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Komisyon
iştirak etmiyor efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, görüştüğümüz 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının, aslında
kişisel verileri korumak yerine, tam tersine kişisel verilerin
işlenmesini, depolanmasını ve bu işlemi yapanları
koruduğu apaçık ortada; toplumu bir zapturapt altına
almanın, gözetim altına almanın yasası olarak
görülmektedir.
Aynı zamanda, aslında bu işleri
yapanlar
Bakın, Suriye sınırımızın bugün delik
deşik olmasından kaynaklı olarak her gün oradan gelen
DAİŞ militanları ülkeyi kana bularken Suriyeden, biliyorsunuz,
ülkemize yaklaşık 3 milyon civarında mülteci akını da
bir taraftan devam ediyor. Bu mültecilerin bir kısmı AFAD
kamplarında barınıyor. AFAD kamplarının aslında IŞİD
militanı üretim merkezlerine dönüştüğü, burada IŞİD
militanlarının yetiştirilip, eğitilip, tekrar Suriye
sahasına dönüp savaştırıldığı biliniyor.
Böyle bir AFAD kampının şimdi de Maraşın
Dulkadiroğlu ilçesi Sivricehüyük köyünde 7 tane Alevi köyünün
ortasına yapılması gündemde. Sürekli millî irade diyenler,
millet kararı diyenler 16 köy muhtarının toplanıp Burada
AFAD kampının yapılmasını istemiyoruz. demesine
rağmen, maalesef, iki gün önce valilik, belediye ve AFADdan yetkililer
gidip köylülerle toplantı yapıyorlar ve köylüleri baskı
altına alarak, iş vaadinde bulunarak orada bir AFAD
kampının yapılması müzakeresi yürütüyorlar. İtiraz
ediyor oradaki halk ama tehdit ediliyorlar. Daha 1978 Maraş
katliamının hafızalardaki yeri silinmemişken özellikle 7
Alevi köyünün ortasında bir AFAD kampının
yapılmasının anlaşılır hiçbir yanı yok çünkü
bu söz konusu arazi birinci sınıf tarım arazisidir, habitat
koruma altındadır ve daha önce de yine yanlış politikalarla
bu arazinin üzerine Türkiyenin 2 büyük çimento fabrikası inşası
yapılmıştır. Burada açık ki Alevilerin
hafızasında canlı olan Maraşı tekrar diriltmek ve
orada bu kampın yapılması suretiyle DAİŞin Alevilerde
yarattığı korku depreştirilmek isteniyor.
Değerli arkadaşlar,
bu AFAD kampının buraya yapılması, aslında biraz önce
söylediğim gibi tarım arazisi olmasından kaynaklı, birinci
sınıf tarım arazisi olmasından kaynaklı ve habitat
koruma altında olan bir alan olmasından kaynaklı. Aslında
yapılan iş, işlem hukuka da aykırıdır.
Biz şu anda şunu
bilmiyoruz: Hangi gerekçelerle AFAD kampları nereye yapılıyor?
Bununla ilgili soru önergeleri veriyoruz. Maalesef bunlara cevaplar verilmiyor,
verdiğimiz soru önergeleri ciddiye alınmıyor, bir cevap dahi
verme tenezzülünde bulunulmuyor. Bizimle, yereldeki yetkililer hiçbir konuda
ortaklaşmıyor. Merkezden alınan kararlarla, sanki bize
karşı Hiçbir şekilde görüşmeyeceksiniz. talimatları
valilere verilirken, valiler gidip -halkı tehdit ederek- o halkın
üzerinde tehditlerini yapmaktan geri durmuyorlar.
Şimdi, böyleyken akla
şu geliyor: 7 Alevi köyünün ortasında DAİŞ üreten bir AFAD kampının
yapılma gerekçesinin olsa olsa oradaki Alevi demografik
yapısını değiştirmeye yönelik olduğu
kanısı bizde uyanıyor. Bu son derece yanlış bir
politikadır, bundan vazgeçin çünkü Alevilerin öteden beri
DAİŞin hedefinde olan bir kitle olduğunu, yine aynı
şekilde Ezidilerin kadınlarına, kızlarına
yapılanların ne olduğunu canlı olarak bilen Aleviler bu
kampların buraya yapılmasını istemiyorlar. 16 muhtar imza
vermiş. İşte, millî irade diyorsanız, oranın 16
temsilcisi size kampı istemediklerini söylüyorlar. Peki neden bu
ısrar? İşte, demek ki orayı
insansızlaştırmak, demografik yapısını bozmak,
birinci sınıf tarım arazisine AFAD kampı yapmak, bunun
dışında başka bir fikir uyandırmıyor.
Saygılar sunuyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur, beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.06
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
17.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER
: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)
------0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 27nci maddesi üzerinde
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
27nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Şimdi, 28inci madde
üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesinin
(1)inci fıkrasının (ç) bendinde yer alan sağlamaya
yönelik ibaresinden sonra gelmek üzere olarak kanunla görev ve yetki
verilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan Can Osman
Aşkın Bak Mustafa
Köse
Kırıkkale Rize Antalya
Mücahit Durmuşoğlu Mehmet Akif Yılmaz Hasan Basri Kurt
Osmaniye Kocaeli Samsun
Gökcen Özdoğan Enç Mehmet Demir
Antalya Kırıkkale
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 28inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (b) bendindeki Kişisel verilerin ibaresinden
önce gelmek üzere Bu kanunda tanımlanan açık sicillerde ve
diğer kaynaklardan herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Baki Şimşek Nuri Okutan İsmail
Faruk Aksu
Mersin Isparta İstanbul
Erkan Haberal Kamil
Aydın Kadir
Koçdemir
Ankara Erzurum Bursa
Arzu Erdem
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 28inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (ç) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Namık Havutça Ömer Süha Aldan Özkan Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Cemal Okan Yüksel Zeynel Emre Haydar Akar
Eskişehir İstanbul Kocaeli
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 28inci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Erol Dora Meral
Danış Beştaş
Diyarbakır Mardin Adana
Bedia Özgökçe Ertan Mahmut Celadet Gaydalı Osman Baydemir
Van Bitlis Şanlıurfa
Müslüm Doğan
İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Müslüm
Buyurun Sayın
Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM DOĞAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 28inci maddesiyle ilgili partimiz adına
verilen önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.
Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu Tasarısı, özel yaşama yönelik yoğun
hak ihlalleri ile fişleme geleneğinin sona erdirilmesi bir yana,
Hükûmetin reform olarak sunduğu, gerçekte her biri temel hak ve
özgürlüklere yönelik yeni kısıtlamalar ve sınırlamalar
getiren ve hukuk devletini temelinden sarsan yasal düzenlemeler içermektedir.
Bu kanun tasarısı,
toplumsal yaşamın tüm alanlarını kuşatıp bireyin
tüm kişisel verilerini kayıt altına almakta ve mahremiyetini
gerekli gördüğü anda alenileştirerek ortadan kaldırmaktadır.
28inci madde ise kamuya
hemen her türlü amaç için son derece geniş bir kişisel veri
işleme yetkisi vermektedir. 28inci madde, kontrolü mümkün olmayan,
kanunun korumayı amaçladığı temel hak ve özgürlükleri
anlamsızlaştıracak nitelikte, fişleme de dâhil olmak üzere
her türlü amaç için kullanılabilecek çok geniş muafiyetler
içermektedir.
Söz konusu maddede,
diğer maddelerdeki hakkın özünü ortadan kaldıran geniş
istisnalara ek olarak, tasarının önceki kısımlarında
tanır göründüğü bütün haklar âdeta genel bir istisna parantezine alınarak
bu kez kategorik biçimde iptal edilmektedir. Düzenleme sayesinde tasarı
çerçevesinde getirilen kuralların hiçbiri esas olarak kamu kurum ve
kuruluşlarına uygulanmayacak olup istisnai olarak uygulanacak bir hâl
almıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hukuki düzenlemelerde istisna esas hükme
aykırı durumlar olduğu için, mümkün oldukça somut bir biçimde
esas hükmün anlamı bozulmayacak içerikte olmalıdır. Aksi
takdirde, esasen korunmak istenen menfaatin istisna karşısında
bir anlam ifade etmesi beklenemez.
Tasarı, bireyi korumak
için özel sektöre kısıtlamalar getirmekte, oysa aynı dengeyi
birey-devlet arası ilişkide gözetmeksizin, -Anayasanın 20nci
maddesinin üçüncü fıkrasında kişisel verilerin korunması
temel bir insan hakkı olarak düzenlenmiş olmasına rağmen-
devlet kuruluşlarının bu kısıtlamalardan muaf
olmasına sebebiyet verebilecek istisnaları öngörmektedir. Kamu
kurumları bireylerin kişisel verilerinin en çok
kullanıldığı yerlerdir, biliyorsunuz. Yer verilen
geniş istisnalar kamu kurumlarının kişisel veri
işlemesine zemin hazırlamakta ve bu durum bireylerin kişisel
verileri için gereğinden fazla risk yaratmaktadır. Alt komisyonda
kabul edilen (1/541) esas numaralı Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu Tasarısının bu şekilde yasalaşmasına
karşı olduğumuzu tekrardan belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
sayın Hükûmet üyeleri de buradayken iki konuya da işaret etmek
istiyorum. İzmir ili Kınık ilçesinde Yayakent Köprüsü yoğun
yağış nedeniyle yıkılmak üzere olup köprüyle ilgili
olarak Kınık ile diğer ilçeler arasındaki bağlar kopmuş
durumdadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu başvuru
durumunda Bizim ilgi alanımız dışında. Diyor;
Kınık belediyesi ise yine Bizim yapacağımız bir
şey yok. demektedir. Bu durum tamamen Ulaştırma
Bakanlığının yapması gereken bir husus diye de
sayın Hükûmet yetkililerine buradan bildiriyorum.
Ayrıca, yine, Sivas
Divriği arasında yer alan Çetinkaya beldesi diye bir belde var.
Sivas-Kars demir yolunu bilenler varsa, burada bir hemzemin geçit var ve demir
yolunun faaliyete geçtiği yıldan beri 37 insan can vermiş
burada. Bu 37 insan can vermesine rağmen, bir alt ve üst geçit yapılamamış
ve hâlâ da bu insanlar çok büyük bir tedirginlik yaşamakta, kent
merkezlerine girerken sorun yaşamaktadır. Bunu da yine Hükûmete
sunuyorum efendim.
Ayrıca, değerli
milletvekilleri, bir husus daha var. Sivasın Divriği ilçesinde
muhtarlar kaymakamlığa çağırılıyor.
Çağrıldıklarında, kaymakama gittiklerinde muhtarlara
köylerle ilgili şu bilgiler soruluyor: Sizin köy Alevi mi, sizin köy Kürt
köyü mü? Ben muhtarlarla görüşme yaptım. Bunun nedenini gerçekten
Hükûmet biliyorsa burada açıklaması gerekir. Muhtarları niye
çağırıyorsunuz? Muhtarlara neden bir köyün Alevi veya işte
Kürt olduğunu soruyorsunuz? Bu, kabul edilecek bir durum mudur
değerli milletvekilleri? Bunu hangi amaçla soruyorsunuz? Hükûmetin bunu
açıklığa kavuşturması lazım. Burada bir kötü
niyet yok.
MEHMET HABİB SOLUK
(Sivas) Böyle bir şey hayatta olamaz, mümkün değil!
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla)
Beyefendi, bağırmayın öyle. Gelin, burada konuşursunuz,
cevap verirsiniz; öyle yok. Bunun nedenini ortaya çıkartacağız.
Bu ülkede kardeşçe, barış içerisinde yaşamanın
koşullarını oluşturmak için burada konuşuyoruz.
Arkadan öyle bağırarak bir şey
yaptığınızı sanmayın.
MEHMET HABİB SOLUK
(Sivas) - Yalan söylüyorsun!
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) -
Bu anlamda da Sayın Hükûmetin kaymakamlıkla ilişki kurarak bu
durumun ortaya çıkarılmasını bekliyorum.
Saygılar sunuyorum
efendim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Karar
yeter sayısı
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) - Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Karar
yeter sayısı yok. Yok efendim, açık bir şekilde yok.
BAŞKAN - Elektronik
yapıyoruz.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.31
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
17.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER
: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)
------0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesi üzerinde
İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 28inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (ç) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Namık
Havutça (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Balıkesir Milletvekili Namık Havutça.
Buyurun Sayın Havutça.
(CHP sıralarından alkışlar)
NAMIK HAVUTÇA
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
tasarı birçok yönüyle çarpık ve adalete uygun olmayan hükümler getiriyor
yani yasa bir anlamda kişisel verileri koruma değil, korumama
yasası aslında. Bakın, komisyonun, üst kurulun
oluşmasından başlayın, kişilerin özel verileri
arasında olması asla düşünülemeyecek olan kişinin mezhebi,
kişinin kılık kıyafeti kişisel veri olarak Avrupa
Birliğinin hiçbir ülkesinde yer almamasına rağmen burada yer
alması, onlar da ayrı bir tarafa. Fakat, tasarının 11inci
maddesinde kişilere hak olarak düzenlenen, Anayasada bir hak olarak
düzenlenen ve yine tasarının 13üncü maddesinde de kişiye
kişisel verilerin parayla verilmesini sonuçlayan hükümleri Anayasaya
aykırı olmakla birlikte, tasarının en önemli maddesi de bu
28inci madde.
Bakın, sayıyoruz,
kişisel verileri tanımlıyoruz, kişisel verilerin ne
olduğunu sayıyoruz ancak 28inci maddeye geldiğimizde
bakıyoruz, yasanın istisnaları
Yani, bu özel verileri hangi
durumlarda, kişinin rızası olmaksızın hangi kurumlara
verebiliyoruz? Değerli milletvekilleri, tasarının bu 28inci
maddesine lütfen birlikte bakalım.
Değerli hukukçu arkadaşlarım,
saydık, kişisel veriler ancak kişinin rızasıyla,
açık rızasıyla verilebilir; istisnası, kanunun
öngördüğü hükümler. Peki, hangi hâllerde kişisel veriler
paylaşılabilir? Bakın, yani bu üst kurul kimlere verebilir?
Bu kanun hükümleri
aşağıdaki hâllerde uygulanmaz.
Kişisel verilerin,
kendisiyle veya aynı konutta yaşayan aile fertleriyle ilgili
faaliyetler kapsamında işlenmesi. İstisna bir.
İki: Resmî istatistik
ile anonim hâle getirilmek suretiyle araştırma, planlama ve
istatistik gibi amaçlarla işlenmesi. Güzel.
Üç: Millî savunmayı,
millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini, ekonomik
güvenliği, özel hayatın gizliliğini veya kişilik
haklarını ihlal etmemek ya da suç teşkil etmemek kaydıyla,
sanat, tarih, edebiyat veya bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü
kapsamında işlenmesi.
(ç) bendi:
Millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu
düzenini veya ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik önleyici, koruyucu
ve istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi.
(d) bendi:
Soruşturma, kovuşturma, yargılama veya infaz
işlemlerinde
2nci maddede de devam ediyor.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bu kadar istisnayı saydıktan sonra bu
kanun hangi kişisel veriyi nerede koruyacak, soruyorum ben buradaki
hukukçu milletvekili arkadaşlarıma. Bu kadar istisna koyduktan sonra
kişinin ailesi, sanat çalışmaları, istatistik
çalışmaları, güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni, kamu
sağlığı, tıbbi gereklilikler vesaire
Ya, söyler
misiniz Sayın Bakan, Sayın Başkan, Değerli Komisyon
Başkanı; siz bu istisnalarla, bu istisnaları koyduktan sonra
kişisel verileri nasıl koruyacaksınız? Referans
aldığımız Avrupadaki kriterlere bakalım değerli
arkadaşlarım; hiçbirisi yok. Ya, bu kadar istisna olur mu? Yani, bu
şu demektir: O kişisel veriler, verdiğiniz, o üst kurula
verdiğimiz bilgilerin hepsi açık hâle geliyor. Bu çok net. Böyle bir
şey olamaz. Sayın Komisyon Başkanım, Sayın Bakan,
bunları söylüyoruz. Bu istisnalardan sonra bakın, bunu çok iddiayla
söylüyorum- bu yasanın hiçbir hükmü yoktur. Bu yasa hiçbir şekilde,
kişisel verileri korumak gibi bir sonuç doğurmaz, çok açık bu. O
bakımdan, bu, zaten başlı başına yasanın
amacıyla, ruhuyla örtüşmeyen tamamen çelişkiler içeren bir
madde. O yüzden, gelin, kişinin özel bilgilerini istihbarata, kişinin
özel bilgilerini birtakım şeylere kurban etmeyelim, adam gibi bir
yasa çıkaralım. Referanslarımız ortada, Avrupa
Birliğinin kriterleri var değerli arkadaşlarım.
Amerikayı yeniden keşfetmiyoruz, bunlar var, 1981 yılında
ortaya konmuş bunlar, biz keşfetmedik ki.
O bakımdan
Bu yasa, bu hâliyle kişisel verileri koruyamama yasasıdır.
diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 28inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (b) bendindeki Kişisel verilerin ibaresinden
önce gelmek üzere Bu kanunda tanımlanan açık sicillerde ve
diğer kaynaklardan herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Baki Şimşek (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye iştirak ediyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılma imkânından
nispi olarak yoksunuz.
BAŞKAN Sayın
Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ankara Milletvekili Erkan Haberal.
Buyurun Sayın Haberal.
(MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN HABERAL (Ankara)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın İyimaya,
inşallah şimdi söylediklerime nispi olarak
katılırsınız efendim.
Sayın milletvekilleri,
bugün itibarıyla yılbaşından bugüne 154 vatan
evladımız şehit olmuştur. Sadece bugün 3 Mehmetçik, 1
yiğit, kahraman polisimiz bu topraklarda şehit verilmiştir.
Hepsinin yeri, mekânı cennettir. Cenab-ı Allahım gani gani
rahmet eylesin.
Sayın milletvekilleri,
dün Hacettepe Üniversitesinde meydana gelen olaylarda bölücü terör örgütünün
temsilcileri tarafından yaralanan milliyetçi, vatansever,
bayrağını seven kardeşlerimize geçmiş olsun derken
buradan yalnız olmadıklarını haykırmak istiyorum.
MURAT EMİR (Ankara) -
Kim onlar?
ERKAN HABERAL (Devamla)
İyi dinle, kim olduğunu anlatacağım; iyi dinle,
anlatacağım kim olduğunu.
Ayrıca çözüm süreci
safsatasından beri, üniversitelerde yaşanan olayları
Karşıt görüşlü öğrenciler çatıştı. diye
yayınlayan basın kurumlarını da esefle kınarım.
Bölücü terör örgütü, üniversitelerde palazlanmıştır,
yuvalanmıştır; öğrenci kisvesi, adı altında pala
olmuştur, sallama olmuştur, paçavra olmuştur, bıçak
olmuştur, terör örgütünün her türlü unsuru olmuştur. Örgüt sözde
mahkemeler kuruyor dediğimizde, Hükûmet görmüyor dedik. Örgüt sözde
şehitlikler yapıyor dedik, Hükûmet uyuyor dedik. Hendekler
açılırken Hükûmet yok dedik. Bari şimdi görün, üniversiteler
terör örgütünün yuvası oluyor. Türk bayrakları gönderden indirilip
yakılırken buna ses çıkartmayanları, güvenlik güçlerini
üniversite yerleşkelerine sokmayanları, terör örgütünün
paçavralarını fakülte binalarına asanları görmeyenleri,
karşıt görüşlü diye üstelik bu öğrencileri
adlandıranları milletin vicdanına ve takdirine
bırakıyoruz. Kardeşlerimizin sınava girmelerine engel olan,
her türlü Vandallığı kendilerine hak görenler bugün öğrenci
kisvesi, adı altında üniversitelerde dolaşmaktadırlar.
Üniversitelerimizdeki bu Vandalların terör örgütünün bir parçası
olduğu da -iyi dinle şimdi- dün burada terör örgütünün
temsilciliğini yapan partinin yöneticilerince ifade edilmiştir.
Teröre karşı ortak tavır hepimizin tavrı
olmalıdır. Terörist eylemlere hep birlikte tavır göstermemiz
gerekmektedir. Hepinizin dikkatini ayrıca çekiyorum, özellikle Cumhuriyet
Halk Partisinin bütün yetkililerinin: Terör örgütünün temsilcilerinin
üniversitelerde olay yapıp daha sonra Biz CHPliyiz. diye sizin
aranıza, sizin şemsiyenizin altına
sığındıkları dün -bire bir gerçektir- ortaya
çıkmıştır.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yok öyle bir şey, yok, yok!
ERKAN HABERAL (Devamla) Ortada
sağcı da solcu da yoktur, ortada Vandal da
ORHAN SARIBAL (Bursa)
CHPli çocuklar diyorsun, CHPli çocuklar da öldü.
ERKAN HABERAL (Devamla) Bir
daha söyle.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Gazi
Hastanesine gidin. Bak, ben oradaydım, dün akşam Gazi
Hastanesindeydik. Gazi Hastanesine gidin.
ERKAN HABERAL (Devamla)
Öyle mi? Kabul ediyor musunuz? O zaman siz de o terör örgütünün
destekçisisiniz. (MHP sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Ayıp oluyor, ayıp oluyor! Hiç
hoş değil bu!
ERKAN HABERAL (Devamla)
Bağımsızlığımızın manifestosunu yazan
milliyetçi vicdanları bu yaralayıcı ve karalayıcı
duruma müsaade etmezler.
ORHAN SARIBAL (Bursa)
Hiçbir şeyi görmüyorsun.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Ayıp oluyor!
NİYAZİ NEFİ
KARA (Antalya) Ayıp yaptığın ya!
ERKAN HABERAL (Devamla)
Öyle mi?
ORHAN SARIBAL (Bursa) Evet,
öyle.
NİYAZİ NEFİ
KARA (Antalya) Öyle tabii.
ERKAN HABERAL (Devamla)
Öyle mi?
NİYAZİ NEFİ
KARA (Antalya) Biz gittik, hastanede gördük. Sen de akşam gelseydin,
beraber
ORHAN SARIBAL (Bursa)
Gelseydin. Ne işin vardı? Gelseydin akşam.
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım.
ERKAN HABERAL (Devamla) Öğrencileri
sağcı, solcu diye tasnif ediyorlar diye mi? O okullarda
vatanseverler var, vatan hainleri var, başkası yok.
NİYAZİ NEFİ
KARA (Antalya) Çocukları kışkırtma birbirine!
KAMİL AYDIN (Erzurum)
O çocuklara söyleyin, Türk Bayrağının gölgesine
sığınsınlar, başka bir kaynak aramasınlar.
Çocuklarınıza söyleyin, o altı okun gölgesinde kalsınlar.
NİYAZİ NEFİ
KARA (Antalya) İkisi de bizim çocuklarımız, onlar bizim
çocuklarımız, kışkırtmasın!
ERKAN HABERAL (Devamla)
Yazık, yazık! Siz bunu söylüyorsunuz, çok yazık! (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayın.
Hatip kürsüde, lütfen
ERKAN HABERAL (Devamla) Üniversitelerimizi
hainlerin, işbirlikçilerin, köksüz ve kimliksizlerin tasallutundan
kurtarmak Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli görevlerindendir. İlim
irfan yuvası üniversitelerimiz millî vicdanımızın sesi
olacakken, manevi değerlerimizin bekçisi olacakken, millî
birliğimizin temel harcını karacakken, kardeşliğimize
sigorta olacakken terör uzantılarına mekân olmuştur.
Ey Türk Gençliği!
seslenişinden korkup Türk'üm, doğruyum. sözlerinden gocunanlar
üniversitelerde yeni bir Fırat Çakıroğlu vakası yaratmak
istiyorlarsa başaramayacaklardır. Türk bayrağını tahrik
unsuru görenleri ebediyete kadar tahrik etmek bu milletin şühedaya olan
borcudur.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
ERKAN HABERAL (Ankara) Önce
araştırın, bilin!
NİYAZİ NEFİ
KARA (Antalya) Beraber gidelim, çocukların psikolojisini
Bilmiyorsun,
konuşuyorsun!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay
ERKAN HABERAL (Ankara) Ben
oradaydım.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Biz de oradaydık, yapmayın gözünüzü
seveyim, yapmayın!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen, Sayın Altaya söz verdim.
Lütfen,
sayın milletvekilleri.
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın milletvekili, konuşmasında, dün ve
evvelsi gün üniversitelerde yaşanan, tasvip etmediğimiz olaylarla
ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partilileri açıkça itham etmiştir.
BAŞKAN Buyurun
efendim, iki dakika, sataşmadan dolayı süre vereceğim. Lütfen
yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim, buyurun... (CHP ve MHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Lütfen sayın
milletvekilleri, bakın grup başkan vekilinizi
çağırdım, Sayın Altay kürsüde, lütfen.
Buyurun.
XI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Ankara Milletvekili Erkan Haberalın 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu ülke
üzerinde dış odaklı kimi tezgâhların çevrildiği,
döndüğü bilinen bir vakıadır. Üniversitelerde ajanlar ve
provokatörler kol geziyor. Gerçekten, sayın milletvekilinin söylediği
gibi, vatansever tüm gençlere, yurtsever tüm gençlere -hiçbir menşe ayrımı
yapmadan- üniversitelere bulaşmak, üniversiteleri
karıştırmak suretiyle Türkiyeyi karıştırmak
hesabı yapan ajan provokatörlere alet olmamaları tavsiyesinde
bulunmayı birinci öncelikli görev sayıyorum; bu bir.
Ülkücü kardeşlerimizin
de kendilerinden olmayan herkesi PKKlı diye yaftalamasını doğru
bulmadığımı belirtmek isterim, bunu da belirtmek isterim.
(CHP sıralarından alkışlar).
Gerçekten, üniversitelerde
yaşananlar Türkiyenin geleceği açısından
düşündürücüdür, hepimizin ibretle ders alması gerekir. Onların
ağabeyleri, büyükleri olarak Parlamentoda bulunan bizlerin onlara itidal
tavsiye etmemiz, onları bu işlerden uzak tutmak için her şeyi
yapmamız gerekir.
Bahse konu olaylarla ilgili
dün akşam milletvekillerimiz olay yerine gitmiş, olayı tetkik
etmişlerdir. Cumhuriyet Halk Partili gençler ile ülkücülerin kavga
ettiğine yönelik bize gelen bir duyum tetkik edilmiş, olayın tam
öyle olmadığı anlaşılmakla beraber,
anlaşılıyor ki arada kalan Cumhuriyet Halk Partili birkaç
gençlik kolu üyemiz, üniversite öğrencimiz de darbedilmiş ve
bıçaklanmıştır. Olay budur, bundan ibarettir, Cumhuriyet
Halk Partisinin vatanseverliğini, bayrakseverliğini sorgulamak bu
kürsüden -çok üzülerek söylüyorum- kimsenin haddi de değildir.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Müsaade ederseniz cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
efendim, iki dakika da size süre veriyorum.
Lütfen, yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
2.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet,
teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülke olarak çok büyük
tehlikeli ve zor bir dönemden geçiyoruz değerli milletvekilleri. Ülkemizin
her yeri terör olayları ve terör örgütlerinin saldırıları
altındadır ve maalesef, her geçen gün, her saat bu haberleri alarak
kahroluyoruz ve bu olayların hemen hemen hepsinden de büyük ölçüde
haberdarız.
Canlı bombalar
patlıyor ve bu arada da uzun süredir üniversiteler de âdeta terör
örgütlerinin cirit attığı bir alan hâline getirilmeye
çalışılıyor. Terör ve terörist sadece dağda
değil, terör ve terörist, saldırıyı canlı bombalar
hâlinde de yapmıyor; onun dışında her alanı, her
ortamı, her sosyal vakayı da kullanmak suretiyle milletimizi,
gençlerimizi provoke etme gayreti var. O nedenle, öncelikle, olaylara
doğru teşhis koymamız lazım. Üniversitelerde sağ sol
kavgası yok, karşıt görüşlü öğrenci kavgası yok
değerli arkadaşlar; terör örgütlerinin veya bu örgütler paralelinde
provokatif amaçlı birtakım unsurların provokasyonları söz
konusudur.
Ege Üniversitesinde
geçtiğimiz yıl meydana gelen hadiselerden sonra Milliyetçi Hareket
Partisi olarak hassasiyetle bu konularda uyarıları da yapıyoruz.
Daha geçtiğimiz aralık ayında, bu kürsüden ve buradan
Hacettepede meydana gelen olaylara Hükûmetin dikkatini çektik, güvenlik
önlemlerini almalarını ve terör unsurlarını tasfiye
etmelerini istedik; Rektörü, İçişleri Bakanını ve
Sayın Başbakanı göreve davet ettik ancak görüyoruz ki Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetinin üniversitelerde meydana gelen hadiselerle
ilgili gerekli, yeterli hassasiyet ve önlemi yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu
kadar önlemsizliğe ve duyarsızlığa rektörler de maalesef
teşnedir ve aynı, iktidar, Hükûmet frekansından gitmektedir.
O nedenle, lütfen,
değerlendirirken sakin ve soğukkanlı bir şekilde, ben bütün
gençlerimizi şiddet olaylarından uzak durmaya -belki de yüzlerce kez
ifade ettik, tekrar ifade ediyorum- dikkatli, akıllı, sakin ve
soğukkanlı olmaya davet ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Terör
örgütü paçavralarıyla öğrenciler tahrik edilirken, Sayın
Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan Brükselde PKK terör
örgütünün pankart açmasından, stant açmasından şikâyet ederken o
pankartlar, stantlar Ankaranın göbeğinde açılıyor ve
millet de tahrik ediliyor. Buna duyarsız kalınamaz. Hükûmeti bu
konuda hassas davranmaya davet ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Akçay, çok teşekkür ediyorum. Sağduyulu ve duyarlı bir süreç
yaşamamız gerekiyor.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, yerimden söz alabilir miyim?
BAŞKAN Sayın
Danış Beştaş, yerinizden, açıyorum.
Buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, üniversitede
yaşanan olaylara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisinin tutumu bu
olmamalı, öncelikle bunu ifade etmek istiyorum.
Biz de günde onlarca telefon
alıyoruz farklı üniversitelerden, Halkların Demokratik Partisi
milletvekilleri olarak. Ve bugün de çok sayıda öğrenci farklı
üniversitelerde gözaltında fakat burada, Parlamento kürsüsünde,
öğrencilerin birbirine saldırması yönünde bir
kışkırtmayı çok talihsiz bulduğumuzu ve tam tersine,
öğrenciler arasında farklı görüşler olsa da bu görüşlerin
özgürce tartışılabileceği, herkesin kendi görüşleri
doğrultusunda demokratik bir şeklide örgütlenme hakları
olduğunu önemle belirtmek istiyorum. Ve bu konuşmalar kesinlikle
Kocaelide, Manisada, Maraşta -bizzat benim üniversite rektörlerini
aradığım şu anda 15 üniversite sayabilirim- orada Kürt
öğrencilere yönelik linç girişimleri, öldürme teşebbüsleri ve
eve hapsetmeler dâhil
Hatta Maraştaydı yanılmıyorsam bir
odadan, bir amfiden rektör aracılığıyla ve polis
aracılığıyla çıkarmak zorunda kaldık. Biz
buradaki konuşmalarda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın
lütfen.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Biz kesinlikle, üniversite öğrencilerine
yönelik bu dilden vazgeçilmesi çağrısını yapıyoruz.
Sağ görüşlü olabilir, sol görüşlü olabilir, Kürt olabilir, Laz
olabilir, Çerkez olabilir, Arap olabilir, herkesin öğrenim görme
hakkı vardır ve bütün Kürtleri de bütün Kürt öğrencilerini de
terör yaftasıyla yaftalamanın, hep aynı dili kurmanın da
karşısında olduğumuzu ve bunu kınadığımızı
da ifade etmek istiyorum.
CELAL ADAN (İstanbul)
Ayrımcı, ırkçı bir konuşma yaptı Sayın
Başkan, Kürt gençleri dedi.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Muş) Ne diyecek?
(HDP ve MHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
X.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/541) (S. Sayısı: 117) (Devam)
BAŞKAN Şimdi,
sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesinin
1inci fıkrasının (ç) bendinde yer alan sağlamaya yönelik
ibaresinden sonra gelmek üzere olarak kanunla görev ve yetki verilmiş
kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan Can (Kırıkkale) ve
arkadaşları
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Karşınızda milyonlarca PKKli var o
zaman(!)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
İşte provokasyon bu arkadaşlar.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
Gerekçe
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Böyle bir şey olabilir mi ya! Bu ülkede 20
milyon PKKli var arkadaşlar(!)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Provokasyon yapmayın!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Siz yapıyorsunuz!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Siz
yapıyorsunuz!
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) İç Tüzükümüzün 45/2 ve
87nci maddeleri kapsamında nisap yetersizliği sebebiyle Genel
Kurulun takdirine bırakırım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sizi muhatap almıyoruz diye böyle şey
yapmayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bunu
tutanaklar alsın, 20 milyon PKKlı var. diyor.
(HDP ve MHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, kimlerin önleyici,
koruyucu ve istihbari faaliyetler yürüteceği konusunda uygulamada
yaşanabilecek tereddütleri gidermek amacıyla maddede
değişiklik öngörülmektedir. Buna göre, kanunla görev ve yetki
verilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen
önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler istisna kapsamında
olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilen önerge
doğrultusunda madde kabul edilmiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet,
Sayın Akçay, sistemi açıyoruz.
Arkadaşlar, lütfen,
istirham ediyorum, herkes kendi fikrini açıklasın ama
karşılıklı sataşma olmasın.
Buyurun.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bizim söylediğimiz son
derece açık, net: Terör örgütü diyoruz ve terör örgütünün âdeta bir
refleks olarak savunmasına geçiliyor.
Sayın Başkan,
Ankara Kızılayda bombayı patlatan Balıkesir
Üniversitesindeki öğrenci 2010 yılında PKK örgüt
militanlığı olması nedeniyle yargılanan bir kişidir.
Üniversite öğrenciliğiyle alakası olmayan
Gereken tedbirler
alınsaydı, o Kızılayda o canlı bomba
patlatılmazdı. Bizim söylemek istediğimiz bu. Hiç kimse terör
örgütüne destek verir mahiyette konuşmasın. Sonra da Kürt
vatandaşların arkasına saklanarak PKK terör örgütüne destek
vermeye kalkışmasın.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Siz, Sayın
Danış Beştaş
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Lütfen, grubumuz adına bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN Buyurun.
4.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, bir kere, sözlerimizin
doğru anlaşılması lazım. Arkadaki sataşmada
Onlar Kürt değil, PKKli. dediler, değil mi? Onların deyimiyle
PKKlı, her neyse
Türkiyede 20 milyonu aşkın Kürt yurttaş
yaşıyor. Ben de bir Kürt olarak şunu söylüyorum: Eğer bu
ülkede bütün Kürtlerin terör ve terörizmle ve PKKlilikle
eşleştirildiği bir ortamda konuşacaksak bu işi
farklı şekilde tartışalım.
BAŞKAN Böyle bir
şey mümkün değil Sayın Beştaş. Böyle bir şey
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Bu konuda
BAŞKAN Böyle bir
şey yoktur, böyle bir şeyi hiç kimse kabul etmez.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) - Arkadan söyleneni duyuyor musun da yorum yapıyorsunuz?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Bu konuda siz yorum yapmayın lütfen. Sayın
Başkan, siz yorum yapmayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Aynen
tekrar ediyorum arkadan söylenenleri.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Ankara patlamasına ilişkin de terör
olaylarına ilişkin de, biz burada en yüksek düzeyde
kınamalarınızı gösterdik, grup toplantımızı
da sadece buna ayırdık. Bize her gün bu konuda ithamlarda
bulunulmasını reddediyoruz ve bu Mecliste şu anda, üniversite
öğrencileri arasındaki kavgaları kışkırtanlar
ortaya çıkmıştır. Kürtlere yönelik açıkça
saldırın talimatlarını Meclisteki gruptan alıyorlar.
Biz bunu reddediyoruz ve kesinlikle bunun karşısındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Akçay
(AK PARTİ ve HDP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Bir saniye sayın
milletvekilleri
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Kürtlere kurban olun!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Siz kurban olun, siz. Oturduğun yerden utan!
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
Sayın Başkan, sayın konuşmacı biraz evvel Celal
Adanın sözüne atfen arkada bir diyerek
CELAL ADAN (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Adan, size de yerinizden söz vereyim.
Ben o şeyi görmedim,
duymadım.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sataşma var efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) - Böyle bir usul yok, kabul etmiyoruz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) PKK, PKK
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Ya, siz ne konuşuyorsunuz! Biz sizinle mi
konuşuyoruz, başka bir şeyi tartışıyoruz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) PKK, PKK
Kürtü Türkü yok, biz PKKyı, terör örgütünü
kınıyoruz, lanetliyoruz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) - IŞİDi kına, IŞİDi! Sen
IŞİDi kına!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Söz
konusu olan PKKdır, hiç etnik meselelere girmesinler.
ABDULKADİR YÜKSEL
(Gaziantep) IŞİDin Allah belasını versin, PKKnın
da Allah belasını versin, onları savunanların da Allah
belasını versin!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - IŞİDle
aranıza mesafe koyabilir musunuz?
(AK PARTİ ve HDP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sayın Adana söz verdim.
Buyurun Sayın Adan
(AK PARTİ ve HDP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) - Karıştırdığınız nokta bu, bütün
terör örgütlerini lanetliyoruz, bütün terör örgütlerini. Fark etmez isimleri,
hepsini, hepsini. Destekleyenleri de lanetliyoruz, destekleyenleri de.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) - Biz de lanetliyoruz onları.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) - Tamam, ne güzel işte.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) - Sizi lanetliyoruz çünkü siz IŞİDi
destekliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Sayın Adana söz verdim.
Buyurun.
CELAL ADAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
ABDULKADİR YÜKSEL
(Gaziantep) - Aç mikrofonu da lanetlediğini söyle. Öyle konuşmak
değil! Aç mikrofonu, PKKyı da IŞİDi de lanetlediğini
söyle! Aç, söyle bakalım!
BAŞKAN Lütfen
sayın milletvekilleri
Buyurun Sayın Adan
(AK
PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
CELAL ADAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
ABDULKADİR YÜKSEL
(Gaziantep) - Lanetlediğinizi söyleyin!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) - Biz gerekli her yerde söyleriz bunu. (AK PARTİ
ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf
atmalar)
BAŞKAN Lütfen
sayın milletvekilleri
Sayın Adan, buyurun
(AK
PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) - Siz dediniz diye yapmayız bunu! Siz bize emir
veremezsiniz!
CELAL ADAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
(HDP ve MHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) - Sen istediğin için bir şey yapmam ben!
Kime bağırıyorsun sen! Haddini bil!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, öncelikle konuşan milletvekiline saygıda bulunun
lütfen, kim olursa olsun. Söz verdim.
Buyurun Sayın Adan.
5.- İstanbul
Milletvekili Celal Adanın, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CELAL ADAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayın milletvekili konuşurken
arkadan ben seslendim. Kürtler öldürülüyor, Kürt gençleri öldürülüyor.
ifadesini Türk devletine, Türk milletine bir hakaret olarak
algılıyorum. Burada oturan bakan bir Kürt vatandaşı.
Şurada oturan bakan Kürt. Kürtler vuruluyor. ifadesi
ayrılıkçı, ırkçı terör örgütünün ifadesidir. (MHP ve
AKP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Teröristler öldürülüyor!
CELAL ADAN (İstanbul) -
Bugün, Türkiye'de, PKK yandaşı olan milletvekilleri dün Cizrede
kovuldular, Silopide kovuldular. Vatandaşlar Bizi nasıl koruyorsunuz,
top atılıyor evimize? diye milletvekillerini kovdular. Onları
kutluyorum, oradaki Kürt vatandaşlarını, PKKlıları
kovdular. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Diyarbakıra da giremeyecekler, evet giremeyecekler Diyarbakıra.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Muş) - Ben oradan yeni geliyorum, gel gidelim beraber. Ben oradan yeni
geliyorum, gel beraber gidelim.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sabret biraz daha, devam et böyle sen!
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Göreceksin, göreceksin ne olacağını!
CELAL ADAN (İstanbul)
PKKlılar döktükleri kanda boğulacaklar. Hem de o kanda kim
boğacak onları biliyor musunuz?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) - Bu dilinizden yarın nasıl döneceğinizi de
göreceğiz sizin.
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Muş) - İyice kaosa gidiyor ya! Biraz vicdan, biraz
duyarlılık.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Siz, bir kere, Kürtlerin kodlarına, genetiğine
aykırısınız.
CELAL ADAN (İstanbul)
PKKlıları Kürtler boğacak Allahın izniyle. (MHP
sıralarından alkışlar) Kürt milletinin birliği,
beraberliği adına bir milletvekilinin Kürtler öldürülüyor.
ifadesini kullanma hakkını siz nereden elde ediyorsunuz Sayın
Milletvekili? Bu millete niye hakaret ediyorsunuz?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) 20 milyon Kürtten elde
ediyoruz.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Kürt demek niye hakaret olsun ya?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, tabii ki her birimiz milletvekili olarak, yapmış
olduğumuz yemine uygun olarak, Anayasaya uygun olarak o sorumluluğun
bilinciyle hareket etmek durumundayız. Kürtler, bir defa, Kürt
kardeşlerimiz, hiç kimsenin tekelinde değil, hiç kimse kendisini tek
başına tüm Kürtlerin temsilcisiymiş gibi bir yerde
konumlandırmasın; bu bir.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Kim öyle yapıyor ya? Demin de öyle yaptın Başkan,
niye böyle yorum yapıyorsun?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Siz niye yorum yapıyorsunuz?
BAŞKAN İkincisi,
Kürtlerle PKKyı özdeşleştirmeye çalışmak, en çok da
Kürtlere yapılan bir haksızlıktır, bir zulümdür. (AKP ve
MHP sıralarından alkışlar) Çünkü, en çok Kürtlere PKK terör
örgütü zarar veriyor, bunu herkesin bilmesi lazım.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Öncelikle, Sayın Başkan, en çok bu diliniz zarar
veriyor, bu diliniz.
BAŞKAN
Dolayısıyla, her birimiz bu sorumlulukla, bu duyarlılıkla
hareket etmek durumundayız. PKK terör örgütünü
ayıracaksınız, Kürt kardeşlerimiz ayrı, diğer her
türlü vatandaşımız ayrı. Kürtleri de
Hep birlikte terörü de sonuna
kadar lanetlemek durumundayız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ŞAHİN TİN
(Denizli) PKKyı lanetliyoruz.
BAŞKAN - PKK terör
örgütünü lanetlemek durumundayız.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) O, lütfen geçsin öyle, bilinçaltınız öyle kaldı.
BAŞKAN Çok ayıp
ediyorsunuz, çok ayıp ediyorsunuz!
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Kürtleri lanetliyorsunuz.
BAŞKAN Çok ayıp
ediyorsunuz!
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Hayır. Ama, siz bu yorumu yaparak ayıp ediyorsunuz.
BAŞKAN Burada 20
milyon Kürt şöyle oluyor, Kürtler öldürülüyor
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Biz Kürtlerin temsilcisiyiz, sadece biz temsil ediyoruz. demiyoruz.
BAŞKAN Bakın
Sayın Toğrul, Sayın Toğrul
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ayıptır ya! Yorum yapıyorsun.
BAŞKAN Sayın
Toğrul, burada, lütfen, her birimiz, ağzımızdan
çıkanı kulağımız duymak zorunda.
Ayrıştırmadan,
ötekileştirmeden, kucaklayıcı bir dil kullanmak zorundayız.
Dolayısıyla, terör örgütüyle başka türlü
bağlantılandırmaya çalışmak, dediğim gibi, en çok
da Kürt kardeşlerimize bir haksızlıktır diye
düşünüyorum ve lütfen, lütfen ama lütfen, bir kez daha bu sorumlulukla
hareket edelim diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
grup adına söz almak istiyorum.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Ne diye söz istiyor Sayın Başkan?
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Grup adına söz almak
istiyorum.
BAŞKAN Az önce
Sayın Danış Beştaşa 2 defa söz verdim ben.
Hayır, yani ne sözü alacaksınız?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Olabilir. Ben de eğer
müsaade ederseniz, sizin tavrınızla ilgili özellikle, söz almak
istiyorum.
BAŞKAN Evet, ne var
tavrımda?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Mikrofonu açarsanız
açıklayacağım.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Ne diye veriyorsun Sayın Başkanım? Hangi maddeye
göre veriyorsun sözü?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) 60a göre.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Aç oku bakalım, 60da var mı o?
BAŞKAN Tamam, vereyim
bir dakika, bakalım tavrıma. Ben tavrımda sonuna kadar
haklıyım, ne var?
60a göre, bir dakika,
yerinden
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu.
6.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ahmet Aydının bazı ifadelerine ve
tavrına ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Vereyim, bakalım
neymiş tavrım? bir kere zaten bir tavırdır öncelikle.
Sizin, oradan, kendinize
uymayan her şeyle ilgili söz almanız, gerçekten, bu Meclisi yönetme
etiğine uygun düşmemektedir.
Benim bunun
dışında söylemek istediğim şudur: Ben 1970li
yılları yaşamış biriyim, burada konuşan
milletvekillerinin de bazılarının çok iyi yaşamış
olduklarını tahmin ediyorum. Bugün üniversitelerde gerçekten dün
gördüğümüz, insanların yaralanmasıydı. Bu iki taraftan da
yaralanmalar söz konusu olmuş olabilir. Burada kalkıp çıkıp
da böyle, onlara ayrıca bir şey verir gibi, şevk verir gibi,
Biz onların yanındayız. falan gibi konuşmalara hiçbir müdahale
etmeyip bu Mecliste barış dilini kurmadan, kalkıp sadece
diğer tarafın konuşmalarına müdahale etmenizi de kesinlikle
kınıyorum.
BAŞKAN Evet, her
birimiz tabii ki milletvekili olmanın etiği ve sorumluluğu
içerisinde hareket etmek durumundayız. Bu sözünüze katılıyorum
ama sözün gereğini de hep birlikte yerine getirmek durumundayız.
Teşekkür ediyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Evet, başta
Başkan olmak üzere.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/541) (S. Sayısı: 117) (Devam)
BAŞKAN 29uncu madde
üzerinde 3 adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 29. maddesinin (2)nci fıkrasının
(ç) bendindeki değerlendirilmesinden ibaresi yerine
değerlendirilmesi yoluyla ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Baki Şimşek Nuri Okutan İsmail Faruk Aksu
Mersin Isparta İstanbul
Erkan Haberal Arzu Erdem Kamil Aydın
Ankara İstanbul Erzurum
Kadir Koçdemir
Bursa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 29uncu maddesinin (1)inci fıkrasında
geçen 5018 sayılı Kanunda ifadesinin 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Meral Danış
Beştaş Erol Dora
Diyarbakır Adana Mardin
Osman
Baydemir Mahmut
Celadet Gaydalı Burcu
Çelik Özkan
Şanlıurfa Bitlis
Muş
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu Tasarısının 29uncu maddesinin (2)nci
fıkrasının (c) bendinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Namık Havutça Ömer Süha Aldan Özkan
Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Cemal Okan Yüksel Zeynel Emre Haydar Akar
Eskişehir İstanbul Kocaeli
Eren
Erdem
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Eren Erdem.
Buyurun Sayın Erdem.
(CHP sıralarından alkışlar)
EREN ERDEM (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mecliste, sürekli olarak
teröre karşı bir yaklaşım sergileniyor. Teröre
karşı sergilenen yaklaşım Türkiye açısından çok yararlıdır.
Bu anlamda, bu yaklaşımın bütün terör örgütlerine eşit
mesafede olması gerektiğinin de altını çizmek istiyoruz.
HASAN BASRİ KURT
(Samsun) Rusyada da bunları mı söyledin?
EREN ERDEM (Devamla)
Şimdi, bakınız, elimde birkaç tane belge var. Bu belgeleri sizin
vicdanınıza teslim etmek istiyorum. Bugün 7 kişi tahliye edildi;
isimlerini okuyorum; Halis Bayancuk, Cemil Aslan, Enes Yelgün ve 4 kişi
daha, 2si de Suriye vatandaşı. Bu kişiler IŞİD terör
örgütünün Türkiye temsilciliği olması iddiasıyla
tutuklanmıştı.
ZEKERİYA BİRKAN
(Bursa) Devam etmekte olan bir davayla ilgili konuşamazsınız
ki!
EREN ERDEM (Devamla) 2013
yılında başlatılmış olan bir soruşturma
kapsamında, Van merkezli bir soruşturmada bu isimlerin ve başta
Halis Bayancuk yani Ebu Hanzala kod adlı şahıs olmak üzere,
her birisinin, arkadaşlar, IŞİD terör örgütünün Türkiye
temsilcileri olduğu iddiasıyla tutuklandıklarını
gördük. Bunlardan 2si Suriyeli, bugün tahliye edildiler. Bunlardan 1inin
arabası patlamaya hazır bomba ve mühimmatla yakalandı. Bunlardan
2si -Suriyeli olanlar- İstanbuldan Antepe -bakın,
savcılıktaki iddianamede geçen bilgileri paylaşıyorum- 2
Fransız kadını geçirip, Rakkaya teslim edip IŞİD
kamplarında eğitime tabi tuttukları iddiasıyla
gözaltına alındılar. Bugün bunların hepsi serbest
bırakıldı.
Serbest bırakılan
kişilerin başında olan Halis Bayancuk diyor ki Türkiye
sınırına 250 metre mesafede: Biz İstanbulu
fethedeceğiz. Aynı Halis Bayancuk yani bugün serbest
bırakılan, akademisyenlerin, herkesin tutuklandığı bir
ortamda serbest bırakılan Halis Bayancuk diyor ki: Kim
IŞİDe saldırı yapmışsa, kim o
kardeşlerimize saldırı yapmışsa bunu bana
yapılmış olarak kabul ederim. Onun için, hepimiz
tarafımızı belirlemeliyiz. Aynı şahıs, yine konuşmasında,
arkadaşlar, diyor ki: IŞİD bizim Müslüman kardeşimizdir.
Onlara yapılan her saldırıyı bize yapılmış
sayarız. Ben inanıyorum ki o savaş bir akide
savaşıdır. Şimdi, bu cümleden IŞİDi
çıkaralım, PKKyı koyalım. Bir milletvekili bunu söylemiş
olsun. Onun hakkında derhâl bir fezleke hazırlanması gündeme
gelir ki doğaldır değil mi? Mümkündür -ki normaldir de bu- ama
bunu söyleyen adam, bakın, bunu söyleyen adam bugün tahliye edildi,
serbest bırakıldı.
HARUN KARACA (İstanbul)
Can Dündar için ne düşünüyorsun? Can Dündarı kim tahliye etti?
EREN ERDEM (Devamla)
Düşünürler, gazeteciler, akademisyenler tutuklu; teröristler
dışarıda. Arkadaşlar, terörle mücadele bu iktidara
bırakılamayacak kadar önemli bir meseledir.
HARUN KARACA (İstanbul)
Söyler misin, Can Dündarı kim tahliye etti?
EREN ERDEM (Devamla) -
Terörle mücadele bu iktidara bırakılamayacak kadar önemli bir
meseledir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) -
Kim tahliye etti, kim?
EREN ERDEM (Devamla) -
Bakın, bu şahsın evinden çıkartılan bir belge;
bakın, belge.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Adamın reklamını yapıyorsun ya!
EREN ERDEM (Devamla) - Belge
şu. Bu belge diyor ki
Halis Bayancuk bunu kabul etmiş.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ya, adamın reklamını yapıyorsun! Teröristin
reklamını niye yapıyorsun ya!
EREN ERDEM (Devamla) - Bu
belgeye göre, bunlar kendi aralarında kripto bir yazışma
yapmışlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Teröristin reklamını niye yapıyorsun ya!
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teröristse niye bıraktınız? Osman Bey, niye
bıraktınız teröristse?
EREN ERDEM (Devamla) -
Bakın, aynı zamanda bu belgelerde, arkadaşlar, bir silahlı
yapılanmanın olması gerektiği yönünde bir
yaklaşım sergileniyor; belgelerde var, söyleniyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Teröristi ne konuşuyorsun burada ya?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Osman, terörist değilmiş, serbest
bırakılmış Osman!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Teröristin reklamını niye yapıyorsun? Teröristi ne
konuşuyorsun burada ya!
EREN ERDEM (Devamla) -
Savcılık iddianamesinde geçiyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne konuşuyorsun ya!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Serbest bırakmışsınız!
EREN ERDEM (Devamla) - Bu
iddianamenin içerisinde diyor ki: Silahlı kanadın mali
yapısını şöyle kuracağız, böyle
kuracağız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bırak, kim serbest bırakmış?
EREN ERDEM (Devamla)
Şimdi, arkadaşlar, niye serbest bırakılıyor? Neden bu
insanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar?
MUSTAFA KÖSE (Antalya)
Kardeşim, biz mi bırakıyoruz?
EREN ERDEM (Devamla) -
Terörle mücadele edelim; hep beraber, birlikte, bütün örgütlere karşı
eşit mesafede yaklaşım sergileyelim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
IŞİD terör örgütüdür. IŞİD insanlığın
düşmanıdır! Terör örgütüdür, İslamla herhangi bir
bağı yoktur.
EREN ERDEM (Devamla) Yani,
bu insanların
Bakın, Kobaniye
IŞİD girdikten sonra, bu şahsın Facebook sayfasında
yayınlanan bir yazı, diyor ki: Kobani tamamen fethedildi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ya, bırak kardeşim, IŞİD terör örgütüdür. Ne
yapıyorsun sen ya!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, Osman Aşkın Bakı uyarmayı
düşünüyor musunuz?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Osmanın özgürlüğü var, bağırma
özgürlüğü(!)
EREN ERDEM (Devamla) - Bir
IŞİD bayrağı var. Bakın, savcılar bu
şahıslar üzerine neden bir serbestiyet yapıyorlar?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
IŞİD terör örgütüdür.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Sayın Bak, lütfen müdahale etmeyin.
EREN ERDEM (Devamla) -
Arkadaşlar, vicdanımızı Parlamentonun vicdanına teslim
ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Kim serbest bıraktıysa
EREN ERDEM (Devamla) - Bu
teröristler, bu terör militanları niçin tahliye edildiler? Bu soruya cevap
arıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Reklamını mı yapıyorsun ya!
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Biz
mi tahliye ettik? Hayret bir şeysin ya, sanki biz tahliye ettik!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, Divandan bir talebim var.
BAŞKAN Evet.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Milletvekilimizin kürsüde kaldığı beş
dakika boyunca sarf ettiği kelime sayısıyla, Osman
Aşkın Bak başta olmak üzere, iktidar partisi
sıralarından sarf edilen kelime sayılarının önünüze
getirilmesini talep ediyorum. Şunun için: Genel Kurulun sükûn içinde
çalışmasını teminden yoksunsunuz. Ben hep
söylemişimdir; sataşma, laf atma bir ritüeldir ama burada taciz var
Sayın Başkan, taciz ve siz seyrediyorsunuz, olmaz öyle şey! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay, bakın, biz
seyrediyoruz değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Seyrediyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen, sayın grup başkan
vekilleri olarak da bu kürsüde
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Çıkarın, Osman Aşkın Bak kaç kelime etmiş, benim
hatibim kaç kelime etmiş? Olmaz öyle şey!
BAŞKAN Bakın, bu kürsüde kim
konuşursa konuşsun eğer hepiniz aynı
duyarlılıkla, aynı hassasiyetle hareket ederseniz, zaten hiçbir
problem olmaz, benim de istediğim o.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz
abartmıyoruz.
BAŞKAN - İktidar muhalefet fark etmez,
burada en aykırı fikri dile getirsinler, hakikaten getirsinler ama
her bir milletvekili de burada saygı içerisinde onu dinlemek durumunda.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben talebimin
yerine getirilmesini istiyorum.
BAŞKAN - Biz bu noktada elimizden geleni
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bize değil,
oraya söyleyin.
BAŞKAN Herkese söylüyorum, bütün
milletvekillerine söylüyorum, tüm milletvekillerine. Zaman geliyor o gruptan,
zaman geliyor bu gruptan, şu gruptan, öbür gruptan, fark etmiyor, her
birimiz bu hataya düşüyoruz, maalesef bunu görüyoruz.
Dolayısıyla, tüm siyasi parti
gruplarından istirhamım, ne kadar aykırı olursa olsun, o
kürsü özgür bir kürsüdür, o kürsüde her fikir dile getirilsin ve bu noktada da
tüm milletvekilleri sonuna kadar dinlesin. Gerekirse, sataşma varsa,
sataşmadan dolayı gerekli değerlendirmeleri yaparız
diyorum.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Laf
atılsın. Laf atılmasın. demiyorum ki ben Taciz
yapılmasın. diyorum. Yapılan taciz. Laf atın, atmak da
gerekir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 29uncu maddesinin (1)inci fıkrasında
geçen 5018 sayılı Kanunda ifadesinin 5018 Sayılı Kamu
Mali Yönetimi Ve Kontrol Kanununda şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Meral Danış Beştaş (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKNI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Meclis Başkan Vekilimize,
doğrusu, bu kürsüden İç Tüzük 64ün ikinci fıkrasını
hatırlatmak isteriz bir kere daha. 64üncü maddenin ikinci
fıkrası: Başkan veya başkanvekilleri, görevlerinin yerine
getirilmesinin gerektirdiği haller dışında
tartışmalara katılamazlar; kişisel savunma hakları
saklıdır. Dünden bu yana, Sayın Meclis Başkan Vekili
burada yapılan konuşmalarla ilgili, değerlendirmelerle ilgili
kendi kişisel görüşlerini, siyasi duruşunu sıklıkla
ifade etmekte ve görevinin gerektirdiği sorumlulukları ve etiği
yerini getirmediği için bunu gerçekten üzüntüyle
karşılıyoruz ve dile getirmeyi de bir görev olarak telaki
ediyoruz. Şüphesiz burada hepimizin milletvekilleri olarak
milletvekilliğinin vakarına, etiğine ve sorumluluğuna uygun
davranma sorumluluğumuz var ama herkes, konuşmalarını
yaparken bu konuşmaların kaç milyon insanı etkilediğini,
nerelere ulaştığını ve sonuçlarını çok iyi
düşünmek zorundadır.
Biraz önce
bizim itiraz ettiğimiz husus Kürt demeyin; bu, Kürtlere
haksızlıktır. diyorlar. Şimdi, biz bu geleneği
biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yüz yıllık geçmişinde
Kürt meselesine yaklaşımı hepimizin canlı olarak
yaşadığı ama okuduğumuz ama dedelerimizden ama
babaannelerimizden ama anneannelerimizden çok canlı bir
hafızamız var. Burada diğer partilerde de Kürt milletvekili
arkadaşlarımız var, hiçbirisi Bunu bilmiyoruz. demesin.
Şark Islahat Planlarından Tevhidi Tedrisat Kanunlarına, ana dilde
eğitimi bir tarafa bırakın Kürtçe konuşmanın
yasaklandığı günler çok geride değil. Ve Kürtlere yönelik
ayrımcı, asimilasyoncu, inkâr ve redde yönelik politikalar aynı
zamanda ekonomiye de yansımıştır. Şu anda bölgeler
arasındaki ayrımcılık ve bunun neticeleri uçurum meydana
getirmiştir. Şu anda Siirt ile İzmirin ya da Ankara ile
Mardinin, Batmanın arasındaki ekonomik kalkınma, üniversite
giriş sınavında aldıkları neticeler bile herkesin
bilmesi gereken ayrımcılığı çok net bir şekilde
ortaya sermektedir.
Bu ülkede Kürt
sorununun çözümüyle ilgili, Kürt halkının hak ve özgürlükleriyle
ilgili çok tartışma yapıldı, çok rapor yazıldı
ama Kürtlerin hak ve özgürlüklerini savunan, ama karşısında
duran, Kürtlerin Türkleştirilmesi gerektiği, Kürtlerin aslında
Türk olduğu ve bununla övünç duyması gerektiği söylenen
ırkçı yaklaşımlar günümüzde de devam ediyor
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Bu ülkede Kürt sorunu yok, terör sorunu var, PKK sorunu var,
Kürt sorunu hiç yok.
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) Halüsinasyon görüyorsun. Dibe vurdunuz, dibe, dibe!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Yani, şu Meclis çatısı altında
bu kadar Kürt milletvekili varken bir milletvekilinin şu cürette
bulunması dehşet vericidir: Siz Kürt demeyin, Kürtlere
haksızlıktır. Siz Türksünüz. Türk değiliz, biz Türkiye
Cumhuriyeti yurttaşlarıyız.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Irkçısınız, ırkçı!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Biz Türkiye halklarıyız.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biz
Türkiye halkları değiliz, Türk milletiyiz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Biz Türkiye yurttaşlarıyız ve bunun
için demokratik bir anayasa yapılması talebimiz de birçok mesele
yanında, bununla ilgili, orta yerde duruyor. Zorla hiç kimsenin etnik
kimliğini, inancını, dilini değiştiremezsiniz,
kültürünü değiştiremezsiniz. Yüz yıl uğraştınız,
yapılmadık katliam, çıkarılmadık kanun,
yapılmayan işkence kalmadı ama Kürt halkı bunu asla kabul
etmedi. Bütün bu acılara rağmen, bugüne kadar da kendi
kimliğini, dilini, kültürünü ve inancını getirmiştir.
Şimdi -yani, zaman tabii
çok az- Celal Bayarın ve Erdal İnönünün Kürt sorunu konusundaki
raporlarını okumanızı öneririm. Bu ülke nerelerden geldi?
Mahmut Esat Bozkurtun lafını hatırlatmak isterim: Bu ülkede
Türk olmayanların tek bir hakkı vardır, o da kölelik
hakkıdır. dedi. Cemal Gürsel bu ülkenin Cumhurbaşkanı
olarak Nerede biri kendine Kürtüm diyorsa onun yüzüne tükürün. dedi.
HASAN BASRİ KURT
(Samsun) Cemal Gürsel nerede ya?
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) Yakın tarihe gel, yakın tarihe!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Bunun gibi örnekler bu kitaplarda; siz ne kadar
reddetseniz de bizim, Türkiye'deki bütün yurttaşlar tarafından
bilinmese de Kürtler bunu biliyor. Ve bugünkü zihniyetin dayanağı da
odur, bunun arka planı odur ve bizim buradan, Büyük Millet Meclisi
kürsüsünden üniversitedeki öğrencileri kışkırtmaya tahammül
etmemiz söz konusu bile değildir. Her şeyi bu şekilde ret ve
inkâr politikalarının sonucuna getirip bağladık. Biz bunu
bilerek burada konuştuk. Çünkü Kürt öğrenciler her gün bizi
arıyorlar. Zor durumdalar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla)
öldürülüyorlar, yakalanıyorlar,
tutuklanıyorlar, işkence görüyorlar. Ve biz, Türkiye İşçi
Partisi üyesi öğrencilerin telle boğuldukları günleri de
unutmadık, kimler tarafından öldürüldüğünü de unutmadık.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) AK PARTİ döneminde kazanılan haklardan da
bahsetsek.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Başkan, karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Bir saniye
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
milletvekillerinden konu dışına çıkmamalarını,
temiz bir dil kullanmalarını ve yaralayıcı sözler sarf
etmemelerini istirham ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, az önce Sayın Altay da ifade etti, Sayın
Danış Beştaş da kürsüden 64üncü madde
hatırlatması yaptı. Ben aynı şekilde, devamında
65, 66, 67 ve 68inci maddelerin de okunmasını istirham ediyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Okuduk Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tüm sayın milletvekillerine: İç Tüzükün 66ncı maddesi, İç
Tüzüke uymayı ve konudan ayrılmamasını; İç Tüzükün
67nci maddesi Genel Kurulda yapılan konuşmalarda temiz bir dil
kullanılmasını, kaba ve yaralayıcı sözler sarf
edilmemesini
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Karar yeter
sayısı istemiştik ama şimdi gelmelerini mi bekliyorsunuz
Sayın Başkan?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Hatırlatın! Uzatın, uzatın
Başkan!
BAŞKAN
Yine İç Tüzükün 65inci maddesinde, Genel Kurulda söz kesmeyi,
şahsiyatla uğraşmayı, çalışma düzenini bozucu
hareketlerde bulunmayı yasaklıyor gibi
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sağ olun, bakın!
BAŞKAN
Görüşmelerin sağlıklı ve verimli şekilde
yürütülebilmesi, gerginliklere imkân tanınmaması için tüm
milletvekillerimizden konu dışına
çıkılmamasını, temiz bir dil kullanılmasını,
yaralayıcı sözler sarf edilmemesini özellikle istirham ediyorum.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Ara sıra göz atın, bakın,
tamamlandı mı bir bakın!
BAŞKAN
Bakın, bunlara ilişkin yapıldığı takdirde de
devamında müeyyidelerini de öngörüyor. Ben bugüne kadar bu müeyyideleri de
hiçbirinde uygulamadım
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Uygulayın Sayın Başkan.
BAŞKAN
Ama, burada tabii ki her birimiz milletvekiliyiz, milletin sorunlarına
farklı bakış açılarıyla çare getireceğiz,
fikrimizi ifade edeceğiz ama bunu ifade ederken de kimseyi zan
altında bırakmadan, tahkim etmeden, tahkir etmeden, yaralamadan kullanırsak
çok daha iyi olur diye düşünüyorum. Göstereceğiniz hassasiyetten
dolayı da tüm gruplara, tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/541) (S. Sayısı: 117) (Devam)
BAŞKAN Şimdi,
önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Aramayın, gerek yok,
gerek yok.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkür ederiz(!)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bravo(!)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 29. maddesinin (2)nci fıkrasının
(ç) bendindeki değerlendirilmesinden ibaresi yerine değerlendirilmesi
yoluyla ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kamil Aydın (Erzurum) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erzurum Milletvekili Kamil Aydın.
Buyurun
Sayın Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
çok saygıdeğer milletvekilleri; aslında, dün yaşanan o
hararetli tartışmalara binaen bir şeyler söylemek için
hazırlamıştım kendimi, ama biraz önce ona benzer bir
hararetli tartışmaya, hatta sataşmaya dönüşen olaylar
neticesinde ben de bir şeyler söylemek istiyorum.
Bakın, biz inadına
kardeşliği, birliği, beraberliği bir yurttaşlık
çerçevesi içerisinde savunan bir hareketin mensuplarıyız. Aralık
ayında, inanın, çok iyi hatırlıyorum, Meclis
tutanaklarında var; Hacettepede yavrularımız var, kız
çocuklarımız var, aradılar Hocam, sırf Türk Bayrağı
camımızda asılı diye tehdit mektupları alıyoruz,
çantalarımıza tehdit mesajları atılıyor, taciz
ediliyoruz. Ne olur bize sahip çıkın. dediler, biz de bu kürsüden
dile getirdik. Üniversite yönetimini göreve davet ettik, kolluk kuvvetini
göreve davet ettik.
Elbette ki 70leri çok iyi
hatırlıyoruz. Allah o günleri bir daha göstermesin. Bu ülkenin
sağcısı da bizim solcusu da. Her türlü düşünceye mensup
evlatlarımız var. İstedikleri şekilde, özgürce
tartışsınlar ama bizleri nasıl ki burada bağlayan bir
Anayasa var ise, bir İç Tüzük var ise
Kurullar, kurallar vardır
arkadaşlar. Demokrasi kurallı, kurullu yaşama rejimidir. Bunu
artık öğrenelim. Biz burada nasıl ki kural ihlali yapamazsak,
bizim gençlerimiz de özgürce fikirlerini tartışırken
birtakım değerler üzerinden yıpratıcı,
kırıcı, yok edici, zarar verici söylemlerden ve eylemlerden uzak
durmak zorundadır.
O Kızılaydaki
bombacı, hâkim karşısına
çıkarıldığında -Balıkesir Üniversitesinde- hâkim
diyor ki, bıçaklama olayı var: Ya, siz buna bölücü diyorsunuz ama
Bakın, aynı zihniyet. Bu Kürtçe bile konuşamıyor.
İşte,
yanılgımız orada. Bizim Kürt kardeşimizle bir sorunumuz
yok. Biz etle tırnak olmuşuz diyoruz, tırnağı da kabul
etmiyorlar eti de kabul etmiyorlar. Biz her şeyi buraya
taşıyamıyoruz ama orada duyduklarımı söyleyemiyorum.
Ama, bugün Celal Beyin bir cümlesi çıktı kendisi de ifade etti,
maksadım şuydu dedi. Ama biz orada burada
arkadaşlarımız güzel
Şurası var ya,
Türkiye'nin etnik bir mozaiği, güzel bir zenginliğimiz var Allaha
şükür. Herkes özgürce etnik kökenini söylüyor ve gurur duyuyor, hepimiz
gurur duyuyoruz. Bu etnik kökenler bir araya gelmiş bir aile olmuş,
halkları aşmışız artık biz, biz bir milletiz
artık ve bu milletin içinde hepimiz varız. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Onun için, kız aldık,
kız verdik, basit bir şey değil. Batıda, gidin, zenci ile
beyaz evliliklerine çok az rastlarsınız, gülerek
karşılıyorsunuz ama burada Meclisi Başkanım diyor ki:
Ben de Kürtüm. Oradan diyorlar ki: Sen Kürt olamazsın.
İnanın, duyuyoruz. Buradan bir hanımefendi kalkıyor, benim
milletvekili arkadaşım Elhamdülillah ben de Kürtüm. diyor ya, daha
ne desin, Hayır, siz olamazsınız. diyor. Niye? Kürt olmak için
sizin gibi mi olmak lazım? Ne olmak lazım Kürt olmak için? Bizim
ayrımız gayrımız yok. Biz Kürtüz, biz Lazız, biz
Çerkeziz, bir Abazayız, biz her şeyiz, işte Türk milleti
budur. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Niye
ısrarla
ERKAN AKÇAY (Manisa)
İşte Türk milleti.
KAMİL AYDIN (Devamla) -
Biz, birliğe, bütünlüğe vurgu yaparken şu yüce Mecliste niye
ille de nüanslara takılıyoruz? Niye ufak şeyleri büyütüyoruz?
Burada provokatif bir eylem
varsa, ortak değerlerimiz bellidir, birisi Türk Bayrağını
bir tahrik unsuru sayıyorsa, Allah aşkına, burada artık,
Kürtlük, Türklük kalır mı? Burada, artık, benim sistematik bir
yansımamdır, burada varlığımın ifadesidir, benim
bayrağımdır, cumhuriyetimdir, ilkelerimdir,
vatandaşlık haklarımdır. Ama, bir
arkadaşımız etnik kökeninden dolayı bir tacize maruz
kaldığı zaman hepimiz el kaldırırız, hepimiz onu
savunuruz çünkü asabiyeyi zaten Yüce Rabbim de yasaklamış. Biz,
asabiyetçi değiliz. Biz, Türk milliyetçisiyiz. Nedir Türk
milliyetçiliği? Ortak bir paydada, ortak bir iradeyi koyup birlikte
yaşama azim ve kararlılığıdır arkadaşlar.
Allah aşkına, bunun neresinde ayrımcılık var? Bir
mensubiyet şuurudur. Bu da buradadır bütün zenginliğiyle, bütün
nüanslarıyla.
Onun için, geriye
gitmeyeceğiz, ileriye bakacağız. Her zaman bu büyük milletin
bütün etnik unsurlarıyla, Allahın izniyle, geleceğinde güzel
şeyler olacaktır.
Bakın, bugün,
güneydoğuda Türkün askeri, polisi, kolluk kuvveti yaralıyı
omuzuna alıp götürüyor, giderken mermi yiyor. Su veriyor, ekmeğini
paylaşıyor. Allahtan korkun! Bunları hepimiz görmüyor muyuz?
Nasıl inkâr edeceğiz? Böyle bir barış özlemimiz var, böyle
bir sevgi, kardeşlik özlemimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla)
Milliyetçi Hareket Partisi, bütün siyasi sloganlarında Onlar ne kadar
Kürtse biz o kadar Kürtüz, biz ne kadar Türksek onlar o kadar Türk. Biz bin
yıllık harcız, bu harcı kimsenin bozmaya hakkı ve
hukuku yoktur. diyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ne mutlu Türküm diyene.
Teşekkür ederim. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
Karar yeter sayısı
mı istediniz?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Hayır.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sadece tutanaklara geçsin
diye
Sayın hatip konuşurken sanıyorum benim gülümsememi görüp
Gülümseyerek karşılıyorsunuz. dedi.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Hayır, asla! Hiç bakmadım.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sataşma değil.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sataşma değil.
BAŞKAN Sataşma
değil.
Buyurun, söyleyin.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ben neye güldüğümü
ifade etmek için söz aldım. Daha önce bir AKP milletvekiline de aynı
uyarıyı yapmak zorunda kalmıştım. Artık bu
Mecliste cinsiyetçi dil kullanmayalım, Kız alıp kız
vermek lafını kullanmayalım; o laf
kullanıldığı için ben gülümsedim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
Tutanaklara geçmiştir
Sayın Kerestecioğlu.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Şimdi, 30uncu maddeye
bağlı (1)inci fıkra üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak
üzere üç adet önerge vardır.
Okutacağım ilk iki
önerge aynı mahiyettedir.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (1)inci fıkrasında
geçen "5018 sayılı Kanunun" ifadesinin, "5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi Ve Kontrol Kanununun" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Meral Danış
Beştaş Osman
Baydemir
Diyarbakır Adana Şanlıurfa
Mahmut Celadet Gaydalı Erol Dora Burcu Çelik Özkan
Bitlis Mardin Muş
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(1)inci fıkrasındaki "5018 sayılı" ibaresinden
sonra gelmek üzere "Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Erhan Usta Mehmet Parsak
İstanbul Samsun Afyonkarahisar
Mustafa Kalaycı Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Baki Şimşek
Konya Hatay Mersin
İsmail Ok
Balıkesir
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (1)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(1) 5018 sayılı Kanunun ekli olan (III)
sayılı Cetvele aşağıdaki sayı eklenmiştir.
10) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
Namık Havutça Ömer Süha Aldan Özkan
Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Cemal Okan Yüksel Murat Emir Zeynel Emre
Eskişehir Ankara İstanbul Haydar Akar
Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Sayın
Başkanım, katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Ankara Milletvekili Murat Emir.
Sayın
Emir, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
Çok ilgi çekici
olmadığını bile bile yine de bu çok önemli, bu hayati kanun
üzerinde konuşmaya ve tartışmaya devam etmeyi öneriyorum ve ben
de süremi bu kanun üzerinde kullanacağım.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun son derece gerekli bir kanundur ama bu kadar önemli
ve hayati kanun bu kadar aceleye getirilmemesi gereken de bir kanundur. Son derece
açık sakatlıklar içermektedir, temel hak ve özgürlüklerimiz
açıkça örselenmektedir bu kanun tasarısıyla.
Dolayısıyla, bu kanunu aslında ayrıntılarıyla
uzun uzun tekrar alt komisyondan başlayarak tartışmak
zorundayız.
Mesela,
bunlardan birincisi: İçinde çocuk yok, düşünebiliyor musunuz?
Batı hukukunda, evrensel hukukta çocuklar her zaman özel korumaya tabiyken
biz bir yasa tasarısı yapıyoruz ve içinde çocuk kavramı
geçmiyor. Bu ayıp bu Meclise yeter arkadaşlar. Bunu kabul etmiyoruz.
Zor bir yasa
olduğunu kabul ediyorum. Gerçekten de bilgi iletişiminin,
transferinin, yaygınlığının bu kadar
arttığı bir dünyada bir yasayla bütün bu kişilik
haklarını teminat altına almak ama bilginin de
dolaşımını sağlamak elbette zor ama biz bunu
başarmak zorundayız. Üstelik de niye yapıyoruz bunu? Aceleyle
yapıyoruz. Ne için? Marttaki, nisandaki sözümüzü tutmuş olmak için.
Hâlbuki defalarca ifade ettik: Avrupa Komisyonunun tüzük önerisi var; Avrupa
Komisyonundan bu geçti, geçecek. Yakında onların normları olacak
ve biz de zaten ona uymak zorunda kalacağız. Nedir bu acelemiz,
anlamakta güçlük çekiyorum.
Bazı küçük düzeltmeler
yapılmaya çalışılıyor. Teşekkür ederim Sayın
Bakana da Komisyona da ama son derece yetersiz olduğunu kabul etmek
zorundayız.
Değerli arkadaşlar,
içinde geniş istisnalar olan bu kanun tasarısında, aslında
ilk başta ifade edilen Biz kişilik haklarını güvence
altına almaya çalışıyoruz, kişisel verileri güvence
altına almaya çalışıyoruz. yaklaşımı
bitirilmekte, içi boşaltılmakta ve kişisel verilerin tepe tepe
kullanımının önü açılmaktadır.
Mesela -defalarca söylendi
ama bıkmadan söyleyeceğiz çünkü Anayasa Mahkemesinden de dönecek,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden de dönecek, siz de biliyorsunuz,
biz de biliyoruz- Avrupa hukukunda olmayan din, mezhep, felsefi inanç ve
kılık kıyafeti niye fişliyorsunuz, niye saklıyorsunuz?
Ben bu soruyu bu kürsüden 5 defa sordum ama cevap alamıyoruz. Niye
saklıyorsunuz, niye işliyorsunuz bunu? Ne olur, gelin ve Evet,
şu nedenle bizim buna ihtiyacımız var. deyin.
Bunun ötesinde,
bakınız, denetim organı, kurul oluşturuyorsunuz, siyasi bir
kurul oluşturuyorsunuz; genişlettiniz, 7den 9a
çıkarttınız. Teşekkür ederiz. Yeter mi? Yetmez. Bakın,
bu kurula emanet ediyorsunuz bütün verileri. Hani, meslek örgütleri nerede,
akademik kurullar nerede, YÖK nerede, baro nerede, tabipler odası nerede
bunun içerisinde? Meclisin seçeceği organın siyasi
olacağını hepimiz bilmiyor muyuz? Niye kişisel
verilerimizi, en nihayetinde, siyasi bir organa teslim ediyoruz bu kadar
açık bir biçimde? Buna ne gerek var arkadaşlar?
Bakın, yasada liyakat
yok mesela. Dört yıllık okul mezunu olan herkes atanabilir. Bu
eksiklik değil mi yani bunu düzeltmek gerekmiyor mu? Bunu söylemek için
Ya, bu siyasi bir konu değil yani burada herkesin açık yüreklilikle,
samimi bir şekilde bu yasaya katkı vermesini rica ediyoruz.
Hak arama yolları son
derece sınırlı. Bakın, 8inci maddede ve 9uncu maddede
verilerin transferinin önünü sonuna kadar açtık. Sonra ne oldu? Diyoruz
ki: Veri sahibi veri sorumlusuna gider, şikâyet eder: Benim verime ne
oldu? Senin verin 50 defa el değiştirdi, haberin yok, nereden
bileceksin? A firmasına verini verdin, A firması Bye verdi, Cye
verdi, Dye verdi; D işledi, E firması yurt dışına
yolladı. Nasıl bulacaksın, kime şikâyet edeceksin? Otuz gün
susuyor veri sorumlusu, o zaman sen kurula gidiyorsun. Kurula nasıl
gidiyorsun? Para yatırarak gidiyorsun. Bakın, bu da iptal edilecek.
Temel haklar ve özgürlükler öyle parayla, başvuruyla
sınırlandırılamaz arkadaşlar.
Dolayısıyla, hâlâ
vakit varken bu yasa tasarısının bir an evvel, tekrar, derli
toplu, Sayın İyimaya, en azından bir ölçüde düzeltilmesinde
yarar görüyoruz ve bu nedenle de Meclisimizi, Komisyonumuzu göreve davet
ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.39
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
18.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER
: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)
------0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 30uncu maddesine bağlı (1)inci
fıkrası üzerindeki Ankara Milletvekili Murat Emir ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi okutacağım
iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte
işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi, aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(1)inci fıkrasındaki "5018 sayılı" ibaresinden
sonra gelmek üzere "Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek (Mersin) ve arkadaşları
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Erol Dora (Mardin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki ilk önerge üzerine Balıkesir Milletvekili İsmail Ok
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ok.
İSMAİL OK
(Balıkesir) Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Maalesef, her gün acı,
gözyaşı, bugün yine şehitlerimiz var. Bu vatan için, milletin
istikbali, istiklali için hayatını veren bütün şehitlerimize
huzurlarınızda minnet ve şükran duygularımı ifade
etmek istiyorum. İnşallah, büyük Türk milletini ve devletini bölmeye
çalışan hainlerin, Türk milletinin birlik ve beraberlik ruhu
içerisinde, bırakın bu acı olayların moral
bozukluğunu, birbirimizle daha da kaynaşarak onların layık
olduğu cevabı alacağına yürekten inanıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da
kayıtsız ve şartsız bu konuda üzerine düşeni yapmaya
hazırdır.
Evet, bugün çok önemli bir
kanun tasarısını görüşüyoruz: Kişisel bilgilerin
korunması kanunu tasarısı. Ama gerçekte öyle midir? Hiçbir
tedbir alınmadan iktidarların inisiyatifine bırakılan ve
iktidarların gelişigüzel,. istediği gibi kullanabileceği bu
özel bilgilerin ve yaşadığımız olayların,
insanların özel hayatlarına ait mahremlerin, mahremiyetlerin ayaklar
altına serildiği bir dönemde, bir ülkede kişisel verilerin
gerçekten nasıl ve ne şekilde korunacağı belli olmayacak
şekilde birilerinin ya da bir kurumun eline verilmesi son derece
tehlikelidir. Adı üzerinde kişisel veriler, kişileri
birbirinden ayırt etmeye yarayan veriler ve bunlar art niyetli
insanların eline geçtiğinde, kişilerin inanç, mezhep, ırk,
cinsiyet gibi her türlü mahreminin ayaklar altına alınacağı
bilgilerin bu şekilde gelişigüzel düzenlemelerle bir kurum ve
kuruluşun eline verilmesi kesinlikle sakıncalıdır.
Aslında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı
adı altında, devleti yönetenlerin, hükûmetlerin, art niyetli
kişilerin bu bilgiler sayesinde her türlü suçu işleme yetkisine ve
özgürlüğüne sahip olacağı bir tasarıyı şu anda
Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşüyoruz. Dolayısıyla,
Milliyetçi Hareket Partisinin ucu açık, nereye gideceği belli olmayan
böyle tasarıların yanında yer alması asla söz konusu
değildir. Ama, ortak paydalarda birleşerek bu çalışmalar
yapılmış olsaydı, Milliyetçi Hareket Partisi geçmişte
olduğu gibi, dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi millet
menfaatine olan her türlü çalışmada her türlü desteği
verecektir. Ama, muhalefetin yok sayıldığı, önerilerinin
dikkate alınmadığı bu tür çalışmalarda da
Milliyetçi Hareket Partisi millet menfaatine, milletin gizliliğinin,
namahreminin korunması adına bu tasarıya Hayır.
diyecektir.
Ben bu
vesileyle yüce Meclisin çalışmalarının hayırlara
vesile olmasını diliyorum.
Biraz önce de
ifade ettiğim gibi, milletçe çok sıkıntılı, acı
günler geçiriyoruz ama böyle günlerde birlik beraberlik içerisinde, Türk milletinin
bekası için Milliyetçi Hareket Partisinin, her daim geçmişte
olduğu gibi amasız, fakatsız, sonu nereye giderse gitsin, bu
terörün kökü kazınıncaya kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve
hükûmetlerinin yanında olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Bu duygularla hepinizi, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde Mardin Milletvekili Erol Dora
konuşacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
EROL DORA
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra
sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kişisel verilerin korunması, negatif statü
haklarından birisidir ve özel hayatın gizliliği temel
hakkına dayanmaktadır. Günümüz hukuk devletlerinde kişi her
yönüyle bir bütün olarak kabul edilmekte ve özel hayat da bu bütünün önemli bir
parçası olarak görülmektedir. Özel hayatın hukuksal düzenlemelere
konu olmasındaki temel amaç, insan kişiliğinin serbestçe
gelişmesine imkân vermek, kişiye kendisi ve yakınlarıyla
baş başa kalabileceği, devletçe veya başkalarınca
rahatsız edilmeyeceği özerk bir alan sağlamaktır. Ancak,
tasarıya baktığımızda kişinin devlet
karşısındaki özerkliğini göremiyoruz. Bunun en büyük
kanıtı Verileri Koruma Kurulunun bağımsız bir biçimde
oluşturulamamasıdır. Kurul üyelerinin yürütme ve iktidar
tarafından atanacak olmaları kabul edilemezdir. Kurumun
başkanlarının ve çalışanlarının
atanmasında ve görevden alınmaları hususunda önemli olan nokta
kurumun tamamen bağımsız olarak görev yapabilmesinin sağlanmasıdır.
Bu sebeple Veri Koruma Kurumunun başka bir devlet organından
göreviyle ilgili herhangi bir şekilde talimat alması kurumun
bağımsız çalışmasının önünde bir engel
teşkil edebilecektir.
Değerli milletvekilleri,
bir diğer değinmek istediğim konu fişleme meselesidir.
Örneğin, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 1inci
maddesinde kanunun amacının kişinin doğumundan ölümüne
kadar kişisel ve medeni durumuna, uyrukluğuna ve bunlarda meydana
gelebilecek değişikliklere ait doğal ve hukuki olayların
belirlenip saptanması, bu amaçla düzenlenmiş kütüklere
yazılması, elektronik ortamda ulusal adres veri tabanının
oluşturulması, nüfus kayıtları ile adres bilgilerinin
ilişkilendirilmesini sağlamak olduğu ifade edilmiştir.
Görüldüğü gibi, kanunun amacında bir fişleme uygulamasından
söz edilmemiştir ancak uygulamaya baktığımızda ne
yazık ki insanlarımızı etnik ve dinî inançları
bakımından âdeta fişleyen bir uygulama hâlen devam etmektedir.
Hatırlayacağınız
üzere, bir Ermeni yurttaşın çocuğunu Ermeni okuluna kaydettirmek
için başvurduğu İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğü
evrakında gayrimüslim yurttaşlarımıza soy kodu
verildiği ortaya çıkmıştır. Rum
vatandaşlarımıza 1, Ermeni vatandaşlarımıza
2, Yahudi vatandaşlarımıza 3, Süryani vatandaşlarımıza
4 kodunun verildiği anlaşılmıştır. Bunun
doğru olduğu, geçenlerde Sayın Vekilimiz Garo Paylanın da
sayın bakana hitaben vurgulamış olduğu gibi,
İçişleri Bakanlığı Nüfus Genel Müdürlüğü
tarafından kendisine bunun kaldırıldığına
ilişkin sözlü bir bilgi de verildiğinden dolayı, demek ki bu soy
kodunun tarihî süreç içerisinde uygulandığının da aynı
zamanda bir göstergesi olmaktadır.
Gerçek anlamda laik ve
demokratik bir ülkede devletin dinî, etnik, kültürel, politik köken ve
tercihlere karşı kör olması gerekmektedir ancak Türkiyede
merkeziyetçi ulus devletin, yurttaşlarını etnik, inançsal ve
politik bakımlardan sınıflamaya devam etmesi itibarıyla
yurttaşına kriminal potansiyel
gözüyle bakan devlet anlayışının hâlâ devam
ettiğini görmekteyiz. Bu doğrultuda, devlet, ülkede hangi etnisiteden
yurttaşların yaşadığını, hangi inançtan
yurttaşların yaşadığını tespit edebilir
ancak bu tespitleri daha demokratik, daha eşitlikçi toplumsal bir
yaşamı kurmak için yaptığını beyan eder ve bu
işlemleri şeffaf bir biçimde gerçekleştirebilir. Bu
bağlamda, Hükûmet yetkililerine soy kodu uygulamasının
kaldırılması için gerekli düzenlemeleri yapmaları konusunda
çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
çok etnisiteli, çok dinli, çok kültürlü olan toplumumuzda
yurttaşların etnik kimliklerinden, dinî ve politik tercihlerinden
ötürü kaygılanmayacakları demokratik bir zemin oluşturmak
hepimizin başlıca görevidir ancak bu biçimde, ülkemizde tüm
yurttaşlarımızla birlikte çocuklarımıza
aydınlık bir gelecek inşa edebileceğimizi gösterebiliriz.
Bu duygu ve düşüncelerle
tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
30uncu maddenin (1)inci
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Fıkra kabul edilmiştir.
Şimdi 30uncu maddenin
(2)nci fıkrası üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(2)nci fıkrasındaki yer alan ibaresinin bulunan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Meral
Danış Beştaş Mahmut
Toğrul
Diyarbakır
Adana
Gaziantep
Filiz
Kerestecioğlu Demir Behçet
Yıldırım Burcu
Çelik Özkan
İstanbul
Adıyaman
Muş
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (2)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) 5237 sayılı
Kanunun 135 inci maddesinin ikinci fıkrasından yer alan
Kişilerin ibaresi Kişisel verinin, kişilerin şeklinde;
bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra
hükmüne göre cezalandırılır ibaresi birinci fıkra
uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır
şeklinde değiştirilmiştir.
Namık
Havutça Ömer
Süha Aldan Özkan
Yalım
Balıkesir
Muğla
Uşak
Cemal
Okan Yüksel Zeynel
Emre Haydar
Akar
Eskişehir
İstanbul
Kocaeli
Necati
Yılmaz
Ankara
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(2)nci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail
Faruk Aksu Erhan
Usta Mehmet
Parsak
İstanbul
Samsun Afyonkarahisar
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Baki
Şimşek
Konya Hatay Mersin
Muharrem
Varlı
Adana
(2) 5237 sayılı Kanunun 135 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Kişilerin ibaresi Kişisel
verinin, kişilerin şeklinde değiştirilmiş, dini
görüşlerine ibaresinden sonra gelmek üzere yaşam tarzına
ibaresi eklenmiş, bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse,
yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır ibaresi olması
durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı
oranında artırılır şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Adana Milletvekili Muharrem Varlı
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Gerekçe efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Özel
nitelikli kişisel verilerin korunma kapsamının
genişletilmesi öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu Tasarısının 30uncu maddesinin (2)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) 5237 sayılı
Kanunun 135 inci maddesinin ikinci fıkrasından yer alan
Kişilerin ibaresi Kişisel verinin, kişilerin şeklinde;
bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra
hükmüne göre cezalandırılır ibaresi birinci fıkra
uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır
şeklinde değiştirilmiştir.
Namık Havutça (Balıkesir) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ankara Milletvekili Necati Yılmaz konuşacak.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
NECATİ
YILMAZ (Ankara) Sayın Başkan, Sayın Divan, sevgili
milletvekilleri; ben de 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu Tasarısının 30uncu maddesinin (2)nci
fıkrası üzerinde söz almış bulunuyorum.
Sevgili
milletvekilleri, 30uncu maddenin (2)nci fıkrası kişisel
verilerin korunmasına ilişkin Ceza Kanunundaki cezai düzenlemenin,
korumanın mevcut düzenlemeyle uyumlu hâle getirilmesi amacını
taşımaktadır, bu anlamda yeni bir düzenlemeye gidilmektedir. Ve
bahsi geçen düzenlemeyle, Türk Ceza Yasasının 135inci maddesindeki,
kişisel verilerin kaydedilmesine ilişkin yapılacak düzenlemenin
çerçevesi belirlenmekte, bununla ilgili cezai hükümler tekrarlanmaktadır.
Bahsi geçen yasa, kişisel verileri kaydedenlerle ilgili bir düzenlemeyi
öngörmektedir. Bu anlamda, bunun yanı sıra, kişisel verileri
işleyenlerle ilgili bir düzenleme yasada yer almamaktadır. Bu, ciddi
bir eksikliktir. Bu anlamda, kaydeden kişiler aynı zamanda
işleme eyleminin parçası olmasına rağmen işleyen
sıfatı kaydeden sıfatından çok daha geniş bir
içeriğe sahiptir. Dolayısıyla, kaydedenler açısından
getirilen yasal düzenleme işleyenler bakımından eksik
bırakılmış durumdadır.
Yine, bunun
yanı sıra sevgili milletvekilleri, bu ceza düzenlemesi getirdiği
cezalarla caydırıcı olmaktan uzaktır. Asgari
sınırı bir yıl, azami sınırı üç yıl
olarak öngörmektedir. Bu hâliyle, bu denli önemli bir meselede kişisel
verilerin korunması öngörülmek bir yana, bir bakıma bu verilerin
ifşa edilmesi, kötüye kullanılmasının önü
açılmaktadır. Neden? Çünkü bu yasa uyarınca verilecek ceza,
erteleme ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması
sınırları içinde kalmaktadır. Belki zaman içerisinde bundan
da daha geriye dönük düşüşler olacaktır. Bu anlamıyla,
yasayı teknik anlamda eleştiriyorum.
Sevgili
arkadaşlar, aslına bakarsanız her tarafından
eleştirdiğimiz bir yasa söz konusu çünkü iyi
hazırlanmamış, teknik olarak eksik
bırakılmış, iyi çalışılmamış, apar
topar Meclisin huzuruna getirilmiş bir yasayı konuşuyoruz. Bu
denli önemli bir yasa bu hâliyle Meclisin huzuruna getirilmemeliydi. Ne
yazık ki bu eksiklik Meclis çalışması sırasında
da giderilmemiştir. Alt komisyona götürülmesi konusundaki
çabalarımız sonuç vermiş ancak oradaki çalışmalar
tasarıya yansıtılmamıştır, görüşler
değerlendirilmemiştir. Hâlen bu kapalı devre çalışma
sistemi burada da devam etmektedir. Bu hâliyle ortaya çıkacak tasarı
ihtiyaçları görmekten uzaktır. Kaldı ki eski model bir
yasayı konuşuyoruz, Avrupa bu yasal anlayışı terk
etti. Dolayısıyla, yeni bir anlayışı, yeni bir
standardı benimsemiş olmasına rağmen Bizleri idare etsin.
anlayışıyla böyle bir yasayı çıkarmamalıyız
çünkü hepimizin bu yasanın çağın ihtiyaçlarına,
kavramların güncel içeriklerine uygun şekilde
çıkarılmasına dönük irademiz mevcuttur ve nettir, biz de bu
iradenin içerisindeyiz. O hâlde niye Avrupanın, çağdaş
standartların öngördüğü bir yasayı beraberce yapmıyoruz,
bunu sorgulamamız lazım. Burada anlıyoruz ki niyet bu
değil, amaç bu değil; burada kişisel verilerin korunması
değil, işlenmesi yasal hâle getiriliyor yani fişlenme yasal hâle
getiriliyor.
Sevgili arkadaşlar, bu
düzenlenmenin getireceği hukuksal çerçevenin idari anlamında
güvencesi de yoktur, getirdiğiniz kurul siyasi bir kuruldur. Her ne kadar
Parlamentonun buraya katkı yapmasının yolu
açılmışsa da bu yeterli değildir. Parlamentonun tüm sesi,
tüm rengi buraya yansımamıştır. Bunun yanı sıra,
kurul içerisinde Hükûmetin ağırlığı korunmaktadır
gerek Cumhurbaşkanlığı gerek Başbakan gerekse de
iktidar grubunun etkisi hayli ağırlıklıdır.
Sevgili arkadaşlar,
bizler şimdiye kadarki uygulamalarınız üzerinden kişisel
verilerin korunacağına bu kanunla inanmıyoruz çünkü size
uygulamalarınız üzerinden güvenmiyoruz çünkü sizler bu verilere sahip
olmadığınız zaman dahi objektif olmadınız,
tarafsız olmadınız, vatandaşı ayırdınız,
taraf olarak tarif ettiniz. Ve kamu hizmetlerinin götürülmesinde, memuriyetin
başlamasında, bürokrasinin oluşturulmasında adil
değildiniz, objektif değildiniz; şimdi bu çalışmaya
veri oluşturuyorsunuz. Ama, bu çalışmanın mutlaka
zorunlulukla, Anayasa Mahkemesi süreciyle iptal edileceğine biz
inanıyoruz. Ve sürekli CHPyi Anayasa Mahkemesine başvurmakla
suçluyorsunuz. Evet, biz bıkmıyoruz ama siz de hukuku ihlal etmekten
bıkmıyorsunuz.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(2)nci fıkrasındaki yer alan ibaresinin bulunan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Diyarbakır) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan.
Buyurun Sayın Çelik
Özkan. (HDP sıralarından alkışlar)
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında
madde üzerinde konuşacağım fakat bugün değinilmesi gereken
birkaç konunun da olduğunu düşündüğüm için ilk önce onlara
değinmek istiyorum.
Evet, burada biz
tasarıyı konuşurken gelen bir habere göre -az önce
arkadaşlar da değindiler, diğer milletvekili
arkadaşlarımız- ülkede ve uluslararası anlamda geçen
günlerde yaşanan, Brükselde özellikle art arda patlayan bombaların
müsebbibi olan IŞİD terör örgütü üyeleri olduğu iddia edilen 7
kişi bugün ülkemizde ne yazık ki tahliye edildi. Bir yandan bombaların
neden patladığını, bir yandan ülkemizi neden
koruyamadığımızı, neden denetimden yoksun
olduğunu, neden sorumluluklarınızın farkında
olmadığınızı tartışırken diğer
yandan göz göre göre, bütün kamuoyunda açık bir şekilde, bu
kişilerin tahliyesinin ne yazık ki gerçekleştiği bir
yargıdan söz etmek zorunda kalıyoruz.
Onun dışında
değinmek istediğim şu: Bir yandan terör örgütü üyelerini tahliye
ederken, serbest bırakırken diğer yandan avukatları
gözaltına alıyoruz, soruşturmalarını yapıyoruz ve
serbest bırakıyoruz. Ardından Çok affedersiniz, pardon,
yanlışlıkla sizi serbest bıraktık. denilip alelacele
-bir akşam, bir gece boyunca sadece, bakın, bir gece- sabah tekrardan
arkadaşlarımız savcının kararıyla,
talimatıyla alınıp hemen apar topar tutuklanabiliyor. Öte yandan
akademisyenler tutuklanıyor. Buna artık alıştık. O da
yetmiyor, akademisyenler hücreye konuyor ve bunlar havalandırmasız,
bakın, hava alınacak bir durumu olmayan tek kişilik hücrelere bırakılıyor.
Bunlar da yetmiyor, gazetecilerin yargılandığı davalarda
savcıların değişikliğine gidiliyor.
Şimdi arkadaşlar,
gerçekten bir hukukçu olarak bu ülkede hukukun tek elden yürütüldüğünü
görmek acı verici ve utanç verici. Bu noktada, hukukun ve yasaların
bu ülkede herkes için eşit bir şekilde uygulanması
gerektiğini bir kez daha vurgulamak gerektiğini düşünüyorum.
Onun yanı sıra,
yine buradayken, bu tasarı görüşülürken üniversite
öğrencilerinin Ensar Vakfına yönelik yapmış olduğu
protestolar neticesinde 22 üniversite öğrencimizin darp edilerek, tartaklanarak
gözaltına alındığını da duyuyoruz ve takip
ediyoruz. İşte, bunların hepsi ne yazık ki ülkenin
geldiği durumu açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Öte yandan, bugün önemli bir
karar da çıktı bu Parlamentodan, güzel ve sevindirici bir karar:
Cinsel istismarın, çocuklara yönelik istismarın
araştırılması için bir komisyon kurulmasına karar
verildi. Biz, aylardır, çocuk ölümleri, doğuda gerçekleşen çocuk
ölümleri için defalarca buraya komisyon önerisiyle geldik fakat hiç kimse bugün
vermiş olduğu tutumu, ortak tutumu, kolektif tutumu gösteremedi. Bu
da benim aklıma şu soruyu getiriyor sadece: Gerçekten
kaybettiğimiz, ölümlerini izlediğimiz çocuklarımız ile
Ensar Vakfında cinsel tacize, istismara uğrayan çocuklarımız
arasında nasıl bir fark var? Lütfen bunu vicdanlarınıza
sorun deyip madde üzerinde birkaç hususa değinmek istiyorum.
Evet, bu maddeler, bu
tasarı bazı soruları aklımıza getiriyor. Örneğin:
Bu bilgiler, kişilere ait bilgiler nerelerde kullanılacak? Kimler
tarafından, hangi amaçlar için kullanılacak? Hangi süreyle
saklanacak? Kaç defa el değiştirecek? Bakın, Parlamentoda bu
tasarının bir önceki görüşüldüğü zamanda da belirttik; alt
komisyon çalışmaları eksik, şeffaf olmayan bir süreçten
geçmiş, ilgili hiçbir kurumla istişare edilmemiş bir
tasarıdan bahsediyoruz. Tek kaygı vize muafiyeti ve bir sistemin
temelini kurmak için alelacele getirilen tasarılar ve kanunlardır
bunlar. Bu sebeple arkadaşlar, eleştirilecek çok şey var, zaman
kısıtlı ama özellikle kişilerin fişlenmesinin yasal
yolunu açması sebebiyle bu tasarının kesinlikle kabul edilmemesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Öte yandan, tasarı,
insan hakları ve özgürlüklere uygun çerçevede oluşması
gerekirken âdeta, dediğimiz gibi, bir fişleme aracı olarak
kullanılacak; bu belli. Bu yasanın gerektiğinde bireyi devlet
karşısında dahi koruması gerekirken bireyin buraya, bu
kuruma başvurusu bile paraya dayatılmış ve eğer
gerekirse maliyetli bir şekilde bu konuların
araştırılması tekrardan tasarıda hüküm altına
alınmış. Kişisel veri işleme konusunda herkes bir
sınırlamaya ve izne tabi olacakken MİT, Emniyet, Jandarma gibi
kurumlar hiçbir sınırlamaya tabi değil, denetlenemezler.
Esasında denetlenmesi gereken, esasında sorgulanması gereken bu
kurumlardır zaten. Biz bu kurumlardan kişilerin bilgilerini, ne
yaptıklarını soramadıktan sonra, bu tasarının, bu
kanunun gerçekten sebebi nedir, amacı nedir?
Bu sebeple, birçok konuda
eksiklik olduğunu düşündüğümüz bu tasarının tekrardan,
yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Herkese teşekkürler,
sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu maddenin (2)nci
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
30uncu maddenin (2)nci fıkrası kabul edilmiştir.
Şimdi 30uncu maddenin (3)üncü
fıkrası üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(3) üncü fıkrasındaki yer alan ibaresinin bulunan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Meral Danış Beştaş
Filiz
Kerestecioğlu Demir
Diyarbakır Adana İstanbul
Mithat Sancar Mahmut Toğrul Celal
Doğan
Mardin Gaziantep
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (3)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(3) 5237 sayılı
Kanunun 226 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan çocukları
ibaresi çocukları, gerçek veya temsili çocuk görüntülerini veya çocuk
gibi görünen kişileri şeklinde değiştirilmiştir.
Namık Havutça Ömer Süha Aldan Özkan
Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Zeynel Emre Cemal
Okan Yüksel Niyazi
Nefi Kara
İstanbul Eskişehir Antalya
Haydar
Akar
Kocaeli
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kişisel Verilerin Kanunu Tasarısının
30uncu maddesinin (3)üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Erhan Usta Mehmet Parsak
İstanbul Samsun Afyonkarahisar
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Baki Şimşek Mustafa
Kalaycı
Hatay Mersin Konya
Saffet
Sancaklı
Kocaeli
(3) 5237 sayılı
Kanunun 226 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan çocukları
ibaresi çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen
kişileri şeklinde değiştirilmiş, çoğaltan
ibaresinden sonra gelmek üzere yayan, yayılmasına aracılık
eden ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı.
Buyurun Sayın
Sancaklı. (MHP sıralarından alkışlar)
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülke menfaatleri söz konusu
ise hem aileden aldığımız terbiyeyle hem ülkücü terbiyeyle
hem de millî sporcu terbiyemizle yapıcı konuşmak için azami
gayret gösteriyoruz arkadaşlar burada.
Dokuz aydır
milletvekiliyim, yaptığım hiçbir konuşmada ne kimseye bir
hakaret ettim ne de kimseye neredeyse ima bile yapmadım. Ancak, bu
yaptığımız konuşmalarda mümkün olduğu kadar da
hem yapıcı hem neler yapabileceğimiz hakkında
konuşmalar yapmamıza rağmen, maalesef, iktidar partisindeki
bazı arkadaşlarımız -hepinize söylemiyorum- hem laf atarak
hem sataşarak hem konuşmak istediğimizi bize
anlattırmıyorlar hem de ne söylediğimizi daha dinlemeden laf
atarak bizim buradaki kimyamızı bozuyorlar. Ben de iki gün önceki
yaptığım konuşmada kırk saniye kala da kürsüyü terk
ettim çünkü sinirlendim biraz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Biz dinliyoruz.
SAFFET SANCAKLI (Devamla)
Tabii ki hepinize söylemiyorum ama şunu söylemek istiyorum
arkadaşlar: Bizim, tabii, milletvekilleri olarak burada
sorumluluklarımız var; biz buraya kimseyle kavga etmeye gelmiyoruz,
kimseyle tartışmaya gelmiyoruz ancak şunu bilmeniz de gerekiyor
arkadaşlar: İktidar milletvekilisiniz diye, iktidarsınız
diye hep sizin söyledikleriniz doğru, hep sizin söyledikleriniz haklı
değil arkadaşlar; bunu da biraz böyle kabul etmeniz lazım.
Eğer bu ülkede birtakım sıkıntılar varsa ve bu
Mecliste konuşuluyorsa on dört yıldır da siz yönettiğinize
göre, o zaman bu sorumluluğu biraz almanız lazım; bizim
yaptığımız herhangi bir eleştiriyi,
yaptığımız herhangi bir konuşmayı da
anlayışla karşılamanız lazım diye
düşünüyorum.
Ben geçen günkü
konuşmamda şunu söyledim -biliyorsunuz, Galatasaray-Fenerbahçe
maçı ertelendi- bizim teröre karşı dik durmamız
gerektiğini ve bu futbol müsabakalarının ertelenmemesi
gerektiğini anlattım. Nedeni de şu: Patlamalar oldu Ankarada,
İstanbulda patlamalar oldu ama maalesef, o maçın ertelenmesi
psikolojik olarak terör örgütüne daha büyük bir destek sağladı. O gün
de, ertelendikten sonra da sayın valiliğin ve emniyet güçlerinin
açıklaması da çok vahim, şunu söylüyorlar: Maçtan sonra terör
örgütü bomba koyacaktı ve stattan çıkan insanlara ateş
edecekti. Şimdi, arkadaşlar, eğer böyle bir demeç verirseniz ve
basında bu yer alırsa işte, terör örgütünün istediği o
ortam yaratılmış olur. Ben de o gün, bizim bu konulara çok fazla
prim vermememiz gerektiğini, her yerde hep beraber dik durmamız
gerektiğini -hatta o gün şöyle bir cümle kurmuştum kafamda- ülke
menfaatleri söz konusu olduğu zaman bu Mecliste bizim Millî
Takımı kurmamız gerektiğini anlatacaktım. Çünkü, bu
ülke menfaatleri söz konusu iken eğer buna katılmayan ve buna
karşı çıkan kim varsa onun da isminin ne olduğunu
kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
O gün maç ertelendi, bir
şey daha oldu: Millî Takım kampı İstanbuldaydı
sevgili milletvekilleri, Millî Takım kampı da Antalyaya götürüldü. O
zaman ne oldu? İşte, o terör örgütünün istediği ortam
oluştu. O yüzden, benim söylemek istediğim ana şeyler
bunlardı, konu tabii ki başka ama rahatsız olduğum
bazı konular vardı.
Biz burada hepimiz
milletvekiliyiz. İnsanlar bizi buraya Türkiye Cumhuriyetinin
problemlerini çözmek için gönderiyor. Ben şahsım adına ne
kimseyle bir tartışmaya girmek isterim ne kimseyle bir laf
dalaşına girmek isterim. Kendi uzmanlık alanımda,
bildiğim konularda konuşmaya çalışıyorum, öneriler
sunmaya çalışıyorum. Aslında sporculuğun
dışında da başka kimliklerimiz var, belki ilerleyen
zamanlarda onlarla ilgili de konuşma yapabiliriz ama şu anda sporda
bazı sıkıntılar var, bunları sizinle paylaşıp
belki de bir nebze faydamız olur diye buralara çıkıyoruz. Ricam
da sizden şu, arkadaşlar, özellikle iktidar milletvekillerinden:
Lütfen, sataşmayın buradaki arkadaşlara, konuşanlara çünkü
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Biz sataşmıyoruz.
SAFFET SANCAKLI (Devamla)
Şöyle: Şimdi, tabii, hep sizin dediğiniz doğru değil,
hep sizin dediğiniz olacak değil. Burada başka partiler de var.
40 tane aslan gibi yiğit arkadaşım var orada benim. (MHP
sıralarından alkışlar)
CİHAN PEKTAŞ
(Gümüşhane) Seviyoruz seni Saffet Bey, seviyoruz seni!
SAFFET SANCAKLI (Devamla)
Biz de sizleri seviyoruz. Burada biz birbirimizi seveceğiz zaten, onda bir
sıkıntı yok.
Ama şu psikolojiden
kurtulun: Biz iktidar tarafında oturuyoruz, hep biz haklıyız.
Biz ne dersek o olacak. Olmayacak arkadaşlar. Biz gördüğümüz
eksiklikleri size anlatacağız, tenkitlerde bulunacağız ama
asla hakaret etmeyeceğiz, asla hakaret olmayacak. Ama, bizim de
söylediklerimizi kale alın; bizim görüntümüzden daha fazla da özgül
ağırlığımız vardır, bunu da sakın
unutmayın.
Öyle mi sayın
arkadaşlarım? (MHP sıralarından Evet, öyle. sesleri,
gülüşmeler)
Peki, benim şimdilik
söyleyeceklerim bu kadar.
Beni dinlediğiniz için
de teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sancaklı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (3) üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(3) 5237 sayılı
Kanunun 226 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan çocukları
ibaresi çocukları, gerçek veya temsili çocuk görüntülerini veya çocuk
gibi görünen kişileri şeklinde değiştirilmiştir.
Niyazi Nefi Kara (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde söz isteyen
Niyazi Nefi Kara, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kara. (CHP
sıralarından alkışlar)
NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin
Korunması Kanununun 30uncu madde (3)üncü fıkrası üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, esasında
görüştüğümüz Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı, 29 Kasım 2015 Türkiye-AB zirvesi sonucunda müzakere
sürecinin canlandırılması ve vize serbestisi diyalog sürecinin
hızlanması için AB müktesebatı açısından son derece
önemli bir kanundu.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiyenin AB
müzakere sürecinin hızlandırılması ve Türkiyenin ABye tam
üye olmasını önemsediğimizi ve vizyonumuzun bu olduğunu
uzun yıllardır dile getiriyoruz. Prensipte AB müktesebatı ve AB
hukukunun gerektirdiği bütün yasal düzenlemeleri de müzakerelerin
başladığı 2005 yılından itibaren destekledik.
Keşke, bu tasarıyı da Avrupa Birliği hukukun
gerektirdiği şekilde Genel Kurula getirseydiniz de bizler de hep
birlikte destek vererek kısa sürede bu tasarının
yasalaşmasını sağlasak, vize serbestisi için gerekli olan
kalan otuz dokuz adımı da hızlı bir şekilde iş
birliği içerisinde gerçekleştirebilseydik. Ama, maalesef,
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı, bir Avrupa
Birliği hukuku gereksinimi olmaktan çıkarılarak ve bu kürsüden
yapılan tüm uyarılara kulak tıkanarak âdeta bir fişleme
yasası olarak sizin oylarınızla birazdan bu Mecliste oylanacak.
Yeterli bir kişisel verileri koruma kanunu,
aynı zamanda Türkiye ile Europol, Eurojust gibi önemli AB kurumları
ve AB üye devletleri arasında terörle mücadeleden -ki son zamanlarda hem
Türkiyenin artan terör saldırıları nedeniyle hem de Avrupa
Birliğinin gerçekleşen terör saldırıları nedeniyle çok
canları yandı- cezai konularda adli iş birliğine uzanan bir
dizi önemli konuda iş birliği için en önemli konulardan ve
uygulamalardan biri olabilirdi.
Milletvekili
arkadaşlarım burada gerekli uyarıları gerek önergelerle
gerek bu kürsüden defalarca yaptılar. Ben şimdi aynı
uyarıları yinelerken size farklı referanslar
sunacağım. 4 Şubat 2016 günü Avrupa Birliği Türkiye
Delegasyonu Başkanı Sayın Haber, Adalet Bakanı Sayın
Bozdağa hitaben yazdığı mektupta -ki bu mektup aynı
zamanda Sayın Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkıra,
Sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğluna
ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimayaya da iletilmiş-
kanunla kurulacak veri koruma kurumunun
bağımsızlığı ve kolluğa dair istisnai
durumların ele alınış şekli açısından ciddi
endişeler taşıdıklarını ve istenildiği
takdirde AB müktesebatına uygunluğun sağlanması
amacıyla AB kurumlarının yardıma hazır olduğunu
bildirmiştir. Peki, siz üyesi olmayı düşündüğünüz bir
birliğin bu uyarısını dikkate aldınız mı?
Sayın Bakan cevap vermiş Endişeye gerek yok, biz hallederiz.
demiş. Haber, ayrıca, ifade özgürlüğü ve özel hayatın
gizliliği arasındaki doğru dengenin kişisel verilerin
korunması kanununda güvence altına alınması
gerektiğine dair vurgunun, tasarıdaki muğlak ifadeler nedeniyle,
endişeleri gideremediğinden bahsetmiş. Siz ise verdiğiniz
yanıtta, 28inci maddede yer alan basın özgürlüğünün ifade
özgürlüğü olarak Avrupa Komisyonunun önerisi üzerine
değiştirildiğini belirtmişsiniz ama korkarız ki buradaki
ifade özgürlüğü kavramı AB müktesebatı içerisinde yer alan bir
özgürlüğü değil Türkiyede Hükûmetimizin ve sadece sizin
yandaşlarınızın sahip olabildiği bir ifade
özgürlüğü anlamına geliyor ki bu kurumun
bağımsızlığı konusunda verdiğiniz
garantilerin de aslında boş vaatlerden ibaret olduğunu daha en
başından beri ortaya koyuyor. Katıldığımız
yurt dışı toplantılarda Avrupalılar bize hep Can
Dündar ve Erdem Gül davasını soruyor. Bizler yurt
dışında sizi değil,
yalnızlaştırdığınız güzel ülkemizi savunuyoruz.
Üzerinde
çalıştığımız bu kanun içerisindeki istisna ve
muğlaklıkların bir gün sizler ve aileleriniz için de bir sorun
olacağını size hatırlatarak sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu
maddesinin (3)üncü fıkrasındaki yer alan ibaresinin bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Diyarbakır) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Celal Doğan.
Buyurun
Sayın Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
CELAL
DOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Avrupa Birliği uyum yasalarından birisini daha yüce
Mecliste görüşüyoruz. Şahsım ve partim adına yüce
kurulunuzu saygıyla selamlıyorum.
Teklifi getiren
Hükûmet Avrupa Birliği yasalarından birisini daha
gerçekleştirmek istiyor. Orijinine baktığımızda,
Adalet ve Kalkınma Partisinin kökü biraz Millî Görüşe dayanır
esas olarak, aslında kökü odur. Bu bir Avrupa kulübüydü galiba, Hristiyan
kulübüydü yanılmıyorsam. Bir taraftan Milliyetçi Hareket Partisi
değerli yöneticilerini dinliyorum; Egemenliğin devri ülkeye
ihanettir. Mahkeme kararlarının tahkime gitmesi ihanettir. diye bir
ara değerlendiriyorlardı. Solda da farklı birtakım
yaklaşımlarla Avrupa Birliğine ihtiyatlı bakılırdı.
Şimdi, bugün, hep birlikte, bu yüce Meclisin çatısı altında
Avrupa Birliğine uyum yasalarından birisini Millî Görüşün
dayandığı bir siyasi iktidarın üzerinde filizlendiği
parti getiriyor, değerlendiriyoruz. Virgül tadilatı yapmak isteyen
Milliyetçi Hareket Partisinin önergesini, alışkanlık hâline
gelmiş, komisyon ve Hükûmet her hâlükârda retliyor. Ne gelirse gelsin, ne
olursa olsun yüce kurulunuz da yani iktidar partisinin çoğunluğu da
ret esaslı, daha doğrusu ret üzerine inşa edilmiş bir
yapıyla karşı karşıyayız.
Asıl burada söylemek
istediğim bu değil, şu: Bu yasa aslında bir ülkenin
DNAsını tespit eden bir yasadır. İyi niyetli bir
meseledir. Aslında ülkelerin DNAsını ortaya çıkartmak
doğrudur ama kullanılırken nereye varacağı konusunda
var olan kuşkular ve getirilen kurumların
muğlaklığı bu konuda muhalefetin tepkisini çekmektedir. Bu
nedenle de her hâlükârda iyi ellerde iyi kullanıldığı
takdirde yasa, çok da kötü bir sonuç doğuracak değildir ama mümkün
olduğu kadar ehil kurumlarda ve objektif olarak uygulanmasında fayda
mülahaza edilen bir yasa olarak da görülebilir.
Üzerinde duracağım
asıl mesele bu da değil. Söz almamın altındaki gerçek,
burada tartışılan gençlik meselesidir. Beş dakikaya ne
kadar gençliği sığdıracağım konusunda çok endişelerim
var ama üç beş cümleyle size şunları arz etmek istiyorum. 1968i
ve 1969u yaşayan bir arkadaşınızım, Türkiye'de iki
tane ihtilali de geçirmiş bir arkadaşınız olarak şunu
söyleyebilirim: Bugün genç dediğiniz kesim, Türkiye'de, uzun süreden
beri Türkiyedeki uygulamadan dolayı depolitizedir yani Taksimdeki
hareketi başka bir tarafa koyarsanız, ülkede gençler ülkeyle
ilgilenmekten bilerek ve isteyerek alıkonulmuşlardır. Bu
gençliğin aslında böyle olmaması gerekirdi. Nasıl
olması gerekirdi? Ülke sorunlarına bilgiyle vâkıf, sorumluluk
taşıyan, ülkenin sorunlarını idrak edip gelecekte ülkeyi
yönetecek nesillerin çıkacağı bir anlayışla
yetiştirilmesi gerekirdi. Fakat, maalesef iki tane ihtilal -12 Mart ve 12
Eylül- bu gençlerin üzerinden, iliklerinin üzerinden tanklar geçtiği için
depolitize bir gençlik buraya kadar gelebildi.
Şimdi, buradan yüce
Meclise bir çağrıda bulunuyorum: Genç insan idealist insandır.
Genç insanın artık üretimden pay almadığı için kötü
bir hesabı yoktur. Burada, siyasi iktidara düşen birçok önemli görev
vardır. Siyasi iktidar gençlik arasındaki çatışmalarda
taraf olmadığı müddetçe anarşinin kaynağı olacak
olayların büyümesi mümkün değildir. 1968-1970 olaylarının
altında siyasi iktidarın gençlikte taraf olması, olayların
hortlamasına, büyümesine, şehir gerillası ve kır
gerillasına kadar, hatta şiddetin kaynağını
oluşturacak unsurların oluşmasına meydan vermiştir.
Keşke vakit olsaydı
da değerli arkadaşlarımızın kimin vatansever
olduğu, kimin vatansever olmadığı konusundaki
tartışmayı da açabilseydim.
Şurada, bir
noktayı, daha doğrusu bir çizgiyi de koymak istiyorum: Milliyetçi
Hareket Partisinde Devlet Bey öncesi ve Devlet Bey sonrasını
ayırmak zorundasınız. Ülkücü gençliğin sokaktan çekilip,
salonlara değil siyasete çekilmesi de o dönemden başlamış;
bu, ülke için bir kârdır.
Bu nedenle, bütün gençlere
çağrımız şudur: Ülkeyi sevecek bilgiyle donanmamız
gerekir, ülkeyi sevecek tartışmalardan kaçınmamamız
gerekir. Şiddet çare değildir. Bu nedenle de iktidarınızdan
ricam şu: Türkiyeyi yönetmeye talip olun, ülkeye tahakküm ederek
yönetebilmenin şansı yoktur.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
30uncu maddenin 3üncü
fıkrası kabul edilmiştir.
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, sayın konuşmacı, partimizi ve liderimizi
de zikretmek suretiyle bizimle ilişkili bazı görüşler
serdetmiştir, izaha muhtaç görüşlerdir.
BAŞKAN Bir
sataşma kastı olmadı diye düşünüyorum ama sizin bu noktada
ısrarınız varsa, buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Hayır, sataşma olarak itiraz etmiyorum Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika süre
veriyorum.
XI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Celal
Doğanın 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 30uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine ve MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, sayın
konuşmacıya, bu bir iki konuda görüş serdetme
fırsatına vesile olduğu için de ayrıca teşekkür
ederim. Yani illa sataşma olması da gerekmez Sayın Başkan,
bunu bir sataşma olarak da kabul etmiyorum fakat
BAŞKAN O zaman söz
vermemem lazımdı Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Yani
artık vermiş bulundunuz.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Doğan, ben 1961 doğumlu bir kişiyim, 70li
yılların o hengâmeli zamanını çok iyi
yaşamış bir kardeşinizim.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak 1970li yıllarda da en önemli düşüncemiz ve
sloganımız Eller silah değil, kalem tutmalı. ilkesiydi.
Bunu, bütün, üniversite gençliğine bilhassa
Ülkemiz, maalesef, çok
acı günlerden geçti.
Şimdi, Milliyetçi
Hareket Partisinin 1969 Şubatından bu yana devam eden programı,
ilkeleri, fikri hiç sarsılmadan, aynı şekilde devam etmektedir.
Necip Fasıl
Kısaküreke soruyorlar: Ne olacak bu memleketin hâli? Haliçin
neresinden su alsak tahlili aynı çıkar. diyor.
Elbette Türkiye ve dünya
şartlarıyla birlikte Milliyetçi Hareket Partisinin fikri aynı
şekilde duruyor ama biraz evvel Millî Görüşten bahsettiniz; Millî
Görüş burada aynı şekilde yer almıyor, siz de eski siyasi
çizginizde değilsiniz, ama biz aynı siyasi çizgimizi burada devam
ettiriyoruz.
CELAL DOĞAN
(İstanbul) Siz statiksiniz.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Yine,
Avrupa Birliği uyum yasası olarak ifade edildi, bu kişisel verilerin
kullanılma yasası. Elbette ülkemizin,
vatandaşlarımızın yararına gördüğümüz kanuna
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla)-
hiçbir komplekse de kapılmadan elbette kendi millî egemenlik ilkelerimiz
ve görüşlerimiz çerçevesinde ya karşı çıkar ya destek
veririz. Bu yasaya da aynı şekilde yaklaşıyoruz.
Bu düşüncelerle hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
CELAL DOĞAN
(İstanbul) Sayın Başkan, bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN Tabii, tabii,
buyurun.
CELAL DOĞAN
(İstanbul) İki şey değişmez: Deliler ve ölüler
değişemezler.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Varsayım.
BAŞKAN Eyvallah,
tutanaklara geçmiştir.
Sayın Komisyonun bir söz
talebi vardır.
Buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Bursa
Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun, Laheydeki Uluslararası Ceza
Mahkemesince Bosna kasabı olarak anılan Radovan Karadzice
soykırım suçu nedeniyle kırk yıl hapis cezası
verildiğine ilişkin açıklaması
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın milletvekili
arkadaşlarım, bugün ortaya çıkan bir yeni gelişmeyle ilgili
olarak sizleri bilgilendirme ihtiyacı hissettim. Bu vesileyle, Sayın
Başkana çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Bosna kasabı olarak anılan Radovan
Karadzic, 1992-1998 yılları arasında 100 bin kişinin
hayatına mal olan, 4 milyon Boşnakın evsiz kalmasına yol
açan savaştaki rolü nedeniyle savaş suçları, insanlığa
karşı suçlar ve soykırım suçuyla suçlanıyordu. 70
yaşındaki Karadzic savaştan sonra on üç yıl
kaçmış, sonunda 2008 yılında Belgradda
yakalanmıştı. Uluslararası ceza davasındaki bu dava,
İkinci Dünya Savaşından bu yana en ciddi savaş
suçlarından biri olarak gösterilen dava idi. Hollanda Laheydeki Uluslararası
Ceza Mahkemesi, Radovan Karadzic ile ilgili kararını bugün
açıkladı. Yargıçlar Karadzicin 8 bin Müslümanın
katledildiği Srebrenitsada -dikkatinizi çekiyorum- soykırım
suçu işlediği yönünde karar vererek Sırp lideri kırk
yıl hapse mahkûm etti. Karadzic ayrıca insanlığa
karşı suçtan da hüküm giydi.
Bu karar, elbet
yitirdiklerimizi geri getirmeyecektir. Ancak, hiç olmazsa
yakınlarının ve savaş mağdurlarının
yüreğini bir nebze olsun soğutacaktır diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Birleşime kırk
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.42
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
20.40
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER
: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)
------0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
117
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
X.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/541) (S. Sayısı: 117) (Devam)
BAŞKAN
- Komisyon ve Hükûmet yerinde.
30uncu
maddenin (4)üncü fıkrasında kalmıştık.
30uncu
maddenin (4)üncü fıkrası üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu
maddesinin 4üncü fıkrasında yer alan kelimesinin bulunan
kelimesi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir Mahmut
Toğrul
Adana İstanbul Gaziantep
İmam Taşçıer Burcu
Çelik Özkan Dengir
Mir Mehmet Fırat
Diyarbakır Muş Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu Tasarısının 30uncu maddesinin (4)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Erhan Usta Mehmet Parsak
İstanbul Samsun Afyonkarahisar
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Baki Şimşek Mustafa
Kalaycı
Hatay Mersin Konya
İzzet Ulvi Yönter
İstanbul
(4)
5237 sayılı Kanunun 243 üncü maddesinin birinci fıkrasında
yer alan olarak giren ve ibaresi olmak üzere giren veya şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
(4)
Bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri
arasında gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik
araçlarla hukuka aykırı olarak izleyen kişi bir yıldan üç
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
BAŞKAN
- Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (4)üncü fıkrasıyla
eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
(4) Bir bilişim
sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri arasında
gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik araçlarla hukuka
aykırı olarak izleyen kişi bir yıldan beş yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Namık Havutça Hüseyin Çamak Ömer Süha Aldan Özkan Yalım
Balıkesir Mersin Muğla Uşak
Cemal Okan Yüksel Zeynel Emre Haydar Akar
Eskişehir İstanbul Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak.
Buyurun Sayın Çamak.
(CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin)
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri, 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin (4)üncü
fıkrası üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Öncelikle, kişisel
verilerin korunması hakkının Anayasayla güvence altına
alınan temel bir insan hakkı olduğunu hatırlayalım.
Anayasanın 20nci maddesinde Kişisel veriler, ancak kanunda
öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla
işlenebilir. denilmektedir. Nitekim, Anayasaya göre kişisel
sağlık verileri o kişinin açık bir şekilde onayı
olmadan kullanılamaz. Bu anlamda, yapılacak yasal düzenlemelerin
insan hayatıyla bire bir ilişkili olan bu hakkın özüne asla
zarar vermemesi gerekir.
Vatandaşların
kişisel verileri içinde sağlığa dair bilgiler yaşamsal
bir niteliktedir. Kişilerin sağlık bilgilerine dair verilerin
paylaşılmasına ilişkin sınırlar net bir
şekilde belirlenmeli ve vatandaşların kişisel özel
alanları tamamen korunmalıdır. Bilindiği üzere,
Sağlık Bakanlığı tarafından kişisel
verilerin toplanması ve işlenmesi konusunda daha önce
gerçekleşen 2 yasal düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmiştir. Ayrıca, tüm uluslararası düzenlemelerde hassas veri
olarak kabul edilen hastalara dair sağlık verilerinin korunması
her şeyden önce gelir. Sağlık verilerinin işlenmesine ve hatta
satılmasına bile zemin hazırlayan bu düzenlemeden Sağlık
Bakanlığına özel yetki verilmesine dair maddeler tamamen
çıkarılmalıdır. Mevcut yasa tasarısında
kişisel verilerin korunmasıyla ilgili düzenleme ve denetim
yetkileriyle donatılmış bu kurulun
bağımsızlığından söz edilemez. Sosyal Güvenlik
Kurumu gibi köklü bir kurumun bile iktidarın güdümüne girdikten sonra
hasta bilgilerini saklamak konusundaki sicilinin hiç parlak
olmadığını hatırlamamızda fayda var. Kişisel
verilerimiz Anayasayla korunmaktayken Sosyal Güvenlik Kurumunun
sağlık verilerimizi bir şirkete satarak bununla bütçe
açığını kapatmaya çalıştığını
bir süre önce Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özel dile
getirmiştir. Nitekim, bu olay sonrasında mahkemeye de intikal etti.
Sosyal Güvenlik Kurumu Sayıştay denetim raporundan
anlaşıldığı üzere genel sağlık
sigortası verilerinin yasal dayanağı olmadan ücret
karşılığı üçüncü kişilerle
paylaşıldığı kısa bir süre önce resmen tespit
edildi. Hükûmete bağlı kurumlarımızın hâli böyleyken
iktidar tarafından seçilen kişilerle yürütülecek bir süreç bizi çok
daha büyük felaketlerin beklediğinin habercisidir.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle şu sorunun cevabını aramalıyız: Ne oldu da
biz şimdi böyle bir kanunu tartışıyoruz? İktidar tüm
enerjisini kendisine karşı bir alternatif oluşturan herkesi
fişlemeye harcıyor? Meclise getirilen bu yasayla fişlemeyi yasal
hâle getiren kılıflar sunuluyor. Tabii, bu yasa kamuoyunda
boşuna fişleme yasası olarak duyulmadı. Her türlü istisna
ve ayrıntı düşünülmüş. Fişlemeye müsait bir zemin
oluşturmak için her şey itinayla bu maddelere yedirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bir sağlık
emekçisi ve yıllarını bu işe vermiş bir hekim olarak
söylüyorum: Her türlü konuda kendinizi sağlama alma kaygınız
olabilir fakat sağlık konusundaki gizlilik ilkesinin ne böyle bir
ihtirası ne de şakası olur. Kişisel sağlık
verilerinin birilerinin güdümünde kullanılmasının yol
açabileceği mağduriyetler hayal bile edilemez. Bu nedenle, henüz yol
yakınken bu konudaki gerekli hassasiyeti gösterip iş işten
geçmeden bu hatadan dönülmelidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu Tasarısının 30uncu maddesinin (4)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(4)
5237 sayılı Kanunun 243 üncü maddesinin birinci fıkrasında
yer alan olarak giren ve ibaresi olmak üzere giren veya şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
(4)
Bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri
arasında gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik
araçlarla hukuka aykırı olarak izleyen kişi bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
İsmail Faruk Aksu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter.
Buyurun Sayın Yönter.
(MHP sıralarından alkışlar)
İZZET ULVİ YÖNTER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kişisel verilerin korunması hakkındaki kanun
tasarısının 30uncu maddesinin (4)üncü fıkrasına
partimiz adına verilen önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Özel hayatın
gizliliği, aile hayatına saygı, haberleşme hürriyeti gibi
anayasal güvence altında olan temel hak ve özgürlükler
Demokrasi
alanını genişletmeyi vadederek iktidar olmuş AKP, geçen on
dört yıllık süreçte oluşturduğu korku imparatorluğuyla
anayasal ve demokratik hakları bile kontrol altına almaya
çalışmıştır. Türkiyede özel hayatın
gizliliği, aile hayatına saygı, haberleşme hürriyeti gibi
temel hak ve özgürlüklerin ihlallerine yönelik pek çok olay bu iktidar
döneminde yaşanmıştır.
Bu dönemde çok sayıda
insanımız, askerimiz, polisimiz, aydınımız ve
siyasetçilerimiz yasa dışı dinlendiği gibi partimizin de
dinlendiği bir süre sonra ortaya çıkmıştır. AKP
hükûmetleri bu yasa dışı dinlemelere hep duyarsız ve sessiz
kalmış, gerekli yasal takibatları yapıp sonuçlandırmak
yerine bu ahlaksız uygulamaları siyaseten ranta dönüştürme
yolunu tercih etmiştir. Yine, AKP hükûmetleri döneminde yaşanan bu
uygulamalarla, Türkiye özel hayatların bile denetlendiği ve
dinlendiği totaliter bir yapıya doğru maalesef
sürüklenmiştir.
Yine, bu
dönemde demokrasimiz bu şekliyle artık halkını koruyan ve
kollayan değil, halkını gözleyen, vatandaşından
kuşku duyan, milletini izleyen bir yönetim yapısı hâline
gelmiştir. Suçla mücadele için hizmet vermesi gereken yasal dinleme ve
takip mekanizmaları kullanılarak vatandaşlarımız
üzerinde yasa dışı tahakküm, bastırma çabalarıyla bir
nüfuz imkânı yaratılmak istendiğine yönelik inanç ve kanaatler
de oldukça yaygınlaşmıştır. Bu konularda gerekli
tedbirler alınamamış ve kontroller sağlanamamıştır.
Dolayısıyla, AKP iktidarları döneminde milletin birbirine ve
devlete olan güveni tamamıyla sarsılmış, kişisel
verilere maalesef saygı duyulmamış, riayet edilmemiştir.
Değerli
milletvekilleri, milletimizin içine sürüklendiği kuşku ve kaygı
hâli vahim gelişmelere kapı aralamış, insanımız
dostu, akrabasıyla dahi özgürce konuşamaz hâle gelmiştir.
Huzurlarınızda
çok önemli gördüğüm bir konuyu da paylaşmak ve özellikle burada
Hükûmeti temsilen bulunan Sayın Bakana ve Komisyona da bunları sormak
istiyorum. Medyaya son günlerde bir hacker grubu tarafından Emniyet Genel
Müdürlüğü veri tabanındaki vatandaşlarımızın
adres ve kimlik bilgilerinin çalınarak yayınlandığına
dair bilgiler ve belgeler yansımıştır. Ülkemizde
kişisel veri hırsızlığına dayalı
dolandırıcılık ve soygun vakalarında da son
yıllarda artış olduğu ortadadır.
Sızdığı iddia edilen kişisel veriler, mükerrer oy
kullanma, sahte kimlik, ehliyet düzenleme, başkasının adına
kredi başvurusu, verasetten pay alma, dolandırıcılık,
akrabalık ilişkilerini öğrenme, özel şirketlerin
kişisel verileri çıkar amaçlı kullanması ve kan davası
olan kişilerin adres tespitlerini sağlaması gibi amaçlarda da
kullanılmaktadır.
Devlet
tarafından verilen hizmetlerin elektronik ortamda sunulması demek
olan e-devlet kapısı web sitesi ile diğer kurum ve
kuruluşların web sitesinde vatandaşlarımızın her
türlü kişisel bilgilerinin toplandığı bir gerçektir. Bu
kapsamda, sürem de azaldığından dolayı, özellikle şu
sorularımı sormak istiyorum:
Birincisi:
Emniyet Genel Müdürlüğü veri tabanındaki Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının adres ve kimlik bilgilerinin çalınarak
yayınlandığı bilgisi doğru mudur?
İkincisi:
Vatandaşlarımızın devletle olan iş ve işlemlerini
kolaylaştırmak adına hizmet veren her türlü kişisel
bilgilerinin tek çatı altında toplandığı e-devlet
kapısı web sitesiyle birlikte diğer kurum ve
kuruluşlarımızın hackerlar tarafından
saldırıya uğradığı bilgisi, ifşası,
haberi doğru mudur?
Geçtiğimiz
yıllarda kamu kurum ve kuruluşlarının web sitelerinde
kişisel verilerin ele geçirilmesini önlemede bilişim güvenliği
zafiyeti yaşanmış mıdır?
Söz konusu
kanun tasarısını görüşürken Hükûmetin de bu konuya
eğilmesini ve sorularımıza cevap vermesini temenni ediyor,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu
maddesinin (4)üncü fıkrasında yer alan kelimesinin bulunan
kelimesi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dengir Mir Mehmet Fırat (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Fırat.
DENGİR MİR MEHMET
FIRAT (Mersin) Sayın Divan, çok saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı, aslında AB uyum çerçevesinde
çıkarılacak olan bir yasadır. Ancak, bir süre sonra bu
yasanın yeniden değiştirilmesiyle ilgili bir yasa
tasarısı karşımıza gelirse çok fazla
şaşırmamamız gerektiği kanısındayım.
Türkiye'nin birçok şampiyonlukları var dünya çapında ama en çok
dikkati çeken Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugüne kadar
çıkarmış olduğu yasa sayısıdır. Hatta o
sayılardan o kadar büyük miktarlara ulaşılmıştır
ki özellikle darbe dönemlerinde sayı 1den başlatılarak yeniden
sıralanmıştır. Bunun temelinde de birçok kez Adalet
Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen
çalışmalarla birbiriyle aynı olan veya birbiriyle çelişen
birçok yasa kodifikasyon süreçleri içerisinde, yeni gelen yasalarla toptan,
büyük miktarlarda ilga edilmiştir. Aslında, bu
hastalığın temelinde özellikle 1980 darbesi sonrasında bize
hediye edilen, antidemokratik, eşitlik ilkelerinden yoksun, hatta dili
dahi düzgün kullanılmamış olan Anayasanın yanında,
çok daha önemli olan Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasasının
sonucudur. Çünkü, parlamenter demokratik sistem maalesef, çok doğru
şekilde, her üç gücün bir uyum içerisinde ama
karşılıklı bir denge içerisinde
çalışılmasına müsaade etmemiştir. Genelde hükûmet
Parlamentoya hükmeder çünkü kendi grubu en büyük gruptur, her türlü yasayı
çıkarma imkânına sahiptir sayısal çoğunluğu
itibarıyla ve maalesef, gelen yasaların, daha doğrusu toplam
olarak bir dönem içerisinde çıkarılan yasaların gelişimine,
kaynaklarına baktığınız zaman da bunun yüzde
90ının hükûmet tasarıları olduğunu, geri kalan yüzde
10un da yüzde 5in de yine hükûmet parlamenterleri tarafından hükûmetin
tasvibiyle getirilmiş olan teklifler olduğu görülür. Özellikle
hükûmetten gelmiş olan tekliflerin maalesef, ihtisas komisyonlarında
da çok detaylı, üstünde irdelenerek bir çalışma yapılmaz.
Değiştirilmeden, bürokratların hazırlamış
olduğu bu yasalar bir şekliyle Genel Kurula indirilir ve Genel
Kurulda içerisinde bulunan yanlışlarla beraber yasalaşır.
Ancak, bir süre sonra, Avrupa Birliği çıkarılmış olan
yasanın AB müktesebatına uygun olmadığı konusunda
Hükûmeti ikaz eder ki bu ikazın ilki de herhâlde bir iki gün önce
Türkiyeye, AB Bakanlığına Avrupa Birliği tarafından
iletildi. Ancak, biz buna rağmen, bu yasayı çıkarmakta
ısrarkâr olduk. Yani, mevcut olan hataları içerisinde
barındıran bu yasa tasarısını bugün olmazsa, bundan
kısa bir süre sonra çıkarmış olacağız ancak bir
süre sonra, dediğim gibi, bundan önce yapılmış olan birçok
uyum yasasında da yaşadığımız gibi bu yasa bir
kez daha bu Meclisin gündemine gelecek ve yine üstünde
tartışılmadan komisyondan geçecek ve burada, işte,
engellemelerle beraber, bir günde çıkacak yasa üç günde çıkmış
olacak. Parlamenter sistemin gereği olarak, ihtisas komisyonları
doğru dürüst çalıştırılsalar, muhalefet ile iktidar
birbirine bu konuda kulak asabilseler ve yanlışı gördüklerinde
bu yanlışı düzeltebilseler, aslında böyle bir durum
olmayacaktır. O bakımdan, bu yasa tasarısı bütün
noksanlarına rağmen çıkacak ancak bunu tasvip edip kabul
edebilmek mümkün olmadığı için de biz Halkların Demokratik
Partisi olarak bu yasaya, hiçbir maddesine kabul oyu vermek durumunda
olamayacağız.
Çok teşekkür ediyorum,
sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
30uncu maddenin (4)üncü
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Fıkra kabul edilmiştir.
Şimdi 30uncu maddenin
(5)inci fıkrası üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(5)inci fıkrasıyla kanuna eklenmesi önerilen MADDE 245/A maddesinde
"imal eden,"den sonra "ihraç eden, kelimelerinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Meral Danış
Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
Diyarbakır Adana İstanbul
Mahmut Toğrul Behçet Yıldırım
Gaziantep Adıyaman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (5)inci fıkrasında
yer alan "nakleden" ibaresinden sonra gelmek üzere "yayan, yayılmasına
aracılık eden," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Erhan Usta Mehmet Parsak
İstanbul Samsun Afyonkarahisar
Mustafa Kalaycı Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Baki Şimşek
Konya Hatay Mersin
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (5)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(5) 5237 sayılı
Kanuna 245inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 245/A
maddesi eklenmiştir.
"Yasak Cihaz ve
Programlar
MADDE 245/A- (1) Bir
cihazın, bilgisayar programının, şifrenin veya sair
güvenlik kodunun; münhasıran bu Bölümde yer alan suçlar ile bilişim
sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenebilen
diğer suçların işlenmesi için yapılması veya
oluşturulması durumunda, bunları imal eden, ithal eden, sevk
eden, nakleden, depolayan, kabul eden, satan, satışa arz eden,
satın alan, başkalarına veren veya bulunduran kişi, bir
yıldan beş yıla kadar hapis ve yedibin güne kadar adli para
cezası ile cezalandırılır."
Orhan Sarıbal Namık Havutça Ömer Süha Aldan
Bursa Balıkesir Muğla
Özkan Yalım Cemal Okan Yüksel Zeynel Emre
Uşak Eskişehir İstanbul
Haydar Akar
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, kişisel
veriler üzerinde, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısıyla ilgili konuşuyoruz. Aslında, şöyle bir
soruyla başlamak lazım: Hangi verimiz aslında sizin elinizde
değil? Hangi bilgimizi korumuyorsunuz,
koruyorsunuz? Bu merak konusu çünkü bizim her alanda bütün verilerimiz
sizlerin elinde, istediğiniz yerde kullanıyorsunuz, istediğiniz
yerde kullanmıyorsunuz ne yazık ki bu. Şöyle bir bakın, 81
vali var bu memlekette, 81 valinin içerisinde bir şöyle kimliğine
bakın -hani koymuşsunuz ya oraya- mezhebi, dinî, inancı,
kimliği, kişiliği, bir bakın bakayım, o 81 vali
kimlerden oluşuyor? Hani ayrım yok, demokrasi, özgürlük vesaire
diyorsunuz ya, neresinde var? Bir bakın, bizim hangi verimiz sizin
elinizde yok? Nerede, ne zaman, nasıl kullanacağınız
konusunda istediğiniz gibi, her türlü tasarruf elinizde ama biz şunu
biliyoruz: Korumamak için, hatta üzerimizde daha vahim sonuçlar doğuracak
olaylar yaratmak için bunu istiyorsunuz, biz bunun farkındayız. Sözüm
ona adı da Avrupa Birliğine uyum. Ya, Avrupa Birliğine uyumsa
getirin Avrupa Birliğiyle uyumlu olan o yapıyı, önce onu bir
inceleyelim, ona uyumlu bir hâle getirin, birlikte görelim bunu.
Buradan, hani bir yol
yürüyelim, şöyle bir Amerikaya gidelim, orada hakikaten bir şeye
bakalım; Rıza Zarraba bakalım, Rıza Zarrab ne ifade ediyor
bu ülke için, bu memleket için ona bakalım. Biraz rahatsız edici bir
şey, biraz utanç duymamız gereken bir şey, tam da bu Mecliste
utanç duyulacak bir şeyle karşılaşıyoruz.
Amerikanın yolsuzluk, kara para aklama, suistimal meselesi üzerinden
yetmiş beş yıl ceza vermek için tutukladığı bir
adam, ortağı İran tarafından idam cezasına
çarptırılmış bir adam. Biz ne yapmışız bunu?
Hayırsever, bu ülkenin bütçe açığını kapatması
için ödüllendirdiğimiz bir adam. Ortakları kim ya da birlikte
adı çıkanlar kim? Bu memleketin daha önceki ne yazık ki
bakanları. Kim aklamış bunları? Hani, AKP adı
altında ak kelimesinin kendini rücu bulduğu bir anlamdan bahsetmek
istiyorum. Evet, Rıza Zarrabı sizler, bu ülkenin
yargısıyla, bu ülkenin Meclisiyle, bu ülkenin adaletiyle hiç
ellemediniz çünkü bizim için muteber bir adamdı. Ama hani bir saat hediye
etmişti, hani birlikte adı çıkmıştı, 3 bakanımızla
ilgili bu Mecliste araştırma komisyonu kurulmuştu.
Araştırma komisyonunda sizle yani AK PARTİliler, Ak
kelimesinin rücu bulduğu şekliyle tertemiz akladınız,
pakladınız.
NURETTİN
YAŞAR (Malatya) Ne bulduğu? O kullanım yanlış. Rücu
bulduğu kullanımı yanlış.
ORHAN SARIBAL
(Devamla) Yine, değerli milletvekilleri, çok net, bunun ortağı
81 milyon dolar para transfer ettim. diyor; çok açık, net bir
şekilde bunu bizlerle paylaşıyor, ortaya koyuyor. Peki biz ne
yaptık? Ne yaptık birkaç gündür, bu kişisel verilerin
saklanmasıyla ilgili? Dün gece şöyle bir şey yaptık;
gecenin ilerleyen saatlerinde, hiç de sunduğunuz metinde olmayan bir
şey yaptık: Kişisel veriler, uluslararası sözleşme
hükümleri saklı kalmak üzere, Türkiyenin veya ilgili kişinin menfaatlerinin
ciddi şekilde zarar göreceği durumlarda, ilgili kamu kurum ve
kuruluşunun görüşü alınarak, kurulun izniyle yurt
dışına aktarılabilir. diye bir engel koyduk. Evet, kendi
ülkemizde kişilerin bireysel özgürlüklerini kısıtlayacak
şekilde, onların görüşlerine başvurmadan her türlü bilgiyi
saklama ve aktarmayı öngörüyoruz ama ne yazık ki
dışarıya karşı bunu öngörmüyoruz. Hani ironidir,
Zarrabla bir ilgisi var mıdır yok mudur bilmem, hani bakan bunu
belki daha iyi bilir ama bildiğimiz şudur, yaptığımız
iş aynen şudur: Evet, biraz vicdan muhasebesi yapmamız
lazım burada, vicdan muhasebesi yapmamız lazım. Bu ülkede kan
revan, gözyaşı gidiyor.
Buradan MHPli
arkadaşlara da bir şey söylemek isterim: Dün gece, Hacettepe
Hastanesi acilinde yaralılara dışarıdan 150-200
kişilik bir ekip tekbir sesleriyle saldırıyor, hem yaralıya
hem doktora hem de oradaki sivil vatandaşlara.
Ve son söz:
Evet, bu Meclisin yapması gereken bir şey var; ahlaki ve etik olarak
bir karar ve anlayış yürütmek zorunda. Hani, bir kereyle bir şey
olmaz anlayışı üzerinden yine söylemek isterim: Evet,
Belçikanın İçişleri Bakanı ile Adalet Bakanı -bir
kere de olsa çok şey ifade eder- istifa etti. Evet, bu Mecliste etik
anlamda bir doğruya ihtiyaç var.
Hepinize teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(5)inci fıkrasıyla kanuna eklenmesi önerilen MADDE 245/A maddesinde
"imal eden,"den sonra "ihraç eden, kelimelerinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Behçet Yıldırım (Adıyaman) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Gaziantep Milletvekilli Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Genel
Kurulun bu saate kadar zahmetle çalışan emekçileri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde yasa
çıkardığımızı göstermeye
çalışıyoruz ama Avrupa Birliği anlayışından
tamamen yoksun bir iktidar davranışı içerisindeyiz. Nereden mi
çıkarıyoruz? Her alanda hiçbir sorumluluk üstlenmeyen ama
yapıyormuş gibi, ediyormuş gibi, yasa çıkarıyormuş
gibi ve torba bir yasanın içerisine bir-iki tane sos koyarak aslında
tuzaklarla dolu olan birçok yasayı çıkarıyor ve Avrupa
Birliğine uyum sağlıyormuşuz gibi görüneceğiz.
Değerli arkadaşlar,
kendi ülkesinde hiçbir sorumluluk üstlenmeyen Hükûmet maalesef, tüm
sorumluluklarda muhalefeti suçlamayı bir gelenek hâline getirmiştir.
Bakın -Avrupa Birliği normlarında yaşıyoruz ya-
Belçikada bir patlama yaşandı, İçişleri Bakanı ve
Adalet Bakanı istifa etti. Ama, Türkiyede neredeyse her gün bir patlama
oluyor, sorumlusu kim? Halkların Demokratik Partisi, gelenek hâline
getirmişiz. Diyoruz ki: Sınırlar IŞİDe açık.
Sorumlusu kim? Sorumlusu sizsiniz. diye laflar yiyoruz, tarafımıza
laf atılıyor.
Değerli arkadaşlar,
Suruç, Ankara, Taksim, Sultanahmet, bunlar gerçekten sizde hiçbir sorumluluk
duygusu uyandırmıyor mu? Bunun sorumlusu
Acaba bir eksiğimiz
yok mu? diye hiç düşündürtmüyor mü sizi? Bu sorumlulukların
tamamı bizde mi? Doğru söylüyorsunuz, gerçekten doğru söylüyorsunuz,
dünyada bir ilksiniz, tüm suçları muhalefete atan dünyada belki de tek
hükûmet AK PARTİ Hükûmetidir, AKP Hükûmetidir. Dünyada başbakan olup
muhalefet partisini suçlayan tek bir başbakan vardır, dünyada
cumhurbaşkanı olup bir partiyi suçlayan ve üstelik tarafsız
olacağına yemin etmiş bir Cumhurbaşkanı olan
Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğandır
muhalefeti sürekli suçlu olarak gören.
Değerli arkadaşlar
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) PKKya terör örgütü demeyen de tek siz varsınız!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Yahu, yine de siz sorumlusunuz, bu ülkenin güvenliği, her şeyi
sizden sorulur.
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) PKKya terör örgütü demeyen de siz varsınız!
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
O güvenlik güçleri, o sınırı bekleyenler
Ben onları
yönetmiyorum. MİTin, Genelkurmayın, Emniyetin yetkisi bende
değil, sizdedir. Eğer varsa bir eksiklik, yine size aittir,
sorumluluk tamamen sizdedir. Bunu bizlere iterek, kamuoyunda bir algı
yanılsaması yaratarak bundan kurtulamazsınız.
Değerli arkadaşlar,
bir ülke düşünün ki 3 akademisyenini cezaevinde tecride almış
olsun. Nedir suçları? Bu ülkede barış istiyoruz, kan
akmasın diyoruz. dedikleri için ve bunları, sanki ağır
müebbetten mahkûm cezalılarmış gibi, ceza almışlar
gibi tek kişilik hücrelere mahkûm kılıyoruz. Sayın Esra
Mungan ve arkadaşları şu anda cezaevindeler. Bu tablo gerçekten
sizlere hiç mi bir şey hatırlatmıyor? Bu nasıl bir ülke,
kendi akademisyenlerini yargılayabiliyor? Bu nasıl bir ülke, 1.128,
arkasından daha da imzalar artarak devam ediyor, 2 bin akademisyenini
şu veya bu şekilde soruşturmalara tabi tutuyor? Siz hiç Edward
Saidi okumadınız mı? Siz hiç Fransada Sartrenin
tavrını görmediniz mi? O yetkililer nasıl davranıyordu?
Doğrudur, faşizan bir yönetim görmüyor, De Gaulle olamıyor ya da
Amerikadaki bir üniversite rektörü kadar gerçekten kendi ülkesinin
sorunlarını göremiyor. Dolayısıyla, işin
kolayını seçmişiz, tüm medya organlarını kendimize
bağlamışız ve bu medya aracılığıyla
suçların hepsinin sorumlusunu da bulmuşuz; işte orada birkaç
arkadaşımız ve Halkların Demokratik Partisi. Evet, bu
anlamda bizim mücadelemiz eğer bir suç unsuruysa biz bu suçu işlemeye
devam edeceğiz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (5)inci fıkrasında
yer alan "nakleden" ibaresinden sonra gelmek üzere "yayan, yayılmasına
aracılık eden," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akçay, gerekçeyi mi okutalım?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kişisel
verilerin korunmasının ihlaline karşı ceza hükümleri kapsamının
genişletilmesi öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu
maddenin (5)inci fıkrasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
30uncu
maddenin (6)ncı fıkrası üzerinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu
maddesinin (6)ıncı fıkrasıyla 7/5/1987 tarihli ve 3359
sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında
öngörülen değişiklik bölümünde yer alan elektronik ortamda da
oluşturabilir. ifadesinin elektronik ortamda oluşturur.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş
Gaziantep İstanbul Adana
Burcu
Çelik Özkan Müslüm
Doğan Behçet
Yıldırım
Muş İzmir Adıyaman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (6)ncı fıkrasında
yer alan "Bu amaçla" ibaresinin "Elektronik ortam
oluşturulabilmesi amacıyla" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Erhan Usta Mehmet Parsak
İstanbul Samsun Afyonkarahisar
Mustafa Kalaycı Baki Şimşek Mehmet Necmettin Ahrazoğlu
Konya Mersin
Hatay
Ruhi
Ersoy
Osmaniye
BAŞKAN Maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (6)ncı
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(6) 7/5/1987 tarihli ve
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
f) Herkesin sağlık
durumunun takip edilebilmesi ve sağlık hizmetlerinin daha etkin ve
hızlı şekilde yürütülmesi maksadıyla, Sağlık
Bakanlığı veya bağlı kuruluşlarınca gerekli
kayıt ve bildirim sistemi kurulur. Bu sistem, e-devlet uygulamalarına
uygun olarak elektronik ortamda da oluşturulabilir. Bu amaçla,
Sağlık Bakanlığınca, bağlı
kuruluşları da kapsayacak şekilde ülke çapında bilişim
sistemi kurulabilir."
Namık Havutça Ömer Süha Aldan
Özkan
Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Zeynel Emre Cemal Okan
Yüksel Haydar
Akar
İstanbul Eskişehir Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar konuşacaklar.
Buyurun Sayın Akar. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kişisel verileri
koruma kanunu üzerinde görüşüyoruz.
Evet, bütçeden hemen önce başladı
ama aslında, 2014te bir kez daha getirdiğiniz, geri çektiğiniz,
bugün tekrar getirdiğiniz, yine bütçeden önce görüştüğümüz bu
kanunun yanlışlarını elimizden geldiğince, dilimiz
döndüğünce söylemeye çalışıyoruz. Ama, bir
kısmında ufak değişiklikler yapmış olmanıza
rağmen, yine de birkaç maddesi bu kişisel verilerin
korunmasından uzaklaştırmış, ne yapmış,
insanları fişleme noktasına taşımıştır bu
kanunu. Evet, bu kanunun çıkması gerekiyordu. 30 ülkede bu kanunun
çıkmasıyla ilgili bir mutabakat vardı ve hepsi
kanunlaştırdılar. 30 ülkeden kanunlaştırmayan sadece
biz vardık, 29 ülke kanunlaştırmış, bir tek Türkiye
kanunlaştırmamıştı. Çıkmalı mıydı?
Evet, çıkmalıydı. Çünkü, şimdiye kadar, hem kamuda hem
özelde kişisel verilerimiz bir hukuk ortamı olmadan, hukuksuzluk
altında, istedikleri gibi işlenebiliyor, istedikleri gibi de
pazarlanabiliyordu. Şimdi, bu kanunla bunun önüne geçmeye
çalışıyoruz. Veri sorumluları var, veri giriş
sorumluları var, bunların cezai yaptırımları var.
Aynı, İş Güvenliği Kanununda olduğu gibi, bu veri
sorumlularının ve veri girişçilerinin bağlı
oldukları kurumlarla ilgili çok cüzi miktarlarda para cezaları var,
yaptırımlar var. Bu da özellikle özel sektörde bunların paylaşılmasının
önüne geçemeyecektir. Bunu bir eksiklik olarak düşünüyorum.
Yine, din, mezhep, ırk
gibi verileri, üzerine algı yapılması, vurgu yapılması
ve insanların bu şekilde fişlenmesi gerekmeyen veriler olarak
düşünüyorum ve bu nedenle de bunun bir fişleme yasasına
tarafınızdan dönüştürüldüğü görülmektedir.
Yine, Avrupa bu
düzenlemelerle ilgili yeni bir düzenleme getiriyor ve diyor ki üyelerine:
İki yıl içerisinde bu düzenlemeleri tamamlayacaksınız.
Burada görünen şu ki: Siz iki yıllık bir süre kazanmaya
çalışıyorsunuz bununla çünkü iki yıl size yetecektir yeni bir
düzenlemeyi getirene kadar ve iki yıl içerisinde de insanları
yeterince fişleyeceksiniz. İnsanların bu verilerinin
kaydedilmesi gereksiz olmasına rağmen, bu fişleme yöntemini
kullanacaksınız.
Yani, kısacası
şunu söylemeye çalışıyorum: Siz bu verileri nasıl
koruyacaksınız? 17nci maddesinde insanın yaşam hakkı
güvence altına alınmış olan Anayasayla siz insanın
yaşam hakkını koruyamıyorsunuz, İnsanların
verilerini nasıl koruyacaksınız diye soruyorum. Niye soruyorum?
Bakın, siber güvenlik diye bir olay var, sadece bunu
kanunlaştırmaya çalışıyoruz, verileri korumaya
çalışıyoruz, kanunlarla korumaya çalışıyoruz ama
arkada başka bir dünya var. Siber güvenlik, bir sanal ortam var. Bu sanal
ortamdaki problemleri çözmeden, siber güvenlikle ilgili tedbirleri almadan
sizin bu kanunu çıkarmanız hiçbir şey ifade etmez. Niye etmez?
Geçen gün Emniyet Genel Müdürlüğündeki veriler çalındı; onunla
ilgili de açıklama yaptılar, Eski veriler. dediler. Ya, verinin
eskisi, yenisi olmaz, veri veridir. Eskisi de benim bütün bilgilerimi muhafaza
ediyor, yenisi de bütün bilgilerimi muhafaza ediyor. Bunun altında yatan
temel gerçek, devlet kurumlarında hatta özel sektörde de siber güvenlikle
ilgili yeterli önlemlerin alınmamış olması. Gelişmiş
ülkelerde, Amerikada bu işe 1999 yılında
başlanmış, yine İngilterede 2003 yılında
başlanmış, İtalyada 2002 yılında
başlanmış, siber güvenlik kurulları kurulmuş ve
yılda en kötü 2 toplantı yapıyorlar. Bizde bu olay -tarihini
yanlış söylemeyeyim- 2013te başlamış ilk kez, siber
güvenlikle ilgili 75 maddeli bir taslak hazırlanmış, 7 ana
başlık altında toplanmış, 95 tane alt
başlığı var; hiçbiri yerine getirilmemiş bir iki kalem
dışında. Şimdi, bununla ilgili tatbikatlar da
yapılması da gerekiyor. Sadece 2011 yılında 1 tatbikat
yapılmış, 20 tane devlet kurumu bu tatbikata
alınmış, 16 tanesi tatbikattan geçememiş.
Şimdi, böyle bir
altyapıyla karşı karşıyayız, kanunu
çıkarıyoruz ama kanunu çıkarmak yetmiyor, veri girişçisine
cezai yaptırım uygulamak yetmiyor, veri sorumlusuna cezai
yaptırım uygulamak yetmiyor. Sen beni ne kadar fişlersen
fişle, istisna maddelerle de Benim rızamı alacağım.
desen de o korsan diye nitelendirdiğimiz vatandaşlar, delik
deşik olmuş yani Türkiye sınırları gibi, aynı
Suriye sınırları gibi, siber güvenliğinizin delik
deşik olduğu bir ortamda bu verilerin güvenliğini sağlama
ihtimaliniz hiç yok, bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Çünkü, 2013
yılından beri de Siber Güvenlik Kurulu asla toplanmamış,
bir kez bile toplantı yapmamış. Böyle bir ortamla
karşı karşıyayız. Dikkat çekilmesi gereken konunun bu
olduğunu düşünüyorum.
Hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Karar yeter sayısı istiyoruz Başkan.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bariz yoktur Başkan. Bekleyin, gelsinler, bekleyin!
BAŞKAN Efendim, iki
dakika süre veriyorum, elektronik oylama yapacağım.
Sayın milletvekilleri,
oylama esnasında birtakım oy pusulaları geliyor. Oylama yaparken
karar yeter sayısında oy pusulaları geçerli olmuyor, onun için
mümkün mertebe sisteme girmeye çalışın.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi, diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (6)ncı
fıkrasında yer alan Bu amaçla" ibaresinin Elektronik ortam oluşturulabilmesi
amacıyla" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ruhi Ersoy (Osmaniye) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Osmaniye
Milletvekili Ruhi Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri lütfen otursunlar ya da kulise buyursunlar; çok
ciddi bir uğultu var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatibi
kürsüye davet ettim. Lütfen, sükûnetimizi muhafaza edelim.
Sayın Ersoy, buyurun.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kişisel verilerin güvenliğiyle
alakalı, uyum yasaları kapsamında birtakım
çalışmalar yapıyoruz. Fakat, biz, Türk milleti olarak
gelişme ve değişmeye, özellikle de modernitenin ürünlerini
gündelik hayatımızda kullanmaya o kadar çok mahiriz ki her türlü
teknolojinin üretimi noktasında, kafa yorma noktasında, AR-GE
noktasında olmasak da tüketimi konusunda, gündelik hayatımıza
aktarma konusunda çok mahiriz. Bunlardan birincisi, cep telefonu kullanmanın
sayısal çokluğu, hemen arkasından da İnternet
dünyasında sosyal medyaya erişim. 40 milyonun üzerinde Facebookun
Türkiyede üyesi var. Sözüm ona, yer yer başa bela olan Twitternda
-kullanıcıları Facebook kadar fazla olmasa- da yine hatırlı
bir takipçisi var. Bunlar bir noktada güzel fakat teknolojinin, sosyal
değişmeyle beraber, toplumsal dönüşümü olan bilgiye erişme,
bilginin kullanımı ve şeffaflığıyla ilgili belli
filtrelerin kullanılmamasıyla alakalı ciddi bir problemle de
karşı karşıyayız. İnanıyorum ki bugün
Parlamentonun ortak bir önergeyle kabul etmiş olduğu istismar ve
taciz konuları, haya, edep konuları dâhil, bununla doğrudan
ilgilidir. Bu konuda, yediden yetmişe, sosyal medyaya erişim
konusunda çocuklarımızın tamamının elinde bulunan ve
bulunmasına gayret edilen, hatta asgari ücretli bir taşeron
işçisinin en üst düzeyde bir markaya erişme kaygısındaki
tüketim çılgınlığını da burada vurgulamamız
gerekiyor.
Taşeron işçisi demişken burada iki
tane taşeron problemi var. Aziz milletvekilleri, bizim Meclis grubundaki
tüm milletvekili arkadaşları iki üç gündür, salı günkü
Başbakanın konuşmasından bu tarafa, günlük 15-20
arkadaş arıyor Bu taşeronlarla ilgili konu nerede, nasıl
olacak? diye. Bu konuda Sayın Maliye Bakanı ile Sayın
Başbakanın açıklamaları birbiriyle uyumlu değil. Mesela,
orman işçileri, şeker fabrikasındaki geçici işçiler, özel
güvenlikler, temizlik işçileri, Millî Eğitimdeki usta
öğreticiler, termik santrallerdeki geçici veya taşeron işçiler
olarak sıralayabileceğimiz pek çok insan zannediyor ki kamu
statüsünde devlet memuru olduk, büyük bir heyecan yaşıyorlar. Bu
insanlara büyük bir umut yaşatıp arkasından bir boşluk
çıkacaksa bu bir sıkıntı doğurur kanaatindeyiz.
Lütfen, bu konuda derhâl Hükûmetin hangi konularda kimler nasıl
faydalanacak diye netlik kazandırması ve bu konuda da gereğini
yapması lazım. Fakat bu, üç yıllık sözleşmeyle, acaba
2019da -eğer daha önce olmazsa- seçimlerde yeni bir vaadin de zemini ve
istismar alanı mı olacak? Çünkü, biz 7 Haziran ile 1 Kasım
arasında, İş ve İşçi Bulma Kurumu üzerinden bölgedeki
istismar alanlarını ve birkaç ay içerisinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi teşkilatlarından verilen isimler nasıl geçici statüde
değerlendirildi, bunu çok yakın seyrettik. Bir de bu konuyu, ciddi
anlamda, siyasette insanların ekmeğiyle ve istikbali ile Bana oy ver.
arasındaki uygulamayı artık, inşallah Türkiye bir gün
kapatır.
İkinci bir
taşeronluk problemi var: Beni ilgilendiren tarafı, genel siyaseti
ilgilendiren tarafı elbette ki 17-25e kadar gidiyor. Bu
Rızanın, Zarrabın problemi ama Rıza, düne kadar bir yolsuzluğun,
haksızlığın, hukuksuzluğun ifadesi olurken acaba bugün
bir millî güvenliğin bir problemi mi? Ciddi anlamda bununla da
alakalı toplumda soru işaretleri var. Bu soru işaretlerini bir
an önce siyasi iradenin kaldırması lazım. Rıza acaba
Amerikayla anlaştı da birtakım bilgi ve belgeleri oraya
götürerek Türkiye Cumhuriyeti devletini tehdit mi edecekler?
İZZET
ULVİ YÖNTER (İstanbul) Hangi Rıza?
RUHİ ERSOY
(Devamla) Bu tehdit karşısında topal ördek konumuna
düşecek olan irade acaba yeni tavizler mi verecek? Büyük Orta Doğu
sürecinin askıya alınmış bölümlerini faaliyete geçirmenin
pazarlık zeminleri mi oluşturulacak? Bununla ilgili ciddi sorular
var. Bu, bir taraftan bakarsan yeniden kahraman olmanın hikâyesi. Acaba bu
görüntünün arka planında yeni pazarlıkların zemini mi
Bunlar,
koca koca sorular. Taşeronluk yapan Rıza konusunun, bir an önce,
millî güvenlik sorunu olup olmadığı konusunda açıklama
yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda iki hususu
dile getirdik.
Bir an önce de terörün
kökünün kazınması konusunda, şehit haberlerinin gelmediği
günlerin olması konusunda da temennimiz sonsuzdur, desteğimiz
Allahın izniyle sonsuzdur. Bugün sayısı 5 olan
şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyor, hepsine Allah'tan
rahmet diliyorum.
Millî maçta Türkiye'ye
başarılar diler, Genel Kurulu sevgi ve saygılarla
selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(6)ncı fıkrasıyla 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı
Kanunun 3üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen değişiklik
bölümünde yer alan elektronik ortamda da oluşturabilir." ifadesinin
elektronik ortamda oluşturur." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behçet Yıldırım (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım.
Buyurun Sayın
Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı üzerinde grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun maddesine geçmeden,
Vicdan sahibiyim. diyen herkesi üzecek bir insanlık dramından
bahsetmek istiyorum. Cizredeki vahşet bodrumunda yaşamını
yitiren Adıyaman Sincikli öğrenci Mehmet Kulbaydan söz ediyorum. Bu
gencimiz Cizredeki sokağa çıkma yasağının
kalkması için Adıyamandan kalkıyor, iki ay önce, bir grup
öğrenciyle birlikte, arkadaşlarıyla Silopiye gidiyor;
silahsız, demokratik tepkilerini dile getiriyorlar. Silopide
gözaltına alınıyor -tanıkları var- durumunun iyi
olduğunu ailesiyle paylaşıyor. Bu gencimiz Cizreye götürülüyor
sonra. Bir ay kadar, bu vahşet bodrumundan kurtulması için -Meclisin
zaten hep gündemindeydi- İçişleri Bakanlığıyla,
Sağlık Bakanlığıyla yaptığımız tüm
girişimlere rağmen, bu gençlere bir türlü ambulans
ulaştırmayı başaramadık. Sonuçta, yüzlerce
öğrenci göz göre göre katlediliyor, bu vahşet bodrumundan
çeşitli illere cenazeler dağıtılıyor, 6 ilin Adli
Tıp Kurumuna gidiyor bunlar. Mehmet Kulbayın cenazesi de
Urfanın Siverek ilçesine götürülmüştü. Ben de Sivereke gittim 17-18
Şubat tarihlerinde. Ailesiyle birlikte almaya gittik, ailesi çocuğunu
tanıdı. Cenazede, tatuaj dediğimiz dövme
yapılmıştı, kartal ve akrep figürleri vardı, kolunda
canım annem yazısı yazıyordu. Görgü
tanıdıklarından öğreniyoruz ki çocuk can
sıkıntısından, psikotik davranışlar sergileyerek
sağına soluna figürler çizdirmişti. Bu çocuk
tanınıyordu ama tanınmayan cenazeler vardı; infaz
edildikten sonra aşırı derecede tanınmayacak şekilde
yakılmış, ancak DNA testiyle tanınan cesetler vardı.
Bu gencimizi defin için Geller beldemize gönderdik. Biliyorsunuz, Başkan
bilir Geller beldemizi. Beldede bulunan Diyanet görevlisi 6-7 imamın
hiçbirisi cenaze namazını kıldırmak istemiyor; cenaze ancak
komşu köyden sivil imamın cenaze namazını
kıldırmasıyla, Bistikan köyünden -yine, Başkan bilir- bir
sivil imamın cenaze namazını kıldırmasıyla
defnedebiliyor.
Bu olayı, ezbere
olmasın, acaba bir yalan mı var, doğruluk payı nedir diye
gidip il müftüsüyle -hatta Sayın Müftümüz İmran Beyin de
adını orada andık, beraber
çalıştığımızı söyledim- konuştum.
Sayın Müftüm, böyle bir olay var, bu olaydan sizin haberiniz var
mı? dedim, Bir şey diyemem, ben size haber veririm. dedi. Geçen
perşembeden bu perşembeye, tam sekiz gündür hiçbir şey yok. Ben
bunu Meclise taşıyacağım. dedim, Sen bilirsin. dedi.
Çünkü bir şey söyleyemiyor. Gerçekten bu olayın olduğuna orada
ben emin oldum. Bu tutumun İslamiyetle ilgisinin
olmadığının -burada İslamiyeti karalamak için
değil- ama Diyanetin devletin tekeline girdiğinin somut bir
örneği olarak gördüm ben. Ben, bu olayı böyle görüyorum. Bu, dinin
devlet eliyle uygulanmasının yanlışlara yol
açacağının en çarpıcı örneğidir diyorum. Bu
olayın takipçisi olacağımın sözünü aileye verdim, her
platformda da dile getireceğim.
Ancak DNA testleriyle
çocuğunun cesedine ulaşabilen o kadar aile varken kişisel
verilerden bahsetmek doğrusu uçuk geliyor bana. AKP, daha önce Avrupa
Birliğiyle uyum sürecinde bu tür yasalara daha pozitif, olumlu
yaklaşıyordu ama AKP, maalesef, gün geçtikte AB uyum
yasalarından ve demokrasiden uzaklaşıyor, kendine göre,
işine nasıl geliyorsa o şekilde değişikliğe
gidiyor; bir fişleme yasasına çevirmek istiyor, kişisel
verilerin korunması kendisine muhalif kesimleri fişlemeye yöneliktir.
Yine de bereket versin ki 6ncı maddede biraz değişiklikler
oldu, o benim alanıma giriyor, tıp alanında hasta
haklarıyla ilgili şey kısmen düzeltildi. İyi ki bu
yanlıştan dönüldü, yoksa felaketlere yol açacaktı.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
30uncu maddenin (6)ncı
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Fıkra kabul edilmiştir.
30uncu maddenin (7)nci
fıkrası üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(7)nci fıkrasıyla 11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 47nci
maddesinin (5)inci fıkrasında ve personelden sonra gelmek üzere
ilgili kelimesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Meral Danış
Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
Diyarbakır Adana İstanbul
Mahmut Toğrul Burcu Çelik Özkan Müslüm Doğan
Gaziantep Muş İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(7)nci fıkrasıyla değiştirilmesi öngörülen 11/10/2011
tarihli ve 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 47nci maddesinin (2)nci fıkrasına
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail
Tamer Ramazan
Can Osman
Aşkın Bak
Kayseri Kırıkkale Rize
Mehmet Akif Yılmaz Abdurrahman Öz Halil Eldemir
Kocaeli Aydın Bilecik
Ahmet Tan Durmuş Ali Sarıkaya Hasan Basri Kurt
Kütahya İstanbul Samsun
Mücahit Durmuşoğlu
Osmaniye
"Bu veriler Kişisel
Verilerin Korunması Kanununda öngörülen şartlar
dışında aktarılamaz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (7)nci fıkrasında yer
alan "Müracaat edenlerin" ibaresinden sonra gelmek üzere
"açık rızaları alınarak" ibaresinin eklenmesini
ve fıkrayla eklenen (4)üncü fıkranın sonuna "Kurulacak
sistemin veri tabanı ve yönetim yazılımı millî
yazılım olacaktır" cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
İsmail Faruk Aksu Erhan Usta Mehmet Parsak
İstanbul Samsun Afyonkarahisar
Mustafa Kalaycı Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu Mehmet Erdoğan
Konya Hatay Muğla
Baki Şimşek
Mersin
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırıyı önergeyi okutuyor ve işleme
alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (7)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(7) 11/10/2011 tarihli ve 663
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 47nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 47- (1)
Sağlık hizmeti almak üzere, kamu veya özel sağlık
kuruluşları ile sağlık mesleği mensuplarına
müracaat edenlerin, sağlık hizmetinin gereği olarak vermek
zorunda oldukları veya kendilerine verilen hizmete ilişkin
kişisel verileri 'kişinin rızası dahilinde'
işlenebilir.
Namık Havutça Ömer Süha Aldan Özkan Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Cemal Okan Yüksel Zeynel Emre Haydar Akar
Eskişehir İstanbul Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ
(Samsun) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum Sayın Altay?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle sağlık hizmeti almak üzere, kamu veya
özel sağlık kuruluşları ile sağlık mesleği
mensuplarına müracaat edenlerin, sağlık hizmetinin gereği
olarak vermek zorunda oldukları veya kendilerine verilen hizmete
ilişkin kişisel verilerin kişinin rızası dahilinde
işlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinin (7)nci fıkrasında yer
alan "Müracaat edenlerin" ibaresinden sonra gelmek üzere
"açık rızaları alınarak" ibaresinin eklenmesini
ve fıkrayla eklenen (4)üncü fıkranın sonuna "Kurulacak sistemin
veri tabanı ve yönetim yazılımı millî yazılım
olacaktır" cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail
Faruk Aksu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan konuşacaktır.
Buyurun Sayın
Erdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 30uncu
maddesinin (7)nci fıkrası üzerindeki önergemiz hakkında söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki bu maddeye bir bütün
olarak baktığımızda, bir defa, insanların
sağlık bakımından fişlenmesi konusundaki bütün
düzenlemeleri burada görmek mümkün. Bugün bu tasarıda, bu maddede
düzenlenen hükümler, 24üncü Dönemde Çalışma Bakanlığı
tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununa eklenmek üzere buraya
getirildi. O zaman, buradaki uzun tartışmalardan sonra o günkü torba
tasarından bu hükümler çıkarıldı. Ancak, bugün bu
hükümlerin hepsi kabul edilmekte. Bundan sonra herkesin sağlıkla
ilgili verileri artık Hükûmet tarafından fişlenecek; bütün resmî
hastaneler, özel hastaneler, herkes buna ulaşabilecek. Tabii ki bu arada
kişilere de ulaşma konusunda izin vermişler, bu manada bir
lütufta bulunmuşlar.
Tabii ki burada başka
bir düzenleme daha var. Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak, bu kanunla
kurulan bir kurul var: Kişisel Verilerin Korunması Kurulu. Ancak, bu
sağlıkla ilgili veri işlemeyi gerçekleştirecek olan
yönetmeliği kurul değil, Sağlık Bakanlığı
çıkaracak arkadaşlar. Dolayısıyla, herkesin,
Sağlık Bakanlığının nasıl bir yönetmelikle insanların
kişisel verilerini burada kendi rızası da olmadan
kaydedeceğini, bunun üçüncü kişilere de yani özel sağlık
kuruluşlarına da açık olması durumunun sonuçta nelere mal
olacağını şimdiden düşünün. Bugün
iktidardasınız, belki sizi çok ilgilendirmeyebilir ama yarın bu
koltukları kaybettiğinizde bu maddenin ne kadar sakıncalı
olduğunu hepiniz göreceksiniz. Dolayısıyla, hiç olmazsa bu
maddedeki yazılımın millî olması hususunun muhakkak sağlanması
lazım. Eğer millî bir yazılımla bu veriler güvenlik
altına alınmazsa Türkiyede işlenen veriler
başkalarının yazdığı yazılımlar
aracılığıyla başka yerlere transfer edilebilir.
Bakın, Emniyetin
yazılımından MERNİS verileri çalındı. Emniyet
basit bir açıklamayla bu işi geçiştirdi ancak yarın,
Emniyet üzerinden çalınan MERNİS verileriyle önünüze nelerin
çıkabileceğini şimdi siz bile bilmiyorsunuz.
Dolayısıyla, bu, sağlıkla ilgili de yarın önümüze çok
ciddi, herkesin başını ağrıtacak tabloların
çıkması muhtemeldir. Sağlık
Bakanlığının kendi işini yapamadığı bir
ortamda bu verileri sağlıklı bir şekilde işleyerek
koruması zaten mümkün değildir.
Bugün benim seçim bölgem
Muğlada Datçadaki 25 yataklı devlet hastanesini dört senedir
hizmete açamayan bir Sağlık Bakanlığı var. Ortacadaki
devlet hastanesinin inşaatı iki senedir devam ediyor, ne zaman
açılacağı belli değil. Seydikemer ilçemizde, şu anda,
ilçe merkezinde akşam sağlık hizmeti veren bir hekim yok
arkadaşlar. 60 bin nüfusa sahip olan Seydikemer ilçemizde akşam hastalanan
bir vatandaş 112 sistemiyle, içinde hekimi olmayan sistemle Fethiye Devlet
Hastanesine götürülüyor. Yani, orada, belki, bir pratisyen hekim hizmet verse
bu sıkıntıların birçoğu yaşanmayacak,
vatandaşın birçoğu gece yarısı Fethiyeye gitmeden
tedavisini gerçekleştirebilecek.
Gene, bakın, bu sene turizm
konusu hep Türkiye gündeminde. Bütün dünyadaki ve bölgemizdeki terörle ilgili
gelişmelerden sonra turizmciler kan ağlıyor. Ama, Muğlada
bugüne kadar Hükûmet sağlık turizmiyle ilgili hiçbir proje ortaya
koymadı. Hâlbuki Muğla gibi, ciddi manada yatak sayısına
sahip, yılın dört mevsimi turizm yapılabilecek bir ilde
sağlık turizmine alan açılması bizim otelcilerimizi de,
turizmcilerimizi de sevindirecek bir çalışmadır.
Yani, kendi işini
yapamayanların bu işi yapması mümkün değildir. Vakit varken
bu işin çözülmesi konusunda hep birlikte bir uzlaşmaya
varılmasını tavsiye ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(7)nci fıkrasıyla değiştirilmesi öngörülen 11/10/2011
tarihli ve 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 47nci maddesinin (2)nci
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ramazan Can (Kırıkkale) ve
arkadaşları
Bu veriler Kişisel
Verilerin Korunması Kanununda öngörülen şartlar dışında
aktarılamaz.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılıyoruz
Başkanım.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat)
Sayın Başkan, gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, özel nitelikli
verilerin işlenmesine ilişkin tasarının 6ncı
maddesinde yapılan değişikliğe uyum sağlamak
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(7)nci fıkrasıyla 11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 47nci maddesinin (5)inci fıkrasında ve
personelden sonra gelmek üzere ilgili kelimesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Burcu Çelik Özkan (Muş) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
İzmir Milletvekili Müslüm Doğan konuşacaktır.
Buyurun Sayın
Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM DOĞAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
(7)nci fıkrası üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Sayın milletvekilleri,
bu fişe alınma meselesi, fişleme meselesi aslında bizim
geleneğimizde, tarihimizde var. Hoca Sadeddin Efendinin
Tâcü't-Tevârihine bakarsanız -hemen Yusuf Hoca bakıyor, biliyor
çünkü- Yavuz Sultan Selim o zaman Trabzon Valisi, kâtibi de Hoca Sadeddin
Efendi. Gittiği mahalleri teker teker listesine alıyor.
İfadeleri burada konu etmeyeceğim çünkü tarihte çok olumsuz
isimlendirme var. Onlar tarihte kalmış ama bir gelenek var. Bu
gelenek Teşkilat-ı Mahsusada devam ediyor, Karakol Cemiyetlerinde
devam ediyor. Fişleme, geleneğimizde var. Bu devlet geleneğinde
var ama bu fişleme, bilgi sistemleri, oluşturulması gereken,
ihtiyaç olan bilgi sistemleri gündeme geldiğinde bu şekilde
kullanılmamalı. Yani insanların inançları, milliyetleri,
tabiiyetleri, diğer özellikleri ne olursa olsun çok da önemli bilgiler
konumunda olmamalıdır. Devletin artık bu şeyden
sıyrılması gerekiyor. Devletin bu demokratik
anlayışının ortaya çıkması lazım.
Bilgileri niçin
toplarsınız? İşte, bir devlet için gerekli olan -ama devlet
için, demokratik bir devlet için, demokratik bir cumhuriyette- bilgilere
elbette ki bilgi sistemleri içerisinde ihtiyaç duyulabilir. Bu ihtiyaç
hasıl olmuştur, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde
de bir ihtiyaç olarak getirildi ama hukukçu arkadaşlarımız
burada endişelerini ortaya koydular, dediler ki: Bu yasa güncel
değil. Bu yasanın güncel olmadığı ve tekrardan
gündeme gelebileceği hususları tarafınızdan dikkate alınmadı
ama bugün çok güzel bir şey yaptı Türkiye Büyük Millet Meclisi; ben
on aydır bu Meclisteyim, ilk defa bir irade birliği oluştu,
çocuk istismarını önlemek üzere bir komisyon kurulması
konusunda. Son anda yanlışınızdan döndünüz, bu da bir
erdemdir. Diğer muhalefet partilerinin bastırmasıyla diyelim
veya sizin sağduyunuz, sonradan oluşan sağduyunuz
vasıtasıyla bir komisyon kuruldu ve bir ortak irade birliğine
varıldı.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) - Bizim sağduyumuz her zaman var, her zaman.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) -
Şimdi, değerli milletvekilleri, artık devletin İttihat Terakkici
anlayışından, Karakol Cemiyeti anlayışından,
Teşkilat-ı Mahsusa anlayışından
uzaklaşacağız, bu cumhuriyeti demokratikleştireceğiz.
Bakın, sizin grup maşallah yetenekli, siyasal İslamın
kurumsallaşmasında maşallah çok emeğiniz var; çok çok
emeğiniz var, iyi dönüştürüyorsunuz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU
(Trabzon) Türkiyenin her tarafında emeğimiz var.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla)
Ama, sosyalistleri bir tarafa bırakırsanız, Kürtleri bir tarafa
bırakırsanız, Alevileri bir tarafa bırakırsanız,
emekçileri karşınıza alırsanız bu olmaz. Burada bir
ortak cumhuriyet iradesini kabul edeceğiz, demokratik ulusu ortaya
koyacağız.
Demokratik ulus
dediğimizde hemen hopluyorlar. Vatan millet Sakarya diyenlere ben bir
şey söyleyeceğim ama özgün hâliyle, doğal hâliyle Vatan millet
Sakarya diyen insanları bunun dışında tutuyorum. Ne
yapıyorlar? Bir bakıyorsun, vatanseverim diyenler, 200 dönüm
araziyi -200 bin dönüm arazi diyeyim hatta toplamda- ticari işletmelerine,
kırk dokuz yıllığına, doksan dokuz
yıllığına kendi adlarına tahsis ettirmişler,
büyük vatanseverler! Bu vatanseverler Susurlukta karşımıza
çıkıyorlar, Yüce Divana sevk ediliyorlar; ondan sonra, geliyorlar,
talebelerin aslında, eğitim alanlarında öğrencilerin birbiriyle
çatışmalarını, siyasal
karşıtlıklarını ajitasyonla daha kötü bir duruma
getiriyorlar. Bırakın öğrenciler tartışsın. Bu
öğrencilerin sağcısı solcusu olacak tabii. Arkadaşlar,
bu ülkede bizim en önemli dinamiğimiz öğrencilerdir, talebelerdir ama
siz gelip, bunu yanlış yönde ajite edip gidip üniversite
basarsanız, üniversiteyi basanlara destek çıkarsanız bu
yanlış olur. Bu milliyetçilik değil, bu esas olarak
ırkçılıktır. İnsanları ırkına göre,
şuna buna göre ayırırsanız, orada müdahale ederseniz bunun
adı ırkçılık olur. Bırakın talebeler
tartışsın. Öğrenciler elbette ki gelişecek, elbette ki
bu ülkenin sorunlarını da tartışacak. Bu öğrenciler
bizim geleceğimiz, yarın bir gün buraya gelecekler, bunlara
saygıyla yaklaşmalıyız. Ajite ederek öğrencileri
birbirine kırdırmak, birbirine vurdurmak bu Mecliste görev alan
milletvekillerinin işi olmamalıdır diye söylüyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum efendim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN -
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Yok, bariz yok Başkan.
BAŞKAN
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Önerge reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi
30uncu maddeye ait (7)nci fıkrayı kabul edilen önergeyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 30uncu
maddenin (7)nci fıkrası kabul edilen önerge doğrultusunda kabul
edilmiştir.
Şimdi yeni
madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 14 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu Tasarısının 30uncu maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıda belirtilen madde ihdasını, sonraki maddelerin
de buna göre teselsül edilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 31 Bu
tasarının amaçları doğrultusunda, doğrudan bir
çocuğa bilgi toplumu hizmetleri sağlanması ile ilgili olarak,
çocuğun kişisel verilerinin işlenmesi ancak çocuğun
meşru menfaatinin olması hâlinde ve açık rızanın
çocuğun velisi veya vasisi tarafından verilmesi veya onaylanması
durumunda hukuka uygun olur. Veri sorumlusu mevcut teknolojiyi dikkate alarak doğrulanabilir
rıza alınmasıyla ilgili gerekli çabayı gösterir.
Namık Havutça Ömer Suha Aldan Cemal Okan Yüksel
Balıkesir Muğla Eskişehir
Özkan Yalım Zeynel Emre Haydar
Akar
Uşak İstanbul Kocaeli
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılabiliyor musunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
Komisyonu davet etmediniz.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, öncelikle,
Komisyon üyelerimizi komisyon sıralarına davet ediyorum.
Sayın
Başkanım, ne yazık ki salt çoğunluğumuz
sağlanamamıştır, bu nedenle katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılamamış olduğundan
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
31inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 31inci maddesinin (1)inci fıkrasındaki
"yürürlüğe konulur" ibaresinden önce gelmek üzere "aksi belirtilmedikçe"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Baki Şimşek Nuri Okutan İsmail
Faruk Aksu
Mersin Isparta
İstanbul
Erkan Haberal Kamil
Aydın Kadir
Koçdemir
Ankara Erzurum Bursa
Arzu Erdem
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın
31inci maddesinde geçen "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin
yönetmelikler Kurum tarafından yürürlüğe konulur." ifadesinin
"Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler Kurum
tarafından hazırlanır ve yürürlüğe konulur."
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Osman Baydemir Hişyar
Özsoy
Diyarbakır Şanlıurfa Bingöl
Meral Danış Beştaş Erol Dora Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Mardin
Bitlis
BAŞKAN Maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 31inci maddesinin (2)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 31- (1) Bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin tüm yönetmelikler Kurum tarafından yürürlüğe konulur.
Namık Havutça Ömer Süha Aldan Özkan Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Zeynel Emre Cemal
Okan Yüksel Haydar
Akar
İstanbul Eskişehir Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, kanunun uygulanmasına
ilişkin tüm yönetmeliklerin kurum tarafından yürürlüğe
konması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı'nın 31inci maddesinde geçen "Bu Kanunun
uygulanmasına ilişkin yönetmelikler Kurum tarafından
yürürlüğe konulur." ifadesinin "Bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin yönetmelikler Kurum tarafından hazırlanır ve
yürürlüğe konulur." şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hişyar Özsoy (Bingöl) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy.
Buyurun Sayın Özsoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
HİŞYAR ÖZSOY
(Bingöl) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, dün bu kürsüde, gece saat bir buçukta
konuşurken bir vekil arkadaşımıza, kadın bir vekil
arkadaşımıza benim buradan bir tepkim olmuştu, biraz kendisini
spota koyduğum için, işin doğrusu sonra üzülmüştüm.
Kendisinden, konuşmamdan sonra gidip özür dilediğim zaman kürsüyü
göstermişti, hani Oradan edin, kürsüden. Buradan da, sizden ben özür
diliyorum incittiysem. (AK PARTİ, CHP ve HDP sıralarından
alkışlar) Niyetim, incitmek değildi, yalnız, takılmadan
da geçemeyeceğim. Ben, bu kürsüde değişik zamanlarda
konuştum; öğlen üçte konuştuğum zaman yine aynı
vekilimiz, çok büyük bir heyecanla sürekli cevap yetiştiriyordu,
akşam yedide konuştum hakeza, gece on birde konuştum yine, en
son gece bir buçukta konuştum yine aynı heyecanla, aynı
şeyle, benim biraz tepkim de oydu. Performansınız gerçekten
hayret verici.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, söz aldığım maddeyle ilgili çok
konuşamayacağım. Az önce, bir milletvekili
arkadaşımız, bana bir avukatın kendisine gönderdiği
mesajı iletti, burada okumak istiyorum hepinizin huzurunda. Biliyorsunuz,
bu barış için akademisyenler mevzusu her geçen gün büyüyor, artarak
büyüyor. Şu ana kadar bize gelen verilere göre, bir imza
attıkları için görevden uzaklaştırılan 29 akademisyen var.
Yani, otuz yıldan fazla emek veriyorsunuz, hayatınız bir anda
bir imzayla çiziliyor. İdari soruşturması olan 532 kişi
var, istifa eden 6, zorla emekli ettirilen 1, işten çıkarılan
38, adli soruşturma 158, gözaltı, ev, ofis araması 37, en son da
3 tutuklama, bir de 1.128 kişiye toplu bir dava olacak gibi görünüyor.
Değerli arkadaşlar,
biz bu memlekette İnsanlar, ne kadar cahil kalırsa o kadar iyi.
diyenlerin -dün de söyledim- rektör yardımcısı olduğu,
üniversiteleri aile şirketine çevirenlerin YÖK Denetim Kurulu
üyeliğine getirildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Barış dedikleri için cezaevlerine giden akademisyenler bunlar.
Bakın, ne olmuş? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli milletvekilleri,
biraz dinler misiniz. Muhabbetiniz bol olsun, maşallah!
NECİP KALKAN
(İzmir) Dinliyoruz, dinliyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) O
kâğıt boş değildi, boş kâğıt
imzalamadılar.
HİŞYAR ÖZSOY
(Devamla) Öğleden sonra Kıvanç ve Muzafferi gördüm. Kıvanç
ve Muzaffer dediği, müvekkilleri, iki akademisyen, şu an cezaevinde.
Şöyle diyor: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 9 No.lu Yüksek
Güvenlikli Cezaevinde
Tabii, adam öldürmüşler, yüksek güvenlikli
cezaevindeler!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Adam öldürenleri savundular, boş kâğıt imzalamadılar onlar.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
Çok selamları ve teşekkürleri var. Çok katı biçimde
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Boş kâğıt imzalamadılar, adam öldürenleri savundular.
HİŞYAR ÖZSOY
(Devamla) Biraz dinleyin, dinleyin; utanırsınız belki.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bir de utanmadan savunuyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen, müdahale etmeyelim.
HİŞYAR ÖZSOY
(Devamla) Çok selamları ve teşekkürleri var herkese. Çok katı
biçimde tecritte olduklarını, üç kişilik iki ayrı odada tek
başlarına tutulduklarını, birbirleriyle ve başkalarıyla
görüştürülmediklerini
Bu çok önemli: Tüm kitaplarının
kendilerinden alındığını, defter, kalemden başka,
odalarının tümüyle boş olduğunu ve bu cezaevine
girişte onur kırıcı bir biçimde soyularak çıplak aranmaya
maruz bırakıldıklarını, on beş yirmi dakika
çıplak bekletildiklerini
Üniversite hocaları, 2016, Türkiye!
Metrise benzemeyen, artı, koşulları ağır bir
cezaevinde tutulduklarını ve ilk isteklerinin -bu iki arkadaş,
iki akademisyen- birlikte aynı odada kalmak olduğunu aktarıp
bilinmesini istediler. Biz de buradan bütün Türkiyeye, hepinize söylüyoruz.
Bir de not eklemiş Esra
Mungan, doçent olan, Boğaziçi Üniversitesinde Psikoloji Bölümünde, çok
saygıdeğer, çok kıymetli bir akademisyen, O ise Bakırköy
Cezaevinde ve tecritte. Vallahi ben utandım. Yani, akademisyenleri
çırılçıplak soyup orada on beş dakika bekleteceksin ve
burada vekil olan arkadaş da diyor
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Kim soymuş ya? Abartıyorsun. Yalan söylüyorsun be! Yalanları
doğru gibi söylüyorsunuz.
HİŞYAR ÖZSOY
(Devamla) -
İmza atmışlar. Gerçekten, bakın, ilk defa bu
kadar ağır konuşuyorum, sizden utanıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Utanman lazım senin, yalanları doğru gibi anlatıyorsun.
Terörü destekleyenleri destekliyorsunuz be!
HİŞYAR ÖZSOY
(Bingöl) Sizin gibi olacağımıza terörist oluruz daha iyi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Terörist mi olursun? Olmuşsun zaten.
HİŞYAR ÖZSOY
(Bingöl) Hadi oradan! 5 kitap okumamış adamsın.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 31inci maddesinin (1)inci fıkrasındaki
"yürürlüğe konulur" ibaresinden önce gelmek üzere "aksi belirtilmedikçe"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nuri Okutan (Isparta) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Isparta Milletvekili Nuri Okutan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Okutan.
(MHP sıralarından alkışlar)
NURİ OKUTAN (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra
sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 31inci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket
Partisi adına verilen önerge hakkında söz almış
bulunmaktayım. Herkesi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Efendim, dün sözlerim
yarıda kalmıştı ama bugün biraz önce, benden önce bir konuşmacımız,
Trabzonda başlayan fişleme işinin, bir valinin fişleme
işinin devam edip geldiğini ve bunun devletin artık bir mütemmim
cüzü hâline geldiği şeklinde bir yaklaşımda bulundu. Muhtemelen
benim kastettiğimi belki kastetmemiştir ama ben de bu arada bir
hususu da açıklayıp kurgulamak isterim.
Aslında, güçlü
devletler, kayıtlarını doğru şekilde tutan
devletlerdir. Mesela, Osmanlıdan bahsedilir ve Osmanlı tarihsel
süreç içerisinde güçlü devlettir, güçlü devlet olmasının başka
gerekçeleri de var ama en önemli sebeplerinden birisi,
kayıtlarının doğru şekilde tutulmasıdır. Bir
tahrir defterleri var ki şimdi, işte Trabzonla ilgili o tarihlerdeki
keçilerin, koyunların, evde kaç kişi yaşıyor, onların,
bahçede kaç tane ağacı var, kuyusu var, onların
kayıtları vardır ve güçlü devletler böyle yaparlar. Yetmez,
aslında hem insanları hem mülkü de yani tapulama işini de yerli
yerinde tutarlar. O bakımdan, bu kayıtların bu hâliyle zapturapt
altına alınması, efendim, kişisel veriler hakkında ya
da fişleme noktasında değerlendirilmesi doğru olmaz.
Ekonomide de hepimiz demiyor muyuz kayıt sistemine geçelim, kayıt
dışı ekonomi olmasın. Dolayısıyla, iki şeyi
karıştırmayalım, kayıtlar tutulmalı, bu
kayıtlar fişleme falan değildir ama Anayasada güvence
altına alınan temel hak, özellikle kişi hak ve hürriyetlerinin
korunmasıyla ilgili titizliğimizi koruyalım.
Dolayısıyla, bu kanun da bunun içindir. Bence bir an önce geçmeli ama
-bilhassa burada ikide bir bunu söylüyoruz- kamuoyunun bu tereddütlerini de
haklı bulmak gerekiyor çünkü bu konuda çok iyi sınav verdiğimizi
düşünemeyiz.
Dün yarıda
kalmıştı, şimdi bilhassa -25inci maddeyle ilgili
konuşuyordum- orada Kurumun teşkilatı yönetmelikle belirlenir.
şeklinde bir karar aldık, şimdi geçecek. Bugünkü 31inci maddede
de yönetmeliğin çıkarılabileceği
Nasıl olacak? Kurum
kanunu çıkacak, bu kanunun nasıl yürütülmesiyle ilgili yönetmelikler
çıkarılacak; tam da yönetmelik bunun için çıkarılır.
31inci maddedeki yönetmelik yaklaşımı doğru bir
yaklaşımdır. Nasıl çalışmalar yapılacak, efendim,
bu kanun nasıl uygulanacak, bunları göstermesi bakımından
doğru ama 25inci maddede geçen teşkilatın
yapısının yönetmelikle belirlenmesi işi temelden
yanlıştır. Bu bakımdan, burada belki düzenleyici
arkadaşlarımız da var, Komisyon üyesi de arkadaşlarımız
var, onların bilgisine, ilgisine sunuyoruz.
Bu kurum özerk bir kurum
olacaktı, özerk olması hemen hemen mümkün değil, Özerk
olmasın. denilebilir, o zaman da bu şüpheler artar. Mesela, ruhunda
da özerk olması isteniliyor çünkü Yargıtay üyeleri gibi,
Yargıtayda, Birinci Başkanlar Kurulu huzurunda yemin etmeleri
bekleniyor. Bu, doğru bir şey ama nasıl olacak? Şimdi, hem
Başbakan atayacak hem Başbakan atadıktan sonra yönetmeliği
de yine Bakanlar Kurulu çıkaracak ve bu kuruldan bağımsız,
özerk bir karar bekleyeceğiz. Bunlar çok beklenilebilecek hususlar
değil.
Ben -sürem de
kalmadı yine- bu duygularla herkesi saygıyla, hürmetle selamlamadan
önce, inşallah, belki gelecek dönemde de -yani bu, bir an önce
çıksın deniyor ama- belki çok yakın bir sürede tekrar bu kanunu
ele alacağımız kanaatindeyim; benden önce de bu kanaatini
belirtenler oldu, ben de o kanaatteyim. Belki uygulamada da
yanlışları görerek tekrar ele alacağımız
ümidindeyim.
Bu duygularla,
herkesi bir kez daha saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Geçici madde 1
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı'nın Geçiş hükümleri kısmında yer alan
geçici madde 1'in (3)üncü fıkrasında yer alan "Bu Kanun hükümlerine
aykırı olduğu tespit edilen kişisel veriler derhâl silinir,
yok edilir veya anonim hâle getirilir." ibaresinin çıkarılarak
"Bu Kanun hükümlerine aykırı olduğu tespit edilen
kişisel verilerin toplanma şekillerinin Kanuna uygunluğunun
araştırılması, incelenmesi ve bilgilere bağlı
yaşanan olayların araştırılması gündemiyle
komisyona toplanma zorunluluğu getirilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi
ilgili ihtisas komisyonlarına iletilir" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Meral Danış
Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
Diyarbakır Adana İstanbul
Mahmut Toğrul Burcu Çelik Özkan
Gaziantep Muş
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının geçici 1inci maddesinin (3)üncü
fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere "Bu
kanunda öngörülen esaslara uygun olarak, kanunların verdiği yetkiye
dayanarak işlendiği tespit edilen veriler bu Kanuna uygun hale
getirilmiş sayılır. Hangi verinin hangi kanun çerçevesinde
işlendiği ile Kişisel Verilerin Korunması Kanununa
uygunluğunun tespitine ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından
belirlenir." cümlelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Erhan Usta Mehmet Parsak
İstanbul Samsun Afyonkarahisar
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Baki
Şimşek
Hatay Mersin
Mustafa Kalaycı
Konya
BAŞKAN Maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici 1inci maddesinin
(1)inci fıkrasında yer alan "altı ay içinde"
ibaresinden sonra gelmek üzere "21 inci maddede öngörülen usule göre"
ibaresinin eklenmesini, (3)üncü fıkrasına aşağıdaki
cümlenin eklenmesini ve (6)ncı fıkrasında yer alan bir
ibaresinin iki ve diğer dört ibaresinin "diğer
beş" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necip Kalkan Abdurrahman Öz Coşkun Çakır
İzmir Aydın Tokat
Abdullah Ağralı Ahmet Tan Osman
Aşkın Bak
Konya Kütahya Rize
Halil Eldemir Şahit Tin Mustafa Şükrü Nazlı
Bilecik Denizli Kütahya
Haydar Ali Yıldız Ramazan
Can
İstanbul Kırıkkale
Ancak bu Kanunun
yayımı tarihinden önce hukuka uygun olarak alınmış
rızalar, bir yıl içinde aksine bir irade beyanında
bulunulmaması halinde, bu Kanuna uygun kabul edilir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi mi
okutuyoruz?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Gerekçe
Gerekçe:
Önergeyle ilk kurul
üyelerinin nasıl seçileceğine dair çıkabilecek tereddütleri
gidermek amacıyla 21inci maddede öngörülen usule atıf
yapılmaktadır. Öte yandan, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce
hukuka uygun olarak alınan rızalar hakkında, bu Kanunun
yürürlüğe girmesinden itibaren ilgililerce bir yıl içinde aksine bir
irade beyanında bulunulmaması hâlinde, alınan
rızaların bu Kanuna uygun olduğunun kabul edilmesi amacıyla
bir cümle eklenmektedir. Ayrıca, Kanunun 21inci maddesinde Kurulun üye
sayısının artırılmasına yönelik
değişikliğe uyum sağlamak amacıyla
değişiklik yapılmaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini
okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının geçici 1inci maddesinin (3)üncü
fıkrasının 1inci cümlesinden sonra gelmek üzere Bu kanunda
öngörülen esaslara uygun olarak, kanunların verdiği yetkiye dayanarak
işlendiği tespit edilen veriler bu Kanuna uygun hâle getirilmiş
sayılır. Hangi verinin hangi kanun çerçevesinde işlendiği
ile Kişisel Verilerin Korunması Kanununa uygunluğunun tespitine
ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından belirlenir."
cümlelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle bir
kanuna dayanarak ve kişisel verilerin korunması kanununa uygun olarak
işlenmiş mevcut verilerin bu kanuna uygun hâle getirilmesi
sırasında korunması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısı'nın Geçiş hükümleri kısmında yer alan
geçici madde 1'in (3)üncü fıkrasında yer alan "Bu Kanun hükümlerine
aykırı olduğu tespit edilen kişisel veriler derhâl silinir,
yok edilir veya anonim hâle getirilir." ibaresinin çıkarılarak
"Bu Kanun hükümlerine aykırı olduğu tespit edilen
kişisel verilerin toplanma şekillerinin Kanuna uygunluğunun
araştırılması, incelenmesi ve bilgilere bağlı
yaşanan olayların araştırılması gündemiyle komisyona
toplanma zorunluluğu getirilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi ilgili
ihtisas komisyonlarına iletilir" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Burcu Çelik Özkan (Muş) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan.
Buyurun Sayın Çelik Özkan.
(HDP sıralarından alkışlar)
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
tasarı için sanırım en ortak kanaat, bir fişleme
yasası olduğuna dair ortaya çıktı. Şimdi,
fişlemenin yasal dayanağını, yasal zeminini
oluşturmaya çalışırken esasen şu anda özellikle
vekilliğini yapmış olduğum Muş ilinde de aynı
sorunlarla karşılaştığımı belirtmekle
birlikte, tüm Türkiye genelinde epey bir fişlemenin zaten yapıldığını,
daha önceden yapılmaya başlandığını ve hâlen de
yapılıyor olduğunu belirtmek gerekiyor. Bunun nasıl
olduğuna biraz değinmek istiyorum. Şöyle ki: Atanmış
olan mülki amirler, görevlerine başladıklarından itibaren -bu,
Muşta da böyle gerçekleşti- hangi öğretmenler hangi basın
açıklamalarına katılır, hangi öğretmenler, hangi memurlar,
hangi kamu kurumu çalışanları HDPli vekillerle bir basın
açıklamasında görünür ya da hangi memurlar, hangi eğitmenler,
hangi kamu kurumu görevlileri, hangi partiye oy verir? şeklinde yemeyip
içmeyip memleketin, Muşun ve Türkiyenin genel sorunlarını ele
alıp tartışmak yerine bunlara kafa yoran ve bu sebeple de
açıktan zaten fişlemenin en büyüğünü yapan mülki amirlerle
karşı karşıyayız şu anda.
Muş ilinde -özellikle
belirtmek istiyorum- bildiğimiz kadarıyla, son
aldığımız bilgiler 3 EĞİTİM-SENli öğretmenin
sürgün edildiği başka başka şehirlere. Bu
öğretmenlerin Muşta aileleri, evleri, düzenleri, çoluk çocuğu
bir yaşamı vardı fakat hiçbir şey bu mağduriyetin
önüne geçemedi ne yazık ki, hâlen devam ediyor bakın.
Atanmış olan mülki amirler gittikleri her ilçemizde,
aldıkları her toplantıda Kim HDPye oy verir, kim HDPli
vekillerle görünür, biz gerekeni yaparız, biz devletiz
Ve çok açık,
bakın, kendi tabirleriyle, basına yansıyan söylemleriyle dile
getiriyorum burada: Biz hem devletin valisiyiz, kaymakamıyız, mülki
amirleriyiz hem de Hükûmetin valisiyiz, kaymakamıyız, mülki
amirleriyiz. söylemleriyle karşı karşıya kalıyoruz.
Şimdi, bu kadar fişleme açıkken bir de bunun yasal zeminini
oluşturmaya hakikaten gayret etmenin bir anlamı yok. Bu ülke vatandaşın
fişlendiğini ilk defa görmüyor fakat şu anda, sadece
Hani bunu
açıktan yapmıyoruz, bunu hukuki olmayan, hukuki dayanağı
olmayan, altyapısını oluşturmadan yaptığımız
fişlemenin yanı sıra, Bakın, artık bunun bir yasal
zemini
dediğimiz noktadayız aslında.
Şimdi, az önce söz
almıştım ben. Tekrar şunları söylemek gerekiyor
bakın: Burada amaçlanan gerçekten nedir? Hakikaten kişilerin bu
bilgilerinin, bu verilerinin devlet tarafından saklanması ve gerektiğinde
vatandaşa bu bilgilerin verilmesi ve kullanılmasının önünü
mü açmak? Yani vatandaşı korumak mıdır, yoksa devletin
istediğinde bu bilgileri vatandaşın da aleyhine kötü niyetli
olarak kullanmasının yolunu açmak mıdır? Bakın,
veriler nerede depolanacak, nerede bilgi altına alınacak, ne zaman bu
kişilere, vatandaşlara verilecek, bu bilgiler hangi işlemden
geçirilecek, hangi süreyle muhafaza altında tutulacak, tasarıda
hiçbir şekilde bu konulara ilişkin bir düzenleme yok.
Bunun yanı sıra, en
önemli şey orantılılık ilkesidir. Anayasanın
orantılılık ilkesine olan aykırılığı
özellikle belirtmek istiyorum. Kamu kurumları, bireylerin kişisel
verilerinin en çok kullanıldığı yerlerdir ve verilen
geniş istisnalar, kamu kurumlarının kişisel veri
işlemesine zemin hazırlamakta ve bu durum, bireylerin kişisel
verileri için gereğinden fazla risk taşımaktadır. Bu denli
soyut ve geniş bir istisna, kanunun varlığını dahi
sorgulatmak durumundadır. Az önce değindik, vatandaş, ekstra bir
çalışma, ekstra bir bilgi isterse tasarı bunu bir bedele
dayandırmıştır. Sosyal devlet olmanın
gerekliliğidir vatandaşın bu hakkını, bu talebini
yerine getirmek. Aksi takdirde, kişilerin, vatandaşın
verilerinin korunmasına ilişkin taleplerini ne yazık ki yerine
getiremezsiniz. Onun yanında, sosyal devlet olduğunuzu da artık
söyleyecek bir durumda kalamazsınız.
Bu sebeple, hakikaten sadece
bir AB yolunda, hani, bu vize muafiyeti çerçevesinde ele alınan bu
tasarıda bir durup biraz düşünelim. Gerçekten bir kurum
yaratalım ve altı dolu olsun. Sadece geçici bir dönem için, bir
sonraki, muhtemelen bir iki yıl içerisinde değişecek olan bu
tasarı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURCU ÇELİK ÖZKAN
(Devamla)
yerine, kafamızı yoralım, birlikte çalışalım.
Bu ülkenin ve vatandaşlarının hak ettiği bir kurumu
tekrardan ele almak gerektiğini düşünüyorum.
Sizleri saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici madde 1i kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Geçici madde 1 kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
(1/541) Esas sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 32nci maddesinin (1)inci
fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan
"yayımı" ifadesinin "yayım" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Meral
Danış Beştaş Osman
Baydemir
Diyarbakır Adana Şanlıurfa
Erol
Dora Mahmut
Celadet Gaydalı
Mardin Bitlis
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 32nci maddesinin (1)inci fıkrası (a)
bendinin sonundaki "altı ay" ibaresinin beş ay olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek Nuri
Okutan İsmail
Faruk Aksu
Mersin Isparta
İstanbul
Erkan
Haberal Kamil
Aydın Kadir
Koçdemir
Ankara Erzurum Bursa
Arzu
Erdem Fahrettin
Oğuz Tor
İstanbul Kahramanmaraş
BAŞKAN Maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanun
Tasarısının 32nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(1) Bu Kanunun;
a) 8 inci, 9 uncu, 11 inci,
13 üncü, 14 üncü, 15 inci, 16 ncı, 17 nci ve 18 inci
maddeleri yayımı
tarihinden üç ay sonra,
b) Diğer maddeleri ise
yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer."
Namık
Havutça Ömer
Süha Aldan Özkan
Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Zeynel
Emre Cemal
Okan Yüksel Haydar
Akar
İstanbul Eskişehir Kocaeli
Şenal
Sarıhan
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
GENÇLİK VE
SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan konuşacak.
Buyurun
Sayın Sarıhan. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞENAL
SARIHAN (Ankara) Sayın Başkan, sevgili kâtip üye
arkadaşlarım, Meclisimizin emekçileri ve değerli milletvekili
arkadaşlarım; galiba Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısıyla ilgili sona gelmiş bulunuyoruz. Bu son noktada
benim söylemek istediğim birkaç konu var. Aslında, pek çok şeyi
söyledik, hatta yineleyerek söyledik, bu yinelemelerimizin sonrasında işaret
etmek istediğim ve Önümüzde bizi bekleyen süreçte
karşımıza ne çıkabilir? konusundaki düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz
gibi, yasanın amaç maddesinde Anayasanın 20nci maddesinde
yapılan düzenlemeye uyum sağlama, AB uyum sürecindeki müzakere
fasıllarını gerçekleştirme ve temel hak ve özgürlüklere
zarar vermeyecek şekilde veri aktarımını sağlamak
konusunda belirlemeler vardı, amaç, böyle belirlenmişti. Şimdi,
bu amaca dayalı olarak da hangi hukuksal dayanaklar gösterildi? 1948 tarihli
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, 1981
tarihli 108 sayılı Kişisel Verilerin Otomatik İşleme
Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına
İlişkin Düzenleme temel alındı yani 1948, 1981. Daha sonra
1981 yılında kabul edilmiş olan bu sözleşmeye ilişkin
biz ancak 17 Şubat 2016 tarihinde bir onaylama yaptık Türkiye Büyük
Millet Meclisinde ve bu yasanın, bu tasarının gündeme gelmesi
hız kazandı. Evet, bunu yapalım. Arkadaşlar bu konuda hangi
olumsuzluklar var, neler temel insan hakları noktasından, hukuksal
noktalardan aykırılık taşıyor, bu konudaki
görüşlerini söylediler.
Şimdi, ben, birkaç
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına, bu konuya ilişkin
karara çok kısaca değinmek istiyorum. Amann İsviçre Kararı,
26 Mart 1987 tarihini taşıyor. Diyor ki bu kararda: Mahkeme bir kamu
mercisinin bir bireyin özel yaşamıyla ilgili bilgilerini
saklamasını 8inci maddeyi ihlal olarak kabul eder ve bunun
kullanılıp kullanılmaması dahi sorun değildir.
Yine, 1978 tarihli, oldukça
eski tarihli bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı son
derece önemli ve ilginç, der ki: Terörle mücadele eden devletler,
yıkıcı unsurları gizlice gözlem altında tutabilirler
ancak taraf devletler, bu gerekçeyle kişilerin özel yaşamına
müdahale etme, kişisel bilgilerine ulaşma konusunda her türlü tedbire
başvuramaz. Devlet, demokrasiyi savunma gerekçesiyle demokrasiyi sarsma,
hatta yıkma hakkına sahip değildir. der. Özellikle bu son
cümlenin, karardaki son cümlenin bizim kulaklarımızda kalması
gerektiğini, önümüzdeki günler için önemle sizinle paylaşıyorum.
Bir başka karar, daha
yeni tarihli, 4/12/2008 tarihli, Marper İngiltere Kararı. Bu karar da
Adalet sistemi, modern bilimsel tekniklerin kullanılması
sırasında bir denge tesis edemiyorsa, bu modern bilimsel tekniklerin
kullanımı, eğer ölçülülük ilkesini de
taşımıyorsa, 8inci maddenin ihlali vardır. der. Buradan,
bu olasılıkları, önümüzdeki günlerde bu yasayla ilgili olarak,
yasa çıktığı zaman, karşımıza çıkacak
durumları sizlere iletmek ve paylaşmak istedim. Eğer önümüzdeki
süreç, insanların haklarının korunması yerine, koruma
yerine biriktirme ve kullanmaya doğru döndürürse bu tasarıyı,
herhâlde başımız epeyce ağrıyacak demektir.
Çok teşekkür ederim.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 32nci maddesinin (1)inci fıkrası (a)
bendinin sonundaki "altı ay" ibaresinin beş ay olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor.
Buyurun Sayın Tor. (MHP
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 32nci maddesi üzerinde MHP Grubu teklifiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Kahramanmaraş Milletvekili olarak bir konuya açıklık getirmek
istiyorum bugünkü konuşmalar sebebiyle. Son günlerde bölücü terör örgütü
mensubu bazı öğrencilerin üniversitelerde kendilerine alan açmaya
yönelik hareketlerine Kahramanmaraşta da rastlanmıştır.
Olaylar Emniyet ve adli makamlarca çok yakından takip edilmiş,
neticede, çoğu üniversite öğrencisi olup PKK terör örgütünün
propagandasını yaptıkları, PKK terör örgütü adına
faaliyette bulundukları, yardım ve yataklık ettikleri, PKK terör
örgütüne eleman kazandırdıkları iddialarıyla toplam 27
gözaltı yapılmış, bunlardan 12si
tutuklanmıştır. Somut olay budur.
Değerli milletvekilleri,
ister batılı ister doğulu ister kuzeyli ister güneyli olsun,
sağduyu sahibi hiçbir baba ve anne oğlunun örgüt üyesi
olmasını, teröre bulaşmasını istemez.
Kahramanmaraşta da oğlunun tutuklandığını
öğrenen ve koşarak Kahramanmaraşa gelen bir babanın
oğlunun önünde diz çökerek maalesef, gittikleri yolun doğru yol
olmadığını beyanla örgütten ayrılmazsa babalık
hakkını haram edeceğini ağlayarak söylediği
müşahede edilmiştir. Kim bu babayı oğlunun önünde diz çöktürerek
yalvarır hâle getiriyorsa yüce Mevla belasını versin! (MHP ve
AK PARTİ sıralarından Amin sesleri) Kahretsin! (MHP ve AK
PARTİ sıralarından Amin sesleri)
Kıymetli milletvekilleri, güneydoğu
insanı mütedeyyindir, birlikten ve bütünlükten yana, saygıdeğer
kişilerdir. Çok yakın zamanda, oğlunu, kızını
istismar edenlere, bölücülere de gereken şamarı, silleyi
vuracaktır. Evet, sille atmaya da başlamıştır,
telaş bundandır. Üniversite gençliği de birlikten, bütünlükten
yanadır; emperyalistlere ve taşeronlarına gerekli cevabı
verecek, derslerine çalışacak, vatana, millete ve ailesine
yararlı insanlar olarak yetişecek ve irfanlar ordusuna
katılacaktır. Arzumuz ve temennimiz budur.
Değerli milletvekilleri, bugün itibarıyla,
maalesef, şehit cenazeleri gelmeye devam etmektedir. Nusaybinde
şehit düşen bir kardeşimiz Uzman Çavuş Raşit Atcının
cenaze merasimine katılmak üzere dün Kahramanmaraştaydım.
Şehidimize ve bugünkü 5 şehidimizle birlikte hepsine Allahtan rahmet
diliyorum. Şehit cenazelerine katılmak üzere Kahramanmaraşta
bulunduğum sırada bir dostumun Suriyeli bir vatandaşla yaptığı
konuşmayı burada nakletmek istiyorum. Suriyeli vatandaş
Bombalar, silahlar bizden uzakken işimizde gücümüzdeydik; ne zaman ki
bizim de başımıza bomba yağmaya, silah atılmaya
başlandı işin vahametini anladık. diyor.
Dün
Güneydoğunun bazı illerinde benzer olayları önemsemeyenler
ateş bacayı sarınca feveran etmişlerdir.
Cumhurbaşkanlığı Sarayının önündeki cadde
beş gündür kapalıdır, trafiğe kapalıdır.
Keşke böyle olmasaydı, keşke terör hafife alınmasaydı,
keşke terörisler ellerinde silahlarla karakolların önünden elini
kolunu sallayarak geçmeseydi ve bu acılı günleri
yaşamasaydık diyorum. Bu sebeple, terörü besleyenlerin utançları
bir tarafa ama terör asla ve hiçbir zaman küçümsenmemeli, asla ve hiçbir zaman
ötelenmemelidir.
Değerli
milletvekilleri, verileri hukuksuz olarak kaydedenleri
cezalandıralım, gereksizleri, istenmeyenleri silelim; bu tamam ama
işimize gelmediği zaman da hukuksuz olarak verileri yayma gibi bir
şerefsizliğe de asla düşülmemelidir, verileri kanunsuz yayarak
bundan siyasi çıkar sağlama alçaklığına da tenezzül
edilmemelidir. İnsan kaynağımız verilerden çok daha
önemlidir. İnsanı koruyalım, teröre kurban vermeyelim,
teröristleri şımartmayalım.
20 Temmuz
2015ten bugüne kadar geçen süre içerisinde 300e yakın
vatandaşımız hayatını kaybetti. Tablo dehşet
vericidir. Asayiş, emniyet altüst olmuştur, huzur
kalmamıştır. Bugün sizlere soruyorum, özellikle de AKPli vekil
arkadaşlara soruyorum: Cudide çiçek toplanıyor mu? Ağrıda
piknik yapılıyor mu? Dicle, Fıratın sularında
yüzülüyor mu? Özlemler vuslata dönüştü mü? Teröristler sınır
dışına mı çıktı yoksa dağdan şehre mi
indi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Devamla) Değerli vekiller, bunları düşünmenizi
diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
(1/541) esas sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 32nci maddesinin (1)inci
fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan yayımı
ifadesinin yayım şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken.
Buyurun Sayın Baluken.
(HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, son maddelerle
ilgili genel birtakım düşüncelerimi ifade edecektim ama demin bu kürsüden
yapılan konuşma üzerinden bir kez daha bir uyarıyı buradan
yapmayı bir borç biliyorum. Özellikle üniversitelerle ilgili, geçmiş
yıllarda da yapılan provokasyonlar ve yaşanan hadiselerle ilgili
hem her milletvekilinin hem de her siyasi parti grubunun son derece sorumlu
davranması gerektiği kanaatindeyiz. Üniversitelerin özellikle bir
çatışma alanı hâline getirilmek istendiği, bu yönlü
bilinçli geliştirilen bazı provokatif zeminlerin devlet yetkilileri
ve bizce Hükûmet tarafından görmezlikten gelindiği bir ortamda bu
çatışma zeminini körükleyecek, artıracak her türlü söylem ve
tutumdan uzak durmak gerekiyor. Geçmişte siyasi parti genel
başkanları bu konuda üniversitelerde yaratılmak istenen
çatışma ortamlarıyla ilgili zaman zaman son derece önemli uyarılarda
bulundular. Yani, oradaki yangısal sürecin üzerine ateş dökmek
yerine, su dökmenin telaşı, çabası içerisinde oldular. Ancak,
maalesef, bu son günlerde, görebildiğimiz kadarıyla, üniversitede
yaşanan bazı hadiseler tamamen bağlamından koparılarak
ve aksi bir istikamette kamuoyuna sunularak bu yönlü oradaki hadiselerin
derinleştirilmesine yönelik bir tehlikeli çaba sezinliyoruz. Bunun kimseye
fayda getirmeyeceğini ifade etmemiz lazım. Bugün birçok üniversitede
sadece Kürt olduğu için, sadece Diyarbakırlı olduğu için
kendi evinden bile çıkamayan, evinde mahsur kalan, milletvekillerinin
araya girmesiyle can güvenliği sağlanan öğrencilerin
yaşadığı dramları biliyoruz ama bütün bunlarla ilgili,
mesele farklı bir boyuta taşınmasın diye burada ajitatif
birtakım propagandalar yapmak yerine meselede çözümü esas alan bir
yaklaşım içerisinde olduk, bundan sonra da böyle olması
gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü, özellikle, oradan başlayacak bir
kıvılcımın, herhangi bir üniversiteden başlayacak bir
kıvılcımın gençliğin dinamizmini ve tez
canlılığını, gençliğin belirli konularda asi
kişiliğini göz önünde bulundurduğumuzda, bütün ülkeye
yayılacak büyük bir yangına dönebileceğinden endişe
ediyoruz. O nedenle, buraya çıkacak her milletvekilinin veya her siyasi
parti grubu temsilcisinin özellikle üniversitelerle ilgili konuşurken
ajitatif bir yaklaşımdan çok itidali öne alan ve oradaki sorun
alanlarını gidermeyi önceleyen bir dil ve üslup
kullanmasını, bir siyasi tutum sahibi olmasını son derece
önemli görüyoruz.
Bugün, üniversitelerde okuyan
öğrencilerin birçok sorunu var. Yani, eğitim hizmetlerinin
niteliğinin düşük olmasından üniversitelerin özerkliğine
kadar, barınak olarak yurt temininden tutalım da öğrencilerin
kendi eğitim hayatları boyunca okuyamamanın, her türlü imkânsızlıktan
dolayı okuyamamanın getirmiş olduğu
sıkıntılara kadar bir geniş yelpazede çözüm bekleyen sorun
alanlarıyla karşı karşıyayız. Üniversitelerle
ilgili, öğrencilerle ilgili tartışmamız gereken konular
bunlarken sadece oradaki üniversitelere potansiyel birtakım
tanımlamalar yaparak çatışma alanlarını
derinleştirmek ne o öğrencilerin yaşadığı
sorunlara bir çözüm sağlar ne de bu ülkenin en temel sorunlarıyla
ilgili olan üniversiteler, academia, öğretim görevlileri ve
öğrencilerin yaşadığı sorunlarla ilgili herhangi bir
gelişmeye katkı sunar. Bu nedenle, özellikle bu konuşmamı
tamamen bu yönlü, bütün siyasi parti gruplarına bir uyarı olarak
buradan ifade etmek istiyorum. Tabii ki farklı tutumlar ortaya
çıkarsa, gerçeği bağlamından koparıp burada ajitatif
bir tarz üzerinden üniversitelerdeki yangısal süreci artıracak
tutumlar ortaya çıkarsa ona her milletvekilinin ve her siyasi parti
grubunun mutlaka söyleyecek sözü, burada kullanacak cümleleri vardır
diyorum.
Bu konuyla ilgili özellikle
herkesi tekrar soğukkanlılığa davet ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
32nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
32nci madde
kabul edilmiştir.
Tasarının son
maddesine geçtik. 33üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 33üncü maddesinin (1)inci fıkrasındaki
Bakanlar Kurulu yürütür. ibaresinin Bakanlar Kurulu tarafından
yürütülür. olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek Nuri Okutan İsmail Faruk Aksu
Mersin Isparta İstanbul
Erkan Haberal Kamil Aydın Arzu Erdem
Ankara Erzurum İstanbul
Kadir
Koçdemir
Bursa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 33üncü maddesinin Bu Kanun hükümleri Bakanlar
Kurulunca yürütülür. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Meral Danış
Beştaş Osman
Baydemir
Diyarbakır Adana Şanlıurfa
Mahmut Celadet Gaydalı Erol Dora
Bitlis Mardin
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısının
33üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 33- (1) Bu Kanun
hükümleri Bakanlar Kurulu eliyle yürütülür.
Namık Havutça Ömer Süha Aldan Özkan Yalım
Balıkesir Muğla Uşak
Zeynel Emre Cemal Okan Yüksel Haydar Akar
İstanbul Eskişehir Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel.
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
hazırlık maçında İsveç karşısında galip
gelen A Millî Futbol Takımının
başarılarının devamını dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Bu arada A
Millî Takım hazırlık maçında İsveç
karşısında 2-1 galip gelmiştir. Millî Takımın
başarılarının devamını diliyoruz.
(Alkışlar)
X.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/541) (S. Sayısı: 117) (Devam)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Yüksel. (CHP sıralarından alkışlar)
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkan
sevindirdi, ben de maalesef biraz üzeceğim.
Biraz önce gelen bilgiye
göre, Diyarbakır-Bingöl karayolunda bulunan Mermer Jandarma Karakoluna
bölücü hainler bombalı araçla saldırı düzenlemiş ve şu
anda da silahlı çatışma devam ediyor. Allah oradaki güvenlik
kuvvetlerimizin yardımcısı olsun, inşallah bir zayiat
vermeyiz diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
evet, tasarının sonuna geldik. Bir sürü şey söyledik. Bu kürsüden
bu tasarıyla ilgili hep teknik şeyler anlattık.
Tasarının sakıncaları konusunda sizleri uyarmaya
çalıştık. Çok şey söyledik. Bunun bir fişleme
olacağını söyledik. Yarın bir gün iktidardan
düştüğünüzde, sizin çıkardığınız bu kanunla
sizlerin dahi fişlenebileceğini söyledik. Kurulun oluşumunun
Avrupa Birliğinin aradığı kriterlere uygun
olmadığını, çok yakın bir zamanda tekrar bu kanun
üstünde oynamalar yapmak durumunda kalabileceğimizi söyledik. MİTe
verilen, istihbarat teşkilatlarına verilen ayrımın, istisnaların
çok olacağını söyledik. Tasarının istisnalardan
yamalı bohçaya döndüğünü, bunun tasarının amacına çok
aykırı olduğunu söyledik ama size anlatamadık. Artık,
size bu konuda başka bir şey diyemeyeceğim, tasarının
çoğunu geçirdiniz, hayırlı uğurlu olsun. Dileğim odur
ki kabul edilen bu kanunla, ne yurttaşlarımızın ne sizin ne
bizim telafisi imkânsız zararlara muhatap kalmamamız.
Yalnız söylememiz
gereken birkaç şey var. Biraz önce Sayın Komisyon Başkanı,
bizim bir yeni madde ihdasıyla ilgili talebimizi Komisyon
çoğunluğu olmadığı için kabul etmedi. Neydi bu madde?
Aslında, bugün, 4 partinin ortak bir önergeyle kurduğu, çocuklara
yönelik her türlü istismar iddialarını araştıracak
araştırma komisyonuyla da ilgiliydi. Kişisel verilerin
korunması diyoruz ama kanunda bir kelimeyle dahi olsun çocukların
kişisel verileriyle ilgili bir madde yok. Biz bu Komisyonda bir maddeyle
dedik ki: Küçük çocukların kişisel verilerinde ancak ve ancak
velisinin ya da vasisinin açık rızası olmalı. Komisyonda
Sayın Bakan dedi ki: Yahu, doğru, haklısınız, biz
bunu atlamışız ama Komisyonda sizin önergenizi kabul etmeyelim
de bunu iyice araştıralım, Genel Kurulda biz bir önergeyle kanun
metnine dâhil edelim. Sayın Çavuşoğlu, böyle olmadı
mı? Oldu. Sayın Ali Bey -çıktı mı, bilmiyorum- böyle
olmadı mı? Oldu. Biz bunu beklerken bir baktık ki böyle bir
madde gelmedi. Hemen başvurdum, dedim ki: Ya, bu niye böyle? Dediler ki:
Ya, küçük çocukların böyle vasisini ararsak ticari hayat mümkün olmayacak
derecede çekilmeyecek hâle gelecek. Ya bırakın. Yani, nedir bu para
sevdası, nedir bu zengin sevdası?
Yani, benim 11
yaşında bir kızım var. Bir örnek vereceğim.
Alışveriş merkezine annesiyle beraber gitti, ayrıldı
annesinden; gitti, bir hediyelik eşya mağazasından bir şey
alacak. Dedi ki oradaki tezgâhtar: Telefon numaranız? O da verdi. Al
işte, çocuk istismarına yol açabilecek -başkalarının
eline geçtiğinde- bir durum oluştu. Kötü bir şey mi söyledik?
Ama, maalesef kabul ettiremedik, anlatamadık.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bunlar anlamaz.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla)
Siz burada Türk halkının oylarıyla seçilmiş
milletvekillerisiniz. Mutlaka anlayışınızın çok
geniş olduğuna inanıyorum. Artık hatayı kendimizde
arıyorum. Demek ki biz iyi anlatamadık.
Sözü çok fazla uzatmak
istemiyorum ama bu yasanın, yani bizim her türlü muhalefetimize
rağmen kabul edeceğiniz bu yasanın ne kadar sakıncalı
olduğunu ileride yaşayarak göreceğiz ve o zaman elinizi
vicdanınıza koyup o manzarada payınızın olup
olmadığını düşünmenizi talep ediyorum.
Yasanın geçmesinde
emeği geçen bürokratlara, Adalet Komisyonuna ve sayın
milletvekillerine teşekkür ediyorum. Yüce kurulunuzu
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 33üncü maddesinin Bu Kanun hükümleri Bakanlar
Kurulunca yürütülür. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) - Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Maddenin daha
anlaşılabilir bir hâle getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Tasarısının 33üncü maddesinin (1)inci fıkrasındaki
Bakanlar Kurulu yürütür. ibaresinin Bakanlar Kurulu tarafından
yürütülür. olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir.
Buyurun Sayın Koçdemir.
(MHP sıralarından alkışlar)
KADİR KOÇDEMİR
(Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi tarafından verilen değişiklik önergesi üzerine
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, uluslararası
hukukta evrensel hukuk kaideleri bakımından temel insan hakkı
sayılan ve pek çok yerde insanın kendisine karşı bile
korunan haklar arasına dâhil edilen özel hayatın gizliliği ve
kişisel verilerle ilgili kanunun sonuna geldik. Bu tür hususlar, hava
gibi, yokluğu hâlinde ya da istismarı, suistimali hâlinde değeri
ve önemi anlaşılan hususlardır. Bu kanun muhtemelen beş
altı ay sonra değişiklik teklifleriyle tekrar yüce Meclisin
huzuruna gelecektir. O açıdan, bir iki teknik hususu son olarak ifade etmek
isterim.
Efendim, kanuna, kişisel
verilerin korunmasından ziyade, isim olarak kişisel verilerin
kullanımı kanunu deseydik daha doğru olacaktı çünkü
maddelerde hep bu husus düzenlendi ve yapılan itirazlara da O zaman
ticari hayat durur, o zaman araştırma yapılamaz. gibi
gerekçeler getirildi.
Yine, burada, daha çok devlet
tarafından temel hakların ihlali ve kişisel verilerin kötüye
kullanımı üzerinde duruldu ama günümüzde birey
karşısında asimetrik bir güce ulaşan organizasyonlar ve
uluslararası şirketlerin, örgütlerin burada dikkate
alınmadığını, düzenleme yapılırken bunlarla
ilgili düzenlemelerin yapılmadığını gördük. Oysa, biz
bugün biliyoruz ki bir cep telefonuna indirdiğimiz basit bir programla
dahi pek çok kişisel verimizi bu şirketlere veriyoruz ve bunlar
istismar ediliyor. WikiLeaks ve Snowden hadiseleri bu verilerin ne kadar
korunabileceğini gösteriyor.
Sadinin çok güzel, ibretlik
bir sözü var, diyor ki: Başkalarından ibret al ki sen
başkalarına ibret olma. Avrupada, Batı dünyasında
kişisel verilerin suistimaliyle ilgili gelinen noktalarda alınan
tedbirlerden bir iki hususu belirtmek istiyorum.
Biliyorsunuz, 1980lerin
başında pek çok Batı ülkesinde nüfus sayımı bile
anayasa mahkemeleri tarafından kişisel verilere gereksiz müdahale
gerekçesiyle iptal edildi.
Yine, son olarak, Avrupa
Birliği, 14 Aralık 2005 tarihinde, iletişim kayıtları
ile -telefon görüşmeleri gibi- İnternet hareketlerinin altı ay
müddetle bir yerde muhafaza edilmesini öngördü. Bu kural uygulamaya geçti ancak
8 Nisan 2014 tarihinde Avrupa Adalet Divanı bunu iptal etti. Buna benzer
pek çok uygulama var ve ülkemizde bizim yaşadığımız bununla
ilgili tecrübeler var. Ülkemizde sorumluluk mevkisinde olanların
nasıl davrandığıyla ilgili hususlar var.
Bugün şahit olduk;
Belçikaya bakın. Belçikada şu, bu söyleniyor mu? diye bize
Belçikayı örnek gösterenler bugün Belçikadan bihaber olmayı tercih
ettiler çünkü Belçikada bugün İçişleri ve Adalet Bakanları tek
bir bombalı saldırıdan sonra istifa ettiler. Ama, bizdeki
siyasiler teflon tava gibi, ne sorumluluğu atsanız asla
yapışmaz ve siyasi sorumluluk nedir bundan bihaberler. Böyle olunca
onlara tabi bürokrasi de yaptıklarından sorumluluk alma ve
yaptığının hesabını verme konusunda oldukça
çekimser davranmaktadır. Bu da kamu hizmetlerinin yeterince yerine
getirilmemesini sağlamaktadır. İnşallah,
başkalarına ibret olmayacak bir sürece bu kanun vesile olur ve tahmin
ettiğimiz gibi beş altı ay sonraki değişikliklerde
bugün ihmal edilen hususlar bu değişikliklere dâhil edilir.
Ben, kanunun ülkemize,
milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
33üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Böylece ikinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının tümünün
oylanmasından önce, İç Tüzükün 86ncı maddesine göre oyunun
rengini belirtmek üzere lehte ve aleyhte iki söz talebi vardır, öncelikle
bu söz taleplerini karşılayacağım.
Lehte olmak üzere ilk söz,
İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kayaya aittir.
Buyurun Sayın Kaya. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu Tasarısına ilişkin oyumun rengini
belirlemek için sizlerin huzuruna çıkmış bulunuyorum. Oyumun
rengi kabul olacak.
Tabii, konuşmama
başlamadan önce, buraya, Meclis çalışmalarımıza
gelirken İzmirimizin Menderes Görece beldesinden Gökhan Bayraktar
kardeşimizi, şehidimizi defnedip buraya gelmiştik. Bugün yine
bir acı haber aldık ve yarın da Bergamalı şehidimiz
Cemil Koçu defnedeceğiz. Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Ama,
Başbakanımız da, Hükûmetimiz de, biz de kararlılıkla
şunu net şekilde ifade ediyoruz: Kararlılıkla bu mücadele
devam edecek ve tek bir terörist kalmayıncaya kadar da bu yolda devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tabii, Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu Tasarısına ilişkin muhalefetin daha
Komisyona sevkinden itibaren özellikle çok ciddi eleştirileri oldu ve bu
eleştirilere ilişkin hem alt komisyon çalışmaları
sırasında hem de daha sonra Komisyon içerisinde ve yine Meclis
çalışması sırasında çok ciddi değişiklikleri
de aslında bir bakıma yerine getirdik. Aslında, karma bir kanun
çıkarmış olma noktasında da bir mutluluğu ifade etmek
isterim.
Tabii, burada
özellikle 1989dan beri -yaklaşık yirmi yedi yıldır- bu
yasanın çıkarılması için çeşitli girişimler
yapıldığı hâlde sonuç alınamamıştı ama
hamdolsun ki 26ncı Dönem milletvekilleri olarak bu önemli yasa bizlere
nasip oldu ve inşallah, bugün de hepimizin kabul oylarıyla Meclisten
geçecek.
Tabii, Cemal Beyin özellikle
eleştirilerini hem Komisyonda hem de çalışmalar
sırasında dinledik. Gelişmekte olan bir hukuk alanı içerisindeyiz,
hem de teknolojik bir hukuk alanı. Yani, biz aslında teknolojiyi
kanunlaştırmaya çalıştık, bu çok zor bir şey.
Tabii ki bu yasa ileride teknolojik gelişmelerin yükselmesiyle yine
değişiklikler içerecektir. Cemal Beyin talepleri doğru bir
şekildedir, doğru bir değerlendirme içerisindedir ve bunu da
yine bu yüce Mecliste ve hep beraber gerçekleştireceğiz. Milletimize
zaten bir borcumuz vardı, 2010 yılında milletimiz
yaptığı Anayasa değişikliğiyle zaten bu
yasayı geçirme konusunda bizlere bir yetki vermişti ve biz de bu
yetkiyi bu akşam hep beraber gerçekleştirmiş olacağız.
Ben, kanunun
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Hepinize tekrar
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaya.
İkinci
söz, aleyhte olmak üzere, Trabzon Milletvekili Haluk Pekşene aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Kaya
süresinin yarısını kullandı, Sayın Pekşene de
bakacağız, çok daha kısa bir sürede, çok daha güzel bir
şekilde meramını ifade edebilir diye düşünüyorum.
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; aslında AK PARTİ Grubuna teşekkür etmek
gerekiyor. Gerçekten, Türkiye'nin hukuk tarihine çok büyük bir destek
sağladınız, size minnettarız. Niçin? Anayasa Mahkemesinin
şöyle bir kararı var, diyor ki Anayasa Mahkemesi: Hukuka uyarlı
olarak elde edilmemiş deliller kişi ikrar etse dahi suçlamada delil
olarak kullanılamaz ve bunun üzerinden hüküm kurulamaz. Ama, şimdi
siz öyle bir yasa çıkardınız ki bu yasayla birlikte, gelecekte bu
kişisel veri olarak kabul ettiklerinizin hepsi resmî belge
olacağı için hakkınızdaki bütün iddialar -hani 17-25
Aralık iddiaları var ya- tamamı suçlama delili olarak artık
aleyhinize kullanılabilecek.
İki: Hani
Yargıtayın bir kararı var ya, Yardımcı nitelikteki
deliller gerçek delillerle desteklenmezse resmî belgede kullanılamaz.
diyor ya, şimdi size teşekkür ediyoruz, emin olun, bundan sonraki
yargılamalarınızda bu kişisel verilerin hepsi resmî
belgedir ve suçlama delili olarak aleyhinize kullanılacak. Ama, eminim,
bakın şurada altını çizerek söylüyorum, bu yasa aynen
langırt yasası olacaktır. Biliyorsunuz değil mi bir
langırt yasası var, 1938 tarihli. Hiç işlememiştir
Türkiyede. Niye? Çünkü Demoklesin kılıcı olarak bir kenarda
tutulmuş, yasa çıkarıldıktan sonra herkes işin
vahametini anlamış, yasayı da kaldıramamışlar ama
uygulayamamışlar da. Bunu uygulayamazsınız.
Bir örnek
anlatayım size: Biyometrik veriler var yasanın içerisinde, hücre ve
gen yapısını anlatan biyometrik veriler, hekimler vardır,
ne demek istediğimi çok iyi anlıyorlar.
Arkadaşlar,
içme suyunuza karıştırılacak olan bir tabletle bir
mahallenin tamamını kör edebilirler, içme suyunuza
karıştırılacak olan bir tabletle üç ay sonra herkes
ölebilir. Bunu araştırın, hekim arkadaşların hepsi
bunu not alsın. Bu yasayı işletme şansınız
sıfırdır. Niçin? Çünkü yasa bilimsel temellere yaslanmadı,
çünkü yasa demokratik denetime yaslanmadı, çünkü Avrupada bütün ülkeler
bu yasayı olağanüstü büyük denetime aldılar, çünkü
suistimallerin önünü kapatmak için ama siz bunların hiçbirini
yapmadınız.
Bir örnek anlatayım
size. 2006 yılı, Amerika Birleşik Devletleri İngiliz hava
şirketine diyor ki: Bütün kişisel verileri bana verin, öyle
uçacaksınız Amerikaya. Veriyorlar ve uçuyorlar. Alman hava yolu
şirketine de aynısını söylüyor, vermiyorlar. Alman hava
yolu şirketi direniyor, Kişisel verileri vermem. diyor. Alman hava yolu
şirketi ile İngiliz hava yolu şirketi Amerikaya indikten sonra,
biri gümrükten on dakikada geçiyor, ikincisi iki buçuk saatte geçiyor. Ve
altı ay sonra yolcu bulamıyor, Alman hava yolu şirketi yolcu
bulamıyor ve pes ediyor, kişisel verilerin hepsini vermek zorunda
kalıyor. Hepsini bu kurumu kurduktan sonra çatır çatır vermek
zorunda kalacaksınız; bu insanların gen yapısı, gen
haritaları, hemoglobin yapıları, biyoyapıları, hepsini
vereceksiniz. İnanın, atom bombasından daha büyük bir tehlikeyi
Türkiye'nin kalbinin tam ortasına koyuyoruz. Bu kurumu kurmayın, bu
hâliyle kurmayın. Bunu ya demokratikleştirin ya
bilimselleştirin. Buna uzmanları katın, bakın TÜBİTAK
olmazsa, Yargıtay olmazsa, Danıştay olmazsa, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun temsilcisi olmazsa, Barolar Birliği
olmazsa, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bu kurumun içerisinde olmazsa
emin olun, Türkiye'nin tapusunu elinizden alırlar. Bu bilgisayar
programının sourcelarını nereden alacaksınız?
Hadi söyleyin. Var mı Türkiye'nin bu sourceu üreten bir firması?
Üretebilir mi? Mümkün değil. Bu sourceu üreten dünyada bir tek yer var,
bağlı olduğu bir tek merkez var o da Amerika Birleşik
Devletlerinde.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Üretir, üretir; Türk evladı üretir, Türk mühendisi üretir. Üretir,
yaparız.
HALUK PEKŞEN (Devamla)
Onun için, sevgili milletvekili arkadaşlarım, bu yasayı bir kez
daha okuyun. Geleceğinizi ipotek altına aldınız. Bu kurumu
kurmayın, bu kurumu Anayasa Mahkemesine taşıyacağız,
bunu iptal ettireceğiz ama emin olun, bu çıkardığınız
yasa, Türkiyenin kalbini atom bombası kadar tehdit eden bir yasadır.
Bunu bir kez daha gözden geçirmenizi tavsiye ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
İnsansız hava aracını da yaptık, onu da üretiriz,
yazarız da çizeriz de onu da yaparız.
HALUK PEKŞEN (Devamla)
Hepinize nezaketinizden dolayı teşekkür ediyorum. Yasa ülkemize
hayırlı olacaktır, umut ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bizden bir şey kurtulmaz, Türk milletinden bir şey kurtulmaz.
HALUK PEKŞEN (Devamla)
Osman, zil çaldı anlaşılan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bravo, bravo!
Süre tamamlandı.
HALUK PEKŞEN (Devamla)
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Böylece tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca vekâlet oy
kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulalarını
yine oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
283 |
|
Kabul |
: |
254 |
|
Ret |
: |
29 |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mücahit
Durmuşoğlu Özcan
Purçu
Osmaniye İzmir
Böylece, tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır, hayırlı ve uğurlu olsun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Emeği geçen herkese çok
teşekkür ediyoruz.
Şimdi, 2nci sırada
yer alan, Uluslararası Hidrografi Örgütü Hakkında Sözleşmeye
Değişiklikler Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Uluslararası Hidrografi Örgütü Hakkında Sözleşmeye
Değişiklikler Protokolüne Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/462) (S. Sayısı:
168) (xx)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 168 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
ULUSLARARASI
HİDROGRAFİ ÖRGÜTÜ HAKKINDA SÖZLEŞMEYE
DEĞİŞİKLİKLER PROTOKOLÜNE KATILMAMIZIN UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1- (1) Uluslararası Hidrografi Örgütü Hakkında Sözleşmeye
Değişiklikler Protokolüne katılmamız uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde söz? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Söz? Yok.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Söz? Yok.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Böylece, tasarının
maddeleri kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen bir dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Uluslararası
Hidrografi Örgütü Hakkında Sözleşmeye Değişiklikler
Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
265 |
|
Kabul |
: |
264 |
|
Ret |
: |
1 |
Kâtip Üye Mücahit Durmuşoğlu Osmaniye |
Kâtip Üye Özcan Purçu İzmir |
|
|
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır,
hayırlı, uğurlu olsun.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Gürcistan Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/312) ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Gürcistan Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ve Dışişleri
Komisyonu Raporları (1/312) (S. Sayısı: 7) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 7 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ VE GÜRCİSTAN HÜKÜMETİ ARASINDA ENERJİ ALANINDA
İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1- (1) 9 Nisan 2015 tarihinde İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Gürcistan Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Söz talebi?
Yok.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Söz talebi?
Yok.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Söz talebi?
Yok.
Maddeyi kabul edenler...
Etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
Böylece tasarının
maddeleri kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre
vereceğim.
Bu süre içinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için
öngörülen bir dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyor ve oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Gürcistan Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Oy sayısı : 264
Kabul : 260
Ret: 4(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mücahit Durmuşoğlu Özcan Purçu
Osmaniye İzmir
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı
uğurlu olsun.
Bu hafta yoğun bir mesai
verdikleri için tüm gruplara, tüm milletvekillerine teşekkür ediyoruz,
kendilerine hayırlı tatiller diliyoruz, iyi hafta sonları
diliyoruz.
Evet, alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 29 Mart 2016
Salı saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor,
hayırlı hafta sonları diliyoruz, emeğinize teşekkür
ediyoruz, sağ olun.
Kapanma
Saati: 23.19
(x) (10/121) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin tam metni tutanağa eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 117 S. Sayılı Basmayazı 17/2/2016 tarihli 40ıncı Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 168 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 7 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.