TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
97nci
Birleşim
2
Haziran 2016 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, milletvekillerini temiz bir dil kullanmaya
davet ettiğine ve temiz bir dil içermeyen beyanların Meclisin,
milletvekillerinin ve genel olarak siyaset kurumunun halk nezdindeki
itibarını zedeleyeceğine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Başkanlık Divanı olarak,
Almanya Federal Meclisinde 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak niteleyen tasarının kabul edilmesini
kınadıklarına ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Almanya Federal Meclisinde 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak niteleyen tasarının kabul
edilmesiyle ilgili 3 siyasi parti grubunun ortak bildirisinin Başkanlığa
verildiğine ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Başkanlık Divanı olarak, Almanya Federal
Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak
niteleyen tasarının kabul edilmesiyle ilgili kararını
şiddetle kınadıklarına ilişkin konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, Almanya Federal Meclisinde hak etmediğimiz bir karar
alındığına ve Meclis tarafından Hükûmeti göreve
çağıran bir deklarasyon hazırlanması için
Başkanlığın inisiyatif kullanarak işlem
yapmasını istirham ettiğine ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Almanya Federal
Meclisinin sözde Ermeni soykırımı iddialarını kabul
eden önergesini kendilerine iade ettiklerine, Parlamento olarak Türk milletinin
vicdanını ifade eden iradeyi bütün siyasi partilerle birlikte
imzalamaya davet ettiğine, geri kabul anlaşmasının
ivedilikle askıya alınması için Parlamentoda adım
atılması gerektiğine ve bu konuyu kınayan bir bildiriye
destek vermeye hazır olduklarına ilişkin açıklaması
3.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Halkların
Demokratik Partisi olarak, kendi tarihimizle yüzleşmeyi
gerçekleştirdikten sonra ileriye dönük bir sayfa
açılabileceğine, Alman Parlamentosunun kendi iradesiyle ortaya
koyduğu karar süreciyle ilgili açıklama yapması gereken kurumun
Dışişleri Bakanlığı ya da Hükûmet olduğuna
ve Parlamentonun ortaya koyduğu deklarasyon metnine
katılmadıklarına ilişkin açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Almanya Federal Meclisinin 1915
olaylarını soykırım olarak nitelendiren tasarıyı
kabul etmesini şiddetle kınadıklarına ve Cumhuriyet Halk
Partisi olarak ortak deklarasyona imza atacaklarına ilişkin
açıklaması
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Almanya
Federal Meclisinin sözde soykırımla ilgili almış
olduğu kararı şiddetle telin ve yok hükmünde kabul
ettiğine, bunun siyasi bir karar olduğuna ve diğer partilerle
birlikte ortak bir deklarasyonun çalışmasını muhakkak
yapacaklarına ilişkin açıklaması
6.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İzmir
Milletvekili Ahmet Tuncay Özkanın gündem dışı
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
7.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
politikacıların görevinin günceli değerlendirmek, geleceği
kurmak olduğuna ve soykırım iddialarının
Türkiye-Ermenistan ilişkilerine katkı
sağlamadığına ilişkin açıklaması
8.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hükûmetin bu tasarıların
kabul edilmesinden kendisine bir ders çıkarması gerektiğine ve
vatandaşların, AKP Hükûmetinin Türkiyeyi dış politikada
nasıl yalnızlaştırdığını görmesini ümit
ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Türkiye'nin tanıma
kararlarını engellemek için yaptırım
uygulayamadığına ve bunun da aleyhimize karar alacak devletleri
cesaretlendirdiğine ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, Hükûmetten, Cumhuriyet
Halk Partisinin şehitler, malul ve muharip gaziler ve
yakınlarına yönelik önerilerini gündeme alıp desteklemesini
beklediklerine ilişkin açıklaması
11.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Orta Doğu ve Arap
ülkeleriyle ikili sosyal güvenlik anlaşmalarının
yapılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
12.- Isparta Milletvekili İrfan Bakırın, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından, gül
çiçeğine kilo başına destek verilmesini düşünüp
düşünmediklerini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
13.- Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerin, Amasyanın Taşova
ilçesindeki Atatürk Bulvarının asfalt sorununa ne zaman çözüm
bulunacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, AKPnin
işe alımlardaki ahlaksız uygulamalarını şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Almanya Federal
Meclisini 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak
niteleyen tasarıyı kabul etmesi nedeniyle şiddetle
kınadıklarına ve Cumhurbaşkanının böylesi bir
oylama günü öncesi Ugandada olmasının konunun ne kadar
önemsendiğinin yansıması olduğuna ilişkin açıklaması
16.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukaranın, terör
örgütünün, seçilmiş Cumhurbaşkanının düşürülmesi için
darbe girişimini hızlandırma görevini üstlendiğine
ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, belediye şehir
tiyatrolarının çalışanlarının ve
sanatçılarının teşvik ikramiyesi ve ek göstergeyle ilgili
mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
18.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, Sosyal Güvenlik Kurumunun
oluşturduğu hastane faturalarını denetleme
komisyonlarının merkezî komisyonlar olarak değil mevcut hâliyle
bölgesel olarak devam etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
19.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Almanya Federal Meclisinin
ulusal ve uluslararası hukuk açısından hiçbir anlamı
olmayan kararını reddettiklerine ilişkin açıklaması
20.- Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Ençin, Almanya Federal
Meclisinin Ermeni soykırımı iddialarını onaylayan
kararını tanımadıklarına ilişkin
açıklaması
21.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından,
fındığı devlet koruması altına almayı
düşünüp düşünmediklerini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
22.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, tarihimizin
hiçbir döneminde yer almayan soykırım kelimesiyle milletimizin yan
yana getirilmesine asla müsaade edilmeyeceğine ilişkin açıklaması
23.- Adana Milletvekili Tamer Dağlının, Almanya Federal
Meclisinin Ermenilerin 1915 olaylarıyla ilgili iddialarını
soykırım olarak tanımlayan karar tasarısını kabul
etmesini kınadığına ve Adananın Kozan ilçesinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 96ncı yıl dönümünü
kutladığına ilişkin açıklaması
24.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Gezi
olaylarının 3üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
25.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, Almanya Federal
Meclisinin Ermenilerin 1915 olaylarıyla ilgili iddialarını
soykırım olarak tanımlayan karar tasarısını kabul
etmesini kınadığına ve Denizli-Muğla, Denizli-Çameli
ve Denizli-Çivril kara yollarının ne zaman bitirileceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
26.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
Kırklarelide ne kadar tarım ürünü alımının
planlandığını ve tarımsal destek primlerinin
kapsamının artırılıp
artırılmayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
27.- Ankara Milletvekili Erkan Haberalın, Türk milletinin dünya
kurulduğundan beri soykırım yapmadığına ve
soykırımsal davranışlar içinde bulunmadığına
ilişkin açıklaması
28.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
AKP il başkanı gibi çalışan, çocukları
IŞİDe katılan ailelerin feryadını ve kamuoyunun
uyarılarını göz ardı eden Adıyaman Valisinin Adanaya
atanmasıyla âdeta ödüllendirildiğine ilişkin
açıklaması
29.- Aydın Milletvekili Deniz Depboylunun, Almanya Federal
Meclisinin Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili
kararını kınadığına ilişkin
açıklaması
30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Almanya Federal Meclisinin
Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili kararını
protesto ettiğine ve kınadığına ilişkin
açıklaması
31.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Kütahyada çok
ciddi bir provokasyonun tekrar devreye konulmak istendiğine, bu konuda
gerekli tedbirlerin alınmasını rica ettiğine, yedi gündür
gözaltında olan Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak il yöneticisi
Hurşit Külterle ilgili bilgi almak istediğine ve sokağa
çıkma yasağı kaldırılan Hakkârinin Yüksekova
ilçesinde tam bir yıkım ve talan tablosu olduğuna ilişkin
açıklaması
32.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Almanya Federal Meclisinde
gerçekleşen oylamanın Türk dış politikasının
çöküşü olduğuna, esas kınanması gerekenin Türk
dış politikası olduğuna ve AKPnin bu konuda kendisini
sorgulaması gerektiğine ilişkin açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Almanya Federal
Meclisinin Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili
kararını kınadığına ve AK PARTİnin
insanı önceleyen bir politika felsefesi olduğuna ilişkin
açıklaması
34.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Cumhurbaşkanının, dokunulmazlıkların
kaldırılmasıyla ilgili Anayasa değişikliğini
bekletmesini doğru bulmadıklarına ve Hükûmeti, ABDnin YPGyle
yaptığı operasyon karşısında tepki koymaya ve
diğer devletlerin güçleriyle birlikte hareket etmeye davet ettiğine
ilişkin açıklaması
35.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaşın, Samsun Milletvekili
Kemal Zeybekin MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Almanya Federal Meclisinde
1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak niteleyen
tasarının kabul edilmesiyle ilgili 3 siyasi parti grubunun ortak
bildirisine ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Almanya Federal Meclisinde 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak niteleyen
tasarının kabul edilmesiyle ilgili 3 siyasi parti grubunun ortak
bildirisine ilişkin açıklaması
38.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Almanya
Federal Meclisinde 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak
niteleyen tasarının kabul edilmesiyle ilgili 3 siyasi parti grubunun
ortak bildirisine ilişkin açıklaması
VI.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
ramazan ayına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertanın, gözaltı ve
tutuklamalara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkanın, Federal Alman
Meclisinin almış olduğu karar çerçevesinde Türkiye-Ermenistan
ilişkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Zeynep Altıok ve 25 milletvekilinin,
faili meçhul siyasi cinayetlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/220)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ve 23
milletvekilinin, mültecilerle ilgili sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/221)
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 22
milletvekilinin, Rusya Federasyonuyla yaşanan siyasi ve ekonomik krizin
ülkemize ekonomik etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/222)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından, esnaf ve
sanatkârların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/142)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 2 Haziran 2016 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, Sayıştay Rapor
Değerlendirme Kurulu çalışmalarına ve bu konudaki Yönetmelik'e
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet
Aydının cevabı (7/4527)
2.- Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir'in, Gürbulak
Sınır Kapısı'na ve Sarısu Açık Pazarı'na
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin
cevabı (7/4967)
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Muratlı
Sınır Kapısı açılış tarihine ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin cevabı
(7/5061)
4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, bağlı kurum ve kuruluş binalarının
depreme karşı dayanıklılık durumuna ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin cevabı
(7/5207)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, memur alımlarına dair çeşitli iddialara
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin
cevabı (7/5208)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, 2010-2016 yılları arasında
maaşında icra takibi ve haciz olan personele ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin cevabı (7/5209)
2 Haziran 2016 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını ve salondan
ayrılmamalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
milletvekillerini temiz bir dil kullanmaya davet ettiğine ve temiz bir dil
içermeyen beyanların Meclisin, milletvekillerinin ve genel olarak siyaset
kurumunun halk nezdindeki itibarını zedeleyeceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
görüşmelere başlamadan önce, dün birleşimin kapanmasından
hemen önce yaşadığımız tartışmalarla ilgili
bir açıklama yapmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere, burada yüce milletimizin
bizlere tevdi etmiş olduğu temsil görevini yerine getirmek üzere
bulunuyoruz. Bu kürsüden doğrudan milletimize ve burada bulunan sayın
milletvekillerine hitap ediyoruz. Dolayısıyla, ülkemizin içinde
bulunduğu siyasi iklim ve gündem buradaki tartışmaları,
görüşmeleri zaman zaman doğrudan etkileyebilmektedir. İşte
bu noktada bize düşen, milletimizin temsilcileri olarak
omuzlarımızda taşıdığımız bu büyük
sorumluluğun farkında olup bizlere yakışan bir üslupla bu
tartışmaları yapabilmektir. Bu nedenle, şimdiye kadar
olduğu gibi bundan sonra da kürsüye çıkan sayın hatip olsun,
yerlerinden hatibi dinleyen ya da söz alan sayın milletvekilleri olsun,
kendisine yöneltilen sorulara cevap vermek için söz alan sayın bakanlar
olsun, bu çatı altında her ne vesileyle olursa olsun söz söyleyen
sayın milletvekillerimizi bir kez daha temiz bir dil kullanmaya davet ediyorum.
Milletvekilleri ve Hükûmet elbette çok sert
eleştirilere hazırlıklı olmalıdır fakat bu
eleştiriyi ifade ederken üslubumuzun, eleştirinin ötesinde, siyasetin
konusu olmaması gereken aile ve akrabalık ilişkilerine
yönelmemesine ya da Dinlerseniz anlayacaksınız! türünden
karşı tarafı incitecek bir hâl almamasına özen göstermemiz
gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor, temiz bir dil içermeyen
beyanların Meclisin, milletvekillerinin ve genel olarak siyaset kurumunun
halk nezdindeki itibarını zedeleyeceğini ifade etmek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Vural
V.- AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Almanya Federal Meclisinde
hak etmediğimiz bir karar alındığına ve Meclis
tarafından Hükûmeti göreve çağıran bir deklarasyon
hazırlanması için Başkanlığın inisiyatif
kullanarak işlem yapmasını istirham ettiğine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, tabii, gündem
dışı konuşmalara geçeceksiniz ama maalesef, Almanya Federal
Meclisi milletimiz hakkında hak etmediğimiz bir karar
almıştır. Dolayısıyla, bu karar nezdinde öncelikli
görevimiz, yüce Türk milletinin şeref ve onurunu koruyacak bir tavır
ortaya koymak olmalıdır. Bu bakımdan, gündem dışı
konuşmalara geçmeden önce grup başkan vekilleriyle birlikte bir
değerlendirme yapıp bu konuda Türk milleti adına Meclisten
Federal Almanya Meclisini kınayan ve bu konuda da Hükûmeti göreve
çağıran bir deklarasyon hazırlanarak ifade edilmesi
gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla, bu konuda
zatıalinizin inisiyatif kullanarak işlem yapılmasını
istirham ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Vural,
açıklamanız için çok teşekkür ederim.
Şöyle yapalım
Ben de takip ediyordum,
şu an sizin açıklamanızla bundan haberdar olmuş oldum. 1914
yılında Birinci Dünya Savaşının özel
koşulları içerisinde Türkler ile Ermenilerin
yaşadıkları karşılıklı acıların
diğer ülkelerin parlamentolarında siyaset konusu olmasını,
herhangi bir uluslararası mahkeme kararı olmadan bunların
soykırım olarak nitelendirilmesini doğru
bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Bu konuda siyasi
partilerimizin grup başkan vekillerine gündem dışı
konuşmalardan sonra iki artı bir dakika olmak üzere verdiğimiz
süreyi şu an vermek suretiyle hemen siyasi parti grup başkan
vekillerimiz bu konuda görüşlerini ifade edebilirler.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, bu konuda bizim söyleyeceğimiz sözlerden ziyade, bu
konuda bir tavır oluşturmak gerektiği kanaatindeyim. Bu
bakımdan, ara vermek suretiyle ivedilikle bu konuda aziz milletimizin
vicdanına tercüman, tarihine tercüman olacak bir inisiyatif
oluşturulması gerektiği kanaatindeyim efendim.
BAŞKAN Sayın Vural, elbette bu
arayı verebilirim ancak diğer siyasi parti grup başkan
vekillerinin konuya ilişkin görüşlerini alırsam
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, son derece yerinde
bir öneridir. Bizce de bir ara verilmesi doğru olur efendim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, zaten, söylediğiniz gibi, grup başkan vekilleri
konuya ilişkin görüşlerini açıklayacaklar hemen oturumun
başlangıcında. Biz de bu çerçevede Sayın Oktay Bey'in ifade
ettiği öneriyi dile getirecektik; ortak bir metin çerçevesinde konunun
değerlendirilmesini ve bizim Parlamentomuzun bakışının
Almanya Parlamentosunun aldığı bu karara karşı ortaya
konmasını ifade edecektik. Önce açıklamalarımızı
yapalım
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
açıklamalardan ziyade
Yani, bunun neyini açıklayacağız?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
sonra da metne
ilişkin o çalışmayı yaparak kamuoyuna o ortak duyuruyu
gerçekleştirelim.
OKTAY VURAL (İzmir) Milletimiz bizim
açıklamamızı değil, tavrımızı istiyor.
BAŞKAN Yani, Sayın Bostancı, siz de
Bir metin hazırlanabilir. diyorsunuz sanıyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Evet.
BAŞKAN Evet, başka görüş ifade
etmek isteyen grup başkan vekili olmadığını görüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Bunu yapalım
efendim, bırakın. Gündem bu. Tepkiyi koyalım. Açıklama, ne
yapacağız yani?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Alman Parlamentosu karar
alabiliyor da Türk Parlamentosu olarak karar alamıyor muyuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Biz de alalım.
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum; sayın grup başkan vekillerini toplantıya davet
ediyorum.
Kapanma
Saati: 14.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Başkanlık Divanı olarak, Almanya Federal Meclisinde 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak niteleyen
tasarının kabul edilmesini kınadıklarına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı olarak Alman Federal Meclisinde 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak niteleyen
tasarının kabul edilmesini kınıyoruz.
Biraz önce vermiş olduğumuz arada, Alman
Federal Meclisinin almış olduğu bu kararla ilgili olarak bir
deklarasyon yayınlanması konusunda siyasi parti gruplarıyla,
grup başkan vekilleriyle görüşmeler yaptım.
Şimdi konuya ilişkin görüşlerini
açıklamak üzere sayın grup başkan vekillerine sırayla söz
vereceğim.
Buyurunuz Sayın Vural.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, Almanya Federal Meclisinin sözde Ermeni soykırımı
iddialarını kabul eden önergesini kendilerine iade ettiklerine,
Parlamento olarak Türk milletinin vicdanını ifade eden iradeyi bütün
siyasi partilerle birlikte imzalamaya davet ettiğine, geri kabul anlaşmasının
ivedilikle askıya alınması için Parlamentoda adım
atılması gerektiğine ve bu konuyu kınayan bir bildiriye
destek vermeye hazır olduklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, maalesef, Almanya Federal Meclisinin sözde
Ermeni soykırımı iddialarını kabul eden bu önergesini,
bu iradesini kendilerine iade ediyoruz. Tarihleri soykırımla dolu
olanlar bizim milletimizin tarihini karalayamaz. Parlamentonun böyle bir
yetkisi yoktur, görevi de yoktur, hadleri de değildir.
Dolayısıyla, bu konuda aziz Türk milletinin, insanlık suçu olan
böyle bir suçla suçlanması kendi ayıplarıdır, aynaya baksınlar.
Bugünkü bu medeniyeti oluşturanların,
aslında hâlâ dünyada birçok katliamın gerçekleştirilmesi
konusunda sorumlu olanların parlamentolarında aldıkları bu
karar, açıkçası kendi kara yüzlerini ortaya koymuştur. Bunu
Parlamento olarak aynen kendilerine iade ederek bir kınamayı, Türk
milletinin vicdanını ifade eden bir iradeyi bütün siyasi partilerle
birlikte imzalamaya davet ediyorum.
Bugüne kadar, bunları yapanların hepsi
yanlarına kâr kaldı. Nereye kadar susacağız? Nereye kadar
sineceğiz? Merkel 7-8 defa geldi. Buraya geldiği zaman, kalkıp
Bu tasarı konusunda bile gidip orada ret kullanamayan birileri
Türk-Alman
dostluğunu göz ardı eden böylesine siyasi bir karar karşısında
ne Türkiye Büyük Millet Meclisi ne de Hükûmet sinmelidir ve
susmalıdır. Bu konuda ne yapılması gerekiyorsa,
yaptırım dâhil, bunlarla ilgili adım atılması gerekir.
Geri kabul anlaşmasını imzalayanlar, böylesine
soykırımla suçladığınız bir ülkede, mültecileri,
bu 2,5 milyon, 3 milyon mülteciyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum,
tamamlayınız Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) -
misafir kılan bir
ülkede, önce kendi insanlık ayıplarınızı görünüz siz.
Bu bakımdan, bu konuda Parlamentoda
alınmış, Avrupa Birliğinin kendi sorununu çözmeye yönelik
ve Türkiyeye bütün yükümlülükleri yükleyen geri kabul anlaşması
dâhil bunun da ivedilikle askıya alınması konusunda Parlamentoda
adım atılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu bakımdan, Sayın Başkan, bu konuda
Parlamentomuzun Hükûmeti gerekli işlemleri, gerekli
yaptırımları uygulamak üzere çağıran ve bu konuyu
kınayan bir bildiriye destek vereceğimizi, imzaya hazır
olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın Baluken, buyurunuz.
3.- Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin, Halkların Demokratik Partisi olarak, kendi
tarihimizle yüzleşmeyi gerçekleştirdikten sonra ileriye dönük bir
sayfa açılabileceğine, Alman Parlamentosunun kendi iradesiyle ortaya
koyduğu karar süreciyle ilgili açıklama yapması gereken kurumun
Dışişleri Bakanlığı ya da Hükûmet olduğuna
ve Parlamentonun ortaya koyduğu deklarasyon metnine katılmadıklarına
ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, üzerinde bulunduğumuz
kadim topraklarda yaşanan tarihsel süreç içerisinde tanımsız
acılar, büyük trajediler ve felaketler
yaşandığını Halkların Demokratik Partisi olarak
bugüne kadar hep ifade ettik. Bu acıları, bu felaketleri geride
bırakıp ortak geleceğe dair yeni bir sayfa açmak için de gerek
Parlamentonun gerekse de ilgili devlet kurumlarının yapması
gereken şeyin kendi tarihimizle doğru temelde yapmamız gereken
bir yüzleşme olduğunu hep söyledik. Bugün de aynı ilkesel
duruşumuzu koruduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak bu
ülkenin kadim tarihindeki süreçlerle ilgili bir tarihî yüzleşme ve bir
hakikatleri ortaya çıkarma süreci işletmeden ortaya konacak olan
siyasal tavrın bu tarz sorunların çözümüne herhangi bir katkı
sağlamayacağını düşünüyoruz. Bunu
yapmadığımız sürece bütün dünya parlamentolarını
ya da kurumlarını kınayan, giderek izole olan ve kendi içerisine
kapanan bir ülke pozisyonuna geleceğiz.
Dolayısıyla, bu konuda Halkların
Demokratik Partisi olarak daha önce sunmuş olduğumuz çözüm önerisinin
arkasında olduğumuzu, kendi tarihimizle yüzleşmenin ve bu
yüzleşmeyi gerçekleştirdikten sonra da ileriye dönük yeni bir ortak
sayfanın açılabileceğini düşünüyoruz. Aslında,
geçmişte, Cumhurbaşkanı Erdoğanın da özellikle Ermeni
halkının yaşadığı büyük acılarla ilgili
gerek taziye mesajı ortaya koyması gerekse de bazı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum Sayın
Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
tarihî
gerçeklerle yüzleşme süreçlerinden bahsetmesi bütün Türkiye kamuoyunda ve
uluslararası kamuoyunda da farklı bir beklenti
yaratmıştı. Ancak, maalesef, bu süreç içerisinde bunu
gerçekleştiremediğimiz için şu anda, dediğim gibi, dünya
parlamentolarından gelecek olan karar süreçlerini deklarasyon metinleriyle
kınayıp çözüm arayan bir pozisyonu, bir siyasi tavrı Parlamento
tartışıyor. Biz bu tavrın çözüm getirmediği ve
doğru olmadığı kanaatindeyiz. Alman Parlamentosunun kendi
iradesiyle ortaya koyduğu karar süreciyle ilgili de açıklama
yapması gereken ya da süreci takip etmesi gereken kurumun
Dışişleri ve Hükûmet olduğu kanaatindeyiz.
HDP olarak, tekrar, Parlamentonun ortaya
koyduğu bu deklarasyon metnine
katılmadığımızı, bir yüzleşme
çağrısıyla çözüm bulmanın doğru olduğunu ifade
etmek isterim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
Sayın Özel
4.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Almanya Federal Meclisinin 1915 olaylarını
soykırım olarak nitelendiren tasarıyı kabul etmesini
şiddetle kınadıklarına ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak
ortak deklarasyona imza atacaklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, birleşimin ve oturumun hemen
başında göstermiş olduğunuz hassasiyet ve biraz önce
yapmış olduğunuz açıklama son derece önemli.
Biz, hem partimiz tarafından hem Parlamentoda
bulunan diğer siyasi partiler tarafından defalarca yapılan
uyarılara, çağrılara rağmen bugün Alman Federal Meclisinin
yapmış olduğu ve 1915 olaylarını soykırım
olarak nitelendiren karar tasarısını kabul etmesinden büyük bir
üzüntü duyuyor ve bunu şiddetle kınıyoruz. Alman Federal
Meclisi, yetki ve sorumluluğunda olmayan, hukuki bir konuda, ön
yargılara dayanan, siyasi bir hüküm ve karar verdiğini belirtiyor ve
maalesef, bunun neredeyse oy birliği olarak ifade edilebilecek
şekilde; 1 çekimser, 1 de ret oyuna karşılık kabul
edilmiş olmasından büyük bir üzüntü duyuyoruz.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin daha da
çetrefilli hâle gelmesine önayak olmaktan başka hiçbir işe
yaramayacak olup Türkiye ile Ermenistan ilişkilerini normalleştirmek
bir yana, Ermenistanın diğer ülke parlamentoları nezdinde ara
vermeksizin sürdürdüğü bu lobi faaliyetleri sorunu biraz daha
derinleştirmekte, kabuk tutması ümit edilen yaraları
kaşımakta ve maalesef, çözüme değil çözümsüzlüğe,
diyaloğa değil diyalogsuzluğa ve çatışmaya yol
açmaktadır. Hiç şüphesiz, bu karar Türkiye-Ermenistan
ilişkilerine bir katkı sağlamayacağı gibi,
Türkiye-Almanya ilişkilerini de ki hem Almanyada yaşayan,
Türkiye'den Almanyaya gitmiş, kimi çifte vatandaş kimisi orada
işçi statüsüyle çalışmakta olan, hatta Alman-Türk
evliliklerinden, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
evliliklerinden ortaya çıkmış
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum Sayın Özel.
Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
yepyeni, ortak,
bambaşka, çok renkli bir kuşağın
varlığını da inkâr eden ve maalesef ve maalesef,
Almanyayla olan ilişkilerimizde de kara bir leke olarak geçmişte
kalabilecek, tarihe düşebilecek böyle bir kara lekenin sürülmüş
olmasından son derece üzgünüz.
Burada Hükûmetin sorumluluğunu
görmezden gelmek mümkün değil. Sürekli on dört yıl
karşılaştırması yapanlara, Biz iktidara
geldiğimizde rakam şuydu. diyenlere, on dört yıl önce, siz
iktidara geldiğinizde kaç ülke bu meseleyi soykırım olarak
tanımlıyordu, bugün ne duruma geldik, bunu da hatırlatmak bir
muhalefet partisi olarak boynumuzun borcudur. Dış politikadaki
zafiyet Türkiye'yi her geçen gün yalnızlaştırmakta ve Türkiye'ye
itibar kaybettirmektedir.
Bugün Mecliste, katılan tüm
siyasi partilerin birlikte bir metin kaleme alarak kararlı bir duruş
sergilemesini önemsiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi bunun 4 partiyle birlikte
olmasını önemser ama imza koyan tüm partilerle birlikte bu ortak deklarasyonun
altına, en kararlı şekilde duracağımızı,
imzamızı atacağımızı da ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özel.
Sayın Bostancı
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Almanya Federal Meclisinin sözde soykırımla
ilgili almış olduğu kararı şiddetle telin ve yok
hükmünde kabul ettiğine, bunun siyasi bir karar olduğuna ve
diğer partilerle birlikte ortak bir deklarasyonun
çalışmasını muhakkak yapacaklarına ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Almanya Federal Meclisinin sözde
soykırımla ilgili almış olduğu bu kararı
şiddetle telin ediyor ve yok hükmünde kabul ediyorum. Bu karar, muhakkak
Türkiye ile Almanya ilişkilerini kapsamlı bir şekilde etkileyecek
ve zedeleyecektir. Bunun hesabını iyi yapmış olmaları
gerekir. Parlamentodaki sayın vekillerin 1915te neler yaşandı,
tarihî belgeler neler ve bu çerçevede tarih bize nasıl konuşuyor?
gibi bir çalışma gerçekleştirerek bu kararı aldıkları
kanaatinde değilim. Onların kararının asıl dinamikleri
güncel siyasal ilişkiler ve selam vermek istedikleri çevrelerdir. Böyle
davranıldığında, hem tarihe karşı
saygısızlık edilmiş olunur hem de güncel siyasal
ilişkilerde kime selam vermek istiyorsanız ona belki bir cemilede
bulunmuş olursunuz ama aynı zamanda, geniş toplumsal kesimleri
ve tarihî hakikati önemseyen, nereden, hangi ülkeden olursa olsun,
insanları da incitmiş olursunuz. Almanya Federal Meclisinin
almış olduğu bu karar bütünüyle siyasi bir karardır.
Elbette, 1915te yaşanan bu olaylar acı
olaylardır. Yaşanan acı olayların asıl sebebi
savaştır. Savaşın yaşandığı bir yerde
adalet ve hakkaniyet aramaya kalktığınızda hayli
zorlanırsınız. O savaşın ortaya
çıkmasını engellemek yerine aynı ülkede barış
içinde yaşayan insanların birbirlerine karşı duracakları
bir siyasal iklimi kışkırtmak, asıl suç budur. Ermeniler
Osmanlı tebaasıydı ve barış içinde birlikte
yaşıyorduk. Hangi imparatorluk kendi toprakları içindeki
insanlarla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum Sayın
Baluken.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bostancı
efendim.
BAŞKAN Evet, Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İkisi de
byle başlayınca
BAŞKAN Evet, evet, bazen
karışıyor böyle.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Hiçbir
imparatorluk kendi topraklarındaki insanlarla bir çatışma içinde
olmak yahut da o insanların birbirlerine karşı şiddet
uygulamalarını tasvip etmek durumunda olamaz.
İmparatorlukların talebi barış içinde yaşanmasıdır.
Ama, Birinci Dünya Savaşı şartlarında -ki o savaşa
hangi şartlarda girdiğimiz, burada büyük devletlerin
oynadığı rol, bunların hepsi tarihen ortadadır- bu
işin arkasındaki asıl dinamik, hiç şüphesiz Türkiyeyi
savaşa sürükleyen şartlar ve ne yazık ki barış içinde
yaşadığımız Ermenileri kışkırtmaya
dönük, provokatif işlerdir.
Esasen soykırım hukuki bir konudur ve tek
mahkeme kararı, Nazi Almanyasının işlediği
soykırıma ilişkin alınmış olan karardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Federal
Almanyanın başka ülkelere bu tür atıflarda bulunarak kendi
geçmişini temize çıkarması hiçbir şekilde mümkün olmaz.
Eminim ki Almanyada, oradaki Türklerle iyi ilişkiler kuran Alman
vatandaşları da bu karar karşısında son derece
incinmişlerdir.
Mecliste, birlikte, diğer partilerle beraber
ortak bir deklarasyonun çalışmasını muhakkak
yapacağız ve bunu da kamuoyuna duyuracağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, ramazan ayı
münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıça aittir.
Buyurunuz Sayın Kılıç.
VI.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, ramazan ayına ilişkin gündem
dışı konuşması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çok büyük ve bereketli bir ay,
gölgesini üzerimize salmıştır. Bu ayın hayırlara
vesile olmasını diliyorum.
Ayrıca, Alman Parlamentosunun ülkemiz ve
milletimiz aleyhinde almış olduğu bu kararın milletimize
bir bühtan olduğunu söylüyor ve bu kararı da kınıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, İslam, kamerî
yılın dokuzuncu ayı olan ramazanda oruç tutmayı emreder. Bu
ayın tamamında, Müslümanlar fecir vaktinden akşama kadar
yemekten, içmekten ve nefsani ilişkilerden uzak durur; yarının
orucunu tutacağına dair kendisini daha akşamdan ciddi olarak
hazırlar. Sahurla ve imsakla başlayan oruç, güneşin
batışında açılır. İftar, bütün aile ve bazen de
komşular için bir davete dönüşerek Müslümanlar gün boyunca
kazandıkları zaferi kutlarlar.
Oruç, insan faaliyetleri açısından günlük
hayatın ritmini değiştirir. Yerleşim birimlerinde
şafağın yaklaşması ve güneşin batması, davul
çalınarak, ilahi söylenerek ve ezanla ya da büyük kasaba, ilçe ve illerde,
bütün bunlarla ve merkezî alanlarda top ateşlenerek duyurulur. Gazeteler,
radyolar, dergiler, televizyonlar özel iftar ve sahur programları
yaparlar. Mahyalar, minarelerin ışıklandırılması,
iftar çadırları, sosyal medya ve oradaki organize programlar
halkın bilgilenmesine ve duygulanmasına vesile olur.
Ramazan gecelerinde, yatsı namazından
sonra teravih namazı cemaat hâlinde kılınır. Bu namazda,
çoğu defa, Kuran-ı Kerimin cüz cüz ramazan boyunca okunarak hatim
indirildiğine şahit olunur. Ramazanın sonuna doğru
Kuranın Leyletülkadr, Kadir Gecesi olarak
adlandırdığı, ilk ayetlerin vahyolunmaya
başladığı bir geceyi Müslümanlar Allaha dua ve ibadet
içinde geçirirler. Hayatlarını Ona kulluğa ve itaate
adadıklarını hulusikalp ve azimle tekrar ederler. Ramazanın
her gününde ihtiyacı olanlara yardımseverlik ve
misafirperverliklerini gösterir, sadaka verir ve salih ameller işlerler.
Ayın sonu gelmeden, fakirlere ev halkının tümü yahut bakmakla
yükümlü olduğu her kişi adına, yetişkin bir insanın
bir günlük beslenmesini sağlayacak bir miktarı
sadakayıfıtır, fitre olarak dağıtırlar.
Sayın milletvekilleri, Müslümanlar,
ramazanı mübarek bir ay, rahmet ve merhamet ayı olarak
adlandırırlar. Bu ay, bütünüyle kendini tezkiye ve itaat için ahdini
yenileme ayıdır. Mazlum, mağdur, mahrum ve muhtaç
insanlığı hatırlama, acıma ve teselli verme
ayıdır. Hepsinin üstünde, nefsin birçok ihtiras ve arzularının
bastırılması ile kendini idare etme ve disiplin ayıdır.
Sahur ve iftar arası bir düzen ve disiplin tekerrürüdür.
Ramazan ayında İslam âleminin
yaşadığı iktisadi iklim, İslamiyetin iktisat
anlayışının mahyalaşmış önemli
yansımasıdır. Tüketimin kanaatle dizgin altına alındığı,
üretimin en verimli şekilde tüketildiği bir ekonomi modelinin
oluştuğu ramazanda, işin ilginci, servet dolaşımı
artar, zekât ve sadakalar sosyal güvenliğe sigorta olur. Fertlerin her
birinin bu işi yüklenmesiyle bu müessese verimli ve güvenli bir
şekilde çalışır, suistimal olmaz, darlık önlenir,
manevi ortak kazanç artar.
Ramazan, Müslümanlar için
kendini hesaba çekme ayıdır, ahlaki ve ruhi değer ve
sorumlulukların birikimini temin eden tek aydır. Oruçlu bir günün
iftarla son bulması gibi, ramazan da o manada bayramla (îd) nihayet bulur.
Bu bitiş, Müslümanların hep beraber, cemaat hâlinde
kıldıkları 2 rekat bayram namazı, salatıîdle
kutlanır. Müslümanlar o gün temiz ve en güzel elbiselerini giyerler,
coşku içinde, tebriklerle namazlarını eda ederler. Bayram
namazından sonra Müslümanlar birbirlerini tebrik ederler, iyi dilek ve
temennilerini ifadeyle hayırhahlık dilerler. Aynı niyet ve
hislerle çocuklara ve fakirlere hediyeler dağıtırlar ve
birbirlerine çok ihtimamlı davranırlar. Ramazan içinde verilen
zekâtlar da bayramı idrak eden fakir ve yoksulların
yardımına yetişir, günlük sıkıntılarına bir
ferahlama getirir.
Buna rağmen,
insanları ramazan ayı karşısında üç tavır içinde
görüyoruz: Müminler ramazanda maddeten ve manen neşe alırlar,
mazeretleri sebebiyle oruç tutamayanlar da bu neşeye dâhildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İMRAN KILIÇ (Devamla)
Yahya Kemalin dediği gibi Mademki böyle duygularım
kalmış, çok şükür. diyen, bu neşeyi kıskanmayan, ona
imrenen ve gıpta edenler de vardır. Bir kısmı da bu
neşeden rahatsız olurlar ve müminlerin neşelerini bozmak için
uğraşırlar, bir kısım marjinal konuları gündeme
taşırlar, böylece rahatladıklarını sanırlar.
Kıymetli
milletvekilleri, oruç kendini tutmaktır. Bu anlamda, ey oruç, tut bizi
diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ramazan ayının
hayırlara vesile olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kılıç.
Gündem dışı
ikinci söz, gözaltı ve tutuklamalar hakkında söz isteyen Van
Milletvekili Bedia Özgökçe Ertana aittir.
Buyurunuz Sayın Özgökçe
Ertan. (HDP sıralarından alkışlar)
2.- Van Milletvekili Bedia Özgökçe
Ertanın, gözaltı ve tutuklamalara ilişkin gündem
dışı konuşması
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN
(Van) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Doğrusu, son bir
yıldır ciddi anlamda, muhalif tüm kesimlere ve özellikle de Kürt
siyasetçilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların ağır bir
yargı baskısı aracı olduğunu ve bu uygulamaların
iktidarın tutumu sebebiyle en üst seviyelere vardığını
söylemek durumundayız.
Kişi özgürlüğü ve
güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilen yakalama,
gözaltına alma ve tutuklama gibi tedbirler kanun ve sözleşmelerde
gösterilen şartlar gerçekleşmedikçe uygulanamaz. Tutuklama tedbiri,
en son çare olarak başvurulması gereken bir tedbir olmasına
rağmen, Türkiyede tutuklama, ilk başta uygulanan ve peşin
cezalandırma yöntemi olarak kullanılan, açıkça işkence
uygulamasına da dönüşmüş sistematik bir baskı aracı
olmuştur.
Bu kürsüden çok defa ifade
ettik ve başka bir konuşmada da detaylarıyla belirtiriz ancak
kısaca, şunu söylemek istiyorum: Son bir yılda partimize,
siyasetçilerimize yönelik 5 binden fazla gözaltı yapılmış,
bunlardan 38i belediye eş başkanı, 54ü belediye meclis üyesi,
1i genel başkan olmak üzere 1.500ü de tutuklanmıştır.
Temel tutuklama gerekçelerine
uyulmadan verilen bu kararlar karşısında elbette ki bizler de
siyasetimizi destekleyen milyonlarca yurttaşımız da bazı
çıkarımlar yapmaktayız. Bir kentin seçilmiş siyasetçisini,
belediye başkanını, il başkanını, genel
başkanını tutuklamakla esasen, yerelde söz konusu siyaseti
destekleyen, o belediye başkanını seçen halkı tutuklamak
arasında hiçbir fark yoktur.
Siyasal iradesinin
tutuklamayla görev yapamaz hâle getirildiği, parti yöneticilerinin
tutuklanmasıyla siyaset üretme çabasından yoksun
bırakıldığı, okuduğu gazetenin, izlediği
televizyonun muhabirlerinin tutuklanmasıyla haber alma hakkının
engellendiği, kendisinin ise söz söylemek için sokağa çıktığı
zamanlarda dahi çok sert ve orantısız polis şiddetiyle
karşı karşıya kaldığı, öldürüldüğü bir
tablo karşısında, halkın sorduğu, tespit
yaptığı ve çıkarım yaptığı bazı
sonuçlar var ortada: Evet, karşımda bir yapı var ve bu
yapı bana eşit ve adil davranmıyor. Karşımda bir
yapı var ve beni korumuyor, önemsemiyor, dinlemiyor. Evet,
karşımızda bir yapı var ve bu yapı, itiraz eden,
hayır diyen herkesi yok etmeye çalışıyor.
Siyasal iktidar olarak da
Hükûmet olarak da devlet olarak da uymanız gereken evrensel değerler
ve yükümlülükler vardır. Adına terörle mücadele diyerek gerçek
yükümlülüklerinizden kaçmanız mümkün değildir; toplumları
manipüle ederek, işlenen suçlardan kurtulmanız mümkün değildir.
Kitleler ve Kürt halkı
çok iyi biliyor ki aylardır hukuksuz bir şekilde uygulanan
sokağa çıkma yasaklarıyla sivil can kayıplarına, 2
binden fazla insanın hayatını kaybetmesine, 7 binden fazla evin
yıkılmasına, taş üstünde taş bırakmayacak
şekilde insanların yaşam alanlarının yok edilmesine,
yüz binlerce insanın mağduriyet yaşamasına vesile oldunuz.
Tüm bunlar yaşanırken asla ve asla hukuktan yana, adaletten yana
olmadınız, gerekirse hukuk kurallarını bir kenara
bıraktınız.
Değerli milletvekilleri,
bugün itibarıyla tam yedi gündür DBP Şırnak il yöneticisi
Hurşit Külterden haber alınamamaktadır. Soruyoruz: Hurşit
Külter nerede? Tam yedi gündür bu soruyu soruyoruz ve tam yedi gündür devlet
hâlâ, akıbeti nedir, nerededir, açıklamış durumda
değil.
Şunu söylemek istiyorum:
Devletsin sen. Birinci önceliğin nedir? Bir vatandaşın günlerdir
kayıp. Özel güvenlik güçlerince gözaltına alındığına
dair çok ciddi kanıtlar, tanıklar var. AİHM bu sebeple, sadece
tanık beyanlarına dayanarak Türkiye hakkında çok sayıda
gözaltında kayıp vakasıyla ilgili ihlal kararı verdi.
Şunu da hatırlatmak
isterim: Hurşit Külter gözaltına alındıktan sonra, BÖF@Tweet_Guneydogu
şeklindeki bir hesaptan Şu an cehennemde. diye bir
paylaşım yapıldı. Hepimiz endişeliyiz. 1990lı
yıllarda Türkiyede yine benzer karanlık güçlerin gözaltında
kayıplar yaşattığı hâlen hafızamızdadır
ve 2016 yılında, Şırnakta sivil bir siyasetçi
gözaltında kaybedilmek mi isteniyor? Şunu sormak istiyorum
ayrıca: İddialar bu kadar güçlü iken bir devlet nasıl olur da
vatandaşının nerede olduğunu açıklayamaz? Nasıl
bir devletsin ki bu konuda hiç oralı bile olamıyorsun? Elindeki bütün
imkânları ilk andan itibaren seferber edip halkı, kamuoyunu
rahatlatma yükümlülüğün yok mudur? Yoksa, Hurşit Külterin
gözaltında kaybedilmesine rıza mı gösterdiniz? Artık, Kürt
siyasetçileri için tutuklamalar yetmiyor da kayıplar dönemi mi
başladı? Açıkça soruyoruz ve cevap istiyoruz.
Çok geç olmadan, bir an önce
siyaset alanını açın, tutuklamalara son verin. Çok geç olmadan,
bir an önce Hurşit Külteri sağ olarak teslim edin.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özgökçe Ertan.
Gündem dışı
üçüncü söz, Federal Alman Meclisinin almış olduğu karar
çerçevesinde Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda söz isteyen
İzmir Milletvekili Tuncay Özkana aittir.
Buyurun Sayın Özkan.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.- İzmir Milletvekili Ahmet
Tuncay Özkanın, Federal Alman Meclisinin almış olduğu
karar çerçevesinde Türkiye-Ermenistan ilişkilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Sayın
Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; bu tablo
içerisinde konuşuyor olmanın büyük üzüntüsünü yaşıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Türkiyenin sorunlarına sahip çıkar
bir tutum ve davranış içerisinde, bir başka parlamentonun
mütecaviz duruşuna karşı bir ortak tepkiyi dile getirmesini çok
isterdim. Ancak, bu topraklardaki tarihi, hepimizin tarihini hepimize
karşı kullanan çevrelere karşı ortak ses çıkartamamak
bizim büyük ayıbımız olsa gerek.
Ben, tehcir sırasında ve sonrasında
ailesi acılar içerisinde kalmış bir Anadolu çocuğuyum,
Erzincan Eğinliyim. Biz, Ermenilerle, Kürtlerle, Yahudilerle, Rumlarla
ortak tarihimizin her bir aşamasında birlikte çok güzel günlerin ve
çok büyük başarıların gönencini yaşayan bir ulusken şu
anda, bu tarihin bize karşı kullanılan sayfaları nedeniyle
ağır bir yenilgi ruh hâli içerisindeyiz. Parlamentomuzun bugünkü
durumunu bu ruh hâlinin bir yansıması olarak görüyorum. Biz, bu
Parlamentoyu oluşturan atalarımızın kemiklerini
sızlatacak kadar tepkisiziz. Çok büyük üzüntü içindeyim.
Almanlar, tehcir kararını İttihat ve
Terakkiye fısıldayanlardır. 1,5 milyon insan yolculuğa
çıkmıştır, 310 bini ne yazık ki -büyük bir acı
içinde söylüyorum, her insanın hayatı çok değerlidir- yollarda
kalmıştır. Kimisi Kürt çetelerin, kimisi Türk çetelerin, kimisi
haydutların saldırısı altında yaşamını
yitirmiştir; hastalıkla ve diğer sorunlarla mücadele
etmişlerdir. Ancak, tehcirin yani bir yerden bir yere göç ettirmenin ve
sonrasında ortaya çıkan sorunların tarihimize bir
soykırım olarak geçirilmesi konusunda bu yüce Meclisin neredeyse yüz
yıllık geçmişi boyunca dimdik duruşunu bugün gösterememek
çok büyük bir acıdır.
Ben size soruyorum: Hangi
etnik kökenden gelirseniz gelin, bu ulusun gönencine, bu ulusun
geleceğine, uygarlığımızın bütününe böyle bir
kara lekeyi nasıl kabul ettireceksiniz, bunu nasıl
anlatacaksınız çocuklarınıza? Bu acı tablonun hepimiz
açısından büyük bedelleri olacağı kanaatindeyim. Bugün
burada suskun kalmanın ya da bunu geçiştiriyor gibi davranmanın,
bunu görmezden gelmenin bize hiçbir faydası olmaz.
Dostlarım,
karanlıkta ıslık çalarsanız aydınlık gelmez;
karanlıkta ıslık çaldığınız sürece,
karanlıkla mücadele etmediğiniz sürece
yalnızlığınız, yenilginiz, hüsranınız baki
kalır. Oysa biz, Anadolu topraklarında bir yıldız gibi
geleceğe ışığını uzatan kocaman bir ulus
olabilme ve bunun gönenciyle ilerleyebilme şansına sahibiz. Ancak, bu
karar tasarısı, Almanyanın kabul ettiği soykırım
kararı bizim açımızdan, çocuklarımız
açısından bir felakettir. Bu, kendinizi neyle temsil ettiğinizi
iddia ederseniz edin, bu ulusun tarihine düşülmüş en büyük kara
notlardan biridir. Birbirimizle ilgili çok şey söyleyebiliriz ama
unutmayın, gelecek birlikte kucaklanacak bir şeyse onu sadece
birilerinin istemesiyle kucaklayamazsınız, hep birlikte kucaklamak
zorundayız. Ortak bildiriler, ortak çağrılar gelecek için
yapılır, geçmiş için yapılmaz. Yaslarımızla,
acılarımızla geleceği kaybetmek noktasında bir
duruş sergileyemeyiz. Önemli olan şey, umudumuzla, el ele, gönül
gönüle bir gelecek inşa etmektir. Biz Ermeni
soykırımını kabul edersek bu gelecek nasıl büyük bir
zarar görür biliyor musunuz? Hakikat ortadan kalkar. Hakikatsiz bir
geleceğin hiçbir değeri yoktur. Birlikte
yaşadığımız acılar, daha yüzyıl değil
Eğer biz gerçeği, hakikati sadece birileri istiyor diye
karartırsak ve emperyalizmin tuzağına bu noktada düşersek
işte o gün ayrışmış oluruz.
Ben bu karara karşı
topluca bir dik duruşun ve güçlü bir sesin gelecekte bizi bir arada
tutacağına ve birlik içinde barınmamıza,
yaşamamıza yol açacağına inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Çok büyük bir
üzüntüyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Özkan dik
duruşla ilgili ifade etti. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi, Adalet ve
Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi bu dik duruşu ifade
etmeye hazır olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla,
Parlamento olarak böyle bir iradeyi kullanacağız.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Eğer dik duruşla kasıt HDP'nin ortaya koymuş olduğu
tavırsa bu, bir sataşma anlamına gelir. Onunla ilgili cevap
vermem gerekir.
BAŞKAN Bir genel değerlendirmeydi
sanıyorum Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) O zaman
yerimden bir dakika söz verir misiniz?
BAŞKAN Buyurunuz, mikrofonunuzu
açıyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin, İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkanın
gündem dışı yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Halkların Demokratik
Partisi olarak bütün meselelere ilkesel yaklaşımımızı
en net şekilde ortaya koyup onun savunusunu bugüne kadar en dik
şekilde bu Parlamentoda yaptık. Bu meseleyle ilgili de oturumun hemen
başında ne düşündüğümüzü açık bir şekilde ifade
ettim. Bu coğrafyada yaşadığımız bütün
acılarla, trajedilerle ve büyük felaketlerle yüzleşmeden bütün
dünyada önümüze getirilecek olan süreçlerle
yalnızlaşacağımızı, tek başımıza
kalacağımızı ve bütün dünyaya âdeta bayrak açan, savaş
açan bir pozisyona geleceğimizi söyledik. Bu yaşanan süreç, Türk
halkını ya da Türkiye halklarını ilgilendiren bir süreç
değildir. O dönemki İttihat Terakki zihniyetinin ve yönetiminin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
yapmış olduğu hataları bütün Türk halkına, Türkiye
halklarına mal etmenin doğru olmadığı kanaatindeyiz.
Dolayısıyla, o dönem İttihat Terakki zihniyetinin
yapmış olduğu yanlışlara kalkan yapacak, siper edecek
bir göğsümüz yoktur. Tam tersini söylüyoruz ve dik ve onurlu bir
şekilde söylüyoruz: O dönemle yüzleşmek gerekir, tarihî hakikatleri
açığa çıkarmak gerekir. Bütün dünya parlamentolarına
gözünü, kulağını, vicdanını dikip Acaba oradan hangi
ses yükselecek? diye büyük bir âcizlik içerisinden de kurtulmak gerekir.
Halkların Demokratik Partisinin duruşu o açıdan nettir, diktir
ve bu toprakların kadim tarihî kadar onurludur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
hiçbir dış dayatma aziz milletimizin boynunu büktüremez. Birileri
istiyor diye insanlık suçu olan soykırımı kabul edemeyiz.
Yedi düveli geldi, Sevri barış olarak ortaya koydu, Gazi Mustafa
Kemal Atatürkle birlikte yırtıp, atıp başlarına
çaldık. Dolayısıyla, yabancı ülkelerin bu taleplerini kabul
etmek, açıkçası, boyun eğmek demektir. Emperyalizme
karşı dik durmaya devam edeceğiz. Bu aziz Meclis de emperyalizme
ve emperyalistlere karşı dik durmayı daima bilmiştir.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, hiç kimse yabancı ülkelerin, yabancı
devletlerin dayatmalarına karşı boyun büken bir pozisyonda falan
değildir. Tam tersine, bu ülkede Halkların Demokratik Partisi,
emperyalist dayatmalara karşı bu ülkenin
bağımsızlığını, bu ülkenin
halklarının bağımsızlığını en çok
savunan partidir. Bizim peşinde olduğumuz soru ve açığa
çıkarılmasını istediğimiz hakikat, bu topraklarda
yaşayan milyonlarca halka ne olduğu hakikatidir. Bununla
yüzleşmeden, bununla ilgili hakikati ortaya çıkarmadan dünyanın
peşine düştüğü sorgulama süreçleriyle karşı
karşıya kalmaktan kurtulamayız diyoruz. Bu kadar net ifade
ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
OKTAY VURAL (İzmir) Tarihi emperyalistler
yazmayacak!
BAŞKAN Şimdi, elektronik sisteme giren
Sayın Bostancıya söz veriyorum.
Sayın Bostancı, buyurunuz.
7.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, politikacıların görevinin günceli
değerlendirmek, geleceği kurmak olduğuna ve soykırım
iddialarının Türkiye-Ermenistan ilişkilerine katkı
sağlamadığına ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Tarihi tarihler konuşur, toplumla
paylaşırlar. Politikacıların görevi günceli
değerlendirmek ve geleceği kurmaktır. Biz burada politika yapan
çeşitli partilerden insanların da her hâlde kastı hem bu ülkenin
barışına ve birliğine hizmet edici politikaları egemen
kılmak, buna uygun bir dille konuşmak hem de dünya
barışının bir parçası olarak Türkiye, Ermenistan,
Azerbaycan, İran, çevremizdeki bütün ülkelerle ortak
barışın sağlanacağı atmosferi kurmak için böyle
bir yaklaşımla politikalar geliştirmek olmalı. Biz bu
işe böyle bakıyoruz.
Soykırım iddialarını, Türkiye'ye
yönelik bu dayatmaları, esasen, Alman Federal Meclisinin de görevi
olması gereken dünyanın ortak barış içinde, birlikte
yaşama idealine hizmet edici, özelde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) -
Türkiye-Ermenistan
ilişkilerine katkı sağlayıcı bir iş olarak
görmeyiz. Tarihî çarpıtmadan bir gelecek çıkmaz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
Sayın Akçay, sanıyorum siz bir
dakikalık konuşmalardan sonra söz talep ediyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet.
BAŞKAN Şimdi elektronik sisteme
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Siz Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benim de bir kısa söz
talebim vardı ama uygun görürseniz.
BAŞKAN Buyurunuz.
8.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Hükûmetin bu tasarıların kabul edilmesinden kendisine bir ders
çıkarması gerektiğine ve vatandaşların, AKP
Hükûmetinin Türkiyeyi dış politikada nasıl
yalnızlaştırdığını görmesini ümit
ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
biraz önce ifade etmeye çalışmıştım. Bugün Türkiye'nin
karşı karşıya kaldığı bu duruma
karşı tarihe biz de bir not düşeceğiz, hep birlikte bir
imza atacağız ama şu gerçeği de görelim: 1965te Uruguay
ilk kez bu iddiaları kabul etti ve Parlamentosundan geçirdi. 2002ye
kadar, 2003e kadar bu konuda Lübnan, Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi,
Arjantin gibi 8-9 ülkenin parlamentolarında bunun görüşüldüğü,
bazılarında da kabul edildiği durumu var. Ama Rusya Federasyonu
2005te, Kanada 2004te; Fransa 2006da, İsviçre 2003te, Slovakya
2004de; Hollanda, Polonya, Venezuela, Litvanya, Şili, İsveç ve
Almanya
Bugün Hükûmetin bu işten kendisine bir ders
çıkarmasını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
da AKP Hükûmetinin Türkiye'yi dış politikada nasıl
yalnızlaştırdığını görmesini ümit ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın
Başkanım, Alman Parlamentosunun almış olduğu utanç
verici bir karara karşı burada ortak bir metin çıkartmaya
çalışırken bunu bir tür AK PARTİ eleştirisi fırsatına
ve vesilesine dönüştürücü yaklaşımı doğru bulmam. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Ne yaptınız
on dört yıl? Enstitüleri kapattınız. Söyleyeceğiz
bunların hepsini.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Bu Ermeni
soykırımı iddiaları esasen tarihsel olarak
bakıldığında 1920li yıllardan bu yana gündemde
tutulmaya çalışılan, derin tarihî arka planı olan bir
iştir. Yani, şimdi, kim sorumlu diye tarihi araştırmak yerine,
geleceği kurmak için ortak bir şekilde davranmakta fayda vardır.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
Şimdi elektronik sisteme giren
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sadece tutanaklara geçsin bunun üzerine
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Ya, yeter ama
Başkanım ya biz de konuşacağız!
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Ya, yok böyle bir
şey.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri bir saniye
efendim.
Sayın Özel, buyurunuz, çok kısa rica
ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Sayın
Bostancının bu tutanağa girmesi için aldığı söz
gibi bizim de bu konuda bir hakkımız olduğu açık.
Burada şunu söylememiz lazım: Bugün
Türkiye bir doğal afetle karşılaşmadı, bu elbette
ortak üzüntü ama bir sebebi var. Bunun sebebi, bugün sorumluluğunu yerine
getirmeyenlerdir. Eğer bu engel olunamaz bir şey idiyse
Dün
Başbakan Ben iyi haberler aldım, olacak olacak. öbürü telefon
açıyor, Merkel bana söz verdi, gereğini yapacak. diyor.
Gereğini yapmış, gitmemiş; 1 tane boş, 1 tane de
geçersiz oy var. Türkiyeyi bu duruma getirenler
Sanki meteor düşmüş
de bu ortak acı, deprem olmuş da bu ortak acı. Depremde bile
gerekli tedbirleri almayanların sorumlulukları vardır ortaya
çıkan kayıplardan. Sorumluluğunuzu bileceksiniz. Biz bugün
tarihî görevimizi yerine getireceğiz ama siz bu sorumluluktan
kaçamayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
açıklama yapayım izin verirseniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, gündelik siyasi rekabetin ötesinde, toplumun ortak konusuna
ilişkin tutumun millî bir tutum olması gerektiğini
düşünüyorum ve bunu bir kez daha yüksek sesle ifade etme lüzumunu
duyuyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
Şimdi şöyle bir düşünce var: Kim en
son konuşursa o galip çıkmış olacak gibi bir algı var.
Bu yanlış sayın milletvekilleri, ben bunu tecrübemle söylüyorum.
En son konuşan, tamam, bu işin galibi oldu. diye bir şey yok,
bunu bir kenara bırakalım. Bunu makul bir dozda tutmak bu
Parlamentonun bir geleneği olmalı.
Sayın Akçay, bu sözüm size değil, siz hiç
söz istemediniz çünkü.
Buyurunuz.
9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Türkiye'nin tanıma kararlarını engellemek için
yaptırım uygulayamadığına ve bunun da aleyhimize karar
alacak devletleri cesaretlendirdiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, bu
bir dakikalık süre içerisinde sadece bir hatırlatma yapmak istiyorum,
yoksa ortak bir deklarasyon çalışmamız ve millî bir duruşu
birlikte ortaya koyma gayretimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da
devam edecektir. Yalnız bazı sorumlulukları Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak ifade etmemize mani değildir bu gayret.
1965ten 2000 yılına dek otuz beş
yılda 10 sözde soykırım tanıma hadisesi var fakat son on
dört yılda 13 yeni tanıma gerçekleşmiş, bazıları
da 9 defa bu tanımalarını yenilemiş. Bu, dış
politika başarısızlığının göstergelerinden
biridir, tartışırız. Ayrıca, tanıma
kararından sonra -örnek veriyorum- Belçikayla ticaret hacmi yüzde 174,
Kanadayla yüzde 148, Fransayla yüzde 257, Yunanistanla yüzde 400
artıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu veriler Türkiye'nin
tanıma kararlarını engellemek için yaptırım
uygulayamadığını, etkili olamadığını
göstermekte; bu da aleyhimize karar alacak devletleri cesaretlendirmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, rica ediyorum
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim
BAŞKAN Sayın Tanal
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Konu şu
Sayın Başkan: Şimdi, ortak bir deklarasyon hazırlanacak; bu
ortak deklarasyonda -görebildiğim kadarıyla 4 grup da- bu sorunun
gerek Kars Sözleşmesinde gerek Gümrü Sözleşmesinde gerek Lozan
Sözleşmesinde bu halledildiğini, hazırlanacak olan
deklarasyonda bunun da nazara alınmasını talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) 4 grup
yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tanal, onu, sanıyorum
Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekiline ileteceksiniz.
Çalışmaları ilgili siyasi partilerin grup başkan vekilleri
yürütüyor.
Şimdi, elektronik sisteme girerek söz talep
eden sayın milletvekillerine sırayla söz vereceğim.
Sayın Engin
10.- İstanbul Milletvekili
Didem Enginin, Hükûmetten, Cumhuriyet Halk Partisinin şehitler, malul ve
muharip gaziler ve yakınlarına yönelik önerilerini gündeme alıp
desteklemesini beklediklerine ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi
olarak şehitlerimizin yakınlarına, gazilerimize ve ailelerine
sağlanan sosyal ve ekonomik hakların iyileştirilmesiyle ilgili
bir kanun teklifini Meclise sunmuştuk. Muhalefetten gelen her öneriyi
reddeden iktidar partisinin bu kanun teklifini aklıselim bir şekilde
okuyup desteklemesini bekliyoruz.
Ayrıca, ülkemizde, İstiklal
Savaşı, Kore Savaşı, Kıbrıs Barış
Harekâtına katılmış ve muharip gazi unvanını
almış gazilerimize ne yazık ki malul gazilerimizden farklı
bir muamele reva görülüyor. Muharip gazilerimiz ve yakınları da malul
gazilerimiz ve yakınlarına tanınan haklardan yararlanabilmek
için yıllardır bekliyorlar ama ne yazık ki bu talepleri AKP Hükûmeti
tarafından görmezden geliniyor. Hükûmetin en kısa zamanda hem
şehitlerimizin ailelerine hem de malul ve muharip gazilerimiz ve
yakınlarına yönelik önerilerimizi gündemine alıp desteklemesini
bekliyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Topal
11.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, Orta Doğu ve Arap ülkeleriyle ikili sosyal güvenlik
anlaşmalarının yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Hükûmet yetkilileri, bilindiği gibi,
başta Hatay, Gaziantep, Adana ve diğer illerde yaşayan
yurttaşlarımız, Suudi Arabistan başta olmak üzere birçok
Orta Doğu ve Arap ülkesine çalışmak amacıyla gitmektedir.
Ancak, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar ve diğer ilgili ülkelerde
çalışan yurttaşlarımız, söz konusu ülkelerde
çalışmaya başladıkları tarihi sigortaya giriş
tarihi olarak saydıramamakta ve bundan dolayı, anlaşmamız
olan ülkelerde çalışmış olan
yurttaşlarımızla benzer haklardan yararlanamamaktadır. Bu
konuda yurttaşlarımız mağdurdur. Bu
yurttaşlarımızın söz konusu mağduriyetlerinin
giderilmesi için bu ülkelerle ikili sosyal güvenlik
antlaşmasının yapılması için gerekli girişimlerin
yapılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakır
12.- Isparta Milletvekili
İrfan Bakırın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığından, gül çiçeğine kilo başına destek
verilmesini düşünüp düşünmediklerini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
İRFAN BAKIR (Isparta) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ispartamız gülü ve halısıyla
anılan bir ilimizdir. Halıcılık sektörü, gerekli
adımları atamamamız sonucu, maalesef, kaybolmaya yüz
tutmuştur. Ancak, gülcülük konusunda ilimiz hâlen marka konumundadır.
Ispartamız dünya gül yağı ihtiyacının
yaklaşık yüzde 70ini tek başına
karşılamaktadır, geri kalan üretimse Bulgaristan ve Çin
tarafından yapılmaktadır. Dünya gül yağı
pazarında bir numara olan ilimiz, maalesef, kozmetik sanayisinde yeterli
atılımı yapamamıştır. Son yıllarda
Ispartalı yatırımcıların kendi çabalarıyla yeni
tesisler yapılmakta ve markalar üretilmektedir.
Şu anda üreticimizin en önemli ve acil çözüm
bekleyen sorunuysa teşvik meselesidir.
Bakana sorularım şu şekildedir:
GÜLBİRLİK tarafından, gül çiçeğine kilo başı
destek verilmesi için Tarım Bakanlığına başvuru
yapılmıştır, bu desteği vermeyi düşünüyor
musunuz? Eğer düşünüyorsanız ne kadar bir süre içerisinde
vermeyi öngörmektesiniz? Ispartada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tuncer
13.- Amasya Milletvekili Mustafa
Tuncerin, Amasyanın Taşova ilçesindeki Atatürk
Bulvarının asfalt sorununa ne zaman çözüm
bulunacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın
Başkanım, 30 Mayıs tarihli Taşova gazetesinde Venedike
Hoş Geldiniz başlıklı bir haber ve habere bağlı,
göle dönüşmüş bir cadde resmi bulunmaktadır. Haber
içeriğine göre Taşova ilçesi Atatürk Bulvarı asfaltlama işi
Samsun Karayolları 7nci Bölge Müdürlüğünce 5 Mart 2016 günü bir
inşaat firmasına ihale edilmiş ve Atatürk Bulvarı
asfaltlama yapım işinin 5 Mayıs 2016 günü bitirilmesi taahhüt
edilmesine rağmen işin fiziki olarak yüzde 40ı ancak
bitirilebilmiştir. On iki gündür de asfalt çalışması
yapılmamaktadır. Bu durum vatandaşları ve esnafı büyük
sıkıntıya sokmuştur. Özellikle, son günlerdeki
aşırı yağışlar nedeniyle Atatürk Bulvarında
Venedikvari görüntüler ortaya çıkmış ve cadde kullanılamaz
hâl almıştır.
Yüce Meclisten Sayın Bakana soruyorum:
1) Taşova halkının Atatürk
Bulvarı çilesi daha kaç gün sürecektir?
2) Samsun Karayolları 7nci Bölge
Müdürlüğü süresinde bitmeyen iş için ihaleyi alan firmadan
sözleşme gereği alması gereken günlük on binde 6 oranındaki
cezai işlemi yapmak için girişimde bulunmuş mudur?
BAŞKAN Sayın Atıcı
14.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, AKPnin işe alımlardaki ahlaksız
uygulamalarını şiddetle kınadığına
ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, AKPnin
uygulamaları âdeta faşizmi aratır oldu. Üst düzey
bürokratların tasfiyesinden sonra okul müdürlerinin ve
yardımcılarının tasfiyesine tanık olduk. İşe
alımlarda da yazılı sınavdan kaç alırsan al, mülakat
denen torpil sınavları yüzünden sadece AKP
yandaşlarının işe alındığına tanık
oluyoruz. Taşeron aracılığıyla yapılan işe
alımlarda açıkça AKP üyeliği aranmaktadır. AKP açıkça
solkırım uygulamaktadır. AKP Ya benimsin ya kara
toprağın. demektedir. Mersinde şehir hastanesinde yapılan
işçi alımlarını da AKP üyelik şartına
bağlamıştır diye bilgiler gelmektedir.
Bunlar insanlık dışı
uygulamalardır. Yoksulu bile ayrıştıran bu ahlaksız
uygulamaları şiddetle kınıyoruz, takipçisi
olacağız, hesabını soracağız.
BAŞKAN Sayın Gürer
15.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürerin, Almanya Federal Meclisini 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak niteleyen tasarıyı kabul etmesi
nedeniyle şiddetle kınadıklarına ve Cumhurbaşkanının
böylesi bir oylama günü öncesi Ugandada olmasının konunun ne kadar
önemsendiğinin yansıması olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederiz Sayın Başkan.
Alman Federal Meclisinin 1915 yılındaki
Ermeni tehcirini ve olayları soykırım olarak nitelendiren karar
tasarısını onaylaması kabul edilemez. Alman Federal
Meclisini şiddetle kınıyoruz.
Ayrıca, metinde Hristiyan azınlıklara
soykırım uygulandığı biçimindeki açılım da
dikkat çekici ve kaygı vericidir.
Tarihin tarihçilere bırakılması,
yaşanan acıların çok boyutlu irdelenmesi gerekirken tüm
arşivlerini incelemeye açan Türkiye için üretilen kararda bir tek
karşı oy çıkması düşündürücüdür. Diplomatik, siyasi,
askerî ilişkilerin iyi olduğu söylenen bu ülkenin
aldığı karar, AKP hükûmetlerinin dış politikadaki
başarısızlığının son örneğidir. Suriye,
Irak, Mısır, İran, Rusya, sonrasında da NATO ülkesi
Almanyayla ilişkilerin geldiği boyut kaygı vericidir.
Böylesi bir oylama günü öncesi
Cumhurbaşkanının Ugandada olması da konunun ne kadar
önemsendiğinin bir yansımasıdır.
Hiç olmazsa bugün bakanların Mercedes
araçlarını garaja çekerek bu konuda olsun bir tepki göstermelerini
diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Boynukara
16.- Adıyaman Milletvekili
Adnan Boynukaranın, terör örgütünün, seçilmiş
Cumhurbaşkanının düşürülmesi için darbe girişimini
hızlandırma görevini üstlendiğine ilişkin
açıklaması
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman)
Erdoğansız bir Türkiye özleminin bitmediği
anlaşılıyor. Terör örgütü elemanlarından Duran Kalkan,
hafta sonu, örgüt yayın organı olan TV kanalında Bazı
duyumlarımıza göre bu mayısta Erdoğan düşürülecekti,
böyle bir beklenti vardı. dedi. Bu konu terör örgütünün diğer
yayın organlarında da yer aldı. Terör örgütünün, seçilmiş
Cumhurbaşkanına karşı bu saikle şehirlerde terör
estirdiği, yeni darbe girişimini hızlandırma görevi
üstlendiği anlaşılıyor. Kimlerin bu stratejiyi hayata
geçirmek için terör örgütünü kaldıraç olarak devreye koyduğu,
kimlerin bunu terör örgütüne ve onların sözcülerine
fısıldadığı er geç ortaya çıkacak. PKK terör
örgütünü bir kenara bırakalım, bu sürecin sözcülüğünü
üstlenenlerin ne tür bir kumpasın içinde olduğu gayet net bir biçimde
anlaşılmaktadır. Evet, şehirlerin hangi karanlık güç
adına yakıldığı, yüzlerce insanın hangi
kanlı ve kirli politika için öldürüldüğü ve kimlerin oyununun
parçası olduğu elbette ortaya çıkacaktır.
BAŞKAN Sayın Tanal...
17.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, belediye şehir tiyatrolarının
çalışanlarının ve sanatçılarının teşvik
ikramiyesi ve ek göstergeyle ilgili mağduriyetlerinin giderilmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 64üncü maddesindeki Devlet, sanat faaliyetlerini ve
sanatçıyı korur. hükmü uyarınca, belediye şehir tiyatrosu
çalışanlarına 2013 yılına kadar herkese
istisnasız teşvik ikramiyesi ödendiği hâlde, mevcut yasalarda
değişiklik olmadığı hâlde 2013ten itibaren kesilmiştir.
Bu mağduriyetin giderilmesini talep ediyorum. Ayrıca, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 16ncı maddesi
uyarınca, belediye şehir tiyatrolarının
sanatçılarına, terzisinden tutun marangozuna kadar, emekli olduktan
sonra mühendise uygulanan ek gösterge uygulanması gerekirken Sosyal
Güvenlik Kurumu maalesef bunu uygulamayarak vatandaşları mağdur
etmekte, vatandaşlar dava açmayla karşı karşıya
kalmaktadırlar. Vatandaşlarımızın ve sanatçı
dostların bu mağduriyetinin Hükûmet tarafından giderilmesini
talep ediyorum. Aksi takdirde, bununla ilgili suç duyurusunda
bulunacağım hususunun bilinmesini talep eder, saygı ve
hürmetlerimi sunarım.
BAŞKAN Sayın Çamak...
18.- Mersin Milletvekili Hüseyin
Çamakın, Sosyal Güvenlik Kurumunun oluşturduğu hastane
faturalarını denetleme komisyonlarının merkezî komisyonlar
olarak değil mevcut hâliyle bölgesel olarak devam etmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Hastane faturalarının incelenmesi
konusunda bölgesel teşkilatlar görevlendirilmiştir. Sosyal Güvenlik
Kurumunun oluşturduğu hastane faturalarını denetleme
komisyonları bölgesel nitelikte hizmet vermekte, birçok hekim de
komisyonlarda görev yapmaktadır. Bu kurullar hem hizmete ulaşım
hem de bürokrasiyi asgariye indirme açısından önem arz etmektedir.
Son zamanlarda hastane yetkililerinden aldığımız bilgilere
göre bölgesel komisyonlar feshedilerek üç büyük kentte merkezî komisyonlar
kurulmak istenmektedir. Mutabakat gerektiği zaman bu girişim
bürokrasiyi artıracak; iş gücü yoğunluğu, iş yükü
fazlalığı, zaman kaybı ve maddi külfet ortaya çıkaracaktır.
Bu komisyonların mevcut hâliyle devam ettirilmesi, hatta daha da
basitleştirilmesi için çalışma yapılıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
19.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Almanya Federal Meclisinin ulusal ve uluslararası hukuk
açısından hiçbir anlamı olmayan kararını
reddettiklerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözde Ermeni soykırımı yalanı
bu kez Almanyada hortladı. Tarihsel gerçeklikle bağdaşmayan bu
tasarı, ülkemizin egemenlik hakkına apaçık müdahaledir.
Türk-Alman dostluğuna zarar veren bu yalanın, aynı zamanda
bölgesel ve küresel barışı yok etmekten başka hiçbir
amacı yoktur. Bugüne kadar benzeri tasarılar farklı devletlerin
parlamentolarına da geldi ve defalarca reddedildi. ABD Temsilciler Meclisi
2007 yılında gündeme dahi almadı. Almanyanın
işlediği soykırım suçunun mağduru İsrail
Parlamentosu 2007de reddetti; Fransa Anayasa Mahkemesi 2011de, İspanya
Parlamentosu 2015te, Hollanda Parlamentosu yine 2015te, Belçika Parlamentosu
2005te reddetti. Bu kadar parlamento tarafından defalarca reddedilen
sözde soykırım iddiasının Almanya tarafından kabulü
gülünçtür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ulusal ve
uluslararası hukuk açısından hiçbir anlamı olmayan bu
kararı reddettiğimizi ilan ederiz.
BAŞKAN Sayın Özdoğan Enç
20.- Antalya Milletvekili Gökcen
Özdoğan Ençin, Almanya Federal Meclisinin Ermeni soykırımı
iddialarını onaylayan kararını
tanımadıklarına ilişkin açıklaması
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözde Ermeni
soykırımı iddialarını onaylayan Almanya Federal
Meclisinin böyle bir karar alma yetkisi olmamasına rağmen,
aldığı kararla kendisini mahkeme yerine koymuştur. Tarihin
en büyük soykırımını yapan Almanya, hiçbir gerekçeyle bu
kararı almamalıydı. Bu kararı tanımıyoruz.
Önyargılı, ikiyüzlü politikalarıyla Suriyedeki katliamlara
sessiz kalıp geçmişi yalan yanlış olaylarla yorumlamak
Almanya Federal Parlamentosunun haddi değildir.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
21.- Giresun Milletvekili Bülent
Yener Bektaşoğlunun, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığından, fındığı devlet koruması
altına almayı düşünüp düşünmediklerini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan. Sorum, Sayın Faruk Çelik Beye.
Geçen sezon uyarılarımız dikkate
alınmadı, fındık fiyatları yabancı sektörün eline
geçti ve fiyatlar bu alıcılar tarafından belirlendi. Fiyat,
sezonunun başından itibaren 15 liradan başlayarak maalesef 8-10
TL aralığına kadar düştü. Bu nedenle, üreticilerimiz,
fındık ticareti yapanlar büyük bir mağduriyet yaşadı,
olumsuz yönde etkilendi, ülkemiz döviz kaybına uğradı, Hükûmet
buna seyirci kaldı. Değişen bir şey
olmadığından, aynı mağduriyetler ve
olumsuzlukların bu yıl da yaşanacağı mutlaka
gözükmektedir. Yeni sezonun açılmasına üç ay kala belirsizliklerin
ortadan kalkması için Hükûmetten ciddi ve tutarlı bir tavır
ortaya koyması beklenmektedir.
Sayın Bakan, üreticiyi, sektörü,
fındık alımı yapanları, manavları ve ülkemizin
menfaatlerini gözeterek FİSKOBİRLİK, TMO ve başka kurumlar
aracılığıyla fındığı devlet
koruması altına almayı, fiyat belirleyip müdahale yaparak
piyasayı düzenlemeyi düşünmek ister misiniz, yoksa yine yabancı
alıcıların dediği mi olacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu.
22.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, tarihimizin hiçbir döneminde yer almayan
soykırım kelimesiyle milletimizin yan yana getirilmesine asla müsaade
edilmeyeceğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Almanya Federal Meclisinde kabul edilen 1915
olayları konusundaki Ermeni iddialarında öne sürülen rakamlar
başta olmak üzere tüm tasarının dayanaksız ve mesnetsiz
olduğunu tüm dünya bilmelidir. Sayın
Cumhurbaşkanımızın konuyla ilgili daima söylediği
önemli bir noktayı buradan bir kez daha seslendirmek istiyorum.
Arşivlerimizi açmaya hazır olduğumuzu, 1 milyona yakın
belge ve bilginin olduğunu her zaman söylüyoruz ve diyoruz ki: Ermenistan
arşivlerinde de varsa onlar da açsın, üçüncü ülkelerde varsa onlar da
açsın. Hatta daha da ileri gidiyoruz, biz askerî arşivlerimizi de
açmaya hazırız. Biz yaşanan hiçbir acıyı yok
saymadığımız gibi, acıların
yarıştırılmasına da rıza göstermeyiz.
Balkanlardan, Kafkasyadan ve çevremizdeki tüm bölgelerden Anadoluya göçler
sırasında ölen 4 milyonu aşkın Müslüman için ne kadar
üzüntü yaşamışsak hayatlarını kaybeden Ermeniler için
de o derece üzüntülüyüz. Ancak, tarihimizin hiçbir döneminde yer almayan,
soykırım kelimesi ile milletimizin yan yana getirilmesine de asla
ve asla müsaade etmeyiz.
BAŞKAN Sayın Dağlı.
23.- Adana Milletvekili Tamer
Dağlının, Almanya Federal Meclisinin Ermenilerin 1915
olaylarıyla ilgili iddialarını soykırım olarak
tanımlayan karar tasarısını kabul etmesini
kınadığına ve Adananın Kozan ilçesinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 96ncı yıl dönümünü
kutladığına ilişkin açıklaması
TAMER DAĞLI (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Soykırım konusunda sicil bozukluğu
tescilli Almanya Federal Meclisinin Ermenilerin 1915 olaylarıyla ilgili
iddialarını soykırım olarak tanımlayan karar
tasarısını kabul etmelerini kınıyorum.
Ayrıca, Kozan ilçemizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 96ncı yıl dönümünü kutluyor,
kurtuluş mücadelesinin kahramanları Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşlarını rahmet, şükran ve minnetle
anıyorum. Tüm hemşehrilerimi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tüm
24.- Balıkesir Milletvekili
Mehmet Tümün, Gezi olaylarının 3üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
Başkan.
Gezi olaylarının
3üncü yıl dönümündeyiz. Yaşamlarını yitiren Mehmet
Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, İrfan Tuna,
Selim Önder, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvanı
saygıyla anıyorum; ışıklar içinde uyusunlar.
Gezi, özgürlük ve demokrasi
için zulme başkaldırmanın ve diktatörlüğe dur demenin
adıdır. Gezi, diktatörlüğe karşı özgürlük isteyen
Türkiye gençliğinin haykırışıdır ve başkaldırışıdır.
Bu gençlik var oldukça bu topraklarda faşizm ve diktatörlük asla hayat
bulamayacaktır çünkü Gezi ruhu barış ve özgürlüktür.
Sayın Bakana sormak
isterim: Hükûmetin Gezi olaylarındaki acımasız tutumundan
dolayı pişman mısınız? Başta
evlatlarını kaybeden aileler olmak üzere, halktan özür dilemeyi
düşünüyor musunuz? Camide içki içtiklerini iddia ettiğiniz ve
ısrarla Görüntü var. dediğiniz görüntüler ne oldu, neden
yayınlamıyorsunuz? Bu görüntüler yoksa neden
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arslan
25.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, Almanya Federal Meclisinin Ermenilerin 1915
olaylarıyla ilgili iddialarını soykırım olarak
tanımlayan karar tasarısını kabul etmesini
kınadığına ve Denizli-Muğla, Denizli-Çameli ve Denizli-Çivril
kara yollarının ne zaman bitirileceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Başkanım, öncelikle, Alman Parlamentosunun yetkisi
olmadığı hâlde Ermeni soykırımı
yapılmıştır. şeklinde aldığı
kararını şiddetle kınıyorum. Böyle bir kararı
alma hakları olmadığı gibi, Almanyanın bu kararı
alırken kendilerinin Yahudilere karşı yapmış
oldukları katliamı unutmamasını hatırlatıyorum.
Ayrıca, bu alınan kararın Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararına da aykırı olduğunu özellikle
belirtiyorum.
Ayrıca,
Denizli-Muğla, Denizli-Çameli, Denizli-Çivril kara yollarının ne
zaman bitirileceğini öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
26.- Kırklareli Milletvekili
Vecdi Gündoğdunun, Kırklarelide ne kadar tarım ürünü
alımının planlandığını ve tarımsal
destek primlerinin kapsamının artırılıp
artırılmayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kırklarelimizde bu
yıl ne kadar tarım ürünü alımı
planlanmıştır? Planlanan miktarın saklama
koşulları için ideal saklama koşulları
hazırlanmış mıdır? Yine, TMOya ait silolar
Kırklarelide hazırlandıysa bununla ilgili bir bilgi istiyoruz;
yine, hazırlanmadıysa Kırklarelideki üreticilerin tüccarın
eline mi bırakıldığını bilmek istiyoruz.
İki: Sertifikalı
tohumluk, fide, fidan kullanımı, yurt içi sertifikalı tohum
üretim destek ve bitkisel üretim destek primlerini artıracak
mısınız? Prim desteklerinde kapsamı genişletecek
misiniz? Mısır ve ayçiçeği sertifikalı tohum
kullanımını destek kapsamına alacak mısınız?
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Haberal
27.- Ankara Milletvekili Erkan
Haberalın, Türk milletinin dünya kurulduğundan beri
soykırım yapmadığına ve soykırımsal
davranışlar içinde bulunmadığına ilişkin
açıklaması
ERKAN HABERAL (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünya kurulduğundan bu tarihe değin Türk
milleti ne soykırım yapmış ne de soykırımsal
davranışlar içinde bulunmuştur. Türkler Almanların 1891
yılında Güney Afrika Namibyada yaptıkları
soykırımı, 1940lı yıllarda 21 milyon Yahudiye ve
Çingenlere yaptıkları soykırımı asla
unutmamıştır. Dahası Türk milleti, İngilizlerin
Avustralyada yerlilere, İspanyol ve Amerikalıların 8 milyon
yerliye yaptıkları soykırımı da
unutmamıştır; İtalyanların ve Fransızların
Cezayirde Müslümanlara yaptıkları soykırımları da
unutmamıştır. Türkler, Rumların Kıbrısta
yaptıklarını da unutmamıştır,
Yunanlıların Batı Trakyadaki Türk kardeşlerimize
yaptıklarını da unutmamıştır, Bulgarların
Türklere yaptıklarını da unutmamıştır,
Amerikalıların Kuzey Irakta milyonlarca Müslümana
yaptığı soykırımı da asla
unutmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdiş
Yok.
Sayın Yıldırım
28.- Adıyaman Milletvekili
Behçet Yıldırımın, AKP il başkanı gibi
çalışan, çocukları IŞİDe katılan ailelerin
feryadını ve kamuoyunun uyarılarını göz ardı eden
Adıyaman Valisinin Adanaya atanmasıyla âdeta ödüllendirildiğine
ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sayın
Başkan, bugün Adıyamanımızın adı
IŞİDle anılıyorsa en büyük nedenlerinden birisi
Adıyaman Valiliğidir. Onlarca canlı bomba ve binlerce
IŞİD militanı Adıyamanda örgütlenip hem yurt içine hem de
yurt dışına gitmiştir. Diyarbakır, Suruç, Ankara,
İstanbul canlı bombaları maalesef Adıyamandan
çıkmış, binlerce masum insanın ölümüne sebep olmuştur.
Tam dört yıldır Adıyamanda bir AKP il başkanı gibi
çalışan, çocukları IŞİDe katılan ailelerin feryadını,
kamuoyunun ve bizlerin defalarca uyarılarını göz ardı eden
Adıyaman Valisi, son valiler kararnamesiyle Adanaya vali olarak
atanmıştır, âdeta ödüllendirilmiştir. Hükûmetin bu tutumunu
kınıyor, bu durumu kamuoyunun vicdanını
bırakıyorum. Artık partili Cumhurbaşkanı gibi partili
vali dönemi başlamıştır tıpkı 1940lardaki gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Depboylu
29.- Aydın Milletvekili Deniz
Depboylunun, Almanya Federal Meclisinin Ermeni soykırımı
iddialarıyla ilgili kararını kınadığına
ilişkin açıklaması
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sözde Ermeni soykırımı
iddialarıyla Türk milletini, Türk tarihini karalamaya çalışan,
iftira ve suçlama kampanyasına dâhil olan Almanya Federal Meclisinin
kararını kınıyorum. Türk milletinin kutlu mazisinde
soykırım izine, toplu kıyıma rastlamanın mümkün
olmadığını hatırlatıyor, devleti yöneten AKP
Hükûmetini etkin dış politika oluşturmak suretiyle, böyle
asılsız iddialar üretenlere karşı dik, kararlı ve
güçlü durmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, milletvekillerinin birer dakikalık
konuşma istemleri karşılanmıştır.
Sayın Akçay, buyurunuz, mikrofonunuzu
açıyorum.
30.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Almanya Federal Meclisinin Ermeni soykırımı
iddialarıyla ilgili kararını protesto ettiğine ve
kınadığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün Alman Parlamentosunun toplantısında
alınan sözde soykırım iddialarını içeren kararı
protesto ediyorum ve kınıyorum.
Önergede: Yüz bir yıl önce Osmanlı
İmparatorluğu Ermenilere ve diğer Hristiyan
azınlıklara soykırım yapmıştır. ibaresi yer
almaktadır. Dolayısıyla bu tasarı, 1915
olaylarını soykırım olarak nitelemekle kalmayıp
başka Hristiyan topluluklara da soykırım
yapıldığı iddiasını içermektedir. Bu tasarı,
sözde soykırım iftirası, Alman okullarında yüz binlerce
Türk çocuğuna da ders olarak okutulmasını öngörmektedir,
milyonlarca çocuğa Türk düşmanlığı
aşılanması amaçlanmaktadır. Bunlar vahim ötesi
faaliyetlerdir ve buradan ancak düşmanlık ve nefret çıkar;
dostluk ve iş birliği çıkmaz.
Almanya kendi soykırım suçlarına,
ayıbına ortak arayıp soykırım sendromu ve kompleksini
bize bulaştırmaya çalışmasın. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak böyle bir önergenin kabul edilmesini Türk-Alman ilişkileri
açısından ve tarihî gerçekler karşısında kabul
edilemez buluyoruz, reddediyoruz ve kınıyoruz.
24 Nisan neden bazı Ermeniler tarafından
soykırım günü olarak nitelendirilmektedir? Bu tarihte Taşnak,
Hınçak ve Ramgavar örgütü mensubu 235 Ermeni ileri geleninin
tutuklanmasına karar verildi. 180i tutuklanıp Ayaş ve
Çankırı cezaevlerine gönderildi, yani bunlar ölmediler ama can
damarları kesilmişti. Bu sebeple, 24 Nisanı soykırım
günü olarak anmaya başladılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum Sayın
Akçay.
Buyurunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Gerçek
katliamları yapanlar Ermeni, Hınçak, Taşnak çeteleridir. 518.201
Müslüman Türkü katlettiler. Bunlar, gerek bizim devlet kayıtlarında
gerekse uluslararası belgelerde yer alan rakamlardır. Öldü denilen
Ermenilerin ölmedikleriyse Birleşmiş Milletler adına
araştırma yapan Amerikan ve Orta Doğu Yardım Kuruluşu
ile İngiltere Büyükelçiliğinin Kasım 1922 tarihli raporundan
anlaşılmaktadır.
Kimse unutmasın ki
Osmanlı Devleti 24 Nisanda Çanakkalede, Kafkasyada, Musul ve Filistinde
ölüm kalım savaşı veriyordu ve bu çetelerse tam bu sırada
Anadoluda 23 adet muhtelif yerde isyan çıkarmışlar, Türk
milletini ve Osmanlıyı arkadan hançerlemişlerdir yani 1915te
Türk milleti vatanını savunmuştur, hadise budur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Sayın Baluken,
buyurunuz.
31.- Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin, Kütahyada çok ciddi bir provokasyonun tekrar devreye
konulmak istendiğine, bu konuda gerekli tedbirlerin
alınmasını rica ettiğine, yedi gündür gözaltında olan
Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak il yöneticisi Hurşit
Külterle ilgili bilgi almak istediğine ve sokağa çıkma
yasağı kaldırılan Hakkârinin Yüksekova ilçesinde tam bir
yıkım ve talan tablosu olduğuna ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; an itibarıyla Kütahyada çok ciddi bir provokasyon tekrar
devreye konulmak isteniyor. Dün Kütahyada gözaltına alınan
öğrencilerin bugün adliyeye götürülüşü esnasında adliye
binası etrafında giderek kalabalığı artan bir
ırkçı grubun saldırı hazırlığı bilgisi
bize ulaştı. Saatlerdir Kütahya Valisine ve İçişleri
Bakanlığı yetkililerine ulaşmaya çalışıyoruz
ancak bir türlü hâlâ bu saate kadar ulaşmış değiliz.
Özellikle iktidar partisinin grup başkan vekilinin de not alarak
hızla ilgili bakanlara ulaştırmasını -çünkü şu
anda Genel Kurulda herhangi bir bakan yok, görüşmeleri takip etmiyor-
olası geri dönülemez sonuçlara yol açacak böylesi bir provokasyonla ilgili
gerekli tedbirlerin alınmasının özellikle
sağlamasını buradan rica ediyoruz. Çünkü, yereldeki güvenlik
güçlerinin öğrencilere Sizin can güvenliğinizi
sağlamayacağız. demek suretiyle büyük bir aymazlık içerisinde,
oradaki provokasyonu tahrik edici tutumlarının olduğunu
öğrenci arkadaşlar bize ilettiler.
Bu yaklaşımların tamamı AKPnin
halkları, kitleleri karşı karşıya getiren
ayrımcı politikaların neticesidir. Öyle bir noktaya geldi ki en
küçük bir kıvılcımdan çok büyük bir yangının
çıkacağı kaygısını, endişesini her gün
yaşıyoruz. Dün de Genel Kurulda yine Kütahyada Kürt işçilerin
çalıştığı bir inşaatta çıkan
yangının nasıl bir provokasyona dönüştürüldüğünü ifade
ettik. Dolayısıyla, sorumlu makamda bulunan iktidar partisi,
Kütahyada gerekli tedbirleri almalı, öğrencilerin can
güvenliğini sağlamalıdır.
Diğer taraftan, Sayın Başkan, DBP
Şırnak il yöneticimiz Hurşit Külter yedi gündür gözaltında
olmasına rağmen, hâlâ hiçbir haber alamadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum Sayın
Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hurşit Külterden hâlâ hiçbir haber yoktur. Günlerdir buradan ifade
etmemize rağmen, Hükûmet, kör, sağır, dilsizdir. Hurşit
Külter nerede? İnfaz mı ettiniz? Öldürdünüz mü? Hukuksuz bir
şekilde gözaltında mı tutuyorsunuz? Neden bu Hükûmet Hurşit
Külterin nerede olduğunu açıklamıyor? Halkımızı
beyaz Toroslarla tehdit edenler, sahaya siyah Rangerları sürerek
gözaltında olan gençlerin infazının yapılacağının
işaretini vermişlerdi. Buna mı başladılar? AKP
Hükûmetinin buna bir an önce cevap vermesi lazım.
Sayın Başkan, Yüksekova ilçemizde
sokağa çıkma yasağı 30 Mayıs sabahı
itibarıyla kısmi olarak kaldırıldı. Yüksekova tam bir
viraneye dönmüş durumda. Çatışmanın olmadığı
mahallelerde de bütün evler ve iş yerleri yakılmış durumda.
Tam bir yıkım, tam bir talan tablosu var. Geri dönmek isteyen halk
saatler boyu sırada bekliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Çok
kısa, bitirebilir miyim Sayın Başkanım?
BAŞKAN Buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İlçeye geri dönmek isteyen halk, evini, iş yerini kontrol etmek
isteyen halk, kilometrelerce sırada bekletilerek güvenlik gerekçesiyle
saatlerce yollarda mağdur ediliyor, her türlü hakaretlerde bulunuluyor,
Yüksekovaya gönderilen yardımlar engelleniyor. Bugün Yüksekovadan bizi
arayan halkımız suya ihtiyaçlarının olduğunu
söylediler, suya. Su şebekeleri tahrip edildiği için Yüksekova
halkı şu anda içme suyuna muhtaç duruma getirilmiş. Ben buradan
Hükûmet yetkililerine değil, Türkiye halklarına sesleniyorum:
Duyarlı olan bütün halklarımızı Yüksekova halkıyla
dayanışmaya, Yüksekovaya ulaşması gereken
insanlarımız da bir an önce oraya gidip AKPnin yıkım,
talan politikasını yerinde görmeye ve orada halkımıza
destek duygusuna, destek tavrına davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baluken.
Sayın Gök
32.- Ankara Milletvekili Levent
Gökün, Almanya Federal Meclisinde gerçekleşen oylamanın Türk
dış politikasının çöküşü olduğuna, esas
kınanması gerekenin Türk dış politikası olduğuna
ve AKPnin bu konuda kendisini sorgulaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün Almanya
Parlamentosunda gerçekleşen oylama, aslında Türk dış
politikasının bir çöküşüdür. Dünyada en çok ilişkili
olduğumuz bir ülke olan Almanyada 3 milyonu aşkın
yurttaşımız yaşıyor. Sosyal, kültürel, ekonomik
bakımdan dünyadaki bütün ülkelerden çok daha fazla ilişki içerisinde
olduğumuz Almanyada böylesi bir kararın alınabilmesi Türk
dış politikasının ve Hükûmetinin tamamıyla büyük bir
aczidir. Dış politika ne yapıyor? Dış politikada lobi
faaliyetleri eğer en yakın ilişki içerisinde olduğumuz bir
ülkeyi dahi etkilemekten âciz duruma düşmüşse gerçekten, bu
Türkiye'nin dış dünyada itibarının geldiği en son
noktayı göstermesi açısından ibret vericidir. Bu kararı
iktidar partisi kınamakla kalmamalı, kendilerini gözden geçirmeli,
dış politikalarını gözden geçirmeli. Her gün
yarattıkları yeni algı operasyonlarıyla Türkiye'yi güya
güçlü ülke göstermekle Cumhurbaşkanını kimi sözle büyüterek
Türkiye'nin dünyadaki algısını güçlü bir devlet olarak
göstermekle bu işin olmadığını bugün kendilerinin bir
kez daha görmüş olmaları gerekir. Dünya bedava işlere
inanmıyor. Siz belki Türkiye'deki yurttaşları elinizdeki havuz
medyasıyla kandırıyorsunuz ama işte dış dünyadan
gelen tepkiler burada. Bence esas kınanması gereken Türk
dış politikasıdır, AKPnin bu tutumlarıdır. Ben
Hükûmetin bu konuda hesap vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Dış politikamızı ne hâle getirdiniz ve nereye
götürüyorsunuz? AKP kendisini bu konuda sorgulamalı, Hükûmet de üzerine
düşenin gereğini fazlasıyla yapmalıdır Sayın
Başkanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Sayın Muş
33.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Almanya Federal Meclisinin Ermeni soykırımı
iddialarıyla ilgili kararını kınadığına ve
AK PARTİnin insanı önceleyen bir politika felsefesi olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de bugün Almanya Federal
Parlamentosunda sözde Ermeni soykırımıyla alakalı
alınan kararı kınadığımı buradan bir kez
daha ifade etmek istiyorum.
Ecdadımızın şanlı tarihi
ortadadır. Bu konuda tarihçileri ve bilim adamlarını biz sonuna
kadar göreve çağırdık ve arşivlerimizi de her zaman bu
konuda araştırma yapmak isteyenlere açmış bir ülkeyiz.
Değerli Başkan, AK PARTİ hiçbir zaman
ayrımcı bir dil ve bir politika uygulamamıştır,
Faşizm ise ne AK PARTİnin yanından ne yakınından ne
yöresinden geçmiştir; ülkenin tamamını kucaklayan, ülkenin
birliğini beraberliğini önceleyen politikalar
uygulamıştır ve bu uyguladığı politikalar da
milletten takdir gördüğü için AK PARTİ kesintisiz 2002den itibaren
iktidarda tutulmaktadır. Faşist uygulamaları olanlar Türkiyede
hiçbir zaman iktidar olamazlar, olamamışlardır.
AK PARTİ ne bölgesel ne de etnisiteye
dayalı siyaset ve politika hiçbir zaman yapmamıştır, ortaya
koymamıştır. AK PARTİnin insanı önceleyen bir
politika felsefesi vardır, milleti önceleyen bir politika felsefesi
vardır, bir hizmet anlayışı vardır. Meselelere ve
ülkenin sorunlarına yaklaşımı bu ölçekte olmuştur hep.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Muş.
Sayın Vural
34.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, Cumhurbaşkanının, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla
ilgili Anayasa değişikliğini bekletmesini doğru
bulmadıklarına ve Hükûmeti, ABDnin YPGyle yaptığı
operasyon karşısında tepki koymaya ve diğer devletlerin güçleriyle
birlikte hareket etmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, bildiğiniz gibi,
Parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili
Anayasa değişikliği 376 milletvekiliyle kabul edilmiştir.
Dolayısıyla, Anayasanın açıkçası referanduma ihtiyaç
olmadan değiştirilmesi konusunda ortak bir irade
oluşmuştur. Ancak, maalesef, bu Anayasa değişikliğinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinden Cumhurbaşkanına gönderilmesinin
üzerinden on günü aşkın bir süre geçmiştir. Parlamentonun bu
konuda süratlice karar vermesini isteyen Sayın Cumhurbaşkanının,
doğrusu, bu konuda bu Anayasa değişikliğini bekletmesini
doğru bulmuyoruz. İvedilikle bu konuda hemen karar
oluşturulmalı ve bu onay verilmelidir.
Diğer taraftan,
bilindiği gibi, Türkiye, PKK, PYD, YPG terör örgütleri konusunda
yabancı ülkeler nezdinde bazı tavırlar oluşturuyor, hatta
bu konuda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum Sayın
Vural.
OKTAY VURAL (İzmir)
YPGnin
Fıratın batısına geçemeyeceğine ilişkin bir
kırmızı çizgi konulmuştu. ABD askerlerinin YPGnin sözde
simgeleriyle üniforma taşımalarına karşı Ya onlar, ya
biz., İkiyüzlülük. dendi ama bugün görüyoruz ki maalesef Menbiçe YPG
ile ABD operasyon yapıyor ve açıkçası Fıratın
batısına geçmiş durumdadır. Bu konuda kirli ve pis bir oyun
oynanmaktadır. Hükûmetin bu konuda neden bir tepki
koymadığını da anlayabilmiş değiliz. Bu konuda
sessiz kalmak terör örgütünü ve Türkiye'nin toprak bütünlüğüne tehdit
olarak terör örgütünü güçlendirir. Bu bakımdan, Hükûmeti YPGyle
yapılan bu operasyon karşısında tepki koymaya ve bizim,
Parlamentonun verdiği yetki çerçevesinde de gerekirse terör örgütlerine
karşı diğer devletlerin güçleriyle birlikte hareket etmeye de
davet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 3 önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Zeynep
Altıok ve 25 milletvekilinin, faili meçhul siyasi cinayetlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/220)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Geçmişten günümüze sayısız faili
meçhul siyasi cinayet, katliam ve kayıplar ile ağır bir utanç
tablosuna sahip olan ülkemizde 1948 yılında Sabahattin Âli
cinayetinden başlayarak Tahir Elçi'nin öldürülmesine kadar geçen süreçte
gerçekleşen tüm öldürüm ve kıyımların faili meçhul
kalmış olması, tek bir davada bile yargı önüne tetikçiler,
maşa olarak kullanılan eylemciler dışında
sorumluların taşınmamış olması, tüm
davaların olağanüstü uzun yargı süreçleri içerisinde âdeta
unutturulması, zaman aşımı ile bertaraf edilerek
kapatılması, delillerin yok olması gibi amaçlara hizmet edercesine
sürdürülmesi dikkat çekici ve bir o kadar da kabul edilemez açık bir hak
ihlalidir. Türkiye'nin geçmişindeki karanlıkların
aydınlatılması, adaletin tecelli etmesi gerçek bir demokrasinin
gereğidir. Türkiye'nin geçmişindeki bu karanlıkları
aydınlatacak adımların atılması,
bağımsız yargı süreçlerinin işletilmesi için gerekli
düzenlemelerin yapılması, benzeri acı olayların yeniden
yaşanmaması için kalıcı anayasal düzenlemelerle, kanunlarla
çözüm için en önce çalışması gereken kurum şüphesiz ki
Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Benim de aralarında bulunduğum siyasi
cinayetlerde yakınlarını kaybetmiş Toplumsal Bellek
Platformu aileleri yakınlarının neden, nasıl, kimler
tarafından katledildiğine yönelik beklenti ve arayışlarını
aralıksız sürdürmüşlerdir. Bu bağlamda Toplumsal Bellek
Platformu aileleri, siyasi cinayetlerin aydınlatılması için özel
yetkilendirilmiş bir araştırma komisyonu kurulması,
insanlık suçlarının anayasal tanımı ve insanlık
suçlarında zaman aşımı ve devlet sırrı
uygulamalarının kaldırılmasına yönelik taleplerini 11
Şubat 2010 ve 5 Aralık 2011 tarihlerinde tüm partilere eşit
mesafede durarak partilerüstü bir yaklaşımla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı ve Parlamentoda grubu olan tüm parti gruplarını
ziyaret ederek 2 kez Mecliste dile getirmişlerdir.
Toplumsal Bellek Platformu mensubu Ali, Yavuz,
Bulut, Özdemir, Yurdakul, Tütengil, Kaftancıoğlu, Özgüner, Tekiner,
Erdost, Aksoy, Emeç, Dursun, Üçok, Mumcu, Anter, Çimen, Aysan, Altıok,
Ekinci, Cebenoyan, Kutlar, Ocak, Göktepe, Hablemitoğlu, Dink ailelerinin
randevu talepleri AKP tarafından ikinci ziyarette, MHP tarafından her
iki ziyarette reddedilmiş, Meclis Başkanı ve İnsan
Hakları Komisyonu tarafından da önce reddedilmiş, İnsan
Hakları Komisyonu üyesi 24üncü Dönem CHP milletvekili Hüseyin Aygün ve
BDP milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün çabalarıyla
gerçekleştirilebilmiştir.
Toplumsal Bellek Platformu'nun ziyaret edebildikleri
parti grupları ve Meclis makamlarına ilettikleri talepleri faili
meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin neden, nasıl ve kimler
tarafından gerçekleştirildiğinin aydınlatılması,
cinayetlerin ardındaki karanlık yapının
araştırılması ve açığa çıkarılması
ve suçluların yargılanması için gerekli sürecin
başlatılabilmesi adına CHP ve BDP/HDP tarafından toplam 21
kez Meclise taşınmış ve her seferinde salt AKP
oylarıyla reddedilmiştir.
Ailelerin talepleri CHP milletvekilleri, 34 kez
Meclis araştırma komisyonu kurulması amacıyla önerge
vermiştir. Verilen bu önergeler, CHP Grubu tarafından 6 Nisan 2010,
20 Nisan 2010, 22 Haziran 2010, 20 Ekim 2010, 3 Kasım 2010, 9 Şubat
2011, 3 Kasım 2011, 24 Ocak 2012, 24 Ocak 2013 ve 17 Mart 2015
tarihlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna toplam 10 kez; BDP ve
HDP milletvekilleri tarafından 25 Kasım 2010, 26 Ocak 2011, 8
Şubat 2012, 2 Mayıs 2012, 30 Mayıs 2012, 22 Mayıs 2013, 13
Kasım 2013, 28 Kasım 2013, 9 Ocak 2014, 15 Ocak 2014 ve 3 Haziran
2014 tarihlerinde TBMM Genel Kuruluna indirilen toplam 11 önergenin
görüşmeleri yapılmıştır.
Ailelerle görüşen ve taleplerine
kayıtsız kalmayan CHP ve BDP/HDP milletvekilleri tarafından,
insanlık suçlarının zaman aşımına
uğratılmamasına ilişkin CHP milletvekilleri tarafından
(2/209), (2/440), (2/2691), (2/347), (2/1756), (2/1762), (2/318) esas
numaralı; HDP milletvekilleri tarafından (2/222), (2/369), (2/2246)
ve (2/2657) esas numaralı Kanun Teklifleri verilmiştir. Ancak, bu
kanun teklifleri, ilgili komisyonlarca dikkate alınmayarak tozlu raflarda
bekletilmiştir. Bunun yanı sıra AKP tarafından geçirilen
torba yasalar Bahçelievler katliamı, Abdi İpekçi, Mehmet Zeki
Tekiner, Yavuz Yükselbaba, Kemal Türkler cinayetleri gibi faili meçhul
karanlık cinayet ve katliamların sanıklarını
özgürleştirmiştir. Beyazıt katliamı, Abdi İpekçi,
İnciraltı katliamı, Kemal Türkler, Uğur Mumcu, Sivas
Madımak katliamı, Yusuf Ekinci, Gazi katliamı ve Hasan Ocak
davaları zaman aşımıyla karşı karşıya
bırakılmış, insanlık suçu olduğu sabit Sivas
katliamının zaman aşımına uğramış
olması dönemin Başbakanı ve bugünün Cumhurbaşkanı
tarafından "hayırlı" bulunmuştur. Devleti esas
alan ve koruyan devletin hukuku yerine, yurttaşı esas alan hukuk
devletinin ve bağımsız yargının önündeki tüm
engellerin kaldırılması gerekmektedir. Sistem böyle
çalıştırılmadığı için Roboski,
Reyhanlı, Gezi, Diyarbakır, Suruç, Ankara, Tahir Elçi
katliamları ve cinayetleri gerçekleşmiştir.
Tarihinde aydınlatılmamış faili
meçhul siyasi cinayet bulunmayan, "gerçek demokrasi" ile yönetilen
bir Türkiye için siyasi cinayetlerin öncesindeki ve sonrasındaki tüm
aşamaların araştırılması ve
aydınlatılması için Anayasamızın 98inci maddesi,
TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırma komisyonu kurulmasını arz ve talep ederiz.
1) Zeynep Altıok (İzmir)
2) Hüseyin Çamak (Mersin)
3) Ahmet Tuncay Özkan (İzmir)
4) Uğur Bayraktutan (Artvin)
5) Hilmi Yarayıcı (Hatay)
6) Ali Yiğit (İzmir)
7) Tekin Bingöl (Ankara)
8) Durmuş Fikri
Sağlar (Mersin)
9) Muharrem Erkek (Çanakkale)
10) Lale Karabıyık (Bursa)
11) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
12) Yakup Akkaya (İstanbul)
13) Bülent Tezcan (Aydın)
14) Faik Öztrak (Tekirdağ)
15) Emre Köprülü (Tekirdağ)
16) Namık Havutça (Balıkesir)
17) Necati Yılmaz (Ankara)
18) Tahsin Tarhan (Kocaeli)
19) Fatma Kaplan Hürriyet (Kocaeli)
20) Gamze Akkuş
İlgezdi (İstanbul)
21) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
22) Mehmet Göker (Burdur)
23) Ceyhun İrgil (Bursa)
24) Tufan Köse (Çorum)
25) Ali Şeker (İstanbul)
26) Çetin Arık (Kayseri)
2.- Şanlıurfa
Milletvekili Osman Baydemir ve 23 milletvekilinin, mültecilerle ilgili
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/221)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dört yıldır devam eden
Suriye'deki kanlı savaş Suriye'ye sınırı olan
diğer ülkelerdeki mültecilerin sayılarında da ciddi artışlara
neden olmuştur. Türkiye, resmî rakamlara göre Suriyeli mülteci
sayısının en fazla olduğu iki ülkeden biri konumuna
gelmiştir. Ülkemize gelen mültecilerin yüzde 87'si kamp
dışında ve sınır illerinde yaşamaktadır.
Başta Urfa ilimiz olmak üzere Antep, Hatay, Kilis, Mardin,
Şırnak sınır illerimizdeki yerel halk ve mülteciler
arasında yaşanan ve giderek artan gerginlikler ve sağlık
ile çalışma hayatı başta olmak üzere katlanarak artan
sorunlar, mülteciler meselesinin bir sosyal uyum sorunu hâline geldiğini
göstermekte, Türkiye'nin bir mülteciler politikası eksikliğini
işaret etmektedir.
Mülteciler meselesine dair
sorunların tespit edilmesi ve kalıcı çözümlerin üretilmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci, Meclis İçtüzüğünün 104'üncü
ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılması için gereğini arz ve talep ederiz.
1) Osman
Baydemir (Şanlıurfa)
2) Pervin
Buldan (İstanbul)
3) Meral
Danış Beştaş (Adana)
4) Behçet
Yıldırım (Adıyaman)
5) Berdan
Öztürk (Ağrı)
6) Dirayet
Taşdemir (Ağrı)
7) Sırrı
Süreyya Önder (Ankara)
8) Ayşe
Acar Başaran (Batman)
9) Mehmet
Ali Aslan (Batman)
10) Saadet
Becerekli (Batman)
11) Hişyar
Özsoy (Bingöl)
12) Mizgin
Irgat (Bitlis)
13) Altan
Tan (Diyarbakır)
14) Çağlar
Demirel (Diyarbakır)
15) Feleknas
Uca (Diyarbakır)
16) İmam
Taşçıer (Diyarbakır)
17) Nimetullah
Erdoğmuş (Diyarbakır)
18) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
19) Sibel
Yiğitalp (Diyarbakır)
20) Ziya
Pir (Diyarbakır)
21) Mahmut
Toğrul (Gaziantep)
22) Abdullah
Zeydan (Hakkâri)
23) Mehmet
Emin Adıyaman (Iğdır)
24) Erdal
Ataş (İstanbul)
Gerekçe
Türkiye'de, Kasım 2014
itibarıyla 1,6 milyon Suriyeli bulunmakta, resmî olmayan rakamlara göre
ise bu sayı 2 milyonu geçmektedir. Suriyeli mülteciler en fazla
Türkiye'nin Suriye'ye sınırı olan illerine
yerleşmekte/yerleştirilmekte ve resmî verilere göre bu nüfusun yüzde
87'si kamp dışında yaşamaktadır. Kamp
dışında yaşam, bulunulan şehrin nüfusunu
arttırmakla kalmayıp sağlık, eğitim, istihdam gibi
birçok noktada talepleri ortaya çıkarmaktadır. Hâlihazırda
birçok sosyoekonomik sorunu olan Urfa, Antep, Hatay, Kilis, Mardin,
Şırnak gibi sınır illerimiz bir de mülteci meselesinin
doğurduğu ağır sorunlarını omuzlamak zorunda
kalmaktadır.
Urfa il merkezi ve ilçelerinde kamp
dışında yaşayan Suriyelilerin toplam
sayısının 387 bin civarında olduğu tahmin
edilmektedir. Bu yüksek rakam tüm sınır illerinde olduğu gibi
Urfa'da da çalışma hayatı, sağlık, barınma,
eğitime dair sorunların artmasına yol açmakta, şehrin
kapasitesini aşmaktadır. Bahsi geçen tüm sınır illerimizde hastaneler
talepleri karşılayamaz hâle gelmekte, nüfus artışından
kaynaklı konut sorunu baş göstermektedir.
Bunun yanı sıra, istihdam
olanaklarının az olduğu şehirlerimizde, işverenler,
ucuz iş gücü olarak gördükleri Suriyeli mültecileri kaçak olarak istihdam
etmektedir. Bu durum, bir taraftan geçmiş dönemde kendi şehrinde
çalışma fırsatı bulan yerel halkı işsizliğe
sürüklemekte, diğer taraftan ise Suriyeli mültecilerin zor koşullarda,
istismara açık bir şekilde, düşük ücretlerle çalışmalarına
neden olmaktadır.
Yukarda kısa özetini sunduğumuz bu
sorunlar toplumsal gerginliğin, iki toplum arasındaki ön
yargıların ve kutuplaşmaların artmasına da neden
olmaktadır.
Dört yıldır Suriye
savaşının negatif etkilerini yaşayan Türkiye'de,
savaşın yarattığı göç gün geçtikçe
kalıcılaşmaktadır. Yakın zamanda Suriye
savaşının biteceğine dair bir işaret de
bulunmamaktadır. Kaldı ki savaşın hemen sona ermesi
durumunda bile gelen mültecilerin önemli bir bölümünün ülkelerine
dönmeyeceğini benzer durumların sonuçlarından bilmekteyiz.
Devlet yetkililerinin kısa süreli ve geçici
çözümleri, mültecilerin ve başta Urfa olmak üzere, mültecilerin
bulunduğu Antep, Hatay, Kilis, Mardin, Şırnak sınır
illerimizin sorunlarına çare olamamaktadır. Bu konuda
kalıcı çözümlerin üretilemediği kamuoyu tarafından
sıkça dile getirilmektedir.
Bütüncül bir politikanın eksikliğinden
kaynaklı mülteciler meselesi tamamen sınır şehirlerinin
omuzlarına yüklenmiştir. Bu nedenle, yerel halk ile mülteciler
arasında gerginlikler artmakta, mültecilere dair ön yargılar baş
göstermekte, toplumsal huzursuzluk gelişmektedir.
Tüm bu olumsuz gidişatın ve
sınır illerindeki sosyal uyum sorunlarının önlenebilmesi,
yerel ile merkez arasında iyi bir koordinasyonun nasıl
sağlanacağının tespiti, sınır illerindeki yükün
azaltılması, bu çerçevede bütüncül bir mülteciler
politikasının hayata geçirebilmesi için Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
3.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin, Rusya Federasyonuyla yaşanan
siyasi ve ekonomik krizin ülkemize ekonomik etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/222)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Rusya Federasyonu ile yaşanmakta olan siyasi ve
ekonomik krizin, ülkemize ekonomik etkilerinin araştırılarak
alınabilecek tedbirlerin, çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla,
Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ile 105inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
1) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
2) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
3) Erkan Akçay (Manisa)
4) Oktay Vural (İzmir)
5) Mustafa Kalaycı (Konya)
6) Oktay Öztürk (Mersin)
7) Şefkat Çetin (Ankara)
8) Mevlüt Karakaya (Adana)
9) İsmet Büyükataman (Bursa)
10) Ümit Özdağ (Gaziantep)
11) Edip Semih Yalçın (İstanbul)
12) Baki Şimşek (Mersin)
13) Kamil Aydın (Erzurum)
14) Erhan Usta (Samsun)
15) Arzu Erdem (İstanbul)
16) Mustafa Mit (Ankara)
17) Fahrettin Oğuz Tor (Kahramanmaraş)
18) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
19) İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
20) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
21) Deniz Depboylu (Aydın)
22) Kadir Koçdemir (Bursa)
23) Mehmet Erdoğan (Muğla)
Gerekçe:
AKP hükûmetlerinin yürüttüğü
başarısız dış politikaların bugüne kadar ortaya
çıkardığı olumsuz sonuçlara, 24 Kasım 2015
sonrasında Rusya Federasyonu krizi de eklenmiştir.
24 Kasımı izleyen günlerde Rusya
Federasyonu yetkilileri Türkiye'ye yönelik bir dizi ekonomik yaptırım
kararı alındığını açıklamıştır.
Bu yaptırımlar:
Türkiye'den yapılan bazı gıda
ürünleri ithalatının 1 Ocak 2016 itibarıyla durdurulması,
Rusya'dan Türkiye'ye yapılan tarifesiz
uçuşların iptal edilmesi,
Turizm şirketlerine Türkiye için tatil paketi
satışının durdurulması çağrısının
yapılması,
1 Ocak 2016 itibarıyla Türk
vatandaşlarının işe alımlarına
kısıtlama getirilmesi ve
1 Ocak 2016 itibarıyla Rusya'da daimi
ikametgâhı olmayan Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat
imkânının askıya alınması konularını
kapsamaktadır.
Rusya Federasyonu ile yaşanan krizin Türkiye'ye
hem siyasi hem de ekonomik olarak ciddi faturalar çıkaracağı
günden güne belirginleşmektedir. Rusya Federasyonu ile enerji,
müteahhitlik, turizm sektörü ve yaş meyve-sebze ihracatı
alanları ile finans sektöründe ortaya çıkan olumsuz ticari
gelişmeler dengelerin ne kadar tehdit altında olduğunu
açıkça ortaya koymaktadır.
Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki 2014
yılı dış ticaret hacminin 31,2 milyar dolar civarında
olduğu görülmektedir. Türkiye bu ticarette 2014 yılı
itibarıyla 19,4 milyar dolar dış ticaret açığı
vermiştir. Ekim 2015 itibarıyla on iki aylık kümülatif verilere
göre Rusya Federasyonu ile dış ticaret hacmimiz 25,5 milyar dolara
gerilemiştir. 2015'in on aylık döneminde Rusya'ya 3,9 milyar dolar
ihracat yaparken, 21,5 milyar dolar ithalat gerçekleştirilmiştir.
Ocak-Ekim döneminde Rusya'ya dış ticaret açığımız
17,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir.
Rusya Federasyonu'na başlıca ihraç
kalemlerimiz arasında meyve-sebze, tekstil ve otomotiv ürünleri bulunmaktadır.
Yaş meyve-sebze ihracatından olumsuz etkilenen, başta Antalya
olmak üzere güney illerimiz gelmektedir. 2014'teki 8,6 milyar dolar
tutarındaki bavul ticaretinin 4,2 milyar dolarının Rusya
Federasyonu'na yönelik olduğunu Merkez Bankası
açıklamıştır. 2015 yılının ilk on aylık
döneminde ise 2014'ün aynı dönemine (7,4 milyar dolar) göre bavul ticareti
yüzde 66 oranında azalarak 4,9 milyar dolara gerilemiştir.
Diğer yandan, 2014'te Rusya Federasyonu'ndan
gelen turist sayısı 4,4 milyon iken 2015 Eylül itibariyle 3,6 milyona
gerilemiş, gelir açısından bakıldığında ise
2,7 milyar dolardan 1,9 milyar dolara düşüş gözlemlenmektedir. Rusya
Federasyonu'nda yaşanan ruble krizinin ardından, şu günlerde
uçak krizi yaşanmaktadır. Bunlardan dolayı turizm gelirleri
konusunda en kötü etkilenen başta Antalya olmak üzere güney ve Ege
illerimiz gelmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin, yerinde sektör
temsilcileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı
görüşmelerden de anlaşılmaktadır ki Rusya Federasyonuyla
ticaret yapan ülkemizdeki 10 sektör (doğalgaz, nükleer santral, taahhüt
sektörü, yaş meyve-sebze, kesme çiçek, beyaz et ihracatı sektörü,
turizm, bavul ticareti, Rusya'da faaliyet gösteren Türk mağazaları,
lojistik) bugünden ekonomik anlamda olumsuz etkilenmektedirler. Bütün bu
olumsuzlukların olayı finans sektörüne de yönlendireceği
kuşkusuzdur. Bu yüzden yürütülmesi gereken diplomaside krizin kısa
sürede sona ermesi, faturasının büyük olmaması ve
kalıcı hasara yol açmaması önceliklendirilmelidir. Bu diplomasi
yürütülürken krizin etkileri için sadece finansal göstergelere bakarak
değil, reel göstergelere bakarak değerlendirme
yapılmalıdır. Çözüm arayışlarını zamana
yaymadan kısa sürede hayata geçirmek ülkemizde yaşanabilecek
hasarın faturasını da küçültecektir.
Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle, Rusya
Federasyonuyla yaşanmakta olan siyasi ve ekonomik krizin ülkemize
ekonomik etkilerinin araştırılarak alınabilecek
tedbirlerin, çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılması yerinde olacaktır. Bu
bakımdan Anayasa'nın 98inci ve TBMM İç Tüzüğü'nün 104 ile
105inci maddeleri uyarınca Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.28
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Birleşime yarım saat daha ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.29
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu
ve arkadaşları tarafından, esnaf ve sanatkârların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/142) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 2
Haziran 2016 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2/6/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 2/6/2016 Perşembe
günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erkan
Akçay
Manisa
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu ve arkadaşlarının (10/142) esas
numaralı esnaf ve sanatkârların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verdiğimiz Meclis araştırması
açılması önergemizin 2/6/2016 Perşembe günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisi lehinde ilk konuşmacı Ahmet Kenan Tanrıkulu, İzmir
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, hiç yaşlanmadınız
maşallah.
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sağ olun
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de sözlerimin başında, bugün Almanya Federal
Meclisinde asılsız soykırım tasarısının
kabul edilmesiyle ilgili olarak üzüntülerimi ve lanetle telin ettiğimi
özellikle belirterek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
geçtiğimiz hafta buruk bir şekilde geçen Ahilik Kültürü Haftası
ve Esnaf Bayramının ardından, bu burukluğu giderecek
müjdeli haberlerin, görüşmekte olduğumuz Milliyetçi Hareket Partisinin
önergesine vereceğiniz destekle mümkün olabileceğini
düşünüyoruz.
Bugün esnaf ve
sanatkârımız, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve
siyasi çıkmaza rağmen umut ve heyecanla ülkesi adına katma
değer üretmeye devam etmektedir. Geldiğimiz noktada mücadelesini
binbir güçlükle devam ettirmeye çalışan esnaf ve
sanatkârımızın yıllardır birikmiş ve çözüm
sunulmamış sorunları da bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu sorunların başında esnaf ve sanatkârlarımız,
başta, hâlen çok yüksek vergi ve prim oranlarıyla
boğuşmaktadırlar. Bankaların yüksek faiz oranları ve
istedikleri teminatlar nedeniyle esnafımız ciddi bir
sıkıntı içindedir. Elektrik ve akaryakıtı en yüksek
fiyatla özellikle bu kesim kullanmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse 2002
yılında 100 Türk lirasına 41 litre mazot alabilen
esnafımız bugün sadece 26 litre mazot alabilmektedir. Yine, 2002
yılında 11 lira 30 kuruş olan elektriğin kilovatsaati yüzde
100ün üzerinde bir artışla ortalama 22 lira 50 kuruş olarak
gündeme gelmektedir. İstihdam sağlamak için gayret gösteren esnaf ve
sanatkârımıza asgari ücretle çalışma konusundaki
maliyetlerde yeterince destek verilmemekte ve bu ağır yük, yine,
maalesef bu kesimin omuzları üstünde kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
esnaf ve sanatkârın emekli olabilmesi için 9 bin iş günü
şartı aranırken, yanında
çalıştırdığı sigortalısına emekli
olabilmesi için 7.200 iş günü yeterlidir. Esnafımız daha fazla
prim ödemesine rağmen yanında çalışanından daha az
emekli maaşı almaktadır. Bu alanda dahi maalesef haksızlıklar
giderilememiştir.
Diğer yandan, prim borcu olan
esnafımız süresi Haziran 2016ya kadar uzatılan sağlık
hizmetlerinden kısmen yararlandırılsa da bu tarihten
sonrası da meçhule kalmıştır. Ayrıca, ilaç, reçete,
medikal malzeme ve gözlük gibi giderlerini de prim borcu bulunan esnaf hâlen
cebinden karşılamaktadır. Girdi maliyetleri yüksek,
kârlılıkları ise her geçen gün düşmektedir. Bu
ağır şartlar altında ve mali külfetler nedeniyle rekabet
güçleri giderek zayıflamaktadır, bu durum da ticari ve sosyal hayatın
dokunusunu zedelemektedir.
Değerli milletvekilleri, TESKin
istatistiklerine göre 2003 yılında 2 milyon 245 bin olan esnaf
sayısı 2016nın Nisan ayına geldiğimizde 1 milyon 641
bin 491e gerilemiştir. Yani, on üç yılın sonunda 600 bin
esnafımız maalesef ekmek teknesini kapatmak zorunda
kalmıştır. Bir başka örnek verirsek, sadece 2015
yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde 23 ilimizde
açılan 26 bin iş yerinin 13 bini daha sonra behemehâl kapanmıştır.
Ayrıca, maddi durumu iyi olmadığı için konfederasyondan
kaydını sildiremeyen de binlerce esnafımız
bulunmaktadır.
Esnaf ve sanatkârımızın ekonomik
durumunu gözler önüne seren bir başka göstergeye, bir de protestolu senet
gelişmelerine göz atalım, orada da durum şöyledir: Türkiye
genelinde 2015 yılında, geçtiğimiz sene protesto senet
sayısı yaklaşık 1 milyon adet iken tutar 10 milyar
lirayı aşmış, 2016nın ilk dört ayına
baktığımız zaman ise 307 binden fazla protestolu senet
çıkmıştır karşımıza ve tutar olarak da geçen
yıla göre yüzde 15lik bir artışla 3,3 milyar lirayı
bulmuştur.
Bu noktada, karşılıksız çek
sayısındaki artışa da dikkatinizi çekmek istiyorum. Yine,
2015in ilk dört ayında 207.394 adet karşılıksız çek
bulunmaktadır. 2016nın aynı dönemine
baktığımız zaman, yaklaşık yüzde 15lik artışla
232.389 adet karşılıksız çek bulunmaktadır, tutar da
8,4 milyar lirayı geçmiştir.
Değerli arkadaşlar,
bunun belki birçok ekonomik ve sosyal sebebi vardır ama başlıca
esas sebebi, 2012 yılında çıkarılan ve
değiştirilen Çek Kanunundaki birtakım yeni getirilen hükümler,
maalesef, karşılıksız çek rakamlarının daha da
kötüleşmesine yol açmıştır. Döviz kurlarındaki
oynaklık ve son zamanlardaki artış, esnaf ve
sanatkârımızı da mağdur etmeye devam etmektedir. Söz konusu
maliyet artışlarını satış fiyatlarına yansıtamayan
esnaf kardeşlerimiz her geçen gün zarar etmektedirler. Piyasalardaki
durgunluk ve ekonomi yönetimindeki bu başarısızlık yüzünden
Türkiye genelinde 2003 yılında 9 milyon 305 bin olan icra dosya
sayısı, yine 2015 yılına geldiğimiz zaman 24 milyona
dayanmıştır.
Değerli arkadaşlar, esnaf ve
sanatkârımız, çiftçimiz, üreticimiz, borç içinde, bankaların
eline ve vicdanına maalesef terk edilmiş, birçoğunun bankalara
olan borcundan dolayı da mallarına el konulmuş, icradan
satışa çıkarılmıştır. Kısacası, bankalar
bu devirde gayrimenkul zengini olurken esnaf ve sanatkârımız da her
geçen gün daha da zor günler yaşamaya mecbur
bırakılmıştır.
Burada bir başka göstergeyi yine sizin
huzurunuza getirmek isterim. Bankaların bilançolarındaki batık
kredi oranı 2015 yılında yüzde 30 gibi çok yüksek bir orana
gelmiş, bunlardan, kredilerde yeniden yapılandırılma
oranları da yaklaşık yüzde 38e geçmiştir.
Değerli milletvekilleri, ürettiğini
satamayan, sattığının ise yerine yenisini koyamayan bu
esnafımız, maalesef kısır bir döngünün içerisine
hapsolmuş ve çırpınarak sürekli olarak dertlerine de çözüm
bulacak bir muhatap arama yoluna geçmiştir. 65inci Hükûmet
Programına baktığımız zaman, burada da orta
sınıfı oluşturan esnaf ve küçük işverenin giderek yok
olması ve sermayenin belli elde toplanması önlenememiştir.
Şimdi, bu durumun
tespiti de çok ilginçtir. Şu elimde gördüğünüz 2016 yılı
programının belirli bölümlerini açtığımız,
baktığımız zaman -ki bunun altında birçok Bakanlar
Kurulu üyelerinin hepsinin imzası vardır- işte, sayfa 286ya
baktığımız zaman değerli milletvekilleri -2016
yılı yıllık programında gayet rahat görülecektir-
Toptan ve perakende ticaret hizmetleri sektöründe organize
perakendeciliğin gelişmesiyle birlikte geleneksel yöntemlerle faaliyetini
sürdüren toptancılar ile esnaf ve sanatkâr kesimindeki iş
kayıpları oluşmaktadır. diye ciddi de bir tespit
yapılmış ve bu verdiğimiz Meclis görüşmesiyle ilgili
olarak da ana fikrin altı çizilmiştir.
Burada organize
perakendecilik deyimiyle aslında asıl kastedilen, büyük
alışveriş merkezleri yani AVMlerdir.
Baktığımız zaman, 2005 yılında Türkiyede sadece
88 tane AVM vardı ama geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla
rakamlara baktığımızda bu AVM sayısının
361e yükseldiğini görüyoruz. Artık, neredeyse ara sokaklarda dahi
zincir marketlerin, mağazaların şubeleri açılır
olmuş ve birçok esnaf kardeşimizin de maalesef işlerinin
sonuçlanmasına yol açmışlardır.
Bizlerin Milliyetçi Hareket
Partisi milletvekilleri olarak ilk olarak 23üncü Dönemde sunduğumuz ve
esnaf ve sanatkâr kesiminin de tam desteğini almış olan kanun
teklifimiz maalesef geçtiğimiz dönem içerisinde iktidar partisinin kendi
tasarısının arkasına yama yapılmış ve hiç de
istemediğimiz hâlde -büyük mağazalar ve esnaf kesiminin
sorunlarının çözülmesine yol açacak olan teklifimiz- bir kenara
atılarak lehine yapılacak olan esnaf ve sanatkâr düzenlemeleri de
maalesef ötelenmiştir. Tabii, böyle olunca da bu alandaki
mağduriyetler, daha önemlisi iş yeri kapanma sayıları da
hızla artmıştır.
Tabii,
esnafımızı özellikle ilgilendiren bir başka konu da,
tekelci oluşumların önlenmesi adına
baktığımız zaman, esnaf ve sanatkârın gerçek anlamda
da desteklenmesi gerekmektedir.
Bu görüş ve
düşüncelerle tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu anlamda katkı
sunmasını bekler, saygılarımızı sunarız.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Tanrıkulu.
Önerinin aleyhinde birinci
konuşmacı Kemal Zeybek, Samsun Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Zeybek.
(CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL ZEYBEK (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Genel Kurulun
saygıdeğer çalışanları; bugün Almanya Parlamentosunun
almış olduğu Ermeni soykırımı kararını
kabul edilemez buluyoruz.
Tabii, konuşmam esnaf ve sanatkârlarla ilgili,
usul olarak aleyhte, gerçekte de lehte söz almış bulunuyorum. Esnaf
ve sanatkârlarımız ülkemizin en çok istihdam sağlayan kesimidir.
Kendi ailesini çalışmalarıyla geçindiren durumdadırlar.
Prim borçlarını, vergi borçlarını ödeme durumunda olmasalar
bile vergiyi en sadık ödeyenler esnaflarımız ve
sanatkârlarımızdır. Siftah yapmadan iş yeri kapatan
esnafımız son yıllarda çoğalmaktadır. Ülkemizin
doğru yönetilmediği
Ekonomik bedelleri doğru yönetilmemeden
dolayı en çok ödeyen esnaf ve sanatkârlarımızdır.
Tabii, bugün Almanyada Ermeni
soykırımının kabul edilmesini ve bunun tarihteki yerini bir
şekilde Samsundan başlayan değerlerle anlatmaya
çalışacağım. 19 Mayıs 1919da Samsuna çıkan Gazi
Mustafa Kemal Atatürk yedi gün sonra 25 Mayıs 1919da Havzaya geçti. On sekiz
gün Havza içerisinde olmak üzere yirmi beş gün Samsun ve Havzada kalarak
memleketin yazgısını değiştirmiştir. Atatürkün
Samsuna çıkışı bir ulusun uyanışının,
dirilişinin ilk başladığı gündür. Bağımsızlık
mücadelesi lideri Mustafa Kemal Atatürkün 19 Mayıs doğum günüdür.
Edebi, adabı, aslı, nesli belli olan yürekli insanların
başkaldırdığı gündür. 19 Mayıs, mollaların,
iş birlikçi işgal devletlerine memleketlerini satanların,
Osmanlı saltanatının sonudur. 19 Mayıs, bağımsızlık
uğruna canlarını ortaya koyan insanlarımızın
Samsuna çıkışıdır; Anadolu medeniyetinin millet
adına yeniden kazandırıldığı gündür. 19
Mayıs, mazlum milletlerin kurtuluş mücadelesinde Atatürk gibi dâhinin
kahramanlık destanıdır. Samsun, özgürlüğün Gençlik
Marşıyla ilk haykırıldığı kenttir. 19
Mayıs, yurttaşın kendisini özgür ifade edebildiği, laik,
demokratik cumhuriyetin temelinin atıldığı, eşit
hakların, eşit yurttaşlığın elde edildiği
ilk gündür.
Değerli milletvekilleri, tabii biz 19
Mayıs şehrinde yaşıyoruz, Samsunda yaşıyoruz.
Samsunumuzun da gerçekleri vardır, Samsunumuzda yatırımlar
vardır. Samsunumuzun 19 Mayıs şehri olmasından dolayı
sorunları da büyüktür. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Çarşamba
Havaalanı, Azot Fabrikası, Bakır Fabrikası, Samsun Limanı,
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ, Ladik
Büyükkızoğlu Hidrolik Santrali, tütün fabrikaları 2000li
yıllara kadar cumhuriyet hükûmetleri tarafından
yapılmıştır. Samsun barajlar yatırımıyla en
büyük yatırımlara sahiptir: Vezirköprü Barajı, Derinöz
Barajı, Çakmak Barajı, Derbent Barajı, Suat Uğurlu
Barajı, Altınkaya Barajı, Hasan Uğurlu Barajı
cumhuriyet hükûmetleri tarafından 2000 yılına kadar
yapılmıştır. Buna bağlı olarak da Samsunun
genelinde irili ufaklı 24 gölet yapılmıştır.
Yukarıda saydığım
yatırımlar, barajlar ve göletler cumhuriyet hükûmetleri
tarafından yapılmasına rağmen şu andaki mevcut Hükûmet
tarafından Azot Fabrikası 41 milyon dolara, Bakır Fabrikası
11 milyon 121 bin dolara, Samsun Limanı 125 milyon 200 bin dolara,
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ 441 milyon 500 bin
dolara, Ladik Büyükkızoğlu Hidroelektrik Santrali 2 milyon 760 bin
dolara satılmıştır; toplam değeri 621 milyon 581 bin
dolardır. Buna rağmen, şehirde satılan 621 milyon
dolarlık yatırım mülklerine rağmen Samsuna
yatırım yapılmadığını görüyoruz.
Samsun ekonomisi yıllardır birinci ve
ikinci bölge kalkınmasında değerlendirilmiştir. Vezirköprü,
Havza, Ladik, Kavak, Asarcık, Alaçam, Yakakent, Terme,
Salıpazarı, Ayvacık, 19 Mayıs ilçelerimizin tamamı
Türkiye'nin gelişmişlikte beşinci bölge kategorisinde
oldukları hâlde üçüncü kategori olarak değerlendirilmektedirler.
Çarşamba, Bafra ovalarının verimliliğini artıracak
yeteri kadar yatırım yapılmamıştır.
Mevcut Hükûmet aldığı oylar kadar
Samsun ekonomisinin ve halkımızın yanında
olmamıştır, Samsuna sahip çıkmamışlardır.
Türkiye'nin nüfusu son on dört yılda yüzde 15 artmasına rağmen
Samsunun nüfusu yüzde 10 göç vermiştir, nüfus kaybetmiştir. Samsun
81 il nüfus sıralamasında 16ncı sıradadır.
Sosyoekonomik gelişmişlik endeksinde 2003
yılında 32nci sırada olan Samsun 2011 yılında 33üncü
sıraya düşmüştür. Kamu yatırımlarından Samsun
gerektiği kadar katkısını alamamıştır.
Kamudan 1995-2000 yılları arasında ortalama 20nci sırada
destek alırken 2011-2015 yılları arasında ortalama 65inci
sıraya düşmüştür. 2000li yıllarda ortalama kişi
başına 201 dolar destek alınırken 2015 yılı
sonunda 118 dolara düşmüştür.
Bütünşehir yasasıyla Samsunda köylerimiz
mahalle yapılmıştır. Hâlihazırda köylerin imarı
yapılmadan köylerde inşaat yapabilmek için yapı ruhsatı
istenmesini doğru bulmuyoruz.
Köylülerin imece usulüyle evlerine getirdikleri
sulardan su saati takılarak ücret alınması hukuken doğru
olabilir ama ahlaken doğru bulmuyoruz.
Köylülerimizden emlak vergisi alınması
yanlışlığından dönülmelidir.
Köylerimizin kanalizasyonu, yolları çok kötü
durumdadır. Cumhuriyet tarihindeki Samsuna, cumhuriyet şehrine
yakışmamaktadır.
Samsun, Ya istiklal, ya ölüm! diyen memleketin
kurtuluşunda öncü olduğu gibi, Hükûmet tarafından şimdilik
rafa kaldırılmak istenen demokrasinin yeniden kurulmasında
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına öncülük edecektir.
19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramını türlü bahanelerle engellemeye çalışanları
kınıyorum.
Hükûmeti bir konuda kutluyorum: Türkiyede hava
kirliliğinde, Samsunun merkezinde Tekkeköy ilçesi 2nci olmuştur(!)
Bundan sonra Samsun şehri için, Atatürk
şehri için -bir umut, bir yol- cumhuriyet için, laik, demokratik cumhuriyet
için el ele, kol kola, kentlimizle, köylümüzle birlik beraberlik içinde ülkenin
kalkınmasına katkıda bulunacağız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Zeybek.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu önerisi lehinde Çetin Osman Budak, Antalya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Sayın Başkanım, ben Samsunla ilgili
BAŞKAN Sayın
konuşmacıyı kürsüye davet ettim, daha sonra dinleyeyim sizi.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Almanya
Parlamentosunun sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili
aldığı kararı kesinlikle kabul etmiyoruz ve reddediyoruz.
Almanyanın kendi karanlık tarihinin bu kararın
alınmasında etkili olduğunu ayrıca düşünüyorum. Asla
tasvip etmediğimiz ve etmeyeceğimiz bir karar olduğunu bir kez
daha tekrarlıyorum ve şiddetle kınıyorum. Alman
Parlamentosunun bu kararı, aynı zamanda, AKP hükûmetlerinin
dış politikadaki başarısızlığının
bir aynası, bir kanıtıdır. Türkiye, haklı olduğu
bir konuda meclislerin tarih yazamayacağı konusundaki haklı
tezini ne yazık ki milyonlarca yurttaşımızın
yaşadığı Almanya gibi bir ülkede
anlatamamıştır.
Değerli arkadaşlar,
bugün MHPli Sayın Tanrıkulunun esnaf ve sanatkârların
sorunlarının araştırılmasıyla ilgili önerisi
üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
Türkiyede aslında sosyal hayatın, kültürel hayatın ve ekonomik
hayatın bel kemiği olan bir gruptan bahsediyoruz, esnaftan
bahsediyoruz. 2002 yılından itibaren ciddi anlamda esnaf kan
kaybetmeye devam ediyor. Şimdi gerekçelerini başlıklar hâlinde
sizlere aktaracağım.
Birinci sebebi şu, biraz
önce de değinildi: Alışveriş merkezleriyle ilgili
Türkiyede inanılmaz bir vahşi kapitalizm yaşanıyor.
Bununla ilgili yıllar boyu ticaret ve sanayi odası
başkanlıklarımın döneminde on binlerce imza toplayıp
dönemin bakanlarına klasörler dolusu imza teslim etmiştik ve o zaman
şunu söyledik: Acele edin. İnanılmaz bir kan kaybı yaşanıyor
ülkede. Esnaf önümüzdeki dönemde kalmayacak. 7 taslak tasarı hâline
döndürülmüş, Meclise gelmemiş, dosyaların altında,
klasörlerin altında kalmış ve 7nci şeklinden sonra ve
özellikle AVMleri ve zincir marketleri koruyan bir kanun dizisi ortaya
çıkmış. Şu anda da uygulanabilir bir hâli yok zaten. Burada
bir örnek, çarpıcı bir örnek vereceğim. 2005 yılında,
Türkiyede aşağı yukarı 2 bin civarında zincir market
vardı, uluslararası ve ulusal sermayeyle kurulmuş zincir market.
Bunların markalarını biliyorsunuz, 4 büyük gruba ait, 2 bin
civarındaydı ve o zaman da biz bu konuyla ilgili çok mücadele
etmiştik, demiştik ki: Bu AVM kanunu diye bilinen kanunun bir an
önce çıkması gerekiyor. Üzerinden yıllar geçti ve şu anda,
Türkiyede o, yine 4 ya da 5 gruba ait 12 bin AVM, şu anda bir
bakkalın, mahalle bakkalının bir sağına bir soluna
birer zincir market açarak esnafı da boğdu. Bir bakkal, kasap, terzi,
bunların hepsini alt alta sıralayabilirsiniz. Gecikilmişti ama
gecikmenin telafi edilecek yolları da vardı.
Bakın, 1 Kasım
öncesinde Adalet ve Kalkınma Partisi, esnafla ilgili 30 bin liraya kadar
faizsiz kredi vereceğinin -bütün esnafa, 1 milyon 707 bin esnafa-
taahhüdünde bulunmuştu. Şimdi, size rakamları veriyorum.
16/12/2015 tarihli Resmî Gazetede de yayımlandı bu. 8/3/2016, geçici
olarak durduruldu ve beş yıla kadar taksitle verilecek olan kredi on
sekiz aya düşürüldü. Bugüne kadar benim alabildiğim, çok da mücadele
ettik aslında bu rakamlara ulaşabilmek için, birçok yerden de Bilgi
Edinme Yasasıyla da istememize rağmen alamadık ama son
aldığım rakam, bu konuda yararlanan esnaf sayısı
28.405. Ha yani bunun üzerine -bu son on beş gün öncesinde
aldığım rakamdı- belki bir 20 bin daha
alınmış olabilir, 58 bin esnaf. Peki, Türkiyedeki esnaf
sayısı ne? 1 milyon 707 bin. Yani bu sayıyı zaten
erimiş sayı olarak görebilirsiniz. Şu ana kadar verilen 819
milyon 152 bin liralık kredi. Mayıs ayı içerisinde 700 milyon
lira daha serbest bırakılacağı söylenmişti, böyle bir
bilgiye biz ulaşamıyoruz. Eğer AKPli milletvekillerim söz
alacaksa, bu konuyla ilgili de hem bizi hem kamuoyunu
aydınlatmalarını rica ediyorum.
Peki, bir de şöyle bir durum var: Esnaf, bu
şartlarda kredi kullanabilir mi? Kredi ve kefalet kooperatiflerine
başvurduğu zaman bütün sicili ortaya dökülüyor. Eğer bir senedi
protesto olduysa, eğer bir çeki yazıldıysa, eğer
kredilerinde gecikme varsa sicili bozuk. Burada yapılması gereken,
acilen, -kredi, kefalet- KGFyi, Kredi Garanti Fonunu bir şekilde devreye
sokmak; birincisi bu. İkincisi: Hiçbir şekilde protestolu senedine,
çekine bakmadan esnafın bugünkü düştüğü durumdan
kurtarılması gerekiyor yani bir sicil affı. Fakat, sicil
affı yapıldığı zaman mutlaka Merkez Bankasından
kayıtlar siliniyor ama bankaların portföylerinde bu duruyor. Buraya
da müdahale etmenizi biz ayrıca istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, sadece
esnafın durumu değil, biraz da iş dünyasının
durumundan bahsedeceğim kalan süremin yettiği kadarıyla. İç
ve dış politikada çok önemli hatalar yaptı on dört yıl
boyunca Adalet ve Kalkınma Partisi. İkinci ihraç pazarımız
olan Irak, birinci ihraç pazarımız olan Almanya
İşte bugün
yaşananları görüyorsunuz; Irak pazarı neredeyse kapandı,
Suriye pazarı kapandı, Mısır pazarı kapandı, Orta
Doğuya gidecek bütün yollar kapandı. Rusyayla
yaşadığımız krizleri biliyorsunuz. Rusyayla
yaşadığımız krizin maliyeti, Türkiyeye çok
ağır olacak. Ama sadece Rusyayla ilgili mi? Yanlış
dış politikalar sebebiyle hem turizm ayağında hem ihracat
ayağında çok ciddi bir çöküntü yaşanıyor.
Ben şimdi turizmde bir rakam vereceğim:
Sadece Antalyada 1 milyon 100 bin eksi yazmış bir turizm sektöründen
bahsediyoruz. Bunun çarpan etkisi, aşağı yukarı 2,5 milyar
dolardır. Bugün düşük sezon yaşanır; haziran ayında,
temmuz ayında, ağustos ayında, eylül ayında Türkiye'nin
turizminin pik yaptığı dönem. Aşağı yukarı,
turizmin, Türkiye turizminin yarısının temsil edildiği
aylardır bunlar ve 35 milyon üzerinden hesap ederseniz -ki
düşüşü çok yüksek hesap ediyoruz- 10 milyonun üzerinde turist
Türkiyeye gelmeyecek. Sebebi ne?
İspanya Yüzde 20 doluluk, artık turist
istemiyoruz. diyor, Yunanistan bütün kapasitesini doldurmuş Artık
turist istemiyoruz. diyor. Turist, Türkiyeye niye gelmiyor? Rus
tarafını ayırıyorum, onu zaten hepiniz biliyorsunuz.
Rusyadaki eksi şu anda yüzde 98 ve hâlâ Rusya devleti sıkılaştırmaya
devam ediyor Türkiyeyle ilgili sorunları.
Bir uyarı daha yapmak istiyorum buradan,
özellikle turizm ayağında. Bu 10-12 milyon civarındaki
gelmeyecek olan turistin maliyeti Türkiyeye çok büyük olacak. Sebebi de
şudur: Sadece, bundan Antalya değil, Muğla değil,
Aydın, İzmir ya da Kapadokya ya da Denizli değil, bütün Türkiye
etkilenecek. Çünkü, turizm pazarı, önemli bir pazar. Sadece
Antalyanın bütün Türkiyeden aldığı mal miktarı, 54
katrilyon lira arkadaşlar. Yani, bundan Konya da etkilenecek, Kocaeli de
etkilenecek, Denizli de etkilenecek, Erzurum da etkilenecek ve
dolayısıyla, ciddi bir işsizlikle karşı
karşıya kalacağız. Yani, ciddi bir işsizlik diyorum;
yine, sadece Antalyada 60-70 bin kişiden, Türkiye genelinde de 500 bin
kişinin işsiz kalmasından bahsediyoruz. Büyük bir kâbustur.
Bununla ilgili, bugüne kadar turizmle ilgili ya da diğer sektörlerle
ilgili Adalet ve Kalkınma Partisinden, Hükûmetten çok önemli bir adım
atıldığını da görmedik.
Şimdi, esnaf sayısıyla ilgili bir
tespitte daha bulunmak istiyorum. Bu, Türkiye Ekonomi Politikaları
Araştırma Vakfının verisidir. 80 bin kişi, bu 1 Ocak
ile 30 Nisan arasında işsiz kalmıştır. Esnafın
işsizliği felakettir arkadaşlar. Esnaf, 40 yaşından,
50 yaşından sonra yapacak işi yoktur; kepengini
kapattığı zaman evine ekmek götüremez, hiç kimseye de gidip
dilencilik de yapamaz. Bu müthiş sıkıntılı durum.
Mutlaka sizin içinizde de, ailenizde, yakınlarınızda babası
esnaf olan vardır, bu duyguları gayet iyi bilir. Ahi Evran döneminden
beri bu ülkede ahlakın temsilcisi, hayırseverliğin temsilcisi,
esnaftır ve şu anda esnaf batıyor. Biraz önce bir haber okudum.
Törenle dükkânını kapatan 70 yaşında bir amcanın
haberi vardı, Yalovada. Şimdi, bu tören, aslında bir
açılış töreni değil, kapanış töreni, cenaze
töreni ve çoğalarak devam edecek bir tablodan bahsediyoruz. O yüzden,
MHPnin grup önerisiyle ilgili bu konuda artık mutlaka bir
açılım gösterin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Sizin de esnaftan
alışveriş yaptığınızı biliyorum.
Buradan da bir uyarı yapalım: Hiç olmazsa
alışverişlerinizi bugünlerde esnaftan yapın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Budak.
Sayın Fuat Köktaş, mikrofonunuzu
açıyorum.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Samsun Milletvekili Fuat
Köktaşın, Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin MHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Az önce, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü Samsun
Milletvekilimiz Sayın Kemal Zeybekin Samsuna ait birkaç konu üzerinde
vermiş olduğu bilgileri düzeltmek için söz almış
bulunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Samsun azot sanayisi ve bakır
fabrikasından bahsedildi, buralar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önce şu Ermeni meselesini
bir kına ya, bizimki kınadı.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Ermeni meselesini parti
sözcülerimiz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Almanya
Onu bir
kına, ondan sonra
BAŞKAN Süreniz bir dakikadır Sayın
Köktaş.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Bir dakika olduğu
için, Özgür Bey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bu Almanya işini
kına, bizimki kınadı. Samsun dinliyor bunu, Samsun dinliyor
yani.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Ben de
kınıyorum, bunu dışarıdan da kınadık. Ermeni
tasarısını kabul eden Almanları kınıyorum.
Özgür Bey, benim zamanımı kullanmak için
bunu yaptınız.
Samsun Limanı
satılmamıştır, sadece otuz altı
yıllığına kiralanmak üzere bir kullanıcıya
devredilmiştir. Yine, Samsunda Kavak OSB, Bafra Organize Sanayi Bölgesi,
gıda ve ihtisas organize sanayi bölgesi hayata geçirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Yine, Bekdiğin OSB
de -kendi bölgesidir Kemal Beyin- hayata geçirilmiştir.
Aynı zamanda, Samsun-Ankara bölünmüş yolu,
Samsun-Sarp bölünmüş yolu, Samsun-Sinop bölünmüş yolu hayata
geçmiştir.
Hastane yatak sayısı 450 olan Samsunda
2.750 yatak sayısına ulaşılmıştır.
Daha fazla bilgi istiyorsa Kemal Beye ben
yazılı olarak verebilirim.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Köktaş.
Birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.09
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Almanya Federal Meclisinde 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak niteleyen
tasarının kabul edilmesiyle ilgili 3 siyasi parti grubunun ortak
bildirisinin Başkanlığa verildiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Almanya Federal
Meclisinde 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak
niteleyen tasarının kabul edilmesiyle ilgili 3 siyasi parti grubunun
ortak bildirisi Başkanlığımıza verilmiştir.
Ancak, bildiğiniz gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan tüm
grupların imzasını taşımayan bildiriler Divanda
okutulamamaktadır. Dolayısıyla şimdi, bildiride imzası
bulunan grup başkan vekillerine, konunun önemi dolayısıyla, daha
önce benzer mahiyetteki ortak bildiride de olduğu gibi kürsüden söz
vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, konuyla ilgili kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, oturumun hemen başında siz bir ara
verdiniz. O aradan sonra bir dörtlü mutabakat aradık. Dörtlü mutabakat
mümkün olmadı ama bir üçlü mutabakatı imza altına
almış durumdayız. Gösterdiğiniz anlayış için tüm
gruplar adına da teşekkür ediyoruz. Uygun görmeniz durumunda
Milliyetçi Hareket Partisinden başlayarak bu bildiriyi okumayı ve
irademizi kamuoyuyla paylaşmayı umuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özel.
Sayın Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili, buyurunuz efendim. (MHP, AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Almanya Federal Meclisinde 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak niteleyen tasarının kabul edilmesiyle
ilgili 3 siyasi parti grubunun ortak bildirisine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ, Cumhuriyet
Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi gruplarının ortak
açıklamasını sunuyorum:
Almanya Federal Meclisinin
1915 yılında Osmanlı İmparatorluğunda yaşanan
tehcirle ilgili asılsız Ermeni iddialarını esas alan
haksız kararını yüce Türk milletinin temsilcisi olan bizler
kabul etmiyor, esefle karşılıyor ve şiddetle
kınıyoruz. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Bu adaletsiz ve mesnetsiz kararın kabulü
milletimizde derin bir infiale yol açmıştır. Almanya Federal
Meclisinin, 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğunda
yaşanan tehcirle ilgili tek taraflı, seçici ve asılsız
Ermeni iddialarını esas alan kararının tarihî ve hukuki
geçerliliği yoktur. Almanya Federal Meclisi bu kararıyla kendini
tarihçilerin ve uluslararası mahkemelerin yerine koyarak tarih yazmak ve
soykırım gibi ciddi bir suç hakkında hüküm vermekle hem insan
haklarını hem adaleti hem de tarih ve hukuku hiçe
saymıştır.
Bu tarihe, geleceğe karşı hata olan
karar, Türkiye ve Almanya ilişkilerini mutlaka etkileyecek, aradaki
dostluk köprülerine zarar verecektir. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini
gerekli tedbir ve kararları almaya davet ederken kadim menfaatlerimizi
haleldar edecek girişimler karşısında Türkiye Büyük Millet
Meclisinde her türlü desteğe hazır olduğumuzu ifade ederiz.
Bizler, bugüne kadar bazı ülkelerin
parlamentolarında kabul edilen 1915 olayları hakkındaki
asılsız soykırım iddialarını
meşrulaştırmayı içeren karar, açıklama ve yasalar ile
bundan böyle girişilebilecek benzeri tasarrufları tarihî gerçeklerin
ve uluslararası hukukun ihlali olarak gördüğümüzü,
tanımadığımızı ve hiçbir zaman tanımayacağımızı
güçlü bir şekilde ifade ediyoruz. (MHP, AK PARTİ ve CHP
sıralarından ayakta alkışlar)
Mehmet Naci Bostancı Özgür Özel Erkan Akçay
Amasya Manisa Manisa
AK PARTİ Grup Başkan Vekili CHP Grup Başkan Vekili MHP Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Özgür Özel, Manisa Milletvekili, buyurun.
(CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
37.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Almanya Federal Meclisinde 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak niteleyen tasarının kabul edilmesiyle
ilgili 3 siyasi parti grubunun ortak bildirisine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) AK PARTİ, Cumhuriyet Halk
Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi gruplarının ortak
açıklaması:
Almanya Federal Meclisinin 1915 yılında
Osmanlı İmparatorluğunda yaşanan tehcirle ilgili
asılsız Ermeni iddialarını esas alan haksız
kararını yüce Türk milletinin temsilcisi olan bizler kabul etmiyor,
esefle karşılıyor ve şiddetle kınıyoruz. (CHP, AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bu adaletsiz ve mesnetsiz kararın kabulü
milletimizde derin bir infiale yol açmıştır. Almanya Federal
Meclisinin, 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğunda
yaşanan tehcirle ilgili tek taraflı, seçici ve asılsız
Ermeni iddialarını esas alan kararının tarihî ve hukuki
geçerliliği yoktur. Almanya Federal Meclisi bu kararıyla kendini
tarihçilerin ve uluslararası mahkemelerin yerine koyarak tarih yazmak ve
soykırım gibi ciddi bir suç hakkında hüküm vermekle hem insan
haklarını hem adaleti hem de tarih ve hukuku hiçe
saymıştır.
Bu tarihe, geleceğe karşı hata olan
karar, Türkiye ve Almanya ilişkilerini mutlaka etkileyecek, aradaki
dostluk köprülerine zarar verecektir. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini
gerekli tedbir ve kararları almaya davet ederken kadim menfaatlerimizi
haleldar edecek girişimler karşısında Türkiye Büyük Millet
Meclisinde her türlü desteğe hazır olduğumuzu ifade ederiz.
Bizler, bugüne kadar bazı ülkelerin
parlamentolarında kabul edilen 1915 olayları hakkındaki
asılsız soykırım iddialarını
meşrulaştırmayı içeren karar, açıklama ve yasalar ile
bundan böyle girişilebilecek benzeri tasarrufları, tarihî gerçeklerin
ve uluslararası hukukun ihlali olarak gördüğümüzü,
tanımadığımızı ve hiçbir zaman
tanımayacağımızı güçlü bir şekilde ifade
ediyoruz. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından ayakta
alkışlar)
Mehmet
Naci Bostancı Özgür
Özel Erkan
Akçay
Amasya Manisa Manisa
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
CHP Grup Başkan Vekili MHP Grup Başkan Vekili
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özgür
Özel.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Naci Bostancı, Amasya Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Bostancı. (AK PARTİ,
CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
38.- Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının, Almanya Federal Meclisinde 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak niteleyen
tasarının kabul edilmesiyle ilgili 3 siyasi parti grubunun ortak
bildirisine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) AK PARTİ, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi
gruplarının ortak açıklaması:
Almanya Federal Meclisinin
1915 yılında Osmanlı İmparatorluğunda yaşanan
tehcirle ilgili asılsız Ermeni iddialarını esas alan
haksız kararını yüce Türk milletinin temsilcisi olan bizler
kabul etmiyor, esefle karşılıyor ve şiddetle
kınıyoruz. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
Bu adaletsiz ve mesnetsiz kararın kabulü
milletimizde derin bir infiale yol açmıştır. Almanya Federal
Meclisinin, 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğunda
yaşanan tehcirle ilgili tek taraflı, seçici ve asılsız
Ermeni iddialarını esas alan kararının tarihî ve hukuki
geçerliliği yoktur. Almanya Federal Meclisi bu kararıyla kendini
tarihçilerin ve uluslararası mahkemelerin yerine koyarak tarih yazmak ve
soykırım gibi ciddi bir suç hakkında hüküm vermekle hem insan
haklarını hem adaleti hem de tarih ve hukuku hiçe
saymıştır.
Bu tarihe, geleceğe karşı hata olan
karar, Türkiye ve Almanya ilişkilerini mutlaka etkileyecek, aradaki
dostluk köprülerine zarar verecektir. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini
gerekli tedbir ve kararları almaya davet ederken kadim menfaatlerimizi
haleldar edecek girişimler karşısında Türkiye Büyük Millet
Meclisinde her türlü desteğe hazır olduğumuzu ifade ederiz.
Bizler, bugüne kadar bazı ülkelerin
parlamentolarında kabul edilen 1915 olayları hakkındaki
asılsız soykırım iddialarını
meşrulaştırmayı içeren karar, açıklama ve yasalar ile
bundan böyle girişilebilecek benzeri tasarrufları tarihî gerçeklerin
ve uluslararası hukukun ihlali olarak gördüğümüzü,
tanımadığımızı ve hiçbir zaman
tanımayacağımızı güçlü bir şekilde ifade
ediyoruz. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından ayakta
alkışlar)
Mehmet
Naci Bostancı Özgür
Özel Erkan
Akçay
Amasya Manisa Manisa
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili CHP
Grup Başkan Vekili MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Başkanlık Divanı
olarak, Almanya Federal Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak niteleyen tasarının kabul edilmesiyle
ilgili kararını şiddetle kınadıklarına
ilişkin konuşması
BAŞKAN - Almanya Federal Meclisinin 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak niteleyen
tasarının kabul edilmesiyle ilgili kararını Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı olarak şiddetle
kınıyoruz. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu
ve arkadaşları tarafından, esnaf ve sanatkârların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/142) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 2 Haziran 2016 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
Önerinin aleyhinde ikinci ve son konuşmacı
Ziya Altunyaldız, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Altunyaldız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi aleyhinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime geçmeden önce Almanya Federal Meclisinin
ülkemiz tarihi hakkında almış olduğu kararı
kınıyorum. Bu karar kabul edilemez, bühtandır,
yanlıştır, yalandır. Almanyaya söylenecek bir tek sözümüz
var: Almanya sen git önce kendi evinin önünü temizle.
Değerli milletvekilleri, bugün
yaşadığımız bu coğrafya ticaretin ana
vatanıdır. Bu toprakların mayasında, tohumunda ticaret var.
Para ilk kez bu topraklarda icat edildi ve kullanıldı. Parayı
icat eden medeniyet, Lidyalılar bu toprakların bir değeridir. Bu
topraklar İpek ve Baharat yollarının en önemli merkezlerinden
biri olmuştur. Tüm dünyada örnek olan kervansaraylar, hanlar, bedestenler,
çarşılar, Ahilik ve lonca teşkilatı bu toprakların
birer zenginliği olarak tarihe geçmiş ve günümüze ışık
tutmuştur. 1461de Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan bugünkü
alışveriş merkezlerinin ilk örneği kabul edilen
İstanbuldaki Kapalıçarşı, bu toprakların dünya
ticaret kültürüne bir armağanı olmuştur.
Bir Çin atasözü var, diyor ki:
Gülümsemiyorsanız dükkân açmayın. Bu toprakların insanı
her zaman gülmeyi bilmiştir. Suratı asla sirke satmaz. Ticareti,
müşteriyi, ürünün sunumunu çok iyi bilir ve müşteriyi velinimet kabul
eder. Müşteriyi baş tacı yapar çünkü bu toprakların insanı
rızkın onda 9unun ticarette olduğuna yürekten inanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, dünyanın
belki de en zengin, en köklü, en kurumsal esnaf kültürüne sahip ülkesidir.
Bizim kültürümüzde, bizim kadim medeniyetimizde esnaflık ekonomik
boyutunun çok ötesinde bir medeniyet duruşu, bir medeniyet rengini ifade
eder. Gelenekleriyle, eğitim sistemiyle, ahlakıyla, disipliniyle, en
önemlisi de dayanışmasıyla esnaflık, medeniyetimizin
gelişmesinde en ileri ve en yüksek örneği teşkil etmektedir.
Komşunun siftahını kendine dert edinen bir esnaf
anlayışının dünyanın başka yerinde
olmasını düşünebilir misiniz? Gönül yapmayı kâr
yapmanın çok ötesinde gören, insanların kalbinde edindiği
mertebeyi kasa defterindeki rakamların ötesinde değerli bulan bir
anlayışı sadece bizim medeniyetimizde bulabilirsiniz.
Evet, köklerimizden, mazimizden besleneceğiz ki
dallarımız istikbale uzanabilsin. Şeyh Edebalinin Osmanlı
Devletinin kurucusu Osman Beye olan öğüdünü hatırlayalım:
Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilemez Osman, geçmişini iyi
bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki
nereye gideceğini de unutmayasın.
Selçuklu Devletini ayakta
tutan, Selçuklu toplumunu bir ve beraber dayanışma içerisinde tutan
esnaf teşkilatımız yani Ahilik teşkilatımız
olmuştur.
Osmanlı cihan devletini kuran, büyüten,
geliştiren yine aynı şekilde esnaf teşkilatımız
yani Ahilik teşkilatımız olmuştur.
Bizim kültürümüzde Ahilik teşkilatı öyle
sadece Esnaf oldum. demekle olmuyor değerli milletvekilleri,
esnaflığın yani Ahiliğin uzun bir temel ilkleri ve ilkeleri
vardır: İyi huylu olacak; güzel ahlaklı olacak; ahdinde,
sözünde, sevgisinde, vefasında sabit olacak; gözü gönlü, kalbi tok olacak;
içi, dışı, özü bir olacak. Esnaf, Ahiliğin üç temel
şartını yerine getirecek: Elini açık tutacak,
kapısını açık tutacak, sofrasını açık tutacak.
Ahi bir anlamıyla kardeşlik hukukunun tesisi ve onun yolda
yürüyüşünün sabitlenmesidir. İşte, biz böyle bir teşkilata
sahip bir milletiz değerli milletvekilleri. Sosyal dayanışma
Ahilik kültürünün içinde var, sendikacılık Ahilik kültürünün içinde var.
Şimdi, sizlere MHP Grubu önerisini
hatırlatarak ifade etmek istiyorum; MHP Grubu önerisinde deniyor ki:
Esnaf teşkilatı içerisinde zaman içerisinde 1 milyon 868 binden 1
milyon 308 bine düşen bir rakam vardır. Yani 500 binin üzerinde bir
rakam.
Değerli milletvekilleri, esnaf
teşkilatları içerisinde çalışan, uzun yıllar onlarla
birlikte yol yürüyen bir kardeşiniz, bir arkadaşınız olarak
söylüyorum, esnaf teşkilatlarında uzun yıllar sadece kâğıt
üzerinde olan rakamları hükûmetlerimiz döneminde yapılan
çalışmalarla güncelledik ve bu güncellemeler sonucunda aslında
gerçekte yüksek gibi görünen rakamlar reel rakamlara; yani esnaf
teşkilatındaki aktif durumda olmayan esnaflarımızın
kayıtları tazelenmek ve yenilenmek suretiyle gerçek rakamlar
bulunmuştur, gerçek anlamda bir azalma olmamıştır.
Bakın, bu rakamları şu şekilde
karşılaştırmak doğrusudur değerli
milletvekilleri: 2002de 123.393 esnaf mağaza ya da dükkân açarken,
işletme açarken terkin edilen esnaf sayısı 117.600. Yani
artı olarak sadece 5.700 esnaf kalıyor geride. 2006ya
baktığımız zaman 249 bine 105 bin; yani kurulan 249 bin,
terkin olan yani kapatılan 105 bin. 143 bin hayatta, devam eden esnaf var.
2015e bakalım; 2015te 201 bin esnaf yeni açılmış, 97 bin
esnaf kapatılmış yani 103 bin hayatına devam eden esnaf
olmuş.
Diğer taraftan, değerli milletvekilleri,
karşılıksız çek iddiasıyla ilgili olarak da şunu
sizlerle paylaşmak istiyorum: 2008de 1 milyon 400 bin çek
karşılıksız çıkarken -sunulduğu zaman- 2015te
sadece 600 bine düşmüş, 2016nın ilk 5 ayında 240 bine yani
yıla vurduğumuz zaman ancak 400 bin küsurlara ulaşabilmiş
bir rakam. Bu da bu anlamda doğru ifade edilmiş bir rakam
değildir değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, bu kapsamda
Hükûmetlerimiz döneminde esnafla ilgili olarak pek çok yeniliği, pek çok
hizmeti hayata geçirdik. Esnaf ve sanatkârlar için cumhuriyet hükûmetleri
döneminde ilk kez strateji belgesi hazırlayarak ESDEPi, Esnaf
Değişim, Dönüşüm Planını uygulamaya koyduk. Esnaf ve
sanatkârların kullandığı Halkbank kredilerinin faizlerini
yüzde 50lerden yüzde 4lere, 5lere çektik. Bu kapsamda Halk Bankasından
kullanılan kredilerin Hazine tarafından karşılanan
tutarlarını yüzde 20lerden yüzde 50lere, yüzde 100lere çektik.
Değerli milletvekilleri, Halk Bankası
kredi üst limitlerini 2002deki 5 bin TLden bugün 150 bin TLye çektik.
Esnafın kullandığı Halkbank kredilerinin tutarını
120 kat artırdık. Yani, 2002deki 153 milyon TLden 18 milyar 611
milyon TLye çıkardık. Halkbank kredilerini kullanan esnaf
sayısı rekor seviyelere ulaştı ve 1 milyon 200 bin esnaf
Halkbanktan kredi kefalet kooperatifleri aracılığıyla
kredi kullandı. Bu kapsamda esnaflarımıza, benden önceki
konuşmacıların da ifade ettiği gibi, sıfır faizli
kredi kullanma imkânı getirdik ve bu kapsamda bugüne kadar 38 bin
esnafımız sıfır faizli kredi kullandı ve 1 milyar 100
bin TLnin üzerinde de kredi kullandırıldı. Kaynağa
ilişkin olarak da çek ettiğim taze bir bilgiyle hiçbir kaynak
sorununun olmadığı ve sıfır faizli kredilerin
kullandırılmaya devam edildiği hususunu Genel Kurulla
paylaşmak istiyorum.
Yine, gençlerimize dönük, biliyorsunuz değerli
milletvekilleri, sıfır faizli kredileri kullandırmaya devam
ediyoruz.
Sonuç itibarıyla, AK PARTİ
iktidarları döneminde esnaf, cumhuriyet tarihindeki en parlak dönemini
yaşamış ve yaşamaya devam edecektir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Altunyaldız.
Öneriyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Bir yoklama talebi vardır, bu
nedenle yoklama işlemini gerçekleştireceğim.
Önce yoklama talebinde bulunan sayın
milletvekillerini ismen tespit edeceğim.
Sayın Özel, Sayın Erkek, Sayın
Bayır, Sayın Budak, Sayın Yalım, Sayın Demirtaş,
Sayın İrgil, Sayın Topal, Sayın Bayraktutan, Sayın
Usluer, Sayın Aydın, Sayın Engin, Sayın Erdoğdu,
Sayın Özdemir, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Sarıbal,
Sayın Ekici, Sayın Akar, Sayın Erdem, Sayın Tarhan,
Sayın Yüksel.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:18.33
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Zihni
AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 3 Haziran 2016 Cuma günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum; iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 18.37