TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
98inci
Birleşim
3
Haziran 2016 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR (127)
III.-
YOKLAMALAR (89,157,159,267,270,308,333,409,553)
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Didem
Enginin, istihdamın artabilmesi ve yatırım ortamının
iyileştirilmesi için gerekli olan yapısal reformların acilen
hayata geçirilmesi gerektiğini Hükûmete tekrar hatırlatmak
istediğine ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, 3 Haziran Nazım Hikmetin ölümünün 53üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
muhtarların sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından ne zaman
ödenmeye başlayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
4.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, 3 Haziran Nazım Hikmetin
ölümünün 53üncü yıl dönümüne, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığından, elektrik enerjisinde teknik kaybı azaltacak
projelerinin olup olmadığını, maden ruhsatlarının
devri konusundaki görüşlerini ve elektrikte kaçak oranlarının ne
olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
5.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, 3 Haziran Nazım Hikmetin
ölümünün 53üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
6.-
Muğla Milletvekili Akın Üstündağın, Amerika Birleşik
Devletlerinin Menbic bölgesini YPG veya diğer Kürt gruplara terk etmesi
durumunda Hükûmetin tavrının ne olacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
7.-
İstanbul Milletvekili Fatma Benlinin, Almanya Federal Meclisinin 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak nitelendiren
tasarıyı kabul etmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
8.-
Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcanın, Almanya Federal Meclisinin 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak nitelendiren
tasarıyı kabul etmesini kınadığına ve tüm
vatandaşların ramazanını kutladığına
ilişkin açıklaması
9.-
Isparta Milletvekili İrfan Bakırın, Ispartada bulunan Davraz
Kayak Merkezinin sorunlarına ilişkin açıklaması
10.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Adıyamanda intihar girişimlerinin artmasının sebeplerinin
araştırılması için bir komisyon kurulmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
11.-
Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının, Giresunun enerji
altyapısını güçlendirmek için 2016 yılında hangi
projeleri yapmayı düşündüğünü öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
12.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, Almanya Federal
Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak
nitelendiren tasarıyı kabul etmesini kınadığına
ve 3 Haziran Nazım Hikmetin ölümünün 53üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
13.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Başbakan Binali
Yıldırımdan, insanların bilgisi dışında
AKPye üye yapılmasının sahtekârlık olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
14.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Almanya
Federal Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni soykırımı
olarak nitelendiren tasarıyı kabul etmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Hasan Turanın, Almanya Federal Meclisinin 1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak nitelendiren
tasarıyı kabul etmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
16.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkarın, Almanya Federal
Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak
nitelendiren tasarıyı kabul etmesini kınadığına
ilişkin açıklaması
17.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Almanya Federal Meclisinde Türkiyeyle
ilgili önemli bir karar alınırken Cumhurbaşkanı ile
Başbakanın ne kadar kayıtsız kaldıklarının
ortaya çıktığına, bu tablonun Türkiye'nin dış
politakısının iflası anlamına geldiğine ve 3
Haziran Nazım Hikmetin ölümünün 53üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
18.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, 4/6/1994 tarihinde
kaçırıldıktan sonra katledilen Meclis Başkan Vekili Pervin
Buldanın eşi Savaş Buldan ile Hacı Karay ve Adnan
Yıldırımı rahmetle andığına, sekiz gün önce
gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınamayan
Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak il yöneticisi Hurşit
Külterin akıbetini öğrenmek istediğine ve Ahmed Arif ile
Nazım Hikmetin ölüm yıl dönümlerine ilişkin
açıklaması
19.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Almanya Federal
Meclisinin aldığı sözde soykırım kararına
karşı 3 siyasi parti grubunun yaptığı ortak
açıklamanın millî bir duruş olduğuna, bu tür konuların
siyasi partilerin kendi aralarındaki gündelik rekabetin ötesinde ele
alınması gerektiğine, Türkiyede Cumhurbaşkanının
halk tarafından seçilmesiyle birlikte siyaseten fiilî bir durumun ortaya
çıktığına ve 3 Haziran Nazım Hikmetin ölümünün
53üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
20.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Almanya Federal Meclisinin
aldığı karardan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisindeki 3 siyasi
parti grubunun Hükûmeti bu konuda gerekli karar ve tedbirleri almaya davet
ettiğine ve Hükûmetin çok net bir tepki ortaya koyması
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrakın, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının 312 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
22.-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrakın, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşek ve 20 milletvekilinin, mevsimlik
tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/223)
2.-
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 20 milletvekilinin, turizm
sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/224)
3.-
Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve 20 milletvekilinin, yetiştirme
yurdunda yetişip yurttan ayrılan çocuklar için alınacak
tedbirlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/225)
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Türkiyedeki seçilmiş siyasetçilerin ve
atanmışların içerisinde bulundukları veya bizzat organize
ettikleri yolsuzlukların araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan (10/191) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin Genel Kurulun 3 Haziran 2016 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 7 Haziran 2016 Salı günü ve
daha önce alınan karar gereğince çalışmasına karar
verilen 4 Haziran 2016 Cumartesi ve 5 Haziran 2016 Pazar günleri toplanmamasına
ilişkin önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdunun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Rize Milletvekili Osman Aşkın Bakın, İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İzmir Milletvekili
Hamza Dağın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Hasan Sertin 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
7.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
8.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının yerinden sarf ettiği bazı
ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
9.-
İzmir Milletvekili Tacettin Bayırın, İzmir Milletvekili
Necip Kalkanın 312 sıra sayılı Kanun Teklifinde oyunun
rengini belli etmek üzere yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
10.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, İzmir
Milletvekili Necip Kalkanın 312 sıra sayılı Kanun
Teklifinde oyunun rengini belli etmek üzere yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile Elektrik Piyasası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/715), İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242),
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288), Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/586), Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Belçika Krallığı Arasında 2 Haziran
1987 Tarihinde Ankarada İmzalanan Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Değiştiren
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/505) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 238)
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
ramazan ayının hayırlar getirmesini dilediğine ilişkin
konuşması
X.-
OYLAMALAR (6 adet)
1.-
(S. Sayısı: 312) Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
15inci maddesinin öylaması
2.-
(S. Sayısı: 312) Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
21inci maddesinin öylaması
3.-
(S. Sayısı: 312) Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
22nci maddesinin öylaması
4.-
(S. Sayısı: 312) Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
25inci maddesinin öylaması
5.-
(S. Sayısı: 312) Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
26ncı maddesinin öylaması
6.-
(S. Sayısı: 312) Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
tümünün oylaması
3 Haziran 2016 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sema
KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Sisteme giren sayın milletvekillerine söz
vereceğim.
Sayın Didem Engin, buyurunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, istihdamın artabilmesi ve yatırım
ortamının iyileştirilmesi için gerekli olan yapısal reformların
acilen hayata geçirilmesi gerektiğini Hükûmete tekrar hatırlatmak
istediğine ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkemize yatırım yapan doğrudan
yabancı yatırımcılar her geçen gün azalıyor. Ekonomi
Bakanlığı verilerine göre ülkemize doğrudan yabancı
yatırım girişi 2015 yılının ilk üç ayında
4,24 milyar dolar iken 2016 yılının aynı döneminde 2 milyar
dolara geriledi yani yüzde 52,6 azaldı. Yatırımcılar,
yatırım yaptıkları ülkenin geleceğine
yatırım yaparlar; o ülkenin vizyonunun ve hedeflerinin ne kadar
tutarlı ve gerçekçi olduğuna, demokratik ve hukuki
yapısına, yargı bağımsızlığına,
iş yapma kolaylığına, güven ortamına bakarlar ve
öngörülebilirlik ararlar. Yatırım olmazsa yeni istihdam
olanakları da olmaz yani işsizlik artar. İstihdamın
artabilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için
gerekli olan yapısal reformların, demokratikleşme, hukukun
üstünlüğü ve yeni bir kalkınma vizyonu için gerekli reformların
acilen hayata geçirilmesi gerektiğini Hükûmete tekrar hatırlatmak
istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Atıcı
2.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, 3 Haziran Nazım Hikmetin ölümünün
53üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
bugün Nazım Hikmetin ölüm yıl dönümü. Nazım Hikmete
yakışır bir ülke olabildik mi acaba diye herkesi düşünmeye
davet ediyorum. Bugün, yolsuzlukların, hırsızlıkların,
rüşvetin, ayrımcılığın, mezhep
kavgasının merkezi olarak görünen bir Türkiyede yaşamaktan ben
memnun değilim, birçok insanın da memnun
olmadığını biliyorum.
Nazım Hikmete
yakışır bir ülkede hep birlikte yaşamak, özgürce
yaşamak üzere herkesi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Tanal
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, muhtarların sosyal güvenlik primlerinin
devlet tarafından ne zaman ödenmeye başlayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
muhtarlar aynen belediye başkanı gibi, milletvekilleri gibi, bakanlar
gibi, Başbakan gibi, Cumhurbaşkanı gibi seçilmişlerdir.
Seçilmişlerin hepsinin sosyal güvenlik primleri devlet tarafından
ödendiği hâlde muhtarların sosyal güvenlik primleri devlet
tarafından ödenmeyerek kaçak işçi statüsünde
çalıştırılmaya devam edilmektedir. Muhtarların sosyal
güvenlik primleri devlet tarafından ne zaman ödenmeye başlanacak,
muhtarların bu mağduriyetleri ne zaman giderilecek? Muhtarların
gözleri kulakları Mecliste, bu konuda sizden haber bekliyor sayın
bakanlar. Bu konuda doyurucu bir bilgi verir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Arslan
4.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın,
3 Haziran Nazım Hikmetin ölümünün 53üncü yıl dönümüne, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığından, elektrik enerjisinde teknik kaybı
azaltacak projelerinin olup olmadığını, maden
ruhsatlarının devri konusundaki görüşlerini ve elektrikte kaçak
oranlarının ne olduğunu öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Başkan, ölümsüz şairimiz Nazım Hikmetin
vefatının yıl dönümünde kendisini saygıyla, minnetle
anıyorum.
Enerji Bakanımıza
sorularımı yöneltiyorum:
Ülkemiz, elektrik enerjisi
teknik kayıp oranında Avrupa ortalamasının üzerindeyken
Bakanlığınızın teknik kaybı azaltacak projeleri
var mıdır? Bu sorunu aşma konusunda hangi somut verileri elde
ettiniz?
İki: Yerli
yazılımları ve altyapı yatırımlarını
dağıtım şirketlerine zorunlu tutarak teknik kaybı
düşürecek bir proje çalışmanız var mıdır, varsa
Bakanlığınız bu çalışma işine ne kadar
ödenek ayırmıştır?
Üç: Maden ruhsatlarına
yönelik izinlerin Başbakanlık uhdesinden alınarak Maden
İşleri Genel Müdürlüğüne devri konusunda
Bakanlığınızın görüşü nedir?
Dört: Elektrikte kaçak
oranları, yıllar ve dağıtım şirketlerinin
ölçeğine göre nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Tarhan
5.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, 3
Haziran Nazım Hikmetin ölümünün 53üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
TAHSİN
TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yürümek;
Yürümeyenleri,
Arkanda boş sokaklar
gibi bırakarak,
Havaları boydan boya
yarıp ikiye,
Bir mavzer gözü gibi,
Karanlığın
gözüne bakarak yürümek!
Yürümek;
Dost omuz
başlarını
Omuzlarının
yanında duyup,
Kelleni orta yere,
Yüreğini
yumruklarının içine koyup yürümek!
Yürümek;
Yolunda pusuya
yattıklarını,
Arkadan çelme
attıklarını
Bilerek yürümek!
Yürümek;
Yürekten,
Gülerekten yürümek!
Memleket hasretiyle 3 Haziran
1963te yaşamını kaybeden Türk edebiyatının büyük
şairi Nazım Hikmeti saygıyla anıyorum.
BAŞKAN Sayın
Üstündağ
6.- Muğla Milletvekili Akın
Üstündağın, Amerika Birleşik Devletlerinin Menbic bölgesini YPG
veya diğer Kürt gruplara terk etmesi durumunda Hükûmetin
tavrının ne olacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
AKIN ÜSTÜNDAĞ
(Muğla) Sayın Bakan, ABD destekli Menbic operasyonu öncesinde
Türkiyenin 2 güvenceyle ikna edildiği belirtilmektedir. Bunlardan
birincisi, operasyona katılanların beşte 1inin YPGli
olacağı ve Menbic IŞİDin elinden alındıktan
sonra YPGlilerin bölgeden çekileceğinin garantisidir.
ABDnin bu bölgeyi, daha önce
olduğu gibi, YPG veya diğer Kürt gruplara terk etmesi durumunda
Hükûmetinizin tavrı ne olacaktır? Bölgenin IŞİDten
alınması hâlinde Türkiyenin bölgedeki çıkarlarının durumu
ne olacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Benli...
7.- İstanbul Milletvekili Fatma Benlinin,
Almanya Federal Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak nitelendiren tasarıyı kabul etmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
FATMA BENLİ
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Dün alınan Alman Federal
Meclisi kararını kınıyoruz.
Bu hareketle neyin
amaçlandığını anlamak kolay değil ancak tarihî
verilerle açıklığa kavuşturulması mümkün bir
olayın parlamento kararıyla kabul edilmesi başlı
başına abesle iştigal teşkil etmektedir.
Sonuçta, dünya tarihi
Batının yaptığı soykırımların
tarihidir. Bunu görmek, örneğin Nazi Almanyası tarafından
Yahudilerin katledildiğini hatırlamak zor değildir. Türkiye ise
tarihi boyunca zayıf ve güçsüzlerin yanında yer almış, Almanlar
tarafından yapılan soykırım sırasında Yahudilere
kucak açtığı gibi, Bosna savaşında Bosnalı
mazlumlara, Halepçede Kürtlere, Suriye savaşında Suriyelilere
kapılarını açmıştır; tarihî hakikat de budur.
Tarihî verilerle açıklığa kavuşturulmamış olan Alman
Federal Meclisi kararı, siyasi çıkarlarla ülke halklarının
arasını açmaya yönelik her türlü hareket gibi, tarih önünde
reddedilmeye mahkûm bir hareketin geçici sonucu olacaktır.
Türkiye, milyonlarca
insanın hayatını kaybettiği Birinci Dünya
Savaşında yaşananları ve tehcirin bilimsel bir
şekilde incelenmesi için ortak tarih komisyonu kurulması
çağrısını zaten devam ettirmektedir.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz Tezcan
8.- Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcanın,
Almanya Federal Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni soykırımı
olarak nitelendiren tasarıyı kabul etmesini
kınadığına ve tüm vatandaşların
ramazanını kutladığına ilişkin
açıklaması
YILMAZ TEZCAN (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, ben de aynı şekilde, aynı duygularla
1915 sözde soykırım iddialarıyla ilgili yasa
tasarısını onaylayan Alman Meclisini kınıyorum.
Anadoludan Almanyaya göç etmiş yüz binlerce
vatandaşımızın kültürüyle ekonomisine katkı sağladığını,
Alman ekonomisine çok ciddi destekler verdiğini hepimiz biliyoruz. Bu
manada bu tasarıyı kınadığımı tekrar ifade
etmek istiyorum.
Pazar günü ilk teravih
kılınacak, pazartesi ramazana başlayacağız
inşallah. Bu vesileyle de özellikle tüm milletvekili
arkadaşlarımın, Mersinli hemşehrilerimin, Türkiyedeki tüm
vatandaşlarımızın ve İslam âleminin
ramazanışerifini kutluyor, ülkemize ve bütün dünyada
barışa, kardeşliğe vesile olmasını Cenab-ı
Allahtan niyaz ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Bakır
9.- Isparta Milletvekili İrfan
Bakırın, Ispartada bulunan Davraz Kayak Merkezinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
İRFAN BAKIR (Isparta)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Isparta ilimizde bulunan ve
Eğirdir Gölünün harika manzarasıyla kayak yapılabilen Davraz
Kayak Merkezi, pistleri, doğal güzelliği ve
ağırladığı ziyaretçi sayısıyla kısa
sürede Akdenizin parlayan yıldızı hâline gelmiştir. Ancak
Türkiyenin dört bir yanından kayak ve doğa tutkunlarını
ağırlayan Davraz Kayak Merkezinin çözülmeyi bekleyen sorunları
vardır. Yağışların yeterli seviyede olmaması
sonucu sezon kısa sürmekte, ayrıca ikinci telesiyejin
yapılmamış olması da kayak yapmak için saatlerce beklemek
zorunda kalan misafirlerimizi çileden çıkarmaktadır. Bu sorun Davraz
Kayak Merkezinin geleceği açısından hayati öneme sahiptir. Bu
konuya ilişkin Sayın Bakana sorularım şunlardır:
Kısa vadede çözüm üretilmesi gereken en önemli konu ikinci telesiyej
konusudur. Saatte 1.500 kişi taşıma kapasiteli bu telesiyejin
bir an önce ihale edilebilmesi için gerekli olan yaklaşık 15 milyon
TL ödeneği ne zaman çıkarmayı düşünüyorsunuz? Ayrıca,
Davraz Kayak Merkezimizin tanıtımı için
Bakanlığınız bünyesinde ne gibi çalışmalar
yapılmaktadır?
BAŞKAN Sayın
Behçet Yıldırım
10.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Adıyamanda intihar girişimlerinin
artmasının sebeplerinin araştırılması için bir
komisyon kurulmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Adıyamanda özellikle
son aylarda artan intihar olaylarının tüm boyutlarıyla
araştırılması ve alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulması için
29/4/2016 tarihinde araştırma önergesi verdik. Sorunun giderek
artış gösterdiğini ve ileriye dönük bir tehlikenin söz konusu
olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Son bir hafta içerisinde bildiğimiz
3 kişi intihar girişiminde bulunmuştur. Bu önemli sosyolojik
sorun için çok ciddi, planlı çalışmaların uygulamaya
konulması gerekmektedir. Bu kapsamda, Adıyamanda özellikle son
aylarda intihar girişimlerinin bu denli artışına etken olan
sebeplerin belirlenip bunları ortadan kaldırmaya yönelik önlemler
almalı, yaptırımlar hayata geçirilmelidir. Bu sorunun çözümü
için Meclisin araştırma komisyonu kurmasını ve bir an önce
çalışmalarına başlamasını talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Bektaşoğlu
11.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının, Giresunun enerji altyapısını
güçlendirmek için 2016 yılında hangi projeleri yapmayı
düşündüğünü öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Enerji
Bakanımıza. Defalarca gündeme getirdiğim hâlde sorun olduğu
gibi duruyor. Çoruh Aksa şirketi Giresunda kesintisiz elektrik hizmetini
yerine getirememektedir. Çünkü bu şirketin tek yaptığı
fatura tahsilatıdır. Özelleştirme sözleşmesinde, enerji
nakil ve iletim hatlarının projeli yatırımlarla yenilenme
yükümlülüğü olmasına rağmen bunu maalesef yapmamaktadır.
Dolayısıyla, Giresunun pek çok yerinde otuz beş kırk
yıllık, miadı dolmuş sistemle enerji verilmekte ve bu
nedenle, kent merkezi başta olmak üzere ilçe ve kırsal
yerleşimlerde sık sık, bazen günlerce halkımız
karanlıkta kalmaktadır. Arızaya anında müdahale ekibi
Ancak imkân ve kabiliyeti yetersizdir. Köylülerimiz arızayı kendisi
gideriyor maalesef. Örneğin, vatandaşlara bildirdik, kuruma binlerce
imzalı dilekçe verdiler, şu an dilekçeler elimde. Tirebolunun
Kovanpınar, Yukarıortacami, Belen gibi 15e yakın köyünde enerji
kesintisi maalesef devam etmektedir. Bu sorunun kökten giderilmesi için,
Giresunun enerji altyapısını güçlendirmek için 2016
yılında hangi projeleri, ödenekli yatırımları
yapmayı düşünmektesiniz? Merakla bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu
12.- Kırklareli Milletvekili Vecdi
Gündoğdunun, Almanya Federal Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak nitelendiren tasarıyı kabul etmesini
kınadığına ve 3 Haziran Nazım Hikmetin ölümünün
53üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Sayın Başkanım, Almanya Parlamentosunun
sözde Ermeni soykırımı konusunda almış olduğu
karar bizim açımızdan hukuksuz ve geçersizdir. Bir kere daha
alınan bu kararı kınıyorum.
Aynı zamanda, bugün ünlü
üstat Nazım Hikmetin ölüm yıl dönümü. Onu bir kez daha buradan
saygıyla, sevgiyle anıyorum.
BAŞKAN Sayın
Arık
13.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Başbakan Binali Yıldırımdan, insanların bilgisi
dışında AKPye üye yapılmasının sahtekârlık
olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının 9 Kasım 2012 tarihinde
gönderdiği yazıyla, dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Kayseri İl
Disiplin Kurulu Başkanı Sayın Yılmaz Karaca dâhil birçok
parti yöneticimiz, üyemiz ve siyasi partilere üye olmaları kanunen yasak
olan kamu görevlilerinin, bilgileri dışında AKPye üye
yapıldığı ortaya çıktı. Konuyu yargıya
taşıyan İl Disiplin Kurulu Başkanımız Sayın
Yılmaz Karacanın Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin
kararını onaylayan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, AKP
yöneticilerinin yaptığı usulsüzlüğü tescillemiş oldu.
Başbakan ve AKP Genel Başkanı Sayın Binali
Yıldırıma sormak istiyorum: İnsanların bilgisi
dışında AKPye üye yapılması sahtekârlık
değil midir? Bu usulsüzlüğe imza atan yöneticilerden hesap sorarak
bizleri şaşırtacak mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu
14.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Almanya Federal Meclisinin 1915 olaylarını
Ermeni soykırımı olarak nitelendiren tasarıyı kabul
etmesini kınadığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Alman Parlamentosunun
aldığı soykırım kararını bütün
Çankırılı hemşehrilerim ve aziz milletim adına
kınıyorum. Batılılar, gerçekleri ters yüz ederek kendi
suçlarını bizim üstümüze atmak, tarihin en şerefli, adil ve merhametli
milletini ayak oyunlarıyla dize getirmek, mahkûm ettirmek istiyor.
Allahın izniyle, ne yapsalar boş.
Aziz milletimiz tarihten
silinmek istenirken, tarih yapan misyonunu tekrar tüm dünyaya ilan ediyor.
Vakit, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, yeniden
büyük Türkiyenin öncülüğünde, adil ve merhametli bir dünyayı tekrar
insanlığa hediye etme vaktidir. Batı, bu hakikati gördüğü
için içeriden ve dışarıdan üzerimize üzerimize geliyor.
Nihayetinde, siyonizm ve emperyalizmin dediği değil, hak ve hakikatin
dediği olacak, bundan hiç şüphemiz yok.
BAŞKAN Sayın
Turan
15.- İstanbul Milletvekili Hasan Turanın,
Almanya Federal Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak nitelendiren tasarıyı kabul etmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
HASAN TURAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben, 1915
olaylarını Ermeni soykırımı diye nitelendiren ve bu
anlamda Parlamentosunda yasa teklifini kabul eden Almanyayı ve bu teklife
evet oyu veren bütün milletvekillerini kınıyorum. Bu bağlamda,
Türk kökenli bazı milletvekillerinin de evet verdikleri
nitelendiriliyor. Bu bağlamda, bu milletvekillerini de, özellikle bizim
memleketimizden gidip orada siyaset yapan milletvekillerini de, kendi
milletinin aleyhine karar verdikleri ve imza attıkları için
onları da kınıyorum. Bu Meclisin, milletimizin, Hükûmetimizin
Bu bağlamda, bu milletvekillerinin, eğer Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığı da taşıyorlarsa
vatandaşlıktan çıkarılmaları gerektiğini
düşünüyorum.
Bu bağlamda, dün Millet
Meclisimizde partilerimizin ortak kararıyla yayınlanan bildiriye imza
koyan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çonkar
16.- İstanbul Milletvekili Ahmet Berat
Çonkarın, Almanya Federal Meclisinin 1915 olaylarını Ermeni
soykırımı olarak nitelendiren tasarıyı kabul etmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
AHMET BERAT ÇONKAR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1915
olaylarına ilişkin olarak Alman Federal Meclisinde kabul edilen,
tarihî olgular ve hukukla asla bağdaşmayan, iftiralarla dolu karar
tasarısını şiddetle kınıyorum. Türkiyeye
karşı derin bir ön yargı, taassup ve kibirle kaleme alınan
bu tasarıyı öne sürenler, meselenin özüyle ilgilendiklerinden veya
Türkiye-Ermenistan ilişkilerine katkı vermek istediklerinden bu
işe el atmış değillerdir. Almanyanın özel tarihî
sorumluluğunu üstlenmesi veya Türkler ile Ermenilerin
barışının desteklenmesi gibi gerekçelerin arkasına
sığınmaları inandırıcılıktan uzak ve
gülünç izahatlardır.
Bu
tasarıyı destekleyenler, kendi siyasi gündemleri için Federal Meclisi
tarihî ve stratejik bir hataya sürüklemişlerdir. Hakkında hukuki,
akademik ve bilimsel bir uzlaşı bulunmayan 1915 olayları
konusundaki bu ön yargılı, keyfî ve hukuksuz girişime
karşı Federal Meclis aklıselimle davranamamıştır.
Bu girişimin Türkiye için hiçbir anlamı yoktur ve yok hükmündedir.
Ne var ki böyle
bir haksızlığı 79 milyon Türk vatandaşı ile
Almanyanın ve dünyanın her yerinde yaşayan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Şimdi, söz talep eden sayın grup başkan vekillerine söz
vereceğim.
Sayın
Levent Gök
17.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Almanya
Federal Meclisinde Türkiyeyle ilgili önemli bir karar alınırken
Cumhurbaşkanı ile Başbakanın ne kadar kayıtsız
kaldıklarının ortaya çıktığına, bu tablonun
Türkiye'nin dış politakısının iflası
anlamına geldiğine ve 3 Haziran Nazım Hikmetin ölümünün 53üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, dün Almanya Parlamentosunda Türkiyeyle ilgili önemli bir karar
alınırken gerek Cumhurbaşkanının gerekse
Başbakanın perşembenin gelişi çarşambadan belli olacak
bu karar karşısında ne kadar kayıtsız
kaldıkları ve Türkiyenin dostu olmakla övünen Almanya Hükûmetiyle
doğru düzgün hiçbir istişare yapmadıkları ve bu kararı
neredeyse önceden görüldüğü hâlde önleyemedikleri ortaya çıktı.
Bu arada,
Başbakan yaptığı açıklamada Berlin Büyükelçimizi geri
çevirdik. derken, öğreniyorum ki Berlin Büyükelçisi Türkiyeye
gelmiş. Yine, Başbakan konuşmasında Anayasa ne söylerse
söylesin
diyerek bir Cumhurbaşkanının başkanlık
sevdasını hayata geçirecek düzenlemeler içerisinde
olacaklarını ifade ederken dünyadan ne kadar kopuk, Türkiyeden ne
kadar kopuk olduklarının altını bir kez daha çiziyorlar.
Sayın
Başkan, bu karşılaştığımız tablo,
Türkiye'nin dış politikasının iflasıdır, bir
utanç vesikasıdır. Cumhurbaşkanının,
Başbakanın ve Türk dış politikasını
yönlendirenlerin çok ağır sorumluluğu vardır. Eğer,
dost ülke olan Almanyada böyle bir karar alınabiliyorsa, varın
artık, siz, diğer ülkelerdeki alınacak kararlara
Hükûmetin,
Cumhurbaşkanının ve Türk dış politikasını
yönlendirenlerin halkımıza hesap vereceği bir kararla
karşı karşıyayız.
Sayın
Başkan, bunları elbette ayrıntılarıyla
tartışacağız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Gök.
LEVENT GÖK
(Ankara) Bugün sadece Türkiye'nin değil, bütün dünya
halklarının ozanı Nazım Hikmetin ölümünün 53üncü yıl
dönümü. Dünyanın her yerinde adaletsizliğe, eşitsizliğe,
haksızlıklara, ötekileştirmelere karşı
mahpusluğu, sürgünlüğü göğüsleyerek hayatının son
anına kadar büyük mücadele veren Nazım Hikmetin sözleri,
mısraları, dünyayı mısra mısra dolaşarak
barış, eşitlik ve adalet arayan tüm dünya halklarına
sönmeyen bir meşale olmuştur. Dünyanın bütün savaş
karşıtlarının ve barışseverlerinin en çok
etkilendikleri şairlerin başında Nazım Hikmet gelir.
Büyük
ustayı, ölümünün 53üncü yıl dönümünde saygıyla ve rahmetle
anıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Baluken
18.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, 4/6/1994 tarihinde kaçırıldıktan sonra katledilen
Meclis Başkan Vekili Pervin Buldanın eşi Savaş Buldan ile
Hacı Karay ve Adnan Yıldırımı rahmetle
andığına, sekiz gün önce gözaltına alındıktan
sonra kendisinden haber alınamayan Demokratik Bölgeler Partisi
Şırnak il yöneticisi Hurşit Külterin akıbetini
öğrenmek istediğine ve Ahmed Arif ile Nazım Hikmetin ölüm
yıl dönümlerine ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, 4 Haziran 1994 tarihinde, dönemin Hükûmeti ve Başbakanı
tarafından çıkarılan infaz listeleri neticesinde
kaçırılan ve sonra da, iki gün sonra katledildikleri için cenazeleri
bulunan Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Pervin Buldanın eşi
Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım
arkadaşlarımızı buradan rahmetle ve minnetle anmak
istiyorum. Meclis Başkan Vekilimize, ailesine ve bütün halkımıza
da başsağlığı dileklerimi, buradan bir kez daha
yinelemek istiyorum.
Savaş Buldanları andığımız böylesi bir
günde tam sekiz gündür DBP Şırnak İl Yöneticimiz Hurşit
Külterin akıbetini soruyoruz Sayın Başkan ve bugüne kadar
Başbakandan ve Hükûmet yetkililerinden yapılan tek bir cümlelik
açıklama bile yok. Sekiz gündür gözaltına alındığı
belli olan, görgü tanıklarının ifadesinde nereye götürüldüğü
ifade edilen, JÖH, PÖH hesaplarında hangi saatte alınıp hangi
saatte nerede dolaştırıldığı açık bir
şekilde belirtilen il yöneticimiz tıpkı Savaş Buldanlar
gibi zorla kaybettirilmek isteniyor. Sayın Bakan da burada.
Başbakanın burada olduğu oturumda sordum. Bütün bu
sitemlerimize, endişelerimize rağmen neden bu sorunun cevabı
yok? Hurşit Külter nerede? Neden sekiz gündür cevap alamıyoruz? Bütün
Meclisi bu konuda duyarlılığa davet ediyorum ve Hükûmetten,
İçişleri Bakanından, Başbakandan da bir an önce bir
açıklama beklediğimizi belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, 2 Haziran 1991de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) 2 Haziran 1991de Ahmed
Arifi, 3 Haziran 1963te Nazım Hikmeti kaybettik. Ömrü mücadeleyle,
bedel ödemekle geçen iki usta şair yaşamları boyunca
barıştan, kardeşlikten, özgürlükten ve eşitlikten söz
ettiler. Bu dünya, Hasretinden prangalar eskittim. diyen Ahmed Arifi
hapseden, yine, Ölürsem Anadoluda bir köy mezarlığına gömün
beni. diyen Nazım Hikmeti memleketinden ayıran zalimlere
kalmayacak. Onların miraslarını taşımanın
gereği olarak Adiloş bebelere ninnileri söylemeye devam edeceğiz.
Bunlar, engerekler ve çıyanlardır./Bunlar,
aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır./Tanı
bunları, tanı da büyü. diyeceğiz ve bizler Ahmed Arifin
dizelerinde beliren iyiye dair olan her şeyi halkımıza yine onun
dizeleriyle birlikte iletmeye devam edeceğiz.
Ne alnımızda bir ayıp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında
Saklı haçımız
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi.
İşte bağışlanmaz
Korkunç suçumuz...
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Baluken.
Sayın Bostancı
19.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Almanya Federal Meclisinin aldığı sözde
soykırım kararına karşı 3 siyasi parti grubunun
yaptığı ortak açıklamanın millî bir duruş olduğuna,
bu tür konuların siyasi partilerin kendi aralarındaki gündelik
rekabetin ötesinde ele alınması gerektiğine, Türkiyede
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle birlikte
siyaseten fiilî bir durumun ortaya çıktığına ve 3 Haziran
Nazım Hikmetin ölümünün 53üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Alman Parlamentosunun
almış olduğu sözde soykırım kararına ilişkin
dün burada 3 partinin grup başkan vekilleri olarak ortak bir açıklama
yaptık. Bu millî bir duruştur. Bu tür konular siyasi partilerin kendi
aralarındaki gündelik rekabetin ötesinde ele alınması gereken
bir önem taşırlar.
Diğer taraftan, böyle
gelişmeler yaşandığında iktidara buradan bir
yükümlülük çıkartma tarzındaki eleştirel yaklaşımı
bir yere kadar anlayabilirim ancak bunu yaparken tarihî hakikatleri
ıskalayan, konunun nasıl geliştiğini anlamaksızın
Ben buradan AK PARTİye nasıl bir sonuç çıkartabilirim?
motivasyonu ve aklıyla davranan eleştirileri reddederim.
Ermeni
soykırımına ilişkin iddiaların, sözde iddiaların
gelişme tarihselliği esasen 1920lere kadar dayanır. Bütün bu,
1920lerden sonra yavaş yavaş müzelerin oluşması,
birtakım belgelerin teşekkülü, uluslararası girişimler,
bunlar karşısında uzun yıllar boyunca Türkiye Cumhuriyetinde
iktidar olanların yaklaşımı görmezlikten gelme
biçimindedir. Verdiğim tarihe de dikkatinizi çekmek isterim. Polemiklere
girmemek için aklı ve tarihi bilen herkesin bu yakın dönemde, doksan
küsur yıllık bu hikâyeyi, hangi süreçlerden geçerek, Türkiyede
kimler iktidardı, bütün bunları düşüneceklerini takdir ederim.
Dolayısıyla,
1920lerde başlamış, uluslararası bağlantılar
kurmaya çalışmışlar, bir yığınak
yapmışlar, zaman içerisinde bu sözde soykırım hikâyesine
ilişkin belli bir Ermeni kesimin, ırkçı kesimin
iddialarını
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) ...uluslararası hâle getirmeye çalışmış. Bu
girişimler karşısında gelip bugün AK PARTİye
bunları ihale etmeye kalkışmak, doğrusu, konuyu
eleştirmekten ziyade Ben buradan AK PARTİye ne
çıkartabilirim? yaklaşımının bir neticesidir.
Diğer taraftan,
Sayın Başbakanımızın ifade ettiği Anayasa ne
derse desin
cümlesini alıp buradan bir eleştiri çıkartmaya çalışıyorlar.
Bu çok yersiz bir eleştiridir. Hepimiz Anayasaya uyarız.
Anayasaların, yasaların nasıl değiştiğini de
hepimiz biliriz. Bir ülkede teknik, hukuki, siyasi şartlar
değişir, yasalar da değişir. Ne Anayasa
değişmezdir ne yasalar değişmezdir. Önce maddi şartlar
değişir, sonra da yasalar değişir; kastedilen budur.
Türkiyede Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle
birlikte siyaseten fiilî bir durum ortaya çıkmıştır.
Hukukun da buna uygun bir şekilde yapılması
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) -
gerektiğine ilişkin bir vurgudur. Yoksa kimseyi
Anayasaya karşı olmaya çağıran bir yaklaşım
değildir.
Nazım Hikmet uzun
yıllar hapiste kaldı. Allah rahmet eylesin, romantik bir şairdi.
Kültürümüzün bir parçasıdır, uluslararası üne sahiptir. Hangi
dönemde yargılandı, kimler içeriye attı, bunu da milletimizin
takdirine sunuyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bostancı.
Sayın Vural
20.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Almanya Federal Meclisinin aldığı karardan sonra Türkiye Büyük
Millet Meclisindeki 3 siyasi parti grubunun Hükûmeti bu konuda gerekli karar ve
tedbirleri almaya davet ettiğine ve Hükûmetin çok net bir tepki ortaya
koyması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün burada sözde Ermeni
soykırımı gibi asılsız, mesnetsiz iddialar konusunda
Almanya Federal Meclisinin aldığı karara yönelik olarak 3 siyasi
parti grubunun tepkisini ortaya koymuştuk. Aslında, şüphesiz,
gerçekten, Türk milletinin tarihine, Türkiye Cumhuriyeti devletine ve milletine
hasmane tutum içeren bütün bu kararlar kimi zaman birçok kere
alınmış olmakla birlikte, geldiğimiz bu safhada bir
muhasebe yapmak durumundayız. Bütün bu kararlar alınırken
buralarda bildiriler açıklandıktan sonra, büyükelçiler geri
çekildikten sonraki süre içerisinde, işte Türklerin tepkileri geçicidir.
Bir süre yaptıktan sonra unuturlar. diyenlere ibretlik bir mesaj verme
vakti gelmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki üç grup da bu konuda
Hükûmeti gerekli karar ve tedbirleri almaya davet etmiştir.
Bu durumda
bizim yapmamız gereken husus şudur: Bu konuda bir algı
hatasına düşmesinler. Türkiye Cumhuriyeti devletine ve milletine
hasmane tutum besleyen bu mihraklar hak ettiği cevabı
almalıdır. Dolayısıyla, dün Sayın Başbakanın
ve Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu tepkiden sonra bugün
Sayın Başbakanın, işte Kötüleşmesi beklenmemelidir.
demek suretiyle, 250 tane milletvekili verdi. falan diyerek bu işi
hafifletmeye gerek yok. Dolayısıyla, çok net bir tepkiyi
koymamız gerekir. Geri kabul anlaşması başta olmak üzere,
İncirlik Üssünde Almanyanın talep ettiği hususlarla ilgili
muhakkak hem Hükûmet hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi adım
atmalıdır. Bu, Sevri hortlatmak isteyen, bize bu
coğrafyayı dar etmek isteyenlerin yeniden, yüz yıl sonra bu
kirli amaçlarına ulaşmak için ortaya koyduğu bir husustur.
Bunları biz Lozanda da boğduk, uluslararası alanda da bu
reddedilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dolayısıyla, bugün yapılması gereken
şey, Sayın Hükûmetin getireceği tedbirler ve kararlar
doğrultusunda da çok kararlı eylem ve yaptırımlar
koyması gerektiği açıktır. Bu geçiştirilemez. Merkel
Dost ve müttefikiz. diyor, Sayın Başbakan Dost ve müttefikiz.
diyor. Bu dostluğa sığar mı? Nasıl bir müttefiklik bu?
O bakımından, bu konuda Hükûmetten talebimiz, münhasıran bununla
ilgili -artık bardağı taşırmıştır-
haklı olarak bu konunun maliyetini Almanya görmelidir. Bu maliyeti Türk
milleti adına kendilerine verdirmek hepimizin de namus ve şeref borcu
olmalıdır. Bu hususları arz etmek istedim.
Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek ve 20
milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/223)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dünyanın
hemen her ülkesinde bulunan ve içerisinde kadın, çocuk işçilerin
bulunduğu ve Türk çalışma hayatının bir gerçeği
olan mevsimlik tarım işçilerinin
karşılaştıkları temel sorunların yakından
incelenmesi, yaşadıkları bölgelerde geçimlerini
sağlayamayan ve bu sebeple ailecek farklı illere giden mevsimlik
tarım işçilerinin barınmayla alakalı büyük
sıkıntılar çekmesi, göç ettikleri yerlerde çalışma
koşullarıyla alakalı yaşadıkları
sıkıntılar, iş güvenliği, eğitim sorunu,
gittikleri yöre halkıyla yaşadıkları sorunlar ve çocuk işçiliği
gibi farklı daha birçok sorunla karşı karşıya
kalmaları ve bu sorunların kapsamlı bir biçimde
araştırılması amacıyla Anayasanın 98'inci ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Bakı
Şimşek (Mersin)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) İsmail
Ok (Balıkesir)
4) Mustafa Mit (Ankara)
5) Ümit
Özdağ (Gaziantep)
6) Deniz
Depboylu (Aydın)
7) Erkan
Haberal (Ankara)
8) Nuri Okutan (Isparta)
9) Kamil
Aydın (Erzurum)
10) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
11) Ahmet
Selim Yurdakul (Antalya)
12) Mehmet
Günal (Antalya)
13) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
14) Kadir
Koçdemir (Bursa)
15) Ahmet
Kenan Tanrıkulu (İzmir)
16) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
17) Edip Semih
Yalçın (İstanbul)
18) Oktay
Öztürk (Mersin)
19)
İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
20) Saffet
Sancaklı (Kocaeli)
21)
Arzu Erdem (İstanbul)
Gerekçe:
Tarımsal üretim için bir
bölgeden farklı bir bölgeye göç eden, sezonun bitmesiyle birlikte
bulundukları illere geri dönen işçiler için mevsimlik tarım
işçileri tanımı kullanılmaktadır. TÜİK'in 2015
Eylül istatistiklerine göre, 27 milyon 156 bin olarak tanımlanan iş
gücünün 5 milyon 825 bini yani yüzde 21,5'ini tarım iş gücü
oluşturmaktadır. Tarım işçilerinin yarısı da
mevsimlik tarım işçileridir. Bu istatistiki rakamlara göre ülkemizde
yaklaşık olarak 3 milyona yakın mevsimlik tarım işçisi
bulunmaktadır. Mevsimlik tarım işçilerinin genel itibarıyla
tarımsal üretim yapacak arazileri yetersizdir veya hiç
bulunmamaktadır. Bu da mevsimlik işçilerimizi zorunlu göçe
yöneltmektedir. Çalıştıkları işler süreksiz iş
olup biten işten hemen sonra başka bir yöreye iş aramak üzere
tekrar göç etmektedirler, bu da beraberinde çok farklı sorunlar meydana
getirmektedir. Bu göçler esnasında vatandaşlarımızın
karşılaştıkları en büyük sorun belki de ulaşımla
alakalı sorunlardır. Ulaşım masraflarını
düşürmek için kullandıkları araçlara çok sayıda
vatandaşımızın binmesi yaz aylarında ekranlara facia
haberiyle yansımaktadır. Özellikle Çukurova bölgesinde bu
işçilerin taşınması traktör, kamyon gibi ulaşıma
elverişli olmayan araçlarla yapılmaktadır.
Mevsimlik tarım işçilerinin
yaşadığı bir başka sorun ise barınma ve
yaşam koşullarından kaynaklanan sorunlardır. Bu
işçilerin barınmak için seçtiği yerler genellikle yerleşim
yerlerinden uzakta olmakta, barınmak için inşa ettikleri
yapıların büyük çoğunluğu da kolay taşınabilir,
ucuz, naylon, kumaş gibi sağlıksız malzemelerden
yapılmaktadır. Ayrıca, barınacakları bölgelerde içme
suyunun bulunmaması ve tuvaletlerin kaldıkları yere yakın
yerlerde olması sağlık açısından da
sıkıntılar yaratmaktadır.
Ulaşım,
barınma gibi sıkıntıların yanında mevsimlik
tarım işçilerinin karşılaştıkları bir
başka sorun ise kuşkusuz çocuk işçilerdir. TÜİK
tarafından yapılan Çocuk İş Gücü Araştırması
2012 Ekim-Kasım-Aralık verilerine göre, Türkiye'de 6-17 yaş
grubunda çalışan çocuk sayısı 614 bini erkek 279 bini
kız çocuğu olmak üzere 893 bindir. Çalışan çocukların
istihdam oranı yüzde 5,9'dur. Bu çocukların 399 bini, yüzde 44,7'si
tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Çalışan çocuklar
içerisinde eğitime devam edenlerin oranı yüzde 49,8, eğitime
devam etmeyenlerin oranı yüzde 50,2'dir. Çalışan çocukların
yüzde 55,2'si kırsal kesimde istihdam edilmektedir
Yukarıda
bahsettiğimiz sorunlar mevsimlik tarım işçilerinin
karşılaştıkları sorunlarından sadece küçük bir
kısımdır. Yukarıda bahsettiğimiz sebeplerden ötürü
mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını kapsamlı bir
biçimde araştırmak, onların yaşadıkları
sorunları belirlemek amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasında fayda vardır.
2.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan ve
20 milletvekilinin, turizm sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/224)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son yıllarda ülkemiz ile
içinde bulunduğumuz coğrafyadaki belirsizlikler ve siyasi
istikrarsızlıklar artarak devam etmektedir. Bu bağlamda turizm
sektörünün içine düştüğü krizin sebeplerinin
araştırılması, turizm sektörünün sorunlarının
tespit edilmesi, tespit edilen sorunların giderilerek yaşanan
mağduriyetlerin önüne geçilmesi, yapılacak olan yasal düzenlemeler de
dâhil olmak üzere alınması gereken önlemlerin
araştırılması için, Anayasamızın 98'inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz, talep ederiz.
1) Mehmet Erdoğan (Muğla)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Kamil Aydın (Erzurum)
4) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
5) Kadir Koçdemir (Bursa)
6) Oktay Öztürk (Mersin)
7) Edip Semih Yalçın (İstanbul)
8) Arzu Erdem (İstanbul)
9) Ahmet Kenan Tanrıkulu
(İzmir)
10) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
11) İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
12) Erkan Haberal (Ankara)
13) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
14) Deniz Depboylu (Aydın)
15) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
16) Mustafa Mit (Ankara)
17) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
18) Şefkat Çetin (Ankara)
19) Zihni Açba (Sakarya)
20) Zühal Topcu (Ankara)
21) Mehmet Günal (Antalya)
Gerekçe:
Muğla ilimiz ülkemizdeki
turizm sektörünün belirleyici illerinden birisidir. Bulunduğu coğrafi
konum ve doğal güzellikleriyle dünyanın dört bir yanından
turistin ilgisini çeken Muğla'da turizm sektörü çok
sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Maalesef,
coğrafyamızdaki yaşanan siyasi belirsizliklerin gün geçtikçe
derinleşmesi ve 24/11/2015 tarihinde bir Rus uçağının
uyarılara rağmen sınır ihlali yapmakta ısrar etmesi
sonucunda haklı olarak düşürülmesinin ardından ortaya çıkan
tablo özellikle de turizm sektörünün geleceği açısından büyük
riskler doğurmuştur. Dolayısıyla ek önlemler
alınması kaçınılmaz bir hâl almıştır.
Türkiye
Cumhuriyeti devleti olarak ekonomimizde çok önemli bir yer tutan turizm sektörü
zaten son yıllarda âdeta hayal kırıklıklarıyla dolu
sezonlar geçirmiştir. Ancak 2016 yılında yaşanması
muhtemel olan kriz çok farklı ve çok daha ağır sonuçlara gebedir.
2014 yılında Rusya'nın Ukraynayla yaşadığı
kriz ve Kırım'ı ilhak etmesi 2015 yılında Rusya'dan
gelen turist sayısında ciddi bir azalmaya sebep olmuştu. Öyle
ki; Rusya ve Rusça konuşan ülkelerden gelen hava yolu şirketlerine
yakıt desteği sağlanmasına rağmen 2014
yılında 4,5 milyon olan turist sayısı 2015
yılında 3,2 milyona kadar düşmüştür. Bu rakamın, en
iyimser tahminlerle, 2016 yılında 1 milyona düşeceği
öngörüsü de göz ardı edilmemelidir. Diğer yandan; 7 Haziran
seçimlerinden hemen sonra şiddetini arttıran terör
olaylarının yurt dışından gelen turist
sayısında yüzde 30'a varan bir daralmaya sebep olduğu tespit
edilmiştir. Düşürülen Rus uçağını ve ülkemizde
"çözüm" adlı sürecin zemin hazırladığı hain
terör saldırılarının arttığını da göz
önüne alırsak turist için vazgeçilmez olan "güvenlik" unsurunun
büyük bir yara aldığı ortadadır.
Son aylarda
terör olaylarının coğrafyamızda
yaygınlaşması, sınırımızda bir Rus
uçağının haklı gerekçelerle dahi olsa düşürülmesi,
güvenlik riskinin büyümesi, buna bağlı olarak ülkemizde güvenlik
riskinin yüksek olduğu imajının oluşması, ülkemizin ve
içinde bulunduğu coğrafyadaki istikrarsızlığın
sebep olduğu mülteci sorunu da turizm sektörünü olumsuz etkilemeye devam
edecektir. Bu sebeplerden dolayı, Türkiye'ye turist olarak gelme ihtimali
yüksek olan insanların yaşadığı Kuzey Avrupa, Orta ve
Batı Avrupa ülkelerinden gelen turist sayısının
arttırılması için tur operatörlerine ve hava yolu
şirketlerine yakıt desteği verilerek seferlerinin
arttırılması, reklam organizasyonlarına daha fazla
ağırlık verilmesi, sanal basının ve sosyal
medyanın etkin bir şekilde kullanılarak bu insanlara
ulaşılması gibi ek önlemler derhâl alınmalıdır.
Diğer yandan, turizmcilerimize de mali yüklerini azaltacak destekler
verilmelidir. Özellikle istihdamda sürekliliğin sağlanması için
vergi ve personel sigorta yükünün hafifletilmesi, yüksek ecrimisil bedellerinin
makul seviyelere indirilmesi, özel tüketim vergilerinin düşürülmesi gibi
rahatlatıcı önlemler, erken rezervasyonlar da göz önüne alınarak,
geç kalınmadan alınmalıdır. Ayrıca, iç turizmin
canlandırılması için yerli turistlere de kolaylıklar
sağlanmalıdır. Bu sıkıntılı süreçte,
yapısal sorunlar araştırılırken turizmin sadece beton
yığınlarından ibaret olmadığına yönelik
turizm politikalarının geliştirilmesi de elzemdir.
Söz konusu ek önlemlerin
alınmaması durumunda ortaya çıkacak sorunların büyük
sorunlara kapı aralayacağı ortadadır. Özellikle turizm
konusunda dünyaca ünlü yatırımcılara ev sahipliği yapan
ülkemizde yaşatacağı mağduriyetlerin yabancı
yatırımcıları da etkileyeceği muhakkaktır.
Bu bağlamda, turizm
sektörünün özellikle Rusyayla yaşanan gerilimle birlikte ortaya
çıkan sorunlarının tespit edilmesi, tespit edilen
sorunların giderilerek yaşanan ve yaşanması muhtemel
mağduriyetlerin önüne geçilmesi, yapılacak olan yasal düzenlemeler de
dâhil olmak üzere alınması gereken önlemlerin
araştırılması için yüce Meclisimize büyük görevler
düşmektedir.
Yüce Meclisimizin bu görevi
yerine getirmesi için Anayasamızın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
3.- Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve 20
milletvekilinin, yetiştirme yurdunda yetişip yurttan ayrılan
çocuklar için alınacak tedbirlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/225)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yetiştirme yurdunda
yetişip ve yurttan ayrılan çocuklar için alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması hususunda gereğini arz ederiz.
1) Nuri Okutan (Isparta)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
4) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
5) Arzu Erdem (İstanbul)
6) Deniz Depboylu (Aydın)
7) Baki Şimşek (Mersin)
8) Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu (Hatay)
9) Oktay Öztürk (Mersin)
10) Edip Semih Yalçın (İstanbul)
11) Celal Adan (İstanbul)
12) Erhan Usta (Samsun)
13) Mustafa Mit (Ankara)
14) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
15) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
16) Fahrettin Oğuz Tor (Kahramanmaraş)
17) Mehmet Günal (Antalya)
18) Kadir Koçdemir (Bursa)
19) Kamil Aydın (Erzurum)
20) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
21) İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
Gerekçe:
Korunmaya ihtiyacı olan;
bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel
güvenliği tehlikede olan, ihmal ve istismar edilen ya da suç mağduru
çocukların bakımlarının yapıldığı
yerlerdir.
Yetiştirme yurtları
veya yuvalar çocuk ve gençlerin yetiştirilmeleri ya da
toplumsallaştırılmaları için hangi şartları
sağlamaktadır? Yurtlar toplumsallaşma süreci açısından
gençlere ne tür somut fırsatlar sunmaktadır?
Belirli toplumsal çevreden
gelen ve belirli nedenlerle yurtlarda kalan gençlerin, geldikleri toplumsal
çevre ile ya da aileleri ile yurt yaşamı içinde ve yurdun toplumsal
çevresiyle ilişkilerin niteliği nelerdir?
Çocukların
toplumsallaşma süreci içinde belirginleşen gelecek beklentileri,
umutları, toplumsal değerleri ve kişilik eğilimleri ne
yönde oluşmalıdır?
Aile yapısı ve
aileyle ilişkiler, akraba ve komşuluk ilişkileri, yurt
yaşamında arkadaşlık ilişkileri, yurt
yaşamında kitle iletişim araçlarından yararlanma
imkânları, yetiştirme yurdunun toplumsal çevresiyle ilişkileri
ve gençlerin okulla ilişkileri olarak ele alınmalıdır.
Yetiştirme yurdu, toplumsal işlevleriyle bu düzeylerdeki
ilişkileri belirleyici niteliktedir. Yetiştirme yurdunda yetişen
gençlerin toplumsallaşmasında bu etmenlerin yeri belirlenmeli ve
geliştirilmelidir. Çünkü gençlerin gelecek beklentileri, değerleri ve
kişilik eğilimleri bu süreç içinde gelişir.
Reşit olarak
ayrıldıktan sonraki toplumsal yaşam niteliği
yetiştirme düzeninin somut bir göstergesidir. Dolayısıyla
reşit olarak ayrılan bireyin yaşam niteliği incelenerek
bakım sisteminin verimliliğinin irdelenmesi ve eksikliklerin tespit
edilmesi gerek.
Bakım hizmetlerinin
nitelik sorunlarının tespiti, reşit olarak yurttan ayrılan
bireyin niteliği ve kavuştuğu yaşamın niteliği
ele alınmalıdır.
Amaç: Çocukların
toplumsal ilişkiler sistemi içindeki konumları, çocukların yurt
sürecinde bireysel olarak gelişme düzeyi, etkin olarak toplumsal
yaşama katılma eğilimleri ve bu bütünlük içinde toplumun
korunmaya ihtiyacı olan gençlere yaklaşımının
boyutları belirlenmelidir.
Aile
yaşantısına sahip olmamak, kurum sonrasında
varlığını sürdüren en önemli sorunlardan biridir. Gerçekten
kimsesiz kalan ve yurt sonrasında da evlenerek bir aile kuramayanlar
yaşantılarını tek başına sürdürme güçlüğüyle
karşı karşıyadır. Yurt yaşamından sonra
gençlerin evlenmelerinin desteklenmesi önemli bir ihtiyaç hâline gelmektedir.
Yurt sonrası yaşam,
ailesiz yetişme koşullarından, ailesiz olarak yaşama
atılma sürecine dönüşmekte, kurum bakımı gençlerin toplum
içinde desteklenmesi, yönlendirilmesi ve denetimini gerçekleştirilerek
topluma kazandırılmalıdır.
Yukarıdaki nedenlerden
dolayı, yurtlarda yetişen çocuklarımızın olumsuz
durumlarını tespit ederek bu konuda alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırılmasını arz
ve teklif ederim.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Türkiyedeki seçilmiş siyasetçilerin ve atanmışların
içerisinde bulundukları veya bizzat organize ettikleri yolsuzlukların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/191) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 3 Haziran 2016 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3/6/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu
3/6/2016 Cuma günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
(10/191) numaralı, Türkiyedeki seçilmiş siyasetçilerin ve
atanmışların içerisinde bulundukları veya bizzat organize
ettikleri yolsuzlukların araştırılması amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergenin görüşülmesinin, Genel Kurulun 3/6/2016 Cuma günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisi lehinde ilk konuşmacı İdris
Baluken, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Baluken.
(HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; grubumuzun vermiş olduğu yolsuzluklarla
ilgili araştırma önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Herhâlde bu
önergenin ne kadar önemli olduğunu burada en iyi olarak 17-25 Aralık
dosyaları üzerinden ifade edebiliriz diye düşünüyoruz. Cumhuriyet
tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarının
yansıdığı dosyaları 17-25 Aralık süreciyle
birlikte bütün Türkiye kamuoyu ve dünya kamuoyu öğrendi. Bugünlerde terör
örgütü olarak ifade ettiğiniz cemaat yapılanmasıyla uzun süreler
bir iktidar ortaklığınız vardı. Ancak, ne zaman ki
devlet içerisinde bir iktidar savaşı, devleti bütün kurumlarıyla
birlikte bir ele geçirme çekişmesi aranızda yaşandı, ilk
defa Türkiye kamuoyu, bizzat AKP içerisinden ve devlet içerisinden çıkan
bilgilerle Türkiye siyasi tarihinin en büyük yolsuzluk dosyalarının,
en büyük yolsuzluk olaylarının nasıl son on iki yıl
içerisinde, on üç yıl içerisinde gündemleştiğini
öğrenmiş oldu. Kanıtlamaya gerek yok yani sesli görüntüler,
kayıtlar, faturalar, ortaya çıkan bilgiler, kamuoyundaki
tartışmalar bütün bu yolsuzluklarla ilgili çok net ifadeler, çok net
bir kanıya varmamızı sağlıyor. Özellikle AKPli
bakanların dâhil olduğu birtakım hadiseler, yine, devlet
içerisinde kurulmuş olan birtakım yapılanmalar aslında
bizzat AKP eliyle bugüne kadar araştırılması,
açığa kavuşturulması ve topluma bu konuda gerekli bütün
süreçlerin işletilmesi gereken dosyalardı. Ama, maalesef, o
süreçlerin tamamını siz gereği şekilde araştırmak
yerine daha çok üstünü örtme, daha çok bir aklama çabası üzerine geçirdiğiniz
için hâlâ Türkiye kamuoyu bu konuda mevcut soru işaretlerinin
cevaplandırılmasını bekliyor ve bu konuda da iktidardan ve
Hükûmetten bir beklentisi olmadığı için de gözünü Meclise
dikmiş durumda. Mecliste bir komisyonun oluşturularak, 17-25 Aralık
başta olmak üzere, Türkiye siyaset tarihindeki önemli yolsuzluk
dosyalarıyla ilgili bütün kamuoyunu tatmin edecek, bilgilendirecek bir
raporun sunulmasını bekliyor.
Bakın, o
dönem siz ortaya çıkan bu yolsuzlukları veya hırsızlık
iddialarını araştırmamak için hemen o sürece darbe
dediniz ve biz hemen ertesi gün, 17 Aralıktan bir ya da iki gün sonra HDP
olarak Meclise iki araştırma önergesi verdik. Araştırma
önergelerimizden birisi bu yolsuzluk iddialarının Meclis
tarafından araştırılmasını öngörüyordu,
diğeri de sizin bahsetmiş olduğunuz o darbeyle ilgili bir
sürecin olup olmadığını Meclisin
araştırmasını öngörüyordu. Eğer o dönem
tavrınızda samimi olsaydınız her iki araştırma
önergesine de onay verip hem darbeyle ilgili olası
iddialarınızın doğrulanması hem de yolsuzluk ve
hırsızlıklarla ilgili sizi özellikle zan altında
bırakan o iddiaların sizin açınızdan çürütülmesi
şansını yakalardınız. Ama kendinize
güvenmediğiniz için, o dosyalarla ilgili söyleyecek sözünüz
olmadığı için, maalesef o tarihten sonra bizzat hukuka siz darbe
yaptınız. Dikkat edin, o tarihten itibaren AKPnin bütün
uygulamaları aslında hukuk devletine bir darbe şeklinde
gelişti ve bütün o ağır, ciddi iddialarla ilgili de bugüne kadar
çıkıp kamuoyunu net bilgilendiren açıklamalar yapmadınız.
Uluslararası
ambargoyu delme iddiası var. Birleşmiş Milletler
kararlarını tanımama iddiası var. Kara para aklama,
kaçakçılık, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma gibi
yüz kızartıcı birçok suçun olduğu dosyalardan bahsediyoruz
ki AKPnin siyasal İslam geleneğinden geldiğini iddia eden bir
siyasi parti olduğunu ortaya koyarsak bütün bu süreçlerin aslında kul
hakkı yemeyle ilgili en ağır iddiaları taşıyan
dosyalar olduğunu bir kez daha hatırlatmak durumundayız. O
dosyalar içerisinde uluslararası boyutu olan bir suç
yapılanmasının nasıl teşekkül edildiğini
görüyoruz. Altın kaçakçılığı, petrol
kaçakçılığı, IŞİDle birtakım ilişkiler
ve Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe sayarak ambargoyu
delmeyle ilgili süreçleri görüyoruz.
Bakın,
siz, bütün bunları halı altına süpürerek
kurtulacağınızı sanıyorsunuz ama siz üstüne
gitmediğiniz için şu anda uluslararası kamuoyunda bu dosyalar
yeniden ele alınmaya, yeniden soruşturulmaya başlandı. O
dönem, hatırlayın, yani bu bahsettiğim suçlarla ilgili
meblağlar o kadar dehşet verici ki, ortaya konan iddialar o kadar
büyük ki ve gelişen süreçler o kadar vahim ki, hani bununla ilgili
çıkıp ne söyleyeceksiniz, doğrusu merak ediyoruz. Bakan
çocukları gözaltına alındı, kamu bankalarını
yöneten genel müdürler gözaltına alındı, bakan oğlunun
evinde milyon dolarlık miktarda nakit paralar, para sayma makinaları,
para kasaları ele geçirildi, bir bankanın genel müdürünün evinde 4-5
milyon dolarlık para bulundu. Yani, bütün bunlar bu şekilde üstünü
örtebileceğiniz konular değil; tam tersine, bizzat sizin bir an önce
netleştirmeniz gereken hususlar.
Bakın, İranın
kara parasının aklanmasıyla ilgili iddialar var. 87 milyar
doların bu şekilde aklandığı söyleniyor ve bu aklanma
faaliyetleri içinde sizin döneminizdeki bir bakana -Emniyet fezlekesinden
okuyorum- 28 kez 52 milyon dolar rüşvet verildiği söyleniyor, bir
diğer bakana 10 kez 10 milyon dolar, bir diğer bakana 3 kez 3 milyon
dolar rüşvet verildiği söyleniyor. İranda açılan Zencani
dosyasında İranın 12 milyar dolarlık bir parasının
da bu aklama faaliyetinde kaybolduğu söyleniyor. Zencani bu yüzden idam
cezası aldı. Bu kadar ağır iddialarla ilgili, Türkiyede
yargı önüne, adalet önüne çıkan maalesef hiçbir yetkili olmadı.
Dürüst olmak gerekir.
Şimdi, bütün bu
yaşanan süreçlerle ilgili öyle bir adaletsizlik ortaya koydunuz ki bütün
Türkiye kamuoyu ve Türkiye halkı gözünü okyanus ötesinden gelecek olan
adalete dikti. Bir savcının Amerikada Reza Zarrabla ilgili
başlatmış olduğu dosyadan sonra sosyal medyadaki takipçi
sayısı 8 binden 300 bine çıktı. Bu bile Türkiye kamuoyunun
bu dosyalarla ilgili nasıl büyük bir adalet beklentisi içerisinde
olduğunu ortaya koyması açısından önemlidir. Bakın,
Amerikadaki savcılık dosyasında şu anda 91 devlet
yetkilisinin ismi geçiyor, 6 kamu bankasının bu kirli trafikte ismi
geçiyor ve daha vahim iddialar var; Beyaz Sarayda devlet ve Hükûmet
yetkilileriyle yapılan görüşmede, birkaç yıl önce yapılan
görüşmede Obamanın bizzat bunu devlet ve Hükûmet yetkililerine
söylediği ve Gereğini yapmazsanız karşınıza
mutlaka çıkar. dediği belirtiliyor. Dolayısıyla, bütün
bunları araştırmak zorundayız.
Bakın, şu anda,
Amerikadaki dosyaya baktığımızda dehşet verici
şeylerle karşılaşıyoruz. Reza Zerrab Türkiye
cezaevlerinden rüşvetle çıktığını söylüyor.
Bundan rahatsız değil misiniz? Bunu araştırmayacak
mısınız? Ne kadar rüşvet vermiş, kime rüşvet
vermiş, nasıl cezaevinden çıkmış; bütün bunları
açığa çıkarmamız gerekmiyor mu? Ben Türkiyedeki cari
açığın yüzde 25ini kapattım. diyen birisiyle
karşı karşıyayız. Bütün bunların
tamamını aslında sizin incelemeniz gerekiyor, bırakın
Meclisi, sizin bu sorulara cevap vermeniz gerekiyordu. Ama siz o süreçte
bunları yapmak yerine bizzat bakanların eliyle ismi geçen bu
kişiye plaketler verdiniz, ödüller verdiniz. Bu devletin
başındaki kişi onun için Hayırsever bir iş adamıdır.
dedi. Bu hayırsever iş adamının hangi vakıflara ne
kadar para verdiği, ne kadar rüşvet verildiği bu dosyalarda
yazıyor. Sadece TOGEMle ilgili miktarın 2 milyon 400 bin dolar
olduğu belirtiliyor ve TOGEM kayıtlarında da ne bu kişinin
ismi ne de bu paranın akıbetiyle ilgili tek bir cümle yok.
Yani kısacası -daha
fazla detaylandırabiliriz- son derece vahim iddialar ve son derece vahim
bir durumla karşı karşıyayız. Bu Meclis önerimizi de
Türkiye kamuoyunun bu dosyalarla ilgili adaletten olan beklentisi üzerine
Meclise getirdik.
Hepinizden destek
beklediğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baluken.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu önerisi aleyhinde birinci konuşmacı Kamil Aydın,
Erzurum Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
HDP Grubunun verdiği
araştırma önergesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
almış bulunmaktayım.
Elbette ki yolsuzluklarla
ilgili söylenecek çok şeyler var, bugüne kadar mütemadiyen söyledik, hatta
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz 17-25 Aralığı yolsuzlukla
mücadele haftası ilan etmiştik. Ama şu anda Türkiye gündeminde
gerçekten bundan daha vahim, daha ciddi bir mesele var; o konuda bir iki
şey söylemek için huzurlarınızdayım, tekrar
saygılarımı iletiyorum.
Efendim, atasözleri hakikaten
çok güzel şeyler söyler, kıssadan hisselerdir, Bir müsibet bin
belayı defeder. Şimdi, Avrupanın ve dünyanın çeşitli
parlamentolarında sürekli alınan bu kararlara
baktığınız zaman sanki bizim en büyük zaafımız,
en büyük eksikliğimiz, kusurumuz, sıkıntımız
1915teki yaşanan olaylar tehcir mi, soykırım mı? ve
hangi parlamentoda gündeme gelirse gelsin hemen bir savunma mekanizması
oluşturuyoruz bir yenilmişlik psikolojisiyle, bir ezilmişlik
psikolojisiyle. Niye? Çünkü, tarihimizi bilmiyoruz maalesef. Her şeyde
olduğu gibi tarihî meselelerde de günü kurtaran, palyatif birtakım
üretimlerde bulunuyoruz ve o gün geçiyor ama uzun vadeye, bilime, teknolojiye,
bilgiye dayalı programlarımız yok.
Yıl 2003.
Yaşadığım bir örnekten hareketle bir şey
söyleyeceğim, bir şeyleri paylaşacağım sizlerle. Ben
bir akademisyenim aynı zamanda. Niye bunları söylüyorum? Çünkü,
Platonun çok güzel bir lafı var, diyor ki: Siyasetten uzak duran
aydınların kaçınılmaz sonu cahiller tarafından idare
edilmektir. 2003te akademik bir amaçla Amerikaya gittik. New Mexico
eyaletinde bir insan hakları, soykırım müzesi gezdirdiler.
Gittik, küçük bir yer. Başında yaşlı bir adam Efendim,
burası soykırım müzesi. Fakat, dolaşırken dikkatimi
çekti, 1915e atıfta bulunan küçük bir masa da var. Yetkili şahsa
dedim ki: Siz burayı kurumsal olarak mı açtınız? Dedi ki:
Hayır, ben Holokost tan, Yahudi soykırımından mağdur
olmuş, Amerikaya göç etmiş bir ailenin mensubuyum. Bütün maddi
varlığımı da burada, soyuma, ceddime yapılanları
göstermek için adadım. Dedim ki: Peki, tamamen Yahudi eksenli, Holokost
eksenli bir müzede şu köşede de
Baktım o envantere, kitaplara,
malum kurumlar tarafından yazılmış inanın, birkaç tane
böyle propaganda şeyleri, Mavi Kitaptan alınmış
şeyler. Malum, İngilizlerin Sykes-Picotdan önce ortaya
attıkları, bu coğrafyayla ilgili bir kitaptır. Daha sonra
itiraf ettiler Siyasi bir propaganda kitabı. diye. Şimdi, dedi ki:
Siz nerelisiniz? Dedim: Türküm. Dedi ki: Ben, 16ncı Yüzyılda
mezhep kavgaları yapılırken İspanyada, ecdadım
sınır dışı edildiğinde Osmanlının bize
kucak açtığını çok iyi biliyorum, 500üncü Yıl
Vakfının da üyesiyim. Ama bir şeyi üzülerek itiraf edeyim ki ben
sizleri çok sevmeme rağmen, böyle bir şeye inanmamama rağmen
sizlerden bir sürü talepte bulundum, bana yetkili hiçbir ağızdan bir
destek gelmedi; 1915le ilgili bu iddiaları çürütecek materyal, kitap,
belge ulaştırılmadı. Ben de o notumu aldım,
Türkiyeye döndüğümde Tarih Kurumuna uğradım, bu bilgiyi verdim.
Daha sonra, Erzurum Atatürk Üniversitesindeki Ermeni
Araştırmaları Merkezine de aynı bilgiyi verdim ve maalesef,
bakın, buradan nereye geleceğim. Kanuni Sultan Süleyman,
biliyorsunuz, Muhteşem Süleyman. Muhteşem, ihtişamlı
dönemlerin Sultanı olmasına rağmen bir gün Beşiktaş
Tekkesinin Şeyhi Yahya Efendiyle sohbet eder, der ki: Şeyh
Hazretleri, Osmanlı da bir gün yok olur mu? Yahya Efendinin cevabı
çok ilginçtir, der ki: Sultanım, olur. Nasıl olur, hangi
şartta olur? diye Kanuni Sultan Süleyman biraz heyecanlanınca, Yahya
Efendi Efendim, bu ülkede neme lazımcılık
başladığı anda Osmanlı da bunun karşısında
duramaz, çöker. der.
Şimdi, bu sözden
hareketle, Almanyanın, Alman Parlamentosunun dün almış
olduğu karar yok hükmündedir, bunu hepimiz dün söyledik çok büyük bir
çoğunlukla Allaha şükür; aynen Millî Mücadele yıllarında
olduğu gibi hattı müdafaa demedik, sathı müdafaa dedik,
burada kararımızı aldık. Fransız Parlamentosununki de
bağlayıcı değil, Amerikanınki de
bağlayıcı değil, uluslararası geçerliliği de çok
yok ama doğuracağı sonuçlara, travmalara dikkatinizi çekmek
istiyorum. Bakın, Almanyada 3 milyon nüfusumuz var.
Çocuklarımız var, üçüncü kuşak, dördüncü kuşak geliyor. Bu
çocukların ders kitaplarında dedelerinin, büyükbabalarının
katil olduğu yazılacak ve bu çocuklar bu travmayla eve gidip
diyecekler ki: Baba, dedelerimiz gerçekten katil mi, Ermenileri mi kesmiş,
katletmiş? Ama maalesef, içeriye döndüğümüz zaman aynı
sorgulamaya içeride de zaman zaman tabi oluyoruz.
Şimdi, burada siyaseti
bir tarafa bırakıp gerçekten dün yaptığımız gibi,
o kararlılığımızı biraz da uygulamalara aktarsak
güzel şeyler olacak. Hemen ilk tepkiler ne oldu? Efendim, Alman
mallarını boykot edelim. Artık yeter, hamaset bitsin; günü
kurtarma, palyatif çözümlerden uzak duralım, yarın tekrar olacak.
Mercedese binmeyelim. Neyi çözeceğiz? Mercedes yapıyor musun
Mercedese binmeyeceksin, önce Mercedes yapacağız ki Mercedese binelim.
Önce, o zihinsel olgunluğu göstereceğiz.
Şimdi, ne yapabiliriz?
Efendim, işi tarihçilere bırakalım. Ya, bu da hakikaten
maksadını çok aşan bir kelime, tarihçilere hakarettir.
Değerli milletvekilleri,
tarihçiler işini yaptı dün, bugün de yapıyor ama tarihçilerin
önünü açmıyoruz ki. Bakın, şimdi eksiklerimizi
söyleyeceğim: Tarih Kurumunda Süryani masası da vardı, Ermeni
masası da vardı, Rum Pontus masası da vardı ama maalesef,
Tarih Kurumundaki bu masalar üç beş gönüllü, idealist akademisyenin
sırtında. Bunlar, Almanyalara gittiler, dünyanın her
tarafına gidip konferanslar verdiler uçak biletlerini zaman zaman
ceplerinden alarak büyük araştırmalar yaptılar. Efendim, Tarih
Kurumuna küçük bir kaynak aktarıldığı zaman, bu Ermeni
belgelerinin yoğunlukta olduğu ama açılmadığı,
yasaklandığı yerlerden gerekirse o belgelere paralar ödendi,
alındı ve gerçekten Türkiyede yeni bir ufuk açıldı. Ama,
maalesef bu masalar kapatıldı değerli milletvekilleri, bundan
haberiniz var mı bilmiyorum.
Bu ülkede Salkım Hanımın
Taneleri diye filmler vizyonda kaldı. Lütfen, dikkatinizi çekiyorum, o
filmi seyredenler hatırlar, benim kanım donmuştu çünkü orada 2
ana karakter var; birisi Türk, her türlü rezaleti işleyen, sahtekâr, üçkâğıtçı,
dolambaz, ırz düşmanı bir karakter; karşısında
masum, mazlum, çok ezilmiş, kakılmış, dürüst bir Ermeni
karakter. Bunu yazan hesabını versin indallahta. Ama, yazmasıyla
senaryo arasında öyle bir fark var ki inceledim, medyaya da ilgi duyuyorum
ara sıra; incelediğimde baktım ki senaryoya aktaran o kadar çok
ilave şeyler yapmış ki. Yani, şimdi eğri oturup
doğru konuşacağız, Almanyaya hesap sormadan önce kendimize
hesap soracağız. Biz, tarihçilere hangi desteği verdik?
Nerelerin önünü açtık? Atatürk Üniversitesinde Türk-Ermeni
İlişkileri Araştırmaları Merkezi var, inanın
Edebiyat Fakültesinin ücra bir köşesinde, küçük köhne bir oda.
Dünyanın her yerinde araştırma merkezleri böyle mi olur? Mademki
bizim ecdadımıza atılan bir iftirayla ilgili sıkıntımız
var, o zaman gereğini yapacağız. Bir an önce, efendim,
şaşaalı açılışlar yapmaktansa
Sayın
Başbakanımız ve Maliye Bakanımız söylemedi mi, Para
sorunumuz yok. Allah aşkına para sorunumuz yoksa AR-GEyi 0,5ten
1e çıkarmak değil maksat, araştırma merkezlerine destek
olmak. Türkiye'nin geleceğini siyaseten tıkayacak birtakım
yolların açılması lazım. Bunlar nedir? Araştırma
merkezleridir, kültürel anlamda yapılacak filmlerdir. Yani, bazı
kavramlarımızı itibarsızlaştırmayalım.
Osmanlıyla ilgili film yapıyoruz, 10 tane karakter arasında
geçiyor, bir pembe dizi gibi, bunu yapmaktansa İstanbulu 60 milyon TLye
yeniden kurtarmaktansa, bu 60 milyon TLyle
İstanbul
ayağımızın altından kayıyor değerli
milletvekilleri, bunu bilelim, bunu yapacağımıza bu 60 milyon
TLyi aktaralım bu araştırma enstitülerine, filmler
yaptıralım profesyonelce, amacına uygun,
danışmanlıkları düzgün alalım. Ama bunları
yapmadık bugüne kadar. Dolayısıyla, bundan sonra tek vücut olup
hep beraber bunu yapmak için azim ve kararlılık göstereceğiz.
Bugün, Erivanda,
Avrupanın çeşitli başkentlerinde soykırım müzelerini
gezenlere söylüyorum, Iğdırdaki müzeyi gezdiler mi hiç? Pespaye,
şu anda bakıma muhtaç.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla) Baküdekini
gezdiler mi? Hayır, gezmediler, biz de teşvik etmedik, biz de sahip
çıkmadık o müzelere. Dolayısıyla, önce kendi içimizdeki
algıyı düzeltmemiz için gerçekten buna hem tarihî hem kültürel hem de
siyasi anlamda sahip çıkıp Alman Parlamentosundaki Cem Özdemirlere de
cevap verecek duruma gelelim. Ama ben buradan -özür dileyerek, vaktinizi
alıyorum ama- bir şey söylemek istiyorum o Cem Özdemire.
Uzantıları, ataları Osmanlı Meclis-i Mebusanında da
vardı onların, Ali Kemalin torunudur o. Çünkü Ali Kemal o dönemde
İngiliz mandasını savunmuş
BAŞKAN Sayın
Aydın, teşekkür ederim.
KAMİL AYDIN (Devamla) Özür
diliyorum. Cümlemi bitiriyorum.
İngiliz
mandasını savunmuş ve gerçekten İngiliz mandacı
olduğu da torununun İngilterede Londra Belediye Başkanı
olmasıyla tescillenmiştir.
Ey Cem Özdemir, senin Ali
Kemalden farkın yok, diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aydın.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu önerisi lehinde ikinci konuşmacı Aykut Erdoğdu,
İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Erdoğdu.
(CHP sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyenin kanayan yarası, belki en büyük yarasıyla ilgili
verilmiş bir araştırma önergesi, yolsuzlukların
araştırılmasıyla ilgili verilmiş bir araştırma
önergesi üzerine grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu kürsüden konuşuyoruz, Türkiye niye güçlü bir ülke değil, niye
bölgesinde bir güç değil, niye kendimizle barışık
değiliz? İşte bu sebeplerden, bu konuştuğumuz konular bu
ülkede olduğu için, çözülmediği için, çözülmediği gibi
artırıldığı için bizim ülkemiz güçsüz bir ülke,
itiliyor, halkımız yoksul.
Şimdi, yolsuzlukla
alakalı saatlerce konuşulabilir. Ben bugünün anlam ve önemine
ilişkin olarak enerjiyle ilgili konuşayım çünkü bugün bir enerji
yasasını görüşeceğiz. Köküyle bir yolsuzluk yasası,
halkı fakirleştirecek bir yasa, halkın kaynaklarını
alıp birtakım şirketlere aktaracak bir yasa. Şimdi, biz
yolsuzluk dediğimizde iktidar partisi doğrudan paralel ve darbe
diyor. Şimdi, size enerjide neler döndüğünü anlatacağım,
paralelle falan hiç alakası yok, tamamıyla Sayıştay tespiti
ve Cumhuriyet Halk Partisinin çalışmalarıyla ilgili.
Bakın, enerjinin en
önemli kaynağı nedir? Kömür madenlerimizdir. Bu kömür madenlerimiz
2002 yılında verimsiz diye kapatıldı, külü yüksek dendi,
nemi yüksek dendi, isli dendi, kömür madenleri kapatıldı. Kamunun
elindeki kömür madenleri kapatıldıktan sonra ne oldu? Yandaş
şirketlere -yandaş dediğim şu- her fırsatta AKPye
finansal, siyasal destek veren şirketlere yolsuzlukla devredildi. Mesela
bir örnek vereyim: Şırnakta bir madenimiz var, asfaltit madenimiz,
çok kıymetli. Normalde devletin bir madeni kiralanınca ne olması
lazım? İhale yapılması lazım. Yapıldı
mı? Hayır. Şeytani bir plan yapıldı. Şöyle
yapıldı: Önce Türkiye Kömür İşletmelerinin madeni
Şırnak Valiliğine devredildi, Bir taraf devlet, diğer
taraf devlet, ihaleye gerek yok. dendi. Sonra Şırnak Valiliği
bir şirket kurdu, Dicle Madencilik, bu maden Dicle Madenciliğe
devredildi. Bir taraf devlet, diğer taraf devlet, ihale yok. Dicle
Madencilik de bunu Veysi Gelişe, Geliş Madenciliğe devretti.
İhale var mı? Yok. Sonuçta kim aldı? AKPye yakın bir
iş adamı aldı. İhale var mı? Yok. Aynı, bu madeni
alan, sadece bir kısmını da o dönem Global Madenciliğe
satarken yakalandı 60 milyon dolara. Aynı şey Çorum madeninde
oldu, aynı şey Soma madenlerinde oldu.
Bütün bu madenler
yandaşlara devredildikten sonra ne oldu? Sihirli bir proje
geliştirildi; fakirlere kömür dağıtımı. Ya, fakire
dağıtacaksan para dağıt, kömür nereden aklına geldi?
Çünkü yandaşlara verilen madenlerin, yandaşlara peşkeş
çekilen madenlerin pazarlama sorunu var. Bu sefer ne oldu? Fakire ücretsiz,
bedava kömür dağıtımı projesi geliştirildi. Bu, fakire
bedava. Oysa, parasını kim ödüyor, hazine ödüyor; kime ödüyor,
yandaş iş adamlarına; hangi fiyatlardan, fahiş fiyatlardan.
Ben söylemiyorum, Sayıştay raporları var; fahiş
fiyatlardan. Yani, ton başına üretim ve nakliye maliyetinin çok
üstünde kârlarla yandaş şirketlere peşkeş çekildi. Şimdi,
bir devlet nasıl kömür alır? İhaleyle alır. Devlet, alacağı
şeylere ihale yapmak zorundadır. Peki, devlet bunları
alırken ihale yaptı mı? Hayır. Redevans diye bir
sözleşme buldular. Uyduruk bir sözleşme. Redevans sözleşmesinin
mantığı şu: İhale açarak vermesi gereken madeni
ihalesiz veriyor, ihalesiz verdiği madenlerden de fahiş fiyatla
devlet adına kömür alınıyor. Bunun adına redevans
sözleşmesi dendi. Bir de sözleşmeye şöyle bir hüküm
koymuşlar: Devletin her hâl ve şartta rüçhan hakkı vardır,
öncelikli hakkı vardır. Ya, zaten devleti kazıklıyor,
başkasına satamaz ki. Sadece fakir ailelere kömür
dağıtımında değil, termik santrallere kömür
dağıtımında da aynı şeyi yaptılar. Bu
yandaşlar kömür madeni işletmesini bilmediği için de taşı,
toprağı, dinamiti bile kömür diye soktular, bu sefer termik
santrallerin kazanları patladı, kamuya ait elektrik üreten termik
santraller mahvoldu.
Ya, kömürü anlatmaya devam
etsem, şu Somada yaşanan o iğrençlikleri, o vicdan kanatan
işleri bilseniz, yüreğiniz sızlar. Somadaki şirket
bunlardan biri. Somada 300 kişiyi öldürdü, katletti bu şirket,
ailelerin alacağı var, şirket de devletten para alacak. O arada,
millet cenazesini gömerken, tuttular, Soma şirketinin sahibine 300 milyon
liralık temlik verdiler. İşte, AKP grup başkan vekilleri
burada, 300 milyon liralık temliki bir katil şirkete nasıl
verirsiniz ya? Veremezsiniz. Plan ve Bütçe Komisyonunda anlattım, burada
üye arkadaşlar var, hüzünle dinlediler, hiçbir şey olmadı.
Çaresiz bırakılmış durumdayız. Bu Türkiye Kömür
İşletmelerinin Hükûmetin üstünde bir gücü var. Hiç kimse
dokunamıyor, kömür madenlerimiz yağmalanıp duruyor.
İş sadece kömürle
sınırlı değil, bir de doğal gaz meselesi var.
Şimdi, doğal gaz bizim ülkemizde yok, başka ülkelerden ithal
ediyoruz. Doğal gaz ithal ederken de uzun vadeli uluslararası anlaşma
yapıyoruz. İki mesele var: Yirmi yıllık anlaşma
yapacaksınız. Yirmi yıl boyunca fiyat ne olacak, ne kadar
alacaksınız? En önemli başlık bu. 2003 yılında
iktidara geldiler, bir sürü araştırma komisyonu kurdular, kendinden
önceki hükûmetleri vatana ihanetle suçladılar. Ya, öyle bir anlaşma
yapmışsınız ki, vatan hainleri, Burada Türkiye soyuluyor.
dediler. Hilmi Güler 2003 yılında gitti, Ruslarla yapılan Mavi
Akım anlaşmasını değiştirdi. Bir geldi
-Sayıştay raporundan söylüyorum- anlaşma
değiştiği için bir yıllığına ödediğimiz
ek fatura 560 milyon dolar. Açın, 2005 yılı BOTAŞ raporuna
bakın, yazıyor, ben söylemiyorum, 500 milyon dolar. Bu anlaşma
yirmi yıllık. Toplam zarar 10 milyar dolara çıkıyor.
Fiyatta yediğimiz
kazık bununla sınırlı değil. Azerbaycanla bir
anlaşma var, fiyat maddesi şunu diyor: 70 doların altına
inmeyecek, 120 doların üstüne çıkmayacak. Buna fiyat bandı
diyorlar bu şekilde yani 70 doların altına inerse Türkiye
katlanacak, 50 dolarsa da 70 ödeyecek, 120 doların üzerine çıkarsa
Azerbaycan katlanacak, Türkiye, 300 dolar olsa dahi fiyat 120 dolar ödeyecek.
Ya, bundan önceki Bakan Taner Yıldız gitti, bu anlaşmanın
bu maddesini kaldırdı. Doğal gazın fiyatı ne
kadardı, biliyor musunuz? 400 dolar. 120 dolar ödeyebileceğimiz
doğal gaza 400 dolar ödedik. 2010 yılında yapılan bu
anlaşma dolayısıyla -yine Sayıştay raporundan
söylüyorum- bir buçuk yıl için ödediğimiz fatura 1,4 milyar dolar;
toplamda zarar 15 milyar dolar.
Şimdi,
doğal gaz anlaşması yapmışlar, mesela, örneğin
diyor ki: Rusya, ben senden 10 milyar metreküplük gaz almayı taahhüt
ediyorum, almasam dahi parasını ödeyeceğim. Buna al ya da öde
diyorlar. Öyle anlaşmalar yapılmış ki Türkiye
alamadığı gaza milyarlarca dolar para ödüyor ama
kışın doğal gaz sıkıntısı çekiyoruz.
Bunu önlemek için ne yapmak gerekiyor? Doğal gaz depolama tesisleri yapmak
gerekiyor. Yandaşlarına ihaleyi veremedikleri için 2005
yılından beri Tuz Gölünde doğal gaz depolama tesislerini
yapamıyoruz biz. 1 milyar dolar proje aldılar Dünya Bankasından,
bu yolsuzluk yüzünden kullanamadılar, kullanamadıkları krediye
10 milyon dolar faiz ve taahhüt ücreti ödediler; Sayıştay
raporlarından söylüyorum. Şimdi, Bütün şehirlere doğal gaz
götürdük. diyorlar. Hepsinde yolsuzluk var, gırtlağa kadar
yolsuzluk; teslim alamıyorlar Güneydoğuda yine Batmanda bir
şirket yüzünden.
Şimdi,
şehre götüremiyorsun, doğal gazı depolayamıyorsun; ne
yapıyorsun? Alamadığın doğal gazın
parasını sürekli ödüyorsun. Senede 2-3 milyar dolara geldi bu
iş. Bu sefer ne yaptılar? Bu sefer elektriği doğal gazdan
üretmeye başladılar çünkü doğal gaz alamıyorlar ya, bu
sefer doğal gazdan elektrik üretmeye başladılar. Sorun ne? Ya,
3-4 kuruşa sudan üretiyorsun, 11-12 kuruşa yerli kömürden
üretiyorsun; 20 kuruşun üstünde doğal gazdan ürettiğin elektrik
çünkü ithal kaynaktan üretiyorsun. Bunun sonucunda ne oluyor? Doğal gaz ve
elektrik faturalarımız olması gerekenin 2 katına
çıkıyor. Bütün samimiyetimle, bilgimle, tecrübemle, devlette
çalışmış, halkın vergisiyle yurt
dışında okumuş biri olarak söylüyorum: Bugünkü doğal
gaz ve elektrik faturamız yarısı olabilirdi, tam
yarısı olabilirdi. Daha nükleere, elektrik
dağıtımına, TETAŞta yapılan yolsuzluklara,
yap-işlet-devretlere, elektrik özelleştirmesi yolsuzluklarına
giremedim bile.
Ya, öyle bir
elektrik özelleştirmesi yapmışlar ki şirketin
kasasında 40 milyon lira unutmuşlar. Özel sektöre devrediyor,
şirketin kasasında 40 milyon lira unutmuş. Hani bu
dağıtımı özelleştirirken kayıp kaçak düşecekti,
hayat bayram olacaktı? Kamunun kaynaklarını peşkeş
çekerken bunu söylüyordunuz. Şu yasa ne? Ayıp değil mi bu ya?
Halka faturasını kesebilir misiniz kaybın, kaçağın?
Yatırım yapsaydı bu şirketler. Böyle satmadınız
mı siz; alırken yatırım yapacaksın, kayıp
kaçağı azaltacaksın diye? 33 milyar lirayı halktan
nasıl alırsınız?
Şimdi, niye fakiriz?
Niye bu ülkede ciddiyetimiz yok? Dünyada niye itibarımız
sarsıldı? 80 milyon yalnız ve mazlum insan dünyada bu hâle
nasıl geldi? İşte, bunlar yüzünden geldi. Paralel var mı
anlattığımda, darbe var mı anlattığımda? Hep
sizin yaptığınız işleri anlattım. Yazık,
günah değil mi? Bu sizin paranız değil, bütün hepimizin
parası. Ben buna vergi ödüyorum. Benim de kul hakkım sizin üzerinizde
milyonlarca insan gibi ve bunu paralel, darbe diyerek geçiştirmeyin.
Gelin, bir an önce bunu durduralım yoksa bu ülkenin birliği,
bütünlüğü, varlığı tehdit altında. Ah
altındasınız. Sadece namaz kılarak, oruç tutarak cennete
gidilmez. Dinin içinden ahlakı çıkarmayın. Bunun üzerine beraber
gitmek zorundayız.
Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum, hoşça kalın. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erdoğdu.
Sayın Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, konuşmacı biraz önceki
konuşmalarında Peşkeş çektiniz.,Bu
anlattıklarım, bütün yolsuzluklar sizin iktidarınız döneminde
yapıldı. diye ifade etti. AK PARTİ Grubunu ilzam altında
bıraktı. İzin verirseniz
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz,
Türkiyeye doğal gaz girişi 2000 yıllarına gelirken oldu,
1996-1997 yılında başladı. O zaman meşhur bir Mavi
Akım Projesi vardı. Mavi Akım Projesinde ortaya konulan,
yapılan sözleşmelerle birlikte Türkiyenin yirmi yıla yakın
bir süredeki elde edeceği, tüketeceği doğal gaz fiyatları,
doğal gaz miktarları belli olmuştu ve doğal gaz
miktarları belli olduğu süreçte -örnek veriyorum, 1995
yılında şu kadar milyon metreküp, 2000 yılında şu
kadar milyar metreküp- milyar metreküplere çıkmış, daha sonraki
süreçlerde de farklı noktalara doğru gittiği planlama
doğrultusunda yapılmış, ya al ya öde sistemiyle ortaya
konulmuş bir durumdu. O süre içerisinde, Türkiyenin doğal gaz
ihtiyacını karşılayabilmek için 2000 yılından
önce olağanüstü derecede doğal gaz elektrik santralleri üretilmekle
ilgili teşvikler verildi. Bu teşvikler, yapılan işler belki
zamanın ruhuna göre doğru olabilir çünkü Türkiyenin olağanüstü
derecede enerji açığı vardı, bu enerji
açığını da sağlamak için bunlar gerekiyordu ama
tüketimi tam olarak yapamadıklarından dolayı, ya al ya öde
sisteminden dolayı maalesef Türkiye 2000 yılından önce, AK
PARTİ iktidarlarından önce haksız ve fazladan doğal gaz
faturasını ödeme mecburiyetinde kalmıştı. Ama 2002
yılından itibaren Türkiye'de sadece 9 ilde doğal gaz tüketimi,
sarfiyatı, kullanımı mevcutken bugün 60ın üzerindeki ilde
doğal gaz sarfiyatı mevcut hâle geldi. Ya al ya öde sistemiyle
şu anda Türkiye ekstra bir para ödemiyor.
İkinci konuya gelince,
faturalarla ilgili konu: Değerli arkadaşlar, bunlar var olan bir
şey. Var olan bir şeyi, 2012 yılında faturanın
farklı bir şekilde düzenlenmesinden kaynaklanan bir durumu,
yargının farklı sonuçlar doğurabilecek bir sonuç
vermesinden dolayı düzeltme anlamında yapılmış, 2012
yılı öncesine dönmüş bir sistemi, tekrar burada bu kanuni
düzenlemeyi getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Hiç kimsenin cebinden bir para alınıp da kimseye
peşkeş çekilmiyor.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Elitaş.
Sayın Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Elitaş bir
sataşmada bulunmadı ama bana ait olmayan fikirleri açıklarken
bana aitmiş gibi gösterdi.
BAŞKAN Hangisini?
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Örneğin, mesela doğal gaz alım
anlaşmalarıyla ilgili yaptığı açıklamalar
doğru değil, ben de böyle bir şey söylemedim, buna müsaadenizle
açıklık getirmek istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Tutanaklara geçti zaten.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sayın Başkanım, görüşler farklı olabilir
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Erdoğdu.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, sataşmadan almıyor sözü.
BAŞKAN Hayır,
şöyle: Biliyorsunuz ki şahsına sataşılan veya ileri
sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüş kendisine
atfolunan
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, ben kendi görüşlerimi söyledim.
BAŞKAN Dinleyelim
efendim.
Buyurun Sayın
Erdoğdu.
2.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Belki süreme ek yaparsınız ama ben onu nezaket
olsun diye söyledim; bana ait olmayan fikirleri bana ait etmek madde 69dur,
siz de bunu biliyorsunuz.
Şimdi, Sayın
Elitaş çıktı dedi ki: Bizden önce yapılan anlaşmalar
Haklılar. Kendilerinin yaptığı anlaşmalardan
bahsetmiyorlar.
Şimdi, 60 tane ile
doğal gaz götürdük. diyor, zaten götürmeniz gerekiyor. 60 ilin
40ında soruşturma var. Teslim alınamıyor mesela,
bunları anlatmıyor Sayın Elitaş bize, bunları
anlatmıyor.
Kayıp kaçak meselesine
gelince: Arkadaşlar, doğal tekeldir bu elektrik
dağıtım şirketleri. Doğal tekelleri
özelleştiremez çünkü özelleştirme rekabet olmasını
gerektiriyor. Özelleştirilirken rekabet olacak. dediler. Bugün hanginiz
diyebiliyorsunuz ki mesela Ankarada oturuyoruz, hepimizin evi var: Ben
BAŞKENTGAZ dışında, elektrik dışında,
elektriği başka şirketten alacağım. diyebiliyor
musunuz? Hayır, diyemiyorsunuz; limitler var, serbest tüketici...
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Dağıtım başka, iletim başka.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Şimdi bakın, serbest tüketici limitleri var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Fabrikalar alıyor, fabrikalar, organize bölgeler alıyor.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Ya, Osman Aşkın Bak, sürekli bağırıyorsun, yüksek
mühendissin, bir fikrin de yok.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Doğru söylüyorum, hep senin dediklerin doğru değil ki ya!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Dün de doğru söylüyordun, dün de doğru söylüyordun!
Sayın Başkan, böyle
bir usul var mı ama ya?
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu, siz devam ediniz.
Sayın Bak, sayın
milletvekilleri, lütfen efendim
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Rica ederim ya, yani bir tane adamı kürsüde konuşturmamak üzere
oturmuş bir milletvekiliniz var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Hayır, lütfen!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Bu doğru bir şey değil, biz de
aynı şeyi yaparız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sizde 30 tane var. Bizde 1 tane sizde 30 tane.
AYKUT ERDOĞDU Devamla)
Ya, bırakın, rica ediyorum ya, önemli bir şeyi anlatmaya
çalışıyorum.
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu, devam edin efendim.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
33 milyar lira para üzerine konuşuyoruz. Demin anlattım. Demin
anlattığım toplam yolsuzluk değeri on beş yılda
150 milyar dolar. Ya, ciddiyetle cevap verecek biriniz yok mu? Eğer yoksa
oturup bunu araştıralım çünkü bu bizim paramız. Böyle bir
demokrasi yok yani biz yüzde 50 aldık, sizi istediğimiz gibi
soyarız diye bir demokrasi yok. Böyle bir şey yapamazsınız,
demokrasi size bu hakkı vermiyor. Yani biz her yolsuzluğu
yaparız, sizi soyarız, sonra da darbe der bu işin içinden
çıkarız. Böyle bir demokrasi anlayışı yok, yüzde 99
alsanız da yok. Bunu anlamak durumundasınız, bunu böyle yapmak
zorundayız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Konuşmacının Yüzde 99 da alsanız, yüzde 50 de
alsanız yolsuzluk hakkınız yok. ifadesini kendisine iade
ediyorum. Bu millet her seçim döneminde kimin yolsuzluk yaptığını,
kimin bu millete hizmet ettiğini sandıklarda gösterdi.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Elitaş.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yapma ya!
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Efendim, yolsuzluklar mahkemede aklanır, sandıkta
aklanmaz. Böyle bir demokrasi anlayışı olmaz, rica ederim ya.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Bak
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sayın Başkanım, şahsımın, oturduğum yerden
konuşarak konuşmacıyı rahatsız ettiğimi söyledi.
Doğru bir şey değil efendim.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Ya, eğer böyle bir şeye söz verirseniz bu kural
olur.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yok canım, size ait bir şey
kullanmadı orada. Alakası yok, alakası yok.
BAŞKAN Sayın Bak,
hangi cümleyle sataştı?
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Alakası yok, alakası yok.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Efendim, şunu söyledi: Oturduğunuz yerden konuşmacıya laf
atıyorsunuz. dedi.
LEVENT GÖK (Ankara) Osman,
doğru söylüyor ama.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Efendim, bunu ödüllendirmeyin.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Osman Aşkın Bak, yanlış söylüyorsun.
Hayır, söylediğin her şey yanlış Osman Aşkın
Bak.
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu, lütfen efendim
3.- Rize Milletvekili Osman Aşkın
Bakın, İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Yanlış söylüyorsun. Hayır, hayır,
hayır, sürekli yanlış söylüyorsun.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Lütfen sataşma.
Sayın
Başkanım, böyle bir usul yok.
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu, lütfen, rica ediyorum
Böyle bir usul yok efendim.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Söylediğin her şey yanlış.
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu, rica ediyorum,
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Efendim, bir kere, kendisini bilsin diye yaptım, bir
kere kendisini görsün diye yaptım.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Değerli arkadaşlar, şimdi, kürsüden konuşurken
de yerimdeyken de, bu bir sanattır, laf atmak bir sanattır.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Ya, yok öyle bir sanat. Sanata hakaret etme ya, yapma ya.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Bunu iyi yapıyorum ben. Bu sanat güzel bir sanat, ben
yapıyorum, herkes de bu konuda bizi hoşgörüyle
karşılıyor.
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Sen güreşçi değil miydin?
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Ben asla hakaret etmem, sadece lafımı söylerim.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Laf atmak saygısızlıktır.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Osman, gaza gelme, doğal gaz konuşuluyor.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Bakın, Aykut Erdoğdu Bey konuşuyor, ifadelerini,
görüşlerini aktarıyor.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Gaza gelme, gaza gelme, doğal gaz konuşuluyor.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Burada beş yıldır dinliyoruz. Anlatıyor,
şöyle söylüyor, böyle söylüyor ama millet projelere bakıyor. Anlattığınız
şeyler bir şeye dayanmıyor.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Buraya getirmediğiniz Sayıştay
raporlarını anlat.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Varsa belgeniz savcılar orada, mahkemeler orada, buyurun
gidin, bu kadar basit. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Nerede mahkemeler? Sarayda
OSMAN
AŞKIN BAK (Devamla) Öyle tablolar çiziyorsun ki Türkiyeyi kötülüyorsun.
Diyorsun ki ülkemiz şöyle, ülkemiz böyle. Vallahi billahi şunu
söyleyeyim: Biz dışarıya gidiyoruz, ülkemiz büyüyor,
gelişiyor, ihracatımız artıyor, itibarımız
artıyor.
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Dün de Almanyadan yedik tokadı.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Ülkemiz gelişiyor arkadaşlar, bunu unutmayın. Ülkeni
kötüleme, ülkene sahip çık. Sandığa gittiğin zaman da vatandaşa
gittiğin zaman da projeler anlat, güzel şeyler anlat ki oy versinler.
Çalışmayı öğrenin.
Dolayısıyla, burada
gelip Şu yolsuzluk yaptı, bu böyle oldu. Hiçbir şey mi
doğru değil ya, hiçbir şey doğru değil mi? Ya, üçüncü
köprüyü tamamlıyoruz, buradan söylüyorsunuz: Ağaçları
kestiniz. Ya, köprü bitti, kaynakları bitti, kaynak işlemleri
tamamlandı.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Osman, ne alakası var şimdi bununla?
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Osman Gazi Köprüsü açılıyor. Marmaray tamamlandı,
130 milyon kişi geçti. İstanbullu memnun, vatandaşımız
hizmetlerden memnun, AK PARTİnin hizmetlerinden memnun; bunu ifade
ediyorum. Dolayısıyla, durmak yok, yola devam; AK PARTİyle
devam. Sandıkta görüşmek üzere 2019da.
Selam ve
saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bak.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Söz istemiyorum, yanlış
anlaşılmasın. Biraz önce, sadece kendisinin ne
yaptığını görsün diye bir on beş yirmi saniye
Yoksa,
benim üslubum bu değil. Bu amaçla yapmıştım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erdoğdu.
Sayın Bak güzel bir
cümle kullandı, Laf atmak bir sanattır. Bu sanatın örneklerini
bekliyorum ben bütün milletvekillerinden.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Türkiyedeki seçilmiş siyasetçilerin ve atanmışların
içerisinde bulundukları veya bizzat organize ettikleri yolsuzlukların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/191) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 3 Haziran 2016 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ikinci konuşmacı Hamza
Dağ, İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Dağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAMZA DAĞ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisi Grubu önerisi aleyhinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle, muhabbetle
selamlıyorum.
Konuşmamın hemen
başında, Diyarbakırın Sur ilçesine bağlı
Sarıkamış köyü Dürümlü mezrasında 15 ton
patlayıcıyla katledilen, öldürülen, şehit edilen 16
vatandaşımızı rahmetle, minnetle anıyorum. Eğer
bu 15 ton patlayıcı orada infilak etmemiş olsaydı, o
yüreği cesur insanlar tarafından, Seyithan ve arkadaşları
tarafından orada engel olunmamış olsaydı, o 15 ton
patlayıcı herhâlde bir garnizon binasında veya bir askeriyede
patlayacaktı. O olayda kısaca ve bir yarım ağızla
kınama yapanlar, herhâlde askerî tesise veya güvenlik kuvvetlerimizden
birine böyle bir hadise olmuş olsaydı bu kınamayı da
yapmayacaklardı.
Yine, PKK terör örgütü tarafından rögar
kapağına tuzaklanan mayınla katledilen 4 sivil
vatandaşımızı da burada rahmetle ve minnetle anıyorum.
Temmuz ayından bu yana bir mücadele
yapıyoruz, terörle mücadele yapıyoruz. Bu mücadelede sivilleri
öldürmeye, katletmeye ağırlık veren ve geçmiş
alışkanlıkları çerçevesinde vicdan yoksunu, insanlık
dışı eylemlerle sivillere her türlü muameleyi reva görenleri de
burada şiddetle ve esefle kınıyorum.
Fırat Simpil Diyarbakırda Silvan
ilçesinde 13 yaşında bir gençti, babası da bir korucuydu ve
Fırat Simpil ekmek almaya giderken yolda mayınlanan tuzakta
mayına basarak vefat etti.
Yine, Abdullah Biroğul bir doktordu ve bu
doktor Kulptan Liceye giderken yolda PKK terör örgütü mensupları
tarafından bir engelleme yapıldığını görmesi
üzerine arabasını geri çevirip kaçarken terör örgütü mensupları
tarafından katledildi. Ne bu doktor hakkında ne de Fırat Simpil
hakkında birtakım akademisyenler, tabip odaları hiçbir
açıklama yapmadılar.
Şeyhmus Sanır, 22 yaşında,
çorbacıda çalışan, ekmeğini kazanmaya çalışan bir
gençti, 3 polis o çorbacıda çorba içerken terör örgütü mensupları
tarafından Diyarbakır merkezinde yapılan eylem neticesinde o
polisler yaralandı, Şeyhmus Sanır ise orada vefat etti ve bir
Kürt vatandaşıydı.
Erzincan-Kemah kara yolunu kapatan terör örgütü
mensupları tarafından 64 yaşındaki Makbule Vural vefat
etti. Ayten Günhan Tuncelide teröristlerin karakolu basarak rastgele ateş
etmesi sonucu katledildi.
Yine, Şırnak merkezde garajda, otogarda
bir uzman çavuşu alan taksici, HDPli olduğu, HDPye oy verdiği
bilinen taksici Lokman Bayar o uzman çavuşu taksisine
aldığı düşüncesiyle hayatını kaybetti.
Cizre, Nur Mahallesinde Bahattin Sevinik
yaralandı yine PKK terör örgütü YDG-H unsurları tarafından
yapılan ateş neticesinde. Hastaneye götürülürken aracı bir daha
bombalandı ve burada Bahattin Sevinik ve komşusu Suphi Sarak vefat
etti.
Hakkâri Şemdinlide partilimiz Muhsin Kaya,
Cizre Nur Mahallesinde Sahip Akıl yine bu şekilde katledildi. Bu
şekilde birçok olay anlatabiliriz, terör örgütü tarafından
yapılan birçok eylem anlatabiliriz.
Şimdi Yolsuzlukla
ilgili önerge verdik, öneri verdik, bunun ne âlemi var; şimdi bununla
ilgili ne diye bir konuşma yapılıyor? gibi birtakım
sorular bazı arkadaşların aklına gelebilir. Biz, burada
şuna şahitlik ediyoruz -ki 2011den bu yana milletvekiliyim- burada
Enerji Kanunu görüşülürken sivil katliamlar iddialarında bulunuldu
veya başkaca kanunlar görüşülürken, grup önerileri konuşulurken
hiç alakası olmayan konularda sözler söylendiğini biliyoruz ve
burada, bu gruba dönerek birçok söz söyleyenlerin, olur ki vicdanları bir
şekilde bundan bir eser alır, bir şey alır, şuraya
söylediklerinin onda 1ini çıkar Kandile söylerler, terör örgütüne
söylerler diye ümit ettiğim için, bir Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olarak, İzmirin bir milletvekili olarak, bu ülkenin
bir milletvekili olarak bunlara değinmekte fayda mülahaza ettim.
Şimdi, bu grup önerisine
gelecek olursak değerli arkadaşlar, grup önerisinde aslında
17-25 Aralık süreciyle alakalı sadece bir paragrafta
değinilmiş. Aslında ben de tahmin ettim ki 17-25 Aralık
konusu çok gündeme gelmeyecek ama HDP adına konuşan konuşmacı
konuşmasının tamamını 17-25 Aralık sürecine atfetti.
Bir önceki, buradaki, bu süreçle alakalı konuşmamda çok net bir
şekilde bir şey söylemiştim ve buradan, 5 defa 17-25
Aralık bir darbe girişimidir. demiştim. Bakın, 17-25
Aralıkla ilgili, bu kürsüde, grup toplantı salonlarında,
meydanlarda, hemen her yerde, bu süreçle alakalı, artık, şu gök
kubbe altında söylenmedik söz, konuşulmadık mevzu kalmadı,
her şey konuşuldu. Hukuki anlamda da takipsizlik kararı verildi.
17-25 Aralıktan sonra, hemen sonra yapılan seçimde
Ki 17-25
Aralığı, ne MİT tırlarının durdurulmasından
ayrı ne de Dışişleri Bakanlığında
yapılan toplantının basına sızdırılması
ayrı ne de o dönemde sürekli olarak basına pompalanan o ses
kayıtlarını ayrı düşünmeniz mümkün değil. Tarih
de yarın öbür gün yazarken bunları bir süreç içinde yazacaktır.
17-25 Aralıkla ilgili, hemen ertesinde yapılan seçim, sonrasında
yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi, 7 Haziran seçimi, 1
Kasım seçimi, hem yargıdan takipsizlik kararı çıktı
hem de millet çok net bir şekilde AK PARTİye desteğini vererek
bunun kendi nezdinde bir karşılığının
olmadığını söyledi.
Bu kadar Türkçe söyledik.
Bari bunu bir iki yabancı dilde söyleyelim de belki bazı milletvekili
arkadaşlarımız bundan bir şeyler edinirler. Biraz
İngilizce söyleyeyim:
(x) Ya da
17-25 Aralık bir darbe girişimidir.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) İngiltere Parlamentosu mu söylüyor?
HAMZA DAĞ (Devamla) -
Bir de Arapça söyleyeyim, şimdi de Suudi Arabistan dersiniz:
(x) (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Arapça da söylüyoruz
İngilizce de söylüyoruz. Artık herhâlde bir şekilde
anlaşılır ve bu 17-25 Aralık konusu bundan sonra gündemden
düşer, artık önümüze bakarız.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Rezayı nereye koyacağız Rezayı?
HAMZA DAĞ (Devamla) -
Dün dünde kaldı cancağızım, yeni şeyler söylemek
lazım. demiş Mevlâna. Bizim de artık, bundan sonra yeni
şeyler söylememiz gerekir diye düşünüyorum.
Aslında belediyelerde
yapılan birçok şeylere de bu anlamda değinecektim ancak sürem de
kısaldı. Biraz benden önceki konuşmacılarla ilgili birkaç
konuya kısaca değinmek istiyorum.
Uluslararası kamuoyu
bununla ilgileniyor. deniliyor. Uluslararası mekanizma, Türkiyede
yargılama yapılmadığı için uluslararası
birtakım mihraklar bu konuda eyleme geçti. deniliyor. İşte,
bizim söylediğimizi aslında teyit ediyor. Biz diyoruz ki: Bu olay
uluslararası bir komplodur. Amerikadan veya başka yerden emir ve
talimat alan paralel yapı bu konuda bir operasyon içine girmiştir.
İşte bizim söylediğimizi söylüyor ve bazı miktarlar burada
telaffuz ediliyor, 12 milyar dolar. En son -sataşma için demiyorum-
Sayın Erdoğdu -ayrıldı- 150 milyar dolar. dedi. Yani
açıkçası 150 milyar doları duyunca -sadece enerjide ve sadece
doğal gaz enerjide 150 milyar dolardan bahsetti- Nasrettin Hocanın
fıkrası aklıma geldi. Hani eve geliyor ve kıyma
almış, evde kıymayı soruyor. Hanımı diyor ki:
Kıymayı kedi yedi. Kediyi yakalıyor, getiriyor, tartıyor;
kıyma 2 kilo, kedi de 2 kilo geliyor. Diyor ki: Eğer
kıymayı yediyse kedi nerede, kedi buradaysa kıyma nerede? 150
milyar dolar uçup gittiyse bu ülkeden; bu yollar, hastaneler, 3üncü
havalimanları, 3üncü köprü, bunlar nasıl yapıldı, bunlar
ne şekilde yapıldı?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Parası ödenmedi ki daha, hiç birisinin parası ödenmedi daha.
HAMZA DAĞ (Devamla)
İşte, millet bunu soruyor esasında, sizin buna ilişkin
şeyler söylemeniz lazım.
Değerli arkadaşlar,
kendi belediyelerinde İller Bankasından gelen, oradaki,
vatandaşın ödemiş olduğu harçlardan gelen
meblağların, gelirlerin terör örgütüne gittiği bilinen, terör
örgütü mensubu üyelerine, teröristlere, ailelerine tazminat adı
altında kaynaklar tahsis edilen, hendekler için araç ve ekipman seferber
edenlere, açıkçası yolsuzluk ve usulsüzlük hakkında bir
şeyler söylemek düşmez diye düşünüyorum.
Yine, kuvvetler
ayrılığından bahsedilmiş grup önerisinde, kısaca
ona da değinmek istiyorum. Kuvvetler ayrılığı
olmadığı için ülkede yolsuzluk olduğu söylenmiş.
Açıkçası terör örgütü sözde sorumlularına seçilmiş belediye
başkanlarını mahkûm edenlerin kuvvetler
ayrılığından bahsetmesi veya buna ilişkin şeyler
söylemesi mümkün değil, önce seçilmiş belediye başkanlarına
sahip çıkması gerekir diyorum.
Grup önerisi aleyhinde
olduğumu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Dağ.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın konuşmacı
konuşmasında ismimi de vererek -bu 150 milyar doları- bir kedi
benzetmesiyle şahsıma sataşmıştır. Söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu, yani o cümlede ben bir sataşma görmedim, sadece kendi
görüşlerini ifade etti sizin görüşlerinize karşılık, o
da kendi görüşlerini ifade etti Sayın Erdoğdu.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Şöyle söyleyeyim Sayın Başkanım,
kayıtlara geçmesi açısından: Yolsuzluk mürekkeple su
ilişkisidir. Mürekkep yolsuzluk, su da temiz iştir.
Karıştığında mürekkeple suyu
açıklayamazsınız. Konuştuğu -Hazine
Müsteşarlığında uzun yıllar tecrübesi olan biri olarak
söylüyorum- bu 150 milyar dolar
İsterse şurada kitabım var,
kendisine imzalayıp veririm, oradan bakar, okur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erdoğdu, tutanaklara geçmiştir.
Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın konuşmacının bütün konuşması önergeden
bağımsız olarak grubumuza sataşmalarla doludur.
BAŞKAN Hangi cümleler
Sayın Baluken?
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Yarım ağızla, işte, yapılan
katliamları kınadığımızdan tutun da terör
örgütünü desteklemeye kadar
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Baluken.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, İzmir Milletvekili Hamza Dağın HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; doğrusu konuşmaya hiç
şaşırmadım. Zaten 17-25 Aralıkla ilgili söyleyecek
herhangi bir cümleniz olmadığı için, her zaman
yaptığınız gibi, ilgisiz konularda Terörle mücadele
ediyoruz, devletin bekası tehlikededir. kılıfıyla yeniden
dikkatleri farklı bir yöne çekip bu işin içerisinden
sıyrılabileceğinizi düşünüyorsunuz.
Bakın, sizin
bahsettiğiniz tabloların hepsinin araştırılması
için biz buraya defalarca araştırma önergesi getirdik. Komisyon
kuralım, bölgeye gidelim dedik; oluşturulacak komisyonda sizin
sayısal olarak çoğunluğunuz olacak dedik; devlet mi
yapmış, PKK mi yapmış, kim yapmışsa raporu
tutalım, gelelim dedik. Niye siz onları reddettiniz? Madem bu kadar
kendinizden eminsiniz neden bölgede yaşanan süreçle ilgili tek bir
önergemize onay vermediniz?
SALİH CORA (Trabzon)
Eylemleri PKK yapıyor zaten.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Bizim, katliamlarla ilgili duruşumuz nettir. Dürümlü katliamını
da öyle yarım ağızla falan değil, grup
toplantısında da, burada da çok net olarak kınadık.
SALİH CORA (Trabzon)
Tekrar kına.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Merasim Sokaktaki, Kızılaydaki katliamı da PKK mi
yaptı, devlet mi yaptı bakmadan çok net olarak kınadık,
kınamaya devam ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon)
Taziye çadırlarına niye gittiniz?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen efendim, hatibi dinleyin.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Ama siz bu kürsüye gelip Roboski katliamını
kınayabiliyor musunuz? Bu kürsüye gelip Surda, Cizrede, Silopide
katledilen yüzlerce sivil yaralının durumunu kınayabiliyor
musunuz? Aramızdaki fark burada.
HAMZA DAĞ (İzmir)
Biz komisyonda kınadık hepsini.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Terörist bunlar, terörist!
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Dolayısıyla, 17-25 Aralıkla ilgili tekrar bir topu taca atma
arayışı var sizde ama Amerikadan, uluslararası kamuoyundan
bu dosyalar önünüze gelecek. Sadece o dosyada ne yazıyor biliyor musunuz?
Bu cümlenin kendisi bile rencide edicidir: Biz Reza Zarrabı kefaletle
bırakamayız çünkü Türkiyede siyasilere rüşvet vererek
işini yürütüyor. Eğer siz bu zan altından kurtulmak
istiyorsanız buraya çıkıp bu Komisyona onay verirsiniz, hep
birlikte bunu araştırırız diyorum.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Öneriyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama talebimiz var efendim.
BAŞKAN Bir yoklama talebi vardır, önce
yoklama işlemini gerçekleştireceğim.
Sayın Gök, Sayın Bayır, Sayın Tarhan,
Sayın Budak, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Arık,
Sayın Arslan, Sayın Tanal, Sayın Engin, Sayın
Üstündağ, Sayın Karadeniz, Sayın Atıcı, Sayın
Demirtaş, Sayın Erkek, Sayın Erdoğdu, Sayın Bayraktutan,
Sayın Gündoğdu, Sayın Yeşil, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Yılmaz, Sayın Bakır.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Türkiyedeki seçilmiş siyasetçilerin ve atanmışların
içerisinde bulundukları veya bizzat organize ettikleri yolsuzlukların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/191) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 3 Haziran 2016 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bostancı, buyurunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, Sayın Baluken konuşma
yaparken 17-25 Aralık dosyaları, davaları dolayısıyla
topu taca attığımız, zan altında olduğumuz
şeklinde birtakım değerlendirmelerde bulundu.
Bunlar açık bir
sataşmadır. Bu çerçevede söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 17-25
Aralık darbe girişimi, hukuk kılıfı altında
planlandı, kotarıldı. Sonuçta, çeşitli aşamalardan
geçti. 17-25 Aralık meselesi neticelenirken, yine hukuki süreçler
yaşandı, hukukun dışına çıkılmadı.
17-25 Aralık
çerçevesinde kimi iddialarda bulunan arkadaşlar, bu işi Meclise de
getirdiler. Hep beraber bir Komisyon kurduk, burada kurduk. Bu Komisyon
çalıştı, ortaya bir rapor çıktı. Rapor istikametinde
Genel Kurula sunuldu, Genel Kurul da nihai kararını verdi. Bütün bu
süreçler hukuken yaşanmış.
Şimdi, sanıyorum,
Sayın Baluken diyor ki: Bizim hukuk anlayışımıza göre
buradan başka bir hikâye çıkmalıydı, yolsuzluk
çıkmalıydı. Çıkmıyor Sayın Baluken. Siz öyle düşünüyor
olabilirsiniz. Hukuken çıkmıyor, siyaseten çıkmıyor,
toplumsal algı olarak çıkmıyor. Siz, tabii, bu algıyı
değiştirmek için sürekli girişimlerde bulunabilirsiniz ama bu,
toplumun bu meseleye bakışını, hukukun
bakışını ve siyasetin bakışını
değiştirmiyor. Elbette elinizden geleni yapmaya devam edeceksiniz ama
hukuki süreçlerin tekemmüliyetlerini de lütfen unutmayınız.
Diğer taraftan,
Amerikadaki dava
Bu kadar heyecana gerek yok. Bir kere, bir tekemmül etsin,
bitsin bakalım. Rıza Bey niye gitmiş Amerikaya, orada neler
olmuş? Siz bu Amerika meselesi konusunda aslında daha şüpheci ve
vesveseli olmalıydınız. Oradaki hukuka ve yargılamalara
gösterdiğiniz itimat göz yaşartıyor doğrusu.
Diğer taraftan,
İran meselesi
İran kapalı bir sistem. Dünün kahramanları
ile bugünün kahramanları, dünün suçluları ile bugünün suçluları
çok çabuk değişir. Burada da hukuka güvenmekte o kadar emin
olmayınız.
Saygılarımla
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bostancı.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sema
KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar
gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Elektrik Piyasası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı,
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar
Altında Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Ahmet Akının Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Denizli Milletvekili Kazım Arslanın
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242),
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288),
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/586), Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (x)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
Hükûmet yerinde.
1/6/2016 tarihli 96ncı
Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin maddelerine
geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 14üncü
maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerindeki söz
taleplerini sırasıyla karşılayacağım. Birinci
bölüm üzerinde gruplar adına ilk konuşmacı, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Mehmet Necmettin Ahrazoğlu, Hatay Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Ahrazoğlu.
Süreniz on dakikadır
Sayın Ahrazoğlu.
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
dünyada söz sahibi bir ülke olabilmenin öncelikli şartlarından bir
tanesi de hiç şüphesiz ki yeterli enerji kaynaklarına sahip olabilmek
ve bu kaynakları doğru kullanabilmektir. Türkiyenin de bölgesel ve
küresel bir güç hâline gelebilmesi, bir yandan kendi enerji
kaynaklarının üretimde kullanılmasına, diğer yandan da
bölgesindeki enerji koridoru konumunu ve fırsatını iyi
kullanmasına bağlıdır. Ülkemizde son yıllarda AKP
hükûmetleri tarafından uygulanan doğal gaz ve petrol ithalatına
dayalı yanlış enerji politikaları sonucunda ne yazık
ki enerjide dışa bağımlılık artmış,
üretimin tüketimi karşılama oranı düşmüş, elektrik
tüketimindeki yüksek kaçak ve kayıp oranları bir türlü kabul
edilebilir seviyeye getirilememiştir. Bu kanun teklifi, genel olarak
elektrik piyasasının eksiklerini gidermeyi amaçlamakla birlikte,
bireylerin ve tüketicilerin haklarını koruyan, elektrik üretimini
teşvik eden düzenlemelerden çok uzaktır.
Değerli milletvekilleri,
OECD verilerine göre elektrik tüketimindeki kayıp kaçak oranının
dünya ortalaması 6,4tür. Bizdeyse bu oran yüzde 14-15
civarlarındadır. Ülkemizde 21 elektrik dağıtım
bölgesinin 3ünde meydana gelen yüksek kayıp kaçak bedeli tüm
vatandaşlarımıza yüklenmekte ve böylelikle, haksızlık
ve adaletsiz bir durum ortaya çıkmaktadır.
Elektrik Piyasası
Kanununda değişiklikle, Yargıtayın Vatandaştan
alınamaz. dediği elektrik kayıp kaçak bedellerini bu kez yasa
yoluyla vatandaşa yüklemenin yolu açılmaktadır. Elektrik
dağıtım şirketlerinin bedeli vatandaşa yüklemesi
üzerine davalar açılmış, sonuçta Yargıtay Kayıp kaçak
bedeli vatandaşa yüklenemez. kararıyla son noktayı
koymuştu. Ancak, Yargıtayın kararına rağmen,
dağıtım şirketleri, 1 Ocak 2016dan itibaren faturalardaki
kayıp kaçak bedellerini görünmez hâle getirmişlerdir. Yani, yeni
kanunla teknik ve teknik olmayan kayıplar olarak vatandaşa yeni
yükler getirilmektedir. Kayıp kaçak bedeli teknik olmayan kayıp
adı altında vatandaşı yanıltarak alınmaya devam
edilecek ve Yargıtayın vatandaşı kurtardığı
kayıp kaçak bedelinin bu kez yasa yoluyla yeniden vatandaşa
yüklenmesinin önü açılacaktır.
Teklifle, mahkemeler ve tüketici hakem heyetlerinin
yetkisi üzerinde kısıtlayıcı bir düzenleme de
getirilmektedir. Ayrıca, kayıp kaçak bedellerinin tümüyle hukuksuz
olduğu iddiasıyla dava açma yolu
imkânsızlaştırılmaktadır. Komisyon
toplantılarında AK PARTİ milletvekilleri tarafından
Yargıtay kararlarının Meclisin üzerinde olamayacağı
yönündeki beyanlarını kabul etmek mümkün değildir. Her
çıkarılan kanun millet adına Türkiye Büyük Millet Meclisinden
çıkarılmaktadır. Yargıtayın verdiği kararı
beğenmezseniz kanunu değiştirirsiniz, şu an
yaptığınız gibi. Ancak, kanun bu hâliyle
yasalaştığında Anayasa Mahkemesi tarafından da uygun görülmeyeceğini
bilmeniz lazım.
Değerli milletvekilleri, perşembe günü
yaptığımız toplantıda da, Komisyon görüşmelerinde
de muhalefet olarak görüş ve önerilerimiz AKP tarafından dikkate
alınmamıştır. Bu kanun teklifinin görüşmeleri
esnasında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vereceğimiz
önergelerin Genel Kurulda AKP Grubu tarafından dikkate
alınacağını umuyoruz.
Değerli milletvekilleri, tarifeye yasal güvence
sağlanarak kurulun istediği şekilde yeni kalemlerin faturaya
eklenmesine imkân tanıyan bu kanun teklifi vatandaşa eziyet eden bir
düzenleme olmuştur. EPDK Başkanının Tüketici memnuniyetini
birinci plana alırken gerçekten şirketleri de koruduk. Hem makul
getiri oranında hem şirketlerin bazı sıkıntılarının
olduğu dönemlerde kayıp kaçak meselesinde şirketleri mağdur
etmemek için kendimizi ortaya koyduk. ifadesinde de yer alan tüketici
memnuniyetini burada görmemiz mümkün değildir. Ancak, ifade edildiği
gibi, dağıtım şirketlerini mağdur etmemek için yaptıkları
işler de bu teklifle alenen ortadadır.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz
önergeyle, vatandaşın sırtına yüklenecek olan bugüne kadar
dava sonucu iade edilen bedellerin yeniden faturaya yansıtılması
işlemi iptal edilmiştir. Vatandaşın sırtına AKP
tarafından yeniden yüklenmeye çalışılan bu yük bir nebze
olsun önergemizle engellenmiştir.
Teklif,
Hükûmetin alışkanlık hâline getirdiği acele
kamulaştırma kararlarını genişletmekte,
yurttaşların mağduriyetini artırmaktadır. Buna göre,
özel mülkiyete konu taşınmazların yenilenebilir enerji kaynak
alanı olarak belirlenmesi hâlinde, söz konusu alanlar üzerinde acele
kamulaştırma yapılabilecektir. Daha önce Anayasa Mahkemesince
iptal edilmiş olmasına rağmen özelleştirilen kömür
santralleri başta olmak üzere, özelleştirilecek olan santrallerin
-çevreye ne kadar zarar verirlerse versinler- faaliyetleri 2019 yılı
sonuna kadar durdurulamayacak ve hatta idari para cezası dahi
uygulanamayacaktır.
Teklifle,
nükleer enerji için çevre talanına imza atılmakta, kıyı
imar ve çevre mevzuatına aykırı hareket edilerek istisnalar
getirilmektedir. Bu düzenleme, Anayasamızın 56ncı maddesine
aykırıdır, çevrenin korunmasıyla ilgili hükümlere
aykırıdır. Hükûmet, mevzuatlara uymayarak, çevre
hakkını gözetmeyerek özelleştirmelere devam edecektir.
Ayrıca,
daha önceden, coğrafi konum ve yer tespiti yapılırken
Genelkurmay Başkanlığının askerî gerekler yönünden
olumlu görüşünün alınması kaydıyla
sınırlayıcı hükümler uygulanmaz iken şimdi, bu konuda
olumlu görüş alınmadan, ilgili inşaat projelerinin uygulanmasına
başlanacaktır. Özel kanunlarla belirlenen her türlü
sınırlayıcı hüküm iptal edilerek, özellikle
güvenliğimiz için önemli olan arazilerin kullanımında,
Genelkurmay Başkanlığından, izin gerekliliğiyle
inşaat durdurma yetkisi elinden alınmış olacaktır.
Teklifle, Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün yurt dışı faaliyetleri,
bu faaliyetlerin kontrol ve denetimi ile yurt dışında
çalıştırılacak personelin niteliği, görev süresi,
bunlara ödenecek ücretler ile harcamalar, 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamından dışarı
çıkarılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ayrıca, akaryakıt konusunda millî stok kontrolü,
ithalatçı firmanın beyanı esas alınarak yapılmakta,
bununla ilgili kontrollerin yeterli olmadığı bilinmektedir.
Bu teklifle, doğal
gaz yer altı depolama oranı yüzde 10dan yüzde 20ye
çıkarılmakta ancak doğal gazın depolanması ve yer
tespitiyle ilgili, kontrolle ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bir diğer değişiklik, illerde doğal gaz
dağıtım şirketlerinin belirlenmiş
dağıtım bölgesi kapsamıyla da ilgilidir. Teknik ve ekonomik
gerekler dikkate alınarak il sınırlarını
aşamayacak şekilde, kurul tarafından ihale edilmeksizin yeniden
belirlenmesine veya genişletilmesine imkân verilmekte.
Dağıtım şirketlerine neden ihale edilmeden iş
veriliyor, bunu da anlamak mümkün olmamıştır.
Teklifte, yenilenebilir enerji kaynakları veya yerli kömüre
dayalı elektrik tesisi kurulması amacıyla özelleştirme
talep edilmesi hâlinde özelleştirme ihalesine yönelik olarak varlıkların
ve hisselerin değer tespiti yapılamaz. ifadesi yer almaktadır.
Millî menfaatleri göz ardı eden bir yaklaşım olup bunun
tarafımızca kabulü mümkün değildir. Yargı önünde hak arama
özgürlüğüne, kazanılmış haklara açıkça
aykırı bir uygulama olan teklife yönelik Milliyetçi Hareket Partisi
olarak Komisyonumuzun toplantılarında
vatandaşımızın hakkını korumak, daha fazla zarar
görmesini engellemek amacıyla değişiklik önergeleri verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) AKP milletvekillerinin
oylarıyla önergelerimizin 2 tanesi kabul edildi, diğer önerilerimiz
ise reddedildi. Bugüne kadar mahkeme kararıyla tüketiciye ödenen ücretler,
tüketiciye verilenler tekrar faturalara yüklenmek isteniyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Kabul edilen
önergemizle bu önlenmiştir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.
Gruplar adına ikinci konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Didem Engin, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Engin, süreniz on dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DİDEM ENGİN (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bugün üzerinde konuştuğumuz
Elektrik Piyasası Kanunu yeni Enerji Bakanımız tarafından
Meclise sunulan ilk kanun teklifi. Bu nedenle ülkemizin geleceği için son
derece önemli olan enerji konusunda dışa
bağımlılığımızı azaltacak, kaynak
çeşitliliğini sağlayacak vizyoner adımlar aradım bu
ilk teklifte ancak bulamadım. Örneğin enerji alanında teknoloji
yatırımlarına, AR-GEye, inovasyona öncelik verilir
sanmıştım ama ne yazık ki bu konuların Hükûmetin
öncelik alanları içinde olmadığını görüyoruz.
Ülkelerin AR-GE
yatırımları içinde enerji teknolojilerine ne kadar pay
ayırdığını inceleyen Uluslararası Enerji
Ajansının enerji teknolojilerindeki trendlerle ilgili
araştırması ülkemizin bu alandaki durumunu gösteren önemli bir
örnek. Buna göre Japonya toplam AR-GE harcamalarının yüzde 12sini
enerji sektörüne harcayarak ilk sırada yer alıyor, Finlandiya yüzde 9
ile 2nci sırada, Kanada yüzde 7,5 ile 3üncü sırada. Toplam AR-GE
harcamalarında enerjiye 0,5in altında pay ayıran ülkelere ise
sıralamada yer verilmemiş ve Türkiye ne yazık ki sıralamada
yer alamayan ülkeler içinde.
Teknoloji o kadar hızla
ilerliyor ki her alanda -enerji dâhil- çok hızlı bir
değişim ve dönüşüm süreci yaşıyoruz. Örneğin,
Amerika kaya gazı ve petrolü teknolojilerine yatırım yaparak
kırk yıl sonra sıvılaştırılmış
doğal gaz ve petrol ihraç edebilen bir ülke konumuna geldi. Bizim
Hükûmetimiz ise bu gelişmeleri seyretmekle yetiniyor, sonra da teknoloji
ve bilgi birikimini başka ülkelerden ithal etmek mecburiyetinde
kalıyor, yenilenebilir enerji ve nükleer alanında olduğu gibi. Örneğin,
ülkemizin nükleer enerji teknolojisi yeterli seviyede olmadığı
için, Hükûmet, nükleer santralleri ithal ettiği teknolojilerle
yabancı şirketlere kurduruyor. Mersin Akkuyuda Ruslar, Sinopta ise
Fransız ve Japon ortaklığı bu projeleri yürütüyor. Hâlbuki,
Sayın Bakanın da her zaman örnek verdiği Amerika, Fransa,
Japonya, Çin, Rusya kendi teknolojileriyle, başka hiçbir ülkeye
bağımlı olmadan bu santralleri kurabiliyorlar.
Diğer taraftan, gelen
teklifte enerji verimliliğiyle ilgili adımlar vardır diye
düşünmüştüm çünkü, enerjiyi üretmek kadar verimli tüketmek de önemli
ama, maalesef bu konuda da hiçbir düzenleme yok teklifte. Avrupa Birliği
bile 2015 Yılı Türkiye İlerleme Raporunda bizi uyarıyor ve
enerji verimliliğiyle ilgili ülkemizde hiçbir ilerleme
kaydedilmediğini belirtiyor. Dünya Bankası tarafından
yayınlanan Türkiye Cumhuriyeti: Enerji Verimliliği Kurumsal
İncelemesi Raporu da şunu söylüyor: Enerji verimliliği
Türkiyenin ekonomik büyüme sürecini sürdürülebilir bir şekilde devam
ettirmesinde kritik bir öneme sahip olacaktır. Bunu söyleyerek ülkemizin
kalkınmasında enerji verimliliğinin önemine dikkat çekiyor Dünya
Bankası. Üzülerek görüyoruz ki başka ülkeler AKP Hükûmetine enerji
verimliliğine önem vermeyi öğütlüyor. Hâlbuki, inşaat sektörü
odaklı bir kalkınma planı uygulayan AKP son on dört senede
sadece yeni yapılan binalarda bile enerji verimliliğine önem veren
bir vizyon geliştirebilmiş olsaydı ülkemiz bugün enerji
tüketiminde çok farklı bir noktada olurdu. Büyümeyi doğru
yönlendirebilmek ve yönetebilmek çok önemli. İşte, vizyon farkı
ya da vizyonsuzluk da burada ortaya çıkıyor. Tüm bu bahsettiğim
konular, teknoloji, inovasyon, AR-GE, verimlilik, bu kanun teklifinde yok.
Peki, neler var? Elektrik faturalarındaki kaçak bedellerin vatandaşlarımıza
iadesini engellemek, mahkemede kazanılan hakları yasa çıkararak
yok saymak için AKPnin getirdiği düzenlemeler var. Hükûmetin
vatandaşlarımızın haklarını hiçe sayan bu
teklifini ilgili maddeler görüşülürken tüm detaylarıyla sizlerle
paylaşacağım.
Kanun teklifindeki bir
diğer konu da yerli kömürden elektrik üretimi yatırımlarına
öncelik verilmesi ve alım garantisi verilmesiyle ilgili. Hani Herkes
gider Mersine, biz gideriz tersine. diye bir söz vardır ya işte aynen
o durum. Dünyadaki neredeyse tüm ülkeler elektrik üretim portföylerinde kömürün
payını azaltmak için planlar yaparken bizim Hükûmetimiz, tam tersine,
portföyünde kömürün payını artıracak adımlar atıyor.
Yerli kömürün kalitesinin düşük olduğunu, bu nedenle daha fazla
yatırım gerektirdiğini, diğer kaliteli kömür türlerine göre
insan sağlığına, doğaya, tarıma daha fazla zarar
verdiğini bile bile bu kararlar alınıyor. Uluslararası
sözleşmeler ve bu konudaki küresel duyarlılık sebebiyle, zaten
artık ihracat kredi kuruluşları ve Eximbanklar bile bu tür
kömür yatırımlarını ve projeleri desteklemiyorlar, finanse
etmiyorlar. Hükûmet bu projeler için sanıyorum Çinden finansman
isteyecek. Kömür yatırımları nedeniyle Çin şehirlerinin ne
hâle geldiği, hava kirliliği nedeniyle Çinde ortaya çıkan
sağlık sorunları herkesin malumu.
Gelişmiş ülkelerde
hükûmetler kendi vatandaşlarına daha kaliteli bir yaşam sunma
arayışı ve yarışı içinde. Hava kirliliğini
azaltmaya, yaşam kalitesini artırmaya, vatandaşlarına daha
rahat bir yaşam imkânı sunmaya çalışıyorlar. Biz de
insan hayatının değeri ne yazık ki yok.
22 Nisanda önceki Çevre ve
Şehircilik Bakanı, Paris İklim Değişikliği
Sözleşmesini imzalarken Bugün tarihî bir gün. demişti ve dünyaya
sera gazı emisyonlarını azaltma sözü vermişti. Demek ki Sayın
Bakan ya imzaladığı metni okumamış ya da Enerji
Bakanlığının çalışmalarından,
planlarından bihaberdi.
Bizim
Hükûmetimiz özel sektörü kömüre yatırım yapmaya teşvik ederken
diğer ülkeler neler yapıyorlar, kısaca bilgi vermek isterim.
2015 yılında küresel yenilenebilir enerji yatırımları
286 milyar dolara ulaştı. 2004 yılına kıyasla
yatırımlar 6 kat arttı ve yine 2015 yılında küresel
anlamda elektrik üretimindeki yeni kapasite artışının
yarısından fazlasını yenilenebilir enerjiler
oluşturdu. Yenilenebilir enerji alanında teknolojik gelişmeler o
kadar hızlı ilerliyor ki bu teknolojik ilerlemeler sayesinde
maliyetler de hızla düşüyor. Uluslararası
danışmanlık şirketlerinin küresel enerji trendlerine
yönelik raporlarında rüzgâr enerjisi maliyetlerinin yüzde 32, güneş
enerjisi maliyetlerinin de yüzde 48 azalacağı öngörülüyor.
Yenilenebilir enerjilerle ilgili patentlere bakıldığında;
Amerika, Japonya, Almanya, Kore ve Tayvan kıyasıya bir rekabet
içinde. Almanya, 2050 yılında elektrik enerjisinin yüzde 80ini
güneş ve rüzgârdan elde etmeyi hedefliyor ve temiz enerjiye büyük
yatırımlar yapıyorlar. Özellikle, yenilenebilir kaynaklardan
ürettiği enerjiyi depolamak için yeni teknolojilere teşvik veriyor.
Bizim Hükûmetimizse bu gelişmeleri seyrettiği için birkaç sene sonra
muhtemelen bu sefer de yenilenebilir enerjiyi depolama teknolojisini
Almanyadan ithal etmek durumunda kalacağız.
Kanun
teklifinde başka neler var? Nükleer santraller bahane gösterilerek askerî
bölgelerin, kıyıların, sahillerin, zeytinlik
alanlarının imara ve yapılaşmaya açılması var.
Sözde, Mersin Akkuyu için getirildiği söylenen bir düzenleme ama maddenin
içeriği o kadar geniş ki herhangi bir kıyı ya da askerî
bölge için de bu karar alınabilir. Ayrıca Nükleer santral için
gerekli olup üretim tesisiyle doğrudan ilgili olmayan yapıların
inşaatına üretim lisansı alınmadan önce başlanabilir.
deniyor. Yani, izin, onay, ruhsat, lisans ve benzeri belgeye gerek olmadan bu
yapıların inşası başlayabilecek.
Diğer
taraftan, yenilenebilir enerjiler bahane edilerek acele kamulaştırmayı
yaygınlaştırmaya yönelik bir madde var. Bu da, AKPnin rant
odaklı yaklaşımının bariz göstergelerinden biri daha.
Bütün
vatandaşlarımızı ilgilendiren ve ülkemizin geleceği
için böylesine önemli konuların olduğu bir kanun teklifini biz ne
yazık ki komisyonda detaylı bir şekilde konuşamadık.
Bilgilendirme toplantısı sonrasında yirmi dört saat bile
geçmeden, hemen ertesi gün komisyon toplandı, inceleme için ek süre
talebinde bulunduk, AKP tarafından reddedildi; Çevre Komisyonunun
görüşünün istenmesini talep ettim, yine kabul görmedi. Kanun teklifi
alelacele komisyondan geçirilmeye çalışıldı, -komisyon
tutanaklarında da görülebilir- bir milletvekili olarak toplantı
sırasında bu kanunun komisyonda görüşülme şeklini içler
acısı olarak nitelendirmek mecburiyetinde kaldım. Ben
Milletvekili olarak halkıma karşı sorumluyum ve bu sorumluluk
bilinciyle çalışıyorum, Hükûmetten ve iktidar partisinden de
aynı sorumluluk bilinciyle çalışmasını bekliyorum.
Bu arada, Enerji Bakanı
Komisyon görüşmelerine katılma gereği duymadı,
toplantının başında açılış
konuşması yaptı ve toplantıdan ayrıldı. Hâlbuki
Sayın Bakan açılış konuşmasında Akıllı
insan aklını kullanan insandır, daha akıllı insan
başkalarının aklını da kullanan insandır; bizim
herkesin aklına ihtiyacı var. demişti fakat Komisyon
görüşmelerine katılmayarak Sayın Bakan kendi sözleriyle
çelişen bir tutum izledi. Hâlbuki kendine ve aldığı
kararlara güvenen birinin fikir tartışmasından kaçınmaması
gerekir.
Sayın Bakanın
hazırladığı bu ilk kanun teklifi bundan sonra de neler
hazırlanabileceğinin bir göstergesidir. Bu kanun teklifi alelacele
Meclisten AKP oylarıyla geçebilir ama toplum vicdanında silinemez bir
iz bırakacaktır. Vatandaşlarımız size güvenip oy verdi
diye, ülkemizi tek başına yönetme gücünü verdi diye bu gücü kötüye
kullanmaya, bu güveni suistimal etmeye hakkınız yok.
Unutmayınız ki, milletimiz size iktidarı nasıl emanet
ettiyse o emaneti geri almasını da çok iyi bilir.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Engin.
Gruplar adına üçüncü
konuşmacı, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Berdan
Öztürk, Ağrı Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA BERDAN ÖZTÜRK
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının birinci bölümü için grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Hepinizin de
bildiği gibi, son zamanlarda gerek Anayasa'ya gerekse hukukun temel
ilkelerine aykırı tasarılar ve teklifler Meclise getirilmekte.
Bu tasarı da aynı şekilde Anayasa'nın birçok hükmüne
açık aykırılık teşkil etmektedir. Bu açık
aykırılıklara iki tane örnek vermek istiyorum Anayasa'mızdan:
Özellikle 40 ve 56ncı maddeler. 40ıncı maddede düzenlenen
temel hak ve hürriyetlerin korunmasıyla, 56ncı maddede düzenlenen
herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı
bu getirilen tasarıyla yerle bir edilmektedir. Bu tasarının
-bize söylenen gerekçelerinden, amacından ziyade- asıl
amacının ne olduğunu dile getirme zorunluluğu icap
etmektedir.
Yargı kararı
sonucunda dağıtım şirketleri tarafından iade edilmek
zorunda kalınan kayıp ve kaçak bedellerinin tüm elektrik
abonelerinden yeniden tahsil edilmesi için bu yasa çıkarılıyor.
Bu yasanın asıl amaçlarından biri bu. Elektrik
kullanıcılarından tahsil edilen kayıp ve kaçak bedellerinin
bugüne kadar açılan davalar nedeniyle iade edilen bölümü faturalara tekrar
yansıtılarak tüm abonelerden tahsil edilecek; böylece kayıp ve
kaçak bedelini ödemiş olan yurttaşlar, hiçbir kusur ya da
sorumlulukları olmamasına karşın, dava sonucu iade edilen
tutarları da mükerrer olarak yeniden ödemek zorunda kalacaklardır.
Yani bugüne kadar dava sonucu iade edilen bedellerin yeniden faturalara
yansıtılması sağlanmakta. Bundan sonra açılacak
davalar da, hukuksuz olduğu gerekçesiyle, reddedilecektir.
Kayıp ve kaçak
bedellerinin tahsil edilmesi yasal hâle getirilmekle kalmamakta, EPDKnın,
keyfiyet içerisinde, hedef kayıp ve kaçak oranlarında
yapacağı değişiklikler doğrultusunda faturalarda
tahsil edilen kayıp ve kaçak bedellerinin artırılmasına da
olanak sağlanmaktadır. Bu da hukukun temel prensiplerinden olan
kazanılmış hakkın ihlalidir, ayrıca
Anayasamızın -az önce yukarıda belirttiğim gibi-
40ıncı maddesine de açıkça aykırılık teşkil
etmektedir.
Hazırlanan yasa teklifi
aslında AKPnin neoliberal kalkınmacı retoriğinin
cisimleştiği ve Bırakınız yapsınlar,
bırakınız geçsinler. düsturunun geldiği son
aşamayı ifade etmektedir. Kraldan daha kralcı, ülkenin
geleceğini hiçe sayan, dizginlenemez kâr hırsının her türlü
yasal kılıfa büründürüldüğü bir teklif olarak önümüzde
durmaktadır.
Nükleer santraller için
yapı denetimini ve İmar Kanununu devre dışı
bırakarak ortak geleceğimiz şimdiden ipotek altına
alınmaktadır. Yandaş şirketlerin
çalıştırdığı kömür santralleri için alım
garantisi ve teşvikler getirilerek ihya kültürü
kurumsallaştırılıyor.
AKP Hükûmetinin bitmek
tükenmek bilmeyen nükleer enerji sevdasıyla bizi nasıl bir felakete
sürükleyeceğini dünya örneklerinden bilmekteyiz. 2015 Eylül ayında
Kanada batı kıyılarında radyoaktif belirtilere
rastlandığı haberleriyle ayağa kalkmıştı.
Kanadanın British Columbia kıyıları açıklarında
tehlikeli sezyum 134 maddesi tespit edilmiş ve Kanada kamuoyu buna büyük
bir tepki göstermişti. Yine 2011 yılında yaşanan
Fukuşima felaketinin etkileri, alınan tüm önlemlere rağmen, dört
yıl sonra kendini göstermeye devam etmektedir. 2011in Mart ayında
Tokyonun 209 kilometre kuzeydoğusunda yaşanan felaket 160 bin
kişiyi evlerinden etmiş, Çernobilden bu yana yaşanan en büyük
nükleer felaket olarak tarihe geçmiştir. Yetkililer Fukuşima
felaketinin zararlarının ne boyutta olacağını tam
olarak kestirebilmek için birkaç yıla daha ihtiyaçları olduğunu
belirtmektedirler.
AKP Hükûmeti ve
ihya edilmeye hazır yandaşları unutmuş olabilirler ama biz
unutmadık, Hükûmete olanları tane tane anlatalım: Fukuşima
felaketinin temel nedenlerinden biri de elektrik kesintisiydi. Ülkeyi sarsan
8,9 şiddetindeki deprem elektrik kesintisine sebep olmuştu. Nükleer
santrallerin elektrik kesintisine en az toleransı olan tesis olduğunu
buradan bir kez daha üzerine basa basa hatırlatmakta fayda var. Konunun
uzmanlarından aldığımız bilgilere göre bir nükleer
tesiste bulunan her reaktör içerisinde yüksek miktarda radyoaktif madde bulunur.
Her elektrik kesintisinde ya da basit trafo arızalarında nükleer
santral şebekeden elektrik alamadığından
çalışmayı durdurur. Reaktör içerisinde bulunan radyoaktif
maddeler ise santralin çalışması dursa bile çok yüksek derecede
ısı üretmeye devam eder. Santralin durmasıyla beraber
reaktörleri soğutan sistemler de durur ve santral saatli bir bombaya
dönüşür. Sürekli olarak ısı üreten reaktör kısa süre sonra
erimeye ve nükleer sızıntı yapmaya başlar. Bu sızıntıyı
engellemenin tek yolu, reaktörü sürekli olarak soğutmaktır. Bu da her
bir reaktöre dakikada binlerce litre su sağlayan pompalar
vasıtasıyla yapılır. Olası bir elektrik kesintisinde
bu pompalara enerji sağlayan tek şey dizel jeneratörlerdir. Bu jeneratörlerin
devreye girmemesi ya da yetersiz kalması durumunda nükleer
sızıntıyı engellemenin hiçbir yolu yoktur.
Şimdi, sayın
Hükûmet yetkililerine sormak lazım: Elektrik kesintilerinin saatlere varan
bir rutine dönüştüğü bir ülkede bunun önlemini nasıl
alacaksınız? Eminim ki bu yasayı hazırlayan ve burada bunu
destekleyen Hükûmet ve kâr ortakları bunu hiç düşünmemişlerdir
çünkü sizin düşündüğünüz tek şey dizginlenemez para
hırsınız. Para gelsin de ayakkabı kutularında mı
gelsin, nükleer bir felaketle mi gelsin hiç önemli değil sizin için.
Cumhurbaşkanı Sayın
Erdoğan, bütün bu olumsuzluklara rağmen bize 3 tane nükleer santral
müjdesi verdi. Bu santrallerden ilki olan Akkuyu, 3 nükleer santralimizden
1idir. Peki, ihale kime verildi dersiniz? 25 Aralık tapelerinde bu
millete galiz küfürler eden ve Artvin Cerattepe'deki maden işletmesinin
sahibi Mehmet Cengiz'in Yönetim Kurulu Başkanlığını
yaptığı Cengiz Holdinge verildi. Akkuyu'ya yapılacak
santralin maliyeti ise 20 milyar dolarcık.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ileri teknolojiye sahip Japonya, İsveç gibi
ülkelerin bile yönetemediği krizleri hangi teknolojiyle, hangi
donanımla önleyeceksiniz? Tüm dünya nükleeri terk ederken nükleer enerjiye
geçiş yapma girişimimizin bedelini yine ne yazık ki bu halk
ödeyecek. Peki, kim mutlu olacak bundan? Bu projelerden rant elde eden bir avuç
sermayedar ve onların taşeronları mutlu olacak.
Yine,
hazırlamış olduğunuz bu tasarıda yenilenebilir enerji
kaynaklarının yenilenebilir enerji kaynak belgesinden
yararlanmasına sınırlamalar getirilirken buna
karşılık kamuya ait santrallerin de değer tespiti
yapılmaksızın haraç mezat satışını
öngörüyorsunuz.
Yapılmak istenen
düzenlemeyle, askerî yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerinde veya TSK'ya
tahsisli ve fiilen kullanımda olan yerler ile özel güvenlik bölgesi ilan
edilen yerlerdeki rafineri, petrokimya tesisleri ve eklentileri ile nükleer
santral projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve
faaliyetler hakkında Kıyı Kanunu ile Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması
Hakkında Kanunun sınırlayıcı hükümlerinin
uygulanmaması öngörülmektedir.
AKP iktidarı çok büyük
riskler ve maliyetler taşıyan nükleer santraller için yalnızca
ülkenin geleceğini değil, çocuklarımızdan emanet
aldığımız kıyıları ve zeytinlikleri de gözden
çıkarmış durumdadır. Türkiye, temiz, yenilenebilir,
güvenilir, çevre dostu enerji kaynakları açısından son derece
elverişli bir ülke olmasına rağmen, AKP iktidarının
tüm risk ve tehditlerine karşın nükleer enerjideki ısrarı
herkesin malumudur zaten.
Bu yasa teklifinden de
açıkça anlaşıldığı üzere, dünyanın 5ten
büyük olduğunu iddia edenler, 5 büyüğün kurduğu kapitalist
sisteme eklemlenmek için hızla doğamızı, geleceğimizi
ipotek altına alıp bu ülkeyi bir yağma ve talan alanına dönüştürmeye
devam etmektedirler.
Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Gruplar adına
konuşmalar sona ermiştir.
Şimdi şahsı
adına söz isteyen sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Şahsı adına
ilk konuşmacı Hasan Sert, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Sert.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Sert, süreniz
beş dakikadır.
HASAN SERT (İstanbul)
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Teklifin birinci bölümü üzerine konuşma yapmak
için söz almış bulunuyorum.
Kanun teklifi
biliyorsunuz 29 madde olup 12 kanunda değişiklik
yapılmış ve 2 yeni madde eklenmiştir. Ben de Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyesi olarak, bu
kanunun hazırlık safhasında uzun süre çalışmalar
yaptık. Diğer Cumhuriyet Halk Partili ve Milliyetçi Hareket Partili
arkadaşlarımızla birlikte bu kanunu olgunlaştırmak için
elimizden geleni yaptık ve ciddi bir performans gösterdik.
Bu kanunun
hazırlanması sırasında elektrik piyasası üzerinde
yapılan bu düzenlemeler incelendiğinde, Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü Kanunu, Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu,
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Maden Kanunu, Doğal Gaz Piyasası Kanunu, Kamu
İhale Kanunu, Sıvılaştırılmış Petrol
Gazları Piyasası ve Elektrik Piyasası Kanunu, Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanun, Elektrik Piyasası Kanunu ve
Türk Petrol Kanunu üzerinde düzenlemeler yapılmaktadır. Bu
düzenlemelerde daha çok yerli ve daha çok yenilenebilir enerji kullanmak,
piyasa yapısına yönelik yeni düzenlemeler yapmak, doğal gaz
kullanımının yaygınlaştırılmasına ve
arz güvenliğine ilişkin düzenlemeler yapmak, madencilikte
sıçramayı gerçekleştirmek, bürokratik süreçlerin
iyileştirilmesini gerçekleştirmek, yer altı kaynaklarını
ekonomiye kazandırmak, MTAyı yurt dışına açmak, kömür
ruhsat sahalarını bölmek, grizu patlamalarını ve maden
kazalarını önlemek, ham madde tedarik güvenliğini sağlamak,
kaynak çeşitliliğini artırmak, enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak, yatırım süreçlerini
kolaylaştırmak, ÇED ve emisyon problemlerini azaltmak, yerli kömür
kullanımını artırmak gibi amaçlar olduğunu
görmekteyiz.
Enerjiyle
ilgili bazı rakamları da inceleyecek olursak, 2015 yılında
enerji ithalatımız 38 milyar dolar olup toplam ithalatın yüzde
18ini enerji ithalatı oluşturmaktadır. Enerji
ithalatının ise yüzde 43ü doğal gaz, yüzde 32si petrol, yüzde
21i kömürden oluşmaktadır. Yine, enerji ithalatının yüzde
55inin Rusyadan, yüzde 18inin İrandan, yüzde 12sinin Azerbaycandan,
yüzde 8inin de Cezayirden alındığını görmekteyiz.
Bununla birlikte, 2015 itibarıyla ithal ürünlerin elektrik
kullanımındaki payının yüzde 35i doğal gazdan, yüzde
16sı ithal kömürden, yüzde 12si de sıvı yakıtlardan
oluşmaktadır.
Türkiye,
elektrik alanında 670 üretim şirketi, 1 iletim şirketi, 21
dağıtım şirketi ve 21 adet görevli tedarik şirketiyle
Avrupadaki 2nci ülkeyi teşkil etmektedir. Yine kayıp kaçak
konusunda kaldı ki burada muhalefet, mütemadiyen, bu kanunun kayıp
kaçakla ilgili olduğunu söylemekte- en çok kayıp kaçak
oranının olduğu bölge Diyarbakır, Şanlıurfa,
Mardin, Batman, Siirt ve Şırnaktır. Burada da ortalama,
şehir merkezlerinde yüzde 62, köylerde yüzde 87 kayıp kaçak var. O bölgede
dolaşan milletvekili arkadaşlarımız, gidip oradaki halka
TCye para ödemeyin, elektrik parası ödemeyin, devlete para ödemeyin.
diyeceğine, kayıp kaçak oranlarını düşürecek bu
yasayı suçlamaktan vazgeçerek, Arkadaşlar, burada haksız
hukuksuz durum var, paramızı ödemek zorundayız. demek
durumundadırlar.
Değerli
arkadaşlarım, konuşmama son verirken Almanya Federal Meclisinin
almış olduğu kararı kınıyorum. Almanya
Hükûmetinin Türk-Alman dostluğuna zarar verecek olan tavırlardan
kaçınmasını temenni ediyorum.
Mecliste
bazı arkadaşların kullanmış olduğu tahrik edici
dili eleştiriyorum. İç Tüzükün derhâl gözden geçirilmesini talep
ediyorum. Grupların birbirlerini aşağılayıcı
dille suçlamalarını kınıyorum. Her çıkacak kanunda
Birilerine peşkeş çekiliyor, birilerine bu kanun faydalar
sağlayacak. diyen şüpheci tavırlardan
kaçınılmasını temenni ediyorum.
Ülkeler ekonomi
ve ticaretle büyür. İş dünyasını suçlu olarak gören,
yatırımcıyı suçlu olarak gören, girişimciyi suçlu
olarak gören bir anlayışı reddediyorum. Tansu Çillerin 1 liraya
Karabük Demir Çelik Fabrikasını verdiğini hepiniz biliyorsunuz.
Dünyanın birçok ülkesinde çalışmalar yaptık, 50den fazla
ülkede ben de çalışma yaptım ve daha çok iş dünyası
temsilcisi olarak bulundum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SERT
(Devamla) Bütün dünyadaki ülkelerin iş adamına özel önem
verdiğini ve teşvikler verdiğini biliyorum. Ülkemizde de iş
adamına gerekli yol açıcı tedbirler uygulanmasını
temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sert.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Tanal...
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın hatip dedi ki: Şanlıurfada şehirde yüzde 62,
köylerde yüzde 87 kayıp kaçak var. Yani ben bir Urfalı olarak... Tüm
şehirde, Urfa merkezde yaşayan her 100 insandan 62sini
hırsızlıkla suçladı; köyde yaşayan her 100
kişiden 87sini hırsızlıkla suçladı. Bu konuda
sataşma nedeniyle söz istiyorum.
BAŞKAN Sözleriniz
tutanaklara geçmiştir Sayın Tanal. Sayın hatibin bu
konuşmalarında doğrudan size yönelik bir sataşma yoktur
efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ama, benim, toprağında can aldığım, hayat
bulduğum şehrimi bu kadar hırsızlıkla itham etmeye
hakkı yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi, ben
konuşmayı şöyle anladım: Yani, o şehirdeki kayıp
kaçak oranından söz etti; şahıs olarak her 100 kişinin
62si kaçak elektrik kullanıyor veya hırsızlık yapıyor
anlamında bir cümle kullanmadı.
HASAN SERT (İstanbul)
Hiç kimseyi hırsızlıkla suçlamadım. Demagoji yapma Mahmut
Bey.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Tanal.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Baluken
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın hatip konuşması sırasında
Diyarbakır ilini de zikrederek Oraya giden milletvekilleri TCye para
ödemeyin, kaçak elektrik kullanın. şeklinde telkinlerde bulunuyor.
dedi. Bir Diyarbakır Milletvekili olarak, sürekli Diyarbakıra giden
bir milletvekili olarak buna cevap vermek durumundayım.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Baluken. (HDP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin, İstanbul Milletvekili Hasan Sertin 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sayın milletvekili keşke o
bahsettiği cümleleri kullanan vekillerin isimlerini buradan zikretseydi,
herhâlde daha rahat kendisiyle tartışma olanağı olurdu.
Ancak, hiçbir milletvekili, bahsettiği şekilde cümleler kullanarak
farklı şekilde bir arayış içerisine girmez.
Halkların Demokratik
Partisi olarak biz seçim bildirgemizde de savunmuş olduğumuz bir
durumu burada da ifade ediyoruz. Biz, sosyal devlet olma gereği,
barınma hakkının, enerji hakkının ve su
hakkının sosyal devlet tarafından karşılanması
gerektiğini söylüyoruz. Özellikle gelir
dağılımının adaletsiz olduğu, bölgesel
eşitsizliğin hepimizin gözünün önünde bulunduğu,
işsizliğin, yoksulluğun, açlığın bilinçli bir
şekilde ileri olduğu bölgelerde de belli bir kilovatsaate kadar
enerjinin devlet tarafından ücretsiz olarak verilmesi gerektiğini
savunuyoruz. Yani, kastettiğiniz buysa bunu tartışabiliriz ama
onun dışında ortaya çıkıp farklı söylemlerde
bulunmanızı kabul etmek mümkün değil.
Diğer taraftan, bütün
illerin isimlerini sayarak, işte, orada en büyük kaçak enerji kalemleri
ortaya çıkıyor demenizi de doğrusu çok yadırgadım. Bu,
ayrımcı bir dildir. Yani, kaçakçılıkla ilgili, kayıp
kaçakla ilgili şeyleri merak ediyorsanız, milyon dolarlık
sarayların maliyetlerine önce bir bakmanızı tavsiye ederim.
ŞAHİN TİN
(Denizli) Ne alakası var?
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Amerikadaki dosyalarda ortaya çıkan kaçak altın
ticaretindeki havada uçuşan milyar dolarlara bir göz atın, tavsiye
ederim.
HASAN SERT (İstanbul)
Sürekli aynı söylemler.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Ve yine aynı şekilde, bu ülkenin bütün
kaynaklarının birileri tarafından nasıl
hortumlandığına ve bu nükleer enerji santrallerini de
peşkeş çektiğiniz şirketlerin milyon dolarlık vergi
borçlarının nasıl bir kalemde çizildiğine bakın
diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baluken.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242),
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288),
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/586), Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci konuşmacı Tahsin Tarhan, Kocaeli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Tarhan.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde şahsım
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu Genel Kurul,
düşüncelerin, eleştirilerin ve önerilerin özgürce ifade
edileceği bir ortam. Oysa, Sayın Bakan tasarının geneli
üzerinde yaptığı konuşmada gerçekten kürsüye gelip
Sayın milletvekilleri, lütfen beni dinleyin. diye söze başlayarak
on beş dakika sanki Hükûmet programını açıklıyor gibi
konuşma yaptı. Arkadaşlarımdan rica ettim: Lütfen laf
atmayın. Böyle genç, eğitimli siyasetçilere ihtiyacımız
var. On beş dakika dinledik, on beş dakika Türkiye'nin enerji
politikalarını anlattı; ithalatta ne durumdayız, on
yıl sonra ne kadar enerjiye ihtiyacımız var. On beş
dakikayı anladık ama on beş dakikadan sonra muhalefet
partilerinin önerilerini hiç dinlemeyerek, muhalefet partilerinin
konuşmalarından hiçbir şey çıkarmadan muhalefet partilerini
suçlamaya başladı. Soru-cevaplara geldiğimiz zaman hiçbir
arkadaşımızın sorusunu cevaplamadı.
Sayın Bakan, iyi bir eğitim
almışsınız, yüksek lisansınızı enerji
üzerine yapmışsınız ama nükleer santral üzerine değil,
yenilenebilir enerjiler üzerine. Gençsiniz, arkadaşlarımız size
soruyorlar nükleer enerjiyle ilgili, siz tepki koyuyorsunuz, diyorsunuz ki:
Siz Menderes dönemine de karşı geldiniz, köprüye de karşı
geldiniz.
TAHİR ÖZTÜRK
(Elâzığ) Özal dönemine
TAHSİN TARHAN (Devamla)
Sayın Bakan, biz sosyal demokrat bir partiyiz. Biz, yoksulun,
işsizin, emeklinin yanında siyaset yapıyoruz. Biz çevreciyiz,
biz öncelikli olarak denizlerimizden bir balık dahi ölmesin diyoruz, bir
tane çiçek, bir tane böcek, bir tane ağaç dahi zarar görmesin diyoruz.
Onun için, şunu söylüyorum size: Biz de üretimden gelmiş biriyiz.
Burası bir holding değil, siz Türkiye Cumhuriyetinin Bakanısınız,
arkadaşlarımızın bütün sorularına tek tek cevap
vereceksiniz. Bu yasada eğer topluma faydalı, emekliye faydalı,
yoksula faydalı maddeler yoksa itiraz ederiz.
Biz yasanın geliş
şekline karşıyız. 8 milletvekili arkadaşınız
bunu Komisyona getiriyor, bakanların imzası yok. Benim aklıma
şu geliyor: Dönemin Başbakanı demek ki bu yasaya karşı
geldi; karşı geldiği için siz milletvekili imzalarıyla
önerdiniz. Benim aklıma bu geliyor. Ne aceleniz vardı?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ya, bir milletvekili kanun teklifi vermez mi? Veriyor ya.
TAHSİN TARHAN (Devamla)
Komisyonda tartışalım. Eğer millete faydalı,
milletin bütçesine faydalı bir yasaysa biz her zaman buna destek vereceğiz.
Sevgili milletvekilleri,
konuşmama son verirken şunu istiyorum: Ön yargıyla
yaklaşılmaması gerekiyor. Türkiye'nin bugün birlik ve
beraberliğe ihtiyacı olduğu bir dönem. Bu birlik, beraberlik
içerisinde, siyasal bir alan olmayan elektrik yasası geliyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TAHSİN TARHAN (Devamla)
burada dahi muhalefet partileri suçlanıyor.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Tarhan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bir düzeltme yapmama tutanaklara geçmesi açısından izin
verirseniz, bir iki cümle bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN Dinliyorum
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın milletvekilimiz biraz önce ifade ederken 8 milletvekili
arkadaşımızın imza vererek kanun tekliflerini
verdiğini söyledi. Aslında, burada diğer milletvekili
arkadaşlarımızın imzaları da var komisyon raporuna girmiş
veya girmemiş.
Fakat, İç Tüzükümüzün
74üncü maddesinde kanun teklifi verme hakkının Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerine ait olduğu mevcut, Anayasada da var. Eğer,
sayın milletvekili komisyon raporunu incelemiş olsaydı,
18/4/2016 tarihinde, Ahmet Davutoğlunun Başbakan olduğu
dönemde, İç Tüzükün 77nci maddesine göre -24üncü Dönemde, 25inci
Dönemde gelmiş olan bir kanun tasarısının İç Tüzükün
77nci maddesine göre- ihya edildiğini görürdü ki, orada da bu 2014
yılında 18 maddeydi, 2 maddelik kısmını bir torba yasa
içerisine ilave ettiğimizden dolayı 16 madde olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine gelmiştir. Yani, bundan önceki hükûmetler de,
63üncü Hükûmet de 64üncü Hükûmet de bunun arkasındadır.
Saygıyla arz ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Elitaş, tutanaklara geçmiştir.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Gök...
LEVENT GÖK (Ankara)
Efendim, ben de tutanaklara geçmesi açısından bir
değerlendirmede bulunacağım.
Böylesine önemli bir konuda,
iktidar partisinin tasarı şeklinde değil de teklif şeklinde
getirmesine karşıdır arkadaşımız ve Cumhuriyet
Halk Partisi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Levent Bey, söyledim onu, söyledim.
LEVENT GÖK (Ankara)
Tasarı şeklinde geldiği zaman, hepimizin bildiği gibi
-Sayın Elitaş da herkesten iyi bilecek bir pozisyondadır AKP
içerisinde- bütün herkesten görüş alınması, tüm
bakanlıklardan, ilgili bakanlıklardan, kuruluşlardan bilgi
alınması ve onların hukuki ve fiilî desteğinin istenmesi
zorunluydu ama iktidar partisi Türkiyeyi, 79 milyonu ilgilendiren böylesi bir
kanunda bunu tasarı olarak getirme cüretini gösterememiştir;
arkadaşımızın değinmek istediği nokta budur.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Tasarının içerisinde sizin itiraz ettiğiniz
kısımlar var Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Yani,
kanun tekliflerinin arkasına sığınmasın Hükûmet;
getirecekse, cesareti varsa kanun tasarısı şeklinde getirsin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Gök, sizin itirazlarınızın tamamı
tasarının içinde var.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Gök, sizin sözleriniz de tutanaklara geçmiştir.
Şimdi, birinci bölüm
üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz. On beş dakikalık sürenin birinci yedi
buçuk dakikası sorular için, ikinci yedi buçuk dakikası da cevap
olarak Hükûmet tarafından, Sayın Bakan tarafından
kullanılacaktır.
Şimdi, soru
işlemini başlatıyorum.
Sayın Arslan...
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Bakana soruyorum.
1) Dağıtım
şirketleri ve bölgeler ölçeğinde tahsil edilemeyen kaçak ne
kadardır?
2) Kayıp kaçak bedelinin
usulsüzlüğü nedeniyle açılan davalar ve tüketici hakem heyeti
başvurularından çıkan kararlara göre bugüne kadar ödenmesi
gereken tutar toplamda ne kadardır, yapılmış bir ödeme var
mıdır?
3) Bakanlık verilerine
göre, satın alma gücü paritesine göre aktif enerji bedeli
bakımından ülkemiz, OECD ve Avrupa ülkeleri arasında
kaçıncı sıradadır?
4) Ülkemiz,
dağıtım bedeli bakımından OECD ve Avrupa ülkeleri
arasında kaçıncı sıradadır?
5) Ülkemiz, perakende
satış hizmet bedeli bakımından OECD ve Avrupa ülkeleri
arasında kaçıncı sıradadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Sarıhan...
ŞENAL SARIHAN (Ankara)
Basında yer alan bilgilere göre, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun
yönetmelik değişikliğiyle, ayın ilk yirmi günü veya ellinci
gününde faturalandırma dönemi bitecek, sayaçlar yirmi beş ya da otuz
beş gün arasında okunup faturalandırılacak. Acaba bu
konuyla elimizdeki tasarının herhangi bir bağlantısı
var mıdır? Bu rastlantılar ya da bu düzenlemeler esas olarak
neye hizmet edecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Demirtaş
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Sayın Bakan, Bakanlığınıza
bağlı Türkiye Taşkömürü Kurumunun 14.500 norm kadrosu
olmasına rağmen kurumda bugün itibarıyla 8.500 işçi
kalmıştır. Yani, Türkiye Taşkömürü Kurumunda 5.500 üretim
işçisi açığı vardır. TTK Genel Müdürlüğü,
2012den itibaren Bakanlığınızdan üretim işçisi
açığının giderilmesi için kadro talep etmektedir.
Sayın Bakan, Zonguldak için son derece önemli olan bu işçi
alımını ihtiyaç olduğu hâlde neden yerine getirmiyorsunuz?
TTKya 5.500 işçiyi alacak mısınız? Size yazılı
olarak da bunu defalarca sorduk, bu sorumuza neden cevap vermiyorsunuz?
Son günlerde TTKnın
özelleştirileceği Zonguldak kamuoyunda konuşulmaktadır.
TTKyı özelleştirecek misiniz Sayın Bakan?
TTKnın redevans usulü
vermiş olduğu bir ocakta 245 işçi işten
çıkarıldığı ve yasal haklarını
alamadıkları için açlık grevi yaparak ölüme yattılar. Eylem
bitti ancak işçilerin sorunları henüz çözülmedi. 245 işçiyi
alacak mısınız?
BAŞKAN Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
kanunların halkın yararına ve çıkarına uygun
çıkarılması gerekir, olması gereken amaç bu. Bu mevcut
olan, önümüzdeki, elimizdeki teklifte, elektrikle ilgili çıkarılan bu
yasa şirketlerin lehine midir, yoksa halkın lehine midir?
İkinci bir soru: Sizin
kurumunuzda engellilere ilişkin binde 3 kontenjan vardır. Engelliler
kadrosunda yeteri kadar personel çalışıyor mu? Boş kadro
var mıdır?
Üçüncü soru:
Dağıtım şirketlerinin elektriğini çalan
hırsızların peşine düşmesi gerekirken,
dağıtım şirketleri bu düzenlemeyle bu takipten
vazgeçmeyecek mi?
Bir başka soru: Elektrik
şirketleri, bu şirketler, kayıpların önlenmesi için
elektrik hatlarına yatırım yapmaktan kaçınmayacak mı
bu düzenlemeyle?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Mersin
Akkuyu Nükleer Santralinin Ecemiş fay hattı üzerine
yapıldığını biliyor musunuz?
İkinci sorum: Almanyada
çok ciddi bir dergide yayımlanan bir araştırmaya göre
Almanyadaki nükleer santrallerin çevresinde yaşayan çocuklarda kan
kanseri oranının 2,2 kat daha yüksek olduğunu biliyor musunuz?
Kaldı ki, burada hiçbir sızıntı
olmadığını ifade ediyor araştırmacılar,
tamamen normal çalışan bir nükleer santralden bahsediyoruz.
Üçüncü sorum:
Fukuşimada olduğu gibi, Çernobilde olduğu gibi -Allah korusun-
Akkuyuda bir patlama olduğunda bunun hangi boyutlarda ülkemize ve
insanlığa zarar vereceğini biliyor musunuz ve oluşacak
kanserlerin nesilden nesile aktarılacağını da biliyor
musunuz?
BAŞKAN Sayın
Yılmaz Tezcan
YILMAZ TEZCAN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Mersin son
zamanlarda, özellikle son on-on beş yılda doğudan önemli oranda
göç almış bir şehrimiz, ekonomik olarak da inanılmaz
derecede büyüyor. Bu manada enerji ihtiyacının da had safhada
olduğunu biliyoruz. Bu noktada Akkuyu Nükleer Santralini önemsiyoruz. Bir
radyasyon onkolojisi doçenti olarak Akkuyu Nükleer Santralinin gerçekten
gerekliliği konusunda vurgu yapmak istiyorum. Yaklaşık 20 milyar
dolara mal olacağını, 10 bin civarında işçimizin orada
istihdam edileceğini söylediniz. Bu noktada tabii çift korumasıyla beraber etrafında çok fazla radyasyon
sızıntısının olmayacağını, bunun
takipçisi olacağımızı da ayrıca ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Behçet Yıldırım
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Sorum Bakana: Geçen ay
Adıyaman Havalimanında özel bir uçak vardı, sordum, Cengiz
Holdinge ait olduğu söylendi. Niçin geldiğini sordum, hiçbir cevap
alamadım. Acaba TOKİ için mi geldi, yer altı madenleri için mi geldi yoksa Adıyamana
mülteciler için konteyner kent yapmak için mi geldi? Bunu Bakanın
ağzından bire bir öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, elektrik
faturalarındaki TRT payı 2002 tarihinden günümüze kadar her yıl
ne kadar tahsil edilmektedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Akkuyu
Nükleer Santraliyle ilgili hisselerin yüzde 49unun Ruslar tarafından
Cengiz İnşaata satılacağı doğru mudur? Eğer
bu doğruysa bunun nelere mal olacağını hesaplayabildiniz
mi?
İki: Eğer Mersin
halkı otuz beş yıldır Mersinde bir nükleer santral
yapılmasına karşı çıkmamış olsaydı ve
şu anda nükleer santral çalışıyor olsaydı Rusyayla
yaşadığımız bu gerginlik nedeniyle Mersinin
bağrındaki bu atom bombasının rolü ne olacaktı? Çünkü
bu nükleer santrali işletme yetkisinin sadece Ruslarda olduğunu
anlaşmaya siz koymuşsunuz ve bizim oraya girme ihtimalimizin olmadığını
bizler de biliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
işlenmemiş altından KDV alınmıyor ancak elektrikten
yüzde 18 KDV alınıyor. Aslında elektrik yaşam hakkı
açısından aranan bir unsur. Bundan vazgeçilemez mi? Bundan
vazgeçilirse ülkemiz batacak mı veya bu maliyeti kaldıramayacak
mı? Bu açıdan, lüks maddelerin, mesela bir pırlantanın
vergilerinin artırılması gerekirken bunların vergileri
düşüyor, vatandaşın zaruri ihtiyacı olan elektriğin
KDVsi yüzde 18e çıkıyor. Bu, adalet duygusuyla
bağdaşır mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Ilıcalı
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Değerli
Bakanımın bu Erzurum ve bölgesi için jeotermal enerji ve termik
santral kurulması yönünde verdiği desteğe önce teşekkür
ediyorum. Burada, bölgemizde bulunan kömür rezervlerinin
değerlendirilmesi, jeotermal enerjinin hayata geçirilmesi ve bazı
ilçelerimizde de nüfus azlığından buradaki doğal gaz
taleplerinde fizibilitede olumsuzluklar çıkıyor. Bu konularda acaba
-bu bölgenin de kalkınması manasında çok önemli- ne
düşünür?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ilıcalı.
Sorular sona ermiştir.
Şimdi cevaplar için
Hükûmete söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, bayağı
soru var; bu kadar süre içerisinde hepsine cevap veremezsem yazılı
olarak dönelim.
Şöyle: EPDKnın
yirmi ila otuz beş gün arasında faturalara dönme konusunun bu yasa
teklifiyle hiçbir alakası yok, o tamamen tüketicilerin elektrik
faturasını kendi periyodları içerisinde düzenli ödemesiyle
alakalı bir husus. Tabii, yirmi beş gün gelen, yirmi gün gelen ile
otuz beş gün gelenin arasındaki fatura farkı doğal bir
süreç. Bu paketin içerisinde bununla ilgili bir düzenleme yok.
TTKyla ilgili bir soru
geldi. TTK 14.500 kapasitesinin 5.500ünü kullanmıyor. yönünde bir bilgi
geldi. Tabii, Bakanlığımız, dünden bugüne, bugünden
yarına, madencilik sektörüyle ilgili çok önemli adımlar attı.
Yeni dönemde, özellikle TTK noktasında çok ciddi bir çalışma
yapıyoruz. Nedir bu çalışma? TTKya bağlı madenlerimiz
ve kurumlarımızda, sadece ve sadece istihdama yönelik değil o
madenler ve kurumlar özelinde de makul faaliyet giderlerini de
karşılayabilir, devlete ve kamuya yük olmayacak bir çerçevede bir
yapılanma çalışması yapıyoruz. Bu çerçevede, hem
kurumlarımızın zarar etmemesi, kâr etmesi hem de istihdamın
artması yönünde bir süreç olacak ve bununla alakalı olarak da bu
yıl içerisinde, inşallah, yeni bir sürece gideceğiz, bu
sayı daha da artacak.
Şimdi, gelelim bu
bahsedilen 245 maden işçisi konusuna. Bu konu, özel sektörün
işlettiği ve işleten firmanın yaşadığı
mali sıkıntılar vesilesiyle atanan kayyum ve mahkemelik
olması sebebiyle maaşlarını ödeyemediği
çalışanlarının oluşturduğu bir protesto
eylemiydi. Biz buna destek vererek de bu çalışanların, bu firma
özelinde, özel sektör firması özelinde haklarını alması
için gerekli çalışmaları yaptık ve bu madendeki
çalışan arkadaşlar hem alamadıkları
maaşlarını aldılar ve bunun yanında da biz, bu
arkadaşların madencilik sektöründe, kamu veya özel, mağdur
olmamaları için önümüzdeki dönemde, inşallah, yeni bir iş ve istihdam
oluşturma noktasında da çalışmalarımızı
yürütüyoruz.
Bu yasa teklifi kimin
lehine? diye bir soru vardı. Kamunun mu, özel şirketlerin mi? Bu,
tabii, kapsamlı bir paket. Ben buradan kayıp kaçak iması
olduğunu düşünerek bu özelde cevap vermek istiyorum.
Burada en önemli konu, yine
söylediğim gibi, 2002 yılından beri iktidarda olduğumuz
süreçte -ki burada belge arıyorsak belge de var, işte elimde 1999
yılının TETAŞ belgeleri, 1998 yılının, 2000
yılının- bu hesaplamaların hepsinde, eski dönem iktidarlarımız
döneminde de kayıp kaçak bedellerinin tüm bu hesaplanan bedellerin
içerisinde yer aldığı tüm kamu evraklarında var. Yani, 2001
yılında, hesaplama noktasında toplam tüketim rakamının
içerisinden çıkarılıp ayrıştırılması;
ince nokta bu.
Dolayısıyla,
aslında evvelsi gün de dediğim gibi, kayıp kaçak bedeli hep
vardı, toplam tüketiciden de alınıyordu. Halkımız bir
daha bilsin diye burada, işte, birçok evrak ve bilgi olarak anlatabiliriz
bunu. Peki, Ne yaptık, ne yapacağız bu düzenlemelerle?
diyorsanız, Hakeza Yatırımlara devam edilecek mi? sorusuna da
cevap vermek için birleştirerek bu ikisini anlatayım istiyorum.
Kesinlikle ve kesinlikle, bugüne kadarki performansımızla, kayıp
ve kaçağı, teknik olan ve olmayan kayıpla birlikte, bölgesel
olarak sayaca bağlanmamış olan, yetersizliği olan, gelir
düzeyi noktasında yeterli olmayan, çalıntı veya kaçak çerçevesi
içerisinde sistemde görünmeyen bu bedelleri yüzde 20lerden 14lere indirdik.
Bu düzenlemelerle, yeni dönemde, şahsımın
Bakanlığı noktasında, iki tane önemli adım
atıyoruz: Bir, bölgesel araştırma dağıtım
bölgeleri. İki, direkt Bakanlığa bağlı bir denetim
ekibinin oluşturularak sadece ve sadece
Özelleştirilmiş olan
bir piyasadan bahsediyoruz, 21 dağıtım bölgesinden bahsediyoruz,
bu bölgelerde yapılan yatırımlarla, kayıp kaçak takip
noktasında bu rakamın özellikle kaçak kısmını ki
teknik kayıp kısmını OECD ortalamalarının yüzde 7
ila 8,5 aralığına kadar indirdik. Yeni
yapacağımız yatırımlarla ki 2019, 2020 yılına
kadarki süreçte 18 katrilyonluk yeni teknik altyapı
yatırımlarıyla bunu çok daha alt düzeye indireceğiz
inşallah. Bunun yanında, kaçak hususuyla ilgili tarımsal
sulamadan tutun, -ki evvelki ay 3 bakanımızda birlikte Urfayı
ziyaret ettik- Güneydoğu Bölgesindeki hakikaten elektrik sorununun da bir
parçası olan -makul düzeye inmesi- ciddi anlamda tarımsal sulamadaki
kayıp ve kaçak olan, elektrik altyapısının düzenlenmesinden
tutun, tüm Türkiyenin etrafında, tüm 21 bölgedeki kaçak
oranının da düşürülmesiyle ilgili çalışmaları
Bakanlığa bağlı denetim ekibiyle de yakından devam
ettireceğiz.
Burada
şunun da altını bir çizmek lazım: Burada sayısız
uluslararası raporlar var, bilgiler var, evraklar var. Bütün dünyada
-İngiltere, Amerika- birçok rapordan bahsediyoruz. İşte,
geçtiğimiz gün Amerikayla ilgili bir raporda Amerikadaki illegal
kullanılan yıllık elektrik rakamı için bahsedilen rakam 6
milyar dolar yani kaçak olarak elektrik kullanımı 6 milyar dolar ve
bu tüm sistemdeki faturadır. İngilterede milyar poundlardan
bahsediliyor. Avrupanın birçok ülkesinde de var bu rakam. Kimi ülkede
biraz daha çok, kiminde biraz daha az ama bu rakam tamamıyla ve
tamamıyla tüm sistem içerisinde devam ediyor.
Nükleer
noktasına gelelim. Bir soru vardı, Elektrik kesintisi olduğu
için, elektrik sisteminde yaşanan problemden dolayı soğutma
sistemi bozuldu ve onun için bu nükleer kaza oldu Fukuşimada. diye bir
soru geldi. Burada teknik bir detayı anlatmakta fayda var. Kesinlikle
bundan dolayı değil. Malum, tsunamiden kaynaklı büyük, dev
dalgaların 100 metreden daha büyük soğutma kulelerinin üzerini bile
aşarak tüm bu santralin içine girmesiyle birlikte tüm elektrik sistemi
down oldu ve bundan dolayı sistem devreye giremediği için
Fukuşimadaki kaza teknik olmayan, doğal afet sebebiyle
gerçekleşti ve cereyan etti.
Doğal afet her zaman
var. İki gün önceki toplantıda söylediğim gibi, programda
söylediğim gibi, birçok ortamda da söylediğim gibi, dünyada 442 tane
nükleer santral var. İşte, radyasyon oranından bahsediyoruz, tüm
bu radyasyona dayalı olarak insanların etkilenmesinden bahsediyoruz.
Dünyada tıp merkezleri, sağlık örgütleri bunlarla ilgili birçok
çalışma yapıyorlar ama biz bilimsel olarak, birçok ülkede yer
alan bu nükleer santrallerin bireysel ve çevresel etkileriyle alakalı
olarak çok ciddi yayınları takip ediyoruz. Ha, bu çerçevede resmî
olarak baktığımızda birçok rasyolar var. Geçen de
bahsettim, günde 1 paket tüketen birisinin yılda aldığı
radyasyon yaklaşık, neredeyse 11 katı; bir bilgisayarlı
tomografi, MR çektirdiğinizde onlarca katı, bir nükleer santralin
etrafında yaşayan bir insanın etkilendiği radyasyon
miktarına göre. Dolayısıyla, radyasyon özelinde de doğal
afet noktasında da enerjinin çeşitlendirilebilirliği, enerjinin
dünyadaki benzer örnekleriyle, gelişmiş ülkelerde ne şekilde
kullanıldığıyla ilgili en son teknikleri, mevzuatları,
teknolojileri takip etmekle mükellefiz, yükümlüyüz. Onun içindir ki işte,
bahsediyoruz, birinci nükleer santral, üç artı nesil dediğimiz
dünyadaki en son gelişmiş, Rusyayla ilişki.
İkinci: Japonyayla
birlikte yürüttüğümüz, yine üç artı nesil dediğimiz, güvenlik
noktasında uçak çarpmasına karşı, depreme dayalı,
9,5-10a dayalı sismik deprem etkisiyle birlikte zedelenmesine dayalı
birçok etkiyi beraberinde, savunma anlamında, güvenlik anlamında
ihtiva etmesi açısından tüm bu altyapıyı, müzakereleri
bağımsız otoritemiz TAEKle birlikte yürütüyoruz.
Onun dışında,
başka bir soru daha geldi; Akkuyu Nükleer Santrali, Cengiz
İnşaat veya Cengiz İnşaatın uçağı oraya
inmiş... Vallahi, Cengiz İnşaatı biz takip etmiyoruz.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) O sizi takip ediyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Ben
açıkçası ne zaman, nereye gitmiş, kiminle uçağa
binmiş, onunla ilgili şahsen bir bilgi veremeyeceğim.
Akkuyu Santraliyle ilgili
böyle bir gelişme var mı? Resmî olarak bize gelmiş bir şey
yok. Nitekim Rusyayla yaşadığımız bu gerginlik
noktasında, 24 Kasımdan bugüne kadar olan gelişmelerle ilgili
medyada birçok şey yazılıyor, çiziliyor, bununla ilgili birçok
şey söyleniyor; işte, doğal gazla alakalı olsun,
yatırımlarla ilgili olsun falan. Ama, devlet üslubu gereği,
devlet ciddiyeti gereği biz her çıkana, her söylenene göre değil
resmî makamlarla iletişimimiz ve diyaloğumuzu resmî prosedür ve çerçeve
içerisinde yürütmeye devam ediyoruz.
Dolayısıyla, Mersin
özelinde veya Sinop özelinde nükleer santrallerle alakalı çok ince ve
detaylı, güvenlik başta olmak üzere, insan
sağlığı ve bölge güvenliği başta olmak üzere tüm
dünyada uygulanan güvenlik prosedürlerinin hepsinden daha fazla güvenlik tedbirleriyle
bu süreci yürütüyoruz. Vatandaşlarımız müsterih olsun. Siz
vekillerimiz, sizlerin de haklı kaygılarla sorularınız
muhakkak bu çerçevede yürüyordur; Mersin vekillerimiz de hakeza öyle, bu
şekilde yürüyordur.
Onun dışında,
Mahmut Tanal Bey KDV noktasında sordu. Bu, tabii Maliyeyle ilgili bir konu
ama bununla ilgili kurumlarımızın bütçesine dayalı KDV
indirimleri hususu Bakanlığımız ötesinde, tüm Bakanlar
Kurulu ve Hükûmetimizin ana bütçesi özelinde; tabii ki bütçemizin fazla
verdiği noktada, gelirlerimizin, ekonomimizin büyüdüğü, katma
değerli birçok bağımsız, özel sektöre dayalı,
ekonominin büyümesine dayalı, gelirlerin artmasına dayalı. Tabii
ki vergilerimizi birçok alanda düşürmek hedeflerimizin başında.
Bu çerçevede bakmak lazım.
Erzurum kömür mevzusu geçti.
Sadece Erzuruma dayalı değil, kömür hususu, bahsettiğimiz gibi,
Bakanlığa geldiğim günden beri, Hükûmetimizin ve
iktidarımızın bugüne kadar uyguladığı
politikalarda yerli enerji, yerli kaynaklar noktasında
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum Sayın Bakan.
Buyurunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Tamam
bağlıyorum, son bir cümle, bağlıyorum.
Dolayısıyla,
iktidarımızın ve Hükûmetimizin ana politikalarından biri
olacağı için, sadece Erzurum değil, Eskişehir, Konya,
Afyon, Trakya, Afşin, Çayırhan, Soma, Türkiyenin birçok yerindeki
doğal kömür rezervlerimizi ve kaynaklarımızı maksimum
kullanmak için bu dönemde buna daha fazla eğileceğiz.
Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Böylece, birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci madde üzerinde üç
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesiyle 2804 sayılı Kanunda değişiklik öngören
ek 1inci maddede yer alan 11/9/1981 tarihli ve 2522 sayılı Kamu
Kuruluşlarının Yurt Dışındaki İhalelere
Katılması Hakkında Kanuna tabi olmaksızın,
bağlı bulunduğu Bakanlık onayı ile; ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını ve "çalışma
büroları" ibaresinin "temsilcilik" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Kadim Durmaz Tahsin Tarhan Kemal Zeybek
Tokat Kocaeli Samsun
Ömer Fethi Gürer Ahmet
Akın Didem
Engin
Niğde Balıkesir İstanbul
Bülent Yener Bektaşoğlu Erkan Aydın Çetin
Arık
Giresun Bursa Kayseri
Özkan Yalım
Uşak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin ikinci fıkrasının Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğünün yurt dışı faaliyetleri, bu faaliyetlerin
kontrol ve denetimi ile yurt dışında
çalıştırılacak personelin niteliği, görev süresi,
bunlara ödenecek ücretler ile harcamalar ve bunların mali kontrol esaslarına
ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulan
yönetmelikle düzenlenir." şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu Mustafa
Kalaycı
Denizli Hatay
Konya
Fahrettin Oğuz Tor Ruhi Ersoy Baki
Şimşek
Kahramanmaraş Osmaniye Mersin
Ahmet Selim Yurdakul Mehmet Erdoğan Erkan Haberal
Antalya Muğla
Ankara
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı
Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü Erol
Dora
Bitlis Tunceli
Mardin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erol Dora,
Mardin Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Dora. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair 312 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde Halkların Demokratik Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, nükleer santraller
için yapı denetimini ve İmar Kanunu`nu neredeyse devre
dışı bırakan, kömür santralleri için alım garantisi ve
teşvikler getiren, buna karşılık yenilenebilir enerji
kaynaklarına sınırlamalar içeren bu yasa teklifi, kamuya ait
santrallerin de değer tespiti yapılmaksızın
peşkeş çekilerek satışının önünü açıyor. AKP
hükûmetlerinin rant yaratmak adına doğa talanını mübah
gören politikalarının bir devamı niteliğinde olan bu kanun
teklifinde yer alan birçok düzenlemenin hukukla, kamu yararıyla
bağdaşır yanı bulunmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, elektrik piyasası
üzerinde bir kanun teklifi üzerinde görüşürken, seçim bölgem olan Mardin
ve çevre illerde yaşanan elektrik sorunlarına özellikle değinmek
istiyorum. Ana geçim kaynağı tarım olan Mardin Ovası
genelinde neredeyse her sulama sezonunda elektrik kesintileri
yaşanmaktadır. Bu nedenle, çiftçiler ve elektrik kurumu
karşı karşıya gelmekle kalmamakta, bu sorun gittikçe kronik
bir hâle gelmektedir. Vatandaşlarımızın şikâyetleri
doğrultusunda geçtiğimiz yıllarda Enerji
Bakanlığıyla görüşmelerimize rağmen, diğer taraftan
ilgili sivil toplum örgütlerinin sorunun çözümü için defalarca girişimde
bulunmalarına rağmen, halkın defalarca demokratik tepkilerini
ortaya koymasına rağmen, çözüm noktasında olumlu
sayılabilecek bir gelişme olmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
kamusal bir hizmet ve temel bir insan hakkı olması gereken elektrik,
serbest piyasada kâr edilen bir mal konumuna getirilerek halkın aleyhine
bir piyasa ürünü hâline getirilmiştir. Dolayısıyla, bölgede
elektrik dağıtımı yetkisini alan DEDAŞ da meseleye
tüccar mantığıyla yaklaşmaktadır oysa ortada kamusal
servet olan tarımın kaybı söz konusudur. Çiftçiden talep edilen
elektrik bedeli, çiftçilerin ödeyebileceği rakamlar değildir. Çünkü,
Mardin Ovasında çiftçilerimizin kendi imkânlarıyla
açtırdıkları 400 ila 600 metre arası derinliği olan
sondaj kuyuları çok fazla elektrik tüketmektedir. Buna benzer yerlerde,
örnek vermek gerekirse Konya, Karaman, Aksaray, Niğde gibi illerin
bazı bölgelerinde devlet sondaj kuyuları kazıp çiftçilerden
makul bir fiyatla su bedeli tahsil etmektedir. Aynı uygulamanın Güneydoğu
Anadolu'da uygulanmıyor olması manidardır.
Değerli milletvekilleri, tarım ve
diğer birçok yatırımda geçmiş yıllarda bölgeye âdeta
negatif ayrımcılık yapıldığı ortadadır.
Bugün GAP kapsamında yer alan Mardin, Şırnak, Siirt, Batman ve
Urfa aynı zamanda Türkiye'de işsizlik oranının en yüksek
olduğu illerdir. 1975 yılında temeli atılan GAP, üzerinden
kırk bir yıl geçmesine rağmen, hâlâ bölge çiftçimizin hakkı
olan suyu tarım alanlarına ulaştırmamıştır.
GAP'ın tamamlanmaması nedeniyle, halkın önemli bir kesimi
arazilerini sondaj yöntemiyle kuyulardan su çekerek sulamakta, büyük bir
kördüğüme dönüşen bu çelişki, sulama zamanlarında
sağlıksız ve kesintili enerji aldıkları için üretim
kaybı yaşayan çiftçilerimizi her sene isyan etme noktasına
getirmektedir. Bu sıkıntıların giderilmesi için yürütülen
çabalar yetersiz kalmış, çiftçinin mağduriyeti
giderilememiştir. Bununla birlikte, bölgenin en önemli geçim
kaynağını binbir türlü eziyetlerle işleten çiftçilerimize
altından kalkamayacakları elektrik bedelini ödemediği takdirde
elektriğin kesileceği tehdidinde bulunmak ne hukukidir ne de
vicdanidir.
DEDAŞ'ın, sulama döneminin çok kritik
olduğu bugünlerde bilinçli olarak elektrik kesintisi tehdidinde
bulunması kabul edilemezdir. Bu sorun iyi niyet ve hakkaniyet çerçevesinde
mutlaka çözülmelidir. Enerji Bakanlığı bu konuda DEDAŞ ile
bölge çiftçisini karşı karşıya bırakan politikalardan
vazgeçmelidir. Bölgenin tarımsal sulama nedeniyle mağdur edilmesinin
baş sorumlusu devlettir çünkü GAP projesini başlatan ve bitirmeyen
devlettir.
Geçtiğimiz günlerde, 63 bileşenli bir
sivil toplum örgütü olan Mardin Tarım Dernekleri Federasyonu da sorunun
çözümüne ilişkin yeni girişimlerde bulunmuş ve 2014 Ağustos
ayında yaşanan protestolara benzer tepkilerin yaşanabileceği
uyarılarında bulunmuşlardır.
Bu çerçevede, çiftçilerimizin elektrik
sorunlarının bir an önce giderilmesi konusunda Hükûmete bir kere daha
çağrıda bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.-
YOKLAMA
(CHP ve HDP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Bir yoklama talebi vardır, onu
gerçekleştireceğim.
Şimdi yoklama talebinde bulunan sayın
milletvekillerini ismen tespit edeceğim: Sayın Gök, Sayın
Bayır, Sayın Tarhan, Sayın Bayraktutan, Sayın Bakır,
Sayın Bektaşoğlu, Sayın Arslan, Sayın Sarıhan,
Sayın Engin, Sayın Demirtaş, Sayın Atıcı,
Sayın Torun, Sayın Yılmaz, Sayın Gündoğdu, Sayın
Erdoğdu, Sayın Erkek, Sayın Gökdağ, Sayın Yeşil,
Sayın Emir, Sayın Toğrul.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sema
KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde Mardin Milletvekili
Erol Dora ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242), İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288), Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/586), Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Teklifin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi, diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin
ikinci fıkrasının Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün
yurt dışı faaliyetleri, bu faaliyetlerin kontrol ve denetimi ile
yurt dışında çalıştırılacak personelin
niteliği, görev süresi, bunlara ödenecek ücretler ile harcamalar ve
bunların mali kontrol esaslarına ilişkin usul ve esaslar
Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir."
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Haberal (Ankara) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Erkan Haberal, Ankara Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Haberal.
(MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN HABERAL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Bakan, sizi ve
değerli bürokratlarınızı da saygıyla
selamlıyorum.
Enerjide ve elektrikte kayıp kaçağı
konuşurken kayıp ve kaçağın başkenti Zonguldaktan
hepinize selam olsun diyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Zonguldak kaybolmuş hayatların
başkenti, Zonguldak terk edip gitmek zorunda kalanların
başkenti. Kaybolmuş hayatlar diyorum çünkü 5 binin üzerinde madenci
şehidi vardır; her birini saygıyla, minnetle, şükranla
anıyorum.
Kaçak diyorum çünkü 2002 yılında 670 bin
olan nüfusu, ülkemizdeki nüfus artış hızına rağmen
bugün 597 bin olan Zonguldak; 2002 yılında Türkiye Taşkömüründe
çalışan işçi sayısı 15.774, üretilen kömür 2 milyon
245 bin ton iken 2015 yılında çalışan işçi
sayısının 8.952ye düştüğü, üretilen kömür
miktarının 1 milyon tonun altına indiği Zonguldak. Ülkemiz
yılda 30 milyon ton taş kömürü tüketiyor ve bunun yüzde 10unu bile
üretemiyoruz. Her yıl yaklaşık 4 milyar dolar yurt
dışına gidiyor ve Zonguldak kömür havzasında hâlen 1 milyar
300 milyon ton kömür rezervi var fakat işçi sayısı ısrarla
düşüyor, 2002de, 2007de, 2011de, 2015 seçimlerinde AK PARTİ hükûmetleri
İşçi alacağız. diye söz verdikleri hâlde işçi
sayısı ısrarla düşüyor. Bakanınızın
Zolguldaka gelip söz verdiği, Sayın Zonguldak Milletvekili Sevgili
Kardeşim Özcan Ulupınar 3 bin kişi alınacak. diye
Zonguldaka müjde verdiği hâlde Zonguldakta işçi sayısı
ısrarla azalıyor.
Zonguldakta kayıp ve kaçak dedim, kömür dedim,
sebebi ÇATES elektrik santralleri. Zonguldakta elektrik santrallerinin
kurulmasının sebebi kömür olması ama kömür yurt
dışından getiriliyor. Bir zamanlar, kömür üretiminde, bedel
ödeyerek dünyada belli bir yer eden Zonguldak şu anda ithal kömürün
merkezi hâline geldi.
BAŞKAN Sayın Haberal, bir saniye efendim.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bir uğultu
vardır, hatibin sözleri yeterince sağlıklı
işitilmiyor. Lütfen efendim
Buyurunuz Sayın Haberal.
ERKAN HABERAL (Devamla) Teşekkür ederim efendim.
Dünya Sağlık
Örgütünün hava kirliliğinde güvenlik limitinin 3 katında Zonguldakta
çevre kirliliği. Buna rağmen yeni santraller yapılıyor,
buna rağmen Zonguldakta maden kömürü üretilmiyor, işçi
alınmıyor. Norm kadro 14 bin olmasına rağmen, Sayın
Bakan, sizden önceki bakanların gelip söz vermesine rağmen, sizin
milletvekillerinizin Zonguldaka işçi alınacak. sözü vermesine
rağmen Zonguldaka ısrarla yeni santraller yapılıyor,
ısrarla üretim artırılmıyor.
Zonguldaklılar zehir
soluduklarının farkında; bu hava kirliliğinde hiç olmazsa
kendi zehirlerini solumak istiyorlar, Ukraynadan gelen kömürün zehrini solumak
istemiyorlar. Sayın Bakan, size sordum siz de lütfettiniz, cevap verdiniz.
Zonguldakta 3 tane termik santral var. Yeni termik santralleri -ÇED
raporları görüşülüyor- ne yapmayı düşünüyorsunuz;
Zonguldaka yeni personel, TTKya yeni işçi alacak
mısınız? dedim ve bana cevap verdiniz, şu anda
Zonguldakta 7 tane santral olduğunu, elektrik üretim tesisi
olduğunu, Zonguldakta 3.200 işçiye ihtiyaç duyulduğunu ve
Hazine Müsteşarlığının, zarar ettiği gerekçesiyle
buna müsaade etmediğini söylediniz. Tamam, çok güzel ama 30 milyon ton
yurt dışından ithalat yapılıyor, Ukraynadan kömür
alıyoruz. Kömür üreten Zonguldak en fazla kömür alan memleket hâline
geldi, Ukrayna kömürü. Kurulu kapasitemiz 5 milyon ton ve Zonguldakta 1 milyar
300 milyon ton rezerv var ama çalışan sayısı ısrarla
düşürülüyor, ısrarla yeni eleman alamıyor. Acaba TTK
özelleşecek mi Sayın Bakan?
Türkiye, enerji
açığını kapatmak için eğer yeni santralleri
ısrarla yapıyorsa ve yer olarak Zonguldakı tercih ediyorsa
tercih etmesinin sebebi, orada kömür yataklarının olması,
dünyanın en zengin maden ocaklarının olması. Ama bütün
bunlara rağmen, ısrarla, hâlâ Ukraynadan ithal kömür getirilip yeni
ÇED raporları veriliyorsa bunda bir soru işareti var Sayın
Bakan. Dünyada hiçbir ülkede
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Haberal, sözlerinize Genel Kuruldaki uğultuyu kesmek amacıyla
müdahale etmek zorunda kaldığımdan dolayı, zaman
kaybını önlemek amacıyla size ilave bir dakika süre veriyorum.
ERKAN HABERAL (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kayıp ve
kaçağın başkenti Zonguldak. dedim. Zonguldakın kayıp
ve kaçağın başkenti olmasının en büyük sebebi, burada
kömür üretiminin yapılamaması ve ısrarla kömüre bağlı
termik santrallerin buraya yapılmak istenmesi ve yapılıyor.
Dünyada hiçbir ülkede 78 kilometrelik bir çizgi içinde 13 tane santral yok;
Zonguldakta şu anda 7 tane Sayın Bakanın bana verdiği
bilgiye göre ve üstüne, yeni yapılanlarla beraber 13e çıkacak.
Şu anda ÇED raporları var bu anlamda çalışan.
Sayın Çevre ve
Şehircilik Bakanına sordum, Hayır, 4 tane. dedi. Sayın
Bakana sordum, lütfettiler, cevap verdiler Sayın Bakan, 7 tane. dedi.
Bakanlıklar arasında da o zaman bir uyum yok, bakanlıklar
arasında da bir haber yok.
Sayın Bakan, Zonguldaka
olan özel ilginizi biliyorum efendim, onun için söylüyorum: Sizden önce
Zonguldaka giden bakanlar sizin milletvekillerinize doğruyu söylemediler.
Kandırdılar demek istemiyorum, dilim varmıyor. Sizin
milletvekilleriniz sizin Bakanlığınızın verdiği
sözleri orada beyan ettiler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN HABERAL (Ankara)
Zonguldak ayağa kalktı. Zonguldak umutlandı ama Zonguldak
yalnız bırakıldı.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Haberal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesiyle 2804 sayılı Kanunda değişiklik öngören
ek 1inci maddede yer alan 11/9/1981 tarihli ve 2522 sayılı Kamu
Kuruluşlarının Yurt Dışındaki İhalelere
Katılması Hakkında Kanuna tabi olmaksızın,
bağlı bulunduğu Bakanlık onayı ile; ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını ve çalışma
büroları ibaresinin temsilcilik olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İrfan
Bakır (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İrfan Bakır, Isparta
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Bakır. (CHP sıralarından alkışlar)
İRFAN BAKIR (Isparta)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri
izleyen kıymetli vatandaşlarım; herkesi selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifine katkı koyan, gerek Komisyon
çalışmalarıyla gerekse şahsi çalışmalarıyla
emeği geçmiş tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Tarihi, cumhuriyetiyle
özdeşleşen kuruluşlardan 3ü Etibank, Sümerbank ve MTA
Enstitüsüdür. Bu kurumlardan 2 tanesi maalesef adını da kaybederek
kuruluş, amaç ve hedefinden
uzaklaştırılmıştır. MTA ise kuruluş
amacı doğrultusunda görevini yapma gayreti içerisindedir.
MTA, 1935 yılında
2804 sayılı Kanunla kurulmuş ve görevi kuruluş kanununun
2nci maddesinde, ülkede işletmeye elverişli maden ve taş
ocağı sahalarının bulunup
bulunmadığını, işletilen maden ve taş
ocaklarının daha faydalı şekilde işletilme
koşullarını araştırmak ve buna yönelik arama
işlemleri, bilimsel, jeolojik ve teknolojik tetkikleri yapmak; harita,
plan ve kesitler hazırlamak; proje, fen raporları ve
kârlılık hesapları yapmak ve madencilik sektörüne kalifiye
eleman yetiştirmek olarak belirlenmiştir.
Anlaşılacağı gibi, MTA, işletmeci bir kuruluş
değildir. MTA gibi jeoloji kurumları topluma kaynak yaratmak ve bu
kaynakların korunması görevini üstlenmişlerdir. Jeoloji
kurumları öncelikle bilimi günü gününe izlemeli ve bilimin
gelişmesine bizzat katkıda bulunmalıdır. Bu nedenle, MTA
gibi kurumlar bilim yapan kuruluşlar olmalı, bilimleri yapan
üniversite ve devlet araştırma kurumları gibi kuruluşlarla yakın
temasta bulunmalıdır.
Dünyadaki tüm jeoloji
araştırma kurumlarının örgütlenmesinde merkeziyet esas
alınmıştır. Bunda, araştırma
kurumlarının laboratuvar, kütüphane ve uzman bakımından her
zaman kısıtlı ekonomik, bilimsel ve teknik olanaklara sahip olması
ve aynı zamanda, eldeki olanakların merkezî örgütlenmelerde ekonomik
olarak kullanılabilmesi temel rol oynamıştır.
MTA Genel Müdürlüğünün
çalışma sisteminde arazideki etütler ilk veriler ve
araştırma materyallerinin elde edilmesini sağlamakta, daha sonra
bu materyaller laboratuvarlarda analiz edilmektedir. Özellikle bilinmesi
gereken MTAnın, şirket gibi maden arama yerine, maden bulunması
için araştırma yaparak bilgi üretip hizmete sunması
gerektiğidir, tüm dünyadaki jeoloji kurumlarının da işlevi
böyledir. Bu kapsamda, MTAnın işlevini layıkıyla yerine
getirebilmesi için desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerekir. Ancak, bu,
MTAnın yurt dışında şirket kurması, ticarette
ortaklık oluşturması veya temsilcilikler açmasıyla olmaz.
Bu, hem işlevine hem ara görevine hem de gelişimine aykırı
bir durumdur. MTAnın yurt dışında yapacağı proje
ve çalışmaların önünü açmak ve yine maden arama projeleri ve
iş birliği imkânı sağlamak amacıyla 4309
sayılı MTA Kanununa Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun
çıkarılarak MTAya yurt dışında her türlü jeolojik
araştırma ve maden arama projesini planlama, yürütme, iş
birliği yapma veya herhangi bir kuruluşa danışmanlık
hizmeti verme imkânı sağlanmıştır. Merak ediyorum, MTA
yurt dışında hangi projeleri veya çalışmayı
planladı ki mevcut yasa ve mevzuatlar bu çalışmaya engel oldu?
Şu an MTAnın yurt dışında herhangi bir proje
gerçekleştirmesine dair engel var mıdır? MTA geçmişte yurt
dışında uzun süreli maden arama projesi
gerçekleştirdiğinde mevcut yasalar herhangi bir engel oluşturuyor
muydu?
Mevcut madde, MTA ve
geleceği açısından oldukça sakıncalıdır. Dünyada
hiçbir jeoloji kurumunun yurt dışında bir temsilciliği
bulunmaz; bunun tek bir örneği yoktur, çünkü jeoloji kurumlarının
çalışmaları merkezîdir. Bu kurumlar asıl
çalışmalarını merkezde yaparlar, araziye sadece gözlem ve
veri toplamak için giderler. Sahaya çıkmadan önce merkezde
çalışırlar, arazide gözlemlerini yapıp verilerini
topladıktan sonra tekrar merkeze dönerek araziden sağladıkları
verileri laboratuvarlarda inceleyip kütüphane arşivleri kullanarak,
çalışmalarını rapor ederek projelerini
sonlandırırlar.
MTA bir araştırma
kurumudur. Kanun teklifi, MTAya yurt dışında faaliyet gösterme
imkânı sağlamak yerine, ticari hüviyete bürünme imkânı
sağlayacaktır. Bu da MTAyı ana işlevinden
uzaklaştırıp hantallaştıracaktır. Dünyanın
hiçbir ülkesinde bu kurumlar doğrudan ticari amaçla çalışmazlar.
Yaptıkları araştırmalar ve ürettikleri bilgilerle madenciliğin
ve büyük mühendislik projelerinin altyapı hizmetlerini verirler.
Gelişmiş ülkelerin
MTA karşılığı kurumları olan jeoloji
kuruluşları, Türkiye de dâhil olmak üzere, tüm dünyada faaliyet
gösterirler ancak hiçbirinin herhangi bir ülkede açılmış bir
temsilciliği yoktur. Çünkü çalışma sistemleri,
yaptıkları bilimin gereği buna ihtiyaç duymazlar. Bu tür
teşkilatlandırmalar kurumların çalışma prensibine
zarar verir.
Sonuç olarak MTAnın
yurt dışında ticari bir ihaleye girmesi, temsilcilik açması
ve şirket kurması, işlevine ve kuruluş amacına
aykırıdır. Bu maddenin amacının bizlere sunulan
gerekçesinden uzak olduğunu ve MTA için ciddi sorunlar
yaratacağını düşünüyorum.
MTAnın güçlendirilmesi
ve desteklenmesi için atılacak her adıma destek vermeye hazır
olduğumuz belirtiyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde
kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde ikisi
aynı mahiyette olmak üzere toplam üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
2nci maddesinde hükümleri ifadesinden sonra gelen ve nükleer santral
projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve faaliyetler
hakkında 26/1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması
Hakkında Kanunun sınırlayıcı hükümleri ifadesinin
madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu İsmail Faruk Aksu
Denizli Hatay İstanbul
Baki Şimşek Erkan Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Mersin Ankara Kahramanmaraş
Arzu
Erdem
İstanbul
BAŞKAN Şimdi okutacağım
iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte
işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Toğrul Mahmut Celadet
Gaydalı Alican
Önlü
Gaziantep Bitlis Tunceli
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Kazım Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz
Balıkesir Kocaeli Tokat
Kemal Zeybek Didem Engin Özkan
Yalım
Samsun İstanbul Uşak
Çetin Arık Bülent Yener
Bektaşoğlu Ömer
Fethi Gürer
Kayseri Giresun Niğde
Aytuğ Atıcı Erkan
Aydın
Mersin Bursa
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelerle ilgili söz isteyen Sayın Mahmut Toğrul,
Gaziantep Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu bu vesileyle saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Hükûmet sözcüleri, AKP hatipleri bu kürsüye
çıktıklarında hep israfın haram olduğunu söylerler.
Bildiğiniz üzere, bu teklifin tümüyle ilgili görüşmeler
sırasında, grup başkan vekilleri tarafından bu kanun
teklifinin Anayasaya aykırılığı konusunda bir
tartışma yürütüldü ve Sayın Başkan on dakika ara verdi,
grup başkan vekilleri bir toplantıya çağrıldı ve daha
sonra her gruptan bir milletvekilinin katılacağı bir
toplantı yapılması kararı alındı. Sayın
Bakan toplantıya katılacaktı ama katılmadı. Orada
Komisyon Başkanıyla, samimiyetle, bu teklifin hukuka aykırı
olması nedeniyle ciddi bir tartışma yürüttük. Ama
tartışmadan sonra Burada oluşan fikirleri Sayın Bakana
aktaracağız. diyen Sayın Komisyon Başkanı şu dakika
itibarıyla o toplantının niye
yapıldığını hâlâ bize açıklamış, bir
kelime sunmuş değil.
Değerli
arkadaşlar, söz konusu maddeyle aslında paralel bir Bakanlar Kurulu
oluşturuluyor, paralel bir Başbakanlık oluşturuluyor çünkü
bir bakanlığa öyle çok yetki veriliyor ki bunların
anlaşılması mümkün değil. Bakın, Bakanlığa
tanınan haklar: Askerî alanlara ya da özel güvenlik bölgelerine ya da
zeytinlik alanlara ya da kıyı alanlarına Bakanlık
Burayı petrokimya, rafineri ya da nükleer santral yapacağız.
diye tek kalemde bu mülklere el koyabilmektedir; gerek askerî mülklere gerekse
şahıslara ait, özel-tüzel kişilere ait bu mülklere el
koyabiliyor.
Değerli
arkadaşlar, başka bir bakanlık var mıdır bu kadar
yetkili, bir mülkiyete tek kalemde müdahale edebilecek? Evet, Sayın Bakan
gerçekten paralel bir Bakanlar Kurulu olarak yetkilendirilmiş
durumdadır.
Değerli
arkadaşlar, bu teklifle mevcut zeytinlik alanlara ya da Yabanilerinin
Aşılattırılması gibi kanunlara, Kıyı
Kanununa istisnalar getiriliyor. Bu istisnalarla -biraz önce
anlattığım gibi- Bakanlık buralara el koyuyor.
Bugün, biliyoruz
ki Kürt coğrafyasında her ilde onlarca özel güvenlik bölgesi var. Bu
özel güvenlik bölgelerine her an el konulabilir ve daha da ötesi, Bakanlık
kaç tane rafineri, kaç tane petrokimya tesisi, kaç tane nükleer santral
tasarladıklarını da hiçbir şekilde belirtmemiş. Bu
sayıyı istediği kadar artırma şansına sahip.
Bu
alanların imarını kime yaptıracak değerli
arkadaşlar? Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun yapı ve imar denetimini
yapacağı ilk uygulama da bu olacaktır. Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu, bir yapı ve imar denetimi kurumu olarak buraya
yerleştiriliyor. Hâlbuki nükleer tesislerin yapı denetiminin
dışına çıkarılmasını, İmar Kanununun
dışına çıkarılmasını bırakın,
nükleer öyle tehlikeli bir şeydir ki ekstra güvenlik önlemleri almak
durumundasınız, ekstra hazırlığınız, ekstra
çalışmanız olacak.
Peki, ne
yapılıyor? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
diskalifiye ediliyor, sadece görüş alınacak bir makam düzeyine
düşürülüyor. Yani gerçekten, burada, bir Hükûmet olarak Sayın
Bakanı kutlamak gerekiyor çünkü Sayın Bakana, tek başına
bir Hükûmet, tek başına bir Bakanlar Kurulu, hatta, Başbakan
gibi söylemek herhâlde yanıltıcı olmayacaktır.
Değerli
arkadaşlar, bu maddenin, bu şekilde geçmesi kesinlikle Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasına aykırıdır. Bakın, 56ncı
madde açık bir şekilde Herkes, sağlıklı bir çevrede
yaşama hakkına sahiptir. demektedir. Nükleerin çevre üzerindeki
etkilerini hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla,
bu metnin tekliften çekilmesini, bu metnin, bu maddenin tekliften
çıkarılmasını teklif ediyoruz. Tüm grupları, özellikle
bu yetkiler konusunda bir kez daha düşünmeye davet ediyor, saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Toğrul.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge hakkında konuşmak isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, 312 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili olarak
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. İnsan
sağlığını önceleyen, halka yalan söylemeyen, ülke
kaynaklarını hiçbir şahıs ve ülkeye peşkeş
çekmeyen milletvekillerini saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, 2nci maddeyle, özetle, Deniz kıyısı,
sahil şeridi dinlemem, kutsal kitabımız olan Kuran-ı Kerim
dâhil birçok kutsal kitapta yer verilen zeytin ve zeytinlik dinlemem; yeter ki
para gelsin, hepsini yok ederim. demektesiniz. Biz ise size, gelin bunu yapmayın,
bu maddeyi metinden çıkarın diyoruz. Niye yapmayın diyoruz?
Şimdi, bu aşamadan sonra yapacağım birkaç
konuşmada madde madde, Sayın Bakan
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Bakan meşgul.
BAŞKAN Siz devam edin Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Efendim, Sayın Bakan çok
meşgulse biz başka bir zaman konuşalım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Genel Kurula hitap edin efendim. Biz
dinliyoruz, faydalanmak istiyoruz.
METİN AKGÜN (Tekirdağ) Genel Kurul burada.
BAŞKAN Sayın Bakanı meşgul etmeyelim sayın
milletvekilleri.
Devam edin Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, biz size bugün ülkemizin neden nükleer enerjiye
ihtiyacı olmadığını madde madde anlatacağız,
anlamazsanız bir daha anlatacağız, anlamamakta ısrar
ederseniz bir daha anlatacağız.
NECİP KALKAN (İzmir) Ya, Genel Kurula dön yüzünü.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Size, aynı zamanda, büyüyen ve
gelişen ülkemizin enerji ihtiyaçlarını nasıl
karşılayacağımızı da önerilerimiz dâhilinde
anlatmaya çalışacağız ki umarım ortak bir yol bulunur
ve ülkemiz bu belaya hiç bulaşmamış olur.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin nükleer enerjiye
ihtiyacı yoktur
NECİP KALKAN (İzmir) 10 tane santrale ihtiyacı var,
10!
AYTUĞ ATICI (Devamla)
çünkü birazdan size vereceğim rakamlarla yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
bütün senaryolara göre enerji ihtiyacımızı nasıl
karşıladığımızı tek tek göreceksiniz. Bu
nükleer enerjiye ihtiyacımız yok. Peki, ne olur yani, olsa ne olur,
bir zararı olur mu? Evet Sayın Bakan, sizin de kendi
yazdığınız tezde belirttiğiniz gibi, çok
ağır zararları olabilir. O zamanlar siz bir doktora tezi
yazdınız ve dediniz ki: Yenilenebilir enerjiler iyidir. ve nükleer
enerjinin, nükleer atıkların ne kadar zararlı olduğu
üzerine tezinizde yorum yaptınız ama talihin cilvesine bakın ki
bugün o koltukta oturuyorsunuz ve nükleer enerjiyi savunmak zorunda
kalıyorsunuz diyeceğim ama canıgönülden savunuyorsunuz, onu da
oturduğum yerde gözlüyorum.
Sayın Bakan, sizin de
tezinizde belirtiğiniz üzere, doktora tezinizde, bilimsel tezinizde
belirttiğiniz üzere nükleer enerji temiz değildir. Nükleer enerji
sonrasında -sizin de belirttiğiniz üzere- uranyumun sadece yüzde
1inden enerji elde edilir, gerisi milyonlarca yıl, bakın,
milyonlarca yıl evlatlarımızın başına bela olur.
Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Avrupa ülkeleri dâhil olmak üzere
hiçbir ülke nükleer atık sorununa çözüm bulamamıştır. Biz
ise Mersini, o güzelim Mersini nükleer atık çöplüğüne çevirmeye
çalışıyoruz, gelin bundan vazgeçin.
İki: Nükleer enerji
sağlığa zararlıdır Sayın Bakan. Almanyada
yapılan bir çalışmada -demin soruma cevap vermediniz ama ben
söyleyeyim- nükleer santral çevresinde yaşayan çocuklarda kan kanseri
olasılığı, hiçbir sızıntı olmamasına
rağmen, hiçbir kaza olmamasına rağmen tam 2,2 kat
artmıştır. Bizim evlatlarımıza da kan kanserini bu
şekilde yaymaya hakkımız yoktur Sayın Bakan.
Aynı zamanda, nükleer
enerji çevreye de zararlıdır. Nükleer santralin soğutulması
için kullanılacak olan deniz suyunun sıcaklığının
en az 2, ortalama 2 ila 6 derece artacağını bilimsel veriler
bize söylüyor. Bir an için vücut sıcaklığınızın 2
derece yükseldiğini düşünün, 36dan 38e
çıktığını düşünün, orada oturamazsınız
ve büyük sorun yaşarsınız. Bu nedenle, denizde yaşayan
canlıların da öleceğini biliyoruz.
Bundan sonraki
konuşmalarımda zararlara ve önerilere devam edeceğim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
Aynı mahiyetteki iki
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önergeler kabul edilmemiştir.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Sayın
Başkan, 69a göre çok kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bakan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat
Albayrakın, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Sayın
vekil, benim, doktora tezimde nükleer santrali kötülediğim, nükleer teknolojiyi
kötülediğimle ilgili bazı şeylerden bahsetti; bu, doğru
değildir, çok kısa yani uzatmama gerek yok, böyle bir şey yok.
Tezim yenilenebilir enerji üzerinedir. Yenilebilir enerjideki alt
kırılım, hidroelektrik, güneş ve rüzgârla ilgili
detaylı bir şekilde incelenmiştir. O günün dünyasında
üretim maliyetlerine göre güneş ve rüzgârın çok fazla rekabetçi
olmadığından dolayı maliyet noktasında, ona
kıyasla güneş ve rüzgârdansa hidroelektrik santrallerin, HESlerin
daha fizibil olduğu işlenmiştir o tezde. Ama ileriki dönemlerde
maliyetler daha düşerse güneş ve rüzgârın da fizibil
olacağını anlatılmıştır. Nükleer enerjiyle
hiçbir alakası yoktur, bir altını çizeyim istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Sayın Başkan, kayıtlara girmesi açısından söylüyorum:
Sayın Bakanın geçmişteki tezinin 19uncu sayfasından bir
alıntı yapıyorum, daha çok var ama belki unutmuştur
yazdıklarını, 19uncu sayfasından bir alıntı
yapıyorum, diyor ki: Bu enerji türünün -nükleer enerji türünün- en önemli
dezavantajı ise reaktör ortamındaki tüm artık
yakıtların yıllarca emniyetli bir şekilde saklanma
zorunluluğudur. Reaktöre konulan yakıtın sadece yüzde 1inin
yakılmakta olduğu, geri kalan kısmının kül olduğu
bu süreçte yüksek oranda radyoaktif olan bu atıkların uzun dönemde
emniyetli bir şekilde saklanma sorunudur. Kendi tezi.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
Sayın Bakan, buyurun
efendim.
22.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat
Albayrakın, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının
yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Buradan,
nükleere karşı çıktığımız, bunun, 442 tane
nükleer santraldeki yakıtların hâlihazırda nasıl
saklandığı ve bu enerjinin nasıl
kullanıldığına karşı
çıktığımız cümlesi çıkmaz; bu bir.
İkincisi:
Nükleer santralin atıkları, bütün dünyada, eski metotlarla saklanan
ülkelere rağmen
Ki ben geçtiğimiz toplantıda da, bütçe
toplantısında da şunu söyledim, dedim ki Bütçe Komisyonunda:
Nükleer atıklara bu kadar karşıysak eğer, buna tepki
gösteren her bir bireyi, sınırımıza 16 kilometre
yakınlıkta, mesafede olan Metsamor Santralindeki her an patlamaya
hazır ve dünyadaki tüm enerji kongrelerinde ve en önemlisi, mart
ayının sonunda, nisan ayının başındaki nükleer
zirvede, Washingtonda üst düzeyde dillendirerek buranın
kapatılması yönünde bir irade koymaktan bahsettim.
Bugün dünyadaki
en son teknoloji ve saklama sistemlerini kullanacak bir ülke olarak Türkiye,
Ermenistan, Bulgaristan, İran, bölgedeki, dünyadaki diğer ülkelere
kıyasla 70lerin, 80lerin teknolojisine göre en üst, en güvenli
teknolojiyi kullanıyor. Dolayısıyla, tabii ki riskler
vardır, her yerde bu risk vardır; kömür santralinde de risk
vardır, HESlerde de risk vardır, çevre riski vardır, güvenlik
riski vardır. Risk olmayan bir şey var mı? Arabaya
binemiyorsunuz. Arabaya bindiğinizde güvenli kullanmazsanız
canınızdan oluyorsunuz. Burada nükleer enerjiye karşı
olduğumuz manası çıkmaz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Sayın Başkan
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242), İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288), Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/586), Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Önerge vardı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Hayır efendim, önerge var, bir önerge daha var.
LEVENT GÖK (Ankara) Bir
önerge vardı, MHPnin bir
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bir önerge vardı Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bizim önergemiz
BAŞKAN Düzeltiyorum,
iki önergeyi
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Efendim, önergeler aynı mahiyette.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Aynı mahiyetteydi diye
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Aynı mahiyette oyladık, evet.
LEVENT GÖK (Ankara) Maddeyi
değil de aynı mahiyette iki önergeyi oylayacaksınız.
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Hatay) Üçüncü önerge vardı.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bizim önerge vardı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Aynı mahiyette iki önerge.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Efendim, Milliyetçi Hareket Partisinin
BAŞKAN Evet, iki
önergeyi oylamaya sunmuştum; üçüncü önerge vardı, onu
okutacaktım, bir yanlışlık oldu.
Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Sayın Başkan, çok uzatmak istemem, polemiğe de girmem ama burada
herkesin aydınlanması için
MEHMET BABAOĞLU (Konya)
Kürsüye çıkar, konuşursun ya. Böyle bir usul yok ya!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen efendim
Çok kısaca Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin)
bilimsel verilerle konuşmamız gerekir ki burada herkes
vicdanına göre oy kullansın. Sayın Bakan tezinin 20nci
sayfasında Bu enerji türünde en korkulan unsur, olası bir kaza
sonucunda çevreyi temizlenemez bir şekilde kirletme ihtimalidir. diyor,
bir.
İki: Devam
ediyor, diyor ki: Toplum bu nükleer enerjiye karşıdır çünkü hem
üretimiyle ilgili sorunlar vardır hem de barışçıl
amaçlı kullanılmayacağı olasılığı
vardır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Atıcı.
Sanıyorum
bu, daha uzun bir tartışmanın konusu olacak olan bir konu.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) - Efendim, bir de
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tebrik ediyoruz, Sayın Bakanın tezini
harika bulmuş.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Bakana söz verdiniz
Metsamor için de
BAŞKAN -
Bu kadar kısa zamanda bu konuyu burada sonuca bağlamak mümkün
değil.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan, Metsamor için de bir şey söylemek
mecburiyetindeyiz. Metsamor kurulduğu gün en yüksek teknolojiye sahipti
tıpkı Akkuyuda olacağı gibi.
BAŞKAN
Sayın Atıcı, teşekkür ederim efendim.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Otuz yıl sonra o da kesinlikle Metsamor gibi tehlike
olacaktır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Atıcı.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Sayın Başkanım, böyle bir usul yok
efendim.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Araba kazası yaparsanız siz ölürsünüz
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Böyle bir usul yok efendim ya, lütfen ya!
LEVENT GÖK
(Ankara) Osman, otur yerine!
AYTUĞ
ATICI (Mersin) -
ama nükleer santral yaparsanız bütün insanlar ölür ve
nesilden nesile aktarılır bu kanser.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
2nci maddesinde hükümleri ifadesinden sonra gelen ve nükleer santral
projeleri kapsamında yapılması öngörülen tesis ve faaliyetler
hakkında 26/1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı
ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun
sınırlayıcı hükümleri ifadesinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu (Hatay) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Mehmet Necmettin Ahrazoğlu,
Hatay Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 2nci maddesinde yapılan düzenlemeyle 2565 sayılı
Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun 27nci maddesine ilave
yapılmaktadır. Bu madde, askerî yasak bölgeler, ülke
güvenliğiyle doğrudan ilgili olan kısımlar, Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait araziler ile özel güvenlik bölgesi ilan edilen
yerler, rafineri, petrokimya tesis eklentileri ve nükleer santral gibi
tesislerin kurulmasıyla ilgili yasal müsaadelerinin alınmadan yani
Genelkurmay Başkanlığından izin alınmadan
işlemlerin başlatılmasını öngörmekte, Kıyı
Kanununa tabi olan hususlardan muafiyet getirmektedir.
Maddeyle ayrıca, yurt
dışında yapılacak kamu ve özel sektöre ait hayati önemi
haiz tesislerden rafineri, petrokimya tesisleri ve eklentileri ile
milletlerarası anlaşma hükümleri uyarınca yapılması
öngörülenler hakkında, milletlerarası yükümlülüklerimizi zamanında
ve tam olarak yerine getirmek amacıyla Kıyı Kanunu hükümlerine
istisna getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
başta Akkuyu olmak üzere nükleer tesisleri kurmak için kıyı ve
sahillere, askerî arazilere, yasak bölgelere, zeytinlik sahalara -farklı
kanunlara istisna hükümler getirilerek- rahatlıkla girilmesinin önü
açılacaktır. Bu amaçla Kıyı Kanunu ve Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması
Hakkında Kanunda istisna hükümler getiriliyor. Özellikle Zeytinciliğin
Islahı Ve Yabanilerin Aşılattırılması
Hakkında Kanuna yönelik hüküm kanun teklifine oldubittiyle eklenmek
istenmiş ancak bu konuyla ilgili, Komisyon çalışmaları
esnasında, talebimiz üzerine kısmi bir iyileştirme
yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
istisnalar yeni istisnaların önünü açacak, kıyılar, sahil
şeritleri, doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilere
ilişkin sınırlayıcı hükümler uygulanmayacaktır.
Daha önceden coğrafi
konum ve yer tespiti yapılırken Genelkurmay
Başkanlığının askerî gerekler yönünden olumlu
görüşünün alınması kaydıyla sınırlayıcı
hükümleri uygulanmaz iken şimdi bu konuda olumlu görüş alınmadan
ilgili inşaat projelerinin uygulanmasına başlanacaktır ve
Genelkurmay Başkanlığının, izin gerekliliği ve
inşaatı durdurma yetkisi de elinden alınmış
olacaktır.
Hükûmet yasa teklifinin 2nci
maddesine yönelik değişiklik gerekçesini Milletlerarası
yükümlülüklerimizi zamanında ve tam olarak yerine getirmek. olarak
tanımlamaktadır. Böylece de ülkeye değil, yabancı sermayeye
hizmet edeceğini açıkça deklare etmekte, sakınca görmemektedir.
Daha önceden basında yer
alan, yazlık inşaatı için gasbettikleri askerî yasak bölgeler,
askerî güvenlik bölgeleri veya ülke güvenliğiyle doğrudan ilgili Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait araziler ile -Kıyı Kanununa- kıyılar,
sahil şeritleri, doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler,
kılıfına uydurularak kendi vakıfları, şirketleri
için kullanıma açılabilecektir.
Konunun önemi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi olarak hazırlamış olduğumuz
değişiklik önergeleri, AKP milletvekilleri tarafından Komisyonda
kabul görmemiştir. Ancak, ülkemiz ve milletimiz için bir kere daha
uyarıda bulunmak görevimizdir diyoruz. Kıyı Kanununa
rağmen kıyılara dolgu yapılarak kurutma yoluyla araziler
elde edilecek, doğal ortam yok edilecek, bunlara sebep olacak tesisler
kurulurken bir tek kurumdan görüş alınmayacak. Bu kanunun genelinde
olduğu gibi Tüm bu yapılanlarda millet menfaati, ülke menfaati ön
planda tutulacak. denilecek, enerji üretimi için bunlar yapılırken,
maalesef, Türkiye'nin enerjisi de yok edilecektir diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ahrazoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde ikisi
aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü maddesinde geçen yapılacak ifadesinden sonra gelmek üzere enerji
üretimi dışındaki ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Ruhi Ersoy Arzu
Erdem
Kahramanmaraş Osmaniye İstanbul
Baki Şimşek
Mersin
BAŞKAN Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü
Bitlis Tunceli
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Kazım
Arslan Tacettin
Bayır
Mersin Denizli İzmir
İrfan Bakır Kadim
Durmaz Ahmet
Akın
Isparta Tokat Balıkesir
Tahsin Tarhan Kemal Zeybek Didem Engin
Kocaeli Samsun İstanbul
Bülent Yener Bektaşoğlu Özkan Yalım Çetin
Arık
Giresun Uşak Kayseri
Ömer Fethi Gürer Erkan
Aydın
Niğde Bursa
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki iki önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Mahmut Toğrul, Gaziantep
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, Genel Kurulun sevgili emekçileri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
biraz önce söylemiştim, söz konusu düzenleme nükleer santral
sahalarında yapılacak yapılar hakkında Yapı Denetimi
Hakkında Kanun hükümleri ile İmar Kanununun mesuliyetine
ilişkin hükümlerin uygulanmasının Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna
devrini öngörüyor. Yani, değerli arkadaşlar, biraz önce de
söylemiştim, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, nükleer santral alanındaki
yapıların yapı denetimini ve imar denetimini kendisi ya yapacak
ya da yaptıracaktır.
Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz üzere, nükleer atıkla ilgili kimsenin bir ön
yargısı yok ama nükleer atıkla ilgili bilinen gerçekler var:
Nükleer atık tehlikelidir. Nükleer atığın
yaratacağı zarar tahmin edilemezdir, öngörülemezdir. Bu nedenle
hiçbir sigorta kurumu nükleer santrali sigorta yapmaz çünkü Çernobilde olduğu
gibi ya da Fukuşimada olduğu gibi yarattığı felaket
sadece o bölgeyle sınırlı kalmaz ya da yaratacağı
zarar patlama olmadan, orada sıkıntı meydana gelmeden
öngörülemez.
Değerli arkadaşlar,
bu madde, bir önceki maddenin çıkmasını istediğim gibi,
aslında tasarı metninden çıkarılması gereken bir
metindir çünkü nükleerle ilgili, bırakın normal İmar Kanununu,
daha özel önlemlerin alınması gerektiği tüm dünya
tarafından kabul görmektedir.
Normal ÇED kanununa,
Kıyı Kanununa, zeytinlik alanlar, girilmeyecek alanlar konusuna
istisna hükümlerin getirilmesi, aslında bu yasanın hoyratça
kullanılması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla,
biliyorsunuz, ÇED günümüzde artık neredeyse
anlamsızlaşmıştır çünkü ülkemizde sorunlu birçok ÇED
raporu vardır, uygulanmayan birçok ÇED raporu vardır, hatta normal
uygulama başladıktan sonra alınan ÇED raporları
vardır. İşin doğrusu, öyle bir noktadayız ki bugün
artık ÇED yapıya göre uydurulmaktadır, yapılacak
yapılar ÇEDe uygun hâle getirilmek üzere uygulanmamaktadır.
Değerli arkadaşlar,
biz, Türkiyenin yenilenebilir enerji kaynaklarının kesinlikle
yeterli olduğunu söylüyoruz çünkü nükleer tehlike sadece bugünümüzle
ilgili değil, gelecek nesillerle ilgilidir. Siz bugün bir kaza
yaptığınızda sorunu kendiniz yaşarsınız ama
nükleerle yaşayacağınız sorunlar
torunlarımızın, belki çok daha ötesinde nesillerimizin
yaşayacağı sorunlardır. Daha da önemlisi, nükleer
atıkları bugün normal prosedürle yok edebilen bir teknoloji henüz
üretilememiştir ve nükleerle kirlenmiş atıkların
zararlı etkileri, maalesef, yıllar boyu -binlerce, milyonlarca
yıl- nesilden nesle aktarılmaktadır. Değerli
arkadaşlar, nükleer enerji yalnızca sanayi sektörünün değil,
diğer alanların da -turizmin de, sağlığın da-
etki alanındadır ve buraları da mahvedecektir.
Bizim
şundan vazgeçmemiz lazım: Aşırı enerji
ihtiyacımız var., Aşırı enerji üretmeliyiz. tezleri
asla doğru değildir. Enerjiyi uygun bir şekilde kullanma,
doğru kullanma politikalarını geliştirmemiz daha önemlidir.
Değerli
arkadaşlar, bugün biraz önce söylediğim gibi, bilimsel tabloda
nükleer atıklar gözlemlenemez, denetlenemez riskler grubundadır. Onun
için sadece ülkenin şu andaki hâlini tehlikeye atmıyorsunuz,
geleceğini tehlikeye atıyorsunuz. Sağlıklı enerjiden
vazgeçmek, nükleere saplanmak, gerçekten, bu ülke için doludan kaçarken
bataklığa saplanmaktır. Asla ve asla, enerji için, nükleer uygun
bir çare değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Yol yakınken bundan vazgeçilmelidir, dünya da
vazgeçiyor. Dünyada var olan santrallerin de artık ömürlerini
tamamlaması bekleniyor.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Toğrul.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge hakkında konuşmak isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, nükleer santrallerin yapılmasının önünü açan bu
kanun teklifinin 3üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu
maddeyle de yapı denetimi hakkındaki kanunu baypas ederek bunun
dışına çıkarıyorsunuz nükleer santralleri.
Değerli
arkadaşlar, nükleer santrallerin zararlarını bir önceki
konuşmamda anlatmaya başlamıştım.
Sağlığa olan zararlarını hep birlikte biliyoruz
artık. Çocuklarımızın kanser olacağını
biliyoruz, hem de 2,2 kat daha yüksek bir oranda ve DNA
kırıklarının nesilden nesle aktarılarak kanserin
kuşaklar boyu devam edeceğini, gebe olması muhtemel
kadınlarda da sakat çocuk doğurma, ölü çocuk doğurma riskini
artırdığını artık biliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bakın, Akkuyu çevresinde sadece CHPliler
yaşamıyor, AKPye oy verenler yaşıyor, MHPye oy verenler
yaşıyor, HDPye oy verenler yaşıyor ve inanın bana,
Sayın Bakan, nükleer bir sızıntı olması durumunda bunu
koklayamayız, gözümüzle göremeyiz, kulağımızla işitemeyiz,
tadamayız, bir yerimize çarparsa hissedemeyiz, hiçbir şeyi göremeyiz
ve bütün çocuklar etkilenir. Bu çocuklar etkilenirken Alevi midir, Sünni midir
diye ayrılmaz; Kürt müdür, Türk müdür, Arap mıdır, Çerkez midir
diye ayrılmaz; babası AKPye mi oy verdi, CHPye mi oy verdi diye
ayırmaz, hepsi kanser olur.
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var, insanlarımız hepsi. Niye
ayırıyorsun?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - O yüzden, gelin, bu sevdadan vazgeçin. Bu nedenle, biz, bütün
gücümüzle buna karşı çıkacağız. Bu yasa
konuşulduğu sürece, benim gücüm ve sesim yettiği sürece bu
yasaya karşı çıkmaya devam edeceğim.
Siz demin
dediniz ki Ermenistan sınırında Metsamor var. Evet var, keşke olmasaydı, keşke
yapılmasaydı. Yapıldığı dönemde âlâyıvalayla
yapılmıştı, şimdi, eski, patlayacak diye ödümüz
patlıyor. Şimdi, Akkuyuya yapacağınız... Dikkat edin,
dünyada hiç denenmemiş bir teknoloji, hiç denenmemiş bir teknolojiyi
Akkuyuda kurmaya çalışıyorsunuz, yirmi sene sonra bu da
eskiyecek. Sizin yaşınız müsait, Allah ömür versin, o günleri
görürsünüz, o zaman da Akkuyu ne zaman patlayacak? diye tıpkı bugün
Ermenistan Metsamorunda olduğu gibi, aynı kaygıları
yaşayacak Mersin halkı. Sadece Mersin halkı değil.
Sayın Bakan, bulutların meteorolojik
dağılımını inceledim, mesela, eğer nisan
ayında bir sızıntı olursa Gaziantepe doğru gidiyor,
eğer temmuz ayında bir sızıntı olursa Ankaraya
doğru geliyor, eğer kışın bir sızıntı
olursa bulutlarla beraber Kıbrısa doğru gidiyor yani sadece
Mersin değil, bütün Türkiye ve çevresi tehlike altında olacak.
Ama siz kalktınız
dediniz ki: Ya, kömürde de risk var; araba da mı
kullanmayacağız? Kayınpederiniz de tüp gaza benzetmişti,
Tüp gaz da patlıyor, o zaman tüp gaz da mı
kullanmayacağız. demişti. O zamanın mizah çizerleri, o
zaman Başbakan olduğu için serbestti çizmek, tay gaz diye bir
şey yaptılar, bütün dünyaya rezil kepaze olduk. Bakın, tüp gaz
patlayabilir, araba devrilebilir, evet, risktir ama sadece ve de sadece o anki
kişiler ölür, konu kapanır yani nesilden nesle bir ölüm
aktarımı söz konusu olmaz. Evet, linyiti de, kömürü de iyi
yakmadığımız zaman akciğer kanseri oluruz, ölürüz, doğrudur
ama bu da nesilden nesle hiçbir zaman aktarılmaz. O yüzden, gelin, biraz
geçmişten ders alın.
Bakın -Sayın Bakan,
çok uzak değil- Fukuşima olduğunda Japonya bütün nükleer
santrallerini kapatma kararı aldı. Sonra,
başaramayacağını anlayınca 1 tanesini, sonra 2
tanesini yeniden devreye koydu. Bizim buna ihtiyacımız yok. Size
birazdan, bir sonraki konuşmamda rakamları vereceğim.
Bakın, Çernobilden ders
alın -yani çok uzağa gitmeye gerek yok- Çernobili biz
yaşadık. Çernobil döneminde Radyasyonlu çay daha lezzetliymiş.
diyen bakan kanserden öldü. Daha sonra, Ben nükleer santralin yanında
denize girerim. diyen AKPli bakan şu anda yok. Şu anda siz orada
oturuyorsunuz, Nükleer enerji çok iyi. diyorsunuz, yarın siz de orada
oturamayacaksınız ama Mersin halkı, Türkiyede yaşayan
bütün insanlar burada yaşamaya ve çocuklarını yaşatmaya
devam edecekler. Bizi bu şekilde kahretmeye, yok etmeye hakkınız
yok değerli arkadaşlar.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
Sayın Atıcı,
yirmi sene sonrası için Sizin yaşınız müsait. Allah uzun
ömür versin. diyerek Sayın Bakana bir dilekte bulundunuz O günleri
görürsünüz. anlamında.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Allah herkese uzun ömür versin.
BAŞKAN - Yani, sanki
kendiniz için Ben, o günleri görememem. gibi bir anlam çıkıyor
buradan. Allah size de uzun ömürler versin.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Allah herkese uzun ömür versin.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü maddesinde geçen yapılacak ifadesinden sonra gelmek üzere enerji
üretimi dışındaki ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Arzu
Erdem (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Sayın
Başkanım, katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Arzu Erdem, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Erdem.
(MHP sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
9/7/1982 tarihli ve 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
Kanununa eklenen maddeyle, nükleer santral sahalarında yapılacak
yapılar hakkında 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı
Denetimi Hakkında Kanun hükümleri ile 3/5/1985 tarihli ve 3194
sayılı İmar Kanununun fenni mesuliyetine ilişkin hükümleri
uygulanamaz. Ancak, bu yapıların yapı denetimi, Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu tarafından yetkilendirilen tüzel kişiliğe sahip
yapı denetimi kuruluşları tarafından, denetim kuruluşu
ile nükleer santralin lisans sahibi arasında akdedilen hizmet
sözleşmesi hükümlerine göre yapılır. Yapı denetiminin bu
kuruluşlar tarafından yapılması, nükleer santral sahibinin
münhasır ve kusursuz sorumluluğunu kısmen veya tamamen ortadan
kaldırmaz. Bu yapılara ilişkin olarak yapılacak
yetkilendirme ve denetimlerle ilgili usul ve esaslarla yapı denetimi
kuruluşu ile nükleer santral sahibi arasında akdedilecek olan hizmet
sözleşmesinin kapsamına ilişkin hususlar, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının görüşü alınarak
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
Değerli milletvekilleri,
eklenen bu maddeyle, nükleer santral sahalarında kurulacak yapılar
için aranacak imar mevzuatı hükümleri de istisna kapsamına
sokulmaktadır. Teklifin ilk hâlinde Yapı ruhsatı ve denetimi,
nihai hâlinde Yapı denetimi başlığıyla anılan
düzenlemede, 2690 sayılı Atom Enerjisi Kurumu Kanununa
eklendiği maddeyle, nükleer santral sahalarında yapı denetimine
ve İmar Kanunu kapsamındaki fenni mesuliyete ilişkin hükümler
istisna tutulmaktadır. Teklif, nükleer sahasında
yapılaşmayı bu denli mevzuattan bağışık
tutarken yapı denetimi için yetkilendirilen firmalar ile nükleer lisans
sahibi kuruluşun hizmet sözleşmesi imzalayacağı belirtilse
de tanınan istisna bölgesi bir denetimi açıkça göstermemektedir.
Yapı denetim sistemi, maalesef, gerek yapı denetim kuruluşları
gerekse diğer kurumlardan istendiği gibi değildir. Çünkü
yapı denetim kuruluşları müşteri-patron çalışma
esasına dayanmaktadır. Para veren emir verir. kriteri
doğrultusunda, yapı denetim firmaları da müteahhitlerden
aldıkları para nedeniyle gerekli denetimi yapmamaktadırlar.
İnşallah, Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun da anlaşma
yaptığı tüzel kişilikteki firmalar benzer firmalar gibi
olmaz, daha kurumsal çalışan, daha kalifiye elemanlardan oluşan
firmalar olup adalet ve hakkaniyet çerçevesinde görevlerini yerine getirirler.
Değerli milletvekilleri,
iktidar partisinin görevleri, enerji politikalarını doğru
belirlemek, kendi enerji kaynaklarını üretimde kullanmak, doğal
gaz ve petrol ithalatına dayalı doğru enerji politikalarını
izlemek ve enerji verimliliğini artırmaktır. Elektriği
üreten, ileten ve dağıtan kuruluşların görevi ise toplumun
ihtiyacı olan elektrik enerjisini kesintisiz ve kaliteli olarak
tüketicilere sunmaktır. Ancak, ne yazık ki
Başkanım,
uğultuyu kesebilir miyiz lütfen.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen efendim
Bir uğultu var gerçekten, lütfen
ARZU ERDEM (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ancak, ne yazık ki bugün
ülkemizde enerji verimliliği beklenen düzeyde
artırılmamıştır. Elektrik enerjisi
dağıtım ve kullanımında kayıp ve kaçakların
önlenmesi ve kullanılan teknolojinin geliştirilmesi adına
herhangi bir girişimde bulunulmamış, enerji tasarrufu konusunda
tüketici bilinci oluşturulmamıştır.
Bu arada, özellikle, son
dönemde gelen şikâyetlerden bahsetmek istiyorum. Elektrik kesintileri her
geçen gün artmaktadır. Elektrik kesinti endeksi, nisan ayında
elektrik kesintilerinin yüzde 21,78 oranında arttığını
belirtmiştir. Seçim bölgem olan İstanbul ise en çok kesinti
gerçekleşen üç ilden bir tanesi ve sık sık yaşanan bu
kesintiler milletimizi mağdur etmektedir. İstanbul Anadolu
Yakası Elektrik Dağıtım AŞ tarafından
yapılan açıklamaların ardından henüz bu hafta
İstanbulda Ataşehir, Beykoz, Kadıköy, Kartal ve Pendik gibi 9
ilçede elektrik kesintisi gerçekleşmiştir. Bu konuya da çözüm
bulunması zaruriyet arz etmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bizler aziz Türk milletimizin her türlü mağduriyetinde
yanlarında olduğunu belirtir, saygılarımı
sunarım.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erdem.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü
madde kabul edilmiştir.
4üncü madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesinde geçen yönetmelikle ifadesinin yönetmelik hükümleri ile şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Baki Şimşek Ruhi
Ersoy Deniz
Depboylu
Mersin Osmaniye Aydın
Fahrettin Oğuz Tor Nuri Okutan
Kahramanmaraş Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin j) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 4-
j) Elektrik üretim, iletim,
dağıtım ve tüketim tesislerinin kurulması ve işletilmesi
için gerekli yükümlülükleri ile ilgili olarak inceleme, tespit, raporlama,
proje onay ve kabul işlemleri kamu olanakları ile yapmak
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet Gaydalı Bedia Özgökçe Ertan
Tunceli Bitlis Van
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesiyle 3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 2nci maddesinin (1)inci fıkrasına eklenen j) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"j) Elektrik üretim,
iletim, dağıtım ve tüketim tesislerinin milli menfaatlere ve
modern teknolojiye uygun şekilde kurulması ve işletilmesi için
gerekli yükümlülükleri ile ilgili olarak inceleme, tespit, raporlama, proje
onay ve kabul işlemleri yapmak üzere ihtisas sahibi kamu kurum ve
kuruluşlarını görevlendirmek."
Kazım Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Kadim Durmaz Ahmet Akın Tahsin
Tarhan
Tokat Balıkesir Kocaeli
Didem Engin Bülent Yener
Bektaşoğlu Erkan
Aydın
İstanbul Giresun Bursa
Özkan Yalım Çetin
Arık Ömer
Fethi Gürer
Uşak Kayseri Niğde
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın
Başkan, katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Sayın
Başkan, katılmıyoruz.
Önerge hakkında
konuşmak isteyen, Tacettin Bayır, İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanıma iki
gün önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yaptığım
konuşmada kullandığım 3 satırı aynen ifademden
okuyorum arkadaşlar: Bizler, tüketmekte olduğumuz enerjiye ne kadar
ihtiyacımız olduğunun bilincindeyiz. Ancak, enerjide
dışa bağımlı olmaktan kurtulmalıyız. Bizler
istemezükçü değiliz. demiş idim ve Sayın Bakan aynı
akşam bizleri istemezükçü olarak ilan etti medyada. Sayın Bakan,
bizler enerji üretimine karşı değiliz, bizler enerjiyi en az
sizler kadar tüketen insanlarız, aynı enerjiyi paylaşarak
tüketiyoruz. Bizler, sadece yenilenebilir enerjiyi, riski olmayan gelecek
nesillerimize
Allah bağışlasın, 2 çocuğunuz var,
benim de 2 torunum var.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) 3 oldu.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
- 3 mü oldu? Allah daha çok versin.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Amin,
inşallah.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
- Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir ülke, daha risksiz bir ülke
bırakabilir miyiz? için burada bu konuyu tartışıyoruz.
Şimdi, az önce
soru-cevaplarda da bir ifadede bulundunuz, dediniz ki: Geçmişte
kayıp kaçak faturalara ekleniyordu. Sayın Bakanım, ya
bürokratlarınız size yanlış bilgi veriyor ya da kayıp
kaçak kelimesinin ne zaman faturalarda bir araya getirildiğinin
farkında değilsiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Maliyet içindeydi, maliyet.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
- Kayıp başka bir şeydir, kaçak başka bir şeydir.
Kayıp dediğiniz şey, üretimden tüketime kadar elektriği
taşıdığı süreçte kaybolan şeydir, bütün dünyada
bu vardır ve bütün dünyada bu faturalara yansıtılmaktadır.
Türkiyede de eskiden beri bu yansıtılmaktadır, bu konuda haklısınız.
Ancak, kaçak cümlesi kayıpın yanına daha sonra
getirilmiştir.
Şimdi, bu 2 kelime bir
araya geldiğinde, kayıp ve kaçak diye faturalara
eklendiğinde şu soru aklıma geliyor: Eğer eskiden de bu
faturalarda kayıp kaçak vardıysa niye bu faturalar 2 kat arttı,
niye arttı? Yani 2002den bugüne kadar bu fiyatlar niye bu kadar
arttı, niye ikiye katladı?
Tabii ki, yine ifadenizde bir
şey kullandınız, dediniz ki: Arkadaşlar, doğal afet
her yerde var. Allah, ülkemizden uzak tutsun, evet, her yerde var doğal
afet. Ama, bizim altını çizmek istediğimiz şey şu
Sayın Bakan: Doğal afetin getireceği yeni bir nükleer afete
dikkat çekmek istiyoruz. Bu, başka bir afet. Doğal afeti Allah
Türkiyeden uzak tutsun ama bir nükleer afet doğal afet sonrasında
geldiğinde işte o 3 çocuğunuz, benim 2 çocuğum, 2 torunum,
2 gelinim, evladım hepsi risk altında yaşayacaklar. Allah
hepimizin çocuklarına uzun ömür versin. Ama gelin bunu bir kez daha
düşünün.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifinde içimizi belki en çok yaralayacak olan, bu nükleer
tesislerin kurulmasında kıyı ve sahillere, zeytinlik sahalara
girilmesinin önünü maalesef sonuna kadar açıyor bu yasa. Nükleer enerji
tesislerinin yükseleceği bölgelerde haklı direnişi ve yerinde
uyarıları hiç dikkate almıyorsunuz, tıpkı Çeşme
Ovacıkta RESler için kesilen ağaçlara ve köylülerin yaptıkları
eylemlere kulağınızı tıkadığınız
gibi kulaklarınızı tıkıyorsunuz. Teknoloji olarak
bizden çok daha ileride olan Amerika, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya
gibi gelişmiş ülkeler nükleer enerjinin toplam enerji kaynakları
içerisindeki payını son yirmi yıldır giderek
düşürmüşlerdir. Japonya 2023 yılının sonuna kadar tüm
nükleerlerini kapatmayı planlamaktadır. Biz ise dünyayı sanki
yeniden keşfetmişiz gibi nükleer enerjiyi bir popüler enerji kaynağı
gibi topluma sunmaya çalışıyoruz.
Bir başka nokta ise: Kime
yaptırıyoruz bu santrali? Daha önce bu konuda sabıkası olan
Ruslara. Santral için gerekli nükleer yakıtı nereden
alacağız? Rusyadan. Kim işletecek santrali? Ruslar. Şu an
Suriye politikamız nedeniyle Ruslarla zaten papaz durumdayız. Adamlar
çekip gitti, ne olacak o santral? Kapatıp AVM mi yapacaksınız,
TOKİye mi devredeceksiniz? Şu anda santrallerin
planlamalarından, projelendirilmesi, inşasına kadar Rusyaya
bağımlıyız. Enerji politikamızın da yüzde 70i
Rusyaya bağımlı hâle gelecektir bu nükleer santralle. Ama
evvelallah kabadayılığı da elden bırakmıyoruz. Bu
gidişle ne yazık ki, maalesef, nükleer santral projesi Türkiye'nin
elinde patlayacaktır.
Bundan sonraki
konuşmalarımda da önerilerimi sıralayacağım.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bayır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin (j) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 4-
j) Elektrik üretim, iletim,
dağıtım ve tüketim tesislerinin kurulması ve
işletilmesi için gerekli yükümlülükleri ile ilgili olarak inceleme,
tespit, raporlama, proje onay ve kabul işlemleri kamu olanakları ile
yapmak
Bedia Özgökçe Ertan (Van) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Sayın
Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Bedia Özgökçe Ertan, Van Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Özgökçe
Ertan. (HDP sıralarından alkışlar)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN
(Van) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesi üzerine söz aldım. Teklifin 4üncü maddesi, elektrik üretim,
iletim, dağıtım ve tüketim tesislerinin kurulması ve
işletilmesi için gerekli yükümlülükleri ile ilgili olarak inceleme,
tespit, raporlama, proje onay ve kabul işlemlerinin özel şirketlere
devredilmesini amaçlıyor.
Değerli milletvekilleri,
elektrik, su, doğalgaz gibi temel hizmetler esasen devletin sunmak ve
denetlemekle yükümlü olduğu asli görevlerdendir ve yükümlülüklerdendir ve
kamu yararını gözetmekle yükümlü sosyal devletin bu hizmetlerin
kullanım sürecinde olmaması beklenemez. Bu nedenle, devletin süreçten
dışlanarak elektriğin piyasaya, özel kuruluşlara devrilmesi
değil, aksine kamunun bu işlemleri doğrudan kendi olanaklarıyla
yürütmesi beklenir.
Millî menfaat gibi
muğlak bir ifadenin ve modern teknoloji gibi somut
karşılığı olmayan bir kavramın maddede yer
almasını anlaşılmaz buluyoruz ancak AKP
iktidarlarının, yasal dayanağı olmayan tüm tekliflerde bu
şekilde manipülasyon yaptığını çok iyi bilmekteyiz.
Meclise gelen ve kanunlaşan teklif ve tasarılardaki kurgunun, kamu
yararından ziyade, belli çevrelerin, yandaşların mevcut hukuki
engelleri aşmak adına kendi hukuksuz rant kapılarına yasal
dayanak getirmek olduğunu görüyoruz. Bu teklif de aynı amaçla
getirilmiş bir düzenlemedir.
Halkların Demokratik
Partisinden milletvekili arkadaşlarımız komisyon
toplantılarından itibaren bu kanuna neden karşı
olduğumuzu defalarca ifade ettiler. Ben de farklı bir açıdan,
doğayı ipotek altına alacak olan söz konusu teklifteki bazı
hususlara dikkatinizi çekmek istiyorum.
On dört yıllık
iktidarı boyunca çevre tahribatında sınır tanımayan
AKP iktidarı, elindeki yasalar yetmemiş olacak ki, bu tasarıyla
kendine yeni yağma alanları açmayı planlıyor. Çevre mevzuatına
aykırı yapılaşmaların 2020 yılına kadar
cezai müeyyidelerden muaf tutulmaları, önümüzdeki günlerde bizleri
bekleyen talanın bir habercisidir. Son bir yıldır yürüttüğü
güvenlik politikalarıyla yurttaşların yaşam hakkını
gasbeden, binlerce insanı tutuklayarak özgürlüklerinden alıkoyan
iktidar partisinin hedefinde şimdi de doğa ve çevre vardır. Bu
teklif, dağlarımızı terörle mücadele adı
altında bombalayarak ağaçtan ve canlı yaşamından
temizleyen AKP iktidarına bu sefer de zeytinlikleri,
kıyıları yok etme hakkı vermektedir ve bununla amaçlanan da
artık, dünyanın terk ettiği nükleer enerji
çalışmalarına alan yaratmaktır.
Değerli milletvekilleri,
teklifteki bir düzenlemeyle, nükleer santraller başta olmak üzere,
uluslararası anlaşmayla yapılan üretim tesislerinin inşaat
için gerekli izin, onay, lisans, ruhsat ve benzeri belgeler
olmaksızın üretim lisansı alabilmesine, lisans almadan üretim
tesisiyle ilgili olmayan yapıların inşaatına
başlanmasına olanak tanımaktadır. Gerekli olan lisans,
izin, onay gibi belgelerin alınamaması durumunda yapılan
inşaatlar nedeniyle, özel ya da kamu mülkiyetinin ihlal edilmesiyle,
doğaya geri dönüşü olmayan zararların verilmesi söz konusu
olacaktır. Karşılanabilecek durumda olan zararları da kimin
nasıl karşılayacağı sorunu doğacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasa teklifi, neredeyse yüz yıldır devam eden
yanlış enerji politikalarının çevreye ve tarihe
verdiği tahribatı çok büyük boyutlara taşıyacaktır.
Yıllarca yüzyılın projesi olarak sunulan GAP projesi ne bölge
insanına ne de bölge ekonomisine bir katkı
sağlamıştır. Beklenen verimin
sağlanamadığı Ilısu Barajı, sadece, 12 bin
yıllık bir geçmişe sahip olan Hasankeyfi sular altında
bırakmıştır. Bölgede hâlâ açıklanamayan elektrik
kesintileri yaşanmakta, başta Urfa, Mardin gibi kentlerde son dönemde
vekili de olduğum Vanda olmak üzere yurttaşlar mağdur edilmekte
ve hatta cezalandırılmaktadır. Bugüne kadar uzun vadeli insan ve
çevre endeksli olmayan politikalar nedeniyle canlıların yaşam
alanları yok edildi, toplu hayvan ölümleri oldu.
Değerli milletvekilleri,
doğayı tahrip eden, canlı yaşamını imkânsız
hâle getiren barajların yanı sıra bir de zamanımız
olsaydı, biraz da AKPnin Kürt sorunun çözümsüzlüğü noktasında
inşa ettiği barajlardan söz edecektim. Kısaca değineyim.
Hakkâri ve Şırnak illerini kapsayan sınır bölgeleri boyunca
sudan bir Çin Seddi şeklinde 7 tanesi Şırnakta, 4 tanesi
Hakkâride olmak üzere 11 tane sınır barajı yapılması
çalışmaları devam etmektedir. Tamamen askerî ihtiyaçlarla
yapımına başlanan bu barajlar literatüre Türkiye'nin
armağan ettiği şekliyle sınır güvenlik barajları
olarak girmiştir.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özgökçe Ertan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı talebi vardır.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesinde geçen yönetmelikle ifadesinin yönetmelik hükümleri ile
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Deniz Depboylu (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Deniz Depboylu Aydın Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Depboylu. (MHP sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, elektrik dağıtım şirketlerinin
özelleştirilmesi kaçak elektrik kullanımını
engelleyememiş, elektrik kullanımını ödemeyenlerin
faturasını, kullandığı elektriğin bedelini ödeyen
dürüst vatandaşın sırtına yüklemiştir. Hâl böyleyken
teklifin 4üncü maddesiyle tüzel kişiliklere yönelik daha bir dizi
görevlendirme ve yetkilendirme yapılmaktadır.
Çıkardığı mevzuatı ülkenin her yerinde tavizsiz
uygulamak hukuk devleti olmanın bir gereğidir.
Elektrik
faturalarındaki kayıp kaçak bedeli, TRT payı,
dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli gibi her biri
ayrı bir Sorma, ver. ucubesi olan kalemler tüketiciye yüklenen
faturanın birer ibret vesikası ve adaletsiz uygulamasıdır.
Çalınan elektriğin ise bedelini çalmayanlara ödetmenin adaletle ve
hukukla bağdaşır bir tarafı yoktur. Tüketicilerin haklı
başvurusu üzerine yargıdan dönen kayıp kaçak bedeli
skandalının yasal bir kılıfla örtülmeye
çalışılması ise asla kabul edilemez.
Değerli
milletvekilleri, maalesef, ülkemizde sadece kayıp kaçak bedeli adı
altında elektriğin faturası ceplerden alınmamakta, Türk
milleti bu elektrik üretiminin bedelini çok daha farklı da ödemektedir.
Neyle ödemektedir? Sağlığıyla ödemektedir. Maalesef,
çevreye verdiği zararla, kaybettiği diğer kaynaklarla
ödemektedir.
Seçim bölgem olan
Aydında son zamanlarda hızla artan hidroelektrik santrali
sayısı nedeniyle daha önceden de bu kürsüde konuşmuş,
sizlere bazı bilgileri iletmiştik. 2007 yılında
çıkarılan Jeotermal Yasası sonrası ÇED Yasasında
yapılan değişikliklerle jeotermal santraller 2007 öncesi 1inci
derece gayrisıhhi müesseseler içinde yer alırken yani ÇED
alınması gerekliyken, 2007 sonrası ÇED alınması
gerekli olmayan 2nci derece gayrisıhhi müesseseler arasına
alınmıştır. Bu düzenlemeler sonrası bugün tuğla
fabrikası veya balık çiftliği açmak isteyen birinin ÇED raporu
alması zorunluyken, hidroelektrik santrali açanların bu raporu
alması ihtiyaç hâlinden çıkarılmıştır. Yasal
düzenlemelerin kendi lehlerine göre düzenlenmesinden cesaret alan jeotermal
işletmeler, günlük pratikte her gün çevre ve canlı yaşamına
zarar vermektedir. Birinci sınıf tarım arazileri, incir ve zeytin
bahçeleri, yerleşim yerlerinin yanına ve içine jeotermal santraller,
kuyular yapılır hatta Aydında Magnesia adındaki tarihî
bölgeye bile yapılmaya çalışılması endişe
vericidir.
Size daha önceden de
belirttik, şimdi bu kürsüden tekrar belirtiyorum; jeotermal santraller
Aydına zarar vermektedir. Bakın, size fotoğraflarıyla bunu
sunmaya geldim. Bu, Aydında jeotermal santral yapılmak üzere
kazılmaya başlanmış, çalışmaya
başlamış bir kuyudur ve bu kuyunun, gördüğünüz gibi,
akışkanları doğaya bırakılmaktadır. Bunu
daha önceden de söyledik ama ne yazık ki AKP sıralarında oturan
Aydın vekili arkadaşlarımız bunları inkâr etti,
Yoktur böyle bir şey. dedi. Size bugün fotoğraflarıyla
sunuyorum, bakın, doğanın içerisinde
Bu
akışkanların içerisinde acaba ne gibi maddeler var?
Bunların tahlilleri bile maalesef ADÜ tarafından yapıldı,
biraz Ege Üniversitesi tarafından yapıldı ama yeterli
olmadı. Bakın, buradaki bir dere yatağıdır ve burada
dereden akan bu akışkanlar Büyük Menderese kadar gitmekte ve
tarım arazilerini, halkın sağlığını
tehlikeye atmaktadır.
Lütfen bazı
sorularıma cevap istiyorum Sayın Bakandan: Acaba bu izin verilen
jeotermal santralleri denetleyen kimdir, nasıl bir denetlemeye tabi
olmaktadır? Yine, Aydın Valiliği İl Çevre Müdürlüğüne
giden bunca belge, şikâyet dilekçesinin cevabı niye gelmemektedir? Bu
konuyla ilgili neden bir şey yapılmamaktadır? Yine, bu
denetlemelerin yapılması için bundan sonra neler yapılması
gerekiyor? Bu sorularıma cevap arz ediyor, hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Depboylu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
5inci maddesinde geçen "ibaresi" ifadesinin "ifadesi'
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı Baki
Şimşek
Denizli Konya Mersin
Ruhi Ersoy Erkan Haberal Mehmet Necmettin Ahrazoğlu
Osmaniye Ankara Hatay
Fahrettin Oğuz Tor İsmail Faruk
Aksu
Kahramanmaraş İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5'inci maddesindeki yer alan
ibaresinin bulunan şeklinde değiştirilmesi için gereğini
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Tahsin Tarhan Özkan
Yalım Kemal
Zeybek
Kocaeli Uşak Samsun
Ahmet Akın Çetin
Arık Bülent
Yener Bektaşoğlu
Balıkesir Kayseri Giresun
Erkan Aydın Ömer Fethi
Gürer
Bursa Niğde
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet
Gaydalı
Tunceli Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Behçet Yıldırım, Adıyaman Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun 5inci maddesi üzerine grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Yasa teklifine bakıldığında;
nükleer santraller, kıyıların santraller nedeniyle imara
açılmasına, zeytinlik alanların imara açılmasına,
petrol boru hatlarına, transit geçişlere kadar; elektrik üretimi ve
dağıtımı, maliyet kalemlerinin tüketicilere fatura
edilmesine, çevre ve kıyı kanununa, imar kanununa kadar geniş
bir alanı düzenlediği ve çevrede yaşayan insanların
yaşamını bire bir etkileyeceği; havasından suyuna,
ağacına ve elektrik bedellerinin kendilerine fatura edilmesine kadar
geniş bir alanı düzenleyen bir yasa teklifiyle ilgili bir
çalışma olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bu yasa
teklifi, milyonlarca vatandaşı ilgilendiriyor olmasına
rağmen, sanki sadece enerji yatırımı yapan sermaye
şirketlerini ilgilendiriyormuş gibi ilgili
yatırımcıların işini kolaylaştırmak,
kıyıların ve zeytinlik alanların talanına yol açmak,
yine elektrik bedellerinin yansıtılmasında bu maliyetlerin
vatandaşlara fatura edilmesine çalışıldığı
anlaşılmaktadır.
Öncelikle, teklifin Çevre Komisyonunda ele
alınmamış olması büyük bir eksiklik olmuştur. Nükleer
santrallerin ve benzeri enerji sağlama işinin, projelerinin büyük bir
kısmı yöre halkı tarafından yaşam alanlarında
yaratacağı, çevre tahribatı noktasında yaratacağı
olumsuzluklar nedeniyle haklı bir tepkiyle
karşılanmaktadır. Ancak, Çevre Komisyonunun konuyla ilgili
herhangi bir raporu mevcut değildir. Olsa bile bu Çevre Komisyonunca
dikkate alınacağından emin değilim.
Yine kanun teklifi ilgili
komisyonlarda görüşülürken bu konularla ilgili meslek
odalarının, görüsünün alınmamış olması Ben
yaptım, oldu. mantığının tezahüründen başka bir
şey değildir.
Yasa maddeleri
incelendiğinde vatandaşın lehine olan kıyıdaki
yapılaşmaları, çevre tahribatını önleyecek
kıyı kanunu gibi düzenlemeler baypas edilerek kanunla kanunsuz,
hukuksuz bir durum yaratılmaktadır.
Enerji ihtiyacını
doğaya, çevreye, insana zarar vermeden karşılanmasını
sağlayacak güneş, jeotermal, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji
kaynaklarından sağlamak yerine, artık dünyanın terk etmeye
doğru gittiği nükleer santrallerle sağlamaya çalışmak,
çevreye ve insana zararlı etkilerinin binlerce yıllık
tahribatı doğuracağı bilinmektedir. Az önce konuşan
sayın meslektaşım Profesör Doktor Aytuğ
Atıcının görüşlerine aynen katılıyorum. Ben
bütün insanlara şunu söylüyorum: Allah düşmanıma bile engelli
bir çocuk vermesin. Bu nükleer enerjiyle kromozom bozulmalarıyla, kan
hastalıklarıyla, kanser hastalıklarıyla daha sık
karşılaşacağız. Düşmanıma bile Allah böyle
bir evlat vermesin diyorum. Bu olasılığı düşünmek bile
başlı başına bir felakettir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, kayıp kaçak bedellerinin haksız ve adaletsiz
olduğu Yargıtay kararlarında açıkça belirtilmiş
olduğu hâlde yine, kayıp kaçak bedellerinin tüketicilerden alınmasının
adaletsiz olduğu herkesçe belirtilmesine rağmen bu haksız kazanç
ve adaletsiz yükümlülüğü açıkça yasal koruma altına
alınarak, kanuna dercedilerek sorun çözülmeye
çalışılmıştır. Bir durumun kanunda yer
alıyor olması o durumun adaletsiz olduğu savını
çürütmüyor ve vatandaşın belirttiği
sıkıntıyı da gidermiyor. Şu an burada kimin
sıkıntısı gideriliyor? Elektrik dağıtım
şirketlerinin sıkıntısı gideriliyor. Vatandaştan
alınan kayıp kaçak bedelleri kaldırılmıyor. Yani,
elektrik dağıtım şirketlerinin haksız ve adaletsiz kazancı
kanun maddesi hâline getirilerek yasallık kazandırılıyor.
Yani, haksız kazancı vatandaştan kesebilirsiniz ve bu
haksız kazancı sağlamaya devam edebilirsiniz demektir bu. Peki,
bu haksız kazançları yasal hâle getirdiğinizde
vatandaşın sırtına yüklenen bu maliyeti
meşrulaştırmış mı oluyoruz? Hayır. Halk,
bunun haksız kazanç olduğunu ve kendisine haksız bir maliyet
fatura edildiğini biliyor ancak bunu kanun maddesine eklediğiniz için
bu haksızlığa ses çıkarmayacak, mahkemelerde
hakkını aramayacak. İşte, bunun adı yasal
irtikâptır, haksız bir parayı yasa eliyle vatandaştan
zorla almaktır. Kimin için? Elektrik dağıtım
şirketleri için vatandaştan zorla para alınmaktadır. Buna
burada yasama faaliyeti adını mı vereceğiz? Hayır.
Bu yasama faaliyeti, açıkça, elektrik dağıtım
şirketlerine haksız kazanç sağlama faaliyetidir.
Yine, TRT payı, elektrik
faturalarına yansıtılmaya devam edecektir. Kanun teklifi
komisyonda görüşüldüğü sırada TRT payının
kaldırılması teklif edildiği hâlde, vatandaşın
çıkarı değil, birkaç elektrik dağıtım
şirketinin çıkarı düşünülerek reddedilmiştir.
Bu yasayla beraber,
kıyıların nükleer santral bahanesiyle talan edileceği,
zeytinlik alanın talan edileceği, çevre düzenlemeleri içeren
yasaların baypas
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEHÇET YILDIRIM (Devamla)
edileceği, sermaye şirketlerine rant sağlamak adına
maliyetlerin vatandaşa fatura edileceği bir durumun olacağı
aşikârdır. Genelin yararı ile şirketlerin çıkarı
karşılaştığında, genelin yani kamunun
çıkarı değil, rant alanı yaratmak adına
şirketlerin çıkarı gözetildiği
anlaşılmaktadır.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yıldırım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan
ibaresinin bulunan şeklinde değiştirilmesi için gereğini
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Tacettin Bayır (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Sayın Başkan,
katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Tacettin Bayır, İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Bayır. (CHP
sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öylesine önemli bir kanun teklifini
konuşuyoruz ki zihinlerinizde yer bırakması için, kayıtlara
geçmesi için toplam 15 maddede madde madde bunları sıralamak
istiyorum:
Eğer bu teklif yasalaşırsa -elektrik piyasası
kanunu teklifi- AKP, nükleer tesis kurmak için kıyı ve sahillere,
zeytinlik sahalara girilmesinin önünü açacak.
Bu kanun teklifiyle AKP, mahkeme kararının
önünü tıkamak için yasa çıkarma telaşına girmiştir,
kayıp kaçaklar geri ödenmeyecektir.
Bu kanun teklifiyle AKP, kayıp kaçağa dava
açmanın önüne geçecek, 33 milyar liralık kayıp kaçak,
vatandaşa geri ödenmeyecektir.
Bu kanun teklifiyle AKP, çevre mevzuatına
tümüyle aykırı büyük yapılaşmalara 2019 yılına
kadar cezadan muafiyet getirecek.
Bu kanun teklifiyle AKP, dağıtım
şirketlerinin yatırım harcamalarını, tüm kayıp
kaçak bedellerini faturalarımıza yükleyecek.
Bu kanun teklifiyle AKP, faturalardaki TRT
katılım payının kaldırılmasına
karşı çıktı ve vatandaşın 800 milyon TLsini
aldı.
Bu kanun teklifiyle AKP, kayıp kaçak
bedellerinin iadesi için açılan davalarda sonuç alma yolunu yasayla
kapatıyor.
Bu kanun teklifiyle AKP, nükleer enerji için çevre
talanına imza atıyor, kıyı ve imar ve çevre mevzuatına
istisna getiriyor.
Bu kanun teklifiyle AKP, nükleer tesis kurma
uğruna, yapı denetimi kurallarına aykırı biçimde
istisnalar getiriyor.
Yine, bu kanun teklifiyle AKP, yerli ve
yenilenebilir enerji için olanak var iken hukuksuz bir nükleer enerjiye
yöneliyor.
Bu kanun teklifiyle AKP, alışkanlık
hâline getirdiği acele kamulaştırma kararlarını
genişletiyor, mağduriyeti katlıyor.
Bu kanun teklifiyle AKP, bizim, yani 36 milyon
abonenin, elektrik faturalarındaki yükleri katlamanın yolunu
arıyor.
Bu kanun teklifiyle AKP, Kayıp kaçağın
kendisine değil, tarifenin yüksekliğine dava açabilirsin. diyerek
yargı yolunun önünü kapatıyor.
AKP, kayıp kaçağın alınmaması,
TRT payının kalkması, üretim elektriğinde KDVnin
sıfırlanması önerimizi ne yazık ki komisyonlarda
reddetmiştir.
Bu teklifiyle AKP, halkın yararına sonuçlanan
mahkeme kararlarını uygulamamak için, hukuksuz yasalarla adalete
âdeta duvar örüyor.
Sadece bu nedenler bile, sade bir vatandaşın ya
da bir milletvekilinin ya da bir parti grubunun, bu kanun teklifini Anayasa
Mahkemesine taşımasını aslında zorunlu hâle getiriyor.
Geçmiş dönemlerde yasalara aykırı alınmış olan
kararların, 2004te alınan kararların daha sonra Yargıtay
tarafından bozulduğunu biliyoruz. Hiç kimse düşünmesin ki,
burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin aldığı kararlar
yargının önündedir. Yasama, yargının önünde değildir
arkadaşlar; yürütme hiç değildir. Yürütme, teklifini getirir, bizler
burada tartışırız, birbirimizi ikna ederiz, makul ve
mantıklıysa, bu ülke çıkarları doğrultusundaysa evet
deriz. Ancak, ülke çıkarı, yurttaş çıkarı görmediğimiz,
emeklinin, işçinin, esnafın, köylünün ödemekte
zorlandığı, 2 kata çıkan bu elektrik faturalarında
bunu o halka reva görmenin tek sebebi AKPnin ta kendisidir, yürütmenin ta
kendisidir. Bunu, sokakta halka, bıkmadan usanmadan, tek tek, köy köy gezerek,
kent kent gezerek, dükkân dükkân gezerek, esnaf ziyaretleriyle
anlatacağımızdan hepiniz emin olunuz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bayır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen
"ibaresi" ifadesinin "ifadesi' şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, İsmail Faruk Aksu,
İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL
FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 5inci maddesine ilişkin olarak Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
başında, Alman Parlamentosunun tarihî ve hukuki gerçekleri ayaklar
altına alarak 1915 olaylarını soykırım olarak
nitelendiren kararını telin ediyorum. Tarihî gerçeklerin
parlamentoların kararıyla değiştirilmesi elbette ki mümkün
değildir. Türk milletinin şanlı tarihini lekelemeye yönelik
böylesi hasmane kararların kimseye bir faydası yoktur. Ermenilerin
yüz yıllık yalanına sarılarak Türkiye gibi bir ülkenin
dostluğunu kaybetmenin hiçbir mantıklı izahı da
bulunmamaktadır.
Maalesef
her gün şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Asker ve polisimiz bütün
gücüyle terörle mücadele ederken ülke yönetiminde bulunanların
yaptıkları bazı açıklamalardan yeni bir yıkım
masasının kurulmasına ilişkin girişimlere yeşil
ışık yakıldığı
anlaşılmaktadır. Devletin ve milletin birlik ve bütünlüğüne
kasteden bölücü terörün kökü kazınmadan yeniden müzakere masalarının
kurulması, kuşku yok ki şehitlerimizin aziz
hatıralarına yapılacak en büyük ihanet olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin yakın doğu bölgesinde süregiden enerji
ve ticaret oyununa güçlü bir biçimde dâhil olabilmesi, jeostratejik
avantajını ve endüstriyel kapasitesini kendi lehine kullanabilmesi
bütünleşik, çok yönlü bir yaklaşımla mümkün hâle gelebilecektir.
Türkiye, ancak bu şekilde bir transit taşıma alanı olmakla
yetinmeyerek bölge odaklı enerji ve ticaret oyununa güçlü bir biçimde
dâhil olabilecektir. Hükûmetin enerji politikasıysa bu amaca hizmet
etmemekte, millî olmayan sermayenin tahakkümüne açık, denetimden uzak ve
verimsiz bir çizgide bulunmaktadır. Enerji piyasası, tam rekabete
dayalı, şeffaf, katılımcı, denetlenebilir ve millî bir
enerji politikasının oluşturabilmesine imkân verecek
şekilde düzenlenmemiştir. Enerji üretiminin geleceğini
doğal gaza bağlayan AKP, yaptığı uygulamalarla kaynak
güvenliği açısından enerjinin geleceğini riske etmiş,
dışa bağımlılığı artırarak da arz
güvenliğini tehlikeye düşürmüştür.
Enerji
tüketiminin gelişmiş ülkeler seviyesine yükseltilebilmesi, iç
kaynakların kullanılması ve yüksek teknolojiyle üretim
potansiyelinin artırılmasından geçmektedir. Oysa Hükûmetin iç
kaynak kullanımından anladığının, öz kaynak
kullanımı yerine vergilendirme ve özelleştirme yöntemi
olduğu anlaşılmaktadır. Enerjinin vergilendirilmesinde
adalet sağlanamamakta, kaçakla yeterli mücadele yapılamamakta,
enerjinin üretimi, dağıtımı ve kullanımında
verimlilik sağlanamamaktadır. Uzun vadeli yanlış alım taahhütleriyle
hazine zarara uğratılmaktadır.
Elektrik
dağıtımında ortaya çıkan kayıp ve kaçak
oranı yüksek düzeydedir. Kullanıcıya ulaşmadan elektrikte
kayıplar oluşmaktadır. Uygun olmayan vergi politikaları,
kaçakçılığa sebep olmaktadır. Ülkemizde enerji arz
güvenliğinin sağlanabilmesi için rüzgâr, güneş, jeotermal gibi
yerli kaynaklara dayanan enerji üretimine öncelik verilmesi
kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Kayıp ve
kaçakları önleyecek tedbirlerin süratle hayata geçirilmesi gerekirken
bunların, elektrik faturasını düzenli ödeyen dürüst
vatandaşların üzerine yüklenmesi insafla bağdaşmayacak bir
cezalandırma olacaktır. Kanun teklifiyle, dağıtım
şirketlerinin yatırım harcamaları ve tüm kayıp kaçak
bedelleri kanun zoruyla tüketicilerden alınacaktır. Yine teknik ve
teknik olmayan kayıp kaçak tanımıyla kayıp kaçak elektrik
kavramı gizlenmek suretiyle, yüksek oranda kullanılan kaçak
elektriğin bedelinin emeklinin, işçinin, memurun, garip
gurebanın, kısacası, sorumlu tüm vatandaşların
faturasına eklenmesine yasal kılıf oluşturulacaktır.
Değerli milletvekilleri,
sistemdeki mevcut yanlışları onaracak,
vatandaşlarımızın mağduriyetini giderecek yerde, bu
çarpıklıkları yasal hâle getiren, yargıda hak arama
imkânını da fiilen ortadan kaldıran bu düzenlemelerin kabul
edilemez olduğunu ifade ederek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aksu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç
önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve
birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
Ahmet Selim Yurdakul Arzu Erdem
Antalya İstanbul
Aynı mahiyetteki
önergenin imza sahipleri:
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü
Bitlis Tunceli
Yine aynı mahiyetteki
önergenin imza sahipleri:
Kazım Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin
Tarhan Didem
Engin
Balıkesir Kocaeli İstanbul
Kemal Zeybek Özkan
Yalım Erkan
Aydın
Samsun Uşak Bursa
Çetin Arık Bülent Yener
Bektaşoğlu Ömer
Fethi Gürer
Kayseri Giresun Niğde
Bülent Kuşoğlu Aytuğ
Atıcı
Ankara Mersin
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki üç önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelerle ilgili konuşmak isteyen, Bülent Kuşoğlu,
Ankara Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 312 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde söz aldım.
6ncı madde: 3213
sayılı Kanuna ek bir madde getiriyor, 12nci maddeyi ilave ediyor.
12nci madde de bu kanun uyarınca kamu kurum ve kuruluşlarına
ait IV. Grup ve (b) bendine giren madenlere -ki bunlar kömür, linyit, taş
kömürü gibi madenler- ilişkin ruhsatların, rezerv kaybına sebep
olmayacak şekilde, elektrik üretimine yönelik olmak üzere ayrıca
ruhsatlandırılmasını öngörüyor. Aslında doğru bir
düzenleme, makul bir düzenleme. Alternatif olarak bu düzenlemenin, bu
ruhsatlandırmanın geçici bir şekilde yapılması da söz
konusu olabilir yani geçici bir ruhsatla, daha sonra rezervler
tükendiğinde, maden alanının
ağaçlandırılması, orman alanı yapılması
-gerektiğinde geçici ruhsatlandırmayla çok daha kolaylıkla,
sorun çıkmadan nihai işlemler yapılabilirdi ama- bu da makul bir
düzenleme olarak görülüyor.
Değerli
arkadaşlarım, enerji konusu, Türkiye için çok önemli, hepimizin
hassasiyetle üzerinde durması gereken bir konu. Ben, müsaadenizle,
6ncı maddenin dışında da konuyla ilgili bazı önemli
gördüğüm hususları dikkatinize sunmak istiyorum.
Sayın Bakan, Plan ve
Bütçe Komisyonunda, henüz göreve başladığında, güzel de bir
konuşma yaptı, ülkemiz için enerjinin önemini anlattıktan sonra
Bu kapsamda temel strateji ve politikalarımızı sıralamak
gerekirse dedi ve tek tek kendi yapacağı, yapması gereken
işleri aşağı yukarı saydı. Bunlar gayet güzel,
retorik olarak gayet güzel sıralanmış konulardı ama bugün
benim arkadaşlarımın muhalefet şerhinden, onların
yorumlarından, muhalefetteki diğer milletvekili
arkadaşlarımızdan da anladığım kadarıyla
Çünkü iktidara mensup milletvekilleri konuşmuyor yani bunlarla ilgili
bütünü üzerindeki, tümü üzerindeki görüşmeler sonrasında
ayrıntılı olarak maddeler üzerinde görüş belirtmediler.
Anladığım kadarıyla Sayın Bakanın daha önceki
mülahazaları tam olarak yerine gelmiyor. Çok önemli bir düzenleme
yapıyoruz. Bu önemli düzenlemelerle
Aslında ilk düzenlemesi
Sayın Bakanın, enerji alanındaki ilk temelli düzenlemesi. Daha
kapsamlı, bu hedefleri daha fazla tutturan bir düzenleme olması
gerekirdi.
Değerli
arkadaşlarım, geçen yıl madenlerle ilgili benim bir gensorum
vardı, Enerji Bakanımızla ilgili bir gensorum söz konusu oldu.
Orada konu, sadece daha fazla kâr edebilmek için, kâr hırsıyla, daha
fazla üretim hırsıyla, para kazanma hırsıyla, özellikle
Somada, bu iki yıl önce yaşadığımız elim
facianın doğmasına sebep olan, maalesef o kâr hırsına
sebebiyet veren olaya Bakanlık ve Sayın Bakanın konuyu bilerek,
detaylarını bilerek izin vermesiydi. Bundan sonra bu tür
olayların yaşanmamasını ümit ediyorum. Bu kadar büyük bir
kâr hırsının birilerinin çalıştırılarak,
birilerinin istismar edilerek, birilerinin hayatı pahasına bu
noktalara getirilmemesini temenni ediyorum. İnşallah öyle olur.
Ama onun haricinde de enerji
politikamızla ilgili olarak şunu söyleyeyim: Enerji politikaları
ile dış politika atbaşı gider. Çok önemli, Türkiye için çok
daha önemli, diğer ülkelerle kıyaslandığında çok daha
önemli. Dolayısıyla, bizim -Kıbrıs da dâhil olmak üzere,
Kıbrıs çevresindeki doğal gaz da dâhil olmak üzere-
dış politikamızda Türkiye'nin enerji ihtiyacını
karşılayacak politikaların mümkün olduğunca
uygulanması gerekiyor. Ama, maalesef, dış politikamız,
yeterli olmadığı için enerji politikalarımızla ilgili
olarak da sorunları çözebilecek bir anlayışa ve yapıya
sahip değiliz, sıkıntılar had safhada. Yalnız,
Kıbrıstaki doğal gazla ilgili olarak Sayın Bakan, Plan ve
Bütçe Komisyonunda çok önemli bir rezerv olmadığını
belirtmişti. Sonra ben onu tekrar araştırdım, gördüğüm
kadarıyla çok önemli. Kendisinden bu konuyu tekrar
araştırmasını, bunun önemli olduğunun bilinmesini rica
ediyorum.
Bu vesileyle herkese
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kuşoğlu.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge hakkında konuşmak isteyen, İdris Baluken,
Diyarbakır Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Baluken.
(HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 312
sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde söz aldım.
Arkadaşlarımız,
bu kanun teklifiyle ilgili gerek AKPnin uyguladığı enerji
politikalarının gerekse de mevcut kanun teklifinin Anayasaya ve
hukuka aykırılığını gerekse de rantı
kayıran yönleriyle ilgili itirazlarımızı buradan ifade
ediyorlar. Tabii, verdiğimiz önergelerin hiçbir tanesi, her zaman
olduğu gibi, iktidar partisi tarafından dikkate alınmıyor.
Sadece bizim değil, bütün muhalefetin verdiği önergelerden hiçbir
tanesi dikkate alınmıyor. Bu da parlamenter demokrasiye duymuş
olduğunuz saygının ya da parlamenter demokrasiye vermiş
olduğunuz önemin aslında bir göstergesi. O nedenle, ben o konuda birkaç
şeyi vurgulamak istiyorum. Hani burada bir önergenin dikkate
alınıp alınmamasından çok, aslında Türkiyede
demokratik siyaseti yapma koşullarının AKP eliyle nasıl
tüketildiğini Meclis Genel Kurulunun ve Türkiye kamuoyunun bilgisine
sunmak istiyorum.
Bakın, biz Parlamentoda
en fazla sayıda milletvekili bulunan 3üncü grubuz. Parlamentonun 3üncü
büyük milletvekili grubu, burada geçirilen bir anayasa değişiklik
teklifiyle Parlamentodan atılmak isteniyor. Bu karar süreciyle ilgili
itirazlarımızı defalarca buradan ifade ettik. Ancak, bu teklif
geçtikten sonra bu süreci halkımıza anlatma, dolayısıyla
buna karşı halkımızın siyasi bir tutumunu
geliştirme noktasında bazı çalışmalar planladık.
Demokratik siyasetin halkla buluşması dediğimiz bu
çalışmalarda, bugüne kadar yaptığımız bütün
siyasi çalışmalara engelleme çıkarıldı,
saldırılar yapıldı.
Ben geçen hafta
Siirt-Kurtalan-Batman hattındaki bölge gezilerine katıldım.
Adım attığımız her yerde gaz bombalarıyla,
tazyikli sularla, TOMAlarla karşılandım. Şimdi, bu halk
buluşmalarının bir üst aşaması olan bütün Türkiyede
miting yapma çalışmalarını bu hafta sonundan itibaren
hayata geçirmek istiyoruz. 4 önemli kentte 4 büyük miting planladık ve bir
haftadır arkadaşlarımız çalışıyor.
Diyarbakır, İzmir, Adana ve İstanbuldaki 4 mitingimize yönelik
de sizin partili valileriniz tarafından yasaklar getirildi. Yani bir
siyasi parti Türkiyede miting yapamayacak bir durumda
sıkıştırılmak isteniyor. Gerekçe ne? Güvenlik.
Saldırı olabilirmiş de
Biz, güvenlik için belli riskleri göz
önünde bulundurmak zorundayız. E, peki, güvenlik gerekçesiyle bir siyasi
partinin miting yapacağı koşulları
sağlayamıyorsan senin devletliğin nerede kaldı,
Hükûmetliğin nerede kaldı? Senin kamu düzeni safsatasıyla
aylardır bu kenti, bu ülkeyi kan deryasına çevirdiğin savaş
politikaların nerede kaldı?
Güvenliği
sağlamak tabii ki devletin görevi, güvenlik güçlerinin görevi. Bunun
inandırıcılığı var mı, samimiyeti var
mı? Her gün Cumhurbaşkanı teğet geçtiği kentlerde bile
havaalanlarında miting yapıyor. Her gün AKPli yetkililer, hangi
şehre adım atarlarsa orada açık alanda halk
toplantıları, mitingler yapıyorlar. Onunla ilgili güvenlik
kaygın yok, onu sağlıyorsun, yakın dönemde İstanbulda
fetih şöleninde mini bir orduyu görevlendirdin. Ama, konu HDPye gelince
sadece baskıcı, yasakçı, otoriter uygulamaya bir kılıf
aramak için, bir gerekçe yaratmak için bu tarz şeyler önümüze getiriliyor.
Bakın, 7
Haziran öncesi bu partinin seçim çalışmaları 140 yerde
saldırıya uğradı, lince uğradı; 7 Haziran sonrası,
1 Kasım öncesi 400 yerde saldırıya uğradı. Bingölde 7
Haziran seçiminden önce çalışma yürüttüğümüz HDPli
arkadaşım, partinin aracını kullanan şoför
arkadaşım Hamdullah Öğe 40 kurşunla infaz edildi, 40
kurşunla ve bugün itibarıyla katili yok ortada, kim öldürdü
bilinmiyor. Tek suçu, HDPnin seçim çalışmalarında seçim
aracını kullanmaktı. Yine, Mehmet Yavuzelin, Seve Demirin
Silopide, Cizrede katledildiği bilgisini burada defalarca
paylaştık.
Şimdi,
medyada ağır bir sansür altındayız. Bizi çıkaran medya
kuruluşuna ya kapatma veriliyor ya ağır para cezaları.
Peki, bize ne öneriyorsunuz? Yani, bir siyasi parti medya üzerinden
çalışma yürütemeyecekse, halkla buluşamayacaksa, miting
yapamayacaksa öneriniz nedir?
Bakın,
Cumhurbaşkanı sürekli kullandığı sert söylemi geçen
bir tık aşağı indirdi, PKKye çağrı yaptı,
Silahları bırakın, Meclise siyaset yapmaya gelin. dedi. E,
peki, Meclisteki durum ne? Meclisten dışarı atmaya çalışıyorsun
ya da Mecliste olan siyasi partinin sokağa çıkmasını
engelliyorsun.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA YEL
(Tekirdağ) - PKKnın devamı mısınız siz?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Yani, böyle bir durum, böyle bir çelişki ortadayken
siz bu söylediklerinize herhangi bir şekilde inanıyor musunuz?
MUSTAFA YEL (Tekirdağ)
- PKKnın temsilcisi misiniz, Meclisteki temsilcisi misiniz?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Ben, Cumhurbaşkanının söylemi üzerine...
MUSTAFA YEL
(Tekirdağ) PKKnın temsilcisi misiniz?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Cumhurbaşkanının söylemini değerlendiriyorum.
MUSTAFA YEL
(Tekirdağ) Siz, temsilcisi misiniz?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Cumhurbaşkanının söylemini
değerlendiriyorum.
MUSTAFA YEL
(Tekirdağ) Temsilcisi misiniz?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Bakın, bu ülkede silahların
bırakılmasını, demokratik siyasete gelinmesini hepimiz
istiyoruz.
ALİM TUNÇ
(Uşak) Bunları çok dinledik, çok.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Ama bunun yol ve yöntemleri için biraz rasyonel akıl,
biraz mantık, biraz da demokratik siyasete...
HÜSEYİN
KOCABIYIK (İzmir) 11 Temmuz KCK bildirisinde ne diyor?
İDRİS BALUKEN
(Devamla) ...alan açmak gerekir diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baluken.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge hakkında söz isteyen, Arzu Erdem İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Erdem.
(MHP sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz 6ncı madde ile kamu kurum ve
kuruluşlarına ait turba, linyit, taş kömürü, kömüre
bağlı metan gazı ve buna benzer maddelere ilişkin
ruhsatların rezerv kaybına sebep olmayacak şekilde, elektrik
üretimine yönelik olmak üzere bakanlık onayı ile ayrı
ruhsatlandırılabileceği düzenlenmektedir. Bakanlık
onayı ile ayrı ruhsatlara bağlamak, enerji üretimi yapmayı
amaçlayan bu madde, sınırlı enerji kaynaklarının bir
an önce tüketilmesine sebep olacaktır. Bu da gelecek nesillerimize
vereceğimiz en büyük cezadır.
Ülkemizin enerji
ihtiyacı hızla artarken ilgili bakanlık, bu hıza ayak uyduramamakta
ve çareyi bu tip günübirlik düzenlemelerde bulmaktadır, bunu rakamlardan
da açıkça görmekteyiz. 2015 yılı elektrik üretiminde doğal
gaz payı 2014 sonu itibarıyla yüzde 47,9 iken, bu oran geçen yıl
sonunda yüzde 37,9a düşmüştür. Toplam elektrik üretiminin yüzde
25,8i hidroelektrik santralleri, yüzde 12si linyit, yüzde 15,2si ithal
kömür, yüzde 4,4ü rüzgâr ve yüzde 1,3ü de jeotermal kaynaklardan
sağlanmıştır. Ülkemiz, 2015te elektrik üretiminin yüzde
21,3ünü kamu santrallerinden, kalan kısmını ise özel sektöre
ait santrallerden karşılamayı uygun bulmuştur ve geçen
yıl kullanılan elektriğin yüzde 2,8i komşu ülkelerden
ithal edilmiştir. Durum böyle olunca da yerli üretimin enerji ihtiyacını
karşılama oranının on dört yılda yüzde 32lerden yüzde
26lara gerilemesine sebep olunmuştur.
Değerli milletvekilleri,
sürdürülebilir kalkınmada çeşitli, güvenilir, dengeli, çevresel
olarak kabul edilebilir enerji kaynaklarının kullanımı
büyük önem taşımaktadır. Bir yandan artan enerji talebini karşılarken
diğer yandan küresel iklim değişikliği riskini en aza
indirmek günümüzün en önemli konularından biridir. Ülkemizde uygulanan söz
konusu politikalar yüzünden, geçtiğimiz aralık ayında,
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar
Konferansında sera gazı emisyonlarında net bir azaltım
hedefi yerine, artıştan azaltım hedefi taahhüt edilmek zorunda
kalınmıştır. İktidarın hiç önemsemediği
uluslararası göstergelerden olan ve iki yılda bir yayımlanan
Dünya Çevre Performansı 2016 Endeksinde, Türkiye, 180 ülke arasında
ne yazık ki 99uncu ülke olmuştur.
Rakamlardan da
görülebileceği gibi, son on dört yıldır, ülkemizin elindeki
kömür rezervlerini, çevre boyutu da dâhil, pek çok bakımdan doğru
kullanmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
İktidarın, gerek eylem planında gerekse strateji belgesinde
linyit potansiyelinin değerlendirilmesi için önerdiği politika,
Afşin-Elbistan, Konya-Karapınar gibi büyük havzaların termik
santral kurulmak üzere, talep garantisi, hasılat paylaşımı
şeklinde veya belirli bir süre alım garantisinin
sağlandığı yap-işlet veya yap-işlet-devret
modeliyle ihaleye çıkarılmasıdır yani kömür
sahalarının uluslararası şirketlere altın tepsi
içerisinde sunulmasıdır bu.
Son olarak, Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumunun elektrik faturalarında yapmış
olduğu son düzenlemelere göre ise daha önce faturalarda
ayrıntılı bir şekilde yer alan iletim bedeli ve sayaç
okuma bedeli gibi kalemler kaldırılmış, yerine
dağıtım bedeli adı altında bir bedel
eklenmiştir. Tüketiciye gönderilen faturalarda yer alan
dağıtım bedeli, enerji bedelinin tümünün yüzde 50sinden daha
fazladır. Bunu hepimiz biliyoruz, hepimizin elektrik faturalarına da
yansıyor.
13 Nisan 2016 tarihinde
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına yazılı olarak sordum, dün ise
Bakana yine, sözlü olarak sordum, tekrar huzurunuzda sormak istiyorum:
Dağıtım bedeli adı altında faturalara
yansıtılan bu tutara hangi kalemler dâhildir? Yapılan bu
düzenlemeler sonucunda dağıtım bedeli adı altında abonelerden
alınan bu tutar ile düzenleme öncesinde alınan tutar arasında
fark var mıdır? Enerji Piyasası Kanununun amaçları
arasında düşük maliyetli enerji sağlanması yer
almaktadır. Dağıtım bedeli adı altında
milletimizden toplanan bu tutarın, söz konusu amacın bir ihlali
olduğunu düşünüyor musunuz? Son olarak, vergiler
vasıtasıyla beli bükülmüş olan milletimize
dağıtım bedeli adı altında ödetilen bu
tutarları adaletli buluyor musunuz?
Teşekkür ederim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erdem.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
Birleşime saat 20.20ye
kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.29
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sema
KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
7nci madde üzerinde dört
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Ramazan Can Halil
Eldemir
Kayseri Kırıkkale
Bilecik
Osman Aşkın Bak Fatma Benli Özcan
Ulupınar
Rize İstanbul
Zonguldak
MADDE 7- 20/2/2001 tarihli ve
4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "dokuz" ibaresi "yedi" olarak
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Kurul, ilgili piyasa
Kanunlarında tanımlanan önlisans, lisans ve sertifikaların
verilmesi, tadili, geçici olarak durdurulması ve iptali ile ön
araştırma ve soruşturma işlemlerinin yürütülmesi hususunda
ilgili kanunlar tarafından kendisine verilen yetkilerin bir
kısmını veya tamamını Başkanlığa
ve/veya ilgili hizmet birimine devredebilir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesinde geçen "bir" ifadesinin "uygun
gördüğü" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Mehmet
Erdoğan
Kahramanmaraş Mersin Muğla
Ahmet Selim Yurdakul Ruhi Ersoy
Antalya Osmaniye
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 20/02/2001 tarihli ve 4628 sayılı
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 5inci maddesinin 1inci fıkrasında yer alan
dokuz ibaresinin on bir olarak ve 2nci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü
Bitlis Tunceli
Kurul üyelerinin dokuzu;
hukuk, siyasal bilgiler, idari bilimler, kamu yönetimi, iktisat, mühendislik,
işletme ya da maliye dallarında eğitim veren en az dört
yıllık yükseköğrenim kurumlarından mezun olmuş, kamu kurum
ve kuruluşlarında ya da özel sektörde en az on yıl deneyim
sahibi ve mesleğinde temayüz etmiş kişiler arasından
Bakanlar Kurulunca atanır. İkisi ise üyeleri arasından Türkiye
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetiminin teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca atanır.
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için
gereğini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Kemal Zeybek Ahmet Akın Tahsin
Tarhan
Samsun Balıkesir Kocaeli
Didem Engin Bülent Yener
Bektaşoğlu Erkan
Aydın
İstanbul Giresun Bursa
Özkan Yalım Çetin
Arık Ömer
Fethi Gürer
Uşak Kayseri Niğde
Madde 7- 20/02/2001 tarihli
ve 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan dokuz ibaresi yedi olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Kazım Arslan, Denizli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Arslan.
(CHP sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz
aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu madde, Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumunun yetkisindeki çok kritik izinleri alt hizmet birimlerine vererek
denetim ve sorumluluk açısından son derece sorunlu bir çerçeveye
doğru bu durumu götürmektedir. Kurul, lisans ve sertifikaların;
verilmesi, tadili, geçici olarak durdurulması, iptali ve ön
araştırma yapılması gibi konularda bir başka hizmet
birimine görevi devredebilir. denmektedir ama bu hizmet biriminin ne
olduğu maalesef ortada yoktur.
Biz bu yasanın,
özellikle Anayasaya aykırılığı konusunda itirazda
bulunmuştuk. Bu itirazla ilgili, dar bir komisyonda, bu konularla ilgili
arkadaşlarımızla, Başkanla birlikte bu konuyu
tartıştık; bu yasanın Anayasaya aykırı biçimde,
İç Tüzüke aykırı biçimde çıkmaması, iptal edildikten
sonra tekrar Meclise gelmemesi için yapılması gereken konularda
düşüncelerimizi söyledik ama maalesef, bu yasanın tamamına
baktığımızda, Anayasanın 2nci maddesine, 10uncu
maddesine, 11, 36, 43, 56 ve 168inci maddelerine açıkça aykırı
olmasına rağmen, bu konuda herhangi bir gelişme
sağlayamadık, kaldığımız yerden aynen devam
ediyoruz.
Şimdi, bu yasa
yürürlüğe girdiği zaman bir kere hukuk devleti ilkesinin
zedeleneceği, çevre hakkının ortadan kalkacağı,
mülkiyet hakkının zedeleneceği, sosyal devlet ilkesinin yok
olacağı, kuvvetler ayrılığı prensibinin yok
olacağı, doğal kaynakların aranması ve işletilmesi
kurallarının da yok olacağı açıklıkla
ortadadır. Yargı yetkisini, her şekilde bu yasayla
vatandaşın yargıda hak arama özgürlüğünü ortadan
kaldırdığı gibi, çok açık bir şekilde anayasal
hükümleri de rafa kaldırdığı ve işleme
almadığı, dikkate almadığı da görülmektedir.
Teklifin içerdiği ayrıcalık ve istisnalarla Anayasanın
10uncu maddesinin açıklıkla ihlal edildiğini, Hiçbir
kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz.
dendiği hâlde bu hükme aykırı biçimde bu yasanın
geçirilmeye çalışıldığını görmekteyiz.
Bu yasa teklifinin gerçek
gerekçesi 17 ve 25 Aralık tapelerinde de görülmekte ve o günkü bu
yolsuzlukların bu yasanın içine de yansıdığı
açıkça görülmektedir. Ayrıca elektrik fiyatının ham fiyatı
ile üzerine konulan vergilerle birlikte ve birçok tarifenin içinde
anlamsız kalemlerin konulmasıyla birlikte yüzde 110a
çıktığı, 50 liralık bir faturanın ham elektrik
ücretinin 105 lira civarında ödendiğini de görmekteyiz. Onun için, bu
yükün azaltılması için gerçekten hem tarifenin oluşması
açısından hem Enerji Piyasası Kurulunun düzenlemesi
açısından bazı konulara dikkat etmesi ve ona göre
fiyatların belirlenmesi ve gereksiz kalemlerin de bu tarifeden
kaldırılması gerekmektedir. Ayrıca, TRT katılım
payının kaldırılması da bizim önerimizdir; mutlak
surette, özellikle işletmelerde, fabrikalarda bunun
kaldırılmasında fayda olacaktır.
Teşekkür ediyorum,
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Arslan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
III.-
YOKLAMA
(CHP ve HDP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama
talep ediyoruz.
BAŞKAN Bir yoklama
talebi vardır, yoklama işlemini önce gerçekleştireceğim.
Sayın Gök, Sayın
Bayır, Sayın Tarhan, Sayın Erol, Sayın Sarıhan,
Sayın Arslan, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Demirtaş,
Sayın Engin, Sayın Torun, Sayın Gökdağ, Sayın Yeşil,
Sayın Erkek, Sayın Bayraktutan, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Tanal, Sayın Arık, Sayın Erdoğdu, Sayın
Gaydalı, Sayın Toğrul.
BAŞKAN Yoklama için
iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.34
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sema KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerindeki Denizli
Milletvekili Kazım Arslan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN
Şimdi, pusulayla oy kullanan arkadaşların Genel Kurulda mevcut
olup olmadığını tespit edeceğim.
Önce,
liste ile pusulaları karşılaştıracağız.
Sayın Uslu? Burada.
Sayın Bakan? Burada.
Sayın Karaburun? Burada.
Evet, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242), İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288), Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/586), Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya
Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1076), Denizli Milletvekili Kazım
Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1082) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Teklifin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi, diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 20/02/2001 tarihli ve 4628 sayılı
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 5inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
dokuz ibaresinin on bir olarak ve ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kurul üyelerinin dokuzu;
hukuk, siyasal bilgiler, idari bilimler, kamu yönetimi, iktisat, mühendislik,
işletme ya da maliye dallarında eğitim veren en az dört
yıllık yükseköğrenim kurumlarından mezun olmuş, kamu
kurum ve kuruluşlarında ya da özel sektörde en az on yıl deneyim
sahibi ve mesleğinde temayüz etmiş kişiler arasından
Bakanlar Kurulunca atanır. İkisi ise üyeleri arasından Türkiye
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetiminin teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca atanır.
Mahmut Celadet Gaydalı (Bitlis) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mahmut Celadet Gaydalı, Bitlis Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi ve
grubum adına, görüşülmekte olan 312 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, AKP, birçok alanda
olduğu gibi, kurulların oluşumunda da merkeziyetçi bir
yaklaşım sergilemekte ve kendi etkinliğini artırmayı
esas almaktadır. Türkiyede devlet eliyle oluşan birçok kurum ve
kurul çoğulcu bir yaklaşım ve alanında uzman olan, o alanda
faaliyet yürüten sendika, dernek ve vakıflarla çalışması
gerekirken iktidarın kendi arzu ve isteklerinin şekilleneceği
alanlar hâline getirilmiştir.
Kurum ve kuruluş oluşturulurken veya
yeniden şekillendirilirken iki temel dinamiğe
dayanılmalıdır. Bunlardan birincisi, her alanda olması
gereken demokrasi; diğeri ise ilgili alanda uzman, deneyimli, kendini
yetiştirmiş bireylerin yer almasıdır. Kurul ve kurumlarda
her zaman eleştirel bakış açısına sahip her türlü
dernek, sendika ve kuruluşlar yer almalıdır. Eleştiri yalın
boyutuyla, yıkıcı ve yapılacak olan bir şeyi
yavaşlatmak amacıyla değil, aynı zamanda hayata geçirilecek
olan şeyin daha sağlıklı, daha doğru, daha
yapıcı kanallarla hayata geçirilmesi anlamına da gelir. Bu tarz
eleştirileri yapabilecek mekanizmaların bu kanuna dâhil edilmesi
gerekmektedir. Vermiş olduğumuz değişiklik önergesinde de
maksat tam olarak budur.
Vermiş
olduğumuz değişiklik önergesinde Kurul ve üyelerinin dokuzu
hukuk, siyasal bilgiler, idari ilimler, kamu yönetimi, iktisat, mühendislik,
işletme veya maliye dallarında eğitim veren en az dört
yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olmuş, kamu
kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde en az on yıl deneyim
sahibi ve mesleğinde temayüz etmiş kişiler arasından
Bakanlar Kurulunca atanır. İkisi ise üyeleri arasından Türkiye
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği yönetiminin teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca atanır. diyerek bir yandan kurulun yeterliliğinin
artırılmasını hedeflerken diğer yandan da sadece
Bakanlar Kurulunun hegemonyası altında oluşacak bir yapının
önüne geçmek, mühendis ve mimar odalarının daha etkin görevler
almasının da altyapısı hazırlanmak istenmiştir.
Yani, düşük profile sahip bir kurul yerine, hayatın birçok
safhasında olduğu gibi bu alanın da donanımlı, daha
çoğulcu, daha üretici bir alan hâline dönüştürülmesi için bu öneriyi
sunmuş bulunmaktayız. Tabii ki iktidarın işine gelmeyecek
çünkü amaç, iktidarın değil aklın etkin olabileceği
oluşumlar kurabilmek.
Değerli milletvekilleri,
genel hatlarıyla iktidar partisinin sunmuş olduğu kanun
tasarısı incelendiği zaman, kayıp kaçak idarelerinden nükleer
santraller ve kömür santrallerine teşvike ve imtiyaza, kamunun asli
görevlerinin özel şirketlere devredilmesinden enerji şirketleri için
acele kamulaştırmaya kadar birçok değişikliği
içermektedir. Tabii, bunları ayrı ayrı araştırıp
değerlendireceğiz fakat özellikle bir hususu vurgulamakta fayda var,
o da kayıp ve kaçakla ilgili olan kısmıdır.
Değerli milletvekilleri,
hepimizin ve her vekilin asli görevi, burada halkın haklarını ve
çıkarlarını gözetmektir. İktidar partisi, bugün burada
bırakın halkın haklarını gözetmeyi, sermayenin
zararını kapatmak üzere bütün maliyeti ve faturayı hak
etmediği hâlde halka çıkarmaktadır. Bunu kabul etmek mümkün
değildir. İktidar öyle bir çalışmanın içine
girmiştir ki halkın hukuksal yollarla geri aldığı
kazanımları, çıkaracağı kanunlarla birlikte
engellemeye çalışmaktadır. Bakınız, 2006
yılı ile 2014 yılları arasında kayıp kaçak
bedeli adı altında halktan tahsil edilen 33 milyar TLnin kanunsuz
olduğu kabul edilmektedir. Fakat, şimdi buradan geçirmeyi
düşündüğünüz tasarıyla bu, vatandaşın
sırtına yüklenecektir.
Bir konuya daha değinmek
istiyorum. Enerji Bakanı konuşmasında 2002 ve 2016 elektrik
faturası mukayesesi yapmıştır. Gerçi hiçbir endeks
değildir bu ama 4 kişilik bir ailenin kullanım ihtiyacı 200
değil, 250 kilovattır ve bu rakamları asgari ücretle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Devamla)
mukayese ettiğiniz zaman, 2002de yüzde 20,3 değil,
yüzde 15; 2016da ise yüzde 6,3 değil, yüzde 8,5 bandındadır.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Gaydalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesinde geçen bir" ifadesinin uygun gördüğü"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
teklifin 7nci maddesi üzerindeki değişiklik önergesi için söz
aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
7den 9a çıkarken burada ne oluyordu, neyi
bahane ettiniz? Yığılmaları bahane ettiniz.
Amacınız yeni iş bulmaktı. Bunu neden yapıyorsunuz
şimdi 9dan 7ye indiriyorsunuz? Bunun üzerine bir görüşme mi oldu,
ihtiyaçtan mı kaynaklandı; bu yeterince açık değil.
Aslında, bizim bu önergemiz, Hükûmet ve
Komisyon katılsa size hiçbir sıkıntı vermeyecek bir önerge.
Aslında, bu, işin nezaketinde karşılıklı
ilişkilerin gelişmesi açısından da fevkalade önemli. Size
bir sıkıntı vermeyecek bir şey ama görüyorum ki ben gerek
Hükûmette gerekse de Komisyon Başkanı arkadaşımızda
bir tereddüt hasıl oluyor. Yani biz bunları verirken burada
görüşmeyi istiyoruz, gerektiğinde önergemizi çekiyoruz,
gerektiğinde önergemizi değiştiriyoruz. Bize bazen
önergelerimizde hata olduğu ifade ediliyor, onlar üzerinde de
görüşlerimizi beyan ediyoruz.
Şimdi, bu diyalogdan, gördüğüm
kadarıyla, biraz yoksunuz. Dün biz davet edildik; sağ olsun,
Sayın Başkan davet etti ama hakikaten ikna olmaya davet
edilmişiz yani bizim orada dinlendiğimiz bir şey olmadı,
karşılıklı iyi niyet ifadelerinden sonra böyle gitti. Bu
önerge, maddenin daha anlaşılabilir hâle gelmesi açısından
Hükûmetin de karşılıklı ilişkilerde hem
yumuşamaya hem de karşılıklı ilişkilerin
gelişmesi açısından olaya nasıl bakıyor diye
verdiğimiz bir şey. Nasıl daha iyi anlaşılır diye
de oraya yazdık gerekçeye, bunun için verdik.
Sayın Bakan, gerçekten hukuk önemli. Siz
buradaki konuşmanızda kiminin İç Tüzüke kiminin de Anayasaya
vesaireye takıldığını ifade ettiniz veya benzer bir
ifade kullandınız, bire bir, motamot değil. Şimdi, bu
gerçekten önemli: Ben İç Tüzüke aykırı bir görüşme
yapmış olmamıza rağmen engelleyici
olmayacağımızı ifade, beyan da ettim orada. Emin olun, daha
sonra AKPnin deneyimli, bu işleri bilen komisyon başkanlarına
açtım sordum: Ya burada nerede hata yapıyoruz, niye bunu biz İç
Tüzüke aykırı yapıyoruz, birbirimizi itekliyoruz, bunun bir
çözümü yok mu diye sordum ve hakikaten de öğrendim sonra, bana da bir
katkısı oldu. Ben bunu Komisyon Başkanımızla
paylaşacağım. Bu işi iyi bilen grup başkan vekili
arkadaşlar da var.
Bu problemler nereden kaynaklanıyor? Bidayetinde
acil olan ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Acil olan ihtiyaçların
çözümü için de çok acil bir hukuki düzenleme ve alanda pratik bir
yatırım gerekiyor veya düzenleme gerekiyor. Bunu yaparken de mutlaka
hukuki aksamalar oluyor; karşılıklı, özel sektörle,
yatırımlarda vesairede veya diğer hususlarda problemler ortaya
çıkıyor. Problem hukuk boyutuna taşındığı
zaman içinden çıkılmaz bir hâl alıyor; doğru ama bu,
gerçekten iyi düşünülmediğinden, iyi organize edilmediğinden,
aceleden, muhalefetin ikazlarının dikkate alınmamasından
kaynaklanan bir olay.
Şimdi, burada bu teklifin yarısı,
geçmişte ortaya çıkan alandaki kirliliği temizlemek için
yapılan bir olay, öyle değil mi? Baktığınız
zaman, onları gidermeye çalışan bir şey ve siz bu
düzenlemeleri yapıyorsunuz, yarın muhalefet bunu hukuki açıdan
tekrar ilgili mercilere, yargıya götürdüğünde hepten içinden
çıkılmaz bir hâl alacak. Dolayısıyla bunun
Siz Daha önce de bunlar gelmişti. diyorsunuz,
İlk defa gelmedi. diyorsunuz; doğrudur ama daha önce de muhalefet
aynı şerhleri, aynı şekilde, o gelen tasarılarla
ilgili de koydu. Bu, aslında, muhalefetten ziyade, bu kadar acil bir
işe Hükûmetin o kadar süre içinde çözüm getirmemesinden, çözmemesinden
kaynaklanan bir problem. Siz getirdiniz, bizim bütün engellemelerimize
rağmen bunu geçirdiniz; biz buna problem mi çıkardık? Hukuken
uygunsa geçer, gider, dedik ama bunların ileride sizin
başınıza bela olmaması için, gelin, hep birlikte tekrar
tekrar gözden geçirelim.
Ben yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Özcan Ulupınar (Zonguldak) ve
arkadaşları
MADDE 7- 20/2/2001 tarihli ve
4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "dokuz" ibaresi "yedi" olarak
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Kurul, ilgili piyasa
Kanunlarında tanımlanan önlisans, lisans ve sertifikaların
verilmesi, tadili, geçici olarak durdurulması ve iptali ile ön
araştırma ve soruşturma işlemlerinin yürütülmesi hususunda
ilgili kanunlar tarafından kendisine verilen yetkilerin bir
kısmını veya tamamını Başkanlığa ve/veya
ilgili hizmet birimine devredebilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Özcan Ulupınar, Zonguldak
Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Ulupınar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN
ULUPINAR (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teklifin 7nci maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmamın
başında, iki gün önce şehit olan hemşehrim Okan Korkut
kardeşime ve bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Kederli
yakınlarına başsağlığı diliyorum; Allah
sabırlar versin, Allah onlara hayırlı ömür nasip etsin.
İnşallah, son olur ve bu vesileyle de terörü, teröre destek verenleri
kınıyorum, lanetliyorum.
Değerli
arkadaşlar, maddeyle bürokratik işlemlerin kısaltılarak
hızlandırılması amaçlanmıştır. Her hususun
Kurula gelmesi uzun zaman alabilmektedir. Olumsuzlukların kısa sürede
giderilmesi ve sektörde denetimlerin, ön araştırma ve
soruşturmaların uzamaması için hızlı bir yapı
öngörülmektedir. Aynı şekilde Kurul, lisans ve sertifikaların
verilmesi, tadili, geçici olarak durdurulması, iptali ve ön
araştırma yapılması hususunda ilgili kanunlar
tarafından kendisine verilen yetkilerin bir kısmını veya
tamamını ilgili hizmet birimine devredebilecektir. Ayrıca,
piyasada faaliyet gösterecek şirketlerin lisans işlemleri de bu
maddeyle daha hızlandırılarak pratik bir yöntem öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlar,
buraya çıkınca, Zonguldak Milletvekili olarak enerji üssü
Zonguldak'tan da bahsetmek istiyorum. Malumunuz, Türkiye elektrik üretiminin
yüzde 7si Zonguldak'tan karşılanmaktadır.
Çatalağzındaki termik santraller -2 tane termik santrali var-
Türkiye enerjisinin yüzde 7sini üretmektedir.
Yine burada söylendi, Türkiye
Taşkömürü Kurumu yüz elli yıldır kömür üretimi
gerçekleştirmektedir. 1,3 milyar ton kömür rezervine sahip bir
şehirdir. Cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne kadar sanayinin
lokomotifi Zonguldak olmuştur. İnşallah, bu kömür üretimi
artırıldığı takdirde, Türkiye'nin ihtiyacı olan
kömür Zonguldak'tan karşılanabilecektir. Bu kömür, kalori değeri
yüksek, koklaşabilir özelliği olan taş kömürüdür ve Türkiye'de
Zonguldak'tan başka bir yerde bulunmamaktadır.
Hükûmetlerimiz döneminde,
Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken Zonguldak'ta madene
inmiştir. Eski Enerji Bakanımız -aramızda- defalarca Zonguldak'a
gelmiştir, madene inmiştir; hatta ramazan ayında -bir gelenek
hâline gelmiştir- ilk iftarını hep Zonguldak'ta yerin eksi 560
kotunda işçilerimizle beraber gerçekleştirmiştir; kendisine
teşekkür ediyoruz. Şimdiki Bakanımız da yeni yılın
ilk gününü, yılbaşını Zonguldak'ta madenci
kardeşlerimizle beraber geçirmiştir.
5 bin işçi ve personel
alınmıştır; yeterli değil, norm kadro 14 bin -evet,
söylendi- şu anda çalışan sayısı da 9 binlerdedir.
Türkiye'nin bu kömüre ihtiyacı vardır. Her şeyden önce, orada faaliyet
gösteren ERDEMİR gibi, KARDEMİR gibi fabrikaların ve termik
santrallerin buna ihtiyacı vardır. Bunlar kömürün bir
kısmını Zonguldak'tan karşılamaktadır, bir
kısmını da yurt dışından getirmektedirler.
İnşallah, yerli kömür teşvik edildiği takdirde bu
tüketilecek kömür Zonguldak'tan karşılanabilir.
Sadece TTK'ya, Zonguldak'a
indirgemek de doğru olmaz. Dönemimizde Zonguldak'ımıza 7
katrilyon civarında kamu yatırımı
yapılmıştır. İki tane beldemiz, Kozlu ve Kilimli ilçe
olmuştur. Filyos Projesi geçen yılın 19 Martında ihale
edilmiştir. 200 milyon civarında bir ödeneği vardır, yine
200 milyon civarında bir kamulaştırma bedeli de oradaki
vatandaşlarımıza ödenmiştir. Havaalanı, dönemimizde açılmıştır.
İnşallah önümüzdeki günlerde Zonguldakımıza kamu
yatırımları sürecektir. İlçelerimizdeki kamu
yatırımları tamamlanma noktasına gelmiştir. Zonguldak
merkezde stadyumla ilgili çalışmalar, hastaneyle ilgili
çalışmalar, TOKİ çalışmaları devam etmektedir.
5 bin şehidi olan
Zonguldakımızda inşallah bundan sonra maden kazaları
yaşanmaz ve bu kömür yer altından çıkartılarak katma
değer oluşturulur, istihdama katkı verilir. Sayın
Bakanımız da biraz önce söyledi, Kurumun kâr etmesi için ve
istihdamın artması için de önümüzdeki günlerde çalışmalar
yapılacak. dedi.
Ben bu duygu,
düşüncelerle bu kanunun ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini
temenni ediyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Ulupınar.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
7nci maddeyi biraz önce
kabul edilen önergeyle yapılan değişiklik doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
8inci maddeyle ilgili üç önerge
vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
8inci maddesinde geçen veya ibaresinin ya
da olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Kemal Zeybek
Balıkesir Kocaeli Samsun
Çetin Arık Özkan Yalım Erkan
Aydın
Kayseri Uşak Bursa
Seyit Torun Bülent
Yener Bektaşoğlu Ömer
Fethi Gürer
Ordu Giresun Niğde
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinde geçen alanlar bütününü ifadesinin alanların
tamamını şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu Mustafa
Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
Ahmet Selim Yurdakul İsmail Faruk Aksu
Antalya İstanbul
BAŞKAN - Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan (13)
numaralı bendin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü Ayhan
Bilgen
Bitlis Tunceli Kars
MADDE 8-
13) Şehir: Belde, ilçe
veya il belediyesi ile büyükşehir belediyesine ait belediye
sınırlarıyla mücavir alanların bütünü,
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ayhan Bilgen, Kars Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Bilgen.
(HDP sıralarından alkışlar)
AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; galiba bu paketin içerisindeki en
sorunsuz maddelerden bir tanesi 8inci madde. Doğal Gaz Piyasası
Kanunundaki şehir tanımının büyükşehirlerle ilgili
düzenlemesini, mücavir alanı kapsamasını ifade ediyor.
Dolayısıyla, ben madde üzerinden çok, aslında, genel enerji
politikası ve bugün bu teklifin gündeme gelmesine sebebiyet veren tüketici
hakem heyetlerinden ve mahkemelerinden kaynaklı
sıkıntıların aşılmasıyla ilgili beklenti
nedir ve bu beklenti yerelde, özellikle tüketiciler nezdinde ne ifade ediyor,
buna dair birkaç noktaya değineceğim.
Değerli milletvekilleri,
enerji politikaları sadece enerjiyle ilgili sorunları değil,
aslında dış politikayla ilgili ilişkileri de kapsar. Çünkü,
Türkiye'nin enerjiyle ilgili politikasının üzerine oturduğu
temel strateji bulunduğu coğrafyadan kaynaklanıyor ve
bulunduğu coğrafi konumun enerji açısından da bir avantaja
çevrilebilmesi için enerji koridoru ve enerji terminali stratejisi üzerine
kurulu. Türkiye'nin çevresindeki enerji kaynakları ve bu enerji
kaynaklarının arz konusundaki güvenliğiyle ilgili çok net bir
fotoğraf var önümüzde aslında. Hem güneyimizdeki Irakta ve Suriyede
hem doğumuzdaki İranda hem de kuzeydoğumuzdaki Rusyada var
olan kaynakların batıya aktarılması yani enerji nakliyle
ilgili politikanın bir stratejik hedef olarak somut sonuç
doğurabilmesi için, bir kere, bölgede barışın ve iyi
ilişkilerin olması gerekiyor. Bu saydığım ülkelerden,
evet, İranla yeniden farklı bir süreç yaşanıyor küresel
gelişmeler dolayısıyla ama onun dışında, hem
güneyimizde çok yoğun bir çatışma var ve Türkiye her iki ülkenin
merkezî yönetimleriyle ciddi sorunlar yaşıyor hem de Rusyayla ilgili
çok büyük törenlerle, kutlamalarla, şölenlerle, bir biçimde
duyurulmuş projelerin neredeyse tamamına yakını fiilen
askıya alınmış durumda. Şimdi, bu durumda, böyle bir
dış politika krizinde bir ülkenin enerji stratejisini tümüyle,
kökten, yeniden masaya yatırması ve ciddi, radikal planlamalar
yapması gerekiyor ama ne yazık ki sadece durumu kurtarma boyutunda
tartışmalar yürütüyoruz.
Konunun gündeme
alınmasına sebebiyet oluşturan tüketicilerle ilgili duruma
gelince sadece Karstan size iki hatırlatmada bulunmak istiyorum yani
mahkemelere, tüketici heyetlerine, hakem heyetlerine yansımış
iki vaka aktaracağım. Biri çok yaygın, neredeyse Karsın
merkezde suyu olmayan köylerinin hepsinde yaşanan bir vaka; diğeri
ise daha özel, daha spesifik bir durum.
Bu köylerde su sorunları
doğrudan doğruya elektrik sorunuyla ilişkili yani köyün suyu
olmadığı için -bildiğiniz o geleneksel fotoğraf-
kadınlar sırtlarında kovalarla içme suyu taşıyorlar
ama özellikle hayvancılıkla uğraşılan bu merkez
köylerde tabii taşıma suyla hayvanların su ihtiyacı
karşılanmıyor, artezyenler yoluyla bu su
karşılanıyor. Ama artezyenlerin elektrik faturaları o kadar
yüksek geliyor ki köyden birkaç aile bile faturasının kendisine
düşen payını ödeyemediğinde köyün elektriği kesiliyor
ve köyün elektriği kesildiğinde de köylünün tek geçim kaynağı
olan hayvanlarıyla ilgili sulama, su ihtiyacını karşılama
imkânı da ortadan kalkıyor. Her seferinde yeniden
yapılandırılıyor ve ne yazık ki zaten son derece
sıkıntılı olan hayvancılar sonrasında yine benzer
bir kriz yaşıyorlar. Şimdi, bu durumda çıkarları
gözetilmesi, korunması gereken acaba firmalar mı yoksa bu
mağduriyeti yaşayan ve suya olan
bağımlılığı, aynı zamanda enerjiye,
elektriğe bağımlılık pozisyonunda bulunan yani bu
ilkel şartlarda yaşayan köylüler mi, çiftçiler mi?
Bir başka vaka,
trafolarla ilgili. Şeker pancarı üretimi Kars için özellikle önemli
çünkü Karsta 1 tane fabrika var, o da şeker pancarı işlemesi
yapan fabrika, ve ne yazık ki bu fabrika açık kalsın diye
fabrikanın işçileri şeker pancarı üretimini kendileri
destekliyorlar. Ama, ne yazık ki elektrik dağıtımı
yapan şirketler pancar üretimi yapan köylülere trafoyu kendilerinin
kurmasını, bunun ötesinde birtakım elektronik malzemeyi de
kendilerinin almasını istiyorlar. Bir senelik pancar üretiminin o
trafonun maliyetini karşılama imkânı yok. Şimdi, bu
ihtilaflar sizce köylü lehine mi sonuçlanmalı yoksa firmalar lehine mi?
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bilgen.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinde geçen alanlar bütününü ifadesinin alanların tamamını
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı, Hükûmetin katıldığı önerge
hakkında konuşmak isteyen?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenlemeyle maddenin daha
anlaşılır olması sağlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
8inci maddesinde geçen veya ibaresinin ya
da olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İrfan
Bakır (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Komisyonun katılmadığı, Hükûmetin takdire bıraktığı
önerge hakkında Seyit Torun, Ordu Milletvekili konuşacaklardır.
Buyurunuz
Sayın Torun. (CHP sıralarından alkışlar)
SEYİT
TORUN (Ordu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
8inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki: Siyasi
iktidarın ne yazık ki enerji üretimi ve tüketimi ile enerji
yatırımları ve enerji maliyetleri, enerji arz güvenliği ve
yerli yenilenebilir enerji üretim olanakları bakımından
başarılı bir enerji politikası bulunmamaktadır.
Dünyanın 18inci, Avrupanın ise 7nci büyük ekonomisi olan ülkemiz
konu enerji olduğunda sınıfta kalmıştır.
Geçtiğimiz on üç yıllık AKP iktidarı döneminde enerji talep
artışının en hızlı gerçekleştiği
ülkelerden biri konumundadır. Ancak özellikle yerli ve yenilenebilir
enerji kaynaklarında henüz gerekli yasal hazırlığı ve
kapsamlı yatırımlarla teşvik modellerini
tamamlayabilmiş değildir. Hukuk altyapısının bozuk
olduğu adalet mekanizmasının güvenden yoksun oluşu enerjide
de yerli ve yabancı yatırımların sürekliliğini
belirleyen olumsuz bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, sürdürülebilir bir enerji arzı güvenliği
kalkınma süreçlerinde büyük önem taşımaktadır. Elektrik
üretiminde ithal kaynak bağımlılığı, esas
itibarıyla, AKP iktidarları döneminde sürekli artış
göstermiştir. 2014 yılında gerçekleşen elektrik üretiminde
ithal kaynak payı yüzde 62,6 oranına tırmanarak pik
yapmıştır. Bu kadar dış
bağımlılığı olan Türkiye'nin, yakıtı
dışarıdan getireceği ve işletmeciliğini de
yabancılara bırakacağı yapılanmalarla nükleer santral
kurma hevesini de anlamak mümkün değildir. Bu, dışa
bağımlılığı daha da artıracak bir
adımdır. Rusyayla yaşanan gelişmeler Türkiye'yi enerjide
dışa bağımlılığı açısından
olumsuz etkilemiştir.
Bu kanun
teklifiyle yenilenebilir enerji kaynaklarına kısıtlama, nükleer
ve kömür santrallerine muafiyetler de getirilmektedir; yenilenebilir enerjiye
olan yönelim tersine çevrilecektir; tüketicilere yeni yükler getirecek,
kayıp kaçak bedelinin gizlenerek tahsil edilmesini sağlayan bir
düzenleme olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; özelleştirmelerin ardından
kayıp ve kaçak sorunu yanında, halkın büyük bir sorunu da
elektriğin pahalılaşmasıdır. 2008 yılından
itibaren elektriğe yapılan zam, 230 kilovatsaatlik asgari bir tüketim
gerçekleştiren 4 kişilik bir aile için yüzde 150ye
ulaşmıştır. Böylece, 2007 yılında aylık 36,4
lira olan elektrik harcaması, Ekim 2015 itibarıyla 90 lirayı
aşmıştır. Fatura içinde en dikkati çeken kalem perakende
satış hizmet bedelidir, bu kalemde yüzde 545 artış
gerçekleştirilmiştir. Özelleştirmelerin kaçak elektrik
kullanımını sonlandıracağı iddiası
çökmüş, amacın kaçak elektrik kullanımını
sonlandırmak değil, özelleştirmeye gerekçe ve birtakım
şirketlere kaynak aktarımının argümanı olarak
geliştiği ortaya çıkmıştır.
Gelelim
Türkiye'nin doğal gaz, arz güvenliğindeki asıl temel
zayıflığına. Doğal gazda ithalat
bağımlılığı yüksek olan ülkelerde arz
güvenliğini sağlamak için, gerekli olan unsurların
başında yıllık tüketimin yüzde 20-30u kadar depolama
kapasitesine sahip olmak gerekiyor ancak Avrupa ülkeleri içerisinde doğal
gaz depolama kapasitesi tüketim büyüklüğüne göre en yetersiz olan ülke
Türkiye. Talebin düşük olduğu zamanlarda doğal gaz
alımı yapıp depolamak, talebin yüksek ve de arzın sorunlu
olduğu dönemlerde kesintisiz doğal gaz iletimine devam edebilmek için
kritik önem taşımaktadır. Türkiyedeki doğal gaz
piyasasının mevcut yapısı, özel sektörün doğal gaz
depolama tesisi yatırımı yapması için elverişli
değildir. Bu teklifle her sene ithal edilecek doğal gazın
beş yıl süreyle depolanması, belediye ve mücavir alanlarda ciddi
sıkıntılara yol açacaktır. İktidar tarafından ÇED
raporları dikkate alınmazken bu konuda bilimsel
araştırmalar da yapılmış mıdır acaba emin
olamayacağız. Bu depolamalarla vatandaşımızın
yaşadığı yerlerde beş yıl boyunca
yaşamları tehdit altında olacaktır.
Ayrıca, iktidarın,
derhâl, yaşanan süreçlerden ders alması ve nükleer santral
projelerinden vazgeçmesi gerekmektedir. Ne yazık ki yeni kurulan Hükûmetin
programı da, atanan Bakan da enerji alanındaki politikalar ve sorunların
çözümü için umut vadetmemektedir.
Bu düşüncelerle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Torun.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi biraz önce
kabul edilmiş olan önerge doğrultusunda yapılan
değişiklik çerçevesinde oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç adet
önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
9uncu maddesiyle 4646 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin (4)üncü fıkrasının
(g) bendine eklenen (6) numaralı alt bendinde yer alan "veya mevcut
dağıtım bölgeleri birden fazla lisans sahasına
bölünebilir" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Tahsin Tarhan Ahmet
Akın Kemal
Zeybek
Kocaeli Balıkesir
Samsun
Çetin Arık Didem Engin Özkan
Yalım
Kayseri İstanbul Uşak
Ömer Fethi Gürer Erkan Aydın Bülent Yener
Bektaşoğlu
Niğde Bursa Giresun
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
9uncu maddesinin (3) numaralı alt bendinin "doğal gazın
beş yıl içerisinde ulusal topraklarda depolama yükümlülüklerine
ilişkin oranını, ülkedeki mevcut yer altı depolama
kapasitesini dikkate alarak yüzde yirmiden fazla olmamak üzere belirlemeye
yetkilidir. Kurul depolama kapasitesinin denetim usul ve esaslarını
bir Yönetmelik ile düzenler." şeklinde, (5) numaralı alt
bendinin ise "Dağıtım şirketlerinin belirlenmiş
dağıtım bölgesi kapsamı, teknik ve ekonomik gerekler
dikkate alınarak il sınırlarını aşmayacak
şekilde Kurul tarafından ihale edilerek yeniden belirlenebilir veya
genişletilebilir." şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet Gaydalı Bedia Özgökçe Ertan
Tunceli Bitlis Van
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Bedia Özgökçe Ertan, Van Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Özgökçe
Ertan.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN
(Van) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 9uncu maddesi
Enerji Piyasaları Düzenleme Kuruluna çok geniş yetkiler vermektedir.
Örneğin, Dağıtım şirketlerinin belirlenmiş
dağıtım bölgesi kapsamı teknik ve ekonomik gerekler dikkate
alınarak il sınırlarını aşmayacak şekilde
Kurul tarafından ihale edilmeksizin yeniden belirlenebilir veya
genişletilebilir. denilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
yolsuzluk konusunda artık rakipsiz olan AKP hükûmetleri kamu maliyesini
yandaşlarına peşkeş çekmeye doymamış olacak ki
şimdi de elektrik dağıtımında Elektrik Piyasası
Düzenleme Kuruluna çok geniş yetkiler vermektedir. Bildiğiniz gibi,
TEDAŞın 11 şirketinin özelleştirilmesi sürecinde
yaşanan yolsuzluklar Sayıştay raporlarına da
yansımış, ihaleleri alan 6 şirketin kasasına 1 milyar
doların üzerinde kaynak aktarımı yapıldığı
ortaya çıkmıştı.
AKPnin enerji sektöründeki
özelleştirmeleri, beraberinde yolsuzlukları da getirmiştir.
Mevzuatta yapılan değişikliklerle sektörün merkezî
planlamayı gerektiren bütünlüklü yapısı bozularak sonuçları
bugün karşımıza yolsuzluk ve kaos olarak çıkan dönemin
kapısını aralamıştır. Özel şirketlere
devretmenin kolaylaştırıldığı ancak denetimin
neredeyse imkânsız olduğu düzenlemeler getirilmiştir.
Örneğin, Bakanlık adına TEİAŞ ile özel şirketler
arasında bağıtlanan sözleşmelerin tümüne gizlilik hükmü
konulmuştur. Böylece, kamu aleyhine yapılan düzenlemelerin ilgili
kurum ve kuruluşlar ile kamuoyu tarafından öğrenilmesi
olasılığı ticari sır kavramıyla ortadan
kaldırılmıştır. Üstelik yap-işlet-devret
modeliyle yapılan santrallerin hiçbiri için ilana
çıkılmamış, başka şirketlerden teklif
alınmamış ve ihale yapılmamıştır. Bütün
sürecin ilgili bakan, bürokrat ve şirket arasında yaşanması
gibi bir pratiğin dünyanın hiçbir yerinde uygulaması yoktur. Bu,
olsa olsa liberalleşme adına kaba bir soygundur.
Kamunun
hantallığı, verimsizliği, kaynak yetersizliği
üzerinden özelleştirmeleri savunan ve gerçekleştirenler
yolsuzluklarıyla kamuyu öyle bir kaynak sıkıntısına
sokmuşlardır ki yıllardır ulusal bütçenin yatırım
kalemi azala azala yok olma noktasına gelmiştir. Bundan sonra,
yapılan anlaşmalardan dolayı ülke ekonomisinin altına
sokulduğu ipoteğin maddi boyutunu hesaplamak bile olası
değildir. Doğal gaz çevrim santrallerinden alınıp
kullanılmak zorunda kalınan ve kilovat maliyeti çoğu zaman 10
sentin üzerindeki elektrik yüzünden, kilovat maliyeti 2 sentlik kömür
santralleri atıl hâle getirilerek elektrik enerjisi üretim payı yüzde
15lere düşürülmüştür. Özelleştirmenin ucuz elektrik
iddiasının trajikomik sonu işte budur.
Yönetici kadrolar, arkalarına
aldıkları siyasi güç ve bu siyasi gücü iktidara getiren çıkar
grupları arasında oluşan girift rant ilişkilerinde öylesine
fütursuz olmuşlardır ki herhangi bir etik değere kendilerini bağlı
hissetmekten öte hukuku da yok saymışlardır.
Ayrıca, enerjideki
yolsuzlukları tek başına bireysel etik düşüklüğüyle de
açıklamak olası değildir. Ülkemizde enerji sektöründe
rüşvet kurumsallaşmıştır. Yolsuzluklarla mücadelenin
yolu neoliberal politikalara karşı kamusal alanı savunan
özelleştirme karşıtı politikalardan geçmektedir.
Son olarak, bugün bu teklifle
yine klasik bir AKP politikası görüyoruz, halkın taleplerinden uzak,
ülke sathını neoliberal politikalara teslim eden bir
anlayışla karşı karşıya kaldığımızı
vurgulamak isterim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özgökçe Ertan.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama
talebimiz var efendim.
BAŞKAN Bir yoklama
talebi vardır.
Önergeyi oylamaya sunmadan
önce yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerini ismen tespit
edeceğim.
Sayın Gök,
Sayın Bayır, Sayın Tarhan, Sayın Erdoğdu, Sayın
Bakır, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Arslan, Sayın
Sarıhan, Sayın Torun, Sayın Engin, Sayın Demirtaş,
Sayın Atıcı, Sayın Kuşoğlu, Sayın Arık,
Sayın Emir, Sayın Erkek, Sayın Gökdağ, Sayın
Yeşil, Sayın Bayraktutan, Sayın Tanal.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında Vatandaşlarımızın
Elektrik Faturalarına Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması
Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/242), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/288), Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/586), Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya
Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1076), Denizli Milletvekili Kazım
Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1082) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
9uncu maddesinin (3) numaralı alt bendinin "doğal gazın
beş yıl içerisinde ulusal topraklarda depolama yükümlülüklerine
ilişkin oranını, ülkedeki mevcut yer altı depolama
kapasitesini dikkate alarak yüzde yirmiden fazla olmamak üzere belirlemeye
yetkilidir. Kurul depolama kapasitesinin denetim usul ve esaslarını
bir Yönetmelik ile düzenler." şeklinde, (5) numaralı alt
bendinin ise "Dağıtım şirketlerinin belirlenmiş
dağıtım bölgesi kapsamı, teknik ve ekonomik gerekler
dikkate alınarak il sınırlarını aşmayacak
şekilde Kurul tarafından ihale edilerek yeniden belirlenebilir veya
genişletilebilir." şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu (Hatay) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Mehmet Necmettin Ahrazoğlu,
Hatay Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
9uncu maddesinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 9uncu maddesinde yapılan düzenlemeyle, doğal gaz arz
güvenliğinin sağlanabilmesi için, gerekli günlük kapasite
ihtiyacının kesinti olması durumunda da yönetilebilmesi
amacıyla ulusal topraklarda depolanacak doğal gaz
miktarının yüzde 20 olarak belirlenmesinin amaçlandığı
ifade edilmektedir. Bu oran hâlihazırda yüzde 10 iken yüzde 20ye
çıkarılmıştır. Depolamanın nerelerde, nasıl
yapılacağı, güvenlikle ilgili ne gibi bir önlem
alınacağı, depolama kontrolünün nasıl
yapılacağı kanun maddelerinde belirtilmemiştir. Millî stok
kontrolleri akaryakıtta ithalatçı firmaların beyanı esas
alınarak yapılırken, değerlendirmelerde denetimin yetersiz
olduğu bilinmektedir. Yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği
belirsizliğini korumaktadır. Komisyon toplantısında millî
stokların son durumu hakkında somut bir bilgi sahibi
olunamamıştır.
Değerli
milletvekilleri, bir diğer değişiklikle de
dağıtım şirketlerinin belirlenmiş
dağıtım bölgesi kapsamının, teknik ve ekonomik
gerekler dikkate alınarak, il sınırlarını
aşmayacak şekilde, Kurul tarafından ihale edilmeksizin yeniden
belirlenmesine veya genişletilmesine imkân verilmektedir. Bu ise Kamu
İhale Kanununa aykırı bir düzenleme olup Kurula sonsuz yetki
vermektedir. Genişleme yapılacak ise bu durum, tek bir şartnamede
günün şartlarına göre yeniden ihale yapmaya engel değildir. Kamu
yararı gözetmeyen bu yaklaşıma vatandaşımız
adına karşı olduğumuzu belirtmek isterim. Vatandaştan
teknik ve teknik olmayan kayıp adı altında her türlü
yatırım, tesisat, kayıp kaçak giderler alınırken neden
hâlâ dağıtım şirketleri lehine uygulama
yasallaştırılmaktadır?
Değerli milletvekilleri,
bölgesel farklılık, tüketici profili düşünülmeden yapılan
bir başka değişiklikle, ilgili şehir için aynı il
sınırları içerisinde faaliyet gösteren birden fazla
dağıtım şirketinin genişleme talebinin bulunması
hâlinde, Kurul tarafından dağıtım bölgesinin
tamamındaki toplam abone sayısı daha fazla olan
dağıtım şirketine öncelik verilmesi şeklindedir.
Böylece, yatırım yapan ancak coğrafi şartlar nedeniyle
abone sayısı az olan dağıtım şirketleri ile büyük
dağıtım şirketlerine eşit hak
tanınmamış olacaktır. Hükûmet, adil bir düzenleme yerine,
kolaycılık yaparak, rekabet şartlarını bazı
şirketlerin lehine uygulamaya imkân sağlamıştır.
Rekabeti engelleyici bir tutum olan bu uygulama, yasal şartlar olarak
9uncu maddede yerini almıştır.
Değerli milletvekilleri,
depolama kapasitesinin denetim, usul ve esaslarının yönetmelikle
düzenlenmesi ve dağıtım şirketlerinin belirlenmiş
dağıtım bölgesi kapsamının, teknik ve ekonomik gerekler
dikkate alınarak, il sınırlarını aşmayacak
şekilde ihale edilerek yeniden belirlenmesi veya genişletilmesi
konularında yapmış olduğumuz değişiklik
önergelerinin kamu menfaatinin gözetilmesi açısından önemli
olduğunu ısrarla söylememize rağmen Komisyonda AKP
milletvekilleri tarafından reddedilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, yasa teklifinin dağıtım şirketlerini korumaya
yönelik şeffaflık ve denetimden uzak bir mantıkla
hazırlanmış olduğunu bir kez daha ifade ediyor, yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ahrazoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9uncu
maddesi ile 4646 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin (4)üncü
fıkrasının (g) bendine eklenen (6) numaralı alt bendinde
yer alan "veya mevcut dağıtım bölgeleri birden fazla lisans
sahasına bölünebilir" ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Aykut Erdoğdu, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Erdoğdu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9uncu madde üzerinde
söz aldım. Son derece önemli düzenlemeler yapan, normalde on madde
olması gereken bir madde, sadece beş dakikamız var.
İki başlık
düzenliyorlar; birisi, dağıtım şirketleriyle alakalı,
doğal gaz dağıtım şirketleriyle alakalı.
Bunları özelleştirirken tekel olmayacak, rekabet olmayacak
Bir
sürü. Bu neoliberalizm, bize yalanlar söyledi, işte şimdi tekel
oluyorlar. İki şehirde bir tek şirket görevlendirilebilir.
Ancak, bu sayı şehirlerin gelişmişlik durumu, tüketim
kapasitesi ve kullanıcı sayısı gibi hususlar dikkate
alınarak Kurul kararıyla artırılabilir. diyor. Kaça
artırılabilir? 10, 15, 20, 25, 30
Hiçbir sınırlama yok.
Oysa tekelleşmeyi engellemek için iki şehrin bile yan yana verilmemesi
gerekiyordu çünkü bu tür yatay tekelleşmeler fiyat artırarak
tüketicinin belini kırabilir.
Burada bir dolu madde daha
var, bir de depolama meselesi var, doğal gazın depolanması.
Arkadaşlar, bu
doğal gazın yazın, bahar aylarında talebi çok düşük,
kışın talebi çok yüksek ve biz uluslararası doğal gaz
anlaşması yapıyoruz, miktar garantisi veriyoruz, diyoruz:
Senden 10 milyar metreküp alacağız, almasak dahi parasını
ödeyeceğiz. E, bu sefer yazın kullanamıyoruz,
kışın ihtiyacımız var oradan alamıyoruz, ne
yapmamız lazım? Doğru dürüst iletim hatları, kompresör
tesisleri ve depolama tesisleri yapmamız lazım. On dört
yıldır iktidardasınız yaptınız mı,
doğal gaz depolama tesisleri yapıldı mı?
Yapılamadı. Peki, bu kompresör tesisleri ve iletim hatları
Binbir
türlü yolsuzluk var, binbir türlü. Ya, bunu da böyle şey demiyorum,
mahkeme iddianamesinden
Mavi Akım iddianamesi var ve Mavi Akım
iddianamesinde öyle yüz kızartıcı yolsuzluklar var ki, kimseye
duyurulmasını istemiyorlar. Ya bu ülkede, bu ülkenin bürokratlarına,
bu ülkenin iş adamlarınca -işte, Enerji Bakanlığı
bürokratları orada, kendileri de biliyorlar- beş
yıldızlı otellerde hayat kadınları rüşvet olarak
verildi arkadaşlar ve niye verildi biliyor musunuz, nasıl oldu bu
iş? Depolama tesisleri yapmamız gerekiyor Tuz Gölünün altına.
Depoya koyarsak bunu, yazın depoya koyacağız,
kışın o depodan kullanacağız, bu sayede milyarlarca
dolar Al ya da öde. yükümlülüğüne girmeyeceğiz. Ta, 2000li
yıllarda 1 milyar dolarlık kredi alındı Dünya
Bankasından, Tuz Gölünün altında doğal gaz depolama tesisi
yapılsın diye, Sayıştay raporlarında yazıyor ve
daha sonra, mahkeme iddianamelerinden okuyoruz ki, istedikleri şirkete
veremedikleri için sürekli ve sürekli ihale iptal ediliyor ve bunu iptal eden
bürokrat ekibi de kendisine Tuz Gölü çetesi diyor; hüküm giydiler. O Tuz Gölü
çetesi doğal gaz depolama tesislerini yapamadığı için ne
oldu? Biz başladık doğal gazdan elektrik üretmeye. Niye?
Doğal gaz alamıyoruz ya, bari elektrik üreterek bunu kullanalım
diye. Başka ne oldu?
Bir de şimdi doğal
gazın kışın fiyatı çok yükselmeye başladı.
Kışın fiyatı çok yükselince bir de LNG ithalatına özel
sektöre izin verdiler. Bu sefer, özel sektörden deposu olan 3 tane firma
getirdiler, 3 katı, 4 katı fiyatına Türkiyeye LNG çakmaya
başladılar. E, ne oldu? 3 tane şirket zengin oldu. Niye oldu?
Tuz Gölünün altına depolama tesislerini yapamadığımız
için oldu, bunları kentlere dağıtamadığımız
için oldu. Bu dağıtım -bir buçuk dakika vakit kalmış-
şu dağıtım şirketlerinde, öyle, dağıtım
ihalesinde
Mesela, bir ile dağıtım ihalesi yapıyorlar,
iletim hattı içinde değil, Kocaelide, Adapazarında, iletim
hattını da koyuyorlar. İletim hattı dediğinizde,
milyarlarca metreküp geçiyor elektrik santraline giden, onu da içine
koyuyorlar.
Değerli arkadaşlar,
bakın, 2 temel problemimiz var. Birincisi, bu yolsuzluklar bizi
kirletiyor; bir de iş bilememezlik, bu yolsuzluklar yüzünden hareket
edememek bizi kirletiyor. Sonuçta ne oluyor? Bütün ülkenin elektrik ve
doğal gaz fiyatları yükseliyor. Elektrik ve doğal gaz sadece
tüketiciye değil üreticiye de yükseldiği için ne oluyor? Bizim
üreticimiz herhangi bir rakibiyle, Çinli rakibiyle, Bulgar rakibiyle,
Afrikalı rakibiyle mücadele edemiyor, girdilerimiz artıyor. E, siz bu
durum karşısında ne diyorsunuz? Biz tek başımıza
iktidarız, istediğimiz kanunu getiririz. Oysaki, bu kanunların
altyapısını birlikte, demokratik olarak tartışabilsek,
dertlerimizi ortaya koyabilsek, siz sıkıntılarınızı
samimi olarak ortaya koyabilseniz çok daha, ülke yararına hareket
edebileceğiz.
Bugün 10 bin
dolarda sürünüyor bu ülkenin geliri. Hatta, 10 bin dolarda sürünüyor da
kişi başına düşmüyor. Öyle bir düzen kurdunuz ki, yüzde
1lik bir kesim servetin yüzde 90ını alıyor, yüzde 99lık
kesim sürünüyor. Bu şekilde daha fazla taşıyamazsınız,
bu ülkeyi böyle götüremezsiniz, hele bu yasalarla
Bu yasalar tarihe geçecek.
Yarın öbür gün -bakın, siz ilk geldiğinizde soruşturma
komisyonları kurdunuz- bunlar konuşulacak. Size ricam ve tavsiyem, bu
yasayı geri çekin. Gecenin bir vakti bu kadar yormayın bu ülkeyi,
korkunç bir kaynak kaybı olacak.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Bostancı
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Aykut Bey bir iddiada bulundu, bürokratların
rüşvet aldığından bahsetti. Şimdi, Bürokratlar
rüşvet aldı. deyince herkes töhmet altında kaldı. Aykut
Beyin şimdi bir görevi var. Hukuken sübut etmiş bu rüşvet alma
olayına ilişkin açıklama yapması gerekir, kendisinden
bekliyoruz.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ederim Sayın Bostancı.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın
Başkanım, kendisi de bürokrattı zaten.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Efendim, bir
sataşma vardır bu anlamda, müsaade ederseniz açıklayayım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Erdoğdu.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Naci Beyin şunu öğrenmesi gerekiyor
ki: Ben bürokrat kökenliyim ve elimde belge olmadan hiçbir şey söylemem.
Yıl 2005, Mavi Akım dosyası, Hanefi Avcı tarafından bir
rüşvet çetesi ortaya çıkarıldı. Bu rüşvet çetesi
ağırlıklı olarak Enerji Bakanlığındaki
ihaleler üzerinden kurulmuş bir rüşvet çetesiydi ve bu rüşvet
çetesiyle ilgili bir dava açıldı, davada karar verildi. Demin
bahsettiğim oteldeki bu yüz kızartıcı suçlar,
rüşvetlerin verilmesi, çıkma paraların ödenmesi hepsi
yargılandı, Ankara 7. ve 11. Ağır Ceza Mahkemesinde -ben,
size isterseniz tutanakları da getireyim- daha sonra da Yargıtaya
gitti, Yargıtay tarafından da onaylandı. Üstelik partinize çok
yakın iş adamları da var bu işin içinde ve bu yüzden de bir
sürü iletim hattını şu an teslim alamıyoruz, kompresör
istasyonlarımız çalışmıyor. Eğer ben bir
yolsuzluk hakkında konuşuyorsam emin olun, ilgili taraflarına
sormadan, belgelerini görmeden, emin olmadan hiçbir yolsuzluğu anlatmam.
BAŞBAKAN YARDIMCISI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) İsimleri açıklayın.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Eğer ki ben de
bir beşerim- hata yaparsam da -şimdiye kadar Allah yüzümü kara
çıkarmadı- gelir buradan özür dilemeyi bilirim. Benim derdim
insanları küçük düşürmek değil. Benim derdim sizleri bu
konularda bilgilendirip hep beraber, ortak -en azından sessizce kendi
aranızda hareket edin- hareket edelim, bunları engelleyelim diye
uğraşıyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) İsim, isim versin.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Erdoğdu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, Aykut Beye çok teşekkür ediyorum. Bir kere, herkesin
töhmet alında kalmasına engel oldu. İkincisi, 2005
yılı, AK PARTİnin iktidar olduğu bir zamanda kim yolsuzluk
yaptıysa -AK PARTİye yakın olanlar dâhil- onların üzerine
giden bir iktidarı övdü.
Teşekkür ederim, sağ olsun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkanım,
çok özür dilerim.
Bu soruşturmayı yapan Hanefi Avcı,
daha sonra Ergenekon iftirasıyla birlikte hapse konulup beş yıl
hapiste kalmıştır. Dedikleri doğru değildir.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) O başka
bir dava.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdoğdu.
Şu herhâlde çok açık: Sayın Erdoğdu
yazılmış olan bir kitaptaki bilgiden hareketle bir olaya ismi
karışmış olan bazı bürokratlarla ilgili bir
iddiayı dile getirdi yoksa tüm bürokrasiyi ya da Enerji ve Tabii Kaynaklar
bürokrasisini itham etmek diye bir şey düşünülemez.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Kesinleşmiş mahkeme kararı efendim, Yargıtaydan
kesinleşti rüşvet suçu.
BAŞKAN Evet yani somut bir olaydan söz ediyor
Sayın Erdoğdu.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242), İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288), Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/586), Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu
madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
10uncu maddesiyle eklenmesi öngörülen paragrafın ikinci cümlesinde geçen
tarafından ibaresinden sonra gelmek üzere hazırlanan ifadesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu Oktay
Vural
Denizli Hatay İzmir
Kadir Koçdemir Erkan Haberal Kamil
Aydın
Bursa Ankara Erzurum
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
10uncu maddesinde geçen Kurul tarafından ibaresinden sonra gelmek üzere
6 ay içinde hazırlanacak ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Kemal Zeybek
Balıkesir Kocaeli Samsun
Çetin Arık Didem Engin Özkan
Yalım
Kayseri İstanbul Uşak
Erkan Aydın Bülent Yener Bektaşoğlu Ömer Fethi Gürer
Bursa Giresun Niğde
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin ikinci
paragrafında yer alan sadece ibaresinin madde metninden çıkarılması
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü
Bitlis Tunceli
BAŞKAN
Şimdi okuttuğum önerge, maddeye en aykırı önerge olup
işleme alacağım.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İdris Baluken, Diyarbakır
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Baluken.
(HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Bu kadar sorunlu bir yasa
teklifiyle ilgili hiç olmazsa bu görüşmeler esnasında TRTye ödenen
katkı paylarının alınmamasıyla ilgili bir durumu
dikkate almanızı beklerdik. Özellikle Komisyon aşamasında
iki muhalefet partisinin bu konuda sunmuş olduğu kanun teklifleri
vardı ancak öğrendiğimiz kadarıyla Komisyon
aşamasında da bunları hiçbir şekilde siz dikkate
almamışsınız.
Bakın, ben bir HDPli
yurttaş olarak, bırakın milletvekili kimliğini, tamamen
AKPnin yayın kuruluşu hâline gelmiş olan TRTye kendi
vergilerimden herhangi bir şekilde hiçbir katkı
yapılmasını istemiyorum ve bu benim en doğal hakkım.
Çünkü TRT normalde tarafsız, bağımsız olması gereken,
kamu yayıncılığı yapması gereken bir kurum ancak
ortada ne tarafsızlığı kalmış ne
bağımsızlığı kalmış ne de kamu
yayıncılığı kalmış bir kurumdan
bahsediyoruz. Tamamen AKPnin denetiminde, AKPnin talimatlarıyla
çalışan bir kurumu, siz kendinize yakın iş
adamlarından oluşturduğunuz o havuz üzerinden finanse ederek
TRTyi de havuz medyasının bir parçası olarak ele alabilirsiniz,
bu sizin doğal hakkınız ama kamu
yayıncılığı etiketini
taşıdığı sürece biz de bununla ilgili hesap sormak
durumundayız.
Bakın, ana haber
bültenlerinde, canlı yayınlarda özel olarak
çağırdığı konuklarla ilgili partimize yönelik özel bir
ayrımcı uygulaması var. Gerçi diğer iki muhalefet partisine
de bu yönlü ayrımcı uygulamalar var ama söz konusu HDP olunca o
yayın hakkından yararlanma ilkesini sıfırlıyor TRT.
Bir gün arkadaşlara dedim: O günün verilerini bana tesadüfen
çıkarın, gönderin. İsterseniz her gün için bu incelemeyi
yapabilirsiniz. Size sadece 16 Şubat 2016 tarihli Meclis grup
toplantılarına dair canlı yayın sürelerini okuyayım,
bakın: Mecliste yapılan grup toplantılarında TRT, AKPnin
grup toplantısını elli sekiz dakika elli iki saniye canlı
yayında vermiş, CHPnin grup toplantısını on dokuz
dakika elli iki saniye vermiş, MHPnin grup toplantısını on
dakika elli iki saniye vermiş, HDPnin -tahmin ettiğiniz gibi- grup
toplantısında herhangi bir yayın yapmamış,
sıfır saniye yani.
Yine, aynı şekilde,
akşam yapılan ana haber bültenlerinde de her 3 siyasi partinin
-doğal olarak AKPnin 4-5 kat daha fazla olmak üzere- grup
toplantılarıyla ilgili haberler verirken HDPnin grup
toplantısından tek bir cümle bile bahsedilmemiş. Yani
bunları hangi gün ve haftaya uyarlarsanız aynı sonuç
karşınıza çıkıyor.
Bakın, ben size seçim
süreciyle ilgili, 1 Kasım seçim süreciyle ilgili 1 ile 30 Ekim tarihleri
arasındaki, bir aylık, birkaç rakamı vereyim. Bir ay içerisinde,
TRTnin özel yayın konuğu alarak siyasi partilerin
tanıtımını ya da kendisini tanıtma fırsatı
verdiği programlarla ilgili AKPden 37 konuk
çağrılmış. Bu 37 konuk bin beş yüz bir dakika yani
yirmi beş saat konuşmuşlar. Bununla ilgili bir eşitlik
ilkesi ortaya çıkmış. CHPye bu süre içerisinde sıfır
konuk, sıfır dakika; MHPye sıfır, HDPye sıfır
konuk ve sıfır dakika, herhangi bir yer ayrılmamış.
Yine, 1-31 Ekim tarihleri
arasında, canlı yayınlarda siyasi partilerin genel
başkanlarının konuşma süreleri var burada. Sayın Davutoğlu
bir aylık süre içerisinde iki bin dört yüz doksan dakika
konuşmuş, Sayın Kılıçdaroğlu üç yüz seksen bir
dakika, Sayın Bahçeli yetmiş dakika, Sayın Demirtaş da
-sağ olsunlar- on sekiz dakika, bir aylık süre içerisinde on sekiz
dakika TRT yayınlarında yer bulmuş.
Yani özetle, özcesi, tamamen
arkabahçeniz hâline gelmiş, tamamen sizin politikalarınız
doğrultusunda yayın yapmış bir kurumun kamu
yayıncılığıyla uzaktan yakından hiçbir ilgisi
yoktur. Madem bu hâle gelmiş, madem bu durumda, o zaman hiç olmazsa bu
düzenlemeyle ilgili verilen teklifler ya da önergelerde TRTye hepimizin
vergilerinden bir katkı sağlanmasıyla ilgili o süreci
kapatın -çünkü haramdır, haram ediyoruz, bir HDPli olarak ben haram
ediyorum- kendi havuz medyanızın beslendiği o havuza katın.
Oradan finanse edince istediğiniz kadar konuşursunuz, biz de gelip
buraya şikâyet etmeyiz diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baluken.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
10uncu maddesinde geçen Kurul tarafından ibaresinden sonra gelmek üzere
6 ay içinde hazırlanacak ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kazım Arslan, Denizli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 312 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Teklifin -yeniden düzenlenmesi istenen kanunun-
10uncu maddesiyle, dağıtım şirketlerinin işlerini
kolaylaştıracak, yüklerini hafifletecek yeni bir düzenlemeyi önümüze
getirmişlerdir. Belirli şartları sağlayan
dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilerin teknik ve
ekonomik gerekçeleri dikkate alınarak Kurul tarafından uygun
bulunması hâlinde kendi faaliyetleri alanında faaliyet gösteren tüzel
kişilerden sadece birine iştirak etmesini mümkün kılan bir ilave
yapılmak isteniyor. İştirake ilişkin şartlar ve
uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından yönetmelikle
belirlenir. denilmektedir. Dağıtım şirketlerine Özelleştirme
İdaresi tarafından dağıtım iş verildikten sonra
özel bir anlaşma yapılmamış olması ve burada
kayıp kaçağın, tahsilatın, yatırım
harcamalarının ne şekilde olacağı konusunda hiçbir
açıklık konusu arada konuşulmadığı için,
sözleşmeye de bağlanmadığı için bugün bu yüklerin
tamamı tüketicinin üzerine fatura edilmek istenmektedir. İşin
esası budur arkadaşlar.
Dağıtım şirketlerine kayıp
kaçak yönüyle bir sorumluluk getirilmemiştir. Yine, dağıtım
şirketlerinin bu kadar kazancına rağmen, onların
yatırım harcamalarıyla ilgili, tüketiciye ulaştırma
yönündeki yaptıkları harcamalarla ilgili bir yük ve sorumluluk da
getirilmemiştir. Elektrik Piyasası Kanununda bu
değişiklikler, gerçekten genel anlamda
değerlendirdiğimizde, 36 milyon abonemizi yakından
ilgilendirmektedir, hepimizi yakinen ilgilendirmektedir. Onun için, dağıtım
şirketlerine hiçbir yük getirilmeden, hiçbir sorumluluk getirilmeden
piyasanın onlara bırakılmış olması
Daha sonra bu
zorluklar, bu sıkıntılar çıkınca hem devlet yatırım
yapmıyor hem dağıtım şirketi yatırım
yapmıyor. Eğer yatırım ihtiyacı varsa bunun yükü de
tüketicinin üzerine yüklenmek isteniyor. Kanunun genel kapsamı esas bu
şekildedir değerli arkadaşlarım.
Şimdiye kadar kayıp
kaçakla ilgili olarak 33 milyar Türk liralık bir iade söz konusu
olduğu hâlde ve mahkeme kararlarına rağmen, bu paranın da
tüketiciye iade edilmeyeceği noktasında bir karar ortaya
çıkıyor. Ayrıca, bundan sonra, tarifenize hangi şekilde
hangi madde eklenirse eklensin, ne tür bir ilave yapılırsa
yapılsın tarifenin esasına, içeriğine itiraz edemiyorsunuz,
maddi hata varsa sadece ona itiraz ediyorsunuz. Daha doğrusu,
yargının önü tüketici aleyhine tamamen kapatılmış
bulunmaktadır.
Bu teklif yasalaşırsa tarifenin
içeriğiyle ilgili bakın neler yer alıyor? Tüketiciye verilen
tarifenin içinde hizmetin özünü teşkil eden sayaç okuma, sistemi
kullanım bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, tüketim
vergisi, KDV gibi ilavelerle, inanın, faturaların 2 misline
çıktığını da açıklıkla görüyoruz.
Dolasıyla, tüketiciye yük getiren bir kanun düzenlemesi olduğunu
belirtmek istiyorum.
Aslında özelleştirmeden amaç hem ucuz
enerji elde etmek hem tüketiciye ucuz bir enerjiyi sunmaktır ama bu
maalesef bugün gerçekleşmiş değildir, daha fazla, daha
ağır bir şekilde yük gelmektedir.
Sözlerimi bitiriyorum, hepinize teşekkür
ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama bir yoklama talebi vardır. Önce yoklama işlemini
gerçekleştireceğim.
Sayın Gök, Sayın Bayır, Sayın
Tarhan, Sayın Sarıhan, Sayın Arslan, Sayın Bakır,
Sayın Atıcı, Sayın Demirtaş, Sayın Engin,
Sayın Torun, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Erdoğdu,
Sayın Gökdağ, Sayın Bayraktutan, Sayın Erkek, Sayın
Emir, Sayın Yeşil, Sayın Kuşoğlu, Sayın Tanal,
Sayın Arık.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242),
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288),
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/586), Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu maddesi ile eklenmesi
öngörülen paragrafın ikinci cümlesinde geçen tarafından ibaresinden
sonra gelmek üzere hazırlanan ifadesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Kamil Aydın (Erzurum) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT
ALBAYRAK (İstanbul) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun takdire bırakıp
Hükûmetin katıldığı önerge hakkında
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile maddenin daha
anlaşılır olması sağlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi, kabul edilen önergeyle yapılan
değişiklik doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde üçü aynı mahiyette olmak
üzere toplam dört önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Osman Aşkın Bak Ramazan Can
İstanbul Rize Kırıkkale
Fatih Şahin Murat
Alparslan
Ankara Ankara
"MADDE 11- 4/1/2002
tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (o) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
(o) "Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının bağlı, ilgili veya
ilişkili kurum veya kuruluşlarının, faaliyetleri ile ilgili
olarak birbirlerinden veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarından
karşılanan enerji, yakıt, mal, hizmet ve
danışmanlık alımları ile büyük onarım
işleri, TETAŞ tarafından tedarik amaçlı yapılacak elektrik
enerjisi alımları,"
BAŞKAN Şimdi
okutacağım üç önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi, aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet Gaydalı Erol Dora
Tunceli Bitlis Mardin
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Kemal Zeybek
Balıkesir Kocaeli Samsun
Didem Engin Özkan
Yalım Çetin
Arık
İstanbul Uşak Kayseri
Ömer Fethi Gürer Erkan Aydın Bülent Yener Bektaşoğlu
Niğde Bursa Giresun
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Erkan Haberal
Denizli Hatay Ankara
Kadir Koçdemir Deniz Depboylu Arzu Erdem
Bursa Aydın Ankara
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki üç önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler hakkında söz isteyen
sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Kadir Koçdemir, Bursa Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Koçdemir. (MHP sıralarından
alkışlar)
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Goethenin güzel bir sözü var, diyor ki: Göz görür
ama ancak bildiğini görür. Gerçekten de şu günlerde tabiattan ve mevsimlerden
tecrit mekânları hâline getirdiğimiz şehirlerde
yaşayıp toprakla, çiçekle, böcekle hiç aşina olmamış
birisi seyahat ederken rengârenk bezenmiş bir arazinin yanından geçse
göreceği muhtemelen sadece bitki ya da otlar olacaktır. O kişi,
oradaki çiğdemi, gelinciği, nevruzu, ağlayan gelini, anemonu,
Arap otunu, menekşeyi, papatyayı, tavşan topuğunu,
velhasılı pek çok çiçeği görmeyecektir.
Alman edebiyatının
büyük ismi dün Alman Parlamentosu tarafından maalesef negatif manada bir
kere daha teyit edildi. Alman Parlamentosu, olayların sebeplerini
başta Rusya olmak üzere olaylarda yabancı güçlerin payını
Ermeni yurttaşlarımızla yüzlerce yıl süregelen,
onların kendini gerçekleştirme imkânlarını en iyi biçimde
buldukları verimli birlikte yaşama ortamının niye
bozulduğunu, tarihî gerçeklerle bağdaşmayan iftira için niye yüz
yıl beklediklerini ve daha pek çok soruyu bir yana bırakıp iddia
ettikleri amaca da zarar verecek bir adım atmıştır. Bu
vesileyle, bu kararı kınadığımı ifade ediyorum.
Aynı şekilde, buradaki eksik ya da yanlış bilginin
sorumluluğunun başta Hükûmet olmak üzere hepimizde olduğunu da
hatırlatmak isterim.
Evet, göz görür ama sadece
bildiğini görür. Bu hüküm, AKP iktidarı bakımından da
geçerlidir. Buraya gelen kanun tasarılarında sıkça rastlanan bir
duruma dikkat çekmek istiyorum, üzerinde söz aldığım madde de
bunu teyit ediyor. Kamu İhale Kanunu diye bir kanunumuz var. Bu kanunun
amacı, kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve
kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak usul ve
esasları belirlemek. Kanunun 3üncü maddesinde istisnalar
düzenlenmiş. Ancak bu madde o kadar büyümüş ki, sanki müstakil bir
kanun hâline gelmiş. Bunlardan 12 tanesi 2004ten sonra eklenmiş, 20
bendi tutmaktadır. Yani bu hâllerde ceza ve ihalelerden men
dışında, kamu kuruluşları kamu kaynaklarını
kullanırken Kamu İhale Kanununa tabi değildir. 2009
yılında da 5917 sayılı Kanunun 31inci maddesiyle elektrik
üretimi, iletimi, ticareti ve dağıtımı alanında
faaliyet gösteren kamu iktisadi teşebbüslerinin bu faaliyetlerinin
yürütülmesine yönelik olarak diğer kamu kurum ve kuruluşlarından
yapacakları enerji ve yakıt alımları istisnalar
arasına dâhil edilmiş yani ceza ve ihaleden men hariç Kamu İhale
Kanunu kapsamı dışına
çıkarılmıştır. Bugün yapılan teklifle TETAŞ
tarafından tedarik amaçlı yapılacak elektrik enerjisi
alımları da bu kapsama dâhil edilmektedir. Daha önceki maddeyi
İki taraf da kamu kurum ve kuruluşu. diye savunmak mümkündür ama
bugünkü maddeyi nasıl izah edeceğiz? Kamu kaynağı, kamu
gücü kullanıp kamuyu yani hepimizi etkileyecek kararlar alan bir birimin
alımları ve faaliyetleri niye istisnalar arasına sokuluyor?
Demokrasi kararlardan etkilenenlerin kararlarda etkisinin olması durumu
değil mi? Bu etkilemenin de birinci yolu bu yasama organının
çıkardığı kanunlar değil mi? Niye biz burada
çıkardığımız kanunlardan belli alımları
istisna tutuyoruz? Bunun demokrasiyle izah edilecek tarafı yok.
Tekrar Goetheye dönersek,
göz bildiğini görmektedir çünkü ülkenin kontrol ve sensör
mekanizmaları felç edilmiş, fren ve dengeleme sistemleri devre
dışı bırakılmıştır. Her
baktığı yerde ayırma, kayırma ve buyurmayı gören
iktidar her çıkardığı kanunda da zenginleşme ve
zenginleştirmenin yollarını bulmaktadır ve bu kanundaki bu
madde de buna hizmet etmektedir.
Bu maddeye tekrar
yakından bakıp önergemiz doğrultusunda kanun metninden
çıkarılmasını umuyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Koçdemir.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge hakkında söz isteyen Tacettin Bayır, İzmir
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gece saat
22.00, hepimiz yorulduk. Bu yorgunluğun sonunda bu gece gittiğimizde,
sizi bilemiyorum ama ben rahat uyumayacağımı biliyorum. Bugünün,
vatandaşlarımızın içinde bulunduğu
sıkıntılı günlerin bir kat daha fazla artacağı
kararların alındığı kara bir gün olarak tarihe
geçeceğini düşünüyorum. Haksız bir uygulamanın yasalarla
birlikte nasıl koruma altına alınacağı, işçimize,
köylümüze, emeklimize, üretime katma değer sağlayan iş
adamlarımıza dayatmanın yaşatılacağı bir gün
olarak tarihte yerini alacak. Bugün, haksızlığa dur demenin,
milletin vekili olanların milletini unutup unutmayacağının
günü. Şimdi diyebilirsiniz ki: Bu kadar önemli olan şey ne, bu adam
neden bahsediyor? Bu tasarıda getirilen haksızlıkların
halka yansıtılacak olmasından bahsediyorum tabii ki.
Sayın AKPli
milletvekilleri, her yerde, her zaman, bütün kadrolarınızla dile
getirdiğiniz Bizler mazlumun yanındayız ve yanında olmaya
devam edeceğiz. sözlerini sizlerden hep duyuyoruz ve bunu size bu
akşam hatırlatmak istiyorum. Peki, dillerden düşmeyen mazlum
kelimesi ne demektir? Mazlum kelimesinin Türk Dil Kurumunda yer alan anlamlarından
bir tanesi haksızlığa uğramış, sessiz, uysal,
boynu büküktür. Yani, parti yöneticilerinizden Reisicumhurunuza kadar mazlum
kelimesi ağzından düşmemekte ama teoriye geldiğinde ise tam
tersi yaklaşım sergilemektesiniz. Mazlum kelimesinin sizin için
sadece oy avcılığı anlamı içermekten başka hiçbir
şey ifade etmediğini bu kanun teklifini bu Meclise getirerek
açıkça gösteriyorsunuz.
AK PARTİ
Programının sonuç bölümünde şöyle bir kısım geçiyor,
aynen okuyorum: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
felsefesinden hareketle partimiz -diyorsunuz- bütün politikalarının
merkezine bireyi koymuştur. Bu uygulamayla siz,
insanımızın yoksullaşmasına, bireyin
yoksullaşmasına, ülkemizde rahat bir nefes alamamasına sebep
oluyorsunuz. Bakın, yine aynı bölümde diyorsunuz ki: Haklı
zayıfları, haksız güçlülere karşı korumak, vazgeçilmez
prensiplerimizden biridir. Gerçekten takdir edilecek bir şey ifade
olarak. Peki, uygulamada? Bu nedenle programımız, bir
kısım veya kesimin huzur ve mutluluğunu değil, herkesin
huzur ve mutluluğunu sağlamayı hedeflemektedir. diyorsunuz.
Böyle bir ibare geçiyor. Sizin haklı zayıfları haksız
güçlülere karşı koruma anlayışınız bu mudur
arkadaşlar? Sizin politika anlayışınız bu mudur?
Elinizi vatandaşın cebinden çekin artık. Bırakın,
AKPnin beceriksiz politikalarının kurbanı
faturalarını düzenli ödeyen, ülkesine bağlı, üretim
sevdalısı iş adamlarımız olmasın.
Getirdiğiniz bu
tasarıdaki kayıp kaçak bedelini ve diğer kalemleri ekonomik
olarak zaten zor durumda olan işçilerimizden, emeklilerimizden, iş
adamlarımızdan, ülkemize katkı koyan tüm
yurttaşlarımızdan çıkartmaktan vazgeçin; onlara bu
haksızlığı yapmayın. İnsanlarımızı
ekonomik açıdan daha da fazla darboğaza sokup adalet kelimesini
sadece sözlükte yer alan bir terim olarak bırakmayın.
Ben bu maddede AKPli birçok
vekilin de bu tasarıya Hayır. demesi gerektiğini
düşünüyorum çünkü yazdıklarınız yandaş
kanallarınızda Yoksulun yanındayız. ifadelerinizle
boşa düşüyor, örtüşmüyor, çakışmıyor. Yarın
öbür gün seçim bölgelerinizde seçmenleriniz size Biz neden bu kayıp
kaçağı ödüyoruz? Neden bu tasarıya Evet
dediğinde
Bize
sorulduğu gibi size de sorulacak. Vatandaşa bakacak yüzünüz
olması için başınız dik durmalı. Bu kanunsuz,
hukuksuz, adalet anlayışına sığmayan duruma gelin hep
birlikte Dur. diyelim. Milletvekillerimiz, hepimiz bu tasarıya
Hayır. diyelim. Milletin vekili olarak milletimizin asla izin
vermeyeceği bu tasarıya izin vermeyelim. Seçmenlerin gözü,
kulağı, sesi olduğunuzu unutmayarak hayır diyelim. Tasarıyı
getiren partiyi değil, vicdanımızı, halkımızın
sesini dinleyelim, ülkemize örnek olalım.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bayır.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge hakkında Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Dora.
(HDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede enerji maliyetleri
gerek hanelerde gerekse işletmelerde son derece yüksek bir gider kalemini
teşkil etmektedir. Zaten pahalı olan enerji bedeli bir de kayıp
kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende hizmet satış bedeli,
iletim bedeli, açma-kapama bedeli, gecikme bedeli adı altında eklenen
ek ücretlerle birlikte çok daha artmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
AKP Hükûmeti tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bu yasa
tasarısında, elektrik kullanıcılarından tahsil edilen
kayıp ve kaçak bedellerinin bugüne kadar açılan davalar nedeniyle
iade edilen bölümü faturalara tekrar yansıtılarak tüm abonelerden
tahsil edilecektir. Böylece kayıp ve kaçak bedelini ödemiş olan
yurttaşlar, hiçbir sorumlulukları olmamasına rağmen, dava
sonucu elde edilen tutarları da mükerrer olarak yeniden ödeyeceklerdir.
Değerli
milletvekilleri, teklifle kayıp ve kaçak bedeli adı altında,
2006 ile 2014 yılları arasında vatandaşlarımızdan
haksız bir biçimde tahsil edilen yaklaşık 33 milyar TLnin
kanunsuz olduğu da ironik bir biçimde kabul edilmektedir. İlk kez
teklifle, teknik ve teknik olmayan kayıp adı altında
kayıp ve kaçak elektrik tanımı yapılmaktadır. Yine
dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin
tarifede yer alacak kalemler yasal düzenleme hâline getirilmektedir. Bu
düzenlemeler de bugüne kadar yasal dayanağı olmaksızın
tüketicilerden hukuk dışı bir biçimde tahsilat
yapıldığını açıkça doğrulamaktadır.
Değerli milletvekilleri,
teklifin genel gerekçesi serbestleşme ve özelleştirme süreçlerinin
elektrik kullanıcılarına haksız yeni maliyetler
yarattığını itiraf etmektedir. Kayıp ve kaçak
bedellerinin tahsil edilmesi yasal hâle getirilmekle kalmamakta, Enerji
Piyasası Denetleme Kurumunun keyfiyet içerisinde hedef kayıp ve kaçak
oranlarında yapacağı değişiklikler doğrultusunda
faturalarda tahsil edilen kayıp ve kaçak bedellerinin
artırılmasına da olanak sağlanmaktadır. Teklifte buna
yönelik olarak Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek
kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler
dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere
yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin
hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak
maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere
yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum
tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir." hükmü
getirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yine teklifle haksız olarak tahsil edilen kayıp ve
kaçak bedelleriyle ilgili davaların geriye dönük olarak durdurulması
ve uygulamanın yapıldığı dönemdeki yasal
mevzuatın değil sonradan çıkarılacak yasa hükümlerinin
geçerli kılınması öngörülmektedir. Daha önce
açılmış olan davalar sonucunda elde edilen yargı
kararları da etkisiz hâle getirilerek icra işlemlerinin geçersiz
kılınması, dolayısıyla bedelin iadesine
hükmedilmiş olmasının geçersiz kılınması söz
konusudur. Hukukun genel ilkeleri ve hukuk devleti ilkesiyle yakından
uzaktan bağdaşmayan bu düzenleme açıkça Anayasaya
aykırılık taşımaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin sıkça propaganda amaçlı dile
getirdiği Avrupa, yurttaşlarına elektriği bizden daha
pahalıya satıyor. tespiti gerçeği yansıtmamaktadır.
Çünkü AB ülkelerinin yurttaşlarının gelir düzeyleri ile Türkiye yurttaşları
arasındaki gelir düzeyi arasındaki fark gözden kaçırılmak
istenmektedir. Hepimiz biliyoruz ki Türkiyedeki asgari ücret 1.300 TL
yapılmış olmasına rağmen hâlâ açlık
sınırı rakamlarının altındadır. Türkiyede 7
milyondan fazla yurttaşımız açlık
sınırının altında yaşamak zorunda
bırakılmaktadır. Yine Türkiyede 46 milyon
vatandaşımız yoksulluk sınırının
altında yaşamaktadır. Halkın içerisinde bulunduğu
ekonomik tablo bu iken AKP Hükûmetinin yanlış iç ve dış
politikaları sebebiyle ortaya çıkan ekonomik krizlerin
faturasını elektrik kullanım bedellerine ek kalemler koyarak
vatandaşın sırtına yüklemesi kabul edilemez.
Hükûmeti
Anayasaya da açıkça aykırı olan bu düzenlemeyi geri çekmesi
konusunda tekrar uyarıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dora.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN
Karar yeter sayısı talebi vardır, o nedenle oylamada karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeleri
kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Karar yeter
sayısı olup olmadığı konusunda Başkanlık
Divanında görüş birliği olmadığından elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, efendim, bu önergeyi işleme almadan önce
BAŞKAN Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) -
Efendim, şimdi, tekrar bir İhale Kanununa istisna getiriliyor yani
sürekli deliniyor. Ama, özellikle burada sayılan istisnalarda deniyor ki:
Hizmet ve danışmanlık alımları. Zaten kanuna
bakıldığında hizmetin içerisinde danışmanlık
alımları da var yani İhale Kanununa
bakıldığında hizmet tarifinde danışmanlık
alımları da onun içinde. Dolayısıyla, kanun tekniğine
uygun olmayan, alelacele getirilen bir kanun. Ayrıca, kanunun gerekçesinde
diyor ki:
enerji arz güvenliği ve kamu yararı amaçları
doğrultusunda
Büyük onarım işlerinde istisna ediliyor. Bu
ile lafıyla... Büyük onarım işleri ile kamu kurumları
arasındaki değil, doğrudan doğruya büyük onarım
işlerinin dışarıya yaptırılmasına matuf.
Dolayısıyla, bu önergeyi hazırlayan arkadaşların,
büyük onarım işlerinin kamu kuruluşlarının kendi
aralarında yaptığı işler olup
olmadığını, ayrıca hizmet ile
danışmanlık arasında ne fark olduğunu ortaya
koyması lazım. Bu bakımdan, bu konuda gerekçe de yeterince
açıklamıyor. Zannederim, bir açıklığa ihtiyaç var.
Acaba önergeyi hazırlayanlar büyük onarım işlerinden, bunu
ifade ederken kamu kurumlarının kendi aralarında
yaptığı işlemler mi, yoksa
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Evet.
OKTAY VURAL (İzmir)
Ama bu onu kapsamıyor. O zaman yapmanız gereken şey enerji,
yakıt, mal, hizmet alımları ve büyük onarım işleri
demeniz lazım, ile onarım işleri dediğiniz zaman büyük
onarım işlerinin tamamını dışarıya
yaptırabilme imkânı vermiş oluyorsunuz.
BAŞKAN Evet, Hükûmete
soralım.
OKTAY VURAL (İzmir)
Dolayısıyla ve bağlacıyla tamamlamanız gerekiyor.
Ayrıca, hizmetin içerisinde de danışmanlık var, İhale
Kanununa baktığınız zaman danışmanlık
hizmetleri de onun içinde var.
BAŞKAN Diğer kamu
kurum ve kuruluşlarına niyet ediliyor ise ile değil ve
olması lazım.
OKTAY VURAL (İzmir)
Ve olması lazım.
BAŞKAN Ama bilemiyorum
tabii ki önerge sahipleri hangi yönde bir irade ortaya koymuştur.
OKTAY VURAL (İzmir)
Böyle söylediler efendim. Kamu kurum, kuruluşları arasındaki
işler
BAŞKAN Biz önerge
sahiplerine veya Hükûmete soralım.
OKTAY VURAL (İzmir)
Redaksiyonla herhâlde öyle bir talepte bulunacaklar.
BAŞKAN Gerekirse
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Redaksiyonla
Şöyle: Burada kastedilen kamudan kamuya -danışmalık dâhil,
danışmanlık kapsamda olmadığı için- danışmanlığı
koyduk. Büyük onarımla HES santrallerimizdeki restorasyon veya özellikle
rehabilitasyon hizmetlerini diğer bir kamu kuruluşumuzdan, mesela
TEMSANdan almayı
Ben dikkat çektiğiniz hususu kesinlikle
anladım. Veyi kaldırıp oraya bir virgül koyuyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Evet.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) İleden
sonra da ve diyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Veyi koymak
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Öyle
düzelterek, ile yerine de ve koyarak düzeltiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Evet.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Bizce
uygundur.
BAŞKAN Tabii ki önerge
sahiplerine soracağız Sayın Bakan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Önerge sahipleri aynı kanaatte.
OKTAY VURAL (İzmir)
Aslında hizmetin içerisinde de danışmanlık var Sayın
Bakan. Yani, kanuna bakın.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) İlk
ayrı olarak tanımlamış, onun için koyduk, yoktu burada.
BAŞKAN Önerge
sahipleri adına kim açıklama yapacak acaba?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Aynı kanaatteyiz.
BAŞKAN Sayın
Muş, buyurunuz.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sayın Başkanım, Sayın Vuralın dile
getirdiği talebe ve Sayın Bakanın katıldığı
bu düzeltme talebine biz de önerge sahibi olarak, imza atan birisi olarak ben
de aynı şekilde katılıyorum.
BAŞKAN Siz de uygun
görüyor değilsiniz, sizin görüşünüz değil mi? Yoksa
Önerge
sahibi sizsiniz.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Evet, ben uygun görüyorum.
Önergede bu şekilde bir
düzeltmenin uygun olduğunu düşünüyoruz.
BAŞKAN Şimdi,
şöyle yapalım: Düzeltme iradenizi, beyanınızı ben tam
alabilmiş değilim. Onu alabilmek için birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.29
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
11inci madde üzerindeki
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara)
Efendim, bizim de tereddüdümüz olan bir konu var.
BAŞKAN Aynı
önergeyle ilgili mi Sayın Gök?
LEVENT GÖK (Ankara) Evet
efendim.
BAŞKAN Dinliyorum.
LEVENT GÖK (Ankara)
Anlatacağım konudan şu mu anlaşılır diye sormak
istiyorum: Şimdi, burada ihaleyi üstlenecek olan, onarımı
yapacak olan kurumun kendi olanakları çerçevesinde mi yapacaklar yoksa o
kurum herhâlde başka bir ihaleyle başka bir yerlere bunu ihale
etmeyecek diye düşünüyoruz biz, öyle midir? Yani işin içine daha
sonra özel sektör girmeyecek diye yorumladık biz açıklamaları.
BAŞKAN Şimdi,
şöyle yapalım isterseniz: Önergeyi okutayım, biraz önce önerge
sahiplerinin önergede yapılmasını arzu ettiği
değişiklikler vardı; önerge sahipleri, o
değişikliklerini önerge metnine yansıttılar. Şimdi
önergeyi okutacağım, o çerçevede tekrar soru sorma ihtiyacı
duyarsanız sorunuz burada cevap bulacaktır.
LEVENT GÖK (Ankara) Bizim
arzu ettiğimiz, kamu kurumunun özel sektöre bunu vermemesi, kendi
olanaklarıyla mı yapacak, bunu teyit ettirmek istiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Kendi aralarında.
BAŞKAN 11inci madde
üzerindeki, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ve
arkadaşlarının önergesini değiştirilmiş hâliyle
tekrar okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Muş (İstanbul) ve
arkadaşları
MADDE 11- 4/1/2002 tarihli
ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (o) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
(o) Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının bağlı, ilgili veya
ilişkili kurum veya kuruluşlarının, faaliyetleri ile ilgili
olarak birbirlerinden veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarından
karşılanan enerji, yakıt, mal, hizmet,
danışmanlık alımları ve büyük onarım işleri,
TETAŞ tarafından tedarik amaçlı yapılacak elektrik enerjisi
alımları,
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Bakan, Levent Beyin bu konuyla ilgili sorusuna bir
açıklama yapacak.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Kamuya ilgili
kamu kuruluşu da herhangi bir noktada dışarıdan bir hizmet
alacağı zaman yine Kamu İhale Kanununa tabi olarak da aynı
şekilde yürüyecek. Demin sordu Aykut Bey zaten, Diyelim, TEMSAN olursa
dedi. TEMSAN kendi yaparsa sıkıntı yok. TEMSAN
dışarıdan bir şey alırsa o da KİKe tabi zaten.
Sıkıntı yok yani.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Olumlu görüşle
takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle
Bakanlığın bağlı, ilgili veya ilişkili kurum veya
kuruluşlarının birbirleri ile diğer kamu kurum ve
kuruluşları arasında enerji arz güvenliği ve kamu
yararı amaçları doğrultusunda söz konusu kanun hükümlerinden
istisna tutulması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
11inci maddeyi kabul edilen
önerge çerçevesinde yapılan değişiklik doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde
kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde üç
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12nci maddesinde geçen üç defa ibaresinin iki defa şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Ömer Fethi
Gürer
Balıkesir Kocaeli Niğde
Kemal Zeybek Didem
Engin Özkan
Yalım
Samsun İstanbul Uşak
Çetin Arık Erkan Aydın Bülent Yener
Bektaşoğlu
Kayseri Bursa Giresun
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin ikinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan lisans sahiplerinin
lisansı iptal edilir. ifadesinin lisans sahiplerinin lisansı iptal
edilir ve bir daha lisans verilmez. şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut
Celadet Gaydalı Tunceli Bitlis
BAŞKAN Şimdi maddeye
en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12nci maddesinde geçen zararı ifadesinden sonra gelmek üzere üç ay
içinde ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Baki Şimşek Ruhi
Ersoy Deniz
Depboylu
Mersin Osmaniye Aydın
Fahrettin Oğuz Tor Arzu Erdem Ahmet Selim
Yurdakul
Kahramanmaraş İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Biz de
katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen, Deniz Depboylu, Aydın Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Depboylu. (MHP sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12nci maddesinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumun verdiği önerge
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin bu maddesinde yer alan LPGnin teknik düzenlemelere uygun
olmaması kavramı, vatandaşımızın
kullanacağı LPGnin kokulandırma işleminin yeterli
yapılmadığını ifade etmektedir. Bir başka
deyişle, alışılageldik LPG kokusu olmayan yakıtın
satışının yapılması durumunda, daha önceden var
olan lisans iptali yerine, 3 defa aynı işlemi yapmaması
durumunda lisansın iptal edilmesi teklife sunulmuştur.
TÜİK verilerine göre
2015 yılında trafiğe kayıtlı LPGli araç
sayısı, 4 milyon 226 bin 657ye ulaşmıştır. Bu
sayı, teklifin ilgilendirdiği vatandaş sayısıdır.
Cezanın azaltılmasıyla 4,5 milyona yakın araç sahibinin can
ve mal güvenliği tehlikeye atılmaktadır. Hükûmetin yapması
gereken, koku kriterine uymayan yani kokusuz LPGnin ülkemize girişini
engellemek olmalıdır. Türkiyede girişte koku kontrolü, gümrük
ihtisas laboratuvarlarında yapılmaktadır. Bu laboratuvarlarda
kontrol yapılıyor ise dağıtım şirketleri nasıl
oluyor da kokusuz LPG satışı yapabiliyor, bunu merak etmekteyiz.
Değerli vekiller, ben,
olması gereken LPG kokusunu şimdi bir kenara bırakıp tekrar
seçim bölgem olan Aydına döneceğim ve olmaması gereken
kokulardan bahsedeceğim sizlere. Maalesef, Aydın bu santrallerin kurulumundan
önce yani jeotermal santrallerin kurulumundan önce hiç tanışık
ve de alışık olmadığı kokularla
tanıştı ki bu kükürt kokusu. Özel filtreleme sistemleri
olması gereken bu santraller, herhâlde bu filtrelere sahip değiller
ki bu koku çıkaran, içinde kimyasal ve ağır metaller
olduğunu düşündüğümüz buharı özellikle gece saat üçten
sonra atmosfere salıyorlar. Niye üçten sonra? Herkes uyuyor oluyor ama
bazı uyanık vatandaşlarımız, bu ülkede ne olup bitiyor
diye uyumuyorlar herhâlde, bu kokuları hissediyor ve bize bildiriyorlar.
Jeotermal imtiyaz sahibi
şirketlerinden bir kısmının buharın
yoğuşması sonucu oluşan sıvıyı tarım
alanlarına ve Büyük Menderes Nehrine akıttığı,
tartışmaya yer vermeyecek şekilde açıktır. 31
Aralık 2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin su
ortamına doğrudan boşaltımı esasa bağlayan 27nci
maddesine göre Yeraltından çıkarılacak enerji üretme ve
ısıtma gibi çeşitli amaçlarla kullanılan jeotermal kaynak
sularının alındığı formasyona reenjeksiyon ile
bertaraf edilmesi zorunludur. denmektedir; Reenjeksiyon ile bertaraf etmeyen
işletmelere ise ruhsat verilmeyeceğini ifade etmektedir;
Reenjeksiyonun mümkün olmadığı bilimsel olarak
ispatlanmış bu tür termal sularının bertaraf yöntemi
yapılacak, bir çevresel etki değerlendirmesi sonucu belirlenir.
denmektedir. Söz konusu sıvının doğaya salınması
ile incir bahçelerinin topraklarında fiziksel ve kimyasal
değişiklere yol açtığı, Adnan Menderes Üniversitesinde
araştırma yapan Sayın Sunay Dağ tarafından
hazırlanan ve Profesör Doktor Engin Ertanın
danışmanlığında gerçekleşen doktora tezinde
mevcuttur, incelemenizi tavsiye ediyorum ve özellikle rica ediyorum.
Ben, az önceki
konuşmamda getirdiğim fotoğraflardan birini size tekrar
göstermek istiyorum çünkü konuyla ilgili. Bakın, burada o yer altına
reenjekte edilmesi gereken akışkanın, sıvının
doğaya nasıl salındığı görülmekte yani bu
kontroller yapılmıyor değerli vekiller.
Bu bilimsel incelemeyle
jeotermal tesislerden havaya salınan gazın sadece incir üzerindeki
etkisi araştırılmış ama daha birçok meyve var, sebze
var araştırma henüz yok. Ben özellikle Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının bu konuyu araştırmasını
rica ediyorum. Ayrıca, temiz enerji olarak kabul edebileceğimiz bir
enerji üretimi yönteminden, üretilen elektrikten fazla, çevreye ve insana bu
kadar çok zarar çıkıyorsa nükleer santral, bize neler getirecek
düşünmek bile bizi endişeye sürüklüyor. Zira, santrallerin
kurulumundan başlayarak yapılan hatalar, kuralsızlık,
denetimsizlik, vurdumduymazlık ve en kötüsü çıkar ilişkileri
üzerine kurulmuş görmezden gelme ve kusuru olanlara yönelik
kayırıcılık -kömür işletmelerinde olduğu gibi-
endişelerimizi destekliyor.
Bütün bu bilgeleri yüce
heyetinize sunuyor, saygılarımla ayrılıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Depboylu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin ikinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan lisans sahiplerinin
lisansı iptal edilir. ifadesinin lisans sahiplerinin lisansı iptal
edilir ve bir daha lisans verilmez. şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Berdan Öztürk (Ağrı) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen, Berdan Öztürk, Ağrı
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
(HDP sıralarından alkışlar)
BERDAN ÖZTÜRK
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin 12nci
maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye enerji sektörünün
önemli bir alt alanı LPG sektörüdür. LPG sektörü, 60 civarında
dağıtım şirketi, 15 bini aşan yetkili bayisi, 30 bin
dolayında tali bayisi ve 50 binden fazla adede ulaşan araç
sayısıyla yaklaşık 500 binden fazla yurttaşın
istihdam edildiği bir alandır.
Enerji kaynakları
açısından gelişmiş, uzun yıllardır önemli
miktarlarda doğal gaz kullanan İtalyada yılda 3,8 milyon ton,
Fransada 3,1 milyon, İspanyada 2,5 milyon LPG
kullanılmaktadır.
Ülkemizde doğal gaz,
metropollerde gelir düzeyi nispeten daha iyi olan vatandaşlarımız
tarafından kullanılmaktadır. Diğer illerimizde, ayrıca
büyük kentlerin varoşlarında halkımız LPG kullanmaya devam
etmektedir. LPG kullanan dar gelirli vatandaşlarımız, eş
değer enerji için doğal gaz abonelerine kıyasla 3 kattan fazla
bedel ödemektedirler.
Ürünün doğası
gereği, emniyet kurallarının tam olarak uygulanması, hizmet
kalite ve hızının sürdürülebilmesi için sürekli
yatırım ve kaynak tahsisi gerektiren bu sektörde 100 binlerce
kişiye istihdam sağlayan LPG sektörünün sorunlarını tek bir
maddeyle çözmek mümkün değildir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; söz konusu olan elektrik olunca, vekili
olduğum Ağrı ilinin elektrik sorunlarına değinmeden
geçemeyeceğim. Genelde Ağrı, özelde de Patnos ilçemizde meydana
gelen elektrik kesintileri had safhaya ulaşmış durumdadır.
Günün her saatinde gerçekleşen bu kesintiler,
vatandaşlarımızın yaşamını olumsuz bir
şekilde etkilemekle kalmamış, özellikle elektrikle çalışan
esnafı da iflas noktasına getirmiştir. Sık aralıklarla
meydana gelen elektrik kesintileri ve gerilim dalgalanmaları nedeniyle,
evlerde ve iş yerlerinde kullanılan elektronik cihazlar, beyaz
eşyalar arızalanmakta ve kullanılamaz hâle gelmektedir. Bozulan
sadece cihazlar değil, aynı zamanda insanların sinir sistemi de
bu kesintilere bağlı olarak bozulmaktadır. Özellikle akşam
saatlerinde gerçekleşen elektrik kesintileri, gece boyunca sürmekte ve
ertesi güne kadar sarkan bir seyir izlemektedir.
Görüştüğümüz
yetkili kişiler kesintileri mevsim bazlı tüketimin artmasına ve
kayıp kaçak oranının artmasına
bağlamışlardır. Oysaki sorun, mevsimsel olarak ne tüketimin
artması ne de kayıp kaçak oranıdır. Sorun,
özelleştirmeler ve serbest piyasa ısrarı sonucunda kalitesiz arz
sorunu ve pahalı bir enerji teminiyle doğrudan ilgilidir. Elektrik
Mühendisleri Odası tarafından da hakkında dava açılan
Dağıtım Sistemindeki Kayıpların
Azaltılmasına Dair Tedbirler Yönetmeliği nedeniyle
dağıtım şirketlerinin sınırsız bir
şekilde bildirimli kesinti yapabilmesinin önü
açılmıştır.
Düzenlemeyle güvenlik nedeniyle kaçak kontrolü
yapılamayan yerler tanımlaması getirilmiş. Bu belirlemenin
hangi kurum olduğu anlaşılamayan ilgili kurum tarafından
yapılacağı belirtilerek EPDKya OHAL yetkisi verilmiş durumdadır.
Bazı kurumlara yüksek kayıplı şirket statüsü
tanınmıştır. Bütün bu düzenlemeler nedeniyle Ağrı
ve ilçelerinde bir süredir düzenli olarak yapılan kesintilerin yasal
zemini oluşturulmuştur. Şimdi de yapacağınız
yasal düzenlemelerle, sunamadığınız kaliteli hizmetin
bedelini de tüm halkımız gibi Ağrı halkının üzerine
yıkarak bir kez daha Ağrı halkını
cezalandırıyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Karar yeter sayısı istiyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı talebi vardır, oylamada karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12nci maddesinde geçen üç defa ibaresinin iki defa şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Şenal Sarıhan
(Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında söz isteyen, Şenal Sarıhan, Ankara
Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Sarıhan. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞENAL
SARIHAN (Ankara) Değerli Başkan, değerli kâtip üye
arkadaşlarım, değerli bürokratlar ve yazman arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde
konuşmakta olduğumuz yasaya değinmeden önce, bugün burada bir
değerli ozanımızı, kendisini
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Lütfen
susar mısınız!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, böyle bir
BAŞKAN
Sayın Sarıhan, siz, Genel Kurula hitap edin.
ŞENAL
SARIHAN (Devamla) Çok özür dilerim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen efendim, lütfen hatibi dinleyelim.
Sayın
Sarıhan, buyurunuz efendim, siz, Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, kürsüdeki bir
milletvekilinin, başka milletvekillerini böyle azarlama hakkı yoktur,
sadece sizin uyarma hakkınız vardır.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, sayın hatip
ŞENAL
SARIHAN (Devamla) Azarlamıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, bağırarak
konuşamazsınız.
ŞENAL
SARIHAN (Devamla) Azarlamıyorum; yaptığım, hatadır,
Sayın Başkana iletmem gerekiyordu ama azarlamadım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bağırarak konuşamazsınız.
Sayın Başkan o uyarıyı yapar.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, Sayın Sarıhan yapmış olduğu
uyarıyla aslında bana yönelik bir hatırlatmada bulunuyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Size Susar mısınız!
dememiştir. herhâlde Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hayır, hayır, yani bana Genel Kurulu sükûnete davet etmem konusunda
bir uyarıda bulunmak istemiştir.
ŞENAL
SARIHAN (Devamla) Başkanım, sizden özür dilerim.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Sayın Başkanım, siz şu tarafta
mısınız? Buraya yöneliyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bakınız ama ben size şunu
söyleyeyim: Şimdi, bir hatip kürsüde konuşurken milletvekillerinin
bir yerde toplanıp sohbet etmesi de doğru bir şey değildir
arkadaşlar; lütfen, rica ediyorum.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Önemli bir meseleyi
tartışıyorlar, sohbet yok, konuşuyorlar, toplantı
yapıyorlar.
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Gök, sayın hatip kürsüdeyken isterseniz devam etmeyelim,
Sayın Sarıhan konuşmasına devam etsin.
LEVENT
GÖK (Ankara) Efendim, bu sayın milletvekilleri konuşmuyorlar,
kahkaha atarak sohbet ediyorlar orada. Öyle bir şey olabilir mi?
UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Siz de yapıyorsunuz aynı şeyleri,
yapmıyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Sarıhan, sürenizi yeniden başlatıyorum.
Buyurunuz
efendim.
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, biz burada yasalar üzerinde konuşurken, esas olarak,
AKPli üye arkadaşlarımız, salon dışında kalmaya
devam ederek buradaki tartışmaların, burada muhalefetin
konuşmalarının değersizleştirilmesi konusunda bir
çabaya girişiyorlar. Sadece oylamalara katılmak üzere karıncalar
benzeri buraya gelmek, burada yasa yapmak anlamına gelmiyor.
BAŞKAN Sayın Sarıhan, lütfen
incitici sözlere yer vermeyelim efendim, lütfen efendim.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) Hayret bir şey
be, hayret bir şey ya!
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Hiç yakışıyor mu size ya?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, hanımefendi hangi gün Türkiye Büyük
Millet Meclisinde?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen efendim, lütfen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Neye benzetiyorsun? Böyle bir şey olur mu? Sen kendi grubuna bak.
OKTAY ÇANAK (Ordu) CHPye
bak.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sizdeki sayıya bak, bizdeki sayıya bak. Hangi taraf daha
çok?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Kendi milletvekilleriniz dinlemiyor sizi. Neredeler? Neredeler?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Kendi grubuna bak.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) 20 kişi yoksunuz ama, 20 kişi yoksunuz orada.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Buyurunuz Sayın
Sarıhan.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Hiç yakışmıyor! Hiç yakışmıyor!
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) 20 kişiyi bulamıyorsunuz orada.
EBUBEKİR
GİZLİGİDER (Nevşehir) 21 değilsiniz, 21.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Bak, 20yi bulamıyorsunuz, 20yi.
LEVENT GÖK (Ankara) Devam
edin, devam edin.
ŞENAL SARIHAN (Devamla)
Evet, bu sözlere karşı sadece susuyorum ama sustuğum, kabul
ettiğim anlamına gelmiyor.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ama 20 kişi yoksunuz orada, bize Yoksunuz. diyorsunuz.
ŞENAL SARIHAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, şu anda tartışmakta
olduğumuz madde üzerinde konuşmadan önce sizi bir büyük ozana
doğru yönlendirmek istiyorum. Bugün ölümünün 53üncü yıl dönümüne
gelmiş olduğumuz ve kendi adını memleketle
özdeşleştirmiş olan, Memleket Nazım Hikmet diye
kendisinden söz eden Nazımın şu dizelerinin bugün tartıştığımız
yasaya çok uygun düştüğü düşüncesindeyim; anımsayın,
diyor ki ozan:
Kapıları çalan
benim,
Kapıları birer
birer.
Gözünüze görünemem,
Göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli,
Oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir
kızım,
Büyümez ölü çocuklar. 1956.
1956dan sonra ben size
yakın bir tarihi de anımsatmak isterim, o tarih Çernobilin güzel
Karadenizimizin üzerine bir ölüm çemberi gibi indiği tarihtir.
Çernobilin yarattığı kanser bugün hâlâ bizim
çocuklarımızda -ben de Karadenizli çocuklara sahibim- bizim
annelerimizde, bizim yakınlarımızda, her birimizin etrafında
dolanmaktadır. Sabahleyin konuşmuş olan sağlıkçı
arkadaşım, doktor arkadaşım, bu tehlike üzerine
dikkatlerinizi çekti.
Bugün burada
yaptığımız çalışmada, özünde, doğrudan
doğruya bir çevre hakkının korunması olduğundan daha
önce, sayabileceğimiz diğer hakların sıralanmasından
da önce, yaşam hakkımıza yönelik bir madde üzerinde
konuşmaktayız. Nasıl bir çevrede yaşıyor
olduğumuzun en önemli etkeni o çevrede yaşam hakkımızı
koruyor olup olmadığımızdır.
Şimdi bakalım,
bugün tartışmakta olduğumuz tasarı 24üncü Dönemde yeniden
gündeme gelmiş ve kadük kalmış. Fakat, sadece kadük kalmakla
kalmamış, aynı zamanda bu tasarı içinde yer alan kimi
düzenlemeler, örneğin kayıp kaçakla ilgili olarak
Yargıtayın çok önemli kararları gündeme gelmiş, bu konudaki
düzenlemelerin hukuka aykırı olduğu noktasında
Yargıtay kararlar vermiş. Daha önemlisi, çevre konusundaki
düzenlemelere ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi ihlal kararı
vermiş. Anayasanın 2nci maddesine ve 56ncı maddelerine
aykırılıktan söz edilmiş. Şimdi biz oturuyoruz,
açıkça, yasaya ve hukuka, var olan hukuka, var olan mevzuata uymayan
konularda yeniden ihlal yaratacak bir düzenleme için burada
tartışmaları sürdürüyoruz ve daha önemlisi, o kadar alelacele
davranıyoruz ki yaptığımız
hazırlığın hangi noktalarda eksiklik
taşıdığını, biraz önce bu konuşmalar
sırasında oralara doğru koşturarak, kendi aramızda
konuşup düzeltmeye çalışarak yeni bir düzenleme kurmaya
çalışıyoruz. Değerli damadın değerli
kayınpederi tarafından bu yasanın yürürlüğe
BAŞKAN Sayın
Sarıhan
Sayın Sarıhan
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne alakası var ya?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Size yakışmadı, size.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Neredesin sen ya? Kanunla ilgili konuş, şahsiyatla ilgili ne
konuşuyorsun ya! Sözün varsa onu söyle.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Cumhurbaşkanı var, Bakan var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne alakası var ya?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Size hiç yakışmadı!
BAŞKAN Sayın
Sarıhan, çok teşekkür ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Böyle bir şey olabilir mi ya?
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Huzuru bozmak için mi çıktınız?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Size yakışmadı.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sözün mü bitti?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne konuştuğunu bilmiyorsun ya. Allah Allah ya! Ne
konuştuğunu bilmiyorsun be!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
UĞUR AYDEMİR (Manisa)
Size yakışmadı, hiç yakışmadı size.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Yazıklar olsun size be!
BAŞKAN Sayın
Sarıhan, teşekkür ederim efendim.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sözünün bittiği yer. Hazırlanıp öyle çık.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, dün konuşmamın
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bu ne ya? Ne konuştuğundan haberi yok.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ayıp! Ayıp!
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Size hiç yakışmadı bunlar, hiç.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen efendim, bir şey söyleyeceğim.
LEVENT GÖK (Ankara)
Bağırmayın ya.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Niye bağırmayalım ya? Tepki gösteriyoruz.
BAŞKAN - Dün
konuşmamın başlangıcında, birleşimi
açtığım zaman bir şey söylemiştim. Sayın
bakanları, sayın milletvekillerini, bütün siyasetçileri
yapmış oldukları uygulamalar, politikalar nedeniyle elbette
bütün milletvekilleri, bütün siyasetçiler eleştirebilir, en sert
şekilde eleştirebilir ancak bu eleştirilerde aile
ilişkileri, akrabalık ilişkileri konu edilirse bunlar doğru
değil, bunlar siyasetin konusu değildir efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) O kadar.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan
Sayın Başkan
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Başkanım
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ya Başkanım, bize söylemediği kalmadı zaten.
BAŞKAN Sayın
Bostancı, tamam.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Osman, yeter, gecenin on biri oldu.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Gecenin on birinde bunu konuşuyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne alakası var? Gecenin on birinde öyle mi konuşulur?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Ne dedi ya?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne mi dedi? Ona bağırdı, buna bağırdı.
BAŞKAN 12nci maddeyi
kabul edilen önergeyle yapılan değişiklik doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde
kabul edilmiştir.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.06
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sema
KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
13üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesiyle
değiştirilen 10/05/2005 tarihli ve 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun 3üncü maddesinin
(1)inci fıkrasının (9) numaralı bendinde geçen
"sonucu" ibaresinin "işletilmesiyle" olarak
değiştirilmesi için gereğini saygılarımızla arz
ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Tahsin Tarhan Ahmet
Akın
Kemal Zeybek
Kocaeli Balıkesir Samsun
Çetin Arık Erkan Aydın Özkan
Yalım
Kayseri Bursa Uşak
Ömer Fethi Gürer Bülent Yener Bektaşoğlu Aytuğ
Atıcı
Niğde Giresun Mersin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
13üncü maddesinde geçen "atık lastiklerin" ifadesinin
"kullanılmış lastiklerin" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı İsmail Faruk
Aksu
Denizli Konya İstanbul
Baki Şimşek Ruhi Ersoy Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu
Mersin Osmaniye Hatay
Fahrettin Oğuz Tor Ahmet Selim Yurdakul
Kahramanmaraş Antalya
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin (2)nci
fıkrasında yer alan "İthal edilmemek kaydıyla;"
ibaresinin çıkartılmasını, "Kentsel
atıkların yanı sıra" ibaresinin de "kentsel ve
organik atıkların yanı sıra" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut
Celadet Gaydalı
Tunceli Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İdris Baluken, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi bir kez daha partim adına selamlıyorum.
13üncü maddede Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunda biyokütlenin tanımının değiştirilmesiyle
ilgili bir düzenleme var. Ben, daha çok, bu kanun teklifinin içerisinde özel
şirketleri kayıran bir anlayışın neden yurttaşa
dokunmadığıyla ve AKPnin neden ısrarla böyle bir tutum
içerisinde olduğuyla ilgili bazı bilgiler aktarmak istiyorum.
Zaman
zaman farklı siyasi partilerden bu kürsüde konuşan arkadaşlar
özellikle kayıp kaçakla ilgili yurttaşı suçlayan, daha çok
vatandaşı suçlayan birtakım ifadelerde bulundular, öyle
tanımlamalar kullandılar. Bakın, aslında meselenin özü, bu
enerji sektörü üzerinde muazzam bir özelleştirme alanının
yaratılması ve buranın tamamen özel sektörün kâr alanı,
rant alanı hâline getirilmesidir ve bunun yurttaşa, vatandaşa
getirdiği muazzam mağduriyetler vardır. Bugüne kadar bu mağduriyetlerle
ilgili AKP Hükûmetinin tek bir düzenlemesine şahitlik etmiş
değiliz. Cebini dolduran bu şirketler altyapı
yatırımları yapma noktasında kendi üzerine düşen
hiçbir sorumluluğu yerine getirmiyorlar. Eskimiş olan nakil
hatlarının yenilenmesi amacıyla belki de sözleşmede bulunan
birçok maddenin gereklerini yerine getirmiyorlar ve dolayısıyla
aslında bu tavırlarıyla en fazla kayıp kaçağın
müsebbibi olan bir anlayışı ortaya koyuyorlar. Bütün
bunları yapmayanlar, işte bu kayıp kaçak üzerinden de bir toplu
cezalandırma mekanizmasını her yerde hayata geçiriyorlar. Yani
Diyarbakırda, Urfada, Şırnakta kayıp kaçakla ilgili
işte burada dile getirilen hususlardan arkadaşların bilmesi
gereken şöylesi bir durum var: Bir kentin toplu
cezalandırılmasıyla ilgili süreçler bu şirketler
tarafından işletiliyor. Diyarbakırda düzenli olarak ödemesini
yapan da, ödemesini yapamayan da bu özel mantığın getirdiği
elektrik kesintilerinin sonuçlarıyla uğraşmak zorunda
kalıyor. Ben orada hekimlik yapan bir milletvekili
arkadaşınız olarak söyleyeyim: Birçok nöbetimde kesilen
elektrikler nedeniyle sıkışmış olan KOAH
hastalarının, astım hastalarının, silikozis
hastalarının yaşam mücadelesine tanıklık etmişim.
Hangi kâr mantığının yurttaş üzerinde böyle bir
uygulama yapmaya hakkı var? Açık bir insan hakkı ihlalidir. Kaldı ki, sık yapılan elektrik
kesintileri birçok evdeki beyaz eşyaların, buzdolabı,
çamaşır makinesi benzeri beyaz eşyaların bozulmasına
yol açıyor. Mesela Hükûmet olarak, bu elektrik kesintilerinin, bu özel
şirketin özerk kâr mantığının yurttaşa
getirdiği bu zararları tazmin etmeye yönelik ya da bunu
araştırmaya yönelik herhangi bir şey aklınıza geldi mi
hiç? Gelemez yani böyle bir şey gelemez çünkü bütün önceliğiniz
sadece bu şirketlerin kârını artırmaya yönelik uygulamalarla
sınırlı.
Bakın, yapılan kesintilerden dolayı en
fazla mağdur olan kesimlerden biri de çiftçiler. Çiftçilerin birçoğu,
GAP sulama kanalları yapılmadığı için, orada
birtakım özel elektrikli pompa mekanizmalarıyla kuyudan suyu çekip
kendi ürünüyle ilgili sulamayı gerçekleştirmek zorunda kalıyor
ve hem o pompalamanın getirmiş olduğu yük trafolarda çökmeye
neden oluyor hem de bölgedeki çiftçiye muazzam düzeyde elektrik faturaları
sürekli yansıtılıyor. Bu konuda hatırlarsanız-
Mardinde, Urfada, Batmanda kitlesel protesto gösterileri oldu. Yani bir
çiftçiye 400 binlik, 500 binlik elektrik faturaları getiren bir
mantıktan bahsediyoruz.
Bunun ortadan kaldırılmasıyla ilgili bir
çalışmanız yok, sulama kanallarının bir an önce orada
ilgili araziye ulaşmasıyla ilgili bir yoğunlaşmanız
yok; bütün mağduriyeti çiftçiler üzerinde
yoğunlaştırıyorsunuz. En son yaptığınız
düzenlemeyle çiftçilerin -ki elektrik faturalarını düzenli ödeyen
çiftçilerin- destekleme primlerini bile kestiniz.
Yani bir bütün olarak, bu özel şirketlerin
yurttaşa getirmiş olduğu büyük mağduriyetler var ve
maalesef, siz, bu mağduriyetlerle ilgili en küçük bir kaygı
taşımıyorsunuz. Kârından kısıntı olan
elektrik şirketlerine daha fazla nasıl kâr sağlayabiliriz?in
arayışıyla bu yasal düzenlemeleri getiriyorsunuz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
13üncü maddesinde geçen "atık lastiklerin" ifadesinin
"kullanılmış lastiklerin" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Oğuz Tor (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında söz isteyen İsmail Faruk Aksu, İstanbul
Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL
FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü
maddesine ilişkin olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyenin
enerjide geldiği nokta göstermektedir ki AKP dönemi enerji sektörü, uzun
vadeli planlamanın yapılmadığı, öz kaynaklara yeterli
önemin verilmediği, alternatif enerji kaynak potansiyelinin yeterince
harekete geçirilemediği, yanlış vergi politikaları,
kaçakçılık ve yolsuzluklarla gündeme gelen bir sektör olmuştur.
Enerji kaynaklarının verimli olarak kullanılamaması ve
artan enerji ihtiyacı ülkemizi enerjide dışa
bağımlı hâle getirmektedir. Oysa, dünyada söz sahibi olabilmek,
sanayiyi güçlendirmek ve ekonomiyi büyütmek için yeterli enerji
kaynaklarına sahip olmak ve bunları verimli kullanmak şarttır.
Kuşku yok ki enerji politikalarının doğru olarak belirlenip
uygulanması ülkedeki üretim sektörlerinin rekabet gücünü de
artıracaktır. Dünyada küresel olarak faaliyet gösteren birçok
firmanın yatırım yerini seçerken göz önüne aldıkları
faktörlerden önemli birisinin de enerjinin maliyeti ve sürekliliği
olduğu bilinmektedir. Ancak, AKP Hükûmetleri tarafından uygulanan
enerji politikaları sonucu enerjide tamamen dışa
bağımlı hâle gelinmiş olmasının yanı
sıra, ülkemizde elektrik enerjisi büyük ölçüde doğal gaz çevrim
istasyonlarından sağlanmaya başlamıştır. Bu durum
hem elektriğin pahalı üretilmesine hem de doğal gaz
bağımlılığına yol açmakta, bu yönüyle enerjinin
sürekliliği konusunda riskler barındırmaktadır. Son Rusya
krizi göstermiştir ki yerli enerji kaynaklarına
ağırlık vermek ve doğal gaz
sağlayıcılarında çeşitlenmeye gitmek millî
güvenliğimizin bir gereğidir.
Bu çerçevede,
enerji planlamasında kaynak ve ülke çeşitliliğine gidilmesi ve
arz güvenliğinin güçlendirilmesi temel ilke olmalıdır.
Hâlihazırda ülkemizde kullanılan elektrik enerjisinin
yaklaşık yüzde 40ı doğal gaz, yüzde 28i kömür, yüzde
26sı hidroelektrik ve yaklaşık yüzde 4ü de rüzgâr enerjisi
kullanılarak üretilmektedir. Bu tabloya bakıldığında,
hem çevreye etkisi hem de maliyet olarak hidroelektrik, rüzgâr ve güneş
gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimine
katkısının potansiyelin çok altında olduğu
görülmektedir. Ülkemizde enerji arz güvenliğinin sağlanabilmesi için
rüzgâr, güneş, jeotermal gibi yerli kaynaklara dayanan enerji üretimine
öncelik verilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Ayrıca,
enerjinin üretimi, dağıtımı ve kullanımında
verimlilik sağlanamamaktadır. Elektrik
dağıtımında ortaya çıkan kayıp ve kaçak
oranı yüksek düzeydedir. Kayıp ve kaçakları önleyecek tedbirler
almak yerine bu kayıp ve kaçaklar elektrik faturasını düzenli
ödeyen vatandaşların üzerine yüklenmektedir. Bu, hakkaniyete uygun
bir durum değildir.
Değerli milletvekilleri,
enerji sektöründe doğal gazın elektrik üretimindeki payının
makul bir orana düşürülmesi için uygun tedbirler alınmalıdır.
Bu kapsamda, öncelikle uzun vadeli bir enerji arz-talep projeksiyonu
yapılmalı, belli bir süreye kadar doğal gazdan elektrik üretimi
için yapılacak yeni lisans başvuruları kabul edilmeyerek öncelik
yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir. Doğal gaz
depolama alanlarının sayısı, depolama ve günlük enjeksiyon
kapasiteleri artırılmalı, olağanüstü durumlara ve mevsimsel
dalgalanmalara karşı yüksek yedek imkânı oluşturulmalıdır.
Hukukun en
temel ilkeleri arasında adalet duygusu ve eşitlik yatmakta olup
başkaları tarafından herhangi bir bedel ödenmeksizin
kullanılan elektrik maliyetinin diğer tüketicilere
yansıtılması adalet ve eşitlik ilkesine açıkça
aykırıdır. Elektrik şirketlerinin kusurlarından
kaynaklanan kayıp kaçak bedeli ile sayaç okuma ve benzeri tüketime
bağlı olmayan giderlerin de vatandaşlarımıza
yansıtılması haksızlıktır.
Bu düşüncelerle,
vatandaşlarımızın mevcut mağduriyetini gidermek yerine
hak arama yollarının önünü kapatan bu kanun teklifinin kabul edilemez
olduğunu belirterek yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Aksu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 13'ncü maddesi ile
değiştirilen 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunun 3üncü maddesinin 1inci
fıkrasının (9) numaralı bendinde geçen "sonucu"
ibaresinin "işletilmesiyle" olarak değiştirilmesi için
gereğini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge
hakkında konuşmak isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
güzel ülkemizi nükleer santral belasından korumak için mücadeleye devam
ediyoruz. Ülkesine ve insanlığa ihanet etmeyen milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum.
312 sıra
sayılı Teklifin 13üncü maddesiyle biyokütle tanımına
bir açıklık getirilmiş, bunda bir sorun yok. Yenilenebilir
enerjiyle ilgili getireceğiniz her olumlu teklife Evet. diyeceğiz
çünkü nükleer santrallerin zararlarını çok iyi biliyoruz.
Sağlığa, denize, tarıma, hayvancılığa,
turizme olan zararlarının yanı sıra, nükleer santralin
Ecemiş fay hattı üzerine kurulduğunu sizlere hatırlatıyor
ve konuyu vicdanlarınıza havale ediyorum.
Sayın Bakan, oraya
lisans verildiği dönemde Ecemiş fay hattı henüz daha
tanımlanmamıştı yani Mersin Akkuyuda yapılacak olan
nükleer santralin işlemi daha başlamadan önce yapılan yer
tespiti sırasında Ecemiş fay hattı yoktu, daha sonra ortaya
çıktı ve bunu defalarca bu kürsüden dile getirdik. Tıpkı
sizin Fukuşimada bahsettiğiniz o yüksek dalgalar nasıl
hesaplanamadıysa Ecemiş fay hattı da hesapta yoktu. Şimdi
siz bana diyeceksiniz ki: Efendim, biz 8 büyüklüğündeki depreme dayanıklı
bir nükleer santral inşa etmeye çalışıyoruz. Sayın
Bakan, evet, bu doğru, 8 büyüklüğünde, 8 şiddetinde bir depreme
dayanıklı nükleer santral yapmaya çalışıyorsunuz ancak
bunun da altı bataklıktır. Yani, siz istediğiniz kadar
dayanıklı yapın, bahsettiğimiz deprem bu nükleer santralin
sallanıp yıkılmasından ziyade dibe çökmesine neden
olacaktır çünkü bunun altının bataklık olduğu tespit
edilmiştir. Şimdi, siz bataklığın ve Ecemiş fay
hattının üzerine bir nükleer santral yapıyorsunuz. Bunu
vicdanlarınıza tahvil ediyorum. Bakın, bu bilgiyi ben size
aktardım, buna rağmen bunu yaparsanız taammüden, bilerek ve
isteyerek bu suça ortak olmuş olacaksınız. Bilmeden el
kaldırdığımız zamanlar oluyor ama şimdi
artık biliyorsunuz.
Gelelim bir başka
konuya, nükleer enerjinin fiyatına. Hani, bazılarının
kafası sadece paraya çalışır ya, onlara sesleniyorum:
Nükleer enerji ucuz değildir. Bakın, Rusyaya verdiğiniz söz
gereği on beş yıl boyunca kilovatsaatine 12,35 dolar/sent
ödüyorsunuz Sayın Bakan, 12,35 Amerikan doları sentini ödüyorsunuz ve
on beş yıl alım garantisi veriyorsunuz. Hâlbuki, ülkemizde 2014
yılı ortalama satış fiyatı ne kadar biliyor musunuz?
17,19 kuruş/kilovatsaat. Yaklaşık 3 katına vatandaşa
bunu satacaksınız. Eğer bunu rüzgârdan elde etseydiniz 15
kuruş/kilovatsaat olacaktı yani çok çok daha ucuza mal olacaktı.
Peki, bizim önerimiz nedir,
biz ne öneriyoruz, nükleer santral yerine enerjimizi nasıl elde
edeceğiz? Bakın, hidroelektrik santraller eğer usulüne uygun
yapılırsa, küçük dereler yerine değil de uygun yere yapılır
ise birçok kaynakta 150 milyar kilovatsaatlik bir potansiyelimiz olduğu
ifade ediliyor.
Rüzgâr, eğer
kuşların göç yolu üzerine yapılmaz ise çok işe yarayacak ve
biz, Türkiye'de rüzgâr enerji potansiyelinin sadece, sadece yüzde 2sini
kullanıyoruz.
Bakın, güneş: Allah
bize öylesine güzel, öylesine zengin bir enerji kaynağı vermiş
ki dünyanın neredeyse başka hiçbir yerinde yok. Günlük toplam 7,2
saat, en fazla metrekarede 2.640 saat bir enerjiye sahibiz ve
yaklaşık üretim değeri 380 milyar kilovatsaat Sayın Bakan,
değerli arkadaşlar, 380 milyar kilovatsaat. Peki, biz bugün ortalama
ne kadar harcıyoruz? 300 milyar kilovatsaat. Yani, biz eğer
güneşi uygun bir şekilde kullanabilirsek bu iş tamamdır.
Üzerine biyogazı, jeotermali, uygun yakılmış linyiti
eklerseniz biz bu işi çözeriz. Hele bir de enerji verimliliğini
sağlarsak bizim başka bir şeye ihtiyacımız yok.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde
kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde üç
önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesiyle 5346
sayılı Kanunun 6ncı maddesine eklenen fıkrada geçen
kapsamında ibaresinin dahilinde olarak değiştirilmesi için
gereğini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Özkan
Yalım
Balıkesir Kocaeli Uşak
Kemal Zeybek Çetin
Arık Ömer
Fethi Gürer
Samsun Kayseri Niğde
Erkan Aydın Bülent Yener Bektaşoğlu
Bursa Giresun
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
14üncü maddesinde geçen yönetmelikle ifadesinin yönetmelik hükümleri ile
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu Mustafa
Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ahmet
Selim Yurdakul
Kahramanmaraş Mersin Antalya
Ruhi Ersoy Mevlüt
Karakaya
Osmaniye Adana
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadat
Gaydalı
Tunceli Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Behçet Yıldırım, Adıyaman
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 312 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Teklifin 14üncü maddesiyle ilgili önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Biz, burada yasalar
çıkarırken enerji şirketlerine rant çekilmesinin yasal olanaklarını
yaratıyoruz. Yalnız, kendi bölgelerinde, kendi yaşam çevresinde
bu nükleer projelere muhatap olacak bölge yaşayanları hiçbir
şekilde kendilerini ifade edemeyeceklerdir. İşte, binlerce
yıllık yaşam döngüsü içerisinde kendisine bir yaşam
alanı yaratmış olan insanların bu konuda fikirleri,
düşünceleri ve iradeleri olmayacak mı? Herkesin bu çevreye ciddi
anlamda etki edecek faaliyetlerde söz ve yetkisi olacak, ancak o bölgede
yaşayan yurttaşlarımızın tek bir söz hakkı
olmayacaktır.
Biz seçim bildirgemizde de
söylemiştik. Yerellerin, bölgelerin doğal varlıkları ve
kaynakları üzerinde doğrudan söz, yetki ve karar sahibi
olduklarını ve olmaları gerektiğini ve bunun için
mekanizmaların oluşturulması gerektiğini belirtmiştik.
Karadenize Yeşil
Yolun, HESlerin, İstanbula üçüncü köprünün, yeni bir
havalimanının ya da bir boğazın, Gezi Parkına Topçu
Kışlasının, Sinop ve Mersine nükleer santralin, Yırca
veya Somaya elektrik santralinin yapılıp
yapılmayacağına Ankara değil, o bölge insanları karar
vermelidir. Biz, bu nedenle, birkaç enerji şirketinin rant
ihtiyacını sağlamaktan ziyade, tabii ki halktan ve emekten yana
olan enerji politikalarını destekleyeceğiz.
Doğayı, suyu,
ormanı, dereleri, meraları, sahilleri, tarım
alanlarını, su ekosistemini koruyacak ve sermaye birikim sürecinde
kâr ve rant alanı olarak kullanımını önleme yolunda
mücadele edeceğiz.
Bakın,
bildiğiniz gibi bir enerji ve sulama kaynağı olarak
düşünülen Atatürk Barajı yapıldı. Atatürk Barajı
nedeniyle Adıyaman ilinin bir ilçesi, Samsat ilçesi sular altında
kaldı, onlarca köy haritadan silindi. Ancak, bugün Adıyamanın
dört bir tarafı sularla çevrili olmasına rağmen,
Adıyamanda bugün tarım susuz olarak yapılmaktadır. Çok
fazla bir maliyet gerektirmeyen ve Adıyamanın neredeyse bütün ova
köylerini sulu tarıma dâhil edecek bir projeyi bile hayata
geçirememiştir. Enerji şirketlerini bu kadar
kollayacağınıza, bakın, bu sene Adıyamanda
kuraklık var, çiftçi perişan durumda. İşte, enerji politikalarınız
biraz halktan ve emekten yana olsaydı Atatürk Barajının
yarattığı göl demeyeceğim, denizle Adıyaman'ın
hepsini sulu tarıma dâhil edebilirdiniz. Ancak, hâlihazırda çok ciddi
bir su potansiyelini ve maliyetsiz Bebek-1, Bebek-2 projelerini hayata geçireceğinize,
Adıyamanın dağ köylerinde çok geniş bir alanın,
yaşamın kaynağı olan pınar ve çayların önünü
keserek, set yaparak hem bölge halkını yerinden, yurdundan,
yaşamından ediyorsunuz hem de dünya iklim verileri dikkate
alındığında yarın kuruyabilecek maliyetli bir projeyi
hayata geçirmeye çalışıyorsunuz.
Atatürk Barajının,
neredeyse bir tatlı su denizinin hemen yanı başında
insanlar su kuyularıyla, elektrikle tarlalarını suluyorsa, bu
nedenle borçlarını ödemekte zorlanıyorsa; bu, o insanların
ayıbı değil yürüttüğünüz enerji politikalarının
ayıbıdır. Niye ayıbıdır? Siz oraya
gittiğinizde tek bakış açınız tahsildar
bakış açısıdır. Bu elektrik borçlarını
nasıl tahsil ederiz? Bu elektrik şirketleri nasıl zarar etmez,
daha doğrusu nasıl daha fazla kâr eder? gibi bir mantıkla,
bakış açısıyla çalışıyorsunuz. Bu çiftçimiz
niye bu kadar borçlanıyor, niye borçlarını ödeyemiyor, ona
baksanız belki bir çözüm bulursunuz.
Her şeyde yerli ve millî
istiyorsunuz, hatta yerli ve millî vekil istiyorsunuz, en azından halka
böyle gidiyorsunuz ancak uyguladığınız bu enerji politikaları
ise yerli ve millî olması bir yana, tamamen yerelde halkı mağdur
eden, gelecekte çevre sağlığı dâhil, halkın vücut
sağlığını yok edecek Paranın dini, imanı
yoktur. anlayışının klasik bir tezahürüdür.
Sanki bu ülkenin bütün enerji
açığını Diyarbakır, Şanlıurfa ve bölge
illeri yaratıyormuş gibi, orada yaşayan insanları
hırsızlıkla suçlayabilecek kadar ayrımcı ve
duyarsız bir dille Meclis içinde karşılaşmanın, hem
oralarda yaşayan insanları hem de tüm duyarlı insanları
rahatsız ettiğini belirtmek istiyorum. Büyük şehirlerin organize
sanayilerinde harcanan kayıp enerji miktarı ile firmaların
silinen vergi borçlarını
karşılaştırdığımızda enerji
hırsızlığını kimlerin
yaptığını net olarak söyleyebiliriz.
Az önce, Sayın Bakana
Cengiz Holdingi sormuştum, Cengiz Holdingi takip etmiyoruz. dedi.
Sayın Bakanım, ben bunu Sağlık Bakanına sormuyorum,
ben bu Cengiz Holdingi size soruyorum çünkü sizin faaliyet alanınızda
iştigal ediyor. Halkın üç kuruşluk kayıp kaçak bedelinden
bahsediyorsunuz, bu şirketlerin âdeta tahsildarlığını
yapıyorsunuz. Bu kadar vergi borcu silinen, bu piyasada bu kadar ihale
alan, iş yapan bir şirketi nasıl takip etmiyorsunuz? İsterseniz
daha kapsamlı da sorabilirim, Cengiz Holdingin kaç tane kamu ihalesi
aldığını sorabilirim, bugün bir çevre felaketiyle
sonuçlanabilecek Mersin Nükleer Santraliyle ilgisini sorabilirim. Bu holding
ve ortaklıkları Cerattepede varsa, Mersin Akkuyuda varsa, üçüncü
havalimanında varsa sizin bu halk adına bunu takip etmenizi öneririm.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yıldırım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
14üncü maddesinde geçen yönetmelikle ifadesinin yönetmelik hükümleri ile
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mevlüt Karakaya (Adana) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın
Başkan katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen, Mevlüt Karakaya Adana Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Karakaya. (MHP sıralarından alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 14üncü maddesiyle ilgili verilen önerge üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
AKP hükûmetlerinin en temel
özelliği, yerli kaynaklara dayalı üretim karşıtı
politikalar izlemeleri ve uygulamalarıdır. Ekonominin tüm sektör ve
alanlarında bunun etkisini görebiliriz. Enerji üretimi de bunun bariz
örneklerinden bir tanesi. Biliyorsunuz, Onuncu Beş Yıllık
Kalkınma Planında 25 öncelikli dönüşüm programına yer
verildi. Birisi de yerli kaynaklara dayalı enerji üretim
programıydı. Ayrıntılı bir de eylem planı
yayımlandı.
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Bir de kesinti planı var, kesinti.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla)
Türkiye'nin sürekli artan enerji ithalatının cari işlemler
dengesi ve enerji arz güvenliği üzerinde oluşturduğu
baskıdan bahisle, yüksek ve istikrarlı büyüyebilmek için yerli
kaynakların enerji üretim amacıyla değerlendirilmesi ve bu
suretle enerjide dışa bağımlılığın
azaltılması hedef olarak belirlenmişti. Bu, yıllardır
bilinen ve tekrarlanan bir gerçektir. AKP de bu gerçeği
yıllardır tekrarladı, durdu ama bu bir türlü sonuca ya da bir
çare üretimine götürülemedi. Bırakın çare bulmayı, yerli
üretimin enerji ihtiyacını karşılama oranı yüzde
32lerden yüzde 26lara geriletildi. Sözüm ona, dönüşüm programına
göre, 2012 yılındaki yüzde 27lerde olan bu oran, 2018
yılında yüzde 35e çıkarılacaktı. Gerçi söylenen dünde
kaldı, söyleyen de indi; yeni binen de artık Dün dünde kaldı
cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım. deyip
işin içinden sıyrılmaya kalkabilir. Bugün gelinen noktada,
Türkiye, dünyada enerjide dışa
bağımlılığın en yüksek olduğu ülkelerin
başındadır.
Elektrik üretimine bakacak
olursak: Evet, Türkiye'nin elektrik üretimi yaklaşık 2 katına
çıktı ancak elektrik üretiminde kullanılan kaynakların
bileşimine baktığımızda, yerli kömürün yerini önemli
ölçüde ithal kömürün aldığını görüyoruz. Yerli kömürün
payı yüzde 30lardan yüzde 14lere düştü, aradaki fark ithal kömürle
karşılanıyor. Hidrolik kaynakların payında kayda
değer bir artış yok, yenilenebilir enerji potansiyelimizin ve
arzu ettiğimizin çok çok gerilerinde kaldı. Yabancı kaynak
bağımlılığımız bu alt sektörde de gittikçe
artmaktadır.
Tüketim konusunda da önemli
sorunlar yaşıyoruz. Bugün, elektrik dağıtım ve
tüketimi 21 bölgeye bölünmüş ve her bir bölgenin bir
dağıtım şirketine teslim edildiği bir yapı
içerisinde gerçekleşmekte. Türkiyede elektrik kesintisi olmayan bölge yok
denecek kadar az. 21inci yüzyılda yaşamın tüm alanlarında
elektrik bağımlılığının mutlak bir hâl
aldığı bir dünyada elektrik kesintileri
yaşanmasının izah edilebilir bir tarafı da yoktur.
Bugün, elektrik kesintilerine
baktığımızda ve bunlardan en fazla payını
alanın da seçim bölgem de olan Adana olduğunu görüyoruz. Elektrik
kesintilerinin en fazla yaşandığı bölge ki nisan
ayında iki gün içerisinde 86 elektrik kesintisinin olduğunu, yine bir
günde 117 mahallede elektrik kesintisinin uygulandığını ki
bunların içerisinde bölgenin en büyük hastanesi olan Balcalı
Hastanesi ve yine, çok büyük bir üniversitemiz olan Çukurova Üniversitesi
yerleşkesinin de olduğunu maalesef görüyoruz ve günlük ortalama 40
bölgede planlı olarak kesintinin yapıldığını,
arızaları ve plansızları da dikkate
aldığımızda bu sayının çok daha
arttığını görüyoruz. Sadece burada değil, Osmaniyede,
Mersinde, Hatayda aynı şeyler var.
Bu konuda acil önlemler
alınması ve elektrik kesintilerinin yaşanmadığı
aydınlık günler dileğimle, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Karakaya.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım
III.-
YOKLAMA
(CHP ve HDP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama
talep ediyoruz.
BAŞKAN
ancak bir
yoklama talebi vardır, bu nedenle yoklama işlemini
gerçekleştireceğim.
Şimdi yoklama talebinde
bulunan sayın milletvekillerini tespit ediyorum: Sayın Gök,
Sayın Bayır, Sayın Tarhan, Sayın Bakır, Sayın
Yılmaz, Sayın Arslan, Sayın Sarıhan, Sayın Torun, Sayın
Engin, Sayın Demirtaş, Sayın Gökdağ, Sayın
Erdoğdu, Sayın Yeşil, Sayın Emir, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Tanal, Sayın Atıcı, Sayın
Bektaşoğlu, Sayın Arık, Sayın Toğrul.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242),
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288),
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/586), Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesiyle 5346
sayılı Kanunun 6ncı maddesine eklenen fıkrada geçen
kapsamında ibaresinin dahilinde olarak değiştirilmesi için
gereğini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Tacettin
Bayır (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında
söz isteyen Tacettin Bayır, İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
Sayın Bakanımıza ve arkadaşlarına takdire
bıraktıkları için teşekkür ediyoruz. Ortak bir şeyler
üretmenin keyfini belki ilerleyen saatlerde alabiliriz diye bekliyordum.
Komisyonda da benzer çalışmalar yaptık. Hepimiz bu ülke için bir
şeyler yapmak istiyoruz.
Şimdi, bir şeye
dikkatinizi çekmek istiyorum. Nükleer santral gelince dışa
bağımlılık azalacak. deniyor. Daha önce de ifade ettim, bu
doğru değil çünkü nükleer santrali getiren Ruslar, kuracak olan
onlar, hammaddeyi verecek olan onlar. Rusların üzerimizdeki, Türkiye
üzerindeki enerji kontrolü yüzde 70e çıkıyor arkadaşlar. Doğal
gazda Rusyaya bağımlısınız, nükleerde Rusyaya
bağımlı olacaksınız. Evet, ülke olarak, Türkiyede
yaşayan bir vatandaş olarak belki havamız biraz artacak Nükleer
enerjiye sahip olduk. diye, sadece havamız artacak ama tamamen
dışarıya bağımlı olacağız. Oysa bunun
plansız bir yatırım örneği olduğunu yine, sizin iyi
niyetle başlayan iki ayrı uygulamanızdan örnek vererek anlatmak
istiyorum. Bunlardan bir tanesi, üzerinde deminden beri konuşulan,
Akkuyudaki nükleer santral, maliyeti ve enerji üretimi. Yine sizden bir örnek,
ikincisi, Konyada yapmak istediğiniz güneş enerjisi santralinin,
GESlerin maliyeti ve üretilen enerji. Bakın, bu iki
yatırımınızı gelin bir mukayese edelim isterseniz.
Hesaplamalara göre 4.800 megavat gücündeki Akkuyu Nükleer Santralini
yaklaşık 25 milyara mal ediyorsunuz. Bunun yanı sıra, eski
Başbakanınız Davutoğlunun memleketi Konyada
yapılmakta olan 3 bin megavat gücündeki güneş enerjisi santralinin
maliyeti ise yaklaşık olarak 6 milyar. Bakın, rakamlara
dikkatinizi çekerim arkadaşlar. Nükleer santralde elde edeceğimiz güç
4.800 megavat, harcadığımız para 25 milyar dolar; Konyada
yapacağınız güneş enerjisi 3 bin megavat,
harcadığımız para 6 milyar. Yani, kısa bir
hesaplamayla 25 milyar dolara 4.800 megavat enerji elde ederken aynı
rakamla, güneş enerjisiyle -Konyada yaptığınız- 12
bin megavat enerji elde edebilirsiniz yani 3 kat fazla. Konyada yapmayı
düşündüğünüz yatırım doğru bir
yatırımdır, güneş enerjisi. Doğru
yaptığınıza doğrudur diyeceğiz ama
yanlış yaptığınızı da buradan söylemek
zorundayız.
Şimdi, ayrıca
güneş enerjisi santralinin 3 kat daha fazla üretimi, daha az
yatırımı var ve riski yok; bir de nükleerdeki gibi kurulum,
üretim, söküm ve atıklarının saklanmasında da
dışa bağımlı olmayacağız Konyada. En
önemlisi bu santrallerin doğaya, ekosisteme vereceği zararları
ben kişisel olarak düşünmek bile istemiyorum. Oysa, güneş enerji
santrallerinde bu riskler yoktur.
Ayrıca, ülkemiz, Allah
vergisi, güneşten en fazla yararlanabileceği bir coğrafyada yer
almaktadır. İstanbuldan Avrupaya, özellikle Almanyaya güneş
santrallerinde kullanılmak üzere çok ciddi miktarda alüminyum profiller
ihraç edilmektedir yıllardır. Almanyadaki güneşi düşünecek
olursanız Türkiyeden çok çok düşüktür. Hepsinden önemlisi GES,
güneş enerji santralleri hem ekonomik hem riski yok hem de yerli sanayi ve
üretimin kalkınmasına yani yerli üretimde istihdam
sağlanmasına bir anlamda katkı sağlayacaktır.
Şimdi, Sayın
Bakanım, sizin bize daha önce bu özellikle nükleer santralle ilgili
söylediğiniz istemezükçü cümlesini sizin ifadenizle ters çevirip size
şunu söyleyebilir miyim: Şimdi, sizin için yenilenebilir enerji
meselesine İstemezükçüsünüz yenilenebilir enerjide. desem
alınganlık gösterirsiniz değil mi? Tezinizde de vardı.
Kusura bakmayın. Yani, burada, bakın, doğru yaptığınızı
söylüyoruz; Konyadaki proje doğru bir proje arkadaşlar. Yani
diğer projenin dörtte 1 maliyetine. Konyadaki proje Akkuyu Santralinden
4 kat fazla enerji üretebiliyor. Bunu gelin, gelin her tarafa yapalım.
Allahın dağı taşı, her taraf güneş, gelin
yapalım; GESleri yapalım hem Türkiye sanayisi kalkınsın
hem alüminyumcu istihdam yaratsın, ihracatımız artsın;
gelin bunu yapalım.
NECİP KALKAN
(İzmir) Devamlılığı yok,
devamlılığı.
ŞAHİN TİN
(Denizli) Verimliliği düşük, verimliliği.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Arkadaş yeterli bilgi sahibi değil İzmirden tanırım
kendisini, Ticaret Odasında birlikte çalıştık. Yeterli
araştırmayı yapmamış, dersini
çalışmamış.
Hepinize saygılar
sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Onun sürekliliği yok, sürekliliği olmayan bir
enerji.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bayır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi biraz önce
kabul edilen önergeyle yapılan değişiklik doğrultusunda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
böylece birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, çerçeve
26ncı maddeyle ihdas olunan geçici madde 19 ve geçici madde 20 dâhil 15
ila 29uncu maddeleri kapsamaktadır.
Şimdi, ikinci bölüm
üzerindeki söz taleplerini karşılayacağım. Önce siyasi
parti gruplarının sözcülerine söz vereceğim.
İkinci bölüm üzerinde
ilk konuşmacı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Erkan
Haberal, Ankara Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Haberal.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerinde partim adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce Meclisi ve değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde son yıllarda
AKP hükûmetleri tarafından uygulanan
BAŞKAN Sayın
Haberal, bir saniye efendim.
Sayın milletvekilleri,
Genel Kurulda hatibin dinlenmesini zorlaştıracak ölçüde bir
uğultu hissediyorum. Lütfen efendim hatibi dinleyelim.
Sürenizi yeniden
başlatıyorum Sayın Haberal.
Buyurunuz.
ERKAN HABERAL (Devamla)
Ülkemizde son yıllarda AKP hükûmetleri tarafından uygulanan
yanlış enerji politikaları sonucunda, ne yazık ki enerjide
dışa bağımlılık giderek artmıştır;
üretimin tüketimi karşılama oranı düşmüş, yüksek
kayıp kaçak oranları bir türlü kabul edilebilir sınırlara
çekilememiştir. Elektrikteki kayıp kaçak miktarı,
dağıtım şirketlerinin satın aldığı ve
satabildiği elektrik enerjisi arasındaki farktan
oluşmaktadır.
2012 yılında, kamu
çatısı altında faaliyet gösteren elektrik dağıtım
şirketleri, daha ucuz elektrik sağlanabilmesi, kayıp ve
kaçakların azaltılması amacıyla
özelleştirilmiştir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
tarafından, özelleştirme öncesi, elektrik kayıp ve kaçak
hedefleri belirlenmiştir. İhaleyi kazanan dağıtım
şirketleri de kayıp kaçak hedeflerini yakalamaları durumunda kâr
edeceklerini, hedefi tutturamamaları hâlinde ise zarar edeceklerini
bilmekteydiler.
Değerli milletvekilleri,
elektrik dağıtımının özelleştirilmesiyle, sanayi
ve konutlarda kullanılan elektriğin daha sıkı denetlenmesi,
kayıp kaçak oranımızın Avrupa Birliği ülkelerindeki
kayıp kaçak oranı ortalaması olan yüzde 6 seviyelerine çekilmesi
hedeflenmiştir; daha ucuz, kesintisiz ve kaliteli elektrik
sağlanabilmesi amaçlanmıştır. Ancak Hükûmetin
yanlış enerji politikalarıyla hedefler yine
tutturulamamış, ne elektrik ucuzlamış ne de ülkemizde
elektrik kesintileri son bulmuştur. Enerji arz güvenliğinin
sağlanamaması, kayıp kaçağın önlenememesi faturalara
yansımıştır. Vatandaş yüksek elektrik faturaları
nedeniyle mağdur edilmiş, edilmeye devam edilmektedir.
Dünyada
elektrikteki kayıp kaçak oranlarına baktığımızda,
Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, kayıp kaçak
oranı ortalaması dünyada yüzde 8,1; Avrupa Birliğinde yüzde 6,2;
Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 7, Japonyada yüzde 4,6; Almanyada
yüzde 4,2; Çinde ise yüzde 5,7 olarak gerçekleşmiştir. Türkiyede
ise şu anda kayıp kaçak oranı yüzde 14tür. Dünyadaki oranlar
kıyaslandığında, Hükûmet, elektrikte sınıfta
kalmıştır. Elektrik dağıtım
özelleştirilmelerinin üzerinden bu kadar zaman geçmesine rağmen,
kayıp kaçak oranları yüzde 14ün altına indirilememiştir.
Kayıp kaçak oranlarındaki Avrupa ortalamasının 2019
yılında yakalanacağı iddia edilmektedir.
Dolayısıyla, bu süreçte de vatandaşımızın cebi
yanmaya devam edecektir. Sürdürülebilir büyüme için gerekli olan temiz,
güvenilir ve ucuz enerji ihtiyacımızın
karşılanabilmesi için öncelikli olarak kayıp kaçak
oranının üzerine gidilmeliydi, gidilmemiştir.
Elektrik,
üretiminden tüketimine pek çok aşama ve faaliyet geçerek tüketicilere
ulaşmaktadır. Her bir faaliyet kapsamında niteliğine göre
değişik maliyetler çıkmaktadır. Yasa teklifiyle, tüketiciye
sunulan her türlü mal ve hizmette olduğu gibi, elektrik için de
oluşan tüm maliyetlerin tüketiciye yansıtılması
amaçlanmaktadır. Hükûmet, asgari ücretliyi, emekliyi, memuru, dar
gelirliyi bu yasa tasarısında da düşünmediğini belli
etmiştir, dağıtım şirketlerini kurtarma derdine
düşmüştür.
Gerekli
ve yeterli tedbirlerin alınmaması neticesinde kaçak elektrik
kullanımı, telafisi olmayan, inanılmaz rakamlara ulaşmıştır.
Kaçak elektrik kullanımı güneydoğuda terör örgütünün devlete
karşı yürüttüğü mücadelenin bir alanı hâline gelmiş,
terör örgütünün vatandaşlara Bize ait olmayan devlete elektrik parası
ödemeyin. şeklinde baskı yaptığı, ne acıdır
ki bu ülkenin Enerji Bakanı tarafından dile getirilmiştir.
Çözüm süreci zarar
görmesin. denilerek gerekli mücadele yapılmamıştır.
Nitekim, elektrik dağıtım şirketlerinin 2014 yılı
kayıp kaçak oranlarına baktığımızda, Dicle yüzde
74,15; Vangölü yüzde 61,02; Aras yüzde 26,21; Toroslar yüzde 13,2;
Yeşilırmak yüzde 8,27; Aydem yüzde 7,92 olarak gerçekleşirken
son sıradaki Trakyanın kayıp kaçak oranı yüzde 6,33 olarak
gerçekleşmiştir. Netice olarak, tutturulamayan kayıp kaçak
bedelleri nedeniyle dağıtım şirketleri AKP tarafından
korumaya alınırken vatandaş yüksek elektrik faturalarıyla
karşı karşıya kalmıştır. Kayıp kaçak
oranı hedefleri yükseldikçe elektrik fiyatlarında beklenen indirim de
hayalden öteye geçemeyecektir. Toplam 21 elektrik dağıtım
bölgesinin 3ünde meydana gelen aşırı yüksek kayıp kaçak
elektrik tüketimi ülkemizde yaşayan tüm vatandaşlarımıza
yüklenerek faturalandırılmasına neden olmuştur. Hükûmetin
uygulamaya koyduğu ulusal tarife nedeniyle kaçak elektrik kullanmayan
dürüst vatandaşlarımız âdeta cezalandırılmaktadır.
Bu haksızlıktır, adaletsizliktir, kabul edilebilir bir uygulama
değildir.
Dağıtım
özelleştirmelerinde başlangıçta belirlenen şartların
uygulanması ve maç başladıktan sonra oyunun
kurallarının değiştirilmesi söz konusudur. Hükûmet
dağıtım şirketlerinin baskılarına
dayanamamıştır. Verilen çok sayıdaki yargı
kararına rağmen, Hükûmet oyunun kurallarını her
defasında değiştirme yoluna gitmiştir, faturalardaki
kayıp kaçak bedelini dağıtım bedelinin içinde gizlemeye
kalkmıştır. 2015 yılına gelindiğinde EPDKnın
belirlediği hedeflerin dağıtım şirketleri
tarafından tutturulamaması doğrudan dağıtım
şirketlerinin nakit akışını etkilemeye
başlamıştır. Dağıtım şirketleri hedefin
altında kalan her puan için kasalarından kayıp kaçağın
parasını ödemek zorunda kalmıştır. Bu nedenle, 2015
yılında kayıp kaçak hedeflerini yakalayamayan bazı
dağıtım şirketleri mücbir sebep gerekçesiyle EPDKya
başvurmuştur. EPDK elektrik kayıp kaçak hedefini tutturamayan bazı
şirketlerle ilgili yeni bir düzenlemeye giderek kayıp kaçak hedef
oranlarını yukarıya çekmiştir. 2015 yılının
sonunda çıkarılan yönetmelikle de Hükûmet
vatandaşlarımızın faturalarını kabartacak, daha
da mağdur edecek yüksek kayıp kaçak oranına sahip bazı
dağıtım şirketleri için ayrıcalıklar sağlama
yolunu seçmiştir. Şimdi de bu yasa teklifiyle, Hükûmet kayıp
kaçak bedelinin tahsilatını legal hâle getirmenin yolunu
aramaktadır. Bu süreçte, vatandaşlarımız faturalara
yansıtılan fahiş kayıp kaçak bedelini yargıya
taşımışlardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Kayıp kaçak bedeli aboneye yansıtılamaz, geri ödenmelidir.
kararını vermiştir. Buna rağmen, Hükûmet
vatandaşı değil, dağıtım şirketlerini
koruyup kollamanın derdine düşmüştür. Yargıtay
kararını yok sayarak kayıp kaçak bedelini
yasallaştırmaya çalışan bu iktidardır. Bu iktidar,
şirketleri iflastan kurtarma gerekçesini açıklayabilmek için
2006-2014 yılları arasında elektrik
kullanıcılarının tamamından 33 milyar TL kayıp
kaçak bedeli tahsil edildiğini itiraf etmiştir. Yani, her yıl
ortalama 3,7 milyar lira kayıp ve kaçak bedeli şirketlere
aktarılmıştır. Yasa teklifiyle, yargı kararları
nedeniyle kayıp kaçak bedellerini vatandaşa ödemek zorunda kalan
dağıtım şirketleri bu büyük dertten kurtarılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
sizlere son olarak 2 elektrik faturası göstermek istiyorum. 2016 Mart
dönemine ait 52 TL tüketim bedeli olan bu faturada 28,85 TL
dağıtım bedeli tahakkuk ettirilmiştir. Yine, 2016
Şubat dönemine ait 88 TLlik tüketim bedeli olan bir faturada 48,90 TL
dağıtım bedeli tahakkuk ettirilmiştir. Sonuç olarak,
faturalardaki tüketim bedellerinin yüzde 50sinden fazlası
vatandaşlarımıza dağıtım bedeli olarak
yansıtılmaktadır. Hükûmet ve dağıtım
şirketleri kayıp kaçakla gerekli mücadeleyi verememiş,
kayıp kaçağa göz yummuş; tarafını haktan, hukuktan,
adaletten ve vatandaştan değil, şirketlerden yana
seçmiştir.
Bu yasa
teklifi, Hükûmetin enerjideki yanlış politikalarının sonucu
olarak şirketler için bir iflas ertelemesi, dağıtım
şirketlerini kurtarma projesidir. Enerjide arz güvenliğini
sağlayacak somut adımlar atılması elzemdir. Bu konuda
doğal gazın elektrik üretimindeki payının
azaltılması şarttır. Yenilenebilir enerjinin
yaygınlaştırılabilmesi, enerji üretimindeki
payının artırılması için yenilenebilir enerji
stratejisi oluşturulmalıdır. Elektrik üretimindeki kaynak
çeşitliliği için etkili teşvik ve düzenlemeler hayata
geçmelidir. Bu hâliyle yasa teklifinin, elektrik üretimini teşvik eden ve
vatandaşlarımızın haklarını koruyan
düzenlemelerden çok uzak olduğu aşikârdır.
Yüce Meclise ve siz değerli milletvekillerine
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Haberal.
Gruplar adına ikinci konuşmacı
Halkların Demokratik Partisi Gurubu adına Mahmut Toğrul,
Gaziantep Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, netameli bir kanun
teklifinin ikinci bölümünü görüşüyoruz. Aslında bu süreçte teklifin
ne kadar eksikliklerle dolu olduğunu, nasıl
sıkıntılı olduğunu hep beraber görüyoruz. Grup
başkan vekilleri zaman zaman diğer grup başkan vekilleriyle
diyaloğa geçiyorlar ya da Sayın Bakanla diyaloğa geçiyorlar ve
üzerinde alelacele birtakım değişiklikler yapıyorlar.
Hâlbuki biz bu hukuksuz düzenlemenin Anayasaya aykırı olan birçok
yönünün tartışılması için -daha önce de belirtmiştim-
bir toplantı yapmıştık ve bunun alelacele geçmemesi, hukuka
aykırı yönlerinin telafi edilmesi için ya Anayasa Komisyonuna ya da
alt komisyona gönderilerek eksikliklerinin giderilmesi şeklinde konunun
tekrar etraflıca ele alınması ve eksikliklerinin giderilmesi
konusunda görüş belirtmemize rağmen, maalesef, siyasi iktidar bunu bu
şekliyle buraya getirdi.
Kanun teklifine baktığımızda,
aslında üç temel noktada çok sıkıntılı olduğunu
ve Anayasaya aykırı olduğunu ifade etmiştik. Bunlardan bir
tanesi, gerçekten daha önceki konuşmalarımda da değindiğim
gibi, birçok araziyi, askerî alanı, zeytinlik alanlarını, özel
güvenlik alanlarını Sayın Bakan, özel yetkiyle, rafineri vesaire
gibi amaçlarla ya da nükleer amaçla hiç kimseye sormadan verebilecek. Bu, son
derece sakıncalıdır diye düşünüyoruz.
İkincisi: Bu tür yapıların yapı
denetiminin normal mevzuatın dışına
çıkarılmasının sakıncalı olduğunu tekrar
tekrar ifade ediyoruz.
Bakın, biraz önce Mersin
milletvekilimiz, Akkuyuda kurulacak nükleer santralin dibinin bataklık
olduğunu ve sonradan orada bir fay hattı tespit edildiğini ifade
etti ve buna rağmen, biz, bu binaları, bu santralleri kuracağız
ama yapı denetimi için hiç alanı olmayan bir kuruluşu
görevlendiriyoruz; Türkiye Atom Enerjisi Kurumunu görevlendiriyoruz, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığını tamamen devre
dışı bırakıyoruz. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının katkısı sadece görüş düzeyinde
olacak yani aslında, özelde yok hükmünde olacak.
Değerli arkadaşlar, asıl önemli bir
nokta, kayıp kaçaklarla ilgili. Biliyorsunuz, Türkiye'de 21 tane
dağıtım şirketi var ve bu dağıtım
şirketleri TETAŞtan satın aldığı elektriği
tüketiciye ulaştırana kadar yüksek kayıplarla karşı
karşıya kalıyor ve kayıpları şu anda
doğrudan tüketiciye yüklüyor yani yurttaşa yüklüyor; yoksula,
emekçiye yüklüyor. Bu kayıp kaçakların oranı yüzde 50leri aşıyor.
Şimdi, bir dağıtım şirketi düşünün ki kayıp
kaçağın oranının yüzde 50nin üzerinde olduğu bir
durumda Nasıl olsa ben bunu vatandaştan alıyorum.
diyeceği için, hiçbir şekilde iletim hatlarında yenilemeye
gitmeyecektir çünkü buna ihtiyaç duymayacaktır, nasıl olsa vatandaşın
cebinden kendi payını alıyor, vatandaş umurunda değil.
Vatandaşı düşünmesi gereken Hükûmet ve AKP iktidarı,
maalesef, 21 dağıtım şirketini kurtarmakla meşgul.
Şimdi, kendisine sorumluluk getirmeyen bir noktada nasıl olsa
alacağını alan 21 dağıtım şirketi peki, bu
hatları nasıl yenileyecektir, kayıp kaçak oranını
nasıl düşürecektir? Dolasıyla, gerçekten bu kayıp kaçak
oranının daha da düşürülme ihtimali bir hayalden ibarettir.
Bu kayıp kaçak bedelleri, biliyorsunuz, 2013
yılında EPDK kanunu bu Meclisten çıktığından beri
sorunlu olmuştur ve bu kayıp kaçak bedelleri vatandaşa
yüklenmiştir. Bunun üzerine vatandaş mahkemeye başvurmuştur
ya da il hakem heyetlerine başvurmuştur. Bu konu çeşitli
aşamalardan geçmiş, Yargıtaya gitmiş ve Yargıtay son
noktayı koymuştur; kayıp kaçak bedelinin vatandaştan
alınamayacağını yasaya değil, Anayasaya
dayandırarak reddetmiştir, Bunu vatandaştan
alamazsınız. demiştir. Şimdi, peki, biz ne yapıyoruz?
Anayasal bir değişiklik yapmıyoruz, yasalarla mevcut kararın
arkasından dolanarak kararı boşa çıkarmaya
çalışıyoruz. Bu kararın alınması üzerine,
dağıtım şirketleri 1 Ocak 2016dan bu yana bu kayıp
kaçak bedellerini önce faturalarda görünmez hâle getirdiler. Görünmez hâle
getirilince
Şimdi biz bu yasayı çıkardığımızda
peki, bu yasayla ne olmuş olacak? Bu görünmez hâle getirilmiş olan
fatura bedelleri aslında vatandaştan alınmaya devam
edilmiş, aslında vatandaşın hakkını
aramasının önüne de engel konulmuştur.
Değerli arkadaşlar, kayıp kaçak bu
kez yasa yoluyla vatandaştan alınmak isteniyor. Kayıp kaçak,
aynı şekilde, yasa yoluyla alınırken 1 Ocaktan itibaren
gizlenen kayıp kaçak bedelleri yasal güvenceye kavuşturulmuş
olacaktır, Yargıtayın verdiği karar yok hükmünde bir karara
dönüştürülecektir. Yargıtayın kararının yok hükmünde
olmasının ötesinde, vatandaşın hakkını
arayacağı yasal yollar tıkanıyor, vatandaşın
hakkını aramasının önüne geçiliyor. Vatandaş, bundan
sonra, faturasındaki ayrıntıları mahkemeye
taşıyamayacak, bunun önü kapatılıyor. Ancak fatura
bedelinin toplamının yüksekliğine itiraz edebilecek ve bu
ayrıntılarda gizli olan soygunun mahkemelere taşınması
bir şekilde engellenmiş olacak.
Değerli arkadaşlar, aslında bu ülke
enerjiden, dışarıya bağımlılıktan ya da
büyük şirketlere bağımlılıktan geçmişte büyük
acılar çekti. Hatırlayın, büyük şirketlerce bir gün, bir
bütün olarak tüm Türkiye genelinde -yanılmıyorsam 26 Ocak 2014 veya
2015 tarihiydi- elektrikler kesilebildi. Yani büyük enerji şirketleri
Türkiye'ye orada bir mesaj verdi. AKP bu mesajı gördü ve büyük
şirketlere hizmet edecek kimin iktidarı olduğunu, kimin lehine
yasa ve yönetmelik çıkardığını bir kez daha bu
teklifle göstermiş oldu.
Bu yasa, 21 dağıtım şirketini
kurtarma yasasıdır. Bu teklifle kendi üzerine yük olan bu 21
şirketin normalde yapması gereken hatlardaki yenilemeler
yapılmayarak, kayıp kaçak düşürülmeyerek, bir şekilde
yaratılan rant dağıtım şirketlerinin cebine
indirilmeye çalışılmaktadır. Sadece 2013 yılında
kayıp kaçak bedeli olarak 5,85 milyar TL halktan para toplanmış.
2013 yılındaki dağıtım maliyeti ise 3,5 milyarda
kalmış değerli arkadaşlar. 2,35 milyar TLyi
dağıtım şirketleri halktan toplamış, kendi
ceplerine indirmiştir.
Şimdi, AKP
Hükûmeti gerçekten, yoksuldan mı yana, kim için siyaset yapıyor;
halkımızın bir kez daha bunu görmesi gerekiyor.
Halkımız kim emekçiden yana, kim yoksuldan yana, kim çiftçiden yana
bunu bir kez daha bu yasayla görmüş olacak. AKPnin kimden yana
olduğunu, holdingleri nasıl zenginleştirme peşinde
olduğunu, holdinglere nasıl rant yaratma peşinde olduğunu
bir kez daha görmüş olacak.
Bu yasa bu
hâliyle -defalarca uyardık- Anayasa Mahkemesinden mutlak bir şekilde
dönecektir. Dolayısıyla, biz burada aslında zamanı
harcıyoruz, israf ediyoruz diyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Gecenin bu saatinde herkese iyi geceler diliyorum, saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Toğrul.
Gruplar
adına üçüncü söz hakkı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Denizli Milletvekili Sayın Kazım Arslana aittir.
Buyurunuz
Sayın Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Teklifinin ikinci
bölümünün geneli üzerinde grup adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, bu
konuşmayı yaparken de gecenin bu vaktinde AKPnin
sıralarında da hiç kimsenin olmadığını görüyorum.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Varız, buradayız.
KAZIM ARSLAN
(Devamla) Herhâlde, boş koltuklara konuşacağımı
düşünüyorum.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Boş değil, arkadaşlar burada.
KAZIM ARSLAN
(Devamla) Evet, arkadaşlar yoklama gelmeden burada olurlarsa iyi olur diye düşünüyorum.
TAHSİN
TARHAN (Kocaeli) Televizyonlar canlı veriyor, sen konuş.
KAZIM ARSLAN
(Devamla) Değil mi?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Görmüyorsunuz arkadaşları.
KAZIM ARSLAN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, enerjide
yaşadığımız sorunlar ve çözümleri açıkça
ortadayken, aslında daha ucuz enerji, daha iyi bir enerji, maliyetleri
aşağıya çeken bir enerji politikası izlenmesi gerekirken bu
kanun teklifi, maalesef, burada tamamen günü kurtarmaya, dağıtım
şirketlerini kurtarmaya, devletin üzerinde yük olarak kalacak olan
kayıp kaçak gibi ağır bedelleri tüketicinin üzerine yıkmaya
ve böylelikle bu işin üstesinden gelmeye yönelik olarak
hazırlanmış bir kanun teklifidir.
Sorunlarımız
açıktır. Enerji maliyetlerini düşüremediğimiz sürece, ucuz
elektrik olarak fiyatı ucuz olan bir elektriği tüketicimize,
üreticimize, sanayicimize, ihracatçımıza veremediğimiz sürece
gerçekten hem maliyetler üzerindeki yükler artacak, sanayicinin ve üreticinin
rekabet şansı azalacak hem de dar gelirli
vatandaşlarımızın tüketim fiyatlarından dolayı da
yükü azalmış olacak. Öyle görüyorum ki, böyle bir durum maalesef
burada yok.
Ödediğimiz
elektriğin yüzde 48ine yakın miktarı vergilerden
oluşmakta, dolayısıyla 52 liralık bir elektrik için 100
liranın üzerinde bir bedel ödediğimiz herkes tarafından
bilinmektedir. Ham elektrik fiyatı, yüksek vergi ve ek yüklerle, gerçekten
Türkiye'de hemen hemen tavan yapmış bulunmaktadır. Onun için,
öncelikle bu yükü azaltmak için tüketiciye vereceğimiz elektriğin
üzerindeki vergileri azaltmak, KDVyi sıfırlamak, TRT
katılım payını kaldırmak suretiyle daha ucuz bir
enerjiyi tüketicimize ulaştırmış olacağımızı
belirtmek istiyorum. Üretimde kullanılan enerjinin de ucuza verilmesi
hâlinde sanayicimiz ve üreticimiz daha ucuza üretecek, rakip ülkelerle daha iyi
bir şekilde rekabet etme şansını bulacaktır.
Böylelikle, ülkemizde üretilen ve dışa satılan malların
kazanımında daha fazla bir şekilde gelir elde edilmiş
olacaktır.
Şimdi, bakıyoruz,
elektrik fiyatının içinde neler var daha? Enerji Fonu var, yüzde 1.
TRT payı var, biraz önce söylediğim gibi, yüzde 2. Belediyeye ödenen
yüzde 5lik bir pay var, bir de KDV var. Ayrıca, okuma parası gibi,
sistem parası gibi, dağıtım parası gibi birçok
para da eklenmek suretiyle, dolayısıyla gerçekten yüklü bir
şekilde enerji faturasının, elektrik faturasının
karşımıza geldiğini görüyoruz.
Şimdi, zaman zaman
konuşuluyor, Hükûmet de diyor ki: Biz ucuz enerji üretiyoruz. Ancak
şu var: Avrupa kıyaslamasına göre, satın alma gücüne göre
elektriği en pahalı üreten 6 ülke içindeyiz. Onun için, gerçekten,
enerjiyi, elektriği ucuza, maalesef, üretemiyoruz. Türkiyede enerji
pahalı değil. derken bu hesabı satın alma gücüne göre
yapmak gerektiğini bir kez daha söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
dağıtım şirketleri ve devlet elektrikteki teknik kaybı
azaltmak için gerekli yatırımları, gerekli yenilikleri, hat
değişimini ve hatlardaki revizyonu gerçekleştirmeden ve yeni
teknik durumları da kullanmadan, gerçekten, bu yükün azaltılması
ve bu kaybın azaltılması kesinlikle mümkün gözükmüyor.
Elektrik dağıtım
özelleştirmelerinden beklenen şuydu: Daha çok enerji ürettirelim,
elektrik ürettirelim, daha ucuza ürettirelim ve tüketiciye de daha ucuza verelim.
anlayışından hareket ediliyordu ve bunlar söylendi.
Özelleştirmenin her zaman faydalı olduğu söyleniyordu, ifade
ediliyordu ama bugün elektrikte geldiğimiz noktada, gerçekten, tam bir
pahalılığın içine oturduğumuz ve pahalı elektrik
kullanmak zorunda kaldığımız bir duruma gelmiş
bulunmaktayız. Bunun nedeni birçok durum, başta teknik kayıplar,
ayrıca kaçak elektrik durumları ve miktarları gereği gibi
hesaplanmadan bu yüke daha önce devlet belirli ölçüde katlanırken bugün
dağıtım şirketleri katlanmadığı için bu yükü
tüketicinin üstüne yıkmaya çalışan bir kanun düzenlemesi
olduğunu yine söylemek istiyorum. Dolayısıyla, kayıp ve
kaçakların bütün bedeli, bütün yükü dürüst abonenin üzerine yüklenmek
suretiyle alınmaya çalışılmıştır
şimdiye kadar ve kanunsuz bir şekilde alınmaya
çalışılmıştır. Bunun miktarı da 33 milyar
TLyi bulmuştur. Bununla ilgili birçok dava
açılmıştır, mahkemeler karar vermiştir, bu kararlar
bile bugün bu yasayla ortadan kaldırılmaktadır.
Yargının önü tamamen kapatılmakta ve artık, tüketicinin,
ödeyeceği bedel için herhangi itirazda bulunma hakkı maalesef
kalmamış bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, ilk başta
tasarı olarak Meclise gelen ve son dakikada da teklife çevrilen bu kanun
teklifinin düzenlenmesinde gerçekten büyük haksızlık olduğunu
kabul eden Sayın Davutoğlunun bile bu tasarıya, bu teklife
karşı koyması nedeniyle onun
Başbakanlığının gitmesine ve Genel
Başkanlıktan da istifa etmesine neden olduğunu da burada
söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin
gerçekten öz kaynakları çok, fevkalade iyidir. Yenilenebilir enerjinin öne
çıkarılarak, güneş enerjisinin, rüzgâr enerjisinin, HESlerin
öne çıkarılarak daha fazla, daha ucuza enerji üretme
imkânımızı teşvik etmemiz, desteklememiz ve onların da
daha fazla elektrik üreterek, daha ucuza üreterek tüketicimize
ulaştırmamız gerektiğini belirtmek istiyorum.
Şimdi, tarifenin içine
baktığımızda, yargıya hiçbir şekilde müdahale
edemeyecek bir duruma getirilmektedir. Sadece maddi hata varsa sonucuna itiraz
etme hakkınız olacak, ama içeriğiyle ilgili, tarifenin içinde
bulunan kalemlerle ilgili hiçbir maddeye itiraz hakkınız bu kanunla
maalesef kalmayacaktır.
Onun için, gerçekten,
tüketicinin aleyhine, dağıtım şirketlerinin lehine, üretici
firmaların lehine olan bu kanun teklifinin Anayasaya, yasalara,
eşitlik ilkesine ve birçok hak arama özgürlüğüne de aykırı
olduğunu açıklıkla belirtmek istiyorum. Tabii, buradan bu yasa
çıkabilir ama Anayasa Mahkemesinden bu yasanın döneceğini de
açıklıkla belirtmek istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Arslan.
İkinci bölüm üzerinde
gruplar adına olan konuşmalar sona ermiştir.
Şimdi şahsı
adına söz talep eden sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Şahsı adına
ilk söz, Osman Boyraz, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Boyraz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
OSMAN BOYRAZ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifine ilişkin görüşlerimi belirtmek üzere söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
selamlıyorum.
Yasa teklifimizin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum. Öncelikle bu kanunun hazırlanmasında emeği geçen
Enerji Bakanlığımıza, bürokratlarına, her türlü öneri,
eleştiri ve destekleriyle katkı sağlayan Komisyon üyelerimize de
şükranlarımı sunuyorum.
Bu düzenlemeyle
de hepinizin malumu olduğu üzere 12 kanunda düzenlemeler
yapılmaktadır. Detaylarına girmeyeceğim, birçok konuşmacı
bunları ifade etti. Tabii, gün boyu konuşmaları dikkatlice
dinledim, özellikle muhalefetteki arkadaşlarımızın
konuşmalarını dinledim. Onların ortaya sundukları
tablolar ve elimizdeki grafikler, veriler, tablolar
Doğrusu, ikisini bir
araya getirmekte zorlandığımı da ifade edeyim. Bir tarafta
2002 yılından itibaren yapılanlar, diğer tarafta
söylenenler; bunlardan kısaca bahsetmem gerekir diye düşünüyorum.
2002 yılında 32 bin megavat olan kurulu gücümüz 2015
yılında yaklaşık 70 bin megavata çıkmış, 130
milyar kilovatsaat olan 260 milyar kilovatsaate çıkmış; 2002
yılında 12 bin megavat olan kurulu gücümüz 2015 yılı
sonunda 32 bin megavata çıkartılmış yenilenebilir enerji
kaynaklarını kullanarak. Yine, 34 milyar kilovatsaat olan üretimimiz
82 milyar kilovatsaate çıkmış yenilenebilir enerji
kaynaklarını kullanarak.
Yine,
doğal gazda. Doğal gaz derken de yaklaşık on beş
yıldır doğal gaz şirketinde çalışmış
biri olarak, özellikle İstanbulda, 1997ydi sanırım,
İstanbulun Sultanbeyli ilçesinde doğal gaz çalışmaları
yapmak için görevlendirildik. Gittik orada doğal gaz ölçümleri
yapıyoruz harita mühendisiyim, tabii total stationla ölçüm
yapıyoruz. Vatandaşlar oradan ne yaptığımızı
sordular. Biz de Doğal gaz getireceğiz, fizibilite projesi
yapacağız. dedik. Tabii Aklımızla alay mı
ediyorsunuz? diye bizi kovalamışlardı, yaklaşık 1
kilometre koşmuştum, dayak yemeden kurtulmuştum. Tabii, o gün
hayal olan, düşünülmesinin bile, gerçekleşmesinin bile hayal
olduğu düşünülen İstanbulun Sultanbeyli ilçesinde
Bugün
Türkiye'nin 77 iline doğal gaz gitmiş, 350 ilçesine de doğal gaz
ulaştırılmış. Böyle, ortada grafikler var, veriler
var, tablolar var. Böyle bir tablo var, diğer tarafta da söylemler var.
Gözünü kapatmakla güneşin varlığı da inkâr edilmiyor
değil mi? Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.
Yine,
özellikle, tabii, ülkemiz hem jeopolitik konumunu hem de jeostratejik konumunu,
imkân ve fırsatları, kabiliyetlerini çevirmek için bölgemizi
çevreleyen kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında bir köprü vazifesi
görüyor. Dolayısıyla da, hem kuzey güney hem de doğu batı
yönüyle önemli projeler gerçekleştirdi. Hepiniz de bunları
biliyorsunuz, bunların neler olduğunu, bunlardan da kısaca
bahsetmek istiyorum, bunlardan da kısaca bahsedeceğim. Tabii,
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı,
Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı, TANAP projesi ki hepimizin,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hepsinin gurur
duyacağı bir proje, günümüzün İpek Yolu bence,
yaklaşık 20 ilden, 67 ilçeden, 558 köyden geçerek Azeri
gazının bu projeyle ülkemiz üzerinden Avrupaya transit
taşınması sağlanmaktadır. Böyle büyük projeler
yapılırken hepimizin de bu projelere destek vermesi gerekir.
Ülkemizin
enerji kaynaklarını daha ileriye götürmemiz gerekiyor. Tabii, özellikle
de nükleer enerjiyle ilgili defalarca konuşuldu burada. Birçok ülkede
nükleer enerji olduğu hâlde bizim ülkemizde neden
yapılmadığını hepimizin sorgulaması gerekir. Her
şeye karşı olmak bir anlam ifade etmiyor. Bir şairin ifade
ettiği gibi, aslında düzenledim onu da biraz, diyor ki:
Bir mucize
olaydı, kırk yıl geri gideydim,
Anam ile harman
edip dağda davar yayaydım,
Sereydik
yatağımızı damın orta düzüne,
Uyanaydık
elektriksiz günlere. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yani kırk
yıl geriye gitsek herhâlde elektriksiz günleri arzu etmeyeceğiz
değil mi? Dolayısıyla da bugün bunların yapılması
gerekiyor. Kırk yıl geriye gidip gaz lambalarının
bulunduğu ortamı, eğer biz o günleri yaşamak istemiyorsak
artan enerji talebinin de karşılanması gerekir. Bunun için de ne
diyoruz? Enerjinin en basit tanımı: Durmak yok, yola devam. Duran
cisim enerji üretmez efendim.
Hayırlı
günler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Boyraz.
İkinci
bölüm üzerinde şahsi adına ikinci konuşmacı İrfan Bakır,
Isparta Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Bakır. (CHP sıralarından alkışlar)
İRFAN
BAKIR (Isparta) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında
bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarım; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde şahsım adına söz aldım.
79 milyon
vatandaşımızı ilgilendiren böylesine önemli bir kanun
teklifinde vatandaşlarımızın beklentileri
karşılanmadığı gibi, daha da zora sokacak, kamu
yararından uzak bir uygulamayla karşı karşıyayız.
Maddelerin çoğunda büyük çekincelerimizin olmasıyla birlikte,
vatandaşlarımızın en merak ettiği ve düzeltilmesini
istediği kayıp kaçak bedelleri vatandaşın omuzlarına
yük olmaya devam edecek. Yargı kararı sonucunda
dağıtım şirketleri tarafından iade edilmek zorunda
kalan kayıp ve kaçak bedellerinin tüm elektrik abonelerinden yeniden
tahsil edilmesinin önü açılmıştır. Bu kanun teklifiyle
elektrik kullanıcılarından tahsil edilen kayıp ve kaçak
bedellerinin bugüne kadar açılan davalar nedeniyle iade edilen bölümü faturalara
tekrar yansıtılacak; böylece, namusuyla vatandaşlık
görevini yerine getiren, kullandığı elektriğin
faturasını devlete ödeyen, hiçbir kusur ya da sorumlulukları
olmamasına karşın, hırsızlık yapan, kaçak
elektrik kullananların faturasını da
vatandaşlarımız ödeyecek.
2006-2014 yılları
arasında vatandaşlarımızdan kullanmadıkları
enerjinin tahsili için 33 milyar lira kayıp kaçak bedelinin kanunsuz bir
şekilde alındığı kabul edilmiş, buna
kılıf için kanunda ilk kez teknik ve teknik olmayan kayıp
adı altında kayıp kaçak elektrik tanımı
yapılmıştır.
Ayrıca, teklifle, bugüne
kadar dava sonucu iade edilen bedellerin yeniden faturalara
yansıtılması sağlanmakta, bundan sonra açılan
davalarda, hukuksuz olduğu gerekçesiyle kaçak bedellerin tahsilatına
karşın, yargının iade kararı vermesinin önüne geçilmesi
amaçlanmaktadır. Yani, mahkeme ya da tüketici hakem heyeti kararıyla
kayıp kaçak bedelini geri alma hakkını elde etmiş
vatandaşlara geri ödenecek bedel dağıtım şirketlerinin
kasasından değil, faturalara yansıtılarak tüm abonelerden
tahsil edilecektir.
Teklif, vatandaşın
yanında değil, daha çok şirketlerin yanında yer
almıştır. Halkımız, üretim ve tüketimdeki maliyetlerin
düşmesini beklerken dağıtım şirketlerinin maliyet ve
tazminatlarının kendi omuzlarına yük olmasıyla
karşı karşıyadır. Yapılacak düzenlemelerle
kayıpların azaltılması, kaçakların takip edilip
önlenmesi için yeni modeller geliştirmek gerekirken sorumluluk
almayıp bu bedelleri vatandaşa fatura etmenin yolları
aranmıştır.
Teklifin
yasalaşmasıyla birlikte yasal faizi 33 milyar lira olan kayıp
kaçak bedelleri artık yasa yoluyla vatandaşlarımıza
ödetilecek, buna karşı açılacak yargı yolunun önü
kapatılacak ve vatandaşlarımızın bugüne kadar
ödemiş olduğu bu bedeller geri ödenmeyecektir.
Yine, çıkarılacak
yasayla, haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelleriyle ilgili
davaların geriye dönük olarak durdurulması ve uygulamanın
yapıldığı dönemdeki yasal mevzuatın değil,
sonradan çıkarılacak yasa ve hükümlerin önüne geçilmek istenmektedir.
Nükleer santraller başta
olmak üzere uluslararası anlaşmayla yapılan üretim tesislerinin
inşaat için gerekli izin, onay, lisans, ruhsat ve benzeri belgeler
olmaksızın üretim lisansı alabilmesine, lisans almadan üretim
tesisiyle ilgili olmayan yapıların inşaatına başlanmasına
olanak tanınmaktadır. Bu durumda, yapılan inşaatlar
nedeniyle özel ya da kamu mülkiyetinin ihlal edilmesiyle doğaya zarar
verilmesi söz konusu olacaktır. Acele kamulaştırma adı
altında yapılan düzenlemeyle de vatandaşların mağduriyeti
artacaktır. Özel mülkiyete konu taşınmazların yenilenebilir
enerji kaynak alanı olarak belirlenmesi hâlinde söz konusu alanlar
üzerinde acele kamulaştırma yapılabilecektir. Ayrıca,
tüketici lehine verilen kararlar sonucunda, tahsili beklenen tüm kayıp
kaçak iade kararlarının hiçe sayılıp teknik ve teknik olmayan
kayıp, sistem işletim maliyeti, dağıtım
şebekesi, kesme bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti,
reaktif enerji maliyeti, dağıtım sistemi yatırım
harcamaları, perakende satış tarifeleri, son kaynak tedarik
tarifesi gibi tanımlarla kayıp kaçak bedellerinin tüketiciden
alınmaya devam edeceğinin, yargı kararlarının
hükümlerinin sınırlandırılacağının bir
göstergesidir. Bunun yanında, kanun teklifiyle, nükleer tesis kurmak için
farklı kanunlara istisnai hükümler getirilerek kıyı ve sahillere,
askerî arazilere ve zeytinlik sahalara girilebilmenin önü açılacak; bu
durumun ne gibi sonuçlara yol açacağı açıktır.
Çıkarılan
yasaların amacı, vatandaşlarımızın beklentilerine
karşılık vermek, sıkıntılarına,
sorunlarına çözüm olmaktır. Kamu yararını gözetmek bizlerin
en asli görevlerindendir. Ancak, görüştüğümüz kanun teklifinde kamu
yararı geri planda bırakılmış, başka beklentiler
ön plana alınmıştır.
Vatandaşlarımız
için yapılacak tüm gerekli, olumlu ve
vatandaşlarımızın yararlarına olan uygulamalara her
zaman destekçi olacağız. Ancak, bu yasa teklifine destek vermek,
vatandaşlarımıza karşı olan sorumluluğumuzu
görmezden gelmektir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
vatandaşlarımızın beklentilerini hiçbir zaman görmezden
gelmedik ve gelmeyeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakır.
Şimdi ikinci bölüm
üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sorulara
başlıyorum.
Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum:
Nükleer enerjiyi öne
çıkaran ve her türlü yasal düzenlemeleri askıya alarak bu nükleer
enerjiyi yapmaya çalışan ülkemizde
Gelişmiş ülkelerden
hangisinde yapılıyor? Yeni yapılan ve üretime geçen bir nükleer
tesis var mıdır?
İki: Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun hükümlerine göre Bakanlığınızın
çıkardığı Elektrik Tesisleri Proje Yönetmeliği ve
Elektrik Üretim Tesisleri Kabul Yönetmeliğiyle, elektrik tesisleriyle
ilgili onay ve kabul işlemlerinde elektrik tesisi kabulünde pek çok
şirkete yetki dağıtılmıştır.
Danıştay 10. Dairesi 17/11/2015 tarihi itibarıyla bunu iptal
etmiştir ve durdurmuştur. Bugüne kadar Bakanlık tarafından kanuna
aykırı bir şekilde kaç özel dağıtım
şirketine ve organize sanayi bölgesine elektrik tesislerine ait projelerin
onay ve kabul yetkisinin verildiğini soruyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, elektrik
dağıtımı açısından Türkiye kaç bölgeye ayrılmıştır?
Bununla bağlantılı olarak Enerji Piyasası Denetleme Kurulu
kararlarıyla ulusal tarife uygulanmaktayken bölgesel tarife
uygulansaydı bugün her bölgede kaçak elektrik oranı ne oranda olacaktı?
Bir başka soru: Mevcut
olan bu teklifin 25inci maddesinde çevre mevzuatına uyumuna yönelik
31/12/2019 tarihine kadar bir erteleme var. Bu, yaşam hakkı ihlali
açısından, Anayasamızın 56ncı maddesi
açısından bir korumacılık değil mi, ayrımcılık
değil midir? Aynı şekilde, yine devam ediyor burada, Elektrik
üretiminde faaliyeti durdurulamaz, idari para cezası uygulanamaz. Yani bu
bazılarına, suçta ve cezada kanunilik ilkesi açısından,
Anayasamızın 10uncu maddesinde yine bir ayrımcılık
teşkil etmiyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
26ncı maddesinde
BAŞKAN Sayın
Çaturoğlu
FARUK ÇATUROĞLU
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bütün ülkeler için en riskli
alan enerji yönetimi alanıdır. Tabii, enerji konusu her gündeme
geldiğinde bu Parlamentoda birtakım çelişkilerle de
karşı karşıya kalıyoruz. Hem enerji kesintilerinden,
enerjinin dışarıdan ithal edilmesinden bahsediyoruz hem de
ülkemizin enerji çeşitliliğini ortaya koymasından da rahatsız
oluyoruz. Hem yenilenebilir ve yerli kaynaklara yönelen bir politika takip
etmemiz lazım hem de ürünleri çeşitlendirmemiz lazım;
hidroelektrik, rüzgâr, jeotermal, bunların yanında, mutlaka atom
santrallerinin de olması gerektiğine inanıyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kayıp
kaçak bedellerinin ne kadarı hanelere, ne kadarı sanayiye aittir?
BAŞKAN Sayın
Torun
SEYİT TORUN (Ordu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanına: İŞKUR tarafından düzenlenen Toplum
Yararına Çalışma Programı çerçevesinde dokuz ay süreyle
belediyelerde ve kamuda personel istihdam edilmekte, bu personel kura ve liste
yöntemiyle belirlenmektedir. Çevre temizliği, ağaçlandırma, park
düzenlemesi, dere ıslahları konusunda
çalıştırılan bu personelin istihdamı konusunda
özellikle Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin taleplerinin
değerlendirilmediği yönünde pek çok şikâyet gelmektedir.
İşsizlik sigortasından faydalanan işsiz sayısı
son derece sınırlıyken bedeli bir önceki yılın
İşsizlik Fonunun nemasından karşılanan bu program
amaç dışı ve siyasal yarar sağlamak için mi
kullanılmaktadır? Sayın Bakandan uygulanan bu
ayrımcılığa bir son vermesini, İŞKUR kaynaklarının
adaletli bir şekilde kullanılmasını bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Sarıhan
ŞENAL SARIHAN (Ankara)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisinin verilerine göre 2015te 1.730 işçi, 2016nın ilk dört
ayında ise 586 işçi yaşamını yitirdi. 2016 yılının
ilk dört ayında neredeyse iki Soma kadar işçinin
yaşamını iş hayatına bağlı olarak kazalarda
yitirdiğini gösteriyor. Durum böyle iken madenlerde kullanılan
ekipmanlarda Avrupa Birliğine uyumluluk şartını öngören
zorunlu uygulama 2020ye ötelendi, madenlerin ABye uyum belgesi olmayan
ekipmanlarla çalışabilmesinin önü açıldı. Muhtemel
patlayıcı ortamlarda kullanılan teçhizat ve koruyucu sistemlerle
ilgili Avrupa Birliği direktifi olan ATEXin uygulanma şartı ilk
önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildi. Aradan bir yıl geçmeden
6 Ağustos 2006 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla bu şartın
yerine getirilmesi için madenlere 2020ye kadar süre verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Bakanlar
Kurulunda, Elektrik Üretim AŞnin vergi cenneti olarak tanımlanan
Jersey Kanal Adalarında bir şirket kurulması kararı
verdiğiniz basına yansıdı. Bu doğru mudur? Doğru
ise kamu kurumu vergi ödemekten neden kaçar? Daha da vahimi, siz bakanlar ve
Cumhurbaşkanı buna nasıl izin verirsiniz? Bu şirket yani
kamu şirketi yurt dışında kurulup Türkiyede iş
yapacak.
Verdiğiniz kararda
atık yönetiminden de bahsediliyor. Bu durum akla nükleer santral
pazarlıklarını getiriyor. Hangi kişi veya ülkelere
nükleerle ilgili ne sözler verdiniz? Vergi kaçırılmasına
nasıl göz yumdunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, muhtarlar,
seçimle geliyor ve bu muhtarlık makamlarının elektrik
paralarını kendi ceplerinden ödüyorlar. Bir kamu hizmeti ifa
ettiği hâlde bunu -Bakanlığınızca
karşılamanız- Bakanlığın bütçesi
kaldıramıyor mu? Bakanlığınız yapmayacaksa bunu
nereden karşılamak lazım? Muhtarların bu mağduriyetini
nasıl gidereceğiz?
Bir başka konu: Hiç
kimse hileli davranışından hukuki yarar sağlayamaz. Bu
ilke, Roma hukuku döneminden ta çağdaş hukuk dönemlerine kadar,
bugüne kadar geçerli olan bir ilke. Hem elektrik
hırsızlığı yapılacak hem de parası dürüstçe
ödeyen vatandaşlara yüklenecek, bu ilkeyle nasıl
bağdaşır bu?
Üç: Kayıp kaçak bedeliyle
ilgili biraz önce arkadaşlarımız söylediler ama mesken ve
iş yerlerini söylediler devamla- tarımsal sulamada, sanayi
abonelerinde, ticarethanelerde, çift terimli sanayi abonelerinde ne kadar
yansıtılmaktadır?
BAŞKAN Sayın
Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Başkan, nükleer santral yapımı ve kullanımı
gelişmiş ülkelerde terk edilmiştir. Bugün varsa eski bir
teknolojiyle yapılmış ve onların ömrünün tamamlanması
beklenmektedir. Bugün, Almanyanın elektrik üretiminin yüzde
60ını güneş enerjisinden sağladığı
belirtilmektedir. Nükleer santral yapımı bugün üçüncü dünya
ülkelerince tercih edilmektedir. Biz, üçüncü dünya ülkesi değiliz, buna
rağmen nükleer enerji yapımına devam edecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Sarıhan
ŞENAL SARIHAN (Ankara)
Biraz önceki sözlerimi tamamlamak istiyorum. Bu teçhizatı
sağlayamayan pek çok maden de kapatılmıştı
geçmişte. Ancak, şartın ortadan kaldırılmasıyla
bu madenlerin bir kısmı yeniden açıldı. Bu, Hükûmetin izni
ve onayıyla ölümlerin artmasına olanak yaratılması
anlamına gelmiyor mu, bu konuda bir önlem düşünülüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Sarıhan.
Şimdi, cevap için
Hükûmete söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Şimdi,
özellikle nükleerle alakalı bir soru gelmişti -Tacettin Bey
zannediyorum- konuşmalar sırasında: Güneş bu kadar ucuzken
niye nükleere yöneliniyor, hem pahalı?
Şimdi burada iki tane
önemli husus var. Megavat miktarı önemli değildir, o megavatın
baz yükte ne kadar verimlilikle çalıştığı da en az o
kadar önemlidir. Ne demek istiyorum? Bir güneş santrali yaklaşık
yüzde 18 verimlilikle çalışırken o megavatta, aynı
megavatta bir nükleer santral ne kadar verimlilikle çalışır
biliyor musunuz? Yüzde 92. Yani 3 bin megavat güneş santrali ile 3 bin
megavat nükleer santral arasındaki verimlilik farkı minimum 5
kattır. Ayrıyeten baz yük dediğimiz yirmi dört saatlik zaman
dilimi içerisinde baz yük sağlamak istediğiniz santralin yirmi dört
saatin tamamında mı elektrik sağlıyor yoksa belirli
saatlerde mi elektrik sağlıyor hususu da şebeke arz
güvenliği açısından çok önemlidir. Yani ne gibi? Tıpkı
güneşin gündüz vakitlerinde elektrik üretip -ki depolama imkânınız
yok, üretilen elektriği şebekeye basmak zorundasınız- hava
karardığında, güneş olmadığında o saatlerde
elektrik üretemediğinden dolayı sistemin yoğun elektrik tüketiminin
olduğu, insanlar gece elektriği daha fazla yaktığı
için baz yük ihtiyacının çok fazla olduğu dönemlerde, saatlerde
maalesef şebekeye güvenli arz edemediği için güneş enerjisinden
elektrik üreten santraller çok da makbul olmaz o saatlerde.
Dolayısıyla sistem baz yükü yirmi dört saat olarak istikrarlı
bir şekilde beslenme ihtiyacı doğurduğundan dolayı,
gaz santralleri, kömür santralleri, yani, iklime, güneşe veyahut da rüzgâr
için de aynı şekliyle, günün akşam saatlerinde, gece
yarısından sonraki saatlerinde, çok fazla rüzgâr olduğu
saatlerde çok fazla üretirken, farklı saatlerinde, gündüz, öğlen
saatleri, daha sıcak, rüzgârın olmadığı saatlerde az
ürettiği için sisteme, tıpkı rüzgâr da güneş gibi,
farklı zaman dilimlerinde baz yük açısından
sağlıklı ve istikrarlı enerji üretmez.
Tabii,
kurulu gücün -burası hakikaten çok önemli- sistemli bir şekilde,
istikrarlı bir şekilde, 24 saat, 365 gün boyunca... İşte,
onun için, söylediğim bilgi, yani bir nükleer santralin, istikrarlı
bir şekilde, bir takvim yılı içinde 8.500 saat istikrarlı
elektrik üretmesi hususu çok önemlidir. Bu yüzde 92lik verimlilik gaz
santrallerinde yüzde 60lar, 70ler, kömür santrallerinde bu noktaya gelir.
Rüzgâr santrallerinde yüzde 30ları bulabilir. Ama dediğim gibi,
güneşte yüzde 18leri bulması önemli bir nokta. Yani hem 24 saat
istikrarlı elektrik enerjisi üreteceksiniz hem de verimlilik
açısından çok yüksek bir orana erişeceksiniz. Tabii ki bu
çeşitlendirilebilirlik önemli çünkü burada bilmemiz gereken çok hassas bir
şey var: Bu teknoloji gelişiyor. Biz bu teknolojiyi yakalamak için
zaten YEKA kapsamında oluşturmaya
çalıştığımız açık eksiltme usulüyle,
özelleştirme üzerinden yapacağımız ihalelerle, sadece
belirli bir miktardaki elektrik enerjisini garanti altına almayı
düşünmüyoruz; aynı zamanda, bu aksamın, bu teknolojinin AR-GE
yoluyla da Türkiyede üretilmesinin de önünü açarak, bu
yatırımın da önünü açarak neyi düşünüyoruz biliyor musunuz?
Tıpkı bundan beş-altı sene önce yüzde 8, 10, 12
verimliliklerle faaliyette bulunan, elektrik enerjisi üreten güneş
santrallerinin bugün itibarıyla yüzde 18-19lara çıkmış olması,
bu AR-GE çalışmalarının, dünyadaki ve bölgedeki
gelişmelere dayalı tahminler üzerinde, önümüzdeki beş altı
yıl içerisinde yüzde 22, 24, 25, 26lara çıkacağı önemli
bir konudur. İşte, biz de diyoruz ki: Tam bu zamanda, dünyada
güneş enerjisinin verimlilik noktasında, teknolojinin gelişimi
noktasında yükselen bir trend yakaladığında -ki burası
çok önemli- bundan beş-altı sene önce 25, 30 euro, dolar sentler
konuşulurken bugün çok daha düşük, yarısından bile daha
aşağı maliyetlere düştüğü bir iklimde, önümüzdeki
beş-altı sene içerisinde tek haneli rakamlara, hatta çok daha
düşük rakamlara düşeceği gerçeğinden hareketle bu
verimliliği tıpkı Türkiyenin yeni bir yatırım
ortamıyla yabancı, yerli üretim aksamı, yerli firmaların da
işin içine katılacağı, yerli Türk mühendislerinin de AR-GE
içinde olacağı bir iklimde sadece vagon olan değil, lokomotif
olan bir ülke noktasında bu teknolojinin de Türkiyede üretilmesinin önünü
açacak bir düzenlemeyi yapmaya çalışıyoruz aslında. Bu
Meclisten, inşallah, bu paket geçtiğinde, bunun da önünün
açıldığı, daha fazla elektriğin üretildiği ama
yenilenebilirin de teknolojisini yakından takip eden ülkelerden biri
olarak, geliştiren ülkelerden biri olarak olması hususu önemlidir.
Dolayısıyla,
nükleer gibi, kömür gibi, gaz santralleri gibi, bunlarda
dışarıya bağımlılığı daha
azaltarak alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarıyla da
çeşitlendirilebilir bir portföyü oluşturmamız önemli.
Şimdi, dünyadaki
diğer enerjiye bağımlı ülkelerin portföylerine
bakıyorsunuz, Japonya gibi, Kore gibi, tüm bunların yapmış
olduğu yolculuğa bakıyorsunuz ki çok dramatik bir örnek
aslında, bunu anlatmakta fayda var. Kore 1956-1957 yılında
bizimle aynı bu yolculuğa başlayan bir ülke. 1956-1957
yılında biz de Uluslararası Enerji Kurumuna üye oluyoruz ama
biliyorsunuz 1977de Akkuyu ihalesi iptal oluyor, 1983te ikinci ihale iptal
oluyor, 1996da iptal oluyor, 2008 falan derken, biz bu yeni yolculukta
altmış sene kaybedip yeni yeni bir noktaya geliyoruz ama Kore 1957de
bizimle birlikte üye oluyor, 1977de ilk santralini kuruyor, 1983de 2nci
santral, 1996da 11 santral, 2008de 20 santral ve bundan sonraki süreçte
20den fazla santrale sahip olurken, bakın, teknoloji üretmede 1978de
yani 1977de ilk kurduğu santralden başlayarak yüzde 8
yerlileştirmeye başlayıp 1983te yüzde 14, 1986
yılında yüzde 29, 1987 yılında yüzde 35, 1990
yılında yüzde 40, 1996da yüzde 74 ve 2002 yılında yüzde
100 yerlileştirmeyle bu teknolojiyi kendi ülkesinde geliştiren bir
ülke konumuna geliyor enerjisini tamamen ithal eden bir ülke olarak. Japonya da
bir benzeri. Bu teknolojileri hem istihdam için hem sanayinin, endüstrinin
gelişimi için hem dünyada rekabet edebilecek bir ülke olma
noktasında, bizim gibi enerjide dışa bağımlı
ülkeler olarak bu noktada çok önemli yatırımları ve
adımları atan ülkeler oluyorlar. Bugün Japonyada da aynı husus
var. Bakıyorsunuz, elektrik enerjisi portföyünde gayet dengeli bir portföy
yapısı var. Bakın, burası çok önemli; yüzde 20lerde gaz,
yüzde 20lerde yenilenebilir hidroya bakıyor, yüzde 20-25lerde kömür,
yüzde 25lerde diğeri. Yani bir ülke olarak siz ithalata
bağımlıysanız ki Türkiye'de gazın ve petrolün yüzde
90ından fazlasını ithal ettiğimiz gerçeğini buraya,
hakikat dairesinde masanın üstüne koyuyorsak bu alternatifleri, bu
çeşitlendirilebilirliği, bu riski elimine etmek için
adımları yatırım anlamında, özel sektörün önünü açmak
anlamında, AR-GEnin geliştirilmesi anlamında yerli nüfus
noktasında, yerli eğitim gören gençlerimizin bu teknolojileri, bu
eğitimleri alıp dünyayla rekabet edebilecek altyapıyı,
eğitimleri alması anlamında bütün bunları yapmak
durumundayız.
Diğer sorulara
geleceğim ama herhâlde Sayın Başkan, uzattınız siz,
onları tekrardan not edeceğim, onlarla ilgili olarak farklı
hususta olacağım. Ama Almanya yüzde 60 güneşten enerjisini
üretiyor. bu bilgi doğru değil, benim aklımda kalan rakamlar
yüzde 6larda. Orada muhtemelen Kazım Bey, yanlış bir bilgi var
ama ben hakikat noktasında bakayım, daha detaylı size iletirim.
Yüzde 60 doğru değil, yüzde 6larda olması lazım, güneşten
yüzde 60 değil.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Yeni yapılan şeylerle yüksek
bayağı o oran.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
15inci madde üzerinde üç
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinde yer alan teknik olmayan kayıp sözcüğünün kaçak
elektrik olarak maddede yer almasını arz ve teklif ederiz. 3/6/2016
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Şenal Sarıhan Ünal
Demirtaş Bülent
Yener Bektaşoğlu
Ankara Zonguldak Giresun
Türkiye Büyük Milet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
15inci maddesinden ve teknik olmayan ifadesinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu Mustafa
Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Ruhi Ersoy Baki Şimşek Fahrettin
Oğuz Tor
Osmaniye Mersin Kahramanmaraş
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Milet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 15inci maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
şş) Teknik Kayıp: Dağıtım
sisteminde iletim hatları ve enerji nakil hatları başta olmak
üzere bir bütün olarak gerçekleşen ve vatandaşa fatura edilemeyecek
fiziki kayıpları,
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet Gaydalı
Tunceli Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HARUN KARACAN (Eskişehir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT
ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Mahmut
Celadet Gaydalı, Bitlis Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi ve grubum
adına, görüşülmekte olan 312 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 15inci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, bu elektrikle ilgili konular üzerine
bayağı bir araştırma yaptım. Bulduğum donelerin
hepsi burada. Yalnız, bulduğum bu doneler sıradan bir sunum için
hazırlanan, profesyonelce olmayan bilgiler haricinde bir şey
değil. İşte, şu tarihte şu kadar üretiyorduk, şu
kadar artırdık. tamam ama ben teknik detay ararken hiçbir şeye
rastlayamadım.
Bendeniz de 90lı yılların
sonlarında aynı kurul içinde yönetim kurulu üyeliğim olduğu
için bazı konulara değineceğim. Tabii, diyeceksiniz ki O zaman
AKP iktidarda değildi. Haklısınız ama sistem aynı sistem,
değişen hiçbir şey yok.
Şimdi, o dönemde bize verilen bilgiler, yüzde 7
civarında kayıp oranı dünyada kabul edilebilir bir standart. O
zamanki kayıplar Türkiyede yüzde 27ydi yani yüzde 20 daha fazla, dünya
standartlarının yüzde 20 üzerinde bir kaçak vardı.
Aynı dönemde beraber görev
yaptığımız bir elektrik mühendisi
arkadaşımın yaptığı bir analizi de ben size
aktarayım. İstanbula müfettiş olarak
arkadaşımızı gönderiyorlar, on günlük bir
araştırma yapıyor, o zamanın parasıyla on günde
bulduğu kaçak 10 trilyon yani her gün için 1 trilyon.
Arkadaşımın bana aktardığı şu: Bu
kaçakların tümü endüstriyel alanda kullanılan, sanayide
kullanılan elektrikti. Şimdi, bu verileri görünce ben onda ısrar
ediyorum, aynı kaçaklar gene aynı kanallardan gidiyor.
Sayın Bakanımız da Nükleer
santraller yapılırsa yedi gün yirmi dört saat elektrik olacak.
diyor. Güzel bir şey çünkü Mutkideki vatandaşlarımız
dağ köylerinde bırakın yedi gün yirmi dört saati haftada bir gün
elektrik alma şansları var, inşallah yedi gün yirmi dört saat
oraya da uygulanır.
Tabii, benim demin anlattığım
1990lı yılların sonu, özelleştirmeye yeni adım
atılan dönemdi. Özelleştirmeden beklenen de şuydu: Her şey
dümdüz olacak, daha güzel çalışacak, tıkır tıkır
çalışacak. Ne yazık ki bu sistem de tamamen arapsaçına
dönmüş durumda. Özel sektör enerji direklerini diktiği arazi
sahiplerine beş kuruş para ödemiyor. Bitlisin Ahlatında 100
ailenin ödemesini birkaç senedir erteliyor, vermiyor. Mutkide dağ köyleri
örneğini verdim, Hizanda da aynı şeyler yaşanıyor. Ne
yazık ki vatandaşlarımız haftada ortalama bir gün elektrik
alıyorlar. Şimdi, haftada bir gün elektrik
almışsınız, bunun parasını verseniz ne olur
vermeseniz ne olur onu bilmiyorum.
Bir de geçmiş yıllardan bazı örnekler
size vereyim. Benim yaşımda olanlar bunu çok iyi bilecekler, Keban
Barajı, Karakaya Barajı bittikten sonra üretilen enerjinin yüzde
90ı batıya nakledildi, ta İstanbula kadar uzandı. Bu,
teknik olarak da zaten enerji kaybı; hat uzadıkça kayıplar daha
yüksek olur, gayet doğal bir şeydir. Bu, enterkonnekte sistemdir.
Enerji bu tarafa nakledildi, orada sanayi var, enerjiye ihtiyaç var; tabii,
doğal. Acaba bu sistem hâlâ aynı şekilde devam mı ediyor?
Orada üretilen elektrik batıya naklediliyorsa kayıp tabii ki
doğal olarak yüksek olacak. Tabii, bir de burada bir chart verilmiş
Dicle Elektrikte kayıp yüzde 75. diye. E, tabii -sistem- orada
elektriği üretir, başka tarafta satarsanız
Tarifte de
dendiği gibi Burada ürettik. Üretimle satış yeri arasındaki
kayıp, doğal olarak batıda onu harcadıysanız yüzde 100
de kaybedebilirsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Gaydalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
15inci maddesinden ve teknik olmayan ifadesinin çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HARUN KARACAN
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
312 sıra
sayılı Teklifin 15inci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge
üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz maddeyle bu kanuna teknik ve
teknik olmayan kayıp ile dağıtım şebekesi tanımları
ekleniyor. Kaçak kullanımda teknik ve teknik olmayan kayıp
tanımın içinde yer almakta. Bu düzenlemenin temel amacı, kaçak
kullanım bedelini elektrik faturalarını düzenli ödeyen abonelere
ödettirilmesinin yasal altyapısı.
Şimdi, gerekçesine baktım, her ne kadar
Bu teklifi milletvekilleri hazırladı. diyorsak da idare biliyor.
Şimdi, burada normal bir kanun tasarısı veya teklifte gerekçe ne
yapar Sayın Bakan? Gerekçe maddeyi anlatır, neden olduğunu anlatır.
Burada madde gerekçeyi açıklıyor, tam tersi, burada madde gerekçeyi
açıklıyor. Yani böyle bir garabet olmaz. Hatta gecenin bu saatinde bu
kadar sıkıntılı bir şeyden sonra burada
yaşanmış bir olayı da anlatmak istiyorum: Yine Sanayi
Komisyonunda 3 sayfalık bir madde için 1 satırlık bir gerekçe
yazmış. Adalet Bakanlığından da bir genel müdür
arkadaş Hükûmeti temsil ediyor, ben dedim ki: Ya, bu 1 maddelik gerekçe 3
sayfalık maddeyi karşılıyor mu? Dedi ki bize: Gerekçeyi ne
kadar uzun yazarsak o kadar yanlış anlaşılıyor,
birbirine giriyor. E, hiç yazmasaydın zaten girmezdi, dedim. Şimdi,
bu ona benziyor, hakikaten madde gerekçeyi açıklıyor. Bu,
sıkıntılı bir durum. Bundan ne yapmak lazım? Geçmek
lazım. Biz de önergemize ne yapıyoruz? Destek istiyoruz. Destek de
ne? Dağıtım sisteminde tanımlanması açık olarak
istenmeyen kayıp ve kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan
kaybı yine tüketiciye yük olarak yasada yer almasının haklı
bir gerekçesinin olmadığını düşünüyoruz, gerekçemiz
bu. Bunun çıkarılmasını istiyoruz.
Burada önemli olan şey, işin yapılması,
işin görülmesi. Görülürken de bakmak lazım bu kanun ne zaman
çıkmış, 2003te mi çıkmış? Çıkmış.
O zaman buraya bu tanım konmuş mu? Konmamış. Maddede
var." diyorsunuz. Ama bunun bir izahının da olması
lazım. Bizim görüşümüz bu. Siz değil diyebilirsiniz. Bunu da
net bir şekilde değerlendirmek lazım.
Tabii ki hakikaten, daha önce de bunları
söyledik ama- nüfus artışı olsun, teknolojik gelişme olsun,
ekonomik kalkınma, ekonomik refah artışı, mutlaka neyi
artırıyor? Elektrik kullanımını artırıyor,
talebi artırıyor. Arzın da buna yetişmesi güç ama operatif
devlet modunda oradakini oraya, oradakini oraya, Barzanininkini buraya,
ötekininkini oraya dediğiniz zaman bu operatif devlet modunda olmuyor. Ne
olacak? Ciddi, kaideli devlet modunda anlaşmalarınızı yapacaksınız,
hatta muhalefete de açık olacaksınız. Biz, doğru olan,
açık olan bir şeye niye karşı çıkalım? Ben
söylüyorum size: 130 milyar kilovatsaat, geldiğinizde 260a
çıktıysa tebrik de ediyoruz, bunu karşılamak kolay bir
şey değil. Zaten buradaki problemler, bunu karşılarken
aceleden ne yapacağımızı bilmememizden kaynaklanıyor.
Buraya bunu yapacağız, muhalefet de buna engel olmasın. diye
hızlandırıyorsunuz, hızlanınca bu
Bizim özellikle
çocukluğumuzda plastik topların teknolojisi biraz daha şey olduğu
için, top bir iki vurmada inerdi; bu tarafından vurdun mu orası
göçerdi, öbür tarafı şişerdi, karşıdaki de öbür
taraftan vurur, bu tarafı şişerdi. Şimdi bu öyle bir
şey ama bunu samimi olarak getirip anlattığınız zaman
muhalefet de neticede
Önümüzdeki dönemde başka biri iktidara gelse bu
mevzuata ne yapacak? Çözüm bulmak zorunda kalacak, aynı şeyi
bulacağız, aynı şeyi konuşacağız.
Dolayısıyla, bunlara çok iyi bakmak lazım.
Bakın, burada bir millî enerji
politikasının ciddi bir şekilde oturması lazım. Neyi,
ne zaman yapacağız? Bakın, çevre ülkelerle operatif devlet
modunda işe girdiniz birçok şeyde. Nükleeri hadi buraya getirdiniz, o
çıktı ayrı mesele; Rusyayla olsun, Irakla olsun, başka
yerlerle olsun. Ciddi iş yapmadığınız zaman, sonra
başınıza bela olarak dönüyor bu. Bu enerji arz güvenliği
açısından uyguladığınız politikaların
Türkiye'nin geleceği açısından çok faydalı olduğunu
söylemek mümkün değil.
Akşamın bu vaktinde fazla uzatmayayım,
sürem de bitti.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinde yer alan
teknik olmayan kayıp sözcüğünün kaçak elektrik olarak maddede yer
almasını arz ve teklif ederiz. 3/6/2016
Kazım Arslan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HARUN KARACAN
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında söz isteyen Kazım Arslan, Denizli Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 312 sıra sayılı Teklifin 15inci
maddesinde istediğimiz değişiklikle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teklifle
getirilen bu tanım bir aydır Türkiyenin gündemini gerçekten
meşgul etmiş, hem tüketiciyi hem üreticiyi hem de bu enerjiyi
kullanan insanları da oldukça rahatsız etmiştir. Aslında,
tüketiciye karşı dürüst olmak gerekir. Onun için, teknik kayıpla
ilgili iyi bir hesabın yapılması, bu hesabın yapılmasından
sonra da tarifenin içine konması ve fiyatın ona göre belirlenmesi en
doğru yoldur. Çünkü, teknik kayıp gerçek anlamda üreticiden
tüketiciye varıncaya kadar olan ve hiç kimsenin istemediği,
beklemediği teknik konuların eksik olmasından kaynaklanan bir
kayıptır ki bunu elbette ki tüketici doğal olarak ödeyecektir.
Ancak, gerçekçi fiyatı tüketiciye sunmak gerekirken teknik olmayan,
kayıp olarak telakki edilen, aslında kaçak elektriğin ifadesi
olan bu terimi bana göre kanundan, taslaktan çıkarmak gerekiyor. Çünkü,
eğer, bir kaçak varsa, gerçekten elektrik
hırsızlığı varsa, gerçekten vatandaş haksız
yere bir enerjiyi kullanıyor parasını ödemiyorsa bu ödemeyen,
gerçekten suistimal eden, hırsızlık yapan vatandaşın
ödeyeceği parayı dürüst olan vatandaşın üzerine
yıkmanın kesinlikle doğru olmadığını, hakkaniyete
uygun olmadığını ve adaletli de
olmadığını açıkça belirtmek istiyorum.
Görüştüğümüz teklifin 21inci maddesinin
(10)uncu bendinde yapılan düzenlemeyle 15inci maddedeki tanımdan
güç alacak kayıp kaçaklara dair mahkeme ve tüketici hakem heyetinin yetkisini
sınırlandıracak burada ibareler bulunmaktadır. Yine
devamında, madde 26 kapsamında ise, yine 15teki tanım
çerçevesinde vücut bulmakta, yine aynı şekilde uygulamaya
geçmektedir. Derdest davalara bu kayıp kaçak tanımının
uygulanacağı ve abonelerin bu bedele mahkûm edeceği
alacakların geriye ödenmesinin de doğru olacağını
açıklıkla belirtmek istiyorum.
Şimdi, burada
vatandaştan 33 milyar TLye yakın haksız bir ödeme
alınmış. Geriye alınması için mahkeme, Yargıtay
karar vermiş ama ne devlet ne de dağıtım şirketleri
bunu ödemek niyetinde değil. Hatta daha ileriye giderek geçmişten
bugüne yapmış oldukları yatırım masraflarını
bile geriye doğru alma niyetinde olan bir dağıtım
şirketi var, bir bakanlık var.
Şimdi, böyle bir durum
karşısında gerçekten dağıtım şirketlerine
belirli bir yükü yüklemek, bu kaçak elektrik kullanımının
takibini iyi bir şekilde yaptırmak, bunları iyi bir şekilde
sorgulamak sonuçta devletin gücünü, imkânını iyi bir şekilde
kullanarak bu haksızlığı devletin eliyle gidermek gerekiyor
ki burada Bakanlığınızın çok önemli görevi
olduğunu belirtmek istiyorum. Onun için, dağıtım
şirketlerinin almış oldukları bu ihaleler sonucunda
yapılan sözleşmeler varsa bunların yeniden gözden
geçirilmesinde, bunların iyileştirilmesinde gerçekten tüketiciye yük
olmayacak şekilde, haksız şekilde para ödettirilmeyecek bir
şekilde düzenlemenin yapılmasında fayda vardır diye
düşünüyorum. Bu vakitte, gerçekten, haksızlıkların
önleneceği bir yasanın bu Meclisten çıkmasını
bekliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Arslan.
LEVENT GÖK (Ankara) - Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Efendim, önerge
oylamasıyla ilgili karar yeter sayısı talebiniz var, değil
mi?
LEVENT GÖK (Ankara) - Evet
efendim.
BAŞKAN - Evet, önergeyi
oylarınıza sunacağım. Bir karar yeter sayısı
talebi vardır, karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
teklifin 15inci maddesinin oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır. Şimdi
istem sahibi sayın milletvekillerinin salonda bulunup
bulunmadıklarını tespit edeceğim.
Sayın Oktay Vural,
İzmir? Burada.
Sayın Levent Gök,
Ankara? Burada.
Sayın Şenal
Sarıhan, Ankara? Burada.
Sayın Bülent Yener
Bektaşoğlu, Giresun? Burada.
Sayın Seyit Torun, Ordu?
Burada.
Sayın İsmail Faruk
Aksu, İstanbul? Burada.
Sayın Didem Engin,
İstanbul? Burada.
Sayın Mehmet
Gökdağ, Gaziantep? Burada.
Sayın Murat Emir,
Ankara? Burada.
Sayın Tacettin
Bayır, İzmir? Burada.
Sayın Çetin Arık,
Kayseri? Burada.
Sayın Necati
Yılmaz, Ankara? Burada.
Sayın Aytuğ
Atıcı, Mersin? Burada.
Sayın Mevlüt Karakaya,
Adana? Burada.
Sayın Bülent
Kuşoğlu, Ankara? Burada.
Sayın Aykut
Erdoğdu, İstanbul? Burada.
Sayın Deniz Depboylu,
Aydın? Burada.
Sayın Nihat Yeşil,
Ankara? Burada.
Sayın İrfan
Bakır, Isparta? Burada.
Sayın Emin Haluk Ayhan,
Denizli? Burada.
Sayın Kamil Aydın,
Erzurum? Burada.
Sayın Kadir Koçdemir,
Bursa? Burada.
Sayın Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu, Hatay? Burada.
Evet, 20 isim tamam.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadı
ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama
için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Oy
pusulaları ile elektronik cihaz oylama sonuçları
karşılaştırılıyor, sonucu birazdan açıklayacağım.
312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin açık oylama
sonucunu:
Kullanılan oy
sayısı: 220
Kabul : : 190
Ret : : 30(X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa Açıkgöz Sema
Kırcı
Nevşehir Balıkesir
Böylece, 15inci madde kabul
edilmiştir.
16ncı madde üzerinde üç
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
16ncı maddesinde geçen yönetmelikle ifadelerinin yönetmelik hükümleri
ile şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
Ahmet Selim Yurdakul Mevlüt Karakaya
Antalya Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
16ncı maddesiyle eklenen 13üncü fıkrasında geçen Özel
mülkiyete konu taşınmazların yenilenebilir enerji kaynak
alanı olarak belirlenmesi halinde, söz konusu alanlar üzerinde 2942
sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesi uyarınca
acele kamulaştırma yapılabilir. ifadesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Kazım
Arslan Tacettin
Bayır
Mersin Denizli İzmir
İrfan Bakır Ahmet
Akın Tahsin
Tarhan
Isparta Balıkesir Kocaeli
Çetin Arık Didem Engin Kemal
Zeybek
Kayseri İstanbul Samsun
Ömer Fethi Gürer Özkan Yalım Erkan
Aydın
Niğde Uşak Bursa
Bülent Yener Bektaşoğlu
Giresun
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet
Gaydalı Erol
Dora
Tunceli Bitlis Mardin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen, Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Dora.
(HDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 22 Kasım 2003 tarihinde
Karamanın Ermenek ilçesinde kömür ocağında grizu patlaması
sebebiyle 10 işçi, 10 Aralık 2009 tarihinde Bursanın
Mustafakemalpaşa ilçesinde grizu patlaması sebebiyle 19 işçi, 17
Mayıs 2010 tarihinde Zonguldakta meydana gelen grizu patlaması ve
oluşan göçükler sebebiyle 30 işçi, 23 Şubat 2010 tarihinde
Balıkesirin Dursunbey ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 17
işçi, 8 Ocak 2013te Zonguldakın Kozlu ilçesinde Türkiye Taşkömürü
Kurumuna ait kömür ocağında metan gazı patlamasının
yol açtığı göçük sebebiyle 8 işçi, 13 Mayıs 2014te
Manisanın Soma ilçesinde maden ocağında çıkan yangın
sonucu 301 işçi, 28 Ekim 2014te Karamanın Ermenek ilçesine
bağlı Pamuklu Mahallesi yakınlarında bir kömür madeninde
meydana gelen su baskını sonucu 18 işçi hayatını
yitirdi. Burada sadece birkaçını saydığım bu maden
faciaları, sizin iktidarlarınız döneminde yaşandı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisinin raporuna göre AKPli yıllarda madenlerde en az 1.470 işçi
yaşamını yitirdi.
On dört
yılda bu ölümler neden engellenemedi? Çünkü iktidarlarınız
döneminde enerji politikanızın özü, piyasa ve kâr odaklı oldu.
Pratikteki denetim başta olmak üzere, kamu otoritesi olarak görev ve
sorumluluklarınızı tam ve eksiksiz bir şekilde yerine
getirmediniz. Yandaş şirketlerin hata, kusur ve eksikliklerini
görmezden geldiniz. Emekçinin değil sermayenin lehine yasal düzenlemeleri
hızla hayata geçirdiniz. Yaşanan facialara ilişkin topluma hesap
vermediğiniz gibi, yaşamını yitiren maden emekçilerinin
yakınlarının çığlığını da ayaklar
altına aldınız. Bu yasa teklifi, politikalarınızda ve
yaklaşımınızda hiçbir değişiklik
olmadığını göstermektedir. Örneğin bu yasa teklifinde
nükleer santraller ve kömür santrallerine teşvikler, imtiyazlar
getiriliyor, sermaye lehine çok sayıda düzenleme yapılıyor.
Nükleer santraller için İmar Kanunu ve yapı denetimi devre
dışı bırakılırken kamuya ait baraj ve kömür
santrallerinin, değer tespiti yapılmaksızın haraç mezat
satışının önü açılıyor.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Bakana sormak istiyorum: Enerji Bakanı olarak inşa
edilmesine öncülük ettiğiniz nükleer santrallerde herhangi bir facia
yaşanmayacağını garanti edebiliyor musunuz? Olası bir
facia durumunda sorumluluğunuz olacak mıdır? Sizden tüm kamuoyu
adına ve net bir ifade beklediğimizi belirtmek istiyorum. Sadece
uyarıcı olmak için şunu da belirtmek istiyorum: Her ne sebeple
olursa olsun, burada muhalefet olarak ifade ettiğimiz bütün bilimsel
gerçekleri ve toplumsal tepkileri hiçe sayarak inşa etmeyi
planladığınız nükleer santrallerde yaşanacak
olası bir facianın birincil sorumlusu, öncelikli olarak siz
olacaksınız. Daha sonra, AKP sıralarında oturan ve bu
düzenlemelere onay veren vekiller olacaklardır.
Değerli milletvekilleri,
burada birçok hatibin de ifade ettiği üzere, Türkiye, yenilenebilir enerji
potansiyelinin çok az bir bölümünü kullanmaktadır. Örneğin, enerji
kaynaklarından hidroelektrik potansiyelinin yüzde 41,3ünü, rüzgâr
potansiyelinin yüzde 4,8ini, jeotermal elektrik potansiyelinin yüzde 25,3ünü,
biyokütle potansiyelinin yüzde 7,9unu kullanabilmektedir, güneş
enerjisinde ise bu oran çok daha düşüktür.
Ülkemizde yenilenebilir
enerji kullanımı giderek yaygınlaşmasına rağmen,
enerji ihtiyacının büyük bir kısmı, hâlen yenilenemeyen
enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. Ülkemizin yenilenebilir
enerji potansiyelinden daha fazla yararlanmak amacıyla mevcut projeler
hızla tamamlanmalı ve ülkemizdeki enerji iletim altyapısı
güçlendirilmelidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hükûmetin, geleceğimizi tehdit eden bu
düzenlemelerden vazgeçerek yenilenebilir enerji kaynaklarının
harekete geçirilmesi için toplum ve doğa yararına bir seferberlik
başlatması gerektiğini belirtiyor, tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı talebi vardır, oylamada karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
16ncı maddesiyle eklenen, (13)üncü fıkrasında geçen Özel
mülkiyete konu taşınmazların yenilebilir enerji kaynak
alanı olarak belirlenmesi halinde, söz konusu alanlar üzerinde 2942
sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesi uyarınca
acele kamulaştırma yapılabilir. ifadesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
görüşmekte olduğumuz 312 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 16ncı maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz
önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu maddeye eklediğiniz bir ibareyle özel mülkiyete konu
taşınmazlar, eğer yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak
belirlenmişse, diyorsunuz ki: Acele kamulaştırma yapabiliriz.
Şimdi, bir yandan, yenilenebilir enerji kaynakları için alan arıyorsunuz;
bu güzel, aramaya devam edin. Diğer yandan da diyorsunuz ki: Bulduk mu
kaparız. Bugüne kadar yaptığınız bütün acele
kamulaştırmalarda ciddi sorunlar çıktı ve devletimiz,
bundan çok ciddi şekilde mağdur oldu. O yüzden, bunun, bu ibarelerin
kaldırılmasını istiyoruz buradan ve yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla ilgili çalışmalara devam etmenizi istirham
ediyoruz.
Demin size bazı rakamlar
vereceğimi söylemiştim. Bakın, bu rakamlar bana ait rakamlar
değil. TEİAŞ ve TÜBİTAK ortak bir çalışma
yapıyorlar. Bunlar ciddi kurumlar, her ne kadar çok dejenere edildiyse de
yine de kısmen teknokratların ve bilim insanlarının
verdiği bilgilere güvenmek durumundayız. 21 Haziran 2013te bir
çalışma yapıyorlar, diyorlar ki: 2022 yılında acaba
bizim ülkemizin enerji ihtiyacı ne kadar? Giderek artıyor, giderek
büyüyoruz ve diyorlar ki: 2022 yılına kadar da büyüme
oranımızı yüzde 7,5 alalım. -olmaz ya, hiç olmadı ya-
ve her iki kurum da birlikte diyorlar ki: 2022 yılındaki elektrik
talebimiz 450 milyar kilovatsaattir. Böyle bir hesap çıkarıyorlar
bize. Biz de yenilenebilir enerji kaynaklarına
baktığımız zaman bunun tamamının
karşılanabileceğini görüyoruz, tamamının.
Şimdi, deminden beri
garip bir tartışma var. Her ne kadar Enerji Bakanı
ayrılmış, Spor Bakanı gelmişse de sonuçta Genel
Kurulun dikkatine sunmak zorundayız. Burada ciddi bir, garip bir
tartışma var; insanlar diyor ki: Efendim, gündüz hadi güneşi
anladık da gece nasıl sistemi sağlayacağız?
Değerli arkadaşlar, bunlar, gerçekten bilgi sahibi olmayan insanların
söylediği işlerdir. Elbette ki gece güneş olmayacak ama biz
bugün, şu dakikada nasıl enerji elde ediyorsak o yöntemleri
kullanmaya zaten devam edeceğiz. Sadece diyoruz ki size: Rüzgâr
çıktığı zaman rüzgârı kullanalım, güneş
çıktığı zaman, gündüz vakti güneşi kullanalım,
gece vakti de bugün kullanmakta olduğumuz ve fosil yakıtlardan elde
ettiğimiz enerjiyi kullanmaya devam edelim. Ne zamana kadar? Güneş
enerjisini depolayabildiğimiz zamana kadar. Teknoloji hızla
ilerliyor, bunu çok rahat bir şekilde yapabiliriz.
Peki, bakın, biz bunu
yapabiliriz, Japonya bunu yapamadı, yapamadığı için de
nükleere mahkûm kaldı. Onlar zannettiler ki nükleer iyi bir şey. Ne
zamana kadar? Başlarına Fukuşima belası gelene kadar. Bakın,
Japonya Başbakanı Naoto Kan bizimle anlaşma yaptıktan
beş yıl sonra itirafta bulunuyor, diyor ki: Erdoğana Japon
nükleer teknolojisini tavsiye ettiğime pişman oldum. Bunu bir
Başbakan söylüyor, hâlâ, şu anda bir milletvekilidir bu insan. Diyor
ki: Türkiye gibi sismik ve terör riski olan bir ülke nükleer santralden
vazgeçmelidir. Bunu insaniyet namına söylüyorum. Bakın,
arkadaşlar, Japonya bizi tehlike olarak görmüyor, kendine rakip olarak
görmüyor, sadece diyor ki: Benim başıma Fukuşima diye bir bela
geldi, milyonlarca insan bundan etkilendi, ben, Türkiyeye bunu önerdim,
pişman oldum. Allah aşkına, yapmayın. Şimdi, biz
eğer bundan vazgeçmez isek gerçekten aklımızı iyice
kullanmamış olacağız. Diyor ki bu adam: Fukuşimadan
sonra vardığım sonuç şu: En güvenli nükleer santral demek,
hiç nükleer santrali olmamak demektir. En güvenilir enerji
politikasının da nükleer santrale sahip olmamak olduğuna
inandım. Ya, biz akıllı insanlarız. Akıllı
insanlar, deneyimlerden ders alır. Ya, siz, bizden daha
akıllısınız, başkalarının deneyiminden ders alın,
gelin bu işi birlikte nükleersiz çözelim.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı
maddesinde geçen yönetmelikle ifadelerinin yönetmelik hükümleri ile
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mevlüt Karakaya (Adana) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen, Mevlüt Karakaya, Adana Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Karakaya. (MHP sıralarından alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; enerji piyasası
kanunu ve diğer kanunlarda değişikliğe dair teklifin
16ncı maddesi üzerine verilen önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bugün enerji
piyasasıyla ilgili bir kanun teklifi görüşüyoruz. Enerji, temel girdi
unsurlarından bir tanesi. Daha önce de buradan defaatle ifade
edildiği gibi üretimsizlik, Adalet ve Kalkınma Partisinin son
yıllarda uyguladığı ekonomi politikalarının özünü
oluşturmakta. Bugün tarım, sanayi, hizmet sektörlerine
baktığımızda özelikle üreten kesimlerde ciddi
sıkıntıların olduğunu hepimiz biliyoruz. Tarımda
ithalat, geçmişte hiç olmadığı kadar yapıldı;
samana kadar ithal ettik; Kurban Bayramında kesecek yerli dana bulamadık,
Angus ithal etmek zorunda kaldık. Diğer alanlarda da çok farklı
değil. Ama, bu dönemde yapılan, üretilen ve burada da
başarılı olan bir alan var ki o da ranttı. Bu konuda
maşallah, çok da güzel üretimler yapıldı, özellikle arsa, arazi
rantına dayalı olarak ciddi katma değerler, değer
artışları gerçekleştirildi. İthalat da keza aynı
şekilde.
Türkiyenin bir an önce,
üreten ekonomi programını uygulaması gerekir; bu, bir
zarurettir. Üreten ekonomi programının bugünkü şartlarda
baktığımızda 3 temel unsurundan bahsedebiliriz. Bunun
birincisi, düşük girdi maliyeti; diğeri, yüksek küresel rekabet gücü
ve yerli kaynak kullanımındaki etkinliğin
artırılması.
Temel girdi maliyetlerine
baktığımızda başta enerji maliyetleri konusunda
şikâyetler geliyor. Esas itibarıyla, üreten kesime
baktığımızda en temel, en acil çözüme
kavuşturulması gereken sorunlarının girdi maliyetlerinin
yüksekliği olduğunu hepimiz biliyoruz. İşte, bunların
başında da enerji geliyor. Emek de farklı değil, sermaye
keza aynı şekilde.
Bugün, biz nominal faizlerin
düştüğünden bahsediyoruz ancak reel faizleri konuşmuyoruz.
Karşılaştırmaları da hep geçmişle, kendimizle
yapıyoruz. Oysa, bugün dünyada baktığımızda,
diğer ülkelerle, rekabet ettiğimiz ülkelerle bir
karşılaştırma yaptığımızda ciddi düzeyde
bir reel faiz ödediğimizi görüyoruz. Daha son günlerde yabancı
yatırımcıların hisse senedi piyasalarından
çıkıp tahvil piyasalarına girdiğini ve bu tahvil
piyasalarına girmelerinde reel faizlerin, diğer ülkelerle mukayese
ettiğimizde son derece yüksek olduğunu, iki yıl vadeli
tahvillerde Brezilyadan sonra ikinci sırada olduğumuzu, on
yıllık tahvillerde keza durumun çok farklı
olmadığını hepimiz görüyoruz.
Enerji maliyetlerini
düşürme konusunda yerli kaynakların kullanılması -biraz
önce de ifade ettik- önemli ölçüde düşmeye başladı.
Yenilenebilir enerji konusunda maliyetleri düşürmeye katkı
sağlayacağı konusunda herkes hemfikir, ittifakla buna
katılıyor ama on dört yıl içerisinde bu konuda yapılabilmiş,
bir arpa boyu yol alınabilmiş bir durum söz konusu değil.
Yine, acele
kamulaştırma konusu da önemli bir sorun olarak bu yasa teklifinin üzerinde
konuştuğum maddesiyle getirilmekte. TOKİ uygulamalarında
olduğu gibi -inşallah- buradaki getirilen acele
kamulaştırma uygulaması da bir rant oluşturma ve bunları
yandaşlara aktarma aracı olarak uygulanmaz diyor, yüce heyetinizi
saygılarla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Karakaya.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı
madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati : 01.49
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 02.17
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sema KIRCI (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
17nci
madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere toplam üç önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
17nci maddesinin (10)uncu fıkrasının sonunda geçen üretim
tesisi ile ifadesinin metinden çıkarılmasını
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, biz çekiyoruz önergemizi, madde 17deki
önergemizi çekiyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet, Sayın Emin Haluk Ayhan çekti.
BAŞKAN
Önerge çekilmiştir.
Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet
Gaydalı
Tunceli Bitlis
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Kazım
Arslan Tacettin
Bayır
Mersin Denizli İzmir
İrfan Bakır Ahmet
Akın Tahsin
Tarhan
Isparta Balıkesir Kocaeli
Çetin Arık Didem
Engin Kemal
Zeybek
Kayseri İstanbul Samsun
Ömer Fethi Gürer Özkan
Yalım Erkan
Aydın
Niğde Uşak Bursa
Bülent
Yener Bektaşoğlu
Giresun
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergelerle ilgili
söz talep eden sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Berdan
Öztürk, Ağrı Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Öztürk. (HDP sıralarından alkışlar)
BERDAN
ÖZTÜRK (Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
17nci maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Enerji
Bakanlığının kendi rakamları da gösteriyor ki nükleer
santral yapılsa dahi önümüzdeki yıllarda fosil yakıtlara daha da
bağımlı olacağız. Nükleer enerjinin maliyetleri de
ortadayken böyle bir yatırımın Türkiyenin enerji ve iklim
politikalarını büyük bir açmaza sürükleyeceği muhakkak. Bu
anlamsız ısrarın temelde iki sebebi vardır: Birincisi,
enerji bürokratları enerjilerin dünya üzerindeki gelişimini görmezden
geliyorlar. İkincisi ise, çok daha ucuz, güvenilir ve temiz alternatifler
varken nükleer enerji yatırımı yapmanın sadece ve sadece
AKP Hükûmetinin politik bir tercihi olduğunu belirtebiliriz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sürekli millî iradeden, sandıktan ve
halkın egemenliğinden söz eden bir partinin halkın bu konudaki
istek ve taleplerini dikkate almaması oldukça manidardır.
A&G Araştırma
Şirketinin yaptığı kamuoyu araştırması
sonuçları Türkiyenin nükleer istemediğini somut bir şekilde
ortaya koymuştur. Nükleer enerji santralleri konusunda bugün bir referanduma
gidilmesi durumunda halkın yüzde 64ü nükleer santral kurulmasına
hayır diyor. Araştırma sonuçlarına göre halkın yüzde
86,4ü nükleer santrale yakın bir yerde yaşamak istemediği
yönünde görüş belirtiyor. Enerji ihtiyacımızı
karşılamak için riske girmeyip temiz kaynaklara yönelmemiz
gerektiği görüşünde olanların oranı ise yüzde 84,2.
KONDA Barometresi
araştırma dizisinde Çevre Bilinci ve
Farkındalığı konulu Şubat 2012
araştırmasının iki temel bulgusunu sizlerle paylaşmak
istiyorum. Toplumun üçte 2ye yakını nükleer enerjiye de HESlere de
karşı çıkıyor. Her hafta sonu yeniden, yeniden referandum
yapsak ve toplumun fikrini alsak, tüm kutuplaşmaların zihnî ve ruhi
ambargolarına karşın yine de toplum nükleer enerjiye evet
demeyecektir.
Bununla birlikte aslında
Avrupa Birliğine katılım sürecinde olan Türkiyeyi bu süreci
daha demokratik bir şekilde yürütmeye zorlayan yasa ve direktifler de
mevcuttur. Bunlardan sadece birisini Sayın Bakan ve bürokratlarına
hatırlatmakta yarar görüyoruz: Aarhus Konvansiyonuna göre, projelerde
bilgiye erişim, halkın katılımı ve yargıya
erişim sağlanmalıdır. Bu şekilde, Aarhus
Konvansiyonunda bu ifade edilmiştir. Bu bağlamda, halkı
doğrudan etkileyen enerji politikalarına sivil toplumun daha aktif
katılımını AKP Hükûmetinin öncelikli politikalardan biri
hâline getirmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bununla ilgili çok
çarpıcı bir örneği Sayın Bakan ve bürokratlarına
hatırlatma gereği duyuyorum. Hindistanda hükûmet, 2013
yılında, en azından nükleer santrallerde kaza olması
hâlinde, bunun bedelinin halka yüklenmemesi konusunda bir kanun
çıkardı. Çıkarılan kanunla, kazaların maliyetinden
reaktör yapımcıları sorumlu tutuldu. General Electric
firması bu kanun değişmediği takdirde Hindistanda santral
inşa etmeyeceğini ilan etti, Biz bir özel şirketiz ve bu ölçüde
bir riski yüklenemeyiz. dedi.
Bilindiği gibi,
Japonyada 6 reaktörden 3ünün kalbi eriyen yani en çok korkulan türden kaza
yaşanan Fukuşima Daiçi Nükleer Santralini işleten TEPCO
şirketi, kazanın yol açtığı masrafları
karşılayamadığı için Japon Hükûmeti tarafından
kamulaştırıldı ve böylelikle 250 milyar doları
bulacağı tahmin edilen nükleer temizliğin maliyeti Japon
halkının sırtına yüklendi. Madem bu kadar nükleer enerji
meraklısısınız, cesaretiniz varsa buyurun böyle bir yasa
çıkarın da halkı ne kadar düşündüğünüzü hepimiz hep
birlikte takdir edelim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge hakkında, Aytuğ Atıcı, Mersin
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz 312 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili olarak
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu düzenlemeyle bir
oldubitti yapıyorsunuz. Bu düzenlemeyle geçmişte Mersin Akkuyuda
yaptığınız hukuksuz işlere bir kılıf
uyduruyorsunuz. Ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Bakın, mülkiyet veya
kullanım hakkını henüz edinmemiş, yapı ruhsatı ve
diğer mevzuattan kaynaklı izin, onay, lisans, ruhsat ve diğer
işlemleri henüz bitirilmemiş işletmelere önce üretim
lisansı veriyorsunuz. Yani, hiçbir şeyi yok, her şeyi eksik;
diyorsunuz ki al sana üretim lisansı, nükleer enerji üret; sonra da
diyorsunuz ki eksiklerin tamamlanması için sana süre veriyorum. Bununla da
kalmıyorsunuz, diyorsunuz ki üretim lisansı almadan önce -yani üretim
lisansını da öyle beleşten veriyorsunuz ya hemen, ondan da önce
diyorsunuz ki- üretim tesisiyle doğrudan ilgili olmayan
yapıların inşasına başlanabilir. Yani, ne demek
istediğinizi ben şimdi size yaşadığım bir olayla
anlatayım. Şimdi çok daha iyi anlıyorum; Sayın Enerji Bakanı
ve Bakan Yardımcısı Ali Rıza Alaboyun neden benim Mersin
Akkuyu Nükleer Santraline girmeme izin vermediler, şimdi daha iyi
anlıyorum. Burada kurnazlık yapıyorsunuz; diyorsunuz ki nükleer
santralin lisansı henüz alınmadı, ÇED raporu onaylanmadı,
ÇED raporu şu anda Danıştayda ama bizim beklemeye tahammülümüz
yok, para gelmesi lazım, o hâlde biz orada inşaata
başlayalım. Ben bir kere Akkuyu Nükleer Santraline girdim. ÇED
raporu henüz yok, şu anda bile yok ve orada çalışan bütün
kamyonların, bütün inşaat araçlarının tek tek resimlerini
çektim, bütün gazetelere manşet oldu.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Giremiyoruz.
dediniz.
AYTUĞ ATICI (Devamla) -
Sonra tekrar girmek için izin istedim, Bakan da, Bakan
Yardımcısı da bütün ısrarıma ve yazıma
rağmen bana izin vermediler. Şimdi bu yasayı, bu kanunu, bu
düzenlemeyi getirdiğinizde anlıyorum ki kötü niyetlisiniz, niyetiniz
kötü çünkü içeride yine hukuka aykırı, kanuna aykırı
işler yapıyorsunuz. Bunu anlamak için hiç de âlim olmaya gerek yok.
Eğer orada kanuna aykırı iş yapmasaydınız bu
milletin vekilinin içeriye izinle girmesine müsaade ederdiniz. Yazıma
cevap bile vermediniz.
Yaptığımız
araştırmada
Milletin aklıyla, milletin izanıyla dalga
geçtiniz ve dediniz ki: Biz Akkuyuda taş ocağı
işletmesine ruhsat veriyoruz. Allah aşkına, seviyeyi bu kadar
düşürmeye gerek var mıydı? Ne için bunu yapıyorsunuz? Ya,
bakın, biz sizin uygulamalarınızı beğenmiyoruz, tamam
ama ne yapalım ki Hükûmetsiniz, ne yapalım ki bütün dünya bizi
izliyor. Buna engel olmak istiyoruz ama halk size yetki verdi. Ama halk size Gidin,
Türk milletinin başını öne eğin. demedi. Allah
aşkına, özel güvenlikli bölge ilan ettiniz Akkuyu Nükleer Santrali
bölgesini, özel güvenlikli. Utanmadan, Taş ocağı
işletiyorum. diye, gittiniz, koskoca Mersin Valisine izin verdirdiniz.
Şimdi, yaptığınız ayyuka çıkınca, bunu ben
ayyuka çıkarınca bir madde getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: Efendim,
üretim tesisiyle doğrudan ilgili olmayan yapıların
inşasına başlanabilir. Böyle bir rezalet daha Türkiye
Cumhuriyetinde olmadı. Bir işi yapıyorsanız namusunuzla
yapın ya!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Ne diyorsun sen ya!
ABDULHAMİT GÜL
(Gaziantep) Çok ayıp ya! Yakışıyor mu öyle bir laf ya,
öyle bir laf yakışıyor mu? Terbiyesizlik bu!
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Bu bir siyasi sorumluluktur. Nükleer santral yapma işi siyasi bir
sorumluluktur. Deyin ki: Biz bu sorumluluğu alıyoruz, aslanlar gibi
yapıyoruz. Niye dalavere yapıyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Aslanlar gibi yapıyoruz, aslanlar gibi. Sana mı soracağız?
Aslanlar gibi yapıyoruz.
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Niye Taş ocağı işletiyoruz. diye ruhsat verip de orada
nükleer santralde taş ocağı adı altında
altyapıları yapıyorsunuz? Hiç utanma yok mu Allah
aşkına? Hiç sıkılma yok mu yalan söylüyorsunuz bu kadar
millete?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Aslanlar gibi yapıyoruz.
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Bu kadar millete yalan söylemeye hakkınız yok. Yapın santrali,
alın sorumluluğu, biz de hesabını soralım. Bu kadar
alçalmaya gerek yok.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Hadi bakalım! Aslanlar gibi çalışıyoruz. Sen
alçalıyorsun!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Başkanım, nasıl bir dil kullanıyor bu ya?
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Karar yeter sayısı Başkanım.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı talebi vardır, karar yeter sayısını
arayacağım.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bostancı, dinleyeceğim sizi. Şimdi oylamaya geçtim.
Önergeleri kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul
edilmemiştir.
Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, milletin başını öne eğdirecek hiçbir
iş yapmadık. Milletimiz başını öne eğdireceklere
güç ve destek vermez. AK PARTİ on dört yıldır iktidarda,
milletin başını dik tuttuğu için iktidarda; bu bir. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İkincisi: Akkuyu Nükleer Santralinin
yapılacağını dünya âlem biliyor. Her şey kurallara ve
hiç şüphesiz, namusa uygun bir şekilde yürüyor. Bunu burada bir namus
tartışmasına getirmek talihsizliktir,
haksızlıktır, hadsizliktir. Dolayısıyla, evet,
eleştiri yapabilir, dile getirebilir ama bu işi bir namus
tartışmasına dönüştürmek son derece ayıptır.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Dün de Namuslu
bir iş değil." dedi.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
açıkça hadsizlik yaptığımı söyleyerek sataşmada
bulunmuştur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle yaptın
zaten.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
efendim
Buyurunuz Sayın Atıcı.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
8.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Değerli
arkadaşlar, Akkuyu Nükleer Santralinin yapıldığı yere
Mersin Valiliği izniyle taş ocağı lisansı
verildiğini size belgelesem bu söylediklerinizi geri alır
mısınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) Sen kendi sözünü
geri al ya.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Yani, bana diyorsunuz
ki Her şey kanuna uygun. Sayın Bostancı, şu anda kanun
size diyor ki: Buraya nükleer santral yapma arzunuz var ama bu arzu için
belirli yasal düzenlemeleri yerine getirmeniz gerekiyor, ÇED raporu
almanız gerekiyor, ÇED raporu almadan orada kılınızı
kıpırdatamazsınız diyor kanunlar. Siz ne
yaptınız? ÇED raporu almadan dediniz ki: Biz başka bir yöntem
deneyelim, buraya taş ocağı ruhsatı alalım.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Taş ocağına
ihtiyaç olabilir.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Taş
ocağı ruhsatı alıp orada bir işlem yapmaya
başladınız. Orası özel güvenlikli bölgedir, milletvekili
olarak ben bile giremiyorum, nükleer santrale tahsisli bir bölgedir, taş
ocağına değil. Milletin aklıyla dalga geçtiniz, onu
söylemeye çalışıyorum. Orada siz kalkıp da taş
ocağı işletseydiniz, eyvallah. Gittim gördüm, yüzlerce ağaç
kesilmiş. Dedim ki oradaki yetkiliye: Bu ağaçlar niye kesildi madem
taş ocağı işletiyorsunuz?
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) Hani giremiyordunuz
oraya?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Bana dediler ki:
Yangın yolu yapıyoruz. Taş ocağında yangın yolu
yapmanın bana biriniz mantığını açıklayın.
Eğer yasalara uygun yapacak iseniz bir işi ÇED raporunu
bekleyeceksiniz. O yüzden, ben size diyorum ki: Hükûmetsiniz, böyle bir
iddianız, böyle bir arzunuz olabilir; bu bir siyasi sorumluluk gerektirir
ama yetmez, insani sorumluluk da gerektirir. Ben size siyasi
sorumluluğunuzu öğretecek değilim ama ben size insani olarak
yaptığınızın yanlış olduğunu, sağlıksız
olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Ama, siz bu maddeyi
getirerek -iyice inceleyin, ara verin, bakın- geçmişte
yaptığınız hukuksuzluklara bir kılıf
buluyorsunuz. Bu maddenin başka bir anlamı yoktur, o yüzden bu bir
namus tartışmasıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Atıcı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, bakın, sayın milletvekili hâlâ namus meselesini
gündeme getiriyor, AK PARTİ Grubunu namussuzlukla itham ediyor.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Estağfurullah, öyle bir
şey söylemedim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sözünü geri
alması gerekir.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Aslanlar gibi
yapıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz, bu
yapacağı konuşmada bunu yapacak diye bekledik ama sayın
milletvekili hâlâ namus meselesini gündeme getirip önceki sözlerinin
arkasında olduğunu ifade ediyor. Lütfen, sözünü geri alsın.
BAŞKAN Sayın Elitaş, şimdi, ben
Sayın Atıcıyı dikkatle dinledim. Sayın
Atıcı, Akkuyu Nükleer Santralinin yapıldığı ilin
milletvekili, kendi gözlemlerini kendi görüşleri çerçevesinde
anlatıyor. AK PARTİ Grubu namussuzdur. şeklinde bir ithamda
bulunmadı.
LEVENT GÖK (Ankara) Asla!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Namuslu bir
konuşma yapmadı Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır, öyle değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Namusa uygun bir
konuşma yapmadı. Namuslu bir konuşma yapmadı.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Evet, namussuzca
bir konuşma yaptı.
BAŞKAN Sayın Elitaş, bakın, ben
bütün hatiplerin karşı tarafı, diğerlerini, diğer
milletvekillerini incitici konuşma yapmamasına özen gösteririm, öyle
bir şeyi fark ettiğim an ya da uyarılar üzerine
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Biz incindik ama çok.
BAŞKAN -
bilgim dâhiline girdiği anda gerekli
uyarıyı yaparım. Sayın Atıcı şimdi
yapmış olduğu konuşmada dikkatli bir dille tespitlerini
aktardı, bir gözlemini aktardı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Öncesini diyorum
ben.
BAŞKAN Namus kavramının geçtiği
bütün cümleler, kelimeler, bütün ifadeler karşı tarafı, bütün
bir grubu itham eden, namussuzlukla suçlayan ifadeler değildir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, tutanaklara bakarsanız, o konuşmada var.
BAŞKAN Bir yanlışı, yani kendi
görüşleri çerçevesinde yanlış olduğunu ifade ettiği,
yanlış olarak değerlendirdiği bir hususu Genel Kurulun
bilgisine sunuyor efendim.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hayır
efendim, tutanaklara bakın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, önerge üzerinde yaptığı konuşmada
tutanaklara bakarsanız görürsünüz, önerge üzerindeki yalnız.
BAŞKAN Tutanaklara bakacağım Sayın
Elitaş, tutanakları getirteceğim, bakacağım,
değerlendireceğim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Sayın Bostancı, şimdi, bakın, Sayın Elitaş bir
açıklama yaptı. Sayın Elitaşın
açıklamasını yetersiz mi buldunuz, o nedenle mi? (AK PARTİ
sıralarından Hadi be! Ne alakası var? sesi)
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Ne alakası var?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Ekleyeceğim bir husus var, o da şudur:
Sayın Atıcı, elbette nükleere karşı olabilir.
BAŞKAN
Kim o? Bana Hadi be! diyen birisi mi var orada acaba?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, Sayın
Atıcı nükleer reaktöre karşı olabilir, santrale
karşı olabilir, buna ilişkin kendi iddialarını ortaya
koyabilir, elbette AK PARTİnin yaklaşımını da
eleştirebilir ama bu eleştirileri bir tür ahlak, namus ve
insanlık meselesi olarak takdim etmek, işin bağlamının
ötesinde spekülatif bir iştir ve uygun değildir.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Naci Bey, öyle bir kastının
olmadığını söyledi ama ya.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Üstelik Yaptığınız işi
namusluca yapın. şeklindeki çağrı -şu anda
yaptığınız iş- herhâlde namusa ilişkin başka
bir kavramı çağrıştırır. O bakımdan
hadsizliktir, bizim söylediğimiz bu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tutanakları inceleyin Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Tutanaklara bakacağım.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242),
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288),
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/586), Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylamıştık.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde
kabul edilmiştir.
18inci madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
18inci maddesinin (1)inci fıkrasının sonunda geçen "aranmaz"
ibaresinin "aranır" biçiminde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Kemal Zeybek
Balıkesir Kocaeli Samsun
Çetin Arık Özkan Yalım Ömer Fethi Gürer
Kayseri Uşak Niğde
Bülent Yener Bektaşoğlu Erkan Aydın Şenal
Sarıhan
Giresun Bursa Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
OKTAY
VURAL (İzmir) Bizim önergeyi çekiyoruz.
BAŞKAN
Önerge, önerge sahipleri tarafından geri çekiliyor.
Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18ini maddesinin (b)
bendinde yer alan "ölçüm verisi aranmaz" ifadesinin "da belirli
süreli ölçüm verisi bulunması istenir" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican
Önlü
Bitlis Tunceli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşma isteyen Behçet Yıldırım,
Adıyaman Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin
18inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Yine şirketleri,
holdingleri ihya edecek, tamamen sermayenin istediği bir yasa teklifiyle
karşı karşıyayız. Burada göz ardı edilen, sosyal
devlet anlayışıdır. Sosyal devletin en önemli görevi,
birinci vazifesi yurttaşlarımızın temel gereksinimleri olan
yol, su, elektrik, eğitim, sağlık gibi ihtiyaçlarını
hiçbir ücret almadan karşılamaktır. İktidar bu temel
gereksinimleri yolsuzluk olarak algılamış,
hırsızlıkları, yolsuzlukları aklama yoluna
gitmektedir.
Tabii, Elektrik Piyasası
Kanunu görüşülürken özelleştirmenin de işçilerin, emekçilerin
yararına olmadığının somut örneklerini görmekteyiz.
Özelleştirmeye muhalefet ettiğimiz zaman öngördüğümüz
olumsuzluklar bugün yaşanmaktadır. Somut bir örnekle
açıklayayım: Doğup büyüdüğüm Adıyaman merkeze
bağlı Turunç köyü geçenlerde bir hafta susuz kaldı. Niye?
Trafonun elektrik borcu zamanında ödenmemiş diye hemen özel
şirket gelip köyün suyunu kesiyor. Bir hafta 5 bin nüfuslu köyün suyu
kesiliyor. Hastalık riski var, bulaşıcı hastalık riski
var. Millet su ihtiyacını 5 kilometre uzaktaki Fırat Nehrinden
karşılamak zorunda kaldı. Bu suyun kesilmesiyle temizlik, hijyen
gibi olmazsa olmaz olan
Temizlikten dolayı bulaşıcı
hastalıklara davetiye çıkarıldı. Eğer TEK yani Türkiye
Elektrik Kurumu özelleştirilmemiş olsaydı devlet elektriği
kesmeyecek dolayısıyla köy susuz kalmayacaktı. Doğrusu da
budur, sosyal devlet içme suyundan para almaz, vatandaşlarını
karanlıkta bırakmaz.
Yine biliyorsunuz,
Adıyaman tarımla uğraşan bir ilimiz. Büyük
çoğunluğu susuz tarımla uğraşıyor. Bu sene
yağışlar az oldu; yağışların az olmasından
dolayı yeterince ürün alınamadı, rekolte ve ürün kalitesi
düştü yani kuraklık gibi bir şey yaşandı. Ama, bir iç
deniz, göl büyüklüğündeki Atatürk Barajının ne suyundan ne de
elektriğinden yararlanmaktayız. Çok az bir maliyetle hayata
geçirebileceğimiz bazı projeler vardı; maalesef, bunlar iktidar
tarafından hayata geçirilemedi. Acaba halkın bu
kayıplarını devlet karşılayabilecek mi? Parti
programımızda hedeflediğimiz özerklik yani yerellerin güçlenmesi
ideallerimiz gerçekleşseydi inanın bu sorunların çoğu
kısa zamanda halledilirdi.
ALİM TUNÇ (Uşak) -
Halledersiniz siz(!)
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) -
Bunlardan doğrudan demokrasi ilkelerine uygun olarak
katılımcı yerel yönetim modelini geliştirmek, halkı
mağdur eden, ranta dayalı kentsel dönüşüm politikalarını
durdurarak sosyal projeler desteklenmiş, yerinde dönüşüm modeliyle
insanca yaşanabilir kentleri geliştirmek, yine merkez ile yerel
arasındaki ilişkiyi yerinden yönetimin güçlendirilmesi yönünde
düzenlemek, yerel yönetimleri toplumsal ihtiyaçlar temelinde geliştirmek,
yerel kaynakların adil ve etkin kullanımını sağlamak,
doğayı, suyu, ormanı, dereleri, meraları, sahilleri,
tarım alanlarını, su ekosistemini korumak ve bunların
sermaye birikim sürecinde kâr ve rant alanı olarak
kullanımını önlemek yönünde mücadele etmek. Yine,
sağlık, eğitim, çevre, kültür, ulaştırma,
bayındırlık, tarım, trafik ve güvenlik hizmetleri
hakkındaki kararların alınmasında, yürütülmesinde asıl
yetkili yerel yönetimlerdir. Merkezî vesayeti ortadan kaldırmak, yetkinin
yerele azami ölçüde devriyle valilerin seçilmesini, yerellerin kendilerini,
topraklarını, bölgelerini ve kaynaklarını etkileyen
gelişmeler üzerinde söz ve karar sahibi olmalarını sağlamak
demokratik bir hedef olmalıdır. Eğer biz bunları
gerçekleştirmiş olsaydık inanın, bugün sermaye için
değil halkımız için çalışıyor olacaktık.
Herkesi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Yıldırım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
18inci maddesinin (1)inci fıkrasının sonunda geçen "aranmaz"
ibaresinin "aranır" biçiminde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Şenal
Sarıhan (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Şenal Sarıhan, Ankara Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Sarıhan. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞENAL SARIHAN (Ankara)
Değerli Başkanım, değerli kâtip üye arkadaşlar,
değerli bürokratlar, milletvekilleri ve emekçi arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, esas olarak ulusal bir
isteği karşılamak üzere, ulusal nitelikli bir teklif üzerinde
konuşuyoruz. Elektrik enerjisinin, yenilenebilir elektrik enerjisinin
Türkiye'ye hâkim olması hepimizin yararına. Bu, bizi
birleştirecek bir konu. Belki diğer yasalar üzerinde farklı
grupların menfaatleri olduğundan söz edebiliriz ancak bu madde
üzerinde, bu yasa teklifi üzerinde bütün bir Türkiye'nin geleceğinden söz
etmek mümkün. Bunu değerlendirerek nasıl bir çalışma
yapılmalıydı diye düşünüyorum. Muhalefetteki siyasi
partiler ile iktidar partisinin ortaklaşa, verimlilik ve halka hizmet
anlayışıyla hareket ederek bütün maddeler üzerinde tek tek
görüşmeler yapması ve bu görüşmelerle esas olarak
anlaşmanın sağlandığı bir metinle buraya gelmesi
gerekirdi. Bunu ne yazık ki başarabilmiş durumda değiliz.
Bu, bir yöntem olarak uzunca zamandır burada var olan bir yöntem. Ben bu
konudaki düşüncelerimi, esas olarak doğrudan alanımda olmayan
bir konuda yaptığım incelemeyle ilgili bazı sonuçları
sizinle kalan süre içinde bölüşmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
yenilenebilir enerji yani rüzgâr ve güneş kaynaklarının rekabeti,
teşvik edilmesi, korunması, kullanılması, uygulama
yönetmelikleri 2013 yılında çıkarılmış. Elektrik
dağıtımı, bağlantı sistem kullanımı,
şebeke kodu, bildirim, ithalat ve ihracat ile tüketici hizmetleri
yönetmelikleri de 2014te kabul edilmiş. Ancak, mevzuatın
karışık olması ve bürokratik işlemlerin çok uzun
sürmesi ve bu durumun maliyetleri artırması nedeniyle girişimci
sayısı ve kapasite çok az. Güneş enerjisinden fotovoltaik panel
kurmak için bürokratik işlemler en az bir yıl sürüyor, sistem bedeli
kadar bürokratik sürece para harcanması gerekiyor. Bu durum, ucuz
teknolojiyle yerli yatırım ve istihdam potansiyeli büyük bir
alanı, bu yıl teşviksiz sisteme geçecek olan Avrupa
karşısında dezavantajlı duruma sokuyor.
Bugün güneş enerjisinde
kurulu güç ancak 50 megavata ulaşabilmiş durumda. Oysa, Türkiyede
çorak arazilerde toplam 200 gigavatlık bir enerjiye ulaşabilme
kapasitesi var. Şu anda Türkiyenin tüm santralleri dâhil üretim gücünün
65 gigavat olduğu düşünülürse bu çok büyük bir potansiyeli ifade
ediyor. Bu potansiyeli harekete geçirmek için mevzuat ve prosedürün
hızlandırılması ve birleştirilmesi, aynı zamanda
yalınlaştırılması gerekiyor.
Nükleer enerjiden vazgeçmek
şart gibi görünüyor. Almanya, Türkiyedeki güneşin yarısına
bile sahip değilken güneş enerjisindeki kurulu gücü Türkiyenin tam
100 kat üzerinde. Türkiyenin toplam elektrik enerjisi kurulu gücü 73 bin
megavat olarak ifade ediliyor. Güneş enerjisinin toplam içindeki payı
ise sadece 0,4 oranında. Almanyanın güneş enerjisinde kurulu
gücü 39 bin megavat olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi, biz
tüketiciye haklar tanırken, esas olarak acaba tüketicinin ihtiyaçları
üzerinden mi yoksa bu konuda genel anlamda ulusal çıkarlarımız
ve halkın çıkarları yönünden mi değerlendirme yapmalıyız?
Bu yasa metninin hazırlanışı sırasında asıl
bakış açısının, bu konudaki çıkarın hangi
noktada olduğu olmalıydı. Oysa görüyoruz ki
Biraz önce de ifade
etmeye çalıştım çok da rahat konuşamadığım
bölümde. Biz ne yaptık? Biz hem Anayasa Mahkemesinin hem de Yargıtayın
iptal etmiş olduğu noktaları yeniden bugün gündeme getirdik ve
bunun üzerinden kısa bir süre sonra Anayasaya aykırılık
sebebiyle Anayasa Mahkemesi önüne gidecek ve oradan dönecek bir yasa metnini
kaleme aldık. Bu, aslında bize zaman kaybettiriyor ve bizi kendi
alanımızda döndürüp duruyor. Bildiğiniz gibi hem 6446
sayılı Yasa hem de 5346 sayılı Yasa çok yeni yasalar.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Sarıhan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 18inci
madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde üç
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
19uncu maddesinde geçen yönetmelikle ifadesinin yönetmelik hükümleri ile şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
Ahmet Selim Yurdakul
Antalya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan Milli
güvenliği ilgilendiren kurum ve kuruluşların ibaresinin Türk
Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve Jandarma Teşkilatının
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet Gaydalı Mahmut Toğrul
Tunceli Bitlis Gaziantep
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
19uncu maddesinde geçen Bu tesislerde yatırım gerekmesi durumunda
bu yatırım ilgili kurum ve kuruluşlarca yapılır.
ibaresinin Bu tesislerde yatırım gerekmesi durumunda bu
yatırım ilgili dağıtım şirketi tarafından
yapılır. biçiminde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin
Tarhan Kemal
Zeybek
Balıkesir Kocaeli Samsun
Çetin Arık Didem
Engin Özkan
Yalım
Kayseri İstanbul Uşak
Ömer Fethi Gürer Bülent Yener
Bektaşoğlu Erkan
Aydın
Niğde Giresun Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Çetin Arık, Kayseri Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Arık. (CHP sıralarından alkışlar)
ÇETİN ARIK
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz
bu kanun teklifi AKP Grubunun getirdiği birçok kanun tasarısında
olduğu gibi yurttaşlarımızın değil de
şirketlerin çıkarlarını güvence altına alan bir kanun
teklifi. Burada çıkarları korunmak istenen
vatandaşlarımız değil, asla ve asla milletimiz değil,
elektrik dağıtım şirketleridir. Bu yasa teklifiyle her
zaman millet diyen millî irade diyen milletin adamı diye posterler
bastıran AKPnin bir kez daha milleti nasıl
aldattığına şahitlik ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, yıllardır yurttaşlarımızdan
kayıp kaçak bedeli adı altında ücret alınmaktadır.
Kısaca, dürüst vatandaşlara elektriği kaçak kullananların
faturası zorla ödettirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bazı vatandaşlarımız, geçtiğimiz
yıllarda, çocuğuma harçlık verebilmek için otobüse binemiyorum,
çocuğuma vereceğim harçlığı benden çalıyorlar,
benden çalınan paramın iadesini istiyorum diyerek yargıya
başvurdu. Yargı da kayıp kaçak bedeli adı altında
alınan paranın vatandaşa iadesine karar verdi. Hukuk da vicdan
da etik kurallar da bunu gerektiriyor. Hatta dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı hemşehrim Sayın Taner Yıldız da kayıp
kaçak bedelinin dağıtım şirketlerine kesileceğini
açıklamıştı. İşte havuz medyasından
manşetler: Kayıp kaçağın faturası dağıtan
şirkete, vatandaşa yansıtana ceza verilecek. Yine Elektrikte
kayıp kaçak bedelini vatandaş ödemeyecek. Peki, ne
değişti, neden bugün bu haksız bedel vatandaşın
omuzlarına yükleniyor? Anlaşılıyor ki AKP için hukuk,
vicdan, etik kurallar, verilen sözler yandaş söz konusu olduğunda
rafa kalkıyor.
Değerli milletvekilleri,
her şeyden önce, kayıp kaçak uygulaması Anayasamızın
temel ilkesi olan eşitlik ilkesine de aykırıdır. Dolayısıyla,
Anayasa ve kanunları delmeyi, kendi çıkarları doğrultusunda
eğip bükmeyi alışkanlık hâline getiren, bunu bir marifet
sayan AKP Grubu, vatandaşımızın açıkça aleyhine olan
bu haksız uygulamayı ne kadar uğraşırsa
uğraşsın hukuki bir temele dayandıramayacaktır. Hiçbir
kanun hükmüyle Anayasamızın bu ilkesi geçersiz duruma
düşürülemez, bu hukuken mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri,
bu haksız ve eşitlikçi olmayan uygulama, aynı zamanda
yurttaşlarımızın devlet, hukuk ve adalet sistemine olan
inancını da köreltecektir. Bu sorun, haksızlığı
kestirme yoldan kanunlaştırarak değil, sahada kayıp kaçak
oranını yok edecek teklifler geliştirilerek çözülebilir. Biz de
bu konuda bir kanun teklifi hazırladık. Kayıp kaçak bedelleri
genele yayılamaz, her bölgede kayıp kaçak bedeli o bölgedeki yerel
yönetimler tarafından ödensin dedik. Çünkü, bölgeler arasında çok
ciddi farklar var; bazı bölgelerde kayıp kaçak oranı yüzde 7ler
civarındayken bu oran bazı bölgelerde yüzde 80ler civarında. Bu
daha adil bir yaklaşım olacaktı ama iktidar bu teklifimizi
görmezden geldi. Kaçak elektrik parasını dahi tahsil edemeyen bir
yönetim bu ülkeyi yönetemiyor demektir.
Değerli milletvekilleri,
sizin bu uygulamanızı bir örnekle anlatmak isterim.
Arkadaşlarınızla bir lokantaya gidiyorsunuz, lokanta
tıklım tıklım dolu. Sonrasında bir grup geliyor, onlar
da yiyip içiyorlar, masalarında bir kuş sütü eksik. Sonra, o
masadakiler hesabı ödemeden çekip gidiyorlar. Sonra siz hesabı
isteyince önünüze şişirilmiş bir hesap geliyor; 52 liralık hesap
olmuş 105 lira. İtiraz ettiğinizde lokanta sahibi size
Aslında sizin hesabınız bu kadar değil ama yan masadakiler
yediler, içtiler, sonra da hesabı ödemeden çekip gittiler, ben de
onların hesabını size yazdım. diyor.
Başkasının yediği yemeğin faturasını neden
bana kesiyorsunuz? diye itiraz etmez misiniz Sayın Bakan? Sizin kanun
teklifinizin bu durumdan ne farkı var? Bakınız, 52 liralık
elektrik tüketen bir vatandaşımıza tam 105 liralık elektrik
faturası geliyor. Tükettiği 52 lira ama gelen fatura 105 lira.
Sayın Bakan, siz itiraz etmiyorsunuz ama ben millet adına bu
haksızlığa itiraz ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, burası milletin Meclisi. Gelin, burada
yaptığımız yasalarımızla dürüst, namuslu
vatandaşları cezalandırmayalım. Gelin, hep birlikte
milletin sesi olalım. Lütfen, talimatla değil
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Devamla) -
gelin, bir kez de olsa vicdanlarımızla karar verelim.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Arık.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan Millî
güvenliği ilgilendiren kurum ve kuruluşların ibaresinin Türk
Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve Jandarma Teşkilatının
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Toğrul (Gaziantep) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Mahmut Toğrul, Gaziantep Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
gecenin bu vaktinde maalesef, Türkiye yararına yasa
yaptığımızı iddia ediyoruz; bu, başlı
başına bir garabet.
Değerli arkadaşlar,
Türkiyede 2023 yılına kadar 2.500 tane HES yapılması
planlanmaktadır. AKP döneminde yaratılan ekolojik tahribat ve halk
sağlığına yönelik yaşamsal tehditler göz ardı
edilerek kısa dönemli kârların gerçekleşmesi amacıyla
doğayla ilişkilerde piyasa mantığını hâkim
kılan yasal düzenlemeler yapıldı ve yapılmaktadır.
Hidroelektrik santrallerine
Türkiyedeki gelişim tarihi açısından
bakıldığında, 4628 sayılı Yasa bir dönüm
noktası olarak görülmektedir. 2003 tarihi itibarıyla 4628
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde yürürlüğe
giren Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliği ve takip
eden yasal düzenlemelerle Türkiyedeki bütün akarsuların kullanım
hakları kontrolsüz bir biçimde özel sektöre devredilmiş, doğa
üzerinde sermaye hâkimiyetinin kurulması ve
yaygınlaştırılması yasal bir zemine kavuşturulmuştur.
Bu santrallerin tamamı tamamlanıp üretime geçtiğinde bile
ülkemizdeki enerji ihtiyacının sadece yüzde 5ini
karşılayacaktır, üstelik sadece yirmi beş otuz yıl
için. Derelerin getireceği alüvyona bağlı, ömrü biten her bir
HESe yeniden işlev kazandırabilmek için derelerin yönü tekrar
değiştirilecek ve eğer şimdiden dur demezsek bu doğa
katliamı, bir ölüm oyunuyla, kurumayan tek bir dere kalmayıncaya
kadar devam edecektir.
Yenilenebilir adı
altında dayatılan HESler, yenilenebilir kavramından
zararsız yanılsaması yaratan, havza planlaması temelinde
bütüncül bir su politikasından yoksun, tüm akarsuların her
noktasının parsellenmesiyle kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde
inşa edilmeye çalışılan HESler doğanın dengesine
çok boyutlu bir müdahaleye denk geldiğinden büyük bir ekolojik
yıkımın esasını teşkil edecektir. Dere
yatağına yapılan müdahaleyle dere içinde ve etrafındaki
canlı yaşamı büyük ölçüde zarar görmekte, yüzlerce endemik tür
yok olmakta, taban suyu ve yer altı suyu seviyeleriyle oynanmakta,
inşa aşamasında etrafındaki ağaçlar kesilmekte, orman
kalitesi düşürülüp erozyonun önü açılmaktadır, tarım
ürünlerinin türü değişmektedir. Özetle, binlerce yıllık bir
süreçte oluşmuş doğal dengeye yenilenebilir gibi
değerlendirilen, HES adı altında yapılan müdahalelerle
doğa katliamları gerçekleştirilecektir.
Değerli milletvekilleri,
sadece Dersimde 25 barajın yapılması gündeme getirilmektedir.
Bunların hiçbir tanesi aslında enerji amaçlı değil. Türkiye
literatürüne ve dünya literatürüne kazandırdığımız bir
kavram var, güvenlik barajları adı altında, özellikle,
bölgemiz büyük bir baraj yığınağı hâline getiriliyor.
Sınır boyunda ve bölgede yapılacak olan HESlerle tüm dereler
yok edildiği gibi, aynı zamanda, bölgenin kültürü, tarihi,
coğrafyası da yok edilmektedir. Bunların başında,
yine, tarihi Hasankeyf var. Ilısu Barajıyla yok edilecek, on iki bin
yıllık tarihî Hasankeyfin maalesef enerjiye kurban edildiği
söyleniyor ama gerçek bu değil. Gerçekte olan nedir? Gerçekte olan,
aslında bir tarihin, bir coğrafyanın, bir kültürün, daha
doğrusu yılların kültürlerinin, medeniyetlerinin yok
edilmesidir, oraya ait olan ne varsa tarihin derinliklerine gömülmesidir. Bu
anlayışla, maalesef, yaşadığımız ekosistemi
yok ettiğimiz gerçeğini de unutmaktayız. Bu evreni biz teslim
almadık, bu evren çocuklarımızın bize emanetidir, onlara
devretmekle yükümlüyüz, onlara bırakmakla yükümlüyüz.
Dolayısıyla, bu talana bir an önce Dur. demek zorundayız. Her
yeri talan ediyorsunuz, her yeri yok ediyorsunuz, tarihi, coğrafyayı,
kültürü ne varsa önünüze gelen, bir miktar kâr için, bir miktar
zenginleşme için, bir miktar yandaşa para kazandırmak için her
şeyi yok ediyorsunuz. Bu ülkeyi yok ettiğiniz gerçeği de bir
gerçektir.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Toğrul.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
19uncu maddesinde geçen yönetmelikle ifadesinin yönetmelik hükümleri ile
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu (Hatay) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Mehmet Necmettin Ahrazoğlu, Hatay Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Hatay ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunuyla ilgili
Teklifin 19uncu maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
maddeyle millî güvenliği ilgilendiren kurum ve kuruluşların
mülkiyetinde olup bu kurum ve kuruluşların tesislerinin elektrik
enerjisi sağlayan orta gerilim seviyesine bağlı hat ve
tesislerin işletme, bakım ve onarımının ilgili kurum
ve kuruluşların talep etmesi hâlinde, bölgede görevli
dağıtım şirketleri tarafından yapılacağı
belirtilmektedir. Bu tesislerde yatırım gereksinimi duyulmasında
ise yatırımın ilgili kurum ve kuruluşlarca
yapılacağı ve bu kapsamda verilecek hizmetlere ilişkin
alınacak bedeller ile uygulamaya ilişkin usul ve esasların kurum
tarafından çıkarılacak
yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir. Yani, burada dağıtım
şirketlerine bir avantaj verilmektedir.
Bu teklifte
Dağıtım şebekesi, tüketicilerin iç
tesisatını dağıtım sistemine bağlamak üzere tesis edilen bağlantı hatları hariç
dağıtım tesisi şeklinde ifade edilmektedir. Bu
düzenlemeyle lisanslı dağıtım şirketlerinin
işletimine verilmiş olan dağıtım sisteminin
sınırları değiştirilmektedir.
Kanundaki tanımdan
anlaşılacağı üzere, yapı, bina giriş
noktalarına kadar olan tüm tesisat yani bağlantı hatları da
dâhil her şey, dağıtım tesisi kapsamında iken ve bu
hatlar bedelleri lisanslı dağıtım şirketleri tarafından
ödenerek yapılmak zorunda iken kanuna bir bağlantı hattı
kavramı eklenerek yapılan değişikle, bağlantı
hattı dağıtım tesisinin bir parçası olmaktan çıkarılmakta,
maliyeti vatandaşın yani tüketicinin sırtına
sarılmış olmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde 21 elektrik dağıtım şirketi olduğu
Sayın Başkan,
sayın vekillerimizden rica etsek
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Ahrazoğlu
Sayın milletvekilleri,
lütfen efendim, sükûnete davet ediyorum sizi. Biliyorum vakit çok ilerledi.
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Devamla) - Kendi kanununuz. Kendi kanununuzu
çıkarıyorsunuz, şu saate kadar muhalefet olarak bekliyoruz.
Kanunla ilgili, kusura bakmayın
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Senin arkadaşların nerede?
BAŞKAN Evet,
Sayın Ahrazoğlu, siz buyurun Genel Kurula hitap edin efendim.
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Çok ayıp ediyorlar Sayın Başkan ya!
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, ülkemizde 21 elektrik
dağıtım şirketinin bulunduğu, OECD verilerine göre
kayıp oranının dünya ortalamasının yüzde 6,4
olduğunu, bizde ise bu oranın yüzde 14-15 civarında
olduğunu; en çok kayıp oranının ise 3 şirketin
bulunduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olduğunu
birinci bölüm üzerinde yaptığım konuşmada
belirtmiştim. Ayrıca, güney bölgesindeki elektrik
dağıtım şirketince, Suriye'de yaşanan olaylar nedeniyle
göç sonucu kurulan kamplardaki elektrik ücretlerinin ödendiği ancak
kamplar dışında konutlarda oturanların kaçak elektrik
kullandığı, fatura bedellerinin ödenmediği, bu nedenle de
de EPDK tarafından tespit edilen kayıp kaçak hedeflerinin
yükseltilmesi talep edilmiştir. Hatay, Kilis, Gaziantep, Osmaniye, Mersin,
Adana gibi illerde kaçak oranı yüksek olduğundan dolayı
dağıtıcı şirket tarafından bu bedeller
istenmektedir.
Burada sormak istiyorum
Sayın Bakan, Suriyeliler tarafından kullanılan ancak yöre
insanına ödetilmek istenen veyahut da yüklenici şirket
tarafından bunun karşılanması, tarifenin yükseltilmesi
istenilen hususun ABden gelen geri kabul parasından Hatay yöresindeki ve
bu saydığım illerdeki insanlara ve konut sahiplerine ödenecek
mi?
Değerli milletvekilleri,
15inci maddeden teknik olmayan kayıp ibaresinin
çıkarılması üzerine verdiğimiz değişiklik
önergemiz, kayıp kaçak bedellerinin tüketiciden alınmasını
ve bu bedellerin faturaya yansıtılmasını
yasalaştıran uygulama ile aynı zamanda teknik olmayan
kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve
değiştirilmesi hakkında yetkinin Kurula verilmesi konularına
ilişkin iptal talebini içeren değişiklik önergemiz maalesef yine
AKPli milletvekilleri tarafından kabul edilmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum, sözlerinizi tamamlayınız Sayın Ahrazoğlu.
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
tüketiciyi korumaya yönelik yaptığımız tüm uyarılara
kulağını tıkayan AKP milletvekilleri ve Hükûmet, bu yasa
teklifiyle vatandaşı bir kere daha mağdur edecek diyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ahrazoğlu.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum:
Karar yeter sayısı
talebi vardır, karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde
kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde üç
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
20nci maddesinde gecen "dağıtım bölgesinde"
ifadesinden sonra gelmek üzere ve "komşu dağıtım
bölgesinde" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay
Konya
Mevlüt Karakaya Baki Şimşek Ruhi Ersoy
Adana Mersin
Osmaniye
Fahrettin
Oğuz Tor
Kahramanmaraş
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle getirilen 6446
sayılı Kanunun 14üncü maddesinin (6)ncı fıkrasında
geçen "kurul tarafından yönetmelikle belirlenen istisnalar
dışında" ibaresinin çıkarılması için
gereğini saygılarımızla arz ve tekiif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir
Isparta
Ahmet Akın Kemal Zeybek
Tahsin
Tarhan
Balıkesir Samsun
Kocaeli
Didem Engin Çetin
Arık Özkan
Yalım
İstanbul Kayseri
Uşak
Bülent Yener Bektaşoğlu Ömer Fethi Gürer Erkan
Aydın
Giresun Niğde
Bursa
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Görüşülmekte olan 312 sıra sayılı Kanun Teklifinin
20nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 20- 6446
sayılı Kanunun 14üncü maddesinin (1)inci fıkrasının
(b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
aşağıdaki ek fıkra eklenmiştir.
'b) Kurulu gücü azami on
megavatlık yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim
tesisi,
(6) Birinci
fıkranın (b) bendi kapsamında olan yenilenebilir enerji kaynaklarına
dayalı enerji üretim tesisleri için devlet desteği sunulur.
Desteğin ne kadar olacağı, yararlanma ve başvuru
koşulları ile denetim süreçlerine ilişkin usul ve esaslar Kurul
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı
Adıyaman
Alican
Önlü Mahmut
Celadet Gaydalı
Tunceli
Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında söz isteyen İdris Baluken, Diyarbakır
Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Baluken. (HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
enerji politikaları dış politikayla doğrudan ilişkili
olan hususlardır. Şu anda Orta Doğu coğrafyasında
kopan kıyametin aslında altında yatan temel neden, küresel
emperyal güçlerin ve onların bölgesel iş birlikçilerinin Orta
Doğunun enerji rezervlerine hâkim olma arayışlarıdır.
Bu anlamıyla Türkiyenin önünde önemli bir fırsat vardı yani
Türkiye, bölgede, Orta Doğuda sağlayacağı etkin bir güçle
bölgedeki enerji rezervleri, petrol, doğal gaz rezervleri üzerinde bölge
halklarıyla geliştirdiği ilişkiler üzerinden çok
avantajlı bir pozisyon sağlayabilirdi ama maalesef yanlış
dış politika, öngörüsüz yaklaşımlar ve tamamen Kürt
karşıtlığı üzerinden geliştirilen Suriye
politikası Türkiyenin böyle tarihî bir fırsatı
kaçırmasına neden oldu. Dolayısıyla da burada enerji
piyasasıyla ilgili teknik birtakım düzenlemelerle, biz, Türkiyenin
enerji politikalarında kısmi, palyatif değişiklikler
yapabileceğimizin arayışı içerisindeyiz.
Şunu ifade edelim: Yani,
Türkiye, aslında çözüm süreci içerisinde Rojavayla ilgili doğru
temelde birtakım politikalar üzerinden yürüyebilseydi, Suriye
politikalarını doğru okuyabilseydi, demokratik Suriye
cumhuriyetine gidecek barışçıl diplomatik çabalarda sözü
dinlenen etkin bir aktör konumuna gelseydi bugün enerji konusunda da birkaç
ülkenin iki dudağı arasından çıkacak olan cümlelere mahkûm
olan bir pozisyona da gelmezdi. Maalesef, IŞİDle, El Nusrayla,
Ahrar el-Şam benzeri çete örgütlerle her türlü kirli ilişkiye girildi
AKP eliyle, petrol ticaretleri yapıldı, sınırdan milyon
dolarlık -TÜİK rakamlarıyla belirlenecek olan- ticaretler
yapıldı.
ALİM TUNÇ (Uşak)
Yalan!
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Bütün bunları bütün dünya biliyor, bütün dünya konuşuyor,
bir tek ben söylemiyorum; bütün dünya konuşuyor ve önünüze de gelecek.
MUSTAFA KÖSE (Antalya)
Bırak dünyayı ya, gerçeklere bak, gerçeklere. Bütün dünya
konuşuyor... Boyuna yalan söylüyorsun, aylardır burada yalan
söylüyorsun.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Bütün bunların tamamının tek sebebi Kürt
karşıtlığı üzerinde oluşturmuş
olduğunuz dış politikadır ancak bu dış
politikayı siz doğru temelde revize etmediğiniz sürece de bu
yanlışlara bu ülkeyi maalesef sürüklemeye devam edeceksiniz.
MUSTAFA KÖSE (Antalya)
Aylardır aynı yalanı söylüyorsun, bıkmadın.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Şimdi, basında çıkan haberlere bakıyoruz;
Kürtler statü elde etmesin diye yavaş yavaş kardeş Esad
dönemine yeniden geri dönüşün arayışlarını
başlattınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY ÇANAK (Ordu) Sen
neredesin? Sen Türkiyenin neresindesin?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen efendim, lütfen
İDRİS BALUKEN
(Devamla) O diplomatik görüşmeleri şimdi el altından yeniden
sağlamaya çalışıyorsunuz.
Bakın, bizim burada
yaptığımız uyarıların tamamını bugüne
kadar hiçbir şekilde dikkate almadınız. Almayabilirsiniz
OKTAY ÇANAK (Ordu)
Türkiyenin zararına ne varsa oradasınız be!
İDRİS BALUKEN
(Devamla)
ama almadığınız zaman, önümüze gelen
faturayı kürsüden dile getirdiğimizde ya da uluslararası alanda
sizin önünüze geldiğinde o sorumluluktan kaçmayacaksınız.
Suriyede
yaptığınız yanlış politikalarla Rusyayla
ilişkileri getirdiğiniz nokta ortada. Yani önce böyle bir efelenme
durumu oldu, şimdi bir pilotaj hatasına getirip Acaba nasıl
toparlayabilirim?in arayışı üzerinde aslında ülkenin
dış politikasını küçük düşürüyorsunuz.
ALİM TUNÇ (Uşak)
O kadar anlıyorsun işte.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Bütün dünya bunları tartışıyor, bütün dünya
bunları tartışıyor. Bunu yapan, dediğim gibi, sizin
yanlış dış politikalarınızdır.
FEVZİ ŞANVERDİ
(Hatay) Halay çekiyordun orada, halay.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Şimdi, bütün bu dış politika
yanlışlarını Sayın Davutoğluna havale ederek bu
işin içerisinden sıyrılmayı düşünüyorsunuz ama dünya
bütün gerçekliği gördüğü için böylesi bir arayış
içerisinden herhangi bir sonuç yakalamanız mümkün değil.
OKTAY ÇANAK (Ordu) Milleti
kandıramazsın.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Hele hele Sayın Binali Yıldırımın
yaptığı dış politika açıklamalarına
baktığımızda da maalesef önümüzde daha kötü günlerin
olduğunu şimdiden öngörebiliyoruz. Alman Parlamentosunun
tavrıyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan Biz bütün
ilişkileri gözden geçireceğiz ve ciddi şekilde etkilenecek.
diyor. Sayın Binali Yıldırım da Endişe edecek bir
şey yok, biz ilişkileri kontrol altında tutacağız
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FEVZİ
ŞANVERDİ (Hatay) Sen ne biliyorsun, nereden biliyorsun!
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Ya beni şuradan dolayı ilgilendiriyor.
FEVZİ ŞANVERDİ
(Hatay) Halay çekiyorsunuz, halay.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, efendim, lütfen.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Büyükelçinin Türkiyeye gelip gelmemesinden haberin yok.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Grup Başkan Vekili, ne bu koro hâlinde ya!
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Gazeteci soruyor: Büyükelçiyi ülkeye çağıracak
mısınız? Büyükelçi Türkiyeye gelmiş, Başbakanın
haberi yok. Şimdi, böyle bir vizyondan hangi enerji politikası
doğru oluşturulabilir, hangi dış politika doğru
oluşturulabilir?
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Üç siyasi parti burada karar aldı, siz ne yaptınız, onu
söyleyin.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baluken.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Baluken, yüzlerce defa burada dile getirdiği, AK
PARTİnin Orta Doğuda IŞİD, El Nusra gibi birtakım
gayrimeşru örgütlerle ilişki kurduğu tarzındaki
iddialarını bir kez daha tekrar etmiştir. Bunu yüzlerce defa
dile getirdi, esasen biz de yüzlerce defa buna cevap verdik; kayıtlarda
mevcuttur, bir kez daha bu kayıtları hatırlatmakta iktifa
ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Reddettik ret, her seferinde reddettik.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bostancı.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Baluken, Sayın Gök vardı sizden önce.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Baluken görüşsün efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, bu verdiğim bilgiler kendi
bakış açımıza göre uydurmuş olduğum bilgiler
değil. (AK PARTİ sıralarından Tamamen uydurma. sesleri)
FEVZİ ŞANVERDİ
(Hatay) Aynen öyle, aynen.
ŞAHAP KAVCIOĞLU
(Bayburt) Tamamen uydurma.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Ya, dinlerseniz, bakın
BAŞKAN - Bir saniye
Sayın Baluken, Sayın Baluken bir saniye.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Baluken demin kürsüden konuştu.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Konuşamadık.
BAŞKAN - Şu
taraftan, Genel Kurulun bu tarafından çok yoğun laf atmalar oldu,
kendisini burada duymakta zorlandım. Şimdi ayağa kalktı bir
şey söylüyor, konuşmasına fırsat vermiyorsunuz; rica
ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Aynı koro devam ediyor, koro bunlar.
BAŞKAN - Bir hatibi
dinlemek bütün Genel Kurulun görevidir efendim, rica ediyorum.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, öncelikle şu
hatırlatmayı yapayım: Şu anda bu saatte Genel Kurulda
çalışmayı biz tercih etmedik. AKPnin getirdiği grup
önerisi üzerinden yarın ve bitmemesi durumunda pazar gününü de dâhil
edecek şekilde bir çalışma takvimi üzerinden şu anda burada
Meclis çalışması yürütüyoruz. Dolayısıyla, AKPli
vekiller de kendi gruplarının getirmiş olduğu önerilerle
ortaya çıkan bu çalışma takvimi doğrultusunda Meclis
çalışmalarına saygı duymak durumundadırlar.
Muhalefetin dile getirdiği, kürsüden dile getirdiği söz hakkına
katılmasalar bile saygı duyup cevabını da kürsüde vermek
durumundadırlar. Kaldı ki bugün sizin vermiş olduğunuz
arada da biz bu saat itibarıyla bu görüşmelerin
yapılmasının uygun olmadığını,
görüşmelerin burada sonlandırılması ve müteakip günde ya da
önümüzdeki haftada devam ettirilmesinin uygun olduğunu söyledik.
Dolayısıyla,
şu anda bu saatte bulunuyor olmanızın sebebi biz değil,
sizin getirmiş olduğunuz öneri ve uzlaşmaz tutumdur, bunu ifade
edeyim.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Yeter Başkan, yeter ya!
OSMAN
AŞKIN BAK (Rize) Hâlâ konuşuyor ya!
OKTAY ÇANAK
(Ordu) Git o zaman.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Yeter! Dinlemek istemiyoruz, yeter!
Bırakın bu izinli memuru.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Yine koro başladı. Bu ne biçim iş ya!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Evet,
buyurunuz.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) İkincisi, IŞİDi
CİHAN
PEKTAŞ (Gümüşhane) - Burada iki kişiyle
çalışıyorsunuz, daha ne konuşuyorsun?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sana ne?
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Biz kaç kişiyle
çalışacağımızı sana mı soracağız?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Hayret bir şey ya!
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Sayın Başkan, yeter! Yok böyle bir usul.
BAŞKAN Bir saniye.
Sayın milletvekili, siz
Başkanlık Divanına görevini mi öğretiyorsunuz?
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Hatırlatıyorum.
BAŞKAN Siz kim
oluyorsunuz da Başkanlık Divanına görevini
hatırlatıyorsunuz?
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Hatırlatıyorum, evet. Bir Milletvekili olarak görevim.
BAŞKAN Kendinize
gelin. Kendinize gelin.
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Siz kendinize gelin. Nedir yani?
BAŞKAN Sayın
milletvekili, tekrar size tutumunuzu gözden geçirmenizi
hatırlatıyorum.
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Geçiriyorum, tamam. Sizin de bana söz söyleme
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Hiç hoş olmadı o.
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Bana söylemesi de hoş değil.
BAŞKAN Sayın
milletvekili, bir şey mi söylediniz, duyamadım?
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Hayır size söylemedim, arkadaşınıza söyledim.
BAŞKAN Bir de bu el
kol işaretlerini de anlayamadım. Ne demek istiyorsunuz siz?
FATİH ŞAHİN
(Ankara) El kol işaretim yok. Konuşurken elim kalkıyor havaya,
size bir saygısızlık ifadesi değil.
BAŞKAN
Saygısızlık etmeyin, dinleyin!
Sayın Baluken, buyurun.
FATİH ŞAHİN
(Ankara) O sayın oluyor, biz siz oluyoruz; böyle bir şey mi
var?
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, IŞİDle ilgili,
sınır ticaretiyle ilgili bu Meclis tutanaklarına bütçe
görüşmeleri sırasında geçen kayıtlar var. TÜİK
verileri üzerinden biz 2014 ve 2016 yılları arasında Akçakale
Kapısından ve Cerablus Kapısından yapılan
sınır ticaretlerinin miktarlarını sorduk.
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Hâlâ konuşturuyor ya!
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Onlarla ilgili de Hükûmetin ilgili bakanlarının
vermiş olduğu cevaplar Meclis tutanaklarına geçmiş durumda.
Dolayısıyla, kendi kafamıza göre uydurduğumuz birtakım
uydurmalar üzerinden değil, Meclis tutanaklarına geçen, TÜİK rakamlarında
da olan hakikatler üzerinden görüşlerimizi dile getirdik.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Rusların uydurduğu hikâyeler onlar ya, Rusların uydurduğu
hikâyeler. Siz de katılıyorsunuz. Bu ülkenin IŞİDle hiçbir
alakası yoktur.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Baluken, tutanaklara geçmiştir.
Sayın Gök
III.-
YOKLAMA
(CHP ve HDP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Bizim
yoklama talebimiz var efendim.
BAŞKAN
Evet henüz oylama işlemine geçmemiştim ama şimdi geçiyorum.
Bir yoklama talebi
vardır.
Önce, yoklama isteminde
bulunan sayın milletvekillerini tespit edeceğim.
Sayın Gök, Sayın
Bayır, Sayın Emir, Sayın Arık, Sayın
Bektaşoğlu, Sayın Arslan, Sayın Sarıhan, Sayın
Atıcı, Sayın Yılmaz, Sayın Engin, Sayın
Gökdağ, Sayın Torun, Sayın Tarhan, Sayın Bakır,
Sayın Yeşil, Sayın Tanal, Sayın Toğrul, Sayın
Baluken, Sayın Dora, Sayın Yıldırım.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
İki parti 20 kişiyi zor buluyorsunuz.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) 20 kişi, sizin 200ünüzden daha fazla kürsüyü
kullanıyor, 20 kişi 200 kişiden daha fazla kullanıyor
kürsüyü. Bir de öyle bir durum var.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
20 kişinin etkisi olsaydı bu hâlde olmazdınız.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Maalesef 200 kişinin etkisi olsaydı bu hâlde
olmazdınız.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
200 kişinin etkisi devam ediyor.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) E, belli zaten, belli.
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara)
Son sözü yine biz söyleriz, son sözü hep biz söyleriz; hiç merak etmeyin.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Eyvallah.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına Yansıtılan
Bedellerin Kaldırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/28),
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/242), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/288), Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/586), Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya
Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1076), Denizli Milletvekili Kazım
Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1082) ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (S.
Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle getirilen 6446
sayılı Kanunun 14üncü maddesinin (6)ncı fıkrasında geçen
"kurul tarafından yönetmelikle belirlenen istisnalar
dışında" ibaresinin çıkarılması için
gereğini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan (Denizli) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Ankara) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili
girişimde pay devri gibi bir konuda istisnaların yönetmelikle
belirlenmesi doğru bir yaklaşım değildir. Teklif edilen
değişiklikle bu konuda adım atacak kişi ya da
kurumların konunun önemiyle bağdaşacak nitelikte bir çerçeve
içinde hareket etmeleri amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci
maddesinde geçen "dağıtım bölgesinde" ifadesinden
sonra gelmek üzere ve komşu dağıtım bölgesinde"
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mevlüt Karakaya (Adana) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Mevlüt Karakaya, Adana Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı
kanunlarda değişiklik öngören yasa teklifinin 20nci maddesiyle
ilgili verilen önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz teklifin ana fikri: Ülkemizde
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının
artırılması ve artan enerji talebine yönelik üretimin
dengelenmeye çalışılması. AKP Hükûmeti çok geç de olsa bu
yönde adım atmaya karar vermiş ve bir yasa teklifiyle
karşımıza gelmiştir.
Bildiğiniz gibi, bugün dünyada en önemli
yenilenebilir enerji kaynağı güneş enerjisidir. Güneş
enerjisinden yararlanmak içinse gerekli olan iki koşul bulunmaktadır.
Bunlardan ilki, ülkelerin kurulu gücü yani güneş enerjisine
yapmış oldukları yatırımlar. İkincisi ise
ülkelerin coğrafi konumu yani güneşlenme kapasiteleridir.
Ülkemizin de bu koşullardan ikincisinde çok
şanslı bir konumda olduğunu biliyoruz. Türkiye, İspanyadan
sonra Avrupada en iyi güneşlenme potansiyeline ve kapasitesine sahip ikinci
ülke. Lakin ülkemiz, kurulu güç olarak, Allah vergisi coğrafi konumumuz
kadar şanslı değildir. Ülkemizi yöneten iktidarlar bu
avantajımızı yıllarca kullanmamış ve milletimizi
dış ülkelere bağımlı hâle getirmişlerdir. Avrupa
ülkeleri 2000li yılların başında yenilenebilir enerji
kaynakları için yatırımlarına başladıkları
hâlde, ülkemizde ilk lisanslı güneş enerjisi ihalesi 2014
yılında yapılmıştır. Güneşlenme kapasitesi
ülkemizin üçte 1inden daha az olan Almanyanın kurulu gücü 38 bin megavat
olduğu hâlde, bizim ülkemizin kurulu güç kapasitesi 410 megavattır
sadece.
Değerli milletvekilleri, konu, sadece güneş
enerjisinde ya da diğer yenilenebilir enerji kaynaklarındaki
başarısızlık değildir. Asıl konu, enerji
politikalarımızın tamamen yanlış olmasıyla alakalıdır.
Bu geri kalmışlığı bitirmenin, bu dışa
bağımlılıktan kurtulmanın yolu ise büyük yapısal
değişikliklere başvurmakla mümkündür. Bu kapsamda Enerji Bakanlığının,
bağlı ve ilgili kuruluşların, enerjiyle ilgili
KİTlerin, EPDKnın yapısal durumunun mutlaka gözden geçirilmesi
gerekiyor.
Yenilenebilir
enerjinin yaygınlaştırılması ve enerji üretimindeki
payının artırılması için, sektörün tüm
taraflarıyla bir araya gelerek, geniş kapsamlı, yenilenebilir
enerji politikası oluşturulmalıdır. Yenilenebilir enerji
kaynaklarının diğer bir önemli ayağını
oluşturan hidroelektrik santral yapımında toplumda oluşan
duyarlılığın da göz önünde bulundurulması gerekir.
Havza planlaması çerçevesinde ekosistemi tahrip etme riski bulunmayan
projeler hayata geçirilmelidir. Ayrıca, bu konuda, çevresel etki
değerlendirmesi mevzuatı ve ilgili kurumları yeniden gözden
geçirmek gerekir. Enerji politikaları oluştururken ekosistemimizi de
düşünmeli ve bir tarım ülkesi olduğumuzu da unutmamalıyız.
Tarım ürünleri içerisinde biyoyakıt üretimini en az zararla ve en
yüksek faydayla gerçekleştirecek ürünler belirlenmeli ve üretimi
yapılmalı. Bugün hoyratça kullandığımız, hiç
ettiğimiz tarım topraklarının, verimli tarım topraklarının
1 santimetresinin beş yüz yılda oluştuğunu biliyor muyuz?
Değerli
milletvekilleri, buradan iktidara şu mesajı vermek istiyorum: Enerji
politikalarınız iflas etmiştir. Bu saatten itibaren enerjinizi
milletimizin, devletimizin menfaatlerine olacak şekilde harcayın,
önerilerimizi dikkate alın, daha fazla geç kalmayalım.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karakaya.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde
kabul edilmiştir.
21inci madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
21inci maddesinin (ç) bendinden ve teknik olmayan kayıp ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
Deniz
Depboylu
Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü Mahmut Toğrul
Bitlis Tunceli Gaziantep
MADDE 21- 6446
sayılı Kanunun 17'inci maddesinin (6) fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(6) Tüketiciye
doğrudan tükettiği enerji miktarı dışında hiçbir
şekilde ek maliyet fatura edilmez, kayıplar tüketicilere
yansıtılamaz. Tüketicilere, bugüne kadar tüketim dışı
fatura edilen miktar tüketicinin başvurusu üzerine Kurulca tespit edilir
ve yasal faizi ile birlikte tüketiciye bu paranın eşdeğeri kadar
enerji tüketim hakkı verilir. Bu temel ilke doğrultusunda kurulca
düzenlemeye tabi tarife türleri şunlardır:"
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü Mahmut Toğrul
Bitlis Tunceli Gaziantep
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21
inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır Tahsin Tarhan
Denizli İzmir Kocaeli
Kemal Zeybek Didem Engin Çetin Arık
Samsun İstanbul Kayseri
Özkan Yalım Ömer Fethi Gürer Bülent Yener
Bektaşoğlu
Uşak Niğde Giresun
Erkan Aydın
Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Aykut Erdoğdu, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Erdoğdu. (CHP sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet,
gecenin bir vakti yoruluyoruz. Şimdi, iktidar partisi diyor ki: Muhalefet
bizi niye yoruyor?
Birincisi şunu
söyleyelim
Elektrik gibi önemli bir kanunda yasa çıkıyor. Bizler de
bu halkın yüzde 25 oyunu aldık ve şu kanunda bir virgülüne bile dokunamıyoruz
ama bizim seçmenimiz de bu kanunla ilgili vergiler ödeyecek, bedeller ödeyecek.
ŞAHİN TİN (Denizli) Komisyondan
geçti bu.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Şimdi,
Komisyondan geçmiş olması bunun bir demokratik uzlaşma
içerisinde geçtiği anlamına gelmiyor.
Şimdi, bizim derdimiz şu. Öncelik
farkımız var aramızda, siz şöyle düşünüyorsunuz: Bu
elektrik üretim şirketleri var, dağıtım şirketleri
var, bunların maliyetleri var. Eğer bunların maliyetlerini
yükseltirsek bu şirketler zarar eder, batarlar, kapanırlar. Biz de
tüketici tarafından bakıyoruz, diyoruz ki: Bunları bunlara bu
şirketler yansıtamaz.
Şimdi, iki tarafa
baktığımızda hangi taraf daha büyük
haksızlığa uğruyor? Türkiye'deki geniş halk
yığınlarının durumuna bakın. Bir örnek
vardı: Hacire Arslan diye bir kadın var. Hacire Arslanın 5
çocuğu var. Hacire Arslanın elektriği kesilmiş; ertesi gün
ödevleri var, soğuk. Hacire Arslan da dul bir kadın. Gidiyor,
elektriğini kaçak olarak bağlıyor. Ve yakalandı Hacire
Arslan, kaçak elektrik kullanmaktan iki buçuk yıl hapis cezası
aldı. Kendisi kanser hastasıymış. Ben aradım Hacire
Arslanın çocuklarını, korkunç bir durumdalar. Ben, tabii,
kişisel olarak belediyelerden -kendi belediyelerimiz de dâhil- bir
yardım talep etmiyorum. Bir arkadaşıma söyledim, evlerine
gıda bıraktılar. Hacire Arslan 400 milyon liralık elektrik
faturası için bütün bu dertleri çekti ama mesela benim
anlattığım bu kömür şirketlerinin, elektrik
dağıtım şirketlerinin hepsinin sahiplerinin de
Boğazda yalısı var. Şimdi, biz bu, Boğazda yalısı
olanları
Bunların siyasal eğiliminin hiç önemi yok, hangi
partiye oy verdiklerinin önemi yok ama burada bir sınıfsal mekanizma
var: Siz önceliğinizi her zaman sermayeden yana koyuyorsunuz, biz de
mümkün olduğu kadar emekten yana koymaya çalışıyoruz. Sizin
bu felsefeniz dünyada da artık çalışmamaya başladı,
şöyle çalışmamaya başladı: Gittikçe servet
tekelleşiyor, gittikçe daha fazla zengin oluyorlar, biz çok pahalı
arabaları yollarda daha fazla görüyoruz ama bu elektrik
faturasını ödeyen insanlar gittikçe daha fazla
yoksullaşıyor, gittikçe çocukları daha kötü okullarda okuyor,
gittikçe sağlık masraflarını karşılayamaz hâle
geliyorlar ve bu artarak devam ediyor. Buna beraber bir çözüm
bulmalıyız. Bu şu demek değil: Gelin, beraberce bu
şirketleri batıralım. Gelin, bu şirketlerin mal
varlıklarına el koyalım. anlamında söylemiyoruz ama burada
çok iyi niyetli çıkardığımız kanunların
uygulamada nasıl olduğunu biliyoruz.
Mesela az evvel bir kanun
maddesi geçti. Aslında fena bir madde değil, daha doğrusu bir kötülüğü
düzeltiyor. Diyor ki mesela: Pay devri yapılamaz. Hepimiz biliyoruz ki
EPDKda ciddi çantacı denen bir grup çıktı, bu ruhsatları
aldı, bürokrasideki ilişkilerini kullandı, siyasetteki
ilişkilerini kullandı ve çok ciddi paralar kazandılar. On sene
sonra geldik, bu çantacıları engellemek amacıyla bir düzenleme
getiriyoruz. Bakın, bu, elektrikte böyle, ulaştırmada böyle,
bütün projelerde böyle. Eğer bu haksızlıklar bu şekilde
devam ederse haksızlığın sonucu gelir
dağılımı adaletsizliği olarak yansıyor ve bu
gelir dağılımı adaletsizliği bu kadar hızla
bozulmaya başlarsa şu an kimlik siyaseti üzerinden Türkiye duruyor,
insanlar bu yüzden isyan etmiyor. Mesela, biz bir şey söylüyoruz,
kimliği, inancı, bilmem neyi dolayısıyla, Ha, CHPliler
söylüyor. diye inanmıyor. Veya siz bir şey söylediğinizde yine
benzer bir ayrışma dolayısıyla insanlar bu
haksızlığa dayanıyorlar ama dayanamayacağı anlar
geliyor. Dünyada ve Türkiye'deki ekonomik gidişe
baktığınızda artık geniş halk
yığınları size, bize, bütün Parlamentoya, bütün bir düzene,
bütün bir hukuka bir isyan içine girecekler. Bize düşen ise toplumsal
barışı, kutuplaşmayı bu kadar germeden bu işe bir
çözüm bulmak.
Ben hepinizi -sabah mı
diyeyim artık, gece mi diyeyim, bu saatte- saygıyla
selamlıyorum. Biraz sonra tekrar geleceğim yalnız.
İyi akşamlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erdoğdu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken (Diyarbakır) ve arkadaşları
MADDE 21- 6446
sayılı Kanunun 17'nci maddesinin (6) fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(6) Tüketiciye
doğrudan tükettiği enerji miktarı dışında hiçbir
şekilde ek maliyet fatura edilmez, kayıplar tüketicilere
yansıtılamaz. Tüketicilere, bugüne kadar tüketim dışı
fatura edilen miktar tüketicinin başvurusu üzerine Kurulca tespit edilir
ve yasal faizi ile birlikte tüketiciye bu paranın eşdeğeri kadar
enerji tüketim hakkı verilir. Bu temel ilke doğrultusunda kurulca
düzenlemeye tabi tarife türleri şunlardır:"
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Mahmut Toğrul, Gaziantep Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkürler Başkan.
Değerli milletvekilleri,
evet, aslında üzerinde konuştuğumuz belki de en önemli
maddelerden bir tanesi bu yani kayıp kaçakların vatandaşa
ödettirilmesi. AKP Hükûmeti, bu düzenlemeyle, yargı kararı sonucunda
dağıtım şirketleri tarafından iade edilmek zorunda
kalan kayıp ve kaçak bedellerinin tüm elektrik abonelerinden yeniden
tahsil edilmesini planlamaktadır.
Bu düzenlemenin
yasalaşması hâlinde, elektrik kullanıcılarından tahsil
edilen kayıp ve kaçak bedellerinin bugüne kadar açılan davalar
nedeniyle iade edilen bölümü faturalara yansıtılarak tüm abonelerden
tekrar tahsil edilecektir. Böylece, kayıp ve kaçak bedelini ödemiş
olan yurttaşlar, hiçbir kusur ya da sorumlulukları olmamasına
karşın, dava sonucu iade edilen tutarları da mükerrer olarak
yeniden ödeyecekler.
İlk kez, teklifle
teknik ve teknik olmayan kayıp adı altında kayıp ve kaçak
elektrik tanımı yapılmaktadır. Yine, dağıtım
ve perakende satış hizmetine ilişkin tarifede yer alacak
kalemler yasal düzenleme hâline getirilmektedir. Bu düzenlemeler de bugüne
kadar yasal dayanağı olmaksızın tüketicilerden tahsilat
yapıldığını doğrulamaktadır.
Tasarının genel
gerekçesi, serbestleşme ve özelleştirme süreçlerinin elektrik
kullanıcılarına yeni maliyetler yarattığını
itiraf etmektedir. Kayıp ve kaçak bedellerinin tahsil edilmesi yasal hâle
getirilmekle kalmamakta, EPDKnın keyfiyet içerisinde hedef kayıp ve
kaçak oranlarında yapacağı değişikler
doğrultusunda faturalarda tahsil edilen kayıp ve kaçak bedellerinin artırılmasına
da olanak sağlanmaktadır.
Teklifte buna yönelik
Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik
ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım
tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik
ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının
tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer
alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurul tarafından -çıkarılan yönetmelikle- düzenlenir.
hükmü getirilmektedir.
Bugüne kadar dava sonucu iade
edilen bedellerin yeniden faturalara yansıtılması
sağlanmakta, bundan sonra açılan davalarda da hukuksuz olduğu
gerekçesiyle kaçak bedellerinin tahsilatına karşı
yargının iade kararı vermesinin önüne geçilmek istenmektedir.
Ürün veya
hizmet bedeline ilişkin olarak yapılan başvurularda ve
açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, ürün
veya hizmet bedellerinin, Kurumun düzenleyici işlemlerine
uygunluğunun denetimi ile de sınırlıdır. düzenlemesi
yapılmaktadır.
Yine, teklifle,
haksız olarak tahsil edilen kayıp ve kaçak bedelleriyle ilgili
davaların geriye dönük olarak durdurulması ve uygulamanın
yapıldığı dönemdeki yasal mevzuatın değil
sonradan çıkarılacak yasa hükümlerinin geçerli
kılınması öngörülmektedir. Daha önce açılmış olan
davalar sonucunda elde edilen yargı kararları da etkisiz hâle
getirilerek icra işlemlerinin geçersiz kılınması,
dolayısıyla bedelin iadesine hükmedilmiş olmasının
geçersiz kılınması söz konusudur. Hukukun genel ilkeleri ve
hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan bu düzenleme açıkça Anayasaya
aykırılık taşımaktadır.
AKP
iktidarının yaptığı bu düzenleme, kayıp ve kaçak
bedelinin düşürülmesine yönelik şirketleri özendirici,
zorlayıcı hiçbir düzenleme içermezken yurttaşları
cezalandırmaktadır.
Söz konusu
önergeyle, bugüne kadar tüketicilerden kayıp kaçak, iletim,
dağıtım, satış ve benzeri isimler adı
altında alınan enerji hariç bedellerin geri ödenmesi ve bir daha
alınmaması amaçlanmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, AKP, aslında bu teklifle kimden yana olduğunu bir
kez daha halkımıza ispat etmiştir. Biraz önce sayın hatip
söyledi, evet, sizler zenginlerin, tekellerin, dağıtım
şirketlerinin, yalıları olanların, gemileri olanların
tarafındasınız; bizler emekçinin, yoksulun ve bu ülkede dar
gelirli durumda yaşayanların tarafındayız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Toğrul.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Karar yeter sayısı istiyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı talebi vardır, karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
Karar yeter
sayısının mevcut olup olmadığı konusunda
Başkanlık Divanı üyeleri arasında tereddüt vardır.
Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
Süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
21inci maddesinin (ç) bendinden ve teknik olmayan kayıp ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Deniz Depboylu (Aydın) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Deniz Depboylu, Aydın Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Depboylu. (MHP sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
21inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklife göre, elektrik dağıtım ve görevli tedarik
şirketlerinin kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende satış
hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelinin
tamamı tüketicilerden tahsil edilecektir. Önergemizde tüketicimizin hak
kaybını önlemek istiyoruz. Elektrik üretim, dağıtım ve
iletim hizmeti bütün olarak bir kamu hizmetidir ve kamu yararına yönetilmesi
gerekmektedir. Ülkemizin ve insanımızın tüm maddi ve manevi
değerlerini birer siyasal ve ekonomik rant olarak gören iktidar, elektrik
faturaları üzerinden vatandaşın cüzdanından elini
çekmemektedir. On dört yıldır, evlerde ve iş yerlerinde
kullanılan elektrik kullanım bedelleri üzerinden değişik
kalemler adı altında haksız ücretler ve bedeller
alınması hukuksuzluğuna göz yummuştur.
Dağıtım bedeli, kayıp kaçak bedeli, sayaç okumaya
ilişkin hizmet bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim
sistemleri bedeli, Enerji Fonu kesintisi, TRT payı adı altında
toplanan bu haksız ve hukuksuz bedeller vatandaşın elektrik
faturalarını şişirmektedir. Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumunun yayımladığı Ocak 2016dan geçerli elektrik
tarifesine göre, organize sanayi bölgelerinden perakende satış
hizmeti bedeli alınması girişimcilerimizi de isyan
noktasına getirmiştir. Bu yüzden, vermiş olduğumuz kanun
teklifimizle Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, vatandaşımızdan
bu ücretlerin alınmamasını, elektrik faturalarının
düşürülmesini istemekteyiz. Ancak, gelinen noktada iktidar, bizim tam
tersimiz düşünceyle bu ücretlerin alınmasını yasal hâle
getirirken mahkeme yolunu da kapatmaktadır. Soruyoruz: Neden
vatandaşımızı değil de yanlış
özelleştirme politikalarınızı desteklemeye devam
ediyorsunuz?
Değerli milletvekilleri,
elektrik dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesiyle
tüketicilerin daha kaliteli ve daha ucuz hizmet alacağı öngörüsüne
rağmen, uygulamada bu etkilerin görülmediği ve tüketiciye herhangi
bir iyileşmenin yansımadığı on dört yıldır
görülmektedir. Diğer taraftan, özelleştirmeyle kayıp ve
kaçakların daha da azalacağı ifade edilmiş olmasına
rağmen, uygulamada bunun tam tersi olmuş, kayıp ve
kaçağın faturası tükettiği elektriğin ücretini ödeyen
dürüst vatandaşın üzerine yıkılmıştır.
Yaklaşık 38,5 milyon vatandaşımız, elektrik
faturaları üzerinden cebindeki paraya haksız ve hukuksuz bir
şekilde el konulmasını yasalaştırmaya çalışan
şu üç kesimi unutmayacaktır. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyin efendim.
DENİZ DEPBOYLU (Devamla)
Efendim, geç oldu. Şu andan itibaren Aydının havasına
girmeyeceğim, bu konuyla sınırlayacağım.
Evet, kimleri
unutmayacaktır?
Birincisi: Bu kanun
tasarısını hazırlayıp burada onaylayan
milletvekillerini.
İkincisi: Enerji
Bakanlığını ve üçüncüsü:
Ona bağlı
kuruluş hâline getirilen sözde özerk Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulunu maalesef unutmayacaktır.
Verilen yargı
kararları, devam eden adli süreçler, tüketici hakem heyetlerinin tüketici
lehine sonuçları ve tahsil bekleyen tüm kayıp kaçak bedelleri bu
teklifle vatandaşımızın aleyhine olacaktır. Bugüne
kadar yasal olmayan şekilde, dürüst vatandaşın faturasına
hukuksuz bir şekilde yansıtılan kaçak elektrik bedeli ve bu
kapsamdaki zararlar, artık bu teklifle elektrik faturasına yasal
olarak girecektir. Şirketler kaybı önlemek için yatırım
yapmaz ve kötü niyetli abonelerin kaçak kullanımı ne kadar artarsa
vatandaşın elektrik faturaları da o kadar artacaktır. Devletin,
ürettiği elektriğin bedelini tahsil etmekte zaafa düşüyorsa, bu
zafiyetin faturasını, hiçbir sorumluluğu olmayan dürüst
vatandaşlara yüklemesinde ahlaki bir taraf görmemekteyiz. Hukuki olarak da
mümkün olmayan böyle bir uygulamayla yargı kararlarını baypas
ederek yapılacak bir yasal düzenleme de Hükûmetin ayıbı olarak
tarihe geçecektir.
Geliniz, yol yakınken bu
ısrarınızdan vazgeçerek önergemize destek olunuz ve sizlere oy
veren vatandaşlarımızdan yana olduğunuzu samimi bir
şekilde göstererek iyi niyetinizi ortaya koyunuz diyorum, sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Depboylu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
teklifin 21inci maddesinin oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır.
Şimdi, istem sahibi
milletvekillerinin adlarını okumak suretiyle Genel Kuruldaki
mevcudiyetlerini tespit edeceğim.
Levent Gök, Ankara? Burada.
Oktay Vural, İzmir?
Burada.
Tahsin Tarhan, Kocaeli?
Burada.
Tacettin Bayır,
İzmir? Burada.
Bülent Bektaşoğlu,
Giresun? Burada.
Çetin Arık, Kayseri?
Burada.
Kazım Arslan, Denizli?
Burada.
Necati Yılmaz, Ankara?
Burada.
Didem Engin, İstanbul?
Burada.
Şenal Sarıhan,
Ankara? Burada.
Mehmet Gökdağ,
Gaziantep? Burada.
Nihat Yeşil, Ankara?
Burada.
Seyit Torun, Ordu? Burada.
Mevlüt Karakaya, Adana?
Burada.
Murat Emir, Ankara? Burada.
Mahmut Tanal, İstanbul?
Burada.
Bülent Kuşoğlu,
Ankara? Sayın Kuşoğlu yok.
İrfan Bakır,
Isparta? Sayın Bakır burada.
Kadir Koçdemir, Bursa? Sayın
Koçdemir burada.
İsmail Faruk Aksu,
İstanbul? Sayın Aksu burada.
Kamil Aydın, Erzurum?
Sayın Aydın burada.
Aytuğ Atıcı,
Mersin? Sayın Atıcı burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullanıldığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı: 224
Kabul : 195
Ret: 29(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa Açıkgöz Sema
Kırcı
Nevşehir Balıkesir
Evet, 21inci
madde kabul edilmiştir.
22nci madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
22nci maddesinde geçen değer tespiti yapılamaz ibaresinin
değer tespiti yapılır şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Kemal Zeybek Ahmet
Akın Tahsin
Tarhan
Samsun Balıkesir Kocaeli
Didem Engin Bülent
Yener Bektaşoğlu Erkan
Aydın
İstanbul Giresun Bursa
Özkan Yalım Çetin Arık Ömer Fethi
Gürer
Uşak Kayseri Niğde
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
22nci maddesinin 5 numaralı bendinden Bu fıkra kapsamında
yapılacak özelleştirme ihalesine yönelik olarak varlıkların
veya hisselerin değer tespiti yapılmaz. ifadesinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Baki Şimşek Ruhi
Ersoy Fahrettin
Oğuz Tor
Mersin Osmaniye Kahramanmaraş
Mevlüt Karakaya
Adana
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut
Celadet Gaydalı
Tunceli Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Berdan Öztürk, Ağrı Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
(HDP sıralarından alkışlar)
BERDAN ÖZTÜRK
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin 22nci
maddesi üzerinde konuşma için grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi madenler
kamunun yani halkın ortak malıdır ve devletin hüküm ve tasarrufu
altındadır. Halk adına madenlerin yönetilmesi, aranması ve
işletilmesi hakkı devlete aittir. Devlet, madenleri arama ve
işletme hakkını, belli bir süre için, Anayasanın
öngördüğü çerçevede gerçek ve tüzel kişilere devredebilmektedir. Bu
devir, mülkiyet devri anlamına gelmemekte, madenler bu anlamda özel
mülkiyet konusu olamamaktadır. Maden Mühendisleri Odasının yaptığı
bir tespitte belirttiği gibi, Madencilik iş kolu, özellikle yer
altı madenciliği gelişmiş kömür endüstrilerine sahip
ülkelerde dahi çalışma ortamının en ağır, en zor
ve en riskli olduğu kabul edilen iş kollarının
başında gelmektedir. Bu nedenle, böylesi bir iş kolunda
çalışanların sağlığı, iş
güvenliği, alınacak önlemler ve yapılacak yatırımlar
son derece önemlidir. tespitinde bulunmaktadır. Yine aynı
odanın yaptığı bir başka tespit de yer altı
madenciliği işletme yönetiminden tahkimat sistemine,
havalandırmadan kazı teknolojisine, nakliyatından
yıkanmasına, personel istihdamından eğitimine ve fizibilite
etüdünden yatırımına kadar bir bütün olarak düşünülmesi
gerektiği söylenmektedir. Özelleştirme politikaları, redevans
sistemi ve güvencesizleştirme politikalarının
yarattığı en büyük zafiyet daha fazla kâr için iş
sağlığı ve iş güvenliğinin tali plana
atılmasıdır. Gelinen aşama itibarıyla özel sektörün bu
alandaki yatırımları devletin yaptığı yatırımların
çok gerisinde kalmaktadır. Kamu eliyle üretimin
yapıldığı madenler özel sektöre devredildikten sonra
iş kazalarındaki artış çok dikkat çekmektedir. Türkiye
Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin verilerine göre, 2002
yılından 2011 yılına kadar kömür madenlerindeki iş
cinayetleri yüzde 40 artmıştır. Bu artışın
başlıca nedenleri arasında öne çıkan faktörler ise şu
şekilde sıralanmaktadır: Özelleştirme,
taşeronlaştırma, maliyetleri düşürmek için işçi
sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin
savsaklanması, TTK bünyesinde çalışan işçi
sayısının üçte 1 oranında azaltılması gibi
faktörler sıralanmaktadır. Nitekim, devletin redevans sistemiyle
kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan 23 dolara düşürerek bunun
tasarrufunun bedelini de yüzlerce işçinin ölümüyle trampa etmesi durumunun
en vahim yanı olarak ortaya çıkmaktadır. Tablo
sanıldığından da karanlıktır. Özelleştirme
ve taşeronlaştırma politikaları sonrası Türkiye ölümlü
maden kazalarında Avrupada birinci, dünyada ise bu alanda ilk üç
sıradaki yerini almış bulunmaktadır. Bunun için iş cinayetlerinin
artışına neden olan taşeron çalıştırma
yasaklanmalı, işçi sağlığı ve işçi
güvenliğini piyasaya devreden İş Güvenliği Yasası
kaldırılarak tüm denetim yetkisi emek ve meslek örgütlerine
verilmesini de kapsayan teferruatlı bir değişim ve
dönüşümünün yapılması acil bir zaruret arz etmektedir. Ancak,
AKP Hükûmetinin değişim ve dönüşümden anladığı
tek şey, kamuya ait tüm malları özelleştirerek kendi
yandaşlarına peşkeş çekmektir. Bu peşkeşin
bedelini Somada ne yazık ki 301 canla ödemiş olmanın hiçbir
kıymetiharbiyesi yoktur çünkü insanın, insana verilen değerin bu
Hükûmet nazarında pek bir kıymeti yoktur. Bu Hükûmetin
nazarıdikkatinde olan tek şey, doymak bilmeyen para ve kâr
hırsıdır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
22nci maddesinin 5 numaralı bendinden Bu fıkra kapsamında
yapılacak özelleştirme ihalesine yönelik olarak varlıkların
veya hisselerin değer tespiti yapılmaz. ifadesinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mevlüt
Karakaya (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında söz isteyen Mevlüt Karakaya, Adana Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Karakaya. (MHP sıralarından alkışlar)
MEVLÜT
KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Elektrik Piyasası Kanunu İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 22nci
maddesiyle ilgili verilen önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
aslında, ülkemizde elektrik enerjisi sisteminin bir denge sorunu mevcut.
Bu dengenin arz talep, fiyat ve enerji güvenliği çerçevesinde
oluştuğunu görüyoruz. Tabii, doğal olarak artan talepler, makul
ve ödenebilir fiyatlar ile enerji güvenliğinin birbiriyle çelişen
gerekleri arasında bir dengenin oluşturulması sürdürülebilirlik
açısından son derece önemli. Ekonomik büyüme, sosyal ve insani
gelişmişlik doğal olarak elektrik tüketiminde talebi de
artırmakta. Buna bağlı olarak açığın
karşılanması için yerli ve yenilenebilir kaynaklardan yeterince
yararlanılamaması dışa bağımlılığı
daha da artırarak enerji güvenliğini zora sokmaktadır.
Yanlış kaynak tercihleri, yanlış uygulanan teşvikler,
kayıp ve kaçakların önlenememesi kamu yükleri ve benzeri unsurlarda
maliyetler üzerinde baskı yaratarak fiyatların yükselmesine, ödenebilir
makul seviyelerde olmamasına neden olmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 22nci maddesiyle EÜAŞ ile bağlı
ortaklıklarına ait varlıkların ve bu bağlı
ortaklıkların hisselerinin yenilenebilir enerji kaynakları veya
yerli kömüre dayalı elektrik üretim tesisi kurulması amacıyla
özelleştirilmesinin kolaylaştırılması
amaçlanmaktadır. Bilindiği üzere, EÜAŞ 2009 yılından
itibaren hidroelektrik ve termik santralleri özelleştirilmeye başlanmış,
bu kapsamda 52 hidroelektrik santrali özelleştirilmiş, 33 santralin
özelleştirilme süreci de devam etmektedir. Bunun yanında 11 termik
santral özelleştirilmiş, 8 santralin ise özelleştirme ve devir
işlemleri devam etmektedir. Özelleştirmeler neticesinde
EÜAŞın Türkiye kurulu gücü içerisindeki payı yüzde 28e, Türkiye
elektrik üretimindeki payı ise yüzde 18,32ye düşmüştür.
Sayın milletvekilleri,
biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak özelleştirmeye karşı
değiliz. Bu noktada beklentimiz, özelleştirmelerin
yapılmasında hakkaniyetli olunması ve elektrik piyasasında
yeni bir tekel oluşturulmasının engellenmesidir. Hükûmet,
özelleştirmelerle gittikçe belirgin hâle gelen piyasada hâkim güç
oluşturma hareketlerini dizginlemeli, sektörle iş birliği içinde
olarak tam rekabetçi piyasa yapısını tesis etmelidir.
Özelleştirmelerde öncelikli olarak halka arz yoluyla özelleştirme
yöntemi uygulanmalı, sermayenin tabana yayılması
sağlanmalıdır. Devlet tekellerinin yerini özel sektör
tekellerinin alması engellenmeli, piyasa düzenleyici çalışmalar
etkinleştirilerek rekabetçi piyasaların oluşması mutlaka
sağlanmalıdır. Özelleştirilen santrallerin
uluslararası rekabet şartlarında üretim yapabilmesi, tüketici
menfaatlerinin korunması ve kamuya ilave yük getirilmemesi için tüm
tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
başlangıçta da söylediğim, dengeli bir elektrik üretim
sisteminin oluşturulabilmesi, bunun sürdürülebilmesi açısından
elzem olan şartlardan birisi de piyasanın regülasyonudur.
Hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Karakaya.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
22nci maddesinde geçen değer tespiti yapılmaz ibaresinin
değer tespiti yapılır şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Aykut
Erdoğdu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Aykut Erdoğdu, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üzerine konuşacağım
önergede çok tehlikeli iki ibare var, değer ve pazarlık.
Şimdi, madde metni
Bu kömür havzaları özelleştirilecek, bu
kömür havzalarının yapılacak ihalesinde de en düşük
elektrik satış fiyatı verilecek. Biraz evvel bürokratlarla
konuştum -samimiyetsizlik etmeyeyim- kısmen açıkladılar.
Kısmen mantıklı ama kısmen hâlâ mantıksız. Bunun
sebebini anlatayım. Biz bu değer tespiti ve pazarlık usulü
ihaleden niye korkuyoruz? Şimdi, özelleştirme şöyle bir
şey: Kamuya ait bir varlığı satacaksanız o
varlığın değerini bilmeniz gerekiyor. Mesela bu Meclis
salonunu satacaksanız işte kaç koltuğu var, ışıkları,
yeri bilmem ne, bir değer ortaya çıkarıyorsunuz ve o sizin
ihalenize bir bedel, kısmen böyle yaklaşık maliyet bedeli gibi
bir şey ortaya çıkarıyor. Özelleştirme Kanunu diyor ki:
Özelleştirme öncesi değer tespiti yapılır,
özelleştirme tamamlandıktan sonra da bu değerleme raporu halka
açıklanır. Mesela, sizin yaptığınız
özelleştirmelerde herhangi bir değerleme raporu halka
açıklandı mı sizce? Açıklanmadı. Niye
açıklanmadığını bir örnekle vereyim: Şimdi,
mesela TEKELin bir alkol fabrikası vardı, bu alkol fabrikası
280 milyon dolara partinize çok yakın bir iş adamına, hatta
havuzda olan bir iş adamına satıldı. Bu iş adamı
280 milyon dolara aldığı bu fabrikayı aldıktan sekiz
ay sonra 1 milyar dolara sattı, ondan alan da iki yıl sonra 2,5
milyar dolara sattı.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Abo!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Eğer değerleme
olmuş olsaydı, değerleme yapılmış olsaydı bu
280 milyon dolara satılan -bu arada da korkunç kârlar ettiler-
varlığın en az 10 katı olduğu ortaya çıkabilirdi.
İşte bu yüzden değerleme raporu açıklanmadı. Mesela
TELEKOM şirketi satıldı; 11,5 milyar dolar üzerinden
satıldı ama TELEKOM şirketi satıldıktan sonra vergi
indirildi, sabit ücretler getirildi, rekabet konulmadı. İşte, bu
kötü tecrübeler bizde olduğu için, Değerleme yapılmaz. sözünü
duyduğumuz anda, bürokratların makul açıklamalarına
rağmen -çünkü, o dönemlerde de makul açıklamalar
yapılıyordu- böyle endişeler duyuyoruz.
İkinci mesele: İhalenin pazarlık
usulü yapılacağı söyleniyor. Şimdi, bu tip ihalelerde en
doğru yöntem kapalı teklif usulü, normal ihalelerde de açık
ihale. E, niye peki tek başına pazarlık usulü ihaleye
indiriyorsunuz? Çünkü, pazarlık usulü ihalede idarenin çok geniş
yetkileri var. Normalde idarenin geniş yetkilerinin nasıl
kullanıldığına yönelik de tecrübelerimiz var. İdarenin
geniş yetkileri genelde muhalif iş adamlarının girmemesine
veya önceden anlaşılmış şirketlere yönelik
birtakım telkinlerde bulunulmasına yol açıyor.
Arkadaşlar, bu
mantık daha fazla yürümez. Mesela, biraz evvel Sayın Bakan nükleer
enerjiyle alakalı makul süreçler olduğunu anlattı ama tabii
bizim böyle bir şansımız yok, karşı bir argüman
geliştiremedik. Nükleer tesis yapacaksınız -ben kesinlikle
karşıyım ve çaresiz değilim
karşılığında- ama bunun da bir sürü yöntemi var.
Mesela, diplomatik çıkarlarımız var. Diplomatik
çıkarlarımız dolayısıyla ihale yapmıyorsunuz. Tek
kaynaktan, single source diye bir yöntem var. Bu single source yani tek
kaynaktan seçimin bile bir sürü yöntemi var. Ama, bu yöntem içinde Sayın
Bakanın daha önce CEOluğunu veya genel müdürlüğünü
yaptığı şirketin o ülkeyle şaibeli görünen ticari
ilişkileri yok bu yöntemlerde. İşte, bunlar yanlış
olan şeyler. Şimdi, siz bu yanlışları bize kabul
ettirmeye çalışıyorsunuz. O nükleer santral sadece sizin
değil, hepimizin; o nükleer santral patladığında sadece
size veya bize zarar vermeyecek, hepimize zarar verecek.
Biz şimdi enerji politikaları
hakkında bilgi almaya çalışıyoruz. Mesela, bizim bu nükleer
santraller hakkında doğru bilgi almamızın yolu neydi?
Çünkü, bizim anayasal bir yetkimiz var, sizi denetleyebiliriz; siz kural
koyarsınız ama biz sizi denetleyebiliriz. Sağlam
Sayıştay raporları olması vardı. Muhalefet partilerine
geldi mi? Gelmedi. Gelmeyince ne oluyor? Bilgi tekelleşiyor. Sayın
Bakan oradan çıkıyor
Allah'tan biz de okuyoruz da hemen
inanmıyoruz bu şeylere. Bu yöntemle daha fazla gidemezsiniz.
Bakın, anlattığım şu
TELEKOM meselesi ile TEKEL meselesinde en az 30 milyar dolar zarar var. Bir gün
fırsat olursa nasıl oluştuğunu da size anlatırım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Erdoğdu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Sayın Başkan, çok kısa bir söz
alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Aykut Bey'in konusuyla ilgili, burada bir
değer satışı yok. Onun için bir değerlemeye de gerek
yok. Özelleştirme İdaresi bu maddeyi kendisi hazırladı,
bahsettiğimiz model üzerinden sahayı tahsis edeceğimiz Özelleştirme
İdaresi bu kapsamda hazırladı. Nasıl bir tahsis
olduğunu çok kısa, otuz saniyede anlatayım:
Biz burada sahaların devrini
özelleştirmeye, özelleştirme de ihale yönteminde açık eksiltme
usulüyle
Yani devlet olarak benim ne ihtiyacım var? Elektrik. En ucuza
kim verirse tahsisle sahanın devri, sahanın satılması
değil; tahsisle on yıl, on beş yıl o sahayı
işletip en ucuz kim elektriği devlete, bana verirse ona işletme
hakkı verecek. Dolayısıyla bir satma yok, satma
olmadığı için de değerleme yok. Onunla ilgili Meclise
kısa bir not düşeyim istedim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok kısa bir açıklama da ben yapabilir miyim?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Erdoğdu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Değerleme
sadece satışta olmaz.
İkinci mesele: Temiz bir ihale
yapacaksanız mesela kapalı teklif usulü yaparsınız, mesela
biri 12 sent verir, biri 9 sent verir, biri 6 sent verir. Kim verdi 6 sent ona
verirsiniz ihaleyi. Ama siz pazarlık usulü yöntemde ne
yapacaksınız?
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Gelir kapasitesinin
değerlendirilmesi yani oradaki normal satış değil.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Pazarlık
usulü ihalede görüşmeler başlayacak, ayrı ayrı
görüşmeler, tek tek görüşmeler; korkunç bir takdir hakkı var. Bu
Özelleştirme Kanununu yazan insanlar da boşuna yazmamış.
Bakan Bey diyor ki: Normal bir özelleştirme değil. Bu maden
sahasının devri, madem böyle bir şey var, bu kadar önemli bir konuda
ayrı bir kanun getirirler, bütün süreçleri yazarlar, bu şekilde
şeffaf bir ihale süreci olur.
Saygılarımı sunuyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Bravo Aykutçuğum!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Erdoğdu.
Sayın milletvekilleri, 22nci maddenin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair
bir istem vardır.
Şimdi, istem sahibi milletvekillerinin
adlarını okumak suretiyle Genel Kurulda mevcut olup
olmadıklarını tespit edeceğim:
Oktay Vural, İzmir? Burada.
Levent Gök, Ankara? Burada.
Tacettin Bayır, İzmir? Burada.
Kazım Arslan, Denizli? Burada.
Şenal Sarıhan, Ankara? Burada.
Mahmut Tanal, İstanbul? Burada.
Mevlüt Karakaya, Adana? Burada.
Bülent Bektaşoğlu, Giresun? Burada.
Çetin Arık, Kayseri? Burada.
Mehmet Ahrazoğlu, Hatay? Burada.
Mehmet Gökdağ, Gaziantep? Burada.
Seyit Torun, Ordu? Burada.
Nihat Yeşil, Ankara? Burada.
Kadir Koçdemir, Bursa? Burada.
Necati Yılmaz, Ankara? Burada.
Murat Emir, Ankara? Burada.
Aytuğ Atıcı, Mersin? Burada.
Aykut Erdoğdu, İstanbul? Burada.
Tahsin Tarhan, Kocaeli? Burada.
Kamil Aydın, Erzurum? Burada.
20 isim tamam.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan
karar gereğince, açık oylama elektronik cihazla
yapılacaktır.
Oylama
için iki dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen iki
dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadı
ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine
oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı: 219
Kabul : 190
Ret: 29 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa Açıkgöz Sema
Kırcı
Nevşehir Balıkesir
22nci madde kabul
edilmiştir.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
04.23
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 04.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sema KIRCI (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin
Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
23üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) -
Bizim önergeyi çekiyoruz, Emin Haluk Ayhanla başlayan.
BAŞKAN - Evet,
Milliyetçi Hareket Partisinin önergesi geri çekiliyor.
Diğer önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
23üncü maddesinde geçen ile ilgili diğer giderler ibaresinin,
ilişkili giderler şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Kemal Zeybek
Balıkesir Kocaeli Samsun
Çetin Arık Özkan Yalım Erkan
Aydın
Kayseri Uşak Bursa
Ömer Fethi Gürer Bülent Yener Bektaşoğlu
Niğde Giresun
BAŞKAN - Şimdi maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesinde yer alan sonra
gelmek üzere ifadesinin sonra gelecek şekilde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut
Celadet Gaydalı
Tunceli Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen, İdris Baluken, Diyarbakır Milletvekili
Yok
sanıyorum.
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önerge ile madde metninin
daha anlaşılır olması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
23üncü maddesinde geçen ile ilgili diğer giderler ibaresinin,
ilişkili giderler şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kazım Arslan (Denizli) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
LEVENT GÖK (Ankara)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Söz konusu
değişiklikle, maddenin daha anlaşılabilir bir anlam
taşıması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
23üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
23üncü madde
kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde üç
önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan sonra gelmek üzere ifadesinin sonra gelecek
şekilde şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet Gaydalı Erol Dora
Tunceli Bitlis Mardin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
24üncü maddesinde geçen Kurulunca ifadesinin Kurulu tarafından şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu Mustafa
Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
24üncü maddesinde yer alan Söz konusu teminle ilgili miktar, süre ve fiyat belirleme
dahil diğer usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir. ibaresinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Söz konusu teminle ilgili
miktar, süre ve fiyat belirleme dahil diğer usul ve esaslar ilgili kamu
kurum ve kuruluşlarından alınacak görüş doğrultusunda,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Kazım
Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin
Tarhan Özkan
Yalım
Balıkesir Kocaeli Uşak
Didem Engin Kemal Zeybek Ömer Fethi
Gürer
İstanbul Samsun Niğde
Çetin Arık Bülent Yener
Bektaşoğlu Erkan
Aydın
Kayseri Giresun Bursa
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen, Kazım Arslan, Denizli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Arslan.
(CHP sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Teklifin 24üncü maddesinde istediğimiz
değişiklik önergesiyle ilgili söz aldım. Hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
Bu yasanın
genelini değerlendirdiğimizde, dağıtım
şirketleriyle ilgili hiçbir yük getirilmediği gibi, tamamen
tüketicinin üzerine yük getiren ve tüketicinin özellikle elektrik
alımında fiyatı şişiren bir düzenleme olduğu
ortaya çıkıyor. Tüketicilere ilişkin ise gerçekten tüketicinin
ödeyemeyeceği katbekat birçok kalemle fiyatın
şişirildiği, haksız ve hukuksuz bir şekilde elektrik
parasının alınmaya çalışıldığı ve
bu şekilde de tüketiciler üzerine ağır bir yük getirdiği
açıkça ortadadır. Kayıp kaçakların dürüst aboneler üzerine
yüklenerek alınmaya çalışıldığı,
yatırım harcamalarının da yine tüketicilerin üzerine
yüklenmeye çalışıldığı görülmektedir.
Şimdi
iş hayatımıza bir bakalım. Birçok iş yapan
arkadaşımız da vardır. Ama, ben iş hayatımda sattığım
malın faturasının altına hiçbir zaman yatırım
masrafları diye bir şey ilave etmedim şimdiye kadar, nakliye
parası diye bir şey ilave etmedim, iletişim parası diye
bir şey ilave etmedim, sistem parası diye bir şey ilave
etmedim. Ama, gelin görün ki bu yasanın düzenlemesiyle getirilecek bir
çalışmanın sonucunda elektrik faturalarının içinde
birçok kalemin yazılarak tüketicinin üzerine yüklendiği
görülmektedir.
Şimdi, bu gerçekten nasıl bir
özelleştirmedir ki aslında özelleştirmeyle birlikte hem
rekabetin artacağı hem de fiyatların ucuzlayacağı
şekilde kamuoyuna mesaj verilirken sonuçta bir baktık ki tamamen
tekelleşmeye yönelik bir yapı, bir tutum ortaya çıkmış
bulunmaktadır. İşte, bu şartlar çerçevesinde başta da
dağıtım şirketleriyle iyi bir sözleşme
yapılmadığı için, sözleşmenin yürümesi
sırasında çıkacak aksaklıkların ortaya
konulmaması sebebiyle sonradan ortaya çıkan bu sorunların
tamamen giderilebilmesi için tüketicinin üzerine yüklenmek suretiyle,
fiyatların üzerine koyulmak suretiyle tamamen tüketicinin üzerine yük
getiren bir düzenleme olduğu açıklıkla görülmektedir.
Şimdi
dağıtım şirketlerine bir bakıyoruz,
dağıtım şirketlerinin bu işte hiçbir riski görülmüyor,
alıyor TETAŞtan elektriği, tüketiciye veriyor. Ne yapıyor
dağıtım şirketi burada? Sadece bir hizmet veriyor, bir
aracılık yapıyor ama tüketicinin sırtından bir sürü
para kazanıyor ama hiçbir riske razı olmuyor, hiçbir riskin
altına da girmiyor. Şimdi, böyle bir piyasa şartlarında,
böyle bir elektrik piyasasında gerçekten haksızlığın,
hukuksuzluğun her zaman ortaya çıkabileceği ve sonuçta bunun hem
devletin üzerinde hem de vatandaşların üzerinde kalacağı
açık ve kesindir. Onun için, şirketlerin, aslında asli görevi
olan elektriği satarken sayacı okumak ve sonunda da bedelini tespit
etmek, tüketiciden almak şeklindeki sayaç okuma bedeli gibi anlamsız,
iletişim bedeli gibi anlamsız, sistem bedeli gibi anlamsız,
fiyatların faturaya ilave edilmesi kabul edilir değildir. Onun için,
bunların düzeltilmesi gerekir, tüketiciye, gerçek anlamda rekabetin
sonucunda ortaya çıkan bir bedel karşısında elektrik
verilmelidir diyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arslan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
24üncü maddesinde geçen Kurulunca ifadesinin Kurulu tarafından
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan
(Denizli) ve arkadaşlar
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Biz de Genel
Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN
Önerge hakkında söz isteyen, Mehmet Necmettin Ahrazoğlu.
Buyurunuz
Sayın Ahrazoğlu.
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 24üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Günün bu saatinde hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 24üncü maddesinde yapılan düzenlemeyle Türkiye Elektrik Ticaret
ve Taahhüt AŞnin taraf olduğu yap-işlet, yap-işlet-devret
ve işletme hakkı devri santrallerine ilişkin sözleşmelerin
süreleri peyderpey dolmaktadır. Bu düzenlemeyle, TETAŞın 6446
sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getirebilmesini
teminen elektrik enerjisi alım ihaleleri yapabilmesine ilişkin
düzenleme yapılmaktadır. Yerli kömür yakıtlı elektrik
üretim tesislerinin teşvik edilmesi amacıyla TETAŞın söz
konusu elektrik alımını öncelikle bu tesislerden yapması
hususu da düzenlenmiştir. Teklifin bu maddesinde çevre
duyarlılığı göz ardı edilmekte ve geleceğimizi
ilgilendiren çok ciddi bir çevre sorununun yaşanacağı süreçlere
gidilmektedir.
Maddeyle, TETAŞın
karşılaması gereken elektrik miktarını
karşılayamaması durumunda yerli kömür yakıtlı elektrik
üretim santrallerini işleten şirketlerden gerekli teminin
sağlanacağı belirtilirken, bu temine ilişkin miktar, süre
ve fiyat belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmektedir. Ancak, özellikle
fiyat belirleme yetkisinin yandaş şirketlere
kaydırılması şeklinde kullanılacağı yönünde
vatandaşlarda endişe bulunmaktadır.
Ayrıca,
gelişmiş ülkeler çevreye duyarlı yenilenebilir enerji
kaynaklarına önem verirken, ülkemizde bu konuya yeterli önem verilmemesini
anlamak da mümkün değildir. Gelecekte enerji ihtiyacı daha da artacak
olan ülkemizde enerji üretiminin ve verimliliğinin
artırılması, enerji arz güvenliğinin sağlanması
ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımların
teşvik edilerek hızlandırılması gerekmektedir ancak Kyoto
Protokolüne imza koyan ve bu sözleşme hükümlerini kabul eden yasayı
çıkaran ülkemiz, özellikle termik enerji kaynaklarının
kullanımında daha dikkatli davranmak zorundadır. Çevre dostu ve
duyarlı bir anlayışa, gelişmiş atık kontrol ve
bertarafına, havza ve kaynak planlamasına dayalı bir
yaklaşımla enerjinin, çevre ve insan sağlığına
zarar vermeden üretilmesi gerekmektedir. Dünyamızı tehdit eden
küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele
edebilmek için kömüre dayalı enerji üretimi, çevresel boyutları
dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Ancak, birazdan
bahsedeceğimiz madde ve hükümlerle daha da iyi
anlaşılacağı gibi, amaç, birileri için günü kurtarmaksa,
vatandaşı ya da ülkenin geleceğini düşünmek değilse
yapacak da bir şey yok.
Değerli milletvekilleri,
maalesef teklif bu konuda da büyük bir tehdit içermektedir. Geçici madde 8/1de
çevre mevzuatına tümüyle aykırı büyük yapılaşmalara
2019 yılına kadar cezadan muafiyet getirilecek, ÇED mevzuatına
istisna tutulacak yapılarla doğa talan edilecektir. Bu düzenleme,
Anayasamızın 56ncı maddesine de aykırıdır.
Bir yandan TEDAŞ kömür
yakıtlı elektrik üretim şirketlerinden alım üretim yapacak
derken, bir yandan da bu şirketlere Çevreye yatırım yapma,
doğayı istediğin gibi kirlet. denilmektedir. Ayrıca,
Enerji Piyasaları Düzenleme Kurumunun temel işlevlerinden bir
tanesinin de elektrik dağıtımında vatandaşın en
uygun arz güvenliğiyle ve uygun fiyatla elektrik almasını
sağlamak olduğu düşünüldüğünde, ilgili düzenlemelerin,
vatandaşın uygun fiyatla elektrik tüketmesinin önünü kesen
düzenlemeler olduğunu görmekteyiz diyor, sabahın bu saatinde hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ahrazoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan sonra gelmek üzere ifadesinin sonra gelecek
şekilde şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Diyarbakır) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen, Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Dora.
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
312 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, Diyarbakırda DEDAŞta
çalışan emekçilerin, uğradıkları hak
kayıplarına ilişkin olarak bizlere gönderdikleri mesajı
sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Milletvekilim, bizler DEDAŞ
bünyesinde, çeşitli tarihlerde arıza bakım ve onarım
personelleri olarak çalışmaktaydık. 01/06/2013 tarihinde
yapılan özelleştirme sonrasında EKSİM Holding AŞ,
DEDAŞ kurumunun bütün birim ve personellerinin sorumluluğunu
üstlenmiştir. EKSİM Holding yönetimi de tıpkı devlet
yönetimindeki DEDAŞ kurumu gibi, özellikle arıza bakım
onarım birikimini alt taşeronlara, hatta taşeronun
taşeronlarına devretmek suretiyle, biz arıza bakım
onarım emekçilerini âdeta köleleştirip sömürdüler.
Bu taşeron süreçlerinde,
en tabii ve doğal haklarımız olan fazla mesai, yol ve yemek
ücretlerimiz kesinlikle tarafımıza ödenmemiştir. Bu nedenle, 418
arıza bakım onarım personelinden 350si yukarıda bahsi
geçen haklarımızdan dolayı alt taşeron şirketler ve
asıl işveren olan EKSİM Holding aleyhinde, fazla mesai, yol ve
yemek ücretlerimizin mahkeme yoluyla ödenmesi için dava açtık. 01/06/2016
tarihinde EKSİM Holding şirketi, DEDAŞın arıza
bakım onarım birikimini de devralmasıyla birlikte, bizlere
kölelik olarak tabir edebileceğimiz bir sözleşme dayattı ve
sözleşmeyi imzalamak için iki şart koştu. Bir: EKSİM
Holding aleyhinde açılan bütün davalarımızdan ve
haklarımızdan vazgeçeceğimize dair feragatnameyi imzalamak.
İki: Anayasal hakkımız olan sendikadan istifa etmemiz
istenmiştir. Bizler de DEDAŞ arıza bakım onarım
bünyesinde çalışma yürüten emekçiler olarak bize dayatılan
kölelik sözleşmesini imzalamayarak direneceğimizi işverene
bildirdik. Onlar da bu dik duruşumuzu kabullenmeyip 350 personelin
01/05/2016 tarihi itibarıyla işine son verdiklerini
tarafımıza bildirdiler.
Değerli milletvekilleri,
okuduğum mesaj, enerji üretiminin sermayeye peşkeş çekilmesinin
bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sayın
Bakana da şu an Diyarbakırda DEDAŞ emekçilerinin
yaşadıkları bu soruna acil bir çözüm bulunması
gerekliliğini ifade ediyoruz.
Yasa tasarısıyla
yargının hiçe sayılması ile EKSİM Holdingin emekçilere
açtıkları davalardan feragat etmeleri yönünde baskı
kurması, iktidar ve sermaye ilişkisini açıkça ortaya
koymaktadır. Ayrıca, emekçilerden sendikalarından istifa
etmelerinin istenmesi ise kabul edilebilir değildir. Bu şirket,
Anayasayı hiçe sayacak bu cüreti nereden ve nasıl
gösterebilmektedir? Tabii, gücünü aldığı iktidarın
Anayasayı hiçe sayan, hukuku askıya alan
yaklaşımının emek alanındaki tezahürü tam da bu
şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP Hükûmeti, bu tasarıyla, haksız
olarak tahsil edilen kayıp ve kaçak bedelleriyle ilgili davaların
geriye dönük olarak durdurulmasını veya uygulamanın
yapıldığı dönemdeki yasal mevzuatın değil, sonradan
çıkarılacak yasa hükümlerinin geçerli kılınmasını
öngörmektedir. Daha önce açılmış olan davalar sonucunda elde
edilen yargı kararları da etkisiz hâle getirilerek icra
işlemlerinin geçersiz kılınması, dolayısıyla
bedelin iadesine hükmedilmiş olmasının geçersiz
kılınması, söz konusudur. Hukukun genel ilkeleri ve hukuk
devleti ilkesiyle bağdaşmayan bu düzenleme açıkça Anayasaya
aykırılık teşkil etmektedir.
Anayasanın mahkemelerin
bağımsızlığını düzenleyen 138inci
maddesinde de açıkça belirtildiği üzere Hiçbir organ, makam, merci
veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve
hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde
bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava
hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması
ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir
beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme
organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu
organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
Bu yasa teklifinde
de olduğu gibi iktidarın Anayasayı hiçe saydığı
bir ülkede yandaş şirketlerin de hukuku tanımamasının
şaşırtıcı olmadığını belirtiyor,
tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi kabul edilen
önergeyle yapılan değişiklik doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
24üncü madde
kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde ikisi
aynı mahiyette olmak üzere toplam üç önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 25inci
maddesinde geçen "yönetmelikle" ifadesinin "yönetmelik hükümleri
ile" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki Şimşek Mehmet Parsak
Kahramanmaraş Mersin Afyonkarahisar
Kamil Aydın
Erzurum
BAŞKAN Şimdi,
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi, aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırm
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü
Bitlis Tunceli
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Kemal Zeybek
Balıkesir Kocaeli Samsun
Özkan Yalım Didem Engin Çetin Arık
Uşak İstanbul Kayseri
Ömer Fethi Gürer Bülent Yener Bektaşoğlu Erkan Aydın
Niğde Giresun Bursa
Murat Emir
Ankara
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki iki önergeye komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler
hakkında konuşmak isteyen sayın milletvekillerine söz
vereceğim.
Murat Emir, Ankara
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Emir.
(CHP sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri sabahın bu
saatlerinde saygıyla selamlarım.
Tabii, biz Meclisin daha
nitelikli çalıştırılmasını, daha insani
koşullarda çalıştırılmasını, yasamanın
daha kaliteli yapılmasını önerdikçe siz bize Biz çok hızlı
bir partiyiz, hızlı çalışırız, hızlı
sonuç alırız, siz de buna alışın. diyorsunuz. Peki,
öyle mi? Değil, maalesef değil.
Söz almış
bulunduğum 25inci maddeye baktığımız zaman sizin
işinize gelmediği zaman ne kadar yavaş olduğunuzu açık
bir şekilde görüyoruz. Maddeden okuyorum:
çevre mevzuatına uyumuna yönelik
yatırımların gerçekleştirilmesi ve çevre mevzuatı
açısından gerekli izinlerin tamamlanması amacıyla
31/12/2019 tarihine kadar süre tanınır. diyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Tamam, 2019da seçim var, ondan.
MURAT EMİR (Devamla)
Bakınız, bu şu anlama geliyor: Bir şirket düşünün,
elektrik üretimiyle dağıtımıyla ilgili bir şirket
düşünün, o şirketin çevreyi kirlettiğini düşünün, o
şirketin yapması gereken yatırımları yapmadığını
düşünün ve bunu da siz biliyorsunuz ama diyorsunuz ki: Varsın olsun,
Aralık 2019un sonuna kadar bekleyebiliriz.
Değerli arkadaşlar,
biz sizden hesap sorarız, bizi bırakın, bu millet sizden hesap
sorar. Bu millet hesap sormazsa o kirletilen dereler çaylar, karıncalar
böcekler, ağaçlar sizden hesap sorar, o nehirler sizden hesap sorar. Gelin
bunu böyle yapmayın. Bir yasada neredeyse beş yıllık bir
süreyi Çevre varsın kirletilsin. yaklaşımıyla önermek
hiçbir şekilde vicdani bir yaklaşım olmamıştır
arkadaşlar.
Tabii burada
kayıp kaçak bedellerinin aslında bunu tüketmeyen
vatandaşlarımızın sırtına nasıl
yüklendiğini neredeyse her konuşmacı burada ifade etti. Tabii
ben bunu bir kere daha kayıtlara geçirmekle beraber bunun aslında üç
bin yıl öncesinde terk edildiğini sizlere anımsatmak isterim. Üç
bin yıl önce gerçekten ilkel hukuk döneminde kolektif ceza vardı, toplumlar,
kabileler birbirini kolektif cezalandırırdı ama bilmelisiniz ki
üç bin yıldır bu terk edildi. Sizin burada bir şekilde cevap
vermediğiniz, açıklama ihtiyacı dahi
duymadığınız insanların -kullanmayan insanların-
tüketmediği elektriğin bedelini sırtına yüklemeye
çalışmanız bizim hukukumuzu, dolayısıyla da sizin
anlayışınızı aslında üç bin yıl geriye
götürmenizden farksız değildir.
Değerli arkadaşlar,
sizlere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve bizim
Yargıtayımızın da verdiği bir karardan bahsetmek
isterim. 2008 yılında bir yasa çıkarıldı ve bu yasayla,
ibadethanelerin elektrik giderlerinin Diyanet İşlerinin bütçesinden
karşılanacağı hükme bağlandı. Ancak, cemevleri
söz konusu olduğunda, ayrımcılığınız,
görmezden gelmeniz ve Biz burayı ibadethane saymıyoruz.
buyurganlığınız sürekli olarak devam etti ve cemevlerinin
elektrik parasını almak için icra yolları takip ettirdiniz,
hacizler takip ettirdiniz. Ancak İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi 2014
yılında Sizin devlet olarak, Hükûmet olarak, idare olarak kimsenin
inancını belirlemeye, düzenlemeye, dikte etmeye hakkınız
yok. dendi ve bu Hükûmetin yaptığının, İnsan
Hakları Avrupa Sözleşmesinin 14üncü maddesine, yani
ayrımcılığın yasaklandığı maddeye
açıkça aykırılık oluşturduğunu tespit etti.
Aynı şekilde, Yargıtayımız da 2015 yılında
buna dönük bir karar verdi ve bu yönüyle de artık cemevlerinin ibadethane
sayılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Türk yargısı bu konuda doğru bir karar vermiştir;
Hükûmetin, kimsenin kimseyi ayrıştırmaya, kimseyi
ötekileştirmeye, Beğeniyorsan camiye gel, camiye gelmiyorsan nereye
gidersen git. demeye, Benim önermediğim yere sen ibadethane diyemezsin,
orada ibadet yapamazsın. demeye kimsenin hakkı
olmadığını ortaya koydu. Şu anda yapılması
gereken, buna yasal bir statü sağlamaktır.
Aleviler temel
haklarını istiyorlar, eşit haklar istiyorlar, eşit
yurttaşlık talebiyle geliyorlar ve onların bu taleplerini daha
fazla göz ardı etmemelisiniz.
Sözlerime son verirken de
daha eşit bir Türkiye kurmanın umuduyla sizlere iyi akşamlar
demek isterdim ama herhalde günaydın demek daha doğru olacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Emir.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge hakkında söz isteyen Berdan Öztürk, Ağrı
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
(HDP sıralarından alkışlar)
BERDAN ÖZTÜRK
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
25inci maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine
söz almış bulunmaktayım.
Kaynağı
sınırlı olan fosil yakıtlar gibi, nükleer enerji de sonu
olmayan bir yoldur çünkü nükleer santrallerde kullanılan uranyum,
doğada çok az miktarda bulunan bir maddedir. Bu problemi çözmek için
ortaya atılan nükleer atıklardan tekrar ham madde kazanmayı
öngören teknolojik projeler ise teknik ve ekonomik nedenlerden dolayı
uygulanır duruma getirilemiyor. Birkaç on yıl içinde atom
endüstrisinin yakıtı tükenecek. Belli bir süre sonra uranyumla
beraber petrol ve doğal gaz da tükeneceği için insanlık enerji
ihtiyacını uzun vadede ancak yenilenebilir enerjilerle ve enerji
kullanımında gereksiz kayıpları önleyerek
karşılayabilecek.
Her ne kadar
nükleer endüstrisi bizi aksine inandırmaya çalışsa da güvenli
nükleer santral diye bir şey yoktur. 2011 yılında Japonyada
yaşanan Fukuşima felaketinin de ortaya koyduğu üzere, kazalar
sadece eski teknolojiye sahip nükleer santrallerde veya az gelişmiş
ülkelerde yaşanmıyor. Almanyadaki nükleer santrallerde her üç günde
bir güvenlik olayı yaşanıyor. Federal Radyasyon Koruma
Ajansı, her yıl Almanyanın nükleer santrallerinden güvenlikle ilgili
100 ila 200 arasında olay raporu almaktadır. Fransız nükleer
reaktörlerinde ise her yıl ortalama 900 olay yaşanıyor.
Bunlardan herhangi biri kolaylıkla yeni bir Çernobil veya Fukuşima
felaketine sebep olabilir.
1986da yaşanan Çernobil
faciası, 26 Nisanda 30uncu yılını geride
bıraktı. Patlayan nükleer santralden kaynaklanan radyoaktif
serpintiyle yayılan radyasyonun zararlı etkileri ise yaşamı
etkilemeye devam ediyor. Kanserin oluşma süreci olan yirmi otuz
yılın geçtiği bugünlerde Çernobilden yayılan radyasyondan
etkilenen kişilerde hem çeşitli kanser tiplerinde hem de başta
kalp damar hastalıkları olmak üzere kanser dışı
hastalıklarda da belirgin artışlar görüldüğü dikkat
çekiyor. Tüm bu hastalıklara ilave olarak son yıllarda erken
yaşlanmanın da radyasyonla ilişkili olduğu tespit
edilmiş durumda. Radyoaktivite toprakla, havayla ve besin zinciri yoluyla
çevrime girerek radyoaktif etkinin canlılarda yeniden ve yeniden ortaya
çıkmasına yol açar. Bu etkinin somut olarak görülmesi için de uzun
süre geçmesi gerekiyor. Radyasyonun genetik materyal üzerine olan etkisi de
bütün canlı türlerinde en çok gelecek kuşakların etkileneceği
anlamına geliyor.
Nükleer enerjinin önemini
vurgulamak için atom endüstrisi, nükleer enerjinin elektrik üretimindeki
payına dikkat çekiyor. Oysa nükleer enerjinin dünya genelinde enerji
tüketimindeki payına bakıldığında
insanlığın enerji ihtiyacının
karşılanmasında hemen hemen hiç öneminin olmadığı
ortaya çıkıyor. 2011 yılında nükleer elektrik dünya enerji
gereksiniminin sadece yüzde 6sını karşıladı.
Yenilenebilir enerjinin dünya genelindeki ihtiyacın karşılanmasına
katkısı hâlihazırda daha fazladır. Türkiye nükleer
enerjinin sahip olduğu çok çok küçük bir paydan rahatlıkla
vazgeçebilir. Nükleer kaza riskleri, yüksek radyoaktivite yayan nükleer
atıklar ve bunların güvenli bir şekilde saklanmasının
getirdiği masraflar da göz önünde tutulursa nükleer enerjinin kısa
bir süre için sürebilecek olan küçük getirisi hiç de ekonomik
olmayacaktır. Nükleer enerji tehlikelidir ve gereksizdir.
Çocuklarımızdan
emanet aldığımız doğayı tertemiz bir şekilde
tekrar çocuklarımıza, emanete ihanet etmeden teslim etmek hepimizin
boynunun borcudur.
Tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
25inci maddesinde geçen "yönetmelikle" ifadesinin "yönetmelik hükümleri
ile" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan (Denizli) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞAHİN TİN (Denizli) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT
ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Mehmet
Parsak, Afyonkarahisar Milletvekili.
OKTAY VURAL (İzmir)
Kamil Aydın, Erzurum Milletvekili.
BAŞKAN Buyurunuz Kamil
Aydın, Erzurum Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Belki konuşmanızla kabule yönelebilirler.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Evet, ikna edici oluruz inşallah.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hayırlı sabahlar dileklerimle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ama, sabah oldu, güneş
doğdu, yenilendiğim bir enerjimle Sayın Bakana sataşmak
istiyorum birazcık.
Şimdi, Sayın
Bakanımız biraz önce sorular faslında cevaplarını
iletirken, her ne hikmetse, Amerika Birleşik Devletlerindeki bizim
kayıp kaçakla ilgili bu saate kadar konuştuğumuz şeylere
cevap verirken dedi ki: Yani, Amerika Birleşik Devletlerinde 6 milyar
dolar kayıp kaçak var. Bu kadar da abartmayalım. Amerikada bile
kayıp evet ama, kaçak biraz sıkıntılı, o konuda biraz
niyeyse endişelerimiz var.
Şimdi, Sayın
Bakanım, bu iki türlü yorumlanır eleştirel bakış
açısıyla. Bir: Yani, şu anda halkımızda büyük bir
infial var, buna bir çözüm üretilsin istiyor. Ama biz diyoruz ki
Ya, bu, hani
kadı kızında da bu kadarcık olur gibi hafife alarak, sanki
kullananlara, bu işi, bu suçu işleyenlere bir yol açma, bir
teşvik; hatta yapmayanlara da, dürüst davranıp olabildiğince
vatandaşlık sorumluluğuyla, bilinciyle hareket edenlere de sanki
bir ceza içeriyormuş gibi ters bir motivasyon içeriyor. Bu anlamda, bu
algıyı gidermek için suimisalleri emsal olarak vermemekte yarar var
diye düşünüyorum.
Bir de
şimdi rakamsal şeyler çok konuşuldu, kayıp kaçaklar çok
konuşuldu, süremiz de az. Ben bu bağlamda, enerji, özellikle
elektriğin üretimi ve dağıtımı konusunda gerçekten
hepinize gelebilecek ya da şu ana kadar seçim bölgelerinizden hepinize
ulaşmış bir iki şeye değinmek istiyorum, bunlar da
sıkıntılı şeyler, özellikle idare olarak. Gerçekten
özelleştirme sonrası TEDAŞ ve kurumlarındaki,
bağlı bulunan kurumlardaki personelin farklı kurumlara
dağıtılmasıyla sanki pozisyonlarında, görev,
sorumluluk ve yetkilerinde bir tanımlama sıkıntısı
yaşandı. Gerçekten, bize gelen şikâyetlerde, yani mesela
mühendis kendisi, elektrik mühendisi ama gönderildiği kurumda inanın
yaptığı işe muadil bir iş yapamıyor, o kurumun
amiri tarafından, keyfî bir şekilde, istediği bir yerde
görevlendirilebiliyor. Bu tarz şeyler olduğu gibi, bir de önceki
aldığı ücretlerinin dışında, gerçekten,
tenzilirütbe bir tarafa, madden de mağduriyetler yaşıyorlar. Bu,
doğrudan belki Enerji Bakanlığını ilgilendiren bir
şey değil ama bu Bakanlığımızın da
katkısıyla bu çözülebilir bir sıkıntı yani yetki ve
sorumluluk tanımı ve özlük hakları noktasında bu
çalışan arkadaşlarımızın
sıkıntılarına yardımcı olalım diyoruz.
Bir başka
şey de yine özelleştirme sonrası özellikle taşra
birimlerinde, ilçelerimizde kaymakamlara büyük şikâyetler oluyor.
İklim şartlarının ağır olduğu bölgelerde bu
daha çok hissediliyor. Yani, bir kar fırtınası, bir yağmur,
bir rüzgâr, böyle herhangi bir ağır şart şart söz konusu
olduğunda köydeki elektrik direği devriliyor ya da lamba
kılıyor, bir şey oluyor, teller kopuyor. Muhatap kim? Muhtar
direkt bölgenin ita amiri olarak kaymakamı arıyor. Kaymakam diyor ki
efendim şirketi arayın. Şirketi arıyorlar, şirket
diyor ki bu bizim sorumluluğumuzda değil, bunu TEDAŞ yapacak;
biz tadilatı, tamiratı, şunu, bunu TEDAŞ üzerinden
yapıyoruz. Orayı arıyor zavallı muhtar, bu sefer diyorlar
ki hayır efendim, olur mu, bu şirketin sorumluluğu
arasında. İnanın aylarca karanlıkta kalan köylerimiz
oluyor, feneriyle camiye giden köy muhtarlarımız, köy sakinlerimiz
oluyor.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
doğru.
KAMİL AYDIN (Devamla) Bu anlamda da gerçekten
bir sıkıntı yaşanmaktadır.
Bütün bunları bir arada tutarak, bu
sıkıntıların giderilmesi noktasında, Sayın Bakan
ve değerli milletvekilleri, öncülük edersek hep beraber, milletimize zaten
faturayla ağır bedeller ödetiyoruz, bari hak ettikleri,
parasıyla, ücret mukabilinde kullandıkları elektriği gönül
rahatlığıyla, huzur içerisinde kullansınlar diyorum.
Tekrar hayırlı sabahlar diliyorum,
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 25inci maddenin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına
ilişkin bir istem vardır.
Şimdi, istem sahibi sayın
milletvekillerinin adlarını okumak suretiyle Genel Kurulda olup
olmadıklarını tespit edeceğim.
Oktay Vural, İzmir? Burada.
Levent Gök, Ankara? Burada.
Tacettin Bayır, İzmir? Burada.
Tahsin Tarhan, Kocaeli? Burada.
Çetin Arık, Kayseri? Burada.
Bülent Yener Bektaşoğlu, Giresun? Burada.
Kazım Arslan, Denizli? Yok.
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu, Hatay? Burada.
Şenal Sarıhan, Ankara? Burada.
Didem Engin, İstanbul? Burada.
Necati Yılmaz, Ankara? Burada.
Mehmet Gökdağ, Gaziantep? Burada.
Nihat Yeşil, Ankara? Burada.
İrfan Bakır, Isparta? Burada.
Mahmut Tanal, İstanbul? Burada.
Murat Emir, Ankara? Burada.
Aytuğ Atıcı, Mersin? Burada.
Bülent Kuşoğlu, Ankara? Yok.
Kamil Aydın, Erzurum? Burada.
Kadir Koçdemir, Bursa? Burada.
Mevlüt Karakaya, Adana? Burada.
Emin Haluk Ayhan, Denizli? Burada.
İsmail Faruk Aksu, İstanbul? Sayın
Aksu da burada, 20yi bulduk.
Açık oylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince, açık oylama
elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 312 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 25inci maddesinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 215
Kabul
: 190
Ret
: 25(X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa Açıkgöz Sema
Kırcı
Nevşehir Balıkesir
25inci madde kabul edilmiştir.
26ncı maddeye bağlı geçici madde 19
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
312 sayılı elektrik piyasası kanununun
geçici 19uncu maddesinin Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe
konuluncaya kadar mevcut yönetmelik uygulanmaz. şeklinde
değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır Bülent Yener
Bektaşoğlu
Denizli İzmir Giresun
Çetin Arık Necati Yılmaz Şenal
Sarıhan
Kayseri Ankara Ankara
Didem
Engin
İstanbul
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 26ncı maddesiyle 6446 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen geçici madde 19un teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet
Gaydalı Mahmut
Toğrul
Tunceli Bitlis Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞAHİN TİN (Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT
ALBAYRAK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Mahmut
Toğrul, Gaziantep Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, özelleştirmeler, elektriğin maliyetini ve
satış fiyatını gittikçe yükseltmektedir. Şimdi
yapılması gereken, özelleştirmelerden bir an evvel vazgeçilerek,
ülkemizin koşullarına uygun, kamu yararı gözetilerek enerji
politikaları geliştirmektir. Enerji alanındaki bu
özelleştirmeler işsizliği ve taşeronlaştırmayı,
buna bağlı olarak da iş güvencesini ortadan kaldıracak kâr
marjını artırma hırsı nedeniyle maliyet düşürmek
için iş sağlığı ve güvenliği ikinci plana
itilecek, bu da iş cinayetlerinin artmasına sebep olacaktır.
Ekonomik, sosyal kalkınma ve insanca bir yaşam için güvenilir, ucuz
ve temiz enerji arzı ülkemizin en önemli sorunu hâline gelmiştir.
Sürdürülen özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları ülkemizi
enerji sıkıntısıyla, halkımızı pahalı
elektrik fiyatlarıyla karşı karşıya getirmiştir.
Bu yanlış uygulamalara karşı mücadele etmek ve
karşı durmak öncelikli bir yurtseverlik görevidir. Yoksullaşan
halkın giderek pahalılaşan elektriği kullanma imkânı
kalmamıştır. Linyit sahaları ve termik santrallerinin
neredeyse hibe edilerek özelleştirilmelerine karşı
çıkıyoruz. Enerji ihtiyacının karşılanması
bakımından tek çözümün kamusal üretim ve hizmet sunumu olduğunu
vurguluyoruz, vurgulamaya devam edeceğiz. Termik santraller, HESler,
nükleer enerji santralleri, maden ocakları, konvansiyonel ve yeni
metotlarla kaya gazı, petrol ve doğal gazın yer altından
çıkarılması gibi enerji sömürü ve üretim türleriyle mevcut
enerji politikası tüm dünyaya dayatılmaktadır. Bu dayatmalar
sonucunda ekosistemin ve biyoçeşitliliğin yok edilmesinin
yanında dünyadaki iklim dengesi de son çeyrek yüzyılda hızla
değişmekte ve tehlikeli bir duruma gelmektedir. İklim
değişikliği ciddi bir şekilde durdurulamazsa ekolojik ve
sosyal yıkım çok daha tehlikeli boyutları alacak, bu ise
ekonomik, toplumsal çatışmaları derinleştirecektir. Türkiye
Cumhuriyeti sera gazı salınımının kişi
başına artışında dünyada başı çeken
devletler arasında yer alarak bu olumsuz gelişmeye azami katkı
yapmaktadır. Egemen olan merkeziyetçi ve sömürücü enerji
politikaları, antisosyal kentleşme, madde ve gıda tüketiminin
artarak yeni boyutlar alması, kent içi ve şehirler arası
otoyollarla hızlanmaktadır. Açık bir şekilde, mevcut enerji
politikaları daha fazla iklim değişikliğine, ekolojik
tahribata ve savaş politikalarına yol açmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu evrende yaşıyoruz ve maalesef, bu evrenin gittikçe, hızla
sonunu getiriyoruz. Kimilerini daha zengin etmek ve önü alınamaz bir
şekilde ha bire enerji tüketimini artıran politikalarla gittikçe
dünyayı, ekosistemi ve evreni yaşanılamaz hâle getiriyoruz.
Özellikle nükleer konusunda, dünyada artık arızalı olduğu,
sıkıntılı olduğu ve dünyanın sonunu getirmekte,
ekosistemi bozmakta ve çeşitli sağlık ve çevresel sorunlara
neden olduğu bilinen nükleere karşı durmak artık dünyada
bir gelenek hâlindeyken, bizler üçüncü dünya ülkeleri gibi bu meseleye yeni
heves salmış durumdayız ve Akkuyuyu, Sinopu yok etmeye
çalışıyoruz.
Yine aynı şekilde,
HESlerle derelerimizi, meralarımızı, sucul
alanlarımızı hızla tüketmekteyiz. Bu politika kısa
sürede maalesef tarihi, coğrafyayı, kültürü yok ettiği gibi,
aslında iklim değişikliğiyle, sera gazı salınımıyla
evreni de ekosistemi de yok edecektir. Kendi yaşadığı
coğrafyayı tüketen birer mahlukat durumuna düşmekteyiz. Bu
vesileyle, sabahın bu saatinde maalesef, AKPye günaydın demek
istiyorum. İnşallah, söylediklerimizden bir parça etkilenirler diye umuyorum
ama etkilenmediklerini de görerek üzülmeye devam ediyoruz.
Saygılarımla
sizleri selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Toğrul.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
312
sayılı elektrik piyasası kanununun geçici 19uncu maddesinin
Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar mevcut
yönetmelik uygulanmaz. şeklinde değiştirilmesini arz ve talep
ederiz.
Kazım
Arslan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Mevcut yönetmelik eksik
olduğundan yasa yürürlüğe girinceye kadar uygulanmamalıdır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 26ya bağlı
geçici 19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Geçici 19uncu madde kabul edilmiştir.
Madde 26ya bağlı
geçici madde 20 üzerinde üç önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu
önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim
veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
26ncı maddesiyle düzenlenen geçici 20nci maddenin metinden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Emin
Haluk Ayhan Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Mustafa
Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek Ruhi
Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
Seyfettin Yılmaz Mevlüt Karakaya
Adana Adana
Diğer önergenin imza
sahipleri:
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican Önlü
Bitlis Tunceli
Aynı önergenin imza
sahipleri:
Kazım Arslan Tacettin
Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin
Tarhan Didem
Engin
Balıkesir Kocaeli İstanbul
Kemal Zeybek Özkan Yalım Erkan
Aydın
Samsun Uşak Bursa
Çetin Arık Bülent Yener
Bektaşoğlu Ömer
Fethi Gürer
Kayseri Giresun Niğde
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelerle ilgili önerge sahiplerine söz vereceğim.
Didem Engin, İstanbul
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Engin.
(CHP sıralarından alkışlar)
DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum ve sabah saat beş buçuk olduğu için iyi sabahlar
diliyorum.
AKPnin hazırladığı Elektrik
Piyasası Kanun Teklifi bütün vatandaşlarımızı
yakından ilgilendiren elektrik faturalarındaki kayıp kaçak
bedellerinin vatandaşlarımıza iadesini engelleyen bir dizi
düzenleme içeriyor. Söz aldığım kanun teklifindeki 26ncı
madde de bu kayıp kaçak konusuyla ilgili bir madde.
Biliyorsunuz, her elektrik
faturamızda kayıp kaçak bedeli ödüyoruz. Örneğin, 50
liralık elektrik kullanan bir abonenin faturası vergilerle, TRT
payıyla, kayıp kaçak bedeliyle birlikte toplamda yaklaşık
100 TLye yükseliyor. Bundan bir süre önce bazı
vatandaşlarımız dava açtılar, Elektriği kaçak
kullanan biz değiliz. Niye bunun parasını bizden
alıyorsunuz? diye itiraz ettiler. Yargıtay da vatandaşlarımızı
haklı buldu ve tahsil edilen kaçak elektrik bedellerinin iadesi yönünde
bir karar verdi. Ayrıca, Kaçakları önlemek ve bu bedelleri kaçak
kullanandan tahsil etmek dağıtım şirketinin görevidir.
dedi Yargıtay. Tabii, Yargıtaydan böyle bir karar çıkınca
dağıtım şirketleri son derece rahatsız oldular çünkü
2006-2010 yılları arasında bizlerin, vatandaşların
dağıtım şirketlerine ödediğimiz kayıp kaçak
bedeli 33 milyar TL. Dolayısıyla, böyle bir bedeli vatandaşa
geri ödemek istemiyorlar. Hükûmet, hazırladığı bu kanun
teklifiyle mahkemelerin vatandaşın lehine verdiği tüm iade
bedellerinin ve mahkeme masraflarının tekrar tüm abonelere
faturalarda yansıtılmasını istedi. Dikkatinizi çekiyorum,
mahkeme masraflarını bile abonelere yani bizlere ödetmek istedi
Hükûmet. Ayrıca, dağıtım şirketlerinin 2006-2010
yılları arasında yaptığı yatırım
harcamalarının da 2016 yılından itibaren
vatandaşların faturalarına yansıtılmasını
istedi Hükûmet. Muhalefet partisi olarak bizler buna tepki gösterince ve siz
vatandaşın kazanılmış haklarını nasıl
yok sayarsınız deyince bazı kısımları Komisyonda
geri çekmek mecburiyetinde kaldılar ve şimdi
Danıştayın alacağı karar bekleniyor. Buna ek olarak,
bundan sonra benzer davalar açılmasın diye Hükûmet, bu kanun
teklifine tüketici hakem heyetlerinin ve mahkemelerin yetkisini
sınırlandıran bir madde ekledi. Söz aldığım bu
maddede de hâlihazırda devam eden davalarda kaçak elektrik bedellerinin
iadesine yönelik karar çıkmasın diye bu
sınırlandırılmış yetkiyle karar
alınmasını sağlayan bir ibare var yani kısacası,
kaçak elektrik bedelleri 36 milyon aboneden yasa zoruyla alınmak
isteniyor.
Ayrıca, birkaç saat önce
AKP oylarıyla geçen 15inci maddede ise kaçak elektrik yasal bir
tanıma kavuşturuldu; yasal olmayan kaçak konusu teknik olmayan
kayıp tanımıyla yasallaştırıldı. Yani,
Hükûmet artık kaçak kelimesini kullanmak istemiyor ve zannediyor ki
kaçak kelimesini kullanmayınca vatandaş fark etmeyecek ve ödeyecek.
Hükûmetin görevi elektrik
dağıtım şirketlerinin kârını artırmak
değildir, Hükûmetin öncelikli görevi kendi vatandaşlarının
hakkını korumaktır. Hükûmet Kayıp kaçak bedelini elektrik
faturasını düzenli ödeyen dürüst abonelere nasıl yüklerim?,
Bundan sonra iade davası açılmasını nasıl
engellerim? arayışından vazgeçmeli.
2011 yılında
61inci Hükûmet Programını Meclis Genel Kurulunda okuyan şimdiki
Cumhurbaşkanımız, o dönemki Başbakanımız aynen
şöyle demişti: 2010 yılı sonu itibarıyla yüzde 15ler
mertebesinde olan elektrik kayıp kaçak oranının 2015
yılı sonunda yüzde 6 seviyesine inmesini hedefliyoruz. Kayıp
kaçak oranı 2016 yılında hâlâ yüzde 14ler, 15ler seviyesinde
yani AKP bu konuda hiçbir ilerleme kaydedemedi.
Hedef koymak çok kolay,
önemli olan bu hedeflerin gerçekleşmesi için gerekli adımları
kararlı bir şekilde atabilmek. Hükûmetin bu
başarısızlığının faturasını
vatandaşlarımıza kesmeye hakkı yok. Bu kanun teklifi on
dört yıldır ülkemizi tek başına yöneten AKPnin
vatandaşlarımıza ne kadar değer verdiğinin ve hak,
hukuk, adalet gibi kavramlara ne kadar önem verdiğinin bir göstergesidir.
Hükûmetin getirdiği bu
düzenleme Anayasamızın pek çok maddesine aykırı.
Anayasamızın 2nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine,
5inci maddedeki devletin temel amaç ve görevlerine, 38inci maddedeki Ceza
sorumluluğu şahsîdir. hükmüne, 172nci maddedeki Devlet,
tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır,
tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.
hükmüne açık aykırılık vardır.
Zaten vergilerin
yüksekliği altında ezilen vatandaşlarımızın
cebine göz diken, hakkını aramak isteyenlerin mahkemeye gitmesini
engellemeye çalışan bu yaklaşımın yüce Meclis
tarafından reddedilmesini umuyor, Anayasamıza açık
aykırılık içeren bu maddelerin kanun metninden
çıkartılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Engin.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge hakkında söz isteyen İdris Baluken,
Diyarbakır Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Baluken. (HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize günaydın diyerek son
konuşmalarımızı, son cümlelerimizi artık
yapıyoruz.
Bir kere, bu
kanun teklifinin Anayasaya aykırılığı noktasında
sanırım Genel Kurulda bir anlayış birliği
oluşmuştur. Yani, buradan geçse bile Anayasa Mahkemesinden dönecek
olan bir kanun nedeniyle bu kadar uzun mesai yaptık. Ama, tabii, yine de
enerji politikalarıyla ilgili mümkün olduğunca kendi parti
görüşlerimizi bu görüşmeler vesilesiyle ifade etmeye
çalıştık.
Özcesi
şunu ifade edelim: AKPnin enerji politikasıyla -yenilenebilir
enerjiye dayanmadan yani güneş, rüzgâr, jeotermal gibi enerji
politikalarına dayanmadan- Türkiyede temel sorunları çözmek mümkün
değildir. Üzülerek görüyoruz ki AKP hâlâ HESlerde, termik santrallerde,
nükleer santrallerde ısrar etmeye devam ediyor.
Peki, biz niye
bu kadar karşı çıkıyoruz? Yani, bu enerji şekillerine,
termik santral, nükleer ya da HESle ilgili itirazlarımızın iki
önemli boyutu var: Birincisi, alabildiğince özelleştirmenin önünü
açıyor ve özelleştirmeyi de emek sömürüsü üzerinden ucuz emek
karşılığında sermaye sahiplerine rant sağlama
üzerinden değerlendiriyor. İkincisi de ekolojik yıkım.
Yani, ne insan yaşamına ne doğa yaşamına herhangi bir
katkı sağlamadan tamamen ekosistemi bozmaya yönelik bir anlayış
üzerinden yürüdüğü için karşı çıkıyoruz.
Şimdi, bir
tarafta emek sömürüsü, özelleştirme, diğer tarafta ekolojik
yıkım, bunların sonucunda da halka yönelen, halkın önüne
gelen kabarmış faturalar. E, bunlara tabii ki bizim onay vermemiz
mümkün değildir. Bakın, sadece elektrik faturalarıyla ilgili AKP
döneminde dört yıllık bir süre içerisinde yüzde 88lik fiyat
artışı olmuştur. Dolayısıyla, hani bu tarz
palyatif çözümlerle herhangi bir ilerleme sağlamanın mümkün
olmadığı kanaatindeyiz. Bakın,
uyguladığınız politikalarla ülkemizi neredeyse bir HES
çöplüğüne çevirdiniz yani nerede akan bir dere varsa onun üzerine bir HES
kurdunuz ve orada canlıya ait olan her şeyi ortadan
kaldırdınız. Bundan önceki Kabinede yer alan AKPli Bakan
Sayın Bayraktar da en son gelinen aşamada HESle bu işler
olmaz, haklısınız, biz ufak dereleri mahvediyoruz. dedi. Yani,
Kabineye mensup bir bakanın bile kabul ettiği bir realite ortadayken
hâlâ bunda ısrar etmenin hiçbir mantığı yok. Kaldı ki
HESlerle mevcut enerji açığının yüzde 10unun bile
karşılanmayacağını bu işin uzmanı olan bütün
sivil toplum örgütleri ya da bütün kanaat önderleri söylüyorlar. Oradan
sağlanacak enerji miktarı, sadece enerji nakil hatlarındaki
yenilenme ve altyapıyla ilgili eksikliklerin giderilmesi noktasında
da çok rahatlıkla giderilebilir olmasına rağmen, maalesef, bu
tutumunuz hâlâ devam ediyor. Tabii ki emek karşıtı, ekoloji,
çevre karşıtı, insan yaşamı karşıtı
olan bu enerji politikalarınız devam ettiği sürece de bizler de
itirazlarımızı yükseltmeye devam edeceğiz.
Yaklaşık,
herhâlde on altı, on yedi saattir aralıksız
çalışıyoruz. Keşke, bugün, burada rantı değil
halkı esas alan bir yasa teklifi, yasa tasarısı getirmiş
olsaydınız da bu kadar zahmetli, uzun bir mesaiye değmiş
olsaydı, biz de gönül rahatlığıyla burada rant adına
değil halk adına iyi bir iş yaptık demenin vicdani
rahatlığıyla eve dönmüş olsaydık diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge hakkında konuşmak isteyen Mevlüt
Karakaya Adana Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Karakaya. (MHP sıralarından alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
hayırlı sabahlar diyorum.
Görüşülmekte olan
teklifle ilgili olarak verilmiş olan önerge üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
aslında, tasarının 26ncı maddesinde yer alan geçici 20nci
madde gerçek anlamıyla bir tahsilatı garantileyen bir düzenleme. Bu
düzenlemeye göre Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk
ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış
hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak
açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve
başvurular hakkında 17 inci madde hükümleri uygulanır. diyor.
Yani, bu süreçte, tahsilatla ilgili gecikmelerin garanti altına
alınmasını sağlayacak bir madde olmaktan öte gitmeyecek,
piyasaya yönelik katkı sağlayacak bir madde değil.
Özelleştirme
konularıyla ilgili bu kürsüden defaatle eleştiriler
yapıldı. Sektörle ilgili yapılacak özelleştirme
konuları diğer alanlardan çok farklı değil. Hatta, sektörün
kendine has özelliği, karmaşıklığı
dolayısıyla bazı konular burada gözden kaçırılmaya
çalışıldı. Biraz önce özelleştirme konusunda
yapılan bir itirazda, Sayın Bakan Bu, özelleştirme değil,
buradaki yapılacak olan uygulama bir mal ve varlık
satışını gerektirmiyor, onun için de bir değerleme
yapılmasına ihtiyaç yok. şeklinde ve bu maddeyi, bu
kısmı da Özelleştirme İdaresinin verdiğini ifade ettiler.
Yani, öncelikle şunu belirtelim ki burada bir değer hareketi
vardır, bir ekonomik değerin bir şekilde
bırakılması vardır. Bunun
karşılığı bir satış olmayabilir, nakdî bir
satışı gerektirmeyebilir, ayni bir değiş tokuş
biçiminde, bir menfaat değiş tokuşu biçiminde de olabilir ama
sonuç itibarıyla, ekonomik bir değerin değişimi söz
konusuysa ortada bir ekonomik değer vardır, bırakılan
sahanın, alanın bir gelir yaratma kapasitesi vardır ve bu
yaratılan gelir kapasitesinin bugünkü cari değerle ifade edilmesi söz
konusudur. Yapılan ekonomik değerin değişimiyle ilgili bir
alternatif ya da fırsat maliyeti olarak ifade edebileceğimiz, buna
bağlı olarak da net ekonomik kayıp ve kazançları ortaya
çıkarabileceğimiz mutlaka değerleme vardır.
Evet, elektrik piyasası,
diğer piyasalarla mukayese ettiğimizde, hem aktörleri itibarıyla
hem ürün itibarıyla hem yapısı itibarıyla
karmaşıktır, komplike bir yapısı vardır; ürün
maliyetlemesinde de aynı şey söz konusudur, fiyatların
oluşumunda da aynı şey söz konusudur. Kayıp ve kaçak
bedellerini, bugün, evet, vatandaşa yüklüyoruz, burada oluşan maliyetleri
ve işletme maliyetlerini aşağı çekmenin bir yolu olarak
bunun finansmanını vatandaşın sağlaması yönünde
bu kanun teklifi geçti ve vatandaşa maalesef, bu yükü yüklemeyi uygun
gördünüz.
Ama değerli
milletvekilleri, bir başka maliyet daha, bizim burada stranded costlar
olarak ifade ettiğimiz, emre amade maliyetler olarak
tanımladığımız maliyetlerin de uygun bir şekilde,
özelleştirmelerin uygun bir biçimde yapılamamasından, genel
olarak kapasitelerin oluşumunu ve buralardan gelecek maliyet yüklerini
dikkate almamamızdan, uygun planlama yapmamamızdan kaynaklanan ilave
maliyetler de aslında, görülmemekle birlikte bu faturalara
yansımaktadır.
Bu konuya da dikkat çekerek
tekrar hepinize hayırlı sabahlar diyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Karakaya.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
26ıncı maddeye bağlı geçici 20nci maddenin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına
ilişkin bir istem vardır.
Şimdi, istem sahibi
sayın milletvekillerinin adlarını okumak suretiyle Genel Kurulda
mevcut olup olmadıklarını tespit edeceğim.
Oktay Vural, İzmir?
Burada.
Levent Gök, Ankara? Burada.
Tacettin Bayır,
İzmir? Burada.
Tahsin Tarhan, Kocaeli?
Burada.
Çetin Arık, Kayseri?
Burada.
Bülent Bektaşoğlu,
Giresun? Burada.
Kazım Arslan, Denizli?
Sayın Arslan yok.
Mehmet Ahrazoğlu, Hatay?
Sayın Ahrazoğlu burada.
Şenal Sarıhan,
Ankara? Burada.
Didem Ergin, İstanbul?
Sayın Engin burada.
Necati Yılmaz, Ankara?
Sayın Yılmaz burada.
Mehmet Gökdağ,
Gaziantep? Burada.
Nihat Yeşil, Ankara?
Burada.
İrfan Bakır,
Isparta? Burada.
Murat Emir, Ankara? Burada.
Bülent Kuşoğlu,
Ankara? Yok.
Mahmut Tanal, İstanbul?
Burada.
Kamil Aydın, Erzurum?
Burada.
İsmail Faruk Aksu,
İstanbul? Burada.
Kadir Koçdemir, Bursa?
Burada.
Emin Haluk Ayhan, Denizli?
Burada.
Mevlüt Karakaya, Adana?
Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesine bağlı geçici
madde 20nin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı: 214
Kabul : 188
Ret: 26(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Sema
Kırcı
Nevşehir Balıkesir
Teklifin 26ncı
maddesine bağlı geçici 20nci madde kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde üç
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 27'nci maddesi ile getirilen
30/05/2013 tarihli ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanununun 8'inci
maddesinde geçen "veya" ibarelerinin "ya da" şeklinde
değiştirilmesi için gereğini saygılarımızla arz
ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Tacettin Bayır İrfan
Bakır
Denizli İzmir Isparta
Ahmet Akın Tahsin Tarhan Kemal Zeybek
Balıkesir Kocaeli Samsun
Çetin Arık Özkan Yalım Bülent Yener
Bektaşoğlu
Kayseri Uşak Giresun
Erkan Aydın Ömer
Fethi Gürer
Bursa Niğde
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
27inci maddesinde geçen "iki" ifadesinin "dört"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Kalaycı
Denizli Hatay Konya
Fahrettin Oğuz Tor Baki Şimşek Ruhi Ersoy
Kahramanmaraş Mersin Osmaniye
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinin (2)nci
fıkrasının 1inci cümlesinde yer alan veya ocak içerisinden
ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Berdan Öztürk Behçet Yıldırm
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Mahmut Celadet Gaydalı Alican
Önlü
Bitlis Tunceli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Biz de
katılmıyoruz Sayın Başkan.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye'de madenlerde meydana gelen can
kayıplarının en önemli nedenlerinin başında, metan
gazına bağlı sızıntı ve patlamaların neden
olduğu bilinmektedir. Tarihimizin en büyük maden faciası olan Soma bu
durumun en acı örneğini teşkil etmektedir. Maden mühendisleri ve
ilgili uzmanlar, kömürden önce metan gazının
çıkartılmasına dikkat çekmektedir. Bu temelde metan
gazını çıkarmanın en güvenli yolu, yeryüzünde yürütülecek
çalışmalardır. Önergeyle metan gazlarının yeryüzüne
çıkartılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
27nci maddesinde geçen iki ifadesinin dört şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Biz de
takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Bu düzenlemeyle, üretilecek
metan gazından alınacak devlet hissesinin oranını 4
katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olması
sağlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesiyle getirilen
30/5/2013 tarihli ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanununun 8inci
maddesinde geçen veya ibarelerinin ya da şeklinde
değiştirilmesi için gereğini saygılarımızla değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan (Denizli) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Ankara)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Madde metninin daha net
olması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
27nci maddeyi kabul edilen
önergeyle yapılan değişiklik doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
27nci madde
kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde üç
önerge vardır.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bizim önergeyi çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna ilişkin önerge geri çekilmiştir.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesinde yer alan
tarihinde ibaresinin tarihinden itibaren şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Berdan
Öztürk Behçet
Yıldırım
Diyarbakır Ağrı Adıyaman
Alican Önlü Mahmut Celadet
Gaydalı Tunceli Bitlis
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunuyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
28inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Bu kanun yayımı
tarihini izleyen 5inci yılın sonunda yürürlüğe girer.
Kazım Arslan Tahsin Tarhan İrfan
Bakır
Denizli Kocaeli
Isparta
Bülent
Yener Bektaşoğlu Tacettin
Bayır
Giresun
İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklif birçok maddesiyle
Anayasaya açıkça aykırılık içermekte, kabul edilen hâliyle
kanunlaşması ve yürürlüğe girmesi hâlinde telafisi imkânsız
zararlar doğuracak niteliktedir. Teklifin, piyasa şartları,
anayasal ilkeleri, ilgili mevzuat ve çevre, mülkiyet hakkı, kuvvetler
ayrılığı, hak arama hürriyeti, hukuk devleti ve sosyal
devlet gibi ilkeleri göz önünde bulundurarak yürürlüğünün beş
yıl süreyle ertelenmesi öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312
sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesinde yer alan
tarihinde ibaresinin tarihinden itibaren şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Diyarbakır) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle madde metninin daha
anlaşılır olması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
28inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
28inci madde
kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde ikisi
aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır.
OKTAY VURAL (İzmir)
Çekiyoruz.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi önergesini geri çekmiştir.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, biz de geri çekiyoruz.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi de önergesini geri çekmiştir.
29uncu
madde üzerinde bu durumda bir önerge vardır
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) CHP de çekiyor Sayın Başkan.
LEVENT GÖK
(Ankara) Biz de çekelim efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) CHP de çekti efendim.
BAŞKAN
Duyulmuyor Sayın Gök.
LEVENT GÖK
(Ankara) Biz de çekelim.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu da çekiyor.
29uncu madde
üzerinde önerge kalmamıştır.
29uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
29uncu madde kabul edilmiştir.
Teklifin
tümünü oylamadan önce, İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince,
oyunun rengini belli etmek üzere söz isteyen 2 sayın milletvekiline söz
vereceğim.
Lehte,
İzmir Milletvekili Sayın Necip Kalkan.
Buyurunuz
Sayın Kalkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NECİP
KALKAN (İzmir) Sayın Başkan, Sayın Divan, siyasi
partilerimizin çok değerli grup başkan vekilleri, kıymetli
milletvekilleri; efendim, herkesi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Hayırlı sabahlar, sabahışerifleriniz hayır olsun
diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Efendim,
takribi on sekiz saattir buradayız. Tabii, on sekiz saatin sonunda en son
konuşmacılardan biri benim. Ne derler? Sona kalan, dona kalır
ama unutmayın ki en son söyleyenin lafı da akıllarda kalır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Birinci
lafım, bu kürsüden konuşurken bize lafı değdiren ama söz
alamayan arkadaşımız Sayın Tacettin Bayıra.
TACETTİN
BAYIR (İzmir) Bak, yapma, yapma!
NECİP
KALKAN (Devamla) Lütfen, efendim
Tacettin
Bayır konuşmasında dedi ki: Sayın Necip Kalkan bu
işlerden anlamaz, ben onu ticaret odasından tanırım,
dersini iyi çalışmamış.
TACETTİN
BAYIR (İzmir) İkincisi doğru, birincisi yanlış.
NECİP
KALKAN (Devamla) Ticaret odasından tanır, o normal üyeydi, ben de
onun on beş sene başkanlığını yaptım; bir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi:
Efendim, Tacettin Bayır konuşurken rüzgâr ve güneşin verimliliğinden
bahsetti. Ben de oradan, yerimden Onların kapasitesinden ziyade üretim
değerini, verimliliğini hesap et. dedim. Tabii, o da bize bu
lafları söyledi. Ben Tacettin Beye şunu...
TACETTİN
BAYIR (İzmir) İzmirliler uyuyor.
NECİP KALKAN (Devamla)
söylüyorum: Siz evinizde pijamalarınızı giymiş, televizyon
seyrederken ben Urlada, Karaburunda, Çeşmede rüzgâr ölçümü
yapıyordum. (AK PARTİ sıralarından Ooo!sesleri,
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Demek hep Çeşmede dolaşıyorsun ha!
NECİP KALKAN (Devamla)
Sayın Mesut Yılmaz Başbakandı, Cumhur Ersümer Enerji
Bakanıydı -bunu koydum kıyıya- rahmetli Ersin
Faralyalı Enerji Bakanıydı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Karış karış gezdi her tarafı.
NECİP KALKAN (Devamla)
İzmirde, 1992 senesinde, İzmirde değil, Türkiye'de büyük bir
şirket kuruldu, ENDA Enerji Dağıtım. Şu an, 264
megavat üretim yapan bir şirketin de kurucu ortağıyım. Düne
kadar yönetim kurulu üyesiydim ancak milletvekili olunca istifa edip geldik.
Bir kere bunu söylüyorum; kim biliyormuş, kim bilmiyormuş, bu ortaya
çıksın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Sataşma var.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Vallahi, İzmir kavgası geri başladı.
NECİP KALKAN (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlarım, lafı fazla uzatmayacağım.
Dediğim gibi, bu enerji piyasasıyla ilgili 2001 yılında bir
kanun çıkmış, sonra 2013 yılında bir kanun daha
çıkmış. Bu kanunla ilgili bugün -bu kanunun numarası da
6446- ilaveler yapıyoruz.
Ben şunu söylemek
istiyorum: Bugün Türkiye'de biz tam 74.039 megavat enerji üretiyoruz.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Kim üretiyor?
NECİP KALKAN (Devamla)
Bunlar akıllarda kalsın diye söylüyorum, bizzat
arkadaşımın aklında kalsın. Bu 74 bin megavatı
üretirken şu an yüzde 37,9unu doğal gazdan, yüzde 28ini kömürden,
yüzde 25,8ini hidrolikten, sadece yüzde 4,4ünü rüzgârdan ve
diğerlerinden; bunun içinde jeotermal var, değeri de binde 8. Biz
bunlarla 260 milyar kilovatsaat elektrik üretiyoruz. Türkiyenin enerji temini
için bütün ithal ettiklerine ödediği para da -Sayın
Bakanımızın ağzından dün not aldım- 38 milyar
dolar. En yüksek ithal ettiğimiz enerji doğal gaz, doğal gaza da
ödediğimiz para; metreküp fiyatına göre 11-12 milyar dolar
parayı ödüyoruz.
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Dersine çalışmışsın,
çalışmışsın.
NECİP KALKAN (Devamla)
Şimdi, bu kanunun amacı Türkiyenin
Hatırlar
mısınız bir reklam vardı yaşı benim kadar
olanlar? Renkli televizyon yoktu, siyah beyaz televizyon vardı. Siyah
beyaz televizyonda, reklamda: Taş gibi televizyon Schaub Lorenz.
diyordu. (Gülüşmeler) Bir reklam daha vardı, bir dakika: Anında
görüntü: Nastional. diyordu. Bir reklam daha vardı:
Paralarımız uçuyor mu? Yetiş İzocam! diye
bağırıyordu. Nasıl İzocam diye
bağırıyordu, İzocam geliyordu, kayıpları kaçakları
önlüyordu.
İDRİS BALUKEN
(Diyarbakır) Meclis kürsüsünde reklam yasak.
NECİP KALKAN (Devamla) -
İşte bizim bu ülkenin -fuzuli olarak- yerli kaynakları
kullanmamaktan, kullanamamaktan, kullanma ortamı sağlayamamaktan
kaynaklanan para kaçmasını, paranın Türkiyede
kalmasını sağlayan bir kanun bu. Ben bu kanuna evet oyu
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECİP KALKAN (Devamla) -
Ama, ben tabii arkadaşlarımı burada heyecanla dinledim,
heyecanla dinledim arkadaşlarımı. Sağ olsun Mersinli
arkadaşımız arkada. Aydınlı jeotermalci
arkadaşımız yok. Sayın Tacettin Bayır burada.
Bakıyorum, baraja
karşılar, rüzgâra karşılar, jeotermale karşılar,
nükleer enerjiye karşılar.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kalkan.
NECİP KALKAN (Devamla) -
Karşı olmadığınız bir şey var mı, bir
söyleyin? 260 milyar kilovatsaat elektriği...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Seni seviyoruz Necip Baba!
NECİP KALKAN (Devamla) -
Oldu olacak bir tane pil yapalım 260 milyar kilovatsaat elektriği
üretin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Tamam, bitti, süre bitti.
BAŞKAN Sayın
Kalkan, lütfen
Teşekkür ederim efendim.
NECİP KALKAN (Devamla) -
Efendim, oyum evet oyudur.
Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bayır
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Sayın Başkan, konuşmacı arkadaş
adımı bizzat kullanarak ciddi boyutta sataşmada
bulunmuştur. 69uncu maddeye göre söz hakkı talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Bayır, size söz vereceğim ama ondan önce bir şeyi
hatırlatmak zorundayım. Sayın Kalkan bir şey
söylemişti: En son kim konuşursa onun söylediği akılda
kalır. diyerek, size bir pas mı vermiş oldu acaba?
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Evet, çatmayacaktı, o zaman sataşmayacaktı. Evet,
aynen öyle oldu.
BAŞKAN Peki, buyurunuz
Sayın Bayır, sataşmadan dolayı size söz veriyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ama yeni sataşmaya meydan vermemek üzere.
BAŞKAN Yani, bilemem,
işte en son konuşanınki akılda kalacak.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) O zaman aman ha, ona göre bak!
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
9.- İzmir Milletvekili Tacettin
Bayırın, İzmir Milletvekili Necip Kalkanın 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinde oyunun rengini belli etmek üzere
yaptığı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Sevgili arkadaşlar, gerçekten, İzmir Milletvekili
Necip Kalkan ağabeyimle uzun yıllar ticaret odasında birlikte
çalıştık ama beni yeterince tanımamış. Öncelikle,
hani bahsettiği Sabah saatlerinde sen pijamayla gezerken
ifadesini
düzeltelim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle demedi.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Ben pijama
kullanmıyorum, şortla uyuyorum genelde, İzmir çocuğuyum.
(Gülüşmeler) Onu bir düzeltelim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yatak odana girecek
hâli yok ya.
TACETTİN BAYIR (Devamla) İkincisi:
Sayın Bakan da Sayın Komisyon Başkanı da verdiğimiz
aralarda yaptığımız olumlu eleştirilerle ilgili
kendileri teşekkürlerini ilettiler bana. Yani sizden de teşekkür
beklerdim doğrusu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Orada
sataştınız ama Necip ağabeye sataştınız,
Bilmiyor. dediniz.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Ama bir şey
söyleyeyim: Kesin olan bir şey var, İzmirde ben başım dik
gezeceğim bu kanuna hayır dediğim için ama siz nasıl
gezeceksiniz onu bilemiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz her zaman dik
geziyoruz, alnımız ak geziyoruz.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Hepinize
hayırlı sabahlar diliyorum.
Hayırlısı olsun efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bayır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Efendim, aynı
gerekçeyle bana da sataşma olmuştur, ben söz istiyorum.
BAŞKAN Duyamadım Sayın
Atıcı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Efendim, aynı
gerekçeyle ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Hangi gerekçeyle Sayın
Atıcı?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Mersin Milletvekili
jeotermale karşı, şuna karşı buna karşı.
diye ismimi de zikrederek sataşmada bulunmuştur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle bir şey
demedi.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Bir sürü Mersin
vekili var ya.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Atıcı.
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyiniz
Sayın Atıcı.
10.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, İzmir Milletvekili Necip Kalkanın 312
sıra sayılı Kanun Teklifinde oyunun rengini belli etmek üzere
yaptığı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, evet biz nükleer
santrallere karşıyız hem de tam otuz beş yıldır
karşıyız.
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Siz bize de
karşısınız.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) Her şeye
karşısınız, karşı olmadığınız
bir şey var mı?
AYTUĞ ATICI (Devam) Buradan, otuz beş
yıldır Mersinde nükleer santral yapılmasına
karşı çıkan Mersin halkını saygıyla
selamlıyorum. Mersin halkı sizlere bu nükleer santrali yaptırmayacak.
Sayın Bakan, devletin parasını çarçur
etmeyin, milletle oynamayın. Millete rağmen bu işi
yapamayacaksınız. Bakın, Mersinde
yaptığımız araştırmada -AKPli, MHPli, HDPli,
CHPli hiç fark etmez- orada yaşayan halkın yüzde 80i nükleer
santrale Hayır. diyor.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Size rağmen
yapacağız, size rağmen yapacağız.
AYTUĞ ATICI (Devam) Gelin bir
araştırma yapın, bir anket yapın, Mersinde eğer halk
nükleer santrale Evet. diyorsa ben bir daha bu kürsüye bu amaçla
çıkmayacağım, size söz veriyorum.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) Kaç vekiliniz var,
Mersinde kaç vekiliniz var?
AYTUĞ ATICI (Devam) Ama eğer Mersin
halkı Nükleer santral istemiyoruz. derse Allah aşkına millete
rağmen bu işi yapmayın. Bu işin vebali büyük
arkadaşlar. Bakın, bir çocuk hekimi olarak size söylüyorum: Bu
işin vebali büyüktür. Biz oradaki her türlü yolsuzluğu telafi ederiz,
orada kesilen ağaçların yerine yenisini dikeriz, hiç merak etmeyin,
bunların hepsi gelip geçici işler; maddiyata bağlı
işleri çözeriz ama orada kanser olacak olan çocukları iyileştiremeyiz,
orada sakat doğum yapan annelerin acısını dindiremeyiz,
orada bir patlama olursa hafazanallah veya herhangi bir kaza olur ise bütün
Türkiye ve komşularında meydana gelecek olan hasarı ortadan
kaldıramayız. Elinizi vicdanınıza koyun, oyunuzu bu
şekilde kullanın.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Atıcı.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242), İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288), Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/586), Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN Aleyhte,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal.
Buyurunuz Sayın Tanal.
(CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
günaydın. Hayırlı bir hafta sonu diliyorum ben herkese, mutlu
bir gelecek diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasa ne getiriyor?
Bu yasa teklifiyle -tabii ki Sayın Bakana hep sorularla söyledik ama-
dağıtım şirketleri elektriği çalan
hırsızların peşine düşmeyecek. İkinci bir husus:
Elektrik şirketleri elektrik hatlarındaki kayıpların
önlenmesi için yatırım yapmayacak. Nedir? Biz kayıp ve
kaçaklar diyoruz, kayıpları ikiye ayırıyoruz: Bir, teknik
kayıp dediğimiz iletim hatlarındaki kayıp; ikincisi,
kaçaklar. İletim hatlarında Türkiye'deki kayıplar 7 ve 8
oranında, dünyada 4 ve 7 oranında. Ancak, yatırımın
yapılmaması nedeniyle bu maliyetler düşürülebilir iken
özelleştirilme neticesinde denetim yeteri kadar
yapılmadığı için, bu maliyetler halka mal oluyor. Bu konuda
siyasi iktidarın üzerine gitmesi gerekir.
İkinci bir husus: Anayasamızın
mevcut 2nci maddesi Türkiye Cumhuriyeti devleti sosyal bir hukuk devletidir.
diyor. Ancak ulusal tarifname var, bölgesel tarifname var. Ulusal tarifname ile
bölgesel tarifnamenin arasındaki fark şu: Bir sefer, yoksul olan
kesimde elektrik fiyatlarının daha ucuz, maliyetinin daha düşük
olabilmesi gerekçesiyle Anayasamız buna icazet, izin verdiği hâlde
bunu yapmamış durumdayız, bu gerçekten kabul edilebilir bir
durum değil.
Ben aynı zamanda tüketici derneklerinin de
üyesiyim, hâlen üyesiyim. Biz, tüketici derneklerinin üyesi olarak, tüketiciler
olarak şunu görmek isterdik ve hâle zamanı da geçmiş değil,
bizim burada önerilerimiz şu:
Elektrikten alınan 5 kalemden oluşan;
kayıp, kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış
hizmetleri ve sayaç okuma bedelleri Yargıtay kararlarına uygun olarak
elektrik abonelerinden alınamaz.
İkinci madde önerimiz, tüketicilerden
kayıp, kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış
hizmeti ve sayaç okuma bedeli adı altında haksız yere tahsil
edilen tutarlar ile bedellerden alınan yüzde 18 KDV ticari faizle birlikte
on yıl geriye dönük olarak iade edilir.
Üçüncü teklifimiz, yoksul olan dar gelirli ya da hiç
geliri olmayan abonelere tüketicilerin evrensel haklarından olan temel
ihtiyaçlarının giderilmesi hakkı gereğince ücretsiz ya da
düşük elektrik sağlanır. Bu üç öneri hem insani hem sosyal
devlet ilkesi uyarınca olması gereken hususlar.
Gelelim, kaçak elektriğin bedelinin namuslu,
dürüst ödeyen vatandaşlardan alınmasına. Tabii, içimizde hukukçu
arkadaşlarımız var, Roma hukukundan beri şöyle bir ilke
var: Ahlaka aykırı olan işlemler geçersizdir. Bu ahlaka
aykırı işlem
Parlamento da ahlaka aykırı bir
işlem yapsa bu da butlandır, geçersizdir, yok hükmündedir. Neden?
Şimdi değerli müftümüz burada, sol tarafımda bulunuyor, hangi
dini ele alırsak alalım, hangi dinî kutsal kitabı ele alırsak
alalım hırsızlık yapmak suç mu, günah mı? Değerli
Müftüm, ne dersiniz bu işe? (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler)
Peki, madem hırsızlık her dine göre,
her kutsal kitaba göre suçsa, suç olan bir şey ahlaka da aykırı.
Peki, ahlaka aykırı, pozitif tüm hukuki düzenlemelere
aykırı, dinî hükümlerin tamamına aykırı ama buna
rağmen bu kabul ediliyor değerli arkadaşlar. Bunun kabul
edilebilir bir yanı yok. Bu düzenleme, mevcut olan Anayasamızın
2nci maddesine, 10uncu maddesine, 56ncı maddesine, 172nci maddesine ve
36ncı maddesine, Anayasamızın 90ıncı maddesi
uyarınca imzalamış olduğumuz uluslararası
sözleşmelerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin de
14üncü maddesindeki ayrımcılık ilkesine aykırı
değerli arkadaşlar.
Onun için, benim sizden istirhamım: İç
Tüzükümüzün 88 ve 87nci maddesi tekrar buna izin veriyor, bu belirttiğim
gerekçelerden dolayı düzeltilebilir. Eğer sizi ikna edebildiysem ne
mutlu bana.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Hayır.
HAMZA DAĞ (İzmir) Beş yıldır
yapamadın, gene ikna edemedin Tanal. Boş konuşuyorsun her
seferinde, boş. Sadece boş konuşuyorsun.
MAHMUT TANAL (Devamla) İkna edemediysem ya benim
biraz daha çok çalışmam gerekiyor veya sizlerin biraz daha
okumanız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAMZA DAĞ (İzmir) Ne kadar çalışsan
da fayda etmez.
MAHMUT TANAL (Devamla) Hepinize teşekkür ediyorum.
İyi günler diliyorum.
HAMZA DAĞ (İzmir) Fayda etmez Tanal, fayda
etmez!
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) Mahmut Bey, müftü
hocamla biraz daha çalışın siz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Teklifin görüşmeleri tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylarınıza sunacağım
ancak tümünün oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına ilişkin bir istem vardır.
Bu nedenle, şimdi istem sahibi sayın
milletvekillerinin adlarını okumak suretiyle Genel Kurulda mevcut
olup olmadıklarını tespit edeceğim.
Oktay Vural, İzmir? Burada.
Levent Gök, Ankara? Burada.
Tacettin Bayır, İzmir? Burada.
Tahsin Tarhan, Kocaeli? Burada.
Çetin Arık, Kayseri? Burada.
Bülent Bektaşoğlu, Giresun? Burada.
Kazım Arslan, Denizli? Yok.
Şenal Sarıhan, Ankara? Burada.
Mevlüt Karakaya, Adana? Burada.
Didem Engin, İstanbul? Burada.
Necati Yılmaz, Ankara? Burada.
Mehmet
Gökdağ, Gaziantep? Burada.
Emin
Haluk Ayhan, Denizli? Burada.
Seyit
Torun, Ordu? Yok.
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu, Hatay? Burada.
Nihat
Yeşil, Ankara? Burada.
Murat
Emir, Ankara? Burada.
Mahmut
Tanal, İstanbul? Burada.
Aytuğ
Atıcı, Mersin? Burada.
Kamil
Aydın, Erzurum? Burada.
İsmail
Faruk Aksu, İstanbul? Burada.
Kadir
Koçdemir, Bursa? Burada.
İrfan
Bakır, Isparta? 20yi bulduk, Sayın Bakır da burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan
karar gereğince açık oylama elektronik cihazla
yapılacaktır.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 312 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümünün açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı: 215
Kabul : 189
Ret: 25
Çekimser: 1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa Açıkgöz Sema
Kırcı
Nevşehir Balıkesir
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 7
Haziran 2016 Salı günü ve daha önce alınan karar gereğince
çalışmasına karar verilen 4 Haziran 2016 Cumartesi ve 5 Haziran
2016 Pazar günleri toplanmamasına ilişkin önerisi
4/6/2016
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun
4/6/2016 Cumartesi günü yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Mustafa Elitaş Levent
Gök
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
İdris Baluken Oktay
Vural
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 7 Haziran 2016
Salı günü ve daha önce alınan karar gereğince
çalışmasına karar verilen 4 Haziran 2016 Cumartesi ve 5 Haziran
2016 Pazar günleri toplanmaması önerilmiştir.
BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati ve 7
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1081) ile
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/715), İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun Çeşitli Adlar Altında
Vatandaşlarımızın Elektrik Faturalarına
Yansıtılan Bedellerin Kaldırılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/28), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/75), Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/242),
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun Elektrik Piyasası
Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/288),
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/586), Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın 4628 Sayılı
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/614), Antalya Milletvekili Devrim Kökün Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1076),
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/1082) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 312) (Devam)
BAŞKAN - Sayın
Bakanın, teklifin kanunlaşmış olması nedeniyle bir
teşekkür konuşması talebi vardır.
Buyurunuz Sayın Bakan.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) Kıymetli
Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık on altı
saati geçtik. Her ne kadar salı, çarşamba ve perşembe bu yasa
maddeleriyle ilgili bir çalışma süreci başlasa da cuma gününden
itibaren başlayan, bugün sabaha karşı nihayete eren, bence Türkiye
için, enerji piyasaları için çok önemli olduğunu düşündüğüm
bu yasa paketinin geçmesinde emeği geçen bürokratlarımız
başta olmak üzere -hazırlık aşamasında- sizlerin bu
yasama sürecinde fedakârca, saatlerce burada bu yasanın geçmesi için
verdiğiniz destekten dolayı çok teşekkür ediyorum. Tabii ki
iktidar partisi olarak iktidar partimizin siz değerli vekillerine,
fedakârca, on sekiz saatten fazla burada destek verdiğiniz için
ayrıca teşekkür ediyorum.
Temennim, Cenab-ı
Allahın, bu yasa maddeleri esasında ülkeye
Bakanlığımız döneminde çok daha hayırlı, çok daha
bereketli hizmetleri vermemizi, hayırlı hizmetlerin önünü
açmasını nasip etmesi yönünde.
Tekrardan, çok da vaktinizi
almadan, uçak saatini bekleyen vekillerimizin de gözlerine bakarak çok
teşekkür ediyorum. Allaha emanet olun diyorum, hayırlı günler
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, ramazan ayının hayırlar getirmesini
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, pazartesi günü başlayacak olan ramazan ayının,
milletvekillerimize, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışanlarımıza, ülkemize ve milletimize hayırlar
getirmesini diliyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye Cumhuriyeti ile Belçika
Krallığı Arasında 2 Haziran 1987 Tarihinde Ankarada
İmzalanan Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasını Değiştiren Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/505) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 238)
BAŞKAN - 2nci
sırada bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Belçika Krallığı
Arasında 2 Haziran 1987 Tarihinde Ankarada İmzalanan Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını
Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun
bulanmayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 8 Haziran 2016
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Hepinize günaydın
diyorum, iyi bir gün diliyorum.
Kapanma Saati: 06.32
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 312 S. Sayılı Basmayazı 1/6/2016 tarihli 96ncı Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.