TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
120nci Birleşim
27 Temmuz 2017 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- BU
BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ
III.- GELEN
KÂĞITLAR
IV.- YOKLAMALAR
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Halis Dalkılıçın, Mescid-i Aksada son dönemde
yaşananlara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Yörüklerin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin Gebze ilçesi Pelitli ve
Kirazpınar köylerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, iktidar partisinin bu ülkeyi
susturamayacağına ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, sokağın sesini devletin kolluk
güçleriyle kısmaya çalışanların Meclisin sesini getirmeye
çalıştıkları İç Tüzükle kısmaya
çalıştıklarına ilişkin açıklaması
3.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, buğday
fiyatlarına ve yeni Tarım Bakanının köylüyü ve çiftçiyi
destekleyecek tedbirler alıp almayacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, ÇAYKURun çay müstahsilini mağdur
etmeye devam ettiğine ilişkin açıklaması
5.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, iktidarın
Parlamentoda muhalefetin sesini kıstığına ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın İslam dünyasındaki eğitim durumuyla ilgili
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde ilinin Bor ilçesi
Kızılca köyü yakınındaki organize sanayi bölgesi arıtmasının
atık sularının aktığı Kızılca
Deresinin ıslah edilmesi ve kapalı alana dönüştürülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, AKPnin iktidara geldiğinden bu yana
demokrasiyle bağdaşmayacak bir dizi karara imza attığına
ve bunun son halkasının da İç Tüzükün değiştirilmesi
girişimi olduğuna ilişkin açıklaması
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Türkiyenin ve milletin vicdanı olduğuna ve
vicdanın önemine ilişkin açıklaması
10.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, iktidarın halkın
sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisinde
konuşmadığına, bu sorunları dile getiren muhalefetin
sesini kısmayı düşünüp İç Tüzükü katlettiğine
ilişkin açıklaması
11.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanin, Filistin halkının ibadetlerini
engelleyen, Mescid-i Aksayı ablukaya alan İsraille siyasi ve
ekonomik ilişkilerin gözden geçirilip geçirilmeyeceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
12.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, İç Tüzük değişse bile
sokaklarda, köylerde, illerde, ilçelerde daha fazla konuşacaklarına
ve Hükûmetin vermiş olduğu sözü yerine getirerek kamuda
çalışan binlerce taşerona kadro vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
13.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinlilerin Artvini Karadeniz ve
Hopaya bağlayan Cankurtaran Tünelinin bir an önce bitirilmesini
beklediklerine ilişkin açıklaması
14.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Özün, Çanakkalenin Ayvacık ilçesi Gülpınar
köyünde jeotermal sondaj çalışmalarının bölge
halkının tek geçim kaynağı olan zeytinlik alanlarda
başlatıldığına ve bölge halkının
endişeli olduğuna ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, açlık grevlerinin
140ıncı gününde olan Nuriye Gülmen ile Semih Özakçayı ziyaret
etmek için talepte bulunduklarına ancak yeni Adalet Bakanının
kendilerine cevap vermediğine ilişkin açıklaması
16.- Amasya
Milletvekili Mustafa Tuncerin, Merzifonun bazı köylerinde dolu
yağışı nedeniyle buğdayların zarar gördüğüne
ve çiftçilerin borçlarının ertelenmesini veya Afet Kanunu
kapsamına alınarak buğday bedellerinin ödenmesini rica
ettiğine ilişkin açıklaması
17.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, muhtelif yerlerde orman
yangınlarının devam ettiğine, yangından etkilenen
bütün vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve
çalışma ekiplerine başarılar dilediğine, FETÖyle
mücadelenin yargı boyutunun devam ettiğine, öncelikle yargı
süreçlerinin büyük bir titizlikle tamamlanarak hainlere hak ettikleri
cezanın bir an evvel verilmesini beklediklerine ilişkin
açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Diyarbakırda demokrasi, vicdan ve adalet nöbetinin 3üncü gününde
milletvekillerinin OHAL ve güvenlik gerekçesiyle alana
alınmadığına, Cumhuriyet gazetesi davasında Ahmet
Şıkın savunmasının bir gazetecilik ve özgürlük dersi
olduğuna ve bir bölümünü aktarmak istediğine ilişkin
açıklaması
19.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, orman yangınları konusunda çok daha ciddi
tedbirlerin alınması gerektiğine, Manisanın Akgedik
köyünde TOKİnin yapmış olduğu evlerin foseptik çukuru
inşaatının köylüleri rahatsız ettiğine ve Cumhuriyet
gazetesi davasının devam ettiğine ilişkin
açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Van Milletvekili
Tuğba Hezer Öztürk ile Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldızın milletvekilliklerinin haksız ve hukuksuz
bir şekilde düşürülmesinin iktidarın tarihine kirli bir madalya
olarak geçeceğine, kendi tarihlerinde ise her zaman demokrasi mücadelesi
olarak anılacağına ilişkin açıklaması
21.-
Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin, Türkiyenin 3üncü büyük
partisinin 2 milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesiyle Kürt
iradesinin, seçmeninin yok sayıldığına ve tarihin
karşısında hesap verileceğine ilişkin
açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir, Diyarbakır
mitingine yapılan bombalı saldırıdan tutuklu
yargılanan ve IŞİDli olduğu iddia edilen
sanığın tahliye edilirken toplantı ve gösteri hakkını
kullandığı için yargılanan milletvekillerinin tutuklu
olduğuna, HDP vekillerine ayrı, IŞİD sanıklarına
ayrı muamele uygulayan biatçı AKP yargısını
kınadığına ilişkin açıklaması
23.- Maliye
Bakanı Naci Ağbalın, Mardin Milletvekili Erol Doranın
(10/601) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmeleri sırasında HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
24.- Mardin
Milletvekili Erol Doranın, Maliye Bakanı Naci Ağbalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.- Maliye
Bakanı Naci Ağbalın, Mardin Milletvekili Erol Doranın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- Anayasa
Komisyonu Başkanı Mustafa Şentopun, Muğla Milletvekili
Akın Üstündağın 492 sıra sayılı İç Tüzük
Değişiklik Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, kendisinin Kürt
olmadığına ve feminist, sosyalist bir kadın olarak grup
başkan vekilliği yapıyorsa bunun aslında Halkların
Demokratik Partisinin çok sesliliğinden olduğuna ilişkin
açıklaması
28.-
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, İstanbulda şiddetli
yağış ve dolu nedeniyle yaşananlara ve kentin üzerinden
vahşi kapitalist imar anlayışının derhâl çekilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
29.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkayanın, İzmir Milletvekili Musa Çamın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Samsun Engelliler
Olimpiyatlarında 400 metrede şampiyon olan Yasin Süzeni
kutladığına ilişkin açıklaması
31.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, CHP Grubu olarak herkese teşekkür ettiklerine
ancak üzgün ve kırgın olduklarına, İç Tüzük
Değişiklik Teklifinin temel kanun olarak görüşülüp Meclisin
altmış üç gün tatil edilmesinin kabul edilemez olduğuna
ilişkin açıklaması
32.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Meclisin tatili
hak etmediğine, Halkların Demokratik Partisi adına Meclis
çalışanlarına teşekkür ettiğine, iktidar
milletvekillerine kibirden sıyrılıp başkalarını
duyabildikleri günler dilediğine ilişkin açıklaması
33.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, tatili milletvekillerinin seçmenlerle,
partililerle daha yoğun beraber olacağı bir süreç olarak
değerlendirdiklerine, İç Tüzük değişikliğinin Meclise
ve millete hayırlı uğurlu olmasını dilediğine,
Meclis çalışanlarına teşekkür ettiğine ve tüm
milletvekillerine esenlikler dilediğine ilişkin açıklaması
34.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İç Tüzük
değişikliğiyle ilgili bugüne kadar yapılmış olan
çalışmalara, Meclis çalışmalarında emeği geçen
herkese teşekkür ettiğine, önümüzdeki dönemlerde yepyeni bir iç tüzük
yapabileceklerini umduğuna ve Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ahmet Aydının ifadeleriyle bir insanlık dersi
verdiğine ilişkin açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- HDP Grup
Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin,
Türkiyede kadın sığınaklarının
koşullarının ve ihtiyaçlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/598)
2.- İzmir
Milletvekili Müslüm Doğan ve 22 milletvekilinin, 2 Mart 1994 tarihinde
Demokrasi Partisi (DEP) milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
kaldırılarak cezaevine konulmalarına ve DEPin
kapatılmasına yol açan darbeyi planlayanların ve
uygulayanların ve bu darbe nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/599)
3.- Van Milletvekili
Lezgin Botan ve 22 milletvekilinin, Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanıyla ilgili imar yolsuzluğu iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/600)
4.- AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, CHP Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel, HDP Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ile MHP Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, yurt
dışına kaçırılan kültür
varlıklarımızın belirlenerek iadelerinin
sağlanması ve mevcut kültür varlıklarımızın
korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
maksadıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/601)
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun 27 Temmuz 2017 Perşembe günkü birleşiminde
492 sıra sayılı İç Tüzük Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine; 492 sıra
sayılı İç Tüzük Teklifinin görüşmelerinin Genel Kurulun 27
Temmuz 2017 Perşembe günkü birleşiminde tamamlanması hâlinde
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Ekim 2017 Pazar günü saat 14.00te toplanmak
üzere tatile girmesine ilişkin önerisi
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler
1.- Van
Milletvekili Tuğba Hezer Öztürkün 2016 Yılı Ekim, Kasım ve
Aralık Aylarında Beşer Birleşimi Aşan (Toplamda Genel
Kurulun 47 Birleşimi) Devamsızlığı Sebebiyle
Anayasanın 84üncü ve İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca
Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin Başkanlık
Divanının 24.05.2017 Tarihli ve 38 Numaralı Kararı ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1022) ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun
Açık Oylaması (S. Sayısı: 489)
2.-
Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldızın 2016
Yılı Ekim, Kasım ve Aralık Aylarında Beşer
Birleşimi Aşan (Toplamda Genel Kurulun 47 Birleşimi)
Devamsızlığı Sebebiyle Anayasanın 84üncü ve
İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin
Yapılması İçin Başkanlık Divanının
31.05.2017 Tarihli ve 39 Numaralı Kararı ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1072) ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun Açık Oylaması
(S. Sayısı: 493)
B) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi (2/1783) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
492)
X.- MECLİS
ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, CHP Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel, HDP Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ile MHP Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, yurt
dışına kaçırılan kültür varlıklarımızın
belirlenerek iadelerinin sağlanması ve mevcut kültür
varlıklarımızın korunması için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi maksadıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/601)
XI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Çanakkale Milletvekili
Muharrem Erkekin 492 sıra sayılı İç Tüzük
Değişiklik Teklifinin 18inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Çanakkale
Milletvekili Muharrem Erkekin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın 492 sıra sayılı İç
Tüzük Değişiklik Teklifinin 18inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir Milletvekili Musa
Çamın 492 sıra sayılı İç Tüzük Değişiklik
Teklifiyle ilgili oyunun rengini belli etmek için yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- İzmir
Milletvekili Musa Çamın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
7.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir Milletvekili Musa
Çamın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
8.- İzmir
Milletvekili Musa Çamın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
XII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, 26ncı
Dönem İkinci Yasama Yılında yapılan çalışmalara,
katkıları ve katılımları için tüm milletvekillerine ve
Hükûmet üyelerine, Meclis çalışanları ile basın
mensuplarına teşekkür ettiğine ilişkin konuşması
XIII.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 489) Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürkün 2016
Yılı Ekim, Kasım ve Aralık Aylarında Beşer
Birleşimi Aşan (Toplamda Genel Kurulun 47 Birleşimi)
Devamsızlığı Sebebiyle Anayasanın 84üncü ve
İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin
Yapılması İçin Başkanlık Divanının
24.05.2017 Tarihli ve 38 Numaralı Kararı ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1022) ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun Oylaması
2.- (S.
Sayısı: 493) Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldızın 2016 Yılı Ekim, Kasım ve
Aralık Aylarında Beşer Birleşimi Aşan (Toplamda Genel
Kurulun 47 Birleşimi) Devamsızlığı Sebebiyle
Anayasanın 84üncü ve İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca
Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin Başkanlık
Divanının 31.05.2017 Tarihli ve 39 Numaralı Kararı ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1072)
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporunun Oylaması
XIV.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, kamuda hizmet alım sözleşmeleri
kapsamında yükleniciler tarafından çalıştırılan
personelin kadroya geçirilmesine dair düzenlemenin sonuçlanacağı
tarihe ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Naci Ağbalın
cevabı (7/14275)
2.- Ankara
Milletvekili Murat Emirin, ev dışı tüketimin düşmesine ve
aylık toplam geliri 5000 liranın ve 1500 liranın altında
olan aile sayılarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/14485)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2010-2017 yılları
arasında Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yapılan müracaatlara,
2017
yılından itibaren yapılan ihalelere,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/14962), (7/14963)
27 Temmuz 2017 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-------0-------
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 120nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Mescid-i Aksada
son dönemde yaşananlar hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Halis Dalkılıça aittir.
Sayın Dalkılıç, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın,
Mescid-i Aksada son dönemde yaşananlara ilişkin gündem
dışı konuşması
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım ve değerli milletvekilleri; yüce Meclisin
çatısı altında bulunan, özünde, mayasında, ruhunda,
damarlarında barışı, kardeşliği, sevgiyi,
hoşgörüyü, dayanışma ve paylaşmayı, mazluma sahip
çıkmayı kendine şiar edinmiş Anadolunun güzel gönüllü
insanlarını sevgi, saygı, muhabbetle selamlıyorum.
Bugün, Anadolunun her renk ve tonundan ortak
paydası olan, her birimizin müşterek derdi ve sürgün sevdamız
olan Kudüs hakkında duygularımı paylaşmak istiyorum.
Tüm dünya gayet iyi bilir ki ideolojisi ne olursa
olsun Anadolu insanının her biri için Kudüs sancaktır,
kutsaldır. Başta Filistinli kardeşlerimiz ve Orta Doğu
olmak üzere, tüm Müslümanlar, hatta insanlığın gözü Türkiye
Büyük Millet Meclisinde ve Türkiyededir. Herkes bilir ki İstanbulun
fethinin temel dayanağı Kudüsün fethidir. Kudüs fethedilmeden
İstanbul asla fethedilemezdi. Kudüs ile İstanbul arasında dün de
kader bağı vardı, bugün de kader bağı var, yarın
da olacaktır.
Onun için, Kudüs esir
düşerse İstanbul kan ağlar. Bunu görmek için İstanbulun
yani Anadolunun gözlerine değil, yüreğine bakmak şarttır.
Kudüs gözbebeğimizdir. Tüm insanları, ya insanlıkta eşimiz
ya da dinde kardeşimiz bilen, her daim mazlumun ve mağdurun
yanında olan, iyilik medeniyetinin fertleri olarak, bizler, hem Kudüse
hem tüm kutsal değerlerimize hem inanç özgürlüğü, vicdan hürriyeti ve
bu bağlamda, nerede bir haksızlık varsa, nerede bir zulüm varsa
yüreğimizde ve her zerremizde karşısında olmaya devam
edeceğiz. Bu yüce Meclisin en temel vasıflarından bir tanesi de
budur. Kudüs gibi ortak paydalarımız söz konusu olduğunda
sergilediğimiz ortak ve güçlü tavırla tüm dünyaya, sömürge ve zulüm
tutkunlarına heveslerini kursaklarında bırakacak tavrı
beraber sergileyeceğiz.
Tüm peygamberleri kutsal
sayan ve benimseyen Müslümanlar için bir İslam şehri ve bir kurucu
şehirdir Kudüs. Bildiğiniz gibi Allahuteala bütün peygamberlere hep
birlikte içinde namaz kılma şerefini Mescid-i Aksaya nasip
etmiştir. Kudüs halkları asırlar boyunca her türlü baskıya,
zulme, işkence ve cinayete maruz kalmıştır. Bu halklar
inanç özgürlüğü, huzur, refah, adaletin tadını ancak
Müslümanların himayesinde yaşamışlardır. Râşid
halifelerden Hazreti Ömerin Kudüsü fethetmesinden itibaren Emevi, Abbasi,
Eyyubi, Memluklü ve Osmanlı dönemleri bunun şahididir.
Osmanlı döneminde Kudüs
manevi değerini ve kudretini hak ettiği şekliyle muhafaza
etmiştir. Bu dönemde Kudüse ve özgürlüklere verilen önem had safhaya
ulaşmıştır. Dinî konumunun yanı sıra
Müslümanların buraya olan muhabbetlerinden dolayı Osmanlılar
buraya karargâhlar kurmuşlar, surlar inşa etmişler ve bu kutsal
kente her türlü hizmeti ve desteği vermişlerdir.
Osmanlıların Kudüse girişleri tıpkı Hazreti Ömer ve
Selahattin Eyyubi gibi kan dökmeden, barışçıl yollarla
olmuştur.
Bu Meclisin çatısı
altında bulunan bilinçli, yürekli, vicdanlı insanlara
yaşadığımız bu coğrafyanın ve Anadolu
medeniyetinin bir ödevi vardır, bu da bizim Kudüse olan bakış
açımızdır. Bizim Kudüse bakış açımız
coğrafi esaslara asla dayanmaz; kültürel ve manevi
dayanaklarımız, insani ve tarihî ilham kaynaklarımız
vardır. Kudüs ve Mescid-i Aksaya karşı bu mukaddes mekân harem
bölgesidir, emân yurdudur, buraya giren emniyettedir. İslamiyetin
geçmiş asırlarında olduğu gibi Osmanlılarda da ister
Yahudi ister Hristiyan olsun inançlarına, mezheplerine
bakmaksızın tüm Kudüs halkları barış, huzur içerisinde
birlikte yaşamışlar ve Kudüsü bütün insanlar için
barışın şehri yapmışlardır.
Günümüzde işgal altında kalmış
olması Kudüsün konumundan ve değerinden hiçbir şeyi
değiştirmez. Çünkü İslam ümmeti nezdinde dinî bir akide, inanç
merkezi, ibadet merkezi, vazgeçilmez sevdamız, davamız olmaya devam
edecektir. Hiçbir kral ya da devlet başkanının buranın bir
karışından vazgeçme hakkına sahip
olmadığını söylemek istiyorum. Kudüsün izzeti bizim izzetimizdir.
Kudüs, iman tarihimizin, inanç ve medeniyetimizin beşiğidir.
Kurulduğundan beri Mescid-i Aksa bir İslam mabedidir ve kıyamete
kadar öyle kalacaktır. Kudüsün üzerinde başka heveslerin
gerçekleşmesini asla kabul etmemiz mümkün değildir. Kudüs,
Müslümanların manevi başkentlerinden biridir.
Bu vesileyle, Cenab-ı Haktan Mescid-i
Aksayı zalimlerin zulmünden muhafaza buyurmasını istiyorum.
Kudüsü, ehlini ve şerefli nöbetçilerini, mazlum Filistin
halkını yürekten selamlıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Mescid-i
Aksayı ve bütün İslam topraklarını muhafaza etmek için
Rabbimden Müslümanlara sorumluluk bilincini, yardımını
esirgememesini temenni ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Dalkılıç.
Gündem dışı ikinci söz, Yörüklerin
sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Baki
Şimşeke aittir.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Yörüklerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yörüklerin sorunları
hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk Arkadaşlar, gidip Toros
Dağlarına bakınız. Eğer orada bir tek Yörük
çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa şunu çok
iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla Türkü yenemez.
demiştir.
Osman Yüksel Serdengeçtinin Bin yıl oldu
toprağına basalı. dediği, Orta Asyadan göç eden Yörük
Türkmen toplulukları Anadoluya ayak basalı bin yıla yakın
bir zaman olmuştur. Bin yıllık konak, bin yıllık yurt,
bin yıllık devinimdir Toros Yörüklerinin yaşamı. Deve, at,
eşek sırtında taşınan, ala çuvala doldurulmuş bir
yaşamdır onlarınki. Belki de onların
yaşamını cazip kılan da tam olarak bunlardır.
Doğa, hayvanlar ve az eşya. Bir yıl boyunca -onların
deyişiyle- yıl on iki ay, iki büyük göç yaparlar. Birisi yayladan
sahile güzün yapılan, diğeri ise baharda sahilden yaylaya
yapılan göçtür. Bu göçler boyunca günübirlik göçler olur. Yörükler göçüp
kondukları yerlere konak derler. Yani bir günde bir konaklık yere
göçerler ki bu da en uzun 10 kilometre uzunluğunda olur.
Erisin dağları erisin,
Erisin de boz ovayı bürüsün.
Türkmen beyi yaylasına yürüsün,
Mor kuzular melesin de gidelim.
Karacaoğlana ait bu dörtlük Yörük
yaşamının bahar göçünü anlatır. Mersinde de
değişik özellikleri olan Yörük-Türkmen aşiretlerinin
birçoğu Mersinin yaylalarında yaşamaktadır.
Araştırmacı yazar Nezihe Arazın Nuri isimli bir
Sarıkeçiliyle yapmış olduğu röportajda Sarıkeçili
Yörükümüz şöyle der: Lakin, hanım abla, ne kadar sefillik, rezillik
olursa olsun Yörüke Dur. desen durmaz, Konma, göçme. desen duramaz. Bu
onun yapısında var. Mevsimin yüzünü kıştan yaza
döndürmesini nasıl kimse durduramazsa, ağaçların gövdesine
baharla su yürümesinin Hak, Yaradandan başka kimse önüne geçemezse
Yörükün de yayla hasretine kimse karşı koyamaz. Kan tutması
gibi yayla tutar Yörükü.
Hâlen Toros Dağlarında, Koca Yörük Nuri
Dayının dediği gibi, baharla beraber kan tutması gibi
yayla hasreti tutar Yörükleri. Ancak Sarı Yaylam adlı Mersin
yöresine ait muhteşem türküdeki Göçer Yörükler, boz koyaklar yurt olur.
sözü kısmen eskilerde kaldı. Şimdi ise o koca yaylalarda
Yörüklere nadiren rastlanıyor. Yörük kültürü yozlaşmaya devam ediyor.
Sorunlar gün geçtikçe çığ gibi büyüyor. Yörüklerimiz mera ve
otlaklarının azalmasıyla ilgili, göç yollarındaki
sıkıntılarla ilgili, yapılan barajlarla ve değişen
güzergâhlarla beraber göç yollarında çok büyük sıkıntılar
çekiyorlar. Eğitimle ilgili
Çünkü eylül, ekim aylarında Yörükler
yaylalardan sahile iniyorlar, okullar açılmış oluyor; nisan
ayında yeniden yollara düşüyorlar. Millî Eğitim
Bakanlığımızın yerinde eğitim
yaptırması lazım. Yörüklerin toplu olarak yaşadığı
yerlerde yerinde eğitim yaptırması lazım, gerekirse
prefabrik yapılar veya konteynırlarla. Bunu yapabilecek,
öğretmen olmuş birçok Yörük çocuğu bulunmaktadır. Hayvan
başı desteklerin mutlaka artırılması
lazımdır. Yörük kültürünün bir parçası olan deve sadece üç dört
ailede kalmış. Mersinden Antalyaya kadar olan bütün sahilde deveyle
göç eden Yörük aile sayısı sadece üç dört. Bunların
desteklenmesi
Deve çok pahalı olduğu için Yörüklerin birçoğu
alamıyor.
Dokuma kültürü artık yok oluyor. Kıl
çadırlardan yere serdikleri kilime, heybelerinden
eşyalarını taşıdıkları çuvallarına
kadar kendileri dokuyan Yörüklerin kıl çadırlarının yerini
naylon branda, kıl çullarının yerini ise savan almış
durumda. Kışın uzun süre kaldıkları yerlere küçük de
olsa birer tane ev
Ben Sayın Kalkınma Bakanımıza bunu
defalarca dile getirdim, o da gündeme alacağına dair söz verdi ama
Yörükler hiç olmazsa uzun süre konakladıkları yerlerde,
elektriği, suyu olan, temiz su içebilecekleri bir mekânda
yaşasınlar. Bununla ilgili Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve
Kalkınma Bakanlığının proje hazırlaması
gerekmektedir.
Yörükler bir de bu güzergâhları boyunca
geçtikleri yerlerde muhtarlarla, kaymakamlıklarla ve ormancılarla
ciddi sorunlar yaşamaktadır, bununla ilgili de önlem almamız
lazım.
Yörük kültürüne sahip
çıkılmadığı takdirde yayık ayranının,
yayık tereyağının, obruk peynirinin tadını ve
kokusunu bilmeyen bir nesil yetişecek. Yoğurttan yapılan yayık
ayranı yerine süte kimyasal katılarak yapılan ayran içmeye devam
edeceğiz.
Toroslarda artık Afgan ve Suriyeli
çobanları görmekteyiz.
Yörük çadırlarını
yıldırım çarpmasından koruyacak paratonerlerin verilmesi
Hiç olmazsa bir lamba, bir televizyonlarını
çalıştıracak güneş panelleriyle hem güneş enerjisi hem
de sıcak su sağlanabilir. Bununla ilgili bütün
bakanlıklarımızdan destek bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Sonuç
olarak, Toroslardan gözümüzün önünde her yıl biraz daha kaybolan ve belki
de üç beş yıl sonra tamamen kaybolacak bu kadim kültür için
yapılması gereken geç olmadan yapılmalı. Özümüzü Toroslara
çıkıp görmek yerine Yörük müzelerinden görmek, şölenlerle, içi
boş derneklerle yaşatmaya çalışmak bizim en büyük
ayıbımız olacaktır diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, gündem dışı üçüncü söz,
Kocaeli Gebze ilçesi Pelitli ve Kirazpınar köylerinin sorunları
hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyete aittir.
Buyurun Sayın Hürriyet. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin
Gebze ilçesi Pelitli ve Kirazpınar köylerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kocaelinin hizmetten mahrum bırakılmış
mahallelerini, evlerinden zorla atılmaya çalışılan
insanlarımızın sorunlarını buradan sizlere aktarmak için
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi,
bizi izleyen sevgili vatandaşlarımızı ve Kocaelili
hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Yıllardır il olmayı hak etmiş
ancak bu konuda Hükûmet tarafından bir adım dahi
atılmamış olan Gebze ilçemizin Pelitli ve Kirazpınar
mahallelerinde birtakım olumsuzluklar yaşanıyor. Bunlardan en
çarpıcı olanı Kirazpınar Mahallesinde yaşananlar.
Kocaeli Gebze Kirazpınar mahalle halkı, yürütmeyi durdurma kararına
rağmen hukuksuz şekilde tapulu evlerine üç kuruşa el koymaya
çalışan Gebze Belediyesinin zulmüne karşı direniyorlar.
Mahalle sakinleri, haksız yere evlerine Emlak Konut projesi
kapsamında el konulma girişimleri karşısında
mağduriyet yaşamaktadır, nasıl mı? Emlak Konut ve
TOKİ tarafından yapılması planlanan Gebze Emlak
Konutları 3. Etap Projesi için bölgede oturan
vatandaşlarımızın imarlı, ifrazlı, tapulu
evlerinin imarı iptal edildi ve gecekondu önleme bölgesi ilan edildi.
Metrekare değeri 2 bin liranın üzerinde olan yerlere ne yazık ki
800 lira verildi, üstelik aynı bölgede henüz proje kapsamındaki
daireler bile 400 bin liraya satılıyorken. Vatandaşlar tabii ki
normal olarak bu haksızlığa razı gelmedi, kabul etmedi bu
teklifi. Bunun üzerine Gebze Belediyesi bu arsaları daha değersiz
alanlara kaydırdı ve vatandaşların mağduriyetini bir
kat daha artırdı. Bunun üzerine, vatandaşların
başvurusu sonucu idare mahkemesi vatandaşımız lehine
yürütmeyi durdurma kararı verdi ve taraflara tebliğ etti. Bu durdurma
kararına rağmen Gebze Belediyesi geçtiğimiz hafta Kirazpınarlılara
Evlerinizi boşaltın, yıkmaya geliyoruz. diye tebligat
yolladı. Sonrasında da yıkım araçları insanların
evlerini yıkmaya gitti. Vatandaş evlerinin hukuksuz bir şekilde
yıkılmasına mani olmak istedi, direniş sırasında
ne yazık ki kötü olaylar yaşandı. Mescidden sela okuyan imam
gözaltına alındı; yaşlı amcalar, küçücük çocuklar
yerlerde sürüklendi değerli arkadaşlar. Zenginleri mutlu etmek için
ne yazık ki kadınlar dövüldü, kelepçelendi. Bakın bunlar da
fotoğraflar; yaşlı insanlarımızın ne yazık
ki belediye tarafından nasıl mağdur edildiğinin, nasıl
yerlerde sürüklendiğinin görselleri, fotoğrafları. Sonunda
vatandaş mahkemeden tekrar yıkımı durdurma kararı
aldı. Gittim, vatandaşla görüştüm, vatandaşın
anlattıklarına inanın hayret ettim. Belediye Başkanı
aynen şu cümleleri sarf etmiş vatandaşa: Kirazpınar
halkı koyun gibidir. Burası adalet arama yeri değildir,
gerekirse yıkarım, hatta makam aracımı da molozları
taşımak için veririm. Böyle demiş vatandaşa belediye
başkanı, sizin belediye başkanınız değerli
arkadaşlar. Seçim zamanı oy için kırk takla atan ama
koltuğa oturunca halkın evlerini başlarına yıkmaya
çalışan belediye başkanlarının halka terörist
muamelesi yapmasını, gazla, copla, TOMAyla vatandaşı
askerle karşı karşıya bırakmasını asla kabul
etmiyoruz.
Yine Gebze ilçemizde problemleri olan bir mahallemiz
Pelitli Mahallesi, ilçe merkezine ve sanayi bölgelerine en yakın, en
kalabalık mahalle olmasına ve Gebze ilçe
mezarlığının bulunduğu mahalle olmasına rağmen
hizmet aşamasında en sorunlu mahallelerimizden bir tanesi. Tüm civar
mahallelerde doğal gaz olmasına rağmen Pelitli Mahallemizde yok,
sağlık ocağı, eczane yok, Pelitli Mahallesi sakinlerinin
spor sahası yok, altyapı, imar çalışmaları
tamamlanmamış. Ama Pelitli Mahallesine yakın ve daha küçük
Balçık, Mollafenari, Cumaköy gibi birçok yerde bütün bu
saydığım hizmetler tamamen yapılmış, bütün
hizmetler götürülmüş. Herkese var ama Pelitli Mahallesi sakinlerine yok.
Peki, neden yok? Gebze Belediyesi tarafından referandumda hayır
tercihinde bulunduğu için cezalandırılıyor da o yüzden bu
hizmetler ne yazık ki Pelitliye gönderilmiyor. Kendisine komşu olan
mahallelerde her türlü hizmet var ama Gebzenin en kalabalık, en büyük
mahallesinde yok. Yani, bu, Sen bize destek vermezsen, biz de sana hizmet
vermeyiz. demenin başka bir yolu ve izahıdır değerli
arkadaşlar. Bu zalimliğe derhâl son verilmelidir. Her iki
mahallemizin, özellikle Gebze Belediyesinin yakından takipçisi
olacağım. Kirazpınar Mahallesinde adalet sağlanana ve
Pelitli sakinleri hakları olan belediye hizmetlerini alana kadar bu takibi
bırakmayacağım. Unutulmamalıdır ki zalimler gün gelir
diz çökerler ama mazlumlar asla boyun eğmezler diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, şimdi gündem dışı
konuşmaları bitirdik.
İç Tüzük 60a göre sisteme giren ilk 15
sayın milletvekiline söz vereceğim.
Sayın Aydın...
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, iktidar
partisinin bu ülkeyi susturamayacağına ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Meclis tatile girmeden önce
iktidar partisine bir çift sözüm var: Bu ülkeyi susturamayacaksınız.
Gazeteciyi susturmaya çalışacaksınız, zindana
atacaksınız, o çıkacak, bir gün de size hukuk dersi vererek
sesini dünyaya duyuracak. İşçiyi susturmaya
çalışacaksınız makinesinin başında, köylüyü
susturmaya çalışacaksınız toprağının
başında, memuru susturmaya çalışacaksınız
masasının başında, esnafı susturmaya
çalışacaksınız tezgâhının başında,
gençleri susturmaya çalışacaksınız bilgisayarın
başında ama susmayacaklar; size adalet dersi, hukuk dersi,
yurttaşlık dersi verecekler, susmayacaklar. Dahası, Cumhuriyet
Halk Partisini susturmaya çalışacaksınız, Cumhuriyet Halk
Partisi hiç susmayacak, Ankaradan İstanbula yürüyecek, hak, hukuk,
adalet diyecek, Mecliste sabaha kadar kalacak yine konuşmaya devam
edecek. Sözün kısası, ne yaparsanız yapın
susmayacağız.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Hürriyet, buyurun.
2.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin,
sokağın sesini devletin kolluk güçleriyle kısmaya
çalışanların Meclisin sesini getirmeye
çalıştıkları İç Tüzükle kısmaya
çalıştıklarına ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli) Sokağın sesini devletin kolluk güçleriyle kısmaya
çalışanlar, şimdi, yüce Meclisimizin sesini getirmeye
çalıştıkları İç Tüzükle kısmaya çalışıyorlar.
Bu İç Tüzük iktidarın Meclisteki TOMAsı hâline gelecektir.
Bundan sonra Meclisten hangi yasaları çıkarmak istiyor ve buna
karşı durmamızı da istemiyorsanız, bu İç Tüzükü
de o sebepten bir an önce getirmek istiyorsunuz. Uzlaşma yerine
dayatmayı seçiyorsunuz, oysa Meclisi iktidarın onay kurumuna
dönüştürerek muhalefeti ortadan kaldırma çabaları Türkiyeyi
daha geriye götürecektir. Daha önce FETÖyle el ele
çıkardığınız, üst üste değiştirdiğiniz
yasalar, birlikte kurduğunuz kurumlar, peşi sıra gelen 15 Temmuz
bunun ispatıdır. İktidar ne yaparsa yapsın sesimizi
kısamayacak, aksine, kısmaya
çalıştığınız her ses bir gün size
çığlık olarak geri dönecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
3.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
buğday fiyatlarına ve yeni Tarım Bakanının köylüyü ve
çiftçiyi destekleyecek tedbirler alıp almayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Buğday fiyatları bu sene geçmiş
senelere göre çok geç açıklandı. Açıklanmadan önce de
buğday ithalatını kolaylaştıran gümrük kotalarında
maalesef büyük düşüşler sağlandı. Bunun üzerine, 1 lira 10
kuruş beklenen buğday fiyatları 94 kuruş olarak
açıklandı, ne var ki ele geçen net tutar 87 kuruştur, tabii ki
buğday kaldıysa. Buğday kalmadığı için
sıkıntıda olan çiftçi de tüccara 75 kuruştan buğdayını
vermek durumunda kaldı.
Sorum Kabinede yer bulamayan eski Tarım
Bakanına: Giderayak vicdanı rahat mıdır?
Yine sorum yeni Tarım Bakanına: Köylümüzü
ve çiftçimizi destekleyecek yeni tedbirler alacak mı, yoksa eski
Tarım Bakanı gibi yine çiftçimizi ve köylümüzü zora sokacak
manipülasyonlarda bulunacak mı?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özdemirin yerine
Sayın Bekaroğlu
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun,
ÇAYKURun çay müstahsilini mağdur etmeye devam ettiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, ÇAYKUR, çay müstahsilini mağdur etmeye devam ediyor.
Günlük çay işleme kapasitesi 9 bin tona kadar çıkmış
olmasına rağmen, uygulamış olduğu kota ve
kontenjanlarla bu kapasiteye çıkmıyor. Böyle olunca da müstahsil,
çayını fırsatçı özel sektöre vermek durumunda kalıyor.
2 lira 13 kuruş olan çayı son zamanlarda 1 lira 75 kuruşa satmak
zorunda kaldı. Oysa ikinci sürgün döneminin başında ÇAYKUR Genel
Müdürü Kotayı artırdık, böyle olmayacak. demişti ama yine
mağdur olan ÇAYKUR. Burada ÇAYKURla ilgili bir önergeyi görüşürken
Rize Milletvekili Hasan Karal şöyle bir laf etmişti: Ramazanda
şeytanlar bağlı, size cevap vermiyorum. Ramazan bitti Hasan
Karal, şeytanlar artık bağlı değil. Lütfen bu sorulara
cevap verin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akın
5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
iktidarın Parlamentoda muhalefetin sesini kıstığına
ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkürler.
İktidar, konuşulan yer anlamına gelen
Parlamentoda muhalefetin sesini kısıyor. Milletin iradesinin tam
olarak tecelli edilebilmesi için olmazsa olmaz olan milletvekili
katkısı ortadan kaldırılıyor. Demokrasinin en önemli
unsuru olan muhalefet, iktidarın çoğunluğu
karşısında âdeta etkisiz elemana dönüştürülüyor. Her
fırsatta millî iradeden bahsedenler bu değişiklikle sadece
muhalefeti değil, 80 milyon vatandaşımızı da
susturuyor. Savaş döneminde bile muhalefete yapılmayan müdahale AKP
iktidarı tarafından keyfî olarak yapılıyor. Demokrasiyi ve
millet egemenliğini size teslim etmeyeceğiz çünkü Egemenlik
kayıtsız, şartsız milletindir.
BAŞKAN Sayın Topalın yerine
Sayın Engin
6.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın İslam
dünyasındaki eğitim durumuyla ilgili bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul) Son birkaç
asırdır kitaptan, kütüphaneden, kalemden uzaklaşıyoruz.
İslam dünyasındaki nüfusun yüzde 55i okuma yazma bilmiyor. OECD
ülkelerinde millî gelirden eğitime ayrılan pay yüzde 5 iken bu oran
İslam ülkelerinde yüzde 1i bile bulmuyor. İslam dünyasındaki
her toplum gibi biz de işin kolayına kaçıyor, emek isteyen
meselelerden uzak duruyoruz. Soran, sorgulayan bir nesil yerine geçici hevesler
peşinde koşan bir nesil yetişiyor. Bu cümleler Cumhurbaşkanı
Erdoğana ait. Bu sözlere, İslam ülkelerinin kaçı demokrasiyle
yönetiliyor; sanayide, teknolojide hangi düzeydeler ve kalkınma ile
demokrasinin bağını da eklemeliydi. Bir taraftan bunları
söyleyeceksiniz diğer taraftan, demokraside, eğitimde, bilimde,
hukukta, sanatta güzel ülkemizi bu çağ dışı dünyaya
sürüklemek için her türlü çabayı sarf edeceksiniz. Bu ifadeler, AKP
iktidarının neden tarihimizin yeni bir gerileme döneminde
olduğunun açık itirafıdır. Başka söze gerek var
mı?
BAŞKAN Sayın Gürer
7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde ilinin
Bor ilçesi Kızılca köyü yakınındaki organize sanayi bölgesi
arıtmasının atık sularının aktığı
Kızılca Deresinin ıslah edilmesi ve kapalı alana
dönüştürülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde ili Bor ilçesi Kızılca köyünü
ziyaret ettim. Köy yakınında organize sanayi bölgesi
arıtmasının atık sularının aktığı
Kızılca Deresinde önemli bir çevre sorunu yaşanmaktadır.
Açıkta akan dere bir an önce müdahale gerektirmektedir. Kızılca
kasabası, kasaba ve belediye iken AKP Hükûmeti nüfus gerekçesiyle köye
dönüştürmüştür. Bölgenin tarım ve hayvancılık yapan bu
şirin yerleşmesinde halk koku nedeniyle mağdur durumdadır.
Çözüm, kapalı kanalla atıkların aktığı derenin
bölge dışına taşınmasının
sağlanmasıdır. İlgili bakana yazılı soru önergesi
verdim, Niğde Valisine konuyu ilettim. Yetkililerin sorunu bir an önce
çözmesinin gerektiğini buradan bir kez daha belirtmek istiyorum.
Kızılca Deresinin çevreye verdiği olumsuzluklar nedeniyle halk
büyük sıkıntı yaşamaktadır. Bir an önce
Kızılca Deresinin ıslahı ve kapalı alana
dönüştürülmesi gerekmektedir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çamak
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, AKPnin iktidara
geldiğinden bu yana demokrasiyle bağdaşmayacak bir dizi karara
imza attığına ve bunun son halkasının da İç
Tüzükün değiştirilmesi girişimi olduğuna ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AKP iktidara geldiğinden bu yana demokrasiyle
bağdaşmayacak bir dizi karara imza atmış ve bunun son
halkası da Meclis İçtüzüğünün değiştirilme
girişimi olmuştur. Geçmişte bu çatı altında demokrasi
çağrıları yapan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
işlevsizleştirilmemesi konusunda haklı eleştiriler dile
getiren Meclis Başkanı Sayın İsmail Kahraman ne yazık
ki iktidar milletvekili olduktan sonra bu sözlerini unutmuş ve tam tersi
bir anlayışla Meclis iradesini hiçe sayan bir tavır içine
girmiştir. Muhalefetteyken söylediklerini unutanlar sanmasınlar ki bu
iktidar sonsuzdur. Bugün sesini kısmaya çalıştıkları
milletvekillerinin konumuna yarın kendilerinin de düşebileceğini
unutmamalılar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
9.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Türkiyenin ve
milletin vicdanı olduğuna ve vicdanın önemine ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Gazi Meclisimiz
Türkiye'nin ve milletimizin vicdanıdır. Vicdanını hırstan
koru. Vicdan yarası kapanmaz. En mükemmel adalet vicdandır. Kötü bir
işin en güçlü şahidi vicdanımızdır. Akıl aldansa
bile vicdan aldanmaz. Vicdan denilen şey, birisinin milletimizin bizi
gözlediğini ihtar eden histir. İnsan kötülüğü istediği için
değil, vicdanı zayıf olduğu için yapar. Bir zencinin
rengini değiştirmenin tek yolu, beyaz adamlara beyaz yürekler
vermektir. Filistin ve Mescid-i Aksada yaşanan acılar da
Siyonistlerin vicdansızlığının ve Siyonist
vicdanın tezahürüdür. Vicdanlar susunca insanlar canavarlaşır.
Vicdan, kanunların kanunu, aklın nabzıdır, nurlu bir duygu
ve kalp terazisidir. Vicdanı çürümeyenin her şeyi sağlam
kalır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
10.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, iktidarın
halkın sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisinde
konuşmadığına, bu sorunları dile getiren muhalefetin
sesini kısmayı düşünüp İç Tüzükü katlettiğine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ülkemizdeki insanların gündeminde ciddi bir
işsizlik varken, özellikle üniversite mezunu gençlerdeki işsizlik çok
fazla yükselmişken Beni tek adam seçin, terör bitsin. denilerek
insanların kandırılmasına rağmen, terör ülkemizin
gündeminde hâlen ilk sıralarda yer almasına rağmen, esnaf siftah
yapamayıp vergi ve sigorta borçlarını ödemeyi
bırakmış, Eve nasıl ekmek götürürüm? diye
düşünürken; çiftçinin buğdayı, mısırı, sütü,
canlı hayvanı para etmeyip ihtiyaç başka ülkelerden
karşılanırken yani AKP Türk çiftçisini yok sayıp başka
ülkelerin çiftçilerini desteklerken, komşularımızla
sıfır sorun var deyip tümüyle sorunlu hâle gelmiş iken, siz Lale
Devrinde gül yetiştiren saray eşrafı gibi halkın
sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşmayıp bu
sorunları dile getiren muhalefetin sesini kısmayı düşünüp
İç Tüzükü katletmekle meşgulsünüz. İç Tüzük
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Arslan
11.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanin, Filistin
halkının ibadetlerini engelleyen, Mescid-i Aksayı ablukaya alan
İsraille siyasi ve ekonomik ilişkilerin gözden geçirilip
geçirilmeyeceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakana soruyorum:
İsrail askerleri tarafından Mescid-i Aksada ibadet yapmak isteyen
Filistinli Müslüman kardeşlerimize karşı zulmedilmekte, ibadet
etmeleri engellenmektedir. Bu durum karşısında Filistin
halkının ibadetlerini engelleyen, Mescid-i Aksayı ablukaya alan
İsraille ilgili olarak siyasi ve ekonomik ilişkilerimizi de gözden
geçirecek misiniz? Filistin halkının kendi topraklarında huzur
içinde ve özgür biçimde ibadetlerini yapmaları konusunda hangi tür
tedbirleri almayı düşünüyorsunuz? Yoksa yalnızca İsraili
mi eleştireceksiniz, kınamakla mı yetineceksiniz? Yine,
İsraille iş birliğine devam mı edeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yalım
12.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, İç
Tüzük değişse bile sokaklarda, köylerde, illerde, ilçelerde daha
fazla konuşacaklarına ve Hükûmetin vermiş olduğu sözü
yerine getirerek kamuda çalışan binlerce taşerona kadro vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
ve yüce Türk Milleti.
Sayın Başkan, şu anda İç Tüzükü
değiştirmekle meşgulsünüz. Biz de söylüyoruz ki: İç Tüzükü
değiştirseniz de, burada konuşma sürelerimizi azaltsanız da
bundan emin olunuz ki biz sokaklarda, köylerde, kentlerde, illerde, ilçelerde
daha fazla konuşacağız ve de vatandaşımıza daha
fazla anlatmak için elimizden geleni yapacağız. İç Tüzükü
değiştirmek bunu kısıtlamayacaktır, onun için bu
yoldan bir an önce vazgeçiniz.
Sayın Başkan, Sayın Başbakan
2015 yılında seçimlerden önce birçok ilde, ilçelerde boy boy
billboardlarda kamuda çalışan taşeronlara kadro
vereceğini yayımladı, ekranlarda söz verdi. Ben de diyorum ki:
Ey AKP Hükûmeti, Sayın Bakan, Başbakan; vermiş olduğunuz
sözü yerine getirin. Kamuda çalışan binlerce taşerona kadrosunu
verin. Bu kamuda çalışan taşeronlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bayraktutan...
13.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinlilerin Artvini Karadeniz ve Hopaya bağlayan Cankurtaran
Tünelinin bir an önce bitirilmesini beklediklerine ilişkin
açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Artvini Karadeniz ve Hopaya bağlayan
Cankurtaran Tüneli bir yılan hikâyesi olarak hâlen süregelmektedir.
İki yıl iki ayda bitmesi öngörülen, Sayın Başbakan
tarafından söz verilen bu tünel ne yazık ki yedi yıllık bir
süre geçmiş olmasına rağmen henüz bitmemiştir. Sayın
Başbakan Artvine geldiği zaman, ilgili bakanlar Artvine
geldiği zaman ilgili tünelden geçmektedirler. Ondan sonra da çarşaf
çarşaf basına Bak tünel açıldı, biz tünelden geçiyoruz.
demektedirler ama ne yazık ki yurttaşlar bu tünelden
yararlanamamaktadır. Daha dün 4 yurttaşımız o tünelin hemen
ötesindeki -hani bölünmüş yollarla Hükûmet çok övünüyor ya- bölünmüş
olmayan bir yolda trafik kazası sonucunda hayatlarını,
canlarını vermişlerdir. Bu garabete ne zaman son vereceksiniz?
Cankurtaran Tüneli ne zaman bitecek, Artvin bu müjdeyi beklemektedir. İki
yıl iki ayda bitecek olan tünel yedi yıl geçti bitmedi. Bununla
alakalı demeçler devam ediyor. Artvinliler bu tünelin bir an önce
bitmesini bekliyorlar, bununla alakalı sürecin bir an evvel
tamamlanmasını bekliyorlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öz...
14.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, Çanakkalenin
Ayvacık ilçesi Gülpınar köyünde jeotermal sondaj
çalışmalarının bölge halkının tek geçim
kaynağı olan zeytinlik alanlarda başlatıldığına
ve bölge halkının endişeli olduğuna ilişkin
açıklaması
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
Çanakkale Ayvacık ilçesi Gülpınar köyünde jeotermal sondaj
çalışmaları bölge halkının tek geçim kaynağı
olan zeytinlik alanlarda başlatılmıştır. Bölge
halkı endişelidir. Konuya dair Çanakkale Valiliği ve İl
Özel İdaresi yetkililerinden defalarca bilgi istememize karşın,
on beş günden beri diğer milletvekili arkadaşım ile bana
bir dönüş ve açıklama yapılmaması âdeta yapılan bu
sondaj çalışmalarının usule aykırı olduğunu
kabul etmektir. Zeytinlik alanlar dışında ve doğaya zarar
vermeden yapılacak tüm yenilenebilir enerji çalışmalarına
bizim de destek olacağımız bilinmesine rağmen neden
ısrarla zeytinlik alanlarda yapılmaktadır?
Ayvacık Gülpınardaki sondaj
çalışmasıyla ilgili Çanakkale Valiliğinden
alamadığımız bilgiyi ilgili bakanlıktan bekliyorum.
Bölge halkı sondaj çalışmasının olduğu yerde
çadır kurup nöbet tutmaktadır. Vatandaşlarımızın
endişelerine bir cevap verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel...
15.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin,
açlık grevlerinin 140ıncı gününde olan Nuriye Gülmen ile Semih
Özakçayı ziyaret etmek için talepte bulunduklarına ancak yeni Adalet
Bakanının kendilerine cevap vermediğine ilişkin
açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Nuriye ve Semih açlık grevinde yüz
kırkıncı gündeler ancak ne yazık ki haksız hukuksuz
bir şekilde ihraç edilen, işi ve onuru için bedenlerini
açlığa yatıran bu iki genç yüz kırk gündür seslerini bu
ülkeyi yöneten iktidara duyuramadı. Bizler bu Meclis çatısı
altında, binlerce insan sosyal medyada, sokaklarda Nuriye ve Semihi,
aylardır sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. İki gündür
yeni Adalet Bakanına Nuriye ve Semihi ziyaret etmek istediğimizi
belirten, taleplerimizi içeren dilekçe yazıyoruz ancak Bakan sağ
olsun, gelen gideni aratır misali, bizleri muhatap alıp bir cevap
verme zahmetine bile katlanmıyor. Ben buradan soruyorum: Bugün
milletvekillerinin cezaevlerini ziyaret etmelerini engelleyecek kadar sizi
korkutan nedir? Ama korkunun ecele faydası yok, tıpkı tüm
faşist rejimlerde olduğu gibi, siz de gün gelecek adalet önünde hesap
vereceksiniz.
BAŞKAN Son olarak Sayın Tuncer
16.- Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerin, Merzifonun bazı
köylerinde dolu yağışı nedeniyle buğdayların
zarar gördüğüne ve çiftçilerin borçlarının ertelenmesini veya
Afet Kanunu kapsamına alınarak buğday bedellerinin ödenmesini
rica ettiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanına sormak istiyorum: Buğday hasadı başlamasına
çok kısa bir süre kala Merzifon ilçesi Küçükçay, Büyükçay, Pekmezci,
Hacıyakup, Çaybaşı, Kıreymir, Elmayolu ve Demirpınar
köylerine doğal afet kabul edilen dolu yağmış ve temel
gelir kaynağı buğday olan köylülerin buğdayları
yağan dolu ile tamamen zarar görmüştür. Bu zarar Merzifon
Kaymakamlığınca da tespit edilmiştir. Yağan dolu
sonucu köylüler 2017 yılında buğday geliri elde
edememişlerdir.
Sayın Bakan, bu köylerimizin sesine kulak
verilerek köylülerin 2017 yılı Ziraat Bankası ve tarım
kredi borçlarının ertelenmesini veya bu zararın Afet Kanunu
kapsamında kabul edilerek buğday bedellerinin nakit olarak köylülere
ödenmesini köylülerimiz adına rica ederiz .
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın grup başkan
vekillerine iki dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Akçay, buyurun.
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, muhtelif yerlerde
orman yangınlarının devam ettiğine, yangından
etkilenen bütün vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve çalışma ekiplerine başarılar
dilediğine, FETÖyle mücadelenin yargı boyutunun devam ettiğine,
öncelikle yargı süreçlerinin büyük bir titizlikle tamamlanarak hainlere
hak ettikleri cezanın bir an evvel verilmesini beklediklerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizin muhtelif yerlerinde orman
yangınları devam etmektedir. Salı günü öğlen saatlerinde
İzmirin Bayındır ilçesinde başlayan yangın 3üncü
gününde de kontrol altına alınamamış ve bu gece
itibarıyla Manisanın Turgutlu ilçesine ulaşmıştır.
Yangın sebebiyle Turgutluda Kabaçınar ve Karaköy mahallelerinden
yaklaşık 400 vatandaşımız tedbir amaçlı olarak
tahliye edilmiştir. Bazı basın organları rakamın 2 bin
kişi olduğunu yazmaktadır ancak bu rakam
yanlıştır. Ayrıca, yangın bu köylere ulaşmadan
Turgutlu bölgesinde kontrol altına alınmıştır. Köyler
sadece dumandan etkilenmemek için tedbiren akşam saatlerinde
boşaltıldı, nitekim, sabah saatlerinden itibaren de
vatandaşlarımız hayvanlarıyla birlikte köylerine dönmeye
başlamıştır. Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı
ekiplerin gece gündüz yürüttüğü çalışmaları takdirle
izliyoruz. Ayrıca Kabaçınar ve Karaköy mahalleleri sakinlerinin
tamamı bu mücadelede orman ekiplerine canla başla destek vermektedir.
Ayrıca Turgutlu Belediyesi de sabah saatlerinde 1.000 kişilik
aşevi kurarak gerek yangınla mücadele eden ekiplerimize gerekse bölge
sakinlerine hizmet vermektedir. Her ne kadar sabah saatlerinden itibaren
rüzgârın dönmesiyle Turgutluda tehlike atlatılmış olsa da
yangının henüz tam olarak kontrol altına alındığı
da söylenemez. Bu vesileyle yangından etkilenen bütün
vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum ve
çalışma ekiplerine de başarılar diliyorum.
FETÖyle mücadelenin yargı boyutu devam
etmektedir. Kamuoyuna yansıyan iddianameler ve emniyet istihbarat birimlerinin
ulaştığı yeni bilgiler ne denli millet ve devlet
düşmanı vahşi organize bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
örgütle karşı
karşıya olduğumuzu gözler önüne sermektedir. Bir taraftan FETÖ
elebaşı da okyanus ötesinden açıklamalarına devam etmekte,
talimatlar vermektedir. Bütün bu gelişmeler göstermektedir ki FETÖnün
kalıntıları ve kriptoları hâlen aktif ve faaldir. FETÖyle
mücadele bir millî güvenlik meselesidir. Bu mücadelede elde edilecek
başarılar devletimizin dirliği, milletimizin birliği,
ülkemizin bütünlüğünü yakından ilgilendirmektedir. FETÖyle
mücadelede at izinin it izine karıştırılmaması için
adli ve idari süreçlerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Öncelikle
yargı süreçlerinin büyük bir titizlikle tamamlanarak hainlere hak
ettikleri cezanın bir an evvel verilmesi beklentimizdir. İdari
süreçte devredeki kripto eller, kaos oyuncuları tespit edilerek adalete
teslim edilmelidir. Adalet sönmemelidir, bekanın
yıkılmasına izin verilmemelidir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
18.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Diyarbakırda demokrasi, vicdan ve adalet nöbetinin 3üncü gününde
milletvekillerinin OHAL ve güvenlik gerekçesiyle alana
alınmadığına, Cumhuriyet gazetesi davasında Ahmet
Şıkın savunmasının bir gazetecilik ve özgürlük dersi
olduğuna ve bir bölümünü aktarmak istediğine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
vekillerimiz Demokrasi, Vicdan, Adalet Nöbetinin üçüncü günündeler
Diyarbakırda ve halkımız Vicdan ve Adalet Nöbetine üçüncü
günde de OHAL ve güvenlik gerekçesiyle alınmadılar.
Etrafı yaklaşık 5 bin bariyer ve
zırhlı araçla çevrilen Ekin Ceren Parkının çevresinde
yaklaşık 3 bin polis konuşlandırılmış
durumda. Parkın tüm giriş ve sokak başlarında,
yaklaşık her 100 metrede bir 2 TOMA ve zırhlı araç var ve
parkın etrafında TOMA, akrep, Ford Ranger zırhlı araçlar
bekletiliyor. Yani barışçıl, demokratik, sivil bir eylem için
devletin seferber olmuşluğu bu durumda ve orada oturanlar da, bu
nöbeti tutanlar da milletvekilleri ama bu durumun Millet Meclisinin çok da
umurunda olduğunu zannetmiyorum ama bizim umurumuzda, halkımızın
umurunda ve bu nöbet gerçekten Türkiyede demokrasi gerçekleşene kadar
farklı eylemliklerle devam edecek.
Dün Cumhuriyet gazetesi davasının üçüncü
duruşması gerçekleşti ve gazeteci Ahmet Şıkın
savunmasını gerçekten baştan sona okumanızı tavsiye
ederim. Bir gazetecilik dersiydi Ahmet Şıkın savunması,
bir özgürlük dersiydi sadece gazetecilik dersi değil ve biat etmeme
dersiydi. Onun savunmasından bir bölümü sizlere aktarmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu açalım arkadaşlar
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hakikate kendimden daha fazla saygı duymaya da,
inkârcı biat kadrolarına dahil olmayı reddetmeye de devam
edeceğim. Bunun için bir bedel ödemek gerektiği ortada. Ama
sanmayın ki bu bizi korkutuyor. Ne ben ne de dostları olmaktan onur
duyduğum dışarıdaki gazeteciler, her kim olursanız
olun hiç birinizden korkmuyoruz. Çünkü zorbaları en çok korkutanın
cesaret olduğunu biliyoruz. Zorbalar da şunu bilsin ki, hiçbir
zalimlik tarihin akışını engelleyemez. Şöyle dedi
Ahmet Şık: Bayrağın ardına gizleyecek suçum, dinin
ardına gizleyecek günahım yok. Bu, gerçekten, bütün Türkiyeye;
Türkiyedeki, hakikaten, kendini ifade etmek isteyen, edemeyen herkese moral
ama bunların arkasına saklananlara da ders olsun.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel, buyurun.
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, orman yangınları
konusunda çok daha ciddi tedbirlerin alınması gerektiğine,
Manisanın Akgedik köyünde TOKİnin yapmış olduğu
evlerin foseptik çukuru inşaatının köylüleri rahatsız
ettiğine ve Cumhuriyet gazetesi davasının devam ettiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, memleketimiz Manisa, İzmir
Bayındırda başlayan ve hızla yayılan bir orman
yangınıyla büyük bir tehlike atlattı. Hem Bayındırda
hem Manisanın Turgutlu ilçesinde Karaköy ve Kabaçınar köylerine de
boşaltılacak kadar yaklaşmış olan ve çok sayıda
ağacın ve ormanda yaşayan canlının hayatını
ortadan kaldıran büyük bir facia yaşandı. Bundan duyduğumuz
üzüntüyü dile getiriyoruz. Yangının şimdi kontrol altına
alındığı söyleniyor ama Manisa yüreği
ağzında bir gece geçirdi, tabii İzmir Bayındır da
aynı şekilde. Bu orman yangınları konusunda çok daha ciddi
tedbirlerin alınması gerektiği çok açık.
Manisanın Akgedik köyünde TOKİnin
yapmış olduğu evlerin foseptik çukuru -arıtma diye
geçiyor ama resmen bir foseptik çukuru- inşaatı köylülerimizi
inanılmaz rahatsız ediyor. Bununla ilgili büyük bir direniş
vardı; bu direnişe karşı polis ile köylüler karşı
karşıya gelmişti Akgedik Mahallesinde. Manisa Valiliği,
ilin tüm partilerden milletvekilleri gayret gösterdiler ama, maalesef,
Yunusemre Belediyesi iki günü kalmış olan bir yürütmeyi durdurma
kararını beklememek için -aynı Yırca katliamında
olduğu gibi- kolluk güçlerinden ve zabıtanın gücünden
yararlanarak, köylüleri de darp ederek girdi ve çok büyük bir
rahatsızlık yarattı; bunu da
kınadığımızı açıkça ifade etmek istiyorum.
Cumhuriyet Gazetesinin yargılaması
sürüyor, savunmaları ibretle okuyoruz. Her bir savunmanın bir
iddianameye döndüğü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu arkadaşlar.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Milletvekillerimiz ilk günden
beri davayı yerinde takip ediyorlar, hukukçu Milletvekilimiz Mahmut Tanal
ve çok sayıda arkadaşımız orada davayı takip ediyor.
Hem onlardan aldığımız raporlar hem kamuoyuna
yansıyan, haberleşen savunmalar
Her bir savunmanın aslında
bir iddianameye dönüştüğünü görüyoruz. Biz bunu bir yerden
hatırlıyoruz. Balyoz, Ergenekon, askerî casuslukta da savunmalar
iddianame gibiydi ve gerçekten de iddianamelere konu oldu şimdi. Bugün
öyle savunmalar, öyle haksız suçlamalar okuyoruz ki, bugünkü
savunmaların da birer iddianame olacağı günlerin Ergenekon,
Balyozun üstünden geçtiği zamandan daha yakın olduğunu kestirmek
için çok da farklı meziyetlere sahip olmak gerekmiyor.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç adet önerge vardır, okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- HDP Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirelin, Türkiyede kadın
sığınaklarının koşullarının ve
ihtiyaçlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/598)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de kadın
sığınaklarının koşullarının ve
ihtiyaçlarının araştırılması ve istatistiklerin
çıkarılması, bu alanda mücadele veren kadın
kurumlarıyla birlikte çalışarak daha etkin aile içi
şiddetle mücadele araçlarının geliştirilmesi, mevcut
yasaların uygulanabilir olabilmesi için alınması gerekli
önlemlerin tespit edilmesi ve AB standartlarında kadın
sığınaklarının açılabilmesi amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini arz ederiz.
Çağlar
Demirel
HDP
Grup Başkan Vekili
Diyarbakır
Gerekçe:
Türkiye'de kadına yönelik aile içi
şiddetle mücadele, kadın örgütlerinin ve feminist
kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelelerinde en öncelikli
gündemlerinden biridir. Aile içi kadına yönelik şiddet, erkek egemen
zihniyetin ve kapitalist sistemin bir sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kadınların mücadeleleriyle, erkek şiddetinin görünür
kılınması ve kadınların erkek şiddetinden
korunmasına yönelik mekanizmaların kurulmasında önemli
kazanımlar elde edilmiştir. Bu sayede şiddete maruz kalan
kadınlar için sığınakların açılması ve
şiddetle mücadele için destek mekanizmalarının
oluşturulması kamunun temel bir görevi haline gelmiştir. Avrupa
ülkelerinde 1970'lerde açılan kadın sığınakları,
kadınların mücadeleleri sonucunda Türkiye'de 1990'larda
açılabilmiştir.
AB ülkelerinde her 8-10 bin nüfusta bir açılan
kadın sığınaklarında, feminist bakış
açısının yerleştiği ve aile içi şiddetle
mücadelede sığınakların önemli bir rolü olduğu
görülmektedir. Avrupa Kadına Yönelik Şiddet Merkezinin verilerine
göre, Türkiye 44 ülke içerisinde kadın nüfus başına düşen
kadın sığınakları sayısı ve yeterlilik
açısından 23üncü sırada yer almaktadır. Hollanda,
İspanya gibi ülkelerde her 3 bin nüfusa bir sığınmaevi
düşerken Türkiye'de toplam sayı 86'dır. Ancak var olan ve
özellikle belediyelere bağlı sığınakların
çalışma niteliklerinin çok sorunlu olduğu, sadece koruma
sağlama yönünde olduğu, gerekli sosyal çalışmaların
yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla
kadınlar sığınaktan çıktıktan sonra yine
şiddet dolu yaşantılarına geri dönmektedirler. Bir
diğer sorun alanı, sığınaklarda kadınların
yaşadığının gizli tutulması gerekirken polis ya
da savcı şiddet uygulayan eşlere bilgi verebilmektedir. Ancak bu
konuda karakollarda, kaymakamlarda ve diğer devlet kurumlarında
tutanakların tutulmadığı dolayısıyla
sağlıklı istatistiklerin çıkarılmadığı,
dolayısıyla sığınak talebinin tespit edilmesi için
resmî verilerin eksik olduğu bilinen bir gerçektir.
Kadını şiddetten korumak için
açılan sığınakların aile kurumuna zarar
verebileceği anlayışı ne yazık ki
sığınakların yaygınlaşması ve aile içi
şiddetle mücadelenin önünde duran en büyük engellerden biridir. AKP,
bakanlıklardan, yasalara kadar her alanda kadını birey olarak
değil, ailenin bir parçası olarak görmesi, dolayısıyla
kadının güçlendirilmesinden ziyade "aile kurumunun
korunması yönündeki politikaları aile içi şiddeti daha da
meşrulaştırmaktadır. Bu anlayışın ürünü
olarak yasalarda 50 bin nüfusun bulunduğu her yerde bir kadın
sığınmaevi açmakla yükümlü olan devlet bunu yerine
getirmemektedir. Ayrıca yasalar çıkarılırken ciddi
altyapı çalışmalarının yapılmaması ve bütçe
ayrılmaması gibi sıkıntılar mevcuttur.
Kadınların şiddetten korunması
ve sonrasında tekrar şiddet sarmalına dönmemeleri için geçici
barınma, çocuklarına bakabilme, can güvenliğinin
sağlandığı bir ortamda hayatını devam ettirebilme
ve ekonomik olarak ayakları üzerinde durabilme imkânlarının
sağlanması şiddetle mücadelede çok önemli gereksinimlerdir. Bu
alanda çalışan ve önemli deneyimlere sahip Mor Çatı Kadın
Sığınakları Vakfının kurumlarına
yapılan başvurulara göre başvuran her 4 kadından 1'i sığınak
talep etmektedir.
Aile içi şiddete maruz kalmış
kadınlara koruma sağlanması devletin temel bir görevi iken
Türkiye'de 2015 yılında en az 303 kadın öldürüldü. Her 10
kadından 4'ünün şiddet gördüğü, her gün ortalama 5 kadın
cinayetinin işlendiği bir ortamda devletin
sığınmaevlerini şiddetle mücadelede önemli bir araç olarak
görüp gerekli politikaları oluşturması gerekmektedir. Bu
bağlamda Türkiye'de kadın sığınaklarının
koşullarının ve ihtiyaçlarının
araştırılması, bu alanda mücadele veren kadın kurumlarıyla
birlikte çalışarak daha etkin aile içi şiddetle mücadele
araçlarının geliştirilmesi, mevcut yasaların uygulanabilir
olabilmesi için alınması gereken önlemlerin tespit edilmesi, AB
standartlarında kadın sığınaklarının
açılabilmesiyle sonrasında kadınların can güvenliğinin
korunabilmesi için gerekli çalışmaları yürütecek bir
araştırma komisyonu kurulmasını önermekteyiz.
2.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve 22
milletvekilinin, 2 Mart 1994 tarihinde Demokrasi Partisi (DEP)
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak
cezaevine konulmalarına ve DEPin kapatılmasına yol açan darbeyi
planlayanların ve uygulayanların ve bu darbe nedeniyle yaşanan
mağduriyetlerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/599)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Mart 1994 yılında Demokrasi Partisi (DEP)
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak
cezaevine konulmaları ve sonrasında DEP'in kapatılması
kamuoyunda 2 Mart 1994 darbesi olarak adlandırılmaktadır. Kürt
halkının demokratik siyaset yapma yollarının
kapatılmasına yol açan bu darbeyi planlayanların ve
uygulayanların açığa çıkarılması ve bu darbe ile
yaşanan mağduriyetlerin tespit edilerek alınacak tedbirlerin
neler olduğunun belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98inci ve
TBMM İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve
teklif ederiz.
1) Müslüm
Doğan (İzmir)
2) Meral
Danış Beştaş (Adana)
3) Behçet
Yıldırım (Adıyaman)
4) Berdan
Öztürk (Ağrı)
5) Dirayet
Taşdemir (Ağrı)
6) Sırrı
Süreyya Önder (Ankara)
7) Ayşe
Acar Başaran (Batman)
8) Mehmet
Ali Aslan (Batman)
9) Saadet
Becerekli (Batman)
10) Hişyar
Özsoy (Bingöl)
11) Mizgin
Irgat (Bitlis)
12) Altan
Tan (Diyarbakır)
13) Çağlar
Demirel (Diyarbakır)
14) Feleknas
Uca (Diyarbakır)
15) İmam
Taşçıer (Diyarbakır)
16) Nimetullah
Erdoğmuş (Diyarbakır)
17) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
18) Sibel
Yiğitalp (Diyarbakır)
19) Ziya
Pir (Diyarbakır)
20) Mahmut
Toğrul (Gaziantep)
21) Abdullah
Zeydan (Hakkâri)
22) Mehmet
Emin Adıyaman (Iğdır)
23) Erdal
Ataş (İstanbul)
Gerekçe:
1991 seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti
(SHP) listelerinden Meclise giren DEP'lilerin dokunulmazlığı
Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığının talebi
üzerine 2 Mart 1994'te kaldırılmış, Orhan Doğan ve
Hatip Dicle TBMM çıkışında polislerce gözaltına
alınmıştır. İki gün sonra ise bu kez de Leyla Zana,
Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve bağımsız milletvekili
Mahmut Alınak gözaltına alınmıştır.
Milletvekilleri yapılan sorgularının ardından 17 Martta
tutuklanmışlardır.
16 Haziran 1994'te Anayasa Mahkemesi, Demokrasi
Partisinin kapatılmasına ve 5'i cezaevinde bulunan 13 milletvekilinin
tümünün dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar vermiştir. Milletvekilleri yasadışı örgüt
üyeliği iddiasıyla on beşer yıl ağır hapis
cezasına çarptırılmışlardır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2001
yılında verdiği kararla Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
tarafsız ve bağımsız olmadıkları ve
başvurucuların adil yargılanmadıklarına hükmetmiştir.
Yeniden yargılama sonucu on yıl üç ay sekiz gün fiilen cezaevinde
kalan DEP milletvekilleri 9 Haziran 2004'te serbest
bırakılmışlardır.
Türkiye de siyasete bu zamana kadar ciddi
müdahaleler olmuştur. 2 Mart 1994de bu anlamda bir müdahaledir ve bir
darbedir. 2 Mart 1994'te, Türkiye halkının özgür oylarıyla
seçilmiş kişiler Anayasa çiğnenerek Meclisten
atılmıştır. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve
dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş
yaptıkları açıklamalarla DEP milletvekillerinin PKK'nin Meclisteki
gölgesi ve Meclisteki eşkıya" oldukları iddia edilerek
dokunulmazlıklarının kaldırılmasının
gereği vurgulanmıştır. TBMMye girmesi o günkü yasal
düzenlemelere göre mümkün olmayan polis, milletvekillerini Meclis içinde yaka
paça gözaltına almıştır.
Daha evvel 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Eylül
1980 darbesinde de parlamenterler bu şekilde gözaltına
alınmışlardı. 2 Mart tarihinde yaşanan olay da bu
yönüyle siyasete bir müdahaledir. Müdahalelerde değişik araçlar
kullanılıyor. Tanklar yürüyor, Parlamento sarılıyor, asker
Anayasayı askıya alıyor. Tıpkı 28 Şubatta, 12
Martta ve 27 Nisanda olduğu gibi muhtıralar yayınlanıyor.
Millî Güvenlik Kurulunun toplantısı oluyor ve medya gibi değişik
araçlar kullanılıyor. 2 Mart 1994'te kullanılan araç da
yargıdır. Bu anlamda, diğerleriyle arasında biçimde ve
şekilde farklılıklar olmasına rağmen, açık bir
şekilde, 2 Mart 1994 bir darbedir ve siyasete müdahaledir.
Diğer darbeler çeşitli şekillerde
kamuoyunda tartışılıp konuşuluyor olmasına
rağmen 2 Mart 1994 darbesinin tartışılmamasının
nedeni, devletin Kürt sorununu demokratik yollardan çözme konusundaki
isteksizliği ve Kürtlerin kendi iradeleriyle demokratik siyaset
yapmalarına olan yaklaşımıyla ilgilidir. DEP milletvekillerinin
dokunulmazlığının kaldırılarak cezaevine konulması
ve DEP'in kapatılmasıyla Kürt sorununun demokratik siyaset zemininde
çözümünün önü de kapatılmıştır. Sonrasında
çatışma ve düşük yoğunluklu savaş konsepti devreye
girmiş ve Türkiye tarihinin en karanlık yıllarının
yaşanmasına yol açılmıştır.
Aradan geçen yirmi iki yıla rağmen 1994'te
Türkiye'de başlatılan topyekûn savaş konseptinin demokratik
siyaset yollarını tıkayarak yarattığı
yıkımın benzerinin bugün HDP şahsında güncellenmek
istendiğine dair çağrılar söz konusudur. Son günlerde hem
Cumhurbaşkanının hem de Hükûmet sözcülerinin bizzat
dillendirdiği, HDPli milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılıp
yargılanmaları gerektiğine dair yargıya ve Parlamentoya
çağrılar yapmaları o günden bu güne çok fazla bir şeyin
değişmediğini göstermektedir. Demokratik taleplerin ve Kürt
sorununun çözümünü güvenlikçi politikalara ve terör söylemine hapsetmenin
toplumsal ve tarihsel sonuçları tam yüz yıldır sadece
yıkım olmuştur. Kürt halkının demokratik siyaset yapma
yolunun kapatılmasına yol açan 2 Mart 1994 darbesini
planlayanların ve uygulayanların açığa
çıkarılması ve bu darbeyle yaşanan mağduriyetlerin
tespit edilerek alınacak tedbirlerin neler olduğunun belirlenmesi
için Meclis araştırması açılması gerekmektedir.
3.- Van Milletvekili Lezgin Botan ve 22 milletvekilinin, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili imar yolsuzluğu
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/600)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
23 Mart 2015 tarihli Bakanlar Kurulu
toplantısı sonrası dönemin Başbakan
Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsünün Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanıyla ilgili Adaylığı ve seçimlerde oy isterken
bu yapının kucağına oturmuştur, yurt yerleri
vermiştir, imar planlarında değişiklikler
yaptırmıştır, zengin adamlara okullar
yaptırmıştır. Ankara parsel parsel
satılmıştır." şeklindeki ifadeleri Ankara'da AKP
Hükûmetinin ve yerel idarelerinin bilgisi dâhilinde gerçekleştirilen imar
yolsuzlukları olduğuna işaret etmiştir. Bu vesileyle,
Ankara özelinde imar yolsuzluğunun yapıldığının,
kamu kaynaklarının, arazilerinin, taşınmazlarının
belirli kesimlerin tasarrufuna bırakılarak açıkça TCK'nın
ve bu şekilde kamu yararının zedelendiği
iddialarının araştırılması amacıyla
Anayasa'nın 98, İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması için gereğini arz ve talep ederim.
1) Lezgin Botan (Van)
2) İdris Baluken (Diyarbakır)
3) Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul)
4) Garo Paylan (İstanbul)
5) Hüda Kaya (İstanbul)
6) Müslüm Doğan (İzmir)
7) Ali Atalan (Mardin)
8) Erol Dora (Mardin)
9) Mithat Sancar (Mardin)
10) Ahmet Yıldırım (Muş)
11) Burcu Çelik (Muş)
12) Besime Konca (Siirt)
13) Kadri Yıldırım (Siirt)
14) Aycan İrmez (Şırnak)
15) Faysal Sarıyıldız (Şırnak)
16) Ferhat Encu (Şırnak)
17) Leyla Birlik (Şırnak)
18) Dilek Öcalan (Şanlıurfa)
19) İbrahim Ayhan (Şanlıurfa)
20) Osman Baydemir (Şanlıurfa)
21) Alican Önlü (Tunceli)
22) Nadir Yıldırım (Van)
23) Tuğba Hezer Öztürk (Van)
Gerekçe:
24üncü Dönemin Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç tarafından, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin kamu kaynaklarının, kamu arazilerinin
kamu taşınmazları hakkında idari işlemler gerçekleştirerek
kamu yetkilerini kötüye kullanan, kamusal ve toplumsal yararın aksine
münferit ve siyasi olarak kentsel-kırsal alanın parsel parsel
satıldığı, kimi grup ve kişilere sunulduğu ifade
edilmiştir. Buradaki parsel sözcüğüyle teknik bir ifadenin ötesinde,
sermaye birikimi için devlet müdahaleleriyle biçimlenen kapitalizmin yeniden
üretiminde mekânsal bir birim olarak siyasal iktidarın ekonomi
politiği tanımlanmaktadır.
AKP'nin on üç yıllık iktidarı
döneminde yapılan yasal ve yönetsel değişikliklerle kentlerin
azmanlaşması, kentsel-kırsal sorunların derinleşmesi,
kentsel mekâna ilişkin toplumsal sorunların artması, tümüyle
inşaat sektörünün bekası için yapılmıştır. Bu
çerçevede sermayenin yeniden üretimi için yapılan düzenlemelerle yerel ve
merkezî idare devlet müdahalelerini gerçekleştirmekte, kamu
kaynaklarına el koyma ve bu kaynakların, taşınmazların
yoksulun, emekçinin aleyhine el değiştirme sürecini de
hızlandırmıştır.
Ankara kentinde söz konusu imar yolsuzlukları
da kamuya ait taşınmazların tahsis ya da satışı
ve planlama faaliyetleriyle imar haklarındaki hukuksuz
değişiklikler yapılarak inşaat alanında
artış ve kullanım kararları değişimiyle
yürütülmektedir. Oysaki şehir planlama, kamu adına yapılan bir
etkinlik olup tek tek bireylerin yararlarının üstünde kamusal yarar
kavramına tekabül edip belirli şehircilik ilkelerine dayanır.
Ancak Melih Gökçek ve yönetimindeki meclisin onayladığı plan
değişiklikleri ortak toplumsal yararın aksine, kişisel/özel
fayda yaratarak kentsel mekânsal eşitsizliğe, parçalanmaya, sosyal
adaletsizliğe ve geri dönüşü olmayan kamu zararına neden
olmaktadır.
Anayasanın 127nci maddesine göre yerel
idareler, idareleri altındaki halkın mahallî müşterek
ihtiyaçlarını karşılamak üzere görevlendirilmişlerdir.
Bu kapsamda kamu yararı gözeterek halkın çıkarları
doğrultusunda kamu kaynaklarını kullanmak yerel idarelerin asli
görevleridir. Ancak Hükûmet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç tarafından ifade edilen ve kamuoyuna da yansıyan
hususlar Ankara'yı yöneten Melih Gökçek tarafından kamu
kaynaklarının kamu çıkarları doğrultusunda değil,
belirli kesimler lehine, kamu yararı ilkesi hiçe sayılarak
kullanıldığının ifadesidir. Bu husus sıradan bir
iddia olmayıp yürütme makamının en üstündeki mercilerden birinde
bulunan dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından
ifade edilmiştir. Bunun üzerine Şehir Plancıları Odası
Ankara Şubesi ve bazı vatandaşların yaptığı
suç duyuruları üzerine başlatılan soruşturma, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Suç
duyurusunda bulunanların herhangi bir belge ve delil sunmadıkları,
televizyonlardaki açıklamalar üzerine sadece savcılığa
dilekçe verdikleri" gerekçesiyle Melih Gökçek lehine "takipsizlik
kararı vermiştir.
Kamusal bir değer olarak kent arazisinin kent
halkı tarafından nasıl kullanılacağını ve
denetleneceğini belirten süreç olarak planlama, bu anlamda kent
idarelerinin kamusallık üretmek konusunda başvurdukları birincil
araç iken Melih Gökçek tarafından bu araç, bütün bu içeriğinin tam
tersi bir yönde kullanılarak kamu arazilerinin belirli kesimlere kamu
çıkarlarına aykırı şekilde verilmek için
kullanılmıştır. Bu husus başta meslek odaları
tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan
davaların sayısal çokluğundan da anlaşılabilmektedir.
Bu kapsamda kamu adına kamu arazilerinin
nasıl ve ne şekilde düzenleneceğini gösteren belgeler olan imar
planları özellikle de söz konusu meslek odaları tarafından dava
edilmiş, Ankara Büyükşehir Belediyesince kaybedilmiş, ancak buna
rağmen uygulamaya devam edilmiştir. Davaların incelenmesi,
yürütmeyi durdurma kararı verildiği hâlde durdurulmayan işlerin
gerekçesiyle ortaya konulması, bahsedildiği gibi hangi grup ya da
kişilere imar ayrıcalığının
sağlandığı hususunda kapsamlı bir biçimde araştırılması
Meclisimiz açısından anayasal ve etik bir zorunluluk hâline
gelmiştir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususundaki
öngörüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun 27 Temmuz 2017
Perşembe günkü birleşiminde 492 sıra sayılı İç
Tüzük Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; 492 sıra sayılı
İç Tüzük Teklifinin görüşmelerinin Genel Kurulun 27 Temmuz 2017
Perşembe günkü birleşiminde tamamlanması hâlinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 1 Ekim 2017 Pazar günü saat 14.00te toplanmak üzere tatile
girmesine ilişkin önerisi
27/7/2017
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
27/7/2017 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
İlknur
İnceöz
Aksaray
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 27 Temmuz 2017 Perşembe günkü
(bugün) birleşiminde 492 sıra sayılı İç Tüzük
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi;
492 sıra sayılı İç Tüzük
Teklifinin görüşmelerinin Genel Kurulun 27 Temmuz 2017 Perşembe
günkü (bugün) birleşiminde tamamlanması hâlinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 1 Ekim 2017 Pazar günü saat 14.00te toplanmak üzere tatile girmesi;
önerilmiştir.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
önerisi aleyhinde ilk söz İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, sizi sükûta davet
ediyorum.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) On dakika mı konuşma süremiz, beş dakika
mı?
BAŞKAN Biz on dakika açtık da siz üç
dakikada bitirecektiniz zaten. Ben biliyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Yok, hayır.
BAŞKAN Yani az zamanda çok şey ifade
edebilirsiniz.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim. Onu yapmaya
çalışırım ama beş dakika diye konuşmuştuk.
Neyse.
Şimdi, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tatile çıkma kararından söz ediyorsunuz ve bu
öneriyi getirdiniz. Hakikaten aslında herkesin çok yorulduğu ama
tabii buna herkesin demek de ne kadar doğru emin değilim de tatil
normal olarak, insanların, evet, ihtiyacı olan bir şey ama çok
açık ve net olarak söylemem gerekiyor ki bu Meclis tatili hak etmedi
arkadaşlar.
Bu Meclis, tatili asla hak etmedi çünkü bu Meclis,
bu ülke insanına sahip çıkmadı.
Bu Meclis, işçiye grev yasaklayanlara, bunu
marifet sayıp hatta kalkıp da OHALi bunun için getirdik. diyenlere
itibar edip işçiye sırtını döndü ve en demokratik haklardan
olan grev hakkını gasbetti.
Kadınlar her gün şiddete uğrarken
buna çözüm olmadı, üstüne üstlük bir de genç kadınları cinsel
saldırganla evlendirme formülasyonları bulmaya
çalıştı.
Söylemleriyle şiddetin yeniden üretimine vesile
oldu. Bu Meclis, bu memleketin
(Uğultular)
Sayın Başkan, bu şekilde devam
edemeyeceğim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
sessiz olalım, hatibin insicamını bozmayalım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ya, gerçekten milletvekillerinin gelmesi bir dert, gelmemesi bir
dert yani geldikleri zaman konuşamıyoruz, gelmedikleri zaman da
dinlemiyorlar.
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ben zaten oraya hitap ediyorum.
BAŞKAN Milletvekilleri sizleri gayet
intizamlı bir şekilde dinleyecekler.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Hiç öyle bir şey görünmüyor.
Evet, söylemleriyle şiddetin yeniden üretimine
vesile oldu.
Bu Meclis, bu memleketin yüzlerce, binlerce
çocuğu istismara uğrarken çocuk seslerini bile duymadı ve ilk
görevi olması gereken çocuk hakları daimî komisyonunu hâlâ kurmamakta
ısrar ediyor.
Bu Meclis, yüzlerce gazetecinin hapisliğine ya
da işsizliğine Sarı basın kartı yok ki onların.
karşılığını verdi. Vekillerin mahkeme
kararlarını hâkimlerden önce servis eden sapsarı
basının her konuda halkı kandırma çabalarına ise
Eyvallah sarı basın, sen bizim için çok gereklisin, sensiz
nasıl algı yönetiriz. dedi.
Bu Meclis, OHALi uzattı ve özgürlüklerimizi
çaldı KHKlara suspus oldu, işten atılan insanları
açlıkla terbiye etmeye, yetmedi Nuriye ve Semihi tutuklatmaya şevkle
sebep olan bakanların görevine devamına Yürü ya kulum. dedi.
Bu Meclis, Suru, Hasankeyfi, İstanbulun
binbir güzelliğini, Artvin Cerattepeyi, zeytinlikleri ya TOKİlere
ya zenginlere peşkeş çekti ya da buna teşebbüs etti.
Bu Meclis, ülkenin yarısının ve
neredeyse giderek daha da fazlasının kriminalize edilmesine rıza
gösterdi. Darbelere karşıyım. süslemeleriyle darbeyi filan
soruşturmayıp hiçbir siyasi sorumluyu ortaya çıkarmayıp
yeni doğum yapmış kadınları bile hastaneden alıp
hapishanelere atanlara ses çıkarmadı. Sorumluluğu
Kandırıldık.la kendi üzerinden savuşturup sıradan
insanları suçlamak, tehlikeyi bertaraf etmek yolunu sesti.
Bu Meclis, halkın referandum iradesi usulsüz
değişikliklerle kadük hâle getirilirken susup onaylamayı tercih
etti.
Bu Meclis, yan yana, aynı sıralarda
oturduğu ülkenin en saygın vekillerinin dokunulmazlıklarını
kaldırdı ve bu Meclis, vekillerini hiç hicap duymadan cezaevlerine
gönderen ve sonrasında da sahip çıkmayan bu Meclis, şimdi de
yeni icadı olan İç Tüzükle dışarıdaki vekillerin de
sesini kısmaya çalışıyor.
Evet değerli arkadaşlar, halkın
hiçbir derdine deva olmadığı gibi binlerce ezaya suskun kalan ya
da neden olan bu Meclis tatili asla hak etmedi ve bu Meclis, siz ne derseniz
deyin, vicdanlarda mahkûm oldu.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum Sayın
Kerestecioğlu.
Şimdi, önerinin aleyhinde ikinci ve son
konuşmacı Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hoş geldiniz iktidar partisinin ve muhalefet
partilerinin değerli milletvekilleri. İlk kez böyle bir şey
başımıza geliyor, biz yirmi beş saattir buradayız, bu
salondan hiç ayrılmadık. Siz gittiniz, dinlendiniz, geldiniz ve yine
bir AKP grup önerisiyle karşımızdasınız ama bu seferki
AKP grup önerisinin çok yalın, çok basit, çok net bir amacı var ama
asla kabul edilebilir ve anlaşılabilir değil.
Ne yapıyoruz? Ne yapmaya
çalışıyoruz? Meclisi, bugün, gündemimizdeki işler bittikten
sonra 1 Ekime kadar tatil etmek istiyorsunuz. Şu anda ne görüşüyoruz
biz? İç Tüzük. Gerekçeniz ne? İşimiz çok, zamanımız
yok. Bizim işimiz çoksa, zamanımız yoksa, vatandaş derdine
derman bekliyorsa, Anayasa değişikliğinin birtakım
uyumlarını falan yapacaksanız 1 Ekime kadar bu Meclisi tatile
sokmanın akla yatan, savunulabilir, mantıklı, vicdani ve oy
aldığımız insanların karşısına gidince
Yahu, biz İşimiz çok. dedik, Vaktimiz yok. dedik ama 1 Ekime
kadar tatile girdik. Altmış beş gün boyunca ben memleketteyim,
Mecliste işim yok, bana ihtiyaç yokmuş
Buna kargalar güler.
Milletvekillerinin yaz tatili olmaz arkadaşlar,
yaz dönemi çalışmaları olur. Milletvekillerinin maaşı
olmaz, daimî ödenekleri olur, harcırahları olur. Milletvekilliği
meslek değildir, milletvekilliği gezme tozma yeri değildir,
milletvekilliği iş takibi yapma yeri değildir; halkın
işini, halkın bize verdiği görevi yerine getirme işidir.
(Uğultular)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
duyamıyoruz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Başkan, çok gürültü var, duyamıyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
sessizliğe davet ediyorum. Lütfen, istirham ediyorum, kendi aramızda
konuşmayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) 16 Nisan mühürsüz
referandumuyla bu bayrak kırmızısı Anayasayı saray
rengine boyadınız. Vatandaş bunu
yapacağınızı bilse 2 puan giderdi söyleyeyim, yani şu
anda aldığınızı iddia ettiğinizden 2 puan
aşağı yazın. Hani yerli, millî diyorsunuz ya, ilkokuldan
beri Anayasa dediğiniz nedir? Bu renktir. Zaman zaman yine AKP
iktidarında bayrak renginden başka renklere sapılmış,
sarı falan yapılmış, sonra bu doğruya dönülmüş.
İlkokulda kırtasiyeden heyecanla Anayasa alıyorduk ya Sayın
Bakanım, o heyecanı hissederkenki bayrak rengi Anayasayı,
Milliyetçi Hareket Partisi, değiştirdiniz ve İsmail Kahraman hiç
zaman kaybetmeden, şu rengi, tanıdığınız bu
rengi, sarayın rengini halılara koydu ya
Güzelim
kırmızı halıları attı, neden? Bu renk
Cumhurbaşkanının sevdiği renk. Bu rengi
Cumhurbaşkanı seviyor diye Meclisteki not tuttuğumuz
kâğıtların dışındaki plastiklere kadar
değiştirdi, hepsi kırmızıydı hepsi bu renk oldu.
Şimdi, mesele saray düzeni ya yeni Anayasa
Bir
de ne diyorlar? Geçen gün Cumhurbaşkanı grup toplantısına
geldi. Ben grup toplantılarının ruhunu hatipten
aldığım kadar dinleyicilerin attığı sloganlardan
da alırım. Bunu çok tecrübeli siyaset insanları olarak siz
benden iyi bilirsiniz. Nasıl bağırıyor? Ümmetin umudu
Başkan Erdoğan. Slogana bakın Milliyetçi Hareket Partisi:
Ümmetin umudu. Milletin umudu değil ümmetin umudu.
Cumhurbaşkanı da değil Başkan Erdoğan. Organize
bir şekilde salon, balkon ayakta bağırıyorlar: Ümmetin
umudu Başkan Erdoğan. Milliyetçi Hareket Partisi de basın
toplantısı yapıyor.
O yüzden ben şu değişimi ve o
sloganları bir kez daha değerlendirin diyorum ama şimdi bu da
değişiyor ya
Neden değişiyor? Zaman yok, iş çok.
Değiştireceksiniz, muhalefetin söz süreleri azalacak; on dakikalar
üçe iniyor, üç dakikalar ortadan kalkıyor. Yoklama istemeyin, biz
Anayasaya aykırı olarak burada 150-155 kişiyle iş
kotaralım. Anayasayı aşan İç Tüzük değişikliği.
Anayasa Mahkemesinden çok eminsiniz, tam yandaş. Yandaş değilse
de aksi düşüneni FETÖcü der, atarsınız içeri, yenisini atar
reis. Yeni sistem bu.
İşte, böyle yaptığınız
için, Altmış dört gün boyunca bu Parlamentoyu tatile sokalım.
diyorsunuz. Bu Parlamentoyu tatile sokmak, İç Tüzük gerekçenizle taban
tabana zıt, akla, vicdana, mantığa uygun bir iş
değildir. Sizi Türk milletine, sizi oy aldığınız
seçmene, sizi vatandaşlarımıza şikâyet ediyoruz.
Altmış dört gün tatil yapılacak günlerde değiliz.
İnsanlar iş bekler, aş bekler, sorununa çözüm bekler, KHKlar
hukuk bekler. Bu Parlamentoyu altmış dört gün tatile sokmak izah
edilebilir bir şey değil. Sonuna kadar karşıyız.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-------0-------
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 120nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Gündemin
Oylaması Yapılacak İşler kısmına geçiyoruz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürkün 2016
Yılı Ekim, Kasım ve Aralık Aylarında Beşer
Birleşimi Aşan (Toplamda Genel Kurulun 47 Birleşimi)
Devamsızlığı Sebebiyle Anayasanın 84üncü ve
İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin
Yapılması İçin Başkanlık Divanının
24.05.2017 Tarihli ve 38 Numaralı Kararı ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1022) ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun Açık
Oylaması (S. Sayısı: 489) (x)
BAŞKAN 1inci sırada yer alan, Van
Milletvekili Tuğba Hezer Öztürkün 2016 Yılı Ekim, Kasım ve
Aralık Aylarında Beşer Birleşimi Aşan (Toplamda Genel
Kurulun 47 Birleşimi) Devamsızlığı Sebebiyle
Anayasanın 84üncü ve İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca
Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin Başkanlık
Divanının 24.5.2017 Tarihli ve 38 Numaralı Kararı ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1022)
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporunun görüşmeleri 25/7/2017 günü saat 20.19da
tamamlanmıştı.
Sayın milletvekilleri, Anayasanın 84üncü
maddesinin son fıkrasında Meclis çalışmalarına
özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim
günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun
Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel
Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla
karar verilebilir. hükmü ve İç Tüzük'ün 138inci maddesi üçüncü
fıkrasında Bu raporu görüşen Genel Kurul devamsızlık
sebebiyle milletvekilliğinin düşmesi gerektiğine üye
tamsayısının salt çoğunluğu ile karar verirse,
üyeliği düşer. hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, üye tam
sayısının salt çoğunluğunun tespit edilmesi için
yapacağımız oylamada Komisyon raporunun kabul edilerek
üyeliğin düşmesi için 276 kabul oyu arayacağız. Kabul
oyunun 276nın altında olması durumunda Komisyon raporu kabul
edilmemiş ve milletvekilliği düşmemiş olacaktır.
Sayın milletvekilleri, 489 sıra
sayılı Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyon Raporunun oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır. Şimdi istem sahibi
sayın milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.
Mehmet Doğan Kubat, İstanbul? Burada.
Hilmi Bilgin, Sivas? Burada.
Ramazan Can, Kırıkkale? Burada.
Hüseyin Özbakır, Zonguldak? Burada.
Halil Eldemir, Bilecik? Burada.
Cahit Özkan, Denizli? Burada.
Necip Kalkan, İzmir? Burada.
Osman Boyraz, İstanbul? Burada.
Kasım Bostan, Balıkesir? Burada.
Serap Yaşar, İstanbul? Burada.
Ravza Kavakcı Kan, İstanbul? Burada.
Şirin Ünal, İstanbul? Burada.
İmran Kılıç, Kahramanmaraş? Burada.
İbrahim Aydemir, Erzurum? Burada.
Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt, Çorum? Burada.
489 sıra sayılı Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun
oylamasının gizli oylama şeklinde yapılmasına dair de
Başkanlığımıza ayrıca bir talep gelmiştir
ancak daha önce gelen açık oylama talebi nedeniyle gizli oylama talebini
işleme alamıyoruz.
Şimdi, Van Milletvekili Tuğba Hezer
Öztürkün milletvekilliğinin düşürülmesini öngören Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun açık
oylamasını yapacağız. Açık oylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad
ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, oylamanın şekli, evet, hayırın ne anlama
geldiğini açıklayabilir misiniz?
BAŞKAN Onu açıkladım. Salt
çoğunluk arayacağız. 276 kabul oyu gelirse milletvekilliği
düşecek, 276nın altında herhangi bir sonuçta
milletvekilliği düşürülmeyecek.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Van Milletvekili Tuğba Hezer
Öztürkün 2016 Yılı Ekim, Kasım ve Aralık Aylarında
Beşer Birleşimi Aşan (Toplamda Genel Kurulun 47 Birleşimi)
Devamsızlığı Sebebiyle Anayasanın 84üncü ve
İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin
Yapılması İçin Başkanlık Divanının
24.05.2017 Tarihli ve 38 Numaralı Kararı ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1022) ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy
sayısı: 344
Kabul: 324
Ret: 20(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Ali Haydar
Hakverdi Mustafa
Açıkgöz
Ankara Nevşehir
Bu sonuca göre, komisyon raporu kabul
edilmiştir. Böylece, Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürkün
Milletvekilliği düşmüştür. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, HDP sıralarından Alkışlayın
Alkışlayın
sesleri)
2nci sırada yer alan Şırnak
Milletvekili Faysal Sarıyıldızın 2016 Yılı Ekim,
Kasım ve Aralık Aylarında Beşer Birleşimi Aşan
(Toplamda Genel Kurulun 47 Birleşimi) Devamsızlığı
Sebebiyle Anayasanın 84üncü ve İçtüzükün 138inci Maddeleri
Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin
Başkanlık Divanının 31.5.2017 Tarihli ve 39 Numaralı
Kararı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (3/1072) ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporunun görüşmeleri 26/7/2017 günü saat 00.54te
tamamlanmıştı.
2.- Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldızın 2016 Yılı Ekim, Kasım ve
Aralık Aylarında Beşer Birleşimi Aşan (Toplamda Genel
Kurulun 47 Birleşimi) Devamsızlığı Sebebiyle
Anayasanın 84üncü ve İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca
Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin Başkanlık
Divanının 31.05.2017 Tarihli ve 39 Numaralı Kararı ile Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1072) ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun
Açık Oylaması (S. Sayısı: 493) (x)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 84üncü maddesinin son fıkrasında Meclis
çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde
toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin
milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık
Divanınca
(HDP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
müdahale eder misiniz.
BAŞKAN -
tespit edilmesi üzerine, Genel
Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla
karar verilebilir. hükmü ve İç Tüzükün 138inci maddesinin üçüncü
fıkrasında Bu raporu görüşen Genel Kurul devamsızlık
sebebiyle milletvekilliğinin düşmesi gerektiğine üye
tamsayısının salt çoğunluğu ile karar verirse,
üyeliği düşer. hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, üye tam
sayısının salt çoğunluğunun tespit edilmesi için
yapacağımız oylamada Komisyon raporunun kabul edilerek üyeliğin
düşmesi için 276 kabul oyu arayacağız. Kabul oyunun 276nın
altında olması durumunda, Komisyon raporu kabul edilmemiş ve
milletvekilliği düşmemiş olacaktır. (HDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Sayın milletvekilleri, 493 sıra
sayılı Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyon Raporunun oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır. Şimdi istem sahibi
sayın milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim. (HDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Mehmet Doğan Kubat? Burada.
Hilmi Bilgin? Burada.
Ramazan Can? Burada.
Hüseyin Özbakır? Burada.
Halil Eldemir? Burada.
Cahit Özkan? Burada.
Necip Kalkan? Burada.
Osman Boyraz? Burada.
Kasım Bostan? Burada.
Serap Yaşar? Burada.
Ravza Kavakcı Kan? Burada.
Şirin Ünal? Burada.
İmran Kılıç? Burada.
İbrahim Aydemir? Burada.
Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt? Burada.
Mustafa İsen? Burada.
Salim Uslu? Burada.
Fikri Demirel? Burada.
Murat Göktürk? Burada.
493 sıra sayılı Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporunun oylamasının gizli oylama
şeklinde yapılmasına dair de
Başkanlığımıza bir talep gelmiştir ancak daha
önce gelen açık oylama talebi nedeniyle gizli oylama talebi işleme
alınmamaktadır.
Şimdi Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldızın milletvekilliğinin düşürülmesini
öngören Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporunun açık oylamasını yapacağız. Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da
taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmaları gerekmektedir.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldızın 2016 Yılı Ekim, Kasım ve
Aralık Aylarında Beşer Birleşimi Aşan (Toplamda Genel
Kurulun 47 Birleşimi) Devamsızlığı Sebebiyle
Anayasanın 84üncü ve İçtüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca
Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin Başkanlık
Divanının 31.5.2017 Tarihli ve 39 Numaralı Kararı ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1072)
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporunun Açık Oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 357
Kabul: 328
Ret: 29(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Ali Haydar Hakverdi Mustafa Açıkgöz
Ankara Nevşehir
Bu sonuca göre, Komisyon Raporu kabul
edilmiştir. Böylece, Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldızın milletvekilliği düşmüştür.
(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Sayın Kerestecioğlu, size söz
vereceğim.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürk ile Şırnak Milletvekili
Faysal Sarıyıldızın milletvekilliklerinin haksız ve hukuksuz
bir şekilde düşürülmesinin iktidarın tarihine kirli bir madalya
olarak geçeceğine, kendi tarihlerinde ise her zaman demokrasi mücadelesi
olarak anılacağına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, tarihe çok önemli bir not daha düştünüz. SMSle
çağrılıp koşa koşa buraya geldiniz, boş
bıraktığınız Meclisi bir anda, 2 milletvekilinin
vekilliğini düşürmek için doldurdunuz; bu da size şeref madalyası
olsun arkadaşlar.
Evet, tarihe, gerçekten, HDPyi kriminalize etmek,
Eş Başkanımıza terörist demek
Kendinizin doğru
dürüst hiçbir devamlılığınız olmadığı
hâlde, bir zamanlar Başbakanlık yapmış kişiniz
Davutoğlu bu Mecliste bulunmadığı hâlde, bunun gibi kaç
tane örnek de sayılabileceği hâlde eşitsiz, haksız,
hukuksuz bir şekilde Faysal Sarıyıldız ve Tuğba
Vekilimizin vekilliğinin düşürülmesine gayet mutlu, mesut bir
şekilde karar verdiniz. Bu da size yine şeref madalyası olsun.
İnternet sitesine dakika geçmeden
vekillerimizin vekilliğinin düşürüldüğü yazılmış.
Bu da ne kadar hesaplı kitaplı bir oyun olduğunu da gösteriyor.
Biz bu ülkede siyaset yapmaya devam edeceğiz.
Biz bu ülkede hayatımız boyunca, bugüne kadar savunduğumuz gibi
demokratik siyaseti sürdürmeye devam edeceğiz ve vekillikler, bu Meclisin
bu turuncu sandalyelerinde, bu kasvetli havasında, bu işte, az önce
ifade ettiğim gibi, sözde tatile giden, tatili asla hak etmeyen ve bu ülke
için hiçbir şey yapmayıp kendileri için yapan vekillerinin
bulunduğu atmosferinde düşürülse bile, biz milletin vekiliyiz, bunu
böyle bilin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Millet nezdinde bizlerin vekilliği asla düşürülemez
ister cezaevine koyun ister yargılayın ister milletvekilliğini
düşürün. Evet, bunlar sadece sizin tarihinize kirli bir madalya olarak
geçecektir, bizim tarihimizde ise her zaman demokrasi mücadelesi olarak
anılacaktır ve biz bununla her zaman gurur duyacağız.
Saygıyla selamlamak da maalesef, şu anda
çok zor ama yine de ben nezaketen saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-------0-------
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
120nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Söz vereceğim, bir saniye.
Size mi, Sayın Yiğitalpe mi?
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Ben önceden istemiştim 60a göre efendim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) O ayrı, 60a göre istemişti.
BAŞKAN Ben 60a göre Sayın
Yiğitalpe bir söz vereyim.
Buyurun Sayın Yiğitalp
21.- Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin,
Türkiyenin 3üncü büyük partisinin 2 milletvekilinin milletvekilliğinin
düşürülmesiyle Kürt iradesinin, seçmeninin yok
sayıldığına ve tarihin karşısında hesap
verileceğine ilişkin açıklaması
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Az önce burada kara düzen bir yapılanmanın olduğunu çok
açık söyleyebiliriz çünkü burası hınca hınç doluydu,
şimdi baktığınızda hiç kimse yok, bu bir kara
düzendir. Bize, 1930ların para cezasıyla, Kürtçe
konuşmanın cezasının olduğu bir döneme yani yüz
yıl önceki uygulamalara tekrar başlayan, 1980deki askerî
cuntanın, faşist cuntanın çok konuş, Türkçe konuş
zihniyetine devam eden... Ve milyonlarca insanın iradesi olan, Türkiyenin
üçüncü büyük partisinin 2 milletvekilinin milletvekilliği düşürüldü.
Bunu tarih de Kürtler de ve bizler de unutmayacağız.
Geldiğinizde, oraya geldiğinizde Biz sizin vekilinizi
düşürdük. dediğinizde, insanların size söyleyeceği
şeylere de şimdiden hazırlıklı olun. Demeyin bir daha
Kürtler bizim kardeşimizdir., Kürtler bu ülkenin asli
unsurlarıdır. bir daha da demeyin çünkü bugün, Kürt iradesini,
seçmenini, seçilenini yok saydınız ve bunun karşısında
da tarihin karşısında da her zaman hesap vereceksiniz.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu...
22.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir,
Diyarbakır mitingine yapılan bombalı saldırıdan tutuklu
yargılanan ve IŞİDli olduğu iddia edilen
sanığın tahliye edilirken toplantı ve gösteri
hakkını kullandığı için yargılanan
milletvekillerinin tutuklu olduğuna, HDP vekillerine ayrı,
IŞİD sanıklarına ayrı muamele uygulayan biatçı
AKP yargısını kınadığına ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
başka önemli hususu dikkatinize sunmak için söz aldım.
Diyarbakır mitingimize yapılan
bombalı saldırı sonucunda, gerçekleşen o patlama sebebiyle
tutuklu yargılanan ve IŞİDli olduğu iddia olunan
sanığın mahkemece tahliye edildiğini daha önce ifade
etmiştim Ağırlaştırılmış müebbetle
yargılanan IŞİD mensupları salınırken, basit
propagandadan ya da işte toplantı, gösteri hakkını
kullandığı için yargılanan vekillerimiz tutuklu. diye.
Şimdi, bugün, bu tahliye edilen sanığın tahliyesi
sonrasında avukatların tahliyeye itiraz etmesi, neticede
sanığın tahliyesine itirazın mümkün olmadığı
gerekçesiyle mahkemece reddedilmiş. Yani İdris Baluken, Besime Konca,
Ferhat Encu, Ayhan Bilgen ve Meral Danış Beştaş
vekillerimizin tamamı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) ...tahliye sonrası itirazlarla yeniden
tutuklanmışlardı. Şimdi, itiraz Ceza Muhakemesi Kanununda
düzenlenmiş bir konu değilse eğer, o zaman demek ki farklı
uygulamalardan söz etmek gerekiyor. HDP vekillerine ayrı, IŞİD
sanıklarına ayrı muamele uygulayan, biatçı AKP yargısını
da buradan kınadığımı ifade etmek isterim.
BAŞKAN Alınan karar gereğince,
gündemin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Görüşülecek olan Meclis
araştırması önergesini okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Meclis Araştırması Önergeleri (Devam
4.- AK PARTİ Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan, CHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel, HDP
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demir ile MHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
yurt dışına kaçırılan kültür
varlıklarımızın belirlenerek iadelerinin
sağlanması ve mevcut kültür varlıklarımızın
korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
maksadıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/601)
26/7/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Yurt dışına kaçırılan
kültür varlıklarımızın belirlenerek iadelerinin
sağlanması ve mevcut kültür varlıklarımızın
korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
maksadıyla Anayasa'nın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
Bülent Turan Özgür
Özel Çanakkale Manisa AK PARTİ Grup Başkan Vekili CHP
Grup Başkan Vekili
Filiz Kerestecioğlu Demir Erkan
Akçay
İstanbul Manisa
HDP Grup Başkan Vekili MHP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Kültür varlıkları, vücut bulduğu
toprakların tarihî belgeleridir. Tarihin izlerini taşıyan her
anıt, eser, höyük o kentlerin varlığını bütünleyip
kimliğini güçlendirir. Yerel kültür yanında mimari özelliklerinden
yaşam özelliklerine değin çok yönlü özelliğin geleceğe
taşınması gereklidir.
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği
yapmış Anadolu toprakları, her devirde sayısız kültür
varlığının üretimine katkıda bulunmuştur. Türkiye
bu yönüyle dünyanın en zengin ülkelerinden olduğu gibi bunların
korunması konusunda da dünyadaki en eski hafızaya sahip
ülkelerdendir.
Çeşitli koruma tedbirlerine, ulusal ve
uluslararası mevzuattaki düzenlemelere rağmen dünyanın en zengin
kültürel ve tarihsel birikimlerinden biri olan ülkemizde kültürel
varlıkların farklı yöntemlerle yurt dışına
kaçırılması ve geçmişten beri var olan define
avcılığı yüzünden kültür varlıkları erozyonu
yaşanmıştır. Türkiye'deki arkeoloji biliminin
zayıflığı, müzecilik alanındaki eksiklikler ve
kazıların büyük çoğunluğunun yabancı ülkeler
tarafından yapılması tarihî eserlerin daha kolay yurt
dışına çıkışına olanak sağlamıştır.
Bu tür kültür varlıklarının farkına varılamayan,
değeri anlaşılamayan dönem ve yerlerde kaçak kazılarla,
usulsüz nakillerle pek çok kültür varlığımız yurt
dışına çıkarılmış, müzayedelerde
alınıp satılmış veya müze envanterlerine
kaydedilmiş, sergilenmiştir, hâlen sergilenmektedir.
Eserlerin yurt dışına
kaçırılmasının yanında kaçak kazılar ve koruma
alanındaki yetersizlik ve gecikmeler de ayrıca büyük boyutlu
tahribatlara da neden olmuştur.
Sonuç olarak, insanlığın ortak
mirası olan kültürel eserler ait olduğu topraklarda
anlamlıdır ve dolayısıyla ait olduğu topraklarda
olmalıdır. Bu kapsamda, Türkiye'nin yasa dışı
yollardan yurt dışına kaçırılan bütün kültür
varlıklarının tespitinin ve nerelerde olduğunun
belirlenmesi gerekmekte, müze envanterleri sıkı takibe alınmalıdır.
Öte yandan coğrafyamızın ve kültürümüzün yasa
dışı yollarla yurt dışına çıkarılmış
bütün kültür varlıklarımızın iadesi süreci tavizsiz
sürdürülmelidir. Bu sürece kadim uygarlıkların
kalıntıları ve tarih ve sanat açısından değerli
objeler kadar yazma eserler ve etnografik eserler de
katılmalıdır.
Anılan gerekçelerle yurt dışına kaçırılan
kültür varlıklarımızın belirlenerek iadelerinin
sağlanması ve özellikle mevcut kültür
varlıklarımızın her hâlükârda korunması için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi maksadıyla bir Meclis
araştırması komisyonu kurulmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
BAŞKAN - Yurt dışına
kaçırılan kültür varlıklarımızın belirlenerek
iadelerinin sağlanması ve mevcut kültür
varlıklarımızın korunması için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi maksadıyla Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ile
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçay tarafından grupları adına imzalı
ortak Meclis araştırması önergesinin görüşmelerine
başlıyoruz.
X.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- AK PARTİ Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan, CHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel, HDP Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
ile MHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, yurt
dışına kaçırılan kültür
varlıklarımızın belirlenerek iadelerinin
sağlanması ve mevcut kültür varlıklarımızın
korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
maksadıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/601)
BAŞKAN Hükûmet? Yerinde.
İç Tüzükümüze göre Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunda
sırasıyla Hükûmete, siyasi parti gruplarına ve önergelerdeki
birinci imza sahiplerine veya onların göstereceği bir diğer imza
sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri alınan karar
gereğince Hükûmet, siyasi parti grupları ve önerge sahipleri için
onar dakikadır.
İlk söz, Halkların Demokratik Partisi
Grubundan Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoya aittir.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Allah korusun.
Özür dileyerek söyleyin.
BAŞKAN Özür diliyorum.
İlk söz, gruplar adına Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoya aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; biz Türkiyede
halkların kardeşliğine inanmakla beraber bunların toplamının
büyük Türk milleti ailesini oluşturduğuna inanıyoruz. O sebeple
partimizin adı Milliyetçi Hareket Partisi. Fikrimiz bu kapsamda herkesi
kucaklayan Türk milliyetçiliğidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Meclisteki tüm
siyasi partilerin ortak önergesi olarak gündeme gelen yurt
dışındaki tarihî eserlerin ülkemize
kazandırılmasıyla ilgili bir uzlaşma kendisini gösteriyor.
Öyle ya da böyle bir uzlaşmanın olabiliyor olması ziyadesiyle
memnuniyet verici bir durumdur. Tabii konu önemli, hassas bir konu. Fakat çok
boyutlu tartışılması gereken bir mesele. Sadece bir
objenin, bir eserin memlekete kazandırılması veyahut da yeniden
bu tarihî eser ve define avcılarının önüne geçilmesi gibi macera
peşinde değiliz. Bir farkındalık oluşturmak
olmalı aslında bu Komisyonun kurulduktan sonraki
çalışmaları, toplumsal farkındalık oluşturmak
için öncelikle çalışması gerekir diye düşünüyoruz.
Bu konuyla ilgili, grubum adına
yapacağım konuşma için yaptığım
hazırlık çalışmalarında çok enteresan bir ifade
gördüm, bunu çok büyük bir memnuniyetle paylaşmak istiyorum. Bir
araştırmacı diyor ki: Tarihî eserlerin bir yerden, bir ülkeden
başka bir yere taşınabilmesi için üç tane temel problem
alanının olması lazım.
Bunlardan bir tanesi, o ülkenin savaş
şartlarında olması lazım ve silahlı çatışma
alanı içerisinde oluyor olması lazım. Yani insanlar can
güvenliği derdindeyken, bu işle ilgili daha farklı niyeti
olanlar, ticari düşünenler ya da uluslararası sistem adına
devletlerin oralardaki eserleri sömürmesi.
İkincisi; o ülkenin iflas etmesi lazım,
ekonomisinin çökmesi lazım ve kaynakları bittiği için o
kaynaklar üzerinden artık değer üretme ve para edinme
kaygısında olması lazım.
Üçüncüsü ve ilginç olanı ve belki üzerinde
düşünmemiz gereken; tarih bilincinin sığ, tarihî eser bilincinin
ise toplumca yaygınlaşmamış olması. İşte,
bizlerin hep beraber düşünmesi gereken, yüce Meclisin, siyaset kurumunun,
kamu bürokrasisinin ve entelejansiyanın üzerinde durması gereken konu
bu. Tarih bilinci ve tarih şuuru üzerinden millî şuurun
gelişmesi bu eserlere sahip çıkmakla doğru
orantılıdır.
Pekâlâ bu bilinç ve farkındalık
nasıl gelişir, gelişmiş toplumlarda bu nasıl oluyor?
diye şöyle bir baktığımızda, bir toplumun entelektüel
müktesebatı, ekonomik müktesebatı ve beşeri sermayesi olan insan
müktesebatı toplandığında ve bu birliktelik çok güzel
yönetilebildiğinde o toplumlar gelişmiş toplumlardır. Bunu
siyaset kurumunda da ifade etmek mümkündür, bir fikrî müktesebat, onu
oluşturabilecek bir beşerî sermaye ve vücut verebilecek ekonomik
sermaye. Aslında toplumların gelişmiş veyahut da
kalkınmış toplum farkındaki tanımda da bu var.
İşte, bu toplum nasıl inşa edilir ve devlet
politikası, siyaset bu kuruma nasıl gidebilir? Bunun için yeni yeni
keşifler yapmaya gerek yok. Sizin öncelikle bu birlikteliği
oluşturan bir millî burjuvazinizin oluşması gerekiyor. Ee, bu
sürece baktığımızda, Türk modernleşme süreci
içerisinde Türk sermayesi arasındaki mücadelenin aslında bir zihniyet
mücadelesi olduğunu da görüyoruz. Burjuvazisini inşa etmeyen
toplumlar bu manada gelişememiş toplumlar kategorisinde.
Bakıyoruz Rönesans, reform, Batıdaki
aydınlanma tarihine. İtalyada Rönesans hareketinin temelinde bir
aileyi görüyoruz. Yani bir Medici ailesini Rönesanstan
çıkarttığınız zaman arka tarafta oradaki
aydınlanma ve sanat adına hiçbir şey yok. Medici ailesinin
hikâyesine bakıyorsunuz, çıkışta taşralı bir aile
ama kültür, sanat ve müktesebatıyla beraber yaptığı yatırımlarla
İtalyayı dünyanın sanat merkezi hâline getirebiliyor.
Türkiyeye bakıyorsunuz, Türk modernleşme
süreci içerisinde sağ olsun devletin imkânları veyahut da yerli
anlamda sermayeyi merkantilizmden serbest kapitalizme dönüş sürecinde
bazı zenginlerimiz olmuş. Bu zenginlerimizin sponsorluk
yapmış olduğu yerlere bakıyorsunuz erken dönem arkeoloji
anlayışında; su altı kazıları, beraberinde
Anadolu erken dönem uygarlıklarıyla ilgili kazılar. Bunlara
sponsor olunmasının arka planına bakıyorsunuz uluslararası
sermayenin teşviki. İyi de bin yıldır bu
coğrafyadayız, hatta daha erken döneme gittiğimizde runik
yazılarıyla Ön Türk tarih tezine bakarsak çok daha önceden
buradayız. Türk dönemine ait hangi yapılan çalışmaya, kim o
dönem içerisinde sponsor olabilmiş? Böyle bir anlayış, böyle bir
kaygı yok.
Ee, dönüştürüyoruz meseleyi; son on beş
yirmi yıl içerisinde Anadolu Kaplanları çıktı, sermaye el
değiştirdi, ciddi anlamda artık kenarın, taşranın
o samimi, idealist çocukları merkeze geldi, iktidar oldu, ekonomiyle tanıştı,
makamla tanıştı. Ee, bunlar, artık bu manada bir
şeyler üretmeli ve bu üretilenler sadece oturduğumuz evin
metrekaresini artırmak, bindiğimiz arabanın markasını
değiştirmenin ötesinde kültür, sanat, edebiyat, estetiğe dair
dönüşüm ve yatırım olmazsa o zaman en yüksek düzeyde Sayın
Cumhurbaşkanı Kültür, sanat ve edebiyatta niye
başarısızız? Neden bu eğitim sorunumuz hâlâ devam
ediyor? sorusunu her ortamda söyler.
Konuyu çok dağıtmak istemiyorum,
çıkış noktasındaki öznemiz, sanat eserlerinin ve
müzelerimize tekrar kazandırmak istediğimiz eserlerimizin ülkemize
gelişiyle ilgili. Anadoludan giden çok ciddi anlamda
insanlığın ortak hafızası değişik yerlerde
sergileniyor; bunu komisyon kurulduğunda Kültür Bakanlığı
envanterleri üzerinden alıp çalışacağız. Bunun
özellikle bin yıllık Selçuklu-Osmanlı cumhuriyet müktesebatına
ait birikimleri de, el yazmalarından diğer objelere kadar, buradan
çeşitli vesilelerle eşyalarını toplayıp gidenlerin, o
mübadele esnasında olsun, başka olaylarda olsun, cumhuriyetin ilk
yıllarında, imparatorluğun son yıllarında, yani, çok
rahatlıkla Lizbona gemisiyle giden bir Osmanlının ailesi
buradan toparladığı tüm objeleri orada müze yapabilmiş. Ya,
o müzeyi oradan Türk dönemi eserleriyle ilgili Türkiyeye kazandırabilmek
için bir sermayenin Ya, ben de tekrar onun yelkenlerini alıp buraya getirmek
istiyorum. diyebilmesini hayal ediyoruz.
İkincisi: Arkeoloji ve sanat tarihi
anlayışındaki zihniyetin üzerine yeni ilavelerin
yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu komisyon
inşallah kurulduğunda oradaki önerilerimizin birisi de bu. Her
üniversitenin kendine göre bir arkeoloji müfredatı var ve bakış
açısında derli toplu bir bütünlük yok.
Bir başka husus: Götürdüğümüz eserleri
kazandırdık, geri getirdik farz edelim. Getirdiğimiz eserleri ya
da yeni keşfettiğimiz eserleri Kütahya Müzesindeki -sayın
bakanım hatırlar- üzücü olay gibi koruyamayacaksak, bu
farkındalık, bilinç düzeyi ve imkân olmayacaksa getirmenin ne
anlamı olacak o zaman? Bu da ayrı bir problem alanı tabii. Bu
vesileyle, bu işlere derli toplu ve bütünlük açısından
bakılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu gerekliliğin
yanı sıra inandığımız bir şey vardır
ki, bizim üzerinde durduğumuz uygarlığın, Türk kültürünün
gramerinin insanlık tarihi içerisindeki kültürel çeşitlilik
tecrübesini Yenisey, Orhun Vadisinde, Maveraün Vadisinde neşet ederek
yürüyen büyük Türk uygarlığının insanlık tarihi için
söyleyeceği çok söz var, hele bugünler için çok söz var.
İnsanlığın darboğaza girdiği bugünlerde bu
müktesebatın farkındalığına bu komisyonun vesile
olması çok önemlidir. Bu araştırma komisyonunu sadece yurt
dışındaki objelerin derlenip toparlanması ve ülkemize
getirilmesi meselesi gibi görsek de onun alt başlığı olan
bir zihniyet meselesi, bu kavramlara bakış açısıyla ilgili,
bizim nasıl bakmamız gerektiğiyle ilgili de konunun
uzmanlarını çağırıp dinleme ve tavsiyelerini de siyasi
anlamda Hükûmete, YÖKe, ilgili çevrelere takibini yaparak vermek mümkündür. Bu
sebeple, bu gerçeklerden hareket ettiğimde gerek kendi Bakanlık
döneminde Kültür Bakanlığında gerekse de entelektüel anlamda
kaygısını çekerek bazı hususları gündeme getiren
Profesör Nabi Avcı Hocaya teşekkürlerimi ifade ediyorum. Bizim
siyasal anlamda siyasal partiler veyahut da görevler gelip geçebilir ama bir
entelektüel müktesebat ve kaygı noktasında ortak zeminde
buluşabilme örneklerini sergileyebilmek çok mühimdir.
Çok yakında vefatının yıl
dönümünü andığımız Halil İnalcık
Hocamızı ben de bu kürsüden yeniden anarak rahmet diliyorum.
Sözlerimi onun sözüyle kapatmak istiyorum, rahmetli diyor ki: Karamsarlık
korkaklıktır. Türkiye büyüktür. Bu devletin tarihine
yakışır şekilde yaşamalı ve çok
çalışmalıyız. Türklerin övünülecek tarihleri vardır
ancak tarih bilirseniz Ne mutlu Türküm diyene sözünün manasına
varırsınız.
Ben bu vesileyle sözlerime son veriyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum efendim, sağ olun. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ersoy.
Gruplar adına ikinci söz, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Erol Doraya aittir.
Buyurun Sayın Dora.
HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce,
öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün, tabii ki Parlamentomuzun
almış olduğu bu kararı değerlendirmek istiyorum. Bu,
Parlamentomuz açısından, tarihî açıdan üzüntü verici bir
gelişmedir. Burada bizim esas itiraz ettiğimiz nokta, burada objektif
davranılmamasıdır. Bu Meclise, bu Genel Kurula hiç gelmeyen
milletvekilleri olmasına karşın Anayasamızın 83üncü
maddesinin son fıkrasının yani bir ayda beş birleşime katılmama
gerekçesinin, mazeretinin münhasıran Halkların Demokratik Partisinin
milletvekillerine uygulanmasıyla Meclisin teamüllerine ve
uygulamalarına, Anayasamızın 10uncu maddesine, eşitlik
prensibine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
ayrımcılık yasağına aykırı bir karar
verilmiştir. Bu, halkın iradesine karşı verilmiş bir
karardır. Bizim düşüncemiz, halkın iradesiyle seçilmiş
milletvekillerinin ancak seçimlerle değişebileceğine
ilişkindir. Bu anlamda, Parlamentomuz açısından demokratik
siyasetin önünde bir engel olabilecek bu karar maalesef bugün Parlamentomuz
tarafından alınmıştır. Bu konudaki bu
ayrımcılık ve münhasıran partimize yönelik bu
uygulamaları da kamuoyunun takdirine arz etmek istiyorum.
Şimdi, 4 parti tarafından ortaklaşa
verilmiş olan, yurt dışına kaçırılan kültür
varlıklarımızın belirlenerek iadelerinin
sağlanması ve mevcut kültür varlıklarının
korunması amacıyla verilen Meclis araştırması önergesi
üzerinde görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; insanlık tarihine yön veren düşüncelere
tanıklık etmiş benzersiz, zengin bir mirasa sahip olan
coğrafyamızda birbirinden farklı dinlere, etnisiteye mensup
halkların ortaya koyduğu birbirinden değerli kültürel bir
mirasın varisleri olarak bu kültürel mirası koruyup sonraki
kuşaklara aktarmada oldukça başarısız bir noktada
bulunduğumuz gerçeği orta yerde durmaktadır. Tarihî ve kültürel
eserleri koruma konusunda sınırlı, kesintili ve tepeden inmeci
girişimler, gerek ilgili devlet kurumları nezdinde ve gerekse halkta
nitelikli bir koruma bilinci oluşturamadı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, izninizle, bu konu bağlamında gerek
seçim bölgem olan Mardin olması hasebiyle ve gerekse mensubu
bulunduğum Süryani halkının son zamanlarda da çeşitli vesilelerle
gündeme gelen tarihî, kültürel yapılarına, eserlerine,
taşınmazlarına ilişkin kimi sorunları buradan dile
getirmek ve gerek Meclis Genel Kurulunun ve gerekse kamuoyunun bilgisine sunmak
istiyorum. Son günlerde Süryani kiliseleri Diyanet İşleri
Başkanlığına devrediliyor. biçiminde basına
yansıyan haberlere ilişkin konuya açıklık getirmek ve söz
konusu habere kaynaklık eden soruna dair de şunları belirtmek
istiyorum: Sorunu teşkil eden konunun gelişimi iki boyutludur.
Birincisi: Cemaat vakıfları dediğimiz kilise ve manastır
vakıflarının taşınmaz mal edinmelerinin
yasaklandığı dönemde, Mardin Midyata bağlı bazı
köylerde yapılan kadastro çalışmalarında, vakıflar adına
taşınmaz mal edinimi o dönemdeki mevzuat ve yargı
kararlarıyla yasaklı olduğundan kiliseler ve mezarlıklar
içinde bulundukları köy tüzel kişilikleri adına tescil
edilmiştir. Bu yasaklayıcı durum 2008 yılında yeni
Vakıflar Kanunuyla sona erdirilmiştir.
Konunun ikinci boyutu ise, Vakıflar Kanununun
kabul edildiği tarihten sonra yapılan kadastro
çalışmalarında bu kez mevzuat izin vermesine rağmen
kadastro ekiplerinin mevzuat ve kanunları eksik ve yanlış
yorumlamaları ve daha da önemlisi bazı köy heyetlerinin
taşınmaz mallarını ilgili vakıf yerine,
bulundukları köy tüzel kişiliği adına tescil ettirmeyi
tercih ettirmelerinden kaynaklanmıştır. Akabinde, bu durum, yeni
büyükşehir belediyelerinin kurulmasına dair 6360 sayılı
Kanunun 2012 yılında kabul edilmesine kadar devam etmiştir.
Mardin Büyükşehir Belediyesi de aynı
kanunla kurulmuştur. Söz konusu kanun hükümlerinin 2014 yerel seçimleriyle
yürürlüğe girmesiyle birlikte köy tüzel kişilikleri ortadan
kalkmış ve bu köy tüzel kişiliklerinin mallarının
tasfiye ve devredilmesi amacıyla her valilik bünyesinde tasfiye
komisyonları kurulmuştur.
Mardin Valiliği Devir, Tasfiye ve
Paylaştırma Komisyonu köy tüzel kişilikleri adına
kayıtlı olup kilise ve manastır niteliğinde bulunan
taşınmaz malların hazine adına tesciline; tahsisinin ise,
Diyanet İşleri Başkanlığına
yapılmasına; Süryani mezarlığı niteliğindeki
taşınmazların Mardin Büyükşehir Belediyesi adına
tesciline; vakfın kilise ve manastırlarına ait farklı
nitelikteki arazilerin ise bulunduğu yer belediyesi adına tescilline
karar vermiştir.
Ancak, bu kararlar üzerinde kamuoyunda oluşan
yoğun tepki nedeniyle kilise ve manastırların Diyanete
tahsisiyle ilgili karar iptal edilmiştir. Ardından Mor Gabriel
Vakfı gerekli girişimde bulunarak tasfiye komisyonuna
başvurmuş ve söz konusu kilise, mezarlık ve arazilerin vakfa
iadesini talep etmiştir. Ancak, komisyon yetkilileri, ilgili kanun
gereğince söz konusu taşınmazları ancak devlet
kurumlarına verebileceklerini, vakıflara bu türden bir devir
yapamayacaklarını ifade etmişlerdir. Tabii, bu konu bu noktada
adli bir nitelik kazanmış ve ilgili vakıf gerekli adli
başvurularda bulunmuş ve bu konularda davalar açmaya devam
etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakınız, iki gün önce 94üncü yıl dönümü olan
Lozan Antlaşmasının 42nci maddesinin 3üncü fıkrası
aynen şöyledir: Türk Hükûmeti, söz konusu azınlıklara ait
kiliselere, havralara, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir
koruma sağlamayı yükümlenir. Bu azınlıkların
Türkiye'deki vakıflarına, din ve hayır işleri
kurumlarına her türlü kolaylıklar ve izinler sağlanacak ve Türk
Hükûmeti yeniden din ve hayır kurumları kurulması için bu
nitelikteki öteki özel kurumlara sağlanmış gerekli
kolaylıklardan hiçbirini esirgemeyecektir. Yine Lozanın 38inci
maddesinden 44üncü maddesine kadar olan maddelerin kapsadığı
hükümlerin temel yasalar olarak tanınmasını ve hiçbir kanunun,
hiçbir yönetmeliğin ve hiçbir resmî işlemin bu hükümlere
aykırı ya da bunlarla çelişir olmamasını ve hiçbir
kanun, hiçbir yönetmelik ve hiçbir resmî işlemin söz konusu hükümlerden
üstün sayılmamasını yükümlenir. şeklindedir.
Az önce küçük bir kısmını dile
getirdiğim taşınmazların hazine adına tescili Türkiye
Cumhuriyetinin kurucu antlaşması olan Lozan Antlaşmasına
açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yanlış bilgi veriyorsunuz. O taşınmazların hepsi kamu
tüzel kişiliğinindir.
EROL DORA (Devamla) Bu gerekçeyle,
hâlihazırdaki haksız uygulamanın sona ermesi için gerekli
düzenlemeler ilgili bakanlıklar tarafından bir an önce
yapılmalıdır ve söz konusu Mor Gabriel Vakfı ya da diğer
vakıfların gerçekte kendilerine ait olan mülk, kilise ve
manastırları geri alabilmek için adli yollara başvurmak zorunda
bırakılmaları toplumsal barışımızı
zedelerken, ülkemizin aleyhinde de olumsuz algıların
oluşmasına sebebiyet vermektedir.
Değerli milletvekilleri, tabii, özgür olarak
yakın zamanda basına ve kamuoyuna yansıyan güncel bir konu
olması nedeniyle Mardin bölgesindeki Süryanilere ait
taşınmazları gündeme taşıdım ancak benzer
nitelikte sorunlar azınlık statüsünde bulunan Ermeni, Rum ve Musevi
vatandaşlarımıza ait vakıf ve taşınmazlar için de
aciliyetini korumaktadır.
Tabii, gerek azınlıklara mensup
yurttaşlarımızın kendilerini ötekileştirilmiş
hissetmemeleri, devletle olan ilişkilerinin bu temelde
yıpranmaması ve gerekse demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti
niteliğinin gereği olarak Türkiye'nin altına imza
atmış olduğu antlaşmalar çerçevesinde üzerine düşen
yükümlülükleri sağlamada Hükûmetin daha titiz davranmasını
beklemek yurttaşlarımızın en doğal hakkıdır,
bizler de bunu beklemekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yaşadığımız coğrafyada
zamanımıza kadar ayakta kalabilen tarihî ve kültürel
varlıklarımızı ayırt etmeksizin ortak
mirasımız olarak koruma altına alabilmek, aynı zamanda
mevcut çoğulcu toplumsal yapımızı da barış
içerisinde sürdürebilmemizin önemli bir teminatı olacaktır. Bunun
güncel, en çarpıcı örneği, sular altında
bırakılmak istenen Hasankeyf ve sayısız medeniyete ev
sahipliği yapan, binlerce yıllık hafızamızın,
kültürümüzün canlı bir tanığı olan Diyarbakırın
tarihî Sur bölgesidir. Aksi durumda, tarihî, kültürel eserlerimizin ve
değerlerimizin korunması konusunda da tekçi yaklaşımlara
düşme riski, ülkemizin olduğu kadar insanlığın ortak
mirasının yok olmasına ve diğer taraftan, gelecek nesillere
aktarabileceğimiz tarihî ve kültürel değerlerden yoksun
kalmamıza neden olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Bakanımız da buradadır, bu konuda da
kendilerinin hassasiyet göstereceğini biliyorum ve inanıyorum. Bir an
önce bu sorunu çözümleyerek vatandaşlarımızı rahatlatmak bu
Parlamentomuzun da görevidir.
Hepinizi tekrar sevgiyle ve saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dora.
Sayın Bakana bu konuyla ilgili bir söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Ağbal.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, Mardin
Milletvekili Erol Doranın (10/601) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmeleri sırasında
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, Genel Kurulumuza, Sayın Vekilimizin
konuşmasında geçen Mardindeki taşınmazlarla ilgili bilgi
arz etmek isterim.
Bilindiği üzere, 2013 yılında
büyükşehir belediyelerine ilişkin bir yasal değişiklik
yapıldığında kapatılan köy tüzel kişiliklerinin
taşınmazlarının bu taşınmazların durumuna
göre ilgili kamu idarelerine mülkiyet devri yapılacağı hüküm
altına alınmıştı. Sadece Mardinde değil, bütün
illerimizde köy tüzel kişiliklerine ait olup mahalleye dönüşen
yerlerde taşınmazların durumuna göre ya hazineye ya da bu
taşınmazlar ilgili belediyeye devredildi. O açıdan Mardinde köy
tüzel kişiliklerine ait olan taşınmazların ilk anda
hazineye devrine ilişkin işlem diğer bütün illerdeki
işlemlerden bu açıdan herhangi bir farklılık arz etmiyor.
Diğer taraftan, sayın vekilimizin
konuşmasında bahis konusu ettiği yerler herhangi bir
şekilde bir vakfa ait, vakfın mülkiyetinde olan yerler değildir.
Bugüne kadar bu yerler mülkiyet olarak köy tüzel kişiliklerinin mülkiyetinde
olan yerlerdir. O açıdan bu konunun Lozan Anlaşmasıyla veya
mülkiyet hukuku bakımından vakıflarla da bir ilgisi asla
bulunmamaktadır. Burada, söz konusu taşınmazlar üzerinde bulunan
yapılarla ilgili olarak kamuoyunda gündeme gelen taleplerin üzerine,
buradaki bu taşınmazların bugüne kadar olduğu gibi bundan
sonra da aynı amaçla kullanımını sağlamak üzere, bu
konuyla görevli ve yetkili olan Vakıflar Genel Müdürlüğüne bu
taşınmazların tasarruflarının
bırakılmasının doğru olacağı şeklinde
bir değerlendirme yapıldı. Bu konuyla ilgili Bakanlar olarak
bizler gerekli yazışmaları vilayetlere yaptık ve bugün bu
taşınmazlar Vakıflar Genel Müdürlüğünün tasarrufuna geçti.
O açıdan herhangi bir şekilde, Vakıfların mülkiyetinde olan
herhangi bir taşınmaza el konulması asla söz konusu
değildir. Köy tüzel kişiliklerinin mülkiyetinde olan bu
taşınmazlar bugüne kadar hep köy tüzel kişiliklerinin
mülkiyetinde olmuştur. Aynı amaçlarla tarihten bugüne kadar
nasıl kullanıldıysa bundan sonra da o köylerdeki yaşayan
vatandaşlarımızın aynı taşınmazları
aynı şekilde kullanmalarını sağlamak ve bu konuda da
devlet olarak bu taşınmazların bakımını ve
idamesini sağlamak üzere gerekli çalışmaları yapmak üzere
de Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. Bu konuyu da takip
ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Dora
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, cevap
vermek istiyorum. Benim düşüncelerim
BAŞKAN İsterseniz oturun size de
mikrofonu açayım.
Buyurun.
24.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, Maliye Bakanı
Naci Ağbalın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
EROL DORA (Mardin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Şimdi Sayın Bakanımı dinledim.
Biraz önce Lozan Antlaşmasından bahsetmemizin nedeni: Biliyorsunuz
Lozan Antlaşması Türkiyede yaşayan Müslüman olmayan yani
gayrimüslim halklarını uluslararası güvence altına alan
uluslararası bir antlaşmadır ve Türkiyenin de kurucu
antlaşmasıdır. Dolayısıyla bu mülklerin, daha önce
köyün tüzel kişiliğine kayıtlı olan kilise, manastır,
mezarlıkların ve onlara ait diğer gayrimenkullerin Süryanilere
ait olduğu aşikârdır, Sayın Bakanım da muhtemelen bu
konunun yanlış olmadığını bilmektedir. Burada,
tabii, devletin görevi nedir, bizim devletten beklediğimiz?
Dolayısıyla hem uluslararası bir antlaşmada güvence
altına alınmış olan bu temel hak ve özgürlüklerin, başta
mülkiyet hakkı olmak üzere, bunların Süryanilere ait
olmasıdır. Tabii ki burada Lozan Antlaşmasından
bahsetmemin nedeni açık ve nettir yani uluslararası bir
antlaşmayla gayrimüslimlerin hakları güvence altına
alınmıştır. Aslında ben bundan normalinde bahsetmek
istemem.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
EROL DORA (Mardin) Pardon, bitmedi efendim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Bir kısa açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Bir tamamlasın o zaman Sayın
Dora, sonra size vereceğim Sayın Bakanım.
EROL DORA (Mardin) Burada bizim
amacımız, Lozandan bahsetmemizin amacı
Ben aslında bu tür
uluslararası antlaşmalara önem vermek istemiyorum, bu tür
sorunları biz kendi bünyemiz içerisinde
Devlet ne için vardır? Devlet
bir mekanizmadır, vatandaşlarının sorunlarını
çözmek için var olan bir kurumdur. Dolayısıyla, devlet
vatandaşına hizmet için vardır. Şimdi, Süryani toplumunun
-defakto olarak- böyle bir sorunu vardır ve bu da Mardinin
büyükşehir olmasından kaynaklanan bir durumdur. Burada, bölgede
vakıflarımız vardır ve bunun kabul edilmemesi durumunda da
bu anlamda yasal bir düzenleme yapılarak
vatandaşlarımızın bu hassasiyetlerinin ve
mağduriyetlerinin giderilmesini bir kez daha Sayın Bakandan ve
ilgililerden talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Bakanım.
25.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, Mardin
Milletvekili Erol Doranın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Öncelikle şunu ifade edeyim: Süryani vatandaşlarımız da
dâhil olmak üzere Türkiye Cumhuriyetinin her bir vatandaşının
mülkiyet hakkı, yaşam hakkı ve Anayasadan gelen her türlü
hakkı devletimizin güvencesi altındadır.
O açıdan, sizin Lozan
Anlaşmasını referans vermenize gerek yok. Bin yıldır
bu topraklarda bütün milletlerin, bütün dinlerin koruyucusu oldu bu millet ve
bütün o gördüğünüz yapıları, o ibadet yapılan yerleri de
bugüne kadar bu millet taşıdı. Dolayısıyla burada
devletin görevinden Lozan Anlaşması çerçevesinde bahsetmenize gerek
yok. O anlaşma olsun olmasın bütün ibadethanelerin, ibadet
yapılan her yerin güvencesi Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bu konuda da
bir hatırlatma yapmanıza gerek yok. Zaten bu konuyla ilgili bugüne
kadar oradaki bütün yapılar nasıl korunduysa bundan sonra da
korunacak. Siz yeter ki bu meselede sanki dışarıdan bir koruma
güdüsü içerisinde bir yaklaşım sergilemeyin. Bırakın o
işi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
O size kalmadı, o sizin işiniz değil.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Dışarıdan değil, gayet içeriden.
EROL DORA (Mardin) Sayın Bakan, ben Mardin
Vekiliyim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
Sayın milletvekilleri, konu
açıklığa kavuşmuştur.
EROL DORA (Mardin) Sayın Bakanım, ben
kendi görevimi yapıyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kendisi Süryani milletvekili. Nasıl
dışarıdan yani?
EROL DORA (Mardin) Sayın Bakan, buyurun,
sorunu çözün, ben sizden memnun olacağım. Sorunu gündeme getirmek mi
BAŞKAN Sayın Dora
Sayın Dora
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Siz olmayan bir sorunu sorun varmış gibi anlatıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Dora, konu
açıklığa kavuşmuştur.
Teşekkür ediyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kendinizi her şeyin sahibi olarak görüyorsunuz yani.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bırakın Allah aşkına, Lozan Anlaşması size mi
kalmış?
X.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- AK PARTİ Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan, CHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel, HDP
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demir ile MHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
yurt dışına kaçırılan kültür
varlıklarımızın belirlenerek iadelerinin sağlanması
ve mevcut kültür varlıklarımızın korunması için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi maksadıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/601)
(Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu.
Buyurun Sayın Kuyucuoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle şunu belirtmek isterim: Bu Mecliste
adaletin sağlanmasını, çifte standart olmadan hukuka uygun
davranılmasını isterdik ancak uygulamalar pek de öyle olmuyor
maalesef.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugüne kadar ülkemizden kaçırılan ya da belirli
yollarla yurt dışına çıkarılan tarihî eserlerimizin
tespiti ve yeniden ülkemize kazandırılması amacıyla
hazırlamış olduğumuz ve daha sonra ortak hâle getirilen
araştırma önergesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok az
sayıda ortaklaşa verebildiğimiz araştırma önergesi
var. Bu araştırma önergesi de bunlardan biri, bu nedenle de
memnuniyetimi belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri, tarih bilinciniz yoksa
yaşadığınız coğrafyanın zenginliğini ve
eserlerin değerini anlayamazsınız. Bu değerlerimize sahip
çıkmak, var olanı korumak ve bir şekilde yurt dışına
çıkarılanları da yeniden ülkemize kazandırmak, gelecek
nesillerimize olan borcumuzdur. Bugüne kadar ülkemizden kaçırılan
eserleri yeniden elde etmek için girişimler olsa da yeteri kadar
başarılı olunamamıştır. Her ülkenin kültürel
mirası kendi ulusal kimliğinin belirlenmesinde önemli bir etkendir.
Başka ülkelere ait kültür varlıklarını ele geçiren ülkeler,
bunları yasal yollarla elde ettiklerini savunmaktadırlar. Bu nedenle,
bu varlıkların o ülkelerce nasıl elde edildiklerinin
kapsamlı bir şekilde araştırılmasına ihtiyaç
vardır. Kurulacak olan bir araştırma komisyonu bu
varlıklarımızın nasıl ve hangi yollarla yurt
dışına çıkarıldıklarının tespit
edilmesi, ülkemize ve kültürümüze aidiyetinin kanıtlanması ve
olası yeni kaçakçılık olaylarının önlenmesi açısından
önemlidir. Ayrıca, yasal olmayan yollardan yurt dışına
çıkarılan tarihî eserlerin iadesi için de güçlü bir siyasi irade
ortaya konulmuş olacaktır.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz uzun
yıllardan beri bu konuda başarılı bir sınav
vermemiş ve birçok değerli varlığımız
yabancı ülkelerin ellerine geçmiştir. Araştırmalar
göstermektedir ki Türkiye, arkeolojik eserlere olan talebi
karşılamada dünyada önde gelen ülkelerden biridir ve her yıl
birçok tarihî eserimiz yurt dışına
kaçırılmaktadır. Bu nedenle, daha sıkı ve
caydırıcı önlemler alarak, var olanı korumanın
yanında bu değerlerimizi ülkemize yeniden kazandırmanın da
yollarını daha kararlı bir şekilde aramalıyız.
Eserlerimizin en çok bulunduğu ülkeler Almanya,
Avusturya, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, Yunanistan, Amerika
Birleşik Devletleri ve Rusya gibi ülkelerdir. Bizansa başkentlik
yapmış olan İstanbulda olması gereken birçok eser
dünyanın çeşitli ülkelerinde Bizans müzeleri ve galerileri adı
altında sergilenmektedir.
Troya eserleri 1873 yılında ülkemizden
Almanyaya kaçırılmış, İkinci Dünya
Savaşından sonra Mayıs 1945te Ruslar Almanlardan savaş
tazminatı olarak almış ve Moskovaya
taşımıştır. Bu eserler Moskovada Puşkin
Müzesinde sergilenmektedir. Almanya, kendisinin olmayan bu eserleri Rusyadan
geri istemektedir. Bu eserlerin asıl sahibi Anadoludur, Türkiye
Cumhuriyetidir. Bizim eserlerimizle müzeler açıyorlar. Bergama
Türkiyededir ama Bergama Müzesi Berlindedir.
Bir diğer önemli konu da ülkemizde yapılan
kazılardır. Yaptıkları kazılarda birçok tarihî eseri
Anadoludan ülkelerine götürmüş olan Almanlar, 1864 yılında
başlamış oldukları Bergamayı hâlâ kazmaya devam
ediyorlar. Almanlar, kazılar için Sultan II. Abdülhamitten izin
aldıklarını iddia etmektedir, oysa Sultan böyle bir izin verse
bile geçersizdir çünkü o dönemde Meclisin onayladığı yasaya göre
eserleri taşımak yasaktır. Ayrıca, böyle bir izin
alınmışsa bu belgenin ortaya çıkarılması gerekir.
Yine aynı şekilde, Efeste
Avusturyalılar tarafından başlatılmış olan
kazı yüz yirmi yıldır devam etmekte, ülkemiz ile Avusturya
arasında yaşanan bazı sorunlar nedeniyle durdurulmuştur.
Değerli milletvekilleri, 1970 UNESCO
Sözleşmesi 3üncü maddede ...taraf Devletlerce kabul edilmiş
mevzuata aykırı olarak yapılan kültür varlıkları
ithali, ihraç ve mülkiyet nakli kanunsuzdur. denilmektedir. Devletler, bu
sözleşme bağlamında çalınmış veya yasa
dışı yollardan ithal edilmiş kültürel varlıkların
iadesi için sabit bir uygulamayı benimsemekte ve iade
iddialarının doğrudan ulusal mahkemelerde incelenmesine izin
vermektedir. UNIDROIT Sözleşmesi de her türlü çalınmış tüm
kültürel varlıkların ülkelerine iade edilmelerini şart
koşmaktadır. Ülkemizin de katılarak katkı sunduğu
toplantılar sonucunda zaman aşımı ve benzeri bazı
maddeler nedeniyle çekincelerimizi belirttiğimiz ve imza
koymadığımız sözleşme, yine de ülkemiz lehine
kullanılabilir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, tarihî eserlerimiz
konusunda elimizde kapsamlı bir envanter olmasa da bazı
araştırmacılarımızın bu konuda ciddi
çalışmaları vardır. Örneğin Anadolunun
Gözyaşları kitabının yazarı, arkadaşım ve
meslektaşım Sayın Yaşar Yılmaz, Batı müzelerinde
bulunan eserlerimizi kendi çabalarıyla ortaya çıkarmış,
büyük ve önemli bir çalışmaya imza atmıştır. Buradan
adını sayamadığım ve bu konuda katkı sunan
herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Umuyorum ki komisyon kurulup
çalışmalarına başladığında çok daha fazla
bilgi ve belge tarafımıza ulaşacaktır. Bu konuda bilim
insanlarımızdan, derneklerden, arkeologlarımızdan ve
gönüllü olarak bu konuda araştırmalar yapmış, birçok bilgi
ve belgeye ulaşmış kişilerden destek almak yerinde
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Karun Hazineleri ve
Elmalı Sikkeleri kaçakçılığın önlenmesinde ve tarihî
eserlerimizin ülkemize kazandırılmasında çok önemli örneklerdir.
Bu davaların kazanılması maliyet açısından yüksek olsa
da gerek uluslararası alanda gerek ülkemizde
caydırıcılığa neden olduğu gibi, bu gibi
taleplerin de önüne geçilmesinde önemli katkılar
sağlamıştır. Elbette tarihî eserlerimizi geri almanın
yanında, onları korumak ve insanlığa sunmak önemlidir.
Ülkemizdeki Eserlerin Türkiyede kıymeti bilinmiyor, Batıda daha
iyi korunuyor. algısının da kırılması çok
önemlidir. Kazılar ve müzeler için daha fazla ödenek
ayrılmalıdır. Kurulacak olan komisyonun bu konu üzerinde de
hassasiyetle durması gerekir.
Değerli arkadaşlar, burada bir diğer
önemli husus da yurt içindeki kaçakçılığın önlenmesidir.
Kaçakçılığı sadece polisiye bir olay olarak görmek yerine,
yeterli finansmanı sağlanmış, uzmanlaşmış
kişilerden oluşan bağımsız birimlerin
oluşturulması yerinde olacaktır.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunumuz yeniden gözden geçirilmeli, kaçakçılığa ilişkin
cezalar artırılırken vatandaşların kendi mülklerinde
buldukları eserleri müzelere teslim etmelerini sağlayacak gerek
ikramiye gerekse daha başka özendirici düzenlemelere gidilmelidir.
Kısacası, artık kurban ülke
statüsünden ülkemizi çıkarmak gerekmektedir. Tarih ırk temelli
değil, coğrafya temellidir. Anadolu coğrafyasında
yaşamış olan tüm medeniyet, millet ve devletlerin, eserlerine
bir tarih bilinciyle sahip çıkmalıyız.
Sözlerime son verirken Anadolunun
gözyaşlarını dindirmek ve yurt dışındaki
eserlerimizi doğdukları vatanlarına yani Anadoluya yeniden
getirme iradesini göstermek ve bunların envanterini çıkararak ilgili
ülkelerden talep edebilmek amacıyla kurulacak olan komisyonun çok önemli
katkıları olacağına inanıyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kuyucuoğlu.
Şimdi, gruplar adına son söz Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sakarya Milletvekili Mustafa İsene
aittir.
Buyurun Sayın İsen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA İSEN
(Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz uzun bir süreden beri güvenlik, ekonomi, gündelik
siyaset gibi sıcak konularla meşgul. Bugün Türkiye'nin derin
siyaseti diye tanımlayabileceğimiz bu kültürel birikimi bir
başka boyutuyla da ele almak durumunda olmayı ben bir mutluluk olarak
değerlendiriyorum ve inşallah, bundan sonra da kültür ve kültürel
potansiyel yüce Meclisin gündeminde daha çok yer işgal eder beklentisi
içindeyim.
Türkiye, Doğu ile Batının âdeta iç
içe geçtiği bir kültür coğrafyasında yer almaktadır.
Üzerinde yaşadığımız toprakların tarihi
insanlığın uygarlık tarihiyle özdeştir. Dünyada ilk
devletler burada tarih sahnesine çıktı, ilk kentler burada kuruldu,
ilk kanunlar burada yazıldı; ilk savaşlara, ilk düzenli ordulara
ve ilk barış anlaşmalarına yine bu topraklar tanıklık
etti. Bu topraklarda Hitit, Frig, Urartu, Lidya, Asur, Roma, Bizans, Selçuklu,
beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi gibi farklı
uygarlıkların izleri var.
Ülkemizde İstanbul hariç tescil kaydı
yapılan taşınmaz kültür varlığı sayısı
50 bine yakındır. Sit alanı olarak belirlenen ve koruma
altına alınan alanların sayısı ise 8 bine
yaklaşmaktadır. 12 bin yıllık bir tarih yelpazesinin her
aşamasından izler bir diğeriyle kaynaşarak, birbirinin
içinde eriyerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bu kültür
varlıkları tüm insanlığın ortak mirası
olduğu gibi, toplumların millî kimlik ve değerlerinin
belirlenmesinde önemli bir etkendirler. Böylesine önemli ve cazip bir
birikimden söz ediyorsak elbette ona göz diken bir olgu da gündemde
olacaktır. Kültür varlıklarının yasa dışı
transferi Antik Çağlardan beri süregelen bir vakıadır. Bu durum
Batılı güçlerin 19uncu yüzyılda ve 20nci yüzyılın
başlarında ortaya çıkan kültürel emperyalizmi ve
sömürgeciliğinin bir sonucu olarak had safhaya ulaşmış,
ülkemiz kökenli birçok kültür varlığı ait olduğu
topraklardan koparılmıştır.
Türkiye, varlıklarının korunması
konusunda dünyadaki en eski hafızaya sahip ülkelerden biridir.
Osmanlı Devleti Döneminde yürürlüğe giren 1869 tarihli Asar-ı
Atika Nizamnamesiyle kültür varlıkları devlet malı
niteliğine sahip olurken 1884te yürürlüğe giren benzer bir yasa da
kültür varlıklarının ihracını
yasaklamıştır. 1906 tarihinde yürürlüğe giren bir
başka Asar-ı Atika Nizamnamesi cumhuriyetin ilanından sonra
yürürlükte kalmış, 1973 yılında Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kabul edilen 1710 sayılı Eski Eserler Kanunuyla
yasalaşmıştır.
Dünyanın eski ve büyük müzelerinde Türkiye
kökenli kültür varlıkları ve hatta anıtsal yapılar
bulunmaktadır. İşte, Efes biraz önce örnek olarak verildi,
Bergama örnek olarak verildi. Bunların bir kısmı, Osmanlı
Devletinin son dönemlerinde sağlanan imtiyaz veya izinler
doğrultusunda gerçekleştirilen kazılar neticesinde ülke
dışına çıkarılmışlarsa da gerek 19uncu
yüzyılda gerekse sonrasında gerçekleşen yasa dışı
faaliyetler neticesinde ülkemizden koparılan çok sayıda kültür varlığı
vardır.
Anadoludaki kültürel miras alanlarının
tahribatı hiçbir zaman tamamen engellenememiştir. Hemen her dönemde
kültür varlığı ticareti ve
toplayıcılığı yapanların yönlendirmesiyle
gerçekleşen kaçak kazıların, İkinci Dünya Savaşı
sonrasında dünyada meydana gelen ekonomik gelişmelerin de bir sonucu
olarak çoğaldığı söylenebilir. Bugün dahi, ülkemizde
arz-talep dinamiğinin bir sonucu olarak kültürel miras alanları yasa
dışı kazılarla tahrip edilmektedir. Bu kazılar
sonucunda yurt dışına çıkarılan kültür
varlıklarının ülkemize iadesi, yasa dışı
kazıların ve yasa dışı ihracın belgelenememesi
nedeniyle çok güçtür ancak imkânsız değildir.
Son yıllarda Kültür ve Turizm
Bakanlığı koordinasyonuyla, kültür varlıklarının
yasa dışı transferinin önlenmesine yönelik faaliyetler ve yurt
dışındaki ülkemiz kökenli kültür varlıklarının
iadesinde sağlanan başarılı sonuçlar memnuniyet vericidir,
ben de eski Bakanımız Nabi Beye bu katkıları için teşekkür
ediyorum.
Türkiye, kültür varlıklarının iadesi
konusunda yürüttüğü çalışma ve politikalar konusunda, bugün
dünyadaki önemli aktörlerden biri hâline gelmiştir. En son, nisan
başında, New York Timesa verilen tam sayfa bir ilanla çok önemli bir
kültürel objenin satışı engellenmiştir.
Türkiye'nin aralarında bulunduğu köken
ülkelerin baskıları, uluslararası kuruluşlar ile evrensel
kamuoyunun uzun yıllardır sürdürdüğü tepkilerin bir sonucu
olarak pazar ülkeleri olarak adlandırılan belli başlı
ülkeler, 1970 tarihli UNESCO Kültür Varlıklarının
Yasadışı İthal, İhraç ve Mülkiyet Transferinin
Önlenmesi ve Yasaklanması İçin Alınacak Tedbirlerle İlgili
Sözleşmesi ve ilgili diğer hukuki araçlar doğrultusunda, ulusal
mevzuatlarında değişikliğe gitme mecburiyetinde hissetmişlerdir
kendilerini. Bu durum, köken ülkelerin en önemli sorun olarak gördüğü
arz-talep dengesini kırmak, en azından azaltmak açısından
önemli bir adımdır. Bu iş birliğinin ve
dayanışmanın tüm ülkeler ve kültürel mirası tahribata
uğrayan toplumlar nezdinde devam ettirilmesi, dünya belleğinin
korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından
da büyük önem arz etmektedir. Kültür varlıklarının yasa
dışı transferinin önlenmesine ilişkin olarak tüm dünyada
başvurulan başlıca hukuki araç 1970 tarihli UNESCO
Sözleşmesidir. Ülkemiz de bu sözleşmeye 1981 yılında taraf
olmuştur.
Kültür varlıklarının kaynak ülkelere
iadesini öngören sözleşmenin yaptırım gücü olmamakla birlikte,
sözü edilen sözleşme pazar ülkelerde ihracı yasak kültür
varlıkları için ithalat kısıtlaması getirilmesi,
kültür sanat sektörünün farkındalığının artırılması,
kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi
için uluslararası örgütlerin koordine edilmesi açısından
ayrıca önem arz eder. UNESCO Sözleşmesinin 3üncü maddesinde Taraf
devletlerce kabul edilmiş mevzuata aykırı olarak yapılan
kültür varlıkları ithali, ihracı, mülkiyet nakli kanunsuzdur.
hükmü bulunmakta, 8inci maddesi ise akit devletleri, yasaklamaların
ihlali nedeniyle sorumlu tutulan kişilere cezai ya da idari nitelikli
yaptırımlar uygulama taahhüdü altına sokmaktadır.
Bununla birlikte, hukukun doğası
gereği 1970 UNESCO Sözleşmesinin uygulanmasında da geriye
yürütülmezlik ilkesi gündeme geldiğinden 1970 tarihinden önce yasa
dışı olarak ülkemizden çıkarılan kültür
varlıklarıyla ilgili olarak sözleşmenin
bağlayıcılığı ortadan kalkmaktadır.
Buna ek olarak, kültür varlıklarının
kaçak kazılar ve yasa dışı yollarla ülkemizden
çıkarılmaları nedeniyle kültür varlıklarına
karşı işlenen suçların delillendirilmesi ve kanıtlanmasında
büyük güçlükler yaşanmaktadır. Bu nedenle, kültür
varlıklarının iadesi süresince zaman zaman hukuki yollara
başvurulmakla birlikte, daha çok karşılıklı
müzakereler yürütülerek sonuç alınmaya
çalışılmaktadır. Bakanlık bu konuda da gerekli
girişimlerde bulunmaktadır. Bu noktada özellikle pazar ülkelerde
müzelerin kamu kuruluşu niteliğinde olmayışı, kültür
varlıklarının satışının şahsi ya da
tüzel kişilik mülkiyeti mevzuatı kapsamında olması
nedeniyle muhataplık sorunları yaşanmaktadır.
Ülkemiz yürütme organlarının ülkemiz
kökenli kültür varlıklarını iade çalışmalarında
ihtiyaç duyduğu millî irade desteğinin sağlanması, müzakere
edilen ülkelerde kamuoyu oluşturulması ve
farkındalığın artırılması
açısından önemlidir.
Ülkemiz kökenli eser iadesine son ve en iyi
örneklerden biri İsviçreden iadesine karar verilen Herakles Lahdidir.
Söz konusu lahit Perge kökenli olup 1960lı yıllarda kaçak
kazılar sonucunda yurt dışına
çıkarıldığına ilişkin kuvvetli delillere
ulaşılmış ve İsviçrede açılan dava Türkiye'nin
lehine sonuçlanmış, karşı tarafın da davadan çekilmesi
sonucunda lahdin ülkemize iadesine karar verilmiştir. Eylül ayı
içinde Antalyadaki müzeye gelecektir. Biraz önce bahsettiğim bu Kilia
idolü de yapılan görüşmeler çerçevesi içinde müzayededen geri
çektirilmiştir.
Bütün bu nedenlerle Anadolunun önemli zenginlikleri
olan kültür varlıklarının korunması, Anadoludan
koparılan kültür varlıklarının ait olduğu ülkeye
iadesini teminen Meclis iradesinin gösterilmesi hem ilgili birimleri
cesaretlendirecek hem de kamuoyu önünde önemli bir farkındalık
yaratacaktır. Bu amaçla AK PARTİ olarak bu Meclis
araştırmasını gerekli ve önemli görüyoruz,
kurulmasının ülkemize katkı sağlayacağı
kanaatindeyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
İsen.
Meclis araştırması önergeleri üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi Meclis araştırması
açılıp açılmaması hususunu oylarınıza
sunacağım.
Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy birliğiyle
kabul edilmiştir.
Meclis araştırmasını yapacak
komisyonun 12 üyeden oluşmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma süresinin başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden itibaren üç ay
olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun gerektiğinde Ankara
dışında da çalışabilme hususunu oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-------0-------
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
120nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam ediyoruz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi (2/1783) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 492) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Meclis
Başkanlığı Temsilcisi? Yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 492 sıra sayılı
İç Tüzük Değişikliği Teklifinin ikinci bölümünde yer alan
14üncü maddesi kabul edilmişti.
Şimdi 15inci maddenin önerge işlemini
yapacağız.
15inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 492 sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2
Milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin
15inci maddesiyle eklenen (3) numaralı bendi teklif metninden
çıkarılmıştır.
Muharrem
Erkek Murat
Emir Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
Çanakkale
Ankara Bursa
Akın
Üstündağ Veli
Ağbaba Özgür
Özel
Muğla Malatya Manisa
Uğur
Bayraktutan
Artvin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İç Tüzük Teklifinin
15inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mahmut Toğrul Sibel Yiğitalp Meral Danış Beştaş
Gaziantep Diyarbakır Adana
Mithat Sancar Lezgin Botan
Mardin Van
BAŞKAN Komisyon son okunan önergeye
katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ADEM
YEŞİLDAL (Hatay) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Meclis Başkanlığı
Temsilcisi?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mardin
Milletvekili Mithat Sancar.
Buyurun Sayın Sancar.
MİTHAT SANCAR (Mardin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, biraz önce oylamadaki
tablo ile şu anki tabloyu vicdanlara havale etmekten başka yapacak
bir şey yok galiba. 2 milletvekilinin vekillikleri, devamsızlık
yüzünden ya da bu bahaneyle düşürüldü. İktidar partisi
sıralarında demin 300e yakın milletvekili oy kullanırken,
şimdi bakıyoruz, en fazla 30-35 milletvekili var ve devamı,
vekilliği düşürmenin bir gerekçesi yapan oylamada o milletvekilleri
evet oyu kullandılar. Bilemiyorum artık ne denir, gerçekten bir
etkisi oluyor mu sözlerin, bir hicap duygusu oluşuyor mu? Bütün
bunları yine de biz hem tarihe hem de bugünün vicdanına havale etmek
zorundayız.
15inci maddenin ne getirdiğini hep sorduk,
cevap alamadık, tekrar açalım. İç Tüzükte 15inci maddede
ortak geçmişe ve tarihe hakaret etmek gibi bir ifade
kullanılıyor. Bir de -ezberleyemedim- bir başka formül var, 1982
Anayasasından da geri; efendim, Anayasanın ilk 4 maddesinde
belirlenen idari yapıya aykırı tanımlamalar. Bunun ne
olduğunu herkes biliyor, ne amaçla getirildiğini biliyor. Fakat -bu
ikisi- bu esnek, muğlak kavramların ne amaçla
kullanılacağını kimse garanti edemez. Ne amaçla
geldiğini biliyoruz dedim, siz de biliyorsunuz. Birincisi, Ermeni
soykırımı sözünü burada kullandırmamak yani tarihe
ilişkin belli bir yorumu dayatmak. Bunun adı literatürde
faşizmdir; bir dil dayatmak, bir yorum dayatmak, tarihe tek açıdan
bakmayı dayatmak. Sordum, defalarca sordum: Türkiye tarihinin hangi
kısmına hep birlikte aynı yorumu yapıyoruz? Farklı
tarih yorumları var; bu, son derece normal. Mesela, hep sordum:
İstiklal mahkemeleri nasıl değerlendiriliyor AKPliler
tarafından İslami gelenekte? Mesela, İskilipli Atıf
Hocayla ilgili yargılamayı cinayet saydığınızda,
onun idamını katil saydığınızda bu madde
kapsamına girecek mi diye sorduk. Yok, efendim, kem küm
falan diyorlar.
Yok öyle şey. Açık söyleyin, açık olun, mert olun, getirin, bu
kelimeleri açıkça yasaklayın. Mesela kürdistan kelimesini
yasaklayın arkadaşlar, sadece Mecliste yasaklamak olmaz,
dışarda bir milletvekili kürdistan sözünü, Kürt illeri sözünü
kullandığında serbest, Parlamentoda yasak, bunun da adı
faşizmdir.
Şimdi, ben Mardinliyim Nusaybinde doğdum,
Kürt değilim, Arapım. Mardinde pek çok Arap var ama
doğduğum şehrin bulunduğu coğrafyaya kürdistan demeyi
istiyorum ve tercih ediyorum. Bu niye rahatsız etsin sizi? Ben
Türkiyeliyim Türkiyede bu coğrafyanın adı kürdistandır,
coğrafyamı adıyla anmak istiyorum. Şimdi, herhâlde bu son
anmalardır, yarın öbür gün bunu söylediğimde muhtemelen disiplin
cezası olarak geçici çıkarma, üstüne para cezası gelecek.
Soruyorum buradaki Kürt arkadaşlara, AKPli Kürt arkadaşlara: Kendi
aranızda kürdistan sözünü kullanıyorsunuz, seçim
çalışmalarında kürdistan sözünü kullanıyorsunuz. Peki,
burada başkaları kullandığında ceza yediğinde
vicdanınız el verecek mi buna, nasıl
açıklayacaksınız bunu tarihe? Bu dayatmalar, kelime
dayatması, Anayasaya aykırılığı
bırakıyorum, bizatihi kendisi faşist bir zihniyetin
yansımasıdır.
Şimdi, bir örnek, daha sonra tekrar
konuşacağım, The Damned diye bir film var, Visconti büyük bir
yönetmendir. Orada bir sahne, küçücük bir sahne. Nazi yönetiminin
kuruluşunun daha başları. Konuşuyorlar aralarında 2
kişi, Nazilerle çalışan önemli 2 kişi, çelik endüstrisine
bir Naziyi yönetici yapacaklar, diğeri soruyor ki: Ya, bu mümkün mü?
Aynen şu cevabı veriyor diğeri: Artık Almanyada her
şey mümkündür. Eski kurallar kalktı, kişisel ahlak öldü, her
şeyin serbest olduğu yeni bir toplum, yeni bir ilke var. Duymadın
mı bunu, Führer söyledi. diyor. Şimdi, bu hâle mi geldik?
Şimdi, hiçbir eski kural geçerli değil, kişisel ahlak öldü, ne
istersek, işimize ne gelirse onu yapacağız mı diyorsunuz?
Diyorsanız açık yapın, mertçe yapın, herkes kendi konumunu
ona göre belirlesin.
Saygılarımla efendim.
IV.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunmadan
önce yoklama talebini karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın Erkek, Sayın
Yedekci, Sayın Kayan, Sayın Akın, Sayın Basmacı,
Sayın Üstündağ, Sayın Çamak, Sayın Engin, Sayın
Arslan, Sayın Gürer, Sayın Kök, Sayın Yalım, Sayın
Akkaya, Sayın Durmaz, Sayın Özdemir, Sayın Akaydın,
Sayın Böke, Sayın Kesici, Sayın Bozkurt.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/1783) ve Anayasa Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 492) (Devam)
BAŞKAN Mithat Sancar ve
arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 492 sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2
Milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin
15inci maddesiyle eklenen (3) numaralı bendi teklif metninden
çıkarılmıştır.
Akın
Üstündağ (Muğla) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık Temsilcisi?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muğla
Milletvekili Akın Üstündağ.
Buyurun Sayın Üstündağ. (CHP
sıralarından alkışlar)
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi, öncelikle, saygıyla
selamlıyorum.
Ben, öncelikle, bu teklifi getirenleri kutluyorum;
şimdiye kadar hiç kimse, hiçbir parti grubu bu kadar antidemokratik bir
İç Tüzük Teklifi getirmeyi akıllarına getirmemiş. Bence
müthiş bir iş çıkardılar, tam anlamıyla, şapkadan
tavşan çıkarmışlar. Özellikle, muhalefetin sesini
kısma anlamında getirilen değişiklikler hem çelişkilerle
hem de yanlışlıklarla dolu.
Değerli arkadaşlar, hep deniyor ya
İç tüzük sessiz bir anayasadır. İşte, bu görüşmekte
olduğumuz İç Tüzük değişikliği aynı zamanda da
sessiz bir Anayasayı ve aynı zamanda da sessiz bir Meclisi
oluşturmak için kullanılıyor.
Değerli arkadaşlar, bu İç Tüzük
Teklifi çelişkilerle ve yanlışlıklarla doludur. İç
Tüzüke öyle hükümler getirilmiş ki gerçekten akıllara zarar.
Bu İç Tüzük temel yasayla getiriliyor. Yani
maddeleri tartışamıyoruz, sadece değişiklik
önergelerini görüşüyoruz ve değişiklik önergelerinde sadece
beş dakikada ne anlatılabilirse anlatmamız isteniyor. İç
Tüzük değişikliğinde dahi İç Tüzükü ihlal ediyorsunuz,
Anayasaya aykırı olması umurunuzda bile değil.
Bu teklifin özelliklerinden biri de talimatla
önümüze getirilmiş olması. Aslında, İç Tüzük
değişiklikleri tasarı olarak getirilemiyor, milletvekillerinin
teklifiyle önümüze getirilebiliyor. Tarih 13 Haziran 2017, AK PARTİ grup
toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan Hükûmete çağrıda bulunarak diyor ki: Ben burada da yine
Sayın Başbakana ve diğer arkadaşlarımıza özellikle
söylüyorum, İç Tüzükle ilgili girişimlerimizi sürdürmekte fayda var,
ana muhalefet katılmamış, onda da hayır var,
katılmasın. ve ekliyor İç Tüzük çıkana kadar tatil
olmamalı. diyor. Cumhurbaşkanı, Hükûmete emir veriyor, Hükûmet
harekete geçerek
AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı
talimat veriyor, bu arada talimatı bir şekilde alan AKP grup
başkan vekilleri harekete geçerek zaten her daim hazır olan MHPyle
görüşmelere başlıyor. Yürütmenin tasarı olarak getirmesi
yasak olan İç Tüzük değişikliği Hükûmet ve
Cumhurbaşkanı talimatıyla gündeme getiriliyor.
Değerli arkadaşlarım, Mecliste,
Meclis tatildeyken gelen bir konuyu komisyonda görüştürme gibi bir
icadı da ortaya koydunuz. Gelen kâğıtlar listesinde dahi
yayımlanadan maalesef, İç Tüzük gündeme getiriliyor. Bu arada, biraz
önce söylediğim gibi, ne zaman tatil yapacağınıza dahi
Cumhurbaşkanı karar veriyor.
Değerli arkadaşlar, pankart ve döviz açmak
yasak. Meclise pankart ve benzeri materyaller getirilirse kınama
cezası getiriliyor. Ben burada bunu anlayamadım. Pankart
açmayınca yasalar daha mı hızlı çıkıyor, kürsüye
döviz konulursa süre kesiliyor mu? Bu, gerçekten anlaşılmaz bir
şey. Burada hızlı yasama bir amacı
olmadığını, aynı zamanda da bunu görmüş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, Mustafa Şentop,
Anayasa Komisyonu Başkanımız meclis kelimesinin köken itibarıyla
Arapça olarak konuşulan değil, oturulan yer anlamında
olduğunu söylemişti, ben de şunu söylemiştim Anayasa
Komisyonunda: Sayın Başkan, siz şunu mu demek istiyorsunuz:
Mecliste konuşmayıp oturacak mıyız? diye söylemiştim.
Aslında, parlamenter kelimesi, Fransızcada köken itibarıyla
parler anlamında, konuşmak anlamında ama Arapçada oturmak
anlamında, demek ki siz Arapçasını tercih ediyorsunuz yani
bizlerin konuşmayıp oturmamızı tercih ediyorsunuz. Bu
anlama geliyor değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, burada sadece
konuşma değil, oturma dahi söz konusu değil. Niye? Çünkü bu
İç Tüzük geçtiği zaman burada oturmak dahi zorunlu anlama gelmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Devamla) - Maalesef yoklamalar da
ortadan kalktığı için burada oturan milletvekilleri
-konuşan değil- bile bulmak mümkün olmayacak diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Sayın Başkan
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Arkadaşlar, tamam,
oturabilirsiniz.
Buyurun Sayın Şentop, evet, size bir
dakika süre veriyorum yerinizden.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentopun,
Muğla Milletvekili Akın Üstündağın 492 sıra
sayılı İç Tüzük Değişiklik Teklifinin 15inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Sayın Üstündağ, Meclise ismini ben
vermedim, buraya Meclis ismini ben vermedim, verenler vermiş.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Ne
söylediğimi siz anladınız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, çok veciz
oldu.
Şimdi, kalkabilirsiniz Sayın Erkek,
buyurun
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Biz
manayı konuşuyoruz Sayın Şentop, verilen ismi değil,
manayı konuşuyoruz, yüklediğiniz anlamı konuşuyoruz.
IV.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Şimdi, yoklama talebi var.
Sayın Erkek, Sayın Özel, Sayın
Arslan, Sayın Yedekci, Sayın Kayan, Sayın Çamak, Sayın
Üstündağ, Sayın Basmacı, Sayın Öz, Sayın Gürer,
Sayın Yalım, Sayın Akkaya, Sayın Akaydın, Sayın
Özdemir, Sayın Demirtaş, Sayın Dudu, Sayın Bozkurt,
Sayın Kesici, Sayın Çam, Sayın Baydar.
Evet, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi (2/1783) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 492) (Devam)
BAŞKAN Akın Üstündağ ve
arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza
sunacağım ama açık oylama talebi var.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük
Değişiklik Teklifinin 15inci maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem
vardır.
Şimdi istem sahibi sayın
milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.
Sayın Ömer Fethi Gürer? Burada.
Sayın Özgür Özel? Burada.
Sayın Muharrem Erkek? Burada.
Sayın Gülay Yedekci? Burada.
Sayın Turabi Kayan? Burada.
Sayın Bülent Öz? Burada.
Sayın Hüseyin Çamak? Burada.
Sayın Melike Basmacı? Burada.
Sayın Kazım Arslan? Burada.
Sayın Özkan Yalım? Burada.
Sayın Sibel Özdemir? Burada.
Sayın İlhan Kesici? Burada.
Sayın Yakup Akkaya? Burada.
Sayın Hüsnü Bozkurt? Burada.
Sayın Mustafa Akaydın? Burada.
Sayın Mevlüt Dudu? Burada.
Sayın Kadim Durmaz? Burada.
Sayın Engin Altay? Burada.
Sayın Uğur Bayraktutan? Burada.
Sayın Metin Lütfi Baydar? Burada.
Açık oylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince açık oylama
elektronik cihazla yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, açık oylamada
ismini okuduğum sayın milletvekilleri eğer oylamaya girmezse
işariye dönüyor, girmeleri gerekiyor.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, açık
oylama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin oylamaya
katılmadıkları anlaşıldığından
işari oylamaya dönüşmüştür ve 15inci madde böylece kabul
edilmiştir.
Şimdi, 16ncı madde üzerinde iki adet
önerge vardır, önergeleri okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin 16ncı maddesiyle
değiştirilen başlıktaki kesinti ifadesi ve eklenen
beşinci fıkra kaldırılmıştır.
Muharrem Erkek Murat
Emir Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Çanakkale Ankara Bursa
Fatma Kaplan Hürriyet Bülent Öz Yakup
Akkaya
Kocaeli Çanakkale İstanbul
Akın Üstündağ Özgür Özel Uğur
Bayraktutan
Muğla Manisa Artvin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin
16ncı maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mahmut Toğrul Sibel Yiğitalp Mithat
Sancar
Gaziantep Diyarbakır Mardin
Meral Danış
Beştaş Lezgin
Botan
Adana Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık Temsilcisi?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Mardin
Milletvekili Mithat Sancar.
Buyurun Sayın Sancar.
MİTHAT SANCAR (Mardin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 16ncı madde, 14
ve 15inci maddelerde düzenlenen disiplin suçlarına para cezası
getiriyor. Her açıdan hukuka aykırı, mevcut Anayasaya
aykırı, hukukun evrensel ilkelerine aykırı. Artık bunu
anlatmanın bir gereği yok. Ama bu maddenin aykırı
olduğu başka bir şey var, ahlaka da aykırı.
Milletvekillerini sözlerinden, düşüncelerinden dolayı ayrıca
para cezasıyla terbiye etme amacı taşıyor. Az değil,
kınama cezasına çarptırılan milletvekili, yolluk ve
ödeneklerinin üçte 1ini, geçici çıkarma cezasına
çarptırılan milletvekili, yolluk ve ödeneklerinin üçte 2sini ceza
olarak ödeyecek. Şimdi, bunun, hakikaten, savunulur hiçbir tarafı
yok. Tekrar ediyorum, faşist bir anlayışın ürünüdür.
Bu arada, belirteyim, bu faşizm kelimesinin
olur olmaz kullanılmasına hep karşı çıkmış
biriyim, akademide de siyasette de tasarruflu kullanılmasını
önermiş biriyim. Galiba, ömrüm boyunca kullandığım kadar bu
kelimeyi, şu İç Tüzük görüşmelerinin Komisyon ve Genel Kurul
aşamasında kullanmış oldum çünkü gerçekten kalpten
inanıyorum, faşist bir anlayışın ürünüdür.
Peki, bununla ne yapıyorsunuz? Elbette, toplumu
da tek tipleştirme projesi var, Meclisi de iyice susturma amacı
güdülüyor bunda. Bugün vekilliklerin düşürülmesi de bütün ahlaka ve hukuka
aykırılığına rağmen bunun sizlerin oylarıyla
kabul edilmesi de aynı amaca yöneliktir. Ama bizim bir iddiamız ve
ısrarımız var, demokratik siyaseti sonuna kadar
savunacağız. Meclisi, Parlamentoyu, milletvekilliğinden ibaret
görmüyoruz. Burada bulunmamız, milletvekili koltuğuna ya da
sıfatına düşkünlüğümüzden değildir, burayı
demokratik siyasetin önemli bir mekânı olarak gördüğümüz için bu
kadar önemsiyoruz. Vekillerimiz, hukuka ve ahlaka aykırı bir
şekilde milletvekilliğinden edildi, yine buradayız, yine
konuşuyoruz ve Eş Genel Başkanlarımız Sevgili
Selahattin Demirtaş, Sevgili Figen Yüksekdağ bunu savundukları
için cezaevindeler, onlar orada bu mücadeleyi sürdürürken biz burada aynı
yolda yürüyoruz.
Yine, sevgili arkadaşlarımız
İdris Baluken, Çağlar Demirel, Ayhan Bilgen, Selma Irmak, Besime
Konca, Gülser Yıldırım, Ferhat Encu, Abdullah Zeydan ve Burcu
vekilimiz, Tuğba vekilimiz, Faysal vekilimiz, Nursel vekilimiz; hepimiz,
bu mücadelenin neferleriyiz, hep birlikte neferleriyiz. Barış için,
demokrasi için, özgürlük için demokratik siyaseti aynı inançla,
kararlılıkla sürdüreceğiz. Hiç kimse, içeride olduğu için
bundan vazgeçecek değil. Böyle bir beklentiniz varsa çok
yanılırsınız. Vekilliği düştüğü için de bu
yoldan ayrılacak değil.
Bakın, İlahi Komedyada pek çok parlak söz
vardır, Dantenin İlahi Komedyasında. Çok basit bir cümle çok
meşhur olmuştur. O cümle şudur: Sen yolundan şaşma,
bırak ne derlerse desinler. Ben biraz değiştireyim: Bırak
ne yaparlarsa yapsınlar. Niye meşhur oldu bu söz? Karl Marx,
Kapitalin birinci cildinin önsözüne koydu bu sözü, bu ifadeyi.
Evet, biz yolumuzdan
şaşmayacağız, siz ne yaparsanız yapın. Demokrasi
için, özgürlük için, barış için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bu dönemlerin tarihi yazılırken ahlakı da hukuku da ayaklar
altına almanın faturası nereye çıkacak, çok belli. Siyaseti,
demokratik siyaseti sonuna kadar savunma kararlılığıyla
bedel ödeyenlerin, onurlu sayfalara yazılacağı kesindir.
Yolumuzdan şaşmayacağız.
Selam olsun bütün arkadaşlarımıza,
selam olsun demokrasi, barış, özgürlük, eşitlik için
uğraşan, didinen bütün insanlara.
Saygılarımla efendim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin 16ncı maddesiyle
değiştirilen başlıktaki kesinti ifadesi ve eklenen
beşinci fıkra kaldırılmıştır.
Bülent
Öz (Çanakkale) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık Temsilcisi?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Çanakkale
Milletvekili Bülent Öz.
Buyurun Sayın Öz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
İç Tüzük, Meclisin iradesini belirler ve
uzlaşı gerektiren bir konudur. Çünkü, yasaları İç Tüzüke
uyarak değiştiriyoruz. Böylesi uzlaşı gerektiren bir konuda
Ben bilirim, yasayı da ben değiştiririm. demek
dayatmacılıktır. Bizler, vatandaşımızın
iradesiyle buradayız ve asıl olan milletin vekiliyiz. Milletvekili
kürsüde ne kadar az konuşursa Meclis o kadar çok hızlı
çalışacak demek değildir. Milletvekillerinin konuşma
süresini ve sayısını kısıtlamak, vatandaşın
bize teslim ettiği iradesine yapılan en büyük gasptır. Daha
vahimi, madde 16da disiplin cezalarında savunma ve özür dileyen vekile
ödenek kesintisi cezası verip birleşime almamak, adaletsizliktir ve
ifade özgürlüğüne kısıtlamadır.
Keyfî uygulamalarınızın ardı arkası
kesilmediği gerçeğinde değiştirilen yasalar, Meclisi
susturma yasası olarak tarihe geçecektir. Kaldı ki on beş
yıldır, milletin iradesini bir kişiye teslim ettiniz.
Şimdiyse MHPyle birlik olup iradenin bir kişinin kontrolünde
olmasının yasal zeminini hazırlıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, aslında AKP, on
beş yıldır tek başına iktidar falan olmadı. 2010
referandumunda ve öncesinde FETÖ ile ortaktılar, şimdi de 16 Nisanda
ve İç Tüzük değişikliğinde yanına bir parti buldular.
2010da da 16 Nisanda da uyardık, Meclisin işlevsizleştirilmesi
ve ülkenin bir kişi tarafından yönetilmesi kaos ortamı
yaratır. dedik. Bakın, iktidar, bir kişi ne derse onu
uyguluyor. FETÖyle mücadele için başlatılan OHAL, FETÖyle mücadele
dışında her şey için kullanıldı. Milletin
iradesiyle milletvekili seçilip iradenizi bir kişinin kararlarına
teslim ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Gelin,
FETÖ'yle Mecliste birlikte mücadele edelim. dedik, onu da bir kişinin
kararlarına teslim ettiniz. İktidar milletvekilleri olarak televizyondan
duyduğunuz KHK kararlarını vatandaşa nasıl
anlatabiliyorsunuz, merak ediyoruz.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Öyle bir kaygıları
yok ki.
BÜLENT ÖZ (Devamla) Başka merak
ettiğimiz: İktidar milletvekilleri, Meclis iradesini saraya teslim
etmek isteyebilir de MHP milletvekilleri ne ister, anlamış
değiliz.
İç Tüzük değişikliği için
Meclis hızlı çalışacak. iddiasından başka bir
dayanak gösteremiyorsunuz. Keza, İç Tüzük değişikliği
maddelerini okumak bile bu iddianın asılsız olduğunu
anlamaya yeterlidir. Sorun, kanunların hızlı ve zamanında
çıkarılmaması olamaz. Asıl sorun, bu İç Tüzük'ten
sonra olacaktır çünkü torbayı çorbayla doldurup Meclise
sunduğunuz paketler hiç görüşülmeyecek ve vatandaşımız
bilgi edinme hakkından mahrum kalacaktır.
Milletvekillerinin konuşamadığı,
siyasi partilerin gündemi belirleyemediği Mecliste bir de artan disiplin
cezalarıyla milletvekillerini baskı altına almak doğru
değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Bundan sonraki
hedefiniz kürsüyü kaldırmak mıdır, bunu da merak ediyoruz.
Egemenliği şahsileştiren, Meclisi
işlevsizleştiren, yargıyı bağımlı hâle
getiren, YSKyı partileştiren, OHAL'i bireyselleştiren zihniyet,
ülkeyi gizli hedeflerine doğru yönlendirmekle meşguldür maalesef. Bu
iktidar tıkanmıştır, kendi milletvekiline bile güvenemez
hâle gelmiştir. Kimi bakan yapayım? derken dün dostu, bugün
düşmanı olan FETÖ'ye hakikat damlası diye iltifat eden vekili,
bakan yapmıştır bu iktidar. İrade sarayda değil,
kürsüde olmalıdır. Millî iradenin temsil edildiği yer, Türkiye
Büyük Millet Meclisidir. Milletimiz genel seçimlerde 1 kişiye oy vermedi,
550 kişiye oy verdi. O yüzden kendinizi sarayın tahakkümünden
kurtarın. (CHP sıralarından alkışlar) Sizleri seçerek
ve vekili olarak Meclise gönderen milletimizden aldığınız
iradeyi, 1 kişi istiyor diye saraya teslim etmeyin. Her seferinde millî
iradeden bahsediyorsunuz, o hâlde bunun gereğini yerine getirin ve İç
Tüzük değişikliğinden vazgeçerek iradeyi 1 kişinin
tahakkümüne bırakmayın diyorum.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin 17nci
maddesinde yer alan yayımı tarihinde ibaresinin yayımlandığı
tarihte şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Toğrul Sibel Yiğitalp Meral
Danış Beştaş
Gaziantep Diyarbakır Adana
Mithat Sancar Lezgin Botan Adem Geveri
Mardin Van Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin 17nci maddesi
aşağıdaki gibi değiştirilmiştir.
Muharrem Erkek Murat Emir Nurhayat Altaca Kayışoğlu
Çanakkale Ankara Bursa
Yakup Akkaya Fatma Kaplan Hürriyet Uğur Bayraktutan
İstanbul Kocaeli Artvin
Akın Üstündağ Veli
Ağbaba
Muğla Malatya
MADDE 17- Bu İçtüzük hükümleri 28inci yasama
döneminde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Meclis Başkanlığı?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün burada oylanan, basit bir İç Tüzük
değişikliği değil, 20 Temmuz sivil darbesinin son
ayağı olan bir Meclis darbesidir. Bütün Türkiyeyi bir yıldan
beri OHAL silahıyla zapt eden darbecilerin son hedefi, İç Tüzük
değişikliğiyle Meclisi tamamen susturmaktır. 15 Temmuzda
bombaların yıkamadığı, darbecilerin teslim
alamadığı Türkiye Büyük Millet Meclisi, maalesef, iki grup
milletvekillerinin oylarıyla yok edilmeye çalışılıyor.
Değerli arkadaşlar, 14üncü maddede artık
kürsüye bazı materyallerin, posterlerin getirilmesiyle ilgili bir
değişiklik yapılıyor. Geçtiğimiz dönemde görev yapan
milletvekillerimizin bildiği gibi, bu materyalleri en çok kullanan
milletvekillerinden biriyim.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz dönem
kullandığım örneklerin birkaçını sizlerle
paylaşmak istiyorum: Bu, terör olaylarının
arttığı zaman AKP için yapılmış bir karikatür;
duyma, görme, vurma karikatürü. Bir diğeri, sıvasız evlerin
çocuğu ile sarayın
karşılaştırıldığı bir resim. Bir
diğeri, benim kendi seçim bölgem olan Malatyadaki yanan
kayısıların, çağlaların resmi, Malatyadaki resim. Bir
diğeri, AKP ve o zaman kol kola girdiğiniz sevgili
ortağınız -tırnak içerisinde söylüyorum- Fetullah Hoca
Efendi hazretleriyle beraber terör örgütü lideri dediğiniz Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Komutanı İlker Başbuğun resmi.
Bir diğeri, hem geçmişte hem bugün FETÖyle ve faşizmle mücadele
eden Cumhuriyet gazetesinin kahraman gazetecisi Ahmet Şıkın
resmi. Bir diğeri, geçtiğimiz dönemdeki, bir yılın özeti olan,
bir yıldaki şehit çocuklarının bir resmi. Bunu buradan
gösteriyorum çünkü maalesef, televizyon bu resmi almıyor; buradaki ölen
çocukların tamamının sorumlusu AKP; burada şehit
çocukları var, 10 Ekimde Ankara katliamında ölen çocukların
resimleri var; bunların tamamının sorumlusu sizsiniz.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; Hanefi
Avcıdan Berkin Elvanlara, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkanlardan kanser
hastası olan ve sizin bir gece yarısı operasyon
düzenlediğiniz, Türkiyenin aydın yüzü, bizim hepimizin gururu Türkân
Saylana. Yine, sizin döneminizde askerlerin kafasına çuval geçirilmesi ve
herhâlde Türkiye tarihi yazdığında utanç sayfalarından biri
olacak gaz maskesiyle, baretle milletvekillerinin dolaştığı
Gezi eylemleri. Yine, sizin yasaklamış olduğunuz Che gibi, Deniz
Gezmiş gibi insanların resimleri.
Değerli milletvekilleri, şimdi, biz bu
kürsüde her zaman mağdurların, mazlumların sesi olduk. Eğer
bu kürsü olmasaydı Pozantı Cezaevinde tecavüze uğrayan
çocukların çığlıkları o cezaevinin dört
duvarından dışarı çıkmayacaktı. Bu kürsü
sayesinde o tecavüz çığlıkları bütün Türkiyede, bütün
dünyada duyuldu. Bu kürsü Tortumda HES direnişi yapan Leylanın
kürsüsüdür, bu kürsü Erzurumda suda donanların, Adanada barajda
boğulanların, Afşin-Elbistanda maden göçüğünde
unutulanların, İstanbulun göbeğinde naylon çadırda
yananların kürsüsüdür. Bu kürsü aynı menzile yürüdüğünüz eski
ortağınız Fetullah Hoca Efendi hazretleriyle kurduğunuz
kumpasların sonucunda göz göre göre ölen, katledilen Ali Tatarların,
Mamak zindanında katledilen Murat Özenalplerin, Silivri zindanında
katledilen Kaşif Kozinoğlunun kürsüsüdür ve onların
haykırışıyla çınlamıştır. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu kürsü Askerî Casusluk
kepazeliği, Balyoz kepazeliği, Oda TV kepazeliği, Devrimci
Karargâh gibi kumpasların kürsüsü olmuştur ve bu kürsü sayesinde
bütün bu kumpaslar ortaya çıkmıştır.
Değerli arkadaşlar, AKP Grubunun bu
resimlerden çok rahatsız olduğunu düşünmüyorum. Bu resmi
gördüğünüz zaman sorumluluğunuzdan dolayı mahcubiyet hissedebilirsiniz
ancak bu yasağın temel nedeni bu resimler değildir, bu
yasağın temel nedeni, geçmişte kurmuş olduğunuz
ilişkilerin resimleridir, fotoğraflarıdır.
Şimdi, her sefer sataşıyorum, bugün
bir kez daha, son kez sataşacağım çünkü daha sonra bu kadar
parayı veremem bu İlknur İnceözün resmini göstermek için.
Şu resme bakın Allah aşkına arkadaşlar, MHP de
baksın buraya. AKPnin yönetim kadrosu; sözcüsünden grup başkan
vekiline, MYKsı burada. Demek ki neymiş? AKPnin MYKsı ve bir
zamanlar milletvekilliğinin yolu Pensilvanyadan geçiyormuş. (CHP
sıralarından alkışlar) İşte bu resimlerden
utandığınız için bu kürsüye bu resimlerin getirilmesini
yasaklıyorsunuz. Bakın arkadaşlar, bakın ve görün.
Şimdi, buradan, şu resimlere bir bakın, görün, Cumhuriyet Halk
Partisinde bir tane böyle fotoğraf göremezsiniz. Bakınız,
Hepiniz oradaydınız. diyor ya, hepiniz oradaydınız;
Abdullah Gülden Tansu Çillerine, Recep Tayyip Erdoğanına kadar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bunlardan utandığınız için bu kürsüyü
yasaklıyorsunuz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu
kadar akıcı bir konuşmaya bir dakika verirsin artık. Bak,
seninkini çıkarmadık, ona göre!
VELİ AĞBABA (Devamla) -
ama bilin ki bu
kürsü ne kadar yasaklanırsa yasaklansın halkın gerçekleri
görmesini önleyemeyeceksiniz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Başkan, bir dakika
verir misiniz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Bir dakika
ilave verir misiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vermezsen seninkini de
gösterir bak.
VELİ AĞBABA (Devamla) Ve bu 15 Temmuzda
FETÖyle iş birliği sonucunda katledilen, şehit olan 249
şehidimizin kanının hesabını sizlerden sormaya devam
edeceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
VELİ AĞBABA (Devamla) Sayın
Başkan, bir daha bulamam herhalde fırsat.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) On dakika daha
konuşsun Başkan.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bir daha
fırsat bulamam.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Bir dakika daha
mikrofonu açsa ya.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, bunu, bu resmi
Maalesef, dün kürsüye
serdiğimiz siyah örtüyü de vermedi, bu resmi de vermedi. Bu resim AKPnin
sorumluluğudur.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla) Diğer resimler
de, diğer fotoğraflar da sizin utanç vesikanızdır.
BAŞKAN Öyle şahsiyatla
uğraşmadan konuşmamızı bitirelim bari.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Devamla) Açıkça AKPye
sataştım, dedim ki: Bu resimleri niye çektirdin İlknur
İnceöz?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Cevap bile
vermiyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) O resim
çektirdiğin adam şıh mı, cami mi, kutsal mekân mı? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Ağbaba, hiç
yakışmıyor, şahsiyatla uğraşmayalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sana bir kere dana
soruyorum İlknur İnceöz, kalk cevabını ver. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Seni kale bile
almıyorum, muhatap bile almıyorum! Yazık, yazık!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 492 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifinin 17nci maddesinde yer alan yayımı
tarihinde ibaresinin yayımlandığı tarihte şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Meclis Başkanlığı?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, son
konuşmaları yapıyoruz İç Tüzük Değişiklik
Teklifiyle ilgili. Öncelikle, hâlen hapiste bulunan Eş Genel
Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş
şahsında bütün rehin milletvekillerimizi, belediye eş
başkanlarımızı, yöneticilerimizi ve bugün vekilliği
haksızca, hukuksuzca, etik dışı düşürülen Faysal
Sarıyıldız ve Tuğba Hezeri saygıyla, sevgiyle
selamlamak istiyorum.
Evet, burada üç saat savunma yaptım. Faysal
Sarıyıldızın savunmasını ben üstlenmiştim.
Saydım milletvekili arkadaşları, 10 ile 15 arasında
değişti iktidar partisi grubundan ama bugün gelip hepsi
10 kişi
gelmedi, o dinleyenler gelmedi herhâlde, diğerlerinin hepsi gelip kabul
oyu verdi. Neden? Gerçekten, o savunmayı dinlemeden
O hukuksuzluğu
uzun uzun o kadar anlattık -Mecliste bir rekormuş, sonradan
öğrendim- izah etmeye çalıştık bunu anlatabilmek
amacıyla ama gelmeden, verilen talimatın gereği yerine
getirildi, bu da özgür iradenin olmadığını açıkça
ortaya koydu.
Yoklamaya katılmamak size hak ama HDPye hak
değil, değil mi? Size hak olan hiçbir şey bize hak değil.
Gerçekten, Meclisten atabilirsiniz bugün yaptığınız gibi,
vekillikleri yoklama safsatasıyla düşürebilirsiniz, milletvekili
kartlarını iptal edebilirsiniz. Başka ne yapabilirsiniz? Çok
şey yapabilirsiniz ama bunların halkın nezdinde hiçbir
kıymetiharbiyesi yok. Gidelim Şırnaka, gidelim Vana,
Tuğba Hezer ve Faysal Sarıyıldız onların vekili mi
değil mi, bir soralım. Burada düşürülmesinin hiçbir anlamı
yok. Bu yetkiyi halk verdi, sadece halk alabilir. Onlar halkın
vekilleridir.
Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. diye her yere tabela asanların ne milletle ne milletin özgür
iradesiyle ne de tercihleriyle aslında bir ilgisi yoktur, bir
saygısı yoktur. Bugün, Meclis bir utanç sayfasına daha imza
attı. Göz göre göre hukuksuz, yasa dışı, keyfî, ahlaka
aykırı bir şekilde ve müşahedeyle açılan oturumlarda
milletvekilleri yok sayılarak milletvekillikleri düşürüldü.
Gerçekten, şunu merak ediyorum: Sizlere oy verenler millet de bize oy
verenler uzaylı mı? Aynı ülkede yaşamıyor muyuz? Bu
ülkede yaşayan 80 milyon yurttaş aynı hak ve özgürlüklere sahip
değil mi? Milyonlarca oyun seçtiği bir vekilliği düşürmek
bu kadar kolay mı? Biz de aynı milletten oy aldık. Bu nedenle,
millet iradesi diye, Saygı duyuyoruz. diye bir daha lütfen bunu
söylemeyin bari; deyin ki: Bize oy verenler millettir, diğerleri millet
değildir. Bu halkı, bu milleti, bu ülkeyi, bu devleti, bu bölünmez
bütünlüğü bölen bu yaklaşımdır, bu siyasettir, bu siyasi
arka plandır demek istiyorum.
Şimdi, burada İç Tüzük
Değişiklik Teklifine gelecek olursak, gerçekten söyleyecek çok
şey var. Biraz sonra diğer beş dakikam daha var. Aslında
burada bir yüzleşmeyi engelliyorsunuz, hakikatlerin ortaya çıkarılması
engelleniyor, dışarıda yaşananların burada ifade
edilmesi yasaklanıyor. Bu İç Tüzük Değişiklik Teklifi bu
anlama geliyor. Deniyor ki: Devlet katliam yapabilir ama siz burada katliam
diyemezsiniz. Devlet işkencede insan öldürebilir ama milletvekili İşkenceden
insan öldürdünüz. diyemez. Diyeceksiniz ki: Kürt dili vardır ama siz
burada Kürtçe konuşamazsınız. Evet, Türkiye'de herkes
Türktür, Kürtler yoktur. diyeceksiniz. Siz diyorsunuz ki mesela Kürtlerle
başlayacak olursam, diğerlerini de söyleyeceğim- Kürt sokakta
olmasın. Kürt Mecliste de olmasın. Kürtler adalet istemesin,
özgürlük istemesin, eşitlik istemesin. diyorsunuz. Peki, Kürtler ne
yapsın? Bu cevabı da verin, biz de bunu anlayalım,
tartışalım. Ama ha şunu söylüyorsunuz: Kürtler Kürt
olmasın ama olacaksa da Meclis Başkan Vekilimiz Ahmet Aydın gibi
Kürt olsun. diyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bana sataştınız
Sayın Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Açıkça sataştım.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Cevap verebilirsin
eğer savunuyorsan kendini.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Açıktan
sataştı, biz şahidiz, sataştı, doğrudan
sataştı.
BAŞKAN Yani benim de ana dilim Kürtçe.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Ana
dilinizi değil siz önce kimliğinizi söyleyin.
BAŞKAN - Ben de Kürtüm, Türkiye
Cumhuriyetinin eşit ve onurlu bir vatandaşıyım. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ama Kürtçe
konuşamayacaksın. Ana dilini burada bir dakika
konuşamayacaksın, ana dilini konuşamayacaksın. Kürt
olduğunu, bu şeyden sonra, İç Tüzük'ten sonra söyleyemeyeceksin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Aydın,
faşizm dedikleri bu işte, faşizm dedikleri bu, faşizm
bu.
LEZGİN BOTAN (Van) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, sizin gibi
düşünmeyenleri kendinizden görmemeniz hiç doğru bir şey
değil. Onu siz takdir edecek değilsiniz. Herkes hissettiği
şekilde yaşar ve hissettiği gibidir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Nasıl Kürt
olunacağını da ölçüp biçiyorlar, nasıl Türk
olunacağını da. Türkiye Cumhuriyetine de şekil verecekler.
Asıl faşizmi dayatanlar bunlar.
LEZGİN BOTAN (Van) - Sayın Başkan,
ana dilim dediğin Kürtçe burada tutanaklara x" olarak geçiyor.
BAŞKAN Hayır, ana dilim Kürtçe ve ana
dilin ana sütü gibi helal olduğuna inananlardan biriyim ama resmî dilin de
Türkçe olduğunu bilerek, tutanaklara Türkçe dışında
herhangi bir dilde yazı geçmiyor, sadece Türkçe geçiyor.
LEZGİN BOTAN (Van) Yapmayın,
Başkan
BAŞKAN - Sadece Kürtçeyle alakalı
değil, İngilizce de Arapça da başka bir dilde de söylenildiği
zaman Türkçe dışında bir dil diye geçiyor tutanaklara.
LEZGİN BOTAN (Van) Burada Bill Clinton
konuşurken tüm Meclis ayakta alkışlıyordu.
BAŞKAN - Bunun böylece bilinmesi lazım
çünkü Anayasamıza göre resmî dil Türkçedir ve tutanaklar Türkçe tutulmaktadır.
LEZGİN BOTAN (Van) Burada emperyalizmin
başındaki adam İngilizce konuşurken sizde ayakta
lejyonerler olarak alkışlıyordunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Otur yerine!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Faşizmin
feriştahını uyguluyorlar, feriştahını;
faşizm görmek isteyen gelsin buraya.
BAŞKAN Evet, Meral Danış
Beştaş ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin
18inci maddesinde geçen tarafından ibaresinin tarafınca
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Mahmut Toğrul Mithat Sancar
İstanbul Gaziantep Mardin
Meral Danış
Beştaş Saadet
Becerekli
Adana Batman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492 sıra sayılı
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifinin 18inci maddesi aşağıdaki gibi
değiştirilmiştir.
Muharrem Erkek Murat Emir Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
Çanakkale Ankara Bursa
Yakup Akkaya Fatma Kaplan
Hürriyet Akın
Üstündağ
İstanbul Kocaeli Muğla
Uğur Bayraktutan
Artvin
MADDE 18- Bu İçtüzük hükümleri Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve Başkanlığı tarafından yürütülür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Meclis Başkanlığı
Temsilcimiz?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Çanakkale
Milletvekili Muharrem Erkek.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet gazetesinde 12 Temmuz 2016 tarihinde
Kadri Gürsel bir köşe yazısı yazdı. Kadri Gürselin
yazısının başlığı Erdoğan Babamız
Olmak İstiyordu ve yazının içeriğide, Recep Tayyip
Erdoğanın her geçen gün nasıl otoriterleştiği ve
ülkenin demokrasiden ve özgürlüklerden nasıl uzaklaştırıldığına
ilişkin bir yazıydı. O yazıdan üç gün sonra hain darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık ve bu
Parlamentoda hep birlikte mücadele ettik ama siz, çoğunluk olarak, iktidar
olarak veya saray rejimi, Gazi Meclisin oturuşuna, tavrına,
demokrasiye sahip çıkışına bizce büyük bir
saygısızlık yaptı ve Meclisi devre dışı
bıraktı, OHAL ilan ettiniz. OHAL sürecinde, OHAL rejiminde demokrasi
ve hukuk askıdayken, suistimalci bir Anayasa değişikliği
gerçekleştirdiniz. Neden suistimalci? Çünkü otoriter bir sistemi
meşrulaştırmak istiyordunuz ve bunu, Anayasayı bir iktidar
aracı olarak kullanarak yapıyordunuz.
Daha sonra, yine OHAL rejiminde İç Tüzük
Değişiklik Teklifini getirdiniz ve bugün de karara
bağlayacaksınız. İç Tüzük Değişiklik Teklifiyle
de Meclis içi bir darbeyi gerçekleştirmek istiyorsunuz çünkü görüyoruz ki
bu İç Tüzük Değişiklik Teklifini hazırlayanlar, aynı
Anayasa değişikliğini hazırlayanlar gibi iyi niyetli
değil. İç Tüzükü önünüze koymuşsunuz, İç Tüzükün
neresinde konuşma varsa, neresinde bir itiraz varsa, onu ya
kaldırmışsınız, yazılı usule tabi
tutmuşsunuz ya da daraltmışsınız,
kısaltmışsınız. Herhâlde sizin bütün derdiniz
Meclisteki konuşmalar, müzakereler. Ve yine, OHAL rejiminde, terörle
mücadeleyi aşar şekilde tüm muhalefeti boğma girişimleriniz
de doruğa çıkmış.
İşte, 12 Temmuz 2016 günü o köşe
yazısını yazan Kadri Gürselin de içinde bulunduğu
Cumhuriyet gazetesi yazarlarını, avukatlarını,
yöneticilerini tutukladınız ve iddianamede bu yazı da yer
aldı ve duruşmalarda Kadri Gürsele bu yazı da soruldu. Denildi
ki: Sen açıkça Erdoğanı suçlayarak Türkiye'nin otoriterleştiği
algısını mı yaratmak istiyorsun? Düşünebiliyor
musunuz, böyle bir soru soruldu bir gazeteciye. Eleştiren bir gazeteciye
böyle bir soru soruldu. FETÖyle birlikte kumpas davalarını kurarken
daha mantıklı dayanaklar yaratılmaya
çalışılıyordu sahte delillerle, dayanak yaratılmaya
çalışılıyordu kurguya dayalı iddianamelerde.
Artık o da yok. Şimdi köşe yazıları, düşünceler,
manşetler, suç unsuru olarak yargılamalarda sanıkların
önüne konuyor.
OHAL rejimindeyiz. OHAL rejiminde tüm bunları
gerçekleştiriyorsunuz ve sizin bir Siyaset Akademiniz var. Bu Siyaset
Akademisinde ders notlarından bir alıntı
paylaşacağım sizlerle. AK PARTİnin Siyaset Akademisinde
öğretilenler: Siyaset sadece demokratik yollarla yapılmaz ya da
siyaset denilince akla sadece barışçı yollar gelmez. Kendi
politikalarınızı yürütmenize engel olabilecek muhalefeti fiziken
ortadan kaldırmak -fiziken ortadan kaldırmak- hapsetmek, tehdit
etmek, korkutmak, sindirmek de siyasi faaliyetin kapsamı içinde
görülebilir. diyorsunuz.
İşte demek ki AK PARTİyi bu noktaya
getiren, otoriterleştiren ama yalnızca AK PARTİyi değil,
AK PARTİyle birlikte memleketi de hızla otoriterleşmeye
sürükleyen zihniyet Siyaset Okulunda da siyasi faaliyet olarak bunu söyleyebiliyor.
Bir siyasetçi olarak, bir hukukçu olarak siyasi faaliyetin bu tip eylemleri,
fikirleri içerdiğini düşünmek gerçekten son derece talihsizlik;
ülkemiz açısından da, sizin açınızdan da.
Masum insanlar cezaevinde, masum insanlar cezaevinde
suçlularla birlikte çünkü siz muhalefeti, eleştiriyi, düşünceyi ve
ifade özgürlüğünü yok etmek istiyorsunuz ama biz ana muhalefet partisi
olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sizin tüm adaletsizliklerinizi adaletle
yıkacağız; adaletle ve her yerde, Mecliste, yollarda, meydanlarda
Hak, hukuk, adalet! demeye devam edeceğiz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, sayın konuşmacı Siyaset Akademisindeki bir
ders notunu, bağlamını tahrif ederek
alıntılamış ve buradan da bize bir ihale çıkartmak
istemiştir Siz gayrimeşru yöntemleri de siyasetin araçları
olarak kullanıyorsunuz. diye.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Lütfen iki dakikada bitirelim. Yeni bir
sataşmaya da meydan vermeyelim.
XI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkekin 492 sıra sayılı İç
Tüzük Değişiklik Teklifinin 18inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; kıymetli
arkadaşımızın zikrettiği kişi Taner Demirer,
burada daha önceden de söz edildi. Liberal demokrat bir yazardır, ne
gayrimeşru siyaset yöntemlerine ne de demokrasi dışı
herhangi bir yaklaşıma eserlerinde ve derslerinde prim vermiş
birisi değildir. Orada neden bahsetti, o ayrı bir bahis, bağlamında
değerlendirmek lazım, bağlamında.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Aynı bahis
olmuş!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Ben de siyaset
bilimi hocasıyım. Siyasetin meşru siyaset diye daha
sınırlı bir alanı vardır ama siyaseti çok geniş
olarak alırsanız, Clausewitzin dediği gibi
Savaş,
politikanın başka araçlarla devamıdır. diyor Prusyalı
General. Herkes de bilir bunu, siyaseti geniş manada alırsanız
böyledir. Akademik olarak söylenmiş bir sözü siyasi
hasımlığın bir unsuru hâline getiren akıldan demokrasiye
bir fayda çıkmaz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Sayın
Bostancı, uluslararası ilişkilerdedir o sizin söylediğiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Siz AK
PARTİnin on beş yıllık iktidarı boyunca ona ihale
çıkartmak için Siyaset Akademisindeki bir paragrafa atıf yapmaya
kalkarsanız bu sizin durumunuzu gösterir, eleştirmek için nerelere
sarılmış olduğunuza ilişkin bir hâli gösterir.
Öte yandan, bakın, konuşmanızı
dinledim. Ergenekon, Balyoz davalarını bile hiyerarşik olarak
mevcut durumun üzerine çıkartan, onları âdeta aklayan bir
konuşma yaptınız.
TUFAN KÖSE (Çorum) Ne alakası var ya?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Çok
yanlış bir konuşmaydı.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Erkek
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Evet efendim, herhâlde
çok açık bir sataşma var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Nerede
sataşma?
BAŞKAN Ne dedi de sataştı
Sayın Erkek?
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Ergenekon, Balyozu
aklamakla itham etti. Bir hukukçu olarak
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Konuşması öyleydi efendim. Orada bile dayanak getirmeye
çalışıyorlar dedim. Meşru olduğuna dair bir ima var.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sahte delillerle dedim.
BAŞKAN Lütfen sataşmadan,
sataşmayı bitirelim.
Buyurun Sayın Erkek.
2.- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkekin, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sayın Grup
Başkan Vekili, Erdoğanın otoriterleşmesi hepinizi çok
etkilemişe benziyor.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Aynen öyle.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Hadi canım,
hadi!
MUHARREM ERKEK (Devamla) Çünkü siz de burada geçen
gün dediniz ki: Evet, biz 317 kişiyiz, muhalefet 233 kişi; herkesin
konuşacağı süre bu sayıya göre bellidir, İç Tüzük de
bunu belirler. Hâlbuki iç tüzükler ve anayasalar iktidarı, gücü
sınırlayan belgelerdir. İktidarı, gücü
sınırlayabiliyorsa hak ve özgürlükler güvence altındadır.
Ama siz bir matematik hesabıyla bunu getirdiniz.
Bakın, Ergenekon ve Oda TV kumpas
davalarında siz o yapıyla beraber sahte deliller üreterek masum
insanları cezaevine gönderdiniz. Bugün de masum insanlar cezaevinde.
Cumhuriyet gazetesinin gazetecilerinin, yazarlarının terörle ilişkisi
olması mümkün mü? Yaşamlarını teröre, şiddete
karşı mücadeleyle geçirmiş insanlar, hiçbir kesin, somut,
inandırıcı delil olmadan düşünceleri sebebiyle cezaevinde.
Sizin, bunu eleştirmeniz lazım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Söylediğiniz söze açıklık getirin, söylediğiniz söze.
ALİM TUNÇ (Uşak) Can Dündar nerede, Can
Dündar?
MUHARREM ERKEK (Devamla) Bakın, Sayın
Grup Başkan Vekili, bu Siyaset Akademisindeki not, verilen ders öyle sizin
gibi basite alınabilecek bir konu değil. Muhalefeti fiziken ortadan
kaldırmaktan bahsediyor. Fiziken ortadan kaldırmak ne demek?
Hapsetmek, tehdit etmek ne demek? Çıkıp onu bir izah ederseniz çok
mutlu oluruz. İşte, OHAL sürecinde yaptığınızı
anlatıyor. Geldiğiniz nokta bu, OHAL sürecinde
yaptıklarınızı artık derslerde anlatıyorsunuz.
Çünkü demokrasiden, özgürlüklerden, adaletten o kadar koptunuz ki farkında
bile değilsiniz içinizdeki durumun. Artık kendinizle birlikte
memleketi bir felakete sürüklüyorsunuz. İşin acı yanı, bunun
ya farkında değilsiniz
Eğer farkındaysanız ve
bilinçli olarak yapıyorsanız büyük bir gaflet ve delalet içindesiniz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kayıtlara
geçsin diye söylüyorum: Bizatihi muhalefetin varlığı ve biraz
önce kürsüden arkadaşımızın konuşma şekli on
beş yıllık AK PARTİ iktidarının muhalefete
nasıl baktığının işaretidir, kendi tezlerinin de
tekzibidir.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanağa geçsin, ben de sayın grup başkan vekiline söyleyeyim:
Sıkıntı, tek başına bir partinin siyaseti ya da
Siyaset Okulunda okutulan kitap olamaz. AKPnin geçmiş siyasi pratiği
ile kitabın örtüşüyor olması ve dersin okunup
anlaşılmış olması bugünkü itirazı ve
eleştiriyi getirmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, tutanaklara geçmiştir.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/1783) ve Anayasa Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 492) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 492
sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin
18inci maddesinde geçen tarafından ibaresinin tarafınca
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral Danış
Beştaş (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
ŞENTOP (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Başkanlık Temsilcisi?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaş konuşacaktır.
Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, son konuşma Tüzük üzerinde. Bundan sonraki
konuşmalarımız cezaya tabi olacak. Bu bir veda değil tabii,
burada konuşmaya devam edeceğiz, tabii ki susmayacağız.
İç Tüzük ne getiriyor?
Saatlerce konuştuk, günlerce konuştuk. Hani o yüzden en özet hâliyle:
Bu değişiklik
teklifi milletin susması anlamına geliyor, susturulması.
Bu İç Tüzük Teklifi
iktidar partisi ve tabii ki teklifin altında imzası olan MHPnin
halka ihanetidir, verdikleri sözlerin tümüyle yenilmesidir.
Bu İç Tüzük Teklifi gerçekten gözü
yaşlı annelerin barış özleminin de burada ifade edilmesinin
yasaklanmasıdır.
Aslında Millet Meclisinden milleti
atmaktır bu İç Tüzük Değişiklik Teklifi.
Vekilin sadece adı olsun teklifidir.
Adımız olsun, gelip oy kullanalım ama hep birlikte hiç
konuşmayalım, konuşmamızın da sınırları
belli olsun diyoruz ve sessiz parlamentoyu böylece oyluyoruz bugün. Hepiniz
sessiz parlamento mu, sesli parlamento mu, bunu oyluyorsunuz ve sizden aksi
yönde oy vermenizi istiyorum.
Yasama sorumsuzluğu yasaklanıyor,
kaldırılıyor. Anayasa 83 kaldırılıyor.
Dokunulmazlığı kaldırdınız birlikte, bari
sorumsuzluğu kaldırmayın. Anayasaya aykırı bir
İç Tüzük Değişiklik Teklifini geçirmeyin, bunun vebali çok
ağırdır.
Halka dair bir söz istemiyoruz demektir. Halkın
sözlerini, hakikatlerini, geçmişe dair yüzleşme taleplerini burada
söylemeyin demektir aynı zamanda.
Şimdi, gerçekten biz buraya birçok engeli
aşarak geldik; baraj engelini, baskıları, ölümleri, cinayetleri,
tutuklamaları aşarak geldik. Biz bunu biliyoruz, ne
yaşadığımızı biliyoruz. Burada bugün vekillikleri
düşürerek bizi susturamayacağınızı da çok iyi
biliyorsunuz. Başta Kürt halkı olmak üzere, diğer
farklılıkların burada temsilinin bedelleri çok ağır
olmuştur. Bu nedenle, hiç kimse bunu bize lütfetmedi. Kürtler bugün bizim
sayemizde Kürttür. diyenlere atfen söylüyorum, çok büyük bedeller ödenerek
buraya gelindi.
Ama şunu söyleyeyim: Gerçekten bu teklifi
Kürtler unutmaz. Vatandaşın dilinin Parlamentoya girmesi,
adının zikredilmesi yasaklanıyor bu İç Tüzük
Değişiklik Teklifinde. Faşizmin doruğunu
yaşıyoruz. Bugünlerde zulüm en üst düzeyde uygulanıyor ve biz,
ne derseniz deyin, bu zulüm karşısında susanlar
olmayacağız.
Tek dil, tek din demeye cüret eden bir İç
Tüzük Değişiklik Teklifidir bu. Her şeyi tekçiliğe
indirgeyen bir İç Tüzük Değişiklik Teklifi ve rehberliği
var. Ama gerçekten şunu unutmamak lazım ki Şark Islahat
Planlarından, çocuklarına Kürtçe ad verememekten, zorunlu iskân
politikalarından, zorunlu soyadı değişikliklerinden, büyük
katliamlardan geçerek geldi Kürtler buraya. Bu nedenle, bu konuda tüm devlet
seferber oldu. Cumhuriyet tarihi boyunca ve bugüne kadar -tek partili dönemde,
çok partili dönemde- hep bu yönde tek bir millet yaratılmaya
çalışıldı; biz de çoğulculuk temelinde birlikte
yaşamayı savunduk, demokrasiyi savunduk. Hiçbirimiz diğerinin
kimliğini inkâr etme hakkına sahip değildik. Herkes Kürtleri ve
diğer farklılıkları Türkleştirmeye
çalıştı ama başaramadı. Bir kısmı asimile
olmuş olabilir ama ben kendi adıma söyleyeyim,
yaşadığım coğrafyanın kürdistan
olmasını, benim Kürt olmamı, ana dilimin Kürtçe
olmasını bu Tüzük değiştiremez, burada söylememi de
engelleyemez, ben de bu ülkenin yurttaşıyım.
Demin Sayın Meclis Başkan Vekili
Eşitiz. dedi. Eşit değiliz. Madem eşitiz, neden benim
çocuklarım ana dilinde eğitim göremiyor? Madem eşitiz, neden
tarihimizi araştırmak için kurumlar kurulamıyor, bütçe
ayrılamıyor? Bu, nasıl bir eşitliktir? Parlamentoda benim
kimliğimi, dilimi, inancımı, tarihimi, coğrafyamı,
kültürümü söylemem yasaklanıyor ama Sayın Meclis Başkan Vekili
diyor ki: Biz eşitiz. Tabii ki eşitiz insan olarak, eşit
olmamız gerekiyor, insanlık değerleri bunu gerektiriyor, bunu
emrediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ama
son sözüm şu olsun: Bu, yanlış bir yoldur. Gelin, bu
yanlış yoldan dönelim ama bizi susturma çabalarınız da
boşadır, nafiledir. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
konuşmacı, yapılan değişiklikle Kürt temsilinin
engellenmek istendiği, Kürtçeye karşı
çıkıldığı şeklinde izlenim yaratacak bir
değerlendirme yapmıştır, açık bir
sataşmadır.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Neye
göre? Ben sataşmadım.
MİTHAT SANCAR (Mardin) Neye göre verdiniz?
Sataşma mı var?
BAŞKAN Sataştınız.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Neresi sataşma
bunun?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Neymiş
sataşma? İşte farkımız bu, farkımız Ahmet
Aydın.
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya meydan
vermeyelim.
Buyurun.
XI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın 492 sıra
sayılı İç Tüzük Değişiklik Teklifinin 18inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Halkların Demokratik Partisinin
meseleye bakışı şöyle: Bir insanın Kürt olabilmesi
için muhakkak sizin partiden olması lazım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hayır, hayır, hiç de öyle bir laf etmedim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Eğer
sizin partiden değilse, başka bir siyasete ilgi gösteriyorsa ya
haindir ya alçaktır yahut da makul Kürttür. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kendine ve
değerlerine sahip çıkan herkes kimliğini söyleyebilir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Çünkü siz
böyle bir dille başka tür siyasetlerin önüne geçmek, bütün Kürtleri kendi
hakikatçi ideolojinizin şemsiyesi altında toparlamak, dil
şiddeti marifetiyle de onların üzerinde bir tahakküm kurmak
istiyorsunuz.
LEZGİN BOTAN (Van) - Aynen sizin
yaptığınız gibi.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Hani
çoğulculuktan bahsediyorsunuz ya, demokrasiden, özgürlüklerden, sizin önce
Kürtlere tahammülünüz yok, Kürtlere. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bir insanın Kürt olması yetmiyor, muhakkak HDPli
olacak; HDPli olmazsa Kürt de değil ve ihanet içinde.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) O tanımı
siz yapıyorsunuz, siz Naci Bey.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Böyle bir
yaklaşım Kürtlere hayır getirmez.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) O tanımı
siz yapıyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) -
Demokratlığınızı, özgürlüğünüzü gelip burada
başkalarına anlatmadan önce gidin Kürtlere anlatın. Sahadaki
dilinizi biliyoruz, Kürtleri aşağılıyorsunuz, sizden
farklı düşünenlere karşı düşmanca davranıyorsunuz.
MİTHAT SANCAR (Mardin) Onun için yüzde 70-80
oy alıyoruz değil mi!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bunu
yaptığınızda Kürtlerin partisi nasıl
olacaksınız?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, Kürt ve
kürdistanı suçlu hâle getiriyorsunuz, nasıl biz hakaret ediyoruz!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Siz etnik
kimliği çok özel bir şekilde tanımlayıp bunun üzerinden
siyaset yapmaya çalışan bir grupsunuz. Emin olun sizin Kürtlerle
hiçbir ilginiz yok.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Lütfen Sayın Danış
Beştaş...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sataşmayın. diyorsunuz.
BAŞKAN Sataşmayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sataşmasam da söz veriyorsunuz zaten.
BAŞKAN Buyurun.
Bakın, size hiç sormadan direkt aldım.
4.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Grup Başkan Vekili, bizim Kürtlerin tarihini, kültürünü
yaşatan anıtları dikmek mi özgürlükçü bir yaklaşım,
sizin kaldırmanız mı özgürlükçü? Bizim Cigerhun ismini, Ahmedi Hani
ismini yaşatmamız mı özgürlükçü, sizin onları tahrip
etmeniz mi? Nedir? Sizin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin üzerindeki
Amed Belediyesi kelimesine bile tahammül edememeniz, Kürtleri savunmak öyle
mi!
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Belediyenin önünden
kovduğunuz annelere gel, annelere!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Gerçekten sizin gibi bir akademisyenin böyle ifade etmesinden büyük bir üzüntü
duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Biz Kürtleri sevmediğimiz için yüzde 80 oy
alıyoruz değil mi!
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Diyarbakır
Belediyesinin önünden kovduğunuz annelere gel!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Kürtler bizi sevmediği için, desteklemediği için sizin bütün
çabalarınıza rağmen bize oy veriyorlar, budur herhâlde Kürtlerin
sevmesi!
MEHMET MUŞ (İstanbul) 5 puanı
PKKdan!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Yani
size şunu söylemek istiyorum: Sizin Kürtlerle ilgili... Yani Ahmet Aydını
sadece bir örnek olarak verdim, Meclis Başkan Vekilini. Kürt olmaması
lazım sizin partide olanların, dilini reddetmesi lazım,
kimliğini inkâr etmesi lazım.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Hadi
canım!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bir de
size şunu sormak istiyorum: Bu İç Tüzük Değişiklik
Teklifiyle neyi yasaklıyorsunuz, lütfen beni aydınlatın,
lütfen. Ortak tarih dediğimiz nedir, idari yapılanmalara
aykırı tanımlama dediğiniz nedir?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Anayasada
tanımlanmış.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ben
Komisyonda iki cümle selamlama Kürtçe konuştum diye x geçtiğini
tarihe yazdırdık ama Çerkezcenin yazıldığını
gördük, tanıklık ettik. Siz bize anlatın, bu neyi
yasaklıyor? Bizim okumamız -ekimden sonra göreceğiz- Kürtün
dilini, kimliğini, kültürünü, tarihini ve coğrafyasını
yasaklıyor.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Hadi
canım! Yok, öyle bir şey, yok!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Siz
Kürte dost olamazsınız. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Sayın
konuşmacı Sizin partide Kürtlerin olmaması lazım. diyerek
biraz önce yaptığım konuşmayı aslında daha
yumuşak bir dille teyit etmiştir. Hanımefendi, bizim partide
Kürtler var, var
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Var;
doğru, var.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Olmaması
lazım. diye addettiğiniz insanlar burada mevcut, olmaya da devam
edecek
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) Kürt kökenli,
kökenli; onlar kökenli sadece.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Onlar
kökenli, kökenli.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
siz de bunlara
tahammül edeceksiniz.
Teşekkürler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben de
kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun, kayıtlara geçsin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Öyle bir
şey söylemedim. Kürtler de, Türkler de, diğer kimlikler de
istedikleri partide siyaset yaparlar, bu onların tercihidir. Ben sadece
Kürt vekillere şu çağrıyı -bugün değil, daha önce-
yapmıştım: Lütfen, bu değişikliğin size yönelik
olduğunu da bilin demiştim.
Ayrıca, Sayın Bostancının
affına sığınarak, lütfen aklımızla alay etmesin,
biz akıl yoksunu insanlar değiliz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, ben de kayıtlara geçsin diye söylüyorum, benim de ismimi
tekrar zikrettiniz burada. Ben az önce de ifade ettim: Annem Kürt, babam Kürt,
ana dilim Kürtçe, Türkçeyi sonradan öğrendim.
LEZGİN BOTAN (Van) Ana Kürt, baba Kürt.
BAŞKAN - Hiçbir zaman Kürtlüğümü inkâr
etmedim ama hiçbir zaman hayatımda Kürtçü de olmadım. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar) Kürt olmak ayrı bir
şey, Kürtçü ya da Türkçü olmak farklı bir şeydir. Bir zamanlar
Beyaz Türkler vardı, kendilerinden başkasını Türk
saymazlardı ama görüyorum ki şimdi de Beyaz Kürtler var,
kendilerinden başkasını Kürt saymıyorlar. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Dilin
yasaklanıyor, coğrafyan yasaklanıyor, sen daha hâlâ bir şey
söylüyorsun ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Söz vereceğim, bir saniye
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/1783) ve Anayasa Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 492) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz de
kayıtlara geçsin diye
Sayın Başkan, biz sadece Türkiyede
Kürtlerin haklarını savunan bir parti değiliz, biz Türkiyede
yaşayan 80 milyon yurttaşın hakkını aynı derecede
savunuyoruz. Haklarını savunmuş olmak da Kürtçü olmak
anlamına gelmez.
BAŞKAN İşte, kimin nerede siyaset
yapacağına, kimin kendini nasıl hissedeceğine sizler karar
veremezsiniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu,
size de söz vereyim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
kendisinin Kürt olmadığına ve feminist, sosyalist bir kadın
olarak grup başkan vekilliği yapıyorsa bunun aslında
Halkların Demokratik Partisinin çok sesliliğinden olduğuna
ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben bu
partinin grup başkan vekiliyim, Kürt değilim. Bu partide, beni
onların böyle bir politika yapmaması bu noktaya getirdi. Hiçbir
arkadaşımın burada o -Kürtçülük neyse- Kürtçülük
dediğiniz şeyi yaptığını görmedim ben, eğer
öyle olsaydı ben burada grup başkan vekili olmazdım.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Söylediğine
sen inanıyor musun?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ben Çerkez kökenliyim ama bu, benim için hiç önemli
değil çünkü ben bir sosyalistim, bu da kayda geçsin. Ve ben bir sosyalist
olarak bu ülkede Kürtlere yapılan zulmü gördüğüm gibi
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Bu ülkede
Kürtlere zulüm yok, Kürtlere zulmü siz yapıyorsunuz!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul)
başka ülkelerde, Bulgaristanda -hani o sürekli gündeme
getirdiğiniz- Türklere yapılan zulmü de görürüm. Ben başka bir
ülkede başka halklara yapılan zulmü de görürüm.
Onun için buradayım ve bir feminist, sosyalist
kadın olarak bu parti beni grup başkan vekili yaptıysa bu,
aslında, bu partinin çok sesliliğindendir ve Türkiyede, hatta
dünyada da başka bir örneği yoktur. Bu da böyle bilinsin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Türk olmak, Kürt olmak hiçbirimizin elinde
değil. Ben de insanım diyorum, elhamdülillah Müslümanım diyorum.
Gerisi hikâye. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, ben söz istemiştim.
BAŞKAN Pardon, Sayın Yedekci.
Buyurun, 60a göre size söz veriyorum.
28.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin,
İstanbulda şiddetli yağış ve dolu nedeniyle
yaşananlara ve kentin üzerinden vahşi kapitalist imar
anlayışının derhâl çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İstanbulda bugün dolu yağdı ve yine
İstanbulu sel götürdü. Twitterda paylaştık, sokaklarda
çocuklar yüzüyorlar.
Kişiye özel imar politikalarınız,
dere yataklarına yaptığınız
inşaatlarınız, kaçak ve ruhsatsız imar
anlayışınız ve yapılaşmanız İstanbulu beton
kent hâline getirdi ve beton kent artık iflas etti ve Daha fazla
böğrüme hançer saplamayın. diyor İstanbul. İstanbulun
çığlığını duyun ve Mimar Sinanın göğe
uzanan minarelerini gölgede bırakan, ranta uzanan kuleler
yapılmasın. diyor. İstanbul sesleniyor, İstanbulun
çığlığını duyun ve kentimizin üzerinden
vahşi kapitalist imar anlayışınızı derhâl
çekiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) CHPden aldık, bu
kadar toparlayabildik.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) İstanbul
İstanbul olalı böyle zulüm görmedi diyoruz.
Hepinize saygılar sunuyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/1783) ve Anayasa Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 492) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, İç Tüzükün
86ncı maddesine göre oyunun rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte
birer kişiye beşer dakika söz vereceğim.
İç Tüzük 86ya göre lehte ilk söz
Şanlıurfa Milletvekili Kemalettin Yılmaztekine aittir.
Buyurun Sayın Yılmaztekin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
Anayasa Komisyonu olarak hazırlığını yapıp Genel
Kurul gündemine taşıdığımız İç Tüzükün
değiştirilmesine dair teklif için şahsım adına lehte
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Burada tüm milletvekillerimizin de malumu olan konu,
mevcut İç Tüzükün işleyişi kilitlemeye ve tıkamaya yönelik
olduğudur. Milletin temsil edildiği bu Meclis çatısı
altında vekillerin her türlü tartışma içerisine girmesi,
düşüncelerini özgürce dile getirebilmeleri elbette en tabii
haklarıdır. Ancak bunu yapmak ile işleyişi tamamen
kilitlemek çok farklı olgulardır. Ben bunu daha önceden ifade
etmiştim, Türkiye, çevresi güllük gülistanlık, mistik bir ada ülkesi
değildir. Çevresi ateş çemberinde yoğrulan, her zaman akrebin
kıskacında olan bir devlet için zamanı kıymetli kullanmak
ve değerlendirmek çok önemli bir husustur. Devletimiz, yeni sistemle
nasıl çevresinde yaşananlara karşı güçlü refleksler
verebilecek duruma geliyorsa Meclisimiz de aynı şekilde etkin, yetkin
ve işleyen bir Meclis olarak yeniden bir tanımlamaya muhtaç
durumdadır. Bu sebeple, elzem bir nitelik taşıyan bu düzenlemenin
Meclisimize ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Ülkemizin içerisinden geçtiği bu yapılanma
ve reform süreci sadece bizleri değil, bütün bir ümmet
coğrafyasını ve dünyanın çeşitli bölgelerinde zulüm
gören toplumları yakından ilgilendirmektedir. Bütün mazlumlar
gözlerini, kulaklarını, gönüllerini ve umutlarını büyümekte
olan Türkiyeye çevirmiş durumdadır. Özellikle, son günlerde Kudüste
mukaddes Mescid-i Aksada yaşananlar dünyanın, Türkiye gibi adalet ve
merhametten beslenen bir ülkenin dengeleyici rol oynamasına ne kadar muhtaç
olduğunu gösterir durumdadır. İsrail, Osmanlı gibi bir
adalet otoritesinin çökmesi neticesinde zulümlerine hız
kazandırmış, 1950lerden başlayarak adım adım
Kudüsü ve Filistini işgal etmiş, içecekleri bir damla suyu,
yiyecekleri bir parça ekmeği Müslümanlara çok addetmiştir.
Yıllardır uçaklarıyla, bombalarıyla, tanklarıyla,
fosfor bombalarıyla saldırmasına rağmen, oradaki bir avuç
Müslümanı Filistin ve Kudüs aşkından vazgeçirememiş,
oradaki her zulüm izzetli direnişin tetikleyicisi olmuştur ve tüm
dünya, İsrailin bu bir avuç Müslümandan korktuğunu bizzat
görmüştür. Biz diyoruz ki: Mekke Allahın haremidir, Medine
Resulullahın haremidir, Kudüs ise müminlerin haremidir. Allah ve Resulü
haremine sahip çıkar ve korur fakat Kudüse sahip çıkmak tüm ümmetin
namus borcudur. Biz Kudüse sahip çıkacağız. Oradaki bir avuç
insandan ayakları titreyenlerin, tanksız, topsuz, silahsız
insanları, plajda oynayan çocukları keyfî olarak katleden zalimlerin
bu zulüm altında ezilmeleri haktır. Bunun bilincinde olarak Kudüsü,
Mescid-i Aksayı, kutsal topraklarımızı, haremimizi müdafaa
etmek durumundayız. Bunu sağladığımız gün gerçek
özürlüğe ve hürriyete kavuşacağımız
inancındayım. Kudüs özgür olmadıkça Müslümanlar esir kalmaya
devam edeceklerdir. Biz bu yüzden Kudüsü kendi kaderine
bırakmayacağız, hürriyetimizi bir avuç işgalci zalime ve
onun uzantılarına terk etmeyeceğiz, kanımızın son
damlasına kadar bu mücadelede hakkın tarafı olacağız
inşallah. Bazı siyasi parti liderleri gibi Batılı
dostlarına hoş görünmek için Kudüs İsrailindir.
demeyeceğiz ve dedirtmeyeceğiz inşallah.
(x) diyoruz yani. Yani Kudüs
bizimdir, ümmetin ortak değeridir. diyeceğiz ve bunun mücadelesini
vereceğiz diyor, hepinizi hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İç Tüzük 86ya göre aleyhte söz isteyen
İzmir Milletvekili Musa Çam.
Sayın Çam, yardıma ihtiyacınız
var mı?
MUSA ÇAM (İzmir) Yok, sağ olun.
BAŞKAN - Neyse, son demlerimizi
yaşıyoruz artık bu pankartların.
Buyurun Sayın Çam. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, İç Tüzükle ilgili son
konuşmaları yapıyoruz. 16 Nisanda 18 maddelik bir referandum
gerçekleştirdik. Bu referandumun sonucu hayırdır ama YSK
marifetiyle yurt dışındaki oyların, mühürsüz
zarfların
ALİM TUNÇ (Uşak) Senin işine öyle
geliyor yalnız.
MUSA ÇAM (Devamla)
ve mühürsüz oyların orada
kabul edilmemesi, yurt içinde kabul edilmiş olması çifte
standardıyla evet çıkardınız YSK marifetiyle. Ama sonuç
itibarıyla 16 Nisanda hayır kazandı, bunu kabul edeceksiniz,
bunu içinize sindireceksiniz arkadaşlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bravo, bravo!
MUSA ÇAM (Devamla) YSK marifetiyle bunu bu
şekilde sürdürebilirsiniz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Rakamlar öyle
söylemiyor.
MUSA ÇAM (Devamla) Bu 18 maddeden iki madde hemen
yürürlüğe girdi. Biri parti genel başkanlığı,
diğeri ise Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yeni baştan
yapılması. Peki, diğer 16 madde 2019da yürürlüğe girecekti,
nedir aceleniz hemen bir İç Tüzük değişikliği yaparak?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Talimat
MUSA ÇAM (Devamla) İnsanların,
Parlamentonun, milletvekillerinin yasama görevlerini engellemek, onların
konuşma hakkını elinden almak, önerge haklarını elinden
almak
Neden ve niçin? Niçin? 20 Temmuzdan beri Türkiyede ilan etmiş
olduğunuz bir olağanüstü hâlle ülkeyi yönetiyorsunuz. Yetmedi,
şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisinde olağanüstü hâl ilan ediyorsunuz
ve Türkiye Büyük Millet Meclisini olağanüstü hâlle yönetmeye
çalışacaksınız. Bu, doğru değil, bu kabul
edilebilir değil. On beş yıldır iktidardasınız, 4
genel seçim, 3 yerel seçim, 2 referandum, bir
Cumhurbaşkanlığı seçimi kazandınız, önemli
başarılar, oysa bu başarılardan sonra insan daha
mütevazı, daha alçak gönüllü olması gerekirken kibir tavan
yapmış durumda. Konuşmayacaksınız, önerge
vermeyeceksiniz, susacaksınız, biz ne dersek onu
yapacağız. Mecliste 184 milletvekili yoksa bile işaret oyuyla
Yeteri kadar çoğunluk vardır, toplantıyı açıyorum.
diyen başkan vekilleriniz de olacaktır arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Böyle bir ülkeyi yönetemezsiniz,
böyle bir Parlamento da yönetilmez. Bunun da hayrı olmaz, olmaz, olmaz
arkadaşlar.
Şimdi, bu düzenlemenin içerisinde 14üncü
maddede diyor ki: Mecliste huzur bozucu döviz, pankart, falan filan
taşınmaz. Arkadaşlar ya, şu baretin
Türkiyede maden
işçileri, 301 maden işçisi Somada öldü. Öldü! Mayıs 2014te.
Hemen ekim ayında Ermenekte 18 maden işçisi öldü. Onların her
ölüm yıl dönümünde buraya gelip Ermenekte ölen bu 18 maden işçisinin
ismini burada açmak suç mu arkadaşlar? Bunun ne günahı var
arkadaşlar veya Manisadaki 301 maden işçisinin şurada ismini
açmanın ne günahı var, ne suçu var? Bunun huzur bozucu nesi var
arkadaşlar? Nesi var bunun?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Huzur bozucu değil,
merak etme Sayın Çam.
MUSA ÇAM (Devamla) Ama bu düzenlemeyle
bunların burada kullanılmasını istemiyorsunuz. Sayın
Başkan da diyor ki: Artık son demleri bunların.
Ayıptır! Cumhuriyetin Meclisinde bir Başkan Vekiline
bunları söylemek yakışmaz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Musa Bey, o
isimler yerde sürünüyor, yazık! İsimleri kaldırın oradan!
İsimleri ayaklarınızın altına aldınız. Yapma
öyle!
MUSA ÇAM (Devamla) Ama söylenmiş sözler de
var. Bunları da yapabiliriz arkadaşlar. İşte Bu
yapıyı on bir yıldır biz yarattık. diyor Sayın
Taner Yıldız. Bunlar söylenmiş. Biz bunları buraya
getireceğiz, bunları göstereceğiz arkadaşlar. FETÖyle olan
ortaklıklarınızda bunları biz getirip buraya
söyleyeceğiz. Bakın Hoşgörünün, diyalogun mimarı Fetullah
Gülen Hocamız. diyor Melih Gökçek. Bunları burada getirip söylemek
suç mu, günah mı? Değil arkadaşlar.
ŞAHİN TİN (Denizli) Geçmişle
yaşamayın artık ya! Bırakın geçmişi ya!
Geçmiş geçmiştir. Geleceğe bakın, geleceğe.
MUSA ÇAM (Devamla) Peki, geçmişin Adalet
Bakanı, şimdi Başbakan Yardımcınız Sayın
Bekir Bey diyor ki: Gülene çete derseniz haksızlık edersiniz.
Burada, burada arkadaşlar, bunları göstermek herhangi bir huzur
bozucu bir şey olamaz. Bu Meclisin güvenliğini de Meclisin
çalışmasını ertelemek olmaz. Ne diyor Sayın
Arınç, Gülen bize yol gösteriyor, önümüzü aydınlatıyor. diyor.
Bunu burada göstermek Meclisin huzurunu bozmaz. Aksine söylenenleri burada
biraz daha pekiştirir arkadaşlar. Ne diyor eski Millî Eğitim Bakanı,
Cemaat devlete sızmış. Buna kargalar bile güler! diyor.
Bunları göstermek suç olamaz arkadaşlar ya! Huzuru da bozmaz bu. Bu
söylenenleri burada bir kez daha teyit etmek hepimizin görevidir
arkadaşlar. Ne diyor Genel Başkanınız? Ne istediler de
vermedik? diyor. Demedi mi? (CHP sıralarından alkışlar)
Varsa bir yalan, varsa bir iftira söyleyin, deyin ki arkadaşlar:
İftira ediyorsun, yalan söylüyorsun. Tamam, geri alacağım o
zaman. Peki ne diyor? Arınç: Başbakan selamlarını
gönderdi, Bir emirleri olur mu öğren. dedi. Varsa bir yalan, varsa bir
iftira, çamur varsa söyleyin özür dileyeyim arkadaşlar, değil.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Kandırmışlardır, kandırmışlardır.
MUSA ÇAM (Devamla) - Ne diyor Erdoğan? Fetullah
Gülene seslendi: Bitsin bu hasret. diyor. Arkadaşlar, varsa bir yalan
varsa bir iftira varsa bir çamur geri alacağım arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Huzur mu
kaçtı! Gerçekten huzur mu bozdu?
MUSA ÇAM (Devamla) Yetmez. Ne diyor? FETÖyle
ortak yanımız vardı, aynı menzile giden yollar olarak
gördük biz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, son yani İç Tüzükü değiştiriyorsunuz zaten.
MUSA ÇAM (Devamla) - Şimdi bunları
göstermek herhangi bir suç değil, huzur da bozmaz arkadaşlar bunlar.
Söylenmiş olan sözleri bizim burada tekrarlamamız gerekiyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) Biz de
sizinkileri gösterelim o zaman, CHPnin yaptıklarını.
MUSA ÇAM (Devamla) - Sayın Başkan, 1
Ekimde Genel Başkanınız buraya gelecek, prompterdan
konuşma yapacak. Yapamaz. Bu yönetmeliğe göre, bu
değişikliğe göre malzeme, farklı araç ve gereçleri
kullanamaz ve Sayın Başbakan da, Sayın Cumhurbaşkanı
da, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de burada prompterdan
konuşamaz. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli) Niye
konuşamasın, sen gelip konuşuyorsun işte.
MUSA ÇAM (Devamla) - Onlar konuşursa ben de
bunları getiririm, burada hepsini gösteririm arkadaşlar. Olmaz,
Cumhurbaşkanına, Başbakana, ona buna prompter kullanmak
serbest, araç gereç, yardımcı aletleri kullanmak serbest, Musa Çama
kullanmak yasak, falanca vekile kullanmak yasak.
ALİM TUNÇ (Uşak) Senin Genel
Başkanın da kullanmak isterse kullansın.
MUSA ÇAM (Devamla) - Olmaz arkadaşlar; çifte
standart olmaz, olmaz, olmaz, olmaz arkadaşlar. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Bir de Jandarma
Marşı söylesen be.
MUSA ÇAM (Devamla) - Bu nedenlerden dolayı bu
İç Tüzük gerçekten yakışan bir şey değildir.
Benim ne annemin ne babamın okuma yazması
vardı. Benim babamdan, annemden öğrendiğim bir tek şey
vardı: Oğlum, ne kadar mevkin büyürse büyüsün o kadar alçak gönüllü
ol. Oğlum, ne kadar zengin olursan ol o kadar mütevazı ol.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSA ÇAM (Devamla) On beş
yıllıdır iktidarsınız, üst üste seçim
kazanıyorsunuz, buradaki milletvekili arkadaşlarımızın
konuşma hakkını elinden alıyorsunuz, önergelerini elinden alıyorsunuz
arkadaşlar.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çam.
MUSA ÇAM (Devamla) - Bu yakışmaz. Bu kibir
doğru bir kibir değildir. Bu kibir sizi götürecektir arkadaşlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İsimleri yere atma.
MUSA ÇAM (Devamla) - Hepinize sevgiler saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Huzur mu
bozuldu?
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
konuşmacı kolaj mantığıyla bazı ifadeleri
alıntılayarak FETÖ ile AK PARTİ sanki irtibat içindeymiş
gibi izlenim yaratmak istedi. Bu, açık bir sataşmadır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle değil
mi?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Hiçbir
ilişkileri yoktu, gerçekten yoktu. İlişkileri biz sezdik ama
onlar sezmemiş.
BAŞKAN Buyurun.
XI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
İzmir Milletvekili Musa Çamın 492 sıra sayılı İç
Tüzük Değişiklik Teklifiyle ilgili oyunun rengini belli etmek için
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben kürsüye gelirken CHP
sıralarından bir arkadaş Öyle değil mi? dedi. Öyle
değil.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Nasıl
değil?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Biz FETÖyle
ortak olsaydık 17-25 Aralığı yapmazlardı, FETÖyle
ortak olsaydık 15 Temmuzu yapmazlardı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ondan önce bize
dokunuyorlardı, o zaman size dokundular, size.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) 15 Temmuzu da,
17-25 Aralığı da öncelikle milletin seçilmiş iktidarı,
iradesi olarak AK PARTİye karşı yaptı bu çete.
Kırkyıllık bir yapıdan bahsediyoruz. Peki, ne zaman bu FETÖ
oldu? 17-25 Aralıkla birlikte oldu.
MELİKE BASMACI (Denizli) Yazıklar olsun
ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Siyasi
demagoji bunun üstünü örtmez. 17-25 Aralıktan önce sizin bu kesime
karşı tavrınız, esasen sadece bu kesime karşı
değil yürüttüğünüz iktidar mücadelesinin bir parçası olarak
anlam kazanan bir işti.
MELİKE BASMACI (Denizli) Sayın
Bostancı, bunları söylemek size yakışıyor mu? Siz
söylemeyin bari, saygınlığınızı koruyun, siz
söylemeyin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Mesele FETÖ
işi değildi. Siz de FETÖyü bilmiyordunuz, kimse bilmiyordu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kadroları bize
vermezken siz niye sesinizi çıkarmıyordunuz peki?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Siz, 17-25
Aralık olmuş, FETÖnün mahiyeti ortaya çıkmış, o
zaman
ÖZKAN YALIM (Uşak) İşinize gelmedi.
Gittiniz etek öptünüz.
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sabredin ya,
cevap gerekirse verirsiniz, rahat olun.
MUSA ÇAM (İzmir) Söyleyeceğim
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
Musa Bey
geldi burada çeşitli resimler, yazılar gösteriyor. 17-25
Aralıktan sonra FETÖnün kayığına kim bindi?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Siz bindiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bu iktidar
onlarla mücadele ederken kapısında -tırnak içinde- aslanlar gibi
kim durdu, kim karşı çıktı Musa Bey? Ahlaki ve vicdani bir
ödev
MELİKE BASMACI (Denizli) Onu siz bari
söylemeyin. Saygınlığınız kalsaydı ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
o dönemden
sonra, FETÖ olduğu artık anlaşılmışken
yanında saf tutan kişilere ilişkin gelip burada
konuşmaktır.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Çok açık bir
sataşma olduğunu siz de takdir edersiniz.
BAŞKAN Bir şartla Musa Bey,
başındaki bareti çıkar, az önce gösterdiniz.
MUSA ÇAM (İzmir) Tamam efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çam, iki dakika
süreyle, bitirelim inşallah.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
neye rahatsız oldu?
BAŞKAN Ceketle biraz uyumsuz oluyordu baret.
Buyurun.
6.- İzmir Milletvekili Musa Çamın, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
Değerli Hocam; 17-25 Aralık -açık ve net söylememiz gerekiyor-
rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlıktır; hiç saklamaya gerek
yok, hiç. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Açık ve
nettir. Ayakkabı kutularında, yatak odalarında, para sayma
makinalarında milyon dolarlar, baba ile oğul arasında geçen
Oğlum, paraları erittin mi? Baba, dağıtıyorum,
dağıtıyorum, hâlen daha 35 milyon euro var. denen
konuşmalardır.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Onların
hepsi montajdı, montajdı onlar.
MUSA ÇAM (Devamla) Bu konuda savunacak hiçbir
şeyiniz yok. Hiçbir Cumhuriyet Halk Partiliyle FETÖ kayığa
binmez.
Bakın, bir şey söyleyeyim: Bugünkü
Bakanlar Kurulunda ve burada bulunan parlamenterlerin içerisinde -kötü niyetle
yaptılar demiyorum- Fetullah Gülenle ilişkisi olmayan insanları
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yalan
söylüyorsun, doğruyu söylemiyorsun. Onların hepsi montajdı.
MUSA ÇAM (Devamla)
burada parmakla göstermek
mümkündür Hocam; hiç inkâr etmeyin, hiç gizlemeyin. Fetullah Gülenin
Pensilvanyaya yatağında hırkasını giyip, takkesini
giyip de efsunlanmak için giden milletvekilleriniz ve bakanlarınız
var Hocam; hiç inkâr etmeyin, hiç bunları gizlemeyin.
ALİM TUNÇ (Uşak) Sen yanında
mıydın? Ne kadar iyi biliyorsun!
MUSA ÇAM (Devamla) Yolunuz ayrıldı, bir
iktidar savaşında iktidarı paylaşamadınız ve para
paylaşılmadı, iktidar paylaşılmadı. Bu,
aranızdaki savaşı, kavgayı anlamayız biz ama hiçbir
Cumhuriyet Halk Partilinin Fetullah Gülenle yakından ve uzaktan hiçbir
ilişkisi olmaz.
Şekerci Fetullahçı oluyor, memur oluyor,
Genelkurmayda oluyor, askerde oluyor, şurada oluyor burada
Fetullahçı oluyor; koskocaman, 317 milletvekilinin olduğu yerde
Fetullah Gülenci olmuyor, 26 bakanın içerisinde Fetullahçı yok oluyor
yani; olur mu Hocam ya? Ben mi FETÖcüyüm yoksa? Ben FETÖcü müyüm yoksa Hocam?
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Olur mu böyle bir şey? Yani siz
değil, ben mi FETÖcüyüm?
Dolayısıyla, FETÖcülük bize
bulaşmaz. Ne söylerseniz söyleyin, ne iddia ederseniz edin, Cumhuriyet
Halk Partisinin kapısından FETÖcülük geçmez. Başka şeyler
söyleyebilirsiniz, onları da ispatlarız burada ama FETÖcülük bize
bulaşmaz, FETÖcülük
ALİM TUNÇ (Uşak) 1 Kasımdaki
adaylarınıza bakın.
MUSA ÇAM (Devamla) Recep Tayyip Erdoğan
Beyle Fetullah Gülen aynı yumurta ikizidir, ayrı değil,
aynı yumurta ikizidir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) İçinizde ajan var,
FETÖcü var, PKKlı var, DHKP-Cli var, DEV-YOLcu var, DEV-SOLcu var
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, tutanaklara
geçsin diye söz talep ettiniz herhâlde.
Buyurun, tutanaklara geçsin. (Gürültüler)
Bir saniye sayın milletvekilleri, Sayın
Bostancıyı dinliyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) 17-25
Aralıkla ilgili olarak, bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğunu
söyleyerek esasen FETÖ propagandası çerçevesinde anlam kazanabilecek
-kastı öyle olmasa bile- bir ifadede bulunmuş ve bizi töhmet
altında bırakmıştır. Açıklama için
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yakında bunu
kanunlaştırırsınız. Vallahi, yakında
kanunlaştırırlar bunu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Savcılar nerede,
savcılar?
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Yolsuzluğa yolsuzluk diyemeyecek miyiz?
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın
Bostancı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Artık, lütfen, sataşmadan sataşmalara
cevap verseniz var ya, az kaldı.
7.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
İzmir Milletvekili Musa Çamın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Evet,
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu ülke Ergenekon, Balyoz
davalarını gördü. Kıymetli arkadaşlarımız,
Ergenekon, Balyoz davaları sırasında çok çeşitli kereler bu
çetenin, bu işleri yapanların sahte delil ürettiğini, nasıl
o yargılamaları organize ettiklerini, yaptıkları işin
hukukla hiçbir ilgisinin olmadığını defalarca söylemediniz
mi?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Savcıyı
söyle, savcıyı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Söylediniz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Savcısı kimdi? Savcısı kimdi, savcısı?
ÖZKAN YALIM (Uşak) Söyledik, siz de hep
savundunuz onları, hep savundunuz onları.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Savcı dâhildi
çeteye.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Şimdi,
aynı çevre, aynı çete 17-25 Aralığı
yaptığında, hiç düşünmeden, hiç muhakeme etmeden Yahu, bu
adamlar Ergenekon ve Balyozu yapmışlardı, bunlar delil
uydururlar, sahte işler yaparlar. Bunların
yaptıklarının hukukla ilgisi yoktur. bilgilerini bir anda
unuttular, hafıza kaybı yaşadılar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Nerede bu savcılar?
Nerede bu savcılar?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Dediler ki:
Bu bir hırsızlık davası.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Hoca, biz sana
mı inanalım, sese mi inanalım, kasetlere mi inanalım?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Tam da FETÖ
bunu istiyordu.
LEZGİN BOTAN (Van) Her şeyi FETÖye at,
temizlen çık.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) FETÖnün
toplumsal ayağı, politik ayağı olmadığı için
propaganda üzerinden kendisine güç ve tahkimat sağlayacak çevreler
oluşturabilmek kastıyla bu yolsuzluk, usulsüzlük
propagandasını inşa etmişti.
Farzımuhal, diyelim ki sizin
aklınızda öyle bir kuşku da oldu. Yahu, kendi
aklınızı, Ergenekon, Balyozdan
tanıdığınız bu çetenin bu organize işlerinin
neticesinde inşa ettikleri propagandayla bu konuya ilişkin kendi
bilgi ve yaklaşımınızı ayırt edecek bir dikkat ve
ihtimam yakın geçmişe saygı çerçevesinde gerekmez miydi? Bunu
göstermediniz. Göstermediniz, ondan sonraki dönemde de maalesef, bu iktidar
cansiparane bir şekilde bu çevrelerle mücadele ederken onların
yanında saf tuttunuz, bu çok yanlış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Hiç olmazsa
bundan sonra şu, FETÖ üzerinden bir siyasi rekabet götürerek bu çeteye
destek anlamına gelebilecek bir atmosfer kurmama konusunda hepimiz dikkat
edelim.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
zımnen ve direkt olarak bizim Fetullah Gülenle yan yana saf
tuttuğumuzu söylemiştir. Bu çok ağır bir ithamdır. Bu
ithama karşı
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Buna cevap verdiniz
zaten.
BAŞKAN Sayın Çam, bir saniye.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 2 Milletvekilinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/1783) ve Anayasa Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 492) (Devam)
BAŞKAN İç Tüzük
Değişikliği Teklifinin görüşmeleri
tamamlanmıştır.
İç Tüzük Değişikliği Teklifinin
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İç
Tüzük Değişiklik Teklifi kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bir saniye, bir on-on
beş dakikanızı daha alacağız. Sayın grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Çam, lütfen, ya yerinizden ben bir dakika
söz vereyim ya da tutanaklara geçirin, bu işi bitirelim artık.
MUSA ÇAM (İzmir) Amacım polemik yaratmak
değil, öyle bir şeyimiz yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Siz merak etmeyin.
BAŞKAN Peki, buyurun.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Sayın Çamla ilgili düzeltme yapmam lazım çünkü o
süreçleri ben yönettim.
BAŞKAN Sisteme girmişsiniz,
değerlendiririm.
ŞAHİN TİN (Denizli) Bu bilgileri
nereden aldığınızı söylemeniz lazım.
MUSA ÇAM (İzmir) Amacımız sizinle
polemik yapmak değil.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Çam.
Sayın milletvekilleri, bir on dakika daha
Buyurun.
XI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
8.- İzmir Milletvekili Musa Çamın, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSA ÇAM (İzmir) Amacımız sizinle
polemik yapmak değildir Hocam, polemik yapmak, suçlamak falan da
değildir. Biz sizin ne kadar bu konularda dikkatli ve titiz
olduğunuzu biliyoruz, hiçbir itirazımız yok yani. Ama
geçmişte olan bu ilişkileri inkâr etmek, yok saymak da mümkün
değil. Dolayısıyla burada el ele verip devlette, ülkemizde
örgütlenmiş olan bu FETÖ belasından hepimizin kurtulması
gerekiyor. El ele vermemiz gerekiyor.
Ama birlikte oldunuz, büyük haksızlıklar
yaptınız, büyük adaletsizlikler yaptınız. Bunu kabul
edeceksiniz ve özeleştirinizi vereceksiniz. Vermediğiniz sürece de
sürekli bizi eleştirerek, öyle böyle söyleyerek olmaz bu işler.
17-25 Aralık Türkiyenin en büyük yolsuzluk
dosyalarından biridir. Eğer onlar Yüce Divana gitmiş
olsaydı, yargılanmış olsalardı, adalet önünde hesap
vermiş olsalardı belki bugün bunları hiç konuşmuyor
olacaktık. Dolayısıyla, bizim, yargıyı
bağımsız hâle getirip herkesin hesap verebilecek bir noktaya
gelmesi lazım.
Gerçekten, Mecliste zaman zaman Fetullah Gülen
ayaklarının koktuğunu görüyoruz, hissediyoruz. Bu Meclisin
bundan da temizlenmesi gerekiyor, Türkiyeden temizlenmesi gerekiyor ama
temizlenecek diye de bize çamur atmak, bize kulp takmak size hiç
yakışmaz. Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisi her konuda,
bu konuda illegal örgütlenmelerle ilgili elinden gelen her çabayı
göstermiştir ve Kemal Kılıçdaroğlu hem Beştepeye
gelmiştir hem de Yenikapı mitingine gelip bu konuda destek
vermiştir. Grup başkan vekillerimiz de burada, 15 Temmuzda gerekli
olan bütün desteği vermişlerdir. Ama onların arkasına
sığınarak başka işler çevirmeye de hiç gerek yoktur.
Dolayısıyla, sizlerin de bu değişiklikle Parlamentoda
bizlerin özlük haklarımızı, konuşma
hakkımızı, önerge hakkımızı, kanun teklifi verme
haklarımızı bu kadar kem etmenize de hiç gerek yoktur diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Kayan, evet, size ve
Sayın Özkayaya söz vereceğimi söyledim; önce Özkayaya vereyim,
sonra size vereyim Sayın Kayan, birer dakika, 60a göre.
Sayın Özkaya, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, İzmir
Milletvekili Musa Çamın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 17-25 Aralık, bir
çetenin, emniyet ve yargı çetesinin bir Hükûmete karşı darbe
yaptığıyla ilgili suç duyurularında bulunmuş, o süreci
takip etmiş olan bir milletvekili olarak söylüyorum: Sayın
Çamın az önce söylediği telefon konuşmalarının
tamamı sahte ve montajdır. Bir havuzdan elde edilmiş, dinleme
havuzlarından, kanunsuz ve usulsüz, dinleme havuzlarından elde
edilmiş bir montaj çalışmasıdır.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Öyle montaj
mı olur!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Lütfen, bu terör
örgütünün çeşnisine su taşımayınız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Daha biz onlarla
hâlâ yargılanıyoruz. Hâlâ biz onlardan yargılanıyoruz, o
çete dediğiniz yargıçların dosyalarıyla.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Terör örgütünün
beyanlarını burada tekrar ederek yeni bir terör fiiline, bu çetenin
fiiline yardımcı olmayınız. O süreçlerin tamamı kanun
dışı delillerdir. Bunları en iyi sizler de bilmektesiniz
ama dönüp dönüp aynı şeyleri, bir çetenin darbe teşebbüslerini
hâlâ hukuki fiilmiş gibi söylemeniz, geçmişte, içinizden birçok bu
işe muhatap olmuş insanları, bunları yok saymanız
anlamına gelir.
Bu vesileyle de Sayın Çamın
konuşmasını düzeltmek istedim, teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayan, buyurun.
30.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Samsun
Engelliler Olimpiyatlarında 400 metrede şampiyon olan Yasin Süzeni
kutladığına ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Günümüzle çok da yakından ilgili bir
açıklama yapmak istiyorum: Konuşanların, Parlamentonun,
milletvekillerinin susturulmaya çalışıldığı
bugün, engelliler kategorisinde daha önceden dünya ve olimpiyat şampiyonu
olan, Kırklareli ilimiz Vize ilçemizin Çakıllı beldesinde
yaşayan konuşma özürlü sporcumuz Yasin Süzen Samsun Engelliler
Olimpiyatlarında 400 metrede olimpiyat şampiyonu olmuştur.
Kendisini kutluyorum ve ayrıca, AKPlilere diyorum ki: FETÖ'nün
alacaklarını faizleriyle beraber aldınız, buna ne
diyeceksiniz? Ama borçlarını ödemediniz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
XII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, 26ncı Dönem İkinci Yasama Yılında
yapılan çalışmalara, katkıları ve
katılımları için tüm milletvekillerine ve Hükûmet üyelerine,
Meclis çalışanları ile basın mensuplarına
teşekkür ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
26ncı Dönem İkinci Yasama Yılının son
birleşimini tamamlamak üzereyiz. Alınan karar gereğince Genel
Kurulumuz 1 Ekime kadar tatile girecektir.
Sayın milletvekilleri, 15 Temmuzda millî
iradeye ve Meclisimize yönelen alçak saldırı esnasında dahi
Meclisimiz kenetlenme ve dayanışma ruhuyla
çalışmalarını sürdürmüştür. Milletimizin
oylarıyla şahıslarımıza tevdi ettiği büyük
görevin üstümüze yüklediği sorumluluğun ve az önce zikrettiğim
ruhu her hâl ve şartta yaşatmanın bilinciyle İkinci Yasama
Yılında çalışmalara başlanmıştır. Bu
yasama yılında, toplam 120 birleşimde, Meclisimiz bütün
milletvekillerinin katkı ve desteğiyle yoğun bir yasama ve
denetim faaliyeti gerçekleştirmiştir. Başta Anayasa ve İç
Tüzük değişikliği olmak üzere, çok sayıda kanun
değişikliği yapılmıştır. Sadece bu
İkinci Yasama Yılında, toplam 290 kanun ve 34 Meclis kararı
kabul edilmiş, 2 araştırma komisyonu kurulmuştur.
26ncı Dönemden günümüze kadar 405 sözlü soru önergesi Genel Kurulda
bakanlar tarafından cevaplandırılmıştır. 14
gensoru önergesi görüşülmüş, 382 kanun ve 61 Meclis kararı kabul
edilmiş, 6 Meclis araştırması komisyonu kurulmuştur.
Bu vesileyle, bugüne kadar birlikte yoğun mesai
harcadığımız Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın
Başkanı İsmail Kahramana, birleşimleri yöneten
Başkanlık Divanı üyelerimize, idare amirleri ve kâtip üyelerimize,
parti gruplarımızın değerli başkan vekillerine, tüm
milletvekillerine ve Hükûmet üyelerine katkıları ve
katılımları için teşekkür ediyorum.
Ayrıca çalışmalarımıza
yasama, idari ve teknik hizmetleriyle destek veren idari
teşkilatlarımızın Genel Sekreteri ve yöneticilerine;
Divanda yakın desteği sağlayan, yasama ve denetim
evraklarını Genel Kurula hazırlayan, komisyon
çalışmalarına destek sunan, kürsü müşavirliği hizmeti
sunan Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı yasama
uzmanlarına; sıra sayılarını basan Basımevine;
sözlerimizi kayda geçiren stenograflara; Bütçe Başkanlığı
yasama uzmanlarına; Genel Kuruldaki teknik sistemi
çalıştıran ve Divanda teknik destek sunan Bilgi İşlem
Başkanlığı personeline; İşletme ve Yapım
Başkanlığı personeline; sürekli hareket hâlinde
taleplerimize yetişen kavaslara; araştırma ve bilgi
taleplerimizi karşılayan Araştırma Hizmetleri
Başkanlığı yasama uzmanlarına; zengin
kitaplığından istifade ettiğimiz Kütüphane ve Arşiv
Hizmetleri Başkanlığı personeline; bire bir
çalıştığımız danışman ve
sekreterlerimize; tüm partilerin çok değerli grup başkan vekillerine;
görüşmelerimizi yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu
çalışanlarına; sağlık çalışanlarına;
güvenlik hizmetlerini özveriyle yerine getiren koruma personeline;
hazırladıkları güzel yemekleriyle lokanta
çalışanlarımıza; yorgunluğumuzu alan çay ve
kahveleriyle çay ocakçı ve garsonlarına;
ulaşımımızı sağlayan şoförlere; temizlik
hizmetlerini veren personele; çalışmalarımızı
kamuoyuyla paylaşan tüm Parlamento muhabirlerine ve basın
mensuplarına; velhasıl Meclisimizin bütün
çalışanlarına ve özellikle çok değerli grup başkan
vekillerine huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Şimdi sayın grup başkan vekillerine
üçer dakika süreyle dilerlerse kürsüde dilerlerse yerlerinde söz
vereceğim.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) İlla böyle bir sıra
takip etme mecburiyetimiz var mı?
BAŞKAN Kim istiyorsa buyursunlar efendim.
Sayın Özel, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, CHP Grubu olarak herkese
teşekkür ettiklerine ancak üzgün ve kırgın olduklarına,
İç Tüzük Değişiklik Teklifinin temel kanun olarak
görüşülüp Meclisin altmış üç gün tatil edilmesinin kabul
edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teşekkür ettiğiniz herkese Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak bizler de teşekkür ediyoruz. Bir eksik
kaldıysa kimsenin de gönlü kırılmasın.
Açıkçası, yasama yılının son
gününde, tatile karar verildiğinde insan farklı duygular içinde olmak
istiyor ama biz üzgünüz, biz kırgınız. Bir kez, bir samimiyet
problemi yaşamış durumdayız, bunu aşmak biraz zaman
alacak. Çünkü İşimiz çok, zamanımız yok. diyerek
getirdiğiniz bir İç Tüzük değişikliğinden, öyle
savunduğunuz bir İç Tüzük değişikliğinden, üç
dakikanın, altı dakikanın hesabını
yaptığınız bir İç Tüzük değişikliğinden
sonra Altmış üç gün biz tatile gidiyoruz. demenin millete
anlatılabilir tarafı yok. Milletvekillerinin tatili olmaz, yaz dönemi
çalışmaları olur, belki ailenizle geçirebileceğiniz,
sevdiklerinizle geçirebileceğiniz birkaç huzurlu gün de yanınıza
kâr kalır. Ama bu, altmış üç gün süreyle Parlamentonun çalışmamasını
önerdiğiniz ve çoğunluk oyuyla kabul ettirdiğiniz bir süreçte
biz, sizin bu İç Tüzükü temel kanun olarak getirmenizi, maddeleri
üzerinde konuşturmamanızı ve sadece madde başına grup
üzerinden on beş dakika kâr etmek için çoğunluk gücüyle Anayasayı,
İç Tüzükü ihlal edecek, zorlayacak, esnetecek bir iş
yapmanızı ve toplamda üç gün kâr edip sonra altmış üç gün
tatil yapmanızı kabul edemeyiz, sindiremeyiz, bu işte bir
samimiyet yok. Yoksa çalışmaktan, yoksa mücadeleden
yüksündüğümüz yok.
Son bir yılda, tam bütçeden çıktık,
Anayasa değişikliği dediniz, Anayasa
değişikliğinin Komisyonu yılbaşından bir gece
önce bitti, sonra yirmi gün burada büyük bir mücadele verdik; referanduma
gittik, altmış gün helak olduk hep beraber; Adalet Yürüyüşüne
çıktık biz sadece ve sadece yaşattığınız bu
süreçlere karşılık olarak çünkü Cumhuriyet Halk Partisi bir
milletvekilinin, görevdeki bir milletvekilinin tutuklanmasına sessiz
kalacak bir parti değil ve ardımızda 432 kilometre mesafe
bıraktık, bir tane pet şişe bırakmadık, birkaç
tane siyasi mevta kaldı geride sadece ve İç Tüzükü getirdiniz sonra,
o yaşadığımız mücadele ve şimdi diyorsunuz ki:
Hadi gidin, altmış üç gün tatil yapın. Siz Anayasayı
ihlal ettiniz, siz değerlerle oynadınız, siz bizi kırdınız,
zaman zaman fiziken, zaman zaman gönül olarak; bizim de size karşı
kusurlarımız oldu ama unutmayın, Şeyh Edebalinin Osman
Beye vasiyeti iktidara vasiyettir. Şeyh Edebali ana muhalefet partisine,
muhalefet partilerine bir vasiyet bırakmadı. Sizin yaklaşımınız
ki genel yaklaşımınız, buradaki dili sizin Türkiyedeki genel
yaklaşımınız belirliyor. Sizin ne kadar adil
olduğunuz
Mesela, ben birçoğunuzun çok iyi insanlar olduğunu
biliyorum ama iyi insan olmak yetmez, adil olmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım, müsaade
eder misiniz?
BAŞKAN İki dakika daha açalım,
beş dakika olsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Kendini adil hissetmek
yetmez, muamele ettiklerinin senin adaletine inanıyor, ona kefalet
gösteriyor olması lazım, burada sorununuz var. Biz, şahsen,
kırılmışlıklarımızı,
üzülmüşlüklerimizi bir siyasi partinin son bir yılda ülkeyi
sürüklediği bir noktayı, bunları hiç unutamayacağız
ama bizim şahsımızdan yana bir hak geçtiyse hakkımız
helal olsun ama temsil ettiklerimizin ve bizden umut bekleyenlerin, bizden
aş bekleyenlerin, ekmek bekleyenlerin, iş bekleyenlerin ve en
önemlisi adalet bekleyenlerin derdine deva olamadık çünkü önünde engel
oldunuz. Onlarla helalleşmek sizin için daha uzun bir süreç olacak.
Hepimiz adına şahsen hakkımızı helal ediyoruz ama
davamızın takipçisiyiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bu arada, Mustafa Şentop Hocamı da görünce
komisyon başkanlarını ihmal mi ettim diye baktım da
komisyon başkanlarımıza da hassaten gerek komisyondaki
çalışmaları gerekse buradaki çalışmaları için
teşekkür ediyorum ve tüm bu teşekkür ettiklerimizin ailelerine de
özellikle teşekkür ediyorum.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
32.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Meclisin tatili hak etmediğine, Halkların Demokratik Partisi
adına Meclis çalışanlarına teşekkür ettiğine,
iktidar milletvekillerine kibirden sıyrılıp
başkalarını duyabildikleri günler dilediğine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tatille
ilgili görüşlerimi Genel Kurul başlarken ifade etmiştim, Bizim
için böyle bir şey yok ve bu Meclis tatili de yaptıklarıyla hak
etmedi. demiştim, bunları tekrarlamayacağım.
Ben de başta bütün Meclis
çalışanlarına Halkların Demokratik Partisi adına
teşekkür etmek istiyorum bu süreçte gösterdikleri değerli çabalar
için.
Gözümün önüne az önce bir fotoğraf geldi. Bir
fotoğraf vardı bu Mecliste ve burada Ferhat Encu konuşuyordu. O
fotoğraf hiç gözümün önünden gitmez, çok yerde belki siz de görmüşsünüzdür.
Ferhat Encu konuşurken -ki Roboskide bütün yakınlarını
kaybetmiş olan bir vekilimizdi Ferhat Encu ama bu yetmedi, kendisine de
cezaevi düştü- burada AK PARTİ milletvekillerinin ciddi bir çeperi ve
kuşatması vardı onun etrafında ve tek başına duruyordu,
sanki bir arena görüntüsüydü bu. Bazen tek tek iyi görünüyoruz ama toplu hâlde
olduğumuz zaman o görüntü güzel olmuyor. Toplu hâlde olmaya ve o
şekilde davranmanız gerektiğine o kadar fazla inanmış
durumdasınız ki bu maalesef siyaseti de çirkinleştiriyor,
yapılanları tamamen duymanızı engelliyor. Yani burada
konuşulanlar gerçekten kalbinize, aklınıza, düşüncelerinize
gitmiyor, bunu engelleyen bir şey var.
Ben bunu bir fotoğraf olarak görüyorum ve son
olarak gördüğüm fotoğraf da, yine, Sevgili Ahmet Şıkın,
İmamın Ordusunu yazan Sevgili Ahmet Şıkın bugün
FETÖcülükten yargılanıyor olması ve hakikaten, normal, orta
zekâlı hiçbir insanın aklının, havsalasının
almayacağı bir şey bu, Ahmet Şıkın
yargılanıyor olması. Ama kendisi şöyle diyor: Evet, benim
bir dikili ağacım yok ama kızıma şunu miras
bıraktım: Hiçbir iktidarın çok sevileni olmadım, sevileni
olmamayı başardım. İyi bir şeydir muhalif olmak.
İyi bir şeydir farklı bir sesi dile getirmek. Buna
inanmanız lazım. Ben size gerçekten, bu tehlikeli fütursuzluktan, bu
tehlikeli kibir hâlinden, hep beraberken özellikle sizi kuşatan kibirden
sıyrıldığınız ve başkalarını duyabildiğiniz
günler diliyorum.
Tüm Türkiyeye de, hepimize de benim
şarkılarını çok sevdiğim Zülfü Livanelinin bir
şiirini okuyarak bitirmek istiyorum sözlerimi:
Umudu Kesme Yurdundan
Nasıl başlarsa fırtına,
Öyle diner birdenbire
Bir ışık parlar yeniden
Karanlıklar arasından
Umudu kesme yurdundan
Şah damarı vurulsa da
Dört bir yandan sarılsa da
Işık yener karanlığı,
Bak çocukların gözlerine
Umudu kesme yurdundan
Kara kışın buzu bile
Sürmedi sonsuza kadar
Bahara döndü sonunda,
Filiz sürdü kar altından
Umudu kesme yurdundan
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Akçay, buyurun.
33.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, tatili
milletvekillerinin seçmenlerle, partililerle daha yoğun beraber
olacağı bir süreç olarak değerlendirdiklerine, İç Tüzük
değişikliğinin Meclise ve millete hayırlı uğurlu
olmasını dilediğine, Meclis çalışanlarına
teşekkür ettiğine ve tüm milletvekillerine esenlikler dilediğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, İç Tüzükün 5inci maddesi her ne kadar
tatil demişse de aslında biz bunu bir ara verme olarak kabul
ediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu çalışma dönemi ve
yılı itibarıyla buna ihtiyacı olduğunu
düşünüyoruz. Kaldı ki hiçbir milletvekili arkadaşımız
da o zannedilen veya zannedilmek istenen anlamda tatil yapmayacak.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Tatil
kelimesinin anlamı da zaten ara vermektir.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Ara verme demek özü
itibarıyla fakat tatil deyince bazıları da sadece yatıp
dinlenmek şeklinde veya gezmek şeklinde anlayabiliyor ama bütün
siyasi partilerin milletvekili arkadaşlarımız
vatandaşlarımızla, seçmenlerimizle, partililerimizle daha
yoğun beraber olacağımız, daha yoğun diyaloglar
yaşayacağımız bir süreç olarak değerlendiriyoruz. Grup
başkan vekili veya parti görevi, Meclis görevi olan
arkadaşlarımız da bu görevlerine de bağımlı
olarak belki birkaç gün tatil yapma fırsatı bulabilirsek buna da
razı olacağız ve sevineceğiz; o da henüz belli değil.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Haziranda Meclis Başkanımızın
başlattığı İç Tüzük değişiklik sürecini
bugün tamamlamış bulunuyoruz ve CHP ve HDP'nin müzakere ve ön
çalışmalarına iştirak etmediği ve Adalet ve
Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak ortak bir
uzlaşma ve mutabakat hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunduğumuz İç Tüzük değişikliği bugün itibarıyla,
Komisyonda altmış saati aşan ve Genel Kurulda da dört günü
aşkın süredir görüştüğümüz İç Tüzük
değişikliği kabul edildi. Meclisimize, milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ve öyle ümit
ediyorum ki, bundan sonraki Meclis ve bilhassa Genel Kurul
çalışmalarımız daha iyi olacaktır, bir adım daha
iyi olacaktır. Bunca yapılan bazı haksız ve ağır
eleştirilere rağmen bunu söylüyorum.
Müzakere ve uzlaşma kültürünün de iyi ve güzel
bir örneği verilmiştir iki parti tarafından. Ümit ederim ve
dilerim ki, bundan sonraki çalışmaları da yine dört siyasi parti
olarak mümkün mertebe bir uzlaşma, müzakere ve mutabakat içerisinde
çıkarmayı ümit ediyorum. Her ne kadar iki siyasi partinin ortak
çalışması gibi görünse de daha evvel yapılan uzlaşma
ve ön çalışma gruplarının belirlediği, bilhassa
24üncü Dönem çalışmalarını da ağırlıklı
olarak dikkate alan bir çalışmayı gerçekleştirdik.
Amacımız, Meclisimizin yasama ve denetim
faaliyetlerini yerine getirirken etkin ve verimli olmasını
sağlamaktır ve bir huzurlu çalışma ortamı
ihtiyacı sadece Meclisimizin ihtiyacı değil aynı zamanda
milletimizin de bir beklentisidir. Çünkü milletimiz Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kendi mehabetine uygun bir görüntü içerisinde olmasını bizlerden
beklemektedir.
Gazi Meclisimizin millî iradenin tecelligâhı
niteliğine hiçbir halel getirmeden, milletvekillerinin konuşma hak ve
yetkilerini engellemeden, hiçbir denetim faaliyetini sekteye uğratmadan bu
değişikliği gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz.
Gerek Komisyon gerekse Genel Kurul görüşmelerinde yapılan
eleştirileri saygıyla
karşıladığımızı belirtmek istiyorum.
Aynı şekilde, İç Tüzük değişikliğine destek
veren, yardımcı olan bütün milletvekillerimize bir kez daha
teşekkürü bir borç biliyorum.
Bu kürsüden yapılan bazı eleştirileri
haksız bulduğumuzu bir kez daha, izninizle, ifade etmek istiyorum.
Özellikle, muhalefetin sesinin kısıldığı, Anayasaya
aykırılık konusundaki iddiaları yersiz bulduğumuzu
tekrar ifade etmeyi yine borç biliyorum. Bu İç Tüzük
değişikliği dikkatli, özenli ve verimli bir
çalışmanın ürünüdür. Bu çalışmaya da saygı
duyulmasını beklemek hakkımızdır diye
düşünüyorum.
Zorlamacı ve bağlamından kopuk
yorumlarla İç Tüzük değişikliğiyle ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Sayın Başkan,
toparlayabilir miyim?
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) -
bazen öyle zorlama yorumlar
yapıldı ki konu bağlamından kopartıldı ve öyle
görüşler, iddialar ileri sürüldü ki Türkiyeyi âdeta bir İsrail,
sümme haşa bir Nazi devletiyle mukayeseye kadar varan, kantarın
topuzunun iyice kaçtığı ağır eleştiriler
yapılmaya çalışıldı. Doğrusu, bu görüşleri
dinledik ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Bu kadar ısrar ve
ağır iddiaları, görüşleri öne süren milletvekillerimiz
aslında Nazi Propaganda Bakanı Goebbelsi de çırak
çıkardılar ve sürekli faşizm, Nazizm, İsrail vurgusu yaparak
Bu bir Nazi propaganda taktiğidir yani buna
başvurulmamasını ümit ederdik ama biz yine dinlemekle yetindik,
bu sözlerimin sonunda da bu vurguyu ve hatırlatmayı yapmayı da
maalesef, içimden gelen bir ses olarak ifade etmeye mecbur hissettim kendimi.
Bu konuşmaların, eleştirilere cevapların hepsi
tutanaklardadır; kafasında hâlâ soru işareti olan milletvekili
arkadaşlarımızın bir kez daha tutanaklara müracaat
etmesinde ve bilhassa imza sahiplerinin görüşlerini tekrar gözden
geçirmelerinde fayda olduğunu düşünüyorum.
İç Tüzük ideolojik bir metin değildir
ancak eleştirilerin birçoğu ideolojikti, hatta ideolojik
kılıfa bürünmüş etnikçi bir anlayışla
ağırlıklı olarak bağlamından koparıldı.
İç Tüzük, siyasetin üretildiği yerde, usul, kural, disiplin ve
sınırları belirleyen bir kurallar manzumesidir. İç Tüzük
değişikliğine bu çerçevenin dışında bir anlam
yüklemenin, haksız ve zorlama bir yorum olduğunu tekrarlamak
istiyorum.
Bu vesileyle, İç Tüzük
değişikliğinin ülkemize, milletimize ve Türkiye Büyük Millet
Meclisine hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Muhterem Meclisimizi saygıyla selamlarken bütün
Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışanlarına teşekkürlerimi
ve tebriklerimi iletmek istiyorum. Meclis çalışmalarına da 1
Ekime kadar ara veriyoruz. Bütün milletvekili arkadaşlarımıza ve
herkese, tüm Meclis mensuplarına esenlikler diliyorum ve bir şairin
mısralarından ilhamla sözüme son vermek istiyorum:
İyi günler, iyi günler,
Ayrılık tatlı bir keder.
1 Ekime kadar iyi günler. (MHP, AK PARTİ, CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Şimdi söz sırası Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaşa aittir.
Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
34.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İç
Tüzük değişikliğiyle ilgili bugüne kadar yapılmış
olan çalışmalara, Meclis çalışmalarında emeği
geçen herkese teşekkür ettiğine, önümüzdeki dönemlerde yepyeni bir iç
tüzük yapabileceklerini umduğuna ve Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ahmet Aydının ifadeleriyle bir insanlık
dersi verdiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
26ncı Dönem İkinci Yasama
Yılının son gününe geldik. Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 1inci maddesinde yasama yılını tarif
ederken 1 Ekimde başlayıp 30 Eylülde sona eren gün yasama
yılı diye tarif edilmiş ama İç Tüzükün 5inci maddesinde
de bir hüküm var, biraz önce Sayın Akçay ifade etti; aksine
Danışma Kurulunca karar alınmadığı takdirde 1
Temmuzda Türkiye Büyük Millet Meclisi kendiliğinden tatile girer, 1 Ekim
tarihinde de çağrısız toplanır diye İç Tüzükün 5inci
maddesinde bir hüküm var.
Muhakkak ki milletvekili
arkadaşlarımız burada elinden gelen gayreti gösteriyorlar,
çalışmalarını yapıyorlar; hem denetim faaliyetlerinde
hem de yasamalardaki eleştirileriyle, katkılarıyla da vatana
millete, milletin temsilcisi olarak katkı yapmaya
çalışıyorlar ama şunun da altını çizerek ifade
edelim ki biz, tahmin ediyorum, herhâlde 17 Haziran tarihinde AK PARTİ
Grubunun önerisiyle birlikte 1 Temmuzda Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile
girmeyip çalışmalarına devam etmesi konusunda bir karar
aldık. Bu da AK PARTİ Grubu önerisi çerçevesinde yapılan bir
karar çerçevesinde İç Tüzükün 5inci maddesindeki kesin emredici hükmün
yani 1 Temmuz tarihinde Danışma Kurulunda karar
alınmadığı takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kendiliğinden tatile gireceği hükmünü önümüzdeki işleri
bitirebilmek adına bu çalışmaları yaptık.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan
İç Tüzükle ilgili süreci, bu dönemdeki ilgili süreci anlattı.
İç Tüzükle ilgili konum, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1980, 1973,
hatta daha önceki dönemlerine baktığımızda hep
çalışmaların engellenmeye
çalışıldığını, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde vaktin istismar edildiğini ve teamüllerdeki bazı
uygulamaların ihmal edilerek yeni bir teamül oluşturmasıyla
birlikte ortaya çıkan sıkıntıları giderebilmek
adına her dönemde İç Tüzük yapılmasıyla ilgili çeşitli
çalışmalar yapılmış ama ilk defa, öncelikle 2008 tarihinde
dört siyasi partiden birer milletvekilinin katıldığı
İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu çıkmış. İç Tüzük
Uzlaşma Komisyonuna o gün Barış ve Demokrasi Partisi Genel
Başkanı Sayın Ahmet Türk Genel Başkan olarak olumlu
görüşler, katkılar vereceklerini ifade etmiş, Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli olumlu görüşle
katkı da vereceklerini ifade etmiş. AK PARTİ Genel
Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanına yazdığı yazıda Bazı
maddelerde çekincemiz olmasına rağmen Komisyonda ve Genel Kurulda
değerlendirerek anlaşabilirsek olumlu katkı vereceğimizi
ifade ediyoruz. demiş. Dört milletvekilinin 2008 ve 2009 tarihli İç
Tüzük çalışma önergesi
Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Sayın Deniz Baykal ve Grup Başkan Vekili
kulakları çınlasın- Sayın Hakkı Suha Okayın
imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
bir yazı yazılmış. Parti içerisinde bir İç Tüzük
Komisyonu kurduk. İç Tüzük Komisyonu, çalışmalarına devam
ediyor. O çalışma çerçevesinde biz buna cevabımızı
vereceğiz. demiş. O da o şekilde kalmış.
2008-2009da arkadaşlarımız önemli
çalışmalar yapmışlar, çeşitli ülkeleri gezmişler.
O ülkelerde gördükleri iyi uygulamaların Türkiye Büyük Millet Meclisinde
nasıl olacağı konusunda bir kanaat oluşturmuşlar.
Mesela bazı maddeleri söyleyeyim. Diyorlar ki: Bir kanun 60 madde. Önce
Meclis Başkanının Başkanlığında, 19uncu
maddeye göre bir danışma kurulu oluşturalım. Orada kanunun
zamanını belirleyelim. Bir kanunu İç Tüzükte... 60 madde diyelim
bir şey, kolay olsun diye
Bir
kanunla ilgili 60 saat konuşacağız. Bunun, siyasi partilerin
sandalye dağılımına göre oranlaması
yapılsın. Eğer danışma kurulu ittifakla karar
veremezse o zaman Meclis Başkanı bu konuda takdir etsin ve Genel
Kurul da buna uyup uymamakta serbesttir, Genel Kurulun takdirlerine gelsin.
Mesela, yine, söylenen, torba yasa-temel yasa diye
İç Tüzükün 91inci maddesinde olan konuyla ilgili, yine o dönemdeki
milletvekili arkadaşlar bir tespit yapmışlar. 60 maddelik
kanunun her bir maddesi için birer önerge verme hakkı olsun,
altmış tane önerge verilsin. Bu altmış tane önergenin üçte
1i iktidar partisine, geriye kalan kısmı muhalefet partilerine.
Hani, 60 saatlik konuşma diye anlaşıldı ya, o da sandalye
dağılımına göre ayarlanacak ama altmış tane
önerge verilecek. Altmış önergenin yirmi tanesi iktidar partisine,
kırk tanesi muhalefet partilerine. Önergelerin konuşma süreleri üç
dakika diye anlaşılmış. Maddeler üzerinde görüşme yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açıyorum, buyurun Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Geneli
üzerindeki görüşmeler yirmi dakikayla sınırlı.
Komisyonlarda da on beş yirmi dakikayla sınırlı; her bir
komisyon üyesinin onar dakika konuşma hakkı, dışarıdan
gelen milletvekillerinden en az 3 kişi beşer dakika
konuşmadığı takdirde kifayetimüzakere önergesinin
verilmeyeceği şeklinde
O günlerdeki komisyonlarda uzun sürelerle,
sabahlara kadar, saatlerce konuşulması münasebetiyle o günkü
arkadaşlarımız bu değerlendirmeyi yapmış.
2013 yılındaki İç Tüzük Komisyonunun,
o arkadaşlarımızın yaptığı
değerlendirmeyi esas alarak biz de önce parlamenter sistemin
uygulandığı İngiltereyi, yarı başkanlık
sisteminin uygulandığı Fransayı, ardından tam
başkanlık sisteminin uygulandığı Amerika Birleşik
Devletlerini ziyaret ettik. O ziyaretlerimiz sonrasında
çalışmaların daha etkin, verimli ve yasaya dönük, millete hitap
eden, siyasetlerimize, ideolojilerimize değil, buradaki
çalışmalarımız sırasında, millete hitap eden
nasıl yapılır diye bir İç Tüzük Komisyonu kurduk. Toplamda
22 maddede anlaşamadık. 186 maddelik İç Tüzük
değişikliğinde 22 maddede anlaşamadık. Daha sonra, 1
madde, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili
arkadaşımızın durumundan dolayı -pantolon giyinmesi-
Meclis Başkanlık Divanı kararıyla olsun. dedik ama o
değerli milletvekili -kendince haklı- Ben kurala bağlı
olmadığı sürece, kuralda tanımlanmadığı
sürece bu İç Tüzük kuralını, Meclis
Başkanlığının yaptığı kuralı
yapmıyorum. dedi ve 1 maddelik İç Tüzük değişikliğini
-ortak önerge verdik diye tahmin ediyorum- gerçekleştirdik, 21 maddeye
düşürdük. Daha sonra, grup başkan vekillerinin oluşturduğu
heyet, 164 madde konusuna hiç değinmeden, sadece 21 maddeyle ilgili tekrar
toplandı O 21 maddeden 15 madde Komisyondaki metnin aynısı
kalsın. Attım, 6 madde kaldı.
Değerli milletvekili arkadaşlar, şu
anda yaptığımız iş 2013-2014 yılındaki
İç Tüzük Değişikliği Komisyonunun ve altında
imzalarımızın bulunduğu, daha sonra grup başkan vekili
arkadaşlarımızla teyit edip, 164 maddesini hiç
konuşmayıp komisyonun kabul ettiği şekilde kabul
kıldığımız bir süreç içerisinde
Bitiriyorum, Sevgili Başkanım,
sataşmıyorum kimseye.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Sadede gelin
Sayın Elitaş, sadede gelin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın, biz
muhalefeti sabırla dinliyoruz ama siz iktidara sabredemiyorsunuz. Yani,
lütfen, sabırla dinliyoruz, hakaretleri duymamaya
çalışıyoruz. Bir süreci anlatmaya çalışıyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, lütfen
buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu İç
Tüzükte bizim kıstığımız, kestiğimiz bir
şey yok. 2011 yılında, şu anda grup başkan vekili
olmayan 2 grup başkan vekili -biri milletvekili değil- Sayın
Emine Ülker Tarhan, Sayın Muharrem İnce, Sayın Güldal Mumcu
Cumhuriyet Halk Partisinden; AK PARTİden Sayın Ayşe Nur
Bahçekapılı, ben; Milliyetçi Hareket Partisinden Sayın Oktay
Vural, Sayın Mehmet Şandır, Cemil Çiçek
Başkanlığında yaptığımız
toplantıda, usul tartışmalarının üç dakika
olmasıyla ilgili bağıtladık ve 2011 yılından bu
tarafa da usul tartışmaları hep üç dakika geçiyor.
Diyorsunuz ki: Bizim on dakikamızı
kestiniz. Değerli arkadaşlar, hakikaten kestiğimiz bir şey
yok. Bakın, 1 Ekim tarihinden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yaşanacak olan hadise bugünkü hadise. Niye? Bugün grup önerileri vermedik,
sadece AK PARTİ grup önerisi verdi. Uzlaştık, o grup
önerilerinde de beşer dakika iki siyasi parti konuşacak,
vermeyeceğiz dedik. Eğer grup önerileri verilmiş olsaydı
biz şu anda yaptığımız işi gece saat birde
yapmış olacaktık. Ama en verimli saatte, televizyonun açık
olduğu süreçte ki İç Tüzük 54üncü maddeye de saat 21.00e kadar
diye süre koyduk
Demek ki Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalıştığı zaman, önündeki işleri
konuştuğu zaman televizyon sürekli yayın hâlinde olacak, bu
amaçla bu değerlendirmeyi yaptık.
Bir de değerli arkadaşlar, 81inci maddeyle
ilgili kısmı İç Tüzükün 143üncü maddesine aykırı
olduğu için değiştirdik. İç Tüzükün 143üncü maddesine
bakarsanız, Anayasada işari oylama ve gizli oylamayla mecbur
kılınmış hâller dışında açık oylama
istenebilir. İç Tüzükte işari oylamaların neler
olacağı net bir şekilde yazılmış, gizli
oylamaların neler olacağı da yazılmış, açık
oylamanın ne olduğu da 142nci maddede değerlendirilmiş.
Diğer kısımlar Açık oylama istenebilir. şeklinde
hüküm koymuş. 81inci madde -2001 yılındaki
değişiklik- 143ü dikkate almadığından dolayı bir
çelişki var. O çelişkiyi de düzeltmek adına, değerli
arkadaşlarımızla birlikte bu işi değerlendirmiş
olduk.
Gönül isterdi ki hep beraber biz bunu, 2013-2014
yılındaki İç Tüzük değişikliğini
Belki biz o
zaman bir adım geri atabilirdik, belki siz bir adım, yarım
adım geri atardınız, o değişikliği
gerçekleştirme imkânı bulurduk ama vakit geçmiş değil.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Umuyorum, diliyorum ki 1 Ekim tarihinden itibaren,
bu görüştüğümüz maddeler de dâhil olmak üzere, hepsini yeniden gözden
geçirerek
Bizlerin, 2017 veya 2018 tarihli yepyeni bir iç tüzük yapabilecek
olgunlukta, uzlaşma kültürünü edinmiş siyasi parti grupları ve
milletvekilleri olduğumuzu düşünüyorum, inşallah bunu
gerçekleştireceğiz.
Ben Sayın Başkanın teşekkür
ettiği bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. O, bütün Meclis
çalışanlarını bildiği için onları tek tek
yazdı, not etti. Ben burada özellikle stenograf arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum. O uğultu içerisinde laf atmaları nasıl
kaydediyorlar bilmiyorum, herhâlde o da meslek başarısı;
kendilerini tebrik ediyorum.
Burada Değerli Meclis Başkan Vekiline de
çok önemli bir teşekkürüm var. O Kürt soylu, ben Türk soyluyum. On
yıldır milletvekiliyiz ama Çanakkalede, İstiklal
Savaşında bayrağımıza rengini veren
ecdadımız gibi bin yıldır kardeşiz. Bugün o Kürt
olduğuyla övünüyor, ben Türk olduğumla övünüyorum; ikimiz de Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olmakla övünüyoruz. Hiç kimse birbirini
ötekileştirerek değil
Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığı herkesi kapsıyor ama Ben Kürtüm.
dediğiniz zaman herhâlde siz beni içine almıyorsunuz diye
düşünüyorum. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dediğim
zaman bu ülkede yaşayan kim varsa
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türk milleti deyince de
öyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
dili, dini,
ırkı ne olursa olsun, bunun, bu vatandaşlık içerisinde
kardeşlik olarak var olduğunu ifade ediyorum. Biz tek millet, tek
bayrak, tek vatan, tek devlet ülküsüyle Ahmet Aydınla kardeşlik
hukukunu bin yıldır kurduk. Bugün Sayın Ahmet Aydın bir
Kürtlük, Türklük dersi değil bir insanlık dersi verdi; kendisini de
kutluyorum, teşekkür ediyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Alınan karar gereğince, gündemde bulunan
konuları sırasıyla görüşmek için, Anayasa ve İç Tüzük
gereğince 1 Ekim 2017 Pazar günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Ailelerinizle birlikte hayırlı bir yaz,
çalışma dönemi diliyorum. Tüm milletvekillerimize, vekâlet görevini
üstlenmiş olduğumuz aziz milletimize
saygılarımızı sunuyor, hayırlı akşamlar
diliyorum.
Kapanma Saati: 20.07
(x) 489 S. Sayılı Basmayazı 25/7/2017 tarihli 118inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 493 S. Sayılı Basmayazı 25/7/2017 tarihli 118inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 492 S. Sayılı Basmayazı 24/7/2017 tarihli 117nci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.