TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
18inci
Birleşim
9
Kasım 2016 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınarın, 8 Kasım Uzun Mehmeti
Anma ve Dünya Kömür Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Sinop
Milletvekili Barış Karadenizin, Sinop ilinin ve muhtarların
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, pamuk üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Didem Enginin, teknolojiye, AR-GEye, inovasyona
gerekli önemi vermeyen AKP iktidarının on dört yıldır
ülkenin zamanını, enerjisini ve kaynaklarını boşa
harcadığına ilişkin açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, AKP iktidarının
29/10/2016 tarihinde yayımladığı kanun hükmünde
kararnameyle akademik özgürlüklere yeni bir darbe vurduğuna ilişkin
açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, uluslararası ve
tarafsız bir bilişim şirketinin byLock programını
inceleyerek tüm kullanıcıları tespit etmesi ve tüm byLock
kullanıcılarının kamuoyuna açıklanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Avrupa Birliğine ve Hükûmete
soğukkanlı bir şekilde müzakerelere devam edilmesi
çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması
5.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, teröre finansman
sağladıkları gerekçesiyle TMSFye devredilen 527 şirketin
durumuyla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
6.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirin Gönen
ilçesindeki bazı mahallelerin yararlanacağı 12 kilometrelik yol
hattının yapılmasının beklendiğine ilişkin
açıklaması
7.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, engellilerin
atamalarının yapılmamasına ilişkin
açıklaması
8.- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlunun, okulların açılmasının
üzerinden iki ay geçmesine rağmen ders kitaplarının
dağıtılmadığına ve Millî Eğitim
Bakanının derhâl istifa etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, Çanakkalede ve Türkiyede kaç
öğrencinin birleştirilmiş sınıflarda eğitim
gördüğünü ve kaç sınıf öğretmeninin atama beklediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, Analık
İzni veya Ücretsiz İzin Sonrası Yapılacak Kısmi Süreli
Çalışmalar Hakkındaki Yönetmelikin yeniden düzenlenmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
11.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Trabzonun Beşikdüzü
ve Giresunun Eynesil ilçelerinde eylül ayında yaşanan sel afeti
nedeniyle yapılan çalışmalar hakkında bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, Şişli Endüstri Meslek
Lisesinin bahçesinde Hükûmete yakın bir firmanın inşaat
yapmasına ilişkin açıklaması
13.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, Başbakanın, basın
özgürlüğü açısından 180 ülke arasında 151inci sırada
olunmasından rahatsızlık duyup duymadığını,
Cumhuriyet gazetesi soruşturmasını yürüten savcının
görev yerinin değiştirilmesini düşünüp düşünmediğini
ve 9 tutuklu gazetecinin tutuksuz yargılanması için ne yapmayı
düşündüğünü öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
14.-
Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, Maliye Bakanlığı
yetkililerinin vergi mükelleflerine matrahı artırmaları
konusunda baskı yaptıkları haberlerinin doğru olup
olmadığını ve Muğla-Fethiye Göcek 2 Tünelinin
açılmamasının sebebini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
15.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, 15 Temmuz darbe girişimi
sonrası kapatılan okulların durumuyla ilgili bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Millî Eğitim
Bakanlığının boş kadrolara engelli öğretmen
atamalarını bir an evvel yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, bazı il ve ilçelerde vali
ve kaymakamların AK PARTİ milletvekilleriyle köy, esnaf, mahalle,
oda, dernek ziyareti yaptıklarına dair duyumlar aldıklarına
ve bu vali ve kaymakamları buradan uyarmayı görev
saydığına ilişkin açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, Şişli Endüstri Meslek
Lisesinin bahçesinde devam eden inşaatın bir an önce sona
erdirilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
19.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İstanbul Milletvekili
Gülay Yedekcinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
20.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, üniversitelerde yapılan öğrenci temsilciliği
seçimlerinde ciddi ölçüde bir baskı ve siyasi dayatmanın
olduğuna ilişkin açıklaması
21.- Ankara
Milletvekili Murat Emirin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşenin 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun Ataşehir
ilçesinin Yeni Çamlıca Mahallesinde halkın uyuşturucuyla
mücadele nöbetinin dört günden beri devam ettiğine ve İçişleri
Bakanlığını uyuşturucuyla mücadele konusunda göreve
davet ettiğine ilişkin açıklaması
24.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir Milletvekili Murat
Bakanın 671 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Malta'nın
başkenti Valletta'da 8-9 Kasım 2016 tarihlerinde Uluslararası
Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) ve Avrupa Komisyonu
tarafından "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele
Sistemlerinin İnşasında Milletvekillerinin Rolünün Geliştirilmesi"
konulu çalıştaya katılması Genel Kurulun 1 Kasım 2016
tarihli 14'üncü Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere
ilişkin tezkeresi (3/851)
2.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Ankara
Milletvekili ve Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı
Emrullah İşler'in, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel
Müdürlüğü ve Cezayir Millî Arşivler Genel Müdürlüğü iş
birliğiyle 9-10 Kasım 2016 tarihlerinde Cezayir'in Becaya şehrinde
düzenlenecek olan "Osmanlı Döneminde Cezayir" adlı
arşiv sergisi ve seminere katılmasına ilişkin tezkeresi
(3/852)
3.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa
Birliği Konseyi Slovakya dönem başkanlığında 1-2
Aralık 2016 tarihlerinde Slovakya'nın başkenti Bratislava'da
düzenlenecek olan Enerji Birliği Hakkında Ekonomik İşler
Komiteleri Başkanları Toplantısına katılım
sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/853)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve 22
milletvekilinin, kamu emekçilerinin temel haklarına yönelik ihlallerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/357)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ve 22 milletvekilinin,
sokağa çıkma yasakları dolayısıyla sağlık
emekçilerinin yaşadığı sorunların ve hak ihlallerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/358)
3.- HDP
Grubu adına, Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirelin, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme konusunda
örnek teşkil eden ülkelerin politikalarının ve uygulama
çalışmalarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/359)
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 669
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname (1/751) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan
Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 419)
2.- 671
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Kurum ve
Kuruluşlara İlişkin Düzenleme Yapılması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname (1/756) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre
Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı:
421)
3.- 674
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 425)
4.- Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/779) ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş'ın Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1439) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 435)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Konya Milletvekili Mustafa
Hüsnü Bozkurtun 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Konya
Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurtun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Ankara Milletvekili Murat
Emirin 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin birinci bölümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
IX.-
OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 419) 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzükün
128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresinin oylaması
2.- (S.
Sayısı: 421) 671 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Kurum ve Kuruluşlara İlişkin Düzenleme
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/756) ve
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin oylaması
9 Kasım 2016 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Ömer SERDAR
(Elâzığ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için dört dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
- Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Ömer SERDAR
(Elâzığ)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 8 Kasım Uzun Mehmeti Anma ve
Dünya Kömür Günü münasebetiyle söz isteyen Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınara aittir.
Buyurun Sayın Ulupınar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınarın, 8
Kasım Uzun Mehmeti Anma ve Dünya Kömür Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan yüz seksen yedi yıl önce Zonguldakta, Ereğli
ilçesinde Uzun Mehmet kömürü buldu. O gün bugündür Zonguldakımızda
kömür üretimi yapılmaktadır. Benim çocukluğumda 60 bin işçi
çalışırdı. Şimdi de özel sektörle beraber 12 bin
civarında işçimiz orada istihdam edilmektedir.
Zonguldak 1924te il
olmuştur. Cumhuriyetin kurulmasından sonra ilk il olan şehir
Zonguldaktır. Daha doğrusu, kömürle beraber Zonguldak il
olmuştur, şehir olmuştur. Bu vesileyle, 80 ilden
vatandaşımızın Zonguldakta bulunduğunu ifade etmek istiyorum.
Zonguldakta -kozmopolit bir şehir- Alevisi, Sünnisi, Kürtü, Türkü,
Çerkezi, Lazı, Romanı kardeşçe yaşamaktadır.
Bu kömür zor şartlarda
Zonguldakta çıkarılmaktadır, üretilmektedir. Şu anda yerin
560 metre derinliğinden kömür çıkarmaya çalışıyor
kardeşlerimiz. Tabii, bu zor şartlarda bazen hayatlarını
kaybedebiliyorlar. 5 bin maden şehidimiz vardır, madenci
şehidimiz vardır. Hepsine Allahtan rahmet diliyorum.
Bu kömür, Türkiyede
başka bir yerde bulunmayan özelliklere sahip, koklaşabilir
özelliği olan, kalori değeri yüksek taş kömürüdür. Demir
çeliği eritebilen bir kömürdür. Zonguldakta 1,3 milyar ton civarında
kömür rezervi bulunmaktadır. Yılda da Türkiye'nin 80 milyon ton
civarında bu kömüre ihtiyacı vardır.
Sayın
Cumhurbaşkanımız söyledi, Bakanımız,
Başbakanımız söyledi, ithal kömüre belli kotalar uygulanmakta
yerli kömürün teşvik edilebilmesi için. İnşallah bundan sonra
yerli kömür daha çok üretilecektir, daha çok çıkarılacaktır.
Biz hükûmetlerimiz döneminde
çalışma koşullarını çok iyileştirdik. Madenci
kardeşlerimiz haftada 37,5 saat çalışmaktadırlar, 2 gün
izin yapmaktadırlar, 43 yaşında emekli olabilmektedirler ve
aldıkları ücret 2 asgari ücretin altında olmamalı. Bunun
gibi düzenlemeler yapıldı.
Önceden atalarımız,
ecdadımız silah zoruyla madenlerde
çalıştırıldı. O zamanlar bir madencinin ömrü 35ti,
40tı. Zor koşullarda çalıştılar, Allah rahmet
eylesin. Benim de dedem, babam, amcam madenlerde çalıştı. Birçok
büyüğümüzü de maden hastalıklarından yitirdik, kaybettik.
Dolayısıyla, bugün çalışma koşulları her ne kadar
iyileştirilmiş olsa da yine de dünyanın en zor iş kolu
madenciliktir. İsterim ki herkes madenleri hayatında en az bir kere
görsün, ziyaret etsin.
Yine, bu kömür sayesinde
Zonguldakta demir çelik fabrikaları kurulmuştur, Karabükte -daha
önce bizim ilçemizdi biliyorsunuz- Ereğlide. Termik santraller
kurulmuştur Zonguldakta. Bugün Zonguldak Türkiyede enerji üretiminin ve
tüketiminin yüzde 7sini karşılayabilmektedir. Tabii ki çevre
konusunda da hassasiyetlerimiz var.
Şimdi, bizim madenci
yakınlarının bizden bir talebi var. Biliyorsunuz, Ermenek ve
Somada maden kazaları olduktan sonra bir yasa düzenlemesi oldu,
İş Güvenliği Yasası. Bununla beraber Zonguldakta da
şehit madencilerin yakınları bu haklardan istifade etmek
istemektedirler. Yani, Ermenek ve Somada şehit madencilerin
yakınlarına verilen haklardan Zonguldak şehit madenci
yakınları da istifade etmek istiyorlar. Biz de bunu
bakanımıza, Başbakanımıza, önceki
Başbakanımıza ilettik, inşallah bu düzenlemeler de önümüzdeki
günlerde yapılacaktır.
Hedefimiz Zonguldakta
istihdamın artması, kömür üretiminin artması, kurumun kâra
geçmesidir, zararın ortadan kalkmasıdır. Bu yönde de Enerji
Bakanımız önceki gün Plan ve Bütçe Komisyonunda açıklamalar yaptı.
Çalışmalar Zonguldak ölçeğinde yapılmaktadır.
Rödovansçılarla ilgili
de çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. Rödovansçılar
özel kömür işletmeleridir. Orada da şu anda 1.500 civarında
çalışanımız var, daha önce bu sayı 4.500lerdeydi.
İnşallah önümüzdeki günlerde yine sayının artması için
mücadelemiz devam edecektir.
Değerli milletvekilleri,
Hükûmetimiz de Zonguldakımıza 8 katrilyon civarında
yatırım yapmıştır. 2 tane beldemiz, Kozlu ve Kilimli
ilçe olmuştur. Zonguldak Havalimanı dönemimizde açılmıştır.
Filyos, yüz yıllık proje -inşallah-
başlamıştır. Çok yakın bir zamanda burada 15 bin
civarında gencimiz iş sahibi olacaktır.
Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Ulupınar.
Gündem dışı
ikinci söz, Sinop ve muhtarların sorunları hakkında söz isteyen
Sinop Milletvekili Barış Karadenize aittir.
Buyurun Sayın Karadeniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
2.- Sinop Milletvekili Barış Karadenizin, Sinop
ilinin ve muhtarların sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
BARIŞ
KARADENİZ (Sinop) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sinop ve muhtarlarımızın sorunlarıyla ilgili gündem
dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi muhtarlık kurumu Türkiyenin
idare tarihinde önemli bir yere sahiptir. Demokrasiye inanan ve savunan herkes
bilir ki muhtarlar halkın temsilcisi ve katılımcı
demokrasinin öncüleridir.
Muhtarlarımızın
sorunları son on dört yılda çığ gibi büyümüştür. Her
şeyden önce muhtarlarımızın ciddi mali
sıkıntıları ve özlük hakkı sorunları
bulunmaktadır. Muhtarlarımız köylerde ve mahallelerde
halkın sorunlarına çözüm üretirlerken kendi sorunlarını
çözemez hâle gelmişlerdir.
Sinopun her
karışını, tek tek köylerimizi, mahallelerimizi gezen,
muhtarlarımızla sık sık görüşen bir milletvekili
olarak şunları söyleyebilirim: On dört yıllık AKP
iktidarınızda muhtarlarımıza gereken değeri
vermediniz. Öyle ki size oy veren, sizin için çalışan
muhtarlarımız bile artık sizden bıktı.
BAĞ-KUR
primlerinin yüzde 25ini devlet, geri kalanını muhtar kendi cebinden
ödüyor, sağlık güvenceleri yok. BAĞ-KUR primini ödeyemediği
için eşini, çocuğunu hastaneye götüremeyen muhtarlarımız
var. Hizmet verdiği binanın kirasını, elektriğini,
suyunu, telefonunu ve benzeri ücret ve masraflarını ödeyemiyorlar.
Köye amir, memur gelse temsil ve ağırlama masraflarını
muhtarlarımız kendi ceplerinden karşılıyor.
Aldıkları üç kuruş maaşla bunları
karşılamalarını beklemek doğru olmaz, birçoğu
borçlu durumda.
Uzun
yıllar bu devlete, halkına hizmet vermiş muhtarlarımız
var. Muhtarken onlara silah veriyoruz, muhtarlık görevi sona erdikten
sonra bu silahın harcını, vergisini istiyoruz. Görevi biten
muhtarlardan bu harç ve vergileri almayacak düzenlemeyi gelin birlikte
oturalım yapalım, inanın hepsi bunu bekliyor.
Muhtarlarımıza
vefa göstermeliyiz, seçimden sonra Seninle işim bitti, bak
başının çaresine. dememeliyiz. Muhtarlarımızı
vatandaşlarımızla karşı karşıya
getirmemeliyiz. Seçim dönemlerinde yol, su, kanalizasyon sözü verip seçim
bittikten sonra bir daha köye uğramamazlık yapmamalıyız,
uğramalıyız.
Muhtarlarımız AKPnin memuru değildir.
Memurunuz olmam. diyen muhtarınıza da
yapmadığınızı bırakmıyorsunuz.
Muhtarlarımız çok zor şartlar altında görev yapıyor ve
büyük fedakârlıklar sergiliyorlar. Gelin, beraber olup
muhtarlarımızın sorunlarını çözelim.
Sinopun 470 köyü var. Sık sık köylerimizi
geziyor, muhtarlarımızı, halkımızı dinliyorum.
Muhtarlarımız beni sever, ben de muhtarlarımızı
inanın çok severim. Siz şimdi 2023 hedefini ballandıra
ballandıra anlatıyorsunuz ama düzgün yolu olmayan, su şebekesi
olmayan köylerimiz var. Sinopta 5.184 kilometre yol ağımız var,
bu ağın sadece yüzde 25i asfalt. Sinop, Türkiye'nin cennet bir
köşesidir. Ayancık ilçemizin Akgöl ve İnaltı
mağaralarına giden Bakırlı, Avdullu, Kızılcakaya
köy yollarımıza eşek bile zor gidiyor affedersiniz. Kabalı
Köprümüzün bir ayağı koptu, neredeyse üzerinden bir insan geçse
yıkılacak durumda. İlla bir can kaybı mı
yaşanması gerekiyor bunun yapılması için? Karapınara,
Taypaklıya, Alasöküye, Lalaya, Kozcuğaza ve bütün köylerimize
malzeme sözü veriyorsunuz ama sözünüzü yerine getirmiyorsunuz. Su şebekesi
olmayan köylerimiz var. 200 metre boruyla çözümlenecek bir şebeke için
muhtarı oyalıyorsunuz, dilekçe üzerine dilekçe
yazdırıyorsunuz. Ayancıkta Belediye sokak isimlerini
değiştiriyor muhtara ne danışan var ne soran. Bir kamyon
malzeme için muhtarlarımıza kırk dereden su getirtiliyor. Durağan,
Boyabat, Saraydüzü, Türkeli, Dikmen, Gerze, Erfelek, Ayancık ve merkez
muhtarlarımız canla başla çalışıyor Nazım
ağabey. Biraz olsun kulak verin dinleyin, ne dertleri var bir sorun.
Değerli milletvekilleri, muhtarlarımıza
sahip çıkalım, onları mağdur etmeyelim, onlar bizim
baş tacımız.
Muhtarlarımıza sesleniyorum: Sizi mağdur
eden iktidar karşısında susmayın, hakkınız
olanı söke söke alın. Ben Sinop Milletvekili Barış
Karadeniz olarak sonuna kadar destekçinizim, sonunu kadar
arkanızdayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Karadeniz.
Gündem dışı
üçüncü söz, pamuk üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Adana
Milletvekili Muharrem Varlıya aittir.
Buyurun Sayın
Varlı.
Süreniz beş
dakikadır.
3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, pamuk
üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MUHARREM VARLI (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pamuk üreticilerinin
problemleri hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Pamuk, Türkiye'nin en çok
ihtiyaç duyduğu ham maddelerden bir tanesi ve endüstriyel bir bitki.
Pamuğun lif hâline getirilmişi tekstil sanayisinde, çiğidi yani
tohumu yağ sanayisinde, tozu ve çüpürü de yem sanayisinde ham madde olarak
kullanılır. Bu derece önemli bir ihtiyaç maddesi Türkiye için.
Türkiye geçmiş yıllarda kendi ihtiyacını
karşılayabilirken son on beş yılda pamuk ekim alanları
gün geçtikçe geriledi ve şu anda ihtiyacımızın
yarısını dahi karşılayamıyoruz. Türkiye 1 milyon
ton lif pamuk yani iplik olacak pamuk ithal ediyor dışarıdan. Bunun
kilosu yaklaşık 2 dolara tekabül eder, 2 milyar dolar para demek. 2
milyar dolar paramız Amerikanın, Hindistanın,
Yunanistanın çiftçilerine gidiyor, bizim cebimizden alıyoruz götürüp
onlara veriyoruz.
Hep çıkıp burada
övünüyor ya bakanlar, tarım bakanları veya Hükûmet yetkilileri,
işte biz çiftçiye şu kadar destek veriyoruz, bu kadar destek
veriyoruz... Sanki kendi ceplerinden veriyorlarmış gibi
anlatıyorlar bunu da. Hâlbuki, çiftçiye vermiş oldukları son yıllardaki
yükselişe, artışa rağmen bakın, son bir yılda
pamuğun prim destekleme fiyatı arttı- buna rağmen
vermiş olduğunuz destek 20 milyon dolar. Yani 2 milyar dolar nere 20
milyon dolar nere? Eğer çiftçimize gerçekten pamuk ektirmek için
desteği artırmış olsak, pamuk ekim alanlarını
çoğaltsak yani Çukurovaya, Egeye ve Urfa bölgesine bu desteklemeleri
artırsak, bölgesel ve ürünsel bazda destek versek, pamuk ekim
alanları çoğalsa Türkiye'nin ihtiyacı olan 4 milyon ton kütlü
pamuğu Türkiye çok rahatlıkla, Türk çiftçisi çok rahatlıkla
üretebilir. Biz de 2 milyar dolar paramızı başka ülkelerin
çiftçilerinin cebine koymamış oluruz. Bu kadar önemli bir şey.
Değerli
hemşehrilerim, değerli milletvekilleri; bakın, şimdi,
Türkiye'nin 1,5 milyon ton lif pamuğa ihtiyacı var ama biz ancak 600
bin ton lif pamuk üretebiliyoruz. Neden üretemiyoruz? Çünkü, pamuk
desteklenmemiş, gün geçtikçe alanlarını kaybetmiş.
Bakın, ben size birkaç
örnek vermek istiyorum: 1995 yılı ile 2002 yılı
arasında Türkiyedeki pamuk ekim alanı 7 milyon 566 bin dekar. Çok
önemli bir rakam. Bunu bugünkü pamuk verim oranlarıyla
karşılaştırdığımızda yani dönüme
ortalama 500 kilogram pamuk verdiğini hesap ettiğimizde 3 milyar 783
milyon kilogram yapıyor yani
Türkiye'nin 4 milyon ton kütlü pamuk ihtiyacını 3 milyar 783 milyon
kilogramla çiftçimiz zaten karşılamış oluyor. Ama,
yıllardan beridir pamuk üretim alanları gerilediği için,
pamuğa verilen destekler önemsenmediği için, çiftçimizin üretimi
önemsenmediği için gün geçtikçe pamuk ekim alanları geriledi ve ne
yazık ki biz dünyanın en çok pamuk ithal eden ülkeleri arasına
girdik. Bir dönem pamuk ihraç eden bir ülkeyken şu anda dünyanın en
çok pamuk ithal eden ülkelerinden birisi hâline geldik. Bu, Türk çiftçisine
zulümdür; bu, Türk ekonomisine büyük bir darbedir, yaradır.
Bakın, yağlı
tohumlara yaklaşık 3 milyar dolar para ödüyoruz, yağ
ithalatına dünyanın parasını ödüyoruz ama Türkiye'nin
yağ ihtiyacını karşılayacak soya fasulyesi gibi,
pamuktan elde edilenlerin, çiğitten elde edilenlerin -ham madde, yağ
gibi- bunların hiçbirini önemsemiyoruz ve hepsinin gün geçtikçe
gerilemesine vesile oluyoruz. İşte, bundan kaynaklı olarak
çiftçimiz sıkıntılar yaşıyor.
Çözüm? Çözüm: Pamuk primleri
her ne kadar olumlu olarak artmış olsa da pamuk primlerinin bir
miktar daha artırılması, bölgesel bazda, ürünsel bazda
desteklemenin verilmesi ve pamuk ekim alanlarının
çoğaltılması Türkiye'nin pamuk ihtiyacını
karşılayacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Varlı.
Şimdi, gündeme geçmeden
önce sisteme giren ilk on beş sayın milletvekiline İç Tüzük 60a
göre yerinden bir dakika süreyle söz vereceğim.
İlk söz, Sayın
Enginin.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, teknolojiye,
AR-GEye, inovasyona gerekli önemi vermeyen AKP iktidarının on dört
yıldır ülkenin zamanını, enerjisini ve
kaynaklarını boşa harcadığına ilişkin
açıklaması
DİDEM ENGİN
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye
İstatistik Kurumu 2016 yılı Eylül ayı Sanayi Endeksi
verilerini açıkladı. Bu verilere göre, eylül ayında sanayi
üretimi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,1 azaldı,
ağustos ayına göre sanayi üretimi ise yüzde 3,8 azaldı. Son
yıllarda sürekli düşüş trendi içinde olan ihracat, ekim
ayında da azaldı ve geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 4,6 düşüşle 11,7 milyar dolara geriledi. Eylül ayı bütçe
açığı ise 17 milyar lira oldu.
Eğer bir ülkede ihracat
sürekli geriliyor, sanayi üretimi düşüyor ve bütçe büyük açıklar
veriyorsa o ülkenin kalkınma damarları tıkanmış
demektir. Bugün gelinen sonuç bilime, teknolojiye, AR-GEye, inovasyona gerekli
önemi vermeyen AKP iktidarının on dört yılda ülkemizin zamanını,
enerjisini ve kaynaklarını nasıl boşa
harcadığının en somut kanıtıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel.
2.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, AKP
iktidarının 29/10/2016 tarihinde yayımladığı
kanun hükmünde kararnameyle akademik özgürlüklere yeni bir darbe vurduğuna
ilişkin açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
2002 yılında
üniversiteleri özgürleştireceği iddiasıyla yola çıkan AKP
iktidarı ne hikmetse 29 Ekimde yayımladığı KHKyla
akademik özgürlüklere yeni bir darbe vurdu. Ağustos ayında torba
yasada sözde uzlaşı gösterilerek geri çekilen teklif, bir gece
operasyonuyla KHKnın içerisine sokuluverdi. Bundan sonra, rektörleri
sarayın tek adam diktası atayacak, biat etmeyene bilim yolu
kapanacak.
Ülkeyi adım adım
demokrasiden uzaklaştıranlar, seçimle
kazanamadıklarını atadıkları kayyumlarla ele geçirmeye
çalışanlar biat etmeyen üniversiteleri kanun hükmünde kararnamelerle
hizaya getireceğini düşünüyor ama yanılıyor. Geçen hafta
Boğaziçi Üniversitesinde, dün de ODTÜde yüzlerce öğretim üyesi bir
araya gelerek KHKnın iptalini talep etti. Akademisyenlerden
öğrencisine, öğretmeninden velisine, hiçbir kesimin sesine kulak
vermeyen
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul)
iktidara sesleniyorum: Gittiğiniz yol, yol
değildir. Siz bugün sadece akademik özgürlükleri değil, aynı
zamanda, Türkiye'nin geleceğine, on yıllarına darbe
vuruyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Atıcı
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, uluslararası
ve tarafsız bir bilişim şirketinin byLock programını
inceleyerek tüm kullanıcıları tespit etmesi ve tüm byLock
kullanıcılarının kamuoyuna açıklanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
ByLock programının
FETÖcülerin iç haberleşme aracı olduğu kabul edilmektedir.
ByLock kullanan binlerce kişinin tutuklu olduğu veya memuriyetten
ihraç edildiği bilinmektedir. Bununla birlikte, byLock
kullanıcısı olduğu hâlde hakkında işlem
yapılmayan bazı siyasetçiler olduğu da iddia edilmektedir. Bizim
önerimiz, uluslararası ve tarafsız bir bilişim şirketinin
byLock programını incelemesi ve tüm kullanıcıları
tespit etmesidir.
AKPye önerimiz ise,
eğer kimseden korkmuyorsa veya çekinmiyorsa bütün byLock kullananları
kamuoyuna açıklamasıdır. Eğer AKP bunu yapmazsa FETÖcü
teröristlerle iş birliği yaptığı algısı
oluşacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Özdemir
4.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Avrupa
Birliğine ve Hükûmete soğukkanlı bir şekilde müzakerelere
devam edilmesi çağrısında bulunduğuna ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa Birliğinin
Türkiyeyle ilgili yıllık ilerleme raporunun yayınlanmasına
günler kala Sayın Başbakan Avrupa Birliğine seslenerek Sizin
kırmızı çizginizin üzerine bir kırmızı çizgi de
biz çekeriz. dedi. Evet Sayın Başbakan, iktidarlarınız
boyunca, evrensel değerler olan düşünce ve ifade özgürlüğüne,
hukukun üstünlüğüne, yargının
bağımsızlığına, demokratik işleyen güçler
ayrılığı ilkesine ve en önemlisi, ulusal, stratejik Avrupa
Birliği hedefimize kırmızı çizgiyi siz çekiyorsunuz. Az
önce yayınlanan ilerleme raporunda belirtilen tespitler ve
eleştiriler bağlamında, buradan Avrupa Birliğine ve
Hükûmete bir an önce bu tansiyonun düşürülmesi ve soğukkanlı bir
şekilde müzakerelere devam edilmesi çağrısında bulunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tüm
5.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, teröre
finansman sağladıkları gerekçesiyle TMSFye devredilen 527
şirketin durumuyla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başbakan
Yardımcısı Nurettin Canikli, teröre finansman
sağladıkları gerekçesiyle 527 şirkete el koyarak TMSFye
devrettiklerini açıkladı. Hükûmete sormak istiyorum: Bu
şirketlerin terörle bağlantısına dair somut kanıt var
mıdır? Bunlar nelerdir? Bu şirketleri sonuç olarak ne
yapacaksınız, satacak mısınız? Satış
işlemleri nasıl gerçekleşecek; ihaleyle mi yoksa
yandaşlarınıza verecek misiniz? Bu şirketlerin teröre bulaşmadığı
anlaşılırsa sahiplerine iade edecek misiniz? Edecekseniz arada
oluşan zararlardan kim sorumlu tutulacak? Borsada işlem gören
şirketlerin hisselerini ellerinde bulunduran yurttaşların durumu
ne olacak? Atadığınız kayyumların aldıkları
ücretler ne kadardır? Bu kayyumların sorumlulukları nelerdir,
ihmalleri olursa nasıl bir yaptırım uygulayacaksınız?
BAŞKAN Sayın
Akın
6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
Balıkesirin Gönen ilçesindeki bazı mahallelerin
yararlanacağı 12 kilometrelik yol hattının
yapılmasının beklendiğine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir)
Gönen ilçemizin Koçbayır, Alaşar, Ömerler, Kalburcu, Deliktaş
mahallelerinin yararlanacağı 12 kilometrelik bir yol hattı var.
Muhtarlarımıza geçtiğimiz yıl programa alındığı,
ihalesinin yapıldığı ve en kısa sürede
tamamlanacağı bilgisi verilmiş ancak 2015 yılında
yapılan ihalenin hâlâ gereği yerine getirilmemiştir.
Altyapı çalışması yapılmış ve öylece
bırakılmış durumda. Hemşehrilerim yolun
yapılmasını bekliyorlar. Yol ve köprü yapmakla her fırsatta
övünen AKP yönetimindeki bir belediye 12 kilometrelik yolu yapmaktan niye
kaçınır anlamıyorum. İhalesi yapılan yol neden
yapılmamıştır, nerede, hangi aksama olmuştur?
Kırsal mahallelerimizden hizmetlerden yeterince
yararlanamadıklarıyla ilgili sürekli şikâyetler alıyoruz.
Buradan Balıkesir
Büyükşehir Belediye Başkanına sesleniyorum:
Başladığın işi yarım bırakma.
İsimlerini belirttiğim 5 mahallemiz sizden derhâl hizmet bekliyor.
BAŞKAN Sayın
Kayışoğlu
7.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, engellilerin atamalarının
yapılmamasına ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İktidarın engelli
vatandaşlarımıza yaşattığını
pişmiş tavuk bile yaşamamaktadır. Engelli
arkadaşlarımız engelli KPSS sınavına girdiler ve uzun
bir süre bu sınavın sonucu açıklanmadı, aylarca
oyalandılar, kendilerine cevap bile verilmedi. Daha sonra, bizim de
çabalarımızla tarihi öğrendik, bilgilendiler, 24 Ağustosta
açıklandı, yerleştirmeler belirlendi. Bütün evraklarını
teslim etmiş olmalarına rağmen yine kaç aydır bu engelli
arkadaşlarımız işe başlatılmıyorlar. Gerekçe
olarak da güvenlik soruşturmasının sürdüğü belirtiliyor,
bazılarına doğru düzgün cevap bile verilmiyor. Yine atanamayan
1.500 engelli öğretmen kardeşimiz var. Bunlar hiçbir şekilde
kendilerine muhatap bulamıyorlar, randevu alamıyorlar,
sorunlarını dile getiremiyorlar. Artık bu engellilerimize hak
ettikleri atamayı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Nurlu
8.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun, okulların
açılmasının üzerinden iki ay geçmesine rağmen ders
kitaplarının dağıtılmadığına ve Millî
Eğitim Bakanının derhâl istifa etmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; basın, Parlamento ve
halk üzerinde baskı uygulamaktan okulların, öğrencilerin ve
öğretmenlerin sorunlarını çözemeyen Hükûmet okullarda ders kitapları
dağıtımını hâlâ becerememiştir. Okulların açılmasının
üzerinden iki ay geçmesine rağmen ders kitaplarını
dağıtmayı başaramayan Millî Eğitim
Bakanlığı tam bir skandala imza atmıştır. Millî
Eğitim Bakanına sormak istiyorum: Ders kitaplarını yıl
sonunda karnelerle birlikte mi dağıtacaksınız? Millî
Eğitimi yıllarca FETÖ terör örgütüne teslim eden ve sonunda hepimizin
başına bela eden zihniyet öğretmen ihraç ederek eğitim
sorununu düzelteceğini sanmaktadır. Her konuda açıklama yapan
fakat dağıtılmayan ders kitapları hakkında hiç
konuşmayan Sayın Millî Eğitim Bakanı derhâl istifa
etmelidir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öz
9.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, Çanakkalede ve
Türkiyede kaç öğrencinin birleştirilmiş sınıflarda
eğitim gördüğünü ve kaç sınıf öğretmeninin atama beklediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
BÜLENT ÖZ (Çanakkale)
Çanakkale Yenice Kayatepe Köyü İlköğretim okulunda kayıtlı
18 öğrenci birleştirilmiş sınıfta 1 öğretmenle
eğitim görüyor. Millî Eğitim Bakanlığı bu durumu norm
kadro yönetmeliğiyle açıklamaya çalışıyor. Köyde görev
yapan 2 öğretmenden biri başka bir okula görevlendiriliyor.
Farklı yaş grubundaki öğrenciler aynı
sınıfın içinde tek bir öğretmen tarafından eğitim
görüyor. 1, 2, 3 ve 4üncü sınıf öğrencileri bir arada, 4
sınıf birleştirilmiş şekilde aynı
sınıfta okutuluyor. Buradan sormak istiyorum: Çanakkale ilinde toplam
kaç okulda birleştirilmiş sınıf uygulaması
yapılmaktadır? Bu okulların kaçı köy okuludur? Çanakkalede
ve Türkiyede kaç öğrenci birleştirilmiş sınıflarda
eğitim görmektedir? Kaç sınıf öğretmeni atama
beklemektedir? Kamusal eğitime bütçeden ayrılan payın
artırılması gerekmez mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
İlgezdi
10.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş
İlgezdinin, Analık İzni veya Ücretsiz İzin Sonrası
Yapılacak Kısmi Süreli Çalışmalar Hakkındaki
Yönetmelikin yeniden düzenlenmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
GAMZE AKKUŞ
İLGEZDİ (İstanbul) Sayın Başkan, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Kısmi Süreli
Çalışmalar Hakkında Yönetmeliki dün yürürlüğe girdi. Böylece,
kadınlarımızı daha da güvencesizleştirerek iş
yerinde ayrımcılığı körükleyen ve cinsiyetçi iş
bölümünü derinleştiren yeni bir adım daha atıldı.
Kadın ve emek örgütleri, haklı olarak kiralık işçi
uygulamasını kadın emeği üzerinden
meşrulaştıran, kadın emeğinin sömürüsüne dayanan,
çocuk bakımını sadece kadınların görevi olarak gören,
kadını toplumsal yaşamın dışına itmeye
çalışan, emzirme hakkı yerine yarı zamanlı
çalışmayı dayatan bu düzenlemeye tepki gösteriyor. Biz
kadınlar, sosyal devlet hizmetlerinin Kısmi çalışma
hakkınız var. denilerek kısılması ve bütün yükün
kadınların omzuna yüklenmesini kabul etmiyoruz. Kadınları
anneliğe ve ev kadınlığına hapseden bu zihniyetle
mücadele edeceğiz. Sendikalı ve güvenceli iş yerlerinde düzenli
çalışmak, çocukları kamu ve iş yeri kreşlerinde huzur
içinde yetiştirmek en doğal hak talebidir.
Unutulmasın ki sadaka
değil haklarımızı istiyoruz. Bu yönetmeliğin yeniden
düzenlenmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Bektaşoğlu
11.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Trabzonun Beşikdüzü ve Giresunun Eynesil
ilçelerinde eylül ayında yaşanan sel afeti nedeniyle yapılan
çalışmalar hakkında bilgi almak istediğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum ilgili bakanlara.
Trabzonun Beşikdüzü ve Giresunun Eynesil ilçelerinde eylül ayında
yöreyi tümden etkileyen bir sel afeti yaşandı. O afette 3
yurttaşımız da hayatını kaybetti, çok sayıda ev
ve iş yeri, kamu, özel kuruluş sular altında kaldı. Afetin
vurduğu ilçelerimizden birisi de Eynesildi. Bu ilçemizde 11 köy, 12
mahalle, 59 ev hasar gördü, kamu kuruluşlarından bazıları
sular altında kaldı. En önemlisi de ilçe merkezi ile köylere ve
mahallelere ulaşımı sağlayan köprüler
yıkıldı. Ancak şu ana kadar afetin yaraları
sarılmadı, hayatı normale döndürecek bütçe ödenekli bir
çalışma yapılmadı, verilen sözler tutulmadı. Hatta o
yöredeki belediyelere 100-125 bin lira gibi sadaka sayılabilecek bir
yardım gönderildiği belirtiliyor. Beşikdüzü Belediyesine ise 2
milyon lira civarında bir yardım gönderildiğinden bahsediliyor.
Bu tespitler neye göre yapıldı bilemiyoruz. Sayın Bakanlar
umarım bu olayı açıklarlar.
Daha önce soru önergesiyle
gündeme getirdiğim bu konuyu bir kez daha bilgilerinize sunuyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Yedekci
12.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin,
Şişli Endüstri Meslek Lisesinin bahçesinde Hükûmete yakın bir
firmanın inşaat yapmasına ilişkin açıklaması
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Yine, Şişli
Endüstri Meslek Lisesini gündeme getirmek istiyorum. Şişli Endüstri
Meslek Lisesinin bahçesinde Hükûmete yakın bir inşaat firması
inşaat yapmaya başlamış durumda. Şişli Endüstri
Meslek Lisesi Türkiye'nin gözbebeği liselerinden bir tanesidir. 5 bin
öğrencisi vardır, 25 büyük kurumla, otomotiv firmasıyla
anlaşmalı çalışmalar yapmaktadır. Sabah 07.40tan,
akşam 21.00e kadar öğrenciler orada ders görmektedir,
öğretmenler de eğitilmektedir. Çok önemli ve yıllardır var olan
bir geleneği vardır. Ama Millî Eğitim Bakanlığı
bu süreçte açılan davalarda müdahil olmamıştır. Neden
müdahil olmamıştır öncelikle onu öğrenmek isteriz.
Ülkemizin böyle önemli okullarından biri olan bu okulda niçin okulun
bahçesinde inşaat yapılmak istenmektedir? Her değerli araziye
niçin göz dikilmek istenmektedir? Okullara niçin göz dikilmiştir?
Bunları öğrenmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, dün de bu konu gündeme gelmişti,
dün açıklama yapmıştık. Şişlideki bu bahsedilen
yer, Bulgar Vakfına ait bir yer.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Hayır, değildir.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) 59 dönümlük bir yer.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Dava açıldı Bulgar Vakfına geri alınmak
üzere Sayın Başkan.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) 17 dönümünü Millî Eğitim Bakanlığına hibe
etmiş.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Yanlış bilgi üzerine konuşuyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Yapılan inşaat bir okul inşaatı. Öyle
yağma, talan falan değil.
Dolayısıyla her
şeyi yerli yerinde konuşmakta fayda var.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) O zaman ben bilgi verebilir miyim Sayın Başkan.
Bu konuyu çok iyi biliyorum,
daha evvelsi gün o okuldaydım. Sayın Başkanın bilgisi eksik
ve yanlış. Şu anda dava devam ediyor. Daha önce
BAŞKAN Sayın
Yedekci, Sayın Başkanla birlikte böyle bir çay sohbetinde kuliste
bunu konuşursanız çok daha iyi olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) O zaman o da çay sohbetinde söyleseydi. Öyle bir şey var
mı? Yanlış bilgi.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Konuşalım, konuşalım.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Yanlış bilgi.
BAŞKAN Sayın
Arslan, buyurun.
13.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın,
Başbakanın, basın özgürlüğü açısından 180 ülke
arasında 151inci sırada olunmasından rahatsızlık
duyup duymadığını, Cumhuriyet gazetesi
soruşturmasını yürüten savcının görev yerinin
değiştirilmesini düşünüp düşünmediğini ve 9 tutuklu
gazetecinin tutuksuz yargılanması için ne yapmayı
düşündüğünü öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Başbakana soruyorum: Cumhuriyet gazetesine yapılan baskınlar,
yöneticilerinin ve yazarlarının tutuklanmalarına karar
verilmesi, basın özgürlüğüne tamamen aykırıdır. AKP
iktidarıyla birlikte, ülkemiz dünya ülkeleri arasında basın
özgürlüğü açısından 180 ülkenin arasında 151inci
sıradadır. Geride kalmış olan bu basın özgürlüğü
sırasından rahatsızlık duymuyor musunuz? Bu durum
Türkiyenin imajını zedelemiyor mu?
İki: FETÖcülerle hiçbir
bağı olmayan, şimdiye kadar sürekli Fetullah Gülenle mücadele
eden bir gazetenin yazarlarının ve yöneticilerinin FETÖyle
bağlantısı var. denilerek FETÖcü bir cumhuriyet
savcısı tarafından soruşturmasının
yapılmış olmasından dolayı bu savcının görev
yerinin değiştirilmesini düşünüyor musunuz?
Üç: Cumhuriyet gazetesinin
haber yapmanın ötesinde bir suçu yoktur, yöneticileri ve yazarları
devlete karşı bir terör suçu da işlememiştir. Bu 9 tutuklu
gazetecinin -haksız olarak verilen- tutuksuz yargılanması için
ne yapmayı düşünüyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Demir
14.- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, Maliye
Bakanlığı yetkililerinin vergi mükelleflerine matrahı
artırmaları konusunda baskı yaptıkları haberlerinin
doğru olup olmadığını ve Muğla-Fethiye Göcek 2
Tünelinin açılmamasının sebebini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
NURETTİN DEMİR
(Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maliye
Bakanlığından bir açıklama bekliyorum.
6736 sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
Yasası gereği olarak özellikle aralarında küçük esnafların
da bulunduğu vergi mükelleflerine Maliye Bakanlığı
yetkililerinin matrahı artırmaları konusunda baskı
yaptıkları, tehdit ettikleri haberleri gelmektedir. İhracat ve
ekonomik hareketliliğin durmuş olduğu, turizmde yaşanan
kötü gidişe ve sınırlarda yaşanan savaşlardan
dolayı çok zor günler geçiren küçük, orta, büyük esnafa yapılanlar
doğru mudur? Bu tür baskılardan Bakanlığın haberi var
mıdır ya da acaba organize bir girişim midir?
İkinci olarak da Muğla-Fethiye
Göcek 2 Tüneli teslim edileli altı ay olmasına rağmen hâlâ
açılmamaktadır. Bunun sebebi nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son olarak,
Sayın Kuyucuoğlu, buyurun.
15.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, 15
Temmuz darbe girişimi sonrası kapatılan okulların durumuyla
ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Millî Eğitim
Bakanına. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra bu yapıya ait
olan ve binlerce dersliği bünyesinde barındıran okullar
kapatılmış ve mülkiyetleri hazineye devredilmişti.
Bakanlık yetkilileri söz konusu binaların millî servet olduğunu
kaydederken bu okulların dönüştürülecekleri söylenmiştir. Bu
bağlamda Millî Eğitim Bakanımıza sormak istiyorum: Bu
dönüşümler tamamen sağlanmış mıdır? Şimdiye
kadar Türkiye genelinde toplam kaç okul kapatılmıştır? Söz
konusu okulların kaçı imam-hatip, kaçı sosyal bilimler,
kaçı fen bilimleri, kaçı spor ve güzel sanatlar, kaçı mesleki ve
teknik Anadolu lisesine dönüştürülmüştür?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Malta'nın başkenti Valletta'da
8-9 Kasım 2016 tarihlerinde Uluslararası Adalet ve Hukukun
Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) ve Avrupa Komisyonu tarafından
"Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemlerinin
İnşasında Milletvekillerinin Rolünün Geliştirilmesi"
konulu çalıştaya katılması Genel Kurulun 1 Kasım 2016
tarihli 14'üncü Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere
ilişkin tezkeresi (3/851)
4/11/2016
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Malta'nın başkenti
Valletta'da 8-9 Kasım 2016 tarihlerinde Uluslararası Adalet ve
Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) ve Avrupa Komisyonu tarafından
"Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemlerinin
İnşasında Milletvekillerinin Rolünün Geliştirilmesi"
konulu çalıştaya katılım sağlanması hususu, Genel
Kurulun 1 Kasım 2016 tarihli 14'üncü Birleşiminde kabul
edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi
uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Fatma Benli İstanbul
Ömer Fethi Gürer Niğde
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın Akçay, sisteme
girmişsiniz.
İki dakika süreyle söz
vereceğim gündeme geçmeden önce.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Millî
Eğitim Bakanlığının boş kadrolara engelli
öğretmen atamalarını bir an evvel yapması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Millî Eğitim
Bakanlığında 30.084 engelli kontenjanı vardır ve bunun
16.338i dolu olup 13.746 açık engelli kontenjanı bulunmaktadır
ve şu anda, bütün Türkiye'de, en fazla 1.500 civarında atama bekleyen
engelli öğretmen adayı bulunmaktadır ve Millî Eğitim Bakanlığının,
bu boş engelli personel kadrolarına bu öğretmenlerin
atamalarını bir an evvel yapmakta engel hiçbir bir durum yoktur.
Engelli öğretmen adayları bu atamaların bir an evvel yapılmasını
beklemektedir. Millî Eğitim Bakanlığının da bu konuda
gereken hassasiyeti göstermesini diliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın
Altay, buyurun.
17.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
bazı il ve ilçelerde vali ve kaymakamların AK PARTİ
milletvekilleriyle köy, esnaf, mahalle, oda, dernek ziyareti
yaptıklarına dair duyumlar aldıklarına ve bu vali ve
kaymakamları buradan uyarmayı görev saydığına
ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce 60a
göre söz alan İstanbul Milletvekilimiz Sayın Gülay Yedekcinin
açıklamasından sonra çoğunluk partisinin grup başkan
vekilinin, Gülay Yedekcinin söylediklerini olumsuzlayan, hatta yalanlayan bir
çıkışı oldu. Pek usullerde de milletvekilleri yerinden söz
alırken grup başkan vekillerinin böyle refleksleri olmaz. Bu
bakımdan, milletvekilimizin söylediklerinin Genel Kurulca ve kamuoyunca
yanlış anlaşılmaması için milletvekilimize bir
açıklama hakkı vermenizi takdirinize bırakıyorum.
Bununla
beraber, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her vesileyle,
gerek çoğunluk partisi gerek muhalefet partileri demokrasinin
faziletinden, erdeminden, güzelliğinden bahsediyoruz. İyi, güzel,
hoş, ama sahada ve uygulamalarda bunun tam tersi örnekler bürokratlar ve
siyasetçiler tarafından yaşatılıyor. Şöyle ki: Kimi
illerde ve ilçelerde, kimi valilerin ve kaymakamların çoğunluk
partisi milletvekilleriyle köy ziyareti, esnaf ziyareti, mahalle ziyareti, oda,
dernek ziyareti yaptıklarına dair çeşitli duyumlar
alıyoruz. Milletvekillerinin de aslında bu duruma meydan vermemeleri
gerekir. Devletin valisi, devletin kaymakamı elbette Hükûmetin de
memurudur, hiçbir itirazım yok ama vatandaş onlara
baktığı zaman, onlardan, bir objektif, tarafsız
anlayış içerisinde devlet işlerinin sevk ve idaresi görevini
bekliyor. Milletvekillerimizin dahi, işgüzarlık yapan bu tür vali ve
kaymakamların bu hamlelerine, öncelikle, Rica ederim kardeşim, siz
işinizi yapın. diyebilmeleri lazım. Ama öte yandan, bu kendini
bilmez, devletin örf, âdet ve geleneklerine aykırı hareket eden,
hadsizlik ve densizlik yapan vali ve kaymakamları da buradan uyarmayı
bir görev sayıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Kalan bir dakikayı da o
zaman Sayın Yedekciye verelim.
Buyurun Sayın Yedekci.
18.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin,
Şişli Endüstri Meslek Lisesinin bahçesinde devam eden
inşaatın bir an önce sona erdirilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, o okulun 39
dönümü -Taşyapı, firmanın adını da veriyorum- şu
anda orada, Padişah Vakfından Bulgar Vakfına bir şekilde
verilmiş. Dava hâlinde. İnşallah o dava da sonuçlanacak. 17
dönümüne okul yapılıyor, 39 dönümlük yerine de Taşyapı 1
rezidans yapıyor -bir yanlışlık olmasın- bunun
karşılığında 3 ayrı okul yapıyor.
Yaptığı okulların ederi 1er milyondan 3 milyon eder, o
okulun arazisi su içinde 25 milyar dolar eder. Onun için, bu, devletin
malını birilerine peşkeş çekmenin adı mıdır?
Ayrıca çok önemli bir
nokta vardır: Millî Eğitim Bakanlığı müdahil olmak
durumundadır; müdahil olmamıştır, kamu yararı
bulunduğunu söylemiştir. Burada nasıl bir kamu yararı
vardır, öncelikle onu bilmek isteriz.
İnşaatın bir
an önce sona erdirilmesi, bahçenin öğrencilere bırakılması
talebindeyiz.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bostancı,
lütfen, iki dakika size de süre veriyorum.
Buyurun.
19.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Elbette, burada, sayın
vekiller birer dakikalık konuşmalarını yaparken biz arada
çıkarak düzeltme girişiminde bulunmuyoruz, böyle bir
tavrımız ve tarzımız yok. Sadece, dün yine bu konu dile
gelmişti ve orada bir açıklama da getirilmişti, tekrar edilince
ben o açıklamayı tekrar etme lüzumunu hissettim. Esasen, bir siyasi
polemikten ziyade, bize intikal etmiş olan bilgiyi kamuoyuyla
paylaşma lüzumunu hissettim. Bize gelen bilgi şudur: Burada, Bulgar
Vakfına ait olan ve 2014 kararıyla birlikte kendilerine iade edilen
59 dönümün 17 dönümü Millî Eğitim Bakanlığına hibe
ediliyor, elbette okul yapılması
karşılığında. Yapılan inşaatın da
burada okul olduğu, başka herhangi bir şey
olmadığı; dolayısıyla rezidanstı, oteldi,
şuydu buydu buna ilişkin bir inşaat söz konusu değil. Yine,
okulların bulunduğu bir alanda okulun yapıldığı
bir inşaattan bahsediliyor.
Sayın
vekilin buradaki açıklamalarını muhakkak Millî Eğitim
Bakanlığı, ilgili yetkililer duyacaktır. Bu söylenenlerin
dışında, benim yaptığım açıklamamın
dışında herhangi bir durum var ise o durumun da açığa
çıkarılmasını ayrıca ben de talep ederim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Sayın Başkan, fotoğrafları
var. Evvelsi gün çektim; rezidans inşaatı başlamış.
Yanlış bilgi alıyorsunuz ve yanlış bilgi veriyorsunuz.
BAŞKAN
Arkadaşlar, bu polemiği bitirelim; her ikiniz de ifade ettiniz.
Sayın
Usta, siz de sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
20.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, üniversitelerde
yapılan öğrenci temsilciliği seçimlerinde ciddi ölçüde bir
baskı ve siyasi dayatmanın olduğuna ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Malum, ülkemiz
ciddi sorunlarla boğuşuyor, zor günlerden geçiyoruz. Ülkede ciddi bir
karışıklık var. Aslında benzer bir durum maalesef
üniversitelerimizde de var. Bugünlerde üniversitelerimizde öğrenci
temsilciliğinin seçimleri yapılıyor fakat üniversitedeki
seçimlere ciddi ölçüde bir baskının, dayatmanın, siyasi
dayatmanın olduğunu müşahede ediyoruz, bize ciddi
şikâyetler geliyor. Bırakalım öğrencilerimiz centilmence
mücadelesini yapsınlar, seçimlerini yapsınlar, demokrasiye olan
inançlarını yitirmesinler. Gençliğin moralini bozmayalım,
hür iradesiyle seçimlerini yapsınlar.
Bu ülkede
müdahalelerin, liyakatsiz insanların bir yerlere getirilmesinin ne tür
sonuçlar doğurduğunu hep gördük; o yüzden ben bunu son derece
yanlış buluyorum. Önümde bir sürü örnek var. Örneğin, Süleyman
Demirel Üniversitesinde centilmenliğe aykırı ve seçime ciddi
müdahale var. Onun haricinde, Bilecikte yine demokratik yöntemlerle seçilen
adayların seçimleri iptal edilip yerine rektörlük tarafından atama
yapılıyor. Amasyada aynı durum var; seçimler iptal ediliyor,
adayların ikisine de dönem başkanlığı veriliyor.
Konyada ÜNİAK adayı demokratik olmayan yöntemlerle seçim
çalışması yapıyor. Yine, kendi ilçemde, Samsun Havzada da
mevcut aday iktidar partisinin ilçe başkanlığı
tarafından; adaylardan bir kısmı rüşvetlerle,
çocukların yakacak yardımları falan yapılarak çekilmesi
sağlanıyor. Yani bunlar hakikaten çok çirkin müdahaleler, bu
müdahaleleri yapmamamız lazım. Özellikle milliyetçi, ülkücü gençlerin
önünün bu şekilde kesilmesi son derece yanlıştır. Bundan
ülkeye bir fayda gelmeyeceğini özellikle vurgulamak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç adet önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
ve 22 milletvekilinin, kamu emekçilerinin temel haklarına yönelik
ihlallerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/357)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu emekçilerine yönelik
baskı ve tehditler ile ifade özgürlüğü başta olmak üzere kamu
emekçilerinin temel haklarına yönelik ihlallerin
araştırılması için Anayasanın 98inci ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla teklif ederiz.
1) Filiz
Kerestecioğlu Demir (İstanbul)
2) Meral
Danış Beştaş (Adana)
3) Behçet
Yıldırım (Adıyaman)
4) Berdan
Öztürk (Ağrı)
5) Dirayet
Taşdemir (Ağrı)
6)
Sırrı Süreyya Önder (Ankara)
7) Ayşe
Acar Başaran (Batman)
8) Mehmet Ali
Aslan (Batman)
9) Saadet
Becerekli (Batman)
10) Hişyar
Özsoy (Bingöl)
11) Mizgin
Irgat (Bitlis)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Çağlar
Demirel (Diyarbakır)
14) Feleknas
Uca (Diyarbakır)
15) İmam
Taşçıer (Diyarbakır)
16) Nimetullah
Erdoğmuş (Diyarbakır)
17) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
18) Sibel
Yiğitalp (Diyarbakır)
19) Ziya Pir (Diyarbakır)
20) Mahmut
Toğrul (Gaziantep)
21) Abdullah
Zeydan (Hakkâri)
22) Mehmet Emin
Adıyaman (Iğdır)
23) Erdal
Ataş (İstanbul)
Gerekçe:
Türkiye'de yüzlerce
kişinin ölümüyle sonuçlanan Ankara ve Suruç katliamlarına tepki
gösteren, özellikle sokağa çıkma yasaklarının olduğu
bölgelerde yaşam hakkı başta olmak üzere temel hakların
ihlal edilmesine, eğitim ve sağlık dâhil tüm kamu hizmetlerinin
askıya alınmasına karşı grev hakkını
kullanan, açıklama ve eylemlere katılan ya da hak ihlalleriyle ilgili
endişelerini sosyal medyada ifade eden kamu emekçileri, özellikle son
dönemde yoğun idari baskıya maruz kalmakta, en üst kademedeki devlet
görevlileri tarafından hedef gösterilerek nefret suçlarına açık
hâle getirilmektedir.
Ankara katliamında
dostlarını kaybeden KESK üyeleri, arkadaşlarının
yasını tutmak ve sorumluları protesto etmek için 12-13 Ekim
tarihlerinde grev haklarını kullanmışlardı. Fakat
maalesef greve ve katliamla ilgili basın açıklamalarına
katılan pek çok KESK üyesi hakkında soruşturmalar
yürütülmüş, disiplin cezaları verilmiş ve okunan basın
metinleri gerekçe gösterilerek üyeler hakkında adli işlem
başlatılmıştı.
Benzer biçimde, KESK,
DİSK, TMMOB tarafından sokağa çıkma yasaklarını
kınamak, barışı ve yaşam hakkını savunmak
için 29 Aralık tarihindeki iş bırakma eylemiyle ilgili olarak valiliklere
gönderilen Eğitim Hakkını Engelleyici Eylemler konulu
talimatla da yapılan eylemin yasa dışı, siyasi ve ideolojik
amaçlı olduğu bildirilmiş, okul müdürlerinden eyleme
katılan EĞİTİM SEN üyelerinin bilgileri istenmiştir.
Oysa öğretmenlerin, bağlı bulunduğu sendikanın
aldığı karar uyarınca bir gün göreve gelmemesi eyleminin sendikal
faaliyet kapsamında olduğu Danıştay kararlarıyla da
belirlenmiştir. Bu konuda çok sayıda AİHM, Danıştay ve
idari yargı kararı bulunmaktadır. Kamu emekçilerinin
katıldığı grev ve açıklamalarla ilgili yürütülen
soruşturmalar ile Anayasa ve ILO'nun 87 ve 98 numaralı
Sözleşmeleriyle güvence altına alınan, Türk ceza hukukuyla da
korunan grev hakkı açıkça çiğnenmiş, yöneticiler
tarafından siyasi kararlar verilmiştir.
Kamu emekçilerine yönelik
idari baskıların yoğunlaştığı bu dönemde,
Vine Politik, Polis Memurları Dayanışma Grubu gibi sosyal medya
platformları aracılığıyla da barış talebinde
bulunan öğretmenlerin bilgileri teşhir edilmiş, Halkların
Demokratik Partisini destekleyen iletiler paylaştıkları veya
yalnızca barış talebinde bulundukları için terör örgütü
propagandası yapmakla suçlanmışlardır. Hedef gösterilen
eğitimciler, fiilî saldırılara maruz kalmış, görev
yaptıkları ilçeleri terk etmek zorunda
bırakılmışlardır. Örneğin, Balıkesir'in
Dursunbey ilçesinde okul müdürü olarak görev yapan Ali Kürşat Özgüler ile
aynı ilçede öğretmenlik yapan Çilem Seda Erdoğan tehdit
edilmiş, Özgüler'in evinin etrafı 25-30 kişilik bir grup
tarafından sarılmıştır. Tüm vatandaşların
yaşam ve barınma haklarını korumakla yükümlü olan ve kamu
emekçilerine yönelik linç girişimleri başlatanlar hakkında
gerekli bilgileri cumhuriyet savcısına bildirmek ve
soruşturmayı yürütmekle görevli olan ilçe Emniyet yetkilileri ve
kaymakamlık ise "can güvenliğinin olmadığı"
gerekçesiyle eğitimcileri ilçeyi terk etmeye yönlendirmiştir. Yine, Facebook'ta
sokağa çıkma yasaklarını ve çocuk ölümlerini protesto eden
bir psikolog, Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki
görevinden uzaklaştırılmıştır. Ünlü bir
televizyon programına telefonla bağlanarak "Çocuklar
ölmesin." diyen bir öğretmen ve "Herkesin isteği
barış." diyerek cevap veren bir program sunucusu dahi terör
soruşturmasına maruz bırakılmıştır.
Birleşmiş Milletler
Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi gibi pek çok köklü metin ifade
özgürlüğünü güvence altına almaktadır fakat maalesef bugün,
ifade özgürlüğü, iktidara yönelik muhalefeti bastırmak amacıyla
açıkça ihlal edilmektedir. Bizzat Cumhurbaşkanı tarafından
"Üniversiteler, hastaneler, okullar başta olmak üzere kamuda görev
yapanlardan terör örgütünün yanında yer alanların süratle
ayıklanmasına ihtiyaç vardır." gibi ifadeler sarf edilmesi,
tüm kamu emekçilerini hedef hâline getirmekte, kamu emekçileri can güvenlikleri
ve iş güvenceleriyle ilgili derin endişe duymaktadırlar.
Binlerce öğretmenin hizmet içi eğitim adı altında
ilçelerden çıkarıldığı, sağlık emekçilerinin
öldürüldüğü, tüm kamu hizmetlerinin yeniden dizayn edildiği
çatışma ortamında kamu emekçilerinin vicdan ve ifade
özgürlüklerinin ihlali bugün yakıcı bir sorundur.
2.- Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ve 22
milletvekilinin, sokağa çıkma yasakları dolayısıyla
sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunların ve
hak ihlallerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/358)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de hâlâ devam eden
sokağa çıkma yasakları dolayısıyla baskı
altında olan tüm kesimler gibi sağlık emekçileri de görevlerini
yaparken can güvenliği dâhil birçok sorun yaşamaktadırlar. Sağlık
emekçilerinin yaşadığı sorunların
araştırılması ve hak ihlallerinin tespit edilmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzükün 104üncü ve 105'inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırılması
açılmasını arz ve talep ederiz.
1) Sibel
Yiğitalp (Diyarbakır)
2) İdris
Baluken (Diyarbakır)
3) Filiz
Kerestecioğlu Demir (İstanbul)
4) Garo Paylan (İstanbul)
5) Hüda Kaya (İstanbul)
6) Müslüm
Doğan (İzmir)
7) Ali Atalan (Mardin)
8) Erol Dora (Mardin)
9) Mithat
Sancar (Mardin)
10) Ahmet
Yıldırım (Muş)
11) Burcu Çelik
Özkan (Muş)
12) Besime
Konca (Siirt)
13) Kadri
Yıldırım (Siirt)
14) Aycan
İrmez (Şırnak)
15) Faysal
Sarıyıldız (Şırnak)
16) Ferhat Encu
(Şırnak)
17) Leyla
Birlik (Şırnak)
18) Dilek
Öcalan (Şanlıurfa)
19)
İbrahim Ayhan (Şanlıurfa)
20) Osman Baydemir
(Şanlıurfa)
21) Alican Önlü
(Tunceli)
22) Nadir
Yıldırım (Van)
23) Tuğba
Hezer Öztürk (Van)
Gerekçe:
16 Ağustostan bu yana 7
kentin 20 ilçesinde onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde 56 kez ilan
edilen sokağa çıkma yasakları toplamda 295 günü bulmuş
durumdadır. Hukuki bir dayanak olmaksızın ilan edilen
sokağa çıkma yasaklarıyla bütün hukuki değerler ayaklar
altına alınmaktadır. Devam eden bu süreçte birçok
sağlık kurumu, kolluk kuvvetleri tarafından karargâh olarak
kullanılmakta, bu bağlamda hem sağlık emekçilerinin
fiziksel mekânda sağlık hizmeti sunma hakkı hem de Anayasa
gereği yurttaşın sağlık hizmeti alma hakkı hiçe
sayılmaktadır. Bu durum beraberinde en temel hak olan yaşama
hakkının gasbına kadar uzanmaktadır. Buna ek olarak,
bazı sağlık emekçilerine de görev yaptıkları
binaları boşaltmaları, binaların kolluk güçleri
tarafından kullanılacağı bilgisinin sözlü olarak
iletildiği de tarafımıza ulaşmıştır. Türkiye'nin
de taraf olduğu ve savaş hukukunu düzenleyen Cenevre
sözleşmelerinden 12 Ağustos 1949 tarihli "Sağlık ve
Emniyet Mıntıkaları ve Mahallerine Müteallik Anlaşma
Projesine" göre, sağlık mıntıkalarına hiçbir
şekilde silahlı güçlerin girmemesi gerekmektedir. Yani
sağlık kurumlarının kolluk güçlerinin ablukasına
alınıp halkın sağlık hakkının engellenmesi
açıkça adı geçen sözleşmenin ihlalidir. Ayrıca
yasakların başladığı günden bu yana aile
sağlığı merkezlerinin hizmet verememesi sonucu gebe takibi,
aşı uygulaması, kronik hastalıkların takibi gibi
birçok koruyucu sağlık hizmeti uygulanamamaktadır. Süreç boyunca
eczanelerin çok kısıtlı hizmet vermesi ya da kapalı
olması sebebiyle de düzenli tıbbi tedavi alan hastaların
tedavileri aksamakta, bu da geri dönüşü olmayan fiziksel, ruhsal
hastalıkların oluşmasına hatta can kaybına neden
olmaktadır.
Halkın sağlık
hizmetine ulaşamamasının yanı sıra, sağlık
emekçilerinin görevlerini yapması da engellenmektedir. Hastanelere
başvuran yaralıların öncelikli olarak hayati bulgularına
bakılması gerekirken, kolluk güçlerinin müdahaleyi engelleyerek,
hastanın parmak izini alması, müdahale yapan sağlık
emekçisiyle ilgili tutanak tutması gibi uygulamaların
yapıldığı sağlık emekçileri tarafından ifade
edilmektedir.
Ambulansların
yaralıları almaya giderken yine kolluk güçleri tarafından
engellendiği de ifade edilenler arasındadır. Bu süreçte görevini
yapmaya çalışan sağlık emekçileri sadece engellenmemekte,
aynı zamanda darbedilmekte, tehdit edilmekte ve hatta öldürülmektedirler.
Sağlık emekçilerinden Eyüp Ergen, Şeyhmus Dursun ve Abdülaziz
Yural yaralılara yardım etmek isterken öldürülmüşlerdir.
Ayrıca son zamanlarda
yazılı ve görsel basında çıkan haberlerle,
yasağın olduğu bölgelerde görevini yapmaya çalışan
sağlık emekçilerinin, isimlerinin baş harfleri,
çalıştıkları bölümler ve sosyal medya hesapları yayımlanarak
da hedef gösterildikleri görülmektedir.
Tüm bunlara ek olarak
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu tarafından
yapılan açıklamayla, yasak ilan edilen bölgelerde görev yapan
sağlık emekçilerinin yirmi dört saatlik nöbetler şeklinde
değil, haftalık nöbetler şeklinde çalışacakları
duyurulmuştur. Bunun gerekçesi ise sokağa çıkma
yasağının olduğu bölgelerde hastane personelinin giriş
çıkışında sorun yaşanmaması olarak beyan
edilmiştir. Hukuksal dayanağı olmadan yapılan bu
açıklamaya ek olarak herhangi bir yazılı talimatla
resmîleştirilmeden hayata geçirilmiştir. Oysa Sağlık
Bakanlığı, personelinin çalışma
koşullarını, can güvenliğini ve yaşam hakkı
başta olmak üzere en temel insani haklarını güvence altına
alma konusunda sorumludur. Sağlık emekçileri, sokağa çıkma
yasağının bulunduğu bölgelerde yaşadıkları
ihlalleri ilk günden itibaren Sağlık Bakanlığına
bildirdiklerini ve sağlık hizmetlerine erişimin güvence
altına alınması için önlem alınmasını talep
ettiklerini de beyan etmişlerdir.
Bu nedenlerden hareketle,
savaş dâhil her koşulda yaşatma mücadelesi veren
sağlık emekçilerinin sorunlarının
araştırılması, yaşadıkları hak ihlallerinin
tespit edilmesi için Meclis çatısı altında acilen bir
araştırma komisyonu kurulmasını talep ederiz.
3.- HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, toplumsal cinsiyete
duyarlı bütçeleme konusunda örnek teşkil eden ülkelerin
politikalarının ve uygulama çalışmalarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/359)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Toplumsal cinsiyete
duyarlı bütçeleme konusunda örnek teşkil eden ülkelerin
politikalarının ve uygulama çalışmalarının
sonuçlarıyla birlikte incelenmesi, toplumsal cinsiyete duyarlı
bütçeleme politikalarının kadın-erkek eşitliğini
sağlamadaki etkisinin araştırılması, Türkiye'de
toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin önündeki en büyük engel olan
merkeziyetçi yapının etkilerinin incelenmesi ve toplumsal cinsiyete
duyarlı bütçelemenin nasıl yapılabileceği konularında
bu alanda çalışan kadın örgütleriyle ve yerel yönetimlerden
uzmanlarla beraber çalışarak ortaya konması amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini arz ederiz.
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
HDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlanması için devletin her alanda bu eşitliği
sağlama yönünde politikalar üretmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, yani
toplumun kolektif ihtiyaçlarını karşılamak için planlanan
ulusal bütçenin, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik sistemi,
istihdam, ulaşım başta olmak üzere tüm alanlarda cinsiyetler
arası eşitsizliği ortadan kaldıracak biçimde
planlanmadığı takdirde kadına yönelik
ayrımcılığın önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Bu
bağlamda, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme yöntemi
kadınların istihdam, eğitim, sağlık, siyasete
katılım gibi alanlarda yaşadıkları ayrımcılıkla
mücadelede en etkili yöntemlerden biri olarak ortaya çıkmaktadır.
Böyle bir bütçelemeye geçilmesi, toplumun yarısını
oluşturan kadınların eğitimden sağlığa,
refah düzeyinin artmasına vesile olup toplumsal olarak eşitlikçi ve
demokratik bir anlayışın sağlanmasında da etkili
olacaktır.
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme, kaba bir
yöntemle kadına özgü bütçe ayrılması ya da kadın ve erkek
için eşit bütçe harcanması anlamına gelmemektedir. Diğer
ülkelere baktığımızda, örneğin toplumsal cinsiyete
duyarlı bütçelemede en başarılı ülkelerden biri olan
İsveç'te ayrı bir Eşitlik Bakanlığı bulunmakta
olup bu Bakanlık cinsiyet eşitliği kıstasını
diğer bütün bakanlıkların uygulamasının da garantörü
durumundadır. İngiltere'deyse bütçe görüşmelerinde her türlü
ekonomik, sosyal, kültürel alan cinsiyete dayalı bir analizle rapor
edilmektedir ve bu analizler sonucunda, örneğin, istihdam için
ayrılan bütçenin yüzde 95'i kadınların istihdamının
artırılması için kullanılabilmektedir. Bunların
yanı sıra, 12 Avrupa ülkesi daha 2003 yılında toplumsal
cinsiyete duyarlı bütçeleme politikalarını kabul ederek
uygulamaya geçirmiştir. Türkiye'deyse sadece kısıtlı
sayıdaki projeler dışında bir gelişme
olmadığı ortadadır. Oysaki kadın odaklı
bütçelemenin yerel yönetimlerde uygulanması yerelden inşa edilecek
cinsiyet eşitliği perspektifi açısından önceliklendirilmelidir.
Kadınların
farklı yerellerde birbirinden farklı ihtiyaçlarını
görebilen, eşitlik ilkesine hizmet edebilecek bir bütçe ancak yerelden
inşa edilebilir. Bu anlamda, Demokratik Bölgeler Partisinin belediyeleri
ilkesel olarak tüm yerel bütçe süreçlerinde kadın odaklı bütçelemeyi
esas almıştır ve harcama ile hizmet üretiminde kadın
önceliğine göre politikalar ve projeler geliştirmektedir. Böylelikle,
kadınlara yönelik yaşam evlerinin açılması, kadın
istihdamının desteklenmesi için ücretsiz kreşlerin açılması,
kadınların görünmeyen emeğini görünür hâle getirmek amaçlı
kooperatiflerin açılması gibi uygulamalar hayata geçirilmiştir.
Fakat, Türkiye'de yerel bütçelemenin merkezî yapıya katı bir biçimde
bağlı olması DBP belediyeleri başta olmak üzere bazı belediyelerde
uygulanan toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin (TCDB) önünde çok büyük
bir engel teşkil etmektedir. Bu engellerin aşılabilmesi için
ademimerkeziyetçi bir siyasi ve idari yapının benimsendiği bir
yönetim anlayışının geliştirilmesi elzemdir.
Toplumsal cinsiyete
duyarlı bütçelemenin etkin bir şekilde yapıldığı
Avustralya, Hindistan gibi ülkeler incelendiğinde, yerinden yönetim
anlayışının benimsendiği dikkat çekmektedir. Cinsiyet
eşitliğinin sağlanması için bu anlayışın
kalkınma planlarının temel ilkesi olarak benimsenmesi
gerekmektedir.
TCDB'nin somut
uygulamaları düzenlenirken kamu kaynaklarının
dağılımında önceliklerin yeniden belirlenmesi esastır.
Bunun için bütçeye özel önlem kalemleri eklenmesi ve uygulama
sonuçlarının bağımsız izleme mekanizmalarıyla
sürekli değerlendirilerek denetlenmesi gibi yöntemler en yaygın
uygulamalardır. Tüm bunların uygulanmasıyla sadece bütçe
konusunda cinsiyet eşitliği sağlanmış olmayacak,
aynı zamanda kadın yoksulluğunun azaltılması,
cinsiyete duyarlı yaklaşımın sağlanması, ekonomik
üretkenliğin ve şeffaflığın artması da mümkün
olabilecektir.
Bu bağlamda, TCDB
konusunda örnek teşkil eden ülkelerdeki politikaların ve
çalışmaların nasıl uygulandığının
sonuçlarıyla birlikte incelenmesi, TCDB politikalarının
kadın-erkek eşitliğini sağlamadaki etkisinin
araştırılması, Türkiye'de merkezî ve yerel bütçe
çalışmalarında TCDBnin nasıl yapılabileceği
konusunda bu alanda uzman kişilerle çalışarak ortaya
konması için bir Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını teklif ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.28
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Ömer SERDAR
(Elâzığ)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 2 adet tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
A) Tezkereler (Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Ankara Milletvekili ve Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonu Başkanı Emrullah İşler'in,
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ve Cezayir
Millî Arşivler Genel Müdürlüğü iş birliğiyle 9-10
Kasım 2016 tarihlerinde Cezayir'in Becaya şehrinde düzenlenecek olan
"Osmanlı Döneminde Cezayir" adlı arşiv sergisi ve
seminere katılmasına ilişkin tezkeresi (3/852)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü ve Cezayir Millî Arşivler Genel
Müdürlüğü iş birliğiyle 9-10 Kasım 2016 tarihlerinde
Cezayir'in Becaya şehrinde "Osmanlı Döneminde Cezayir"
adlı arşiv sergisi ve seminer düzenlenecektir.
Söz konusu programa Ankara
Milletvekili ve Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı
Profesör Doktor Emrullah İşler'in katılması hususu,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un
9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Meclis
tezkeresini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Birliği Konseyi Slovakya
dönem başkanlığında 1-2 Aralık 2016 tarihlerinde
Slovakya'nın başkenti Bratislava'da düzenlenecek olan Enerji
Birliği Hakkında Ekonomik İşler Komiteleri
Başkanları Toplantısına katılım
sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/853)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Birliği Konseyi
Slovakya Dönem Başkanlığında 1-2 Aralık 2016
tarihlerinde Slovakya'nın başkenti Bratislava'da "Enerji
Birliği hakkında Ekonomik İşler Komiteleri
Başkanları Toplantısı" düzenlenecektir.
Söz konusu konferansa
katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Böylece, alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan
669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname (1/751) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan
Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlayacağız.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzükün
128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (S. Sayısı: 419) (x)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 419 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu kanun hükmünde kararname İç Tüzükün
91inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu
nedenle, kanun hükmünde kararname, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp
maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek
ve bölümlerinde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Kanun hükmünde kararnamenin
tümü üzerinde söz isteyen gruplar adına ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Ustaya aittir.
Buyurun Sayın Usta. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, bizleri izleyen değerli Türk milleti;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, ben 669
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
15 Temmuzda Türkiye belki de
tarihinde hiç görülmemiş bir darbe girişimiyle, bir ihanet
girişimiyle karşı karşıya kalmıştır.
Bunu hepimiz biliyoruz ve kabul ediyoruz elbette ki. Biz bunu ülkeye bir
işgal girişimi olarak görüyoruz ve bu sadece aslında
seçilmiş Hükûmete karşı değil, milletin tamamına ve
devlete karşı yapılmış bir girişimdir.
Dolayısıyla, bu kapsamda FETÖyle yapılan mücadeleyi, bu terör
örgütüyle yapılan mücadeleyi elbette destekliyoruz. OHALi de bu çerçevede
destekledik. Türkiye olağanüstü şartlardan geçiyor; olağanüstü
şartlarda da bazı şeylerin, olağanüstü uygulamaların
olması tabii ki normal.
Gelişmeler şunu
gösterdi: FETÖyle PKK aynı kaynaktan besleniyor, aynı merkezlerden
yönetilen terör örgütleridir. PKK eylemleriyle FETÖnün 15 Temmuzda
başaramadığı çözülmeyi tamamlamak istiyor. Durum böyle
olunca, Türkiye aslında beka düzeyinde ciddi risklerle karşı
karşıyadır. Öyleyse bu mücadelenin başarılı
olabilmesi için mücadelenin doğru yapılması lazım. Ben
bugünkü konuşmamı da bu mücadeleyi nasıl yaparsak doğru bir
mücadele yapmış oluruz ve netice alabiliriz, bununla ilgili olarak,
daha çok bunun üzerinde yoğunlaştırmak istiyorum.
Bana
göre, Hükûmet FETÖyle mücadelede stratejik bir hata yaptı. Bu hata
Mücadeleye yani bu darbe girişimi sonrasında FETÖyü temizleme
mücadelesine üst düzeyden başlaması gerekirken en alt düzeye inerek
bir mücadele sistemi benimsedi ve bugün, belki de sayısı 200 bini bulan
kamu görevlisi veya özel sektörde çalışan, bu FETÖnün
değişik birimlerinde çalışan insanlar ya açığa
alındı ya ihraç edildi veya okulları kapatıldı.
Dolayısıyla,
bir defa, adalet sistemi ciddi yük altına girdi ve şu anda işler
yürümez hâle geldi. Bakın, Türkiye'de normal adalet sistemi
çalışmıyor, hatta FETÖyle yapılan mücadele
kapsamındaki işler de hiçbir şekilde çalışmıyor
çünkü iş arttı, diğer taraftan da baktığımızda
aslında, aktif olarak çalışan hâkim savcıların da
belki yarıya yakını veya üçte 1i civarında, üçte 1inden
biraz fazlası bu kapsamda açığa alındı, ihraç edildi.
Tabii, bunlar haklı uygulamalarsa buna bir diyeceğimiz yok.
Dolayısıyla
stratejik hata dediğim şuydu: Buna tepeden başlayıp
aşağı doğru, önce kritik birimleri halledip daha sonra daha
alt düzeylere inilmesi, işin uygulanabilirliği açısından
çok daha doğru olacaktı. Bir defa, şu konuda bizim irademiz çok
net, bunu Sayın Genel Başkanımız da defalarca ifade etti:
Suçu sabit görülenler, FETÖyle irtibatı ve iltisakı bulunanlar,
şüphesiz devletin hiçbir kademesinde bulundurulmasın, bunların
tamamı temizlensin. Ancak bunun yapılabilmesi için,
mağduriyetlerin oluşmaması için de sağlıklı bir
soruşturma yapılmalıdır. Yeteri kadar soruşturma
yapılmadan kimsenin itibarı zedelenmemelidir.
Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisinin bu yapıyla hiçbir zaman yolu kesişmedi.
Bu yapının geçmişine şöyle bir
baktığımızda bunun bir cemaat olarak
adlandırıldığı dönem var, hatta şu anda
teröristbaşı olarak adlandırdığımız
başındaki kişinin Muhterem Hoca Efendi olarak
adlandırıldığı bir dönem var, daha sonra paralel
devlet yapılanması, şimdi de FETÖ şekline geldi. Herkes
biliyor ki, Milliyetçi Hareket Partisinin bu yapıyla hiçbir zaman yolu kesişmedi,
hatta Sayın Genel Başkanımız geçmişte defalarca bu
yapıyla ilgili olarak uyarılarda bulundu. Mesela 2011
yılında Fetullah Gülenin Türkiyeye getirtilmesi gerektiğini,
bu yapının faaliyetlerinin durdurulması gerektiğini veya
askıya alınması gerektiğini söylediğinde eğer
devlet veya o gün Hükûmeti yönetenler bize karşı
çıkmasaydı, bu uyarılara kulak tıkanmasaydı belki
Türkiye bu kadar beka düzeyinde risklerle karşı karşıya
kalmayacaktı. Bunları, geçmişi karıştırıp
birtakım suçlular bulmak için söylemiyorum. Önümüzde de bundan sonraki
günlerde de benzer risklerle karşılaşmamak için bu tespitlerin
yapılmasının doğru olduğunu ve gerekli olduğunu
düşündüğüm için ifade ettim.
Şimdi, FETÖyle
mücadelede kim zafiyet gösterdiyse bir bir ortaya çıkarmalı. Bunlar
ister sivil bürokraside olsun ister askerî bürokraside olsun, siyaset
dünyasında olsun, kasıt ve ihmali olanlar tespit edilmeli ve
cezası neyse en ağır şekilde
cezalandırılmalı. Bunu bu ülkenin güveni ve huzuru için bir
zaruret olarak görüyoruz. Yıllardır vatansever gençler işsiz
gezerken FETÖcüleri askerî ve sivil bürokrasiye yerleştirenler mutlaka
kanun önünde hesap vermelidirler ve bu çerçevede FETÖyle mücadele en sert
şekilde sürdürülmeli, hiçbir şekilde sulandırılmamalı,
esnetilmemeli, gevşetilmemelidir. Tabii ki bu mücadeleyi yaparken
belirlediğimiz yöntem hukuki olmalıdır, hukuk egemen
olmalıdır. İstismar olacak diye mağduriyet
yaratılmamalıdır. Önümüzdeki on yılları ipotek
altına alacak şekilde devlete küslüğe neden olunmamalıdır
yapılan uygulamalarla.
Şimdi, birçok kamu
görevlisi görevden uzaklaştırıldı, ihraç edildi ama şu
durum çok önemli bence: Birçok insan, birçok insan değil, belki
tamamına yakını neyle suçlandığını bilmiyor
ve daha da kötüsü bunlara savunma hakkı verilmiyor. Savunma hakkı
verilmediği zaman yapılacak soruşturmada da gerçeğin
çıkartılması mümkün olmayacaktır. İnsanlar
kendilerinin neyle suçlandığını bilmeden kendi
suçsuzluklarını anlatmaya, ifade etmeye çalışıyorlar.
Dolayısıyla, itiraz dilekçelerinden de bu anlamda çok fazla sonuç
alınamayacaktır. Bakın, bu mücadele yöntemi gerçek FETÖcülerin,
kripto FETÖcülerin ellerini ovuşturmalarına neden olacak bir
uygulamadır. Bu, şu anda belki iş başında olan gerçek,
kripto darbecileri -çünkü bunlarla ilgili de ciddi iddialar var- sevindirecek bir
durumdur. İnsanlara savunma hakkı vermemiz lazım ve
insanların neyle suçlandığını bilmemiz lazım,
sağlıklı soruşturmalar yapılması lazım.
Dolayısıyla, mücadeleye zarar vermeden bu işi sürdürmemiz
gerekiyor.
Bu mücadelede suçun
şahsiliği ilkesi hiçe sayılıyor. Elimizde yüzlerce örnek
var, ben şimdi bunlarla sizleri meşgul etmek istemiyorum. Yani bir
şekilde karısı suçlu, kocasını da işten
atıyorsunuz; çocuklarını ilaçsız bırakıyoruz.
Böyle uygulamalar olmaz. Yani 3 milyon Suriyeliye ki doğrudur- yani
ilacını verirken her türlü barınmasını verirken kendi
insanımızın, babası suça karıştı diye daha
suçu sabit görülmüş falan da değil, isterse suçlu olsun-
çocuğunu ilaçsız bırakmaya devletin hakkı yoktur.
Bunları yaptığımız zaman işte gerçek FETÖcüler
bu olanlara sevinecektir ve bu ülkenin karışmasından onlar
menfaat elde edeceklerdir.
Adil yargılanmaya
aykırı uygulamalar var. Bir defa bu gizli tanık ifadeleri tam
bir sıkıntı yaratmaya başladı. İfadeye
çağrılanlar veya içeriye alınanlar zorlanıyor. Gizli
tanıklar var, işte 5 kişinin, 10 kişinin ismini ver
deniliyor ve burada ciddi iftiralar atılıyor. Geçmişte ihbar
mektuplarından doğan mağduriyetlerin,
sıkıntıların şimdi gizli tanıklarla
doğduğunu, bu gizli tanıkların tam bir iftira makinesine
döndüğünü görüyoruz.
Şimdi, avukatlarla
ilgili uygulamalarda, mesela ben Samsuna da gittim, bana orada da
anlattılar, başka yerlerden de geliyor. Avukatlar bir defa müvekkille
görüşmek için dört-beş saat sıra bekliyor, sadece on beş
dakika görüşüyorlar. Tutuklu, haklarını bilmiyor, avukatlara
taraf muamelesi yapılıyor. Avukatlara yaka mikrofonu, üstte kamera
var. Mesela Samsunda aynı uygulama, IŞİDden tutuklu olanlar
var, PKKdan tutuklu olan sanıklar var, o uygulama yapılmıyor.
Diyorlar ki bizim Samsundaki avukatlar mesela, Savunma hakkımız
sınırlanıyor. diye dava açacaklar ve yarın
uluslararası mahkemede bunların hepsi kazanacak. Şimdi bunu
yapmaya hakkımız var mı bizim? Yani biz
cezalandırılsın diyoruz yani FETÖyle mücadelenin en sert
şekilde yapılmasını isteyen bir siyasi partinin
temsilcisiyim ben. Ama bunu yaparken ülkemizin geleceğini riske
atmamamız lazım ve haklı olduğumuz meselede haksız
duruma düşmememiz lazım. Bütün bu eleştirilerim o nedenledir.
Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde maalesef, ülkemizin uluslararası
mahkemelerde ciddi tazminatlarla karşı karşıya kalma riski
vardır. Bu konuda ben uygulayıcıların dikkatini çekmek
istiyorum.
Şimdi, memurlar neyle
suçlandığını bilmeden itiraz ediyorlar ve suçsuzluğunu
ispat etmeye çalışıyorlar. İtirazların dikkatlice
incelenmesi gerekir ve hatadan en hızlı şekilde dönülmesi
gerekir. Mesela, temize çıkmış insanlarla ilgili olarak dahi,
onlar açığa alındıysa başlatılma işlemini
maalesef bugün kurum yöneticileri yapmıyor; bu da ayrıca bir
mağduriyete neden oluyor. Sürekli artan mağduriyet ve
şikâyetleri etraflıca incelemeden insanları açlığa ve
çaresizliğe itmek İslami ve insani hiçbir değerle
bağdaşmayacaktır elbette.
Şimdi, diğer
taraftan da hiçbir suça bulaşmamış insanlar var. Belki bu
yapıyla bir şekilde -hani Sayın Cumhurbaşkanının
ifadesiyle- ibadet düzeyinde ilişkisi olmuş insanlar olabilir.
Nasıl ki, Hükûmet Biz kandırıldık. dedi, tövbe etti,
pişman oldu, bu insanlara da belki bu anlamda bir pişman olma
hakkı tanımak lazım. Dolayısıyla, suça
bulaşmamış vatandaşlara bu imkânın verilmesi bu
sayıyı azaltacak, toplumda da barışı sağlayacak
önemli bir husustur. Dolayısıyla, kaybetmek kolay, kazanmak zordur;
bizim kazanmaya çalışan tarafta olmamız lazım. İhanet
edenler ayıklanmalı, FETÖyle bağlantısı olanlar
kaçtıkları yere kadar kovalanmalı ama -Sayın Genel Başkanımızın
ifadesiyle- eften püften nedenlerle, cılız ve ucuz suçlamalarla
iktidar gücünü kötüye kullanmaktan da kesinlikle uzak durulmalıdır.
Kripto FETÖcülerin hâlâ
görevde bulunduğu, iftiralarla çok sayıda kamu görevlisinin
memuriyetten atılmalarını sağlayarak sürdürülen mücadeleyi
savsaklamak amacında oldukları çok sık dile getirilmektedir; bu
iddianın doğru olup olmadığı süratle
açıklığa kavuşturulmalıdır.
Bu mücadele esnasında ne
kadar çok hata yapılırsa milletin birliği ve FETÖyle mücadeleye
verdiği destek azalacaktır; bundan da şiddetle
kaçınmamız gerekir. Türk milleti -yani iftiharla söyleyebiliriz- 15
Temmuz hain darbe girişimine tek yürek olarak karşı
durmuştur. Bu birlikteliği zedeleyecek uygulamalardan
kurumlarımızın kaçınması lazım,
kurumlarımızı da bu anlamda uyarmamız lazım. Hükûmetin
de bu anlamda görevi olduğunu ifade etmek isterim.
Hukuk herkese eşit
uygulanmalı, aynı ölçü ve dozajda etkisini göstermelidir. Hukukun
üstünlüğüne bağlıysak başka türlüsünü düşünmek zaten
imkânsızdır. Bir terör örgütüyle mücadelede hatırlı ve
iktidara yakın olmak hiç kimseye avantaj sağlamamalı, korumaya
almamalıdır. Kimin byLocku varsa deşifre edilmeli, kim FETÖye
yardım ve yataklık yapmışsa gereği eksiksiz ve sonuna
kadar yapılmalıdır. Adalet yerini bulmadan, hak ve hukuka
saygı duyulmadan Türkiyenin güvencede olması, millî güvenliğini
tesis etmesi düşünülemeyecektir; byLocku kullananların sıfat ve
görevi ne olursa olsun, üstüne gitmek siyasetin namus borcudur. Gizlenmiş
abi ve ablaların saklandıkları delikten
çıkarılmaları, Pensilvanyadaki teröristbaşının
ABDyi ikna ederek ülkemize getirilmesi Hükûmetin tarihî nitelikli bir
görevidir. Bunu yaparken de diplomasi, hukuki delillerle güçlendirilmelidir. Yurtta
sulh konseyi başta olmak üzere, FETÖ tümüyle, tüm organ ve
unsurlarıyla ortaya çıkarılarak
cezalandırılmalıdır.
15 Temmuz darbesinin siyasi
kadroları ve FETÖnün siyasi bağlantıları, siyaset kurumu
içindeki unsurları ve uzantıları esrarını
korumaktadır. Bu konuda hiçbir gelişme kaydedilmemesi, bunların
hâlâ aydınlığa kavuşturulmamış olması çok
vahimdir, çok manidardır ve izaha muhtaç koskoca bir garabettir. Bunlar
açığa çıkartılmadan ne FETÖ anlaşılabilecek ne de
15 Temmuz darbe girişimi tüm yönleriyle aydınlanabilecektir. Siyasi
ayaklar ortaya çıkarılmadan FETÖyle mücadele topal kalacak, bu habis
terör örgütünün kökünün kazınması mümkün olmayacaktır. Türkiye,
herkesin küçük siyasi hesapları bir tarafa bırakarak millî sorumluluk
anlayışı içinde hareket etmesini zorunlu kılan
karanlık bir döneme girmiştir. Bu da, aynı zamanda burada
yapılacak uygulamalar yani siyasi kanatta yapılacak uygulamalar
Hükûmetin samimiyet testi olacaktır.
Diğer taraftan, FETÖyle
mücadelede kurumların yaptığı uygulamalarda bir standart da
yok. Buralarda farklı kurumlar farklı uygulamalar yapıyor.
Bunların detaylarına girmek istemiyorum, vaktim çok azaldı.
Burada da bir uygulama birliğinin sağlanması gerekiyor.
Haksız yere ekmeği
elinden alınan, başka yerde çalışmasına izin
verilmeyen insana suç işlemekten başka seçenek
bırakılmamaktadır. Burası çok önemlidir arkadaşlar.
Yani, dolayısıyla, insanlara doğru müdahale yapmamız
lazım, bunlara savunma hakkı vermemiz lazım, suçu olan kimse
cezalandırılsın. Suçun şahsilik ilkesinden hiçbir
şekilde ayrılmayalım ama suçsuz insanlar
cezalandırılıp ekmeksiz bırakılarak bunları terör
örgütlerinin kucağına itmememiz gerekir.
Diğer bir
husus da -çok yakinen gördüğümüz örnekler var, eğer bizden istenirse
biz bunları ayrıca verebiliriz- bazı kurum yöneticileri kendi
komplekslerini, kendi sıkıntılarını, geçmişte
FETÖyle kendi bağlantılarını kapatmak için suçsuz
insanların canlarını yakıyor. Bunları çok acı
acı bildiğimiz, tanıdığımız kurumlarda
görüyoruz. Kim ne kadar fazla bağırıyorsa bilin ki onda FETÖyle
irtibat var demektir. Bunu çok acı bir şekilde yani kurum
yöneticileri düzeyinde, belki de siyaset düzeyinde görüyoruz.
Şimdi,
tabii, bu işin bir de siyaset, ticaret ve iş dünyasına
yansımaları var. Yine, eften püften nedenlerle, geçmişte bir
dernek üyesi oldu diye -bu dernekler nihayetinde kapatılmış
dernekler değil, bunlar yasal olarak faaliyetlerini sürdüren dernekler-
bazı firmaların itibarları zedelenmekte, yetkilileri içeri
alınmaktadır.
Elbette
finansal destek sağlıyorsa FETÖye, bu terör örgütüne, onlarla ilgili
en sert şekilde mücadele yapılsın. Ancak, sadece bir dernek
üyeliği var diye
Ve üç beş yıl önce dernek üyeliğinden
çıkmış kendisi -bununla ilgili örnekler var elimizde- fakat
dernek silmemiş üyeliğini, şimdi onun üzerine müfettiş
gönderiyoruz. Bu uygulamalar bu ülkeye, bu ülkenin firmalarına zarar
verecektir, ciddi ekonomik sıkıntılara da neden olacaktır.
Burada yani firmalar konusunda da çok dikkatli davranmamız gerekiyor.
Ondan sonra böyle bir ortamda elbette ki yatırım yapılması
imkânı olmayacaktır.
Şimdi, bu
görüştüğümüz kanun hükmünde kararname büyük ölçüde işin askeriye
tarafıyla ilgili düzenlemeler yapıyor. Bir defa, ordu bizim
milletimiz açısından çok önemlidir, Türk milleti için silahlı
kuvvetlerden öte bir anlam taşımaktadır.
Her biri
şanlı tarihimizin bir halkası olan devletlerimizin hepsinin de
kurucu unsuru ordu olmuş, toprağı vatan kılmış,
devleti milletin üzerine yıkılmaz bir çatı gibi inşa
etmiştir. Varlığımızı varlığına
adadığımız Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşu
olağanüstü şartlarda gerçekleşmiş, burada da ana rolü yine
ordumuz üstlenmiştir.
Türk tarihi bir
bütündür, Türk devleti tektir. İşte, o yüzden Türk Silahlı
Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak Büyük Hun İmparatoru Mete
Hanın tahta çıkış tarihi olan milattan önce 209
yılı esas alınmıştır. Zira, hanlar hanı Mete
Han, günümüzde her ordu tarafından kullanılmakta olan sistemi
geliştiren ve uygulayan kişidir ve ne mutlu ki Türktür, ne mutlu ki
bizim atamızdır.
Bu necip
milletin İslamiyetle şereflenmesini müteakip şanlı
ordumuzda Peygamber ocağı sıfatını kazanmış
Mehmetlerimiz huduttan hududa, meydandan meydana, zaferden zafere
koşmuştur.
Milletimizin ve
devletimizin karşısına mertçe çıkamayan zalimlerin
asimetrik yollara başvurması, millî kurumlarımızı
zayıflatarak bizi mağlup etmek istemeleri yeni bir durum
değildir. Tarihin her döneminde bu maksatla çeşitli sızma ve
girişimler olmuştur. Nitekim, 15 Temmuz da bunlardan bir tanesidir.
Ancak burada, devlet, refleks ve tepkilerle değil, sabırla ve aklıselimle
idare olunmak durumundadır. Ordumuzu var eden kurumları ortadan
kaldırmak, devletimizin temeline dinamit koymakla aynı anlama
gelecektir. Her uçak kalkan, her tank çıkan, her top çıkan
kışlanın kapısına kilit vurmak, bütün suçu taşa
toprağa, demire çeliğe, betona yüklemek bir gafleti ifade etmektedir.
Askeri
itibarsızlaştırmak, kalkışmanın
başarısız olmasını sağlayan şanlı
ordumuza haksızlık etmek anlamına gelecektir.
Unutulmamalıdır ki bu kurumlarda hainlerden sayıca katbekat
fazla olan aslanlar yetişmiş, işte bu aslanlar millî iradenin
hilafına değil, lehine tavır koymuşlardır. Tabii ki
bizim ordumuzun ve askerimizin itibarına sahip
çıktığımız kadar da tepeden tırnağa
askerimiz de, ordumuz da kendi itibarına sahip çıkmak
durumundadır.
Ordunun sivil
denetime açılması bir yoldur; kurumlara giriş
şartlarının, eğitim usul ve esaslarının yeniden
belirlenmesi bir yoldur; müfredatın değiştirilmesi, aksayan
düzenin ıslah edilmesi ve denetimin etkinleştirilmesi, yönetimi
geliştirme anlamında askerî eğitim kurumlarında süreklilik
arz etmesi gereken bir durumdur ancak bu kurumları doğrudan kapatmak
doğru bir yol değildir. Alelacele, panik hâlinde alınan
kararlar, tepkisellikten başka bir anlam ifade etmeyecektir. Çözüm için
atıldığı düşünülen bu adımlar daha büyük sorunlar
yaratabilecektir.
Mesele sistem
değil, yönetim sorunudur. Yönetimden kaynaklanan sorunları görmeyerek
yönetim zafiyetlerinin üstünü örtmek ve Sistem sorun üretiyor. diyerek
sorumluluğu başka yerlere atmak yanlış bir
davranış olacaktır. Bize göre, asker-sivil-hükûmet
ilişkilerinde, TSKnın sivil denetime ilişkin
mekanizmalarında eksiklik ve yanlış giden işler vardır
ancak bunun, tüm tarafların katılımıyla ve ortak
akılla giderilmesi, aceleye getirilmemesi gerekmektedir.
Türk
Silahlı Kuvvetleri, kuvvetleriyle birlikte bir bütündür ve
komutanları Genelkurmay Başkanıdır. Dolayısıyla,
TSKnın parçalanması, bağlılık karmaşası
yaratılması, TSKnın dinamik yapısını
hantallaştıracak bir bürokratik yapı ortaya
çıkaracaktır. Gücü dağıtmak yerine tahkim etmek yerinde
olacaktır. Şayet karar alma aşamasında bir sivil
katılım öngörülüyorsa ya da bu eksiklik giderilmek isteniyorsa Askerî
Şûra yapısındaki değişim yeterlidir. Kuvvet
komutanlıklarının bağlılığındaki çok
başlılık uygulamada ciddi sıkıntılara yol
açacaktır.
Diğer taraftan, askerî
okulların kapatılması ve öğrencilerin, hatta mezun
olanların TSK yerine bambaşka bir üniversiteyle
ilişkilendirilmeleri haksızlık ve adaletsizliktir. Bunların
içinde şayet teröre bulaşmış olanlar varsa ya da liseye
veya akademiye girişlerinde usulsüzlük tespit edilmişse bunların
hesabı sorulmalı ve bu gençler ayıklanmalıdır ancak
aksi takdirde, toptancı bir yaklaşımla hepsinin mağdur
edilmesi kabul edilemeyecek bir durumdur.
Özetle, arkadaşlar,
hukuk içerisinde kalarak FETÖyle mücadeleyi en etkin şekilde sürdürmemiz
gereğine inanıyorum ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Usta.
Gruplar adına ikinci
söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü
Bozkurta aittir.
Buyurun Sayın Bozkurt. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA HÜSNÜ
BOZKURT (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bilinen yasa gücünde kararnameyle
ilgili söz aldım, grubumuzun görüşlerini aktaracağım.
Tabii, 15 Temmuz, sizin
söylediğiniz gibi klasik bir askerî darbe değil. 15 Temmuz, o gece
saat 23.00 sularında Başbakan Sayın Binali
Yıldırımın dediği gibi, ordu içinde küçük bir grubun
isyan hareketi, ordu içinde küçük bir grubun kalkışması. Bunu
daha sonra darbe olarak tanımlamayı Sayın
Cumhurbaşkanınız uygun gördü çünkü Allahın lütfu
olmalıydı ve başkanlık yolunun kapısını
açmalıydı.
Şimdi, biz 15 Temmuzdan
beri, dört aydır bu darbenin liderini hâlâ bilmiyoruz. Adil Öksüz diye
bir adamın adını ortaya attınız, nerede olduğu
meçhul. Şimdi bir Kemal Baymaz mı, Batmaz mı ne, bir
şey çıktı; o da meçhul. Bu hareketten sonra, 20 Temmuz günü
olağanüstü hâl ilan ettiniz, ondan beri de ülkeyi kanun hükmünde
kararnamelerle yönetiyorsunuz. Bugün de onlardan birini görüşüyoruz.
Sevgili milletvekilleri, bu
görüştüğümüz yasa gücünde kararname ordumuzu yeniden düzenliyor.
Hangi orduyu? İki bin yıllık yazılı geleneği olan
orduyu düzenliyor. Yani, sınırlarını İngiliz emperyalizminin
çizdiği herhangi bir Orta Doğu devletinin ordusunu değil, dört
bin yıllık geleneği olan ve iki bin yüz yıllık
yazılı tarihi olan Türk ordusunu yeniden düzenliyorsunuz. Ne
yaptınız? Genelkurmayı Cumhurbaşkanlığına,
Yüksek Askerî Şûrayı Başbakana, kuvvet komutanlıkları
Millî Savunma Bakanlığına, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
İçişleri Bakanına, okulları Millî Eğitim
Bakanına, hastaneleri -yok edilmiş, askerî tababeti yok-
Sağlık Bakanlığına ve yargısı da Adalet
Bakanlığına... Yediye böldünüz orduyu, hiçbir komuta
bütünlüğü bırakmadınız ve bu ordu şimdi Suriyede
savaşıyor. Musulda hem harekâtın içinde hem masada
olacağız. diyorsunuz.
Bu ordunun üniforması
arkadaşlar -o üniformayı yirmi yıl giymiş bir eski asker
olarak söylüyorum- rastgele bir üniforma değildir; hatırlatmak
isterim bu Mecliste şu anda bulunan, bulunmayan bütün milletvekillerine ve
Sayın Cumhurbaşkanı dâhil bütün yetkililere, o ordunun
üniforması Yarbay Reşat Beyin üniformasıdır. Kimdir? 1922
Ağustosunda Çiğiltepeyi söz verdiği saatte
alamadığı için tabancasını şakağına
dayayıp çeken Yarbay Reşat Çiğiltepenin üniformasıdır
o üniforma. O üniforma Mohaçtan geliyor, Malazgirtten geliyor. O üniformada
Sakaryanın, İnönünün, Dumlupınarın tozu, kanı, teri
var. O üniforma Mareşal Çakmakın, o üniforma İsmet
Paşanın, o üniforma Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
üniformasıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın ne yaptınız o üniformaya arkadaşlar, bakın. Türk
ordusunun generallerine potansiyel terörist muamelesi yaptınız,
Anıtkabirin kapısında astsubaylara dedektörle paşa
arattınız. O paşalar kim biliyor musunuz? Size taarruz etmeyi
değil, ölmeyi emrediyorum. diyen ve kurşunun üzerine koşarak
giden Türk ordusunun paşaları.
Şimdi,
başkumandanlık ya da başkomutanlık söylemekle olmuyor arkadaşlar,
tamam? Başkumandan dediğin, başkomutan dediğin adam
ordunun paşasına güvenmiyorsa, geçmiş olsun. Böyle bir ordu
olmaz.
Bakın, Mustafa Kemal
Paşa -benim, Atatürk demememin sebebi, Mustafa Kemal Paşa o tarihte
Atatürk olmadı henüz de ondan yoksa söylemekten çekinmiyorum- 27 Temmuz
1920 akşamı Afyonkarahisara gelir, 31 Temmuz 1920de
Afyonkarahisarda subaylarla bir toplantı yapar, der ki: Efendiler,
dünyada hayat için, insanca yaşamak için istiklal lazımdır. İstiklal
sahibi olmak için haizikuvvet olmak, bunun mevcudiyetini ispat etmek ve kuvvet
bulundurmak lazımdır. Kuvvet ordudur. Ordunun menbaıhayatı
ve sadakati, istiklali takdir eden milletin, kuvvetin lüzumuna olan
imanıvicdanisidir. Arkadaşlar, siz milletin imanıvicdanisini
yani vicdanındaki imanı zedelediniz subaylarını bu duruma
düşürerek.
Sevgili kardeşlerim, ne
diyor bakın Mustafa Kemal: İngilizler milletimizi istiklalden mahrum
etmek için, pek tabii olarak, evvela onu ordudan mahrum etme çarelerine
tevessül ettiler. Bunun için ordumuzun zabitanını tezyif ettiler,
zelil ettiler.
Sevgili kardeşlerim,
diyor ki Mustafa Kemal: Ordu arkadaşlar, ancak zabitan heyeti sayesinde
ordudur. O hâlde, zabitanımız, düşmanlarımız
tarafından yıkılmak istenilen ordumuzu mutlaka ve behemahâl
koruyacaktır.
Bakın, son olarak,
şöyle bitiriyor Mustafa Kemal: Hayatında bir an olsa bile zabitlik
etmiş, zabitlik izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü kabul
etmiş bir insan hayatta kaldığı müddetçe düşmanın
reva gördüğü bu muameleye katlanamaz.
Yazık ki bu muameleyi
bize, bizim ordumuza düşman değil bu ülkeyi yönetenler reva gördü.
Bunu mutlaka kayda geçirmek istiyorum ve hiç doğru
bulmadığımı söylüyorum.
Sevgili kardeşlerim, bu
kararnamelerle yeni rejim inşa etmeye çalışıyorsunuz.
Derdiniz FETÖ falan değil. Eğer derdiniz FETÖ olsaydı ilk olarak
o FETÖye vücut veren siyaset erbabından işe
başlardınız, siyaset esnafından işe
başlardınız, siyasetçi kılığıyla gezen
hainlerden işe başlardınız. Oradan
başlamadınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Oradan başlamadınız sevgili arkadaşlar. Nereden
başladınız? Meşru, yasal bir sendikaya üye olmuş
gariban öğretmenden. 672yle, Bozkırın Üçpınar köyündeki
öğretmeni kaldırıp attınız. Niye? FETÖcü diye. Güzel,
iyi, peki. Askerî öğrencileri attınız. 1773 yılında kurulmuş
Deniz Lisesini kapattınız. Sizin şu çok öykündüğünüz
Osmanlının II. Mahmut Döneminde, 1827de açtığı ve
bu topraklarda bilimsel, laik eğitimi ilk başlatan kurum olan GATAya
saldırdınız arkadaşlar. Yapmayın ya! Bu, bir
cinayettir. Dünyanın hiçbir ordusu yoktur ki kendi askerî hekimlik
teşkilatı olmasın, kendi yargısı olmasın, kendi
okulları olmasın. Bu olmaz, doğru değil, yapmayın.
Bakın, öyle bir rejim
inşa etmeye çalışıyorsunuz ki kendi
ağzınızla, Sayın Cumhurbaşkanımızın
ağzıyla 16 Ağustos günü diyorsunuz ki: Bunlarla menzilimiz
aynıydı, aynı menzile yürüyorduk. Ne o menzil? 1923ten beri
laik cumhuriyeti yok etmek isteyen, Türkiye'de ve bu topraklarda, bu bölgede ne
kadar şeriatçı, gerici, yobaz, dinci cemaat, tarikat adı
altında örgütlenme varsa hepsiyle müttefiksiniz, hepsiyle ittifak
hâlindesiniz. Bu, kabul edilemez arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Laik
cumhuriyeti, referansı İslam olan bir din devletine döndürme
eğilimi kabul edilebilir bir eylem değildir. Bunu sağlayabilmek
için sevgili kardeşlerim, değerli arkadaşlar; herkesi
ötekileştiriyorsunuz, herkes düşmanınız sizin. Kimse yok;
bakın, bölgede bir tek dostumuz yok, dünyada bir tek dostumuz yok. Herkese
hakaret ediyorsunuz; Irak Başbakanını
aşağılıyorsunuz, Suriye Devlet Başkanını
aşağılıyorsunuz, Avrupa Birliğini
aşağılıyorsunuz; herkesi
aşağılıyorsunuz, herkes sizin düşmanınız.
Bir tek
Allahın yalnızca sizin olduğuna inanıyorsunuz.
Yazmışsınız Konyada bütün minibüslerin arka
camlarına: Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.
AHMET HAMDİ ÇAMLI
(İstanbul) Elhamdülillah! Elhamdülillah!
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
(Devamla) Arkadaşlar, o göklerdeki karar sahibi hepimizin kulu
olduğu Allah. (CHP sıralarından alkışlar) Herkes o
Allahın kulu. Hiç kimsenin öyle bir üstünlüğü, ünsiyeti yok. Ama siz
Yüce Allahın katına mı çıktınız da
aldığı kararların hepsinin kendiniz için olduğunu
düşünüyorsunuz?
Yazarlara
düşmansınız, karikatüristlere bile düşmansınız,
CHP'lilere zaten düşmansınız, bilim insanlarına
düşmansınız, akademisyenlere düşmansınız; hep
Allah sizin yanınızda, herkese düşmansınız.
Amma sevgili arkadaşlar,
Allahın yanında olduğunuzu düşünürken
yaptığınız şeylere bir bakın Allah
aşkına, dönün bir bakın! Kırk günlük bebeği
anasından ayırıyorsunuz, Allah sizin yanınızda(!).
Hiçbir günahı olmayan bir öğretmeni eşiyle beraber ihraç
ediyorsunuz, Allah sizin yanınızda(!) Akademisyen, 30
yaşında, nisan ayında doçent olmuş bir
kızcağızı kapının önüne koyuyorsunuz, Allah sizin
yanınızda(!) Boğaz Köprüsünde linç edilen, paramparça edilen o
çocukların yani Hava Harp Okulu öğrencilerinin hesabını
sormuyorsunuz, Allah sizin yanınızda(!) Yalovadan
çıkarılıp, getirilip Boğaz Köprüsüne konulan askerî
öğrencileri dört aydır cezaevinde tutuyorsunuz, Allah sizin
yanınızda(!) Yargıçları atıyorsunuz,
savcıları atıyorsunuz, hep Allah sizin yanınızda amma
zinhar siyaset erbabına gelmiyorsunuz, bir türlü gelemiyorsunuz. Neden,
neden arkadaşlar? Bu kadar iş olurken hiç siyaset dahli olmadan
bunlar olabilir mi, yapılabilir mi?
Bakın, sevgili
arkadaşlar, yuvaları dağıttınız ya! Evlatlar ana
babalarını, anne babalar evlatlarını Başıma bir
iş gelir. korkusuyla gidip ziyaret edemez oldu. Bütün bunları
yapıyorsunuz; söylediğiniz, yazdığınız her
şey ortada, dolaşıyor yani siz şunların tarihe kaydolmadığını,
unutulduğunu falan zannediyorsunuz, diyorsunuz ki: Öcalanın
mesajları bizim de düşüncemizdir. Efendim Bana Serok Ahmet
diyorlar. 2010 yılında diyorsunuz ki: Bizim PKKyla görüştüğümüzü
söyleyen şerefsizdir. Tamam. 2012de diyorsunuz ki: Görüşme emrini
ben verdim, derdi olan bana söylesin. Hep bu arada Allah sizin
yanınızda ha, ne yapsanız onaylıyor, hep böyle kabul
içinde.
Sevgili kardeşlerim,
bakın, bu siyasetin inanın ki sonu yok. Tarihi şu kafasında
fesle dolaşan adamdan öğrenmeyi bırakıp biraz kitaplardan
okusanız göreceksiniz. Ocak 1933, Alman sağının iki lideri
Von Papen ile Hitler anlaşıyor, Hitler 31 Ocak günü iktidar oluyor.
28 Şubat günü Alman Meclisi Reichstag yakılıyor. Hitler
fırlıyor, diyor ki: Bunu sosyalistler yaktı. Bir yetki
yasası çıkarıyor, Almanyayı tümüyle teslim alıyor ve
ondan sonra sosyalistlerden başlayarak Yahudilerden çıkıyor, kim
varsa içeri atıyor. Ne oluyor? Aradan topu topu -1933-1945- on iki, on üç
sene geçtikten sonra bir sonla karşı karşıya kalıyor
ama o arada dünya ve Almanlar büyük acılar çekiyor. 1945 yılında
savaşın sonuna doğru Nazi generali sığınakta
Führeri ziyaret ediyor. Führerim, siviller ölüyor, artık teslim
olalım. diyor. Führerin, Hitlerin cevabı ibretlik arkadaşlar,
diyor ki: Ne teslim olması? Bu onların tercihiydi, onlar bize oy
verdi, tabii ölecekler. (CHP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar,
faşizmin kandan, intikamdan, nefretten, kinden başka bir şey
ektiği ve ölümden ve acıdan ve kardeş
düşmanlığından başka bir şey biçtiği
görülmemiştir. Tarih bu kadar önümüzdeyken, Almanyanın, Hitlerin
Adalet Bakanı Franka özenip Türk yargıçları yargıda karar
verirken Reis ne diyor? diye ona bakar benzeri uygulamalardan lütfen
kaçının. Bu kürsüden size söylemiştim: Kadıyı
satın aldığın gün adalet ölür, adalet öldüğü gün
devlet yıkılır. Yapmayın bunu.
Bakın, bu
kararnamelerinizin hiçbirinde hukuk yok. Evet, anayasal; doğru. Evet,
Anayasaya göre OHAL gereğince söylüyorsun; doğru. Yasal ama adil
değil, adaletli değil. 1 milyona yakın mağdur
yarattınız; bir gün çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki At izini
it izine karıştırdınız. Bir gün çıkıp
diyorsunuz ki Mağdur falan yok, mağdur olan millet. Tabii ki
mağdur olan millet, biz de tam onu söylüyoruz. Bu kadar mağdur
insanla devam edemezsiniz; yapmayın, yapmayın. Bir an önce yeni bir
kararname çıkarın, şu suçsuz insanları görevlerine
döndürün, etmeyin.
Bakın, tekrar söylüyorum
yani üzüntüyle söylüyorum, gerçekten üzüntüyle söylüyorum: Şu Meclise
geldiğimizden beri yaptığımız en istikrarlı
iş şehit cenazesine koşturmak ama onu bile böldünüz
arkadaşlar ya. Bu nasıl bir vicdandır kardeşim? PKKyla
doğuda mücadele ederken şehit olana 80 bin lira, 15 Temmuz
şehidimize -onun da sayısı belli değil ha; 251, 253, 256,
en son 241de karar kıldınız- 300 küsur bin lira. Ne bu? Allah
aşkına biri çıksın söylesin, şehitler nasıl
farklı olabilir? Burada da Allah yanınızda ha(!) Maşallah,
öyle bir Allah tanımı yapıyorsunuz ki
Bakın, beni
dinlemiyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlunu zaten dinlemiyorsunuz;
biz düşmanız ya. Bu Mecliste kimse olmasın. Olur, hepimizi
atın, 550 AKP milletvekiliyle gelin. Bana söyleyin, bir vicdan sahibi
çıksın söylesin: Bundan farklı ne yapacaksınız? Ciddi
söylüyorum, neyi isteyip de yapamıyorsunuz arkadaşlar? Bütün derdiniz
-tekrar söylüyorum- bu rejimi değiştirmek, bunu yapmayın. Bu
cumhuriyetin kubbesi Atatürk ve laikliktir, oynamayın kilit
taşıyla. (CHP sıralarından alkışlar)
Yıkacaksınız o kubbeyi, kalacağız hep beraber
altında. Yapmayın bakın, inanın ki yapmayın! Bunu
yapanlar tarih boyunca hiç umur görmediler, yapmayın!
Beni dinlemiyorsunuz, belki
bunları dinlersiniz:
O ihtişâmı elinden
niçin bıraktın da,
Bugün yatıp duruyorsun
ayaklar altında?
Kadermiş! Öyle mi?
Hâşâ, bu söz değil doğru;
Belânı istedin, Allah da
verdi
Doğrusu bu.
Talep nasılsa, tabîî,
netîce öyle çıkar,
Meşiyyetin sana
zulmetmek ihtimâli mi var?
Çalış! dedikçe
Şerîat, çalışmadın, durdun,
Onun hesâbına birçok
hurâfe uydurdun!
Sonunda bir de tevekkül
sokuşturup araya,
Zavallı dini çevirdin
onunla maskaraya!
Bırak
çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevlâ
ecîr-i hâsın iken!
Yazıp sabahleyin evden
çıkarken işlerini;
Birer birer oku tekmîl edince
defterini;
Bütün o işleri Rabbim
görür: Vazîfesidir
Yükün hafifledi
Sen
şimdi doğru kahveye gir!
Çoluk çocuk sürünürmüş
sonunda aç kalarak
Hudâ vekîl-i umûrun
değil mi? Keyfine bak!
Onun hazîne-i inâmı
kendi veznendir!
Havâle et ne kadar
masrafın olursa
Verir!
Silâhı kullanan Allah,
hudûdu bekleyen O;
Levâzımın
bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!
Çıkıp
kumandası altında ordu ordu melek;
Senin hesâbına
küffârı hâk-sâr edecek!
Başın
sıkıldı mı, kâfî senin o nazlı sesin:
Yetiş! de, kendisi
gelsin, ya Hızrı göndersin!
Çoluk çocuk Ona âid: Lalan,
bacın, dadın O;
Vekîl-i harcın O;
kâhyan, müdîr-i veznen O;
Alış seninse de,
mesûl olan verişten O;
Ya sen nesin? Mütevekkil!
Yutulmaz artık bu!
Biraz da saygı gerektir
Ne saygısızlık bu?
Hudâyı kendine kul
yaptı, kendi oldu Hudâ;
Utanmadan da tevekkül diyor
bu cürete
Ha?
Ben demiyorum, Mehmet Akif
Ersoy diyor. Hani çok öykünüyorsunuz ya.
Evet, sevgili
kardeşlerim, sonunda, bakın, Birinci Dünya Savaşında
Osmanlı Genelkurmayı Alman Genelkurmayına ihale edilmişti.
Falkenhaynlar, işte Von Goltz paşalar, bilmem neler, Liman von
Sandersler cirit atıyordu. Şimdi de, bak, Genelkurmaya bir Amerikan
irtibat subayı geldi. Ve şimdi, aynı Genelkurmay, bizi,
yarın Anıtkabire ordu-millet
buluşmasına çağırıyor. Teşekkür ediyorum o
Genelkurmay Başkanına. Ama, Sayın Genelkurmay
Başkanına hatırlatıyorum, ona bu emri verdirenlere
hatırlatıyorum: Biz her daim Anıtkabirdeyiz, ev sahibi biziz,
hepinizi Anıtkabire bekleriz.
Saygıyla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bozkurt.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan, sayın konuşmacı kürsüden
yaptığı konuşmada, bizim, din devleti kurmak
istediğimizi, mürtecilerle iş birliği
yaptığımızı, herkese düşman olduğumuzu
Tabii, herkese düşman olarak bütün bunları yapıyoruz
BAŞKAN Buyurun.
Sataşmadan dolayı
iki dakika süre vereyim.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Anlatayım.
CHPye düşman
olduğumuzu
BÜLENT YENER
BEKTAŞOĞLU (Giresun) Biraz da öylesiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Daha sayayım mı? Sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
efendim, iki dakika sataşmadan dolayı size söz vereceğim.
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurtun 669 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin tümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu bol
miktarda laiklik endişesi taşıyan ve iktidarı sürekli din
devleti kurmak, İslamcı bir tahayyülle davranmak şeklindeki
CHPnin o klasik suçlamasının geçmişte
kaldığını düşünüyordum. Daha rasyonel, daha
Türkiye'nin gerçekleriyle ilgili bir dile evrilmişti epeydir.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Tam gerçek bu.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Hatta, bizim de kafamızı karıştıran
konuşmaları burada yapıyorlardı;
hatırlarsınız, bol miktarda ayete, hadise gönderme yaparak nice
konuşmalar da dinledik. Şimdi tekrar bu lafları duyunca, acaba
CHP bunca başarısızlık yaşayınca, psikolojide
regresyon diyorlar, insan gerçek dünyada hayal
kırıklığına uğrayınca tekrar eski hikâyeye
dönmek ister, regresyon böyle bir şeydir; acaba böyle bir durum mu söz
konusu CHP için? Ciddi manada endişelendim çünkü CHP bizim için önemli,
Türkiye siyaseti için de önemli. Türkiye'nin gerçekleriyle yüzleşen bir
CHPnin konuşmasını dileriz.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Regresyonun padişahı sizde!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) On dört yıldır iktidarda olan bir partiden Din devleti
kuracaksınız. diye bahsetmek, herhâlde, çok tutarlı bir
yaklaşım olmaz.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Çok tutarlı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Herkese düşmansınız., CHPye
düşmansınız.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Çok doğru.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Mürtecilerle iş birliği yapıyorsunuz. Mürtecilerle
iş birliği yaparak eğer bu memlekette yüzde 50 oy alıp
iktidar oluyorsak
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Bütün okulları niye Ensar Vakfına
peşkeş çekiyorsunuz o zaman?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla)
burada hiç kimse böyle laiklik filan konuşması yapamaz,
öyle bir Türkiye yok; burada değil, Türkiye'nin hiçbir yerinde yapamaz.
Türkiye özgür bir ülke.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Hitler de oy almıştı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Hitler meselesine gelince: Bakın, kaç seçim yaşadık
biz? Hitler kaç seçim yaptı? Sürekli bu Hitler göndermesi
yapılıyor, maalesef, bunu yapanlar tarih bilmiyorlar, Türkiye'nin
gerçekliğini bilmiyorlar. Seçimde kazanın, lafla rekabet ederek
değil, lafla birtakım yanlış algılar uyandırarak
değil.
AYTUĞ ATICI (Mersin) O
güne de az kaldı inşallah.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Millet nihai kararı veriyor ve her defasında millete
gidiliyor; demokrasi bu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET METİNER
(İstanbul) Kendileri kaç seçim kazanarak geldi?
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bostancı.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Altay
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Bostancı, hatibimizin, Genel Kurulun ve Türkiye'nin
zevkle izlediği konuşmasını tahrif ederek iktidar partisine
yönelik kastetmediği ifadeleri itham ettiğini beyan etti.
Dolayısıyla, hatibimize bir söz hakkı doğdu Sayın
Başkan.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Ama ne dedim?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ama ben mi cevap vereyim? Ayrıca, CHPyle ilgili de
ithamları var.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Ne ithamı? İtham değil efendim, itham değil, bir
değerlendirme, itham söz konusu değil.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Onun için ben cevap verme gereği duymuyorum ama
sayın hatibin
BAŞKAN CHPye dönük
söylemleri için ben Sayın Bozkurta iki dakika süreyle söz veriyorum.
Sayın Bozkurt, lütfen
yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurtun, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Hocam, ben Hitler
benzetmesini tarihten örnek olarak yaptım, son derece doğru bir
benzetme.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Çok yanlış, bakın, o çok yanlış.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
(Devamla) Bakın, bir şey söyledim, dikkat edin. Hitler elbette
seçimle geldi. Siz bizim buradaki her eleştirimize Ama, halk bize oy
verdi. diyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Kaç kere seçim yaptı Hitler, kaç kere seçim yaptı?
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
(Devamla) Sevgili Hocam, ben biliyorum. Onu, Hitleri asla ne sizinle ne de
AKP Grubuyla bir arada telaffuz etmem, bu aklımın ucundan geçmez;
öyle bir şeyi de bu ülke için hiç dilemem. Onu demiyorum, başka bir
şeyi söyledim. Dikkat ettiyseniz, sonunda diyor ki Hitler: Bu
onların tercihiydi, bize oy verdiler, tabii ölecekler. Faşizmin
gittiği noktayı söylemek istedim.
Bakın, şimdi
samimiyetle şunu söyleyeyim: Ben burada konuşurken hakikaten üsluba
dikkat etmeye çalışıyorum ama bir bakın, lütfen.
Bakın, diyorsunuz ki: Yani Cumhuriyet Halk Partisi terörü destekliyor.
Ya, insaf edin! Bütün bunları yapmak sizin hakkınız, biz ne
diyeceğiz?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Ben böyle bir şey demedim ama siz bana cevap vermeye
çalışıyorsunuz.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
(Devamla) Yani şunu demeye çalışıyorum Sevgili Hocam
Tabii, karşılıklı konuşmayalım.
Özür diliyorum Sayın
Başkanım.
Elbette, buradaki
söylediğimiz bu sözler ülkemizi esirgemek için. Elbette, hepimiz, şu
Mecliste bulunan bütün milletvekilleri inanıyorum ki bu ülkeyi en az benim
kadar seviyorlar, bu orduyu en az benim kadar seviyorlar; buna yüzde yüz
eminim. Ama, arkadaşlar, 317 kişilik AKP Grubunda şu
gidişin doğru olduğunu, bu ülkenin refaha gittiğini,
selamete gittiğini, bu ülkenin şu anda başının belada
olmadığını düşünen varsa diyecek bir şeyim yok.
Ama, yapmayın
MEHMET METİNER
(İstanbul) Var, var; biz öyle düşünüyoruz, hepimiz öyle
düşünüyoruz.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
(Devamla) Vardır, Sayın Metiner, seni biliyorum. Eminim öyledir.
Nerede istiyorsan konuşuruz, yani sıkıntı yok. Beni laf
atarak susturamazsın, hiç heveslenme.
MEHMET METİNER
(İstanbul) Hepimiz öyle düşünüyoruz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
(Devamla) Ama, sizi düşünmeye davet ediyorum.
MEHMET METİNER
(İstanbul) Faşizmi de sizden öğrendik.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla)
Faşizm konusunda da düşünün
MEHMET METİNER
(İstanbul) Kendi geçmişinize bakın.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
(Devamla)
şu olaylar konusunda da düşünün ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
(Devamla)
CHPnin geçmişine dil uzatmak için önce ağzını
çalkala sonra konuşalım. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET METİNER
(İstanbul) Kendi geçmişinize, Millî Şefinize bakın.
Faşizm kelimesini ağzınıza almayın.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzükün
128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (S. Sayısı: 419) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi,
sayın milletvekilleri, grup adına sözler bitti.
Tümü üzerinde
şahıslar adına ilk söz İzmir Milletvekili Kerem Ali
Sürekliye aittir.
Buyurun Sayın Sürekli.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
KEREM ALİ SÜREKLİ
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 669 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin tümü üzerinde söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan
önce 15 Temmuz gecesi vatanı, milleti, bayrağı uğruna hain
darbe kalkışması karşısında belki de bir daha
evlerine geri dönmemek üzere meydanlara koşan, bu hain kalkışmaya
karşı gereken çalışmaları yapan, bu
kalkışmayı bertaraf eden başta aziz şehitlerimiz olmak
üzere gazilerimize, milletimize şükranlarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu süreçte, bu
kalkışma sırasında 246 şehidimiz var, Cenab-ı
Allahtan hepsine rahmet diliyorum. Yine, aynı şekilde ülkemizin,
güzel yurdumuzun üstüne karabasan gibi çöken şer odakları, terör
örgütleriyle mücadelede şehadete eren yiğitlerimize Cenab-ı
Allahtan rahmet diliyorum. Onlar vatan uğruna, bayrak uğruna, millî
irade uğruna fedakârlıkların, kahramanlıkların en
büyüğünü nasıl gösterdilerse Yüce Rabbime yemin olsun ki bizler de
onların uğruna can verdiği mukaddes emanetleri için
gerektiğinde aynı fedakârlığı göstereceğiz.
Binlerce yıldır şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz
vatanda hain emellerini gerçekleştirmelerine izin vermeyeceğiz,
operasyonlara izin vermeyeceğiz. FETÖnün de , PKKnın da, PYDnin
de, DEAŞın da ve hain emelleri aynı olan tüm alçak örgütlerin,
onların üst akıllarının hesaplarını
başlarına geçireceğiz.
Evet, 15 Temmuz gecesine bir
dönelim. Biraz önceki hatip de o geceyle ilgili bir tanımlama yaptı;
bir darbe kalkışması, evet. Ordu içerisindeki asker elbisesi
giymiş bir grup terörist kılıklı askerin
kalkışması. Ama, o, bir kalkışma mıydı, o
bir darbe kalkışmasıyla sınırlı mıydı?
Boyutuna bakarsak, eldeki diğer verilere de bakarsak bu, bir istila
girişimiydi, bu, bir postmodern istila girişimiydi. Diğer bütün
veriler de bunu destekliyor. Evet, o istila girişimine karşı bu
Gazi Meclis de, bütün milletimiz de hep beraber karşı koyduk. O gece
neler oldu? Türkiye Büyük Millet Meclisine, millî iradenin tecelli ettiği
buraya bomba atıldı. Helikopterlerden masum halkın üstüne
ateş açıldı. Milletin parasıyla satın alınan
milletin tankıyla millet ezilmeye kalkıldı. Bunları unutmayacağız,
unutturmayacağız. Hep beraber de
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Biz de unutmayacağız, biz de
unutmayacağız elbette.
KEREM ALİ SÜREKLİ
(Devamla) - Bütün milletimiz, burada o akşam Parlamentoda bulunan bütün
temsilciler hep beraber karşı koyduk.
Bundan sonra ne
yapacağız? Tabii ki, devlet refleksini gösterecek. Bir daha böyle
şey olmasın, böyle kalkışma olmasın, böyle bir istila
girişimi olmasın. diye gerekeni yapacağız. Gereken nerede?
Gereken Anayasada. Nedir bu? Olağanüstü hâl. Anayasanın 119uncu,
120nci, 121inci maddelerinde yerini bulmuş. Buna dayanarak burada
geldik, Milliyetçi Hareket Partisi de sağ olsun, destek verdi,
olağanüstü hâl ilanını yaptık. Ondan sonra da bunun
gerekleri olarak olağanüstü hâlde neler yapılabilir? Olağanüstü hâlde
açıkça sıralanmış: Vatandaşlara para, mal, hizmet
yükümlülüğü getirilebilir. Temel hak ve hürriyetler kısmen ve tamamen
durdurulabilir. Yine, kanun hükmünde kararnameler çıkarılabilir.
Bizler de bunun gereği olarak kanun hükmünde kararnameleri çıkarmaya
başladık. İşte, onlardan biri olan 669 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyi de bugün burada görüşüyoruz.
Evet, devlet refleks
gösterdi, savunmasını gösterdi: Bir daha kamu otoritesine böyle
kalkışma olmasın, bir daha istila girişimi olmasın.
Kırk yıldır sinsice devlete sızan bu hain, alçak FETÖ terör
örgütü devletten temizlensin. Bu ortamı fırsat bilen diğer,
devlete kastetmiş terör örgütleri de temizlensin. İşte
yapılan bu, bunları yapıyoruz, bu kanun hükmünde kararnamelerle
bunların gereklerini yerine getiriyoruz.
Evet, hatibi dinledik,
yapılanları eleştiriyor. Tabii eleştireceksiniz, sizin
eleştirileriniz bize, modern demokrasilerde, çağdaş
demokrasilerde yol gösterici olacak.
MEHMET METİNER
(İstanbul) Atatürkle ne alakası var? Kim Atatürke ne
yapmış?
KEREM ALİ SÜREKLİ
(Devamla) Ancak bu kadarı fazla yani milyonlarca mağdurdan
bahsetmek biraz haksızlık oluyor. Bu düzenlemeleri Hükûmetimiz
yaparken nasıl hareket ediyor? Hükûmetimiz, çok net ifade edildi,
Sayın Cumhurbaşkanımız da... Biz burada intikam duygusuyla
değil, merhamet duygusuyla değil, adalet duygusuyla hareket ediyoruz,
etmeye çalışıyoruz. Tabii ufak tefek aksaklıklar olabilir,
kamu kurumlarında binlerce ihraçla uğraşıyoruz. Kurumlarımızı
ben buradan tebrik ediyorum, gerçekten çok çok büyük oranda isabet vardır
bu çalışmalarda. Mağduriyet edebiyatı yapılıyor.
Sayın Başbakanımızın da deyimiyle: Esas mağdur
olan, 246 şehidimizin yakını, gazilerimiz, milletimiz. Milletin
üzerine tank geldi o akşam. Lütfen, eksikler varsa bunları dile
getirelim.
İşte, kanun
hükmünde kararnamelerle, yeni çıkaracağımız kanun hükmünde
kararnamelerle gereğini de yapıyoruz. Ancak yapılan
başarılı çalışmaları, titizlikle günlerdir,
aylardır yapılan bu çalışmaları gölgelemeyelim. Bu
çalışmaları gölgelersek bazılarının ekmeğine
yağ süreriz, bu iş sulandırılmış olur.
Ben muhalefetten burada,
özellikle tabii ana muhalefet partisinden bu konuda daha yol gösterici bir
çalışma bekliyorum; bu işin sulandırılmasına
zemin hazırlamasınlar, bu işe gölge düşürmesinler.
Evet, başka şeylere
değinecektim, Avrupaya değinecektim, bizim kanun hükmünde
kararnamelerimizi, OHALimizi eleştiren Fransadan bahsedecektim. İki
tane terör olayında OHAL ilan ettiler, bir yıldır OHALleri sürüyor.
Bizi eleştiren Avrupadan, Macaristandan örnek verecektim. 1.294
sığınmacıyı ülkelerine kabul etmemek için referandum
yapan Macaristan mı bize yol gösterecek, onlar mı bize insan
haklarını öğretecek veya FETÖye kucak açan Amerika Birleşik
Devletleri mi bizim buradaki OHALimizi eleştirecek? Hiçbirinin hakkı
yok. Biz refleksimizi yapıyoruz, kendimizi korumak için gerekeni
yapıyoruz, onlar kendi işlerine baksınlar, kendi ülkelerindeki
insan hakları ihlallerine, kendi demokrasilerine baksınlar.
Son olarak da şunu ifade
etmek istiyorum: Bu süreçte en büyük kazanımımız şuydu:
Yenikapı ruhu. 7 Ağustosta 5 milyon vatandaşımız
İstanbulda Yenikapıda bir araya geldi, muhteşem bir
manzaraydı. Katkısı olanlara teşekkür ediyoruz. Ama lütfen,
bu Yenikapı ruhunu bozmayın. Biz bozdurmayacağız. Siz ne
yaparsanız yapın Yenikapı ruhu bozulmayacak. Çünkü bunu millet
istedi, millet oluşturdu, millete rağmen bir şey olmaz.
Yenikapı ruhu da devam edecek. Hep beraber yine millî iradenin hâkimiyeti
için çalışacağız. Eksikler varsa düzeltiriz ama tekrar
altını özellikle çiziyorum, FETÖyle yapılan bu mücadelede
devlet organlarının, Hükûmetimizin,
Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın,
bakanlarımızın başarıyla yaptığı bu
mücadeleye kimse gölge düşürmesin. Hep beraber inşallah bunun sonunu
getireceğiz.
Evet, görüştüğümüz
669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede bazı düzenlemeler
yapıyoruz. Yüksek Askerî Şûranın yapısını
değiştiriyoruz. Yüksek Askerî Şûrada Başbakan, Genelkurmay
Başkanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri
Bakanı, Adalet Bakanı, kuvvet komutanları ve Millî Savunma
Bakanı olacak. Eskiden yer alan Jandarma Genel Komutanı, Donanma
Komutanı, ordu komutanları, orgeneraller ve oramiraller yer
almayacaklar.
Yine, bu kanun hükmünde
kararnameyle askerî okullarda düzenlemeler yapıyoruz.
Yine, sağlık
alanında düzenlemeler yapıyoruz.
Askerî yargıda
düzenlemeler yapıyoruz. Yalnız demin yanlış bir ifade oldu,
askerî yargı Adalet Bakanlığına değil, askerî hâkimler
ve askerî mevzuat bundan sonra Millî Savunma Bakanlığına bağlı
olacak; bunu da burada düzeltmek istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Sürekli.
Şahısları
adına ikinci ve son konuşmacı Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar.
Buyurun Sayın Baydar.
(CHP sıralarından alkışlar)
METİN
LÜTFİ BAYDAR (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin aleyhinde
konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Güneydoğuda
terörle mücadelede ya da Suriyede, Iraktaki askerî operasyonlarda görev yapan
er, erbaş, uzman, astsubay veya subay, hatta görev yapan polis memuru veya
güvenlik görevlisi olduğunuzu düşünün; kendiniz, çocuğunuz veya
bir yakın akrabanız olduğunu düşünün ya da olanlar varsa
onlara sorun; sınır karakollarında nöbet tutan askerlerimize
sorun ya da Sayın Bakan, yanınızdaki askerî personele sorun: Bir
operasyon olduğunda ve Allah korusun yaralandıklarında hangi
hastanede tedavi görmek isterler? Nihai tedavilerinin nerede
yapılmasını isterler? Kahir ekseriyetle, bu sorunun cevabı
Askerî hastane ve sonuçta GATAda tedavi görmek isterim. olacaktır.
Türk
Silahlı Kuvvetlerini dünyadaki diğer askerî ordulardan ayıran en
önemli özellik, ordunun Peygamber ocağı olarak
adlandırılması ve savaşta, operasyonlarda şehitlik ve
gazilik mertebelerinin var olmasıdır. Bir operasyonda ya da savaşta
Mehmetçikimizin yegâne sağlık güvencesi olan askeri tababet ve
sıhhiyenin uygulanacağı yer olan askerî hastaneleri ve
GATAyı kapatıp Sağlık Bakanlığı
hastanelerinden biri hâline dönüştürürseniz, yarın ruzumahşerde
şehitlerimizin ve gazilerimizin vebali sizlerin boynundadır.
Değerli
milletvekilleri, Gülhane ismiyle 1898de açılmıştır.
Adını Topkapı Sarayının Gülhane Bahçesinden
almıştır. Ordumuzun seferlerdeki sıhhiye
ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli olan tabip ve
sağlık personelini yetiştirmek amacıyla kurulmuştur.
Osmanlının tababetteki reform anlayışının model
örneğidir. Hani, devamlı Osmanlı diyorsunuz ya
Gülhane Askerî
Tababet Tatbikat Mektebi, kurulduğu günden bugüne, ülkemizdeki tıp
biliminin merkezi ve hastalarına gösterdiği ihtimam
açısından da örnek olmuştur. Osmanlıdan cumhuriyete uzanan
tıbbi bilgi ve kültür aktarım çabalarının mihenk
taşıdır. Cumhuriyetin kurulması sonrasında, frengi,
sıtma, verem, trahom gibi hastalıklara karşı verilen
savaşta Gülhaneli hekimleri ön saflarda buluyoruz.
Rahmetle analım; Refik
Saydam, Tevfik Sağlam, Abdülkadir Noyan gibi hekimler ülkemizin
sağlığına önemli katkılar
sağlamışlardır.
Memleket için fedakârca
çalışmak, tıbbi, bilimsel ilkelere bağlı kalmak,
hastası için en iyisini gerçekleştirme çabası, Gülhaneden
yetişen tüm hekimlerin ortak hasleti olarak Gülhane eğitiminin içine
işlemiştir.
Askerî tıp, Silahlı
Kuvvetlerin savaşma gücünü zinde tutmak ve muhafaza etme amaçlı
tıbbi müdahale ve uygulamaların tümüdür. Sivil doktorlarla askerî
operasyon yapamazsınız. Ayrıca, Cenevre Sözleşmesi
gereği, sivil personelin harekât alanında görev
yapamayacağı da unutulmamalıdır. Dalgıç
tabipliği, uçuş tabipliği, harp cerrahisi askerî tababetin özel
uzmanlık alanlarıdır.
Önerimiz, Gülhane
sağlık bilimleri üniversitesinin kurulmasıdır. Bu
üniversite içerisinde; Gülhane Tıp Fakültesi, Gülhane Diş
Hekimliği Fakültesi, Gülhane Eczacılık Fakültesi, Gülhane
Sağlık Bilimleri Fakültesi, Gülhane Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksekokulu, Gülhane Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Gülhane harp
cerrahisi enstitüsü ve teknokent olmalıdır. Bu üniversite, YÖK
içerisinde sivil bir üniversite olarak kurulmalı, Millî Savunma
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığıyla bir
protokol yaparak, Kara, Deniz, Hava ve Jandarma Genel
Komutanlığının ihtiyaç duyacağı tıp
fakültesi öğrencisini, uzman doktoru, öğretim üyesini ve
yardımcı sağlık personelini yetiştirmelidir. Sivil ve
askerlerin birlikte çalışacağı bir özgün model
olmalıdır. Örneğin, tıp fakültesine 200 öğrenci
alınacak ise 100ü askerî öğrenci, 100ü sivil öğrenci olabilir.
Ayrıca,
eski adlarıyla İstanbuldaki Haydarpaşa Askerî Hastanesi,
Ankaradaki TSK Rehabilitasyon Merkezi ve Sağlık
Bakanlığına devredilen tüm askerî hastaneler bu üniversite
bünyesine alınarak özgün ve tematik bir üniversite modeli ve askerî
sağlık hizmeti geliştirilebilir. Bu modelle, ülkemizdeki modern
tıbbın kurucusu ve geliştiricisi olan Gülhane adının
şu anda bağlı olduğu Sağlık
Bakanlığının onlarca eğitim araştırma
hastanesi içerisinde kaybolup gitmiş olması da engellenmiş
olacaktır. Deontolojinin gereği olan vefayla geçmişimize
saygı yerine getirilmiş ve 118 yıllık tarihî misyon devam
ettirilmiş olacaktır.
Şimdi,
gelelim bazı çarpıtma, aldatmaca ve yalanlara. Neymiş efendim,
askerî hastanelerde verimlilik yokmuş. Askerî hastanelerde verimlilik
bakkal dükkânı hesabıyla bakılan hasta sayısıyla
ölçülmez. Verimlilik savaş ve terör anında askerî hastanenin tüm
kadrolarıyla yirmi dört saat hazır olma yeteneğiyle ve
anında başarılı müdahalesiyle ölçülür. GATAda terörle
mücadele harekâtı kapsamında 2015 yılında 164, 2016
yılında ise 581; toplam 745 yaralı gazimiz yatarak tedavi
görmüştür. Şehit oranımız yüzde 3,8dir, gelişmiş
ülkelerde bu oran yüzde 10un üzerindedir. Derdiniz barış zamanı
sivil hasta bakmak ise yüzde 10 olan sivil hasta kontenjanını
kaldırırsınız olur biter. Hiçbir şey vatanı için
gözünü kırpmadan canını veren benim Mehmetçikimin
tırnağından dahi daha kıymetli olamaz.
Gelelim Biz
istenilen askerî doktoru sözleşmeli subay olarak dışarıdan
temin ederiz. aldatmacasına. Son beş yılda tüm ilanlara
rağmen Deniz Kuvvetlerine 41, Hava Kuvvetlerine 36, Kara Kuvvetlerine 2
dışarıdan muvazzaf tabip bulunabilmiştir. Demek ki askerî
tıp fakültesinden yetiştirmezsen ve yetişen gencin önüne
kıta hizmeti sonrası uzmanlık gibi bir hedef koyamaz isen askerî
tabip bulamıyorsun.
Bir de Gülhaneye en
düşük puanla giriyorlar. çarpıtması var. Gülhaneyi kazanan
öğrenci, askerî öğrenci olabilmek için heyete girer.
İlk olarak: Gözü 3
numaradan fazla miyop ise, belinde küçücük bir eğrilik ya da
açıklık var ise, ayağında düztabanlık var ise askerî
öğrenci olamaz.
İkincisi: Fiziki
yeterlilik. 1.500 metreyi belirli bir sürenin altında koşamaz ise
askerî öğrenci olamaz.
Üçüncüsü: Emniyet Genel
Müdürlüğünden yapılan güvenlik soruşturması uygun
değil ise askerî öğrenci olamaz.
Bu nedenle,
haksızlık yapmayalım. Gülhaneye girebilmek için tek kriter
üniversite sınavı değildir. Hodri meydan: Gülhane
sağlık bilimleri üniversitesini kuralım; 100 sivil, 100 askerî
öğrenci alalım; göreceksiniz, sivil öğrencilerin puanı
Türkiyedeki ilk 3 tıp fakültesi içerisinde olacaktır.
Şimdi, gelelim
Diyarbakırı falan gördükleri yok. yalanına. 15 Temmuz 2015
tarihinden itibaren Diyarbakır, Şırnak, Hakkâri, Tatvan, Van,
Elâzığ, Erzincan ve Adanada Gülhaneden yirmi bir günlük periyotlar
hâlinde çeşitli branşlarda 275 öğretim üyesi ve uzman tabip, 42
yardımcı sağlık personeli görevlendirilmiştir. 12 Mart
ve 10 Haziran 2016 tarihleri arasında ise yalanı söyleyen
Sağlık Bakanlığının isteğiyle Nusaybin ve
Yüksekova Devlet Hastanelerinde çeşitli branşlarda 64 öğretim
üyesi ve uzman tabip ile 21 ameliyathane teknikeri görevlendirilmiştir.
Toplamda 402 görevlendirme yapılmıştır.
Kapatılma gerekçesi
olarak öne sürülenlerden biri de, neymiş efendim, Gülhane FETÖ yuvası
olmuş. Gülhanedeki bütün FETÖcüleri ayıkladınız; peki,
neden kapatıyorsunuz? Neden FETÖcü bulup
ayıkladığınız fakültelerin ve okulların hepsini
kapatmıyorsunuz da İçinde FETÖcü bulundu. diye yalnızca
Gülhaneyi kapatıyorsunuz? Yoksa Menzilci olduğu dillendirilen
Sağlık Bakanının başka hesapları, başka
hırsları mı var? Bunu bilmek istiyoruz. Yapmayın,
yazıktır. Çanakkale Savaşında bütün
sınıfları şehit olduğu için mezun veremeyen askerî
tıbbiyelilerin kemiklerini sızlatıyorsunuz.
Gülhanede yetişmiş
bir sivil öğretim üyesi olarak sizleri tarih önünde son kez
uyarıyorum: Nasıl ki istihkâm bölüğünün görevini belediye
üstlenemez ise askerî tıbbiyenin rolünü de Sağlık Bakanı,
hele bakkal hesabı yapan bir Sağlık Bakanı asla üstlenemez.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Fakülteler ve hastaneler çok başlı olamaz, bunu bil,
olmaz öyle bir şey.
METİN LÜTFİ BAYDAR
(Aydın) Olur, bal gibi olur.
BAŞKAN
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler böylece
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz. Birinci bölüm 18inci maddenin (a)
bendi, 18inci maddenin (b) bendi ve 20nci maddeye bağlı geçici
madde 13 ve geçici madde 14 dâhil olmak üzere 1 ila 28inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde
gruplar adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya
Milletvekili Mehmet Günala aittir.
Buyurun Sayın Günal.
(MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
15 Temmuzdan bu yana yaşamış olduğumuz bu olağanüstü
durumla ilgili kanun hükmünde kararnameleri görüşüyoruz.
Öncelikle, oraya geçmeden
önce, bugün, açılışta gündem konusu yapılan Sayın
Yedekcinin konuştuğu ve Sayın Bostancının cevap
verdiği Şişlideki durumla ilgili kısa bir bilgi vermek
istiyorum çünkü bu konu bugünün meselesi değil. Ben şahsen üç
yıldır, olay başladığından beri takip ediyorum
Sayın Bostancı. Ayrıntılı bilgileri de size,
dosyayı, birazdan -yukarıda olduğu için- takdim edeceğim,
gündem yoğunluğundan dolayı -bir yukarı bir
aşağı- yetişemedim. Ama kısaca şunu söyleyeyim:
Orası bir eğitim yuvasıydı. Şişlideki teknik
okullar kampüsüdür bahsetmiş olduğumuz yer. Çok kısa bilgi
vereyim dememin nedeni o, çok uzun bir konu. Özetle, bir okul kampüsü,
vakıflarla ilgili düzenleme kullanılarak Bulgar din adamına ait
iken devlete kalmış, orası da 1958 yılından beri -yapılan
tahsisle- okul olarak, okul alanı olarak tahsis edilmiş. Bundan iki
üç yıl önce bir iş adamı Bulgar Vakfıyla anlaşarak
Bulgar Vakfı da Vakıflardan bunu alarak yüzde 50 yüzde 50 kâr
paylaşımı şeklinde ihale etmiş. Biz daha önce
defalarca Millî Eğitim Bakanına da Çevre Bakanına da
bunları ilettik, hatta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
da imar tadilatıyla 2,5 emsal vererek orayı iş alanı hâline
getirdi. Geçmişten bugüne Vakıflarla ilgili, Millî Eğitimle
ilgili kararlar var. Eğer böyle bir hak talep edilirse Devlet
parasını versin, burası okul olarak kalsın. diyen 1958
tarihli yazı var. Onun için ben size takdim edeyim. Hele hele böyle dönem
arasında bir an önce başlanması daha ayrı bir garabet.
Evet, bir kısmını Sayın Bostancının da
dediği gibi, okul alanı bırakarak yapmışlar ama
başka yerlere belki okul alanı yapacaklar. Önemli olan, orası
bütün gariban çocuklarımızın okuduğu ve sanayiye ara eleman
yetiştiren, motor teknik, meslek liseleri gibi birçok lisenin bir arada
olduğu çok büyük bir eğitim kampüsüydü; kaygımız ondan
dolayıdır. Başka yerlerde geliştirme yapılabilir. Ben
ayrıntılı bilgiyi tekrar sizlere sunacağım, komisyonda
da ilgili bakanlara geldiği zaman zaten ileteceğim, geçmişte de
ilettiğimiz bilgiler var. Orası bir eğitim kampüsü olmaktan
çıktı, şimdi bir iş merkezi hâline dönüşüyor maalesef.
Rantsal dönüşüm o anlamda devam ediyor. Açıkçası bu KHK, daha
önce çıkmış olan KHKlar -biliyorsunuz, olağanüstü hâl KHKsı
olarak bunlar geliyor- olağan dönemde de bizim hep Meclisten geçsin.
dediğimiz kanunlardı.
15 Temmuzda
yaşamış olduğumuz bu darbe teşebbüsünde, hepimizin
burada, bir kısmınızla birlikte benim de Sayın Başkanla
beraber kürsüde olduğum bir anda başlayan bombardımanla bu
tecrübeyi hep birlikte yaşamış olduk. Tabii ki bununla ilgili
gerekli bütün önlemlerin alınması gerekir. Bütün kurumlarda da kimler
karıştıysa onlarla ilgili soruşturmaların tamamlanması,
suçlu olanların cezalandırılması gerekir. Ama, şuna da
dikkat etmemiz lazım: Özellikle, olayın hemen akabinde yaşanan
birtakım şeyler gerçekten yüreklerimizi burkmuştur. Türk
Silahlı Kuvvetlerine karşı topyekûn bir harekete geçilmesi ve
Türk Silahlı Kuvvetlerimizi küçük düşürecek birtakım
yayınların yapılması bizi yaralamıştır.
Bizim için ordu, peygamber ocağıdır. Türk milleti, ordu
millettir. Gerçekten de bana arkadaşlarım sordular, uluslararası
toplantılara da katıldık, bunun arkasından heyetler hâlinde
belli yerlere gittik, sizler de biliyorsunuz, basınla
yaptığımız röportajlarda, burada bu tecrübeyi yaşayan,
o anda Mecliste olan arkadaşlarımızın temsilcisi olarak
bizlerle mülakat yaptılar, Yenikapı toplantısından sonra
dediler ki: Sizin için en dikkat çekici şey neydi? Dedim ki Benim için
en önemli olan şey, Genelkurmay Başkanımızın
şahsında Türk Silahlı Kuvvetlerine Türk milletinin
göstermiş olduğu teveccühtür. 30dan fazla defa tezahüratla
kesilmesi, milletimizin Türk Silahlı Kuvvetlerinin tamamını
aynı kefeye koymadığını gösteriyor. Biz burada kanun
yapıcılar olarak, sizler de Hükûmet olarak buna dikkat etmemiz
gerekiyor, komutanlarımız yanınızda.
Evet, suçluyu
ayıklayalım ama bunu yaparken de birtakım şeylere dikkat
edelim. Daha önceki gün yine bir subayımızın gururuna
yediremeyerek intihar ettiğini duyduk, yeni yani. Şimdi burada
Bizim
askerimiz, polisimiz gururludur. Evet, bunu yapalım ama onu yaparken
şimdi bu arada da daha önceden bekleyen Türk Silahlı Kuvvetleriyle
ilgili dizaynlarımızı yapalım, aceleyle bunları hemen
kapatalım, birleştirelim. demek biraz yanlış olur.
Sistemde reforme edilmesi gereken yer varsa burası yasama, burası
Gazi Meclis; gelirsiniz, hepsini getirirsiniz, burada
tartışırız, gerekli kurumlardan görüşler alınır,
bizler de görüşlerimizi sunarız, değişiklikleri yaparız.
Ülkemizin gelişmesi için, hele hele şu anda dört bir
yanımızdan terör saldırılarıyla, değişik
açılardan yapılan kuşatmalarla karşı karşıya
olduğumuz bir ortamda, evet, güvenlik kuvvetlerimizin reforme edilmesi
normaldir, varsa içinde darbe teşebbüsüne karışanlar
ayıklanmalıdır ama toptancı bir yaklaşımı
doğru bulmuyoruz.
Bu kapsamda, burada
yapılan düzenlemelerde de Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz en
başta söyledik, Jandarmayla ilgili bir düzenleme yapılacaksa
yapalım ama biz sadece bağladık İçişleri
Bakanlığına. Sorun bitti mi? Yani, basit bir örnek vereyim,
işte, İl İdaresi Kanunu var -orada, siz bunu koydunuz- diyor ki:
Yargı mensupları ve askeriye hariç ilin idaresi onda. Askeriye
valinin emrinde değil. O değişikliği yapmadan nasıl
yapacağız? Örnek olarak söylüyorum. Birçok reform
çalışması yapmamız gerekiyor. Ha Biz o anda yaptık,
KHKya koyduk, oldu. dediğimiz zaman maalesef o olmuyor.
Askerî okullarda da yine
aynı şey. Toptancı yaklaşıyoruz arkadaşlar. Evet,
onları ayıklayalım ama sınav sisteminde bir şey varsa
İnsan kalitesiyle ilgili bu, okulla ilgili değil ki. Oraya
koyduğumuz insanlar yine kayırmacı olur, yine farklı bir
şey olursa yeniden orada kötü bir şey olur. Üniversiteye dönüştürelim.
dedik, tamam. Sonra, yanlışların bir kısmından
kısmen dönüldü, Silahlı Kuvvetlerle ilgili de, okullarla ilgili de
ama hâlâ sağlıkla ilgili, eğitimle ilgili şeyler devam
ediyor. Efendim, şuraya bağlayalım, buraya
bağlayalım. Önemli olan bir yere bağlanması değil,
orada bir kurum kültürünün oluşması ve bunun etkin bir şekilde
çalışması. Güvenlik zafiyeti oluşturmadan, ülkemizin
geleceği açısından, dünyada itibar açısından Türk
Silahlı Kuvvetlerinin en etkin şekilde, en modern silahlarla
donanmış bir şekilde
Evet, Yurtta barış, dünyada
barış. ama bunu sağlarken de dosta güven, düşmana korku
verecek bir yapı olması lazım. Onun için de ordu millet
dediğimiz, Peygamber ocağı dediğimiz bu ordu
yapısının bozulmaması gerekiyor. Dünyanın hiçbir
yerinde çocuğunu kınalayıp askere gönderen başka bir millet
yok, yani vatana feda olsun, kurban olsun diye gönderiyor. Bakıyoruz,
cenazelere de çok etkileniyoruz, anneler, babalar geliyor, diyor ki
babası: Ben de hazırım, bir tane daha oğlum var, o da feda
olsun. Şimdi, biz eğer o maneviyatı yıkarsak, insanların
güvencini, inancını kırarsak bu kuruma onları yeniden
yapamayız. Yeniden ordu kurarız, yeniden silah alırız,
yeniden donanımını yaparız ama o manevi şeylerle
başa çıkamayız.
Onun için, başta
güvenliğimizi sağlayan Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet mensuplarımız
olmak üzere, bütün kurumlarda bu hassasiyeti göstermemiz gerekiyor. Bir
taraftan bunları cezalandıralım, yeniden sistemi
toparlayalım derken, öbür taraftan farklı mağduriyetler ve
kurumlar arası sorunlara yol açacak düzenlemelerden de kaçınmak gerekiyor.
Bunun içerisinde de arkadaşlarımızın maddelerle ilgili
önerileri olacak. O önergelerde değişiklikleri yine
tartışacağız. Ama, esas itibarıyla, bir an önce bu
yargılama süreçlerinin tamamlanması, kurunun yanında
yaşın da yanmasına sebep olacak toptancı
yaklaşımlardan uzaklaşılması gerekiyor.
İnşallah, bizim sizlere iletmiş olduğumuz öneriler, bizim
sizlere daha önce iletmiş olduğumuz, parti olarak, kurumsal olarak da
iletmiş olduğumuz bu yanlışlarla ilgili
değerlendirmeler bir an önce yapılır, masum olanlar
ayıklanır. Aksi takdirde, daha büyük sosyal yaralar
açılmasına neden olunacaktır.
İnşallah,
milletimizin geleceği açısından bu düzenlemeler yapılarak,
suçluların bir an önce yargılanması tamamlanarak
cezalandırılır; diğer masum insanlarımızın
veya onlar tarafından kandırılmış olan
insanlarımızın da bir an önce normal hayata dönmeleri
sağlanır.
Ben bu dileklerle tekrar
teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Günal.
Şimdi söz
sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Murat Emire aittir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT
EMİR (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biz bu kanun hükmünde
kararnamede de daha öncekilerde de neyi konuşuyoruz?
Konuştuğumuz, temel olarak devletin yeniden
yapılandırılması. Bu ihtiyaç niye oluştu, nereden
çıktı bu ihtiyaç? 15 Temmuz darbe girişiminden. Peki, Türkiye'yi
15 Temmuza kim taşıdı? 15 Temmuza gelene dek Türkiye'yi on dört
yıl kim yönetti? O kadroları Fetullahçı yapılanmaya kim
tahsis etti? Kim buna göz yumdu? Millî Güvenlik Kurulundan başlamak üzere,
bütün istihbarat raporlarına, devletin bütün raporlarına, belgelerine
rağmen buna kim göz yumdu? Hatta, Silahlı Kuvvetlerin komutanı
bu raporu Başbakana götürdüğü zaman Ya, Paşam, bunlarla çok
fazla ilgilenmeyin, fazla büyütüyorsunuz. kim dedi? İşte,
değerli arkadaşlar, burada temel olarak konuşmamız gereken
budur. AKP iktidarı Fetullahçı yapılanmaya yardım ve
yataklık yapmıştır. Sonuç olarak, sizler bizim bildirgemizi
suç duyurularıyla korkutamazsınız, bizi çekindiremezsiniz.
İstediğiniz kadar suç duyurusunda bulunun sonuç olarak sizlerin FETÖ
terör örgütüne yaptığı yardım ve yataklığı
gizleme olanağınız yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
olağanüstü hâli çok sevdiniz, haksız hukuksuz bir uygulama. Zaten
OHALin kurallarının da hiçbirine uymuyorsunuz, dışına
taşıyorsunuz ve uzattıkça da uzatıyorsunuz. Ben buradan
sormak istiyorum: Nereye kadar Türkiye'yi OHALle yöneteceksiniz? Türkiye'yi
gerçek bir anayasal düzene, bir demokrasiye, en azından kabul edilebilir
bir hukuk düzenine ne zaman getireceksiniz? Bakın, Türkiye yanıyor,
enflasyon artıyor, döviz almış başını gidiyor,
Türkiye'de her yerde kanlı eylemler oluyor ve siz hâlâ OHALi kendi
diktatöryal rejiminizi inşa etmek için kullanma gayretindesiniz.
Değerli arkadaşlar,
keyfî uygulamalar yapıyorsunuz, bunların hepsi Anayasaya
aykırı, bunların hepsini götüreceğiz. Her ne kadar Anayasa
Mahkemesi sizin hoşunuza gidecek bir karar vermek uğruna kendi
tarihini lekeledi ve evrensel hukuk ilkelerini ve Anayasayı da görmezden
geldi ama önünde sonunda doğrular ortaya çıkacak ve bugünkü bu
konuşmalar ve bu kanunlar tarihe kara bir leke olarak geçecek, bunun
hepimizin farkında olmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar,
temel insan haklarından uzaklaşıyoruz gittikçe.
Anayasamızın 15inci maddesi uyarınca temel hak ve özgürlükler
yani çekirdek haklar asla, OHAL de olsa, sıkıyönetim de olsa sınırlanamaz.
Hâlbuki bu kararnamede de, daha öncekilerde de açık seçik görüyoruz ki
birçok temel hak ve özgürlüğü sınırlıyorsunuz,
kısıtlıyorsunuz, hatta yok ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
burada ihraçlar olduğunu görüyoruz. İhraçlarla ilgili olarak
dilimizde tüy bitti artık anlatmaktan ama bir kez daha söylemekte yarar
görüyorum: Bu ihraçları bu şekilde yapmak haksızdır,
herkesin yargılanma hakkı var, hiç olmazsa bir soruşturma
yapın. Bakınız, sorgusuz sualsiz, insanları görevden
alıyorsunuz, ekmeğe muhtaç hâle getiriyorsunuz. O da yetmiyor, burada
kanunla o kişileri damgalıyorsunuz. Bakın, bu listedeki
insanlardan biri dahi masum olsa bunun vebalini kim taşıyacak? Peki,
şu gerekçeyi öne sürebilirsiniz: Ya, biz FETÖyle mücadele ediyoruz,
OHALde bu kadar olabilir. Hayır, olamaz. Acelemiz yok. Bakın,
bunları açığa alırsınız, ihraç etmezsiniz,
maaşlarının bir kısmını verebilirsiniz, adil bir
yargılama sürecinden geçmesini sağlayabilirsiniz. Şimdi, bunlar
yapılmadan peşinen ihraç yapmak elbette ki temel insan haklarına
aykırıdır.
Burada 5inci maddede bir
nokta dikkatimizi çekiyor hemen. Bir Millî Savunma Üniversitesi kuruluyor,
burada kalıcı düzenlemeler yapılıyor, bir OHAL kanun
hükmünde kararnamesinde olamayacak kadar Millî Savunma
Bakanlığının yapısında kalıcı düzenlemeler
yapılıyor ama orada da yine yetki aşımı
yapılıyor ve rektör seçme yetkisi yine Cumhurbaşkanına
veriliyor. Yani 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Cumhurbaşkanı rektör atamak konusunda yetkilendirilmiş oluyor.
Tabii biliyorsunuz, kalıcı yetkiyi de daha sonra aldı Sayın
Cumhurbaşkanı.
Değerli arkadaşlar,
konunun önemine binaen Gülhaneyle ilgili birkaç noktaya değinmek isterim.
Gülhanenin sivilleştirilmesi ve Sağlık
Bakanlığına bağlanması çok büyük bir hatadır.
Yanlışın neresinden dönülse kârdır. Gelin, bunu
yapmayın. Gülhaneye kıymayın efendiler. Bunu yapmayın.
Bakın, eninde sonunda döneceksiniz çünkü askerî tababet bambaşka bir
şeydir. Bu, kamuoyuna yansıdığında şöyle dendi:
Canım, Gülhane ne yapar? En çarpıcı örneği harp
cerrahisidir. E harp cerrahisini, bizim cerrahlarımız da çok
tecrübeliler, pekâlâ yapabilirler. Oysaki bu gerçeği
yansıtmıyor.
Bakınız,
şunları cankulağıyla dinlemenizi istirham ediyorum.
Bakınız, bir askerimizin yaralandığını
varsayın. O askerimiz önce ilk yardım istasyonuna getiriliyor,
sonrasında ambulansla ayırma istasyonuna getiriliyor, oradan ikinci
kademe dediğimiz seyyar birliklere getiriliyor; eğer orada seyyar
cerrahi uygulamayla iyileştirilebiliyorsa yapılıyor, olmuyorsa da
helikopterle Diyarbakıra götürülüyor veya Şırnak, Yüksekova
veya Hakkârideki askerî hastanelere götürülüyor, helikopterle. Eğer orada
da yetersizse, gerekiyorsa ambulans uçakla GATAya getiriliyor ve orada
tedavisi yapıldıktan sonra da eğer ihtiyaç varsa -ki gaziler
açısından sıklıkla ihtiyaç oluyor- rehabilitasyon merkezine
getiriliyor. Bakın, bu başlı başına bir
organizasyondur ve başlı başına askerî bir işlemdir.
Buna dikkatinizi çekiyorum. Bu, sivillerin yapabileceği bir şey
değildir. Biz, sivilleri alırız, askeriyede de
çalıştırırız. Bu anlayış yanlış
bir anlayış. GATAnın kapatılmasıyla askerî tababeti
de bitiriyorsunuz, askerî sağlık eğitimini bitiyorsunuz. Askerî
sıhhi astsubaylığını da bitiriyorsunuz, askerî
hemşireliği de bitiriyorsunuz ve oradaki
yaralılarımızı normal sağlık hizmetlerinin
dışında tutuyorsunuz ve sivil kaynaklardan bunu gidermeye
çalışıyorsunuz ama bunun bu şekilde giderilmesinin
olanağı yok.
Bakınız, burada,
ben, Gülhane Hastanesini yani eski Gülhane Tıp Akademisini ziyaret ettim.
Gördüğüm şudur: Oradaki sağlık personeli, elinden
geldiği kadar çalışmasına devam ediyor. Şu denebilir:
Zaten Gülhane çalışıyordu; üniformalıydı, şimdi
üniformasız çalışıyorlar. Ancak, arkadaşlar, orada şöyle
bir sıkıntı var. Bugün itibarıyla, bir an için, asker
yaralıların veya askerî şahısların tedavilerinin
Gülhanede öncelikli olarak ve ayrıcalıklı olarak
yapıldığını kabul edebiliriz, kabul edelim. Ancak,
bunun kalıcı düzenlemeye ihtiyacı var çünkü önümüzdeki süreçte, bir
yıl sonra, üç yıl sonra, beş yıl sonra diğer
hastanelerden hiçbir farkı olmayan, hiçbir statü farkı olmayan
bugünkü Gülhane Hastanesinin askerî yaralıları öncelikli alması
için bir sebep var mı? Bakın, mevzuata bunu mutlaka koymamız
gerekiyor, hiç olmazsa bunu yapalım. Yani diyelim ki: Askerî
şahıslar yaralandıklarında öncelikle Gülhane Hastanesine
gelirler. Bu bile eksik yani bu, oradaki doktorların, yöneticilerin
inisiyatifine bırakılamayacak kadar ciddi bir sorundur. Askerî
sıhhiye şu işe yarar: Öncelikle, yaralıyı tedavi etmeye
yarar. Evet, yaralı tedavi edilecektir elbette ama bir yönü daha
vardır; asker cephede savaşırken kendisine bir şey olursa
en iyi şekilde bakılacağını, ortada
kalmayacağını ve en iyi şekilde rehabilite edileceğini
bilmek zorundadır. Peki, şu hâliyle belli midir, yani
Şırnakta, Silopide yaralanan bir gazimizin ne olacağı
belli midir? Şu mevzuatta yeri var mıdır? Yani çıkıp
Sağlık Bakanı Öncelik verdim onlara; hiçbir gazimiz,
yaralımız açıkta kalmadı. diyebilir. Doğru da
olabilir bu ki aksi örnekleri biliyoruz ama varsayalım ki doğru
olsun. Bir yıl sonra bunun doğru olacağını biliyor
muyuz? Bunu mutlaka bir mevzuata bağlamamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar,
askerî tıbbiyenin kendine özgü özellikleri var. Bakınız, hep
harp cerrahisi üzerinden anlatıldı ama harp cerrahisi
dışında askerî psikoloji var, harp psikiyatrisi var, askerî
hijyen var. Askerî olmayan bir tıp fakültesine askerî hijyen
öğretemezsiniz.
Bunun dışında,
hava uzay hekimliği var, deniz su altı hekimliği var, askerî
sağlık hizmetleri ana bilim dalı var, biyomedikal ana bilim dalı
var. Türkiyede tek biyomedikal ana bilim dalı Gülhanede var. Şimdi,
bu kararnamede diyorsunuz ki: Bunları devrettik. Devretmekle olmaz,
bunlar ancak askerliğin içinde verilebilecek eğitimler.
Bakın, burada, yine,
kıta tababeti neler içeriyormuş? Yani kıtadaki doktorun asker
olması niye gerekli? Uçuş tababeti bilecek, deniz altı
tababetini bilecek, sıhhiye takım komutanlığını
yapabilecek, seyyar cerrahiyi yapabilecek.
Tabii, pratisyen
doktorların da sıkıntısı var. Şimdi, askerî
pratisyen doktorların önünde bir ihtisas beklentisi kalmadı şu
durumda ve bunun da mutlaka, acilen yasal bir düzenlemeyle düzenlenmesi
gerekiyor.
Sürem yetmediği için
Gülhaneyle ilgili yapılanları, yapılan hataları daha fazla
anlatamıyorum ama bunun büyük bir hata olduğunu, bir an evvel
dönülmesi gerektiğini, bir formül üretilmesi gerektiğini yüce
Meclisin takdirine sunuyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Emir.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı,
buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın konuşmacı, AK PARTİnin FETÖ terör
örgütüne yardım ve yataklık yaptığı iddiasında
bulunmuştur. Öteden beri CHPnin söylemeye çalıştığı,
iddia ettiği bir yaklaşımı bir kez daha burada tekrar
etmiştir. Bu, açık bir sataşmadır. Bundan söz istiyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Bir dakika ya! Hükûmete sataştı. 69 çok açık
Sayın Başkan.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Beraber yürümediniz mi bu yollarda ya? Aynı menzile gitmiyor muydunuz?
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bostancı, iki dakika süre veriyorum.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Ankara Milletvekili Murat Emirin 669 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin birinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Arkadaşlar, öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada
arkadaşımızın ifade ettiği AK PARTİnin FETÖye
yardım ve yataklık yaptığı iddiası siyaseten yanlıştır,
hukuken yanlıştır, aklen yanlıştır ve bir kere
bunu şiddetle reddediyorum her şeyden evvel. Hep hukuktan
bahsediyorsunuz. Hukuken, bir terör örgütü ne zaman ortaya çıkar? Ne zaman
ortaya çıkar? Bir kasta yönelik olarak eylemli bir şekilde
kalkıştığında dersiniz ki: Evet, bu bir terör
örgütü. Bu örgütün temel özelliği, sürekli kendisini sureti haktan
göstermek ve bununla her yere nüfuz etmek.
Millî Güvenlik Kurulu bir
idari organ. Millî Güvenlik Kurulu, efendim, Takip edin, dikkat edin.
demiş. Millî Güvenlik Kurulu neler söyledi geçmişte de. Eğer
söylenen her şeyi takip etmeye kalkarsanız hukukun
dışına çıkma ihtimali de doğabilir. Hukuka uygun bir
şekilde davranmak hepimizin boynunun borcu.
AKİF EKİCİ
(Gaziantep) Hangi hukuk? Hukuk mu koydunuz, hukuk mu kaldı? Hukuku
bitirdiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Kaldı ki, o dönemlerde neler
yaşandığını, AK PARTİnin iktidarına
karşı irticaydı, bilmem neydi, gibi iddialarla hangi
karışıklıkların, alt planda hangi kumpasların
çevrildiğini siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum.
Burada, FETÖnün terör örgütü
olarak ortaya çıkışı 15 Temmuz tarihidir, ondan önce de
17-25 Aralıktır.
AKİF EKİCİ
(Gaziantep) Sizinle beraber çıktı, sizinle beraber.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Çünkü müesses yapıya ilişkin hukuki ve polisiye
istihbarat üzerinden bir organizasyon yapmıştır ve maalesef,
17-25 Aralıkta bu kirli örgütün, sizin de bizim de şimdi Evet,
böyle. dediğimiz örgütün ortaya koyduğu malzemeyi, bu kirli terör
örgütünün ortaya koyduğu malzemeyi hâlen, zaman zaman kullanmakta bir beis
görmüyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Kullanacağız tabii.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Hepimizin derdi, Türkiyeye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla)
demokrasiye kastetmiş olan bu örgüte karşı
mücadele. İstikameti kaybetmemek lazım.
Saygılarımla. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Hiç öyle kurtulamazsınız, yok öyle
yağma. Kurtulamazsınız öyle.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bostancı.
MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Emir
MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkanım, sayın hatip aklen
uymadığını söyleyerek benim konuşmalarımı
çarpıtmıştır ve sataşmıştır. Söz
istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Emir, burada bir sataşma göremiyorum. Bakın şöyle, siz bir
iddiada bulundunuz, FETÖ terör örgütüne yardım, yataklık; Sayın
Bostancı da ona yönelik olarak açıklamalarda bulundu. Yani, ne
şahsınıza ne de grubunuza yönelik herhangi bir ithamda da
bulunmadı.
MURAT EMİR (Ankara)
Aklen uygun olmadığını
BAŞKAN Lütfen
Sayın Emir
AKİF EKİCİ
(Gaziantep) Ne demesi lazım Başkanım, aklen diyor. Daha ne
diyecek? Daha ne söylemesi lazım?
MURAT EMİR (Ankara)
Aklen uygun olmadığını, izahının
olmadığını söyleyerek akılsızca bir şey
söylediğimi ifade etti.
BAŞKAN Bakın,
sayın milletvekilleri, ben iki dakika için
Gerekirse bazen bir saat
uzatıyoruz
MURAT EMİR (Ankara)
Biliyorum.
BAŞKAN - Ama gerekirse
de hemen veririm. Ben gerçekten adil olmaya çalışıyorum. Burada
kesinlikle bir sataşma göremiyorum. Israr ediyorsanız da ben size bir
dakika yerinizden bir söz veririm 60a göre. 60a göre bir dakika söz veririm
çünkü ben bunu sataşma olarak
Sayın Altay, siz de
takdir edersiniz ki orada böyle ciddi bir iddiada bulundu. İddiaya yönelik
açıklamalarda bulundu.
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Söz vermeden önce şunun altını özenle çizmek
isterim: Sayın milletvekilimizin yaptığı konuşmada da
geriye dönük müteaddit defalar bizim yaptığımız, Cumhuriyet
Halk Partili milletvekillerinin yaptığı konuşmada da
meramımız şudur: Kürsü Genel Kurula yönelik olduğu için,
geri dönüp Hükûmete konuşamayacağımız için Hükûmetin
içinden çıktığı partiye yönelik itham gibi algılansa
da biz Adalet ve Kalkınma Partisinin hiçbir sayın milletvekilini
itham etmiyoruz. Biz terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmakla
ilgili Hükûmeti suçluyoruz. Onun altını çizmek isterim.
69a göre de -ki İç
Tüzük 69u çok iyi bilirsiniz, benden iyi bilirsiniz- şahsına
yapılan sataşmaya ya da partisine yapılan sataşmaya grup
başkan vekilleri cevap verecek. Orada, 69da hükûmete sataşma
ibaresi de vardır. Hükûmete yapılan sataşmalara bir sayın
milletvekilinin cevap vermesi İç Tüzük 69u açık bir ihlaldir.
İç Tüzük ihlal edilecek yer Meclis değildir. Bunun da
altını çizmek istedim.
Arz ederim, saygı
sunarım.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Altay.
Tabii, AK PARTİ
deyince AK PARTİ Grubunu temsilen grup başkan vekili olarak
sataşmadan, haklı olarak söz verdim ben.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Evet, kasıt odur, onu da milletvekilim şimdi
düzeltecektir zaten.
BAŞKAN Sayın
Emir, bir dakika, 60a göre size söz veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Benim kastım elbette
Hükûmettir.
Ancak bugün
konuştuğumuz kanun hükmünde kararnamede, bakın, 1.196
kişinin ihracından bahsediyoruz. Bu 1.196 kişiyi kim
yerleştirmiştir oraya? Bu sorunun cevabının mutlaka
verilmesi lazım. Bu sorunun cevabı verilmediği sürece de FETÖyle
mücadelenin bir göstermece olduğu apaçık ortadadır.
Sayın Bostancı bir
tarih belirleme durumunda değildir, öyle bir hakkı da yetkisi de
yoktur. Bakınız, terör örgütünün ne zaman
başladığına, izin verirlerse hukuk karar verecek,
savcılar karar verecek. Terör örgütü 17-25te mi başlamış,
yani Erdoğanın koltuğu sarsıldığında
mı başlamış yoksa 2008de, 2009da Ne istedilerse verdik.
döneminde mi başlamış? Bu, bağımsız mahkemelerde
bugün olmasa bile yarın ortaya çıkacaktır.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzükün
128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (S. Sayısı: 419) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahıslar adına
ilk söz Balıkesir Milletvekili Mahmut Poyrazlıya aittir.
Buyurun Sayın
Poyrazlı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
MAHMUT POYRAZLI
(Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 669
sayılı Kanun Hükmünde Kararname üzerine şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, malum olduğu
üzere o hain darbe girişimi sonrasında tedbirlerin acilen
alınması, etkin ve hızlı bir şekilde yürütülebilmesi
için Hükûmetimiz tarafından bir olağanüstü hâl ilan edilmiş ve
bu karar da gazi Meclisimiz tarafından onaylanmıştır.
Şimdi, tekrar altını çizmek gerekiyor herhâlde: Her zaman ifade
ettiğimiz gibi olağanüstü hâl kararı millete karşı
değil, devlete karşı alınmıştır. Sadece
ülkemizin karşı karşıya bulunduğu terör tehdidine
karşı önlemlerin alınmasına yönelik bir olağanüstü hâl
Türkiyede ilan edilmiştir.
Görüşmekte
olduğumuz 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de Millî Savunma
Bakanlığı Üniversitesi kurulması, Bakanlığın
yeniden yapılandırılması, askerî hastanelerin
Sağlık Bakanlığına bağlanması ve askerî
yargıda bazı düzenlemeleri içermekte olan bir kanun hükmünde
kararnamedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yine, geçmişte yaşanan darbelerde
evlerinden çıkamayan halkımız bu sefer Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın Meydanlara
inin. talimatı ve davetiyle meydanlara inmiş, Gün millî iradeye
sahip çıkma günüdür. diyerek meydanları darbecilere teslim
etmemiş, o Fetullahçı terör örgütü mensubu hainleri de hezimete
uğratmıştır ama maalesef o hain girişim esnasında
246 vatandaşımız hainler tarafından şehit
edilmiş, 2.195 vatandaşımız da
yaralanmıştır. Bu vesileyle kahraman şehitlerimize tekrar
Allahtan rahmet, gazilerimize de acil şifalar diliyoruz.
15 Temmuz gecesi ülkemiz tek
millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ilkeleri etrafında
birleşmiş, halkımız günlerce meydanları boş
bırakmayarak istiklaline ve istikbaline sahip çıkma
kararını ortaya koyarken gazi Meclisimiz de bombalar altında
çalışmalarını sürdürmüştür.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüyoruz ki bu hain darbe girişimi sadece
milletimize, Hükûmetimize, Meclisimize karşı değil aynı
zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerimize karşı da
yapılmış bir darbe girişimidir. Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz ve Mehmetçiğimiz bizim her zaman göz bebeğimiz
olmuştur. İşte bu kanun hükmünde kararnameyle Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz yeniden yapılandırılmakta ve Peygamber
Ocağı olarak kabul ettiğimiz bu ocaktan hainler de
temizlenmektedir. İnşallah, illegal yapıların tekrar Türk
Silahlı Kuvvetlerinde yapılanmaması için de bu kanun hükmünde
kararnamede getirilen tedbirler önemlidir.
Ülkemiz bu hain
girişimi, başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın, halkımızın, hükûmetimizin ve
çatısı altında bulunduğumuz Gazi Meclisin temsilcisi siz
değerli milletvekillerimizin kararlı tutumlarıyla
atlatmıştır. Devletimiz de Allaha hamdolsun 2023 hedeflerimiz
doğrultusunda, içeride ve dışarıdaki tüm engelleme
uğraşlarına karşın yatırımlarına son
süratle devam etmektedir. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda
yatırımlarımız aynı kararlılıkla devam
etmekte, hizmete sunulan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü,
yakın bir zamanda hizmete sunulacak Avrasya Tüneli ve inşallah yine
yakın bir zamanda başlayacağımız Çanakkale Köprüsü,
Kanal İstanbul gibi dev yatırımlarla güçlü Türkiye yoluna devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
tabii, ülkemiz sadece FETÖyle değil aynı zamanda PKK, DAEŞ gibi
terör örgütleriyle de kararlılıkla mücadelesine devam etmektedir. Bu
mücadele, takdir edersiniz ki sadece AK PARTİnin mücadelesi değildir
ama özellikle de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra artık herkesin
safını net bir şekilde, amasız bir şekilde belirleme
zamanı gelmiştir. Artık herkes FETÖnün tarafında mı,
eli kanlı PKKnın, DAEŞin safında mı yoksa ölümü göze
alarak istiklaline ve istikbaline sahip çıkan aziz milletimizin
yanında mı olduğunu belirlemeli; bu belirlemesini de söz ve
eylemleriyle de açık bir şekilde artık belli etmelidir diyorum.
Şimdi,
görüştüğümüz 669 sayılı olağanüstü hâl
kapsamındaki bu Kanun Hükmündeki Kararnamenin de yukarıda izaha
çalıştığım şekilde değerlendirilmesi
gerektiğinin altını bir kez daha çiziyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Poyrazlı.
Sayın Altay, geçiyoruz
konuşmanızı, şahıslar adına ikinci söz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Evet.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz efendim.
Böylece, bölümler üzerindeki
konuşmalar da tamamlanmıştır.
Şimdi maddelere ve
maddeler üzerindeki önerge görüşmelerine başlıyoruz.
1inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 1inci maddesinde yer alan "... ve Milli Savunma
Üniversitesinin kurulmasına ilişkin usul ve esasların
düzenlenmesi" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Mustafa Hüsnü
Bozkurt Aytuğ
Atıcı
İstanbul Konya Mersin
Haluk
Pekşen Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Gamze
Akkuş İlgezdi
Trabzon Bursa İstanbul
Yakup
Akkaya Gülay
Yedekci
İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 1inci maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini teklif ederiz.
MADDE 1- (1) Bu Kanun
Hükmünde Kararname ile 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen Olağanüstü hal
kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde zaruri
olan tedbirlerin alınması ve vatan savunmasında
yetiştirilmek üzere, Milli Savunma Üniversitesinin kurulmasına
ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amaçlanmaktadır."
Erhan
Usta Muharrem
Varlı Deniz
Depboylu
Samsun Adana Aydın
Baki
Şimşek Fahrettin
Oğuz Tor
Mersin Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor.
Buyurun Sayın Tor,
süreniz beş dakikadır. (MHP sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
669 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün bu saatte 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununun aylık ve ikramiye ödenmesiyle ilgili
89uncu maddesi hakkında hem bilgilendirme hem de bir
haksızlığı açıklamak üzere huzurunuzdayım.
Değerli milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, devlet memurları yaş ve süreleri
doldurduğu zaman, ilgili yasanın 89uncu maddesine göre, her tam
fiilî hizmet yılı için aylık bağlanmaya esas tutarın
bir aylığı kadar emekli ikramiyesi ödeniyor. Eskiden otuz yıldan
fazla sürelere emekli ikramiyesi ödenmiyordu, Anayasa Mahkemesi kararına
göre şu anda tüm çalışılan süreler için ikramiye ödeniyor.
Emekli Sandığının 89uncu maddesi, konuyla ilgili 89uncu
maddesi 26/1/2012 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6270 sayılı
Yasayla değiştirildi. Değişen şekliyle 1475
sayılı Kanunun yani İş Kanununun 14üncü maddesine göre,
kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erenlere
ikramiye ödenmemektedir. Bu durumda, mülga 2829 sayılı sosyal
güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet sürelerini
birleştirerek emekli olmak isteyen ve 1475 sayılı İş
Kanununun 14üncü maddesine göre kıdem tazminatına hak kazanma
şartına uygun olarak sona ermiş değilse görevi, memura
ikramiye ödenmemektedir. Örnekleyecek olursak, bay veya bayan hizmet süresine
göre memur olarak çalıştı ancak önceden bir gün dahi
sigortalı hizmeti varsa ikramiye alamamaktadır. Aynı durum
BAĞ-KURlular için de geçerlidir. Daha önceden BAĞ-KUR hizmeti varsa,
daha sonraki sürelerde yıllarca memuriyet yapmışsa, eğer görevden
ihraç söz konusuysa bunlara da ikramiye ödenmemektedir. Netice olarak, hizmetin
tamamı memur statüsünde geçip diğer şartları yerine
getirenlere, görevi 1475 sayılı Yasanın 14üncü maddesine
aykırı olarak sona erse dahi, birleştirilen hizmeti olmadığı
için, ikramiye aldığı hâlde, aynı durumda olup bir gün
sigortalı veya BAĞ-KURlu hizmeti varsa ikramiye alamamaktadır.
Oysa ikramiye çalışılan hizmetin bir sonucudur.
Çalışmayı iptal etmediğinize göre ikramiye de ödememiz
gerekmektedir. Bu uygulamanın Anayasanın eşitlik ilkesine
aykırı olduğu gibi, uygulamanın hak ve adalet ilkelerine,
kamu vicdanına da aykırı olduğunu düşünmekteyim. Zira,
sosyal güvenlik güç durumda kalınması hâli için kurulmuş
sistemin adıdır.
Anayasanın
60ıncı maddesine göre, herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve
teşkilatı kurar. Vatandaş zamanında anayasal bir hak
kullandı diye aleyhinde bir durum oluşturmamalıdır.
Emekli ikramiyesini, emekli
aylığından ayrı düşünmek mümkün değildir. Emekli
ikramiyesi de sosyal güvenlik hakkının asli
unsurlarındandır. Doğrudan sosyal ve ekonomik bir haktır,
tıpkı eğitim öğretim hakkı, çalışma
hakkı gibi. Bir gün veya fazla sigortalı hizmeti var diye veya
BAĞ-KUR hizmeti var diye yıllarca memur olarak çalışana
ikramiye ödenmemesi kamu vicdanını rahatsız edecektir, devlete
olan güveni sarsacaktır.
Bu sebeple, 5434
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Yasasında 2012 yılında 6270 sayılı Yasayla getirilen
hükmün yeniden düzenlenerek mağduriyetin giderilmesi yönünde
değiştirilmesi gerekmektedir. Zira, 2012 yılından önce
benzer durumda olanlara ikramiye ödeniyordu.
Bu çelişkinin
giderilmesi gerektiğini düşünüyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 1inci maddesinde yer alan "... ve Milli Savunma
Üniversitesinin kurulmasına ilişkin usul ve esasların
düzenlenmesi" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Haluk
Pekşen (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen.
Buyurun
Sayın Pekşen. (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bir grup başkan vekili bir şey söylerse ben bunu çok
önemserim. Sayın grup başkan vekili biraz önce buraya
geldiğinde, özellikle FETÖye ilişkin görüşlerini buraya
aktarırken altını çizerek bir şey söyledi, bir hukuki
tespitten bahsetti, Bu tespitin tarihi önemlidir. dedi. Evet, gayet
doğru, haklı, ben de katılıyorum. Bu tespitin tarihi, 17
Aralık olarak belirlenmiştir. dedi.
Peki, ben
soruyorum şimdi: Sayın grup başkan vekili, 17 Aralıkta
terör örgütü tespiti yaptıysanız, Sayın Fehmi Koruyu, hangi
gerekçeyle aracı kılarak Amerika Birleşik Devletlerine,
Pensilvanyaya Biz kardeşiz, barışı sağlayalım.
diye gönderdiniz? Bu bir. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
İki:
Sayın grup başkan vekili, madem 17 Aralık, bu terör örgütüyle
ilgili sizin yapmış olduğunuz tespit. Buna hiçbir
itirazımız yok. Millî İstihbarat Teşkilatı, 17
Aralıktan sonra size 1.715 bürokratın ismini verdi, askerin ismini
verdi, 1.715 FETÖ örgütü mensubu devletin içerisinde etkin noktalardadır,
bunlarla ilgili gereğini yapın. dedi. Bunlarla ilgili hiçbir
şey yapmadınız ama 1.685i, 15 Temmuz gecesi ellerinde silahlar,
bu ülkenin insanlarını katlettiler. Peki, siz bu terör örgütüne niye
göz yumdunuz madem o tarih 17 Aralık tarihiydi? Bunun hesabını
elbette halk soracak. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi,
devam edelim, gelelim kanun hükmünde kararname konusuna. Saygıdeğer
milletvekilleri, silah arkadaşlığı, Silahlı Kuvvetler
için o kadar önemlidir ki. Silah arkadaşınız,
sırtınızı döneceğiniz arkadaştır. Siz, silah
arkadaşlığını bitirdiniz. Ne demektir, bunu
anlamanız için bir örnek anlatayım size: 2015 yılında
Malatyada 2 tane Fantom uçağı sisin içerisinde dağa çarptı
ve 4 pilotumuz orada şehit oldu. Niçin şehit oldular biliyor musunuz,
niçin 2 tane uçak aynı anda? Çünkü ikili kol sisteminde uçuyorlar. Lider
uçağı, arkasındaki uçak takip eder; lider nereye gidiyorsa kol
da onu takip eder, ona mutlak inanır. O ne yapıyorsa onunla
aynısını arkadaki yapar çünkü ona güvenmek zorundadır,
askerlik böyle bir şey. Siz, terör örgütüyle cephedesiniz, onunla
savaşırken arkanızdaki silah arkadaşınızın
sizin için ölmeye hazır olduğunu ve sizi vurmayacağına emin
olursunuz. İşte, tam böyledir. Onun için birinci uçak dağa
vurdu, arkasındaki de ona inandığı için o da vurdu ve 4
şehidimiz oldu. Bu, silah arkadaşlığıydı ama siz
ne yaptınız biliyor musunuz? O silah
arkadaşlığını bitirdiniz. Nasıl? Genelkurmay
Başkanının emir subayını, onun
gırtlağını sıkacak hâle getirdiniz.
Cumhurbaşkanının emir subayını,
Cumhurbaşkanına komplo kuracak hâle getirdiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) İşte, bitirdiğiniz
buydu. Şimdi de bunun burada perçinlemesini yapıyorsunuz.
Yapmayın diyoruz bunu, ordunun içerisine lütfen siyaseti sokmayın.
Bakın, Rus general
söylüyor, onu bari lütfen doğru okuyun, diyor ki: Karadeniz artık
bir Türk gölü değildir. Buna Demirelvari bir cevap verilebilirdi,
Karadeniz binaenaleyh göl de değildir. denilebilirdi. Bu, işin
esprisiydi ama bir gerçeğin altını çizdi, Karadenizde bu
Silahlı Kuvvetler, bizim gemilerimizin bayraklarını
dalgalandırdığında hepimizin gururuydu ama şimdi
değil. Peki, Karadenizde öyle de başka yerde nasıl? Bakın,
2006 yılında dünyanın 4 tane hava kuvvetlerinin yapabildiği
bir büyük operasyonu biz yaptık, başardık. Neydi? 2006
yılında 17 askerî hava meydanından geceleyin 54 tane
uçağımızı kaldırdık, üçüncü bir ülkeye gönderdik
ve orada gece operasyonları yaptı, hiçbir aksama olmadan eksiksiz
olarak geldiler ve meydanlarına indiler. Bu, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin büyük operasyon gücüydü ama onu da kırdınız. Bunu
yapmayın, böyle, Silahlı Kuvvetlerin içerisine siyaseti
sokmayın. Siyaseti soktuğunuz zaman bunun sonu gelmez.
Onun için sizi
uyarıyoruz, bugün iktidarsınız, elinize geçirdiğiniz her
şeyle büyük hatalar yapıyorsunuz. Bakın, hatayı söyleyeyim
size, sizi buradan uyardık, Cumhuriyet Halk Partisi dedi ki: FETÖyle
mücadele ederken FETÖye destek verecek şekilde büyük hatalar
yapıyorsunuz. Cumhuriyet gazetesi, cepheyi FETÖ lehine geliştirmek
için büyük hatanızdır. Her kim soruşturduysa
O savcıyla
ilgili sizi buradan uyardım. Cumhuriyet gazetesine sizin operasyon yapan
savcınızla ilgili sizi günler öncesinden uyardım, Bu
savcı, FETÖcüdür. dedim. Doğru çıktım, haklı
çıktım, öyle değil mi?
Devamını bir
sonraki maddede anlatacağım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın konuşmacı, 17-25 Aralıkla ilgili hukuki
bir durum tespiti iddiasında bulunduğum şeklindeki bir ifadeyle
söylediklerimi çarpıtmıştır.
AKİF EKİCİ
(Gaziantep) E, siz söylediniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Bağlamı ve mantığı itibarıyla
çarpıtmıştır. Söz talep ediyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop)
Tutanaklara bakılsın Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Bostancı, dilerseniz ben yerinizde söz vereyim. Sisteme
girmişsiniz, 60a göre size söz vereyim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin 669 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan, benim söylediğim şudur: 15 Temmuz
darbesini yapan, FETÖ terör örgütü. Buna ilişkin mahkemeler sürüyor, boy
boy zaten ifadeler var. Elbette ki hukuken bir yargıya varmamız için
bu mahkemeler neticelenecek. Bunun öncesinde de bazı mahkeme
kararları var 2014 tarihi itibarıyla. Eminim ki 17-25
Aralığa ilişkin kamuoyundaki ortak kanaat, genel kanaat,
FETÖnun hukuki ve polisiye birimlerinin bu işi
yaptığıdır. Muhakkak hukuken de bunlar
değerlendirilecektir, bağımsız yargı buna ilişkin
de bağlantıları ortaya çıkaracaktır.
O oraya gitmiş, bu bunu
yapmış, bilmem ne yapmış
Yukarıda bir darbe komisyonu
kurduk. Orada zaten her şey konuşuluyor ve netice itibarıyla bir
rapor çıkacak. Biz bu darbe komisyonunu Genel Kurul bir darbe komisyonu
olmasın diye kurduk. Detayları gelip burada konuşmanın bir
manası yok.
Saygılarımla arz
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzükün
128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (S.
Sayısı: 419) (Devam)
BAŞKAN Haluk
Pekşen ve arkadaşlarının az önceki önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
2nci madde üzerinde üç adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2nci maddesinin
(2)nci fıkrasına silah ruhsatları ibaresinden sonra gelmek
üzere , gemi adamlığına ilişkin belgeleri ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ömer
Serdar
Amasya İstanbul Elâzığ
Ramazan
Can Sait
Yüce Enver
Fehmioğlu
Kırıkkale Isparta Bingöl
Gökcen
Özdoğan Enç Hüsnüye
Erdoğan
Antalya Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 2nci maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan
mahkûmiyet kararı aranmaksızın, bir daha kamu hizmetinde
istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak
görevlendirilemezler ibarelerinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Yakup
Akkaya Dursun
Çiçek
Konya İstanbul İstanbul
Faik
Öztrak Gülay
Yedekci Metin
Lütfi Baydar
Tekirdağ İstanbul Aydın
Tacettin
Bayır Gamze
Akkuş İlgezdi Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
İzmir İstanbul Bursa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin
Kanun Hükmünde Kararnamenin 2nci maddesinin (2)nci fıkrasının
dördüncü cümlesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini
teklif ederiz.
Bu kişiler
hakkında ilgisine göre Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıkları
tarafından ilgili pasaport birimine derhal bildirimde bulunulur.
Erhan
Usta Muharrem
Varlı Deniz
Depboylu
Samsun Adana Aydın
Fahrettin
Oğuz Tor Baki
Şimşek Arzu
Erdem
Kahramanmaraş Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Uygun görüşle takdire
bırakıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Bu, Arzu Erdem
ve arkadaşlarının önergesiydi.
Önerge üzerinde söz isteyen,
İstanbul Milletvekili Arzu Erdem.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
669 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulmasıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin 2nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
olağanüstü hâl kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri ve Jandarma
personeline ilişkin alınan tedbirler, FETÖ/PDY
bağlantısı olan kişilerin, mahkûmiyet kararı
aranmaksızın görevden alınmasını kapsamaktadır.
Hain FETÖ ve
uzantılarının kökü kazınmalıdır ancak bunu
yaparken, konuyla ilgili bir konuşmamda değindiğim gibi, suçsuz
ile suçlu birbirinden ayrılmalıdır. Bu hususta titiz ve
detaylı çalışmalar yapılmalıdır, masum insanlara
dokunulmamalıdır, suçu olmayanların günahına
girilmemelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler suçsuz ve mağdur
olan milletimizin her zaman yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz.
Bu süreç FETÖye yönelik olduğu kadar diğer terör örgütlerini de
kapsamalıdır. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü tehdit eden her
kim olursa olsun gerekli cezanın tereddütsüz verilmesi gerekmektedir. Bu,
bizim vatan borcumuzdur.
Değerli milletvekilleri,
ben, bugün sizlere mağdur gençlerimizin sorunlarından bahsetmek
istiyorum. Ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su ürünleri,
balıkçılık teknolojisi mühendisleri, veteriner hekimler,
tekniker ve teknisyenler işsiz. Bugüne kadar yapılan Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı personel
alımları ülkemizin ihtiyacının çok gerisinde
kalmıştır. Son on yılda Bakanlık tarafından küçük
alımlar yapılmıştır, geriye kalan binlerce işsiz
mühendisimiz kaderine terk edilmiştir ancak bu fakültelerimiz de hâlâ
mezun vermeye devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde tarım, her dönemde önemli yer almaktadır, milletimizin
ekonomik ve sosyal gelişimini büyük ölçüde etkilemektedir. Merdiven
altı üretimin arttığı ve bir sürü zararlı besinin
piyasaya sürüldüğü günümüzde yılda 3 bin 500 civarında mezun
veren gıda mühendisleri gerektiği kadar atanamamaktadır. Bunun
yanında, hayvan sağlığı ve dolayısıyla insan
sağlığını korumak üzere veteriner hekimlerin istihdam
edilmesi ülkemiz açısından önem teşkil etmektedir. Küçükbaş
ve büyükbaş hayvanların üretimi, tedavisi, hayvan
ırklarının ıslahı ve yetiştirilmesi,
verimliliklerinin artırılması, sağlıklarının
korunması, salgın hastalıkların önlenmesi, et, süt, bal
gibi hayvansal ürünlerin uygunluğunun denetlenmesi, gıda hijyeni ve
kontrolü gibi konularla ilgilenen veteriner hekimlere yeterince önem
verilmemektedir. Hayvan sağlığının,
dolayısıyla da insan sağlığının
bozulmasına sebep olabilecek acı tabloların önüne geçebilmek
için yeteri kadar veteriner hekimin kamuda istihdamının
sağlanması gerekmektedir. Böylece hem istihdam sağlanır hem
de gençlerimizin sorunları çözülür.
Üç tarafı
denizlerle çevrili ülkemizde su ürünlerinin değerlendirilmesi, projelerin
üretilmesi, su ürünlerinde dünya pazarında yer almak, su ürünleri
mühendisleri tarafından gerçekleştirilebilir. Ülkemizin su ürünleri
potansiyeli göz önüne alındığında, istihdam edilen su
ürünleri mühendisleri ve balıkçılık teknolojisi mühendisleri
sayısı da yeteri kadar değildir.
Değerli milletvekilleri,
milletimizin sağlıklı gıda üretmesi ve tüketmesi, hayvansal
besinlerin sağlıklı bir biçimde yeterince üretilebilmesi, su
ürünlerinin en ekonomik şekilde milletimize ulaştırılabilmesi,
ülkemizin ekonomisinin gelişmesi ve doğru tarım ve
hayvancılık politikalarının izlenmesi amacıyla ziraat,
gıda, su ürünleri, balıkçılık teknolojisi mühendisleri,
veteriner hekimler, tekniker ve teknisyenlerin istihdamı gerekmektedir.
Milletimizin yediden yetmişe her bir ferdi bizim için kıymetlidir.
Aynı zamanda bilinçsiz üretim, üreticilerin maliyetlerini
artırırken bundan tüm ülkemiz etkilenmekte ve daha pahalıya
tüketim yapmaktadır. Bu denli büyük önem taşıyan bir konuya eminim
ki iktidar partisi de kulak verecektir.
Sözlerime yarın ölüm
yıl dönümünde rahmet ve minnetle anacağımız Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürkün şu cümleleriyle son vermek istiyorum; bunu
özellikle iktidar partisinin vicdanına sunuyorum, Türkiye Cumhuriyetinin
özellikle bugün gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap
ediyorum: Batı senden, yani Türkten çok gerideydi. Manada, fikirde,
tarihte de bu böyleydi. Eğer bugün Batı, teknikte bir üstünlük
gösteriyorsa, ey Türk çocuğu, o kabahat, senin değil, senden öncekilerin
affedilmez ihmalinin bir sonucudur.
Evet, söylediğim gibi,
iktidar partisinin vicdanına bırakıyorum. Buradan tüm istihdam
bekleyen gençlerimizi sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Erdem.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükûmetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 2nci maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan
mahkûmiyet kararı aranmaksızın, bir daha kamu hizmetinde
istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak
görevlendirilemezler ibarelerinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu
(Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu.
Buyurun Sayın Altaca
Kayışoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 419 sıra sayılı 669
Sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesinin 2nci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Evet, bu madde, herhangi bir
mahkûmiyet kararı olmadan Türk Silahlı Kuvvetlerinden ve Jandarma
Genel Komutanlığından askerlerin ihracıyla ilgili bir
madde. Şimdi, buraya bir cümle olarak geçmiş, bizler için ve sizler
için çok bir şey ifade etmiyor olabilir ama bizler sahadayken, bu
maddelerle ihraç edilen, neden ihraç edildiğini bilmeyen bu askerlerin
eşleriyle çok konuştuk. Hepsi gözyaşları içinde
Şırnakta veya başka yerde hiç haberi olmadan
İşte,
mesela Şırnakta bir askeri çağırıyorlar Gelin,
operasyon var. diye. Bu asker, PKKyla operasyona gittiğini
düşünüyor, hiçbir şeyden haberi yok. Sormadan, sorgusuz sualsiz,
yargılamadan, savunma hakkı tanımadan bunları ihraç
ediyorsunuz ve aileleri mağdur ediyorsunuz. Böyle bir gerçek var. Siz
bunlarla görüşmüyorsunuz, konuşmuyorsunuz ama biz bunları
dinliyoruz.
Şimdi, bu KHKlarla
yüzlerce yıldır, hatta binlerce yıldır oluşmuş
olan hukukun bütün temel ilkelerinin hepsini yerle bir ettiniz. Nedir bunlardan
biri? Biliyorsunuz, normal bir ceza yargılamasında mahkeme,
yargılamaları yapar, delilleri toplar, en ufak yani bakın, yüzde
1 bile suçun işlenmediğine dair bir şüphe oluşursa
kendisinde Şüpheden sanık yararlanır. ilkesiyle beraat
kararı verir, ama bugün bu KHKlarla Şüpheden iktidar
yararlanır. ilkesi getirdiniz, tarihe böyle bir ilke getirdiniz ve bu
şekilde de maalesef, FETÖyle mücadeleyi kendiniz
sulandırdınız.
15 Temmuzdan sonra on dört
yıllık filmi geriye sardınız, kötü ne varsa hepsini FETÖye
yıktınız. Biliyorsunuz, geçmişte, çok eski çağlarda
insanlar şöyle yaparmış: Günah işledikleri zaman, bir
hayvana -keçi oluyor özellikle, hani günah keçisi deniliyor ya- bütün
günahlarını yükleyip bir törenle götürüp dağ başında
onu bırakırlarmış ve böylelikle de günahlarından
kurtulduklarını düşünürlermiş, sizin de
yaptığınız bu. Siz de döndünüz geriye Ergenekonu,
Balyozu FETÖ yaptı, Anayasa referandumunu, yargı bağımsızlığını
yok etmeyi FETÖ yaptı, iletişimle ilgili TİB Yasasını
FETÖ getirdi, Hrant Dink cinayetini falan FETÖ yaptı, bütün kötü ne varsa
FETÖ yaptı. dediniz, kandırıldık dediniz, işin
içinden çıktınız.
Peki, şimdi
yapılanlar
15 Temmuzdan sonra yapılanlar
Yani Cumhuriyet Gazetesi
operasyonu, solcu, demokrat insanların ihraç edilmesi, bunlar için sizi
kim kandırıyor, çok merak ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Kim kandırıyor sizi? Biraz vicdan diyorum,
başınızı yastığa koyduğunuzda biraz
bunları düşünün. Bu KHKlar, kanun hükmünde kararname falan
değil.
Bakın, Anayasa
değişikliğini bile Anayasa Mahkemesi, en azından şeklî
yönden, işte, oy çokluğu, teklif çokluğu vesaire bu yönlerden
ele alıyor ve değerlendiriyor, ama bunları, bırakın şekil
yönünden, başka yönden, nitelendirme yönünden değerlendirmeyi,
tamamen reddetti başvurumuzu ve bunlar, KHK falan değil, tamamen
hukuksuzluk kararnameleri olarak hukuk tarihimize de bu şekilde, maalesef
geçmiş olacak.
Şimdi, biz bunlarla
ilgili, yaşanan bu hukuksuzlukları
Biz çok açık söylüyoruz
FETÖyle mücadele, terörle mücadele, sonuna kadar destekliyoruz ama hukuk
içerisinde yapın, yeni mağdurlar yaratmayın. diyoruz. Biz bunu
söylerken, her zaman olduğu gibi hiç kimsenin siyasi görüşüne falan
da bakmıyoruz. Sonra parti meclisi bildirgemizi terörle
ilişkilendirmeye çalışıyorsunuz kendinizce, bir
amacınız var, bizi vatan haini konumuna düşürmeye
çalışıyorsunuz ama biz, sizin vatanınızın ne olduğunu
biliyoruz. Biz, sizin vatanınızın ne olduğunu biliyoruz ve
büyük usta, şair Nazım Hikmete buradan selamlarımı
gönderiyorum, ondan esinlenerek diyorum ki: Sizin vatanınız
gemilerinizse, sizin vatanınız koltuklarınızsa, sizin
vatanınız bin beş yüz odalı saraysa, sizin
vatanınız yandaşa peşkeş çekilen ihalelerse biz vatan
haini olmaya devam edeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar) Sizin vatanınız halkı yoksul
bırakmaksa, yoksul bırakıp oylarını almaksa, sizin
vatanınız halkı işsiz bırakmaksa, sizin
vatanınız doğayı, geleceğimizi, çevremizi katletmekse
biz bu vatan haini olmayı şeref sayarız diyorum, saygıyla
Genel Kurulu selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Vatan bir bütündür, bölünemez. Söz konusu vatansa gerisi
teferruattır.
Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Vatan, hepimiz için kutsal
kavramlardan birisi. Böyle uluorta siyasi spekülasyonların konusu yapmak
uygun değil; bu bir.
İkincisi; hanımefendi, bu tür ortak değerler üzerinden
bile AK PARTİye çatmayı marifet sayabilir ama vatanın ne
olduğunu bu millet iyi biliyor ve her siyasette gösteriyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi madde üzerindeki son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419 sıra sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 2nci maddesinin (2)nci fıkrasına silah
ruhsatları ibaresinden sonra gelmek üzere , gemi
adamlığına ilişkin belgeleri ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
670 sayılı KHKnın 10 uncu maddesiyle bu maddede
yapılan değişikliğin madde metnine
yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum:
Türkiye
Büyük Milet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3üncü maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bu süreler bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren mevzuatta öngörülen sürelerin üç
katını geçemez.
İsmail
Faruk Aksu Erkan
Haberal Kamil
Aydın
İstanbul Ankara Erzurum
Saffet
Sancaklı Muharrem
Varlı Baki
Şimşek
Kocaeli
Adana
Mersin
Ahmet
Selim Yurdakul
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 31/07/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 3üncü maddesinde yer alan 15/7/2016 tarihinden
sonra millî güvenlik gerekçesiyle görevden uzaklaştırılan kamu
görevlileri hakkında ilgili mevzuatında öngörülen soruşturma
açma süreleri olağanüstü hal süresince uygulanmaz ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Yakup
Akkaya Dursun
Çiçek
Konya İstanbul İstanbul
Faik
Öztrak Metin
Lütfi Baydar Gamze
Akkuş İlgezdi
Tekirdağ Aydın İstanbul
Gülay
Yedekci Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Tacettin
Bayır
İstanbul Bursa İzmir
Orhan
Sarıbal
Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal.
Buyurun Sayın
Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül faşizmi,
kendisinden sonra bu ülkeye demokrasi, özgürlük, barış
getireceğim diye gelmişti. Ne yazık ki emperyallerin ve bir avuç
zenginin çıkarlarını korumak, toplumdaki demokrasiden,
özgürlüklerden, yurtsever olan insanların tümünü yok etme amacı
gütmüş, onun yerine gerici bir yapılanmayı, sermayeye
dayalı bir yapılanmayı, uluslararası emperyalizme
peşkeş çekeceği bir Türkiyeyi hazırlamaya başlamıştı.
Ne yazık ki 12 Eylül darbesi sonrası
baktığımızda, yurtsever, ilerici, solcu kimseyi bu ülkede
bırakmamışlardı. Sonuçta bu ülkeyi, toplumu depolitize
ederek siyaseti bankerlere, Amerikanın bir avuç liboşuna
bırakmıştı. O sarmal ne yazık ki bugünlere kadar
taşındı, geldi.
Hadi, bunu Fetullah Gülen
Cemaatiyle de özdeşleştirelim, ilişkilendirelim. Kırk
altı yıllık bir Fetullah Gülen öyküsü. Sonuçta en büyük ikramiye
kendisine 2002 AKP iktidarından sonra verilmiş, tabii ki
Kestanepazarı Camisinden bugüne kadar gelmiş ve 25 milyon
dolarlık bir villaya Pensilvanyada sahip olmuştur. O nasıl
sahip oldu, bunu ben bilmiyorum, sizler daha iyi biliyorsunuz. Ama,
bildiğimiz bir şey var, ne yazık ki Fetullah Gülen Cemaati
gerçek anlamda en büyük yandaşlığını 2002den sonra
görmüştür. Kamunun Silahlı Kuvvetlerine, kamunun Adalet Bakanlığına,
kamunun bütün yürütme organlarına, Millî Eğitimine, Sağlık
Bakanlığına bizzat yerleştirilmiştir. Hatta, kendisi
şöyle bir açıklama yapmış 15 Temmuz darbe girişiminden
sonra: Ya, biz bu devletin kurumlarına sızmadık, herkesin
izniyle, AKP iktidarının izniyle beraber girdik, beraberce o süreci
götürdük. Ama, itirazım var, itirazım şu: Bu kadar
EĞİTİM SENli, bu kadar solcu, bu kadar Atatürkçü, bu kadar
ilerici bizim örgüte nasıl sızmış, bunu anlayamadım.
diyor, rahatsız. Ama, ne yazık ki siz 15 Temmuz girişiminden
sonra Fetullah Gülen Cemaatinin üyelerini ya da darbe girişimine neden
olanları devletten götüreceksiniz diye, yok edeceksiniz diye, bu ülkedeki
bütün muhalefeti, Allahın lütfu olarak elinize geçirmiş olduğunuz
15 Temmuz gecesi darbe girişimi meselesinden sonra temizlemeye
başladınız.
Yaptığınız
en güzel şey, ne yazık ki, hemen kanunlarda değişiklik
yapmak. 21 Temmuzda OHAL, arkasından KHKlar ve şu anda
konuştuğumuz KHKnın ilgili maddesi gereği, daha önce on
günle sınırlanmış olan, tutuklanan ya da tutuklanmayan,
kendisine devlet memurluğundan alındığı andan itibaren
on gün içerisinde soruşturma başlatılması gereken o
yapıyı lağvettiniz. Yani Biz, elbet bir gün soruşturma
yapacağız ama bu soruşturmanın ne zaman
olacağına, ne kadar olacağına biz karar vereceğiz.
diyorsunuz. Söyler misiniz, hepinizin vicdanı var ve hani, deyim
yerindeyse, bu Gazi Meclisin içerisinde de duruyorsunuz, bu topluma ve
insanlığa da sorumluluğunuz var, hangi insan haklarıyla
ilgili bir maddeyle bir insanı işinden alıkoyduğunuzda,
soruşturma süresi ve soruşturma zamanı belli olmayacak
şekilde içeride tutuyorsunuz; var mı böyle bir hukuk düzeni, var
mı böyle bir insan hakları modeli? Biz görmedik ama sizin işinize
geliyor. Neden işinize geliyor biliyor musunuz? Türkiye'nin hiçbir zaman
normalleşmesini istemiyorsunuz.
Neden? Çünkü,
Türkiye birazcık normalleştiğinde, 7 Haziran örneğinde
olduğu gibi oylarınız patır patır aşağı
inecek. Çünkü, o zaman bu ülke insanı gerçek gündemini konuşacak,
işsizliği konuşacak, yoksulluğu konuşacak,
eğitimdeki travmaları konuşacak, sağlıktaki
tekelleşmeyi konuşacak ve sizin bu ülkeye büyük başarı
öyküsü olarak sunduğunuz, ne yazık ki o faşizan uygulamalarla yaptığınız
büyük projelerle halkı emperyalizme, kapitalizme ömür boyunca nasıl
sömürü aracı olarak kullandığınızı
konuşacak. Ne yazık ki bunların hiçbirini
konuşamıyoruz çünkü siz, varlık sebebiniz olan şiddet,
korku, gözyaşı modelini kendi iktidarda kalma modeliniz olarak,
iktidarı sürdürme modeliniz olarak ortaya koyuyorsunuz.
Evet, bir
şey yapmak gerekiyor, yüzleşmek gerekiyor ve hesaplaşmak
gerekiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi, 15 Temmuz gecesiyle ve Fetullah
Gülen cemaatiyle hesaplaşıp yüzleşmediği sürece bu ülke ne
Fetullah Gülen cemaatinden ne de diğer cemaatlerden kurtulacaktır. O
yüzden buradan yapılacak en güzel iş şudur: Adalet ve
Kalkınma Partisinin ve Cumhurbaşkanının bu ülkeye bir
hesaplaşma ve yüzleşme borcu vardır. Yapacakları tek
şey, bu ülkenin iktidarından ve o saraydan inip bu ülkenin
halkına ve adaletine hesap vermektir.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 669 sayılı olağanüstü hal kapsamında alınan
tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3üncü maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bu süreler bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren mevzuatta öngörülen sürelerin üç
katını geçemez.
İsmail
Faruk Aksu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul konuşacaktır. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Yurdakul.
AHMET SELİM YURDAKUL
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, muhterem
vatandaşlar; dört bir yanı teröristlerle ve dost görünen ancak her
fırsatta kuyumuzu kazan odaklarla çevrili ülkemiz olağanüstü bir
dönemden geçmektedir. Gazi ve yüce Meclisimizin iç ve dış
düşmanlara karşı bir ve iri olması gerektiğini her
fırsatta ifade ediyoruz.
Şu anda görüşülmekte
olan 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Türk milletinin içindeki
teröristlerin ayıklanmasını ve bir daha bu millete
düşmanlık etme ihtimallerinin ortadan
kaldırılmasını ümit ediyorum.
Ancak burada Türk milleti
olarak bir şerh düştüğümüzün bilinmesi gerekmektedir. Türk
milleti 15 Temmuz akşamında tankların köprülerde görünmeye
başladığı o anlardan itibaren bugüne kadar -tam yüz on
beş gündür- sabırla yurtta sulh konseyinin kimlerden oluştuğunu
merak etmektedir. Geriye dönük tüm darbe girişimlerinde darbeyi icra eden
ve akabinde ülkemizde yönetime el koyanların kimler olduğu
anlaşılmış ve bu şahıslar tarihe bir not olarak
düşülmüştür. Devletimizin bunca imkân ve kabiliyetine rağmen 241
vatandaşımızın şehadetine neden olan yurtta sulh
konseyinin siyasi profillerinin henüz daha
açıklanmadığını üzülerek izliyoruz.
Darbenin as
kadrolarının ve devletin tepe noktalarındaki suç
ortaklarının gün yüzüne çıkartılmaması ve
yalnızca darbe girişiminin son halkaları üzerinde yapılan
mücadele vatandaşlarımızı tatmin etmek bir yana daha da
kızdırmakta ve darbe girişiminin, bu suçlarının
yanlarına kâr kaldığı algısı günden güne
yayılmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, FETÖ de dâhil her türlü terörle anladığı dilden mücadele
edilmesi gerektiğini defalarca tekrarladık. Büyük Türk milletinin
beklentisi de terörle gerektiği şekilde mücadele edilmesi, son
teröristin başı ezilene veya teslim olana kadar da bu mücadelenin
sürdürülmesidir. Genel Başkanımızın Terörle dostluk hiç
kimseye hayır getirmemiştir. ifadelerini buradan bir kez daha ifade
etmek istiyorum. Özellikle de terörle arasına sınır
çizemeyenlere, onlarla aynı yola baş koyma gafletine düşenlere
bu sözden ders almalarını tavsiye ediyorum. Teröristlerle ve
onların uzantılarıyla her fırsatta görüşen, onlara
alan açan, suçlarını görmezden gelen, sözde evrensel gerçeklerle Türk
milletine silah doğrultanların sözcülüğüne yeltenenleri uyarmak
istiyorum. PKK bir terör örgütüdür, FETÖ bir terör örgütüdür, PYD/YPG bir terör
örgütüdür, IŞİD bir terör örgütüdür. Açıkça söylüyorum ki bu
gruplarla ortak strateji geliştiren, açılımdan bahseden, sözde
demokratik destek sağlayan her kişi, her grup, her siyasi parti Türk
milleti tarafından teröristlerle aynı kefeye konulacaktır.
Bakmayın ülkemiz üstündeki kara bulutlara, bakmayın gecenin en karanlık
anlarındaki umutsuzluklara. Gecenin en karanlık anı şafak
sökmeden az önceki andır. Şafak söktüğünde al
kırmızı bayrağımız yine dalgalanacak, ezanlar
yine yüreklerimize imanla dolacaktır. Toz bulutları dağıldığında
bu topraklarda hüküm sürecek olan yine Türk milleti olacaktır.
Konuşmama son vermeden önce Nihal Atsızın
eserinde belirttiği gibi:
Kürşad'ın narasıyla indik Tanrı
Dağından,
Ruhumuzu kandırdık Orhun'un
kaynağından.
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur,
Türk'e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde üç adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4üncü maddesinin
birinci fıkrasına "Olağanüstü halin" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ilanından itibaren ve" ibaresi,
"mahkemelerce" ibaresinden sonra gelmek üzere "iflasa
ilişkin araştırma yapılmaksızın derhal"
ibaresi ile aynı maddeye aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"(2) Olağanüstü
halin ilanından önceki dönemde yapılan iflasın ertelenmesi
talepleriyle ilgili olarak;
a) Olağanüstü hal
süresince iflasın ertelenmesine karar verilemez.
b) Olağanüstü halin
ilanından sonra ve devamı süresince herhangi bir tedbir kararı
verilemez, verilmişse derhal kaldırılır.
c) Olağanüstü halin
ilanından önceki dönemde 2004 sayılı Kanunun 179/a maddesi
uyarınca verilmiş olan tedbir kararları, mahkemece ivedilikle
ele alınarak, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin
milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar
verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya
iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu iddiasıyla
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü
maddesi uyarınca kayyım atanan veya hakim ortakları ya da
yöneticileri hakkında adli soruşturma yürütülen sermaye
şirketleri ile kooperatifler lehine verildiği anlaşılan
tedbir kararları derhal kaldırılır."
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ömer
Serdar
Amasya İstanbul Elâzığ
Ramazan Can Sait
Yüce Enver
Fehmioğlu
Kırıkkale Isparta Bingöl
Hacı
Bayram Türkoğlu Hüsnüye
Erdoğan
Hatay Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin
Kanun Hükmünde Kararnamenin 4üncü maddesinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 4 (1) Olağanüstü halin devamı süresince,
9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179
uncu maddesi uyarınca sermaye şirketleri ile kooperatifler
tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamaz."
Erhan
Usta Muharrem
Varlı Deniz
Depboylu
Samsun
Adana
Aydın
Fahrettin
Oğuz Tor Baki
Şimşek
Kahramanmaraş
Mersin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 31/7/2016 tarih ve 419 sıra
sayılı 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4üncü
maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Tacettin
Bayır Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
İstanbul İzmir
Bursa
Haluk
Pekşen Mustafa
Hüsnü Bozkurt Yakup
Akkaya
Trabzon
Konya İstanbul
Metin
Lütfi Baydar Faik
Öztrak Gamze
Akkuş İlgezdi
Aydın
Tekirdağ
İstanbul
Gülay
Yedekci
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Pekşen, önerge üzerinde siz mi konuşacaksınız?
HALUK PEKŞEN
(Trabzon) Evet.
BAŞKAN -
Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen konuşacaktır.
Buyurun Sayın
Pekşen. (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK PEKŞEN
(Trabzon) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
keşke bu önergede ne yazıldığını
yurttaşlarımıza tek tek aktarabilsek ve söyleyebilsek.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) AKPnin önergesinde.
HALUK PEKŞEN
(Devamla) AKPnin önergesinde.
Böyle bir önergeyi
burada konuşurken, AKPye insanların hangi mantıkla oy
verdiklerini anlamak, algılamak mümkün değil. Bakın, eğer
AKPnin bu önergesi buradan geçerse, bir tek şey söylüyorum, mahkemelerde
büyük bir kaos başlayacak. Mahkeme tapuya tedbir koymuş, mahkeme alacak
için tedbir koymuş, otomobile tedbir koymuş, haciz için tedbir
koymuş; tamamını kaldırıyorsunuz. İnsanlar
birbirlerini kırarlar. Böyle bir şey olabilir mi? Yargı
kararlarıyla korunan hakların tamamına tedbir yöntemiyle mahkeme
önleyici bir karar almış, siz o karara müdahale ediyorsunuz ve
onları kaldırıyorsunuz. Böyle bir şey yok ki. Ceza
mahkemesinin tedbirlerini kaldırıyorsunuz; ayrım
yapmaksızın, hukuk mahkemesi, icra mahkemesi, ticaret mahkemesi,
tümünün tedbirlerini kaldırıyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi?
Bunu nereye sığdıracaksınız? Bu hangi olağanüstü
hâl gerekçesine sığacak? Hani Anayasanın 138inci maddesinde
yargı kararları Parlamentoyu bağlıyordu, yürütmeyi
bağlıyordu, yargıyı bağlıyordu. Hani, nerede? Bu
nasıl bir önerge? İflasın ertelenmesini
kaldırıyorum. Tam tersini yapmanız gerekiyor.
Memleketi
iflasa sürüklediniz. Kayseride, Konyada, Malatyada, Gaziantepte, Adanada,
Mersinde, Denizlide patır patır firmalar dökülüyor, hepsi
iflasın eşiğindeler. Sizi daha önce uyardık, aman gelin
dedik, şu İstanbul yaklaşımı gibi bir yasa
çıkarın, ivedilikle çıkarın, bu yasayla firmalar
borçlarını yapılandırsınlar. Bu bankalar bu
firmaların gırtlaklarına yapışır. Ekonomiyi zaten
batırdınız, insanları iyice batıracaksınız,
yapmayın dedik. Her insan işsiz kaldığında büyük bir
problemi de ülkenin gündemine taşıyacak.
Bunu nasıl
getirdiniz? Bu önergenin içerisine iflas ertelemeyi koymuşsunuz,
Kaldırıyoruz. diyorsunuz. Niye? İnsanlar kötü niyetli.
Kabul, olabilirler, insanlar kötü niyetli olabilirler. Ama firmalar patır
patır batıyor, bankalar kredilerini takibe koyuyor, çekler
yazılıyor, senetler yazılıyor. İşsiz, insanlar
işsiz. Kimi ararsanız arayın. Bugün beni dinleyen bütün yurttaşlarıma
sesleniyorum, en yakınınızdaki herhangi bir iş adamını
arayın, herhangi bir esnafı arayın, herhangi bir tüccarı
arayın, bu son bir ay içerisinde işten eleman çıkarıp
çıkarmadığını bir sorun. O hâlde bu ne demektir?
İflasın ertelenmesini kaldırıyorum, yasaklıyorum.
Bırakın buna mahkemeler karar versinler. Siz insanların kötü
niyetli olduğu üzerine hüküm kuruyorsunuz. Yargıya gerek yok ki
zaten, siz hepsini kendiniz düzenliyorsunuz, onların adına hüküm
veriyorsunuz.
Anayasanın
138inci maddesi çöp olmuş. demişti burada bir Meclis başkan
vekili. Ben de diyorum ki sayende sayın Meclis başkan vekili, hâlâ
senin partin Anayasayı çöpe göndermeye devam ediyor ama emin olun ki
yurttaşlar da bunları not ediyorlar, not.
Ekonomiyle geldiniz, evet
doğru, 2007 yılına kadar ekonomik iktidarınızı
sürdürdünüz. Evet, doğru veya yanlışlar yaptınız ama
vatandaş sizi yaptıklarınızdan dolayı kutladı ve
sizi tekrar ödüllendirdi, 2007 yılında iktidar yaptı ekonomide
iyi şeyler yaptığınızı düşündükleri için ama
2007den sonra o Cumhurbaşkanlığı seçiminde büyük bir
tuzağa düştünüz, o tuzağın içerisinde hâlâ savruluyorsunuz.
Bakın, özellikle buradan
uyardığımız bir şeyi bir kez daha tekrar etmekte yarar
görüyorum. Bu FETÖ hikâyesini hafife alıyorsunuz ve mücadele
ettiğinize de ben inanmıyorum. Siz bunların tuzağına düşmeye
devam ediyorsunuz. Yarın, Türkiyede FETÖnün cephesini genişletecek
şekilde
Dün Cumhuriyet Halk Partisine suç duyurusunda bulundunuz,
yarın kim bilir kimlere saldırırsınız.
Yapacağınız her büyük yanlış FETÖnün hesabına
yazılacak, cephesine yazılacak olan bir artı. Bunu
yapmayın, doğru adamları bulun, doğru adamları
yargılayın ve doğru yasalarla yargılayın.
Arkadaşlar, insanlar suç
işledikleri için yargılanırlar, niyetlerinden dolayı
yargılanmazlar. Siz istediğiniz için değil, yasaları ihlal
ettikleri için yargılansınlar. İnsanları
cepheleştirmeyin, toplumu ayrıştırmayın. Buradaki,
getirdiğiniz kanun hükmünde kararnamenin bu olağanüstü hâlle hiçbir
ilgisi yoktur. Bunu Anayasa Mahkemesine elbette götüreceğiz. Anayasa
Mahkemesine gelsin, bunun altına imza atacak o üyelerinin de hepsini
göreceğiz burada, hepsini tarihe not edeceğiz. Eğer bu
başvuruyu kabul etmezlerse insanlık tarihinde kendi ülkesinin
Silahlı Kuvvetlerini tarihî olarak yok eden bir Anayasa Mahkemesi olarak
tarihe geçeceklerdir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4üncü maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 4 (1) Olağanüstü
halin devamı süresince, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanunun 179 uncu maddesi uyarınca sermaye
şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi
talebinde bulunulamaz."
Deniz Depboylu (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Aydın Milletvekili Deniz Depboylu.
Buyurun Sayın Depboylu.
(MHP sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 669
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4üncü maddesi üzerindeki
önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Sizleri, Gazi Meclisimizi ve
aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
madde önergemizde belirtilen durum, hâlihazırda mahkemelerimizin
tarafsızlığı şaibe altında iken
vatandaşlarımızın mağduriyetini
arttırıcı bir etmendir. Milletin adalet arayışı
içerisinde devletin mahkemelerine güvenmekten başka çaresi yokken ve OHAL
kapsamında kimse mahkemelerde hakkını arayamazken, bu tarz
kararlar vatandaşlarımızı olumsuz etkilemektedir; aynı
şekilde, devlete ve adalete olan güvenlerini de sarsmaktadır.
Liderimiz Sayın Devlet
Bahçeli'nin de belirttiği gibi, devlete güvenin
sarsıldığı bugünlerde en büyük soru işareti yurtta
sulh komitesinde bulunan siyasilerin kimlikleridir. Bu kişiler her kim ise
bir an önce ortaya çıkarılmalı, ülkemize ve milletimize
çektirilen acıların karşılığı olarak haklarında
yasal işlemler yapılmalıdır. Ancak bu şekilde
milletimiz rahat bir nefes alarak adaletin herkese eşit
dağıtıldığını ve kimsenin
korumasının ülke menfaatinin önüne geçmediğini görebilir.
Aynı şekilde
askerlerimize olan güvenimiz yine bizler için vazgeçilmezdir. Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde konuşlanmış Fetullahçı terör örgütüne
mensup subayların 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği
darbe girişimi, cumhuriyeti, demokrasiyi, millî hâkimiyeti yok etmeyi
amaçlamış hain bir planın fiilî durumudur. Türk milleti
askerdir; bu, geçmişten bugüne değişmeyen gerçektir. Türk
Silahlı Kuvvetleri bizim onurumuzdur. Maalesef, yaşanılanlar
sebebiyle ortaya çıkan tabloda askerlerimiz de mağdur
edilmiştir. Bütün umutlarını bu mesleğe bağlayan ve
hayatlarını bu ülke uğruna feda etmek için bekleyen askerî
öğrencilerimizin durumları ise tam bir felakettir. Keza, mezunlara
verilen diplomalarda hiçbir kalifiye ihtiva etmeyen ve kendilerine iş
kapılarını kapatan bir durum mevcuttur.
Değerli milletvekilleri,
devletin hayati organlarını kanser hücreleri gibi saran
Fetullahçı terör örgütü, Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirme
amacıyla son yirmi yıldır çalışmalarını
yoğunlaştırmış, çeşitli yol ve yöntemlerle kendi
kadrolarını oluşturmak üzere gayrette bulunmuştur.
FETÖ mensubu olan ve askerî
okullarda eğitimci olarak görev yapan subay görünümündeki teröristler,
ordu içindeki vatansever askerî öğrencilere yönelik, acımasızca,
bezdirici ve yıpratıcı, hukuk dışı uygulamalarda
bulunmuşlardır. Vatansever, milliyetçi, Atatürk ilkelerine bağlı
birçok askerî öğrencinin okuldan
uzaklaştırılmasını sağlamak için bu
öğrencilerin sınav kâğıtlarının üzerinde tahribat
yapılmış, başarısızlık ve disiplin
suçlarıyla suçlanmış, çaresiz
bırakılmıştır. Askerî kamplarda hedef alınan bu
öğrencilere fiziksel ve psikolojik işkenceye varan görevler
yükleyerek okulu bırakmaya zorlamışlardır. Çok sevdikleri
okullarından ayrılmak zorunda kalan bu öğrenciler büyük
mağduriyet yaşamış, tazminat ödemek zorunda
kalmış, maddi ve manevi kayba uğramışlardır.
Yaklaşık olarak 3 bin civarında olduğunu
düşündüğümüz öğrenimini yarıda bırakan askerî
öğrencilerin, bu konuda mağdur olan çocuklarımızın,
gençlerimizin mağduriyetleri nasıl giderilecektir, bunun
hesaplanması gerekmektedir.
Milletin silahını
millete doğrultma cüretini gösteren, milletin iradesine darbe
girişiminde bulunan tüm hainlerin, uzantılarının
yargılanması ve vatana ihanet eden bu kişilerin en
ağır cezayı almaları hepimizin hemfikir olduğu,
hassasiyet gösterdiğimiz bir konudur.
Mağdur olan
gençlerimizden istekli olan, terör örgütüyle hiçbir bağı
olmayanlarının Türk Silahlı Kuvvetlerine veya kurulacak olan
yeni millî savunma fakültelerine dönebilmesi için imkân sağlanması,
vatan âşığı gençlerimizin yaralarının
sarılmasına yardımcı olacaktır.
Yine, askerî okulların
kapatılmasıyla, bu okullarda eğitim gören yaklaşık 25
bin öğrenci ile ailelerinin umutlarının da
karardığını hatırlatmak isterim. Bu gençlerin
tamamının FETÖ üyesi olduğunu iddia etmek mümkün müdür? Sapla
saman birbirine karışmış durumdadır, kurunun
yanında yaşlar da yanmaktadır. Bu mağduriyet nasıl
giderilecektir? Askerî liselerimizin kapatılması sadece eğitim
boyutunda ele alınacak bir kayıp değildir. Bunlar bizim millî,
kültürel, tarihî miraslarımızdır ve sahip çıkmak
zorundayız.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Depboylu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4üncü maddesinin
(1)inci fıkrasına Olağanüstü halin ibaresinden sonra gelmek
üzere "ilanından itibaren ve" ibaresi, "mahkemelerce"
ibaresinden sonra gelmek üzere "iflasa ilişkin araştırma
yapılmaksızın derhal" ibaresi ile aynı maddeye
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"(2) Olağanüstü
halin ilanından önceki dönemde yapılan iflasın ertelenmesi
talepleriyle ilgili olarak;
a) Olağanüstü hal
süresince iflasın ertelenmesine karar verilemez.
b) Olağanüstü halin
ilanından sonra ve devamı süresince herhangi bir tedbir kararı
verilemez, verilmişse derhal kaldırılır.
c)
Olağanüstü halin ilanından önceki dönemde 2004 sayılı
Kanunun 179/a maddesi uyarınca verilmiş olan tedbir kararları,
mahkemece ivedilikle ele alınarak, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik
Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette
bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara
üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı
olduğu iddiasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanan veya
hakim ortakları ya da yöneticileri hakkında adli soruşturma
yürütülen sermaye şirketleri ile kooperatifler lehine verildiği
anlaşılan tedbir kararları derhal
kaldırılır."
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, konuşma
almayacağız ama biraz önce bu önergeye ilişkin çok haksız
ve yersiz bir değerlendirme yapıldı. Bu önergenin kastı, hileli
iflas yollarına başvurarak mal kaçırmak ve
alacaklıları mağdur etmek isteyen FETÖ terör örgütüyle
bağlantılı şirketlere ilişkin bir tedbirdir. Konunun,
önerge iyice okunduğunda anlaşılacağı kanaatindeyiz.
Arz ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
673
sayılı KHKnın 10uncu maddesiyle bu maddede yapılan
değişikliklerin madde metnine yansıtılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/07/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 5inci maddesinin (4)üncü fıkrasında yer alan
"
(4) Üniversitenin teşkilatı Bakanlar Kurulu kararıyla
oluşturulur." ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Tacettin
Bayır Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
İstanbul
İzmir
Bursa
Mehmet
Tüm Gamze
Akkuş İlgezdi Mustafa
Hüsnü Bozkurt
Balıkesir
İstanbul
Konya
Yakup
Akkaya Metin
Lütfi Baydar Faik
Öztrak
İstanbul
Aydın
Tekirdağ
Gülay
Yedekci
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 5inci maddesinin (4)üncü
fıkrasından sonra aşağıdaki fıkranın eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
"(5) Üniversitenin
yerleşkesi daha önce Kara, Hava ve Deniz Harp Okulları ile Astsubay
Meslek Yüksek Okullarının bulundukları yerlerde
oluşturulur."
Erhan
Usta Muharrem
Varlı Deniz
Depboylu
Samsun
Adana
Aydın
Mustafa
Mit Baki
Şimşek Fahrettin
Oğuz Tor
Ankara
Mersin
Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ankara Milletvekili Mustafa Mit.
Buyurun Sayın Mit. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA MİT (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 419 sıra
sayılı 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 5inci maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
kanun hükmünde kararnamenin 5inci maddesiyle Millî Savunma Üniversitesi
kurulmuştur. Üniversite, kara, deniz, hava harp okulları ile kurmay
subay yetiştirmek ve lisans üstü eğitim vermek amacıyla yeni
kurulacak enstitülerden, astsubay meslek yüksekokullarından
oluşmaktadır.
Türk ordusunun subay,
astsubay ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuş olan
okulların bir üniversite çatısı altında toplanması,
orduya katılan subay, astsubayın akademik disipline sahip olması
yerinde ve olumlu bir düşüncedir. Ancak birçok konuda olduğu gibi, bu
konu da yeterince araştırılmadan, incelenmeden,
tartışılmadan aceleye getirilmektedir.
Her ne kadar üniversite
olarak adlandırılsa da nihayetinde özel bir mesleki eğitimin
gerekliliği bilinen bir gerçektir. Bu kapsamda ancak genel
değerlendirme yapabilecek durumdayız.
Öncelikle, harbiye tecrübemiz
de dikkate alınarak, dünyadaki örneklerinin dikkatlice incelenerek
altının doldurulması gerekmektedir. Her şeyden önce millî
ve manevi duyguları haiz, yüksek morale sahip bir ordu millî
güvenliğimizin temel unsurudur.
Subay, astsubay
yetiştirmek üzere verilecek eğitimin teorik ve pratik yönden
çağın gereğine uygun olması gerekmektedir. Dünyadaki
gelişmelerin takip edilerek eğitim programlarına dâhil edilmesi,
harbiyenin teorik, pratik eğitim tecrübelerinden istifade edilerek
mesleğin gerektirdiği yüksek ahlak ve ruhun verilebilmesi temel hedef
olarak alınmalıdır.
Bilindiği üzere,
askerlik geçmişte de gelecekte de dünyanın her yerinde yüksek
disiplin gerektirmektedir. Tecrübi olarak istifade ediyoruz. Geçmişte
yaş itibarıyla karakterin oluştuğu, iyi kötü, doğru
yanlış kavramlarının zihinlerde yer etmeye
başladığı, ahlaki formasyonun oluşmaya
başladığı dönemlerden başlayan askerî eğitim
hayatın her alanına yöneliktir.
Burada ifade etmeye
çalıştığımız hususların teşkilat
yapısı ve eğitim programı oluşturulurken dikkate
alınacağını ümit etmekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
bu kararnamenin temel gerekçesi olan 15 Temmuz darbe girişiminde rol alan
askerlerin ve askerî personelin kilit konumda olması, bir daha böyle bir
teşebbüsün olmamasına yönelik tedbir arayışını
gerektirmektedir. Düşünce olarak bir daha darbe olmaması için çare
aramak elbette ki siyaset kurumunun ve Meclisimizin görevidir. Ancak, kendi
disiplini içerisinde çalışacak ordunun içine siyasetin girmemesi,
siyasetin etkisinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Anayasa
ve yasalarda tanımlanan değerlere dayanan görev
tanımlamalarında kendi iç denetimi, Millî Savunma
Bakanlığının denetimiyle denetlenmelidir. Anayasa ve
yasalarda belirtilmiş amaçlara ve görev tanımlarına uymayan
bakış açılarının beslediği farklı aidiyetler
derhâl ordudan uzaklaştırılmadır.
15 Temmuz
tecrübesi, yasa ve disiplin kurallarının şahsi yorumlarla
esnetilmemesi veya kuralların görmezlikten gelinerek yok
sayılması neticesinde bir anlayışın ordunun yönetim
kademelerine hâkim olmasına yol açmıştır. Bu sistem böyle
olduğu takdirde bir başka devletin orduya nüfuz edebilme
imkânını sağlamaktadır ve Türkiyede olan da budur ve bunun
sonunda bir felaketle karşı karşıya
kalmışızdır diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 31/07/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 5inci maddesinin (4)üncü fıkrasında
yer alan "...(4) Üniversitenin teşkilatı Bakanlar Kurulu kararıyla
oluşturulur." ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Tüm (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm.
Buyurun
Sayın Tüm. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET TÜM (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Genel Başkanımıza ve Cumhuriyet Halk Partisi Parti
Meclisine, AKP ve Cumhurbaşkanı tarafından dava
açıldığını biliyoruz. Ancak, on dört yıldan beri
devleti FETÖ terör örgütüne teslim edenlerin böyle bir davayı
açmasını asla uygun görmüyoruz. Bu, yavuz hırsız
anlayışından başka bir şey değildir.
Değerli milletvekilleri,
OHAL'in ilan edilmesiyle birlikte yeni bir döneme girmiş
bulunmaktayız. Geldiğimiz yerde -öyle anlaşılıyor ki-
Hükûmet OHALi ilan etmeyi büyük bir sabırsızlıkla
bekliyormuş. AKP, OHALi kendi rejimini oluşturmak için bir
altyapı olarak kullanmaktadır. İktidar, OHAL
uygulamalarıyla hukuk devletini yok etmiş, demokrasiyi tümden ortadan
kaldırmıştır.
Sizin doğal lideriniz
geçmişte bir konuşmasında diyor ki: Demokrasi tramvay gibidir;
gerektiğinde biner, gerektiğinde ineriz. Şimdi, artık
demokrasi tramvayından indiğinizi görüyoruz. Ama, ne yazık ki
indiğiniz durak faşizm durağıdır, diktatörlüktür. Şimdi
size karşı olanları, FETÖ'cü ya da PKK'Iı ilan ederek susturmak
istiyorsunuz çünkü başka sığınacağınız
hiçbir liman yoktur. Oysaki, geçmişte bu örgütlerle beraber iş
tuttunuz, birlikte yol yürüdünüz, kader birliği yaptınız; o
zaman ortak diye bunlardan faydalandınız, şimdi ise
düşman ilan ederek faydalanmaya çalışıyorsunuz. Sizin
terörle mücadele etme diye bir derdiniz asla yoktur; olsaydı, ülkemizde
bu kadar şehidimiz olmazdı ve bu kadar insanımız ölmezdi.
Değerli milletvekilleri,
bu gittiğiniz yolun doğru bir yol olmadığını
sizler de çok iyi biliyorsunuz. İktidarın 15 Temmuzdan ders
almasını bizler çok isterdik. Ne yazık ki hâlâ toplumu
kutuplaştırıp kin ve nefreti canlı tutuyorsunuz. Kin ve
nefretiniz sadece insanlara değil, kamu kurumlarına da yansımaktadır.
Darbe yapacak diye doktor, hemşire, sağlık personeli
yetiştiren Gülhane Askeri Tıp Akademisini kapattınız, sonra
dönüp silahlı bir güç olan Sahil Güvenlik ve Jandarma Akademisi kurdunuz.
Yüz yıllık geçmişi olan askerî okulları
kapattınız, sonra Millî Savunma Üniversitesi adıyla yeniden
açtınız. Okulları, dershaneleri kapattınız; sonra yeni
isim vererek tekrar açtınız. Kamu görevlilerini işten
atıyorsunuz, sonra Pardon. diyerek, bir kısmını yeniden
işe alıyorsunuz. Tüm bunları OHALi kullanarak hukuk
dışı kanun hükmünde kararnamelerle yapıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
böyle, yazboz tahtası mantığıyla yönetilen bir ülke yoktur.
Sizler neyi onayladığınızın gerçekten farkında
mısınız? Bunu merak ediyoruz. Eğer tüm bunları içinize
sindirerek yapıyorsanız bilin ki tarih sizi asla affetmeyecektir. Bin
yıllık devlet geleneği, yüz yıllık Parlamento deneyimi
olan doksan üç yıllık cumhuriyete tüm bunlar
yakışmıyor. Ne yazık ki bu güzelim ülkeyi siz bir
çadır devletine çevirdiniz.
Değerli milletvekilleri,
hepinizin bildiği gibi, OHAL yasası kalıcı bir düzenleme
yapmayı öngörmez. Şimdi sizlere soruyorum: Bu düzenlemelerden
kalıcı olmayan hiçbir şey var mı? Anayasaya açıkça
aykırı olan bu durum, ne yazık ki sizin oluşturduğunuz
Anayasa Mahkemesi tarafından dikkate alınmıyor. Bugün burada
yasaya çevrilecek olan bu kanun hükmünde kararnameler, umarım ki bundan
sonra Anayasa Mahkemesinin yetki alanına girecektir.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu kanun hükmünde kararnamelerin maddeleri
üzerinde konuşmayı çok anlamlı bulmuyorum çünkü tamamı
sakat, tamamı hukuk devletiyle bağdaşmayan maddelerdir çünkü bu
kanun hükmünde kararnamelerle AKP'nin gizli ajandasında neler varsa onlar
gerçekleşmektedir.
Değerli milletvekilleri,
AKP 2002 yılında iktidara gelirken 3 ilde OHAL vardı, bugün 81
ilde OHAL ilan ettiniz. On dört yıldır ülkeyi siz idare ediyorsunuz.
OHAL şartlarına bu ülkeyi siz getirdiniz. On dört yıldır
iktidarda biz yoktuk, FETÖ vardı. diyorsanız, çıkın, bunu
da açıkça itiraf edin.
Değerli milletvekilleri,
hesap veremeyenlerin asla hesap sorma hakkı olamaz. Eğer gerçekten
halka hesap vermek istiyorsanız, byLock kullanan, vekillerinizi,
bakanlarınızı çıkın, açıklayın; FETÖ'ye arsa
tahsis eden, destek veren belediye başkanlarınızı açıklayın.
Bunu yapmadan kurusıkı laflar söyleyerek bu olaydan asla kurtulamazsınız,
bu darbeyle de asla yüzleşemezsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET TÜM
(Devamla) FETÖyle ilgisi olmayan, sırf EĞİTİM SENli,
EĞİTİM İŞli diye işten
attığınız öğretmenlerin ve memurların vebali
sizlerin boynunadır. Hangi kanun hükmünde kararnameyi
çıkarırsanız çıkarın adaletten asla
kaçamazsınız diyorum.
Tekrar size teşekkürler,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan, zabıtlara geçsin diye söylüyorum. Geçen
hafta da ByLock kullanan bakanları, vekilleri açıklayın. diye
kendisi öyle bir hüküm cümlesi beyan etti, geçen hafta da bunun
tartışması oldu. Beyefendinin bildiği bir isim varsa
gelsin, açıklasın. Öyle tezvirat yapmanın manası yok.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Az
kaldı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Bu tür laflarla siyaset olmaz. Siyasetin de bir usulü olur, bir
aklı olur. Söylenen her söze dikkat etmekte fayda var.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bostancı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6ncı maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan Bakanı tarafından ibaresinin
Bakanınca olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kamil
Aydın Ahmet
Selim Yurdakul Erhan
Usta
Erzurum Antalya Samsun
Zühal
Topcu Baki
Şimşek
Ankara Mersin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 6ncı maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Tacettin
Bayır Aytuğ
Atıcı
İstanbul İzmir Mersin
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Faik
Öztrak Mustafa
Hüsnü Bozkurt
Bursa Tekirdağ Konya
Gamze
Akkuş İlgezdi Metin
Lütfi Baydar Yakup
Akkaya
İstanbul Aydın İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı.
Buyurun
Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6ncı
maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Olağanüstü hâl uygulamasına karşı çıkan,
terör örgütleriyle geçmişte veya bugün iş birliği yapmayan
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 6ncı maddeyle ne düzenlediğiniz önemli değil.
Her ne kadar Millî Savunma Üniversitesine bağlı enstitüler kuruyor
iseniz de çıkardığınız kanun hükmünde kararnamelerin
tümü hukuksuzdur. Önergemizde Bu maddeyi çıkarın. diyorsak da
aslında, size şunu söylüyoruz: 1) Olağanüstü hâl uygulamasını
derhâl kaldırın. 2) Çıkardığınız hukuksuz
kanun hükmündeki kararnameleri derhâl iptal edin.
Olağanüstü
hâlin çok hoşunuza gittiğini biliyoruz. Nereden biliyoruz?
Cumhurbaşkanı bu darbe girişimi için Bu darbe bize
Allahın bir lütfudur. demişti. Gelinen nokta bir cümleyle
özetlenebilir: Darbeyle mücadeleniz bahane, kadrolaşma şahane.
Olağanüstü
hâl ve kanun hükmünde kararnameler Anayasaya uygundur. diyorsunuz. Yalan;
değilse, bilgisizlik, cahillik. Anayasa diyor ki: Kanun hükmünde
kararname ancak olağanüstü hâl nedeniyle ilgili olabilir. Olağanüstü
hâli niye ilan ettiniz? Darbecilerle mücadele için. Peki, soruyorum: Darbeyi
EĞİTİM-SENliler mi yaptı da yüzlerce
EĞİTİM-SENliyi ihraç ettiniz? Darbeyi Sağlık ve
Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası mı yaptı da bunları
ihraç ettiniz? Darbeyi imzacı akademisyenler mi yaptı da onları
ihraç ettiniz? Darbeyi rektörler mi yaptı da rektör seçimini
kaldırdınız? Darbeyi öğrenciler mi yaptı? Darbeyi
Gülhane doktorları mı yaptı?
AKP,
darbe hukukunu kendi lehine kullanmaya devam etmektedir, üstelik de
Anayasayı ihlal ederek. Kin, nefret ve intikamla iş
yapıyorsunuz. Bu, devlet yönetimine yakışmaz. AKPnin gücü
sadece bir kesime yetiyor. AKPnin gücü, kendi içindeki siyasilere dokunmaya
yetmiyor. AKP bunlara dokunmaya korkuyor. Size Darbecilerle mücadele etmeyin.
diyen yok. ByLock kullanıcıları büyük ihtimalle FETÖcü mü?
Evet. Açıklasanıza Allah aşkına bu byLock
kullanıcılarını.
BAŞKAN
Açıkladılar ya Sayın Atıcı kaç defa. Kimseyi tahkir
etmeyelim lütfen, itham etmeyelim.
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Kendimle gurur duyuyorum, tarafsız bir Meclis Başkan Vekili bana
sataşıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ama, tüm
milletvekillerinin hakkını, hukukunu savunmak bizim görevimiz.
Bildiğiniz bir isim varsa siz açıklayın.
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Biraz sabretseydiniz, önerimi dinleyecektiniz. Yani, siz de tabii, taraf
olduğunuz için bizi her dakika, sürekli sabote etmeye
çalışıyorsunuz ama nafile, işe yaramayacak.
Size önerimiz şu: Bir
tarafsız bilişim şirketi Türkiyeye gelsin, şu byLocku bir
incelesin -yüreğiniz yetiyorsa buyurun- ve desin ki Türkiye byLock
kullanıcıları şunlar, şunlar, şunlardır.
Niye korkuyorsunuz Allah aşkına? Korkmanızın bir tek nedeni
var: Ucu size dokunacak, ucu 1 numara dediğiniz kişiye dokunacak, ondan
korkuyorsunuz, başka bir şey yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, size
Geçmişte Fetullahçı teröristlerle iş birliği
yaptınız. dediğimizde bize kızıyorsunuz.
Yapmadınız mı kardeşim, beraber yürümediniz mi bu yollarda,
aynı menzile giden sizler değil miydiniz? Kendinizi
aklayamayacaksınız. AKP Hükûmeti geçmişte PKKyla müzakere
yaptı. dediğimizde bize kızıyorsunuz. Müzakere
yapmadınız mı kardeşim, aynı masaya
oturmadınız mı kardeşim, onları desteklemediniz mi
kardeşim? Çıkın bunları söyleyin. AKP Hükûmeti
IŞİDi geç fark etti, herkes bunlara terörist derken Siz, öfkeli
Sünni gençler dediniz. dediğimiz için bize kızıyorsunuz. Allah
aşkına, demediniz mi? Çıkın, Davutoğlu böyle bir
şey söylemedi. deyin.
AKP geçmişte dostum
dediği herkesle bugün savaşıyor. Bugün AKPyle dost olanlar,
size sesleniyorum, önemle duyuruyorum: Sizinle savaş günü de elbette
yakın olacak.
Kesinlikle, Türkiyenin
CHPye en çok ihtiyacı olduğu günlerden geçiyoruz, bunun
farkındayız, karanlığa boyun eğmeyeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 419 sayılı Kanun Hükmün Kararnamenin 6ncı maddesinin
(1)inci fıkrasında yer alan Bakanlık tarafından
ibaresinin Bakanınca olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zühal Topcu
(Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Ankara Milletvekili Zühal Topcu.
Buyurun
Sayın Topcu. (MHP sıralarından alkışlar)
ZÜHAL TOPCU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 669 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Evet,
insanların bir arada yaşamasını sağlayan birçok erdem
vardır. Şu anda, özellikle, en çok ihtiyacımız olan
şey bir arada yaşama kültürü ve bu kültürün hem
oluşturulması hem de devam etmesi. Ama, bir tanesi var ki, bu beraber
yaşama kültürünü oluşturacak olanlardan bir tanesinin görmezden
gelinmesi, yokluğu, dikkate alınmaması geri dönüşü olmayan
sıkıntılara da zemin hazırlayacaktır. Bu da
yıldızı bazı zaman yükselen, bazı zaman sarsılan,
bazı zaman da düşen adalet kavramı olmaktadır. Hiçbir erdem
adalet kadar büyük ve kutsal değildir aslında. Yine, çok
konuşulan barış, eşitlik, özgürlük kavramlarının
hepsinin temeline baktığımızda adalet kavramının
olduğunu görebiliyoruz. Ama, şu anda günümüzde de en çok
hırpalanan kavramın da adalet kavramı olduğunu
söyleyebiliriz. Adalet olmazsa diğerlerinin, hiçbir kavramın yani
toplumu bir arada tutan hiçbir kavramın da anlamı kalmıyor.
İşte, toplumların bütünleşip başarıyı
yakalaması veya çözülüp dağılması gerçekten bu
kavramın uygulanmasına bağlı.
Şu anda
görüyoruz ki işte, bu adalet kavramı hem bizim bir arada
kalmamızı sağlayacak hem de çözülüp dağılmamıza
neden olacak en önemli kavram. Acaba bu kavramın neresindeyiz? Çünkü,
adalet aynı zamanda ahlakın da temeli olmaktadır, adalete
dayanmayan ahlakın olabilmesi mümkün değil. Vicdanlarda yorumlanmayan
adaletin de başarılı olabilmesi mümkün değil.
İşte, içinde bulunduğumuz durum irdelendiğinde, bu
kavramların, demin de belirttiğimiz gibi, nasıl önemli hâle
geldiğine hep birlikte şahitlik ediyoruz. İşte
Yenikapı ruhu bunun için, işte birlik, beraberlik üniter yapının
korunması bunlar için gerekli.
Hem küresel
ölçekten hem de yerel ölçekten bakıldığında zor bir
dönemden geçiyoruz ve tartışmasız da bunu kabul ediyoruz. Bu
ülkenin birliği ve bütünlüğü artık her şeyden önemli hâle
gelmiştir. Türkiye'nin özellikle 15 Temmuz sonrası
yaşadığı travmayı ortadan kaldırmaya yönelik çok
dikkat etmesi gerekiyor. Önce işte, bu travmayı ortadan
kaldırabilmek için Bu hâle nasıl geldik? diye irdelemek gerekiyor.
Bu irdelemenin ehil eller tarafından ve uzun soluklu süreçler
şeklinde yapılması gerekiyor. Biz hangi hataları
yaptık? Açıklarımız nelerdi? diye sorgulamamız
lazım. Bunu hep birlikte yapmamız lazım. Yani, eğer hep
birlikte yaparsak ancak o zaman başarılı olabiliriz ama
Hatamız yok. diye ısrar edilirse bence, yanlışlar
görülmediği zaman belki, Allah korusun, tekraren 15 Temmuzların
yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Yani, buraya kendi
başımıza gelmedik.
Tabii ki bunlar
irdelenmeli derken bunun sosyolojik altyapısı var, bunun psikolojik
altyapısı var, bunun ekonomik altyapısı var, bunun
yönetimsel altyapısı var. Bunlar nasıl hazırlandı?
Hangi boşluklardan FETÖ terör örgütü sızdı ve ülkeyi bu hâle
getirdi? Nasıl bir imtiyaz sağlandı? Kimlere sağlandı
bu imtiyazlar, hangi gerekçelerle sağlandı, bunların açık
ve net olarak çalışmasının yapılması lazım.
Eğer yanlışta
ısrar edilirse -Allah korusun- hep birlikte, tekrar aynı şekilde
bu kalkışmayla karşı karşıya kalabiliriz, bir
daha kalmamamız için çok dikkatli olmamız lazım. Bu ülkede
özellikle yönetimin duygusal davranmaya hakkı yok. Bu ülkede, özellikle,
yine vurgulayarak söylüyoruz ki Fıratın kenarındaki kuzunun
sorumluluğunu hisseden bir iktidarın çok daha dikkat etmesi
gerekiyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
7nci maddesinin (2)nci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erhan Usta Kamil Aydın Zühal Topcu
Samsun Erzurum Ankara
Fahrettin Oğuz Tor Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Ahmet Selim Yurdakul
Kahramanmaraş Hatay Antalya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 7nci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Tacettin Bayır Gamze Akkuş İlgezdi
İstanbul İzmir İstanbul
Faik Öztrak Yakup Akkaya Mustafa
Hüsnü Bozkurt
Tekirdağ İstanbul Konya
Metin Lütfi Baydar Nurhayat Altaca Kayışoğlu Gülay Yedekci
Aydın Bursa İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Akkuş
İlgezdi Hanımefendi.
GAMZE AKKUŞ
İLGEZDİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
vekiller; 669 sayılı OHAL Kararnamesinde görüşlerimi belirtmek
üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın vekiller, 15
Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHALle birlikte, ülkemiz
kanun hükmünde kararnameler demokrasisiyle yönetiliyor. Bu öyle bir demokrasi
ki burada Parlamentoya karşı sorumluluk yok, insan haklarına
saygı yok, temel hak ve özgürlüklere yer yok, kanun önünde hesap vermek
yok ve muhalif sesleri duymaya tahammül yok. Oysa, Sayın
Davutoğlunun Kim ne yaparsa yapsın, hangi provokasyonu yaparsa
yapsın, bu özgür ve demokratik ülke bir daha OHAL benzeri uygulamalarla
karşı karşıya kalmayacak. OHAL Türkiyesi eski Türkiyedir.
sözlerinin üzerinden sadece iki yıl geçti. Bugün geldiğiniz nokta,
sizin deyiminizle, eski Türkiyeyi aratır oldu, sizlere de anımsatmak
isterim.
Değerli vekiller, 15
Temmuzdan bu yana Türkiyede kesintisiz bir darbe süreci yaşanıyor.
Yüzyıllardır var olan askerî liseler, ilgili komisyonlarda
tartışılmadan, kurumların ve uzmanların görüşü
alınmadan bir gecede kapatılıyor. 5 binden fazla öğrenci
kendisini bir anda kapının önünde buluverdi. Harp okulları ise
millî savunma üniversitelerine bağlandı. Eğer mesele demokratik
bir ordu kurmaksa seçtiğiniz bu yöntemin kimseye bir faydası yok,
bilmenizi isteriz. Neden mi? Askerî okulları ve harp akademilerini
FETÖcüler var diye kapatıyorsunuz. Oysa, FETÖ sadece bu okullarda mı
var? Millî Eğitim Bakanlığını, İçişleri
Bakanlığını ya da Diyanet İşleri
Başkanlığını kapatmayı düşünüyor musunuz?
Elbette düşünmüyorsunuz. O hâlde, şimdiden uyarıyoruz: Askerî
okullara siyaseti sokarsanız, askerî okulları kendi ideoloji ve
talepleriniz doğrultusunda dizayn etmeye kalkarsanız, ülkemiz daha
vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacaktır.
Şunu açıklıkla
ifade ediyoruz: Darbe karşıtı olmak ile OHAL yandaşı
olmak aynı şey değildir. Bizler, darbe karşıtı
olduğumuz kadar, Türkiye'nin kararnameler demokrasisiyle yönetilmesine de
hain darbe girişimi fırsat bilinerek Parlamentonun devre
dışı bırakılmasına da kurumların OHAL
KHKlarıyla yeniden inşa edilmesine de karşıyız.
Değerli vekiller,
şimdi bir milletvekili değil, hekim olarak konuşuyorum:
Bakın, GATAyı yani yüz on sekiz yıllık başka bir
kurumu, Anayasaya aykırı bir şekilde, bir gecede
kapattınız. 33 askerî hastaneyi, 5.700 personeli Sağlık
Bakanlığına bağladınız. Hangi Sağlık
Bakanlığına? 5 bine yakın personelini FETÖ
bağlantısı nedeniyle ihraç ettiğiniz Sağlık
Bakanlığına. Ne değişti arkadaşlar? GATA
sıradan bir askerî hastane olmadığı gibi, askerî doktorluk
da sivil doktorluktan ayrı bir alandır. Gelişmiş ülkelerin
hepsinde mutlaka askerî sağlık sistemi vardır. Ülkemizde bu
zincir bozulunca ne olacağını düşündünüz mü? Tıp
eğitiminin yanı sıra askerlik eğitimlerini de ateş
altında alan doktorları uzmanlaştıkları alandan
uzaklaştırırsanız sadece kaos yaratırsınız.
Bu kararla askerî
doktorluğu ortadan kaldırıyorsunuz ama aynı zamanda harp
cerrahisini de yok sayıyorsunuz. Mesela, bugün etrafımızı
saran ateş çemberinde operasyonlara sivil doktor gönderebilecek misiniz
acaba? Bakanlık emrine bağladığınız, eline silah
almamış, çatışma ortamında bulunmamış, saha
tecrübesi olmayan sivil doktorları, hemşireleri, sağlık
çalışanlarını operasyonlara nasıl göndereceksiniz?
Gitmem. diyenlerin maaşını mı keseceksiniz? Yok, ben
GATAdan yetişen doktorları göndereceğim. derseniz o hâlde
GATAyı kapatmanızın manası nedir?
Bakın, açık ve net
bir şekilde uyarıyoruz: Gülhaneyi tarihe gömerseniz hiçbir sivil
doktoru askerî tim içinde görevlendiremezsiniz. Sırf bu sebeple şehit
sayımızın artmasını da hiçbir vicdan kabul etmez,
edemez, bunun hesabını da kimse veremez. Askerî hastanelerde öncelik
askerî personele verilir. ibaresiyle ne kaosu ne de şehit haberlerini
önleyebilirsiniz.
Bakın, daha
şimdiden sorunlar yumağına dönüşmüş bir durumla
karşı karşıyayız. Askerimizin sevk ve tedavilerinin
yoğunluk ve sıra bekleme nedeniyle yapılamadığı,
ayrıca uzman doktor eksikliği sebebiyle de şehit
sayısının arttığı yönünde haberler düşüyor
basına, bu da canımızı yakıyor.
Değerli vekiller,
şimdi gerçekçi olalım. Getirdiğiniz bu düzenlemenin aslında
darbe girişimiyle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Bu
sağlık kurumlarının devri, Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla dayatılan paran kadar sağlık hizmetinin son
halkasıdır. Çünkü GATA, gerçek anlamda parasız sağlık
hizmetini sunan, hastasını müşteri, personelini esnaf olarak
görmeyen sosyal devlet uygulamasının sağlık alanındaki
son örneğidir; tarihe gömdünüz. Ortaya çıkan mağduriyetin
hesabını verebilecek misiniz, mağduriyeti telafi edebilecek
misiniz?
Bu sebeple, getirdiğiniz
bu KHKnın aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce
Divanınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
7nci maddesinin (2)nci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zühal Topcu (Ankara) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili Zühal
Topcu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Topcu. (MHP sıralarından
alkışlar)
ZÜHAL TOPCU (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 669 sayılı KHK üzerinde söz almış
bulunuyoruz, hepinizi saygıyla selamlıyoruz.
Evet, demin de ifade ettiğimiz gibi, özellikle
şu anda gündemde olan FETÖ terör örgütüyle mücadele ederken ince eleyip
sık dokumakta fayda var, on düşünüp bir konuşmakta fayda var
diyoruz. Çünkü, kurunun yanında özellikle yaşın yanmamasına
dikkat etmemiz lazım. Çünkü, bu ara mağduriyetlerin çok fazla
yükseldiği, insanların evine ekmek alamayacak duruma getirildiği
anlara hep birlikte şahitlik ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti
gerçekten büyük bir devlet, kökleşmiş bir kültürü var ve aynı
zamanda kurumları da var, her kurumun da kendine ait kültürü var,
oluşmuş bir devlet kültürümüz var. İşte, bu açıdan
bakıldığında, FETÖ terör örgütüne mensup olduğu iddia
edilerek mağdur edilen insanlar üzerinde bir daha düşünülmesi
gerekiyor. Diyoruz ki kriterler belirlendi, bu kriterlerin açık ve net
olması lazım. Yani, bu devlet büyük bir devlet. Bu devletin
istihbaratı var. Kimdir gerçekten buna zemin hazırlayan,
altyapıyı oluşturan, kaynaklık eden veya işte,
kalkışmayı yönetenler, yapanlar? Bütün alanlarda ve siyasi alan
da dâhil olmak üzere bütün ayaklarının ayrı ayrı incelenip
ortaya çıkartılması lazım. Gerçekten, bu FETÖ terör
örgütünün içinde olanların bulunup en ağır cezayla
cezalandırılması lazım ama kendini ait hissetmeyen ve bu
işte olmadığını iddia eden var ise bunların da
teker teker ayıklanmasında fayda var. Onun için, bir an önce bu
kriterlerin net bir biçimde açığa çıkarılması
lazım. Yayımlanan her bir KHKda -biliyoruz ki- binlere varan
insanın kurumlardan atıldığını veya
yargılandığını görebiliyoruz. Onun için, bir an önce
buna el atılması gerekmektedir. Netleşmemekle beraber, FETÖ
terör örgütüne mensubiyete yönelik kriterler belirlenmişti ama tam olarak
ne olduğunu da bilemiyoruz. Demin de belirttiğimiz gibi bunların
artık ayıklanması ve eylemlerinin ortaya çıkması
lazım. Tabii ki bu eylemlerin 15 Temmuza kadar gelen ayağına
bakıldığında bir birikim sonucu olduğunu da
görebiliyoruz.
Her konuda kanun hükmünde
kararnameyle yapılan düzenlemeler artık toplumu da tedirgin etmeye
başlamıştır. Palyatif tedbirlerle ülkeler yönetilemez,
akşamdan sabaha alınan kararlarla ülkeler yönetilemez, hele
anlık heyecanlarla hiç yönetilemez çünkü yarın, burada KHK
şeklinde alınan ve burada
kanunlaştırdığımız maddeler başka sorunlara
da zemin hazırlamaktadır çünkü acilen alındığı
için, etraflıca düşünülmediği için ve çok fazla da
mağduriyet yarattığı için, tekrar bumerang gibi bizi
vuracaktır. Yarın da yasalaşan bu KHK kararlarını
düzeltmek için yeni KHKlar gündeme gelecektir. Onun için, bu duruma
düşmeyelim.
Şimdi, bu kanun hükmünde
kararnameyle -elimizdekine baktığımızda- olağanüstü
hâl kapsamında alınması gereken tedbirlerle çeşitli
kanunlarda değişiklik yapılması öngörülüyor ama bir bakıyoruz
ki her şey var, her aradığınızı burada
bulabilirsiniz. Canımızın kızdığı, hemen
ufacık problem gördüğümüz her şeyi bunun içine koymuşuz ama
biz görüyoruz ki bunlar yarın karşımıza problem olarak
çıkacaktır. Bakıyoruz, o kadar farklı konular var ki
burada, burada işten atmalar var, burada eğitim konusu var,
üniversite açma var, burada üniversiteleri bir yere bağlama var, personel
alımı var, personelin değerlendirilmesi var, denetlenmesi var,
hukuk var, yönetim var.
Şimdi, bir KHK içinde
115 maddeyle siz Türkiye Cumhuriyeti devletinin birçok kurumuna şekil
vermek istiyorsunuz. Bunu nasıl yapacaksınız? Yarın
başka şekilde KHKlarla düzeltmeye giderek mi yapacaksınız?
Üniversiteler hâlâ sorundu. Bu şekildeki uygulamalarla Millî Savunma
Bakanlığına bağlanan Millî Savunma Üniversitesinin de yeni
sorun yumağı olarak karşımıza
çıkacağını da buradan söylemek istiyoruz.
Hepinize
saygılarımızı sunuyoruz. Teşekkür ediyoruz. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.01
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Özcan
PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
419 sıra
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın Tanal, İç
Tüzük 60a göre bir dakika süreyle söz veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
İstanbulun Ataşehir ilçesinin Yeni Çamlıca Mahallesinde
halkın uyuşturucuyla mücadele nöbetinin dört günden beri devam
ettiğine ve İçişleri Bakanlığını
uyuşturucuyla mücadele konusunda göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstanbul ili
Ataşehir ilçemizde Yeni Çamlıca halkının dört günden beri
süren uyuşturucuyla ilgili mücadelesi devam ediyor. Tümör gibi
yayılan uyuşturucu madde kullanımı gittikçe artıyor.
Yeni Çamlıca halkı bu gidişata Dur. demek için gece
nöbetlerine devam ediyor.
Çetelerin halkı bezdirmek
için ev basmaları nedeniyle geçen aylarda 9 yaşındaki çocuk
silahla yaralandı, 2 polisimiz de ağır
yaralanmıştı. Bu sebepten dolayı, halkın sabrı
taşmış durumda.
İçişleri
Bakanlığını uyuşturucu maddeyle mücadele konusunda
göreve davet ediyoruz. Tüm tedbirlerin alınmasını,
insanların sokaklarda bu şekilde nöbet tutmamasını istirham
ediyorum.
Selam ve
saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzükün
128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (S. Sayısı: 419) (Devam)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, 8inci maddede kalmıştık.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
13üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 13üncü maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Dursun
Çiçek Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Konya İstanbul Bursa
Haluk
Pekşen Gamze
Akkuş İlgezdi Yakup
Akkaya
Trabzon İstanbul İstanbul
Gülay
Yedekci Kazım
Arslan
İstanbul Denizli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen olağanüstü hâlin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci maddenin
(a) bendi üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 18inci maddesinde yer alan a) bendinin
kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Haluk Pekşen Dursun Çiçek Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
Trabzon İstanbul Bursa
Gamze Akkuş İlgezdi Yakup Akkaya Tanju Özcan
İstanbul İstanbul Bolu
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyorum Sayın Altay?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tanju Özcan konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Tanju Özcanı es geçemedik tabii.
Önerge üzerinde Sayın
Özcan konuşacak, buyurun efendim.
Bolu Beyi, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce Sayın
Başkana bu nazik daveti için teşekkür ediyorum ama inşallah,
doğruları söyledim diye konuşmamın sonunda yine 3 maç ceza
vermez bize.
BAŞKAN
Kurallarına göre oynarsan ceza almazsın Sayın Özcan.
TANJU ÖZCAN (Devamla)
Sayın milletvekilleri, özellikle AKP milletvekillerine seslenmek
istiyorum, sizin bir özelliğinizi keşfettim maalesef. Siz şu
kürsüden ne zaman doğrular söylense geriliyorsunuz, sinirleniyorsunuz ama
ben yine bugün kendi açımdan doğruları söylemeye devam edeceğim.
Sayın milletvekilleri,
enteresandı geçen dönem Meclis, burada 24üncü Dönemde birlikte
çalıştığımız arkadaşlarımız var.
Sizler çözüm süreci adında bir süreç başlatmıştınız,
bizi sürekli bu sürecin karşısında olmakla itham ediyordunuz,
işte bugün Meclisi protesto eden HDP Grubuyla koalisyon ortağı
gibiydiniz. Hatırlıyorsunuz değil mi bunları? Daha
öncesinde Haburda mahkemeleri kurdurdunuz, teröristin ayağına
mahkeme götürdünüz, Osloda bunlarla görüştünüz, muhtemelen
İmralıda da görüştünüz, Dolmabahçede en son bu
birlikteliği mutabakata bağladınız. Şimdi,
bunların hepsini yaptınız, biz bunları eleştirdik diye
sizin şiddetinize bile maruz kaldık, tehdidinize bile maruz
kaldık, neler yaşadık. Bunları hatırlıyorsunuz
değil mi? Ondan sonra ne oldu? Aradan zaman geçti, size Terör
örgütleriyle müzakere ediyorsunuz. diyenlere dediniz ki: Siz terör
örgütleriyle kol kolasınız, onların yandaşlarıyla kol
kolasınız. Bunu bile söylediniz, bunu bile söylediniz.
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) Yalan mı yani?
TANJU ÖZCAN (Devamla) Yalan
tabii. Allahtan korkmak lazım, kuldan da utanmak lazım.
Açık olarak söylüyorum;
yani terör örgütleriyle flört içerisindeydiniz, bunun sonucunda bu flörtünüze
karşı çıkanları bugün terör örgütleriyle kol kola olmakla
suçlayacak kadar da ileri gidiyorsunuz.
Bakın, siz ne
yaptınız? Çıraklık döneminizde bu PKKyı yeniden
hortlattınız. İktidara geldiğinizde PKK diye bir sorun
kalmamıştı ülkede. Kalfalık döneminizde bu FETÖyü iyice başımıza
bela ettiniz, 2010da da pik yaptı bu 12 Eylül referandumunda.
Ustalık döneminizde ne yaptınız? IŞİD denen
yapının güçlenmesine her türlü desteği verdiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Yüzde 50 oy aldık.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Son
döneminizde ne yaptınız? Hepsini birlikte başımıza
bela ettiniz, Topyekûn gelin. dediniz.
Bakın, siz samimi
değilsiniz, bugün mücadele ediyor gibi görünüyorsunuz bu örgütlerle,
yarın yeniden müzakere süreci içerisine girebilirsiniz. Biz bu konuda size
güvenmiyoruz, toplum da güvenmiyor. Bakın, burada MHPli
milletvekillerimiz var, onlar benim duruşumu, söylemlerimi bilir geçen
dönemden. Şimdi, şunu mu yapmaya çalışıyorsunuz: FETÖ
denen zavallı bile sizi kandıracak, siz de aklınızca
MHPlileri kandıracaksınız. MHPli sayın milletvekili dostlarıma
seslenmek istiyorum: Sayın milletvekilleri, elbette siz her
yaşananını görüyorsunuz.
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) MHPye laf atma.
ALİM TUNÇ (Uşak)
Sen kendine bak, Genel Başkanına bak.
TANJU ÖZCAN (Devamla)
Zannetmeyin ki bunlar gerçekten milliyetçi, gerçekten bölücü terör örgütüyle
mücadele ediyorlar; bunlar çakma milliyetçi, bunlar her türlü
milliyetçiliği ayaklar altına alan adamlar.
ALİM TUNÇ (Uşak)
Edepli ol, edepli!
TANJU ÖZCAN (Devamla) Ben
zaten sizin bunlara itibar etmeyeceğinizi biliyorum ancak hiç ciddiye
alıp görüşmenize, müzakere etmenize bile gerek yok diye dostane bir
uyarıda bulunuyorum, benim samimiyetimi bildiğiniz için.
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Siz arkabahçesisiniz.
TANJU ÖZCAN (Devamla)
Sayın milletvekilleri, FETÖyle mücadele: Burada defalarca
eleştirdik, siz FETÖyle mücadele falan etmiyorsunuz, samimi bir mücadele
içerisinde değilsiniz. Korkarım ki siz FETÖyle yeniden
anlaştınız, endişem bu.
ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir)
Hadi lan oradan!
TANJU ÖZCAN (Devamla) Neden
bunu söylüyorum biliyor musunuz? Ortak düşmanlarınız vardı
hani şu muhalif yazarlar, Cumhuriyet gazetesi gibi gazeteler. Ne
yaptınız şimdi, FETÖyle mücadele ediyoruz diye başlayıp
ortak düşmanlarınızla mücadele etmeye başladınız
yeniden.
NİHAT ÖZTÜRK
(Muğla) Sen önce Muğla Büyükşehir Belediyesine bak, Zamana
verdiğin şeylere bak, kendine bak.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Bir
idam tartışması çıkardınız, bir idam
tartışması çıkardınız. Ne demek bu biliyor
musunuz? Suçluların iadesini istiyorsunuz, FETÖcülerin iadesini
istiyorsunuz değil mi? Samimi olarak istemiyorsunuz. Diyorsunuz ki idam
tartışmalarını gündeme getirerek Bak bize bunları
vermeyin, Türkiyede idam cezası yeniden gelebilir. mesajı veriyorsunuz.
ALİM TUNÇ (Uşak)
Sen Türkiyede yaşamıyorsun galiba.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Siz
gerçekten FETÖyü de istemiyorsunuz, onun yandaşlarını da
istemiyorsunuz. Şundan korkuyorsunuz
AHMET HAMDİ ÇAMLI
(İstanbul) Hikmet Samiye anlat, Hikmet Samiye.
TANJU ÖZCAN (Devamla)
Gelip konuşurlarsa ne yaparız? diye korkuyorsunuz. Hangi ihaleyi
birlikte nasıl, kime peşkeş çektiğinizi anlatırlar,
hangi kamu kurumuna nasıl sızdığınızı anlatırlar
diye, bundan korkuyorsunuz.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Cumhurbaşkanımız -hani şu en tarafsız olan
Sayın Cumhurbaşkanımız- muhtarlar toplantısında
15 Temmuzdan sonra bir konuşma yaptı, elini de şöyle
kaldırdı: Allahım bizi affetsin. dedi, değil mi? Ben de
o konuşmadan sonra aynı Allahın kulu olarak her gece dua
ediyorum, ellerimi semaya kaldırıyorum diyorum ki: Ya Rabbim bu
FETÖyü başımıza bela eden, PKKyı yeniden hortlatan,
IŞİD denen belayı dünyanın başına bela eden bu
Recep Tayyip Erdoğan kulunu affetme Ya Rabbim. diyorum, ben de böyle bir
çağrıda bulunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) Hadi lan oradan, edepsiz bir adamsın sen!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
18inci maddenin (a) bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkanım, sadece kayıtlara geçmesi
açısından... Milliyetçi Hareket Partisi Türk siyasi hayatında
olup biteni en iyi analiz edecek partilerden bir tanesidir, ilkeleriyle hareket
eder, kendi duruşu vardır. Bunların kayıtlara geçirilmesini
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
18inci maddenin (b) bendi
üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 18inci maddesinde yer alan b) bendinin kararname
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Haluk Pekşen Dursun
Çiçek Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Trabzon İstanbul Bursa
Yakup Akkaya Gamze
Akkuş İlgezdi Elif
Doğan Türkmen
İstanbul İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Adana Milletvekili Meclis Başkanlık Divanı Üyesi Elif Doğan
Türkmen Hanımefendi konuşacaklardır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Türkmen.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN
(Adana) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2002
yılında AKP tek başına iktidar olduğunda toplumun bir
kısmında yolsuzlukların biteceği, yasakların kalkacağı,
yolsuzlukların olmayacağı bir Türkiye ümidi doğdu çünkü
AKP, halkımıza iktidar olma sözüyle birlikte 3 Yyle mücadele
edeceği sözünü de verdi.
Gelelim 2016
yılına. On dört yıldan bu yana AKP Türkiyede tek
başına iktidar. İktidarda olan AKP, 3 Ynin olmaması
adına, bırakın mücadele etmeyi, doksan üç yılda
olamayacağı kadar 3 Yyle Türkiyeyi tanıştırdı.
Kadınların yaşam hakkı, sokakta bulunma hakkı pamuk
ipliğine bağlı. Kadın olmak tek başına tekme
yemekle eş değer. Kadın olmak eski kocanın öldürme
hakkına sahip olmasıyla eş değer. Çocuk tacizleri ve
istismar arttıkça artıyor. AKPli Türkiye bunları önlemenin
gereğini yerine getirmiyor. Bu konuda yapılan haberlerin sitelerine
erişim yasağı veriyor tıpkı Adıyaman Gergerde
olduğu gibi. Adıyaman Gergerde imam-hatip lisesinde 30 çocuğa
yapılan taciz ve istismarın sonucunda ne yazık ki bu konuda
yapılan haberlere erişim yasağı getiriliyor.
Türkiyede çocuklar taciz ve
istismara uğruyor da gençlerin durumu daha mı iyi? Hayır.
Üniversiteyi bitiren her 5 çocuktan 3ü işsiz, üniversite bitirmeyenler
zaten işsiz ve Türkiyedeki gençler ne yazık ki istatistiki olarak da
geleceklerine karanlık bir biçimde bakıyorlar. Dolar her gün
başını almış gidiyor. Esnaf siftahsız kapattığı
tezgâhını, iş yerini artık kapatmak zorunda kalıyor.
Çiftçi ise ürünü para etmediği için artık ürününü tarlada
bırakmakta çareyi buluyor. Ekonomi nereye gidiyor? diye sorarsak buna
verilecek tek cevap var: Ekonomi iyiye gitmiyor.
FETÖyle mücadele adı
altında binlerce insanı aileleriyle birlikte mağdur ettiniz.
FETÖ yurdunda kalanı işten attınız, bankasında hesap
açtıranı işten attınız, sendikasına üye
olanı işten attınız. Peki, soruyorum: Bu yurda, bu
sendikaya yasal kurulma iznini siz vermediniz mi? Bir şey daha soruyorum:
Bankanın kurdelesini siz birlikte kesmediniz mi? Yani FETÖnün yurdunda
kalmak, FETÖcü olmak, terörist olmak işten atılmak gerektiriyor ama
FETÖnün yurduna izin veren her nedense terörist olarak nitelendirilmiyor.
Sendikaya üye olanlar için de aynı şeyleri söylemek mümkün, bankanın
kurdelesinin kesenler için de aynı şeyleri söylemek mümkün.
Bugün sendikal
yaşamı bitirmek adına EĞİTİM SENli
öğretmenleri de işten atıyorsunuz, yetmedi görevden
uzaklaştırıyorsunuz, yetmedi Muğla başta olmak üzere
-ne yapıyorsunuz- öğretmenleri sürgüne gönderiyorsunuz.
Ordumuzun
yetiştirdiği elemanların, askerlerimizin,
subaylarımızın olduğu okulları kapattınız.
Peki, sormak istiyorum: Millî eğitimde de binlerce FETÖcü var, Emniyet
Müdürlüğünde de binlerce FETÖcü var. Polis yetiştiren, efendim,
öğretmen yetiştiren ya da diğer alanlarda meslek
mensuplarını yetiştiren okulları da kapatacak
mısınız yoksa tek amacınızı mı var
Uluslararası güçlerin güçlü bir Türk ordusu istememesine hizmet etmek.
gibi?
Bir şeyi
daha söylemek istiyorum: 7 Haziran sonrası tek başına iktidar
istediniz terörü bitirmek için. 1 Kasımdan bu yana bir yılı
geçti. Türkiye, hâlen, kan gölü içerisinde, her gün şehitlerimiz geliyor.
Peki, Şehitlerimizin geldiği bir Türkiye'de terörü biz bitiririz.
sözünüzü ne zaman tutacaksınız?
Sayın
Cumhurbaşkanımız, Türkiye'de hukuk var, guguk değil.
dedi. Ayşegül Terziyi tutuklayan bir mahkeme, bir başkası
serbest bıraktı, sonra bir başka mahkeme tuttu ve yine bir
başka mahkeme serbest bıraktı.
Sayın
milletvekilleri, sizin takdirinize bırakıyorum: Türkiye'de hukuk mu
var yoksa guguk mu?
Bugünlerde
birbirimize Nasılsın? diye sormaya utanıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ELİF
DOĞAN TÜRKMEN (Devamla) - Çünkü yeni bir cevap çıktı ortaya:
Türkiye gibiyiz. Evet, sayın milletvekilleri, artık, hepimiz
Türkiye gibiyiz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türkmen.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
18inci
maddenin (b) bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
20nci maddeye
bağlı geçici 13üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/07/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 20nci maddesinde yer alan Geçici madde 13 ibaresinin
kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Haluk Pekşen Dursun
Çiçek Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Trabzon İstanbul Bursa
Yakup
Akkaya Gamze
Akkuş İlgezdi
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü
maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden,
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
20nci maddeye
bağlı geçici 13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
20nci maddeye
bağlı geçici 14üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 20nci maddesinde yer alan Geçici Madde 14 ibaresinin
kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Haluk
Pekşen Dursun
Çiçek Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Trabzon İstanbul Bursa
Yakup
Akkaya Gamze
Akkuş İlgezdi
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü maddesinde ifade edilen
olağanüstü halin gerekli kıldığı konu olarak
nitelenemeyeceğinden, Anayasanın 121inci maddesine açıkça
aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeye bağlı geçici 14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
21inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutup
işleme alıyorum
Önerge çekilmiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece birinci bölüm
üzerindeki maddeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 41inci
maddeye bağlı ek madde 1, ek madde 2, ek madde 3, ek madde 4, ek
madde 5, ek madde 6, ek madde 7, ek madde 8, ek madde 9; 42nci maddeye
bağlı geçici madde 1 ve geçici madde 2 dâhil olmak üzere 29 ila
49uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
konuşma yok.
Soru-cevap yok.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
İkinci bölümün
maddelerine geçiyoruz.
29uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
30uncu maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
31inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32nci maddesinde yer
alan "143üncü maddesi," ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ömer
Serdar
Amasya İstanbul Elâzığ
Sait
Yüce Enver
Fehmioğlu Hüsnüye
Erdoğan
Isparta Bingöl Konya
Ramazan
Can Hacı
Bayram Türkoğlu
Kırıkkale Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Madde 671 sayılı
KHKyla yapılan değişikliğin yansıtılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükûmetin katıldığı,
gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 33üncü maddesiyle
değiştirilen 1324 sayılı Kanunun 1inci maddesinde yer alan
"Barışta" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ömer
Serdar
Amasya İstanbul Elâzığ
Sait
Yüce Enver
Fehmioğlu Hüsnüye
Erdoğan
Isparta Bingöl Konya
Ramazan
Can
Kırıkkale
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 Kanun Hükmünde
Kararnamenin 33üncü maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Nurhayat Altaca
Kayışoğlu Yakup
Akkaya
İstanbul Bursa İstanbul
Faik
Öztrak Tacettin
Bayır Metin
Lütfi Baydar
Tekirdağ İzmir Aydın
Gamze
Akkuş İlgezdi Mustafa
Hüsnü Bozkurt
İstanbul Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Anayasa'nın
121/3üncü maddesinde ifade edilen "olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu" olarak nitelenemeyeceğinden,
Anayasa'nın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419 sıra sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 33üncü maddesiyle değiştirilen 1324
sayılı Kanunun 1inci maddesinde yer alan Barışta
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye 671 sayılı KHKyla yapılan
değişikliğin yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 33üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
34üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419 sıra sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 34üncü maddesiyle değiştirilen 1324
sayılı Kanunun 2nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 2 Genelkurmay Başkanı, Millî
Savunma Bakanlığının görevleri saklı kalmak
kaydıyla; Silahlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasında
personel, istihbarat, harekat, teşkilat ve eğitim hizmetlerine ait
ilke ve öncelikler ile ana programları tespit eder.
Bunlardan;
a) İstihbarat, harekat, teşkilat ve eğitim
hizmetlerinin Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlıkları ile
Genelkurmay Başkanlığına bağlı kuruluşlar
vasıtasıyla uygulamasını sağlar.
b) Personel hizmetleri, özel kanunlarına göre
yürütülür.
Lojistik ve tedarik hizmetleri için tespit etmiş
olduğu ilke, öncelik ve ana programlar ile askeri okullardaki eğitim
ve öğretim hizmetlerine ilişkin önerilerini, bu hizmetleri yürütecek
olan Millî Savunma Bakanlığına bildirir."
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ömer
Serdar
Amasya
İstanbul Elâzığ
Ramazan
Can Sait
Yüce Gökcen
Özdoğan Enç
Kırıkkale
Isparta
Antalya
Hüsniye
Erdoğan
Konya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/07/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 34üncü maddesinde yer alan 1324 sayılı
Kanunun 2. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
ibaresinin kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Dursun
Çiçek Faik
Öztrak
Konya
İstanbul Tekirdağ
Metin
Lütfi Baydar Tacettin
Bayır Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Aydın İzmir
Bursa
Gamze
Akkuş İlgezdi Yakup
Akkaya
İstanbul İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü
maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 34üncü maddesiyle
değiştirilen 1324 sayılı Kanunun 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 2 Genelkurmay
Başkanı, Millî Savunma Bakanlığının görevleri
saklı kalmak kaydıyla; Silahlı Kuvvetlerin savaşa
hazırlanmasında personel, istihbarat, harekat, teşkilat ve
eğitim hizmetlerine ait ilke ve öncelikler ile ana programları tespit
eder.
Bunlardan;
a) İstihbarat, harekat,
teşkilat ve eğitim hizmetlerinin Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri
Komutanlıkları ile Genelkurmay Başkanlığına
bağlı kuruluşlar vasıtasıyla uygulamasını sağlar.
b) Personel hizmetleri, özel
kanunlarına göre yürütülür.
Lojistik ve tedarik
hizmetleri için tespit etmiş olduğu ilke, öncelik ve ana programlar
ile askeri okullardaki eğitim ve öğretim hizmetlerine ilişkin
önerilerini, bu hizmetleri yürütecek olan Millî Savunma Bakanlığına
bildirir."
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye 671 sayılı
KHKyla yapılan değişikliğin yansıtılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
35inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35inci maddesiyle
değiştirilen 1325 sayılı Kanunun 1inci maddesinin ikinci
ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Bakanlık merkez
teşkilatı; Müsteşar, beş müsteşar yardımcısı,
Teftiş Kurulu Başkanlığı, Askeri Fabrikalar Genel
Müdürlüğü, Tersaneler Genel Müdürlüğü, Askeri Adalet İşleri
ve Kanunlar Genel Müdürlüğü, Askeralma Genel Müdürlüğü, Personel Genel
Müdürlüğü, Bütçe ve Mali Hizmetler Genel Müdürlüğü, Lojistik Genel
Müdürlüğü, Tedarik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Genel Plan ve
Prensipler Genel Müdürlüğü, Hukuk Müşavirliği, Muhabere ve Bilgi
Sistem Daire Başkanlığı, Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı, Askeri Adalet Teftiş Kurulu Dairesi
Başkanlığı, Teknik Hizmetler Dairesi
Başkanlığı ve diğer komutanlıklardan oluşur.
Genel müdürlüklerde ikiyi geçmemek üzere genel müdür
yardımcılıkları ve altıyı geçmemek üzere daire
başkanlıkları bulunur.
Bakanlık
teşkilatında ayrıca Özel Kalem Müdürlüğü ve Basın ve
Halkla İlişkiler Müşavirliği ile sayısı otuzu
geçmemek üzere Bakanlık Müşaviri bulunur."
"Bakanlık merkez
teşkilatındaki kadroların Türk Silahlı Kuvvetlerindeki
rütbe karşılığı; müsteşar için orgeneral, Milli
Savunma Üniversitesi Rektörü için korgeneral, müsteşar yardımcıları,
Teftiş Kurulu Başkanı ve genel müdürler için tümgeneral, genel
müdür yardımcıları ve müstakil daire başkanları için
tuğgeneral, daire başkanları için ise albaydır. Bu
kadrolara atananlar, kamu konutları ve askeri sosyal tesislerden rütbe
karşılığı subaylar gibi istifade ederler. Askeri
protokol münasebetlerinin düzenlenmesinde de aynı esas
uygulanır."
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ömer
Serdar
Amasya İstanbul Elâzığ
Ramazan
Can Sait
Yüce Hüsnüye
Erdoğan
Kırıkkale Isparta Konya
Gökcen
Özdoğan Enç
Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeyle 674 ve 676
sayılı KHK'lar ile 2 Eylül 2016 gün ve 29819 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanan 2016/9132 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararıyla yapılan değişikliklerin
yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 35inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
36ncı
madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 36ncı maddesinde yer alan "1325
sayılı Kanunun 1. maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki 1/A maddesi eklenmiştir." ibaresinin
kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Tacettin
Bayır Yakup
Akkaya
İstanbul İzmir İstanbul
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Faik
Öztrak Mustafa
Hüsnü Bozkurt
Bursa Tekirdağ Konya
Gamze
Akkuş İlgezdi Metin
Lütfi Baydar
İstanbul Aydın
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasa'nın
121/3üncü maddesinde ifade edilen "olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu" olarak nitelenemeyeceğinden,
Anayasa'nın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN
Dursun Çiçek ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
36ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
37nci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 419 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 37nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Nazım
Maviş
Amasya İstanbul Sinop
Hasan
Basri Kurt Hüseyin
Özbakır
Samsun Zonguldak
MADDE
37- 1325 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendine "sosyal," ibaresinden sonra
gelmek üzere "askeri okullardaki (harp okulları ve astsubay meslek
yüksekokulları) eğitim," ibaresi eklenmiş, aynı
fıkranın (b) bendinin (1) numaralı alt bendine
"Barışta ve savaşta" ibaresinden sonra gelmek üzere
"personel temini ile" ibaresi eklenmiş, aynı bendin (3)
numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde,
fıkranın (c) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki ibare
eklenmiştir.
"(3)
Askeri fabrikalar ve tersaneler dahil harp sanayii hizmetlerini,"
"(c)
Teftiş, inceleme ve soruşturma hizmetlerini,
yürütmektir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede 671 ve 676
sayılı KHKlarla yapılan değişikliklerin
yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Gerekçesini
okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
38inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
40ıncı maddeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 1i kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 2yi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 3ü kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 4ü kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 5i kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 6yı kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 7yi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 8i kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeye
bağlı EK MADDE 9u kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
42nci maddeye
bağlı GEÇİCİ MADDE 1i kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
42nci maddeye
bağlı GEÇİCİ MADDE 2yi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
43üncü maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
44üncü maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
45inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
46ncı maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
47nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
49uncu maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece ikinci bölüm
üzerindeki görüşmeler ve maddeler tamamlanmıştır.
Üçüncü bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 50 ila 79uncu
maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde söz
isteyen yok.
Soru-cevap yok.
50nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
51inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
52nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
53üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
54üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
55inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
56ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
57nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
58inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
59uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
60ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
61inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 31/07/2016 tarih ve 419 sıra
sayılı 699 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61inci
maddesinin kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Çiçek Mustafa Hüsnü Bozkurt Metin Lütfi Baydar
İstanbul Konya Aydın
Faik
Öztrak Nurhayat Altaca
Kayışoğlu Gamze
Akkuş İlgezdi
Tekirdağ Bursa İstanbul
Yakup
Akkaya Tacettin
Bayır
İstanbul İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü
maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
61inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
62nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 31/07/2016 tarih ve 419 sıra
sayılı 699 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 62nci
maddesinin kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Çiçek Mustafa Hüsnü Bozkurt Metin Lütfi Baydar
İstanbul Konya Aydın
Faik
Öztrak Nurhayat Altaca
Kayışoğlu Gamze
Akkuş İlgezdi
Tekirdağ Bursa İstanbul
Yakup
Akkaya Tacettin
Bayır
İstanbul İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
62nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
63üncü
madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 63üncü maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Mustafa Hüsnü Bozkurt Metin Lütfi Baydar
İstanbul Konya Aydın
Faik
Öztrak Tacettin
Bayır Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
Tekirdağ İzmir Bursa
Gamze
Akkuş İlgezdi Yakup
Akkaya
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü
maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden,
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
63üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
64üncü madde üzerinde bir adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 64üncü maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Mustafa Hüsnü Bozkurt Metin Lütfi Baydar
İstanbul Konya Aydın
Faik
Öztrak Tacettin
Bayır Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
Tekirdağ İzmir Bursa
Gamze
Akkuş İlgezdi Yakup
Akkaya
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü
maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden,
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
64üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
65inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
66ıncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
68inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
69uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
70inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
71inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
72nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
73üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
74üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
75inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
76ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
77nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
78inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
79uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Böylece üçüncü bölüm
üzerindeki maddelerin görüşmeleri de tamamlanmıştır.
Şimdi, dördüncü bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Dördüncü bölüm 80 ila
105inci maddeleri kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm üzerinde söz
isteyen yok.
Soru-cevap yok.
Maddelerinin
görüşülmelerine başlıyoruz.
80inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
81inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
82nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
83üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
84üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
85inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
86ncı madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 31/07/2016 tarih ve 419 sıra
sayılı 699 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 86ncı
maddesinin kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Dursun Çiçek Mustafa Hüsnü Bozkurt Metin
Lütfi Baydar
İstanbul Konya Aydın
Faik Öztrak Nurhayat Altaca Kayışoğlu Gamze Akkuş İlgezdi
Tekirdağ Bursa İstanbul
Yakup Akkaya Tacettin
Bayır
İstanbul İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü
maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
86ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
87nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 31/07/2016 tarih ve 419 sıra
sayılı 699 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 87nci
maddesinin kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Dursun Çiçek Mustafa Hüsnü Bozkurt Metin
Lütfi Baydar
İstanbul Konya Aydın
Faik Öztrak Nurhayat Altaca Kayışoğlu Gamze Akkuş İlgezdi
Tekirdağ Bursa İstanbul
Yakup Akkaya Tacettin
Bayır
İstanbul İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü
maddesinde ifade edilen olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
87nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
88inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
89uncu maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
90ıncı maddeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
91inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
92nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
93üncü maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
94üncü maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
95inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
96ncı maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
97nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
98inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
99uncu madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 99uncu maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Dursun
Çiçek Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Konya İstanbul Bursa
Yakup
Akkaya Faik
Öztrak Tacettin
Bayır
İstanbul Tekirdağ İzmir
Gamze
Akkuş İlgezdi Metin
Lütfi Baydar
İstanbul Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen olağanüstü hâlin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
99uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
100üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
101inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 101inci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Dursun
Çiçek Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Konya İstanbul Bursa
Yakup
Akkaya Faik
Öztrak Tacettin
Bayır
İstanbul Tekirdağ İzmir
Gamze
Akkuş İlgezdi Metin
Lütfi Baydar
İstanbul Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen olağanüstü hâlin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
101inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
102nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 102nci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Dursun
Çiçek Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Konya İstanbul Bursa
Yakup
Akkaya Faik
Öztrak Tacettin
Bayır
İstanbul Tekirdağ İzmir
Gamze
Akkuş İlgezdi Metin
Lütfi Baydar
İstanbul Aydın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü
maddesinde ifade edilen olağanüstü hâlin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasanın 121inci maddesine açıkça aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
102nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
103üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 103üncü maddesinin kararname metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Dursun
Çiçek Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Konya İstanbul Bursa
Faik
Öztürk Gamze
Akkuş İlgezdi Yakup
Akkaya
Tekirdağ İstanbul İstanbul
Gülay
Yedekci Tacettin
Bayır Metin
Lütfi Baydar
İstanbul İzmir Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 121/3üncü maddesinde ifade edilen
olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konu olarak
nitelenemeyeceğinden Anayasanın 121inci maddesine açıkça
aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
103üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
104üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 104üncü maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"(3) Birinci fıkra
uyarınca kapatılan eğitim kurumlarının hak ve
yükümlülükleri başka bir işleme gerek kalmaksızın Milli
Savunma Bakanlığına geçer. Bu yerlerin ihtiyaçlarını temin
etmek maksadıyla imzalanmış sözleşmeler, devam eden
ihtiyaçlar gözönüne alınarak Milli Savunma Bakanlığınca
feshedilebilir ya da sözleşmede belirtilen işin miktarı
azaltılabilir. Bu nedenlerle yükleniciye herhangi bir tazminat ödemesi
yapılmaz. Feshedilen sözleşmelere ilişkin alınan teminatlar
iade edilir ve yüklenici hakkında yasaklama işlemi yapılmaz.
Kara, Deniz ve Hava Harp Okulları ile astsubay meslek
yüksekokullarının ihtiyaçlarını içeren sözleşmeler
hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanabilir.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ömer
Serdar
Amasya İstanbul Elâzığ
Sait
Yüce Gökcen
Özdoğan Enç Enver
Fehmioğlu
Isparta Antalya Bingöl
Hüsnüye
Erdoğan Ramazan
Can
Konya Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Gerekçe
BAŞKAN Naci
Bostancı ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye 670 sayılı
KHKyla yapılan değişikliğin yansıtılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 104üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
105inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 105inci maddesinin (2)nci
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Açılmış olan
davalarda yargılama giderleri ve vekalet ücretlerine hükmolunamaz,
hükmolunanlar tahsil edilmez.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Gökcen
Özdoğan Enç
Amasya İstanbul Antalya
Hasan
Basri Kurt Ramazan
Can Muhammet Müfit
Aydın
Samsun
Kırıkkale Bursa
Halil
Eldemir Osman
Mesten Hüsnüye
Erdoğan
Bilecik Bursa Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye 670 sayılı
KHKyla yapılan değişikliğin yansıtılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 105inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylece, dördüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler ve maddelerin oylanması
tamamlanmıştır.
Şimdi, beşinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Beşinci bölüm 106 ila
115inci maddeleri kapsamaktadır.
Beşinci bölüm üzerinde
söz isteyen? Yok.
Soru-cevap? Yok.
106ncı madde üzerinde
iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 106ncı maddesinin
(4)üncü fıkrasında yer alan Sağlık
Bakanlığı bütçesinin ibaresinin Sağlık
Bakanlığı ve/veya bağlı kuruluşları
bütçelerinin şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Gökcen
Özdoğan Enç
Amasya İstanbul Antalya
Hasan
Basri Kurt Ramazan
Can Halil
Eldemir
Samsun
Kırıkkale Bilecik
Osman
Mesten Hüsnüye
Erdoğan
Bursa Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
31/7/2016 tarih ve 419 sıra sayılı 669 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 106ncı maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Tacettin
Bayır Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
İstanbul İzmir
Bursa
Mustafa
Hüsnü Bozkurt Yakup
Akkaya Metin
Lütfi Baydar
Konya İstanbul
Aydın
Faik
Öztrak Gamze
Akkuş İlgezdi
Tekirdağ
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Dursun Çiçek konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çiçek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Türk
Silahlı Kuvvetleriyle ilgili tarihî bir oturum yapıyoruz.
Emir komuta birliği bir harp
prensibidir. Bu prensibin nasıl ihlal edildiğini, yüz
yılların birikimi olan tecrübenin nasıl göz ardı
edildiğini burada hep birlikte yaşıyoruz.
Tabii, benim hayatımda, Mustafa
Kemalin askerlerinin hayatında önemli olan bir madde var, 33üncü madde.
Barışta ifadesinin metinden çıkarılmasını
Sanırım, bir önceki Meclis, 2009 yılında, askerlerin
yargılanmasıyla ilgili olarak aynı, bir kelime
değişikliğiyle Mustafa Kemalin askerlerini, cumhuriyetçi,
Atatürkçü subayları bir kalemde, bir gecede FETÖcü dediğiniz
hâkim, savcı kılıklı militanlara teslim etmişti.
Şimdi bu konuda bütün sorumluluk iktidar partisi grubunda, Millî Savunma
Bakanlığında ve Millî Savunma Komisyonundadır. Daha sonra,
biz, Anayasa Mahkemesine giderek bu sorumluluğa onları da ortak
edeceğiz, burada düzeltilmeyen hususların Anayasa Mahkemesinde
düzeltilmesini talep edeceğiz.
Emir komuta birliği o kadar
önemli ki stratejide Çinin strateji politikası olarak ifade edilen
parçala, böl, yönet taktiğini bu kanun hükmünde kararnamede ne
yazık ki görüyoruz. Tabii, Çin bunu düşmanına karşı
uygulamıştı, Türklere karşı
uygulamıştı. Şimdiyse biz ne yapıyoruz? Kendi ordumuzu
parçalayıp, bölüp yönetmeye çalışıyoruz ve aynı
orduya, Terörle mücadele et., Suriyede, Irakta Türkiye'nin menfaatlerini
koru. diyoruz, sonra da güvenmiyoruz. Görev veriyoruz, Şehit ol.
diyoruz, Gazi ol. diyoruz ama güvenmiyoruz, Kapının arkasında
bekle. diyoruz. Bu, vicdani de değildir, hukuki de değildir, siyasi
de değildir.
Şimdi, geçmiş
dönemde atmadığımız bir imzayı kabul ettirmek için
beş yıl bize manevi işkence yaptınız. Bu davada
müşteki olan iktidar partisi, hâlâ, Ergenekon dosyasından
müştekiliğini çekmemiştir. Bu davaların kumpas
olduğunu ifade etmesine rağmen, hâlâ, ıslak imzalı olarak
bilinen dosyada AKP müştekidir. Bu, samimiyetsizliktir, ikiyüzlülüktür.
Şimdi, devletin temel
kurumları var; yasama, yürütme ve yargı. Şimdi yargı
yerlerde sürünüyor, çoğu şüpheli, sanık. Yasama, kanun hükmünde
kararnamelerle işlevsiz hâle getirildi. Emniyet, Türk Silahlı Kuvvetleri
ayakta durmaya çalışıyor. Devlet yerle bir edildi, hukuk devleti
ihlal edildi. Şimdi, demokrasiyi, hukuk devletini, anayasal devleti neyle
yürüteceğiz? Silahlı Kuvvetler ayağa kalkmak istiyor,
onları da bu aldığımız tedbirlerle
Bugün Mecliste
kabul edilen yasalarla olağanüstü hâli olağan hâle çeviriyoruz,
barışta da, savaşta da bütün yetkileri Millî Savunma
Bakanına devrediyoruz. Hangi tecrübeyle, hangi strateji bilgisiyle, hangi
askerî bilgilerle bunu yönetecek, onu tarih gösterecek. Tarih, tabii ki bu
Meclisi, bu kararı veren Meclisi yargılayacaktır.
25 bin askerî öğrenci
devletle sözleşme yapmış, subay olmak için, astsubay olmak için,
askerî doktor olmak için imza atmış. Bunlar sözleşmeyi
feshettiği zaman biz bu ailelerden on binlerce lira tazminat alıyoruz.
Şimdi, aynı devlet, aynı Hükûmet kapının önüne koyuyor
Sen başının çaresine bak, seni tanımıyorum. diyor.
Böyle hukuk devleti olmaz, böyle siyaset olmaz.
Dönemin Genelkurmay
Başkanı İlker Başbuğ Meclisteki komisyonda ve
Yargıtayda yaptığı konuşmada şunu
vurgulamıştı: Silahlı Kuvvetlere kurulan kumpasta, 15
Temmuza gelen süreçte üç tane sorumlu var. Bunlardan birincisi dış
güçler, ABD, CIA, Mossad; ikincisi FETÖ; üçüncüsü de siyasi iktidar.
demişti. Şimdi bugün siyasi iktidar bu aldığı
kararlarla, Meclisten geçen bu yasalarla milletine ihanet etmektedir, Türk
Silahlı Kuvvetlerine, tarihine ihanet etmektedir.
Takdir yüce Türk
milletinindir diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Eleştirileri anlıyorum ama ihanet lafını
kesinlikle reddediyoruz. Kayıtlara geçsin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
DURSUN ÇİÇEK
(İstanbul) Mağdur var. diyene ihanet diyeni de biz
reddediyoruz, hain diyeni de reddediyoruz. Mağdur var. diyoruz, hain
diyorsunuz.
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 106ncı maddesinin
(4)üncü fıkrasında yer alan Sağlık
Bakanlığı bütçesinin ibaresinin Sağlık
Bakanlığı ve/veya bağlı kuruluşları
bütçelerinin şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan kanun
hükmünde kararnamenin 106ncı maddesinin (4)üncü fıkrasında 670
sayılı KHKyla yapılan değişikliğe göre düzenleme
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 106ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
107nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır.
107nci madde üzerinde
verilen önerge 500 kelimeyi geçtiğinden İç Tüzükün 87nci maddesi
gereği önergenin özeti okunacak, önergenin tamamı tutanağa
eklenecektir. Ayrıca önergenin tam metni siyasi parti gruplarına da
dağıtılmıştır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına (X)
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 107nci maddesinin
(3)üncü ve (4)üncü fıkralarının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, maddeye (4)üncü fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkraların eklenmesini ve
son fıkrasının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Amasya İstanbul Kırıkkale
Abdurrahman
Öz Abdullah
Ağralı Halil
Eldemir
Aydın Konya Bilecik
Hasan
Basri Kurt Hüsnüye
Erdoğan Gökcen
Özdoğan Enç
Samsun Konya Antalya
Muhammet
Müfit Aydın
Bursa
"(3) Devredilen
personelden;
a) Aylıklarını
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre alanlara,
devredilmeden önce en son ayda kadrolarına bağlı olarak
yapılan aylık gösterge, ek gösterge, kıdem
aylığı, taban aylığı, zam, tazminat ve ek ödeme
veya sağlık hizmetleri tazminatı ödemeleri toplam net
tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas
alınır); devir sonrası atandıkları yeni
kadrolarına bağlı olarak yapılan aylık gösterge, ek
gösterge, kıdem aylığı, taban aylığı, zam,
tazminat ödemeleri ile döner sermayeden yapılan ek ödemenin toplam net
tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, herhangi
bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar
ayrıca tazminat olarak ödenir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLİ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan kanun
hükmünde kararnamenin 107nci maddesinde 670 ve 675 sayılı KHKlarla
yapılan ek ve değişikliklere göre düzenleme
yapılmaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini
okuttuğum Naci Bostancı ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 107nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
108inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
109uncu maddeyi kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
110uncu madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 110uncu maddesinin
Kanun Hükmünde Kararname metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can
Amasya İstanbul Kırıkkale
Osman
Mesten Muhammet
Müfit Aydın Halil
Eldemir
Bursa Bursa Bilecik
Hasan
Basri Kurt Hüsnüye
Erdoğan Gökcen
Özdoğan Enç
Samsun Konya Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
668 sayılı KHKda
yapılan değişiklik sonrası ihtiyaç
kalmadığından tekrara düşülmemesi amaçlı olarak
metinden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 110uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
111inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
112nci maddeyi kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
113üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır.
113üncü madde üzerinde
verilen önerge 500 kelimeyi geçtiğinden İç Tüzükün 87nci maddesi
gereği önergenin özeti okunacak, önergenin tamamı tutanağa
eklenecektir. Ayrıca önergenin tam metni siyasi parti gruplarına da
dağıtılmıştır.
Önergeyi okutup işleme
alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına(X)
Görüşülmekte olan 419
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 113üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Muhammet
Müfit Aydın
Amasya İstanbul Bursa
Hüsnüye Erdoğan Ramazan
Can Osman
Mesten
Konya Kırıkkale Bursa
Gökcen Özdoğan Enç
Antalya
"MADDE 113- 2803
sayılı Kanunun 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki 13/A maddesi eklenmiştir.
"Jandarma ve Sahil
Güvenlik Akademisi
Madde 13/A Jandarma ve
Sahil Güvenlik Teşkilatlarının subay ve astsubay ve diğer personel
ihtiyacını karşılamak, önlisans, lisans ve lisansüstü
eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın yapmak üzere
bünyesinde fakülte, enstitü, astsubay meslek yüksekokulları, eğitim
ve araştırma merkezleri ve kurslar bulunan bir yükseköğretim
kurumu olarak İçişleri Bakanlığına bağlı
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kurulmuştur. Akademinin
ihtiyaçları Jandarma Genel Komutanlığı bütçesinden
karşılanır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
674 ve 676 sayılı
KHKlerle yapılmış olan değişikliklerin
yansıtılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Evet,
Sayın Naci Bostancı ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 113üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
114üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
115inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Böylece, beşinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları da tamamlanmıştır.
Tümünün oylamasından
önce Komisyonun bir redaksiyon talebi var.
Buyurun Sayın Komisyon.
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Sayın
Başkanım, görüşülmekte olan 419 sıra sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve
Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname Genel
Kurulda kabul edilen değişiklik önergeleriyle birlikte kanunlaşacağından
düzenlemenin adının Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesi Hakkında
Kanun şeklinde değiştirilmesi, ayrıca metinde geçen ve
görüştüğümüz Kanun Hükmünde Kararnameye atıfta bulunan Kanun
Hükmünde Kararname ibarelerinin Kanun olarak değiştirilmesine
yönelik redaksiyon talebimiz vardır. Takdirlerinize saygıyla arz
ediyorum.
BAŞKAN Kayıtlara
geçmiştir.
Kanunun yazımı
sırasında dikkate alınacaktır.
Böylece, kanun hükmünde
kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler maddeleriyle birlikte
tamamlanmıştır.
Kanun hükmünde kararnamenin
tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN 669
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 220
Kabul : 210
Ret : 10 (X)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Ömer
Serdar Özcan
Purçu
Elâzığ İzmir
Böylece
kanun hükmünde kararname kanunlaşmıştır; hayırlı
uğurlu olsun diyorum ve birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.27
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Özcan
PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2nci sırada bulunan,
671 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Kurum ve
Kuruluşlara İlişkin Düzenleme Yapılması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname (1/756) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre
Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlayacağız.
2.- 671 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Kurum ve Kuruluşlara İlişkin Düzenleme
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/756) ve
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 421) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 421 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu kanun hükmünde kararname İç Tüzükün
91inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu
nedenle, kanun hükmünde kararname, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Kanun hükmünde kararnamenin
tümü üzerinde söz isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak.
Buyurun Sayın Parsak.
(MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MEHMET PARSAK
(Afyonkarahisar) - Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; 671
sayılı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 671 sayılı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde
Kararnamesi hakkında sözlerime geçmeden önce genel anlamda Olağanüstü
Hâl Kanunu kapsamındaki bu uygulamalar ve özellikle kanun hükmünde
kararnameler kapsamında düşüncelerimi paylaşmak isterim.
Bilindiği gibi, 15
Temmuzda tarihimizin en büyük ihanetlerinden biriyle
karşılaştık ve bu çerçevede Türk demokrasisi bir darbe
girişimiyle karşı karşıya kaldı. Bu anlamda, bu
yüce çatıda bombalanmaya varıncaya kadar büyük bir ihanet bizim
karşımıza o çerçevede çıkmış oldu.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu olağanüstü dönemin başlamasının,
olağanüstü hâlin ilan edilmesinin temel sebebi olan bu 15 Temmuz
demokrasiye darbe girişimi çerçevesinde, tabii ki, olağanüstü hâlin
gerektirmesi üzerine ama olağanüstü hâlin hukukla sınırlı
olduğu gerçeğini hiç göz ardı etmeden, bu çerçevede biz de
Milliyetçi Hareket Partisi olarak baştan beri tutumumuzu ortaya koyduk.
Gerçekten, olağanüstü
hâl bir anayasal müessesedir. Bu anlamda Anayasamızın 119uncu ve
122nci maddeleri arasında buna ilişkin çerçeve çizilmektedir.
Ayrıca olağanüstü hâl bir kanunla da düzenlenmekte ve buna
ilişkin işleyişin ne şekilde olması gerektiği
burada açıkça ayrıntılarıyla yer almaktadır. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak karşımızdaki tablonun
vahametine binaen, idarenin daha seri, daha olması gereken zamanda, daha
etkin ve verimli bir mücadele yürütebilmesi adına olağanüstü hâlin
ilanında destekte bulunduk. Olağanüstü hâl kanun hükmünde
kararnamelerinin bu anlamda çıkarılması da bir kaçınılmaz
gerçek fakat bu olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin her
şeyden önce temel olarak hukukla sınırlı olduğu, bunun
altında bir normatif düzenleme olarak Anayasamızın 119uncu ve
122nci maddeleri arasındaki hükümlerin ve olağanüstü hâl kanun hükmünde
kararnamelerinin de bu anlamda Olağanüstü Hâl Kanununa uygun, hukuka
uygun, Anayasanın ilgili hükümlerine uygun olması gerektiğini
kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda durmakta.
Peki, uygulamalar bu
şekilde yapılmış mıdır? Kanun hükmünde kararnamelerin
tamamı bu anlamda olağanüstü hâle ilişkin olarak biraz önce
sıraladığım hukuk, Anayasa, ilgili kanun bunlara uygun
olarak uygulanmış mıdır, işte orada çok ciddi soru
işaretleri var. Bu kapsamda da 421 sıra sayılı, 671
sayılı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesinde de hem
hukuk çerçevesinde hem de işleyiş bakımından kayda
değer, ciddi, tarihe not düşülmesi gereken hususlar vardı. Ben
şimdi bunları genel hatlarıyla ifade etmeye çalışacağım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 671 sayılı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde
Kararnamesiyle Hava Kuvvetlerinin sivil kaynaklardan pilot temin etmesi,
askerî pilotların zorunlu hizmet sürelerinin on sekiz yıla
çıkarılması, kuvvet komutanlıklarının Genelkurmay
Başkanlığıyla ilişkileri, Genelkurmay
Başkanı seçim kriterlerinde değişiklik yapılması,
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı
kapatılarak görev, yetki ve personelinin Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumuna devredilmesi, öğretim üyelerinin emeklilik
yaşının 75e çıkarılması, bölge idare mahkemesi
üyelik kriterlerinin değiştirilmesi, şüpheli ve sanıklara
ait taşınmazlar ile ulaşım araçlarının tapu ve
ruhsatlarına şerh düşülmesi hususları düzenlenmektedir.
Bu kararname çerçevesinde biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak şu hususları özellikle vurgulamak
isteriz:
İlk olarak mezkûr kanun
hükmünde kararnameyle Genelkurmay Başkanı olabilmek için kuvvet
komutanlığı yapmış olma şartının
kaldırılmış olması. Bir başka deyişle
orgeneral veya oramiral rütbesine sahip olan herkesin, kuvvet
komutanlığı yapmadan da Genelkurmay Başkanı olarak
atanabilmesi son derece üzerinde önemle düşünülmesi gereken bir husus.
Siyasi iktidar, daha önce
çıkardığı 25 Temmuz 2016 tarih ve 669 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname'de, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nda
yaptığı değişiklikle bu iradesini ortaya koymuş
ancak alelacele yapıldığı anlaşılan bu
değişiklikte 1324 sayılı Genelkurmay
Başkanının Görev ve Yetkilerine Ait Kanunda gerekli
değişiklikleri yapmayı anlaşılan unutmuştur.
Kuvvet
komutanlığı yapmamış birisinin Genelkurmay
Başkanı olabilmesinin askerî emir komuta zinciri açısından
sakıncaları bir yana, kuvvet komutanlığı
yapmış olma şartı aranmaksızın her orgeneral ve
oramiralin, Genelkurmay Başkanı adayı olabilmesi,
başlı başına büyük sıkıntılar
oluşturabilecek hassas bir durumdur.
Bu düzenlemeyle Genelkurmay
Başkanı olmak isteyen orgeneral ve oramirallerin, siyasi davranabilme
ihtimalleri ile iktidar partisine yakın olma eğilimlerinin
artacağı su götürmez bir gerçektir. İktidar, bugün çektiğimiz
sıkıntıların en önemli nedenlerinden olan
"tarafsızlık" ve "liyakat" gibi konulardaki
eksikliklerini gidermek bir yana, kamunun her noktasında liyakatsiz ve
yandaş kişilerle çalışabilmenin kanuni
altyapısını hazırlamakta, ne yazık ki bunun için yeni
yollar aramaktadır.
Bu düzenleme ile daha dün
kendi kuvvet komutanının emri altında bulunan bir orgeneral veya
oramiral, bir gün sonra kendi kuvvet komutanının üstü olarak
Genelkurmay Başkanlığına atanabilecektir. Bu durum,
özellikle de siyasi bağlantıları bulunan orgeneral ve
oramirallere gizli bir dokunulmazlık sunacak, kuvvet komutanları
kendi emirleri altında bulunan bu generallere karşı, tabiri
caizse, daha dikkatli yaklaşma zorunluluğu hissedecektir.
Tarihi milattan önce 240
yılına kadar dayanan, her yüzyılda dünyaya cesareti, becerisi ve
kahramanlığıyla nam salmış olan Türk ordusunun bugünkü
komutanı Genelkurmay Başkanıdır. Genelkurmay
Başkanı, tanrıkut Mete Han'ın varisidir. Mete Han'ın
makamına en uygun kişinin siyasi saiklerle seçilebilmesinin önünün
açılması asla kabul edilemez.
Siyasetin askeriyeye
girmesinin sonuçlarını özellikle de Osmanlı döneminde çok
ağır bir biçimde defalarca yaşayan Türk milleti, yeniden
aynı zule mahkûm edilemez, edilmemelidir.
Sayın milletvekilleri,
kanun hükmünde kararname vasıtasıyla Silahlı Kuvvetler üzerinde
yapılan bir diğer önemli değişiklik, kuvvet
komutanlıklarının barışta olduğu gibi,
savaşta da Milli Savunma Bakanlığı kadro ve
kuruluşları arasında yer alması, bir başka
deyişle Milli Savunma Bakanlığına bağlı
tutulmasıdır. Bu düzenleme, kuvvet komutanlıklarımızın
savaş durumunda dahi Genelkurmay Başkanlığıyla
ilişkilerinin sınırlı tutulmasını beraberinde
getirmektedir ki bu durum da ordumuza, askerimize yeterince
güvenilmediğinin bir göstergesidir.
Ordularımız, Türk
milletinin sınırlarının, güveninin ve namusunun yılmaz
bekçisidir. Siyasi iktidarın en hafif ifadeyle göz yumması,
aslında doğrudan teşvikiyle Türk ordusunun üst kademelerine
kadar sızan bir kısım hain varlık, Türk ordusunun
değil, siyasi iktidarın üzerindeki bir lekedir.
Dolayısıyla, bu durumdan hareketle Türk ordusu
cezalandırılamaz, güçsüz düşürülemez, koordinasyonu ve emir
komuta zinciri bozulamaz. Türk ordusu her fırsatta Türk devletine darbe
yapmayı hayal eden hainler topluluğu değil, Türkiye
Cumhuriyeti'ni her türlü tehlikeden korumak üzere ant içmiş kahraman
askerlerin oluşturduğu bir şehitler otağı, bu yönüyle
Peygamber ocağıdır. Savaşta kuvvet
komutanlıklarının Genelkurmay Başkanlığı'na
bağlılığında sorun çıkacağını
düşünenler, Türk ordusunun, Türk devleti, yabancı bir ordunun tehdidi
altındayken bile darbe girişiminde bulunabileceği gibi bir
ihtimali gözetenlerdir. Türk ordusu da Türk milleti de bu şüpheyi asla
kaldıramaz, sindiremez. Bugün alınan bu kararların
yanlışlığı, yarın -Allah korusun- şiddetli
bir savaş durumuyla karşı karşıya kalındığında
ne yazık ki daha iyi anlaşılabilecektir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, aynı keyfî ve öngörüsüz anlayış, Hava
Kuvvetlerimizde görev yapan pilotlarımızın mecburi hizmet
sürelerinin on sekiz yıla çıkarılmasında da kendisini bir
kez daha göstermektedir. Ölmeyi "bayılmak", görev yapmayı
"keyif çatmak" sananların, Hava Kuvvetlerinde görevli
pilotların karşı karşıya olduğu durumu bilmesi
beklenmemelidir; ancak jet pilotluğu bakan olmaya, müsteşar olmaya,
genel müdür olmaya hiç mi hiç benzememektedir.
Askerlik yan gelip yatma
yeri değildir. diyenlerin, darbenin tüm sonuçlarını askerin
üzerine yıkması ne kadar adaletlidir, düşünmek gerek. İki
farklı kurs için 15 Temmuz 2016 tarihinde Ankara'da bulunan, hiçbir olaya
karışmamış askerî pilot adayı öğrencilerin
eğitim hayatını bitirip saatlerce elleri bağlı bir
şekilde aç susuz bırakanlar, tuvalete dahi göndermeyenler, askerî
pilot açığının yükünü neden hâlen görevde olan askerî pilotlarımıza
yüklemektedir, bunu değerlendirmek lazım.
Askerî pilotlar
sağlık, sosyal ve psikolojik koşullar başta olmak üzere
birçok sıkıntı içerisinde, çok önemli ve kritik görevler icra
etmektedir. Askerî pilotlar da insandır ve bu şartlar altında on
sekiz yıl etkin ve verimli bir şekilde görev yapmalarını
beklemek büyük bir adaletsizliktir. Askerî pilotların zorunlu görev
süreleri sonunda sivil havacılık şirketlerinde pilot olarak
görev yapmaları bizleri yanıltmamalıdır. Çünkü askerî
pilotluk ile sivil pilotluk arasındaki fark, hem zorluk hem de risk
bakımından katbekat fazladır. Diğer yandan, sivil pilotlar
ve üniversite öğrencilerinden yetiştirilmek üzere askerî pilot
alınması ileride çok büyük sorunlara, can ve mal
kayıplarına yol açabilecek önemli bir risk alanıdır. Bu
risk, siyasi iktidar tarafından çok dikkatli ve özenli bir şekilde
yönetilmelidir.
Tüm dünyada en
başarılı ve cesur savaş pilotlarını bünyesinde
barındıran Türk Hava Kuvvetlerinin büyük emeklerle elde ettiği
bu konumu kaybetmemesi için çok daha etkin önlemler alınması
gerektiği kuşkusuzdur.
Saygıdeğer milletvekilleri,
kanun hükmünde kararnameyle getirilen bir başka düzenlemeyse
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının
kapatılması ve yetkilerinin Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumuna devredilmesidir. Özellikle teknik takip ve dinlemeler
açısından çok kritik değişikliklere neden olan bu düzenleme
de iktidarın her şeyi kontrol etme ve denetimsiz bir şekilde tek
elden yürütme eğiliminin bir sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır. FETÖ'nün bu ve benzeri kurumlara kendi başına
sızmadığı ortadayken, FETÖ'yü bu kurum ve kuruluşlara
sızdıranları bir kenara bırakıp kurumlarla mücadele
etmek, sadece siyasi iktidara has bir uygulama olarak tarihteki yerini
almıştır.
Düzenlemenin en dikkat çekici
noktalarından biri de Anayasa'nın 22nci maddesinde sayılan
sebeplerden biri veya birkaçına bağlı olarak gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde Başbakan tarafından bildirilen
tedbirlerin kurum tarafından uygulanacak olması ve bu tedbirlere
ilişkin kararların bilahare hâkim onayına
sunulmasıdır. Bu düzenlemeyle, normalde mahkeme kararıyla
alınması gereken bir tedbir ya da yapılması gereken bir
dinleme, önce Başbakanın talimatıyla gerçekleştirilecek,
daha sonra hâkim onayına sunulacaktır. Böyle bir düzenleme
sonrasında alınan böylesine bir tedbire hangi hâkim, hangi gerekçeyle
onay verecektir, bunu da ayrıca değerlendirmek lazım.
Siyasi iktidar, her zaman
olduğu gibi önden yürümekte, durumun mevzuata uydurulmasıysa arkadan
gelmektedir. Siyasi iktidar, acaba TİB'in yaptığı hukuksuz
dinlemelerden mi rahatsız olmuştur yoksa bu dinlemelerden dolayı
ortaya saçılan pisliklerden mi rahatsızdır? Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığını kurarak telefon
dinlemelerini kolaylaştıran ve o dönem yandaş
saydığı FETÖ'ye teslim eden Hükûmet, bugün her konuda
olduğu gibi bu konuda da ricat etmek durumunda kalmıştır.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının
kuruluşundan bugüne "benden olsun da ne olursa olsun"
anlayışı sonucunda yaşanan tecrübe siyasi iktidara yetmemiş
olacak ki bu kez de bu kurum kapatılarak benzer yetkilerin daha
fazlası, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna verilmektedir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname mahkûmların
tahliye sürelerinin kısaltılmasına ilişkin düzenlemeler de
içermektedir. Bazı suçlar istisna tutulmakla beraber, daha önce koşullu
salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlüler
denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak tahliye edilirken bu süre iki
yıla çıkarılmıştır. Böylece, koşullu
salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlüler,
denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak bir yıl daha erken tahliye
edilebilecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi
tarafından, AKP döneminde astronomik olarak artan suç oranları ve
buna bağlı olarak cezaevlerindeki aşırı doluluğu
daha önce defalarca dile getirilmiştir. Darbe girişimi ve FETÖ
kapsamında tutuklanan kişilerle birlikte, ülkemizde zaten
kapasitesinin üzerinde tutuklu ve hükümlü barındıran cezaevlerinde,
âdeta yatacak yer kalmamış ve iktidar böyle bir düzenlemeye âdeta
mecbur kalmıştır.
Siyasi iktidar, sorumlu siyaset
anlayışıyla hemen her konuda önemli uyarılar yapan partimiz
Milliyetçi Hareket Partisini dinlememenin sonucunu bu konuda da bir kere daha
görmüş, bu kürsüden atılan adalet nutukları ile gerçekler
arasındaki mesafe bir kere daha anlaşılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
mezkûr kanun hükmünde kararname kapsamında değinmek istediğim
bir başka konu da üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerinin
emeklilik yaşlarının 75 olarak değiştirilmesi ve bu
uygulamanın 2020 yılının sonuna kadar
uzatılmasıdır. Tıpkı askerî
pilotlarımızın zorunlu hizmet sürelerinde yapılan
değişiklik gibi bu değişiklikte de FETÖ
yapılanmasının ülkemize, kurumlarımıza ve
insanlarımıza olan dolaylı zararları görülmektedir. Siyasi
iktidar, ülkemizi demokrasiden uzak, taraflı ve öngörüsüz bir şekilde
yönetmeye devam ettikçe yaralar açılmaya devam edecek ve korkarım, bu
yaralar, Türk milleti olarak bir ömür çalışsak da kapanmayacak,
kapatılamayacaktır.
İktidarın FETÖ ve
PKKyla girdiği iş birliği, karşılıklı
menfaat ve pazarlık esaslı ilişkilerin sonuçları, her
alanda Türk milletine büyük zararlar vermiştir. Bu durumun iktidar
tarafından ivedilikle ve açıklıkla kabul edilmesi gerekmektedir.
İktidar, FETÖ ve PKK
başta olmak üzere, terör örgütleriyle yaptığı kirli
pazarlıklarını kendi başına çözmeye
çalışmaktan vazgeçmeli, bugün artık bir memleket meselesi olan
bu konuların üzerinde daha ciddi durulmasını sağlamak için
şeffaf, adaletli ve samimi davranmalıdır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden yaklaşık
dört ay gibi bir süre geçmiştir. On binlerce insanın açığa
alındığı, yine on binlerce insanın
yargılandığı, kurunun yanında yaşın da
yandığı, at izinin it izine karıştığı
bir ortamda, FETÖ'yü güçlendiren, gönendiren, kendi iktidarı döneminde 15
kat büyüten, mensuplarını kadro olarak kullanıp devlete
sızmalarını âdeta teşvik eden siyasi iktidarın
teşkilatlarına mensup tek bir kişinin bile resmî olarak FETÖ
kapsamında ihraç edilmemiş veya cezalandırılmamış
olması, bu kapsamda ayrıca dikkate değerdir. Bu durum ister
istemez akıllara "Acaba bazı kişiler, bazı
yapılar, FETÖyle mücadeleden, FETÖ operasyonlarından, FETÖ
yargılamalarından muaf mıdır?" sorusunu getirmektedir.
FETÖ'ye kurban derisi, fitre,
zekât verenden bağış yapana, çocuğunu okuluna veya
dershanesine gönderenden bankasından havale yapana, sendikasına üye
olandan petrolünden benzin alana kadar hesap sorulurken ki
sorulmalıdır, bunlar doğrudur- FETÖ'ye ne istediyse verenlerin,
kamu malını parsel parsel FETÖ'ye aktaranların, devlet
kurumlarında FETÖ'cü yapılanmayı destekleyenlerin
yakasından tutulmuyorsa, kusura bakmayın ama bu mücadelenin
etkinliğine ve samimiyetine kimseyi inandırmak mümkün değildir.
Suçun, özellikle de vatana
ihanet suçunun, tarihi, miladı, zaman aşımı olmaz. Vatana
ihanetin sorumlusu olur, yargılaması olur, cezası olur. Vatana
ihanet, kişinin istemeden veya kandırılarak yapabileceği
taksirli bir suç hiç değildir. Vatana ihanet, her şeyden önce bir kan
meselesidir, hesabı da buna göre sorulmalıdır.
Kişisel olarak yüce
Allah'tan elbette af dilenebilir ancak demokrasilerde milletimiz
affetsin" gibi bir cümle olmaz, daha doğrusu, olmamalıdır,
her suçun adalet sistemi içerisinde bir karşılığı, bir
cezası, bir yaptırımı olmalıdır.
Söylediklerimiz, siyasi sonuç
elde etmeye yönelik bir yaklaşım değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne dair bir uyarıdır.
Böylesine kanlı bir darbe girişiminden büyük bir kahramanlık ve
cesaret örneği göstererek, alnının akıyla çıkan yüce Türk
milleti, FETÖ'yle mücadele noktasında adil, tarafsız ve cesur
davranmayan siyasi hareketleri cezalandırır, gerçek
sorumlularına bunların bedelini ödetir.
Diğer yandan, böyle
kritik bir süreçte yapılacak kayırma ve görmezden gelmelerin bedelini
ileride devlet ve millet olarak çok ağır biçimde
yaşayacağımız da iktidar başta olmak üzere hepimizin
asla aklından çıkarmaması gereken hayati bir konudur. Türk
milleti, bağımsızlığını canı
pahasına koruduysa, siyasi iktidar da işi sulandırmak yerine
sorumluluklarının farkına varmalı, kuru kuruya inkâr etmek
yerine herkesin bildiği gerçekleri kabul etmeli ve bahçesinden
başlayarak her yeri temizlemelidir. Aksi hâlde bunun bedelini sadece
siyasi iktidar değil, hepimiz ağır bir şekilde öderiz.
Uyumsuzlukla birlikte gözü
pek olmayı, yanlışlıkla birlikte
inatçılığı, güçlü bir konuşma yapmak yeteneğiyle
birlikte yalancılığı alışkanlık hâline
getirenler, sonuçlarına da katlanmayı göze almalıdır.
Sonraya bıraktık., Daha sonra bakacağız., Şimdi
zamanı değil., Her doğru, her zaman, her yerde söylenmez.
gibi yaklaşımlarla bu konuların üstesinden gelebilmek mümkün
değildir.
Özellikle müessese bazlı
yaptığım açıklamalar da bunlarla alakalı olarak,
FETÖyle bağlantılı, hatta en üst düzeyde yönetimlerinde
bulunan
Örneğin pilotlardan söz ederken, o gece bu yüce milletin çatısını
bombalayanların da pilot olduğu gerçeğini elbette göz ardı
etmemek lazım ama bunu bir müessesenin tümden, topyekûn zararına
olacak şekilde birtakım değerlendirmelere götürmek, hepimiz için
çok sıkıntılı, çok yanlış bir durumdur.
Ben bu düşüncelerle söz konusu
kanun hükmünde kararname üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
yaklaşımlarımızı ortaya koyuyor ve yarın
karşılayacağımız, büyük Türk milliyetçisi Ulu Önder
Gazi Mustafa Kemal Atatürkü ölümünün 78inci yıl dönümünde bir kez daha
rahmetle, saygıyla, minnetle ve şükranla anıyor, sizleri de
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Parsak.
Şimdi söz
sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Murat Bakana aittir.
Buyurun Sayın Bakan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 671
sayılı Kanun Hükmünde Kararname üzerinde grubum adına söz
almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
15 Temmuz darbe girişimine bu Mecliste grubu bulunan tüm siyasi partiler
karşı durdular. Milletvekili arkadaşlarımız, Gazi
Meclis bombalanırken Parlamentoyu açık tuttular. Sadece biz mi?
Sokağa çıkan milyonlar, sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek
odaları, medya kuruluşları, aydınlar, yazarlar,
gazeteciler, bu vatanı seven herkes darbe girişiminin
karşısında oldu. Niye? Biz ana muhalefet partisi olarak, AKP
iktidarının politikalarını beğendiğimiz için mi
bu darbe girişiminin karşısında olduk? Çözüm sürecinde,
Haburda teröristlere kurulan çadır mahkemelerini mi onayladık?
Askere verilen çözüm süreci var, teröristlere operasyon yapmayın.
emirlerinizi mi, yoksa PKK terör örgütü şehirlere binlerce ton bomba
yığarken görmezden gelmenizi mi haklı bulduk? Eğitim
sisteminde yaptığınız değişikliklere mi destek
verdik? Bir cemaate ülkenin yargısını, emniyetini, ordusunu
teslim etmenizi makul bir durum olarak mı gördük? Dostumuz ve
itibarımızın kalmadığı dış politikada
ülkenin geldiği içler acısı hâlin mi farkına
varamadık? Elbette hayır.
Değerli
arkadaşlar, bizler, demokrasiye inandığımız için darbe
girişiminin karşısında olduk; faşizmin
insanlığa düşman olduğunu bildiğimiz için
karşısında olduk; seçimle gelenin tankla değil, seçimle
gitmesi gerektiğine inandığımız için
karşısında olduk. Adaletin ancak işleyen bir demokraside
sağlanacağına inandık. İnsan hak ve özgürlüklerinin de
ancak bir demokraside korunabileceğine inandığımız
için karşısında olduk ve aynı sebeple olağanüstü hâl
ilanına karşı çıktık. Darbenin panzehri demokrasidir,
hukukun üstünlüğüdür, kuvvetler ayrılığıdır.
dedik, Çok sesliliğin olduğu, farklı düşüncelerin
demokrasi içerisinde özgürce bir arada yaşadığı bir ülkede
darbe de olmaz, darbeci de olmaz. dedik, Gelin, darbe karşıtı
yasaları bu Mecliste oy birliğiyle, birlikte geçirelim. dedik; bizi
dinlemediniz, OHAL ilan ettiniz.
OHALle yüz
binlerce insanı mağdur ettiniz, cezaların şahsiliği
ilkesini ortadan kaldırdınız, sadece darbecilerle iltisaklı
olanlara değil, kendiniz gibi düşünmeyen tüm muhaliflere yöneldiniz.
Sizlerin iltifatına, ilgisine, övgüsüne bakarak cemaatin iç yüzünü
bilmeden ona yaklaşan masum çoban itikatlı Müslümanlar ile gerçek
darbecileri birbirinden ayırmadınız. Yüz binlerce insanının
KHKlarla işine son verdiniz, ne adli ne idari soruşturması
olmayan yüz binin üzerinde insanı sokağa, açlığa, ölüme
terk ettiniz.
Kamu
hizmetinden çıkardığınız bu insanları
işsizliğe, açlığa terk ederken bunu OHAL düzenlemesiyle de
sınırlı yapmadınız. Bir daha kamu hizmetinde istihdam
edilemezler, doğrudan ya da dolaylı olarak görevlendirilemezler.
dediniz, bu insanların yarın masumiyetlerini kanıtlamaları
durumunu bile göz ardı ettiniz. Çoluğu çocuğuyla ebedî
işsizliğe ve çaresizliğe terk ettiniz.
İnsanlar, iktidara
yakınlığına ve sizin övgülerinize aldanarak kuruluş
onayı verdiğiniz, üye olmaları için teşvik ettiğiniz
sendikaya üye oldu. Bankacılık iznini sizin verdiğiniz bankaya
para yatırdı diye aç susuz sokağa attınız. Kendilerini
de çocuklarını da açlığa, sefalete terk ettiniz.
Elinde her tür istihbarat
olanağı bulunan, MİTi, Emniyet istihbaratı, Jandarma
istihbaratı, eniştesi olan Sayın Cumhurbaşkanı
Kandırıldım, Allah affetsin. dedi fakat Tirede 2.500 TL maaşla
çalışan, Sayın Cumhurbaşkanını dinleyerek 3 çocuk
sahibi olan, hayatında hiç disiplin cezası almamış,
karakolun önünden geçmemiş, evi kira, eşi ev hanımı,
ilkokul öğretmenine Biz de kandırıldık, bizler kendi
halkına kurşun sıkanlardan değiliz, böyle olsun istemedik,
bunu yapanlar haindir. deme hakkını vermediniz.
Demokrasi, özgürlük, insan
hakları, çevre, parasız ve laik eğitim. diyen emekten yana
EĞİTİM SENli binlerce öğretmeni barış eylemine
katıldılar diye ihraç ettiniz. FETÖnün hep karşısında
olmuş bu insanların suçu neydi? Bu ülkenin solcuları, 12 Martta,
12 Eylülde darbecilerin gadrine uğramışlardı, on dört
yıldırsa iktidarı paylaştığınız
FETÖnün, şimdiyse sizin gadrinize uğruyorlar. Her ne hikmetse, olan,
hep solculara oluyor.
Peki, değerli
arkadaşlar, OHAL bittiğinde ne olacak? Darbeyle hiçbir somut bağı
olmadan ihraç ettiğiniz insanların anayasal hakları,
uluslararası sözleşmelerden doğan hakları hâlâ devam
edeceğinden Anayasanın Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve
ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. diyen 13üncü maddesini ihlal etmiş
olmayacak mısınız? Darbeyle somut hiçbir bağı
bulunmayan kişilerin ömür boyu çalışma hakkı başta
olmak üzere tüm ekonomik ve sosyal haklarından mahrum
bırakılması temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunmak değil
midir? Bu insanları temel haklarından mahrum etmenin yanı
sıra, ülkemiz aleyhine on binlerce dava açılacağı
şüphesiz değil midir?
Değerli arkadaşlar,
Çözümün adresi Parlamentodur, başka adres aramayın, elinde
silahı olan teröristlerle görüşme yapmayın. dedik,
dinlemediniz. Kapalı kapılar ardında, Osloda,
İmralıda, daha bilemediğimiz birçok gizli yerde görüşmeler
yaptınız, sadece bu yüce Mecliste görüşmediniz. Şimdi de
çözümün asıl adresi Parlamentoyu çalıştırmanız
gerekirken seçilmiş milletvekillerinin tutuklanmasına ses çıkarmıyorsunuz.
Dün PKKlı teröristlerle çözüm süreci adı altında
yaptığınız pazarlıklar hatalıydı, bugün ise
seçilmiş milletvekillerinin tutuklanması hususunda
aldığınız tavır yine hatalıdır.
Vakıf üniversiteleri
kamunundur. deyip mütevelli heyetlerini değiştirip içlerinde varsa
suçluları, darbecileri ayıklayacağınıza,
üniversitelerin kapısına kilit vurdunuz. On binlerce öğrenciyi,
velilerini mağdur ettiniz. Öğrencileri etiketlediniz. O okullarda
çalışan, haklarında hiçbir soruşturma bulunmayan akademik
ve idari personeli, bu ülkenin yetişmiş bilim insanlarını da
açlığa ve sefalete mahkûm ettiniz. Bilimsel araştırma
yapması gereken bilim adamları, evine ekmek götürmek için Kordonda
balon satıyor; taksicilik yapan doktora öğrencilerimiz var, tarlada
çalışan profesörlerimiz var sayenizde.
Aileleri rehin alıyorsunuz,
12 Eylül darbecilerinin yapmadığını yapıyorsunuz,
suçun şahsiliği ilkesini bir kenara bırakıyorsunuz.
Şüphelinin ailesine yönelmek, onları mağdur etmek, onları
rehin almak, hukukta olmadığı gibi bu kadim toprakların
geleneğinde ve inancında da yoktur.
Ömrünü bu tür
yapılanmalarla mücadele ederek geçirenlerin Bu örgüte hizmet ediyor.
diye gözaltına alınması, tutuklanması akla ziyan değil
de nedir? Cumhuriyet gazetesinin tarihine bir göz atın. İlhan
Selçukun yazılarını okuyun, Hikmet Çetinkayanın kitaplarını
okuyun. Sizin onlar ne isterlerse verdiğiniz, devletin tüm
organlarını onlara emanet ettiğiniz, teslim ettiğiniz
dönemlerde bu örgütle nasıl mücadele ettiklerini göreceksiniz. Sizin bugün
FETÖ dediğinize, Cumhuriyet gazetesi, AKP henüz kurulmamışken
de FETÖ diyordu ve tehlikeye dikkat çekiyordu. Şimdi O örgüte hizmet
ediyor. diye İlhan Selçukun arkadaşlarını,
öğrencilerini, manevi mirasını tutukluyorsunuz.
Seçilmişlere yöneliyorsunuz, kimini gözaltına alıyorsunuz,
kimini tutukluyorsunuz.
Yargılayın elbette,
hepimizin yargı karşısında boynu kıldan incedir,
kimsenin suç işleme hakkı yoktur, ancak bir milletvekilinin tutuklu
yargılanması doğru değildir. Seçimle gelenin seçimle
gitmesi bir demokrasi geleneğidir. CHP bu konuda ilkelidir, CHPnin bu
ilkesini de en iyi Sayın Cumhurbaşkanı bilmektedir.
Üniversitesi
kapatıldığı için işsiz kalan akademisyenin kemoterapi
alan eşi, evine ekmek götürmek, evlerinin kirasını ödemek için
çalışıyor ve siz hâlâ Mağdur yok. diyorsunuz, çünkü her
zamanki gibi tek mağdur ve mağrur sizsiniz.
Devlet elbette darbe
girişiminde bulunanları yargılayacak ve devlet
organlarından temizleyecektir, ancak bunu yaparken hukuka uygun
davranması gerekir. Hukuka uygun olmayan düzenlemeler adaleti ortadan
kaldırır. Adaletin olmadığı ülkede kaos olur, terör
olur, iç barış sona erer, bugün yaşanan budur.
Sayın
Cumhurbaşkanının, başkanlık hayaliyle ve bunu
gerçekleştirmek için attığı adımlarla Hükûmette bir
yönetim zaafına yol açtığı açıktır ve ülkedeki
otoriter yönetim anlayışı da ülkemizi iç barıştan
hızla uzaklaştırmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
olağanüstü hâl, adından da anlaşıldığı ve
yaşadığımız üzere olağanüstü koşulların
yarattığı bir dönemdir, ancak olağanüstü hâl, ülkede
hukukun Hükûmete teslim edildiği bir yönetim modeli değildir.
Demokrasiyle yönetilen bir hukuk devletinde olağanüstü hâlin
sınırlarını yine hukuk kuralları belirler.
İktidar, OHAL
uygulamaları eleştirildiğinde, Biz de Fransadaki gibi OHAL
ilan ettik, ne farkımız var? diyor. Fransa Dışişleri
Bakanı ile bizim Dışişleri Bakanımızın
birlikte yaptığı basın toplantısında, Sayın
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da aynı sözleri
söyleyince, farkın ne olduğunu Fransa Dışişleri
Bakanı söyledi, Türkiye'deki ve Fransadaki OHAL birbiriyle aynı
değildir, aynı hukuki temele dayanmamaktadır. Fransadaki
OHALde yasama yetkisi yürütmeye geçmez ve yargı
bağımsızdır. Fransadaki OHAL sadece polise fazladan yetki
getirir. dedi. Demek istedi ki suçun bireysel olduğunu gözardı
etmiyoruz, hukuka el atmıyoruz.
Biz de bunu söyledik 15
Temmuzdan beri bu kürsüden, Anayasamızı hatırlattık.
Anayasamızın 121inci maddesinde Bakanlar Kurulunun olağanüstü
hâlin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname
çıkarabileceği belirtiliyor. Dolayısıyla, ancak
olağanüstü hâlin nedenlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan
konularda düzenleme yapılabilir. Bu da amaç bakımından kanun
hükmünde kararnamelerin sınırlanması demektir.
OHAL kanun hükmünde
kararnamelerine getirilen bir başka sınırlama ise süre
bakımından. Bunlar, olağanüstü hâlin ilan edildiği süreyle
sınırlı. OHALin sona ermesiyle KHKlar kendiliğinden
yürürlükten kalkar. Bu nedenle, uygulaması sürecek kurallar konamaz,
yasalarda değişiklik yapılamaz. Anayasa Mahkemesinin 1991
tarihli içtihadı da bu yöndedir. Bu nedenle, KHKlarla yasalarda
değişiklik yapılmamalı diyoruz. Tersi durumda,
olağanüstü hâlin sona ermesine karşın, kuralın
yürürlüğünü koruması söz konusu olacaktır.
OHAL kapsamında
çıkarılan KHKları incelediğimizde yukarıda belirtilen
ilkelerle uyum içinde olmadığı açıktır. OHAL kanun
hükmünde kararnameleriyle OHALle ilgisi olmayan konular düzenleniyor.
Örneğin, bu kanun hükmünde kararnameyle dış kaynaktan pilot
temini düzenleniyor, TİB kapanıyor, Ceza İnfaz Kanunu
değiştiriliyor. Bunların olağanüstü hâlle ilişkisi
nedir? Tedbir mahiyetinde alınan kararlar mıdır bunlar?
OHAL kanun hükmünde
kararnameleriyle, yasalar değiştirilmedikçe, kalıcı
düzenlemeler getirilmekte ve alenen Anayasa ihlal edilmektedir.
Değerli arkadaşlar,
başka ülkelerde yapılan darbelere bakarsak darbe veya darbe
girişimleri sonrası iki tür gelişme olduğunu görürüz; o
ülkelerde ya demokrasi kökleşmiştir ya faşizm gelmiştir.
Birincisinde darbeye karşı duran gruplar, demokrasiyi korumak için
güç birliğine devam ederek ülkelerinde demokrasinin gelişimini
sağlamıştır. Komşumuz Yunanistan, İspanya,
Portekiz bunların örneğidir.
İspanyada, 1981
yılında, Yarbay Antonio Tejero komutasındaki askerler,
canlı yayında İspanya Parlamentosunu bastılar,
milletvekillerini rehin aldılar. O durumda monarşi ve kral
yanlılarının desteklemesi beklenirdi ancak İspanya
Kralı çıktı, dedi ki: Çok acı çeken İspanyol
halkının demokrasi hakkını kimse engelleyemez.
Televizyondan bir konuşma yaptı, tarihî bir konuşma ve o
konuşma sonrası darbe bertaraf edildi. Arkasından, monarşi
yanlıları da darbenin yanında olmadıklarını ilan
ettiler. Ertesi gün El Pais gazetesi Demokrasinin yanındayız.
başlığını attı. Franco faşizminin son
kalıntıları bizzat monarşi yanlıları ve
kralın tavrıyla engellendi ve arkasından İspanyada güçlü
bir demokrasi oluşturuldu. Darbeyi fırsat bilip tersini yapamazlar
mıydı? Yapabilirlerdi, sizin yaptığınız gibi.
İkinci tür
gelişmede ise iktidarlar, darbe girişimlerini fırsata çevirerek
diktatörlüğe giden yolu açmak için demokrasiyi rafa kaldırıp,
muhalifleri susturup kendi dikta rejimlerini kurmuşlardır. Orta
Doğu, Afrika, Asya ve Latin Amerikanın kimi ülkeleri de bu
örneklerle doludur.
15 Temmuz sonrası
oluşan Yenikapı ruhu dediğimiz tarihî uzlaşı,
demokrasimizin gelişmesi için müthiş bir fırsat iken siz -Hükûmet
ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanı- bu durumu bilinçli
şekilde kendi kafanızdaki yönetim biçiminin inşası için
kullanmaktasınız. Sayın Cumhurbaşkanı Bu darbe bize
Allahın lütfudur. derken biz bu lütfu ülkemizde demokrasinin
kökleşmesi, parlamenter rejimin güçlenmesi için bir fırsat olarak
görmüştük. Oysa bu lütfun başkanlık yolu olduğunu,
muhalefeti saf dışı bırakma amacı
taşıdığını, basını susturma aracı
olduğunu, seçilmişlerin hapse atılması olduğunu, yüz
binlerce ailenin mağdur edilmesi olduğunu birkaç ay içinde
yaşayarak öğrendik.
Biz mağdur
dediğimizde Mağdur edebiyatı yapmayın. diyorsunuz.
Mağdur edebiyatı yapmakta sizin elinize su dökecek babayiğit
daha çıkmadı bu ülkede. Mağdur edebiyatı yapa yapa iktidara
geldiniz, mağdur edebiyatı yapa yapa Cumhurbaşkanı oldunuz.
Şimdi de darbeyi fırsata çevirerek, yine mağdur edebiyatı
yaparak parlamenter demokrasiye son vermek istiyorsunuz.
Peki, siz OHALle ne
yapıyorsunuz? Ülkede demokrasinin kökleşmesi için gayret mi sarf
ediyorsunuz? Kutuplaşmayı azaltmak için adım mı
atıyorsunuz? Hiçbirini yapmıyorsunuz, tam tersine şehitlerimizi
bile ayrıştırıyorsunuz. Bizim için dağda teröristle
savaşan da 15 Temmuzda tankın önüne yatan da birdir, hepsi bizim
şehidimizdir, bu vatan için can vermiştir.
Değerli arkadaşlar,
17-25 Aralık tarihini milat alıyorsunuz, neden? Sizi hedef
aldığı için olabilir mi? Neden milat, Türkiyede Nurculuk
faaliyetleri ve Fetullah Gülen konusunun Millî Güvenlik Konseyi gündemine
alındığı, Genelkurmay ve MİT tarafından
kapsamlı bir sunum yapıldığı 24 Haziran 2004
değil? Tüm bu olacaklar size o tarihte anlatılmadı mı?
Neden milat, FETÖcülerin üniversite, KPSS ve diğer kamu sınavlarında
soruları çaldıkları, memur, polis, asker olabilecekken
olamadığı, görevinde terfi edebilecekken edemediği, on
binlerce gencimizin hakkının gasbedildiği dönem değil?
Neden milat, Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davaları değil de para
kasalarının, ayakkabı kutularının ortaya
saçıldığı 17-25 Aralık? Kamudaki tüm sınav
soruları çalınırken, kumpas davaları sürerken, ülkenin
Genelkurmay Başkanı tutuklanırken, Türk ordusunun vatansever
subayları, gazetecileri Silivri zindanlarında çürürken neredeydiniz? Neden
milat cumhuriyet tarihinin en büyük kumpas davaları değil? Yolsuzluk
iddiaları gerçek değil miydi? Ses kayıtları
başkasına mı aitti? Arkadaşlar, 17-25 Aralık sadece
bir şeyin miladı olabilir, AKP FETÖ suç
ortaklığının bozulmasının miladı olabilir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Dürüst de davranmıyorsunuz. Nerede bu FETÖnün
siyasi ayağı? Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Emniyet
teşkilatının, Millî Eğitimin, MİTin yüzde 50si,
yüzde 60ı FETÖcü ise nasıl oluyor da siyasette FETÖcü
çıkmıyor? Aynı menzile farklı yollardan giden sizlerin
içinde FETÖcü il başkanları, ilçe başkanları, belediye
başkanları ve hatta milletvekilleri yok mu? Partinize
bırakın el atmayı, göz atmaya bile cesaret edemiyorsunuz çünkü göz
göze geldiğinizde neyle
karşılaşacağınızı biliyorsunuz. Bütün bu
olan bitende asıl sorumluluk, 2002 yılından beri bu ülkeyi
yöneten sizlerindir. Gücünüz güçsüzlere yetiyor ama Pensilvanyayı tavaf
eden, el pençe divan duran, başı açıkken Pensilvanyaya
çiftliğe gittiğinde türbana bürünen vekillerinizi, yakınlarınızı
görmüyorsunuz, görmeye cesaret edemiyorsunuz. Yiğitliğiniz garibana,
fakire fukaraya.
Sayın Cumhurbaşkanı bile At izi, it izi
birbirine karıştı. diyor. Bakın, ozan ne demiş: Hele
kalksın şu dağın tozu dumanı, bindiğin at
mı, eşek mi belli olur. Bu sis, pus kalktığında en
çok bağıranların en suçlu olduklarını hep birlikte
göreceğiz.
Arkadaşlar, siz
şimdi, bu darbeyi fırsata çevirip parlamenter demokrasimize darbe
üzerine darbe yapıyorsunuz. Gelin, bu haksız, hukuksuz yoldan dönün,
bu ülkede adaleti yeniden tesis edelim, demokrasimizi güçlendirelim, laiklik
ile taçlanan cumhuriyetin aydınlık yolunda buluşalım.
Değerli arkadaşlar,
yarın 10 Kasım, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölüm yıl dönümü,
kendisini saygı ve rahmetle anıyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Bostancı,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
İzmir Milletvekili Murat Bakanın 671 sıra sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın
konuşmacı, AK PARTİnin içinde belediye başkanları
vesair görevlerde bulunanlar, milletvekilleri yok mu FETÖ örgütüyle
bağlantılı? tarzında bir ifade kullandı. Hangi
milletvekilinin bu FETÖ örgütüyle bağlantılı olduğuna dair
böyle genelgeçer değerlendirmeler değil, doğrudan isim vererek
konuşması yerinde olur. Aksi hâlde bu tür iddialar lüzumsuz siyasi
spekülasyon, niyet ve kastın ötesinde, esasen sonuç olarak FETÖyle
mücadele eden AK PARTİye zarar verme kastına yönelik FETÖyle
aynı mecraya düşen bir mahiyet kazanır. O bakımdan ne
söylüyoruz ne iddia ediyoruz, arkasını nasıl dolduruyoruz,
bunlar son derece önemli. Hem byLockçu maylokçu birtakım laflar
edeceksiniz, Gel, kim, söyle. dendiğinde susacaksınız, Vekil
diyeceksiniz sonra susacaksınız; bu, kabul edilemez; birincisi bu.
İkincisi: Şimdi,
Sayın Cumhurbaşkanı burada yok. Yani altın makas gibi kes
yapıştır, sözleri değiştir,
bağlamlarını karıştır, kendine göre mana icat et!
Sayın Cumhurbaşkanı Bu darbe, Allahın lütfudur. derken
hiçbir şekilde beyefendinin kastettiği manada kullanmıyor.
Bu kültüre aşina olanlar
bilirler ki İbrahim Hakkı hazretlerinden beri şerlerden
nasıl hayır çıkacağına ilişkin bir gelenek
vardır. Hak Şerleri Hayreyler diye İbrahim Hakkının
çok meşhur bir şiiri vardır. Esasen, bizim şer
bildiklerimizden, netice olarak akıl sahibiysen, izan sahibiysen oradan
bir hayır çıkartırsın.
Sayın
Cumhurbaşkanının kastettiği budur. Lafları doğru
anlamakta fayda vardır.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Altay, buyurun, size de bir dakika süreyle söz veriyorum.
25.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Bostancı herhâlde 60a göre söz istedi, ben
de o mealde söz istedim.
Sayın Bostancı,
sizi çok aklı başında bulurum. Yani bu konuştuklarınıza
kendiniz inanıyor musunuz? Matematiksel olarak, mantık olarak
FETÖnün Adalet ve Kalkınma Partisine -bu, darbecilik anlamında da-
sızmamış olması mümkün mü? Ben, geçen bir yerde söyledim,
matematiksel olarak bize sızmamış olduğunu söyleyemem dedim.
Ben bu kadar dürüst ve samimi bunu söyledim. Siz niye söyleyemiyorsunuz?
ByLockçu bakanlara gelince
Allah bize şah damarımız kadar yakın, değil mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Hepimize.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yani, affetmez. ByLockçu Hükûmet üyesi olduğuna dair
kamuoyunda geniş bir kanaat var. ByLockçu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, bu virüs her yere sızmıştır. Bunu
cesurca söylemeniz lazım. Bizde yok, bizde yok. diyerek bu işten
sıyrılamazsınız. Ben, bizde yok demiyorum. Dürüst olun.
Dürüst değilsiniz diye demedim yalnız. Bu bir sataşmaya girer,
onu da söyleyeyim.
Yalnız, bir şey
söyleyeceğim asıl: Yani, Cumhurbaşkanlığına
sızmış bir örgütün Adalet ve Kalkınma Partisinin il, ilçe
teşkilatlarına, belediye meclislerine sızmamış
olduğunu iddia etmek gülünç bir iddia olur.
Sizin iyiliğiniz için
konuşuyorum. Bu tartışmayı da burada kapatmayı
öneriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- 671 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Kurum ve Kuruluşlara İlişkin Düzenleme
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/756) ve
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 421) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Soru? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 6ncı
maddeye bağlı ek geçici madde 92 ve ek geçici madde 93 dâhil olmak
üzere, 1 ila 19uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde
gruplar adına ilk söz isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Baki Şimşek.
Buyurun Sayın
Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) OHAL Kapsamında Bazı Kurum ve
Kuruluşlara İlişkin Düzenleme Yapılması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz bugünlerde ne yazık ki çok ağır şartlar içerisinde;
iç ve dış güvenliğimizin tehdit edildiği, millî güvenlik
sorununun yaşandığı sıkıntılı günlerden
geçmektedir. Güvenlik güçlerimiz bir yandan Suriyede IŞİD ve PYDye
operasyon yapmakta, diğer bir yandan Türkiye'nin huzurunu kaçırmak
için yeni tezgâhlar düzenleyen bölücü terör örgütüyle
çatışmaktadır. Bir yanda Irak ve Suriyede yaşanan ve
endişe verici boyutlara ulaşan vahim gelişmeler, diğer
yanda maalesef bugün müttefikimiz ABDnin Suriyedeki kara gücü hâline gelen
PYD tehlikesi.
ABDnin PKKyla özdeş
olan PYD terör örgütüne yapmış olduğu silah ve lojistik destek
gün geçtikçe artmaktadır. ABD Suriyedeki terör örgütünü âdeta başka
bir terör örgütüyle vurmaya çalışmaktadır. Tüm bu
yapılanların dostluk ve müttefiklikle uzaktan yakından
alakası yoktur.
Ayrıca, bilindiği
üzere, bugün ABDde Başkanlık seçimleri yapıldı.
Açıkçası, ABD Başkanlık seçimlerini kimin
kazandığı bizi ilgilendirmiyor. Yayın
organlarımız maalesef yirmi dört saattir ABDdeki Başkanlık
seçimlerinden başka bir haber vermiyorlar. ABDnin politikaları
başkana göre şekillenmiyor. Müslüman kökenden geldiği söylenen
Obama döneminde milyonlarca Müslüman katledildi, milyonlarca kadın dul,
çocuk yetim kaldı, yüz binlerce kadın tecavüze uğradı,
babası belli olmayan çocuklar dünyaya geldi. Dünyada mazlumların ve
mağdurların hamisi olacak tek devlet Türkiye Cumhuriyetidir. Türkçe
düşünüp, Türkçe okuyup ve gerektiği gibi yönetildiği zaman
Türkiye şaha kalkacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye çok ciddi beka sorunlarıyla karşı
karşıyadır. Toplumsal huzur ve tedirginlik giderek
artmıştır. Tüm bu yaşanan vahim gelişmelere ek olarak
milletimiz, 15 Temmuz akşamında vahşi bir darbe
kalkışmasıyla irkilmiş, etkilerini ve sarsıntılarını
hâlâ atlatamamıştır. Bu kanlı girişimin üzerinden
yaklaşık dört ay geçmiş, Türkiye'nin tüm kamu kurum ve
kuruluşlarında tarihinde görülmemiş tasfiyeler
başlamıştır. FETÖ, Emniyetten yargıya, basından
kamu kurum ve kuruluşlarına, iş dünyasına, üniversitelere
uzun yıllar boyunca ve sistemli bir şekilde
sızmıştır. Devletimiz bu sızmalara karşı
tedbirler almak zorundadır. Ancak, tüm bunlar yapılırken
vatandaşlarımız mağdur edilmemelidir. Ne yazık ki 15
Temmuz kanlı darbesinden sonraki süreçte açığa alma ve
ihraçlarda okul, dershane ve banka kriterleri uygulanmıştır. Bu
sebeple, açığa alma ve ihraçlarda dikkatli davranılması,
iyi araştırılması ve gerçek darbecilerin
yargılanması gerekmektedir.
Darbeyi FETÖ
yapmıştır ancak FETÖ bu emirleri kime vermiştir? Yurtta
sulh konseyi kimlerden oluşmaktadır? Darbe girişimi
sırasında TSK bünyesinde sıkıyönetim görevlilerinin
isimlerini içeren liste ele geçirilmiştir. Askerî sıkıyönetim
komutanları bellidir, bunların emrinde görev yapacağı
konsey üyeleri meçhuldür. Bu sebeple, darbeyi planlayan üst kademeye
ulaşılmadıkça, doğru bir istihbarat bilgisiyle FETÖ terör
örgütünün en etkili isimleri bulunmadıkça darbe soruşturmaları,
kamudan uzaklaştırmalar bir anlam ifade etmeyecektir.
Çeşitli kanun hükmünde
kararnamelerle görevden alma, ihraçlar ve gözaltılar yüz binleri
bulmuştur. Buna karşılık memuriyete iade edilenler olmakla
birlikte, bunların sayıları oldukça azdır. Detaylı
araştırmalarda, acele etmeden yapılan soruşturmalarda suçu
sabit görülenler, FETÖyle gerçekten irtibatı olanlar şüphesiz ki
devletin hiçbir yerinde tutulmamalıdır, bunda tavrımız MHP
olarak nettir ama sudan sebeplerle, incelemeden insanları açığa
alma ne dinî gerçeklerimizle ne de insanlığımızla
örtüşmemektedir. Herhangi bir suçu olmayıp işi, mesleği,
geleceği ve ekmeği elinden alınan
vatandaşlarımızın feryat ve figanları her gün
kulağımızda çınlamaktadır. Mecliste odamıza
gelen, bizlere telefonla ya da mektupla ulaşan birçok
vatandaşımız iftirayla görevlerinden
uzaklaştırıldıklarını söylemektedir. Bize gelen
şikâyetlerden ciddi mağduriyetlerin olduğu, sadece bankaya para
yatırdığı için ihraç olan, vatanseverliğinden zerre
kadar şüphe duymadığımız TÜRK DİYANET-SENin
kurucu başkanı Ali Kılıç, TÜRK TARIM ORMAN-SENin kurucusu
Ramazan Dalkırdan ve Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı
yöneticisi Alparslan Akbakın ve daha binlerce mağdurun göreve
iadelerini bekliyoruz. Bu sebeple iktidarın dikkatli, soğukkanlı
ve sabırlı davranması gerektiğine inanıyoruz.
Hükûmete tavsiyemiz, gittikçe
yaygınlaşan, âdeta kanserli bir hücre gibi yayılan ve herkesi
vuran FETÖyle mücadelede hukukun temel ilkelerinden ayrılmaması
yönündedir. Zabıt kâtibine, garsona, temizlikçiye, belediyede çöp
arabası kullanan şoföre, ebeye, doktora, polise, savcıya, kat
hizmetlisine kadar inen ancak üst düzey ve gerçekten FETÖcü olanlara
ulaşmayan bir mücadele inandırıcı olmayacaktır.
Ayrıca, bu kapsamda tutuklanan er ve erbaşların,
komutanların verdiği talimatı yerine getiren er ve erbaşların
-dört aydır tutuklu bulunan er ve erbaşlar hâlâ mevcuttur- acilen
tahliye edilmesini bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
eli kanlı teröristlerle ortaklığı Türkiye'nin
dostluğuna tercih eden ABD ve AB büyükelçilerine sesleniyorum: Teröre
yardım ve yataklık edenlere silah yardımı
yaptınız, sırtını terör örgütüne dayayanların
arkasında oldunuz, HDPnin grup toplantısına en önce siz
gittiniz, Türkiye Cumhuriyetine meydan okuyanları, hukuku
tanımayanları, bölücülüğün ve terörün sözcülüğünü
yapanları her ortamda desteklediniz. Şimdi size soruyorum: Bir kez
olsun vatanı ve milleti için şehit edilen kahraman Mehmetçiklerimizin
cenazesine katıldınız mı? Bir taziye mesajı
yayımladınız mı? ABD, bölücü terör örgütü PYDye
yardım etmekle âdeta terörü ödüllendirmektedir. Ancak bilinmelidir ki
terörle dostluk hiç kimseye hayır getirmemiştir. Ayrıca Meclise
gelmeyen, yemin bile etmeyen milletvekillerine dünyanın hiçbir ülkesi
maaş vermez. Seçimle gelmiş olmak hiç kimseye teröre yardım etme
hakkını tanımaz.
Değerli milletvekilleri,
gelin, Türkiyenin meselelerini hep birlikte çözelim. Nasıl başörtüsü
olayının çözümünde, nasıl Abdullah Gülün
Cumhurbaşkanı seçiminde Meclise girerek, nasıl terörle
mücadelede ve darbede Hükûmete destek vererek iktidarıyla muhalefetiyle
beraber hareket etmişsek rektör atamalarında da, HSYK seçimlerinde
de, velhasıl ülke yönetiminde de beraber hareket edelim. Ülkemizde bu
kadar sorun varken -on beş yıldır tek başınıza
yönettiğiniz Türkiyede asgari ücret 1.300 TL, yoksulluk yardımı
alan kişi sayısı 15 milyon, 10 bin Özel Harekât polis alım
başvurusuna müracaat edenlerin sayısı sadece erkeklerde 1
milyon- milyonlarca işsiz gencimiz, atanamayan öğretmenimiz,
mühendisimiz varken Meclisin mesaisini boşa tüketmeyelim. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde iki hafta önce salı günü yedi saatte Kazanı
kahraman yaptık. Çarşamba günü asgari ücreti vergi dilimi
dışında bıraktık. Perşembe günü çoğunluk
sağlayamadığımız için Meclisi tatil ettik. Gelin,
Türkiyenin sorunlarını çözelim, Meclisin mesaisini boşa
harcamayalım.
Değerli milletvekilleri,
Üzümlüden Keşana, Karamandan Ermeneke birçok ilçeye doğal gaz
geldi ama Türkiyenin en gelişmiş illerinden birisi olan Mersinin
ilçeleri henüz doğal gazla tanışmadı. 2016
yılında, 2017 yılında ve 2018 yılında da Mersine
doğal gaz getirilmesiyle ilgili bir proje henüz maalesef yok. Türkiyede
yolcusu olmayan birçok ile havaalanı yapıldı, öğrencisi
olmayan birçok kente üniversite yapıldı ama 2 milyon nüfuslu
Mersinde hâlâ havaalanı yok. 350 bin nüfuslu Tarsusa seçimlerde
üniversite sözü verdiniz, Bakanlar Kurulundan geçti ama hâlâ bekletiyorsunuz.
Mersinin ilçelerinin birçoğunda sorunlar devam etmekte. Akdeniz
Oyunlarında sporcuların kalacağını söylediğiniz
oteller hâlâ yapılamadı. Bölgenin kaderini değiştirecek olan
Pamukluk Barajı karınca hızıyla gidiyor. Silifke Kayraktepe
Barajına ne oldu? Fakir fukaraya aylık 100 TL taksitle
vereceğinizi söylediğiniz evler nerede? Mersinde bir tane kentsel
dönüşüm projesi hayata geçirilmedi. Tarıma gerekli destek verilmedi.
Narenciye dalında kaldı. İthal muzdan dolayı şu anda
muz fiyatları dibe vurdu. Sayın Tarım Bakanımıza
soruyorum: İthal muzdan yüzde 145 vergi almanız gerekiyor, acaba
bunda sınırlamayı kaldırdınız mı?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Mecliste bile Chiquita muz
satılıyor. Başkanlık Divanına bunu defalarca dile
getirmemize rağmen hâlâ Türkiye Büyük Millet Meclisinde Chiquita muz
satılıyor.
Bu konularda gerekli
hassasiyeti göstermenizi bekliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Şimşek.
Şimdi, bölüm üzerinde
gruplar adına ikinci söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Selina Doğana aittir.
Buyurun Sayın
Doğan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SELİNA
DOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ikinci
bölümü üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinize
iyi akşamlar.
Malum, aylardır burada
konuşuyoruz kanun hükmünde kararnamelerin hukuksuzluğunu. Âdeta bu
olağanüstü hâl sıradan hâle geldi ve normal hâlimiz olağanüstü
hâle geldi, bu durumdan da ciddi şekilde kaygı duyuyoruz. Maalesef,
olağanüstü hâl şimdiden amacını aştı ve muhalefet
üzerinden tüm toplum susturulmaya çalışılıyor. Ben burada
mağduriyetleri tek tek sıralamak yerine müsaade ederseniz bu kanun
hükmünde kararnamedeki bazı hukuki tespitlere değinmek istiyorum.
Şimdi, olağanüstü
hâl, Anayasada düzenlendiği şekliyle, özgürlükleri geçici olarak
kısıtlayan ve aslında bireyin haklarını ve kamu
düzenini korumak için öngörülen bir düzenleme ve bazı kriterleri içermesi
gerekiyor hukuka uygun olabilmesi için. Bunları şöyle
sıralayabiliriz: Uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri
ihlal etmemesi gerekiyor, durumun gerektirdiği ölçülülüğü
aşmaması gerekiyor, kişinin yaşama hakkına, maddi ve
manevi bütünlüğüne kastetmemesi gerekiyor, kimsenin din ve vicdan
hürriyetinden mahrum bırakılmaması gerekiyor, suç ve
cezaların geçmişe yürütülmemesi gerekiyor, suçluluğu mahkeme kararıyla
ispatlanmamış hiç kimsenin suçlu sayılmaması gerekiyor yani
masumiyet karinesinin korunması gerekiyor.
Olağanüstü hâl kanun
hükmünde kararnameleri her şeyden önce konu bakımından
sınırlı olmalı sayın milletvekilleri. Kanun hükmünde
kararnameler sadece olağanüstü hâlin gerektirdiği konularda ve ölçülülük
ilkesi dikkate alınarak düzenlenebilmeli. Yani, siz bir olağanüstü
hâl kanun hükmünde kararnamesine dayanarak televizyonları
kapatamamalısınız, kişilerin mülklerine el
koyamamalısınız, sosyal güvenlik haklarını iptal
edememelisiniz, üniversite kuramamalı, üniversite kapatamamalı ve
üniversitelerin adlarını değiştirememelisiniz.
Bunların şiddeti bastırmakla, darbeyi önlemekle hiçbir ilgisi
olmadığı malum.
Olağanüstü hâl
kararnameleri aynı zamanda zaman bakımından da
sınırlı olmalı sayın milletvekilleri. Yani, kanun
hükmünde kararnameler ancak olağanüstü hâlin gerektirdiği süreyle
sınırlı düzenlemeler içermeli ve olağanüstü hâl
kalktığında o düzenlemeler de kendiliğinden kalkmalı.
Ancak, mevcut duruma baktığımızda, bu olağanüstü hâl
kararnamelerinin kurumsal, kalıcı düzenlemeler getirdiğini
görüyoruz. Nitekim, partimizin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin
verdiği karara da değinmek istiyorum, o kararda şöyle diyor
biliyorsunuz: Olağanüstü hâllerde çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya
aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde dava
açılamaz. Oysa aynı mahkeme, biliyorsunuz, 1991 yılında
SHP döneminde şu şekilde karar vermişti: OHALin gerekli
kıldığı konularda çıkarılmayan kararnameler OHAL
kanun hükmünde kararnamesi sayılamazlar ve bunlar hakkında Anayasa
Mahkemesinde iptal davası açılabilir.
Yine, OHAL kanun hükmünde
kararnameleri sadece OHAL süresince geçerlidir, OHAL kalkınca bunlar da
kendiliğinden kalkar. OHAL kanun hükmünde kararnameleri yasalarda değişiklik
yapamaz çünkü bunlar sadece OHALin gerekli kıldığı
konulara ilişkindir ve OHAL süresince geçerlidir. Ancak, gelinen durumda,
yeni bir kanun hükmünde kararnameyle, bu kadar işlevsiz hâle gelen Anayasa
Mahkemesi de kapatılırsa kimse şaşırmayacak.
Şimdi, bugün
görüşmekte olduğumuz kanun hükmünde kararname az önce
belirttiğim birçok ihlali içermekle birlikte ben müsaade ederseniz 25inci
ve 31inci maddelerine değinmek istiyorum.
Şimdi, 25inci maddede,
Başbakanlığa, Anayasanın 22nci maddesini ve Ceza
Muhakemeleri Kanununun 135inci maddesini aşan, doğrudan tüm
iletişim sağlayıcılarına yönelik denetim ve tedbir
hakkı getiriliyor ve yargı denetimi de Başbakanın
kararından sonraya bırakılıyor. Yani, burada yargı
âdeta bir onama mercisi hâline getirilmiş ve yargının da içinde
bulunduğu durumu gözettiğimizde Başbakanın verdiği
kararın aksine bir karar verebilmesinin de mümkün
olmadığını düşünüyoruz. Yani, düşünün ki Bakanlar
Kuruluyla çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameyle hem Anayasa hem
CMK hükümleri bertaraf ediliyor ve asıl kaygımız şu ki bu
düzenlemeler kalıcı hâle gelecek.
Yine, 31inci maddede de, hem
anayasal güvenceler hem de Ceza Usulü Yasasındaki tedbirle kurumlar
baypas edilmiş oluyor ve yine bu kanun hükmünde kararnameyle,
soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki uygulamacılara
doğrudan, sanki ortada kesin bir hüküm varmış gibi mala mülke el
koyma yetkisi geliyor. Her ne kadar kişiler veya tüzel kişiler
hakkında lehe bir sonuç doğarsa bu zararın telafi edileceği
ifade edilmişse de hepimiz biliyoruz ki çok ciddi anlamda telafisi
imkânsız zararlar doğurabilecek nitelikte düzenlemeler bunlar ve
kişiler ciddi anlamda adli soruşturmadan yoksun kalabilecekleri gibi
mal kayıpları da yaşayacaklar.
Yine, bu maddeyle
Anayasanın 36ncı maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü de
bertaraf ediliyor ve masumiyet karinesi yok ediliyor en önemlisi.
OHALin
yaşamımıza getirdiği başka bir şey de yine,
insanların ve tüzel kişilerin mal varlıklarına ve hatta
emekli maaşı ve sosyal güvencelerine el konulması. Ceza
Muhakemesi Kanununun 128inci maddesine göre kişilerin mallarına el
konulabilir ama bunun için, el konulan malların suçun işlenmesinden
elde edildiğine dair somut bir delil şart.
Bir ülke düşünün,
yürütme organı kimseye sormadan, kimseye danışmadan toplumsal
düzende önemli değişiklikler yapan yasa çıkarıyor ve bu
yasa hiçbir mahkemenin denetimine tabi değil. Şimdi, biz bunları
söylediğimizde, diktatörlük diye bunu eleştirdiğimizde bize
kızıyorsunuz ama kusura bakmayın sayın vekiller, siyasi
terminolojide bunun başka bir karşılığı da yok
maalesef.
Şimdi, biliyorsunuz
bugün AB ilerleme raporu yayımlandı. Yine Türkiyeyi yerden yere
vuruyor rapor. AB kriterleriyle yine bağlantılı olarak Avrupa
Konseyi sürekli olarak Türkiyeyi uyarıyor. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin nitekim OHALle ilgili yerleşik bir içtihadı var, diyor
ki: Tehdit azaldığı ölçüde alınan önlemlerin de
azalması lazım. Şimdi her geçen gün bu tedbirlerin
arttığını görüyoruz. Ben burada sormak istiyorum Hükûmete:
Acaba tehdit artıyor mu? Yani bizim bilmediğimiz, artmaya devam eden
bir tehdit mi var ki önlemler her geçen gün artıyor? Bu sorunun
cevaplanması gerekiyor.
AB ilerleme raporuna yönelik
olarak Sayın Cumhurbaşkanının ve Avrupa Birliği
Bakanımızın yine böyle -ahkâm kesen diyeceğim-
açıklamaları var. Oysa ortada elli yıllık bir birikim, elli
yıllık bir emek var. Dolayısıyla, AB müzakerelerinin
dondurulması tehdidine karşı çok daha yapıcı,
Türkiyenin böylesine stratejik hedefiyle ilgili çok daha yapıcı
tepkilerin ortaya konmasını, yapılan eleştirilerin dikkate
alınmasını dilerdik.
Öte yandan, malum, zaten
mevcut Terörle Mücadele Kanunu bir problemdi AB-Türkiye ilişkileri
açısından, şimdi olağanüstü hâl kararnamesiyle birlikte
Terörle Mücadele Kanununda yapılan değişiklik Türkiye-AB
ilişkilerini iyice çıkmaza soktu. Dolayısıyla, bu
açıdan da bizler hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
Avrupa Birliği standartlarına erişmesi bakımından hem
de çağdaş dünyadan hızla Türkiyenin koparılması
açısından son derece kaygılıyız.
Tabii, bir de idam
cezası tartışmaları var. Türkiyede iç kamuoyuna yönelik
yapılan tüm konuşmalar dış dünyada çok daha misliyle tepki
buluyor, bu tartışmalar bizi her geçen gün dünyadan koparıyor.
Şuna artık kanaat getirdik: Türkiye, AB normlarını
kendisine ayak bağı olarak görüyor, AByle ipleri tamamen koparmak
için elinden geleni yapıyor. Vatandaşlarımız Avrupa
Birliği ülkelerine vizesiz gidecek. diye iç kamuoyuna yönelik bu
şekilde diplomatik hamleler yapılırken,
vatandaşlarımız, şu anda, yabancı ülkelerin konsolosluklarında,
oturma izni, iltica başvuruları için kuyruktalar. Bu da maalesef
Türkiyenin içine düşürüldüğü ironik durum.
İçinden geçtiğimiz
dönemin 12 Eylülü aratmadığı sıkça dile getiriliyor. 12
Eylül döneminde tutuklu ve hükümlü sayısında yaklaşık 27
bin kişilik bir artış olurken, 15 Temmuz darbe girişiminden
bu yana 34 bin kişi darbe girişimiyle alakalı olarak
tutuklanmış. Yeni cezaevlerinin yapılacağı söyleniyor.
Biliyorsunuz, tutuklu, hükümlü sayıları her geçen gün artıyor.
Ayrıca, cezaevlerindeki
güvenlik sorunları bir başka problem. Her ne kadar yandaş
basına yansımasa da, avukatlar, meslektaşlarımız
cezaevlerinde çok ciddi güvenlik sorunlarını gündeme getiriyorlar.
Biliyorsunuz, şimdiye kadar 21 kişi cezaevlerinde hayatını
kaybetti. Dolayısıyla, biz bunlardan kaygılıyız.
Cezaevleri Alt Komisyonu bunların hiçbirini denetlemiyor. Oysa,
bunların hepsinin hem Darbeleri Araştırma Komisyonunda hem
Cezaevleri Alt Komisyonunda araştırılıyor olması
gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SELİNA DOĞAN
(Devamla) Sayın Başkan, bir dakika süre alabilir miyim müsaade
ederseniz?
BAŞKAN Vermiyorum ama
buyurun, tamamlayın isterseniz.
SELİNA DOĞAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Ayrıca da cezaevleriyle
ilgili basına çıkan bazı haberler var cezaevlerinden
kaçış planı olduğuna yönelik. Bu anlamda avukatlar
kaygılılar çeşitli cezaevlerine yönelik operasyonlar
yapılacağı ve müvekkillerinin yaşam hakkıyla ilgili.
Kötü muamele ve işkencenin, 16 maddesini askıya
aldığımız Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinde, bu hâlde dahi işkence ve kötü muamelenin yasak
olduğu açıkça ifade edilmiştir. Dolayısıyla, bizler
Hükûmeti bütün bu kanunlara uymaya davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
İyi akşamlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğan.
Bölüm üzerinde
şahıslar adına Sinop Milletvekili Nazım Maviş.
Buyurun Sayın
Maviş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 671 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuzda hepimizin
bildiği ve yakinen yaşadığı hain bir darbe girişimine
hep birlikte tanık olduk; tarihimizde yaşanmamış bir
ihanetle karşı karşıya kaldık. Gazi Meclisimize, yüce
milletimizin egemenliğinin tecelligâhına bomba
yağdırılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında bulunan milletvekilleri olarak hep birlikte maruz
kaldık. Rabbime şükürler olsun ki Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
çağrısıyla sokağa dökülen yüce milletimizin kahramanca
duruşu bu hain darbe girişimini bertaraf etmiş oldu. Ancak
atlattığımız bu büyük tehlike sonrasında yapılması
gereken ve atılması gereken adımlar vardı. Devlet içinde
yapılanan bu örgütün bütünüyle temizlenmesi, içinde bulunduğumuz
durumun hızlı ve etkili bir şekilde düzeltilmesi için
olağanüstü hâl ilan edildi.
Olağanüstü hâl
kararı ve çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle iki temel
husus amaçlanmaktadır: İlk olarak, FETÖ terör örgütüyle daha güçlü,
daha hızlı ve daha etkin bir mücadele amaçlanmaktadır.
İkinci olarak, demokrasimizi teminat altına almak ve askerî darbe ihtimallerinin
önünü kesin bir şekilde kesmek hedeflenmektedir.
Değerli milletvekilleri,
cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar ülkemiz demokrasisi birçok kere
darbe ve müdahalelerle karşı karşıya
kalmıştır. Yetkisini ve meşruiyetini halktan alan
siyasetçilerin önü sürekli olarak meşruiyeti kendinden menkul gören
vesayetçi odaklar tarafından kesilmiştir. Silahlı Kuvvetler
içinde yuvalanan cuntalar siyasi hayata müdahaleyi meşru görmüşler ve
demokrasimize darbe vurmuşlardır. Ülkemizde gerçekleştirilen her
darbe vesayeti tahkim etmek istemiştir. Darbe sonrası yapılan
anayasal ve yasal değişikliklerle demokrasi zapturapt altına
alınmak istenmiştir. 1960 darbesinden sonra 1961 Anayasasıyla,
1924 Anayasasında Millî Savunma Bakanına bağlı olan
Genelkurmay Başkanı Başbakana bağlanmış, Millî
Güvenlik Kuruluyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. 1971,
1973; anayasal düzenlemelerle Millî Güvenlik Kurulunun yetkileri
artırılmış, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Sayıştay denetimi dışına çıkarılması
sağlanmış, askerî yüksek idare mahkemesinin kurulması
sağlanmıştır. 1982 Anayasasıyla, YAŞ
kararlarının yargı denetiminin dışına
çıkarılması, Genelkurmay Başkanlığının
YÖKe üye ataması gibi, her darbe teşebbüsünün ardından vesayet
tahkim edilmeye çalışılmıştır. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi, her darbe teşebbüsü sivil siyasetin üstünde vesayeti
tahkim etmek isteyen yasal ve anayasal düzenlemeleri yapmaya
çalışmıştır.
1960tan bugüne kadar;
1960ta, 1971de, 1980de, 28 Şubatta, 27 Nisanda ve 15 Temmuzda
yapılan darbeler Türkiye'de darbeyi üreten bir yapısal sorunun olduğunu
bize çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla ortaya konulan kanun hükmünde kararnamelerle bu
yapısal sorun çözülmeye ve FETÖ terör örgütüyle birlikte bütün terör
örgütlerinin devletin içerisindeki yuvalanmaları engellenmeye
çalışılmıştır.
Buradan biraz önce
konuşan Cumhuriyet Halk Partisinin değerli sözcüsü
arkadaşıma bir şeyi ifade etmek istiyorum: Biraz önce bu
kürsüden konuşan arkadaşımız, İspanya
Kralının İspanyada İspanya Meclisini basan askerlerle
ilgili yaptığı mücadeleyi ve orada İspanya demokrasisinin
güçlenmesine dair attığı adımları örnek
göstermiştir. Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı
altında görev yapan bir milletvekili arkadaşımızın,
İspanya Kralının İspanyanın demokratikleşmesiyle
ilgili ortaya koyduğu bu çabayı takdir ettiği kadar, 15 Temmuz
gecesi, milletinin önünde, kameraların karşısında darbeye
karşı çok açık ve net bir duruş sergilemiş olan
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanını da takdir etmesini
beklerdim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, bugün, evet,
darbeyi bir fırsata dönüştürüyoruz; darbeyi bu ülkeyi daha
demokratikleştirmek için bir fırsata dönüştürüyoruz.
Yıllardır bu ülkede asker-sivil ilişkisini eleştiriyoruz;
yıllardır bu ülkede, 1960tan bugüne kadar, darbeleri
eleştiriyoruz, darbelere zemin hazırlayan sistemi eleştiriyoruz.
İşte bugün, olağanüstü hâl kararlarıyla ve kanun hükmünde
kararnamelerle darbeye zemin hazırlayan bu kurumsal yapı tasfiye
edilmeye çalışılmaktadır. O açıdan, Türkiye'nin,
milletiyle beraber, Parlamentodaki milletvekilleriyle beraber bu ülkenin
kahraman Cumhurbaşkanını takdir etme hakkı ve
zorunluluğu vardır. Bunu ifade ederek hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Birinci bölüm üzerinde
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, hatip grubumuza sataşmıştır.
BAŞKAN Gruba
sataşma olmadı Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim, olur mu? Yani, gayet açık ve net şunu söyledi: Biraz
önceki konuşmacı olan arkadaşımıza Kürsüde, niye
Cumhurbaşkanını takdir etmedi? diye gayet açık ve net
söyledi. Bundan daha açık nasıl bir sataşma olabilir.
BAŞKAN - Sayın
Tanal, az önce Sayın Bakan da ifadelerde bulundu. Faklı bir
şekilde, aynı şekilde Sayın Maviş de kendi
perspektifinden açıklamalarda bulundu. Şahsına sataşan, hakaret
eden ya da gruba böyle bir sataşma yoktur.
Böylece, sayın
milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki tüm görüşmeler
tamamlanmıştır.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim
BAŞKAN Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddelere
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN -
ve varsa
maddeler üzerindeki önerge oylamalarına geçiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, o zaman sorularım var. Sorularım var. Madem
böyle yapacaksanız, sorularımı soracağım.
BAŞKAN Sayın
Tanal maddelere geçtik, maddelere geçtik.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim sorular var, daha ona geçmediniz.
BAŞKAN Efendim soru
yok, maddelere
Görüşmeler tamamlanmıştır. dedim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değil, değil
Yani
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler...
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Madde kabul
edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Karar yeter sayısı istiyoruz Başkan.
BAŞKAN Tamam,
2ncisinde istersiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İsteyeceğiz hepsinde. Böyle yaparsan, hepsinde isteyeceğiz.
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Hiç kusura bakmayın!
BAŞKAN
Görüşmeler tamamlanmıştır dedik Sayın Tanal.
Soru-cevabı geçtik, maddeyi oyladık.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim, böyle yaparsanız hepsinde karar yeter sayısı
isteyeceğim artık.
BAŞKAN Bir dakika,
60a göre size söz vereyim istiyorsanız.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Kanuna karşı hile yapmam. Sataşmada bulundu, sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN Sataşma
yok Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yoksa devam ediniz o zaman.
BAŞKAN Bakın,
Sayın Bakan isterse bir ihtimal olabilir ama gruba yönelik hiçbir şey
söylemedi, Sayın Bakanın ifadelerine ilişkin söyledi.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, hayatım boyunca kanuna karşı
hileye hiç bulaşmadım ve bulaşmak da istemem.
BAŞKAN Ama, gruba
yönelik hiçbir şey söylemedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ben yasal olan hakkımı istedim.
BAŞKAN
Tutanakları aç bak, gruba yönelik hiçbir şey söylemedi. Hiçbir
şey söylemedi, hayır Sayın Tanal. Yoksa biz de
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Peki.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Tutanakları isteyin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tutanakları isteyelim, bakalım, gruba yönelik varsa
değerlendiririz.
2nci madde üzerinde bir adet
önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 2nci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Bülent Yener
Bektaşoğlu Murat
Bakan
İstanbul Giresun İzmir
Ceyhun
İrgil Burcu
Köksal Kazım
Arslan
Bursa Afyonkarahisar Denizli
Fatma
Kaplan Hürriyet Mahmut
Tanal Zülfikar
İnönü Tümer
Kocaeli İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz sonrası
olağanüstü hâl ilanı sayesinde âdeta darbe
fırsatçılığı yapıp KHKlarla devleti yeniden
şekillendirmeye çalışıyorsunuz. FETÖcüleri temizliyoruz.
diye suçlu, suçsuz bakmadan insanları işinden, aşından ve
özgürlüğünden ettiniz. Bank Asyadan kredi çeken memuru işten
attınız ama bu FETÖcülerle Bank Asyanın
açılışında kurdelesini birlikte kestiniz. FETÖyle
bağlantısı olduğunu gördüğünüz okullara
çocuklarını gönderen memurları açığa aldınız
ama o okullara arsa tahsis eden belediye başkanlarınıza, o
okullara giden öğrencilere devlet teşviki veren Millî Eğitim
Bakanınıza dokunmadınız. Türk Silahlı Kuvvetlerinde ne
kadar Atatürkçü, cumhuriyetçi asker varsa bunlara kumpas kurulup içeri
atılırken sesinizi çıkarmayıp bir de üstüne Ergenekonun
savcısıyız. deyip FETÖcüleri Türk Silahlı Kuvvetlerinde
görevlendirip bize 15 Temmuzu yaşattınız. Biz Fetullah Gülen
terör örgütüdür. dediğimizde, kürsülerden Gel de bu hasret bitsin. diye
seslendiniz. Hoca Efendi diye Türkçe Olimpiyatlarına katılıp
methiyeler düzdünüz. Pensilvanyaya gidip elini ölüp fotoğraflar çektirip
icazet aldınız.
Bakın, biraz önce, AKP
Grup Başkan Vekili Sayın Naci Bostancı söylemlerimizin
altının boş olduğunu ifade etti. Ben size söylemlerimizin
altının aslında ne kadar dolu olduğunu bizzat örnek vererek
açıklayacağım.
Afyonkarahisar Belediye
Başkanı Sayın Burhanettin Çoban -ki AKPnin
kurucularındandır, yıllar boyunca da İl
Başkanlığı yapmıştır- geçtiğimiz ay
katıldığı bir televizyon programında, AKPde
insanların vekil, bakan veya belediye başkanı olmak için -birçok
AKPlinin- Pensilvanyaya gidip icazet aldığını, kendisinin
belediyeye ait bilgi evlerini 1 Nisan 2014 tarihine kadar FETÖcülere
kullandırdığını, ayrıca, FETÖ nedeniyle
kapatılan Osmanbey Kolejine belediye arsasını Recep Tayyip
Erdoğanın isteği üzerine kendisinin tahsis ettiğini bizzat
itiraf etti. İsterseniz, buna ilişkin kaseti de televizyon
programının kasetini size ulaştırabiliriz Sayın
Bostancı.
On dört yıllık
iktidarınız döneminde FETÖyle et ile tırnak gibi oldunuz, sonra
da çıkıp kandırıldık dediniz. FETÖcüleri
temizliyoruz. diye, hiçbir FETÖ bağlantısı olmayan yirmi dört
yıllık Adli Tıp uzmanını ihraç edip
tutukladınız. Gerekçe ne biliyor musunuz? Gizli tanık
beyanı. Hoş, gerçi biz ülke olarak gizli tanıklara çok alıştık.
PKKnın 2 numaralı adamı kumpas davasında askerlere
karşı gizli tanık olarak görüldü. Ondan sonra, bunu gördükten
sonra, artık bunlar hafif kalıyor. Bakın, 29 Ekim töreninde
Afyonkarahisar Sinanpaşa Kaymakamı cumhuriyetin önemini
vurgulayıp Padişahlık gelmeyecek, tek adamlık gelmeyecek.
dedi, bununla ilgili bir konuşma yaptı, ondan sonra açığa
alındı. Bu manidar değil mi? FETÖ temizliğini muhalifleri
cezalandırma avına dönüştürmeyin. dedik ama ne hikmetse muhalif
olan insanlara karşı sopa olarak kullanmaya başladınız
fakat iş siyasi kanada gelip dayanınca kandırıldık
deyip sıyrılmaya çalışıyorsunuz. Kendi içinde bile
FETÖ temizliği yapamayan AKP, ülkedeki FETÖcüleri nasıl temizleyecek
Allah aşkına?
Ülkeyi iyi yönetemiyorsunuz,
ülkeyi iyi yönetemediğiniz için de iç ve dış politikadaki
başarısızlıklarınızı örtbas etmeye
çalışıyorsunuz. Teröre, işsizliğe, yoksulluğa,
yolsuzluğa, ekonomideki kötü gidişata dur diyemeyen, kendi seçim
afişlerinizde bile doğu ve güneydoğuda OHAL kalktı,
özgürce yaşıyorum. diye övünüp, 15 Temmuz sonrası
yaşananları fırsat bilip olağanüstü hâli tüm ülkede ilan
ediyorsunuz ve KHKlarla, olağanüstü hâl döneminde
çıkardığınız KHKlarla devleti yeniden dizayn etmeye
çalışıyorsunuz. Hiç kusura bakmayın, şapka düştü
kel göründü.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.08
ALTINCI
OTURUM
Açılma Saati: 22.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Özcan
PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2nci maddesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
3üncü
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 3üncü maddesiyle 27/7/1967 tarih ve 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 14üncü
maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 14/A maddesinin "... yedek subay
olma koşullarını taşımak ve sınavlarda
başarılı olmak şartıyla" ibaresinden sonra gelmek
üzere, "Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ihtiyacı
karşılayacak pilot subay temini mümkün bulunmadığı hallerde"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Kazım Arslan Murat
Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Ceyhun İrgil Fatma Kaplan Hürriyet Bülent Yener Bektaşoğlu
Bursa Kocaeli Giresun
Zülfikar İnönü Tümer Mahmut Tanal
Adana İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 421 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3üncü
maddesiyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
eklenen 14/A maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Hasan Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Kerem Ali Sürekli Ramazan Can Hacı
Bayram Türkoğlu
İzmir Kırıkkale Hatay
Necip
Kalkan
İzmir
"Dış
kaynaktan pilot subay temini:
MADDE
14/A- En az dört yıl süreli eğitim veren fakülte veya
yüksekokullardan pilot olarak mezun olanlar ile ticari pilot lisansı veya
havayolu nakliye pilotu lisansı bulunanlar öncelikli olmak üzere en az
dört yıl süreli mühendislik eğitimi veren fakülte veya
yüksekokullardan mezun olan kadın veya erkeklerden muvazzaf subay olmak
için başvuranlar; düzeltilmemiş nüfus kaydına göre müracaat
yapılan yılın ocak ayının ilk günü itibarıyla
otuziki yaşını bitirmemiş olmak, yedek subay olma koşulları
ile uçuş için gerekli şartları taşımak ve
sınavlar ile uygulanacak temel askerlik eğitiminde
başarılı olmak şartıyla muvazzaf subaylığa
nasbedilebilirler. Bunlardan pilotaj eğitiminde başarısız
olanlar, Türk Silâhlı Kuvvetlerinde hizmetine ihtiyaç duyulması
halinde, 14 üncü maddede düzenlenen diğer şartları sağlamak
ve gerekli eğitimleri tamamlamak kaydıyla diğer
sınıflarda istihdam edilebilirler. Ancak bunlar için 14 üncü maddenin
dördüncü fıkrasındaki deneme süresi üç yıl olarak
uygulanır. Pilotaj eğitiminde başarısız olanlar ile
deneme süresi içerisinde Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ayrılanlardan
herhangi bir tazminat alınmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede
676 sayılı KHKyla yapılan değişikliğin
yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Gerekçesini okutmuş olduğum önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi tamamen
değiştiren bu önerge diğer önergeyi de ortadan
kaldırıyor.
Dolayısıyla, kabul
edilen doğrultusunda 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeye
bağlı ek geçici madde 92 üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6ncı maddesiyle
926 sayılı Kanuna eklenen ek geçici 92nci maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Hasan Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Kerem Ali Sürekli Ramazan Can Hacı
Bayram Türkoğlu
İzmir Kırıkkale Hatay
Necip Kalkan
İzmir
"EK GEÇİCİ
MADDE 92- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce herhangi bir
nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan veya ilişiği
kesilen pilot subaylar ile ticari pilot lisansı ya da havayolu nakliye
pilotu lisansına sahip en az 1000 saat uçuşu bulunan diğer
sınıflardaki subaylardan istekliler, uçuş için gerekli
şartları sağlamaları ve başvurularının uygun
görülmesi halinde ilgili Kuvvet Komutanının teklifi ve Millî Savunma
Bakanının onayı ile yeniden subay nasbedilerek Türk Silahlı
Kuvvetlerinde pilot olarak görevlendirilebilirler. Bunlar 2629 sayılı
Kanun kapsamında pilot kabul edilirler. Bunların
dışarıda geçirdikleri süreler rütbe bekleme süresinden, pilot
subayların dışarıda geçirdikleri uçuş süreleri,
belgelendirmeleri kaydıyla ayrıca uçuş hizmet süresinden
sayılır. Malûllük ve ölüm hali hariç olmak üzere en az dört yıl
görev yapmadan Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılanlar,
nasbedildikleri yeni rütbelerinin emeklilik de dahil olmak üzere hiçbir
hakkından yararlanamaz. Emeklilik veya yaşlılık
aylığı almakta iken bu madde kapsamında
görevlendirilenlerin bu aylıkları kesilir. Aylıkları
kesilenlerden dört yıl görev süresi şartını yerine
getirmemiş olanların, bu hizmet süreleri hizmet birleştirmesine
konu edilmez ve başkaca bir şart aranmaksızın
haklarında toptan ödeme hükümleri uygulanır. Aylıkları kesilenlerin
sigortalılıklarının sona erdiği tarih yazılı
istek tarihi kabul edilerek ilgili sosyal güvenlik kanunlarına göre
aylıkları yeniden bağlanır. Bu maddenin uygulanması
nedeniyle geçmişe yönelik olarak herhangi bir ödeme yapılmaz.
Bu madde kapsamındakiler
göreve başladıkları tarihten itibaren dört yıl süresince 41
inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan Yüksek
Askerî Şûra tarafından belirlenecek hizmet kadrosu fazlası albay
miktarı kapsamında değerlendirilmezler.
Bunların Türk
Silahlı Kuvvetlerinde göreve tekrar başladıklarında bir
defaya mahsus olmak üzere 38 inci maddede belirtilen rütbe terfi
şartları ve esasları aranmaksızın emsallerinin
bulundukları rütbelere terfi işlemleri derhal yapılarak
nasıpları emsalleri tarihine götürülür."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede 676 sayılı
KHKyla yapılan değişikliğin yansıtılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda madde 6ya bağlı ek geçici madde 92yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Madde 6ya
bağlı ek geçici madde 93ü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 421 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7nci
maddesinin kanun hükmünde kararname metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Hasan Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Kerem Ali Sürekli Ramazan Can Hacı
Bayram Türkoğlu
İzmir Kırıkkale Hatay
Necip Kalkan
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede
669 sayılı KHKda yapılan değişikliğin
yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş, 7nci madde
metinden çıkartılmıştır.
8inci
madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 8inci maddesiyle yapılan 1324 sayılı
Kanunun 8inci maddesinin birinci fıkrasındaki değişiklikte
"Genelkurmay Başkanı" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Kara, Deniz veya Hava Kuvvetleri Komutanlığını
yapmış" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Murat Bakan Kazım
Arslan
İstanbul İzmir Denizli
Ceyhun İrgil Bülent Yener
Bektaşoğlu Mahmut
Tanal
Bursa Giresun İstanbul
Fatma Hürriyet Kaplan Zülfikar
İnönü Tümer
Kocaeli Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyorum Sayın Altay?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyoruz:
Gerekçe:
1324
sayılı Kanunun 8inci maddesinin "Genelkurmay
Başkanı; Kara, Deniz veya Hava Kuvvetleri Komutanlığı
yapmış general ve amiraller arasından, Bakanlar Kurulunun
teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca atanır." şeklinde
olan birinci fıkrası, 671 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 8inci maddesinde "Genelkurmay Başkanı; orgeneral
ve oramiraller arasından, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine
Cumhurbaşkanınca atanır. " olarak düzenlenmiştir.
Genelkurmay
Başkanının sorumluluk ve yetki anlamında Türk Silahlı
Kuvvetlerinin en üst mercisi olması nedeniyle kuvvet
komutanlığı yapmış orgeneral veya oramiraller
arasından atanması liyakat ilkesinin gereğidir.
Bu
bağlamda, 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8inci
maddesinde "Genelkurmay Başkanı; orgeneral ve oramiraller
arasından, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca
atanır." olarak düzenlenen maddenin, "...Genelkurmay
Başkanı" ibaresinden sonra gelmek üzere, "Kara, Deniz veya
Hava Kuvvetleri Komutanlığını yapmış"
ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde iki
önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve
birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine
söz vereceğim.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9uncu maddesinin kanun
hükmünde kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Hasan
Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Kerem
Ali Sürekli Ramazan
Can Hacı
Bayram Türkoğlu
İzmir Kırıkkale Hatay
Necip
Kaplan
İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Dursun
Çiçek Kazım
Arslan Murat
Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Bülent
Yener Bektaşoğlu Ceyhun
İrgil Fatma
Kaplan Hürriyet
Giresun Bursa Kocaeli
Zülfikar
İnönü Tümer Mahmut
Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu aynı mahiyetteki önergelere?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)- Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeleri okutuyoruz.
Gerekçe:
Maddede 669 sayılı
KHKda yapılan değişikliğin yansıtılması
amaçlanmaktadır.
Gerekçe:
OHAL ilanıyla, 15 Temmuz
2016 tarihinde Fetullahçı terör örgütünün yaptığı darbe
girişimi nedeniyle şiddet olaylarının
yaygınlaşması ve kamu düzeninin bozulması nedeniyle hukuk
devletine, vatandaşların hak ve özgürlüklerine yönelik olarak ortaya
çıkan tehditlerin ortadan kaldırılması
amaçlanmıştır.
Anayasanın 120nci ve
121inci maddeleri uyarınca 668 sayılı KHKnın amaç ve
kapsamı 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan
edilen OHAL ilan sebebine uygun olmalı, bu sebebi ortadan kaldırarak
en kısa sürede olağan döneme dönmeyi amaçlamalıdır.
Bu maddede yapılan
değişiklik, OHAL sebebini ve amacını aşan bir
düzenlemedir. Genel ve sürekli nitelik taşıyan, hukuken özlü ve
kalıcı bir etkiye neden olacak bu değişiklik
dolayısıyla OHAL süresi sona erdikten sonra da yürürlükte
kalacaktır.
Bu madde, Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifadesi bulunan olağanüstü hâlin gerekli
kıldığı konuda yapılmış bir düzenleme
olarak nitelenemez. Madde metninden çıkarılması istenen
düzenleme, Anayasanın 121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmiştir dolayısıyla 9uncu madde
metinden çıkartılmıştır.
Kabul edilen
önergeler doğrultusunda, kanun yazımı sırasında
maddeler teselsül ettirilecektir. Kanun hükmünde kararname görüşmelerine
mevcut maddelere göre devam edeceğiz.
10uncu madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 10uncu maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Kazım Arslan Murat Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Ceyhun İrgil Fatma Kaplan Hürriyet Bülent Yener Bektaşoğlu
Bursa Kocaeli Giresun
Zülfikar İnönü Tümer Mahmut Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLİ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
4/7/1972 tarihli ve 1602
sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 6ncı
maddesinin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanının en az
dört yıl üye olarak görev yapmış hakim sınıfından
seçeceği bir üye Genel Sekreterlik görevini yapar. Bu görev için
ayrıca kadro verilir." şeklinde olan birinci
fıkrasının birinci cümlesi, 671 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 10uncu maddesiyle "Askerî Yüksek İdare Mahkemesi
Başkanlar Kurulunun hakim sınıfından seçeceği bir üye
Genel Sekreterlik görevini yapar. " olarak düzenlenmiştir.
Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin
Genel Sekreterlik makamına belli süre görev yapmış hâkimler
arasından atama yapılması liyakat ilkesinin gereğidir.
Ayrıca bu
hüküm, Anayasanın 121/3üncü maddesinde ifadesi bulunan
"olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konu"da
yapılmış bir düzenleme olarak nitelenemez. Bu itibarla, madde
metninden çıkarılması istenen düzenleme Anayasanın
121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
13üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 421 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 13üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Hasan Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Hacı Bayram Türkoğlu Ramazan Can Kerem Ali Sürekli
Hatay Kırıkkale İzmir
Necip Kalkan
İzmir
"MADDE 13- 2629
sayılı Kanuna ekli ek cetvel aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"EK CETVEL:
A- Hizmet Grubu: Jet Pilotu,
B- Hizmet Grubu: Pervaneli
Pilotu,
C- Hizmet Grubu: Silah Sistem
Subayı,
Ç- Hizmet Grubu: Seyrüsefer
Subayı,
D- Hizmet Grubu: ADS Pilotu,
Denizaltıcı Subay, Denizaltıcı Astsubay,
Denizaltıcı Uzman Erbaş, Dalgıç, Kurbağa Adam,
E- Hizmet Grubu: Taktik
Koordine Subayı, Uçuş Ekibi Personeli, Görev Ekibi Personeli,
Paraşütçü.
Hizmet Yılı |
Tazminat Oranlan (%) |
|
||||
A Hizmet Grubu |
B Hizmet Grubu |
C Hizmet Grubu |
Ç Hizmet Grubu |
D Hizmet Grubu |
E Hizmet Grubu |
|
1 |
290 |
290 |
290 |
270 |
284 |
270 |
2 |
297 |
297 |
297 |
274 |
289 |
274 |
3 |
306 |
306 |
306 |
280 |
294 |
280 |
4 |
345 |
345 |
332 |
309 |
301 |
286 |
5 |
359 |
359 |
347 |
323 |
305 |
291 |
6 |
366 |
371 |
358 |
339 |
311 |
295 |
7 |
392 |
392 |
375 |
351 |
316 |
300 |
8 |
403 |
403 |
382 |
357 |
320 |
304 |
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, ekli liste olduğu için ekin
okunmasına gerek yok efendim, bu tip şeylerde bu şekildedir.
Zaten ekli liste diye geçiyor. Çünkü, metinde 2629 sayılı Kanuna
ekli cetvel aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. denildikten sonra, A, B, C, Ç, D, E
şeklinde ekli liste var. Listenin okunmasına gerek yok efendim, liste
ekinde zaten. Bugüne kadarki bütçe kanunlarında ve diğer
şeylerde uygulamalarımız bu şekilde.
BAŞKAN
Başladığımız işi tamamlayalım Sayın
Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Kayıtlara geçmesi açısından söyledim
Başkanım.
BAŞKAN Tamam.
9 |
413 |
418 |
389 |
366 |
324 |
310 |
10 |
520 |
495 |
435 |
426 |
326 |
316 |
11 |
539 |
514 |
450 |
444 |
332 |
319 |
12 |
565 |
535 |
468 |
465 |
338 |
324 |
13 |
618 |
653 |
487 |
485 |
346 |
329 |
14 |
720 |
780 |
514 |
503 |
349 |
334 |
15 |
725 |
790 |
520 |
527 |
353 |
340 |
16 |
740 |
815 |
527 |
533 |
357 |
346 |
17 |
762 |
840 |
530 |
538 |
363 |
351 |
18 |
782 |
867 |
534 |
544 |
366 |
357 |
19 |
790 |
875 |
542 |
550 |
371 |
363 |
20 |
794 |
878 |
548 |
555 |
376 |
368 |
21 |
803 |
888 |
555 |
559 |
381 |
372 |
22 |
810 |
895 |
562 |
565 |
386 |
378 |
23 |
845 |
930 |
597 |
618 |
438 |
431 |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede
676 sayılı KHKyla yapılan değişikliğin
yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde
bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16ncı maddesinin
Kanun Hükmünde Kararname metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Hasan
Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Hacı
Bayram Türkoğlu Ramazan
Can Kerem Ali
Sürekli
Hatay Kırıkkale İzmir
Necip
Kalkan
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede
669 sayılı KHKda yapılan değişikliğin
yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 16ncı madde metinden
çıkarılmıştır. Dolayısıyla, kanun
yazımı sırasında maddeler teselsül edilecektir.
17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
18inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
19uncu
madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421 sıra sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 19uncu maddesinde yer alan "İnşaat
Emlak ve Millî Mayın Faaliyet Merkezi Genel Müdürü ibaresinin "Genel
Plan ve Prensipler Genel Müdürü" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Hasan
Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Hacı
Bayram Türkoğlu Ramazan
Can Kerem Ali
Sürekli
Hatay Kırıkkale İzmir
Necip
Kalkan
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye 676 sayılı
KHK ile 2 Eylül 2016 gün ve 29819 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan 2016/9132 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla
yapılan değişikliğin yansıtılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Böylece, birinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 20 ila
35inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen? Yok.
Soru-cevap yok.
Maddelerin görüşmelerine
başlıyoruz.
20nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 20nci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Kazım
Arslan Murat
Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Bülent
Yener Bektaşoğlu Ceyhun
İrgil Fatma
Kaplan Hürriyet
Giresun Bursa Kocaeli
Zülfikar
İnönü Tümer Mahmut
Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 120nci ve
121inci maddeleri uyarınca 668 sayılı KHK'nin amaç ve
kapsamı 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan
edilen OHAL ilan sebebine uygun olmalıdır.
Bakanlar Kurulunun 2016/9064
sayılı Kararıyla OHAL ilan etmesinin nedeni ve amacı,
Fetullahçı terör örgütünün yaptığı darbe girişimi
sonucunda, başarısız darbe girişimine katılan, bunu
düzenleyen ve destekleyenlere karşı etkili ve hızlı önlem
almaktır.
Ancak, bu madde, OHAL
ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacını
taşımadığı gibi, OHAL sona erdikten sonra da
yürürlükte kalacak genel ve kalıcı değişiklikler
yapılmasının amaçlandığını göstermektedir.
Madde, Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen "OHAL'in gerekli
kıldığı konu" olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasa'nın 121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN Gerekçesini
okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
21inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 21inci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Kazım
Arslan Murat
Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Bülent
Yener Bektaşoğlu Ceyhun
İrgil Fatma
Kaplan Hürriyet
Giresun Bursa Kocaeli
Zülfikar
İnönü Tümer Mahmut
Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 120nci ve
121inci maddeleri uyarınca 668 sayılı KHK'nın amaç ve
kapsamı 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan
edilen OHAL ilan sebebine uygun olmalıdır.
Bakanlar Kurulunun 2016/9064
sayılı Kararıyla OHAL ilan etmesinin nedeni ve amacı,
Fetullahçı terör örgütünün yaptığı darbe girişimi
sonucunda, başarısız darbe girişimine katılan, bunu düzenleyen
ve destekleyenlere karşı etkili ve hızlı önlem
almaktır.
Ancak, bu madde, OHAL
ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacını
taşımadığı gibi, OHAL sona erdikten sonra da
yürürlükte kalacak genel ve kalıcı değişiklikler
yapılmasının amaçlandığını göstermektedir.
Madde, Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen "OHAL'in gerekli
kıldığı konu" olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasa'nın 121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
22nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 22nci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Çiçek Kazım
Arslan Murat
Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Bülent
Yener Bektaşoğlu Ceyhun
İrgil Fatma
Kaplan Hürriyet
Giresun Bursa Kocaeli
Zülfikar
İnönü Tümer Mahmut
Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 120nci ve
121inci maddeleri uyarınca 668 sayılı KHK'nın amaç ve
kapsamı 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan
edilen OHAL ilan sebebine uygun olmalıdır.
Bakanlar Kurulunun 2016/9064
sayılı Kararıyla OHAL ilan etmesinin nedeni ve amacı,
Fetullahçı terör örgütünün yaptığı darbe girişimi
sonucunda, başarısız darbe girişimine katılan, bunu
düzenleyen ve destekleyenlere karşı etkili ve hızlı önlem
almaktır.
Ancak, bu madde, OHAL
ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacını
taşımadığı gibi, OHAL sona erdikten sonra da
yürürlükte kalacak genel ve kalıcı değişiklikler
yapılmasının amaçlandığını göstermektedir.
Madde, Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen "OHAL'in gerekli
kıldığı konu" olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasa'nın 121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
23üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 23üncü maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Kazım Arslan Murat Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Bülent Yener Bektaşoğlu Ceyhun İrgil Fatma Kaplan Hürriyet
Giresun Bursa Kocaeli
Zülfikar İnönü Tümer Mahmut Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın
120nci ve 121inci maddeleri uyarınca 671 sayılı KHK'nın
amaç ve kapsamı 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla
ilan edilen OHAL ilan sebebine uygun olmalıdır.
Bakanlar
Kurulunun 2016/9064 sayılı Kararıyla OHAL ilan etmesinin nedeni
ve amacı, Fetullahçı terör örgütünün yaptığı darbe
girişimi sonucunda, başarısız darbe girişimine
katılan, bunu düzenleyen ve destekleyenlere karşı etkili ve
hızlı önlem almaktır.
Ancak, bu
madde, OHAL ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak
amacını taşımadığı gibi, OHAL sona erdikten
sonra da yürürlükte kalacak genel ve kalıcı değişiklikler
yapılmasının amaçlandığını göstermektedir.
Madde,
Anayasanın 121/3üncü maddesinde ifade edilen "OHAL'in gerekli
kıldığı konu" olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasa'nın 121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
23üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
24üncü
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 24üncü maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Kazım Arslan Murat Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Bülent Yener Bektaşoğlu Ceyhun İrgil Fatma Kaplan Hürriyet
Giresun Bursa Kocaeli
Zülfikar İnönü Tümer Mahmut Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 120nci ve
121inci maddeleri uyarınca 671 sayılı KHK'nın amaç ve
kapsamı 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan
edilen OHAL ilan sebebine uygun olmalıdır.
Bakanlar Kurulunun 2016/9064
sayılı Kararıyla OHAL ilan etmesinin nedeni ve amacı,
Fetullahçı terör örgütünün yaptığı darbe girişimi
sonucunda, başarısız darbe girişimine katılan, bunu
düzenleyen ve destekleyenlere karşı etkili ve hızlı önlem
almaktır.
Ancak, bu madde, OHAL
ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacını
taşımadığı gibi, OHAL sona erdikten sonra da
yürürlükte kalacak genel ve kalıcı değişiklikler
yapılmasının amaçlandığını göstermektedir.
Madde, Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen "OHAL'in gerekli
kıldığı konu" olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasa'nın 121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 25inci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Murat Bakan Kazım Arslan
İstanbul İzmir Denizli
Ceyhun İrgil Bülent Yener
Bektaşoğlu Mahmut
Tanal
Bursa Giresun İstanbul
Fatma Hürriyet Kaplan Zülfikar
İnönü Tümer
Kocaeli Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 120nci ve
121inci maddeleri uyarınca 671 sayılı KHK'nın amaç ve
kapsamı 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan
edilen OHAL ilan sebebine uygun olmalıdır.
Bakanlar Kurulunun 2016/9064
sayılı Kararıyla OHAL ilan etmesinin nedeni ve amacı,
Fetullahçı terör örgütünün yaptığı darbe girişimi
sonucunda, başarısız darbe girişimine katılan, bunu
düzenleyen ve destekleyenlere karşı etkili ve hızlı önlem
almaktır.
Ancak, bu madde, OHAL
ilanına neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacını
taşımadığı gibi, OHAL sona erdikten sonra da
yürürlükte kalacak genel ve kalıcı değişiklikler
yapılmasının amaçlandığını göstermektedir.
Madde, Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifade edilen "OHAL'in gerekli
kıldığı konu" olarak nitelenemeyeceğinden
Anayasa'nın 121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
26ncı madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 26ncı maddesiyle
3201 sayılı Kanunun ek 24üncü maddesine (2)nci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Hasan Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Hacı Bayram Türkoğlu Ramazan Can Kerem Ali Sürekli
Hatay Kırıkkale İzmir
Necip Kalkan
İzmir
"Özel harekat
birimlerinde istihdam edilmek üzere, yirmisekiz yaşından gün
almamış olmak kaydıyla, en az lise veya dengi okul
mezunları, Kamu Personel Seçme Sınavı şartı
aranmaksızın, fiziki yeterlilik ve mülakat sınavları ile
polis meslek eğitim merkezlerine alınabilir. Bu fıkra
kapsamında alınacak olanların eğitim süresi ve eğitim
şekline ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Bakanlık
tarafından belirlenir"
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 671
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 26ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Özel harekat birimlerinde
istihdam edilmek üzere otuz bir yaşından gün almamış en az
lise veya dengi okul mezunları Kamu Personel Seçme Sınav
şartı aranmaksızın, fiziki yeterlilik ve mülakat
sınavları ile polis meslek eğitim merkezlerine alınabilir.
Erkeklerde askerlik hizmetini tamamlamış olma şartı
aranır.
İsmail Faruk Aksu Erkan Haberal Kamil
Aydın
İstanbul Ankara Erzurum
Saffet Sancaklı Muharrem Varlı Baki
Şimşek
Kocaeli Adana Mersin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 26ncı maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Kazım Arslan Murat Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Ceyhun İrgil Bülent Yener
Bektaşoğlu Fatma
Kaplan Hürriyet
Bursa Giresun Kocaeli
Zülfikar İnönü Tümer Mahmut
Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN Son okunan
önergeye Komisyon katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal konuşacaktır.
Buyurun. (CHP
sıralarında alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanun hükmünde kararnamenin
26ncı maddesinin (2)nci fıkrasında mevcut olan hâlle bize
tebliğ edilen kanun hükmünde kararnameye baktığımız
zaman bir, askerlik yapma şartı aranıyor; iki, terhisten sonra
otuz altı aydan fazla bir sürenin geçmemiş olması aranıyor.
Ancak, iktidar tarafından önerilen değişiklik önergesinde
askerlik şartı aranmıyor, otuz altı ay da terhis geçme
şartı aranmıyor. Burada şu demek ki akla geldi:
Alınacak olan polislerden yeteri kadar partili bulunmadığı
için on sekiz yaşını dolduran her partiliyi polis yapacaklar.
Yani, değerli arkadaşlar, burada sınav da aranmıyor, sadece
ve sadece sözlü mülakat. Malezya Bugüne Nasıl Geldi? adlı bir
doktora tezi var. Malezyada 11 tane eyalet var, 7 tanesi şeriatla idare
ediliyor, 4 tanesi laiklikle idare ediliyor. Orada polisin, askeriyenin o
dönemde siyasi iktidardan devşirme usulü bu şekilde olmuştu.
Yani siz, sınavsız
olarak, 18 yaşını bitirmiş kişiyi -lise mezunu olma
şartı yetiyor ve bu kişileri sınav da
yapmaksızın- herhangi bir yarışma yapmaksızın
sadece sözlü mülakatla polisliğe alacaksınız.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin, tabii arzumuz ve isteğimiz hukukla idare
edilmesi. Geçmişte bunu Fetullah Gülen Cemaati, örgütü örgütlüyordu,
şu anda emniyetin içerisinde Menzil tarikatı egemen. Menzil
tarikatından kim referans getirirse -gayet açık ve net söyleyeyim-
polis olabilecek. Menzil tarikatından referansı olmayan hiç kimse
veya Adalet ve Kalkınma Partisinden referans getirmeyen hiç kimse polis
olamayacak. Burada partizanca emniyet mensupları oluşacak. Partizanca
emniyet mensubu oluşmasının zararları nedir? Emniyette gerçekten
yetenekli, bilgili, donanımlı personele son verilecek.
Eğer bir daha 15 Temmuz
gibi bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalmak
istemiyorsak, bu şekilde, bir başka cemaat grubundan referans
getirerek devletin kamu kurumlarına yerleştirmesine izin vermemek lazım.
Hep birlikte şunu söylüyor muyuz? Biz, yolsuzluğa
karşıyız. diyoruz. Eğer gerçekten yolsuzluğa
karşıysak bu şekilde insan kayırmak da yolsuzluğun bir
başka çeşididir. Yolsuzluk yapmak mutlaka birisinden ihale almak
değil ki. Bir kişiyi liyakat esasları olmaksızın, bir
yarışma esası olmaksızın, hizmetin gerektirdiği
vasıf ve niteliklere sahip olmadığı hâlde oraya getirmek de
yolsuzluğun başka bir çeşididir. Bu yolsuzluk ne getirir?
Eşitsizlik getirir, adaletsizlik getirir, huzursuzluk getirir, toplumun
içerisindeki millî birlik ve beraberliğimizi de bozar. Bu aynı
zamanda kendisiyle birlikte rüşveti getirir değerli arkadaşlar.
Yani, bu şekilde gidilirse tepeden tırnağa her tarafa yolsuzluk
lime lime dökülecek. Ha, bunun netice itibarıyla kime yararı olacak,
kime zararı olacak? Topluma zararı olacak. Burada ak polis devleti
kuruluyor aslında ve gerçekten namuslu, dürüst, siyasetle ilgisi olmayan,
görevini yapan iyi niyetli polislere de siz leke getirmiş
olacaksınız.
Emniyet
mensuplarını iyileştirmek istiyorsak, buyurun, şu anda ek
göstergeleri 3000, 3000den 3600e çıkaralım.
Şimdi, Sayın
Bakanın yanında askeriyeden arkadaşlarımız oturuyor.
Burada CMKyla ilgili, iletişimle ilgili polise bu kadar yetki verilir
Ya, Allah rızası için, polisin sınırları içerisinde
olmayan jandarma, niye bu yetkiyi istemiyorsunuz? Sizin polisten
eksikliğiniz nedir? Yani jandarmanın polisten eksikliği ne? Tüm
yetkileri geçmişte 9. Ceza Dairesi polise vermişti, jandarmaya
vermemişti. Şimdi, Bakanın yanında askeriyeden jandarma
oturacak, tüm yetkiler polise verilecek.
Değerli arkadaşlar,
polis mıntıkasının sınırları
dışında olan yetkilerde jandarma yetkili. Burada Türk
Silahlı Kuvvetlerini temsil eden insanların, polisin yetkisinde
olmayan alanları eşit koşullarda -jandarmanın- istemekte
korkakça davranmalarını da anlayamıyorum.
Hepinize teşekkür
ediyorum.
Saygı ve hürmetlerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 671
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 26ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Özel harekat birimlerinde
istihdam edilmek üzere otuz bir yaşından gün almamış en az
lise veya dengi okul mezunları Kamu Personel Seçme Sınav
şartı aranmaksızın, fiziki yeterlilik ve mülakat
sınavları ile polis meslek eğitim merkezlerine alınabilir.
Erkeklerde askerlik hizmetini tamamlamış olma şartı
aranır.
Erkan Haberal (Ankara) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum Sayın Usta.
Gerekçe:
Özel harekatta görev
alacaklar için yaş şartının 30'a
çıkarılması, ayrıca kadınlardan durumu uygun
olanların da yapılacak sınavlarda başarılı
olmaları hâlinde hizmete alınması imkânı getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 26ncı maddesiyle
3201 sayılı Kanunun ek 24üncü maddesine (2)nci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve
arkadaşları
"Özel harekat
birimlerinde istihdam edilmek üzere, yirmisekiz yaşından gün
almamış olmak kaydıyla, en az lise veya dengi okul
mezunları, Kamu Personel Seçme Sınavı şartı
aranmaksızın, fiziki yeterlilik ve mülakat sınavları ile polis
meslek eğitim merkezlerine alınabilir. Bu fıkra kapsamında
alınacak olanların eğitim süresi ve eğitim şekline
ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Bakanlık
tarafından belirlenir"
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
676 sayılı KHKya
uyum amaçlı düzenlenme yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
28inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
29uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
30uncu madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 30uncu maddesinin
Kanun Hükmünde Kararname metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Hasan Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Ramazan Can Hacı Bayram Türkoğlu Gökcen Özdoğan Enç
Kırıkkale Hatay Antalya
Kerem Ali Sürekli Haydar Ali Yıldız
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Uyum amaçlı düzenlemeler
sonrasında tekrara düşülmemesi amaçlı olarak
yapılmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini
okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeyle madde
metinden çıkartılmıştır.
31inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 31inci maddesinde yer
alan şerh düşülmesine ibaresinden sonra gelmek üzere ve bu
kişilerin yardımlaşma kurum ve sandıklarından olan alacaklarına
tedbir konulmasına ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Hasan Basri Kurt
Amasya İstanbul Samsun
Hacı Bayram Türkoğlu Ramazan Can Kerem Ali Sürekli
Hatay Kırıkkale İzmir
Gökcen Özdoğan Enç Haydar Ali Yıldız
Antalya İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
15/8/2016 tarih ve 421 sıra sayılı 671 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 31inci maddesinin kararname metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun Çiçek Bülent Yener Bektaşoğlu Murat Bakan
İstanbul Giresun İzmir
Ceyhun İrgil Fatma Kaplan Hürriyet Kazım Arslan
Bursa Kocaeli Denizli
Mahmut Tanal Zülfikar İnönü Tümen
İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
12/4/1991 tarihli ve 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununa 20nci maddesinden sonra gelmek
üzere, zararların tazmini amacıyla tedbir konulması
hakkında madde 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 31inci
maddesiyle eklenmiştir.
Bu madde, OHAL ilanına
neden olan sebebi ortadan kaldırmak amacını taşımamakla
birlikte, olağan kanunlarda OHAL sona erdikten sonra da yürürlükte kalacak
genel ve kalıcı değişiklikler yapılmasının
amaçlandığını göstermektedir.
Bu bağlamda,
Anayasanın 121/3üncü maddesinde ifade edilen OHALin gerekli
kıldığı konu olarak nitelenemeyeceğinden, madde
metninden çıkarılması istenen düzenleme Anayasanın
121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 31inci maddesinde yer
alan
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.58
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Özcan
PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
421
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet burada.
Az önce baygınlık geçiren stenograf
arkadaşımıza da bu vesileyle bir kez daha geçmiş olsun
diyoruz; şu anda durumu gayet iyi. Allahtan şifalar diliyoruz.
31inci
madde üzerindeki önerge işlemlerine devam ediyoruz.
Madde üzerindeki
son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 421 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 31inci
maddesinde yer alan şerh düşülmesi ibaresinden sonra gelmek üzere
ve bu kişilerin yardımlaşma kurum ve sandıklarından
olan alacaklarına tedbir konulmasına ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
676 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 88inci
maddesiyle yapılan değişikliğin madde metnine
yansıtılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 31inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
32nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 15/8/2016 tarih ve 421 sıra
sayılı 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32nci
maddesinin kararname metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Çiçek Kazım
Arslan Murat
Bakan
İstanbul Denizli İzmir
Ceyhun
İrgil Bülent
Yener Bektaşoğlu Fatma
Kaplan Hürriyet
Bursa Giresun Kocaeli
Zülfikar
İnönü Tümer Mahmut
Tanal
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 32nci
maddesiyle 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna geçici madde
eklenmiştir.
Getirilen düzenleme, kapsamındaki aynı
suçları işleyen arasında ve kapsam dışında
bıraktığı suçlar açısından, büyük adaletsizlikler
içermekte ve eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir.
a) Değişiklik hükmünün kapsamındaki
aynı suçu işleyenler açısından mevcut eşitsizlikler:
Değişiklik metninde, yalnızca süreli hapis
cezasıyla ilgili infaz indirimi öngörülmüş,
ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis
cezalarıyla ilgili bir düzenleme yer almamıştır.
Bu durumda, aynı suç tipi ve bazen de aynı
suçtan dolayı; takdiri indirim veya tahrik, yardım etme, yaş
küçüklüğü, akıl sağlığı, teşebbüs gibi
sebeplerle ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezaları süreli hapse çevrilmiş kişiler mevcut infaz
indiriminden faydalanabilirken bu indirimlerin uygulanmadığı
bazen de suç ortağı konumundaki kişiler, mevcut indirimden
faydalanamayacaktır.
Örneğin: Düzenleme kapsamında olan TCK'nın
95/4 hükmüne göre ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasına mahkûm edilmiş bir kişi getirilen indirimden
yararlanamaz iken yukarıdaki indirimler sayesinde cezası süreli hapis
cezasına dönüşen suç ortağı, mevcut indirimden
yararlanabilecektir.
b) Düzenleme, bir kısım suçları kapsam
dışı bırakırken aynı suçların daha
ağır şekillerini kapsamına alarak ceza adaletini ve
eşitlik ilkesini ihlal etmiştir.
Örneğin:
Düzenlemeyle basit adam öldürme suçları kapsam
dışı bırakılırken TCK'nın 94üncü maddesinde
mevcut işkence sonucu ölüm suçları, TCK'nın 76/1-c'de yer alan
soykırım amaçlı adam öldürme suçları madde kapsamında
tutulmuştur.
TCK'nın 102, 103, 104, 105inci maddelerinde yer
alan cinsel istismar suçları düzenleme kapsamı haricinde
tutulmuşken TCK'nın 77/1-f'de yer alan insanlığa
karşı suçlar kapsamında gerçekleşen cinsel istismar
suçları, TCK'nın 94/3'de yer alan işkence amaçlı cinsel
istismar suçları madde kapsamında tutulmuştur.
TCKda yer alan nitelikli
yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
suçları kapsam dışı tutulmuşken TCK'nın 94 ve
95inci maddelerinde yer alan işkence ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış
işkence suçları madde kapsamında tutulmuştur.
Bu hüküm, Anayasanın
121/3üncü maddesinde ifadesi bulunan olağanüstü halin gerekli
kıldığı konuda yapılmış bir düzenleme
olarak nitelenemez. Bu itibarla madde metninden çıkarılması
istenen düzenleme Anayasanın 121inci maddesine aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
33üncü maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece, ikinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, kanun hükmünde
kararnamenin açık oylamasından önce Komisyonun bir redaksiyon talebi
vardır.
Buyurun Sayın Komisyon.
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Başkanım,
görüşülmekte olan 421 sıra sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Kurum ve Kuruluşlara İlişkin Düzenleme
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Genel Kurulda kabul
edilen değişiklik önergeleriyle birlikte
kanunlaşacağından, düzenlemenin adının
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Kurum ve Kuruluşlara
İlişkin Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun
şeklinde değiştirilmesi; ayrıca metinde geçen ve
görüştüğümüz kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan kanun
hükmünde kararname ibarelerinin kanun olarak değiştirilmesine yönelik
redaksiyon talebimiz vardır.
Takdirlerinize saygıyla
arz ediyorum.
BAŞKAN Kanunun
yazımı sırasında bu talebiniz dikkate
alınacaktır.
Kanun hükmünde kararnamenin
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
BAŞKAN Sayın Bakanım,
teşekkür konuşması yapacak mısınız?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Hayır, efendim.
BAŞKAN Ben tüm
milletvekillerine, tüm gruplara teşekkür ediyorum bu saate kadar ki
emekleri için, gayretleri için.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN 671
sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Kurum ve
Kuruluşlara İlişkin Düzenleme Yapılması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 215
Kabul : 202
Ret : 13 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Mustafa Açıkgöz Özcan Purçu
Nevşehir İzmir
Böylece kanun hükmünde
kararname kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu
olsun.
3üncü sırada bulanan
425 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname (1/760) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan
Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 425)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada olan 435
sıra sayılı Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/779) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1439) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 435)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 10 Kasım 2016 Perşembe günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum;
hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma
Saati: 23.17
(x) 419 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Önergenin tam metni tutanağa eklidir.
(X) Önergenin tam metni tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 421 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.