TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
20nci
Birleşim
15
Kasım 2016 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü yıl dönümüne ve kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Fazıl Küçüke Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Şehit olan Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürke Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin konuşması
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Görev yaptığı sırada yaralanan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Destek Hizmetleri Başkanlığı personeli Ali Ünala
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Çorum Milletvekili Salim Uslunun, 14 Kasım
Ahıska Türklerinin sürgününün 72nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, Mersinde
yaşanan ekonomik sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, daralan ekonomik
koşullar sebebiyle küçük, orta ve büyük ölçekli şirketlerin
yaşadığı sorunların giderilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Bursa
Büyükşehir Belediyesi tarafından toplu taşım ücretlerine
yapılan zamma ilişkin açıklaması
2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, gençlerin
tek adam yönetimi yerine laik, demokratik hukuk devletinde yaşamak
istediğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, kaçak
sarayda nükleer saldırıya dayanıklı bir harekât merkezi
kurulmakta olduğu haberlerine ilişkin açıklaması
4.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, 14 Kasım Ahıska
Türklerinin sürgününün 72nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
5.-
Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Giresun kent
merkezindeki bir alanın TOKİye devredilerek alışveriş
merkezi ve konut yapılacağı iddialarına ilişkin
açıklaması
6.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Antalyada terör
saldırısında şehit olan Niğdeli Fazıl
Doğruöze Allahtan rahmet dilediğine ve 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
7.-
İstanbul Milletvekili Didem Enginin, üniversitelerin kayyumla
yönetilemeyeceğine ilişkin açıklaması
8.-
Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, 65 yaş üstü vatandaşlara
ücretsiz ya da indirimli ulaşım hakkı uygulamasında
yaşanan sorunların giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.-
Hatay Milletvekili Birol Ertemin, terör örgütleriyle yan yana olanın AKP
Hükûmeti olduğuna ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, sadece kendine demokrat
anlayışla demokrasinin, özgürlüklerin ve barışın yok
edildiğine ilişkin açıklaması
11.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursa
Büyükşehir Belediyesi tarafından toplu taşım ücretlerine
yapılan zamma ilişkin açıklaması
12.-
Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, FETÖden kapatılan dernek
ya da okullarla bağlantısı olan bazı kişilerin şu
anda AKPnin vekil sıralarında oturmaya devam ettiklerine
ilişkin açıklaması
13.-
Ankara Milletvekili Şenal Sarıhanın, son çıkarılan
kanun hükmünde kararnameyle Çağdaş Hukukçular Derneğinin
kapatılmasına ilişkin açıklaması
14.-
Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü ve 14 Kasım Ahıska
Türklerinin sürgününün 72nci yıl dönümlerine ilişkin
açıklaması
15.-
İzmir Milletvekili Ali Yiğitin, İzmirde ekonomik durumu iyi
olmayan öğrencilere ücretsiz ve kaliteli eğitim veren eğitim
merkezlerinin kapatılmasına ilişkin açıklaması
16.-
Antalya Milletvekili Çetin Osman Budakın, gayrisafi millî
hasılanın yüzde 1inin tarım sektöründe sübvansiyon olarak
verilmesi gerekirken on dört yıldır yarısının neden
verilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
17.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 14 Kasım Ahıska Türklerinin
sürgününün 72nci yıl dönümüne, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü yıl dönümüne ve kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Fazıl Küçük başta olmak
üzere tüm şehit ve gazileri minnet ve şükranla andığına
ilişkin açıklaması
18.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü yıl dönümüne ve Bülent Ecevit,
kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Fazıl Küçükü
rahmetle andığına, 14 Kasım Ahıska Türklerinin
sürgününün 72nci ve 15 Kasım Filistin Bağımsızlık
Bildirisinin okunmasının 28inci yıl dönümlerine ve Filistin
halkına Cumhuriyet Halk Partisinden sevgilerini ve
saygılarını gönderdiklerine ilişkin açıklaması
19.-
Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, AK PARTİ Van Muradiye
ilçe teşkilatına PKKnın bombalı bir saldırı
düzenlediğine, şehit olan Derik Kaymakamı Muhammed Fatih
Safitürke Allahtan rahmet dilediğine, sadece PKK değil tüm terör örgütleriyle
mücadelenin devam edeceğine, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü ve 14 Kasım Ahıska Türklerinin sürgününün 72nci
yıl dönümlerine ilişkin açıklaması
20.-
Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, CHP grup önerisinde bahsi
geçen Meclis araştırması önergesinin içeriği konusunda hassas
olduklarına, bu konudaki taleplerin değerlendirileceğine,
şehitler ve gazilerle ilgili pek çok düzenleme
yapıldığına ilişkin açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Dünya Kamu
İstihdam Kurumları Birliği ile Japonya Sağlık,
Çalışma ve Refah Bakanlığı tarafından 8-11
Kasım 2016 tarihlerinde Japonyanın başkenti Tokyoda
Yaşlıların ve Engellilerin Katılımının
Artırılması konulu çalıştaya katılması
Genel Kurulun 8/11/2016 tarihli 17nci Birleşiminde kabul edilen
milletvekili için siyasi parti grubunca bildirilen isme ilişkin tezkeresi
(3/854)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Malatya Milletvekili
Taha Özhanın, İsveç Dışişleri
Bakanlığı Türkiye Sanayiciler ve İşadamları
Derneği (TÜSİAD) ve Koç Holding ortaklığıyla Marshall
Fonu (GMF) Başkanı Karen Donfriendin vaki davetine icabetle 16-18
Kasım 2016 tarihlerinde Stokholmde düzenlenecek Üçlü Strateji Grubu
Toplantısına katılmasına ilişkin tezkeresi (3/855)
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel ve 20 milletvekilinin, doğru
ve akılcı dış politikalar üretmek ve başta komşu
ülkelerimiz olmak üzere diğer ülkelerle ilişkileri düzeltmek
adına yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/363)
2.-
Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 27 milletvekilinin, başta Bolu ili olmak
üzere Türkiye genelinde yayla alanlarındaki yapılaşmadan
kaynaklı sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/364)
3.-
Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ve 25 milletvekilinin, ülkemizdeki
uyuşturucu sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/365)
C)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekilli Onursal Adıgüzelin, (2/932) esas
numaralı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/68)
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet ve
arkadaşları tarafından, terör örgütleriyle girilen
çatışmalarda yaralanmalarına rağmen Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ilgili yönetmelikleri sebebiyle gazi unvanı alamayan
vatandaşların durumlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 21/10/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
15 Kasım 2016 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
IX.-
SEÇİMLER
A)
Kamu Başdenetçiliği Seçimi
1.-
Kamu Başdenetçisi Seçimi (S.Sayısı: 432)
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/779) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1439) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 435)
2.-
Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/721), Tebligat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/693), Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/511), Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalının Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/546), Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/666) ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
405)
XI.- KOMİSYONLAR BÜLTENİ
1.- 01/01/2016-30/06/2016
tarihleri arasında komisyonlara gelen, komisyonlardan çıkan ve
30/06/2016 tarihinde komisyonlarda bulunan kanun hükmünde kararnameler,
tasarılar, teklifler ve tezkereler
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan'ın, Türk iş adamlarının Irak Kürt
Bölgesel Yönetimindeki şirketlerine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/8057)
2.- İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekci'nin, eski halkla ilişkiler binasının
yıkımına ve ana binada yapılan tamirat ve tadilatlara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Ahmet Aydının cevabı (7/8384)
3.- Isparta Milletvekili Nuri
Okutan'ın, 15 Temmuz sonrasında FETÖ/PDY ve PKK
soruşturmaları kapsamında hakkında işlem yapılan
yerel siyasetçilere ve kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Nurettin Caniklinin cevabı (7/8510)
15 Kasım 2016 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 15
Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü
yıl dönümüne ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile
Fazıl Küçüke Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Bugün Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü yıl dönümü. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türklerinin mücadelesinin
en anlamlı eseri, özgürlüğüne sahip çıkmak
kararlılığının en güçlü ifadesidir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini, onun
özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi veren Türk
halkını Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı
olarak sevgiyle kucaklıyoruz, en içten selamlarımızı
gönderiyoruz.
Kıbrıs Türklerinin
bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin önderleri Dr.
Fazıl Küçük ve aynı zamanda kurucu Cumhurbaşkanı olan Rauf
Denktaşı, şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve
şükranla anıyor, tüm şehitlerimize ve ebediyete intikal
etmiş olan Sayın Dr. Fazıl Küçük ve Sayın Rauf
Denktaşa Allahtan rahmet diliyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ahıska
Türklerinin sürgününün 72nci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Çorum
Milletvekili Salim Usluya aittir.
Buyurunuz Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Çorum
Milletvekili Salim Uslunun, 14 Kasım Ahıska Türklerinin sürgününün
72nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
SALİM USLU (Çorum) Değerli
milletvekilleri, Ahıska sürgününün 72nci yıl dönümünde sizleri
saygıyla selamlıyorum. Büyük sürgünde hayatını kaybedenleri
rahmetle anıyorum.
Ayrıca bugün,
bağımsız Filistin devletinin ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşlarının yıl dönümüdür. Her iki
ülkeyi de kutluyorum, iki ülke halklarına esenlikler diliyorum. Her iki
ülkeye ambargo uygulayanlar bilmelidir ki ambargo, ülkeleri değil,
halkı cezalandırmaktadır. Bu eşitsizlik, bilerek ve
isteyerek barışı da geciktirmektedir.
Bilindiği üzere, 14-15
Kasım 1944 gecesi Ahıska Türkleri, diktatör Stalinin
talimatıyla hayvan ve yük taşımacılığında
kullanılan tren vagonlarına doldurularak Sibirya steplerine
doğru sürgüne gönderilmiştir. Gidenlere Sizi güvenli bir yere
göndereceğiz., kayıtlarda da Hitler faşizmiyle iş
birliği yapanlar. yalanıyla, Kırımdan Volgaya, Volgadan
Çeçenyaya ve Ahıskaya kadar milyonlarca insan âdeta intikam sürgününe
gönderilmiştir. O günkü Sovyet resmî rakamlarına göre, vagonlarda aç
biilaç sürgüne gönderilenlerin yüzde 20si kayıp gibi gösterilse de
yaşanan trajedinin boyutları çok daha vahimdir.
Burada asıl dikkat
edilecek husus, rakamlar ve istatistiklerden ziyade yaşanmış
acı öykülerdir. O dönemde Türkiye'nin resmî tutumu ya da ilgisizliği
insanların canını daha çok acıtmış ama ana vatana
olan özlemlerini ve bağlılıklarını hiç
tüketmemiştir. Ne yazık ki o günden bu yana Ahıska ile
Alaskayı karıştıran, yakın tarih bilgisinden yoksun
birçok yöneticimiz olmuş ama bir avuç Ahıska Türkü seslerini hür
dünyaya duyurmak mücadelesinden asla vazgeçmemişlerdir. Avrupa Konseyi ve
Türkiye nezdinde girişimlerini sürdüren Vatan Cemiyeti Başkanı
merhum Yusuf Selveroğlu ve dava arkadaşlarını rahmetle,
şükranla anıyorum.
Gerek Vatan Cemiyeti, DATÜB, Ahıska lobisi,
dernekler, diğer iletişim kurumları ve araçları gerekse
üniversitelerimizin çabalarıyla beraber çok sayıda isimsiz
kahramanın münferit çalışması Ahıska Türklerine reva
görülen dramın Türkiye ve dünya tarafından bilinmesine vesile
olmuştur. Tam burada, eski Asmara Büyükelçimiz Sayın Fırat
Sunelin Salkım Söğütlerin Gölgesinde romanını uzun
uğraşlarımızla Büyük Sürgün Kafkasya adlı dizi
hâline getirerek yayımlayan TRT Genel Müdürüne ve tüm ekibine
teşekkür ediyorum. Şüphesiz Schindlerin Listesi kadar büyük ve
pahalı bir prodüksiyon olmamış ve Oscarlarla
desteklenmemiştir ama tarihe bir belge bırakmak adına önemli bir
başlangıç olmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatlarıyla Ukraynada can derdinde olan ailelerin silahlı
çatışma ortamından alınarak Üzümlü ve Ahlata
yerleştirilmesi elbette memnuniyet vericidir. Sayın Cumhurbaşkanımız
ve Hükûmetimizin yakın ilgisine müteşekkiriz.
Sayın milletvekilleri, şimdi,
tanıtım işi geride kalmıştır ve artık
kazanım zamanıdır. Özellikle, diplomatik başarı elde
etmek için dernekler arası çatışmalar yerini güç birliği ve
dayanışmaya bırakmalıdır. Bu nedenle, yeni bir
vizyonla lobi faaliyetleri hız kazanmalıdır. Özellikle,
Ahıskaya dönüş konusundaki farklı görüşler asla
çatışma nedeni olmamalıdır, isteyen döner, isteyen
doğduğu yerde kalır. Temel konu devletimizin
politikalarıdır. Bu nedenle, yerel potansiyeli destekleyecek yeni
politikalara ihtiyaç vardır. Mesela, Ahıskada kaplıca turizmi
ve tarım ve seracılık son derece önemli bir potansiyeldir, her
ikisi de belirli şartlarla, uzun vadeli projeksiyonlarla desteklenebilir.
Ayrıca, Türkiye-Gürcistan ortak üniversitesi kurulup hem iki ülke
ilişkilerini güçlendirmek hem de Ahıska kökenli öğrencilerin
eğitimini teşvik etmek ve halkların da
yakınlaşmasını sağlamak son derece önem arz
etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
hâlen çeşitli vesilelerle Türkiyeye gelmiş veya gelmek isteyen soydaşlarımızın
yurttaşlık, çalışma, ikametgâh izni ve diploma
denkliği gibi sorunlarının da kısa sürede çözüleceğine
inanıyorum. Zira buraya gelen soydaşlarımız Türkiyeyi ana
yurtları gibi görmüş ve 15 Temmuz işgal ve kalkışma
girişimine karşı meydanlarda en yüksek sesle ve cesaretle
direnmişlerdir çünkü vatansızlığın, istiklal ve
istikbaline kastedilmesinin acısını en iyi onlar bilmektedir.
Bu vesileyle soydaşlarımıza ve tüm
mazlumlara merhamet medeniyetimizin gereğini yerine getirmeye devam
etmeliyiz diyor, Genel Kurulu ve tüm Ahıskalı kardeşlerimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Gündem dışı ikinci söz, Mersinde
yaşanan ekonomik sorunlar hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili
Serdal Kuyucuoğluna aittir.
Buyurunuz Sayın Kuyucuoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Serdal
Kuyucuoğlunun, Mersinde yaşanan ekonomik sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, Türkiye ciddi bir siyasi krizle
karşı karşıya ama bunun arkasından gelen ciddi bir
ekonomik krizle de karşı karşıyayız. Mersine gelmeden
önce, Türkiyenin geneline bir baktığımızda, bakın
-Kalkınma Bakanlığının verilerinden konuşuyorum-
kişi başı millî gelir 2013 yılında 10.822 dolar iken,
2014te 10.404 dolara ve bugün, 2016 rakamlarıyla
Bakanlığın verdiği veriler- 9.243 dolara düşmüş
bulunuyor. 1.600 dolarlık bir düşme var yani Türkiyede bir
fakirleşme var. Yine, Amerikan doları 3 liradan hesap edilirken bu
rakamlar hesaplandı ama bugün 3.30lara geldi, yüzde 10luk bir
devalüasyon yaşadık son bir ay içerisinde. Demek ki bu rakamları
tekrar revize ettiğimizde, Türkiyede kişi başı millî gelir
8 bin dolarlara doğru düşmüş vaziyette.
İhracat rakamlarına
baktığımızda, gene ciddi bir düşüşle
karşı karşıyayız. 2014te 157,6 milyar dolar olan
ihracatımız 2016 tahminleri 143,1 milyar dolar -Kalkınma Bakanlığının
verileri- ve önümüzdeki günlerde de pek artacak gibi görünmüyor. Yine, turizme
baktığımızda, sayısal olarak yüzde 35-40, parasal
olarak da 15 milyar dolar civarında bir kaybımız var. Enerji
ithalatımız da sadece eylül ayında yüzde 27,4 düşmüş
durumda. Bu neyi ifade ediyor? Bu, Türkiyede sanayinin
yavaşladığını, işlerin
azaldığını gösteriyor. Evet, iş dünyası
sıkıntılı ama maalesef, iş dünyası feryadını
açık bir şekilde de ifade edemiyor. Neden edemiyor? Çünkü üzerlerinde
ciddi bir baskı var, bir korku var. Türkiyede bir korku atmosferi
yaratıldı.
Mersine gelecek olursak: Mersinimiz bir lojistik
kenti, Mersin bir tarım kenti, Mersin bir turizm kenti. Turizmde özellikle
iç turizmin ciddi olarak olduğu bir kent. Mersin lojistik kenti,
Türkiyenin Akdenize açılan en büyük kapısı, limanı.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odasının verilerine
baktığımızda, Mersinde, tır karnesi olsun, geçiş
belgesi olsun, takograf olsun İstanbuldan sonra en fazla
satışı yapılan Mersin Ticaret ve Sanayi Odasıdır.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odasının rakamlarına
baktığımızda, 40 tır karnesi sayısında yüzde
14lük düşme var, geçiş belgesi sayısında gene yüzde
14lük, takograf satışında da yüzde 25lik düşüş var.
Yani, lojistikte ciddi bir sıkıntıyla karşı
karşıyayız.
Mersin ciddi bir tarım kenti dedik. Mersin
Türkiyede üretilen meyvenin yüzde 10undan fazlasını üreten,
tarımda en fazla üretim yapan kentlerin başında geliyor. Birçok
konuda ya 1inci ya 2nci. Şimdi, Mersinde üretilen ürünlerin satış
fiyatına baktığımızda ise maalesef, çiftçimiz çok kötü
durumda. Narını 30 kuruştan satmış, elmasını
30 kuruştan satabilmiş, şeftalisini 30 kuruştan
satabilmiş. Türkiyenin en fazla narenciye üretimini yapan kentimizde
Rusya kapıları açtı diyoruz. Rusya
geçen sadece limon alıyordu, bu sene kapılara açtı dedik,
sadece, üzerine, mandalinayla, greyfurtu ve portakalı ekledi. Sebze
ithalatı yapmıyor hâlen Türkiyeden. Bunların fiyatı da:
Portakal 40 kuruş, mandalina 50 kuruş, limon da 80 kuruş.
Şimdi, bizim üretimimiz
Türkiyenin ihtiyacının çok üzerinde ve biz bunu ihraç etmek
zorundayız. Güney taraftaki Arap dünyasına pazarlarımız
kapandığı için iki büyük pazar var elimizde; bir, Rusya
pazarı, bir de Batı pazarı. En büyük ihracatımız da
Rusyaya. Maalesef Rusya bizden hâlâ sebze ithal etmiyor.
Peki, bizim
vatandaşımız, üreticimiz, ihracatçımız ne
yapıyor? Başka yollar deniyor. Ne yapıyor? Belarus üzerinden
yani Beyaz Rusya üzerinden malını ihraç etmeye
çalışıyor. O zaman ne oluyor? Malını ancak on bir
günde Rusyaya gönderebiliyor. Orada iniyor mallar, yer değiştiriyor,
etiket değiştiriyor. Ne oluyor? Bir tırda 3.500 dolar nakliye
maliyeti biniyor, üzerine biniyor. Raf ömrü azalıyor ürünlerin.
Dolayısıyla, burada da bizim üreticimiz ciddi zarara uğruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERDAL KUYUCUOĞLU
(Devamla) - Şimdi, narenciye dedik. Narenciyede en büyük üreticiyiz ama
her sene bu teşvikler yayımlanıyor. Mayer ve Enterdonat limon
bitmesine rağmen maalesef bugüne kadar destek fiyatları açıklanmadı.
Bunun da açıklanmasını bekliyoruz. Bu konularda
Bakanlığımızın gerekli tedbirleri almasını
diliyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kuyucuoğlu.
Gündem dışı
üçüncü söz, daralan ekonomik koşullar sebebiyle küçük, orta ve büyük
ölçekli şirketlerin yaşadığı sorunların
giderilmesi hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Arzu Erdeme
aittir.
Buyurunuz Sayın Erdem.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Arzu
Erdemin, daralan ekonomik koşullar sebebiyle küçük, orta ve büyük ölçekli
şirketlerin yaşadığı sorunların giderilmesine
ilişkin gündem dışı konuşması
ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
daralan ekonomik koşullar sebebiyle küçük, orta ve büyük ölçekli
şirketlerin yaşadığı sorunların giderilmesi
hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra artan terör olayları ve 15
Temmuz 2016 gecesi meydana gelen darbe girişimi sonrasında büyük
sıkıntılarla karşı karşıya
kalmıştır. Bir taraftan artan terör olayları, diğer
taraftan hain FETÖ ve Suriyeden gelen göç dalgasının etkileri özellikle
ekonomimizin belkemiği olan küçük ve orta boy işletmeleri olumsuz
yönde etkilemiştir. Küçük ve orta boy işletmeler her ülkede
olduğu gibi ülkemiz ekonomisinde de son derece önemli bir yere sahiptir ve
ekonomik canlılığın göstergesi durumundadır. Bu
işletmeler aynı zamanda büyük ölçekli işletmelerin
kullandıkları mamul ve yarı mamul girdilerini üretmektedirler.
Bu şirketler ürün ve hizmet üreterek ekonomik kalkınmaya önemli
katkılar sağlamaktadır. Küçük ve orta büyüklükteki
işletmeler sayısal miktar, istihdam hacmi, üretim değeri, ülke
ekonomik gelişmelerine katkıları, serbest rekabete dayalı
piyasa ekonomisi ve sosyal manada toplumsal istikrarın temel unsurudur.
Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ekonomimizin dinamizmidir,
ekonominin canlılığını koruyan barometre
niteliğindedir ve ekonominin çökmemesinin en önemli direnç
kaynağıdır. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler Türk
ekonomisinin gelişimini hızlandırmakta ve girişimcilik
ruhunun temel taşını oluşturmaktadır. Yine
yarattığı iş olanaklarıyla ülkemizdeki işsizlik
sorununun çözümüne de önemli katkılar sağlamaktadır. Küçük ve
orta büyüklükteki işletmeler bölgesel kalkınmaya, büyük
işletmeler ise bulundukları bölge gereği ülkeye katkı
sağlamaktalar. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ayrıca göçü
önemli ölçüde engellemektedirler.
Değerli milletvekilleri, can
damarımız olan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler her geçen
gün darboğaza düşmektedir ve bu sebeple kapatılmak zorunda
bırakılmaktadır, bunu hep birlikte görmekteyiz, tanık
olmaktayız. Bunun tespitini kolaylıkla yapabiliriz. Her birimiz
farklı bölgelerden seçilmiş milletvekilleriyiz ve saha
çalışmalarında gözümüze çarpan -benim gözüme çarpan mutlaka
sizin de gözünüze çarpıyordur- artan kiralık afişleri,
çoğalan satılık ilanları ve bol bol devren kiralık
ve devren satılık iş yeri ilanları. Ekonomik veriler
rakamlarla yansıtıldığı gibi değildir.
Esnafımız kan ağlamakta, işletmecimiz can çekişmekte
ve sanayicimiz borç batağına saplanmıştır. İyi
gün dostu olmayan bankalar ise günün koşullarına göre tutum
değiştirdikleri için kurtuluş reçetesinin bir parçası
olmamaktadırlar. İşte tam burada görev bizim, çözüm bulmak da
bizlere düşmektedir.
Hafızalarımızı bir
yoklayalım: Üç yılda bir vergi affı gelmektedir ve bununla
ilgili torba kanunlar gelmektedir Meclisimize. Milletvekili seçilmeden önce her
vergi affı çıktığında, vergisini düzenli ödeyen bir
işletmeci olarak cezalandırıldığımı
düşünüyordum ve hâlâ öyle düşünmekteyim. Özellikle zorlu ekonomik
koşullara ve ekonomideki daralmaya rağmen ayakta kalmaya
çalışan işletmeciler devletin vergi zararı olmaması
için borçlanmak suretiyle bile vergilerini zamanında ödemektedirler.
Ödeyemeyenler için bu vergi afları can simidi olmaktadır ancak
vergisini zamanında ödeyenler için de bir soru işareti
oluşturmaktadır. Bugün ülkemizde özellikle terörden etkilenen
bölgelere yatırımlarla ilgili teşvikler verilmektedir lakin tüm
Türkiye, il ayrımı yapılmaksızın, terörden
etkilenmiştir; bu bir gerçek. Bu gerçek doğrultusunda hem ekonomik
darboğazın aşılmasına katkı sağlamak için
hem de vergisini düzenli ödeyenlere şu zorlu zamanda katkı
olması için gelir vergisinde indirimler ve SSK ödemelerine teşvik
verilmelidir. Böylece, küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenerek
yaşamasına katkı sağlamış oluruz ve aynı
zamanda ülke ekonomimize vergilerin düzenli tahsilatı yönünde de
canlılık getirmiş oluruz. Bir araya geldiğim
işletmecilerimiz bu konudaki sıkıntılarını bana
açık yüreklilikle anlattılar. Farklı illerin sanayi odası
başkanlarıyla yaptığım görüşmelerde akıl hep
ortak çıktı: Daralan ekonominin canlandırılması için
sadece yeni projelerin üretilmesi yeterli değildir, mevcut
işletmelerin de varlığının sürdürülmesi gerekmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisinin hem temmuz hem de kasım beyannamesinde bu
işletmelerin desteklenmelerine ilişkin çözüm önerileri mevcuttur,
kılavuz olarak alınabilir. Eğer bir torba kanun çıkacaksa
bu muhteviyatta olmalıdır ve ana fikir Küçük ve orta büyüklükteki ve
hatta büyük ölçekli işletmelerin varlığı nasıl
sürdürülür? olmalıdır.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdem.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 59uncu
maddesine göre yapılmış olan gündem dışı
konuşmalar sona ermiştir.
Şimdi, yerlerinden sisteme girerek söz talep
eden milletvekillerine sırayla söz vereceğim.
Söz verme işlemini başlatıyorum.
Sayın Erkan Aydın
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili
Erkan Aydının, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından
toplu taşım ücretlerine yapılan zamma ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sık sık
arızalanan, nefes almanın bile zor olduğu, balık istifi
vagonlarla Bursalılara toplu ulaşım hizmeti sunan Bursa
Büyükşehir Belediyesinin ulaşım şirketi BURULAŞ toplu
ulaşıma bir zam daha yaptı. Sessiz sedasız yapılan
metro zammıyla Bursarayda yolcu ücretleri yüzde 15
artırıldı. Yapılan son zamla birlikte Bursa, Türkiyede en
pahalı toplu ulaşım ücretlerinden birinin sahibi konumuna geldi;
vatandaş çileden çıktı. Ekmek bulamıyorlarsa pasta
yesinler. diyen Marie Antoinette olsa herhâlde şöyle derdi: Toplu
ulaşımı kullanamıyorlarsa taksiye binsinler efendim.
Ancak, biz vatandaşın yanındayız ve bu zammın derhâl
geri alınmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Akın
2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, gençlerin tek adam yönetimi yerine laik, demokratik hukuk
devletinde yaşamak istediğine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Bugün iş gücü istatistikleri
yayımlandı. Genç işsizliği yüzde 20ye ulaştı.
Son günlerde orada burada kimin astığı belli olmayan Gençlik
başkanlık istiyor. pankartları var. Hangi gençlik istiyor,
bilmiyoruz. Biz de her gün gençlerimizle görüşüyoruz. Bize şu ana
kadar başkanlık isteyen bir gençlik çıkmadı.
Gençlerimiz devletimizden iş istiyor, aş
istiyor, işe girişlerde torpil ve partizanlık olmasın
istiyor, özgürlük istiyor, sosyal medyanın ikide bir
kapatılmamasını istiyor, basın özgür olsun istiyor,
okuduğu üniversitesinde seçilmiş rektörün yerine, seçime bile
girmemiş AKPli milletvekillerinin yakınlarının rektör
olmasını, atanmasını, üniversitelere darbe
yapılmasını istemiyor, üniversitelerin özgürce bilim üreten
yerler olmasını istiyor, zekâlarıyla alay eder gibi söz ve
davranışlardan uzak durulmasını istiyor, yaşam
biçimine karışılmasın istiyor. Gençlik, tek adam yönetim
yerine laik, demokratik hukuk devletinde yaşamak istiyor.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Atıcı
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, kaçak sarayda nükleer saldırıya
dayanıklı bir harekât merkezi kurulmakta olduğu haberlerine
ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, kaçak sarayda nükleer
saldırıya dayanıklı bir harekât merkezi kurulmakta
olduğu basına yansımıştır. Bu durum, on dört
yıldır Erdoğan yönetimindeki zihniyetin ülkemizi bir atom
bombasına hedef yapacak kadar düşman edildiğinin açık bir
itirafıdır. Erdoğan, halkın güvenliğini hiçe sayarak
kendini ve iktidarını koruyacak ve kendine ve ortaklarına
yetecek bir beton sığınak yapmaktadır. Kaçak
saraydakilerden önce halkın güvenliği ne olacaktır? Tarih, hiçbir
sığınağın hiçbir diktatörü
koruyamadığını göstermiştir. Tam da büyük ozan
Nazım Hikmetin Korku şiirini okuma zamanıdır.
Evet Sayın Cumhurbaşkanı, korkmakta
haklısınız.
BAŞKAN Sayın Aydemir
4.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, 14
Kasım Ahıska Türklerinin sürgününün 72nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Erzurumun Tortum, Oltu, Olur gibi ilçelerinde mukim
olanların büyük çoğunluğu Ahıska Türklerinden
oluşmaktadır. Yüreğimizin bir parçası, kanımız,
canımız Ahıskalı kardeşlerimizin vatanlarından
hazin sürgününün 72nci yıl dönümündeyiz. Asrın yüz karası bu
sürgünün muhatabı Ahıska Türkleri, sürgün esnasında ve
sonrasında akıl almaz maddi, manevi işkencelere tabi
tutulmalarına rağmen, kahramanca dirençleri sayesinde
inançlarından en ufak bir taviz vermeyerek millî kimliklerini ve
imanlarını muhafaza etmeyi başarmışlardır. Bu
mücadele, iman ve azmi, kendileri gibi vatanları işgal edilen,
sürgüne tabi tutulan tüm mazlum milletlere örnek teşkil eden bir kutlu
cihattır. Bu uğurda şehit olanları rahmetle yâd ediyorum.
Doğu Türkistan başta olmak üzere, komünist
rejimlerden, emperyalistlerden zulüm görerek şehit olanlara da Fatihalar
gönderiyorum ve bir not düşüyorum: Ak siyaset bütün mazlum milletlere
olduğu gibi Ahıskalılara da sonuna kadar sahip çıkacaktır.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
5.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Giresun kent merkezindeki bir alanın
TOKİye devredilerek alışveriş merkezi ve konut
yapılacağı iddialarına ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Giresun Atatürk Stadyumu ve yanındaki olimpik
yüzme havuzu ve spor salonu, denizle arasından Karadeniz Sahil Yolunun
geçtiği şehir merkezi içindeki bir güzel alandır. Böylesine
önemli alandaki arazilerin, şehrin tamamen dışına stadyum
ve spor komplekslerini yapması karşılığında
TOKİye devredildiği ve buradaysa alışveriş merkezi ve
konut yapılacağı iddiaları mevcuttur. Ancak, şehir
merkezinden kolay ulaşılabilir bir yerde stadyumumuz varken bunu
ortadan kaldırıp şehrin en uzak bir noktasındaki SEKA
arazisine bir başka stadyum yapılmasını anlayabilmiş
değiliz. Bu işte bir bit yeniği var diyoruz. TOKİyle hangi
kurumun, nasıl, ne şekilde ve ne karşılığında
anlaştığını, nasıl protokol
yapıldığını sadece Başbakan
Yardımcımız Nurettin Canikli veyahut da birkaç kişi
biliyor.
Buradan iktidar temsilcilerini uyarıyorum,
Giresun halkı olarak kent merkezinde böyle bir projeyi istemiyoruz,
halkımızın buna ihtiyacı yok. Sonuna kadar belediyemizle,
sivil toplum kuruluşlarımızla, halkımızla buna
karşı çıkacağız, orada size kazma
vurdurtmayacağız. Bu projenizi bir kez daha gözden geçirmenizi ve
bilgelerinizi yeniden değerlendirmenizi bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Gürel
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Antalyada terör saldırısında şehit olan Niğdeli
Fazıl Doğruöze Allahtan rahmet dilediğine ve 15 Kasım
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Antalyada terör saldırısında
şehit olan Niğdeli hemşerim Fazıl Doğruöze Allahtan
rahmet diliyorum, acısını paylaşıyorum, ailesine ve
ulusumuza başsağlığı diliyorum. Dilerim terör bir an
önce sonlanır.
Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 33üncü yıl dönümü. 1974 yılında, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit ve dönemin
hükûmeti kararıyla Kıbrısa barış harekâtı
gerçekleştirildi. Sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu.
Kıbrısta iki toplum arasında o günden bugüne olay
yaşanmıyor. Sorunlu Kıbrıs, göz yaşıyla
anılan Kıbrıs olmaktan çıktı, huzur adasına
dönüştü. Kıbrıs, Türkiye için çok önemlidir. Kıbrısta
mutlaka iki toplumun bir arada huzur içinde yaşamasını
sürdürecek bir anlayış ve yaklaşımla sorunlara
bakılmalıdır, emperyal devletlerin dayatmaları dikkate
alınmamalıdır.
Kıbrıs
için mücadele verenleri, Kıbrıs şehitlerimizi ve tüm
şehitlerimizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Engin
7.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin,
üniversitelerin kayyumla yönetilemeyeceğine ilişkin açıklaması
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Önceki
gün üniversitelere ilk kayyum atandı. Her fırsatta sandık
iradesinden bahseden AKP, Boğaziçi Üniversitesi öğretim
görevlilerinin yüzde 86lık sandık iradesini hiçe sayarak seçime dahi
girmeyen birini sözde rektör olarak atadı. Oysaki AKP 2002 Seçim
Beyannamesinde şu sözü vermişti: Üniversiteler her çeşit
düşüncenin demokratik bir ortamda hoşgörü içinde öğretilip
tartışıldığı, yasakların ve
sınırlamaların olmadığı özgür forumlara
dönüştürülecek ve her kademedeki akademik yönetici seçimle
işbaşına gelecek. Biliyorum inanması zor ama bu, AKPnin
seçim vaadiydi. Bir taraftan halkımıza bu sözleri vererek oy
alacaksınız, diğer taraftan olağanüstü hâl
fırsatçılığı yaparak üniversitelerimizi kendi siyasi
iradenize bağımlı hâle getirmeye
çalışacaksınız. Belli ki üniversitelerin
özgürleşmesinden, siyasi baskılardan uzak akademik özerkliğe
kavuşmasından korkuyorsunuz. Ama, bilin ki üniversiteleri kayyumla
yönetemezsiniz.
BAŞKAN
Sayın Çamak
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, 65
yaş üstü vatandaşlara ücretsiz ya da indirimli ulaşım
hakkı uygulamasında yaşanan sorunların giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
12
Temmuz 2013 tarihinde kabul edilen yasayla 65 yaş üstü her vatandaşa
ülkenin tüm kentlerinde nüfus cüzdanını göstererek ücretsiz ya da
indirimli ulaşım hakkı tanınmıştır.
Bakanlıkça valiliklere gönderilen yazıyla bunu uygulamayanlara cezai
müeyyide öngörülmüştür. Kanun ve yönetmelik bu kadar açık iken ilden
ile çok farklı uygulamalarla karşılaşmaktayız.
Edinilen yaşlı kartı sadece alındığı ilde
geçerli olmaktadır. Yaşlılarımızın ulaşım
araçlarında çeşitli hakaret ve aşağılamalara maruz
kalmaları, beleşçi muamelesi görmeleri ise bir başka sorundur.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı eliyle rahatlıkla
ortadan kaldırılabilecek bu sorunun giderilmesi için Bakanlık
bünyesinde bir çalışma yürütülmesi düşünülmekte midir? Nitekim
11 Kasımda Adapazarında bir olay yaşanmış, otobüs
şoförü yaşlı bir kadına hakaret etmiştir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ertem
9.- Hatay Milletvekili Birol
Ertemin, terör örgütleriyle yan yana olanın AKP Hükûmeti olduğuna
ilişkin açıklaması
BİROL ERTEM (Hatay) AKP Hükûmeti olarak
Suriye savaşını müteakiben Reyhanlının Alpaydın
kampında IŞİD ve benzeri örgütlere askerî eğitim verdiniz.
Reyhanlının Bükülmez köyünden IŞİDe askerî mühimmat
yardımı yaptınız. Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Erginin
izni ve talimatıyla Suriye tarafındaki petrolü Reyhanlının
Beşaslan köyünden Türkiye tarafına kaçak olarak aylarca
sattırarak IŞİDe milyonlarca dolar gelir
sağlattınız. Tüm bunlara rağmen, terör örgütleri ile
Cumhuriyet Halk Partisini yan yana koymaya çalışıyorsunuz.
Bugün, Genel Başkanımız Sayın
Kemal Kılıçdaroğluna suikast düzenleyen PKK terör örgütü, FETÖ
terör örgütü ve IŞİD terör örgütüyle yan yana duran ve kirli
pazarlıklar içerisinde olan AKP Hükûmetidir. Onlarca
ocağımıza şehit ateşi düşüren AKP Hükûmetinin
suçsuzmuş gibi davranması bana çok manidar bir cümleyi
hatırlatıyor: Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Şeker
10.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin,
sadece kendine demokrat anlayışla demokrasinin, özgürlüklerin ve
barışın yok edildiğine ilişkin açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, Dünya 5ten büyüktür. diyordu Cumhurbaşkanı. Tabii ki
dünya 5ten büyüktür, Şanghay Beşlisinden de büyüktür. Yüzde 86 da
sıfırdan büyüktür.
AKP milletvekilinin kardeşi Mehmet Özkanı
hiç seçimlere girmediği hâlde rektör atayan Cumhurbaşkanı, bu
ülkede de millî iradeye ne kadar saygısı olduğunu ve
saygısını nasıl sıfırladığını
da göstermiş oldu. Rektör atamalarında yapılan bu
yanlışın yanında, öğretmen atamalarında da
mülakat sistemiyle insanları bölüyorsunuz ve rektör seçiminde de
öğretim üyelerini bölüyorsunuz. Sadece kendine demokrat
anlayışınızla demokrasiyi, özgürlükleri,
barışı yok ediyorsunuz.
Demokrasi bayramı bitti mi acaba? 15 Temmuz sonrası
çok övdüğünüz o demokrasi günlerini geride mi bıraktık?
İçinde barış, çağdaşlık, özgürlük, cumhuriyet
geçen ne kadar kurum varsa hepsine düşmanlık yapıp kapatmaya
çalışıyorsunuz.
ÖSO çetelerine o kadar yardım ettiniz, onlar
şimdi birbirine düştü. Bir yandan işsizlik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
11.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından
toplu taşım ücretlerine yapılan zamma ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bursa Büyükşehir Belediyesi bugün
itibarıyla ulaşıma yüzde 15 zam yaptığını
duyurdu. Bursalıların üst üste yolculuk yapmak zorunda
kaldığı BURSARAYda tam bilet fiyatı 2,25 liradan 2,60
liraya çıktı. 2017 bütçesinde memura yüzde 3, emekliye 3,73 zam
öngörülürken Bursa Büyükşehir Belediyesinin yaptığı yüzde
15lik zam ne anlama geliyor? İktidar partisinin organizasyonlarında
bedava yapılan toplu ulaşımın faturası bu
şekilde, garibana, öğrenciye mi çıkarılıyor?
Ulaşım bir haktır ve bu zamlar derhâl geri
alınmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan Hürriyet
12.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin,
FETÖden kapatılan dernek ya da okullarla bağlantısı olan
bazı kişilerin şu anda AKPnin vekil sıralarında
oturmaya devam ettiklerine ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Kocaeli
Çayırova ilçesinde Dumankaya isimli şirket için büyükşehir
meclisinde arazi imarı 6 kattan 12 kata çıkarılarak şirkete
büyük bir kolaylık sağlandı. Sonrasında, Dumankaya
şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Halit Dumankaya paralel devlet
yapılanmasına himmet adı altında finansal destek
sağladığı gerekçesiyle tutuklandı. Bu olay, yerel ve
ulusal medyada manşetlerde yer aldı. Ancak, AKPli belediyeler bunu
örtbas etmek için, mahkeme yoluyla, İnternet medyası dâhil tüm
haberleri sansürledi ve erişime engelledi. Sansürlenenlerden biri de
Kocaeli Gazete Barıştır. Basına sansürle gerçekleri
kapatmaya çalışıyorsunuz ama Kocaelide FETÖden kapattığınız
derneğe her ay düzenli bağış yapanlar şu anda AKPnin
vekil sıralarında oturmaya devam ediyor, okul aidatını
ödemek için Bank Asyada hesap açmaya zorlananlar açığa alınırken
o aidatları tahsil eden o okulların sahipleri şu anda AKPnin
vekil sıralarında oturmaya devam ediyor.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sarıhan
13.- Ankara Milletvekili Şenal
Sarıhanın, son çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle
Çağdaş Hukukçular Derneğinin kapatılmasına
ilişkin açıklaması
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Değerli
Başkan, çok teşekkür ederim.
Ben de son kararnameyle kapatılan derneklere
değinmek istiyorum. Bunlardan biri, benim de sekiz yıl Genel
Başkanlığı görevini yaptığım
Çağdaş Hukukçular Derneğidir. Çağdaş Hukukçular
Derneği, burada bizi izleyen herkesin bildiği bir ismin, Halit
Çelenkin kurmuş olduğu bir dernektir. Halit Çelenk, 1971 döneminin
sıkıyönetimi ardından, hukukun savunulması, hakkın
savunulması, insan haklarına dayalı meşru hukukun
savunulması için bu derneği kurmuştu. 1975lerde
kurduğumuz, 12 Eylülleri aşmış olan bir derneğin böyle
bir dönemde, sözde terörle mücadele adına kapatılmış
olmasını kınadığımı öncelikle ifade etmek
isterim. Ancak, bunu belki doğal da karşılamak gerekir çünkü
hukukun bu kadar katledildiği bir süreçte hukuku savunacak kimselerin de
örgütlü olması herhâlde bir tehlike arz ediyor. Oysa hep söylüyoruz: Kriz
demokrasiyle aşılır. Bugünkü krizi aşmanın yolu
sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
14.- Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun, 15
Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü
ve 14 Kasım Ahıska Türklerinin sürgününün 72nci yıl dönümlerine
ilişkin açıklaması
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 33üncü yılını kutluyorum.
Biliyorsunuz 14 Kasım 1944te Stalinin emriyle
yapılan baskınlarla Ahıska Türkleri sürgün edildi. Otuz beş
gün süren bu sürgünde analar evlatlarından ayrıldı, aileler
parçalandı. Sürgün sırasında 50 binden fazla Ahıska Türkü
kötü koşullar sebebiyle hayatını kaybederken 100 bin kişi
de yurdundan ayrılmak zorunda kaldı. Yürekleri sızlatan bu olay
tarihin en büyük sürgünlerinden biridir. Ahıska Türklerinin sürgün
edilişinin 72nci senesinde hayatını kaybeden
kardeşlerimizi rahmetle anıyor, Allahtan böyle kara günlerin tekrar
yaşanmamasını diliyor, Ahıska Türkleriyle yakından
ilgilenen Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yiğit...
15.- İzmir Milletvekili Ali Yiğitin,
İzmirde ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilere ücretsiz ve kaliteli
eğitim veren eğitim merkezlerinin kapatılmasına
ilişkin açıklaması
ALİ YİĞİT (İzmir)
Sayın Başkan, İzmirde ekonomik durumu iyi olmayan
öğrencilerimize yönelik kurulan, ücretsiz ve kaliteli eğitim veren
eğitim merkezleri kapatılmıştır. Sadece bu sene 9
belediyenin eğitim merkezinden 14 bin öğrenci
yararlanmıştır. Bu öğrencilerin başarıları
ortadadır. Ancak ne hikmetse CHPli belediyelerin bu eğitim
merkezlerinden ve bu merkezlerdeki başarı oranlarından birileri
rahatsız olmuş ve kapatılma kararı
alınmıştır. Buradan Hükûmete sesleniyorum: Bu eğitim
merkezleri dershane değildir, eğitim ücretsiz verilmektedir; olağanüstü
hâl süreci altında yaratılan mağduriyetlere yenilerini eklemenin,
eğitim alan öğrencileri mağdur etmenin kime ne faydası
vardır? Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerekir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Budak
16.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budakın,
gayrisafi millî hasılanın yüzde 1inin tarım sektöründe sübvansiyon
olarak verilmesi gerekirken on dört yıldır yarısının
neden verilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Ben buradan benim gibi köylü çocuğu olan AKPli
milletvekillerine şunu sormak istiyorum. Gayrisafi millî
hasılanın yüzde 1i tarım sektörüne sübvansiyon olarak verilmesi
gerekirken on dört yıldır yarısını neden vermediniz?
Ve buradan ziraat mühendisleri ve ziraat
odalarına sesleniyorum: Bu hakkınızı neden
aramıyorsunuz, köylülerinizin haklarını arayacak
mısınız? Buradan ziraat odalarına özellikle seslenmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Budak.
Şimdi, sayın grup başkan vekillerine
söz vereceğim.
Sayın Erkan Akçay, buyurunuz.
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 14
Kasım Ahıska Türklerinin sürgününün 72nci yıl dönümüne, 15
Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü
yıl dönümüne ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Fazıl
Küçük başta olmak üzere tüm şehit ve gazileri minnet ve şükranla
andığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
14 Kasım, insanlık tarihinin en feci
olaylarından biri olan 1944te Ahıska Türklerinin ölüm sürgününün
yıl dönümüdür. Sovyet yönetimi tarafından, kimliklerinde Türk yazan
86 bin Ahıskalı iki saat içerisinde trenlere doldurularak öz
vatanlarından koparılmıştır. Haftalarca süren ve
yaklaşık 17 bin Ahıskalının hayatını
kaybetmesine sebep olan sürgün 20nci yüzyılın kara lekelerinden
biridir. Ahıska, zalimin mazluma zulmüdür. Ahıska Türkleri
işkence ve katliamla vatansız bırakılmak istenmiştir
ve Ahıska hadisesi, devletsiz ve ordusuz milletlerin perişan
olduğunu göstermektedir. Bütün bu olayları unutmadan son yurdumuz Türkiyeyi
koruyacağız, savunacağız, devletimizin ve milletimizin
ilelebet payidarlığı için her fedakârlığı
yapacağız, her atılımı gerçekleştireceğiz.
Bu vesileyle, 1944 kışında sürgünde şehadet mertebesine
uzanan 17 bin Ahıskalıyı rahmetle anıyor, bu insanlık
trajedisini lanetliyorum.
Bundan kırk iki yıl önce, Kıbrıs
Barış Harekâtıyla, Kıbrısta yaşayan Türkler
canları pahasına destansı bir mücadele vermiş,
bağımsızlık bayrağını bir daha inmemek üzere
Magosa, Girne, Beşparmak Dağlarında, Kıbrıs
semalarında dalgalandırmıştır. Kıbrıs
Harekâtından dokuz yıl sonra ise 15 Kasım 1983 tarihinde
Kıbrıs Türk halkı bu destansı mücadelesini
bağımsızlıkla taçlandırmış ve yeni bir
devlet kurmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum Sayın
Akçay, buyurunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bizler için Kıbrıs davası
yalnızca Kıbrısta yaşayan Türklerin davası
değil, tüm Türk milletinin davasıdır. Bu nedenle, gerçeklere
dayanan adil bir yapı tesis edilmeden, kalıcı bir çözüm olmadan
Türk varlığına ve Kıbrıs davamıza halel getirecek
girişimler bizim için yok hükmündedir. Türkiye, Kıbrıs Türk
halkının varlığının, egemenlik
haklarının korunmasına ve Kıbrıs Türklerinin
haklı davasına sahip çıkmaya devam edecektir. Bu vesileyle,
Kıbrıs Türk halkının cumhuriyet bayramının
kutluyor, Kıbrıs Türk halkının haklı
davasını ve varlığını tüm dünyaya kabul ettirmek
için ömrünü veren kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Doktor
Fazıl Küçük başta olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizi minnet
ve şükranla anıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Buyurunuz Sayın Özel.
18.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 15
Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 33üncü
yıl dönümüne ve Bülent Ecevit, kurucu Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş ile Fazıl Küçükü rahmetle andığına, 14 Kasım
Ahıska Türklerinin sürgününün 72nci ve 15 Kasım Filistin
Bağımsızlık Bildirisinin okunmasının 28inci
yıl dönümlerine ve Filistin halkına Cumhuriyet Halk Partisinden
sevgilerini ve saygılarını gönderdiklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sizin de açılışta son derece etkili
bir şekilde değindiğiniz gibi, bugün Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin bağımsızlığının 33üncü
yılı. 15 Kasım 1983te Kuzey Kıbrıs Türk
halkının var oluş ve bağımsızlık
mücadelesini cumhuriyetle taçlandırdığı, onur ve
kıvançla kutladıkları bu önemli günde biz de tüm Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarını, yöneticilerini
saygıyla selamlıyor; Kıbrıs Barış
Harekâtında Beşparmak Dağlarına milliyetçiliği sözde
değil özde yazdıran rahmetli Bülent Eceviti, kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşı, mücadelenin simge ismi Doktor
Küçükü rahmetle minnetle bir kez daha anıyor; Kıbrıs
halkının iradesine uygun, tarafların ortaya koymuş oldukları
ilkeleri saygıyla karşılayan ve sürmekte olan barış
görüşmelerinin de başarıya ulaşmasını temenni
ediyoruz.
Yine, bugün, Ahıska Türklerinin
vatanlarından edilişinin 72nci yılı. Sovyetlerin
çöküşünden sonra sürgüne tabi tutulmuş tüm halklar yurtlarına
dönmüş olmalarına rağmen, Ahıska Türkleri hâlâ daha o büyük
acıyı yaşıyorlar. Vagonlara bindirilerek ana
vatanlarından sürülen, vagonların o acı seslerinin
kulaklarından hiç gitmediğini ve hâlâ o vagonların
durmadığını ifade eden Ahıska Türklerine
vatanlarına dönüş için Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm desteği
verdiğimizi ifade ediyor ama herkes için vatandaşlık
söylemlerinin dile getirildiği bir süreçte, Temmuz 2016da, devrin
devletin en üst kademelerinden ifade edilen kendilerine verilen
vatandaşlık sözünün hâlâ daha tutulmamış olmasını
da üzüntüyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
karşıladığımızı ifade ediyoruz.
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum Sayın
Özel, buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yine, 15 Kasım 1988
tarihinde Filistin Bağımsızlık Bildirisi bundan yirmi sekiz
yıl önce okunmuştu. 29 Kasım 2002de, Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunda 193 üyeden 138inin olumlu oyuyla üye olmayan
gözlemci devlet olarak tanınan Filistini bir kez daha burada
saygıyla selamlıyor, geçmişte Deniz Gezmiş ve
arkadaşlarının Filistine gidip mücadelesine destek verdiği
Filistin halkına. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbasın
şahsında bir kez daha Cumhuriyet Halk Partisinden sevgilerimizi ve
saygılarımızı gönderiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Buyurunuz Sayın İnceöz.
19.- Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün, AK PARTİ Van Muradiye ilçe teşkilatına
PKKnın bombalı bir saldırı düzenlediğine, şehit
olan Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürke Allahtan rahmet
dilediğine, sadece PKK değil tüm terör örgütleriyle mücadelenin devam
edeceğine, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 33üncü ve 14 Kasım Ahıska Türklerinin sürgününün
72nci yıl dönümlerine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hain terör
örgütünün saldırıları bitmemekte. Dün gece saat üç
sıralarında Van Muradiye ilçe teşkilatımıza
kalleş terör örgütü PKK bombalı bir saldırı
düzenlemiştir. Bundan önce de ilçe teşkilatlarımıza, il
başkanlıklarımıza ve milletvekili adaylarımıza
haince saldırılar düzenlenmiş ve gerek ilçe
başkanımız gerekse milletvekili adaylarımız hain bir
şekilde katledilmişti. Van Muradiyedeki saldırıda bir can
kaybı olmamış, ancak terör örgütünün bu faaliyetlerini
açıkça lanetlediğimizin, net bir şekilde lanetlediğimizin,
kınadığımızın ve bununla mücadele
edeceğimizin sonuna kadar bilinmesi gerekmektedir.
Sadece bu değildir, geçtiğimiz cuma günü,
Mardinin Derik ilçesinde kaymakamlık görevini yürüten, ülkenin
topraklarında yetişmiş, millî, yerli, vatansever evladı Muhammed
Fatih Safitürk de hain bir şekilde terör örgütü tarafından
yapılan saldırı sonucunda şehit edilmiştir. Kendisi
aynı zamanda Derikte hem kaymakamlık hem de orada belediyede kayyum
görevini üstlenmiş ve görevi devraldığı günden itibaren de
orada bölge insanımızın gönlünde taht kurmuş, sevgi ve
muhabbet oluşturmuş; kazılan hendeklere, bombalı tuzaklara
karşı canı pahasına mücadele etmiş bir vatanseverdi.
Ben şehidimizin şahsında ailesine
acılarını yürekten paylaştığımızı,
tüm şehitlerimizin, tüm şehit yakınlarımızın
Böyle Fatihler oldukça, onun gibi dimdik duran babaları oldukça
Allahın izniyle de 780 bin kilometrekarelik vatan
toprağının her bir parçasını kimsenin bölmeye gücü
yetmeyecektir. Terörle mücadelemiz, sadece PKKyla değil, diğer terör
örgütleriyle birlikte, ittifaklarına karşı da devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayınız,
mikrofonunuzu açıyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Burada
şunun bilinmesi gerekmektedir ki özellikle parlamenterlerin, terör
örgütüyle mücadelemizin amansız bir şekilde sürdüğü,
kararlı bir şekilde sürdüğü, herkesin canı pahasına
mücadelesini sürdürdüğü; polisimizin, askerimizin, sivil
vatandaşımızın canını siper ettiği bir
dönemde her birimizin amasız, fakatsız, lakinsiz bu mücadeleyi
sürdürmemiz gerektiğini ve parlamenterler olarak bizim ayrıca bir
sorumluluğumuzun olduğunu da tekrar hatırlatmakta fayda var. Bu
anlamda, her bir vatandaşımızın bu konudaki haklı mücadelemizi
sonuna kadar kararlı bir şekilde sürdüreceğimizden hiçbir
şüphesi olmasın.
Yine, bugün Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
33üncü kuruluş yıl dönümü. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
toprakları, şehit ve gazilerimizin kanlarıyla
yoğurulmuş topraklardır. Bu vesileyle, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetini kuruluşunun 33üncü yıl dönümünde tebrik
ediyorum.
Yine, yetmiş iki yıl önce Ahıska
Türkleri ana yurtlarından, öz vatanlarından kopartılarak sürgün
edildi, büyük bir soykırıma maruz kaldı. Her fırsatta
Türkiyeyi soykırımla itham etmek isteyenlere bunu da hatırlatmakta
fayda var.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İnceöz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, Şehit olan Derik Kaymakamı Muhammed Fatih
Safitürke Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Geçen hafta şehit olan Derik
Kaymakamımız Muhammed Fatih Safitürke ben de Allahtan rahmet
diliyorum, ailesine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Dünya Kamu İstihdam Kurumları
Birliği ile Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah
Bakanlığı tarafından 8-11 Kasım 2016 tarihlerinde
Japonyanın başkenti Tokyoda Yaşlıların ve
Engellilerin Katılımının Artırılması konulu
çalıştaya katılması Genel Kurulun 8/11/2016 tarihli 17nci
Birleşiminde kabul edilen milletvekili için siyasi parti grubunca
bildirilen isme ilişkin tezkeresi (3/854)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği
ile Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah
Bakanlığı tarafından 8-11 Kasım 2016 tarihlerinde
Japonyanın başkenti Tokyoda Yaşlıların ve
Engellilerin Katılımının Artırılması konulu
çalıştaya Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir milletvekilinin
katılması Genel Kurulun 8/11/2016 tarihli ve 17nci Birleşiminde
kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 2nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere
siyasi parti grubunun bildirmiş olduğu isim Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ad ve Soyadı Seçim Çevresi
Hüseyin Şahin Bursa
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel ve
20 milletvekilinin, doğru ve akılcı dış politikalar
üretmek ve başta komşu ülkelerimiz olmak üzere diğer ülkelerle
ilişkileri düzeltmek adına yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/363)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son on üç yıldır AKP'nin izlediği
yanlış dış politikaların ülkemizi savaş
aşamasına doğru sürüklemesinin önüne geçmek, yaşanan
ekonomik kayıpları önlemek için gerekli tedbirleri almak, cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana uygulanan "Yurtta sulh cihanda sulh" ilkesi
çerçevesinde doğru ve akılcı dış politikalar üretmek
ve komşu ülkelerimiz başta olmak üzere diğer ülkelerle
ilişkilerimizi düzeltmek adına çözüm önerilerinin tespiti
amacıyla, bu konuda bilgi edinilmesi ve inceleme
yapılmasını, Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğü'nün
104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla talep ederiz.
1) Cemal Okan Yüksel (Eskişehir)
2) Nihat Yeşil (Ankara)
3) Ahmet Akın (Balıkesir)
4) Akın Üstündağ (Muğla)
5) Gamze Akkuş
İlgezdi (İstanbul)
6) Lale Karabıyık (Bursa)
7) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
8) Orhan Sarıbal (Bursa)
9) Ceyhun İrgil (Bursa)
10) Musa Çam (İzmir)
11) Kemal Zeybek (Samsun)
12) Muhammet Rıza
Yalçınkaya (Bartın)
13) Özkan Yalım (Uşak)
14) Kamil Okyay
Sındır (İzmir)
15) Ali Yiğit (İzmir)
16) Mahmut Tanal (İstanbul)
17) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
18) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
19) İlhan Kesici (İstanbul)
20) Mustafa Hüsnü Bozkurt (Konya)
21) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
Gerekçe:
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh
cihanda sulh" anlayışı çerçevesinde şekillenen Türkiye
Cumhuriyetinin dış politikası, 2000li yıllara
gelindiğinde AKP iktidarıyla birlikte olumsuz değişimlere
uğramıştır.
AKP iktidarı döneminde izlenen yanlış
ve yıkıcı dış politikalar, keyfî söylemler ve
stratejiler, komşu ülkeler başta olmak üzere dış ticaret
hacmine sahip birçok ülkeyle turizm ve ekonomik ilişkilerimizi olumsuz
etkilemektedir. Birçok ülkeyle ilişkilerimiz kopma noktasına
gelmiştir. AKP'nin izlediğini iddia ettiği "komşularla
sıfır sorun" politikası, "komşularla sırf
sorun" politikasına dönüşmüştür. Ayrıca,
geldiğimiz noktada bu yanlış dış politikalar nedeniyle
Türkiye'nin özellikle doğu sınırları terörist
grupların kontrolündeki bir bölgeye dönüşmüştür.
Son dönemde, Rusya da dâhil olmak üzere, birçok
komşu ülkeyle krizler yaşanmaktadır. Irak ve Suriyeyle
yaşanan gelişmeler de Türkiye'nin sınır güvenliği
sorununun çok ötesinde farklı sorunlara da neden olmuştur.
İçinden geçtiğimiz günler
göstermiştir ki dış politikada izlenen yanlışlar iç
huzurumuzu, sosyal yapımızı, ekonomik dengelerimizi ve toprak
bütünlüğümüzü olumsuz olarak etkilemektedir.
İzlenen dış politika yüzünden
Türkiye'mizin bütünlüğü büyük bir tehdit altında, bölünme ve
sınır güvenliği zafiyeti bulunmaktadır. Unutulmasın ki
bir ülkede uluslararası güvenlikte istikrar sağlanmadan, gerek ülke
içinde gerekse uluslararası anlamda siyasi ve ekonomik istikrar
sağlanamaz. Türkiye'nin toprak bütünlüğü, ekonomik geleceği, doğudan
batıya kadar tüm vatandaşlarımızın güvenliği son
derece önemlidir.
Bu bağlamda son on üç yıldır izlenen
yanlış dış politikaların ülkemizi savaş
aşamasına doğru sürüklemesinin önüne geçmek, yaşanan
ekonomik kayıpları önlemek için gerekli tedbirleri almak, doğru
ve akılcı dış politikalar üretmek ve komşu ülkelerimiz
başta olmak üzere diğer ülkelerle ilişkilerimizi düzeltmek
adına çözüm önerilerinin tespiti amacıyla, bu konuda bilgi edinilmesini
ve inceleme yapılmasını, Anayasanın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün
104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla talep ederiz.
2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 27
milletvekilinin, başta Bolu ili olmak üzere Türkiye genelinde yayla
alanlarındaki yapılaşmadan kaynaklı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/364)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin yüzde 28i, Bolu ilimizin yüzde 65i
ormanlarla kaplıdır. Kırsal hayat üzerinde önemli bir etkisi
olan yaylalardan faydalanma biçimleri ve süreleri bölgesel olarak
farklılıklar göstermektedir.
Değişen turizm çeşitlerine paralel
olarak, çevreye duyarlı, doğayla bütünleşen turizm seçenekleri
gün geçtikçe daha fazla rağbet görmektedir. Ülkemizin birçok bölgesinin
yayla turizmi açısından ihtiyacı karşılayacak
potansiyeli bulunmaktadır. Çirkin yapılaşma, betonlaşma,
çevre kirliliği ve tanıtımının yeterli olamaması
yayla turizminin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden
bazılarıdır.
Yaylalarımızda doğayı ve
ekolojik dengeyi bozmayacak her türlü tedbirin alınması
gerekmektedir. Yaylalarımızda betonlaşmanın önüne geçilip
yaylaların gerçek vasfı dışında kullanılmasına
izin verilmemelidir. Ülke genelinde ve Bolu ilimizde bulunan yaylalardaki en
büyük sorunlardan biri elektrik sorunudur. Yeni hatların maliyet gerekçesi
gösterilerek yapılmaması, hâlihazırdaki hatların ise eski
olması yaylalardaki elektrik ihtiyacını
karşılamamaktadır. İlimizde, yoğun ormanlar içerisinde
ve yüksek rakımda bulunan ilimizin güneyinde bulunan
yaylalarımızın yollarının bozuk olması
ulaşımda büyük sorunları beraberinde getirmektedir.
Orman Kanununda yapılan düzenlemeyle, orman
vasfındaki yayla alanlarının mülkiyet olarak verilmesi kanunen
mümkün değildir. Bunun yerine, hak sahiplerine kiralama yoluna
gidilmektedir. Yayla evini üç kuşaktan beri kullanan bir orman
köylüsünden, yeni yapılan bu düzenlemeyle evi orman
sınırları içerisinde gösterilerek yıllık olarak kira
talep edilmektedir. Geçimini zor karşılayan köylülerimiz kira
bedelini ödeyememekte, bu durum da mağduriyete neden olmaktadır.
Ayrıca, köylülerin kullandığı
ormanlardaki açık alanların kiraya verilmesine olanak sağlayan
düzenlemeler o alanlarda hayvanlarını otlatan köylülerimizi
mağdur edecek, köylülerin yaşam alanlarını daraltarak
köylüyü kendi evinde yabancılaştıracaktır. Bunun
yanında, ormanlardaki açık alanların kiraya verilmesi yaban
hayatını olumsuz etkilemesi, ticari faaliyetlere olanak
sağlaması açısından da sakıncalı bir durumdur.
Başta Bolu ilimiz ve Türkiye genelinde, yayla
alanlarındaki yapılaşmadan kaynaklı sorunların
tespiti, yaşanan sorunların çözümü noktasında alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi ve yaylalarımızın turizm
potansiyelinin geliştirilmesi için uygun politikaların belirlenmesi
amacıyla, Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
1) Tanju Özcan (Bolu)
2) Ali Akyıldız (Sivas)
3) Dursun Çiçek (İstanbul)
4) Mahmut Tanal (İstanbul)
5) Sibel Özdemir (İstanbul)
6) İbrahim Özdiş (Adana)
7) Ceyhun İrgil (Bursa)
8) Ali Yiğit (İzmir)
9) Özcan Purçu (İzmir)
10) Elif Doğan Türkmen (Adana)
11) Çetin Arık (Kayseri)
12) Lale Karabıyık (Bursa)
13) Tur Yıldız Biçer (Manisa)
14) Nihat Yeşil (Ankara)
15) Erdin Bircan (Edirne)
16) Serdal Kuyucuoğlu (Mersin)
17) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
18) Kemal Zeybek (Samsun)
19) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
20) Ali Özcan (İstanbul)
21) Ahmet Akın (Balıkesir)
22) Gamze Akkuş İlgezdi (İstanbul)
23) Orman Sarıbal (Bursa)
24) Nurettin Demir (Muğla)
25) İrfan Bakır (Isparta)
26) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
27) Özkan Yalım (Uşak)
28) Kamil Okyay Sındır (İzmir)
3.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ve 25
milletvekilinin, ülkemizdeki uyuşturucu sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/365)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki uyuşturucu sorunu toplumsal bir
yaradır. Gerek güvenlik güçlerinin gerek eğitim ordusunun gerekse
Hükûmetin yasalarla aldığı varsayılan önlemler yeterli
olmamaktadır. Bu önlemlerin neden yetersiz kaldığı ve
hâlihazırda hangi noktalarda boşluklar bulunduğunun tespit
edilmesi, elde edilen sonuçlarla uyuşturucu üretimi, satışı
ve kullanımına ilişkin yapılacak çalışmalar,
alınacak önlemler ve uygulanacak eylemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
1) Ceyhun İrgil (Bursa)
2) Özkan Yalım (Uşak)
3) Şenal Sarıhan (Ankara)
4) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
5) Gamze Akkuş İlgezdi (İstanbul)
6) Zeynep Altıok (İzmir)
7) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
8) Oğuz Kaan Salıcı (İstanbul)
9) Ahmet Akın (Balıkesir)
10) Tur Yıldız Biçer (Manisa)
11) Nihat Yeşil (Ankara)
12) Erdin Bircan (Edirne)
13) Serdal Kuyucuoğlu (Mersin)
14) Elif Doğan Türkmen (Adana)
15) Kemal Zeybek (Samsun)
16) Dursun Çiçek (İstanbul)
17) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
18) Ali Özcan (İstanbul)
19) Orhan Sarıbal (Bursa)
20) Nurettin Demir (Muğla)
21) İrfan Bakır (Isparta)
22) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
23) Mustafa Tuncer (Amasya)
24) Kamil Okyay Sındır (İzmir)
25) Ali Yiğit (İzmir)
26) Ali Haydar Hakverdi (Ankara)
Gerekçe:
Uyuşturucu, topyekûn savaşmamız
gereken bir sorun. Birileri bu zehri üretiyor, birileri satıyor, birileri
zehirleniyor ve birileri de ölüyor. Yıllardır devlet konuyla ilgili
çalışmalar yapsa da bir türlü önü alınamıyor.
Geçen yıl uyuşturucu üreten, satan ve
kullananlarla ilgili bir düzenlemeye gidilerek cezai artışlar
sağlandı. Bu, konuya verilen önemin bir göstergesidir ancak son
zamanlarda düzenlenen narkotik operasyonlarda görülmüştür ki üretmekten,
satmaktan ve kullanmaktan vazgeçilmiyor, hatta artış var.
Örneğin, geçtiğimiz
4 0cak 2016-11 0cak 2016 haftasında narkotik operasyonlarında
İstanbul'da, Şanlıurfa'da, Konya'da, Bursa'da, Adana'da,
Muğla'da ve Uşak'ta önemli miktarlarda eroin, kokain, bonzai, esrar,
ecstasy ve metamfetamin ele geçirilmiştir.
Uyuşturucu
satışı ve kullanımıyla ilgili bugüne dek gerek devlet
ve gerekse STK bazlı önlem çalışmaları ve
uygulamalarına karşın sorunun artarak devam etmesi endişe
yaratmaktadır. Hatta kullanım yaşının giderek
düştüğü görülmektedir.
Örneğin geçen yıl Bursa'da
Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve
Bağımlılıkla Mücadele Yerel Eylem Planı çerçevesinde
kurulan İl Koordinasyon Kurulunun 15 yaş dönemindeki 10uncu sınıf
öğrencilerine yönelik yaptığı bir ankette, anketi
yanıtlayan 23 bin öğrenciden 4.599'unun tütün, 3.709'unun alkol,
634'ünün ise uyuşturucu madde kullandığı ortaya
çıktı. Öğrencilerin kötü alışkanlıklara başlama
yaş ortalaması ise 13 olarak saptandı.
Uyuşturucu
bağımlılığında endişe yaratan bir başka
unsur ise kullanan kişinin sadece kendisine değil çevresine de büyük
zarar vermesidir. Kavga, tartışma eksenli adi olayların
çeşitli defalar gerçekleştiği, pek çok kez basına yansıdığı
görülmektedir. 26 Aralık 2015'te Bursa'nın Gemlik ilçesinde
uyuşturucu bağımlısı bir genç tarafından
öldürülen Düzgün Akyıldız ülkemizdeki uyuşturucu sorununun son
kurbanlarından biri olmuştur.
Görülmektedir ki uyuşturucu sorununda gerek
güvenlik güçlerinin gerek eğitim ordusunun gerekse Hükûmetin yasalarla
aldığı varsayılan önlemler yeterli olmamaktadır. Bu
bağlamda, bu önlemlerin neden yetersiz kaldığı ve
hâlihazırda hangi noktalarda boşluklar bulunduğunun tespit
edilmesi, elde edilen sonuçlarla uyuşturucu üretimi, satışı
ve kullanımına ilişkin yapılacak çalışmalar,
alınacak önlemler ve uygulanacak eylemlerin belirlenmesi ülkemizdeki
uyuşturucu sorununun önlenmesine yönelik daha kesin sonuçlara ulaşmak
adına gereklidir. Bu nedenle Mecliste bir araştırma komisyonu kurularak
konuya ilişkin gereken çalışmanın yapılması, bu
önemli toplumsal soruna yönelik kesin bir yöntem şemasının
ortaya konulması önemlidir.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Tezkereler (Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Dışişleri Komisyonu
Başkanı ve Malatya Milletvekili Taha Özhanın, İsveç
Dışişleri Bakanlığı Türkiye Sanayiciler ve
İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Koç Holding
ortaklığıyla Marshall Fonu (GMF) Başkanı Karen
Donfriendin vaki davetine icabetle 16-18 Kasım 2016 tarihlerinde
Stokholmde düzenlenecek Üçlü Strateji Grubu Toplantısına
katılmasına ilişkin tezkeresi (3/855)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
İsveç Dışişleri
Bakanlığı Türkiye Sanayiciler ve İşadamları
Derneği (TÜSİAD) ve Koç Holding ortaklığı ile Marshall
Fonu (GMF) Başkanı Karen Donfriendin vaki davetine icabetle 16-18
Kasım 2016 tarihlerinde Stokholmde düzenlenecek Üçlü Strateji Grubu
Toplantısına Dışişleri Komisyonu Başkanı ve
Malatya Milletvekili Sayın Taha Özhanın katılması hususu,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
9uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
TBMM
Başkanı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Oylamaya sunmadan önce bir karar yeter
sayısı talebi vardır. Karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yok efendim. 20 eksik.
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan
Hürriyet ve arkadaşları tarafından, terör örgütleriyle girilen
çatışmalarda yaralanmalarına rağmen Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ilgili yönetmelikleri sebebiyle gazi unvanı alamayan
vatandaşların durumlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 21/10/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
15 Kasım 2016 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
15/11/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 15/11/2016 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet ve
arkadaşları tarafından, terör örgütleriyle girilen
çatışmalarda yaralanmalarına rağmen Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ilgili yönetmelikleri sebebiyle gazi unvanı alamayan
vatandaşlarımızın durumlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 21/10/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (832 sıra no.lu), Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
15/11/2016 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisi üzerinde ilk konuşmacı, lehinde olmak üzere
Fatma Kaplan Hürriyet, Kocaeli Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Kaplan
Hürriyet. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu öncelikle saygıyla selamlıyorum. Peygamber
ocağı olarak bildiğimiz asker ocağında terör
örgütlerine karşı verilen mücadelede terörist silahlarıyla
yaralanmış ancak yönetmeliklerden dolayı resmiyette gazi
sayılmayan, görmezden gelinen ve sahipsiz bırakılan vatan
evlatlarını, bugün bu insanlarımızı
konuşacağız bu Genel Kurulda. Kimisinin parmakları eksik,
kimisi vücudundaki şarapnel parçalarıyla hayat mücadelesi vermeye
devam ediyor. Çatışmada şehit düşen
arkadaşının yasını tutuyor kalbinde ve aynı
kalpte terörist mermisiyle yaşamaya devam ediyor. Kalbindeki bu
kurşun alınırsa ya felç olacak ya da masada kalacak ama yine de
gazi sayılmıyor. Yanlarında patlayan füze ve bombaların
darmadağın ettiği vücutlarında kalıcı hasarlar
oluşmuş durumda ama gazi sayılmıyor. Terör örgütü PKKyla
burun buruna olan mücadelelerinde silah arkadaşları hain mermiler ve
bombalar sonucu şehit olurken aynı mermilerin isabet ettiği
askerler ne yazık ki gazi sayılmıyor. Bu askerlerimiz, bizler
daha güvende olalım diye terör örgütünün peşinde dağ tepe
dolaşıyor, sırtında onlarca kilo ağırlıkla
Acaba teröristin kurşunu ne yönden gelecek? korkusunu bir an olsun bile
içinden atamadan dağlarda geziyor, nöbet tutuyor, vatanı koruyor ama
gazi olamıyor. Onun ötesinde, işsizlik sorunları
yaşıyor, iletişim sorunları yaşıyor, psikolojik
bunalım, travma sonrası stres gibi daha nice birçok sorun
yaşıyor ama ne var ki bu vatan evlatlarımıza bırakın
sonuna kadar hak ettikleri gazilik maaşını, gazilik
onurları bile verilmiyor. Peki neden? Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Sağlık Yönetmeliğine uyamadıkları için, uzuv
kayıplarını yönetmeliğe uyduramadıkları için bir
türlü gazi sayılmıyorlar. Ne istiyor yönetmelik? Yüzde 40 uzuv
kaybı. Yani diyor ki yönetmelik bir parmağını kaybedene: Hayır
yetmez, 3 parmağını da kaybetmeliydin. Yüzde 95 görme
kaybı olana Tamamen kör olmalıydın. diyor. Oysa
Anayasamız ne diyor? Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve
yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır
bir hayat seviyesi sağlar.
Kalplerinde kurşunla yaşamak zorunda olan
ancak hak ettikleri gazilik onuru verilmeyen bu insanların kalbindeki
kurşun 1 santimetre ileriye gitseydi ne olacaktı biliyor musunuz
değerli milletvekilleri? O zaman oturduğunuz
koltuklarınızdan şehit taziye mesajları
yayınlayıp Teröre yenilmeyeceğiz. cümleleri
kuracaktınız. Cenazesine gidip gözü yaşlı anaları,
babaları teselli çabalarına girecektiniz. Türk Bayrağına
sarılı tabutunu sırtlayıp askerî araca bindirecektiniz.
Şimdi, soruyorum sizlere: Hangisini yapmak daha kolay? Şehit
cenazesinde sel olan yaşlarda boğulmak mı yoksa kurşun
kalbine 1 santimetre kala hayatta kalan bu vatan evlatlarını gazi
olarak kabul etmek mi?
Başbakan Sayın Binali
Yıldırım 16 Ağustos Salı günü Adalet ve Kalkınma
Partisi grup toplantısında bir konuşma yaptı; sizlere, bu
Genel Kurula aynen aktarıyorum: 15 Temmuz şehit ve gazilerimize ne
yapsak haklarını ödeyemeyiz. Şehit ve gazilerimizle ilgili yeni
bir düzenleme yapacağız. Yaralanan gazilerimizde yüzde 40 iş
göremezlik şartı aranıyor. Canlarını bu ülkenin
geleceği için ortaya koymuş, göğsünü tanklara, mermilere siper
etmiş gazilerimize Sen yüzde 10 yaralandın., Sen yüzde 30
yaralandın. mı diyeceğiz, yakışır mı bu
Türkiyeye? Meydana inen, parmağı, tırnağı bile
yaralanmışsa gazi olacak, gazi haklarından yararlanacak.
Kaldırdım bütün kuralları. diyor Sayın Başbakan ve
29 Ekimde 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 15 Temmuzda
yaralanan tüm vatandaşlarımız gazi sayıldı.
FETÖ bir terör örgütü ve yaşananları unutmak
tabii ki mümkün değil. Ancak burada, düşünebilen ve sorgulayabilen
akıllara birtakım sorular gelmesi gerekmiyor mu sizce? FETÖ terör
örgütü de Mehmetçikin yıllardır savaştığı PKK
terör örgütü değil mi? 15 Temmuzda meydanlara inen Türkiyenin geleceği
için indi de PKKyla yıllardır savaşanlar muz cumhuriyetinin
askerleri mi? Bu KHK, Anayasanın 9uncu maddesinde yer alan eşitlik
ilkesine aykırı değil mi? Senin gazin, benim gazim
ayrımı yakışır mı bu Türkiyeye? FETÖye
karşı mücadele veren insanlarımız ile PKKya
karşı savaşan vatan evlatlarımızı ayıran
ince bir çizgi dahi bulunmamaktadır değerli arkadaşlar. Ancak ne
yazık ki birinin parmağı kanasa gazi sayılıyor,
diğeri parmağını kaybediyor ama gazi sayılmıyor.
Nasıl ki askerlerimizi şehit verdiğimizde bizler kan ağlaya
ağlaya Vatan sağ olsun. diyorsak, bu evlatlarımız da
uzuvlarını kaybettiğinde onlar da Vatan sağ olsun.
diyorlar.
Bu şekilde Türkiye genelinde yaklaşık
10 bin kişi gazilik onurunu bekliyor. Asıl istedikleri gazilik
maaşından ziyade, gururla gösterebilecekleri gazilik madalyası,
onur nişanları. (CHP sıralarından alkışlar)
Şu anda bu durumda olan binlerce
vatandaşımız bu görüşmeyi izliyor. Bu vesileyle buradan
hepsini tekrar selamlamak istiyorum.
Bizi izleyen vatandaşlarımız hepimize
soruyor: 15 Temmuz darbesini torununa anlatamayan Sayın Başbakan,
bizler de evlatlarımıza neden gazi
sayılmadığımızı anlatamıyoruz. Terörle
mücadelemiz bitti ama devletimize kendimizi kabul ettirme mücadelesi veriyoruz,
asıl zorumuza giden budur. Devlet bizi görevlendirdiği için oralara
gittik, vurulduk, ancak bir kenara atıldık. diyorlar. Bizlere gazi
olamazsınız çünkü yasalar, yönetmelikler diyen devlet yetkilileri,
kendi çocuklarının bir parmağına acaba kaç lira değer
biçebilirler? diye buradan herkese soruyorlar değerli arkadaşlar.
Terörist kurşunları değil, bizleri asıl yaralayan Sen
gazi değilsin. diyenlerdir. diyorlar. FETÖ vurduğunda gazi
olunuyor da PKK vurduğunda neden gazi olunmuyor? Bizler bu devlet için
vurulmadık mı? diye soruyorlar. Kopuk
parmaklarımızı, yitirdiğimiz gözümüzü onarmakta tıp
yetersiz kalırken gazilik onurumuz için de yasalar yetersiz kalıyor.
Bu haksızlık değil mi? diyorlar. Askere gitmeden önce bu
mermilerle yaşıyor olsaydık bizleri askere alır
mıydınız? diye soruyorlar. Bizler devletimizden çok şey
değil, evlatlarımıza bırakabileceğimiz gazilik
onurumuzu istiyoruz. diyorlar. Çok net, çok küçük bir talepleri var; sadece
gazilik onurlarını istiyor bu vatan evlatları, bu ülke için
savaşmış vatan evlatları. Ve bakın daha ne diyorlar:
Cudi Dağında 4 tane PKK kurşunuyla yaralandım, ben neden
gazi sayılmıyorum? diye sizlere soruyorlar. Bir baba düşünün
ki vatan için vurulmuş ama çocuğuna Ben gaziyim. diyemiyor. Neden
gazi olmadığımı açıklayamıyorum, siz açıklayın.
diyorlar. Öldüğümüzde tabutumuzun ay yıldızlı bayrakla
kaldırılmasını istiyoruz. Bunu bize çok görmeyin. diyorlar
değerli arkadaşlar. Özellikle bunları sizin dikkatinize sunmak
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Kalp yarası kurşundan çok ağırdır.
Gelin, bu insanları daha fazla yaralamayalım. Şehit
cenazelerinde ağlamak daha kolay. diyorsanız bugün bu önergeye
Hayır. dersiniz ama Bizim için bu insanlar elbette önemli.
diyorsanız bu araştırma önergemize Evet. dersiniz, karar
sizin. Yarın, terörle mücadeleden bahsederken gazi ve şehitlerin
fedakârca mücadelelerini alnınızın akıyla anlatabilmek
istiyorsanız bugün bu önergeye Evet. demek zorundasınız.
Hatta, bu önergenin ötesinde, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz Akif
Hamzaçebinin vermiş olduğu bir yasa teklifi var, önümüzdeki günlerde
Genel Kurula gelecek. O yasa teklifine de sizlerden evet oyu bekliyoruz
gazilerimiz adına. (CHP sıralarından alkışlar)
Yasaların gazi saymadığı ama
bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak gazi saydığımız bu vatan
evlatlarımız için verdiğimiz bu araştırma önergemize
destek verin ve bu insanlarımızın gözlerindeki yaş,
emekleri boşa gittiği için değil, hak ettikleri gazilik
unvanını almanın verdiği sevinçten olsun diyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan
Hürriyet.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi aleyhinde
Kamil Aydın, Erzurum Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Aydın. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi önerisi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, söz konusu bu araştırma önergesi
aylardır Meclisimizin gündeminde olan bir önerge. Mütemadiyen, hep beraber
bu kardeşlerimizin sıkıntılarını dile getirdik.
Bunu defalarca, defaatle Meclis kürsüsünden sesimizin
çıktığı kadar ifade etmeye çalıştık.
Şimdi, önce kavramsal bir yanlış
anlaşılmayı düzeltmekte yarar görüyorum. Bir kere, gazilik ya da
şehitlik unvanının biz beşerler tarafından verilecek
bir unvan olmadığını öncelikle vurgulamak isterim. Yani,
kimin gazi, kimin şehit olacağı konusunda hüküm
açıktır ve bellidir. Allah'a şükür, bu, Rabbim tarafından
verilmiş bir unvandır. Dolayısıyla, bizim burada
vereceğimiz şey farklı. Yani, bizim, Yüce Yaradanın
verdiği, bahşettiği bu hakkı kimlere
Yüreğini avucuna
alıp Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır. ilkesinden hareketle,
cennet bahçesine girer gibi öne atılanların elde ettiği
unvanlardır bunlar. Dolayısıyla, insani değildir, bu,
rahmani verilen kutsi bir karşılıktır ama tabii, burada bir
sınırlama getirmemek gerekir. Saygıdeğer milletvekilleri,
çok özel bir süreçten geçiyoruz, çok hummalı bir dönemden geçiyoruz.
Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti devleti kurumlarıyla, bütün
coğrafyasıyla, değerleriyle büyük bir terör sarmalı
içerisine çekilmeye çalışılmaktadır. İçeride ve
dışarıda bu çok net bir şekilde görülmekte. Malumunuz,
içeride bir taraftan kırk yıllık başımızın
belası PKK terörü, efendim, yetmezmiş gibi IŞİDin,
DHKP-Cnin, en son FETÖnün ona ilave edilmesiyle çok boyutlu bir hâl
kazanması ve bir de buna sınır ötesinde ülkemizin topyekûn riske
edildiği bir saldırı sarmalını dile getirmek zorundayız.
Şimdi, böyle bir iç ve dış
düşman sarmalı içerisinde bulunan bu milletimizin gerçekten -Allaha
şükür- yaşadığı son günlerdeki acı tecrübeler
bize birtakım şeyleri hatırlatıyor. Bakın, benim isim
isim anmam yerinde olacaktır çünkü söyleyeceğim her isim sizin
hafızanızda ve maşerî vicdanınızda birtakım
karşılık bulacaktır mutlaka. Efendim, Ömer Halisdemir
dersem hepinizin gerçekten maşerî vicdanında bir
çağrışım yapacaktır mutlaka. Efendim, ben Muhammet
Fatih dersem yine bir karşılık bulacaktır. Efendim, ben
Mustafa Telli dersem yine karşılık bulacaktır. Bu
saydığımız, gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde tarihe
not düşecek çok özel örneklerdir yani gözünü kırpmadan, en ufak bir
endişeye kapılmadan Önce ülkem ve milletim. deyip Önce bu
vatanın bekası. deyip öne atılan şehit
kardeşlerimizin isimlerinden birkaç tanesini hatırlatmaya
çalıştım.
Tabii ki şehadet herkese nasip olmuyor. O zirve
makam, o yüce makam herkese nasip olmuyor; bazı kardeşlerimize de
gazilik nasip oluyor. Ben GATAyı ziyaretimde, dizlerinden
aşağısı kopan bir binbaşı hemşehrimi
ziyaretimde, inanın, boğazımı düğümleten bir ifadesini
sizinle paylaşmak istiyorum. Ben ona, geçmiş olsun komutanım,
bir isteğin bir emrin var mı yapabileceğimiz, dediğimde
Hayır, sadece buruk bir yüreğimiz var Sevgili Vekilim. dedi. Nedir
dedim; dedi ki: Misyonum yarım kaldı, unvanım yarım
kaldı, taçlandıramadım, bana gazilik nasip oldu sadece ama
arkadaşlarım şehadete erdiler. Şimdi, böyle bir kültürden,
böyle bir değerler manzumesinin yoğrulduğu bir coğrafyadan
geliyoruz.
Değerli vekiller, hakikaten artık
yılan hikâyesine döndü bu kardeşlerimizin hikâyesi. Bu çocuklar
gerçekten zor şartlarda kendilerini bu vatanın geleceği için, bu
ülkenin bekası için öne atıp gazilik unvanını elde eden
arkadaşlarımız. Bu kürsülerden hep söyledik. Bu bilgiler hepinizin
eline geçti. Mademki biz milletin temsilcileri olarak burada millet adına
varız, millet adına bir şeyler yapmak sorumluluğunu
taşıyoruz, o zaman bu kardeşlerimizin gerçekten gecikmiş
birtakım haklarının verilmesinde artık bir an önce tek
vücut olalım. Bunun yararı çok yüksek olur. Bu, hâlihazırda bu
görevi deruhte eden Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde olsun, kolluk
kuvvetimizin içerisinde olsun, köy korucularımızın nezdinde
olsun bir hüsnükabul görecek ve onların bu güçlü mücadelesinde onlara
yüksek bir moral ve motivasyon sağlayacaktır. Nedir bu? Sembolik bir
şeydir ama hakkın teslim edilmesidir. Bunun manevi şerefi ve
varsa maddi karşılığı, neyse bir an önce
sağlanmalıdır diye düşünüyoruz.
Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bunu aylardır gündeme getirdik, dile getirdik. Bu
arkadaşlar için gerçekten toplantılar yaptık, onların sesi
olmaya çalıştık. İnanın, şu anda Büyük Millet
Meclisinde temsil edilen bütün grupları temsil eden bir yapıdan
bahsediyoruz. Mademki biraz da Yenikapı ruhunun akamete uğradığını
birazcık tartıştığımız bugünlerde gelin,
birilerini sevindirip de o ruha halel getirmeden, o ruhu tekrar
zindeliğine, tekrar o birlik beraberlik ulviyetine kavuşturmak için bu
önergeye hep beraber destek verelim ve bu arkadaşlarımızın
kazanımları, gerçekten hak ettikleri adalet yerine bulsun.
Kimdir bu kardeşlerimiz?
Bu kardeşlerimiz, gerçekten canı pahasına kendilerini feda
etmeye çalışan kardeşlerimiz. Evet, defalarca tekrarladık,
kimisi yüreğinde bir mermi taşıyor, kimisi omzunda, yüzünün
çeşitli muhtelif yerlerinde şarapnel parçaları
taşıyor, kimisinin parmakları, kimisinin eli yok.
Dolayısıyla, bu kardeşlerimiz yeterince bedel ödediler,
artık, gerçekten onların bedellerinin karşılığı
olan bu kanunu bir an önce çıkaralım. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetlerindeki,
bir kararnameyle düzeltilebilecek bir yapıdan bahsediyoruz.
Dolayısıyla,
burada, özellikle Yusuf Beyazıt Bey buradaysa, sesleniyorum, ben Millî
Savunma Komisyonu üyesi olarak sesleniyorum. Kendisi de Millî Savunma Komisyonu
Başkanıdır. Sayın Başkanımıza da bizatihi
geldiler grup olarak, kendi dilek ve temennilerini dile getirdiler.
Sayın Yusuf Beyin ve
daha önce dile getirdiğimde buradan, şu sıralardan Ahmet
Gündoğdunun Ben de destek veriyorum. Sayın milletvekilim, biz de bu
konuda hassasız, destek vereceğiz. söylemini de bir teminat olarak
kabul ediyorum ve diyorum ki: Gelin, artık, zaman birlik olma zamanı,
asgari müştereklerde bir araya gelme zamanı.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak en büyük asgari müştereklerimizden biri de vatan değil miydi,
toprak değil miydi, bayrak değil miydi? İşte, vatan,
toprak, bayrak ve bu milletin bekası için kendilerini ön saflarda, canlarını
riske atarak bunun karşılığında gazilik
unvanlarını alan kardeşlerimize bu unvanlarının
karşılığında gerekli ve ilgili kararnameleri,
kanunları hep birlikte çıkaralım ki o birlik ve beraberlik
ruhumuz akamete uğramasın.
Efendim, bu Meclisin koltuklarına gelip bizden,
farklı söylemler, ayrılık tohumları bekleyenleri
sevindirmeden Hayır, biz, inadına, 15 Temmuzda nasıl ki
tankın önünde birlik beraberlik sergilediysek, bütün siyasi
mülahazalarımızı bir kenara bıraktıysak bununla ilgili
kanunla da bunu gerçekleştirerek aynı birlik ve beraberliğin
yansımasını burada hep birlikte, açık yüreklilikle
sergileyelim. Bunu yapmamamız için hiçbir neden yoktur. Bunu yapmak,
gerçekten, onların hem maneviyatını güçlendirecek hem
evlatlarına, daha sonraki kuşaklara anlatacakları o
kahramanlık öykülerinin taçlanmasını sağlayacaktır hem
de bizim de maşerî vicdanlarda aklanmamızı
sağlayacaktır diyorum, yüce Meclisi bu konuda destek olmaya
çağırıyor, en derin saygılarımı sunuyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde
Özgür Özel, Manisa Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına saygıyla selamlarım.
Bir grup önerimiz var. Grup önerimiz, biraz önce
Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Fatma Kaplan Hürriyetin ifade ettiği
gibi, terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi
sayılmayanlarla ilgili. Aslında, sadece bunu okuduktan sonra izaha
muhtaç bir konuymuş gibi anlatmak Meclisimizi oluşturan değerli
milletvekillerimize hakaret olur. Adam terörle mücadele ediyor. Anası
eline kınasını yakmış. Davulla zurnayla askere
yollamışsınız. Gittiği yerde vatan görevini yaparken
terörle mücadele gibi son derece onurlu, son derece riskli bir görevi
üstlenmiş, şehit olmayı göze almış ve gitmiş
orada bu görevi yaparken yaralanmış ama gazi
sayılmamış. Gazi sayılmazken de
-yaralandığıyla ilgili bir şüphe yok- dağın
tepesinden gitmiş askerî helikopter almış, getirmiş,
tedavisi yapılmış, hava değişimi verilmiş ama
sonra Yüzde 40lık uzuv kaybı yok
2 tane parmağı
kopmuş, 3üncüsü de kopacaktı. Kalbine kurşun
saplanmış, Bir santim daha ileri gitseydi şehit olurdun, bir
santim geride kalmış, yüzde 40lık kayıp yok, gazi
sayılamazsın. Gözünün biri yok. Gözünün bir tanesini bu ülkenin
topraklarını korumak için, bölünmez bütünlüğü için vermiş,
öbürü de kör olmadığı için gazi sayılmıyor. Böyle bir
yaklaşım kabul edilebilir değil.
Bunun üstüne bir de şunu düşünün: Sayın
Cumhurbaşkanının 15 Temmuz şehitleri için bu mevzuatı
anlatıp sonra Bir kerede o işi hâllettim, en ufak bir zarar gördüyse
gazi saydırdım. diye övünmesini. Yanlış mı
yaptı? Yanlış yapmadı ama biraz önce söylendiği gibi
FETÖyle mücadelede parmağının ucu kanasa gazi
sayılırken PKKyla mücadelede yüzde 40 şartının
devamı. Bu, kabul edilebilir bir durum değil. Bununla ilgili bir
araştırma komisyonu kurulursa Meclisteki tüm partilerin
katılımıyla, bütün somutluğuyla bu iş ortaya
çıkar. Ben, bunu yapmanıza, buna karşı oy
kullanmayacağınıza yürekten inanıyorum.
Ayrıca, güzel bir tesadüf, yerinde bir durum;
Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Akif Hamzaçebinin bu konuda
verilmiş bir kanun teklifi var. Eğer bugün bu araştırma
komisyonunu kurmazsanız o kanun teklifinin ilgili komisyonda
görüşmelerinin gündeme alınmasını sağlayıp tüm
partiler birlikte katkı vererek bu ayıptan kurtulabiliriz. Aksi
takdirde, günü gelir, İç Tüzük 37ye göre, yine burada oylama sırasında
vatandaş bakar, 2 parmağı kopana 3üncü parmağı da
kopsaymış
, bir gözü gidene Öbürü de kör olsaymış
diyecek misiniz, demeyecek misiniz?
Gerçekten, bu konu son derece önemli. Şaka
kaldırmayacak, duyarsızca davranılmayacak, kürsüde bunlar
konuşulurken hatibin gözünün içine bakamayacak hâle gelmeyeceğiniz
konular. Bakın gözümüzün içine, verin birazdan oyunuzu, deyin ki:
Kardeşim, bunlar bu ülkenin savunması için ölmeyi göze
almış, yaralanmışlar ama gazi değil. Kullanıyorum
irademi, alın gündeme, oturalım, konuşalım, yapalım.
Eğer bunu yapmıyorsanız, ondan sonra sistem eleştirilerinde
birilerinin sizi yok saymasına, Parlamentoyu un ufak etmesine, yetkileri
üstüne toplamasına, size de birilerinin parmak vekil demesine söz
söyleyemezsiniz. Çünkü birileri için sizin sadece parmağınız
lazım diye anlaşılıyor böyle davranırsanız;
şifreyi girerken, oyu verirken. Bu kadar vicdani, bu kadar haklı
konularda dahi iradesini birtakım odaklardan
bağımsızlaştıramamış kişilerin iktidar
partisi sıralarında oturmaya, sırtını yaslamaya, seçim
bölgesine gidince Senden aldığım emanetin gereğini
yaptım. demeye nasıl içleri, nasıl vicdanları razı
gelir; bu da ayrı bir tartışma konusu.
Bir başka mesele: Meclisin bir emekçisi, bir
bahçıvan kardeşimiz, ağabeyimiz Ali Ünal, dün, hem de grup
toplantılarımıza çiçek hazırlarken metrelerce
yukarıdan düşen bir mermerle yaralandı. Hemen Meclisin
yakınındaki bir hastaneye kaldırıldı. Hastanede
-Sayın Genel Sekreter, Meclis bürokratları oradaydı- biz de
kendisini yalnız bırakmadık. Kafatası çatladı,
kırıldı; beyin kanaması riski vardı. Dün geceyi ailesi
ve hepimiz yüreğimiz ağzımızda geçirdik. Şükürler
olsun, bugün kanama ilerlemedi, cerrahiye gerek olmadan odasına taburcu
oldu.
Ama burada şöyle bir gerçeklik var
arkadaşlar: Burası Meclis; iş güvenliği
kanunlarının yapılacağı, Avrupanın en güvensiz,
dünyanın en çok iş kazasına tanık olunan 2nci, 3üncü
ülkesinin bundan kurtulacağı yer. 15 Temmuzun ertesi günü, 16 Temmuz
günü o günün Genel Sekreterine ve Meclis Başkanına dedik ki: Görünen,
görünmeyen her yerde hasar tespiti yapın. Bu bitene kadar Meclisteki
herkes, tüm çalışanlar kaskla çalışmalıdır. Daha
sonra yineledik bunu, yapmadılar ve gelinen noktada, şimdi, 15 Temmuz
gecesi o F16ların, bombaların yerinden oynattığı ne
varsa rüzgârla, yaklaşan kışın yağmurla, karla
çalışanlarımızın, belki hatta bizlerin
hayatını tehdit eder durumda. Koca yaz geçti. Kapamayın.
dedik, Meclisi kapadınız. İki ay boyunca parmak
oynatılmadı. Neden? Yabancı heyetler
Ayırın bir yer,
yapın müze şeklinde, görsün. Ama kimse yokken burayı
yapmadınız, bir de üstüne üstlük: Milletin Meclisini millet yapar.
Kardeşim, milletin Meclisini millet yapacaksa Meclis bütçesinden, devletin
bütçesinden yap; oraya parayı zaten hepimiz koyuyoruz, millet koyuyor,
onun içinde hepimizin vergileri var. Siz ne yaptınız? Bir
konsorsiyuma verdiniz. Kimmiş bunlar, kim bu konsorsiyum? İçi hep
tanıdık; Ağaoğlu orada, Çalık orada, DAP Yapı
orada, Kiptaş orada, Sinpaş orada, Torunlar orada, Kiler orada.
Milletin Meclisini millet yapacaksa hazineden yaparsın. Milletin Meclisini
yandaş yapıyor, yandaş. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve buralardan aklınızca kendinize bir
meşruiyet sağlıyorsunuz. Bunlar doğru işler
değil. Devletin parasıyla ve devlet ciddiyetiyle
yapılsaydı, Ali Ünalın başına bir şey gelmezdi.
Bundan sonra ortaya çıkabilecek Meclisteki her kazanın, iş
kazasının, yaralanmanın, Allah göstermesin, çok daha kötü
sonuçların müsebbibi, bütün uyarılarımıza rağmen bu
işi bir şova çevirip sorumluluğunu yerine getirmeyen Meclis
Başkanının ta kendisidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Meclisle
ilgili bir sıkıntı daha
Geçen hafta, geçen dönemki Kayseri
Milletvekilimiz Sayın Şevki Kulkuloğlunun hakkında
açılmış onlarca davadan 6sının birden görüldüğü
Kayseriye gittim grubumuz adına, Cumhuriyet Halk Partisi adına.
Çünkü o davalar, geçmiş dönem milletvekiline Sen muhalefet yaptın, o
günlerde sana bir şey yapamadık, şimdi seninle
hesaplaşıyorum. demek ve bu sıralarda oturan herkese
Arkadaş, eski milletvekillerinin hâlini gör, peşini bırakmıyoruz
onların. Muhalefet yaparken aklını başına al,
muhalefetin sınırlarını, hudutlarını ben
belirleyeceğim. demek. İşte buna pabuç bırakmamak için
Kayserideydik.
Kayseride neler gördüm
biliyor musunuz? Aklınızın almayacağı bir baskı,
tir tir titreyen hâkimler. Ve çok makul taleplere karşı, bu Meclisin
bir utancına daha şahit oldum. Şevki Kulkuloğlu diyor ki:
Söylediklerim kürsü dokunulmazlığı, Anayasa 83
kapsamındadır. Ben bunu Meclis kürsüsünde söyledim, ben bunu
Meclisteki basın toplantısı salonunda söyledim, Kayseride
tekrar ettiğim için dava açamazsınız. Hâkim, hâkime hanım
diyor ki: Makul, bunu Meclisten bir soralım. Meclise soruluyor,
aylardır, yıllardır Meclis Başkanlığı cevap
yollamıyor, Şevki Kulkuloğlu o gün orada o basın
toplantısını yaptı mı diye.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Yuh,
Meclis Başkanına yuh!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Neye aykırı,
biliyor musunuz? CMK 332 diyor ki: Kendisinden görüş sorulan resmî kurum,
bu bilgileri on gün içinde verir. Vermezse hakkında doğrudan
soruşturma yapılır. Kulkuloğlunun avukatı diyor ki:
Hâlâ mı yazıyı yollamadılar? Hâkime hanım diyor:
Yollamadılar. Yapın hakkında işlemi. Nasıl
yapabilirim? Meclis hakkında bu işlemi ben yapamam. Ben hâkimim, etik
olmaz. Nerede kuvvetler ayrılığı? Şevki
Kulkuloğluna had bildiriyorsunuz, hâkime hanımı zapturapt altına
almışsınız.
Kendi çıkardığımız kanunu
uygulamayan Meclis Başkanı, CMK 332, biz çıkardık
kardeşim, diyoruz ki: Bir mahkeme senden bir şey sorarsa on gün
içinde cevap vereceksin. Kim, hangi resmî kurum olursa olsun. Kim
uygulamıyor? Meclis Başkanı uygulamıyor.
Meclis çalışanının
kafasını mermerden, Meclisin geçmiş dönem milletvekilinin
itibarını bu tip uygulamalarla yargı önünde koruyamayan Meclis
Başkanına da, ona haddini bildirmeyen, gereğini yaptırmayan
iktidar partisi grubuna da teessüflerimizi iletiyoruz. Yazıklar olsun!
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, Görev yaptığı sırada yaralanan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Destek Hizmetleri Başkanlığı
personeli Ali Ünala geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Özgür Özelin konuşmasında gündeme getirdiği Türkiye Büyük
Millet Meclisi Destek Hizmetleri Başkanlığı personeli Ali
Ünal, dün görev yaptığı sırada, Meclisin dış
cephesindeki taş söve süslemenin bir parçasının çatıdan
düşmesi sonucunda yaralanmış, yaralanması sonrasında
kendisi süratle hastaneye kaldırılmış ve hastanede tedavi
altına alınmıştır. Hastanenin vermiş olduğu
bilgilere göre, Ali Ünalın herhangi bir hayati tehlikesi
bulunmamaktadır. Biz, Ali Ünal kardeşimize geçmiş olsun diyoruz
ve şifa diliyoruz.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan
Hürriyet ve arkadaşları tarafından, terör örgütleriyle girilen
çatışmalarda yaralanmalarına rağmen Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ilgili yönetmelikleri sebebiyle gazi unvanı alamayan
vatandaşların durumlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 21/10/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
15 Kasım 2016 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin aleyhinde Ceyda Bölünmez Çankırı, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Çankırı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
geçtiğimiz hafta şehit olan Derik Kaymakamımız
hakkında birkaç kelam edeceğim.
Yüreği vatan ve bayrak sevgisiyle dolu, tek
amacı Türk, Kürt, Arap demeden aziz milletimize hizmet olan kahraman
evladımız Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk
kardeşimiz makamında yapılan hain terör saldırısı
sonucu şehit olmuştur.
Şehit Muhammet Fatih kardeşimiz hendek
terörü ve sözde özerklik söylemlerine karşı kararlı bir mücadele
ortaya koymuştur. Bu sebeple de geçtiğimiz haftalarda Derik Belediye
Başkanlığına kayyum olarak atanmış,
belediyelerimizin asli görevi olan halka hizmet vazifesini yerine getirmek
amacıyla var gücüyle, gecesini gündüzüne katarak çalışmaya
başlamıştı. Bu durum da yakıp yıkmaktan
başka bir gayesi olmayan hain teröristleri ve onların
yardakçılarını rahatsız etmiş olacak ki kalleşçe
ve bir o kadar da haince bir terörist saldırı düzenlenmiştir. Bu
saldırılar mücadelemizden bizi asla yıldırmadı ve
yıldırmayacak.
Aziz vatanın bağrında al
bayrağımızı dalgalandıracak daha nice Muhammetler
nice Fatihler var ve var olmaya da ilelebet devam edecektir,
halkımız müsterih olsun. Terörle mücadele konusunda yürütülen çalışmalar
aynı azim ve kararlılıkla artarak devam edecek ve terörün kökü
kazınacaktır. Hain terör örgütü asla, hiçbir zaman kalleş
emellerine ulaşamayacaktır. Bu konuda en güzel sözü de
şehidimizin nur yüzlü babası Asım Amcamız söyledi: Allah
terörü, destekleyenlerin kendi başlarına bela etsin.
Şehidimize Allahtan rahmet, acılı
ailesine sabrıcemil niyaz ediyorum.
Verilen önerge üzerine konuşmamıza
gelince, başımızın tacı şehit
yakınlarımız ve gazilerimiz için tüm
imkânlarımızı seferber ettik. 2011 yılında Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığımız bünyesinde Şehit
Yakınları ve Gaziler Dairesi Başkanlığı kuruldu.
Şehit yakınlarımız ve gazilerimizle ilgili 43
değişik mevzuatla belirlenen hakları, 2012 yılında
çıkardığımız 6353 sayılı Yasayla şehit
yakınlarımız ve gazilerimizle ilgili tüm hakları tek
çatı altında topladık. 2014 yılındaki yasal
değişikliklerle de şehit yakınlarımız ve
gazilerimizin haklarında yeni düzenlemeler yaparak durumlarının
daha da iyileştirilmesini sağladık. 2011 yılında
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10uncu maddesine
harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak
tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. cümlesini de
ekleyerek pozitif ayrımcılık getirdik.
Şehit yakınlarının istihdam
hakkını 2ye çıkardık. 13 Kasım 1995 tarihinde Terörle
Mücadele Kanunu kapsamında şehit yakınlarımız ve
gazilerimize 1 istihdam hakkı verilmişti. 9 Mayıs 2014 tarihinde
Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelikte şehit
yakınlarımızın istihdam hakkını 2ye
çıkardık. Birinci istihdam hakkını şehidimizin eş
ve çocuklarına, ikinci istihdam hakkını ise anne, baba ve
kardeşlerinden birine sağladık.
2014 yılından önce şehidimiz
eğer görev şehidiyse ailesinin maaş alabilmesi için
mağduriyetini ispatlaması gerekiyordu. Bu durumda da özellikle maddi
durumu iyi olmayan anne ve babaların bir kısmı
boşanınca annenin mağduriyeti ispat edilerek maaş
alınabiliyordu. Birçok şehit ailemiz bu durumdan çok
utandıklarını ifade ettiler. Mağduriyet aramadan maaş
bağlanması da yasalaştı. Böylece ailelerin
huzursuzlukları giderilmiş oldu.
Bakım desteğinin,
başkasının bakım ve desteği olmadan yaşayamayacak
derecede ağır malul olan gazilerimize, malul olan gazilerimize ve
sivil terör mağduru olan vatandaşlarımıza da verilmiş
olmasını sağladık. Bu desteği asgari ücretin 2
katına çıkartarak sağlamış bulunmaktayız.
Vazife ve harp malulü kapsamında olup faizsiz
konut kredisinden yararlanamayan şehit yakını ve gazilerimizin
de bu haklardan faydalanmalarını sağladık. Bu çerçevede hak
sahipleri 2016 yılı için 94 bin TL tutarında yirmi yıl
vadeli faizsiz konut kredisi kullanabilmektedirler. Böylece, şehit
yakını ve gazilerimizin ev sahibi olabilmelerini de
kolaylaştırdık. Şehit yakını ve gazilerimizin
konutlarında tükettikleri elektrik ücretinde yüzde 40, su ücretinde yüzde
50 indirim sağladık. Vazife ve harp malulü kapsamında su ve
elektrik ücretlerinde indirim imkânlarından yararlanamayanlar bu
hakkı kullanabilme imkânının tamamına kavuştu. Bu
ayrımcılığa son vererek, vazife ve harp malullerinin
yalnızlaştırıldık duygularının giderilmesi
de sağlanmıştır.
Şehit yakınlarımızdan sonra
gazilerimizin de anne babalarına ve 25 yaşından küçük
çocuklarına ücretsiz seyahat hakkı sağladık. Şehit
yakınlarımız ve gazilerimize, sonra vazife malulü vatandaşlarımıza
da eğitim öğretim için ek ödeme yardımı imkânı
sağlandı. Özel eğitim okullarında eğitim görme
zorunluluğu, engelli çocuklarımızın da bu haktan
yararlanmasını sağladık.
2016 yılında, tüm vazife ve harp malulleri
çocuklarına, öğretim durumlarına göre yılda bir kere
yapılan ödeme tutarlarıysa ilköğretim için 1.398 lira, lise için
2.098 lira, yüksekokul içinse 2.797 lira olarak belirlenmiştir. Vazife
malullerine derece ve kademe ilerlemesi yapıldı, aylıklarında
artış sağlandı ve uygulama farklılıkları
giderildi.
Bunların dışında, 15 Temmuz Cuma
gecesi, Fetullahçı terör örgütünün Silahlı Kuvvetler içindeki
birtakım paralel yapı mensupları tarafından yapılan
darbe kalkışması, ülkemizin birlik, beraberliğini ve millî
iradeyi hedef almıştır. Cumhurbaşkanımız ve
Başbakanımızın çağrısıyla meydanlara inen
vatandaşlarımızdan 2.196sı tankların altında,
bombalara maruz kalarak, taranarak gazi olmuş; 239u ise şehadete
yürümüştür. Vatanımız, milletimiz, bayrağımız
için canlarını hiçe sayan aziz şehitlerimizin aileleri ve
gazilerimiz bizlere emanettir. AK PARTİ Sosyal Politikalar
Başkanlığı olarak, şehit ailelerimizle ve
gazilerimizle yakından ilgilenmeyi, dertlerini ve taleplerini dinleyerek
harekete geçmeyi görev saymaktayız. Bu kapsamda yürüttüğümüz projeyle
şehit yakınları ve gazilerimizle yüz yüze görüşerek,
onları dinleyerek hazırlanan görüşme formlarının
cevaplandırılması, video kaydı ve ses kaydı sayesinde
ortaya çıkacak verilerimiz ışığında makale,
belgesel, kitap gibi bilimsel çalışmalara da Sosyal Politikalar imza
atacaktır.
Projemizle, yürekli şehit ve gazilerimizin
emanetini korumak, ihtiyaç ve taleplerine cevap vermek, mağduriyetlerini
gidermek, her daim AK kadroların yanlarında olacakları
hissiyatını vermek ve tespit ettiğimiz sorunların neticesinde
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, Millî Eğitim
Bakanlığımız, Sağlık
Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımız ve Gençlik ve Spor
Bakanlığımıza durumlarını iletmeyi
amaçlamaktayız.
Malul olan personelin özlük hakları sosyal
güvenlik mevzuatındaki malullük hükümleri doğrultusunda
düzenlenmektedir. Konuyla ilgili olarak, kişinin bağlı
olduğu kurumun sağlık raporlarına göre Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından işlem tesis edilmektedir. Dolayısıyla,
kişinin mensubu olduğu kurum tarafından yapılan bildirim
doğrultusunda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca,
vazife malullüğü tespit kurullarınca vazife malulü kararı
verilmekte olup, haklarında vazife malulü olduğuna dair karar
verilenler maluliyetten doğan haklardan yararlanabilmektedir. Bununla
beraber, vazife malullüğü kararı Vazife Malullüklerinin Nevileri ile
Dereceleri Hakkında Nizamname hükümleri doğrultusunda verilmektedir.
Söz konusu düzenlemede, malullüğüyle 1 ile 6 arasında
derecelendirilmiş olup söz konusu kişiler düzenlemede yer alan 6
derece içerisine girecek kadar maluliyeti bulunmadığı
gerekçesiyle malul kabul edilmemektedir.
Tüm bunlarla birlikte, AK PARTİ olarak terörle
mücadele faaliyetleri esnasında yaralanan fakat gazilik unvanı
kapsamında olmayan vatandaşlarımız için gazilik beratı
verilmesi hususunda gerekli çalışmalarımızı çoktan
başlatmış bulunmaktayız. Konuyla ilgili sorunların
tespiti, gerekenler ve çözüm önerileri üzerinde çalışmaktayız.
Yüce Meclisi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bölünmez Çankırı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunacağım.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
talebimiz var.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan...
BAŞKAN Bir yoklama talebi vardır. Bu
nedenle, yoklama talebini yerine getireceğim.
Şimdi yoklama isteminde bulunan sayın
milletvekillerinin varlığını tespit edeceğim.
Sayın Altay, Sayın Aydın, Sayın
Kaplan Hürriyet, Sayın Tümer, Sayın Yalım, Sayın Çam,
Sayın Engin, Sayın Tanal, Sayın Altaca Kayışoğlu,
Sayın Gökdağ, Sayın Budak, Sayın Kara, Sayın Türkmen,
Sayın Adıgüzel, Sayın Çamak, Sayın Yedekci, Sayın Arslan,
Sayın Topal, Sayın Gürer, Sayın Özdiş.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan
Hürriyet ve arkadaşları tarafından, terör örgütleriyle girilen
çatışmalarda yaralanmalarına rağmen Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ilgili yönetmelikleri sebebiyle gazi unvanı alamayan
vatandaşların durumlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 21/10/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
15 Kasım 2016 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan, bir dakika bir söz istedim efendim.
BAŞKAN Sayın
İnceöz, oylama işlemini gerçekleştiriyorum.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Tamam, oylamadan sonra
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Buyurunuz Sayın
İnceöz, mikrofonunuzu açıyorum.
VI.- AÇIKLAMALAR(Devam)
20.- Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün, CHP grup önerisinde bahsi geçen Meclis
araştırması önergesinin içeriği konusunda hassas
olduklarına, bu konudaki taleplerin değerlendirileceğine,
şehitler ve gazilerle ilgili pek çok düzenleme
yapıldığına ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel oylamasını
gerçekleştirdiğimiz CHP grup önerisinin içeriğiyle ilgili
özellikle birkaç kelam etmek üzere söz almış bulunuyorum.
Biraz evvel oylamayla reddettiğimiz konudaki
hassasiyeti aynen paylaştığımızı belirtmek
istiyorum. Bugüne kadar, şehitlerimiz ve gazilerimizle ilgili pek çok
düzenleme yapıldı. Bunlar idari tasarruflarla verilen haklardır.
Bunun dışında, gazilerimizin bu
konudaki talepleri, gazilik kapsamı konusundaki talepleriyle ilgili hem
grubumuza talepler gelmekte -geçtiğimiz hafta onlarla ilgili
görüşmelerimiz devam etti- hem de bakanlıklarımızın bu
konuyla ilgili çalışmaları sürmektedir.
Bu konuda son derece hassasız, son derece
samimiyiz. Bu talepler değerlendirilecektir. Bununla ilgili
çalışmalar sürmektedir. Bu oylamayla, grup önerisiyle, bir
araştırma komisyonu kurulmasını gerektirecek şekilde
bir talep olmadığı kanaatinde çalışmalar sürmektedir.
Bu konuda da kayıtlara girmesi, hassasiyetimizi dile getirmek adına
da söz almış bulunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İnceöz.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekilli Onursal
Adıgüzelin, (2/932) esas numaralı Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/68)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/932) esas numaralı Teklifimin Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 37nci maddesi uyarınca
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve talep
ederim. 10/6/2016
Onursal
Adıgüzel
İstanbul
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
Onursal Adıgüzel, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mart 2016 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunduğumuz güvencesiz
çalışma koşullarında istihdam edilen 50/dli
araştırma görevlilerinin 33/a kadrosuna geçirilmesini öngören kanun
teklifimizle ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Biz bu kanun teklifini verdiğimiz zaman
Türkiye, hani henüz tarihinin özgür, huzurlu ve rahat günlerini yaşamaya
başlamamıştı. O yüzden, bugün Türkiye'nin özgür ve huzurlu
ortamına bir kez de birlikte bakalım istiyorum:
Türkiye hiç bu kadar özgür
olmadığından, henüz üniversitelerde kayyum dönemi
başlamamış, Boğaziçi Üniversitesine, seçime girmeye dahi
tenezzül etmeyen bir öğretim görevlisi rektör olarak
atanmamıştı.
Türkiye hiç bu kadar rahat ve huzurlu
olmamış, üniversitelerde 5 binden fazla akademik personel
hakkında işlem başlatılmamıştı. 4 binden
fazla akademisyen ihraç edilmemiş, sarayın diktası henüz 13 bin
ÖYPlinin kazanılmış haklarına göz dikmemişti.
Evet, haklısınız, Türkiyede
gazeteciler, yazarlar ve akademisyenler hiç bu kadar özgürce
hapsedilmemişti; on binlerce insan bu kadar rahatlıkla işsiz
bırakılmamıştı; yüzlerce sendikaya, derneğe, bu
kadar özgürce el koyulmamıştı; mesela, kadınlar sokak
ortasında bu kadar özgürce tekmelenmemişti; çocuk
istismarcıları bu kadar rahatça sahiplenilmemişti.
O kadar özgürüz ki değerli milletvekilleri,
Türkiye, İnternet özgürlüğü olmayan ülkeler arasında ilk 20de
yerini aldı. En acısı ise Türkiyede katiller hiç bu kadar
pervasızca konuşamamıştı. Bakın, Türkiye'nin en
kanlı terör eylemi olan 10 Ekim katliamını gerçekleştiren
sanık ne demiş: Koca Cumhurbaşkanı bile
kandırılıyorken ben nasıl kandırılmayayım?
Hepsinden öte, milletin aklıyla hiç bu kadar özgürce alay
edilmemişti.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidar, darbe fırsatçılığıyla bütün
muhalif kesimleri susturmak için karanlık bir oyun sergiliyor. Türkiye hiç
bu kadar özgür olmadığı için, Meclis çatısı
altında temsil edilen bir partinin milletvekilleri, hukuki süreçler dahi
tamamlanmadan, cezaevine konuldu.
Değerli milletvekilleri, Türkiye hiç bu kadar
özgür olmadığı için, daha düne kadar Bu memlekette Zekeriya
Özün heykeli dikilecek. diye FETÖnün sözcülüğünü yapanlar ekranlarda
boy göstermeye devam ediyor ama suç örgütüne karşı
yıllardır mücadele eden Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticileri
on bir gündür cezaevinde.
Hiç bu kadar huzurlu olmadığımız
için çocuk istismarına karşı yıllardır mücadele eden
Gündem Çocuk Derneğinin kapısına kilit vuruluyor ama adı
çocuk istismarına karışmış Ensar, FETÖnün yurtlarıyla
ödüllendiriliyor.
Gerçekten bu topraklarda riyakârlık, hiç bu
kadar özgürce yaşanmamıştı arkadaşlar. Kendi
hırsları, iktidarları mevzu olduğunda millî iradenin,
demokrasinin, sandığın arkasına saklananlar, belediyelerden
sonra şimdi de üniversitelere el uzattılar. Boğaziçi
Üniversitesine, oyların yüzde 86sını alarak seçimden 1inci
çıkan Gülay Barbarosoğlunun yerine iktidar partisinden bir
milletvekilinin kardeşini atayanlar, bizlere bir kez daha sandığa
duydukları saygının nasıl tek taraflı ve riyakâr
olduğunu gösterdiler.
Değerli milletvekilleri, kanun hükmünde
kararname furyası içinde yüz binlerce insanın hayatlarının
karartıldığı bir süreçten geçiyoruz. Türkiyenin en özgür,
huzurlu, rahat günlerinden geçtiğini iddia ederek milletin aklıyla
dalga geçenlere hatırlatmak istiyorum: Bugün cumhuriyet tarihimizin en
karanlık günlerini yaşıyoruz. Bunun tek sorumlusu, devletin tüm
kurumlarını FETÖye peşkeş çeken, Ne istediler de
vermedik? diye kirli ittifaklarını itiraf eden, Türkiyeyi bilinçli
ve planlı bir şekilde darbe ortamına sürükleyen on dört
yıllık AKP iktidarıdır. Şuursuzca
yaptığınız açıklamalarda Saftık,
kandırıldık. diye kendinizi aklamaya çalışıyorsunuz.
İstediğiniz kadar mağduru oynayın, istediğiniz kadar
Kandırıldık. diye ortalığa dökülün, FETÖyü büyüten,
yıllarca besleyen, koruyan sizsiniz. İşte, bütün korkunuz bundan
çünkü biliyorsunuz ki aklanamayacaksınız.
Bakın, ünlü şair Sezai Karakoç ne
demiş:
Siz sanıyorsunuz ki biz sussak mesele
kalmayacak.
Hâlbuki biz sussak tarih susmayacak.
Tarih sussa hakikat susmayacak.
Siz sanıyorsunuz ki bizden kurtulsanız
mesele kalmayacak.
Hâlbuki bizden kurtulsanız vicdan
azabından kurtulamayacaksınız.
Vicdan azabından kurtulsanız tarihin
azabından kurtulamayacaksınız.
Tarihin azabından kurtulsanız
Allahın azabından kurtulamayacaksınız.
Teşekkürler. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Adıgüzel.
Sayın Bostancı
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli konuşmacı, 2547yle ilgili
söz aldı, ne kadar ilgisiz konu varsa onlara daldı. Bunlardan birisi
de FETÖyle mücadele. Bir kere o söylediği lafı reddediyorum,
mantığını ve tartışmasını burada yapmak
istemem. Yukarıda zaten bu işin tartışmasının
yapıldığı bir heyeti hep beraber oluşturduk. Gelip
buradaki Genel Kurulu da o heyetin bir parçası hâline getirme
girişimlerini de uygun bulmadığımı ifade etmek
istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
Önerge üzerinde ikinci olarak, bir milletvekili
sıfatıyla Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Tüm. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir ülkenin genetik kodlarıyla oynamak
isteyenler, ilk önce eğitim sistemini ve kadrolarla oynar, bunları
yok ederler. FETÖnün de eğitime bu kadar önem vermesinin ve eğitimi
ele geçirmesinin nedeni işte budur çünkü eğitimli bir insan, en güçlü
silahtan daha etkilidir. Eğitimi bilimsel metotlarla verirseniz Aziz
Sancar örneğinde olduğu gibi, yetiştirdiğiniz insanlarla
dünyaya ışık saçar, insanlığa katkı
yaparsınız ama eğitimi biat kültürü, kayyum
anlayışıyla verirseniz kurşun askerler
yetiştirirsiniz. Bu askerler de kime biat etmişlerse onların
emrine girerler. İşte, tehlikeli olan, tüm insanlığa
zararlı olan, bu anlayıştır. Bu anlayışı hep
birlikte 15 Temmuz darbe girişiminde gördük ve yaşadık.
Değerli milletvekilleri, on dört
yıllık AKP iktidarının, üzerinde en çok
oynadığı kurum, Millî Eğitim
Bakanlığıdır. AKP, iktidara geldiği günden beri laik
eğitimi yok etmek için çok büyük bir çaba içerisine girmiştir.
Altı tane bakan değişikliği, bunun en somut örneğidir.
Hiçbir bakanlıkta bu kadar değişiklik
yapılmamıştır. Tüm bakanlar, var olan tüm okulları
imam-hatibe çevirmişlerdir. AKP, geçmişte FETÖye teslim ettiği
Millî Eğitime şimdi kendi kadrolarını yerleştirmek
için ne kadar demokrat, aydın eğitimci varsa onlara soruşturma
açıyor, görevden atıyor. Bunun en somut örneklerini EĞİTİM-SEN
ve EĞİTİM-İŞ üyeleri hakkında açılan
davalarda görüyoruz ve tanık oluyoruz.
Değerli milletvekilleri, OHAL bahane edilerek
eğitim her gün çağdaş değerlerden
uzaklaştırılıyor, çağdaş eğitimciler
sırf muhalif diye cezaevlerine atılıyor. Üniversitelerde durum
çok vahimdir. Kapatılan üniversitelerin öğrencileri, devlet
üniversitelerine devredildi ancak devlet üniversitelerinde var olan kadro
açığı, bu yeni öğrencilerle birlikte içinden
çıkılamaz bir duruma gelmiştir. OHAL bahanesiyle her gün
gözaltına alınan, işten el çektirilen akademisyenleri de
düşünecek olursak, bunun anlamı, önümüzdeki birkaç eğitim
yılını kaybediyoruz demektir.
Değerli arkadaşlar, Balıkesir
Üniversitesi Tıp Fakültesinde 71 öğretim üyesi varken bugün bu
sayı 50ye düşmüştür. Şimdi Hükûmete ve YÖKe soruyorum:
Tıp fakültesindeki dersleri kim verecektir, bu öğrenciler nasıl
bir eğitim alacaklar? Bakın, Anadoluda güzel bir tabir var, derler
ki Yarım imam insanı dinden, yarım hekim candan eder. Sizin
ortaklık yaptığınız FETÖcü yarım
imamlarınız, insanları dinden de ettiler, candan da ettiler.
Bari, şimdi sizler hekimlerimize ve tıp öğrencilerimize
kıymayın. Hekimlik ciddi bir iştir.
Değerli arkadaşlar, üniversite, evrensel
eğitim veren kuruluş demektir. Öğrencilere sadece öğretim
vermez, yaşama hazırlar, demokratik kültürün yerleşmesine de katkı
verir. Şimdi, siz, her alanda olduğu gibi, üniversitelerde
oluşan demokrasi kültürünü tümden yok ediyorsunuz. Seçimlerde
kutuplaşma olur diye bir gecede rektör seçimlerini ortadan
kaldırdınız. Boğaziçi Üniversitesinde seçimleri yüzde 80le
kazanan rektörü yok saydınız.
Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz gibi, en çok kutuplaşma, özellikle köylerdeki
muhtarlık seçimlerinde yaşanır. Şimdi, kutuplaşma var
diye muhtarlık seçimlerini iptal mi edeceksiniz? Apartman yöneticileri ne
olacak? Cumhurbaşkanı mı seçecek? Böyle bir demokrasi,
dünyanın neresinde var? Gelin, burada açıklayınız. FETÖde
biat anlayışı vardı, sizde ise kayyum
anlayışı var. Şimdi, üniversitelere kayyum rektörler
atıyorsunuz, ortaya çıkan iradeyi yok sayıyorsunuz. Sizin millî
irade anlayışınız, sadece AKPye oy verenlerle
sınırlıdır. Bu, yanlış ve sakat bir
anlayıştır.
Bakınız, Hitler,
Almanları en üstün ırk olarak görüyordu. Ancak, bununla yetinmeyerek
kendisini de en üstün Alman olarak görüyordu. Dünyanın başına
nasıl bir bela açtığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Şimdi, siz de En üstün millî irade, bize oy verenlerdir. diyorsunuz. Bu
anlayışla Türkiyenin başına yeni bir bela
açıyorsunuz. Bu sakat anlayışa devam etmekten bir an önce
vazgeçiniz. Bu ülkede yaşayan her bireyin iradesi millî iradedir, bunu
kabul ediniz. Laik ve çağdaş eğitimi yok ederek gideceğiniz
her yolun sonu karanlıktır.
Bir an önce bu
anlayıştan kurtulmanız dileğiyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Tüm.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.09
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebi
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye),
Zihni AÇBA (Sakarya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A) Kamu Başdenetçiliği Seçimi
1.- Kamu Başdenetçisi Seçimi
(S.Sayısı: 432) (x)
BAŞKAN - Şimdi, bu kısımda yer
alan Kamu Başdenetçiliği için yapılacak seçime
başlıyoruz.
6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanununun 11inci maddesi hükmüne göre seçim gizli oylamayla
yapılacaktır.
Başdenetçi seçilebilmek için, ilk iki oylamada
üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu yani 367 oy, üçüncü
oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu yani 276 oy
aranacaktır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu
oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılacak ve
dördüncü oylamada karar yeter sayısı olmak şartıyla en
fazla oy alan aday seçilmiş olacaktır.
Şimdi, Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma
Komisyonca belirlenen 3 kamu başdenetçisi adayının
adlarını okuyorum: Şeref Malkoç, Ayhan Özkan, Hasan Şahin.
Komisyonca belirlenen adayların
adlarını içeren oy pusulası Başkanlıkça
bastırılmıştır.
Şimdi, gizli
oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden Komisyon
sırasındaki kâtip üyeler Adanadan başlayarak Denizliye kadar
(Denizli dâhil) ve Diyarbakırdan başlayarak İstanbula kadar
(İstanbul dâhil), Hükûmet sırasındaki kâtip üyeler ise İzmirden
başlayarak Mardine kadar (Mardin dâhil) ve Mersinden başlayarak
Zonguldaka kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan milletvekiline mühürlü oy
pusulası ile zarf verecek ve milletvekilinin adını ad
defterinden işaretleyecektir. Oyunu kullanacak sayın milletvekili
mühürlü oy pusulasıyla zarfı aldıktan sonra oy kabinine girecek,
oy pusulasında adları yazılı adaylardan hangisine oy
verecekse o adayın önündeki kutucuğu çarpı işaretiyle
işaretleyip oy pusulasını kabinde zarfa koyduktan sonra
Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutularına
atacaktır.
Sayın üyelerin oylamada
dikkat edecekleri hususları bilginize sunuyorum:
1) Oy kullanılırken adaylardan sadece
birinin adının önündeki kutucuk işaretlenecektir. Birden fazla
adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz
sayılacaktır.
2) Kabinlere aynı renk tükenmez kalemler
konulmuştur, sayın üyeler bu kalemleri kullanacaklardır.
3) Oy pusulasında oyun kime ait olduğunu
belirleyecek herhangi bir işaret, imza, karalama veya kabinlerdeki
kalemlerden başka renkli bir kalem kullanma gibi durumlarda oy geçersiz sayılacaktır.
Geçerli oy, tercihi belirten çarpı işareti dışında
hiçbir işaret taşımayacaktır.
Sayın kâtip üyelerin yerlerini
almalarını rica ediyorum. Kâtip üyeler lütfen yerlerini
alsınlar.
Birinci oylamada kullanılacak mühürlü oy
pusulaları ve zarflar sayın kâtip üyelere teslim edilsin. Evet, kâtip
üyelerin yerlerini aldıklarını görüyorum.
Sayın milletvekilleri, oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif
komisyonu tespit ediyorum.
Musa Çam, İzmir? Sayın Çam, sizi bu güzel,
onurlu göreve davet ediyorum efendim.
Sayın Mehmet Habib Soluk, Sivas? Sayın
Soluk burada.
Sayın Halil Etyemez, Konya? Burada.
Buyurunuz Sayın Etyemez, sizi bekleme
sırasında beklemekten kurtarıyoruz.
Sayın Bülent Tezcan, Aydın? Yok.
Sayın Hilmi Bilgin, Sivas? Yok.
Sayın Cahit Özkan, Denizli? Yok.
Sayın Ümit Özdağ, Gaziantep? Yok.
Sayın Cihan Pektaş, Gümüşhane?
Sayın Pektaş burada.
Sayın Selahattin Minsolmaz, Kırklareli?
Burada.
Evet, 5 kişilik Tasnif Komisyonunu
belirlemiş olduk.
Kâtip üyeler yerlerinde.
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN -
Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama
işlemi tamamlanmıştır.
Oy
kupaları kaldırılsın.
Tasnif
Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif
Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okuyorum: Musa Çam, İzmir;
Mehmet Habib Soluk, Sivas; Halil Etyemez, Konya; Cihan Pektaş,
Gümüşhane; Selahattin Minsolmaz, Kırklareli.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Tasnif
Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanununun 11'inci maddesine göre Kamu Başdenetçiliği için
yapılan birinci oylamaya 327 üye katılmış, kullanılan
oyların dağılımı aşağıda
gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Musa Çam Mehmet
Habib Soluk Halil
Etyemez
İzmir Sivas Konya
Cihan Pektaş Selahattin Minsolmaz
Gümüşhane Kırklareli
Şeref Malkoç: 263
Ayhan Özkan: 44
Hasan Şahin: 5
Boş: 1
Geçersiz: 14
Toplam: 327
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu sonuca
göre Kamu Başdenetçisi seçiminde 6328 sayılı Kanunda öngörülen
üçte 2 oy çoğunluğu bulunamamıştır.
Bu nedenle, şimdi, ikinci oylamaya
başlıyoruz. Bu oylamada da başdenetçi seçilebilmek için üye tam
sayısının üçte 2 çoğunluğu yani 367 oy
aranacaktır.
Sayın kâtip üyelerin yerlerini
almalarını rica ediyorum.
İkinci oylamada kullanılacak mühürlü oy
pusulaları ve zarflar sayın kâtip üyelere teslim edilsin.
Sayın milletvekilleri, oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir Tasnif
Komisyonu tespit ediyorum.
Çetin Osman Budak, Antalya? Sayın Budak burada.
Sayın Musa Çam, İzmir? Sayın Çam
burada. Sayın Çam, 2nci kez
Sayın Jülide Sarıeroğlu, Ankara?
Sayın Sarıeroğlu burada.
Bu sefer, şu ana kadar çektiğim bütün
isimler burada çıktı, bakalım 4üncü nasıl olacak.
Sayın Murat Emir, Ankara? Sayın Murat Emir
yok.
Sayın Osman Aşkın Bak, Rize?
Sayın Bak burada.
Sayın Yusuf Başer, Yozgat? Sayın
Başer yok sanıyorum.
Sayın Halis Dalkılıç, İstanbul?
Sayın Dalkılıç yok.
Sayın Selahattin Minsolmaz, Kırklareli?
Sayın Minsolmaz burada.
Evet, Tasnif Komisyonu çok tecrübeli; bir önceki
komisyonda görev yapan 2 üye yeniden, şimdiki komisyonda da görev yapacak.
Hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonuna
seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon
sıralarındaki yerlerini alacakladır.
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bulunduğu hâlde oyunu kullanmayan
sayın üye var mı?
Oylama
işlemi tamamlanmıştır.
Oy
kupaları kaldırılsın.
Tasnif
Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif
Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okuyorum: Çetin Osman Budak,
Antalya; Musa Çam, İzmir; Jülide Sarıeroğlu, Ankara; Osman
Aşkın Bak, Rize; Selahattin Minsolmaz, Kırklareli.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı
gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
6328
sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 11'inci maddesine göre
Kamu Başdenetçiliği için yapılan ikinci oylamaya 314 üye
katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla
arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Çetin Osman Budak Musa
Çam Jülide
Sarıeroğlu
Antalya İzmir Ankara
Osman Aşkın Bak Selahattin Minsolmaz
Rize Kırklareli
Şeref
Malkoç: 262
Ayhan
Özkan: 33
Hasan
Şahin: 3
Boş: 3
Geçersiz: 13
Toplam: 314
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre Kamu Başdenetçisi seçiminde
6328 sayılı Kanunda öngörülen üçte 2 oy çoğunluğu
bulunamamıştır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi üçüncü oylamaya başlıyoruz. Bu oylamada
başdenetçi seçilebilmesi için üye tam sayısının salt
çoğunluğu yani 276 oy aranacaktır.
Sayın
kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.
Üçüncü
oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar sayın
kâtip üyelere teslim edilsin.
Oy
pusulaları ve zarfların sayın kâtip üyelere teslim
edildiğini görüyorum.
Sayın
milletvekilleri, şimdi yine oylamanın sayım ve dökümü için ad
çekme suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit ediyorum.
Ad çekme işlemine başlıyorum:
Sayın Seyfettin Yılmaz, Adana? Yok.
Sayın Eren Erdem, İstanbul? Burada.
Sayın Mehmet Kasım Gülpınar,
Şanlıurfa? Yok.
Sayın Faik Öztrak, Tekirdağ? Yok.
Sayın
Yusuf Başer, Yozgat? Yok.
Sayın
Öznur Çalık, Malatya? Burada.
Sayın
Dirayet Taşdemir, Ağrı? Yok.
Sayın
Coşkun Çakır, Tokat? Burada.
Sayın
Ali Özkaya, Afyonkarahisar? Burada.
Sayın
Yaşar Tüzün, Bilecik? Yok.
Sayın
Oğuz Kaan Salıcı, İstanbul? Yok.
Sayın
Hüseyin Kocabıyık, İzmir? Yok.
Sayın
Hacı Osman Akgül, Gümüşhane? Yok.
Sayın
Mustafa Şahin, Malatya? Burada.
Evet,
5 ismi belirlemiş olduk. Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama
işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini
alacaklardır. Sayın Tasnif Komisyonu üyeleri bu nedenle Genel Kurul
Salonundan ayrılmasınlar.
Oylamaya
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN Genel Kurul salonunda bulunup da oyunu
kullanmayan sayın üye var mı?
Oylama işlemi tamamlanmıştır.
Oy kupaları kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini
alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını
tekrar okuyorum: Eren Erdem, İstanbul; Öznur Çalık, Malatya;
Coşkun Çakır, Tokat; Ali Özkaya, Afyonkarahisar; Mustafa Şahin,
Malatya.
Malatya iki üyeyle çok güçlü bir şekilde
Komisyonda yerini almış durumda.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Tasnif
Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanununun 11nci maddesine göre Kamu Başdenetçiliği için
yapılan üçüncü oylamaya 334 üye katılmış, kullanılan
oyların dağılımı aşağıdaki şekilde
gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Eren
Erdem Öznur
Çalık Coşkun
Çakır
İstanbul Malatya Tokat
Ali
Özkaya Mustafa
Şahin
Afyonkarahisar Malatya
Şeref Malkoç : 300
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayhan Özkan : 20
Hasan Şahin : 1
Boş : 5
Geçersiz : 8
Toplam : 334
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu sonuca
göre Sayın Şeref Malkoç üçüncü oylamada 6328 sayılı
Kanunda öngörülen çoğunluğu sağlamış ve 300 oyla Kamu
Başdenetçisi seçilmiştir.
Sayın Şeref Malkoçu tebrik eder,
başarılar dilerim.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada bulunan,
435 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/779) ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1439) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 435)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
405 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/721), Tebligat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/693), Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın 2547 Sayılı
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/511), Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/546), Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/666) ile Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 405)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 16 Kasım
2016 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum, iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 19.18
XI.-
KOMİSYONLAR
BÜLTENİ
1.-
01/01/2016-30/06/2016 tarihleri arasında komisyonlara gelen,
komisyonlardan çıkan ve 30/06/2016 tarihinde komisyonlarda bulunan kanun
hükmünde kararnameler, tasarılar, teklifler ve tezkereler(´)